Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

64
Türkiye’nin en büyük yatırım bankası Türkiye’nin degerlerine yatırım yapıyor. Türkiye’nin en büyük sigorta aracısı Türkiye’nin en özellikli, en ekonomik spor, eğlence ve yaşam kartı Avrupa’nın en büyük ulaşım entegratörü Spor ve eğlence dünyasının yeni adresi Türkiye’nin ilk ve tek yerli global para transferi markası Lider ödeme ağı 4 yılda 68 Uluslararası Ödül 2013 Vergi sıralamasında ilk 100 2011-2012 2013 Dünyanın En Yenilikçi Bankası CeBIT EURASIA ANA SPONSORU AKTİF BANK Şimdi de teknolojiye verdiği destek ve yatırımlarıyla CeBIT’te… www.aktifbank.com.tr 444 30 50 linkedin.com/company/aktif-bank www.cebitbilisim.com e-Devlet çözümleri vatandaşın hizmetinde TÜRKİYE BİLİŞİM DERNEĞİ BAŞKANI PROF. DR. TURHAN MENTEŞ AVRASYA’NIN EN ÖNEMLİ ICT ETKİNLİĞİ CeBIT BİLİŞİM EURASİA BTK BAŞKANI TAYFUN ACARER Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş, bir an önce Türkiye’ye özel bir ulusal yazılım modeli oluşturulması gerektiğini belirtiyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer Türkiye’nin internet kullanımı süresinde dünya ve Avrupa ortalamasının üzerinde olduğunu, Fatih Projesi’nin internet okuryazarlığını arttırdığını söylüyor. CeBIT Life Magazine, CeBIT Bilişim Eurasia 2014 ve CeBIT Global Conferences Resmi Yayınıdır. e-devlet çalışmaları çok önemli Ülkemizin bilişim potansiyeli artıyor ICT HÂLÂ ÇOK ÖNEMLİ CeBIT Bilişim Eurasia, iş dünyasını hedefleyen yeni konseptiyle Avrasya bölgesinin lider bilişim teknoloji etkinliği olmaya devam ediyor. İş dünyası CeBIT’te HİFAŞ GENEL MÜDÜRÜ ALEXANDER KUEHNEL SAP Innovation Center Türkiye Genel Müdürü Cafer TOSUN Türkiye’deki genç potansiyeli bilişimle üretime yönlendirmeyi hedeflediklerini söylüyor. Türkiye’nin inovasyon merkezi CAFER TOSUN SAP INNOVATION CENTER TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN Fatih Projesi’ni önemsiyoruz Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethederek yeni bir çağı başlatmıştı. Türkiye de FATİH Projesi’yle eğitim konusunda bir çağı kapatıyor ve yeni bir çağı, bilgi teknolojileri çağını açıyoruz. Ulaştırma, Denizcilik Ve Haberleşme Bakanı Lütfi ELVAN, e-Devlet uygulamaları sayesinde hem demokrasinin geliştiğini hem de paradan ve zamandan tasarruf edildiğini belirtiyor. Ayrıca vatandaşa sunulan hizmetlerin kalitesi de yükseliyor ve hizmetlerin daha kolay şekilde bireylere ulaştırılması mümkün oluyor. Bilgisayarların seneler süren gelişim süreci sonrasında uygun fiyata tatmin edici performansı sunabilir hale geldiklerini gördük. Benzer ilerleme süreci hayatımızın her alanında yardımımıza koşan diğer cihazlarda da etkisini gösteriyor ve alışkanlıklarımız değişiyor. Küresel ICT pazarında yaşanan dalgalanmaya rağmen Almanya Aşağı Saksonya Ekonomi Bakanı Olaf Lies ülkesinde ICT sektörünün büyüme oranlarının hâlâ çok rekabetçi olduğunun altını çiziyor. Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andreas Gruchow bu yıl % 100 iş dünyasının katılacağı CeBIT Bilişim Eurasia fuarının Avrasya bölgesindeki en önemli ICT etkinliği olduğunu düşünüyor. ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI LÜTFİ ELVAN AKILLI YAŞAM Almanya Aşağı Saksonya Ekonomi Bakanı Olaf Lies Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andreas Gruchow The newly established SAP Innovation Center in Istanbul is looking for top talents to help develop the next generation of software solutions. The SAP Innovation Center is part of a global network around the world. With the Innovation Lab in Istanbul we are extending our global network of R&D Labs. It will be an addition to our other locations in: Silicon Valley, Bangalore, Germany, France, Israel, China… And now in Istanbul. You will become part of a global network and will have the opportunity to work with talented people around the world. SAP Innovation Center Istanbul Teknopark Istanbul Istanbul, Turkey www.careersatsap.com CENTER TURKEY INNOVATION TÜRKİYE’NİN İNOVASYON FABRİKASI: AKTİF BANK DR. ÖNDER HALİSDEMİR AKTİF BANK GENEL MÜDÜRÜ & YÖNETİM KURULU ÜYESİ ŞİRKETLER YÖNETİM KURULU BAŞKANI “Dünyanın En Yenilikçi Bankası” seçilen Aktif Bank, CeBIT Bilişim Eurasia fuarının ana sponsoru oldu. Dr. Önder Halisdemir, Avrasya bölgesinin en büyük teknoloji etkinliği olan CeBIT’e ilk defa bir bankanın ana sponsor olmasının nedenlerini anlattı.

description

CeBIT Bilişim Eurasia 2014 için hazırlanan resmi gazete. CeBIT, CeBIT Blişim Eurasia. Sayı 1

Transcript of Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Page 1: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Türkiye’nin en büyük yatırım bankası

Türkiye’nindegerlerineyatırım yapıyor.

Türkiye’nin en büyük yatırım bankası

yatırım yapıyor.

Türkiye’ninen büyük

sigorta aracısı

Türkiye’ninen özellikli,

en ekonomik spor,eğlence veyaşam kartı

Avrupa’nınen büyük

ulaşımentegratörü

Spor veeğlence dünyasının

yeni adresi

Türkiye’ninilk ve tek

yerli globalpara transferi

markasıLider

ödeme ağı

4 yılda68 Uluslararası

Ödül

2013 Vergisıralamasında

ilk 1002011-2012

2013

DünyanınEn Yenilikçi

Bankası

CeBIT EURASIA ANA SPONSORU AKTİF BANKŞimdi de teknolojiye verdiği destek ve yatırımlarıyla CeBIT’te…

www.aktifbank.com.tr444 30 50 linkedin.com/company/aktif-bank

www.cebitbilisim.com

e-Devlet çözümleri vatandaşın hizmetinde

TÜRKİYE BİLİŞİM DERNEĞİ BAŞKANI PROF. DR. TURHAN MENTEŞ

AVRASYA’NIN EN ÖNEMLİ ICT ETKİNLİĞİ CeBIT BİLİŞİM EURASİA

BTK BAŞKANI TAYFUN ACARER

Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş, bir an önce Türkiye’ye özel bir ulusal yazılım modeli oluşturulması gerektiğini belirtiyor.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer Türkiye’nin internet kullanımı süresinde dünya ve Avrupa ortalamasının üzerinde olduğunu, Fatih Projesi’nin internet okuryazarlığını arttırdığını söylüyor.

CeBIT Life Magazine, CeBIT Bilişim Eurasia 2014 ve CeBIT Global Conferences Resmi Yayınıdır.

e-devlet çalışmaları çok önemli

Ülkemizin bilişim potansiyeli artıyor

ICT HÂLÂ ÇOK ÖNEMLİ

CeBIT Bilişim Eurasia, iş dünyasını hedefleyen yeni konseptiyle Avrasya bölgesinin lider bilişim teknoloji etkinliği olmaya devam ediyor.

İş dünyası CeBIT’te

HİFAŞ GENEL MÜDÜRÜ ALEXANDER KUEHNEL

SAP Innovation Center Türkiye Genel Müdürü Cafer TOSUN Türkiye’deki genç potansiyeli bilişimle üretime yönlendirmeyi hedeflediklerini söylüyor.

Türkiye’nin inovasyon merkezi

CAFER TOSUN SAP INNOVATION CENTER TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN

Fatih Projesi’ni önemsiyoruzFatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethederek yeni bir çağı başlatmıştı. Türkiye de FATİH Projesi’yle eğitim konusunda bir çağı kapatıyor ve yeni bir çağı, bilgi teknolojileri çağını açıyoruz.

Ulaştırma, Denizcilik Ve Haberleşme Bakanı Lütfi ELVAN, e-Devlet uygulamaları sayesinde hem demokrasinin geliştiğini hem de paradan ve zamandan tasarruf edildiğini belirtiyor. Ayrıca vatandaşa sunulan hizmetlerin kalitesi de yükseliyor ve hizmetlerin daha kolay şekilde bireylere ulaştırılması mümkün oluyor.

Bilgisayarların seneler süren gelişim süreci sonrasında uygun fiyata tatmin edici performansı sunabilir hale geldiklerini gördük. Benzer ilerleme süreci hayatımızın her alanında yardımımıza koşan diğer cihazlarda da etkisini gösteriyor ve alışkanlıklarımız değişiyor.

Küresel ICT pazarında yaşanan dalgalanmaya rağmen Almanya Aşağı Saksonya Ekonomi Bakanı Olaf Lies ülkesinde ICT sektörünün büyüme oranlarının hâlâ çok rekabetçi olduğunun altını çiziyor.

Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andreas Gruchow bu yıl % 100 iş dünyasının katılacağı CeBIT Bilişim Eurasia fuarının Avrasya bölgesindeki en önemli ICT etkinliği olduğunu düşünüyor.

ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI LÜTFİ ELVAN

AKILLI YAŞAM

Almanya Aşağı Saksonya Ekonomi Bakanı Olaf Lies

Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andreas Gruchow

The newly established SAP Innovation Center in Istanbul is looking for top talents to help develop the next generation of software solutions. The SAP Innovation Center is part of a global network around the world. With the Innovation Lab in Istanbul we are extending our global network of R&D Labs. It will be an addition to our other locations in: Silicon Valley, Bangalore, Germany, France, Israel, China… And now in Istanbul. You will become part of a global network and will have the opportunity to work with talented people around the world.

SAP Innovation Center IstanbulTeknopark Istanbul

Istanbul, Turkeywww.careersatsap.com

CENTER TURKEY INNOVATION

İșbirliği ile

TÜRKİYE’NİN İNOVASYON FABRİKASI: AKTİF BANK

DR. ÖNDER HALİSDEMİRAKTİF BANK GENEL MÜDÜRÜ & YÖNETİM KURULU ÜYESİŞİRKETLER YÖNETİM KURULU BAŞKANI

“Dünyanın En Yenilikçi Bankası” seçilen Aktif Bank, CeBIT Bilişim Eurasia fuarının ana sponsoru oldu. Dr. Önder Halisdemir, Avrasya bölgesinin en büyük teknoloji etkinliği olan CeBIT’e ilk defa bir bankanın ana sponsor olmasının nedenlerini anlattı.

Page 2: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1
Page 3: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

IÇINDEKILER. . .

3

10Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme

Bakanı Lütfi Elvan

14SAP Innovation Center Türkiye Genel

Müdürü Cafer TOSUNTürkiye’deki genç potansiyeli bilişimle üretime yönlendirmeyi hedeflediklerini söylüyor.

16Aşağı Saksonya Eyaleti Ekonomi,

Çalışma ve Ulaştırma BakanıJörg BodeTürkiye’nin gerçekleştirdiği ekonomik ilerlemeye hayranım.

17Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu

ÜyesiWolfgang LenarzCeBIT Bilişim Eurasia için değişim zamanı

18Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu

BaşkanıDr. Tayfun AcarerTürkiye’nin internet kullanımı süresinde dünya ve Avrupa ortalamasının üzerinde.

20Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu

ÜyesiDr. Andreas Gruchow

Bu yıl % 100 iş dünyasının katılacağı CeBIT Bilişim Eurasia fuarının Avrasya bölgesindeki en önemli ICT etkinliği olduğunu düşünüyor.

22HİFAŞ Genel Müdürü

Alexander KUEHNELCeBIT Bilişim Eurasia, iş dünyasını hedefleyen yeni konseptiyle Avrasya bölgesinin lider bilişim teknoloji etkinliği olmaya devam ediyor.

24İletişim teknolojileri şehirleri de etkiliyor

Prof. Dr. H. C. Şahin Albayrak“akıllı şehir” kavramı ile teknolojinin toplum yaşamının her alanına entegre edilerek sürdürülebilir yaşam çözümleri elde edilebileceğine inanıyor.

25Hannover Fairs International Genel

MüdürüAndreas LuttmannCeBIT Bilişim Eurasia’nın küresel bir buluşma noktası olduğunu ve bu nedenle de önemini yitirmeyeceğini düşünüyor.

26Semor A.Ş.Genel Müdürü

Nezih KuleyinCeBIT iş dünyasıyla bütünleşiyor.

27Hannover Fairs Turkey Fuarcılık

Genel Müdür Yardımcısı Murat Özerİş dünyasına fuardan fazlasını sunuyoruz

28Türkiye’nin İnovasyon Fabrikası:

Aktif BankAvrasya bölgesinin en büyük teknoloji etkinliği olan CeBIT’e ilk defa bir bankanın ana sponsor olmasının nedenlerini anlattı.

34Akıllı yaşamBilgisayarların

seneler süren gelişim süreci sonrasında uygun fiyata tatmin edici performansı sunabilir hale geldiklerini gördük.

44Robotlar İşleri Ele Geçiriyor

Gelişen teknoloji ile robot sektörünün güçlenmesi ve endüstriyel üretimde büyük rol alması bir tehlike mi, yoksa bir nimet mi?

46Dünyayı değiştirecek 10 inovasyon

Teknolojide gerçekleştirilen inovatif ürün ve hizmetler hayatımıza şekil veriyor.

CeBIT BİLİŞİM EURASIA KABUK DEĞİŞTİRİYOR

u yıl “innovasyon ve geleceğin teknolojileri” temasıyla ziyaretçilerini karşılayan CeBIT Bilişim Eurasia fuarında değişim rüzgârları esiyor. Çünkü 14. CeBIT Bilişim Eurasia fuarı sadece iş dünyasını hedefliyor! Eğitim ve akademik çalışmalarla giderek kalitesi yükselen fuarda sektör çalışanlarının ilgisini çekecek etkinlikler de düzenleniyor.Geçtiğimiz yıldan itibaren fuarla eş zamanlı düzenlenen CeBIT Global Konferansı ile uluslararası bir boyuta ulaşan CeBIT bu yıl, 20 farklı ülkeden katılımcıları ağırlıyor. Yenilikçiliğe ve geleceğin teknolojilerine önem veren zengin katılımcıları sayesinde de Avrasya bölgesinin en etkin bilişim ve teknoloji platformu olmaya devam ediyor. CeBIT GLOBAL KONFERANSŞehir İletişimi, Ulaşım ve Teknoloji Zirvesi, CTT Summit Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesi, Sağlık Bilişim Kongresi, Data Center Özel Bölümü, E-Devlet Özel Bölümü gibi sektör profesyonellerine özel oturumların gerçekleşeceği CeBIT Global Konferansı sayesinde CeBIT Bilişim Eurasia fuarı yepyeni bir ivme kazanıyor. CeBIT Bilişim Eurasia, yenilikçilik ve teknoloji sayesinde rekabette öne çıkmayı hedefleyen tüm özel şirket ve kamu kurumlarına da çağı yakalama fırsatı sunuyor.CeBIT Bilişim Eurasia içinde bulunduğu coğrafyada hem fuarı hem de forum ve konferansları tek çatı altında toplayarak sektör için bağımsız bir bilgi paylaşım platformu görevi üstleniyor. Dünyanın birçok yerinde düzenlenen CeBIT gibi uluslararası etkinlikler, içinde bulundukları ülke, şehir ve sektör mensuplarının bir araya gelmesi ile oluşmuş ve büyümüşlerdir. Sektörde birçok firma kendi etkinliğini yapıyor. CeBIT’in ve Global Konferansların en önemli özelliğin sektöre bağımsız bir bilgi paylaşım platformu sağlıyor olmasıdır. Bu açıdan bakınca CeBIT Global Konferans etkinliklerinin de sektöre olumlu yansımaları olacağı kesindir.

Direktör DirectorYıldıray Gökkaya [email protected]

Yayın Yönetmeni Editon in ChefErsin Akman [email protected]

Editörler Editors

Murat Halilbeyoğ[email protected]

Kerem [email protected]

Alper [email protected]

Fotoğrafl ar Photography Ufuk Sarışen, Ayşegül Uğurlu

Katkıda BulunanlarCanan Baydar, Ece Korsan, Asaf Congara, İrem Akalın, Ercüment Yılmaz, Murat Songür, Görkem Yıldırım

Reklam ve Proje KoordinatörüYeşim Kara [email protected]

Finans DirektörüMustafa Güler [email protected]

MuhasebeYeliz Congara [email protected]

YAYINA HAZIRLAYAN

CeBIT Life Magazine EMY Medya Yayıncılık tarafından yayına hazırlanmaktadır. www.emymedya.com

Baskı: Gen Ofset

Bu der gi de ki ya zılar ve gör sel mal ze me ler elekt ro nik ya da ba sı lı or tam da izin alın ma dan ya da kay nak gös te rilmeden kul la nı la maz.

EMY MEDYA YAYINCILIKFulya Mah. Ortaklar Cad. Örmeci Sok. Neşe Ap. No: 2 Kat:4 D:9 Mecidiyeköy/İSTANBULTel: 0 (212) 275 22 66 Fax: 0 (212) 275 22 76

Basım Tarihi: Eylül 2014, Yayın Türü: Yılda bir defa yayınlanır.

İMTİYAZ SAHİBİ PublisherDeutsche Messe Worldwide adınaMurat Özer

YÖNETİM YERİ AddressHannover Fairs İnterpro Uluslararası Fuarcılık A.Ş.Büyükdere Cad. Şarlı İş MerkeziNo:103 B Blok Kat:5-6, 34394, Mecidiyeköyİstanbul TürkiyeTel: +90 (212) 334 69 69Faks: +90 (212) 334 69 70 E-posta: [email protected]: www.cebitbilisim.com

Yayın KURULU Editorial Board

Begüm Benli [email protected]

Burçin Çırpıcı [email protected]

Murat Özer

B

CeBIT Avrasya Direktörü

içindekiler...

Page 4: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

CeBIT HABERLERKISA KISA 4

Tayvanlı teknoloji firmaları CEBIT Bilişim Eurasia 2014’e, Tayvan

standında son ürünleri ile katılıyor.

LOGITECH’TEN HER CİHAZA UYGUN İLK KLAVYE: K480

PANASONIC’TEN DÜNYANIN EN DAYANIKLI 5 İNÇ TABLETİ

TAYVAN TEKNOLOJİSİ CEBIT BİLİŞİM EURASIA 2014’TE

Logitech firması platform farkı gözetmeden, aynı anda üç farklı cihaza kadar kullanılabilen ilk masaüstü klavyesi Logitech Bluetooth Multi-Device Keyboard K480’i tanıttı. Easy-Switch özelliği ile bilgisayarınızda yazarken akıllı telefonunuza gelen bir mesaja cevap verebilir ve tabletinizden tweet atabilirsiniz. K480, Windows, Mac veya Chrome OS bilgisayarlar, Android veya iOS tablet ya da akıllı telefonlarda kullanılabiliyor ve bluetooth ile aynı anda üç farklı cihaza bağlanabiliyor.Günümüzde insanların birçok farklı işletim sistemli cihazı aynı anda kullanıyor. Logitech Türkiye Pazarlama Müdürü Selver Yıldız “Logitech

Bluetooth Multi-Device Keyboard K480 insanların hangi bilgisayar platformunu ya da cihazı kullandıklarına bakmadan onlar için çalışmayı, iletişim kurmayı ve yaratmayı kolaylaştırıyor ve daha rahat hale getiriyor” dedi. K480 ile masaüstü klavyenin rahatlığında alışkın olduğunuz tüm kısayol tuşlarını kullanarak yazabilirsiniz. İki farklı renk seçeneği bulunan K480’in standı, yazarken akıllı telefonunuzu ve tabletinizi rahatça görebileceğiniz en doğru açıda tutar.·Logitech Bluetooth Multi-Device Keyboard K480, Amerika’da ve Avrupa’da 49.99 Euro tavsiye edilen satış fiyatı ile Eylül 2014’de satışa sunulacak.

Panasonic, Toughpad FZ-E1 ve FZ-X1 cihazlar PDA, akıllı telefon ve tabletlerin en iyi özelliklerini bir araya getiriyor. Toughpad FZ-E1 Microsoft’un en yeni el bilgisayarı işletim sistemi platformu Windows Embedded 8.1 Handheld ile çalışırken Toughpad FZ-X1 ise Android 4.2.2 işletim sistemi ile çalışıyor. 3 metreden betona düşüşe karşı dirençli, IP68 standartlarını karşılayan her iki cihaz da toz geçirmez olmalarının yanında 1,5 metre derinliğe kadar suda 30 dakika kalabiliyor. Dahili ısıtıcıya sahip cihazlar -20 ile 60 derece arasındaki sıcaklıklarda çalışabiliyor. Cihazların ayrıca darbe, sarsıntı, titreşim, irtifa ve olağanüstü oranda neme karşı direnci bulunuyor.Cihazların kurumlara yönelik benzersiz özellikleri arasında güneş ışığı altında okunabilen, kalın eldivenlerle bile kullanılabilen, yansımayı önleyen HD (1280x720) 10 parmak kapasitif, çoklu dokunmatik ekran yer alıyor. Yağmur-algılama özelliği sayesinde ekran sağanak yağmur altında bile tek dokunma ile kullanılabiliyor.Özellikler arasında parlak LED’li 8MP arka kamera ve 1.3MP ön kamera yer alıyor. Entegre 1D/2D barkod okuyucu ve aygıt genişleme portu gibi konfigürasyon seçenekleri kurumların mobil çalışanları için ideal araçları kişiselleştirebilmelerine olanak tanıyor. 14 saate kadar sürekli veri erişimi sağlayan 6.200mAh pil ile donatılmış Toughpad FZ-E1 ve Toughpad FZ-X1, bu yönleriyle üretkenliği zirveye çıkarmayı hedefliyor.Toughpad FZ-E1 ve FZ-X1 ürünleri Türkiye’de proje bazlı satışa sunulacaktır.

Tüm dünyaya hizmet veren Tayvanlı bağlantı ve ara parça üreticileri en yeni ürünlerini, uluslararası bilgi ve iletişim teknolojisi (ICT) şirketlerinin bir araya geldiği CEBIT Bilişim Eurasia 2014’te tanıtıyor.

CEBIT Bilişim Eurasia 2014’te yer alan Taiwan Excellence standında, Tayvanlı firmalar Birch Technology, APAC Opto Electronics, Argox Information, Gpstechnology, Sage Power Industrial, Picotec International, Hon Trace Corporation, Super Micro Computer, MARQUESS, Kunming Electronics, Case Pax International’ın AR-GE, kalite, tasarım ve pazarlama kriterlerine sahip son tasarım ürünleri ile teknoloji severler ile buluşuyor. Elektronik, medical ve teknik ekipman alanında yaptığı ihracat oranı 2013 yılında 136.4 milyar dolara ulaşan Tayvan, coğrafi konumu, gelişmiş sanayisi, Ar-Ge kapasitesi, iyi kurulmuş altyapısı ile yerli ve yabancı yatırımcılar için ideal bir ülke konumunda yer alıyor. 23 milyon nüfusa sahip olan ülke, 2013 yılında dünyanın 18. en büyük teknoloji ihracatçısı konumunda.Küçük ve orta ölçekli boyutta şirketler olan yaklaşık 400 Tayvanlı bağlantı ve ara parça üreticisi dünyada 500 milyon dolarlık üretim değeri ile 10.sırada yer alıyor. Tayvan’ın bağlantı ve ara parça sanayisinin başarısının altında kısa mesafeler sayesinde müşterilere daha iyi hizmet vermesi, fiyatların ABD ve Avrupa ürünlerinin fiyatından düşük olması, Tayvan’ın dünyadaki bilgisayarların yüzde 90’ına OEM hizmeti desteği vermesi, çalışanların kalifikasyonu yatıyor.

AUTODESK İLE KAĞITTAN UÇAK YAPMAK ARTIK ÇOCUK OYUNCAĞI!Çocukluk yıllarında en az 1 kez denenmiş olan kağıt uçak yapımı artık Autodesk teknolojisiyle çok kolay. Autodesk’in yeni tanıttığı “Pteromys” projesiyle kullanıcıların bilgisayarlarında kağıttan uçaklar tasarlamaları ve “Make It Fly – Uçur” modu ile havalandırmaları artık mümkün.Autodesk Research Ar-Ge ekibinden 4 araştırma görevlisinin hayatlarında bir dönem herkesin kağıttan uçak yaptıkları fikrinden yolan çıkarak oluşturduğu bu proje sayesinde artık uçamayan başarısız kağıttan uçaklar mazi oluyor. Pteromys, tasarımı anında değerlendiriyor ve saniyeler içinde milyonlarca simülasyon üretebiliyor. Böylece uçağı en uzağa götürecek bir planör kolayca çiziliyor. Yani kelime anlamı “uçan sincap” olan Pteromys ile her şeyi tasarlamak ve uçurmak mümkün.Dijital ortamda tasarlanan uçağın ne açılardan fırlatılırsa fırlatılsın gidebileceği rota gerçek zamanlı olarak yazılımın ara yüzünde görülebiliyor. “Uçur” modu kullanılarak da tasarıma uçağın gidebileceği en etkili kanat aerodinamizmi kazandırılıyor. Bundan sonrası ise mükemmelleştirilen tasarım 1 mm. kalınlığında kartonlar kullanılarak, lazer kesiciler sayesinde kolayca birleştirilebilen uçak parçaları haline geliyor. İstenilen şekilde dizayn edilen bu kağıt uçakları jet uçağı gibi tasarlamak bile mümkün.

İNTERNET BANKACILIĞINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİİnternet bankacılığında güvenlik önlemlerinin yetersizliği, sahte web siteleri ve SMS yoluyla banka tarafından gönderilen şifrelerin güvenliği sorgulanıyor. Son olarak bir işletme sahibinin hesabından yaklaşık 124 bin TL çalınması, gözleri bir kez daha internet bankacılığının taşıdığı risklere çevirdi. Uzmanlar uzun emekler sonucu elde edilen birikimlerin birkaç saniyede çalınmaması için bankaları ve vatandaşları gerekli güvenlik önlemlerini almaları konusunda uyarıyor.

Panasonic tarafından üretilen 5 inçlik bu tablet, 1,5 metre derinliğe kadar olan suda 30 dakika kalabiliyor.

Page 5: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Ofiste çalışırken masanıza bağlı kalmayın. Xerox ConnectKey® ile işinizi kolaylaştırın.Xerox işlerinizi daha basit hale getiriyor. ConnectKey® uygulamaları ve Xerox çok fonksiyonlu yazıcınızla ofis içi ve dışından gelen tüm doküman ve iş akışını kolayca yönetebilirsiniz. Sektörün en ileri güvenlik koruması sayesinde güvenle baskı alabilir, dokümanlarınızı tarayabilir ve arşivleyebilir, hatta buluta yükleyebilirsiniz. Böylece, ofisteki zamanınızı daha az yorularak, daha verimli geçirirsiniz.

© 2014 XEROX CORPORATION. Bütün hakları saklıdır. Xerox, küre sembolü, ConnectKey® ve Ready For Real Business® XEROX CORPORATION’ın tescilli markalarıdır.

xerox.com.tr

Page 6: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

6

SMS’le bildirilen şifrelerin bile güvenliği sınırlı

Uzmanlar telefonlara bulaşan virüsler yoluyla söz konusu SMS’lerin başka kişilerin telefonlarına yönlendirilebileceği ve

içeriklerinin izlenebileceği konusunda tüketicileri uyarıyor. İnternet bankacılığında yüklü hesap hareketleri için SMS veya

PIN aracılığıyla kullanıcıdan herhangi bir onay almaksızın işlem yapan bankalar ise dolandırıcılığa resmi davetiye çıkarmış oluyor.

BÜTÜN AVRUPA FACEBOOK’A DAVA AÇTI!2012�den beridir pek çok internet sitesi ve onların uygulamaları mahremiyet ihlallerinden dolayı davalarla uğraşıyor. Bu davaların müdavimi ise hiç şüphesiz ki Facebook.Bu alanda hakkında toplam 15 milyar dolarlık dava açılan Facebook yeni bir grup davası ile karşı karşıya, üstelik bu sefer tüm Avrupa’ya karşı. Viyana mahkemesinin celbe yanıt vermesi için 4 hafta süre tanıdığı Amerikalı şirket Amerika ve Kanada dışında yaşayan kullanıcıların dahil olduğu bu davayla karşı karşıya. Baş davacı Max Schrems, Facebook’un anlaşılması zor gizlilik politikaları olduğunu ve

bu politikaların bir şekilde kullanıcı haklarını ekarte ettiğini iddia ediyor. Bunun yanında Ulusal Güvenlik Ajansı’nın PRISM programı ile işbirliği içinde olduğunu belirttiği sitenin bu şekilde üçüncü parti uygulamalar ile kullanıcı verisi paylaştığını da söylüyor. Bu şekilde uygulama sahipleri kullanıcının “Beğenme” butonuna tıklaması sayesinde Facebook dışındaki sitelerde yaptığı aktiviteleri de takip edebiliyormuş. Şu anda 25,000’den fazla Facebook kullanıcısı bu grup davasına imza atmış durumda. Bu şekilde devam etmesi durumunda Avrupa’daki en büyük davalardan birisi olacak.

Acer’ın yeni 2si 1 arada dizüstü bilgisayarlarından sırt çantalarına da kolayca sığabilen ultra ince ve hafif Acer Aspire Switch 10, okul hayatında öğrencilerin en büyük yardımcısı olacak!Dizüstü bilgisayar, tablet, ekran ve V modlarıyla 2si 1 arada dizüstü bilgisayar insanlara tek bir kullanım şeklini sunmak yerine kişilerin ürünü kullanmak istediği şekle adapte olabiliyor. Cihaz modlar arasında kolay geçiş ve mandalsız klavye yerleşimi için opsiyonel ilave depolama kapasiteleriyle birlikte manyetik bir çıkarılabilir Acer Snap Hinge tasarımına sahip. Microsoft Office Home ve Student Edition ön yüklü olarak gelen Acer Aspire Switch 10, IPS teknolojili 10.1 inç HD dokunmatik ekran (1366 x 768) 178 dereceye kadar

YENİ EĞİTİM DÖNEMİ İÇİN ACER’DAN 2Sİ 1 ARADA OKUL ARKADAŞI: ACER

ASPIRE SWITCH 10YAZILIM VE DONANIM ÇÖZÜMLERİ RİSKLERİ EN AZA İNDİRGİYORBirçok banka özel güvenlik şirketlerinin tasarladığı internet bankacılığı güvenlik ürünlerini kullanıp bunların kullanım yöntemlerine dair müşterilerini eğiterek olası dolandırıcılık ya da hırsızlık suçlarının önüne geçmeyi başarıyor.Almanya’daki bir Türk girişimci olan İsmet Koyun’un 1986 yılında kurduğu Kobil firması, söz konusu sorunun çözümüne yönelik “m.identity Application Security Technology – Uygulama Güvenlik Teknolojisi (AST)” ürününü bankalara sunuyor. İki faktörlü kimlik doğrulama duvarıyla güvenliği perçinlenen ürün, akıllı kart ve müşteriye ait PIN’in birlikteliği ile güvenlik risklerini en aza indiriyor. Yapı Kredi Kurumsal, Vakıfbank, Kuveyt Türk, Denizbank, Ziraat Bankası, A&T Bank, YKB Holland ve İsviçreli Migros Bank gibi finans sektörünün önde gelen bankalarının da ödeme güvenliği konusunda tercih ettiği m.identity (AST) çözümünün benzerlerinden en önemli farkı, güvenlik işlemlerinin neredeyse tamamını otomatik olarak temin ederek son kullanıcıya kolaylık sağlaması. iPhone, iPad, Android, Windows 8 PC’lerde çalışabilen çözüm, güvenliği otomatik olarak sağlayarak son kullanıcının olası endişelerini gideriyor ve müşteri memnuniyetini artırarak bankalara büyük fayda sağlıyor.

geniş görüntüleme açısı ve daha zengin renkler sunar. 64 GB’a kadar yerleşik depolama ve 2 GB RAM’e sahip olan Acer Aspire Switch 10 tüm modlarda hızlı performans ve çoklu görevler için Intel Atom dört çekirdekli işlemci kullanır. Microsoft Windows 8.1 etkin güç tasarrufu özelliğinin yanı sıra ekran kapalıyken bile internet bağlantısını koruyarak verileri ve uygulamaları güncel tutan InstantGo gibi birçok sezgisel özellik barındırmaktadır. Acer Aspire Switch 10, 999TL tavsiye edilen son kullanıcı fiyatı ile satışa sunulmuştur.

KISA KISA

Page 7: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1
Page 8: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1
Page 9: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1
Page 10: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

RÖPORTAJ 10

T.C Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı

Lütfi ELVANTurkish Minister of Transport, Maritime Affairs and Communications

Ulaştırma, Denizcilik Ve Haberleşme Bakanı Lütfi ELVAN, e-Devlet uygulamaları sayesinde hem demokrasinin geliştiğini hem de paradan ve zamandan tasarruf edildiğini belirtiyor. Ayrıca vatandaşa sunulan hizmetlerin kalitesi de yükseliyor ve hizmetlerin daha kolay şekilde bireylere ulaştırılması mümkün oluyor.

Minister Of Transport, Maritime Affairs And Communications Lütfi ELVAN, states that thanks

to the e-State applications both democracy is developing and savings of both money and time are being achieved. Additionally the quality of the services offered to citizens is increasing and it is becoming possible to provide these services to

individuals more easily.

e-Government solutions at the service

of our citizens

Son zamanlarda e-devlet projelerinin giderek arttığı gözlemleniyor. Bakanlığınızın bu konudaki vizyonu

hakkında bilgi verebilir misiniz?Bilgi ve iletişim teknolojileri her geçen gün hızla gelişiyor ve değişime uğruyor. Yaşanan bu gelişmeler bilgi toplumuna dönüşüm sürecini hızlandırıyor, bireylerin günlük yaşamlarını ve iş yapma biçimlerini değiştiriyor. Hiç şüphesiz bu değişimden devlet – vatandaş ilişkileri ile kamu kurumlarının işleyiş şeklinin payını alması da kaçınılmaz. e-Devlet Kapısı bizlere katılımcı, paylaşımcı ve etkileşimli bir vatandaş-devlet ilişkisi kurmak için önemli fırsatlar sunuyor. Devlet tarafından vatandaşlara sunulan hizmetlerin kalitesini yükseltiyor, kamu hizmetlerinin daha hızlı ve kolay şekilde bireylere ulaştırılmasını mümkün kılıyor. Ayrıca e-Devlet daha verimli hizmet ve demokratik bir yönetişim anlayışını da güçlendirdi. Bir taraftan vatandaşlarımızın yaşam kalitesini artırırken, diğer taraftan da toplumun dezavantajlı kesimlerine ulaşılmasına ve sosyal gelişmenin ileri düzeylere taşınmasına katkı sağladı. e-Devlet,

vatandaşlarımıza tek bir şifre ile güvenli şekilde elektronik hizmetlere erişme imkanı getirdi. Bürokrasinin önüne geçilmesini, israfın ve mükerrer yatırımların önlenmesini sağladı. İnsanımızın artık kamu kurumlarını kapı kapı dolaşıp belge toplama gerekliliği ortadan kalktı. Vatandaşlarımıza kamu kurumlarına yapacakları başvuru, bilgi edinme gibi işlemleri bilgisayarlarından veya mobil cihazlarından istedikleri zamanda gerçekleştirme olanağı getirdi. e-Devlet, hizmet kullanım istatistikleri göz önüne alındığında gerek kamu kurum ve kuruluşlarına, gerekse vatandaşlara masraf teşkil edebilecek pek çok süreci de ortadan kaldırdı.Örneğin adli sicil kaydı sorgulamasına bakarsak; ülkemizde ortalama 1 ayda e-Devlet üzerinden 380 bin adli sicil sorgulaması yapılıyor. Dilekçe için 380 bin adet kâğıt, 6 lira işlem masrafı üzerinden 2 milyon 280 bin Türk Lirası işlem ücreti, ortalama 4 liradan 1 milyon 520 bin Türk Lirası ulaşım ücreti, hiçbir şekilde kıyas edilemeyecek değerli zamanımızdansa yaklaşık 1 milyon 500 bin saat. Oysa e-Devlet Kapısı üzerinden bu işlemin yapılma süresi sadece 1 dakika. Ayrıca ne işlem için ne de ulaşım için hiç bir

ücret ödemiyorsunuz. Gördüğünüz üzere tek bir kalem işin dahi e -Devlet üzerinden yapılmasıyla vatandaşımızın da devletimizin de kazandıkları ortada.Düşünün ki bugün e- Devlet Kapısı üzerinden 1011 ayrı hizmet sunuluyor. Her bir hizmet sadece bir ay içerisinde binlerce hatta milyonlarca kez kullanılıyor. Bu sayede milyonlarca lira vatandaşımızın cebinde kalıyor, boş yere kâğıt harcanmıyor.Ancak şunu da belirtmekte yarar görüyorum; ülkemizde internetin ve bilişim teknolojilerinin yaygınlaşması sonucunda e-Devlet projelerinin hem nicelik hem de nitelik açısından geliştiğini görüyoruz. Bu nedenle bakanlık olarak e-Devlet Kapısı aracılığıyla sunulan bilgi ve hizmetlerin mümkün olan en geniş kitleye ulaşması başlıca hedeflerimizden birini oluşturuyor. 2008 yılında faaliyete geçen e-Devlet, 6 yıl gibi kısa bir sürede 18 milyon 750 binin üstünde kullanıcıya ulaştı.Ancak biz 2023 yılında tüm kamu hizmetlerinin e-devlet sistemi üzerinden verilmesini ve tüm internet kullanıcısı vatandaşlarımızın e- Devlet’ten faydalanmasını istiyoruz. Bu nedenle e-Devlet sistemimiz dâhilindeki tüm bileşenleri,

uluslararası kabul görmüş teknik standartlara azami ölçüde uyum gösterecek şekilde tasarlıyor, kullanıcıların alışık olduğu davranış kalıplarını göz önüne alarak daha etkin ve verimli bir şekilde oluşturuyoruz. Ancak şu konuyu özellikle belirtmek istiyorum ki, e-Devlet Kapısı başlangıcı ve sonu olan bir süreç değildir. Sonu açık, sürekli ekleme ve yeniliğe ihtiyaç duyan bir süreçtir. Biz de Bakanlık olarak sistemi geliştirmeye devam ediyoruz.

İnternet kullanımının artmasıyla birlikte “sanal güvenlik” de ayrı bir konu olarak karşımıza çıkmaya başladı. Bu konuda bakanlığınızın eylem planı nedir?Artık internet ve mobil iletişimin hayatımızın başrolü olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Artık arkadaşlarımızla internette görüşüyoruz, faturalarımızı internetten ödüyoruz, sinema biletinden uçak biletine kadar neredeyse her bileti internetten alıyoruz. Dünyayı internetle tanıyoruz, hatta hayatımızı internetle yaşıyoruz. Artık internette bulunan hesaplarımızın şifrelerini TC Kimlik numaramızdan daha iyi biliyoruz.

e-Devlet çözümleri vatandaşın hizmetinde

DÜŞÜNÜN KI BUGÜN E- DEVLET KAPISI

ÜZERINDEN 1011 AYRI HIZMET SUNULUYOR.

BU SAYEDE MILYONLARCA LIRA

VATANDAŞIMIZIN CEBINDE KALIYOR, BOŞ YERE KÂĞIT HARCANMIYOR.JUST THINK, 1011

DIFFERENT SERVICES ARE OFFERED

THROUGH THE E-GOVERNMENT

PORTAL TODAY. IN THIS WAY, MILLIONS OF LIRA

ARE REMAINING IN THE POCKETS OF OUR CITIZENS, AND PAPER ISN’T SPENT IN VAIN.

Page 11: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

RÖPORTAJ11

I t has been observed that e-Government projects are increasing recently. Can you give us information about your

Ministry’s vision on this subject?Information and communication technologies are developing and changing day by day. These changes are accelerating the process of transformation into an information society, and are changing the daily lives and way of doing business of individuals. It is no doubt inevitable that the Government - citizen relations and functioning of public institutions will take their share of this change. the e-Government Portal gives us important opportunities to establish a participating, sharing and interactive citizen-Government relation. It increases the quality of services offered to citizens by the Government, and makes it possible for public services to be delivered to individuals in a faster and easier way. In addition, e-Government has strengthened a more efficient and democratic governance understanding. While improving the quality of life of our citizens on the one hand, it has contributed to reaching the more disadvantaged sections of society and moving social development to higher levels. e-Government has brought the opportunity for citizens to safely access electronic services with a single password. It has allowed the avoidance of bureaucracy, waste and allowed the prevention of duplicate investments. The need for people to go from door to door collecting documents at public institutions has no ceased. It has brought the opportunity for our citizens to make the applications, such as obtaining information processes from their computers or mobile devices whenever they please. e-Government, when considering the service usage statistics, has eliminated many processes causing expense to public institutions and organizations as well as citizens.For example, if we look at looking up a criminal record, there are on average 380 thousand requests each month in our country. 380 thousand sheets of paper for petitions, and 6 lira transaction fee leading to 2 million 280 thousand Turkish Lira transaction fee, 1 million 520 thousand Turkish Lira transport fee from an average of 4 lira, and approximately 1 million 500 thousand hours of our invaluable time. Whereas the time it takes to

carry out this transaction through the e-Government Portal is just one minute. In addition we make no service payment or give any transportation fee. As you can see, just a single item of work over e-Government means both our citizens and the Government gains.Just think, 1011 different services are offered through the e-Government Portal today. Each service is used thousands if not millions of times a month. In this way, millions of lira are remaining in the pockets of our citizens, and paper isn’t spent in vain.However it is worth noting that; we can see that with the spread of internet and information technology in our country the e-Government projects are developing both in terms of quality and quantity. For this reason as the ministry, ensuring the information and services offered through the e-Government Portal reaches the widest audience possible is one of our main goals. e-Government, which went into operation in 2008, reached more than 18 million 750 thousand users in a short period of 6 years.However we want all public services to be provided over the e-Government system by the year 2023, and all internet user citizens to benefit from e-Government. Therefore, all components within our e-Government system are designed to meet the maximum technical standards recognized internationally, and try to create them to be more effective and efficient, taking into account the patterns of behaviour our users are accustomed to. However, I would like to emphasize the following point the e-Government Portal is not a process which has a beginning or an end. It is an open ended process with constant need for additions and innovation. And as the Ministry we are continuing to develop the system.With the increasing use of the internet, “cyber security” has started to appear as a separate subject. What is the action plan of your ministry in this respect?We are now living in an era where the Internet and mobile communications have leading roles in our lives. We now talk to our friends on the internet, pay our bills on the internet and buy all tickets from the cinema to plane tickets from the internet. We get to know the world via the internet, we even live our lives on the internet. We now know our internet passwords better than our T.R. Identification numbers. There is no other era in human

history where personal, corporate and social memory is more dependent on the virtual environment. This dependence is increasing very rapidly. For information and communication technologies to keep up with this pace, we have carried out many important works as the Ministry. As I mentioned earlier, we established the e-Government system, and carried out significant work for the widespread use and increase of e-Government applications, and public services to be provided in an electronic environment. With the strategies, action plans and projects that we have prepared on our way to becoming an ‘Information Society’, we have started to move services from each institution to the electronic environment. Many very successful projects such as the National Transport Portal, e-Interior, UYAP, TAKBIS, Vehicle and Driver Information System, and so on have been completed and brought to life. Our critical infrastructure has already become dependent on Information and Communication Technology. For this reason, as a result of the misuse of cyber or virtual environments have become one of the most important items on the agenda of not just individuals, but also institutions, countries and international organizations. While computer user’s bank account information can be obtained in cyber accounts, it can also lead to military and political secrets of the country to be obtained, and finance centres, power plants, transportation and communication systems and hospitals to be left out of operation. Like we keep saying; ‘Wars are no longer fought with rifles and cannons; but with information technology’. These wars have already begun. Today, a citizen angered by their bank can now launch an attack on the cyber infrastructure of the bank from their computer at home. A young person angered by global warning, can launch attacks against the cyber infrastructure of public institutions or private sector organizations. However, organized attacks have begun to emerge above personal attacks. Now organized hacker groups have emerged. The number of these groups is increasing each passing day. Unfortunately; these groups attack the cyber infrastructure of institutions more for political reasons. Due to this kind of pirate groups, 78% of costs of institutions and organizations offering services over the internet in the world results from cyber attacks. And the

SEKTÖRÜN ÖNÜNÜ AÇACAK YASAL DÜZENLEMELERI YAPTIK. SES TEKELINI KALDIRDIK VE TELEKOMÜNIKASYON SEKTÖRÜNDE SERBESTLEŞMEYI BAŞLATTIK. VERGILERDE DÜZENLEMELERE GITTIK.

KAYIT DIŞI TELEFONLARIN KAYDI ILE ILGILI DÜZENLEME YAPTIK. WE IMPLEMENTED THE LEGISLATION REQUIRED TO PAVE THE WAY FOR THE SECTOR. WE HAVE REMOVED THE AUDIO

MONOPOLY AND STARTED LIBERALIZATION IN THE TELECOMMUNICATIONS SECTOR. WE MADE TAX REGULATIONS. WE MADE REGULATIONS REGARDING THE REGISTERING OF UNREGISTERED TELEPHONES.

İnsanlık tarihinde, kişisel, kurumsal ve toplumsal belleğin sanal ortama bu kadar bağımlı olduğu başka bir dönem yok. Bu bağımlılık çok hızlı bir biçimde de artıyor. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin bu hıza yetişebilmesi için Bakanlık olarak da pek çok önemli çalışmaya imza attık. Biraz önce bahsettiğim gibi e-Devlet sistemini kurduk, e-devlet uygulamalarının yaygınlaşması, artması ve kamu hizmetlerinin elektronik ortamdan sunulması için önemli çalışmalar yaptık. ‘Bilgi Toplumu’ olma yolunda hazırladığımız stratejiler, eylem planları ve projeler ile hemen her kurumumuzda hizmetleri elektronik ortama taşımaya başladık. Ulusal Ulaşım Portalı, e-İçişleri, UYAP, TAKBİS, Araç ve Sürücü Bilgi Sistemi ve benzeri pek çok başarılı projemiz tamamlandı ve hayata geçti. Kritik altyapılarımız şimdiden Bilgi ve İletişim Teknolojilerine bağımlı hale geldi. Bu nedenle siber ya da sanal ortamda kötü niyetli kullanımlar sonucunda, siber güvenlik konusu sadece bireylerin değil, kurumların, ülkelerin ve uluslararası kuruluşların en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiş bulunuyor. Siber saldırılarla bir bilgisayar kullanıcısının banka hesap bilgileri elde edilebileceği gibi, bir ülkenin askeri ve politik sırlarına ulaşılması, finans merkezleri, elektrik santralleri, ulaştırma ve iletişim sistemleri ile hastanelerin çalışamaz hale getirilmesi de mümkün. Diyoruz ya; ‘Savaşlar artık topla, tüfekle değil; bilişim teknolojileri ile olacak’ diye. Bu savaşlar çoktan başladı. Hatta günümüzde artık bankasına kızan bir vatandaş bile evindeki bilgisayardan bu bankanın siber altyapısına saldırı düzenleyebiliyor. Küresel ısınmaya canı sıkılan bir genç arkadaşımız; kamu kurumlarının ya da özel sektör kuruluşlarının siber altyapısına saldırıda bulunabiliyor. Ancak kişisel saldırılardan çok örgütlü olarak bu işi yapanlar ortaya çıkmaya başladı. Artık örgütlü şekilde çalışan korsan grupları ortaya çıktı. Bu grupların sayısı her

geçen gün artmaya da başladı. Ne yazık ki; bu gruplar biraz daha siyasi nedenlerle kurumların siber altyapısına saldırıyorlar. Bu tür korsan gruplar nedeniyle, bugün dünyada internet aracılığıyla hizmet veren kurum ve kuruluşların maliyetlerinin yüzde 78’i artık siber saldırılardan kaynaklanıyor. Bu durumun en büyük mağduru da yine işini göremeyen ya da bilgileri çalınan vatandaş oluyor.Biz bilişim altyapımızı geliştirmeye, bilgi toplumu olma yolunda ilerlemeye devam edeceğiz. Ancak, siber güvenlik konusunda da duyarlı olmalı, farkındalığı artırmalıyız. Siber ortamda her geçen gün sayıları artan tehditleri bertaraf etmek, ülke olarak hedeflemekte olduğumuz bilgi toplumuna dönüşüm süreci açısından büyük önem taşıyor. Çünkü bilginin gizliliği, bütünlüğü veya erişilebilirliği bozulduğunda; can kaybına, büyük ölçekli ekonomik zarara, ulusal güvenlik açıklarına veya kamu düzeninin bozulmasına sebep oluyor.İşte bu nedenle ulusal çapta gerçekleştirdiğimiz Siber Güvenlik Tatbikat’ını uluslararası düzeye çıkardık. Bu tatbikatlar, her ne kadar sanal ortamda da yapılsa, fiziki etkisi itibariyle Türkiye’nin en büyük tatbikatları oluyor. Bu tatbikatlar ile nerede açık var, nerelerin takviyeye ihtiyacı var, planlı ve örgütlü bir siber saldırı olsa nasıl koordine olunur, nasıl müdahale edilir, ortaya çıkmış oluyor.Ancak biliyoruz ki; hiçbir bilişim sistemini yüzde yüz güvenli yapmak mümkün değildir. Kaşgarlı Mahmud’un çok güzel bir sözü var. ‘Avcı nice tuzak bilirse, Ayı da onca yol bilir’ diye. İşte bu nedenle bu tatbikatlara ara vermeden devam etmemiz gerekiyor. Ancak Siber güvenliği sağlamak sadece kurumsal, ulusal ve uluslararası anlamda alınacak önlemlere sağlanamaz. ‘Usta avcılar, acemi yavrulara musallat olur’ derler. Usta bilgisayar korsanları da öncelikle acemi bilgisayar kullanıcılarını hedef alıyorlar. Microsoft’un 2013 yılı başında yayınladığı Güvenlik İstihbarat Raporuna göre; kötü amaçlı yazılım bulaşan bilgisayar sıralamasında Türkiye 6. sırada bulunuyor. Kötü amaçlı yazılımların bulaştığı bu bilgisayarlar için durum vahim. O bilgisayarları zombi bilgisayarlara yani kölelere dönüştürüyorlar. Bu bilgisayar sahipleri, bilgisayarlarının başkalarınca kontrol edildiğini ne yazık ki bilmiyor. Bu bilgisayarları kontrol eden kişiler bilgisayar sahibinin tüm bilgilerini çalabiliyor, başka kişilere hakaret içerikli elektronik posta atabiliyor, suçlara iştirak edebiliyorlar. Hatta kurumlara yapacakları bir saldırı anında bu bilgisayarları da kullanıyorlar. Bu nedenle siber güvenlikte en önemli aşama kullanıcı bilincinin yükseltilmesi.Bu kapsamda siber güvenlik konusunda hem farkındalık yaratılmasını sağlayacak, hem de topyekun anlamda siber güvenliği sağlamada önemli bir adım olacak Siber Güvenlik Kurulu’nu kurduk. Ayrıca ulusal siber güvenlik strateji belgesi ve eylem planını da hazırladık. Oluşturduğumuz plana göre; 7/24 esasına göre çalışacak olan Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezleri (USOM) ile olaylara müdahale edebileceğiz. USOM dışında, siber tehditlerin tespit edilmesi, izlenmesi ve önlenmesine ilişkin gerekli

mekanizmaları da geliştireceğiz. Kamu kurum ve kuruluşlarının internet sayfalarının yerli veri merkezlerine taşınması için de çalışma yapacağız. Ulusal siber güvenliğin milli güvenliğe entegrasyonunu da sağlayacağız.Biraz önce de söylediğim gibi bilişimde yüzde 100 güvenlik diye bir şey yok. Ama temel amacımız, mümkün olduğunca iyi güvenlik sistemleri kurmak, bunları sürekli denetlemek ve iyileştirmektir. Siber Güvenlik alanında yaptığımız tüm çalışmalarda da amacımız budur. Türkiye’de Facebook ve Twitter kullanımının rekor seviyelerde olduğu biliniyor. Sizce sosyal medyanın bu kadar kullanılıyor olması, teknoloji kullanımının da arttığı anlamına geliyor mu?Ünlü sosyolog Aguste Comte’un dediği gibi; ‘Bilmek, ileriyi görmek;

ileriyi görmek ise güçlü olmaktır.’ Bu nedenle hükümet olarak göreve geldiğimizde öncelikle bilişim altyapımıza büyük önem verdik. Afrika seviyelerinde bulunan altyapımızı geleceğe taşıdık. İnternet altyapısında duble yollarla bile yetinmedik 10 şeritli, hatta 20 şeritli otobanlar inşa etmeye başladık. 12 yılda internet bağlantı hızımızı 18 bin kat artırdık. Genişbant internet altyapısını sağlayan fiberoptik kablo uzunluğumuz, 235 bin kilometreye yaklaştı. Türkiye’nin 66 bin kilometrelik karayolu ağının neredeyse 4 katı fiberoptik kablo ağına sahip olduk. Ayrıca sektörün önünü açacak yasal düzenlemeleri yaptık. Ses tekelini kaldırdık ve telekomünikasyon sektöründe serbestleşmeyi başlattık. Vergilerde düzenlemelere gittik. Kayıt dışı telefonların kaydı ile ilgili

düzenleme yaptık. Bu süreçte, Türkiye’de internet abone sayısı 38 milyona ulaştı. 3G mobil abone sayısı 53,4 milyona ulaştı. 2014 ikinci çeyreğinde mobil internet kullanım miktarı, bir önceki 3 aya göre yüzde 18,2 artarak 61.913 TByte olarak gerçekleşti. 2014 yılı ikinci çeyrekte toplam mobil trafik hacmi ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 10,3 artarak, 52,147.2 milyar dakika olarak gerçekleşti. İnternet altyapısının hızlanması, mobil ayağının gelişmesi ve yaygınlaşması ile özellikle son birkaç yıl içinde internet, ihtiyaç doğduğunda kullanılan bir “yol”, bir “araç” olmaktan çıktı. İnternet artık, hayatımızın her alanında kullandığımız davranış kalıplarımızı, alışkanlıklarımızı değiştiren, nerde olursa olsun her insanı dünya vatandaşlığı paydasında eşitleyen

BILIŞIMDE YÜZDE 100 GÜVENLIK DIYE BIR

ŞEY YOK. AMA TEMEL AMACIMIZ, MÜMKÜN

OLDUĞUNCA IYI GÜVENLIK

SISTEMLERI KURMAK, BUNLARI SÜREKLI DENETLEMEK VE IYILEŞTIRMEKTIR.

THERE IS NO SUCH THING AS 100

PERCENT SECURITY IN INFORMATICS.

BUT OUR MAIN GOAL, IS TO BUILD

THE BEST SECURITY SYSTEMS POSSIBLE,

AND TO CONTROL AND IMPROVE THEM

CONSTANTLY.

Page 12: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

RÖPORTAJ 12

“yeni bir yaşam tarzı” haline geldi. Özellikle internetin Twitter ve Facebook gibi sosyal medya alanları ile birlikte yeni bir kültürel mekan, gerçeklik, özgürlük alanı ve ekonomik bir pazar olarak ortaya çıkması, küresel değerlerin, alışkanlıkların hızlı bir şekilde değişmesini de sağladı. Bir bakıma internet küresel sistemin kültürel mecrası halini aldı. Bir taraftan teknolojik gelişmelerin internetin yayılmasını ve bu sosyal mecraların kullanımını hızlandırırken; diğer taraftan kültürel alanda küreselleşmeye önemli katkılar sunduğu da bir gerçek.İnsanlar artık dünyanın bir ucundan başka ucuna zaman, mekan farkı olmaksızın herkesle temas kurmak, sanal dünyada rahatlıkla hareket etmek istiyorlar. Yaptığımız altyapı yatırımları nedeniyle Türkiye, bu değişime 12 yılda en hızlı adapte olan ülkelerin başında geliyor. Özellikle genç nüfusu yüksek olan ülkemizde de, bu hizmetler haliyle büyük ilgi görmeye başladı. İnternet kullanımında artış hızımız bu nedenle de dünya ortalamasının neredeyse 5 kat üzeri. Bu gelişme nedeniyle de Twitter ve Facebook gibi sosyal mecraları kulanım oranında ülkemiz dünyanın en üst sıralarında yer alıyor. Ancak sosyal medya alanlarının kullanımı, teknoloji kullanımının ülkemizde arttığını gösteriyor olsa da; asıl önemli olan internetin ve sosyal medyanın çok değil ‘yararlı’ kullanımıdır. Bakanlık olarak biz, ülkemizde bilişim okuryazarlığını ve bilinçli kullanımı artırmayı hedefliyoruz.

Bu yıl CeBIT fuarındaki en vurucu konulardan biri “akıllı şehirler” ve “akıllı ulaşım çözümleri”. İnternet tabanlı bu teknolojiler sizce ne zaman hayatımızın bir parçası haline gelecek?Akıllı ulaşım teknolojileri ilk olarak ABD’de 60 yılların sonlarında ortaya çıkmış ve uygulanmaya başlanmış. Ardından da hepinizin tahmin ettiği ülkeler Japonya ve Avrupa ülkeleri takipçisi olmuş. Biz ise maalesef 90 yılların sonlarında uygulamalarını görmeye başladık. 30 yıl geriden takip etmişiz. Peki bunun sebebi ne? Onlar bizden daha mı akıllı? Neden bu mu? Bunun sebebi insana verilen önemden, bizim insanımıza verdiğimiz değerden geçiyor. Hükümete geldiğimiz ilk günden itibaren, hizmetlerimizin temeline insanımızı oturttuk. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı olarak yolu; üzerinde sadece taşıtların gidebildiği inşaat yapısı olarak değil, sürücülerin, yolcuların, yayaların canlarının ve mallarının emanet edildiği sanat yapıları olarak gördük. Bizim için yol sadece bir inşaat değil, inşaat bütünün bir parçası. Yolu yaptık bitti, araba üstünde gidiyor mu gidiyor, o zaman tamam diye bir anlayışta olmadık. Bizim asıl gayemiz, Türkiye’mizde sürücü ve yolcuların can ve mal güvenliğinin en üst düzeyde sağlandığı, konforlu yolculuklara olanak sağlayan ulaşım şebekeleri kurmak. Amacımız Türkiye’yi akıllı ulaşım sistemlerini kullanarak ulaşımda çağdaşlığı yakalamış ülkeler arasında hak ektiği yere eriştirmek. Biz de bunu gerçekleştirmek için hizmete başladığımız ilk günden bugüne bunun gayreti içersindeyiz ve bu konuda çok yol kat ettik. ‘Hayaldi gerçek oldu’ dedik.Bu arada akıllı ulaşım sistemini de sadece daha hızlı tahsilât yapan elektronik ödeme noktaları olarak görmedik. Öncelikle bölünmüş yollarla donattık ülkemizi. 2003 yılına kadar 6101 km uzunluğundaki bölünmüş yol ağını, 12 yılda 23 bin kilometrenin üzerine çıkardık. Eskiden 6 il birbirine bölünmüş yol ile bağlıyken şimdi 74 ili birbirine bağladık. Bu sayede

kafa kafaya çarpışma riskini ortadan kaldırdık. Sürücülerimizin yolculuk esnasında stresini azaltırken, trafik güvenliğimizi arttırdık. Bunu gurur duyarak söylüyorum; bölünmüş yollarda yol kusurundan kaynaklanan kaza oranını neredeyse sıfıra indirdik.Bölünmüş yollarla birlikte yürütülen trafik güvenliği çalışmaları ile 2003-2013 yıllarında 57 adet hemzemin geçitte ray devreli otomatik bariyer kurduk. Kaza kara noktası ve kaza potansiyeli yüksek kesim olan toplam 1019 noktayı iyileştirdik.Kazaların yaklaşık yüzde 70’nin meydana geldiği kavşakların trafik güvenliğini arttırmak amacıyla, ana koridorlarımız başta olmak üzere gerekli tüm düzenlemeleri yapıyoruz. Birbirini takip eden sinyalize kavşaklarda durmadan sabit

hızda geçişi sağlayan yeşil dalga uygulamalarını yaygınlaştırıyoruz. Gelişmiş ülkelerde bulunan affeden yol uygulamalarını ülkemizde uygulamaya başladık. 4 adet trafik kontrol merkezi, 33 adet tünel kontrol merkezi, 242 adet olay algılama sistemi ve 1900 adet kamera kurulumunu gerçekleştirerek yollarımızda güvenliği artırdık. Hız yönetimi, yolların geometrik standartlarının düzenlenmesi, oto korkuluklarda enerji sönümleyici sistemlerinin uygulanması yani bir çarpma anında oluşacak enerjiyi emerek şiddeti azaltmak, yoldan çıkan araçların tekrar yola dönüşlerinin sağlanması, acil kaçış rampaları gibi sistemler kurduk. Otoyol gişelerinde oluşan uzun kuyrukları engellemek için Otomatik Geçiş Sistemleri (OGS), ve Hızlı Geçiş Sistemleri (HGS) uygulamalarını yaygınlaştırdık. Yine bu noktada, yatay ve düşey işaretlemeye önem vererek, 185 Milyon m2 yatay işaretleme, 1 milyon 300 Bin m2 düşey işaretleme yapımı gerçekleştirdik. Bilişim teknolojilerindeki gelişimlere paralel olarak, karayollarından maksimum seviyede hizmet alınması ve trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla akıllı ulaşım sistemlerini yaygın olarak kullanmaya başladık. Bu sistemleri; trafiğin yoğun olduğu ana akslardan başlamak üzere tüm ülke sathına yayıyor ve ana merkez altında bütünleşmiş bir yapı oluşturmayı amaçlıyoruz. Yani akıllı ulaşım sistemleri, her ne kadar vatandaşlarımız çok farkında olmasa da hayatımızın bir parçası, hatta hayatımızın kurtarıcısı olmuş durumda.

ULAŞTIRMA, DENIZCILIK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI OLARAK YOLU; ÜZERINDE

SADECE TAŞITLARIN GIDEBILDIĞI INŞAAT YAPISI OLARAK DEĞIL, SÜRÜCÜLERIN, YOLCULARIN, YAYALARIN CANLARININ VE

MALLARININ EMANET EDILDIĞI SANAT YAPILARI OLARAK GÖRDÜK.

AS THE MINISTRY OF TRANSPORT, MARITIME AFFAIRS AND

COMMUNICATIONS, WE SAW THEM NOT AS CONSTRUCTION WHERE

VEHICLES CAN PASS, BUT AS WORKS OF ART WHERE DRIVERS, PASSENGERS,

PEDESTRIANS ENTRUST THEIR LIVES AND PROPERTY.

biggest victims of this situation are always the citizens who cannot conduct their work or whose information is stolen.We will continue to develop our IT infrastructure, and progress towards becoming an information society. However we must be more sensitive to cyber security and raise awareness. Eliminating the threats which are increasing each day in the cyber environment, is of great importance in terms of the process of transforming our country into an information society. Because when the confidentiality, integrity or availability of information is compromised; it can lead to loss of life, large scale economic damages, disruption or public order or breaches of national security.For this reason we have brought the national Cyber Security Exercises to an international level. These exercises, although in a virtual environment, are the largest in Turkey in terms of physical impact. With these exercises, where there are deficits, what areas need reinforcing, how would a planned and organized attack be coordinated, how would it be treated emerges.However, we do know that it is not possible to make any information system one hundred percent safe. Kaşgarlı Mahmud has a great saying. ‘The more traps the hunter knows, the more ways the Bear knows’. This is why we need to continue with these exercises. However ensuring cyber security is not possible with precautions taken on corporate, national and international level. ‘Master hunters, bother the young’ they say. Masters hackers primarily target novice computer users. According to the Microsoft Security

Intelligence Report released in early 2013; Turkey Ranked # 6 in computers infected by malicious software. The situation gets worse for computers infected with malicious software. These computers are transformed into zombie computers or slaves. The owners of these computers unfortunately are not aware that their computers are being controlled by others. The persons controlling these computers can steal all the information of the computer owner, can send offensive emails to others, and can participate in crimes. They can, in fact, use these computers to attack institutions. Therefore, the most important step in cyber security is to raise user awareness.In this context, in order to increase awareness of cyber security, we have established the Cyber Security Council, which is an important step in ensring cyber security itself. We have also additionally prepared the national cyber security strategy document and action plan. According to the plan we have created; we will intervene with the National Cyber Response Centre (USOM) working on a 24/7 basis. Other than USOM, we will develop the required mechanisms for the detection, monitoring and prevention of cyber threats. We will also carry out work to carry the internet wages of public institutions and organizations to local dat centres. We will ensure the integration of national cyber security with national security. As I said a little while ago in informatics there is no such thing as 100 percent security. But our main goal, is to build the best security systems possible, and to control and improve them constantly. That is our

aim in all our work in terms of Cyber Security.We know that Facebook and Twitter usage in Turkey is at record levels. Do you believe that social media being used to this degree means that the use of technology is increasing?As the famous sociologist Aguste Comte said; ‘Knowledge to foresee in order to be able.’ For this reason we have attached great importance to our information technology infrastructure as a priority since we came to power. We brought our infrastructure from the levels of Africa to the future. We were not satisfied with two lane highways in internet infrastructure, we started to construct 10 lane, even 20 lane highways. We increased our internet connection speed 18 thousand times in 12 years. The fibre optic cable providing the broadband internet infrastructure has reached 235 thousand kilometres. We have a fibre optic cable network almost 4 times the length of the 66 thousand kilometres of highway in Turkey.In addition, we made the legislation required to pave the way for the sector. We have removed the audio monopoly and started liberalization in the telecommunications sector. We made tax regulations. We made regulations regarding the registration of unregistered telephones.In this process, the number of Internet subscribers in Turkey has reached 38 million. The number of 3G mobile subscribers reached 53.4 million. The mobile internet usage amount in the second quarter of 2014, increased 18.2 percent to the first three months, reaching 61.913 Tbyte.

Page 13: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

www.artronic.com.tr

Page 14: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÖREVİMİZ İNOVASYONSAP Innovation Center Türkiye Genel Müdürü Cafer TOSUN Türkiye’deki genç potansiyeli bilişimle üretime yönlendirmeyi hedeflediklerini söylüyor.

RÖPORTAJ 14

Cafer Bey, bize SAP Innovation Center’dan bahsedebilir misiniz? Kurumunuzun misyonu nedir?

Biz, SAP İnovasyon Merkezi olarak, ülkedinamiklerini gözeterek Türkiye’nin teknoloji potansiyelini yukarılara taşımak amacıyla kurulduk; faaliyetlerimizi de bu vizyon doğrultusunda sürdürmekteyiz.Türkiye için değer yaratmak adına, tüketen bir toplumdan üreten bir topluma giden yolda bizler SAP İnovasyon Merkezi olarak Türkiye’yi bilişimde bir üs olarak

konumlandırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz.

SAP’nin Türkiye’de bu kadar önemli bir yatırım yapmasını neye bağlıyorsunuz? Daha doğrusu sizce bu yatırım neden Türkiye’ye yapıldı?Türkiye kıtaları ve kültürleri birbirine bağlayan bir ülke olarak, bölgedeki ve dünyadaki pazarlarda yenilikçi BT çözümlerinin öncüsü olabileceği ideal bir konumda yer alıyor. İçerisinde yer alan 40 üniversitesiyle İstanbul, çok sayıda yetenekli gençle dolu bir şehir. Türkiye’de genç nüfus 24 Avrupa

ülkesine bedel ve bilişim sektöründe bu genç nüfus oldukça fazla. Buna ek olarak, Türkiye dijitalleşme yolunda çok hızlı ilerlemekte. Biz SAP olarak teknolojilerimizle dijitalleşmenin önünü açar ve ivmelendiririz. Bu potansiyeli üretkenliğe ve inovasyona dönüştürerek katma değerli ürünler

ve servisler çıkartabilme düşüncesi bizi Türkiye’ye getirdi.

Şu an SAP Innovation Center’da yapılan çalışmaları özetlemenizi istesek bize neler söylersiniz?En büyük projelerimizden biri, özel bir “dijital eğitim platformu” geliştirmek üzerine. Bu platform dijital dünyanın

avantajlarını öğrenci, öğretmen, idareci ve ebeveynlere taşıyarak onların kendi aralarında iletişimlerini kolaylaştıracak. Çok çeşitli dijital eğitim materyaline erişimi mümkün kılarak öğretmenlere çok daha etkin ders içeriği hazırlama olanağı verecek olan platform, öğrencilerin derse ilgilerini ve aktif katılımlarını artırmak üzere tasarlanıyor. Bir diğer uğraş alanımız ise “akıllı bakım sistemleri”. Bu sistemler gerçek zamanlı sensör bilgilerinin ve geçmiş bakım verilerinin analizi ile uçak arızalarının önceden tahmin edilmesi ve böylece uçakların havada kalma sürelerinin maksimize edilmesini amaçlıyor. Geliştirmekte olduğumuz bu platformun enerji sektöründeki uygulamaları üzerinde de çalışmalarımız var. Ayrıca Almanya’daki SAP Lab ile yeni nesil veri tabanı yönetim platformlarını geliştiriyoruz. Bunların yanında üniversitelerle Ar-Ge konusunda işbirliği ve Türkiye’deki startup’ları destekleme çalışmalarımız var.

GELECEĞIN EĞITIM PLATFORMUNU GELIŞTIRIYORUZSAP Innovation Center’ın hedefleri neler?SAP İnovasyon Merkezi’nin kuruluş amacı Türkiye’deki yaratıcılık ve Ar-Ge potansiyelini global düzeyde inovasyonlara dönüştürmek. Kamu ve özel sektörle birlikte çalışarak kurumların büyük veri problemlerine yazılım çözümleri üretmek ve bu çözümleri global ürünlere dönüştürmek istiyoruz.

SAP Innovation Center General Manager Cafer TOSUN says that we are aiming to direct the young potential in Turkey to create value in IT.

Mission Innovation

TEKNOLOJIK GELIŞMENIN SON ON YILINA DAMGA VURAN EN ETKEN PAYDAŞLAR ISE STARTUP ŞIRKETLERI. SÜREKLI

DINLEDIĞIMIZ SILIKON VADISI BAŞARI ÖYKÜLERINE TÜRKIYE’DEN YENILERINI EKLEYEBILMEK ISTIYORUZ.

STARTUP COMPANIES HAVE BEEN THE PREVAILING STAKEHOLDERS OF THE TECHNOLOGICAL PROGRESS IN THE LAST DECADE.

WE WANT TO BE ABLE TO ADD NEW SUCCESS STORIES FROM TURKEY TO THOSE WE CONSTANTLY HEAR FROM SILICON VALLEY.

Page 15: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

RÖPORTAJ15

Giderek daha da fazla dijitalleşen dünyamızda eğitim teknolojileri maalesef aynı ivme ile ilerlemiyor. Eğitim altyapımızdaki bu teknolojik boşluğu gidermek amacıyla geleceğin eğitim platformunu geliştirmeyi kendimize görev edindik. Bu tasarım sürecinde kullanıcı odaklı tasarım yaklaşımız ile öğrenci, öğretmen, idareci ve ebeveynleri bu sürece dahil etmek de öncelikli hedeflerimiz arasında.Teknolojik gelişmenin son on yılına damga vuran en etken paydaşlar ise startup şirketleri. Sürekli dinlediğimiz silikon vadisi başarı öykülerine Türkiye’den

yenilerini ekleyebilmek istiyoruz. Bu amaçla SAP’nin globalde başarıyla uyguladığı “Startup-Focus” programını ülkemize getirerek startup şirketlerine destek vermeye başladık. Önümüzdeki yıllarda bu desteği arttırarak bu şirketlerin global sahnede etkin rol almalarını hedefliyoruz.Tüm bu hedeflerimizin ortak paydasında yatan ise Türkiye’deki BT/yazılım sektörünü güçlendirmek ve dünyada BT alanında sözü geçen lider ülkelerden biri haline getirmek.

Yenilikçilik ve teknoloji birbirinden ayrılmaz iki kavram. SAP Innovation Center fikri ise başlı başına bir yenilikçilik örneği. Sizce merkeziniz

yazılımcı gençlere neler vadediyor?İlk önce motivasyon ve güven vadediyor. SAP Innovation Center Türkiye, Avrupa’nın en büyük yazılım şirketi olan SAP’nin, 25 bin yazılımcıdan oluşan global Ar-Ge ağının bir parçası. Genç yazılımcılar bu ağ içerisinde deneyimli mühendislerle birlikte son teknolojiler üzerine çalışarak kendilerini uluslararası seviyede geliştirme fırsatı bulacaklar. Bu sayede ekibimize katılacak yetenekli arkadaşlar kendi uzmanlık alanlarına yoğunlaşarak global düzeyde teknoloji üretip yenilikçi ürünler geliştirecekler. Biz ülke potansiyelini bilişimde üretim yaparak kullanmak istiyoruz, tüketim yolunda değil…

TÜRKIYE KITALARI VE KÜLTÜRLERI BIRBIRINE BAĞLAYAN BIR ÜLKE OLARAK, BÖLGEDEKI VE DÜNYADAKI PAZARLARDA YENILIKÇI

BT ÇÖZÜMLERININ ÖNCÜSÜ OLABILECEĞI IDEAL BIR KONUMDA YER ALIYOR.

Mr. Tosun, can you tell us about the SAP Innovation Center?

What is the mission of your organization?As SAP Innovation Center, we were established to raise Turkey’s IT potential by pursuing the needs and the dynamics of the country, and we are carrying out our activities with this vision. We are working to position Turkey as an IT hub by transforming the society from one that consumes to one that produces, adding value to the country.

What do you attribute SAP makingsuch an important investment inTurkey to? More precisely why youthink this investment was made inTurkey?As a country that bridges continentsand cultures, Turkey is locatedin an ideal location to be a regional and global leader in theinnovative IT solutions. Istanbul,with its 40 universities, is a city fullof talented young people. The youngpopulation in Turkey is equivalentto the total of 24 European countries and this young population is particularly prevalent in the IT sector. In addition, Turkey is moving very fast with digitalization. As SAP we pave the way for and accelerate digitalization with our technologies. What brought us to Turkey is the idea of developing value added products and services by converting this potential to productivity and innovation.

If we were to ask you to summarizethe work carried out at SAPInnovation Center, what could youtell us?We are working on a Digital Education Platform as one of our projects. This platform will bring the advantages of the digital world to teachers, students, administrators and parents and will facilitate communication between them. The Education Platform, which will give teachers the opportunity to prepare more effective course content by allowing access to various digital education material, is being designed to engage and maintain students’ attention and involvement in the class. Our another field of focus is the Intelligent Maintenance Systems. These systems aim to predict aircraft failures by analyzing real time sensor data and prior maintenance records and thus maximizing the time an aircraft is in the air. We are working on adapting this platform to the Utilities industry as well. Also with the SAP Labs in Germany we are developing the next generation database management systems. In addition, we are engaging with universities on R&D projects and

initiating programs to support local start-ups.

WE COMMITTED OURSELVES TO DEVELOPINGTHE EDUCATIONALPLATFORM OF THE FUTUREWhat are the objectives of SAPInnovation Center?The purpose of establishing the SAPInnovation Center is to convert thecreativity and R&D potential inTurkey to innovations at the global level. We would like to create software solutions for big data problems in collaboration with the public and private sectors and convert thesesolutions into global products.In today’s world, which becomes more and more digitalized, education technologies are unfortunately not evolving with the same acceleration.To address this technological gap in our educational infrastructure, we have committed ourselves todeveloping the educational platform of the future. With our user-centereddesign approach, involving students,teachers, administrators and parentsin the development process is one of our highest priorities. Startup companies have been the prevailing stakeholder of the technological progress in the last decade. We want to be able to add new success stories from Turkey to those we constantly hear from Silicon Valley. For this purpose, we brought the “Startup-Focus” program, which has been successfully implemented by SAP globally, to our country and started supporting Startup companies. We are aiming to increase this support in the coming

years and these companies to have active roles on the global stage. The common denominator in all these targets is strengthening the IT/softwareindustry in Turkey and becoming aleading country at the global scale.

Innovation and technology aretwo inseparable concepts. TheSAP Innovation Center idea is anexample of innovation itself. Whatdo you think your center promisesto young developers?First of all it promises motivation and confidence. SAP Innovation Center Turkey is part of the SAP’s global R&D network which consists of 25 thousand developers as the largest software company in Europe. Young developers will find the opportunity to enhance their skills at the international level while working on the latest technologies with the experienced engineers within this network. With this opportunity, talented engineers who join our team will be able to focus on their own fields of expertise, drive technology further and develop innovative products at the global scale. We would like to use the nation’s potential to create value in the IT industry, rather than just consuming it.

SAP Innovation Center Türkiye Genel Müdürü

Cafer TOSUNSAP Innovation Center Turkey General Manager

AS A COUNTRY THAT BRIDGES CONTINENTS AND CULTURES, TURKEY IS LOCATED IN AN IDEAL LOCATION TO BE A REGIONAL AND GLOBAL LEADER

IN THE INOVATIVE IT SOLUTIONS.

WE WOULD LIKE TO USE THE NATION’S POTENTIAL TO CREATE VALUE IN INFORMATION TECHNOLOGY

RATHER THAN JUST CONSUMING IT.

CENTER TURKEY INNOVATION

BIZ ÜLKE POTANSIYELINI BILIŞIMDE ÜRETIM YAPARAK KULLANMAK ISTIYORUZ,

TÜKETIM YOLUNDA DEĞIL…

Page 16: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Küresel ICT pazarında yaşanan dalgalanmaya rağmen Almanya Aşağı Saksonya Ekonomi Bakanı Olaf Lies ülkesinde ICT sektörünün büyüme oranlarının hâlâ çok rekabetçi olduğunu söylüyor.

Despite fluctuations in the global ICT market, Lower Saxony Minister of Economy Olaf Lies still believes that the growth rates of the country in the ICT sector are still very competitive.

ICT is still very important

ICT pazarının daraldığı yönünde bir algı olmasına karşın, ARGE ve elde edilenlerin hâlâ küresel ekonomiye olumlu bir etki sağladığını düşünüyor musunuz?Her pazarda dalgalanmalar olur ama en

azından Almanya bazında konuşacak olursak ICT sektörünün büyümesi hâlâ diğer sektörlerin ortalamasına göre çok daha yüksekte. Federal Bilgi Teknoloji, Telekomünikasyon ve Yeni Medya kurumu BITKOM’un rakamlarına göre büyümede sadece % 0.5’lik bir azalma olmuş 2013 yılında ama bu yıl yükseliş % 1.7 seviyelerinde devam ediyor. Bu artış yazılım üretiminde ise % 5.3 seviyelerinde. Bence ICT pazarı küresel ekonomide güçlü ve sürekli bir etkiye sahip. Sayısız yenilikleri sadece yeni ICT ürün ve hizmetlerini yönlendirmiyor, dünyanın birçok noktasındaki her sektörden şirketlere maliyetlerini azaltmaları, kalite sağlamaları, lojistik süreçlerini optimize etmeleri ve ödeme sistemlerini kolaylaştırmaları gibi konularda da yardımcı oluyor. ICT sektörünün iş dünyasına

etkisi uzun sürecektir!Almanya’nın ekonomisinde ICT’nin rolünü nasıl değerlendirirsiniz?Etkisi kesinlikle çok fazla! Almanya’da ICT kadar ekonomiye destek olan bir başka sektör olduğunu düşünmüyorum. Bazı sektörler ICT entegrasyonunda çok daha ileri durumdalar ama diğerleri de onları yakalamak üzereler. Almanya’da “Industry 4.0” şu anki en güncel başlık. Yani tüm üretim süreçlerini daha bütünleşik bir ağ içerisinde ve daha esnek hale getirebilme süreci. Eğer bu işe yararsa, kapılar yeni üretim süreçlerine radikal derecede açık olacak. ICT bunda çok önemli bir role sahip ve Almanya’nın önemli bir endüstri merkezi olması nedeniyle tüm endüstri değer zincirinin yanında ICT çözümlerini de kullanıyor olmak çok önemli. BITCOM’um şu anki tahminlerine göre, üretim Industry 4.0’a geçerken 2020 yılına kadar ICT uygulamalarına 11 milyar Avroya yakın bir yatırım yapılacak. CeBIT’in ulusa ve küresel ekonomiye olan katkıları hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

CeBIT’in uluslararası genişliği Hannover ve Niedersachsen’in dünya genelinde ticaret fuarı merkezi olarak görülmesi ile eş değerdedir. Uluslararası yenilikçi girişimcilerin ve yeni başlayan firmaların üzerine toplanan odaklar Niedersachsen’in ticari fuar lokasyonu olarak taşıdığı olumlu imajı daha da ilerletmektedir. Fuarın uzak ve geniş kitleleri cezbetmesi yerel otel ve restoran sektörünü de teşvik etmektedir. Son olarak da CeBIT, Hannover bölgesindeki iş dünyası ve yaşam kalitesi için iyi bir duruma sahiptir. Türkiye kendi bölgesindeki komşularından kendini nasıl farklı kılmakta?Son on beş yıldır Türkiye politik, ekonomik ve sosyal açıdan temel bir değişim geçirmekte. Pazar ekonomisi için yapılan reformlar ve coğrafi anlamda olumlu pozisyonuna ek olarak ulusal finansal politikalar Türkiye’ye onu kendi bölgesinde önemli bir ekonomik güç haline getiren bir patlama sağladı. Genç nüfusu ve dinamik özel sektörü ile Türkiye güçlü olumlu ekonomik gelişimine devam edecektir.

Although there’s a general perception that the ICT market has shrunk, do you feel that R&D and

its achievements are still exerting a positive influence on the global economy?Any market will always fluctuate but growth in the ICT sector is, at least in Germany, still higher than the average across all sectors. According to figures from the BITKOM federal association for Information Technology, Telecommunications and New Media, there was a slight dip in growth, just % 0.5, in 2013 but this year the rise is running at % 1.7 and a healthy % 5.3 in software production. In my view the ICT market has a powerful and sustained influence on the global economy. Its many innovations don’t only lead to new ICT products and services; they help companies in every sector, all over the world, to reduce costs, ensure quality, optimise logistics and make payment systems easier, just to mention a few benefits. The ICT sector’s influence on business will stay strong!How do you assess the role of ICT in the German economy?Its influence is substantial! I know no sector in Germany that would regard ICT as of minor importance to its success, whether we’re talking about automobile manufacture, chemicals, energy or even administration. Some sectors are more advanced in ICT integration but the rest are catching up. In Germany ‘Industry 4.0’ is the current hot topic: making the entire production chain networked and flexible. If that can work then the door opens to radically new production processes. ICT plays a crucial role in this – and because Germany is a major industrial location, using ICT all along the industrial value added chain is essential. BITKOM currently estimates that around 11 billion Euro will be invested through to 2020 in ICT applications alone as manufacturing converts to Industry 4.0.What are your thoughts on CeBIT’s contribution to the national and global economy?CeBIT’s international range means that Hannover and Niedersachsen are highly regarded all over the world as a trade fair location.The focus on international innovative enterprises and start-ups also enhances the positive image of Niedersachsen as a trade fair venue.That the fair attracts so many visitors from far and wide stimulates the local hotel and restaurant sector.And last not least CeBIT is good for employment and prosperity in the Hannover region.How does Turkey distinguish itself from its neighbours in the region?Over the last fifteen years Turkey has undergone a fundamental transformation – politically, economically and socially. Reforms to the market economy and national financial policies especially, along with its favourable geographical position, have brought Turkey a boom that has made it to one of the principle economic powers in the region. Turkey with its young population and dynamic private sector will continue this strongly positive economic development.

ICT hâlâ çok önemli

Almanya Aşağı Saksonya Ekonomi Bakanı

Olaf Lies

Minister for Economics, Labour and Transport of Lower

Saxony

RÖPORTAJ 16

Page 17: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

The research conducted foresees that spending on hardware,

software, IT services and communication

services in Turkey will near 25 billion dollars by 2016. Deutsche Messe AG Board of

Management Member Wolfgang Lenarz draws

attention to this point.

Time for Change

at CeBIT Bilişim Eurasia CeBIT Life Magazine

için iki yıl önce yapmış olduğumuz röportajda “Türkiye’yi gelişmiş bir ülke olarak

görüyorum” demiştiniz. Son iki yıldaki IT yatırımlarına bakacak olursanız Türkiye’nin performansı hakkında ne düşünüyorsunuz?Türk ICT sektörü Türkiye’deki önemli ve hızlı büyüyen sektörlerden biri olmaya devam ediyor. Hükümet tarafından desteklenen yatırım odaklı ortam sayesinde ICT sektörü, bölgesel bir bağlantı noktası olma yolunda büyük bir potansiyele sahip oldu. Diğer yandan da yarısı 30’un altında olan IT odaklı bir nesil içeren 75 milyonluk bir nüfus ile Türkiye ICT hizmetleri ve ürünleri için ideal bir pazar yeri olarak

görülmekte. Önümüzdeki yıllar için yapılan tahminler de bizlere benzer şeyler göstermekte. Türkiye’deki donanım, yazılım, IT hizmetleri ve iletişim hizmetleri üzerine yapılan harcamalar 2016 yılına kadar 25 milyar dolara yaklaşacağı görülmektedir. Aynı soruyu CeBIT Bilişim Eurasia için sormak istiyorum. Fuar bünyesinde son iki yıldaki değişiklikleri nasıl tanımlayabilirsiniz?Bu yıl CeBIT Bilişim Eurasia için değişim zamanı. Amacımız günümüzün yeniliklerini sunan ve aynı zamanda da geleceğin teknolojilerini gösteren % 100 bir İş Dünyası Platformu yaratmaktır. İş dünyası seviyesinde, sunum yapan şirketleri ulusal ve uluslararası

alıcılarla bir araya getiriyor bu fuar. Üstelik özellikle Orta Doğu ve Orta Asya başta olmak üzere bu etkinlik, komşu ülkeler için lojistik ve ekonomik bağların kurulması konusunda büyük avantajlar sağlamaktadır. CeBIT’in farklı ülke ve toplumlarda kaliteli iş gücüne katkıda bulunduğunu söylememiz mümkün müdür? Kesinlikle evet! Öncelikle, CeBIT’in en son gelişmeleri keşfedebileceğiniz ve uygulama odaklı seminerlere katılabileceğiniz mükemmel platformlar sağladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. ICT endüstrilerinin en büyük isimleri ve yarının pazar liderlerinin çoğu CeBIT ekinliklerinde sizlere sunulmaktadır. İster sayısız IT

branşlarından birinde heyecan verici bir kariyere bağlamak isteyen genç bir teknoloji tutkunu olun, isterseniz yeni zorluklara karşı göğüs germeye hazır olan dönemlik bir IT profesyoneli olun CeBIT sizi potansiyel işverenlerinizle buluşturacak bir etkinlik olarak ihtiyaç duyacağınız her türlü yardıma hazır. Ayrıca Hannover CeBIT’te tamamen iş alım ve kariyer planlaması odaklı “CeBIT’te iş ve kariyer” programı oluşturmak üzere büyük bir adım atıyoruz. Orada yetenekler arayan şirketler dikkat çekici seminerler verebilecek ve hem kendi sunum stantlarında hem de multimedya İş Duvarı’nda kendi kariyer seçenekleri hakkında sunumlar yapabilecekler.

In our conversation two years ago again for the CeBIT Life Magazine you said “I see Turkey as a developed country”. What

do you think about the performance of Turkey regarding the investments in IT for the last two years?The Turkish ICT sector continues to be one of the key growth sectors in Turkey. It has high potential of becoming a regional hub for the ICT sector because of the investment-friendly environment which is supported by

the government. On the other hand, with a population of 75 million and half of the population being under 30 years of age – a generation which is IT affine - , the market is ideal for targeting ICT services and products. The forecasts for the next years do draw a similar picture. IT spending in hardware, software, IT services and telecommunication services in Turkey is expected to reach USD 25 billion by 2016. I want to ask the same question also for CeBIT Bilisim Eurasia. How

do you describe the changes that happened in the fair for the last two years?This year is time of change for CeBIT Bilisim Eurasia. The aim is to create a % 100 Business Platform which presents the innovation of today as well as future technologies. On a B2B level it brings together the exhibiting companies with national and international buyers. Moreover, for neighbouring countries, in particular in the Middle East and Central Asia, this event provides great advantages with respect to logistics and

the development of economic ties. Do you think it is possible to say that CeBIT contributes to qualified labour in countries and societies?Absolutely yes! Firstly, we can say that CeBIT events provide excellent platforms where you can discover the latest developments and take part in practice-oriented seminars. All of the big names in ICT industries and many of tomorrow’s market leaders are represented at CeBIT Events. If you are a young high-tech enthusiast looking to start an exciting career in

one of the numerous IT disciplines or a seasoned IT professional looking for a new challenge, CeBIT is totally geared to help you get your first interviews with potential employers. Also at CeBIT (Hannover) we are going one step further and forming the “job and career at CeBIT” which is % 100 focused on recruitment and career planning. There, talent-seeking companies will run captivating seminars and showcase their exciting career options at their own exhibition stands and on the multimedia Job Wall.

CeBIT Bilişim Eurasia için değişim zamanı

RÖPORTAJ17

Yapılan araştırmalar Türkiye’deki donanım, yazılım, IT hizmetleri ve iletişim hizmetleri üzerine yapılan harcamalar 2016 yılına kadar 25 milyar dolara yaklaşacağı öngörüyor. Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi Wolfgang Lenarz da bu noktaya dikkat çekiyor.

Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi

Wolfgang Lenarz

Deutsche Messe AG, Member of the Board

Page 18: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun

Acarer Türkiye’nin internet kullanımı süresinde dünya ve

Avrupa ortalamasının üzerinde olduğunu, Fatih Projesi’nin internet okuryazarlığını arttırdığını söylüyor.

Head of Information Technologies and Communications Authority Dr. Tayfun Acarer says that the internet usage period is above the world and European

average, Fatih Project is increasing internet literacy.

The country IT potential is increasing

Ülkemizin bilişim potansiyeli artıyor

RÖPORTAJ 18

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu

Başkanı

Dr. Tayfun Acarer

Head of Information and Communication Technologies

Authority

Page 19: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Sayın Başkan, ülkemizdeki internet kullanımının her geçen gün arttığı söyleniyor ama en doğru rakamların sizde olduğunu

biliyoruz. Son bir yıldaki kullanım oranı hakkında bilgi vermeniz mümkün mü? 2014 yılı Ağustos itibariyle, toplam 38.3 milyon genişbant internet abonesi var. On sene önce genişbant internet abonesi yalnızca 506 bin idi. Genişbant erişim abone sayısı içinde hem sabit hem de mobil erişim sağlayan abone sayıları sürekli artıyor. Mobil genişbant erişim hizmeti 2009 yılından itibaren başladı biliyorsunuz beş yıl içinde çok hızlı artış gösterdi. 2014 yılı Ağustos sonu itibariyle, mobil genişbant abone sayısı 29.7 milyondur. Sabit genişbant abone sayısı halen 8.6 milyondur. Kablo internet abone sayısı da 497 bindir. 2004 yılı sonunda kablo internet abone sayısı 37 bindi.Artık yalnızca insanların internet aboneliğinden ya da kullanımından söz etmek yeterli değil. Nesnelerin de interneti var. Bunların istatistiki verilerini de alıyoruz. Halen makineden makineye 2.3 milyon abonelik bulunuyor. Yılsonunda beş milyona çıkacağını tahmin ediyoruz.Bilgisayar ve internet ya da genellersek “teknoloji okuryazarlığı”na ne kadar yatkınız? Nasıl bir neslin yetiştiğini görüyorsunuz? Teknoloji okuryazarlığına oldukça yatkın olduğumuzu düşünüyorum. Türkiye nüfusunun yarıdan fazlası 25 yaşın altında genç nesil. Bu nesil teknoloji kullanmayı, yeni teknoloji takip etmeyi seviyor. İnternet kullanımı süresinde dünya ve Avrupa ortalamasının üzerindeyiz. Aynı zamanda ben bu genç neslin yalnızca teknoloji takip etmek ve kullanmakla yetinmeyerek, teknoloji üretmeye yönlenmesi gerektiğini de düşünüyorum. Ve zaten eğitim ve yetenek olarak da gençlerimizin bu yeterlilikte olduğunu düşünüyorum. FATİH projesi, çocuklarımızın küçük yaşta bilgi ve iletişim teknolojileri ile tanışması için fırsat eşitliği sağlamak üzere geliştirilen bir proje. Bu proje adım adım ilerliyor. Her adımda önemli kazanımlar elde ediliyor. Evrensel Hizmet fonundan karşılanmak üzere okullara ücretsiz genişbant erişim hizmeti verilmesi, mobil kapsamanın tüm yerleşim yerlerini kapsaması sayısal uçurumun azaltılması ve herkese bilgi ve iletişim teknolojileri hizmetlerinin götürülmesi için çok önemlidir. Bilgisayar okuryazarlığının yetişkin nüfus içinde de artmakta olduğunu görüyoruz. E-devlet hizmetlerini kullanan kişi sayısı 17 milyonu geçti. Bunun önemli bir bölümü 65 yaş üstü kullanıcılardır. Bilgisayar sahipliğinin de arttığını görüyoruz. Bilgisayar üretimi, kolaylaştırıcı kampanyalar ile satılıyor olması bunda etkili oluyor. Ben yetişmekte olan neslin iyi teknoloji kullanan bir nesil olduğunu özellikle içerik geliştirme konusunda

çok yetenekli insanımız olduğunu görüyorum ve şu anda da var olmakla birlikte hızla üretime dönük; ar-ge ve inovasyona dönük çalışmaların artırılması gerektiğini düşünüyorum. Bilgi Teknolojileri odaklı altyapı yatırımlarında ne durumdayız? Son yıllarda bu konuda epey yol alındı diye biliyoruz. Sizce halen eksiklerimiz var mı? Altyapı açısından Türkiye’nin kapasitesinin yüksek olduğunu biliyoruz. Hatta internet yönetişiminde etkin olan ICANN’in Türkiye’de yönetim merkezi açma kararında, Türkiye’nin altyapı kalitesinin ve kapasitesinin yüksek olduğunu deklare etmeleri de bunun bir göstergesidir. Ancak, altyapı yatırımlarının kesintisiz sürdürülmesi ihtiyacı da her zaman var. Çünkü özellikle data kullanım miktarı yüzdelerle değil katlayarak artıyor. Bu da altyapı ihtiyacını sürekli olarak artırıyor. İşletmecilerin tıkanmamaları için hem altyapı yatırımlarını, hem ortak kullanım ve tesis paylaşımı gibi konuları hep diri tutmaları gerekiyor. Altyapı kapasitesinin atıl tutulmaması, kaynakların israf edilmemesi, altyapıyı kullananların maliyetleri desteklemeleri gerekiyor. Şu anda 234 bin kilometre fiber kablo işletmeciler tarafından hizmete verilmiş durumda. Bu yatırım da çok önemli, işletmeciler özellikle fiber kablolarını artırmak için yatırımlarına devam ediyorlar. Türkiye’nin 2023 vizyonunda ICT sektörünün ürün, hizmet ve servislerinin nasıl bir rol oynayacağını öngörüyorsunuz?ICT sektörü Türkiye’de son on yılda, Türkiye’nin genel ekonomik büyümesinin üzerinde bir hızla büyümeye devam ediyor. Türkiye’nin telekomünikasyonu da içine alan bilişim altyapısı, hizmetleri ve içeriği son derece güçlüdür. Bunu yalnızca ben söylemiyorum, yalnızca yerli kaynaklar da söylemiyor, uluslar arası yayınlar, araştırmalar ya da konferanslarda da bunlar dile getiriliyor. Örneğin Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumunda, Türkiye’nin dünyanın en iyi mobil kapsama kapasitesine sahip olduğu açıklandı. Yine aynı Forum’da dünyada evlere kadar 1000 Mbps fiber bağlantı sağlayan dünyanın dört ülkesinden biri de Türkiye. Zaten genişbant erişim başlı başına ülkelerin ekonomik gelişmişlikleri üzerinde artırıcı etki yaratıyor. Genişbant erişimde % 10’luk bir artış ülkelerin GSYİH üzerinde % 1 ila % 2 oranında artış sağlıyor. Türkiye’de % 1.8 oranında artış sağlıyor. 2023 vizyonunda da özellikle genişbant erişimin yaygınlaşmasına, hızının bant genişliğinin artmasına ilişkin hedefler konulmuştur. Bu hedeflerin bir kısmı şimdiden ulaşılmış ve geçilmiştir. 2023 iletişim hedefleri arasında, Ülke genelinde fiber optik ağının kurulması ve Türkiye’nin bölge ülkeleri arasında fiber kesişim noktası (hub) olması, hanelerin tamamına internetin götürülmesi ve yarısından fazlasına da 100 Mbps genişbant erişim sağlanması bulunmaktadır.

E-DEVLET HIZMETLERINI KULLANAN KIŞI SAYISI 17 MILYONU GEÇTI. BUNUN ÖNEMLI BIR BÖLÜMÜ 65 YAŞ ÜSTÜ

KULLANICILARDIR. THE NUMBER OF PEOPLE USING E-GOVERNMENT SERVICES HAS PASSED 17

MILLION. AN IMPORTANT PORTION OF THESE ARE OVER THE AGE OF 65.

Mr. Chairman, it is said that internet usage in our country is increasing

each day but we know you have the correct figures. Is it possible for you to provide information regarding usage in the past year? As of August 2014, there are a total of 38.3 million subscribers with broadband internet. Ten years ago, the number of broadband internet subscribers was only 506 thousand. The number of subscribers connecting both through fixed and mobile subscribers is constantly increasing in broadband access. You know mobile broadband access began as of 2009 and showed very rapid increase in five years. As of the end of August 2014, the number of mobile broadband subscribers is 29.7 million. The number of fixed broadband subscribers is still 8.6 million. The number of cable internet subscribers is 497 thousand. At the end of 2004, the number of cable internet subscribers was 37 thousand.Now it is not sufficient to talk about the internet subscriptions of people alone. Objects have internet too. We take the statistics of this too. There are currently 2.3 million subscriptions machine to machine. We estimate that this will increase to five million at the end of the year.

How inclined are we towards computers and internet or “technology literacy” in general? What sort of generation do you see coming? I think we are quite prone to technology literacy. More than half of Turkey’s population are under the age of 25, the young generation. This generation likes to use technology, to keep up with new technology. We are above the average in the world and European internet usage periods. I also believe at the same time that this new young generation will not be satisfied with just keeping up with and using technology, but should also be directed

towards producing technology. I also believe that our young people also are sufficient in terms of education and skills. FATIH project is a project which was developed to give our children access to information and communications technology at a young age and to provide equal opportunity. This project is progressing step by step. There are important achievements with each step. The provision of free broadband internet access through the Universal Service fund, mobile coverage covering all residential areas and the reduction in the digital divide, and bringing information and communications technologies services to all is very important. We can see that computer literacy is also increasing in adult populations. The number of people using e-government services has passed 17 million. An important portion of these are over the age of 65. We see an increase in computer ownership too. Computer production is also effective with sales in easy payment campaigns. I can see that the new generation is a generation which uses good technology and is also very talented at producing content and I believe that the work which is currently in existence must be increased in terms of production oriented, R&D and innovation efforts.

Where are we in terms of Information Technology-oriented infrastructure investments? We believe that we have come a long way in recent years. Do you think we still have shortcomings?We know that Turkey’s capacity is high in terms of infrastructure. In fact it is an indication of this that IBANN, active in internet governance, stated the quality of the infrastructure and the high capacity in its decision to open a management centre in Turkey. However, there is always the need to provide continuous investment. Because data usage in particular is not increasing in percentages but in folds. And this is constantly increasing

infrastructure needs. For operators not to be bogged down, they need to keep their infrastructure investment, shared usage and facility sharing alive. Keeping infrastructure capacity idle, not wasting resources, and supporting costs of those using infrastructure should be carried out. Currently 234 thousand kilometres of fibre cable has been put into service by operators. This investment is also very important, operators are continuing to increase their investments in order to increase their fibre cable.

What sort of role do you predict ICT sector products, services will play in Turkey’s vision for 2023?The ICT sector in Turkey in the past ten years has continued to grow at a rate higher than the general Turkish economy. The information technology infrastructure, services and content, and telecommunications in Turkey is very strong. It’s not only me saying this, it is not only load sources saying this, international publications, research or conferences also say this. For example, at the World Economic Forum in Davos, it was announced that Turkey had the world’s best mobile coverage. At the same Forum, one of the four countries providing 1000 Mbps fibre connections to the door is Turkey. Broadband access already in itself has an increasing effect on the economic development of the country. A 10% increase in access to broadband has a 1-2% increase on the GDP of the country. It provides an increase of 1.8% in Turkey. In the 2023 vision, objectives such as increasing broadband access and increasing bandwidth have been placed. Some of these objectives have already been reached and passed. Among the 2023 communication targets, there is the establishment of a nationwide fibre optic network and Turkey becoming a fibre hub for regional countries, bringing internet to all residences and providing more than half of them with 100 Mbps broadband access.

RÖPORTAJ19

Page 20: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Deutsche Messe AG Board of Directors Member Dr. Andreas Gruchow believes that the CeBIT Bilişim Eurasia fair which will take place with 100% business attendance is the most important ICT event in the Eurasia area.

Eurasia’s most important ICT event

Avrasya’nın en önemli ICT etkinliği

RÖPORTAJ 20

Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi

Dr. Andreas Gruchow

Deutsche Messe AG Board of Directors Member

Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andreas Gruchow bu yıl % 100 iş dünyasının katılacağı CeBIT Bilişim Eurasia fuarının Avrasya bölgesindeki en önemli ICT etkinliği olduğunu düşünüyor.

Page 21: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Deutsche Messe dünya genelinde farklı noktalarda fuarlar organize ediyor. CeBIT Bilişim Eurasia

diğerlerinin arasında nerede bulunuyor? Diğer tüm Deutsche Messe etkinliklerinin içinde CeBIT Eurasia’nın önemi nedir? Deutsche Messe, dünyanın en bilinen ticari fuar markası olan CeBIT Hannover’i “Dünya Geneli CeBIT Etkinlikleri” markası adı altında dünyanın farklı noktalarına ihraç etmeye başlamıştı. Şu anda bu etkinlikler Sydney (CeBIT Avusturalya), Bangalore (CeBIT Hindistan), Porte Alegre (BITS Güney Amerika) ve İstanbul (CeBIT Bilişim Eurasia)’da organize edilmektedir. Bu serinin ilk etkinliği CeBIT Bilişim Eurasia’ydı. Çok kısa bir zaman içerisinde dikkate değer bir başarı elde etti ve bölgenin (Türkiye, Avrasya ve Orta Doğu’nun) en önemli ICT etkinliği oldu. Bu başarı artarak devam ediyor. Biz de her yıl CeBIT Bilişim Eurasia’nın gelişiminin ICT endüstrisinin gelişimiyle paralel olarak gittiğini görmekten mutluluk duyuyoruz.Bugün CeBIT Bilişim Eurasia, Türkiye ve çevresindeki bölgelerden gelen alanındaki uzman kişilerin en son

teknoloji ve yenilikleri görmeye ve daha iyi iş kararları vermeye geldiği bir yerdir. Türkiye’deki hükümet ve şirketler arasındaki güçlü katılım bu süreci olumlu olarak etkilemektedir. Böyle bir katılım CeBIT Bilişim Eurasia’da çok belirgindir ve Avrasya ICT pazarı ile ilgilenen herkes için en iyi etkinlik olarak sağlam olarak durmasına da katkıda sağlamaktadır bu katılım. Aynı zamanda, % 100 İş konsepti ile CeBIT Bilişim Eurasia’nın iş dünyası profilini belirginleştireceğine, yani daha fazla profesyonel ziyaretçinin dikkatini çekerek daha yüksek potansiyele sahip iş insanlarının kalitesini de bünyesine dahil edeceğine inanmaktayım. ICT pazarının küresel olarak daralması ile ilgili kaygılar var. Neredeyse her kıtada fuarlar organize eden bir şirketin yöneticisi olarak buna katılıyor musunuz? Daha açık konuşmak gerekirse de bize küresel ICT pazarındaki trendler konusunda neler söyleyebilirsiniz? Kanımca, endüstri bir yandan değişim ve zorlukların sabit kavramlar olduğu bir durumda ama diğer yandan da fırsatlar da içermekte. ICT hizmetleri dereceli olarak pazardaki ürünlerin yerini almakta. Bu eğilimi her bölgede

görmekteyiz ve bu fuarlarımızda da yansıtılmaktadır. Ancak, buna bir daralma diyemeyiz; aksine, bir genişleme ve entegrasyon sürecidir ve aynı zamanda da ICT endüstrisinin büyümesidir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin dünya ekonomilerinin, hükümetlerinin ve toplumlarının birçok noktasını yeniden şekillendirdiği aşikardır. Gelişmiş ülkelerde, hükümetlerde ve iş dünyalarında insanlar kamu hizmetlerinin daha etkin olabilmesi, iş dünyasının gelişmesi ve sosyal ağların güçlendirilip genişletilmesi için ICT’nin geçişsel gücünden yararlanmaktadır. İnternete daha kolay bağlanan daha fazla insan sayısı sayesinde uzun süre içerisinde ICT pazarında ne gibi değişiklikler olabilir?Dünya nüfusunun % 75’inden fazlasının cep telefonlarına veya akıllı telefonlara erişimi var. 2013 yılı sonunda cep telefonu üyeliği olan kişi sayısı 7 milyara yaklaşacak. Ancak, bu sayı sadece bizim günlük hayatımızı değiştirmekle kalmayacak. ICT’nin iç çatışmalar sonrası yeniden oluşum süreçlerindeki rolü Dünya Bankası’nca tartışılmakta. Yani, politikacılar yeniden oluşum sürecinde Afganistan, Libya, Tunus gibi çatışmalar yaşayan ülkelerde ICT’nin geçişsel rolü üzerinde durmaktadırlar.

Deutsche Messe is organizing fairs at different locations

throughout the world. Where does CeBIT Bilişim Eurasia stand among the others? And also what is the importance of CeBIT Eurasia in all other Deutsche Messe events?Deutsche Messe has exported CeBIT Hannover - one of the world’s best known trade fair brands - to selected locations throughout the world under the mark “CeBIT Events Worldwide”. Now it is being organized in Sydney (CeBIT Australia), Bangalore (CeBIT India), Porte Alegre (BITS South America) and Istanbul (CeBIT Bilisim Eurasia). The first among these was CeBIT Bilisim Eurasia. It gained a remarkable success in a very short time and became the most important ICT event of the region, e.g. Turkey and Eurasia and Middle East. This success increasingly continues and we gladly witness the development of CeBIT Bilisim Eurasia every year in parallel with the development of ICT industry. Today, it is where industry professionals from Turkey and the surrounding Eurasia region come to see the latest technologies and innovations and make well-informative business decisions. The strong cooperation between companies and government bodies in Turkey support this process very positively. Such cooperation is evident at CeBIT Bilisim Eurasia and contributes to its standing as the top event for anyone interested in the Eurasia’s ICT market.Also I believe, with its new “100% Business” concept, CeBIT Bilisim Eurasia will refine its B2B profile and attract more and more professional visitors this year as well as importing the quality of

high potential business contacts.There are concerns that the ICT market shrunk globally. Do you agree on this as an executive of a company, which organizes fairs in almost every continent? More precisely what can you tell us about the trends in the global ICT market?In my opinion, the industry is in a constant state of changes and challenges but also opportunities. ICT services have gradually taken the place of the products in the market. We see this tendency in all regions and it is also reflected in our exhibitions. However, it is not a shrunk; on the contrary, it is an enlargement and integration process as well as growth for ICT industry. It is obvious that information and communication technologies are reshaping many aspects of the world’s economies, governments, and societies. In developing countries, governments, businesses and people are making use of the transformative power of ICTs to make public services more efficient, to grow businesses, and to strengthen and expand social networks. What will be the impact on the ICT market in the long term with more people are that able to connect to the internet easier?More than 75 percent of the world’s inhabitants now have access to a cell phone or smart phone, with the number of mobile-cellular subscriptions approaching 7 billion globally at the end of 2013. It means that we live in more connected world. However, the results of this don’t only affect our everyday life. Today the role of ICT in post-conflict reconstruction is discussed by the World Bank. That is, policy-makers emphasize the transformative role that ICTs can have in post-conflict nations such as Afghanistan, Liberia, Tunisia during the process of reconstruction.

RÖPORTAJ21

Page 22: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

CeBIT Bilisim Eurasia, going from strength to strength with the CeBIT Global Conference organized for the first time last year, is continuing to be the leading information technology event of the Eurasia area with its new concept focusing on the business world.

The business world is coming together at CeBIT

İş dünyası bu yıl CeBIT’te buluşuyor

RÖPORTAJ 22

Geçen yıl ilki düzenlenen CeBIT Global Konferansı ile iyice güçlenen CeBIT Bilişim Eurasia, iş dünyasını hedefleyen yeni konseptiyle Avrasya bölgesinin lider bilişim teknoloji etkinliği olmaya devam ediyor.

HİFAŞ Genel Müdürü

Alexander KUEHNEL

HİFAŞ General Manager

Page 23: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

F uarın bu yıl inovasyon kavramı üzerine odaklandığını görüyoruz. Teknoloji ve yenilikçilik kelimeleri

zaten birbirinden ayrı kavramlar değil. Siz bu yıl nasıl bir CeBIT bekliyorsunuz? Önceki senelerden farklı olarak bu yılki CeBIT Bilişim Eurasia yeni bir konsepte sahip; bu konseptte B2C’den (son kullanıcıdan) B2B’ye (iş dünyasına) geçiliyor. 2014 senesinin amacı, yenilikler ve gelecek teknolojilerin de dahil edildiği tam anlamıyla bir % 100 İş Dünyası Platformu oluşturmak ve bölgedeki liderliğimizi sürdürmek için bunu CeBIT Global Conference faaliyetleriyle desteklemek.B2B toplantılarını kullanarak yeni ticari fırsatlar oluşturmak ve dolayısıyla ticaret hacmini arttırmak amacıyla Türk şirketlerini uluslararası ve ulusal satınalma delegasyonlarıyla aynı masada buluşturuyoruz. Geçen yıl ilki düzenlenen CeBIT Global Conferences bu yıl da devam ediyor. İlk yılın ardından görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?Öncelikle belirtmeliyim ki CeBIT Global Conferences, Almanya’da

daha şimdiden gerçek bir marka ve bir başarı hikayesi haline gelmiş durumda. Geçen seneki CeBIT Global Conferences’da temel ticari sorunlara çözümler aranmıştı. Özellikle de katılımcıların ağlar oluşturmasına ve sektördeki meslektaşlarından öğrenmelerine ve diğer profesyonellerle bir araya gelmelerine imkân yaratılmıştı.Bu sene ise CeBIT Bilişim Eurasia ve CeBIT Global Conferences, aynı mekânda hem fuar hem de konferansları bir araya getiren tek bağımsız etkinlik olacak. Bu önemli konferansın temaları içerisinde e-Sağlık Kongresi, Şehirlerde İletişim, Ulaştırma ve Teknoloji Zirvesi ve Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesi yer alıyor. Bilgi dolu konferans programı ve önemli konuşmacılar bilgi transferi ve ağ çalışmaları için mükemmel bir platform sunacak. Özenle seçilmiş konuşma ve panellerde tüm dünyadan çok önemli konuşmacılar bir araya gelerek farklı endüstrilerden, STK’lardan, eğitim kurumlarından, devlet kurumlarından kişilere ve kamu kurumlarının liderlerine hem iş yapmak hem de bilgi ve vizyonlarını paylaşmak için seslenme imkânı bulacak. Bu seneki Global

Conference’ın daha da yararlı ve etkin olacağından eminim.Fuarın sloganı olan “Gelecek Bilişimle Gelecek” sözünü Türkiye’ye uyarlamak sizce mümkün mü? Türkiye’nin geleceğinde bilişimin yerinin ne olduğunu düşünüyorsunuz?“Gelecek Bilişimle Gelecek” sloganı Cebit Eurasia’da 15 senedir kullandığımız slogan. Türkiye, dinamik ve hızlı büyüyen iç pazarında uluslararası yatırımcılar için geniş fırsatlar sunuyor. invest.gov.tr’de yayınlanmış bir rapora göre Türkiye BT pazarının 2012 - 2017 arasında % 7,4 hızında büyümesi hedefleniyor. Ayrıca Türkiye Bilgi ve İletişim Teknolojileri konusunda büyük bir vizyona da sahip. BT pazarının büyüklüğün 2023 senesinde kadar 160 milyar dolara çıkarmayı ve e-dönüşümde en iyi 10 ülkeden birisi olmayı hedefliyor. Bu sebepten dolayı da sağlıktan eğitim sistemine kadar tüm alanlarda bilgi teknolojilerinin etkilerine şahit oluyoruz. Bu nedenle sloganımız kuşkusuz şimdiden Türkiye’ye uyarlanmış durumda ve Türkiye’de BT sektörünün geleceği pozitif ve umut verici.

W e see that the fair focusses on the concept of innovation this

year. Technology and innovation are not distinct concepts after all. What are your expectations for this year’s CeBIT?Different from the previous years, this year CeBIT Bilisim Eurasia has a new concept, as changing its concept from B2C to B2B. The aim of the year 2014 is to create a %100 Business World Platform including the innovation and future technologies and supported with CeBIT Global Conference activities to maintain the leadership in our region.With the aim of enhancing new

business opportunities and collaborations as a result of B2B Meetings and thereby increasing the volume of trade, we are bringing together the Turkish companies with international and national buyer delegations at the same table.

CeBIT Global Conferences, which was organized for the first time last year, is continuing this year. What are your thoughts after the first year?Last year CeBIT Global Conferences –a conference series that became a real brand and success story in Germany already- aimed to solve key business challenges. In particular, it gave the

opportunity to the participants to network and learn from industry peers and get in touch with other professionals of the sector.This year, CeBIT Bilişim Eurasia and CeBIT Global Conferences continue to be the only independent event that gathers both the fair and conferences at the same venue. The prominent conference themes consist of: e-Health Congress, City Communications Transportation and Technology Summit and Media and Mobile Economy Summit. The information-packed conference program and top speakers provide the perfect platform for know-how transfer and networking. In a hand-picked series of keynotes

and panels, top speakers from around the globe get together to address the professionals from different industries, NGO’s, academics, government bodies and leaders of public enterprises– to do business as well as to share their knowledge and vision. I’m sure that this year Global Conference will be more fruitful and effective.

Do you think it is possible to adapt the slogan of the fair “The future comes with ICT” to Turkey? What do you think information technologies mean for the future of our country?“The future comes with ICT” has been our motto for fifteen years in Cebit Eurasia. Turkey offers vast

opportunities with its dynamic and rapidly growing domestic market for international investors. According to report of invest.gov.tr, the Turkish IT market is projected to grow at a rate of 7.4% between 2012 - 2017. Moreover, Turkey has ambitious vision for ICT sector. It aims to increase ICT sector’s size to 160 billion USD until 2023 and to become one of the top 10 countries in e-transformation. Just because of this, we witness the effects of information technologies in all area from health to education system. Therefore, undoubtedly our slogan has already been adapted and the future of ICT Sector in Turkey seems positive and promising.

RÖPORTAJ23

Page 24: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Şahin Bey, sizce “akıllı şehir” dendiği zaman aklımızda nasıl bir imaj oluşmalı?“Akıllı şehir” çok geniş

anlamlı ve farklı şekillerde yorumlanabilecek bir konsept. Ancak en önemli öğelerinden biri şüphesiz teknoloji. Biz akıllı şehir konseptini birbiri ile entegre dört farklı bileşen olarak görüyoruz ve araştırma projelerimizi de bu alanlara odaklıyoruz. Bunlar Akıllı Enerji, Akıllı Ulaşım, Akıllı Bina ve Akıllı Altyapı olarak sıralanabilir. Bu sayede daha soyut olarak algılanan “Akıllı Şehir” kavramını elle tutulur çözüm alanlarına indirgeyip çalışmalarımızı o yönde somutlaştırıyoruz. Bilgi ve iletişim teknolojileri de bu farklı bileşenlerin ortak paydası ve birbirleri ile entegrasyonunu sağlayan en önemli unsur durumunda. En genel anlamda akıllı şehirler ileri teknolojiyi - özellikle de bilgi ve iletişim teknolojilerini - toplum yaşamının her alanına entegre ederek sürdürülebilir yaşam çözümleri sunmayı hedefliyor. Bu yeni şehirlerde ulaşım ve trafik de çok önemli bir kavram değil mi?Evet, kesinlikle. Ulaşım ve trafik, akıllı şehirlerle ilgili olarak bizim de araştırma ve geliştirme faaliyetlerimiz sırasında üzerinde durduğumuz konuların başında geliyor. Trafik sorununun çözümünde ulaşım altyapılarının güncellenmesi ve kapasitelerinin arttırılması tek başına yeterli bir çözüm değil. Bilişim teknolojileri kullanarak trafik akışını dinamik olarak doğru şekilde yönlendirmek, araç paylaşım programları ve değişik toplu ulaşım yöntemlerinin akıllı entegrasyonu gibi çözümlerle trafikteki araç sayısını etkin biçimde azaltmak uzun vadede çok daha kalıcı ve sürdürülebilir çözümler sağlayacaktır. Sizce alıştığımız trafik veya ulaşım sistemleri gelecekte değişecek mi?Ulaşım sistemleri, ulaşım altyapılarındaki gelişmeler dışında

hem otomotiv endüstrisi, hem yakıt teknolojileri, hem de şehir içi kişisel ulaşımı hedefleyen yeni alternatif araçlarla zaman içinde değişime uğruyor. Bu yönde günümüz araştırmalarında önemli trendlerden biri elektrikli araçlar ve onların ulaşımda daha fazla kullanılabilmesi ile ilgili çözüm ve servisler. Kısaca elektromobilite dediğimiz bu alan birçok fırsat ve aynı zamanda zorluğu da beraberinde getiriyor, ki bizim de bu alanda Almanya’da bakanlık destekli ve sanayi ile işbirliği halinde çok sayıda projemiz var. Diğer yandan araç paylaşım sistemleri birçok metropolde hızla yayılan ve sevilen bir hizmete dönüşmeye başladı. Berlin’de Car2Go ve Drive-Now başta olmak üzere 5 - 6 farklı araç paylaşım sistemi hizmet vermekte. Bunlar hem özel araç sahibi olmaya güzel bir alternatif oluşturuyor, hem de şehirlerin park ve trafik sorunlarını hafifletici bir etki yapıyor. Özellikle iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde mümkün kılınan bu ve benzeri ulaşım çözümlerinin yakın gelecekte artarak yaygınlaşmasını bekleyebiliriz.Akıllı şehirlerde ulaşımın önceliği hız mı, güvenlik mi olacak?Şüphesiz ikisi birlikte. İstanbul gibi büyük metropollerde trafik insanların yaşam konforuna etki eden en büyük sorun. Trafik sorunu, hızı azaltıp ulaşım sürelerini uzatmanın yanında ulaşım güvenliğini de zorlaştırabiliyor. Aynı zamanda yakıt sarfiyatı ve çevre kirliliği üzerindeki negative etkileri de çok önemli. Dolayısıyla sorunsuz ve akışkan bir trafik hem daha az maliyet, hem daha temiz çevre, hem de daha güvenlikli ulaşım demek. Bir fabrikadaki üretim bantlarının muazzam bir ahenk içinde işleyişini trafik akışının en ideal haline benzetebiliriz. Tabii ki trafikteki insan faktörü ve birçok değişken devreye girince bu idealden çok uzaklaşılıyor. İşte bu çerçevede, akıllı şehir konsepti dahilinde bilişim teknolojileri kullanılarak dış faktör ve insan etkilerinin minimize

edilmesi amaçlanıyor. Trafikte insanlara ne kadar az inisiyatif alma gereksinimi bırakılırsa, diğer bir deyişle trafik işleyişi ne kadar fazla regüle edilip akıllı bir kontrol mekanizması altında islerse, o kadar sorunsuz ve güvenli olacaktır. Diğer yandan, az önce bahsettiğimiz araç paylaşımı ve toplu taşıma entegrasyonu gibi çözümler de bu yönde katkı yapacaktır.Sizce şu an dünya üzerinde örnek gösterilebilecek kadar başarılı ulaşım çözümleri var mı?Akıllı şehir konusunda su an dünya üzerinde gördüğümüz örnekler ancak belli konulara odaklanan parça parça çözümler sunuyor. Dolayısıyla tam anlamıyla “Akıllı şehir” diyebileceğimiz bir örnek henüz olmasa da kademeli olarak bu yönde geliştirilen başarılı projelerden bahsedebiliriz. Örneğin, Berlin’de “EUREF Campus” adli küçük ölçekli bir pilot Akıllı şehir uygulamamız var. Şehrin merkezinde 55 bin metrekare alan üzerinde yer alan bu geleceğin model şehrinde ulaşım, enerji ve e-mobilite odaklı çözümler geliştiriyoruz. Şehir içi ulaşım konusunda e-mobilite yani elektrikli araçlar ile ulaşım altyapıları giderek önem kazanıyor. Berlin elektrikli araç sayısı, elektrikli ulaşım projeleri ve elektrik şarj ağı açısından Almanya’nın ilk sırasında, Avrupa’nın da öncü şehirlerden biri. Ayrıca Berlin Teknik Üniversitesi bünyesinde İtalyan ve Fransız partnerlerimiz ile birlikte yürüttüğümüz eCo-FEV adli bir Avrupa Birliği projesinde, elektrikli araç kullanımının yaygınlaşabilmesi için gerekli altyapıların ve servislerin geliştirip entegre edilmesi üzerine çalışıyoruz. Bu altyapının ögeleri arasında şarj istasyonları ve ilgili rezervasyon servisleri, elektrikli araçların yolda ilerlerken şarj edilebilmelerine yönelik özel yollar, trafik ve şarj durumunu gözetip kullanıcıya asistanlık yapan servisler, ve tüm bu servisleri birleştiren ve besleyen kumanda merkezi gibi unsurlar bulunmakta.

Prof. Dr. Albayrak, what sort of image should be formed in our minds when “smart city” is said?

“Smart City” is a very broad concept and can be interpreted in different ways. But without a doubt one of the most important elements is technology. We see the smart city concept as four different components integrating with each other and we are focusing our research projects on these areas. These are Smart Energy, Smart Transport, Smart Buildings and Smart Infrastructure. In this way, we are making the abstract “Smart City” concept into a more tangible solution area and are embodying our work in this way. Information and communication technologies are the common denominators of these different components and are the most important elements allowing integration with each other. In the broadest sense smart cities integrate advanced technology - information and communication technologies in particular - into every area of community life and aim to provide sustainable living solutions.Transportation and traffic is a very important concept in these new cities is it not?Yes, definitely. Transportation and traffic, are at the front of the issues that we focus on in terms of research and development activities in our research on smart cities. Updating the transportation infrastructure and increasing capacity alone are not adequate solutions to the traffic problem. By using information technologies to direct traffic flow dynamically, and solutions such as car-sharing programs and difference public transportation methods effectively decreasing the number of vehicles on the road are more permanent and sustainable solutions.Do you think the traffic or transportation systems we are used to will change in the future?Transportation systems, are changing over time with developments in transportation infrastructure, automotive industry, fuel technologies, and new alternative vehicles focusing on urban personal transport. One of the important trends in this case is electric vehicles and solutions and services allowing them to be used more in transport. This area, which we briefly call electromobility, brings together many opportunities and challengers at the same time, and we have many projects in Germany supported by the government and in collaboration with industry. On the other hand car sharing systems are becoming much loved and wide spread services in many metropolis. With Car2Go and Drive-Now there are 5-6 different car sharing systems in Berlin. These are both a good alternative to being a vehicle owner, and have a mitigating effect on parking and traffic problems in the cities. We are expected these and

similar transportation solutions made possible by communication technologies in particular to increase and become more popular in the future.Will the priority of transportation in smart cities be speed or safety?No doubt a combination of both. In large metropolis such as Istanbul traffic is the biggest problem affecting quality of living. The traffic problem, can both slow speed and increase transport time as well as make transport safety difficult. At the same time its negative effects in terms of fuel consumption and environmental pollution is also very important. As a result smooth and fluid traffic means less cost, cleaner environment and safer transportation. We can compare the factory production line working in harmony as the ideal traffic flow. Of course when the human factor and various variables enter into it traffic moves away from this ideal. In this respect, using information technologies in the smart city concept the aim is to minimize the effects of these external factors and human impact. The less possibility for their own initiative is left to people in traffic, or in other worlds the more that traffic is regulated and runs under a smart control mechanism, the more smooth and safe it will be. On the other hand, the car sharing and public transportation integration solutions we mentioned earlier will also contribute in this direction.Do you believe there are currently successful transportation solutions in the world which can be given as an example?The smart city examples in the world only offer piecemeal solutions. Thus, while there is no example which we can call a complete “Smart city”, we can talk about successful projects implemented step by step. For example the “EUREF Campus” in Berlin, a small scale pilot Smart City application. In this model city set in 55 thousand square metres in the city centre, we are developing transportation, energy and e-mobility focused solutions. E-mobility or electric vehicles and transportation infrastructure is gaining importance in urban transportation. Berlin is number one in Germany in terms of number of electric vehicles, electrical transportation projects and electrical charge networks, and is one of the leading cities in Europe. Also, at the eCo-FEV titled European Union project we are carrying out with our Italian and French partners at the Berlin Technical University, we are working to integrate the infrastructure and services required for electric vehicles to become widespread. Among the elements of this infrastructure is charge stations and relevant reservation services, special roads allowing electric vehicles to charge while they drive, services offering assistance to the driver by monitoring traffic and charge situation, and control centres integrating and feeding all these services.

İletişim teknolojileri şehirleri de etkiliyor

RÖPORTAJ 24

Çalışmalarına Almanya’da devam eden Prof. Dr. Şahin Albayrak “akıllı şehir” kavramı ile teknolojinin toplum yaşamının her alanına entegre edilerek sürdürülebilir yaşam çözümleri elde edilebileceğine inanıyor.

Continuing his work in Germany, Prof. Dr. Şahin Albayrak believes that with the “smart city” concept sustainable life solutions can be obtained with the integration of technology into every aspect of community life.

Communication technologies also affect cities

Prof. Dr. H. C. Şahin Albayrak

Page 25: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Bir etkinlik olarak CeBIT, Türkiye’de ne durumda?Son birkaç yıldır, çok yönlü endüstrisi ve

hizmet alanı genişliğiyle Türkiye önemli bir pazar haline gelmekte ve şu anki durumu itibarıyla da dünyanın en büyük on yedinci ekonomisidir. Güçlü ekonomik büyüme ve “Industry 4.0”ın bir parçası olarak makinelerin ve şirketlerin artan ağ oranları nedeniyle, yazılım ve donanım için olan arz da giderek artmaktadır. CeBIT Bilişim Eurasia bizi bu gelişmelerden haberdar ederek bu gelişmeleri bizlere yansıtır. CeBIT Bilişim Eurasia çok iyi bir durumda çünkü hem küresel bir buluşma noktası hem de Türkiye ve çevresindeki ülkelerden karar verme yetkisine sahip olan insanların dikkatini çeken bir bölgede kendi türündeki tek etkinlik. Uluslararası bir ICT fuarı olarak iş dünyasındaki profilini sürekli olarak kesinleştirdi ve ülkelerle hükümetler arasındaki ortak çalışmaları arttırdı. Şu an Avrasya’nın en büyük yüksek teknoloji etkinliği ve öncül müşteri toplama platformu durumundadır. ICT’de bir sonraki trendler neler olacaktır?CeBIT Bilişim, sosyal medya, Internet dünyası, büyük çaptaki veriler, e-ticaret gibi konulara ciddi bir şekilde eğilerek günümüzün en güncel endüstri trenlerini bizlere sunar. Mobilitedeki bu büyük yükseliş bulut teknolojisiz düşünülemezdi. Veri transfer oranları sosyal iş dünyası ve internet dünyası sebebiyle tavan yapacak. Sonuç olarak ICT endüstrisinin karşı karşıya kalacağı zorluklarda daha hızlı bir büyüme bekleyebiliriz. CeBIT Bilişim katılımcılarının dijital teknolojinin hızlı değişen dünyası hakkında tam ve geniş bilgi edindiği uluslararası bir ortamdır. CeBIT Bilişim Konferans Programının ana başlıkları nelerdir? CeBIT Bilişim Eurasia konferansları

yüksek teknoloji etkinlikleri ve hem Türkiye hem de çevre bölgelere yatırım için bir başlangıç noktasıdır. 2013 yılındaki CeBIT Global Conferences ve Metropolitan Solutions Conference ile programı ciddi bir şekilde geliştirerek uluslararası bir noktaya getirdik. CeBIT Global Conferences 2014 çerçevesi içerisindeki sıcak başlıkların arasında Sosyal Medya, Internet Dünyası ve e-ticaret yer almakta. Metropolitan Solutions Conference IT kavramının şehirsel alt yapıda oynadığı geliştirme ve bakım rollerini ortaya koymaktadır. Örneğin, IT uygulamaların şehir trafiğini veya taşımacılık sistemlerini nasıl optimize eder? Bilgi transferi ve deneyim alışverişi ön planda yer almaktadır. Uluslararası konuşmacıların arasında Google Directions/Google Maps müdürü Michael Firnhaber, Londra Ulaşım Olimpiyat Trafik Planlayıcısı Steve Kearns, Finlandiya menşeili Intelligent Transport Systems CEO’su Sampo Hietanen, Alman menşeili PTV Group Taşımacılık Baş Başkanı Rainer Schwarzmann, Almanya Ekonomi Bakanı Lower Saxony yer almakta.Deutsche Messe’nin dünya deneyimi nedir? 1987 yılından beri Deutsche Messe Avusturalya, Brezilya, Çin, Hindistan ve Türkiye gibi kilit yabancı pazarlarda etkinlikler düzenlemektedir. Bu etkinlikler ihracat yapan şirketlere artarak küreselleşen bir ekonomide farklı bir yeni pazar oluşturma fırsatı sağlamaktadır. Deutsche Messe uluslararası bir marka olma hedefini ve CeBIT gibi iyi oturtulmuş ticaret fuarı konseptlerine dayalı olan pazarlama stratejisini takip etmeye devam etmektedir. Bu küresel strateji hedef yabancı pazarlardaki karı oluşturmakla kalmaz aynı zamanda hem ticari fuarın ana mekânı olan Hannover’a hem de bu bölgede olan uluslar arsı etkinliklere büyük faydalar sağlamaktadır.

How is CeBIT doing in Turkey?In the past several years, Turkey

has become an increasingly important market with a diverse industry and services landscape and is currently the seventeenth largest economy in the world. Due to strong economic growth and the increasing networking of machines and companies as part of “Industry 4.0”, the demand for software and hardware is growing steadily. CeBIT Bilisim Eurasia keeps up with and reflects these developments. CeBIT Bilişim Eurasia is doing extremely well because it is a global meeting place and the only event of its kind in the region that attracts decision-makers from Turkey and the surrounding countries. The international ICT trade fair has continuously sharpened its B2B profile and promotes cooperation between companies and government organizations. It is now Eurasia’s biggest high-tech event and foremost lead generation platform.What are the next trends in ICT?CeBIT Bilisim spotlights all of today’s hottest industry trends, paying considerable attention to topics such as social media, mobility, the Internet of Things, Big Data, e-commerce, and e-trade. The huge upsurge in mobility would be unthinkable without cloud technology. And data transmission

rates will skyrocket in large part due to social business and the Internet of Things. Consequently, we can expect exponential growth in the challenges that the ICT industry will face. CeBIT Bilisim is an international venue where attendees get a complete overview of the fast-changing world of digital technology. The content we present is right on target.What are the main topics of CeBIT Bilisim conference program?CeBIT Bilisim Eurasia’s conferences are launching pads for high-tech activities and investments in

Turkey and the surrounding region. We significantly enhanced and internationalized the program in 2013 with the premiers of the CeBIT Global Conferences and the Metropolitan Solutions Conference. Hot topics for the CeBIT Global Conferences 2014 include Social Media, the Internet of Things, e-commerce, and e-trade. The

Metropolitan Solutions Conference spotlights the crucial role that IT plays in developing and maintaining urban infrastructure. For example, how can IT applications optimize urban traffic and transport systems? Knowledge transfer and exchange of experiences stand in the foreground. International keynote speakers include Michael Firnhaber, Manager, Google Directions/Google Maps; Steve Kearns, Olympics Traffic Planner, Transport for London, UK; Sampo Hietanen, CEO, Intelligent Transport Systems, Finland; Rainer Schwarzmann, Vice

President Transport Consulting, PTV Group, Germany. Olaf Lies, Lower Saxony (Germany) Minister of Economy, Employment, and Transportation, will open the conference. What is Deutsche Messe`s worldwide experience?Since 1987 Deutsche Messe has organized events in key foreign markets such as Australia, Brazil, China, India, and Turkey. These events provide export-oriented companies with a unique opportunity to enter new markets in an increasingly globalized economy. Deutsche Messe continues to pursue

an international branding and marketing strategy based on well-established trade fair concepts such as CeBIT. This global strategy not only generates benefits in the target foreign markets, it also provides major benefits for the trade fair location Hannover and the various international events that take place there.

CeBIT Bilişim Eurasia küresel bir buluşma noktası

RÖPORTAJ25

Hannover Fairs International Genel Müdürü Andreas Luttmann, CeBIT Bilişim Eurasia’nın küresel bir buluşma noktası olduğunu ve bu nedenle de önemini yitirmeyeceğini düşünüyor.

Hannover Fairs International General Director Andreas Luttmann, believes that CeBIT Bilişim Eurasia is a global meeting point and for this reason will not lose importance.

CeBIT Bilişim Eurasia is a global meeting point

Andreas Luttmann

Hannover Fairs International Genel

MüdürüHannover Fairs International

General Manager

Page 26: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

RÖPORTAJ 26

Bu yıl CeBIT Bilişim Eurasia ve CeBIT Global Konferans içerik olarak diğer yıllara göre büyük bir dönüşüm içerisine

girdi. Önce CeBIT Bilişim Eurasia tarafına bakarsak durum şudur. Bu yıl geçen yıllarda büyük bir yer tutan Belediyelerin yerini bilişim şirketlerine bıraktığını görmekteyiz. Yaklaşık iki bin beş yüz metre karelik belediyeler alanı bu yıl yerini bilişim şirketlerine bırakmış durumdadır. Endüstrileşmede önemli bir yere sahip olan bilişim teknolojisinin fuarda kendini özel sektör kanalıyla gösterme sürecinin hızlandığı gözlenmektedir.Yurtdışı katılımcı ülkelerin buna bağlı olarak ta firmaların sayısında meydana gelen artış ülkemiz açısından da önemlidir. CeBIT Bilişim Eurasia

sadece ülkemizin değil Avrasya pazarının da en önemli fuarı olma özelliğini korurken diğer yanda da gösterdiği nitelikli gelişme ile uzun vadede ülkemiz ekonomisine yapacağı katkının çok büyük olacağının işaretlerini vermektedir.CeBIT Global Konferans sektörümüzün en yüksek katılımlı etkinliği olmaya devam ediyor. Geçen yıl ilki yapılan konferansa çok sayıda nitelikli uluslararası konuşmacı katılmıştı. Bu yıl da CeBIT Global Konferans çok sayıda değişik etkinliğe ev sahipliği yaparak sektörün sinerjisini arttırmayı hedeflemektedir.CeBIT Global Konferans’ın ana konularından birisi Medya ve İletişim Zirvesi. Bilişim Muhabirleri Derneği ile birlikte yapılan bu etkinlikte sektörün temel sorunu olan 5651 Düzenlemesi ile

birlikte Nesnelerin İnterneti, e-Ticaret ve Sosyal Medya ayrı ayrı oturumlarda irdelenecektir. Şehir İletişim ve Ulaşım Zirvesini görmekteyiz. Zirve hem Almanya’dan gelen hem de Türkiye’den katılan Bakanların açılış konuşmaları ile başlayacak. Daha sonra Akıllı Binalar ve Konutlar, GPS İzleme Sistemleri, Akıllı Ulaşım, Akıllı Eğitim Çözümleri konusunda teknik sunumları izleyeceğiz.CeBIT Global Konferans kapsamında bu yıl ilk kez düzenlenecek olan Sağlık Bilişimi Kongresi çok sayıda bilişimci ile sağlık personelini bir araya getiren sektörün sayısallaşma sürecini irdeleyen çok kapsamlı bir etkinlik olacak.CeBIT Bilişim Eurasia ve CeBIT Global Konferans’ın yaşadığı bu dönüşüm sektörümüzün gelişme ivmesine ilave bir katkı sağlayacaktır.

Bilişim Muhabirleri Derneği (BMD) bilişim sektörünün temel sorunlarını irdelemek amacıyla CeBIT Global

Konferans kapsamında iki gün boyunca sürecek olan Medya ve Ekonomi Zirvesini BTK ile işbirliği yaparak düzenliyor. Sektörün en temel sorunlarının kapsamlı bir biçimde ele alındığı Medya ve Ekonomi Zirvesi’nde yapılacak olan panellerde bu sorunlara çözümler aranıyor. Medya ve Ekonomi Zirvesi’nin açılış konuşmasını BTK Başkanı Sayın Tayfun Acarer’in yapması beklenirken, Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın da çağrılı konuşmacı olarak açılışta yer alıyor. Dört ana oturumdan oluşan zirvede, ilk ana oturumda 5651 sayılı internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanun sektör temsilcileri aracılığı ile yeniden masaya yatırılacak ve değerlendirilecek. Bu oturumda Bilişim Muhabirleri Derneği Başkanı Musa Savaş moderatör olarak yer alıyor. Panelde Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş, Bilişim Muhabirleri Derneği Yönetim Kurulu Yönetim

Kurulu Üyesi Serhat Ayan, Mobilsad Başkanı Prof.Dr. Kerem Alkin, BTK adına bir konuşmacı ve Avukat Özgür Eralp panelist olarak katılıyor. 11 Eylül Perşembe, yani fuarın ilk günü yapılan etkinliğe

İstanbul’dan ve ayrıca Anadolu’dan çok sayıda bilişimci ve gazetecinin katılması bekleniyor.Zirvenin ikinci günü olan 12 Eylül Cuma günü sabah ilk oturumda Nesnelerin İnterneti konusu

irdelenecek. Bilişim Muhabirleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Usta’nın yöneteceği oturuma panelist olarak BTK temsilcisi ve sektör uzmanlarının yanı sıra Intel Türkiye Open Lab Direktörü Aslı

Aslan Eşme katılıyor. Sonraki oturumda e-ticaretin günümüzde geldiği nokta ele alınıyor. Gold.com.tr’nin Genel Koordinatörü Umut Ünlü tarafından yönetilecek olan oturuma panelist olarak e-ticaret Derneği Başkanı Ömer Arıkan, iyzico Kurucusu Barbaros Özbugutu, TSE Yazılım Test ve Belgelendirme Dairesi Başkanı Mariye Umay Akkaya ve BTK temsilcisi katılıyor.Sosyal Medyanın tüm olanakları ve bu olanakların dönüştürdüğü yeni iletişim dünyasının tüm boyutları ile inceleneceği son oturumun panel yöneticiliğini Bilişim Muhabirleri Derneği Başkan Yardımcısı Cem Kıvırcık’ın yapıyor. Bilgi Üniversitesi’nden Ercüment Büyükşener, Uluslararası Sosyal Medya Derneği Başkanı Said Ercan, BTK temsilcisi ile birlikte Takiplen.com’un Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Ciner katılacağı bu panelle birlikte iki gün süren zirve etkinliği de son bulmuş olacak.

CeBIT Fuarı iş dünyasıyla bütünleşiyorSemor A.Ş. Genel Müdürü Nezih Kuleyin, CeBIT Bilişim Eurasia’da yaşanan değişikliği yazdı.

Semor A.Ş.Genel Müdürü

Nezih KuleyinPresident of Semor Inc.

Bilişim Muhabirleri Derneği, sektörün sorunlarına çözüm üretiyorCeBIT Global Konferansı kapsamında düzenlenen Medya ve Ekonomi Zirvesi’ni BTK ile işbirliği yaparak organize eden Bilişim Muhabirleri Derneği, sektörün en temel sorunlarını ele alıyor ve çözüm üretmek için çalışmalar yapıyor.

Page 27: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Hannover Fairs Turkey Fair Executive Vice President Murat Özer, draws attention to the great contribution that CeBIT Bilişim Eurasia and CeBIT Global Conference will make to the business world.

We are offering more than a fair to the business world.

Basın toplantısında “CeBIT Kabuk Değiştiriyor” dediniz. Bunu biraz açabilir misiniz?

Bilişim ve teknoloji sektörü çok hızlı bir şekilde değişiyor; bunun sonucu olarak CeBIT’te de değişim devam ediyor. CeBIT Bilişim Eurasia’da 2014 yılı hedefimiz innovasyon ve geleceğin teknolojileri. Bu hedef doğrultusunda CeBIT Global Konferans etkinlikleri ile güçlendirilmiş iş dünyası platformunu büyüterek devam ettirmek ve içinde bulunduğumuz coğrafyada liderliğimizi sürdürmek niyetindeyiz.Amacımız iş dünyası odaklı bağımsız ticari bir platform sağlamak. Bu yıl iş dünyasına yönelik B2B Macth Making / ikili iş görüşmeleri özel bölümü, inovasyon özel bölümü, yurt dışı alım heyetleri programları, yurt içi ziyaretçi programları ve geleceğin teknolojilerinin konuşulacağı CeBIT Global Konferans etkinlikleri bu yıl CeBIT Bilişim Eurasia’da ön plana çıkacak.CeBIT ile eşzamanlı gerçekleşecek olan CeBIT Global Konferans etkinliklerinin sektöre nasıl bir katkısı olacaktır? CeBIT Bilişim Eurasia içinde bulunduğumuz coğrafyada hem fuarı hem de forum ve konferansları tek çatı altında toplayarak sektöre bağımsız bir bilgi paylaşım platformu sağlayan tek etkinliktir. Dünyanın birçok yerinde düzenlenen CeBIT gibi uluslararası etkinlikler, içinde bulundukları ülke, şehir ve sektör mensuplarının bir araya gelmesi ile oluşmuş ve büyümüşlerdir. Sektörde birçok firma kendi etkinliğini yapıyor. CeBIT’in ve Global Konferansların en önemli özelliğin sektöre bağımsız bir bilgi paylaşım platformu sağlıyor olmasıdır. Bu açıdan bakınca CeBIT Global Konferans etkinliklerinin de sektöre olumlu yansımaları olacağı kesindir.CeBIT Global Konferans oturumlarında bu yıl öne çıkacak konular arasında Şehir İletişim, Ulaşım ve Teknoloji Zirvesi; Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesi, Sağlık Bilişim Kongresi, E-Devlet Özel Bölümü yer almakta. Ama sizlerin de bildiği gibi

CeBIT Global Konferans etkinlikleri bu konularla sınırlı kalmayıp önümüzdeki haftalarda yeni konu ve içeriklerinde eklenmesi ile büyümeye devam edecek. KOBİ’lerin CeBIT’e olan ilgisi nasıl? Onlar için farklı uygulamalar, etkinlikler düzenliyor musunuz?CeBIT Bilişim Eurasia fuarı katılımcılarının % 65’ten fazlasını KOBİ’ler oluşturuyor. Gerek fuarda gerekse CeBIT Global Konferansında KOBİ’ler için de etkinlikler düzenliyoruz. Ayrıca KOBİ’leri destekliyoruz da. Üç yıl önce sivil toplum kuruluşları ile birlikte başlattığımız gerek ülkeye gerekse CeBIT’e yatırım olarak düşündüğümüz Teknokentlere ve yazılımcılara olan finansal desteğimiz bu yıl da artarak devam ediyor. Bizim ve KOSGEB’in desteği ile beraber toplam finansal destek % 60’ları geçiyor. Böylece sektörde faaliyet gösteren orta ve küçük ölçekli tüm firmalara, 20 farklı ülkeden katılım 80 farklı ülkeden ziyarettin gerçekleştiği uluslararası platformda hizmet ve ürünlerini tanıtma, dünyaya açılma imkânını çok düşük maliyetler ile sunuyoruzBu yıl ki ziyaretçi ya da sizin terimlerinizle “potansiyel alıcı” çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?Biz bunu yaparken çalışmalarımızı yurt içi ve yurt dışı ziyaretçi ve alım heyetleri olarak iki ana başlıkta takip ediyoruz. Her bir başlıkta kendi altında birçok alt başlığa ayrılıyor. Nihai hedefimizde nitelikli ziyaretçi, nitelikli alıcı getirmek ve fuar katılımcımız ile buluşturabilmek. Tabii hedefi doğru belirlemek için katılımcılarımızla birlikte çalışıyor ve onların beklentilerini analiz ettikten sonra aksiyon alıyoruz. Bu seneki yurt içi ziyaretçi çalışmalarımız arasındaki ticaret ve sanayi odalarıyla birlikte planladığımız Anadolu Alım Heyeti Programları bence çok önemli.Yurt dışı ziyaretçi ve alım heyetleri çalışmalarımızda ise Deutsche Messe AG’nin 100’ü aşan ülkelerdeki ofisleri veya acenteleri, ilgili ülkedeki Türk Ticaret Ataşelikleri,

sektör dernekleriyle, federasyonları, Türkiye’de ki ilgili ülkelerin ticari ataşeleri ön planda yer alıyor. Bu heyetlerdeki alıcıların, fuarı katılımcıları ile buluşturup ticari ilişkilerinin başlatmak için fırsat yaratıyoruz. Özel olarak dizayn ettiğimiz İkili İş Görüşmeler / B2B Match Making bölümünde de katılımcılar ile alıcıları bir araya getiriyoruz.

İş dünyasına fuardan fazlasını sunuyoruz

RÖPORTAJ27

Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdür Yardımcısı Murat Özer, CeBIT Bilişim Eurasia ve CeBIT Global Konferansın iş dünyasına sağlayacağı büyük katkıya dikkat çekiyor.

Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdür Yardımcısı Murat Özer

At the press conference you said “CeBIT is changing its shell”. Can you elaborate on that?The information and technology sector is changing very rapidly, and as a result

change is continuing at CeBIT. Our first aim at CeBIT Bilişim Eurasia 2014 is innovation and future technologies. In line with this objective we aim to grow and continue the reinforced business world platform with events and maintain our leadership in our geographic area.Our objective is to provide a business oriented independent trade platform. This year, B2B Match making / bilateral business meetings special section, innovation special section, overseas purchase delegation programs, domestic visitor programs and the CeBIT Global Conference events where the future technologies will be discussed will come to the fore at CeBIT Bilişim Eurasia this year.What kind of contribution will the CeBIT Global Conference events which will take place concurrently with CeBIT have on the sector?Bringing together both a fair and forum and conferences under the same roof in our geographic area with CeBIT Bilişim Eurasia is the only event allowing independent knowledge sharing to the sector. International events such as CeBIT held in many parts of the road, have been established and grown to bring together sector members in the country, city and sector. Many firms in the industry carry out their own events. The most important feature of CeBIT and the Global Conferences, is that it provides an independent knowledge sharing platform. When considering this point it is clear that there will be positive reflections of the CeBIT Global Conference events on the sector.The topics to be highlighted this year at CeBIT Global Conferences are City Communications, Transport and Technology Summit, Media and Mobile Economy Summit, Health Informatics Conference and the E-State Special Section. But as you know the CeBIT Global Conference events will not be limited to these topics and will continue to grow in the coming weeks with the addition of new topics and content.

What is the interest of SMEs in CeBIT like? Do you have different applications, events for them?65% of the CeBIT Bilişim Eurasia fair participants are SMEs. We organize events at both the fair and the CeBIT Global Conference for SMEs. We also support SMEs. The financial support we started for technocities and developers three years ago together with non governmental organizations as an investment in the country and CeBIT is continuing to increase this year. The total financial support surpasses 60% together with ours and KOSGEB’s support. Thus, we offer all small and medium companies operating in the sector the change to introduce their services and products on an international platform with the participation from 20 different countries and visitors from 80 different countries, the chance to open up into the world with low cost.Can you give us information about this years visitors or in your terms, “potential buyers”?We monitor this work in two main headings of domestic and overseas visitors and purchasing committees. Each heading is divided into subheadings of its own. Our ultimate goal is quality visitors, bringing qualified buyers and bringing them to meet our fair participants. Of course we work together with our participants to identify the right target and take action following the analysis of their expectations. Among our domestic visitor work this year I believe the Anatolia Buyer Mission Program we planned together with the chambers of commerce and industry is very important.In the overseas visitor and purchasing committee work the offices and agencies of Deutsche Messe AG in over 100 countries, the Turkish Trade Attaches in the relevant companies, the sector associations, federations and the commercial attaches of the relevant countries in Turkey are in the foreground. We create the opportunity for buyers in these commissions to meet fair participants and establish commercial relationships. In the Bilateral Meeting / B2B Match Making section we have specifically designed we bring together participants and buyers.

Hannover Fairs Turkey Fairs Deputy General Manager

Murat ÖZER

Page 28: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

TÜRKİYE’NİN İNOVASYON FABRİKASI: AKTİF BANKDr. Önder Halisdemir, Avrasya bölgesinin en büyük teknoloji etkinliği olan CeBIT’e ilk defa bir bankanın ana

sponsor olmasının nedenlerini anlattı.

RÖPORTAJ 28

Aktif Bank’ın CeBIT Bilişim Eurasia’nın ana sponsoru olması ve işbirliğine nasıl karar nasıl verildi? ktif Bank ülkemizin en

büyük yatırım bankasıdır. Banka’nın varlık büyüklüğü, Türkiye’de 5.5 milyar TL olmak üzere, yurt dışı iştirak ve ilişkili finansal kuruluşları ile 10 milyar TL’yi geçmektedir. Biz kamu dışında artık sayısı iyice azalmış ve Türk sermayeli kalmış birkaç bankadan biriyiz. İşimiz de yatırım bankacılığıdır. Türkiye’nin değerlerine yatırım yaparız ve bunları bir dünya değerine dönüştürmeye çalışırız. Bunu yaparken istihdam ve vergi yaratırız, elde ettiğimiz karı da tekrar ülkemizdeki yatırımlara, dolayısıyla yine istihdam ve vergiye dönüştürürüz. Ülkemizin kurumlar vergisinde ilk 100’deyiz. Biz Türk sermayeli bir banka ve bu ülkenin bir değeri olmanın sorumluluğu ile ülkemizdeki girişimlere

ve yeniliklere destek oluyoruz. CeBIT Bilişim Eurasia’yı da bunun önemli bir platformu olarak görüyoruz. CeBIT Bilişim Eurasia hem Türkiye hem çevre ülkeler olmak üzere, onlarca ülkeden binlerce katılımcıya hitap eden büyük bir iş ve sergi alanı. Aktif Bank olarak yalnızca bu sene değil gelecek sene de ana sponsor olup desteğimizi devam ettireceğiz.

CEBIT BILIŞIM EURASIA’YA ILK DEFA BIR BANKA ANA SPONSOR OLDU Ana sponsorluk kararımız ilgiyle karşılandı. Çünkü CeBIT Bilişim Eurasia’ya ilk defa bir teknoloji firması değil de bir banka sponsor oldu. Teknolojik gelişmelerin ülkemiz kalkınmasında çok önemli bir yeri olduğunu düşünen bir banka olarak, CeBIT Bilişim Eurasia’ya ana sponsor olduk. Bu platform ülkemizdeki yeniliklerin dünya ile buluşması için bir

köprü vazifesi görüyor ve Türkiye’de üretilen tüm teknolojik çözümlerin pazar bulma açısından çok büyük önem taşıyor. Ayrıca dünyadaki yenilikler görülerek vizyonlar genişletiliyor.Bilişim sektörü ve ona bağlı olarak dikey tüm sektörlerde yatırım yapan firmalarımız ve onların değerli girişimci ve “aslan yürekli” patronları bu fuarda bir araya gelecek, alışverişte bulunacaklar. Ekonomiye katkıda bulunup ticaret yapacaklar. Biz de böyle büyük bir organizasyona destek vermekten mutluluk duyuyoruz.

Ana sponsorluğumuza ek olarak fuarda büyük bir sergi alanı kiraladık. Burada teknoloji odaklı yenilik ve yatırımlarımızı sergileyeceğiz.

Teknolojiyi yoğun kullanan bir kurumsunuz… Aktif Bank’ın teknoloji ile ilişkisini anlatır mısınız?Biz şube yani konvansiyonel kanal kullanmadan perakende ürün ve hizmetleri yaygın biçimde tüketiciler ile buluşturuyoruz. Bu anlamda Türkiye’de ilk ve tekiz. Teknoloji bizim için sadece bir araç değil aynı zamanda

sürekli geliştirilen bir iş yapma usulü. Müşteriler, diğer bankaların şubeleri olmasına rağmen artık çoğu işlemini şube dışından yapabiliyor. Biz şube açmadan şubesiz bankacılık ve ticaret yapıyoruz. Bankalar için şubeler fabrika satış mağazaları demektir. Ancak Türkiye’de bankaların ürünleri ve fiyatları aynı. Bunun için de şube açmaya gerek yok. İnsanlar da artık gelişen teknoloji sayesinde buralara gitmiyor. Dolayısı ile masrafı çok yüksek ve modası geçmekte olan bir dağıtım ağları var. Bunun bedelini de, hizmet

Dr Önder Halisdemir described the reasons why a bank became the main sponsor of CeBIT, the largest technological event of Eurasia.

Aktif Bank: Turkey’s Innovation Factory

Page 29: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

RÖPORTAJ29

aldığı bankanın şubesinin kirasını, personelinin maaşını, tefrişatını, elektrik suyunu ödeyerek yine müşteri ödemiş oluyor.

“DÜNYANIN EN YENILIKÇI BANKASI” SEÇILDIAktif Bank farklı iş tutuşu ve teknoloji ile harmanlanmış çözümleri sayesinde şube açmadan yılda 35 milyon adet işlemi uygun fiyatlar ile gerçekleştiriyor. Yüzbinlerce adette krediyi beyaz eşya, kahverengi eşya gibi bayilerden, PTT şubelerinden veriyor. Bakkaldan benzin istasyonuna kadar 4000 noktadan fatura tahsilatı ve birçok işlem yapıyor. İştirakleri ile ulaşım ve ödeme sistemleri geliştirerek onlarca ilde çözümlerin vatandaşın cebinde olmasını sağlıyor. Tüm bunlar için yalnızca doğru insan ve doğru teknolojilere yatırım yapıyoruz. Bu sayede on binlerce noktadan yüzlerce hizmeti verebiliyoruz. Tüm çalışanlarımız teknolojiyi nasıl kullanacağını çok iyi bilir. Bizim için teknoloji sadece tek bir departmanın işi değildir. Biz evvelki yıl bu modelimizle dünyanın dev bankalarını geride bırakarak “Dünyanın En Yenilikçi Bankası” seçildik. Her yıl dünyanın en iyisini seçen yarışmalara katılıyor ve ödüller ile geri dönüyoruz.

Türkiye’de bilişim sektörünün durumu ve geleceği hakkında neler söylersiniz?Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği TÜBİSAD’ın verilerine göre Türkiye bilişim sektörü 2013 yılında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11.3 oranında büyüyerek 61.6 milyar TL’lik bir hacme ulaştı. Bu fotoğraf bize sektörün dinamizmini ve büyüme eğrisini çok net bir şekilde gösteriyor. Bilgi teknolojileri bazında donanım, yazılım ve hizmet sektörleri olmak üzere üç ana başlıkta yapılan bu analiz ve çıkan sonuç bize çok önemli bir gelişmeyi de işaret ediyor.Türkiye, bilgi teknolojileri alanında önemli bir itici güce sahip. Artık bilişim denen kavram Türkiye’de sektörleşmiştir. Girişimcisi, akademisyeni, finansman sağlayan bankası, istihdamı, ilgili basın- yayın organları ve fuarları ile dev bir sektördür. Ülkemizin 2023 vizyonu için en önemli itici güç de bu sektörden gelmelidir. Biz de Türkiye’nin en büyük yatırım bankası olarak bu sektörü önemsiyor ve sorumlulukla destekliyoruz.

Aktif Bank olarak inovasyon konusunda nasıl bir strateji izliyorsunuz?Biz hem yerli bir banka hem de Türkiye’nin önemli projelerine maddi destek sağlayan bir yatırımcıyız. Bu ülkenin çocukları olan bizler, bu ülkedeki değeri bu ülkede bırakacak ve yaptıklarını dünya değerine dönüştürecek işlere imza atmalıyız. Ufkumuz hep bu oldu. Bunun için dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden ve başarılı iş analizleri yaparak kurum ve firmalara saygı duyan bir iş disiplini ile hareket ediyoruz. Özetle yapılmışın peşinde koşmayan, yaptığına aşık olmayan bir kurumuz. Yeni jenerasyon bankacılığın öncüsü bankamız, tüm projelerinde daha önce de belirttiğim gibi inovasyon ve teknolojiyi en kapsamlı şekilde kullanan ve özgün projeleriyle dikkat çeken bir banka oldu. Bankamız son dört yılda yenilikçi ürün, kanal ve çözümleri ile 68 uluslararası saygın ödül kazanmıştır. Hem aldığımız ödüller hem milyonlar ile buluşan çözümlerimiz bizim özgüvenimizi yükseltti ve daha iyilerini ortaya koyabileceğimizi biliyoruz.

BIZIM IÇIN TEKNOLOJI SADECE TEK BIR DEPARTMANIN IŞI DEĞILDIR. BIZ EVVELKI YIL BU MODELIMIZLE DÜNYANIN DEV BANKALARINI

GERIDE BIRAKARAK “DÜNYANIN EN YENILIKÇI BANKASI” SEÇILDIK.

H ow did you decide on Aktif Bank’s being the main sponsor to CeBIT Bilişim Eurasia and the

cooperation to that end?Aktif Bank is the largest investment bank in our country. The asset size of the bank is a total of 10 billion TL together with its affiliates and subsidiary financial institutions abroad, including 5.5 billion TL in Turkey. We are one of the non-state, Turkish-capital banks that are greatly reduced in number. Our job is investment banking. We invest in the values of Turkey and we try to turn them into global values. While doing this, we create employment and tax and we transform the profit we get into investments in our country, thus into employment and tax again. We rank among the top 100 in terms of corporate tax in our country. We support ventures and innovation in our country within the responsibility of being a Turkish-capital bank and a value of this country. We consider CeBIT Bilişim Eurasia to be an important platform to this end. CeBIT Bilişim Eurasia is a significant business and exhibition platform hosting thousands of participants from tens of countries including both Turkey and the neighboring countries. As Aktif Bank, we will be the main sponsor not only this year but also next year and continue with our support.

IT IS THE FIRST TIME A BANK BECOMES THE MAIN SPONSOR TO CEBIT BILISIM EURASIA Our decision to be the main sponsor received a lot of attention since it is the first time a bank, not a technology firm, sponsors CeBIT Bilişim Eurasia. As a bank which thinks that technological developments have a very important place in the development of our country, we became the main sponsor to CeBIT Bilişim Eurasia. This platform serves as a bridge for the innovation in our country to meet the world and is very important for all technological solutions produced in Turkey to find a market. Furthermore, the innovations around the world are observed, leading to the expanded visions.Our firms investing in the IT sector and all vertical sectors in affiliation to that and the esteemed entrepreneurs and “lion-hearted” bosses of those firms will meet for the purposes of this exhibition and engage in exchanges. They will do business and contribute to the economy. We are truly happy to support such a big organization.In addition to being the main sponsor, we have rented a large exhibition area. We will be exhibiting out technology-focused innovations and investments there.

Yours is a company which intensively uses technology… Can you tell us about the relationship of Aktif Bank with technology?We introduce retail products and services to consumers without making use of branches or, in other words, conventional channels. In that sense, we are the first and only bank in Turkey. Technology is not only a tool for us, but also a way of doing business which is always improved. Customers can do most of their transaction outside the branch although the other banks have branches. We do branchless banking and trade without opening branches. Branches mean factory outlets for banks. However, the products and prices of banks in Turkey are the same. There is no need to open branches for doing this. People do not go to branches thanks to the improved technology. Therefore, they have a high-cost and outdated distribution network. Yet it is the customer who pays the bill for this by paying the rental fee of the branch, the salaries of the staff, the furniture and equipment, the water and electricity bills

which all belong to the bank.

SELECTED THE “MOST INNOVATIVE BANK OF THE WORLD”Aktif Bank carries out an annual 35 million transactions over reasonable fees without opening branches thanks to its unique business attitude and its solutions blended with technology. It provides hundreds of thousands of loans from dealers of white goods and brown goods and from PTT offices. It collects bills and does many transactions at 4000 service points from grocery stores to gas stations. Through its affiliates, it develops transport and payment systems and makes sure that citizens have the solutions they need in their pocket in tens of provinces. For all this, we only invest in the right people and the right technologies. Thanks to that, we can provide hundreds of services from tens of thousands of service points. All our employees know how best to use technology. To us, technology is not the responsibility of one single department. We outdid the world’s banking giants last year thanks to this model and are selected the “Most Innovative Bank of the World”. We attend competitions selecting the world’s best every year and come back with awards.

What would you like to say about the status and future of the information technologies sector in Turkey?According to data for 2013 by TÜBİSAD, Informatics Industry Association of Turkey, the Turkish information technologies sector grew by 11.3 percent in comparison to the same period of the previous year and reached a volume of 61.6 billion TL. This clearly shows us the dynamism and growth curve in the sector. This analysis under three main components as hardware, software and services sectors in the field of information technologies and the results of this analysis indicate a very significant development.Turkey has a significant driving force in the field of information technologies. The concept called informatics has now become an industry in Turkey. It is a giant industry with its entrepreneurs, academic staff, financing banks, employment, relevant press and media organs and exhibitions. This industry is also the main driving force behind Turkey’s 2023 vision. As the largest investment bank in Turkey, we attach great importance to this industry and support it by assuming responsibility.

As Aktif Bank, what kind of a strategy do you follow in terms of innovation?We are both a domestic bank and an investor providing financial support to Turkey’s important projects. As the children of this country, we should undertake the kind of business and action which will make sure that the value of this country remains in this country and transform its action into a global value. This has been the horizon we have set for ourselves. To this end, we act in a sense of business discipline which closely follows the developments in the world, performs successful business analysis and respects institutions and firms. In brief, we are an organization which tries to do the unprecedented and is not in love with what it does. The pioneer of new generation banking, our bank has been a bank which most intensively uses innovation and technology in all its projects and attracts attention thanks to its unique projects as I have mentioned. In the last four years, our bank has been found worth for 68 international eminent awards thanks to its innovative products, channels and solutions. Both the awards we received and our solutions introduced to millions helped improve our self-confidence and we now know that we can do better.

TO US, TECHNOLOGY IS NOT THE RESPONSIBILITY OF ONE SINGLE DEPARTMENT. WE OUTDID THE WORLD’S BANKING GIANTS LAST YEAR THANKS TO THIS MODEL AND ARE SELECTED THE “MOST INNOVATIVE

BANK OF THE WORLD”.

Aktif Bank Genel Müdürü & Yönetim Kurulu ÜyesiŞirketler Yönetim Kurulu Başkanı

Dr. Önder HalisdemirAktif Bank CEO & Board MemberChairman of Group Companies

Page 30: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

INOVASYON 30

CeBIT Bilişim Eurasia’da yer alacak olan ve Türkiye’nin en teknolojik kartı olarak dikkat çeken PASSOLİG’i Özgür

Gündoğan anlattı ve kafalardaki tüm soru işaretlerini giderecek yanıtlar verdi.

Tüm sporseverler şu anda PASSOLIG’i konuşuyor. En yetkili ağızdan dinleyelim. PASSOLIG nedir?PASSOLİG, taraftarların kombine konforuyla maça girmelerini sağlayan kişiye özel sportif kimlik kartıdır. PASSOLİG aynı zamanda taraftara sayısız fırsatlar sunan bir ödeme kartı olup anlaşmalı şehirlerde ulaşım kartı olarak da kullanılabiliyor. Tüm bu özellikleriyle tüm takım taraftarlarına hitap eden ve yine taraftarların günlük hayatlarında daimi olarak kullanacakları elektronik bir karttır.PASSOLİG Kredi Kartı, PASSOLİG Banka Kartı ve PASSOLİG Cüzdan Ön Ödemeli Kart çeşitleriyle tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak şekilde tasarlanmıştır. Gerek fiyatlaması, gerekse kullanım özellikleri ile PASSOLİG, Türkiye’nin en kullanıcı dostu, en ekonomik ve en teknolojik kart programıdır. Başka bankaların benzeri kredi ve banka kartı programları incelendiğinde bu

Keyif ve Güvenle Maç Seyretmenin Yolu

tutarların yaklaşık 75 TL civarında olduğu görülmektedir. PASSOLİG Kart ise, yıllık 15 TL e-bilet kullanım bedeli ile benzeri kart programlarından çok daha ekonomiktir. Üstelik bu bedelin 6.3 TL’si kulüplerimize kaynak olarak aktarılmaktadır.

PASSOLIG Kart zaman zaman eleştiri de alıyor. Bu özellikli kartın taraftara ne gibi faydaları olacak?Aslında PASSOLİG Kart taraftara çile çektirilen günleri unutturacak. Bunu çok net bir şekilde ifade edebilirim. Taraftar PASSOLİG ile keyif ve güven ile maç seyretmekle kalmayacak, ulusal ve yerel kampanyalarla yüzlerce TL değerinde indirim ve fırsatlar ile alışverişlerinde diğer kartların sunduğundan fazlasını sunacak. Bu kampanyalar ile e-bilet yıllık kullanım bedeli için ödediğiniz 15 TL’nin karşılığını 6 - 7 kat fazlası ile geriye alma şansınız var. Ayrıca anlaşmalı illerde şehir içi ulaşımda da geçerli olması çok büyük bir avantaj.Kart sadece stadyumlara giriş kartı değil, binlerce faydayı ayağınıza getiren bunu yaparken de size hiç külfete sokmayan bir kart. Üstelik bu kartı kullanarak kulüplerimizin ciddi gelir sahibi olmasında da pay sahibi olacak futbolseverler...

Henüz uygulama çok yeni, o nedenle taraftarın en çok merak ettiği konuların başında ‘maça nasıl girecekleri’ bulunuyor. Örneğin kartını teslim alamayan bir taraftar maça nasıl girebilir?Bu soru için çok teşekkür ederim, gerçekten bu da bizim taraftara sağladığımız kolaylıkların başında geliyor. Zira PASSOLİG Karta başvurduktan sonra, kartınız elinize ulaşmadan da passo.com.tr’den maç biletinizi alabilirsiniz. Maç gününe

kadar kartınız elinize geçmese bile stat gişelerinden sağlanacak olan tek geçişlik pass ile maça giriş yapabilirsiniz. Bu sayede taraftar kartına ulaşamasa bile mağdur olmuyor. Takıma özel logolu kart alırsam ne olur peki?Her PASSOLİG Kart’a bir bilet yüklenebiliyor. Bir kişi, ilgili kulübün belirlediği sayı kadar bilet satın alabilir, ancak bu biletleri ödeme adımından önce farklı PASSOLİG Kart sahiplerine tanımlaması gerekmektedir.Tüm PASSOLİG Kartlar, tüm stadyumlarda geçerlidir. Ancak ev sahibi kulüp, bilet satışında kendi logosunu taşıyan PASSOLİG Kart sahiplerine öncelik tanıyabilir. Bununla birlikte İl Güvenlik Kurulu kararı neticesinde bazı sınırlamalar da getirilebilir.

ulaşmasa bile stadyuma girebilirler. Kart başvurusu kolayca web’den ya da cepten 3 dakikada www.passolig.com.tr üzerinden yapılabiliyor. Kart başvurusu olan misafirlerinizin biletlerini siz alabilir, daha önce almış olduğunuz günlük maç ya da kombine biletlerini misafirlerinizin kartlarına tek bir SMS ile transfer edebilirsiniz. Satın almış olduğunuz maç biletiniz ya da kombinenizi passo.com.tr deki “biletlerim/kombinelerim” bölümüne giderek, PASSOLİG Kart sahibi bir arkadaşınızın TC Kimlik Numarasını yazarak saniyeler içerisinde transfer edebilirsiniz.

Özellikle ulaşım konusu taraftarın çok hoşuna gitti. Bu konuyu biraz açar mısınız?Sağladığı faydalar bütünü içinde

Kombineler de maç biletleri gibi yine aynı adresten mi edinilecek?Elbette... PASSOLİG Karta sahip olan her taraftar, passo.com.tr ye girerek çok kolay bir şekilde maç biletini ya da kombinesini satın alabilir. Kart sahipleri passo.com.tr üzerinde koltuklarını tribün haritasından kolaylıkla seçebilirler ve seçtikleri koltuklardan sahanın nasıl göründüğüne bakabilirler. Ödemelerini PASSOLİG Kartlar ile hızlıca gerçekleştirebilirler. Maç biletleri ayrıca - sayısı 3 bini aşkın - N Kolay noktalarında ve stat gişelerinde de satılmaktadır.

Diyelim ki bir taraftar maça misafirlerini götürmek istiyor. O zaman ne yapmak gerek?Artık stadyumlara anonim giriş olmadığı için herkesin PASSOLİG Karta başvurusu bulunmalı. Stadyuma girmek için PASSOLİG Kart’ın misafirlerinize

PASSOLİG, Türkiye’nin en ekonomik ve en özellikli spor, eğlence ve yaşam kartı imkanlarını sunuyor. PASSOLİG sahibi taraftarlar konforlu maç giriş ayrıcalığının yanı sıra hem kazanacak hem de kulübüne

kazandıracak. PASSO Genel Müdürü Özgür Gündoğan; “PASSOLİG Kart sadece maça girişi sağlamıyor. Hayatın her alanında taraftarın avantajlar ve fırsatlar kazanmasını sağlayacak bir dünya haline getiriyor” diyor.

Passo Genel Müdürü: Özgür Gündoğan

Fenerbahçe’nin sisteme henüz dahil olmadığını biliyoruz. Önümüzdeki sezon Fenerbahçe de sisteme dahil olacak mı, yoksa kendi taraftar kartlarıyla mı devam edecek?Fenerbahçe Spor Kulübü tüm kulüplerimizden farklı olarak bir taraftar kart programı sahibi… Bu kart programının PASSOLİG ile entegre çalışma koşullarının görüşülmesi diğer kulüplerden daha uzun sürdü, dileğimiz ve beklentimiz Fenerbahçe’nin PASSOLİG sistemi ile çalışmasıdır. Bu konuda anlaşmaya çok yakın olduğumuzu belirtmek isteriz.

PASSOLIG KARTA BAŞVURDUKTAN SONRA, KARTINIZ ELINIZE ULAŞMADAN DA

PASSO.COM.TR’DEN MAÇ BILETINIZI ALABILIRSINIZ. MAÇ GÜNÜNE KADAR KARTINIZ

ELINIZE GEÇMESE BILE STAT GIŞELERINDEN SAĞLANACAK OLAN TEK GEÇIŞLIK PASS ILE

MAÇA GIRIŞ YAPABILIRSINIZ.

taraftarın gündelik hayatına dokunan kampanya ve marka işbirlikteliklerinin yanında anlaşmalı illerde toplu taşımada da kullanılmakta. Bu özellik Türkiye’de hiçbir bankanın kullanıcılarına sunmadığı çok özel bir hizmet. Şu anda Kayseri, Kütahya, Gaziantep, Aksaray ve Düzce illerinde PASSOLİG Kartlar toplu taşımada ulaşım kartı olarak kullanılabiliyor. EKent gibi bir iştirake sahip olan finansal kuruluş, şu anda Türkiye çapında aralarında Ankara ve Bursa’nın da olduğu 21 il ve ilçenin ulaşım faaliyetlerini yönetiyor. Bu sinerji etkisi ile PASSOLİG ile Türkiye nüfusunun çok büyük kısmına ulaşım faydasını tek kartla sunmak mümkün olacak olup e-bilet özelliği ile birlikte taraftarın günlük yaşamını kolaylaştıran ve bunu yaparken de Türk futboluna ve kulüplerimize ciddi maddi katkılar sağlayacak bir araç olarak kart programı öne çıkıyor.

Page 31: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

INOVASYON31

Yeni nesil yazarkasaPos’ta son teknoloji Ingenico iWE280

Türk mühendislik harikası Fransız teknolojisi ile birleşti ve ortaya dünyaya örnek olacak yazarkasa ve mobil POS çıktı.

Pavo ve Ingenico AR-GE ekiplerinin ortaklaşa geliştirdiği cihaz laboratuvar, üretim ve saha testlerinden başarıyla geçerek 2014’ün ilk

aylarında satışa sunuldu. Sadece 456 gr ağırlığında hafif, küçük ve ergonomik seyyar yazarkasa sahada geçen 6 aylık zaman zarfında müşterilerinden tam not aldı. Türkiye’de Haziran ayına kadar sadece bankalar aracılığıyla satılan İWE 280, Ağustos ayından itibaren bayi kanalında da yerine almaya başladı.

456 GR’LA SEYYAR YAZARKASAPOS: IWE280Pavo ve Ingenico Ar-Ge ekiplerince geliştirilen ve üretimi Ingenico tarafından yapılan iWE280 yazarkasaPOS, son derece küçük boyutları ve sadece 456 gr ağırlığı ile gerçek bir seyyar cihaz özelliği taşıyor. Üstün pil performansıyla arka arkaya 400 işlem

yapabilen iWE280, saniyede 30 satır baskı yapan hızlı yazıcısı ile de saha ekiplerinin hayatını kolaylaştırıyor. Tek bir şarj ile 3 günden uzun süre standby’da kalabilen cihaz, düşmeye ve ekran darbelerine de dayanıklı. 2 saat gibi kısa sürede tam şarj olan iWE280 üzerinden çipli ve manyetik kartlı ödemelerin yanı sıra, cep telefonu ile NFC veya banka/ulaşım kartları gibi temassız ödeme özelliği olan kartlarla da ödeme yapılması mümkün.

ZOR KOŞULLARA DAYANIKLI: -10 ILE 45 DERECE SICAKLIKTA ÇALIŞIYOR...Dokunmatik, renkli ve zor koşullara dayanıklı ekranı ile iWE280, uzun süreli kullanımlarda bile çizilmiyor, -10 ile 45 derece sıcaklıkta da çalışabilen ve 1,2 metreden düşmelere de dayanıklı olan Ingenico yazarkasaPOS iWE280, ikinci SIM özelliği ile operatör kaynaklı iletişim kesintilerinde alternatif operatör üzerinden haberleşme sağlıyor. GPS ile lokasyon belirleme projelerine uygun olan cihaz, opsiyonel entegre barkod okuyucusu ile stok yönetimi uygulamalarında da konumlandırılarak anında satış ile kasalardaki kuyruklara son verecek. Taksit ve puan kazandırma özellikleriyle tüm banka uygulamaları da hazır olan Ingenico yazarkasaPOS cihazı, iletişim ve şarj ünitesi üzerinden para çekmecesi ile masaüstü olarak da kullanıma uygun.

Bize biraz N Kolay İşlem Merkezlerinden bahseder misiniz?N Kolay İşlem Merkezleri;

vatandaşların, elektrik, su, doğal gaz, telefon, ADSL gibi tüm faturalarını tek bir merkezden sıra beklemeksizin kolayca ödeyebildikleri, maç bileti, kart dolumu, GSM TL yükleme ve abonelik gibi birçok hizmeti alabildikleri standart konsepte sahip lokallerdir.

“Güvenilir, yürüme mesafesinde yaygın ve güleryüzlü hizmet” Neden N Kolay? Sadece tüm faturaların tek merkezden ödenebilmesi mi cazip geliyor abonelere? Ülkemizde gelişmiş bankacılık sistemi ve çok sayıdaki banka şubesi, bu ihtiyacı karşılamıyor mu?Öncelikle belirtmek gerekir ki özellikle nüfusun yoğun olduğu kentlerde bankalar daha ziyade otomatik ödeme talimatı ve internet bankacılığı aracılığıyla bu hizmetleri kabul ediyor. Malum, bu şekilde fatura ödeyebilmek için bankada bir hesabınızın ve hesapta da paranızın olması gerekiyor. Maalesef hane halkının yaklaşık %65’i bu imkânlara sahip değil. Dolayısıyla nüfusun büyük çoğunluğunun faturalarını, banka hesabına gereksinim duymadan hem kolayca hem de güvenle ödeyebildiği ödeme noktasına ihtiyacı var.İkinci unsur yaygınlık. Bu noktada ana prensibimiz, “Her aboneye

yürüme mesafesinde bir hizmet lokali”. Böylece aboneler, herhangi bir vasıtaya binmeksizin mahallesinde faturalarını ödeyebilmekte, maç bileti veya ulaşım kartı dolumu gibi hizmetleri alabilmektedir.

“320 Noktada her ay 4.500.000 işlem”Hangi şehirlerde yaygın?N Kolay İşlem Merkezi olarak halen İstanbul’da 320 noktada hizmet verilmektedir. Bu yılın son çeyreğinden itibaren 2015 yılı sonuna kadar tüm bölgelerde yer almayı ve ülke genelinde hizmet vermeyi planlıyoruz.İstanbul’da her ay yaklaşık 4 milyon 500 bin adet fatura N Kolay İşlem Merkezlerinde ödenmektedir. Bir başka deyişle İstanbul’daki her 4 faturadan 1’i bu noktalarda tahsil edilmektedir. Yaptığımız çalışmalarda özellikle Büyükşehirler başta olmak

üzere ülkemizin diğer bölgelerinde de önemli bir ihtiyacın var olduğunu gözlemliyoruz. Buna paralel olarak da yaygınlaşma planlarımızı yapıyoruz.Peki su, elektrik, doğalgaz gibi “Fatura Üreten Kurumların” N Kolay Işlem Merkezlerine bakış açısı nedir?Birçok kurumun tahsilat hizmetinin tek noktadan verilmesi bu şirketlerin en başta maliyetlerinin aşağıya çekilmesine katkı sağlamıştır. Yine bu şekilde fatura üreten kurumlar yaygın hizmet noktasına ulaşarak abone memnuniyetini arttırmıştır. Esasında bu projede bizi en çok mutlu eden konu, projeyle sağlanan istihdam olmuştur. 320 girişimci kendi işinin sahibi olmuş, N Kolay İşlem Merkezlerinde 900 civarında kişiye istihdam sağlanmıştır.

Son olarak; N Kolay bayiliği almak isteyenlere mesajınız nedir?Yeni bir lokalin hizmete girmesi için lokalin konumu ve büyüklüğüne göre 25 bin TL ile 40 bin TL arasında yatırım maliyeti gerekli. Buna karşılık girişimciler, aylık 6-7 bin TL ortalama gelir elde ediyorlar. Adaylarda öncelikli aradığımız kriter; mali ve piyasa sicilinin temiz olması, gerekli teminatlandırmayı yapması ve en önemlisi işinin başında bilfiil bulunacak olması. Yıllardır, Yetkili İşlem Merkezi olarak sektöre öncülük yapmış projemizle çok yakında yeni yüzümüz ve yeni ürünlerle N Kolay İşlem Merkezi adı altında müşterilerimize hizmet veriyor olacağız.

ABONELERİN TÜM FATURALARINI TEK BİR MERKEZDEN ÖDEYEBİLDİKLERİ

N KOLAY İŞLEM MERKEZİ

2004 yılından itibaren yazarkasa

sektöründe faaliyet gösteren PAVO,

1998’den beri Türkiye’de POS

sektöründe faaliyet gösteren Ingenico

ile işbirliğine giderek; 2013

yılında Gelir idaresi Başkanlığından yeni

nesil ödeme kaydedici cihaz onayı aldı.

N Kolay işlem Merkezi: Haluk Yum

EN KOLAY ALIŞVERİŞ PLATFORMU:

N KOLAY İŞYERİ

2013 yılında Türkiye’yi yeni bir alışveriş ve hizmet platformu ile tanıştıran Aktif Bank, Perakende kanalında faaliyet gösteren işyerlerine

konulan “N KOLAY” terminalleri ve Ana caddelerde bulunan yetkili işlem merkezleri kanalı ile Spor Toto Süper Lig ve PTT 1. Lig maç biletinden etkinlik biletlerine, şehir kartı dolumundan fatura tahsilatına, GSM TL yüklemeden otobüs biletine kadar birçok farklı

hizmetin buluştuğu bu alışveriş ve güvenli işlem platformunu tüm Türkiye geneline yayarak eşsiz bir iş modelini hayata geçirmiştir. Ekmek alırken, şehirlerarası otobüs bileti işlemi yapabilir, faturanızı ödeyebilirsiniz. Cep telefonunuza GSM TL yükleyebilir, fırsat ürünü satın alabilir, şehir ulaşım kartınızı doldurabilirsiniz, ihtiyacınız olan sigorta başvurusunu yaparken aynı zamanda para transferinizi gerçekleştirebilirsiniz.Tüm bu işlemleri kuyruk beklemeden hızlı ve pratik şekilde N Kolay işyerlerinde yapabilirsiniz. Ayrıca Alo N Kolay 444 60 20’den, 6020’ye SMS göndererek ve web sitemizden işlemlerinizi kontrol edebilirsiniz.

Fatura tahsilatı, sigorta satışı, GSM TL yükleme, kataloglu ürün satışı gibi çeşitli hizmetleri tüketiciyle ihtiyacı olduğu anda buluşturan N Kolay İşyeri

N Kolay Işyeri: Murat Elkaya

Page 32: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

UPT Genel Müdürü Erol Ulu.

Para transferi Türkiye’de çok yaygın ve bilinen bir hizmet değil. Para transferi hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?

Para transferi göndericinin yurt içinde veya yurt dışındaki alıcısına nakit olarak ödediği bir transfer yöntemidir. Genelde yurt dışında çalışan ve ailesine para gönderen bir müşteri kitlesine sahip olsa da yurt dışında okuyan çocuğuna para gönderen veya yurt dışıyla küçük çapta ticaret yapan müşterilerin yoğun kullandığı bir ödeme hizmetidir. UPT ile Türkiye’de PTT, N Kolay mağaza ve işyerleri ve MoneyPost ofisleri de dahil olmak üzere 10bin den fazla işyerinde hizmet veriyoruz. Ekonomik krizlere rağmen her yıl artan para transferlerinin Dünya Bankası verilerine göre 2014 yılında % 7’lik büyüme ile 581 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

UPT’nin sunduğu diğer hizmetler nelerdir? Yurtiçi para transferi olarak kurduğumuz UPT platformunu yurtdışı

gönderim ve ödemeler olarak geliştirip UPT’yi uluslararası bir marka haline getirdik. Ödemeler birkaç saniye içerisinde alıcısına ulaşıyor ve alıcıdan hiçbir masraf tahsil edilmiyor. Nakit ödemelerin yanı sıra nakitten hesaba veya hesaptan hesaba gönderim ve ödemeleri de aynı UPT platformu üzerinden yapıyoruz. Bu sayede örneğin Avrupa’da veya Kanada’da emekli olan Türk ve yabancı vatandaşların emeklilik maaşlarını aynı gün Türkiye’deki hesaplarına yatırabiliyoruz.

Ödeme sistemlerindeki gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz? Geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren Ödeme Sistemleri Kanunu bu yıl Haziran ayında yayınlanan Ödeme Sistemleri Yönetmeliği ile netlik kazanmış oldu. Para transferleri ve fatura ödemelerinin de dahil olduğu ödeme ve elektronik para hizmetleri böylece yasal bir zemine oturmuş oldu. Çok büyük hacimlerin döndüğü bu sektörde bu işlemlerin resmi yollardan yapılması tüketicinin korunması ve devletin gelir kazanması

açısından önemli bir adım. UPT olarak biz de gerekli düzenlemeleri yaparak büyümemizi bu kanun kapsamında sürdürmeye devam ediyoruz.

Aktif Bank CeBIT ana sponsoru olarak tüm iştirakleri ile birlikte büyük bir

etkinliğe katılıyor. UPT bilişim ve dijital dünyada neler yapıyor? UPT platformu birçok ülkede ve değişik alanlarda faaliyet gösteren kurumların sistemine entegre olan, gelişmiş bir teknoloji ve altyapıya sahip. UPT dünyasının zeminini oluşturan bu tasarımın dünyada başka bir örneği yok. Birçok hizmet gibi para transferleri de dijital dünyada büyümeye devam ediyor. Bizim de bu alanda e-cüzdan, mobil ve web üzerinde geliştirdiğimiz ve devam etmekte olan birçok projelerimiz var.

UPT’nin büyüme stratejisi nedir? Geleceği nasıl görüyorsunuz? Aktif Bank’ın tüm ürünlerinde olduğu gibi amacımız müşterilerimize en iyi hizmeti sunmak ve iş ortaklarımızla birlikte büyümeyi sürdürmek. 2015 yılı için en önemli büyüme hedefimiz Türkiye’de oluşturacağımız UPT noktalarının katlanarak artması. Bunu hem mevcut iş ortaklarımızla hem de yeni oluşturmaya başladığımız acenteliklerle yapmayı hedefliyoruz. Fiziki dağıtım kanallarından verdiğimiz

hizmetleri mobil, web ve tablet uygulamaları ile de destekleyip UPT’nin tüm hizmet alanlarında kullanımı yaygınlaştırmak istiyoruz.

Son olarak UPT’yi tercih etmeleri için nasıl bir mesaj vermek istersiniz?Para transferi yapan müşterilerimizi en çok etkileyen iki unsur var: hizmet kalitesi ve işlem masrafı. Ofislerimizde ve Çağrı Merkezimizde yabancı müşterilerimize kendi dillerinde hizmet veren geniş bir kadro ile müşteri hizmetini en üst seviyede tutmayı başardık. Kendi UPT platformumuzu kullanarak ödemeyi doğrudan alıcısına ulaştırdığımız için çok düşük masraflara işlem yapabiliyoruz. İşlem alıcısına anında ödenebildiği gibi yurtiçine veya yurtdışına yapılan UPT işlemlerinde alıcıdan hiçbir zaman masraf almıyoruz. Aynı zamanda en büyük iş ortağımız olan PTT işyerlerinden banka hesabına, kredi kartına veya isme para transfer imkanı veriyor ve herkesi bu hizmeti denemeleri için UPT hizmet noktalarına bekliyoruz.

Türkiye’nin ilk ve tek yerli, global para transfer markası olan UPT, 2010 yılında UPT - Ucuz Para Transferi markası ile Türkiye’de başladığı yolculuğuna 2012 yılından beri UPT - Universal Payment Transfer markası ile 5 kıtada büyümeye devam ediyor.

“Türkiye’nin para transfer markası UPT büyümede sınır tanımıyor”

EKent, Türkiye’nin önde gelen şehirlerinde raylı sistem, belediye ve halk otobüsleri, stadyumlar, otopark, kültür park, hayvanat bahçeleri ve müzeler gibi kamusal

alanlarda elektronik ücret toplama çözümlerini, güvenlik, izleme ve erişim kontrol sistemlerini projelerin özel ihtiyaçlarını da dikkate alarak kurmuş ve işletmektedir. Ayrıca spor ve ulaşım sektörleri başta olmak üzere bilet ve kart satışı, gişe işletmenliği ve saha yönetimi konularında 7/24 hizmet veriyor.Başta başkent Ankara olmak üzere 22 şehirde elektronik ücret toplama hizmetlerini sunan Ekent,

her gün 2,5 milyon kişinin kullandığı, altyapısı yılda 1 milyar işlem, 5 milyon akıllı ulaşım kartı yönetimi ve 160 milyon manyetik biletleme yapan sistemleri de kurmuş ve işletimini yapmaktadır. Hizmet verdiği şehirlerde, idarelerle beraber yaptığı çalışmalarla toplu taşımacılık hizmetinin idareler için operasyonel giderlerin azaltılmasında ve belediyenin önemli bir gelir kaynağı haline gelmesinde önemli rol üstlenmiştir.E-Kent; ayrıca dünyada yapılmış en kapsamlı e-bilet ve sporda dönüşüm projesinin sistem entegratörü görevini üstlenmiş ve de 7 aylık bir

sürede Türkiye’deki 31 stadyumun e-dönüşümünü tamamlamıştır. Bütün stadyumlarda kanunlar çerçevesinde istenen güvenlik standartlarında bilgi işlem ve kamera altyapılarının kurulması, maç operasyon merkezlerinin inşası ve kamu kurumları ile entegrasyonunu içeren projenin bakım ve işletim desteği de EKent tarafından verilmektedir. Ayrıca tüm futbol karşılaşmalarına Passolig (E-Bilet) Kartları satışı, maç biletlerinin kartlara yüklenmesi ve saha hizmetleri E-Kent tarafından yürütülmekte, Passolig kartlar stadyumlar dışında toplu ulaşımda ve diğer şehir hizmetlerinde kullanılabiliyor.

AKILLI KENTLER, MUTLU İNSANLAR 2002 yılında akıllı kent teknolojileri üretmek için kurulan EKent, modern yaşamın gerektirdiği yüksek teknoloji çözümlerini sunan, kentli yaşamın her anı için hızlı ve pratik çözümler üreten, kamu hizmetlerine erişimi kolaylaştıran, Türkiye’nin önde gelen sistem entegratör kuruluşudur.

“360 derece akıllı ulaşım hizmeti bir arada”EKent’i kısaca tanıyabilir miyiz ?2002 yılında Akıllı Kent Teknolojileri üretmek için kurulan EKent; hizmet verdiği kentlerde entegre çözümler ile altyapı dönüşümü sağlarken, katma değerli Akıllı Kent Hizmetleri de üretiyor. EKent’in Akıllı Ulaşım çözümlerini her gün 2,5 milyon kişi kullanırken, bu altyapı yılda 1 milyar işlem, 5 milyon akıllı ulaşım kartı yönetimi ve 160 milyon manyetik biletleme yapılıyor.Ankara başta olmak üzere 5’i Büyükşehir 21 noktada Akıllı Ulaşım, 18’i Büyükşehir 32 noktada Akıllı Şehir çözümleri olarak toplam 19’u Büyükşehir ve 45 noktada hizmet veren EKent, her biri kendi alanında uzman 500 kişilik güçlü ve dinamik bir ekibe sahip. Yetenekli, azimli insan kaynağı ve iş ortakları sayesinde her gün giderek daha da büyüyen ve önemli işlere imza

atan EKent, son olarak Türkiye Futbol Federasyonu’nun “E-Bilet Sistem Entegratörü” ihalesi ile birlikte futbol sektöründe Avrupa’nın en büyük stadyum dönüşüm projesini tamamladı.Bu proje kapsamında EKent, 26 şehir ve 32 stadyumda bilet alımı için “Akıllı Kart” sistemi, biletleme sistemi, 1.300 adet kameralı turnike ve geçiş sistemi kurulumu, yönetimi, 2.000 adet yüksek çözünürlükte kamera görüntüleme, kayıt sistemi montajı, kurulumu, veritabanı ve yazılım sistemlerinin kurulumlarını tamamlayarak birbiri ile entegre çalışan bu sistemi 7 ay gibi rekor bir sürede devreye alarak Türk sporunun hizmetine sundu.EKent bu büyük projenin 5 yıl boyunca sistem bakım ve işletmenliğini verecek, 2 milyona yakın sporsevere sahada Passolig Kart satışı, kartlara bilet yüklenmesi hizmetlerini de Türkiye sathında yürütecek.

Kısaca EKent, 2002 yılında çıktığı zorlu yolda, kendisini daima geliştirerek ve farklı enstrümanları da bünyesine katarak emin adımlarla yol almaya devam etmektedir.

Akıllı Kent Teknolojileri çerçevesinde birçok çözüm sunuyorsunuz. EKent Akıllı Kentler için neler yapıyor? EKent, ulaşımı herkes için pratik ve hızlı hale getirebilmeyi ve şehirlerde yaşam standartlarını yükseltmeyi hedeflemektedir. Kurduğu ve işletmesini yaptığı sistemlerin birinci önceliği; insanların şehir kartı konsepti kazandırılmış akıllı kartlar sayesinde şehrin her noktasında kurulan yaygın sistem ağı ile kamu hizmetlerini almalarını sağlamak ve şehre gelen turistler için bir ulaşım kültürü oluşturmaktır. EKent, Türkiye’nin önde gelen şehirlerinde raylı sistem, belediye ve halk otobüsleri,

stadyumlar, otopark, kültür park, hayvanat bahçeleri ve müzeler gibi kamusal alanlarda elektronik ücret toplama çözümleri, güvenlik, izleme ve erişim kontrol sistemleri gibi projeleri vatandaşların özel ihtiyaçlarını da dikkate alarak kurmuş ve işletmektedir. Ayrıca spor ve ulaşım sektörleri başta olmak üzere bilet ve kart satışı, gişe işletmenliği ve saha yönetimi konularında 7/24 hizmet vermektedir.E-Kent akıllı ulaşım kartı ve manyetik bilet sistemi ile, şehir içi ulaşımdaki nakit kullanımını tamamen ortadan kaldırma, dağıtım kanalları oluşturma, kart satış ve dolum cihazları, araç içi bilgilendirme, araç takip sistemi, akıllı durak ve araç içi görüntüleme sistemleri ile birlikte belediyelere yeni gelir sağlayan katma değerli hizmetlerle entegre, 360 derece akıllı ulaşım hizmetini bir

arada veren sektöründeki tek firma olma özelliğini taşımaktadır.Bursa’da kurulan akıllı şehir kartı sistemi ile Kültürpark Otopark, Hayvanat Bahçesi, Belediye Müzesi, Belediye Bilim ve Teknik Müzesi ve Belediye Körfez Turu seferlerinde hizmet alınabilmektedir. Kütahya’da kurulan akıllı şehir kartı sistemi ile de, Dumlupınar Üniversitesi’nde kampüs içinde yemekhane ve kütüphanede, kampüs dışında ise ulaşıma ek olarak alışverişte de kullanılan ve çeşitli avantajlar sunulan hizmetler zinciri oluşturulmuştur. EKent, hizmet sunulan her şehirde akıllı otopark çözümleri, stadyum çözümleri, trafik denetleme sistemi çözümleri ile akıllı ulaşım çözümlerini entegre ederek “Akıllı Kentler, Mutlu İnsanlar” vizyonunu oluşturmayı hedeflemektedir.

E Kent Genel Müdürü: M.Nabi Temuçin

32

Page 33: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

INOVASYON33

Sigortayeri, Sigortanın Doğru Adresi!Sigortayeri.com, sigorta ile ilgili tüm anlayışı baştan sona değiştiren, müşterileri için en doğru ürünleri ve çözümleri en iyi fırsatlarla birleştirerek çalıştığı tüm sigorta şirketlerinin ürünlerini online ve karşılaştırmalı olarak sunan bir e-ticaret platformudur.

Sigortayeri.com’un temel felsefesi, kişiye özel sigorta ihtiyacını en kolay ve hızlı bir şekilde müşterilerine

ulaştırmaktır. Bilinen geleneksel tüm yöntemlerin aksine; farklı ödeme alternatifleri, canlı chat, Skype, çağrı merkezi ve benzeri bir çok kanaldan 7/24 hızlı erişimle kesin çözüm sağlamaktadır. Buna ek olarak da kişiye özel müşteri hizmetleri temsilcisi, Sigorta Avukatı gibi katma değerleri, satın alma esnasında sunduğu yüksek

teknoloji ile yarattığı kolaylık ve satış sonrası kullanıcı dostu uygulamalarıyla müşterilerine en kapsamlı hizmeti vermektedir. Çalıştığı sigorta şirketlerine ilişkin her türlü bilgiye en kolay ve anında erişim sağlamasıyla sigortaya ilişkin birincil veri kaynağıdır. Sigortayeri aynı zamanda 3950 Sigorta Cepte uygulaması ile sunduğu ürünlerin tekliflerini hızlı bir şekilde SMS ile iletebilen alt yapısı ve SMS üzerinden tamamlanabilen satın alma süreçleri ile her türlü segment için en pratik yoldan

sigortaya erişim kanalıdır. Sigortayeri Sigorta ve Reasürans Brokerliği A.Ş İcra Kurulu Başkanı Ali Erhan Tamer, Sigortayeri olarak yaratmaya çalıştıkları yeni sigortacılık dünyasını: “Biz herkesin bildiği ve yeni hiçbir şey vaad etmeyen sigortacılığın çok ötesinde, kişiye özel bir dil oluşturarak, her müşterimizi sigorta satın alma sürecinde en yüksek katma değer ve en iyi fiyat bileşeni ile memnun etmek, satış sonrasındaki tüm süreçlerde de arayacağı ilk arkadaşı

olmak üzere bir yapı oluşturduk. Bizim amacımız sigortanın müşterilerimiz için prestijli, fırsatlar sunan ve ihtiyaç duyulduğu anda telaşa kapılmadan kesin çözüm ilkesi ile hareket edecek bir hizmet haline getirmek.” olarak tanımlıyor. Sigortayeri.com’un sunduğu bu yeni sigortacılık anlayışına bizzat şahit olmak ve “bildiğin gibi değil” dediğimiz tüm sigortacılık hizmetlerimizi Sigortayeri.com ekibinden dinlemek için sizleri CeBIT fuarındaki standımıza bekliyoruz.Sigortayeri Icra Kurulu Başkanı: Ali Erhan Tamer

Page 34: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU 34

Bilgisayarların seneler süren gelişim süreci sonrasında uygun fiyata tatmin edici performansı sunabilir hale geldiklerini gördük. Benzer ilerleme süreci hayatımızın her alanında yardımımıza koşan diğer cihazlarda da etkisini gösteriyor ve alışkanlıklarımız değişiyor.

“Başlarda, 256 Kbps olan ADSL

bağlantısı bile büyük bir rahatlık

olarak kabul ediliyordu…”

Görkem Yıldırım

Bilim kurgu filmlerini ilgi çekici hale getiren gelecek senaryoları çoğu zaman yaşamımızı ve olanakları sorgulamamıza neden

olmuştur. Beklentilerimize uygun biçimde otomatik olarak kendi başına işleyen bir ev, içinde yer alan akıllı eşyalar, bir yerden başka bir yere giderken hayatımızı mümkün olduğunda kolaylaştıran akıllı ulaşım ve yaşama ait diğer anlarda karşımıza çıkan akıllı sistemler kararlı adımlarla gelişimini sürdürüyor. Her ne kadar yaklaşık kırk sene kadar önce çekilmiş ve 2020’li yılları konu alan bilim kurgu filmlerinde olduğu kadar ilerleme sağlamamış olsak da hayatın her alanında ciddi değişiklikler gerçekleşmiş durumda.

Çoğumuz, gelecekte robotların yaşamımıza girmesini ve arabaların uçarak yol almasını hayal ederdik. Mekanik esaslı sistemlerin daha hünerli hale gelmesini konu alan beklentiler aksine yaşamımız dijital odaklı hale geldi ve e-yaşam kavramı gerçekleşti. Seneler önce sadece 56K çevirmeli modemlerle kurduğumuz, hem son derece pahalı, hem de yavaş olan internet bağlantısı kesintisiz hale gelmekle kalmadı, aynı zamanda sabitlikten çıkıp mobil hale geldi. 21. yüzyıla girmeden önce düşük hız bağlantılarla interneti keşfetmek isteyen çok sayıda kullanıcı vardı ama o zamanlarda faydalı içerik ve servislerin sayısı son derece azdı. Genelde e-posta alışverişi yaparak

mektup gönderme masrafı ve teslim süresinden kurtulmayı tercih ettik ve gerçekten de hayatımızı kolaylaştıran önemli bir yenilik oluverdi. Intel Centrino logosunu içeren dizüstü bilgisayarlar 2000’li yıllar başında satışa sunulduğunda kullanıcılar öncelikli olarak performansa, ağırlığa ve pil süresine göre değerlendirme yapıyordu ama en ciddi yeniliklerden biri hayatımıza giren kablosuz ağlardı. Başlarda 802.11b olarak başlayan bu adım kısa süre içinde 802.11g ile yer değiştirdi. İşte bu aşamadan sonra hayatın her alanında kablolara veda etme yarışı başladı. Mobil bir cihazın kablosuz olarak ağa ve internete bağlanmasını istemek kadar doğal bir sonuç olamazdı zaten.

Çevirmeli ağ bağlantıları senelerce bizlerin internete ulaşmasına imkan verdi. Yüksek telefon faturaları ve düşük hızdan şikayetçi olan kullanıcıların bir kısmı 2003’de ADSL ile tanışınca ciddi bir değişim başladı. Önce deneme çalışmaları gerçekleşti ve ardından 2005 yılında büyük bir geçiş sürecine girildi. Başlarda, 256 Kbps olan ADSL bağlantısı bile büyük bir rahatlık olarak kabul ediliyordu çünkü ne de olsa bağlantı sürekliydi ve telefon meşgul olmuyordu. Hattan düşme gibi sorunlar da ortadan kalktı. Elbette başta yüksek olan aidatlar düşerken bağlantı hızları arttı ve diğer alanlarda olduğu gibi üye sayısı ve rekabet arttıkça istenen kıvama gelindi. Ardından gerçekleşen benzer bir adımda mobil cihazlarla internete erişimdi. Günümüzde 3G artık bir lüks olmaktan çıktı ama seneler önce WAP ya da EDGE gibi düşük hızları bile memnuniyetle karşılıyorduk çünkü mobil cihazlarla her an her yerden veri alışverişi yapabilir hale gelmiştik. ADSL2+ ile gelen sınırlamalardan ötürü günümüzde fiber bağlantı kullanımı ön plana çıkmakta. Tarih bir kez daha tekerrür ediyor ve benzer adımlar atılıyor diyebiliriz. Senelik ve üç aylık dönemlerde yapılan

analizlere baktığımızda masaüstü bilgisayarların artık eskisi kadar ilgi görmediğini görebiliyoruz. Çok ciddi bir satış düşüşü olmasa da artık günümüz şartlarında kullanıcılar mobil cihazlara öncelik veriyor. Akıllı yaşamın doğal bir gereksinimi olarak hareket halindeyken ve farklı ortamlarda internete bağlı kalmak ve çeşitli uygulamaları kullanmak istiyoruz. Akıllı telefonlar

çok yeni değil ama bundan 15 sene öncesinde kullanıma sunulmuş olan PocketPC ve sonrasında Windows Mobile işletim sistemini içeren akıllı telefonlara baktığımızda

mantığın benzer olduğunu ama hem donanımların, hem de yazılımların yetersiz kaldığını görüyoruz. O dönemlerde de akıllı telefonlar kullanılıyordu ama bilinirliği daha azdı ve ortam hazır değildi. Örneğin 200 MHz işlemci, 64 MB RAM bellek, 802.11b kablosuz ağ, Bluetooth 1.1 gibi iş gören ama ancak idare eden donanımlara sahip akıllı telefonlar vardı ama bağlanacak erişim noktası bulmak zordu ve GPRS/EDGE pahalıydı. Bu yüzden çevrimdışı deneyim ön plandaydı ve yaygınlaşmadı. Kapasitif değil resistif olan ekranlar da sıkıntı veriyordu.

ADSL VE FIBER ILETIŞIM

Akıllı Yaşam

KABLOSUZ BAĞLANTILAR DENIZIKablo ve fiş derdi olmadan sunulan kullanıcı deneyimi elbette büyük bir konfor. Bilgisayarlar evlerimize girmeden çok daha önceleri kablosuz olarak iletişim kuruyorduk. En basitinden orta dalga radyolar, sonradan eklenen FM radyolar ve elbette TV yayınları sayesinde kablosuz sinyallerle birlikte yaşamaya alışmıştık. Ayrıca TV, müzik seti gibi cihazlarla gelen uzaktan kumandalar da kızılötesi kablosuz bağlantı ile iletişim kuruyordu ama bunların ortak noktası veri akışının yavaş olmasıydı. Radyo sinyallerinin doğası gereği frekans ile aktarım mesafesi ters orantılı olduğundan Türkiye geneline yayın yapabilen orta dalga radyoların frekansı ve ses kalitesi daha düşüktü. FM radyolarla frekans ve ses kalitesi arttı ama kapsama alanı daraldı. Buna benzer biçimde diğer iletişim sistemlerinde de kademeli olarak frekansın yükseldiğini ve kalitenin arttığını gördük. Kablosuz fareler ve klavyeler gibi 2.4 GHz aralığında iletişim kuran Wi-Fi kablosuz ağlar sınırlı kapsama alanı içinde yüksek hızda aktarımı mümkün hale getirdiler.Şunu da belirtmek lazım ki farklı türden üreticilerin geliştirdiği ürünlerin belirli standartlara uyması şart ki bu sayede birlikte çalışma mümkün olabilsin.

Elbette uluslararası geçerliliği olan belirli radyo frekans aralıkları tercih ediliyor. Diğer aralıklar başka amaçlar için kullanılmakta ve izinsiz kullanım yasadışı olabilmekte. En popüler ve kalabalık aralık 2.4 GHz ve buna ek olarak son zamanlarda daha yüksek frekanslı 5 GHz kullanımı artıyor. Radyolardaki orta dalgadan FM’ye geçişte olduğu gibi eski nesil telsiz telefonlarda ve benzer biçimde eski nesil kablosuz klavye farelerde düşük frekansla iletişim kuruluyordu ve bunun en büyük dezavantajı güvenlik sunmamasıydı. Komşunun telsiz telefonunu dinlemek ya da farelerin çakıştığını görmek mümkündü. Wi-Fi ağlarla benzer biçimde işlem gören Bluetooth gibi bağlantılar da hayatımıza girdi. ITU gibi kurumlar bu frekans aralıklarına dair düzenlemeleri yapıyor. Akla gelen diğer popüler kablosuz bağlantıları Cep telefonları (2G, 3G, 4G), telsiz telefonlar, oto alarmları, garaj kumandaları, TV (uydu dahil), radyo, telsiz, GPS ve RFID. Bunların aynı anda, birbirine engel olmadan, güvenli biçimde ve insan sağlığını tehdit etmeden faaliyet göstermesi gerekiyor. Tümü birleştiğinde hayatımızı kolaylaştıran servisler aralıksız olarak işliyor.

Page 35: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU35

Bilgisayar donanımlarında olduğu gibi mobil cihazların donanımları da zaman içinde ilerleme gösterdi. Bilindiği gibi üretim teknikleri bu noktada önemli bir yere sahip. Daha önceleri 130nm ile üretilen işlemciler günümüzde 22nm boyutunda transistörler içerecek biçimde güncellendi. Bellek yongalarında 16nm seviyesine inildi. Bu sayede işlemciler, bellekler, SSD’ler ve ekran kartlarına güç veren GPU’lar ciddi ilerleme gösterdi. Üretim tekniklerinin kademeli olarak iyileşmesi, Moore yasasına uyacak biçimde seneler boyunca beklememizi gerektirdi. Bu esnada büyük firmalar daha iyi sistemler geliştirebilmek için milyarlarca dolar Ar&Ge harcaması yaptılar, fabrikalarını güncellediler. Basit bir ifadeyle transistör boyutu azaldıkça yonga içine sığan transistör sayısı arttı, performans yükseldi, güç tüketimi ve ısı düştü, maliyetler azaldı. Seneler önce

kullandığımız dizüstü bilgisayarlar, akıllı telefonlar artık çok daha ince ve hafif, bataryaların kullanım süresi daha uzun ve fiyatlar daha düşük. Akıllı telefonların ciddi bir çıkış yapmasını ve hayatımıza girmesini sağlayan Android ve iOS işletim sistemleri gerçekten de kullanıcıların beklentilerini karşıladılar. Bu da gösteriyor ki donanım ne kadar ilerlerse ilerlesin işletim sistemleri ve yazılımlar da kullanıcı dostu olmak zorunda.Dikkat ederseniz seneler önce de bir tablet akımı yaşanmıştı. Efsanelerden biri olmayı başaran ve 13 seneden sonra hala kullanımı süren Windows XP işletim sisteminin tabletlere özel Windows XP Tablet PC Edition sürümü Microsoft tarafından geliştirilmişti. Dokunmatik ekranlar ve kalem girdisine destek verecek biçimde hazırlanan bu özel sürüm kullanıcıların beğenisini kazanamadı ve o dönemde sunulan

ekranı katlanan ve tablete dönüşen dizüstü bilgisayarların satışları beklendiği gibi olmadı. On sene geriye gidip söz ettiğimiz tabletlere bakarsak kalın, ağır ve pahalı olduklarını görebiliriz. Diğer yandan işletim sistemi daha iyi biçimde optimize edilmiş olsaydı daha fazla ilgi görebilirlerdi. Bu sürüm bir yana, çok daha yeni olan Windows 7 işletim sistemi bile tabletler için ideal değildi. Microsoft’un bu amaca yönelik en başarılı adımı Windows 8 ile geldi. Android işletim sistemli tabletlerin hızlı biçimde yaygınlaştığını gören firma Windows RT adlı özel işletim sistemini bile geliştirdi. Ancak yine de tablet denilince akla gelen ilk seçenekler Android ve iOS oluyor. Dikkat ederseniz bu işletim sistemlerinin ikisi de öncelikle akıllı telefonlarda kullanıldı ve sonra bir uzantı olarak tabletlere geçildi yani daha doğrusu tabletleri ekranı geniş akıllı telefonlar olarak adlandırmak mümkün.

2014 senesinde ilan edilen yeni nesil akıllı cihazlara bakınca seçeneklerin arttığını görüyoruz. Bir zamanlar cep telefonu olmayan kalmasın akımı geçerliydi ve ardından tüm kullanıcıların “akıllı” telefonlara terfi etmesi için kampanyalar yapıldı. Bazıları eğlencenin dozunu arttırmak için tablet de aldılar. Dizüstü bilgisayarlar gözden mi düşmüştü? Bu durumdan etkilenen ve hem masaüstü, hem de dizüstü arenalarında satışları düşen Intel’in adımı Ultrabook sınıfı ince ve hafif dizüstü bilgisayar sınıfını ilan etmek oldu. Çünkü Intel’in sıkı dostu olan ve satışları doğrudan etkilenen Microsoft, ARM işlemcili tabletlerin çıkışını görüp Windows RT’yi geliştirince Intel’in farklı bir adım atması gerekti. Bize kalırsa artık Windows RT için bir gelecek kalmadı ve Microsoft da benzer fikirde çünkü yakın gelecekte Windows RT ile mobil

odaklı Windows Phone işletim sistemleri birleştirilecek. Intel’in Ultrabook’lar sonrasında NUC serisi ufak boyutlu hepsi-bir-arada bilgisayarları sunduğunu gördük yani firma mobile odaklanma kararı almıştı. Ardından Atom serisi işlemciler güncellendi, tamamen fansız ve sessiz mobil işlemciler geliştirildi. Asus Transformers T100 gibi başarılı Windows 8.1 tabletler en sonunda Android ve iOS içeren tabletlere rakip olmayı başarıyorlar. Biraz önce belirttiğimiz gibi akıllı telefonlar da yaygınlaşınca ve tabletler ucuzlayınca bazı firmalar ikisinin arasında sayabileceğimiz phablet’ler geliştirdiler. Sonrasında benzer fikirler dizüstü bilgisayar arenasına da geldi. Şimdilerde çok sayıda hibrit, ikisi-bir-arada dizüstü bilgisayar var. Ekranı ayırıp tablet gibi kullanmak mümkün. Cep telefonu üreticilerinin her türden kullanıcıyı bir kez daha kendi saflarına çekmek için

uyguladığı son taktikse akıllı saatler ve benzerleri. Ne de olsa akıllı telefonlar cebimizde ve Bluetooth üzerinden gerçekleşen bağlantıyla yaşamı kolaylaştıran akıllı aksesuarlarla tanışmayı istemez misiniz? Akıllı saatler, maliyeti düşürecek biçimde bazı özelliklerden yoksun olarak geliyor ve bu konuda akıllı telefondan destek alıyor ama şart değil. Örneğin Samsung Gear S akıllı saatte dahili 3G modülü de var. Amaçlanan uyarıları saat ekranından kullanıcıya iletmek ve belirli temel işlemleri ekrana dokunarak yapmasını sağlamak. Spora ve sağlığına önem veren kullanıcılar içinse akıllı bileklikler ön planda. Uyuma sürenizi, spor yaparken harcadığınız kaloriyi, adım sayısını ve hatta nabız değerini takip edebilen bu akıllı bileklikler sayesinde vücudunuz ve aktivitelerinizle ilgili daha fazla bilgiye kavuşmanız mümkün.

2014 senesinde ilan edilen yeni nesil akıllı cihazlara bakınca seçeneklerin arttığını görüyoruz. Bir zamanlar cep telefonu olmayan kalmasın akımı geçerliydi ve ardından tüm kullanıcıların “akıllı” telefonlara terfi etmesi için kampanyalar yapıldı. Bazıları eğlencenin dozunu arttırmak için tablet de aldılar. Dizüstü bilgisayarlar gözden mi düşmüştü? Bu durumdan etkilenen ve hem masaüstü, hem de dizüstü arenalarında satışları düşen Intel’in adımı Ultrabook sınıfı ince ve hafif dizüstü bilgisayar sınıfını ilan etmek oldu. Çünkü Intel’in sıkı dostu olan ve satışları doğrudan etkilenen Microsoft, ARM işlemcili tabletlerin çıkışını görüp Windows RT’yi geliştirince Intel’in farklı bir adım atması gerekti. Bize kalırsa artık Windows RT için bir gelecek kalmadı ve Microsoft da benzer fikirde çünkü yakın gelecekte Windows RT ile mobil odaklı Windows Phone işletim sistemleri birleştirilecek. Intel’in Ultrabook’lar sonrasında NUC serisi ufak boyutlu hepsi-bir-arada bilgisayarları sunduğunu

gördük yani firma mobile odaklanma kararı almıştı. Ardından Atom serisi işlemciler güncellendi, tamamen fansız ve sessiz mobil işlemciler geliştirildi. Asus Transformers T100 gibi başarılı Windows 8.1 tabletler en sonunda Android ve iOS içeren tabletlere rakip olmayı başarıyorlar. Biraz önce belirttiğimiz gibi akıllı telefonlar da yaygınlaşınca ve tabletler ucuzlayınca bazı firmalar ikisinin arasında sayabileceğimiz phablet’ler geliştirdiler. Sonrasında benzer fikirler dizüstü bilgisayar arenasına da geldi. Şimdilerde çok sayıda hibrit, ikisi-bir-arada dizüstü bilgisayar var. Ekranı ayırıp tablet gibi kullanmak mümkün. Cep telefonu üreticilerinin her türden kullanıcıyı bir kez daha kendi saflarına çekmek için uyguladığı son taktikse akıllı saatler ve benzerleri. Ne de olsa akıllı telefonlar cebimizde ve Bluetooth üzerinden gerçekleşen bağlantıyla yaşamı kolaylaştıran akıllı aksesuarlarla tanışmayı istemez misiniz? Akıllı saatler, maliyeti düşürecek biçimde bazı özelliklerden

yoksun olarak geliyor ve bu konuda akıllı telefondan destek alıyor ama şart değil. Örneğin Samsung Gear S akıllı saatte dahili 3G modülü de var. Amaçlanan uyarıları saat ekranından

kullanıcıya iletmek ve belirli temel işlemleri ekrana dokunarak yapmasını sağlamak. Spora ve sağlığına önem veren kullanıcılar içinse akıllı bileklikler ön planda. Uyuma sürenizi, spor

yaparken harcadığınız kaloriyi, adım sayısını ve hatta nabız değerini takip edebilen bu akıllı bileklikler sayesinde vücudunuz ve aktivitelerinizle ilgili daha fazla bilgiye kavuşmanız mümkün.

AKILLI TELEFONLAR, TABLETLER VE UZANTILARI

DAHA FAZLA AKILLI CIHAZ

ARTIK BULUTSUZ OLAMIYORUZ

“MICROSOFT, ARM IŞLEMCILI TABLETLERIN ÇIKIŞINI GÖRÜP WINDOWS RT’YI GELIŞTIRINCE INTEL’IN FARKLI BIR ADIM

ATMASI GEREKTI.”

Page 36: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU 36

Bir zamanlar evlerimizdeki en akıllı unsurlar sesli görüşme imkanı veren diyafonlardı. 21. yüzyılın sunduğu akıllı seçenekler çok daha çeşitli. Konforlu bir yaşama kavuşma imkanı veren seçeneklerin sayısı ciddi oranda arttı.

“En önemli noktalardan biri, akıllı ev sistemlerinin aynı dili

konuşmasını sağlamak.”Ö

n plana çıkan firmalar akıllı telefonlar, tabletler, dizüstü bilgisayarlar ve benzer ürünler geliştirenler ama diğer

firmalar da bu akıma ayak uydurmak zorunda. Artık nereye bakarsak bakalım ilanlarda bile firmaların Facebook adreslerini görebiliyoruz. Otobüs durağında beklerken bir firmanın sunduğu ücretsiz kablosuz ağ hizmetini görüp sevinebiliyoruz. Şu anda bizlere hizmet eden robotlar göremiyoruz ama kademeli olarak o noktaya ulaşmamızı sağlayacak değişiklikler gerçekleşiyor. Yeni nesil fırınlar, buzdolapları, çamaşır makineleri evdeki Wi-Fi ağına bağlanabiliyor ve bağlantı

kurabiliyor. Ekranlara bakıp işlemler gerçekleştirebiliyor, eve gelmeden uzaktan klima sistemini kontrol edebiliyoruz. Evlere ve ofislere sonradan eklenebilen cihazlar hızlı biçimde akıllı yaşama ayak uydurabildiler. Daha önceleri elimizi şaklatarak oda lambasını açıp kapatabildiğimizde seviniyorduk. Ardından uzaktan kumandalı aydınlatma sistemleri de Wi-Fi destekler hale geldi ve akıllı telefonlara özel uygulamalar sayesinde aydınlatmayı cep telefonu ve tabletten yönetebilir olduk. Akıllı binalar artık daha inşaat başlamadan önce son nesil çözümleri içerecek biçimde tasarlanıyorlar. Seneler önce binalardaki en akıllı sistemler

kapı otomatiği ve sesli ahizeydi. Ardından görüntülü kapı sistemleri geldi. Aydınlatma sistemlerini akıllı hale getirmek çok zor olmadı çünkü bu tür sistemlerin yönetimi için kullanılan röleleri kablosuz sisteme uyarlamak kolay oldu. Genelde otellerde gördüğümüz motor desteğiyle açılıp kapanabilen perde sistemleri de çok gelişmiş sistemler değil. Diğer yandan LCD TV’lerimiz yıllardan beri akıllılar. Bunların çoğu TV içinde yer alan özel bir alıcıdan destek alıyor. Daha doğrusu USB parmak bellek boyutundaki Android işletim sistemli mini bilgisayarların hiç de pahalı olmadığını söyleyebiliriz. Televizyonu akıllı olmayanlar HDMI portuna takılabilen

bu tür eklentileri ucuza temin edip akıllandırabiliyor. Evinizde Wi-Fi ağı varsa gerisi hiç de zor değil. Güvenlik ve alarm sistemleri de senelerden beri belirli bir seviyede akıllı olarak işlemekteler. Hareket alıcıları, görüntü kaydedici sistemler ve kameralar, raporlama sistemleri artık yaygın ve kurulum zor değil. Klima sistemleri ülkemizde yaygın olmasa da alıcıları var. Ancak en önemli noktalardan biri

tüm bu akıllı ev sistemlerinin aynı dili konuşmasını sağlamak. Aksi takdirde çok sayıda kumanda ve kontrol paneliyle boğuşmak zorunda kalırdık ve hayatımız kolaylaşmak yerine zorlaşırdı. İşte son aşamada gelinen noktada artık çok sayıdaki farklı sistem belirli bir merkezi kontrolcüyle idare edilebiliyor. Özel uygulamaları mobil cihazlarına kuranlar tek bir noktadan kontrolü ele alıp komutlar girebiliyor.

Akıllı Binalar

Page 37: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU37

Avrupa Birliği 2002 yılında bir bildiri ile binalardaki enerji verimliliğinin yükseltilmesini talep etti. Böylece buzdolapları ve diğer cihazlarda olduğu gibi binaların da enerji sertifikası alması istendi. Almanya’da 2008 yılında bu talep yasalaştı. Buna göre 2020 yılına kadar binalardaki enerji tüketiminin yüzde 18 azaltılması, yenilenebilir enerji kullanımının yüzde 14 arttırılması hedefleniyor. Almanya’da Siemens dahil 15 firma EN 15500 standartlarına

uyan çözümler geliştirmeye başladılar. Analizlere göre sıcaklık düzenlemesindeki 2C’lik sapma bile enerji tüketiminde yüzde 14 artış sağlayabiliyor. Akıllı telefonlar ve tabletler gibi cihazlara baktığımızda batarya ömrünü uzatmak için alınan ilk önlemin ekran parlaklığını otomatik olarak düzenleyen ışık alıcısı olduğunu görüyoruz. Buna benzer bir sistemi evlerde kullandığımızda, aydınlatma sistemlerini sadece tam güç açmak yerine belirli oranda kısarak belirgin

anlamda güç tasarrufu sağlayabiliriz. Benzer biçimde kullanılmayan odaları gereksiz yere ısıtmayarak ya da soğutmayarak da kazanım elde edebiliriz. Anlaşılacağı üzere binaların gerekli altyapı ve donanıma sahip olacak biçimde inşaa edilmesinin ciddi getirileri var ama maliyetin artması kaçınılmaz. Diğer alanlarda olduğu gibi bu tür çözümler yaygınlaştıkça ve kabul gördükçe daha fazla firma ürün ile hizmet sunacak, artan rekabetle maliyetler düşecek.

Akıllı yaşama öncülük eden donanım ve yazılımların amacı sadece kolay biçimde kontrol ve programlama olmamalı. Bizlerin takip edemediği çok sayıdaki girdiye ait istatistiki ölçümler ve düzenlemelerin de yapılması şart. Gereksiz derecede ısıtma ya da soğutma, kazayla açık bırakılan aydınlatma, TV, ses sistemi gibi cihazlar, kapısı açık kalan ve sürekli çalışan bir buzdolabı gibi çeşitli olasılıkların kontrol edilmesi ve kullanıcının bilgilendirilmesi, gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Enerji tasarrufu sadece faturaları düşürmek için dikkate alınması gereken bir konu değil. Akıllı binalardan akıllı semtlere ve şehirlere uzandığımızda elde edilebilecek tasarruf ciddi boyutlara ulaşabiliyor. Uzmanlar şehirlerin özel alıcılarla donatılmasını ve elektrik ile su ağlarının kullanıcı gereksinimine göre düzenlenmesini istiyor. Binalar ve köprülere özel alıcılar yerleştirerek yıpranma durumlarını izlemek ve tamir edilme gereksinimini uzaktan tespit etmek bile mümkün. Cisco tarafından yapılan analize göre gelecek sene 25 milyar cihaz internete bağlanıyor olacak ve bu rakam 2020’de iki katına çıkacak. Akıllı bina örneğinde olduğu gibi bu derece fazla sayıda cihazın ahenk içinde çalıştırılmasıyla ciddi bir kazanım elde edebiliriz. Bu akıllı cihazların sürekli olarak toplayacağı verinin boyutu çok ciddi boyutlara ulaşacak. Çok sayıda patent almasıyla da ünlenen IBM firmasının amacı Akıllı Evren kavramını gerçekleştirmek. Bu konuyla ilgili olarak iki binden fazla

farklı proje üzerinde çalışan IBM’in pilot projeler yürüttüğü biliniyor. Örneğin 151 eve akıllı su saatleri yerleştirildi. Kullanılan su miktarı ve yoğunluk saatleri analiz ediliyor. Firmalar akıllı sistemleri binaların içine yerleştirmekte ısrarlı olsa da kullanıcıların bir kısmı akıllı çözümlerden uzak durmayı çünkü kurulum ve kullanımın zor olduğunu düşünüyor. Özellikle yaşlılara bu konuyla ilgili hak vermemek mümkün değil ama aksine tam da yaşlıların işini kolaylaştıracak bazı özel çözümler yok değil. Evinde yalnız olan yaşlılar için en önemli gereksinimlerden biri yardımcı sistemler. Sağlık durumunu kontrol edip zor durumda kalan yaşlılarla ilgili olarak otomatik biçimde uyarı gönderebilen sistemler bulunmakta. Ancak daha ciddi bir proje, yaşlılara bakabilen robotları konu alıyor. Ailelerde çocuk sayısı azalıyor ve dünya nüfusu giderek yaşlanıyor. Gelecekte bizlere bakacak olan robotlar hayatımızı kolaylaştırabilir. Bundan on sene kadar sonra bu değişikliği günlük yaşamda karşımıza görebiliriz. Örneğin dünyanın en yaşlı nüfusuna sahip Japonya’da yaşlılara yardım edecek robotlar için 10 milyon dolarlık yıllık bütçe ayrıldı. Toyota’nın amacı yaşlıları taşıyan araçlar üretmek. Panasonic ise 24 parmağı olan, bulaşık ve saç yıkayabilen bir robot geliştirdi. Günümüzde yalnız kalan yaşlıların en yakın arkadaşı televizyonları çünkü satın alma bedeli düşük. Gelecekte robotlar alınabilir seviyelere gelecek ama kaç sene daha beklememiz gerektiğini şimdilik bilemiyoruz.

Android işletim sistemli ve 7 inç ekranlı tabletler artık çok ucuz durumda. Android işletim sisteminin ücretsiz sunulması, düşük olan donanım gereksinimleri ve maliyetler, artan rekabetten ötürü çoktan 100 dolar altına indiler. Ancak genelde oyunlar, internette gezinti ve video izlemek için kullanılıyorlar. Akıllı binalarda kullanılacak şekilde optimize edilmiş ve özel yazılımlar yüklenmiş tabletler sayesinde Wi-Fi bağlantısı kurduktan sonra akıllı biçimde evi kontrol edebiliyor, apartmandaki diğer dairelerle görüntülü sohbet yapabiliyor, alarm sistemini kontrol edebiliyor, tek tuşla elektrik, su ve gazı kesip açabiliyor, kata asansör çağırabiliyor, biz yokken bırakılan sesli ve görüntülü mesajları görebiliyor, güvenlik kameralarından görüntü alabiliyoruz. Alarm sistemleri sadece hırsızlara karşı kontrol gerçekleştirmiyor. Dahili duman, gaz, su baskını alıcıları acil durumlarda ev sahibini bilgilendirebiliyor. Binalardaki akıllı sistemler her zaman Wi-Fi ile bağlantı kurmuyor. Bilgisayarlarda da gördüğümüz LAN ağ bağlantısı çok daha kararlı ve güvenli. Elbette buna ait kabloların inşaat sırasında döşenmiş olmasında fayda var. Powerline olarak bilinen elektrik şebekesi üzerinden veri aktarımı yapan ağ adaptörleri de kullanılıyor. Bunların getirisi daha eski binalarda kablo çekmeden mevcut elektrik şebekesini yani prizleri

kullanarak ağ kurabilmek.Sonradan kolayca eklenebilen en basit çözümlerden biri Philips imzalı Hue aydınlatma seti. Teknik detaylara bakınca bu setin ZigBee adındaki IEEE 802.15 standardıyla uyumlu protokolü kullandığını görebiliriz. 10-100 metre mesafeyle sınırlı olan bu kablosuz bağlantı sistemi güvenlik için 128-bit şifreleme kullanıyor ve aktarılan veri miktarı çok düşük olduğundan lamba kontrolü için ideal hale geliyor. Bluetooth ya da Wi-Fi ile bağlantı kuran sistemlere kıyasla daha ekonomik bir çözüm. Bunu esas alan Philips Hue setini alırsanız renkli LED’ler içeren Hue ampulleri kablosuz modül üzerinden kontrol edebilirsiniz. Yapmanız gereken akıllı telefonunuza ilgili yazılımı kurmak, parlaklık ve renk değerlerini düzenlemek. Akıllı ev konusunda akla gelen bir diğer popüler ürünse Nest termostat. Google’ın sene başında 3.2

milyar dolar ödemeyle satın aldığı Nest Labs ev otomasyon firması tarafından geliştirilen akıllı ev termostatları ve duman alıcıları önemli konuma sahip ve ABD’de iyi biçimde tanınıyor. Eski Apple mühendislerinin 2010’da kurduğu firmanın termostatı klimalı evler için ideal bir kontrolcü ve Linux bazlı özel bir yazılım içermekte. Tekerleği döndürüp tıklayan kullanıcı menülerde gezip ayarlama yapabiliyor, ısıtma ya da soğutma sisteminin enerji geçmişini görebiliyor, programlama yapabiliyor. Wi-Fi ile internete bağlanabilen cihaz, firmadan gelen yazılım güncellemelerini indirip kendini terfi edebiliyor. Şimdilik sadece ABD, Kanada ve İngiltere ile uyumlu. Bunlara ek olarak otellerdeki kartlı sistemlere benzer ama NFC ya da Bluetooth doğrulamasıyla çalışan kapı kilitlerini de görmekteyiz. Bazı örneklerse kullanıcının parmak izini taradıktan sonra kapıyı açabiliyor.

AB’NIN ENERJI GENELGESI

KONFOR YANINDAENERJI TASARRUFU

BINALARA UYUM SAĞLAMIŞ CIHAZLAR

“KULLANICILARIN BIR KISMI AKILLI ÇÖZÜMLERIN KURULUM VE KULLANIMININ

ZOR OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR.”

Page 38: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU 38

Lüks ve konfor adına yaşadığımız ve çalıştığımız ortamları akıllı hale getirebiliriz ama yönetimlerin de bu akıma ayak uydurmasıyla toplum açısından çok daha ciddi kazanımlar elde edilebilir. Yüksek verimlilik ve çevre hassasiyetiyle ilgili başarının sırlarından biri bu olsa gerek.

Binaların nasıl akıllı olabileceğine ve uygulanan çözümlere değindikten sonra daha geniş ölçekte baktığımızda akıllı şehirleri

ve belediyeciliği göz önüne almamız gerekiyor. Küçük ölçekte devreye alınan akıllı çözümler bireylere ve ailelere katkı sağlıyor, yaşamlarını iyileştirip enerji tüketimlerini azaltabiliyor ama geniş ölçekte uygulanabilecek farklı uygulamalar da var. Değişen yaşam koşullarına paralel olarak farklı çözümlerin geliştirilmesi gerekiyor. Örneğin global ısınma ve iklim değişimleri, göçler sonucu gerçekleşen nüfus değişimleri şehirlerin geleceğine yön veriyor. Yaşam kalitesinin artmasına yönelik beklentiler sürmekte ve bir yandan da daha yeşil bir yaşam, çevre dostu anlayış etkisini hissettiriyor. Teknolojilerin yaşama geçirilmesi sayesinde sürdürülebilir çevre kavramına yaklaşıyoruz. Ekonomik ilerlemelerin aralıksız sürebilmesi, soluduğumuz havanın temiz kalması, su kaynaklarının kirlenmesinin engellenebilmesi için daha akıllı sistemlere ve alıcılara ihtiyacımız var. Nüfus arttıkça ve akıllı cihazların kullanımı yaygınlaştıkça şehirlerdeki elektrik şebekelerine binen yük sürekli artıyor. Binalar ve cihazların akıllı biçimde kontrol edilmesiyle şebeke

yükü azaltılabilir. Kablosuz bağlantı destekli cihazların yükselişi sonrasında GSM ağlarının daha iyi optimize edilmesi kaçınılmaz oluyor.Topluma yönelik bir diğer önemli konuysa güvenlik. Çeşitli güvenlik kameralarının işlek yerlere yerleştirilmesi ve takiplerin gerçekleşmesi kaçınılmaz. Özellikle ABD’de terörle ilgili hassas adımlardan ötürü kameraların sayısı arttırıldı. Yüz algılama sistemlerinin de devreye girmesiyle şüpheli ve aranan kişilerin taraması gündeme geldi. Birleşik Krallık’taysa bu şekilde güncellemeden geçen ilk şehir Glasgow. Ülkenin ilk akıllı şehri olma yönünde ilerleyen Glasgow’a 24 milyon sterlin bütçe ayrıldı. Güvenlik kameraları ve yüz tanıma sistemleri yerleştirilecek olan şehirde enerji ve sağlıkla ilgili çözülmesi gereken sorunlar da var. Bu kameralar aynı zamanda şehrin trafik yönetim merkezine de bağlı olacak ve kazalar daha hızlı biçimde tespit edilebilecek. Sistemin suç oranını ne şekilde düşüreceği bilinmiyor. Halkın bu sistemden ne derece memnun olduğunu bilemiyoruz ama görünüşe bakılırsa son sözü söyleyen yöneticiler olacak. 2025 yılına kadar dünya genelinde en azından 88 akıllı şehir olması bekleniyor. Bunlar Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarına yayılacak.

Şu aşamada sayı çoktan yirmiyi aştı ve ilerleme sürüyor. Değerlendirmelere göre öncü beşli San Francisco, Los Angeles, Boston, Chicago ve New York. Yüz sene öncesinde toplumun yüzde yirmisi şehirliydi. 2010’da ilk kez şehir nüfusları köy nüfuslarını geride bıraktı. Sonuç olarak şehirlerin gerekli adımları atma konusunda geç kalmaması şart.

SAN FRANCISCO ÖRNEĞIKuzey Amerika kıtasında en yaşanası yerlerden biri olarak gösterilen San Francisco son yirmi sene içinde ciddi biçimde gelişti. Karbon atıklarını azaltmak adına ciddi çalışmalar yürüten şehir başarılı sonuçlar elde etti ve şehre güç veren yeniden kullanılabilir enerji oranı yüzde 41 oranına çıkarıldı. Güneş gören bölgelere panellerin, rüzgarlı alanlara türbinlerin yerleştirilmesi sağlandı. Son nesil elektrikli araçların şarj edilebilmesine imkan veren altyapı hızla kullanıma girdi ve 110 tane halka açık şarj istasyonu oluşturuldu. Nüfus başına şarj istasyonu sayısı dünyadaki tüm şehirleri geride bırakıyor. Aynı zamanda toplu taşıma iyileştirildi, tren ve otobüs kullanımı arttırıldı. Bisiklet ile ve yaya olarak dolaşanlara yol gösterici uygulamalar hazırlandı. Çöp sistemine entegre edilen geri dönüştürme sistemi sürekli ilerleme gösteriyor. 2020 yılında toplam sıfır

Akıllı Belediyecilik

“San Francisco’ya güç veren enerjinin yüzde 41’i yeniden kullanılabilir

kaynaklardan elde ediliyor.”

Page 39: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU39

Akıllı devlet olarak adlandırabileceğimiz e-devlet kavramı senelerden beri kullanımda. Devletin ve vatandaşların karşılıklı olarak yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve hizmetleri kesintisiz ve ücretsiz olarak elektronik ortamda gerçekleştirmesine imkan veren bu sistemle birlikte e-yurttaş ve e-hükümet tanımlamaları da hayatımıza girdi. Verim artışı, zamandan ve maliyetten tasarruf, azalan bürokrasi gibi getirileri olan bu sistemi beğenmemek imkansız. 2000’den önce akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, işletmeler ve kamu kuruluşları ortaklaşa çalışıp stratejiler belirledikten sonra 2000-2002 arasında planlama yapıldı ve 2008 yılında turkiye.gov.tr adresinden hizmete girdi ama elbette online yolla

sunulan hizmetler bu siteyle sınırlı değil. Kimlik sorgulama, MEB, IETT, SSK, Meteoroloji, Telekom, İSKİ, TCMB gibi büyük kurumların da işlem yapılabilen faydalı siteleri bulunuyor. Elbette kurumlar ya da online bankacılık siteleriyle en büyük çekince güvenlik. Hacker saldırılarının iyice yaygınlaştığı son yıllarda bu sitelerde saklanan çok değerli bilgilerin ele geçirilmesi riski var. Her ne kadar adı geçen sitelerde güvenlik önlemleri alınıyor olsa da varlığı bile bilinmeyen açıkları önceden tespit edebilen saldırganlar bunlardan faydalanıp verileri kendi sistemlerine indirebiliyor ve hatta online ortamlarda satabiliyor. Gelişmiş giriş-çıkış kontrollerine ek olarak saklanan verinin güçlü biçimde şifrelenmesi de gerekiyor. Hele ki e-devlet siteleri gibi

milyonlarca e-yurttaşa ait bilgilerin saklandığı ortamlardaki veri boyutu inanılmaz seviyelerde. Şirketler için de benzer durum geçerli. Verileri toplamak için hazırlanan formlar işin en kolay kısmı olsa gerek. Buna ek olarak bir yandan da seneler boyunca klasörler dolusu dosya saklamış olan kurumları göz önüne getirebilirsiniz. Verilerin dijital ortama geçirilmesi için taranması ve OCR uygulanması ya da elle elektronik forma dönüştürülmesi zahmetli bir işlem ama sistematik bir yapı şart. Aksi halde elimizdeki veriden değer elde edemeyiz ve birikimler boşa gider. Sürekli veri girişinin olduğu sosyal ağ siteleri içinde veri depolama ve organizasyonu önemli seviyede. Son yıllarda online ortamda paylaşılan ve depolanan veri hacminde ciddi bir artış

söz konusu. Bunların bazıları önem içermeyen çöp bilgiler. İşte burada da önem kriterlerine göre analiz edilmeleri gerekiyor. Twitter üzerinden sürekli paylaşılan milyonlarca mesajın yüzde kaçı önemli ve bunları nasıl tespit edebiliriz? Büyük Veri denen oluşum anlamlı bilgileri içeriyor ve bundan faydalanmasını bilenler kazanç elde ediyor. Örneğin gezdiğiniz siteleri ve arama yaptığınız anahtar kelimeleri analiz eden Google sizin ilginizi çekecek reklamları gösteriyor. Böylece tıklama olasılığınız yükseliyor ve reklamdan pay alan Google daha fazla kazanç elde edebiliyor. Rekabet halinde olan büyük kurumların bu teknikleri göz ardı etmesi imkansız. Aksi halde rakipleriyle olan yarışta geriye düşmeleri an meselesi.

Mobil yaşamın hayatımızı iyice kontrol almasından sonra çoğumuz akıllı telefon, tablet ve dizüstü bilgisayar gibi mobil cihazlara adapte olduk ve bulut sistemlerin de yardımıyla verileri eşleştirmeye başladık. Kimi zaman bu aletler ya da internet erişimi olmadığında paniğe kapılıp ne yapacağımızı bilemiyoruz. Çalışma ortamlarına gittiğimiz anlarda yeni bir sorun karşımıza çıkıyor. İşletmelere özel alınmış bilgisayarlarda aynı izinlere sahip değiliz ve şahsi cihazlarımızı kullanmaya devam ediyoruz. Bu durumda çakışmalar doğabiliyor. Bazı firmalar son zamanlarda çalışanlarının kendi cihazlarını getirip iş yaparken kullanmalarına izin veriyorlar. BYOD adı verilen kendi cihazını getir akımının avantajları özellikle akıllı telefonla iletişimde kendini gösteriyor. IBM araştırmasına göre kendi cihazlarını kullananların işyerindeki verimi ve tatmini artıyor. Elbette firmalar açısından en önemli avantaj düşen masraflar. Daha da ilginci kişisel cihazlar çoğu durumda firmalardaki uzun vadeli cihazlardan çok daha yeni model. Diğer yandan en ciddi dezavantajsa veri güvenliği. Şirket bilgileri bu cihazlarla dışarı çıktığından kaybolma ve hırsızlık durumunda büyük sıkıntılar doğabiliyor. İşen ayrılanlar da bazı verileri yanında götürebiliyor. Diğer sorunsa kısa süre önce söz ettiğimiz hack edilme meselesi. Analize göre BYOD uygulanan firmalarda çalışanların sadece yüzde 20’si buna yönelik bir sözleşmeyi imzalıyor. Dünya genelinde BYOD’nin en popüler olduğu bölge yüzde 80 kabul oranıyla Orta Doğu. Ciddi ilerleme gösteren yerlerse Brezilya, Rusya, Hindistan, BAE ve Malezya.

EN BAŞTA AKILLI DEVLET

GÜVENLIKLE ILGILI ÇOK YÖNLÜ SIKINTILAR

çöp hedefi bulunmakta. Şehrin şu andaki çöp dönüştürme kapasitesi yüzde 80. Uygun fiyatlı yerleşim, daha iyi eğitim ile ilgili süregelen çalışmalar da var. Israrcı biçimde yol haritasına bağlı kalan ve sabırla ilerleyen San Francisco’nun yerel firmalarla ilgili yürüttüğü çalışmalar da dikkat çekiyor. Bölgede mezun olanlara sağlanan iş desteği, halkın isteklerine kulak veren yönetim, üniversitelerle işbirliği önemli noktalardan bazıları. Diğer şehirlerin bu doğrultuda örnek şehir olarak gördüğünü söylemeliyiz.Elbette yönetimlere ait internet siteleri aktif durumda ve 2004 yılında yürürlüğe giren 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu değişikliklere imkan verdi. Tersine, yönetim organlarında çalışanların bilgi edinmesine imkan veren veri bankalarının iyileştirilmesi sürüyor. Mevzuatların takip edilebilmesi, basılı kağıtlara işlenmiş içeriklerin elektronik havuzlarda toplanması son derece önemli bir mesele. Hızlı ve kolay doküman paylaşımı, verilerin yedeklenebilmesi için elektronik ortam büyük avantaj. Ayrıca tek bir oturum açma sisteminin uyumluluk göstermesi de işlemleri kolaylaştırıyor. Vatandaşların belediyelerine günün her anında bulundukları yerden ulaşabilmelerine, başvuru, bildiri, takip, sorgulama ya da yerine göre ödeme yapabilmelerine imkan veren çözümlerin hızlı biçimde her alanda kullanılmasını bekliyoruz. Bunlara ek olarak vatandaşların hızlı biçimde bilgilendirilebilmesi için internet sitesi, SMS, e-posta gibi yöntemlerin etkin biçimde kullanılması şart. Ödeme sistemleriyle ilgili akıllı çözümler de oldukça popüler. Online tahsilat servisleri sayesinde su, elektrik, doğalgaz ve vergi gibi borçlar anlaşmalı bankalar üzerinden (atm, şube, online şube) ödenebildiği gibi son yıllarda akıllı sayaçlar da ön plana çıkmaya başladı. Abonelere ait uzaktan okumalı sayaçlardan elde edilen veriler online olarak merkezi sisteme aktarılabiliyor. Böylece okuma faaliyetleri için harcanan maliyetler düşüyor.

Page 40: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU 40

Milyarlarca insan hareket halinde ve akıllı sistemler devreye girdikçe ulaşımla ilgili sorunlar azalıyor, trafik kazaları oluşmadan engellenebiliyor, eskiden boşa harcanan zamanlar etkin biçimde değerlendirilebilir hale geliyor. Son nesil konum belirleme ve navigasyon sistemleri artık vazgeçilmez durumda.

Şehirlerin nüfusu hızla artarken araç sayısı yerinde saymıyor ve trafikle ilgili sorunlar

gündemden düşmüyor. Toplu ya da bireysel taşıma alanında araçların, yaya ulaşımı sırasında bizlerin elde edebileceği belirli kazanımlar var. Verim arttıran, tasarruf sağlayan yeni nesil çözümler kademeli olarak kullanıma giriyor. Akıllı şehirlerden ve binalardan söz ettikten sonra bunları birbirine bağlayacak olan akıllı ağları devre dışı bırakamayız. Akıllı sistemlerin daha başarılı sonuçlar verebilmesi için sürekli bağlantı şart. Endüstriyel otomasyon sistemlerini de kapsama alanına almalıyız çünkü işletmelerin büyük kısmı artık otomatik ve akıllı ekipmanlar kullanıyor. Bu tür hayatımıza yön veren ve bizlere yardımcı olan ekipmanların kablolu ya da kablosuz olarak gerçekleştirdiği bağlantı ve iletişime M2M teknolojisi adı veriliyor. IPv4’ün yetersizliğiyle ilgili gündemde olan haberlerden de anlayabileceğiniz üzere internete bağlanan cihaz sayısı katlanarak arttığı için IPv6 geçişi kaçınılmaz hale geldi. M2M sistemlerine dahil olan alıcılar ve uygulamalar

sayesinde işletmeler ciddi kazanımlar elde edebiliyor. Örneğin büyük bir depoda hangi üründen kaç adet kaldığı otomatik olarak tespit edilebiliyor ve bitmek üzere olan ürünler zamanında sipariş edilebiliyor. Benzer biçimde bakım zamanı gelen makineler otomatik olarak listelenebiliyor.Ulaşım denince akla gelen ilk konu toplu taşıma ve toplu taşıma açısından en akıllı çözüm ödeme sistemleri. Senelerden beri akbil kullanan vatandaşlar sonrasında beliren temassız ve kredi kartı gibi az yer kaplayan akıllı kartlara geçiş yaptılar. Belirli miktarda yükleme yaptıktan sonra farklı tip toplu taşıma araçlarını tek bir kartla kullanmak, indirimler almak son derece kolay ve faydalı. Önceki nesil akbilde Dallas Semiconductor Corp. tarafından geliştirilmiş 1-Wire teknolojisi kullanılıyordu. iButton olarak da bilinen ve çelik dairesel gövdesiyle saat pillerini andıran akbilleri senelerce kullandıktan sonra 2009’da tanıtılan İstanbulkart’a geçiş başladı. Bu yeni sistemde yer alan RFID kablosuz iletişim sistemi sayesinde 8 cm mesafeden bile bağlantı kurulabiliyor. Radyo frekansını esas alan RFID teknolojisi kırk senelik

geçmişe sahip ve düşük güç tüketimiyle beğeni kazanıyor. Pasif kartların batarya içermesi gerekmiyor ve üretim maliyeti düşük. Mağazalarda giysilere fiyat bilgisi bu şekilde eklenebiliyor ve barkod gibi doğrudan okuyucuya tutmak gerekmiyor. Benzer bir teknoloji çok daha yeni olan NFC. Yakın Mesafe İletişimi adı verilen bu teknolojiyi daha sık duymamızın nedeni yeni nesil akıllı telefonlardaki NFC alıcıları. Bu sistemde de ucuz tip güç gerektirmeyen etiketlere yakın durunca bilgi akışı gerçekleşiyor. Örneğin kartvizitiniz yerine NFC rozetinize yaklaşan bir kullanıcı kontak bilgilerinizi kısa sürede alabilir.

NFC ÖDEME SISTEMLERI NFC’nin son zamanlarda popüler olmasının nedeni ödeme işlemlerinin banka kartlarından akıllı telefonlardaki kablosuz çözümlere aktarılıyor olması. Bu sayede yanınıza sadece akıllı telefonunuzu alarak cüzdan taşımadan günlük işlemlerinizi yapabilirsiniz. NFC’nin RFID’den daha gelişmiş olmasının nedeni iki yönlü operasyon. Telefonunuzdaki NFC okuyucu aynı zamanda karşıdaki alıcıya veri gönderebilir ve böylece

e-cüzdan uygulamanıza eklenmiş olan kredi kartı bilgilerinizi ödeme noktasına iletebilir. Böylece kart taşımadan ve POS cihazından geçirmeden ödeme aşamasına gelebilir ve PIN girerek işlemi bitirebilirsiniz. Elbette bunun için ödeme noktalarına NFC destekli alıcı ve sistemlerin eklenmesi gerekiyor. İstanbulkart örneğinde olduğu gibi donanımlar güncellendikten sonra temassız ödeme önünde engel kalmıyor. Sonuç olarak akıllı ödeme sistemleri sadece toplu taşımada karşımıza çıkmıyor. Sinemalarda ve benzer noktalarda da okuyucu olduktan sonra İstanbulkart’ınızı ya da NFC destekli akıllı telefonunuzu kullanabilirsiniz. Elbette köprü geçişleri, paralı yollar için kullanılan akıllı kartlar da bu şekilde ödeme yapıyor ama bunların bir kısmını kullanabilmek için banka hesabına sahip olmak gerekmiyor. Sadece ön yükleme yapıp ardından bitene kadar kullanabilirsiniz. Akıllı telefonların kullanım oranı arttı ama şu aşamada NFC içeren cihaz oranı yüksek değil. Örneğin Apple hala iPhone serisine NFC desteği eklemedi ama iPhone 6 ile birlikte ilk kez gerçek olacak.

Akıllı Ulaşım

Page 41: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU41

AB Ordusu tarafından geliştirilen ve sonradan halka açık kullanıma sunulan GPS uydu navigasyon sistemi son derece popüler. Önceleri araçlara özel GPS alıcıları almamız gerekiyordu ama akıllı telefonlara uyacak derecede ufak alıcıların geliştirilmesi, güç tüketiminin ciddi oranda düşürülmesiyle neredeyse tüm akıllı telefonlar GPS destekler hale geldi. A-GPS ise internet desteğini de alarak daha hızlı konum bulma imkanı veren gelişmiş versiyonu. Diğer yandan Rusya’nın hazırladığı rakip seçenek GLONASS da kullanımda. İkisine birden destek veren bir yongaya sahip akıllı telefon ya da tablet kullanıyorsanız konum bulma süresi azalabiliyor ve daha hassas sonuçlar alınabiliyor. GPS alıcısı içeren bir cihazla yol tarifi almak, trafik durumunu görüp seçim

yapabilmek büyük kolaylık. Diğer yandan daha gelişmiş GPS alıcılarının giderek artan sayıda ekipmana eklendiğini görüyoruz. Özellikle şirketler açısından son derece faydalı olan ve GPS ile GSM ağlarını bir arada kullanan araç takip sistemleri epey ilgi görmekte. Çalışanların konumunu görme, rotasını izleme imkanı veren bu çözümler aynı zamanda hırsızlık sonrasında imdada yetişebiliyor. GPS sistemleri özellikle toplu taşıma araçları için olmazsa olmazlardan biri. Otobüsün hangi

durakta olduğunu anlayan sistem bir sonraki durağı anons edebiliyor ve yolcuları bilgilendiriyor. Aynı zamanda durakta bekleyenlerin hangi otobüsün kaç dakika sonra geleceğini görebiliyor. Daha gelişmiş uygulamalar da var. Trafik ışıklarının yol ve yaya durumuna göre optimize edilmesini sağlayan kameralı görüntüleme sistemleri aynı zamanda kırmızı ışıkta geçme, yanlış yöne dönme, aşırı hız gibi kural dışı durumları tespit edip görüntü alabiliyor. Radar sistemleri gibi işleyen alıcılar

plakaları otomatik olarak okuyabiliyor. Ödemeli park yerlerine çekip ödemeden uzaklaşanların görüntüleri çekilebiliyor. Ankara’da uygulanan Kent Güvenlik Yönetim Sistemi araç plakalarını okuyabiliyor. Bunlara ek olarak sürücüleri bilgilendiren akıllı çözümler de aktif durumda. Trafik akışına ve köprü yoğunluğuna göre güncellenen bilgi ekranlarını sıklıkla görüyoruz. Bu sistemler acil durumlarda kullanıcıları başka çıkışlara yönlendirebiliyor. Hava durumunu sürekli olarak analiz eden alıcı sistemlerse yağış, sisten ötürü görüş mesafesi gibi kritik bilgileri tespit edip sürücüleri uyarabiliyor. Otomatik uyarı sistemleri de sürücülere ulaşmak için yol kenarlarındaki ekranları ve ışıkları esas alıyor. Bazı şehirlerde köprülere

eklenmiş olan alıcılar buzlanma olayı gerçekleştiğinde tespit ederek sürücüleri uyarabiliyor ve önlemlerin alınmasına imkan veriyor. Park yardımı için geliştirilmiş akıllı sistemler de sürücüler açısından son derece faydalı. Özellikle katlı otoparklara girmeden önce boş yer olup olmadığını, en yakın hangi hatta ve bölümde olduğunu görebilmek zaman tasarrufu sağlıyor. Park konusuna değinmişken araç tamponlarına yerleştirilmiş olan mesafe alıcılarının artık çok ucuzladığını ve hatta arka görüş kameraların ön konsola eklendiğini söylememize gerek yok. Parklardaki kameralı güvenlik sistemleriyse bu tür ortamlarda yaşanabilecek istenmeyen olayların azalmasını sağlıyor ve olası bir durumda kimlik tespitini kolaylaştırıyor.

Günümüz koşullarında gelinen noktada şehirler arası ya da şehir içi otobüslerde dahili Wi-Fi ağı ve internet bağlantısı görmek şaşırtıcı olmaktan çıktı. Aslında bu sistemler son derece basit biçimde araçtaki 3G erişimini Wi-Fi router ile iç ortama iletiyor yani sıkıntı yok ve servisin sunulması, masraflarıyla ilgili anlaşmalar olduktan sonra mesele kalmıyor. Benzer biçimde otobüs, tren, tramvay vb duraklarında da Wi-Fi ağlar görmek şaşırtıcı değil. Artık bu aşamada yeni nesil araçların fabrikadan çıkarken standart olarak akıllı donanımlar içerecek biçimde sunulmalarını bekliyoruz. Elektrikli motorlar içeren ya da hibrit tip araçların yavaş yavaş çoğalması çevre kirliliğini düşürmeye başladı. Bu tür araçlar daha pahalı olsa da benzin için ödeme yapmamanın keyfi bambaşka. Otomatik sürüş sistemleri senelerden beri var ve temelde sürücünün ayağını gaz pedalından çekmesine izin veriyor, frene basılınca otomatik olarak devre dışı kalıyor. Bu tür çözümler genelde uzun yollar için ideal. Daha sonraki adımdaysa araç önüne yerleştirilen özel alıcılarla araç, yolcu, engel tespitine imkan verildi ve böylece aracın hızını otomatik olarak ayarlamasına imkan verildi. Genelde öne gizli tek bir radar içeren

bu sistemler çarpışma olasılığında sürücüyü uyarıyor ve fren desteği veriyor. Çok alıcılı sistemlerdeyse bunlara ek olarak GPS de var. Normal bir sistem önceki aracın yavaşladığını algılayıp hızınızı kesebilir. GPS desteği de olan bir sistemse öndeki aracın konumunu kestirip otoban çıkışına geldiğini anlayabilir, ardından kamera ile analiz edip sinyal yakıp yakmadığına baktıktan sonra böyle bir durum varsa yolunuzun açılacağını anlayıp aracınızın hızını kesmeden devam edebilir. Bu akıllı sistemler gerçekten de iş görüyor ama hedeflenen evrensel bir düzenek

çünkü farklı marka ve model araçlar ortak bir sisteme sadık kalacak biçimde hız, konum, yön gibi bilgileri paylaşabilirse trafikteki araçlar işbirliği içinde sorunsuz olarak hareket

edebiliyor olacak. Tüm bunlara ek olarak araçlar dışında yolların da alıcılarla desteklenmesi ve sisteme ortak olması gerekiyor. İnternet devi Google ise daha fazlasını istiyor. Firmanın sürücüsüz araç çalışmaları senelerden beri sürmekte. Google’ın sürücüsüz akıllı araçları şimdiye kadar 1 milyon kilometre kazasız yol kat etti. Bu tür prototip araçlar sürüş için ideal olan ortamlarda sorunsuz olarak gidebiliyorlar ama gerçek yaşam senaryolarıyla başa çıkabileceklerini ispatlamış değiller.

Yoğun yağış ya da karlı havada test edilmiş değiller. Ayrıca kapalı ya da çok katlı garajlarda nasıl sonuç verecekleri bilinmiyor. Haritalara göre yol alan ve haritada olmasa bile dur işaretine göre durabilen bu sürücüsüz araçlar aniden beliren bir yol değişikliğine karşı beklenen tepkiyi veremeyebilir. Alıcı sistemin bir diğer eksiği önüne gelen nesnelerin cinsini bilememesi. Örneğin bir

kaya parçası ya da benzer boyuttaki bir karton parçasının arasındaki farkı bilemiyor. Trafik ışıklarının rengini tespit edebilen kamera, ışık arkasından direkt güneş parlıyorsa rengi çözemiyor. Kanalizasyon kapağı açık bırakılmışsa sadece uyarı işareti varsa anlayabiliyor. Google’ın sürücüsüz araçla ilgili geliştirme çalışmalarına devam etmesinin sebebi bu ve diğer örnekler olsa

gerek. Toyota Prius üzerinde başlayan ilk denemelerden sonra tamamen Google üretimi araca geçilecek. Araca eklenen radar sisteminin maliyeti şimdilik 70 bin dolar civarında. Tepedeki lazer ise ortamın üç boyutlu haritasını çıkarabiliyor. Şimdilik yola çıkış için bir tarih belirli değil ve zaten araç hazır olsa bile yerel yönetimlerden izin alınması gerekecek.

GPS ILE KONUM BELIRLEME

ARAÇ IÇI SISTEMLER

“GOOGLE’IN SÜRÜCÜSÜZ AKILLI ARAÇLARI ŞIMDIYE KADAR 1 MILYON

KILOMETRE KAZASIZ YOL KAT ETTI.”

“Bazı şehirlerde köprülere eklenmiş olan alıcılar buzlanma olayı gerçekleştiğinde tespit ederek

sürücüleri uyarabiliyor.”

Page 42: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU 42

Ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük eğitim projelerinden biri olan Fatih Projesi örneğinde görüldüğü gibi tam kapsamlı bir yenilenme ve çağın gereksinimlerine ayak uyduracak bir sisteme geçiş şart.

21. yüzyılda doğmuş olan çocuklar, önceki nesillere kıyasla çok daha farklı bir ortamda büyüyorlar. Daha okula gitmeden önce bile

tabletleri karşılarına alıp çizimler yapabiliyor ve oyunlar oynayabiliyorlar. Her yaştan öğrenciye eğitim konusunda destek sağlama kapasitesi olan tabletler ve veri girdisini kolaylaştıran dizüstü bilgisayarların birleşimini ifade eden ikisi bir arada hibrit bilgisayarlar da görmekteyiz. Sonuç olarak akıllı telefonları da hesaba katarsak bilgiye her an her yerden kablosuz olarak erişebilen sistemlerin yardımıyla farklı alanlarda araştırmalar yapmak ve en güncel bilgilere en hızlı biçimde

ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Eskiden ailelerimiz bizlerin eğitimine katkı sağlamak adına ansiklopediler alırlardı. Bunlar çok yer kaplamakla birlikte güncel kalmaları imkansızdı ve taşımak hayli zordu. Artık ödevleri e-posta ile göndermek, notları özel bir siteye girip öğrenmek, dil öğrenirken videolar izleyip sesli alıştırmalar yapmak mümkün. Yeni nesil cihazlardaki hassas dokunmatik ekranlar el yazısını tanıyabiliyor, çizimlere izin veriyor, sesli komutlar cihaz tarafından cevaplanabiliyor. Bu tür cihazların yanında sınıflarda yer alan tahtalar da akıllandı. Tepegöz olarak adlandırılan eski nesil basit projektörlerin yerini çok daha gelişmiş

modeller aldı. Büyük bir tablet kıvamındaki akıllı tahtalar aslında birer bilgisayar.Öğrencilerin oturup zaman geçirdikleri sıralar bile akıllı hale geldiler. Microsoft’un daha önceleri fuarlar sırasında sergilediği akıllı masalar ana okullarında bile kullanılmaya başlandı. Hayvanların resimlerini gören çocuklar parmak dokunuşlarıyla adlarını eşleştirebiliyor. Sağlam bir cam kaplama içeren ve yatay duran dokunmatik ekranlar istenen amaca göre hizmet verebiliyor. Bu noktada en önemli gereksinim cihazlardan en iyi performansı elde etmemize imkan veren doğru eğitim uygulamaları. Daha önceden

gördüğümüz akımlara benzer biçimde farklı platformlar için geliştirilmiş uygulamalar diğer platformlara adapte edilebiliyor. Günümüzde oyun geliştiricilerin en büyük önceliği geçmişte konsol ve PC ortamında popüler olmuş klasik oyunlarını mobil platforma taşımak. Android ve iOS versiyonlarını gördüğümüz eski oyunlar anıları yeniden canlandırıyor. Benzer biçimde eğitim uygulamaları da dokunmatik ekranlı cihazlara uyum sağlayacak biçimde yeniden kodlanıyor. Dokunmatik ekranlarla elde edilen kullanıcı deneyimi çok daha farklı ve eşsiz. Diğer yandan ne zamandır uygulanmakta olan uzaktan öğrenim sistemleri belirli bir düzene

oturmuş durumda. Uzaktaki eğitim kurumlarının sunduğu online hizmetlerden yararlanmak için özel bir donanıma sahip olmak gerekmiyor. Çoğu sistem standart internet tarayıcılarını kullanıyor ve kimi zaman sadece belirli eklentilerin kurulması ve oturum açılması yetiyor. Sesli ve görüntülü sohbet denildiğinde akla gelen ilk uygulama olan ve Microsoft bünyesine katılan Skype’ın yıllardan beri sayısız kullanıcıya eğitim alanında fayda sağladığı ortada. Üstelik bilgisayar, akıllı telefon ya da tablet fark etmeksizin Skype kullanıcıları kendi arasında ücretsiz olarak iletişim kurabiliyor.

Akıllı Eğitim

Page 43: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

DOSYA KONUSU43

Okullarımızın ve eğitim sistemimizin modernizasyonu kapsamında başlatılmış olan Fatih Projesi ilk aşamada pilot bölgelerde denendi. Altyapısını Türk Telekom’un kurduğu projede binlerce okul çağımızın gerektirdiği internet bağlantısına, öğrenci ve öğretmense seçilen donanıma kavuşacak. Bunun en büyük getirisi Türkiye’nin herhangi bir ilinde yer alan okuldaki eğitim seviyesi ve içeriğinin aynı seviyeye ulaşacak olması. Aynı zamanda evlerinde internet erişimi olmayan öğrenciler dünyanın bilgisine kolay biçimde ulaşabilir olacaklar. Bazı aileler tabletlerin okuma ve yazma açısından dezavantaj olabileceğini düşünebilir. Aslında modernizasyon işleminin ilk ayağı sınıflara eklenen akıllı tahtalar. Tabletler ise sadece beşinci sınıftan sonra dağıtılıyor olacak. Kademeli olarak gerçekleşecek olan değişim sonrasında tüm Türkiye genelindeki milyonlarca öğrenci bu yenilikten faydalanacak. Proje kapsamında her okula en az birer fotokopi makinesi de sağlanacak. Projeye A3 ve A4 boyutlu çıktı alabilen yazıcılar da dahil. Donanımlarla ilgili bu yeniliklerin anlamlı olabilmesi için müfredatın e-içerik olarak

oluşturulması yönünde çalışmalar da yapılıyor. E-kitap halini alacak ders bilgileri öğrencilerin çevrimdışı erişim kurabileceği biçimde depolanıyor olacak. Böylece tabletlerini alıp evlerine gittiklerinde ders çalışabilecekler. Öğretmenlerin yeni nesil ekipmanlara adapte olabilmesi için eğitimler verilecek. Elbette çok sayıda kullanıcıya ulaşacak bu tür yüksek masraflı projelerde, pilot bölgelere yönelik denemelerin yapılması ve başarı oranının analiz edilmesi şart. Bununla birlikte eğitim okullarla sınırlı değil.

Sürekli yanımızda taşıdığımız akıllı telefonlara yükleyebileceğimiz özel yazılımlarla eğitime her yerde devam edebilir ve bilgi akışını sürdürebiliriz. Son zamanlarda akıllı aksesuarların sayısı artıyor. Akıllı saatler, bileklikler, gözlükler, giysiler ve diğer araçlar çoğu durumda akıllı telefonlar ya da tabletlere Bluetooth üzerinden

bağlanan birer aksesuar. Indiegogo ve Kickstarter gibi proje sergileme ve destek toplama sitelerinde çok sayıda ilgi çekici fikre rastlayabilmekteyiz. Nesnelerin interneti olarak adlandırabileceğimiz (IoT) kavramı, bilgisayar benzeri gömülü özellikler içeren birbirine bağlı akıllı cihazlar topluluğu şeklinde tanımlayabiliriz.

Çiftlik hayvanlarına eklenen alıcılar, arabalardaki kontrolcüler, kalp hastalarının kullandığı görüntüleme cihazları ve akıllı termostatlar gibi farklı alanlardan çeşitli cihazlar internet bağlantısı kurarak veri alışverişi yapabiliyor. 2020’de 30 milyardan fazla kablosuz internet bağlantısı kuran cihaz olacak. 2025’de bu cihazlar hayatımızı ciddi biçimde yönlendirmeye

başlayacak. Örneğin Adidas miCoach akıllı futbol topunun oyun performansını ne derece detaylı analiz edebildiğini gördük. Bu yolla toplanan detaylı veriler futbolcuların tekniklerini analiz etme imkanı veriyor. İlgi çekici yeni nesil akıllı ürünlerden biri kullanıcıyı içecekler konusunda bilgilendiren ve hatta eğiten Vessyl adlı akıllı bardak. Özelliği, içine konan sıvıyı analiz edip

ne olduğunu ve içerdiği kaloriyi ekranında gösteriyor. Aynı zamanda uygulamasını kurunca içtiklerinizin detaylı kaydını tutabiliyor. Yedi yılda geliştirilmiş olup binlerce içeceği algılayabilen Vessly, özel bir alıcıya sahip mini laboratuvara olsa da evde hazırladığınız bir kokteyli bile tespit edebiliyor.

Yaşamın her anında bizlere kolaylık sağlayan cihazlar kullanmak istiyoruz. Bu kapsama giysiler de dahil. Peki giysiler ne şekilde akıllandılar? Terlemeyi önleyen, vücut ısısını düzenleyen giysilere yabancı değiliz. Çocukların en beğendiği ayakkabıların başında LED aydınlatma içerenler geliyor ama bu saydıklarımız pek de akıllı sayılmaz. Yeni geliştirilen

Lechal adlı akıllı ayakkabı sizi gitmek istediğiniz yere yönlendiriyor. GPS navigasyon sisteminizden güç alan ve bilgilere ulaşan çözüm Bluetooth ile Google Maps’e bağlanıyor. Ardından yürüdüğünüz sırada sağa dönmeniz gerekiyorsa sağ ayakkabıya titreşim gönderiyor. Diğer bir özelliğiyse adım sayısını sayıp gidilen mesafeyi ve harcanan kaloriyi ölçmesi. Gerçekten

de çok sayıda mobil cihaz etrafımızı sarmış durumda ve sayıları daha da artacak gibi görünüyor. Şu andaki en ciddi sıkıntılardan biri ufalan cihaz boyutlarından ötürü kapasiteleri azalan bataryaları sık sık şarj etme gereksinimi. Akıllı telefonları, Bluetooth kulaklıkları, akıllı saatleri ve diğer aksesuarları her akşam şarj etmek zorunda kalabiliyoruz. Bu tür

durumlarda kablo karmaşasını azaltan kablosuz şarj teknolojisi yardımcı olabiliyor ama tam anlamıyla çare değil. Bazı firmalarsa şarj edilebilir batarya içeren ve cihazlarınızı şarj edebilen ceketler, pantolonlar geliştirdiler. İlerde esnek güneş panelleri içeren giysiler de görebiliriz. Akıllı giysilerle ilgili en anlamlı kullanım alanıysa sağlık görüntüleme. Giydiğiniz t-shirt’ün kalp

ritminizi takip etmesini ve raporlamasını ister miydiniz? Samsung Galaxy S5 ile nabız ölçer geldi ama anlık kullanım için ideal. Yıllardan beri sporculara özel nabız ölçebilen saatler sunuluyor. Bu yüzden akıllı giysilerin daha fazlasını sunması gerekiyor. Ateş, nefes alma hızı, terleme oranı gibi ölçümler hiç de zor değil ancak şimdilik sadece özel hastalar için öneriliyorlar.

FATIH PROJESI

YAŞAMIN HER ANINDA

“Çok sayıda kullanıcıya

ulaşacak bu tür yüksek masraflı projelerde, pilot bölgelere yönelik

denemelerin yapılması ve başarı

oranının analiz edilmesi şart.”

Page 44: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Robotlar İşleri Ele Geçiriyor

GÜNDEM 44

Gelişen teknoloji ile robot sektörünün güçlenmesi ve endüstriyel üretimde büyük rol alması bir tehlike mi, yoksa bir nimet mi?

Murat Halilbeyoğlu

Teknoloji insanların rahata ermesi ve onların hayatlarını kolaylaştırması için dünyada var olsa da örneğin savunma

sanayisi gibi belli bazı alanlarda insani değerlerin zıt rotasında da emeller taşıyabiliyor. Bu klasik “gücün yanlış ellere geçmesi” mantığı ile oluşan durum son dönemlerde altın çağına giren robot endüstrisi için de söylenebilir.Şu zamanda bile basit ya da kompleks, hayatımızın her alanında bir robot bulunuyor. Mutfak aletleri başta olmak üzere bu yeni çağda otomatik çim biçme makinalarına kadar pek çok alanda robotlar bizim emrimizde. Peki, ama nereye kadar?Özellikle endüstriyel alanda robotların çok önemli işlevleri var. Seri, hızlı ve hatasız üretim sürecinin vazgeçilmezi

olan robotlar artık fabrikaların en büyük ve en önemli çalışanları. Zaten sorunun başlangıcı da bu. Şu an için çoğunlukla tek koldan ibaret olan bu robotlar gelişim süreçleri boyunca daha da ileriye giderek bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz sibernetik organizma haline gelmeye oldukça yakınlar. Hiç yemek yemeyen, maaş istemeyen, sigorta derdi olmayan, uyumayan, dinlenme gibi bir derdi olmayan, şikayet etmeyen robotlar bunların hepsine ihtiyaç duyan insanlara nazaran elbette bir firmanın isteyebileceği yegane çalışandır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki özel sektörün bu üretim sürecini benimsemesi ve robot çalışanlardan olabildiğince çok faydalanması hızla artıyor. Belki şu an için onları kontrol edebilecek mekanizma hala insanlardan oluşuyor ancak o problem

de çözüldükten biz insanlar için geriye ne kalacak?

DOST MUSUN, DÜŞMAN MI?Teknoloji uzmanlarına göre korkulacak bir şey yok. Hatta tam tersine otomasyonun hızla arttığı bu dönemde bizleri umut dolu bir gelecek bekliyor çünkü teknoloji her ne kadar tehditkar gözükse de bizleri gündelik angarya işlerden kurtarıp yeni iş alanları keşfetmemize yardımcı oluyor.Elbette görüşlerin içerisinde yeni nesil robot inovasyonunun daha çok beyaz yakalıların işlerine odaklı olacağı yönü de mevcut. Bu da kalifiye dahi olsa pek çok masrafı olan “insan”ın yerine sabit bir maliyeti olan ve 7/24 çalışabilecek bir robotun geçmesi demek. Bir genel müdürün yerine geçemeyecek olsa da alt tabaka bir işçinin yerine rahatlıkla ileri teknoloji ürünü bir robot geçebilir.

Bir araştırma firmasının anketine göre robotlar ve yapay zeka 2025 yılında özellikle sağlık, ulaşım ve lojistik, müşteri hizmetleri ve ev bakımı alanlarında büyük çoğunluğu oluşturacak.

PEKI BU IYI BIR ŞEY MI?Ankete katılan çoğu teknoloji uzmanına göre evet. Katılımcıların yarısından fazlası robotların ve insanların gelecekte kooperatif olarak çalışabileceğine inanıyor. Mevcut işlerde ağır ve tehlikeli görevleri robotlar üstlenirken genellikle yönetim ve koordinasyon çalışmalarını insanlar yapacak. Bunun yanında az önce de bahsettiğimiz gibi robotların angarya işleri devralıp insana daha çok boş zaman kalmasını sağlaması da yeni iş imkânlarının ortaya çıkmasına yarayacak. Her ne kadar gelecekten bahsediyor olsak

da bu süreç aslında yeni bir şey değil. Teknolojinin iş alanında özellikle ağır sanayide kullanılması ile insan robot ortaklığının oluşması ve bu anlamda yeni iş alanlarının bulunması Endüstri Devrimi’nin başlangıcı ile ortaya çıkmış bir durum. Yani nerden baksanız 200 senedir zaten insan ve teknoloji bu şekilde yaşıyor.Salesforce.com adlı sitenin Araştırma Şefi J.P Rangaswami robotlarla çalışacağımız bir gelecekten umutlu olanlar tarafında. Bu değişim sürecinde oluşan etkilerin ekonomiyi olumsuz yönde etkileyeceğinden şüpheli. Her ne kadar bazı sınıfların işleri yapay zekalara devredilecek olsa da kendisine daha çok vakit ayıracak insanın belli iş alanlarındaki taleplere göre daha yaratıcı ve daha işlevsel robotlar üreteceğini belirtiyor.

Tarihi sürece baktığımızda da teknolojinin iş alanlarını yok etmenin aksine iş alanları yaratan bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Microsoft’un kıdemli araştırmacılarından Jonathan Grudin’e göre teknoloji her zaman için iş alanlarını rahatsız etti ve etmeye de devam edecek ancak bu süreçte birçok yeni iş alanı yaratılacak. “Hiçbir zaman yapılması gereken şeyler konusunda bir sıkıntı çekmedi insanoğlu. Bir ihtiyaç karşılandığında ortaya yeni bir ihtiyaç ortaya çıktı ve bu sefer de o ihtiyaca yönelik iş alanları ve kaynaklar oluşturulma başlandı. Bu ilk insandan beridir bu şekilde sürüyor ve gelecekte de değişmeyecek. Yani insanlar hiçbir zaman ‘Tamam, artık kelimenin tam anlamıyla hiçbir şeye ihtiyacım yok’ diyemeyecek. Dolayısı ile bir sektör tamamen otomasyona geçip insan faktörünü elemine etse bile o boşluktan daha farklı bir sektör

ortaya çıkacak.”Elbette bardağın yarısını boş olan kitlenin de haklı endişeleri mevcut. Hem beyaz hem de mavi yakalıların işlerine göz diken robotlar yüzünden ortaya çıkacak işsizlik sadece ekonomik anlamda bir soruna değil ayrıca sosyal düzenin de bozulmasına yol açacağına yönelik endişe ise içlerinden en büyüğü. Sınırsız büyüme potansiyeline sahip teknoloji dünyasının her yeni nesilde yarattığı cihazlar ve servisler ile oluşturacağı etki bir önceki etkiden çok daha hissedilir olacak. Bu kitleye göre robotlar ve yapay zekanın oluşturduğu tehdit bazı iş alanlarının tamamen yok olması tehlikesine kadar gidiyor. Memurluk gibi iş kollarının kompleks yazılımlar ve % 100 otomasyon ile insan gücüne ihtiyaç duyulmadan devam edebilecek olmasının yarattığı tehlike bugün bizlerin e-Devlet gibi siteleri

kamu kurumlarının binalarına fiziksel olarak uğradığımızdan daha çok ziyaret etmemiz ile anlaşılabilir.Bunun en büyük sonucu ise iş kolları arasında oluşacak devasa uçurumla açıklanıyor. Bugün bir işçinin maliyeti 10 lira iken aynı işi yapacak robotun maliyeti 5 lira ise işveren tercihini robottan yana kullanacaktır. Fakat benzer bir durum genel müdür, CEO gibi pozisyonlar için geçerli değildir. Onlar hâlâ 100 birim almalarına rağmen otomasyonun ele geçiremeyeceği bir alan olduğundan rahatlıkla işlerine devam edebilecekler. Otomasyonun uygulanamayacağı iş alanları ile uygulanabileceği alanları arasında oluşacak bu fiyat farkı da büyük bir dengesizlik ortaya çıkartacaktır. Uzun zamandır bahsedilen dünyanın % 99 ve % 1 konusu bu şekilde çok daha net ortaya çıkacaktır.

GEÇMIŞ VE GELECEK

Page 45: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Federico Pistono

konuyla ilgili kitabında robotların

üretim sektöründeki

aktif rol almasının

insan gücünün

işsizilikle karşılaşması

gibi bir tehlikeye

sebep olmayacağını

günümüz örnekleriyle

anlatıyor.

GÜNDEM45

Konu hakkında Frederico Pistono’nun “Robotlar işinizi çalacak ancak sorun değil” başlıklı kitabında yer verdiği veriler doğrultusunda Amerika ekonomisinde yaşanan otomasyon sürecinin işsizliği ne kadar etkilediğini net bir şekilde anlayabiliyoruz. Dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi olması, halka açık verilerinin bol bulunması ve farklı endüstriyel ülkelerle benzer duruma sahip olmasından dolayı araştırma için uygun görülen Amerikan ekonomisine 2000 yılında 281,421,000 nüfusun çalışan kısmı 136,891,000 iken 2010 yılında nüfus 308,745,000’e yükselirken çalışan kısım 139,064,000’a gerilemiş. Kitapta verilen bir örnek ise günümüze oldukça yakın bir olası geleceğin teme iş alanlarına ne kadar büyük etkileri olduğunu bizlere sunuyor. Pistono şöyle bir örnek sunuyor: “Şöyle düşünün. Bir mağazaya giriyorsunuz ve akıllı telefonunuzda mağazanın interaktif bir haritası mevcut. Mağazadaki tüm ürünler bu haritada yer alıyor. Bütün malları arayabiliyor, filtreleyebiliyor, kategorize edebiliyor, ürünlerin tek tek besin değerlerini inceleyebiliyor hatta tıpkı online alışveriş sitelerindeki gibi o ürün hakkındaki kullanıcı yorumlarını okuyabiliyorsunuz. Üretici firma hakkında bilgi alabiliyor, dinamik bir şekilde muadil ürünlerle kıyaslama yapabiliyorsunuz. Alacağınız ürünleri seçtikten sonra ödeme noktasına varıyorsunuz. Burada aldığınız ürünlerin ambalajında bulunan RFID çipleri sayesinde toplam fiyat belli oluyor ve siz sadece kredi kartınızı okutup hatta ona bile gerek kalmadan akıllı telefonunuz ile dokunmatik ödeme yaparak mağazadan ayrılıyorsunuz. Mağazaya girip ürünlerle dışarı çıkmanız arasındaki tüm süreç 10 saniyeden daha az çünkü hiçbir noktasında insan dahil değil, insana ihtiyaç yok, sıra yok, beklemek yok”.Bugün en küçük süpermarkette bile nereden baksanız 15 kişinin çalıştığı düşünülürse bu tarz bir otomasyon uygulandığı anda tüm o çalışanlar işsizlikle yüz yüze gelecekleri. Üstelik daha vahim kısmı bu 15 kişinin yeni bir iş değil farklı bir iş koluna geçiş yapmak zorunda kalacak olması. Nitekim diğer süpermarketlerin de eninde sonunda benzer bir otomasyona geçeceğini düşünürsek bu 15 kişi için artık süpermarkette çalışma devri sona

erecektir. Farklı bir iş kolu ise farklı yetenekler ve tecrübe gerektirdiğinden her zaman için entegrasyonu çok hızlı gelişmeyebilir. İşsiz kalan 15 kişiden sadece 3’ünün kısa zamanda farklı bir iş kolunda kendilerine yer bulduğunu varsayarsak geriye kalan 12 kişi uzun bir süre işsiz kalacak ve ekonominin dengesizliğe girmesine sebep olacaklardır. Fakat bu noktada Pistono şöyle devam ediyor: “Bu bahsettiğimiz dünyayı gerçek kılabilecek teknolojinin hepsi şu anda mevcut. Peki, o zaman neden içinde hiçbir insanın çalışmadığı bu tarz mağazalar göremiyoruz? Bu

GIZLI TEHLIKE

tür bir sistemi uygulamak çok mu pahalı? Aksine bu sistemin maliyeti insanların çalıştığı bir sisteme oranla çok daha ucuz. Raflara malları dizmek için insanlara mı ihtiyaç var? Aksine bunun gerçekleştiren bir teknoloji çok eski olmasa bile mevcut. Hatta bazı yerlerde tamamen otomasyona dönmüş depolar mevcut. İnsanlara tek ihtiyaç bu robotların yönetimini yapmak ki onun için de normalde 20 - 30 kişilik bir iş alanında en fazla 3 - 5 çalışan yeterli. Lakin binlerce çalışanı olan firmaların bir anda otomasyona geçip iş gücünün %90 - 95’ini robotlara devretmesi ve

aynı oranda insanı işsiz bırakması demin anlattığımız 15 kişilik örneği düşünürsek ekonomik açıdan bir felaket olacaktır”.Wallmart adlı perakende mağazasının bu sistemi kabul ettiğini düşünün. Wallmart şu anda dünyadaki en büyük perakende mağazası ve tüm dünyada 2.1 milyon çalışanı mevcut. Bu insanların % 95’i işten çıksa geriye 105.000 kişi kalıyor bu da bir anda 1.995.000 kişinin işsiz kalması demek. Bahsettiğimiz rakam dünyanın en güçlü ikinci ordusunu oluşturabilecek güçte. Konuyu bağlayacak olursak otomasyon etki edebileceği tüm sektörlere şu anda

% 100’e yakın bir oranda yerleşebilir pozisyonda. Lakin bahsettiğimiz sebeplerden dolayı bu imkânsız durumda. Ekonominin en temel ilkelerinden bir tanesi sizin çalışanınızın bir başka firmanın tüketicisi olmasıdır. Dolayısı ile bir başkasının işçisi de sizin tüketiciniz. Bu insanların işsiz kalması sizin ürünlerinizin satmaması demektir. Şu an için otomasyon insan kontrolünde ilerleyen bir süreç. Genellikle ağır ve tehlikeli işler için kullanılıyor. Elbette bu bahsettiğimiz Amerika ve Avrupa gibi ekonomisi ve sosyal statüsü yüksek olan ülkeler için geçerli.

Page 46: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

BEYIN HARITALAMASI“On yıldır üzerinde çalışılan yeni bir beyin haritası, daha önce görülmemiş detaylarla beyin yapısını gözler önüne seriyor”.İnsan anatomisinin en gizemli organlarından biri olan beyinin fonksiyonlarını anlayabilmek adına, on yıllardır nörologlar çalışmalarını sürdürüyorlardı. Ancak beyin haritalamasında inanılmaz şekilde yol kat edilmesi, artık nörologların beyin ve beyin fonksiyonları konusunda çok daha kolay araştırma yapabilmelerine olanak tanıyor.Aralarında uluslararası araştırmacıların bulunduğu Human Brain Project sayesinde insan beyninin üç boyutlu haritası çıkartıldı. Bu haritanın çözünürlüğü, daha önceki çalışmalarda ortaya çıkarılan haritaların tam 50 katı daha büyük. Beynin binlerce farklı bölgesinin dijital olarak bir araya getirilmesiyle oluşturulan bu müthiş çalışma, 20 mikrometreye kadar detaylı yapısıyla şu ana kadar görülmemiş bir imkân sunuyor.

Dünyayı değiştirecek 10 inovasyonTeknolojide gerçekleştirilen inovatif ürün ve hizmetler hayatımıza şekil veriyor. Peki bu yıl hangi inovasyonların hayatımızı kökten değiştirme potansiyeli var?

Murat Halilbeyoğlu

başlayan ziraat Drone’ları sektöründe kilit rol oynayan üç firma görüyoruz: 3D Robotics, Yamaha ve PrecisionHawk.

GÜVENLIĞIN VE GIZLILIĞIN BIRINCI PLANDA OLDUĞU AKILLI TELEFONLAREvleaks sızıntısı, NSA skandalı, ünlülerin iCloud hesaplarının hack’lenmesi ve sosyal ağların gizlilik politikaları derken teknoloji dünyasının en önemli sorunlarından biri gizlilik oldu. Hâl böyle olunca ultra güvenli ve gizliliğin birinci planda olduğu ürünlerde inanılmaz bir artış görüyoruz. Örneğin kullanıcıların

2001 yılından beri MIT Technology Reviews ekibi, düzenli olarak hayatımızı değiştirme potansiyeli yüksek olan 10

inovasyonu listeliyor. Geçtiğimiz yıllarda yayınlanan listelere göz attığımızda, yer verilen birçok inovasyonun hali hazırda hayatımıza girdiğini ve günlük hayatımızda ciddi fark yarattığını görebilmek mümkün. Örneğin daha geçen yıl listede yer alan üç boyutlu yazıcılar, henüz tam olarak yaygınlaşmamasına rağmen sağlık ve inşaat gibi sektörlerde ciddi şekilde kullanılmaya başlandı. Peki 2014’ün listesinde neler var?

ZIRAAT ALANINDA KULLANILAN DRONE’LAR (INSANSIZ HAVA ARAÇLARI)Drone’lar veya bir başka deyişle insansız hava araçları bir süredir hayatımızda olan bir teknoloji. Ziraat alanında kullanılmaya başlanan Drone’lar çiftçilere inanılmaz bir kolaylık sağlıyor.Üzerlerindeki kameralarla birlikte kullanılan insansız hava araçları, çiftçilere daha önce kullanılan uydu görüntülemesinin sağlayamadığı eşsiz bir perspektif sunuyor. Bu drone’lar sayesinde insanlı hava araçlarıyla yapılan mahsul görüntüleme hizmetlerinden çok daha ucuz fiyata sulama değerlendirme, toprak varyasyonu ve yıpranmış mahsuller gibi konularda bilgi alınabiliyor.Hem daha ucuz, hem de daha efektif bir görüntüleme sunan bu Drone’ların başarısının arkasında teknolojinin gelişmiş imkânları, GPS modülleri ve küçük MEMS sensörleri yatıyor. Fiyat konusunda bir karşılaştırma yaptığımızda insanlı hava araçlarıyla yapılan görüntülemelerin saati ortalama 1.000 dolara mâl olurken, çiftçiler insansız hava araçlarını 1000 dolar altında bir fiyata satın alabiliyor.Özellikle ABD’de gitgide yaygınlaşmaya

aramalarını, mesajlaşmalarını, dosyalarını kriptolayaran Silent Circle’ın Blackphone isimli akıllı telefonu, şirketin hali hazırda kullandığı kriptolama aracını kullanıyor.Eğer bu hizmeti kullanırsanız yaptığınız aramalar veya mesajlaşmalar ilk önce Silent Circle sunucusuna ulaşarak şifreleniyor, daha sonra ise gönderdiğiniz kişiye ulaşıyor. Böylece hem sizi dinlemek isteyen veya mesajlarınıza ulaşmak isteyen kişiler engellenmiş oluyor. Hem de aradığınız kişinin numarası dahi ulaşılamaz oluyor. 629 dolar satış etiketiyle beraber istediğiniz gizlilik koruma servisinin aylık ücretlendirmesiyle beraber satışa çıkan Blackphone, Android’in özel bir sürümü olan PrivatOS isimli işletim sistemiyle çalışıyor. Böylece aramalarınız ve mesajlaşmalarınızın gizlenmesinin dışında Android’in normal sürümlerinde görülen güvenlik açıkları olmadığından verileriniz de güvene alınıyor.Bu pazarda şu anda görülen üç kilit oyuncu Blackphone, CyrptoPhone ve Open Whisper Systems olarak listeleniyor.

NEUROMORPHIC CHIPSGeleneksel çiplerin temel performans limitlerine ulaşması sonrasında, alternatif bir tasarım olan ve yapay zekanın öne çıktığı Neuromorphic çipler bilgisayar teknolojilerinin geleceği olarak şekilleniyor. Kendi kendine öğrenebilen ve kendini geliştirebilen bilgisayarların ortaya çıkmasını sağlayacak bu çip teknolojisinde aynı insan beyninde olduğu gibi milyarlarca nöron ve nöronların arasındaki veri taşıyan trilyonlarca sinapslar yer alıyor. Neuromorphic çip konusunda ciddi araştırmaları ve planları olan firmaların başında gelen Qualcomm, içerisinde bu çipin yer aldığı Pioneer isimli bir robotun ön gösterimini gerçekleştirdi. Gösterimde oldukça küçük görünümlü bu robot, Captan Amerika aksiyon figürünü yerden alarak üç farklı oyuncak kutusuna götürüyor. Qualcomm mühendisi, robotun kolunu tutarak figürü atılması gereken kutuya atıyor. Daha sonra yerine geçen robot, daha önce görmediği bir Spider-Man figürünü

alarak, kameradan az önce gördüğü kutuyu öğrenerek aynı kutuya atmayı başarıyor.Bu deney kulağa belki basit gelebilir. Ancak herhangi bir programlama işlemi olmadan kamera aracılığı ile robotun “görerek” bu gibi şeyleri öğrenebilmesi, çipin ne denli yetenekli olduğunu fazlasıyla kanıtlıyor. Şu anda Neuromorphic çiplerde Qualcomm’un yanı sıra IBM, Human Brain Project ve HRL Laboratuvarları’nın ciddi çalışmaları bulunuyor.

GÜNDEM 46

Page 47: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Teknoloji dünyasına hükmeden akıllı telefon ve tabletlerin oluşturduğu mobilite, cihazların donanım gücünün yanı sıra verimli yazılım desteği sayesinde günlük hayatımızda ciddi bir kolaylık sağlamaya başladı. Eskiden birçok işi yapabilmek adına ofiste olmaya mecburken, artık mobil cihazlarımızın gücü ve yazılımların yardımıyla istediğimiz her yerden işlerimizi halledebilmek mümkün.Mobil cihazlarımızla dokümanlar oluşturmak ve düzenlemeyle birlikte artık verilerimize her yerde ulaşma imkânı da bulut bilişim sayesinde mümkün. Dropbox, Google Drive, Microsoft OneDrive ve nice farklı bulut depolama servisi sayesinde cüzi fiyatlara terabaytlarca veri depolamak ve farklı cihazlardan her yerde o verilere ulaşabilmek mümkün. Daha şimdiden hayatımızı değiştirdiği su götürmez bir gerçek olan mobil işbirliği konusu, her geçen gün cihazların ve yazılımların güçlenmesiyle beraber günlük hayatımıza yön vermeye devam ediyor.

MOBIL IŞBIRLIĞI

Yenilenebilir enerjinin kullanımdaki en temel engellerin başında, mevcut enerji sistemine sürekli olarak yenilebilir enerjiyle kaynak yaratamamak. Ancak toplanan veriler ve yapay zeka sayesinde artık rüzgar türbinlerinin ne kadar güç üretileceği görebilmek mümkün. Güç dalgalanmalarını önceden kestirebilmek rüzgar ve güneş enerjisini mevcut enerji sistemine aktarabilecek

teknolojileri oluşturabilmenin kilit noktasını oluşturuyor.Şu anda bu alanda Xcel Energy, GE Power ve Atmosfer Araştırmaları Ulusal Merkezi başta olmak üzere bu konuda önemli araştırmalar yürütülüyor. Böylece yenilenebilir enerji kullanımındaki problemlerin çözülebilmesi ve yavaş yavaş bu sistemlere geçilmesinin önü açılıyor.

Bir canlıdaki genlerin tümüne verilen ad olan Genom, bilim insanlarının son dönemde önemli gelişmeler kat ettiği bir alan. Bu alan üzerinde çalışan Çin’deki araştırmacılar, DNA mühendisliğinde yepyeni bir metot olan CRISPR kullanarak spesifik genetik mutasyona uğratılmış bir çift maymun üretmeyi başardılar. Döllenmiş yumurta üzerinde

araştırmacıların değişiklik yapabilmesine olanak tanıyan bu metot, biyotıp ve hastalıkların araştırmalarında DNA üzerindeki belirli noktaların incelenebilmesi açısından büyük önem taşıyor. Araştırmacılar Alzaymır ve otizm gibi beyin bozukluklarını araştırma ve çözüm üretme konusunda genom düzenlemenin çok önemli bir rolü olduğunu belirtiyor.

3D yazıcı teknolojisi, şu anda herkesin heyecan duyduğu ve halihazırda birçok farklı sektörde kullanılmaya başlanan bir teknoloji. Ancak şu an kullanılan 3D yazıcılar bazı önemli sınırlandırmalara sahip. Örneğin birçok 3D yazıcı materyal olarak sadece plastik kullanıyor. Ancak Harvard Üniversitesi’nde Jennifer Lewis’in liderliğinde çalışmalar yapan bir grup araştırmacı, yepyeni 3D yazıcı

materyalleri geliştiriyor.Bu araştırmanın dünyayı değiştirecek 10 inovasyona girmesinin en büyük sebebi ise, yeni üretilen materyaller sayesinde içerisinde kan damarları bulunan biyolojik dokuların dahi üretilebiliyor olması. 3D yazıcıların yakın geleceği hakkında konuşan Sidney Üniversitesi’nden Dr. Luiz Bertassoni, “Hastaneye geldiğinizi ve

içerisinde hücreleri, kan damarları ve proteinleri olan 3D yazıcıdan çıkarılmış bir organ aldığınızı hayal edin.” diyor. Ayrıca Dr. Bertassoni “Zaten laboratuvarda bazı küçük dokuları tekrar üretmek bir süredir yaptığımız bir şey, ancak fonksiyonel kılcal damarlarıyla üç boyutlu doku basma fikri tamamen bambaşka bir şey” açıklamasını yapıyor.

Sanal gerçeklik gözlüklerinin en popüleri olan Oculus Rift, Facebook tarafından ve iyi bir amaç uğruna 2 milyar dolar ödenerek satın alındı. Oyunun içerisindeymişsiniz gibi bir hissiyat veren bu sanal gerçeklik gözlüğünü üreten Palmer Luckey, Oculus Rift’in ilk prototipini 16 yaşındayken üretmişti. 21 yaşına geldiğinde her şeyiyle çalışabilir Oculus Rift’ini dünyaya tanıtan Luckey, daha sonra Sony ve Samsung’un da aynı çalışma mantığında olan sanal

gerçeklik gözlüklerini üretmesine yol açtı.Bu teknoloji, kulağa ilk olarak sadece oyunlarda kullanılacakmış gibi gelse de sanal gerçeklik gözlüklerinin mimarı yapı tasarımı, acil durum eğitimleri, fobi terapileri gibi birçok farklı alanda da etkin bir şekilde kullanılması ön görülüyor. Sanal gerçeklik gözlüklerine baktığımızda Oculus Rift’in yanı sıra Sony, Samsung, NVIDIA ve Vuzix firmalarının da ciddi anlamda bu konuda çalıştıklarını görüyoruz.

Bugüne kadar gördüğümüz robotları bir gözünüzün önüne getirin. Yaptıkları açısından etkileyici olsalar da, fiziksel olarak yetersizlerdi. Ancak Boston Dynamics gibi ileri seviye robot araştırmaları yapan firmaların yeni atletik robotları “dinamik balans” sayesinde eğri büğrü, düzensiz alanlarda bile yürüyebiliyor hatta koşabiliyor.Atletik robotların artık üretilebiliyor oluşu, acil durum operasyonlarında, yaşlı insanlara veya engelli insanlara yardım amaçlı kullanılabilmelerinin kapılarını açıyor. Bu alanda en isim yapmış şirket olan Boston Dynamics’in yanı sıra Honda ve Schalft’ın da ciddi araştırma ve geliştirmelerinin olduğunu belirtmek gerek.

AKILLI RÜZGAR VE GÜNEŞ ENERJISI

GENOM DÜZENLEME

MIKRO ÖLÇEKTE 3D YAZDIRMA

OCULUS RIFT

ATLETIK ROBOTLAR

GÜNDEM47

Page 48: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Giyilebilir teknolojilerİyiden iyiye hayatımıza giren giyilebilir teknolojiler, yakın geleceğin en büyük trendlerinden biri olacak.

GÜNDEM 48

Kerem Enginar

GOOGLE’IN AKILLI LENSIGoogle’ın bir diğer giyilebilir teknoloji projesi ise “akıllı lens” oldu. Diyabet hastaları için düşünülmüş bu akıllı lens, göz yaşından hastaların glikoz seviyesini ölçümleyebiliyor. Diyabet hastalarının düzenli olarak glikoz seviyesini kontrol etmesi gerektiğinden ve genellikle bunu kan damlası yöntemiyle gerçekleştirdiklerinden Google’ın akıllı lensi hastalar için büyük kolaylık sağlayacak. Ayrıca akıllı lens prototipinin sunulmasından sonra birçok bilim adamı, bu teknolojinin farklı göz hastalıkları için de kullanılabileceğini söyledi.

Bir zamanlar bilim kurgu filmlerinin vazgeçilmezi olan giyilebilir teknolojiler, son yıllarda iyiden

iyiye hayatımıza girmeye başladı. Şimdilik karşımıza daha çok akıllı saat, gözlük ve bileklik formunda çıkan bu ürünleri, yakın gelecekte çok daha farklı şekillerde görmeye başlayacağız. Şimdiden onlarca büyük teknoloji firmasının ürünlerini kullanıcılarla buluşturduğu giyilebilir teknolojiler, sektörün en canlı ve dikkat çekici konusu haline geldi. Pazar

araştırmaları yapan IDC’nin paylaştığı son veriler de bunu doğrular nitelikte. Yayınlanan araştırma sonucuna göre bu yıl 2013’e oranla üçe katlanan giyilebilir teknolojiler sevkiyatı 2014 sonunda 19 milyon cihaza ulaşacak. Bu büyümenin her geçen yıl biraz daha artması ve 2018’e gelindiğinde 112 milyon sevkiyata ulaşması bekleniyor.Akıllı telefonlar nasıl bir anda hayatımıza hükmetmeye başladıysa, giyilebilir teknolojilerin de çok yakında hayatımızda yer edeceği âşikar. Peki şu ana kadar gördüğümüz giyilebilir teknolojiler bize neler sundu?

Page 49: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Samsung Gear serisi

GÜNDEM49

GOOGLE GLASSŞüphesiz giyilebilir teknolojilerin bu kadar çok konuşmaya başlaması Google’ın Google Glass gözlüğü ile gerçekleşti. Üzerindeki optik ekranı ve kamerasıyla giyilebilir bir bilgisayar diyebileceğimiz Google Glass, geçtiğimiz yıl içerisinde geliştiricilerle buluştu. Google Glass’ın belki de son kullanıcı tarafında çok yaygın kullanılmayacağını görebiliriz, ancak başta cerrahlar olmak üzere şu anda Google Glass’tan faydalanan birçok meslek grubu olması, bu ürünü çok daha değerli bir hâle getiriyor.

GEAR 2 AKILLI SAATLERGeçtiğimiz sene birinci nesil Gear akıllı saatleriyle bu sektöre erkenden giren Samsung, bu yıl daha gelişmiş özellikler sunan serinin ikinci nesil ürünlerini kullanıcılarla buluşturdu. Bu sefer Android yerine Tizen işletim sistemi kullanan yeni Gear serisi, akıllı telefon eşleşmesi sayesinde akıllı telefonla çağrı alabilmenin yanı sıra mail kontrolü, müzik dinleme, kamera gibi günlük hayatta sıkça kullandığımız işlevleri yerine getirebiliyor.

ANDROID WEAR’A SAHIP GIYILEBILIR TEKNOLOJILERGiyilebilir teknolojiler o kadar önemli bir hâle geldi ki Google başta akıllı saat olmak üzere giyilebilir teknolojilerde kullanılması için özel olarak Android Wear arayüzünü geliştirdi. Akıllı telefon ve tabletlerde severek kullandığımız Android ekosistemini giyilebilir teknolojilere taşıyan bu arayüzü, birkaç ay önce Motorola, LG ve Samsung’un akıllı saat modellerinde görme şansına eriştik.Bu arayüzü kullanan Motorola 360, LG G Watch ve Samsung Gear Live akıllı saatleri, özellikle bugüne kadar eleştirilen tasarım konusuna cevap oldular. Bu üç saat de, akıllı olmalarına karşın modaya ayak uyduruyor ve günlük hayatta kullandığımız saatlere benziyor.

Yazının başında da söylediğimiz gibi giyilebilir teknolojiler akıllı saat ve bileklikten ibâret olmayacak. Bunun en güzel kanıtı Intel tarafından geldi. Direkt olarak giyilebilir teknolojiler için üretilen ve bir SD kart boyutunda olan Intel Edison işlemcisi, yakın gelecekte birçok farklı konseptte görebileceğimiz bir ürün.Geçtiğimiz CES fuarında tanıtılan bu işlemciyle birlikte bir de konsept sunumu yapıldı. Sunumda bir bebeğe içerisinde Intel Edison işlemcisi yer alan ve ısı gibi değerleri ölçebilen algılayıcılara sahip bir kıyafet giydirildi. Edison işlemcisi sensörlerden alınan bilgileri anlık olarak bir kahve bardağına yansıttı. Bebek rahatken ve bir anormallik yokken yeşil renkli gülen bir yüz gördük. Isı arttığında ve işler ters gittiğinde ise kırmızı renkli bir surat yansıtıldı.Bu sunum, bu işlemci kullanılarak ne kadar farklı ürünler ortaya konabileceğinin çok güzel bir kanıtı oldu. Zaten CES 2014’ten hemen sonra Intel’in

INTEL’IN GIYILEBILIR TEKNOLOJI ÇIKARTMASI

GEAR FITAkıllı saat ile birlikte Samsung’un bu alanda yer verdiği bir diğer önemli ürünü akıllı bileklik Gear Fit oldu. Özellikle spor yapan ve sağlıklı yaşamayı ilke edinmiş insanlara hitap eden bu bileklik, adımlarınızı sayıyor ve akıllı telefon uygulaması ile beraber size detaylı olarak yaptığınız sporun analizlerini sunuyor. Spor amaçlarının yanı sıra yine çağrı yanıtlama ve müzik kontrolü gibi ek özellikler de kullanıcıların hayatını kolaylaştırmak için düşünülmüş.

APPLE WATCHAndroid işletim sistemli akıllı saatlerin ardından nihayet Apple’da kendi akıllı saati olan Apple Watch’u tanıttı. Özellikle tasarımı ve becerileriyle öne çıkan Apple Watch, değiştirilebilir 6 farklı kayışla birlikte bir de 18 karatlık altın modele sahip. Safir ekranlı bu akıllı saat, üzerinde yer alan hareket algılayıcısı sayesinde kolunuzu kaldırdığınız anda ekranını açıyor.

düzenlediği Make It Wearable yarışmasında katılımcıların birbirinden farklı ürün konseptleri de bunun güzel bir örneği oldu. Örneğin 24

yaşındaki Nisanth Marka’nın Intel Edison ile yaptığı My Fly isimli ürünü, acil durum

çağrısı yapabilen bir selfie aracı. Bileğe takılan ve saate benzeyen bu ürün,

kan basıncı gibi verileri algılayarak bir terslik olduğunda acil durum

çağrısı yapabiliyor. Ayrıca bilekliğin üzerinde bulunan küçük bir drone barındıran My

Fly, istediğinizde 10 metre yukarıya fırlatılarak acil durum sireniyle beraber

ışıklarını yakabiliyor.

Page 50: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

YENİ HIZ ÇAĞI: 4G

GÜNDEM 50

3G servisinin artık hantal kaldığı günümüzde, 4G her ne kadar radikal anlamda yeni bir teknoloji olarak görülmese de kullanıcılara rahat nefes aldıracak bir çözüm olarak karşımıza alan açacaktır.

Kerem Enginar

Dünyanın giderek daha hızlı döndüğü şu çağda özellikle mobil teknolojiler sürekli olarak bir gelişim

sürecinden geçiyor. Gerek cihaz üreticileri gerekse internet sağlayıcıları birbirleriyle etkileşim halinde ilerlerken “hız” olgusunu her zaman ön planda tutuyorlar.İşte bu olgunun getirilerinden bir tanesi de mobil veri aktarım hızı. Şu an da ülkemizde 3G ile internete bütün mobil cihazlardan bağlanıyor olsak da dünya bu anlamda yeni nesille çoktan tanıştı. 4G adlı bu teknoloji aslında selefinden çok farklı değil ancak ondan çok daha hızlı. Peki nedir bu 4G? Neden 3G değil de 4G? İkisinin farkı nedir? Aralarında çok büyük bir boşluk mu var? İşte bunlar esas düşünülmesi gereken sorular. Biz de şimdi onlara cevaplar sunalım.

YENI NESLI SELAMLAMAK2009 yılında mobil bant ağında mobil trafik ilk defa sesli veri gönderiminin (arama yapma) ötesine geçerek bu çağı

başlattı. 2020 yılına gelindiğinde ise bu veri talebi şu ankinden 33 kat daha fazla olacak. Daha çok insan mobil cihaz kullandıkça daha fazla veri aktarımına ihtiyaç duyulacak dolayısı ile bu da daha geniş ve hızlı network sistemlerinin ortaya çıkmasını mecbur kılacak.İşte 3G’den 4G’ye geçişin de ondan sonraki nesiller olan 5G,6G,7G’lerin şimdiden geleceğini bilmemiz de bundan kaynaklanıyor. Dünya nüfusu küçülmek yerine giderek daha da artıyor ve ihtiyaçlar hiç bitmiyor.Bizlerin hat ya da operatör dedikleri servis sağlayıcılar mobil cihazların hem donanımsal hem de yazılımsal olarak daha hızlı veri aktarımı yapması için uzun süredir büyük yatırımlar yapıyorlar. Son rakamlara göre sadece Amerika’da 4G için yapılan yatırım 53 milyar doları aşmış durumda.Bir şeyi anlamanın en iyi yolu onun nerden geldiğini öğrenmekten geçer derler dolayısı ile bizim de 4G’yi anlamak için yapmamız gereken şey onun geçmişini öğrenmek olmalı. Şimdi sizlere kısaca bu “G” olgusunun ilk andan bu zaman kadar ki hikayesini

kısaca açıklayalım.1980’lerde 1G ile başlayan mobil veri transferi bu dönemde sadece ses verilerini aktarabiliyordu. Yani arama yapıyordunuz. 90’lara gelindiğinde 2G teknolojisi ile mesajlaşmaya da başladık. Bunun yanında e-posta servisleri de devreye girdi. 2000’lerin başında ise 3G ile tanışan dünya artık o çok alıştığı internete mobil cihazı sayesinde her yerden girebilir oldu. Hızlı bağlantı teknolojisi sayesinde internette gezindik, ses ve görüntü oynatabildik hatta canlı yayınları bile izler olduk.Yıl oldu 2014 ve telefon üreticileri yeni ürünlerine “olmazsa olmaz” bir özellik daha koymaya başladılar; 4G. Lakin burada bilmemiz gereken nokta henüz evrensel olarak tanınmış bir 4G standartı bulunmaması. Evet dünya üzerindeki büyük GSM operatörlerinin bahsettiği 4G bağlantılar mevcut 3G bağlantılardan daha yüksek ancak bunlar genellikle 3.5G, 3.9G ya da 3G+ olarak tanımlanıyor. Lakin pazarda bunun reklamı yapılamayacağından herkes bu üst teknolojiye kısaca 4G demeyi uygun görüyor. Yani 4G aslında

sadece bir pazarlama terimi, tek anlamı ise 3G’den hızlı olması.Kaldı ki 4G’nin birden fazla da çeşidi bulunmakta. Temel olarak çoğu iletişim protokolleri gibi 4G de temelinde bir radyo sistemi. Öncekilerinden farkı veri aktarımında hızı ve etkinliği daha üst bir seviyeye taşıması. 4G de kendisinden öncekiler gibi IP tabanlı bir sistem

lakin 3G’nin aksine 4G ses verisi için de IP’yi kullandığından dolayı ona all-IP standartı veriliyor. Henüz 3G teknolojisinde pek çok üst üste bindirmeler olduğu için 4G sistemlerinin hepsi all-IP standartına ulaşabilmiş değiller ancak hızla gelişen 4G altyapısı sayesinde all-IP sistemi yaygınlaşmaya başlayacak.

Page 51: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM51

4G’YI GERÇEKTEN ANLAMAKHepimiz biliyoruz ki 4G bir devrim değil basit bir evrim. 2G’den 3G’ye geçişte yaşananların bir üst seviyesi. Ancak bu nispeten ufak gelişim bile oldukça önemli bir adım. 4G’nin bize faydalarından en büyüğü 3G’ye oranla artan hızı olacak hiç şüphesiz. 3G bağlantılardaki indirme hızı 2Mbps üstüne çıkamazken 4G indirme hızı olarak 3 ila 5Mbps hıza ulaşabiliyor.Lakin 4G’nin nimetleri sadece hızı ile bitmiyor. Aslında hız diğer seçeneklerin doğurduğu bir sonucun tatminkârlığı olarak bile tanımlanabilir. Her şeyden önde 4G’nin daha yüksek bir kapasitesi bulunuyor. Baz istasyonları bir bölgede aynı anda belli sayıda kullanıcıya izin verirler. Örneğin baz istasyonuna 1500 kişi bağlandıysa 1501. kişi oldukça yavaş bir hızda internete girecektir. İşte 4G’de bu sorun büyük ölçüde ortadan kalkıyor.İkinci olarak 4G’nin gecikme süresi çok daha düşük. Genellikle online oyun oynayanların karşılaştığı lag-latency durumu sistemin sizin komutunuza ne kadar zaman sonra cevap verdiği ile alakalı bir durumdur. Bağlantı yolunun genişliğine bağlı olarak bu süre değişir. 4G teknolojisi 3G’den çok daha az gecikmeyle hatta bazı durumlarda hiç gecikme yaşamadan size verdiğiniz komutun soncunu gösterecektir. Normal koşullardan 50ms gecikme yaşatan bir ağa karşılık 4G bağlantısı 20 ile 40 ms arasında değişiyor. Etkin kullanım açısından da 4G 3G’den çok daha üstün. Bildiğiniz gibi bütün veri transferi belli bir veri yolu üzerinden yapılır. Bunu sabit ölçülerde bir tünel olarak düşünürseniz gönderdiğiniz veriler ne olursa olsun bu tünelin boyutuna göre hareket etmek zorundadırlar. Öte yandan 4G ile gelen yeni teknoloji akıllı kod sistemi ile verilerin boyutunu kayda değer ölçüde küçülterek transferin daha etkin gerçekleşmesini sağlıyor. Bugünlerde herhangi bir yerde 4G ibaresini gördüğünüzde muhakkak yanında bir de LTE ibaresi göreceksiniz. Long Term Evolution yani Uzun Vadeli Evrim dediğimiz şey tıpkı WiMAX (Worldwide Interoperability for Microwave Access), HSPA+ (High Speed Packet Access) gibi bir hava arayüzü. Hava arayüzü (Air interface) dediğimiz şey temel olarak mobil cihazların konuştuğu dili temsil eder. Bahsettiğimiz bütün bu hava arayüzlerinin ortak noktası ağ trafiğini kontrol etmek ve cihazlara ne zaman veri alıp göndereceğini belirtmektir. Farkları ise bunu yapış biçimleridir.Konuyu gereksiz derecede uzatmamak için sizlere en yoğun kullanılan hava arayüzü LTE’yi anlatacağız sadece. LTE teknolojisi ile cihazlar aynı anda hem veri alır hem de veri gönderebilirler çünkü bu ikisi için farklı frekanslar

kullanmaktadırlar. LTE sinyalleri radyo alt kanallarından seyahat eden paralel veri dağıtımlarına böler ki bu metoda OFDM (Orthogonal Frequency Division Multiplexing) adı verilir.LTE ayrıca MIMO adında bir metodu da kullanır. Çoklu girdi çoklu çıktı (multiple input multiple output) adını verdiğimiz bu metot hem telefon hem de baz istasyonunda birden çok antene dayalı bir yapıdır. Bu şekilde her iki uç da aynı anda indirme ve yükleme yapabilme kabiliyetine erişir.Hali hazırda pek çok 4G dili olsa da şuan için en çok kullanılan ikili LTE ve HSPA+’tır. Yine MIMO metodunu kullanan HSPA+ geriye dönük olarak 3G ile de uyumluyken LTE sadece 4G’ye hizmet eder. Lakin geleceğe açılan kapı da LTE’den geçer.

GERI KALAN HAYATIN ILK GÜNÜKullanıcı tarafından 4G’nin önemi operatör tarafına bakıldığında oldukça uysal ve sakin. Kullanıcı sadece uyumlu bir cihaz alıyor ve bir anda 4G sahibi oluyor lakin operatör tarafında ise kanlı bir savaş mevcut.Ülkemizde henüz erken hazırlık aşamasında olsa da yurt dışında 4G’nin başladığı noktalarda operatörler bu teknolojiyi en iyi şekilde ulaştırmak için çabalıyorlar. Elbette bunu temel amacı en çok müşteriye sahip olabilmek. 4G ağı kurabilmenin yolu spektrum (tayf) sahibi olmaktan geçer. Alt yapınız ne kadar iyi olursa olsun servisinizin sınırı spektrumunuz kadar olacaktır. Kısıtlı kaynak olarak adlandırılan spektrum devletler tarafından operatörlere sunulur. İhaleler ile satılan bu sınırlı spektrumlar çetin savaşlara neden olmuştur. Dünyada şu anda 4G yapılandırması pek çok terde devam ediyor. Afganistan, Afrika, Avustralya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Kanada, Çin, Fiji, Fransa, Almanya, Hindistan Grönland, Endonezya, İrlanda, İtalya, Kazakistan, Lüksemburg, Makedonya, Malta, Orta Doğu, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Pakistan Filipinler, Polonya, Romanya, Rusya, İskandinavya, Slovakya, Slovenya, İspanya, Güney Kore, Sri Lanka, İsviçre, Tayland, Türkmenistan, Birleşik Krallık ve Amerika şu an için dünyada 3G+ veya 4G kullanımına başlamış ülkeleri oluşturmaktadır.3G servisinin artık hantal kaldığı günümüzde 4G teknolojisi her ne kadar radikal anlamda yeni bir teknoloji olarak görülmese de hepimize nefes alacak bir alan açacaktır. 4G’nin en büyük özelliğinden bir tanesi insan etkileşimi olmadan başarılı bir şekilde çalışabilecek olması. İnsanoğlunun geliştirdiği en büyük makineler olarak görülen bu sistemler dünyanın her bir yanına kısa zamanda yayılacak hiç şüphesiz.

Sonuçta yeni olarak kabul görmese de üretilen her teknoloji öncekinin üzerine katılarak ilerlediği için insanlığa daha iyisini sunmak adına başarılı ek bir adım daha atacaktır. Nitekim 4G’yi oyun değiştiren bir olgu olarak görenler de mevcut. İş, eğitim, eğlence ve daha pek çok sektörün online tarafına taze bir kan olarak gelen bu yeni servis donanımsal anlamda da yenilik ihtiyacı doğuracak. Her şeyden önce henüz 3G’ye bile zor yeten bataryalar 4G’yi kaldıracak seviyeye gelmeliler. Kısacası dünyanın hızı sürekli olarak artıyor ve biz de o hızla akan zamanı her saniyesine kadar değerlendiremeye devam ediyoruz.

Bizler daha 4G’nin tadına bakamamış olsak da dışarıda işler olabildiğince hızlı bir şekilde ilerliyor. Yakın zamanda çıkan haberlere göre mobil departmanını Microsoft’a satan Nokia şu sıralar 5G için ilk adımlarını atmaya hazırlanıyor. Nokia Networks Finlandiya’nın Oulu şehrinde 5G için bir test ağı oluşturmayı planlıyor. Veri transfer ağları geliştikçe ellerindeki API’leri yatırımcı ortaklar ve hatta rakipleri ile de paylaşacağını belirten firmanın amacı ise kollektif bir model oluşturabilmek. Elbette bu da 5G’nin 4G’den daha oturaklı standartlara sahip olması

anlamına geliyor.Henüz 5G’nin gücünü açıklayabilecek bir değer bulunmuyor ancak tahminler günümüz LTE teknolojisinden 1000 kat daha büyük bir kapasitede çalışacağı yönünde. Belirlenecek standartlardan en önemlisi ise hiç şüphe yok ki enerji tüketimi olacak. Buradaki hedef ise %90’lık bir azalış. Gecikmeler kısmındaki beklentiler ise günümüz değerlerinden 5 kat daha az olacağı yönünde. Yani rakama dökmemiz gerekirse tahminler veri hızının 500Mbps civarında gecikmenin ise 20ms’in altında bir noktada bulunacağı yönünde.

PEKI YA 5G?

Page 52: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Kurumsal Kaynak PlanlamasıUçtan uca kârlılık

GÜNDEM 52

Süreçleri kontrol ederken iyileştirmeye de yarayan ERP yazılımları her büyüklükteki şirkete kârlılığı arttırma şansı sunuyor.

ERP, bir kurumun kendi iç süreçlerini bütünleşik bir yapıda gerçekleştirmeye

imkân tanırken, işin kurum sınırları dışına

taşan kısmının da destekler.

Kerem Enginar

Rekabetin arttığı günümüz iş hayatında şirketler kurumsal kaynak planlaması çözümleri kullanarak verimliliği

arttırmaya çalışıyorlar. Kısaca ERP (Enterprise Resource Planning ) olarak adlandırdığımız bu uygulamaları, şirketin iş süreçlerini organize ederken yöneticilere süreçleri izleme imkânı da veriyor.ERP yazılımları, bir işletmenin, satıştan muhasebeye, üretimden insan kaynaklarına, envanterden CRM’e kadar aklımıza gelen tüm fonksiyonlarını kapsayan entegre bilgi sistemleridir. ERP, bir kurumun kendi iç süreçlerini bütünleşik bir yapıda gerçekleştirmeye imkân tanırken, işin kurum sınırları dışına taşan kısmının da destekler.Bugünün üreticileri, üretimin her aşamasını izlemek, program dışı gelişmelere müdahale etmek ve minimum kaynakla maksimum kazanca ulaşmak zorundalar. İster büyük ister küçük olsun tüm işletmeler, şirket kaynaklarının en efektif biçimde kullanımını sağlamak için ERP (kurumsal kaynak planlaması) yazılımlarından destek alıyorlar.Üretim çok sancılı bir süreçtir. Her yeni sipariş, üretim yapan işletmenin tüm birimlerine yeni görevler yükler. Birimler arasında yaşanan iletişim sorunları, siparişin teslimat süresini uzattığı gibi şirketin kârlılığını da azaltır. Günümüz iş hayatında kârlılığı

ve üretimi azaltan unsurlar sadece şirket içinde değildir. Bu gibi istenmeyen süreçler kurum dışında, yani tedarikçiler tarafında da yaşanabilir. Bu nedenle KOBİ’ler üretimin her aşamasını kontrol etmek, kârlılıklarını riske atacak sorunlara karşı önceden önlemler almak zorundadır. Bu konuda ERP (Enterprise Resource Planning), yani kurumsal kaynak planlaması yazılımları, şirket yöneticilerine büyük avantajlar sunar.

KAYNAKLARIN YÖNETIMIModern teknoloji ürünü olan kurumsal kaynak yazılımları, şirketlere en üst seviyede kontrol ve kârlılık sunar. Yöneticilerin tek bir ekrana bakarak tüm şirket aktiviteleri konusunda bilgi alabilmesini sağlar, karar verme ve kontrol süreçlerini kolaylaştırır. Satın almadan satışa kadar tüm faaliyetlerin kesin ve doğru bir şekilde izlenebilmesi, başta ürün kalitesinin standartlaşması olmak üzere KOBİ’lere birçok artı değer sağlar. Ekonomiye veya pazarın ihtiyaçlarına göre değişken üretim koşullarına hızlı tepki verebilme özelliği, şirketin rekabet gücüne katkıda bulunur.ERP sistemleri temel olarak üretim için gerekli olan malzemelerin ve ihtiyaçların planlamasını organize eder. Stokların etkin bir şekilde

izlenmesine izin verdiği için en üst seviyede planlama yapılarak yarı mamul ve mamul stoklarının azaltılmasını sağlar. Stokların azaltılması da sermayenin daha verimli kullanımına ve depolama maliyeti ile idari maliyetlerde azalmaya neden olur. Malzeme, makine, isçi, hammadde gibi kaynakların verimli şekilde kullanılmasıysa maliyetlere azalma olarak yansır. Üretimin her aşaması maliyetlendirilirken, farklı piyasa ve fiyat seçeneklerine göre simülasyonlar da yapılabilir.

Page 53: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM53

Şirketlerinde uçtan uca ERP çözümleri

kullanan yöneticiler, öncelikle finansal

bilgileri entegre etmiş olurlar. ERP

programları tek bir formatta, gerçek, kimsenin itiraz

edemeyeceği rakamlar sunar.

• Stok kontrol faaliyetleri ile etkin olarak stokların kontrol altına alınması ve optimum planlama yapılarak yarı mamul ve mamul stoklarının azaltılması

• Stok azalmasına bağlı olarak stoka bağlanan sermaye, depolama maliyeti ve idari maliyetlerde azalma

• Malzeme, makine, işçi gibi tüm kaynakların en verimli kullanılmasının sağlanması ve buna bağlı olarak maliyetlerde azalma

• Satıcılar ve müşterilerle ilgili değerlemelerin ve istatistiksel analizlerin yapılabilmesi, ayrıca kar - zarar ve maliyet analizlerinin yapılabilmesi

• Değişken üretim koşullarına hızlı tepki verebilme, dolayısıyla rekabet gücünün arttırılması

• Kalitenin ve izlenebilirliğin sağlanması• Her aşamada maliyetlendirme• Firma düzeyinde ve firmalar arası entegrasyon

ve haberleşmede iyileşme

• Satın almadan satışa kadar tüm faaliyetlerde kesin, doğru, zamanında cevaplar bulabilme

• Müşteri hizmetinde gelişme• Tüm seviyelerde hız ve disiplinin sağlanması• Yönetimin karar verme ve kontrol yeteneğinde

gelişme• Tüm fonksiyonel alanları entegre sistem çatısı

altında birbirine bağlama• Farklı birimler arası zahmetsiz veri iletişim

yeteneği

ERP ÇÖZÜMLERININ ARTILARI

Daha az maliyetle aynı ürünü veya hizmeti üretmek için…Daha iyi planlama yaparak üretimi dengelemek için…Stokları ve maliyetleri anlık ve doğru olarak görebilmek için…Sevkiyatı iyi planlamak, teslimat tarihlerine uyabilmek için…Tedarik zincirini ve nakit akışını daha verimli yönetebilmek için…Gelir gider analizleri ile gerçekleşen bütçeyi takip edebilmek için…Projeleri planlamak ve yönetmek için…

NEDEN ERP?

Her ne kadar ERP yazılımları modüler olsalar da, aslında kaynak yönetiminin temelinde uçtan uça çözümler yatar. Hatta bazı durumlarda ERP paketi KOBİ’lerin tedarikçisi olduğu müşterilerin sistemleriyle de entegre çalışabilir. Böylece üretim için sipariş veren müşteri de, muhasebe, stok, sevkiyat gibi kendisini ilgilendiren süreçleri rahatlıkla kontrol edebilir.Uçtan uca ERP paketleri entegre çözümler olduğu için, şirket çalışanlarını sürekli veri girme angaryasından da kurtarırlar. Bu da başlı başına verimlilik demektir. Çünkü ERP yazılımı, tedarik, üretim, pazarlama, finans gibi şirket içindeki departmanların yaptığı çalışmalar sonunda ortaya çıkan verileri otomatik olarak sisteme ekleyerek tek noktadan yönetim olgusunun güncel bir şekilde işlemesini sağlar. Şirketlerinde uçtan uca ERP çözümleri kullanan yöneticiler, öncelikle finansal bilgileri entegre etmiş olurlar. ERP programları tek bir formatta, gerçek, kimsenin itiraz edemeyeceği rakamlar sunar.Birden fazla lokasyonda üretim veya satış yapan şirketler için de ERP çözümleri benzersiz avantajlar sunar. ERP paketleri her bir şubeyi veya fabrikayı kendine özel rakamlarla maliyetlendirip, kazanç - kayıp oranlarının karşılaştırmalı olarak incelenmesini sağlar. Böylece başta konsolide mali tablolar olmak üzere, tüm finansal veriler ayni para cinsinden değerlendirilip, tek noktadan izlenebilir.

ERP çözümlerinin en önemli maddelerinden biri süreçler arasındaki entegrasyondur. İş süreçleri arasındaki entegrasyon, iletişim ve bilgi paylaşımının geliştirilmesine, verimliliğin, hız ve performansın artışına yardım eder.ERP’nin temel amacı, bir organizasyonun tüm fonksiyonel bölümlerinin veri ve süreçlerini bütünleştirmek ve tüm veri ve süreçlere yapılandırılmış iş akışı üzerinden zahmetsizce ulaşmaktır. Entegrasyon genellikle farklı bölümleri yöneten birden fazla yazılım uygulamasının haberleşebildiği tek bir veri tabanı deposu oluşturarak gerçekleştirilir. Böylece çeşitli iş istatistikleri ve bilgiler içeren bir yapı oluşturulur.Bütün bir organizasyon için tek bir ERP sistemi en ideal yapılandırma olsa da, çok büyük organizasyonlar tek bir ERP sistemine geçiş sürecini kademeli olarak yürütmeyi benimsiyorlar. Bu tür geçiş süreçleri gerçekten zaman alıcı ve pahalı olabiliyor.

IŞ SÜREÇLERININ ANALIZI VE YÖNETIMI

SÜREÇLER ARASI ENTEGRASYON

Page 54: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM 54

Tüm dünyada kamu kurumlarına yönelik siber tehdit her geçen gün artıyor. Çünkü kamunun sahip olduğu bilgiler çok değerli. Organize hacker grupları hiç durmadan kamu ağları üzerinde güvenlik açığı arıyor.

Kerem Enginar

Devletler ve siber güvenlik kelimeleri yan yana geldiğinde birçok kişi, bir hacker grubunun herhangi bir

devlete ait bir web sitesini ele geçirdiği standart bir senaryoyu hatırlıyor. Daha doğrusu gazetelere yansıyan olaylar hep bu boyutta kalıyor. Herhangi bir hacker grubu görüşlerini paylaşmadığı bir kamu kurumunu hedef alarak kuruma ait web sitesinin çalışmasını durduruyor. Bir süre sonra kurum yetkilileri olaya müdahale ederek siteyi tekrar çalışır duruma getiriyorlar. Ana aslında siber dünyada hacker grupları ile devler arasında çok daha

kapsamlı bir mücadele her an devam ediyor. Hacker’lar düzenli olarak farklı devletlere ait farklı sanal ağlar üzerinde güvenlik açığı arıyor. Bu durumu bilen devlet kurumları da mümkün olan en üst seviyede güvenlik önlemleri almaya çalışıyor.

HEDEF NE?Hacker’ların kamu kurumlarını hedef almasının en büyük nedeni veri. Bu veri bazen bir casusluk faaliyeti için kullanılabilirken, bazen de finansal anlamda büyük kazançlar elde edilmesini sağlayacak bir haber olabiliyor. Bazen vatandaşların veya kurum çalışanlarının özel bilgileri

olabileceği gibi bazen de devlet politikalarıyla ilgili planlar olabiliyor… Yani devlet kurumlarına ait gizlilik değeri olan her türlü bilgi hacker’ların ilgisini çekiyor.Çünkü günümüzde devletlere ait işlemlerin neredeyse tamamı elektronik verilerin işlenmesi ve el değiştirmesi şeklinde gerçekleşiyor. Hemen hemen tüm ülkelerin devletleri, Türkiye’de gerçekleştirilmiş UYAP, MERNİS, TAKBİS, VEDOP gibi otomasyon projelerine yatırım yapıyor ve gerek vatandaşa, gerekse diğer özel ve kamu kurumlarına verdikleri hizmetleri bu sistemler üzerinden sağlıyorlar. Takdir edileceği gibi bu

SIBER DEVLET GÜVENLIĞI

Page 55: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM55

Günümüzde bilgi sistemleri, özel ve kamu kurumları dahil olmak üzere artık tüm kritik bilgilerin ve süreçlerin içerisine girmiş, nerdeyse tüm modern kurumlar pek çok önemli sürecini ve iş yapış şeklini

bilgi sistemleri tabanı üzerine kurgulamaya başlamıştır. Başlangıçta büyük özel işletmelerde başlayan bilgi sistemleri faaliyetleri, son 10 - 15 yıl içerisinde kamu kurumlarının kendi iç işleyişlerinde ciddi bir şekilde yayılmaya başlamıştır. Bunun uzantısı olarak kamu kurumları halka sundukları pek çok hizmeti bilişim altyapısı aracılığıyla ulaştırma yoluna gitmiştir. Dolayısıyla bilgi sistemlerinin iş sürekliliği ve güvenliği artık çok kritik bir konu haline gelmiştir. Bu gelişmelerden doğal olarak ülkemiz de etkilenmiştir. Türkiye’de kamu kurumları son derece gelişmiş bilgi işlem yapıları oluştururken, oldukça detaylı e-devlet uygulamalarıyla da hizmet sunumunu dijital yoldan yapmaya başlamıştır. Ancak tüm bu olumlu görünen gelişmelerin riskli tarafı da vardır. Günümüzde bilgi sistemleri altyapısında yaşanacak bir sorun ya da bu sistemlere yapılacak bir saldırı, kurumların hizmetlerini ciddi şekilde aksatabilmekte; güc, para ve itibar kaybına sebep olabilmektedir. Öte yandan hassas ve gizli bilgilerin, yetkisiz kişilerin eline geçmesi ile ciddi bir genel güvenlik sorunu da oluşmaktadır.Bu sebepler yüzünden kamu kurumları, evrensel standartları göz önünde bulundurarak bilgi güvenliği politikalarını, kurumun temel politikaları arasına yerleştirmeli. Kurum personelinin bu politikaları benimsemesi sağlamalıdır. Kullanılacak yazılım, cihaz ve alınacak eğitimler bu politikalara ve temel amaçlara göre planlanmalı ve satın alınmalıdır.

Son dönemde kamu kurumları yoğun şekilde saldırılara maruz kalıyor. Trend Micro 2014 ikinci çeyrek güvenlik raporuna baktığımızda saldırıların yüzde

81’inin devlete yönelik olduğunu görüyoruz. Türkiye hedefli saldırıya uğrayan ülkeler arasında yedinci sırada. Bu veriler ışığında Türkiye’de kamu bilişim yapılarında siber güvenliğin sağlanması için mutlaka küresel anlamda iş birliği yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Veri güvenliği için sürekli güncellenen bir alt yapınızın olması gerekli. Trend Micro olarak kamu kurumlarının ihtiyacı olan ve sürekli en son güncellemeleri yansıtan bir tehdit önleme altyapısına sahibiz. Kamu kurumlarını adresleyen hedefli saldırılara karşı Trend

Micro’nun yeni nesil tehdit zekası çözümünü barındıran Trend Micro Deep Discovery çözümü, toplam sahip olma maliyeti düşük, etkin ve kolay yönetilebilir tümleşik bir çözüm sunuyor. Bu sayede söz konusu saldırılar tespit edilerek önleyici ve temizleyici mekanizmalar devreye sokulabiliyor.Kamu kurumlarındaki sistemleri dönüştürmenin çok büyük çaplı ve maliyetli olmasından dolayı çoğunlukla güncelliğini kaybetmiş yazılımların kullanılması ciddi güvenlik açıkları yaratıyor. Örneğin Türkiye’de kamu kurumları da dahil olmak üzere her

üç bilgisayardan birisinde Windows XP işletim sistemi mevcut. Bu işletim sisteminin desteğinin sonlanmasından sonra hedefli saldırılara açık bu sistemlere karşı Trend Micro sanal yama çözümleri ile koruma sağlanabiliyor. Sanal yama teknolojisi acil durum yamaları, sık yama döngüleri ve sistemin çalışmamasının neden olduğu yüksek maliyetler gibi işletim sıkıntılarını da ortadan kaldırıyor. Gerek uç noktalar, gerekse de veri merkezinde yer alan sunucu sistemleri koruma altına alarak sistem ihlali nedeni ile oluşabilecek riskler en aza indirgeniyor.

Yeni tehditler, yeni dinamikler ve saldırı tekniklerinin ortaya çıkmasıyla birlikte günümüzün global siber güvenlik ortamı da kökten değişiyor.

Günümüz dünyasında gelişen ve genişleyen teknolojik yeniliklere paralel olarak, karmaşıklık ve güvenlik riskleri de artıyor. Siber saldırganların gözleri artık çok daha yükseklerde. Günümüzde siber suçlar artık sıradan kullanıcılardan küçük meblağ paralar çalmakla ilgilenmiyor, daha büyük rakamların ve de daha büyük çaplı verilerin peşinde. BT güvenlik alanında yaşanan gelişmeler ve artan karmaşıklıkla birlikte, dev şirketleri ve devasa kamu kurumlarını hedef alan sofistike siber casusluk kampanyalarının sayısının hızla artıyor. Suçlular yapacakları saldırıları giderek daha ayrıntılı bir şekilde tasarlayıp, güvenlik açısından her zaman en zayıf bağlantıdan yararlanmaya çalışıyor. Kamu kurumlan da bilgi sistemlerine her geçen gün daha da bağımlı hale geldikçe hacker’lar, politik “hacktivist”ler, diğer devletler ve hatta kendi çalışanlarından gelebilecek siber saldırılara karşı o oranda açıklar. Bu noktada devlet kurumları, son

dönemlerde tehdit aktörlerinin en çok tercih ettiği hedefler arasında başı çekiyor. Yine son yıllarda bazı finans devlerinin maruz kaldığı siber saldırılar, ciddi zarara ve itibar kaybına yol açtı. Küresel finans sistemine yönelik riskleri nedeniyle siber saldırıların yarattığı tehdit, kamu sektöründe yer alan pek çok merkez bankası yöneticisinde de endişeye yol

açtı ve bu alanda da bilgi güvenliği yatırımları arttı. Bu bağlamda, federal karar alıcılar ve kamu görevlileri, zayıf noktaları daha iyi anlamak ve koruma teknolojilerini global ve yerel BT güvenlik altyapısına entegre etmek için BT güvenlik uzmanları ve savunma uzmanlarıyla daha çok işbirliği içinde hareket etmelidirler.

“DIJITAL GÜVENLIK TEMEL IŞLETME POLITIKASI OLMALI“

“SANAL YAMA ÇÖZÜMLERIMIZLE SALDIRILAR ENGELLENEBILIR”

“SIBER SALDIRILAR ITIBAR KAYBETTIRIYOR”

sistemler içlerinde çok değerli bilgileri barındırıyorlar. Bir devletin kamu kurumlarında bulunan bilgilere sızmak gerek bireysel siber saldırganlar, gerekse diğer devletler tarafından paha biçilmez değerlere sahip olabiliyor.Elbette her kamu kurumu sahip olduğu bilişim altyapılarına ait kendi güvenlik önlemlerini alıyor. Ancak devletlerin bu bireysel güvenlik yapılarını standart bir yapıya oturtmaları, bu yapıların tamamını tek bir noktadan denetleyerek ülkeye yönelik siber saldırıları tespit etmeleri ve karşı önlemleri almaları günümüz devlet politikaları arasında önem kazanmaya başlayan konulardan.Her ülkenin farklı bir e-Devlet bilişim alt yapısı var. İncelendiğinde temel iki yapının söz konusu olduğunu görüyoruz. Bunlardan ilki her kurumun kendi veri merkezini ve ilgili servisleri barındırdığı yapı. Söz konusu yapıda e-Devlet projesi münferit kurumların servislerinin tek bir noktadan verildiği bir portal konumunda yer alıyor. Buna alternatif yapı ise konsolidasyon üzerine kurulu. Bu yapıda ise devlet sağladığı tüm bilişim hizmetlerini adedi çok aza indirgenmiş

veri merkezlerinden veriyor.

SALDIRIYI TESPITETMEK DE ÖNEMLIHangi yapı söz konusu olursa olsun, amaç devlet geneline yapılan siber saldırıları ortaya çıkartmak ve bu saldırıların sonuca ulaşmasını engelleyecek karşıt önlemleri almak. Bir örnek vermek gerekirse, bir ülkenin tarımla ilgili bir kurumuna yapılan hedefli bir siber saldırı ilgili kurum tarafından tespit edilerek önlenebilir. Ancak, bir devletin tarımla ilgili birkaç kurumuna eş zamanlarda, birbirleriyle bağlantılı kaynaklar tarafından gelen bir saldırı seti söz konusu ise durum değişecektir. Aynı önem bağlantılı kaynaklardan bir devletin farklı kurumlarına yönelen bir saldırı durumunda da söz konusu olacaktır. Bu noktada devlet olarak her bir kamu kurumunun sahip olduğu bilincin üzerinde bir ortak siber güvenlik bilinci ve istihbaratı oluşturulması gerekliliği doğmaktadır. Oluşturulacak bir üst komuta merkezi tüm kamu kurumlarından ortak bir biçemde alacağı güvenlik istihbarat bilgisini, iç ve dış siber güvenlik istihbarat kaynaklarından alacağı bilgilerle birlikte bir iş zekası çözümü ile yorumlayarak devletin genelini ya da belirli

bir kısmını adresleyen bir siber saldırı olup olmadığı ile ilgili analiz yapacaktır. Bu iş zekası çözümüne veri sağlanması, kurulan e-Devlet modeli ile farklılık göstermektedir.Dağıtık yapıya sahip devletlerde, komuta merkezine veri iletilmesi ile ilgili bir standart belirlenerek bu iletime uygun saldırı tespit sistemleri tüm devlet kurumlarında konuşlandırılma yoluna gidilmekte. Temel olarak her bir kurum internet üzerinde işlem yaptığı bant genişliği ile orantılı olarak önceden belirlenmiş birkaç şablondan birisi kurum altyapısına entegre ediliyor. Bu sayede hem tüm kurumlar kendi siber güvenlik sistemlerine sahip oluyorlar, hem de bu sistemlerden üretilen bilgiler, devlet tarafından belirlenen ortak bir standartta komuta merkezine iletilerek burada bir arada analiz edilebiliyor. Bu yapıda her bir kuruma uygulanan çözüm nispeten basit olmakla beraber çok noktanın yönetimi aşılması gereken bir güçlük.e-Devlet projelerini az sayıda veri merkezinde bir araya getirmiş yapılarda ise senaryo daha farklı. Buralarda, daha az sayıda merkezin yönetilmesi ve bu merkezlerden veri toplanması söz konusu. Ancak bu yoğunlaştırılmış veri

merkezlerinin internet ile yaptığı yoğun iletişim göz önüne alındığında, buralarda yapılacak siber saldırılara yönelik analiz için oldukça güçlü ve karmaşık sistemlere ihtiyaç duyuluyor.Her durumda devlet eliyle toplanan ve devlet kurumlarına yönelen saldırılara ait bilgiler, küresel güvenlik istihbaratına sahip gerek özel, gerekse açık kaynaklı

diğer istihbarat bilgileri ile birlikte harmanlanarak konusunda uzman danışmanlar desteği ile devlete ait bir siber güvenlik stratejisi oluşturmakta kullanılıyor. Bu sayede e-Devlet yapıları, süregelen siber savaşta açıkta duran hedefler olmaktan çıkıp akıllı koruma stratejileri ile donatılmış güvenli çözümler olarak hizmet vermeye devam edebiliyor.

ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı

Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü

Kaspersky Lab Türkiye Genel MüdürüAlev Akkoyunlu

Yakup Börekcioğlu

Sertan Selçuk

Page 56: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM 56

Kerem Enginar

Son yılların en popüler teknolojik kavramlarından biri bulut bilişim. Herkes bulut bilişimden bahsediyor. Birçok kişi ve kurum bu

yeni teknolojiyi kullanmak istediğini, yine birçokları ise zaten kullandığını söylüyor. Peki bulut bilişimin gerçekten ne olduğunu, kazandırdıklarını biliyor muyuz?

İçinde bulunduğumuz bilgi çağının en büyük nimetlerinden biri olan bulut bilişim, aslında artan internet bağlantı hızı ve internete bağlanabilen cihaz sayısının bir sonucudur. En temel şekliyle anlatmak gerekirse herhangi bir cihazla internete bağlanabilen herkesin, ihtiyaç duyduğu teknolojik servisleri ve hizmetleri uzaktaki bir sunucu üzerinden sağlaması işinin tamamını bulut bilişim olarak adlandırabiliriz. Yani kişi sahip olduğu laptop, tablet veya cep telefonu gibi internete bağlanabilen bir cihazla, çoğunlukla sadece Internet Explorer, Chrome veya Firefox gibi bir tarayıcı kullanarak uzaktaki bir sunucuya erişebiliyor ve bu sunucu üzerinde yaptığı değişikliklerin ilgili operasyon silsilesi içindeki tüm kullanıcılar tarafından görülebilir olmasını sağlayabiliyorsa bir bulut bilişimden bahsedebiliriz.Aslında yıllar önce internetle ilk tanıştığımızda kullandığımız Hotmail uzantılı e-posta servisinin de bir bulut hizmeti olduğunu söyleyerek örneği basitleştirmek mümkün. O zamanlar e-postalarımızı kontrol etmek için ne

yapıyorduk? Bilgisayarımızla (internete bağlanan cihaz) Hotmail.com’a (uzaktaki sunucu) bağlanıyorduk. Lokal bilgisayarımıza hiçbir şey indirmeden mesajlar, resimler veya dosyalar paylaşıyor, gerektiğinde gönderdiğimiz veya aldığımız belgeleri tekrar tekrar farklı kişilerle paylaşabiliyor veya istediğimiz gibi düzenleyebiliyorduk.Şimdi bu basit örneği günümüze taşır ve zenginleştirirsek nasıl bir senaryo ile karşılaşırız? Mesela hızlı tüketim malzemesi üreten bir şirketin, perakende satış yaptığı noktalardaki tedarik ağını ele alalım. Şirketimiz başta tuvalet kağıdı ve peçete olmak üzere temizlik ürünleri üreten bir şirketi olsun. Yani satışını yaptığı ürünler hem birbirinden farklı hem de adetsel olarak farklı paketlerde satılıyor olsun. İlk önce bulut bilişimin kullanılmadığı dönemlerdeki bir iş süreci döngüsünü kısaca özetlemeye çalışalım. Satış elemanı, ürünlerin son tüketiciyle buluştuğu noktayı ziyaret eder; hangi kalemlerin çok satıldığını, hangilerinde stok fazlası olduğunu tespit eder. Raflarda azalan ürünleri kendi kamyonundaki stoktan tedarik eder. Gün sonunda merkeze döndüğünde yaptığı satışlara ait listeyi faturalandırılması için muhasebe sistemine girer. Eğer şirket içinde bir ERP sistemi (veya benzeri) kullanılıyorsa girilen bu veriler bir şekilde üretim zincirinin de bir parçası olur. Tabii üretim için gereken başta hammadde olmak üzere tüm girdiler stoklarda varsa…

Şimdi aynı örneği bulut bilişime taşıyalım ve şirketimizin tüm operasyonel süreçlerini bulut tabanlı teknolojilere taşıdığını varsayalım. Satış elemanı ziyaret ettiği perakendecide azalan ürünleri tamamladığı anda tableti veya bu iş için özel üretilmiş barkod okuyan bir el terminali aracılığıyla tüm veriler buluta gönderilir. Gün içinde kaç satış noktası ziyaret edilirse edilsin buluta kaydedilen tüm veri anında şirketin finans, üretim, depo gibi ilgili departmanlarıyla paylaşılabilir.

Böylece faturalandırma, ödeme takibi, tahsilat gibi süreçler otomatik olarak başlatılabildiği gibi eğer bu süreçlerin bazıları satış elemanı tarafından yapılıyor olsa bile gerekli kayıtlara ilişkin belgeler üretilmiş olur. Stokları yöneten depolama birimi söz konusu bölgelere yapılacak bir sonraki ziyaret için tahmini ürün listesini hazırlar. Kamyonlara satışı az olan ürünler ve sürümü fazla ürünlerin orantısal olarak yüklenmesi

konusundaki eldeki verilerden yararlanılır. Üretim departmanı stokları ve satış trendlerini anında görerek üretim bandının durumunu ayarlayabilir. Yani sonraki tedariklerde sıkıntı yaşanmaması için üretim planı kolayca şekillendirilir. Ve tüm bu işler satış ekibinin buluta gönderdiği veriler birkaç dakika içinde işlenerek planlanır. Tüm departmanlarla ilgili sonuçlar anında ilgili kişilerin ekranlarında belirir.

Bulutu anlamak

Kullanmaya başlamadan önce ne olduğunu anlamak gerekiyor. Bulut bilişim kavramı farklı sektörlerdeki farklı iş grupları için o kadar çok şey ifade ediyor ki…

Page 57: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM57

Bulut bilişimin avantajlarından biri

de anında güncellenme olanağı. Üzerinde çalışılan

yazılımların her bir kullanıcı için teker teker güncellenmesi, vakit ve

iş gücü tarafında sıkıntı çıkarabilir.

Bulut bilişim, işletmelerde veya kişisel alanlarda ihtiyaç duyulan servislerin veya uygulamaların internet üzerindeki sunucular içerisinde bulundurulması ve işlenmesi anlamına geliyor. Bu durumda internete bağlanabilen herhangi bir cihaz sayesinde bulut bilişimin nimetlerinden faydalanılabiliyor. Günümüzde yaygın olarak e-posta servisleri kullanılıyor olsa da bulut bilişimin geleceği oldukça parlak. Google’ın ve Microsoft’un ofis uygulamaları, bulut bilişime örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca Google Drive, Microsoft SkyDrive ve Dropbox, yaygınlaşmakta olan bulut depolama servisleri olarak göze çarpıyor. Bulut bilişimde sınırın olmadığı, geliştirilmekte olan bulut bilgisayar oyunları platformlarıyla da ispatlanabilir. Bilgisayar oyunları gibi yüksek bilgisayar donanımı, hız ve geniş alan gerektiren uygulamaların günümüzde bulu üzerinde kullanılabilir halde olması, gelecekte çok daha ağır ve komplike uygulamaların da üstesinden gelinebileceği anlamına geliyor.

BULUT BILIŞIM NEDIR?

BULUT BILIŞIMIN FAYDALARIİşlemlerin neredeyse tamamı bulut üzerinde gerçekleştiği için, istemcinin çok daha az güce ihtiyaç duyması bulut bilişim sayesinde sağlanabiliyor. Örneklendirmek gerekirse, X işlemi için gerekli olan bilgisayar maliyeti 2000 TL olduğunu varsayalım. Aynı işlemi bulut üzerinde gerçekleştirmek için gereken donanımın maliyeti ise basitçe internete bağlanabilen bir bilgisayarla hemen hemen aynı. Günümüzde basit işlevleri yerine getirebilen, internete rahatça bağlanabilen ve güncel teknolojileri destekleyen bilgisayarların 1000 TL civarında olduğu hesaba katılınca, sadece donanım maliyetinden bile % 50’lik bir tasarruf söz konusu oluyor. Bu tasarruf, yapılan işin ağırlığına ve dolayısıyla ihtiyaç duyulan güçlü donanıma göre çok daha yüksek miktarlara çıkabiliyor.Verilerin bulutta depolanması, kullanıcıların istediği anda verilerine ulaşmasını sağlıyor. Akıllı telefonların ve diğer mobil cihazların ciddi anlamda ön plana çıktığı günümüzde, böyle bir imkânı sağlamak verimliliği yukarılara çekecektir. Diğer yandan birden fazla istemcinin aynı veriler üzerinde değişiklikler yapması ve paylaşması, çok daha kolay gerçekleştirilebiliyor.Günümüz işletmelerinin her birinde, IT elemanlarına ihtiyaç duyuluyor. Yapılan işin komplike yapısı, kullanılan yazılım ve donanım göz önünde bulundurulduğunda, ciddi miktarda IT iş gücüne ihtiyaç duyuluyor. Elbette ki IT’den vazgeçmek mümkün değil fakat iş yükünün azalması sayesinde, daha az IT iş gücüne ihtiyaç duyuluyor. Burada alınacak önlemlerle, işletmenin bir miktar daha tasarruf yapması mümkün.Bulut bilişimin avantajlarından biri de anında güncellenme olanağı. Üzerinde çalışılan yazılımların her bir kullanıcı için teker teker güncellenmesi, vakit ve iş gücü tarafında sıkıntı çıkarabilir. Bulut üzerinde çalışılması durumunda ise kullanıcıların fark etmesinin bile mümkün olmadığı bir anda güncellenme hayata geçebiliyor. Böylece tüm yeniliklerden anında faydalanılabiliyorken, aynı zamanda vakit ve iş gücü kaybı olmuyor.Birden fazla sayıda yedeği alınsa bile, bir ofis içerisinde yer alan verilerin herhangi bir afet durumunda yok olması mümkün. Bulut üzerinde depolanan veriler ise birden fazla yerde, tüm önlemler alınmış bir şekilde depolanıyor. Bu durumda hayati önem taşıyan verilerin de zarar görmemesi sağlanıyor.

Page 58: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

Konferans Programı

GÜNDEM 58

İş dünyası liderlerinin, geleceği şekillendirenlerin ve sosyal yeniliklere açık olanların küresel ağı niteliğinde olan CeBIT Global Konferansları, öncü teknolojileri keşfedip tartıştırmakta ve ayrıca bir sonraki yılı şekillendirmektedir. Stratejik bir konumda yer alan Türkiye pazarı Doğu Avrupa’nın, Ortadoğu’nun, Karadeniz Bölgesi’nin, Balkanların ve Hazar Bölgesi’nin 35 ülkesi arasında adeta köprü konumunda bulunuyor.

CeBIT Global Konferansları dijital endüstriye 360°’lik bir bakış açısı sağlayarak, yenilikleri ve eğilimleri keşfetmeniz

için ideal bir görünüm sunuyor. İş dünyası liderlerinin, geleceği şekillendirenlerin ve sosyal yeniliklere açık olanların küresel ağı niteliğindeki CeBIT Global Konferansları, öncü teknolojileri keşfedip tartıştırmakta ve ayrıca bir sonraki yılı, gerek iş dünyasının gerekse toplumun yararına

şekillendirmektedir. Uluslararası hedeflerinize ulaşabilmenize yardımcı olabilmek adına CeBIT Global Konferansları Almanya, Hindistan, Brezilya, Avustralya’nın yanısıra şimdi bilişim teknolojilerinin büyüyen kilit pazarı niteliğindeki Türkiye’de sizlerle buluşuyor. Stratejik bir konumda yer alan Türkiye pazarı Doğu Avrupa’nın, Ortadoğu’nun, Karadeniz Bölgesi’nin, Balkanların ve Hazar Bölgesi’nin 35 ülkesi arasında adeta köprü konumunda bulunuyor. Avrasya’nın bir

numaralı ICT teknolojileri platformu olan ve endüstrinin belirli pazarlarına hitap eden özel bölümleri ile CeBIT Bilişim Eurasia, ICT teknolojilerinde karar yetkisine sahip yöneticilerle de yüz yüze iletişim halinde olmanızı sağlıyor. Fuarla eşzamanlı olarak düzenlenen CeBIT Global Konferansları ise farklı sektörlerde öne çıkan ICT teknolojilerini ve bunların yansımalarını konferanslar serisi halinde sunuyor.PGlobal işbirliği ile düzenlenen Şehir İletişim, Ulaşım ve Teknoloji Zirvesi,

Page 59: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM59

KIRMIZI SALON

Polonya SunumuPolonya IT/ICT Branşının Potansiyeline Bakın - Yeni Olanaklara Yelken Açın

Şehir İletişim, Ulaşım ve Teknoloji Zirvesi

Perşembe, 11 Eylül 2014

10.00-12.00

09:30 - 10:45

11.15 - 12.15

12.15 - 12.35

12.35 - 12.55

12.55 - 14.00

14.00 - 14.30

14.30 - 15.00

15.00 - 15.30

15:30 - 15.50

17.00 - 17.30

17.30 - 17.50

16.10 - 17.00

15.50. - 16.10

10.45 - 11.15

14.30-17.00

• Arkadiusz Kaminski, UNIZETO - IT Stratejiden Dijital İş Stratejisine

• Michal Smereczynski - Hibrid, özel ve kamu bulut depolamasından faydalanma

• Anna Radyno, DIVANTE - IT işlemlerinde Kullanıcı Deneyiminin Anlamı

• Sebastian Kopaniecki- IT hizmetlerinin sanal ve global bir özellik kazanmasında, uzmanların çağdaş iş yönetim biçimleri

Açılış Konuşmaları• Olaf Lies, Almanya Niedersachsen Federal Eyaleti

Ekonomi, Çalışma ve Ulaştırma Bakanı

• Arkadiusz Bąk, Polonya Ekonomi Bakan Yardımcısı• İdris Güllüce, Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik

Bakanı

Panel - I: Akıllı Yaşam ve EkranlarAkıllı Binalar & Konutlar, GPS İzleme Sistemleri, Akıllı Ulaşım, Akıllı Eğitim Çözümleri, Akıllı Ödeme Sistemleri

Moderatör: Prof. Dr. Murat Yülek• Paşa Yaşar, Genel Müdür Danışmanı, Türk Telekom • Kağan Kalınyazgan, Yönetim Kurulu Başkanı, Yüce Kolej-

leri; Yönetici Ortak, Atlas Eğitim Yazılımları

• Hakkı Tok, Daire Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

• Murat Elkaya, Genel Müdür, Aktif Nokta, Aktif Bank

Şehir çözümleri sunumu: Akıllı Ulaştırma Sistemleri Bugünün Şehirlerini Nasıl Mobilize Ediyor? Dr. Rainer Schwarzmann, Başkan Yardımcısı, Transport Consulting, PTV Group Karlsruhe, Almanya

Şehir çözümleri sunumu: Kart Bazlı Akıllı Şehir ÇözümleriMurat Emre Duman, YK Üyesi, EKent, Aktif Bank

Öğle Arası

Ana Konuşma: Türkiye’nin Akıllı Ulaşım StratejisiFeridun Bilgin, Müsteşar, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı

Ana Konuşma: Uydu Haberleşme Sistemleri ve Akıllı UlaşımProf. Dr. Ensar Gül, Genel Müdür, Türksat

Ana Konuşma: Modern Metropollerin Sorunları ve BT ÇözümleriProf. Dr. Sven Prüser, Metropolitan Çözüm Uzmanı, Berlin HTW Uygulamalı Bilimler Üniversitesi

Şehir Çözümleri Sunumu: Akıllı Trafik Yönetimi, Londra Olimpiyatlarından Öğrendiklerimiz Steve Kearns, Transport for London, London, UK

Ana konuşma: GTFS ve Gerçek Zamanlı GTFS Formatları Akıllı Ulaşımı Nasıl Hızlandırabilir?Michael Firnhaber, Stratejik Ortaklık Geliştirme Müdürü, Lead for Google Directions, Google Maps Transit

Şehir çözümleri sunumu: Bir Hizmet Olarak Mobilite Sampo Hietanen, Genel Müdür, ITS Finland

Panel - II: Veri Yönetimi ve Şehir YaşamıVeri Merkezleri, Veri Güvenliği ve Yönetilebilirlik Veri Yönetimi, Trafik Yönetimi, Şehir Yaşamında Görüntüleme ve İzleme, Kurumlarda ve Toplumda Maliyetlerin Azaltılması, Güvenliğin ve Verimliliğin Artırılması

Moderatör: Paşa Yaşar, Genel Müdür Danışmanı, Türk Telekom• Mustafa Koç, Genel Müdür, Fatih Projesi Genel

Koordinatörü, MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü,• Batuhan Tosun, Genel Müdür, UITSEC-Universal IT

Security Consulting• Ali Çöplü, Kıdemli Danışman Borsa İstanbul A.Ş. Genel

Müdürlüğü• Dr. Ahmet Kaplan, Genel Müdür Yardımcısı, Türksat A.Ş.

Kahve Arası

Ana Konuşma: Şehir ve MedeniyetProf. Dr. Suphi Saatçi

Açılış Konuşması: Dr. Önder Halisdemir, Genel Müdür, Aktif Bank

Panel-I: Akıllı Kentler için Akıllı ÇözümlerModeratör: Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı - Bahçeşehir Üniversitesi

• Mehmet Cahit Turhan- Karayolları Genel Müdürü• Levent Fidansoy -Burulaş Genel Müdürü• Arif Emecen- Malatya Belediyesi Genel Sekreteri• Kemal Hacıoğlu- Türkiye Futbol Federasyonu• Kadir Gürkan- Samulaş Genel Müdürü

Cuma, 12 Eylül 2014

profesyonelleri ve yetkilileri şehirler büyüdükçe ve nüfusları arttıkça teknolojinin nasıl daha verimli ve hızlı bir şekilde kullanılabileceği yönünde fikir alışverişinde bulunmak üzere biraraya getiriyor. Bu oturumların amacı şehir yaşamını daha rahat ve yaşanabilir düzeyde kılmak. Yeni dijital cihazlar ve yeni sağlık çözümleri ile birlikte ICT teknolojilerinin sağlık endüstrisindeki yükselen önemine vurgu yapan bir diğer zirve ise Sağlık Bilişimi Kongresi. Bu zirve Ajansfa’nın katkıları ile düzenleniyor.Son on yıldır hayatımızın vazgeçilmez bir parçası niteliğindeki sosyal medya ve internet ise Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesi’nde çarpıcı temalar ile birlikte ele alınıyor. Zirve BMD - Bilişim Muhabirleri Derneği tarafından destekleniyor.Deutche Messe tarafından düzenlenen ve BITKOM tarafından desteklenen Avrasya’nın lider teknoloji etkinliği niteliğindeki CeBIT Bilişim Eurasia 2014 ve CeBIT Global Konferansları, iş ortaklarımız olan Semor A.Ş., PGlobal, Ajansfa ve BMD ile birlikte uluslararası bir platform konumuna taşınmaktadır.

Şehir İletişim, Ulaşım ve Teknoloji Zirvesi

Page 60: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM 60

Zirve’den Bazı Konuşmacılarımızİdris Güllüce - Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanı1950’de Erzurum’da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını Gebze Yüksek Teknoloji Üniversitesinde Yönetim Organizasyon alanında tamamladı.23. Dönemde İstanbul Milletvekili seçildi. 24. Dönemde Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı oldu.

Olaf Lies - Aşağı Saksonya Federal Eyaleti Ekonomi, Çalışma ve Ulaştırma Bakanı1967’de doğdu. Wilhelmshaven Üniversitesi uygulamalı bilimler bölümünde Elektrik Mühendisliği okudu.2006-2011 yılları arasında Friesland’da yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yaptı. 2008’den beri Almanya Aşağı Saksonya Parlemento üyesidir. 2010 yılında SPD partisinin başkan yardımcılığı görevini yaptı. 2013’ten beri ise Almanya Aşağı Saksonya Ekonomi Bakanı olarak görev yapmaktadır.

Michael Firnhaber - Stratejik Ortaklık Geliştirme Müdürü, Lead for Google Dırections, Google Maps Stuttgart’ta doğdu. Şu an Hamburg’da yaşıyor. Almanya Google’da Google Maps Transit ve Google Kültürel Enstitüsü stratejik planlama geliştime alanında görev yapıyor.

Feridun Bilgin - Müsteşar, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 1964 Sivas’ta doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi mezunudur. Yıldız Ünivesitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans yaptı. 1986 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nda Uzman Yardımcısı olarak başladı. 2004 yılından itibaren Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nda Yönetim Kurulu Üyesi olarak, 2012’den itibaren ise T.C. Ziraat Bankası’nda Denetçi olarak görevlerini sürdürmektedir. 2012’den itibaren TSKB’de Yönetim Kurulu Üyesidir.

Mr. Arkadiusz Bąk - Polonya Ekonomi Bakan Yardımcısı1977’de Polonya’da doğdu. Askeri Teknik Üniveristesi’nin Elektronik Fakültesinden mezun oldu. Kielce Üniversitesi Ekonomi ve Hukuk Fakültesi’nin Ekonomi bölümünde okudu. 2014 yılından beri Ekonomi Bakan Yardımcısı olarak görev yapıyor.

Mehmet Cahit Turhan – Karayolları Genel Müdürü 1981 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mimarlık Fakültesi İnşaat Bölümünü bitirmiştir. Çalışma hayatına 16.1.1985 mühendis olarak başladı. 26.11.1986 tarihinde Karadeniz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans eğitimini tamamlayan TURHAN, karayolları genel müdürlüğünde çeşitli görevler üstlendi. 29.12.2005 tarihinden itibaren vekaleten yürüttüğü Karayolları Genel Müdürü görevine 16.01.2006 tarihinde asaleten atandı.

Arif Emecen - Malatya Belediyesi Genel SekreteriArif Emecen 1964 yılında Çankırı’da doğdu. Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde 1986 yılında mezun oldu. İş hayatına TEDAŞ ve TEAŞ bünyesinde işletme ve kontrol mühendisi olarak başlayan Emecen, Ankara Ankaray Raylı Sistemler İşletmesi’nde 1995-2000 yılları arasında işletme müdürlüğü ve başmüdürlük görevinde bulundu. Arif Emecen 2000-2005 yılları arasında ise İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalıştı.

Prof. Dr. Murat Yülek İstanbul Ticaret Üniversitesi öğretim üyesi ve PGlobal Küresel Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri Ltd. şirketinin ortağıdır. IMF (2001-2004) ve İslam Kalkınma Bankası’nda (1998-2001) çalışmış, Dünya Bankası’nda danışmanlık görevlerinde bulunmuştur. Bilkent, THK ve Georgetown Üniversiteleri’nde ders vermiştir. Yurt içi ve dışı görevleri sırasında 15 civarında ülkede ekonomik kalkınma ve finans alanlarında önemli sorumluluklar almıştır.

Dr. Önder Halisdemir - Genel Müdür, Aktif Bank1972 doğumlu olan Dr. Önder Halisdemir, Marmara Üniversitesi, New York Üniversitesi (NYU) ve Pennsylvania Üniversitesi’nde akademik çalışmalarda bulunmuştur. Bankacılık konusunda doktora derecesi bulunan Dr. Halisdemir, Finans Yöneticileri Vakfı, Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları Derneği, Risk Yöneticileri Derneği gibi mesleki kuruluşlarda ve bazı sigorta şirketlerinde Yönetim Kurulu Üyeliklerinde bulunmuştur.

Prof. Dr. Sven M. Prüser - Metropolitan Çözüm Uzmanı , Berlin HTW Uygulamalı Bilimler Üniversitesi 1962 yılında doğdu. 2009 yılından beri Berlin, HTW Üniversitesi’nde Uygulamalı bilimler bölümünde profesör olarak çalışıyor. 2009’a kadar Deutsche Messe AG ve Messe Berlin’de yönetici olarak görev yaptı.

Paşa Yaşar - Genel Müdür Danışmanı , Türk Telekom1964 yılında Konya’da doğdu. 1985 de İTÜ’den Endüstri Mühendisi olarak mezun oldu. 1986’da Gazi işletme’de yüksek lisans eğitimi aldı. 1986 yılında PTT (Türk Telekom’da) mühendis olarak işe başladı. 2002’de Ulaştırma Bakan danışmanı olarak, 2003’te Avea’da GMY olarak çalıştı, 2005 yılında TBMM tarafından RTÜK üst kurul üyesi olarak seçildi, RTÜK üyeliği sonrası 2009’dan bu yana Türkiye’nin iletişim ve altyapı şirketi Türk Telekom’da Genel Müdürü Danışmanı olarak görev yapıyor.

Dr. Rainer Schwarzmann - Başkan Yardımcısı, PTV Group Karlsruhe, Almanya1962 yılında doğdu. Karlsuhe Teknik Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği’nden mezun oldu. Yüksek Lisans derecesini 1988 yılında aldı. 2013 yılından beri PVT Ulaşım Danışmanlığı şirketinde yönetici olarak çalışıyor.

Prof. Dr. Ensar Gül - Genel Müdür, TÜRKSAT1960 yılında Artvin’de doğdu. 1982 yılında Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nü bitiren Gül, yüksek lisansını İngiltere Loughborough Teknoloji Üniversitesi, Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde, doktorasını İngiltere Sussex Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde tamamlamıştır.Aynı üniversitede post-doktora çalışması yapan Prof. Dr. Gül, 1991 Uludağ Üniversitesi Mühendislik Bölümü’ne Yrd. Doç. olarak atanmıştır. Dr. Gül, Türksat A.Ş. Genel Müdürü oldu.(2014)

Batuhan Tosun - Genel Müdür, UITSEC-Universal IT Security Consulting 8 yıldır IT alanında çalışan Batuhan Tosun, 6 yıldır güvenlik alanında çalışmaktadır. Norveç, İsrail, Kazakistan ve Amerika ile sürekli iş bağlantısı halinde bulunan Tosun çalıştığı firmalarca IASSC ve ISPRS yetkinlikleri ile ödüllendirilmiştir. Batuhan Tosun, şu sıralar Atlanta Araştırma enstitüsünün verdiği burs ile güvenlik mühendisliği çalışmalarına devam etmektedir. ITT Springfield Üniversitesi uzaktan eğitim Kriminal Adalet ve Güvenlik Mühendisliği bölümünde eğitimine devam etmektedir.

Sampo Hietanen - Genel Müdür, ITS Finland İnşaat Mühendisi Sampo Hietanen şuan ITS-Finlandiya’nın CEO’su. “Mobility as a Service”ı konsept olarak tantıtan ilk kişidir. Şu an ITS-Finlandiya’da mühendis olarak görev alan Hietanen bu sektörde bir çok hizmette bulunmuştur.

Prof. Dr. Suphi Saatçi - Öğretim Üyesi1946 yılında Kerkük’te doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü’nü 1974 yılında bitirdi. Kerkük Kenti ve Ev Mimarisi konulu doktora tezini İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Ana Bilim Dalında 1992 yılında tamamladı. 1995’te doçent oldu, 2002 yılında da profesörlüğe atandı. Halen Mimar Sinan Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Mimari Restorasyon Bölümünde öğretim üyesidir.

Steve Kearns - Stakeholder Manager, Transport for LondonSteve Kearns şu an Londra Ulaşım planlama ve yeni altyapı oluşturma projesinde görev yapıyor. Westminister Üniversitesi Ulaşım planlama ve İşletme yüksek lisansı derecesine sahip.

Hakkı Tok - Daire Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bilgi İşlem Daire Başkanlığı 1968 yılında Trabzon’da doğdu. İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden 1990 yılında mezun oldu. Gebze Yüksek Teknolojisi Enstitüsü Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. 2006 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bilgi

Teknolojileri Daire Başkanlığı’na atandı.

Page 61: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

YEŞİL SALON

GÜNDEM61

Perşembe, 11 Eylül 2014

13.30-14.30

15:00-16:30

09.30-11.0009.30-11.00Panel I: Sağlıkta ERP UygulamalarıModerator: Dr. Cevat ŞengülPanelistler:• Ahmet Usta, Bilgi Yönetim

Direktörü, Medical Park Sağlık Grubu - Sağlıkta ERP Deneyim Paylaşımı

• Burak Uzkan, IT Direktörü, Anadolu Sağlık Merkezi - Sağlıkta ERP Deneyim Paylaşımı

• Okan Şen, Proje Geliştirme Ve Uygulama Daire Başkanı, Sağlık Bakanlığı - ERP Uygulamalarında Değişim, Yönetimi ve Çağrı Merkezi Organizasyonu

• Yusuf Kara, KHB Bilgi İşlem Daire Başkanı, Sağlık Bakanlığı - Kamu Hastaneler Birliğinde ERP Uygulamaları

11.00-11.30İletişim Kahve Arası11.30-12.30Panel II: Büyük Veri ve İş Zekası UygulamalarıModerator: Uz. Dr. Güven Bektemur Panelistler:• Dr. Fatma Zakaryan, Sağlık

Bilişimi ve Teknolojileri Derneği Başkanı - Sağlık Sigortalarında İş Zekası Uygulamaları

• Dr. Ragıp Başbuğ, Tübider Başkanı - Sağlık Yönetiminde İş Zekası

• Erhan Karamehmetoğlu - Büyük Veri ve Veri Analitiği Çözümleri Yöneticisi, ORACLE - Sağlıkta Büyük Veri

• Canan Girgin, Bilgi Teknolojileri Enstitüsü, Tübitak Bilgem - Sağlıkta Büyük Veri Uygulamaları

12:30-13:00Özel Oturum: Tıbbi Uygulamalardaki Yeniliklerde Bilişimin Rolü• Dr. Martin Harris, CIO /

Chairman, İç Hastalıkları Hekimi

13.00-14.00Öğle arası4.00-15.30Panel III: Mobil Sağlık Uygulamaları ve Kişiye Özel Tıp UygulamalarıModerator: Dr. Sinan KorukluoğluPanelistler :• Kemal Kaplan, Acıbadem

IT Direktörü - Mobil Sağlık Uygulamaları

• Prof. Dr. Hamza Müslümanoğlu, İstanbul Fatih HB Genel Sekreteri, Genomix-Kişiye Özel Tıp Uygulamaları

• Prof. Dr. Bahadır Güllüoğlu, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi - Kişiye Özel Tıp Uygulamaları

15.30-16.00İletişim Kahve Arası16:00-16:30Özel Oturum: Sağlıkta İleri Düzey Simülasyonlu Eğitim• Yard. Doç. Dr. Mehmet Emin

Aksoy, Acıbadem Üniversitesi

11.30-12.45

14:00-16:00

16.30-18.00

16.30 -19.20

16.00-16.30

11.00-11.30

12.45-14.00

17:00-18:00

16:30-19:20

16.30-17.00

14.30-15.00

Sağlık Bilişim Kongresi Bilişim Dostu Sağlık Yöneticileri Teşekkür Plaket Töreni

Açılış Konuşmaları:Dr. Reşat BahatDr. M. Mahir ÜlgüProf. Dr. Sabahattin AydınDr. Zafer ÇukurovaDr. Şuayip BirinciProf. Dr. Eyüp GümüşDr. Mehmet Müezzinoğlu

Panel I: Radyoloji Bilgi Sistemleri ve Teletıp Uygulamaları Moderator: Dr. Şuayip Birinci

Panelistler :• Mark Frushone, Pazar Müdürü, Leica - Dijital Patoloji• Prof. Dr. Hakkı Muammer Karakaş, İstanbul F.S.M. EAH

Radyoloji Klinik Şefi - Teletıp• Serkan Saykal, Kurucu Ortak, Sesa Grup - Radyoloji

Yönetim Sistemi• Laurant Rotival - Sr VP & GM GE Helthcare IT-EAGM -

Klinik Kalite ve Anahtar Başarım Göstergeleri

Panel I: Dijital Hastane Uygulamaları Moderator: Dr. Zafer Çukurova

Panelistler :• Prof. Dr. Alper Cihan, İÜ ISUZEM Dekanı, Dijital

Dönüşüm Yatırımlarının Getirisi ve Sonuçları• Ömer Siso, SİSOFT Genel Müdürü, Dijital Hastane

Uygulamaları• Jörg Studzinski -Uzman Danışman, HIMSS Europe

GMBH, Almanya - Dijital Hastane Uygulamalarında Sertifikasyon

• Dr. Korhan An, HIMSS Türkiye Direktörü - Dijital Hastane Uygulamalarında Sertifikasyon

• Yaşar Bali - Bilgi Teknolojileri Koordinatörü, Medipol Mega Hastanesi - Yoğun Bakım ve Ameliyathane Yönetim Sistemleri

• Akın Altunbaş, Ceo, Borda Teknoloji - Sağlıkta RFID Demirbaş Yönetimi ve Gerçek Zamanlı Takip Sistemleri

Panel II: HBYS’nin Yeni Vizyonu ‘’Yönetsel Bakış’’Moderator: Prof. Dr. Alper Cihan

Panelistler:• Dr. M. Mahir Ülgü, Sağlık Bilgi Sistemleri Genel

Müdürü, Sağlık Bakanlığı, - 663 Sayılı KHK Sonrası T.C Sağlık Bakanlığı’nın HBYS Vizyonu

• Tolga Örtül - Ürün Çözüm Müdürü, HUAWEI - Network Altyapısı Planlama, Uygulama ve Geliştirme Hizmetleri

• Fatih Çiftçi, Genel Müdür, Pusula Yazılım - Sağlıkta Ölçme ve Verimlilikte Bilişimin Rolü

• Dr. Yılmaz Keskindemirci - İ.Ü. Hastaneler Genel Koordinatörü - Varlık Yönetimi, Lojistik Takibinden Bilişim Uygulamaları

• Nurettin Altunbudak, Genel Müdür, Alpdata Yazılım - Yaşanmış Olaylardan HBYS’nin Yeni Vizyonuna Atıf

Panel III: Sağlık Bilişiminde Altyapı Çözümleri ve IT UygulamalarıModerator: Dr. M. Mahir Ülgü

Panelistler:• Murat Obalı, Bilgi Teknolojileri Enstitüsü, Tübitak

Bilgem - Sağlıkta Bulut Çözümleri • Adem Tekerek, Bilgi İşlem Daire Başkan Yardımcısı,

Gazi Üniversitesi - Veri Güvenliği• Kemal Hatipoğlu, Satış Kanal Yöneticisi, EMC - PACS

Uygulamaları İçin Ölçeklenebilir Veri Depolama Çözümleri

• Ayhan Akbala - Bilgi İşlem Müdürü, Elazığ Fırat Üniversitesi - PACS Uygulamaları İçin Ölçeklenebilir Veri Depolama Çözümleri

• İbrahim Erturan, IT Çözüm Müdürü, HUAWEI - Sağlık Sektörü IT Çözümleri

• Bekir Sami Nalbantoğlu, Bilgi Sistemleri Y.K Başkanı, İTO Bilgi Teknolojileri Komitesi Başkanı - Datacenter

Panel IV: Klinik Araştırmalarda BilişimModeratör: Dr. Saim Kerman

Panelistler:• Dr. Hilal İlbars, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Klinik

Araştırmalar Daire Başkanı, Sağlık Bakanlığı - Ulusal ve Uluslararası Klinik Araştırmalar Veritabanı

• Prof. Dr. Reşat Özaras, İstanbul Üniv. Klinik Araştırmalar Mükemmeliyet Merkezi Y.K Üyesi - Klinik Araştırmalar İş Süreçleri ve Kayıt Yönetimi

• Dr. Dominik Aronsky - PRS (Patient Recruitment System)• Dr. Barış Erdoğan, Türkiye Genel Müdürü, II4SM - PRS

(Patient Recruitment System) • Bekir Yiğit, Kamu Hastaneler Birliği Daire Başkanı, Sağlık

Bakanlığı

HIMSS Sertifikalı EMRAM Eğitimi Programı (Mavi Salon)- ‘Sağlık Bilişim Sistemi Standartlarının Denetimi’ Sağlık Bakanlığı ve HIMSS İşbirliği İle

İletişim Kahve Arası

İletişim Kahve Arası

Öğle Arası

Panel II: Sağlığın Geliştirilmesinde BilişimModerator: Prof. Dr. Sabahattin AydınPanelistler:• Prof. Dr. Sabahattin Aydın, Medipol Üniversitesi

Rektörü, Sağlığın Dönüştürülmesinde Bilişimin Yeri• Yard. Doç. Dr. Hacı Ömer Tontuş, Sağlığın

Geliştirilmesi Genel Müdürü-Sağlık Bakanlığı - Sağlığın Geliştirilmesinde Bilişimin Yeri

• Dr. Sinan Korukluoğlu, Sağlık Bakanlığı Danışmanı - Sağlık Bilişiminde Vizyon

• Temel Akgün, Sabiyed Başkanı, Akgün Yazılım Y.K. Başkanı - Sağlıkta Bilişim Standartları

• Siniša Košćina, M. Sc. Comp. Science, MBA, Yönetici Müdür Yardımcısı, Sağlık Hizmetleri Bölümü, IN2 Group - Sağlıktan E-Sağlığa, Hırvatistan E-bekleme Listeleri Vaka Çalışması

HIMSS Sertifikalı EMRAM Eğitimi Programı (Mavi Salon)- ‘Sağlık Bilişim Sistemi Standartlarının Denetimi’ Sağlık Bakanlığı ve HIMSS İşbirliği İle

letişim Kahve Arası

İletişim Kahve Arası

Cuma, 12 Eylül 2014 Cumartesi, 13 Eylül 2014

CeBIT Global Conferences Sağlık Bilişim Kongresi

Page 62: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM 62

Cuma, 12 Eylül 2014

Dr. C. Martin HarrisCleveland Kliniği Bilgi Teknolojileri bölümü yönetim kurulu başkanı ve CIO. Dr. Harris’in uzmanlık alanı bilgi teknolojilerindeki yeniliklerin sağlık alanında hizmetini arttırmak ve en son teknolojiden fayda sağlamaktır.

Erhan Karamehmetoğlu ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği mezunu olup, uzun yıllar IBM’de satış öncesi teknik çalışmalar, proje yöneticiliği ve yazılım grubunda Ürün Yöneticiliğinden Çözüm Ortakları Yöneticiliğine kadar farklı sorumluluklar taşımıştır. Daha sonra SAS Türkiye’deki Satış Müdürlüğünü takiben Oracle Türkiye ekibinde iki yılı aşkın bir süredir çalışmalarını sürdürmektedir. Oracle’daki son görevinde, Orta Asya ve Türkiye Bölgesinde “Big Data Solution Lead” olarak Büyük Veri Çözümleri ile çalışmaktadır.

Dr. Mehmet Müezzinoğlu - T.C. Sağlık Bakanı1955’te Gümülcine’de doğdu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde iç hastalıkları ihtisası yaptı. Avcılarda bulunan özel bir hastanenin kurucusudur. Avcılar Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ve Batı Trakya Eğitim Kültür Vakfı ve Balkan Medeniyeti Derneği’nin Kurucu Üyesi, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneğinin Üyesidir. 23. Dönemde İstanbul

Milletvekili seçildi.

Zirve’den Bazı Konuşmacılarımız

Bekir Sami Nalbantoğluİstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektronik Mühendisliği Programı’ndan 1995 yılında mezun oldu. Yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Sistem ve Kontrol Mühendisliği’nde 1997 yılında tamamlayarak Yüksek Mühendis ünvanını aldı. Bilgi Sistemleri Ltd. Şirketi’nin Yönetici ve Kurucu ortağı olarak iş hayatını sürdürmektedir.

Jörg Studzinski HIMSS Avrupa Analitik Uzman Danışman olarak görev yapmaktadır. Leipzig Üniversitesi İletişim Bilimleri alanında Master derecesine sahiptir.

Dr. Şuayip Birinci1973 yılında Rize’de doğdu. 1998 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2005 ve 2009 yılları arasında Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Başhekim Yardımcılığı görevinde bulundu. 2009 ve 2012 yılları arasında; İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü; İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak görevlendirildi. 2010 yılında Beykent Üniversitesi, İşletme Anabilim Dalı, Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi programında yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır.

Fatma Zakaryanİstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 4 yıl Medline’da Genel Müdür Yardımcısı olarak çalıştı. 2002 yılında Esas Holding ve Bilkent ortaklığıyla kurulan “Promed”de 6 yıl Kurucu Genel Müdür ünvanıyla çalıştıktan sonra, Promed’in 2006 yılında CGM tarafından alınmasıyla birlikte, CompuGroup Medical’de Türkiye ve Ortadoğu’dan sorumlu Kurucu Genel Müdür olarak görevini sürdürmektedir. Aynı zamanda, “Sağlık Bilişim ve Teknoloji Derneği” Kurucu Başkanı’dır.

İbrahim Erturan 1971 yılında İzmit’te doğdu. Doğu Akdeniz Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği’nden 1995 yılında mezun oldu. ICT alanında çeşitli firma ve pozisyonlarda görev almıştır. Şuan HUAWEI Şirketinde IT Çözüm Müdürü olarak görev yapmaktadır.

MAVİ SALON

Perşembe, 11 Eylül 2014

14:30-15:00

16.30 - 16.50

10.00-12.30

12.30-13.30

15.00-15.15

12.30-13.30

15.15-16.30

16.50 - 17.20

17.30 - 18.20

18.20 - 19.10

17.20 - 17.30

Özel Oturum: Günümüzün Medya Güvenlik Sorunları ve Trendleri

Konuşmacı: Paolo Bufarini, Güvenlik Satış Uzmanı, Akamai Technologies Inc.

Stratejik Plan (2013-2017) ışığında Sağlık Bilişimi Politikaları ve Kağıtsız Hastane

Panel II: Nesnelerin İnterneti Moderatör: Ahmet Usta, Bilişim Muhabirleri DerneğiÇağrılı Konuşmacı: Burak Aydın, Genel Müdür, INTEL Türkiye

Panelistler:• Aslı Arslan ESME- Intel Open Lab Direktörü

Öğle Arası

İletişim Kahve Arası

Panel III: E-TicaretModerator: Umut Ünlü , Genel Koordinatör, Gold.com.tr

Panelistler:• Ömer Arıkan, E-ticaret Derneği Başkanı • Barbaros Özbugutu, İyzico Kurucusu

Panel IV: Sosyal MedyaModeratör: Cem Kıvırcık, Bilişim Muhabirleri Derneği

Panelistler:• Ercüment Büyükşener, İstanbul Bilgi Üniversitesi

Öğretim Görevlisi• Said Ercan, Uluslararası Sosyal Medya Derneği Başkanı• Şahin Ciner, Takiplen.com (Yerli sosyal medya

uygulaması)

Dünya’da HIMSS ve EMRAM HIMMS kimdir? EMRAM nedir? Dünya’da ülkeler bazında EM-RAM karşılaştırmaları

Ülkemizde HIMSS EMRAM UygulamalarıSağlık Bakanlığı - HIMSS protokol kapsamı ve çalışmalar EMRAM çalışmasının sonuçları

Örnekler üzerinde EMRAM Stage 6 ve 7 getirileri ve sonuçları

İletişim Kahve Arası

Dr. M. Mahir Ülgü Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürü

Jörg Studzinski HIMSS Europe Baş Danışmanı, Almanya

Dr. Korhan AN HIMSS Türkiye Direktörü, Türkiye

Jörg Studzinski HIMSS Europe Baş Danışmanı, Almanya

Cuma, 12 Eylül 2014

16.30 - 17.20EMRAM anketi nasıl doldurulur?Jörg Studzinski HIMSS Europe Baş Danışmanı17.20 - 17.30İletişim Kahve Arası17.30 - 18.20EMRAM sürecindeki kavramlar ve açıklamalarıDr. Korhan An HIMSS Türkiye Direktörü18.20 - 19.10Stage 6 ve 7 almak için gerekli aşamalarDr. Korhan An HIMSS Türkiye Direktörü

CeBIT Global Conferences Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesi

CeBIT Global Conferences HIMSS Sertifikalı EMRAM Eğitimi Programı

CeBIT Global Conferences Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesi

CeBIT Global Conferences HIMSS Sertifikalı EMRAM Eğitimi Programı

Page 63: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

GÜNDEM63

BEYAZ SALON

Perşembe, 11 Eylül 2014

14.30-15.45

10.00-12.00

14.30 - 15.15

14.30 - 15.15

15.45 - 16.30

15.45 - 16.30

15.15 - 15.45

15.15 - 15.45

16.30 - 17.00

16.30 - 17.00

12.00-13.30

Açılış Konuşması: Dr. Tayfun Acarer, BTK Başkanı

Panel- I: İnternet ve Sosyal Medya Hukuku 5651 Düzenlemesi kullanıcı ve yöneticilere ne sunuyor?

Moderatör: Musa Savaş, Bilişim Muhabirleri Derneği Baş-kanı

Konuşmacılar: • Turhan Menteş, Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye Bilişim

Derneği• Serhat Ayan, Bilişim Muhabirleri Derneği• Prof. Dr. Kerem Alkin, Mobilsiad Başkanı• Av. Özgur Eralp, Eralp Danışmanlık• BTK temsilcisi

Panel: İletişimde Bilişimin Rolü Ekonomi Gazetecileri Derneği

E-Fatura, E-Defter, Entegrasyon ve Arşivleme Çözümleri, Luca

E-Fatura, E-Defter, Entegrasyon ve Arşivleme Çözümleri, Luca

E-Fatura, E-Defter, Entegrasyon ve Arşivleme Çözümleri, Luca

E-Fatura, E-Defter, Entegrasyon ve Arşivleme Çözümleri, Luca

İletişim Kahve Arası

İletişim Kahve Arası

İletişim Kahve Arası

İletişim Kahve Arası

Öğle Arası

Cuma, 12 Eylül 2014

Cumartesi, 13 Eylül 2014

Prof. Dr. Kerem Alkin - Mobilsiad Yönetim Kurulu BaşkanıDoçentlik unvanını Kasım 1998, Profesörlük unvanını ise Nisan 2004’te aldı. Halen, Nişantaşı Üniversitesi Rektörü olan Alkin, Mobil Servis Sağlayıcı İş Adamları Derneği’nin (MOBİLSİAD) Başkanlığını yürütüyor.

Musa Savaş - Bilişim Muhabirleri Derneği Başkanı1969 yılında Beypazarı’nda doğdu. 1997 yılında Erciyes Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü’nden mezun oldu. 1983 yılında Amstrad marka bilgisayarla tanışarak Bilişimin hızlanmaya başlayan dünyasına adım attı. Bildiklerini paylaşma arzusu 1990 yılında Bilişim Medyasına girmesine sebep oldu. Nisan 2013’te Bilişim Muhabirleri Derneği (BMD) başkanlığına seçilen Musa Savaş halen “Serbest” Bilişim Yazarlığı yapmaktadır.

Doç. Dr. Turhan Menteş - Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı1955 Yalova Doğumlu, 1977 Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümünden mezun olmuştur. Halen Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir. Türkiye Bilişim Vakfı kurucu üyeliği, 1996-2000 yıllarında da İktisadi Kalkınma Vakfı denetçiliği yapmıştı.

Dr. Tayfun Acarer - BTK Başkanı1956 yılında doğdu. Lisans eğitimini Istanbul Teknik Üniversitesi Elektornik ve Haberleşme Bölümünde tamamladı. Daha sonra Yüksek Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi deniz ulaştıma ve haberleşme mühendisliğinde yaptı, aynı bölümde doktora derecesini aldı. Şu an bilgi teknolojileri ve iletişim kurumunun başkanlığını yapmaktadır.

Zirve’den Bazı Konuşmacılarımız

CeBIT Global Conferences Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesi

CeBIT Global Conferences E-Fatura, E-Defter, Entegrasyon ve Arşivleme Çözümleri

Page 64: Cebit Life Magazine 2014 SAYI1

SAP Innovation Center IstanbulTeknopark Istanbul

Istanbul, Turkeywww.careersatsap.com

SAP Innovation Center IstanbulTeknopark Istanbul

Istanbul, Turkeywww.careersatsap.com

The newly establ ished SAP Innovat ion Center in Is tanbul is look ing for top ta lents to he lp develop the next generat ion of sof tware so lut ions. The SAP Innovat ion Center is par t o f a g lobal network around the wor ld. Wi th the Innovat ion Lab in Is tanbul we are extending our g lobal network of R&D Labs. I t w i l l be an addi t ion to our o ther locat ions in : S i l icon Val ley, Bangalore, Germany, France, Israe l , China… And now in Is tanbul . You wi l l become par t o f a g lobal network and wi l l have the oppor tun i ty to work wi th ta lented people around the wor ld.

SAP Innovat ion Center Is tanbulTeknopark Is tanbul

Is tanbul , Turkeywww.careersatsap.com