B Kapısı Sayı 7

68

description

B Kapısı Sayı 7 - 2014

Transcript of B Kapısı Sayı 7

Page 1: B Kapısı Sayı 7
Page 2: B Kapısı Sayı 7
Page 3: B Kapısı Sayı 7

BAĞCILAR ANADOLU TEKNİK LİSESİHAVACILIK DERGİSİ

B Kapısı Bağcılar ATL Adına SahibiArkın POLATOkul Müdürü

Yayına HazırlayanDr. Nebiye YAŞAREUROBA Editörü

İl MEM PKE İlçe Formatörü

Editörİbrahim ŞAHİN

Uçak Bakım Atölye Şefi

Yayın KuruluSerkan ÖZÜDOĞRU-Müdür YardımcısıHüseyin GÜNAT-Uçak Bakım Alan Şefiİbrahim ŞAHİN-Uçak Bakım Atelye Şefi

Abidin KARAKÖSE- Uçak Bakım Atelye ŞefiHikmet DURAN-Uçak Bakım Atelye Şefi

Enis AVŞARMehmet AYBASTIMuammer YILDIZ

Mahmut UÇARMurat Furkan TOPALFatih Kaan TÜRKMAN

Enes ÇÖREKÇİOsman ALTUN

Yunus Emre BİRİNCİGürkan KAYAEmre GÖKÇEKağan GÜZELCaner SAYGILITolunay YILDIZ

Şirin AKHANÖmer İLASLAN

Grafik TasarımEsra AKBURAK

Baskı-CiltSeçil Ofset

100. Yıl Mahallesi Matb. Sitesi4. Cad. No: 77 BağcılarTel: (0212) 629 06 15www.secilofset.com

[email protected]

B Kapısı İletişim BilgileriT: (0212) 550 15 99F: (0212) 550 15 00

Barbaros Mh. 8. Sok. Bağcılar-İstanbul

Temmuz 2014

Değerli Okurlar,

Okulumuz 1997-1998 öğretim yılından itibaren Uçak Bakım Teknisyenliği eğitim-lerine başlanmıştır. Havacılık sektörünün hızla gelişimi, uçak sayısının artması ve ülkemizin uçaklar için bakım üssü olma yolunda hızla ilerlemesi, yetişmiş kalifiye elaman ihtiyacını doğurmaktadır.

Okulumuz Uçak Bakım Alanı açıldığı yıldan bu yana 500’ ün üzerinde mezun vermiş bunların yak-laşık 400’ü uçak bakımına yönelik işlerde çalışmaktadır. Yine bu sayının yaklaşık 300’ü THY Teknik A.Ş bünyesinde istihdam edilmiştir.

Okulumuz, Bağcılar Belediyesi ile işbirliğinde Uçak Bakım Alanı için yeni bir bina projesi çalışması yürütmektedir. Bu bina, atölyeler, derslikler ve hangar gibi fiziki ortamları kapsamakta-dır.

Mevcut donanımlar incelendiğinde okulumuz bu anlamda büyük bir yol aldığını ama daha çok ihtiyaçlarının olduğu görül-mektedir.

Bakım üstüne en yakın havacılık okulu olma avantajını elinde bulunduran okulumuz, Part 147 yetkisi için SHGM (Sivil Hava-cılık Genel Müdürlüğü) birlikte çalışmalar yürütmektedir. Oku-lumuz öğrencilerimizin sektörün ihtiyaçlarını daha iyi karşılaya-bilme açısından Sektörün desteğine ihtiyaç duymaktadır.

Dergimizin 2007 yılındaki ilk sayısındanbu yana geçen 7 yıl içerisinde gerek havacılık gerekse aktüel anlamdaki gelişmeleri B kapisinin ile size aktarmaya devam ediyoruz. 2014 yılının hepi-mize mutluluklar getirmesi ümidiyle, bizi destekleyen sizlere, bu dergiye emek ve moral desteği veren herkese teşekkürü bir borc biliriz.

editör

İbrahim ŞAHİNUcak Bakım Atelye Şefi

Page 4: B Kapısı Sayı 7

18

08

38

22

İÇİNDEKİLERÖnsöz..........................................................................................04

RÖPORTAJ / Mehmet TOK .........................................05

RÖPORTAJ / Aziz YENİAY ...........................................06

Barış Kartalı, Tsk’ya Katıldı ..........................................08

Düşünceden Anlayışa / Enis AVŞAR .................12

T.C. istanbul Kültür Üniversitesi

İşletmecilik Meslek Yüksekokulu

Hava Lojistiği Programı .................................................14

Süreç ve Sürecin Temel Unsurları ..........................16

Eskişehir Turu .......................................................................18

AIRBUS ve BOEING / OSMAN ALTUN ..............20

Ab Eğitim Ve Gençlik Programı

Hareketlilik Projesi ............................................................22

Hv. Pilot Kd. Bçvş. Mehmet ÖZMEN /

Muhammer YILDIZ ............................................................24

Page 5: B Kapısı Sayı 7

52

12

36

40

Milli Eğitim Bakanlığı, Boeing Firması ve

Anadolu Üniversitesi İşbirliği ....................................26

COMENİUS .............................................................................28

Bağcılar Uçak Bakım Alanı Thy Teknik A.Ş.

Eğitim Gezisi ..........................................................................30

Kütle Çekimi / Yurdaer İhsan AKSOY ...............32

RÖPORTAJ: BAY J ile Havacılık

Üzerine Konuştuk / Mahmut UÇAR ....................36

Atatürk Havalimanı’nın Tarihi ...................................38

Polis Havacılık .....................................................................40

İzcilik Ve Jamboree ...........................................................42

SUDER Eğitimi ......................................................................44

Dizel Motorlarında Dizel Yakıtına Alternatif

Olarak Lpg Karışımı İle Kullanımının

Performans ve Emisyona

Etkilerinin İncelenmesi / Caner SAYGILI ..........45

Sosyal ve Kültürel Bir Olgu: “GİRİŞİMCİLİK” ..46

Uçak Kaza Raporu Sahte Yedek Parça /

GÜRKAN KAYA ...................................................................48

İKÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksek

Okulu’nu Ziyareti ................................................................50

Tom Clancy’s Hawx 2 / EMRE GÖKÇE ...............52

Uçak Bakım Alanı kahvaltı verdi .............................54

Ulaştığımız Eller...................................................................56

Atelyede Perçin Uygulaması .....................................58

Model Uçaklarda Uçuş Öncesi Kontroller ve

Uçuş Emniyeti Nasıl Yapılmalıdır? /

İsmet İLHAN ..........................................................................60

Veda .............................................................................................61

Stajdan Ne Bekliyordunuz? Ne Buldunuz? ....62

Fıkralar .......................................................................................63

BULMACA / Osman ALTUN ......................................64

Page 6: B Kapısı Sayı 7

0504

ÖNSÖZ

Eğitim insanın düşünce üretmesine ve yaratıcılığa yönelmesine imkan verir İnsanın kafasındaki kalıpları kırmasına ve dünyaya daha geniş açıdan bakması-na imkan verir.

Birçok kişi elde ettiği imkan ve ba-şarıyı eğitime borçludur. Eğitim yoluyla insanın sahip olacağı meslek çok kere kişiyi ruhsal açıdan doyurur ve maddi olarak rahatlatır. Bu durumun sağlaya-cağı imkanlar kişinin hayattan daha fazla zevk almasını mümkün kılar.

İyi bir eğitim hayat standartını yük-seltir. Yüksek öğretim hayattaki çeşitli olaylar arasindaki gerçekleri, bağlantıları ve ilkeleri görmek ve anlamak becerisini kazandırır. İyi bir eğitim aynı zamanda kişide yeni ilgi alanlarının gelişmesine yardım ederek hayatı daha zevkli ve il-ginç kılar.

Eğitim olmaksızın insan bildikleriy-le sınırlı kalır, dünyanın zenginliğini ve çeşitliliğini mutlaka kendi kafasındaki kalıplara oturtmak için çaba harcar. Bilgi farklılık kazandıran farktır. Eğitim haya-tın inceliklerini görmeyi sağlar.

Hayatın zevki çeşitliliğindedir. Ay-rıca yüksek öğretim görmenin önemli avantajlarından biri de kişiye farklı ilgi-lere, becerilere, görüş ve inançlara sahip insanlarla bir araya gelme imkanı ver-mesidir. Böylece insanin kendi ufkunu genişletmesi, yeni sentez ve yorumlara gitmesi mümkün olur.

Böylesine farklı insanlarla bir araya gelmek, kişiye aynı zamanda dünyanın sonsuz çeşitliliğini algılama fırsatı verir. Eğitim yoluyla insan, bireysel farklılık-ları anlamayı, hoş görmeyi ve bundan yeni sentezler yaparak, tadına varmayı öğrenir. Eğitim hayati kontrol etmeyi kolaylaştırır. Kişiye bağımsız düşünme becerisini geliştirmek için yardımcı olur. Genç birey problemleri kendisinin de çözebileceği konusunda güven kazanır.

Eğitimin başarısı, hayat ve iş basa-risini tam olarak temsil etmese de, bir yönetici eleman seçerken seçime, eği-tim hayatındaki notları yüksek olanların başvurularını bir yana ayırarak baslar ve sözlü görüşmeye bunları çağırır. Çalış-maya başladıktan sonra kişinin kurum içindeki statüsü ve gelişimi kendi perfor-

mansına bağlıdır. Ancak ise kabulde iyi notlar ve parlak bir eğitim geçmişi, temel belirleyicidir.

Eğitim döneminde olan gençlerin, hayatlarının bütününü gerçekten anlam-lı yasayabilmeleri için “öğrenme”nin,”-bilgilenme”nin ve bunların sonucu ulaşı-lacak olan “donanım”ın, hayatında ne iş yaparsa yapsın, onu sevmesini ve ondan zevk almasını sağlayacak olan esas faktör olduğuna inanmaları gerekir.

Düşünme ufkunu genişletmek için iyi bir eğitim, okumak ve daha çok bil-mek bugüne kadar keşfedilmiş tek yol-dur. Topluma katkıda bulunabilmek için de bireyin kendisinin olgunlaşması gerekir. Olgunlaşmadan insan ancak ca-nini vererek topluma katkıda bulunabi-lir. Oysa artık günümüzde canını değil, beynini adayarak topluma katkıda bu-lunacak gençlere ihtiyaç vardır. Kahra-manlara ihtiyaç göstermeyen bir toplum yaratmak, iyi eğitim görmüş gençlerin çabalarıyla mümkün olacaktır.

Arkın POLAT

Okul Müdürü

Eğitim hayatın inceliklerini görmeyi sağlar

Page 7: B Kapısı Sayı 7

05

RÖPORTAJ

• Bildiğiniz üzere İstanbul bir metro-pol şehir, bu Metropol şehirde yaptığınız görevler hakkında bilgi verirmisiniz ?

Polis havacılık hizmetleri; tüm mo-dern ve gelişmiş polis birimleri için suç ve suçlularla mücadelede, huzur ve güvenli-ğinin sağlanmasında, suçun ve suçluların takibinin yapılabilmesinde ve stratejik hedef ve amaçlarının gerçekleştirilmesin-de en etkili destek yöntemlerden birisidir. Genellikle, havadaki manevra kabiliyetleri ve uçuş özelliklerinden dolayı tercih edi-len polis helikopterleri; polisin önleme ve müdahale gücünü havadan desteklemek, sürat ve etkinliğini artırmak, asayiş, terör, güvenlik, istihbarat, trafik ve diğer uçuş hizmetleri ile suç ve suçlularla yapılan bu mücadelede verimliliğinin artmasına kat-kı sağlamak amacıyla kullanılmaktadır.

• Bu meslekte en çok karşılaştığınız zorluklar nelerdir ?

İstanbul üzerinde uçarken görev yap-tığımız bölgelerde yüksek gerilim hatla-rının olması ve yüksek binaların olması uçuş açısından dikkat gerektiren durum olması. uçuş esnasında herhangi bir acil durum hasıl olduğunda mecburi iniş yap-mak icap ettiğinde İstanbul un yerleşim alanlarının haddinden fazla yoğun olması sebebiyle iniş yerlerinin az olması en çok

karşılaşılan zorluklardandır

• Helikopterlerinizin bakım prose-dürleri neye göre yapılıyor, bakımları burada mı yapıyorsunuz yoksa başka bir bakım merkeziniz mi var?

Polis helikopterlerinin uçuş öncesi ve sonrası, 50, 100, 150 saatlik, periyodik, yıllık bakımları ile meydana gelen arıza-lanın giderilmesi ve parça değiştirilmesi işlemleri, İstanbul Havacılık şube Müdür-lüğünde görevli Emniyet Teşkilatı men-subu helikopter teknisyenleri tarafından yapılmaktadır.

İstanbul Havacılık şube Müdürlüğü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde TS EN ISO 9001 kalite yönetim sistemini etkin bir şekilde uygulamaktadır

• Asayiş yönünden olayların çözüm-lenmesi ve açığa kavuşması hususunda helikopterlerinizin ne gibi faktörleri vardır ?

Helikopterlerin suçlular üzerindeki caydırıcılık etkisi ve etkin devriye görev kabiliyeti, tutuklama ve suç oranlarına et-kisi acil durumlarda yüksek manevra ve hız kabiliyetleri, suç ve suçlularla yapılan mücadelede polise büyük bir üstünlük kazandırmaktadır. Özellikle kaçan araç takibi, oto hırsızlığı , sel, deprem , yangın

gibi doğal afetler, narkotik suçlarla mü-cadele, trafik, terör operasyonları, arama kurtarma, özel harekat operasyonları ve şüphelileri takip gibi konularda polis heli-kopterlerinin kullanılması polisin istediği sonuca gitmesini kolaylaştırmaktadır.

Helikopterlerin caydırıcılık etkisi poli-sin temel caydırıcılık mantığı ile aynıdır: “Ne kadar çok polis görevli olursa o kadar az suç işlenir”. Gerçekten de, suçluların her suç işlemeye karar verdikleri anda karşılarında bir polis görmeleri ve sokak-ların polis devriye araçları ile kontrol edil-diği bir durum düşünüldüğünde suçlular açısından caydırıcı bir ortam oluştuğu söylenebilir. Polis helikopterleri de yerden 500 feet (1000 metre) yükseklikte sürekli olarak bu görevleri etkin bir şekilde yerine getirebilmektedirler. Polis helikopterleri her zaman bir “güç artırıcı” olarak değer-lendirilmişlerdir.

Bu açıdan bakıldığında bir polis heli-kopteri, yani uçan bir devriye aracı, suç-ların önlenmesinde, görünen bir nesne olarak caddelerde dolaşan birçok devriye otosundan daha etkili olabilir. Bu bağlam-da polis helikopterleri kamu güvenliği ve suçlarla mücadelede, toplumun güvenlik güçlerine olan güvenini artırırken suçlarla mücadelede yüksek bir etkinlik sunmak-tadır.

MEHMET TOKİSTANBUL HAVACILIK ŞUBE MÜDÜRÜ

Page 8: B Kapısı Sayı 7

0706

RÖPORTAJ

Saygıdeğer Belediye Başkanımız ilk olarak kendinizi bize tanıtır mısınız?

1963 yılında Malatya’da doğdum. İlköğ-retim hayatımı Malatya’ da sürdürdüm. Yıl-dız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Mü-hendisliği Bölümü mezunuyum. Yine YTÜ’ de “Yüksek Yapılar” alanında yüksek lisans yaptım. Bir süre özel şirketlerde mühendis-lik ve müteahhitlik yaptıktan sonra siyasete atıldım. Siyasete girişimin üzerinden 20 yıl geçti. Siyasete ilk adımım 1992 yılında Gün-gören Belediye Başkan Yardımcılığı ve Mec-lis Üyeliği ile oldu. 20 yıldır kesintisiz olarak yerel yönetimlerde görev yapıyorum. Esen-ler ve Zeytinburnu Belediyelerinde Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. İstan-bul Büyükşehir Belediye Meclisinde İmar Komisyonu Başkanlığı yaptım. 2004 yerel seçimlerinin ardından Küçükçekmece Be-lediye Başkanı olarak göreve başladım.

Belediyenizin gençlere yönelik yapmış olduğu çalışmalardan bize kısaca bahse-debilir misiniz?

Görev süremiz boyunca toplumu-muzun yapı taşları olan çocuklarımız ve gençlerimizin ihtiyaçlarına yönelik hiz-metler zincirini bir bir hayata geçirdik, bu konuda çalışmaya devam ediyoruz. Bi-liyoruz ki; genç, gelecektir, toplumumuzun yapı taşıdır.

Gençlerimizin sağlıklı ve ilkeli ya-şam koşullarına kavuşturulması, ha-yata dair motivasyonlarının artı-rılması amacıyla düzenlediğimiz ve 2006 yılında başlattığımız yaz ve kış spor okulları çalışmalarımızda bugüne 15.000’den fazla öğrenciye eğitim verdik. 23 farklı branşta verilen ücretsiz eği-timlerle öğrencilerimizin yaz tatili ve sömestre tatillerini verimli bir şekilde geçirmelerini amaçladık. Geleceğin şam-piyonlarını yetiştirmek ve Küçükçek-

mece’yi bir spor merkezi yapmak için çalışmalarımız hızla devam ediyor.

İlçemizde teknolojinin ve bilgisaya-rın kullanımı konusunda eksik kalan gençlerimize hizmet vermek, inter-nete ulaşabilmeleri konusunda onlara yardımcı olmak, kültürel ve bilimsel aktivitelere dahil olmalarını sağlamak amacıyla ilçemiz genelinde bilgi evleri projesini hayata geçirdik. 8-14 yaş aralı-ğındaki ilköğretim öğrencilerine yöne-lik hizmet veren bilgi evlerimizde tüm faaliyetlerimiz ücretsizdir. Bilgi evleri-mizde, bilgisayar eğitimi, güvenli inter-net kullanımı, okul derslerine yönelik etüd, kütüphane, kulüp faaliyetleri, se-minerler, yabancı dil kursları, rehberlik hizmetleri ile gezi ve sosyal etkinlikler yer almaktadır. Ayrıca kültür ve sanat merkezlerimizde gençlerimize yönelik baleden tiyatroya; kemandan pîanoya kadar bir çok alanda sanat kursları ve-rilmektedir.

Küçükçekmece Eski Belediye BaşkanıAZİZ YENİAY

Page 9: B Kapısı Sayı 7

07

Ayrıca Sefaköy’deki kompleksimiz-de 10 bin kitap kapasiteli bir kütüphane de bulunuyor.

Belediye kalitesini il sıralamasında değerlendirirsek bu sırada belediyeniz ne kadar aşama kaydetti. Sizden önceki du-rumu neredeydi. Şimdiki durumu nerede bize bundan bahseder misiniz?

Geçmiş ile kıyasladığımızda Küçük-çekmece’mizde çok büyük bir mesafe aldık. Yeni belediyecilik vizyonumuz doğrultusunda ilçeyi varoş görünü-münden kurtararak, modern kentlerle yarışır hale getirdik. Göreve geldiği-mizde Küçükçekmece’miz olumsuzluk-lar, yokluklar ilçesiydi. Tek bir tiyatro salonu, yüzme havuzu, sinema salonu, alışveriş merkezi, yeşil alanı olmayan, eğitimi yetersiz, sağlık tesisi bulunma-yan, alt yapısı olmayan bir bölge olarak anılan ilçemiz bugün; kültürde, sosyal yaşamda, alt yapıda, çevrede İstanbul ortalamasının üstünde. Bir yanında deniz, bir yanında göl ve bağrında göz alıcı bir tabiat barındıran Küçükçekme-ce’miz, sosyal ve kültürel zenginlikleriy-le de istanbul’un parmakla gösterilen ilçelerinden biri haline geldi. Kısacası İstanbul’umuza yakışır bir kent olmak için ilçemizin vizyonunu değiştiren projelere imza attık.

Göreve gelişimizden bu güne kadar Cumhuriyet tarihi boyunca ilçeye ya-pılan toplam yatırımın beş katı seviye-sindeki 313 projeyi hayata geçirdik. Tek bir kültür merkezi dahî olmayan, yaşam alanları kısıtlı olan bir ilçeden kendi halkının sosyal, kültürel, ekonomik alanda her türlü ihtiyacını karşılayan bir ilçe konumuna geldik.

Sayın başkanım yeniden meslek seç-me şansı olsaydı, belediye başkanlığını mı, yoksa eğitimi mi seçerdiniz?

Asıl mesleğim inşaat yüksek mü-hendisliği. Uzun yıllar mesleğimi yap-tım. Yaklaşık 20 yıldır da yerel yönetim-ler içindeyim. 9 yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesinde görev yaptım. Belediye başkan yardımcılığı ve belediye başkan vekilliği görevlerinde bulundum. 2004 yerel seçimleriyle beraber Küçükcek-mece ilçesindeki belediye başkanlığı görevime başladım. Halkımıza hizmet etmek en büyük sevdamız. Şu ana kadar da meslek değiştirme konusunu hiç dü-şünmedim açıkçası.

Bundan sonraki projeleriniz, düşün-celeriniz nelerdir? Bize bu amaçlarınız-dan bahsedebilir misiniz?

Önümüzdeki dönem Küçükcekme-ce daha fazla kültürle, sanatla, sporla anılan bir ilçe olacaktır. Yeni dönemde Avrupa’nın ikinci, Asya’nın ilk Dîsney-land’ını eski halkalı çöplüğünün bulun-duğu yaklaşık 130 ha’lık alana oluştur-mayı düşünüyoruz.

Bu güzel gelişmeleri destekleyecek bir diğer unsur ise küçükçekmece gö-lü’nün turizme kazandırılması olacak-tır. Zira Küçükçekmece gölü uluslarara-sı su sporları müsabakalarının yapılma-sına son derece müsaittir. Önümüzdeki bir yıl içerisinde kirlilikten arınmasıyla birlikte gölün iç kumsaldaki vizyon projesiyle geleceğin cazibe merkezi ola-caktır.

İlçemizde, 50 dönümlük boş alanın engelli vatandaşlarımıza hizmet edecek meslek edinme, terapi, üretim ve pazar-lamaya yönelik alanlar içerecek bir “en-gelliler kasabası” olarak düzenlenmesi planlanmaktadır.

Bu nokta itibariyle Küçükçekme-ce’mizin yarınlarında artık farklı bir noktada, tabiri caizse eline meşaleyi almış hızla hedefe koşma noktasın-da olduğunu bugünden görüyoruz. Bu hedefi planladığımız için de gideceği noktaya hızlı bir ivme ile ulaşması için her türlü atılımı yap-manın gayreti içerisindeyiz.

• Sayın başkanım bizimle yaptı-ğınız röportaj için teşekkür ederim. Belediye başkanı olarak gençlere söylemek istediğiniz mesajlarınız var mı? Varsa neler söylemek istersiniz?

Sizin gibi vatanına ve milletine bağ-lı değerli öğrencilerle sohbet etmekten ben de son derece mutluluk duydum. Ülkemizin sizin gibi gençlere ihtiyacı var. Bilinçli ve istekli gençler yetiştikçe bu ülkenin sırtı yere gelmez. Son olarak size ve tüm arkadaşlarınıza öğrenim hayatınızda başarılar diliyorum. Unut-mayın; yeterince isterseniz ve gereği-ni yaparsanız hedeflerinize ulaşmanız daha kolay olur. Hayat bunun üzerine kuruludur.

Page 10: B Kapısı Sayı 7

08

BARIŞKARTALI

BARIŞ KARTALI,

TSK’YA KATILDI

Page 11: B Kapısı Sayı 7

09

Barış Kartalı Projesi kapsamında alınan Havadan İhbar Kontrol (HİK) uçağı, düzenlenen törenle Hava Kuv-vetleri Komutanlığı envanterine katıl-dı.

Konya 3. Ana Jet Üssü’nde gerçek-leşen törene Cumhurbaşkanı Abdul-lah Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi

(TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, Baş-bakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Dışiş-leri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ulaş-tırma, Denizcilik ve Haberleşme Ba-kanı Lütfi Elvan, Genelkurmay Baş-kanı Orgeneral Necdet Özel, Kuvvet Komutanları, askeri ve mülki erkan ile davetliler katıldı.

Törende konuşan Cumhurbaşka-nı Gül, bugünün Atatürk’ün ‘İstikbal göklerdedir’ sözü temelinde gelişen Hava Kuvvetleri Komutanlığı için özel bir gün olduğunu söyledi. Gül, ‘Bundan 100 sene önce uçakla tanışan ki, 1. Dünya Harbi’nde uçak kullan-mış bir milletiz. Otomobilden önce uçak yapan bir ülkeyiz. Böyle bir ül-

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen törende “Barış Kartalı” orduya teslim edildi.

Page 12: B Kapısı Sayı 7

11

kede Awacslar’la sa-vunma yeteneğimizin ileri bir aşamaya ge-tirildiğini görmekten mutluluk duyuyorum. Bu basit bir tedarik işi değildir. Yerli şirket-lerin de bu çalışmaya katıldığı ve teknoloji transferinin olduğu da bir gerçektir. Her şeyin ötesinde Awacs-lar F-16 gibi Türk ha-vacılığında önemli bir dönemi başlatmıştır. Artık nasıl F-16’lar Türkiye’nin hava gücünü başka bir seviyeye yükselttiy-se Awacslar da aynı şekilde Hava Kuv-vetleri’nin gücünü yukarı çıkarmıştır. Awacslar az sayıda ülkede bulunan çok gelişmiş hava araçlarıdır. Modern harp teknolojisinin ve NATO savun-ma doktrininin de vazgeçilmez un-surlarından birisidir ’ dedi.

‘2023’TE SAVUNMA SANAYİİNDE DIŞA BAĞIMLILIĞI ORTADAN KALDIRMAYI PLANLIYORUZ’

Başbakan Erdoğan ise konuşma-sında, 2023 yılında savunma sanayi-inde dışa bağımlılığı yüzde 100 oran-da ortadan kaldırmayı düşündükle-rini belirtti. Bu törenin Türkiye’nin savunma gücünün artırılmasında

önemli bir kilometre taşı olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ‘Biz kendi mühendislerimize güvendik. ATAK helikopterlerimizin üretimine başladık. Bugün de genel maksat heli-kopterleriyle ilgili 3.5 milyar dolarlık bir adım attık. 109 helikopter Türk Si-lahlı Kuvvetleri’ne (TSK) kavuşacak. İnsansız hava araçlarımız geliştirme aşamaları tamamlandı. Milli uydu-

10

Page 13: B Kapısı Sayı 7

11

larımızı fırlatıyoruz. Milli tasarım uçağımız HÜRKUŞ gökyüzüyle bu-luştu. Kendilerine olan güveni boşa çıkarmadığı için bu süreçte sorum-luluk üstlenen herkese şükranlarımı sunuyorum. 2023’te savunma sanayi alanında dışa bağımlılığımızı yüzde 100’e yakın oranda ortadan kaldırma-yı düşünüyoruz. Barış Kartalı uçakları TSK’nın gören gözü olacak, her tür-lü tehdide karşı erken uyarı görevini yerine getirecektir. Üretiminde Türk savunma sanayiinin etkin rol almış olmasından onur duyuyorum. Ülke-mizin önde gelen savunma sanayii kuruluşları önemli görevler üstlen-diler. HAVELSAN, TUSAŞ, MİKES, ASELSAN, THY firmalarımız önemli görevler yaptılar. Karmaşık sistemler içeren bu projenin toplam bedelinin yarısı ülkemize geri kazandırılmıştır.

Barış Kartalı ülkemize, milletimize, TSK’ya hayırlı olsun. Gücümüze güç katmasını diliyorum. Projede emeği geçenleri kutluyorum’ diye konuştu.

“UÇAK SİSTEMLERİNDE EN YÜKSEK MİLLİ KATILIM SAĞLANDI”

Hava Kuvvetleri Komutanı Or-general Akın Öztürk konuşmasında, Barış Kartalı uçaklarının Türk mille-tinin barışı korumadaki kararlılığının göstergesi olduğunu kaydetti. Orge-neral Öztürk, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve NATO’ya sağladığı deste-ğin bu uçaklarla artacağını belirterek, ‘Uçaklarımız sahip olduğu gelişmiş sensörler ve iletişim araçlarıyla bilgi üstünlüğü sağlanmasında da önemli rol oynayacaktır. Barış Kartalı uçakla-

rı Türk milletinin barışı korumadaki kararlılığının göstergesidir. Olası mu-harebeye karşı caydırıcılık sağlama-da da önemli bir yetenektir. Harpte kullanımı gerektiğinde kesin sonuç-lu bir zaferin kazanılmasında kuvvet çarpanı olarak görev yapacaktır. Türk Hava Kuvvetleri’ne yeni ufuklar açan bu uçakların envantere girmesi ge-rek resmi kurumların, gerekse sivil sektörün uzun ve özverili çalışmaları neticesinde gerçekleşmiştir. Bu uçak-ların içerisinde sistemlerde mümkün olan en yüksek seviyede milli katı-lım eklenmiştir’ şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından uçağın ya-nında günün anısına fotoğraf çekti-rilirken, Cumhurbaşkanı Gül ve Baş-bakan Erdoğan uçakta incelemelerde bulundu.

21.02.2014 SABAH

Page 14: B Kapısı Sayı 7

12

Düşünmek anlayışın olmamasıdır. An-lamadığın için düşünüyorsun. Anlayış geldiğinde düşünce yok olur. Bu kör

bir adamın yolunu el yordamı ile bulması gibi-dir; gözlerin varken ellerini kullanmazsın onu görürsün. Anlamak gözlere sahip olmak gibidir; görürsün ellerinle aramazsın. Düşünmek elle-rinle aramaktır; neyin ne olduğunu bilmemektir.

Düşünmeye, tahmin etmeye devam edersin.

Düşünce sana doğru cevabı veremez çünkü dü-şünce sadece bilineni tekrar edebilir. Düşün-cenin bilinmeyen hakkında bir görüşü yoktur. Hiç bilinmeyen hakkında düşünmeyi denedin mi? Onun hakkında nasıl düşüneceksin? Sa-dece mevcut şeyler hakkında düşünebilirsin; o da tekrardır. Onun hakkında tekraren düşün-meye devam edebilirsin, eski fikirler hakkında yeni kombinasyonlar yapabilirsin ama gerçekte

BİLİM

DÜŞÜNCEDEN ANLAYIŞA

Page 15: B Kapısı Sayı 7

13

DÜŞÜNCEDEN ANLAYIŞA

hiçbir şey yeni değildir. Anlayış tazedir, yenidir. Onun geçmişle hiçbir ilgisi yoktur.

Anlayış şimdi ve buradadır. O gerçeğe ilişkin bir kavrayıştır. Düşüncede sorular ve sorular vardır; cevaplar yoktur. Bazen bir cevap bulmuş gibi hissetsen bile bu sadece insanın şu ya da bu şekilde karar vermek zorunda kalmasındandır. O gerçekten cevap değildir ama eyleme geçmek için karar vermek zorundasın, o yüzden de bazı cevaplara tutunmak gerekir. Ve şayet cevabına derinlemesine bakacak olursan, onun içinden binlerce sorunun yükseldiğini göreceksin.

Anlayışın hiç sorusu yoktur ama sadece ce-vapları vardır çünkü onun gözleri vardır. Düşün-ce ödünç alınır. Senin tüm düşüncelerin sana başkaları tarafından verildi. Sana ait olan, haki-katen sana ait olan, senden doğmuş olan tek bir

düşünce var mı? Onların hepsi ödünç alınma-dır. Kaynakları biliniyor ya da bilinmiyor olabilir ama hepsi ödünç alınmıştır.

Zihin bir bilgisayar gibi işler fakat bilgisayar senin ona verdiğin bilgileri cevaplayabilir. Bütün bilgileri senin sağlaman lazım; o zaman sana cevabı verebilir. Zihnin yaptığı da budur. Zihin biyolojik bir bilgisayardır. Sen devamlı olarak bilgi, veri, enformasyon toplarsın ve bir soru ortaya çıktığında zihin bu koleksiyondan cevabı sana sağlar. O gerçek bir yanıt değildir; o yalnız-ca geçmişten çıkar.

ENİS AVŞAR

Page 16: B Kapısı Sayı 7

1514

HAVALOJİSTİĞİ

Günümüz dünyasında yaşamsal öneme sahip olan lojistiğin bu en yeni, dinamik ve popüler dalı olan Hava Lojistiği, İstanbul Kültür Üniversitesi’nde ilk defa 2012-2013 akademik yılında öğrencileri ile buluşmuş-tur. İstanbul’da ve Türkiye’de sınırlı sayıda üniversitede bulunan bu program lojistik sektörü için oldukça ilgi çeken ve ihtiyaç duyulan bir programdır. Son yıllarda birçok lojistik şirketinin gündemine aldığı ve ciddi ya-tırımlarda bulunduğu “hava lojistiği” konusunda sek-törde önemli bir kalifiye eleman açığı bulunmakta ve yatırımcılar bu konuda arayış içine girmektedirler. Bu konudaki ihtiyacı tespit etmiş olan programımız; sektör odaklı eğitim anlayışı ve alanında uzman eğitim kadro-su ile sektöre kalifiye eleman yetiştirmektedir.

Hava Lojistiği Programımız; iş ve yönetim beceri-lerinin gerekliliklerini, havacılık sektörünün karmaşık yapısını çözebilecek becerileri öğretmeye yöneliktir. Rekabetçi müfredat içeriği ile temelinde uzmanlık ön-cesi bireyler yetiştirilmektedir. Ayrıca; alanında uzman olabilecek teorik ve pratik bilgi ve becerileri ile dona-tılmış, havacılık sektöründe günümüzün ve geleceğin zorunluluklarını öğrenmeye odaklı bireylerin yetiştiril-

İŞLETMECİLİK MESLEK YÜKSEKOKULU

T.C.İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ

Page 17: B Kapısı Sayı 7

15

mesi hedeflenmektedir. Hava Lojistiği Programı teorik bilgi ile uygulamalı eğitimi destekleyen ve ileri gelen fir-malarda sağladığı zorunlu staj imkan-larıyla bu eğitim anlayışını garantile-yen bir programdır.

Hava Lojistiği Programımızın eği-tim süreci temel derslerin yanı sıra; Sivil Havacılığa Giriş, Hava Lojistiği-

ne Giriş, Kombine Taşımacılık, Taşı-ma Sistemleri, Havacılık Güvenliği, Emniyet Yönetim Sistemleri, Hava-cılıkta Stratejik Yönetim, Uluslara-rası Ticaret, Depolama ve Envanter Yönetimi, Hava Kargo Yönetimi, Ha-vacılıkta Yönetim Bilişim Sistemleri, Ticaret Hukuku, Uluslararası Nakliye ve Sigorta, Tedarik Zinciri Yönetimi, Havacılık İngilizcesi, Ulaştırma Poli-

tikaları, Taşımacılıkta Belgeleme, Dağıtım Kanalları ve Planla-ması, Gümrük İşlem-leri, Serbest Bölgeler gibi meslek odaklı derslerden oluşmak-tadır.

Toplam 40 iş günü stajın zorunlu olduğu programımızda öğ-rencilerimiz sektörün önde gelen firmala-rında stajlarını yapa-bilme imkânlarına sa-hip olabilmektedirler.

Mezunlarımız; ha-vayolu işletmelerin-

de, kargo şirketlerinin hava kargo bölümünde, lojistik işletmelerinde istihdam edilebildikleri gibi, yine fabrikalarda, gümrük işletmelerin-de, ithalat-ihracat yapan firmalarda, organizasyon ve fuar yapan firma-larda, ulaştırma ve nakliye firmala-rı, depolar, büyük mağazalar gibi iş yerlerinde de piyasanın ihtiyaçlarına

göre istihdam edilebilmektedir. Hava Lojistiği mezunları; satın alma, nak-liye (özellikle hava), gümrük, sigorta, elleçleme, depolama, tedarikçi sipa-riş izleme, talep tahminleri, envanter yönetimi, lojistik bilgi sistemi, yedek parça desteği, dağıtım, iade işlemleri, üretime malzeme verme, katma de-ğerli işlemler (etiketleme, fiyat-bar-kod, paketleme, birleştirme-ayırma, müşteri taleplerine göre ürün ha-zırlama vs.), rota planlaması ve araç optimizasyonu ile, sevkiyat (yükleme ve varış zamanı planlama) gibi işleri yapar.

Ayrıca Hava Lojistiği programın-dan mezun olan öğrenciler; Lojistik Yönetimi, Sivil Hava Ulaştırma İşlet-meciliği, Ulaştırma ve Lojistik, Ulus-lararası Lojistik, Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık, Uluslararası Lojistik Yönetimi, Uluslararası Ticaret ve Lo-jistik, Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi gibi bölümlere dikey geçiş yapabilmektedirler.

Yrd.Doç.Dr.Fırat ŞİMŞEK

Öğr.Gör.Burcu ŞİMŞEK

HAVA LOJİSTİĞİ PROGRAMI

Page 18: B Kapısı Sayı 7

17

SÜREÇ

16

Artık günlük hayatta da çok sık kar-şımıza çıkan bir kelime oldu süreç. Süreç aşağı, süreç yukarı…

Bu yazıda elimden geldiği kadar basit olarak anlatmaya çalışacağım süreç kav-ramını. Umarım siz kıymetli gençlere bu konuda bir katkım olur.

1- SÜREÇ KAVRAMISüreç kavramı değişik biçimlerde ta-

nımlanabilmektedir. Bu tanımlardan ba-zıları şunlardır:

* İlerleme, süren bir şey* Belirli bir sonuca götüren kademeli

değişim* Belli bir sona ilerleyen eylemler ve

işlemler serisi

“Belli girdiler ve belli çıktıları üreten katma değerli çabalarla karakterize edilen birbirleriyle ilişkili iş faaliyetleri dizisi”

“İç veya dış müşteri için yararlı sonuç verebilen, tekrarlanabilir, tanımlanabilir ve ölçülebilir çabaların serisi”

Yukarıda verilen ve benzeri tanım-lardan hareketle bir süreç, belli girdileri içeren, belli

çıktıları üreten, katma değerli çabalarla karakterize edilen, birbirleriyle ilişkili iş faaliyetleri kümesidir.

2- İŞ SÜREÇLERİİş süreçlerini üç başlık altında incele-

yebiliriz:A) Temel süreçler: Değer katan faali-

yetlerdir. Müşterinin isteklerinin şirketin içinden geçerek gerekli tedarik maddele-rinin satıcıya ulaştırılması gibi faaliyetler-dir.

B) Destek süreçleri: Direkt olarak değer katmayan aktiviteler olup temel sü-reçlere destek olmaktadır. Bu aktiviteler finansal ve personel yönetimi gibi konu-ları içerir.

C) Geliştirme sü-reçleri: Temel ve des-tek süreçlerinin daha yüksek bir perfor-mansa ulaştırılmaları için yapılan faaliyet-lerdir.

İş hayatında sü-reçleri tanımlamanın bazı avantajları vardır.

• Birbirleriyle iliş-kili tekrar eden faa-liyetler olup yatırı-

mın kaynaklarını yararlı kılar.

• Hedef ve amacı belirler.• Belirlenmiş ve ölçülebilir sonuç veya

ürünlere ulaşmayı amaçlar.• İç ve dış müşterileri vardır.

3. SÜRECİN ÖZELLİKLERİSürecin bazı özellikleri vardır. Bunları

aşağıdaki gibi açıklayabiliriz:

a) Tekrarlanabilir olma: Tekrarlanabilir olan bir döngü stan-

dartlaştırılabilir. Bir taraftan işlem basit-leştirme ve standartlaştırma çalışmaları yapılırken, diğer taraftan süreç üzerinde kontrol noktaları tanımlanabilir ve is-tatistiksel olarak karar vermeye yönelik analizler yapılabilir. Süreklilik gösteren bir döngü üzerinde yapılacak en küçük bir geliştirme faaliyeti bir kazanç olarak gösterecektir. Bir sürecin tekrarlanabilir olması neden önemlidir? Süreç üzerinde çalışmalar yapmak belli bir kaynağın bu çalışmalara ayrılmasını gerektirmektedir. Süreç üzerinde gerçekleştirilecek her tür-lü teşhis, geliştirme ve standardizasyon faaliyetinin kendini geri ödemesi gerek-mektedir. Başka bir değişle süreç üzerin-de organizasyona ekonomik bir getirisi olmalıdır. Bu nedenle süreçler belirlenir-ken tekrarlanan işlemler süreç olarak ta-nımlanır.

SÜREÇ VE SÜRECİN

TEMEL UNSURLARI

Page 19: B Kapısı Sayı 7

17

b) Tanımlanabilir olma:Organizasyonda gerçekleştirilen faali-

yetleri, süreçler olarak tanımlamaya baş-layınca ortaya çıkan en belirgin sorun, bu süreçler arasındaki ilişkinin yani hiyerar-şinin tanımlanmasıdır. Süreçlerin sınırla-rının belirlenmesi, hem süreç çıktılarının ve bu çıktıları kullanan müşterilerin hem de girdilerin ve bu girdileri sağlayan teda-rikçilerin belirlenmesi açısından gerekli-dir.

c) Ölçülebilir olma:Prosesin performans ölçüt / göster-

geleri ile izlenebilme özelliğidir. Ölçe-mediğimiz hiçbir şeyi kontrol edemeyiz. Tanımlanan süreçlerin ölçülebilir olması, kontrol ve geliştirme çalışmaları sırasında gösterilen çabanın ne kadar etkin olduğu-nu belirleyebilmek açısından önemlidir. Bunun yanısıra, kritik parametrelerini ölçülebilir hale getirdiğimiz bir sürecin, istenen çıktıları üretme ve müşterilerini memnun etme performansını değerlen-direbiliriz.

d) Sorumlunun bulunması:Sürecin çıktılarını her koşulda beklen-

tiler doğrultusunda olmasında sorumlu olan bir kişi bulunmalıdır. Bu kişi, sürecin içinde çalışan ve sürecin çıktılarından en çok etkilenen kişi olmalıdır.

e)Katma değer oluşturmasıProsesin, çıktının kalitesi ve çıktıyı

kullanan müşterinin tatmini üzerinde olumlu etki yaratabilme özelliğidir.

f) Fonksiyonlar arası yapının bulun-ması:

Sadece bir noktada başlayıp biten fa-aliyetler dizisi, bir süreç olarak tanımlan-dırılamaz. Süreç kavramının temelinde arayüz yönetimi yaklaşımı yatmaktadır. Süreç yönetimi metodolojisinin amaçla-rından biri de süreci oluşturan adımlar arasında ilişkiyi tanımlamaktır.

g) Hiyerarşinin tersine yatay organi-zasyonu gerektirme:

Organizasyonda süreç yaklaşımıyla faaliyetleri gruplandırırken geleneksel yönetim sisteminin etkisinde kalıp, hiye-rarşik bir yapıyı gerektiren tanımlamalar yapmaktan kaçınılmalıdır. İşin yapıldığı yerde kararlar alınmalı, işin ve çıktıları-nın kontrolü otomatik olarak yapılmıyor-sa işi yapan kişi tarafından gerçekleştiril-melidir.

4. SÜRECİN TEMEL UNSURLARIGirdi, girdiyi sağlayan tedarikçi, çıktı,

çıktıları kullanan müşteri, süreç perfor-mans ölçütleri, müşteri ihtiyaç ve beklen-tileri ile süreç aktiviteleri sürecin temel unsurlarını oluşturmaktadır.

a) Girdi: Girdiler, bir sürecin üzerin-de dönüşüm sağlayacağı ve katma değer yaratacağı ve dönüşüm sağlamada kulla-nacağı unsurlardır. Bunları üç başlık al-tında toplayabiliriz:

Kaynak: Somut fiziksel girdiler (mal-zeme, para, enerji vb)

Destek: Soyut hizmet girdileri. İç müşteri ilişkisi içinde gerçekleştirilen iş-ler ( ulaşım, eğitim, beslenme)

Bilgi: Kavramsal,sayısal, bilgi temelli girdiler ( müşteri beklentileri, ekonomik araştırmalar)

b) Çıktı: Çıktılar, bir sürecin dönü-şüm sağlayarak ürettiği unsurlardır. Bun-lar üç başlık altında toplanabilir:

Kaynak: Somut fiziksel çıktılar ( ürün, enerji vb)

Destek: Soyut hizmet çıktıları. İç müşteri ilişkisi içinde gerçekleştirilen iş-ler. ( fotokopi, sağlık, taşıma)

Bilgi: Kavramsal, sayısal, bilgi temelli çıktılar. ( ücret değerleri, üretim programı değerleri)

c) Tedarikçi: Girdilerinin bir veya bir-kaçını temin eden kişi veya kuruluşlardır. Tedarikçiler organizasyon içinden veya dışından olabilirler.

d) Müşteri: Sürecin çıktılarını kulla-nan organizasyon içinden veya dışından kişi veya kuruluşlardır.

e) Süreç Performans Ölçütleri: Sü-recin, müşteri ihtiyaç ve beklentilerini karşılama derecesini ölçmeye yarayan göstergelerdir. (hurda oranı, zamanında teslim edilen sipariş oranı)

f) Müşteri İhtiyaç ve Beklentileri: Müşteri tarafından veya müşteri adına ürün veya hizmet konusunda tanımlan-mış özelliklerdir.

g) Süreç Aktiviteleri (Dönüşüm): Süreçler, girdileri çıktılara dönüştürürler. Dönüşüm, bir eylem, bir işlem, bir hare-ket anlamına gelmektedir. Dönüşüm so-nucunda girdilerden daha farklı, daha de-ğerli çıktılar elde edilir. Genel olarak dört tür dönüşümden bahsedebiliriz:

• Fiziksel Dönüşüm: Hammaddenin veya yarı mamulün, ilgili bilgileri kulla-narak daha değerli bilgileri dönüştürme-sidir. Fiziksel dönüşüm bir durum deği-şikliği olarak düşünülebilir.

• Konumsal Dönüşüm: Bir malzeme-nin veya herhangi bir nesnenin bir yerden başka bir yere taşınması ve depolanması anlamına gelmektedir.

• Değersel Dönüşüm: Değer ile ilgi-li bir dönüşümdür. Örneğin bankacılık, sigortacılık değersel dönüşüm sağlayan süreçlerdir.

• Bilgisel Dönüşüm: Verilerin azaltıl-ması, çoğaltılması, birleştirilmesi, değişti-rilmesi yoluyla daha anlamlı çıktı olarak üretilir. Eğitim süreci bilgisel dönüşüm için uygundur.

Mutlu ve başarılı bir ömür geçirmeniz temennisiyle.

Mehmet AYBASTI

Page 20: B Kapısı Sayı 7

18

GEZİ VE ARAŞTIRMA

BİLİM KÜLTÜR VE SANAT PARKI

Çocukların hayal dünyası ve ufuklarını genişleten Eskişe-hir’in en büyük parkını trenle turladıktan sonra denizcilik tarihinde çok önemli bir yeri olan Kalyonu (Korsan Gemi-si) gezebilirsiniz. Amerika’nın böyle bir gemiyle keşfedildiği-ni (SANTA MARİA) öğrene-bilirsiniz. Türkiye’deki önemli kulelerin benzerleri ile yapılan Masal Şatosu görüntüsü altında parkta bulunan suni gölette su kayağı yapabilir ya da optimist eğitimi alabilirsiniz.( 17 numa-ralı belediye otobüsü yada Sa-zova mahallesi minibüsleri ile gidebilirsiniz.)

ESKİŞEHİR TURU

Page 21: B Kapısı Sayı 7

19

ODUNPAZARI EVLERİ

19. Yüzyıl mimarisinin en gü-zel örnekleri olan kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları, ahşap süslemeli, bitişik düzenli cumbalı evleri ile Odunpazarı evlerinde dolaşırken tarihe tanıklık edebilirsiniz.

KENTPARK

Eskişehirlilerin deniz keyfi-ni yaşadıkları Akdeniz sahillerini anımsatan plajı ile meşhur Kent-park’ta dolaşırken park içerisinde yer alan Manej’de ata binme eğiti-mini çocuklarınızla beraber yaşa-yabilirsiniz.

DEVRİM OTOMOBİLİ

1894 Yılında temelleri atılan bugünkü adıyla TÜLOMSAŞ fabri-kasında; 1961 yılında Cemal GÜR-SEL’İN talimatıyla Türk Mühendis-lerin çabaları ile yapılan ilk Türk arabası Devrimi görebilirsiniz.

HAVACILIK MÜZESİ

“Eskişehir Hava Müzesi”, 1988 yılında ağırlıkla, 1.Hava İkmal ve

Bakım Komutanlığı elinde bulu-nan uçakların restore edilerek , ser-gilenmesi sonucu oluşturulmuştur. Ankara-İstanbul yolu üzerinde bulunan müze açık hava müzesi şeklinde olup, Anadolu Üniversite-si Yunus Emre Kampüsü’nun kar-şısındadır. Müzenin yönetimi 24 Eylül 2011 tarihinde yapılan proto-kolle Anadolu Üniversitesi’ne dev-redilmiştir. Müzenin toplam alanı 39.000 m2 dir

Müzenin açık alanında, çeşit-li tip ve modellerde sivil ve savaş uçakları ayrıca bir adet polis heli-kopteri yer almakta, kapalı meka-nında ise pilot giysileri, rozetler, maket uçaklar ve uçak motorları sergilenmektedir.

Bir kargo uçağı ise, kafeterya şekline dönüştürülmüştür. fakat şuan kafeterya kaldırılıp ofise çevi-rilmiştir. 20 yılı aşkın süredir resto-re edilerek korunmaktadır.

Page 22: B Kapısı Sayı 7

20

TEKNİK

AIRBUS: 1970 yılında bir Fran-sız-Alman ortaklığı olarak kurulmuş-tur. Şirket şu anda Almanya, Fransa, İspanya, İngiltere ve Hollanda ortak-lığından oluşmaktadır. Merkezi Fran-sa’nın Toulouse şehridir. Her seride ayrı dağılım göstermekle birlikte genelde:

• Gövdeden Almanya,

• Elektronik aksamından ve iniş ta-kımlarından Fransa,

• Kanatlardan İngiltere,

• Kanat Parçalarından, uçuş yüzey-lerinden Hollanda ve

• Kapı gibi aksamlarından ise İspan-ya sorumludur.

Bilinen yolcu uçakları; A300, A310, A318, A319, A320, A321, A330, A340, A350, A380.

BOEING: William Edward Boeing tarafından 1916 yılında ABD’nin Was-hington eyaletinde kurulmuştur. Bili-nen yolcu uçakları; 717, 727, 737, 747, 757, 767, 777, 787.

WING TIP ve WINGLET :Winglet’lerin ve wing tip’lerin uçak-

lara takılmasındaki faydalar ;• Ortalama %2 yakıt tasarrufu,• Paralı yük artışı, • Menzil artışı,• Kısa pist ve mania tahditlerinin

olduğu pistlerde uçağın iniş/kalkış per-formansına olumlu etki,

• Daha iyi uçuş performansı sağlar. Wing Tip, Airbus’larda kullanılan kanat ucundaki vorteks önleyen parça-dır.

Winglet, genel olarak Boeing’lerde kullanılır fakat Airbus’ın A330 ve A340 gibi tiplerinde de görülmektedir. Bo-eing 737-200, 737-300, 737-400, 737-500, 737-600 tiplerinde winglet yoktur.

AIRBUS veBOEING

Page 23: B Kapısı Sayı 7

21

Sharklet, Airbus’ın oluşturduğu eski versiyon A320 ailesinin bu uyarla-madan 2015 yılı itibariyle yararlanaca-ğı söyleniyor. Sharklet’i kullanacak ilk Avrupa havayolu şirketi ise Türk Hava Yolları.

RADOME ve KOKPİT CAMLARI:

Boeing’lerde radome’un Airbus’a göre sivrildiği; Airbus’ların radome’u ise Boeing’e oranla daha oval olduğu görülüyor.

Kokpit camlarına bakıcak olursak; Boeing’in en dıştaki camının yukarı doğru eğimli olduğu ilk göze çarpan fark. Airbus’ın camları ise daha sade ve düz duruyor.

BOEING 737 ve AIRBUS A320 MOTORLARI :

Boeing 737’de motorun alt kısmı eğimlidir. Bunun sebebi ise 737’nin yere yakın yani daha alçak olmasından-dır. Motorun tipi: CFM International CFM56.

Airbus A320’de öyle bir eğim söz konusu değildir çünkü uçak yerden ye-terinde yüksektedir.

A320’de kullanılan motor tipleri: CFM56-5, PW6122A, IAE V2500.

BOEING 737 ve AIRBUS A320 DİKEY STABLİZERLARI :

Boeing 737’nin dikey stablizer’ına bakıldığında stablizer’ın dip kısmının uçağın ön tarafına doğru uzadığı görü-lüyor. Bu da uçağa uzaktan bakıldığında ayırt edilmesini kolaylaştıracak bir fark.

Birbiriyle kıyaslanabilir uçak tip-leri olduğundan A320 ile kıyaslanırsa A320’nin dikey stablizer’ının 737’ye göre daha düz olduğu fakat aerodina-mik yapıyı bozmayacak şekilde biraz kıvrıldığı söylenebilir.

Boeing 747, 777 ve 787’ye bakıldı-ğında dikey stablizer’larının A320’nin dikey stablizer’ına benzediği görülüyor.

• Yolcu uçakları arasında iniş takım kapakları olmayan tek uçak Boeing 737 serisidir.

• Airbus ve Boeing’i pilotların ve teknisyenleri gözünden incelersek;

- “ Airbus’ta uçak uçar, Boeing’de pilot uçar. ” derler. Bunun sebebi Air-bus daha çok bilgisayar sistemlerinden kontrol edilir, elektriki çalışır. Boeing ise mekanik çalışır, iş pilotta biter.

- Airbus’ın bakımı yine Boeing’e göre daha kolaydır. Onun için Airbus’a teknisyen dostu derler. En basitinden Boeing’de valfin birinde arıza olduğun-da buna ulaşabilmek için birçok parça-nın sökülmesi gerekir fakat Airbus’ta bu kadar uğraşmak gerekmez, Airbus’ta erişim çok daha kolaydır.

OSMAN ALTUN

Page 24: B Kapısı Sayı 7

23

Eskişehir Sabiha Gökçen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi ile okulumuz Bağcılar Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin birlikte düzenlediği Avru-pa birliği eğitim ve gençlik programı kapsamında yürütülen “Uçak Kompo-nentleri Bakım teknikleri” isimli Leo-nardo Da Vinci Hareketlilik projesine okulumuzun Uçak Bakım bölümün-den 1 Öğretmen ve 5 Öğrenci Leonar-do Da Vinci ve Erasmus+ projesi kap-samında Avrupa’ya eğitim amaçlı gezi düzenlenmiştir. Okul müdürümüz Ar-kın POLAT ve İlçe Milli Eğitim Müdü-rümüz Mustafa YILMAZ Bey çalışma-ları yerinde görmek amacıyla 3 günlük denetim ziyareti gerçekleştirmişlerdir

Leonardo Da Vinci Hareketlilik projesi kapsamında bu zamana kadar başta meslek okulları olmak üzere bir-çok öğrenci eğitim görmeleri için Av-

rupa’nın çeşitli şehirlerine götürüldü. Götürülen bu öğrenciler hem eğitim alıp hem de Avrupa’nın en güzel şehir-lerini ve yerlerini gezme imkânı buldu.

Uçak Bakım Alanından seçilmiş olan Enes ÇÖREKCİ, Nurullah KA-RATAŞ, Selahattin ALTUNTAŞ, Falih Kaan TÜRKMAN, Mahmut UÇAR adlı öğrenciler ile Uçak Bakım Atöl-ye Şefi İbrahim SAHİN 9 Mart 2014 08:05 te İstanbul’dan ayrılmış olup 11:15 de Frankfurt Havaalanına varıl-dı. Öncelikle bu tür projelerde öğren-ciler anlaşmalı bir şekilde Iuventas adlı bir otelde kaldı. Burası birçok okulu misafir etmiş ve genellikle gezilen bü-tün yerlerde rehber görevi gördü.

Öğrencilerimizin 20 gün boyunca kaldıkları yerde 3 öğün olarak yemek ihtiyaçları dâhil bütün ihtiyaçları proje kapsamında karşılandı.

Eğitim turunun 8 günü Alman-ya’nın en kaliteli meslek okullarından olan Bildung Akademide günlük 6 sa-atlik bir program ile hem teorik olarak hem de uygulamalı olarak birçok ders gördü.

Proje kapsamındaki bu eğitim “UÇAK BAKIM KOMPONENTLERİ BAKIM TEKNİKLERİ” olarak adlan-dırılarak öğrencilere 8 gün boyunca Uçak üzerinde en çok kullanılan me-tal olan Alüminyum metali ile ilgili dersler verildi. Alüminyum metali hakkında ısıl işlemlerinden, nereler-de kullanıldıklarına kadar bilgilendi-rilmiş olup el becerilerini geliştirmek amacıyla bu metali kullanarak birçok çalışma yapıldı.

İlk olarak öğrencilerden Alümin-yum metalinden Akıllı telefon standı yapmaları istendi. Öncelikle nasıl ya-

22

ABPROJESİ

OKULUMUZUN UÇAK BAKIM ALANI BU SENE AVRUPA

BİRLİĞİ EĞİTİM VE GENÇLİK PROGRAMI VE LEONARDO

DA VİNCİ HAREKETLİLİK PROJESİ İLE BİRLİKTE EĞİTİM

TURUNA KATILDI.

AB EĞİTİMVE GENÇLİKPROGRAMIHAREKETLİLİK

PROJESİ

Page 25: B Kapısı Sayı 7

23

pıldığını ve bu çalışmayı yaparken kul-lanılan bütün makineler en ince ayrın-tısına kadar anlatıldı. Bu çalışmadan sonra tekrar alüminyum metali kulla-narak Traktör, Saat, Araba vb. türü ça-lışmalar yapıldı.

Metal atölyesindeki dersleri ardın-dan Pnömatik ve Hidrolik dersi alındı. Öğrencilerimiz pnömatik tablolarda nasıl bağlantılar yapıldığını ve hava ile ne gibi işler yapıldığını öğrendi. Teorik olarak da ders alan öğrencilerimiz hid-rolik alanında da birçok ders alındı.

Bu 8 günlük aldıkları dersler sonu-cunda eğitime katılan 5 öğrencimize Sertifikalar verildi. Bu sertifikalar öğ-rencilerimiz metal işlerinde, pnömatik ve hidrolik alanında uzmanlaştığına dair bir belgedir.

Öğrencilerimiz sadece meslek oku-lunda aldıkları dersler haricinde Av-rupa’nın En büyük uçak müzesi olan Speyer uçak müzesinde uçak çeşitleri ve tipleri hakkında bilgi edinildi. Spe-yer uçak müzesinde 400 e yakın uçak çeşidi bulunmakta ve her biri motor düzeninden iç dizaynına kadar göste-rilmektedir

Öğrencilerimiz Almanya’nın çeşitli şehirlerine ve Avrupa’nın birçok şeh-ri ziyaret edilmiştir. Almanya’da başta Frankfurt ve Mannheim olmak üzere Heildelberg, Speyer, Ludwigshafen,

Köln, KaiserSlauten vb şehirler gezil-miştir.

Avrupa’nın başta Paris ve Amster-dam olmak üzere Strazburg, Brüksel gibi birçok şehire gezi düzenlenmiştir.

Şehir gezileri haricinde Dünyanın önde gelen Traktör markası olan John Deere nin traktör fabrikası ziyaret edilmiştir. Öğrencilerimiz John deere traktör fabrikasında öncelikle fabrika-nın tarihi ve traktör çeşitleri , satış is-tatistikleri , ihraç ettikleri ülkeler hak-kında seminer almışlardır. Bu seminer dışında Traktör fabrikası yaklaşık 4 saatlik bir gezi ile traktörün en küçük malzemesinde test aşa-masına kadar olan bü-tün olaylar öğrencilere anlatılmıştır.

Fabrika gezilerin-den sonra Avrupa’nın en gelişmiş müzele-rinden biri olan Te-chnoseum Müzesi gezilmiştir. Techno-seum Müzesi tarihi, teknik ve mekanik olan her şeyin geç-mişteki ilkelliğin-den günümüzdeki gelişmiş haline ka-dar birçok öğeyi içermektedir.

Müze gezilerinde en önemlilerin-den biri olan Louvre müzesi Pariste ziyaret edilmiştir. Louvre Müzesinde en önemli eser olan Leonardo Da Vin-ci’nin Mona Lisa tablosunun orijinal resminide içermektedir. Mona Lisa tablosu dışında Hristiyan, İtalyan ve birçok toplumun kültürlerini semboli-ze eden eserler bulunmaktadır.

Öğrencilerimiz sadece okulda eği-tim almamış ve bu tür müze, fabrika, tarihi ve kültürel yerleri gezip görme fırsatı bulmuşlardır.

Bu eğitim 29 Mart 2014 tarihinde sona ermiş olup Öğrencilerimiz ve Öğ-retmenlerimiz Saat 19:00 da İstanbul’a

geri dönmüşlerdir.

Page 26: B Kapısı Sayı 7

24

BİLİMTARİH

Sene 1956, Hava Harp Okulu ikinci sı-nıftayız. Eskişehir Hava Hastanesine uçuş muayeneleri için gittik. Pilotaja elverişli raporunu alarak İzmir’e döndük.

Uçuşa başlamak için uçuş hocaları ve hocaya verilecek talebeler tespit edil-mişti. Ben, Zeki ÖZDİLEKCAN ve Avni ÖZBAŞ, Hv.Kd.Bçvş. Mehmet ÖZMEN ile uçacaktık. Hocamız bize uçuşla ilgili her şeyi öğretmeye çalışıyordu. “Benim hedefim sizin üçünüzü de Kanada’ya gön-dermek ve orada pilotaj kursunuzu ta-mamlayıp pilot olarak yurda dönmeniz.” diyordu. Çok iyi niyetli bir hocaydı; bizler onu, o bizleri çok seviyordu.

Albüm: MY SWEET MAGİSTER Ekleyen: Erdogan Menekse

 

Kanada’da uçuş eğitimine gönderil-meden önce bizler Majister ve T-6’larla uçuş tecrübesi kazanıp yalnız kaldıktan

sonra Kanada’ya gönderiliyorduk. Bu biz-ler için gerçekten büyük bir avantaj idi. Bu yüzden Kanada’da erken yalnız uçuşa gidiyorduk.

 

Albüm: Stuart Kline arşivinden Ekleyen: Erdogan Menekse

Hocamla tahminen 8-10 saat uçtuk-tan sonra, “Ayhan yeterince uçtuk, artık seni yalnız kontrolüne vereceğim.” dedi. Ben de, “Hocam siz bilirsiniz.” dedim. Er-tesi gün beni Yzb. İsmail Hakkı BABAÇ’la yalnız kontrol uçuşuna yazmışlar. Sabah-leyin otobüsle uçuş yerine geldiğimizde hocam: “Hadi Ayhan, beraber uçacağız, önce bir uçuş brifingi yapalım, sonra da çalışma sahasına gideriz.” dedi.

Otobüsün içinde brifingi yaptıktan sonra tahsis edilen uçağa gidip kontrolleri yaptım. Hocamla beraber motor çalıştırıp pistten kalktım ve çalışma bölgesine doğ-ru uçmaya başladım. Çalışma sahasında hocam ne dediyse hepsini yaptım. Zama-nımız dolunca Gaziemir’e gidelim dedi.

Hareketlerinden ve konuşmalarından çok memnun olduğunu hissediyordum. Gaziemir toprak pistine gelip meydan üzerinden dönerek pisti karşıladım. Bu sırada pistin sonunda bir uçak inmiş, rule yapıyordu. Ben pist başına oturduğumda inen uçak pisti terk etmek üzere idi. Ben normal rulemi yaparak park yerine gel-dim.

Motoru durdurduktan sonra otobüse doğru yürümeye başladık. ÖZMEN Ho-cam da bizi karşıladı. Üçümüz otobüse beraber geldik. Otobüsün içinde kontrol hocam uçuş sonu brifinginde, “Ayhan her şey güzel, ben sana 78 veriyorum, ama pist sonundaki uçağı görmedin. Onun için hocanla üç saat uçacaksın, sonra tek-rar kontrole gireceksin.” dedi. “Hocam ben piste indiğim zaman o uçak pisti terk ediyordu.” dedimse de hocayı ikna ede-medim.

Yalnız kontrolünü basit bir hata yüz-den kaybettiğim için sinirlerim bozul-muş, elim ayağım titriyordu. ÖZMEN Hocam sakin olmamı, yarın üç saat uç-tuktan sonra tekrar kontrole vereceğini söylemesine rağmen ben üç saati uçma-makta direniyordum.

“Beni başka bir hocaya kontrole ver.” dedim. Hoca ısrarlı olduğumu görünce ertesi gün beni yalnız kontrolüne Yzb. Ali YİĞİN ile yazdırmış. Ali YİĞİN Yzb. bana kısa bir brifingden sonra, “Hadi uçuşa gidelim.” dedi. Motoru çalıştırıp

HV. PİLOT KD. BÇVŞ.

Hv. Plt. Kd.Bçvş. Mehmet ÖZMEN (1943-2401) Bröve No:974

MEHMET ÖZMEN

Page 27: B Kapısı Sayı 7

25

piste girdik. Kalkıştan sonra sağa dönüşle çalışma sahasına dönmemi söyledi. Sağa dönüşe yeni başlamıştım ki, “Ooo, çok tehlikeli dönüş yapıyorsun, hemen mey-dana inelim.” dedi.

Normal bir iniş yaparak, park yerine gelip motoru durdurduktan sonra brifing için otobüse gittik. Hocamın önünde, “Sana kırmızı kart veriyorum, bir hafta daha hocanla uçacaksın.” dedi ve gitti. Hocamla baş başa kalarak bir hayli dert-leştik. Durum değerlendirmesi yaptık. Ben tekrar kontrole girmemekte kararlıy-dım.

Sonunda hocaların hocası Uçuş Okul Komutanı Yzb. Faik AKBULUT’la beni kontrole verdiler. AKBULUT Hoca uçuş yaptığımız yere geldi ve “Kimmiş bu Ay-han SOHTA?” dedi. Heyecanlı bir şekilde ayağa kalkarak: “Benim hocam!” dedim. “Gel de brifing yapalım.” dedi.

Bana ne yapacağımızı anlattı. Uçak başında kontrolleri yapıp motoru çalış-tırdıktan sonra pistten kalktık ve sağa dö-nüşle çalışma bölgesine geldik. Çalışma bölgesinde istenen her şeyi yaptım, son-ra Gaziemir’deki toprak piste gelip indik. Ben merak içindeydim. Acaba Faik AK-BULUT Hoca ne diyecek diye.

Park yerine geldiğimizde, “Moto-ru durdurma, hadi yalnıza git bakalım.” dedi. Rule yapıp pist başına gelene kadar çok heyecanlı idim. Kalbim duracaktı. Kırmızı karttan sonra ben yalnıza gidi-yordum. Olacak iş değildi. Çok heyecanlı idim. Heyecanım geçsin diye pist başında 1-2 dakika bekledikten sonra piste girerek kalkış yaptım. Civarda 5-7 dakika dolaş-tıktan sonra gelip toprak piste indim. Hiç heyecanım kalmamıştı. Normal rule ya-parak park yerine gelip uçağı park ettim. ÖZMEN Hocam beni karşıladı. Boynuma

sarılarak, “Oldu ama biraz zor oldu.” dedi. AKBULUT Hoca da ben piste inene kadar beklemiş, emniyetle indiğimi gördükten sonra uçuş okuluna gitmiş.

Yzb. Faik AKBULUT olmasaydı ben Kanada’ya gidemeyecek ve pilot da ola-mayacaktım. Yalnız kontrol uçuşuna giden arkadaşlar uçuş sonunda park yerine gelip motor durdurmadan yalnız uçuşa gidiyorlarsa bizlerin takdirini kazanı-yorlardı. “Aferin, demek ki iyi uçmuş.” diyor, dönüşte kendilerini alkışlıyorduk. Motoru durdurup da yalnız uçuşa gidemeyenlere de çok üzülüyorduk, arkadaşı tesel-li etmeye çalışıyorduk. Peki, ben arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacaktım? Ben bunu bir onur meselesi yaptım. Bakın bu uçuşu ben yapıyo-

rum ama beni yalnız uçuşa göndermiyor-lar. Arkadaşlarımın da aynı kanaatte ol-malarını ve bana üzülerek bakmamalarını istiyordum.

Tabii benim yaptığımın çok yanlış ol-duğunu, kontrol hocasının ve üzerimde çok emeği olan uçuş hocamın söyledikle-rini harfiyen yerine getirmem gerektiğine inanıyorum. “Sen kim oluyorsun?” diye-rek defterimi kapatıverirlerdi vallahi.

Hiçbir zaman unutamayacağım bu kıymetli hocalarıma şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum. Vefat etmişlerse kendilerini rahmetle anıyorum. Nur için-de yatsınlar.

Emekli Hava Pilot TuğgeneralAyhan SOHTA1956, Hava Harp Okulu

KAYNAK:http://www.havaciyiz.com/Anilar4.htm

MUHAMMER YILDIZ

ESKİŞEHİR 1950 Albüm: Stuart Kline arşivinden Ekleyen: Erdogan Menekse

Yzb. Faik AKBULUT

Page 28: B Kapısı Sayı 7

26

İŞ BİRLİĞİPROTOKOLÜ

Uçak Bakım Alanı Öğretmenleri Es-kişehir-Anadolu Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nde Eğitime alındılar.

Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Mü-dürlüğüne bağlı bünyesinde Uçak Bakım Alanı bulunan Meslekî ve Teknik Eğitim okul ve kurumlarında görev yapan Uçak Bakım Alanı atölye ve meslek dersleri öğretmenlerine yönelik olarak Eskişehir Anadolu Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi ile işbirliği içerisinde öğretmen eğitimi konusunda ortak çalış-malar yapıldı.

Yapılan bu çalışmalar, Eskişehir Ana-dolu Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bi-limleri Fakültesi, Anadolu Üniversitesi Eğitimi Destekleme Vakfı tarafından ku-rulmuş olan ANATEK Teknoloji Transfer Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile Boeing Firması arasında yürütülen proje kapsamında 3 kademede ve 2 şer hafta olarak 3 ayrı hiz-metiçi eğitim faaliyetinden oluşmaktadır.

Faaliyetlerde eğitimler Anadolu Üni-versitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fa-kültesi Öğretim Üyeleri tarafından veril-di.

Bu faaliyetlerden ilki, 20-31 Ocak-2014 tarihleri arasında Es-kişehir Anadolu Üniversitesi Ha-vacılık ve Uzay Bilimleri Fakülte-si’nde 20 Ocak 2013

tarihinde yapılan açılış toplantısıyla baş-latıldı.

Açılış toplantısına, Milli Eğitim Ba-kanlığı Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü İzleme ve Değerlendirme Grup Başkanı Sn Dr. İbrahim ÜZKURT, Anadolu Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Sn. Yrd. Doç. Dr. Serdar DALKILIÇ, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Sn. Arif DEDE, Te-pebaşı İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Sn. Orhan ÇELİK, Eğitim Yöneticisi ve Eski-şehir Sabiha Gökçen Teknik ve Endüst-ri Meslek Lisesi Müdürü Sn Dr. S. Sırrı KABADAYI ve Eğitime kursiyer olarak katılan 25 öğretmenin katılımıyla gerçek-leştirildi.

Açılış programına katılan Milli Eği-tim Bakanlığı Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü İzleme ve Değerlendir-me Grup Başkanı Dr. İbrahim ÜZKURT yaptığı konuşmada “Sektör ve üniversite-ler ile yapmış olduğumuz işbirlikleri saye-sinde sektörün ihtiyacı olan nitelik-li insan gücünün yetiştirilmesine

katkıda bulunmaya çalıştıklarını, Tür-kiye’nin, havacılık alanında çok hızlı bir gelişim içerisinde olduğunu, artık çeşitli amaçlar için kullandığımız (askeri, kargo ve yolcu taşıma vb.) kendi uçaklarımızı üretme noktasına geldiğimizi, bu çerçe-vede ülkemizdeki sektörün nitelikli insan gücüne olan ihtiyacının her geçen gün hızla arttığını, bu noktada da öğretmenle-ri- mizin bilgi ve becerilerinin en üst

seviyeye çıkarılmasının önemli olduğuna inandıklarını, belirte-rek, bu faaliyetin gerçekleştiril-mesine katkı sağlayan Anadolu Üniversitesi’ne ve Boeing Uçak Firması’na katkılarından dolayı teşek- kür etti.

E ğ i t i m e katılan öğret-

menler 1.500’den fazla öğrencinin yetiştiril-

mesinde çok önemli bir rol oynayacak.

Boeing ve Anadolu Üniver-sitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fa-kültesi, Türkiye’deki mesleki ve teknik eğitim okullarında ve kurumlarında

Milli Eğitim Bakanlığı, Boeing Firması ve Anadolu Üniversitesi İşbirliği

Boeing, uçak bakımına ilişkin yeni programı ile Türkiye’deki havacılık eğitimine verdiği desteği artırıyor.

Page 29: B Kapısı Sayı 7

27

görev yapan öğretmenlere yönelik, ulus-lararası havacılık standartlarına göre ve-rilen ilk uçak bakım eğitimi olma özelliği taşıyan Temel Uçak Bilgisi ve Uçuş Teorisi Kursu’nun birinci döneminin tamamlan-dığını duyurdu.

Boeing Türkiye ve Kuzey Afrika Baş-kanı Bernard J. Dunn, konuyla ilgili ola-rak “Türkiye’de havacılık sektörünün hızla gelişmesi nitelikli insan kaynağına duyulan ihtiyacı arttırdı ve Boeing, Ana-dolu Üniversitesi ile birlikte oluşturduk-ları bu ortak girişim ile birlikte geleceğin uçak bakım elemanlarını yetiştirilmesine katkıda bulunmaktan memnuniyet duy-maktadır.” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü eğitim uzmanı Şerafettin Cankurt da özellikle öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişim-lerine yönelik olarak gelecek her teklife açık olduklarını, bu çerçevede geçen yıl gerçekleştirdikleri 300 faaliyete yaklaşık 10 bin öğretmen ile idarecinin katılımını sağladıklarını söyledi. 

Cankurt, mesleki eğitimi geliştirmek-te özel sektörün ve üniversitelerin katkı-

sı ile katılımının hafife alınamayacağını vurguladı.   

Kursiyer öğretmenler adına konuşan Mehmet Ali Akış ise eğitimin ikinci ve üçüncü etabını da tamamlamayı planla-dıklarını, Türk havacılık sektörüne yetiş-tirecekleri öğrencilerin, hem ülkeye hem dünyaya arzu edilir nitelikte hizmet vere-ceğini düşündüğünü ifade etti. 

Aü Havacılık ve Uzay Bilimleri Fa-kültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Serdar Dalkılıç da programa ev sahipliği yapmanın memnuniyetini yaşadıklarını dile getirerek, projeyi destekleyen ve eme-ği geçenlere teşekkür etti.  

Eğitim yöneticisi Sırrı Kabadayı ise ülke genelinde uçak bakım alanında yak-laşık bin 500 öğrencinin bulunduğunu, ilki 20 Ocak’ta başlayan 3 aşamalı 180 saat süren programın, örnek öğretmen yetiş-tirme projesi olduğunu vurguladı. 

Programın amacı, mesleki ve teknik okullarda uçak bakımı ile ilgili eğitim ve-ren öğretmenlerin teorik bilgilerini geliş-tirmektir.

Program kapsamında,  Eskişehir,İs-tanbul, Bursa, Kayseri, Ankara ve Erzin-

can’daki sekiz mesleki ve teknik eğitim ku-rumunda çalışan 25 öğretmene, 180 saat yüz yüze eğitimler verilecek. 20 – 31 Ocak tarihleri arasında yürütülen program, ka-tılımcılara atmosfer fiziği, aerodinamik, uçuş dinamiği, temel uçak yapısı, uçuş sistemleri ve kontrolleri gibi konularda en güncel bilgileri alma olanağı sundu.

BOEİNG, EĞİTİME VERDİĞİ DES-TEĞİ ARTIRIYOR

Boeing Şirketi, 1999 yılında Ankara’da bir ofis kurdu ve 2000 yılından buyana, Türkiye’nin 40 şehrinde, kültür-sanattan, eğitim, sağlık ve insani hizmetlere uzanan pek çok alanda toplam 190 sosyal sorum-luluk projesine destek vermiştir. Geleceği kurmak için eğitimin öneminin bilincini ve sorumluluğunu taşıyan Boeing, 14 yıl içinde okul inşaatları, bilgisayar labora-tuarları ve ekipman bağışları ile 38 şehir-de 135.000 öğrenciye ulaşan toplam 107 eğitim projesine imza atmıştır.  Boeing, bugüne dek 1.262 bilgisayar ve ilgili ekip-mandan oluşan 54 bilgisayar laboratuarı kurmuş, ayrıca Türkiye genelinde üç okul inşa etmiş ve dokuz okul binası yenile-miştir.

Page 30: B Kapısı Sayı 7

2928

COMENİUS

Comenius Okul Ortaklığı Projesi (2013-RO-1COM06-29404-2 ) kapsamında Almanya, Polonya, İtalya ve İspanya’dangelen öğretmen ve öğrenciler Bağcılar Tek-nik Ve Endüstri Meslek Lisesini ziyaretetmişlerdir.

Comenius Okul Ortaklığı Projesi (2013-RO-1COM06-29404-2 ) kapsamında Almanya, Polonya, İtalya ve İspanya’dangelen öğretmen ve öğrenciler Bağcılar Tek-nik Ve Endüstri Meslek Lisesini ziyaretetmişlerdir.Misafir-lerimize Bağcılar Belediyesi Osmanlı Konağı sosyal tesisle-

rinde öğle yemeği ikram edilmiş,  8D Sinepark ve Planetar-yum etkinliği ardındanBağcılar Teknik Ve Endüstri Meslek Lisesinin muhtelif atölye ve bölümleri gezdirilmiştir.

Almanya, Polonya, İtalya ve İspanya’dan gelen öğretmen ve öğrenciler düzenlenen etkinliklerden memnun kalmış, özellikle Bağcılar Teknik Ve Endüstri Meslek Lisesinin mi-safirperverliğinden duydukları memnuniyeti dile getirmiş-lerdir.

OKUL ORTAKLIĞI PROJESİ (2013-RO-1COM06-29404-2 )

KAPSAMINDA YURT DIŞINDAN MİSAFİRLERİMİZ GELDİ

COMENİUS

Page 31: B Kapısı Sayı 7

29

Page 32: B Kapısı Sayı 7

31

EĞİTİMGEZİSİ

30

15.05.2014 Tarihinde Bağcılar Teknik ve EML Uçak Bakım Alanı 11.sınıf öğrencileri ile THY TEKNİK A.Ş.’ye gezi düzenlendi. 11UGD-11UGE sınıfları Uçak Bakım Alanı öğretmenleri İBRAHİM ŞAHİN, SALİM BEHLÜL KÖSE, HİKMET DURAN kont-rolünde geziye katıldı. THY Teknik A.Ş. hangarları gezilip göürüldü. Okulda ders-lerde anlatılan teorik bilgilerin pratiğe dö-külme imkanı sağlandı.

Bağcılar Uçak Bakım AlanıTHY TEKNİK A.Ş. EĞİTİM GEZİSİ

Page 33: B Kapısı Sayı 7

31

Page 34: B Kapısı Sayı 7

32

BİLİM

Birkaç yıl önce gazetelerde yer alan bir habere göre; Avrupa Uzay Kuruluşu ESA tarafından, içi özel olarak düzenlenmiş bir Airbus A300 uçağı kullanılarak hava-da “yerçekimsiz” bir ortam yaratılmış ve bu ortamda Fransız doktorlar tarafından gönüllü bir hastanın kolundan zararsız bir tümör alınmıştı. Yine bu habere göre bun-dan amaç, gelecekte uzayda yapılacak uzun yolculuklarda astronotlara uygulanmasına ihtiyaç duyulabilecek benzeri tıbbî mü-dahaleler için tecrübe kazanılmasını sağla-mak idi. Bu haber üzerine ben de yerçeki-mi kavramına elimden geldiğince açıklık getirmek ihtiyacını hissetmiş ve aşağıda sunduğum yazıyı kaleme almıştım.

Her şeyden önce belirtmek isterim ki evrenin hiçbir yerinde “yerçekimsiz ortam” diye bir şey olmaz, nerede madde ve enerji var ise, orada yerçekimi veya daha doğru bir ifadeyle kütleçekimi alanı vardır. Zira doğruluğu çeşitli deneylerle sınanmış olan Einstein’ın Genel Görelilik Kuramına göre; yerçekimi olgusunu, dört boyutlu evrenin dokusunu eğip bükmek suretiyle, bizzat maddenin ve ( E = m x c2 eşitliğine uygun olarak kütlenin karşılığı olan ) enerjinin varlığı yaratmaktadır.

Çoğunluğun, konuyu yeterince kav-ramadan “yerçekimsiz ortam” dediklerine aslında “ağırlıksız ortam” demek gerekir. Olaya evrensel boyutlarıyla baktığımızda da, yerçekimi tabiri yerine de kütleçekimi tabirini kullanmak daha uygun olacaktır.

M.Ö. 384 ile 322 yılları arasında ya-şamış olan Aristoteles, 19. yüzyıla kadar şöyle ya da böyle, bilim âleminde ağırlığını korumuş olan çok büyük bir düşünürdür. 1564 ile 1642 yılları arasında yaşamış olan Galileo’ya gelinceye kadar Aristoteles’in bi-limin hemen her alanında ileri sürmüş ol-duğu görüşleri tartışmasız kabul görmek-teydi. Doğa olayları hakkında herhangi bir çözümlemenin Aristoteles tarafından dile getirilmiş olması, o çağlarda bilim insanı geçinenlerce bu çözümün tek doğru çö-züm olduğuna inanılması için yeterli sebep idi. Böyle durumlarda Latince “magister dixit” yani “usta böyle söyledi” denilirdi.

Örneğin, Aristoteles’in bu şekilde genel kabule mahzar olan görüşlerinden birine göre; yüksek bir yerden aynı anda bırakı-lan iki cisimden daha ağır olanı daha hız-lı düşerek yere daha önce varırdı. Esasen akla da yatkın gelen ve Aristoteles böyle hükmettiği için bin dokuz yüz küsur yıl boyunca sınanmasına gerek bile duyul-

maksızın doğruluğuna inanılan bu iddia, ilk defa Galileo tarafından yapılan bir dizi deney marifetiyle çürütülmüştür. Bilim dünyasını deney kavramıyla tanıştıran ilk bilginlerden biri olan Galileo, bir kulenin tepesinden ağırlıkları farklı iki cismi aynı anda serbest düşmeye bırakmış ve her iki cismin de aynı hızla düşerek aynı anda yere vardıklarını göstermiştir. Galileo bu deneyleri yaparken muhtemelen cisimleri tahta bir zemine düşürmek suretiyle çıkan seslerin eşzamanlılığını izlemiş olmalıdır.

Şayet kütleçekimi bildiğimiz türden bir kuvvet olsaydı neticenin böyle olma-ması gerekirdi. Zira siz aynı kas gücünüzle ağırlıkları, dolayısıyla kütleleri birbirinden farklı olan cisimleri farklı hız ve ivmelerle farklı uzaklıklara fırlatırsınız.

Bu meyanda, Galileo serbest düşme deneylerini tahtadan eğik düzlemler üze-rinde, kütleleri birbirinden farklı küreler yuvarlayarak da tekrarladı. Bu yolla serbest düşme olayının yavaşlatılması sağlanmak-ta, dolayısıyla hareketin safhalarının da daha kolaylıkla izlenmesi mümkün olmak-taydı. Galileo bu deneylerin sonunda dü-şen cismin hızının giderek arttığını, yani serbest düşme olayının ivmeli bir hareket olduğunu keşfetmiştir.

Serbest düşme esnasında hava, düşen cisimlerin şekillerine ve kütlelerine bağlı olarak onlara gerçek anlamda engelleyici kuvvet uygular, dolayısıyla aynı anda bı-rakılan cisimlerden biri diğerine nazaran yere daha geç varabilir. Ancak, bu olay Ga-lileo’nun haksız olduğu anlamına gelmez ki bu tür deneyler takip eden yüzyıllarda ha-

vası boşaltılmış tüpler kullanılarak tekrar edilmiş ve tüy parçalarıyla demir kütlelerin yere doğru aynı hız ve ivmeyle düştükleri kanıtlanmıştır. Bu deneyi, lisede okurken fizik laboratuvarında biz de yapmıştık.

Burada bir ekleme yapalım: 1876 ile 1960 yılları arasında yaşamış olan bilim tarihçisi Charles Singer’e göre yüksek bir yerden bırakılan cisimler ile serbest düşme deneyleri Galileo’dan daha önce, 1586 yı-lında Hollandalı Simon Stevin isimli araş-tırmacı tarafından da yapılmıştır.

Galileo çalışmaları sırasında eylemsiz-lik (atalet) ilkesini keşfetmenin de eşiği-ne gelmiş, eylemsizlik ilkesini keşfetmek daha sonraki yıllarda Isaac Newton’a nasip olmuştur. Newton’un bir cismin üzerine etki eden kuvvetlerle cismin hareketi ara-sındaki ilişkileri tanımladığı üç hareket yasasından ilki olan Eylemsizlik yasasına

KÜTLE ÇEKİMİ

Page 35: B Kapısı Sayı 7

33

göre ; bir cisme dengelenmemiş bir dış kuvvet etki yapmadığı sürece cisim hare-ket durumunu (durağanlık veya sabit hızlı hareket durumunu) korur. Bir başka ifade ile düz bir doğru üzerinde sabit bir hızla hareket eden maddi bir cisim, örneğin bir küre, üzerinde hiçbir sürtünme etkisi veya başka türden bir etki olmadığı takdirde bu doğru boyunca hızı hiç değişmeden ilâni-haye yoluna devam eder. Kütleçekiminin, Genel Görelilik Kuramına göre izahında bu kavramın özel bir anlamı bulunmakta-dır ki bu konuya aşağıda değineceğiz.

İvme; hızın bir saniyedeki değişim miktarıdır. Serbest düşme, düzgün (sabit) ivmeli bir harekettir ve hızın değeri her sa-niye giderek aynı miktarda artar.

Fizikte (g) olarak gösterilen bu ivmenin Dünya üzerinde, deniz seviyesindeki değe-ri; 9.8 m / sn²’dir. Yani deniz seviyesinde, serbest düşme esnasında düşen cismin hızı her saniyede 9.8 metre artar. İvme miktar-ları Mars gezegeninin yüzeyinde 0.37 g, Jü-piter gezegenin yüzeyinde 2.5 g’dir.

Dünya üzerinde deniz seviyesinde bir cismin “m” ile gösterilen kütlesinin “g” yerçekimi ivmesi ile çarpımı suretiyle bu-lunacak değere o cismin ağırlığı denilir. Ağırlık; kütleçekiminden kaynaklanan bir kuvvettir ve büyüklüğü (yaylı) dinamo-metre türünden aletlerle ölçülür. Birimi Newton’dur. Bir kilogram kütlenin ağırlığı deniz seviyesinde; m x g = ağırlık formülü-ne göre 9,8 Newton’dur. Ancak günlük ha-yatta ağırlıklardan bahsederken “Newton” yerine kilogram tabiri kullanmak alışkan-lık haline gelmiştir. Yukarılara doğru çıkıl-dıkça, azalan “g” yerçekimi ivmesine bağlı olarak cismin ağırlığı da azalır, herhangi bir cisim Everest dağının zirvesinde, deniz seviyesine nazaran daha hafif çekecektir.

Buna karşılık, Özel Görelilik Kuramı-nın öngördüğü gibi; ışık hızına yakın hız-larla yol alınması durumu hariç, bir cismin (sükûnet) kütlesi evrenin her köşesinde aynıdır, değişmez. Kütle; skaler (yönsüz) bir büyüklüktür, kuvvet değildir. Birimi kilogramdır, bir cismin kütlesinin miktarı; iki kefeli terazi türünden aletlerle, bir kefe-sinde kütlesi bilinen cisimler kullanılarak, mukayese yoluyla ölçülür. Bir cismin küt-lesi onu oluşturan atomların kütlelerinin toplamına eşittir. Işık hızına yakın hızlar-da ise hareket eden cisimlerin kütlelerinin arttığı artık ispat edilmiş bir olgudur.

Kütleyi, maddenin hareket ettirilmeye karşı gösterdiği direnç olarak tanımlamak da mümkündür. Bazı kuramsal fizik çalış-malarının sonuçlarına göre kütle etkisini “Higgs parçacığı” denilen atomik parça-cıklar yaratmaktadır. CERN deneyinin en önemli hedeflerinden biri de Büyük Pat-lama’nın ilk mikrosaniyelerindeki enerji

ortamını oluşturarak, bu Higgs parçacık-larının gerçekten var olup olmadıklarını tespit etmektir ve 2013 yılı içinde yapılan deneylerin sonuçlarına göre sonra bu par-çacığın var olduğu yönünde bilim insanla-rında kuvvetli kanaat oluşmuştur.

Kurama göre; madde parçacıkları, ya-radılışın ilk anlarında serbest olarak var olan Higgs parçacıklarının oluşturduğu alandan enerji emerek kütle kazanmışlar-dır.

Devam edelim: O çağda izahı mümkün olamayan sonuçlarıyla sağduyuya aykırı görülen Galileo’nun bu deneyinin ne anla-ma geldiği, ancak yaklaşık üç yüz yıl sonra Einstein tarafından açıklanabilmiştir.

Konuyu biraz çağdaşlaştıralım: Bir-kaç kilometre yüksekliğinde hayalî bir gökdelenin en üst katındayken içinde bu-lunduğunuz bir asansörün halatı bir anda kopmuş olsun. Bu asansör, içindeki insan-larla birlikte (Galileo’nun kuleden bıraktığı cisimler gibi) serbest düşmeye başlayacak-tır. Asansörün içindeki her şey yere doğru aynı hız ve ivme ile düşmekte oldukların-dan bunların birbirlerine göre hız ve ivme-leri sıfır olacak ve cebinizden çıkarıp bırak-tığınız, örneğin metal bir para – size göre - havada asılı kalacaktır. Asansör ve dola-yısıyla asansör tabanı da sizinle aynı hız ve ivme ile düşmekte olduğundan ayaklarınız yere baskı yapmayacak, bir başka ifadeyle ağırlığınızı hissetmeyeceksiniz ve hafif bir taban hareketiyle asansörün içinde tak-lalar atabileceksiniz. Buna karşılık, eğer asansörde sizin gibi havada yüzmekte olan bir başka kişi daha varsa, siz onu ittiğiniz takdirde kütlesini kollarınızda hissedecek-siniz. Şayet asansörün halatının koptuğu-nu bilmiyorsanız, bir anda kütleçekiminin yok olduğuna hükmedebilirsiniz. Aslında kütleçekimi vardır, havada asılı durduğunu sandığınız metal para ve asansör, kütleçe-kimi sayesinde sizinle birlikte aynı hız ve ivme ile yere doğru düşmektedirler ve bir-kaç saniye sonra siz asansörün kablosunun kopmuş olduğunu muhtemelen kötü bir şekilde anlayacaksınız.

Şimdi bu hayalî asansörümüz ile hayalî bir deney daha yapalım: Onu uzayın, küt-leçekimi dediğimiz etkinin bulunmadı-ğını farz ettiğimiz bir bölgesine taşıyalım. Asansörün içindekiler yerçekimsizliğin keyfini havada taklalar atarak çıkarırlar-ken muhayyel bir güç asansörün halatını Dünya yüzeyindeki kütleçekimi ivmesine eşit bir ivmeyle, asansörün zeminine dik doğrultuda çekmeye başlasın. Olaya dışarı-dan bakan bizler de o andan itibaren neler olacağını düşünelim: Asansörün harekete geçen zemini tabanlarını itmeye başla-yacağı için neler olup bittiğini bilmeyen içerdekiler artık ağırlıklarını hissetmeye

başlayacaklardır. O ana kadar havada asılı durmakta olan cisimler asansörün zemini-ne düşeceklerdir. Birinin cebinden çıkarıp itmek suretiyle kendisinden uzaklaştırdığı bir kalem ya da metal para da artık hava-da asılı kalmayacak, tıpkı Dünya’daki gibi bir tür parabol çizerek asansörün tabanına doğru düşecektir. Bu cisimler aslında düş-memişler, zemin onlara doğru gelmiştir. Deneye dışarıdan biz de katılalım; bir tü-fekle asansöre, hareketinin doğrultusuna dik doğrultuda ateş edelim. Farz edelim ki tüfeğin mermisi asansör zemininin 50 cm. yukarısından kabine girsin, asansörü eni-ne kat etsin ve diğer duvardan çıkıp gitsin. Merminin asansörü bir duvardan diğer du-vara kadar kat ederken geçen süre zarfında, asansör de çekilme doğrultusunda hareket etmeye devam edeceğinden, mermi karşı duvarda zemine daha yakın bir delik aça-rak dışarı çıkacaktır.

Asansörün içindekiler giriş ve çıkışı noktaları arasındaki kod farkına bakarak merminin kütleçekimi ortamına uygun şekilde parabolik bir yol izlediğini söyle-yecekler ve o ana kadar yaşadıkları diğer olaylara da bakıp uzayın bu bölgesinde her nasılsa birdenbire kütleçekimi alanı oluştuğuna inanacaklardır ki dışarısı ile bir bağlantıları olmadığı takdirde asansörün içinde yapacakları hiçbir deney bunun ak-sini kanıtlayamaz.

Aynı gerçek yukarıda anlattığımız dü-şen asansör deneyi için de varittir.

Özetle söylersek; bu hayalî deneyler iv-meli bir hareket ile kütleçekimi alanı etki-lerini birbirinden ayırt etmenin mümkün olmadığını göstermektedir ki bu sonuç eş-değerlilik prensibi adı altında, Genel Göre-lilik Kuramının ana kavramlarından birini teşkil etmektedir.

Şimdi başa dönelim; yukarıdaki gazete haberinde adı geçen A300 uçağını, kablosu kopan asansör ile özdeşleştirirsek, uçağın içindeki yerçekimsiz dedikleri ortamın ne

Page 36: B Kapısı Sayı 7

34

anlama geldiğini kolaylıkla kavrayabiliriz. Bu haberde bahsedilen deneme sıra-

sında A300 uçağı, üç saatlik zaman dilimi içersinde 31 defa yüksek irtifalara çıkarılıp, ortalama 20’şer saniye sürelerle parabolik dalışlar yaptırılmak suretiyle yere doğru serbest düşmeye bırakılmış, toplam 11 da-kika zarfında, asansörümüzde olduğu gibi bu uçağın içinde de sanal bir “yerçekimsiz ortam“ yaratılmıştır.

Hijyenik bir plastik çadır içinde ger-çekleştirilen ameliyat boyunca doktorların ve hastanın dengesi yere bağlı kayışlarla sağlanmış, bu deney için tasarlanmış ame-liyat araçlarının sahip oldukları mıknatıs özellikleriyle metal ameliyat masasına ya-pışmaları sayesinde ani iniş ve çıkışlarda bunların etrafa saçılmaları önlenmiştir.

Aslında işin başından beri kullandı-ğımız “yerçekimsiz ya da kütleçekimsiz ortam“ tabiri doğru bir tabir değildir. Bu-nun yerine asansör ve uçak örnekleri için “ağırlıksız ortam“ tabirini kullanmak daha doğru bir ifade olur. Aynı şekilde, TV bel-gesellerinde, içinde astronotların serbestçe taklalar attığını izlediğimiz uzay istasyon-ları gibi araçlar da tıpkı yere doğru serbest düşmekte olan asansör ya da pike yapan A300 uçağı gibi mütalâa edilmelidirler. Böyle ortamlarda her şey aynı hız ve ivme ile serbest düşme halinde olduklarından üzerinde basıp durabileceğiniz hareketsiz bir taban bulamaz, dolayısıyla ağırlığınızı da hissedemezsiniz.

Bizim televizyon ekranlarından, için-deki insanların havada yüzdüklerini sey-rettiğimiz Uluslararası Uzay İstasyonu, aslına bakarsanız yeryüzünden ortalama 350 kilometre uzaklıktaki bir yörünge-de, saatte ortalama 27,750 kilometre hızla Dünya’nın etrafında hareket halindedir ve biz Uzay İstasyonunu da kablosu kopmuş bir asansör gibi düşünebiliriz.

Klasik mekanik açısından bakıldı-ğında, bu araçların uzaydaki hareketleri sırasında, hız vektörlerinin biri yere doğ-ru, diğeri yörüngelerine teğet olmak üzere iki bileşeni vardır. Bu bileşenlerin etkisiy-le uydu eğri bir yörüngede dolanır. Hızın yere doğru olan bileşeni serbest düşmeye delâlet eder. Bir uydunun kullanılış ama-cına göre yörüngesinde düzeltme yapılma-dığı takdirde zaman içinde, seyrek de olsa yeryüzünün çevresindeki uzayda bulunan gaz molekülleriyle çarpışmak suretiyle hızı azalır ve uydu en sonunda atmosfere girerek havanın sürtünme etkisiyle yanar. Bilindiği gibi atmosfer giderek azalan yo-ğunluklarla, yerden yüzlerce kilometre yukarılara kadar uzanmaktadır.

Kütleçekimi dediğimiz olgu büyük bilim adamı Newton’un üç yüz küsur yıl önce tarif etmiş olduğu anlamda olmamak

kaydıyla evrenin her köşesi için geçerlidir, nerede madde ve enerji var ise orada - yu-karıda belirttiğimiz manada – kütleçekimi vardır, zira Genel Görelilik Kuramına göre kütleçekimi etkisini evrenin dokusunu eğip, bükmek suretiyle bizzat maddenin mevcudiyeti yaratır.

Newton’un mekanik evreni, boş bir or-tamda çekim yasalarına uygun olarak do-laşan, aralarında ışık parçacıklarının gidip geldiği madde kümelerinden oluşmaktadır ve madde ayrı, uzay ayrı şeylerdir. Uzay ve zaman mutlaktır.

Einstein’ın evreni ise en, boy ve yük-seklik olmak üzere üç uzay boyutu ile bir zaman boyutundan oluşan ve geometrisi-ni içinde bulunan maddenin belirlediği “dolu” bir evrendir. Uzay ve zaman göreli (izafî) kavramlardır.

Newton’a göre kütleçekimi kuvvettir, madde kütleleri kütleçekimi sayesinde bir-birlerini çekerler. Eski fizik kitaplarında Newton’un çekim kanunu şu şekilde ifade edilirdi: Kâinattaki her bir madde kütlesi diğer bir madde kütlesini, kütleleri hasıl –ı zarbıyla mebsuten (kütlelerinin çarpı-mı ile doğru orantılı olarak), aralarındaki mesafenin murabbaı (karesi) ile makûsen mütenasip (ters orantılı) olarak cezbeder (kendisine çeker)”.

Ancak Newton’ın kuramı; iki madde kütlesinin aralarında (ip ya da halat gibi) anlaşılır bir bağlantı olmadığına göre, bir-birlerini çekmeyi nasıl başardıklarını açık-layamamaktadır.

Einstein ise kütleçekimine bir anlamda geometrik bir mahiyet kazandırmıştır. Ör-neğin, Güneş, Dünya’yı, ya da Dünya, Ay’ı kendisine çekmez. Buna karşılık, Güneş ve Dünya içinde bulundukları dört boyutlu evrenin dokusunu eğip bükerler, Dünya ile uydusu Ay, Güneş’in kendi etrafındaki evrenin dokusunda oluşturduğu dört bo-yutlu topografik yapıya uygun olarak onun çevresinde, eylemsizlikleriyle ( ataletleriy-le ) dönüp dururlar ve bu esnada en kısa yoları izlerler ki bu manada en kısa yollar doğrular olmayıp eğrilerdir.

Güneş sistemindeki diğer bütün gökci-simleri (gezegenler, kuyrukluyıldızlar, toz ve gaz bulutları ile asteroidler) de Güneş’in etrafında aynı nedenle hareket ederler. Güneş sistemi de bütün üyeleri ile birlikte Samanyolu dediğimiz iki yüz milyar yıldız-dan oluşmuş gökadanın (galaksinin) mer-kezinin etrafında aynı nedenle yaklaşık olarak 250 milyon yılda bir tur atmaktadır. Samanyolu gökadası da, hep birlikte ortak bir kütle merkezi etrafında dönmekte olan irili, ufaklı 19 gökadasından oluşan bir grubun üyesidir ve lokâl grup adı verilen bu grubumuz da milyonlarca ışık yılları ötelerdeki başka gökada gruplarıyla be-

raber oluşturdukları bir başka kütle mer-kezinin etrafında dönmektedirler. Ve bu böyle ilânihaye devam eder, gider. Bütün bu deveranın nedeni evrenin; gözümüz-de canlandırılması mümkün olamayan, ancak Einstein’ın önerdiği matematik çö-zümlerine göre öyle olması gerektiği gü-nümüzde hemen hemen ilgili bütün bilim insanlarınca da kabul edilen dört boyutlu uzay-zaman dokusu ve bu doku içinde ha-reket halinde olan gökcisimlerinin atalet momentleridir. Atalet ya da eylemsizlik, buradaki anlamıyla; oluşurken hareket ka-zanmış olan bir gökcisminin bu hareketi sürdürme eğilimidir.

İşin özünde, sonsuza kadar sürecek ve bir yerlerde bitmeyecek bir tür serbest düşme olarak da vasıflandırılabilecek olan bu evrensel deveranda, tıpkı Galileo’nun deneyinde olduğu gibi hareket eden küt-lelerin büyüklüklerinin bir önemi bu-lunmamaktadır. Önemli olan, devreden gökcisimlerinin üzerinde hareket ettikleri uzay-zamanın dört boyutlu topografik ge-ometrisidir. Bu gökcisimlerinin kütleleleri de olaya bu geometriyi etkileyecek şekilde katılırlar. Aynı doku içinde yer alan; kule-den bırakılan cisimler, A300 uçağımız, do-ğal ve yapay uydular, gezegenler, yıldızlar ve galaksiler başka türden güçlerin etkisiy-le itilip, kakılmadıkları takdirde evrenin bulundukları yerdeki uzay-zaman çizgile-rine uygun olarak hareket ederler.

Farklı kütlelere sahip olan Dünya ile Ay’ın tıpkı kuleden bırakılan farklı kütleli cisimler gibi Güneş’e doğru (bir anlamda) aynı hız ve ivme ile düşmekte oldukları, Ay’ın yüzeyine Apollo astronotları tarafın-dan yerleştirilen aynalardan Dünya’ya laser ışınları yansıtarak aramızdaki uzaklığın çok hassas bir şekilde ölçülmesi suretiyle ispatlanmıştır.

Diğer bütün radyasyon türleri için ol-duğu gibi, ışık da evrenin bu uzay / zaman dokusunun geometrisine uyarak, ağır gök-cisimlerinin yanından geçerken yolundan sapar. Bu olgu, 1919 yılında meydana gelen tam güneş tutulması sırasında ilk defa de-neysel olarak da ispatlanmıştır.

Eğrilmiş, büğrülmüş evren derken nasıl bir şeyden bahsettiğimizi yine şöyle bir deneyle anlatabiliriz: Dikdörtgen şek-lindeki bir toplantı masası ebatında siyah bir lastik şilte alalım, zeminden biraz yük-sekte, dört kenarından gerdirerek tespit edelim ve ortasına ağır metalden bir küre koyalım. Bu küre doğal olarak lastik şilte-nin geometrisini bozarak onu bulunduğu yerde çukurlaştıracaktır. Şimdi elimize kü-çük bir küre alıp bunu şiltenin yüzeyinde, büyük kürenin yakınına hafifçe iterek bıra-kalım. Küçük küre lastik şiltede yaratılmış olan eğime tâbi olarak etrafında birkaç tur

Page 37: B Kapısı Sayı 7

35

attıktan sonra gelip metal küreye dokuna-rak duracaktır. Bu olayın bizce kavranama-yacak bir yanı yoktur, küçük küre şiltedeki eğime uygun olarak hareket etmiştir. An-cak olaya bir kaç metre yukarıdan bakan ve deneyimizin mahiyetini bilmediği için şil-tede oluşan eğimi fark edemeyen Newton yanlısı bir gözlemci rahatlıkla şunu söy-leyebilmek hakkına sahiptir; büyük küre yakınından geçen küçük küreyi kendisine doğru çekmiştir.

Bu noktada önemli bir hususa değin-mek istiyorum; deneyimiz sırasında ağır küreyi şilteye bıraktığımızda, şiltedeki eğilme ani bir şekilde meydana gelmez, eğimin şilteye yayılması, biz fark etmesek de birkaç saniye zaman alacaktır. Olayı ağır çekimle videoya kaydetseydik, bunun böyle cereyan ettiğini görecektik. Eğimin oluşma hızı kürenin ağırlığına ve şiltenin fiziksel özelliklerine bağlı kalmaktadır. Bu hız doğada, kütleçekiminin yayılma hızı-na tekabül etmektedir ve Genel Görelilik Kuramına göre kütleçekiminin yayılma hızı, ışık hızına eşittir. Bu olgu, bu kuramın Newton’un Kütleçekimi Kuramına nazaran üstünlüklerinden birini teşkil etmektedir. Zira bilindiği gibi Newton’a göre kütleçeki-mi etkisi sonsuz hızla yayılır ki bu kabul, cevaplandırılması mümkün olmayan soru-ları da gündeme getirmiştir.

Konuyla ilgili olarak bir başka örnek daha verilebilir: Bir arsada çocukların mis-ketlerle oynadıklarını düşünelim. Çocuk-ların bütün dikkat ve çabalarına rağmen misketler zaman zaman arsanın zeminin-deki çukur ve tümseklere tabi olarak hare-ket etmek durumunda kalırlar. Görüleceği üzere; çocukların yanında durup oyunu izleyen bir gözlemci için olay basittir.

Ancak arsanın kenarındaki bir apart-manın üst katından bakan bir gözlemci, zemindeki çukur ve tümseklerin farkında değil ise ve aklı da hâlâ Newton’un klasik kütleçekimi kavramına takılı kalmışsa,

misketlerin ara sıra düz yollardan saptırı-larak çeşitli yönlere doğru çekilmekte ol-duklarını iddia edebilir.

Bu örneğimizdeki çukur ve tümsek-ler evrenin dokusunda madde tarafından oluşturulan eğim ve bükümlere, misketler bu eğim ve bükümlere uygun hareket et-mek zorunda olan gökcisimlerine tekabül etmektedir. Burada önemle vurgulamak gerekir ki buraya kadar vermiş olduğumuz örnekler, aslında olayı gözümüzde canlan-dırabilmemiz amacıyla yapılmış çok kaba benzetmelerdir.

Bu evren kavramını matematik for-mülleri ile tariflemek mümkündür ki bunu ilk defa Einstein yapmıştır, ancak hiçbir insan dört boyutlu böyle bir yapıyı gözünde canlandıramaz. Zira beynimizin milyonlarca yıl zarfında en, boy ve yük-seklik olarak üç boyutlu bir çevreye göre yapılanması hayatımızı sürdürebilmemiz için yeterli olmuş, Einstein’ın beyni zuhûr edinceye kadar da dördüncü bir boyuta hiç işimiz düşmemiştir.

Genel Görelilik Kuramı’na göre; birbi-rinin çevresinde dönen nötron yıldızları gibi süper büyük yoğunluktaki gökcisim-leri ile kara delikler, evrenin söz konusu yapısının titreşmesine neden olurlar ve bu titreşimlere kütleçekimi dalgaları adı verilir. Ancak, kuramsal olarak sağlam temellere oturtulmuş olan kütleçekimi dalgalarının varlığı, gösterilen bütün ça-balara rağmen deneysel olarak henüz ka-nıtlanamamıştır. Bunun başlıca sebebi bu titreşimlerin dalga boylarının olağanüstü küçük olmasıdır. Kütleçekimi dalgalarının kaydedilebilmesi için bilimde ileri ülkeler tarafından halen çeşitli türden laser de-dektörleri kullanılmaktadır. Yakında bu çabalar Dünya’nın çevresindeki uzaya da taşınacaktır.

Son olarak burada bir ekleme yapmak istiyorum. İki Rus yazarın dilimize 1976 yılında çevrilerek Onur Yayınevi tarafın-

dan bastırılan “Madde ve İnsan” isimli kitabında kütleçekiminin açıklan-ması konusunda şöyle bir görüşe yer verilmekteydi: Eşit uzunluk ve ağırlıkta iki boru alalım, bu boru-lara tam ortalarından bi-rer delik açalım ve bu de-liklere birer basınçlı hava hattı bağlayalım. Sonra bu boruları yine tam or-talarından birer iple, birer ağızları karşılıklı gelecek şekilde bir yere asalım ve içlerine dışarıdan eşit ba-sınç ve debide hava vere-lim. Ne olur ? Bu iki boru

birbirlerine doğru hareket ederler. Zira ba-sınçlı hava bu boruların her iki uçlarından püskürürken, karşılıklı gelen deliklerden çıkan hava akımları birbirini dengeler, di-ğer uçlardaki deliklerden çıkan hava akım-ları jet etkisi yaratarak boruları birbirleri-ne doğru hareket ettirirler. Fiziğe yabancı kalmışsanız bu durumda bu iki borunun birbirini çektiğini söyleyebilirsiniz.

Öte yandan, kurama göre bütün mad-di cisimler her yöne doğru graviton deni-len olağanüstü küçük parçacıklar yayarlar. Yukarıda bahsettiğimiz kütleçekimi dalga-larının kaynağını oluşturan bu gravitonlar öylesine küçüktürler ki protonları Dünya ebadına getirdiğimiz takdirde gravitonlar bunun yanında bezelye tanesi gibi kalırlar.

Şimdi bu kuramsal gravitonları yuka-rıda anlattığımız deneydeki hava akımla-rının yerine koyarsak ne demek istenildiği kolaylıkla anlaşılacaktır. Yan yana getiril-miş iki madde parçasının her yöne dağılan gravitonlarından iki parça arasında kalan-ları birbirini dengelerken, diğer yönlere dağılan gravitonların etki/tepki prensipi-ne göre yarattığı kuvvet bu iki kütleyi de (sanki aralarında bir çekim kuvveti varmış gibi) birbirine yaklaştırmalıdır.

Burada belirtilmesi gereken husus; kütleçekiminin mahiyetini izah edebilmek için yapılmış olan bu ilginç önerinin bilim âleminde genel bir kabule mazhar olmadı-ğıdır.

Çağdaş fiziğin kütleçekimi kavramına ilişkin çözümlemeleri bu kısa yazıda özet-lemeye çalıştığımız kadar basit değildir. Esasen, benim burada anlatmak istediğim şey de sadece, toplumda genel olarak kabul edildiğinin aksine, çevremizdeki uzayda - Lagrange noktaları hariç (1) - kütleçekimi-nin sıfır olduğu bir yerin bulunmadığı, bu kabulün; bir nevî serbest düşme halindeki uzay istasyonları gibi ortamlarda yaşanan ve evlerimize TV ekranlarından yansıtılan tecrübelerin, işin aslını bilmeyen kişilerce yanlış yorumlanmasından kaynaklanmak-ta olduğudur.

Yurdaer İhsan Aksoy

NOTLAR: (1) Lagranj noktaları: Çevremizdeki

uzayda Güneş’in, Dünya’nın ve Ay’ın çekim etkilerinin birbirini dengelemekte olduğu noktalar vardır. Kuramsal olarak bu nokta-larda, dengelenmeden ötürü, kütleçekimi etkisi sıfır olmalıdır. Sayısı beş olan bu noktalara, bu konuyu 1772 yılında ilk defa gündeme getiren Fransız astronomu Jo-seph Lagrange (Lagranj )’ın adı verilmiştir.

Page 38: B Kapısı Sayı 7

36

RÖPORTAJ

- Uçağa ilk defa ne zaman bindiniz ve ulaşım aracı olarak niçin tercih ettiniz?

Uçağa ilk defa 18 yaşımda bindim. tek başıma teyzem-lerin bodrumdaki devre mülküne gidecektim. Dalamana uçtum oradan minibüsle bodrum.

- O zamanlar bu kadar yaygın olmayan bir ulaşım aracını kullanmak size nasıl hissettirdi?

Tabi o zaman herkes uçağa binemiyor durumumuz da, yani, şikâyet etmiş gibi olmayayım ama orta halliydi THY bir kampanya yapmıştı gençlik indirimi gibi bir şey vardı, yoksa otobüsle gidecektim. Çok heyecanlandığımı hatır-lamıyorum önyargılı biri değilimdir bilmiyorum diye bir şeyden korkmam ama tabi ilk yolculuğumdu küçük türbü-lanslar bile biraz titretiyordu.

ile Havacılık Üzerine KonuştukBAY J

Page 39: B Kapısı Sayı 7

37

- Bir sonraki uçak yolculuğunuzda sizin için en önemli olay neydi ? ilk yolculuğunuza göre daha rahat mıydınız?

Bir sonraki en önemli yolculuğum Los Angeles’a, oku-maya giderkendi. Kuzey kutbunun orada BA havayoluyla seyahat ederken devasa bir türbülansa girdik. Hostesler yerlerde yuvarlanıyordu, yüzlerce metrelik düşüşler yaşı-yorduk durduğumuz noktada da müthiş bir güm sesi var-dı ve kanatların ucu gökyüzünü görüyordu. Kötü olan 15 dakika sürdü. O olaydan sonra epey bir korku kaldı bende tabi ama daha sonra müzik grubumla kısa sürede 400 uçak yolculuğu yaptım bu yüzden artık çok rahatım.

- Türkiye’deki hava yolu şirketlerinin dünya çapında-ki çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

THY çok başarılı, birçok ödül alıyor; Avrupa’nın en bü-yüğü oldu, daha ne olsun. ayrıca Pegasus’u da hızlı büyü-mesi ve düzgün hizmetleri için tebrik etmek lazım.

- İşiniz gereği sürekli hareket halindesiniz fakat rad-yo programlarınızda dinlediğimiz üzere enerjiniz dai-ma yerinde. Peki, bu enerjiyi neye borçlusunuz?

Aslında çok fazla mesleğim var bu yüzden evet sürekli hareket halindeyim bazı günlerimin nasıl geçtiğini anlamı-yorum, sabah beş buçukta uyanıp yayına gidip radyodan

çıkıp uçağa binip Antalya’da sunuculuk yapıp gecesine iz mirde konser verdiğimi bilirim. Beni aşağı çeken insanları hayatımdan çıkartarak enerjimi yüksek tutuyorum. Bir de sanırım ailemin erkeklerinde genetik bir hiperaktivite var.

- İnsanlar radyolarında dinlerken sizi daha farklı ha-yal edebiliyor. İnsanlar sizinle tanıştığında hayal ettikle-rinden farklıysanız nasıl tepki veriyor?

Ya tabi ki normal hayatımda çok farklıyım radyodan. Çoğunlukla normal karşılıyorlar bu durumu ama hayal kırıklığı yaşayanlar da olmuyor değil. Genelde fiziksel gö-rüntüm çok beklenmedik geliyor. Ne canlandırdılarsa ka-falarında.

- Yaptınız programda genel olarak kadın- erkek iliş-kilerinden bahsediyorsunuz. Peki, siz kadınları anlaya-biliyor musunuz?

Ben kadınları nasıl anlayayım erkeklik âlemi henüz öyle bir teknolojiye ulaşamadı ki, maalesef bu gerçekleş-mesi çok zor bir hayal. Bilmiyorum belki kadınlar da biz erkekler için aynısını söylüyordur. Tek gerçek var. Birbiri-mize mahkûmuz.

- Verdiğiniz bir röportajda yakında bir albüm çıkar-tacağınızı okudum. Bu albüm hangi tarzda olacak? Benzemez Kimse Sana’ da ki performansla-rınız çok beğenilmişti. Özellikle Özdemir Erdoğan performan-sınız çok iyi tepkiler aldı acaba bu tarzda bir şey mi yapmayı mı planlıyorsunuz?

Açıkçası ne yapacağımı hiç bilmiyorum çünkü vakit ayıra-mıyorum ama gönlümde yatan her zaman rock müzik olmuştur. Eğer yaparsam Türkiye’de zevkle dinlenebilecek bir rock albümü olur. Ya da dürüst olayım bu sıkı-şıklıkta ancak single olur.

MAHMUT UÇAR

Page 40: B Kapısı Sayı 7

3938

THYTARİH

İstanbul’da ilk hava meydanı, askeri amaçlarla 1912 yılında Yeşilköy’de hizmete girdi. 1930’larda Türk Sivil Havacılığını geliştirmek amacıyla yurtdışından uzmanlar getirildi. 1944 yılında Chicago’da imzalanan Uluslararası Sivil Havacılık Anlaşması’nı müteakip, İstanbul-Yeşilköy’de uluslararası bir hava alanı yapılmasına karar verildi. Bu amaçla 1947 yılın-da Westinghouse Electric Internatıonal Company ve The IG White Engineering Corporation ile sözleşme imzalandı. 1949 da başlanan inşaat, 1953 de tamamlandı ve 1 Ağustos 1953 de “Yeşilköy Hava Meydanı” adıyla hizmete açıldı. İlk seferler, 1938 de İstanbul-Ankara arasında başladı.

TARİHİ

ATATÜRKHAVALİMANI’nın

Page 41: B Kapısı Sayı 7

39

Uluslararası standartlarda 2300 metre uzunluğunda 60 met-re genişliğindeki 06/24 adlı pisti, taksi yolları, 10 bin m2 yolcu terminali ile hizmete giren havaalanı, bakım hangarları, radyo alıcı - verici cihazları ve yedek enerji santralı gibi modern altya-pıya sahipti. 1968 de başlanan 45 metre genişliğinde 3000 metre boyundaki 18/36 pist inşaatı 1972 yılında tamamlandı.

Uçak trafiği ve yolcu sayısının hızla artması sonucu, 1971 yılında Yeşilköy Hava Limanı için bir master plan uygulamaya konuldu. Plan, her biri yıllık 5 milyon yolcu kapasiteli 4 termi-nal binası ve mütemmimlerinden oluşuyordu. Proje, Türk Hava Yolları (THY) Hangar Tesisleri, Kargo tesisleri, Kontrol Kulesi ve Teknik Blok, aydınlatma sistemi, elektrik dağıtım sistemi, 06/24 pistinin yeniden yapılması, akaryakıt ikmal tesisleri ile diğer tesisleri kapsıyordu. Söz konusu projenin içerisinde yer alan ve halen İç Hatlar Terminali olarak hizmet veren Dış Hatlar Ter-minali, 29 Ekim 1983 tarihinde işletmeye açıldı. Yeşilköy Hava-limanı, kavuştuğu modern görünümüyle 1985 yılında Atatürk Hava Limanı adını aldı.

Artan yolcu ve uçak trafiğini karşılamakta yetersiz kalan Atatürk Havalimanı’nın terminal ihtiyacını karşılamak ama-cıyla, 20 milyon/yıl yolcu kapasiteli yeni dış hatlar terminali, 7 bin 76 araçlık otoparkı ve ilave tesis yapımı için harekete geçildi. Yap-işlet-devret modeline göre gerçekleştirilen ihale sonunda ilk yer teslimi, 17 Şubat 1998 tarihinde yapıldı. 3 Ocak 2000 tarihin-de resmi açılışı yapılan modern terminal binası, 10 Ocak 2000 tarihinde işletmeye açıldı.

Bugünkü Atatürk Havalimanı

Dünyanın önemli havalimanları arasında yer alan Atatürk Havalimanı, bugün 60 m. genişliğinde 2600 m. uzunluğunda 05/23 pisti, 45 m. genişliğinde 3000 m. uzunluğunda 17 L/35 R pisti, yine 45 m. genişliğinde 3000 m. uzunluğunda 17R/35L ola-rak adlandırılan üç piste sahip. Havalimanı bünyesinde ayrıca, 369 bin 200 m2 apronu, en küçüğü Boeing 737-400 en büyüğü Boeing 747-777 olmak üzere çeşitli boyutta 90 adet uçağın park edebileceği park alanları, 189 bin m2 terminal binası ile yıllık 20 milyon yolcu kapasiteli dışhatlar, 7 milyon 500 bin kapasiteli iç hatlar terminali ve 179 bin m2 alanı ile 7 bin 76 araç kapasiteli kapalı otoparkı barındırıyor. 200 bin ton/yıl kapasiteli kargo ter-minali, hava trafik kontrol kulesi, kontrol kulesi, itfaiye birimi, sağlık ve ilk yardım üniteleri, uçak bakım hangarları, ikram hiz-met binaları, işletme binaları, emniyet binalarından oluşan çok kompleks bir yapıya sahip Atatürk Havalimanı, Türkiye’nin en büyük havalimanı durumunda.

Page 42: B Kapısı Sayı 7

POLİS HAVACILIK

40

Polis havacılık hizmetleri; tüm modern ve gelişmiş polis birimleri için suç ve suçlularla mü-cadelede, huzur ve güvenliğinin sağlanmasında, suçun ve suçluların takibinin yapılabilmesinde ve stratejik hedef ve amaçlarının gerçekleştirilmesinde en etkili destek yöntemlerden birisidir. Genellikle, havadaki manevra kabiliyetleri ve uçuş

özelliklerinden dolayı tercih edilen polis helikopterleri; polisin önleme ve müdahale gücünü havadan desteklemek, sürat ve etkinliğini artırmak, asayiş, terör, güvenlik, istihbarat, trafik ve diğer uçuş hizmetleri ile suç ve suçlularla

yapılan bu mücadelede verimliliğinin artmasına katkı sağlamak amacıyla kullanılmaktadır.

POLİS HAVACILIK

Page 43: B Kapısı Sayı 7

41

Page 44: B Kapısı Sayı 7

4342

GEZİ

İzcilik gençlere kendi kendine yetme ve doğada hayatta kalma eğitimi vererek, karakter ve fiziksel gelişimlerini destek-lemek amacı güden uluslararası bir hare-ket. İzcilik dünyada ilk defa 1907 yılında Britanya ordusundan emekli olan korge-neral Robert Baden-Powel tarafından ku-rulmuştur. Baden-Powel’in 1908 yılında yazdığı Erkek Çocuklar İçin İzcilik kitabı bütün dünyada büyük bir ilgiyle karşılan-dı ve izciliğin temelini oluşturdu. 1920 yı-lında İsviçre’nin Cenevre kentinde World Organization of the Scout Movement (Dünya İzcilik Örgütü), 1928 yılında ise World Association of Girl Guides and Girl Scouts (Dünya Kız İzcileri Derneği) İngiltere’nin Londra kentinde kuruldu. Baden-Powel 8 Ocak 1941’de öldüğünde izcilik Türkiye dahil birçok dünya ülkesi-ne yayılmıştı.

İzcilik, İngiltere’de kuruluşundan kısa bir süre sonra,memleketimizde de Keşşaflık adı altında görülmeye başlanır. Memleketimizde izciliğin ilk kurucuları

hakkında çeşitli görüş ve fikirler mevcuttur.

1-Darüşşafaka Be-den Eğitimi Öğretmeni ve Oymakbeyi B. Sami Karayel’in 1914 tarihli İzci Rehberi isimli kita-bında Türkiye’de izciliği ilk uygulayanlar olarak Nafi Atıf Kansu ve Et-hem Nejat Beyler anılır. İlk izci üniteleri ise Da-rüşşafaka, Galatasaray ve İstanbul Lisesi’nde kurulmuştur.

2-İstanbul İl İzci Kurulu başkanlarından Rıza Bediz’in 1955 yılında yayınlanan “İz-cilik ve İzci Kampları” adlı kitabında Tür-kiye’de izciliğin 1909 yılında İstanbul’da Galatasaray ve Kabataş Liseleri’nde Beden Terbiyesi öğretmenleri Ahmet ve Abdur-rahman Robenson kardeşler tarafından başlatıldığı belirtilmektedir. İlk izcilik

hareketleri yukarıda belirtilen tarihlerde patlak veren Balkan Harbi bu ilgiyi orta-dan kaldırır.Harpten sonra 1912 yılında izciliği yeniden canlandırmak amacıyla Belçika İzcilik Teşkilatı‘ndan Herold Par-fit getirtilir. Partif, izciliğin kuruluş yılı olarak 1912 alınmaktadır. 24 Nisan 1914 yılında Kağıthane sırtlarında ilk izcilik

İZCİLİK ve JAMBOREE

Page 45: B Kapısı Sayı 7

43

uygulaması (Oymakbaşı Kursu) yapılır. 16 Oymakbaşı başarı ile kurstan mezun oldur. 1920 yılında İstanbul’da birçok izci oymağının kurduğu görülür. Cum-huriyet’in ilk yıllarında okullarda izci oymakları kurulmaya başlanır.Hükü-met, izcilik işlerinin Yürütülmesini za-manın Milli Eğitim Bakanlığı’na verir. 1923 yılında Baden Powell’in “Erkek Çocuklar İçin İzcilik” kitabı Türkçe’ye çevrilir.

1926 yılında Milli Eğitim Bakan-lığı’nca bir tamimle okullarda izci oy-maklarının kurulması öngörülür. 1927 yılında Cumhuriyet Bayramı’nda Anka-ra’da Türkiye İzcilerinin toplanması ve törene katılması sağlanır. 12 Mayıs 1928 yılında 1246 sayılı “Türkiye’de Gençlik Teşkilatının Türk Vatandaşlarına Hasrı Kanunu” kabul edilir. Bu Kanunla İzci-lik Türkiye’de devletin kontrol ve dene-timi altına alınır.

1949 yılında “Erkek İzciler Yönetme-liği” kabul edilerek yürürlüğe girer.Bunu takip eden yıllarda Yavrukurt ve Kız İz-ciler Yönetmelikleri de hazırlanarak uy-gulamalara geçilir. 1950 yılında Türkiye İzcileri Dünya İzcilik Teşkilatı Üyeliği-ne kabul edilir. 1955 yılında Ankara’da İzciler Birliği Derneği, 1957 yılında da İzmir’de Ege İzciler Birliği - Derneği kurulmuştur. 1968 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nca kapsamlı olarak Türkiye İzcileri Yönetmeliği hazırlanarak yürür-lüğe konmuştur.

1972 yılında Kız İzcilerimiz Dünya Kız İzcilik Teşkilatına yedek üye olarak kabul edilmiştir. Halen okullardaki iz-cilik eğitimi ise Milli Eğitim Bakanlığı Okuliçi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyet-

lerini sürdürmektedir. 1991 yılında İzci-lik Federasyonu Gençlik ve Spor Bakan-lığı bünyesinde kurularak faaliyetlerine başlamıştır.

Şimdi gelelim asıl konumuza benim izciliğe girişim ise 2003 yılında Üskü-darda 2 günlük bir haftasonu kampıyla oldu. O yıllarda izcilik daha yeni yeni yayılmaya başlamıştı ve bende ilkokul öğretim sayesinde izcilikle tanıştım. 10 yıl boyunca ülkemizde ve yurt dışında çeşitli kapmlara katıldım . Düzce,Kü-tahya,Çanakkale,Afyon,İstanbul,Koca-eli,Denizli,Amasya,Wattabe,Vassaro,-Kopenhag,Oslo,Hillerod,Hamburg,-Hannover,Stockholm … ve daha birçok ilimizde kamplara katıldım.

İzciliğe Seyyah İzcilik ve Doğa Spor-ları Kulübünde başladım kulübümüz şuan hala faal olup Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde kamplar yapmaktadır.

2011’de Türkiye’nin 130 kişilik he-yetle katıldığı dünya jamboreesi ekibin-de yer aldım . İngilizce’de sözlük anlamı-na bakılırsa “eğlenti”, “şenlik” demektir. Jamboree dünya izcilerinin dört yılda bir yaptıkları büyük toplantının adıdır. Dünya izcileri genel kurulu olarak da adlandırılan Jamboree’lerin ilki 1920 yılında İngiltere’de yapılmıştır. Bunu gü-nümüze kadar tam 14 Jamboree kova-ladı. Jamboree bütün dünya izcilerinin her 4 senede bir oylama sonucu belirle-nen bir ülkede kamp yapması, o senede Stockholm’de yapıldı. Katkılarından ve bizi sağladığı desteklerden dolayı tekrar BAĞCILAR BELEDİYE’sine teşekkür ederim .

YUNUS EMRE BİRİNCİ

Page 46: B Kapısı Sayı 7

44

EĞİTİM

Okulumuz öğretmenlerine SUDER derneği tarafından Su Yalıtımı eğitimi verildi.

SUDER Eğitimi

Page 47: B Kapısı Sayı 7

TEKNİK

45

2005-2006 yılında havacılığa olan merakımın bir sonucu olarak kazandı-ğım bu nadide okuldan (Bağcılar Teknik ve EML) 2009 yılında Uçak Gövde- Mo-tor teknisyeni olarak mezun oldum.

Okulumuzun sahip olduğu imkanlar ve özellikle belirtmek isterim ki, tartışı-lamayacak ölçüdeki öğretmenlerimizin kalitesiyle teknolojiye çok çabuk ayak uyduran, güncel konulara hakim ve ileri-ye ışık tutan bir eğitim kalitesi var.

Eğitim hayatıma Sakarya Üniversitesi Teknik Eğitim Fakütesi Otomotiv Öğret-menliği bölümünde devam etmekteyim. Okulumun bana kazandırdığı bilgi biri-kimi sayesinde gerçekten çok rahat bir üniversite hayatım var. Bunun temel ne-deni okulumuzdaki Öğretmenlerimizin kalitesidir. Öğretmenden çok sizi hayata hazırlayan iş disiplini, çalışma düzeni, geleceğe dair neler yapmanız gerektiği, nelerle karşılacak ve bu karşılaştığımız durumlarla nasıl başa çıkabileceğinizi en iyi bu öğretmenlerimiz anlatmıştır biz-lere ve eminim ki anlatmaya da devam ediyorlardır.

Arkadaşlar okulumuzu, okulumu-zun sahip olduğu imkanları ve özellikle öğretmenlerimizin gerçekten değerini bilin. Üzerimizde çok fazla emeği bulu-nan bu öğretmenlerimi gururlandırmak adına onlara bana kazandırdığı bilgi-ler ışığında yapmakta olduğum Tübitak projemden bir nevi teşekkür manasında sizlere bahsediceğim. Bu projeyi yap-mamda tabiki üniversitedeki Öğretmen-leriminde çok büyük desteği ve katkıları olmuştur.

Otomotiv alanında günümüzün tek-nolojisine katkı sağlamak adına dizel motorlarında dizel yakıtına alternatif olarak LPG karışımı ile kullanımının performans ve emisyona etkilerinin in-celenmesi konulu çalışmayı otomotiv sektörünün petrol fiyatlarındaki artış ve çevre sağlığını daha az etkileyecek araçlara yönelmesi nedeni ile sektörün ihtiyacına katkı sağlamak adına yapmak-tayım. Alternatif yakıtlı araçlara geçil-mesinin bir başka sebebi ise şuan Euro 5 standartlarında olan araçların yakın bir zaman içinde Euro 6 standartlarına geçi-lecek olmasıdır.

Euro standartları yakıtların yapısın-da yer alan karbon ( C ) miktarını ola-bildiğince yanma için kullanarak çevre-ye egzozdan salınacak azot oksit ( NOx ) zararlı gazlarını minimize etmektir.

Bunun için yakıt sistemlerinde en-jektörlerin geliştirilmesiyle, yakıtı ato-mize ederek silindir içerisindeki hava ile tam yanmayı sağlayacak şekilde püskür-tülmesi sağlanmaktadır. Bu şartları dizel ve benzin gibi karbon ( C ) oranı yük-sek yakıtlarda sağlamak zor olduğu için alternatif yakıtlara yönelmek ihtiyaçtan çok zorunluluk olmuştur.

‘Öğrendiklerinizi uygulamaya dökün ve yaptıklarınızla kalıcı izler bırakın.’

Proje yöneticisi olarak yaptığım bu çalışama, tek silindirli bir motorun silin-dire giden gaz fazındaki LPG’nin gram cinsinden miktarı hakkında gerek bilim-sel ve gerekse LPG üzerine çalışmalar ya-pan ilgili fabrikaların; BRC, ATİKER ve İtalya’da LPG üzerine çalışmalar yapan ilgili fabrikalarda kullanılmak üzere ça-lışma sürdürülmektedir. Gaz fazındaki LPG’nin silindir içerisine 10 milisaniye de ne kadar gaz püskürttüğünü gram cinsinden bulmak için hacimsel ölçüm metoduyla sıvıların sıkıştırılabilir özel-liğinden faydalanarak vakumlu bir or-tamda içi su dolu plastik boruya enjek-törlerden gaz püskürtüldü.

Boru içindeki su yüksekliğinin de-ğişiminden yararlanarak debiyi hesap-

landı. Deneyi sabit basınç, sabit sıcaklık altında yaparak 10-20-30 milisaniyede ne kadar gaz püskürtüldüğünü gram cinsinden bulundu. Bu bilgiler ışığında silindir içerisine farklı oranlarda Dizel + LPG karışımını göndererek alternatif yakıtın motor performansına etkilerini inceliyor.

Sizlerde bu ve buna benzer TÜBİ-TAK proje çalışmalarını okulda ilginizi çeken konular üzerine yoğunlaşarak ve öğretmenlerinizden yardım isteyerek yapabilirsiniz. Hiç olmayan bir proje-de yapabildiğiniz gibi olağan bir projeyi geliştirmeye yönelik çalışmalarda yapa-bilirsiniz. İnternet üzerinden Liseler dü-zeyinde yapılan Tübitak proje yarışmala-rını takip ederek başvurularınızı yaparak kendinize ciddi bir fark yaratabilirsiniz.

Hepinize başarılar diliyorum.CANER SAYGILI

DİZEL MOTORLARINDA DİZEL YAKITINA ALTERNATİF OLARAK LPG KARIŞIMI İLE KULLANIMININ PERFORMANS VE

EMİSYONA ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

Page 48: B Kapısı Sayı 7

GİRİŞİMCİLİK

46

Girişimcilik sosyal ve kültürel bir olgudur. Bu neden-le faklı sosyo-kültürel özelliklere sahip toplumlarda farklı girişimcilik nitelikleri önem kazanmaktadır. Girişimciler her şeyden önce insan olarak yaşadıkları sosyo-ekonomik ortamın bir ürünüdür.

Girişimciliğin gelişiminde en önemli faktörlerden biri de bu konuda verilen eğitimlerin yaygınlaştırılması ve kişilerin girişimcilik özelliklerinin geliştirilmesidir. Giri-şimcilik eğitimi ile girişimcilik faaliyetleri arasında olum-lu bir ilişki olduğuna dair birçok araştırma bulunmakta-dır. Girişimcilik eğitiminden amaç bir kişide girişimcilik potansiyeline yönelik olarak gizli kalmış bir takım özellik-lerin ortaya çıkmasını ve farkında olmasını sağlamaktır. Girişimci niteliklere sahip olanların yanlış işler yapmala-rını önlemek, kaynaklarının daha verimli kul-lanılmasını gerçekleştirmektir.

Bağımsız çalışma isteğine paralel olarak gençlere mezuniyet sonrasında kendi işleri-ni kurma ve yönetme be-cerileri ve özgüven kazan-dırılmalıdır. Böylece, veri-lecek girişimcilik eğitimi hedefine varacak, etkin

sonuçlar alınabilecektir. Değişik iş fırsatlarını görebile-cek projelerin hazırlanması ve teşvik edilmesi oldukça önem kazanmaktadır. Farklı sektörlerden başarılı giri-şimciler eğitimlere konuşmacı olarak davet edilmelidir. Bu anlamda sektörden uygulama örnekleri, iş adamları ve örnek hikâyeler; öğrenciler ile girişimcilik dersi kapsa-mında etkileşim içine sokulmalıdır.

Bunların yanında Türkiye’de bilim-sel anlamda girişimcilik eğitimi üze-

rine yapılacak çalışmalara ağırlık verilmelidir.

Girişimciliğe verilen değer, ül-keden ülkeye değişmektedir.

Nitekim kimi ülkelerde konuya ilişkin bazı

Sosyal ve Kültürel Bir Olgu:

“GİRİŞİMCİLİK”

Page 49: B Kapısı Sayı 7

47

idarî birimlerin oluşturulmasına kadar gidilmektedir. Çünkü girişimcilik, bizzat şahısların katkısıyla gerçek-leştirilmesi gereken bir hareket olmakla beraber, bazı idarî yaklaşımlarla desteklenmeyi de gerektirmektedir. Bu kapsamda AB’de bu hususa büyük bir önem verildi-ğini görmekteyiz. Girişimciliğin önemini güzel bir şekil-de ifade eden özlü bir söz şu şekildedir: “Özel girişim, refaha sebep olur ve teknolojinin kullanımını devamlı olarak destekleyebilecek zengin toplumlar ortaya çıkarır.” Geniş çerçeveli sosyal problemleri teşhis etmek ve çözmek için bir sosyal girişimciye gereksinim duyulur, çünkü bir sosyal girişimci, tüm sistem dönüşene dek yılmadan çalış-mayı sürdürebilecek vizyon ve kararlılığa sahiptir.

Tarihsel gelişim süreci İkinci Dünya Savaşı’na dek uzanan sosyal girişimcilik kavramının uygulama boyutu Muhammet Yunus ile 1970’li yıllarda bir kez daha önem kazanmıştır. Nitekim, 1974 yılında gerçekleştirdiği eylemi ve düşüncesiyle; ekonomik, ideolojik ve siyasal önyargıla-rı hiçe sayarak kendi projelerini kabul ettirmeyi başaran Muhammed Yunus’un uygulamaya taşıdığı “Sosyal Giri-şimcilik” kavramı, ona bu alanda 2006 Yılı Nobel Barış Ödülü’nü getirmiştir.

Sosyal girişimcilik kavramının kurumsallaşmasında ise, 1980 yılında William Drayton tarafından kurulan AS-HOKA’nın önemli bir payı olmuştur. Kuruluş amacı “Sos-yal Girişimciliği” desteklemek ve bir sektör olarak algılan-masını sağlayarak bu sektörü destekleyen mekanizmaları oluşturmaya çalışmak olarak belirlenen ASHOKA, sosyal

değişimin toplumların içinden doğduğu anlayışına vurgu yapmıştır.

Sosyal girişimcilik ve sosyal inovasyon aynı anlamı ta-şımaz, ancak sosyal girişimciliğin var olmadığı bir ülkede sosyal inovasyondan bahsetmek çok gerçekçi olmayacak-tır. Sosyal girişimcilik, ortaya çıkan fikirlerin sosyal deği-şim ve değer oluşturması için organizasyonlar boyutuna indirgenmesidir.

Girişimciliğin yalnızca ticari alanla sınırlandırıldığı, toplumun sosyal sorunlarına çözüm arayanlara ise hayal-ci denildiği bir dönemde sosyal girişimcilik, toplumların kalkınmasında önemli rol oynamıştır. Sosyal girişimciler yüzyıllardır toplumların alışılagelmiş davranışlarını de-ğiştirerek dönüşümlere yol açmışlardır.

“İnanırsan yapabilirsin” sözü gerçekten de herkes için geçerlidir. Yapılan işlerin kapasitesi değişebilir, ama her-kesin toplumsal sorumlulukta üstlenebileceği ve başarabi-leceği işler olduğu da bir gerçektir. Unutulmaması gereken en önemli nokta, toplumun yapısına özgü ve halkı kav-rayabilecek yenilikçi çözümler üretebilmek gerektiğidir ki bunun için de ileri görüşlü olmak gerekir.

Dr. Nebiye YAŞAR

Page 50: B Kapısı Sayı 7

4948

RAPOR

Kuzey Deniz’inde eskimeye yüz tut-muş pervaneli uçak düşüyor. Kazanın açıklanması 2 yıl sürüyor. Tarih 8 EY-LÜL 1989 uçak Norveç’ten Danimar-ka’ya sefer düzenliyor. Uçak Danimar-ka kıyılarına 100 km uzaklıkta 6700m yükseklikte uçuyor. Uçak Kuzey Deni-zi’nden geçerken Norveç Hava Kuvvet-leri’nden gelen F-16 onlara doğru yak-laşıyor. Uçak aniden şiddetli bir sarsıntı geçiriyor.

Uçak ters dönmeye başlıyor. Hava trafik kontrolü uçağın rotadan çıktığı-nı ve düşmekte olduğunu fark ediyor. Uçak denize düşüyor ve 55 kişi ölüyor. İlk olasılık sabotaj üzerinde duruluyor. Uçak imdat çağrısı yapmadan düşüyor. Bu düşmeye bombanın sebep olduğu iddia ediliyordu. Uçak kaza yapmadan 2 veya 3 gün önce kullanılmıştı. Birkaç tanık bomba sesi duyduğunu söylü-yor. Uçağın parçaları birbirinden 2 km uzaklıkta duruyordu bu, uçağın havada parçalandığı anlamına gelmekteydi. Ses kayıtları inceleniyor, uçak kalkmadan önceki konuşmaları kaydetmiş ancak uçak kalktıktan sonraki konuşmaları gizemli bir şekilde kesmiş.

Arızalı CVR iki pilotun arasındaki önemli konuşmayı kaydetmişti. Uça-

ğın yiyecek ve içecek bedelleri öden-memişti. Bu durumda uçağın uçuşa kalkmaması gerekirdi ancak iki pilot bu yiyecek ve içecek parasını kendi ceple-rinden verdi. Kokpitteki ses kayıt ciha-zında on yıl önce bir değişiklik yapıldığı gözlemleniyor. CVR’ ye yapılan modi-fikasyon bu uçakta çalışmıyordu yani motora güç verildiğinde CVR devre dışı kalıyordu. Yapılan en büyük modifikas-yon uçağın motorunda yapılan modifi-kasyondur. Motor, türbin motor haline getirilmişti. Bu üretilen gücü büyük ölçüde arttırıyor. Bu yüzden kaza oranı artıyor. Veri kayıt cihazı kaydetmesi ge-reken birçok parametreyi kaydetmemiş. İğne bazı sin-yalleri iki kez kaydetmiş.

Uçuş veri kayıt cihazı daha detaylı inceleme için üretici firma-ya gönderi-liyor. Uçağı yeniden bir-l e ş t i r m e y e ça l ış ıyorlar. Uçakta patla-

yıcı bulunuyor. Patlayıcı kalıntıları in-celendiğinde bunların bombadan ya da savaş başlığından gelmediği anlaşılıyor. Kazaya patlayıcıların sebep olduğu ih-timali ortadan kalkmış oluyor. Uçağın kuyruğu incelendiğinde kuyruk parça-larında fazla ısınmadan oluşmuş hasar izleri bulunuyor. APU çalışırken kabin-de sorun olduğu anlaşılıyor. APU’nun uçak uçarken çalışmamış olması gere-kiyor.

Çalışmış olması kazanın arkasında bu cihazın olma ihtimalini güçlendiri-yor. Uçuş öncesinde sol motor çalışmı-yor, pilot sol motor yerine APU’yu kul-

UÇAK KAZA RAPORUSahte Yedek Parça

Page 51: B Kapısı Sayı 7

49

lanıyor. APU’yu uçağa bağlayan parça-lardan birinin kırık olduğu anlaşılıyor. APU yerine tam oturmamışsa kazaya sebep olabilir. Kırık parçanın kaza gü-nünden önce kırıldığı anlaşılıyor. APU ‘dan kaynaklanan titreme büyük olursa bu kazaya neden olabilir. Eski yolcula-ra ‘uçakta titreşim hissettiniz mi?’ diye soru soruluyor ve bir kişi hariç titre-şim duymadıklarını, rahat bir yolculuk yaptıklarını söylüyorlar. Uçak yeniden birleştirilmeye devam ederken müfettiş kuyruk kısmındaki iki kapının olmadı-ğını görüyor.

Müfettişler, kuyruğun düşmeden önce 6700m de parçalanmaya başladı-ğı sonucuna varıyorlar. Kapıların kop-masına sebep olan şey kazaya da sebep olmuştu. APU’daki kırık parça tek başı-na uçağı düşüremezdi. Uçağın düşme-si için başka etkenler de gerekiyordu. Uçağın düşmesinden biraz önce yanın-dan geçen F-16 ya dikkat çekiyorlar. Düşen uçağın firması F-16’nın olması gerekenden daha hızlı ve düşen uçağa daha yakın uçtuğunu iddia ediyor. Bu-nun üzerine F-16 pilotu uçaktan en az 300m daha yukarıda uçtuğunu söylü-yor. F-16’nın düşen uçağı etkilemesi için birkaç metre uzaktan uçması gerekiyor ancak böyle bir kanıta rastlanmıyor. Üretici firmaya gönderilen veri kayıt cihazı inceleniyor. Veri kayıt cihazının

hep titrediği anlaşılıyor. Uçakta titreyen tek şeyin APU’nun olmadığı anlaşılıyor. Titreşimler kronolojik olarak incelendi-ğinde titreşimlerin kazadan iki ay önce aniden birkaç haftalığına kesildiği anla-şılıyor. 16 uçuşta hiç titreşim yok. Dü-zeldikten sonra titreşimler tekrar kö-tüleşmeye başlıyor ve bu kazaya kadar devam ediyor. Titreşimlerin kesildiği sırada uçağın bakımdan çıktığı anlaşı-lıyor ve müfettişler o bakımda ne oldu-ğunu bulmaya çalışıyor.

Bakım kayıtlarında kuyruğu göv-deye bağlayan dört cıvatadan birinin aşındığı yazıyor. Bakımda bu cıvata değiştirilmiş. Titreşimlerin bu cıvata

değiştirildikten hemen sonra kesildiği anlaşılıyor. Müfettişler kuyruğu gövdeye bağlayan dört cıvatayı da buluyorlar. Cıvatalar üzerinde inceleme yapıldığın-da değiştirilmeyen üç cıvatanın sahte olduğu anlaşılıyor. Cıva-talar sahte oldukları için gös-termesi gereken performansın sadece %60’ını gösterebiliyordu. Kuyruğun titremesinin sebebi buydu. Kazanın bu uçuşta ger-çekleşmesinin sebebi ise pilot-ların sol motor çalışmadığı için APU’yu kullanmalarıdır. Mü-fettişler APU’daki titreşimlerin kuyruktaki titreşimlerle birleşe-rek öldürücü bir güç haline gel-dikleri sonucuna varıyorlar.

Titreşimlerin bu ölümcül birleşimi kuyruğu ileri geri o kadar şiddetli salladı ki dü-

men sola kaydı. Bu uçağı ani bir şekil-de sola dönmeye zorladı. Sağ kanadın üzerindeki hava akımı çoğalarak daha fazla kaldırma gücü yarattı ve uçağın ters dönmesine sebep oldu. Uçak tam düzelmişken uçak tekrar sola kaydı ve kuyruktaki kapılar patladı. Uçak ikinci kez ters döndü ve o sırada kuyruk par-çalanmaya başladı. Bundan sonra mü-rettebatın yapabileceği bir şey yoktu. Müfettişler uçağın düşüşünü üç sahte cıvataya bağlıyorlar.

GÜRKAN KAYA

Page 52: B Kapısı Sayı 7

50

EĞİTİMZİYARETİ

Bağcılar Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi

Uçak Bakım Alanı ile Elektrik-Elektronik

Alanı elektronik Dalı İKÜ Teknik Bilim

ler

Meslek Yüksek Okulu’nu ziyareti

Page 53: B Kapısı Sayı 7

51

İKÜ TEKNİK BİLİMLER

MESLEK YÜKSEK OKULU’NU ZİYARETİ

Bağcılar Teknik Ve Endüstri Meslek Lisesi U

çak Bakım

Alanı ile Elektrik-Elektronik Alanı Elektronik Dalında

bulunan son sınıf öğrencileri ile Kültür Üniversitesi

İncirli Yerleşkesi’ne gezi düzenledik. İlk

olarak 05.05.2014

tarihinde Elektronik Bölümü öğrencileri İKÜ’yü ziyaret

etme fırsatı buldu.

07 Mayıs 2014 Uçak Bakım Alanı öğrencileri ile

saat: 13:00 Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’nun

düzenlemiş olduğu Öğrenci Projeleri Ş

enliğine katıldık.

Bilgisayar Programcılığı, Elektronik Teknolojisi, Radyo

ve Televizyon Teknolojisi, İklimlendirm

e Ve

Soğutma Teknolojisi, Çocuk Gelişim

i ve Uçak

Teknolojisi Programlarının yapmış o

ldukları

projeleri inceledik.

Üniversitenin tanıtım

videosunu izledikten

sonra üniversitede bulunan Teknik Bilim

ler

Meslek Yüksek Okulları ve Fakülteler’e giriş

koşulları, burs im

kanları ve öğrenciye sunulan

diğer imkanlar hakkında bilgi edinildi.

Page 54: B Kapısı Sayı 7

52

AKTİVİTE

Ubisoft’un Başarılı Yönetmeni Bogdan Biridinel, “ Tom Clancy’s HAWX dünya çapında 1 milyonun üzerinde satan, Ubi-soft’un en başarılı yapımlarından biridir ve HAWX 2 bunu daha da ileri taşıya-cak” demişti. İşte bu yüzden de 2010’un sonbahar aylarında PC, PS3, Xbox360 ve Nintendo Wii için çıkan Tom Clancy’s HAWX 2 düşünülenden çok daha başarılı çıktı.

Uçak simülasyonlarının oyuncular için inanılmaz çekici olduğunu ve aynı zamanda da saç baş yolduran zorluklarda kontrol sistemine sahip olduğunu herkes

bilir. Tom Clancy’s HAWX bu genelleme-yi bozdu ve başarılı bir yapım olarak kar-şımıza çıktı.

Arcade türünde 2009 yılında piyasaya sürülen yapım, bol aksiyonu, Tom Clan-cy’nin diğer oyunlarıyla bağlantılı öyküsü ve az sayıda tuşun sağladığı müthiş pat-lamalarla oyuncuları kendine bağlamayı başarmıştı. İlk oyunda III.Dünya Sava-şı’nda, HAWX adı verilen seçkin bir bir-liğin en başarılı subayı olarak dünyanın her yerinde  savaşıyorduk. Bahsettiğimiz bu savaş, HAWX 2’de biraz daha ileri bo-yuta taşınıyor.

İt dalaşına yeni oyunda da devam

HAWX 2, ilk oyunda bizlere havada verdiği özgürlüğü daha da arttırıyor. Ar-tık prototip silahlarımızı, düşmanlarımızı alt etmek için daha etkili kullanabiliriz. F-35’lerin üstün jet motorları yeni oyun-da  sadece bize özgü olarak geliştirilen “ultra gizli jet motorlarıyla” değiştiriliyor. Bu özelliğin bize havada daha hızlı ve daha çevik bir uçuş sağlayacağı yadsına-maz bir gerçektir.

Oyun severlerin istekleri ancak bu dere-ce gerçekleştirilebilir

HAWX 2’nin yapımcılığını üstlenen Ubisoft Bükreş, ilk oyunda oyuncuların “Keşke bu da olsaydı” dedikleri her şeyi bu oyuna eklediler.

1) Uçak pistinden kalkış ve görev sonra-sı üsse dönme

Tom Clancy’s HAWX ‘da hatırlarsınız görevlere havada başlıyorduk ve belli bir süre uçuş rotamızı izledikten sonra görev yerimize ulaşıyorduk. Artık bu özellik de değişiyor. Görevlere kuleden aldığımız uçuş izniyle ve görevle birlikte kendi ken-dimize kaldırdığımız uçağımızla gidece-ğiz. Görev sonrası da “Üsse dönüyoruz” telsiz repliği karşımıza siyah ekran olarak

Page 55: B Kapısı Sayı 7

53

çıkmayacak. Telsiz repliği gelince uçağı kendimiz piste indireceğiz.

2) Gece Savaşları

İlk oyunda bunu her HAWX oyun-cusu düşünmüştür:  “Kara birimlerine bu kadar teknolojik ekipmanla gece sal-dırsak da gündüz gözüne uçak savarlara  yem olmasak” diye. Sesimizin duyulmuş olması gerekiyor ki yapımcılar artık gece görüşünü aktif hale getirmişler, böylelik-le hem kara ve deniz birimlerine gece sal-dırarak avantaj sağlayabileceğiz hem de oyun zevkimiz daha da artacak.

3) Havada yakıt ikmali

HAWX’ın arcade kokan yanlarından biri de sınırsız yakıt sistemiydi. Cephane sistemini belli bir düzene ve sayıya otur-tan yapımcılar yakıt sisteminde bunu göz ardı etmişlerdi. HAWX 2’nin en heyecan veren yanlarından biri de bu olsa gerek ki; artık havada, tam da görevin ortasın-da jetlerimize yakıt takviyesinde buluna-bileceğiz. Böylelikle savaşlar daha gerçek bir hal almış olacak, alacağımız aksiyon biraz daha tavan yapacak.

4) Gerçek uydu görüntüleri ve aşırı de-taylı coğrafya

İlk oyunun keşkelerinden biri de at-

mosferin en önemli unsuru diyebilece-ğimiz “Detaysız Coğrafya Modelleme-leri” idi.  İlk oyunda görev yaptığımız Brezilya, Afganistan gibi yerlerin yanına Hint Okyanusu, Basra Körfezi ve Mosko-va gibi yerler de ekleniyor. Yeni oyunda kutu gibi yapıların yerini, yüksek çözü-nürlüklü GeoEye uydu görüntüleri ve 3 boyut modellemeleri alacak.

5) İnsansız Hava Uçakları (UAV’ler)

HAWX 2’nin en eğlenceli özellikle-rinden biri de “İnsansız Hava Taşıtları” olacak. Artık keşif görevlerinde kendi canımızı ortaya koymadan, feda edile-bilecek belli maliyetteki UAV’ lerimizle düşmanı izleyebileceğiz ve aynı zamanda oturduğumuz yerden saldırmamız bile mümkün olacak. Böylelikle hem canımı-zı tehlikelerden koruyacak hem de eğlen-cede birikim yapmış olacağız.

Son bir kaç cümle daha...

Yüksek bir potansiyeli olan ve bu po-tansiyeli de uygulamaya güzel bir şekilde geçiren Ubisoft, HAWX 2’de beklentileri bir hayli yükseltmiş durumda.

EMRE GÖKÇE

Page 56: B Kapısı Sayı 7

54

PROGRAM

Leonardo Da Vinci Hareketlilik (Eras-mus+) Projesi kapsamında Almanya´ya gi-decek olan öğrencilerimiz İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Mustafa YILMAZ ve Okul Mü-dürümüz Arkın POLAT´ın da katılımlarıyla ders öğretmenlerine ve sınıf arkadaşlarına kahvaltı organizasyonu düzenledi.

Uçak Bakım Alanıkahvaltı verdi

Page 57: B Kapısı Sayı 7

55

Page 58: B Kapısı Sayı 7

5756

ULAŞTIĞIMIZELLER

Gülşah GÜRAYRadyo Eksen Yayın Yönetmeni

Arzu KAYAKral Pop Program Yapımcısı Ata DEMİRKAYA

Kral Fm Program Yapımcısı

Kadir Özgür OĞUZ

Turgay BAŞYAYLASanatçı

Güven YILDIZRadyo Eksen Program Yapımcısı

Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt UYSALAk Parti İstanbul Milletvekili Harun KARACA

Kahraman EROĞLUSosyal Hizmet Uzmanı

Mert RUSCUKLUKral Pop Program Yapımcısı

Page 59: B Kapısı Sayı 7

57

Mehmet TOK4. Sınıf Emniyet Müdürü

Murat YENİMaceracı

Selami BİLGİÇDyg Radyolar Operasyonlar Müdürü

Sonay DİKKAYANTV Haber Spikeri

STAR Tv Teknik Ekip

Taner DEREÖzel Gökjet Havacılık Lisesi Alan Şefi

Mustafa MERCANNTV ve STAR Tv Teknik İşletme Yönetmeni

Murat DADLI -Ayhan Yarkan Flash TV Görevlileri

Burak CANCapıtal Radio Yayın Yönetmeni

Page 60: B Kapısı Sayı 7

58

UYGULAMA

Alimünyum parçaları öncelikle iki eş parça

haline eğeleyerek getirmek.

Kaymasını önlemek için

clekoları takmak.

Pop perçinleri 5/32 li deliklere

yerleştirmek.

Pop perçin tabancısı ile pop perçinlerimizi

tamamlamak.

Solid perçinleri ise havalı perçin tabancası ile çapına uygun perçin

başlığını seçerek dayama demirini 90 derece olacak şekilde ayarlayarak perçin

işlemi yapmak.

Kenar uzaklığı, perçin aralığı,

dizi aralığı ayarlamakdık.

3/16 ve 5/32 çaplı perçinleri orantılı şekilde

Alimünyum üzerinde paylaştırmak.

Alimünyumu uygun inch matkap ucu seçerek havalı

matkap ile 90 derecede delmak.

ATELYEDE

PERÇİN UYGULAMASI

Page 61: B Kapısı Sayı 7

59

Page 62: B Kapısı Sayı 7

6160

MODELUÇAK

Bu yazıda model uçak başlan-gıç ve temel konular hakkında bil-giler vereceğim . Genelde insanlar uçakların görüntüsüne ve yapısı-na aldanarak örneğin( P51 MUS-TANG) evet görüntü olarak harika bir uçak olabilir ama modelciliğe başlayacak birisi için asla başlan-maması geren bir uçaktır. Önce-likle üsten kanatlı (eğitim modeli) bir model le başlamalısınız ki bu da size çok iyi uçmanızı sağlar. Bunların en başında ya bir havacı-lık kulübüne ya da çevrenizde iyi uçan (model uçak ) bir kişi yada kişilerle hareket etmelisiniz asla yalnız başınıza sahaya gitmeyiniz, muhakkak bilen bir kişi olmalıdır.

MODEL UÇAK SEÇİMİ NASIL YAPILMALIDIR?

1. Seçeceğiniz model uçak üs-ten kanatlı olmalıdır. Asla akroba-si modeli olmamalıdır.

2. Modeliniz çok dengeli yani uçuşta çok stabil olmalıdır ki siz

havada herhangi bir ters durum yaşadığınızda uçağınıza kolayca müdahale etmelisiniz.

3. Model uçağınız asla süratli olmamalıdır mümkün olduğunca düşük hızda olmalıdır ki kontrolü-nüzü kolayca sağlamalısınız.

4. Seçtiğiniz model uçak asla karma karışık olmamalı, hem kolayca anlaşılmalı hem de rahat ve düzgün toplayabil-meli hem de sağlam olmalıdır. Tabi ki de bunları yapmadan önce model uçaktan anlayan birisinden yada thk nın bir şubesinden temel model uçak başlangıç eğitimi al-malısınız ki modelcilikte doğru ilerliyebilesiniz. Unutulmaması gereken en önemli konu; model uçak, asla oyuncak değildir! Mo-delcilikte unutulmaması gereken bir konu da tedbirin elden bırakıl-maması ve acele edilmemesi. Size eğitim veren kişi den çok dikkatli-ce dinleyip söylenenleri harfiyen yerine getirmelisiniz. Havacılığın

tüm kuralları çok ağırdır aynen model uçakta da öyledir. Eğer te-melden doğru bilgiler edinirseniz gelecekte de bir savaş pilotu yada sivil havacılıkta da uçabilirsiniz model uçak havacılığın temeli olan ilk basamak eğitimidir.

Çünkü model uçaktaki uçma teorisi gerçekte de aynıdır . Bizim gerçek pilotlardan tek farkımız onlar uçağın içinde bizler de dı-şındayız. Bu yüzden kurallar ger-çekte ne ise bizde de aynıdır. Siz-lere tavsiyem; ustalarımın bana ilk öğrettiği değerli bilgi, uçuş öncesi sahaya çıktığınızda ilk yapmanız gereken şey; kendinize havada bir dikdörgen çizin; bu çizdiğiniz dikdörtgen sizin uçuş paterniniz olacaktır yani uçağınız güvenli bir hatta uçurmuş olacaksınız. Daha sonra ki yazılarımda sizlere bu konu (uçuş paterni) daha detaylı bilgiler vereceğim.

(Devam edecek.)İsmet İLHAN

MODEL UÇAK

Page 63: B Kapısı Sayı 7

61

VEDA

Okulumuzun Müdür Baş Yardımcısı Gürsel BÜYÜKTOPCU, Müdür Yardımcılarımız İsmet BOZKURT, Nedim İNAN ve Osman Nuri ORAL hocalarımızla kısa bir süreliğine yollarımızı ayırdık. Onlara yeni görev yerlerinde başarılar dileriz.

Okulumuzun sevilen ve sayılan 4 hocasına yeni görev yerlerinde başarılar dileriz.

Page 64: B Kapısı Sayı 7

62

STAJGÖRÜŞLERİ

Atalay GÖKHALK: Çok disiplinli bir yer olacağını düşü-nüyordum. Fakat rahat bir ortam olduğunu gördüm. Çok güzel bir aile ortamı var.

Atilla TOPRAK: Uçak üzerinde eğitim alıp daha çok uy-gulama yapmayı umuyordum. Staja gittiğimde ise oradaki tek-nisyenlerden yeni bilgiler öğrenerek kendimi geliştirmeye çalı-şıyorum.

Aytaç ÇITLAK: Çalışma şartları uygun, ortam temiz. Her-kes stajyerlere kardeşi gibi davranıyor. Bir yandan iş yaparken diğer yandan öğretiyorlar.

Barış İNGEÇ: Mesleğimle ilgili bir şeyler öğrenmeyi bek-liyordum. Her geçen gün uçak hakkında yeni bilgiler öğreni-yoruz. Ayrıca oradaki teknisyenlerden de bolca öğüt ve nasihat dinliyoruz.

Batuhan ŞANAL: Staja gitmeden önce MNG Teknik hak-kında olumlu şeyler duydum. Staja gittiğimde gördüm ki anla-tılanlar doğruymuş. Ortam ve şartlar çok uygun.

Burak MEMİŞ: Stajda uçakla ilgili yeni bilgiler öğrenmeyi umuyordum. Öyle de oldu. Her geçen gün yeni bir bilgi öğreni-yorum. Stajdan çok memnunum.

Gökhan BEŞEVLEK: Stajdan önce bu sektörde çalışıp ça-lışmamakta kararsızdım. Fakat staja gittikten sonra kararım ke-sinleşti. Oradaki teknisyenler gerçekten çok iyi davranıyorlar ve ellerinden geldiğince bir şeyler öğretmeye çalışıyorlar. Herkes birbirine ve yaptığı işe saygılı. Artık staj günlerinin gelmesini dört gözle bekliyorum…

Hasan KAYA: Oraya gidip elimden geldiğince çalışmak is-tiyordum. Oradaki teknisyenler yaptıkları işleri bana da yaptı-rarak öğretiyorlar.

Hasan UZUN: Staja başlamadan önce uçakların üzerinde çalışmayı ve daha çok şey öğrenmeyi istiyordum. Kısmen oldu çünkü stajyeriz ve uçak üzerinden çalışmamız yasak ancak yi-nede mutluyum.

Hüseyin Emre ERGİN: Kafamda daha soğuk ve stajyerin önemsenmediği bir ortam vardı. Ama gidince ortamın çok sıcak ve insanların stajyerlere bir şeyler öğretme çabası içinde olduğunu gördüm. Çok memnun kaldım.

Hüseyin BİNİCİ: Stajdan önce uçak hakkında okulda öğ-renmediğimiz bir çok bilgi öğreneceğimi düşünüyordum ve düşündüğüm gibi de oldu. Staja gitmekten çok memnunum ve stajdan sonra okula gitmek zor geliyor. Tecrübeli, deneyimli teknisyen ağabeylerin bana çok faydası oldu.

Hüseyin KARAKAŞ: Stajda benim bulunacağım yerin çok berbat, pis ve insanların kötü olacağını umuyordum. Ama bul-duğum, insanı sıcak, bulunduğum yerin temiz, işi rahat, herke-

sin birbirine saygılı olduğunu gördüm. Herkesin stajyerlere bir şeyler öğretmekte olduğunu gördüm.

Ömer Faruk ÇAKIR: Staja başlamadan önce bu mesleği yapmakla yapmamak arasındaki kararsızlığım devam ediyordu. Ama staj başladıktan sonra kararım tamamiyle değişti. Stajdaki ağabeylerimin çok sıcak kanlı ve çok iyi olduklarını gördüm. Hepsi stajyerlere bir şeyler öğretme çabasında idi.

Ömer İLASLAN: Stajdan önce yeni kişilerle tanışıp onlarla iyi bir şekilde geçinebilmek, gönül vermiş olduğum bu güzel mesleği iyi bir şekilde öğrenebilmek, uçağı ve havacılığı daha iyi analiz etmeyi umuyordum. İstediğim şeylerin hemen hemen hepsini buldum.

Oğuzhan BALCI: İş ile alakalı daha fazla bilgi sahibi olma-yı bekliyordum. Stajda uçak ve teknisyenlikle alakalı daha fazla uygulama ve teknik bilgi sahibi oldum.

Hilmi Yiğit KOCAOĞLU: Üniversiteye hazırlandığım için rahat bir bölümde staj yapmak istiyordum. NDT bölümü de gayet anlayışlı bir bölüm. Çalışan teknisyenler çok iyi insanlar.

Mahmut Yuşa İRVEM: THY kapısından girmeden önce biraz heyecan birazda endişe vardı. Diğer mesleklerin stajyerle-ri hep mutsuz ve sıkıntılıydı. Şanslıyız ki staj gördüğüm firma, ortam ve insan ları kendini bilen , kendilerini işe adamış kişiler. Büyük küçük herkes saygılı. Ayrıca şartlar fevkalade. Daha iyisi Şam da kayısı gerçekten.

Muhammet Emin SAY: Staja gitmeden önce THY Tekniği sadece duyduklarımızla biliyorduk. Gittiğimde gördüm ki çok düzenli, teknisyenlerin işine ve birbirlerine saygı duydukları, ortamı sıcak bir atelye gördüm.

Muhammet Bilal ÇALIKUŞ: Oradaki çalışanlar gerçekten ne yaptıklarını bilen iyi insanlar. Hepsi sorularıma ellerinden geldiğince cevap vermeye çalışıyorlar. NDT atelyesindeki bu sı-cak ortam gerçekten de çok güzel.

Muhammet AYBASTI: Oradaki çalışma koşullarının zor ve sıkıcı olduğunu düşünüyor ve teknisyenlerden çekiniyor-dum. Fakat kısa sürede alıştım ve hiç düşündüğüm gibi olma-dığını anladım. APU atelyemizde işlerimizi yaparken zevk ala-biliyor ve rahat çalışabiliyoruz. Orada zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum.

Samet ERGÜL: Uçak üzerinde çalışmayı ve okuyarak öğ-rendiklerimizi uygulayarak geliştirmeyi bekliyordum. Ancak uçak üzerinde çalışmak yasak olduğundan öğrendiklerimizi sadece bakarak geliştirebiliyoruz.

Yakup AYDIN: Staja gitmeden önce sürekli uçakların üze-rinde çalışarak havacılıkla ilgili bir çok bilgi öğrenebileceğimi sanıyordum. Lakin atelyede çalışıyoruz. Nadir olsa bile uçağa giderek kendimize taze bilgiler katıyoruz.

STAJDAN NE BEKLİYORDUNUZ? NE BULDUNUZ?

Page 65: B Kapısı Sayı 7

63

MİZAH

HAMSİ DE GEÇBahriyeli Temel, izin dönüşü görev yaptığı gemiye

girecek. Kapıda nöbetçi Cemal’dir. O geceki parolada hamsi. Cemal, Temel’e parolayı sorar. Temel parolayı bilmediği için cevap veremez. Havada çok soğuk.Kış günü. Temel üşümüş, tir tir titriyor. Ama bir türlü gemiye giremiyor.

Cemal’e ne kadar dil döktü ise sonuç alamıyor. Ağlamaya başlıyor. Temel’in bu ağlamasına dayanamayıp merhamete gelen Cemal, Temel’e söylüyor:

-Ağlama ağlama hamsi de da geç.

TEMEL AMERİKA DATemel arkadaşı Dursun’nun mektubunda Temel valla

burda yerdeki paraları toplasan zengin olursun! Demesi üzerine kalkar Amerika’ya gider. Uçaktan iner inmez bir bakarki yerde 100$ yüzünü buruşturur ve şöyle der:

Hadi canım sende ilk günden işe mi başlanır...

KAYNANATemel bir gün kahveye girmiş. Üstü başı yırtılmış .Ne

oldu diye sormuşlar.Temel:-Kaynanamı gömdük.Kahvedekiler:-İyi de bu halin ne?-Biraz direndi de!!!

YÜZME ÖĞRENSEYDİN YAYüzme bilmeyen bir turist denize düşmüştü. Suda

çırpınırken can havliyle bağırıyordu.-Help! Help!Yoldan geçen Temel onu gördü kızgın bir şekilde

bağırdı:-Ula İngilizce öğreneceğine, yüzme öğrenseydin ya!

ÇİRKİNFadime çok çirkindir. Evlendikleri ilk gece kocası

Temel’e sorar:-Sizin sülaleden kime görüneyim, kime

görünmeyeyim?Temel:-Bana görünme de kime görünürsen görün.Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş.Tabii

bunu gören polis Temeli durdurmuş.Polis: - “Ehliyet ve ruhsat beyfendi!”Temel: - “Verdunuzda mi isteysunuz..”

Temel Amerika’da trafik polisidir. Bisikletle yol trafiğini ihlal eden bir papazı durdurur:

- “Dur, ceza yazacağım.”- “Ceza mı? Yazamazsın.”- “Haçan nedenmiş o?”- Papaz gülerek cevap vermiş: “Benim sağ kolumda

İsa, sol kolumda Meryem var.”- Temel hemen atılarak: “Uy da, yazacuğum.

Bisiklete üç kişi bineysun!..”

Temel ölmüş. Öteki dünyada görevliler listeye bakmış ve Temel’e:

- “Ya, senin adın listede yok sen bugün ölmeyecektin yanlışlıkla ölmüşsün. Seni tekrar dünyaya göndereceğiz. Ama kurallara gore insan olarak gönderilemezsin. Ancak istediğin bir hayvan olarak dünyaya gönderileceksin. Ne olmak istersin?” Temel biraz düşündükten sonra: - “Yunus balığı olayım”, demiş. Ve anında yunus balığı olarak dünyaya ışınlanmış. Aradan 3 dakika geçmeden Temel tekrar öteki dünyaya dönmüş. Görevli sormuş:

- “Ne oldu ya? Biz seni şimdi gönderdik niye geldin?- “ Temel masum bir şekilde cevaplamış: - “Yüzme bilmiyordum, boğuldum!”

FIKRALAR

Page 66: B Kapısı Sayı 7

64

BULMACA

YUKARIDAN AŞAĞIYA

1. Geminin sağ tarafı3. Uçağın yunuslama(pitch) hareketini

yapmasını sağlayan ana uçuş kumandası5. Güneybatı’dan esen rüzgar6. Bir ilimiz7. Kastamonu'nun bir ilçesi9. Açıkça, belirgin11. Havacılıkta hız birimi12. Avrupa Havacılık Güvenlik Ajansı

SAĞDAN SOLA

Yat limanı .2Üflemeli bir çalgı .4Asya’da bir ülke .5

İri taneli bezelye .8Pistle hangar arasındaki yol .10

Mısır'ın başkenti .11Küçükbaş hayvan barınağı .13

Ayakkabı çekeceği .14

Osm

an A

LTU

NYu

nus E

mre

İŞBİ

LİR

Page 67: B Kapısı Sayı 7
Page 68: B Kapısı Sayı 7