900. VEFAT YILINDA IMAM GAZZALI A Aisamveri.org/pdfdrg/G00047/2012/2012_DERINS.pdfİnsan ego sunun...
Transcript of 900. VEFAT YILINDA IMAM GAZZALI A Aisamveri.org/pdfdrg/G00047/2012/2012_DERINS.pdfİnsan ego sunun...
M.Ü. ilAHiYAT FAKÜLTESi VAKFI YAYlNLARI Nu: 271
900. VEFAT YILINDA • A A A
IMAM GAZZALI
Milletlerarası Tartışmalı ilmi Toplantı
07 - 09 Ekim 20 ı ı İstanbul
İstanbul 2012
MANEvi PSİKOLOJİ ve GAZALİ
Doç. Dr. Süleyman DERİN
Marmara Üniversitesi l!ôhiyat Fakültesi, İstanbul
İslami ilimler arasında ilgilendiği saha ve kullandığı metotlar açısmdan
psikolojiye en çokyaklaşan ilim tasavvuftur. Zira tasavvufneft, benlik, kişilik gelişimi, arzularınişehvet/erin kontrolü, niyetierin tahlili gibi psikolojinin de
konuları olan problematik sahalar da uzun yıllar boyu tecrübe edilmiş metotlar ve çözümler geliştirmiştir. Her ne kadar bu iki ilmi aynfleştirmek bir hata ise de, aralarmdaki yakınlığı görmemez/ikten gelmek de yan!tş o/w: Pek çok
süfinin sözlerinde psikolojik bir iislüp bulmak miimkiin ise de, bu konuda ilk ciddf eser veren siifiler arasmda Haris ei-Muhôsibi (ö. 2431857) başta ge/il: Dinf hakikatler/e uyumlu bir hayat tarzı için kişinin kendisini iç açıdan anla
maya çalışmasım ısrarla vurgulamasr, iç gözleme dayalr bir bilişsel etkinliğin yolunu açmıştıı: Bu sahada eser veren pek çok s(tji arasında özellikle Gazzôlf,
Islam psikolojisinin esaslarını gerçek anlamda ortaya koymaktadrı: O. İlıyô ad!t eserinde sistemli iç gözlem, davranış tahlilleri gibi psikolojik açısmdan değere sahip metotlar kullanmışt11: Dini ve ahlaki konulan ele a/rrken psi
kolojik yaklaşım ve analizlere onun kadar yer veren miiel/iflerin sayısı pek fazla deği/dil: Biz bu tebliğimizde, İlıyô merkezli olmak iizere, omm tasav
vufun tövbe, nzô, muhabbet gibi konularda kullandığr ve psikoloji sahasmda da kullanılmaya müsait olan yaklaşım/armı ortaya koymaya çalışacağız. Kanaatimizce Gazza!i'nin İslam aleminde ve tasavvıif sahasındaki başansının
srrrı, verdiği eserlerde insan psikolojisini göz ardı etmemesi ve tasavvufi kavramları bu açıdan bizlere sunmasında yatmaktadır. Tebliğimiz bunun pratik örneklerini de vererek konuyu el alaca/au:
•••
788 900. VEFATYILfNDA IMAM GAzzALi
Giriş
insan rO.hu ve onun psikolojisi hakkında bilgi veren en eski metinler ilahi
kitaplardır. Bu tutumdan Kuran-ı Kerim de bir istisna degildir. Yüce Kitabımız
ins~n rUhu ve psikolojisi hakkında çok kıymetli bilgiler içermektedir. Tasavvuf il
m inin en başta gelen konusu rı1h olduğu için bu bilgiler sOfılerce ciddi şekilde ele
a lınm ış ve ortaya önemli psikolojik teoriler çıkmıştır. Bu sebeple İslami ilimler
arası.nda psikolojiye en yakın ilim tasavvuftur. Özellilde insan beninin ötesinde
bir varlık olan ruhu kabul eden ben-ötesi psikoloji, tasavvufi bilgilerin anlaşılması
açısından çok önemlidir. Buradaki önemli fark tasavvufpsikolojisi varuy mahsulü
bilgilerle hareket ederken ben-ötesi psikolojinin daha çok tecrübi bilgilere dayan
masıdır. Tabii ki, bunun da kendine göre bazı sıkıntı l arı olmakta-dır.
İnsan kendine mahsiis olan beni bile tam anlayamadan nasrl olur da omm
öte ôlem ile olan ilişkisini ele alabil il: Bunu başarabilmek için ya bu olguları çok
boyutlu olarak tecrübe etmek ve bu tecrübeleri maddi verilere dökecek bir sistem
kurmak, ya da insan m kendi dışmda ilahi bir kaynaktan yardım almak gerekecek
til: Gazzôlf bu söylediklerimizden ikincisini yapm1ş, ilôhi kaynaklı bilgileri kendi
tecrübesiy/e de birleştirerek bizlere önemli psikolojik bilgiler vermiş tb:
Gazzôli insan egosımwı dıirtiilerini; Jaskançlık, lıaset, r1zô ve tevekkiil gibi
1 pek çok duygunun tahlilini yaparak diğer ahlôk bilimcilerden farkım ortaya
koymuş ve islam psikologlarınm işini hayli kolaylaştmmşfll: Bu sebeple mad-
• deci psikoloji aniayışma alternatif olan Spiritual Psychology (mônevf psikoloji),
transpersonal (ben ötesi) psikoloji gibi ilimJeı; başta Gaztali'nin ortaya koyduğu
anlay1ş olmak üzere lasavvıif kültüründen yararlanma imkanına sahiptiı: Dokuz
Yüz Katlı İnsan adlı eserinde M11staja Merter bunım güzel bir örneğini vermiş, tasavvufkiiltüriinün bazı verilerini psikoloji ilminde kullammşt11: Ne var ki, butiir
çalişmalarm saytsı son derece azdu: Bu tebliğimizde eserleri baştanbaşa psiko
lojik talılillerle dolu olan Gazzôlf'nin İ h ya sm m psikoloji ilmi açısmdan önemini
ortaya koymaya çalişacağız. Burada yapılmak istenen teolojik bir anh·opoloji ile
insanı tanıma gayreti olacaktır. Yani insanın tabiatını ve hareketlerini dini refe
ranslt bir psikoloji ile anlamaya çaftşmak olacaktıı: 1
Bu sahada eser veren pek çok sufı arasında özellilde Gazzali, İslam psiko
lojisinin esaslarını gerçek anlamda ortaya koymaktadır. lhyô adlı eserinde sis
temli iç gözlem, davranış tahlilleri gibi psikoloji açısından önemli metotlar kul
lanmıştır. Dini ve ahlaki konulan ele alırken psikolojik yaklaşım ve analizlere
Hayrani Altınıaş, Din Psikolojisi Ye Tosawuj, Ankara İ lahiyat 1 s. 173.
X. OTIJRUM 789
onun kadar yer veren müelliflerin sayısı pek fazla değildir.2 Biz bu tebliğimizde, llıya merkezli olmak üzere, onun tasavvufun tövbe, rıza, muhabbet gibi ko
nularda kullandığı ve psikoloji sahasında da kullanılmaya milsait yaklaşımhıp
ortaya koymaya çalışacağız. Kanaatimizce onun İslam aleminde ve tasavvuf
sahasındaki başarıs ı, verdiği eserlerde insan psikolojisini göz ardı etmemesi ve
tasavvufı kavramları bu açıdan bizlere sunmasında yatmaktadır. Günümüzde
ben ötesi psikoloji veya manevi psikoloji sahasına öncülUk edecek fikirler onun
eserlerinin eo güçlü tarafıdrr.
Gazzalf'nin insan rühu ile ilgili görüşlerine en yakın psikoloji dalı, transper
sonal/ben ötesi psikoloji dalıdu: "Ben ötesi psikoloji" adı iistiinde insanda ben
ego ötesinde onu aşan ilahi bir yön olduğunu, insanın sadece maddeden ibaret
olmadtğım savunan psikolojiye verilen isimdir. Insanın maymundan türeyen basit
birhayvan olmadığım, onun maddi cephesi yanında bir de manevi tarafının oldu
ğı mu, yani insanın maddi alemin ötesinde iltihi alemler/e iletişim kurabilecek bir
kalbinin olduğunu kabul ede1: 3 Gazzalf'nin İhya smın Kitabü Acaibi'l kalb bö
lüm ii özellikle bu ilişkiyi derinlemesine ele alan bir yapı arz ede1: Gazzali burada
rith, beden, ala/, kalp ve insana kendi d1şmdan gelen ben ötesi güçlerin tahlilini
Kuran ve sünnet bilgilerine dayanarak detaylı bir şekilde arz ede1: Şeyianın ve
meleklerin insana yön vermeye çalışma/anm sanki olayları seyrediyormuş gibi
bir özgiiven ile tasvir ede1: Şeytanın vesvese ve lıavaflrlarmdan nasıl kurtuluna
cağmı, nefsin isteklerinin nasıl dizgin/eneceğini ve bu süreçte tasavvufim roliinii
herkesin anlayabileceği şekilde anlatmaya çahşu :
Ona göre insan aklı-şuuru sadece beynin faaliyetleri sonucunda or/aya çı
kan maddi bir o/gıt deği/dil: Meseleleri sadece maddi boyuta indirgemek insanı
bu maddi mativ/ere köle etmektir. Bu sebeple ona göre tasavvu[. insanı egonun
dürtü/erine kölelikten laırtarmanm en önemli metodolojisidil: Tasavvuf terbiyesi
alan bir insan maddi şartiann esaretini aşacak, stres, üzüntü, kaygt ve acılan
yenerek olayların etkileyemeyeceği sarsılmaz bir konuma ulaşacaktu: Uzakdağıt
mislikleri bu hedefi yoga ve buna benzer aktiviteler/e yapmaya çalışırlar. Gazzali
bunu Kuran ve sünnet bağlammda yapmaya çalış u:
2 Hayati Hökelekli, "İslam gelene!inde Psikoloji KOJrürO",/s/ômi Araştırmalar, 2006, no: 3,
s. 414.
3 Dini, bir iJiüzyoo olarak gören Freud'un yaklaşımı günümOZde h!IA bazı çevrelerde gOçlO
oldu~ için pek çok entellektüel insan fıtratını tanımada maalesef manevi psikolojiye şaşı
bakmaktadır. Freud'wı illüzyon teorisindeo, Jwıg'un dini ciddiye alan teorileri bugün daha
razta taraftar toplamaktadır. The Encyclopeido of Religion, Ed. Mir.ı:ea Eliade, XII, 80.
790 900. VEFAT YILINDA 1MAM GAZ.Z.Al.i
iosao Psikolojisinin Dört Esası
imam Gazzall egoyu değerlendirirken onun dört ana esasının oldu~unu
ileri süre~. Bunlardan ilki insanın behimi tarafıdır. İnsanın hayvani yönünü
teşkil eden behim'iyyet; içki içmek, zina etmek, hel al- haram kaygısına girme
den her şeye sahip olmaya çalışmak gibi günabiann temel saikidir. İnsan ego
sunun ikinci özelliği ise, subuiyyet, yani yırtıcıilk ve saldırganlıktır. Bunun
neticesi gadab saiki ile işlenen günahlar olup, bunlar da insanları dövmek,
intikam almak gibi fıi llerdir. İnsan egosunun tlçüncü özelli~i ise, şeytaniyyet
vasfıdtr. Bazı insanlar ince zekaları ile başkalarını kandırma yönelimi içinde
olurlar. Bu özellik daha rafine günahlardan, dolaodırıcılık, başkalarını kan
dırmak, hayrıo içine şerri gizlemek gibi fiiliere yol açar. Milniifıklık ve in
sanları sapıklığa çağırmak da bu sınıftaki günahkarların bariz vasıflarıdır.
İnsandaki dördüncü ve eo tehlikeli vasıf ise, rubub'i sıfatlardan, yani ilah
olma arzusundan kaynaklanan günahlardır. Bu sınıfta olan nefısler kendini
herkesten üstün görür, bilgisi, varlığı ve gücü ile mağrur olur, ölümsüz olma
yı ister, hiçbir hatasını kabul etme.z ve herkesten saygı bekler, hiç biz zaman
özür dilemek istemez. Başkalarının hayatını kontrol etmek, insanlara şekil
verrnek ve onları kendine kul etmek ister, bir bakıma buna Firavun hastalığı
~a diyebiliriz. Bu daha çok kontrolsüz bir maddi refah içinde olan veya elin
de güç bulunduran insanlarda görülür. Sufılere göre tehlikesi en büyük ve ı
~edavisi en zor günahlar bu tür günahlardır; zira Hakk'a karşı büyi.!klenmek,
~ibirlenmek ve hatta üstü kapalı da olsa i l ahlık iddiasında bulunmak insanı
helilke götüren en büyük günahların başında gelir. Gazzall'ye göre bu özel
liğe sahip insanlar diğer çeşit günahları, yani bebimi ve subfıl gUnahl arı da
kolayca işleyebilir.
İnsaniann birbirini tahakküm altına alma arzusu her boyutta görülür. Bazı
ınne-babalarda çocuklannı, eşierde birbirlerini, işverenlerde işçilerini, öğret
neolerde öğrencilerini kontrol altına alma, onlan her konuda kendine benzetme
emayülleri olabilir. Tahakküm rUhuna sahip bu tt1r insanlar Allah Teaiii'nın oşa
ııslara verdiği özellikleri yok etmeye çalıştrlar ve etkileşim içinde bulundukları
osanlann psikolojik rahatsızlı.klara düşmesine sebep olurlar. İmam Gazzali'nin
·ok erken bir dönemde böyie bir rahatstzlığa dikkat çekmesi ve bunu günahiann
n bilyüğü olarak ifade etmesi son derece önemlidir. Zira insanların şahsiyetleri
i ezmek, onların benJiklerini teslim almak -hele din adına yapılırsa- büyük bir
ebaldir.4
Gazzali, llıy6u Ulıinıi 'd-din , Beynıt 1989, Dartıı Fikr, s. ı ı- ı 2.
X. OTURUM 791
Bugün pedagoglar, anne-babaların çocukların benliklerini basla altına aldı
ğında ortaya çıkan ciddi rahatsızlıkJan gün yüzüne çıkarmaleta ve bu konuda ebe
veynleri u yarmaktadır lar. 5 İmam' ın ortaya koyduğu bu bilgiler sadece çocuk
değil, yetişkin psikolojisinde de son derece önemli bir yere sahiptir.
İmam Gazzali'nin yukanda sayılan kötil vasıfları yok etmek için kullandığı metot da son derece ilginçtir. O, behimi duygulara teslim olan MilslUmanları, bir
domuza kulluk eden insanlara berızetir. Öyle ki domuz ne zaman ona bir şey em
retse bu insan anında onun emrirıi yerine gerinneye koşmaktadır. Subüi duygulara
teslim olan kimse de İmam tarafından bir köpeğe tapan ve ona hizmet eden bir
insana berızetilir. Öyle ki köpek ne zaman ona birini ısırmasını emretse bu insan
hemen o kimseye saldırmakta ve köpeğin intikam duygularını onun adına yerine
getirmektedir. 6 Eğer bu insan bir de başkalanru aldatıyorsa, bu iki hayvanla be
raber kendi şeytanma da kulluk ediyor demektir. Gazzali, şeytanın aldatma konu
sunda usta olduğunu ayet ve hadisiere dayanarak oraya koyar. Allah Teala, Yasin
silresi 60. ayette şeytiina tapılınaması konusunda insanlan uyarmakta ve şöyle
buyurmaktadır: .. Ey Ademoğullan! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır" demedim mi?" 7 Gazzali'ye göre işin zorluğu şuradadır ki,
kal be melekler için sadece bir yol açılmış iken, şeytiina pek çok yol açılmıştır. Bu
yollan ancak takvii ile annmış kalb sahipleri bilir, geri kalanlar yolun izin belli
olmadığı uçsuz bucaksız çöl ortasında şaşırıp kalan insan misali şeytiinın tuzaklarına kapılırlar. 8
Gazzali, insanın psikolojik yapısım farklı şekillerde tanıtır. Ona göre insan
varlığı bir Ulkeye berızer ve bu ülkede padişahın kalb olması gerekir. Bu ülkede
şehvet, kötil ahliik.lı bir aşç1 gibi; gadab ise, Ulkenin polis amiri gibidir. lmiima
göre şehvet daima gadab polisinin tarassuru altında olmalıdır. Eğer bu iki güç
birleşir de padişabJ esir ederlerse o insan artık nefsinin emrine arnade olmuştur.
Seyr u sülüktan geri kalmış, şehvetine esir düşmüştür.9
Şeytamo kalbe giriş yolları:
imiima göre insan nefsinin asli unsuru olan dört vasıf haricinde, şeytan
da kalbe girebileceği pek çok yol bularak bu yollardan insanı saptınnak ister.
Bu yollar;
5 Adem Gnneş, Kişilik ve Karakter Gelişiminde Ç«ukluk Sırrı, İstanbul, 201 l, s. 89-155.
6 Gazzali, ilıyôu Uliımi 'd-din, s. t2.
7 Gamli,//ıyôıı Ulioni 'd-din, s. 12.
8 OazzaH,/Iıyôu Uliımi'd-din, s. 34.
9 Oazzali,llıyôu Ulıimi'd-din, s. 10.
792 900. VEFAT Yll..INDA IMAM GAZZAIJ
1-Gadap ve şehvet, hırs, hased (şeytan, "bir erkek bir kadınla yalnız kalırsa
ben onlaı:ın arasında elçi ohuum" diyor.)
2-Tokluk., bir insan helal yoldan doysa dahi şeytan onun kalbine gidecek bir yol bulur.
3-Evi, b ineği ve kılık kıyafette süslenme hastalığ ı
4-Acelecilik, şeytan düşünen insan ı sevmez, ona yaklaşamaz.
S-Cimrilik ve fakirlik korkusu, şeytarun en büyük silahı dır.
6-Dini taassup, şiilik, sünnilik, Hanefilik gibi.
7-Başka mezheplerin ihtilafı ile meşgul olmak.
8-Cahillerin Allah'ın zatını tefekkür etmeleri ve kendilerini ilgilendirmeyen konulara merak sarmaları. 10
9- SO-i zan, içi habis olanlar herkesi kendi gibi gördüğünden su-i zan sahibi olur, bunun aksine mü'min büsn-i zan sahibidir hata yapanları hemen damgalamaz
oruara mazeret arar. Peygamber Efendimiz bile ümmehatı mü'minlnden Safiyye
b int Huyeys (r.anha) ile geç vakit yürürken Ensardan iki adamla karşılaşmış onların . selamma cevap verdikten sonra arkalarından; "Bu (eşim) Safiyye bin Huyey'dir."
: diye seslenmiştir. Onların; "Ya Rası11allah, biz senin hakkında ancak hayır dUşünU: rüz" dediklerinde, Peygamberimiz (sav) "Şüphesiz şeytan insanın içinde kan gibi : dolaşır, onun size vesvese ile kandırmasından korktum" buyurmuştur . .
İmama göre yukarıda sayılan zafıyetlerin hepsi, şeytanı n insanın giri ş yerleri ve onun gıdalarıdır. İnsan bu hastalıkları temizlemeden zikir ile dahi şeytarun
elinden kurtulamaz. İmam bu durumu şu örnek ile açıklar. Yalnız bir yerde elinde
bir et parçası varken nası l bir insan aç bir köpe~n elinden kurtutmaz ise, aynı şekilde içinde şeytanı n gıdası olan kal b de onun iğvasındao kurtulamaz. Önce insan,
şeytan köpeğinin iştahını kabartan o etten yani dUnyevi sevgilerden kurtulma !ıdır. Kalpte dünya sevgisi varken zikir bile onu şeytandan kurtaramaz. Zira "Takvaya
erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın emir
ve yasaklarını) hatıriayıp hemen gerçeği göıi.lrler."11 ayeti sadece takva ile kalplerini tasfiye edenlere zikrin fayda vereceğini, böylelerinin kalbinde şeytan istikrar
bulamadığı için zikrin onları kornyacağıru, şeytaruo ara sıra yaptığı iğvarun da bu
şekilde zikir ile kolayca tedavi edilebileceğini ifade eder. 12
1 O Gazzali,/lıyôu U/üm i 'd-din, s. 35-39.
ı ı el-A 'raf. 71201. 12 Gazzili,//ıy6u Ulıimi'd-din, s. 40.
X. OTURUM 793
Gazzali, insanda iyi ve kötü fiillerin ortaya çıkış sürecini de son derece de
taylı olarak el alır. Şeytan ve nefis bir taraftan, n1h ve akli bir taraftan kalbi kontrol
etmeye çalışırlar. İnsan kalbinde bütün bu müspet ve menfi duygular daimi savaş
halindedir. Özellikle kalp tasfiye edilmemiş ise, her tür havatır ve menfi duygular
kalbin içinde dolaşır durur. Kalp tasfiye edilmiş ise, bu bavatıra kulak vermez ve
onları boşa çıkarır. Şeytanlar insanları muhtelifkötülUklere çekerken, melekler de
insanları iyilik ve güzelliklere davet ederler. İnsan bazen şeytanın iğvası ile mete
kin ilhamı arasında; bazen iki şeytanın iğvası; veya iki melegin cezbesi arasında
kararsız kalabilir. Kalp bu tür etkileşirnleJden bir an bile uzak kalmaz. Bu sebeple
Hz. Peygamber "Ey kalpleri evitip çeviren Allahımi Kalbimi din in üzerine sabit
!ol" şeklinde dua etmiştir. 13
Gazzali'ye göre kalpler ancak takva ve riyazet ile terbiye edildiği za
man şeytana uymaz. Tam terbiye edilmeyen kalplerde ise, bazen şeytan, ba
zen de melekler galip olur. Gazzali, şeytanın insanı ayartınası konusunda
canlı örnekler verir. Dindar bir insan mahzurlu bir iş yapmaktan çekinecek
olsa hemen şeytan ona; "Sen dünyanın lezzetlerini başkalarına mı bırakıyor
sun, nefsini dünya nimetlerinden mahrum bırakarak zamanının insanlarını
kendine güldürrnek mi istiyorsun? Falanca alim de bu işi işlemedi mi, eğer
şer'an haram olsaydı o bu işi biç yapar mıydı?" der. Şeytanın bu sözlerine
melekler de cevap verir: "Şu basit dünya nimeti için ebedi ahiret nimetini
terk mi edeceksin? Şehvetine sabretmek sana ağır geliyor da, cehennemin
azabı acaba sana ağır gelmeyecek mi? İnsanların gafletlerinin ve hararniara
dalmalarının senin azabını hafıtletmeyeceğini bildiğin halde, nası l onların
hallerine kanıyarsun!" 14
Gazzali'ye göre insanın bu iç seslerden hayırlı olanına tabi olması ken
disindeki kötü hasletleri tasfiye etmesine bağlıdır. Bunlar tasfiye edilmeden
Allah ' ın zikri bile insana fayda vermeyecektir. insan benliği ile ilgili olarak
Gazzali'nin "Kalbin Acaib Halleri" bölümünden bu bilgileri muhtasar ola
rak sunduk. Gazzali'nin bu sahaya olan diğer önemli bir katkısı ise, insani
duygular hakkındaki tahlilleridir. Sabır, şükür, sevgi ve korku gibi modem
psikolojiyi de yakından ilgilendiren konular İhyô'da derinlemesine pek çok
açıdan ele alınmıştır. Biz bunlar arasında· onun sevgi ile alakah tahlillerini
burada verecegiz.
13 Gazzali, /lrytiu Uliımi'd-duı, s. 49.
14 Gazzali,//rytiu Ulıimi "d-din, s. 5 ı.
·-
794 900. VEFAT YILINDA İMAM GAZZAlJ
Gaufıli'de Sevgi Psikolojisi
Ga.zzau, sevgiyi psikojik boyutuyla "insanın kendisine mutluluk veren bir nesneye karşı meyl etmesi" şeklinde tarif eder.1s Sevginin objesi, insanın gelişim sürecinde farklı dönemlerde farklı şekilde tezalı ür eder. Bebeklik döneminde çocuk kendine eo yakın olan ve onun her türlü ihtiyacını karşılayan annesini sevecektir. Bebeklik döneminde sadece anneye hasredilen bu sevgi daha sonra başka insanlara ve nesnelere de yöneJ.ı:neye başlar. Mesela, belli bir süre sonra bebeğin dikkat ve sevgisi oyuncaklara, oyun oynamaya, daha sonra da arkadaşianna yönelir. Böylece çocuk, büytime esnasında ihtiyac ma göre sevgisini yönlendirir. Bilhassa çocukluk döneminin sona ermesi ve ergenlik dönemine girilmesi ile sevgi daha çok karşı cinsedoğru yönelir. Gençlik döneminde karşı cinse duyulan sevgi ve aşk en Ust seviyede devam ederken orta yaşhlıkta bu sevgi yerini daha çok mal ve servet sevgisine bırakır. 16
Bu şekilde Gazzali sevgi ve aşkın tabii dönemeç noktalannı sıralar ve detaylı olarak zikreder. Gazzali'nin bu görüşü yukarıda geçtiği Ozere psikolijik verilere de uygundur. Bu yakınlığın sebebi de mutasavvıfların -tabiatı gereği- insan psikolojisi ile yakından alakah olmalandır.
Yukandaki sıralamada sevginin sujesi başlangıçta son derece müşahhas olan annedir. Daha sonra bu sevgıler maddi olandan manevi olana doğru devam eder. Mesela anne sevgisinden sonra gelen oyun sevgisi ve karşı cins sevgisi nispeten
' daha soyuttur. Özellikle makam sevgisi daha da soyut bir sevgidir, zira makamın verdiği sevgi dalıa çok manevidir. Bu da bize Gazzali'nin insani bir duygu olarak sevgiyi açıklamadaki başarısını gösterir.
Gazzali, sevgi konusunu en başından i'tibareo talılill olarak adım adun inceler: Sevginin arkasındaki sebepler nedir? Akıllı insanlar niçin severler? Bir şeyin gUzelliğini ve iyiliğini bilip de sevmemek mümkün müdür? Gazzali bu tür sorulan zırnnen sorarak konuyu işler. Belki bu sebepten, sevgi gibi akıldan çok duygulan ilgilendiren bir konuda Gazzaıi'nin yakJaşımı son derece ilginçtir. O kadar ki, sevgi duygusal olmaktan çıkarak tamamen aklın egemenliğine girmiş sanki zihni bir olgu hali.nj almıştır.
Gaızali'ye Göre Se_vginin Temelleri:
Mubabbetullah konusunun anlatımında Gazzali'nin en orijinal tarafı , onun sevgiyi arneli olarak ve insan tecrübesine dayandırarak anlatmasıdır. Gazzali, İhyti'nın birçok yerinde olduğu gibi sevgi konusunda da bir psikolog yaklaşımı ile
15 Gaz.z.ili,/lıyôı7 Ulıimi 'd-din, rv, 3 I 2.
16 Gazı!li,/lıyô, IV, 326.
X. OTURUM 795
meseleyi ele ahr. O, bize şu önemli soruyu sorar: "Biz başkalannı niçin severiz?"
Gazzali bu soruya kendisi cevap verir ve insanın temelde beş sebepten dolayı başkalannı sevdiğini söyler.
Gazzali'ye göre sevginin ilk maddesi insanın kendi varlığını ve varlığını
sürdürmesine yardım eden unsurları sevmesidir. Bu sevgi bütün canlıların ta
biatında mevcuttur. Yaşama ve hayatta kalma sevgisi hayvanların bile en güçlü
içgüdüsüdür. Margeret Smith, bu sevgiye "devamlı hayatta kalma sevgisi" adını
verir.17
insanlar hayatta kalmanın yanında bu hayatı en güzel şekilde sürdür
meyi de arzular. Bu bağlamda insanın en nefret ettiği şey ölümdür. Hiçbir canlı
ölümü istemez. Bazı durumlarda insaniann intihar etmesi ise, ölilmürı güzel
olmasından değil belki zor durumlarda ölümiln, elem ve acılarından bir kaçış
yolu olmasıdır. Kısaca hayat bütün mutlulukların başı ve insanın dünyadaki en
sevgili gayesidir. Aile, dostlar, servet ve sağlık gibi unsurlar ise, yaşamın de
vamını ve kalitesini arturoası açısından sevilir, yani bunlar amaç değil birer
araçtır. Bu sebeple Gazzili'ye göre normal şartlarda insan kendi hayatı için bu
tür sevgilerden vazgeçebilir: kendi hayatını başkalarına ve hatta en yakınianna dahi tercih edebilir. ıs
Sevginin ıkinci sebebi de insanın ihsanı, yani kendine iyi lik yapanı sev
mesidir. Ne var ki, bu sevgi hayatta kalma sevgisi gibi kendi başına amaç teş
kil etmez. Bu bencil bir sevgi çeşidi olup, ihsan ve iyiliğin kesilmesi ile sona
erer. Zira kişi sevdiğinizaniçin değil ondan kendine gelen menfaat için sever.
Böylece bu sevgi şartlı bir sevgi olarak ad l andırı l abilir. Gazzali bu durumu
birkaç örnekle açıklar. Mesela ona göre biz doktoru zatı için değil, hastalıktan
kurtulmak için severiz. Aynı şekilde kimse parayı zatı için sevmez; sevilen,
paranın iş yapma gücüdür. Çölde susuz kalan bir insan bir bardak suya bir
serveti kolayca verir. 19
Bu kısım sevgi de insan, sevdiğini ihtiyacı oranında sever.
İnsana şüphesiz ki en çok iyilikte bulunan Allah'tır. Hatta insana ulaşan her
tür nimet aslında ilahi r~etin takdiri iledir. Yalnız Allah'ı bu tür bir sebeple
sevmeyi Gazzali hoş görmez. Zira bu durumda Allah Teala sevgimizin bir amacı
olmaktan çıkar ve bizim arzulanmızın yerine gelmesinde bir araç konumuna dü
şer ki, bu tür bir sevgi Allah Telila'nın zatına yaraşmaz.20
17 Smith, Margarel, a/-Giıazali, rlıe 1\tfystic, (lahor, 1983), s. 175.
18 Gaz.zılli, l!ıy6, IV, 314.
19 Gazzali, llryô. ıv, 315.
20 Gazzali, /Jıya. rv, 323.
796 900. VEFATYILINDA tMAM GAZZALJ
Bu tür bir girişten sonra Gazzaü insanın menfaalsiz olarak sevebileceğini de söyleyer~k bunu sevginin üçüncü sebebi olarak zikreder. İnsan iyileri (muhsin) ve güzel ahiliklan kendine bir faydası olmasa bile yaratı lışı gereği sever. Geçmişte yaşamış kahramanlar veya günümüzde yaşayıp da aradaki mesafe sebebiyle insana bir merifaati dokunması umulmayan iyi insanlar da sev ilir. Bunun aksine kötülUk yapan zalimler ise, kendilerinden şahsi bir zarar görülmemiş olsalar da sevilmezler.21
Sevginin dördüncü sebebi, güzellik (cemal) ve iyiliktir (hUsn). Gazzali'ye göre insan tabiatında, ~üzellikleri ve iyilikleri sevmek vardır. F. Schoun adlı ınütefekkirin de belirttiği üzere "Ruh güzelliği sever, dolayısı ile ruhun güzelliği olan faziletleri (hüsnü) de sever. Güzellik ve güzellik sevgisi ruha tabiatının gereği olarak aramaleta olduğu mutluluğu verir."22
Beşinci ve son sebep ise, seven ile sevilen arasındaki benzerlik ve yakınlıktır. Gazzali bu sebebi de açıkJarken beşeri örneklerden yola çıkar. Sevgi daha çok şahsiyetleri ve tabiatları benzer kişiler arasında oluşur. Genç bir insan genç biriyle anlaşır, yaşlı biri de yaşlı biriyle dostluk kurar. Bu kural sadece insanlar arasında geçerli değildir, aynı zamanda hayvanlar aleminde de geçerlidir. Aynı cins bayvanlar bir arada yaşarken, farklı cirısler arasında ise, saldırganlık hakim olur.23
Gazzali sevginin beş şartını açıklayarak sevgi konusunda akla ve mantığa dayalı bir sevgi paradigması ortaya koymuştur. Böylece sevgi gibi soyut bir konu daha anlaşılabilir bir hate gelmiştir. Gazzali sevginin beşeri temellerini verdikten sonra ikinci basamakta bu temelleri Allah sevgisi ile temellendirmeye çalışır.
Sevgiye Layık Yegane Varlık
Gazzali yukarıda verilen sevginin beş sebebini ilah! sevgiye uygular ve bunun neticesinde Allah Teala'nın haklkatte sevgimize layık olan yegane varlık olduğu fıkrini hararetle savunur. Zira Allah Teala sevginin gereği olan şartları en kamil manada yerine getiren tek varlıktır. Beşeri planda sevginin bazı şartları nispeten bazıları tarafından yerine getirilmekte ise de, bunlar Allah ile kıyas edildiğinde son derece cılız kalır. Allah Teala bu şartların ttimOnO bakiki manada ve eo kamil şelcilde yerine getirirken, insanla bunları ancak mecazi manada yerine getirirler. Zira beşerin bizatihi bir gücü olmayıp, onda zuhiir eden iyilik ve güzellikler de aslında Yaratıcı'nın teceliilerinden ibarettir. Gazzali bu şartların Allah tarafından nasıl yerine getirildiğini şöyle açıkJar.
21 Gazzali,//ıyô, IV, 323.
22 F. Schoun, Esoterism as Principle and as Way, tre., Stoddart, W., (Middlesex, Perennial Books Limited, 1981), s. 94.
23 Gazzali, llıyö, rv, 324.
X. OTURUM 797
Sevginin birinci şartı olan var olmak ve hayatta kalabilme arzusu temelde
bizim doğrudan Allah Teala'yı sevrnemizi gerektirir. Zira insanı yaratan ve onun
dünyada yaşayabilmesi için gerekli şartlan sağlayan tek varlık şüphesiz ki O'dur.
Yaratılma hadisesi ile Allah'ın insana ilisanı bitmemiştir, bu ilisan her an devam
etmektedir. Eğer Allah Telila bir an olsun bu ilisanını alemden kesecek olsa bütün
alem anında helilk olur. Bu sebeple insanın kendini sevip de, Rabbini sevrnemesi
mahza cehalettir.24
Bu sebeple kişinin kendini sevmesi demek dotaylı olarak Ya
ratanını sevmesi demektir.
Sevginin ikinci şartı olan insanın kendine iyilik yapanı sevmesine ge
lince bu şart da en kamil manada Allah Teaiii tarafından yerine getirilmiştir.
Gazzali'ye göre insana lüruf ve ihsanda bulunan yegane varlık aslında Allah
Teala'dır. insanın rızkını veren O'dur. Tabii ki, bu rızk değişik kanallardan ve
insanlar aracılığı ile verilir ama hakikatte rızkı , sağlığı ve diğer sayısız nimetleri
insana veren merhameti pek yüce Allah'tır. Ayrıca insanların ihsanları her tür
menfaat saiki ile ortaya çıkarken Allah Teaiii karşılıksız olarak verir. Halbuki
insan ihsan ederken bile çoğu zaman kendi menfaatini düşünür. Bu yüzden bu
ihsanlar çoğu kez ondan istifade edene bir yük ve minnet borcu yükler. Gazzali
bu duruma şu canlı misali verir: "Varsayalım ki biri size biltün mal varlığı
nı bağışladı. Buradan yola çıkarak (ve Allah'ın kudretini göz ardı ederek) bu
şahsın size bir ihsanda bulunduğunu düşünmeniz doğru değildir. Bir kere bu
şahsı ve onun servetini kim yarattı? Seni sevme duygusunu onun kalbine kim
yerleştirdi? Veya ihsanda bulunanlara cenneti vaat ederek onları bu cömertliğe
kim hazırladı? o zatın gönlünebu ihsanın kendisi için maddi ve manevi hayırlar
getireceği düşüncesini kim getirdi? Bütün bunları şüphesiz Allah yerine getirdi
ve bu sebeple de hakiki ihsan sahibi yalnızca O'dur."2j Aslında kul bu ihsana
sadece beşeri planda aracı olmuştur. Zira bu ihsanın her basamağında etkili olan
tek varlık Allah'dır.
Üçüncü sebep olan iyilerin ve ihsan sahiplerinin bir menfaal olmaksızm se
vilmelerine gelince; yukarıdaki m isalde de anlaşıldığı üzere kainatta her tür iyilik
ve ihsan Allah'ın fıilidir. Tarih boyunca gelip geçmiş bUtün iyi insanlan yaratan
ve onları ibsana sevk eden şüphesiz Allah Teala'dır.
DördUncü sebep olan güzellik ve iyilik de en kamil manada Allah' ın vasıflarıdır.
Kaioattaki her güzel aslında bu güzelliğini O'ndan alır. Zira bütün kemal sıfatiarını
sahip olan bütün güzel isimleri kendinde toplayan ve her tür eksiklikten uzak olan
24 Gazzilli, ilıyô, TV, 318.
25 Gazz!li, ilıyti, TV, 320.
798 900. VEFATYILfNDA IMAM GAZZALi
tek varttk yüce Tann'dır. Tabii ki, bu güzellik daha önce açtklandı~ üzere manfet
sahlpleri ve kalp gözü açtk olanlar tarafından ancak görülür. Leyla'yı sevip de onun
yaratıcısulı sevmemek Ga.zzali'ye göre manfet eksikliğinden kaynaklanır.26
Sevginin beşinci sebebi olan müşabehet ve benzerliğe gelince; bu Allah ile
kul arasındaki milşabehettir. Ayetlerde haber verildiği üzere insan ruhu ve Rabbi
arasında bir benzerlik vardır. Gazzeili bu müşabeheti "Ona şekil verdigim ve ona
n1hllm:dan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapan ın. "27 ayetini re
ferans verir. Aynca başJ<a bir ayette, Allah Teala insanı kendine yeryüzünde halife
kıldığıru haber verir.28 Ga.zzali bu ayetterin yanında bir de süfiler arasında meşbür bir hadise yer verir. "Muhakkak Allah Ademi kendi sOretinde yaratmıştır." Bütün bu
naslar insan ile Rabbi arasında bir benzerlik oldu~a delalet eder. Ne var ki, öyle bir
müşabebetin varlığını söylemek kelfuni açıdan son derece tehlikelidir. Zira tecslın
ve teşbihe düşme kelamcıların son derece hassas olduğu konulardandır. Gazzali bu
sebeple bu noktadaki benzerliğin maddi değil manevi olduğunu söyler. Gazzeili bu
benzerliği "İnsanın, AHalı Tecila'nın esrnasını en güzel şekilde yansıtması" şeklinde ifade eder. Yani Allah Teala srfat ve esması ile en çok insanda tecelli eder. Bu
şekilde Gazzeili Hıristiyanlığın içine düştüğü insanın tanrt!aştmlmasl fikrinden
kaçınmak istemiştir. Hıristiyanlar bu ınanevi benzerliği fıziki olarak algıladıklan
! için, Hz. lsa'yı Allah'ın oğlu olarak kabul etmişlerdir. Gazzali bu manevi ilişkinin anlaşılmasının son derece zor olduğunu ilave eder. Bu sılret benzerliği çoğu kez
: yanlış anlaşılmış ve bir çok grubun doğru yoldan sapmasına sebep olmuştur. Bazı-, ~
; ları antropomorfızme düşerken, bazılan da panteizme dtişmilştür.- Gazzeili'nin bu
· konudaki sözleri daha sonra İbn Arabi tarafından da dile getirilmiştir.
Gazzeili'ye göre bu sebepler Allah Tealıi'nın sevilmesi için son derece önem
lidir, fakat bunlar herkesin yapısına göre değişik oranda rol oynar. insanların bir
çoğu Rabbini ancak menfaatleri sebebiyle sever. Allah'ı zatı ve cemali için seven
ler son derece azdır.30
Netice olarak GazzaJi hem insan benliğinin tahlilinde, hem de insan duy
gularının tahlilinde psikolojik temelleri gtiçlti olan bir yaklaşım takip etmiştir.
Bizim bu kısa tebliğimiz, bu yaklaşımı ele almaya çalışmışsa da bu sahada ciddi
inter-disipliner çalışmalara ihtiyaç vardır. Umulur ki bu tebliğ, bu tür bir ilgiyi
uyandırmaya hizmet eder.
26 Gazzili, llıy6, IV, 321-23.
27 ei-Hicr 15/29.
ıs Sad 38/26.
29 Gazzali, lirya, rv. 324.
30 Gazzali, lirya. IV, 323.