IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona...

33
ATATÜRK KÜLTÜR, VE YÜKSEK KURUMU TÜRK KURUMU YAYINLARI VII. 80 1 A A IBN SINA ...... . . . DOGUMUNUN BININCI YILI .., ARMAGANI 2. Derleyen \ Ord. Pr?f. Dr. SAYILI TÜRK TARiH KURUMU ANKARA,2014

Transcript of IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona...

Page 1: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU

TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI

VII. Dizi-Sayı 801

• A A

IBN SINA ...... . . .

DOGUMUNUN BININCI YILI ..,

ARMAGANI

2. Baskı

Derleyen \

Ord. Pr?f. Dr. Aydın SAYILI

TÜRK TARiH KURUMU

ANKARA,2014

Page 2: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

ŞİFA'NIN METAFİZİK (FİZİKTEN SONRASI)İNE GİRİŞ*

İBRAHİM MADKOUR

(Çeviren: Prof. Dr. MÜBAHAT TÜRKER KÜYEL)

Duyularla algılanmış olan, algılanmış olmayanı, görünen, görünmeyeni,

gerçekleşmiş olan, gerçekleşmesi isteneni çağırıyor. Herhalde, gönlü bu iki

karşıttan kavranması daha kolay olan üzerinde durmaya katlanamadığı için

olacak, insan, hep, ötekisini kucaklamaya çalışıp durmuştur, veya, en azın­

dan, böyle yapmakta olduğu kuruntusuna kapılmıştır. Böylece, Eskiçağ' dan

beri, insan, felsefe yapmış, günümüzedek de felsefe yapıp durmuş, hep de

yapacaktır.

Eskiden, felsefe, bütün bilimleri kucaklıyordu; felsefe ile bilimler ara­

sında en küçük bir ayrılık bile yoktu. Ama, bilimler, yavaş yavaş, bağım­

sızlıklarını elde ettiler, konularının sınırlarını çevirdiler, kendilerine özgü

yöntemlerini belirttiler, kendi yasalarını koydular. Sanıldı ki, böylece,

onlar, bağımsızlıklarını kazanarak, artık, felsefeye yer bırakmayacaklar-'-

dır. Bununla birlikte, daha öteye doğru itildiklerinde, arkalarında, hiçbir

bilimin, o bilim o bilim olarak kaldıkça, çözemeyeceği birtakım zorlukla­

rın arta kalmış olduğu görüldü. Bilimler, yakın ve doğrudan doğruya olan

sebepleri ele almış olsalar da, uzak ve dolaylı sebepleri açıklamazlar. Bilim­

·ler, maddi ve fail sebeplerle uğraşırlarsa da, tinsel ve gai sebepleri ortaya

çıkarmazlar. Bu işle uğraşmakta, özel bir inceleme biçimi kendi varlığını

ortaya kor: Ona "Genel Felsefe", ya da "Fizikötesi" denir.

Fizikötesi, böylelikle, hayati ya da zorunlu bir gereksinmeye dönüşmüş

oldu; yoksa, o, "sadece, bir masal" değildir. Fizikötesini, bilim adamları­

nın kendileri yaratmış, kendileri besleyip büyütmüşlerdir. Çağdaş düşün-

• Önceden söz vermiş olduğumuz gibi (Bk. MİDEO, Melanges de L'institut Orientales, Cilt 5, 1958, s. 253), Burada, şu aşağıda,-Yani, MİDEO, cilt 6, 1959-1961, s. 281-308de -, Dar el-Maiiref­Kahire'deki İbn-i Sina Komitesi'nin emekleriyle çıkan Şifil.'nın Fizik'ten Sonrası'nın yeni yayı­ll!ına (1. cilt, G. C. Anawati ve Sa'id Zayed eliyle, 2. Cilt Mouhammed YoussoufMoussa, Solaiman Donya ve Sa'id Zayed eliyle. Bk. Burada,-yani, MİDEO, cilt 6, 1959-1961-, Textes İnedits ... No. 25) Bay ibrahim Madkour'un yapmış olduğu Giriş'i veriyoruz.

Şifa'nın Metafizik (Fizik' ten Sonrası)ine Giriş 1 5 O 7

Page 3: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

cenin ana çizgilerinden birisi, bilimin, kendisini, yeniden, felsefeye adam

akıllı karışmış olarak buluvermiş olmasıdır. Filozoflar bilim adamıdır, bilim

adamları· ise, filozoftur, içinde yaşamış olduğumuz atom çağında, bilim,

maddenin ötesine gidiyor, aither tülünü parçalıyor, duyularla alınamayanı

görüyor ve duyuların dışındaki verileri arıyor. Kimi çağdaş büyük fizikçi­

ler, Tanrısal Bilgelik'e baş vurmadan, evrenin tam olarak açıklanamayaca­

ğını bile düşünmektedirler. Yöntemlerindeki çokluğa ve ilkelerindeki ayrı­

calıklara rağmen, bilim adamı ve filozof, işte böylece, aynı yere varmış

olmaktadırlar.

A. Aristoteles 'in Fizikten Sonrası.

Hiç şüphe yoktur ki, Aristoteles, fızikötesinin kurucusudur. Aristoteles,

fızikötesinin konusunu belirlemektedir; o, varlığı varlık olarak inceleyen,

ve şeyleri, özleri bakımından, ilk ve' son sebepler bakımından bilmek iste­

yen bir bilimin var olduğunu düşünmektedir. O, duyularüstü olan tözlerin

varlıklarını kabul etmektedir. Bu konuya, o, yazılarından en ince, en \ierin

ve en önemli birini ayırmaktadır. Onun bu yazısına, haklı olarak, dizgesi­

nin tacı gözüyle bakmak mümkündür. Fizikten Sonrası denen, ve herkese

açık olmayan, ama, öğrencilerinin kendi aralarında kullandıkları eserlerinin

bütünü içinde yer alan eser, işte, budur. O, bu eseri, aslında; Aristoteles'çi

Okul'un başı olarak, kendisinin yerine geçen Eudemos'a andaç olarak sun­

muştu. Demek ki, Fizik'ten Sonrası, halk için yazılmış bir eser değildir. Aristoteles, belki de, onu gözden geçirip, hayattayken, sıkışmadan, yayın­

lamak için vakit bulamadı. Bu eser, Hıristiyanlığın ilk yüzyılına kadar unu­

tulup gitmiştir1 •

Bu eserin gerçek olup olmadığı, hatta, adı üzerindeki kimi şüpheler işte

buradan kaynaklanmaktadır. Bu şüphelerin ana nedenlerinden birisi, Laer­

tos 'lu Diogenes 'in, onu, Aristoteles 'in eserlerinin ünlü listesinde saymadan

geçmiş olmasıdı.r2. Fizikten Sonrasının içinde, karışık, hatta, çelişik parça­

lar bulunmaktadır. Fizik'en Sonrası, eksiksiz olarak kaleme alımİıış olmak­

tan uzaktır. Eser, daha çok, ders notlarına, ya da, her ne kadar, hepsi bir

tek ve aynı amaca dönük iseler de, biribirinden ayn olan eserlere benze­

mektedir. Eserin içinde, Öğretmen'in kendisinin olmayan, öğrencileri eliyle

1 J. Tricot, La Metaplıysiqııe d'Aristote, Paris, 1940, c. I, S. II, ili. 2 O. Hamelin, Le Systenıe d'Aristote, Paris, 1931, S. 33.

508 1 İbra:lıim Madkour

Page 4: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

eklenmiş, aynı doğrultu ve zihniyette parçaların bulunması mümkündür.

Bununla birlikte, bu eserin büyük bir bölümünün, Aristoteles'in olduğu da,

artık, inkar edilemez; onun gerçekliği, bugün, şüpheden arınmış durumda­

dır: Üslı1p, bunu, açıkça, göstermektedir. Öteki Aristotesles'çi eserler ise,

ona atıf yapıp durmaktadırlar, bazıları da onun adını bile anmaktadır3. Laer­

tos'lu Diogenes onun adını söylemeden geçmiş olsa bile, öteki tarihçiler

ondan söz açmıştır". Belki de bu görmemezlik, başlığının açık olmamasın­

dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski­

çağda, arka arkaya, Şam'lı Nikolas, Afrodisyas'lı Aleksandros ve Themis-

. tius eliyle genişletilmiştir.

B. Fizik'ten Sonrası 'nzn Arapça Çevirileri.

Aristoteles' in Fizik 'ten Sonrasının etkisi çok_ büyük olmuştur. Atina' da

kaleme alınmış olan bu eser, İskenderiye'li olduğu kadar Bizans'lı olan,

Doğu (Nesturiler, Yakubller) ya da Batı Hıristiyanlan olduğu kadar da Müs­

lüman olan Yunan terekesi mirasçılarınca, incelenmiştir. Şimdi, yirminci

yüzyılda da incelenip durmaktadır. Modemçağlar' dan çok önce, bir çok

dillere, Latince'ye, Süryani'ye, Arapça'ya ve İbrani'ye çevrilmiştir. Müs­

lümanların da onu çevirtmeye özen göstermeleri doğaldı. Gerçekten, o,

Kelam'ın incelediği konulara sımsıkı bağlı bulunan bir konuyu ele almak­

tadır; ve, zaten Müslümanlar, Aristoteles'çi yazıların topunu birden çevirt-

. mekle uğraşıp yatmamışlar mı? Epeyce bir çevirmen işe koyulmuş bulunu­

yordu. Aralarında İshak b. Hunain gibi çok mükemmel, Eustate gibi şöyle

böyle olanlar vardı5 •

Onlar, kimi kez, Süryani üzerinden, kimi kez de, metnin onlara ulaşma­

sına göre, Yunanca'dan çevirdiler. Bif: biliyoruz ki, Aristoteles'in Fizik'ten Sonrası, Yunan alfabesinin ~emen şimdi şu verilen harfleriyle gösterilmiş olan ondört kitaba ayrılmaktadır -: A, a, B, r, /ı, E, Z, H, 8, I, K, A, M, N6•

3 w_ D. Ross, Aristotle s Metaphysics, Oxford, 1924, C. I, S. XIV. 4 Al-Kifti, Tiirilı al-Hııkamii', Leipzig, 1320, H., S. 41-42. 5 O. Haınelin, Le Systeme d'Aristote, S. 33. 6 Tricot'nun Metaplıysiqııes çevirisine göre, kitapta şu konular ele alınmıştır: A (Alfa) Kitabı : 1. Duyum, deney, sanat, ilim, felsefe.

2. Felsefenin Özü.

3. İlk Yıınan Filozojları'nda sebeplerin araştırılması.

Şifii'nın Metafizik (Fizik'ten Sonrası]ine Giriş 1 509

Page 5: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

a (Küçük Alfa) Kitabı:

B (Beta) Kitabı:

r (Gamına) Kitabı :

lı (Delta) Kitabı:

510 1 İIJrahim Madkour

4. Platon'dan önceki filozoflar. Devamı 5. Pithagorasçılar, Elealılar.

6. İdealar Öğretisi. 7. İncelenen sistemlerin Dört Sebep ile ilgisi. 8. Platon' dan önceki dizgelerin eleştirilmesi.

9. İdealar Öğretisinin eleştirisi. 10. Sonuç. 1. Felsefenin incelenmesi. 2. İlk ilke zarı1reti. 3. Yöntem Hakkında. 1. Aporiler. 2. Aporiler. 3. Aporiler. 4. Aporiler. 5. Aporiler. 6. Aporiler. 1. Fizikötesi. Varlık olarak varlığın ilmi 2. Fizikötesi. Töz'ün, Bir'in, Çok'un ilmi 3. Aksiyomlar. Çelişmezlik. 4. Çelişmezlik'in Dolaylı Isbatı. 5. Protagoras'ı eleştiri. 6. Protagoras'ı eleştiri. 7. Üçüncü Halin imkilıısızlığı. 8. Her şey doğrudur'un, incelenmesi ı. İlke. 2. Sebep. 3. Öge. 4. Tabiat. 5. Zaruri. 6. Bir. 7. Varlık. 8. Töz. 9. Aynı, Gayrı, Farklı, Benzer. 10. Karşıt, Başkalık. 11. Önce-Sonra. 12. Güç, Yapabilme, Güçsüzlük, Yapamama. 13. Nicelik. 14. Nitelik., 15. Göreli. 16. Mükemmel. 17. Hudut.

18. Ne' den, Ne ile, Ne için. 19. Elverişli. 20. Hal. Var olma şekli. 21. Etkl. 22. Yokluk. 23. Sahip olma. 24. Çıkıp gelme. 25. Cüz

Page 6: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

E (Epsilon) Kitabı:

Z (Zeta) Kitabı:

H (Eta) Kitabı:

. e (Teta) Kitabı:

I (lyota) Kitabı:

26. Bütün. 27. Eksikli. 28. Cins. 29.Biitıl.

30. İlinek.

1. İlimlerin taksimi. 2. İlinek'in ilmi olmaz. 3. İlinek. 4. Doğru anlamında varlık. 1. Töz. 2. Tözle ilgili öğretiler. 3. Dayanak olarak töz. 4. Nelerin özü ve tanımı olur. 5. İkili Tabiatların tanımı. 6. Herşey kendi özüne eşittir. 7. Oluş 'un tahlili. 8. Oluş 'un tahlili. 9. Oluş 'un tahlili. 1 O. Sfuetin tanımın parçalandır. 11. Sfuetin parçaları 12. Tanımı yapılanın birliği.

13. Geneller töz değildir.

14. İdealar töz değildir.

15. Fertler, bir de İdealar tanınılanamaz. 16. Duyusalların parçaları töz değildirler. 17. Töz sfuettir.

1. Madde. 2. Madde, Suret 3. Madde, Öge. Sayı. Tarif. 4. Sebepler. 5. Madde ve karşıtlar 6. Tarifin birliği . 1. Kuvve .. 2. Akılsal olan v.e akılsal olmayan kuvveler. 3. Mümkün kavramı (Elea ve Megara'ya karşı). 4. kuvve ve mümkün. 5. Kuvvenin fiile geçmesi. 6. Kuvve-Fiil ayrılığı. 7. Bir şeyin bir başka şeyin kuvvesi olması. 8. Fiilin, Kuvve' den önceliği. 9. Geometrik isbat. 10. Doğru ve Yanlış.

1. Bir 'in anlamları. 2. Bir'in ~biatı. 3. Birlik-Çokluk. 4. Zıdlık. 5. Eşit 6. Birlik-Çokluk.

Şifa'nın Metafizik (Fizik'ten Sonrası)ine Giriş 1 511

Page 7: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

İbn Nedim, istediği kadar, bu sonuncunun Aleksandros'un genişletme­

siyle birlikte, Yunancada var olduğunu söylemiş olsun7, öyle görünüyor ki

Araplar, bu eserlerden, ancak, oniki tanesini tanımışlardır, K ve N Kitabı

K {Kappa) Kitabı:

A (Lambda) Kitabı:

M (Mü) Kitabı:

N (Nü) Kitabı:

(Çevirmen notu).

7. Aradakiler. 8. Aynmlık fark. 9.Aynm.

10. Varlığa gelip-giden ile varlığa gelip varlıktan gitmeyen,

1. Beta, 2-3 ün tekrarı.

2. Beta, 4-6 nın tekrarı. 3. İlk Felsefe'nin konusu. 4. Felsefe, Matematik, Fizik. 5. Çelişki ilkesi. 6. Çelişki İlkesi. 7. Tanrıbilin;ı, Matematik ve Fizik. 8. Varlık. 9. Hareketin tahlili. 1 O. Sonsuzıın tahlili. 11. Hareket ve değişmesi. 12. Değişmenin değişmesi. 1. Töz çeşitleri 2. Töz "Madde" içerir. 3. "Madde" ve "Silret"te oluşum yoktur. 4. Bütün varlıklarda sebeplerin özdeşliği. 5. Fiil ve kuvve. 6. Bir ilk Muharrik zarureti. 7. Tanrı. 8. FelekAkılları. 9. Tanrısal Akıl. 1 O. Yer yüzünde İyi'nin varlığı. 1. Giriş. Pliin. 2. Matematiksel şeyler. 3. Matematiksel şeyler. 4. Platon'u eleştiri.

5. İdealar değişme sebepleri değildirler. 6. İdeal Sayılar Öğretisi. 7. İdeal Sayılar Öğretisi. 8. İdeal Sayılar Öğretisi. 9. İdeal Sayılar Öğretisi.

10. Geneller 'in maddeden sıyrık varlıklarının eleştirisi. 1. İlkeler. Bir. Çok. 2. Platon 'un eleştiri. 3. Eleştirinin devamı. 4. İyi Üe ilgisi bakımından ilkeler. 5. Sayının oluşu. 6. Sayı formel sebep olamaz.

7 İbn al-Nadim, al-Fihrist, Kahira, 1348 H., S. 352.

512 1 İbra:himMadkour

Page 8: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

ellerinde yoktu. Farabi ve İbn Rüşd'ün her ilcisi de, bu ilci kitapla ilgilen­

mediler8. Şunu da ekleyelim ki, onlar, kimi kitapların sırasını değiştirdiler,

a Kitabını Adan önceye aldılar. İbn Rüşd, A Kitabı'nın, Yunanca aslında

olduğu şekliyle, yalnız, ilcinci yansını genişletti9 •

Araplar, yalınızca bu eserle yetinmediler, bu esere yapılmış genişletme­

leri de aramaya koyuldular. Çünkü, bu eserdeki karanlık ve karışıklık onla­

rın gözünden kaçmadı. O genişletmelerden, ancak A Kitabı üzerine yapıl­

mış olan ilci tanesini buldular: Birisi, tam, Themistius'unki. Ötekisi, eksik,

Afrodisyas'lı Aleksansdros'unki10• Farabl, bu sonuncunun Fizik'ten Son­

rası üzerine yapmış olduğu genişletmesinin tümünün Arap alemine ulaşa­

mamış olmasına, ne kadar da çok sık, yazık oldu demiştir11 • Müslümanlar

bu kitaba karşı özel bir özen gösterdiler, bir çok kez onu çevirdiler12, geniş­

letmelerini iyi karşıladılar; özellikle, Themistius'.uııkinin yıldızı çok parlak

oldu. Çünkü, o, felsefe ile dinin uyumu kapılarını ardına kadar açıyordu13 •

Müslümanlar A Kitabı 'nı bütün eserin temel direği saymaktadırlar. Çünkü,

bu kitap, fizikötesinin ana konusu olan yaratan ile yaratanın sıfatları üzeri­

nedir. Hem, Fizikötesi ve Tannbilim (İlm-i Tevhld) bir tek ve aynı bilime

dönüşmüş de bulunmaktadır14 •

Eser, Arapçaya çevrilir çevrilmez, İslam dünyasının düşünürleri, onu

incelemeye koyuldular ve onun etkisinde kaldılar. Kind!'nin, daha yenile­

yin yayınlanmış olan felsefe eserlerinde15 onun yankısı görülüyor. Bununla

birlikte, Fizik'ten Sonrası ile Halife el-Mu'tasım'a andaç olarak sunulmuş

ve İlk Felsefe (al-Falsafa al-Üia) adını almış olan eser arasında doğrudan doğruya bir ilişki bulunduğunu ileri sürmek büyük bir yanılgı olur. Bu İlk

Felsefe, ne Fizik ~en Sonrası 'nın bir çevirisidir, ne de bir özetidir. Onun

8 al-Fil.riibl, Fi Ağriiz al-Hakim fi Kul/ Makala min al-Kitiib al-Mavsfim bi '1-Hwfıf, Leiden, 1895, S. 38; İbn Ruşd, Tefşir Mii Ba'd a/-Tabf 'a, Beyrut, 1948, S. VII.

9 M. Bouyges, Notices, Beyrut, 1952, S. XVIII. 10 İbn al-Nadim, al-Filırist, S. 352; al-Kifü, Tarih al-Hzıkamii, S. 41-42. 11 al-Fil.ril.bl, Fi Ağriiz al-Hakim, S. 34. 12 İbn Nadim, al-Filırist, S. 352. 13 'Abd al-Rahman Badavl,Aris/lı 'ind a/-'Arab, 1. Kısım, Kabire, 1947, S. 19-12. 14 al-Fil.ril.bl, Ff Ağriiz al-Hakim, S. 34. 15 Alımad Fu'il.d al-Ahvanl, Kitiib al-Kfndf ilii Mıı~aşım Billiilı Fi-/ Falsafat il-Ülii, Kabire

1947; Muharnmad 'Abd al-Hil.dl Abu Rlda, Rasii'il al-Kindi, Kabire, 1950.

Şifa'nın Metafizik (Fizik'ten Sonrası)ine Giriş 1 513

Page 9: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

konusu ile Fizik'ten Sonrası'nınki, ondan kimi fikirleri ve öğretileri almış

olsa bile, hiçbir biçimde, yine de, biribirine karşılık olarak tutulamaz16•

Farabi, kendi payına, bize, çok belirgin bir eser bırakmıştır: Harf­

ler Adlı Kitabının Herbir Parçasında Bilge,nin Gütmüş Olduğu Amaçlar.

Farabi, orada, haklı olarak, göstermektedir ki, Fizik'ten Sonrası'nın amacı

ve konusu açık bulunmamaktadır17; işte o, bu yüzden, eserin parçalarını,

içindekileri özetleye özetleye, biribiri ardınca, sırayla, incelemiştir18 • Ona

göre, Fizikötesi, ya da Tannbilim, genel bir bilim olup, onda var olmakta

oluş, birlik, edilgi, etki, öncelik-sonralık gibi, varlıklara ilişkin olan soru­

lar üzerinde de durulur. Geneli ele alan bilim, cüzllerle uğraşan bilimlerden

daha köklü ve üstündür; bunun tersi söylenemez19• İbn Sina, Aristoteles'in

Fizik'ten Sonrası'nı, kitabın, ona, hep kapalı kalacağı izlenimini edinecek

surette, hiç anlamadan bir kaç kez ,okuduğunu gizlemeyip, açıkça söyle­

mektedir. Ama, eline Farabinin eserini geçirir geçirmez, onun için her şey

aydınlığa kavuşmuştur2°.

C. İbn Sina'nın Fizik'ten Sonrası (İlahiyyat).

Bu eser, Şifa'nın, içinde bulundurduğu dört "Özet"ten sonuncusudur. Bu

eserde birkaç tane siyaset ve ahlak sorunu ele alınmış olsa da, orada, her

şeyden önce, ve temelde, "İlk Felsefe" söz konusu edilmektedir. İbn Sina,

orada, Aristoteles'in Fizik'ten Sonrası'na çokça dayanır. Ama, onun ese­

rinin deyimlerinin daha aydınlıklı, amacının daha belirgin olduğu kesin­

dir. Şunu da ekleyelim ki, orada, İbn Sina, yalnız, Aristoteles'in fikirlerine

dayanmakta değildir; İbn Sina, o fikirlere, onlara baştan aşağı karşıt bulu­

nan öteki düşünürleri de ekliyor. İmam (MÜslüman cemaatte dinsel başkan) ve peygamberlik gibi İslami sorunları da serimliyor. Bütün bunlar üzerinde,

Yunan Felsefesi, elbette, hiçbir şey söylememektedir. İbn Sina, fikirlerin

ve öğretilerin tarihsel bağlantısı üzerinden, onlarla özel olarak uğraşan ve

Fizik'ten Sonrası 'nın birçok kitaplarında yeniden onlara dönen Aristote­

les' in tersine, hızla geçer.

16 Ay. yer. S. 80 (12)-80 (18). 17 al-Farabi, Fi Ağrıiz al-Hakim, S. 34'. 18 Ay. yer, S. 36-38. 19 al-Farabi, Fi Ağrıiz al-Hakim, S. 35-36; al-Farabi, İlışd 'al- 'Uliim, ed. Osman Amin, Kiibira,

1949, s. 99-101. 20 al-Kıfü, Tdrilı al-Hukamd', S. 415-416.

514 1 İbra):ıim Madkour

Page 10: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Şimdi, İbn Sma'nın İltihiyydt'ında serim.lenmiş olan başlıca fikirlere,

çabucak, bir göz atalım, bakalım.

1. Kitabın içinde Sırasıyla Yer Alanlar.

İltihiyydt, içinde, hacimleri ve önemleri biribirinden ayn olan on kitabı

(Makalat'ı) bulundurmaktadır. Onları, herbirisi, içinde beş "kitap" bulun­

duran kullanışlı iki cilt halinde yayınlamak istedik. Birinci Kitap, incelene­

cek konuyu belirleyen genel bir önsöze çok benzer, onu göstermeye yara­

yan isimleri ve fızikötesini öteki bilimlere bağlayan bağı serirnler, en sonda,

onun önemini ve yararını gösterir21• Bu kitap, her ne kadar ayrıcalıklar göze

. çarpmakta ise de, Aristoteles 'in Fizik ten Sonrası 'nın A, a ve r Kitapla­

rında, bulunabilecek şeylerin bir bölümünü içinde bulundurmaktadır.

İbn sına., ikinci Kitabı, tanımladığı ve her b~ parçanın özelliklerini ve

madde ile suretin ilişkilerini göstererek bölümlere ayırdığı töze tahsis etmek­

tedir22. Orada, bir anlamda, heme kadar, Aristoteles' in Fizik ten Sonrası 'nda

varlığı o kadar çok hissedilen tekrarlar bulunmayan daha açık bir serimi var

ise de, H ve Z Kitapları 'nda, söylenen şeyler ile karşılaşılmaktadır.

Üçüncü kitap söz kalıplan (kategorileri)nı ele alır. Biri ve çoğu, niceliği

ve niteliği açıklar; özellikle, sayının nicelik, bilimin ise bir ilinek olduğunu

serimlemeye özen gösterir. Bundan başka, r ve 1 Kitapları 'nda bulunan

ve Şifti'nın Mantık'ının Kategoriler Kitabı 'nda karşılaşmış bulunduğu-

. muz sorunlardan söz açar23• İlahiyyatın bu üçüncü kitabı, eserin Beşinci ve

Dokukuzuncu Kitaplarıyla birlikte, en uzun kitaplarından birisidir.

Dördüncü Kitap, belli bir noktaya kadar, öncekinin tamamlayıcısıdır.

Karşıtları ele alır, öncelik-sonral~, edilgi-edim, tamamlanmış-tamamlan­

mamış sorununu serirnler24• Böylece; Aristoteles'in 0 ve 1 Kitapları gibi

birçok kitaplara serpiştirmiş ·bulunduğu şeyleri, yeniden derleyip toplar.

Beşinci Kitap, tanım öğretisi üzerinde, Z Kitabı 'nda görülen biçimde,

durur; bütün ile parça, cins ile nevi, ayrım ile hassa, tam tanım ile eksik

21 İbn Sina, al-İliihiyyiit, Kiihira, 1960, c: 1, S. 3-54. 22 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c. I, S. 57-89. 23 Ay. Yer, c. I, S. 93-160. 24 İbn Sina, al-Makıiliit, Kfilıira, 1959.

Şifii'nınMetafizik (Fizik'ten Sonrası)ine Giriş 1 515

Page 11: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

tanını arasındaki ayrıcalığı ortaya kor25• Yeniden, İbn Sina'nın, önceden,

Burhan Kitabı 'nda incelemiş olduğu konulara döner26• Tümel kavramların

varlıklarının nasıl olduğunu açıklar ve İbn Sina'nın Eisegoge 'de ele almış

olduğu ve kendisinin olan tümellerin üçlü varlığı öğretisini serimler27•

İmdi, görülüyor ki, bu ciltte, fızikötesi mantıkla karışmaktadır; zira,

tözün ilkelerini incelemek, insanı, burhanın ilkelerini incelemeye götürmek­

tedir. Biz, Şifa'nın Mantık'ında, önceden incelenmiş olan mantık sorunları

üzerinde durmayacağız. Biz, yalınız, İbn Sina'nın öz, madde ve sfıret gibi

bazı fizikötesi sorulan üzerindeki görüş açısını aydınlatacağız.

Fizikötesi, aynı şekilde, Fizik'e de bağlıdır. Bu bağlılık, İlahiyyat'ın

ikinci cildinde, açık açık, görülmektedir. Altıncı Kitap, sebepler öğretisini,

ayrıntılara girerek, fil.il sebepten başlayarak ve sfıri sebeplerle gai sebepler

üzerinde uzun uzun durarak, ta temelden, ele almaktadır28 • Aristoteles, bu

öğretiyi, birçok kitaplarda, özellikle, H Kitabı 'nda, serimlemişti. Ama, İbn Sina, Öğretmen'inin girmiş olduğundan daha çok ayrıntıya girmektedir. Bu

konuda, o, kendisinden önce gelmiş olan genişleticilerin etkisinde kalmış­

tır, Öğretmen'inin fizik konusundaki eserlerine de baş vurmuştur.

Yedinci Kitap, İlahiyyat'ın en küçük kitabı kabul edilir29, ve kendisini,

Aristoteles'in, ister Plil.ton'cu isterse Pitagoras'cı olsun, eski rakiplerini

eleştirmekle sınırlar. İbn Sina, çeşitli okullara ve onların tarihsel ilişkilerine

ayırmış olduğu yeri en aza indirir3°.

Sekizinci Kitap, İlk İlke'ye ve onun sıfatlarına aynlmıştır.31 O,_Müs­

lüman filozofların Fizik'ten Sonrası 'nın temel taşı saydıkları A Kitabı'na,

çok ustalıklı biçimde, bağlanır. Bu düşünürler, aslında, Aristoteles 'in iç ter­

tip eksikliği, öteki kitaplarla kötü biçimde zincirlenme gibi yüzüne vuru­

labilecek kusurlara hiçbir önem vermezler. Onlar, işte bu kitap yüzünden,

bütün bu incelemeye "Tannbilim" (İlil.hiyyat) adını verirler.

25 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c. I, S. 163-191.

26 Ay. yer, C. I., S. 196-252. 27 İbn Sinii, al-Bıırlıiin, Kiihira, 1956, S. 261-329 28 İbn Sinii, al-Madlıal, Kiihira, 1952, S. 65-72. 2

9 Ay. yer, C. II, S. 303-324. 30 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c. II, s. 257-300. 31 Ay. yer, c. II, 327-370.

516 1 İb,rajıimMadkour

Page 12: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Dokuzuncu kitap, Tann ile dünya arasındaki ilişkileri ele alır; önceki

kitabı tamamlar, taşıpyayılma (sudfır, akı) öğretisini açıklar32• Bu, Aristote­

les'in dünya'nın başsız ve sonsuzluğu ile yaratılışın inkarı üzerindeki iyice

oturmuş fikirlerine karşıt bulunan Plotinos' çu bir öğretidir. Eğer bütün

evren, Tann' dan taşıp yayılmışsa, o zaman, bizim, kötünün, nasıl olup da

Tannsal Bilgeliğin içine girmiş bulunduğunu göstermemiz ve Tann Bilge­

liği öğretisini açıklamamız gerekir33• İbn Sina, bu kitabı ölümden sonra diri­

liş üzerine bir inceleme ile bitirmektedir34• Bunu, onun arkasından gelen

kitaba geçirmek daha çok yakışık alırdı.

Çünkü, Onuncu ve son kitap, gerçek bir dinsel kitaptır, ya da, daha kesin

söylenirse, gerçek bir İslami incelemedir. Orada, hem ibadeti tam olarak

yerine getirmek, bunun bu dünyada ve öte dünyadaki yararlan sorunlan35,

hem de vahiy ile esin sorunlan36, ermişler, peygamberler, meleklerle37 ilgili

sorunlar serimlenmiş bulunmaktadır. Ondan sonra çeşitli toplumsal ve

ahlaksal sorunlara geçilmektedir38• Bu sorunlar İslam açısından ele alınmış,

halifelerin ve imamların yerine getirmek boyunlarına borç olan şartlar öne

sürülmüş, aynı zamanda, insanın onlara borçlu bulunduğu itaatin özü üze­

rinde de durulmuştur39•

2. Tanrzbilim'in konusu.

Her bilimin kendisine özgü bir konusu vardır; "Tannbilim"in konusu da,

varlığı varlık olarak incelemekdir4°. Böyle bir inceleme, zorunlu olarak, en

uzak sebeplerin, sebeplerin sebebinin, ilkelerin ilkesinin ve maddeden sıy­

rık tözlerin41 incelenmesini gerektirdiğinden, böyle bir konunun da bütün

konular içerisinde, en soylusu olması gerekir. Bunun sonucunda, bu bilim

de, bütün bilimlerin en soylusu olacaktır; bütün bilimler ona dayanacak,

32 Ay. yer, c. II, S. 393-414. 33 Ay. yer, c. II, S. 414-423. 34 Ay. yer, c. II, S. 423-432.

35 Ay. yer, c. II, S. 443-446. 36 Ay. yer, c. II, S. 435-441. 37 Ay. yer, c. II, S. 441-443. 38 Ay. yer, c. II, S. 447-451. 39 Ay. yer, c. II, S. 451-455. 4o Ay. yer, c. I, S. 10-12. 41 Ay. yer, c. I, S. 4-6.

Şifa'nın Metafizik [Fizik'ten Sonrası)ine Giriş 1 517

Page 13: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

ondaki kesin bilgiden ve güçten kana kana alacaklardır42• Bu bilim öteki

bilimlerle insan ruhunun yetkinliğini sağlamak ve onu öteki dünya mutlulu­

ğuna hazırlamak bakımından birleşirler.

Bu bilime "İlk Felsefe" adı verilir. Çünkü, o, varlıkta ve tümellikte, ilk

olanın bilimidir. Ona "Bilgelik" denir, çünkü, o, bilginin en yetkin konu­

sunun en yetkin bilimidir. O, en yetkin bilimdir. Çünkü, o, kesin bir bilim­

dir. En yetkin bilgi konusudur; çünkü, orada, yaratıcı ve yaratıcıdan sonra

gelen sebepler söz konusu edilmektedir. Ona "Tanrısal Bilim" adı da takı­

lır. Çünkü, o, Tanrı ile maddeden hem mantık, hem de varlık açısından

sıyrık olan tözlerin bilgisidir43• En son, o, "Fizik'ten Ötede" (bu demektir

ki, o, doğanın bilimi olan Fizik'ten sonra gelendir) olarak da adlandırılır.

Burada, doğa denince, devinmenin ve varlığa gelmenin ilkesi anlaşılma­

maktadır; ama, cisimsel madde ile ,gücün birleşmesinden meydana gelen

şeylerin topu ve onlardaki ilinekler anlaşılmaktadır44. Belki de, İbn Sina,

başlığın "Fizik'ten Beride" (Ma Kabl al-Tabi'a) olarak düzeltilebi!eceği

eğilimindeydi45 •

O, bütün bunlarla, tarihsel bir sorun üzerinde tartışma açmak istemekte

ise de, o, bunun üzerinde uzun uzadıya durup yatmaz. Bugün, Fizik'ten Son­

rası veya Fizik (Bilimlerin )ten Öte başlığıyla gösterilen eserlerine, Aristote­

les 'in kendisi mi, sanki, bu adı takmış bulunmaktadır? Onun, bu eserde, ele

almış olduğu konuya, "İlk Felsefe" demiş olduğu kesindir. Meseli.i, her bir \

kitabı gösteren işaretlere bir göstergen olarak, "(Alfabe) Harfler (i) Kitabı"

deyimi gibi öteki adlandırmaların tarihi daha sonradır ve onun işi değildir.

Bu deyim, Arap aleminde ta_nınmış olan bir deyimdir. Farabi', onu, kullanıp

durmuştur. Ama, onun Arap dünyasındaki sonu, onun Latin dünyasındaki

sonundan daha iyi olmamıştır. "Fizik (Bilimlerin)ten Öte" başlığı da, aynı

şekilde kullanılmıştır. Biz, bu başlığı, ilkin, onu Andronikos'tan almış olan

Şam'lı Nikolas'ta buluyoruz. Andronikos, bu kullanımında, Simplikius'un

ileri sürmüş olduğu gibi, incelerken gözetilecek nesnel sırayı değil46, Afro-

42 Ay. yer, c. I, S. 17-18. 43 Ay. yer, c. I, S. 15. 44 Ay. yer, c. I, S. 21. 45 İbn Sina, al-İlalıiyyat, c. I, s. 22. 46 Ross, Aristotle s Metaplıysics, c. I, S. XXXII; O. Hamelin, ay. yer, S. 3.

518 1 İbrahim Madkour

Page 14: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

disyas'lı Aleksandros'un dediği gibi, Aristoteles'in kitaplarının konularının

sırasını göstermek istemiştir.

Araplar, Meta ta Füzika başlığını çevirdiklerinde, meseleyi biribirine

karıştırmışlardır. "Fizik (Bilimlerin)ten Ötede" ve "Fizik (Bilimlerinin)

Üstünde" demişlerdir47• Sonra, adı düzelterek, "Fizik'ten Öte (Fizik'ten

Sonrası)" demişlerdir. Deyim, son kullanılışıyla, onu bir parça değiştirmek

isteyen İbn sına'ya rağmen, sağlamca yerleşmiştir. İbn Rüşd'ün, uzun ve

kısa genişletmelerinde, boyuna onu kullanıp durmuş olması, onun, kesin

biçimde böyle anılmasına katgıda bulunmuştur.

Farabi, fızikötesi incelemelerinin tannbilimsel yönünü öncü yapmış

olan ilk müslüman filozof olarak alınır. Bu konuda, o, A Kitabı'na, gerçek­

ten, tam bir Tannbilim incelemesi olan Aristoteles'in ta kendisine dayanı­

yordu. İbn sına da bu düşünceye katıldı ve fızikÖtesine, bütün bütün, Tanrı Bilim (İlahiyyat) deyip çıktı.

Bu adlandırmada, İlk Felsefenin kimi önemli parçalarını bir yana bırak­

maya varan bir anlam genişletmesi bulunmaktadır. Her şey, sanki, İbn

sına ve Öğretmen'i, bu çağın mezheplerinin ve akılcılığının sımsıkı bağ­

lanmış bulundukları Keliim Bilimi 'ne karşı çıkınayı, aslında, boşu boşuna

istiyorlarmış gibi, olup bitmiştir. Daha sonraki müslüman okullar, "Dog­

malar Bilimi" ya da "Tanrısal Birlik Bilimi" (Tavhid), ya da, sırf fel-

. sefi çizgi boyunca yürüdüklerinde, "Fizik'ten Öte (Fizik'ten Sonrası)"yi

yeğlemişlerdir.

İbn Sına, İliihiyyiit'ta, FizikJen Sonrası'nın, Aristoteles'in olup olmadı­

ğını tartışan soruna yanaşmadı bile. Ondan söz açmadı, çünkü, onun derdi,

hiç de, tarihsel bir saptama değildl. As,lında da, eserin onun olduğu doğru

mudur, yoksa değil midir diye hiçbir şüphe beslemiyordu.

3. Töz.

Eğer, varlık, Fizik'ten sonra gelen bilimin konusu ise, o zaman, tözün

incelenmesi de, bu bilimin en önemli bölümleri arasında sayılacaktır. Ger­

çekten, töz, var olmuş bulunan varlıkların temelini oluşturan şeydir. O,

kendi kendine vardır; ilinekleri oluşturan odur, yoksa, o, ilineklerle oluşmuş

47 İbnAbi 'Usaibi'a, 'Uyiin al-Anbii'Fi Tabakfıt al-Atibbii, 1884, c. I, S. 402; Fu'ad al-Ahvil.ni, Kiliib al-Kindi ilii Mıı~asım billiilıft'l-Falsafa al-Ülii, S. 57-61.

Şifa'run Metafizik [Fizik'ten Soması)ine Giriş 1 519

Page 15: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

değildir; varlık sırasında, o, bütün ilineklerden önce gelir48• Tözler ya cisim.­

seldir, ya değildir. Cisimsel olanların ya değişmeyen nitelikleri vardır, ya da

belirli bir biçimleri bulunmaktadır49• Cisimsel olmayan tözler, ya, madde ve

suret gibi bir cismin parçasıdır, ya da, ruh veya akıl gibi, bedenden, tümce

sıyrıktır5°, İbn Sina, burada, cisimsel tözler ve cismin parçalan üzerine eğil­

dikçe, sıyrık tözleri, tümüyle atlamaktadır. Onların incelenmesini, bir yol,

içlerinde İlk İlkeyi, Akıllan ve Kürelerin Ruhlarını ele aldığı Sekizinci ve

Dokuzuncu Kitaba bırakmaktadır.

İbn S1na'nın, heme kadar, o, Fizik'ten ötedeki bilimlerden çokMantık'a

bağlı olduğunu gördüğü ikinci tözler sorusunu atlamış olsa bile, Aristote­

les 'in düşüncelerini tekrarladığını söylemeye gerek yoktur. Aristoteles'teki

töz fıkrinin, çelişkilerden arınmış olmadığı bir olgudur. Ona göre, gerçek

töz, bireydir. Birey, duyumlarla duyulur, görülür ve, hiçbir surette, bir konu

üzerinde bulunmaz51 • Ama, töz, aynı zamanda, var olmuş bulunan öteki var­

lıklara yüklenecek soyut bir surettir de. Bu suret; Pliitoncu "İdealar"a. daha

yakın***. Kimi kez bireysel, kimi kez de soyut bir suret olan bir tözden söz

açmak kolay değildir. İbn Sina tözü "cisimsel" ve "sıyrık" olarak bölmek

yoluyla, bir çıkmazdan kurtulmak istemiştir. Bu iki cins, tümce, özleri bakı­

mından ayrıdırlar. Biricik ortak nokta, her ikisinin de, kendi I<:endilerine var

olmalarıdır, ama, burada, fızikötelik olmaktan çok, mantıksal bir birlik söz­

konusudur. İbn S1na'nın büyük bir önem verdiği sıyrık tözler, onu, Aristote­

les 'çilikten uzaklaştırdıkça, Platon' culuğa yaklaştırmaktadır.

4. Madde ve Suret.

Her cisimsel töz, madde ve sı1retten bileşiktir. Madde ve sı1retten biri

veya öteki olmadan, bunlar gerçekleşmiş halde olamazlar52• Çünkü, var

olmuş olmak bu ikisinin birleşmesidir. Madde, bir hazır bulunuştur,. alışa

yatkın olmadır, kuvve halinde bir var olmadır; oysa, sı1ret bir gerçekleşme­

dir, fiilen bir var olmuş olmadır53 • Demek ki, cisimsel madde, sı1ret olma-

48 İbn Sinıl., al-İliihiyyiit, c. I, S. 57-58. 49 Ay. yer, c. I, S. 60-63. 50 Ay. yer, c. I, S. 60. 51 Aristote, Melaphysiqııes, Z, 3 .

... (Burada, basılı asıl metinde bir atlama bulunmaktadır.) 52 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c. I, P. 72. 53 Ay. yer, S. 74.

520 1 İbrahim Madkour

Page 16: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

dan, sfıret de madde olmadan varlığa gelemez54• Bu ikisi, zorunlu olarak,

biribirlerine dayanırlar. Zihinde, sfıretten bağımsız bir cisimsel madde can­

landırmak, bizi, gerçek varlık dünyasının dışına sürüklemiş olur55• Bununla

birlikte, biz, birçok cisimsel suretleri, onların birer maddesi bulunduğunu

söylemek güç olduğu halde, kavrayabildiğirnize göre, madde ve suret,

birisi, ancak, ötekine bağlanılarak anlaşılabilir anlamında, göreli yüklem­

lerden değildir56•

Bununla birlikte, sfıretler, hep, maddesel değildir. Madde ile hiçbir ilgisi

olmayan sıyrık sfıretler de vardır57 • Maddesel suretin kendisi, cisimsel mad-

. denin varlığından öncedir. "Suretleri Verici'', cisimsel maddeye, maddesel

sfıreti verdiğinde, ancak, cisimsel madde varlığa gelir58• İbn Sina, burada,

bu konular üzerinde uzun uzadıya durmaz; bunları başka yerde daha açık

bir biçimde söz konusu edeceğine işaret eder59• -

Ama, bu noktada, her ne olursa olsun, Aristoteles'ten ayrılır. Çünkü,

Aristoteles, madde ve sureti sonsuz olmayan bir evrendeki değişmeyi açık­

lamak için söz konusu etmiş olduğu halde, İbn Sina, aynı ögeleri, yarat­

mayı Kur'an'da verilmiş olduğu üzere açıklamak için kullanmaktadır. Var

olmuş olma, her şeyden önce, maddenin, ona karşılık olan sfuetle birleşme­

sidir, var olmamış olma ise, onların birbirlerinden ayrılmalarından ibarettir.

Sfıretler, başsız ve sonsuz olarak, Hep Etkin Akıl (al- 'Akl al-Fa'iil)' da bulu­

nurlar. Hep Etkin Akıl, suretleri verince, onlar için varlığa geliş, sfıretleri

geri çekince, onlar için, varlıktan gidiş söz konusu olur6°. Biz, böylelikle,

Aristoteles'çi maddenin karanlıklarından, bir madde ile başı ve sonu olma­

yan öğeler bulmak için çıkmış bulunuyonız. Hep Etkin Akıl, bu sfıretleri,

onlara, Tanrısal Bilgeliğin gerekti\diği üzere geçirmektedir.

Bu yaratma fıkri, amacı, imanla akli uzlaştırmak olduğu göz önüne alın­

dıkta, İbn Sina'yı Ortaçağ H~stiyan filozoflarına yaklaştırmış olan fıkirler­den birisidir. Buna rağmen, Doğu'da olduğu kadar Batı'da da, çoğu kimse,

54 Ay. yer, S. 79. 55 Ay. yer, S. 77. 56 Ay. yer, S. 80. 57 Ay. yer, S. 87-88. 58 Ay. yer, S. 89. 59 Ay. yer, c. II, s. 327-414. 60 İbn Slrıii, al-İlalıiyyat, c. II, S. 410-414.

Şifa'nın Metafizik (Fizik' ten Sonrası]ine Giriş 1 5 21

Page 17: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

bu fikri doyurucu bulmaz. Çünkü, ezelden bu yana yaratıp durma, Yaratıcı­

nın eylemine hiç yer bırakmadığı için, baştan sona, yapıntı olmak tehlike­

sini taşııriaktadır.

Bundan başka, İbn Sina'nın uğraştığı madde ve sfuetin bu incelenmesi,

insanı, ortaya, bireyselleşme sorununu koymaya görürür. Bu sorun, esasında,

baştan aşağı akılsaldır. Varlıkların bireyselleşme temeli, maddeleri midir,

yoksa, sfuetleri midir ? İbn Sina, her halde, kendisinden sonra, Duns Sco­

tus 'un yapmış olduğu gibi, sfuete daha çok eğilim gösterecektir, oysa, Saint

Thomas madde lehinde konuşacaktır. Ne olursa olsun, sorun, nasıl Batılı

filozofları durdurmamışsa, Müslüman filozofları da durdurmayacaktır.

5. Güç (kuvve) halinde olma ve Fiil.

Bir canlının, hareket etme ve ç~şitli edimler ortaya koyma sığasına

güç denir; bu açıdan, güç, etkindir. Güç diye, bir canlının bir emek sar­

fettiği ya da, etkisinde kalmadan, kötü bir şeyle karşılaştığında, göstermiş

olduğu dirence de denir; o zaman, edilgin bir güç söz konusudur61• H~r iki

halde de, gücün, bir değişmenin ilkesi ve bir halden bir hale gt:'.çmek için

bir araç olmaya tam tamına hazır olarak bir bekleme olıİıası mümkündür62•

Güçler, ya akılsaldır, zorunlu olarak, akıla ve muhayyileye bağlıdır, tıpkı,

insandaki düşünce ve muhayyile yetisi gibi, yahut, akılsal değildir, istenç

ve özgür seçim dışıdır, tıpkı, en genel anlamda alınan doğa gibi63 • İnsan,

güçleri, hemen eyleme geçen yakın güçler ile, eyleme geçmesi uzun bir

aşama sonunda görülen uzak güçler diye de ayırır64 • Güçler arasın~a, en

son, doğal güçler ile alışkanlık ya da çıraklık yoluyla kazanılmış güçler de

bulunmaktadır65 •

Kimi filozoflar, ortada, eğer, eylem var ise, ancak, o zaman, gücün oldu­

ğunu ileri sürerler. Oturmuş bir adamın tabiatında, o adam ayağa kalkma­

dıkça, ayağa kalkmak olmazdı. Odun, o odundan bir kapı yapılmadıkça, bir

kapı yapmaya elverişli olamazdı. Böyle bir iddia yanlıştır. İnsanı, var olmuş

olmanın imkansızlığına götürür. Çünkü, bütün varlığa gelenler, varlığa gel-

61 Ay. yer, c. I, S. 170. 62 Ay. yer, S. 171. 63 Ay. yer, S. 173-174 .

., İbn Sinii, al-İliihiyyiit, c. I, S. 175. 65 Ay. yer, S. 176.

5 2 2 1 İbrahim Madkour

Page 18: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

meden önce, var olma imkanına sahip olmak zorundadırlar. Aksi halde,

onların varlıkları imkansız olmuş olurdu. İşte bu imkan, kuvve halinde var

oluştur, fiil halinde var olmaya bir hazırlıktır66 • İbn Sina, bir çeşit alayla,

böyle bir iddianın, yandaşlarını, körlüğe götüreceğini fark etmektedir.

Çünkü, onlar, eğer, kuvve halindeki görüşlerini yitirirlerse, bir tek kez göre­

cekler, sonra, artık, hiçbir şey görmez olacaklardır67•

İbn Sina, bunu yaparken, istediği kadar adlarını anmamış olsun, Megara

Okulu'ndan olan düşünürleri yüz geri çevirmektedir. O, yalnız, onların

Aristoteles'in çağdaşları olduğuna ve ondan sonra da yaşadıklarına işa­

ret etmektedir68• Sonra, ghı!iriqu69 gibi tuhaf bir kelime söylemektedir. En

olası olanı, ilk çevirmelerin vermiş oldukları şekliyle, Megarikon kelimesi­

nin bir yazılış çevirimidir. Aynı kelimeyi, İbn Rüşd'ün, genişletmesini yap­

mış olduğu Fizik'ten Sonrası 'nın çevirisinin Arapça metninde buluyoruz70•

Çevirmenler, Yunanca adlan Arapçaya aktarmak zorunda kaldıklarında,

kimbilir kaç kez, dilleri sürçüp durmuş olmalıdır!

Güç ve fiil biribirini karşılıklı olarak çağırır. Birincisinde bir eksiklik

oldu mu, ikincisinde de bir eksiklik olur. Eğer, Ay-altı evreninde kötülük

varsa, bu, sadece, onun güç aleminden olmasından ileri gelir. Göksel evrene

gelince, o, hep fiil halindedir, onun için, o evrende kötülük bulunamaz71•

Fiil, mantıksal olarak, güçten önce gelir; çünkü güç, fiil olmaksızın kav­

ranamaz. Fiil, varlıkça da kuvveden önce gelir, çünkü, var olmak için, güç

fiili gerektirir, güç olmadan da değişme olmaz. Kısacası, fiil halinde bulu­

nan, hem o parte ante, hem de parte post olarak başsız ve sonsuzdur; kuvve

halinde bulunan ise yaratılmıştır, imdi, yok olacaktır.

Şurası açıktır ki, bu bilim, tam t~inına, Fizik'ten Sonrası 'nın 9 Kitabı

ile örtüşmektedir, ve böylece, görülmektedir ki, İbn Sina, burada, Aristo­

teles'çi güç ve fiil fıkrini pek iyi anlamış bulunmaktadır. Açık ki, burada,

değişmenin açıklanması, yeniden ele alınmaktadır. Bu açıklama, daha önce­

den, madde ve suret fikri dolayısıyla yapılmıştı. Yeni olan·şey, birdenbire

66 Ay. yer, S. 178-182. 67 Ay. yer, S. 177. 68 Ay. yer, S. 176 69 Ay. yer. 10 İbn Ruşd, Tafefr Mii Ba 'd al-Tabf'a, Bouyges yayını, 1952, c. II, P. 1124. 71 İbn Sina, al-İliihiyyiit, c: l, S. 184-185.

Şifa'nın Metafizik (Fizik' ten Sonrası)ine Giriş 1 5 2 3

Page 19: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

ve ansızın olan bir sıçrama ile meydana gelen değişmelerin bir yana atılmış

olmasıdır. Gerçekten, İbn Slrıa'da ve Aristoteles'te, değişme, bir uçtan öte­

kine, basit bir hazır bulunuştan gerçek bir varlığa doğru, süreklice mey­

dana gelir. Böylece, yapı ustası, çatmağa gücü yettiği için yapıyı çatar.

Var olmuş olma, kuvve evreninden güç evrenine geçmekten başka bir şey

değildir. Bununla birlikte, Aristoteles, fiil fikrinin en yüksek yanını vur­

gulamaktadır. O, fiili, -önceden de Yunan filozofunun yapmış olduğu şey

budur-, göksel evrene bağlamaktadır. O evrenin ne başı ne de sonu vardır.

Bu konuda, o, evrenin örgülü bütününe ilişkin bulunan kendi kavrayışıyla

uyum halindedir.

6. Sebepler Öğretisi.

İbn Sina, bu konuya tam bir kitap ayırmıştır. O, bu konuyu, dikkat çeken

bir açıklık ve düzen içeri~inde serimlemektedir. Her ne kadar, bu kısımda, o,

Aristoteles' e bir çok şey borçlu ise de, bu konuya eklemiş olduğu yeni şeyler

de azımsanacak gibi değildir. O, bu konuyu, İlk Öğretmen' de görühlıediği biçimde çözümlemekte ve geliştirmektedir. O, bu konuyu, kendi dizgesinin

ana ereklerine uygun biçimde ele almaktadır. Böylece, o, Aristoteles'teki

sür! ve gai sebeplerin maddi sebep üzerine olan etkinliğinden daha çok,

muharrik sebebin etkinliğinin altını çizmiş olmaktadır.

Ona göre, ortada, dört sebep bulunmaktadır: Öge ya da madde, süret, füil

ve gaye. Öge ya da madde ile, kuvve halinde olan şeylerin, o şeyleri oluştu­

rucu parçasını anlamaktadır. Gaye ile, kendisi yüzünden bu gayedeı;ı ayrık

bir varlık elde edilen amacı anlamaktadır72 • Bu nedenler, ancak, dört tane

olabilirler. Zira, ya, sebep, sebep olduğu varlığın oluşumunun içindedir, ya

da değildir. Eğer, içindeyse, o zaman, o, kuvve halindeki varlığı gerçekleş­

tiren şeydir; bu, maddedir. Ya da fiil halinde bulunanı gerçekleştirendir; bu

da, sürettir. Eğer, bunun tersine, sebep dıştan ise, ya da bunun yüzünden

değişme meydana gelmişse, bu da gai sebeptir. Veya, sebep, içten olmaksı­

zın, varlıkta bir iş yapar, işte o zaman da, bu, muharrik sebeptif. Belki de,

öge, madde gibi, her ne ise, işte 6 şekliyle, ya da, özel bir madde gibi, bir

bedene girmiş olarak, göz önüne alınırsa, o zaman, insan beş sebep sayabi­

lir. Ama, aslında, bu insanın aynı şeyi iki kez söylemesi gibi bir şey olur73•

72 İbn Sina, al-İli'ılıiyyi'ıt, c. I, S. 257. 73 İbn Sina, al-İlalıiyyal, c. I, S. 258.

524 1 İbrahim Madkour

Page 20: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Maddesel sebep, herhangibir şeyi kabule hazır oluştur, tıpkı, levhanın

yazıyı kabule hazır olınası gibi, yahut, odunun yatak olınaya hazır bulun­

ması gibi, yahut, birliklerin sayı olınaya hazır bulunmaları gibi74• Bir keli­

meyle, madde madde olarak, basit bir hazır olmadır, onun sfueti ona dışa­

rıdan gelir75• Madde kuvve halindedir, fiil haline geçmek için yalın olabilir.

O zaman, ona, kendisine ait sfuete nisbetle, konu adı verilir. Madde karma­

şık olabilir, o zaman, ona, "öge" (stoikeion) denir; o, bir cismin bölünemez

parçasıdır76 •

Devinmeye gücü olan her şeye sfuet denir. Bu anlamda suret kelimesi

sıyrık tözlere verilir. Maddeyi belirleyen ve tamamlayan her şeye de, yine,

sfuet denir. Suret, devinmenin ve çeşitli ilineklerin kaynağıdır. Yine, en son,

sfuet diye, cinse, ayrıma ve nev'e de denir77• İbn Sma, böylece, Aristote­

les'in süret kelimesine vermiş olduğu çeşitli anlamlan tüketmekte ve bu

hal ile hem değişme öğretisini, hem de bilgi teorisini kullanmakta, hem

de, hatta, değişmeyen evrene ulaşmaktadır. Fali, bir başka varlığa, o başka

varlığın kendi kendisine kazanamadığı bir varlığı sağlayan şeydir. Failin,

hep fiil halinde olarak fiil yapması zorunlu değildir; tam tersine, mümkün­

dür ki etkisi daha var olmasın, kendisiyle fiil haline geçeceği şey ona sonra

sunulmuş olsun78• Düşünülebilir ki, şeyler, var olmak için, yalnız muharrik

sebebe muhtaçtır, onlar bir kez de var oldular mı, o muharrik sebepten vaz

geçerler. Demek ki, muharrik sebebin koymuş olduğu bir tek ağırlık bulun­

maktadır, o da, varlığı meydana getirmektir. Onun, sebep olınuş bulunduğıi

o şeyden önce olınası gerekir. Hiçbir şey, o ikisinin, eş zamanda var olına­

lannı gerektiremez.

Böyle bir görüş tutunamaz. Çünkü, varlık, ya kendindendir, o takdirde, \

onun, dışarıdan bir sebebe ihtiyacı olınaz. Yahut, varlık özden aynktır, o

zaman, gerçekleşmez ve ancak kendisini meydana getiren sebep yüzünden

varlıkta kalır79 •

74 Ay. yer, S. 278-279. 75 Ay. yer, S. 281. 76 Ay. yer, S. 280. 77 Ay. yer, S. 282. 78 Ay. yer, S. 259. 79 İbn Sina, al-İlcilıiyycit, c. I, S. 261-262.

Şifa'nın Metafizik (Fizik' ten Sonrası)ine Giriş 1 5 2 5

Page 21: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Bu yukarıdaki şeylerden dolayı, İbn Sina, hiç olmazsa, fizik evrende,

nedenselliğe bağlı kalmaktadır. Ama, onu, daha sonra, sürekli bir giii­

yete çevirinekten de geri durmamaktadır. Gaye, bir şeyin, kendisi için var

olduğu şeydir. Gaye, zafer sevinci gibi, failin kendi kendisinde bulunabi­

leceği gibi, birisinin hoşuna gidecek bir şey yapmak için, harekete geçil­

diğinde olduğu gibi, failin dışında da bulunur. Bilinen gayelerden birisi,

ötekilerin yaptığı gibi yapmaktır. Bu anlamda, bir arzu konusu olmak

bakımından, örnek alınacak şey, bir gayedir; örnek almanın kendisi de bir

gayedir8°. Gaye sebep öteki sebepleri belirler. Hem mantık, hem de var­

lık bakımından onlardan önce gelir. O, sebepler sebebidir81• Bu hükmü

yerine oturtmak için, İbn Sina, öteki sebepleri, onları gaye sebebe götürüp

ulaştırmayı deneyerek, birer birer gözden geçirmektedir82• Bu tutum, onu,

sebepleri, şeyleri bileşmekle oluşturan ve kendileriyle eşyanın bilgisi edi­

nilen madde ve surete götürüp ulaştıran Aristoteleles'ten uzaklaştırmakta­

dır. Aristoteles' e göre, Tail, yalınız, bir sı1rete göre hareket eder. Harekete ' getiren, ancak, gözönünde bulundurduğu bir sfuete göre, hareket yapmaya

koyulur83• İbn Sina'nın Yunan filozoflarından da daha çok giiiyete dayan- ·

ması tabiidir. Zira, onun evreni, ilk Yaratan'a, gayelerin gayesine dayan­

maktadır. Bu evren, eğe:ı-, burada, Kant'ın şu sözünü kullanmaya izin veri­

lirse, "Gayelerin hükümranlığı"na benzemektedir. Gayenin sözünü etmek,

gelişigüzel veya tesadüf eseri olan halleri inkar etmek değildir. Çünkü, tesa­

düf, gizli olan, belirlenmemiş bir gayedir84• Evrende hiçbir şey boşu boşuna

var olmaz, tam tersine, orada her şey iyice oturmuş bir düzene göre yürür ve

Ezeli Bilgelik uyarınca oluşur85 • Gerçek sebepler neticeleriyle birlikte bulu­

nurlar, oysa, neticelerden önce gelen sebepler ilineksel sebeplerdir. Her­

hangi bir başka sebebin sebep olmadığı, ama, kendi kendine sebep olan

sebepler sebebine varıp dayanacak sfuette zincirlenişleri ne olursa olsan,

sebepler, sonlu sayıda olurlar. Mükemmel olan sebep, varlık veren ve o

varlığı koruyan sebeptir. Yaratma (İbda') denen şey, işte budur. Çünkü, o,

80 Ay. yer, S. 283. 81 Ay. yer, 292-293. 82 Ay. yer, S. 294-298. 83 Aristote, Metaphysiqııe s. 30; Physiqııe; II, 8, 199a .

.., İbn Sinii, al-İlfihiyyfit, c. II, S. 284. 85 Ay. yer, S. 289-290.

526 1 İbrahim Madkour

Page 22: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

bir varlık ('ays) tır. Mutlak bir var-değil (Lays) den sonra gelir86• Yaratma

(ibda'), başka anlamlarda da kullanılabilir. En açık anlam, ex nihilo (yok

iken) yaratma, önceden bir madde olmadan yaratmadır. Yaratmanın en yük­

sek sfueti dolaysız yapılan ve ilk Sebepten doğrudan doğruya taşıpyayılanı

yaratmadır87• Burada, İbn Sllıa'nın ana niteliğinin belirtgen bir yüzü ortaya

çıkmaktadır: O da, felsefe kelime dağarcığında, kesinlik bulunmasıdır. İşte,

bu yüzden, İbda' kelimesinin anlamını, belleğinde saklamış olduğu bu iki

yeni kelimeye baş vurarak belirlemekte, onları, varlığı ve var-değilliği gös­

termek için kullanmaktadır. Bu kelimeleri al-Ays ve al-Laystir. Bunlar, daha

. eski bir yazardan, Halil b. Ahrrıed'ten, felsefe eğilimi olduğu çok iyi bilinen

o ünlü gramerciden, ödünçlemelerdir88•

Dört sebep, her zaman, aynı biçimde gitmeseler·bile, yine de, genel bir

biçimde, bilimlerin ilkeleri olarak, gözönünde bulundurulmaktadırlar. Bu

dördü fiziğin temelidir; madde ve sfuet sebebi Matematik Bilimlerin teme­

lidir, oysa, "Tanrı Bilim", fil.il sebeple gaye sebebe dayanmaktadır89•

7. İlk ilke.

Biz, daha önce, sebeplerin sonlu dizisine, her şeyin ilkesi olan, başka bir

şeyin sebep olmadığı İlk Sebepte sona eren diziye işaret etmiştik. İlk Sebebe

mükemmel sebep denir. Çünkü, her var olmuş olan şey, onun yüzünden var

olmuştur. Oysa, O, varlığını, herhangibir şeye borçlu bulunmamaktadır90 •

·Bu İlk İlke kendiliğinden zorunlu olan varlıktır. O'nun dışında bulunan her

şey mümkündür ve varlığını ondan dolayı kazanır. O, ilkedir, çünkü, her şey

O'ndan taşıpyayılır. O, ilktir, çünkü, O, ta ezelden beri her varlıktan önce

gelmiştir91 • Varlığı mükemmeldir, çünkü, O, kendiliğinden ve kendisi için

zorunlu olan varlıktır, ve her varlık 0,'nun kendi varlığından taşıpyayılır92 •

İlk İlke, her açıdan, tektir: Özünde tektir, sıfatlarında tektir. Ortağı, eşi,

karşıtı yoktur. Maddeden ve madde bağıntılarından, mutlak olarak, uzakta­

dır. Kendisinde, ne nitelik, ne nicelik, ne zaman ne de mekan vardır. O'nun

86 İbn sına, al-İlahiyyat, c. II, s. 265-266. 87 Ay. yer, S. 267. 88 al-Fiıı1zabadi, al-Kamıis al-Mııhft, Kalıira, 1344 H, C. Il, S. 150. 89 İbn Sina. al-İlalıiyyat, c. II, S. 298-300. 90 Ay. yer, S. 327-341. 91 Ay. yer, S. 342-343. 92 Ay. yer, S. 355.

Şifa'nın Metafizik [Fizik'ten Sonrası)ine Giriş 1 52 7

Page 23: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

için, O 'nun cinsi, nevi, ayrımı, tanımı nelik ( quiddite)i yoktur. Delil konusu

değildir; çünkü, O, kendi kendisinin konusudur; ve, kendi dışında bulunan

her şeyin' konusu O' dur. Denilebilir ki, O, bir tözdür. Dahası var: Madem

ki O, bir konu üzerinde varlığa gelmemektedir, o halde, aslında, O, gerçek

tözdür. Ama, bu töz kelimesini, O'nun hakkında kullanmamaya bakmak iyi

olur93•

O, sırf iyidir. Çünkü, O, hep varlıktır. Varlıkta olmak, hep, iyi bir şey­

dir. O, her tür iyiliğin, her tür yetkinliğin kaynağıdır94• Eksik olan her türlü

şeyden uzaktadır. O, güzellik, yetkinlik, ululuktur. Dahası var: O, bütün bu

şeylerde, ta tepededir ve her şeyde, yetkinlik ve ululuk kaynağıdır95 • Mut­

lak doğruluktur. Hiçbir şüphe O'na varamaz, O'nun varlığına inanç, mutlak

olarak, tamdır, upuygunlukta bulunmaktadır96 • O, her düzenin ilkesi olan

kendi özünü sever. O, hem seven, hem de sevilendir. Ama, O'nun sevgisinin

içinde, ne etki ne de edilgi bulunur97•

En sonda, O, sırf akıldır, kendi kendisini düşünür; O, hem düşünen~hem

de düşünülendir, ama, O' bu konuda hiçbir çokluk gerekmeksizin, böyledir.··

Çünkü, bu şeyler, bir tek ve aynı şeye uygulanmaktadır98 • O akıl, kendi ken­

disini düşünerek, kendisinin her şeyin ilkesi olduğunu anlamaktadır. Her

varlığı, içinde ne bir değişme ne de zaman bulunmayan genel bir biçimde

düşünmektedir99• Böyle kavranmış konuların çokluğu, O'nun özünde, hiç­

bir şekilde, bir çokluk yaratmaz. Çünkü, onların çokluğu, ancak, onların

O'ndan ayrılmasından sonra hasıl olur100• O, sebepleri düşünür. Kendisi­

nin sebep olmuş olduğu şeyi de düşünür. Böylece, her şeyi, bilgisi içinde

kucaklar: ''Ne gökte, ne yerde, O'ndan gizli kalan hiçbir şey yoktur"101 •

İşte İbn S!na'daki Tanrı anlayışı budur. Bu anlayış, şu iki açık temele

dayanmaktadır: Tektanrıcılık ve Tanrının aşkınlığı. O, bu konuda, İslamın

93 İbn Sina, al-İliilıiyyiit, c. II, S. 344-354.

°'Ay. yer, S. 356. 95 Ay. yer, S. 358, 368-369. 96 Ay. yer, S. 356. 97 Ay. yer, S. 363. 98 Ay. yer, S. 357. 99 Ay. yer, S. 359. 100 Ay. yer, S. 359, 360-362.

ıoı Ay. yer, S. 359.

528 1 İbrahim.Madkour

Page 24: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

temel görüşüyle uyum içinde bulunmaktadır. Orada Aristoteles' çi öğeler de

görülmektedir. İbn Slna'daki İlk İlke, gerçekten, Aristoteles'teki İlk Muhar­

rik (İttirici) gibidir. Madde, yalınız bir kuvve olduğu halde, O, sırf, bir fiil

olduğu için, O, hiçbir sfırette, cisimsel değildir. O, kendi kendisini düşü­

nen düşüncedir de. Burada, biz, iki filozofta, karşılaştırıldığında, hemen

hemen metin denkliği görülecek yineleme kelimeler ve deyimler bulmak­

tayız. Ama, İslamın filozofu, gerek filozof, gerek tanrıbilimci olan kendi

çağdaşlarının veya kendisinden önce gelenlerin anlamış oldukları şekildeki

kendi dinsel inancına yaklaşmak için, Yunan filozofundan uzaklaşmakta da

. gecikmiyor. Onun düşüncesine göre, İlk İlke kendi kendine zorunlu olan

varlıktır. Onun için, O'nun varlığını isbat etmeye ihtiyaç yoktur. O, böylece,

Aristoteles 'in İlk Muharrik'ininin varlığını is bat etmek için, Fizik' inin VIII.

Kitabında dayanmış olduğu ve Fizik~en Sonras(ında ise yeniden üzerine

eğildiği harekete ilişkin o çok gayretli delili bir yana bırakmaktadır.

İbn Sina, A Kitabı genişletmesinde Themistius 'un yapmış olduğu gibi,

Tanrının bilgi alanını açmak, O'nu bir sırf kendi kendini bilirlik kalıbın­

dan çıkartmak istemektedir. Çünkü, Tanrı, kendi kendini bilir. Her şeyi

de kendi kendisini bilerek, bilir102• Orada, Tanrısını, hemen hemen baştan

başa, değişme ve madde dünyasından soyutlamaya çalışan Aristoteles'in

düşüncesi yoktur103• Bununla birlikte, bu yorum, Kelamcıları, özellikle,

filozoflara saldıran Gazfü'yi memnun etmedi. Filozoflar, diyordu o, Tanrı,

· herşeyi, bilgisiyle kavrayıp sarmaktayken, Tanrının bilgisini tümellerle

kısıtlayıkalmışlardır. İbn Sina, bu saldırıyı önceden sezmişçesine, tümel­

lerin bilgisinden yola çıkıp, teklerin bilgisini çıkarmak istemiştir. Çünkü,

İlk İlke, sebepleri bilmektedir, böylece de, teklere, o tekler tümel olmakla,

ulaşmaktadır104 • Ama, bu bilgiye tekl~rin gerçek bir bilgisi denebilir mi?

8. Taşıpyayılma (Akı). .

İbn Sina, itilmeyen ittirici sorusu üzerinde durmaz. Tanrının, yalınızca,

son ya da gaye sebep olmayıp, :fail sebep olduğunu ortaya koymaya bakar.

İşte bu yüzden, Tarin ile evren arasındaki ilişkiyi açıkça göstermek, tek

kelime ile, yaratmayı açıklamak için, taşıpyayılmadan söz açar. Zorunlu

ıoı 'Abd al-Rahman Badavi, Aristıi 'İnd al- 'Arab. I, Min Şarlı Tamistiyıis li Haıf al-Lıim. S. 20. 103 Ross, Aristotle, London, 1930, S. 183-184.

ıo.ı İbn Sina, al-İlıihiyyıit, c. II, S. 360.

Şifa'nın Metafizik [Fizik' ten Sonrası)ine Giriş 1 5 2 9

Page 25: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

varlık, sırf akıl olduğuna göre, kendi kendisini bilir, ve kendisinden taşıp

yayılan her şeyi de, zorunlu olarak, bilir. Bu bilgi, var olınanın sebebidir.

Tanrıdan 'ilk taşıpyayılan varlık, İlk Akıl' dır. Bu akıl, kendi kendisi bakı­

mından mümkün, başkası bakımından zorunlu bulunmaktadır. Ortada,

ancak, taşıpyayılacak bir, ama, bir tek sıyrık töz bulunur. Çünkü, Tanrının

kendisi, her yönden bir tektir. İlk Akıl ile çokluk başlar. Bu İlk Akıl, İlk

İlke'yi bilir. İşte, bu bilgiden, ikinci bir Akıl taşıyıpyayılır. O Akıl da, ken­

disinin, başkasıyla zorunlu olduğunu bilir. İşte bu bilgiden, bir ruh, göksel

kürelerin ruhu, taşıpyayılır. O da, en son, kendi kendisinin mümkün oldu­

ğunu bilir, ve bu bilgiden, İlk Küre taşıpyayılır. Aynı süreç, herbir akıl için,

yeni baştan, meydana gelir. Öyleki, OnuncuAkıl'a, veya, Ay-altı Evreni'ni

yöneten Hep Etkin Akıl 'a ulaşırız. Bu sonuncu Akıldan, İlk Madde ve İlk

Madde'nin çeşitli sfuetleri, bu arada, insan ruhları taşıp yayılır. İşte, O'na,

bu yüzden, "Sfuetleri Verici" (Vdhib ~/-Suvar) adı takılmaktadır105 •

Sıyrık akılların sayısı, Ptolemaios'un Megale Süntaksis (El-Mecisti)inde

saptadığı kürelerin sayısına uygun olarak, ondur; oysa, Aristoteles, yakla­

şık ellibeşedek çıkar. Ama, ondan sonra, ileri sürülen gökbilimsel öğreti

daha belirgin ve kesindirler106• Demek ki, ortada, dokuzu gök biri de yer

evreninden olan on akıl bulunmaktadır. Onların yanında, ~elerin dokuz

ruhu vardır. Bu akıllar devinmeyi ve gecikıneyi açıklar. Nasıl ki, var olınayı

ve Tanrı ile evren arasındaki ilişkiyi de açıklar ise, işte öyle. Bu. akıllar,

kürelerin hareketlerinin kaynağıdır. Çünkü, onlar sonsuz bir kuvvet oluş­

turmaktadırlar. Herbir kürenin, eğer, kendisine özgü bir ruhu varsa, bµ ruh,

gücünü, bu kürenin o akılından almaktadır107 • İlk Öğretmen'in, söz gelişi,

"Küre, kendi özünden dolaydtilir'', veya "Küre, ruh ile itilir" veya "Küre,

sonsuz bir güç eliyle itilir"108 gibi, çelişik gibi görünenlerle birlikte kullan­

dığı sözleri işte böylece açıklayabiliriz. Herbir akıl, herbir küre ruhunda

olduğu gibi, en yetkine duyulan sevgi ve özlemin etkisiyle, itilir. Madem ki,

onların hepsi, Zorunlu Varlık'ı sevmektedirler, hareket ve değişme, önüİıde sonunda, O'na dönecek demektir109•

'°'İbn Sina, al-İliilıiyytit, C. II, S. 402-403. 106 Ay. yer, S. 400.

'°7 Ay. yer, S. 386-384. 108 Ay. yer, S. 392. 109 Ay. yer, S. 303.

530 1 İbrahimMadkour

Page 26: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Bu evren, yok iken varlığa gelmiştir. Bununla birlikte, başsız ve son­

suzdur. "Tanrı vardır ve yaratır" denecektir; yoksa, "Tanrı vardı ve yarattı"

denmeyecektir. Çünkü, "Müslüman felsefesiyle uğraşan toy gençler" gibi,

zaman içerisindeki bir yaratmadan söz etmek, sanki, bir değişmenin Tan­

rı' dan önce olduğunu söylüyormuş gibi bir anlam taşır; oysa, bu, irnkansız­

dırıı0. Öyle görünüyor ki, İbn sına, burada, Abii'l-Kasım al-Kirman! gibi

çağdaşlarından birilerini hedeflemekte ve onları "Tanrı'nın sıfatlarını inkar

edenler" olarak betimlemektedir. Çünkü, evrenin, böylece, zaman içerisinde

yaratılmış olduğundan söz etmek, evren var olmadıkça, Zorunlu Varlık'ın

yetkinliğini ortadan kaldırmaya varırm. Oysa, Tanrı füil sebeptir, yaratı­

cıdır. Evreni, zamandan önce varlığa getirmiştir. Evren, hep, O'na asıntı

olarak kalıp duracaktır112 • Evrenin yaratılışından söz ederken, bu, Aristo­

teles'çilikten uzaklaşıldığı ölçüde ve, özellikle,Jaratmadan, kökü açıkça

Plotinosçu olan taşıpyayılma çerçevesi içinde söz edilirse, İslami görüşe

uygun düşer. Bununla birlikte, bu yaratma, içinde, sırf yapıntı olmak gibi

bir tehlike taşır. Çünkü, o, ne özgürlüğe, ne de elindeliğe yer bırakır. Yara­

tan 'ı zorunluluğa bağlar ve O'nu, evrenin genel düzenine tutsak eder. Aynı

zamanda, bu, Tanrı 'yı, istencine göre yaratmak ya da yaratmamakta özgür

sayan Mu'tezile ve Eş'anler için doyurucu olmaz: "Herhangi bir şeyin var

olmasını istedi mi, Tanrı 'nın ona, yalnızca, "Varlığa gel! diye buyurması

yeter. Bunun üzerine o varlık da varlığa geliverir".

Dahası var: Tanrı'nın varlığına kıskanç bir şekilde bağlı bulunan İbn

sına, sıyrık akıllara öyle yüklemler uygun görmektedir ki, bu yüklemlerle

onlar, neredeyse, Zorunlu Varlık ile biribirlerine karışacaklardır. Bu yüz­

den, İbn sına, istemediği bir çokluğa ulaşmaktadır. Olgu şudur : On Akıl

Öğretisi tutarsızdır. Başlangıçta, o, b4" Fizik ve Gökbilim öğretisidir. Tanrı­

bilimde kullanıldığı zaman, !Utarsızlığı; daha da çok ortaya çıktı. Bu öğreti, bugün için, gözden düşmüştür. Newton'un, Genel Çekim'i keşfetmesinden

sonra, yıldızların hareketi, artık, böyle gizlerle ve masallarla açıklanamaz.

9. Tanrısal Bilgelik.

110 İbn Sina, al-İlalıiyyat, e. II, s. 378-380. 111 Mohaınmed Thabit al-Fandi, Dieıı et le Monde (Arapça), Actes dıı Congres de Bagdad

içinde, Kahire, 1952, S. 204. 112 İbn Sina, al-İlalıiyyaı, c. II, S. 380.

Şifa'nın Metafizik (Fizik' ten Soması]ine Giriş 1 5 31

Page 27: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Evrende, öyle olağanüstü ve görkemli ve göz kamaştıran işler vardır

ki, bunlar, tesadüften ileri gelmezler. Tam tersine, bunlar, bilgece bir belir­

lemenin, ·belirgin bir düzenin meyvesidir. İşte Tanrısal Bilgelik dediğimiz

şey budur. Bununla, evrenin, Tanrının iyiye ve yetkine ilişkin uçsuz bucak­

sız olan, başlangıcı ve sonu bulunmayan bilgisinden, mümkün olan en

yetkin biçimle meydana geldiği taşıpyayılması anlaşılır113 • Ama, şu sorun

var: Acaba; Tanrısal Bilgelik, evrende, kötüye yer olmadığını mı gösterir?

Kimisi ayak direyerek bunu savunur, kimisi de bunu geri çevirir.

İbn Sina, insanın kötünün varlığını görmesi gerektiği yargısına varıyor,

insan, kendi gözleriyle kötüyü görsün, kendi kulaklarıyla kötüyü işitsin de,

nasıl olur da, başka türlüsünü beklesin? Ortada, başka türlü kötüler oldu­

ğunu da düşünmektedir: Hastalıklar ve acı, günahlar ve baş kaldırmalar,

kuraklık ve kıtlık gibi114• Bu üçlü bölme, hemen hemen yedi yüz yıl sonra,

Leibniz'in de, kötüleri doğal, ahlaksal ve fızikötelik olarak üç neve böldü­

ğünde, o üçlü bölmeyi düşündürmektedir115 •

Eğer, kötü, bir olgu ise, bu olguyu Tanrı Bilgeliği ve evrenin iyiliğiyle

nasıl bağdaştırmalıdır? İşte, İbn Sina 'nın, bu kötülerin hiçbir· bakımdan

Tanrısal Bilgelik ile çelişmediğini, zira, onların, büyük bir anlam taşıma­

dığını, parça parça şeyler olduğunu gözlemleyerek, açıklamaya çabaladığı

şey budur. Bu kötülerle, insan, yalnız, Ay-altı Evreni 'nde karşılaşır. Oysa,

göksel evren iyilikten başka bir şey değildir. Hiç şüp~e yoktur ki, Ay-altı

Evreni Gök Evreninden çok daha küçüktür. Aslında, yeryüzü kötülerinin

kendileri de sınırlıdır. Onlar, ancak, bireylerin, o da belirli zamanlar·içeri­

sinde, başına gelir. Oysa, neviler, bunlardan sakınılmıştır. Dahası var. Neve

bakaraktan, bireyin hiçbir önemi yoktıır116 • Ortada, görünen, daha doğrusu,

göreli kötüler vardır. Bunlar, kendi özleri bakımından, kötü değildir: Felsefe

ya da Geometri bilmemek gibi. Bunlar, kimileri için kötülüktür, ama, kimi­

leri için ise, hiç de öyle değildirm. Ya da, eğer, bir yoksul zahidi yakarsa

kötü olan, eğer, yemekleri pişirirse iyi olan ateş gibi118, gerçek iyiye varan

113 İbn Sina, al-İliihiyyiit, C. II, S. 414-415. 114 Ay. yer, S. 415. 115 Leibniz, Theodicee, I' Partie, 21. 116 İbn sına, al-İliilıiyyiit, c. II, S. 417. 117 Ay. yer. 118 Ay. yer, S. 420.

5 3 2 1 İbrahim Mad.kour

Page 28: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

ve daha büyük kötülerden koruyan küçük kurnazlık kötülükleri vardır.

İnsan kaç kez, en minik yaramaz şeyden ya da en küçük kötüden bahsetsin

de, bunlar, evrenin yetkinliğinden ve iyiliğinden hiç eksiltmesin! Hiç böyle

şey olur mu? 119• Bu kötülerin varlığı, Tanrının onları istememiş olduğunu

göstermez; tam tersine, bu kötüler, o iyilerin yararınadır, onların sebeb-i

hikmetidir. Tanrı'nın emrine kötüyü sokmak, hiçbir şekilde, içinde bir hoş­

nutsuzluk ince aynını bulundurmaz120• Bu sokuş, evrenin iyi olduğundan

söz etmeye engel olmaz. Çünkü, Evren' deki iyi, daha çok sıklıktadır, ve,

Evren mümkün evrenlerin en iyisidir121 •

Demek ki, biz, İbn Sllıa'yı, Eskiler'den, Sokrates, Platon ve Stoalılar

gibi, Yeniler' den ise, Leibniz ve Voltaire gibi iyimserler arasına yerleştire­

biliriz. İbn Sina, öyle bir havada yaşamıştır ki, orada iyi ve en iyi sorunu­

nun yankıları işitilip durmaktaydı; bu, Mu'tezile'fıin, ondan yaklaşık olarak

bir yüz yıl önce, dirayet ve heyecan ile ele almış olduğu brr sorun idi. İyiyi

ve kötüyü iki ana temel sayan Manici ve Mazdekçi "Işıtılmışlar"ın öğretisi

de, İbn Sllıa'nın kulağındaydı. Buna rağmen, o, Tanrısal Bilgelik Öğreti­

sini Aristoteles 'e ve Aristotelesçilere bağlamaktadır. Bu konuda, o, bu öğre­

tide, yalınız, Stoalılar'ın elini görmeye muhalefet eden Afrodisyas'lı Alek­

sandros'un yakınından gidiyora benzemektedir. Gerçekte, İlk Öğretmen,

evreni, bir çeşit düzenin ve bir çeşit tanrısal bilgeliğin yönetimine vermekle

uğraşmaktadır. O, Tanrının ve doğanın boşuboşuna hiçbir şey yapmadığını

tekrarlar, ama, ondaki bu Tanrı anlayışı, varıp, tanrısal bilgelik anlayışını

kavrıyordu.

Hal, ne olursa olsun, İbn Sina, tıpkı Leibniz'de olduğu gibi, iyiyi de

kötüyü de Tanrıya bağlamaktadır. Kötünün Tanndan taşıpyayıldığı olgu­

sunda, o, bir sakınca görmemektedir. Çünkü, kendi kendisiyle karşılaştınl­

dıkta, kötülük olan şey, evreriin bütününe bakaraktan bir iyiliktir. Bununla

birlikte, bu, tanrısal güce karşı, zorla konulmuş bir sınır olmayacak mıdır?

Öyle görünüyor ki, taşıpyayılma öğretisinin yandaşları, tanrısal gücü,

bulunmaya layık olduğu yere yerleştirmeyi bilemediler. Aslında, evrenin,

içinde, kötü bulundurmadan yaratılmış olması münıkün değil miydi? İbn

119 Ay. yer, S. 418. 120 İbn sına, al-İlalıiyyiit, C, II, S. 42 ı. 121 Ay. yer, S. 420; Jamil Saliha, La Doctrine de Bien Clıez Avicenne (Arapça), Actes dıı Cong­

res de Bagdad içinde, Kahire, 1952, S. 190-199

Şifii'nın Metafizik [Fizik' ten Sonrası)ine Giriş 1 5 3 3

Page 29: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Sina, bu soruyu ortaya koymaktadır. Onun verdiği biricik cevap, evrenin en

yetkin düzeninin bu kötülerin varlığını gerektirmesi olmuştur122 •

D. Arap Dünyasında al-İlahiyyat.

Biz, daha önceden, Şif'a'nın Arap dünyasındaki etkisini ele almıştık.

Göstermiştik ki, bu kitap, beşinci Göç Yüzyılından Ondördüncü Göç Yüz­

yılınadek bilimde ve felsefede, İslam düşüncesinin dayanmış olduğu ana

parçalardan biri olmuştur123 • Eğer, onun içinde, biz, özellikle, Tanrı Bilim 'i

alırsak, görürüz ki, eserin bu parçası, en güçlü etkiyi yapmış olan parçadır.

Bu parça, gerçekten, üzerinde, insanın zihin yorduğu ve Akılsal Bilimler

denen bilimlerin konusunu oluşturan sorunların mihveridir.

İbn sına, daha sağken, öğrencileri, Tanrı Bilim'i incelemişlerdi. İlkin,

Cuzcani ve Behmenyar, ondan soı;ıra, Beşinci Göç Yüzyılında, onların

öğrencileri olan Lfıkerl ve Geyliini, Altıncı Göç Yüzyılında da, Sarahsi

ve Nişaburl124 • Böylece Nasır Tfisi'ye gelinir. O, aradan geçen iki~uçuk

yüz yıla rağmen, bu zincirde, İbn Sfna'nın sadık bir öğrencisi olarak, göz

önünde bulundurulur. Tfıs1, kendisini, Tanrı Bilim 'in, hem g\:!nİŞleticisi,

hem de ateşli bir savunucusu olarak göstermiştir.

Bu öğrencilerden başka, Beşinci Göç Yüzyılının iki ünlü.düşünürünü de

gösterelim. Çağdaş olan bu düşünürler, birçok eğilimlerinde, birlik gösterir­

ler: Gazan ve Şehristani demek istiyoruz. Onların her ikisi de, Tanrı Bilim'i 1

okumuşlar, bu eseri derin derin incelemişler, ondaki zayıf yerleri görmüş-

lerdir. Gazali, saldırılarının hemen hemen hepsini, Yaratan, Yaratanın sıfat­

ları, Yaratanın yaratıklarıyl~ ilişkileri gibi meselelerde, İbn sına aracılı­

ğıyle ve onun kişiliğinde, Felsefeciler 'e karşı düzenlemiştir. İbn Sina'nın

temsilcisi olduğu biçimde tanrısallık fikri, onu, hiç mi hiç doyurmadı. O,

taşıpyayılma ve evrenin başsız ve sonsuzluğu öğretisini yüz geri çev1rdi125•

Şehristani, evrenin zaman içerisinde yaratılması ve başsız ve sonsuz bulun­

masından aynca söz açtığında, ağzından, İbn sına'nın, başlıca, .Tanrı Bili­

mi 'nden çıkarmış olduğu düşünceleri dökülmektedir126• İbn Rüşd, Altıncı

122 İbn Sina, al-İltilıiyytit, c. II, S. 422. 123 İbrahim Madkour, al-Madlıal, Kahira, 1953, Introductioıı, S. 28. 124 Mahrnoud al-Khodeiri, Une Suite Continzıe de Disciples d'Avicenne (Arapça), Actes dıı

Coııgres de Bagdad içinde, Kahire, 1952, S. 53-59. 125 al-Gaziili, Talıtifııt al-Faltisifa, Beyrut, 1927, S. 23, 78, 79-132. 126 al-Şehristiiııi, Nihayet al-İkdtim, Londra, 1934, S. 23-29, 33-35, 224-225.

534 ! İbrahim Madkour

Page 30: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Göç Yüzyılında geldi ve büyük müslüman filozoftan dizisini sona erdirdi.

Fizik'ten Sonrası genişletmesinde, o, İbn Sina'ya, son Aristoteles'çilerden

biri olarak başvurur ve onun çeşitli fikirlerini serimler127•

Son yüzyıllar için, eserleri kuramsal düşüncenin klasiklerini oluşturmuş

olan Nasafi'yi, İci'yi ve Taftazani'yi gösterebiliriz. Sırası geldiğinde, bun­

lar, Tanrı Bilim 'den parçalar almışlar, ve onun çok derin etkisinde kalmış­

lardır. Onlann ortak amaçlan Kelam 'ı incelemek olduğu için Tanrı Bilim'in

ta ortasında bulunan İbn Sina'nın eserlerine baş vurmuş olmaları yadırgana­

maz. İster, İbn Sina'ya dayanmış olsunlar, isterlerse ona' karşı çıkmış olsun-

. lar, din felsefelerinde, onlann, İbn Sina'nın eserini dikkatle okumuş olduk­

ları apaçıktır.

E. Latin Dünyasında Tanrı Bilim128•

Bu eserin etkisi Doğu'ya sıkışıp kalmamış, Batı'ya da yayılmıştır. O,

Batılıların çevirmeye özen gösterdikleri Şifa 'nın bölümlerinin başında gel­

mektedir. Biz, bu çeviri hareketinden, başka yerde bahsetmiş bile bulun­

maktayız. Biz göstermiştik ki, Toledo bu hareketin ilk merkezi olmuştur.

Bu hareket, çok eski bir tarihte, XII. Yüzyılın son dörtte birinden bu yana,

başladı. İspanyol dilinin bir lehçesi olan Katalanca kullanıldı. Önce, Arap­

çadan bu dile çeviri yapıldı, sonra, ondan Latinceye, Gundissalinus'un dik­

katli koruması altında, çeviri yapıldı129 •

Tanrı Bilim, ya da Fizikötesi, denildiği gibi, Latinceye çevirilir çeviril­

mez, baka baka yazılıp çoğaltılmaya başlandı. Çoğaltılan bu sayılan, anlan

almakta acele edenlerle karşılaştı. Metin, Avrupa'nın çeşitli kültür çevre­

lerinde yayıldı; söz gelimi, Montpellier'ye, Paris'e, Oxford'a, Kolonya'ya

yayıldı. Batılı düşünürler, onu anlamaya ve incelemeye özen gösterdiler.

Gerçekte, o, Aristoteles'i açıklıyor ve tamamlıyordu. Onu, özellikle, din

açısından düzeltiyor, ona, bu düşünürlerin, daha önce, St. Augustinus 'ta

bulmuş oldukları :fikirleri ulayorlardı. O, onlann kendilerinin de çözümünü

aradıkları güçlüklere yanaşıyordu. Diyebiliriz ki, İbn Sina'nın felsefesi,

127 İbn Ruşd, Tajsfr mii Ba'd al-Tabi'a, c. ill, S. 1498. 128 Biz, Burada, R. Pere Anawati'nin yine Burada yer alamamış olan uzun bir incelemesinden

yararlanmış bulunuyoruz. Bu inceleme yakılıda yayınlanacaktır. Başlığı : "Iriflzıence de la Metap­lıysiqzıe d'Avicenne Dans l'Occident Latin (İbn Sinii'nın Fizikten Sonrası'nın Batı Latin Dünya­sındaki Etkisi) dir.

129 İbrahim Madkour, al-Madlıal, Introduction, S. (31)-(32).

Şifa'nın Metafizik (Fizik'ten Soması)ine Giriş 1 5 3 5

Page 31: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Batıda, Şifa 'nın iki bölümüyle temsil edildi : Biri Ruh Hakkında, ötekisi

Tanrı Bilim. Bunların her ikisi de, XIII. Yüzyılda, hiçbir bölümün, hatta

hiçbir Arapça felsefe kitabının erişemediği bir güce erişti.

Tanrı Bilim Kitabı 'nın etkisi öyle derin oldu ki, onun adının sık sık anıl­

dığı görülür. Ondaki bazı sözler, bol bol kullanıldı. Ondan çıkarılıp alınarak

seçilen parçalara dayanan eserler kaleme alındı. İbn Sina'nın adını verme­

yen, özellikle, şu aşırıntı De Flııxıı Entis bu aradadır130 • Fizik'ten Sonrası,

bağrında, çok tartışmalar yapılan ve adı "İbn Sma' cı Augustinusçuluk" ya

da "Latin İbn Sllıa'cılığı" olan131 bir düşünce hareketinin başlangıcı oldu.

Yandaşları olduğu kadar, karşıtları da onun etkisinde kaldılar. Bu konuda

iki misal vermek yeter: Birisi Roger Bacon, ötekisi Aquino'lu St. Thomas.

Birincisi, İbn Sllıa'nın hayatını ve eserlerini en iyi tanıyan XIII. Yüzyıl

düşünürlerinden biri idi. O, İbn S1na;ya karşı öyle bir hayranlık duyar ki,

onu, Aristoteles'in en yetkili genişleticisi ve Arap düşüncesinin gerçek bir

temsilcisi olarak göz önünde bulundurur132• Aristoteles'in Fizik'ten Sonra­

sı 'nda, özellikle, bu eserin, ölümden sonra dirilme, öte dünyadaki mutluluk

olayından söz etmesi ve meleklerin varlığını kabul etmesi olgusuna değer

verir. Hatta, o, Fizik'ten Sonrası'nın Onuncu Kitabı'nın, İslam Halifesini

tasarlamış olduğu şekle uygun biçimde133, Papa'ya, Tanrının yer yüzündeki

"Halife" (Vicaire )si unvanının verilmesini bile istemiştir.

İkinciye gelince, öyle görünmektedir ki, o, mesleğinin başında İbn

S1na'cı olmuş, sonra da ona karşı harekete geçmiştir. O, bulunduğu du:ıım­

larda, İbn S1na'cı134 fikirlerle bir benzerlik v_e bağa sahip oın1ak gibi tek bir

sebep yüzünden, St. Augustiıfus'u eleştirir135 • Buna rağmen Arap filozofun­

dan saygı ve beğeniyle söz açıp durur. Onun hakkında, İbn Rüşd için, söz

gelişi, gerçeği çarpıtmak gibi, söylemiş olduklarından hiçbirini söylemez.

Ondan, birçok şeyi, ister olduğu gibi, isterse, hafifçe değiştirerek, ödünç

130 R. de Vaux onu, Notes et Textes Sıır l'Avicenisme Latin (Latin Dünyasında İbnSinii'cılık'la ilgili Notlar ve Metinler), Bibi. Thomiste, Paris 1934'te yayınlamıştır.

131 Ay. yer, 132 Ay. yer, S. 60. 133 Ay. yer. 134 İbn Sina, al-İliilıiyyiit, c. II, S. 451-454. 135 E. Gilson, Poıırqııoi Saint Tlıomas a Critiqııe Saint Aııgustin (St. Thomas NiÇin St. Augus­

tinus 'u Eleştirmiştir?), Arclıives içinde, c. I Paris, 1926.

5 3 6 1 İl:itahim Madkour

Page 32: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

alır. Söz gelişi, cisimsel suretlerde, ya da kötünün üçlü bölünmesinden, ya

da Tanrının bir cinse girmemesinden, Tanrının özüyle Tanrının varoluşu­

nun aynı olmasından, onun kendiliğinden zorunlu bir varlık olmasından söz

etmek olayında olduğu gibi. İbn S1na'ya yöneltmiş olduğu eleştiriler Tanrı­

nın bilimini tümellerin bilinmesiyle sınırlamak veya Tanrının mutlak kud­

retine ve insan elindeliğine karşıt olan taşıpyayılma öğretisi gibi, hemen

hemen sadace din verilerine aykırı olan noktalarda dönüp durur. Burada~

Batılı St. Thomas, girmiş olduğu yolda, İsliimın savunucusu Doğulu Gazall

ile karşılaşır, ve Gaziill'nin, çoktan, Tahô.fiit al-Falô.sifa'de ortaya atmış

. olduğu itirazlara benzer itirazları yeniden ele alır.

Bir kaç sene sonra, XIV. Yüzyılda, İbn Rüşd'çü akım İbn Sina'cılığı bas­

tırdı, ama, bununla birlikte, İbn Sina' cılık, sessizliğe gömülmedi. Gelen iki yüzyıl boyunca, sesi hep işitilip durdu. Hatta, tarihsel bir devamlılıktan ya

da İbn Sina'cı öğretilerle Descartes ve Pascal'ınkiler arasında az veya çok

bir düşünce devamlılığından bile söz edildi. Son yüzyıldan bu yana, Tho­

mas 'çılar, İbn Sina' da, kendi okullarını inceleme işini üzerlerine alırlarken,

öte yandan da, doğruyu konu alan bilim adamları bu müslüman filozofla

uğraşmaktadırlar. İbn Sina'nın bininci yıl kutlama günleri, çeşitli sorulan

ortaya çıkarmak fırsatını ele geçirdi; ve, Doğu' da olduğu kadar, Batıda da,

onun kişiliğine ve eserlerine ilişkin kimi incelemeleri yüreklendirdi. Tanrı

Bilim'in hissesine bu incelemelerden en büyüle pay düştü.

Kısaca, bütün bunlar göstermektedir ki, Şifa'nın Fizik Ötesi iyice belli

bir amacı, hissedilir bir etkisi ve tarihi olan bir eserdir. Amacı, felsefe ile

din arasında bir uyum sağlamak idi. Bunu yapmak için, İbn Sina, hepsini

kendisinin icat etmemiş olduğu ilkeler koydu. O, bu ilkeleri düzenlemeyi

ve birbirine uygun düşürmeyi bildi; öyle ki, o ilkeler, bu yeni giysileri içe­

risinde, gerçekten, onun kendi eseri oldu. Bu ilkeler, yüzyıllarca, din felse­

fesinin temeli olarak kalabildi.

Onun etkisi, kendi çağının diline ve zihniyetine uygun olarak yazılmış

olmasındadır. İşte bunun için, o, ilgiyi körükledi, bir ihtiyaca cevap verdi;

dost, düşman bütün okullara girdi. Doğu' da, Gazil.11, onu ele-ştirdiği anda

bile ondan esinlendi. Batı' da, St. Thomas, ona· karşı olduğu halde, onun

etkisini az hissetmedi. Bu etki, Müslüman ya da Hıristiyan okulculuğu çev­

resinde sıkışıp kalmadı, Yahudi Okullarına dek uğradı. Orta Çağdaki kimi

Yahudi düşünürleri İbn Sina'nın öğrencileri olarak gözönüne alınabilirler.

Şifa'nın Metafizik (Fizik'ten Soması]ine Giriş 1 5 3 7

Page 33: IBN SINA A Aisamveri.org/pdfdrg/D231464/2014/2014_MADKOURI.pdf · 2020. 6. 18. · dan ve ona birçok adlar takılmış olmasından ileri gelmektedir. Eser, Eski çağda, arka arkaya,

Fizik~en Sonrası'nın tarihine gelince; O, bizi, yeniden, taAtina'ya bağ­

lamaktadır. Onun üzerindeki incelemeler, doruk noktasındayken, ondan

sonra İskenderiye'ye geçer, Bağdad'a ulaşır, sonra, bizi, Toledo'ya götürür,

oradan da Paris'e ve Oxford'a. Bu eserin yankıları, çağdaş düşüncede de

sürüp gitmektedir. İbn Sina, şüphesiz, Aristoteles'in Fizik~en Sonrası'ndan

kaynaklanmaktadır, ama, o, onu, yeniden gözden geçirmekte ve sonraki

genişletmelerin çevresinden aldıklarını ve inancının ona öğrettiklerinin ışı­

ğında, düzeltmektedir. Böylelikle, Tanrı Bilim Kitabı, Batı' daki ve Doğu­

da 'ki çeşitli din felsefeleriyle uyum göstermektedir. Onun Aristoteles'le

ilişkileri etki alanını genişletmeye katkıda bulunmuş olabilir. Ama, bu eser,

kendi, başına da, XIII. Yüzyılda, Batı'da, Aristoteles'ten ve Aristoteles'çi­

lerden uzaklaştığı ölçüde,Augustinus'a ve Platon'a yaklaşan bir İbn Silla'cı

Okulu meydana getirmeyi başardı. Araştırıcılar, onda, onu Descartes gibi

filozoflara yaklaştıran, ya da, Bergson gibi öteki filozoflarla yanyana koyan

çizgiler bulmaya devam ediyorlar136• Bugün, düşünürler, Kafkasya' da, onun

ile Diyalektik Maddecilik arasında boyuna ilişkiler kurup durmaktadırlar.

136 Avicemıae Metaplıysica, N. Y. 1948.

5 3 8 1 İbrahim Madkour