160-Ş Û R Â (İ S T İ Ş Â R E _ D A N I Ş M A)

download 160-Ş Û R Â (İ S T İ Ş Â R E _ D A N I Ş M A)

of 26

Transcript of 160-Ş Û R Â (İ S T İ Ş Â R E _ D A N I Ş M A)

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    1/26

    R ( S T R E / D A N I M A)

    r/stire; Anlam ve Mhiyeti

    stirenin Fazileti

    Kurn- Kerimde r/stire

    Raslullahn Snnetinde stire ve Konuyla lgili Hadis-i erifler

    slm'da Kadnlarla stire

    stirenin nemi

    stihre; stireden Sonra Yaplmas Gereken Du

    stihrenin Yozlatrlp Rya Falna Dntrlmesi

    Tefsirlerden ktibaslar

    Allahtan bir rahmet ile onlara yumuak davrandn. ye t kaba, kat yrekli olsaydn, hi phesiz , etrafndan dalp giderlerdi. u halde onlar affet;

    balanmalar iin du et; (umuma ait) ilerde onlarla istire et, onlara dan. Artk kararn verdiin zaman da Allah'a tevekkl et, Ona dayanp gven. nk

    Allah, tevekkl edenleri kendisine snanlar sever. (3/l-i mrn, 159)

    r/stire; Anlam ve Mhiyeti

    stire: Herhangi bir konuda doruya ulamak veya yaklamak iin bir bakasnn grne bavurma demek tir. Mvere, ivr, mevre, mevere (t), mere,

    istire, danp iaret ve gr almak anlamna geldii gibi, mvere ve iaret; ar kovanndan bal almak, rey vermek mnlarna da kullanlr. Toplanp

    meveret eden cemate de r denir (bn Manzr, Lisan'l-Arab, IV, 434-437; Zebd, Tcu'l-Ars, III, 318-320; Elmall, Hak Dini, stanbul 1979, II, 1213).

    stirenin lgat anlam ile stlah (terim) mns arasnda yakn bir ba vardr. eitli grlere bavurmak sretiyle doruyu elde etmek veya ona

    yaklamalarnn, eitli ieklerden gerekli malzemey i alp iledikten sonra ortaya kard bal kovandan almas gibidir. Bu bakmdan Kur'n- Kerm olayn

    ehemmiyetini u ekilde ortaya koymutur: " hussunda onlarla mvere et" (3/l-i mrn, 159); "Onlarn ileri aralarnda istire iledir" (42/r, 38).

    stire, kiinin kendisini ilgilendiren konularda bir bakasnn grne bavurmas veya idrecilerin mmetin durumunu ilgilendiren konularda mverede

    bulunmas eklinde iki cepheden ele alnabilir. Birinci durumda istire snnettir (Nevev, erhu'l, Mslim, Kahire 1347-49/1929-30, IV, 76). drecilerin mmetin

    durumunu ilgilendiren konularda istirede bulunmasnn hkm konusunda ise farkl grler vardr. " hussunda onlarla istire et (3/l-i mrn, 159) yetinin

    vcb mu nedb mi ifade ettii konusunda ulema ihtilf etmilerdir.

    Mlikler din konularda slm devletinin ynetimi ile ilgili mevzlarda idarecilerin istirede bulunmalarnn vcip olduu grndedirler. Hatta bn Atiyye ve bn

    Hveyzimendd byle bir durumda limlere danmayan idarecinin azlinin vcip olduunu savunmulardr (Kurtub, el-Cmi li-hkmi'l-Kur'n, Kahire

    138687/1966-67, IV, 249-250; M. Tahir b. r, et-Tahrr ve't-Tenvr, Tunus 1984, IV, 148). mam fi istireyi nedb'e hamletmi, ancak daha sonraki fi

    fukahs yetin vcup ifade ettii grn benimsemilerdir (Fahreddin er-Rz, Meftihu'l-Gayb, Kahire 1934-62, IX, 76; Nevev, a.g.e., IV, 76). Bu konuda

    Hanefilere nisbet edilen bir gr bulunmamakla birlikte, Cesss (v. 370/980)'n 42/r, 38. yetinin tefsirinde "istirenin iman ve namaz klmakla birlikte ele

    alnmas, konunun nemine ve bizim bununla emrolunduumuza de llet etmektedir" eklindeki sznden istirenin vcip olduu grn benimsediini anlyoruz

    (Cesss, Ahkm'l-Kur'an, Beyrut, ts., V, 263; M. Thir b. Ar, a.g.e, IV, 148).

    Hz. Peygamber (s.a.s.) istireye tevik etmi; kendisi de Bedir'de Eb Sufyn'n geldiini haber alnca ne gibi tedbir a lnaca konusunda Ensar'la mvere

    etmi; ayrca Bedir esirleri konusunda, Uhud ve Hendek Gazvelerinde, Hudeybiye'de, Tif Seferinde, fk hdisesinde, ezan konusunda olduu gibi birok mevzda

    ashbyla istire etmitir. Hatta Eb Hureyre, Raslullah'tan daha ok ashbyla/arkadalaryla istire eden kimse grmediini belirtmektedir. Bundan dolay bn

    Teymiyye; idreciler istireden muaf olamazlar. nk Allah onu peygamberine emretmitir demektedir (bn Teymiyye, es-Siyset' er'iyye (Mecm'u

    Fetva iinde), Riyad 1381-86, XXVIIl, 386, 387; Hemmm Abdurrahm Sa'd, "Arzu'l Ehdisi'n-Nebeviyye el-Mteallike bi'-r" (e-r fi'l-slm iinde),

    Amman 1989, 1, 85-107). Bunun yansra sahbe ve zellikle Hulef-i ridn istireye byk nem vermiler, Hz. Eb Bekir ve mer (r.a.); istire etmek zere

    Hz. Osman, Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Muaz b. Cebel, Ubey b. K'b, Zeyd b. Sbit ve dier ashab'tan oluan birer mvere heyeti oluturmulardr (bn Sa'd,

    et-Tabakt (nr. hsan Abbas), Beyrut 1388/1968, II, 350-352; Beyhak, es-Snen'l-Kbr, Haydarbd 1355, X, 114- 115; Mttak el-Hindi, Kenzu'l-Umml,

    Beyrut 1405/1985, V, 627; Said Ramazan el-Bt, "e-r f Cehdi'l-Hulefi'r-Ridn (e-r fi'l-slm iinde), l, 113-167).

    slm hkmeti, 3/l-i mrn, 159. yette belirtildii zere meveret (istire) esas zerine kurulmutur (Abdlkerim Zeydan, el- Vecz f; usli'l fkh, Badad

    1405/1985, s. 358; M. Hamdullah, slm Peygamberi (Trc. S. Tu), stanbul 1980 II, 942). Bu zelliiyle slm idaresi bir ahsn diktatrlne dayanan

    "otokrasi"den; kendisinde lh bir sfat olduu iddiasyla ortaya kan kiinin idaresine dayanan "teokrasi"den; stn aznlk snfnn hkimiyetine dayanan

    "oligari"den; kiilerin hev ve heveslerine gre idare ettii "demagoji"den ayrlr (zzddin et-Temm, e-r beyne'l-Esle ve'l-Musra, Amman 1405/1985, s.

    Cts, May 26th arama... ARAMA

    ANA SAYFA SIYER HAKKINDA KAVRA M TEFSIRI ONLINE KITAP SAT I VIDEO

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    2/26

    27-28).

    slm'daki istire sistemi ounluk veya aznlk fark gzetilmeksizin, imkn dhilinde herkesin grn almay gerektirmekte; bunun yannda grler iinde

    tercihe ayan olann parmak hesabyla deil, derin ve tarafsz akl aratrma neticesi tesbit edilmi olann tatbik mecbriyetini iermektedir (Ma'rf ed-Devlib,

    slm'da Devlet ve k tidar (trc. Mehmed S. Hatipolu), stanbul 1985, s. 55). Bu sistem iktidar nazariyesinde bir yenilik olup, kapitalist demokratik rejimlerdeki

    ekliyle ekseriyetin ekalliyete; sosyalist demokratik rejimlerde olduu gibi ekalliyetin ekseriyete tahakkmn safd etmektedir. Bununla beraber slm

    mvere sistemi, arzu edilen neticeyi verebilmesi iin belli bir pedagojik (terbiyev) hazrlk devresini gerektirmektedir (Devlib, a.g.e., s. 56).

    Devlet bakannn istire edecei heyet deiik bir kadro tekil edebilir. r meclisi Uhud savanda Hz. Peygamberin mslmanlarla istiresinde olduu gibi

    bazen halkn ounluu (Ahmed b. Hanbel, Msned, III, 351); bazen Havzin ganimetleri meselesinde olduu gibi istire nnda mevcut mslmanlarn tamam;

    bazen Hendek muhsarasnda Gatafan'n ekilmesi iin yaplacak antlamalarda grld zere Sa'd b. Muz ve Sa'd b. Ubde gibi kendi kavimleri iinden

    ykselmi kiiler (Abdurrezzak, el-Musannef, Beyrut 1403/1983, V, 367-368; Heysem, Mecmau'z Zevid, Beyrut 1967, VI, 130-133); bazen de Bedir esirlerikonusunda olduu gibi, mslmanlarn bir ksm r meclisini olutururlar (Ahmed b. Hanbel, a.g.e., III, 105, 188, 219-220; Abdlkerim Zeydan, slm'da Ferd ve

    Devlet, stanbul 1978, s. 99-100). Ancak r meclisi kimlerden oluursa olusun, ortaya kan hkmler, slm'n genel prensiplerine aykr olamayacandan,

    halk zerinde keyf bir idare, diktatrlk, zulm ve ad letsizlik meydana getirmeyecektir. Zira slm dil bir sistemdir.

    Devlet erkn bilmedikleri ve iinden kamadklar din konularda limlerle; cihadla ilgili konularda ordu komutanlaryla; mmetin menfaatine ynelik mevzlarda

    halk bykleriyle; memleket dvlarnda yazarlar, nzrlar, ii ve memur temsilcileriyle istire etmeleri durumunda bu prensip amacna ular. istire yaplan

    kiiler hakkyla dindar, bilgili (sahasnda uzman), akll ve tecrbeli olmaldr (Kurtub, a.g.e., IV, 249-250).

    stire bir nevi ictihad demektir. Konusunu ise Kur'an ve Snnetin aka beyan etmedii konular tekil eder (erbs, Yes'elneke fi'd-dni ve'l-Hayt, Beyrut

    1980, IV, 169; M. Vehbi, Hulsat'l-Beyn, stanbul, ts. (dal), II, 766). Devlet bakan ile r meclisi arasnda anlamazlk kmas halinde, ihtilf konusunu

    tartp inceledikten sonra gr bildirecek bilirkiilerden oluacak hakem heyeti kurulabilir. Hz. mer bunu tatbik etmitir. am'a giderken, yolda, orada veba

    salgn olduunu renince, yola devam edip etmeme konusunda muhcirlerle istire etmi; anlama olmamas zerine ensarla grm; yine netice kmaynca

    ilk muhcirlerden Kurey bykleriyle mvere etmi ve onlarn geri dnme yolundaki teklifini kabul ederek maiyetiyle birlikte geri dnmtr (Buhr, Tb 30;

    Hiyel 13; Mslim, Selm 98, 100; Muvatta', Medine 22, 24; Ahmed b. Hanbel, Msned I/194; M. Reid Rz, Tefsir'l-Menar, Beyrut, ts. (Dr'l-Ma'rife), V, 196-197;

    Zeydan, a.g.e., s. 103). Bu gibi durumlarda Hz. Peygamberin ounluun grne uyduu da olmutur. Mesel Uhud'da Medine'nin dna kmann aleyhindeolduu halde, ekseriyetin istei zerine ehir dnda savamtr (Ahmed b. Hanbel, a.g.e., III/351; Zeydan, a.g.e., s. 103-104). (1)

    stirenin Fazileti

    stire ile ilerin gzel neticelere varmas, siys, ictim, asker vs. btn alanlarda problemlerin zlmesi mmkndr. Kii ne kadar akll, zeki ve tecrbeli

    bulunursa bulunsun, Cenb- Hakk'n Kur'an- Ker m'inde iaret ettii ve fillerini vd mvere esasna uygun hareket e tmedike, faydal sonulara ulamas

    ve problemlerini gzel bir ekilde zmlemesi pek mmkn deildir. Zira Hz. Peygamber (a.s.) akl ve zek ynyle insanlarn en mkemmeli iken, Allah ona bile

    mvereyi emretmitir.

    Hz. Peygamber (a.s.) vahyin indirilmedii durumlarda daima arkadalar ile istire yoluna gitmitir. Ashb- kirm, Raslullah (a.s.)'n kendi fikriyle hareket

    ettiini bildikleri konularda, kendi fikirlerini O'na aklar, o da uygun fikir dorultusunda hareket ederdi. Bunun rnekleri pek oktur.

    Peygamber Efendimiz. Bedir savanda, kendilerine en yakn kuyunun banda durdu ve oray kara rgh yapmak istedi. Bu srada Ashab'tan Hubb el-Cmuh,

    Peygamberimize "Y Raslallah! Buray, Allah'n seni yerletirmi olduu ve bizim ileri geri gitmee yetkimiz olmayan bir yer olarak m setin? Yoksa bu bir gr,

    bir harp taktii midir?" diye sordu. Raslullah (a. s.) "Hayr; bu bir gr ve bir harp taktiidir" dedi. O zaman sahb "O halde y Raslallah! Buras uygun bir yer

    deil, orduyu kaldr. Dmana en yak n kuyuya gidelim. Orada bir havuz yapp iine su dolduralm, geride kalan kuyular tahrip edelim, dman istifade edemesin"

    dedi. Bunun zerine Hz. Peygamber (s.a.s.) "Sen gzel bir fikre iaret ettin" buyurdu ve bu sahbnin dedii ekilde hareket etti.

    Toplumlarn dtkleri hatalar, ok defa ii kendi bana yrtme sonucu olmaktadr. Bu ii kendi bana yrtme ne kadar genilerse, hatalarn says o nisbette

    artar; ne kadar daralrsa hatalar da o nisbette azalr. Geri hatadan bsbtn kurtulmak imknszdr. nk hatadan uzak kalan sadece Allah'tr. Ancak

    meselelerin zmnde birok fikir bir araya gelirse, mkemme l veya nisbeten doru bir zm elde edilebilir. Bu srette, sorumlu kimselerin zerindeki

    sorumluluk yk de hafifler ve sorumluluk mterek olur.

    stire ederken gz nnde bulundurulmas gereken en nemli noktalardan biri, kime veya k imlere danlaca konusudur. Bu husus, yaplacak olan bir iin

    hayrla neticelenmesine nemli derecede etki eder. Bu yzden danlacak olan kiinin, akl ve tecrbe sahibi, dindar ve faziletli, samimi, salam fikirli, keskingrl, insan psikolojisini iyi tahlil edebilme, doruluk ve gvenilirlik gibi deerlere sahip olmasna dikkat edilmelidir. te yandan, akl bir eye ermeyen, ahlksz,

    marur kimselere danmann kiiye hibir yarar salamayaca da aktr.

    Grlerinde ve dncelerinde daima isabet edenlerin, bir i yapmaya niyetli olduklarnda, istire etmelerine almamaldr. nk byle k imseler, kendi

    grlerini yoklarlar, zek ve anlaylarn denerler. Bu ekilde hareket etmekle fikir ve dncelerini zinde tutarlar.

    Herhangi bir konuda istire etme ihtiyac ortaya karsa, u iki metoddan biri ile problem halledilir: Birincisi, birka kiiyle ayr ayr grlr, fikirleri alnr;

    fikirler hangi noktada daha ok birleiyorsa, o uygulanr. kincisi, birka kii toplanp grleri sorulduu zaman her biri fikirlerini syler, daha sonra bu kiiler

    birbirlerinin grlerini inceleyerek en uygun grte karar klarlar ki bu grle de salkl hareket etmek mmkndr.

    Abbs yneticilerinden Me'mun, oluna nasihat ederken, istire konusunda yle demitir: "phen olan ilerde, tecrbe sahibi, gayretli ve efkatli ihtiyarlarn

    grlerine bavur. nk onlar, ok ey grp geirmiler, zamann inili-kl, ikballi-hezimetli olaylarna hit olmulardr. Onlarn sz ac da olsa kabul ve

    tahamml et. Danma kuruluna korkak , hrsl, kendini beenmi, yalanc ve inat kiileri alma''

    Kendilerini beenen, bakalarnn gr ve dncelerine deer vermeyen kiiler, hi kimseye danmazlar. lerini kendi gr ve dnceleri dorultusunda

    zmlemeye alrlar. Bu ekilde davranma ise, ou zaman yanllklara sebep olur. Yaplan ilerden fayda yerine zarar e lde edilir.

    Bir kiiye bir i hakk nda dncesi sorulup da, o kiinin dncesi etrafnda i halledilmeye allrken, iin sonucu iyi kmazsa, dncesi sorulan kii

    azarlanmamal ve tekdir edilmemelidir. Zira, bu dnyada herkesin, kendi dnce ve fikirlerinin uygun olduunu zannetmesi normaldir. Kii, grndeki hatasyla

    knanr ve azarlanrsa, kendisine mitsizlik ve gvensizlik gelir. Bu durumda olan kiiye danlnca da, doru olan grn gizler ve hata yapma korkusu ile o

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    3/26

    konuda hibir ey sylemez.

    Ksaca belirtmek gerek irse, istireye yani danmaya, Yce A llah'n emri, Peygamber Efendimizin snneti olarak nem verilmelidir. Atalarmz da "ulu sz

    dinleyen, ulu dalar aar", "akl akldan stndr" diyerek, istirenin gerekliliini ksa ve z bir ekilde ifade etmilerdir. (2)

    Kurn- Kerimde r/stire

    Kurn- Kerimde r kelimesi ve trevleri, toplam 3 ye rde geer: 2/Bakara, 233; 3/l-i mrn, 159; 42/r, 38.

    Emzirmey i tamamlamak is teyenler iin anneler ocuklarn iki tam yl emzirirler. Onlar n (anneler in) yiyecei giyecei b ilinen (rf)e uygun olarak ocuk kendisinin

    olana (babaya) aittir. Kimseye g yetireceinin dnda (yk ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, ocuu, ocuk kendisinin olan baba da ocuu dolaysyla zarara

    uratlmasn; miras zerinde (ki sorumluluk ve grev) de bunun gibidir. Eer (anne ve baba) aralarnda rza ile ve danarak (ocuu iki yl tamamlanmadan)

    stten ayrmay isterlerse ikisi iin de bir glk yoktur. Ve eer ocuklarnz (bir st anneye) emzirtmek isterseniz vereceinizi rfe uygun olarak dedikten sonra

    size bir sorumluluk yoktur. Allah'tan korkup-saknn ve bilin ki Allah yaptklarnz grendir. (2/Bakara, 233)

    Allah'tan bir rahmet dolaysy la onlara yumuak dav randn. Eer kaba, kat yrekli olsaydn onlar evrenden dalr gide rlerd i. yleyse onlar , bala onlar iin

    balanma dile ve i konusunda onlarla mvere et. Eer azmedersen artk Allah'a tevekkl e t. phesiz Allah, tevekkl edenleri sever. (3/l-i mrn, 159)

    (Sleyman'n mektubunu alan Sebe'melikesi,) "Bey ler, ulular ! Bana ok nemli bir mektup brakld" dedi.

    "Mektup Sleyman'dandr, rahmn ve rahm olan Allah'n adyla (balamakta)dr."

    "Bana ba kaldrmayn, teslimiyet gsterip bana gelin, diye (yazmaktadr)."

    (Sonra Melike) dedi k i: Bey ler, ulular! Bu iimde bana bir fikir verin. (Bilir siniz) siz yanmda olmadan (size danmadan) hibir i i kestirip atmam.

    Onlar, u cevab verdiler: Biz gl kuvve tli kimsele riz, zorlu sava erbaby z; buyruk ise senindir; artk ne buyuracan sen dn.

    Melike: Hkmdarlar b ir memlekete girdiler mi, oray perian eder ler ve halknn ulularn ala ltrlar. (Herhalde) onlar da byle yapacaklard r, dedi. (27/Neml, 29-

    34)

    (Bu sevaplar, iman edip) Rablerine icbet edenler, namaz dosdoru k lanlar, i leri kendi aralarnda r ile olanla r ve kendiler ine rzk olarak verdikler imizden

    infak edenler (iindir). (42/r, 38)

    Raslullahn Snnetinde stire ve Konuyla lgili Hadis-i erifler

    stirenin nemi ve stire Emri: Kur'n- Kerim, beeriyet kadar eskiliini gstermek sadedinde Hz. Sleyman'n mektubu zerine, takip edilecek siyasetin

    tesbiti maksadyla yaknlarn toplayan Belks'n yapt istire (27/Neml 29-33; 7/A'rf, 109-112) bata olmak zere Firavun'un Hz. Ms'ya kar alnmas gerekli

    tedbirleri tesbit iin etrafndakilerle yapt istireden, Hz. brhim'in, olu smail'le ilgili olarak, onun kurban edilmesi hussunda grd rya zerine, ocuk

    smail'le yapt istireye (37/Sfft, 101, 102) varncaya kadar kaydettii misallerden baka, iki ayr ye tte Hz. Peygamber (s.a.s.)'e ve mslmanlara istireyi

    emreder. Birinci yet, Mslmanlarn sosyal meselelerini aralarnda yapacaklar istire ile yrtmelerini emreder: "...leri, aralarnda r iledir" (42/r, 38).

    Bu yetle alkal olarak belirtilmesi gereken bir husus udur: Burada kaydedilen paray Kur'n- Kerim'deki ilgili metnin btn ierisinde grecek olursak "istire

    emri"nin bata Allah'a iman olmak zere, tevekkl, byk gnahlardan saknma, namaz... gibi slm'n temel prensipleri meyannda zikredildiini grrz. Bu

    durum istirenin ehemmiyetine parmak basmay gye edinir: "Size verilen ey hep dnya hayatnn geici (birer) faidesidir. Allah indinde olan (sevap) ise daha

    hayrldr, daha sreklidir. (Bu sevaplar) iman edip de ancak Rablerine gvenip dayanmakta, byk gnahlardan ve fhi ktlklerden kanmakta, fkelendikleri

    zaman bizzat (kusurlar) rtmekte (balamakta) olanlara, Rablerinin (tevhid ve ibadete aid dvetine) icbet edenlere, namaz(larn) dosdoru klanlara -ki

    bunlarn ileri daima aralarnda mvere iledir-, kendilerini rzklandrdmz eylerden (Allah'a tat urunda) harcamakta bulunanlara, kendilerine tagallb ve

    zulm vaki olduu zaman elbirlik (mazluma) yardm eyleyenlere mahsustur." (42/r 36-38)

    Dier ye t ise, dorudan doruya Hz. Peygamber (s.a.s.)'e mteveccihtir: "Onlarla i hussunda istire et" (3/l-i mrn, 159). Yani her hususta "en gzel rnek

    vermekle mkellef olan" Hz. Peygamber (s.a.s.)'den sosyal meselelerin cereyannda ve amme ilerinin tedvirinde de rnek olmas, bu ilerde istireyi mstekar

    bir esas yapmas istenmektedir. Bizzat Raslullah: "Allah bana farzlarn ikamesini emrettii gibi mdretu'nns da emretmitir" (Mnv, Abdurrauf, Feyzu'l-Kadir

    erhu'l-Cmii's-Sar, Beyrut, 1972, II/159; bn Kesir, Tefsir, Beyrut, 1966, II/142) buyurur. Mdretu'nns ise, insanlara iyi davranmak, onlarla iyi geinmek,

    onlara mltefit olmak, onlar kazanmak, gnl alc olmak gibi itim kaynamay salayacak davranlarn hepsine birden mil olmutur (Mnv, a.g.e. II/215,

    III/205).

    Konuyla lgili Hadis-i erifler:

    Bu konuyla ilgili olarak gelen rivyetler, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ve ashbnn (r. anhm) hayatlarnda istire keyfiyetinin mhim bir dstur olarak yer etmi

    bulunduunu gsterir. yle ki, bu mevzda gelen hadislere dayanarak Hz. Peygamber (s.a.s.)'in etrafndakilerle istire etmeden bir karara varmad, bir icraatta

    bulunmad bile sylenebilir. Bir rivyette yle der:

    "Mslmanlarn fikrini almadan "emr" tayin etseydim, bnu mmi Abd'i tayin ederdim" (bn Sad, Tabakatul-Kbr, Beyrut, 1960, 3/154; Tirmiz, Humus, hadis no:

    1966, Menkb 380).

    "Mstear (kendisiyle istire edilen k ii), gvenilen bir kimse (olmal)dr." (Eb Dvud, Edeb 114; Tirmiz, Zhd 39, Edeb 57; bn Mce, Edeb 37)

    "Biriniz (din) kardeine dant zaman, danlan kimse ona hak ve doru bildiini sylesin." (bn Mce, Edeb 37)

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    4/26

    Azm, gr sahipler iyle is tire etmek ve onlarn grlerine uymaktr. (bn Kesr , Tefsir I /420)

    Kim bilmeden fetv veri rse, yaplan iin gnh, o fetv verene gider. K im mslman kardeine bile bile yanl yol gsterirse, ona hiyne t etmi olur. (Eb

    Davud, lm 8, hadis no: 3657)

    Kiiye bildii bir ey sorulduu zaman onu gizlerse; Al lah, Kymet gn o kimseyi ateten bir gemle (yularla) balar. (Eb Dvud, lm, Bbu Kerhiyyeti Mei-

    llm)

    Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Ebbekir ve Hz. mer iin: Siz bir danmada oy birliine var rsanz, ben size aykr hareket etmem. demitir. (Ahmed bin Hanbel,

    5/227)

    stihre eden aldanmaz, istire eden piman olmaz, ik tisd eden (tutumlu harcayan) yoksul olmaz. (Tabern, el-Cmius-Sar, Keful-Haf, 2/242). Bu

    rivyetin senedinde ok zayf bir kii vardr. Hadis zayf olmak la birlikte, ruhu ve anlam itibaryla dorudur.

    Hz. Enes: "Arkadalar ile istirede Hz. Peygamber kadar ileri giden bir bakasn grmedim" der (Tirmiz, Cihad 34). Hz. mer, Peygamberimizin mslmanlarla

    alkal bir mese lenin istiresi iin Hz. Eb Bekir ile birok geceler boyu babaa kaldklarn bazen bu istirelere kendisinin de katldn belirtir (Hakim en-

    Nisabur, el-Mstedrek, Haydarabad, Deken 1335 basksndan ofset, 2, 227)

    Suyt, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in dier insanlardan farkl olan hussiyetlerini belirtirken bu zelliklerden biri olarak "istire yapma mecbriyeti"ni de zikrede r. Bu

    mecbiyeti delillendirme sadedinde Hz. Peygamber'den: "Allah bana farzlar yapmam emrettii gibi, (istire yoluyla) insanlar iyi idare etmemi (mdretu'nns)

    de emretti" hadisini kaydeder. (Suyt, Hasisu'l-Kbr, Kahire, 1967, s. 125; Ktb-i Sitte, 16/127)

    Telkki: Hz. Peygamber (s.a.s.)'i meverete bu kadar ehemmiyet vermeye sevkeden ey meveretin tesiri hakknda tad inan idi. stire edenin "asla piman

    olmayacan" belirten (Heysem, Nuruddin Mecmau'z-Zevid, Beyrut, 1967, 2/280) Hz. Peygamber (s.a.s.)'e gre: "Bir millet istire ettii mddete zillete

    dmez" (Zemaher, Kef I/332). Bu inanc takviye eden dier bir grne gre, bir meselede ferd grler yanlabilirse de cemaatin gr asla yanlmaz:

    "Allah, mmetimi dalalet zere birletirmez. Allah'n eli cemaat zerinedir." (Tirmiz, Fiten 7, hadis no: 2168). yle ise gerek ferd ve gerekse itim meselelerdemmkn mertebe ok kimsenin grleri mdahele edip kaynamal, mterek nokta bulunmal ve buna da uyulmaldr. "Gelip geen btn peygamberlerin ikisi

    sem ehlinden, ikisi de arz ehlinden olmak zere istire edecei drt veziri olageldiini ve kendisinin de ayn ek ilde drt vezirle takviye edildiini" (Tirmiz,

    Menkb 44, hadis no: 3680) belirten Hz. Peygamber, slih (liykatli) bir mvirin ehemmiye tini belirtme sadedinde bir baka hadislerinde yle buyururlar:

    "Sizden, zerine mesliyet yklenen bir kimse iin Allah hayr murad ederse, ona "slih" bir vezir nasip eder de unuttuu eyleri hatrlatr, hatrlad eylerde de

    yardmc olur." (Nes, Beya 33). Hadisin Eb Dvud'daki vechinde: "Allah, bir lider (emr) hakknda hayr murad ederse kendisine drst bir vezir nasib ede r..

    Allah onun iin hayr murad etmezse kendisine kt bir veziri musallat eder de unuttuu eylerde hatrlatmada, hatrlad eylerde de yardmda bulunmaz" (Eb

    Dvud, Harac veil-mra 4, hadis no: 2932) der.

    Hz. Peygamber, istirenin sosyal hayata getirecei huzur ve saadeti ifade iin de: "Umernz (yneticileriniz) hayrllarnzdan, zenginleriniz de cmertlerinizden

    olur ve ileriniz de aranzda istire ile yrrse; yerin st sizin iin yerin altndan daha hayrldr" (bn Kesir, en-Nihye fil-Fiten, Kahire, 1969, I/24; Ktb-i Sitte,

    16/127) der.

    Tevik: Problemi olan herkesin, meselesini bir bilenden sormas bizzat Kur'n- Kerim tarafndan: "Bilmiyorsanz bir bilenden (ehl-i zikr) sorun" (16/Nahl, 43;

    21/Enbiy, 7) diye emredilmekten baka Hz. Peygamberimiz de "Akllara sorun, doru yolu bulursunuz, (bu emrime) si gelmeyin, piman olursunuz!" (bn Hacer,

    el-Metlibul-liye, Kuveyt, 1973, 3/17) der. Bir tebliinde: "Kardeiniz, birinizden bir ey soracak olursa, ona mutlaka yol gsterin" (Eb Dvud, Edeb 114; Tirmiz,

    Zhd 39) diye emrederken, sorana verilecek bu cevabn bir vazife olduunu da ayr ca belirtir: "Bir Mslmann dier bir mslman zerindeki haklarndan biri,

    ondan tavsiye (nasihat) talep ettii zaman kendisine tavsiyede (nasihatta) bulunmasdr." (bnu'l-Hac el-Mlik, el-Medhal, 1293, 4/45; Mverd, Edeb'd-Dny

    ve'd-Dn, stanbul, 1299, s. 239-40; Ktb-i Sitte, 16/127)

    Hz. Peygamber stireye Muhta m? Bu soru, Hz. Peygamber hakknda kabul edilen ummi telkkler muvcehesinde hatra gelebilecek mhim bir sorudur. Zira,

    Raslullah'n Kur'an'da ifadesini bulan vahiy dndaki szlerinde bile vahy-i gayr-i metluv denen bir nevi vahye, ir- lhye mazhar olduu, onun kendi

    hevasndan bir ey sylemedii gerek Kur'an'da (53/Necm, 3) ve gerek hadislerde (Bak. Syt, ed-Drrl-Mens, Msr, 1314, 6/122) gelmi bulunan nasslarla

    ifade edilmitir. Abdullah bnu Amr'dan gelen rivyet "fkeli halinde bile azndan sadece hak kelam ktn" ifade ederken (Eb Dvud, lim 3, hadis no: 3646),

    Eb Hureyre'den gelen bir rivyet "akalama larnda da haktan baka bir ey kmadn" ifade eder . Bu sonuncu rivyet aynen yle: "Hz. Peygamber (s.a.s.),

    bir defasnda: "Ben haktan baka bir ey sylemem" buyurdu. Orada bulunan Ashab'tan bazlar: "Ama siz, ey Allah'n Rasl, bizimle akalayorsunuz" dediler.

    Cevaben: "(aka srasnda da olsa) haktan baka bir ey sylemem" buyurdu." (Ahmed bin Hanbel, II/340; Tirmiz, Birr 57)

    Hz. Peygamber (s.a.s.)'in her an lh murkabe altnda bulunduunu, kendisinden huss ictihdna mebn meselelerde hata varid olacak olsa bile -az sonra

    aklayacaz- bu hata zerinde ilanihaye ibka edilmeyip lah tashih ve uyarya mazhar olacana en gzel, en ikna edici misal, Bedir esirlerine yaplacak muameleile alkal istireden sonra gelen vahiydir. Hz. Peygamber'in ald karar lah iradeye uygun gelmemesi sebebiyle mteakiben gelen vahy Hz. Peygamber

    (s.a.s.)'i hngr hngr alatacak kadar iddetli bir ifade ile tenbih ve tashih etmitir. stiarede Hz. Eb Bekir fidye mukabili serbest braklmalarn, Hz. mer

    hepsinin ldrlmelerini, Abdullah bnu Ravaha atete yaklmalarn teklif etmiti. Hz. Peygamber ise, Hz. Eb Bekr'in grn muvafk bularak, fidye mukabili

    serbest braklmalarn karar altna almt (bn Kesir, Tefsir, 3/346). Bu karar iddetle k nayan yette u ibare de mevcuttur: "...Daha nceden Allah'tan verilmi

    bir hkm olmasayd, aldklarnzdan tr size byk bir azab eriirdi." (8/Enfl, 67-68)

    Burada unu belirtmemiz gerekmektedir: Hz. Peygamber (aleyissaltu vesselm) her hususta en gzelin, en faydalnn, en dorunun rneini vermek vazifesiyle

    muvazzaftr. stiare hussunda da bu vazifeyle muvazzaftr. yle ise her sefer inde, her iinde mcizeye, sarih vahye dayansayd bu "rnek olma" vazifesi yerine

    gelmemi olurdu. yle ise, peygamber ve eli olmak haysiyetiyle Allah'la olan irtibat asndan zuhur eden meselelerin hallinde insanlarla istireye ihtiyac

    olmamakla beraber, insanlara istirenin lzumu, ehemmiyeti ve nasl yaplmas lazm geldiini retme vazifesiyle de muvazzaf olmas sebebiyle istireye ye r

    vermek zorundadr. Nitekim, sylediimiz bu hususu, te'yid eden bir rivyet bnu Abbas'tan gelmektedir: "Onlarla i hussunda istire et..." (3/l-i mrn, 159)

    yeti nzil olduu zaman Hz. Peygamber (s.a.s.) unu syledi: "(unu bilin ki) Allah ve Rasl istireye muhta deildir. Fakat, Cenb- Hak, mmetime bir

    rahmet olarak bunu emretmitir" (Suyt, Hasisul-Kbr, I/257). Bunu te'yid eden bir baka rivyette: "Cebril'in Hz. Peygamber'e Kur'an' indirdii gibi snneti

    de indirdii" belirtilir (Suyt, ed-Drrl-Mensr, 6/122)

    u halde Hz. Peygamber, tad peygamberlik vasfnn bir yn icab istireye muhta deilse de, dier bir yn, yani rnek olmak, retmek ynyle de

    istire yapmakla muvazzaftr. Alimler meselenin bu ynn tavzihte mttefiktirler. Hasan- Basri yle der: "Cenb- Hak: " hussunda onlarla istire et"

    diyerek mahlkatn en kmiline mevereti emretti. Bu emir, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ashbna olan ihtiyac sebebiyle deildir. Bu emirle Cenab- Hak, bize

    meveretin fazilet ve ehemmiyetini retmek ve Mslmanlarn mevereti hayatlarnda tatbik etmelerini salamak; kiinin, lim bile olsa insanlarla meverette

    bulunmas gerektiini retmek istemitir." (bn Man ed-Drr, Temyiz, Yazma, Damat brahim Paa, No: 945, 60/a)

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    5/26

    Katde de ayn yeti aklarken emrin Hz. Peygamber'in ashbnn fikirlerine olan ihtiyacndan ziyade terbiyev ynn dile getirir: "Allah, mvereyi Ashab'n Hz.

    Peygamber'e lfet ve yaknln artrmak ve onlarn (ilerinden geebilecek her eit mlhazalar bertaraf ederek) nefislerini ho klmak iin emretti" (31)

    Mvere emrinin "kalplerin ho klnmas" gayesine raci olduu farkl alimlerce te'yid edilen bir husustur (Bak. bn Kesir, Tefsir II/142, 143; Muhammed bn Allan,

    Dellul-Flihn, Msr, 1971, III/209). lk nazarda mbhem gibi gelen bu tabirin aydnlanmas maksadyla bn Kesir'in: "Bylece insanlar, yaptklar ilerde daha

    evkli (ent) olurlar" izahn (bn Kesir, Tefsir II/142) kaydedebiliriz.

    stireye ehemmiyet vermeyen diktatrlerin hlet-i rhiyesini inceleyen aratrmaclar onlarn son derece kukulu ve rkek olduklarn, zaman zaman delilik

    derecesine varan ruh bunalmlar geirdiklerini ifade ederler.

    Siyas tarihiler, diktatr idarelerin, bizzat diktatrlerin lm ile sona erdiini ifade ederken, sosyolog ve itimaiyatlar da temeli istireye dayanan "demokratik"

    idare ve terbiyenin halktaki mesuliyet ve teebbs ruhunu artrdn belirtirler.

    u halde, istirenin ehemmiyetinden bahsederken onun bu ynne de hususen parmak basmak gerekmektedir: stire idare edenle idare edilenler arasnda

    karlkl sevgi, sayg, itimad ve gvenin en mhim sebepler inden biridir. Fikri alnan kimse, onlara kar iinden geebilecek kuku, endie, suizan, korku gibi

    hislerden kalbini temizleyerek kendisine deer verilmi olma dncesinin de itirakiyle samimi bir hrmet ve itaat duygusuyla balanacak, idare eden de

    bilmukabele ona kar daha ziyade merhamet ve efkatini ziyadeletirecektir. Eslaf alimlerimiz bu durumu "lfetin ziyadelemesi", "kalplerin ho klnmas" gibi

    tbirlerle ifade etmilerdir.

    En Byk Dh De stireye Muhtatr: Hz. Peygamber (s.a.s.), "leri, aralarnda r iledir" yetinin lim-chil, idare eden-idare edilen herkese mil olan

    umm emrine ramen hi kimsenin u veya bu mlahaza ile, kendisini istireden mstani addetmemesi, mutlaka istireye ye r vermesi gereini ifade

    zmnnda: "Ben vahiy gelmeyen hususlarda sizden biriniz gibiyim" der (Heysem, Mecmeuz-Zevid, 1/178, 9/146) ve "Allah Te l, ikisi sem ehlinden: Cibril ve

    Mkil ve ikisi de arz ehlinden: Eb Bekir ve mer olmak zere drt vezirle beni takviye etti" diye ilve eder . (Mnv, Feyzul-Kadir, II/217)

    Hz. Peygamber, mslmanlar kendisiyle istireye tevik etmek, bilhassa dnyev ilerin tedviriyle alkal hususlarda, herkesin ahs fikrini sylemede, kendi

    nbvvet otoritesi karsnda ilerinden geebilecek tereddd ve ekingenlikleri krabilmek iin daha da ileri giderek: "...(unu bilin ki) ben de bir insanm,

    sylediklerimde isbet de ederim, hata da ederim" (Heysem, a.g.e. I/178), "...Siz dnyanzn iini benden daha iyi bilirsiniz" (a.g.e. I/179) gibi beyanlarda

    bulunmutur.

    Hz. Peygamber (s.a.s.) kendisinden sonra gerek ilm ve gerek itim vaziyeti ne olursa olsun herkesin mutlaka istire ile hareket etmesi gereini ifade eden bir

    beyn Hz. Ali'nin bir sorusu zerine varid olmutur. Asl uzun olan mezkr rivyette Hz. Ali, Hz. Peygambere sorar: "Ey A llah'n Rasl, hakknda Kur'an'da yet

    gelmemi, sizin snnetinizde de bir benzeri hkme balanmam (hakknda emir veya yasak beyan edilmemi) bir hdise ortaya karsa, ne yapmamz irad

    buyurursunuz?" Raslullah'n cevab udur: "Onu (fukah) ve m'minlerden bid olanlar arasnda istire edin. Fakat asla huss bir kimsenin re'yi ile hkme

    balamayn..." (Heysem, a.g.e. I/180)

    bn Teymiyye, Hz. Peygamber'e Kur'an'da gelen istire emrine dayanarak, "Hibir veliylemrin (otoritenin) kendini, istire etmekten mstan

    addedemeyeceini belirttikten sonra, Kur'an'da gelen mezkr emrin gyeleri hussunda limlerin u tesbiti yaptklarn kaydeder:

    1- Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ashbnn kalplerini kazanmas (te'lif),

    2- Hz. Peygamber'den sonra bu prensibe uyulmas,

    3- Hakknda vahiy ge lmeyen harp, cizye, vesir her eit ite onlarn reylerini elde etmesi (bn Teymiyye, es-Siyset-eriyye, s. 161) (Ktb-i Sitte, 16/131).

    Ashb ve stire: Ashb, Hz. Peygamber'den ald derse uyarak istireye gerekli ehemmiyeti vermitir. Hz. Eb Bekr Kur'an- Kerim'in kitap haline

    konmasndan (Tirmiz, Tefsir, (Tevbe Sresi), hadis no: 3102), zekt vermemek iin isyan eden bedevlerle savaa (Buhr, Zekt 1) kadar btn devlet ilerinde

    istireye yer verdii gibi, saa sola tyin ettii komutanlara bile istire ile hareket etmeleri hussunda ta'mimler yollamtr (Heysem, a.g.e. 5/319).

    Bu hususta Hz. mer'in igal ettii mevki daha dikkat ekicidir. Hz. Peygamber'in kabr-i erifleri ile minber arasnda "meclisu'l-muhcirn"in yer a ldn; Hz. Ali, Hz.

    Osman, Hz. Zbeyr, Hz. Talha, Hz. Abdurrahman bnu Avf'n burada devaml ye olduklar, zuhur eden her meseleyi onlara vazederek onlarla istire ettii

    (Aluddin Aliyyul-Muttak, Kenzul-Umml, Haleb 1978, 13/624), sorulan suallere snnete uygun cevab bulmak iin istirelere bavurduu (Bak. fi, Risle,

    Msr, 1940, s. 427; Mslim, es-Sahh, Selm 98) rivyetlerde belirtilir. Hicr takvimin konmasyla sonulanan tarih vazyla ilgili istire bunlarn mhimlerinden

    biridir (Taber, Tarih, Beyrut, tarihsiz, 4/188). Onun, istire meclisine genleri de alp, fikirlerini rahata sylemeleri hussunda teviklerde bulunduu da

    rivyetlerde gelmitir. Hatta onun, asker komutanlarn yanna mvirler tayin ettii de bilinmektedir (Heysem, a.g.e. 5/319).

    Hz. Peygamber'in Mvirleri: Hz. Peygamber, istireye son derece ehemmiyet verdiini belirttikten sonra, ahs hayatndaki tatbikat gstermek bakmndan,

    fiilen istirede bulunduu baz ahsiyetleri belirtmede fayda var. Hemen kaydedelim ki, bu hususta ilk akla gelen kimseler Hz. Eb Bekr ve Hz. mer'dir. bn

    Abbas onlar Hz. Peygamberin "iki havr si ve iki veziri" olarak tavsif eder (bn Kesir, Tefsir, 3/143). Raslullah'n devlet ilerinin yrtlmesinde bu iki zta nekadar nem verdiini: "Eb Bekr ve mer benim nazarmda, bir ba iin gz ve kulak mesabesindedir" (Mnv, Fevyzul-Kadr, I/189) hadisinden anlayabiliriz. Hz.

    Peygamber bu kulak ve gz gibi kymetli tuttuu mvirlerin grlerini ne kadar stn tuttuunu, "Eb Bekr ve mer istire srasnda bir meselede ittifak edip

    birletilermi asla itiraz etmem" (Heysem, a.g.e. 9/53) szyle ifade eder. Hz. Peygamber'in "kinizle beni takviye eden Allah'a hamd olsun" (Usdl-be, 6/10)

    dedii de rivyetler arasnda gelmitir.

    Gerekten de bu iki mstear son derece nafiz grl kimselerdir. Onlarn bu husustaki liykatlerini ifde eden rivye tler oktur. Hz. mer iin olu Abdullah:

    "mer'in birey iin: "Zannederim bu yle olmaldr" deyip de onun zannettii ekilde hsl olmad vki deildir" (Buhr, Menkb 35) der. Yine Abdullah bn

    mer'in ifadesiyle ortaya kan bir meselede herkes bir gr beyan ederken Hz. mer bir baka gr beyan edecek olsa meseleyle a lkal olarak gelen yet her

    seferinde Hz. mer'i te'yid e tmitir (bn Hacer, Fethul-Br, Kahire, 1959, II/51). Nitekim bu durumlarda on be kadar nda Hz. mer'den "yle olsayd" diye vk i

    olan temennyi tkiben, temennsine muvfk yetler gelmitir. Tesettr, mnfklara klnan cenze namaz, Bedir esirlerine uygulanacak mumele ile alkal

    vahiyler bunlardandr. Hz. mer'e vahy-i lah'nin muvfakat olarak bilinen bu hadisler (Bak. bn Hacer, Fethul-Br, II/51; Heysem, a.g.e. 9/67-69) onun ne

    kadar nfiz, basret ve ne kadar berrak bir ftrat- selme sahibi olduunun ve Hz. Peygamber'in: "Benden sonra bir peygamber gelseydi bu mer olurdu" (Tirmiz,

    Menkb 48) veya "Allah, hakk mer'in lisanna ve kalbine koymutur" (Tirmiz, Menkb 45) iltifatlarnn ne kadar doru olduunun en gzel delilleridir.

    Hz. Eb Bekir (r.a.)'in bu husustaki kapasitesini dile getiren rivyetler de oktur. Onlarn burada zikrinden sarf- nazar ederek, onun grlerindeki isbetlilik

    derecesini ifade eden Hz. Peygamber'in u hadisini kaytla yetiniyoruz: "Allah, Eb Bekir'in (kararlarnda) hata yapmasndan, semsnn fevkinde rahatsz olur."

    (Heysem, a.g.e. 9/46).

    Hz. Peygamber'in bu iki zat dnda baka mvirleri de olmutur. Az sonra belirtilecei zere, istire edilecek mesele kimi veya kimleri alkadar ediyorsa,

    kadn-erkek, yal-gen, hatt m'min-mnfk ve mrik ayrm yapmadan fikirlerine bavurmu, lzumuna inand ve fayda mlhaza ettii herkesle istirede

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    6/26

    bulunmutur.

    Bununla beraber , ummiyetle gerek Ensar ve gerekse Muhcirn'un temsilcileri durumunda olan bykler, onun ska mrcaat edip istire yapt kimseleri

    tekil etmekte idi. Bu meyanda Hz. Eb Bekir ve mer (radyallahu anhm)'den sonra bilhassa Hz. Osman, Hz. Ali, Talha, Zbeyr, seyd bn Hudayr, Sa'd bn

    Muaz ve Sa'd bn Ubde, Muaz bn Cebel vs. ska istire ettii kimseler arasnda zikredilebilir (Bak. Heysem, a.g.e. I/178).

    Mnfk ve Mriklerle stire: Burada hussen zikre yn iki isim Abdullah bn Ubey bni Sell ve Abbas bn Abdilmuttalib'tir. Bunlardan birincisi Medine'deki

    mnfklarn ba olarak birok straplara sebep olduu halde Hz. Peygamber (s.a.s.) zaman zaman kendisiyle istire etmitir. Bu meyanda Uhud Sava'nn

    nerede yaplaca hussunda icr edilen istiredeki tutumu ve neticeleri mhimdir (bn Hiam, Sret, Msr, 1955, 3-4, 63).

    bn Abbas'a gelince, Hz. Peygamber Mekke' de iken, onunla henz mrik olmasna ramen, "isbetli rey ve kuvve tli zek sahibi" olmas sebebiyle, hicret gibi en

    gizli, en kritik bir meselede bile istire ederek fikrini almtr (Bak. bnul-Esir, sdl-be, Kahire, 1970, III/165; bn Hacer, Tehzbut-Tehzb, Haydarabad,Deken 1378 basksndan ofset, 5/123; Taber, a.g.e. 2/239)

    stiare Konular: Hz. Peygamber'in ashbyla yapt istireler gznne alnnca bunlarn ok eitli sahalara girdikleri grlr. ounlukla harp ve askerlikle

    alkal iseler de sadece bunlara mnhasr deildir. Nitekim namaz vakitlerini duyurma ekli ile a lkal olan istire, din olduu gibi, ifk (Hz. ie'ye iftira)

    meselesinde yaplan istire de tamamen dnyev ve hatta hususi bir meselenin mveresi gibi gzkmektedir. Misallerden gelen bu tenevv (eitli sahalarla

    ilgili olma) sebebiyle slm alimleri, istireye a rzedilmesi gereken meseleler hussunda farkl iddialarda bulunurlar. "Bir ksm harb ve dmanla alkal

    meselelerde gerek li derken, dier bir ksm dnya ve din ilerinde lzumlu, bir baka grup da, insanlar ahkmn sebepleri ve itihadn yapl tarz hususlarnda

    uyarmak iin din meselelerde yaplmaldr" demilerdir (Bak. Suyt, Rasisul-Kbr, 3/258).

    stiare D Konular: Din mevzlarn bile istire mlne girdii sylenirken, vahyin gelmedii hususlara giren din meselelerin kastedildiini belirtmek gerek.

    Nitekim Ashb, Hz. Peygamber'in teklifleri geldike: "Bu vahiyse diyeceimiz yok, ama ahs re'yiniz ise kanaatimiz udur... yle yaplrsa daha iyi olur... Biz

    bunu kabul edemeyiz.." eklinde konumulardr. u halde vahiyle tavzih ve tesbit edilen meselelerde vahye ters den kanaatler ileri srmek, mnakaa

    yapmaya ka lkmak m'minlik edebine aykrdr, bu hususlarda tam bir teslimiyet gerekmektedir.

    Hz. Peygamber Allah'a, hirete, kadere iman gibi imana mteallik meselelerde mnkaa ve hatta mbhaseyi yasaklamtr (Buhr, Bedul-Halk 11; Mslim,

    man 212-217). Ksmen mevzmuzun dna kan bu bahse bir rnek kaydedip geeceiz: Hz. Ali'nin rivyetine gre, bir gece kendilerine urayan Hz.

    Peygamber: "Namaz klmyor musunuz?" diye sorunca Hz. Ali: "Ey Allah'n Rasl, bizim nefislerimiz Allah'n kudret elindedir. O, bizim (namaza) kalkmamz

    dilerse bizi kaldrr (biz de namaz klarz)" cevabn verir. Hz. Peygamber kaderle alkal bu meselede mnkaaya girmektense cevap bile vermeden geri dner,

    gider. Ancak, giderken kendi kendine u yeti telaffuz ettiini Hz. Ali iitir: "nsann en ok yapt i tartmadr" (18/Kehf, 54) (Buhr, tism 18)

    stirenin Mekanizmas: slm'n istireye verdii nemi belirttikten sonra, slm istirenin safhalaryla alkal birka mhim noktay aklayabiliriz:

    1- Mvirin Durumu: stirede en mhim hususlardan biri budur.

    Snnette kimlerle istire edilebilecei hussunda gerek kav l ve gerekse fiil hadisler, rnekler bolca varid olmutur. Buna gre:

    a. Liykat: Mstear, fikri alnacak hususta akl, tecrbe ve bilgi ynleriyle liykatli olmaldr. Hadiste: "kil (akll) olandan fikir aln ki, doruyu bulasnz..." (bn

    Hacer, el-Metlibul-liye, 3/17; Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. 3/409), "ini bilmen, akll kiiye danp sonra da ona uymandr" (Aluddin Aliyyul-Muttak,

    Kenzul-Umml, 3/110) denir. limler, kendini beenen, tecrbesiz genle, aklna araz gelmi yallardan fikir almamay tavsiye ederler (bnul-Hac, a.g.e. 4/46).

    Liykatl ve tecrbeli kimse, gvenilebilir olduu takdirde mrik bile olsa fikrine bavurulabilecei hussunda yukarda zikri geen Hz. Peygamber'in amcas Abbas

    ile henz o mslman olmazdan nce yapm bulunduu istire delil olarak gsterilebilir.

    Ahlk kitaplarnda kaydedilen: "Mstearn fikren gam ve kederden slim olmas" artn da liykatle alka l bir husus olarak deer lendirebiliriz (A.g.e. 4/46).

    b. Mtemed Olmak: Fikrine bavurulacak kimsenin liykattan baka mtemed olmas aranmaldr. Hz. Peygamberimiz mkerrer olarak: "Mstear gvenilir

    olmaldr" (bn Mce, Edeb 37, hadis no: 3745-3746; Tirmiz, Zhd 39, Edeb 57) der. Bir baka hadiste: "Mstear drst olmaldr, bir kimseye bir ey danlrsa

    kendisine yaplmasn arzu ettii eyi tavsiye etmelidir" (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. III/409; Heysem, a.g.e. 8/96) buyurur, byle hareket etmeyenin

    davrann da "...kardeine ihnet etmitir" diyerek ihnet gibi ar bir sula sulayarak knar (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. III/411). Hz. Peygamber, istirede

    drstlkten ayrlanlar knayan hadislerden birinde de yle buyurur: "Kii kendisinden fikir dananlar hakknda hayrhah olduu mddete grlerinde isbetli

    olmaya devam eder. Ancak, danan ne zaman aldatmaya kalkarsa Allah da onun fikirlerindeki shhati (isbetlilii) kaldrr." (A.g.e. III/409)

    Drstlk Bata Gelir: "Hz. Peygamber, yukarda kaydettiimiz baz hadislerde fikir danana cevap ve rmenin bir vecibe olduunu beyan etmekle beraber, kanaat

    beyan ederken drstln art olduunu bilhassa tebarz ettirir. Mrcaat edenle mstear arasnda mevcut hasmane dnceler, menfi hisler sebebiyle drstolmayacaksa skut etmesi, konumamas gereklidir: Mstear gvenilir olmaldr, sorulana dilerse cevap verir, dilerse skt eder (cevap ve rmez). (Heysem,

    a.g.e. 8/97). Ancak, cevap verecekse yaplacak i kendisi iin yaplyormucasna (doru) cevap versin. (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. III/410). u halde

    mesela Mverd gibi baz limler: "Bir kimseye dost veya dman kim (istire iin) mrcaat ederse etsin, fikrini gizlemede hibir zr yoktur" szn (Mverd,

    a.g.e. s. 240) bu hadisin ruhsatyla ihtiyatla karlamak gerekir.

    Sorulara doru cevap ve rmek hussunda delil olarak, normal durumda kii hakknda medar- bahs edilmesi gybet saylabilecek bir aklamay, mrcaat ve sual

    zerine yaplm bulduumuz u hadisi gsterebiliriz. Hz. Peygamber, evlenmek niyetiyle Eb C ehm ve Muviye hakknda kendisine fikir danan Ftma Bintu

    Kays'a u enteresan cevab verir: "Eb Cehm sopasn omuzunda tar (yani dayak atcdr). Muviye'ye gelince, o da fakir ve malszdr, sen same bnu Zeyd ile

    evlen." (Mslim, Talk 36; Tirmiz, Nikh 38; Nes, Nikh 22)

    c. Mslman ve Dindar Olmak: Baz hadisler, istire edilecek kimsenin Mslman ve mtedeyyin olmasn art koar: "Kim bir ie girimek ister de o hususta

    Mslman biri ile mvere ederse A llah onu ilerin en dorusunda muvaffak klar" (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e. III/409).

    Ahlk kitaplarna "mttak, mtedeyyin olmak" eklinde girmi olan bu artn, kez "nasih/t veren ve muhib/dost, sevgi sahibi olmak", "sorulan husustamstearn menfaati olmamak" gibi kaydedilen dier artlarda da olduu zere, esas gyesi yukarda kaydettiimiz "gvenilir olmak" artn gerekletirmeye

    rcdir (Bak. Abdullah evket bn Muhammed Hamdi, Ahlk- Din, stanbul, 1328, s. 282; bnul-Hacc, a.g.e. 4/46)

    d. lgili Olmak: Bu vasf liykat maddesinde mtlea edilebilirse de, ayrca ele alnmasnda fayda vardr. Aslnda ilgi, liykattan olduka farkl bir husustur. Hz.

    Peygamber 'in bir ksm snnetini, hatra gelebilecek baz sualleri bylece daha rahat akla kavuturabileceiz. Nitekim Uhud Seferi srasda, sava ehrin iinde

    mi, yoksa dnda m olmal? diye mzkere yaplrken mnfk Abdullah bn bey bn Sell'n fikrinin alnmas bu mesele ile olan alkas sebebiyledir. Zira,

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    7/26

    yz civarnda bir grubun lideri durumunda idi.

    Bu konuyla ilgili olarak, kadnla istire meselesi de mevzbahs edilebilir. Zaman zaman, bir ksm kitaplarda mutlak bir ifade ile "kadnla istire etmeyin" (Bak.

    bnul-Hacc, a.g.e. 4/46) eklindeki tavsiyenin snnete uymadn syleyebiliriz. Zira en azndan kadn ilgilendiren meselelerde onunla istire edilmesi hussunda

    Hz. Peygamber (aleyissaltu vesselm)'den ok net "emirler" va rid olmutur: "Kendilerini ilgilendiren hususta kadnlarla istire edin" (sdl-be, 4/15) "Kzlar

    hussunda kadnlarla istire edin." (Eb Dvud, Nikh 24) "Bakire k zla, (evlendirmezden nce) babas mvere etmelidir" (Eb Dvud, Nikh 24, 26) "Dul

    kadn, kendisiyle istire edilmeden evlendirilmemeli, bkire kz da izni alnmadan nikhlanmamaldr..." (Buhr, krh 3; Mslim, Nikh 64) gibi.

    Evlenme gibi ahsn alkadar eden bir mevzda fikrinin alnmas ve ona uyulmas kesinlikle ifade edilir ve hatta "kzn arzusunun hilfna yaplan nikhn bizzat

    Raslullah tarafndan iptal edilmesi" (Buhr, krh 4) vak'asna dayanan "cumhur" bu eit nikhn btl olduuna hkmeder (bn Hacer, Fethul-Br 15/351,

    Azimbd, Avnul-Mabd, Medine 1968, 6/119 ve devam).

    phesiz bir erkek, kadn veya k z ile sadece evlenme meselesinde "istire etmekle" kaytl deildir. Bu hususu te'yid eden bir rivyette: "Hz. Peygamber

    kadnlarla da istire eder, onlarn beyan ettikleri grleriyle amel ederdi" (bn Kuteybe, Uynul-Ahbr, Msr, 1963 (ofset), I/27 denmektedir. Bunun aksini ifade

    eden rivyete rastlamadk. Tirmiz'de "kzl rzgr"la alkal hadiste geen "kii annesine bakmaz, kadnna itaat eder" cmlesinde knanan husus, kadnla yaplan

    istire deil, annenin ihmal edilmesidir. Nitekim ayn hadiste "...babasna bakmaz, a rkadana rabet gsterir" (Tirmiz, Fiten 38) denilmektedir.

    Kadnla istire meselesindeki tereddd izle edecek iki rnei Hz. mer'den kaydedebiliriz. Birincisi, bilinen bir vak'adr. Hz. mer bir cuma hutbesi srasnda,

    evlenmelerde kadnlara verilecek olan mihir iin bir snrlama getirerek mblaaya kalmasn nlemek istedii zaman cemaatte bulunan bir kadnn, bizzat

    Kur'an'dan okuduu yetle bu kararn yanlln hatrlatmas zerine Hz. mer: "Bir kadn isbet, bir e rkek hata e tti. Bir emr (lider) cedelleti ve cedeli kaybetti"

    diyerek kendi iddiasndan rcu edip kadnn grne uyar (Bak. Bklln, et-Tehmd, Beyrut 1957, s. 199).

    kinci misalimiz mevzmuz asndan daha dikkat ekicidir. Bir gece teftiinde Hz. mer, kocas cihad iin askere gitmi olan bir kadnn "bekrlktan yakndn"

    iitince, kz Hafsa'ya (ve kadnlardan tecrbeli olanlara) (A.g.e. s. 198) mrcaat ederek: "Kzm, (syle bakalm) bir kadn kocasndan ne kadar mddet ayr

    kalmaya tahamml edebilir?" diye sorar ve onun verdii cevaba dayanarak askerlik mddetini alt ay olarak snrlar. (Said bn Mansur, Snen, Malegaon, 1967,

    II/186; Bklln, a.g.e. s. 198; Bak. brahim C anan, Hz. Peygamberin Snnetinde Terbiye, s. 326-327)

    u halde, kadn ilgilendiren ahs, ailev meselelerde fikri alnaca gibi, ihtisasna giren meselelerde de fikri alnabilecektir. Zaten liykat ve ilgisi olmayan

    hususlarda erkek de olsa kendisiyle istire tavsiye edilmemitir. yle ise, "kadnla istire etmeyin" mealindeki mutlak tavsiyeler meneini snnetten almazlar,

    baz ciddi kitaplarda (92) tasrih edildii zere "hkema" szdr. Ne var ki, din kitaplarmza girmi bulunan -darb- mesel, israiliyat, etibba ve hkema sz

    nevinden- her ey, halk tarafndan zamanla dinin kendisi zannedilerek, hadisle, Kur'an'la iltibas edilmitir.

    2. stirenin ekli: slm istirede mvirlerin durumunu belirttikten sonra istirenin cereyan tarzna da temas etmek isteriz. Burada karmza farkl ekiller

    kmaktadr:

    a. Dorudan Re'ye Mrcaat: Karara balanacak bir mesele zuhur edince salhiyetli veya ilgili kimselere bavurarak fikirlerinin alnmas demektir. Bunun misali

    Hz. Peygamber'in hayatnda oktur. Bedir'de harbe karar vermek (bn Sad, a.g.e. II/14), Bedir Harbi'nden sonra da elde edilen esir ve ganimetler mevzunda

    takip edilecek tutum iin (Tirmiz, Cihad 34), Hendek Harbi'nin hazrlk ekli iin (bn Sad, a.g.e. II/66) yaplan istireler ummiyetle bilinen rneklerdir.

    Hz. Peygamber, bu durumda beyan edilen grlerden en uygununu seerdi.

    b. Liykatlinin Mdhalesi: Baz durumlarda Hz. Peygamber'in ahs mrcaat varid olmadan, ortaya km mesele ile alkal olarak hariten mdhale vakalar

    olmutur. Bu mdhaleler "liykatli az"dan geldii veya "mkul" bulunduu takdirde daima hsn- kabul grmtr. Bununla alkal rnekler de oktur. Bu ikna

    edici rnekler Hubab bnu'l-Mnzir ile alkal olanlardr. Bedir Sava'na karar verildikten sonra Hz. Peygamber ordunun sava vaziyeti alaca yeri tayin ederek

    yerleme emrini vermiti ki, Hubab huzura karak harp mevziini seme iini vahyin irad ile deil de kendi re'yi ile yapt ise burann uygun olmadn Hz.

    Peygamber'e syledi. Hz. Peygamber de: "Hayr, vahiy deil, kendi reyimle semitim" der. Hubab'n fikrine uygun olarak yeniden yerleim yaplr (bnu Sa'd

    II/15; Hkim, a.g.e., III/427; Vkd, Mez Oxford, 1966, I/53) Ayn Hubab'n gerek Hayber (Vkd, a.g.e. II/645), gerek Tif (Vkd, a.g.e. II/325-326)

    seferleri srasnda, gerekse Ben Nadr ve Ben Kureyza gazvelerinde (Suyt, Hasisul-Kbr, III/257-258) Hz. Peygamber tarafndan, her seferinde kabul edilen

    benzer tekliflerine rastlyoruz.

    Fetih gn Mekke'nin haramiyetini iln eden Hz. Peygamber'in bu meyanda "otlarn yolmann da harama dahil olduunu" sylemesi zerine amcas Abbas

    tarafndan izhir denen ve gnlk hayatta muhta olunan bir otun bu yasaktan hri tutulmas iin yaplan talebin kabul edilmesi (Buhr, C eniz 76; Mslim, Hacc

    445-448) arap yaplan (Buhr, Eribe 8), eek eti piirilen kaplarn krlmas iin verdii emre "krlmayp ykandktan sonra kullanlmas" (Buhr, Mez 38) iin

    yaplan teklifin kabul edilmesi gibi rnekler Hz. Peygamber 'in ok farkl konularda muhtaplarn dinleyip grlerini deerlendirdiini gsterir.

    c. Yersiz Teklif: unu da belirtelim ki, mnhasran dini alkadar eden meselelerde vaki olan telkin ve tavsiyeleri Hz. Peygamber ciddiye almamtr. Nitekim O'nun

    kadn-erkek, yal-gen herkese, her hususta dnce ve kanaatlerini serbeste syleme hussundaki cesret verdiren msmahakr davran sebebiyle, baz

    kimselerin, zaman zaman "yersiz" ve "densiz" diyebileceimiz davranlar ve teklifleri de olmutur. Bunlardan biri, bir yolculuk srasnda vki olur: Akam vakti

    girince Hz. Peygamber (s.a.s.) orucunu amak iin su ister. Bunun zerine muhtab emri hemen yer ine getirecei yerde: "Biraz daha bekleyin, ortalk kararsn"

    karlnda bulunur. Hz. Peygamber (s.a.s.), her seferinde ayn ekilde mukabelede bulunan muhtabnn -ki Bill-i Habe'dir- (Eb Dvud, Savm 19, hadis no:

    2352) mtleasn nazar- dikkate almakszn emrini defa tekrar ederek orucunu atktan sonra, iftar vaktiyle alkal aklamada bulunur (Buhr, Savm 44).

    kinci bir misal, hac mensikinin tlimi srasnda meydana gelir. Peygamberimiz (s.a.s.) hacc esnasnda Zilhicce'nin drdnc (veya beinci) gn beraberinde

    kurbanlklarn getirmeyenlere, ihramdan kmalarn emretmiti. Sahbler, "ihramdan kmak iin vaktin henz gelmediine" hkmederek bu emri tatbik etmek

    istemiyorlard (Mslim, Hacc 111, 144). Raslullah bu tutum karsnda o kadar fkelenmiti ki, Hz. ie'nin yanna dnd zaman fkesi hl yznden

    okunuyordu" (Mslim, Hacc 130, Heysem, a.g.e. III/233)

    Gerek iftar vakti, gerek ihramdan kma gn gibi, tamamen din hususlarda, dnyada Hz. Peygamer'den baka kim daha liyka tl ve selahiyetli olabilirdi ki, bu

    eitten itiraz ve teklifleri ciddiye alsn?

    d. Saygsz Mdhale: Her ne kadar normal istire erevesinde mtalaa edilmesi zor da olsa, istire mevzu ele alnd zaman temas edilmesinde fayda

    mlahaza edilecek bir husus da Hz. Peygamber'in "saygszca" diye tavsif edeceimiz baz itiraz ve mdhaleler karsndaki tutumudur. Zira insanlar arasnda bir

    ksm lsz ve saygsz davranlara sapan kimseler her zaman mevcuttur. Bunlar karsnda Hz. Peygamber (s.a.s.)'in davrann ibret almamz iin bilmekte

    fayda vardr. Ksaca "sabr" ve "msmaha" olarak tavsif edeceimiz bu snneti sergileyen bir iki misal kaydedeceiz:

    Birinci misalimiz, Abdullah bnu Zi'l-Huvaysira denen bir Temimlinin davrandr. Hz. Peygamber Huneyn'de elde edilen ganimeti (veya Hz. Ali'nin Yemen'den

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    8/26

    (Nes, Zekt 78) gndermi bulunduu sadaka maln (bn Hacer, bu farkllktan hareketle, ayn itirazcnn iki ayr yerde olay kardna hkmeder -Fethul-Br

    15/321-322-) datrken ortaya atlarak: "Ey Muhammed! Allah' tan kork , dil ol, bu taksim Allah'n rzs aranmayan bir taksim oldu" der. Bu sze fena halde

    fkelenen Hz. Peygamber (s.a.s.) ona u cevab ve rir: "Eer ben de s/isyankr isem, kim O'na mut/itaatkr olabilir? Yer, gk ve insanlar ierisinden Allah, beni

    seip itimat eder de, siz etmez misiniz?" Hz. Peygamber'in son derece zldn gren ashabdan bazlar bu saygsz iddetli bir ekilde cezalandrmak, hatta

    ldrmek iin izin isterlerse de Raslullah (s.a.s.): "Ben mriklerin Muhammed arkadalarn ldryor demeler ini istemem" diyerek hibirisine msade etmez

    (Buhr, Enbiy 6, 26, stitbe 7; Ahmed bin Hanbel, Msned III/353, 354, 355; Mslim, Zekt 142).

    Bir baka vak'a, Hz. Zbeyr ile Medineli arasnda kan su ihtilfnn halli srasnda meydana gelir. Hz. Peygamber ihtilf: "Ey Zbeyr (madem su, komuna senin

    tarlandan geiyor) tarlan nce sen sula, sonra da suyu komuna sal" diye hkme balamt. Karardan memnun olmayan Medineli: "Ya Raslallah sen karar

    Zbeyr lehine verdin, nk o senin halaolundur" diye itiraz eder (Buhr, Tefsir 86). Hz. Peygamber'i yz renklenecek kadar fkelendiren bu lsz itiraz

    zerine gelen bir vahiy, bu eitten zuhur edecek durumlar iddetle knar: "Onlar senin hkmlerini ilerinden gelen holukla, tam bir teslimiyetle karlamadklar

    mddete m'min deillerdir" (4/Nis, 65)

    Kez, zin suunu ileyen kadnlarn cezlandrlabilmesi iin drt hit getirilmesini emreden yetin (4/Nis, 15) nzl vesilesiyle vki bir sual zerine Hz.

    Peygamber'in, kars ile yabanc bir erkek yakalayan kimsenin znleri ldremeyeceini, drt hitle mahkemeye mrcaat edebileceini beyan etmesi zerine,

    Sa'd bn Ubde' nin: "Ey Allah'n Rasl, hkm byle mi? (Ahmed bin Hanbel, Msned, I/238) Yani ben karmla bir yabancy yakalayp da drt hit bulup

    gelinceye kadar dokunmayacam ha?!" sorusuna Hz. Peygamber: "Evet hkm byledir" demesi zerine Sa'd itiraz ederek: "Hayr, seni hak ile gnderen Zt-

    Zlcell'e kasem olsun, byle birini grrsem hemen klcmla kellesini uururum" der. Hz. Peygamber, lh hkme kar gelmeyi ifade eden bu n feverna

    kar: "Ey Ensar, ey Medineliler! Efendiniz Sa'd'n ne dediini iitiyorsunuz. Evet Sa'd kskantr, ben ondan daha kskancm, Allah ise benden daha kskantr"

    (Heysem, a.g.e. 4/328) cevabn verir. Cemaatten Sa'd'n kskanln te'yid eden baz konumalardan sonra olacak , biraz yatan Sa'd zr dileyerek yle der:

    "Ey Allah'n Rasl, bu (sylediiniz) haktr ve Rab Tel'nn indinden gelmitir. Fakat ben (ilk defa duyunca ite byle bir) tuhaf oldum" der (bn Hacer, Fethul-

    Br 11/232).

    Hz. Peygamber (s.a.s.)'in byk bir sabr ve msmaha ile karlad feveranlar zaman zaman Hz. mer'den gelmitir. Bunlar meyannda, bilhassa Hudeybiye

    Sulh zerine vaki olan itiraz kayda dedii iin az sonra etraflca temas edeceiz.

    Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sert, hain ve bazan rencide edici klara sabr, skt, mlyemet ve mmkn mertebe gler yzle mukabele edii, etrafndakiinsanlarn dalmalarn nlemeye raci idi. Bu davrann O'nun baarsndaki byk roln bizzat Kur'an- Kerim te'yid etmektedir. Nitekim yukarda ksm olarak

    kaydetmi olduumuz Hz. Peygamber'e mvere etmeyi emreden yet yle de r: "O vakit sen Allah'tan bir rahmet olarak onlara yumuak davrandn. Eer

    (bilfarz) kaba, kat yrekli olsaydn onlar etrafndan herhalde dalp gitmilerdi bile. Ar tk onlar bala (Allah'tan da) gnahlarnn affn iste, i hussunda onlarla

    mvere et" (3/l-i mrn, 159).

    Dilimizdeki "insann yere bakan ile suyun duru akanndan kork" sz de, Hz. Peygamber'in sert ve hatta saygszca itirazlara cesaret veren msmahal

    davranndaki hikmet ve maslahat anlamaya yardmc olabilir. nsanlar muhlefetlerini ifade edemezlerse bir ksm gizli telakkilerin gelimesinden ve

    beklenmedik zamanlarda tehlikeli patlamalar halinde ortaya kmasndan korkulmaldr.

    3- Kararn Alnmas: stirenin mhim bir safhas, mzakere edilen mevz zerine deiik grler serdedildikten sonra kararn alnmas safhasdr. Hz.

    Peygamber'in snnetinde bunun eitli ekillerde yapld grlr:

    a- Ekseriyetin Re'yi: Uhud Harbi iin yaplan istirede karar byle alnmtr. Bata Hz. Peygamber (s.a.s.) olmak zere yallar dmann ehir iinde karlanmas

    fikrinde idiler. Ancak, ounluu tekil eden genler bunu tezlil edici bularak erkeke meydanda savamay istiyorlar ve bunda srar ediyorlard. Hz. Peygamber:

    "yleyse siz bilirsiniz" diyerek kabul etti (Heysem, a.g.e. 6/107).

    b- Grlerden birinin tercih edilip seilmesi: "Baz durumlarda Hz. Peygamber, beyan edilen grlerden birini oylamaya bavurmadan, ahsen tercih etmitir:

    Bedir esirlerine yaplacak muame lede yle olmutur.

    c- Karar Tehir Etmek: Ortaya atlan grlerden hibirini kabul etmeksizin, durumun tavzihini zamana brakma ekli de olmutur. Namaz vaktini duyurmak iin

    benimsenecek vasta mevzunda bu tarz uygulanmtr. Sahabelerden bazs an almay, bazs ate yakmay, bazs da boru ttrmeyi teklif ediyordu. Hz.

    Peygamber hibirini uygun bulmayarak karar tehir etti. Ertesi gn Abdullah bnu Zeyd'in ryada ezberlemi olduu bugnk ezan ekli benimsendi (Mslim, Salt

    1; bn Mce, Ezan 1; Beyhak, es-Snenul-Kebr, Haydarabad 1344, I/421).

    d- cbr Karar: Hz. Peygamber'in hayatnda, az da olsa mvirlere ramen re'sen alnm olan karara da rastlanr. Bunun en iyi misali Hudeybiye Anlamas'dr.

    stikbale mtuf stratejik hedef ve gayelerini, zhir ve pein grnts sebebiyle anlamayarak "tezlil edici" bulan "Ashb- Rasl"n hemen hemen tamam (Vkd,

    a.g.e. II/607) sulhtan memnun deildir. yle bir anlama yapmaktansa erkeke savamak istiyorlard, bu sulh ise zilleti kabullenmek gibi bir eydi. Hz. Peygamber

    anlamann mndemi bulunduu maslahat ve mes'ut neticeleri o anda aklamay mahzurlu telkki e ttiinden olacak, bu sulhla alkal ikn edici konuma

    yapmaktansa, bu hususta sktu tercih edip, daha nce gerekleen vaadleri hatrlatarak bunda da hayr olduu hussunda etrafndakileri iknya alyordu(A.g.e., II/609).

    zetle, Hz. Peygamber Hudeybiye'de peygamberlik otoritesine dayanarak itirazlar susturdu ve bu anlamay kabul ettirdi. Hz. mer'le, Hz. Peygamber arasnda

    geen konuma hem ashabtaki memnuniyetsizliin, hem de Hz. Peygamber'in srarndaki kara rlln derecesini kavramak iin kayda deer:

    "Ey Allah'n Rasl biz hak zere, onlar da btl zere deiller mi?

    "phesiz yle."

    "Bizim llerimiz cennetlik, onlarnki cehennemlik deil mi?"

    "phesiz yle."

    "yleyse niye dinimizde bu zilleti kabulleniyoruz? Allah bizimle onlar arasnda (savala belirlenecek) hkmn vermezden nce geri mi dneceiz? (Olmaz byle

    ey)!"

    "Ey Hattab'n olu, ben Allah'n elisiyim (ve O'nun emrine muhlif de deilim) (A.g.e., II/609) ve Allah da ebediyyen bizi terketmeyecektir."

    Hz. mer bundan sonra Hz. Eb Bekr'in yanna giderek Hz. Peygamber'e sylediklerini ona da tekrar eder. Hz. Eb Bekr de: "(Onun emrine uy, zira ehdetederim ki) O, Allah'n Rasldr ve A llah O'nu ebediyyen terketmeyecektir" cevabn verir. Arkadan Fetih sresi iner, Hz. Peygamber sreyi batan sona Hz.

    mer'e okur. Hz. mer , "Yani bu bir fetih mi?" diyerek hl devam eden znt ve endiesini dile getirir (Buhr, Fardul-Humus 36; Vkd, a.g.e., II/608).

    Isrardaki hatasn bilhare anlayarak keffre ti iin yl orucu tutup, kleler zad edecek olan Hz. mer bata olmak zere, Hz. Eb Bekir ve dier pekok sahb

    ittifakla Hudeybiye Sulh'nn "slm'n en byk zaferi olduunu" ifade edeceklerdir (Vkd, a.g.e., II/607, -610).

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    9/26

    Hlsa, istire sonunda kararn a lnmasnda yegne prensip, bugnk Bat parlamenter sisteminde cr olan parmak usl (demokrasi) deildir. Son sz; nazar-

    mm, bilgi ve vukufiyeti bakalarna nazaran daha geni olan esas mes'ul kiinindir, yani Hz. Peygamber'indir.

    4- ahs Kanaatnda Direnmemek: Snnette gelen mhim mvere rnekleri tetkik edilirse Hz. Peygamber'in mzkereye sunduu meselelerde ahs

    kanaatlerinin benimsenmesi iin, Hudeybiye Sulh hari, ok srar etmedii grlr. Bedir'de semi olduu ilk sava mevziini, Hubab'dan gelen teklif zerine

    terkettii gibi, Uhud Sava'nn Medine'nin iinde yaplmas istikametindeki kanaatine ramen genlerin ounlukla "ehrin dnda" olmasn istemeleri zerine de

    dar kmay kabul etmitir.

    Bir baka ikn edici misal Hendek Sava srasnda, imza safhasnda bozulan bir anlamadr. Hz. Peygamber savan uzamas ve ehirde skntnn artmas zerine

    dman cepheyi datmak dncesiyle, baz bedevi gruplarla cepheyi terketmeleri mukabilinde Medine hurma mahsulnden belli bir yzdenin kendilerine

    verilmesi esasna dayanan bir anlama yapmak zereydi. Mutabakat hasl olan anlamaya Medineli liderlerin: "Ey Allah'n Rasl, bu, itaat etmemiz gereken bir

    vahiy deil de ahs re'yin ise hayr... Onlar imdiye kadar bizim hurmalarmzdan da parayla satn alarak veya ikrammz olarak yediler, bu ise bir zillettir. Allahseninle bize hidyet verdi, erefimizi artrd bunu kabul etmeyiz..." derler. Bunun zerine Hz. Peygamer "Bu lh bir emir deildir, ahs fikrimdir, size arzettim"

    diyerek fikrinden vazgeer ve mutbakat, imza safhasnda bozulur. Rvler, Hz. Peygamber'in bu itiraz karsnda znt deil "memnuniyet" izhar ettiini

    kaydederler (Heysem, a.g.e., 6/132; sdl-be, II/357).

    Hz. Peygamber, fitne almetleri meyannda "Rey sahibinin kendi reyini beenmesi"ni de zikre tmek sretiyle (bn Mce, Fiten 21) istire meselesinde nemli bir

    prensibe dikkat ekmi oluyor.

    5- Mvirleri Gcendirmemek: stire mevzunda mhim bir husus da farkl ve bazan da birbirine zd fikirlerin ortaya atlmas srasnda liderin alaca tavrdr.

    Zira fikirlerden birinin kabul, dierlerinin reddi demek olacandan buradaki fark l bir kabul veya red ekli, reddedilen fikir mensuplarn gcendirip yersiz bir

    muhlefete sevkedebilir.

    Bu endieyi Hz. Peygamber'in hayatnda briz bir ekilde grmekteyiz. Nitekim, Bedir esirlerine yaplacak muamele hussunda cereyan eden istire srasnda

    mvirlerden gelen farkl grleri teker teker dinlendikten sonra, bunlardan sadece Eb Bekir'in grn muvfk bulsa da dierlerine de iltifat eder: "Ey Eb

    Bekr senin mislin Hz. brhim'e benziyor. O, Allah'a kavmi hakknda yle demiti: "Rabbim bana uyanlar bendendir, uymayanlara gelince, sen af ve mafiret

    edicisin" (14/brhim, 36). "Ey mer senin de mislin Hz. Nuh gibidir. O, kavmi iin yle demiti: "Rabbim! Yeryznde kfirlerden tek canl brakma" (71/Nh,26). Hz. Peygamber (s.a.s.) Hz. Eb Bekir'i Hz sa'ya (5/Mide, 115), Hz. mer'i Hz. Ms'ya (10/Ynus, 88) benzetmeye devam ederek onlarn fikirlerine muvfk

    gelen yetleri okur ve her ikisini de fikirleri sebebiyle dorular, takdir eder (Taber, a.g.e., II/295; bn Kesir, Tefsir, III/346).

    Burada kayd gereken bir durum Hz. mer'le alkal olarak rivyet edilmektedir. O da, istire srasnda herkesin re'yini serbeste sylemesi, rahata mnkaa

    edilmesi, ileri srlen fikirlerdeki farkllklar sebebiyle mvirlerin birbirine gcenmemesi gereidir. Said bnu'l-Mseyyeb der ki: "mer bnu'l-Hattab ve Osman

    bn Affn aralarndaki bir mesele iin yle bir nizya girerlerdi ki, onlar seyreden birisi: Artk bunlar bir daha biraraya gelmezler derdi. Ancak, en gzel ve en tatl

    bir ekilde ayrlrlard" (Aluddin Aliyyul-Muttak, a.g.e., 10/186-187).

    6- Tatbikat Srasnda Azim: stirede karar alndktan sonra tatbikat srasnda tereddde yer vermemek slm istirenin mhim bir vasfdr. Bunun zerine

    hassasiyetle ve srarla durulur. Karar safhasndan sonra tereddd ve ek ingenlik kesin bir dille reddedilir. Bizzat Kur'n- Kerim'de istirenin emredildii yette

    istirenin bu vasf da belirtilir. yet yle: "... hussunda onlarla mvere et. Bir kere de azmettin mi artk Allah'a gvenip dayan. nk Allah, kendine

    gvenip dayananlar sever " (3/l-i mrn, 159)

    Uhud Harbi iin genlerin reyine uyularak ehir dna kmaya karar verilip hazrla balandktan sonra baz yallarn uyars sonucu genler fikirlerindencaymlard, dmanla ehir iinde karlamay kabullenmilerdi. Zrhn giymi bulunan Hz. Peygamber'e yeni gelime intikal ettirilince, bu tereddd: "Bir

    peygamber giydii zrh savamadan karmaz. Emrettiim hususlara iyi bakn ve onlara uyun... Sabrettiiniz takdirde zafer sizindir" diyerek reddeder (Vkd,

    a.g.e., I/214)

    Burada u noktann da belirtilmesinde fayda var: stire edilerek bir fikir benimsendikten sonra onun baar veya baarszlna terettp edecek sorumluluk

    sadece bu fikri teklif edene dmez. Sorumluluk ortaktr. Nitekim Uhud Sava baarszlkla sona erince, Hz. Peygamber'in "harbi ehrin dnda yapalm" diyen

    genlere herhangi bir ayplamada bulunduunu grmyoruz.

    Bat Demokrasisi

    Demokrasinin Tenkidi: slm'daki r ile Bat demokrasisini birbirine iltibas edenlere, iine dtkleri yanll gstermek iin, demokrasiye bizzat Batllar

    tarafndan yneltilen baz tenkidleri hatrlatmada fayda umuyoruz.

    Ren Gunon, Modern Dnyann Bunalm (La C rise du Monde Moderne) adl eserinin altnc blmnde insanlarn Bat'da, birksm telkin ve sahte fikirlerle teshir

    edilip aldatldn belirttikten sonra en ziyade laf kalabalna getirilerek kitleleri aldatma vesilesi yaplan "demokrasi"ye sz getirerek hlasaten unlar syler:

    "Eer "demokrasi", halkn kendi kendini idaresi eklinde tarif edilirse, ortada gerek bir imknszlk, fiiliyatta basit bir va rl dahi grlmeyen bir ey kabul edilmi

    olmaktadr. Bu ey sadece bizim zamanmzda deil, baka hibir devirde de vaki olmamtr. Kelimeler bizi aldatmamaldr. Esasen ayn adamlarn hem idare

    eden, hem de idare edilen kimseler olacan kabul etmek aklen mtenakz bir dnce olur. Zira Aristo mantna gre, ayn bir varlk ayn zaman ve artlarda

    bilfiil ve bilkuvve halinde olamaz. Halkn kendi kendini idare ettiine dair bo haya lin kafalarda ye r etmesi iindir ki "halk oyu" mefhumu icad edilmitir. Bu icada

    gre, kanunu yapan eyin ekser iyetin efkar oduu farzedilmektedir. Fakat burada gzden kaan husus, efkr- umumiyenin ok basit ve kolay bir ek ilde

    ynlendirildii ve ekillendirildiidir. Her zaman, uygun telkinlerle nceden tesbit edilen u veya bu istikamete onun tevcihi mmkndr. Biz imdi efkar- umumiye

    tekvin etmek (kamuoyu oluturmak) tabirini kim uydurdu bilemiyoruz, fakat bu, tam bir gerei ifade ediyor. Ancak rs da muhakkak ki, grnrdeki idareciler

    efkar- umumiyeyi tekvin etmek iin lzumlu olan vastalara her zaman sahip deiller."

    Herhangi bir meselede fikrini beyan etmeye arlan halk ierisinden ezici ounluu meseleyi anlamayacak kimselerin tekil ettiini, anlayanlarn sayca ok az

    kaldklarn ve binaenaleyh o meselenin kanunlamasnda anlamayanlarn, liykatsizlerin rol oynadn bylece kanunlarn meseleye vakf olmayan kimselerce

    karldn belirten Gunon: "Kanunu, ekseriyetin yapmas gerektii" fikrinin eyann tabiat icab fiiliyatta tamamen nazariyatta kalp hibir tatbik duruma tekabl

    etmemekten baka, temelden hatal olduunu syler ve yle devam eder: "Bu fikrin en zahir kusuru az yukarda belirttiimiz husustur, yani "ekseriyetin re'yi

    liykatsizliin ifadesidir ve bu da haddizatnda zeka noksanlndan veya srf cehaletten ileri gelir. Bu hususun daha iyi anlalmas iin "kitle psikolojisi" ile alkal

    baz tesbitlerden istimdad edebiliriz: umumiyetle bilinen bir duruma gre, "bir kalabalk ierisinde nihai efkar, kalabal tekil eden fertler tarafndan ileri srlen

    fikirlerden, vasat seviyede olanlara gre bile deil, en aa seviyede olan fikirlere gre teekkl etmektedir."

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    10/26

    Gunon devamla, modern hkmetlerin srarla zerinde durup, kendi meruiyetlerinin yegne kayna kabul ettikleri bu "en byk ounluun kanunu" prensibinin

    mahiyete ne olduunu belirtmeye geer ve yle der: "Bu sadece ve sadece maddenin ve ezici kuvvetin kanunudur. yle bir kanun ki, onu esas alarak arlyla

    srklenen bir kitle, gzerghnda rastlad her eyi ezer geer. te bu noktadadr ki "demokratik" telakki ile "materyalist" telakki arasndaki telki (ittisal,

    birleme) noktas ortaya kar. Bu telkiyi hal-i hazr zihniyete samimiyetle balayan ey de bu husustur. Bir baka ifadeyle bu, normal, tabii nizamn alt st

    edilmesidir. Zira bu, okluun, okluu sebebiyle stnln ilan etmektir, ite bylesi bir stnlk sadece ve sadece madde dnyasnda mevcuttur. Tersine,

    manev lemde, daha umumi olarak cihanmul nizamda ise hiyerarinin zirvesini birlik ve vahdet tutar. Zira vahdet, btn okluun kendisinden kt asl

    prensiptir. Fakat, bu prensip bir kere inkr edildi veya nazardan kat m artk geriye , kendini bizzat maddeye rabteden kesre t-i mahz (srf okluk) kalr" (Gunon,

    La Crise du Monde Moderne, pp 118-128).

    Asl vasf aznl ounlua, keyfiyeti kemmiyete ve binnetice havass avma (yani sekin zmreyi halk tabakasna) kurban e tmek (A.g.e., p. 123) olarak

    vasflandrlan demokrasinin eyann tabiatna zd olan ve "hibir devirde fiil hayatta tatbikat bulamam bir vehim ve hayal" ithamn yenmesine sebep olan yaps

    sebebiyledir ki, bugn, her eye ramen demokrasiye hararetle taraftar olanlar tarafndan belirtilen bir baka endie mevzbahs olmutur:

    Teknokrasi: Zhirde demokrasi olsa bile fiiliyatta meselelere ve icraata yn veren, hkim olan o meselelerden anlayan -ve halkn temsilcisi olmakszn i yapan-

    mtehasss ahslardr, teknik ekiptir. Demokrasinin bu noktadaki zaaf yle ifade edilmitir: "(craatta bir bakanlk mdr, bugn, ast astk kestii kestik,

    mesuliyetsiz bir mstebittir, milleti temsil eden bir meb'ustan hatta bizzat bakandan ok daha gldr. Zira bu, siyas dalgalanmalarla onlar gibi deimez. Ve bu,

    stelik teknik bir maharete de sahiptir ve brlerinin ou zaman mahrum bulunduklar siyas cambazlklara da almtr. Demokrasi bu durumda Teknokrasi

    girdabnda batma tehlikesiyle babaadr" (C uvillier, Manuelle du Sociologie, II/645).

    Dier baz bilim adamlar, devrimizde teknolojinin, "n karar verme"ye daha da ehemmiyet kazandrdn, bu ite, acemi temsilcilerden ziyade, "mtehasss

    teknisyenler"in mahret ve selhiyet sahibi olduunu belirterek, en ziyade demokrat bilinen Amerika B irleik Devletleri'nde bile parlamenterlerin, fiilen ortadan

    kaldrlmamakla birlikte, sessizce hkmsz hale getirildiklerini ifade ederler (Parkinson, LEvolotion de la pensee Politique, Paris, 1964, II/305)

    Halk iradesinin gerek manada hakimiyetine mani olan baka "bask gruplar" da vardr. Bunlardan birksm gizlidir, birksm ak. Ak olanlara ticar, iktisad

    teekkller, meslek cemiyetler (barolar, sendikalar, iverenler, emekliler ve benzeri cemiyetleri gibi) hususi menfaat guruplar misal olarak zikredilebilir. Bunlar

    "ou kere hkmete baskn karlar" ve "kanun yapcnn irdesini krarlar" (Cuvillier, a.g.e., II/645).

    Hemen belirtelim ki, burada gyemiz demokrasi hakknda lehte veya a leyhte bir ksm nazariyeleri aklamak deildir. Ancak, Bat'nn uzun asrlar boyunca etin

    mcadelelerle elde ettii ve zamanmzn en mstebit idarelerini bile "demokratik" vasfna hararetle sahip kmaya sevkedecek kadar fevka lde bir reva ve teshir

    gc kazanm bulunan demokratik idarelere ramen Batl cemiyetlerde bunu da reddedici anarist grlerin k sebebini belirtmeye alyoruz.

    Demokrasinin btn g ve hametiyle ehemmiyetinin avamdan havassa her tabakaya mensup kimseler nazarnda muhafaza etmeye devam ettii Trkiyemizde

    Bat dnyasnda demokrasiyi de reddedip, bundan daha iyidir diye anariyi talep eden insanlarn ve hem de feylesoflarn varln anlamak bu eitten izahlar

    olmakszn zordur. stelik, hal-i hazr Batl sistemlerin en iyisi olarak benimsediimiz ve elimizden gittii takdirde hsl olan boluu hangi felake tin dolduracan

    kestiremeyeceimiz demokrasimizin messir ekilde muhafaza edilmesi de onun kusurlarn bilmemizi gerektiriyor.

    Demokrasinin Sonu Anaridir: Yeri gelmiken unu da belirtmemiz gerekir: Siyas tarih aratrclar, demokrasinin en eski yurdu saylan kadim Yunanistan'dan

    zamanmza kadar cereyan eden hadiseleri deerlendirince -her seferinde muttard ve kesin olmamakla beraber- umumiyet itibariyle demokratik idarelerin peini

    anarinin takip ettiini, anarinin yerini kan ve diktatr idarelere braktn mahede etmilerdir.

    Bazan da demokrasinin sosyalizme (ki anarizm ile karde saylacak kadar benzerlikler arzettiini daha nce belirttik), komnizme zemin hazrlad ifade edilir

    (Parkinson, LEvolotion de la pensee Politique, Paris, 1964, II/60). Mesel Hitler, kendisine has kaba slubuyla yle der: "...Gnmz Avrupasnda tatbik edilen

    ekliyle demokrasi, Marksizmin ncsdr. Birinci olmakszn ikincinin gelmesi akln alaca ey deildir. Demokrasi, beynelmilel Marksizm ve basnn mikroplarnn

    geliip yaylabildii yegne uygun ortamdr. Demokrasi, parlamenterizmi getirmek sretiyle yaratc atei sndren necset ve alevden bir pi hsl etmitir."

    (A.g.e., II/240)

    Evet, genel gr bu noktada dmlenmektedir: "Anari (demokrasinin icab olan) liberalizmin tabiatna bal tezadlarn bir rndr, birbirine benzese de

    aralarnda ayr lklar bulunan birok doktrinlerden domutur" (Arvon, Henri: lAnarchisme, P.U.F., Paris, 7. edt, Paris 1977, p. 65). Burada kastedilen farkl

    doktrinlerin eskiye akslamel olarak ileri srlen ve itim hayatn muhtelif ihtiyalarn kapatan itim messeselerle alkal grler olduunu hatrlatmaya

    lzum yok kanaatindeyiz.

    slm'da Kanun Koyma Mekanizmas: Demokrasi ile ry ayran temel noktalardan biri bunlara tannan yetkinin erevesinde kendini gsterir: Demokrasi.

    Gunon'un da aklad zere, ounluk adna iddiasyla, hakim (teknotrat) zmrenin -bu zmre zerinde hakimiyet kurmu grnrgrnmez bask glerinin

    tesiriyle- her eit kanunu yapma oyunudur. u veya bu kanunu yapamaz diye bir snr yoktur. slm'da ise kanun koyma ii iktidarda olanlara tannan bir hak

    deildir. Bu, farkl bir mekanizmadr. yle ki:

    1- Temel haklarn korunmasna ynelik bir ksm kanunlar var ki, bunlar Kur'an ve Hz. Peygamber (aleyissaltu vesselm) tarafndan tesbit edilmitir; hibir

    devirde, hibir kimse tarafndan kaldrlamaz, deitirilemez, azaltlamaz, oaltlamaz. Zina, hrszlk, katl, arap ime, irtidad gibi ar crmlerin cezas byledir.

    Bunlara hudud denir. Devlet bunlar tatbikatla vazifelidir. Bunlarn tatbiki karsnda kimse kimseyi ittiham edemez. eriatn kestii parmak acmaz sz buradan

    gelir.

    2- Yeni meseleler iin kanun yapma ii, dindarlk ve ilm yeterlilik gibi bir ksm zor artlar nefsinde cemeden kimselere aittir. Kanun yapacak kiide bulunmas

    gereken zaruri sfatlar arasnda "iktidarda olmak", "resm vazifeli olmak" gibi sfatlar yoktur.

    3- Otoriteye itaat keyfiyeti snrldr. Allah'n emirlerine isyan emreden mire itaat yoktur.

    4- Dinin ferde tand tabi haklar ortadan kaldrc kanun yaplamaz. Bylesi bir icraat var ise, bu mer olamaz, keyfdir, zulmdr.

    5- Din, ferde tannm olan tabii haklara uymayan, ahs zararlara sebep olan zalimane icraatlar karsnda -ammeyi zarardde edecek fitnelere sebep olmamakiin- sabretmeyi tavsiye ederse de icraatcy zlim iln eder. ktidarda olana hibir srette kanunsuz icraatta bulunma selahiyeti tanmaz.

    6- Sultan (iktidar sahibi, otorite) kanun nnde dier fertler gibidir. Hibir hususi haktan istifade edemez. Mesela bugn milletvekillerine tannan teri ma'suniyet

    (dokunulmazlk) slm sistemde yoktur.

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    11/26

    7- slm, teriat (kanun koyma) sistemiyle idare edilenleri, idare edenlere kar koruduu gibi, dier bir k sm teriatyla da baka zmreleri korumutur. yle ki:

    a) Zekt farz etmek, faizi haram klmak, sadaka ve dier hayr ilerine, sadaka-i criyeye tevik gibi emirleriyle fakirleri zenginlere kar korumutur.

    b) ocuklarn temyiz yana kadar terbiyesini anaya vermek, blu yana kadar:

    1) Nafakasn temin etmek.

    2) Terbiye ve bir meslek renimi dahil olan talimini vermek gibi vazifeleri veliye, velisi yok ise devlete -kanlmas mmkn olmayan- bir vazife, bir vecibe

    yapmak.

    3) Kez blu devresinden nce iledii sular sebebiyle ceza ehliyet tanmak.

    4) Te'dib iin dvmelerde gerek ebeveyne ve gerekse muallim ve dier byklere ten fazla vurma hakk tanmamak gibi teriatyla ocuklar korumutur.

    c) Kur'an- Kerim'in "anne ve babanzdan biri yannzda ihtiyarla ererse onlara "f" bile demeyin" yetinde ifadesini bulan eitli teriatyla, "ihtiyarlarmza

    hrmet etmeyen bizden deildir" gibi prensipleriyle yallar korur.

    d) Tarihte ilk defa ok evlenmeyi tahdid ve "biri tavsiye" e tmek, kadnlara -bir iki hususi durum dnda- erkeklere tannan hak ve vazifeleri aynen tanmak, miras,

    mlkiyet, boanma gibi haklar tanmak, ahslarna kar ilenen sularn cezasn erkeklere kar ilenen sularn cezasyla bir tutmak ve hatta "cennet analarn

    aya altndadr", "sizin en hayrlnz eine kar en iyi davranandr" gibi teriatyla kadnlar korur.

    e) lme yapt mkerrer tevikleri, tefekkr ve dnceye verdii ehemmiyetle ilmi, ilim adamn korumutur. Kur'an- Kerim ka lemi, satr, okumay vmekten

    baka, "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" der. Hz. Peygamber alimle cahilin arasndaki fark yldzla gne arasndaki , peygamberle peygamber olmayan bir

    kimse arasndaki farka benzetir. "lim talep edenin getii yere melekler kanatlarn gerer", "Bir saatlik tefekkr bin senelik nafile ibadetten daha hayrldr" der.

    Keza "Alim verdii hkmde isabet ederse iki sevab kazanr, yanlrsa bir sevab kazanr. Zira hkm vermek bir ibadettir, hkm verme sevabn alr; yanlma

    (irad olmad iin) gnaha sebep olmaz" diyerek hep ilme tevik eder ve ilim adamn korur.

    imdi sorabilir miyiz: Acaba hangi zmrenin "slm dini bizi ezmitir" demeye hakk vardr? Din kanunlar tarafndan Batl manada ezildiini syleyen bir zmre,

    bir kii kabilir mi?

    Ancak u da bir gerektir: Mslman cemiyetlerde de ezenler ezilenler olmutur. Fakat bu durumu din tahsin edip ho karlamaz, bilakis takbih eder, reddeder .

    Zalimane i yapan hibir kimse, zulmn merulatracak bir fetvay dinde bulamaz. Din hibir zmreye hususi imtiyaz tanmaz. Zulmeden kimse sultan bile olsa

    dinin bir hkmn terketmi olmakszn yani gnahkr psikolojisine dmeden herhangi bir zulme tevessl edemez.

    u halde dev let reisinden aile re isine; obandan evdeki hizmetiye kadar btn icraatlar, dindar olduklar nisbette, kendi sorumluluklar dairesinde zulmden,

    hakszlktan uzak olacaklardr. Bu sebeple slm tarihinde hakiki manada dindar fakat zalim ve mstebit sultan rneine rastlanmaz. Dindar fakat hodfru,

    marur, benlik sahibi, raiyyetine kar zalim bir tek rnek bulmak mmkn deildir.

    Bu sz, "slm tarihinde kt idareciler gelmemitir" mnsna alnmamaldr. yle olsayd medeniyet gerilemez, Mslmanlar bu hallere dmezlerdi. Hattadindarlarn dindar olmayanlara kar sayca aznlkta olduklarn syleyebiliriz.

    Bat'da ise durum bunun tersidir. Orada din namna her zmre ezilmitir. ocuklar hususi himaye edici kanunlardan istifade etmedikleri gibi, 19. asrn sonlarna

    kadar byklerle bir muamele grmler ve ezilmilerdir. Sz gelimi bir ocuun iledii suun cezas idam gerektiriyorsa idam edilmitir. Kadnlar yakn zamana

    kadar mlkiyet hakkna sahip olmadklar gibi, asrlarca onlarda ruh var m yok mu mnakaas yaplmtr. Kilise "Allah namna icraatta bulunmak" selahiyetine

    dayanarak; asiller, kontlar ve krallar kanunlardan aldklar hususi imtiyazlara dayanarak insanlar ezmilerdir. Btn bu durumlar orada birbirine dman kadn-

    erkek, dev letvatanda, kilisesivil, patron-ii vs. ikiliklerini varedegelmitir. Bu meyanda, btn insanlar kilisenin benimsedii baz pein hkmleri olduu gibi

    benimsemeye, akl kullanmamaya zorland iin, en ziyade ezilenler dnen kafalar olmu, ilim adamlar olmutur. Bu ezici durumlara kar, ilk nce dnen

    kafalardan gelmek ve kiliseye kar olmak zere muhalefet ve mcadeleler balam, kilisedevlet ayrm (laiklik), insan haklar, kadn haklar, ocuk haklar gibi

    bir ksm haklar elde edilmitir.

    Btn bu mcdelelerin Bat artlar ierisinde belli bir hakll vardr, yaplmas lazm olan eyler yaplmtr. Hatta, temelde isyan ve eskiye akslamel yatt iin

    zaman zaman ifratlara kalm olsa bile bu mcadeleleri Bat artlar ierisinde hakl grmemek mmkn deildir.

    Hrriyet Telakkisi: Bat demokrasisi ile slm ry ayran temel noktalardan biri hrriyet telakkisinde yatar. Demokraside, fe rt her eit itim deerlerin

    kaynadr. slm'da ise, "hakk"n ve deerlerin, hayrer hkmlerinin kayna vahy-i lahdir. Kur'an ve peygamber diye de ifade edilir. Ancak, peygamberin de

    vahiyle konutuu kabul edilir. Dolaysyla bu meselede esas, u yettir: "Allah ve Peygamberi bir meselede hkm beyan ettikleri vakit, gerek m'min olan bir

    erkek, gerek m'min olan bir kadn (ona aykr olacak) ilerde kendilerine muhayyerlik yoktur. Kim Allah ve Rasl'ne isyan ederse muhakkak ki o, apak bir

    sapklkla yolunu saptmtr" (33/Ahzb, 36).

    yle ise demokrasideki hrriyet anlay slm'da abdiyete ye rini brakr. Bir baka deyile, biri insan, ferd dnda her eit deerleri reddederek, ferdi btn

    deerlendirmelerin yegne selahiyetlisi yaparak insann kymet ve hrmetini bu deer koyma hrriyetinde ararken, slmiyet bu selahiyeti sadece Allah'a verir,

    insan iin en mmtaz kymeti onun kulluk vasfnda, yani A llah'n koyduu nizama uyma derecesinde ara r.

    Essen m'min, lh nizama samimiyetle inanan, Mslman da, o nizama "teslim olan, uyan" demektir. Ferdiyetci, hmanist bir espri ile kiinin kendi dncelerini

    tebcil etmesi, kendi kanaatlerine gre iyikt, hayrer hkmleri getirmesi Kur'n- Kerim ifadesiyle kiinin hevasn ilahlatrmasdr: "(Ey Muhammed) hev ve

    hevesini tanr edinen, bilgisi olduu halde Allah'n artt, kulan ve kalbini mhrledii kimseyi grdn m? Onu Allah'tan baka kim doru yola eritirebilir?"

    (45/Csiye, 23).

    yette geen "bilgisi olduu halde" tabiri hussiyetle zerinde durulmas gereken bir noktaya dikkat ekmek tedir: Hevasn tanrlatranlar, sradan kimseler deil,

    "bilgisi olan" (entellektel) kimselerdir, bu davran o canibten gelecektir. Yine yette, bylesi sapklarn iradnn ok zor olacana iaret edilmektedir.

    Bir dier yette, hevaya uymak, yani din llere ters den ller, deerler koymak bir baka ifade ile yukarda akladmz muhtevada bir ferdiyetilik,

    sapklklarn en by ilan edilir: "(Ey Muhammed)... Allah'tan bir yol gsterici olmadan hevasna uyanlardan daha sapk kim vardr?..." (28/Kasas, 50).

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    12/26

    Burada geen "Allah'tan bir yol gsterici" ifadesini kabaca "din metod" olarak anlayabiliriz. Zira, ihtiya halinde, -izah burada uzun kaacak olan- belli a rt ve

    kaytlar tahtnda ilim adamlar da hkm koyabilir, o taktirde bu hkm de din olur. Dinin tesbit ettii "metodoloji"ye uymadan konan hkmler "hev"dr,

    sapklktr.

    Peygamberler de Hr Deildir: slm'a gre, sadece sradan bir insann deil, rehberlik vazifesi ile grevli olan peygamberlerin de asl vasflar kulluktur. En byk

    insan kabul edilen Hz. Peygamber (s.a.s.) bile hereyden nce "kul"dur. Bizzat kelime-i ehadete dahil edilmi olan O'nun "kul olmak" vasf "eli olmak" vasfndan

    nde gelir (abduh ve Raslh). Hatta Hz. Peygamber, bu ifadedeki sray ters eviren bir mbtedye mdhele ederek: "Hayr yle deil, ben peygamber

    olmazdan nce kul oldum" der ve bu srann tesadf olmayp, kastl, dnceli olduunu ifade eder (Babanzde Ahmed Nim, Tercid-i Sarih Tercmesi, D..B. Y.

    Ankara, 1957, II/880 (Dipnotta).

    Elilik vasf dnda o da dier insanlar gibi bir insandr. nsanlara din teblide bulunurken Allah'tan aldn bildirir, artrmaz, eksiltmez, kendi hevasndan hibir eysylemez, o her sylediinde vahye dayanr, lah irada istinad eder, lah iradeye uymayan hibir hkmde, deerlendirmede bulunmaz (5/Mide, 67; 53/Necm,

    3). Nitekim Hz. Peygamber mriklerden ve yahdilerden gelen birksm sualleri nnda cevaplamam, vahiy beklemitir.

    slm dininin Peygamberi, lh tasvib olmakszn, kendi hevasna gre din hkm koyma selahiyetine sahip olmazsa, onun dnda kalan kimselerin byle bir

    selahiyete sahip olmayaca aktr. Dolaysyla hibir kimse, mesela ibadetlerin zaman, miktar, ekil ve tarzlarn deitiremeyecei gibi, insanlar arasndaki

    mlkiyet hakkn, insanlarn mal, can, rz dokunulmazln (dinin belirttii artlar tahtnda olmakszn) kaldramaz. Szgelimi yet-i ke rimede "Rabbinin rahmetini

    onlar m blyorlar? Onlarn bu dnya hayatndaki geim rzklarn ara larnda biz bldk. Bir ksmn derecelerle dierinin stne kardk ki, bir ksm bir ksmn

    tutup altrsn" (43/Zuhruf, 32) denmi iken, kp itim snflar ka ldrmaya kalkmak, olmayacak bir eyi talepten te, tanrln ilan etmek olur.

    Hrriyet Alan: Hakkullah denen, mnhasran ibadetlere taalluk eden meselelerde, kul haklarna taalluk eden, ammeyi ve itim mnasebetleri alkadar eden

    meseleler dndaki dnyev hayat ilgilendiren ve dinin tahdid getirmedii meselelerde kul e lbette ki serbesttir. Hz. Peygamber bunu: "Siz dnya ilerini benden iyi

    bilirsiniz" diyerek ifade etmitir. Bizzat Kur'an'daki "aklnz yok mu?", "hi dnmez misiniz?", "tefekkr edin" gibi pek ok yetlerle m'minler ilm keiflere,

    tabiatn ve eyann srlarn zmeye tevik edilirler.

    u halde dinin koyduu tahdidler ibadat, deer hkmleri ve beer haklarla alkaldr. Bunlar dnda ka lan ilm keifler, meden ilerlemeler, teknik icadlar tahdidindndadr ve bu sahalarda yeniliklere, aratrmalara fazlaca tevikler yaplmtr. Nitekim din emirlere hakkyla uyulan devirlerde Mslmanlar ilim, teknik ve

    medeniyette fevkalde ilerlemeler kaydettiler, keiflerde, icadlarda bulundular. Btn dnyann hayran kald slm medeniyeti, bu medenletirici ruhun tezahr

    olarak ortaya kmtr. Zamanmzdaki Batl aratrclarn ifadesiyle bugnk Garp medeniyeti de slm medeniyetinin bir eseri olarak vcuda gelmitir.

    Snrlamann Gyesi: Din snrlamalarn bir gyesi, ftratnda hayvanlarda olduu ekilde bir ksm tahdidler bulunmayan insanl, ifrat ve tefritten koruyarak

    medeniyetin ilerlemesine en uygun bir vasatta tutmay gaye edinmektir. Nitekim beer mnasebetlerle alkal deerlendirmeler insanlara braklnca insanlar

    adedince farkl ve birbirine zd deerlendirmeler ortaya km ve bee r huzur yok olmutur. Aslnda insanlk deerlerden boaltlm olmuyor, atlanlarn yerine

    yenileri, beer olanlar konuyor. Sol kendine gre yeni deerler ikame edebilmek iin eskiye hcum etmitir.

    slm'n ahkm koyma iinde insanlara selahiyet tanmaynn mhim bir sebebi, zerinde srarla durulmas gereken bir gayeye matuftur. Bu gaye de insanlarn,

    insanlar tarafndan smrlmesini, en azndan, idare edilenlerin, idare edenler tarafndan smrldkleri hussunda, birok itim anarilerin kayna olabilecek

    bir duyguyu "smrlme kompleksi"ni nlemektir.

    Batdaki ihtilallerin, isyanlarn temelinde bu duygunun yattn gemi bahislerde grdk. Batl, her devirde idare edenler tarafndan smrldne inanm, buduygunun altnda ezilmi, onun sevkiyle idare edenlere kar isyanlar e tmitir.

    Smrden kurtulma yolunda kilise hakimiyeti, feodalite, krallk, demokrasi hepsini birer birer denemi, hepsine isyan e tmi ve grmtr ki, Bat'da iktidar ele

    geirenler kanunlar kendi menfaatleri dorultusunda yapmaktadrlar.

    Bu Batl tecrbe, Bat insann "idarenin, otoritenin, hiyerarinin olduu yerde kanlmaz ek ilde smrme var, insanlarn ahsiyetini ezme var" mahedesine

    gtrm ve "her eit otoriteyi reddetme" noktasna, devlet, kilise, mektep, aile, baba, byk gibi hiyerari ve otorite odaklarnn tamamn ortadan kaldrma

    dncesine getirmitir.

    "Tabiat boluu sevmez" kanununca, nizamsz bir meden hayat olamayacana gre, Batnn bu son talebi ya Bat'y tamamen batracak veya asrlardr arad

    manay tabiatnda tayan slm'a gelmesine sebep olacaktr. Zira "gerek slm insann insan tarafndan smrlmesi" deil, "insanlarn hepsinin yaratcs olan

    Allah tarafndan hepsine eit ekilde tatbik edilmesi iin konan ahkm" manasn tamaktadr. (3)

    slm'da Kadnlarla stire

    "slm'da istire" mevzu ald vakit her seferinde, mevz zerine gelen suallerden biri "kadnla istire" meselesidir, bunun da sebebi muhtemelen, bu mesele

    hakknda verilen ana fikrin, dinleyenler tarafndan ounlukla bilinen ve bir bakma umumi kltr halini alm baz mevcut malumata ters dmesidir. Umumiyetle

    u soruyla karlarz: "Kadnlarla istire edin, fakat onlarn szne uymayn" diye sahih bir hadis var m? Bu konuda esas nedir? Kadnlarla istirenin hkm

    nedir?"

    Hemen kaydedelim ki, kadnla istireyi mutlak bir ifade ile reddetmek hem Kur'an ve hem de snnette gelmi bulunan bir ksm muhkem naslara aykrdr.

    Aklayalm.

    1- Kur'an'a Gre: Kur'n- Kerim'de, kadnla istireyi ne sarahaten ne de zmnen men eden bir yet vardr. Aksine baz meselelerde kadnla istire emredildii

    gibi, muhtelif istire rnekleri de vardr.

    a- ocuun st emme mddeti Kur'an- Kerim tarafndan iki y l olarak tesbit edildikten sonra, ayn yetin devamnda, anne ile baba, aralarnda istire ederek,

    daha nce de stten kesebilecekleri be lirtilir: "Ana-baba aralarnda istire ederek ve anlaarak (daha nce) stten kesmek isterlerse ikisine de sorumluluk

    yoktur" (2/Bakara, 233).

    b- Boanan kadn ve erkekle ilgili olarak gelen bir yette, yine ocuun emzirilmesi meselesinde bu ii bizzat annenin varlacak mutabakatla, cretle yapabilecei

  • 7/31/2019 160- R ( S T R E _ D A N I M A)

    13/26

    belirtilir: "ocuu sizin iin emzirirlerse, onlara cretlerini deyin, aranzda uygun ber ekilde anlan, eer glkle karlarsanz, ocuu baka bir kadn

    emzirebilir" (65/Talk, 6).

    c- Kadnla istire bahsini mnakaa eden limler tarafndan da delil olarak zikredilen, daha ikna edici bir dier Kur'an delil Hz. Ms'nn oban olarak tutulmas

    iin Hz. uayb Peygamber'e, kz tarafndan yaplan teklifi ieren yettir: "ki kadndan biri: Babacm! Onu cretli olarak tut; cretle tuttuklarnn en iyisi bu gl

    ve gvenilir adamdr dedi" (28/Kasas, 26). Hz. uayb, kz tarafndan yaplan bu teklifi kabul eder ve Hz. Ms oban olarak tutulur.

    d- Kur'an- Kerim'de verilen eitli istire rneklerinden biri Sebe Melikesi (Belks) ile alkal, Belks, Hz. Sleyman'dan tehdidkr bir mek tup alr. Bunun zerine,

    asker komutanlarnn da hazr bulunduu bir mecliste mzakere aar ve fikirlerini sorar: "Ey ileri gelenler! Ben Sleyman'dan mhim bir mektup aldm.

    Bismillahirrahmanirrahim diye balyor ve "Sakn bana asi olmayn, teslim olarak bana gelin" diyor. Ey ileri gelenler! Vermem gereken emir hussunda bana