09_Patoloji

26

Transcript of 09_Patoloji

Page 1: 09_Patoloji
Page 2: 09_Patoloji

PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER (GÜN SONU ÖZET BİLGİLER)

1. Hücre hasarının en sık nedeni hipoksidir

2. Hipokside hücre hasarının ana nedeni mitekondrinin ATP sentezleyememesidir

3. ATP sentezlenemeyince ilk bozulan pompa Na-K ATP az dır

4. Na hücrenin şişmesinden sorumlu iyondur

5. Diğer bozulan pompa Ca ATP az‛dır

6. Ca hücre içinde artınca enzimler aktifleşir

7. Bu enzimler fosfolipaz,ATP az,endonükleaz ve proteaz dır

8. Hücre hasarının diğer bir nedeni serbest oksijen radikalleridir

9. Serbest oksijen radikalleri süperoksid,hidrojen peroksid ve hidroksil radikalleridir

10. Bu radikalleri oluşturan ana enzim NADPH oksidazdır. (Eksikliğinde kronik granülomatöz hastalık oluşur)

11. Bu radikaller lipid peroksidasyonu,DNA hasarı, proteinlerde çapraz bağlanma ve polipeptid fragmantasyonu yaparak hücre hasarı yaparlar

12.Serbest oksijen radikallerini suya dönüştüren enzimler antioksidan enzimlerdir

13. Bunlar superoksid dismutaz,glutatyon peroksidaz,glutatyon redüktaz Ve katalazdır

14. E,C,A vitaminleri,seruloplazmin,transferin ve sistein antioksidan tampon maddelerdir

15. Hücre hasarındaki elektron mikroskobik değişiklikler tablodaki gibidir

HÜCRESEL ŞİŞME (Reversibl) NEKROZ (İrreversibl)

• Sitoplazmik su vakuolleri• Hiperkromatik çekirdek• Membranlar balonlaşır• Organeller şişer• Hasar gören organeller

otofaji ile sindirilir (Bkz. Lipofucsin)

• E.retikulumlar ribozomlardan ayrılır

• Çekirdek parçalanır ( p i knoz -büzüşme , karyoreksis-çekirdek parçalanması, karyolizis-çekirdek erimesi)

• Membranlar parçalanır (Myelin figürler)

• Organeller parçalanır• Lizozomal asid

hidrolazlar aktive olur

16. Nekroz ve apopitoz ölüm şekillerdir

17. En sık görülen nekroz (hipokside) koagülasyon nekrozudur

18. Koagülasyon nekrozunda hücre hayali korunur ve protein denatürasyonu vardır

19. Beyinde hipoksi ve absede likefaksiyon nekrozu vardır

20. Vaskülitlerde fibrinoid nekroz vardır

21. Memede travma ve pankreatitlerde yağ nekrozu vardır

22. TBC de kazeifikasyon nekrozu vardır

23. Diyabetik ayakta gangrenöz nekroz vardır

24. Bu nekrozların haricinde ne sorulursa sorulsun cevap koagülasyon nekrozudur (meme tümörü,beyin tümörü vs…)

25. Nekrozda eozinofili artar,bazofili azalır

26. Apopitoz fizyolojik-patolojik olabilir

27. FAS (lenfositlerde)-TNF (Nöronlarda) reseptörlerinin yarılması, mitekondriden sitokrom C salınması,bax-p53 genleri apopitozu arttırırken,bcl-2 apopitozu azaltır

28. Sonuçta hücre içinde kalsiyum artar ve CASPAS denilen enzimler aktifleşir

29. CASPAS lar hücreyi yıkarlar.

30. Apopitozda rol oynayan caspaslar procaspas 8, caspas 8, caspas 9 ve ana yıkıcı caspas olan caspas 3 tür.

31. Apopitoz inflamasyona neden olmaması,ATP kullanılması ve genlerin rol oynamasıyla nekrozdan ayrılır

32. Hücrede yağlanmanın en sık nedeni alkolizm dir ve en sık karaciğerde görülür

33. Yağ sudan-oil red boyalarıyla boyanır

Dokularda biriken maddeleri gösteren boylar Glikojen PAS Demir Prusya mavisi

Melanin Masson Fontana

Amiloid Kongo Red

Yağ Sudan- Oil red

Müsin Alcian-Blue, PAS

Bakır Orcein, Rhodamin

Kollojen-kas Masson trikrom

34. Xsantoma (tendonlarda), xsantelezma (Periorbital cilt altı dokusunda),aterom plak (damarlarda), kolesterolozis (safra kesesinde) lipid yüklü makrofaj örnekleridir

35. Russel body (sitoplazma), dutcher body (nükleus) ta protein birikimine örnektir

36. Ebstein Armani bulgusu DM de böbrek tübüllerinde glikojen birikimine örnektir

37. Antrakoz (kömür tozu) ve dövme ekzojen pigmentlerdir

38. Lipofuscin yaşlılık pigmentidir

Page 3: 09_Patoloji

180 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 181PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

39. Kan kalsiyumu yüksek,doku normalse,normal dokuya bu kalsiyum çökerse metastatik kalsifikasyon (hiperkalsemi durumları) ,kan kalsiyumu normal ve doku bozuksa,bozuk dokuya çökerse distrofik kalsifikasyon denir.

40. DİSTROFİK KALSİFİKASYON • Aterosklerozda damar duvarında • Pankreatitte yağ nekrozunda • Tüberküloz granülomlarında • Psammom cisimcikleri (Tiroid papiller, over seröz

tümörleri, menengiom gibi tümörlerde) • Diğer tümöral kalsifikasyonlar

METASTATİK KALSİFİKASYON • Primer hiperparatroidizm (en sık sebebi paratroid

adenomu) • Sekonder hiperparatroidizm (böbrek yetmezliği;

fosfor yüksekliği nedeniyle hiperparatroidizm olur) • İmmobilizasyon, kemiğin Paget hastalığı gibi kemikten

kalsiyum salınımının arttığı durumlar • Kemiğe metastaz yapan bazı tümörler • Multipl myelom • Ektopik PTH üretimi (akciğer squamöz, renal cell

CA) • Sarkoidoz (D vitamini prekürsörleri artar) • Süt – alkali sendromuna yol açan maddelerin alınımı

41. Hiperplazi,hipertrofi,atrofi ve metaplazi hücrede adaptasyon mekanizmalarıdır

42. Hiperplazi hücre çoğalmasıdır,çoğalabilen hücrelerde görülür.Fizyolojik örnekleri laktasyonda meme,gebede uterustur

43. Hipertrofi çoğalamayan hücrelerde görülür,organel artışıyla karakterizedir (kalp,böbrek,iskelet kası)

44. Atrofi Nedenleri;• Azalmış işgücü• İnervasyon kaybı • Azalmış kan akımı, yetersiz beslenme • Endokrin stimülasyonun kaybı• Yaşlanma (Kalpte Brown atrofi)

45. Metaplazi dayanıksız bir hücrenin dayanıklı hale dönüşmesidir

46. Reflüde özefagusta barret metaplazisi (adenokanser için predispozan), sigara içenlerde ve A vitamini eksikliğinde akciğerlerde skuamöz metaplazi ,travmadan sonra kas içende ağrılı kalsifikasyon adacıklarının oluşması myozitis ossifikans önemli metaplazi örnekleridir.

47. Akut inflamasyonun önemli hücreleri nötrofil (4-6 saatte gelir) ve makrofajlardır(2-3. günlerde gelir)

48. Kronik inflamasyonun önemli hücreleri lenfosit ve makrofajlardır

49. İnflamasyonda histamin ve seratonin erken dönemde salınırlar (Depo medyatörler)

50. C3a-C5a anaflatoksin olarak bilinir ve histamin salgılanmasına neden olurlar

51. Histamin vazodilatasyon,bronkokonstriksüyon yapar ve erken damarsal geçirgenliğin en önemli medyatötüdür(endotelyal kontraksiyon yaparak sağlarlar)

52. Kinin,komplaman ve pıhtılaşma sistemi plazmadan salgılanırlar, hücreden değil

53. Kinin,komplaman ve pıhtılaşma sisteminin ortak başlatıcısı faktör 12‛dir

54. Komplaman 3 şekilde aktifleşir

55. Klasik yol C1 ile başlar ve antijen antikor kompleksleri bu yolu aktifleştirir

56. Alternatif yol IgA ve bakteriyel polisakkaritlerle (endotoksin) aktifleşir ve C3 ile başlar

57. Klasik yol ve alternatif yol C3 te birleşir

58. Mantarlar lektin ile bağlantılı yoldan komplamanı aktifleştirir

59. Sonuçta C5b-9 oluşur ve membran atak kompleksi olarak bilinir (MAC), hücre zarında delikler açar.

60. C3 b ve Ig G nin Fc parçası opsonin olarak bilinir

61. Lökotrienler her şeyi kasarlar ama lipoksinler lökotrien olmalarına rağmen diğerlerine zıt etki yaparlar

62. LT C4-D4-E4 SRS –A (anafilaksinin yavaş substansları) olarak bilinirler

Page 4: 09_Patoloji

180 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 181PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

63. Prostoglandinler genel olarak vasodilatasyon,trombosit agregasyon inhibisyonu yaparlar.Tromboksan A 2 bunlara zıt etki yapar

64. NO vazodilatasyon,trombosit agregasyon inhibisyonu yapar.Bunları cGMP yi arttırarak yaparlar (cGMP yi arttıranlar: NO,ANP,BNP,Pg F2 alfa)

65. Substance p ve bradikinin ağrı yapar

66. Bir sitokin hücreden salgılanıp salgılandığı hücreyi etkilerse otokrin,komşu hücreyi etkilerse parakrin,uzak bir hücreyi etkilerse endokrin etki denir

67. Makrofajların salgıladığı başlıca sitokinler (Monokinler)

• İnterlökin-1 ve TNF-α‛dır (tümör nekrotizan faktör-α)

• Beraberce endotel ve nötrofil aktivasyonu yaparlar.

• IL-1 akut faz reaksiyonlarından sorumlu tutulur; ateş, lökositoz yapar.

• TNF-α kaşeksi yapar.• TNF-α aynı zamanda makrofajları aktive eder.

68. T4 lenfositlerinin salgıladığı başlıca sitokinler IL-2, Interferon-gamadır.

• İnterferon gama (IF-γ): makrofajları aktive eder.Granülom oluşmasından sorumlu önemli sitokindir.

• IL-2 T lenfositlerini aktive eder (Otokrindir)

Ayrıca şu sitokinler de T4‛lerden salınabilir:• IL-4: B lenfositlerini• IL-5: Eozinofilleri aktive eder.

Diğer bahse değer sitokinler şunlardır:

• Kemokinler: Kemotaksis yaparlar (IL-8)• IL-4/10/13/TGF ß: Anti-inflamatuar etkilidir.• IL-2/12/TNF/(IF-γ): Granülom oluşumunda rol

oynar.• IL-3/IL-7: Kemik iliğinde kök hücreleri uyarırlar.• IL 2/12/15/(IF-γ): Naturel killerları uyaran

sitokinler• IL-6: Sedimentasyonu arttırır

69. İnflamasyonda ilk damarsal değişiklik ani geçici bir vazokonsrüksiyondur (Arteriyollerde)

70. Sonra vazodilatasyon olur (Arteriyollerde)

71. Geçirgenlik artışı özellikle postkapiller venüllerdedir

72. İnflamasyonun kimyasal medyatörleri ve sitokinler geçici geçirgenlik artışı yaparken,endotel hasarı uzun süreli geçirgenlik artışı yapar.

73. İnflamasyonda lökosit hareketleri sırasıyla marjinasyon (endotele yaklaşma), Rol l ing (dönme-gevşek tutunma),adezyon (sıkı tutunma) ve transmigrasyondur (Göç).

74. Rolling selektinler ile oluşur (L-selektin lökositte,sialy lewis x, E-selektin endotelde)

75. Adezyon integrinlerle oluşur (LFA-1 ,MAC-1 lökositte, ICAM endotelde)

76. Transmigrasyon PECAM (CD 31) ile oluşur

77. Kemotaksis pseudopodlarla oluşur

78. Başlıca kemotaktik ajanlar LT B4,IL-8,C5a ve bakteri ürünleri dir

79. Opsonin mikroorganizmaların lökositler tarafından tanınmasını sağlayan maddelerdir

80. Başlıca opsoninler C3b,Ig G nin F c parçası ve kollektinlerdir

81. Mikroorganizmaların sindirimi fagolizozom denilen keselerde meydana gelir

82. Bu keselerde oluşan en güçlü radikal hipoklor radikalidir,Myelopero ksidaz enzimi ile oluşur ve doğadaki en güçlü mikrobisid maddedir.

83. T lenfositler timusta ,B lenfositler kemik iliğinde olgunlaşır

84. T lenfositler dalakta PALS (periarteriyoler lenfatik kılıf),lenf nodunda parakortekste bulunur.

85. T lenfositlerin yüzey marker ları CD 2,CD,3 (en önemli ve asıl marker), CD 4 (T hepler),CD 7,CD 8 (T sitotoksik) dir

86. CD4/CD8 oranı 2/1 dir.AİDS te bu oran tersine döner.

87. B lenfositler dalakta beyaz pulpada,lenf nodunda foliküllerde bulunurlar

88. CD 19,CD20,CD21(aynı zamanda EBV reseptörü) B lenfosit yüzey markerlarıdır

89. T lenfositlerin B lenfositlere antikor sentezletebilmeleri için CD 40 ligand-CD 40 bağlantısının olması gerekir.Bu bağlantı olmazsa hiper Ig M sendromu oluşur.

90. Naturel killer lar (NK) KAR (killing aktivatör reseptör),KIR (Killing inhibe edici reseptör) içerirler.Bu reseptörler MHC class 1 molekülüne bağlanır.Eğer MHC class 1 mokelülü bozuksa o hücreyi öldürür

91. NK virüsle enfekte hücre ve tümör hücrelerine karşı savaşır.

92. NK nın yüzey markeri CD 16-CD 56 dır.

93. Bir hücre virüsle enfekte olursa veya tümör hücresine dönüşürse üzerinde bulunan MHC class 1 molekülü bozulur.

94. MHC class 1 molekülü bozulunca NK ve CD 8 ler o hücreye saldırır

95. Bu saldırılarını perforin (delerler) ve granzim enzimi (apopitoza neden olur) salgılayarak gerçekleştirirler.

96. MHC class 1 molekülleri tüm çekirdekli hücreler ve trombositlerde bulunur

97. MHC class 2 molekülleri antijen sunucu hücrelerde bulunur

98. CD 4 ler MHC class 2‛ye, CD 8 ler MHC class 1‛e bağlanırlar.

99. Kandaki monositler dokuya geçince makrofaj olurlar.

Makrofaj örnekleri:Karaciğer: Kupffer hücreleri (sinüzoid içinde bulunurlar)Beyin: MikrogliaDeri: Langerhans hücreleriKemik: Osteoklast

Page 5: 09_Patoloji

182 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 183PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

Böbrek: Mezangial hücrelerRetina: Retina pigment epiteli

100.Eozinofiller alerjik reaksiyonlarda rol alırlar ve MBP(Major basic protein), ECP(eozinofilik katyonik protein) içerirler.Eotaksin eozinofiller için bir kemotaktik ajandır.

101.İMMÜN RERAKSİYONLAR• Tip I anafilaktik tip reaksiyon: IgE, bazofil ve mast

hücreleri rol oynar. Anafilaksi, deri ve yiyecek allerji tipleri, saman nezlesi ve bazı astım tipleri ile atopi bu gruba girer.

• Tip II sitotoksik tip, IgG, IgM ve kompleman aktivasyonu ile hedef hücre lizisisağlanır. Örnek otoimmün hemolitik anemi, Eritroblastozis fetalis,pemfigus vulgaris, good pasture,hiperakut organ rejeksiyonu ve transfüzyon reaksiyonlarıdır.

• Tip III immün kompleks bozukluğu: Antijen-antikor ve kompleman aktivasyonu ile nötrofillerin gelip lizozom ve diğer toksik maddeleri salgılaması ile oluşur. Arthus reaksiyonu, serum hastalığı, sistemik lupus eritematozus ,Hepatit B ile oluşan PAN ve akut glomerülonefritin bazı tipleri bu gruba girer.

• Tip IV Hücresel gecikmiş aşırı duyarlılık; T lenfosit duyarlanması ile oluşur. Örnek tüberkülin testi, kontrakt dermatit ve kronik organ reddi bu tiptir.

• Diğer önemli Tip 4 hipersensitivite örnekleri multiple skleroz,romatoid artrit,Gullian barre sendromu ve Tip 1 DM dir.

• Tip 4 hipersensitivite granülomlarla da oluşabilir

102.Granülomun olmazsa olmaz hücresi epiteloid histiyositlerdir.Çevresinde lenfositler vardır.Yoksa çıplak granülom denir ve sarkoidozda görülür.

GRANÜLOMATÖZ HASTALIKLARI

Bakteriyel Mantara bağlı

İnorganik metaller ve tuzlar

• Tüberküloz• Lepra• Sifilitik gum• Kedi tırmığı

hastalığı Parazitik

• Şistozomiyasis

• Histoplazma kapsülatum

• Blastomikoz• Criptococcus

neoformans• Coccidioides

immitis

• Berilyozis Yabancı cisim

• Sütur, meme protezleri, vasküler graft Bilinmeyen etken

• Sarkoidoz

103.SLE tip 3 kemik iliği tutulumu tip 2 hipersensitivitedir

104.SLE en çok kemik iliğini tutar (pansitopeni) ama en çok semptom artrittir

105.SLE de en çok ölüm nedeni böbrek tutulumudur. Böbrek tutulumu evreleri şu şekildedir

• Normal (en az tutulum)• Mezangioproliferatif glomerulonefrit• Fokal proliferatif glomerülonefrit• Diffüz proliferatif glomerulonefrit (en sık,en

kötü,wire loop(tel halka) görünümü)• Membranöz glomerülonefrit***SLE bazen kresentrik glomerülonefrit yapabilir.

106.SLE kalpte en sık perikardit,en patagnomonik libman sacks endokarditi yapar(Kapağın alt ve üst taraflarının tutulumu)

107.SLE de en spesifik antikor Anti Ds-DNA, en sık izlenen antikor ANA dır

108.SLE benzeri tablo yapabilen ilaçlar hidralazin,prokainamid,İNAH,pen isilamindir

109.İlaca bağlı SLE de antihiston anikorlar vardır.

110.SLE de ortaya çıkan DİC tablosu antifosfolipid sendromudur.Bu sendromun sorumlusu endotele saldıran anti-kardiyolipin antikorlardır.Yine bu antikorlar yanlış pozitif VDRL testinden de sorumludurlar

111.Sjögren kserostomi (kuru ağız) ve keratokonjonjtivit sicca (kuru göz) ile birliktedir

112.Sjögren senromunun sekonder en sık nedeni romatoid artrittir

113.Sjögren sendromunda hastalığı başlatan hücreler CD 4 lenfositlerdir ve bir iskelet proteini olan alfa-fodrine karşı oluşmuşlardır

114.Sjögren sendromundaki antikorlar anti SS-a,Anti SS-b antikorlarıdır

115.Sjögren sendromu lenfomaya neden olabilir,tanı tükrük bezi biyopsisiyle konulur

116.Sjögren sendromu böbrekte tübülointerstisyel nefrit yapar, glomerülonefrit değil.Çünkü sjögren tüpleri tutan bir hastalıktır

117.Skleroderma CD 4 lerin küçük damarlara saldırmasıyla oluşur

118.Sklerodermanın kliniğe ilk geliş bulgusu reynaud dur.

119.Skleroderma GİS te en sık özefagus distalini tutar

120.Sınırlı skleroderma CREST (calsinozis,reynaud,sklerodakti,telenjiektazi) olarak bilinir ve anti sentromer antikorlar vardır

121.Diffüz sklerodermada anti- DNA topoizomeraz antikorları vardır

Page 6: 09_Patoloji

182 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 183PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

122.Dermatomyozit heliotrop rush,gotron papülleri ve iç organ malignitelerinin eşlik edebildiği,proksimal kas gruplarının daha çok tutulduğu bir hastalıktır.Anti-jo-1 antikorları vardır.

123.HIV virüsü CD 4-makrofajlara gp 120 molekülü ile tutunur,gp 41 molekülü ile içeri girer

124.HIV virüsünün bu hücrelere girebilmesi için hücrelerin co reseptörlere ihtiyacı vardır

125.Co reseptörler CCR-5 (makrofajlarda),CXCR-4 (lenfositlerde ) yer alırlar

126.AIDS grip benzeri bir tablo ile başlar.Sonra ortalama 7-10 yıl süren latent evreye girilir.Bu evre generalize LAP ile sona erer ve final faza geçilmiş olur.Final fazda CD4/CD 8 oranı 1⁄2 ye döner ve fırsatçı enfeksiyonlar başlar.

127.AIDS ‘te sıklığı artan tümörler

Kaposi sarkomu ( en sık) (HHV-8 etkendir ve vasküler endotelden köken alır) (HIV tat proteini ile bunu yapar)

Non-hodkgin lenfomaPrimer beyin lenfomasıServiks kanseri

128.AIDS‛in beyinde en sık yaptığı tablo AIDS-demans kompleksidir. Gençlerde en sık demans nedeni AIDS‛tir.(Yaşlılarda Aizheimer)

129.Kan tablosunda makrofaj disfonksiyonu, CD 4 sayısında azalm, hipergamagloblunemi vardır.

130.Amiloidoz Kongo red boyanır

131.Amiloidozda ölüm nedeni böbrek tutulumudur

132.Sago dalagı ve lardeceus dalak amiloidozdadır

Sistemik Amiloidozlarin Özellikleri

Tip Biriken madde Etyoloji Tutulum ve

özellikleri

AL (Primer amiloidoz)

İmmunglobulin hafif zinciri

Multipl Myelom

- Böbrek, karaciğer gibi viseral organlar + deri, dil, kalp, sinir, özefagus

- En kötü prognoz

AA (Sekonder amiloidoz)

Serum Associated amiloid (karaciğerde yapılır)

- FMF- Romatoid

artrit (en sık)

- Tbc, sarkoidoz

- Bronşiektazi- Kronik

osteomyelit

- Böbrek, karaciğer, surrenal dalak, troid

β2 mikroglobulin Dializ - Viseral tutulum

Lokalize Amiloidozların Özellikleri

Hastalık Biriken madde Birikim yeri

Alzheimer A4β amiloid plak Beyin

Spongioform ensefalopatiler PrP Beyincik

Tiroid meduller CA prokalsitonin Tümör stroması

Senil kardiak amiloidaz Transtiretin Kalp

Ailevi amiloidik nöropati

Mutant transtiretin Periferik sinir

Tip II Diabet AmylinPankreas β hücrelerinin çevreleri

133.Eğer bir hücre çoğalabiliyorsa ve bağ doku çatısı sağlamsa rejenerasyon ile (primer yara iyileşmesi), hücre çoğalamıyor ve bağ doku çatısı bozulmuşsa organizasyon (skar-sekonder yara iyileşmesi) ile iyileşir.

REJENERASYON KAPASİTELERİNE GÖRE VÜCUTTAKİ HÜCRE GURUPLARI

A. Labil ( sürekli bölünen) hücreler:

- Skuamoz epitel: Deri, oral kavite, vagina, serviks uteri epiteli

- Küboidal epitel: Pankreas, tükrük bezi, safra kanalları gibi ekzokrin organ duktusları, uterus-tuba-endoserviks epiteli, GIS trakt epiteli,

- Mesane değişici epiteli - Kemik iliği hücreleri

B. Stabil sessiz hücreler:

• Gerekli durumlarda çoğalırlar. Genellikle Go da bulunurlar. Stimulus oluşursa G1‛e girerler.

• Parankimal epitel: Hepatositler, Renal hücreler, Pankreatik epitel.

• Mezenkimal hücreler: Düz kas hücresi, fibroblastlar. kondrositler, osteositler, vasküler endotel.

C. Bölünmeyen (permanant) hücreler: Mitotik aktivitelerini intrauterin dönemde tamamlanmış olup postnatal hayatta bölünmezler;

• Nöronlar• Çizgili kashücreleri • Kalp kası hücreleri• Glomerüler visseral epitel hücresi • Kornea endoteli

134.Mitotik siklusun aşamaları söyledir;

G0 : Dinlenme dönemindeki hücreG1 : ATP sentez ve depolanmasıS : DNA senteziG2 : ATP sentez ve depolanmasıM : Mitoz

135.G0-M geçişinde rol oynayan her şey protoonkogen olarak bilinirler

Page 7: 09_Patoloji

184 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 185PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

136.G1-S geçişini Siklin D sağlar

137.G2-M geçişini siklin B sağlar

138.Siklinlerin oluşma sırası Siklin D,siklin E,siklin A ve siklin B dir

139.G1-S geçişini durduran ise p53 ve Rb genleridir .Bunlar tümör süpresör genlerdir

140.Rb geni fosforillendiği zaman inaktiftir

141.Hücrenin bölünmesinin uyarılması ise growth faktörler ile olur

142.VEGF-FGF: yeni damar oluşumunu sağlar

PDGF: Düz kas oluşumunu sağlar

TGF beta: İnhibitör,aktivatör ve fibrozisten sorumludur.Fibrozisten en sorumlu büyüme faktörü ise yine TGF betadır

143.Organizasyonda damar oluşumu 3. gün başlar,5 .gün maksimumdur

144.Fibroblastlar 3.-5 . günlerde gelirler.

145.Yara remodelingini metalloproteinaz denen enzimler sağlar.Bu enzimler çinko bağımlıdır.Çinko eksikliğinde yara iyileşmesinin remodeling çevresi uzar

146.Yara gerimi 1. hafta %10, 3. ay %80 dir.Gerimden sorumlu hücre myofibroblastlardır

147.Primer yara iyileşmesinde epitelizasyon ilk 24 saatte, sekonder yara iyileşmesinde en erken 3. gün başlar.

148.ÖDEM MEKANİZMALARI

• Hidrostatik basınç artışında görülür. Örnek: Kalp yetmezliği akciğerde ödem yapar.

• Onkotik basınçta azalma: Protein miktarı azaldığında görülür. (Örnek: Siroz, nefrotik sendrom.)

• İnflamasyon ödemle başlar.• Lenfatik tıkanması ödem yapar: Filariazis alt

ekstremitede ödem yapar.• Tuz ve su tutulan durumlarda ödem görülür (Conn

sendromu ve uygunsuz ADH salınımı sendromu hariç- Bu sendromlarda ANP den dolayı ödem olmaz).

149.Sağ kalp yetmezliğinde karaciğerde sentrolobüler konjesyon (nutmeg liver),sol kalp yetmezliğinde akciğerlerde konjesyon (kalp hatası hücrelerioluşur-makrofajlardır) oluşur.

150.Endotel hasarında hasarlı bölgeye trombositler gelir ve gevşek tutunurlar.Buna primer hemostatik tıkaç denir. Eğer üzerine diğer trombositler yapışır ve pıhtılaşma sistemi ile (fibrin) birbirlerine sıkı yapışırlarsa sekonder hemostatik tıkaç oluşur.

151.Hemostatik tıkaç oluşumunu endotel hasarı başlatır

152.Trombositler;

Adezyon için yüzeylerindeki gp Ib/IX ile von Willebrand faktöre bağlanırlar (Adezyon)

Granüllerini salarlar. (Sekresyon)

Fibrine, yüzeylerindeki gpIIb/IIIa ile bağlanırlar (Agregasyon)

HEMOSTAZLA İLİŞKİLİ FAKTÖRLERANTİ TROMBOTİK PROTROMBOTİK

Agregasyonun inhibisyonu Agregasyon ve adhezyonun uyarılması

• PGI2• NO• ADPaz

• VWF• PAF• ADP,TXA2

Antikoagulan – trombin inhisyonu

• Antitrombin III• Protein C/S‛nin

trombomodulin ile aktivasyonu

Prokoagulasyon faktörleri• Doku faktörü• FaktörIXa,Xa bağlayıcı

faktörler• Faktör V

Fibrinolizis• t-PA

Fibrinoliz inhibisyonu• t–PA inhibitörü

153.GpIb/IX eksikliği Bernard – Solier sendromuna; IIb/IIIa eksikliği Glanzman trombastenisine yol açar.

Kanama zamanı: Trombosit sayısının ya da fonksiyonunun yeterliliğini sorgulayan incelemedir.

PT: Ekstrisik pıhtılaşma sistemini

PTT; İntrinsik pıhtılaşma sistemini sorgulayan incelemelerdir.

154.Hiperkoagülobilite,endotel hasarı ve staz virchow triadı olarak bilinir.

155.Hiperkoagülobilitenin en sık konjenital nedeni faktör 5 leiden mutasyonu,edinsel en sık nedeni SLE ve iç organ maligniteleridir.

156.Eğer sağ kalp ve sol kalp arasında bir geçiş varsa (patent for.ovale vs) sağ kalbe gelen emboli sol kalbe geçebilir ve paradoks emboli denir

157.Pulmoner emboli nin en sık nedeni diz üstü derin baca k venlerindeki trombüslerdir

158.Akciğer embolileri genellikle bulgu vermezler.Verirlerse en sık bulgu dispnedir.

Page 8: 09_Patoloji

184 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 185PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

159.Kalp kaynaklı emboliler patolojide alt ekstremiteye, dahiliyede beyne atar

160.Kemik kırığı,erken dönem dispne,peteşiler yağ embolisini gösterir

161.Postmortem pıhtı damar duvarından kolay ayrılır,venöz trombüs sıkı yapışmıştır,ayrılmaz.

162.Soluk enfarkt: Tek kanlanmasını olan organlarda görülür.(Kalp, böbrek, dalak)

Hemorajik enfarkt: Birden fazla kanlanması olan organlarda,dönen organlarda ,reperfüzyonda görülür (Barsak,akciğer,over,testis vs..)

163.Sepsisin en sık nedeni Gr (-) lerdir.

164.Sepsisten sorumlu hücre makrofaj ve sorumlu makrofaj reseptörü CD 14-Tall like reseptördür.

165.Sepsiste ilk salınan sitokinler TNF ve IL-1 dir

166.Koristom (heterotopi) bir dokunun bulunduğu yer dışında da görülmesi,hamartom ise matür bir dokunun aynı organda dezorganize bulunmasıdır

167.Bir tümör ne kadar ana dokuya benzerse o kadar iyi diferansiyedir, grade ‘i de o kadar düşüktür, prognozu da o kadar iyidir.

168.Malignitenin en önemli göstergesi metastaz,sonra lokal invazyondur

169.Epitelyal tümörler lenfojen (en sık lenf noduna), mezenkimal tümörler hematojen (en sık akciğere)yayılır

170.Kanser olduğu halde hematojen yayılan kanserler prostat ca, hepatoselüler ca,renal cell ca ve tiroid folliküler ca dır.

171.Venlere invazyon yoluyla yayılan tümörler wilms tümörü, hepatoselüler ca ve renal cell ca dır.

172.Arter duvarı ve kıkırdak tümör invazyonuna, dalak ve iskelet kası metastaza dirençlidir

173.Kadında ve erkekte en sık öldüren malignite akciğer kanseridir.

174.Radyasyonla oluşan en sık malignite lösemidir (Ama KLL gelişmez)

175.HPV E6 ve E 7 proteinlerini kodlar.E6 p53 inhibisyonu,E 7 Rb inhibisyonu ile kanser yapar. HPV 16,18,31,33 karsinojendir, serviks ca yapar.

176.EBV

• Burkitt lenfoma (afrika tipi), • B hücreli lenfomalar• Hodgkin lenfoma • Nazofarengeal karsinoma (Lenfoepitelyoma) yapar.• LMP-1 ve BCL-2 gen ekspresyonu ile malignite

yapar.177.HBV p53 mutasyonu ile hepatoselüler kanser yapar

178.HIV tat proteini ile kaposi sarkomu yapar

179.HTLV-1 tax proteini ve IL-2 artışı ile erişkin T hücreli lenfoma yapar.

180.Önemli onkogenler;

DNA onarımını düzenleyen genler-bozuklukları• Lynch(Herediter non polipozis kolorektal kanser) OD geçer. Lynch-1: Erken yaşya sağ kolon kanserleri Lynch-2: Kolon kanserlerine ek olarak over-

endometriyum kanseri vardır.• Xeroderma pigmentozum: Deri kanserleri gelişir.OR

geçer.• Bloom sendromu: Lösemi-lenfoma gelişir.OR geçer.• Ataksi telenjiektazi: Lösemi lenfoma gelişir.OR

geçer.• Fankoni anemisi: Lösem i-lenfoma gelişir.OR geçer.

MESLEK HASTALIĞI OLARAK GELİŞEBİLECEK MALİGNİTELER

Etken Malignite çıkış alanı

Karşılaşma veya meslek

Arsenik Akciğer, deri, hemanjiosarkom

Metal buharı, metal alışımı, elektrik ve yarıiletken sanayi, mantar ve parazit ilaçları

Asbestoz

Akciğer, mezoteliyoma, özofagus, mide, kalın barsak, larinks CA

Toprak (çevre), ısıya dayanıklı ürünler

Benzen Lösemi, HodgkinÇözücü yağlar, özellikle boya,lastik, temizleme ürünleri ve deterjanlar

Berilyum Akciğer

Uzay araçları ve yakıtları, nükleer reaktörler ve uzay araçlarında kullanılan hafif metal alaşımları

Cadmium Prostat

Sarı pigment ve fosfor içerir. Lehimlerde bulunur. bataryalar ve kaplama metallerinde

Chromium AkciğerMetal alaşımları, boyalar, pigmentler, koruyucular

Ethylen oksit Lösemi

Meyveler için olgunlaştırıcı ajan, tekstil, medikal sterilizasyon

Nikel bileşikleri Burun, akciğer

Nikel kaplamalar, demir alaşımları, seramik, bataryalar

Rodon gazı Akciğer Uranyum içeren

mineraller,

Vinyl chloride

Anjiosarkom, karaciğer Soğutucular, plastikde.

Erionid Mezotelyoma

Page 9: 09_Patoloji

186 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 187PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

181.Bax-p53 apopitozu arttırır, bcl-2 apopitozu azaltır.Tümör hücreleri apopitoz ile öldürülebilir.P 53 önce siklusu G1-S geçişinde durdurur,tamir etmeye çalışır.Tamir edemezse apopitoz ile öldürür.

P53‛ün fonksiyonları

Hücre bölünmesini durdurmak

DNA hasarı olan hücrenin çekirdeğinde P53 artış gösterir ver CDK‛ları etkisizleştiren P21 proteinini kodlar.

DNA onarımı P53 DNA onarımı yapan genleri aktive eder.

Apotozis Hücrede DNA hasarı onarılamayacak kadar ağır ise P53 bax genini aktive eder. Bax hasarlı hücreyi apoptozis ile öldürür.

Tümör angiogenezisi inhibisyonu

Trombospandin-1: Tümör hücrelerinde P53 tarafından kodlanan ve angiogenezisi inhibe eden bir moleküldür.

182.En sık paraneoplastik sendrom hiperkalsemi,en sık endokrinopati ile cushing sendromudur.En sık

180. TÜMÖR SÜPRESÖR GENLER VE İLİŞKİLİ MALİGNİTELER Hücresel

Lokalizasyon Gen Fonksiyon Somatik Mutasyonuyla oluşan tümör

Genetik Mutasyonuyla oluşan tümör

Hücre Yüzeyi TGF-β Reseptör Büyüme inhibisyonu Kolon Ca ?

E-Cadherin Hücre adezyonu Mide ca Ailesel mide ca

Plazma membran altı NF-1 Ras inhibisyonu Nöroblastom Nörofibromatozis tip1 ve

sarkomlar

Hücre iskeleti NF-2 Hücre iskelet stabilitesi Schwannom-meningiom Nörofibromatozis tip-2,akustik nörinom,meningiom

Sitozol

APC\β-catenin Sinyal inhibisyonu Mide,kolon,pankreas ca,melanom

Ailesel adenomatöz polipozis koli,kolon ca

PTEN PI-3 kinaz sinyal transdüksiyonu Endometriyum-prostat ca ?

SMAD 2SMAD 4

TGF β sinyal transdüksiyonu Kolon-pankreas ca ?

Nükleus

Rb Hücre siklus regülasyonu(G1-S geçişi)

Retinoblastom,osteosarkom, mem e,kolon Akciğer ca Retinoblastom Osteosarkom

p53 Apopitozis,hücre siklus regülasyonu Birçok kanser Li-fraumeni sendromu,birçok

ca,sarkom

WT-1 Nükleer transkripsiyon Willms tümör Willms tümör

p16 CDK inhibisyonu Pankreas,meme,özefagus kanseri Malign melanom

BRCA-1\ BRCA 2 DNA onarımı ? Kadın meme-over

kanseri,erkek meme ca

KFL-6 Transkripsiyon faktör prostat ?

paraneoplastik sendroma neden olan tümör ise küçük hücreli akciğer kanseridir.

183. İNTERMEDİATE FLAMENTLERİntermediate Flament

Bulunduğu Malignite

Sitokeratin Epitelyal tümörler ve mezotelyoma

Vimentin Mezankimal tümörler

Desmin Kas tümörleri

Kromagranin Endokrin tümörler

** Tümörün köken aldığı dokuyu tesbit ederler

** Sinovial sarkom,menenjiom ve mezotelyoma hem vimentin,hem sitokeratin boyanır

184.Astımda morfolojik bulgular;

• Bronşlarda muköz plaklar• Curshman spiralleri• Charcott –Leiden kristalleri • Bazal membranda kalınlaşma• Düz kas hipertrofisi

Page 10: 09_Patoloji

186 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 187PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

185.Reid indeksini ( submukozal glandların bronş duvarına oranı) en çok kronik bronşitte artar.Morfolojide goblet hücreleri de görülür.

186.En çok görülen akciğer kanseri adenokanserdir

187.Santral yerleşimli akciğer kanserleri skuamöz ve küçük hücreli akciğer kanseridir

188.Hiperkalsemiye neden olan,glob korn (keratin incileri), hipertrofik osteoartropati skuamöz hücreli akciğer kanserindedir

180. ONKOGENLER, AKTİVASYON ŞEKİLLERİ, İLİŞKİLİ TÜMÖRLER

KATEGORİ PROTOONKOGEN AKTİVASYON ŞEKLİ İLGİLİ TÜMÖR

BÜYÜME FAKTÖRLERİ

PDGF-β ZİNCİRİ SIS OE Astrositom Osteosarkom

FGF HST-1 INT-2 OE AMP Mide ca Meme ca Mesane ca Melanom

TGFα TGFα OE Astrositom Hepatoselüler ca

HGF HGF OE Tiroid ca

BÜYÜME FAKTÖR RESEPTÖRLERİ

EGF RESEPTÖR AİLESİ ERB-B1 / ERB-B2 (Her-2/neu) OE AMP Skuamöz akciğer ca / Meme-over ca

CSF-1 RESEPTÖR FMS NM lösemi

Nörotrofik faktör reseptörü RET NM MEN 2A-B,ailesel tiroid medüller ca

PDGF reseptör PDGF-R OE Gliomlar

Kök hücre faktör reseptörleri KIT NM Gastrointestinal stromal

tümörler,yumuşak doku tümörleri

SİNYAL İLETİM PROTEİNLERİ

GTP bağlayanlar K-RAS H-RAS N-RAS NM NM NM Kolon,akciğer,pankreas ca Safra kesesi,böbrek ca Melanom,lösemiler

Non reseptör tirozin kinaz ABL TL KML ALL

RAS sinyal transdüksiyonu BRAF NM Melanom

WNT sinyal transdüksiyonu Β-catenin NM OE Hepatoblastom,hepatoselüler ca

NÜKLEER REGÜLATÖR PROTEİNLER

Transkripsiyon aktivatörleri C-MYC N-MYC L-MYC TL AMP AMP Burkit lenfoma Nöroblastom - Küçük

hücreli Ac ca / Küçük hücreli akciğer ca

HÜCRE SİKLUS REGÜLATÖRLERİ

Siklinler Siklin D Siklin E TL-AMP OE Mantle hücreli lenfoma / Meme-özefagus ca

Siklin dependent kinaz CDK 4 AMP-OE Glioblastom,melanom,sarkom

OE: Overexpresyon, AMP: Amplifikasyon. NM: Nokta mutasyon. TL: Translokasyon

189.Skar zemininde gelişen,genç kadında sigara ile ilişkisiz olan,RAS mutasyonunun görüldüğü,asbest ie oluşabilen ve en çok hematolojik paraneoplastik sendroma neden akciğer kanseri adenokanserdir

190.En kötü prognozlu,sigara ile en ilişkili olan,kulchisky hücrelerinden köken alan,en çok paraneoplastik sendroma neden olan küçük hücreli akciğer kanseridir.

191.En iyi prognozlu,en çok bilateral ve multipl odaklı ve pnömoni ile karışan akciğer kanseri bronkioloalveoler kanserdir.Bu tümör adenokanserin bir subtipidir.

Page 11: 09_Patoloji

188 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 189PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

192.En çok görülen ,en radyoterapiye duyarlı ve en çok EBV ile ilişkili nazofarenks kanseri undiferansiye (lenfoepitelyoma) tiptir

193.En sık görülen ve en iyi prognozlu larenks kanseri glottik yerleşimli, en az görülen ve en kötü prognozlu olan larenks kanseri subglottik yerleşimli olanlardır.

194.Lenfomalarda hücre büyüklüğü (küçük hücreler büyük hücrelerden daha iyi) ,patternden ( folliküler ,diffüz patternden daha iyi) daha önemli bir prognostik faktördür.

195.En sık görülen non-hodgkin lenfoma diffüz düyük hücreli lenfomadır.Bu lenfoma EBV –HIV ile ilişkilidir ve en sık ekstranodüler lenfoma tipidir.Ayrıca bcl-2,bcl-6 bozukluğu vardır

196.Küçük lenfositik lenfoma KLL ‘ye benzer.Küçük hücreli olup diffüz pattern yapmasına rağmen iyi prognozlu olan bir lenfomadır.

197.Folliküler lenfomada bcl-2 gen ekspresyonu ve t (14;18) vardır.

198.Mantle cell lenfoma kötü prognozludur ve t(11;14),siklin D mutasyonu vardır.

199.Burkit lenfoma küçük mavi yuvarlak hücreli bir lenfomadır ve t(8;1)‛tür.

200.Hodgkin lenfomanın tipik hücreleri reed-strenberg tir. Bu hücreler CD 15-CD30 boyanırlar.

201.Hodgkin lenfomanın en sık tip‛i nodüler sklerozandır.Genç erişkinde ve mediasteni tutar,laküner tip reed strenberg hücreleri vardır

202.EBV ‘nin neden olduğu, 50 yaş civarında erkekte sık görülen, hodgkin mixed selüler tiptir.

203.Nodüler sklerozan ve lenfosit predominante hodgkin in EBV ile ilişkisi yoktur.

204.Lenfosit predominante CD 20 (+) tir.Pop corn hücreleri buradadır.

205.En az görülen,en kötü prognozlu ve pleomorfik reed strenberg hücreleri içeren hodgkin lenfosit fakir tiptir

206.Sol Kalp Yetmezliğinin Sık Sebepleri:

• İskemik kalp hastalığı (en sık)• Sistemik hipertansiyon• Mitral-aortik kapak hastalıkları• Primer myokad hastalıklarıdır.

Sağ Kalp Yetmezliğinin Sık Sebepleri:

• Sol ventrikül yetmezliği (en sık)• İntrinsik akciğer hastalıkları • Akciğerin primer damarsal patolojileri • Pulmoner ya da trikuspid kapak rahatsızlıkları

Sağ kalp yetmezliği sonrasında alveolar boşluk içerisinde hemosiderini fagosite etmiş makrofajlara (kalp hatası hücreleri) rastlanır.

207.Myokard infarktüsü ile ilgili spot bilgiler

• Majör risk faktörü ateroskleroza eklenen tıkayıcı trombüstür.

• En çok inen ön dal tıkanır.• Bu yüzden infarktüs en çok apekse yakın sol ventrikül

ön duvarı ve septum ön yüzde görülür.• İnen ön dal sol ventrikül ve septum ön kısmını • Sirkumfleks dal sol ventrikül dış yüzünü • Sağ koroner arter sağ ventrikülü, sol ventrikül ve

septum arka yüzünü besler.• İnfarkt önce endokard altında başlar ama transmural

(tam kat) yayılır.• Eğer infarktın sebebi trombozla tam tıkanma değil

de hipovolemi, şok gibi parsiyel bir hipoksi durumu ise

- İnfarkt subendokardiyal kalır- Bölgesel değildir, tüm kalbi etkiler

• Dolayısıyla ventrikülü çevreleyen yaygın subendokardiyal infarktüs görülür.

• Histolojik ilk bulgu nötrofil infiltrasyonu olup 4-12 saatte görülmeye başlar.

• Makroskopik ilk bulgu solukluk olup 18-24 saatte görülmeye başlar.

Page 12: 09_Patoloji

188 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 189PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

• Demarkasyon hattı (nekrozu çevreleyen granülasyon dokusu) 3.günden sonra görülür.

208.MI komplikasyonları:

• Ventrikül rüptürü: 2 hafta içinde olur, en çok 3-4.gün izlenir. En ölümcül komplikasyondur.- Sonuçları:

ü Papiller kas nekrozu rüptürü ve buna bağlı mitral yetmezlik

ü Serbest duvar rüptürü (en sık) ve buna bağlı hemoperikardium

ü Septum yırtılırsa soldan sağa şant• Perikardit:

- 2-3 gün sonra fibrinöz perikardit- 2-3 hafta sonra otoimmun perikardit (Dressler

sendromu)• Mural trombüs• Ventriküler anevrizma: En çok ventrikül apeksinde

olur• Aritmi: En sık görülen ve en çok öldüren

komplikasyondur.

209.ROMATİZMAL ATEŞ KALP HASTALIĞI

• Çocuk ve gençlerde streptokok farenjitini takiben birkaç hafta sonra gelişir.

“Pol iartrit, kardit, Sydenham kore, eritema marginatum, subkutan nodüller” ile karakterizedir.

• Oluşan antikorlar myokardla çapraz reaksiyon verir; ama tüm katlarda (pankardit) tutulum izlenir.

• Aschoff nodülleri ve Anitschkow hücreleri (makrofajlar) görülür.

• Kapakların kapama çizgilerinde verrüköz endokardit görülür.

• Kalpte fibrozis gelişebilir; bunların subendokardiyal ve auriculaya yakın yerleşenlerine McCallum plakları denir.

• Eklem tutulumu hafiftir, akciğerde interstisyel inflamasyon ve plövrit görülür.

• Böbrekte glomerülonefrit yapabilir.

• Kronik romatizmal kapak hastalığı en çok mitral kapağı tutar. Erken dönemde yetmezlik, geç dönemde stenoz görülür (Balık ağzı deformitesi).

• Mitral ve aort kapakta stenoz ve yetmezlik yapabilir (en çok mitral stenoz)

• İnfektif endokardit gelişebilir.• En sık ölüm nedeni myokardittir.• Perikard fibrozisine bağlı ‘tereyağlı ekmek

manzarası‛ oluşur.

210.İNFEKTİF ENDOKARDİT (İE)

• Akut-subakut enfektif endokardit olabilir.• Akutta etken staf. aureus‛tur ve İ.V ilaç kullananlarda

sıktır.

- Akut İE abse ile seyreder; abseler kapak etrafında yoğunlaşmıştır (mitral ring abseleri).

• Akutta emboli akciğere atar.• Subakut daha sık görülür ve etken strep.

viridans‛tır.• Subakutta ring absesi beklenmez ve emboli sistemi

atar.• Protez kapak endokarditinde en sık etken Staf.

epidermidistir.

211.NON BAKTERİYEL TROMBOTİK (MARANTİK) ENDOKARDİT

• Hiperkoagulabilite durumlarında nispeten sağlam kapaklarda trombüs oturmasıdır.

• Embolileri organizma içermeyecektir.• Maligniteler (adenoca), kaşeksi, SLE, sekonder

hiperkoagülasyona yatkınlık• Lezyonlar iyileşebilir ve arkalarından lambl

kabarıklarını oluştururlar.

212. LİBMAN-SACKS ENDOKARDİTİ

• SLE‛de kapakların hem üst, hem alt yüzünde trombüs görülmesidir.

• SLE kalpte en çok perikardit yapar

213. DİLATE KARDİYOMİYOPATİ

• En sık görülen kardiyomyopatidir.• Kalbin sistol gücü azalmıştır (sistolik disfonksiy-

on).• Mural trombüs ve emboliler sıklıkla izlenir.• Kalp makroskopik olarak;

- Hipertrofik (ağır)- Duvar kalınlığı normal- Boşlukları ileri derecede dilatedir (eksentrik

hipertrofi)* Alkol, peripartum dönem, doxorubicin neden

olabilir.

214.HİPERTROFİK KARDİOMYOPATİ (İDİOPATİK HİPERTROFİK SUBAORTİK STENOZ)

• Asimetrik septal hipertrofi yapar. (Muz şeklinde sol ventrikül)

• Sol ventrikül çıkışı daralmıştır, sol atrium dilatedir.• En fazla genetik geçiş görülendir.• Ventrikül lümeni daraldığı için diastol sonu hacmi

artar (diastolik disfonksiyon).• Kliniğinde senkoplar görülebilir.

215.RESTRİKTİF KARDİOMYOPATİ

• İnterstisyumda biriken bir takım patolojik maddelerin kalp fonksiyonunu kısıtladığı hastalıktır.

• Löffler sendromunda (Eozinofilik endomyokardial fibrosis)

Page 13: 09_Patoloji

190 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 191PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

• Ya da amiloidozlarla olur.• Sistolik fonksiyon genellikle etkilenmez, diyastolik

disfonksiyon görülür.216.KALBİN TÜMÖRLERİ

• Kalbin en sık görülen tümörü metastatik tümörlerdir.

• Kalbe en çok akciğerden metastaz gelir.• Kalbe metastaz oranı en yüksek olan malignite

melanomdur.• Erişkinlerde en sık primer tümör sol atriumda

yerleşim gösteren miksomadır. (Carney sendromuna eşlik edebilir)

• Miksoma benigndir ama yumuşak, mukopolisakkaridik bir kitle olduğu için emboli yapabilir.

• En sık primer malignite anjiosarkomdur.• Çocukta en sık primer tümör rabdomyomdur.( Tu-

beroskleroz ile birlikte bulunabilir).

217.POLİARTERİTİS (PERIARTERİTİS) NODOSA

• Erkeklerde biraz daha sıktır.• Küçük-orta boy arterlerde atlamalı, segmental

tutulum yapar.• Önce fibrinoid nekrozlu akut vaskulit, sonra fibrozis

gelişir.• Her patolojik değişim önce intimada başlar,

adventisyaya doğru transmural yayılır (Tam kat-atlamalı tutulum)

• Farklı bölgelerde aynı anda değişik evrede lezyonlar bulunabilir.

• En sık görülen ve ölüm sebebi olan tutulum böbrek tutulumudur.

• Hepatit B ile görülme sıklığı yükselir.• Akciğer (pulmoner arter) ve aortadan çıkan

damarları tutmaz.• İnfarkt, ülser, hemoraji gibi iskemik bulguları

vardır.• p-ANCA negatiftir.

218.WEGENER GRANÜLOMATOZİSİ

• 3 bölgeyi tutar:- Nazofarengeal orta hat- Akciğer- Böbrek

• Nekrotizan ve granülomatoz vaskülittir.• Akciğerde tbc ile de karışabilen granülom ve litik

lezyonlar yapar.• Böbrekte kreşentik glomerülonefrit yapar.• c-ANCA pozitiftir.• Sıklıkla erkeklerde ve 40 yaş civarında izlenir.

219.MİKROSKOPİK POLİANJİT

• Histolojik bulgular (fibrinoid nekroz dahil) PAN‛a benzer ama küçük damar tutar

• PAN‛dan farklı olarak akciğer ve glomerül tutulumu da vardır.

• PAN‛dan farklı olarak tüm lezyonlar aynı evrededir.• Ek bir histolojik özellik nötrofil parçalanması da

izlenebilir (Lökositoklastik vaskülit)• Kanamalı lezyonlar olur (palpabl purpura).• Bu grupta pANCA çok yüksek pozitiftir, ama

lezyonlarda immun kompleks birikmez

220.TEMPORAL ARTERİT (DEV HÜCRELİ, GRANÜLOMATÖZ ARTERİT)

• Yaşlı kadın hastalarda daha sık görülür, en sık görülen arterittir.

• Karotis eksterna dallarını tutan granülomatöz vaskülittir.

• Temporal arter tutulumu ile baş ağrısı• Oftalmik arter tutulumu ile görme bozukluğu

yapar.• Öncesinde “romatik polimyalji” görülür (omuz kalça

gibi büyük kas gruplarında ağrı)• Aort dallarını da tutabilir.• Biyopside granülomlar, dev hücreler ve elastik lamina

hasarı görülebilir.• Atlamalı tutulum nedeniyle biyopsi tamamen sağlam

olabilir.• Sedimentasyon çok yüksektir,tedavide steroid

verilir.

221.TAKAYASU ARTERİTİ

• Genç kadın hastalarda daha sıktır.• Aortun ana yan dallarını (A.Subklavia) ve pulmoner

arteri tutan granülomatöz vaskülittir.• Media tabakasında inflamasyon ve granülomlar

izlenebilir.• Sonuçta intimada diffuz, konsentrik fibrozis

yapar.• Nabız iletimi bozulur (Nabızsızlık hastalığı) oküler

bozukluklar; körlük, nörolojik bulgular olur.• İntimal fibrozis aort köküne doğru retrograd

yayılabilir.• Bu durumda koroner arter ostiumları daralır; iskemik

kalp hastalığı oluşur.• Temporal arterit ve Takayasunun tutulumlarında

temel ayrım kriteri hasta yaşıdır.

222.KAWASAKİ HASTALIĞI (MUKOKUTANÖZ LENF NODU SENDROMU)• Koroner arteri sık tutar.• Küçük çocuk ve infantlarda tutulum görülür.• Koroner arter anevrizması, trombüs ve rüptüre yol

açar.• Beraberinde eritemle ve servikal LAP, ateş

görülür.• Anti-endotelyal antikorlar vardır

223.BUERGER (TROMBOANJIITIS OBLITERANS)

• Akut veya kronik olabilen, sigara içen 25-50 yaş arası erkeklerde izlenen vaskülit tipidir..

Page 14: 09_Patoloji

190 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 191PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

• Ekstremite damarlarını tutar.(Tibial ve radial arterler)

• Trombozedir ve mikroabseler ve granülomlar vardır.

• Komşu ven ve sinirlere de yayılabilir.

• “Claudicatio intermittens” yapabilir.

224.Kaposi Sarkomu

• Human Herpes Virus 8 (HHV-8) ile ilişkili, damar endotelinden köken alan bir tümördür.

• AIDS‛le beraber ya da sporadik olabilir.

• Deri ve GİS‛i sever.

• Yama/plak/nodül şeklinde 3 evre‛den geçer.(Mycozis fungoides gibi)

• Afrika‛da lenfadenopatik tipi vardır; bu form deriyi tutmaz.

225.TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ

A.En sık görülen tümör pleomorfik adenom (mikst tümörüdür)• Benigndir• Kapsüllüdür• Geniş rezeksiyon fasiyal sinir paralizisi yapabilir• Çoğunlukla parotisi tutar

B. Warthin tümörü yaşlıda parotiste görülen sigara ile ilişkili tümördür. Ama boyun lenf nodlarında da çıkabilme özelliği vardır (Lenf nodunda primer epitelyal tümör).

C. En sık görülen malignite mukoepidermoid karsinomdur

• Çoğunlukla parotisi tutar.

• Daha genç yaşlarda görülür ve radyasyonla en çok ilişkili tükrüz bezi tümörüdür.

D. Adenoid kistik karsinom

• Minör tükrük bezlerinin en sık malignitesidir

• Ağız içine büyüyen ağrılı (perinöral invazyon yüzünden) kitle yapar.

** Pankreas ve prostat Ca‛da perinöral invazyon yapabilir.

226.Özefagusta en sık malignite skuamöz hücreli karsinomdur. En sık beningn tümör ise leiomyomdur.

• Bu tümör alkol, sigara, tylosis (genetik hastalık), akalazya, plummer-Vinson sendromu, kronik özofajit, diet ile ilişkisi olabilir

• En çok orta 1/3‛e yerleşir ve retrosternal lenf nodlarına metastaz yapar.

• Adenokarsinomlar alt 1/3 ile yerleştiklerinden perigastrik-çölyak lenf nodlarına yayılır.

• Barret alanı büyükse ve displazi varsa adenokarsinom riski yüksektir.

227.KRONİK GASTRİT

• Mukozada kronik inflamatuar hücrelerle karakterize, epitel ve glandlarda atrofiyle seyreden premalign bir lezyondur.

• En önemli sebep H.pyloridir (Tip B gastrit). H.pylori lümende yaşayan, invazyon göstermeyen bir bakte-ridir.

• Gastriti ve yerleşimi en çok antrumda olur.

• Lenfositler, lenfoid foliküller, yer yer nötrofiller ve bazen intestinal metaplazi görülür.

• Lenfoid foliküller lenfoma, intestinal metaplazi karsi-nom riskini arttırır.

• H.pylori sadece antrumdaki gastrik epitele yerleşebilir, metaplazi alanlarında görülmez.

- Sitolitik olarak vac A toksini ve amonyak oluş-turan üreaz salgılar.

- cagA, IL-8 üretimini arttırır.

- Tüm bunlar ülsere sebep olabilir.

• Otoimmun gastritte (Tip A gastrit) perietal hücre-lerin H+/K+ ATPaz enzimine karşı otoantikorlar oluşur.

• Bu formda korpus ağırlıklı tutulum olur.

• İntrinsik faktör üretimi duracağı için pernisyöz anemi gelişir.

Page 15: 09_Patoloji

192 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 193PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

• HCI üretimi duracağı için aklorhidri olabilir.

• Her iki gastritte de karsinom riski artar.

228.MİDE TÜMÖRLERİ• En sık görülen benign tümör hiperplastik polip, en sık

mezenkimal tümör leiomyomdur. • En sık malignite adenokarsinomdur.• İntestinal ve difüz tip olarak ikiye ayrılır.• Risk arttıran faktörler:

- Diet (nitrit-nitratlı besinler, aşırı tuz,tütsülen-miş besinler, sigara,)

- Kronik gastrit, H. Pylori enfeksiyonu- Distal gastrektomi, adenomatöz polipler, Bar-

rett özofagusu- e- cadherin mutasyonu (sadece diffuz tip)

• En sık yerleşim antrum küçük kurvaturdür.• İntestinal tipte tümör hücreleri malign glandüler

yapılar yapar.- Kronik gastrit zeminindeki intestinal metaplazi

ile ilişkilidir.- 50 yaş üzerinde erkeklerde sık görülür.- İyi diferansiyedir.

• Difüz tipte “taşlı yüzük hücre tipinde tümör hücreleri duvarı yaygın infiltre eder; biraraya gelmez, kopukturlar.

- Kronik gastrit ve H. Pylori ile ilişkisizdir.- E- cadherin gen mutasyonu ve A kan grubu

gençlerde daha sık görülür.- Kötü diferansiyedir.

• Mide yaygın tutulursa “linitis plastica” olur.

• Prognoz için en önemli histoljik kriter invazyon derinliğidir.

• Erken gastrik karsinom lenf nodu tutulumu olsun yada olmasın mukoza ve submukozaya yerleşimli tümördür ve iyi prognozludur.

229.BAĞIRSAK KANSERLERİ• En sık görülen malignite adenokarsinomdur• Sol kolonu daha sık tutar.

- Sol kolon tümörleri kanama ve tıkanma-ileus yaparlar

- Sağ kolon tümörleri kanama yapar- Risk faktörleri:

ü Düşük lifsel besinü Yüksek yağ içeriğiü Yüksek karbonhidratü APC gen mutasyonuü Premalin adenomlar

ASPİRİN ve NSAID KORUYUCUDUR.

• En önemli morfolojik prognoz kriteri lenf nodu metastazı ve invazyondur.

• Lenf nodlarına ve karaciğere sık metastaz yapar• Karaciğer metastazı çıkarılırsa sürvi uzar.• Evreleme:

- Mukoza ve submukoza invazyonu: EVRE A

- Kas tabakası invazyonu: EVRE B- Kas tabakası invazyonu + lenf nodu metastazı:

EVRE C- Uzak metastaz: EVRE D

230.İNFLAMATUAR BAĞIRSAK HASTALIKLARI

• Crohn ve Ülseratif kolittir• Ortak özellikleri histolojileridir:

- Lenfosit ağırlıklı inflamasyon- Lenfoid foliküler- Mukozal çatıda düzensizlik (kript distorsiyonu)- Aktif hastalık döneminde nötrofil (kriptip ve

kript absesi) varlığı

• Farkları:

İNFLAMATUAR BAĞIRSAK HASTALIKLARININ ÖZELLİKLERİ

Crohn Hastalığı Ülseratif Kolit

Histoloji Tutulum tam kattırGranülomlar izlenir

Mukozal-submukozaldır.

Yerleşim

Tüm GIS, en çok ileum Terminal ileti Atlamalı tutulum

Kalın bağırsak, en çok rektum* “Backwash ileit”, difuz tek segment

Morfoloji

Tam kat tutulması nedeniyle- Fistüller,abdominal

abseler- Transmural fibrosis- Periton fibrozisKaldırım taşı görünümü

Psödopolipler

Komplikasyonlar**

KanamaDiare, malabsorbsiyon

- Migratuar poliartrit

- Karsinom- Sklerozan

kolanjit- Ankilozan

spondilit

* Ülseratif kolit çekuma kadar uzanırsa ileuma yayılabilir**Bazı komplikasyonlar ulsefatif kolitte daha fazla görülür.

231. II. VİRAL HEPATİTLER

HEPATİT A

• Bağışıklıkla iyileşen subakut hastalık yapar.• Nadiren fulminan hepatit yapar (submasif nekroz

biçiminde, masif olmadığı için diğerlerinden iyi prognoz)

• Kronikleşme ve taşıyıcılık yok• Fekal – oral yolla bulaşan kısa inkübasyonlu RNA

virüsüdür.• Kolestatik hepatit yapar, geçirilmiş hepatitlerin

en sık nedenidir.

Page 16: 09_Patoloji

192 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 193PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

HEPATİT B• Fekal – oral yol dışı yollarla bulaşan DNA virüsüdür.• Şu markerları vardır:

- HBs Ag: İlk pozitifleşen marker- Hbe Ag, HBV DNA, DNA polimeraz: Viral

replikasyonun göstergesi- HbcAg: Serolojide bulunmaz- X proteini: Hepatoselüler kanser riski artar- Anti HB c IgM: Pencere periyodunda pozitiftir,

anti HbC karşılaşmanın göstergesidir.- Anti HB s: Bağışıklık göstergesidir.

• Şu klinikleri yapar:- Çoğunlukla bağışıklıkla iyileşir.- %10 sağlıklı taşıyıcı olurlar.- Akut hepatit, subakut hepatit, persistan ve

kronik hepatit yapabilir.- Fulminanlaşma riski düşüktür ama fulminan

hepatitin en sık sebebidir. - Direkt hepatoselüler karsinom yapabilir.

Sağlıklı taşıyıcı: Hbs Ag 6 aydan uzun (+), hastalık bulgusu yok.

Kronik hepatit: 6 aydan uzun süren hastalık durum

• Yenidoğan döneminde alınırsa %100‛e yakın kronikleşir.

• Hepatosit sitoplazmalarında biriken HbsAg “buzlu cam hepatositi” denilen görüntüyü yapar.

• HbC ag i kumlu nükleus oluşmasına neden olur.

HEPATİT C• Kronikleşme riski çok yüksek; fulminanlaşma

nadirdir• Günümüzde kronik hepatitin en sık sebebidir• HCV RNA‛sı ile takip edilir• Muhtemelen hepatosellüler karsinoma en sık neden

olan hastalıktır.• Klinik özelliği semptom olmasa bile rekürren ataklara

eşlik eden tekrarlayan transaminaz yüksekliğidir.

HEPATİT D• Etkisini Hepatit B‛ye eklenerek gösterir.• Hepatit B ile birlikte alınırsa “ko-infeksiyon”• Hepatit B‛nin üzerine eklenirse “superinfeksiyon”

denir.• Superenfeksiyon fulminanlaşma riskini çok

arttırır.• Superinfeksiyon durumunda kronikleşme riski de çok

artar, bu risk ko-infeksiyonda çok artmaz.

HEPATİT E• Su ile bulaşan RNA virüsüdür.• Gezgin hastalığı yapar.• Gebelerde mortalite %20‛ye yaklaşır (Fulminanlaşma

oranı en yüksek hepatit etkeni).

232. PRİMER BİLİER SİROZ

• Orta yaş kadınlarda sıktır.• Antimitokondrial antikor pozitiftir (AMA)• Başka otoimmun hastalıklarla birlikteliği sıktır.• Serum alkalen fosfataz, bilirubin ve kolesterol

seviyeleri yüksektir.• Hiperbilirubinemi hepatik dekompensasyonu

gösterir.• Anahtar bulgu portal alanda safra kanallarını yıkan

granülomlardır (florid duktus lezyonu).

233. PRİMER SKLEROZAN KOLANJİT

• Orta yaş erkek hastalarda sık görülür.

• Ülseratif kolitle birlikteliği sıktır.

• Anahtar bulguları şunlardır:- Portal alanda soğan kabuğu tarzında periduktal

fibrozis- İntrahepatik ve ekstrahepatik kanallarda

dilatasyon

• Kolanjiokarsinom riski artar.

234. MİNİMAL DEĞİŞİKLİK HASTALIĞI (LİPOİD NEFROZ)

• Çocuğun en sık nefrotik sendrom sebebidir.• Sadece nefrotik sendrom yapar.• Işık mikroskopik değişim ve immunfloresan birikim

yoktur. • Elektron mikroskopisinde Bowman kapsülünün viseral

epitelinde bulunan podositler düzleşmiştir.• Steroide iyi yanıt verir, iyi prognozludur. (Yanıt

vermezse tanı FSGS‛dir)

235. MEMBRANÖZ GLOMERÜLONEFRİT

• Erişkinde nefrotik sendrom sebebidir. (Ancak en sık neden FSGS‛dir.)

Page 17: 09_Patoloji

194 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 195PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

• Granüler tarzda biriken Ig G ve C3 bazal membranda diken- kubbe görüntüsüne yol açar.

• Işık mikroskopide bazal membran (kapiller duvar) kalınlaşması vardır.

• Şu etkenlere sekonder de olabilir.• Hepatit B, SLE, AC, kolon ca, DM, altın civa tuzları

236. FOKAL SEGMENTAL GLOMERÜLOSKLEROZ

• Progressif, kötü prognozludur. Erişkinde en sık nefrotik sendromun nedenidir.

• Fokal ve segmental tutulum nedeniyle biyopsi negatif olabilir. Bu nedenle minimal change hastalığından ayrılması gerekir. FSGS de non-selektif proteinüri ve kötü steroid yanıtı vardır.

• Renal transplantasyondan sonra tekrarlayabilir.

• Şu etkenlere sekonder de gelişir:- HIV. enfeksiyonu- Eroin bağımlıları- Orak hücreli anemi- Glomerüllerde kompansatuar hipertrofi

• Glomerüllerden bazılarını segmental olarak tutan skleroz (fibrozis) görülür.

• Elektron mikroskopide viseral epitelin bazal membrandan ayrıştığı görülür.

• İmmunfloresanda mezengiumda granüler tarzda IgM ve kompleman faktörleri birikir.

237.MEMBRANO-PROLİFERATİF GLOMERULONEFRİT

• Nefrotik ve nefritik sendromların ikisini de sık yapabilir.

• Işık mikroskopide:- Bazal membranda (kapiller duvarı) kalınlaşma

(membranöz)- Glomerülde hücresel artış (Proliferatif) vardır.

Hücresel artıştan mezengial hücre proliferas-yonu sorumludur.

- Kapiller duvarlarındaki kalınlaşma “tren veya tramvay rayı” biçiminde çift kontur kalınlaşmaya yol açar.

• İki tipi vardır:- Tip I de bazal membran boyunca granüler Ig G

ve C3 birikimi vardır.- Tip II de ise bazal membran boyunca sadece C3

birikimi görülür.

• Tip I, hepatit B ve C, kronik karaciğer hastalıkları, SLE ve kronik bakteryal infeksiyonlarla ilişkili olabilir.

238. DİFFÜZ PROLİFERATİF GLOMERÜLONEFRİT

• Prototipi poststreptokoksik glomerülonefrittir.

• Farinks ya da derinin streptokok infeksiyonu sonucunda 1-4 haftada gelişir.

• Glomerülde immun kompleks ve kompleman birikimi ile olur. (Hörgüç)

• Glomerülde nötrofil ağırlıklı iltihap olur. (Selülarite)

• Nefritik sendrom ağırlıklı tablo yapar; çoğu iyileşir. (Nadiren kresent yapar)

• SLE ile de olur (Diffüz proliferatif glomerülonefrit).

239.KRESENTİK (HIZLI İLERLEYEN) GLOMERÜLONEFRİT

• İltihap hücrelerinin ve prolifere olan parietal Bowman kapsül epitelinin Bowman kapsülünü doldurup tıkaması ile karakterize tablodur (Kresent = Hilal).

• Kötü prognozludur• Üç ana tip vardır:

- Tip I; Antiglomerüler bazal membran nefriti

ü Glomerül bazal membranın tip IV kollajenine karşı otoantikorlar gelişir

ü Genç hastalarda görülür

ü Aynı antikorların alveol bazal membranı ile çapraz reaksiyon vermesi “Good-pasture” sendromu adını alır

ü İmmunfloresanda lineer tarzda IgG ve kompleman birikir.

- Tip II, genellikle diğer glomerülonefritlere sekonder gelişir. Granüler tarzda Ig G ve C3 birikimi mevcuttur. (SLE, Ig A nefropatisi, APSGN, HSP )

- Tip III, vaskülitlerle (Wegener gibi) görülür.

ü İmmun kompleks birikimi görülmez, serumda ANCA pozitiftir.

ü En sık görülen tiptir.

240.IgA NEFROPATİSİ (BERGER; MEZENGİOPROLİFERATİF GLOMERULONEFRİT)

• Mukozalarda IgA sekresyonu artmıştır.• Henoch-Schonlein purpurasının böbrek tutulumu bu

formda olur• Genellikle iyi prognozludur ama nüksetme eğilimi

vardır.• Mezengial hücre artışı ve/veya skleroz görülebilir.• Mezengiumda granüler tarzda IgA birikir.

241.Spontan intraserebral kanamaların en sık nedeni sistemik hipertansiyondur, en sık bazal ganglion seviyesinde ve putamene kanama olur. Kanama Charco- bouchard mikroanevrizmalarından kaynaklanır. İnfarktüslerin en sık nedeni aterosklerozdur ve en sık orta serebral arter ve internal karotid arter bifurkasyonunu tutar. Spontan subaraknoid kanamanın en sık nedeni Berry anevrizma rüptürüdür. Anevrizmalar en sık anterior komünikan arter üzerine yerleşir. Epidurtal ve subdural kanamaların en sık nedenleri travmadır. Epidural hematom orta meningeal arter, subdural hematom ise köprü venlerinin yırtılması sonucu oluşur.

Page 18: 09_Patoloji

194 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 195PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

242. SİNİR SİSTEMİ TÜMÖRLERİ

Genel özellikler • Tümörlerin çoğu intrakraniyaldir; spinal tümörler

daha az görülür.

• Erişkinlerde, intrakraniyal tümörlerin çoğu tentorium üzerinde bulunur. (supratentorial)

• Çocuklarda, intrakraniyal tümörlerin çoğu tentorium altında bulunur.

• MSS tümörleri, çocuklarda görülen malign tümörler arasında lösemiden sonra ikinci sırada yer alır.

• Primer malign MSS tümörleri nadiren metastaz yaparlar.

• Benign intrakraniyal tümörler de bası etkisi nedeniyle kötü klinik sonuçlara yol açabilirler.

• Sıklık sırasına göre en sık intrakraniyal tümörler Astrositom (en sık) glioblastoma multiforme, metastatik tümörler, meningiom ve akustik nörinomdur.

Astrositomlar • Derece I en az saldırgan davranan tiptir; hücreler

normal astrositlere çok benzer.

• Derece II de derece I‛e benzer fakat daha çok pleomorfizm ve damar değişiklikleri vardır.

• Derece III (anaplastik astrositom) daha şiddetli pleomorfizm, belirgin mitozlar, endotel hiperplazisi gösteren hiperplastik damarlar ve biraz doku nekrozu gösterir.

• Derece IV (glioblastoma multiforme)- En sık primer intrakraniyal neoplazmdır.

- En çok orta ileri yaşta görülür.

- Belirgin anaplazi ve pleomorfizm ile birliktedir; endotel hiperplazisi gösteren şiddetlidamar değişiklikleri olur. Nekroz ve kanama sahaları çevresinde tümör hücreleri “yalancı çit” tarzı dizilim gösterirler.

- Çoğunlukla beyin hemisferlerinden çıkar.

- Çok kötü bir prognozu vardır, 1 yıldan kısa sürede ölümle sonuçlanır.

Oligodendrogliom • Orta yaş grubunda, yavaş ilerleyen bir tümör

şeklinde ortaya çıkar. • Morfolojik olarak şu özelliklere sahiptir:

- Sıkıca biraraya gelmiş, çevresi şeffaf bir sitoplazma halosuyla sarılı, büyük yuvarlak nükleuslu (“yağda yumurta” görünümü) hücreler

- Beyin hemisferlerinde yerleşim - İnce kapiller bantlarla tümör hücrelerinin

gruplara ayrılması - Kalsifikasyon odakları

Ependimom • Daha çok dördüncü ventrikülde olur. • En sık çocukluk ve adölesan dönemde görülür. • Histolojik olarak damarları veya merkezdeki bir

lümeni çevreleyen hücrelerin oluşturduğu tübül veya rozetlerle karakterizedir; tümör hücreleri karakteristik olarak nükleusların yanında siliaların bazal cisimciklerini temsil eden çubuk biçimli yapılar olan blefaroblastları gösterir.

Menengiom • En sık görülen ikinci primer intrakraniyal

neoplazmdır. • İyi huylu, yavaş gelişen bir tümördür. • Meninkslerin araknoidal hücrelerinden kaynaklanır;

tümör beynin dışındadır ve cerrahi olarak sıklıkla çıkarılabilir.

• En çok beyin hemisferlerinin konveks yüzünde ve parasagital bölgede olur; sık görüldüğü diğer yerler falx cerebri, sfenoid kanat, olfaktor bölge ve suprasellar sahadır.

• Histolojik olarak konsantrik dizilim gösteren iğsi hücrelerin oluşturduğu girdaplı bir yapı ve tabakalı görünümde psammom cisimcikleri ile karakterizedir.

• Kadınlarda erkeklerden daha sıktır. • En sık 40 yaştan sonra görülür.

Medulloblastom • En sık küçük çocuklarda görülür. • Beyinciğin çok malign bir tümörüdür. • Histolojik olarak rozet (Homer-Wright) veya

perivasküler yalancı rozet tarzı dizilimler gösteren, sıkıca biraraya gelmiş, dar sitoplazmalı hücre tabakalarıyla karakterizedir.

Nöroblastom • Adrenal medulla veya sempatik gangliyonların

nöroblastomu ile yakından ilgilidir.

• Periferik nöroblastomdan daha seyrektir.

• N-myc onkogeninin güçlenmesiyle (çok sayıda gen kopyası hem homojen boyanan bölgeler hem de kromozom dışı minik kromatin cisimcikleri olarak gösterilebilir) karakterizedir; gen güçlendikçe prognoz kötüleşir.

Page 19: 09_Patoloji

196 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 197PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

Retinoblastom • Çocukluk çağının malign retina tümörüdür. • Vakaların yaklaşık %60‛ı sporadiktir; sporadik

vakalar tek taraflı ve tek odaklıdır. • Vakaların %40 kadarı ailevidir; ailevi vakalar

çoğunlukla iki taraflı ve çok odaklıdır. • Rb geninin (13 numaralı kromozomda bant q14

üzerinde) homozigot delesyonu gösterilir. Ek olarak osteosarkom gelişme riski belirgin olarak artar.

• Genetik olarak belirlenen karsinogenezde “iki vuruş” teorisini destekler. - İlk delesyon (“vuruş”) ailevi vakalarda germ

hücrelerinden veya sporadik vakalarda somatik mutasyonla olur.

- İkinci delesyon (“vuruş”)hem ailevi hem de sporadik vakalarda somatik mutasyonla olur.

- Tümör oluşumuiçin her iki delesyon da gereklidir; Rb geninin heterozigot kalması retinoblastom gelişimini önler (anti onkogen aktivite).

Hemanjiyoblastom • En çok beyincikte görülür. • Von Recklinghausen hastalığının bir kısmı olarak

retina ve diğer organlarda benzer lezyonlarla birlikte olabilir.

• Bazen eritropoetin üretir ve sekonder polisitemi oluşturur.

Nörilemmom (schwannom) • Schwann hücrelerinden çıkan, benign, yavaş

gelişen, kapsüllü bir tümördür. • İntrakranyal olduğu zaman en çok sekizinci

kraniyal sinire yerleşir (akustik nörinom, akustik schwannom); akustik nörinom primer intrakraniyal neoplazmların en sık görülen üçüncüsüdür.

• Ayrıca arka sinir kökleri ve periferik sinirlerden de sık çıkar.

• Histolojik olarak şu iki yapıdan birinden daha zengin görünür: - Antoni A: Nükleusları çit tarzında dizilim

gösteren birbirini kesen uzun hücre demetleri

- Antoni B: Antoni A‛ya göre daha gevşek, daha az hücreli bir yapıdır

Nörofibrom • Schwann hücrelerinden kaynaklanan soliter veya

çok sayıda periferik sinir tümörleri şeklinde görülür.

• von Reckling hausen nörofibromatozisinin bir komponenti olabilir.

Metastatik tümörler • En sık akciğer, meme, deri, böbrek, midebarsak

sistemi ve tiroid kaynaklı olurlar. • Tipik olarak gri-beyaz cevher sınırında yerleşir ve

genellikle çok sayıdadır.

243: Serebrovasküler hastalık

Tip

Zemin Hazırlayan

Temel Gaktörler

Sık Yerleşim Yerleri

Tromboz Atheroskleroz

intarnal ve eksternal karo-tis arterlerinin boyundaki çıkışında, vertebral ve baziler arterlerde, Willis poligonunun dallarında özel-likle orta beyin arteridir.

Emboli

Kalpte mürol trom-büsler, kapak vejetasyonları, yağ embolisi

Emboli sonucu arter tıkanmasının en sık görüldüğü yer orta beyin arteridir.

Beyin içi kanama

Hipertansiyon, pıhtılaşma bozuklukları, tümör içi kanama

Uzun süreli hipertansiyonda oluşan Charcot-Bouchard anevrizmalarının yırtılmasından olabilir.

Subaraknoid kanama

Konjenital berry anevr-izma yırtılması; muhtemelen hipertansiyonla birlikte

Willis poligonu ve orta beyin arterinin dallanma noktası

244.Alzheimer hastalığı senil demansın en sık sebebidir. Genç erişkinlerdeki demansın en sık nedeni ise HIV-1 ansefalopatisidir. Alzheimer hastalığı 50 yaştan sonra başlar. Kritik molekül Beta amiloiddir. Başlangıçta kon-santrasyon, hafıza ve yüksek entellektüel fonksiyonların bozulması, daha sonra ilerleyici hafıza bozukluğu ve orientasyon kaybı, konuşma zorluğu görülür. Araya gi-ren enfeksiyonlar ölüm sebebidir. Mikroskopik olarak nörofibriller yumaklar (esas bileşeni tau proteinidir) ve senil plaklar (esas bileşeni amiloid prekürsör proteinin parçalanması ile oluşan Beta-amiloiddir.) görülür. Plak ve özellikle yumakların sayısı kabaca demansın şiddeti ile orantılıdır. Biokimyasal olarak amigdal, hipokampus ve serebral kortekste asetil kolin ve buna eşlik eden (kolin esteraz transferaz ve asetil kolin esteraz) yetersizdir. Atrofik girus ve genişlemiş sulkuslar görülür.

Werding Hofman (infantil spinal musküler atrofi) Medulla oblanguata ve Medulla Spinalisin aşağı motor nöron dejenerasyonu ile oluşur. Nöromusküler güçsüzlüğün çocuktaki en sık sebebidir, otozomal resesif geçer ön boynuzda nöron yitimi belirgindir. Solunum yetmezliği ve ilave olan enfeksiyonla ölür.

Huntigton koreası ilerleyici bunama ve ekstramidal veya korea bezleri hareketler görülen, genellikle 20-50 yaş arasında ortaya çıkan otozomal dominant bir hastalıktır. Kaudat nükleus ve putamende atrofi, lateral ventrikülde dilatasyon ve yan kenarında karakteristik konkavite görülür.

Parkinsonda maske yüz, öne eğik duruş istemli hareketlerde yavaşlama, hızlı yürüyüş, gevşeyememe ve statik tremor görülür. Striatonigral dopaminerjik sistemde bozukluk vardır. Lewy cisimcikleri görülür. Shy-Prager sendromu ise basal ganglion ve beyin sapının bir hastalığıdır.

Page 20: 09_Patoloji

196 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 197PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

245. TİROİD NODÜLLERİ VE MALİGNİTELERİ

• Tiroid nodülleri %1-10 arasında görülür. Endomik guatr bölgelerinde daha sık görülür. Soliter nodüller adenom olabileceği gibi nodüler hiperplazi, basit kist ve tiroidit odağı da olabilir. Kanser de olabilir. Soliter nodüller multipl nodüllere göre, genç hastada görülen nodüller yaşlı hastada görülene göre, soğuk nodüller sıcak nodüllere göre çok daha fazla oranda malignite riski taşır.

• Papiller karsinom en sık görülen tiroid tümörü olmasının yanısıra 40 yaş altında, gençlerde, radyasyon öyküsü olanlarda en sık görülen tümördür. Kadınlarda iki kat fazladır. Nadiren kapsüllü olabilir. Papiller karsinomda tümörün genç yaşta ortaya çıkışı, küçük olması, kapsüllü oluşu iyi prognoz belirtileri iken, tümörün birden fazla oluşu, uzak metastaz ve tall cell kötü prognoz işaretidir. Bölgesel lenf bezi metastazı prognozda çok önemli değildir. RET geni ve BRAF geni mutasyonları bulunabilir. Tall cell varyantta ret/PTC translokasyonu saptanır.

• Buzlu cam nükleus, (Orphan Annie gözü) papiller yapılar ve psammom bodyler papiller tiroid karsinomunda görülür. İnce iğne aspirasyonunda psödoinklüzyonlar görülebilir. Papiller karsinom tanısı papiller yapı varlığından çok buzlu cam nükleus varlığına bakılarak konulur.

• Foliküler karsinom tiroidde ikinci sıklıkta (%10-20) görülür. Kadınlarda daha sıktır ve daha geç yaşta (40-50)oluşur. Kapsül invazyonu ve damar invazyonu ile adenomdan ayrılır. Sitolojik atipi tanıyı destekler. Tümör hematojen yolla yayılır. 5 yıllık yaşam %90‛dır. En sık akciğer, kemik ve karaciğere metastaz yapar. Bölgesel lenf bezlerine metastaz çok azdır. Tiroid foliküler karsinom ve renal hücreli karsinomun kemik metastazları pulsatil olabilirler. İyot eksikliğinin yaygın olduğu endemik guatr bölgelerinde uzun süren multinodüler guatr zemininde foliküler karsinom gelişimi sık görülür.Foliküler adenom ve foliküler karsinomlarda RAS mutasyonları sık görülür. Foliküler karsinomda PAX8/PPARγ(gamma)1 translokasyonu sık görülür.

• Medüller karsinom, kalsitonin salgılayan parafoliküler C hücrelerinden gelişir. Kalsitonin sekrete eder, stromada %90 amiloid birikimi vardır. 5-6. dekadlarda lenfadenopati ile birlikte ağrısız tiroid kitlesi görülür. MEN ile birlikte bulunan familial lezyonlar 2-3. dekadda ortaya çıkar. Daha sık bilateral ve multisentriktir. Ailesel olanlarda tümöral olmayan tiroid dokusunda C-hücre hiperplazisi tipiktir. MEN II-B‛li kişilerin RET mutasyonları saptanan diğer aile bireylerine profilaktik tiroidektomi yapıldığında bunlarda C-cell hiperplazi veya mikromedüller karsinom saptanabilir. Serum karsino embriojenik antijen (CEA) ve kalsitonin yüksektir. Familial olanlarda prognoz daha iyidir.

• Anaplastik karsinom folikül epitel hücrelerinden gelişir. Çoğu daha önce var olan bir tümörün dediferensiasyonu ile oluşur. Mortalite 1 yılda %100‛dür. Daha yaşlı hastalarda görülür. Hastaların yarısında multinodüler guatr vardır. Dev hücreler, spindle hücreler ve küçük hücreler birlikte bulunur. Tanı anında boyun yapıları ve akciğere metastaz sıklıkla saptanır.

246. PREKANSERÖZ HASTALIKLAR

• Lökoplakiler: Ağız,vulva,penis vs deri ve mukozalarda yer alabilen beyaz lezyonlardır

• Eritroplaki: %50 den fazla malignleşir

• Adenomatöz polipler: Özellikle villöz tipte malignleşme olasılığı fazladır

• Deride kronik fistül ağızları ve ülser alanları: Kronik osteomyelitin neden olduğu kronik irritasyon zemininde,yanık skarlarında (marjolin ülser) skuamöz hücreli kanser gelişebilir.

• Aktinik keratoz: Skuamoz ca gelişir.

• Siroz: Hepatosellüler ca gelişir.

• Endometrial hiperplazi: Endometriyum ca gelişebilir.

• Bronşial ve serviks uteride metaplazi ve displazi: Skuamoz ca gelişebilir.

• Kronik gastrit: Adenokanser,lenfoma gelişebilir.

• Displastik nevus: Malign melanoma dönüşebilir.

• Fibrokistik hastalık: Eğer hiperplazi eşlik ederse meme kanseri gelişebilir.

• Komplet moller, koryokarsinom vakalarının % 50‛sinden sorumlu olan benign koryonik villüs neoplazmlardır.

• Serviks karsinomu servikal displaziden

• Endometrial karsinomların çoğu atipik endometrial hiperplaziden köken alabilir.

• Hepatik sirozda hepatoselüler karsinom

• Kronik ülseratif kolitte ise kolon adenokarsinomu riski artmıştır.

247. BAZI DERİ LEZYONLARI

• Pemfigus vulgariste önce oral sonra deri lezyonları başlar, suprabazal ayrılma görülür. Pemfigus bazen öldürücü olabilen otoimmün büllöz bir hastalıktır.

Page 21: 09_Patoloji

198 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 199PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

En sık görülen tipi pemfigus vulgaristir. Skalp, yüz, aksilla, gövde ve basıya uğrayan yerlerde görülür. Oral lezyon varsa deri lezyonlarından aylar önce görülürler. Pemfigus vejetansta bül yoktur. P. vulgariste histolojik olarak akantoliz, suprabazal akantolitik bül görülür yapılan çalışmalarda Ig G‛nin interselüler birikimi vardır. Büller Büllöz pemfigoidden farklı olarak kolay rüptüre olurlar. • Paraneoplastik pemfigus klinik olarak pemfigus vulgaris veya eritema multiformeye benzer fakat non- hodgkin lenfoma, kronik lenfositik lösemi ve Castleman hastalığı gibi lenfoid kökenli hastalıklarla beraberdir fakat timomalar, iğsi hücreli sarkomlar ve Waldenström makroglobulinemisine de eşlik edebilir.

• Büllöz pemfigoid ise daha yaşlıda görülen otoimmün bir hastalıktır. Büller önce deride sonra ağızda görülür. Büller kolay rüptüre olmaz ve infekte olursa skarsız iyileşir. Ayrılma subepidermal ve nonakantolitiktir. Büllöz pemfigoidde basal membranda lineer immünoglobulin ve kompleman depolanması görülür.

• Dermatitis herpetiformis (Duhring hastalığı şiddetli kaşınan veziküllerin, papüllerin ve ürtiker benzeri lezyonların bulunduğu kronik deri hastalığıdır. Dermal papillalarda Ig A depozitleri bulunur. Hastaların %75‛inde bir kısmı semptom vermeyen glutene bağlı enteropati (çöliak) görülür.

• İchtiozisde deride aşırı pullanma vardır. İchtiozis fitanik asit eksikliğine bağlı gelişen ve polinevritik değişiklikler ile kendini gösteren herediter bir ataksi olan Refsum sendromu ve Sjögren-Larsson sendromunun özelliğidir.

• Sjögren-Larsson sendromunda herediter zeka kusuru ve spastik felç görülür. Bu iki sendrom otozomal resesif geçişlidir.

• Dermatitis herpetiformis (Duhring hastalığı) sıklıkla diyetteki glutene hassasiyetle birlikte giden, IgA aracılığıyla gelişen, nadir bir blister oluşturucu hastalıktır.

248: Herniasyon sendromları

Konum Tanımı Klinik Bulgular

Transtentoryal

Santral

Diensefalon ve orta beyinin aşağı doğru inmesiyle sonuçlanan serebral hemisferle-rin kaudal yönde yer değiştirmesi

Mental durum değişikliği

Cheyne- Stokes‛dan sant-ral nörojenik hiperventi-lasyona Dekortike‛den deserebre postüre Okü-lovestibüler reflekslerin kaybı Ölüm

Unkal

Tentoriyal açıklık içine temporal lobun kayması

Üçüncü sinir, posterior serebral arter ve orta beyin basısı

Tek taraflı pupilla dilatas-yonunu izleyen okülomotor paralizi, pitozis var ya da yok

Hemipleji

Ölüm

Serebellar

Aşağıya

Serebeller tonsiller foramen magnum içine girer

Medulla, posterior inferior serebellar arter basısı

Ense sertliği

Solunum, kalp durması

Alt kranial sinir işlev bozukluğu

Ölüm

Yukarıya

Serebellar dokunun tentoriyal açıklık içine girmesi

Orta beyin ve superior serebellar arterlerin basısı

Yukarı bakma paralizisi

Pupilla dilatasyonu

Santral hiperventilasyon

Ölüm

Transfalksiyal

Cingulate

Tek taraflı sere-bral lezyonlar falks serebri altındaki cingulate girusun yer değiştirmesine girus ve kallosal perikallosal arterlerinin zarar görmesine yol açar

Cingulate girus nek-rozu ve iskemisi ödem ve santral transtentoryal herniasyona yol açar

ID:09t321

249. NEOPLASTİK DERİ LEZYONLARI

A. AKTİNİK KERATOZ (SOLAR KERATOZ)

• Sıklıkla güneş gören yerlerde izlenir.

• Histolojik olarak erken lezyonlarda bazal epidermis tabakasında sitolojik atipi izlenir

• Bazal tabakada bir hiperplazi ile ya da epidermiste diffüz incelme ile beraberdir.

• Skuamöz karsinoma döner.

• Bu nedenle saptandıklarında çıkarılmalıdırlar.

B.SKUAMÖZ HÜCRELİ KARSİNOM • Yaşlı insanlarda, güneş gören bölgelerden kaynaklanan

en sık tümördür. • En sık el sırtı, ön kol, yüz ve boyunda izlenir. • Skuamöz karsinom için en iyi bilinen karsinojen güneş

kaynaklı ultraviole ışıktır.

• İn-situ karsinomu (Bowen hast) olarak bilinir.

• Aktinik keratozun aksine in situ karsinomda tüm epitel seviyelerinde atipi izlenir.

• Keratin üretimi fazla ise iyi diferansiye bir skuamöz karsinomdur.

• Tek hücre keratinizasyonları (diskeratoz), tümör hücreleri arasında desmozomlar ve tek hücre nekrozları da izlenir.

• Sadece %5‛inde tanıda bölgesel lenf nodu metastazı saptanır.

• En sık metastaz yeri lenf nodudur.

C. BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM

Page 22: 09_Patoloji

198 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 199PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

• Yavaş büyüyen ve çok nadir metastaz oluşturan deri karsinomlarıdır. En sık deri kanseridir.

• Uzun süre güneşe maruz kalan bölgelerde ve açık deri rengine sahip bireylerde sık izlenir.

• Sıklıkla baş boyunda; en sık ise nazolabial sulkus üzerinde izlenir.

• İleri lezyonlar hemen daima ülseredir .

• İhmal edilen olgularda kemik veya yüz sinüslerine yaygın lokal invazyon sözkonusudur, bu tablo “rodent ülser” olarak tanımlanmıştır.

• Bazal hücreli karsinomda tümör adalarının bazaloid hücrelerden oluşması ve adaların çevresindeki hücrelerde palizadik dizilim tipiktir.

250: Posttravmatik kafa içi kanama sendromları

Sendrom Klinik ve Radyolojik Özellikler Tedavi

Epidural

Dakikalar, saatler sonra başlar III. sinir felci ve kon-tralateral hemiparezi ile unkal herniasyon Beyine bası yapan lens şekilli ekstraserebral hemoraji

Cerrahi boşaltım ya da gözlem

Prognozu iyi

Akut subdural

Saatler sonra başlar Unkal herniasyon Fokal nörolojik kusur Beyine bası yapan yarımay şeklin-de ekstrakraniyal hemoraji

Cerrahi boşaltım Prognozu tem-kinli

Kronik subdural

Başlangıç haftalar, ay-lar sonraAnemi, makrosefali Konvülsiyonlar, kusma BT‛de yarımay şeklinde, düşük dansiteli kitle

Gerekli olduğunda subdural boşaltma Prognoz iyi

İntraparenkimal

Bilinç bozukluğu Fokal nörolojik ku-surlar Ek multipl kontüzyon-lar

Destek tedavisi Prognozu tem-kinli

Subaraknoid Ense sertliği Geç hidrosefali

Destek tadavisi Prognoz değişken

Kontüzyon

Fokal nörolojik ku-surlar Transtentoryal herni-asyon ile beyin şişmesiBT: Küçük nokta şeklin-de hemorajileri ile mul-tifokal düşük dansiteli alanlar

Yükselmiş kafa içi basıncının tıbbi tedavisi Prognozu tem-kinli

BT= Bilgisayarlı tomografi.ID:09T320

251: Malign melanomda prognostik faktörler

Malign melanomada prognostik faktörler şunlardır:

• Tümörün Clark veya Breslow evresi: Evre ne kadar ileri ise prognoz o kadar kötüdür.

Klinik tipi

- Lentigo malign melanom: en iyi prognozlu tiptir, Lentigo malignadan gelişir.

- Yüzeyel yayılan melanoma: 2. en iyi prognozlu ve en sık görülen (%65) tiptir. Kadınlarda sıktır.

- Nodüler malign melanoma: Erkeklerde sıktır, çok kötü prognozludur. İkinci en sık görülen (%28) tiptir.

- Akral Lentignöz melanoma: En az görülen formdur, palmoplantar ve tırnak altı yerleşimlidir. Kötü prognozludur.

• Lezyonun yeri: gövdede en kötü, baş-boyunda ve orta ekstremitede iyidir.

• Cinsiyet: Erkeklerde daha kötü.

• Yaş: Yaşlılarda daha kötü.ID:07i130

252. KRONİK İNFLAMATUAR DERMATOZLAR

• PSÖRİAZİS- Diz, dirsek, saçlı deri, lumbosakral bölge en sık

etkilenen yerlerdir.- Tırnak değişiklikleri görülebilir (onikoliz)- Parakeratoz, epitelyumde kalınlaşma, stratum

granülozumda incelme ve Munro mikroabseleri tipiktir.

- Koebner ve Auspitz fenomenleri non-spesifiktir.

• LİKEN PLANUS- Deri ve müköz membran tutulumu ile

karakterizedir.(Ağız-penis)- Anahtar lezyon papüldür (4P bulgusu: Poligonal,

pruritik, purple, papül)- Papüllerin üzerinde beyaz bir nokta yada çizgi bulunur

(Wickham striaları)- Koebner pozitiftir.- Dermoepidermal bileşkede bant tarzında yoğun

lenfosit infiltrasyonu ve Civatte cisimcikleri tanısaldır.

- Flexör yüzlerde sıktır ve simetriktir.

• AKNE VULGARİS- Etken propionibacterium acnestir.- Anahtar lezyonu komedondur.

Page 23: 09_Patoloji

200 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 201PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

İnitmal Ateromatöz Plağın Ana Komponentlerin Şeması

253.Kondroblastom ve dev hücreli kemik tümörü genelde epifiz yerleşimlidir.

Ewing, lenfoma ve adamantimo diafiz yerleşimlidir.

Diğer kemik tümörleri genelde metafiz yerleşimlidir.

Kordoma spinal korda primitif notokord artıklarından gelişen malign bir tümördür.

Kemiğin metastatik tümörlerinden prostat Ca‛nın metastazında osteoblastik aktive belirgindir.

254: Romatoid artrit ve osteoartritin morfolojik özelliklerinin

karşılaştırılması

Testis Tümörleri

Tümör Yaş piki Morfoloji Tümör

markerı

Seminoma 40-50

Büyük, üniform, poligonal, berrak sitoplazmalı hücreler, PAS +; stroma az ve lenfositten zengin

% 10 olguda hCG

Embriyonal karsinom 20-30

Kötü diferansiye epiteliyal adalar,pleomorfik hücre tabaka ve kordonları, papiller formasyon,Yolk sac ve Koryokarsinom hücreleri içerebilir

% 90 hCG ve/veya AFP

Yolk-sac tümör 3

Kötü diferansiye endotelium benzeri kübik veya kolumnar hücreler; Schiller Duval cisimleri

% 100 AFP

Koryokarsi nom (pür) 20-30

Villüs formasyonu olmaksizın sito ve sinsisyotrofoblastik türceler, tümörde yoğun kanama ve nekroz

% 100 hCG

Teratoma Tüm yaşlar

Üç germ yaprağını içeren farklı oranda diferansiye yapılar

% 50 hCG ve/veya AFP

Miks tümör 15-30

(en sık teratom + embriyonal karsinom; teratokarsi-nom)Değişik oranda teratom ve embriyonal karsinom alanları

% 90 hCG ve/veya AFP

255.Romatoid artrit enflamasyonlu sinoviyal dokunun eklem kıkırdağı üzerinde büyümesi (pannus) ve sonrasında kemik ve kıkırdağı tahrip eden enzimlerin salınımı ile karakterli bir immünolojik bozukluktur. Reaktif fibrozis eklemde

Page 24: 09_Patoloji

200 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 201PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

ankiloza ve immobiliteye neden olur. 40-50 yaşlarda ve kadınlarda daha sıktır. Ateş, halsizlik, anemi ve lökositozun yanısıra eklem sertliği ve etkilenen eklemlerin çevresindeki yumuşak dokuda şişme gibi bulgular oluşturur. Perikardit ve plörit görülebilir. Geç evrelerde kalıcı ankiloz gelişebilir. Hipergammaglobülinemi karakteristiktir. Serum Ig G‛ ye karşı Romatoid faktör olarak bilinen bir antikor içerir.

Osteoartrit nonenflamatuar bir hastalık olup eklem kıkırdağının ilerleyici dejenerasyonu sonucu kıkırdak fibrilasyonu, subkondral kemik kistler, osteofitler ve sekonder sinovite bağlı azalmış mobiliteye yol açar. Her iki hastalık kadınlarda daha sık görülür. İlginç bir özel-lik olarak artmış östrojen düzeyleri osteoartrit riskini artırır. Osteoartrit monoartiküler veya poliartiküler olabilir, ancak tipik olarak bel kemiği ve ekstremite-lerde görülür. Distal intrefalangeal eklemlerde oluşan osteofitler Heberden nodülleri olarak bilinir. Artritin en sık görülen şekli osteoartrittir. Sızlayıcı ağrı, sertlik ve en fazla sabah kalkıldığında görülen hareket kısıtlılığı vardır. Tanı eklem aralığında daralma ve karakteristik osteofitlerin radyolojik olarak gösterilmesi ile olur.

256.Osteogenesis imperfekta minimal travma ile multipl kırıkların oluştuğu gen mutasyonları, defektif kollajen sentezinin diş, kemik, deri ve gözleri etkilediği bir hastalıktır. Belirgin kortikal incelme ve osteoporoz vardır. Mavi sklera ve işitme kaybı sık görülür. Otozomal dominant tipi en sık görülen formudur. Devamlı oluşan kırıklara bağlı olarak histolojide keçemsi kemik (woven bone) görülür. Şiddetli formları inutero dönemde bile (tip II) etkili olabilir. Tip I kollajen bozukluğu vardır.

Akondroplazi cüceliğin en sık sebeplerinden biridir. Otozomal dominant olan bu bozuklukta kısa kollar ve normal ölçülerde baş ve gövde vardır. FGF reseptör 3 genindeki mutasyona bağlı olarak büyüme plağındaki kondrositlerin proliferasyonu engellenir.

Riketsde kalsifiye olmamış osteoid kıkırdakta artış ve kalsifiye kemikte azalma vardır. Osteomalazi bunun erişkinde görülenidir. Renal hastalığa sekonder olduğunda renal osteodistrofi denir.

Osteopetroziste yetersiz osteoklastik aktivite sebebiyle kemik dansitesinde artış vardır. Osteopetrozisin çeşitli tiplerinde osteoklastın etkisi için gerekli olan karbonik anhidraz enziminde eksiklik vardır. Multipl kırıklar görülür. Uzun kemiklerin uçları bulböz şekillidir ve medüller kanal yoktur (Erlenmeyer Flask deformitesi). Azalmış kemik iliği mesafesine bağlı anemi nöral deliklerin daralması sonucu sinirlere bası ile körlük, sağırlık gibi kranial patolojileri oluşur. Otozomal resesif varyantı infantta multipl kırıklar ile fatal seyreder. Otozomal dominant varyantı daha hafif seyreder. Buna Albers-Schönberg hastalığı da denir.

Pagette artmış osteoblastik ve osteoklastik aktivite nedeniyle anormal kemik yapısı vardır.

Osteoporoz osteoklastik aktivitenin ön plana geçmesiyle kemik kütlesinde azalmayla seyreder. Serum fosfataz, kalsiyum ve fosfor düzeyi normaldir. Östrojen osteoporoza karşı koruyucudur. Osteogenesis imperfekta tip I kollajen bozukluğu ve çok kırılgan kemiklerin görüldüğü bir hastalıktır. Normalde osteoidin % 90‛ı tip I kollajendir.

Osteitis fibroza cystica (kemiğin von Recklinghausen hastalığı, hiperparatiroid kemik hastalığı) da parathormon düzeyi artmıştır. Osteoblastik ve osteoklastik aktivite artar. Jeneralize kemik rezorbsiyonu ile kistler oluşur.

Rikets (erişkinde osteomalazi) de osteoid vardır. Ancak matriksin mineralizasyonu bozuktur.Normalde osteoblastta çok sayıda golgi aygıtı vardır. Osteoid yapar ve alkalen fosfataz aktivitelerine sahiptir. Osteoklastta mitokondri boldur, asid fosfataz fazladır. Metafiz Ca ve PO4 değişiminin primer yeridir.

257.

1. Osteokondrom (Eksositoz)• Kemiğin en sık izlenen benign tümörüdür. • Uzun kemiklerde, metafizden çıkar.( En sık

diz)• Matür kemik ve onu örten kıkırdak kepten

oluşan benign tümördür. 2. Kondroma (Enkondroma)

• Sıklıkla el ve ayakların küçük kemiklerini tutar.

• Matür hyalini kıkırdakdan oluşmuş benign lezyonlardır.

• En sık 3-4. dekatta izlenir. Her yaşta çıkabilir.

• Genellikle asemptomatiktirler. • Multipl kondrom sendromlu hastalardan 1/

3‛ünden kondrosarkom gelişir.• Radyografide “O ring bulgusu” verirler.

3. Kondroblastom• Epifize yerleşirler.

4. Dev hücreli tümör (Osteoklastom)• Mikroskopide osteoklast benzeri dev hücreler

vardır.• Distal femur, proksimal tibia epifizlerinden

kaynaklanır ve soliterdir. • 20-40 yaşlar arasında ve bayanlarda baskındır. • Kanamalı litik kitle yapar.• Radyoterapi uygulanırsa malignite izlenebilir. • Malignite kriteri akciğer metastazıdır. • Tanı biyopsi ile konur. Basit küretaj sonrası

tekrarlarlar

Page 25: 09_Patoloji

202 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 203PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

5. Osteoma • Baş ve boyunda özellikle paranazal sinüslerde(

frontal kemik) görülen benign tümördür. • Gardner sendromunda izlenebilir.

6. Osteoid osteom ve osteoblastom • Kortikal kemik yerleşimli benign lezyonlardır. • İkisinde de tümöral kemiğin ortasında

radyolusen “nidus” adı verilen bir zon bulunur.• Genç yaşlarda görülürler.• Osteoid osteom ağrısı aspirinle geçer,dizded

ir.Osteoblastomun ağrısı geçmez vertebrada dadır.

258: Kas-İskelet Hastalıklarında Kullanılan Serolojik Testler

Testi Bulunan Hastalıklar

Romatoid faktör RA, çeşitli diğer hastalıklar

Antinükleer antikor SLE, skleroderma, RA, miyozit, diğer hastalıklar

Anti-Sm SLE

Anti-dsDNa SLE

Antihiston H1, H3-H4 SLE

Antihiston H2A, H2B İlaca bağlı SLE‛de daha sık

Anti-RNP (yüksek titreler) MCTD , SLE

Anti-SSB Sjögren sendromu, SLE

Anti-SSA Sjögen sendromu, SLE, neonatal lupus

Antisentomer En sık sınırlı sklerodermada

Antitopoisomeraz I (SCI-70) En sık yaygın sklerodermada

Antinötrofil stoplazmik Wegener granulomatozu, ve diğer antikor (ANCA) vastülitlerde

Antikardiolipin SLE, antifosfolipid antikor sendromu

Lupus antikoagülanı SLE -antifosfolipid antikor sendromu

Anti-jo-1

Dermatomyozit/polimiyozit, intertisyel akciğer hastalığıyla beraber

RA: Romatoid artrit; SLE: Sistemik lupus eritematozus; MCTD: Mikst bağ dokusu hastalığı

259.YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ

• En sık görülen yumuşak doku tümörleri erişkinde lipom, çocukta hemanjiomdur.

• En sık malign yumuşak tümörleri- Çocukta rabdomyosarkom:

ü En sık embriyonel rabdomyosarkom görülür.

ü En sık baş boyun bölgesine yerleşir.ü Desmin ile pozitif boyanır.

- Erişkinde malign fibröz histiositomdur, radyoterapi hikayesi sıktır.

260: Malign Kemik Tümörleri• En sık görülen malign kemik tümörü metastazlardır.

Kadınlarda meme erkeklerde prostat karsinomu metastazları en sık görülenlerdir. Genellikle aksial yerleşimlidir.

Osteosarkom

• En sık görülen primer malign kemik tümörüdür.

• 10-30 yaşlar arasında ve erkeklerde sıktır

• En sık femur alt uç metafizinde (%75), daha sonra tibia ve humerus proksimalinde yerleşir.

• Ağrılı kitle, eklem tutulumu ve kilo kaybı semptomları vardır.

• Radyolojisinde codman üçgeni ve ince ışınsal çizgiler (güneş doğuşu manzarası) vardır.

• En iyi prognozlu tipleri endosteal ve parosteal tipler, en kötü prognozlusu ise telenjiektazik tiptir.

• En sık akciğere metastaz yapar.

• Paget hastalığı, radyasyon ve fibröz displazi üzerinde gelişen osteosarkoma sekonder tip denir.

Kondrosarkom• Osteosarkomdan sonra en sık görülen primer malign

kemik tümörüdür.

• 30 yaş üstünde sıktır.

• Tipik yerleşim yeri pelvistir.

• Kitle, ağrı, patolojik kırık ile başvururlar

• Radyolojisinde düzensiz litik ve blastik alanlar görülür

• Enkondromlar üzerinde oluşanlara sekonder denir ve 30 yaş civarında sıktır. Prognozu primere göre daha iyidir.

Ewing sarkomu• En sık 10-15 yaşlar arasında görülür.

• Kaynaklandığı hücre bilinmemektedir. Mikroskopisinde küçük yuvarlak ve mavi hücreler görülür ve glikojen depolarlar. 11-22 kromozom translokasyonu ile ilişkilidir.

• Tipik yerleşimi tibia, femur gibi uzun kemiklerin diafizidir.

• Ağrı, ateş, lökositoz, hassasiyet vardır bu nedenle osteomyelitle karışır.

• Radyolojisinde soğan zarı gibi kat kat periost reaksiyonu görülür.

• Radyoterapiye hassastır.ID:07i108

Page 26: 09_Patoloji

202 TUSDATA BİLİMSEL TOPLANTI MERKEZLERİ 203PATOLOJİ’DE ÖNEMLİ BİLGİLER

261.MİKROSKOPİK ROSET GÖRÜNÜMLERİ

Rozetler GörünümEn sık

saptandığı tümörler

Perivasküler psödorozet

Yüksek mitoz oranına sahip tümörlerde izle-nen rozetlerdir

Tümör hücreleri damar çevresinde dizilmiştir

Turn-over‛ı yüksek tüm tümörler

Homer - Wright

Nörojenik tümörlerde izlenen,

nöropil çevresinde dizilen tümör

hücrelerinde oluşan psödorozetler

Nöroblastom

Medülloblastom

Nöroendokrin tümörler

Flexner Wintersteine

Embriyolojik gelişimdeki nöral

tübü taklit eden ger-çek rozetler

Retinoblastom

262. YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ

En sık izlenen mezankimal tümörler

Benign Malign

Çocukluk çağında Hemanjiom Rabdomiyosarkom

Erişkin çağda Lipom Habis fıbröz histiyositom

263. OSTEOBLASTOM VE OSTEOİD OSTEOM

Osteoblastom Osteoid osteom

• Nidus, 2cm‛den büyük• Vertebra, uzun kemikler,

kafatası• Belli belirsiz ağrı• Tümörü çevreleyen bir şey

yok

• Nidus, 2cm‛den küçük• Ağrı aspirine yanıt veriri• Femur, tibianın diafizer

uçlarında (uzun kemik)• Sklerotik kemik çerçeve

var

264. PRİMER BEYIN KANAMALARININ EN SIK NEDENLERİ

Çocuk Erişkin

İntraserebral Arteriovenöz malformasyon

Hipertansiyon

Subaraknoid Arteriovenöz malformasyon

Berry anevrizma rüptürü ve travma

265. NÖROKUTANÖZ SENDROMLAR

Sendrom Özellik

Nörofibromatosis 1(En sık görülen)

Nörofibromlar, schwannomlar, malign periferik sinir tümörü, gliomlar, cafe-au-lait lekeleri, lisch nodülleri.

Nörofibromatosis 28. kafa çiftinde bilateral schwannom, meningiom, spinal nörofibromlar, spinal kord ependimomları,

Tubersoklerosis

Serebral kortikal malformasyon, subependimal tümör, epilepsi (ilk haftada kesin), mental retardasyon, kardiyak rabdomyomlar, renal anjio-myolipomlar, adenoma sabeceum (en karakteristik deri lezyonu)

Von Hippel-Lindau

Serebeller hemanjioblastom, reti-nal anjiom, renal hücreli karsinom, eritropoetin sekresyonu, feokroma-sitoma, visseral kistler, ependimal kistler

Sturge-Weber hast.

Genetik değil, sporadiktir. 5.kafa çifti trasesinde deride kutanöz an-jiomlar, aynı taraflı oksipital atrofi meningial anjiomatosis, serebral kalsifikasyon, epilepsi, mental re-tardasyon, grafide kafada tren rayı kalsifikasyon (damar duvarlarında)