~SI ADIYAMAN SAFVAN BiN. MUATTAL VE
AHLAK SEMPOZYUMU
DOzenleme ve YOrutme Kurulu:
Sempozyum Ba~kan1:
Doc;. Dr. Candemir Dogan I Ad1yaman Oniversitesi
Mehmet Ali bzturkc;;O I Ad1yaman il MOftusO
YardlmCIIar:
Yrd . Doc;. Dr. Necmettin ErgO! I Ad1yaman Oniversitesi
Yrd. Doc;; Dr. SOieyman Karacelii/Ad1yaman Oniversitesi
Yrd . Doc;. Dr. Yusuf Temel I Ad1yaman Oniversitesi
Kuru I Oyeleri :
ismet KAYA
Fuat TOKUR
Mehmet ALTINDAL
ismail ERGON
Edi.tor
· Do<;. Dr. Candemir Dogan
Sayfa Tasanm1
Yrd. Do<;. Dr. Yusuf Temel
Kapak Tasanm1 '
Abdullah Heysem
Uluslararas1 Adtyaman Safvan bin Muattal ve Ahlak Sempozyumu ve bildiri kitab1nm bas1m1 "
T. C. ipekyolu kalkmma Ajans1 Dogrudan Faaliyet Destegi Projesi" kapsamtnda
g e r<;e kl e§ti ri I m i §ti r.
Adtyaman sivil toplum platformunun ozveri ve katktlanyla ...
Kitapta yayzmlanan yazzlarla ilgili tum sorumluluk yazarlarzna
aittir.
ISBN :978-605-61841-2-3
·Baslo : Ad1yaman Bas!ID Ltd. ~ti. Tel: 0.416 216 10 45-227 19 19 Organize Sanayi Bolgesi 15. Cadde No: 17
isLAM AHLAKI VE iSLAM'DA MUrLULUK
ANLAYI~I
Prof. Dr. Alparslan A<:;IKGENC
Ytldtz Teknik Oniversitesi Fen Edebiyat FakOltesi
iSTANBUL I TORKiYE
Uluslararas/ Adryaman Safvan Bin Muattal ve Ahlak Sempozyunw
Giri~
Bu bildiride islam'm mutluluk olgusuna bala.~llll umumi olarak
sunmaya yah~acagrz. Farkh bala~ aylianndan bala.ldtgmda ahlak, her
bala~ a9tsmda degi~ik degerlendirilebilir. Bunu ~oyle ifade etmek
mi.imkiindi.ir. insanm biitiin fiilleri son tahlilde insan davram~lannm temel
zemini dedigimiz temel bir zihnl birlige dayandmlabilir. Bizim bala~
ayliDIZI belirleyen bu temel zemin zihinde dogdugundan onu
"diiny3:gorii~ii" kavramt ile ifade etmek miimkiindi.ir. Bu nedenle tiim
insan fiilleri, ~u ya da bu ~ekilde bir diinyagorii~iine dayandigr sonucunu
9Ikarabiliriz. insan zihni daha dogdugu andan itibaren bilgi edinmeye
ba~lar ve boylelikle zihin kendisi iyin bir 9eryeve olu~turur. i~te "diinya
gorii~ii" dedigimiz ~ey bu yeryevedir. Daha ilk bilgi paryactgrru aldigmda
zihin bu 9er9eve i9inde faaliyet gostermeye ba~lar. Boylelikle diinya
gorii~ti zihnin i9inde i~ledigi bir 'c;evre' haline gelir ve bu 9evre olmadan
zihnin faaliyet gostermesi imkans1zdtr. insan zihni boyle bir zihnl 9er9eve
olmakstzm i~lemeyecegine gore, diinyagorii~ti olmadan irad1 fiillerin
vuku bulamayacagr ve onsuz ahliild degerlendirmelerin imkanstzhgr
ortadadtr.
islam diinya gorii~iindeki deger anlayt~I, dini, ahliild ve hukuki
uygulamalarda btitiinJ.tik i9ermektedir. Y ani bunlar biribirinden kopanhp
aynlamaz bir btitiintin par9alandrr. 0 biitiin de bizim "din" olarak
bildigimiz geryekliktir. Bu yiizden islam diinyagorii~iinde hukuk anlayt~I,
islam alem tasavvurunun da bir paryas1drr; tabi1 olarak ahliild bir i9erige
sahip olan hukuk ahlala da bu btitiintin aynlmaz bir par9as1 olarak telakki
Uluslararas1 Ad1yaman Safvan Bin Muattal ve Ahlak Sempozyumu
edecektir. Bu itibarla, hukuk, din ve ahHik bir yapmm asli uyeleri,
mlitemmim ciizleridir. Hllkuk, Ahlak ve dinin bu ~ekildeki
kavramsalla.~tmlmasi bu li9li arasmda kesin bir aymma hi9bir surette
neden olinami~trr. Onun i9indir ki, bir din olarak islam' dan bagunsiZ bir
ahlak felsefesi geli~tiren hi9bir dti~linfu olmarm~trr. Hakikati halde ahlak,
dinin miitemmim bir unsuru oldugundan islam dlin}'agoru~tinde ahlak
felsefesi olamaz. $ayet Musltiman bir filozof taraftndan ahlak felsefesi
iizerine yaz1lmi§ bir kitap bulunursa biz rahatlikla onun yabanc1 ·kokenli
oldugunu soyleyebiliriz; aynen Miskeveyh'in Tehzfb 'iil-Ahltik adh
eserinde ve bunun gibi diger ahlak: felsefelerinde oldugu gibi. Ayru §ey
hukuk ve hukuk felsefesi i9in de gec;irlidir. Bunun zaruri bir sonucu
olarak flloh kelimesi dini, hukuku ve ahlakl oyle bir tarzda i9erir ki
bunlardan birini digerinden ayn du~linmek mfunkiin degildir. Dolaytstyla
islam dtinyagoru~ii ay1smdan bu li9 felsefenin de yerini fllah almaktadrr.
islam' da ahlakm oturtuldugu temel bu ~ekilde tespit edildikten
soma hemen belirtelim ki, konuyu sunarken "islam'm 'mutluluk' anlay1~1
yerine, "islam' da mutlulugun anlarm ve ya~ant1s1" ifadesini kullanmak
daha dogrudur. Bunun nedeni Kur'an'm a~la "mutluluk" (sa'adah)
kavramm1 kullanmarm~ olmas1drr. 1 .Bunun aksine mutlulugu ifade eden
Kur'an kavramlan, itmi'nan (3/AI 'hnran, 126; 13/Ra'd, 28; 16/Nahl,
1 Kur'ao'd,a mutluluk kokiindeo gelen "s. 'a.d" kelimesinin kullamldtgl sadece iki ayet vardrr; bu her iki ayet de Hud suresinde geymektedir: "(I<Jyamet giioi.i) geldiginde Allab'm izni olmadan kimse konu~amaz. Onlardan kimi bedbabthr, kimi de mutlu (sa'id)." (105. ayet); "Mutlu edilenler (sit'idli) ise tiikenmez bir liituf olan cennettedirler. Rabbinin ba~ka bir ~ey dilemesi bariy, gokler ve yer durdukya oolar da orada ebedi kalacaklardrr." ( 108. a yet)
Uluslararasz Adzyaman Safvan Bin Muattal ve Ahlak Sempozywnu
106; 89/Fecr, 27), yakfn (2/Bakara, 4; 15/Hicr, 99; .74/Muddessir, 47;
6/En'am, 75; 51/Zariyat, 20), felah (2/Bakara, 5; 3/Al 'Imran·, 130;
7/A'raf, 8; 23/Mu'mim1n, 1; 76/A'la, 1; vs.) ve rzza (3/AI 'Imran, 15;
5/Maide; 119; 48/Fetih, 18; 60/Mumtehine, 1; 98/Beyyine, 8; vs.) gibi
kavramlardrr. Bu mutluluk yoluna insan, ctiz'i ihtiyarisi ile sec;erek
girmektedir. Burada al-Attas, "ihtiyar"m "ha)'lr" koktinden geldigine
i~aret ederek, as1l insan hiirriyetinin "iyiligi sec;mek" oldugunu
vurgulamaktadtr.2 iyiyi sec;meyen bir insamn ise hur olmaytp nefsinin
esiri oldugunu savunrnaktadrr. ButUn bu tahliller bizi, Kur'ani ac;tdan
ahlalan amacmm mutluluk olmadtgr sonucuna gotUrmektedir. 0 halde
ilgili ayetlerin c;ok dikkatli tahlili, bize gerc;ekten Kur'an1 ahlakm amactm
verecektir. Zikredilen ayetler c;erc;evesinde denebilir ki, Kur'an1 ahlalan
arnac1, tahk.iki irnan ile yakfne ula~mak ve itmi 'nanz elde etmektir. <;unkii
Kur'an'm belirttigine gore "kalpler sadece Allah'1 anmakla mutmain
olurlar" (13/Ra'd, 28). Bunlan elde etmeyi ba~aran bir kimse rzza
makamma ula~rr ve felaha erer. Diger bir deyi~le nzayt netice veren
itmi 'nan sektiler ahlakc;llann "mutluluk" diye ifade ettikleri durumun c;ok
tisrunde olan bir ya~ant1 halidir. Bu iki yakla~Im arasmdaki fark o kadar
c;oktur ki, burada bunlardan sadece birkac; tanesine i~aret etmemiz yeterli
olacakttr.
Yakfn elde edildigi ic;in itmi'nanda ~ek ve ~uphe yoktur;
~
- Bknz. Syed Muhammad Naquib AI-Attas, Prolegomena to metaphysics of/slam (Kuala Lumpur: ISTAC, 1998), 91-1 10.
·Ufuslararasr Adryaman Sajvan Bin Muattal ve Ahlak Sempozyumu
Suphe aslmda bir karrasiZhk hali olarak her tiirlu huzursuzlugun
ba~1drr. Yakfnde ise huzur vardrr, tereddut yoktur;
Tereddutiin ohnad1gi bilgi marifet olarak ifade edihni~tir. Umumi
manada buna irfan denmek:tedir. Allah'a ula~manm bilgisi olarak ifade
edilen "marifetullah" her rurlu irfanm ba~1drr. Bu jmam bilgi ahlakl
ya~ann ile yap1lan tefek:k:Ur neticesinde hastl olur;
jtmi 'nanm insana verdigi bir huzur vardrr. <;Unk:U bu haldek:i bir
k:imsenin ~uurunda Allah'm nzas1 belirmi~tir. Bundan dolaYI ruh ve
vicdanmda hissettigi bir rahat ve huzur mevcuttur;
Bu ya~ant1 halleri neticesinde insanda sabrr, tevekkfil, ihlas ve
~tikiir gibi birtak:rm faziletler tezahfu eder. Bunlar topluma o insan
fizerinden takva olarak: yansrr. ·
Bu halet-i ruhiyeyi elde eden bir insan artlk mutluluk araYI~ma
girmez. Ancak burada a<;Iklanmast gereken bir soru ile kar~Ila~mak:taytz:
Diinyev1 ihtiya<;lanmizi elde ederk:en i<;imizde hissettigimiz mutluluk:
degil midir? Elbette k:i, Mu.slfimanm da bu dlinyada mutlu olma hakla
vardrr. Ancak gu ger<;ek mutluluk degil sadece ge<;ici "sevin<;" halleridir.
Bu diinyada be~er olarak biz de sevinmeye ihtiya<; duyanz. Ancak bunlar
gelip ge<;ici durumlardrr; hak:ik:i mutluluk: ise daiml olan sevin<; ve
bahtiyarhk:trr. Bunu biraz daha aynntth olarak a<;Iklayabilmek i<;in
islam'm ahHika bak:t~ a<;ISlill ortaya k:oymarmz gerek:mek:tedir. Boylece
ahlakl 1stllahm dayand1gi kavramsal temel daha belirginle~ecek:tir ve
U/us/ararast Adzyamcm Safvan Bin Jvfuattal ve Ahlak Sempozyumu
akilc1 temelden bareket eden felsefi ablak ile aralanndaki fark daba a\ak
bir ~ekilde goriilecektir.
Felsefi ablak anla)'l~I tamamen akllc11lga dayanmaktadrr. <;i.inkii
ahlak felsefesi, btittin ahlald degerleri munbasrran insan aklmda mevcut
kaynaklardan <;:lkarmaya <;:ah~mi~trr. Bu anlamda islam ablakl akla dayah
degildir. Vabyi kaynaklardan dogdugu i<;:in vahye dayahdrr. Ancak burada
islam ahlak anlay1~1run makul olmadtgtm ve baz1 ilkelerinin akll ile
<;:lkanlamayacagtm ifade etmiyoruz. Bu sebeple islam ahlakl akli olmakla
birlikte sadece akllda mevcut kaynaklardan <;:lkanlamaz. i~te islam
mtitefekkirlerinin akll temelli bir ahlak felsefesi geli~tirmeye
<;:ah~mamalarmm nedeni budur.
Umumiyetle felsefi ahlak anla)'l~I degerleri olu~turmaya, insan
hayatmm amac1 sorusuyla ba~lar. Bu soru islam dtinyagorii~tintin alem
tasavvuru tizerine kurulmu~tur, bu itibarla o ahlakl bir sorun sa)'llmaz. Bu
soruya islam dtinyagorii~tindeki cevap ise ~udur:
Gerc;ek ~u ki, biz insam katl~Ik bir nutfeden yarattik;
onu imtihan edelim diye, kendisioi i~itir ve gortir
klldtk. Si.iphesiz biz ona (dogru) yolu gosterdik, ister
~iikredici olsun ister nan.kor. Dogrusu biz, kafrrler i<;:in
zincirler, demir halkalar ve alevli bir ate~ hazrrladik.
iyiler ise, kafur kattlrm~ bir kadehten (cennet ~arabt)
i<;:erler. (Bu) Allah 'm has kullanrun i~tikleri ve
aklttl.kc;a aklttlklan bir pmardrr. 0 kullar, ~iddeti her
yere yay1hru~ olan bir gi.inden korkarak verdikleri sozi.i
· UluslararasJ Ad1yaman Safvan Bin Muattal ve Ahlak Sempozyumzt
yerine getirirler. Onlar kendi canlan <;:ekrhesine
ragmen yemegi yoksula, yetime ve esire yedirirler.
. (Ayetin "ala hubbihi" klsrnma, "kendi canlan
s;ekmesine ragmen" yerine "Allah sevgisiyle" manasr
da verilebilir.) Biz sizi Allah nzasr i<;:in doyuruyoruz;
sizden ne bir kar~rhk ne de bir te~ekki.ir bekliymuz.
(76/insan, 2-9)
0 ki, hanginizin daha giizel davranacagtm smamak
i<;:in olfunti ve hayatr yaratrru~ttr. 0 mutlak galiptir, s;ok
bagt~layrcrdtr. (67/Mtilk, 2) .
Hayatm gayesi islam degerler sisteminde ameli salih olarak ortaya
konursa, hayatm gayesinin Allah nzasma eri~mek olarak tezahiir edecegi
ac;Iktrr. Bu nedenle, mutluluk (saadet) islam ahlakmda bir sorun olarak
ortaya c;lkmaz, c;iinkii mutluluk (saadet) bir amac; degil, aksine belli bir
ahlakl amac1 gerc;ekle~tirmenin sonucunda ortaya c;Ikar. i~te bu nedenledir
ki Kur'an'da mutluluk kavram1 bulunmaz. Aksine biz Kur'an'da insan
hayatmm gayesine ula~maktan dogan itminan, mutmain ve nza gibi
stikftnet kavramlanm buluruz. Bu dururnda eger hayatm gayesi mutluluk
degil de aks~e mfikemmel insan olabilmek ic;in ameli salih i~lemeye
c;ah~mak ise biz bunun nasil yap1labilecegini sorabiliriz. Benzer ~ekilde,
Aristoteles de bir bilim olarak ahlakm konusunun insamn iyiligini
ke~fetmek olduguuu soyler, c;tinkii ona gore insam mutluluga gotiiren bu
iyidir. Ancak o bu 'iyi'yi akilla ke~fetmeye c;ah~m1~trr. Muhakkak ki akil
Allah tarafmdan · ahlakl faziletleri ke~fedecek ~ekilde yarat1lmi~trr, bu
Kur'an'da ~oyle ifade edilmi~tir: "Biz ona iyi yolu da gosterdik" (bu
~ ~
Uluslararasr Adryaman Safvan Bin Muattal ve Ahlak Sempozywnu
nedenle iyi olup olmamakta hi.irdi.ir) (76/insan, 2-9). Bu nedenle islat,n
diinyagolii~iine gore insan tabiati dogru ve yanb.~t dogas1 itibari ile
algtlayacak bir ~ekilde techiz edilmi~tir.3 Bunun yamnda insana dogru ve
yanlt~ vahiy araclltgtyla gosterilmi~tir. "Muhakkak ki Kur'an kalp sahibi
olan i~iten ve ~ahit olanlara bir rehberdir." (50/Kaf 37) Bu durumda
'~Ukredip etmemek ona kalml~trr'. (76/insan 9); bu ifade ahlakl fillerde
tercih hiirriyeti oldugunu gosterir ki, ahlak felsefesinin en teme sorunu da
budur.
Ac;tktir ki, hem Aristoteles hem de islam ahlaki ahlakl degerlerin
mutlak olduguna hillaneder; yani, ahlak kurallan zaman ve mekana gore
degi~mezler. Ancak bu normlara mutlakhk ozelligi kazandrran ~ey nedir?
Aristoteles'e gore akildrr. <;iinkii ona gore aklm ilkesi de mutlaktrr.
Ancak miisliiman miitefekkirlere gore, akhn ilkeleri degi~memekle
birlikte insanlar olarak bizim onlan kullanma bic;imimiz onlara degi~en
bir ozellik kazandrrmaktadrr. Boylelikle biz, farkb toplumlarda bazt ahlak
ilkelerinin farkh ~ekillerde ortaya kondugunu gormekteyiz; c;iinkii onlar
insan akh tarafmdan ortaya konmu~tur. Ancak eger bu ahlak ilkeleri vahiy
temelinde ortaya c;Ikrm~larsa, vahiy insandan bagimSIZ oldugundan o tek
referans noktas1 olarak kalacak ve sonuc;ta boyle bir kaynaktan c;Ikanlan
ahlak dtisturlan ve kurallan mutlak olacaktrr. Farkh kiiltiirel arka plana
sahip olmakla birlikte her miisliiman iilkesinde temel ahlakl kural ve
3 Mesela bknz. 9II$ems, 7-8 ve yine 17!1sra', 84; 30/Rurn, 30.
Uluslararast Adtyaman Safvan Bin Mua!la! ve Ahlak Sempozyumu
ahlak yasalanrun ayru olmasmm nedeni budur. Bu, islarn'm dogu~undan
beri ges:en siirede .islam dtinyagorii~ii i9inde hep boyle olmu~tur. .
Sayet islam dunyagoru~u i9indeki alem tasavvurundan islam ahlak
anlaYJ.~l 9lklyorsa, denebilir ki, islam ahlakl alem tasavvurundan
kaynaklanan flkirler ve anlayt~lar iizeri.p.e kur.ulmu~tur. islam
diinyagorii~iiniin alem tasavvurundaki temel flkirler iiye indirilebilir;
Tevhid, Niibiivvet, Ha~ir. Bu ~ekilde ahlili bilins:lenrne kendini Allah'a
kar~1 sorumlu tutar. Eger Allah flkri bir Miisliimamn zihninde tarn
manastyla yerle~mezse islami ahlak mefhurnlan bu kirnsenin hayatmda
yeterince belirleyici olmayacaktrr.4 Onun i9in Kur'an'da vahyedildigi gibi
Allah flicri islam1 ahlak hayat1 i9in yeterince vuzuha kavu~turulmahd1r.
Bu nedenle, biittin temel ahlak kurallan, her~eyi yaratan ve koruyan bir
Allah'tan ges:erliliklerini ahrlar. (2/Bakara 29; 6/En'am, 101; 7/Arafat,
185; 16/Nahl, 48; 25/Furkan, 2).
0 hic;:bir ~eyi bo~una yaratmad1. (3/ Ali imram, 191;
67/Miillc, 3-4)
insan ba~tbo~ brralaldtgtru 1m zanneder (amac;:stz). 0
bir damla su degil miydi? Daha sonra o bir kan
pthttsma dondti derken Allah onu yarattt ve ona ~ekil
verdi. Allah onlan erkek ve di§i olmak tizere iki cinse
aytrdt. Onlan bu ~ekilde yaratan Allah oltileri
diriltmeye kadir de gil midir? (7 51Klyamet, 31-40)
4 Bknz. 6/En 'am, 91; 22/ Hac, 74; 39/Zumer, 67.
Uluslararas1 Adryaman Safvan Bin Mucittal ve Ahlak Sempozyumu
Aynca, 0 rahimdir (6/En'am 12; 7/Araf, 156), ~ayet biz bir ·
hatadan nedamet edersek 0 bagJ.~laytcidrr. (2/Bakara, 173) Allah'm
bagJ.~laytcihgJ. Kur'an'da yiiz kez tekrarlanmaktadrr ve boylelikle onun
bag-I~laylclhg-Ina vurgu yap1lmaktadrr. <:::iinkii bir kimsenin ahlaki
hayatmda Allah'm bu s1fat1 oldukva onemlidir. Biz hayatumzda si.irekli
hata yapabiliriz. Bir ahlak felsefesi nas1l bir mekanizmaya sahip olmah ki
bizi faziletlere geri gotiirebilsin? Hatrrlanacag1 iizere Aristoteles'de
ah~kanhk kavrami geli~tirilmi~ ve insanlarm faziletli davraru~Ian
ah~kanhk haline gelmeye zorlanarak ki~inin otomatik olarak dogru ahlakl
tavrrlar sergileyecegi du~tinulmu~tiir. Ancak kendimize sorahm; bu tiir bir
gliyte dogru ahlaki tavrr ivin ne ye~it bir mu~evvik vardrr? Aristoteles
herkesin istedigi 'mutluluktur' der. Diger taraftan, eger biz dogru ahlili
tavrr iizerine du~linecek olursak birvok durumda ahlaki tavrm bizi mutsuz
edecegini gorebiliriz. Comert olmak, yard1m sever olmak, feragat
gostermek, ozellikle de vok ihtiyacllliZ oldugu bir durumda ozveride
bulunmak gibi ahlakl davram~lar kolay degildir. Peygamberimiz buyurdu
ki, "bir insan ihlash olmad!kya geryek mu'min olamaz"; yani insan
kendisi ivin istedigini ba~kas1 ivin istemedikve geryek mu'min olamaz.
islamda ozellikle onemle vurgulanan ahlaki faziletin rahathkla uygulamp
uygulanmad1gtru deneyip gorelim.
Bu nedenle,. islam ahlakl din fikri ile yakinen baglantrh
oldugundan Kur'an'da belirtildigi iizere ahlak sahipleri Allah fikri
(marifetullah) ile baghdrr.
Uluslararas1 Ad1yaman Safvan Bin Muattal ve Ahlak Sempozyumu
Rabbinin adt ile oku, 0 insam bir kan ptbttsmdan
yara.ttJ.. Oku! Rabbin en fazla ikram sahibidir. 0
. kalemle ogretti, insanlara bilmediklerini 0 ogretti ne
yaztk ki insanlar isyanctdrr. <;iinkii onlar beocildir.
Muhakkak ki donii~ onadrr. (96/ Alak, 1-8)
Gen;:ek ~u ki, kafrr olanlan (azap ile) korklltsan da
korkutmasan da oolar ic;in birdir; iman etmezler. Allah
onlann kalplerini ve kulaklanm miihti.rlemi~tir. Onlann
gozlerine de bir c;e~it perde getirilmi~tir ve onlar ic;in
( diinya ve ahir~tte) btiyi.ik bir azap vardrr. insanlardan . )
baztlan da vardrr ki, inanmadtklan halde, 'Allah'a ve
ahiret gtintine inandtk' derler. Onlar (kendi aktllannca)
gtiya Allah't ve mtirninleri aldatrrlar. Halbuki onlar
ancak kendilerini aldatrrlar ve bunun farkmda
degillerdir. Onlarm kalplerinde bir hastahk vardrr.
Allah'da onlann hastahgt.m c;ogaltrrn~trr. Soylemekte
olduklan yalanlar sebebiyle de onlar ic;in elirn bir azap
vardtr. Onlara: Yerytiztinde fesat c;tkarmaym, denildigi
zaman, 'Biz ancak tslah edicileriz' derler. ~unu bilin
ki, onlar bozgunculann ta kendileridir, lakin
anlamazlar. Onlara: insanlann iman ettigi gibi siz de
iman edin, denildigi vakit, 'Biz hie; sefthlerin (aktlstZ
ve ahmak ki~ilerin) iman ettikleri gibi tman
edermiyiz! 'derler. Biliniz ki, sefihler ancak
kendileridir. Fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten
gelirler). (Bu mtinaftklar) mtiminlerle kar~tla~trrklan
vakit '(Biz de) irnan ettik' derler. (Kendilerini saptrran)
Uluslararasl Adtyaman Safvan Bin lv!uattal ve Ahlak Sempozyumu
~eytanlan ile ba~ba~a kaldtklannda ise: Biz ·sizinle
beraberiz, biz onlarla (mi.iminlerle) sadece alay ·
ediyoruz, derler. Ger~ekte, Allah onlarla istihza (alay)
eder de azgmltklannda onlara fusaz verir, bu yi.iiden
onlar bir mtiddet ba~1bo~ dola~rrlar. i~te onlar, hidayete
ka~1ltk dalaleti satm alanlardtr. Ancak onlarm bu
ticareti kazan~h olmarru~ ve kendileri de dogru yola
girememi~lerdir. Onlann (mi.inaftk.lann) durumu,
(karanhk gecede) bir ate~ yakan kimse misalidir. 0
ate~ yawp da etrafm1 aydmlatt1~ anda Allah, hemen
onlann aydmh~m giderir ve onlan karanhklar i<;inde
b1raklr; (artik hi<;bir~eyi) gormezler. Onlar sa~rlar,
dilsizler ve korlerdir. Bu sebeple onlar geri
donemezler. Yahut ( onlann durumu), gokten saganak
halinde bo~anan, ic;inde yogun karanltklar, giiri.iltti ve
yildmmlar bulunan yagmur(a tutulmu~ kimselerin
durumu) gibidir. 0 mtinaf!ldar ytldmmlardan gelecek
oli.im korkusuyla parmaklanru kulaklarma tlkarlar.
Halbuki Allah, kafirleri c;epe<;evre ku~atrru~ttr. (0
esnada) ~im~ek sanki gozlelini ~tkaracak:rrn~ gibi
<;akar, onlar i<;in etrafi aydmlatmca orada birazclk
yi.irtirler, karanhk i.izerlerine <;6kiince de olduldan
yerde kalrrlar. Allah dileseydi elbette onlarm
kulaklaruu sa~r, gozlerini kor ederdi. Allah ~tiphesiz
her~eye kadirdir. (2/Bakara 6-20)
(Sana kar~t <;tkanlar) hi<; yeryi.iztinde dola~mad1lar rru?
Zira dola~salard1 elbette dti~iinecek kalpleri ve i~itecek
Uluslararasl Ad1yaman Safvan Bin Muattalve Ahlak Sempozyumu
kulaklan olurdu. A.ma ger9ek ~u ki, gozler kor olmaz;
lakin gogusler is:indeki kalpler kor olur. (22/Hac, 46)
Boylece, Allah bagt~laytcl oldugu gibi o ayru zamanda yanh~
yapanlan da cezalandmc1drr. Y oksa bi.itiin insanhgt rene ide edici ve
mahlfikati tahki.r edici di.izeyde onemli suvlar i~leyipte.olen ve boylece hiv
bir ceza gormeden ortadan kaybolan kirnselerin cezas1z kalmas1 nas1l
mi.imkiin olur? Boylelikle Kur'an ha~ri (hesap giini.ini.i) hatrrlatrr ve onu
ahlaki alan ivine sokar.
Onlardan oocekiler (peygamberleri) yalanladtlar da
farkma varmadlklan bir yerdeo onlara azap s:attJ.
(39/Ziimer, 25)
Bunlar giinahlan yiizi.inden suda boguldular, ardmdan
da ate~e sokuldular ve o zaman Allah' a kar~1
yardtmctlar da bulamadtlar. Nuh: Rabbim! Dedi,
yeryiizi.inde kafirlerden hi9 kimseyi brrakma!"
(71/Nuh, 25-26; vs.)
De ki: Bizim i~ledigimiz su9tan siz sorumlu degilsiniz;
biz de sizio istediginizden sorulacak degiliz. De ki:
Rabbimiz hepimizi bir · araya toplayacak, sonra
ararmzda hak ile hukmedecektir. 0, en adil hiikiim
veren, (her ~eyi) hakktyla bilendir. (34/Sebe, 25-26)
Biz, ktyamet giinu i9in adalet terazileri kuranz. Arhk
kimseye, hi9bir ~ekilde hakslZltk edilmez. (Yapllan i~)
bir hardal tanesi dahi olsa, onu (adalet terazisine)
Uluslararasi Ad1yaman Safvan Bin Muatial ve Ahlak Sempozyumu
getiririz. Hesap goren olarak biz (berkese) ·yeteriz.
(21/Eobiya, 47)
Bu nedenle islam ahla.k sistemi Kur'an'm Allah anla}'l~I ve
oli.imden sonraki hesap giinii filcrine dayah bir ahlill hayat geli~tiren din
iizerine miiessistir. Muhakkak ki islam1 manadaki boyle bir ahlak sistem
a~agtdaki ayetin belirttigi iizere aym zamanda mutlulugu netice verir.
Allab'a inaoanlar ve Allah'm zikrinde kalbi mutmain
olanlar, ~tipbesizki kalbler ancak onun zikri ile tatmin
olurlar. (13/Ra'd, 28)
Fakat burada vurgulanan mutluluk diinyevi mutluluk degildir
Aristoteles' dek.inin aksine- islami manada mutluluk ancak ebedi hayatta
mtimktindiir. Ve sabula alakahdu.
Ey buzura kavu~mu~ insan! Sen O'ndan ho§nut. Oda
senden ho~nut olarak Rabbine don. (Se9kin) kullanm
arasma ~atd ve cenoete gir! (89/Fecr, 27-30)
Halbuki onlara ancak, dini yalruz O'na bas kllarak ve
banifler olarak Allah' a kulluk etmeleri, namaz
kllmalan ve zekat vermeleri emir olun.mu§tu. s Saglam
din de budur. Ebl-i Kitap ve . .mti§riklerden olan
inkarc1lar; i9inde ebedi olarak kalacaklan cehenoem
5 Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardrr; her nekadar da muhtay olanlara yardtm elini uzatmak insan olarak bize dU~en bir gorev ise de bu ayetlerde bu insani gorev dini bir vecibe olarak bize yUkleruni~tir. Zaten islam ahliilo.mn en onemli ozelligi de budur, yani ahlaki bir gorev ayni zamanda dinl bir sorumluluktur.
· U/uslararast Adtyaman Safvan Bin Muattal ve Ahlak Sempozyumu
ate~indedirler. i~te halkln en ~erlileri onlardrr. iman
edip salih amelier . i~leyenlere gelince, halkln en
hayrrhs1 da onlardrr.6 Onlann Rableri katmdaki
mtikafatlan, zemininden rrmaklar akan, i9inde devamh
olarak kalacaklan Adn cennetleridir. Allah
kendilerinden ho~nut olmu~, onlarda AWib'tau. bo~nut
olmu~lardrr. Bu soylenenler hep Rabbinden korkan
(O'na saygt gosterenler) iyindir. (98/Beyyine, 5-8)
Muhakkak ki islam bu manada mi.intesiplerinden miskin bir
dfulyevi hayat stirdfumelerini istememektedir. Onun kast ettigi mana her
ne kadar gerr;ek saadet ilerki hayatta -ebedi hayat- olmakla birlikte bu
kavr~mm genel kapsammda hem ahiret hayatl hem de dii.nya hayatl
bulunmaktadrr. Bu itibarla, islam ahlakmdaki en onemli nokta onun vahyi
boyutudur. Bu anlamda aklm kendi ba§ma ahlak kanununu ortaya
koymas1 ts;m yeterli olamayacagrm ileri stirebiliriz. Kant'm
terminolojisini kullanacak olursak ahlak k:uarallannm muhakemesini
uzerine temellendirecegi tecrubi bir zeminin olmas1 gerekir denilebilir. Bu
tecrubi temel insan vicdam tarafmdan temin edilmektedir. Bu temel
insamn yap1sma konmu§tur. V e msan gayri ahlill bir fiil i§lediginde
6 Kur'an'da stk'Ya tekrar edilen "salib ameller" deyimi, hem ahlakl hem de dini gorevlerimize i~aret etmektedir. Namaz kllmak, oru~ tutmak ve zekat vermek gibi dini vecibelerimiz dahi aslmda. bizim AJiah'a ka~t ablaki gorevlerimizdir. Bu yii.zden Kur'an'm "salibat" kavrammt sadece dini degil ayru zamanda ahlaki bir kavram olarak da algiiamallyu;. Bu yii.zden stk stk i~aret etmeye 11ah~h~ffi1Z busus burada bir daha gtindeme gelmektedir, yani fsllimi anJamda ahlak ve din ortU~mektedir.
Uluslararasl Ad1yaman Safvan Bin Muallal ve Ahlak Sempozyumu
keodini SU<;:lu hissetmektedir. i§te bu tecrubi ahlak hissiyat nediniyledir ki,
alai bir fiilin yanll§hgma htikmedebilir. Bu ahlakl tecrilbe insao tabiatma
zateo konmu§tur. Kur'ao'da o 'fitrat' kavrarmyla ifade edilmektedir.
Kur'ao, insanm bir fiilin ahlakl a91dao yanh§hgw anlayabilecegi
ger9egine her ne zaman i§aret etmi§se nefis kelimesini kullanrru§trr; nefis
kelimesi Aristoteles felsefesinde metafizik bir terim olan 'ruh' (soul)
kavrarruyla ifade edilmi§tir. Nefis tam anlaiDiyla ruh (soul) degildir.
Aksine bedeni insiyaklarla (i9dfirtii) kontrol edilebilen insanm bir
yontidtir ve o boylelikle insaru desiselere iter; Kur'a~'da bu §5yle ifade
edilmi§tir: "insan ruhu glinahlara a9Ikttr, Allah onu rahmetiyle
korumad1k9a." (12/Yusuf, 53).
Bu nedenle, 90gu filozof ahlak muhakemelerini boyle bir tecrtibi
kaynaktan almakta ve ahlald kanunu teorik olarak saf pratik aklm
9Ikard1gt gerc;:egiyle kan§tmnaktadrrlar. Oysaki vakla bu degildir. Sonuc;:
olarak, islam ahlaki, pratik aklm varhgma ltizum gormez; bu itibarla aklm
teorik ve pratik yonti arasmda bir ayrun yapma geregi yoktur. Fizik
alanmda duyu mti§ahedeleri ile elde edilen ham maddelere ahlak alanda
ise Kur'an'da f1trat denen vicdaom saglad1gt tecrilbi verilere dayanmak
zorunlulugu olmakla birlikte fizik ve ahlak alanlardan istinbat (9Ikarun)
yapan ayn1 aklldtr.
Nerice olarak herhaogi bir ahlak mutlak surette bir zemine
miiessestir. Gordiik ki Aristoteles ahlaklnm temeli onun psikolojisi, yani
ruh doktrinidir. Fakat islam etigi tevhid dti§tincesine ve ha§irdeki hesap
glinti dii§tincesine dayanmaktadrr. Aristoteles ise ahlakl faziletleri insan
· U/uslararasr Ad1yaman Safvan Bin Muattal ve Ahlak Sempozyumu
akhndan c;J.karmaya c;abalamaktadrr. Buna kar~m islam ahlala faziletleri
akhn yarduruy~a vahiyden inbisat etmektedir. Bunun sonucu olarak,
Aristoteles ahlala ak.tlc1 islam ahlakmm ise vayhi oldugunu ve boylelikle
din ile ahlalan ortti~ttigunti soylilyoruz. Bu anlamda ahlaldlikle dinin e~
anlamh kavramlar oldugunu bile soyleyebiliriz.
Aynca, Aristoteles ahlak.t, insan hayatmm gayesini insanm
mutlulugu olarak gordtigtinden iyi ahlald hayat i<;in mutlulugu bir saik
olarak taniiDlamaktadrr. islam! ahlak ise, hayatm amacm1, insarun ahlald
mticadele yoluyla insan tabiatiOID mtikemmellik istikametinde gitmesi
olarak gortir. Boyle bir mticadelede en degerli saik Allah'm nzasm1 tahsil
etmektir ki bu ebedi hayatta ebedi bir saadeti netice verecektir. Bir
mti'minin teslim olmak hissiyatmdan aldtgi ruhani lezzet ve bu hayatl da
adeta cennete c;evi.tmektedir. Boylece, ahlakh mti'min hem bu dtinyada
hem de ahirette mutmain (mutlu) olrnaktadrr. Gen;ek mutluluk da budur.7
7 Bu bildiri daha once "<;a~miZln Ahlak Bunahm1 ve <;ozum Arayt$1an" adh milletlerarasi tartl$mah ilmi toplanhsmda sunulan miizakere metninden almarak degi$tirilmi$tir. <;agumzm Ah/ak Bunalmu ve <;oziim Aray1~larr (istanbul: iSA V Adma, Ensar Ne$riyat, 2009), 257-266.
Top Related