ZİHİNSEL HAZIRLIK · 2020. 7. 8. · TELEFONDA GÖRÜŞME TEKNİKLERİ Gülümseyen ses tonu ile...

22
HAZIRLIK ZİHİNSEL HAZIRLIK FİZİKSEL HAZIRLIK ZİHİNSEL HAZIRLIK Satış sürecinin %80 ‘i kafanızdan geçenlerden oluşur; olduğunuz ve olacağınız her şey, günlük olarak kafanızdan geçen sözcükler, resimler ve imgelerin bir sonucudur. Bu sözcük, resim ve imgelerin bir satıcı olarak performansınızın üzerinde çok büyük etkisi vardır. Yalnızca %20’si geride kalan her şeydir; ürün bilgisi, eğitim ve zaman planlaması. Zirvedeki %20’lik gruptaki satıcılarla en alttaki %80’lik gruptaki satıcılar arasındaki fark zihinsel hazırlıktan kaynaklanır. Başarıya giden yolda Ü.F.İ inancının tam olması gerekmektedir. Ü.F.İ. İNANCI ÜRÜNE, FİRMAYA, İNSANA (KENDİNE) GÜVEN. Ürüne inanmamak vahim. Firmaya inanmamak tehlikeli. Kendine inanmamak ise ölümdür. FİZİKSEL HAZIRLIK a) Tanıtıma Hazırlık; Mutlaka günlük iş planınız olsun Referans listelerinizi gözden geçirin Referanslar hakkında bulabildiğiniz kadar bilgi sahibi olun Mümkün olduğunca referanslarınızı kendiniz arayın Her referans için özel sunum senaryosu planlayın Tanıtıma gitmeden önce randevunuzu mutlaka teyit ettirin Adresi tekrar edin ve iyi bir yol tarifi alın b)Envanter (Çanta) kontrolü; Sözleşme formu Fiyat listesi Broşür, kitapçık ve ürün katalogu Kağıt ve ajanda Referans formu Önceden satış yapılmış sözleşme fotokopileri İçme suyu kirliliği ile ilgili belgeler T.D.S.(Total Dissolved Solids) Ölçer. (Çalışıp çalışmadığını kontrol edin). Elektroliz. ( Çalışıp çalışmadığını kontrol edin). Klor test kiti (Yeter sıvının olup olmadığını kontrol edin). TELEFON KONTAĞI TELEFON GÖRÜŞMESİ ÖNCESİNDE HAZIRLIK Hazırlıksız olmak etkin dinlemeyi önler. Referans kanalıyla kendisine bildirilen müşteri adayı hakkında mümkün olduğu kadar ayrıntılı bilgiye sahip olmasında yarar vardır. (Örneğin; kişinin bay, bayan oluşu, çocuklarının isimleri, belirgin hobileri, mesleği gibi bilgiler). Unutmayın bu bilgilerin alınması müşteri adayının evini sizlere açmasında yardımcı olacaktır. Önceki paragrafta özetlenen bilgiler telefon ele alınmadan önce dikkatli bir şekilde tekrar incelenmelidir. Telefon görüşmesi yapacağınız yeri gözünüze takılıp dikkatinizi dağıtabilecek unsurlarda temizleyin. (Oyuncak, fotoğraf, güneş gözlüğü, cüzdan, gazete, dergi vs.) Müşteri ile tartışmamaya uyum göster” Unutmayınız! Amacınız randevu almak.”Polemiği kazanan satışı kaybeder.”

Transcript of ZİHİNSEL HAZIRLIK · 2020. 7. 8. · TELEFONDA GÖRÜŞME TEKNİKLERİ Gülümseyen ses tonu ile...

  • HAZIRLIK

    ZİHİNSEL HAZIRLIK FİZİKSEL HAZIRLIK

    ZİHİNSEL HAZIRLIK Satış sürecinin %80 ‘i kafanızdan geçenlerden oluşur; olduğunuz ve olacağınız her şey, günlük olarak kafanızdan geçen sözcükler, resimler ve imgelerin bir sonucudur. Bu sözcük, resim ve imgelerin bir satıcı olarak performansınızın üzerinde çok büyük etkisi vardır. Yalnızca %20’si geride kalan her şeydir; ürün bilgisi, eğitim ve zaman planlaması. Zirvedeki %20’lik gruptaki satıcılarla en alttaki %80’lik gruptaki satıcılar arasındaki fark zihinsel hazırlıktan kaynaklanır. Başarıya giden yolda Ü.F.İ inancının tam olması gerekmektedir.

    Ü.F.İ. İNANCI ÜRÜNE, FİRMAYA, İNSANA (KENDİNE) GÜVEN. Ürüne inanmamak vahim. Firmaya inanmamak tehlikeli. Kendine inanmamak ise ölümdür.

    FİZİKSEL HAZIRLIK a) Tanıtıma Hazırlık; Mutlaka günlük iş planınız olsun Referans listelerinizi gözden geçirin Referanslar hakkında bulabildiğiniz kadar bilgi sahibi olun Mümkün olduğunca referanslarınızı kendiniz arayın Her referans için özel sunum senaryosu planlayın Tanıtıma gitmeden önce randevunuzu mutlaka teyit ettirin Adresi tekrar edin ve iyi bir yol tarifi alın

    b)Envanter (Çanta) kontrolü; Sözleşme formu Fiyat listesi Broşür, kitapçık ve ürün katalogu Kağıt ve ajanda Referans formu Önceden satış yapılmış sözleşme fotokopileri İçme suyu kirliliği ile ilgili belgeler T.D.S.(Total Dissolved Solids) Ölçer. (Çalışıp çalışmadığını kontrol edin). Elektroliz. ( Çalışıp çalışmadığını kontrol edin). Klor test kiti (Yeter sıvının olup olmadığını kontrol edin).

    TELEFON KONTAĞI

    TELEFON GÖRÜŞMESİ ÖNCESİNDE HAZIRLIK

    Hazırlıksız olmak etkin dinlemeyi önler. Referans kanalıyla kendisine bildirilen müşteri adayı hakkında mümkün olduğu kadar ayrıntılı bilgiye sahip olmasında yarar vardır. (Örneğin; kişinin bay, bayan oluşu, çocuklarının isimleri, belirgin hobileri, mesleği gibi bilgiler). Unutmayın bu bilgilerin alınması müşteri adayının evini sizlere açmasında yardımcı olacaktır. Önceki paragrafta özetlenen bilgiler telefon ele alınmadan önce dikkatli bir şekilde tekrar incelenmelidir. Telefon görüşmesi yapacağınız yeri gözünüze takılıp dikkatinizi dağıtabilecek unsurlarda temizleyin. (Oyuncak, fotoğraf, güneş gözlüğü, cüzdan, gazete, dergi vs.) “Müşteri ile tartışmamaya uyum göster” “Unutmayınız! Amacınız randevu almak.”Polemiği kazanan satışı kaybeder.”

  • Mümkünse konuşurken karşınızda bir ayna olsun ve o aynanın üstüne şu cümleyi yazın: “GÜLÜMSEMEZSEN İŞİN ZORLAŞIR” Ayna sayesinde konuşurken gülümseyip gülümsemediğinizi rahatça denetleyebilirsiniz. Sakın unutmayın; Dikkatiniz dağılmış şekilde yaptığınız konuşmayı müşteri sizden önce fark edecektir. Beden dilinizin, kullandığınız cümlelerin etkinliğini arttıracağını unutmayınız. (konuşurken; ellerinizi sallamaktan, sizi rahatlatıyorsa ayakta durmaktan çekinmeyin.) Amacınız o müşteriye, sizden önce arayan değişik marka ya da hizmetleri satmaya çalışan kişilerden sizin farklı olduğunuzu hissettirmektir. Bunun en güzel yolu satıştan söz etmemekle olur.

    TELEFONDA BAŞARI İÇİN STRATEJİLER TELEFONDA KORKUYU VE HAYAL KIRIKLIĞINI YENMEK: KORKU ENDİŞE HAYAL KIRIKLIĞI HAREKETSİZLİK NEGATİF TAVIR

    KORKU ENDİŞEYİ, ENDİŞE HAYAL KIRIKLIĞINI, HAYAL KIRIKLIĞI HARAKETSİZLİĞİ, HAREKETSİZLİK NEGATİF TAVRI DOĞURUR. KORKU, GÜNÜN PROBLERİNİ VE ENDİŞELERİNİ AZALTMAZ SADECE GÜCÜNÜZÜ AZALTIR. KORKU, KORKAKTIR ÜZERİNE GİDİLDİĞİNDE YOK OLUR. TELEFON GÖRÜŞMELERİNE BAŞLARKEN 3 KİLİT NOKTA VARDIR (Müşterinin Zihninde) : Siz kimsiniz? Nereden arıyorsunuz? B.F.N.(Bana faydası ne?)

    TELEFON GÖRÜŞMESİ PLANLAMASI Amacım ne? Aradığım kişi kim? Ne söylemem lazım? En etkili yol ne olabilir? Yeterli bilgi sahibi miyim? Ortak faydamız var mı?

    TELEFONDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN UNSURLAR 3 Defa isim tekrarı(en az) 1 Defa lütfen 1Defa teşekkür Önce şirketini sonra kendini tanıt B.F.N.(Bana faydası ne ?) cümlesi kur Müşteri hakkında bilgi toplamak için sorular sor Aileye özel tanıtım olduğunu vurgula Tanıtım gün ve saatini belirle Adres alıp teyit et

    SORU ŞEKİLLERİ

  • AÇIK UÇLU SORULAR Kim? Ne? Neden? Ne zaman? Nasıl? Nerede? KAPALI UÇLU SORULAR Cevabı “EVET” ya da “HAYIR” olan sorulardır.

    TELEFONDA GÖRÜŞME TEKNİKLERİ Gülümseyen ses tonu ile konuşun. Kelimeleriniz anlaşılabilir ve saygın olsun. Vurgunuz ve aksanınız canlı, dinamik olsun. Devamlı çok yüksek ya da çok alçak ses tonuyla konuşmayın. Zaman zaman ses tonunuzu yükseltip alçaltarak monotonluktan uzaklaşın. Konuşmanıza renk ve canlılık katın. Müşteriye dikkatle dinlediğinizi ve ilgilendiğinizi ona hissettirin. Unutmayın! Müşteri sizi dinleyip dinlemeyeceğine, sesinizle gülümsemeye başladığınız anda karar verecektir. Sesinizle “tokalaşın” sıcak ve ilgi dolu olun “Sesinizin” sizin aynanız olduğunu unutmayın. Konuşmanızı “bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim”,”sizinle görüşmek bir zevkti” gibi bir cümle ile bitirin.

    TELEFON KONTAĞINDA OLUMLU TAVRINIZI KORUMANIZA YARDIMCI OLCAK TAVSİYELER “Hayır!” ,sözüne kendinizi alıştırın. Bu gerçeği kabul edin. Kişisel almayın. Reddettikleri siz değilsiniz. Bir sonraki görüşme bir önceki görüşmenin olumsuz izlerini taşımamalıdır. Her”hayır!” sözünden bir ders çıkarın. Görüşme sonu değerlendirmenizi yapın. Olumsuz geçen görüşmeye takılı kalmayın, hemen bir sonraki görüşmeyi yapın. Gülümseyin, gülün! Gevşeyin, gerginliğinizden sıyrılın. Unutmayın! Aramanızın sebebi; insanlara yardımcı olmak. Görüşmenizin boşa gitmesi sizi endişelendirmesin, her görüşmede randevu alamazsınız. Öyle ise, bu durumun canınızın sıkmasına izin vermeyin. Sükunetinizi koruyun. Müşteri sinirlense bile siz sinirlenmeyin.

    TELEFONDA MÜŞTERİYE KARŞI DAVRANIŞ MODELLERİ Etkin dinle nazik ol. Heyecanlı ol. Telefonda fazla bilgi verme.(merak uyandır). Soru sorduğunda teşekkür et. İsmini sürekli kullan. Soru sormak için izin iste “bir şey sorabilir miyim lütfen” gibi. Sizi anlıyorum.(Yastık cümle kullan). Müşteriye “24 sat ömrü kalmış “ gibi davran.

    TELEFONDA DİYALOĞU KOPARAN SÖZLER Nasıl gidiyor? Nasıl iyisiniz ya? İşler nasıl? Ne var ne yok?

  • Anladınız mı? Doğrusu… Samimi olarak… Açıkçası… Bildiğiniz gibi… Bizi tanıyor musunuz? Ocean’ı duydunuz mu? OLUMSUZ CEVABI DAVET EDECEK SORULAR SORMAYIN.

    ÖRNEK KONTAKT METNİ Alo. İyi günler. Canan Taşçı ile görüşebilir miyim? Lütfen. Buyurun benim Teşekkürler. Ben sizi, Ro su arıtma’dan arıyorum. İsmim Mert Akar. Buyurun! Canan hanım, sizleri ortak tanıdığımız olan Murat dağ ve eşleri Ayşe Hanım vasıtasıyla arıyorum. Kendilerini tanırsınız öyle değil mi? Evet tanıyorum. Geçtiğimiz günlerde kendilerine konuk olduk. Gerçekten çok misafirperver insanlar. Kullanmakta oldukları şebeke suları ve damacana suları ile ilgili yaşadıkları sorunları bir bir kendileriyle konuştuk. Canan hanım, bu tamamıyla ortada kaldıran, harikulade bir sistemi Murat bey ve ailesine tanıttık. Murat bey ve Ayşe Hanım bu sistemi çok beğendiler. Sohbetimiz esnasında, bizlere sizlerden çok bahsettiler ve özellikle siz kıymetli ailenize de bu tanıtımı yapmamızı rica ettiler. Canan hanım, sizler şebeke suyu ya da damacana suyu Kullanıyorsunuz öyle değil mi? Evet, her ikisini de kullanıyoruz. Canan hanım, içme ve kullanma sularımız Bildiğimiz üzere hayati önem taşımakta… Elbette. Bugüne kadar kullanmakta olduğumuz sularla bir soru yaşamamış olsak dahi, İleride oluşabilecek problem ve sıkıntıları ortadan kaldıracak, teknoloji harikası bu sistemi, Sizlere tanıtmak için konuk olacağız… Ne tanıtımı? Canan hanım, bu çok orijinal ve ilginç bir sistem… Hoş görürsünüz ki, telefonda anlatılacak gibi olsaydı, tanıtıma gerek kalmazdı. Canan hanım gerçekten çok şaşırıp, eğleneceksiniz! Ailenize özel olan bu tanıtımı Salı günü saat 19.45’te, eşinizin de evde olduğu saatte gerçekleştireceğiz…(Salı müsait değiliz gibi bir cevap geldiğinde) Bu tanıtım Salı ya da Çarşamba günü olursa çok memnun olacağım… Tarifli adres almayı ve not etmeyi unutmayınız! Konuşmanızı “ bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim “ gibi bir cümle ile bitirin. TEYİT AL, KESİNLEŞTİR!

    PREZENTASYON NEDİR?

  • Bir ürünün, tanıtım yapılmaya uygun ortamlarda, ürün hakkında karar verme ve satın alma yetkisine sahip kişi veya kişilere tanıtımın yapılmasıdır.

    TANITIMDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR İhtiyaç yoksa tanıtım da olmaz İyi planlanmış bir tanıtım esastır. Planlı bir tanıtım öğretme ve öğrenme sürecidir. Satın alma isteği, faydalardan söz etmeye başlayınca uyanır. İyi satış; özellik + fayda satışıdır. Satışın tamamındaki en iyi cümle “ Bunun size faydası“ diye başlayan cümlelerdir. Müşterinin aslında satın aldığı, ürünler değil, fayda ve çözümdür. Herkesin kafasında soru: BANA FAYDASI NE? En iyi satış tanıtımları en iyi genelden özele gidenlerdir. Katılım çok önemlidir, bağlılığa dönüşür. Görsel satış malzemesi kullanın. Söylediklerinizden 22 kat daha etkilidir. Telkin kapanış kullanın, “ürünü aldığında keyif alacağını” söyleyin.

    TANITIM (DEMO) PLAN Randevu almak Teyit almak Tanıtım öncesi hazırlık(zihinsel ve fiziksel) Isınma (tanışma ve sohbet) Sahne oluşturmak Warm-up Mini marketing Tanıtım-Finansal mantık Main marketing Fiyat ve tansiyon ölçmek Fiyat ve satış Referans almak Vedalaşmak

    RANDEVU Müşterilerinizle ilgili bilgiler gözden geçirilmeli Randevu saatine özen gösterilmeli Kesin satış için, konsantre olunmalı En şık kıyafetle gidilmeli Kendinden emin, zinde, güler yüzlü, sempatik olunmalı Kapıdan 3 adım geride durulmalı Tokalaşma ve göz teması ile kontrol sağlanmalı İsimlerle hitap edilmeli

    ISINMA (TANIŞMA VE SOHBET) Güvenin oluşabilmesi için tanışma gerçekleşmelidir. Unutulmamalıdır ki, insanlar kapılarını ilk önce size değil şirketinize açar. Kesinlikle şirket profilinden bahsedilmemelidir. (Kuruluşu, vizyonu, misyonu, faaliyet alanları…) Şirketteki konumunuzdan, çalışma sürenizden ve heyecanınızdan kısaca bahsedin.

    SAHNE Kontrolünün başlangıcı sahne düzeninin alınmasıyla başlar. Hanımla bey yan yana oturtulur. Bir bakışta görebilecek şekilde karşılarına oturulur.

  • Açık mesafe kişiler üzerinde tanıtımın etkisini azaltır. Yakın mesafe şart. Tanıtımı yapabilmeniz için, aile bireylerinin mutlaka gözlerinin içine bakarak kontrol sağlayabileceğiniz bir noktada olunuz.

    WARM-UP Kendinden bahsetmek Müşteri hakkında demografik bilgi toplamak Gündem oluşturmak (su ve sağlık) İhtiyaç tespiti yapmak, ihtiyaç uyandırmak Tam manasıyla güvenin sağlandığı nokta warm-up’tır Bu noktada müşteri ile aranızdaki mesafeyi kaldırabileceğiniz unsurlar vardır. Müşterini size sempatik yaklaşımında bulunabilmesi için sizi tanıması gerekmektedir. Kendinizi, ailenizi, eğitiminizi, yaşamınızdan örneklerle süsleyerek tanıtın. Neden bu işi yaptığınızı, insanların yardımcı olmanın sizde uyandırdığı o muhteşem duygudan bahsedin. Doğal bir yaklaşımla kendinizi tanıtmanız inanılmaz sıcak bir bağ oluşturacaktır. Bu şekilde güven ortamı sağlanmış olacaktır. Unutmayınız ki; neyi verirseniz onu alırsınız. Müşteri hakkında sağlıklı bilgi elde etmek istiyorsanız, kendinizi tam manasıyla tanıyınız. Müşterinizi tanımaya ciddi manada ihtiyacınız vardır.“Hiçbir terzi yoktur ki, müşterisinin beden ölçüsünü almadan ona elbise diksin ” Gündem (su ve sağlık) oluşturmak, birazdan tanımına bağlayacağız Ocean sistemine, ihtiyaç duyurup duyulmadığı tespit etmemizi, şayet ihtiyaç duyulmuyorsa ise, ihtiyaç uyandırmamızı gerektiren bir durumdur.

    WARM-UP’TA YAPILMASI GEREKENLER Sizi tanımayanlara izin verin Müşterilerini tanıyın. Karar noktasında etkili kişiyi tespit edin Sıcak noktayı tespit edin (Çocuklar, sağlık, hijyen, tasarruf, prestij, vs) İhtiyaç uyandırın. Gündem oluşturun.(su ve sağlık) İsimleri ezberleyin.

    MİNİ MARKETİNG Müşteri adaylarının “kulağına kar suyu kaçırma” eylemdir. Kendisini müşteri olarak görmeyen muhataplarınızı, müşteri adayı olmaları sağlarsınız. Ahmet Bey- Zeynep Hanım, Birazdan sizlere her ay binlerce ailenin sahip olduğu, tertemiz birinci derece kaynak suyu kalitesinde su üreten sistemi, neden tercih etillerini anlatacağım. Sizlerden ricam, beni can kulağı ile dinlemeniz, çünkü tanıtımın sonunda harika bir sürprizim olacak. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Sanki televizyonda değerli bilgiler aktaran bir sunucuyu dinliyormuşçasına, beni dinlemenizi rica ediyorum. Anlaştık, öyle değil mi? Anlaştık. (Eğer sunumunuzu olumsuz etkileyecek açık olan televizyon, müzik çalar vs. varsa…) Ahmet Bey- Zeynep hanım Yalnız küçük bir sorunumuz var, bir odada iki televizyon açık olmasın, şimdi diğer televizyonu kapatalım, teşekkürler.

    SUNUM Günümüzde çoğu kişi büyük ya da küçük topluluklar karşısında

  • hatta televizyonda programında sunuş yapmak durumundadır. Ancak bu kişilerin pek azı etkileyici sunuş yapma konusunda doğal bir yeteneğe ya da beceriye sahiptir. İyi bir sunucu olmanın %10’u yeteneğe, %90 ise çok çalışmaya bağlı olduğu söylenebilir. İşiniz ne olursa olsun eğer, sunuş yapmanız gerekiyorsa, konu fark etmesizin; mesajlarınız anlaşıldığından, izleyenlerin etkilendiğinden, her zaman emin olmalısınız. Yani dikkatinizi iki nokta üzerine toplamanız gerekiyor: Ne söylüyordunuz, Nasıl söylüyorsunuz.

    Ne: söyledikleriniz mantıklı bir sıra içinde olmalı, izleyenler bütün konuşma boyunca sizi takip edebilmeli.

    Nasıl: Söyleyiş biçiminiz inandırıcı ve etkileyici olmalı, ses tonu, jestler, minikler ve göz teması gibi çeşitli iletişim teknikleri ile izleyenler ikna edilebilmeli. Sunuş yapan, herkes-konu veya izleyici sayısını göz önüne almaksızın-satış yaptığını kabul etmelidir; Fikirlerin, kavramların veya ürünlerin satışı. Eğer bir sunucu anlattığı konudan kendisi heyecan duymuyorsa ve/veya duyduğu heyecanı göstermek konusunda isteksiz veya yetersizse, izleyenler anlatılanları satın almazlar. (Reverse Osmosis System) sunuşu bir kompozisyon halinde ilerlemektedir; Giriş :Su ve suyla gelen sağlığımız Gelişme : Su kirliliği-kirliliğin oluşturduğu tehditler-alınan tedbirler-finansal mantık Sonuç : Çözüm, Ro su arıtma (Reverse Osmosis System)

    TANITIM Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Hasta olmamak ya da daha az hasta olmak istiyorsak; Yaşadığımız çevre Soluduğumuz hava İçtiğimiz su Tükettiğimiz besinler Temiz ve güvenli olmalıdır öyle değil mi? Elbette. Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU “Yaşasın hayat” isimli kitabında bu tespitlerimizi çok güzel ifade ediyor; “Yaşadığınız çevre, içtiğiniz su, kullandığınız besinler ne kadar temiz ise, doku ve organlarınız o kadar temiz olacaktır. Sağlıklı yaşamak istiyorsunuz, sağlıklı bir çevrede yaşam sürmeli, temiz ve güvenli su içmeli, sağlıklı beslenmeli, hangi besinleri ne zaman, ne miktarda ve ne sıklıkta tüketeceğinizi bilmelisiniz.” (sayfa: 26–27) Yine uzmanların tespitleri ile tükettiğiniz besinlerle, içtiğiniz sularla, soluduğunuz hava ile birçok zararlı unsuru vücudunuza taşıyabilirsiniz. Lakin vücudunuzda var olan bu kirlenmeyi temizleyebilmenin en kolay yolunun ancak ve ancak, temiz su tüketimi ile mümkün olduğunu söylemektedirler. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Hayatımızı sürdürebilmemiz için su çok önemli unsurdur. İnsan daha dünyaya gelmeden evvel cenin haldeyken %99’ u su olan canlıdır, dünyaya geldiğinde bu oran %90 civarındadır. Biz yetişkinlerde ise bu oran %65–70 ‘dir. Japon bilim adamı Masaru Emoto “ Suyun gizli mesajı” adlı kitabında aynen şöyle diyor; “İnsan bedeninin ortalama %70’i sudan oluşur… Yaşlandığımızda da muhtemelen bedenimizin %50’si sudan ibaret olacaktır. Başka bir deyişle bizler büyük kısmı sudan oluşan varlıklarız. Fiziksel açıdan baktığımızda aslında insan sudur.” (Sayfa 10–11–12) Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bir insan susuz kaç gün yaşayabilir? 3–5 gün.

  • Tebrikler! Uzmanlar bir insanın en fazla 3 gün susuz yaşayabileceklerini söylüyorlar, yine uzmanlar sağlıklı bir hayat sürdürebilmemiz için günde en az 2 litre su tüketmemiz gerektiğini ısrarla belirtmektedirler. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, İnsan vücudunu yaklaşık 100 trilyon hücre oluşturmaktadır. Var olan bu hücrelerin protoplazmanın (hücre çekirdeği-hücre çekirdeği zarı) %90’ı sudan oluşmaktadır. Her bir hücre vücudumuzda bir fabrika gibi çalışmaktadır. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Fabrikanın çalışabilmesi için hammadde ihtiyacı vardır öyle değil mi? Evet. Fabrika hammaddeyi alır, işletir, üretim yapar. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Su, vücudumuzun taşıyıcı sisteminin alt yapısını oluşturan bir lokomotif gibidir. Vücudumuzda var olan fabrikalara (hücrelere) hammaddeyi (enerjiyi) vagonları kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi değerli unsurlarla dolu olan bu lokomotif taşır. Ayrıca hücrelerin atıklarını (toksinler, yağlar) vücudumuzda ter yoluyla, idrar yoluyla, gözyaşıyla, su (lokomotif) dışarı atar. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Fabrikaya hammadde gelmediği zaman ne olur? Fabrika çalışmaz, kapanır. Çok haklısınız. Kalbimizi, kanımızı, böbreklerimizi, gözümüzü, ciğerlerimizi, kemiklerimizi, derimizi kısacası vücudumuzu fabrikalar yani hücreler oluşturmakta ve var olan bu enerjiyi su taşımakta. Mahallemize 3 gün çöp arabası uğramadığında neler olur? Mahalle pislikten geçilmez. Böyle olmasını istemeyiz öyle değil mi? Tabi ki istemeyiz… İşte insan vücudu da, 3 gün susuz kaldığı takdirde, vücudumuzu oluşturan hücrelere, ne enerji geliyor ne de atıkları alınabiliyor maalesef ölüyorlar. İşte o zaman hayatımı kaybediyoruz. Zeynep Hanım, Güzellik uzmanları; dipdiri, pırıl pırıl parlayan bir cilde sahip olmamız için özellikle neyi tavsiye ederler? Bol su içmemizi… Ahmet Bey- Zeynep hanım, Vücudumuza aldığımız suyun en son ulaştığı yer derimizdir. Yeteri miktarda su tüketmediğimiz takdirde; suyun en son ulaştığı nokta cildimiz, susuz kalacaktır. Aslında bunu bizler de rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Ciltte oluşan kabuklaşma, kuruluk, kırışmalar, selüloit gibi durumlar, Yeteri miktarda yani, günde en az 2 litre su tüketmediğimizi göstermektedir.

    Az su içmek pek çok hastalıklara zemin hazırlar; Böbrek fonksiyonları bozulur Karaciğerin yükü artar Şişmanlık tehlikesi artar Kalp zorlanır ve kriz riski artar Alerjik tepkiler artar Ahmet Bey-Zeynep Hanım,

  • Vücudumuzu bir kaleye benzetirsek, böbreklerimiz kalenin kapısında bekleyen muhafız gibidir. Onların görevi, vücuda giren suyu saflaştırıp kana göndermek. Ayrıca vücudumuzda bulunan yaklaşık 5 litre civarındaki kanı sürekli filtre ederek pıhtılaşmasını, dibe çökmesini engelleyerek akışkanlığını sağlamaktadır. Yapılan bu işleme DİYALİZ denmektedir. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Dr. Murat Kınıkoğlu böbreklerimizin çok hassas çalışmakta olduğunu “ iki böbreğinizden birisi tamamıyla iflas etse, hatta sağlam olanının da yarısı çalışamaz hale gelse, gene de hasta olduğunuzu fark edemezsiniz”. Böbrek hastalarında en sık görülen şikayetler halsizliktir ve yorgunluktur. (28 Eylül 2009/Akşam Gazetesi) Ahmet Bey-Zeynep Hanım, “Delikanlı” deyince gözümüzde hangi resim canlanıyor. Gençlik, dinamizm… Çok haklısınız. Delikanlı deyince, güçlü, zinde, hareketli bir kişi aklımıza geliyor. Diğer ifadeyle kanı deli demek öyle değil mi? Yani kanı yerinde durmayan… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Ceylanlar, tavşanlar, çitalar çok hızlı koşarlar öyle değil mi? Evet Çok hareketliği olan bu canlıların ortak özelliği; vücutlarında kanlarının bol olması ve hızlı hareket etmesi… Delikanlı deyince; kan hızlı akıyor, yerinde durmuyor, ağır hareket eden bir kan değil, aksine delicesine hareket eden bir alışkanlık. Yani gençlik, dinamizm… Vücudumuzda kanımızın akışkanlığını sağlayıp pıhtılaşmasını engelleyen organlarımız, böbreklerimizdir. Günün belli saatlerinde, halsizlik ve yorgunluk yaşıyorsak, kendimizi dinamik hissetmiyorsak, Böbreklerimizde problem var demektir. Böbrek hastalıklarıyla ilgilenen ilk bilim adamı Volhard “Ah bu hastalık keşke ağrılı olsaydı” diye yakınmıştır. Dr. Kınıkoğlu; bu değerli organlarımıza gözümüz gibi bakmalı ara sıra da “bir sorun var mı acaba?” diye kontrol ettirmeliyiz. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Sağlıklı bir görüntüye sahip, sigara tiryakisi olan bir insana bakıp, sigara sağlığa yararlıdır diyebilir miyiz? Kesinlikle diyemeyiz… Neden? Çünkü sigara sağlığa zararlıdır. Uzmanların böbreklerimiz hakkındaki tespitlerine bakıldığında; “böbreklerimiz sancı yapmıyor” dolayısıyla “böbreklerimizde problem yoktur” diyebilir miyiz? Hayır diyemeyiz. Çünkü böbreklerimizin sancı yapması demek; Artık böbreklerimizde bir arızanın olduğu ve hayatımız boyunca sıkıntılı bir böbreğimizin olacağı anlamına gelmektedir. (Taş oluşumu, kum oluşumu, iltihaplanma) Böbreklerimizde problem olduğunda; kanımız akıcılığını kaybeder. Kan akışkanlığını kaybettiğinde ise; kalbimiz daha hızlı çalışır ve bu durum HİPERTANSİYON’A sebep olur. Beynimize yeterli kan gelmediğinden DİKKAT dağılır. KALP KRİZİ riski artar. Karaciğerin yükü artar, bu durum yağların enerjiye dönüşümünü yavaşlatır. İnsan ölümlerinde 4 önemli hastalıktan söz edilir; Obezite (ölümcül şişmanlık hst.) Diyabet (şeker hastalığı) Hipertansiyon (yüksek tansiyon)

  • Kolesterol (kan yağı bozukluğu) Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Sağlıklı bir hayat sürdürebilmemiz için, uzmanlar günde en az ne kadar su tüketmemiz gerektiğini söylemişlerdi? En az 2 litre… Neden bu kadar önemli olduğu noktasında umarım sizleri aydınlatabilmişimdir? Bu kadar önemli olduğunu bilmiyorduk. Sizleri anlayabilirim. Çünkü bende bu işe başlamadan evvel, konu hakkında fazla bilgiye sahip değildim. Kendi kendime şunu söylemiştim; Günde 2 litre su tüketmiyorum ama meyve suyu, çay, kola gibi sıvılar tüketiyorum. Hücrelerime bu sayede enerji gidiyor ve böbreklerimde tıkır tıkır çalışıyordur. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Sizlerde böyle düşünmediniz mi? Evet, biz çok çay tüketiriz, vücudumuzun su ihtiyacını da bu şekilde karşılıyoruz. Bende aynen sizler gibi düşünmüştüm. Ancak uzmanlar hiçbir sıvının suyun yerini tutmadığını ısrarla belirtmektedirler. Vücudumuza giren sıvı, ince bağırsaklarımızdaki tüycükler tarafından ayrıştırılmaktadır. Mesela; 1 bardak kahve içtiğimizde, ince bağırsak tüyleri, sıvıda bulunan kafeini, şekeri, gıda boyasını kısacası, zararlı unsur ne varsa bunları, ayrıştırıp atık kısmına göndermektedir. Suyun, hücrelerimize enerji taşıdığı gibi vücudumuzdaki atıkları da dışarıya, ter yoluyla, idrar yoluyla, öz yaşıyla attığını hatırlatıyorsunuz öyle değil mi? Evet. Eğer, vücudumuza aldığımız sıvıdaki su miktarı bunları dışarıya taşımaya yetmiyorsa, vücudumuzda var olan %70’lik sudan yardım istenir. Mesela; alkol tüketen insanlar çok sık idrara çıkarlar. Oysaki vücutlarına aldıkları sıvıdan daha çok sıvı tüketmektedirler. Sabah uyandıklarında ağızları kurumuş, ciddi susuzluk çekmektedirler. Çünkü vücutları gerçek su miktarından kayba uğramıştır. “AĞIZ KURULUĞU KRONİK SUSUZLUK HASTALIĞIDIR”. Hiçbir sıvı suyun yerini tutamaz. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bundan 20 yıl önce lösemi diye bir hastalık biliyor muyduk? Hayır bilmiyorduk… Lösemi yani kan kanseri. Kanımızın %82’si neydi… Tabi ki su… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bir oda da sabah 8 ile akşam 8 saatlerinde Mehmet isminde birisi bulunsun. Mehmet’ten başka kimse odada bulunmasın, o odada bir suç işlediğinde ilk şüpheli kim olacaktır. Tabi ki Mehmet… Kanımızın %82’ i su ise ve kanda kanser varsa ilk şüpheli kim olacaktır? Tabii ki kanımızdaki su… Çok haklısınız! En küçük rahatsızlığımızda dahi doktora gittiğimizde, doktorlar bizden iki tahlil ister, genel de bunlar hangi tahlillerdir? Kan tahlili, idrar tahlili… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Yani doktor bize şu mesajımı vermekteler; vücudunuzun %70’ini oluşturan suyunuza bakmamız lazım? Kesinlikle.

  • Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Suyun sağlığımız açısından ne kadar önemli olduğunu sizlere anlatmaya çalıştım. Ailemizle birlikte ömrümüzü ömür katıp sağlıklı bir hayat sürdürmek için günde en az kaç litre su tüketmeliydik? 2 litre. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bugünden sonra artık, sağlıklı bir hayat sürdürmek adına günde 2 litre su tüketeceğiz öyle değil mi? Bu bilgilerden sonra kesinlikle en az 2 litre su içeceğiz. Peki, bu su nasıl olmalıdır? Temiz ve sağlıklı. Tebrik ediyorum sizleri… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, İçme sularımız bu kadar hayatı önem taşıyorken, içme sularımızın sağlıklı olduğundan emin miyiz? Pek emin değiliz… Çok haklısınız, sularımız kaynağından evimize ulaşana kadar pek çok tehditle karşı karşıyadır. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Öncelikle içme sularımızı tehdit eden kirlenme unsurlarından sizlere bahsetmek istiyorum: Mikrobiyolojik kirlenme Kimyasal kirlenme Radyoaktif kirlenme Özellikle, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sanayinin ve endüstrinin gelişmesiyle birlikte baş edilemez hastalıklara sebep olan (kanser ilk akla gelen hastalıktır). Kimyasal kirlenme çok ciddi bir tehdit oluşturmuştur. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Sanayi tesisleri; Asit yağmurları, kimyasal atıklar ve radyoaktif maddeler Tarım alanları; Kimyasal ilaçlama, zehirli kimyasallar Akaryakıt tesisleri; Benzin, mazot, fuel-oil, oto yağları, asitler, boyalar Ön arıtma yapılmadan çevreye bırakılan kanalizasyon atıkları; İnsan ve hayvansal atıklar, ev atıkları, fabrika atıkları ve her çeşit kirliliğe karışmış yağmur suları. Açık çöp toplama alanları; Mikrop ve bakteri yuvası ev atıkları, sanayi atıkları, tıbbi atıklar, piller, zehirli metaller. Sanayi tesisleri, tarım alanları, akaryakıt tesisleri, hiçbir ön arıtma yapılmadan çevreye akıtılan kanalizasyon şebekeleri, açık çöp toplama alanları içme sularımızı tehdit etmekte. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bu kirliliğin oluşturduğu tehlikelerden sizlere kısaca bahsetmek istiyorum. Kirli sular sağlığımızı olumsuz yönde etkilemekte, dünyada ve ülkemizde kirli sular yüzünden toplu hastalıklar ve ölümler meydana gelmektedir. Mikrobiyolojik kirlilikler; Kolera, tifo, dizanteri, hepatit, sıtma gibi hastalıklara sebep olmakta. Kimyasal kirlikler;

  • Kanser, kalp damar hastalıkları, beyin hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları. Radyoaktif kirlilik; Kanser. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, 2 gün susuz kalmışız, ciğerlerimiz kavrulmuş damağımız dudaklarımız çatlamış bir halde karşımıza kirli su birikintisi çıksa ne yaparız? Hiç düşünmeden içeriz. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Her şeye rağmen su içmeden yaşayamayız öyle değil mi? Tabi ki. İçme sularımızın tehdit altında olduğunu hep birlikte gördük. Yetkililer tedbir almıyorlar mı?

    Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Yetkililer bizlere mikroplu su içirmeme konusunda ellerinde gelen bütün imkanları kullanıyorlar. Alınan bu tedbirlerin, ne derece yeterli olup olmadığını gelin birlikte inceleyelim. Yeterli olup olmadığı hakkında kararı sizler verin. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Barajlarda biriken sular havalandırılıyor, dinlendiriliyor, klorlanıyor ve ozonlanıyor… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Sular, sadece dinlendirmekle, havalandırmakla, klorlanmakla tam temiz ve sağlıklı hale gelmez. Dinlendirme ile kaba kirler (toz, kum, yosun, çamur, böcek ölüsü vs.) tamamen olmasa da kısmen gideriliyor. Havalandırma işlemi ile su biraz daha berraklaşıyor sonra da klorlanıyor. Sudaki mikroorganizmalar yok ediliyor. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Peki, suda var olan kimyasallar? Temizleniyor mu? Sertlik yapıcı mineraller, ağır metaller, kanserojen kimyasallar, radyoaktif kalıntılar hatta bazı mikroorganizmalar tam manasıyla yok edilemezler. Ayrıca klorlama işlemi de iki tarafı keskin bıçak gibidir; Klor canlı hücreleri tahrip eder, hidrojenle birleşerek hidroklorik asit oluşturur. Bu bileşik kalp kapakçıklarını ve böbrekleri tahrip eder. Kötü kokusu suyu içilemez hale getirir. Klor sudaki Amonyakla birleşerek kloramin denilen kanserojen bir bileşik olur. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ahmet Mete Saatçiye göre; “Türkiye ‘ de ileri arıtma tatbiki var. Dezenfeksiyon için klor ve ozon kullanılmaktadır. Klorlama yapılması sakıncalı demiyorum, doğru bir işlem ancak çok dikkatli olmak gerek. Sudaki organikler iyi temizlenmemişse klorla reaksiyona girer ve insan sağlığına zarar verir.” (DSİ’nin “Su Dünyası” Dergisinin Mayıs -2005 22. Sayısından) Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bizler işin iyi tarafında bakalım ve diyelim ki; Su, barajlardan şehir şebeke sistemine tertemiz bir şekilde verilsin. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Barajlarda çıkan su evimize ulaşılabilmek için bir yolculuk yapıyor öyle değil mi? Evet. Çok uzun bir yolculuk. Bölgesel su depolarına gelmekte olan şebeke suları bu noktalardan mahallemize dağıtılır. Eğer evimiz bir sitede ise sitemizin su deposuna geldikten sonra evlere dağıtılır. Yöneticiler bu su depolarını yılda en az 1 kere temizletmek durumundadırlar.

  • Belediye görevlilerinin yapmış olduğu temizlik sırasında hiçte iç açıcı manzaralarla karşılaşmayız. Bellerine r çizme giymiş görevliler, dizlerine kadar çamurlu olan su depolarına girer, küreklerle bu temizliği yaparlar. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Sularımız bazen birkaç saat kesintiye uğradığında, sular tekrar geri geldiğinde musluğu açtığımızda suyumuz hangi renkte akıyor? Koyu kahve… Doğru söylüyorsunuz çamurlu akıyor. Buradan da anlaşıldığı üzere, yöneticiler çok ciddi tedbirler alsa dahi; su evimize ulaşana kadar, kat ettiği kilometrelerce yolda bir sürü kirlilikle karşılaşabilir öyle değil mi? Maalesef öyle. Aslında musluğumuzdan akan suyun pek sağlıklı olmadığını, özellikle hanımefendiler çok iyi biliyorlar. Zeynep Hanım, Çamaşır makinelerinin rezistansları, kireç kurumu tutmasın, uzun yıllar bize hizmet etsin diye, deterjanlardan daha pahalı olan kireç sökücülere para ödemekteyiz. Yine çamaşırlarımız yıkandıktan sonra, “karton gibi çıkmasınlar” diye, yumuşatıcılar kullanıyoruz öyle değil mi? Evet. Ama aynı sularla çayımızı demleyip, yemeklerimizi yapıyoruz. Yemeklerimiz ve çaylarımız içinde kireç sökücüler kullanıyor muyuz? Elbette hayır. Peki, yemeğimizde çayımızda bulunan malum kimyasallar nereye gidiyor? Maalesef vücudumuza. Hiç böyle düşünmemiştik. Dünyaca tanınmış, İranlı bilim adamı Dr. Fereydon Batmanghelidj (Feridun Batmangeliç) “HASTA DEĞİL SUSUZSUNUZ” adlı kitabında; “Su, eklem boşluklarındaki temel yağlayıcı maddedir.” diyor. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Eklemlerimiz arasındaki yağlayıcı madde olan suyun içinde klor varsa… Kireçlenme olur. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Temiz ve güvenli olması için sularımızı kaynatarak içiyoruz, öyle değil mi? Evet. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Sularımızı kaynatırken sularda bulunan canlı organizmaları (mikrop ve bakteriler) yok edebilme ihtimalimiz yüksek. Mikrop ve bakteriler canlıdırlar. Mesela, su dolu bir kazana bir insanı koyup alttan ateşi verdiğimizde, su kaynamaya başlar, sıcaklık yükseldikçe insan, önce haşlanır, sonra da ölür. Mikrop ve bakteriler bizler gibi canlı olduklarından (bazıları suyun kaynama noktasında dahi yok olmayacak kadar güçlüdür) genellikle çoğunu yok edebilme ihtimalimiz vardır. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Peki, suda bulunan cansızları yani; zararlı kimyasalları kaynatarak yok edebilir miyiz? Mesela, demir cansızdır. Suyun içine attığımız bir çay kaşığını suda kaynatarak yok edebilir miyiz? Elbette yok edemeyiz. Su kaynayınca buharlaşıp giden nedir? Tabi ki su.

    Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Yemeğimizde, çayımızda bulunan su, buharlaşıp giderken, maalesef zararlı kimyasallar yok olmuyor, aksine yemeğimizle, çayımızla birlikte vücudumuza kanımıza karışıyor.

  • Eğer bu kimyasallar da kanserojenler var ise, “başımız ciddi belada” demektir. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Temiz sağlıklı su tüketebilmek adına, kaynak sularını da kullanmaktayız, öyle değil mi? Teyzemler kaynak suyu kullanıyor. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, İçme ve kullanma sularımıza, kirliliğin nasıl bulaştığını, birlikte gözlemlemiştik. Yağmur suları, çevreye kontrolsüzce bırakılan zehirli atıklar, kimyasallar… Yetkililerin almış olduğu tedbirlere rağmen, suyun enimize ulaşana kadar, nasıl kirlendiğini gördük. Yani kontrollü su diyebileceğimiz sularımız, bu kadar kolay kirleniyorsa, kontrolsüz suların durumu sizce nasıldır? Kontrolsüz kaynak suları sizce temiz kalabiliyor mudur? Hayır, temiz kalmaları mümkün değildir. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, İster tatlı su göllerinden, ister barajlardan, isterse yer altı su kaynaklarından elde edelim, yöneticilerimiz tedbirlerini alsalar dahi sularımız evimize gelene kadar maalesef kirleniyor. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Tabi ki; bizler sağlıklı su tüketmek adına başka tedbirler almaktayız. Mesela damacana suları satın alıyoruz, öyle değil mi? Evet. Her şeyden önce satın aldığımız damacana sularının, sağlıklı olup olmadığı konusunda tereddüt yaşamak istemeyiz. İdeal bir damacana suyu sizce nasıl olmalı? Güvenli, sağlıklı, ekonomik… Bildiğimiz üzere; damacana suları hızlı tüketilmesi gereken sulardır. Hava ile temas ettiğinde yaklaşık 15 saat içinde tüketilmesi gerekmektedir. Ambalajının 65 dolumdan sonra imha edilmesi, tekrar kullanılmaması gerekmektedir. Yetkililer tarafından kontrolleri düzenli bir şekilde yapılmalıdır. Satın aldığınız damacana suları bu özelliklere ne kadar uyuyor? Uygun olmasını temenni etmekten başka çaremiz yok! Yani sağlığımız başkalarına mı emanet? Ne yazık ki, ülkemizde dolumu yapılan damacanaların resmi verilere göre, %80’i kaçak dolumla ambalajlanmakta, kontrolsüz bir şekilde evlerimize ulaşmaktadır. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Sipariş ettiğimiz damacananın 1 gün oto sanayinde bulunma ihtimali var mıdır? Ya da bir inşatta? Evet olabilir. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Gelişmiş ülkelerin pek tercih etmediği, bu ambalajın ne denli ciddi problemler doğurduğundan sizlere bahsedeceğim. Uzmanlar; damacana sularının kullanım temelinde, 3 risk bulunduğunu ifade etmektedirler. Damacana pompalarından kaynaklanan bakteri kirliliği; Suyu dışarıdan aldığı hava yardımıyla; basan pompalar, nemli ve havaya açık bir ortam oluşturdukları için her zaman bakteriyolojik kirliliğe açıktır. Damacana hammaddesinden kaynaklanan kimyasal kirlilik; Damacana hammaddesi olarak kullanılan kimyasallarda ‘Fosgen’ adında oldukça zehirli ve savaşlarda kullanılan kimyasal bir gazın ortaya çıktığıdır. Bu zehirli kimyasalın, yüzeyi yıpranmış ve uzun bir süre içinde su bekletilen damacanalardan, sulara karışabilmektedir. Bu nedenle yıpranmış ve aşınmış damacanaların satın alınmaması, bunların yaklaşık 60–70 kullanımdan sonra

  • imha edilmesi gerekmektedir. Üretim sırasında oluşabilecek kirlilikler; Damacana sularının bazıları işlenmiş sulardan, bazıları ise; doğal memba sularından damacanalara doldurulması sırasında oluşabilecek, sağlığa uygun olmayan koşullar, mikrobiyolojik kirliliğe sebep olmaktadır. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Gelin bizler yine iyi tarafından bakalım; Sipariş ettiğimiz damacana suları oldukça sağlıklı, daha yeni imal edilmiş bir ambalajla tertemiz birinci derece kaynak suyu kalitesinde su ile doldurulsun ve aynı gün taptaze bir şekilde evimize ulaşmış olsun. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Evimize gelen suyu mutfağımıza taşır, tüketmek için tıpasını açtıktan sonra ne yaparız? Pompayı takarız. Su evimize ne kadar da sağlıklı bir şekilde ulaşmış olursa olsun, uzmanlar bu noktada bizleri uyarmaktalar; Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Köksal, “son yıllarda kişi başına kullanım oranı artan damacanadaki suyun hava ya da güneşe maruz kalmasının, kişiyi ölümle sonuçlanan hastalıklara kadar götürebilen mikroorganizmaların üremesine neden olduğunu” bildiriyor. Damacana suları basan pompalar hepatit virüsleri, verem, ishal, tifo, dizanteri gibi enfeksiyon hastalıklarına neden olan bakterileri barındırmaktadır. Pompaya bastığımız an havayı suyun içine alıp, basınç uygulayarak suyu dışarı çıkarıyor, işte bütün problem bu noktada ortaya çıkıyor. Yani yaşam anlarında soluduğumuz havanın (pompayla suya basınç uygulayan havanın) temiz olup olmadığı durumudur. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Uzmanlar bir insanın uyuduğu yatağında, astım ve bronşit gibi birçok hastalığa neden olan ortalama 2,5 milyon adet Ev Akarı’ nın (mite) yaşadığını söylerler. İnsanlar saç kökleriyle, kepeklerle, deri parçalarıyla beslenen bu canlılar, ıslak ve nemli yerlerde hızla üreyip, çok ciddi hastalıklara sebep olmaktadır. Yaşam alanlarımızı ortak paylaştığımız bu zararlılar, mutfakta kullandığımız su pompalarıyla çok kolay bir şekilde içme suyumuza karışmaktadır. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Damacana suları evimize güvenli bir şekilde gelse bile, yine de temiz ve sağlıklı tüketebiliyor muyuz? Hayır, yinede kirleniyor. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, İşin birde ekonomik boyutu var… Satın aldığınız bir damacanaya ne kadar ücret ödemektesiniz? 5 TL 1 ayda ortalama kaç damacana tüketiyorsunuz? 5 damacana Yani ortalama ayda 25 TL içme suyuna para ödüyorsunuz. Evet. 25 TL ödeyerek satın aldığınız su miktarına bir bakalım; 5 damacana her biri 19 litreden =95 litre su Buradan bakılınca çok fazla para ödemiyor muyuz gibi görünüyor. Oysaki şehir şebeke suyunun 1000 Lt’si ortalama 3 TL’dir. Yani 25 TL ile şehir şebeke suyu satın almaya kalksak karşılığında alacağımız su miktarı çok şaşırtıcıdır; 8300 litredir. İhtiyacımız olan 95 lt su için ise, belediyeye ödeyeceğimiz miktar ise komiktir; 30 kuruş bile değil. İnanmıyorum, biz ne kadar çok para ödüyormuşuz. Ahmet Bey-Zeynep Hanım,

  • Neredeyse, 25 kat daha fazla para ödemek gibi, bir durumla karşı karşıyayız. Ama bunun için çok geçerli bir nedenimiz var; Sağlıklı su tüketebilmek… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Damacana kirliliğini tekrar hatırlayalım; satın aldığımız bu suları sağlıklı bir şekilde tüketebiliyor muyduk? Evet ya… Hem sağlığımız hem paramız gidiyor. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Çok çok ucuza satın almış olduğumuz şebeke suyu, tertemiz birinci derece kaynak suyu kalitesinde olsaydı, çaylarımızı, yemeklerimizi, onunla yapıp suyumuzu oradan içseydik, ne güzel olurdu öyle değil mi? Ah keşke, nerede o günler? Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Mutfağınızda çok ucuza; tertemiz birinci derece kaynak suyu kalitesinde su elde etmenize yardımcı olursam, bana bir teşekkür edersiniz öyle değil mi? Elbette kim buna teşekkür etmez ki… Peki, nasıl olacak? Ahmet Bey, Rica etsem, hemen girişte bıraktığım, teknoloji harikası kutucuğu getirebilir misiniz? Tabi. “cihazı düzenli bir şekilde kurup, sistem özellilerinden bahsederek arıtma işlemi gerçekleştirilir.”

    RO SU ARITMA REVERSE OSMOSIS SYSTEM 5 filtreden oluşan sistem, arıtma değil ayrıştırma işlemi gerçekleştirir. Sisteme giren su hangi yoğunlukta olursa olsun sistemden çıktıktan sonra güvenilir. Birinci derece kaynak suyu kalitesinde su tüketmektedir. Su cihaza girdiğinde; ilk önce 5 Mikron’ luk sediment filtre arıtma yapar. (insan gözü 70 Mikron’ dan daha küçük unsurları göremez). Suda bulunan asılı partiküller de dediğimiz toz, kum, yosun, çamur gibi unsurları bu filtre arıtarak geçmesini engeller. Kısacası, suda bulunan kaba kirleri arıtır. Buradan çıkan su granül karbon filtreye geçer. Bu filtre suda bulunan gazal atıkları ve kloru arıtır. Ömrü, su içinde bulunan klor yoğunluğuna göre değişkendir. Daha sonra blok karbon filtreye geçer. Görevi, granül karbon filtreden çıkan suyu son bir kez filtre ederek membrandan geçecek hale getirmektir. Blok karbon filtreden çıkan su, cihazın kalbi diye tanımlanan ayrıştırma işlemini yapan membran filtreye geçer. Not: Ön filtreler membran filtrenin daha uzun süre hizmet verebilmesini sağlamaktadır. MEMBRAN FİLTRE

    Reverse Osmosis Sistemi; içme suyunun temizlenmesinde dünyada kullanılan en son teknolojidir. Membran filtreleri; Reverse Osmosis Sistemi’nin kalbidir. Canlılarda var olan ozmos olayından faydalanılarak geliştirilen bir tekniktir. Ozmos, insanların, hayvanların bağırsaklarından kana su geçişinde ve bitki köklerinin tabiattan su almasından mevcuttur. Ozmos, yarı geçirgen bir zarla ayrılmış az yoğun ortamdan çok yoğun ortama su geçişi olayıdır. Reverse Osmosis (Ters Ozmos) ise, yarı geçirgen bir zarla ayrılmış, çok yoğun ortamdan basınç uygulanarak, az yoğun ortama su geçişi olayıdır. Reverse osmosis sisteminde, kullanılan polimer (mühendislik plastiği) esaslı, yarı geçirgen zarın gözenekleri, 8 ile 12 Angstron arasındadır.

  • Su molekülleri, hem molekül çapları 8 Angstron’dan küçük olduğundan hem de nötr (elektrik yüklü olmadığından)olduğundan bu zardan rahatlıkla geçer. Bakteri ve virüsler çok daha büyük çapta olmalarından bu zardan geçmeleri mümkün değildir. Bazı anyon ve katyonlar, birbirlerini çekerler ve nötr olurlar bu durum zarı elektrik yüküyle zorlayarak, zarı genişleterek geçerler. Bu oran toplam eriyik içinde %4’tür. Bu da membrandan geçen suyun saf olmasını önler ve kaynak suyu özelliğinde su elde edilir. Membran filtreye giren su, %60 atık, %40 temiz su vermektedir. Bunu şöyle düşünebiliriz; vücudumuzdaki zararlı unsurlar ter yoluyla, idrar yoluyla ve gözyaşıyla atılmaktadır. İşte membran filtre de suyumuzda bulunan bize faydası bir tarafa tamamıyla zararlı olan unsurları atmaktadır. Kısacası bu bir su kaybı, israf değildir. Membran filtreden çıkan su; maksimum kapasitesi 8,36 Lt olan tanka geçer tanktan çıkan su; post mineral filtreye geçer. Bu filtre membranda çıkan sudaki toplam eriyik değeri itibariyle ph+(6,5 – 9,5) değerinin düşük olmasından, bu değeri dengeler. Sistemin içinde son filtre olarak bulunan aktif karbon, tankta toplanan veya direkt membrandan gelen temiz suyun musluktan akmadan önce içinden geçtiği filtredir. Membranda iyon ve minerallerinden ayrıştırılmış su, bu filtreden geçerken bir kısım faydalı mineral filtreden çıkan su birinci derece kaynak suyu kalitesinde ideal birinci sınıf su olmaktadır. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Dikkat ettiyseniz, membrana giren suyun, neredeyse yarısı dışarı, atık olarak atılmakta. Evet. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Vücudumuza giren su, bedenimizde var olan atıkları da idrar yoluyla ter yoluyla dışarı taşıyordu. Vücudumuzdan çıkan bu atık sulara israf diyebilir miyiz? Tabii ki diyemeyiz. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Aynen bedenimizde olduğu gibi membrandan atık olarak çıkan miktar, vücudumuza faydası olmayan zararlı unsurları atmaktadır. Gönül isterdi ki; sularımız çok yoğun olmasaydı da, daha az atıkla tertemiz suya ulaşabilseydik. “Sistem anlatıldıktan sonra TDS değerleri ve Elektroliz işlemleriyle elde edeceğimiz sonuçlardan bahsederiz”. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, WHO(Dünya Sağlık Örgütü) suların yoğunluğuna göre; suları sınıflandırmıştır. Görmüş olduğunuz bu TDS metre (Toptan Çözünmüş Katı Madde Oranı Ölçer), çok hassas bir ölçün aletidir. Bununla suların yoğunluk ölçümünü yapıp sularımızın riskli olup olmadığını birlikte gözlemleyeceğiz. Elektroliz testi yaparak sularımızda var olan bu yoğunluğu gözümüzle net olarak göreceğiz. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bir bardak şebeke suyu, bir bardakta kullandığınız damacana suyu alabilir miyim lütfen? Elbette. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bakınız şebeke suyu çok yoğun dördüncü sınıf su kalitesinde… Damacana suyunuz yoğunluk itibariyle pek sorunlu gözükmüyor, Neredeyse birinci sınıf su kalitesinde, ama… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bir odada 10 kişi bulunsun ve bu kişilerin hepside doktor olsun. Yan tarafta da aynı büyüklükte bir oda bulunsun ve bu odada 150 kişi olsun, bu kişiler arasında iyiler olsun; Katiller, caniler, psikopatlar da olsun.

  • Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Hangi odada bulunmak istersiniz? Tabii ki doktorların olduğu odada… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Yine aynı büyüklükte başka bir oda var ve burada da katil, cani, psikopat ve iyi kişilerinde olduğu 10 kişi olsun. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Hangi odada bulunmak isterdiniz? Tabii ki sadece doktorların olduğu odada… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bu bardakların her birisini bu odalar gibi düşünelim. Şebeke suyunun bir sürü badire atlatarak evimize kadar ulaştığını tekrar hatırlayalım. Bu kadar kalabalık olan şebeke suyu içinde mikroplar, bakteriler, zararlı kimyasallar yani katiller olabilir mi? Tabii ki olabilir. Çok kalabalık olmasa da damacana sularında kullandığımız pompadan dolayı, mikroplar, bakteriler olabilir mi? Elbette olabilir. Oysaki Ocean’ dan çıkan su Hıfsızsıhha sağlık raporları, Ege Üniversitesi raporlarıyla; tamamıyla vücudumuza faydalı mineralleri içinde barındıran sağlıklı, tertemiz, birinci derece kaynak suyu kalitesinde güvenilir su olarak karşımızda duruyor. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu “Yaşasın Hayat” isimli kitabının 47. Sayfasında ; “Evlere monte ettireceğiniz Reverse Osmosis su arıtma sistemleriyle şehir suyunu arıtarak elde edeceğimiz suyu güvenle içebiliriz.” Yine aynı kitap sayfa 197 de; “Ters Ozmos (Reverse Osmosis) yöntemiyle filtre edilmiş su arıtma yöntemi en güvenilir olanıdır…”

    Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bu durumda hangi suyu içmek istersiniz? (Bardaklar gösterilerek) Hiç şüphesiz Ro su arıtma’ dan çıkan suyu… Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Her ay binlerce ailenin tercih ettikleri sistemi sizlere anlatmaya çalıştım. Beğendiniz mi? Evet. Anlatabildim mi? Evet. Kullanabilir misiniz? Evet. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Şayet bugün bütçenize uygun olduğu takdirde Ro su arıtma sahibi olusunuz öyle değil mi? Elbette. Hayırlı olsun! COMENT: İki kişi arasında olan iletişime coment denir. İşimizde ise; Satın almış müşteriye, müdürle tanıştırmak için verilen coment. Satın almamış müşteriden, rapor amacıyla verilen coment. Satın almayı isteyen ama satıcının aşamadığı engelleri, çözümlemek için verilen coment. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Çok sevdiğiniz, değer verdiğiniz dostlarınız vardır öyle değil mi? Elbette var. Mesela, en yakın dost deyince, aklınıza ilk önce kim gelir? Ali ile Merve gelir. PREZENTASYON

    Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bugün ben, sizlere değil de Ali beylere konuk olmuş olsa idim…

  • Onlarla bu sistemi görüp beğenecek ve sahibi olacaklardı diye düşünelim… 2 yıl sonra; sizler bu sistemi görmediğiniz ve haberiniz olmadığı için, riskli suları tüketmeye devam ediyor ve dundan dolayı; Çok ciddi bir böbrek rahatsızlığından, hastaneye yatıyor olsaydınız (bunu kesinlikle temenni etmeyiz). Sizi ilk ziyarete gelecek olan Ali Bey ve Merve Hanım olacaktır öyle değil mi? Elbette. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Dostlarınız üzgün ve pişman bir halde; “Dostum Ahmet, 2 yıl önce Ro su arıtma sahibi olduk, bizler tertemiz 1. Derece kaynak suyu kalitesinde, güvenli su tüketip sağlığımızı bu tehditlerden koruduk. Keşke sizlerde Ro su arıtma sahibi olup, bu sıkıntıları yaşamamış olsaydınız!” Demiş olsalardı, çok üzülür, belki de sitem dahi edebilirdiniz öyle değil mi? Tabi insan üzülür, canı sıkılır. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Bugün ben, Ali Bey ve Merve Hanımların dostlarına yardımcı olmaya çalıştım. Ali Bey ve Merve Hanım Ro su arıtma’u bilmiyorlar. Bugün olmasa bile, ilerde riskli sulardan oluşacak problemleri, yaşamalarını istemeyiz öyle değil mi? Kesinlikle istemeyiz. Ahmet Bey-Zeynep Hanım, Ali Bey ve Merve Hanım çok şanslılar çünkü yarın benim için oldukça uygun bir gün, bir randevum yok. Sizlerden ricam; dostlarınızın da, aileleriyle birlikte, tertemiz sağlıklı su tüketebilmeleri, ileri de feci sıkıntılar yaşamamaları ve ömürlerinin sonuna kadar sizlere minnettar kalmaları için; bir randevu almanız olacak. Dostlarınız için bir randevu alırsınız öyle değil mi? Tabii ki. Teşekkürler. Şimdi Ali Bey ve Merve Hanımı arayıp, bu ciddi problemlerden, kendilerini kurtaralım. REFERANS Anlamı ”tavsiye” de olan kelimenin işimizde; Tanıdığınız birinin size tanıştırdığı veya ismini verdiği sizin daha önce tanımadığınız bir insan. Satış döngüsünü sürekli kılabilmeniz için referans almak, hayati önem taşımaktadır. Referans, müşterinin satıcıya verdiği notudur; güven, beğeni, takdir.

    REFERANS OLMAYINCA Kimi arasam acaba? Bugün ne yapacağım? Belki bugün birkaç iyi müşteri bulurum… Şirket bana biraz daha kolaylık yapsa… Reklamlarımız iyi değil…

    REFERANS KİMDEN ALINIR? Mevcut müşterilerden Tanıtım yapılmış müşterilerden Satış yapılmış müşterilerden İş ortaklarımızdan

  • Yakınlarımızdan Başka sektördeki satıcılardan Satamadıklarımızdan

    REFERANSIN YARARLARI Satış potansiyeli oluşturmak Hizmetin sürekliliğini sağlamak Randevu ve davetlere kolay ulaşmak Gerçek müşterilere yaklaşmak Müşteri portföyünü homojen bir yapıya dönüştürmek

    REFERANS SİSTEMİ İLE ÇALIŞMAK Ürününüzden daha çok kişinin yararlanmasına olanak sağlayacak bu hizmeti, sunacağınız kişilere ulaşmada geçireceğiniz zamanı, mevcut müşteri kalitesini arttırmak için kullanmanıza imkan verecek.

    REFERANS ALMAYI KOLAYLAŞTIRAN FAKTÖRLER Kendine güvenmek Hayır, cevabı almaktan korkmamak Bilgi birikiminin üst düzeyinde bulunmak Çok çalışma sonucu tecrübe sahibi olmak Referans vermekle referans veren kişiye fayda sağladığını belirtmek

    REFERANS ALMA SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Müşteriye aldığı hizmetten memnun mu? Referans vermenin müşteriye yararı ne? Ürün ya da hizmetin faydası net ifade edildi mi? Müşteri beni sevdi mi?

    REFERANS İSTERKEN Ürününüzün faydalarını yeniden satın. Müşterinizi motive edin. Teşekkür ve lütfen kelimelerini sık sık kullanın. Referans sayısını yüksek tutun. TEŞEKKÜR: Sözcüğü kolay kolay unutulmamanızı sağlayacak, herhangi bir referans aldıktan sonra, teşekkür ederim demek ve bu referanslarla iş yaptıktan sonra bir kez daha teşekkür etmek sürekli iş akışının gerçekleşmesini garantiye alacaktır. LÜTFEN: Müşterinizin bilinçaltı zihnine duygusal mesajlar gönderir, sıcaklık, uyum, işbirliği, dostluk, yardım, kibarlık, özen ve isteklilik v.s. çağrıştırdığı birçok duygu alanları vardır.

    REFERANS ALDIKTAN SONRA Mümkünse referansı müşteriye aratmak Müşterinin yanında aramak Müşterinin kartını almak Referans verilen kişinin kartını almak Referans bilgilerini kaydetmek Referans hakkında olabildiğince ayrıntılı bilgi almak

    REFERANSLA GİTTİĞİNİZ MÜŞTERİYE TARZINIZ NE OLMALI? Mevcut olan güveni koruyun. Referans veren, sizin ve ürününüzün hakkında ne anlatmış sorun ve dinleyin.

  • Referans verenin bilgileri yanınızda olsun İtiraz ettiğinde siz aradan çekilin, referans verenin günü kullanın. Referans vereni kullanarak kapama yapın. Müşterinizin sizin ve ürününüz hakkındaki düşüncelerine paralel olarak tanıtım yapın.

    MÜŞTERİ NEDEN REFERANS VERMEZ Hizmeti beğenmediği için Faydasına inanmadığı için Tepki almamak için Rahatsız etmemek için Refere edeceği kişinin, ihtiyacı olmadığını düşündüğü için Doğru yönlendirilemediği için

    MÜŞTERİ ÇALIŞTIRMAK “EN İYİ SATICILAR MÜŞTERİLERDİR.”

    Müşteri çalıştıran satıcılar ile diğer satıcılar arasındaki tek fark; KAZANÇLARIDIR.

    MÜŞTERİ ÇALIŞTIRMANIN BAZI ŞEKİLLERİ Randevu aldırmak Satış yaptırmak Çoğu satış elemanı; her kapıyı açan anahtarın insan olduğunu ne yazık ki unutur, profesyonel satıcıların müşterileriniz olduğunu unutmayın. Unutmayınız ki; insanlar, ancak onlara iyi davranıldığında, emeklerinin ya da paralarının karşılığını aldıklarında kendilerini psikolojik veya fiziksel olarak bağımlı hissederler ve çalıştıkları satıcıya sadık kalırlar. Müşterilerinizi sizi bırakıp başka satıcılara gitmelerini istemiyorsanız, müşteri memnuniyetinde mümkün olan her şeyi yapın. Müşteriler sizinle iş yapmaktan vazgeçerler, çünkü %1 vefat eder. %3 başka yerlere taşınır. %5 başka iş ilişkileri arayışına girer ve bu ilişkileri kurarlar. %9 başka firmalarla çalışırlar. %14 ürün ve ya hizmetten memnun değildir. %68 satıcıdan gördüğü muameleden memnun değildir.

    ÇOK ÖNEMLİ! “Sözünüzün tesir ettiği müşterilerinize yatırım yapın.”

    MÜŞTERİ TAKİBİ Tanıtım uzmanı her görüşme sonunda “müşteri takip formu” doldurur. Formdaki bilgilerin eksiksiz ve doğru olduğundan emin olmalıdır. Tanıtım uzmanı müşterisiyle devamlı diyalog halindedir. Bu müşteri herhangi bir ürün almamış olabilir. Bu yapılan takip zaman “müşteri portföyünü” oluşturur. Müşteri portföyü geniş olan satıcının referans sıkıntısı yok demektir. Müşteri takip formundaki bilgiler ilişkilerde çok önemlidir. ÖRNEK MÜŞTERİ TAKİP FORMU

    Müşterinin Açıklama

    Adı Soyadı

    Ro Su Arıtma

    Doğum Tarihi(Gün/Ay/Yıl)

  • Ev Adresi

    İş Adresi

    Ev Telefonu

    İş Telefonu

    Cep Telefonu

    E-mail

    Mesleği

    Evlilik Tarihi(Gün/Ay/Yıl)

    Ev Sahibi/Kiracı

    Çocukların Adı

    Çocukların Doğum Tarihi

    Hobileri

    Fobileri

    Satın Alınan Ürün

    Müşteri Ziyareti

    ... /… / 2012 … /… / 2012 … /…/ 2012