T.C. SÜLEYMAN DEMĐREL ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00594.pdf · tüketici...
Transcript of T.C. SÜLEYMAN DEMĐREL ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00594.pdf · tüketici...
i
T.C. SÜLEYMAN DEMĐREL ÜNĐVERSĐTESĐ
SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ ĐŞLETME ANABĐLĐM DALI
HAZCI (HEDONĐK) TÜKETĐM DAVRANIŞLARINDA TELEVĐZYONUN ROLÜ: SDÜ ÖĞRENCĐLERĐ ÜZERĐNE BĐR
ARAŞTIRMA
YÜKSEK LĐSANS TEZĐ
ŞEFĐKA ÖZDEMĐR
Tez Danışmanı
Doç. Dr. NURHAN PAPATYA
ISPARTA, 2007
ii
i
ÖZET
HAZCI (HEDONĐK) TÜKETĐM DAVRANIŞLARINDA TELEVĐZYONUN ROLÜ: SDÜ ÖĞRENCĐLERĐ ÜZERĐNE BĐR ARAŞTIRMA
Şefika ÖZDEMĐR
Süleyman Demirel Üniversitesi, Đşletme Bölümü
Yüksek Lisans Tezi, 126 sayfa, Haziran 2007
Danışman: Doç.Dr. Nurhan PAPATYA
Çağımızda hızla gelişen teknoloji, iletişim ve bilişim alanındaki değişmeler
tüketim olgusuna farklı bir boyut kazandırmıştır. Tüketiciler giderek temel
gereksinimlerini karşılamak için yapılan tüketimden haz almak için gerçekleştirilen
tüketime yönelmektedirler. Bu bağlamda hedonik tüketim kavramı ön çıkmaktadır.
Hedonik tüketim ürünlerin duygusal yönü, ürünün tahrik ettiği fantezi ve hayaller
nedeniyle tüketimin gerçekleştirilmesini ifade eder. Hedonik tüketimde tüketiciler
ürünlerin duygusal yönünden tatmin olmaktadır. Tüketicinin bazı yoğun duyguları
ekonomik ve yararcı karar vermesine engel olmaktadır. Televizyon ve reklam
sektörü, duygu ve fantezilerin tetiklediği hedonik tüketimi destekleyici niteliktedir.
Televizyonun yoğun yönlendirmesiyle ekran karşısında insanlar yaşamın her
alanında haz arayan bireyler haline dönüştürülmektedir. Televizyon programlarının
eğlence ve haz alma odaklı, daha üst yaşam tarzlarını öven yayın içerikleri insanları
tüketime yönlendirmektedir.
Bu çalışmada tüketiciler için değişen anlamıyla tüketim kavramı, değişen
tüketici davranışları, tüketicilerin hedonik eğilimlerini teşvik eden tüketim kültürü
oluşumu, fantazya ve düşler sunarak insanları gerçeklik duygusundan uzaklaştıran
televizyon incelenmiştir. Bu bağlamda Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri
üzerinde anket çalışması gerçekleştirilerek öğrencilerin hedonik tüketim
davranışlarında televizyonun rolü belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Tüketim, Tüketim Kültürü, Tüketici Davranışı, Hedonik
Tüketim, Televizyon.
ii
ABSTRACT
THE ROLE OF TELEVISION IN THE HEDONIC CONSUMPTION BEHAVIOUR: A CASE STUDY IN STUDENTS OF SULEYMAN DEMIREL
UNIVERSITY
Şefika ÖZDEMĐR
Süleyman Demirel University, Department of Business Administration, Master Thesis, 126 pages, June 2007
Supervising Professor: Assoc. Prof. Dr. Nurhan PAPATYA
In today’s world, consumption attains a different dimension because of the
tranformations in fast developing areas of technology, communication and
informatics. Consumers gradually tend to the consumption for having pleasure from
the consumption for filling basic needs. In this context, hedonic consumption concept
looms large. Hedonic consumption states that consumption is implemented by reason
of emotional facet of products, fantasy and daydream that products arouse.
Consumers are gratified by emotional facet of products in hedonic consumption.
Intensive feelings of consumers forestall the economic or utilitarian purchasing
decision. The television and advertising sector have supportive characteristics to
hedonic consumption evoked by emotions and fancy. With the intense orientation,
people in front of the screen, turn into a person seeking pleasure in every field of
life. People are directed to consumption by television programme with their fun-
focused, pleasure-focused content and programme content that commend better
mode of life.
In this thesis, consumption concept with the varying purport for consumer
changing consumer behaviour, constitution of consumer culture that induces hedonic
consumption propensity of consumer, television which estranges people from the
feeling of reality by offering fantasia and aspiration were studied. In this context, a
survey study concerning the role of television in the hedonic consumption behaviour
of student of Süleyman Demirel University were studied and the results were
interpreted.
Key Words: Consumption, Consumption Culture, Consumer Behaviour,
Hedonic Consumption, Television.
iii
ÖNSÖZ
Bu çalışmanın oluşmasında desteğini, güvenini, bilgi ve deneyimlerini
esirgemeyen ve her türlü katkılarını sunmalarından dolayı başta tez danışmanım
Sayın Doç. Dr. Nurhan Papatya’ya ve diğer hocalarıma, manevi desteklerinden
dolayı aileme, tezle ilgili malzeme ihtiyaçlarımın karşılanmasında 1402-YL-06 proje
no’lu yüksek lisans tez projesi desteği sunan Süleyman Demirel Üniversitesi
Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Birimine,
çok teşekkür ederim.
Şefika ÖZDEMĐR
2007, Isparta
iv
ĐÇĐNDEKĐLER TABLOSU
Sayfa No
ĐÇĐNDEKĐLER TABLOSU ................................................................................... ĐV
ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ ............................................................................................. VĐĐĐ
KISALTMALAR..................................................................................................... XĐ
GĐRĐŞ...........................................................................................................................1
BĐRĐNCĐ BÖLÜM
TÜKETĐMĐN ANTROPOLOJĐSĐ: TÜKETĐCĐ DAVRANIŞLARI YARATIMI
1.1. Tüketim Đdeolojisi: Tüketim Tarzları ve Oluşturulması.................................3
1.1.1. Tüketim Olgusu ..............................................................................................4
1.1.1.1. Tüketime Sevk Eden Güdüler .................................................................7
1.1.1.1.1.Đnsan Gereksinimleri .........................................................................7
1.1.1.1.1.1. Gereksinimlerin Tüketimden Ayrılması......................................10
1.1.1.1.1.2. Đçeri Alma ve Dışlama Aracı Olarak Tüketim ............................10
1.1.1.1.2. Arzu ve Gereksinimler ...................................................................11
1.1.1.1.3. Haz Duyma Tatmin Olma ..............................................................13
1.1.1.2. Tüketim Tarzları....................................................................................14
1.1.1.2.1.Gösteriş Tüketimi ............................................................................14
1.1.1.2.2.Sembolik Tüketim ...........................................................................16
1.1.1.2.3. Bağımlılık Yapan Tüketim.............................................................17
1.1.1.2.4. Zorlayıcı (Đtekleyici) Tüketim ........................................................18
1.1.1.2.5.Kutsal Tüketim ................................................................................18
1.1.2. Postmodernizm ve Tüketim Kültürü ............................................................19
1.1.2.1. Postmodernizm......................................................................................20
1.1.2.2.Tüketim Kültürü .....................................................................................26
1.1.2.2.1. Tüketimin Yaratılmasında Kültürel Yapılanmalar.........................30
1.1.2.2.1.1. Popüler Kültür .........................................................................32
1.1.2.2.1.2. Kitle Kültürü............................................................................34
1.1.2.3. Arzular, Kimlik ve Tüketim ..................................................................35
1.1.2.3.1. Kimliğin Tüketim ile Đnşası............................................................35
1.1.2.3.2. Sosyal Farklılaşma Yolu Olarak Tüketim ......................................37
1.1.2.4.Yaşam Tarzı ...........................................................................................38
1.1.2.4.1.Yaşam Biçiminin Kullanılışı ...........................................................39
1.1.2.4.2. Yaşam Tarzının Sunumu Reklamlar ..............................................39
v
Sayfa No
1.2. Tüketim Teknolojisi: Üretilen Tüketim Ve Değişen Tüketici Davranışları 40
1.2.1. Tüketim Toplumu.........................................................................................41
1.2.1.1.Tüketimi Yeniden Tanımlamak..............................................................43
1.2.1.2.Yeni Tüketim Malları .............................................................................43
1.2.2. Tüketici Davranışları ....................................................................................44
1.2.2.1.Tüketici Davranış Modelleri...................................................................46
1.2.2.1.1. Ekonomik Model ............................................................................47
1.2.2.1.2. S.Freud’un Psiko-Analitik Modeli ................................................47
1.2.2.1.3. Pavlov’un Öğrenme Modeli ...........................................................48
1.2.2.1.4. Veblen Modeli ...............................................................................49
1.2.2.2.Tüketici Davranışlarını Etkileyen Faktörlerle Đlgili Kuram ve Modeller............................................................................................................................49
1.2.2.2.1.Kültürel Faktörler ............................................................................49
1.2.2.2.2. Sosyal Faktörler..............................................................................52
1.2.2.2.3.Kişisel Faktörler ..............................................................................55
1.2.2.2.4. Psikolojik Faktörler ........................................................................58
1.2.2.2.4.1. Güdülenme ..............................................................................58
1.2.2.2.4.2. Algılama ..................................................................................61
1.2.2.2.4.3. Algıda Seçicilik .......................................................................62
1.2.2.2.4.3. Öğrenme ..................................................................................64
1.2.2.2.4.4. Đnanç ve Tutumlar....................................................................65
1.2.2.3.Tüketici Satın Alma Davranışları...........................................................67
1.2.2.3.1. Alışılmış Satın Alma Davranışı......................................................67
1.2.2.3.2. Uyumsuzluğu Azaltan Satın Alma Davranışı ................................67
1.2.2.3.3. Farklılık Araştırıcı Satın Alma Davranışı ......................................68
1.2.2.3.4. Belirsiz (Karmaşık) Satın Alma Davranışı.....................................68
1.2.2.4. Değişen Tüketici Davranışları ve Tüketici Rolleri................................68
ĐKĐNCĐ BÖLÜM
HEDONĐK TÜKETĐCĐ DAVRANIŞLARI VE TELEVĐZYON KÜLTÜRÜ
2.1. Hedonizmin Đcadı: Teorisi ve Pratikleri..........................................................70
2.1.1. Hedonizm (Hazcılık) Kavramı .....................................................................70
2.1.1.1.Haz (Zevk)..............................................................................................71
vi
Sayfa No
2.1.1.1.1. Haz (Zevk) Çeşitleri .......................................................................71
2.1.2. Hedonizm Kuramları ....................................................................................72
2.1.2.1. Aristippos’un Hazcılık Görüşleri ..........................................................72
2.1.2.2. Epikuros’un Hazcılık Görüşleri.............................................................73
2.1.2.3. Spencer’ın Hazcılık Görüşleri ...............................................................74
2.1.3. Geleneksel Hedonizm...................................................................................75
2.1.4. Modern Hedonizm........................................................................................75
2.2. Hedonik Tüketimin Zihniyeti ve Davranışsal Belirleyicileri.........................76
2.2.1. Hedonik Tüketim..........................................................................................77
2.2.1.1. Hedonik Gereksinimler .........................................................................78
2.2.1.2. Hedonizm, Hayaller, Fanteziler ve Tüketim .........................................79
2.2.1.3. Tüketimin Hedonik Değer Yönü ...........................................................80
2.2.1.4. Hedonist Yaşam Tarzı ...........................................................................81
2.2.2. Hedonik Tüketim Zihniyetini Anlamada Kişilik Kuramları ........................82
2.2.2.1. Freud’un Kişilik Teorisi ........................................................................82
2.2.2.2. Carl Jung’ın Kişilik Teorisi ...................................................................83
2.2.2.3. Karen Horney’in Kişilik Teorisi............................................................85
2.2.2.4. Alfred Adler’in Kişilik Teorisi..............................................................86
2.3. Televizyon Kültürü............................................................................................86
2.3.1. Televizyonun Günlük Yaşamdaki Yeri ........................................................86
2.3.2. Televizyon Đzleme Nedenleri .......................................................................88
2.3.2.1.Oyalanma Kaçış .....................................................................................88
2.3.2.2.Kişisel Đlişkiler .......................................................................................89
2.3.2.3.Kişisel kimlik .........................................................................................89
2.3.3. Televizyon Sektörü ve Tüketim ...................................................................90
2.3.3.1.Televizyonun Yarattığı Gerçeklik ..........................................................91
2.3.3.2. Kodlama ................................................................................................92
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
UYGULAMA: TÜRK TOPLUMUNUN ARA KESĐTĐ ÜNĐVERSĐTE GENÇLĐĞĐ ÜZERĐNDE HEDONĐK TÜKETĐMĐN ĐZLERĐNĐN ARANMASI
VE TV’NĐN ROLÜNÜN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ
3.1.Araştırmanın Önemi ..........................................................................................93
vii
Sayfa No
3.2. Araştırmanın Evresi, Yöntemi ve Örneklemi.................................................94
3.3. Araştırmanın Bulgularının Değerlendirilmesi ...............................................96
3.3.1. Araştırmanın Hipotezleri ..............................................................................96
3.3.2. Demografik Bilgilerin Değerlendirilmesi ....................................................99
3.3.3. Hipotezlerin Test Edilmesi ve Bulgular .....................................................101
SONUÇ VE ÖNERĐLER.......................................................................................114
KAYNAKÇA ..........................................................................................................117
ÖZGEÇMĐŞ............................................................................................................123
EKLER....................................................................................................................124
viii
ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ
Sayfa No
Şekil 1.1: Tüketicinin Gereksinim Tanımlaması..........................................................9
Şekil 1.2: Satın Alma Modeli .....................................................................................46
Şekil 1.3: Algılama Süreci.........................................................................................62
ix
TABLOLAR DĐZĐNĐ
Sayfa No
Tablo 1.1: Arzu Gereklilik Karşıtlığı Olarak Alışveriş ..............................................12
Tablo 1.2: Postmodern Koşullar ve Ana Temaları .....................................................23
Tablo 1.3: Postmodern Toplumun Özellikleri............................................................25
Tablo 1.4: Tüketim Kültürü Uygulamaları Hakkındaki Yargılar...............................30
Tablo 2.1: Jung’un Sekiz Psikolojik Tipi .................................................................84
Tablo 3.1: Yaş ve Cinsiyet Dağılımı ........................................................................100
Tablo 3.2: Ortalama Gelir.........................................................................................100
Tablo 3.3: Barınma Konaklama ...............................................................................101
Tablo 3.4: SDÜ Öğrencilerinin Eğlence Güldürü Talk Show Programlarını Đzleme Tutumları ve Mevcut Yeni Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri..........................................................................101
Tablo 3.5: SDÜ Öğrencilerinin Eğlence Güldürü Talk Show Programlarını Đzleme Tutumları ve Sıkıntılı Olduğum Zaman Daha Sık Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri........................................................................................................102
Tablo 3.6: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleme Tutumları ve Kendime Đyi Davranmak Đstediğimde Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri............103
Tablo 3.7: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını Đzleme Tutumları ve Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri ...................................................................................................................103
Tablo 3.8: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını Đzleme Tutumları ve Alışveriş Stresten Kurtulmanın Mutlu Olmanın Bir Yoludur Đfadesine Đlişkin Görüşleri ......104
Tablo 3.9: SDÜ öğrencilerinden Haber Programı Đzleme Tutumları ve Satın Aldığım Ürünler Đçin Değil Alışverişin Kendisi Đçin Alışverişe Gitmekten Zevk Alırım Đfadesine Đlişkin Görüşleri ........................................................................................105
Tablo 3.10: SDÜ öğrencilerinin Yarışma Programı Đzleme Tutumları ve Yeni Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir Đfadesine Đlişkin Analiz Sonuçları.............106
Tablo 3.11: SDÜ Öğrencilerinin TV Đzlediğim Tanıtım/Reklam Alışveriş Kararlarımda Etkilidir ve Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim Đfadelerine Đlişkin Görüşleri ......................................................106
Tablo 3.12: SDÜ Öğrencilerinin TV Đzlediğim Tanıtım/Reklam Alışveriş Kararlarımda Etkilidir ve Đstediğim Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır Đfadelerine Đlişkin Görüşleri .....................................................................................107
Tablo 3.13: SDÜ Öğrencilerinin TV Programında ya da Reklamlarda Gördüğüm Ürünler Beni Cezbeder ve Yeni Modaları Takip Etmek için Alışveriş Yaparım Đfadelerine Đlişkin Görüşleri .....................................................................................108
Tablo 3.14: SDÜ Öğrencilerinin Cinsiyet Dağılımına Göre, Alışveriş Stresten Kurtulmanın / Mutlu Olmanın Bir Yoludur Đfadesine Đlişkin Görüşleri ..................108
x
Sayfa No
Tablo 3.15: SDÜ Öğrencilerinin Cinsiyet Dağılımına Göre Yaptığım Diğer Şeylerle Karşılaştırdığımda Alışveriş Gerçekten Eğlencelidir Đfadesine Đlişkin Görüşleri....109
Tablo 3.16: SDÜ Öğrencilerinin Program Türlerine Göre Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek için Alışverişe Giderim. Đfadesine Đlişkin Görüşleri .......110
Tablo 3.17: SDÜ Öğrencilerinin Devamlı Đzlenen TV Programları Đle Đlgili Bilgileri Takip Etme Tutumlarına Đlişkin Görüşleri ...............................................................111
Tablo 3.18: SDÜ Öğrencilerinin Alışverişe Zaman Ayırması Đle Đlgili Analiz Sonucu..................................................................................................................................112
Tablo 3.19: SDÜ Öğrencilerinin Alışveriş ve Eğlence Kavramlarına Đlişkin Bakış Açılarının Analiz Sonucu .........................................................................................112
Tablo 3.20: SDÜ Öğrencilerinin Alışverişi Zorunluluk Olarak Görüp Görmemelerine Đlişkin Analiz Sonucu ...............................................................................................112
Tablo 3.21: SDÜ Öğrencilerinin Yeni Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir Đlişkin Analiz Sonucu ..........................................................................................................113
xi
KISALTMALAR
AMA, Amerikan Pazarlama Derneği
a.g.e. , Adı Geçen Eser
a.g.m., Adı Geçen Makale
C., Cilt
S., Sayı
1
GĐRĐŞ
Yirminci yüzyılın sonlarından itibaren hız kazanan teknoloji, bilişim ve
iletişim alanlarındaki gelişmeler toplumsal ve kültürel yapıyı, yaşam şekillerimizi ve
alışkanlıklarımızı değiştirmektedir. Bu değişim rüzgarı gelişen yeni pazarlarda ve
yoğun rekabet ortamında, rekabetçi üstünlük sağlayabilmek için pazarlama
anlayışında yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yeni
yaklaşımlar daha çok tüketicinin kendisine, tüketici istek ve gereksinimlerine,
tüketicinin hayal, fantezi ve düşlerine girmeye, zihnini okumaya odaklanmıştır.
Gelişen yeni durum, tüketicinin tercihlerinde ve davranışlarında tüketim olgusunu
sosyolojik bağlamda yeniden anlamlandırmıştır. Tüketim, tüketicinin yaşamını
devam ettirebilmesi için temel gereksinimlerinin karşılanması anlamından farklı bir
boyut kazanmıştır. Son yıllarda bireylerin tüketim eylemlerinde ürün ve hizmetlerin
duygusal yönünden ve tahrik ettiği düş, fantezilerden etkilendikleri görülmektedir.
Tüketici ürünlere, özgürlüğü, belirli bir imajı simgeleyen, gerçeklerden kaçış hissi
veren nesneler gözüyle bakmaktadır. Tüketicinin bu bakış açısının önemli bir sebebi
olarak televizyonu gösterebiliriz. Televizyon insanlara hem görsel hem de işitsel
olarak ulaşması yönüyle iletişim dünyasının en yaygın ve en önemli araçlarından
biridir. Televizyonda insanların tüketici olma bilincini vurgulayan programların
yayınlanması, sürekli olarak daha iyi bir yaşam tarzının övülmesi, her şeyin
eğlenceye dönüştürülmesi ve haz almanın vurgulanmasıyla insanlar tüketime
yönlendirilmektedir. Bu yönlendirmede öne çıkan duygu insanların eğlenme isteği ve
haz duygusu olmaktadır.
Bu bağlamda bu çalışmanın amacı son zamanlarda tüketici davranışlarının
farklı bir boyutu olarak ön plana çıkan hazcı (hedonik) tüketim davranışlarında
televizyonun rolünü tespit etmektir.
Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmamızın birinci bölümünde
tüketimin tarihsel gelişimi, gelişen pazarlar ve değişen tüketici profili doğrultusunda
şekillenen tüketim tarzlarını, tüketiciler için anlamı değişen gereksinim kavramını,
son 20 yılda üzerinde çok tartışılan tam olarak tanımı yapılamayan postmodernizm
akımının tüketici davranışlarını etkileyen oluşum şartlarını, tüketicilerin hedonik
2
eğilimlerinin ortaya çıkmasına olanak tanıyan ve teşvik eden tüketim kültürü
kavramını, tüketimin yaşam tarzlarına yön verişi ve kimliğin oluşumunda etkili rol
oynaması üzerinde durulmuştur. Ayrıca tüketime gereğinden fazla olumlu anlamlar
atfederek tüm bireylerini her manada tüketmeye yönlendirmiş tüketim toplumuna ve
tüketici davranışlarının oluşumunda rol oynayan kültürel, sosyal, psikolojik ve kişisel
faktörlere ele alınmıştır.
Çalışmanın ikinci bölümde insan doğduğu andan itibaren içinde var olan
doğal bir eğilim olan haz ve hazcılık kavramları, iyiliğin ne olduğu üzerine kafa
yoran hedonizm teorileri, geleneksel ve modern hedonizm, hedonik gereksinimler,
hedonik tüketim kavramı, hedonizmin tüketim ve hayallerle bağlantısı, hedonik
tüketim zihniyetinin oluşumunda kişilik tipleri ve hedonik tüketim ortaya çıkmasını
teşvik eden ortamın yaratılmasında etkili olan televizyon, televizyonu izleme tutumu
incelenmiştir.
Çalışmanın son bölümünde SDÜ öğrencilerinin hedonik tüketim
davranışlarında televizyonun rolünü belirlemeye yönelik yaptığımız anket
çalışmasının verilerinin istatistiksel analizlere tabi tutularak bulguların
değerlendirilmesi yer almaktadır.
3
BĐRĐNCĐ BÖLÜM
TÜKETĐMĐN ANTROPOLOJĐSĐ: TÜKETĐCĐ DAVRANIŞLARI YARATIMI
1.1. Tüketim Đdeolojisi: Tüketim Tarzları ve Oluşturulması
Günümüz tüketim ideolojisinin oluşma süreci sanayi devrimi öncesi ve sanayi
devrimine kadar gitmektedir. Sanayi devrimi seri teknolojik yeniliğin üretim
alanında kullanılmasıyla, ekonomi, sosyal, politik ve kültürel alanlara yansımasını
kapsayan bir süreçtir. Teknolojik açıdan buhar makinesinin bulunması, politik açıdan
Fransız devriminin yaşanması, ekonomik açıdan bazı önemli iktisatçılar eserleri
sosyal ve kültürel yapıyı etkileyerek yeniden şekillenmesine neden olmuştur. Sanayi
devrimini gerçekleştiren teknolojilerin üretim alanında giderek daha fazla
kullanılması yeni sosyal yapıların oluşmasına neden olmuştur. Sanayi devrimi ile
üretim artık evlerde el tezgahlarında değil fabrikalarda gerçekleştirilmiştir. Bunun
sonucunda ev ve iş yeri kavramı birbirinden ayrılmış ve evleri ile işyerleri arasında
gidip gelen bir insan topluluğu oluşmuştur. Fabrikaların kitlesel üretim yapması
kentleşmeyi ve şehir yapısını değiştirmiştir. Sanayileşme ile belirli bir kesim
zenginleşirken, bir kesim ise sadece karnını doyurabilmek için hiçbir güvencesi
olmaksızın çalışan yığınlar haline geldi. Bu durum toplumun ikiye bölünmüş bir
sınıfsal yapı oluşturmasına neden oldu. Sanayileşme sürecinin devam etmesi
teknolojinin hızlı gelişimi ile insanlar daha çok mal ve hizmetle karşılaştı ve bunları
tüketebilecek zamana sahip oldu. Aile bireylerinin ekonomiye katılmalarıyla birlikte
daha önce ev içi üretimle temin edilen birçok ürün piyasadan satın alınmaya
başlanmış ve tüketim yayılmaya başlamıştır.1
18. ve 19. yüzyılda sanayileşme ile kentleşme, iş bölümü, refah politikaları ve
kitle iletişim araçlarının gelişmesi tüketimin yaygınlaşmasına ve hız kazanmasına
neden olmuştur. 1930’lardan sonra uygulamaya başlanan refah politikaları ile
tüketiciye ve tüketimin geliştirilmesine odaklanılmıştır. Sanayileşme ile üretim
teknolojisi gelişmiş, üretim hacmi gelişmiş ve emek gücüne gereksinim kalmamıştır 1 ERKAN, Hüsnü, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları,
1997, s. 3-11.
4
fakat toplumu oluşturan bireylere tüketici sıfatıyla gereksinim vardır. Bireylerin
tüketici hale getirilmesi için ürün ve hizmet satın alma, kullanma ve harcama
yapmaya olumlu anlamlar yüklenmiş ve tüketimin bireyin yaşamındaki anlamı ve
önemi değişmiştir.2 Bu bağlamda günümüz tüketim olgusuna bu noktadan
yaklaşarak değişen anlamını, tüketime sevk eden güdüleri, arzu, istek ve hazzın
tüketimi nasıl yönlendirdiğini, gereksinimlerin tüketimden ayrılışını ve tüketim
tarzlarını inceleyeceğiz.
1.1.1. Tüketim Olgusu
Bir malın üretim ve değiş-tokuş sürecini izleyen tüketim, ekonomik
faaliyetlerin nihai amacıdır. Tüketim olgusu gelirin harcanması, piyasadan belli
malların satın alınması ve ev halkının mallardan yararlanması olarak üç farklı
anlamda kullanılabilir. Tüketimin farklı anlamlarda kullanılması tüketim eyleminin
karmaşık bir süreç olduğunu ortaya koyar. Genel olarak tüketim ekonomik mallardan
özel fayda elde etmeye yönelik davranışlar olarak tanımlanır. Tüketim satın alma
kararı sonucu oluşan bir süreç ve bireysel bir davranıştır.3
Karl Marx 18.yy da, kapitalist sistemin ilk dönemlerinde üretim ve üretim
araçlarının sahipliğinin kapitalistlerin elinde olmasıyla işçilerin kontrol altında
tutulduğu ve sömürüldüğü fikrini ortaya atmıştır. Karl Marx tüketimi geçim için
tüketim ve lüks tüketim olarak ayırmıştır. Hayatı devam ettirmek için zorunlu olan
maddeler örneğin gıda maddeleri geçim için tüketim araçları, lüks otomobil ise lüks
tüketim araçlarıdır. George Ritzer, Karl Marx’ın üretim araçları kuramından yola
çıkarak tüketim araçlarının, insanların mal ve hizmet edinebilmelerini ve insanların
tüketiciler olarak denetim altında tutularak sömürülmelerini sağladığını ileri
sürmektedir.4
2ZORLU, Abdülkadir, Tüketim Sosyolojisi: Modern Tüketim Tarihinden Tüketim
Araştırmalarına, ,Glocal Yayınları, Ankara, 2003, s.12-19. 3ERKAN, Hüsnü, Ekonomi Sosyolojisi,Barış yayınları Fakülte Kitabevi,5. Baskı, Đzmir , 2004, s.
159. 4RĐTZER, George, Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek, Ayrıntı Yayınları, Đstanbul, 2000, s. 81-
83.
5
17.yy’da Max Weber, Protestan ahlakın günümüz tüketim modellerinin
oluşmasına ve kapitalist sistemin gelişmesine önemli katkıda bulunduğunu iddia
etmiştir. Püritanizm de denilen Protestan ahlak, düzenli yaşama ilkelerine sahip,
inançlı (ekonomik hayatta ancak inançlı kişilere güvenilebilir), orta sınıf bireylerden
oluşmaktadır ve bu bireyler dini inançlarının tesiriyle “çalışmak Tanrı’nın şanını
yüceltmek için bir fazilettir” görüşünden yola çıkarak ekonomik yani dünyevi
başarılarda kurtuluş görürler sonuç olarak kurtuluşu temin etmek için mesleklerinde
aralıksız çalışmışlardır. Akılcı, sürekli, düzenli çalışma Tanrı‘nın emrine boyun
eğmek olarak kabul edilmiştir. Bir Püriten düşünür Benjamin Franklin’in şu sözleri “
Unutma ki vakit nakittir…kredi paradır...paranın doğurgan tabiatı vardır…iyi bir
ödeyici herkesin cüzdanın efendisidir.” Püritenlerin ahlak yaklaşımlarının amacının
yararlılık olduğunu ortaya koyar. Püritenler başarılı ekonomik faaliyetleri ve geliri,
arzulanan dini faaliyet olarak görmüş ve çok çalışıp sermaye biriktirmişlerdir.
Đnandıkları dini kriterler tarafından nefsin arzularına yenilmemeyi, gereksiz lüks
harcamalardan kaçınmaları öğütlenen Püritenler bedensel zevklerden uzak duran bir
ekonomik sistem yaratmışlardır. Çok çalışarak ve gereksiz harcama yapmayarak
biriktirilen sermaye atıl bırakılmamış yeniden yatırıma dönüştürülmüştür bu da bu
günkü refah düzeyinin, üretim ve tüketim yapısının temellerinin atılmasını sağlaması
açışından önemli bir yer tutmaktadır.5
Tüketimi, belirli gereksinim tatmin etmek için bir ürün ya da hizmeti edinme,
sahiplenme, kullanma ya da yok etmek şeklinde tanımlayabiliriz. Tüketim hakkında
farklı görüşler ve düşünceler mevcuttur. Tüketim günümüz dünyasının ideolojisidir
ve temelinde daha fazla üretim daha fazla tüketim sonucunda daha fazla refah
görüşünde olanlar olduğu gibi tüketimi insan özgürlüğünü kısıtlayan, insanı
başkalarına bağımlı hale getiren, insanın yabancılaşmasındaki önemli bir etken
olarak gören düşünceler de vardır.6
Modern yaklaşımda iktisatçılar tüketimin gereksinim karşılamak, fayda elde
etmek amacında olduğunu düşünmelerine rağmen Jean Baudrillard bunun tersine
tüketimi faydalılığı ortadan kaldırmak için herhangi bir mala duyulan istek olarak 5 TORUN, Đshak, Max Weber’de, Đktisadi Gelişme Düşüncesi, Okumuş Adam Yayınları, 2003, s.
99-107. 6 ODABAŞI, Yavuz, Tüketim Kültürü: Yetinen Toplumun Tüketen Topluma Dönüşümü, Sistem
Yayıncılık,1999, s.4.
6
gereksinimlerinin tatmin edilmesinden çok bir gösterge sistemi olarak ifade etmiştir.
Tüketim bir anlamlandırma ve iletişim sürecidir, bireyin kendini konumlandırmada
kullandığı bir araçtır. J.Baudrillard tüketimi şu şekilde tanımlar:7
Tüketim etkin ve kolektif bir davranıştır, bir zorlama bir ahlak ve bir kurumdur. Tüketim
tam olarak bir toplumsal değerler sistemi, bu terimin grup bütünleşmesi ve toplumsal
denetim işlevi olarak içerimlendiği bir toplumsal değerler sistemidir.
Tüketime malların ve hizmetlerin kullanım değerlerinin bireyler tarafından
sahiplenilmesi mantığıyla değil de, eşitsiz bolluk mantığıyla yaklaşıldığında iki temel
tüketim süreci görülür8:
• Tüketim faaliyetlerinin kaydolduğu ve anlamlarını kazandığı koda
dayanan anlamlandırma ve iletişim süreci.
• Nesnelerin bir kod içerisinde sadece anlamlandırıcı farklar olarak
değil aynı zamanda statüyle ilgili değerler olarak toplumsal sınıflandırma ve
farklılaşma süreci.
Günümüzde tüketim olgusu, gösterge ve sembollerin yer aldığı sosyal ve
kültürel süreç olarak algılanabilir. Günümüzde kültürel bir etkinliğe katılmak bile
tüketimle ilişkilendirilmekte ve bir işaretleme hizmeti sunmaktadır.9
Đnsanlar modern tüketim ideolojisi kapsamındaki sosyal ve kültürel
uygulamalardan etkilendikten sonra, filmlerde, yazılı basında ve televizyonda
sergilenen malları satın almaya güçleri yetmese bile onlara sahip olmayı arzu ederler.
Bu davranış tüketimin, yalnızca gereksinimleri karşılamaya değil, giderek artan
oranda arzulara dayanan bir olgu haline geldiğini göstermektedir.10 Tüketim sadece
bir çalışmanın amacı ve bir sonucu olarak görülmemeli, tüketim de toplumsal
sistemin bir parçası, insanlarla ilişki kurmada aracılık yapan mallara sahip olmaktır.
Bulunduğunuz ortamda sunulan yiyecekler, içecekler ve konukseverlik, paylaşılan
sevince sembol olan çiçekler veya giysiler yahut üzüntülü bir ortamı yansıtan matem
kıyafetleri ilişki kurucu mallardır. Bu mallar insanlar arasında köprü görevi görür,
7 BAUDRĐLLARD, Jean, Tüketim Toplumu, Ayrıntı Yayınları, 1997, s. 95. 8 BAUDRĐLLARD, a.g.e.,s. 67. 9 TOPÇUOĞLU, Nur N., Basında Reklam ve Tüketim Olgusu: Türkiye'de Yeni Gazetecilik
Yönelimleri, Vadi Yayınları, Ankara,1996, s.166. 10 BOCOCK, Robert, Tüketim, Dost Yayınları 2. Baskı, Ankara, 2005, s.13.
7
iletişim kurmayı sağlarlar. Mallar iletişim amacıyla kodlanır ve tüketici bir değiş
tokuş dizisi içinde diğer tüketicilerle bağlantıya geçer.11
Sahip olduğumuz mallar, satın alanın onayladığı değer hiyerarşisi ile ilgili,
gözle görülür ifadeler oluşturur. Mallar kabul görebilir veya uygunsuz olarak
değerlendirilebilir, atılabilir yerine başka mallar alınabilir. Tüketimi atfedilen değer
ile mallar, az çok tutarlı, kasıtlı bir anlamlar seti sunar ve bu anlamı bilen, bilgi
edinmek isteyenler okur. Mallar canlı bir bilgi sisteminin parçasıdır.12 Tüketim,
sadece ürün ve hizmetlerin belli insan gereksinimlerini karşılayan bir kullanım ve
değişim değerine sahip olunması değildir. Günümüzde tüketim, ürünlerin taşıdıkları
anlamların, simgelerin ve imajların tüketilmesi olarak anlaşılmalıdır.
1.1.1.1. Tüketime Sevk Eden Güdüler
Đnsanlar farklı nedenlerle mal ve hizmetleri tüketirler. Hava, su, barınma gibi
biyolojik gereksinimler, yemek, uyku, dinlenme gibi fizyolojik gereksinimler, belirli
bir grubun üyesi olma, sevilme, onaylanma, statü ve itibar sahibi olma, başarılı olma
gibi psikolojik gereksinimler, ürün ve hizmetlerin kaliteli olması, beklenen faydayı
vermesi gibi faydacı gereksinimler, ürün yoluyla heyecan duyma, fantezi kurma,
günlük rutinlikten kurtulma gibi hazcı gereksinim insanları tüketime sevk eder.
Bunların yanında insanın sosyalleşme isteği, güç elde etme isteği, diğerlerinden
farklı, biricik olma isteği de aynı zamanda insanları tüketim için güdüleyen nedenler
arasında sıralayabiliriz. Tüketim bazı durumlarda temel yaşamın devam
ettirilebilmesi için gerekli gereksinimlerin karşılanması, bazı durumlarda içinde
bulunulan topluluğa girebilmek için gerçekleştirilmektedir.
1.1.1.1.1.Đnsan Gereksinimleri
Gereksinimler en basit tanımıyla; herhangi bir şeyin yokluğunun yarattığı
gerilim halidir. Yokluğunda veya karşılanmaması, hayatta kalmak ve kendimizi iyi
hissetmek açısından önemli ise, bu gereksinimlerin yokluğunun yaratacağı gerilim
11 DOUGLAS, Mary, ISHERWOOD, Baron, Tüketim Antropolojisi, Dost Yayınları, Ankara, 1999,
s. 73-77. 12DOUGLAS, Mary ve ISHERWOOD, Baron, a.g.e. ,s. 45-50.
8
daha kuvvetli hissedilir. Bundan dolayı gereksimler tüketicileri harekete geçirir.13
Tüketicinin mevcut durumu ile tasarlamış olduğu durumu arasında fark varsa
gereksinimler ortaya çıkacaktır. Mutfakta şekerin bitmesi, banyoda sabunumuzun
azalması, arabada benzinimizin bitmesi gereksinimler sorununu ortaya çıkaracaktır.
Gereksinimin ortaya çıkışı; algısal güdülerin olumlu ya da olumsuz değerleri ile
onların taşıdığı olumlu ya da olumsuz sembollerin çağrışımları arasındaki uygunluk
doğrultusunda gerçekleşir. Örneğin; bir tüketicinin, arkadaşının arabasını görüp
(algısal güdü), onu kendi arabasıyla karşılaştırması (sembolik çağrışım) sonucunda
arkadaşının arabasını kendisininkinden farklı algılayabilir ve bir gereksinim sorunu
ortaya çıkabilir. Gereksinimin fark edilmesi, daha öncelikli amaçlar söz konusuysa
satın alma eylemi ile sonuçlanmayabilir. Gereksinimin, gereksinim olarak kabul
edilmesi konusunda tüketicinin dengede olup olmaması, satın almanın önemi ve
çevresel faktörlerin önemli etkisi vardır. Tüketicinin gereksinimlerini
tanımlamasında rol oynayan değişkenler Şekil 1.1.’de gösterilmektedir.
Gereksinimin ortaya çıkması ve tanımlanması içerden ve dışardan gelen uyarıcıların
tüketicinin psikolojik setini etkilemesiyle harekete geçmektedir. Tüketicinin mevcut
durumu ve tasarladığı durumu etkileyen faktörler şu şekilde sıralanabilir: kültür,
sosyal sınıf, referans grupları, gelir durumu, aile, önceki satın alma deneyimleri,
heyecan ve duygular, mal ya da marka performansı, pazarlama kökenli uyarıcılar.14
13ODABAŞI, Yavuz, BARIŞ, Gülfidan, Tüketici Davranışı, Mediacat Yayınları 3. Baskı Đstanbul,
2003, s.21. 14ĐSLAMOĞLU, Hamdi A., Tüketici Davranışları, Beta Yayınları, Đstanbul, 2003, s. 23-27.
9
k
Şekil 1.1: Tüketicinin Gereksinim Tanımlaması
Kaynak: ĐSLAMOĞLU,Hamdi A., Tüketici Davranışları, Beta Yayınları, Đstanbul, 2003, s. 25.
Tüketici kendi imkanları ile diğerlerinin imkanları arasında anlamlı bir
farklılık görürse satın alma eylemini sorun olarak kabul eder. Örneğin; küçük ekran
televizyon alan tüketici komşusunun aynı marka daha geniş ekran televizyonunun
daha iyi görüntü verdiğini görür ve bunu değiştirme şansı olduğunu bilirse, büyük
ekran televizyon almaya karar verecektir. 15
Bir şeyin gereksinim olup olmadığı, yani insanın bir yaşam biçimine katılarak
insani niteliğini geliştirme amacına hizmet edip etmediği, herhangi bir kişisel
inançtan, arzudan yada tercihten bağımsız, nesnel bir konudur. Gereksinimlerin
karşılanma yolları ve onlara yüklenen göreceli önem toplumsal ve tarihsel olarak
değişmekte, gelişmekte ve genişlemektedir. Đnsanlar, gereksinimlerini ancak bir
yaşam biçimine katılmak yoluyla kapasitelerini gerçekleştirerek karşılayabilirler.
Bireyler bilişsel, duyusal-duygusal, uygulayımsal kapasitelerini kullandıkları ve
beslenme, sağlık, barınma, eğitim gibi farklı gereksinimlerini karşıladıkları ölçüde
daha eksiksiz insanlar haline geldiklerini, insani doğalarını gerçekleştirdiklerini ifade
etmektedir. Gereksinimlerini karşılamak için kapasitesini kullanan bireyler yeni
gereksinim nesneleri üretirler, bu, gereksinimi karşılama kalıplarının da
genişlemesine ve farklılaşmasına neden olur.16
15 ĐSLAMOĞLU, a.g.e., s.2. 16BUĞRA, Ayşe, Devlet-piyasa Karşıtlığının Ötesinde: Đhtiyaçlar ve Tüketim Üzerine Yazılar,
Đletişim Yayınları, Đstanbul, 2000, s.29-32.
Girdi Değişkenler Đçeriden Tüketicinin geçmiş deneyimleri Tüketicinin demografik özellikleri
- Yaşam tarzı - Kişilik özellikleri
Girdi Değişkenler Dışardan Çevresel etkiler Yüz yüze gruplar Sosyal sınıflar Kültür Pazarlama değişkenleri: Mal Fiyat Dağıtım Tutundurma
Tüketicinin Psikolojik Seti Đhtiyaç Kriterleri Marka Tutumları Marka Değerleme Eylem Umulan Fayda
Güdülere Maruz Kalma
Durumsal gerilim
Gereksinim Tanımı
10
Gereksinim kavramı farklı bilim dallarında farklı tanımlanmıştır. Bir
ekonomiste göre gereksinim faydalılıktır. Marshall’a göre gereksinimler karşılıklı
olarak birbirine bağlıdır ve rasyoneldir, Gervasi tercihler iknayla dayatılır demektedir
yani tercihler toplumsal olarak denetlenirler ve içinde bulundukları kültürel modeli
yansıtırlar. Mallar bir değerler sistemi açısından bir anlam taşırlar ve gereksinimler
bu malların kendilerinden çok anlamlarını hedef alır, gereksinimlerin tatmini bu
anlamların elde edilmesi ile sağlanır. Zamanla tercih ettirilenler gereksinimlerimiz
haline dönüşmektedir ve tüketici bilinçdışı toplumun yaşam tarzını kabul edecektir.17
1.1.1.1.1.1. Gereksinimlerin Tüketimden Ayrılması
Günümüzde gerçek gereksinimlerin karşılanmasına yönelmiş tüketimle,
saygınlık kazanmayı amaçlayan ya da başkalarına benzeme arzusu tarafından
belirlenmiş tüketim arasında belirli sınırlar vardır. Daha yüksek bir yaşam
standardına ulaşma başlıca toplumsal hedef haline gelmesi sonucu daha kaliteli
mallara sahip olma isteği bir yaşam biçimi halini almıştır. Duesenbery’nin bakışıyla
hangi türden olursa olsun bir gereksinimin karşılanması açısından hiçbir yararı
olmayan bir malı edinmek saygınlık kazandırmaktadır. Toplumda hiçbir sınıf,
yoksullar, bile gösterişli tüketimden vazgeçmeyecektir. Bir ailenin tüketim
harcamaları, salt aile gelir düzeyine değil, farklı gelir gruplarının oluşturduğu
toplumsal hiyerarşide ailenin kendini içinde bulduğu gelir grubuna bağlıdır. Statü ve
beğenilme arzusu, fiziksel gereksinmeler ve rahatlık duygusu ile yarışmakta hatta
fiziksel gereksinmelerin karşılanma tarzı da başkalarına benzeme isteği (özenme) ile
toplumsal olarak şekillendirilmektedir.18
Đnsanlar eskiden gereksinimlerini satın alırken, daha sonra kalite ve
beğenilerini satın almaya başladılar, şimdi ise insanlar lüks peşinden koşmaktadır.19
1.1.1.1.1.2. Đçeri Alma ve Dışlama Aracı Olarak Tüketim
Tüketim, üretim faaliyeti dışında, piyasanın, devletin ya da tüketicinin
kendisinin sağladığı mal ve hizmetlerden yararlanmasıdır diyebiliriz. Tüketim
faaliyetlerinin çifte bir niteliği vardır: hem toplumsal yaşama anlamlı bir katılma hem
17 BAUDRĐLLARD, a.g.e.,s. 80. 18 BUĞRA,a.g.e. s.40-41. 19 CHANEY,David, Yaşam Tarzları, Dost Yayınları, Ankara, 1999, s. 26.
11
de acı bir yabancılaşmaya; hem içermeye hem dışlamaya hizmet etmektedir. Bir kişi
bir elbise alıp giydiğinde bu maldan yalnızca ısınma gereksinimini karşılamak gibi
maddi bir yarar sağlamaz, aynı zamanda bu malın kişinin beğenisini ve toplumdaki
konumunu ortaya koyduğu, başkalarına toplumdaki varlığıyla ilgili bir mesaj iletmek
gibi sembolik bir yararı da vardır. Bu açıdan, gerçekte benzerlerinden hiç bir farkı
olmayan belli bir marka sahibi tüketim malı diğerlerine tercih edilmektedir.20 Max
Weber sosyal statü kavramını geliştirerek toplumdaki farklı tercihlerin nedenini
ortaya koymuştur. Sosyal statüyle, belli bir çevreye sahip olmak isteyen herkesin
belirli bir hayat tarzına sahip olması beklenir. Belirli bir hayat tarzının oluşturulması
için özel giysilerin giyilmesi, başkaları için tabu olan özel yemeklerin yenmesi, sanat
etkinliklerinde bulunma gibi tüketim biçimlerinin gerçekleştirilmesi gerekir. Sosyal
statü gruplarının devam ettirilmesi ve korunması için bu gruplara ait farklı tüketim
kalıpları oluşmuştur. Sosyologlar bu açıdan tüketimi, arz-talep ve üretime bağlı,
ekonomik bir hareket olmaktan çok sosyal bir olgu olarak ele almışlardır.21
1.1.1.1.2. Arzu ve Gereksinimler
Gereksinimler mantıklı araçsal süreçler vasıtasıyla ertelenebilir, kontrol
edilebilir, inkar edilebilir, planlanır, tatmin edilir, yerine getirilir, derecelendirilir.
Arzular, boyun eğdirici; pes ettiğimiz şey; bizi kontrol altına alan şey ve
düşüncelerimize, hareketlerimize, duygularımıza tamamen hükmedendir. Arzular
uyarır, ele geçirir, hoş bir heyecan verir ve tahrik eder. Arzularımızla savaşırız,
direniriz, mücadele ederiz ya da yenilir, teslim olur, müptela oluruz, hırs potansiyelli
tüketiciler arzuları tarafından tüketilirler. Gereksinimler ve arzular arasındaki fark
şiddetleri ve duygululukları kadar basit değildir. Gereksinimler içten içe meydana
geldiği, arzular ise haricen meydana geldiği anlaşılmaktadır. Gereksinimler iter,
arzular ise çeker. Gereksinimler davranışlara akılcıl bir açıklama getirir, arzular
açıklama yapmaz. Bolluk kültüründe bir şeye gerçekten gereksinimimiz olup
olmadığını tartışıyoruz ama arzuladığımız şeylere gelince onun şüphesiz cazibesini
hissediyoruz.22 Gereksinimler genellikle arzularla zıt karakterlidir. Gereksinimler
20 BUĞRA, a.g.e., s. 40. 21 WEBER, Max, Sosyoloji Yazıları,Đletişim Yayınları,1998, s. 278-283. 22 RATNESHWAR,S., The Why of Consumption: Contemporary Perspectives on Consumer
Motives, Goals and Desires, Routledge, London, 2000, s. 99.
12
yaşam için zorunlu, nesnel ve evrenseldir. Arzular ise kültürel çevreye göre değişen,
değer yüklü, zorunlu olmayan bir tercih alanıdır ve moda, lüks, yaşanan ortamın
kültüründen etkilenir. Nelerin arzulara yönelik olduğunu anlamak için en iyi dönem
ekonomik kriz dönemleridir. Ekonomik kriz dönemlerinde ilk vazgeçilenler
arzulardır lüks markalardan yavaş yavaş sıradan markalara kayma gerçekleşir.
Arzular endüstrileşme ve kentleşme ile ilgili iken gereksinimler endüstri öncesi köy
toplumlarıyla ilişkilidir. Bireylerin, kültürün ve estetiğin önem kazandığı postmodern
dönemde arzular yönelme revaçtadır. Yaşam tarzlarımız gereksinimlerimize göre
değil giderek arzularımıza göre şekillenmektedir. Bunu en iyi alışveriş
deneyimlerimizde gözlemleyebiliriz. Alışveriş bir yanda yaşamımızı devam ettirmek
için zorunlu ürün ve hizmetleri temin etme bir yandan arzular bakımından hoşa giden
deneyimleri yaşatacak ürün ve hizmetleri satın almaktır. Alışveriş faaliyetimizi
gereksinim ve arzu açısından şu şekilde tablolaştırılmıştır:23
Tablo 1.1: Arzu Gereklilik Karşıtlığı Olarak Alışveriş
Hoşa giden deneyim olarak
alışveriş
Zorunlu bir faaliyet olarak
alışveriş
Zaman geçirme Çok az vakit ayırma
Alışverişin kendisi önemli Alışveriş bir araç
Gereksinim doğmadan plansız satın
alma
Planlayarak satın alma
Hayalperest ve hedonist Gereksinim tatminine yönelik
Fayda önemli değil Faydalı olması olası
Arzular Đhtiyaçlar
Günlük rutinin dışına çıkma Günlük rutinlerden biri
Deneyimler baskın Rasyonel baskınlık
Eğlence-oyun Ciddiyet
Kaynak: ZORLU, Abdülkadir, Tüketim Sosyolojisi, Glocal Yayınları, Ankara,2006 s.68.
Đnsanlar modern tüketim ideolojisi ile ilgili sosyal ve kültürel uygulamalardan
etkilendikten sonra filmlerde, gazete ve dergilerde, televizyonda sergilenen malları
23 ZORLU, a.g.e., s.67-68.
13
satın almaya yeterli ekonomik güçleri olmasa bile o mallara sahip olma arzusu
duyacaklardır. Bu açıdan tüketim sadece gereksinim duyduğumuz malların satın
alınması değil artan oranda arzulara dayanan bir olgu halini almaya başlamıştır.
Tüketim ve arzular arasındaki ilişki malların gösterge ve semboller kullanılarak
tüketicilere satılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Satın aldığımız giysiler, belli bir tarzda
mobilyalar ve aksesuarlar vasıtasıyla belli bir kişilik kalıbına girme arzusundan
ekonomik durgunluk dönemlerinde bile vazgeçilmemektedir. Arzular belki bir
dönem ikinci plana itilebilir bir anlamda bastırılabilir ama kişinin refah düzeyindeki
artışla beraber arzular ön plana çıkacaktır.24
Ekonomik ve sosyal gelişmeler sonucunda temel gereksinimlerimiz
tanımlamasına giren ürünler değişmektedir, dün gereksinim duymadığımız ürünler
çamaşır ve bulaşık makinesi, cep telefonu, DVD, LCD ekran televizyon gibi
gereksinim halini alabilir. Ekonomik ve sosyal sistemin devamlı yeni gereksinimler
yarattığını söyleyebiliriz, bu yeni gereksinimlerimiz “sahte gereksinimler” yada
yaratılan gereksinimler olarak tanımlanmaktadır.25
1.1.1.1.3. Haz Duyma Tatmin Olma
Đnsanlar bazı durumlarda yaptıkları bir faaliyetten diğerlerine göre daha fazla
tatmin olma ve haz almak isterler. Kendini gösterme, çok istenen bir şeyi elde etme
veya bir başkasına yardım etme gibi durumlarda kişi arzularını hızlı ve önüne
geçilemeyecek şekilde gerçekleştirebilir. Bireyin arzu ve istekleri tatmin olma ve haz
duyma haline gelebilir ve kişi bu duygularını karşılamak için harekete geçer. Belli bir
sınıra kadar arzu ve istekler kabul edilebilir ve gerçekleştirilebilir fakat kişi kısa
süreli haz duyma için uyuşturucu kullanır, kendini ispat etmeye yönelik uygunsuz
ilişkilere girer, tatmin olmak için kabul edilemeyecek giysiler giyerek hazcı tüketim
davranışlarına yönelirse kabul alanlarını zorlar. Genellikle insanlar normal kabul
edilebilir tüketim faaliyetleri karşılanan gereksinime göre maddi yada manevi olarak
tatmin sağlamakla birlikte tatmin ve haz duygularının etkisi ile tüketime de
yönelmektedirler. Haz alma güdüsü ile tüketimi hayatın anlamı olarak algılamaya
başlayan insan toplum değerlerinin korunması ve sağlıklı ilişkiler kurmak açısından
24 BOCOCK, a.g.e., s.13-15. 25 ZORLU, a.g.e., s.68.
14
sakıncalı olacaktır. Hazcı duyguların yaygınlaşması üretimde bulunma endişesi
taşımayan, kimliğinden yabancılaşmış, değerlerinden uzaklaşmış, sorumluluk
üstlenmeyen ve haz arayıcısına dönüşmüş bir toplum yaratabilir. Đnsanın tatmin ve
haz alma duygularını olumlu yönlendirebilmesi bu açıdan çok önemlidir.26
1.1.1.2. Tüketim Tarzları
Ürünler toplumsal ilişkilerde sınırlar çizmek için kullanılmaktadır. Bireyler
giderek daha fazla ürün ve hizmet alabilecek daha fazla boş zamana sahiptir.
Ürünlerin mal statüsüne girip çıkış şekillerine göre ve malların üretimden tüketim
aşamasına geçerken farklı ömürlere sahiptirler. Genellikle gıda mallarının ömrü
kısadır tüketilip biterler fakat bazı gıda malları tam olarak hiç tüketilmez. Nadir
bulunan yüksek ücretli bir içeceğin hayalinin kurulması yada nasıl bir hatırayı
canlandırdığının yad edilmesi gibi. Bu açıdan günümüz dünyasında ürünlerin/
hizmetlerin “çifte simgesel boyutu” söz konusudur. Ürünlerin/ hizmetlerin bu çifte
simgesel anlamı toplumsal ilişkilere sınırlar çekerek hayat farklılıklarını ortaya
koymaktadır. Yüksek fiyatlı bir mal sırf itibar için satın alınabileceği gibi (gösteriş
için), miras kalan bazı antikalar kişisel ilişkileri yansıttığı için aynı şekilde piyasada
bulunamayan bir sanat ürünü de (Elvis Presley’ in gerçek plakları ) kutsallaştırılarak
elde edilmek istenebilir.27 Malların bu çifte simgesel boyutu, tüketicilerin ürünlere/
hizmetlere yükledikleri anlam ve algılamalara göre tüketim tarzlarını yaratmaktadır.
1.1.1.2.1.Gösteriş Tüketimi
Đnsanlar mal ve hizmetleri tüketerek temel fizyolojik (yemek, içmek, barınma
vs.) ve güvenlik gereksinimlerini (can ve mal güvenliği) karşılarlar. Fakat her
toplumda bazı bireyler bu tür gereksinimleri dışında sadece başkalarını etkileme ve
gösteriş amacıyla da tüketimde bulunabilirler. Bazı bireyler için gösterişe yönelik
mal ve hizmetlere olan talep, fizyolojik ve güvenlik gereksinimlerinden öne
26 TORLAK, Ömer, Tüketim, Đnkılab Yayınları, Đstanbul, 2000, s. 45-46. 27 FEATHERSTONE, Mike, Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, (çev. Mehmet Küçük), Ayrıntı
Yayınları, Đstanbul,1996, s.41-42.
15
geçebilir. Bireylerin bu türde psikolojik tatmin sağlayan mal ve hizmet için para
harcamasına “gösteriş tüketimi” adı verilmektedir.28
Gösterişçi tüketimi ilk inceleyen sosyal analist Thorstein Veblen’ dir. Veblen
bireysel farklılıkların oluşturulabilmesinde ürünlerin büyük bir rolü olduğunu ve
ürünlerin, güç ve zenginliğin sergilenmesi yoluyla diğerlerinde imrenme telkin etmek
amacıyla kullanıldığını ileri sürmüştür. Veblen lüks malları satın alma gücünün göze
çarpan açık kanıtını sağlamak için insanların arzularını işaret eden gösterişçi tüketimi
üzerinde çalışarak çoğu insan faaliyetinin arkasındaki güdünün taklit etmek olduğunu
ve servetin onur ihsan ettiğini varsaymıştır.29 Ekonomistler Veblen’in
açıklamalarından yola çıkarak şu sonuçlara ulaşmışlardır; eğer tüketimin işlevi
parasal gücü göstermek ise talebin artışıyla fiyatlar artabilmekte ve bireylerin mal
tüketimi diğer tüketicilerin davranışından etkilenebilmektedir. Bir bireyin mal ve
hizmetlere olan talebi hem diğerlerinin (sürü halinde tüketme) bu malı tükettiğini
görmesiyle artar hem de diğerlerinin bu malları tüketmesiyle azalır (züppelik). Bu
açıdan gösteriş tüketiminde malların fiyatı önemli kültürel bir semboldür, satışta ve
açık şekilde çevredeki kişilere az da olsa şu mesajı iletir “görüyor musunuz ne kadar
zenginim, bu çok pahalı şeyleri satın alabilirim”. Ürün ve hizmetlerin satın alınması
ve teşhiri bu tarz mesajların iletilmesi arzusundan kaynaklanabilir.30
Toplumsal yaşamda insanlar giderek sahip olmaktan çok gibi görünmeye
başlamıştır. Tüm bireysel gerçeklikler doğrudan toplumsal güce bağımlı ve onun
etrafında biçimlenen toplumsal gerçeklikler haline gelmiştir. Toplumsal yaşam, kişi
ancak olduğundan farklıymış gibi davranırsa bireysel gerçekliğin ortaya çıkmasına
izin vermektedir. Günümüzde modern tüketimin dayattığı sahte gereksinimler ve
toplumun şekillendirdiği sahte istek ve gereksinimler vardır. Malların bolluğu sahte
gereksinimlerin gelişmesine olanak verir. Malların birikimi karşısında insanın
arzusuna yenik düşecektir.31
28http://www.canaktan.org/ekonomi/ekonomik-hastaliklar/hastaliklar/gosteris-tuketim.htm-
(30.10.2006) 29 SOLOMON, Michael R., Consumer Behavior: Buying, Having and Being, Prentice Hall,7th. Ed.,
2006, s.474. 30 CAMPELL, Colin, The Romantic Ethic and The Spirit of Modern Consumerism, Blackwell,
New York, USA,1987, s.50. 31 DEBORD, Guy, Gösteri Toplumu, (çev. A. Ekmekçi ve O. Taşkent), Ayrıntı Yayınları, 2. Basım,
Đstanbul, 1996, s. 40-69.
16
1.1.1.2.2.Sembolik Tüketim
Đnsanın, büyük bir olasılıkla diğer türlerde bulunmayan özellikleri, biyolojik
kökenli olmadığı açıkça belli olan amaçlarını, arzulu fantezilerini, değer bilincini,
olanaksız heyecanlarını ve kutsallık dolu yaşam ötesi bilincini harekete geçiren
öncelikli gereksinimidir. Bu temel gereksinimler insana özgü sembolleştirme
gereksinimleri olup, sembol oluşturma işlevi insanın yemek yemek, bakmak, hareket
etmek gibi öncelikli etkinlikleri arasındadır. 32
Sembolik tüketim, ürünlerin kısmen sembolik değerlerine göre
değerlendirilip, satın alınması ve tüketilmesidir.33
Đnsanlar, tüketimleri aracılığıyla arzu ve isteklerinin özelliklerini belirtmek
yada iletişimde bulunmak isterler, bu ürünlerin sembolik yönüdür buna uzatılmış
benlik ya da sembolik benlik tamamlama denilmektedir. Sembol, nesne ya da fikir
gibi başka bir şeyin yerine geçen işaretle olarak açıklanır. Tüketimin sembolik bir
boyutu vardır ve tüketiciler tüketimin sembolik yönünden faydalanarak kendileri
hakkında bir şeyler iletmek isterler. Ürün ve hizmetler, sembolik olarak tüketicinin
bu ürünler sayesinde ne olabileceğini ve onlar olmadan ne olamayacağını gösterir.
Çevreye zarar vermeyen ürünler kullanarak çevreye duyarlı bir kişiliğe sahip
olduğumuz, rahat giyim ve spor arabaları tercih ederek özgürlük ve bireyselliği tam
olarak yaşayabildiğimiz, diet ürünler kullanarak sağlığımıza ne kadar önem
verdiğimiz gibi konularda çevremizdekilere mesaj vermiş oluruz. Ürünlerin sembolik
anlamları doğrultusunda kullanılmalarının nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz;
kimliğini yansıtmak, sosyal varlığını oluşturmak ve koruyabilmek, statü ya da sosyal
sınıfını belirtmek, kendini tanımlayıp bir role bürünmek, bireyin kendisini
başkalarına ve kendisine ifade edebilmesi. Birey olarak tüketici, sosyal yapıdaki
yerini, sahip olduğu ve tükettiği ürünler aracılığıyla elde edebilmektedir.34
Bireyin toplumda önemli konumlarda olan diğer bireylerle olan ilişkisine
göre toplumda kendine yer bulması sınıflandırma olarak tanımlanabilir.
32 BOCOCK, a.g.e., s.77. 33 ODABAŞI,(a),a.g.e., s. 69. 34 ODABAŞI,(a), a.g.e.,s. 57-58.
17
Sınıflandırma aracılığıyla, toplum faaliyetleri yönlendirilir ve duyarlı bir şekilde
organize edilir. Moda olan ürünlerin toplumun belli bir kısmı tarafından satın alınıp
kullanılması ve modası geçtiği zaman satın alma eyleminin sona ermesi sembolik bir
sınıflandırma örneğidir. Sembolik sınıflandırma, IN’ler ve OUT’lar şeklinde
gösterebilir veya kitle iletişim araçları tarafından gerçekleştirilebilir. Sembolizm ve
sınıflandırma birbirini destekleyerek, tüketicilerin davranışlarını yönlendiren ve
etkileyen iletişim araçları halini alırlar. Reklamcılar, marka yöneticileri ve
tasarımcılar ürün sembolizmini üreten kişilerdir. Tüketim anlamlar ve değerler
sunarak, tüketicinin bireysel ve sosyal dünyasının yaratılmasında ve bunun devam
ettirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Reklamlarda tüketiciler için sembolik
anlamlar yaratan önemli bir kaynaktır.35 Baudrillard’a göre, semboller bir anlam
dizisini ifade etmezler bilakis anlamlar tüketicinin ilgisini çeken bu sembollerin
içerisinde oluşmaktadır.36
1.1.1.2.3. Bağımlılık Yapan Tüketim
Tüketici tiryakiliği ürün veya hizmetlere fizyolojik ya da psikolojik olarak
bağlı olmaktır. Bu problem tabi ki alkol bağımlılığı, ilaç bağımlılığı ve nikotin
bağımlılığını içerir ve birçok firma bu bağımlı ürünlerden kar elde etmektedir. Çoğu
insan bağımlılığı ilaçlarla eşit tutmasına rağmen, tüketiciler gerçekte herhangi bir
ürün veya hizmeti bir problemden kurtulmak veya uç değer olmaya dayanan
noktadaki gereksinimini tatmin için kullanabilirler. Sigarayı bırakmak için
oluşturulan kurumların her birini destekleyen hali hazırda 250 aktif üyesi vardır. Bazı
psikologlar giderek daha fazla oranda internet bağımlılığı hakkında hem fikirdir,
onların gerçek yaşamlarındansa sanal yaşamlarının öncelikle yer aldığını gösteren
çevrimiçi sohbet odaları tarafından takıntılı olan insanların içinde bulunduğu
durumdur internet bağımlılığı.37
35 ODABAŞI,(a), a.g.e., s. 59, 36 BOCOCK, a.g.e., s.74. 37 SOLOMON,a.g.e., s.29.
18
1.1.1.2.4. Zorlayıcı (Đtekleyici) Tüketim
Bazı tüketiciler deyimin tam anlamıyla alışveriş için doğmuştur. Bazı
tüketiciler alışveriş yapmanın zevkli olması ya da işlevsel görevi nedeninden farklı
olarak kendilerini alışveriş yapmak zorunda hissettikleri için alışveriş
yapmaktadırlar. Zorlayıcı tüketim, çoğu zaman endişe, depresyon, ya da can
sıkıntısına panzehir olarak gerçekleştirilen aşırı tüketimi ve tekrarlayan alışverişi
işaret eder. Alışverişkolikler, bağımlı insanların alkol ve uyuşturucuya yöneldikleri
gibi bir yolla aşırı alışverişe yönelmektedirler. Bir kişi zorlayıcı alışveriş bozukluğu
tanısı konduysa 2000 adet cıvata anahtarı alacak fakat hiç birini asla
kullanmayacaktır. Terapistlerin raporuna göre klinik olarak zorlayıcı alışveriş
bozukluğu tanısı konanlar arasında bayanlar erkeklerden dört kat daha fazladır.
Erkekler cihazlara, araçlara ve güç hissini elde etmek için silahlara odaklanmaya
meyilliyken, kadınlar kişiler arası ilişkileri geliştirme yolu olarak kozmetik ve
kıyafet gibi unsurlardan etkilenecektirler. Bazı durumlarda tüketiciler bir ilaç
bağımlısından farksız bir şekilde, aşırı tüketimlerini ya çok az kontrol edebilirler
yada hiç kontrol edemezler. Alkol, sigara, çikolata ve diyet kola gibi ürünlerde
tüketiciler denetimi yitirmektedir. Olumsuz ya da yıkıcı tüketici davranışlarını
niteleyen üç genel eleman şunlardır;38
- Davranış seçimle yapılmaz.
- Zevk davranışın kısa ömürlü olmasından ileri gelir.
- Kişi sonradan suçluluk ya da pişmanlığın güçlü hislerini deneyim
eder.
1.1.1.2.5.Kutsal Tüketim
Birçok tüketici faaliyeti türü sınır çizme, iyiye karşı kötü, kadına karşı erkek
gibi ikili zıtlıklar oluşturma eğilimine girmiştir. Tüketim faaliyetlerinde ön plana
çıkan ikili zıtlıklardan biri de kutsal ve kutsal olmayan yaklaşımıdır. Kutsal tüketim
normal faaliyetlerden ayrılan, saygı ve huşu içinde ikram edilen nesne ve olayları
içerir. Kutsal tüketim din ile ilgili olabilir ya da olmayabilir fakat insanlar birçok
olay ve dinsel unsuru kutsal kabul etme eğilimindedir. Kutsal tüketim olayı tüketici
38 SOLOMON,a.g.e.,s.30.
19
deneyiminin içine işlemiştir. Kutsal yerler, kutsal insanlar ve kutsal olaylar dini ve
gizeme sahiptir. Kutsal yerler, kutsal olmayan dünya dan yaratılmış ve kutsal
niteliklerle doldurulmuştur. Örneğin konulu parklar her bakımdan kutsallık üstlenen
seri üretilmiş fantezinin bir biçimidir. Özellikle Disneyland dünya çapında
tüketiciler tarafından hac için varış noktasıdır. Disney dünyası daha geleneksel
kutsal yerlerin birçok özelliğini sergiler. Çoğu kültürde ev özellikle kutsal bir yerdir.
Birçok tüketici harcamalarının yüksek bir oranını ev eşyaları ve iç dekorasyon için
harcamaktadır. Ev tüketicinin fikirlerinin şekillendiği, farklı tasarımlar uygulayarak
bireyselleşebilen bir yerdir. Sadece mekanlar değil birçok tüketim faaliyeti de özel
bir statüde gerçekleştirilir. Kamu olayları, dini törenler, müzik ve spor etkinlikleri
kutsal bir havada gerçekleşmektedir.39 Müzik ve spor etkinliklerinde insanlar
taraftarı oldukları takımların aksesuarlarını, formalarını; hayran oldukları
sanatçıların, kasetlerini posterlerini satın alarak; spor müsabakalarına ve konserlere
giderek bir inanç ve ortak bir duyguyu paylaşmaktadır. Bu olaylara özel bir anlam
atfetmekte ve kutsallaştırmaktadırlar. Kutsallaştırma, tören sürecini eksiksiz
tamamlayacak harcamaların yapılmasını yapılması normal bir faaliyet haline
getirecektir.
1.1.2. Postmodernizm ve Tüketim Kültürü
Postmodernizm kavramı son yıllarda oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır.
Postmodernizm şüpheciliğin kutlanışı, yıkıcılık, alay, anaşi, oyunculuk, çelişki, stil,
görünüş ve tüm bunlarla birlikte genelleştirmelere karşı olma ile tanımlanmaktadır.
Postmodern durum yirminci yüzyıl düşünsel çalışmaların mimariden ekonomiye
neredeyse her alanını etkilemiştir. Bugün düşünsel çevrelerde hakim olan
postmodern söylev pazarlama ürün ve uygulamalarında göze çarpmaktadır;
postmodern reklam kampanyaları; her köşe başını işgal eden postmodern alışveriş
merkezleri; postmodern ürünlerin geliştirilip dağıtılması; postmodern fiyat savaşları
postmodern tüketiciler sözde, pazarlamacıların çılgınlığında uyarılmış tüketime
düşkünlüğü. Tüketicilerin bu düşkünlüğü,“ yorulana kadar alışveriş yap” ve “satın
alıyorum öyleyse varım” ifadelerinde kendini göstermekte ve belki de bu tüketme
39 SOLOMON,a.g.e., s.558-559.
20
dürtüsü postmodern durumun tanımlayıcı niteliğidir.40 Zaman içinde pazardaki
verilerin değişmesi, sürekli olarak kültür ve sosyal dinamiklerin değişmesi, müşteriye
vaat edilenlerden çok, müşterinin vaadi modern anlayışın sert varsayımlarından çok
yumuşak, duyarlı ve duygusal bir alana ihtiyaç duymuştur. Müşteri odaklılık gerçeği
pazarlamada yetersizlik alanının genişlemesine neden olmuştur. Pazarlama kendini
yeniden konumlandırmayı postmodern yaklaşım ekseninde gerçekleştirmiştir. Bu
yeni açılımda müşteri hoşnutluğu ve bağlılığı, deneyim çerçevesinde müşteri için
farklı imaj ve ürün üretilmesi, müşteriye verilen değer ve beraberinde gelişen bilgi
stratejileri ön plana çıkmıştır. Modernist pazarlama anlayışının “kendi kendine
yeterli” olmadığını ifade eden tartışmalarda öne çıkan bazı maddeler şunlardır:41
• Modernizmde yeterlilik alanı birey ve toplumun özellikle bilim akılcılık ve
teknoloji tarafından yönlendirilmesine karşılık, postmodern anlayışta kültürün
ve sosyal dinamiklerin temel belirleyiciliği aranmalıdır.
• Modernizmin vaat ettiği düzen gerçekleşmemiştir hatta dengeler daha da
bozulmuştur.
• Modernizmin alanını başarısızlık ve düşmanlık oluşturmaktadır.
Üretici/tüketici, kültür/doğa, kadın/erkek olası çabalar içinde düşmanlık
üretmekten çok bütünleşmeyi tamamlamaya çalışmaktadır. Müşteri üreticinin
zıddı değildir. Ürettiği kadar müşteri de değer yaratır ve tüketimi de üretim
kadar değer yaratan bir faaliyet olarak görmek gerekir.
• Müşteri ne bir metadır ne de bir mittir. Müşteriyi egemen kılmak ve modern
anlayış çerçevesinde “müşteri kraldır” demek tutarsız bir çelişkidir.
Postmodern durum belirtilen niteliklerine bakıldığında tüketimi teşvik eden
bir ortamı yaratarak tüketim kültürünün oluşumuna yardımcı olmuştur.
1.1.2.1. Postmodernizm
21. yy’ da bilişim, iletişim ve teknoloji alanında yaşanan hızlı değişim yeni
bir toplum düzeni, yeni kültürel değer ve süreçler ortaya çıkarmıştır. Bu değişim
40 BROWN, Stephen, “ Postmodern Marketing? ”, European Journal Of Marketing, Vol. 27, No:4,
1993, s. 19-25. 41 PAPATYA, Nurhan, “ Pazarlamada Paradigmik Değişim yada Postmodern Devrim: Tarihsel ve
eleştirel Bir Deneme”, Pazarlama ve Đletişim Kültürü Dergisi, S. 6, C. 2, 2003, s. 25-30.
21
bilgiyi ön plana çıkararak üretimin temel girdisi ve çıktısı haline getirmiştir. Đnsanları
neyi, nasıl bileceklerini, hangi tutumları sergileyecekleri ve davranışları iletişim
süreciyle yönlendirilmeye ve biçimlendirilmeye başlamıştır. Đnsan ve toplum
yaşamında ortaya çıkan değişim süreçlerinden biri postmodernizmdir.
Postmodernizm ilk olarak 1960’lı yıllarda sanat ve mimaride yeni bir oluşumu ifade
etmek için kullanılmıştır.1980’li ve 1990’lı yıllarda ağırlık kazanan postmodernizm
yaklaşımına ait tartışmalar modern kavramların bitip bitmediği, bittiyse yerine gelen
postmodern kavramların ne olduğu üzerine odaklanmıştır. Birçok düşünür ve bilim
adamı postmodernizmi olumlu ve olumsuz bakış açılarıyla farklı tanımlamış ve
yorumlamıştır. Postmodernizm, modernizmi eleştirmesi, modernizmin devamı
olmaması ve ondan kopması nedeniyle tanımının yapılması zorlaştırmıştır.
Postmodern kelime anlamı ile modern dönemin sonrasını, modern dönemin aşıldığını
ifade etmektedir bu bağlamda postmodernizmi daha iyi anlayabilmek için
modernizm sözcüğünden yola çıkmak gerekmektedir. Modernite/ Postmodernite
kavramları, tarih içerisinde iki farklı dönemi; modern/postmodern kavramları bu
döneme özgü nitelikleri;modernleşme/ postmodernleşme kavramları iki farklı aşama
oluşumunu; modernizm / postmodernizm kavramları ise bu dönemin ideolojik
boyutunu ifade etmektedir. Modernizm, toplumun herhangi bir dış otorite veya
tanrısal kökenli otorite olmaksızın kendi kendine belirlediği ilkelere dayanarak
meşruluğunu oluşturması olarak tanımlanmıştır. Modernizmin belirleyici özellikleri
insana ve insan aklına sınırsız güven duyulması, eşitlik, insancıllık (hümanizm) ve
özgürlüktür. Modernizm ile akıl ve bilim insan ve toplum yaşamında belirleyici hale
gelmiştir.42
Modernizm, insan davranışının mükemmeliyetine ve sosyal gelişmeye inanır.
Bilim, bilgi, değerler ve inançlar; ortak insani değerler, kesin doğrular ve evrensel
değerler modernizmi karakterize eden unsurlardır.43 Modernizmin öne çıkarttığı
koşullar şu şekilde sıralanabilir:44
• Mantık kuralları ve rasyonel düzenin kurulması
42 ŞAYLAN, Gencay, Postmodernizm, Đmge Kitabevi, Ankara, 2. Baskı, 2002, s. 26-58. 43 BROWN, Doug, “Postmodernizme Kuramsal Bir Yaklaşım”,(çev.Yrd.Doç.Dr. Mustafa Sakal),
Journal of Economic Issue,Vol.XXV, December, 1991, s. 5-6. 44 FIRAT, Fuat A., VENKATESH, Alladi,”Liberatory Postmodernism and The Reenchantment of
Consumption”, Journal of Consumer Research,Vol.22, December, 1995, s. 240.
22
• Bilişsel nesnelerin gelişimi
• Bilimin yükselişi ve bilimsel teknolojik uygulamalar aracılığıyla
madde gelişimini vurgulama
• Gerçeklik, mimari ve sanatta amaç ve temsil birliği
• Endüstriyel kapitalizmin gelişmesi
• Üretim alanı ve tüketim alanının birbirinden ayrılması.
Postmodernizmde gösterim, aynı zamanda nesnel gerçekliğe başvurmaksızın
insan hayali aracılığıyla canlandığı için gerçeğin inşası anlamına gelmektedir. Bu,
gerçeklere müdahalenin sadece teknoloji uygulamaları ile değil aynı zamanda insanın
kontrol biçimleri ile de gerçekleştiği anlamına gelmektedir. Gerçeğin inşası bu
nedenle, gerçek genellikle verildiği gibi ikram edilmez ve ticari ya da estetik amaçlar
için hilelere maruz kalır. Böyle bir gösterim kavramı ürünlerin tasarımında ve
paketlenmesinde, mükemmel mağaza çevresi yaratılmasında ve diğer özel ve kamu
ticari yerlerde ve hatta insan vücudunun yeniden yapılmasına gözlendiği gibi
postmodern pazarlama kültürünün kalbinde yer almaktadır. Postmodern hayal, bu
gösterim sürecini bireysel tüketicilere bu sürece katılmalarına izin vererek şu anki
pazarlama örgütlerinin kontrolünden kurtarma eğilimindedir. Postmodern koşullar
ve ana temaları ile ilgili;45
45FIRAT, Fuat A., VENKATESH, Alladi, a.g.m., s. 251-252.
23
Tab
lo 1.2: Pos
tmod
ern K
oşullar
ve Ana Tem
alar
ı
Üst G
erçe
klik
Par
çalanma
Üre
tim ve
Tüke
timin Ter
s
Çev
rilm
esi
Özn
enin M
erke
zileştirilmem
esi
Zıtlıklar
ın B
irlikteliği
Gerçek sembo
lik dü
nyanın
bir
parçası
olarak
ve
verilenden
ziyade
inşa
edilmiştir.
Anlam
, sonsuz işaretleyici
kavram
ile
yer
değiştirmiştir
Gerçek ve gerçek olmayan
arasındaki
fark
bulanıklaşmıştır.
Gerçeğin
temeli
olarak
gösteri
ve
sembo
llerin
ortaya çıkması
Tüketim
deneyimi çoklu
ve
kopuktur.
Herhangi bir temaya bağlılık
yoktur.
Đnsan
öznesi parçalanmış bir
kişiliğe sahiptir.
Çevre ve şartları,
tarih
ve
kökeni terk eder.
Pazarlama tüketim işaretlerini
ve çevresini
parçalayan ve
onları m
oda ve stil aracılığıyla
yeniden
yapılandıran
bir
faaliyettir.
Mod
ernizm
bir üretim kültürü
sunarken,
postmod
ernizm
temel
olarak
bir
tüketim
kültürüdür.
Üretimin
değer
yaratıp,
tüketimin bu
nu yok
ettiğini
redd
eder.
Tüketici p
aradoksu:
Tüketiciler tüketim
sem
bol ve
işaretlerinin aktif üreticileridir.
Tüketiciler
aynı
zamanda
ürünler
aktif
etken
iken
pazarlam
a sürecind
e
nesnedirler.
Mod
ernist fikre göre;
Özne
olarak insan
kendini bilen
bağımsız temsilcidir.
Kavramsal
özne
olarak
insan
öznesi
Birleşm
iş özne olarak in
san öznesi
Postm
odern
fikre
göre
insan
öznesi;
Đnsan
öznesi tarihsel ve kültürel
olarak yapılandırılm
ıştır.
Öznelliğin
temeli
dildir,
idrak
değil.
Hakiki
kişilik
makyajlanmış
kişilikle yer değiştirmiştir.
Tüketim
deneyimi çelişki ve
farklılıkların
uzlaştırılması
anlamına gelm
ez fakat onların
özgürce
varolm
alarına
izin
verir.
Birleşm
ekten
ziyade
parçalanmanın tüketim
in esası
olduğunu onaylar.
Zıtlıkların
birlikteliğinin
altında yatan ilke olarak taklit.
Kaynak: FIR
AT, Fuat A.,
VENKATESH, Alladi,”Liberatory
Postm
odernism
and
The Reenchantment of Con
sumption”, Jo
urn
al of Con
sumer
Resea
rch,Vol.22, Decem
ber, 199
5, s. 2
51-252
.
24
Postmodernizm bağlantılı olduğu üç önemli konuyla olan ilişkisi sonucu,
tüketimi etkilemektedir. Bu konular; imaj ve göstergelere dayalı küreselleşen
ekonomi, üretim ve tüketimin esnek yapısı ve bilgi ekonomisidir. Tüketiciler ürünleri
sadece işlevsel özelliklerinden dolayı değil, sembolik değerlerinden, imajlarından
dolayı alıp tüketmektedirler. Gösterge ekonomisinde, tüketim üretimi
yönlendirmekte, tüketim üretimden daha üst düzeyde sosyal öneme sahiptir aynı
zamanda benzer ürünler benzer özelliklere sahip oldukları için ürünler arası farklılık
sadece bağlantı değerleri ya da taşıdıkları imaj ile gerçekleşmektedir. Tüketimin
üretimden daha fazla öne çıkmasında şu eğilimler kendini göstermektedir: 46
• Kültürün, tüketimi sosyal bir zorunluluk olarak değerlendirmesi
• Kredi imkanlarının genişlemesi ile yaratılan satın alma gücünün
tüketime yönlendirilmesi
• Yüksek düzeyde eğitim, pazar deneyimlerini, pazar karmaşıklığını,
pazar yaratıcılığını oluşturması.
• Türdeş olmayan pazarların, yüksek düzeyde farklılaşmış tüketici
tercih yapılarını oluşturması.
Postmodernizm modernizmin keskin sınıflandırmalarını (kadın-erkek,kent-
kırsal,kamu-özel…..) reddeder ve üretim kadar hatta daha fazla tüketime önem verir.
Postmodern düşünce her eylemi bir tüketim eylemi olarak kabul etmektedir.
Birbirimizle olan ilişkilerimizden, eğitim, din, sağlık, ölüme kadar her şey tüketime
konu olabilmektedir. Modern düşüncenin değer verdiği tutumluluk ,tasarruf yerine
harcama, boş zaman uğraşları ve tüketimi teşhir etme yoluyla kendini gerçekleştirme
onaylanmaktadır.47
Postmodernizm, tüketimi önemli bir sosyal ve kültürel bir süreç, tüketiciliği
bir ideoloji ve postmodernizmin önemli özelliklerinden biri olarak vurgular.48
46 ODABAŞI, Yavuz, Postmodern Pazarlama Tüketim ve Tüketici, Mediacat Yayınları,Đstanbul,
2004, s. 76. 47 ODABAŞI,(c), a.g.e., s. 79, 48 BOCOCK, a.g.e., s. 84.
25
Postmodernizm, kültürü ekonomiden daha önemli bir yere oturtarak kültürün
belirleyici rolünü vurgular. Kültürel değişimler ve toplumsal özellikler,
postmodernizmin özelliklerine göre şekillenir.Tüm zıtlıkların aynı anda olabilme
olasılığı, siyah ve beyazın birlikteliği gibi zıtlıkların birlikteliğinin toplumda
hoşgörüyle karşılanacağı düşüncesini getirir. Modernizmin getirdiği sosyal sınıfların
yerini, postmodern toplumlarda ortak ilgi ve ortak yaşam tarzına sahip bireylerin
oluşturduğu grup ve cemaatler alır. Postmodern toplumun kültürü, istikrarlı ve
hiyerarşik yaşam biçimini reddeder, bilgi ve imaj bolluğuna dayanan yaşam biçimini
benimser. Postmodern toplumda bireyler arası ve kültürler arası yoğun etkileşim,
modernizmin katı ve keskin tutumlarını ortadan kaldırmaktadır.49
Tablo 1.3: Postmodern Toplumun Özellikleri
Tüm zıtlıkların aynı
anda olabilme olanağı
Gerçeğin ne olduğunun kararlaştırılmasında tek bir ölçüt yoktur.
Sosyal sınıfların yerini
cemaatlerin alması
Her birey anlamlar ve semboller kompleksini geliştiren birden fazla
cemaate dahildir. Bu cemaatlerde her birey farklı roller oynar
Değer sistemini
değişimi
Farklı stillere açık olma, kendi olma, yaşama gösterilen hoşgörü, ben
merkezli postmodern toplumun parçası olma
Moda Đçerikten çok şekil önemli
Parçalanma Yaşam arka arkaya olaylardan çok, birbirinden kopuk anlar ve
deneyimlerin birleşiminden oluşur
Farksızlaşma Oluşturulmuş hiyerarşinin yok edilmesi, silinmesi ve aşınmasıdır.
Üst-gerçeklik Benzetim yapılarının gerçek haline gelmesi, Disneyland, eğlence parkları,
bilgisayar oyunları gibi benzetim yoluyla yaratılan model temsil ettiği
gerçekten daha gerçek hale geliyor.
Zaman Bugün, geçmiş ve gelecek arasında köprü görevi yaparken, gerçeğe geçici
sınırlama getirir ve onun yapılanmasında araç görevi görür.
Kaos kriz dengesizliğin
norm olarak kabulü
Süregelen durum yeni seçeneklerin çıkışına fırsat tanımadığı için denge
durumu arzulanmaz.
Taklit, alıntı Kabul görmektedir.
Kaynak: ODABAŞI, Yavuz, Postmodern Pazarlama Tüketim ve Tüketici, Mediacat Yayınları, Đstanbul, 2004, s.81-83.
49 ODABAŞI,(c), a.g.e., s. 81-83.
26
Postmodernizmin özellikleri itibariyle bireylerin değer sistemlerini
değiştirmesi, içerikten çok biçime önem vermesi, çok kültürlü yapısı, tüketime
odaklanan yapısıyla tüketim toplumu ve tüketim kültürü oluşumunu ve gelişimini
hızlandırdığını söyleyebiliriz. Postmodernizm düşünce sistemi aracılığıyla bireylerin
davranışlarında, yaşam tarzlarında ve tercihlerinde değişmelere neden olmuştur.
Toplumun genelini içine alan bu akımdan tüketiciler de etkilenmiş sonuçta tüketici
davranışları da postmodernizmin özellikleri çerçevesinde yeniden şekillenmiştir.
1.1.2.2.Tüketim Kültürü
Tüketim kültürü; maddi ürünlere ve hizmetlere olumlu anlamlar atfeden
hedonist, gösteriş ve bir gruba ya da kültüre ait olma gibi amaçlar için özelleştirilmiş
ürünler ve hizmetlerin satın alındığı, sahiplenildiği, tüketildiği bir ortamın
kültürüdür. Tüketim kültürü kavramı; üretilen ürün veya hizmetlerin tüketiciye
ulaştırılması için kültürün baskın hale gelmesi veya bireysel beğeniler, sosyal
değerler ve tüketicilerin bireysel yaşam tarzlarının ifade ediliş tarzı şeklinde iki farklı
anlamda da kullanmaktadır.50
Tüketim kültürü, tüketicilerin çoğunluğunun statü arama, ilgi uyandırma,
yenilik arama gibi özellikleriyle öne çıkan ürün ve hizmetleri arzuladıkları, peşine
düşüp, edinip sergiledikleri kültüre denilmektedir.51 Tüketim pazar ilkelerinde ve
pazarın varlığında gerçekleşeceği için tüketim kültürü de pazar dinamiklerinin
egemen olduğu, pazar ekonomisinin var olduğu toplumların kültürüdür. Tüketim
kültürünün hâkim olduğu toplumlarda tüketiciler arzu ve zevklerini karşılamaya
yetecek maddi güce ve demokratik haklara sahiptirler bunun sonucu olarak kültür
tüketime indirgenmiştir.52
Tüketimin kültürel sistem içinde yer alması tüketim-kültür ilişkisinde bazı
yanılgılara yol açmıştır. Tüketim toplumu içinde tüketim idolleştirilmiş, marka ve
50 ZORLU, Abdülkadir, “Batılı bir Yaşam Tarzı Olarak Tüketim: Türkiye’de Tüketim Ürünlerinin
ve Kültürünün Tarihi Gelişimi”,Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar Dergisi, S. Ekim 2003, s. 9.
51 ODABAŞI,(a),a.g.e., s. 25. 52 ODABAŞI,(a), a.g.e., s. 26-27.
27
imajlara bağlı olarak kültür ile tüketim zaman zaman yer değiştirmiş ve sonucunda
tüketimin sahip olmadığı ve kültürle etkileşiminin bir sonucu olmayan tüketim
kültürü kavramı geniş çevrelerce kabul görmüştür.53
Mike Featherstone günümüz toplumunun anlaşılması açısından tüketim
kültürü kavramıyla; ürünler dünyasının ve bunların yapılanma ilkelerinin merkezi
bir yer işgal ettiğini vurgulamaktadır. Featherstone’a göre, maddi ürünler sadece
faydalar olarak değil, aynı zamanda “iletişim vasıtaları " olarak kültürel ürünlerin
iktisadı üzerinde, hayat tarzları, kültürel ürünler ve metalar alanı içerisinde işleyen
arz, talep, sermaye birikimi, rekabet ve tekelleşme gibi piyasa ilkelerine
odaklanmaktadır.54 Baudrillard’a göre tüketim kültürü tüm değerlerin aşırı
değerlendiği, sanatın gerçeklik karşısında zafer kazandığı postmodern bir kültürdür.55
Mike Featherstone tüketim kültürünü üç farklı bakış açısıyla ele almaktadır.
Đlk bakış açısıyla, malların üretiminin genişlemesi sonucu maddi kültürün tüketim
malları, alışveriş ve tüketim alanları şeklinde çok miktarda birikmesi ile tüketim
kültürü desteklenmiştir. Đkinci bakış açısı ürünlerin insanlar tarafından toplumsal
bağlar ya da farklılıklar yaratmak amacıyla kullanılması üzerinde durur. Üçüncü
yaklaşım, tüketicinin kültürel hayalinde ve özel tüketim alanlarında memnuniyetle
karşılanan tüketimin, duygusal hazlarının, rüyalarının ve arzularının çeşitli şekillerde
doğrudan bedensel tahrik ve estetik hazlar yaratması üzerine yoğunlaşır. Bu
yaklaşımlardan yola çıkarak diyebiliriz ki tüketim deneyimlerinden kaynaklanan
hazlar ve arzular, duygusal ve estetik doyumlar, özellikle Batı toplumlarında
ürünlerin kullanım faydalarından çok onlara atfedilen anlamlar doğrultusunda aşırı
arz edilmesi, kültürel başıboşluk ve toplumsal sınıflandırmaların bozulması tüketim
kültürünün gelişimine yardımcı olmuştur.56
Tüketici satın aldığı yani birçok seçenek arasından tercih ettiği mallar
vasıtasıyla içinde yer aldığı toplumun kültürünü dışa vurur. Alışveriş yapan ev
hanımının satın aldığı malların bir kısmı baba için, bir kısmı çocuklar için, bir kısmı
da eve gelecek olan konukları ağırlamak içindir. Eve gelen konukları evin hangi
53TOPÇUOĞLU, a.g.e., s.161. 54 FEATHERSTONE, a.g.e., s. 144. 55 FEATHERSTONE, a.g.e., s. 145. 56 FEATHERSTONE, a.g.e., s. 36.
28
bölümünde ağırladığı, onlara yiyecek, içecek, müzik ve sohbet olarak ne sunduğu, bu
tercihlerin tamamı kültürü yansıtır. Bu kültür sunumunun tam ortasında mallar ve
tüketimle oluşturulan bir sunumlar ağı vardır. Evin erkeğinin maaşının ne kadarını
eşine tahsis ettiği, ne kadarını arkadaşları ile harcadığı, ne kadarını gereksinimi olan
birine yardım amaçlı verdiği, ne kadarını çocuklarının geleceği için harcadığı gibi
kararlar bir dizi faaliyetlerle sonuçlanır. Bu faaliyetler ve tüketim tercihleri evin
erkeğinin toplum içindeki yerini belirler.57
Tüketim kültürü; işaretler, anlamlar, imajlar ve gösterilerle sürekli genişler.
Reklam, ambalaj, mağaza düzenlemeleri, teşhir-tanzim, ürün tasarımları nesneler
hakkında bize görsel ve işitsel anlatımlar sunar. Tüketim kültüründe gereksinimler
sınırsız ve doyumsuz olarak kabul edilmekle beraber sürekli daha fazla isteme, daha
fazla arzuların yaratılması anlamına gelir ve gelişme için vazgeçilmez olarak görülür.
Đnsanlar sürekli olarak kendilerini sosyal ve ekonomik olarak daha yüksek seviyeye
çıkarma arzu ve gayretindedirler. Sürekli değişen yeni ürünler karşısında tüketici
tatmin olmak ve arzularını gerçekleştirmek için daha yükseğe çıkartılmakta ve
tüketicinin sürekli talep etmesi sağlanmaktadır. 58
Tüketim kültürüne çalışmak ve harcamak, harcamak için çalışmak kısır
döngüsünden bakabiliriz. Bir kişi ne kadar çok şeye sahip olsa da sahip oldukları
yine de yetersizdir, kişi için mutluluk sağlayan bir sonraki alışveriştir. Đnsanları satın
almaya yönlendiren tüm yöntemler, mutluluğun mallara sahip olma ve bu malların
kullanılmasıyla ortaya çıkacağı fikrini kullanır. Sonuçta, tüketimle insanların mutlu
olacağı düşüncesi yaygın hale gelmiştir.59
Tüketim kültürünün öne çıkan bazı özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz:60
a) Tüketici kültürü tüketmenin kültürüdür.
b) Tüketici kültürü pazar toplumunun kültürüdür.
c) Tüketici kültürü esas itibariyle evrensel ve kişisel olmayan
özelliktedir. 57 DOUGLAS ve ISHERWOOD, a.g.e., s. 73-83. 58 FEATHERSTONE, a.g.e., s. 28-29. 59 AYDOĞAN, Filiz, Medya ve Popüler Kültür Üzerine Yazılar, Mediacat Yayınları, Đstanbul,
2004, s. 118. 60 SLATER, Don, Consumer Culture & Modernity, Polity Press, 1997,s. 24-31.
29
d) Tüketim kültürü, özgürlüğü özel yaşam ve özel seçim ile
özdeşleştirir.
e) Tüketici gereksinimleri sınırsız ve doyurulmazdır.
f) Tüketim kültürü post-geleneksel toplum içerisinde kimlik ve statü
belirlemede ayrıcalıklı bir ortamdır.
g) Tüketim kültürü, modern güç kullanımında kültürün artan
önemine işaret eder.
Tüketim kültürünün temel özelliklerinden biri de genel nüfus tarafından
tüketilecek, muhafaza edilecek, tasarlanıp, hayal edilecek kapsamlı mallar ve
deneyimler zincirinin varlığıdır.61
Tüketim kültürünün olumlu ve olumsuz yönleri Tablo 1.4’te gösterilmektedir.
Sosyo-kültürel, politik ve din açısından tüketim kültürüne yönelik farklı yaklaşımlar
mevcuttur. Tüketim kültürü, bireyi ve serbest piyasa ekonomisini ön plana
çıkartmasını destekleyen görüşler olduğu gibi toplumsalın, manevi inanç ve moral
değerlerin ön plana çıkartılmasını savunan görüşler de bulunmaktadır. Tüketim
kültürüne yönelik eleştiriler genel anlamda iki noktada birleşir:62
1. Ürünlerin tüketiminin aşırı boyutlara ulaşması, ürünlerin peşinden
koşturmanın bireyin hayatın gerçek anlamını kavramasını engellemektedir.
Tüketicinin hayatın anlamını markalı bir kıyafette aramasını eleştirmektedir.
2. Tüketim kültürü toplum değerlerini yıpratmakta ve toplumdaki gerçek
konuların ciddiye alınmasını önlemektedir. Kitle iletişim araçları bireylerin daha
ilgiyle izleyecekleri magazinsel olaylara ağırlıkla yer verirken toplumun bir sorunu
olan özürlü çocuklarla ilgili konuları gündeme taşımamaktadırlar.
61 FEATHERSTONE, a.g.e.,s. 186. 62 ODABAŞI, (a), a.g.e.,s. 30-32.
30
Tablo 1.4: Tüketim Kültürü Uygulamaları Hakkındaki Yargılar
Kaynak: ODABAŞI,Yavuz,Tüketim Kültürü; Yetinen Toplumun Tüketen Topluma
Dönüşümü,Sistem Yayıncılık,Đstanbul, 1999, s. 32.
1.1.2.2.1. Tüketimin Yaratılmasında Kültürel Yapılanmalar
Kültür insanın toplumsal yaşamının her alanında kendisi ve kendisine ait
olanın bir ifadesidir. Genel bir yaklaşımla kültür kavramını tanımlarsak kültür;
insanın ortaya koyduğu, içinde insanın var olduğu tüm gerçeklik yani insan
dünyasını taşıyan, insan varlığını taşıyan her şeydir diyebiliriz.63
Daha teorik olarak Anthony Giddens’ın tanımıyla kültür; “ Belirli bir grubun
üyelerinin sahip oldukları değerler, izledikleri normlar ve yarattıkları maddi
ürünlerdir”. Giddens kültür ve toplum arasında ilişkiyi şu şekilde işaret eder:
“Toplum ortak bir kültürü paylaşan bireyleri bir arada tutan karşılıklı ilişkiler
63 UYGUR, Mermi, Kültür Kuramı, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 1996, s.17.
Olumlu Olumsuz
Sosyo-kültürel Ürünler; kişisellik, hareket, kendini anlatım
için fırsat yaratır ve yaşamın kalitesini
arttırır.
Geleneksel toplum, aile ve kültürel
değerleri zayıflatır, rekabetçi tüketimi
arttırır
Politik Despotların gücünü azaltır, ticareti
güçlendirerek savaş olasılıklarını ortadan
kaldırır.
Đş dünyası politikacıları yozlaştırır, kitle
iletişim propoganda mekanizmalarını ele
geçirir
Moral/Din Yoksulluk en büyük adaletsizliktir.
Tüketim kültürü refahı getirir ve dini
kurumlar bile iş hayatı gibi pazarlamadan
yararlanabilir
Dini inançları azaltır. Bencil davranışlara
ve toplum sorunlarının gözden uzak
tutulmasına ödün verir.
Psikolojik Tüketim içsel bir olaydır. Tüketim sonrası
alınan tatmin mutluluk getirir ve kişilik
kazandırır.
Ürünler yüksek düzeydeki gereksinimleri
tatmin edemezler. Tüketimle elde edilen
anlam sahtedir.
Ekonomik Pazar etkinliğini arttırır. Fiyatları düşürür.
Đş olanağı yaratır ve refah getirir.
Yüksek fiyatlar ve güvenilir olmayan
ürünlere yol açar. Hava kirliliği gibi kontrol
edilemeyen çıktıları olabilir.
31
sistemidir. Toplum olmadan kültür var olamaz ama aynı şekilde kültür olmadan da
toplum var olamaz.”64
Kültür, insanın kendi yaşamını, geçmişten gelen deneyimler ve birikimlerle
ve kendinin yarattıklarıyla nasıl ürettiğini anlatır. Đnsan kendini nasıl üretirse, üretme
yolu onun kültürüdür. Kültür, belli bir topluluğun belli zaman ve şartlarda üretim
biçimindeki sosyal kişiliğidir. Đnsanların yaşamlarını gerçekleştirme şekillerinde,
maddi veya maddi olmayan ürünleri ve bu ürünleri açıklayan kültürel ve simgesel bir
anlatım söz konusudur. Örneğin, süslü şimşir kaşık, eski zamanlarda, bunu kullanan
ağaların, beylerin ve egemen güçlerinin simgesidir. Zaman ilerledikçe insan yaşamını
gerçekleştirme şekli belli bir kesimin tekeline geçmiş, çoğunluk ise bundan yoksun
kalmıştır. Bu olanaklara sahip olanlar ve bundan yoksun kalan çoğunluk arasındaki
ilişki, işçi ve satın alıp tüketen tüketici şekline dönüşmüştür. Bu dönüşüm esnasında
çoğu olanağa sahip, kontrolü elinde tutan azınlığa karşı tepki kültürleri gelişmiştir.
Bu iki grubun birbirine olan yaklaşımları, birinin hayranlık duyma ve özenme,
diğerinin ise küçümseme şeklinde gerçekleşmiştir. Bu yaklaşımlar toplumda
kültürsüz, maganda kültürü, alt kültür ve yüksek kültür∗ şeklinde nitelendirilen farklı
grupların oluşmasına neden olmuştur. Kültür oluşum yerinin ve yapılış biçiminin
niteliğine göre siyasal, sosyal, ekonomik, eğlence, aristokrat, işçi sınıfı, gençlik,
sanat, aile, çevre, arkadaşlık, kent, başkaldırı ve teknolojik kültür gibi gruplara
ayrılır.65
Kültür toplumu oluşturan temel unsurdur ve kültür toplumu şekillendirir.
Kültürel değişimler, toplumu oluşturan bireyleri yani tüketicileri ve tüketim tarzlarını
etkileyecektir. Bu açıdan kültürel değişmelerin, tüketim tarzlarını ve tüketicileri
etkilemesi nedeniyle incelenmesi faydalı olacaktır.
64 ĐRVANĐ, Süleyman, Medya Kültür Siyaset, Bilim ve Sanat Yayınları/Ark Kitapları, Ankara, 1997,
s. 14. ∗ Bkz. Rowe, David, Popüler Kültürler: Rock ve Sporda Haz Politikası.(çev.Mehmet Küçük), Ayrıntı
Yay., Đstanbul; Tomlinson ,John (1999), Kültürel Emperyalizm,(çev. Emrehan Zeybekoğlu), Ayrıntı Yay., Đstanbul.
65 GÜNGÖR,Nazife, Popüler Kültür ve Đktidar: Popüler Kültür Üzerine Kuramsal Đncelemeler, Vadi Yayınları, Anakara, 1999, s. 19-21.
32
1.1.2.2.1.1. Popüler Kültür
Bir toplumda yaygın biçimde paylaşılan, inançlar, pratikler, nesneler ve
kitlelerin ya da bağımlı sınıfların kültürüne popüler kültür denir. Popüler kültür
kökleri yerel geleneklerde bulunan “halk” inançları, pratikleri, nesneleri ve “popüler”
olan inanç, pratik ve nesneleri bunlara ek olarak siyasi ve ticari yapılardan gelen
“kitlesel” inanç, nesne ve pratikleri içerir. Temelinde eğlence olan kolayca satın
alınabilen günlük yaşamın kültürüdür. Genel şaka, dedikodu, günlük şarkı, dans,
moda giysiler ve renk cümbüşü içinde varlığını devam ettirir. Popüler kültür
ideolojiktir ve kültürel değerleri ve gelenekleri belirli şifre ve kodlarla insanlara
aktarır.66
Halkın içinden çıkan halk tarafından üretilen popüler kültür halkın varlığının
ve gücünün önemli bir göstergesidir. Popüler kültür belli davranış biçimlerinde
bulunulmasını teşvik eder, özgürlük sloganı altında belli davranış biçimleri
gerçekleştirilerek bireylerin kendini bulması ve kendine güven duygusunu elde
edeceği benimsetilmeye çalışılmaktadır. Piyasa malları ve ideolojileri kullanılarak
özgürlük, kendine güven ve kimliğini bulma gerçekleşecektir. Herhangi bir yerdeki
gazete bayisinde her yaş ve cinsiyette birey için zevklerine uygun özgürlük temsilcisi
yayınlar bulunabilmektedir.67
Popüler kültüre yaklaşımları üç ana grupta toplayabiliriz:68
• Birinci grup, popüler kültürü kitle kültürü ile aynı kabul eder, popüler kültür
yüksek ve alçak kültür tartışmasını da beraberinde getirir. Batı’nın klasik
aristokrat kültür ve geleneği yüksek kültür, popüler kültür ise alçak kültürdür.
Popüler kültür, alçak zevk ve ilgilerin kültürü olduğu için ciddi ve saf
kültürler açısından tehlike taşır.
• Đkinci grup, popüler kültürü demokratikleşmenin, çoğulcu demokrasinin ve
bireysel özgürlüğün belirtisi olarak kabul eder. Popüler kültürü eleştirisiz
olarak övücü, demokrasinin bir nimeti olarak kabul ederler.
66 YENGĐN, Hülya, Medyanın Dili: Đletişimi Kurumsal Bir Yaklaşım Popüler Kültür Türlerinin
Çözülmesi, Der Yayınları, Đstanbul, 1996, s. 191. 67 GÜNGÖR, a.g.e., s. 27-28. 68 GÜNGÖR, a.g.e., s. 44-47.
33
• Üçüncü yaklaşım, kültür üretimi ve mülkiyet ilişkileri açısından inceler.
Popüler kültürü, kültürel üretimde hem maddi hem de ideolojinin üretimiyle
ele alan ve ideolojik fikirler, kültürler üst yapısının ekonomik alt yapıyla
karşılıklı destekleyici bağımlılık kurulduğunu ileri sürer.
Popüler kültür duygusal olarak yıkıcıdır çünkü sahte hayat sağlar ve şiddete,
cinselliğe verdiği ağırlık insanları kabalığa, yabanlığa iter; zihinsel olarak yıkıcıdır
çünkü cicili bicili, hayattan kaçan, hayali bir içerik sunarak insanların gerçeklikle baş
etme yeteneklerini engeller; kültürel olarak yıkıcıdır çünkü insanların yüksek kültüre
katılma olanaklarını azaltır. Örneğin Mac Donald popüler kültürü, “ hem ( cinsellik,
ölüm, başarısızlık, trajedi gibi) derin gerçeklikleri, hem de basit, anlık mutlulukları
hükümsüz kılan, değersiz önemsiz bir kültür olarak tanımlamaktadır.69
Bu açıdan popüler kültür, pazar tarafından pazarda tüketilmek için ısmarlanan
kitle kültürünün en çok tercih edilen ürünlerini, bunların tüketilmesini ve bu ürünleri
teşvik eden düşünceleri ve duyarlılıkları anlatır. Son zamanlarda en popüler olan
düşünceler arasında olarak post-modernlik, özelleştirme, esnek üretim, küreselleşme
yer almaktadır. Popüler kültürde kalıcılık değil değişim esastır. Popüler olma, her
hafta müzik top 40 listelerini dinlemek, mevsimlerle değişen modaya göre giyinmek,
Pepsi - Coca Cola; Pizza Hut ile Pizza Pizza ; Burger King ve McDonalds arasında
özgürce seçim yapmaktır.70 Popüler kültür gündelik yaşamın kültürüdür. Geniş
anlamda belirli bir yaşam tarzının ideolojik olarak yeniden üretilmesi için gerekli
koşulları sağlar ve bu gündelik ideolojinin onaylanması ve yaygınlaşması için gerekli
ortamı sağlar.71 Popüler kültürün kültürel deneyim ideali eğlenme, oyalanmadır,
gündelik olandan daha üstün ama gündelikle iç içe geçmiş rutinleşmiş hazlar sağlar
coşkusal doyumu arzu ile disiplin oyununu meşrulaştırır.72
69 GANS, Herbert J., Popüler Kültür ve Yüksek Kültür, YKY, Đstanbul, 2005, s. 53-54. 70 ERDOĞAN, Đrfan, “Popüler Kültürün Ne Olduğu Üzerine” Bilimin ve Aklın Aydınlığında Eğitim
Dergisi, s. 1-5, 2004, S. 57. 71 TOPÇUOĞLU,.a.g.e., s.116. 72 MUTLU, Erol, Globalleşme,Popüler Kültür ve Medya,Ütopya Yayınları, Ankara, 2005, s. 314.
34
1.1.2.2.1.2. Kitle Kültürü
Kitle kültürü uzmanlaşmış özel bir sektör olarak, sürekli artan endüstri
üretimi olarak öncelikle işçi sınıfına yöneltilen ve onların tüketimi için üretilen bir
kültürdür. Kitle kültürünü, kitle üretim yapan bir endüstriyel yapının oluşturduğu
maddi yaşamı gerçekleştirme ve bu gerçekleştirmenin maddi ve düşünsel biçimidir.
Standartlaşmış kitle üretim biçimi ve tekniği kitle tüketicileri gerektirir ve
günümüzde kitle kültürü kitle iletişim araçlarının desteklediği küresel pazarın mal,
hizmet ve ideolojisiyle birlikte düşünülmelidir.73
Ünsal Oskay’a göre kitle kültürü varlıklı ile yoksulu, yöneten ile yönetileni,
özgür olan ile özgür olmayanı, mutsuz bireyi ve onu mutsuz yapan toplumsal
gerçekliği özdeş kılacak yanılsama oluşturması için üretilmiştir. Yaşanılan
gerçeklerin üstesinden gelinemeyeceğinin düşünüldüğü anlarda, gerçekliklerden
kaçmak için kitle kültürünün tüketicisi haline gelinir. Kitle kültürünün ürünü olan
kitap, film, müzik, konfeksiyon işi kıyafetler, TV programlarındaki espri ve
konuşmaları üreten insanlar tüketicilerin neleri sevip neleri sevmeyeceğine, nelerden
korkacağına, kimleri kıskanıp kimlere hayranlık duyacağına, kimleri küçük görerek
kendilerinden memnun olacağına araştırmalar yaparak tüketicinin kimliğini
tanımlamaya çalışırlar. Tüketiciler, kitle kültürünün yaratılmasında, tasarlanmasında,
basılıp yayınlanmasında pasif roldedir. Đnsan, bireylerdeki sürüye uyma psikolojisi,
örgütlenememe, illaki kıskanma ve birilerini ezme tutumlarıyla homojenleştirilmeye
farkında bile olmadan boyun eğer.74
Kitle kültürü kültür endüstrisinin etkisiyle yaygınlık kazanmış ve toplumda
güç sahibi olan kesimlerin elinde, güçten yoksun kitleyi yönetmek ve yönlendirmek
için kullanılmaktadır. Kitle kültürü, piyasa ekonomisinin hem mal hem imaj satışını
yapan, uluslararası pazarın değişmelerine ve gereksinimlerine göre biçimlenip
değişen, önceden tasarlanmış ve paketlenip sunulmuş bir kültürdür. 75
Kitle kültürü, kitle toplum kavramları Frankfurt okulu kuramcıları tarafından
geliştirilmiştir. Frankfurt okulu kitle toplumunu, “halkın pasif, ilgisiz ve atomize bir
73 ERDOĞAN, a.g.m., s.57. 74 OSKAY, Ünsal,Yıkanmak Đstemeyen Çocuklar Olalım, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları ,5.
basım, 2003, s. 152 75 GÜNGÖR, a.g.e., s. 11-12.
35
şekilde çoğaldığı, geleneksel sadakat, bağ ve ortaklıkların gevşediği ya da çözüldüğü,
açık çıkarlar ve görüşleri temsil eden tutarlı grupların yok olduğu ve içindeki
insanların tükettikleri ürün, değer ve eğlence gibi kitlesel şekilde üretilen birer
tüketici haline geldikleri, yarı-refah ve rahat toplum” olarak tanımlamışlardır. F.R.
Leavis’in kitle toplumuna yorumu şu şekildedir; kitlesel üretim ve standartlaşma
insanın duygusal deneyimini zayıflatırken reklam, radyo, TV ve filmler de insanın
ruhunu yoksullaştırmaktadır.76
Kitle kültürü, günlük yaşamda ve serbest zaman içinde kitle iletişim
araçlarının payının giderek artması ile nicel ve nitel olarak uyutucu etki yapmaktadır.
Kitle iletişim araçlarının oluşturdukları yapay gerçeklik içerisinde gerçek ve simgesel
olan şeyleri eritir birbirine karıştırır.77
1.1.2.3. Arzular, Kimlik ve Tüketim
Tüketici arzusu, tüketim fantezileriyle sosyal durumsal şartlar arasında
tutkulu bir doğumdur. Tüketiciler henüz sahip olmadıkları ve onları iştahlandıran
ürünlerle büyülenebilir ve yaşamda sihirsel bir anlam vaat ediyor gibi gelebilir. Bu
malların büyülemesine yardım eden sihirbazlar reklamcılar, perakendeciler ve gizem
tüccarlarıdır. Bu büyülü sistemin desteklenmesi ve hayal dünyasının gösterimi
insanları cezbetmenin tek süreci değildir. Öncelikle tüketiciler, vitrinlere bakarak,
hayal kurarak, televizyon izleyerek, magazin okuyarak, internette gezinerek, ağızdan
ağza konuşarak ve diğerlerinin tüketimini gözlemleyerek sihirbazların çıraklarıymış
gibi davranırlar.78
1.1.2.3.1. Kimliğin Tüketim ile Đnşası
Günümüzde tüketimin önemli bir yere sahip olmasının nedeni, tüketimin
kimliğin oluşumu ve korunmasında önemli rol oynamasıdır. Tüketim yoluyla
kimliğin seçilebildiği, inşa edildiği, değiştirilebildiği bir süreç oluşmaktadır. Birey
76SWĐNGEWOOD, Alan, Kitle Kültürü Efsanesi,(çev. Aykut Kansu),Bilim ve Sanat Yayınları,
Đstanbul, 1996, s. 26-29. 77 TOPÇUOĞLU, a.g.e.,s.120-121. 78 BELK, Russell W.,GER Güliz, ASKEGAARD, Soren, “The Fire Of Desire:A Multisited Đnquiry
into Consumer Passion, Journal of Consumer Research, Vol. 30, December 2003, s. 327.
36
artık serbest zaman olanaklarının artması ve tüketim imajı sayesinde kimliğini
değiştirebilir ve çoklu kimliklere sahip olabilir.79
Günümüzde tüketim, tüketicilerin yaşamlarında önemli rol oynamakta ve
tüketicilerin diğer sosyal statü gruplarından ayırt edilebilmelerini sağlamaktadır.
Tüketim belirli grupları oluşturan insanların bir toplumsal kimlik duygusuna sahip
olmalarına olanak tanımaktadır. Modern yaşam şehirlerde sürmekte ve modern
tüketim kalıpları da bu bağlamda metropolde yaşamanın bir sonucu olarak ortaya
çıkmaktadır. Şehir yaşamı, bir tarza sahip olma bilincini, bireysel seçimleri ve belirli
bir gruba has özellikleri yansıtabilecek bir tüketim alanı gereksinimi oluşturmaktadır.
Şehirdeki birey, bir kimlik duygusu yaratabilmek, kim olarak algılanmayı istediğini
belirtmek amacıyla tüketir ama bireyin kimlik oluşturabilmek için kullandığı giyim
tarzı diğer bireyler tarafından da anlaşılıp yorumlanabildiği ölçüde birey amacına
ulaşabilecektir. Bu açıdan birey kendisi dışındakilerle ortak kültürel sembolleri
paylaştığı oranda kimliğini oluşturabilir.80 (Örneğin;13-30 yaş arası gençler arasında
kimlik oluşumu, belirli giyim eşyaları ve ayakkabılar gibi tüketim malları kullanımı,
belirli müzik gruplarının, şarkıcıların veya futbol takımlarının taraftarlığını içerecek
şekilde, müzik veya spor etkinliklerine katılım yoluyla sağlanabilecek bir süreç
olarak algılanabilir.)
Bu şekilde tüketim kalıpları, kimin grup üyesi olup kimin olmadığını
tanımlayan temel unsurlardır. Kimlik oluşturma yarışında, alt ve orta seviye sosyal
statüye sahip kişiler yüksek statüye sahip grupların birtakım alışkanlıklarını kopya
ettikçe, yüksek statü sahibi kesim tüketim kalıplarını değiştirecektir. Örnek vermek
gerekirse, viski bir zamanlar sadece Đngiliz aristokrasisinin tekelinde iken, son
zamanlarda sosyal statü hiyerarşisinde aşağılara kaymış, bu yüzden yüksek statü
grupları bu içeceği içmekten vazgeçmiş, daha özel ve pahalı markaları tüketmeye
başlamışlardır.81
Tüketimin kimliğin oluşmasında oynadığı role bakarak düşünülmesi
gereken şey; giderek daha fazla insan kendini ifade etme, benlik duygularını
tanımlamak, daha iyi bir yaşam oluşturabilmek için gereken özgürlük ve güç
79 AYDOĞAN, a.g.e., s. 112. 80 BOCOCK, a.g.e.,s. 24-27. 81 BOCOCK, a.g.e., s. 27-37.
37
duygusunu işyerlerinden, başarılarından, politik yapılanmalardan alması gerekirken,
bu duyguyu tatil yörelerinden, büyük alışveriş merkezlerinden ve tüketim
eyleminden almaktadır.82
1.1.2.3.2. Sosyal Farklılaşma Yolu Olarak Tüketim
Toplumda önemli miktarda sermayeye, endüstriyel sanayi gücüne ya da ticari
mala sahip olanların veya tarihsel gelişmelere yön verebilecek nitelikteki insanların
oluşturduğu grup, diğer kişi ve gruplarla ilişkilerinde onlara üstünlük sağlayan bir
sosyal statü grubunu oluşturur. Bu sosyal grup farklılık yaratabilmek için, sofra
adabı, konuşma biçimi ve tüketim şekilleriyle farklı bir yaşam tarzı oluşturmaya
çalışır. Bu sosyal statü grubunun farklı bir yaşam tarzı, yeme, içme, giyinme yani
farklı bir tüketim şekli vardır ve sosyal statü grubunun devamlılığının sağlanması
için bu farklılıkların korunması gerekir. Üst düzey sosyal statü gruplarının farklı
tüketim şekilleri, onları, ortak kültürel değerleri paylaştıkları diğerlerinin gözünde
daha üst sosyal ve kültürel saygınlıkları olduğu izlenimi yaratır. Yüksek sosyal statü
sahibi olarak algılanan grupların tüketim şekilleri, bu sosyal statüyle ilgilenenler
tarafından taklit edilecektir. 83
Modern toplumlarda özel estetik zevkler ve spor etkinlikleri, sonradan
kazanılmış zevkler edinmeyi gerektirir. Tüketimin bir unsuru da olan, bir roman alıp
okuma, tiyatro ve sinemaya gitme, sanat eserleri satın alma, spor etkinliklerine
katılma, müzik konserlerine gidebilmek bu zevklerdendir ve bu etkinlikler çeşitli
statü grupları arasında farklılıklara olanak sağlar.Bu etkinlikler için sadece para ve
boş zaman yeterli değildir. Örneğin, yiyecek, içecek, giyecek, televizyon ve video
izleme, ev eşyaları ve ev döşeme gibi konularda çalışan sınıfların tüketim tarzlarıyla
orta sınıfın alt gelir grubunun tarzları arasında önemli farklılıklar vardır. Çalışan sınıf
bu tüketim malları ile iyi vakit geçirmeye çalışırken, orta sınıfın alt gelir grubu orta
sınıfın neyi nasıl tükettiğini anlamaya çalışır.84
82 AYDOĞAN, a.g.e., s. 117. 83 BOCOCK, a.g.e.,s. 16. 84 BOCOCK, a.g.e.s. 71-73.
38
Günümüzde uygun bir zevke sahip olmak, belli davranışlar göstermek,
başarının ve ayrıcalıklı bir toplumsal grup üyeliğinin sürdürülebilmesi açısından
önemlidir. Ayrıcalıklı sınıflar tüketim alışkanlıklarını üstün kimliklerini korumak ve
kendilerinden aşağıdakileri dışarıda bırakmak için kullanırlar.85
Toplumsal ilişkilerin kopuk olduğu toplumlarda alt ve orta sınıf mensubu
bireyler, üst konumdaki toplumsal sınıf üyesi gibi görünmek adına ekonomik
koşulları uygun olmamasına rağmen üst sınıfın yaşam biçimini ve tüketim
kalıplarını taklit etmektedir. Tüketim bu açıdan alt ve orta sınıf mensubu bireylerin
sınıf atlamasını sağlayan araç konumundadır. Bireylerin toplumsal sınıf ve
katmanlar içindeki yerinin belirgin olmaması nedeniyle tüketim, bu toplumlar için
önem taşımaktadır.86
1.1.2.4.Yaşam Tarzı
Yaşam biçimleri insanları birbirinden farklı kılan davranış kalıplarıdır.
Đnsanların neler yaptıklarını, niçin yaptıklarını ve bunu yapmalarının kendileri ve
başkaları için ne anlama geldiğini açıklamaya ve anlatmaya yardımcı olur. Sosyal
yaşamın belirleyici kalıpları genel olarak kültür kavramı ile anlatılır ama yaşam
biçimleri kültürel yapılara bağlı olmakla beraber, her biri ayrı ayrı bir biçim, bir tavır
ve bir gruba ait bazı eşyaları, yerleri ve zamanları kullanış şeklidir.87
Yaşam tarzının genellikle tüketimle bağlantılı toplumsal düzenlemelere
dayandığı varsayılır. Yaşam tarzı bir kişinin parasını ve zamanını nasıl harcadığı ile
ilgili tercihlerini yansıtan tüketim modelini gösterir. Ekonomik bakış açısıyla birinin
yaşam biçimi, gelirini tahsis etme şeklini ve çeşitli mal ve hizmetlere nasıl dağıttığını
gösterir.Bir dereceye kadar benzer belirtiler geniş tüketim modelleri açısından
gıdaya en yüksek katkıyı veren gibi ya da ileri teknoloji ve bilgi yoğun mallar
tüketicileri tanımlar.88
85 AYDOĞAN, a.g.e.s. 116. 86 TOPÇUOĞLU, a.g.e.,s. 208. 87 CHANEY, a.g.e., s. 14-15. 88 SOLOMON, a.g.e.,s. 209.
39
1.1.2.4.1.Yaşam Biçiminin Kullanılışı
Malların kullanılış şekilleri yaşam biçimlerini oluşturmaktadır. Tüketicilerin
mal ve hizmetlere yönelik yaptıkları harcamalar yaş, cinsiyet, gelir durumu, boş
zamana sahip olmaları, kültürleri, kişilikleri ve referans gruplarına göre
farklılaşmaktadır. Pazar araştırmacıları tüketicilerin davranışlarını ve alışkanlıklarını
incelemeleri yaşam biçimleri ve harcamaları arasındaki ilişkilerden yararlanarak
harcama eğilimlerini öğrenebilmeleri mümkündür. Para harcama alışkanlıkları
üzerine yapılan araştırmalar sonucunda bir hanenin uzun vadeli harcama eğilimleri
ortaya çıkartılabilmektedir. Đşletmeler tüketicileri kendine çekebilmek ve mevcut
müşterileri korumak için hedef pazarındaki tüketicilerin yaşam tarzları ve değerleri
ile uyumlu bir imaj çizmeye çalışmaktadır. Đşletmeler yoksulluğa karşı protesto gibi
ticari olmayan olaylara parasal destek sağlayarak veya kendilerini olimpiyatlarla
ilişkilendirerek (sponsor olarak) bu imajı oluşturmaya çalışmaktadır. Günümüzde
mal ve hizmetlerin toplumsal değeri giderek parasal değerinin yerini almaktadır. Mal
ve hizmetler yaşam biçimleri değerleri ile uyumlu konumlandırıldıkları zaman
simgesel ve toplumsal değerlere bürünecek ve yaşam biçimi pazarlaması daha net
şekilde ortaya çıkacaktır.89
1.1.2.4.2. Yaşam Tarzının Sunumu Reklamlar
Reklamlar insanlara, bireyin mutluluk kaynakları olan aile yaşamı,
arkadaşlık, serbest zamanları, bağımsızlık ve yaşamın denetimini sunar. Reklamlar
insanların aslında nasıl davrandıklarını değil de bunların yerine insanların neyi hayal
ettiklerini gösterir. Tüketim toplumunun yarattığı kültürün bir unsuru olan reklamlar
insanlara ürünler arasından seçim yapma özgürlüğü sunuyor görünümü altında
aslında bir ürün daha satarak, insanlara kendisini ve yaşamını değiştirmeyi teklif
etmektedir. Kişi bir ürün satın alarak bir yandan zenginleşirken diğer yandan o ürünü
satın almak için para harcamakta ve yoksullaşmaktadır.90
Televizyonun başarılı bir şekilde yansıttığı gibi şiddetin ve kana susamışlığın
en üst noktasında daha iyi bir yaşamı simgeleyen tüketimin insanın iştahını
kabartması söz konusudur. Heyecanla izlenen şiddet filmi, film içinde geçen 89 CHANEY, a.g.e., s. 35-45. 90AYDOĞAN, a.g.e., s. 118-119.; Bkz. Stherland Max, Alice K. Sylvester (2000), Reklam ve Tüketici
Zihni (çev. Đnci Berna Kalınyazgan), Mediacat Kitapları, Ankara.
40
reklamlar ve film sonrası tekrarlanan haber bandı kendi içinde birbirini tamamlar.
Reklam ve haberler gerçek yaşamın dışında üretilmiş yapay duygu formatında
ekrandan tüketiciye aktarılan ilişkilerdir.91
1.2. Tüketim Teknolojisi: Üretilen Tüketim Ve Değişen Tüketici Davranışları
Tarih boyunca birçok kültürde çalışma ve oyun, zahmet çekme ve eğlenme iç
içe geçmiştir. Bugün toplumun aldığı yeni şekilde iş yeri evden, iş zamanı oyun
zamanından ve kamu alanındaki faaliyetlerle özel alandaki faaliyetler birbirinden
ayrılmıştır. Tüketim boyutuyla oyun ve eğlence özel alan olan evde, üretim ise iş
yeri, ofis ve fabrika gibi kamu alanlarına gönderilmiştir. Boş zaman ve eğlenme
kavramları bu açıdan yenidir. Sürekli ve bağımsız uzmanlaşmanın olduğu insan
topluluğu meydana gelinceye kadar, bir grup insan karar verici konumda bir grup
insan işçi konumundaydı. Hayat geçimini sağlayabilmek için gerekli olan bazısı
eğlenceli daimi bir görevler seti halindeydi. Mal üretiminin artmasıyla, görevler,
gelecekteki gereksinimler ve sadece gereksinim olduğu yerde değil ticaret, değiş-
tokuş için biriktirmek amaçlı yapılır hale geldi. Pazarların gelişmesiyle özellikle iş
zamanı (üretim) ve tüketim zamanı (malların kullanıldığı) ayrımı genel kabul gördü.
Bu ayrım çağdaş toplum içinde bildiğimiz pazarların bugünkü yapısını almasında
önemli rol oynamıştır. Ev ve işyeri, kamu ve özel, iş ve eğlence birbirinden
ayrılmasaydı pazarlar sadece topluluklar arasında ticaret ve mübadele yapılan
mekanlar olarak kalırdı. Pazar, potansiyel ve gerçek tüketici birimler olarak bireyler,
ev halkı, işletmeler ve tüketiciler topluluğu olarak kavramsallaştırılmıştır.
Đşlenmemiş yün, dikiş makinesi, örgü malzemeleri, zirai araçlar ve ev yapımı araçlar
son ürünleri ile yer değiştirdi artık insanlar özel alanlarında bu araçları kullanarak
kazak örmek, ip yapmak, sebze yetiştirmek zorunda değiller pazardan tüketim için
hazır bu ürünleri temin edebilecektirler. Pazarlar başlangıçta çağdaş toplumun sahip
olduğu sosyoekonomik deneyimler, değerler, anlamlar ve kültürü meşrulaştırmada
baskın güç olmadı. Yaratıcı faaliyetlerin evden, sosyal olarak organize edilmiş iş
91 TOPÇUOĞLU, a.g.e., s. 14.
41
yerlerine aktarılması ile günümüz tüketim toplumu, tüketim kalıpları ve kültürünün
yapılanması için önemli olan bazı karakterler oluşmuştur.92
1.2.1. Tüketim Toplumu
Tüketime önem vererek, aşırı derecede tüketmeyi hedefleyen ve tüketime
yönelik bir yaşam biçimini benimseyen toplumlara tüketim toplumu denilmektedir.93
Tüketim toplumunun var olabilmesi için tüketimin; pazar koşullarında, fiyat-
mübadele ilişkileri kapsamında, uzman yöneticiler tarafından gerçekleştirilip,
tüketiciler tarafından tüketilmesi gerekir. Tüketim toplumlarında kitlesel üretim ve
kitlesel tüketim söz konusudur bu bağlamda endüstrileşmesini tamamlamamış
toplumlar sadece taklit etme ve diğerlerine benzeme çabasının ötesine geçemezler.
Tüketim toplumu kavramı farklı ülkelerde farklı anlamlar taşımaktadır. Tüketim
imkanlarının yeni yeni geliştiği, gelişmekte olan ülkelerde tüketim toplumu
kavramları refah, büyüme, gelişme ile aynı anlamda kullanılabilir. Aşırı tüketim ve
israfın hakim olduğu belli bir sosyal sınıfın davranışları dikkate alındığında tüketim
toplumu kavramı eleştirilse bile toplumu oluşturan farklı sosyal sınıfların aynı
davranış biçimini göstermeyeceği açıktır.94 Baudrillard tüketim toplumunu şu şekilde
açıklamaktadır:95
“Tüketim toplumu, tüketimin öğrenilmesi toplumu, tüketim toplumsal bir
biçimde alıştırma toplumudur, yani yeni üretim güçlerinin ortaya çıkması ve
verimlilik taşıyan ekonomik bir sistemin tekelci yeniden yapılanmasıyla orantılı yeni
ve özgül bir toplumsallaşma tarzı” dır.
Tüketim toplumu var olmak için nesnelere daha doğrusu onları yok etmeye
gereksinim duyar. Nesnelerin “kullanımı” sadece nesnelerin yavaş yavaş kaybolması
değildir nesnelerin şiddetle yitirilmesinde yaratılan değer çok daha yoğundur. Bu
92 FIRAT, A. Fuat, VENKATESH Alladi, Consumption and Marketing: Macro Dimensions içinde
“Postmodern Perspectives on Consumption” , Russell W BELK, Nikhilesh DHOLAKĐA ve Alladi VENKATESH(der.), South-Western Publications, 1995, s. 242-243.
93 TOPÇUOĞLU, a.g.e., s. 208. 94 ODABAŞI,(a), a.g.e., s.21-22. 95 BAUDRĐLLARD, (2004), a.g.e., s. 95.
42
yüzden yok etme, üretime temel alternatif olarak kalır. Tüketim sadece üretimle yok
etme arasındaki aracı bir terimdir.96
Tüketim toplumunda tüketiciler, konumlarını işaretlemek ve hüviyetini tayin
etmek, üyesi olduğu grubu göstermek için konumsal mallar arar. Konumsal mallarla,
kendi sosyal grubuna mahsus olma ve bir ürünün kıt olması büyük oranda tatmin
sağlamaktadır. Biriktirme, tüketim, elden çıkarma hayata anlam vermek için yaşamın
özü haline gelmiştir. Araştırmalar göstermektedir ki, satın alma, kullanma ve
ürünlerin ıskartaya çıkartılması yaşamın en büyük amacı ve alternatif bir kendini
ifade etme haline dönüşmüştür. Toplulukların yakın ilişkileri bozulduğu zaman,
insanlar geçici izleyicilerin kendilerini devamlı bir yeniden ifade edişleriyle zayıf
toplulukların düzenini kurtarırlar. Bir fantezi durumuna düşkün bireyselliğin anlatımı
için bir araştırmada insanlar, hiç kayak yapmadan kayakçı gibi, hiç uçmadan pilot
gibi, ordu hayatını hiç görmeden asker gibi giyinmektedirler. Đnsanlar toplumun
ortak işaretleri (tüketicileri benzer diğerlerine bağlayan işaretler) aracılığıyla toplumu
anlarlar.97
Ekonomik sistem içinde bireylere emekçiler, tasarrufçular olarak değil,
giderek daha yoğun şekilde tüketiciler olarak gereksinim duyulmaktadır. Birey
sadece sisteme tasarruflarını yatırmak ve sistemi sermayesi ile beslemek şeklinde
değil, sistemin ürünlerini tüketerek hizmet etmektedir.98
Tüketim toplumu, medyanın kendisine gösteri biçiminde sunduğu bilgiyi tam
olarak tüketen fakat bu tüketimden anlam üretme yeteneklerini yitirdikleri için yeni
anlamlar üretemeyen kitlelerden oluşur. Medyanın görüntü sihirbazlıklarına bağımlı
hale gelen tüketim toplumunun bireyleri gösterinin içeriklerini tabulaştırarak
anlamlarını tüketmektedirler bunun sonucunda düşünmek yerine tüketime güdülenen
bir kitle ortaya çıkmaktadır. Düşünme yetisini yitirmeye başlayan bireyler için
toplumsal değerler yıpranır, kişinin dünyası anlamsızlaşır ve bir görüntüler dünyası
haline gelir.99
96 BAUDRĐLLARD, (2004), a.g.e., s. 46 97 O’SHAUGHNESSY, John, O’SHAUGHNESSY, Nicolas J.,“Marketing, The Consumer Society
and Hedonism”, European Journal of Marketing, Vol. 36, No. 5/6,2002, s. 531. 98 BAUDRĐLLARD, a.g.e., s. 99 99 ATĐKER, Erhan, Modernizm ve Kitle Toplumu, Vadi Yayınları, Ankara,1998, s. 67.
43
1.2.1.1.Tüketimi Yeniden Tanımlamak
Tüketim, birincil amacı olayların tamamlanmamış akışına anlam vermek
olan bir tören sürecidir. Sünnetten önce oğlan çocuğu iken, sonra erkek olunur;
evlilik töreninden önce iki özgür insanken, törenden sonra iki kişi bir kişi olur, resmi
şahitlik olmadan yapılan suçlama, suçlama sayılmaz. Törenler olmaksızın yaşama net
anlamlar ve anılar olmaksızın yaşamaktır. Etkili törenler için, hayatın daha anlamlı
hale gelebilmesi için tüketimin törenlere eşlik etmesi gerekir. Birey, tüketimi,
mümkün olan mekan ve zamanda, şehirde ya da köyde, evde ya da işte kendisi, ailesi
ve toplumsal çevresi hakkında bir şeyler söylemek için kullanır. Tüketim faaliyetleri
yoluyla kişiler, daha önce önemsiz sayılan bazı olaylara önem atfederek yeniden
tanımlamak ve başka olayları da tümüyle unutulmaya bırakmak için, birlikte tüketim
yaptığı kimselerden onay almaya girişebilir. Tüketim, tüm toplumsal kategorilerin
sürekli yeniden tanımlandığı aktif bir süreçtir.100
Tüketim günümüz dünyasında klasik tanımından uzaklaşmış farklı anlamlar
kazanmıştır. Tüketim artık nesnelerin işlevsel pratiği, mülkiyeti değil, basit birey ya
da topluluk prestiji işlevi olarak değil, iletişim ve değiş tokuş sistemi içinde yaratılan
bir göstergeler kodu yani bir dildir.101 Birey nesnelere yüklediği anlamlar ve kodlar
vasıtasıyla kendini ifade etmeye çalışır.
Tüketim gerçek dünyayla başa çıkmak için geliştirdiğimiz toplumsal savunma
stratejisi olarak düşünülebilir; tüketim aracılığıyla dünyayla olan ilişkilerimizden
kaynaklanan korku, acı ve kaygılardan uzaklaşabiliriz.102
1.2.1.2.Yeni Tüketim Malları
Ürünler sadece insan gereksinimlerini karşılaması bakımından kullanım
değeri ve değişim değerine sahip faydalar görülmekten uzaklaşmıştır. Günümüzde
ürünlerin tüketimi, kullanım değerlerinin tüketimi ve faydalarının tüketiminden çok
100 DOUGLAS ve ISHERWOOD, a.g.e., s. 81-83. 101 BAUDRĐLLARD,,a.g.e., s. 111. 102 ROBĐNS,Kevin, Đmaj; Görmenin Kültür ve Politikası, (çev.Nurçay Türkoğlu), Ayrıntı
Yayınları, Đstanbul, 1999, s. 179.
44
göstergelerin tüketilmesi olarak anlaşılması gerekmektedir.103 Đnsanlar ürünleri temel
işlevleri nedeniyle değil, içerdikleri anlamlar nedeniyle satın almakta, ürün ve
hizmetler gördükleri işlevlerin ötesinde bir rol oynamaktadırlar. Örneğin; Casio
marka ya da Seiko marka saat kullanalım hepimiz bir günü 24 saat olarak yaşarız
sonuçta bu markalara karşı bazı fikirlerimiz ve inanışlarımız vardır. Birey ürün ile
kendisi arasında bir bağlantı kurduğu için, ürün ve hizmetler gerçek işlevlerinin
haricinde rol oynamaktadır. Ürünlerle tüketiciler arasındaki ilişki şunlar olabilir;104
• Benlik kavramı ile bağıntı: Ürün kullanıcısının kimliğini ifade etmesine
yardımcı olur. A ürünü ile daha sofistike olunurken, B ürünü ile daha
maceracı oluruz.
• Nostaljik bağıntı: Ürün tüketicinin geçmişinden bir şeyler sunar. Hazır çorba
tıpkı annemizin yaptığı gibidir ya da reklamı yapılan yoğurt doğal, katıksız,
halis köy yoğurdudur.
• Karşılıklı bağımlılık: Ürün kullanıcının günlük faaliyetlerinin bir parçasıdır.
Diş macunumuz, sigaramız, okuduğumuz gazete, saçımız için jöle.
• Sevgi: Ürün sıcaklık, ihtiras veya benzeri güçlü duyguları vurgular. Lassa
lastikleri yuvaya ulaştırır.
Tüketim antropolojisinde Mary Douglas malların, yemeğe, giyinmeye ve
barınmaya yaradığını unutulmasını; kullanımdaki faydalarını unutulmasını bunun
yerine malların düşünmeye yaradığını, insanı yeniden yaratmanın sözel bir yolu
olarak ele alınmasını önermektedir.105
1.2.2. Tüketici Davranışları
Bireylerin ekonomik ürünleri ve hizmetleri satın alma ve kullanmadaki
kararları ve bunlarla ilgili faaliyetleri tüketici davranışı olarak tanımlanabilir.
Tüketici faaliyetleri zihinsel, duygusal ve fiziksel nitelikte olabilir. Tüketici
103 FEATHERSTONE, a.g.e., s.145. 104 ODABAŞI ve BARIŞ, (c), a.g.e., s. 23. 105 DOUGLAS ve ISHERWOOD, a.g.e ,s. 77.
45
davranışı, tüketicilerin zaman, enerji ve para gibi kısıtlı kaynaklarını tüketime
yönelik olarak nasıl kullandığını incelemektedir.106
AMA ( American Marketing Association) tüketici davranışlarını tanımlarken
üç önemli unsuru vurgulamıştır. Bunlar; tüketici davranışları dinamiktir, çevresel
olaylar, davranışlar, kavrama ve duygulanım arasında etkileşim ve değişim içerir.
Tüketici davranışları dinamiktir çünkü bireysel tüketiciler, tüketici grupları ve
toplum zaman içerisinde devamlı değişir ve gelişir. Duygulanım aşk, öfke gibi yoğun
duyguları, tatmin ve hayal kırıklığı gibi daha az kuvvetli olan duygusal durumları
yada bunalma ve rahatlama gibi dağılmış ruh halini içerir. Kavrama insanların
çevreye verdikleri tepkilere ilişkin bilgi yapısını ve zihinsel süreçleri ifade eder.
Đnsanların önceki deneyimlerinden elde ettikleri bilgiyi içerir. Kavrama çevreyle
ilgilenme, geçmiş olayları hatırlama, değerlendirme ve satın alma karar verme gibi
psikolojik süreçlerle de ilgilidir.107 Tüketici davranışları bir sektörden diğer bir
sektöre çeşitli ürünler oldukça farklılaşmaktadır. Tüketicilerin neden bir A ürününü
değil de B ürününü tercih ettiklerinin anlaşılabilmesi için ekonomi, psikoloji ve
sosyoloji gibi davranışsal disiplinlerden yararlanılmaktadır.108 (Tüketici
davranışlarını etkileyen faktörler ve tüketici satın alma davranışı için bkz. Şekil 1.2.)
106 ODABAŞI ve BARIŞ,(c), a.g.e, s. 29. 107 PETER, Paul J., OLSON Jerry C., Consumer Behavior and Marketing Strategy, Irwin Pub.,
1996, s. 10-26. 108 McCARTHY, E. Jerome, PERREAULT,William D., Basic Marketing A Global-Managerial
Approach, Irwin Pub.,1996, s.214-216.
46
Şekil 1.2: Satın Alma Modeli
Kaynak: McCARTHY, ve PERREAULT, a.g.e., s.214-216.
1.2.2.1.Tüketici Davranış Modelleri
Tüketici davranış modeli; tüketicilerin satın alma faaliyetlerini nasıl
sürdüklerini ve bunların ortaya çıkış biçimlerini açıklayan kalıplar olarak
tanımlanabilir. Modelleri tasvir etmeye, analiz etmeye, tahminde bulunmaya yarayan
düşünce araçlarıdır. Tüketici davranış modeli tüketicinin satın alma kararında tüm
süreçleri ve işlemleri dikkate alır ve bu süreç ve işlemleri etkileyen değişkenleri
açıklar, tanımlar. Tüketici davranışları açıklayıcı ve tanımlayıcı modellerle
açıklanmaktadır. Tanımlayıcı modeller tüketiciyi bir karar verici olarak kabul eder.
Çok sayıda tanımlayıcı model vardır bunların ortak özellikleri şu şekildedir: tüketici
satın alma karar sürecini bir problem çözme süreci olarak kabul eder; tüketici satın
alma karar sürecinde iç ve dış faktörlerden etkilendiği varsayılır; her satın alma karar
süreci aynı ölçüde önemli problem çözme süreci olarak görülmez. Burada açıklayıcı
modeller üzerinde duracağız. Açıklayıcı modeller tüketici davranışlarını güdüler
yoluyla açıklamaktadırlar yani bir malın ya da markanın neden diğerlerine göre
tercih edildiğini açıklar. Bu modellere motivasyon modelleri de diyebiliriz.109
109 ĐSLAMOĞLU, a.g.e., s. 9.
Sosyal Etkileyenler • Aile • Sosyal Sınıflar • Referans Grupları • Kültür
Satın Alma Durumu Satın alma nedeni Zaman
Diğer Tüm Uyarıcılar
Psikolojik Değişkenler • Güdülenme • Algılama • Öğrenme • Tutum • Kişilik-Yaşam Tarzı
Pazarlama Karması
Sorun Çözme Süreci
Satın alma veya almama
Birey karar verir
47
1.2.2.1.1. Ekonomik Model
Tüketicilerin satın alma davranışlarını öncelikli olarak iktisatçılar
incelemişlerdir. Đktisatçılara göre insanların ekonomik ve rasyonel davranma özelliği
tüketici davranışlarını belirler yani satın alma kararları rasyonel ve ekonomiktir.
Tüketici harcama yaparken kendisine en fazla faydayı sağlayacak şekilde hareket
eder.110 Tüketici gelirini beğeni ve göreceli fiyatlarına göre kendisine en fazla
faydayı sağlayan ürünlere harcayacaktır. Bu kurama marjinal fayda kuramı
denilmektedir. Bu kuramın bazı varsayımlarını şöyle sıralayabiliriz; malın fiyatı
düştükçe satışları artar, ikame malın fiyatı düştükçe, firmanın ikame edilen malının
satışları düşer. Örneğin, sıvı sabun fiyatları düştükçe kalıp sabun satışları düşer.
Fakat bu ekonomik varsayımlardan yola çıkarak tüketicinin her zaman satın
alımlarında rasyonel davrandığını söylemek yanlış olacaktır. Tek başına ekonomik
faktörler tüketici davranışlarını yönlendirmez ve sadece bu faktörlerle satışlardaki
değişiklikler açıklanamaz.111
1.2.2.1.2. S.Freud’un Psiko-Analitik Modeli
Freud bu modelde kişiliği benlik (ego), alt-benlik (id) ve üst-benlik (süper-
ego) olarak ayırmıştır. Bazı durumlarda “bir yanım bir şey yapmayı istiyor diğer
yanım başka bir şey “ dediğimiz zamanlar olmuştur bu göstermektedir ki Freud’un
da belirttiği gibi insan kişiliğinde birbiri ile barış içinde olmayan bazı bölümler
vardır. Alt-benlik (id) insanın bencil kısmıdır ve kişisel istekleri tatmin etmeye
çalışır. Đd haz ilkesine göre hareket eder yani toplumsal ve fiziksel sınırlamaları
dikkate almaz, yalnızca kişisel tatmin sağlayacak şeylere yönelir fakat sağlıklı bir
yetişkin kişilikte alt-benlik, ego ve süper ego tarafından denetim altında tutulur. Ego,
alt-benliğin dürtülerini tatmin eder fakat bunu yaparken içinde bulunulan durumun
gerçeklerini de dikkate alır. Üst-benlik (süperego) toplumun değer yargılarını ve
standartlarını temsil eder. Üst-benlik neyi yapabileceğimiz ve yapamayacağımız
konusunda kısıtlamalar getirir. Ego, id ve süperegoyu bir örnekle şu şekilde
özetleyebiliriz. Bir arkadaşınızın evinde ortada bir miktar para gördüğünüzde alt- 110 ĐSLAMOĞLU, a.g.e. , s. 10. 111 TEK, Baybars Ö., Pazarlama Đlkeleri Global Yönetimsel Yaklaşım Türkiye Uygulamaları,
Beta Yayıncılık, Đstanbul, 1999, s. 208.
48
benlik parayı almak ister, benlik yakalanmadan bu parayı nasıl alabileceğini
düşünür, üst-benlik ise yakalanmadan parayı almanın bir yolunu bulsanız bile
toplumun ahlaki değerlerine aykırı olduğu için buna izin vermeyecektir.112
Maddi ve manevi gereksinimlerimiz karşılanmadığı zaman bir gerginlik
yaşarız bu nedenle davranışlarımız her zaman bu gerginlikten uzaklaşma
eğilimindedir. Freud’un psiko-analitik modeli uyarınca tüketici davranışları alt-
benlik, benlik ve üst benliğin etkileşiminden etkilenmektedir. Alt-benliğin istekleri
sonucu bireyler, ekonomik ve fonksiyonel özelliklerinden öncelikli olarak ürünleri
sembolsel özelliklerinden dolayı tercih etmektedirler. Spor araba satın alan bir bireye
neden spor araba tercih ettiği sorulduğunda hız yapma performansı sebep gösterilse
de aslında gerçek sebep genç görünme güdüsü olabilmektedir.113
1.2.2.1.3. Pavlov’un Öğrenme Modeli
Đnsan davranışlarının çoğu öğrenilmiş davranışlardır ve kişinin
deneyimlerinden kaynaklanır. Ivan Pavlov’ un “Şartlandırılmış Öğrenme” modeline
dayalı öğrenme dört temel kavrama dayanır; istek, uyarıcı, tepki ve pekişme. Bu dört
temel kavramın etkileşimi ile öğrenme gerçekleşmektedir. Öğrenme modeli varolan
marka alışkanlığının kırılması ve yeni marka alışkanlıklarının yaratılabilmesini
sağlar. Đşletme ürünlerini, insanlarda güçlü istekler uyandıracak şekilde uyarıcılarla
ilişkilendirip olumlu pekiştirme ile ürününe talep yaratabilir.114 Pavlov’un öğrenme
modeli pazarlama alanında özellikle reklamcılık sektöründe sıkça kullanılmaktadır.
Televizyonda yayınlanan içecek reklamları örneğin, Coca-Cola’nın bardağa
dökülürken görüntüsü ve sesi izleyiciler üzerinde susuzluk hissi yaratmakta ve içme
isteğini harekete geçirmektedir. Reklamlarda değişik uyarıcı etkenler kullanılarak
izleyicileri satın alma yönünde güdülemek mümkündür fakat her izleyici uyarana
aynı tepkiyi vermeyebilir, aynı izleyici bile aynı uyarana farklı zamanlarda farklı
tepkiler verebilecektir.115
112 BURGER, Jerry M., Kişilik; Psikoloji Biliminin Đnsan Doğasına Dair Söyledikleri, (çev.Đnan D.
Erguvan Sarıoğlu), Kaknüs Yayınları, Đstanbul, 2006, s. 77-80. 113 TEK, a.g.e. s. 206. 114 TEK, a.g.e. s. 208-209. 115PAPATYA, Nurhan, “Tüketici Davranışları ile Đlgili Motivasyon Modelleri: Bir Perakende
Đşletmesinde Temizlik ve Kişisel Bakım Ürünlerine Bağlı Bir Araştırma”, Süleyman Demirel Üniversitesi Đ.Đ.B.F Dergisi, S.1,C.10, Y. 2005, s.225.
49
1.2.2.1.4. Veblen Modeli
Veblen’e göre insan içinde yaşadığı grubun normlarına ve kültür
standartlarına uygun hareket eden bir varlıktır. Đnsanın gereksinim ve istekleri de
içinde yer aldığı bu grup ve kültür tarafından belirlenmektedir. Veblen zengin üst
kesimin boş zaman etkinliklerini, yaşam tarzlarını ve satın alma davranışlarını
inceleyerek gösteriş için lüks tüketim yaptıkları sonucuna ulaşmıştır.116
Tüketim olayı derin sosyo-kültürel işaretlere sahip olduğu ve basit ekonomik
terimlerle bakılmaması gereken bir gerçektir ve mallar sadece sağladıkları gerçek
tatmin için değil işaret ve semboller olarak öneme sahiptirler. Veblen, endüstri
toplumlarında malların nasıl meydana getirildiği değil nasıl anlam kazandıklarını
anlamanın gerektiğini vurgulamıştır.117
1.2.2.2.Tüketici Davranışlarını Etkileyen Faktörlerle Đlgili Kuram ve Modeller
Đnsanlar neden bir ürünü satın alırken diğerini tercih etmez, bu soruyu
tutundurmadan ürün geliştirmeye kadar farklı pazarlama stratejileri nedeniyle
olduğunu söyleyebiliriz fakat temelde tüketici davranışlarını, tüketici davranışlarını
etkileyen faktörleri ve satın alma karar sürecini anlamamız gerekir.118 Tüketici
davranışlarını farklı birçok faktörün etkisiyle şekillenmektedir. Bu faktörleri kültürel
faktörler, sosyal faktörler, kişisel faktörler ve psikolojik faktörler olarak
sıralayabiliriz.
1.2.2.2.1.Kültürel Faktörler
Kültürel faktörler tüketicinin satın alma kararlarında oldukça etkilidir. Bu
faktörler şunlardır; kültür, alt kültür ve sosyal sınıflar. Kültürel faktörler günlük
hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Ürün ve hizmetlere ilişkin satın alma
kararlarımız yaşadığımız toplumda paylaştığımız ortak inanç, değer, tutum, tören,
gelenek ve davranışlara göre şekillenir. Đçinde yaşanılan toplumda nasıl
116 ĐSLAMOĞLU, a.g.e. s. 14. 117 CAMPELL, a.g.e., s.49. 118 BOONE, Louis E. ve David L. Kurtz, Contemporary Marketing, Dryden Pres, Orlando,1999, s.
268.
50
davranılacağı, neyin giyilip, nelerin yeneceği kültür tarafından belirlenir. Bir
kültürde bir düğün, gösterişli bir töreni, şık kıyafetler ve misafirlere yemek ziyafetini
gerektirirken, bir başka kültürde sade bir imza töreninden ibaret olabilir. Farklı bir
alt kültüre veya sosyal sınıfa ait olma, konumlandığı grup içinde farklı davranışlara
ve farklı yaşam tarzlarını oluşturan tüketim kalıplarına neden olacaktır. Ürün ve
hizmetler, kişinin ait olduğu sosyal sınıfı ve sahip olduğu kültürü yansıtmak
açısından belirleyiciler olacaktır.
Kültür: Kültür, dil ve semboller aracılığıyla üyelerine aktardığı ve toplumun
tümüyle kabul ettiği sosyal olarak kazanılmış değerler grubudur. Bu değerler grubu
öğrenilmiştir. Küçük yaşta ailede ve çevrede öğrenilmeye benimsenmeye başlanır,
kültürel kurallar aracılığıyla bireyin davranışları yönlendirir ve bu değerler aileden
çocuklara geçerek kalıcılık kazanır. Toplum değiştikçe ve geliştikçe kültür de
değişir. Her toplum kendine has farklı kültürel değerlere sahiptir.119 Kültür insanın
düşünme ve davranış sürecini etkileyen her şeyi kapsar. Đnsanın biyolojik yetenek ve
özelliklerini belirlemez ve etkilemez fakat bunların ne zaman nasıl kullanılacağına
yön verir. Kültürün öğrenilmesinde kültür değerleri önemli rol oynar. Kültür
değerleri makul ve onaylanmış inançlar setidir ve neyin uygun olduğunu onaylayan
bir inançlar bütünüdür. Bir hareketin ortaya konmasında, isteklerin açığa
vurulmasında ve tutumun belirlenmesinde standart ve kriterleri kültürel değerler
belirler. Kültürel değerlerin tüketicilerin marka seçimlerini etkilediğine dair
araştırma sonuçları vardır. Örneğin yerli otomobile sahip olanlarla yabancı otomobile
sahip olanların farklı kültürel değerlere sahip olduğu bir araştırma sonucu ortaya
çıkmıştır. Pazarlamacılar açısından kültürel değerlerin yerine geçebilecek yeni
değerlerin tüketicilere benimsetilmesi ya da kültürel değerleri tamamlayacak tüketim
kalıplarının oluşturulması önemlidir. Ramazan sofralarında su ve hurmanın yerini
tutabilecek içecek ve yiyeceklerin ya da öğretmenler günü hediyesi olarak kalem ve
kravatın yerine geçecek tüketim kalıplarıyla uyumlu hediyelerin bulunması
önemlidir.120
119 ASSAEL, Henry, Consumer Behavior and Marketing Action, Thompson, Ohio, 1995, s 453-
456. 120 ĐSLAMOĞLU, a.g.e., s. 159-163.
51
Alt Kültür: Benzer davranış kalıpları ve değerlere sahip olan ve aynı
kültürün diğer gruplarındaki insanlardan farklı olan bireylerin oluşturduğu gruba alt
kültür denmektedir. Alt kültürün sınırları coğrafik isimlere ve yaş, din, ırk ve etnik
köken gibi demografik özelliklere dayanır. Alt kültür içerisinde insanların tutumları,
değerleri ve hareketlerinde kültürden daha fazla benzerlikler bulunmaktadır. Diğer
alt kültürlere göre bir alt kültürdeki bireyler giyim, gıda ev döşeme konularında daha
güçlü özel tip tercihlere sahip olabilirler. Örneğin lise öğrencilerinin önemli bir kısmı
tam anlamıyla etsiz diet yapmamalarına rağmen vejeteryanlığı desteklemektedirler.
Pazarlamacılar, alt kültürdeki bireylerin ürünleri satın alma zamanları ve şekillerinde,
tercih edilen ürünlerde farklılıklar olduğunu belirleyerek alt kültür üyelerini tatmin
etmek için ürün, dağıtım, fiyat ve tutundurmada çeşitliliğe gitmiştir.121
Alt kültür, değişik bakış açılarından sınıflandırılabilir. Irk, milliyet, din
temelli ya da gençlik, yaşlılık gibi bir ayrıma tabi tutulabilir. Irk, alt kültürü
tanımlayan önemli bir değişkendir. Türkiye de yaşayan Araplar Türk kültürünün bir
üyesi olmakla beraber kendi ırklarının da özelliklerini taşırken öte yandan Mısır’da
yaşayan Araplardan ise milliyet ve coğrafik farklılık sebebiyle farklı bir kültürü
yaşarlar. Göç yoluyla gelen etnik gruplar geldikleri bölgelerden kültürel değerlerini
de beraberlerinde getirirler. Sağlıklı bir toplumda alt kültürlerin çeşitliliği bir
zenginliktir ve pazarlamacıların farklı kültürel motifleri dikkate alarak stratejilerine
buna göre yön vermeleri gerekir.122
Sosyal Sınıf :Tüm toplumlarda insanlar itibarlarının düşük ya da yüksek
konuma göre diğerlerini sınıflandırır. Bu sınıflama sosyal sınıflarla sonuçlanır.
Sosyal sınıf, aynı sosyal sıralamadaki bireylerden oluşan açık gruplardır. Đnsanlar
sosyal sınıflar arasında aşağı ya da yukarı hareket edebildiği için açıktırlar. Đnsanları
bir sınıfta toplama kriterleri toplumdan topluma değişmektedir. Đnsanlar meslek,
eğitim, gelir, ırk, etnik grup ve sahip olduğu malvarlığına göre sınıflandırılabilir.
Gelir sosyal sınıfları belirlemeye yardımcı olmasına rağmen, sosyal sınıflar
içerisinde gelir ve harcama alışkanlığı sosyal sınıfın üyeleri arasında önemli derecede
farklılaşabilmektedir. Bir dereceye kadar aynı sosyal sınıf içindeki kişiler benzer
121 PRIDE, William M. Ve O. C. Ferrell, Marketing: Concept and Strategies, Houghton Mifflin
Company, Virginia,1997, s. 148. 122 ĐSLAMOĞLU, a.g.e., s. 168-169.
52
tutumlar, değerler, konuşma kalıpları gibi genel davranış kalıpları geliştirirler ve
kabul ederler. Sosyal sınıflar kişinin harcama, tasarruf ve kredi uygulamalarını
yönlendirir. Ev döşeme, eğlenme, tatil, sağlık hizmetleri, finans, gıda ve giysi satın
alımlarımızı ve bir dereceye kadar kişinin alıp kullandığı ürünlerin tipi, miktarı ve
kalitesini belirler. Đşletmeler, mağaza yeri seçiminde, iç tasarımının yapılmasında,
ürünün özelliklerinde, ürünün fiyatlanması, reklamı ve kişisel satışında sosyal
sınıfları dikkate almaktadır.123
Sosyal sınıflar giyim kuşam, ev döşemesi, eğlence ve oyun faaliyetleri,
otomobil ve birçok alanda belirli ürün ve marka tercih ederler. Sosyal sınıflar
arasında tercih farklılıkları vardır. Örneğin üst sınıf tüketiciler dergi ve kitap tercih
ederken, alt sınıf tüketici televizyonu tercih eder, üst sınıf televizyonda haber ve
dramaları tercih ederken, alt sınıf dizi ve spor programlarını izler.124
1.2.2.2.2. Sosyal Faktörler
Sosyal faktörler tüketicileri üç şekilde etkilemektedir. Bunlar; kişiye uyum
sağlaması için uygulanan baskı, özel bir grupla psikolojik yakınlık kurma
gereksinimi, ilgi duyduğu ürün hakkında gruptan bilgi alma gereksinimidir. Kişi
belirli bir şekilde davranarak çevresinden, ailesi ve arkadaşlarından onay almak ister
bundan dolayı bu etkileme yolları arasında en etkilisi kişinin uyum göstermesi için
yapılan baskıdır. Kişi kendi yaşıt grubu içinde kabul görmek için bir satın almayı
gerçekleştirmesi veya örneğin sigara kullanması gerekebilmektedir. Bir gruba
katılma ve onaylanma isteği kişinin sağlığından ve mantıklı kararlarından baskın
olmaktadır.125
Referans (Danışma) Grubu: Kişilerin tutum ve davranışlarını doğrudan ya
da dolaylı olarak etkileyen gruplardır. Aile, arkadaş, aynı iş yerinde çalışanlar, aynı
klüp ya da dernek üyeleri danışma grubudur. Bazı durumlarda insanlar herhangi bir
kuruluşun üyesi olmadıkları halde, gelecekte o kuruluşa üye olabilecekleri
varsayımıyla bu grubun davranış kalıplarını taklit ederler. Sanatçıların, yıldızların,
123 PRIDE, ve FERRELL, a.g.e. s. 145-146. 124 KOTLER, Philip, Pazarlama Yönetimi, (çev. Nejat Muallimoğlu), Beta Yayınları ,Đstanbul, 2000,
s. 162. 125 BLYTHE, Jim, Pazarlama Đlkeleri, (çev. Yavuz Odabaşı), Bilim Teknik Yayınevi, Đstanbul, 2001,
s. 52-53.
53
futbolcuların yaşantıları taklit edilebilir bu gibi davranışlar tüketicinin satın alma
davranışına yön verir. Bir arkadaşının tavsiyesi bireyin ürünle ilgili tutumunun
değişmesine yol açabilir.126
Đnsanlar üç nedenden dolayı özellikle referans grupları ile özdeşleşir ve bu
gruplara bağlanırlar: yararlı bilgi elde etmek için, ödül kazanmak ya da cezadan
kaçınmak, kendi değerlerini korumak, tanımlamak ve inşa etmek için anlam
kazanmak (kimlik elde etme). Bu amaçlar üç referans grubunu etkisini yansıtır;
bilgilendirici, faydacı ve değer manalı. Bu referans grubu etkilerini şu şekilde
açıklayabiliriz:127
• Bilgilendirici Referans Grup Etkisi, tüketicilere kendileri, diğer insanlar ve
ürün, hizmet ve mağazalar gibi fiziksel çevre görünüm hakkında yararlı bilgi
sağlar. Bu bilgilendirmeden doğrudan hem sözlü hem de sergileme şeklinde
olabilir. Örneğin bir tüketici spor ayakkabı satın alma kararında bu konuda
bilgisi olduğunu düşündüğü bir arkadaşının tavsiyelerini rica etmekte ya da
tenis oynamayı öğrenmeye çalışan bir kişi nasıl tenis oynandığını arkadaşına
sormaktadır. Eğer bilgi söz konusu problemle ilgili ve güvenilir olarak
algılanıyorsa ve bilginin kaynağı güvenilir olarak algılanıyorsa, tüketiciler
referans gruplarından daha fazla etkilenme eğiliminde olacaktır. Başkasının
ürün ve hizmetle ilgili gözlemler aracılığıyla da bilgi edinilebilir. Dağa
tırmanan, spor yapan, balık avlayan birçok insan referans gruplarından
gözlemledikleri ürünleri tercih ederler.
• Faydacı Referans Grup Etkisi, referans grup önemli ödül ve cezayı kontrol
ettiği zaman tüketici davranışları üzerinde görülür. Eğer tüketiciler referans
grubun ödül ve cezayı kontrol ettiğine inanıyorsa, davranış grup tarafından
biliniyorsa ve ödülü elde etme cezadan kaçma yönünde güdülenmişlerse
genellikle referans grubun isteklerine itaat edeceklerdir. Kendi denk referans
grubumuzda arkadaşlarınız giyim tarzımızı etkilemektedir, grupta hayran
bakışları üzerimize toplanmasını ya da arkamızdan kötü konuşmalardan
kaçınmayı isteriz. Reklamcılar bu etkiyi güzel bir şekilde kullanmaktadır.
126 YÜKSELEN, Cemal, Pazarlama Đlkeler- Yönetim, Detay Yayıncılık,Ankara, 2006, s. 103. 127 PETER, ve OLSON, a.g.e., s. 448-450.
54
Đnsanlar televizyonda saldırgan kokulardan kaçar, kötü nefes kokusu fark
edilirse ve saçındaki kepek görünürse nasıl bir duruma düşeceği gösterilir. Bu
durumları yaşamamak için X ürünlerini kullanmalıdır.
• Değer Manalı Referans Grup Etkisi, insanların kendi değerlerini
etkilemektedir. Kültürel birimler olarak referans grupları yaşam tarzı, inanç,
değer, amaç ve davranışsal kurallar gibi kültürel anlamları içerir ve yaratırlar.
Đnsanlar devamlı olarak kendi değerlerini oluşturma, geliştirme ve
sürdürmede kullanmak üzere istenen kültürel değerler ararlar. Bu kültürel
değerleri belirten referans gruplarına bağlı olarak ve özdeşleşerek tüketiciler
kendilerini gerçekleştirmeye çalışırlar. Harley Davidson motosikletlerini alan
tüketiciler orta ve üst orta sınıf doktor, avukat, diş doktoru, mühendis gibi
profesyonel insanlardır. Harley binicileri aile ve işten ayrı özgürlük hissi,
kökten bağımsızlık, ruhsal özgürlük ve özel bir gruba ait olma hissini
yaşarlar. Bu referans grubu değerleri kavrama, duygulanım ve biniş
malzemeleri ve biniş kıyafetlerinin satın alımını da içeren davranışları
etkilemektedir. Harley Davidson bu değer anlamlı istek ve gereksinimleri
anlayarak siyah deri ceket gibi onları tatmin edecek değişik ürünleri piyasaya
sürmüştür.
Aile: Aile birincil dereceden bir referans grubudur ve bireyin satın alma
kararlarını birçok yönden etkiler. Aile, bireysel gereksinimler için yapılan satın
almaları ve aile için satın alma kararlarını yönlendirir. Ailenin çekirdek ya da ataerkil
oluşu, ailenin gerçekleştirmek istediği amaçları, aile üyelerinin rolleri ve haberleşme
düzeyleri, aile hayat eğrisine bağlı olarak bireylerin etkilenmeleri değişecektir. Aile
içi rollerin değişmesi örneğin kadının çalışma hayatına girmesi, para kazanması
önceki dönem satın alma kararlarının ve satın alınan ürünlerin niteliğini
değiştirmiştir. Aile için satın alınan bir otomobil, televizyon müzik seti, mobilya ya
da apartman dairesi aile üyelerinin değişik gereksinim ölçütüne göre değerlendirilir.
Bir apartman dairesi seçiminde anne ve baba için toplumsal statü, komşu, işe
yakınlık önem taşırken; çocuklar için arkadaş gruplarına, okula, oyun alanlarına
yakınlık önem taşır.128
128 ĐSLAMOĞLU, a.g.e. , s. 196-198.
55
Roller ve Statü: Đnsanlar yaşadığı toplumda belirli bir statüye ve role
sahiptir. Statü aileden, maddi imkanlarımızdan (sahip olduğumuz ev, araba, kıyafet,
markalı eşyalar…gibi), iş yaşamımızdaki başarıdan ve fiziksel ayrıcalıklardan
kaynaklanabilir. Statü sosyal alanda diğer insanlarla olan ilişkilerimizde belirleyici
rol oynamaktadır. Đnsanlar toplum içinde sahip olmak istediği konuma göre
kendilerine bu statüyü sağlayacak tüketim faaliyetlerini gerçekleştirmeye
çalışmaktadırlar.
Yaşantımızda ve gündelik faaliyetlerimizde birçok rol üstleniriz ve bu rollere
uygun ürünleri tercih ederiz. Bir kutlama törenine katılacak kişi gideceği ortamda en
iyi olmak için kendisine kıyafetler alacak böylece kalabalık içinde küçük
düşmeyecek ve gününü en iyi şekilde geçirecektir. Aşık rolü sevdiğinin gözüne
girmek için çiçek almayı ya da parfüm sürmeyi, arkadaş rolü arkadaşa yemek
ısmarlamayı, kız evlat rolü anneler günü için uygun bir hediye almayı
gerektirecektir.129 Bir bayan anne-babası için kızları rolünde, çalıştığı yerde işçi
rolünde ve evde eş rolündedir. Her rolün toplumda belirli bir statüsü vardır. Bir
yüksek mahkeme üyesinin statüsü, bir banka yetkilisinin statüsünden fazladır, banka
yetkilisinin statüsü de bir büro sekreterinin statüsünden fazladır. Đnsanlar toplumda
rol ve statülerini yansıtan ürün ve hizmetleri tercih ederler. Şirket genel müdürü
genellikle Mercedes arabaya biner, pahalı ve markalı giysiler giyer ve belirli
restoranlarda yemek yer. Ürünler ve markalar bireyler için birer statü sembolüdür.130
1.2.2.2.3.Kişisel Faktörler
Tüketicilerin davranışları yaşlarına, kişilik ve yaşam tarzlarına göre
farklılaşmaktadır. Tüketicilerin farklı yaş dönemlerinde farklı gereksinimleri ortaya
çıkacağı için satın alacakları ürün ve hizmetler farklıdır. Đnsanlar genelde yaşıtlarının
sahip olduğu şeylere sahip olmak isterler. Yaşam tarzı, içinde bulunulan toplumda
satın alınan ürün ve hizmetler yoluyla sosyalleşmeyi sağlar. Tüketicilerin ürün ve
hizmetler konusunda tercihleri, nelere zaman ve para ayırdıkları, boş zamanlarını
nasıl değerlendirdikleri onlara bir kimlik sunar. Kişilik de tüketicilerin satın alma
davranışlarını etkileyen faktörlerden biridir. Kişilik özellikleri tüketicinin
algılamasını ve satın alma davranışlarını etkilemektedir. Đnsanlar farklı kişilik
129 BLYTHE, a.g.e. , s. 54. 130 KOTLER, a.g.e., s. 167.
56
özelliklerine sahiptir. Kişilik özelliklerine göre insanlar sakin, utangaç, içe dönük,
dinamik, arkadaş canlısı, sinirli, kendine güvenli ve güvenilir olarak farklı kişilik
tipleri sergilemektedirler. Bu kişilik özellikleri tüketicilerin tercihlerini
farklılaştıracaktır.131
Yaş ve Yaşam Dönemi: Đçerisinde tüketicilerin büyüdüğü çağ aynı zaman
periyodu boyunca reşit olan milyonlarca diğerleriyle birlikte kültürel bir bağ yaratır.
Büyüdükçe, bizim yaşımıza yakın olan diğerleriyle birlikte sık sık gereksinimlerimiz
ve tercihlerimiz değişir. Bu nedenle bir tüketicinin yaşı onun kişiliğinde önemli bir
etki gösterir. Her şey eşit olduğu zaman, bizden daha genç ya da daha yaşlı
olanlardan ise yaşıtlarımız olan diğerleri ile ortaklaşa şeylere sahip olma olasılığımız
daha fazladır. Pazarlamacıların bir yaş grubunun üyeleriyle kendi dillerinde iletişim
kurmaya gereksinimi vardır. Örneğin, Sony genç insanların dikkatini çekmek için
plaj voleybolu gibi spor olaylarına sponsor olması gerektiğini fark etti. Elektrik
devleri Amerikan araba radyo pazarına girdikleri zaman, teknik üstünlük ve kalite
genel temasına odaklandılar fakat bu ürünlerin tüketicilerinin yarısını oluşturan grup
16 ile 24 yaş aralığına kadar genişlemişti ve bunu öngöremeyen Sony 10 yıl sonra
pazarda değersiz yedinci sıradaydı. Sonuçta, firma durumu anladı ve tamamen
yaklaşımını yenileştirdi ve araba radyo gelirlerini ikiye katladı. Şuanda Sony
Elektronik tamamen iç pazarlama örgütünü yeniden örgütledi böylece değişik yaşam
devrelerinde olan tüketiciler için ürünleri hedefledi. Ürün yöneticileri atamak yerine
onları yaşla bağlantılı bölümlerden sorumlu hale getirdi. Yaş grubu benzer
deneyimlere sahip benzer yaşlardaki insanları içerir. Onlar kültürel kahramanlar
(John Wayne e karşı Brad Pitt), önemli tarihi olaylar (II. Dünya savaşına karşı 2001
terörist saldırılar)v.b. hakkında birçok genel anıyı paylaşırlar. Đnsanları yaş
gruplarına bölmek için kabul edilmiş evrensel yöntemler olmamasına rağmen
herkesin bizim nesil’e atıfta bulunulduğunda ne demek istendiğine dair güzel bir
fikri vardır. Pazarlamacılar belirli bir yaş grubu için ürün ve hizmetleri hedefler ve
sahip olunanlar, her bir yaşam devresinde mücadele edilen gereksinim ve öncelikleri
131 STANTON, William J., ETZEL Michael J. ve WALKER, Bruce J., Fundamentals of Marketing,
Mc Graw-Hill, 1994, s. 171.
57
belirtmenin yanında belirli bir yaşta diğerleri ile özdeşleşmeye izin vermesi açısından
anahtar bir rol oynar.132
Yaşam Tarzı:Yaşam tarzı, bir kimsenin eylemleriyle, ilgileriyle ve
düşünceleriyle ifade edilen yaşama ölçüsüdür ve o bireyin bir bütün olarak
kendisinin çevresiyle karşılıklı temasını belirler. Aynı alt kültürden, aynı sosyal
sınıftan, aynı meslek grubundan insanların yaşam tarzları birbirinden oldukça farklı
olabilir.133
Kişilik: Kişilik bireyin tüm özelliklerini yansıtan bir kavramdır. Üzerinde
uzlaşılmış ortak bir kişilik tanımı yoktur. Genel bir ifadeyle kişilik; bireyin yaşama
biçimi, çevresi ile kurduğu diğer bireylerden farklılaştırıcı tutarlı ilişki biçimi veya
bireyin zihinsel, bedensel ve ruhsal farklılıklarının davranış biçimlerine ve yaşama
şekline yansımasıdır. Kişiliğin oluşmasında, kalıtımsal faktörler, bedensel faktörler,
bireyin içinde yaşadığı toplumun sosyal özellikleri, bireyin ailesi, bireyin ait olduğu
sosyal grup ya da sınıf, bireyin yaşadığın bölgenin coğrafi ve fiziki şartları, kitle
iletişim araçları, referans grupları etkilidir.134
Kişilik, bireyin kendisiden kaynaklanan tutarlı davranış kalıpları ve kişilik içi
süreçler olarak tanımlanabilir. Tutarlı davranış kalıplarını her zaman ve her durum
içinde gözlemleyebiliriz. Bugün dışa dönük bir insan yarın da dışa dönüktür, iş
yerinde rekabetçi bir insan büyük ihtimalle sporda da rekabetçi bir yapıdadır,
davranışlar sadece içinde bulunulan duruma verilen tepkiden oluşmaz bu nedenle
insanların davranışlarından tutarlılık beklememiz normaldir. Kişilik içi süreçler, nasıl
davranacağımızı ve nasıl hissedeceğimizi etkileyen, içimizde gelişen tüm duygusal,
bilişsel ve düşüncesel süreçleri kapsar. Bu süreçleri nasıl kullandığımız ve bu
süreçlerin bireysel farklılıklarla nasıl bir etkileşime girdiği bizim bireysel
karakterimizi belirlemede rol oynar.135 Kişilik tiplerine ikinci bölümde ayrıntılı yer
verilmiştir.
132 SOLOMON, a.g.e. ,s. 512. 133 KOTLER, a.g.e., s. 168. 134 ZEL, Uğur, Kişilik ve Liderlik: Evrensel Boyutlarıyla Yönetsel Açıdan Araştırmalar, Teoriler
ve Yorumlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2001, s. 21-26. 135 BURGER, a.g.e., s. 23.
58
1.2.2.2.4. Psikolojik Faktörler
Tüketici davranışlarını başlıca dört faktörün etkisi altındadır; güdülenme,
algılama, öğrenme, inanç ve tutumlar. Tüketicilerin neden bazı ürün ve hizmetleri
tercih ettiklerini, satın alma amaçlarının ne olduğunu anlamak ve onları satın almak
için harekete geçiren unsurların neler olduğunu anlamak bakımından psikolojik
faktörler önemlidir. Ürün ve hizmetlerin tüketiciler için ne ifade ettiğinin, nasıl
algılandığının net bir şekilde açıklanması, tüketicileri tatmin edecek doğru ürünlerin
ve hizmetlerin üretiminin sağlanması veya ürünlerin, hizmetlerin tüketicilere nasıl
sunulacağının belirlenmesi açısından önemlidir.
1.2.2.2.4.1. Güdülenme
Güdü istekleri, arzuları, gereksinmeleri ve dürtüleri kapsayan genel bir
kavramdır. Güdüler insan ve hayvan davranışlarının temelinde yatan nedenlerdendir.
Güdüler organizmayı uyarır, harekete geçmesini ve organizmanın davranışının belli
bir amaca yönelmesini sağlar.136 Güdülenme, bir amacı hedef alan dürtü ya da
davranışı harekete geçiren psikolojik ya da fizyolojik eksiklik ya da gereksinimlerle
başlayan bir süreçtir. Gereksinimler, dürtü ve teşvik birbirine bağlı ve birbiriyle
etkileşim içerisinde güdülenme sürecini oluşturur.137
Đnsanın düşünceleri, duyguları, umutları, inançları, arzuları, gereksinimleri ve
korkuları onları harekete geçirir ve hareketlerini yönlendirir. Đnsan davranışları her
ne kadar arzu, duygu, düşünceleri ve psikolojik yapısının etkisiyle oluşsa da çevresel
koşullar, kişisel izlenimler, sosyal alışkanlıklar ve tutumlar gibi uyarıcı unsurlar
davranışları yönlendirir. Đnsanın arzu ve gereksinimleri tatmin edilmedikçe kişide bir
gerginlik hali yaratacaktır.138
Đnsanların nasıl güdüleneceğine ilişkin bazı teoriler vardır. Bu teorilerden
bazıları, kişinin ilgileri, arzuları, hisleri, düşünceleri ve yeteneklerini temel alarak
kişiyi anlamaya ve bunlar aracılığı ile kişileri güdülemeye çalışırken bazı teoriler de
136 CÜCELOĞLU, Doğan, Đnsan ve Davranışı; Psikolojinin Temel Kavramları,Remzi Kitabevi,
Đstanbul, 2004, s. 229-230. 137 LUTHANS, Fred, Organizational Behavior,7th ed.,Literatür Yayıncılık, Đstanbul, 1995, s.140-
141. 138 EREN, Erol, Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Beta Yayınları, Đstanbul,1998, s. 398.
59
kişinin dışında kişinin davranışlarına yön veren faktörleri anlamaya yöneliktir. Bu
teoriler şu şekildedir:139
1. Kapsam Teorileri; kişinin içinde yer alan ve kişiyi belli bir yönde harekete sevk
eden faktörleri ele alır.Abraham Maslow’un Gereksinimler Hiyerarşisi Yaklaşımı, F.
Herzberg’in Çift Faktör Teorisi, D. McClelland’ın Başarma Gereksinimler Teorisi
kapsam teorileri içinde yer alır.
• Gereksinimler Hiyerarşisi Yaklaşımı, bu yaklaşımda iki temel varsayım
bulunmaktadır. Birincisi, kişinin her davranışı belli bir gereksinimi
karşılamaya yöneliktir. Gereksinimler davranışı belirler. Đkincisi, kişinin
gereksinimleri belirli bir sıralama içindedir. Alt sıradaki gereksinim tatmin
edilmeden üst sıradaki gereksinime geçilemez. Maslow gereksinimleri
fizyolojik, güvenlik, sosyal, kendini gösterme ve kendini tamamlama şeklinde
gruplandırmıştır. Fakat tüm insanların gereksinimlerini aynı sırada aynı
şiddette olması zordur. Đnsanlar farklı kademelerdeki gereksinimler nedeniyle
davranışa sevkedilecektir. Kişileri belli bir davranışa yönlendirmek için sahip
olmak istedikleri şeyler ve gereksinimleri araç olarak kullanılabilir.
• Çift Faktör Etkisi, Herzberg iş yerinde güdülenmeyi incelemek üzere bir
denek grubunun iş yerinde kendilerini ne zaman iyi, ne zaman kötü
hissettiklerini sormuş ve sonuçta iki faktör grubu elde etmiştir. Birincisi,
Motive Edici Faktörler, ilerleme imkanı, statü, başarı, tanınma ve sorumluluk
gibi kişiye kişisel başarısından dolayı motive sağlayacak faktörlerdir. Đkincisi,
Hijyen Faktörleri, ücret, maaş, çalışma koşulları, iş güvenliği gibi kişiye
motive olmasını sağlayacağı asgari imkanları sağlayan faktörlerdir. Hijyen
faktörler, kişilerin motive olması için gerekli ortamı sağlar, motive edici
değildirler.
• Başarma Đhtiyacı, bu teoriye göre insanlar ilişki kurma gereksinimi, güç
kazanma gereksinimi, başarma gereksinimi etkisiyle davranış gösterirler.
Đlişki kurma gereksinim, ilişki kurma, gruba girme ve sosyal ilişkileri
geliştirmeyi ifade eder. Đlişki kurma gereksinimi yüksek insanlar ilişki kurma
139 KOÇEL, Tamer, Đşletme Yöneticiliği; Yönetim ve Organizasyon, Organizasyonlarda Davranış
Klasik –Modern-Çağdaş Yaklaşımlar, Beta Yayınları, Đstanbul, 1999, s. 467-482.
60
yoluyla güdülenecektir. Güç kazanma gereksinim olan kişiler, başkalarını
kontrol etme, gücünü koruma eğiliminde olacaktır. Başarma gereksinimi
yüksek olan kişiler, belirledikleri hedeflere ulaşmak için bilgi ve yetenek
kazanmaya çalışacak, başarılı olmak için gerekli olan davranışları
gösterecektir. Đnsanların bu üç gereksinimden hangisine daha eğilimli
olduklarını belirleyerek güdülenmeleri sağlanabilir.
2. Süreç Teorilerine; Gereksinimler insanları güdüleyen faktörlerden bir tanesidir.
Belirli bir davranışı sergileyen kişinin aynı davranışı tekrarlamasının nasıl
sağlanabileceği üzerinde durmuştur.
• Davranış Şartlandırma, klasik ve sonuçsal şartlandırma olarak iki
şekildedir. Klasik şartlandırma Ivan Pavlov’un köpekler üzerinde yaptığı
deneylerde gözlemlediği davranışların belirli uyaranlar tarafından harekete
geçirilmesidir.
B. F. Skinner’in geliştirdiği sonuçsal şartlandırmada, kişi çeşitli sebeplere
bağlı olarak bir davranış sergiler, davranışının sonucuna göre bu davranışı tekrarlama
ya da tekrarlamama kararı alır. Kişi, davranışı neticesinde haz verici bir sonuçla
karşılaşıyorsa davranışını tekrarlama, üzüntü verici bir sonuç elde ediyorsa
tekrarlamama eğiliminde olacaktır.
• Vroom’un Bekleyiş Teorisi, kişilerin belirli bir davranışa yönelik
güdülenmesi kişinin ödülü arzulama derecesi ve bekleyişine bağlıdır. Valens,
kişinin belirli bir davranışı sergileyerek elde edeceği ödülü arzulama
derecesidir. Ödül bir anlamda kişinin belirli bir gereksinimi ne kadar tatmin
ettiğini göstermektir. Bazıları için bu ödül anlamsız, bazıları için çok değerli
olabilir. Bekleyiş, belirli bir davranışın belirli bir ödülle ödüllendirileceği
olasılığı, umududur. Kişi davranışı sonucu ödüllendirileceğine olan bekleyişi
yüksekse daha fazla gayret gösterecektir.
• Lawler-Porter Bekleyiş Teorisi, Vroom’un modelini esas alarak bazı
eklemeler yapılmıştır. Kişinin belirli bir davranışı göstermesi istediği sonucu
elde etmesi için yeterli olmayabilir. Kişinin arzulanan sonuca ulaşabilmesi
için yeterli bilgi ve yeteneğe de sahip olması ve kişinin kendisi için algıladığı
rolün ne olduğu önemlidir.
61
• Eşitlik Teorisi, kişinin iş başarısı ve tatmin olma derecesi çalıştığı iş
ortamında algıladığı eşitliğe bağlı değişecektir. Kişinin iş ortamında
gösterdiği performans ile elde ettiği sonuçla, iş ortamındaki diğerlerinin
performans ve elde ettikleri sonuçları karşılaştırarak eşit olmayan bir durum
algılıyorsa eşitsizliği giderecek yönde davranış sergileyecektir.
• Amaç teorisi, kişi kendine ulaşılması zor hedefler seçtiyse, ulaşılması kolay
hedefler seçen kişilere göre daha fazla güdülenecektir.
Güdüleme insanları oldukları gibi davranmaya yönelten süreci gösterir.
Tüketicinin tatmin olmasını istediği gereksinimlerinin kışkırtılması ile ortaya çıkar.
Bir gereksinim aktif hale geldiği zaman, tüketiciyi gereksinimi ortadan kaldırma ya
da reddetme girişimine sürükleyen gerilim durumu var olur. Bu gereksinim faydacı
ya da hazcı olabilir fakat arzulanan son durum tüketicinin hedefidir. Pazarlamacılar
arzulanan yararları sağlayacak ürün ve hizmetleri yaratmaya çalışırlar ve tüketicinin
bu gerginliği azaltmasına izin verirler. Eğer gereksinimler hazcı ya da faydacı ise,
tüketicinin şimdiki durumu ile ideal durumu arasında çelişki oluşur ve bu uçurum
gerilme durumu yaratır. Bu gerilimin şiddet, gerilimi azaltmak için tüketicinin
hislerinin zorunluluğunu belirler. Basit bir gereksinimlerimiz birçok çeşitli yolla
tatmin edilebilir ve kişinin tercihleri onun deneyimler setinden ve içinde yetiştiği
kültürün telkin ettiği değerlerden etkilenir.140
1.2.2.2.4.2. Algılama
Algılama, dünyanın gerçeğinden oldukça farklı olabilen bir resmini sağlayan
çok karışık bilişsel bir süreçtir. Bireyler etrafındaki dünya yani gerçekliği bireyin
duyularına dayanır. Birey çevresindeki dünyayı anlamak için görme, duyma,
koklama, dokunma, tat alma duyuları ile elde ettiği verileri işler. Duyular,
vücudumuzdan ve dış dünyadan kaynaklanan sayısız uyarıcının etkisi altındadır, bu
yüzden algılama duyulardan daha karmaşık ve sınırları daha geniştir. Algılama,
birey bir durum ya da uyarıcıyla karşılaştığı zaman başlar. Bu karşılaşma ani fiziksel
uyarılmayla ya da tamamen fiziksel sosyokültürel çevrede olabilir.141 Algılama
insanların ses, koku, renk, doku, ışık gibi uyarıcılara verdiği tepkilerin seçilmesi,
140 SOLOMON, a.g.e., s.118-119. 141 LUTHANS, a.g.e., s. 86-87.
62
düzenlenmesi ve yorumlanması sürecidir. Algılama, ham duyulara anlam vermek
için onlara neler eklediğimize odaklanır. Bir ürün ya da hizmet değerlendirilirken
paketleme tarzı, marka ismi, ürün ya da hizmetin teşhir edildiği mağazanın ortamı
gibi faktörler etkili olur. Tüketicinin ürün ve hizmetlerden beklentilerine ve
tüketicinin kültürel yapısına göre algılamalar farklılaşacaktır. Đlk başta biz
çevremizdeki çok az sayıda uyarıcıya dikkat ederiz, dikkat ettiklerimizin azına
bakarız ve nesnel olarak bilincimize giren uyarıcıları işleme almayabiliriz. Birey bir
dürtünün anlamını deneyim, gereksinim ve eğilimlerine uyumlu olacak şekilde
yorumlar. Keşfetme, dikkat ve yorumlama algılama sürecini oluşturan üç aşamadır.
Şekille algılama sürecini şu şekilde gösterebiliriz.142
Duyu Uyarıcı Duyu Alıcıları
Görüntüler Göz
Sesler Kulak
Kokular Burun
Tat Ağız
Dokunma Deri
Şekil 1.3: Algılama Süreci
Kaynak: SOLOMON, a.g.e., s. 49.
1.2.2.2.4.3. Algıda Seçicilik
Birey devamlı olarak çok sayıda uyarıcının etkisi altındadır. Sokakta yürüyen
insanların sesi, trafikte araçların korna sesleri, komşunuzun gürültüsü hepsi
duyularımızı etkiler. Bu farklı uyarıcıların bazıları seçilir sadece bir kısmı algılanır.
Sadece bazı uyarıcıların seçilmesinde iç ve dış bazı dikkat faktörleri etkilidir.Bu
faktörleri şunlardır:143
142 SOLOMON,a.g.e. ,s. 49. 143 LUTHANS, a.g.e. , s. 90-97.
Keşif Dikkat Yorumlama
63
1. Dış Dikkat Faktörleri; şiddet, boyut, zıtlık, hareket, tekrarlama, yenilik ve
alışıklıktır.
• Şiddet, dış uyarıcılar arasında daha yoğun, daha şiddetli olan
muhtemelen algılanacaktır. Yüksek ses, parlak ışık ve güçlü kokular
diğerlerine göre daha çok dikkat çekecektir. Reklamcılar tüketicinin
dikkatini çekmek için yoğunluktan sıkça faydalanmaktadırlar.
• Boyut, şiddette olduğu gibi nispeten büyük boyutlu nesneler
diğerlerine göre daha iyi algılanacaktır. Tam sayfa alana yayılan
reklam, birkaç satır geçen reklamdan daha çok dikkat çekecektir.
• Zıtlık, çevresine göre göze çarpan dış uyarıcılardır.
• Tekrarlama, dış uyarıcının tekrarlanması birden fazla dikkat
toplamasını sağlayacaktır. Sıkıcı, rutin işlerde çalışan işçiler
dikkatlerini kolaylıkla kaybedebilirler bunu önlemek için işletme
müdürleri direktifleri tekrarlamayı tercih ederler. Rakiplerin
ürünlerinden fazla farklılaşamayan aspirin, sabun ve deodorant gibi
ürünlerde eşsiz bir ürün imajı yaratmak için reklamcılar tekrarlama
tekniğini kullanırlar.
• Hareket, insanlar görüş alanları içerisindeki sabit nesnelere göre
hareketli nesnelere daha çok dikkat etmektedir. Reklamcılar hareketli
nesnelerin dikkat çekme özelliğinden yararlanarak ürün ve hizmetleri
pazarlamışlardır. Las Vegas şehrinde geceleri kullanılan hareketli
parçalardan oluşan işaretler insanların dikkati toplamaktadır.
• Yenilik ve alışıklık, hem yenilik hem de aşina olduğumuz durumlar
dikkatimizi daha çok çeker. Alışkın olduğumuz durumlar içinde
yeniliklerin olması veya yeni durumlar içinde tanıdık nesneler daha
çok dikkatimizi çeker. Đş rotasyonunda olduğu gibi, iş görenin işini
zaman zaman değiştirirseniz görevine olan dikkati artacaktır.
2. Đç Dikkat Faktörleri, daha genel olarak bireyin karmaşık psikolojik
yapısına bağlıdır. Đnsanlar kişilikleriyle, öğrendikleriyle ve güdüleriyle bağdaşan
bulundukları çevreden uyarıcı ve durumları seçerler.
64
• Öğrenme, öğrenme etkisi kesin bir durumu algılamada bir beklenti
yaratır. Daha önce öğrendiğimiz bilgiler doğrultusunda ne görmeyi ve
duymayı bekliyorsak onu duyar ve görürüz.
• Güdüleme, temel güdüleyicilerden açlık ve cinsellik güdülemenin
algılamadaki rolünü ortaya koymada kullanılabilir.
• Kişilik, kişilik özelliklerine bağlı olarak uyarıcılara anlam verecektir.
1.2.2.2.4.3. Öğrenme
Öğrenme, geçmiş deneyimlerin sonucu olarak davranışlarda meydana gelen
bir değişim olarak tanımlanabilir. Tüketiciler ürünleri satın alırken ve tüketirken
deneyim kazandıkları için sadece hangi markayı sevdiklerini ve sevmediklerini
öğrenmezler, aynı zamanda özellikle sevdikleri markaların özelliklerini de öğrenirler.
Daha sonra geçmiş deneyimlerine dayanarak gelecek davranışlarını ayarlar. Örneğin,
Reebok marka bir koşu ayakkabısı alan tüketici çok rahat olduğunu belirleyebilir.
Markanın sürekli tatmin sağlaması tüketicinin bir sonraki spor giysi ya da malzeme
gereksinimlerini Reebok’ tan almasını sağlayacaktır. Böylece, sürekli tatmin eski
deneyimleri kuvvetlendirir ve gelecek sefer tüketicinin aynı markayı alma olasılığını
arttırır. 144
Öğrenme davranışçı öğrenme ve bilişsel öğrenme olarak iki temel grupta
incelenmektedir. Davranışsal öğrenme, kendi içinde edimsel ve tepkisel şartlanma
olarak ikiye ayrılır. Tepkisel şartlanma; Ivan Pavlov’ un çalışmalarının sonuçlarına
göre, öğrenme uyaranlara verilen tepkinin sonucu gerçekleşmektedir. Pavlov
deneyinde, köpeğe et verilir ve salya salgıladığı görülür bu sırada aralıklarla zil
çalınır ama köpek buna bir tepki vermez. Đkinci aşamada köpeğe et verilmeden
hemen önce zil çalınır ve ardından et verilir bundan sonra her zil çalışında köpeğin
salya salgıladığı görülmüştür. Köpek zil ile et arasında ilişki kurarak şartlanmıştır.
Bu teoriye göre uyarıcı olmadan tepki de olmaz normalde tepkiye neden olmayan
uyarıcılar şartlanma sonucu tepkiyi ortaya çıkartmıştır. Pazarlama açısından da süper
marketlerde fırın kısımlarından gelen hoş pohaça, börek kokuları bizi gıda satın
144 ASSAEL, a.g.e., s 110-111.
65
almaya koşullandırabilir bu bağlamda tüketici gruplarının hangi tür uyarıcılara
koşulsuz tepki vereceğini bilmek gerekir.145
Edimsel şartlanma ise hareketin (tepkinin) sonuçları gelecek davranışı
etkileyecektir. Davranış, geçmiş davranışlardan elde edilen ödül ya da ceza
derecesinin değerlendirilmesi oluşur. Ödül davranışın tekrarlanması olasılığını
arttıracak, ceza ise tekrarlanma olasılığını azaltacaktır. Sigara karşıtları edimsel
şartlanma ilkelerine dayanarak sigarayı kısa yaşam anı ile ilişkilendirmektedir. Bu
bağlantı elektrik şokunun etkisine benzer sakınma yaratmak için bir araçtır. Tam
tersine, Philip Morris tepkisel şartlanma ilkelerine dayanarak ürün kovboy pozitif
bağlantısına dayanarak sigara içenlerin tepkilerini şartlamaya çabalamıştır.146
Bilişsel Öğrenme kuramına göre tepki ve şartlanma kavramları ile açıklamak
yeterli değildir. Öğrenme anlama, sezme ve bilme gibi zihinsel etmenlerle ortaya
çıkmaktadır. Bu kurama göre, öğrenme insandaki hemostatik dengenin bozulması
nedeniyle, ortaya çıkan gereksinimi karşılamak için en uygun içsel davranışları
bulmaya yöneliktir. Birey model alarak da öğrenmeyi gerçekleştirebilir. Birey,
çekici ya da uygun olarak algıladığı bir modelle kendini özdeşleştirir. Televizyon
dizisindeki bir karakter beğenilerek davranışları model olarak alınabilir. Sinema
filmlerinde beğenilen artistlerin giysi veya aksesuarları moda olarak sunulmuş ve
tüketiciler tereddütsüz bu modayı benimsemektedir. Đnsanlar olmak istediklerini
model olarak alacakları için sunulacak modelin hedef tüketicilerin
benimseyebilecekleri tarzda olması gerekmektedir.147
1.2.2.2.4.4. Đnanç ve Tutumlar
Tutum olayların, reklamların, nesnelerin ve insanların devamlı bir genel
değerlendirmesidir. Zaman boyunca tüm yüksek seslere negatif tutum geliştirmiş
olsanız bile yüksek bir sesi duymak gibi anlık olaydan daha fazlasına uygulandığı
için geneldir. Gelecek bir zamanda benzer bir durumla karşılaşacağını bekleyen
tüketiciler bu olayı beklerken tutum oluşturmaya başlama olasılıkları yüksektir. Đki
insan her biri değişik sebeplerle bazı nesnelere yönelik bir tutuma sahiptirler.
145 ODABAŞI, BARIŞ,(b), a.g.e., s. 79-80. 146 ASSAEL, a.g.e., s. 117. 147 ĐSLAMOĞLU,a.g.e. , s. 66.
66
Psikolog Daniel Katz tutumların sosyal davranışlara nasıl yardımcı olduğunu
açıklamak için tutumların fonksiyonel teorisini geliştirmiştir. Bu yaklaşıma göre
tutumlar kişiler için bazı fonksiyonları sundukları için vardır yani tutumlar bir kişinin
güdüleri tarafından belirlenir. Katz’ın tanımladığı tutum fonksiyonları şunlardır:148
Yararcı Đşlev: Faydacı tutum temel olarak ödül-ceza ilkelerine göre çalışır.
Biz ürüne yönelik tutumumuzu, ürünün sağlayacağı acı ya da memnuniyete göre
geliştiririz. Eğer bir kişi tostun tadını sevmiş ise tosta yönelik pozitif tutum
geliştirecektir. Reklamlar da ürünlerin faydalarına vurgu yapar.
Değer Temelli Đşlev: Değer temelli fonksiyon tüketicinin temel değerlerini
ve kişisel görüşünü vurgular. Bir kişi ürünü sağladığı fayda için değil, ürünün o kişi
hakkında yansıttıklarından dolayı ürün tutumu geliştirebilir. Değer temelli fonksiyon
yaşam tarzı ile bağlantılıdır.
Savunmacı Đşlev: Kendimizi dış tehditlerden ve iç duygulardan korumak için
oluşturduğumuz tutumlardır. Önceki dönemlerde yapılan çalışmalara göre 1950’li
yıllarda bayanlar, kendilerinin becerikli ev hanımı konumunu tehdit ettiği için hazır
kahve kullanımına direnç göstermiştir. Bazı ürünler kişiye imaj oluşturmada
yardımcı olur örneğin Marlboro sigaraları belki erkekliği konusunda güvensizlik
hisseden kişiye bu hissini örtecek bir imaj çizmektedir.
Bilgilendirme Đşlevi: Tutum tüketicilere günlük maruz kaldıkları bilgi
kitlesini yönetmesine yardımcı olur. Tüketici tüm mesajları en az ilgilileri göz ardı
ederek sınıflandırır. Bilgilendirme karmaşa ve belirsizliği azaltır. Reklamlar yeni
marka ya da varolan markaların yeni karakterleri hakkında bilgi sağlar. Tutumların
farklı fonksiyonları vardır. Sergilenen fonksiyon bireyin nesne ile ilgili tüm
değerlendirmesini etkileyecektir. Örneğin X ağız temizleyicisine karşı tutumları eşit
mesafede iki bireyin bu tutumlarının doğasında faydacı ya da savunmacı fonksiyon
yansıtmalarına göre net bir şekilde farklılaşmaktadır. Faydacı tüketicileri X ürününün
kötü nefesten koruduğunu söyleyerek etkilemeye çalışmak kendini önemseyen
tüketiciyi X ürününün ağzı ferahlattığını söyleyerek etkilemeye çalışmak kadar
etkisizdir. Tutumların birden fazla fonksiyon yerine getirdiğini anlamak önemlidir.
148 SOLOMON, a.g.e.,s. 234.
67
Örneğin, marka tutumları tüketicinin bilginin değerine karar vermesine yardım
ederken aynı zamanda arzuladığı faydayı elde etmesi için yol gösterir.149
1.2.2.3.Tüketici Satın Alma Davranışları
Tüketiciler her ürün için aynı satın alma davranışını göstermez. Ürünlerin
kullanım amaçları, özellikleri, fiyatı, ürünün nitelikleri satın alama davranışını
değiştirir. Yiyecek maddeleri için tüketicinin belirli alışkanlıklara sahip olması daha
basit bir satın almayı, yüksek tutarlı teknolojik ürünler için ödeme koşulları,
markaların ayrıntılarının araştırılması daha karmaşık bir satın davranışını
gerektirir.150
1.2.2.3.1. Alışılmış Satın Alma Davranışı
Markalar arasında büyük farklılıkların olmadığı tüketicinin markalarla ilgili
ayrıntılı bilgi edinmesi gerektirmeyen mallarda alışılmış satın alama davranışı
görülmektedir. Mallar arasında kalite, fiyat ve diğer özellikleri açısından çok
farklılıklar yoktur.151 Tüketicilerin üzerinde fazla düşünmeden yaptıkları
alışverişlerde bu davranış şekli görülür. Tüketici mağazaya girdiğinde belli bir
markayı tercih eder ve satın alır ama bu tercih güçlü bir marka sadakati nedeniyle
değil bu ürüne alışmış olmanın getirdiği bir sonuçtur. Tuz, sigara, ekmek ve kibrit
gibi mallarda.......152
1.2.2.3.2. Uyumsuzluğu Azaltan Satın Alma Davranışı
Tüketici ürün üzerinde çok düşünmesine rağmen markalar arasında fazla fark
görmez. Ürünün pahalı olması, bu tür alışverişlerin sık yapılmaması ve ürünün risk
taşımasından dolayı tüketici ürün üzerinde durur. Tüketici, pazarda nelerin
bulunduğunu araştırır, iyi bir fiyat bulduğunda veya satın alma kolaylığı sağlandığı
için satın alma işi hemen tamamlanacaktır. Örneğin tüketici üzerinde fazlaca
düşünerek bir halı alımı gerçekleştirir, ürün pahalıdır, sık sık alınacak bir ürün
değildir ve bir tarzı ifade eder. Ürünü aldıktan sonra tüketici aynı fiyat
149 ASSAEL, a.g.e., s. 277-278. 150 YÜKSELEN, a.g.e., s. 109. 151 YÜKSELEN, a.g.e., s. 110. 152 KOTLER, a.g.e. s. 178.
68
kategorisindeki diğer halılarla ilgili olumlu fikirler edinirse ve ya kendi ürününde
istenmeyen bir özelliği fark ederse kendisini rahatsız hissedebilir bu noktada
tüketiciye ürünü satın almakla doğru bir karar verdiğini hissettirecek iletişim
programlarıyla tüketicinin inanç ve tutumları işletme yararına çevrilmelidir.153
1.2.2.3.3. Farklılık Araştırıcı Satın Alma Davranışı
Tüketici ürün hakkında fazla düşünmemesine rağmen markalar arasında
önemli farklılıklar varsa bu davranış şekli görülür. Markayı satın alırken fazla
düşünmez ve tüketici ürünü tüketirken değerlendirir, bir dahaki satın almada önceki
üründen tatmin olmadığından dolayı değil farklı bir ürün denemek için, çeşitlilik için
başka bir markayı tercih eder. Üretici, tüketicinin satın alma davranışını kendi
markasını sürekli tercih etme şeklinde değiştirmeye çalışır.154
1.2.2.3.4. Belirsiz (Karmaşık) Satın Alma Davranışı
Tüketicinin ürüne yönelik ilgi düzeyi yüksek ve markalar arasında önemli
farklılıklar vardır. Pahalı, riskli, sık sık alınmayan mallarda muğlak satın alma
davranışı görülür. Tüketici öncelikle ürün hakkında bazı inanç ve tutumlar geliştirir,
daha sonra hangi markayı satın alacağına karar verir. Örneğin bir klima satın
alımında tüketici klimanın özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi toplar, mamulün teknik
özellikleri hakkında bilgi edinir ve deneyimlerden yararlanarak satın alır.155
1.2.2.4. Değişen Tüketici Davranışları ve Tüketici Rolleri
Postmodern akımı ve modern akımla olan farklılıklarını, ortaya çıkan
postmodern kültürü birinci bölümde incelemiştik. Postmodern kültürün etkisiyle
değişen günümüz tüketicisinin davranışları inceleyeceğiz.
Günümüz tüketicileri postmodern kültürün etkisiyle postmodern insanlara
dönüşmüştür. Tüketiciler artık, yeni ve denenmemiş deneyimler peşinde koşan,
macera hissine çabuk kapılan ve seçeneklerin açık olmasını istemektedir. Pazarın
tümüyle tüketim taleplerine odaklanması, talebi doyumsuz hale getirmeye çalışması,
153 KOTLER, a.g.e., s. 177. 154 KOTLER, a.g.e., s. 178. 155 YÜKSELEN, a.g.e., s. 110.
69
bireylerin edindiği her türlü alışkanlığın yerleşmesini engelleyerek daha yoğun
duygular ve yepyeni tecrübeler için tüketiciyi cezp etmektedir.156
Yeni tip tüketici daha aktif, kendisini gerçekleştirici, ürünü sadece fiziksel,
işlevsel özellikleri ile değil sunduğu imajlarla daha çok önemsemektedir. Yaşamı bir
tüketim deneyimi olarak düşünen tüketicinin amacı, duygusal imajlar, anlamlar
taşıyan markaları tüketmektir. Postmodern tüketici, postmodernizmin kuralcı
olmayan yapısı ve zıtlıkların birlikteliğini özelliğinden etkilenerek “istediğim gibi,
istediğim zaman” davranışlarını sergiler. Postmodern tüketiciyi bir gün indirimler
sunan bir mağazadan ya da fabrika satış mağazasından başka bir gün ünlü bir
mağazadan alışveriş yaparken görebilirsiniz.157 Günümüz tüketicisi yapacağı
tercihlerde ve alacağı kararlarda kendi ekonomik çıkarlarını düşünen, en kaliteli malı
en ucuza almaya çalışan, satın alma kararı verirken milliyetçilik yapmayan, soyut
kavramlardan ziyade çıkarını düşünen, en az gayretle en çok kazancı elde etmeyi
amaçlayan “homo economicus” olarak da tanımlanmaktadır.158
156 BAUMAN, Zygmunt, Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları, (çev. Đsmail Türkmen), Ayrıntı
Yayınları, Đstanbul,1997, s. 24. 157 ODABAŞI, (c), a.g.e.,s. 74-80. 158 TOPÇUOĞLU,a.g.e., s. 163.
70
ĐKĐNCĐ BÖLÜM
HEDONĐK TÜKETĐCĐ DAVRANIŞLARI VE TELEVĐZYON
KÜLTÜRÜ
2.1. Hedonizmin Đcadı: Teorisi ve Pratikleri
Bireylerin biyolojik, sosyal ve psikolojik açıdan yaşamlarını devam
ettirebilmeleri için gereksinimlerini karşılayabilmeleri gerekir. Haz insanın dünyaya
gözlerini açışından itibaren varolan doğal eğilimidir. Đnsan mutlu olmak için
kendisine haz verecek eylemlere ve nesnelere yönelir. Haz kavramı birçok filozofun
ilgi alanına girmiş, haz ile ilgili bazı noktalardan farklı bazı noktalarda benzer fikirler
ileri sürmüşlerdir.
2.1.1. Hedonizm (Hazcılık) Kavramı
Hazzı ahlak ilkesi olarak kabul eden, yaşamın anlamını hazda bulan dünya
görüşüne hazcılık denir. Öyleyse öncelikle hazzın ne olduğunu açıklamalıyız;
felsefe terimi olarak ‘Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma’159, genel
anlamıyla hoşa giden, eğlendiren, insanda hoşnutluk duygusu uyandıran şeydir. Haz;
acının karşısında yer alan ve psikolojik bir olgu olarak, hoşumuza giden ve bizi
çeken bir şeye sahip olmaktan doğan tatlı ve keyif verici duyumdur.160 Sokrates
öğrencilerine mutluluğun iyiliğe yönelmek ve onu gerçekleştirmekle elde
edilebileceğini öğretmiştir. Đyiliğin ne olduğu konusundaki arayışlara Sokrates’in
öğrencisi olan Kirene’li Aristippos, en üstün iyiliğin haz olduğunu ileri sürerek
hazcılık kavramını geliştirmiştir.161
159 http://www.tdk.org.tr/TDKSOZLUK,(01.08.2006) 160< http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/HAZ>,(01.08.2006) 161 HANÇERLĐOĞLU, Orhan, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 14. Basım, Đstanbul, 2004, s. 153.
71
2.1.1.1.Haz (Zevk)
Hazcılık zevki gerçek olgular ve kurallar bakımından insanın hareketlerine
yön veren bir ilke olarak görmüştür. Aristotales’ e göre zevk, insan varlığının doğal
durumunun gerektirdiği bir etkinliktir. Đnsanı en çok tatmin eden zevk, kazanılmış
yahut gerçekleştirilmiş güçlerin etkin bir şekilde kullanılmasıyla sağlanır. Zevk,
etkinlikleri geliştirir ve sonuçta hayatı mükemmelleştirir, zevk ve hayat birbirine
bağlıdır.162
2.1.1.1.1. Haz (Zevk) Çeşitleri
Birçok araştırmacı ve düşünür tarafından tüm zevklerin özü olarak acı veren
gerginlikten kurtulma duygusu kabul edilir. Bazı istek ve gereksinimlerin bir süre
giderilememesi acı veren bir gerginlik yaratabilir. Acı veren gerginlikten
kurtulmaktan kaynaklanan tatmin duygusu en yaygın zevktir ve psikolojik yönden
ulaşılması en kolay olandır. Birey bedensel gereksinimlerden değil de ruhsal
gereksinimlerden kaynaklanan bir açlık duygusuna kapılabilir. Đnsan sadece susadığı
için değil ruhsal durumuna bağlı olarak da içebilir. Ünlü olmak istemek, başkalarına
hakim olma isteği, kendi değerini kanıtlama isteği gibi gereksinimler bireylerde
şiddetli açlık ve hırsa dönüşebilir. Gereksinimler ne kadar çok arzulanır ve bu
gereksinimin karşılanmaması ne kadar gerginlik yaratırsa, gereksinimin karşılanması
da bu kadar şiddetli zevk verecektir. Bedensel gereksinimlerin giderilememesi bir
eksiklik ve kıtlık olayıdır. Şiddetli açlık duyan bir kişi yemek yediği zaman açlığı ve
gerginliği sona erdiği için zevk duyar. Hoşa giden bir yemeğin tadına bakmak ise
farklıdır bir gerginliğin giderilmesi veya zorunluluk değildir bir özgürlüktür. Bu
şekilde bir zevk çeşidi bolluk durumunda gerçekleşebilecektir. Bahsettiğimiz zevk
çeşitlerinden farklı olarak insan üstlendiği bir sorumluluğu veya görevi yerine
getirdiği zaman da zevk duyacaktır. Bu zevke hoşnutluk da diyebiliriz. Kişi bir
görevi yerine getirirken ya da bir işi yaparken zorluklarla karşılaşması ve sonuca
ulaşması kişiye bir haz verecektir. Son olarak çaba harcamayı gerektirmeyen bir zevk
türü olarak dinlenme ve hoş etkinlikler sonucu ortaya çıkan zevkten bahsedebiliriz.163
162FROMM, Erich, Erdem ve Mutluluk, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları, 3. baskı, (çev. Ayda
Yörükan), Đstanbul,1995, s.202. 163 FROMM, a.g.e., s. 213-221.
72
2.1.2. Hedonizm Kuramları
Hedonizm teorileri iyiliğin aslında ne olduğuna cevap verir. Felsefik
öğretilere göre tüm zevkler doğası gereği iyidir ve sırf zevk özü itibariyle iyidir. Tüm
insanlar zevk peşinde koşar. Hedonizm teorilerine benzer teoriler zevkin yerine
kavram olarak mutluluk, tatmin ve eğlenmeyi içerirler. Hedonizmde en çok
incelenen konu acı ve zevkin neleri içerdiğidir. Tüm zevklerin doğası gereği iyi
olduğunu söylemek basitçe tüm zevkler iyi olduğu anlamına gelmez. Aslında iyi
olarak bildiğimiz şeyler sonuçlarına bakıldığında kötü, kötü olarak algıladığımız
şeyler de iyi olabilir. Örneğin, kapanan bir kapıya parmağını uzatıp acıyı
hissetmeyen 16 aylık bebek için acıyı hissetmemek iyi değil kötüdür çünkü bu yanlış
giden bir şeyin işaretçisidir. Başkaları ile dalga geçmek, içki içip sarhoş olmak,
uyuşturucu kullanmak bireyin kendisine zevk veren fakat sonuçlarına bakıldığında
acı vericidir ve iyi olarak kabul edilemez. 164
2.1.2.1. Aristippos’un Hazcılık Görüşleri
Aristippos, Sokrates’in düşüncelerinden sentez yapmıştır. Aristippos mutlu
yaşamın ne olduğu sorusuna yanıt aramış ve cevap olarak mutlu bir yaşamın;
mümkün olduğunca hazzı çok, acısı az bir yaşam olduğunu ileri sürmüştür. Yaşamın
gerçek amacı acılardan kaçmak ve hazzı yakalamaktır. Yaşamdan daha fazla haz
almak ve acıyı yaşamımızdan olabildiğince uzaklaştırmak için gereksinimlerimizi
azaltmalı, sınırlı gereksinimlerle yaşamaya alışmamız gerektiğini belirtmiştir.
Gereğinden fazla haz insanı düş kırıklığına uğratabilir. Aristippos insanın yaşamdan
haz alması için kendisini tutkularının kölesi olmaktan kurtarması gerektiğini
söylemiştir.165
Aristippos’a göre insanlar en yüksek değer olarak hazzı ister ve acıdan
kaçtıkları kadar hiç bir şeyden kaçmazlar. Hazzı istemek insan için en doğal
duygudur. Hazzı sağlayan her şey iyidir, acı veren her şey kötüdür. Aristippos’un ele
aldığı haz bir anlık haz duygusudur. Hazzın nereden geldiği, hazzı doğuran şeyin ne
164 <http://philosophy.lander.edu/ethics/hedonism.html/> (11.05.2007) 165 ASTER, Ernst V.,Đlk Çağ ve Orta Çağ Felsefe Tarihi,(çev. Vural Okur), Đm Yayın Tasarım,
Đstanbul, 2000, s. 134.
73
çeşit bir şey olduğu önemli değildir. Her haz bir haz olması nedeniyle iyidir.
Aristippos’a göre iyi oldukça şiddetli anlık hazdır. Bu hazzı elde edebilmek için
bilgiye gereksinim vardır bu açıdan mutluluğa sadece bilgi aracılığıyla ulaşılabilir.
Gelecekteki güzel duygusu henüz ortaya çıkmamıştır, geçmiş de ortadan kalkmış
bitmiştir o halde biricik yaşama bilgeliği yaşadığımız andan tat almaktır. Şu an bize
aittir, hiçbir zaman sahip olamayacağımız şeyler için üzülmenin anlamı yoktur bu
açıdan Aristippos hazzı şimdiki ana bağlayarak maddesel haz ve acılara ruhsal
hazlardan daha fazla değer vermektedir. Hiçbir eğlenceyi kaçırmayan aynı zamanda
her an kendini ve davranışlarına hakim olabilen insan yaşamdan en çok kazanır.
Gelecek ve geçmişten hiç kaygılanmamalı, insan yaşadığı anı yaşamalı hiçbir
durumda neşesini kaybetmemeli.166
2.1.2.2. Epikuros’un Hazcılık Görüşleri
Epikür de Aristippos gibi yaşamda haz elde etmeyi ve acıdan kaçmayı
benimser. Đnsan aklını kullanarak kendisine acı verecek aşırılıklardan kaçınmalı, şan
ve şeref gibi geçici aldatıcı değerlerden uzak durmalıdır. Đnsan gereğinden fazlasına
sahip olmak istediği zaman buna sahip olamayacağı isteklerin sonu gelmeyeceği için
sürekli bir huzursuzluk hali içinde bulunacak acı duyacaktır. Epikür’e göre mutlu
olmak için ölçülü yaşamalı, insanı manevi olarak devamlı haz içinde hissettirecek
şeylere yönelmeli ve buna uygun davranışlar göstermelidir.167 Epikür’ün hazcılık
kavrayışında felsefenin temel görevini, hayat nasıl tamamen en zevkli hale getirilir
yer almaktaydı. Epikür, hangi davranışın bireysel olarak en büyük tatmini
sağlayacağını araştırıyordu. Epikür, bireysel acıya barış getirmek için bir teori inşa
etmiştir ve bunun uğrunda başka şeylerle ilgilenmemiştir.168
Epikuros’a göre benzersiz iyi, hazdır, biricik kötü de acıdır. Bütün canlılar
var oldukları ilk andan itibaren hazzı arar, acıdan kaçar bu nedenle haz doğal bir
iyidir, her varlığı tatmin eder ve her varlığın doğaya uygun olan bir durumudur.
166 AKARSU, Bedia, Mutluluk Ahlakı: Ahlak Öğretileri-I, Đnkılap Kitabevi, Đstanbul, 1998, s. 57-
64. 167 ASTER, a.g.e., s.247-250. 168 WATSON, John, Hedonistic Theories From Aristippos to Spencer, Thoommes Press, 1895
ed.,s. 48.
74
Epikuros bu noktadan yola çıkarak şu ilkeyi ileri sürer: “Haz bütün eylemlerimizin
amacı olmalıdır.” Her hazzın gerçek özü ve amacı acıdan kurtulmada saklıdır çünkü
iyi, kötüden kurtuluştur. Aristippos’un maddesel hazları en yüksek hazlar olarak
görmesine karşılık Epikuros tinsel hazları daha üstte görür. Hazzı en üstün amaç
olarak kabul ederken düşündüğü vücudu acılardan ve ruhu huzursuzluktan kurtaran
hazlardır. Yaşamayı hoş kılan şey, sofra başı eğlenceleri, içki ve bedensel zevkler
değil, tersine yaptıklarımızın temelini araştıran ve önyargılarımızı bulup araştıran,
bizi önyargılarımızdan kurtaran anlayıştır. Bu açıdan bilgi bize özgür yapar ve haz
verir. Bedensel hazlar gelip geçicidir tinsel hazlarsa kısa süreli değildir. Aynı şekilde
ruhsal acılar da diğerlerine kıyasla daha ağır acılardır çünkü beden sadece şimdiki
acıları çeker oysa ruh geçmiş ve gelecekteki acıları çeker. Epikuros’un anlayışında
mutluluk, haz daha çok insanın iç durumuyla ilgilidir. Haz çeşitleri kendi içinde kötü
değildir fakat sonuçları bakımından bizi aşırılıklara götüren hazlardan kaçınılması
gerekir.169
Epikuros’a göre bedensel hazlar hiçbir zaman tam anlamıyla doyuma
ulaşamayacağı için bu tür hazlar insana mutsuzluk getirecek ve acı doğurabilecektir
bu nedenle bunlardan kaçınılması gerektiğini niceliksel haz yerine niteliksel hazzı
önermektedir. Haz acısızlıktır, acı karşısında özgürlüktür.170
2.1.2.3. Spencer’ın Hazcılık Görüşleri
Spencer’ a göre zevk ve acıyı evrim kavramını temel alarak geliştirmiştir.
Zevk ve acının bireyi kendisine yararlı olan şeye yönelik hareket etmeye güdüleyen
biyolojik bir fonksiyon olduğunu ileri sürer. Spencer zevk ile ilgili olarak “birey ya
da tür, kendisi için hoş olan şeylerin peşinden koşmak, hoş olmayan şeylerden ise
kaçarak hayatta kalabilmiştir” demiştir. Spencer zevkin biyolojik fonksiyonu
hakkındaki görüşleri ile paralel bir sosyal kuram da geliştirmiştir. Spencer’ a göre
sosyal hayat için gerekli olan nitelikleri kazanma ve bireyin kendisini geliştirmesi
için yapılan tüm etkinlikler zevkli; sosyal hayatın gereklerine aykırı gelen hareketler
169 AKARSU, a.g.e., s. 97-100. 170 GÜNTÖRE, Öztürk Sibel, John Stuart Mill’ in Ahlak Anlayışı, Đlya Yayınevi, Đzmir, 2004, s. 42.
75
ise zevksiz gelecektir. Daha da ileri gidersek bir amaca ulaşmak için kullandığımız
araçların bize verdiği zevk, zamanla tek başına bir amaç haline gelecektir.171
2.1.3. Geleneksel Hedonizm
Tarih içerisinde gereksinimlerinin düzenli tatmin edilmesi garantilenmiş güç
ve zenginlikten zevk alan küçük seçkin bir grubun üyeleri yaşamlarındaki mutlulukta
azalış yaşamışlardır. Garantilenmiş tatminin sonucu olarak oluşan mutluluğun doğal
olarak azalması ile gereksinim-tatmin deneyimi döngüsünü yapay olarak yeniden
yaratılmaya girişilmiştir. Örneğin, Romanlar yemek olarak dopdolu olmalarının
ötesinde yemek yemekten zevk almaya devam edebilmek için kendilerini kasten
hasta ederlerdi. Bu sürecin kritik bir özelliği yaradılışta var olan eğilimin zorbalığa
doğru gidebilecek olmasıdır. Zevk, şimdiye kadar çevredeki olay ve nesnelerden ileri
gelen duyguların bir fonksiyonu olduğu için sadece başarılı bir şekilde takdir
edilebilir, zevk arayanlar doğal olarak kendilerini çevreleyenler üzerinde giderek
daha fazla kontrol sahibi olmaya doğru itilecektir. Şehvetli gereksinimlerini tatmin
etmek aracılığıyla hile ile zevk elde etmek az sayıda insan ilişkileri mantığıyla
sınırlandırılmış ve onları farklı kılan duyu çeşitliliği kısıtlanmıştır. Tat duyusu
örneğin, ayırt edilebilirliğine göre tuzlu, tatlı, acı ve ekşi olarak dört kategoriye
ayrılmıştır. 172
2.1.4. Modern Hedonizm
Modern hedonizmin gelişmesindeki anahtar birincil ilgi duyulardan heyecan,
coşku ve şiddetli duygulara kaymasında yatmaktadır, bu sadece güçlü ve uzatılmış
uyarıcılar, önemli otonom kontrol derecesi ve doğrudan şiddetli duyguların zihinsel
imajlarla fiziksel uyarıcıları birleştirmesinden ileri gelen şeyleri bir araya
getirebildiği daha sonraki araçların vasıtasıyla olur. Duyguların yüksek tahrik
durumu doğrudan onların varlıklarını takip eden çok yoğun olarak güçlü mutluluk
kaynakları olarak sunma potansiyeli vardır, örneğin, yoğun eğlence ya da korku
171 FROMM, a.g.e., s.208-209. 172 CAMPELL, a.g.e., s.64.
76
insan varlığında psikolojik değişim durumu üretir. Duyguların içeriğinin ne
olduğunun önemi yoktur. Üzüntü, korku gibi duygular zevkli değil iken memnuniyet
ve aşk gibi duygular zevkli olmasına rağmen şu kesindir ki zevk alınamayacak duygu
yoktur. Aslında olumsuz duygular diğerlerine göre kuvvetli hisleri harekete geçirir,
onlar gerçekten zevk için büyük bir potansiyel sağlarlar. Sorun, hangi duyguların en
çok zevki temin ettiği değil herhangi bir duygu hedonistik amaçlar için
kullanılmadan önce hangi şartların hakim olması gerektiğidir. Çok yoğun duyguların
etkisi altında, insanların davranışları çok uç ve karma karışık olmaktadır, onların
deyimiyle “mantık dışı” ya da “bilinçten yoksun” hatta “aklını bozmuş” olabilir.
Đnsanlar kontrolleri dışında gülebilirler, ağlayabilirler, koşabilir, dans edebilir,
birbirini ısırır ya da saçını çekebilir açıkça bu çeşit deneyimler bundan eğlenme
olasılığının düşük olduğu böyle bir uyarıcı aşırılığıyla birey fazla miktarda
bulunur.173
2.2. Hedonik Tüketimin Zihniyeti ve Davranışsal Belirleyicileri
Hedonik tüketim kavramından ilk olarak 1987 yılında yayınladığı “ Modern
Tüketimciliğin Ruhu ve Romantik Etik” kitabında Colin Campell hedonizm ve
romantik etikten bahsetmiştir.18. yüzyılda insanların aşk romanlarından etkilenerek
romantik duyguların ve güdüleyicilerin etkisiyle tüketime yöneldiklerinden
bahsetmiştir.174
Hirschman ve Holbrook 1982 yılında yayınladıkları “Hedonik Tüketim:
Ortaya çıkan Kavramlar, Yöntemler ve Öneriler” adlı makalelerinde hedonik
tüketimin, kişinin ürünlerle ilgili deneyiminin heyecanlandırıcı yönlerini, fantezi ve
çoklu duyusal ile ilişkili olan tüketici davranışları görünümünü belirttiğini ifade
etmişlerdir yani hedonik tüketim tüketicilerin ürünün kullanımında duygusal tahrik,
fantezi ve çoklu duyusal düşlerini işaret etmektedir. Hedonik tüketimin bakış açısıyla
173 CAMPELL, a.g.e., s.65. 174 CAMPELL, a.g.e., s.19-45.
77
ürünler nesnel varlıklar olarak değil de daha çok kişisel semboller olarak
görülürler.175
1994’te Babin, Darden ve Griffin “Đş ya da Eğlence: Hedonik ve Faydacı
Alışveriş Değerinin Ölçülmesi” makalesinde alışverişin hazcı ve faydacı değer yönü
üzerinde durmuş, hazcılık ve faydacılık arasında temel farkı ortaya koymuşlardır.
Hazcı alışveriş değeri tahrik olma, yüksek katılım, algılanan özgürlük, fantezilerin
yerine getirilmesi ve kaçışı içermektedir ve alışveriş satın alma ile ya da satın alma
olmaksızın sonuçlansa da hedonik değer sağlayabileceği ileri sürülmüştür.176
O’Shaughnessy çalışmasında pazarlama, tüketim toplumu, küreselleşme ve
hedonistik yaşam tarzı arasındaki bağlantıyı incelemiştir.177
Yavuz Odabaşı Tüketim Kültürü kitabında hedonik tüketimi ele almıştır.
Hedonik tüketimin gerçeğin düş gücüne dayanılarak gerçekleştirildiğini, bu açıdan
tüketici için gerçeğin ne olduğunun önemli olmadığı neyi gerçek olarak görmek
istediklerinin önemli olduğunu belirtmiştir.178
2.2.1. Hedonik Tüketim
Hedonik tüketim tüketicilerin ürünlerin kullanımında çoklu duyusal düşlerini,
fantezilerini ve duygusal tahriklerini gösterir. Hedonik tüketim perspektifinden
ürünler nesnel varlıklar değil öznel semboller olarak görülürler. Araştırmacılar
ürünün ne olduğunu değil ne sunduğu ile ilgilenmişlerdir. Hedonik bakış açısı,
geleneksel tüketim teorileri yerine geçmeye çabalamaz ama onların
uygulanabilirliğini yükseltir ve genişletir. Pazarlama alanında motivasyon
araştırmaları olarak adlandırılan araştırmaların yayılması ile hedonik tüketim üzerine
incelemeler açısından önemli bir adım olmuştur. Bu araştırmalar 1950 ile 1970’li
yıllar arasında devam etmiş ve ürünleri duygusal yönlerine ve ürünün tahrik ettiği
fanteziler üzerine odaklanmıştır. Motivasyon araştırmacıları tarafından
175 HĐRSCHMAN, Elizabeth C., Morris B. Holbrook ,“ Hedonic Consumption: Emerging Concept,
Methods and Propositions”, Journal of Marketing, Vol.46, Summer 1982,s. 92-97. 176 BABĐN, Barry J.,W. R. Darden ve M. Griffin, “Work and /or Fun: Measuring Hedonic and
Utalitarian Shopping Value” , Journal of Consumer Research,Vol. 20, March, 1994, s. 646. 177 O’SHAUGHNESSY, John ve O’SHAUGHNESSY, Nicolas J, a.g.m. , s. 527-535. 178 ODABAŞI, a.g.e., s.78-93.
78
gerçekleştirilen birçok klinik yönlü çalışmanın geçerliliği ve sertliğine ilişkin
eleştirilere maruz kalmaları ve çalışmaların uzun dönemli katkılarının sınırlı olması
nedeniyle tematik olarak ilişkili ama daha kavramsal olarak hedonik tüketim ürün
sembolizmi ile ilişkilendirilmiştir. Hedonik tüketim kavramının teorik altyapısının
oluşturulmasında davranış bilimlerinden; kültür üretim sistemi ile Becker 1973,
Hirsch 1972; felsefe içerisinde estetik; psikoloji içerisinde fantezi imaj, günlük düşler
çalışmaları ile Singer 1966, Swanson 1978 gibi farklı uzmanlaşmış alt alanlardan
yararlanılmıştır. Levy 1959,1964; Hirchman ve Holbrook 1981,1982 yıllarındaki
çalışmalarında sembolik tüketimin hedonik deneyimle olan ilişkisi ele alınmıştır.
Hirschman ve Holbrook hedonik tüketimin, ürün deneyiminin heyecanlandırıcı,
fantezi ve çoklu duyusal yönlerine ilişkin tüketici davranışları görünümünü
gösterdiğini belirtmiştir.179
2.2.1.1. Hedonik Gereksinimler
Đnsanlar yaşamlarını devam ettirmek için gerekli olan belirli elementlerin
(hava, su, yiyecek, barınma gibi) gereksinimiyle beraber doğarlar. Đnsanın doğuştan
olmayan başka gereksinimleri da vardır. Belirli bir kültürün üyesi olma, statü, güç ve
bağlı olma gibi gereksinimler yanında hazcı (hedonik) gereksinimler vardır. Hazcı
(hedonik) gereksinimler kişisel ve deneyimseldir; tüketici bir ürüne, heyecan,
kendine güveni ya da fantezi gereksinimi karşılamak için belki dünyevi ya da sıradan
yaşam bakış açısından kaçmak için satın alabilir. Tabi ki tüketiciler birçok fayda
çeşidini sağladığı için bir ürünü satın almaya motive olabilirler. Örneğin; bir vizon
palto tanımladığı lüks imaj yüzünden satın alınabildiği gibi soğuk kışa rağmen sıcak
tuttuğu için de alınabilir.180
179 HĐRSCHMAN, Elizabeth C. Ve Morris B. Holbrook, a.g.m.,s. 92-93. 180 SOLOMON, a.g.e. ,s.123.
79
2.2.1.2. Hedonizm, Hayaller, Fanteziler ve Tüketim
Hirchman ve Holbrook hedonik yaklaşım ve tüketiciler arasındaki ilişkiyi
dört noktada ele almıştır. Bu dört nokta şunlardır: 181
Birçok sorun hazcı zihinsel düşüncelerin dikkate alınmasından
kaynaklanabilir. Đlk olarak, ürün seçiminde duygusal istekler faydacı güdülere üstün
gelir. Örneğin motivasyon araştırmacılarının açıkça kabul ettiği gibi aşk, nefret ve
kıskançlık gibi duyguların içerisinde yer aldığı durum kıyasa dayanan tüketicinin
ekonomik karar verme kurallarını geçersiz kılacaktır. Đkincisi, tüketiciler bir ürünü,
sahip olduğu somut niteliklere ek olarak öznel anlamla doldururlar. Bu süreç reklam
içeriklerinin sunulmasıyla desteklenebilir. Estetik nesneler gibi bazı ürünler için
dokunulamazlık, sembolik nitelikler marka seçiminde anahtar belirleyici olabilirler.
Aslında, somut nesneler olarak değil de nesnel semboller olarak ürünlerin
algılanması öznel üstün semboller olarak görülmeyen ürünün somut nitelikleri
açısından iç kısım olan marka seçimini oluşturabilir.
Üçüncüsü, hedonik tüketim gerçeğin düşsel fikrine bağlıdır. Bu suretle,
hedonik tüketim eylemleri tüketicilerin gerçek olarak neyi bildikleri değil, onların
gerçeklik olarak neyi istediklerine dayanmaktadır. Tüketicinin gerçekliğin içten
anlamı nesnel olarak doğrulanabilir dünya da dışarıdaki ile uyumsuz olabilir.
Araştırmacıların tüketicilerin bir ürün gereksinimi etrafında inşa ettikleri zihinsel
imaj araştırmaları tüketicinin kişisel gerçekliğinde ürünün nasıl görüldüğünü ölçer.
Bunu başarmanın bir yolu tüketicilere bir ürünü tükettikleri zaman meydana gelen
gerçeklikten başka diğer şeyleri taklit edip etmediklerini sormaktır. Örneğin son
günlerdeki araştırmalar bir izleyici grubunun üyeleri sinema, tiyatro ya da diğer
performansları izlerken kendilerini başrollerden biriymiş gibi hayal ettiklerini
göstermektedir. Bu tarz tasarlayıcı bir fanteziye katılanlar amaçlı olarak bir
performansa katılabilirler çünkü onlar içerisinde kendilerini hayal etmek istedikleri
rolü içeren ön bilgiye sahiptirler. Benzer olarak, pornografik kitap, film ve alet
edevatları tüketen çoğunluk cinsel fantezilerini arttırmak ve rol yapmak için bunu
yapmaktadır. Bu suretle, çeşitli konularda fanteziler hedonik tüketimin önemli
181 HĐRSCHMAN, Elizabeth C. Ve Morris B. Holbrook, a.g.m., s. 94-95.
80
belirleyicisi ve sonucudur. Swanson bunları özümsenen deneyimler olarak adlandırır
çünkü tüketici ürün tarafından yaratılan gerçekliğin içine çekilir. Kendiliğinden
kurgulanan gerçekliğe diğer bir örnek ise kendilerini “mallboro erkeği” olarak hayal
etmekten zevk alan sigara kullanıcılarınınkidir. Geleneksel varsayım kovboy
temasının etkililiği ödünç sigara verme ve bu sayede kullanıcısına verdiği güçlü
imaja dayanmaktadır. Bazı Mallboro kullanıcıları tarafından benimsenen imaj
gerçeğe tam uygundur, bu tüketiciler gerçekten ideal kovboy olarak kendiliğinden
imaj üretmek istemektedirler. Tüketim için önemli bir güdüleme seti gerçekliğin
değiştirilmiş durumunu yaratmayı arzulamaktır.
Dördüncüsü, duyusal ve duygusal uyarım arama ve bilişsel bilgi arama iki
bağımsız boyuttur. Hedonik tüketim araştırmaları göstermiştir ki bazı tüketiciler
sadece duyusal uyarım bazıları sadece bilişsel bilgiyi, bazıları her ikisini birden arar.
2.2.1.3. Tüketimin Hedonik Değer Yönü
Değer, alışveriş deneyiminin tamamını, hem kalitatif hem kantitatif, öznel ve
nesnel yapan tüm faktörlerdir. Değer basitçe ürün elde etmekle değil, alışveriş
deneyiminin tamamıyla sağlanır. Hedonik harcamalar faydacı alışverişle
kıyaslandığında şenlikli, komik, keyfine düşkün yönü daha az araştırılmıştır. Hazcı
değer, faydacı karşı taraftan daha kişisel ve özneldir, hedonik alışveriş değeri görev
tamamlamaktan daha fazla oyun ve eğlenceyle sonuçlandığı için alışverişin duygusal
değerini ve potansiyel eğlenceyi yansıtır. Bu bağlamda, hedonik olarak alışveriş
deneyimini ödüllendirmek bir görevi yerine getirmenin olumsuz hissine benzemez.
Yoğun tahrik, yüksek katılım, algılanan özgürlük, fantezi yapma, gerçeklerden
kaçma hedonik değer alışveriş deneyimini belirler. Üstelik başkasının yaşantısına
katıldığını düşünerek yapılan tüketim, tüketiciye ürünleri satın almaksızın ürünlerin
faydalarından zevk almaya izin vererek hedonik değer sağlayabilir. Kuşkusuz,
algılanan hazzın kendisi alışveriş faaliyeti aracılığıyla sağlanan önemli bir hedonik
faydadır. Satın almalı ya da satın almaksızın alışveriş birçok yolla hedonik değer
sağlayabilir. Niteleyici araştırma katılımcıları hedonik değer potansiyel
belirleyicilerini içeren cümlelere vurgu yapmıştır. Đş yönlü alışverişe tam bir karşıt
örnek olarak yılbaşı alış verişleri yapan tüketiciler kendilerini “şeker dükkanında
81
bir çocuk gibi”, oyuncak için alışveriş yapanlar “içindeki küçük çocuk için”, bir
mağazada kendini kaybetmekten zevk alanlar “bu sıradan bir mağaza değil”
cümleleri ile tanımlamıştır. Çalışmalar sonucu elde edilen bulgular alışverişin
gerçeklerden kaçma yararını vurgulamaktadır,“problemlerimi unutmama yardımcı
olduğu zaman alışveriş yapmaktan zevk alıyorum” tüketimin bu yönünü gösteren
yanıtlar “böyle deneyimler aramak ürünlerin sadece elde edilmesinden çok daha
önemlidir” sonucuna varmıştır. Satın alım gerçekleştirmeyen tüketiciler alışveriş
gezilerini tanımlarken bu düşünceleri taklit ediyorlar; “Etrafıma bakınmaya ve bir
gün param olduğunda ne alacağımı hayal etmeye bayılıyorum. Alışveriş bir
maceradır. Bulamazsanız, bakılacak birçok başka yer vardır.”. Özetle, bu
bireyler zevklerini anlık hedonik mutluluktan aldıkları anlaşılmaktadır. Diğer bir
durum, asıl satın alma hareketi hedonik değer yaratabilir ve satın alma sürecinin
doruk noktası olarak sunabilir. Bu örnekte, ürün elde etme onların gördüğü şey
olmayabilir ve somut ürünün niteliğinden başka şeyler tarafından yürütülebilir. Anlık
satın almada, örneğin, kişi bir ürüne gereksinimi olmamasına rağmen satın alma
gereksinimi duyabilir. Tüketiciler hedonik değere pazarlık algılayışıyla da
ulaşabilirler. Fiyat kalite literatürü değeri, ürünün iş görme fonksiyonunun faydası ve
ürün satış fiyatı ile bir tüketicinin iç referans fiyatı arasındaki farklılık olarak
tanımlamıştır. Bir alışverişçi bit pazarına gider ve şunu vurgular; birçok insanla
birlikte burada olmak çok heyecanlı bir duygu gerçekten bir pazarlık yapacağınızı
biliyorsunuz ve ucuza alacaksınız. 182
2.2.1.4. Hedonist Yaşam Tarzı
Tüketimden alınan haz hem geçici hem de görecelidir. Göreceli olarak daha
iyi bir eve taşınmak sadece kısa bir süre için haz verir şöyle ki yeni lüks seviyesi
rutin haline gelince ya da komşunuzun biri daha iyi bir eve geçene kadar. Herhangi
bir ev ya da mal sahibi olmaktan kaynaklanan haz komşuların sahip olduğuna bağlı
olarak öyle bir ev sahibi olmaya bağlanmış statüye dayanır. Eğer lüks mallara daha
az harcansaydı sonucunda uzun saatler boyunca çalışmaya gerek kalmayacak ve
ailelere daha fazla zaman ayrılabilecekti bu durumdan bolluk toplumundaki
182 BABĐN, Barry J.,W. R. Darden ve M. Griffin, a.g.m., s. 646.
82
tüketiciler daha çok memnun olacaktır. Zevk, tüm zevkli duygular gibi kısa ömürlü
olmaya eğilimlidir. Demokratik bir toplumu desteklediğini iddia eden kimse
insanların kendileri için tercihler yapma hakkını inkar edemez. Ama asıl suçlama
istekleri yaratmak için varsayılan yeteneği ile reklamlara karşıdır. Ama istekler
yaratılamaz, ürünler için temelinde arzu bulunmalıdır. Galbraith, kendisinden önceki
diğer ekonomistler gibi bazı hileli elemanları içeren istek yaratmadan ziyade istek
tatmin edilmesi ile daha az meşgul olmuşlardır.183
2.2.2. Hedonik Tüketim Zihniyetini Anlamada Kişilik Kuramları
Kişilik genel anlamda bireyin yaşama tarzıdır.184 Bireyin yaşama tarzı,
bireyin tüketim davranışını ve alışkanlığını şekillendirir. Bireyin satın alma
davranışlarının altında yatan nedenleri anlayabilmek için kişiliğini çözümleyebilmek
gerekir. Bu bağlamda tüketiciyi ve satın alma davranışlarını yönlendiren kişilik
faktörünün incelenmesi gerekmektedir. Bilim adamları kişilik kavramı ile ilgili farklı
teoriler geliştirmiştir.
2.2.2.1. Freud’un Kişilik Teorisi
Freud’a göre insan kişiliğinin üç birimi bulunmaktadır. Bu birimler id, ego ve
süperegodur. Đd, ego ve süperego arasında ilişkileri maddeler halinde şu şekilde
açıklayabiliriz:185
• Đd, insanların en kaba, en ilkel, özünde var olan dürtü ve arzularını içeren
kişiliğin bir bölümüdür. Đd zevk ilkesine göre hareket eder ve isteklerinin
hemen yerine getirilmesini bekler. Bu bölümde düşüncenin hakimiyeti
görülemez, arzu ve şehvetin giderilmesi gerekir. Đd’nin bu arzu ve şehveti
bilinçaltı dürtülerden kaynaklanır fakat bu dürtülerin genellikle farkına bile
varamayız. Đd sonuçları ne olursa olsun isteklerinin yerine getirilmesini bu
açıdan kural tanımaz bir yapısı vardır. Freud’a göre rüyalar ve hayal kurma
183 O’SHAUGHNESSY, John ve O’SHAUGHNESSY, Nicolas J, a.g.m. s. 530. 184 EROĞLU, Feyzullah, Davranış Bilimleri, Beta Yayınları, Đstanbul, 2000, s. 138. 185 CÜCELOĞLU, a.g.e., s. 406-409.
83
ile id’nin isteklerini doyurulabilir. Eğer insanlar Đd’deki tüm arzu ve
isteklerini ortaya çıkarabilselerdi hayvandan bir farkları kalmazdı.
• Ego, Đd’den kaynaklanan güdü ve dürtüleri dengeler ve bulunduğu ortamın
şartlarına göre isteklerini ifade etmesini sağlar. Đd’den gelen dürtüler
bilinçaltımızda saklı kalır aynı buzdağının büyük bir kısmının su altında
kaldığı gibi. Đd’yi denetim altında tutan ego gerçeklik ilkesine göre hareket
eder. Ego akılcı ve pratiktir, mantıklı ve gerçekçi düşüncelere göre çalışır. Đd,
“Hemen şimdi istiyorum.” derken ego, “Şartlar uygunsa isteğini
gerçekleştirebilirim” şeklinde yanıt verir. Ego Đd’yi denetim altında tutmasına
ve onunla çelişen görümüne rağmen aslında olabildiğince Đd’nin istek ve
arzularını yerine getirmeye çalışır. Günlük yaşamda davranışlarımıza Đd
hakim olsaydı isteklerimizi gerçekleştirmek için önümüzde hiçbir engel
kalmazdı. Đstediğimiz gibi hareket etmeyen kişilere saldırır, bizi sınırlayan ne
kadar kural varsa yok kabul ederdik fakat bu şekilde bir davranış toplumca
kabul görmeyeceği açıktır. Ego Đd’ye hem istediğini yapmasını sağlayacak
hem de toplumdan dışlanmayacak orta yol bir çözüm bulmaya çalışır. Bu
anlamda ego Đd’nin yol göstericisidir diyebiliriz.
• Süperego (Üst-ben), toplumun “doğru” ve “yanlış” olarak tanımladığı
kararların kaynağıdır. Süperego bireyin davranışlarını sürekli olarak
süzgeçten geçirir ve bir yargıya varır “yapılan iş doğru, tebrikler” ya da “
yanlış yaptın, cezalısın” gibi. Ego süperegonun onaylamadığı bir şeyi
yapmamaya diğer yandan Đd’nin arzularını yerine getirmeye çalışır. Ego, id
ve süper ego kavramlarını daha açıklayıcı bir ifade ile id nefis, ego mantık ve
süperego vicdanı simgeliyor diyebiliriz.
2.2.2.2. Carl Jung’ın Kişilik Teorisi
Carl Jung çalışmalarında birçok farklı kişilik yapısı var olduğunu tespit etmiş
ve bu kişilikler arasında bir ayrım yapmıştır. Carl Jung’ a göre bir grup insan belirli
bir durum karşısında olumsuz bir düşüncesi olmasına rağmen geri çekilip sessizce
hayır der, bir grup ise aynı duruma ani bir tepkiyle karşılık verebilir. Bu iki temel
tutumu içe dönüklük ve dışa dönüklük olarak tanımlanmıştır. Đçe dönük bireyler
84
kendi iç dünyaları ile ilgilenirler, dışa dönükler ise dış dünyaya ve insanlara karşı
aktif ve ilgilidirler. Đnsanları sadece içe dönük ve dışa dönük tarzında bir ayrıma
tutmak yanıltıcı olacaktır. Jung, kişilerin dünyayı duyu, sezgi, düşünce ve
duygularına göre algılamalarına ve anlamlandırmalarına bakarak sekiz psikolojik tip
belirlemiştir:186
Tablo 2.1: Jung’un Sekiz Psikolojik Tipi
Đşlev Dışa Dönüklük Đçe Dönüklük
Düşünme
Dış dünyayı öğrenmeye
odaklanır. Gerçeklerle ilgilenir.Bazen
soğuk ve mesafelidir.Mantığını
kullanma ve kuralları uygulama
eğilimindedir.
Kendi görüşlerini anlamaya
çalışır. Felsefi konular ve yaşamın
anlamıyla ilgilenir.Đnatçı, mesafeli ve
kibirli olabilir.
Duygu
Değişken ve kaprislidir.Grup
kurallarına uyum gösterir.Modaları
izlemeyi sevmez.Bazen aşırı duygusal
olabilir.Yeni bir durumda duyguları
kolayca değişebilir.
Derin duygusal deneyimler
yaşar ama kimse ile paylaşmaz. Sessiz
ve soğuk görünür ama içinde güçlü
duygular saklar.
Duyu
Dış dünyayı deneyimleri ile
öğrenmeye çalışır.Genellikle şehvete
düşkündür ve haz takıntısı
olabilir.Anın tadını çıkarmak ister.
Dış nesnelerden çok kendi
duygu ve düşünceleriyle ilgilenir.
Sanat ve müzik aracılığıyla kendini
yansıtır.
Sezgi
Sürekli yeni heyecan ve
ilgiler peşinde koşar.işinden ve
ilişkilerinden çabuk sıkılır.yeni
ortamlarda bulunmaktan zevk
alır.Kararsız ve değişkendir.
Yeni ve farklı görüşleri
bulmayı sever fakat bunları
başkalarına aktarmakta zorlanır.
Gerçek dünyayı ve toplumsal kuralları
anlamakta zorluk çeker.Kendini
öğretileri başkaları tarafından
uygulanacak hayalperest gibi görür.
Kaynak: BURGER, Jerry M., Kişilik; Psikoloji Biliminin Đnsan Doğasına Dair Söyledikleri, Kaknüs Yayınları, Đstanbul, 2006, s. 191.
Her kişinin deneyimlerinde baskın olan bir işlev vardır. Duyular baskın ise
doğrudan deneyimlere odaklanmak ister kişi, gözlem gücü yüksektir ve tüm
186 BURGER, a.g.e.,s. 189-191.
85
ayrıntıları hafızasında tutabilir. Kişinin sezgileri baskınsa deneyimleri ihtimaller
dahilinde algılar, sağduyuya ve içindeki ses kulak verir. Düşünmeye ağırlık veren
insanlar bir karara vermeden önce bütün iddiaları ve işin içindeki mantığı eleştirel bir
şekilde incelerler. Kişide duygular baskın ise değerleri ve öznel izlenimleri ile bilgiyi
yorumlar. Bir karar vermeden önce mantık ya da kurallardan önce insani yönü ele
alır.187
2.2.2.3. Karen Horney’in Kişilik Teorisi
Karen Horney kişiliğin, bireyin aile-çocuk ilişkisinden kaynaklanan temel
sorunlarla mücadele etmeyi bireysel olarak öğrenmesiyle geliştiğini düşünmektedir.
Bu sorunlarla baş edebilmek için üç yaklaşım geliştirmiştir: uyma, insanlara
yaklaşarak sorunların üstesinden gelme; saldırganlık, insanlara karşı durma,
mücadele etme; tarafsızlık, insanlardan uzak durarak sorunları kendi başına çözmeye
çalışır.188 J. B. Cohen, Horney’in çalışmasını temel alarak uyum, saldırganlık,
tarafsızlık ölçeği geliştirmiştir. Bu ölçeği uygularken 35 envanter kalem kullanmıştır.
Cohen çalışması sonucu, uyumlu karakterlerin daha çok gargara, tuvalet sabunu gibi
sosyal onaylanma, kabul görme olarak yorumlanan nesneler, saldırgan karakterler
zafer anlamında tıraş kolonyası, tarafsız karakterler ise sosyal olmayan bir bağlamda
çay almayı tercih ettiklerini tespit etmiştir. Uyum yönlü insanlar, diğerleriyle yapılan
faaliyetlerin bir parçası olmak isterler. Bu tip insanlar genellikle çatışmadan kaçınır,
sevilmek yükselmek isterler. Saldırgan yönlü insanlar üstün olmak ve hayranlık,
prestij ve başarı elde etmek isterler. Diğer insanlar eğer amaçlarına ulaşmak için
yararlı ise değerlidir ve diğer insanlar üzerinde egemen olmaya gayret eder. Tarafsız
eğilimdeki insanlar diğerleri ile kendileri arasına duygusal mesafe koymak ister.
Böyle insanlar başkalarınca etki altına alınmayı ve deneyimlerini paylaşmayı
sevmezler.189 Cohen’in çalışması kişilik tiplerinin satın alma davranışlarına olan
etkisi analiz edilerek pazarlama uygulamalarına aktarılması açısından önemlidir.
187 BURGER, a.g.e., s. 190. 188 ASSAEL, a.g.e., s. 379. 189 COHEN, Joel B., “ An Đnterpersonal Orientation to The Study Of Consumer Behavior ”, Journal
of Marketing Research, Vol. 4 ( August 1697), s.270-271.
86
2.2.2.4. Alfred Adler’in Kişilik Teorisi
Alfred Adler’in teorisine göre bireyin kendisine, çevresine ve topluma karşı
geliştirdiği tutumların ürünüdür. Adler’e göre insan davranışlarının altında yatan
temel neden üstünlük ve egemenlik içgüdüsü ve güç, prestij güdüleyicileridir. Đnsan
karşılaştığı olay, nesne ve durumlara hükmetmeye ve onları denetim altında tutmaya
çalışır. Bireyin fiziksel olarak yetersiz veya özürlü olması ve fakirlik, azınlık, yeterli
eğitimi olmaması kendisinde aşağılık ve yetersizlik duygusu yaratacak ve bu
duygusal durum bireyin davranışlarına yansıyacaktır. Adler bireyin çocukluk
döneminde aile içi ilişkilerin kişiliğin oluşmasında önemli rol oynadığını
belirtmektedir. Aile içinde daha çok ilgilenilen ve şımartılan çocuk her türlü
gereksinimin, sıkıntısının aile tarafından giderileceği bilir ve bu güvenle çevresine
egemen olma eğilimindeyken aile içinde yeterince ilgi sevgi görmeyen çocuk
çevresindekileri düşman olarak görür ve gereksinimlerini mücadele ederek almaya
alışır.190
2.3. Televizyon Kültürü
En etkili, en yaygın ve en çok tüketilen medya televizyondur. Televizyondan
uzaklaşması zordur ve TV insanların günlük gevezeliği haline gelmiştir.
Televizyondan vazgeçilmiyor daha kötüsü belki de televizyona olan gereksinim bir
yaşama biçimi halini alıyor. Đnsanların neredeyse tek haber ve bilgi kaynağı
televizyon olmuştur. Televizyon izleyicisi adına düşünüp, konuşmaktadır.191
2.3.1. Televizyonun Günlük Yaşamdaki Yeri
Televizyonun takdimi ve hızlı yayılışı 20.yy’ın en önemli sosyal olaylarından
biridir. Birçok yazarın belirttiği gibi televizyon hayatımızı, ailelerimizi, liderleri
seçme şeklimizi sonsuza kadar değiştirdi, sosyal politikalar oluşturdu, suçluyu
yargıladı. Televizyon mit söyleyişi ve hikaye anlatma birincil aracımız olarak okuma
ve kişiler arası öykünün yerine geçmiş ve böylelikle temel olarak kültürümüzü
190 EROĞLU, a.g.e., s. 154-156. 191 ŞĐRĐN, M.Ruhi, Televizyon, Çocuk ve Aile, Đz Yayıncılık, Đstanbul, 1999, s. 13-24.
87
değiştirmiştir. Televizyon okul, kilise ve hatta aileler gibi birçok geleneksel
sosyalleşme aracı ile yarışmaktadır. Televizyonun etkileri net görülmez.192
Televizyon izlemek dünya da en önemli boş zaman faaliyetidir. 2004 yılında
yapılan bir anket verisine göre yetişkinler için ortalama günlük televizyon izleme
süresi Batı Avrupa’da en az 217 dk., Doğu Avrupa’da en az 228 dk. ve ABD’de en
az 290 dakikadır. Bu rakamlar ortalama 75 yaşında bir Avrupalı’nın ortalama günlük
8 saat uyuduğu varsayımıyla neredeyse 50 uyanık yılın dışında 12 tam yılını
televizyon izleyerek harcadığını gösterir. Sadece izleme süresi değil aynı zamanda
televizyon izleyerek harcanan saat sayısı da devamlı artmaktadır. 1993-2003 yılları
arası, Batı Avrupa’da yetişkinler için günlük ortalama televizyon izleme süresi 196
dk.’dan 217 dk.’a yükselmiştir. Đnsan yaşamında televizyonun oynadığı rol artmakta
ve göze çarpmaktadır. Televizyonun bireysel davranışlar ve refah üzerindeki etkisi
göz ardı edilemez. Televizyonun etkisi üzerine çoğu kapsamlı literatür, sosyal
algılamada televizyon içeriğinin etkisi, davranış ve inançlar, bireyin ruhsal süreçleri
üzerine odaklanmaktadır.193
TV farklı insanlar için farklı anlamlar taşır: mutluluğun kaynağı olabilir,
özellikle yalnız yaşayan insanlar için arkadaşlık sağlayabilir ve aynı zamanda
endişenin, suçun, ev ortamında gerginliğin yaratılmasında kaynak olabilir. TV aile
yapısının bir parçasıdır, bir dereceye kadar aile üyesidir çünkü aile üyelerine her
zaman güvendikleri, onların gülmesini, ağlamasını sağlayan araç olarak TV değişim
dönemlerinde güvenlik hissi sağlar. TV’ nu çok izlemek genellikle olumsuz kabul
edilir. Yoğun bir şekilde TV izlemenin olumsuz etkisi olarak: insanların özellikle
çocukların sosyal yetenekleri zayıflar ve gerçek dünyaya uyum sağlamaları
zorlaşmaktadır. Bazı insanlar gün boyu çok fazla TV izledikleri için kendilerini suçlu
hissetmekte ve TV önünde rahatlamak yerine daha üretken bir şeyler yapmaları
gerektiğini vurgulamakta fakat diğer bir yandan görülüyor ki insanlar bir arkadaş
olarak TV’ na değer veriyor ve rahatlamak için fırsat olarak görmektedirler. TV,
bireysel beğenilere, kişisel durumlara, yaş, çevre ve diğer çeşitli faktörlere dayanarak
birçok farklı anlam taşıyabilir. TV rahatlama aracı olarak insanların çalışmadıkları 192 O’GUINN, Thomas C.,SHRUM, L. J., “The Role of Television in The Construction of Consumer
Reality” Journal of Consumer Research, Vol. 23, March, 1997, s.278. 193 BRUNĐ, L.,STANCA, L.,“Watching alone: Relational goods, Television and Happiness”, Journal
of Economic Behavior and Organization, 2005, s. 4-5.
88
zamanları doldurur. Bazı insanlar için TV işte ve evdeki diğer insanlarla
sosyalleşmenin bir aracı olarak önemli bir konuşma konusudur. Bu yüzden insanlar
bazı programları dizi ve magazinleri yoğunlukla izlerler.194
2.3.2. Televizyon Đzleme Nedenleri
Đnsanlar günlük hayatın ve çevresel şartların etkisiyle oluşan sıkıntıdan
kurtulmak, günlük rutin hayatı eğlenceli hale getirmek için televizyon izlemeye
eğilim göstermektedirler. Kişinin sıkıntısından uzaklaşması için en kolay yollardan
biridir. Televizyon kumandasının açma düğmesine basmanızla birlikte sizi
bulunduğunuz ortamdan ve kafanızdaki düşüncelerden uzaklaştıracak birçok farklı
görüntüyle baş başa kalırsınız. 195
2.3.2.1.Oyalanma Kaçış
Kendi içinde cazip bir fantezi dünyası sunan bir televizyon programını
seyrederek izleyici bu dünyayı geçici olarak işgal edebilir. Canı sıkkın olan insanlar
uyarıcı programları seçerken, psikolojik olarak kendini kötü hissedenler sakinleştirici
programlar izleyerek gerginliklerini azaltmaya çalışırlar. Kendini baskı altında
hisseden insan, endişeye neden olan düşüncelerinden uzaklaşmak ve daha rahat bir
ruhsal duruma geçmek için televizyonu kullanmaktadır. Gündelik yaşamın
alışılagelen ve sıkıcı rutinin dayattığı kısıtlamalardan uzaklaşma, sorunların, dertlerin
insana yüklediği sıkıntılardan kaçma, duygusal boşalma, rahatlama sağladığı için
televizyon tercih edilmektedir. Bu anlamda televizyon “bir tür sakinleştirici,
yatıştırıcı ilaç” işlevi görmektedir.196
194GAUNTLETT, David ve HĐLL, Annette, TV Living: TV Culture And Everyday Life, Routledge,
1999, s. 110-112. 195 CERECĐ, Sedat, Televizyonun Sosyolojik Boyutu, Şule Yayınları, Đstanbul, 1996, s. 101. 196 MUTLU, a.g.e., s. 94-95
89
2.3.2.2.Kişisel Đlişkiler
Đzleyici başka insanlarla, gerçek kişilerle ya da medya kişilikleriyle,
televizyon izleme eylemi sayesinde ilişki kurar. Đzleyici dizi karakterleriyle, eğlence
programına katılanlarla veya sunucularla sanki dostluk ilişkisi içerisindeymiş gibi bu
karakterler gerçek kişiler yerine geçebilirlermiş gibi arkadaşlık, can yoldaşlığı kurar.
Đzleyiciler tek tek yalnızlık duygularını televizyondaki insanlarla kurdukları “ güya
samimi ilişkiler” aracılığıyla ve kendileri gibi birçok insanın daha aynı programı
izlediğini, aynı uyaranlara maruz kaldığını, ağlama, gülme, heyecanlanma gibi aynı
anda ortak duyguları yaşadıklarını bilerek rahatlamaktadırlar.197
TV izleme bireysel mutluluğa zarar vererek olumsuz etkisi vardır ve bir
dereceye kadar diğer insanlarla ilişkilerin yerine geçmektedir. TV kendine has
özelliği nedeniyle doğrudan ve dolaylı olarak ilişkisel faaliyetleri dışlamada önemli
rol oynar. TV izlemeye zaman harcama sonucu toplumsal yaşamda yer alma, aile ve
arkadaşlarla iletişimden yani bize yaşam tatmini sağlayan ilişkisel faaliyetlerden
uzaklaşılmaktadır. Özellikle TV izlemek aile içi ilişkilerde daha az iletişim ve
etkileşime neden olmaktadır aynı zamanda arkadaşlarla geçirilen vakit azalmakta,
insanlar çevrelerinde fazla oturmamakta, kimseyi ziyarete gitmemektedir. Gidilen
her yerde televizyonda izlenenlerden bahsedilmekte ve televizyondaki karakterler
arkadaşlarınız ve size eşlik etmesi gereken kişilerden daha fazla evinize ve hayatınıza
girmektedir.198
2.3.2.3.Kişisel kimlik
Đzleyici bağlılığı, bireyin kişisel ve sosyal yaşantısını televizyon izleyerek
deneyimlemesinin ötesine geçen izleyici ve televizyon programı arasında yoğun
ilişki olarak tanımlanır. Televizyon şovları bireyin kişisel ve sosyal deneyimlerine
daha yakından bağlı olmaya başladığı zaman sadece izleme deneyiminin dışına
uzanan daha kuvvetli bir etki sahip olur. Yani bağlılık kişinin hem sosyal hem kişisel
197 MUTLU, a.g.e., s. 96 198 BRUNĐ, L., STANCA, L., a.g.m. s. 5-6
90
kimliğini göstermesine katkısıyla tanımlanır.199 Televizyon programlarına olan
bağlılığın doğal bir sonucu olarak kişiler program hayranları ya da popüler kullanımı
ile “program fanları” haline dönüşüyorlar. Sürekli takip edilen o programdan ya da o
programda yer alan karakterlerden bahsetme, o karakterlerle kendini özdeşleştirme,
karaktere benzemeye çalışma ve aşırı bir hayranlık duyma televizyonun sıkı takipçisi
kişilerin tipik davranışları arasına girmektedir.
2.3.3. Televizyon Sektörü ve Tüketim
Televizyon sektör izleyicileri televizyon iletilerinin nesnesi ve bu mesajları
algılama kapasitesine sahip herhangi bir bireyler topluluğu olarak görür. Đzleyicinin
aynı veya farklı zaman ve mekanda televizyonu izlemesi oranını yükseltmesi
önemlidir. Đzleyicilerin programları nasıl izlediği, bu programların izleyicileri nasıl
etkilediği ve izleme deneyimine nasıl gerçekleştiğinden daha fazla izlenme oranı
politikaları önem kazanır. Đzleyiciye sağladığı haz, doyum, keyif, gülmece, eğlence,
korku karşılığında aslında izleyiciler televizyon için çalışmaktadır. Televizyon
programları izleyerek tüketilirken aynı zamanda televizyon sektörünün devamlılığı
için bir üretim gerçekleştirilmiş olur.200
Ülkemizde 1990’lı yıllarda TV kanallarının artışı ile birlikte medya bir
yandan tüketici olma bilincini telkin ederken diğer bir yandan daha üst düzey bir
yaşam tarzını benimsetmektedir. Bilginin para ettiği yanılgısı üzerine kurulan ithal
edilmiş yarışma programları sayesinde bilmekten çok şans faktörüne bağlı olarak
insanlar bir gecede milyarlar kazanmakta ve kazandıkları paralar ile kredi kartı borcu
ödeyecekleri, yeni ev alacakları, araba yenileyecekleri gibi cevaplar alınmaktadır.
Yarışma programlarında insanlar bilgileri ölçülmekten çok kolay sorular karşılığında
ürünler dağıtılmakta ve eğlence programı halini almıştır. Yarışmada bedava malları
kazanmak için ipucu isteyen “biraz yardım edin memet ali bey” diye yalvaran,
kazandığında çığlıklar atan kadın ve erkekler, sabah kuşağında reklam hatırlatmaları
199 RUSSELL, Cristel A ve Christopher P. Puto, “Rethinking Television Audience Measures: An
Exploration into the Construct of Audience Connectedness ’’, Marketing Letters, S.10:4 (1999), s. 397.
200 MUTLU , a.g.e., s. 107-108.
91
karşılığında kazanacağı kaşık-bıçak setini çeyizine koyacağını söyleyen genç kızlar
ekranlarda boy göstererek tüketim toplumu profilini gözler önüne sermektedir.201
Televizyon bize bilişim bolluğu sunar fakat aynı zamanda da görünenin
gerçekliğini ekran dışında tutma ve bilgiye engel olma işlevi de vardır. Dünyanın
gerçekleri ile ilgili bilgi ve haber veren televizyon aynı zamanda bu gerçekleri bilme
ve görme şokuna karşı da bir perde oluşturmaktadır. Televizyon hayal etmekte
zorlanacağımız hayal, deneyim ve fantazyaları mümkün hale getirerek bizi etkiler
aynı zamanda “maddenin yok oluşu” ve deneyimin “duyarlılık dışında tutulması”
beraberinde getirir.202
2.3.3.1.Televizyonun Yarattığı Gerçeklik
Televizyon dünya ile algısal bir ilişkiden çok düş ve fantazya sunarak
gerçeklik duygusunu bir kenara iter. Televizyon ekranı karşısında insan birbirinden
kopuk ama kendi içlerinde dramatik bir kurguya sahip gerçeklik kırıntılarına
muhatap olmaktadır. Bu durum insanın analiz ve sentez yeteneğinin körelmesine,
şaşırmasına ve sonuçta aptallaşmaya başlamasına neden olmaktadır.203 Televizyonda
izlediklerimizin gerçekliğinden şüpheye düşmeyiz ve televizyonun bize sunduğu
benimsediğimiz bakış açısının farkına varmayız. Televizyon aracılığı ile bize sunulan
dünyanın garip değil de doğal görünmesi, yabancılık duygusunun kaybolması, bir
uyum sağlama göstergesidir ve ne kadar değiştiğimizi gösterir. Yaşantımız ve
kültürümüz televizyondan bilgi edinmeye o kadar uyum sağlamış durumdaki
televizyonun bilgi ve gerçeklik tanımlarını şüphesiz kabul etmekte, ilgisizlik bize
anlamlı görünmekte ve tutarsızlık ise akıllıca davranmak gibi gelmektedir.
Televizyon görüntü ile çılgınlığın etkileşimini evlerimizin içine kadar getirmiştir.
Hem görüntüyü hem de gerekli gereksiz birçok bilgiyi haberi aramıza getirmiştir. Đlk
ve en yakın öğretmenimiz, en yakın arkadaş, en güvenilir yoldaşımız haline gelen
televizyon ile büyüyen ikinci kuşakla beraber yaşamaktayız. Televizyon bilgi edinme
merkezimiz haline dönüşmüştür. Çok küçük yaştaki çocuklar bile televizyon
201 AYDOĞAN, a.g.e., s. 64-65. 202 ROBĐNS, a.g.e., s. 189-190. 203 MUTLU, a.g.e., s. 78.
92
izlemekten alıkonulamaz, en yoksul halimizde bile televizyondan vazgeçmeyiz, en
mükemmel eğitim sistemi bile televizyonun çizdiği rotadan etkilenir, politika, eğitim,
haber, din, bilim, spor kısaca halkı ilgilendiren hiçbir konu televizyonun ilgi alanı
dışına çıkamaz yani televizyon halkın bu konuları kavrayışını şekillendirmektedir.
Birçok anlamda televizyonun belirleyiciliği söz konusudur. Hangi filmlerin
izleneceği, hangi kitabın, kasetin ve derginin satın alınacağı, hangi radyo
programının dinleneceğine kadar birçok konuda televizyon öğrenme noktası gibi bir
işlev yerine getirir.204
2.3.3.2. Kodlama
Televizyon eğlendiricidir bunun bir sakıncası da yoktur ama eğlenmek her
türlü eylemimizin doğal çerçevesi halini almıştır, televizyon bize sadece eğlendirici
konular sunmuyor bütün konuları eğlence olarak sunmaktadır bu ise bir soruna yol
açmaktadır. Eğlence, televizyonda görülen her şeyin üst-ideolojisi olur, neyin
gösterildiğinin ya da hangi bakış açısının yansıtıldığının önemi yoktur; önemli olan
biz izleyicilerin eğlenmesi ve haz almasıdır.205 Tüketim faaliyeti içerisinde
duygularımız, biyolojik gereksinimlerimiz, estetik anlayışımız kodlama ustası
televizyon tarafından yeniden inşa edilir. Duygularımız tümüyle bizim olmaktan
çıkar çünkü konfor, prestij ve kalite bireyin zihninde bağımsızca oluşan değerler
değildir. Bu değerlerde televizyonun belirleyiciliği yüksektir. Televizyon kendi
kodlama teknikleri olan ses, görüntü ve müzikle tamamladığı mesajları aktararak
“ideal, arzulananı” gösterir.206
204 POSTMAN, Neil, Televizyon: Öldüren Eğlence Gösteri Çağında Kamusal Söylem, Ayrıntı
Yayınları, Đstanbul, 1994, s. 91-93. 205 POSTMAN, a.g.e., s. 101. 206 TOPÇUOĞLU, a.g.e., s. 182-183.
93
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
UYGULAMA: TÜRK TOPLUMUNUN ARA KESĐTĐ
ÜNĐVERSĐTE GENÇLĐĞĐ ÜZERĐNDE HEDONĐK TÜKETĐMĐN
ĐZLERĐNĐN ARANMASI VE TV’NĐN ROLÜNÜN
DEĞERLENDĐRĐLMESĐ
3.1.Araştırmanın Önemi
Hirschman ve Holbrook 1982 yılında yaptıkları çalışmada hedonik tüketimi
tanımlamış, gelişimi ve hedonik tüketimin kişinin ürünlerle ilgili deneyiminin
heyecanlandırıcı yönlerini, fantezi ve çoklu duyusal ile ilişkili olan tüketici
davranışları görünümünü belirttiğini ifade etmişlerdir.207 1994’te Babin, Darden ve
Griffin “Đş ya da Eğlence: Hedonik ve Faydacı Alışveriş Değerinin Ölçülmesi” adlı
çalışmalarında kişisel alışverişin hazcı ve faydacı değer yönü üzerinde durmuş,
hazcılık ve faydacılık arasında temel farkı ortaya koymuşturlar.208 2003’te Arnold ve
Reynolds, Hedonik Alışveriş Motivasyonları çalışmalarında hedonik alışverişi
güdüleyen altı grup belirlemişlerdir. Bu gruplar; macera alışverişi, sosyal alışveriş,
fikir alışverişi, rol alışverişi, değer alışverişi, zevk alışverişidir ve çalışma sonucunda
insanların hedonik nedenlerle alışverişe gittikleri tespit edilmiştir. Çalışma 18-55 yaş
arası denekler üzerinde gerçekleştirilmiştir.209 Chang, Burns ve Francis hedonik
tüketim ile ilgili çalışmalarında Koreli tüketiciler arasında giysi alışveriş tatmininin
cinsiyet farkı boyutunda hedonik alışveriş değerinin rolünü incelemiştir. Koreli
öğrenciler üzerinde yapılan çalışmada bayan öğrenci grubunun hedonik alışveriş
değerinin alışveriş deneyimi tatminini etkilediği fakat erkek öğrencilerin hedonik
alışveriş değerinin düşük olduğu daha çok faydacı alışveriş sergiledikleri ortaya
207 HĐRSCHMAN, Elizabeth C. Ve Morris B. Holbrook, a.g.e., s. 92-93. 208 BABĐN, Darden ve Griffin, a.g.m., s. 646. 209 ARNOLD, Mark J. Ve REYNOLDS Kristy E., “ Hedonic Shopping Motivations”, Journal of
Retailing, Vol. 79 (2003), s. 77-79.
94
konmuştur.210 Muazzez Babacan “Hedonik Tüketim ve Özel Günler Alışverişine
Yansıması” adlı çalışmasında tüketicilerin, duygusal alışverişin yoğunlaştığı anneler
günü, sevgililer günü ve yılbaşı gibi dönemlerdeki tercihlerini belirlemeye yönelik
gerçekleştirmiştir. Çalışma alışveriş merkezleri, hipermarketlerde gerçekleştirilmiş
ve sonucunda hedonik tüketimin özel günler öncesi insanı mutlu eden ve bütçe dışına
çıkan yapısı doğrulanmıştır.211 Remzi Altunışık ve Levent Çallı 2004 yılında
gerçekleştirdikleri çalışmalarında plansız alışveriş ve hazcı tüketim davranışlarında
satın alma sürecinde bilgi kullanımını incelemişlerdir. Çalışma farklı gelir
gruplarından ve yaşları 15-56 arasında değişen farklı meslek mensuplarından oluşan
katılımcılar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Hazcı tüketim davranışı sergileyen
tüketicilerin satın alma kararlarında daha çok imaj unsurlarının satın alma kararında
rol oynadığını tespit etmişlerdir.212
Daha önceki çalışmalar incelendiğinde hedonik tüketim farklı açılardan ele
alınmış fakat hedonik tüketim davranışlarında televizyonun rolünü inceleyen bir
çalışmaya rastlanmamıştır. Gençlerin televizyon izleme tutumlarının ölçülmesi ve
hedonik eğilimlerinin ortaya konması açısından çalışmamız farklılık arz etmektedir.
Çalışma sonuçlarının, gençlerin giderek artan oranda satın alma kararlarını kendileri
kontrol etmeleri ve genç nüfusun artıyor olması nedeniyle işletmelerin yoğun rekabet
ortamında gençleri müşteri grupları içine alabilmek için bu eğilimleri analiz etmeleri
açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.
3.2. Araştırmanın Evresi, Yöntemi ve Örneklemi
Araştırma Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri üzerinde
gerçekleştirilmiştir. Yaklaşık 68 milyonluk Türkiye nüfusunun %29’luk kısmını 15-
210 CHANG, E., BURNS L. D. ve FRANCĐS S.K , “Gender Differencesin The Dimensional Structure
of Apparel Shopping Satisfaction Among Korean Consumers: The Role of Hedonik Shopping Value”, Clothing and Textiles Research Journal, Vol. 22 (4), 2004, s.185-192.
211 BABACAN, Muazzez, “ Hedonik Tüketim ve Özel Günler Alışverişine Yansıması”, 6. Pazarlama Kongresi, 28 Haziran - 1 Temmuz 2001, Erzurum, s. 97-105.
212 ALTUNIŞIK, Remzi ve ÇALLI, Levent, “ Plansız Alışveriş ve Hazcı Tüketim Davranışları Üzerine Bir Araştırma: Satınalma Karar Sürecinde Bilgi Kullanımı ”, 3.Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 25 - 26 Kasım 2004, Eskişehir, s.231-238.
95
29 yaş arası gençler oluşturmaktadır.213 2005 yılında AC Nielsen firması tarafından
yapılan Gençlik Profili Araştırmasının sonuçlarına göre gençler artık kendi
harcamalarını daha çok kendileri kontrol etmektedirler. Gençler sosyalleşme ve
sosyal alanda kabul görmeyi sağlayan giyim, fast-food ve eğlenceye gibi harcama
kalemlerine daha fazla önem verdikleri ve kişisel bakım ürünlerine daha çok harcama
yaptıkları ortaya çıkmıştır.214 Bu sonuçlar gençlerin temel gereksinim
algılamalarındaki farklılaşmayı ve hedonik tüketim eğilimini yansıtmaktadır. Bu
açıdan hedonik tüketim eğilimleri ve TV’nun rolünün tespit edilmesi için
Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen öğrencilerden oluşması ve ulaşılabilirlik
açısından uygun olması nedeniyle SDÜ öğrencileri ana kütle olarak belirlenmiştir.
Anketin uygulanması için gerekli örneklem hacmi, %95 güven aralığında,
basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle 321 kişi olarak belirlenmiştir.215 Araştırmada
veri toplama tekniği olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Anket Isparta’da Süleyman
Demirel Üniversitesinin farklı bölümlerinde eğitimine devam eden 337 öğrenciyle
birebir anket gerçekleştirilmiş, öğrencilerle yüz yüze iletişim olanağı bulunduğu için
mektupla veya telefonla anket teknikleri kullanılmamıştır. Uygulamanın ilk
evresinde, daha önce yapılmış yerli ve yabancı literatür incelenerek anket soruları
hazırlanmıştır. Đkinci evrede, anket soruları hazırlandıktan sonra, 30 kişilik bir denek
grubundan soruları cevaplamaları istenerek deneklerin cevapları ve sorulara yönelik
eleştirileri dikkate alınarak sorular gözden geçirilmiş, düzeltilmiştir. Düzenlenen
anket soruları 337 öğrenciye uygulanmıştır. Ankete katılanların eksik cevaplamaları
nedeniyle 14 anket kullanılamamıştır geçerli 323 anket verileri üçüncü evrede, SPSS
13 paket programında analiz edilmiştir.
Anket formunun birinci bölümünde öğrencilerin demografik özelliklerini
belirlemeye yönelik sorular, anketin ikinci bölümünde öğrencilerin TV izleme
tutumlarını ölçmeye yönelik günlük ortalama TV izleme sıklıkları, TV izleme
nedenlerini, farklı TV programlarının izlenme sıklıkları ve reklam izleme tutumlarını
yansıtan sorular yer almaktadır. Anketin üçüncü ve son bölümünde öğrencilerin
213 http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=219 (04.06.2007) 214 http://www.arastirmacilar.org/default.asp?tid=5022&lng=tr (04.06.2007) 215 KURTULUŞ, Kemal, Pazarlama Araştırmaları, 7. basım, Beta Yayınları, Đstanbul, 2004, s. 192.
96
hedonik tüketim eğilimlerini belirlemeye yönelik ifadeler 5’li Likert ölçeği ile yer
almaktadır.
3.3. Araştırmanın Bulgularının Değerlendirilmesi
Araştırmanın verilerinin analiz edilmesi sonucunda anket formunun ikinci
bölümünde öğrencilerin farklı program çeşitlerinin ne yoğunlukta izlendiği sorusuna
verdikleri yanıtlar sonucu belirtilen programların her biri % 50’nin üzerinde izlenme
oranına sahip olduğu görülmüştür. Fakat bu programlardan büyük çoğunluğun
izlediğini ifade ettiği %70 izlenme oranına sahip Eğlence-Güldürü-Talk Show
Programı, Yarışma Programı, Haber Programı ve TV programını izleme açısından
eşit sayıda ve eşit oranda katılımcının izleme ve izlememe tutumuna sahip olduğu
görülen Magazin Programı analize dahil edilmiştir.
Ki-Kare analizi iki veya daha fazla nitelik esas alınarak sınıflandırılan veriler
değerlendirilerek bu nitelikler arasında ilgini derecesini belirlemektedir.216 Bu
bağlamda öğrencilerin hedonik tüketim davranışlarında TV’nun rolünün
belirlenmesinde Ki-Kare Đlgi analizlerinden ve Tek Örnek T-testinden
yararlanılmıştır.
3.3.1. Araştırmanın Hipotezleri
Hipotez testinde basit ve en yaygın yol sıfır hipotezini (Ho), alternatif
hipoteze (H1) karşı test etmektir. Red edilmesi beklenen hipotez sıfır hipotezidir
çünkü bir hipotezin kabul edilmesi red edilmesinden daha zordur ve test öncesi
belirlenen birinci tip hata derecesi veya α aslında sıfır hipotezi gerçekte doğru
olduğunda alternatif hipotezi kabul etme olasılığını gösterir. Bu açıdan araştırmada
örnekten toplanan bilgi ve verilere uygun düşecek hipotezi alternatif hipotez olarak
yazmakla bu hipotezi kabul ettiğimiz zaman ne kadarlık bir hata yaptığımızı önceden
belirlemiş oluruz. Bu nedenle araştırma hipotezlerinin alternatif hipotezler olarak
216 KURTULUŞ, a.g.e., s. 314.
97
sıralanmasında fayda vardır.217 Bu noktadan yola çıkarak araştırmada alternatif
hipotezler test edilmektedir. Araştırmanın amacı doğrultusunda geliştirilen
hipotezleri aşağıdaki şekilde belirtebiliriz:
Ki-Kare Testi Hipotezleri
(HA1): SDÜ öğrencilerinden Eğlence Güldürü ve Talk Show Programını
izleyenler ile izlemeyenler arasında“Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu
Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık
bulunmaktadır.
(HA2): SDÜ öğrencilerinden Eğlence Güldürü ve Talk Show Programını
izleyenler ile izlemeyenler arasında “ Sıkıntılı olduğum zaman daha sık alışverişe
giderim” ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık bulunmaktadır.
(HA3): SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleyenler ile izlemeyenler
arasında “ Kendime iyi davranmak istediğim zaman alışverişe giderim” ifadesi ile
ilgili görüş farklılığı bulunmaktadır.
(HA4): SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleyenler ile izlemeyenler
arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için alışverişe giderim”
ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık bulunmaktadır.
(HA5): SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleyenler ile izlemeyenler
arasında “ Alışveriş stresten kurtulmanın mutlu olmanın bir yoludur” ifadesine ilişkin
farklı görüştedirler.
(HA6): SDÜ öğrencilerinden Haber Programını izleyenler ile izlemeyenler
arasında “Satın aldığım ürünler için değil alışverişin kendisi için alışverişe gitmekten
zevk alırım” ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık bulunmaktadır.
(HA7): SDÜ öğrencilerinden Yarışma Programını izleyenler ile izlemeyenler
arasında “Yeni ürünler denemek bana heyecan verir” ifadesine ilişkin görüş farklılığı
vardır.
217 KURTULUŞ, a.g.e., s. 94.
98
(HA8): SDÜ öğrencilerinden, TV’de izlediğim tanıtım/reklam alışveriş
kararlarımda etkilidir görüşüne katılanlar ve katılmayanlar arasında “Mevcut Yeni
Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüş
farklılığı vardır.
(HA9): SDÜ öğrencilerinden, TV’de izlediğim tanıtım/reklam alışveriş
kararlarımda etkilidir görüşüne katılanlar ve katılmayanlar arasında “Đstediğim
Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.
(HA10): SDÜ öğrencilerinden, TV programında ya da reklamlarda gördüğüm
ürünler beni cezbeder görüşüne katılanlar ve katılmayanların “Yeni Modaları Takip
Etmek için Alışveriş Yaparım” ifadesine ilişkin bakış açıları farklıdır.
(HA11): SDÜ öğrencilerinin cinsiyet dağılımına göre “Alışveriş stresten
kurtulmanın / mutlu olmanın bir yoludur” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.
(HA12): SDÜ öğrencilerinin cinsiyet dağılımına göre “Yaptığım diğer şeylerle
karşılaştırdığımda alışveriş gerçekten eğlencelidir” ifadesine ilişkin görüş farklılığı
vardır.
(HA13a): SDÜ öğrencilerinden Yarışma Programını izleyenler ile izlemeyenler
arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim”
ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.
(HA13b): SDÜ öğrencilerinden Haber Programını izleyenler ile izlemeyenler
arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim”
ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.
(HA13c): SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleyenler ile
izlemeyenler arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin
Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.
(HA13d): SDÜ öğrencilerinden Aktüel Programını izleyenler ile izlemeyenler
arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim”
ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.
(HA13e): SDÜ öğrencilerinden Sinema izleyenler ile izlemeyenler arasında
“Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine
ilişkin görüş farklılığı vardır.
99
(HA13f): SDÜ öğrencilerinden Belgesel izleyenler ile izlemeyenler arasında
“Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine
ilişkin görüş farklılığı vardır.
(HA13g): SDÜ öğrencilerinden Ekonomi Programını izleyenler ile
izlemeyenler arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin
Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.
(HA13h): SDÜ öğrencilerinden Eğlence Güldürü Talk Show Programını
izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu
Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.
Tek Örnek T-Testi Hipotezleri
(HA14): SDÜ öğrencileri devamlı izledikleri TV programları ile ilgili
bilgileri(yayın saati, yayın günü, içeriği vb) sıklıkla takip etmektedir.
(HA15): SDÜ öğrencileri alış-verişe genellikle 1-2 saatten fazla zaman
ayırmaktadır.
(HA16): SDÜ öğrencilerine göre alışveriş gerçekten bir eğlencedir.
(HA17 ): SDÜ öğrencileri zorunda oldukları için değil istedikleri için alışveriş
yapmaktadırlar.
(HA18): SDÜ öğrencileri yeni ürün denemekten heyecan duyarlar.
3.3.2. Demografik Bilgilerin Değerlendirilmesi
Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri üzerine yapılan anket
çalışmasında değişik fakültelerden ve meslek yüksek okullarından basit tesadüfi
örnekleme yöntemiyle 323 öğrenci seçilmiştir. Anket formunun birinci bölümünde
yer alan sorularda öğrencilerle ilgili yaş, gelir durumu, ikamet yerleri ve cinsiyet
dağılım bilgileri elde edilmiştir. Öğrenciler lise eğitimini tamamladıkları için 18 yaş
ve üzerindedirler. Tablo 3.1’de de görüldüğü üzere 18-24 yaşları arasında olan
öğrenciler ankete katılan toplam öğrencilerin % 94’ünü oluşturmaktadır. 25 yaş
üzerinde olan öğrenciler ise ankete katılan öğrencilerin yaklaşık % 6’sını
100
oluşturmaktadır. Ankete katılan öğrencilerin % 56’sı bayan öğrenci, % 44’ü erkek
öğrencidir.
Tablo 3.1: Yaş ve Cinsiyet Dağılımı
Yaş Aralığı Kişi Yüzde Cinsiyet Kişi Yüzde
18-24 304 94,1 Bay 142 44,0
25-31 19 5,9 Bayan 181 56,0
Toplam 323 100,0 Toplam 323 100,0
Tablo 3.2’den görüleceği üzere öğrencilerin aylık ortalama gelir düzeyi (burs,
kredi, aile desteği vb.) 500 YTL’den az olanlar 241 kişilik (yaklaşık %75) bir
çoğunluğu oluşturmaktadır.
Tablo 3.2: Ortalama Gelir
Gelir Aralığı (YTL) Kişi Yüzde
0-250 71 22,0
251-500 170 52,6
501-750 59 18,3
751-1000 11 3,4
1001-1250 12 3,7
Toplam 323 100,0
Tablo 3.3’te görüldüğü gibi, öğrencilerin %47’si öğrenci evinde, %26’sı
devlet yurdunda,yaklaşık %15’i apart veya özel yurtta ve %11’i de ailesi ile birlikte
kalmaktadır. Bu sonuca göre öğrencilerin yaklaşık olarak %90’ı ailelerinden ayrı
yaşamakta olduğu ve bireysel tüketim davranışlarında bağımsız karar verdikleri
söylenebilir.
101
Tablo 3.3: Barınma Konaklama
Đkamet Yeri Kişi Yüzde
Aile 36 11,1
Devlet Yurdu 85 26,3
Apart – Özel Yurt 48 14,9
Öğrenci Evi 152 47,1
Toplam 321 99,4
Cevap Vermeyen 2 0,6
Toplam 323 100,0
3.3.3. Hipotezlerin Test Edilmesi ve Bulgular
Hedonik Đfadelerle ilgili 5’li likert ölçeği kullanılmıştır. Bu ifadeler sırasıyla;
Kesinlikle Katılmıyorum (1), Katılmıyorum (2), Kararsızım (3), Katılıyorum(4) ve
Kesinlikle Katılıyorum (5) şeklinde derecelendirilmiştir. Verilere Ki-Kare
Bağımsızlık Testi ve Tek Örnek T-Testleri uygulanmıştır. Analizler % 95 güven
aralığında hesaplanmıştır.
Tablo 3.4: SDÜ Öğrencilerinin Eğlence Güldürü Talk Show Programlarını Đzleme Tutumları ve Mevcut Yeni Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri
Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Old. Görmek için Alışverişe Giderim Eğlence
Güldürü Talk Show
Programı Kesinlikle
Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Toplam
Đzlemem 17 10 8 16 4 55
Đzlerim 28 81 50 82 24 265
Toplam 45 91 58 98 28 320
χχχχ2
16,546
Sig. 0,002<0,05 Sonuç HA1 Kabul
102
Ankete katılan öğrencilerin 265’i (%83’ü), Eğlence Güldürü talk Show
programları izlediklerini, 55’i (%17’si) izlemediklerini belirtmişlerdir. Tablo 3.4’den
görüleceği üzere Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan anlamlıdır. Bu sonuç
“Eğlence güldürü ve Talk Show programları izleyen öğrenciler ile bu programları
izlemeyen öğrenciler arasında, mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için
alışverişe giderim ifadesi ile ilgili görüş farklılığı bulunmaktadır” şeklindeki HA1
no’lu hipotezimizi desteklemektedir.
Tablo 3.5: SDÜ Öğrencilerinin Eğlence Güldürü Talk Show Programlarını Đzleme Tutumları ve Sıkıntılı Olduğum Zaman Daha Sık Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri
Sıkıntılı Olduğum Zaman Daha Sık Alışverişe Giderim Eğlence Güldürü Talk Show Prog. Kesinlikle
Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Toplam
Đzlemem 21 14 8 4 8 55
Đzlerim 43 86 38 64 35 266
Toplam 64 100 46 68 43 321
χχχχ2 17,903 Sig. 0,001<0,05 Sonuç HA2 Kabul
Tablo 3.5’den görüleceği üzere analiz sonuçları Ki-Kare testine göre
istatistiksel bakımdan anlamlıdır. Bu sonuç “Eğlence güldürü ve Talk Show
programları izleyen öğrenciler ile bu programları izlemeyen öğrenciler arasında,
sıkıntılı olduğum zaman daha sık alışverişe giderim ile ilgili görüş farklılığı
bulunmaktadır” şeklindeki HA2’ nolu hipotezimizi desteklemektedir. Babin, Darden
ve Griffin 1994 yılında yaptıkları çalışmada da insanların depresyonda oldukları
zaman alışverişe gittikleri ve bu alışverişin tedavi edici etki ve terapi etkisi yaptığı
belirtilmiştir.
103
Tablo 3.6: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleme Tutumları ve Kendime Đyi Davranmak Đstediğimde Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri
Kendime iyi davranmak istediğimde alışverişe giderim Magazin Programı Kesinlikle
Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Toplam
Đzlemem 41 54 26 32 7 160
Đzlerim 18 38 29 52 22 159
Toplam 59 92 55 84 29 319
χχχχ2 24,430 Sig. 0,00<0,05 Sonuç HA3 Kabul
Magazin programlarını izlediklerini ifade eden öğrencilerin çoğunluğu
“Kendime iyi davranmak istediğimde alışverişe giderim” hedonik tüketim ifadesine
katılmaktadır, magazin programlarını izlemediklerini ifade eden öğrencilerin
çoğunluğu ise bu ifadeye katılmamaktadır. Tablo 3.6’dan görüleceği gibi analiz
sonuçları Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan anlamlıdır. Bu sonuç “Magazin
programları izleyen öğrenciler ile bu programları izlemeyen öğrenciler arasında
kendime iyi davranmak istediğimde alışverişe giderim ifadesiyle ilgili görüş farklılığı
bulunmaktadır” şeklindeki HA3 nolu hipotezimiz kabul edilmektedir. Arnold ve
Reynolds (2003), Hedonik Alışveriş Motivasyonları çalışmalarında hedonik tüketimi
güdülemesi yönüyle zevk alışverişine dikkat çekmiştir. Tüketiciler kendilerine özel
davranmak, kendileri için bir şey yapmak istediklerinde alışverişe gittiklerini ifade
etmişlerdir. Elde ettiğimiz sonuç daha önceki çalışmayı da destekler niteliktedir.
Tablo 3.7: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını Đzleme Tutumları ve Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri
Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğ. Görmek Đçin Alışverişe Giderim Magazin Programı Kesinlikle
Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Toplam
Đzlemem 29 56 24 38 12 159
Đzlerim 16 25 34 60 15 160
Toplam 45 91 58 98 27 319
χχχχ2 15,595 Sig. 0,004<0,05 Sonuç HA4 Kabul
104
Tablo 3.7. analiz sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan
anlamlı olduğunu göstermektedir. Bu sonuca bakılınca, SDÜ öğrencilerinden
Magazin Programını izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin
neler olduğunu görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık
bulunmaktadır” şeklindeki HA4 no’lu hipotezimiz kabul edilmektedir.
Tablo 3.8: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını Đzleme Tutumları ve Alışveriş Stresten Kurtulmanın Mutlu Olmanın Bir Yoludur Đfadesine Đlişkin Görüşleri
Alışveriş stresten kurtulmanın mutlu olmanın bir yoludur Magazin Programı Kesinlikle
Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Toplam
Đzlemem 42 44 19 43 12 160
Đzlerim 20 23 25 63 29 160
Toplam 62 67 44 106 41 320
χχχχ2 26,029 Sig. 0,00<0,05 Sonuç HA5 Kabul
Tablo 3.8’ de görüldüğü üzere magazin programı izlediğini ifade eden
öğrencilerin çoğunluğu “ Alışveriş stresten kurtulmanın mutlu olmanın bir yoludur”
ifadesine katılırken, magazin programını izlemediğini ifade edenlerin çoğu da bu
ifadeye katılmamaktadır. Tablo 3.8 sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel
bakımdan anlamlı olduğunu göstermektedir. Bu sonuca göre, SDÜ öğrencilerinden
Magazin Programını izleyenler ile izlemeyenler arasında “ Alışveriş stresten
kurtulmanın mutlu olmanın bir yoludur” ifadesine ilişkin farklı görüştedirler
şeklindeki HA5 no’lu hipotezimizi desteklemektedir. Magazin programlarını izleyen
öğrenciler duygusal durumlarındaki değişikliklerin üstesinden gelmek için alışveriş
yapmayı tercih etmektedirler. Daha önceki değerlendirmelerde vurguladığımız gibi
kişi alışverişi terapi olarak görmektedir.Magazin programları ve alışveriş kişinin
düşüncelerini dağıtarak, görsel olarak dikkatini başka nesne ve olaylara yönlendirdiği
için hedonik fayda sunacaktır.
105
Tablo 3.9: SDÜ öğrencilerinden Haber Programı Đzleme Tutumları ve Satın Aldığım Ürünler Đçin Değil Alışverişin Kendisi Đçin Alışverişe Gitmekten Zevk Alırım Đfadesine Đlişkin Görüşleri
Satın aldığım ürünler için değil alışverişin kendisi için alışverişe gitm. zevk alırım Haber
Programı Kesinlikle Katılmıyorum
Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum Toplam
Đzlemem 1 7 6 5 4 23
Đzlerim 86 109 38 48 17 298
Toplam 87 116 44 53 21 321
χχχχ2 15,021 Sig. 0,005<0,05 Sonuç HA6 Kabul
Tablo 3.9 sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan anlamlı
olduğunu göstermektedir. Bu sonuca göre, SDÜ öğrencilerinden Haber Programını
izleyenler ile izlemeyenler arasında “Satın aldığım ürünler için değil alışverişin
kendisi için alışverişe gitmekten zevk alırım” ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık
bulunmaktadır şeklindeki HA6 no’lu hipotezimiz kabul edilmektedir. Ancak
hipotezimizin kabul edilmesinin arkasında haber programı izleyen öğrencilerde,
hedonik tüketim davranışına ilişkin ifadeye katılmama eğilimi görülürken, haber
programı izlemediklerini belirten öğrencilerde hedonik tüketimle ilgili ifadeye
katılma tutumunun daha fazla gözlenmesi yer almaktadır. Haber programları dünya
dan güncel her türlü olayın yer aldığı ve izleyiciyi gerçeğin tam ortasına bıraktığı için
hayal ve fantezilere imkan vermemektedir. Haberlerde daha yoğunlukla görülen
savaş, açlık, kaza veya üzücü olayların etkisiyle kişi bulunduğu ortamı, kendi
imkanları sorgulayabilir bunun sonucunda istek ve arzularını bastırabilir. Haberlerde
Afrikalı bir çocuğun açlıktan zayıf düşmüş halini görsek sanırım sofrada neden dört
çeşit yemek yok diye hayıflanmayız. Fakat bu noktada bu yorumu genelleyemeyiz
çünkü bazı haber programları içerikleri itibariyle tüketicilerin ürün ve hizmetlere
yönelik iştahını kabartacak tarzdadır.
106
Tablo 3.10: SDÜ öğrencilerinin Yarışma Programı Đzleme Tutumları ve Yeni Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir Đfadesine Đlişkin Analiz Sonuçları
Yeni Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir Yarışma Programı Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle
Katılıyorum Toplam
Đzlemem 16 21 15 22 7 81
Đzlerim 28 70 42 76 21 237
Toplam 44 91 57 98 28 318
χχχχ2 3,521 Sig. 0,475>0,05 Sonuç HA7 Red
Tablo 3.10 daki sonuçlara göre %95 güven aralığında sonuçlar anlamlı
değildir. Bu sonuç, SDÜ öğrencilerinden Yarışma Programını izleyenler ile
izlemeyenler arasında “Yeni ürünler denemek bana heyecan verir” ifadesine ilişkin
farklı görüştedirler şeklindeki HA7 no’lu hipotezimizi desteklememektedir. Yani
yarışma programı izleyen ve izlemeyen öğrenciler arasında yeni ürünler denemek
bana heyecan verir ifadesi açısından anlamlı bir görüş farklılığı yoktur. Bu bağlamda
SDÜ öğrencilerinin yarışma programlarını izlemeleri ya da izlememeleri hedonik
tüketim davranışları üzerinde ayırt edici bir etkisi yoktur
Tablo 3.11: SDÜ Öğrencilerinin TV Đzlediğim Tanıtım/Reklam Alışveriş Kararlarımda Etkilidir ve Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim Đfadelerine Đlişkin Görüşleri
Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğ. Görmek Đçin Alışverişe Giderim TV Tan. Rek. Alış. Kar. Etkilidir Kesinlikle
Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Toplam
Kesinlikle Katılmıyorum
14 10 7 10 3 44
Katılmıyorum 14 32 10 23 5 84
Kararsızım 10 23 18 25 4 80
Katılıyorum 7 24 19 37 15 102
Kesinlikle Katılıyorum
0 1 4 3 1 9
Toplam 45 90 58 98 28 319
χχχχ2 35,356 Sig. 0,004< 0,05 Sonuç HA8 Kabul
107
Tablo 3.11. sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan anlamlı
olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, SDÜ öğrencilerinden, TV’de izlediğim
tanıtım/reklam alışveriş kararlarımda etkilidir görüşüne katılanlar ve katılmayanlar
arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim”
ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır şeklindeki HA8 no’lu hipotezimizi
desteklemektedir. Tablo 3.11 ‘den görüldüğü üzere TV’de izlediğim tanıtım/reklam
alışveriş kararlarımda etkilidir ifadesine katılanların büyük çoğunluğu hedonik
tüketim eğilimini yansıtan mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için
alışverişe giderim ifadesine de katılmaktadır. Alışveriş kararlarında tanıtım ve
reklamların etkili olduğunu düşünmeyenlerin büyük çoğunluğu ise hedonik tüketim
ifadesine katılmadıkları görülmüştür.
Tablo 3.12: SDÜ Öğrencilerinin TV Đzlediğim Tanıtım/Reklam Alışveriş Kararlarımda Etkilidir ve Đstediğim Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır Đfadelerine Đlişkin Görüşleri
Đstediğim Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır. TV Tan. Rek. Alış. Kar. Etkilidir Kesinlikle
Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Toplam
Kesinlikle Katılmıyorum
12 9 6 13 4 44
Katılmıyorum 12 22 19 19 13 85
Kararsızım 9 16 18 24 13 80
Katılıyorum 10 22 15 39 16 102
Kesinlikle Katılıyorum
1 2 2 3 1 9
Toplam 44 71 60 98 47 320
χχχχ2 16,064 Sig. 0,449 > 0,05 Sonuç HA2 Red
Tablo 3.12. sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan anlamlı
olmadığını göstermektedir. Bu sonuç, SDÜ öğrencilerinden, TV’de izlediğim
tanıtım/reklam alışveriş kararlarımda etkilidir görüşüne katılanlar ve katılmayanlar
arasında “Đstediğim Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır” ifadesine ilişkin görüş
farklılığı vardır, şeklindeki HA9 no’lu hipotezimizi desteklememektedir.
108
Tablo 3.13: SDÜ Öğrencilerinin TV Programında ya da Reklamlarda Gördüğüm Ürünler Beni Cezbeder ve Yeni Modaları Takip Etmek için Alışveriş Yaparım Đfadelerine Đlişkin Görüşleri
Yeni Modaları Takip Etmek için Alışveriş Yaparım TV Tan. Rek. Görd. Ürün Beni cezbeder Kesinlikle
Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum
Kesinlikle Katılıyorum
Toplam
Kesinlikle Katılmıyorum
19 11 3 6 1 40
Katılmıyorum 42 47 7 9 5 110
Kararsızım 18 30 16 13 3 80
Katılıyorum 19 25 20 19 2 85
Kesinlikle Katılıyorum
0 0 2 1 1 4
Toplam 98 113 48 48 12 319
χχχχ2 43,370 Sig. 0,000< 0,05 Sonuç HA10 Kabul
Tablo 3.13’deki sonuca göre TV programında ya da reklamlarda gördüğü
ürünlerden etkilenmediklerini ifade eden öğrencilerin hedonik ifadeye katılımlarının
daha az olması nedeniyle diğer gruptan daha düşük hedonik tüketim eğilimi
gösterdiklerini söylemek mümkündür. Bu sonuç, SDÜ öğrencilerinden, TV
programında ya da reklamlarda gördüğüm ürünler beni cezbeder görüşüne katılanlar
ve katılmayanların “Yeni Modaları Takip Etmek için Alışveriş Yaparım” ifadesine
ilişkin bakış açıları farklıdır, şeklindeki HA10 no’lu hipotezimizi desteklemektedir.
Tablo 3.14: SDÜ Öğrencilerinin Cinsiyet Dağılımına Göre, Alışveriş Stresten Kurtulmanın / Mutlu Olmanın Bir Yoludur Đfadesine Đlişkin Görüşleri
Cinsiyet
Bay Bayan Toplam χχχχ2 Sig. Sonuç
Alışveriş Stresten
Kurtulmanın
Mutlu Olmanın
Bir Yoludur Sayı % Sayı % Sayı %
Kesinlikle Katılmıyorum
47 14 15 5 62 19
Katılmıyorum 36 11 31 10 67 21
Kararsızım 23 8 21 6 44 14
Katılıyorum 28 8 78 25 106 33
Kesinlikle Katılıyorum
7 2 36 11 43 13
Toplam 141 43 181 57 322 100
56,019 0,00<0,05 Kabul
109
Bayanların 114’i (%36) alışveriş stresten kurtulmanın mutlu olmanın bir
yoludur ifadesine katılmakta, 46’sı (%15) bu ifadeye katılmamaktadır. Erkek
öğrencilerin 35’i (%10) bu ifadeye katılmakta, 83’ü (%25) katılmamaktadır. Buradan
hareketle bayan öğrencilerde daha yüksek oranda hedonik tüketim eğilimi olduğu
anlaşılmaktadır. Tablo 3.14 sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan
anlamlı olduğunu göstermektedir. Bu sonuca göre, SDÜ öğrencilerinin cinsiyet
dağılımına göre alışveriş stresten kurtulmanın / mutlu olmanın bir yoludur ifadesine
ilişkin görüş farklılığı vardır, şeklindeki HA11 no’lu hipotezimiz kabul edilmektedir.
Tablo 3.15: SDÜ Öğrencilerinin Cinsiyet Dağılımına Göre Yaptığım Diğer Şeylerle Karşılaştırdığımda Alışveriş Gerçekten Eğlencelidir Đfadesine Đlişkin Görüşleri
Cinsiyet
Bay Bayan Toplam χχχχ2 Sig. Sonuç
Yaptığım Diğer
Şeylerle Karş.
Alışv. Gerçekten
Eğlencelidir Sayı % Sayı % Sayı %
Kesinlikle Katılmıyorum
39 12 12 3 51 15
Katılmıyorum 46 15 48 15 94 29
Kararsızım 18 5 28 9 46 14
Katılıyorum 33 10 65 20 98 30
Kesinlikle Katılıyorum
5 2 28 9 33 10
Toplam 141 44 181 56 322 100
38,617
0,00<0,05
Kabul
Bayanların 94’ü (%29) yaptığım diğer şeylerle karşılaştırdığımda alışveriş
gerçekten eğlencelidir ifadesine katılmakta, 60’ı (%18) bu ifadeye katılmamaktadır.
Erkek öğrencilerin 85’i (%27) bu ifadeye katılmamakta, 38’i (%12) katılmaktadır.
Buradan hareketle bayan öğrencilerin erkek öğrencilere kıyasla hedonik tüketim
eğilimlerinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Tablo 3.12 sonuçların Ki-Kare testine
göre istatistiksel bakımdan anlamlı olduğunu göstermektedir. Bu sonuca göre, SDÜ
öğrencilerinin cinsiyet dağılımına göre yaptığım diğer şeylerle karşılaştırdığımda
alışveriş gerçekten eğlencelidir ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır, şeklindeki
HA12 no’lu hipotezimiz kabul edilmektedir.
110
Tablo 3.16: SDÜ Öğrencilerinin Program Türlerine Göre Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek için Alışverişe Giderim. Đfadesine Đlişkin Görüşleri
- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin yarışma programı
izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu
görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı
bulunmamaktadır. HA13a no’lu hipotezimiz red edilmektedir.
- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin haber programı
izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu
görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı
bulunmaktadır. HA13b no’lu hipotezimiz red edilmektedir.
- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin magazin programı
izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu
görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı
bulunmaktadır. HA13c no’lu hipotezimiz kabul edilmektedir.
Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek için
Alışverişe Giderim. Program Türleri
χχχχ2 Sig. Sonuç
Yarışma 7,184 0,126 > 0,05
Red
Haber 15,021 0,005 < 0,05
Kabul
Magazin 15,595
0,004 < 0,05 Kabul
Aktüel 6,785
0,148 > 0,05 Red
Sinema 4,869
0,301 > 0,05
Red
Belgesel 4,382
0,357 > 0,05
Red
Ekonomi 1,385
0,847 > 0,05
Red
Eğlence Güldürü
Talk Show 16,546
0,002<0,05 Kabul
111
- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin sinema izleyenler ile
izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için
alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı bulunmamaktadır. HA13e
no’lu hipotezimiz red edilmektedir.
- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin aktüel programı
izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu
görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı
bulunmamaktadır. HA13d no’lu hipotezimiz red edilmektedir.
- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin belgesel izleyenler ile
izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için
alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı bulunmamaktadır. HA13f
no’lu hipotezimiz red edilmektedir.
- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin ekonomi programı
izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu
görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı
bulunmamaktadır. HA13g no’lu hipotezimiz red edilmektedir.
- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin eğlence-güldürü- talk
show izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler
olduğunu görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı
bulunmaktadır. HA13h no’lu hipotezimiz kabul edilmektedir.
Tablo 3.17: SDÜ Öğrencilerinin Devamlı Đzlenen TV Programları Đle Đlgili Bilgileri Takip Etme Tutumlarına Đlişkin Görüşleri
t Sig. (2-tailed) Sonuç Devamlı izlenen TV programları ile ilgili bilgileri takip ederim. 3,857 0,000 Kabul
Tablo 3.17’dan görüleceği üzere tek örnekli hipotez testine tabi tutulan HA14
nolu hipotezimiz %95 güven aralığında p(0,00)<0.05 olduğu için kabul edilmektedir.
Çıkan anlamlı sonuca göre SDÜ öğrencileri devamlı izledikleri TV programları ile
ilgili bilgileri takip etmektedir.Bu sonuca göre bu ifadeye katılan öğrencilerin TV
programlarına olan bağımlılıklarının yüksek olduğu da söylenebilir.
112
Tablo 3.18: SDÜ Öğrencilerinin Alışverişe Zaman Ayırması Đle Đlgili Analiz Sonucu
t Sig. (2-tailed) Sonuç Alışverişe 1-2 saatten fazla zaman ayırırım. 3,017 0,003 Kabul
Tablo 3.18’den görüldüğü gibi tek örnekli hipotez testine tabi tutulan HA15
nolu hipotezimiz %95 güven aralığında p(0,003)<0.05 olduğu için kabul
edilmektedir. Çıkan anlamlı sonuca göre SDÜ öğrencileri alışverişe 1-2 saatten fazla
zaman harcamaktadırlar.
Tablo 3.19: SDÜ Öğrencilerinin Alışveriş ve Eğlence Kavramlarına Đlişkin Bakış Açılarının Analiz Sonucu
t Sig. (2-tailed) Sonuç Alışveriş gerçekten bir eğlencedir.
4,459 0,000 Kabul
Tablo 3.19’dan görüleceği üzere tek örnekli hipotez testine tabi tutulan HA16
nolu hipotezimiz %95 güven aralığında p(0,00)<0.05 olduğu için kabul edilmektedir.
Çıkan sonuca göre SDÜ öğrencileri alışverişi eğlence olarak görmektedir. Bu sonuca
göre bu ifadeye katılan öğrencilerin alışverişin hedonik yönüyle ilgilendiklerini
söyleyebiliriz.
Tablo 3.20: SDÜ Öğrencilerinin Alışverişi Zorunluluk Olarak Görüp Görmemelerine Đlişkin Analiz Sonucu
t Sig. (2-tailed) Sonuç Zorunda olduğum için değil istediğim için alışveriş yapıyorum. 3.148 0,002 Kabul
Tablo 3.20’da görüldüğü gibi tek örnekli hipotez testine tabi tutulan HA17 nolu
hipotezimiz %95 güven aralığında p(0,002)<0.05 olduğu için kabul edilmektedir.
Çıkan anlamlı sonuca göre SDÜ öğrencileri zorunda oldukları için değil istedikleri
için gitmektedirler bu ifade şu anlamda önemlidir insanlar yaşamını devam ettirmek
için temel gereksinimlerini karşılamak üzere tüketim eylemini gerçekleştirmek
zorundadır fakat bu ifadedeki tüketim isteklerin yönlendirdiği hedonik tüketime
işaret etmektedir.
113
Tablo 3.21: SDÜ Öğrencilerinin Yeni Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir Đlişkin Analiz Sonucu
t Sig. (2-tailed) Sonuç Yeni ürünler denemek bana heyecan verir. 0,9166 0,360 Red
Tablo 3.21’de görüldüğü gibi tek örnekli hipotez testine tabi tutulan HA18 nolu
hipotezimiz %95 güven aralığında 0.05 < p(0,360) olduğu için red edilmektedir.
Çıkan sonuca göre SDÜ öğrencileri yeni ürünler denemekten heyecan
duymamaktadır. Öğrencilerin bu ifadeye katılmamaları bu noktada hedonik tüketim
davranışı göstermediklerini yansıtmaktadır.
114
SONUÇ VE ÖNERĐLER
Hedonik (hazcı) tüketim, ürünlerin duygusal nedenlerle tüketimini, ürünlerin
tahrik ettiği fantezileri ve düşleri ifade eder. Haz alma insanların doğal bir eğilimidir
çünkü hiç kimse sonunda mutlu olmayacağı, acı duyacağı olay ve nesnelere
yönelmez. Günümüzde ön plana çıkan, tüketimin hedonik yöneliminin altında yatan
neden de insanın mutluluk arayışıdır. Đnsan yabancılaşma, yalnızlaşma ve günlük
rutinlerden sıkılma sonucu kendisine fanteziler sunacak, zevk verecek ürünlere,
hizmetlere ve deneyimlere yönelmektedir. Đnsanlar duygusal olarak bağlantı
kurdukları nesneleri veya mekanları tercih etmektedirler. Đnsanın hissettiği güçlü
duygular bir ürünün tercih edilmesindeki yararcı düşünceyi ve ekonomik faydayı
geçersiz hale getirmektedir. Đnsanın içindeki haz duygusunu ön plana çıkaran
faktörlerden biri görsel ve işitsel olarak tüketicilere ulaşan en yaygın kitle iletişim
aracı olan televizyondur. Televizyonun günlük hayattan kaçış, rahatlatma,
eğlendirme işlevlerini yerine getirmesi ve gerçeği yeniden kurgulamasıyla tüketiciler
aradıkları özgürlük, fantezi yapma ve gerçeklerden kaçma hedonik eğilimlerini
televizyon ekranından sağlayabilmektedirler.
En yaygın kitle iletişim araçlarından biri olan televizyon günümüz
toplumlarının en önemli sosyal ve teknik olgularından biridir. Televizyon bireyin
sosyalleşmesinde birincil faktör olan aile, arkadaş ve yaşıtlarından daha fazla
etkileyen sosyal faktör halini almıştır. Televizyonun sunduğu hazır görsel bilgiye
alışan insanlar aktif bir düşünce tarzına sahip olamamakta ve daha az düşünmeyi, her
şeyin kolay olmasını, çalışmadan kazanmayı, sürekli tüketmeyi ve eğlenmeyi
arzulayan insanlar haline dönüşmektedir. Bugün televizyonun en önemli görevi de
zaten insanların ekran karşısında vakit geçirmesi, eğlenmesi ve terapi niteliğinde
sıkıntılarından uzaklaştırılmasıdır. Araştırma sonuçlarında elde edilen bulgulara göre
öğrencilere niçin televizyon izliyorsunuz sorusu yöneltildiğinde cevaplar eğlenme ve
vakit geçirme seçeneklerinde yoğunlaşmıştır. Televizyon açık bir şekilde sunduğu
programların içeriği dikkate alındığında eğlenme odaklı bir kültürü yayma
eğilimindedir.Bir haber programı bile tam anlamıyla güncel olayların ciddiyetini
(savaş, kaza, ölüm….vb.) sunamamakta mutlaka magazinsel yada eğlenceli bir
haberi programa dahil etmektedir. Televizyonda eğlence ve haz her şeyin üstünde
115
tutularak ve yayınlanan programlarda izleyicilere daha üst seviyede yaşam
olanaklarını sunularak tüketim özendirilmekte, tüketim toplumuna dönüşüm
gerçekleştirilmektedir. Tüketim toplumunda herkesin kendi olanaklarına göre
harcama yapması bir erdemdir. Televizyonda gösterilen reklamlar insanların özgürce
istedikleri ürünü alabilecekleri düşüncesinden çok, bir ürün daha alarak yaşamını ve
kendisini nasıl değiştirebileceğini sunmaktadır. Televizyon tüketim faaliyeti
kapsamında duygularımızı, gereksinimlerimizi ve arzularımızı yeniden inşa
etmektedir.
Televizyonda izlenen eğlence, güldürü, magazin programları gibi yayınlar
insanların düşüncelerinden uzaklaşmasına olanak tanıyarak duygusal boşalma,
rahatlama sağlamaktadır. Bu programların telkin ettiği bilinç rahatlama ve eğlenme
çevresinde odaklanması nedeniyle insanlar günlük sıkıntılardan uzaklaşmak için
kendilerini rahatlatacak eylemlere yönelmektedir. Bu bağlamda tüketiciler alışveriş
yapmayı eğlenceli bulmakta ve sıkıntılarından kurtulmak için alışveriş yapmayı
tercih etmektedir. Özellikle magazin programları içerikleri itibariyle özel hayatları,
gelip geçici ilişkileri, lüks yaşamları, son moda ürünleri ve gözde mekanları ekrana
taşıması sonucu izleyenlerde maddiyata önem verme, son moda ürünlere sahip olma
arzusu ortaya çıkarmaktadır. Araştırma sonucunda magazin programı izleyen
öğrencilerin diğerlerine göre daha yüksek oranda, yeni ürünleri takip etmek için
alışverişe gittikleri ve alışverişi mutlu olmanın bir yolu olarak gördükleri ortaya
çıkmıştır. Magazin programları ve alışveriş kişinin düşüncelerini dağıtarak, görsel
olarak dikkatini başka nesne ve olaylara yönlendirdiği için hedonik fayda sunacaktır.
Araştırma sonucunda televizyonda izlediği reklam ve tanıtımın alışveriş
kararlarında etkili olduğunu ifade edenlerin, bu ifadeye katılmayanlara oranla
hedonik tüketim eğilimleri daha fazladır. Araştırma bulgularına göre öğrenciler
alışverişi eğlence olarak görmektedirler. Öğrencilerin cinsiyet dağılımlarına göre
hedonik tüketim eğilimleri farklıdır. Bayan öğrencilerin, hedonik eğilimleri yansıtan
ifadelere katılımları erkek öğrencilere oranla daha yüksektir. Araştırma sonucunda
öğrencilerin alışverişin hedonik yönüyle ilgilendikleri görülmüştür. SDÜ öğrencileri
zorunda oldukları için değil kendi istedikleri için alışverişe gitmektedirler bu ifade şu
anlamda önemlidir insanlar yaşamını devam ettirmek için temel gereksinimlerini
116
karşılamak üzere tüketim eylemini gerçekleştirmek zorundadır fakat bu ifadedeki
tüketim isteklerin yönlendirdiği hedonik tüketime işaret etmektedir.
Araştırma sonucunda SDÜ öğrencilerinin hedonik tüketim davranışlarında
televizyon izleme ve izlememe tutumlarına göre farklılık vardır. Televizyon izleyen
öğrencilerin izlemeyenlere göre daha çok hedonik tüketim eğiliminde olduğu ortaya
çıkmıştır. Bu sonuç hedonik tüketim davranışı ve televizyon izleme arasındaki
ilişkiyi yansıtması açısından bir ilktir. Gelir dilimi yüksek (1000 YTL ve üzeri) olan
öğrencilerin verdikleri yanıtlar doğrultusunda hedonik eğilimlerinin yüksek olduğu
fakat öğrencilerin belli bir gelir diliminde yoğunlaşmaları (0-500 YTL), gelir
dağılımının dengeli olmaması nedeniyle bu ifade genelleştirilememektedir.Bundan
sonraki çalışmaların satın alma kararlarında bağımsız, ekonomik özgürlüğünü elde
etmiş bireylerde gerçekleştirilmesi hedonik tüketim davranışının daha net şekilde
ortaya konması açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.
117
KAYNAKÇA
Kitaplar:
ASTER, Ernst V., Đlk Çağ ve Orta Çağ Felsefe Tarihi, Đm Yayın Tasarım,
Đstanbul, 2000. AKARSU, Bedia, Mutluluk Ahlakı: Ahlak Öğretileri-I, Đnkılap Kitabevi,
Đstanbul, 1998. ASSAEL, Henry, Consumer Behavior and Marketing Action, Thompson,
Ohio, 1995. ATĐKER, Erhan, Modernizm ve Kitle Toplumu, Vadi Yayınları,
Ankara,1998.
AYDOĞAN,Filiz, Medya ve Popüler Kültür Üzerine Yazılar, Mediacat Yayınları, Đstanbul, 2004.
BAUMAN, Zygmunt, Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları,(çev. Đsmail Türkmen), Ayrıntı Yayınları, Đstanbul,1997.
BAUDRĐLLARD, Jean, Tüketim Toplumu, (çev. Hazal Deliçaylı-Ferda Keskin), Ayrıntı Yayınları, 1997.
BLYTHE, Jim, Pazarlama Đlkeleri,(çev. Yavuz Odabaşı),Bilim Teknik
Yayınevi, Đstanbul, 2001.
BOCOCK, Robert, Tüketim, Dost Yayınları 2. Baskı, Ankara,2005.
BOONE, Louis E. ve David L. Kurtz, Contemporary Marketing, Dryden
Pres, Orlando, 1999. BUĞRA, Ayşe, Devlet-Piyasa Karşıtlığının Ötesinde: Đhtiyaçlar ve
Tüketim Üzerine Yazılar, Đletişim Yayınları, Đstanbul, 2000. BURGER, Jerry M., Kişilik; Psikoloji Biliminin Đnsan Doğasına Dair
Söyledikleri, Kaknüs Yayınları, Đstanbul, 2006.
CAMPELL, Colin, The Romantic Ethic and The Spirit of Modern Consumerism, Blackwell, New York, USA,1987.
118
CERECĐ, Sedat, Televizyonun Sosyolojik Boyutu, Şule Yayınları, Đstanbul,1996.
CHANEY, David, Yaşam Tarzları, Dost Yayınları, Ankara, 1999.
CÜCELOĞLU, Doğan, Đnsan ve Davranışı; Psikolojinin Temel
Kavramları, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 2004. DEBORD, Guy, Gösteri Toplumu, (çev. A. Ekmekçi ve O. Taşkent), Ayrıntı
Yayınları, 2. Basım, Đstanbul, 1996.
DOUGLAS, Mary ve ISHERWOOD, Baron, Tüketim Antropolojisi, Dost Yayınları, Ankara, 1999.
EREN, Erol, Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Beta Yayınları, Đstanbul,1998.
ERKAN, Hüsnü, Ekonomi Sosyolojisi, Barış Yayınları Fakülte Kitabevi, 5.
Baskı, Đzmir, 2004.
ERKAN, Hüsnü, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları, 1997.
EROĞLU, Feyzullah, Davranış Bilimleri, Beta Yayınları, Đstanbul, 2000. FIRAT A. Fuat ve Alladi Venkatesh, “Consumption and Marketing:
Macro Dimensions” içinde Postmodern Perspectives on Consumption, Russell W BELK, Nikhilesh DHOLAKĐA ve Alladi VENKATESH(der.), South-Western Publications, 1995.
FEATHERSTONE, Mike, Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, Ayrıntı Yayınları, Đstanbul,1996.
FROMM, Erich, Erdem ve Mutluluk, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları, 3. baskı, (çev.Dr.Ayda Yörükan) , Đstanbul,1995.
GANS, Herbert J., Popüler Kültür ve Yüksek Kültür,YKY, Đstanbul, 2005.
GAUNTLETT, David ve HĐLL, Annette, TV Living: TV Culture And
Everyday Life, Routledge, 1999.
GÜNGÖR,Nazife, Popüler Kültür ve Đktidar: Popüler Kültür Üzerine Kuramsal Đncelemeler, Vadi Yayınları, Anakara,1999.
119
GÜNTÖRE, Öztürk Sibel, John Stuart Mill’ in Ahlak Anlayışı, Đlya Yayınevi, Đzmir, 2004.
HANÇERLĐOĞLU, Orhan, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 14. Basım,
Đstanbul, 2004. ĐRVANĐ, Süleyman, Medya Kültür Siyaset, Bilim ve Sanat Yayınları/Ark
Kitapları, Ankara, 1997. ĐSLAMOĞLU, Hamdi A., Tüketici Davranışları, Beta Yayınları, Đstanbul,
2003. KURTULUŞ, Kemal, Pazarlama Araştırmaları, 7. basım, Beta Yayınları,
Đstanbul, 2004. KOÇEL, Tamer, Đşletme Yöneticiliği;Yönetim ve
Organizasyonda…….,Beta Yayınları, Đstanbul, 1999. KOTLER, Philip, Pazarlama Yönetimi, Beta Yayınları, Đstanbul, 2000. LUTHANS, Fred, Organizational Behavior,7th.ed., Literatür Yayıncılık,
Đstanbul,1995. McCARTHY, E. Jerome ve PERREAULT, William D., Basic Marketing A
Global-Managerial Approach, Đrwin Pub.,1996. MUTLU, Erol, Globalleşme, Popüler Kültür ve Medya, Ütopya Yayınları,
Ankara, 2005. ODABAŞI, Yavuz,(c) Postmodern Pazarlama Tüketim ve Tüketici,
Mediacat Yayınları, Đstanbul, 2004.
ODABAŞI, Yavuz ve BARIŞ, Gülfidan,(b) Tüketici Davranışı, Mediacat Yayınları 3. Baskı Đstanbul, 2003.
ODABAŞI,Yavuz,(a) Tüketim Kültürü; Yetinen Toplumun Tüketen
Topluma Dönüşümü, Sistem Yayıncılık, Đstanbul,1999. OSKAY, Ünsal, Yıkanmak Đstemeyen Çocuklar Olalım, Yapı Kredi Kültür
Sanat Yayınları ,5. Basım, 2003. PRIDE, William M. Ve O. C. Ferrell, Marketing: Concept and Strategies,
Houghton Mifflin Company, Virginia,1997.
PETER, Paul J. Ve Jerry C. Olson, Consumer Behavior and Marketing Strategy, Irwin Pub.,1996.
POSTMAN, Neil, Televizyon: Öldüren Eğlence Gösteri Çağında Kamusal
Söylem, Ayrıntı Yayınları, Đstanbul, 1994.
120
RATNESHWAR, S.,The Why of Consumption: Contemporary Perspectives on Consumer Motives, Goals and Desires, Routledge, London,2000.
RĐTZER, George, Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek, Ayrıntı
Yayınları, Đstanbul, 2000. ROBĐNS, Kevin, Đmaj; Görmenin Kültür ve Politikası, Ayrıntı
Yayınları,(çev.Nurçay Türkoğlu), Đstanbul, 1999. SWĐNGEWOOD, Alan, Kitle Kültürü Efsanesi,(çev. Aykut Kansu),Bilim
ve Sanat Yayınları, Đstanbul,1996. SLATER, Don, Consumer Culture & Modernity, Polity Press, 1997. SOLOMON, Michael R.,Consumer Behavior: Buying, Having and Being,
Prentice Hall,7th. Ed., 2006. STANTON, William J., ETZEL Michael J. ve WALKER, Bruce J.,
Fundamentals of Marketing, Mc Graw-Hill, 1994. ŞAYLAN, Gencay, Postmodernizm, Đmge Kitabevi, Ankara, 2. Baskı, 2002. ŞĐRĐN, M.Ruhi, Televizyon,Çocuk ve Aile, Đz Yayıncılık, Đstanbul, 1999. UYGUR, Mermi, Kültür Kuramı, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 1996. TEK, Baybars Ö.,Pazarlama Đlkeleri Global Yönetimsel Yaklaşım
Türkiye Uygulamaları, Beta Yayıncılık, Đstanbul, 1999. TOPÇUOĞLU, Nur N., Basında Reklam ve Tüketim Olgusu: Türkiye'de
Yeni Gazetecilik Yönelimleri, Vadi Yayınları, Ankara,1996.
TORLAK, Ömer, Tüketim, Đnkılab Yayınları, Đstanbul,2000.
TORUN, Đshak, Max Weber’de, Đktisadi Gelişme Düşüncesi, Okumuş
Adam Yayınları, 2003.
WATSON, John, Hedonistic Theories From Aristippos to Spencer, Thoommes Press, 1895.
WEBER, Max, Sosyoloji Yazıları, Đletişim Yayınları,1998. YÜKSELEN, Cemal, Pazarlama Đlkeler- Yönetim, Detay Yayıncılık,
Ankara, 2006.
YENGĐN, Hülya, Medyanın Dili: Đletişimi Kurumsal Bir Yaklaşım Popüler Kültür Türlerinin Çözülmesi, Der Yayınları, Đstanbul, 1996.
121
ZEL,Uğur, Kişilik ve Liderlik: Evrensel Boyutlarıyla Yönetsel Açıdan
Araştırmalar, Teoriler ve Yorumlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2001.
ZORLU, Abdülkadir, Tüketim Sosyolojisi: Modern Tüketim Tarihinden Tüketim Araştırmalarına, ,Glocal Yayınları, Ankara, 2003.
Makale ve Bildiriler:
ALTUNIŞIK, Remzi ve ÇALLI, Levent, “Plansız Alışveriş ve Hazcı Tüketim Davranışları Üzerine Bie Araştırma: Satınalma Karar Sürecinde Bilgi Kullanımı” 3.Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 25 - 26 Kasım 2004 ,Eskişehir.
ARNOLD, Mark J. Ve REYNOLDS Kristy E., “ Hedonic Shopping
Motivations”, Journal of Retailing, Vol. 79 (2003), s. 77-79. BABACAN, Muazzez, “ Hedonik Tüketim ve Özel Günler Alışverişine
Yansıması”, 6. Pazarlama Kongresi, 28Haziran-1 Temmuz 2001,Erzurum. BABĐN, Barry J.,W. R. Darden ve M. Griffin, “Work and /or Fun: Measuring
Hedonic and Utalitarian Shopping Value” , Journal of Consumer Research,Vol. 20, March, 1994.
BELK, Russell W.,GER Güliz ve ASKEGAARD,Soren, “The Fire Of
Desire:A Multisited Đnquiry into Consumer Passion, Journal of Consumer Research, Vol. 30, December 2003
BROWN, Doug, “Postmodernizme Kuramsal Bir Yaklaşım”, Journal of
Economic Issue, çev.Yrd.Doç.Dr. Mustafa Sakal),Vol.XXV, December,1991. BROWN, Stephen, “ Postmodern Marketing? ”, European Journal Of
Marketing, Vol. 27, No:4, 1993. BRUNĐ, L.,STANCA, L.,“Watching alone: Relational goods, television and
happiness”,Journal of Economic Behavior and Organization, 2005. CHANG, E., BURNS L. D. ve FRANCĐS S.K , “Gender Differencesin The
Dimensional Structure of Apparel Shopping Satisfaction Among Korean Consumers: The Role of Hedonik Shopping Value”, Clothing and Textiles Research Journal, Vol. 22 (4), 2004.
COHEN, Joel B., “ An Đnterpersonal Orientation to The Study Of Consumer
Behavior ”,Journal of Marketing Research, Vol. 4 ( August 1697). ERDOĞAN, Đrfan, “Popüler Kültürün Ne Olduğu Üzerine” Bilimin ve Aklın
Aydınlığında Eğitim Dergisi, s. 1-5, 2004.
122
FIRAT, Fuat A., VENKATESH, Alladi,”Liberatory Postmodernism and The
Reenchantment of Consumption”, Journal of Consumer Research,Vol.22, December, 1995.
HĐRSCHMAN, Elizabeth C. Ve Morris B. Holbrook ,“ Hedonic Consumption: Emerging Concept, Methods and Propositions”, Journal of Marketing, Vol.46, Summer 1982.
PAPATYA, Nurhan, “Tüketici Davranışları ile Đlgili Motivasyon Modelleri:
Bir Perakende Đşletmesinde Temizlik ve Kişisel Bakım Ürünlerine Bağlı Bir Araştırma”,Süleyman Demirel Üniversitesi Đ.Đ.B.F Dergisi,S.1,C.10, Y. 2005.
PAPATYA, Nurhan, “ Pazarlamada Paradigmik Değişim yada Postmodern
Devrim: Tarihsel ve eleştirel Bir Deneme”, Pazarlama ve Đletişim Kültürü Dergisi, S.6, C.2, 2003.
RUSSELL, Cristel A ve Christopher P. Puto, “Rethinking Television
Audience Measures: An Exploration into the Construct of Audience Connectedness’’, Marketing Letters, S.10:4 (1999).
O’GUINN, Thomas C.,SHRUM, L. J., “The Role of Television in The
Construction of Consumer Reality” Journal of Consumer Research, Vol. 23, March, 1997.
O’SHAUGHNESSY, John ve O’SHAUGHNESSY, Nicolas J.,“Marketing,
The Consumer Society and Hedonism”,European Journal of Marketing, Vol. 36, No. 5/6, 2002.
ZORLU, Abdülkadir, “Batılı bir Yaşam Tarzı Olarak Tüketim: Türkiye’de
Tüketim Ürünlerinin ve Kültürünün Tarihi Gelişimi”,Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar Dergisi, S. Ekim 2003.
Đnternet Kaynakları :
<http://philosophy.lander.edu/ethics/hedonism.html/> (11.05.2007)
http://www.tdk.org.tr/TDKSOZLUK,(01.08.2006)
http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/HAZ>,(01.08.2006)
http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=219 (04.06.2007)
http://www.arastirmacilar.org/default.asp?tid=5022&lng=tr (04.06.2007)
http://www.canaktan.org/ekonomi/ekonomik-hastaliklar/hastaliklar/gosteris-
tuketim.htm- (30.10.2006)
123
ÖZGEÇMĐŞ
Kişisel Bilgiler:
Adı Soyadı : Şefika ÇALIŞKAN (ÖZDEMĐR)
Doğum Yeri : Gelendost-ISPARTA
Doğum Yılı : 10.02.1982
Medeni Hali : Evli
Eğitim Durumu:
Lise : Isparta Fen Lisesi 1997 – 2000
Lisans : Dokuz Eylül Üniversitesi ĐĐBF Đşletme Bölümü 2000 - 2004
Yüksek Lisans : Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Đşletme Ana bilim dalı 2004 – 2007
Yabancı Diller ve Düzeyi :
1. Đngilizce – Đyi seviye
2. Almanca – Orta seviye
Đş Deneyimi :
2004 Ağustos -2005 Ocak Mensucat A. Ş. Üretim Planlama
2005 Eylül – 2005 Aralık Isparta TEĐAŞ 7. Đletim Grup Müd. Memur
2005 Aralık - … Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Đşletme Ana bilim Dalı Araştırma Görevlisi
124
EKLER Ek-1 Anket Formu Bu anket SDÜ öğrencilerinin hedonik(hazcı) tüketim davranışlarını incelemek amacıyla bulguları bilimsel bir çalışmada kullanılmak üzere gerçekleştirilmektedir. Demografik Bilgiler Yaş ( )18-24 ( )25-31
Cinsiyet ( )Bay ( )Bayan
Ortalama Gelir Düzeyi (Burs+kredi+aile vb.)
( )0 – 250YTL
( )251 – 500 YTL
( )501 – 750 YTL ( )751 – 1000 YTL
( )1.001 – 1250YTL
Đkametgah ( )Aile ile evde
( )Devlet Yurdu
( )Özel Yurt/Apart
( )Öğrenci Evi
Bölüm
Öğretim Türü ( ) 1.Öğretim
( ) 2.Öğretim
Televizyon ile Đlgili Sorular
1.Günde ortalama kaç saat TV izliyorsunuz? ( ) 0 sa ( )1-2 saat ( ) 3-4 saat ( ) 5-6 sa. ( ) 6 sa. fazla 2.Niçin TV seyrediyorsunuz ( ) Vakit geçirme ( ) Eğitim-Bilgilenme ( ) Yalnızlığı Azaltma ( ) Eğlenme ( ) Son modaları takip etme
3.Aşağıdaki TV programlarını ne yoğunlukta izliyorsunuz? Đzlemem Bazen izlerim Đzlerim Eğlence, güldürü, talk-showlar ( ) ( ) ( ) Magazin programları ( ) ( ) ( ) Spor programları ( ) ( ) ( ) Yabancı diziler ( ) ( ) ( ) Yerli diziler ( ) ( ) ( ) Yarışma programları ( ) ( ) ( ) Müzik programları ( ) ( ) ( ) Haber programları ( ) ( ) ( ) Ekonomi programları ( ) ( ) ( ) Belgeseller ( ) ( ) ( ) Yerli veya Yabancı sinemalar ( ) ( ) ( ) Aktüel programlar (silikon vadisi, ev dekorasyon…gibi)
( ) ( ) ( )
4. Devamlı takip ettiğiniz bir TV programı var mı?
( )Evet ( )Hayır
Evet ise 5. ve 6. soruları cevaplayınız. Hayır ise 7. sorudan devam ediniz.
125
5. Devamlı izlediğiniz TV programı ile ilgili bilgileri (yayın saati, günü,yayın içeriği…..) ne sıklıkla takip ediyorsunuz? ( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen ( ) Genellikle ( ) Her zaman
6. Devamlı takip ettiğiniz TV programlarının tekrarlarını da izliyor musunuz? ( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen ( ) Genellikle ( ) Her zaman
7. Televizyon izlemek için programlarınızı yada randevularınızı değiştiriyor musunuz? ( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen ( ) Genellikle ( ) Her zaman
8. TV’ da alışveriş kanallarını (Shopping TV, Teleshopping…gibi) ve program arası doğrudan satışları ne sıklıkla izliyorsunuz? ( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen ( ) Genellikle ( ) Her zaman
9. Telefonla veya internetten ne sıklıkla alışveriş yapıyorsunuz? ( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen ( ) Genellikle ( ) Her zaman
10. Reklam izleme tutumunuz aşağıdakilerden hangisidir? ( ) TV’ u kapatırım ( ) Kanal değiştiririm ( ) Bir kısmını izlerim ( ) Tamamını izlerim ( ) Özellikle reklamları izlerim
11. TV’de izlediğim tanıtım ve reklamlar alışveriş kararlarımda etkili olur. ( ) Kesinlikle katılmıyorum ( ) Katılmıyorum ( ) Kararsızım ( ) Katılıyorum ( ) Kesinlikle katılıyorum 12.TV programlarında ya da reklamlarda gördüğüm ürünler beni cezbeder. ( ) Kesinlikle katılmıyorum ( ) Katılmıyorum ( ) Kararsızım ( ) Katılıyorum ( ) Kesinlikle katılıyorum 13.Aşağıda verilen harcama kalemlerini bütçenizde en çok pay ayırdığınız kalemden en az pay ayırdığınız kaleme doğru sıralayınız.1’ den 6’ ya kadar sıralayınız. ( ) Eğitim ( ) Eğlence(sinema,konser,tiyatro….) ( ) Giyim ( ) Spor (bowling,futbol,tenis,basketbol….) ( ) Gıda ( ) Teknoloji Ürünleri (i-pod, mp3 çalar, bilgisayar, dvd, cep telefo
126
Hedonik(Hazcı) Tüketim Soruları Aşağıdaki ifadelere katılma derecenizi belirtiniz. K
esinlikle
Katılmıyor
um
Katılmıyor
um
Kar
arsızım
Katılıyor
um
Kesinlikle
Katılıyor
um
1. Haftada 2-3 kez alışverişe giderim.
2. Alışverişe genellikle hafta sonu giderim.
3. Alışverişe genellikle 1-2 saatten fazla zaman harcarım.
4. Alışveriş gerçekten bir eğlencedir .
5. Zorunda olduğum için değil, istediğim için alışveriş yapıyorum.
6. Alışveriş yapmak bana günlük hayattan kaçış hissi verir.
7. Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için alışverişe giderim.
8. Satın aldığım ürünler için değil alışverişin kendisi için alışverişe gitmekten zevk alırım.
9. Alışveriş yaparken, macera hissi yaşarım.
10. Yeni modaları takip etmek için alışveriş yaparım.
11.Yaptığım diğer şeylerle karşılaştırdığımda alışveriş yapmak gerçekten eğlencelidir.
12. Bana göre alışveriş stresten kurtulmanın/ mutlu olmanın bir yoludur.
13. Kendime iyi davranmak istediğim zaman alışverişe giderim.
14. Đstediğim ürünü alamamak bende üzüntü yaratır.
15.Sıkıntılı olduğum zamanlarda daha sık alışveriş yaparım.
16.Alışveriş yapmak bana heyecan verir.
17.Son moda bir ürüne sahip olamamak çok da önemli değildir.
18. Alışveriş yaparken kendi hayal dünyama dalarım.
19.Yeni ürünler denemek bana heyecan verir.