SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir...

162

Transcript of SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir...

Page 1: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 2: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

SHERLOCKHOLMES

KIZILSORUŞTURMA

SirArthurConanDoyle

ÇeviriDenizAkkuş

Page 3: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

CepYayınNo:17SherlockHolmes-KızılSoruşturmaSirArthurConanDoyleGenelYayınYönetmeni/AhmetİzciÇevirmen/DenizAkkuşEditör/YeşimİskenderİçTasarım/ÇelebiŞenelKapak/YunusKaraaslan©AvrupaYakasıYayıncılık2010AvrupaYakasıYayınları,İlgiYayınlarınınmarkasıdır.AvrupaYakasıYayıncılıkÇatalçeşmeSokak.No:27/10Cağaloğlu/İSTANBULTel:02125263975Belgegeçer:[email protected]

Page 4: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

BİRİNCİKISIM

Page 5: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 6: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

BİRİNCİBÖLÜM

Page 7: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 8: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

BAYSHERLOCKHOLMES

Page 9: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 10: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

(SağlıkHizmetleriBölümündenemekli,

DoktorJohnH.Watson’unanılarındanderlenmiştir)

Page 11: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

1878yılındaLondraÜniversitesindenTıpDoktoruünvanıylamezunolduktansonra,ordudacerraholmak için öngörülen kursa katılmak üzere Netley’e gittim. Orada çalışmalarımı tamamladıktansonra,CerrahYardımcısıolarakBeşinciNorthumberlandPiyadeAlayınatayinedildim.Ozamanlar,Hindistan’dakonuşlandırılmışolanalayabenkatılmadan,İkinciAfganSavaşıpatlakverdi.Bombay’avardığımda, bağlı bulunduğum müfrezenin düşman hatlarını aşıp, ülkenin iç kesimlerine kadarilerlediğini öğrendim. Benimle aynı durumda olan birçok subayın peşinden gidip alayımınbulunduğuCandahar ’a[1]sağsalimvarmayıbaşararak,yenigörevimeenkısasüredebaşladım.

Savaş,birşeylerinpeşindenkoşanbirçokinsana,itibarvemakamkazandırırkenbenimbaşımabirfelâketgetirdi.Bulunduğum tugaydanalınarak,ölümcülMaiwand[2]Savaşı’ndabirlikte çarpıştığımBerkshirelarBölüğü’netayinedildim.Busavaşta,kemiğimiparamparçaederekköprücükdamarınısıyıranbirJezail[3]kurşunuylaomzumdanyaralandım.Benibiryükbeygirinin sırtınakoyaraksağsalim İngiliz hatlarına varmamı sağlayan emir erimin bağlılığı ve cesareti olmasaydı, gözünü kanbürümüşGhaziler ’in[4]elinedüşecektim.

Acıdan bitkin ve uzun zamandır yaşadığım güçlüklerden zayıf düşmüş bir halde, ıstırap çekenyaralılarla dolu kocaman bir trenle Peshawur ’daki[5] ana hastahaneye gönderildim. Burada güçtoplamaya başladım, kaldığımkoğuşta gezinip hatta verandada güneşlenecek kadar iyileşmiştim kiHindistan’daki sömürgelerimizin lânetine, bağırsak hummasına yakalandım. Hayatımdan aylarcaumut kesildi ve en sonunda, kendime gelip, biraz iyileştiğimde öyle bitkin ve bir deri bir kemikkalmış haldeydim ki tıp heyeti, İngiltere’ye bir gün bile geciktirilmeden geri gönderilmeme kararverdi. Asker gemisi Orontes’le sevk edildim ve bir ay sonra, sağlığım bir daha, eskisi gibidüzelmeyecek kadar zarar görmüş bir halde Portsmouth’a, ayak bastım. Durumum bilen devlet,sağlığımıdüzeltmemiçindokuzayizinvermişti.

İngiltere’denedostlarımnedeakrabalarımvardı,buyüzden,birkuşkadarözgürdüm-yadagündeon bir şilin altı penilik bir gelir, bir insanı ne kadar özgür kılarsa o kadar özgürdüm. Bu şartlaraltında, doğal olarak Londra’ya, İmparatorluğun tüm işsizlerinin ve aylaklarının karşıkonulamayacak bir şekilde doluştuğu o pislik yuvasına gittim.Londra’da, Strand’de[6] birmüddet,ucuz bir otelde konforsuz ve anlamsız bir hayat sürdürdüm ve elimdeki az bir miktar parayı da,gerektiğinden daha savurgan davranarak, dikkatsiz bir şekilde harcadım. Para durumum o kadarkötüye gitti ki, çok geçmeden ya başkentten kaçıp bir köyde hayatımı sürdürmemin ya da hayattarzımı baştan aşağı değiştirmemin zamanı geldiğine karar verdim. İkinci yolu seçip oteldenayrılarak,dahaazgösterişlivedahaucuzbirsemtte,kendimebirevbulmayakararverdim.

Bu karara vardığım gün, Criterion Bar ’da oturuyordum ki birisi omzuma dokundu, arkamıdönmemlebirlikte,Barts’dabenimemrimaltındaçalışancerrahyardımcısıgençStamford’uhementanıdım. Londra’nın korkunç kalabalığında tanıdık bir yüz görmek, yalnız olan bir insan içinsevindiriciydi. Eski günlerde, Stamford, asla yakın bir dostum olmamıştı ama buna rağmen, onuiçimden gelen bir samimiyetle selâmladım, o da beni görmekten memnun olmuşa benziyordu.Sevincimdenkaynaklanancoşkuyla,onubenimleHolborn’dayemekyemeyedavetettimvebir atlıarabayabinip,yolakoyulduk.

Merakınıgizlemeyeçalışarak,“Görüşmeyelineleryaptın,Watson?”diyesordu,arabaLondra’nınkalabalıksokaklarındailerlerken,“Çıtayadönmüşsünverengindefındıkkadarkahverengi.”

Başımdan geçen maceraları kısaca anlatmaya başladım ve gideceğimiz yere vardığımızda,sözlerimihemenhemenbitirmiştim.

Page 12: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

Başıma gelen felâketleri dinledikten sonra, “Zavallı dostum!” dedi, teselli edercesine. “Şimdi neyapmayıdüşünüyorsun?”

“Kalacak yer arıyorum,” diye cevap verdim. “Mümkün olduğunca uygun bir kira karşılığındakonforlubirdairetutarak,yermeselesiniçözmeyideneyeceğim.”

“Tuhafşey,”dedi,arkadaşım,“Banabugünbucümleyisöyleyenikinciinsansın.”

“Birincikimdi?”diyesordum.

“Hastahanenin kimya laboratuvarında çalışan biri. Bu sabah, bulduğu güzel fakat gücününyetmeyeceğidaireninkirasınıpaylaşacakkimseyibulamadığındanyakınıyordu...”

“Tanrım!”diyebağırdım;“Daireyivemasraflarıpaylaşacakbiriniarıyorsa,bentamonunaradığıadamım.Yalnızyaşamaktansabirevarkadaşımınolmasınıtercihederim.”

GençStamford,şarapbardağınınüzerindenbiraztuhafbirşekildebanabaktı.“SherlockHolmes’uhenüz tanımıyorsun,” dedi; “Tanısaydın, ona belki de sürekli birlikte olabileceğin bir arkadaşgözüylebakmazdın.”

“Neden,nekötüyönüvarki?”

“Oh,kötübiryönüolduğunusöylemedim.Biraztuhaffikirlerivardır-biliminbazıdallarınaaşırımerakıvardır.Bildiğimkadarıyladakendisi,oldukçanazikbirinsandır.”

“Birtıpöğrencisi,galiba?”dedim.

“Hayır,değil.Aslınabakarsan,kafasındanetasarladığıhakkındaenufakbirfikrimyok.Anatomibilgisininiyiolduğunainanıyorumveayrıca,üstünniteliklibirkimyager.Amabildiğimkadarıyla,hiçbir sistematik tıp dersi almamış. Çalışmaları oldukça istikrarsız ve eksantrik, yalnız bazıprofesörlerikendinehayranbırakarakkadar,birçokyenibilgiyesahip.”

“Kafasındannelergeçtiğinihiçsormadınmı?”diyesordum.

“Hayır; ağzından kolay lâf alınacak biri değil fakat, hayâlleri onu etkisi altına alınca oldukçakonuşkanolabiliyor.”

“Onunlatanışmakisterdim,”dedim.“Birisiyleaynıevipaylaşacaksam,çalışmayadüşkünvesessizbirini tercih ederim. Gürültü ya da heyecan kaldıracak kadar güçlü değilim. Afganistan’da herikisindendehayatımıngerikalanınayetecekkadarçektim.Buarkadaşınlanasıltanışabilirim?”

Arkadaşım, “Laboratuvarda olmalı,” diye karşılık verdi. “Oraya ya haftalarca uğramaz, uğradığızaman da sabahtan akşama kadar oradan hiç çıkmadan çalışır. İstersen, öğle yemeğinden sonrabirliktegideriz.”

“Elbette,”diyecevapverdimvekonuşmanınakışı,başkakonularakaydı.

Holborn’dan çıktıktan sonra hastahaneye doğru yol alırken, Stamford, ev arkadaşım olmasınıdüşündüğümbeyefendihakkındabana,birkaçküçükbilgidahaverdi.

“Onunla anlaşamazsan, beni suçlamamalısın,” dedi. “Onun hakkında, laboratuvarda ara sırakarşılaştığımdaöğrendiklerimindışındahiçbirşeybilmiyorum.Bukararısenverdinvebundanbenisorumlututamazsın.”

Page 13: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Anlaşamazsak birlikteliğimize son vermek kolay olacak,” dedim. “Bana öyle geliyor ki,Stamford,” diye ekledim, arkadaşıma sert bir ifadeyle bakarak. “Bu meseleden yakanı sıyırmayıistemek için bazı nedenlerin var galiba. Bu adamın huyumu berbat ya da ne kötülüğünü gördün?Banakarşıbukonudasamimiolmalısın.”

“Anlatılamaz bir şeyi anlatmaya çalışmak kolay değildir,” diye cevap verdi gülerek. “Holmes,bilime akıl ermez bir soğukkanlılıkla yaklaşır. Bir arkadaşa, en son çıkan bitkisel ilâçtan, ilâcınetkisini iyiceanlamak içinbir avuçdolusu içirdiğinibiliyorum,kötüniyetindendeğil, anlarsınya,yalnızcaaraştırmacıbirruhlailâcınyanetkilerihakkındatambirfikirsahibiolsundiyeyaptıbunu.Sanırım,kendisidebuilâcısevesevedenerdi.Kesinvedoğrubilgiyemüthişderecedetutkusuvar.”

“Çokhaklı.”

“Evetamahareketleri,bazenaşırılığakaçabiliyor.Teşrihodalarındaki[7]cesetlereelindekisopaylavurmayıdakatarsanız,durumoldukçatuhaflaşıyor.”

“Cesetlerevurmakmı?”

“Evet,ölümdensonrabedendenekadarçürükoluşabileceğiniaraştırmakiçin,cesetlerevurduğunukendigözlerimlegördüm.”

“Veonunhâlâtıpöğrencisiolmadığınımısöylüyorsun?”

“Evet,yalnıztümbuçalışmalarınınkonusunu,ancakTanrıbilir.Azsonraoradaoluruz.Kendisiylekarşılaştığında, onun hakkında kendi izlenimlerini, kendin oluşturmalısın.” Konuşurken, karşımızaçıkan dar yoldan aşağı saptık ve büyük hastahanenin bir kanadına açılan küçük bir kapıdan geçtik.Hastahanelerde çok yattığım için bu tür yerlere aşinaydım. Onun için binanın kasvetli taşmerdivenlerindençıkıp,beyazaboyanmışduvarlarıvebozkapılarıolanuzunkoridorundayürürken,kimsenin yol göstermesine ihtiyacımyoktu.Koridorun sonunda, kimya laboratuvarına giden alçakkemerlibirkoridordahavardı.

Burası sayısız şişenin dizili olup, karmakarışık bir halde bulunduğu, yüksek tavanlı bir odaydı.Dağınıkbirhaldedurangenişvealçakmasalarınüzerinde imbikler,deney tüplerivemavibir ışıksaçan küçük Bunsen lâmbaları[8] vardı. İçeride, odanın uzak bir köşesindeki masaya eğilip tümdikkatini çalışmasınavermişbiröğrencidenbaşkakimseyoktu.Ayak seslerimiziduyuncaarkasınabaktı ve sevinçli bir sesle eğildiği yerden doğruldu. Elinde bir deney tüpüyle bize doğru koşarak,“Buldum! Buldum,” diye bağırdı. “Başka hiçbir şey tarafından değil de yalnızca hemoglobin[9]tarafındançökertilenbirayraçbuldum.”Altınmadenibulmuşolsaydı,yüzündenbukadarbüyükbirsevinçokunamazdı.

“Dr.Watson, Bay SherlockHolmes,” dedi Stamford, bizi tanıştırarak. BayHolmes “Nasılsınız?”dedi samimiyetle, güven verici bir şekilde elimi sıkarak. “Anladığım kadarıyla, Afganistan’dabulundunuz.”

“Bununasıloldudabildiniz?”diyehayretiçindesordum.

“Boşverin,”dedikendikendinegülerek.

“Şimdiasılsorun,hemoglobin.Hiçşüphesiz,bubuluşumunöneminianlıyorsunuz,değilmi?”

“Kimyasalolarak,elbetteilginçbirbuluş,”diyecevapverdim,“Amapratikolarak-”

Page 14: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Baksanıza, bu, son yıllarda tıp alanındaki en pratik buluş. Kan lekelerini hata yapmadan testedebilmemizi sağlıyor. Buraya gelin!” Beni heyecanla ceketimin kolundan yakalayarak, çalıştığımasanınyanınaçekti.“Biraztazekanbulalım,”deyipparmağınauzunbir iğnebatırdıveçıkankandamlasını kimyasal bir pipetle[10] çekti. “Şimdi, bu kadar az miktardaki kana bir litre su katalım.Karışımın sonucu olarak saf su elde ettiğimizi görüyorsunuz. Kanın oranı,milyonda birden fazlaolamaz.Karakteristikbir tepkimeeldeedeceğimizdenyinedehiçkuşkumyok.”Konuşurken, tüpüniçinebirkaçbeyazkristalattıktansonrasaydambirsıvıdandabirkaçdamlaekledi.Biranda, tüpüniçindekilerdonukmaunrenginialdıvekahverengimsibirtoz,camtüpündibineçöktü.

Ellerini çırpıp, yeni bir oyuncağı olmuş küçük bir çocuğun sevinciyle, “Ha! Ha!” diye bağırdı.“Bunanediyeceksiniz?”

“Çokdikkatgerektirenbirdeney,”dedim.

“Güzel! Güzel! Eski Guaiacum deneyi çok beceriksizce yapılmıştı ve sonuçları belirsizdi. Kanhücrelerinin mikroskopla incelenmesi deneyi de öyle. Kan lekeleri birkaç saatlik olursa, ikincideneyin hiçbir anlamı kalmaz. Şimdi bu test, kan lekeleri ister yeni ister eski olsun, olumlu sonuçverir gibi gözüküyor.Bu test daha önce icat edilmiş olsaydı, dünyadaki yüzlerce insan, işlediklerisuçlarıncezasınıçokuzunzamanönceçekecekti.”

“Öyle!”diyemırıldandım.

“Suç dosyaları, sürekli olarak bu noktaya dayanıyor. Bir adamdan, suç işlendikten aylar sonraşüphelenilir.Çamaşırlarıyadagiysileriincelenirveüzerlerindekahverengilekelerbulunur.Bunlarkan lekesi midir, çamur izi midir, pas lekesi midir, nedir? Bu soru, birçok uzmanın aklınıkarıştırmıştır, nedenmi?Çünkügüvenilir bir test yoktu. Şimdi, elimizdeSherlockHolmes’un testivarveartıkhiçbirgüçlükyaşanmayacak.”

Konuşurken gözleri parıldıyordu; elini kalbinin üzerine götürdü ve hayâl gücünün eseri olup,kendisinialkışlayanhayalibirkalabalığaselâmvererekbaşınıeğdi.

“Tebrikedilmenizgerek,”dedim,bucoşkusunaoldukçaşaşırmışbirhalde.

“Geçenyıl,Frankfurt’taVonBischoffdâvâsıvardı.Butestolsaydı,suçluolduğuispatlanacaktıvekesinlikle idam edilecekti.BradfordluMason’ı, kötü şöhretliMuller ’i,Montpellierli Lefevre’yi veNew Orleans’dan Samson’u işledikleri suçlardan dolayı unutmamak gerek. Bu testin, sonucunubelirleyebileceğineinandığımdahabirçokdâvâsayabilirim.”

“Ayaklı bir suç takvimi gibisiniz,” dediStamford, gülerek. “Bubilgilerdenyola çıkarakbir yazıyazabilirsiniz.Başlığınada“GeçmiştenPolisHaberleri”dersiniz.”

“Çok ilginç bir yazı olabilirdi,” dedi SherlockHolmes, parmağının üzerindeki yaraya küçük birparça bandaj yapıştırarak. Yüzünde bir gülümsemeyle dönerek, “Dikkatli olmalıyım,” diye devametti,“Çünküzehirlimaddelerleçokuğraşıyorum.”Konuşurkenelinikaldırmasıylabirlikte,elininheryanınınaynıküçükbandajlarlakaplıolduğunuverengininbozulduğunugördüm.

“Burayaişiçingeldik,”dediüçayaklıyüksekbirtabureyeoturanStamfordveayağıylabanadabirtabureitti.“Buarkadaşım,kalacakbiryerarıyor;sizdeevipaylaşacakkimseyibulamıyordunuzya,ikinizibirarayagetirmeminiyiolacağınıdüşündüm.”

Sherlock Holmes, dairesini benimle paylaşma fikrinden oldukça memnun görünüyordu. “Baker

Page 15: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

Sokağı’ndakibirdaireyegözkoydum,”dedi,“Baştanaşağıbizeuygunbirdaire.Umarım,serttütünkokusundanrahatsızolmuyorsunuzdur?”

“Benherzamandenizcisigarasıiçerim,”diyecevapverdim.

“Çokgüzel.Evegenelliklekimyasalmaddelergetirirvearasıradeneyleryaparım.Bu,sizirahatsızedermi?”

“Hiçbirşekilderahatsızetmez.”

“Bakalım - diğer kusurlarım neymiş. Bazen melankolik olur günlerce ağzımı açmam. Böyleyaparsam,sakınaksiliğimintuttuğunudüşünmeyin.Benisadeceyalnızbırakın,kısazamandakendimegelirim.Sizinitirafedecekneyinizvar?İkikişininbirlikteyaşamayabaşlamadanöncebirbirlerininenkötüyönlerinibilmeleriiyiolur.”

Birbirimizi sorguya çektiğimizi görünce güldüm. “Bir buldok yavrusu besliyorum,” dedim, “Vekavga çıkmasını istemiyorum çünkü sinirlerim çok yıprandı, ayrıca çok geç saatte kalkarım veoldukçatembelimdir.İyiolduğumzamandakusurlarımvardıramaşimdiliksaymamgerekenlerbukadar.”

“Viyolonselçalmayıdayapılmamasıgerekenhatalarkategorisinesokuyormusunuz?”diyesordutelâşla.

“Çalan kişiye bağlı,” diye cevap verdim. “İyi çalınan bir viyolonsel, kulaklara hoş gelir - kötüçalınanbirviyolonselse-”

“Oh, pekâlâ,” dedi, keyifli bir gülüşle. “Sanırım, bu konuda anlaştık - tabii, daire sizin için deuygunsa.”

“Daireyinezamangörebiliriz?”

“Yarınöğlesaatindeburadabuluşalım,birliktegiderherşeyiyolunakoyarız,”diyecevapverdi.

Onukimyasalmaddelerleçalışırkenbırakıp,hastahanedençıktıkvekaldığımoteledoğruyürüdük.

BirdendurupStamford’adönerek,“Afganistan’dangeldiğiminasıloldudabildi?”diyesordum.

Arkadaşım,anlaşılmasıçokgüçbirşekildetebessümetti.

“Bu,onunküçükbirözelliği,”dedi.

“Birçokinsan,onunbazışeylerineredenvenasılbulduğunubilmekister.”

“Oh, işin içindegizemmivar?”diyebağırdım,ellerimiovuşturarak.“Bu,çokmerakuyandırıcı.Bizibir arayagetirdiğin için sanaçok şeyborçluyum.Bildiğingibi, İnsanoğlununbaşlıca çalışmakonusuyineinsandır.”

“Öyleyse,onuçalışmalısın,”dediStamford,banavedaederken.“Onunçözülmesigüçbirbilmeceolduğunu göreceksin. Bahse girerim o senin hakkında, senin onun hakkında öğreneceğinden çokdahafazlasınıöğrenecektir.Hoşçakal.”

“Hoşçakal,” diye karşılık verdim ve yeni arkadaşımı oldukça merak ederek otelime doğruyürümeyedevamettim.

Page 16: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

İKİNCİBÖLÜM

Page 17: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 18: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

TÜMDENGELİMBİLİMİ

Ertesigün,kararlaştırdığıgibibuluştukveBakerSokağı’ndaki22IBnumaralıdaireyebaktık.Birçift konforluyatakodası, hoş bir şekildedöşenmişve iki geniş pencereyle aydınlatılmış büyükvehavadarbiroturmaodasıvardı.Daire,heraçıdanhoşumuzagittiveşartlararamızdabölüştürüldüğüzaman öyle uygundu ki hemen oracıkta anlaşmayı yapıp, bir an önce daireye yerleşmeye kararverdik.Aynıakşamoteldeneşyalarımıgetirdim.ErtesisabahSherlockHolmes,birkaçkutuvevalizlebeni takip etti. Bir iki gün, kendimizi yoğun bir şekilde eşyalarımızın bulunduğu kutuları açıpboşaltmayaverdik.Buişidebitirdiktensonrayavaşyavaşyerleşip,yeniçevremizeayakuydurmayabaşladık.

Sherlock Holmes, kesinlikle, birlikte yaşanması güç bir insan değildi. İş yaparken sessizdi vemuntazam alışkanlıkları vardı. Geceleri yatma ve sabahaları kalkma saatlerini aksattığı pek nadirolurdu ve her sabah, ben kalkmadan önce kahvaltısını edip çıkardı. Bazen gününü kimyalaboratuvarında, bazen teşrih odalarında ve bazen de kentin en düşük yerlerinde yaptığı uzunyürüyüşlerlegeçiriyordu.Çalışmaazmigeldimihiçbirşeygücünüazaltamazdıama,arasırabirhâlolur,oturmaodasındakikanepedeneredeysetekbirkelimeetmedenvekılınıkıpırdatmadansaatlerceotururdu.Butürdurumlarda,gözlerinden,hayâlleredaldığınıveboşboşbaktığınıfarkederdim,tümhayatının ölçülülüğü ve iradesi yasaklamamış olsaydı, uyuşturucu bağımlısı olduğundanşüphelenebilirdim.

Haftalar ilerledikçe, ona duyduğum ilgi ve hayattaki amaçlarına beslediğim merak yavaş yavaşderinleşerek arttı. Kişiliği ve görünüşü, en dikkatsiz kişinin bile gözünden kaçmazdı. Boyu birseksenigeçiyordu,öyleki,eğildiğindebileoldukçauzunboylugörünüyordu.Zekâpırıltılarıokunangözleri, etkileyiciydi. Yukarıda sözünü ettiğim uyuşukluk dönemleri dışında; şahin gagasınabenzeyeninceburnu,tümyüzgörünüşüneatiklikvekararlılıkifadesiveriyor,çıkıkvesivriçenesidebiradamınkararlılığınaişaretediyordu.Ellerindeherzamankurumuşmürekkepvekimyasalmaddelekeleri vardı.Kolay kırılabilir tıbbî araç gereçlerini kullanırken onu sık sık gözlemleme fırsatınıbulduğumiçin,olağanüstühassasiyetesahipolanparmaklarının,nasılbirdokunuşasahipolduğunubiliyordum.

Bu adamın,merakımı ne kadar kamçıladığını ve kendisiyle ilgili her konudaki suskunluğuna birson vermesi için gayret ettiğimi itiraf edersem, okuyucu, benim herkesin işine burnunu sokan birinsanolduğumudüşünebilir.Amabeniyargılamadanönceyinedehayatımınnekadarboşgeçtiğinivedikkatimiçekecekhiçbir şeyinolmadığınıunutmayın.Havanınçokgüzelolduğugünlerdışındasağlığım, dışarı çıkmama izin vermiyordu ve beni çağırıp, günlük hayatımınmonotonluğuna sonverecekhiçbirarkadaşımdayoktu.Buşartlaraltında,arkadaşımınüzerindekisırperdesinisevesevekabullendimvezamanımınçoğunubusırrıçözmeyeçalışarakharcadım.

Tıpokumuyordu.Birsorumaverdiğicevapla,Stamford’unbukonudakidüşüncesinidoğrulamıştı.Kendisini herhangi bir bilim dalında bir yere getirecek ya da bilgi dünyasına açılan herhangi birkapıdan geçmesini sağlayacak hiçbir çalışma için çaba harcamıyordu. Yine de birtakımçalışmalarındagösterdiğihevesdikkatedeğerdiveeksantriksınırlarıiçinde,bilgisiokadargenişveayrıntılıydı ki gözlemleri beni gerçekten de hayrete düşürmüştü. Hiçbir insan, belirli bir görüş

Page 19: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

açısınasahipolmadanbukadarçokçalışıp,öylekesinbilgilerikesinlikleeldeedemezdi.Düzensizokuyupöğrenenler,bilgilerinindoğruluğuaçısındançokazdikkatedeğerdir.Hiçbir insan, çok iyibirsebebiolmadıkça,kafasınıküçükmeselelerlemeşguletmez.

Holmes’un bilgisizliği de, bilgisi kadar olağanüstüydü. Çağdaş edebiyattan, felsefeden vepolitikadanneredeysehiçbirşeybilmiyordu.ThomasCarlyle’danbirkaçdizealıntıyapmamüzerine,safbir şekildeonunkimolduğunuveneleryaptığını sordu.KopernikDüzeniveGüneşSistemininnasıl oluştuğundan habersiz olduğunu görünce şaşkınlığım doruk noktasına çıktı. On dokuzuncuyüzyıldaherhangibirmedenîinsanın,dünyanıngüneşinçevresindedöndüğügerçeğinibilmemesiokadargariptikibunlarıbilmediğinekendimizorinandırdım.

“Şaşırmışgibigörünüyorsunuz,”dediyüzümdekişaşkınlıkifadesinegülerek.“Şimdiöğrendiğimegöre,buöğrendiklerimiunutmakiçinelimdengelenineniyisiniyapmalıyım.”

“Unutmakiçinmi?”...

“Bakın,”diyerekaçıklamayabaşladı,“İnsanzihninin,boşbirçatıkatınabenzediğiniveinsanınbuçatı katını kendi seçeceğimobilyalarla döşeyeceğini düşünüyorum.Yalnızcabir aptal, önünegelenher bilgiyi kapar, böylece, ona faydası dokunabilecek bilgiler kalabalıklaşır ya da birçok şeybirbirine girer ve o bilgiye ihtiyacı oldu mu güçlükler yaşar. Ama becerikli ve usta bir kimse,zihnine, ya da çatısına, bir şeyler alırken son derece dikkatlidir. İşini yapmasına yardım edecekaletlerdenbaşkahiçbirşeyiyokturamabunlarıdasınıflandırmışvekusursuzbirdüzenesokmuştur.Oküçükodanınduvarlarınınesnekolduğunuveherölçüdegenişleyebileceğinidüşünmekhataolur.Emin olun ki, zaman geliyor, zihninize kattığınız her bilgiyle, önceden bildiğiniz bir şeyiunutuyorsunuz. Bu yüzden, önemsiz bilgilerin, önemlilerin önünü tıkamaması çok büyük önemtaşıyor.”

“Amasözkonusu,GüneşSistemi!”Diyekarşıçıktım.

“Dünyanıngüneşinçevresindedöndüğünüsöylemenin,”diyereksabırsızlıklasözümükesti,“Bananefaydasıvar?Dünyaisterseayınçevresindedönsün,nebenimnedeişimiçinhiçbirönemiyok.”

Tam işinin ne olabileceğini sorma noktasına gelmiştim ki tavırları bu sorumun iyikarşılanmayacağını gösterdi. Kısa konuşmamız üzerine düşünmeye koyuldum ve bu konuşmadanbirtakım sonuçlar çıkarmaya çalıştım. Kendi ilgi alanıyla âlâkası olmayan hiçbir bilgiyiedinmeyeceğini söylemişti. Bu yüzden, sahip olduğu bilgiler ancak işini görecek kadardı. Çok iyiolduğunubanagösterdiği birkaç özelliğini zihnimdenumaralandırdım.Hatta bir kalemalıp onlarıdefterimenot ettim.Yazmayı bitirdiğimde, yazdıklarımagülmektenkendimi alamadım.Defterimdeşunlaryazılıydı:-

SHERLOCKHOLMES’un,Özellikleri

1.EdebiyatBilgisi-Sıfır.

2.FelsefeBilgisi-Sıfır.

3.AstronomiBilgisi-Sıfır.

4.PolitikaBilgisi-Az.

5. BotanikBilgisi -Değişken.Genel olarak belladon,[11] afyon ve zehirler konusunda bilgisi iyi.Bahçıvanlıkhakkındahiçbirşeybilmiyor.

Page 20: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

6.JeolojiBilgisi-Pratikamasınırlı.Birbakışta, topraktürlerinibirbirindenayırabiliyor.Yapılanyürüyüşlerdensonrabana,pantolonundakiçamurlekelerinigösteriprenklerindenvekoyuluğundan,bulekelerinLondra’nınhangibölgesindeüzerinebulaşmışolabileceğinisöylüyor.

7.KimyaBilgisi-Çokderin.

8.AnatomiBilgisi-Kusursuzamasistematikdeğil.

9.KriminolojiBilgisiçokfazla.Yüzyıldayaşanmışveişlenmişolanbütüncinayetveskandallarıeninceayrıntısınakadarbiliyor.

10.İyiviyolonselçalıyor.

11.Yeteneklibireskrimci,boksörvekılıçustası.

12.İngilizyasalarıüzerineiyibirpratikbilgisivar.

Yaptığımlistedeoldukçaçokilerlemiştimki,kâğıdıumutsuzlukiçindeateşeattım.“Buadamın,tümbu özellikleri kendinde buluşturarak çalıştığı ve bu özelliklerin hepsine sahip olmasını gerektirenişininneolduğunu tamolarakbiröğrenebilirsem,”dedimkendikendime, “Bumerakımdanbir anöncekurtulabilirim.”

Sözünü ettiğim yetenekleri içinde en çok viyolonsel çalması üzerinde durdum. Diğer tümyetenekleri harikulâdeydi ama viyolonsel çalması kadar eksantrik değildi. Viyolonseliyle ünlübestecilerden parçalar çalardı, hem de zor parçalar, iyi biliyordum çünkü ricam üzerineMendelssohn’un[12]Lieder ’indenvediğerünlülerdenbirkaçparçaçalmıştı.Ama tekbaşınakaldığızaman, çok nadiren müzikle uğraşır ya da herhangi bir tanınmış parçayı çalardı. Bazı akşamlarkoltuğundaarkasınayaslanıpgözlerinikaparvedizindekikemanındandikkatsizcegıcırtılarçıkarırdı.Kimi zaman, çıkan notalar güçlü ve hüzün doluydu. Bu notalar ara sıra, muhteşem ve neşeli deolurdu. Açıkçası, notalar, ruhuna egemen olan düşünceleri yansıtıyorlardı ama, müziğin budüşüncelereyardımedipetmediği,viyolonselçalmasınınsaçmabirarzuyadabasitbirmerakolupolmadığınakararveremiyordum.Gösterdiğimsabrınufakbirkarşılığıolarakensevdiğimparçalarıçalmasaydı,birbiriardınaçaldığıveinsanıçiledençıkaranparçalarınaisyanedebilirdim.

İlk hafta içinde, bizi arayıp soran kimse olmadı ve arkadaşımın da benim gibi yalnız bir insanolduğunu düşünmeye başladım. Sonradan, birçok tanıdığı olduğunu ve bu tanıdıklarının, toplumundeğişik sınıflarınamensupolduğunuöğrendim.BayLestrade adındaufak tefek, solukbenizli, faresuratlı ve kara gözlü, haftadaüç dört kez gelenbir adamla tanıştım.Bir sabah, şık giyimli bir kızgelip yarım saatten fazla bir süre oturdu. Aynı günün öğle saatinde, Yahudi bir seyyar satıcıyabenzeyen,saçlarıağarmış,kılıksızveoldukçaheyecanlıgörünenvehemenarkasındanoldukçayaşlıbirkadınıntakipettiğiacayipziyaretçigeldi.Birbaşkaseferindedeyaşlıvebeyazsaçlıbirbeyefendigelip, arkadaşımla konuştu; başka sefer de acayip suratlı, pamuklu kadifeden yapılmış üniformasıiçinde bir demiryolu hamalı geldi. Her sınıfa mensup bu ilginç kişiler geldiği zaman SherlockHolmes, oturmaodasını kullanabilmek için bana rica ederdi, ben de yatak odama çekilirdim.Benirahatsız ettiği için her seferinde özür dileyerek, “Bu odayı, bir iş yeri olarak kullanmam gerek,”derdi, “Vebu insanlardamüşterim”diyerekkısabir açıklamayapardı.Elimeyine, üstükapalı birşekildedeolsa,işininneolduğunusormafırsatıgeçmiştiamaterbiyem,birinsanı,eğeristemiyorsakendisine ait özel şeyleri söylemesi için zorlamama müsaade etmedi. İşinin ne olduğunu banasöylememesiiçinhaklıbirtakımnedenleriolduğunudüşündümama,çokgeçmedenyerigeldiğibirsırada,ağzındakibaklayıçıkarttı.

Page 21: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

4Marttı, hatırlamam için iyi bir nedenim var, o sabah her zamankinden daha erken kalkmış veSherlockHolmes’uhâlâkahvaltısınıyaparkenyakalamıştım.Evsahibesi,geçkalkmahuyumuçokiyibildiğinden dolayı, sofrada, benim için kahvaltı hazırlanmamıştı. Anlamsız bir huysuzlukla ziliçaldımvetersbirşekildekahvaltıyahazırolduğumusöyledim.Sonra,zamangeçirmekiçinmasadanbirgazetealdım,bu sırada, arkadaşım, tostunukıtırkıtıryiyordu.Gazetedekimakalelerdenbirininbaşlığıkalemleçizilerekişaretlenmişti.Doğalolarak,gözgezdirmeyebaşladım.

Makalenin,birazgösterişliolanbaşlığında‘HayatKitabı’yazılıydıvegözlemcibirinsanın,hayattakarşısına çıkanları doğru ve sistematik bir şekilde incelemesi sonucu ne kadar çok şeyöğrenebileceğini anlatmaya çalışıyordu. Makale, zekice ve anlamsız fikirlerin olağanüstü birkarışımıydı.Açıklamalar ilginçve etkileyiciydi ama sonuçlarını, konudanuzakve abartılı buldum.Yazar,insanınyüzündemeydanagelenanlıkbirifade,birkasıngayriihtiyarioynamasıyadanormalolmayan bir bakış sayesinde insanın en gizli düşüncelerini etraflıca anlayabileceğimizi iddiaediyordu.Yineyazaragöre,iyigözlemveanalizetmebecerilerinesahipbirinialdatmakimkânsızdı.Vardığısonuçlar,Öklit’in[13]önermelerikadarhatasızdı.Cahil insanlarabusonuçlaröyleürkütücügelecektiki,busonuçlaravarmakiçinyaşadığısüreçlerianlatanakadaryazarın,birbüyücüolduğunubiledüşünebilirlerdi.

“Bir su damlasından,” diyordu yazar, “Atlantik Okyanusunun ya da Niagara Şelalesi’nin gerçekolduğunu, ikisini de görüp duymamış olmanıza karşın, çıkartabilirsiniz. Tüm hayat büyük birzincirdir, doğada her gördüğümüz de bu zincirin bir halkasıdır. Diğer tüm sanatlar gibi,Tümdengelim veAnaliz Bilimi de uzun ve sabırlı bir çalışma sonucu öğrenilir ama hayat, hiçbirölümlününbubilimienmükemmelşekildeöğrenmesineizinverecekkadaruzundeğildir.Konununen büyük güçlüklerini anlatan bu ahlâkî ve zihinsel yönlerine dönmeden önce, bırakalım daaraştırmacı,dahaönemlisorunlarınüstesindengelsin.Bırakalım,birölümlüyletanıştığındaadamın,geçmişinivene işleveyasanatlauğraştığınıdaha ilkbakıştaanlasın.Bunlarbasitbiregzersizgibigörünebilir fakat, gözlem yeteneğini geliştirir ve bir insana, neden, nereye bakması gerektiğiniöğretir.Biradamı,tırnaklarından,ceketininkolundan,çizmesinden,pantolonunundizlerinden,işaretve başparmaklarından, yüz ifadesinden, gömlek kolundan - tüm bunların her biri sayesinde ne işyaptığını kolaylıkla anlayabiliriz. Tüm bunlar bir arada düşünüldü mü, işinin uzmanı olanaraştırmacınınyanılgıyadüşmesihiçbirşekildemümkündeğildir.”

“Nesaçmaveboşlâflar!”diyebağırdım,gazeteyimasayafırlatarak;“Hayatımdabukadarsaçmabirşeyokumamıştım.”

“Sorunnedir?”diyesorduSherlockHolmes.

“Ne mi? Bu makale,” dedim, yumurta kaşığımla makaleyi işaret edip, gelen kahvaltımın başınaotururken.

“İşaretlemiş olduğunuza göre okumuş olduğunuzu da düşünüyorum. Zekice yazıldığını inkâretmiyorum. Yine de beni sinirlendirdi. Besbelli, bu teori, inzivaya çekilip kendini çalışmalarınavererekbuküçükparadokslarıgeliştirmiş,koltuğundankalkmayanbirtembeleaittir.Düşüncelerihiçpratikdeğil.Onu,metrodaüçüncü sınıf bir vagona tıkarak, içerdeki tümyolcularınne iş yaptığınısöylemesiniisterdim.Vesöyleyemeyeceğinedairdebireonbahsegirerdim.”

“Paranızıkaybederdiniz,”diyecevapverdiHolmes,sakince.“Makaleyegelince,onubenyazdım.”

“Siz!”

Page 22: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Evet;gözlemve tümdengelimdebulunmayeteneğimvar.Bumakaledeaçıkladığımve sizegöregerçekliktenuzakolanteorilerimaslındaoldukçapratiktir-öylepratikkiben,bunlardanekmeğimiçıkartıyorum.”

“Pekinasıl?”diyesordumelimdeolmadan.

“Aslında,benimkendimeaitbirmesleğimvar.Sanırım,dünyadabuişiyapantekkişiyim.Benbirdanışmandedektifim,bununneanlamageldiğiniumarımanlamışsınızdır.Burada,Londra’da,Devletebağlıveözelbirçokdedektifvardır.Buinsanlarhatayaptımı,banagelirlervebendeonlarıdoğruize yöneltirim. Tüm kanıtları önüme koyarlar ve genellikle, suç tarihi bilgimin de yardımıylasorunlarını çözmeyi başarırım. İşlenen suçlar arasında büyük bir benzerlik vardır ve öncedenişlenmişolanbinsuçuntümayrıntılarıparmaklarınınucundaysabinbirinciyiaydınlatamamangaripolur. Lestrade, tanınmış bir dedektiftir. Bir sahtekârlık dâvâsında başını biraz derde sokmuş, onuburayagetirenmeselebuydu.”

“Pekiyadiğerinsanlar?”

“Onlar, çoğunlukla özel araştırma büroları tarafından gönderiliyor. Hepsinin de, bir şeyleryüzündenbaşıderttevebirazbilgiedinmek istiyorlar.Ben,anlattıklarınıdinlerim,onlarda,benimönerilerimidinlervesonra,ücretimialırım.”

“Demek istediğiniz,” diye söze başladım, “Odanızdan dışarı adımınızı atmadan, başka insanlarınkendigözleriyleherdetayınıgörüpdehiçbirşeyyapamadığı,karmaşıkdâvâlarıçözdüğünüzmü?”

“Öylesayılır.Sezgilerimkuvvetlidiyebilirim.Arasıra,birazkarışıkdâvâlardakarşımaçıkar.Öyleoldu mu, koşarak gidip, her şeyi kendi gözlerimle görmem gerekir. Sorunlar karşısında işimeyarayanherşeyimükemmelbirşekildekolaylaştıracakbirçoközelbilgimvar.Makaledeyazılıolupsizisinirlendirentümdengelimkurallarınınpratiktebanabirfaydasıyoktur.Gözlemlemebenimiçinikinci plândadır. İlk buluşmamızda, Afganistan’dan geldiğinizi söylediğimde şaşırmış gibigörünüyordunuz.”

“Hiçşüphesiz,sizebunubirisisöylemişti.”

“Hiç âlâkası yok. Afganistan’dan geldiğinizi hemen anlaşmıştım. Uzun zamandır süregelenalışkanlığım sonucunda, düşünceler kafamdan sırayla öyle kolay geçti ki aradaki adımlarıdüşünmeden sonuca vardım.Yine de bazı adımlar attım.Düşünceler kafamdan sırayla şöyle geçti,‘Karşımda,tıpdoktorutiplibirbeyefendivaramabiraskerhavasıdavar.Öyleyse,kesinlikleordudoktoruolmalı.Tropikaliklimdenyenigelmişolmalıçünküyüzüesmeramaderisinindoğalrengibu değil çünkü bilekleri açık renk. Zorluklar ve hastalıklarlamücadele etmiş.Bu, bitkin yüzündenkolaycaanlaşılıyor.Solkolundanyaralanmış.Çünkükolaybükemiyorve tuhafbir şekilde tutuyor.Tropikal iklimin neresinde İngiliz ordusunun bir doktoru, bu kadar zorluk çekip, kolundanyaralanabilir?TabiikiAfganistan’da,budüşüncelerinkafamdangeçmesibir saniyemibilealmadı.SonradaAfganistan’dangeldiğinizisöylediğimdehayretettiniz.”

“Bu kadar açıklama yeter,” dedim, gülümseyerek. “Bana Edgar Allan Poe’nun[14] Dupin’ini[15]hatırlatıyorsunuz.Böyleinsanların,öykülerindışındayaşadığındanhaberimyoktu.”

Sherlock Holmes, ayağa kalktı ve piposunu yaktı. “Beni Dupin’le karşılaştırarak bana iltifatettiğinizden hiç şüphem yok,” diye karşılık verdi. “Benim düşünceme göre Dupin, çok aşağılıkkomplekslibirinsandı.Arkadaşlarıdüşünceleriniaçıkladıktansonra,çeyreksaatsessizkalaraklâfakarışmasıçokgösterişliveyapaybirhareketti.Hiçşüphesiz,analitikbirdehayasahiptiamaPoe’nun

Page 23: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

hayâlettiğitürdenbirfenomen[16]olmaktançokuzaktı.”

“Gaboriau’nun[17]eserleriniokudunuzmu?”diyesordum.“Lecoq,[18]sizdebirdedektifdüşüncesioluşturuyormu?”

SherlockHolmes, alaycı bir şekilde burun büktü. “Lecoq, zavallı bir acemiydi,” dedi, öfkeli birsesle, “Beğendiğimbir tekyönüvardı, oda enerjisi.Okitapbeni hasta etmişti.Sorun,meçhulbirmahkûmu teşhis etmekti.Ben bu işi yirmi dört saat içinde yapabilirdim.Lecoq altı ayını verdi.Bukitap,dedektiflerinkaçınmasıgerekendavranışlarınbulunduğubirderskitabıolarakkullanılabilir.”

Hayranıolduğum ikikarakterhakkındaböyle laubalibir şekildekonuşmasıbeniçokkızdırmıştı.Pencereyedoğruyürüyüpkalabalıksokağabakmayabaşladım.“Buadam,dahazekiolabilir,”dedimkendikendime,“Amakesinliklekendiniçokbeğenmiş.”

“Bugünlerdenesuçişleniyornedesuçlularkolgeziyor,”dedi,şikayetedercesine.“Akıllıolmanınbizimmeslekte büyük faydası vardır. Adımı ünlü yapacak potansiyele sahip olduğumu biliyorum.Yaşayan ya da yaşamış hiçbir insan, ne benim ortaya koyduğum çalışmaya ne de doğuştan gelenyeteneğime sahiptir. Ve sonuç nedir? Ortaya çıkaracak bir suç ya da en azından, sebebi açık veacemilikle işlenmiş,sıradanbirScotlandYard[19]görevlisininbileüstesindengelebileceğibirolayyok.”

Kendini beğenmiş bir şekilde konuşmasına hâlâ kızgındım. Konuyu değiştirmenin daha iyiolacağınıdüşündüm.

“Şu adamın ne aradığınımerak ettim.” dedim, apartman numaralarına endişeli bir şekilde bakıp,yolundiğertarafındanyukarıyürüyeniriyapılıvebasitgiyimlibiradamıişaretederek.Elindemavi,büyükbirzarfvardı,birmesajtaşıdığıbelliydi.

“Denizkuvvetlerindenemekliolmuşçavuşukastettinizherhalde,”dediSherlockHolmes.

“Kendinleövün!”diyeiçimdengeçirdim.“Tahmininidoğrulayamayacağımıbiliyor.”

Tambudüşüncezihnimdengeçmiştikiizlediğimizadamıngözü,bizimevinnumarasınatakıldıvekoşarak yolun karşısına geçti. Birisi, kapıya gürültüyle vurdu ve aşağıdan gelen kısık bir ses veardındanbasamaklarıçıkanağırayaksesleriduyduk.

Evin kapısını açtığımda, “Bay Sherlock Holmes’a,” dedi, odanın içine adımını atıp, elindekimektubuarkadaşımavererek.

Kendini beğenmişliğine bir son vermek için elime fırsat geçmişti. Deminki sözlerini kafasındanuydururken bunu çok az düşünmüştü. “Sorabilir miyim,” dedim, en yumuşak sesimle, “Ne işyapıyorsunuz?”

“Biroteldekapıcıyım,”diyegülümseyerekcevapverdi.“Üniformamıtamireverdim.”

“Eskidenneişyapardınız?”diyesordum,arkadaşımaanlamlıanlamlıbakarak.

“KraliyetDenizKuvvetleri’ninHafifPiyadeBölüğündeçavuştum,efendim.Soracağınızbaşkabirşeyvarmıefendim?İzninizleefendim!”

Topuklarınıbirbirinevurupbaşınıkaldırarakselâmverdivegeldiğigibihızlaçıkıpgitti.

Page 24: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

ÜÇÜNCÜBÖLÜM

Page 25: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 26: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

LAURISTONGARDENS’INESRARI

Arkadaşımınteorilerininpratikyanınınbutazekanıtıkarşısındaoldukçakorkupşaşırdığımıitirafetmeliyim.Analizyeteneğineduyduğumsaygışaşılacakderecedearttı.Zihnimikurcalayanbirtakımşüphelerden kurtulamamıştım, tüm bunların benim aklımı karıştırmak için önceden tertiplendiğinidüşünüyordum ama, beni kandırarak eline ne geçeceğini aklım hayalim almıyordu. Kafamıçevirdiğimde, mektubu okumayı bitirmişti, boş boş ve donuk bakan gözleri, zihninin meşgûlolduğunaişaretti.

“Nasıloldudabildiniz?”diyesordum.

“Neyibildim?”dedisinirlice.

“Adamın,DenizKuvvetlerindenemekliyeayrılmışbirçavuşolduğunu.”

“Önemsiz şeylerle kaybedecek vaktim yok,” diye cevap verdi kabaca; sonra, bir gülümsemeyle,“Kabalığımıbağışlayın.Düşünceleriminsırasınıbozdunuz.Fakat,belkiböylesidahaiyioldu.DemekoadamınDenizKuvvetlerindeçavuşolduğunuanlayamadınız?”

“Öyle.”

“Öyle olduğunu anlamak, nasıl anladığımı açıklamaktan daha kolay. İki kere ikinin dört ettiğinikanıtlamak durumunda kalsanız, bu gerçekten emin olmanıza karşın, yine de birtakım güçlükleryaşayabilirsiniz. Ta sokağın karşısından, adamın elinin arkasındaki büyük, mavi çapa dövmesigörülüyordu. Bu da, denizi çağrıştırıyordu. Elinde bir asker çantası vardı ve sakalları ordununkurallarına uygundu. Buradan da denizci olduğunu çıkartıyoruz. Kendine güveni olan ve birkumandan edasıyla yürüyen bir adamdı. Başını nasıl dik tuttuğunu ve bastonunu nasıl salladığınıgörmüşsünüzdür.Yüzündenmetin,saygıdeğerveortayaşlıbirinsanolduğudaokunuyordu-tümbugerçeklerbeni,onunbirçavuşolduğunuinanmayasürükledi.”

“Muhteşem!”diyebağırdım.

Yüzündekiifadeden,şaşkınlığımınvehayranlığımınhoşunagittiğinidüşünmemekarşın,“Sıradan,”dedi Holmes. “Az önce, bugünlerde hiç suçlu yok demiştim. Sanırım yanıldım - şuna bir bakın!”Görevliningetirdiğimektububanauzattı.

“Nasılolur,”diyebağırdımgözgezdirince,“Bukorkunç!”

“Sanırımpekdesıradanbirolaydeğil,”dedisakince.“Mektubuyükseksesleokurmusunuz?”

Okuduğummektuptaşunlaryazılıydı.

“SEVGİLİBAYSHERLOCKHOLMES:

BrixtoneSokağı’ndaki,LauristonGardens’ta,gecesaatüçtekötübirolaymeydanageldi.Devriyegezen adamımız, sabah saat ikiye karşı evde bir ışık görmüş ve evin boş olduğunu bildiği için, birşeylerintersgittiğindenşüphelenmiş.Kapıyıaçıkbulmuşvemobilyasıolmayanönodadaiyigiyimli,ceketininiçcebinde‘EnochJ.Drebber,Cleveland,Ohio,A.B.D.’yazılıkartlarolanbirbeyefendinin

Page 27: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

cesedinibulmuş.Evdenveadamınüzerindenbirşeyalınmadığıbelli.Nebirhırsızlıkolmuş,nedebuadamın nasıl öldürüldüğüne dair elimizde bir ipucu var. Odada kan izleri var ama bu adamın hiçyarasıyok.Buboşevenasılgeldiğikonusundadahiçbir fikrimizyok;herşeybüyükbirbulmacayabenziyor. Saat on ikiden önce herhangi bir saatte eve gelirseniz, beni bulabilirsiniz. Sizden haberalana kadar her şeyi olduğu gibi bıraktım. Gelemezseniz, ben size tüm detayları aktarırım,görüşlerinizibenimlepaylaşacakolursanızsizeşükranlarımısunarım.

“Saygılarımla,

“TOBIASGREGSON.”

“Gregson, Scotland Yard’daki en zeki adamlardan biridir,” dedi arkadaşım; “O ve Lestrade,kötününiçindeeniyidir.Hızlıveenerjiktirleramaeskiâdetlereçokbağlıdırlar-hemdeşaşırtıcıbirşekilde.İkisidebirbirlerinigırtlaklamakiçinhazırbekler.Birçiftgüzelmankenkadarkıskançtırlar.İkisinidebudâvâyaverdilerseeğleneceğizdemektir.”

Dalgadalgayükselensakinkonuşmasıbeniçokşaşırtmıştı.“Kaybedecekbirsaniyebileyok,”diyebağırdım;“gidipsiziniçinbirarabaçağırayımmı?”

“Gidip gitmemek konusunda kararsızım. Ayakkabılarımı giydimmi dünyanın en çaresiz, tembelşeytanıolabiliyorum-bazende,çalışmaazmimgeldimigayetdinçoluyorum.”

“Bu,uzunzamandırözleminiçektiğinizbirşansdeğilmi?”

“Sevgili dostum, bumeselenin bana ne faydası var? Tümmeseleyi çözdüğümü varsayalım, tümbaşarınınGregson’a,Lestrade’eveScotlandYard’amalolacağındanhiçkuşkunuzolmasın.Bunundasebebi,gayriresmikişiliğim.”

“Amayardımetmeniziçinsizeyalvarıyor.”

“Evet.Ondandahaüstünolduğumubiliyorvebunuherdefasındayüzümedesöylüyorama,başarıyıbaşka bir kişiyle paylaşmaktansa gider dilini keser. Yine de gidip bir göz atabiliriz. Bu işi kendihesabıma halledeceğim. Elimden hiçbir şey gelmezse, ben de onların haline gülerim. Haydi,gidelim!”

Aceleyle paltosunu sırtına geçirdi ve uyuşukluğunu üzerinden attığını gösterircesine enerjik birşekildeaceleetmeyebaşladı.

“Şapkanızıalın,”dedi.

“Benimdemigelmemiistiyorsunuz?”

“Evet, yapacak daha iyi bir işiniz yoksa.” Bir dakika sonra bir atlı arabaya binmiş, aceleyleBrixtoneSokağınadoğruyolalıyorduk.

Sislivebulutlubirsabahtı.Evlerinüzerinde,yollarınçamurrengininyansımasınabenzeyengribirsis perdesi vardı. Arkadaşım iyi günündeydi ve Cremona kemanlarıyla bir Stradivarius ve Amatiarasındaki farklar üzerine konuşuyordu. Bense suskundum çünkü, kasvetli hava ve üzerimizealdığımızcansıkıcıiş,benibunaltmıştı.

“Söz konusu mesele üzerine pek kafa yormuyorsunuz,” dedim en sonunda Holmes’un, müzik

Page 28: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

söyleviniyarıdakeserek.

“Henüz elimizde hiçbir bilgi yok,” diye cevapladı. “Tüm kanıtları görmeden teoriler yürütmekbüyükbirhatadır.Kararınızıaleyhteetkiler.”

“İstediğiniz bilgilere en kısa zamanda kavuşacaksınız,” dedim parmağımla işaret ederek;“Yanılmıyorsamburası,BrixtoneSokağıveşuileridekidearadığımızevolmalı.”

“Geldik demek.Arabayı durdur, arabacı, evet, burada dur!” Evden yaklaşık yüzmetre ötedeydikamainmemizdeısrarettiveyolculuğumuzungerikalanınıyürüyerektamamladık.

Lauriston Gardens’taki, Üç Numara’nın, uğursuz ve korkutucu bir görünüşü vardı. Yolun birazgerisindekalandörtbinadanbiriydi.Bubinalarınyalnızcaikisindeoturanlarvardı.İkinciboşevinüçkatında da bulanık camlarda katarakt gibi görünen ‘Kiralık’ ilanları dışında, insanın içini bunaltanboşvekasvetlipencerelervardı.Buevlerinherbirini,hastalıklıbitkilerinfışkırdığıküçükbirbahçe,yoldan ayırıyordu ve evlere kilden ve çakıldan ibaret, dar bir yoldan gidiliyordu. Gece boyuncayağan yağmur yüzünden her yer çamurluydu. Bahçe, tepesinde tahta parmaklıklar olan, tuğladan,yaklaşık bir metrelik bir duvarla sınırlıydı ve boşu boşuna, boyunlarını uzatıp gözlerini dikerekiçerdenelerolupbittiğinibirparçaolsunanlamayaçalışanbirgurupmeraklınınçevresinisardığıiriyarıbirpolismemuru,duvaradayanmıştı.

Sherlock Holmes’un, bir an önce eve dalıp olayın sırrını çözmeye koyulacağını düşündüm.Dikkatinden hiçbir şey kaçmıyor gibiydi. Bu şartlar altında bana, yapmacık gibi görünen birsoğukkanlılıkla kaldırımda bir aşağı bir yukarı yürüyüp yere, gökyüzüne, karşıdaki evlere veparmaklıklara boş boş baktı. İncelemesini bitirdikten sonra sokaktan eve giden yoldan - çimlerinüzerini örttüğü yoldan demek daha doğru olur - aşağı yavaş yavaş ve gözlerini yere dikerekyürümeye koyuldu. İki kere durdu ve bir keresinde yüzünde bir gülümseme gördüm vememnuniyetini belirten birkaç söz söyledi. Çamurlu ıslak toprakta bir sürü ayak izi vardı ve hâlâbirçokkişigelipgittiğiiçinbirbirinekarışanbuayakizlerinden,arkadaşımınnasılolupdabirşeylerçıkarıp öğrenebileceğini kestiremiyordum. Benim gözümden kaçan birçok noktayı onungördüğündenhiçşüphemyoktuçünküalgılamayeteneğininçabukluğununbirçokmuhteşemkanıtınıgörmüştüm.

Evinkapısındauzunboylu,beyazyüzlü, lepiskasaçlı,elindeküçükbirnotdefteriolanbiradam,bize doğru koşup arkadaşımın elini coşkuyla sıktı. “Gelmeniz çok ince bir davranış,” dedi,“Kimseninhiçbirşeyedokunmasınaizinvermedim.”

“Şunundışında!”diyecevapverdiarkadaşımyoluişaretederek.“Üzerindenbirbizonsürüsügeçse,yol bu kadar bozulmazdı. Hiç şüphesiz, yine de, buna izin vermeden önce kendince birtakımsonuçlaravarmışsındır.”

“Evde yapacak çok işim vardı,” diye baştan savma bir cevap verdi dedektif. “Meslektaşım, BayLestradedeburada.Bumeseleninüstesindengelmekiçinonagüveniyorum.”

Holmes, bana baktı ve kaşlarını alaycı bir şekilde çattı. “Siz ve Lestrade gibi iki adam bu işinüzerindeyse,işiçözmekiçinbirüçüncüyegerekyokdemektir,”dedi.

Gregsonkendihalindenmemnunbirşekildeelleriniovuşturdu.“Sanırımelimizdengelenherşeyiyaptık,” diye cevapladı; “Bu oldukça tuhaf bir dâvâ ve bu tür dâvâların sizin iştahınızı oldukçakabarttığınıbilirim.”

Page 29: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Burayaatlıbirarabaylagelmedinizmi?”diyesorduSherlockHolmes.

“Hayır,efendim.”

“Lestradedemi?”

“Hayır,efendim.”

“Öyleyse biz bir çıkıp odaya bakalım.” Sözüne karşılık beklemeden eve uzun adımlarla girdi,yüzündenhayranlığıokunanGregsondaarkasındantakipediyordu.

Üstüçıplak,tahtadöşemelivetozlubirkoridor,mutfağaveodalaraaçılıyordu.Koridorunsolundave sağında iki kapı vardı. Bu kapılardan birinin haftalardır kapalı olduğu belliydi. Öbür kapı,esrarengiz olayın meydana geldiği yemek odasına açılıyordu. Holmes, içeri yürüdü ve ölümünvarlığınınyüreğimdeuyandırdığıhissibastırmayaçalışarak,bendeonutakipettim.

Kare şeklinde büyük bir odaydı, hiç eşya olmadığından daha da büyük görünüyordu. Gösterişlifakatkababirduvarkâğıdı,duvarlarısüslüyorduveşuradaburadaduvarkâğıdınınbüyükbirbölümüsoyulmuşaşağısarkıyorvebuyüzdendealttakisarısıvagörünüyordu.Kapınınkarşısındagösterişlibirşöminevebuşömineninrafındadabirsanateserininmermerdentaklidibulunuyordu.Şömineninbirköşesindekişamdanakırmızıbirmumtakılmıştı.Odanın,tekpenceresideokadarkirliydikiışıkbelli belirsiz olup, tüm daireyi kaplayan kalın toz tabakası altında koyulaşmış olan her şeye, dahakoyugribirrenkveriyordu.

Tümbudetaylarıbensonradangözlemledim.Oan, tümdikkatimiyerdetekbaşına,hareketsizvekorkutucu bir şekilde, sırtüstü yatan, açık ve artık hiçbir şey görmeyen gözlerini renksiz tavanadikmişadamavermiştim.Kırküç -kırkdörtyaşlarında,ortaboylu,genişomuzlu, siyahveparlakkıvırcıksaçlı,kısasakallıbiradamdı.İncepamukluağırbirredingot[20]veyelek,altınadaaçıkrenkbir pantolon giymişti, yakası ve kollukları tertemizdi. İyi fırçalanmış ve temiz bir silindir şapka,yerde yanında yatıyordu. Parmakları sımsıkıydı ve kollarını uzatmıştı ama bacakları birbirinedeğiyordu, sanki çok acı çekerek, ölüme karşımücadele vermişti. Sert yüzünde, bir korku ifadesiokunuyordu.Bu ifade, benim, insanlarda daha önce görmediğim bir nefret ifadesiydi.Dar alnındaoluşmuşderinkıvrımlar,kütburnuveçıkıkçenesibuölüadama,tuhafbirşekildeadetamaymunsubirgörünümvermişti.Birçokölümşekligörmüştüm.Fakat,ölümünbukadarkorkutucubiryönününolduğunu ilk kez, Londra’nın kenar mahallelerinin ana yollarından birine bakan, bu karanlık vekasvetlidairedegörüyordum.

Lestrade,hafifçeeğilmişvearaştırmayaparbirhalde,kapınıngirişindeduruyordu.Bizigörüncedoğrularak,benivearkadaşımıselâmladı.

“Bu dâvâ, akılları iyice karıştıracak,” dedi. “Gördüğüm hiçbir dâvâya benzemiyor ama ben deçaylakdeğilim.”

“Hiçipucuyokmu?”diyesorduGregson.

“Hiçyok,”diyesözünükestiLestrade.

Sherlock Holmes, cesedin yanına gitti ve diz çökerek dikkatle incelemeye başladı. “Hiç yaraolmadığındaneminmisiniz?”diyesordu,yeresıçramışsayısızkandamlasınıvelekesinigöstererek.

“Eminiz,”diyebağırdıherikidedektifde.

Page 30: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Öyleyse,bukan,elbette,ikincibirkişiye-eğercinayetişlenmişse,büyükbirolasılıklakatile-aitolmalı.Bana 1834 yılında,Utrecht’te,Van Jansen’in ölümü dâvâsındaki noktaları hatırlattı.Dâvâyıhatırlıyormusun,Gregson?”

“Hayır,efendim.”

“Okuyun-bunaihtiyacınızvar.Günışığındayenihiçbirşeyyok.Herşeyöncedenolupbitmiş.”

Konuşurken,gözlerinde,sözünüetmişolduğumouzaklaradalıpgitmişifadeolduğuhalde,hünerliparmaklarıylaorayaburaya,heryeredokunuyor,hissediyor,bastırıyorveinceliyordu.İncelemesiniokadarçabukyapmıştıki insanen inceayrıntılarabiledikkatettiğinizorfarkederdi.Ensonunda,adamındudaklarınıkokladıvederiçizmelerinintabanlarınabaktı.

“Yerindenhiçoynatıldımı?”diyesordu.

“Araştırmamızıngerektirdiğisebeplerdışındahayır.”

“Onuartıkmorgakaldırabilirsiniz,”dedi.“Öğrenecekdahabaşkabirşeykalmadı.”

Gregson’unemrinde,sedyetaşımaklagörevliikiadamvardı.Seslenmesiüzerine,odayagirdilerveyabancı, sedyeye alınıp dışarı çıkarıldı.Görevliler ölü adamı kaldırırlarken, bir yüzük yere düşüpçınlayarakyuvarlandı.Lestradeyüzüğüyakaladıveçokşaşırmışbirifadeylebaktı.

“Buradabirkadınvarmış,”diyebağırdı.“Bu,birkadınınevlilikyüzüğü.”

Konuşurken,yüzüğüavcununiçindetutuyordu.Hepimizetrafınatoplanıpyüzüğebaktık.Buküçük,basitaltınhalkacığınıbirzamanlarbirgelininparmağınısüslediğinehiçşüpheyoktu.

“Bu,işlerikarıştırıyor,”dediGregson.“Tanrım,herşeyöncedendeyeterincekarmaşıktı.”

“Herşeyibasitleştirmediğinizdeneminmisiniz?”dediHolmes.“Yüzüğebakarakelimizehiçbirşeygeçmez.Ceplerindenebuldunuz?”

“Hepsiburada,”dediGregson,merdiveninaltbasamaklarındanbirinde toplanmışnesneleri işaretederek. “Londra’da,Barraud’dan alınmış, 97163Numaralı, bir altın saat.Oldukça ağır ve sağlam,altın Albert zinciri. Üzerinde Mason simgesi[21] olan altın bir yüzük. Altın broş - buldok başışeklinde, gözleri yakuttan. Cleveland’li Enoch J. Drebber ’a ait, üzerinde E. J. D. harfleri yazankartlarınbulunduğuRusyapımı,deribirkartkutusu.Cüzdanıyokamaceplerindeyedisterlinonüçşilinbulduk.BaşındakiboşsayfadaJosephStangersonyazılı,Boccaccio’nun[22]Decameron’unun[23]cepbaskısı.İkimektup-E.J.Drebber ’ınveJosephStangerson’ınadresleriyazılı.”

“Adresneresi?”

“Strand’deki Amerikan Borsası - istenince iletilmek üzere bırakılmışlar. Mektupların ikisi de,GuionVapurŞirketindenveşirketinvapurlarınınLiverpool’danhareketetmesiyle ilgili.Buzavallıadamın,NewYork’adönmeküzereolduğuapaçık.”

“Peki,Stangersonhakkındahiçbiraraştırmayaptınızmı?”

“Hemen yaptım, efendim,” dedi Gregson. “Tüm gazetelere ilanlar gönderttim ve adamlarımdanbiri,AmerikanBorsasınagittiamahenüzdönmedi.”

“Cleveland’edeadamyolladınızmı?”

Page 31: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Busabahtelgrafçektik.”

“Soruşturmanızınasıldilegetirdiniz?”

“Olayları en ince ayrıntısına varana kadar anlattık ve bize yardımı dokunabilecek herhangi birbilgilerivarsamemnunolacağımızısöyledik.”

“Size,önemligözükenhiçbirkonuhakkındaayrıntılıbilgiistemedinizmi?”

“Stangersonhakkındasorularsordum.”

“Başkahiçbirşeysormadınızmı?Tümbudâvânıngelipdayandığıönemlibirnoktayokmusizce?Tekrartelgrafçekmeyecekmisiniz?”

“Tümsöylememgerekenlerisöyledim,”dediGregson,kızgınbirsesle.

SherlockHolmes,kendikendinegüldüve tamsözebaşlayacaktıkibizkoridordakonuşurkenönodadabulunanLestrade ellerini gururluvehalindenmemnunbir haldeovuşturarak tekrar sahneyeçıktı.

“Bay Gregson,” dedi, “Az önce, içerdeki duvarları inceledim. Eğer, ben dikkat etmeseydim,birilerininmutlakagözündenkaçırabileceğibirkeşiftebulundum.”

Konuşurken,küçükadamıngözlerininiçiparıldıyorduvemeslektaşındanbiradımöndeolmasınınyolaçtığıbastırılmışbirsevinciyaşadığıbelliydi.

“Burayagelin,”dedi,korkunçcesedingötürülmesindenberibirazdahaiçaçıcıdurumagelenodayakoşturup,geridönerek.“Şimdi,şuradadurun!”

Çizmesindenbirkibrityaktıvekibritiduvaradoğrututtu.

“Şunabakın!”dedi,kendisiyleövünürbirşekilde.

Duvarkâğıdınınokısmınınparamparçaolduğunadikkatetmiştim.Odanınbuköşesindebüyükbirparça duvar kâğıdı, duvardan soyulmuş ve alttaki sarı sıvanın gözüktüğü yerde kare şeklinde birboşlukbırakmıştı.Buboşluğakankırmızısıharflerlebirteksözcükyazılmıştı-

RACHE.

“Buna ne diyeceksiniz?” diye bağırdı dedektif, gösterisini sergileyen bir gösterici edâsıyla. “Buayrıntı,gözdenkaçmıştıçünküodanınenkaranlıkbölümündeydivekimseninaklınaorayabakmakgelmemişti. Katil -kadın mı, erkek mi bilmiyoruz-bunu kendi kanıyla yazmıştı. Kanın duvardandamlayarak yaptığı lekeye bakın! Böylece intihar düşüncesini kafamızdan atıyoruz. Yazmak içinnedenoköşeseçilmişti?Sizeanlatacağım.Şöminerafındakişumumugördünüzmü?Birzamanlaromumu yakıyorlarmış ve eğer yanıyor olsaydı, bu köşe, duvarın en karanlık bölümü olacağına enaydınlıkyeriolacaktı.”

“Buipucunubulduğunuzagöreneanlamageldiğinidesöylermisiniz?”dediGregson,küçümseyicibirsesle.

“Neanlamamıgeliyor?Bakın,bunuyazankişi,Racheldiyebirkadınadıyazıyorduama,yazıyıbitirecek zamanı olmadığı için bitiremedi. Sözlerimi unutmayın, bu dâvâ aydınlığa kavuştuğunda,Rachel adında bir kadının olayla ilgisi olduğunu göreceksiniz. Gülmenize çok sevindim, Bay

Page 32: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

Holmes.Çokustaveakıllıolabilirsinizamaherşeysonuçlandığındayaşlı tilkinin,eniyiolduğunugöreceksiniz.”

“Sizden gerçekten özür dilerim!” dedi arkadaşım.Ardında bir kahkaha patlatarak, küçük adamınöfkesini daha da arttırdı. “Sizin de dediğiniz gibi, içimizde bunu fark eden ilk kişi olma şerefineeriştiniz.Geçengecekiesrarengizolaylailgilibusözcüğün,ikincibirkişitarafındanyazıldığınahiçşüphe yok. Bu odayı incelemeye henüz vaktim olmamıştı. Ancak, izin verirseniz hemen şimdiinceleyeceğim.”

Konuşurkencebindenbirmetreşeridivebüyük,yuvarlakbirbüyüteççıkardı.Buikialetle,odadahızla yürümeye başladı, bazen duruyor, ara sıra diz çöküyordu, bir kere de yüz üstü yere yattı.Kendini işine öyle kaptırmıştı ki bizim varlığımızı bile unuttu, durmadan alçak sesle fısıldayarakkendi kendine konuşuyor, heyecanlanıyor, ıslık çalıyor, cesaret ve umut verici sesler çıkarıyordu.Onu seyrederken elimde olmadan safkan, iyi eğitilmiş bir av köpeğinin kaybettiği kokuyu bulanakadarmeraklavehızla ilerigerikoşmasınıhatırladım.Yaklaşıkyirmidakikakadar,çokbüyükbirdikkatle,benimgöremediğimnoktalararasındakimesafeyiölçüparasırayineakılalmazbirtavırlametre şeridini kullanıp, duvarda bir şeyler ölçerek araştırmalarına devam etti. Bir yerde, yerdenküçük gri bir toz tabakası toplayıp bir zarfın içine koydu. En sonunda, büyüteciyle her harfinüzerinden büyük bir dikkatle geçerek duvardaki sözcüğü inceledi. Bu da bittikten sonra, halindenmemnungibigörünüyordu.İşibitenmetreşeridinivebüyütecinicebinekoydu.

“Dahi olmak, sonsuz gayret gerektirir, derler” dedi bir gülümsemeyle. “Çokkötü bir tanım amatamdedektifleregöre.”

Gregson ve Lestrade, Sherlock Holmes’un, hareketlerini büyük bir merakla ve hor görerekizliyorlardı.SherlockHolmes’un,enküçükhareketininbilekesinvepratikbirbilgibulmayayönelikolduğunuanlamayabaşlamıştımama,onlarbugerçeğigörememişlerdi.

“Nedüşünüyorsunuz,efendim?”diyesordular.

“Sizlere yardım edecek olsaydım, sizlerden bu dâvânın getireceği şerefi ve saygınlığı çalmışolurdum,”dediarkadaşım.“Okadar iyigidiyorsunuzki,herhangibirisinin işinizekarışması,siziniçinbüyükbirtalihsizlikolurdu.Konuşurkensesindençokbüyükbiralayseziliyordu.“Dahasonra,incelemelerinizinnasılgittiğindenbenihaberdarederseniz,”diyesözlerinedevametti,“Sizeelimdengeldiğince yardım ederim. Bu sırada, cesedi bulan polis memuruyla konuşmak isterim. Adını veadresiniverebilirmisiniz?”

Lestrade,notdefterinebirgözattı.“JohnRance,”dedi.“Şuan izinli.OnuKenningtonParkGate,AudleyCourt’ta46numaradabulabilirsiniz.”

Holmes,adresidefterinenotetti.

“Gelin,Doktor,”dedi;“Gidiponugörelim.Dâvânızdasizeyardımcıolacakbirşeysöyleyeyim,”diye sözlerine devam etti, iki dedektife dönerek. “Bir cinayet işlendi ve katil bir erkekti.Boyu birsekseni geçen, hayatının olgunluk çağında, boyuna göre küçük ayakları olan, küt burunlu sıradançizmelergiyipTrichinopolypurosu[24]içenbiradamdı.Kurbanını,önnallarındanbiriyenidiğerüçnalıeskibiratınçektiğibiratlıarabaylagetirmişti.Büyükihtimallekatilinateşbasmışbiryüzüvardıve sağ elinin tırnakları uzundu. Bunlar ilk bakışta gördüklerim. Belki, bu ipuçları size yardımedebilirler.”

LestradeveGregsonalaycıbirgülüşlebirbirlerinebakıştılar.

Page 33: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Buadam,bircinayetekurbangittiyse,bucinayetnasılişlendi?”diyesorduGregson.

“Zehirle,” dedi Sherlock Holmes tersçe. “Bir şey daha var, Lestrade,” dedi, kapıdan dönerek:“Rache,’Almancaintikamdemektir;BayanRacheladındabiriniarayarakzamankaybetmeyin.”

İkirakipdedektifi,hayrettenağzıaçıkkalmışbirhaldebırakarakodadançıktı.

Page 34: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

DÖRDÜNCÜBÖLÜM

Page 35: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 36: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

JOHNRANCE’İNANLATACAKLARI

LauristonGardens’takiÜçNumara’dançıktığımızdasaatbirdi.SherlockHolmes,uzunbirtelgrafçekmek için en yakındaki telgraf ofisine götürdü beni. Ardından bir atlı arabaya işaret etti vearabacıyabiziLestradetarafındanverilenadresegötürmesinisöyledi.

“İlk elden kanıt gibisi yok,” dedi; “Doğrusunu söylemek gerekirse, dâvâ hakkında bir kanıyavardımama,hâlâöğrenilmesigerekenşeylervarsaöğrenmeyehazırım.”

“Beni şaşırtıyorsunuz,Holmes,” dedim. “Sözünü ettiğiniz kanıtlardan, göründüğünüz kadar emindeğilsinizgaliba.”

“Birhatayayervermemeliyim,”diyecevapverdi.

Holmes’a“Şuatlıaraba”diyesorduğumda.

“Oraya vardığımızda gözüme çarpan ilk şey, atlı arabanın tekerlekleriyle kaldırımın kenarındabıraktığı iki tekerlek iziydi. Dün geceye kadar, bir haftadır hiç yağmur yağmadığından bu derintekerlekizlerinibırakan,vegeceboyuncaoradaduranbiratlıarabaolmalıydı.Atlarıntoynaklarınınbıraktığı izler de vardı, içlerinden birinin şekli diğer üçünden daha belirgindi, bu da atın yeni birnalının olduğuna işaretti. Atlı araba, yağmur başladıktan sonra oraya vardığına ve sabahın hiçbirsaatindeoradaolmadığınagöre-bukonudaGregson’unsözünegüveniyorum-geceboyuncaburadadurmuşolmalıveoikiadamıbuevegetirendeoydu.”

“Çok basit gibi gözüküyor,” dedim; “Ama diğer adamın boyunun uzunluğunu nasılaçıklayacaksınız?”

“Her on dâvânın dokuzunda, bir adamın boyunu adımlarından anlayabilirsiniz. Çok basit birhesaplamadır, şimdi sizi sayılarla sıkmama gerek yok. Bu adamın adımlarını çamurlu toprakta veevin içinde gördüm. Sonra hesaplamamı kontrol ettim. Bir adam duvara bir şeyler yazarken,içgüdüleri onu göz hizasında yazmaya iter. Duvarda yazdığı da yerden bir metre seksen santimyüksekteydi.Çocukoyuncağıydı.”

“Pekiyaşı?”diyesordum.

“Biradam,birmetrelikadımlaratıyorsahayatınınsonbaharındaolamaz.Çünkübahçedeüzerindenatladığıçamurlusubirikintisiningenişliğibirmetreydi.Deriçizmeliadamkenarındandolaşmış,kütburunluçizmeliadamdaüzerindenatlamıştı.Buişinesrarengizhiçbiryönüyok.Omakaledesözünüettiğimgözlemvetümdengelimkurallarınınbirkaçınıgerçekhayatauyguluyorum,hepsibu.Kafanızıkarıştıranbaşkabirşeyvarmı?”

“TırnaklarveTrichinopoly,”dedim.

“Duvardakiyazıyıyazanadamınbaşparmağıkanabatırılmıştı.Büyütecimsayesindeadamınyazıyıyazarken duvarın sıvasını bir parça kazıdığını fark ettim, tırnakları kısa olsaydı, böyle bir şeyolmazdı.Yerdenbirazkültopladım.İnceydiverengisiyahtı-buancakbirTrichinopolypurosununkülü olabilirdi. Puro külleri üzerine özel bir araştırma yaptım - aslında, bu konu üzerine bir

Page 37: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

monografi yazmıştım. Tanınmış herhangi bir marka puronun ya da tütünün külünü bir bakıştabirbirindenayırabildiğim için,bununlaövünürüm.GregsonveLestradegibidedektifleri,yeteneklidedektiflerdenayırannoktalardanbiridebudur.”

“Pekiyaateşbasmışyüz?”diyesordum.

“Ah, haklı olduğumdan hiç şüphem olmamasına karşın o çok büyük bir tahmindi. Dâvânın bunoktasındabunubanasormamalısınız.”

Elimialnımagötürdüm.“Aklımkarıştı,”dedim;“Düşündükçeher şeydahadaesrarengizbirhâlalıyor.Bu iki adam - tabii eğer iki kişiydilerse - neden bu boş eve geldiler?Onları oraya getirenarabacıyaneoldu?Birinsanzehiriçmeyebirbaşkasınınasılzorlar?Kanneredengelmişti?Hırsızlıkyapılmadığınagörekatilinamacıneydi?Kadınınyüzüğününoradaneişivardı?Hepsindenönemlisi,ikinciadam,gitmedenöncenedenAlmancabirsözcükolanRACHE’yiyazmıştı?Tümbugerçekleriaçıklamanınmümkünolmadığınıdüşünüyorum.”

Arkadaşımbanahakverircesinegülümsedi.

“Durumun güçlüklerini başarıyla ve çok güzel bir şekilde dile getirdiniz,” dedi. “Asıl gerçeklerhakkındabirkanıyavarmamakarşınnetleşmemişdahabirçoknoktavar.ZavallıLestrade’inkeşfinegelince,oyazıyıkıcısosyalistlerivegizliörgütleriilerisürerekpolisiyanlışyöneitmeyeyönelikti.BirAlmantarafındanyazılmamıştı.Farkettiğinizgibi,duvardakiAharfi,klasikAlmanalfabesindekigibi yazılmıştı.Gerçek birAlman,Latin yazı tipini kullanır, bu yüzden rahatlıkla söyleyebiliriz kibunuyazanbirAlmandeğil,işinifazlaözenerekyapanbirtaklitçiydi.Soruşturmayıyanlışbiryöneçekmekiçindüzenlenmişbirhileydi.Dâvâhakkındasizedahafazlasınıanlatmayacağım,Doktor.Birsihirbaz, numarasının sırrını açıklarsa hiç itibar göremez; size çalışma yöntemlerimi daha fazlagösterecekolursam,benimbasitbirinsanolduğumsonucunavaracaksınızdır.”

“Böyle bir şey, aklımın ucundan bile geçmez,” diye cevap verdim; “detektifliği, dünyada kabuledilenbirbilimkonumunagetirdiniz.”

Arkadaşım bu sözlerim ve içtenlikle konuşmam üzerine sevinçten havalara uçtu. Bir kız,güzelliğinin övülmesi konusunda ne kadar hassas olursa onun da sanatıyla ilgili duyduğu övgülerkarşısındaokadarhassasolduğunufarkettim.

“Sizebirşeydahasöyleyeceğim,”dedi.“Deriçizmeliadamvekütburunluçizmeliadam,büyükbirihtimâlle,aynıatlıarabaylageldilervemümkünolduğuncaarkadaşça-hattakolkola-yoldanaşağıyürüdüler.İçerigirdiklerindeodadadolandılar-yadaderiçizmeliadamolduğuyerdedurduvekütburunlu çizmeli adam odada dolandı diyelim. Tüm bunları yerdeki tozdan çıkardım; yürürkengittikçeheyecanlandığınıdaanladım.Bunungöstergesi,adımlarınıngenişliğininartması.Durmadankonuşuyordu ve hiç şüphesiz, gittikçe öfkeleniyordu.Ardından, o trajik olaymeydana geldi. Tümbildiklerimisizeanlattım,gerikalanışüphelerdenvetahminlerdenöteyegitmiyor.Yinedebaşlangıçiçin iyi iş çıkardık. Acele etmeliyiz, bu öğleden sonra NormanNeruda’yı dinlemek için Halle’unkonserinegitmekistiyorum.”

Bu konuşmayı, atlı arabamız kirli sokaklarda ve kasvetli ara yollarda yol alırken yapmıştık. Buyolların,enkirlisinevekasvetlisinegelincearabacı,arabayıdurdurdu.“Şuradagördüğünüz,AudleyCourt,” dedi, kirli tuğlalı yapıların bulunduğu dar sokağı işaret ederek. “Geri döndüğünüzde beniburadabulacaksınız.”

Audley Court, çekici bir yer değildi. Dar bir yoldan geçerek, iri ve yassı kaldırım taşlarıyla

Page 38: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

döşenmiş ve sefil evlerin olduğu bir avluya çıktık. Bir gurup eli yüzü kirli çocuğun arasından veipleredizilirengisolmuşçamaşırlarınaltındangeçerekkapısındapirinçten,küçükbirlevhaüzerineJohnRanceyazılmış46Numarayageldik.Kapıyıçalıp,bizekapıyıaçankişiye,JohnRance’ıgörmekistediğimizi söylediğimizde, polismemurunun uyuduğunu öğrendik ve onu beklemek için oturmaodasınadavetedildik.

JohnRance,uykusundarahatsızedildiğiiçin,birazkızgınbirhaldeortayaçıktı.

Holmes,kendisinebazısorularsormakistediğinisöylediğinde.“Merkezeraporumuverdim,”dedi.

Holmescebindenaltın,yarımteklikçıkardıveparayladalgındalgınoynamayabaşladı.“Herşeyibirdesizinağzınızdanduymakistiyoruz,”dedi.

“Bildiklerimianlatmaktanbüyükbirmutlulukduyarım,”diyecevapverdipolismemuru,gözlerinialtınparayadikmişbirhalde.

“Tekistediğimizgördüklerinizibirdebizeanlatmanız.”

AtkılındankanepesineoturanRance,anlatacaklarındahiçbirnoktayıatlamamayakararlıbirşekildekaşlarınıçattı.

“Her şeyi en başından anlatacağım,” dedi. “Gece saat ondan, sabah saat altıya kadar devriyegörevim vardı. Gece saat on birde White Hart’ta bir kavga çıkmıştı ama oraya gittiğimde,meyhanedeki kavganın yatışmış, ortalığın sakin olduğunu gördüm. Saat birde yağmur yağmayabaşladı. Daha sonra HarryMurcher ’la karşılaştım - kendisi Holland Grove[25] Sokağında devriyegezer-HenriettaSokağınınköşesindedurupbirazkonuştuk.SaatikiyibirazgeçmiştikiçevreyebirgözatıpBrixtoneSokağındaherşeyinyolundaolupolmadığınıgörmeyekararverdim.Çokpisveıssız bir sokaktı. Yanımdan geçen bir kaç atlı arabanın dışında hiç kimseye rastlamadım. Yoldagezinipbirdublecinin,içiminekadarısıtacağınıdüşünürkenbirevdengelenışığınparıltısıgözümüaldı.LauristonGardens’dakiikievindekanalizasyonaltyapısıiyiolmadığıiçin,kioradayaşayanensonkiracıda tifodanölmüştü,evinboşolduğunubiliyordum.Hayrettenküçükdilimiyutacaktım,obirden,birşeylerintersgittiğindenşüphelendim.Kapıyavardığımda-”

“Durdunuzvebahçeningirişinegeriyürüdünüz,”diyepolismemurununsözünükesti arkadaşım.“Bununedenyaptınız?”

Rance şiddetle irkildi, Sherlock Holmes’a, bakarken duyduğu büyük şaşkınlık yüzündenokunuyordu.

“Bu doğru, efendim,” dedi. “Bunu nereden bildiğinizi ancak Tanrı bilir. Dediğiniz gibi, kapıyavardığımdaheryerokadarsessizveıssızdıkiyanımdabirisiolursa,kendimidahaiyihissedeceğimidüşündüm.Aslındaben,cesurbiriyimdir,hiçbirşeydenkorkmamamaiçeridekininlâğımdankaptığıtifo yüzünden ölen adamolabileceğini düşündümbirden.Bu düşüncenin, aklıma nereden geldiğinibilmiyorum. Bu düşünce beni kapıdan geri çevirdi ve Murcher ’ın fenerini görebilmek umuduylabahçeningirişinegeridöndümamaneondannedebirbaşkasındaneseryoktu.”

“Sokaktakimseyokmuydu?”

“Hiçkimseyoktu,efendim, tekbirköpekbile.Sonrakendimi topladımveevegeridönüpkapıyıaçtım.İçerideherşeysessizdi,buyüzden,ışığınyandığıodayagittim.Şöminerafındaduranbirmumtitrekbirşekildeyanıyordu-kırmızıbirmum-vebumumunışığısayesinde-”

Page 39: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Evet,negördüğünüzübiliyorum.Odadabirkaçkezdolandınızvecesedinyanınadizçöktünüzvesonraodadançıkıpmutfakkapısınıaçmayıdenedinizvesonra-”

JohnRanceyüzündekorkuylavegözlerindeşüpheyleayağafırladı.“Tümbunlarınereyesaklanıpgördünüz?”diyebağırdı.“Sanırımsiz,bendençokdahafazlasınıbiliyorsunuz.”

Holmesgüldüvekartınımasayakoyup,polismemurununönünedoğruitti.“Cinayetsuçuylabenitutuklamayında,”dedi.“Ben izsürenkurtlardanbiriyimama,asılkurtdeğil;BayGregsonveBayLestrade,benimleilgilitümsorularınızacevapverecektir.Devamedin.Sonraneyaptınız?”

Rance kanepesine oturdu. Yavaş yavaş yüzündeki şaşkınlık ifadesi kayboluyordu. “Bahçeningirişinegerigittimvedüdüğümüçaldım.BununüzerinedüdüğünsesiniduyanMurcherve ikikişidahayanımageldi.”

“Pekisokakozamandaboşmuydu?”

“Hemenhemenöyleydi,efendim.”

“Hemenhemenderkennedemekistiyorsunuz?”

Polismemurununyüzündebirgülümsemebelirdi.“Hayatımdabirçoksarhoşgördüm,”dedi,“amao gece gördüğüm adam kadar sarhoşunu daha önce hiç görmemiştim.Dışarı çıktığımda bahçeningirişindeki parmaklıklara tutunmuş avazı çıktığı kadar Columbine’ın yeni çıkmış Banner ’ınısöylüyordu.Bırakınbanayardımetmesini,ayaktabileduramıyordu.”

“Nasılbiradamdı?”diyesorduSherlockHolmes.

JohnRance,busoruyabirazkızmışgibigörünüyordu.“Sıradansarhoşbiradamdıişte,”dedi.“Okadarişimizolmasaydıonumerkezegötürürdük.”

“Yüzü-elbisesi-bunlarahiçdikkatetmedinizmi?”dediHolmes,sabırsızlıkla.

“Onları fark etmiş olmalıyım çünkü onu, Murcher ve benim arama alarak ayakta durmasınayardımcıolmuştuk.Uzunboylu,kırmızıyüzlü,boğazısarıpsarmalanmış-”

“Bukadaryeter,”diyebağırdıHolmes.“Onaneoldu?”

“Onunla, fazla ilgilenemezdik.Çünkü,yapacakbir sürü işimizvardı,”dedipolismemuru,üzgünbirşekilde.“Birazayılınca,evininyolunubulduğundaneminim.”

“Negiymişti?”

“Kahverengibirpalto.”

“Elindebirkırbaçvarmıydı?”

“Kırbaç-hayır.”

“Onuyanınaalmamışolmalı,”diyemırıldandıarkadaşım.“Sonradanbiratlıarabagördünmüyadatekerleklerininsesiniduydunmu?”

“Hayır.”

“İşte yarım tekliğin,” dedi arkadaşım, ayağa kalkıp şapkasını alarak. “Rance, korkarım, polisteşkilâtındaaslaterfiedemeyeceksin.Kafanıkoparıpbirsüseşyasıolarakkullanabilirsin.Düngece

Page 40: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

çavuşrütbesineyükselebilirdin.Elindetuttuğunadambuesrarengizolayınanahtarınıtutanvebizimaradığımız adamdı. Bu konuda tartışmanın artık bir faydası yok; sana tüm diyeceklerim bu kadar.Gelin,Doktor.”

Polismemurunukafasındabirtakımkuşkularla,amakesinliklerahatsızbirşekildegeridebıraktık.

“Aptalbudala!”dediHolmes,acıbirsesle,evimizegeridönüyorduk.“Eşsizbirfırsatyakaladığınıvebundanfaydalanamadığınıdüşünmekinsanıdeliediyor.”

“Kafamda karanlıkta kalan birtakım noktalar var hâlâ. Bu adamın tanımıyla sizin bu esrarengizolaydaki ikincikişihakkındaki fikrinizbirbirinebenziyor.Amaevdençıktıktan sonraneden tekrargeridönsün?Suçlularböyleçalışmaz.”

“Yüzük, dostum, yüzük: Geri dönme sebebi yüzüktü. Onu yakalamamızın hiçbir yolu kalmazsa,yüzüğü her zaman için bir yem olarak kullanabiliriz. Onu yakalayacağım, Doktor - onuyakalayacağıma dair sizinle bahse girerim. Tüm bunlar için size teşekkür etmeliyim. Sizolmasaydınız gitmeyip şimdiye dek karşılaştığım en ilginç soruşturmayı kaçıracaktım: KızılSoruşturmayı.Birazsanatjargonukullanmanınsakıncasıyok.Yaşamınrenksizdöngüsündenkopupgelen kızıl bir cinayet örneği var önümüzde, bu durumda bizim görevimiz bunu çözmek ve hernoktasını gün ışığına çıkarmaktır. Şimdi öğle yemeğine gidelim, sonra da Norman Neruda’yagideriz.Müziği ve reveransımuhteşemdir. Chopin’in şu parçasını harika çalar: Tra-la-la-lira-lira-lay.”

Ben insan zihninin çokyönlülüğünüdüşünürkenbukurnaz tilki de arabada arkasınayaslanıpbirtarlakuşugibineşeyleşarkısöylemeyebaşladı.

Page 41: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

BEŞİNCİBÖLÜM

Page 42: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 43: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

GAZETEYEVERİLENİLÂNIN

Page 44: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

GETİRDİĞİZİYARETÇİ

Sabahki gayretlerimiz, zavallı bedenim için çok yorucu olmuştu ve öğleden sonra bitkindüşmüştüm. Holmes konsere gittikten sonra kanepeye uzanıp birkaç saat uyumaya çalıştım. Fakatboşunaydı.Tümolanlardanötürüçokheyecanlanmıştımvezihnimdebirçokmerakveşüphevardı.Gözlerimi her kapayışımda, karşımda, öldürülen adamın çarpık ve maymuna benzeyen yüzünügörüyordum.Adamın yüzü bende o kadar uğursuz bir izlenim yaratmıştı ki bu yüzün sahibini budünyadandefedenadamaşükrandanbaşkahiçbirşeyduymuyordum.Bir insanınyüzhatlarındannedenli kötü olduğu anlaşılabilseydi, Cleveland’li Enoch J. Drebber ’ın dünyanın en kötü insanıolduğunu hemen anlayabilirdiniz. Yine de, adaletin yerine getirilmesinin ve yasalar karşısında,kurbanındoğasındakikötülüğünkusurunabakılmamasıgerektiğiniunutmuyordum.

Düşündükçe, arkadaşımın hipotezi - adamın zehirlenerek öldürülmüş olduğu - gözüme daha daolağanüstü gözükmeye başladı. Kurbanın dudaklarını nasıl kokladığını hatırladım ve onu böyledüşünmeye itecek bir şeyler keşfettiğine dair kafamda hiçbir şüphe kalmadı. Peki, adam yazehirlenmediyseveölenadamdanebiryaranedeboğulmaizigörülmediğinegöre,onunölümünene sebep olmuştu? Öte yandan, yerdeki kan kime aitti? Ne bir boğuşma izi ne de kurbanın katiliyaralayabileceği bir silâh vardı. Tüm bu sorular cevapsız kaldıkça ne Holmes’un ne de benimgözümeuyku girmeyeceğini düşündüm.Kafasında ne olduğunu bir an olsun tahmin edemiyordumama,sakinvekendindenemintavırları,tümbugerçekleriaçıklayanbirteorigeliştirdiğineinanmamanedenolmuştu.

Eve çok geç döndü - o kadar geç ki, konserin onu bu kadar alıkoyamayacağını biliyordum.Gelmedenönceakşamyemeğimasayakonmuştu.

“Muhteşemdi,”dedi,yerineotururken.“Darvin’inmüzikhakkındanedediğinihatırlıyormusunuz?Müzik yapma ve dinleme yeteneğinin, insan ırkında konuşma yeteneğinden daha önce geliştiğinisöylüyor. Müzikten, böylesine derinden etkilenmemizin sebebi belki de budur. Dünyanın dahaçocukluğunu yaşadığı, üzerlerinde bir sis perdesi bulunan yüzyıllardan, ruhlarımızda birtakımbelirsizanılarkalmışolmalı.”

“Buoldukçagenişbirdüşünce,”dedim.

“Bir insan eğer doğa üzerine yorumlarda bulunacaksa düşünceleri de en az doğa kadar genişolmalı,” diye cevapladı. “Sorun nedir? Pek iyi görünmüyorsunuz. Brixtone Sokağındaki olay siziüzdügaliba.”

“Doğrusunu söylemek gerekirse, üzdü,” dedim. “Afganistan’daki deneyimlerimden sonra bu türdurumlara karşı daha hazırlıklı olmalıydım. Maiwand’da kendi arkadaşlarımın doğranmasına,cesaretimiyitirmedentanıkolmuştum.”

“Sizi anlayabiliyorum. Hayâl gücünü kamçılayanın ne olduğu esrarengizdir; hayâl gücününolmadığıyerdekorkudayoktur.Akşamgazetesinigördünüzmü?”

“Hayır.”

Page 45: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Olayı tümayrıntılarıylaanlatıyor.Sadece,adamıncesedikaldırılırkenbirkadınyüzüğününyeredüştüğündenbahsetmiyor.Bahsetmemesiçokdahaiyi.”

“Neden?”

“Şu ilana bir göz atın,” diye cevapladı. “Olaydan sonra her gazeteye, bir kopyasını hiç vakitkaybetmedengönderdim.”

Gazeteyibanauzattıvesözünüettiğiyerehemenbaktım.‘BulunanEşyalar ’köşesindekiilkilandı.‘Bu sabah, Brixtone Sokağında, yazılıydı, ‘White Hart Meyhanesi ve Holland Grove Sokağıarasındakiyoldabasit,altınbirevlilikyüzüğübulundu.Buakşamsaatsekiz iledokuzarası,BakerSokağı,22IB’dekiDoktorWatson’amüracaatedebilirsiniz.’

“AdınızıkullandığımiçinözürdilerimazizimWatson,”dedi.“Kendiadımıkullanacakolsaydım,oahmaklarherşeyinfarkınavarıpişimeburunlarınısokarlardı.”

“Hiçsorundeğil,”dedim.“Amabirisininmüracaatettiğinidüşünelim,ozamanneyapacağız,bendeyüzükyokki.”

“Oh,yüzüğünüzvar,”dedi,banabir taneuzatarak.“Bu, işimizipekâlâgörür.Neredeysehiçfarkıyok.”

“Pekibuilanakimincevapvereceğiniumuyorsunuz?”

“Kahverengi paltolu adamın - başka bir deyişle, küt burunlu çizmeler giyen, kırmızı yüzlüarkadaşımızıncevapvereceğiniumuyorum.Kendisigelmesebilebirsuçortağınıgönderir.”

“Bununçoktehlikeliolduğunudüşünmezmi?”

“Hiç zannetmiyorum. Bu dâvâ hakkındaki görüşüm doğruysa, ki doğru olduğuna inanmam içinhaklınedenlerimvar,buadamyüzüğükaybetmektenseherşeyitehlikeyeatabilir.Benimdüşüncemegöre,yüzüğüDrebber ’ınüzerineeğilirkendüşürdüveo sıradaonuneksikliğiniduymadı.Evi terkettikten sonra yüzüğü düşürdüğünü fark etti ve aceleyle geri döndü fakat, mumu söndürmedengiderek, hata yaptığı için polisin, çoktan olay yerine gelmiş olduğunu gördü. Bahçenin girişindegörüldüğü zaman, doğabilecek şüphelerden kurtulmak için sarhoş numarası yapmak zorundaydı.Şimdi, kendinizi o adamın yerine koyun. Meseleyi bir kez daha gözden geçirince, yüzüğü evdençıktıktan sonra sokakta düşürmüş olmasının mümkün olduğunu düşünmüştür. Peki, sonra neyapacaktı? Yüzüğü ‘Bulunan eşyalar ’ köşesinde görmeyi umarak, büyük bir heyecanla, akşamgazetelerine göz atacaktı. Gözü elbette bu ilana ilişecekti. Fazlasıyla sevinecekti. Bunun bir tuzakolabileceğinden neden korkacaktı ki? Yüzüğün bulunmasının cinayetle bir ilgisinin olacağınıdüşündüğümüz onun, aklına bile gelmeyecekti. Ve buraya gelecekti. Gelecek de. Bir saate kalmazburadaolur.”

“Pekisonra?”diyesordum.

“Oh,onunicabınabenbakarım.Kendinizeaitbirsilâhınızvarmı?”

“Askerliktenkalmaeskibirtabancamvebirkaçkurşunumvar.”

“Tabancanızıtemizleyipdoldursanıziyiolur.Karşımızdakitehlikelibiradam;onugafilavlayacakolmamakarşın,tedbirliolmayıeldenbırakmamakiyiolur.”

Yatakodamagittimvetavsiyesineuydum.Tabancayladöndüğümde,sofrakaldırılmıştıveHolmes

Page 46: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

ensevdiğiişle,viyolonselindengıcırtılarçıkarmaklameşguldü.

“Dâvâgittikçebüyüyor,”dedi,benodayagirince;“Amerika’yaçektiğimtelgrafacevapaldım.Dâvâhakkındakigörüşümdoğrulukkazandı.”

“Pekigörüşünüznedir?”diyesordumheyecanla.

“Viyolonselimeyenitelleralsamiyiolacak,”dedi.“Tabancanızıbelinizekoyun.Adamgeldiğinde,onunlahiçbirşeyyokmuşgibikonuşun.Gerisinibanabırakın.Sertdavranarakadamıkorkutmayın.”

“Saatşimdisekiz,”dedim,saatimebakarak.

“Evet.Birkaçdakikaiçindekesinlikleburadaolacak.Kapıyıyavaşçaaçın.İşteböyle.Şimdianahtarıkapıdeliğinesokun.Teşekkürler!Sonracebindenciltlibirşeyçıkardı.Bu,eskibirkitaptı.Elindekikitaba dikkatle baktığımı görünce, ilgilendiğimi düşünerek, kitap hakkında bilgi vermeye başladı.“1642yılındaİskoçyaOvalarında,Liege’deLatinceolarakyayınlanmışbutuhafkitabı-DeJureinterGentes[26] yayınlamış-dün bir kitap tezgâhından aldım. Bu küçük kahverengi cilt basıldığındaCharles’ın[27]başıhâlâomuzlarınınüzerindeydi.”

“Kimbasmış?”diyesordum.

“Philippe de Croy adında birisi. Baş sayfasında, çok kurumuş mürekkeple, ‘Ex libris GulielmiWhyte,’yazılı.WilliamWhyte’ınkimolduğunumerakettim.Pragmatikbironyedinciyüzyılavukatıolmalı.Elyazısı,kanunadamlarınınkinebenziyor.Birdensustu“Sanırımbeklediğimizadamgeldi.”Dışkapınınziliçalmıştı.

Arkadaşımkonuşurkenkapınınzilitekrarvesertçeçalındı.SherlockHolmes,yavaşçaayağakalktıve koltuğunu kapıya doğru çevirdi. Hizmetçinin koridordan geçtiğini ve kapıyı açmasıyla birliktekapımandalınıntıkırtısınıduyduk.

“Dr.Watson buradamı oturuyor?” diye sordu biri, net ama kaba bir sesle.Hizmetçinin cevabınıduyamadık ama, kapı kapandı ve birisi merdivenlerden çıkmaya başladı. Sanki tereddüt içindeayaklarınısürüyordu.Arkadaşımayakseslerinidinlerkenyüzündebirşaşkınlıkifadesibelirdi.Ayaksesleriyavaşyavaşkoridordaduyulmayabaşlandıveensonundabirisikapıyavurdu.

“Girin,”diyebağırdım.

Seslenmem üzerine içeriye girmesini beklediğimiz vahşi adamın aksine, oldukça yaşlı ve cildikırışıklıklariçindebirkadıngirdi.Işığınanidenparıldamasıylagözlerikamaşmıştısankiveeğilerekselâmverdiktensonrauykudaymışgibiyarıkapalıgözlerlebizebaktı,sinirlivetitrekparmaklarıylacebindebirşeyarıyordu.Arkadaşımabaktım,yüzüokadaracıklıbirhâlalmıştıkigülmemek içinkendimizortuttum.

Yaşlıkadın,cebinden,akşamgazetesindenkesilmişolanilanıçıkardıveverdiğimizilanıişaretetti.“Buraya gelmemin sebebi, bu ilandır, beyefendiler,” dedi, bir kez daha eğilip selâm vererek;“BrixtoneSokağındabulunanaltınalyansilanı.Bualyanson‘ikiayönceevlenenkızımSally’eaittir,kocası bir Union gemisinde kamarottur ve eve gelip de karısının, yüzüğü kaybettiğini öğrenirseaklımın hayalimin almayacağı sözler söyler, iyi anına denk gelirse pek bir şey yapmaz fakat,özellikleiçkiliolduğundadurumdeğişir.İçkiliykençokkabavesertbirioluyorEğersizimemnunedecekse,düngecesirke-”

Kadını daha fazla konuşturmadan, cembimdeki yüzüğü çıkardım. “Bu onun yüzüğü mü?” diye

Page 47: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

sordum.

“Tanrıyaşükürlerolsun!”diyebağırdıyaşlıkadın;“Sallybugecemutlubirkadınolacak.Aradığımyüzükbu.”

“Pekiadresinizialabilirmiyim?”diyesordum,elimebirkalemalarak.

“Houndstich,[28]DuncanSokağı,13numara.Buradanbirhayliuzakta.”

“Brixtone Sokağı, hiçbir sirkin ya daHoundstich’in arasında kalmıyor,” dedi SherlockHolmes,tersçe.

Yuvarlak yüzlü yaşlı kadın, kenarları kızarmış küçük gözleriyle arkadaşıma sertçe baktı.“Beyefendi,benimadresimiistedi,”dedi.

“Sally,Peckham’da,MayfieldPlace’tebirpansiyondayaşıyor.”

“Pekisizinadınız-”

“BenimadımSawyer -TomDennis’leevlendiği içinonunsoyadıDennis,denizdeolduğusüreceoldukça iyi ve temiz bir adamdır, şirkette iyi biri olarak onu, yoldan çıkarıyor.” bahsedilir; amakarayaçıktımı,kadınlarveiçkidükkânları-”

“İşte yüzüğünüz, Bayan Sawyer,” diye yaşlı kadının sözünü kestim, arkadaşımın bir işaretineuyarak; “Bu yüzük, hiç şüphesiz, kızınıza ait ve bu yüzüğü gerçek sahibine verebildiğime çoksevindim.”

Birçok hayır duasının ve şükran dolu sözlerin ardından, ihtiyar kadın yüzüğü cebine koydu veayağını sürüyerek çıkıp,merdivenlerden indi. SherlockHolmes, kadın gider gitmez ayağa fırlayıpaceleyleodasınagitti.Birkaçdakikageçmedenuzunpaltosunugiymişvekravatını takmışbirhaldedöndü.

Onutakipedeceğim,”deditelâşla;“Birsuçortağıolmalıvebenionagötürecek.Benibekleyin.”

Holmes,merdivenlerden inerken koridorun kapısı ziyaretçimizin arkasından daha kapanmamıştı.Camdanbaktığımdakadınınyolunkarşıtarafındahalsizbirşekildeyürüdüğünügörebiliyordum,busırada, takipçisi onu biraz geriden takip ediyordu. “Ya tüm teorisi yanlış,” diye düşündüm kendikendime,“Yadagizemintamkalbinegidiyor.”Evedönünceyekadaryatmayakendisini,beklememisöylemesinegerekyoktu.Çünkübumaceranınsonucunuduyanakadargözümeuykugirmeyecekti.

Evdençıktığındasaatdokuzageliyordu.Nekadargecikebileceğihakkındahiçbirfikrimyoktuamapipomu tüttürerek ve Henri Murger ’ın, Vie de Boheme’inin sayfalarını çevirerekvurdumduymazcasınaoturdum.Saatonugeçti;yatağına,yatmayagidenhizmetçikızınayaksesleriniduydum.Saat on birde, aynı yere giden pansiyoncu kadının da ayak seslerini duydum.Holmes’un,anahtarının metalik sesini duyduğumda saat on ikiye geliyordu. İçeri girer girmez başarılıolamadığını yüzünden anladım. Fakat sıkıntılı durum fazla sürmedi. Sonunda, neşesi geri geldi vekendinitutamayarakiçtenbirşekildegüldü.

“Scotland Yard’dakilerin bunu öğrenmelerini istemezdim, Watson,” diye bağırdı, koltuğunagömülürken; “Onlarla o kadar dalga geçtim ki eğer bu durumu görselerdi, benden intikâm almakiçin, ellerine iyi bir fırsat geçmiş olurdu. Ben gülebilirim çünkü bu uzun koşuda, başarıyaulaşacağımainanıyorum.”

Page 48: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Öyleysemeselenedir?”diyesordum.

“Oh, kendi aleyhimde olan bir öyküyü anlatmaktan hiç çekinmem. O yaratık çok gitmemişti kitopallamayabaşladıveayaklarınınşiştiğinedairhertürbelirtiyigösterdi.Sonunda,durmanoktasınageldiveoradangeçmekteolanbiratlıarabayaişaretetti.Adresiduyabilmekiçinyanınayaklaşmayıbaşardımamabukadarendişelenmemehiçgerekyoktuçünküadresiöyleyüksek sesle söylediki,yolun karşı tarafındakiler bile duymuşlardır, ‘Houndstich, Duncan Sokağı, onüç numaraya sürün,’diye bağırdı. Söylediklerinin gerçekolduğunudüşündümveonun içeride olduğundan eminolarakarabanınarkasına tutundum.Bu,herdedektifinyapmaktaustaolmasıgerekenbir sanattır.Uzunbirmüddetyolaldıkvearabacı,sözüedilenadresegelmedenöncedizginlerihiççekmedi.Arabakapıyavarmadanöncearabanınarkasındansıçrayıpnormalbiryayagibi,aylakaylakyürümeyebaşladım.Arabanındurduğunugördüm.Arabacıaşağıatladıvekapıyıaçıpbekledi.Dışarıhiçkimseçıkmadı.Adamınyanınagittiğimdeboşarabanıniçinedelicesinebaktığınıveşuanakadarduyduğumençeşitliveoturaklıküfürlerisavurduğunugördüm.Yolcudanneiznedeeserkalmıştıvekorkarımücretinibiraz geç alacaktı. Onüç Numarayı sorduğumuzda evin Keswick adında saygın bir duvar kağıdıyapıştırıcısınaaitolduğunuveneSawyernedeDennisadınınhiçduyulmadığınıöğrendik.”

“Osendeleyen,halsizyaşlıkadınınharekethalindekiarabadan,nesürücüyenedesizegörünmedenindiğinimisöylemeyeçalışıyorsunuz?”diyebağırdım,hayretiçinde.

“Yaşlıkadını,Tanrıkahretsin!”dediSherlockHolmessertçe.“Bukadarkolaykandığımıziçinasılyaşlı kadınlar biziz. Genç, çevik ve aynı zamanda eşsiz bir oyuncu olmalıydı. Olaylar eşsiz birşekildetertiplenmiş.Hiçşüphesiz,takipedildiğinianladıvebeniyanıltmakiçinbuyolukullandı.Budagösteriyorkipeşindeolduğumuzadamsandığımkadaryalnızveaptaldeğilmişçünküonuniçinbirtakım şeyleri tehlikeye atacak arkadaşları var. Doktor, çok bitkin görünüyorsunuz. Tavsiyemidinleyinvedinlenin.”

Gerçektende çokyorgunhissediyordumkendimi, o yüzden tavsiyesine uydum.Holmes’u, yavaşyavaş yanan ateşin karşısında bıraktım. Gecenin geç saatlerine kadar viyolonselinden çıkan alçak,hüzün dolu nağmeleri dinlerken, biran önce çözmeyi arzuladığı, tuhaf problem üzerine kafayorduğunubiliyordum.

Page 49: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

ALTINCIBÖLÜM

Page 50: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 51: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

TOBIASGREGSON,NELER

Page 52: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

YAPABİLECEĞİNİGÖSTERİYOR

Ertesi gün çıkan gazeteler, ‘Brixtone’un Esrarı’ adını verdikleri olayla çalkalanıyordu. Haberiyayınlayan tüm gazeteler, olayın uzun bir açıklamasını veriyordu, ayrıca bazı gazetelerde konuylailgilibaşmakalelerbilevardı.Gazetelerdeyeniöğrendiğimbirtakımbilgilerdeyokdeğildi.Gazetekupürlerinisakladığımdefterimdeolaylailgilibirçokkupürveözetbilgivar.İşteiçlerindenbirkaçı.

Daily Telegraph,[29] suç tarihinde tuhaf yönleri olan trajedilerin nadir olduğunu yazıyordu.KurbanınadınınAlmancaolması,diğertümanaetkenlerinineksikliğiveduvardakiesrarengizyazıgibi etkenlerin hepsi de, cinayeti siyasi mültecilerin ve sosyalist anarşistlerin işlediğine işaretediyordu. Sosyalistlerin Amerika’da birçok kolu vardı ve kurban, hiç şüphesiz, onların yazılıolmayanyasalarınıçiğnemiştiveonlartarafındaniziaranıyordu.Vehmgericht’e,[30]Aquatofana’ya,[31] Carbonari’ye[32] BrinvilliersMarkiz’ine,[33] Darvin Teorisine, Malthus’un[34] prensiplerine veRatcliffHighcinayetlerineüstünkörüdeğinenmakale,Hükûmeteuyarıdabulunarakveİngiltere’dekiyabancılarınsıkıbirtakibealınmasınıtavsiyeedereksonbuluyordu.

Standard Gazetesi’de, kanunsuz saldırıların genellikle Liberal Hükûmet yönetimi altındagerçekleştiğini yazıyordu. Bu suçların, toplum kitlelerinin yerleşmemiş düşüncelerinden ve budüşüncelerin sonucunda otoritenin zayıflamasından kaynaklandığı da ekleniyordu. Kurban, birkaçhaftalığına başkentte kalan Amerikalı bir beyefendiydi. Camberwell, Torquay Terrace’da, MadamCharpentier ’eaitpansiyondakalıyordu.GezilerindekendisineözelsekreteriBayJosephStangersoneşlikediyordu.İkiadam,ayındördündeSalıgünüpansiyoncukadınlavedalaştıktansonraLiverpoolekspresini yakalamak için Euston İstasyonuna gittiler. Ardından, peronda birlikte yürürkengörüldüler. Kayıtlara göre, Bay Drebber ’ın, cesedi, Euston’dan millerce uzaklıktaki BrixtoneSokağı’ndakiboşbirevdebulunanakadar,hiçbirindenhaberalınamamıştı.Orayanasılgittiğiyadakaderiyle nasıl karşılaştığı, bu esrarengiz olayın cevap bekleyen başlıca soruları. Stangerson’unneredeolabileceğihakkındaenufakbirbilgiyok.ScotlandYarddedektiflerinden,BayLestradeveBayGregson’unbudâvâyabaktıklarınıöğrenmektendolayımutluyuzvebu iki tanınmışdedektifinbudâvâyahızlaışıktutmasıbekleniyor.

DailyNews[35]ise,bucinayet,muhakkaksiyasîbircinayettirdiyeyazıyordu.Drebber,mutlakayaiç hesaplaşma sırasında ya da karşıt guruptan olduğu için, siyasî gurubun intikam almak uğrunasaldırısısonucuhayatınıkaybetmiştir.Eğerolayıntamolarakaydınlanmasınıistiyorsak,biranönceSekreterStangerson’ubulmakveondanmaktulhakkındabirtakımbilgileralmakiçinhertürçabayıgöstermeliyiz. Kaldığı evin adresinin öğrenilmesiyle büyük bir ilerleme kaydedildi - bu sonucutamamenScotlandYard’danBayGregson’unzekâsınaveenerjisineborçluyuz.

Sherlock Holmes ve ben bu yazıları kahvaltıda tekrar gözden geçirdik; bu yazılar Holmes’u,oldukçaçokeğlendirmişebenziyorlardı.

“SonuçneolursaolsunLestrade’inveGregson’unbaşarıkazanacağınısanasöylemiştim.”

“Buişlerinnasılgittiğinebağlı.”

“Oh, bununhiç önemiyok.Eğer adamyakalanırsa onların çabaları sayesindeyakalanmışolacak

Page 53: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

ama,kaçarsaonların,tümçabalarınakarşınkaçmışolacak.Yabenkazanırımyadaonlarkazanır.Neyaparlarsayapsınlar,onlarıizleyecekler.

Holmes,olaylailgiligörüşlerinianlatmayadevamederken,birdenolduğumyerdesıçradım.

“Neleroluyor?”diyebağırdım,çünkütamosırada,koridordavemerdivendepansiyoncukadınınöfkedolusözlerininyanısırabirsürüayaksesiduymuştum.

“Detektif polis gücününBaker Sokağı birimi,” dedi arkadaşım sakince; tam o bunları söylerkenodaya,ogünedekgördüğümenkirlivepejmürdekılıklı,yarımdüzineköprüaltıçocuğudoluştu.

“Dikkat!”diyebağırdıHolmes, sertbir seslevealtıküçüksokakserserisikirliufakheykelciklergibi sıraya dizildiler. “Bundan sonra, hep birlikte gelmenize gerek yok. Bana rapor vermek içinsadeceWiggins’ingelmesiyeterli.ŞimdisöylebakalımWiggins,dediğimşeyibulabildinizmi?”

“Hayır,efendim,bulamadık,”dedi,Wigginsolduğuanlaşılangençlerdenbiri.

“Bulacağınızıdasanmıyordum.Bulanakadararamayadevamedin. İştemaaşlarınız,”diyerekherbirinebirşilinuzattı.“Haydi,gidinvegelecekseferedahaiyibirraporladönün.”

Elini sallamasıyla fareler gibi merdivenlerden aşağı kaçıştılar ve çok geçmeden tiz seslerinisokaktaduyduk.

“Bu küçük dilencilerden biri, on polisin yapacağından çok daha fazlasını başarır,” dediHolmes.“Resmikılıklıbirinsanıngörüntüsütedirginlikyaratacağıiçin,birçokinsanınkonuşmasınıengeller.Fakatbugençler,heryeregidipherşeyiöğrenebilirler.Aynızamandaacımasızdırlar;ihtiyaçlarıolantekşeybirlik.”

“OnlarıBrixtonedâvâsındamıgörevlendiriyorsunuz?”diyesordum.

“Evet.Netleştirmekistediğimbirnoktavar.Herşeybiranmeselesi.Bakın!Yenihaberleralacağız!YüzhatlarındanmutlulukokunanGregsondayolunaşağısındangeliyor.Bizegeldiğinibiliyorum.Evet,durdu.İştegeliyor!”

Zil sertçe çalındı, sokak kapısı açıldıktan sonra, kumral saçlı dedektifmerdivenleri ikişer ikişerçıkarakbirkaçsaniyeiçindeoturmaodamızadaldı.

“Sevgili dostum,”diyebağırdıHolmes’un tepkisiz elini sıkarak, “Beni tebrik edin!Her şeyi günışığınaçıkardım.”

Arkadaşımınanlamlıyüzünde,biraniçinendişelibirifadegördüğümüsandım.

“Doğruizüzerindeolduğunuzumusöylüyorsunuz?”diyesordu.

“Doğruiznedemek?Adamıyakalayıphapseattıkbile,efendim.”

“Pekiadınedir?”

“Arthur Charpentier, Majestenin Donanmasında Deniz Yüzbaşısı,” diye bağırdı Gregson tombulelleriniovuşturupgöğsünüşişirerek.

SherlockHolmes,rahatbirnefesaldıvegülümsedi.

“Oturun,şupurolardandenesenize,”dedi.“Nasılbaşardığınızıduymayımeraklabekliyoruz.Biraz

Page 54: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

viskisodaalırmısınız?”

“Almamın hiç sakıncası yok,” dedi dedektif. “Son bir iki gündür gösterdiğim üstün gayretlersonucuyorgundüştüm.Anlayacağınızöylebedenselbirgayretdeğil,dahaçokzihinselbirgayrettibenimkisi. İkimiz de zihnimizi kullanarak çalıştığımız için dediklerime hak vereceksinizdir, BaySherlockHolmes.”

“Banaçokbüyükbironurverdiniz,”dediHolmes,sakince.“Bumutluedicisonucanasılvardığınızıdinlemekistiyoruz.”

Dedektifkoltuğaoturup,halindenmemnunbirşekildepurosunuiçmeyebaşladı.Sonra,birdenbire,birmutluluknöbetiylebacakbacaküstüneattı.

“İşinzevki,”diyebağırdı,“KendinizekisananLestradeaptalının,dâvânınbaşındanberiyanlış izüzerinde olmasında gizlidir.O şimdi, bu olayla hiç ilgisi olmayan sekreter Stangerson’un peşindedüştü.Lestirade’in,şusıralardayanlışadamıyakaladığındanhiçşüphemyok.”

Budüşünce,Gregson’unokadarhoşunagittikikatılanakadargüldü.

“Pekisizneredenipucuyakaladınız?”diyesordum.

“Ah, size her şeyi anlatacağım! DoktorWatson, tüm bunlar elbette aramızda kalacak. Mücadeleetmemiz gereken ilk zorluk, bu Amerikalının geçmişi hakkında bilgi edinmekti. Bazı insanlar,gazetelerdekiilanlaracevapverileneyadabirtakımkurumlarçıkıpbilgiverenekadarbekleyecekti.Ama Tobias Gregson’un çalışma tarzı böyle değildir. Maktulûn yanındaki şapkayı hatırlıyormusunuz?”

“Evet,”dediHolmes;“CamberwellSokağı,129Numaradaki,UnderwoodveOğullarıdükkânındayapılmıştı.”

Gregsonbirazyılgıncabaktı.

“Bunufarkettiğinizdenhiçhaberimyoktu,”dedi.“Orayagittinizmi?”

“Hayır.”

“Hayırmı?”diyebağırdıGregson, rahatlamışbirşekilde;“Nekadarküçükgörünürsegörünsün,elinizdekişanslarıdeğerlendirmelisiniz.”

“Büyükbirzekâiçin,hiçbirşeyküçükdeğildir,”dediHolmes,öğütverirbirşekilde.

“Underwood’a gittimve o boyda ve sözünü ettiğimözelliklere sahip bir şapka satıp satmadığınısordum. Satıcı defterlerini karıştırdı ve hemen buldu. Şapkayı Torquay Terrace’da, CharpentierPansiyonu’ndakalanBayDrebberadındabirinegöndermişti.Böyleceadresinibuldum.”

“Zekice-çokzekice!”diyemırıldandıSherlockHolmes.

“SonraMadamCharpentier ’i aradım,” diye sözlerine devam etti dedektif. “Onu, yüzü solgun vecanı sıkkın bir hâlde buldum. Kızı da odadaydı - olağanüstü güzellikte bir kızdı; ben onunlakonuşurken gözleri kızardı, dudakları titriyordu. Bu, dikkatimden kaçmadı. Bir şeylerdenkuşkulandım.Doğru iziyakaladığınızandakiduyguyubilirsiniz,BaySherlockHolmes,sinirlerinizgerilir.‘SonkiracınızCleveland’liBayEnochJ.Drebber ’ınesrarengizölümünüduydunuzmu?”diyesordum.

Page 55: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Anne, kafa salladı. Ağzından tek bir kelime bile çıkmıyordu. Kız, gözyaşlarına boğuldu. Buinsanların,meydanagelenolaylailgilibirşeylerbildiklerindendahadakuşkulanmayabaşladım.”

“’BayDrebber,treneyetişmekiçinevdensaatkaçtaayrıldı?’diyesordum.

“’Saat sekizde,’dedi,heyecanınıbastırmak içinyutkunarak. ‘SekreteriBayStangerson,9.15’teve11’dekalkacakikitrenolduğunusöylemişti.BayDrebber,9.15treniniyakalayacaktı.’

“’Peki,buonu,songörüşünüzmüydü?’

“Bu soruyu sormamla kadının yüzünde korku dolu bir ifade belirdi. Sinirden mosmor kesildi.Ağzındanbirtek‘Evet’cevabıçıkanakadarbirkaçsaniyegeçti-bucevabıdaboğukveanormalbirsestonuylasöylemişti.Birsüresessizlikoldu.Genkız,birdenannesinedoğrudöndü.

“’Yalansöyleyerekyaptığımızyanlışıhiçbir iyilikdüzeltemez,anne,’dedi. ‘Bubeyefendiyekarşıdürüstolalım.Evetefendim,BayDrebber ’ıtekrargördük.’

“’Tanrısenibağışlasın!’diyebağırdıMadamCharpentierellerinihavayadoğrukaldırıp,koltuğunaçökerek.‘Kardeşiniöldürdün.’

“’EğergerçeğisöylemezsekArthur,esasozamanölüranne;”dedikız,sakince.

Hemen araya girdim. “’Bana her şeyi anlatsanız iyi olur,’ dedim. ‘Biraz olsun güvenmek, hiçgüvenmemekteniyidir.Ayrıca,bizimbukonudanelerbildiğimizibilmiyorsunuz.’

“’Hepsiseninbaşınınaltındançıktı,Alice!’diyesöylendiannesi;ardındanbanadönerek,‘Sizeherşeyianlatacağım,efendim.Oğlumiçinduyduğumheyecanın,bukorkunçolaydabirparmağıvardiyekorktuğum düşüncesinden kaynaklanmadığını bilin. O kesinlikle masum. Tek korkum, sizin vebaşkalarının gözünde suçlu sanılıp, kötü duruma düşmesidir. Fakat, böyle bir şey asla söz konusuolamaz.Yüksekkarakteri,mesleğivegeçmişionunböylebirşeyiyapmasınıengeller.’

“’Yapacağınızeniyiiş,tümgerçeklerianlatmaktır,’diyecevapverdim.‘Sözümegüvenin,oğlunuzmasumsabaşınahiçbirşekildekötülükgelmeyecek.’

“’Alice, lütfenbiziyalnızbırakırmısın,’dedivebununüzerineAlice,yanımızdanayrıldı.‘Hayır,efendim,’ diye sözlerine devam etti, ‘Size tüm bunları açıklamaya hiç niyetim yoktu ama, zavallıkızımherşeyisizebelliettiğinegörebaşkahiçbirşansımkalmadı.Konuşmayakararverdiğimiçinsizeherşeyi,hiçbirdetayıatlamadananlatacağım.’

“’Bu,çokdoğrubirdavranışolur,’dedim.

“’BayDrebber, yanımızda kalalı üç hafta oluyordu.O ve sekreteri Bay Stangerson, tümAvrupaKıtasını dolaşmaktaydılar. İkisinin de valizlerinde ‘Kopenhag’ etiketini gördüm, ki bu etiket sonuğradıkları yeri gösteriyordu. Stangerson, sessiz ve içine kapanık bir adamdı ama üzülereksöylüyorum ki, patronu onun tam tersiydi. Kaba zevkleri ve insanlıktan uzak davranışları vardı.Burayageldiğigece, içkinindeetkisiyle,dahadakabalaştı.Çokgeçyattıvegündüz saaton ikide,daha yeni yeni ayılıyordu. Kaldığı süre içinde, evdeki hizmetçi kızlara olan davranışları, iğrençdenecekkadarserbestvelâubaliydi.Enkötüsü,kızımAlice’edeaynışekildedavranmasıvemânâlısözlerini anlayamayacak kadar saf olan kızımla, çok çirkince konuşmasıydı. Bir keresinde kızımıkollarının arasına alıp, zorla kucağına oturttu. Onun, böylesine ahlâksızca davranışlarınadayanamayansekreteribiletepkigöstermişti.

Page 56: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Fakat, neden tüm bunlara tahammül ettiniz?’ diye sordum. ‘Sanırım dilediğiniz zaman,pansiyoncularınızdankurtulabilirsiniz.’

“Bu sorum üzerine, Bayan Charpentier ’in yüzü kızardı. ‘Tanrıya yemin ederim ki geldiği ilkgünden beri gözüm üzerindeydi,’ dedi. ‘Ama bu çabam boşunaydı. Günde adam başı bir sterlinödüyorlardı - bu, haftada on dört sterlin eder, üstelik ölü sezona girdik. Ben bir dulum veDonanmadakioğlumunmasraflarıbenimiçinçokfazla.Parayıkaybetmekistemiyordum.Herşeyiniyiolmasıiçingayretettim.Amabusonuncusucanımatakettiveondangitmesiniistedim.Gidişininnedenibuydu.’

‘Sonra?’

‘Onun arabayla uzaklaştığını görünce kalbim ferahladı. Oğlum o sıralar izindeydi ama onabunlardanhiçbahsetmedim.Çünkü,oğlumunçoksertbirmizacıvardırvekızkardeşinideçoksever.Eğer, olanları kendisine anlatsaydım, olay çıkarabilirdi. Dediğim gibi, onların arkasından kapıyıkapadığımda üzerimden büyük bir yük kalkmıştı. Fakat, erken sevinmiştim. Çünkü daha bir saatgeçmedenkapınınziliçaldıveBayDrebber ’ıngeridöndüğünügördüm.Çokheyecanlıydıveiçkiyifazla kaçırdığından dolayı, her zamankinden daha beter olmuştu. Kızımla oturduğum odaya zorlagirdi ve trenini kaçırdığıyla ilgili anlamsız sözler söyledi. Sonra Alice’e dönüp, ona gözümünönünde kendisiyle gelmesini teklif etti. ‘Sen istediğin gibi davranacak yaştasın,’ dedi, ‘ve senidurduracakhiçbiryasayok.Birkenardayeterinceparamdavar.Buyaşlıkadınıhiçdüşünmebile,benimle gel, seninle uzaklara gidelim. Seni bir prenses gibi yaşatırım.’ZavallıAlice, o kadar çokkorkmuştu ki ondan geri çekildi ama, o kötü adamkızımı bileklerinden yakaladı ve kapıya doğrusürüklemeye çalıştı. Çığlık attım, o anda oğlum Arthur odaya girdi. Sonradan olanları ben debilmiyorum.Küfürlerveitişkakışsesleriduydum.Başımıkaldıramayacakkadarkorkmuştum.Amabaşımı kaldırdığımda Arthur ’un elinde bir sopa vardı ve neşeli neşeli güldüğünü gördüm. ‘Oahlâksızadamınbizibirdaharahatsızedeceğinisanmıyorum,’dedi. ‘Arkasındangidipneyaptığınıgöreceğim.’Busözlerisöylediktensonraşapkasınıaldıvesokaktanaşağıdoğruyürümeyebaşladı.Ertesisabah,BayDrebber ’ın,esrarengizölümünüduyduk.’

“Bu açıklamayı sık sık nefes nefese kalan ve duraksayan Bayan Charpentier ’in kendi ağzındanduydum.Bazenöylekısıkseslekonuşuyorduki,nedediğinizoranlıyordum.Yinedeolasıbirhatayayervermemekiçin,anlattıklarınıkısakısanotettim.”

“Oldukçaheyecanverici,”dediSherlockHolmes,esneyerek.“Sonraneoldu?”

“BayanCharpentierduraksayınca,”diye sözlerinedevametti dedektif, “Tümdâvânınbirnoktayadayandığınıgördüm.Kadınlarıetkilediğinidüşündüğümbirşekildegözlerimionadikerekoğlununsaatkaçtadöndüğünüsordum.”

“Bilmiyorum,”diyecevapladı.

“Bilmiyormusunuz?”

“Hayır,anahtarıvar,oyüzdenevekendigirmiş.”

“Sizyattıktansonramı?”

“Evet.”

“Saatkaçtayattınız?”

Page 57: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Onbirgibi.”

“Öyleyseoğlunuzgidelienazikisaatmioluyordu?”

“Evet.”

“Belkidedörtbeşsaat.”

“Belki.”

“Tümbusüreiçindeneyapıyordudersiniz?”

“Bilmiyorum,’diyecevapverdi,benzisolarak.”

“Bu noktadan sonra yapacak bir şey elbette yoktu. Yüzbaşı Charpentier ’in nerede olduğunuöğrendim ve yanıma iki adam alıp onu tutuklamaya gittim. Omzuna dokunup bizimle sesiniçıkartmadan gelmesi için kendisini uyardığımda, cesur bir deniz subayı edâsıyla, “Beni, sanırımDrebberadındakioadiherifinölümüyleilgimolduğunudüşündüğünüziçintutukluyorsunuz,”dedi.Onabukonudahiçbirşeysöylememiştik.Fakat,cinayethakkındaböylekonuşmasızatençokşüpheuyandırıcıbirnoktaydı.”

“Evet,”dediHolmes.

“Drebber ’ıtakipederkentuttuğuveannesinindetarifettiğiağırsopahâlâyanındaydı.Ağır,kısavekalınbirsopaydı.”

“Öyleyse,sizinteoriniznedir?”

“Benim teorime göre, Drebber ’ı Brixtone sokağına kadar takip etti. Aralarında çıkan kavgasırasındaDrebber,belkidekarınboşluğuna,kendisinihiçizbırakmadanöldürecekbirsopadarbesialdı.Geceokadaryağmurluydukietraftahiçkimseyoktu,buyüzdenCarpentier,kurbanınıncesediniboşevesürükledi.Muma,kana,duvardakiyazıyaveyüzüğegelince,hepsidepolisiyanıltmak içindüzenlendiğinumaralarolabilir.”

“Aferin!” dedi Holmes yüreklendirici bir sesle. “Gregson, gerçekten de iyi gidiyorsunuz.Bulgularınızdanbizdefaydalanabiliriz.”

“Bu meseleyi oldukça çabuk ve sessiz bir şekilde çözdüğüm için kendimle övünüyorum,” dedidedektifgururla.“Gençadam,verdiğiifadede,Drebber ’ıbirmüddettakipettiktensonra,Drebber ’ınkendisini fark ettiğini ve izini kaybettirmek için bir atlı arabaya bindiğini, dolayısıyla takiptenvazgeçtiğini belirtiyor. Eve dönerken eski bir denizci arkadaşıyla karşılaşmış ve onunla uzun biryürüyüşeçıkmış.Bueskidenizciarkadaşınınneredeoturduğunusoruncahiçdetatminedicibircevapveremedi.Sanırımdâvâolağanüstüdenecekkadariyigidiyor.Beniasılmutlueden,işeyanlışyerdenbaşlayanLestrade’ınhalinidüşünmek.Korkarımbudâvâdapekbaşarılıolamayacak.AmanTanrım,bakınkimgeldi?”

Biz konuşurken merdivenlerden sessizce çıkarak, kapıyı çalmadan odaya giren, Lestrade’in takendisiydi.Genellikletavırlarındanvegiysilerindenanlaşılan,kendineduyduğuogüvenvekaygısıztavırlarıtamamenkaybolmuştu.Yüzünderahatsızveendişelibirifadevardı,elbiselerideburuşukveuyumsuzdu.SherlockHolmes’a,akıldanışmakiçingeldiğiortadaydı.AncakmeslektaşıGregson’u,burada gördüğü için canının sıkılmış olduğunu, açık bir şekilde belli etmişti. Odanın ortasındaşapkasıyla sinirlice oynayarak, ne yapacağını bilemiyormuş gibi durdu. “Bu olağanüstü bir dâvâ,”

Page 58: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

dediensonunda-“Akılermezbirolay.”

“Ah, demek bu dâvâyı böyle buluyorsunuz, Bay Lestrade,” diye bağırdı Gregson, kendisiyleövünürcesine. “Bu sonuca varacağınızı tahmin etmiştim. Sekreter Bay Joseph Stangerson’ubulabildinizmibari?”

“Sekreter Bay Joseph Stangerson,” dedi Lestrade ciddi bir sesle, “Bu sabah saat altıda HallidayOtelindeölübulundu.”

Page 59: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

YEDİNCİBÖLÜM

Page 60: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 61: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

KARANLIKTAKİIŞIK

Lestrade’inbizeverdiğibuhaberokadarönemlivebeklenmedikbirhaberdikiüçümüzdehaklıolarak serseme döndük. Gregson koltuğundan fırladığı gibi viski sodasını bir dikişte bitirdi. Hiçsesimiçıkarmadandudaklarınısıkmışvekaşlarınıçatmışvaziyette,SherlockHolmes’abaktım.

“ŞimdideStangerson!”diyemırıldandı.“Dâvâbüyüyor.”

“Önceden de yeterince büyüktü,” diye söylendi Lestrade, bir sandalye alarak. “Sanki bir savaşmeclisinintamortasınadüştüm.”

“Bu-buistihbarattaneminmisiniz?”diyekekelediGregson.

“Elbette, şimdi onunodasındangeliyorum,” dediLestrade. “Neler olup bittiğini ilk keşfedenbenoldum.”

“BizdeGregson’unkonuylailgiligörüşlerinidinliyorduk,”dediHolmes.“Nelergördüğünüzüveyaptığınızıbizeanlatmanızınbirsakıncasıvarmı?”

“Bunahiçitirazımyok,”diyecevapverdiLestrade,aldığısandalyeye,nihayetoturarak“Drebber ’ınölümüyle Stangerson’un ilgisi olduğu düşüncesine çok inandığımı açıkça itiraf ediyorum. Bu songelişme ise, tamamen yanıldığımı gösteriyor. Kafamdaki sabit düşünceyle sekreterin, cinayetsaatinde, nerede olduğunu ve neler yaptığını öğrenmek için işe koyuldum. Ayın üçüncü günününakşamında,saatsekizbuçukcivarındaEustonİstasyonundabirliktegörülmüşler.Sabahakarşı ikidedeDrebber,BrixtoneSokağındaölübulundu.Aklımıkurcalayansoru,Stangerson’unsaat8.30’dancinayet saatinekadarneyaptığıvesonraonaneolduğu.Liverpool’açektiğim telgraftaadamınbirtarifini verdim ve yetkilileri Amerikan gemilerini izlemeleri konusunda uyardım. Sonra Eustoncivarındaki tüm otelleri ve pansiyonları arayarak işe koyuldum. Drebber ve arkadaşı ayrılmışolsalardı,arkadaşınıngeceyidoğalolarakcivardabiryerdegeçireceğiniveertesisabahdaistasyonatekrargeleceğinidüşünüyordum.”

“Buluşmayeriniöncedenkararlaştırmışolmalılar,”dediHolmes.

“Öyle olduğu da kanıtlandı. Dün tüm geceyi boş yere sorular sorup, adamı aramakla geçirdim.Araştırmalara, bu sabah erkenden, tekrar başladım ve saat sekizde Küçük George Sokağı’ndakiHalliday Oteline gittim. Otelde, Bay Stangerson adında birinin kalıp kalmadığını sorunca banaolumlucevapverdiler.”

“Onunbeklediğibeyefendihiçşüphesizsizsiniz,”dediler.“İkigündürbirbeyefendiyibekliyor.”

“Pekikendisişuandanerede?”diyesordum.”

“Yukarıda,uyuyor.Saatdokuzdauyandırılmakistedi.”

“Yukarıçıkıponubiranöncegöreceğim,”dedim.

“Aniden karşısına çıkmamın sinirini bozacağını ve onu tedbirsizce konuşmaya sürükleyeceğinidüşündüm. Otel garsonu, odayı göstermek için bana eşlik etti: Oda, ikinci katta dar, küçük bir

Page 62: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

koridorunsonundaydı.Otelgarsonubanakapıyıgösterdiktensonratammerdivenlerdeninecektiki,buncayıllıkdeneyimimekarşınyinedemidemibulandıracakbirmanzaraylakarşıkarşıyageldim.Kapının ardından süzülen ince bir kan çizgisi kapının hemen kenarında küçük bir birikintioluşturmuştu. Bağırmam üzerine otel garsonu geri geldi. Kapı içerden kilitliydi ama, omzumuzlayüklenerekkapıyı kırdık.Odanınpenceresi açıkveher taraf darmadağındı, pencerenindibindebiradamgeceliğiyleyatıyordu.Adamölmüştüveöleli çokolmuştu.Çünkü,kontrol ettiğimdeadamınbedeni katılaşmış ve soğumuştu. Adamı yüzüstü çevirdiğimizde garson, onun odayı JosephStangerson adıyla tutan adamın ta kendisi olduğunu söyledi.Ölümnedeni, sol tarafından aldığı vekalbineisabetedenbirbıçakdarbesiydi.Yaraoldukçaderinolduğuiçni,çokkanakmıştı.Şimdiişinentuhafyerinegeliyorum.Maktulünüzerindesizcenevardı?”

Daha Sherlock Holmes, cevap vermeden tüylerimin ürperdiğini hissettim, yaklaşmakta olankorkuyuöncedensezmiştim.

“KanlıharflerleyazılmışRACHEsözcüğü,”dedi.

“Hepsibukadar;”dediLestrade,şaşkınlıkiçinde;hepimizbirsüresessizkaldık.

İkikişiyiöldürenbuesrarengizkatilinhareketlerindecinayetlerinekorkunçbirhavaveren,sistemlive anlaşılmaz bir şeyler vardı. Savaşmeydanında yeterince sağlam olan sinirlerimin zayıfladığınıhissettim.

“Adamı görmüşler,” diye sözlerine devam etti Lestrade. “Sütçünün çırağı, mandıraya giderkentesadüfen otelin arkasındaki ahırlar sokağından aşağı yürüyormuş. Her zaman orada duran birmerdivenin, ikinci kattaki açık pencerelerden birine dayandığını görmüş.Yürüyüp geçtikten sonraarkasını dönüp baktığında bir adamın merdivenden indiğini görmüş. Adam merdivenden o kadaryavaş ve sessizce iniyormuş ki sütçü çocuk, onun otelde çalışan bir marangoz ya da temizlikçiolduğunudüşünmüş.İşinegitmekiçinsaatindahaerkenolduğunudüşünmesinindışında,adamıöyledikkatlice incelememiş.Adamınuzunboylu,kırmızıyüzlüolduğunuveuzun,kahverengibirpaltogiydiğini farketmişsadece.Adam,cinayeti işlediktensonrahemenkaçmayıpodadabir sürekalmışolmalıçünküelleriniyıkadığılavabodavebıçağınısildiğiçarşaflardakanlekelerinerastladık.”

Katilin,birkezdesütçününağzındanduyduğumuzveHolmes’un,öncedenyaptığıtariflebenzeşenaçıklamasını dinledikten sonra, Holmes’a baktım. Fakat yüzünde ne bir sevinç ne de memnunlukifadesivardı.

“Odadakatilhakkındaipucuverecekbirşeylerbuldunuzmu?”diyesordu.

“Hiçbirşeybulamadık.Stangerson’uncebindeDrebber ’ıncüzdanıvardıamatümödemelerionunyaptığınıgözönündebulundurursakbunormalbirşeydir.Cüzdandaseksensterlinvardıama,parayahiç dokunulmamıştı. Bu esrarengiz suçların sebebi her şey olabilir ama, bu cinayetlerin sebebikesinlikle hırsızlık olamaz. Maktulün cebinde Cleveland’den yaklaşık bir ay önce çekilmiş veüzerinde ‘J.H.Avrupa’da,’ yazılı bir telgraftan başka ne bir belge ne de bir not defteri vardı. Bumesajahiçbiradyazılmamıştı.”

“Pekibaşkahiçbirşeyyokmuydu?”diyesorduHolmes.

“Kayda değer başka hiçbir şey yoktu.Uyumak için yanına aldığı romanı yatağın üzerindeydi vepiposuyanındakisandalyededuruyordu.Masadabirbardaksuvepencerenineşiğinde,içindebirkaçhapolanbirilâçkutusuvardı.”

Page 63: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

SherlockHolmesbirsevinçnidasıylakoltuğundanfırladı.

“Sonipucu,”diyebağırdısevinçle.“Dâvâçözümlenmiştirarkadaşlar.”

“Şuanelimde,bircinayetzincirinintümhalkalarıvar,”dediarkadaşım,kendindeneminbirşekildeve bir süre sustuktan sonra konuşmasına devam etti. “Gerçi açıklanması gereken bazı detaylar varamaDrebber ’ın, istasyondaStangerson’danayrılmasındanveStangerson’uncesedininbulunmasınakadar geçen zaman içindeki olayları kendi gözümle görmüş kadar tüm bildiklerimin doğruolduğundaneminim.Bildiklerimisizekanıtlayacağım.Ohaplarşuandayanındamı?”

“Haplarbende,”dediLestrade,sonracebindenküçükbeyazbirkutuçıkartarak;“Hapları,cüzdanıvetelgrafıPolisMerkezindebirkasayakoymakiçinyanımaaldım.Buhapları,yanımaalmamsiziniçin büyük bir şans, aslına bakarsanız onların benim gözümde hiçbir önemi olmadığınısöylemeliyim.”

“Onları bana verin,” dedi Holmes. “Şimdi, Doktor,” dedi bana dönerek, “Bunlar normal haplarmı?”

Kesinlikle normal değillerdi. İnci gibi gri, küçük, yuvarlak ve ışığa doğru tutulduklarındaneredeyse saydam haplardı. “Renklerinin açıklığından ve saydamlığından bu hapların sudaçözülebildiğinisöyleyebilirim,”dedim.

“Kesinlikle,” dedi Holmes. “Bir zahmet aşağı inip uzun zamandır durumu kötü olan ve dünpansiyoncukadınınacısınabirsonvermeniziistediğizavallıteriyeriburayagetirirmisiniz?”

Aşağı indimveköpeğikollarımaalıpyukarı çıkardım.Güçlüklenefesalışıvecamgibigözleri,sonununpekyakınolduğunaişaretti.Aslında,karbeyazıolanburnundan,buköpeğinnormalömrünüçoktanaştığıanlaşılıyordu.Hayvanıhalınınüzerindeduranbiryastığayatırdım.

“Buhaplardanbiriniikiyeböleceğim,”dediHolmes,çakısınıçıkarıp,hapıikiyeböldü.“Hapınbiryarısınıilerdekiamaçlarımızdakullanmaküzerekutuyakoyacağım.Diğeryarısınıdaiçindebirçaykaşığı su olan şarap kadehinin içine atacağım. Evet baylar arkadaşımız Doktorun haklı olduğunugörüyorsunuz,hapgerçektendeçözülüyor.”

“Builginçolabilir,”dediLestrade,kendisinegülünmesindençekinenbirininutangaçsestonuyla;”yinedebununBayJosephStangerson’unölümüyleneilgisiolduğunukesinlikleanlayamıyorum.”

“Sabırlıol,dostum,sabırlıol!Azsonrabununcinayetlenekadarilgiliolduğunugöreceksin.Şimdikarışıma biraz tat vermek için kadehe süt dökeceğim ki, tabağı köpeğe uzattığımızda içindekinihemenyalayıpyutsun.”

Bunlarısöylerkenşarapkadehininiçindekileridöktüğüfincantabağını,teriyerinönüneuzatmasıylahayvanıntabağısilipsüpürmesibiroldu.SherlockHolmes’unsamimitavırlarıöylesineiknaediciydiki, hepimiz sessizce oturup hayvanı dikkatle izlemeye ve karışımın korkunç etkisini beklemeyebaşladık.Fakathiçbirşeyolmadı.Köpekyastığınüzerindegüçlüklenefesalıpvererekfakatdurumuneiyiyenedekötüyegiderbirhalde,ikibüklümyatmayadevametti.

Holmes saatini çıkardı ve dakikaların sonuçsuzca ilerlediğini görünce yüzüne üzüntü ve hayâlkırıklığıdolubirifadeoturdu.Dudağınıkemiripparmaklarıylamasayavuruyorvebirtürsabırsızlıkbelirtisi gösteriyordu. O kadar büyük bir heyecan duyuyordu ki onun için üzüldüm, bu sırada ikidedektif de Holmes’un, karşı karşıya kaldığı bu duruma hiç üzülmemiş bir şekilde onunla alayedercesinegülüyorlardı.

Page 64: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Her şeybir rastlantıolamaz,”diyebağırdı, en sonundakoltuğundan fırlayıpodadadeligibibiraşağı bir yukarı dolaşmaya başladı. “Basit bir rastlantı olması imkânsız. Drebber dâvâsındaşüphelendiğim hapların aynısı Stangerson’un ölümünde de karşıma çıkıyor. Fakat hapların hiçbiretkisiyok.Buneanlamageliyor?Kurduğumtümmantıkzinciriyanlışolamaz.Bumümkündeğil.Buzavallıköpeğindurumudadeğişmedi.Ah,buldum!Buldum!”Neşeylebağırarakhapkutusunukaptığıgibibirbaşkahapıikiyebölüpsudaerittiktensonrasütekleyerekteriyeresundu.Zavallıhayvansütüdahatamameniçmemiştiki,bedenibaştanaşağışiddetletitrediveyıldırımçarpmışgibikatıvecansızbirşekildeyeredüştü.

SherlockHolmes,derinbirnefes aldıve alnındaki teri sildi. “Dahaçokbilgimolmalıydı,”dedi;“Uzunbirtümdengelimzincirisonucuedindiğimbirbilgi,gözümeyanlışgözükürsebununbaşkabiranlama gelebileceğini şimdiye kadar çoktan öğrenmeliydim.Kutudaki iki haptan biri, en öldürücüzehirlerden birini taşırken diğeri son derece zararsızdı. Bunu, daha kutuyu görmeden önceanlamalıydım.”

Bu son cümle bana o kadar korkunç gelmişti ki aklının başında olduğuna neredeyseinanmayacaktım.Fakatölüköpek,dostumunvarsayımınındoğruolduğunadaireniyikanıttı.Kendikafamdakisisperdeleriningittikçearalandığınıfarkettimvegerçekhakkındabellibelirsizdeolsabirfikirsahibiolmayabaşladım.

“Tümbunlarsizetuhafgelebilir,”diyesözlerinedevamettiHolmes,“Soruşturmanındahabaşındakarşınızaçıkanbiripucununöneminikavramayıbeceremediniz.Şansımındayardımıylabuipucunuyakaladım ve o zamandan beri de olup biten her şey, birbirini mantıklıca izledi ve ilk baştakişüphelerimidoğruladı.Buyüzdensizinkafanızıdahadakarıştıranvedâvânıngittikçe tuhafbirhâlalmasına neden olan olaylar, her şeyin iç yüzünü daha iyi anlamama ve vardığım sonuçlarıgüçlendirmeyeyaradı.Tuhaflıkla,gizemibirbirinekarıştırmakhatadır.Ensıradangörünensuç,herzaman için en esrarengiz suçtur çünkü, tümdengelimlerde bulunacak hiçbir yeni ya da özel yönüyoktur. Katilin kurbanının cesedi yolun kenarında, olayı daha da olağanüstü gösteren o garip vesansasyonelipuçlarıolmadanbulunsaydı,budâvânınçözülmesikesinlikledahazorolacaktı.Butuhafdetaylardâvâyızorlaştırmakbiryana,işimizidahadakolaylaştırdı.”

BusoncümleyekadarbüyükbirsabırladinleyenBayGregson,kendinedahafazlahakimolamadı.“Bakın, BayHolmes,” dedi, “Hepimiz sizin zeki bir adam olduğunuzu ve kendinize özgü çalışmayöntemleriniz olduğunu kabul ediyoruz. Ancak, bizim, öğütlerinizden ve teorilerinizden çok dahafazlasına ihtiyacımız var. Amacımız katili yakalamak. Dâvâ hakkında vardığım sonuçta sanırımyanıldım.GençCharpentier ’inbuolaylabir ilgisiolamaz.Lestradekendiadamının,Stangerson’unpeşinden gitti ama, görünüşe bakılırsa o da yanıldı. Her konuda ortaya sürekli ipuçları attınız vesanırımbizimbildiğimizdençokdahafazlasınıbiliyorsunuzama,budâvâhakkındanasılolupdabukadarçokşeybildiğinizisormamınzamanınıngeldiğinihissediyorum.Bizebucinayetleriişleyeninadınısöyleyebilirmisiniz?”

Holmes’unkonuşmasınafırsatkalmadanLestradearayagirerek.

“ElimdenGregson’unhaklıolduğunudüşünmektenbaşkabirşeygelmiyor,”dediLestrade.“İkimizde çok çabaladık fakat, başarısız olduk. Yanılmıyorsam, size gereken tüm delilleri elde ettiğinizidefalarcasöylediniz.Elinizdekidelilleridahafazlakendinizesaklamayıp,bizedeaçıklasınıziyiolurderim.”

“Katilitutuklamanınherhangibirşekildegecikmesi,”dedim,“Yenicinayetlerişleyip,kötülüklerde

Page 65: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

bulunmasıiçinonafırsatverebilir.”

SöylediklerimizkarşısındazordurumdakalanHolmes,kararsızlıkbelirtilerigösterdi.Düşünceleredaldığızamankialışkanlığıyla,kafasıöneeğikvekaşlarıçatıkbirhâldeodadagezinipdurdu.

“Meraketmeyin.Katil,başkabircinayetişlemeyecek,”dediensonunda,anidendurupbizebakarak.“Bundanhiçşüphenizolmasın.Katilinadınıbilipbilmediğimisordunuz.Biliyorum.Adınıbilmemiz,onu yakalama fırsatıyla kıyasladığımızda çok önemsiz kalıyor. Bunun da çok kısa bir zamandagerçekleşmesinibekliyorum.Kendiplânlarımsayesindebaşarılıolacağımıumutediyorumamabu,inceelenipsıkdokunmasıgerekenbirmesele.Çünkü,karşımızdaenazkendisikadarzekiolduğunukanıtlama fırsatını bulduğum biri tarafından yardım gören, zeki ve tehlikeli bir adam var. Hiçkimseninkendisindenşüphelenmediğinidüşündüğüsürecebuadamıyakalamaşansımızvarama,enufakbir şeydenşüphelenirseadınıveeşgalinideğiştirip,dörtmilyonnüfuslububüyükşehirdebiranda izini kaybettirebilir. Hiçbirinizin duygularını rencide etmeden söylemek zorundayım ki, buadamlarla,resmigüçlerinbaşaçıkamayacağınıdüşündüğümiçinsizdenyardımistemedim.Başarısızolursam,beceriksizsuçlamasınahedefolacağımıbiliyorumamabunakarşıdahazırlıklıyım.Kendiplânlarımı tehlikeye atamam. Fakat, sonuca vardığımda size tüm bildiklerimi anlatacağıma sözveriyorum.”

Gregson ve Lestrade,Holmes’un, tavırlarından ve kendilerine yönelik bu küçük düşürücü, imâlısözlerden hiç de memnun olmamış gibiydiler. Gregson, lepiska saçlarının dipleriyle oynarken,Lestrade’in, şeytanca bakışlarında merak ve kızgınlık okunuyordu. Hiçbiri konuşmaya fırsatbulamadan birisi kapıya vurdu. Ve köprüaltı çocuklarının pis kokan sözcüsü gençWiggins, içerigirdi.

“Lütfen,efendim,”dedi,elinialnınagötürüp,saygıylaselâmvererek.“Arabanızaşağıdabekliyor.”

“Aferin evlât,” dedi Holmes tatlı bir ses tonuyla. “Bu kelepçe modelini neden Scotland Yard’atanıtmıyorsunuz?” diye sözlerine devam ederken, açtığı çekmeceden bir çift kelepçe çıkartıp,müfettişleregösterdi.“Kilidinekadardamükemmelçalışıyor.Birandakapanıyor.”

“Eskikelepçeleryeterinceiyi,”dediLestrade,“Tabiikelepçeleyecekadambulursak.”

“Çok güzel, çok güzel,” dedi Holmes gülerek. “Arabacı, bavullarımı taşımama yardım edebilirsanırım.Arabacınınyukarıgelmesinisöyle,Wiggins.”

Arkadaşımın bir tatile çıkıyormuş gibi konuşmasına şaşırmıştım. Çünkü, bana hiçbir şeydenbahsetmemişti. Odadaki ufak valizi çekip, valizin kemerlerini sıkmaya başladı. Arabacı odayagirdiğindekendiniişineçoktankaptırmıştı.

“Banabirazyardımetsene,arabacı,”dedi.Fakat,konuşurkenyüzünüarabacıyadönmemişti.

Arabacı,asıkyüzleveasabibirşekildeiçerigirerek,yardımetmekiçinelleriniuzattı.AynıandabirmetaldençıkansertbirsesduyulduveSherlockHolmesayağakalktı.

“Baylar,”diyebağırdı,gözleriparıldayarak,“SizlereEnochDrebber ’ınveJosephStangerson’unkatiliBayJeffersonHope’utakdimederim.”

Her şey bir anda olup bitmişti - o kadar çabucak olmuştu ki, ne olduğunu tam olarak anlamayafırsatımolmadı.O anHolmes’un, yüzündekimuzafferane ifadeyi, sesininyankılanmasını, korkunçyüzlü arabacının, bileklerinde sanki büyüyle bir anda beliren parıltılı kelepçelere, afallamış birşekildebaktığını çoknethatırlıyorum.Bir iki saniyeherkesheykelgibikaldı.Ardından,kıskıvrak

Page 66: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

yakalananarabacı,müthişbirkuvvetle,Holmes’unellerindenkurtulmayıbaşardıvekendinicamdandışarıatmak için ileri fırladı.Karşısında,daireninahşapkısımlarıvecamvardıama,dahacamdanbaşını uzatamadan Gregson, Lestrade ve Holmes, avlarına saldıran av köpekleri gibi arabacınınüzerineatıldılar.Adamıetkisizhâlegetirmekiçin,işebendekarıştımvemüthişbirboğuşmabaşladı.Adamokadargüçlüvevahşiydiki,dördümüzüdehiçdurmadansilkipattı.Saralıbirinsanınsahipolduğumüthişbirgücesahiptisanki.Yüzüveelleri,camdançıkmayaçalışırkenparçalanmıştıama,kan kaybı direncini azaltamamıştı. Lestrade onu boyun bağından yakalayıp da boğazını sıkmayabaşlayana kadar çabalarının boşuna olduğunu anlatamadık. Sonunda adamı kıskıvrak yakalayıpelleriniveayaklarını sıkısıkıbağladık.Buna rağmenhâlâdebeleniyordu,üstelikellerikelepçeliydide.Budabittiktensonranefesnefesekalmışbirhaldeayağakalktık.

“Elimizin altında arabası var,” dedi Sherlock Holmes. “Onu Scotland Yard’a kendi arabasıylagötürebiliriz.Beyler,”dedi,yüzündemutlubirgülümsemeyle,“Buküçükgizemlidâvâmızınsonunageldik.Şuandabanasormakistediğiniztümsorularısorabilirsinizveonlarıcevaplamayıreddetmemiçinhiçbirsebepkalmamıştır.”

Page 67: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

İKİNCİKISIM

Page 68: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

MORMONLARDİYARI

Page 69: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

BİRİNCİBÖLÜM

Page 70: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 71: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

GENİŞALKALİOVASI

Büyük Kuzey Amerika Kıtasının orta bölümünde, medeniyetin ilerleyişine karşı bir engel teşkileden, kıraç ve soğuk bir çöl vardır. Sierra Nevada’dan Nebraska’ya, Yellowstone NehrindenColorado’yaveoradandagüneyeuzananbölge,yalnızlığaterkedilmiş,sessizvevahşibirbölgedir.Buvahşibölgede,doğanınbütünözelliklerigörülmektedir.Karlarlakaplıyüksekdağlarvekaranlık,kasvetli vadiler içiçedir. Sivri kanyonlardan süratle akan ırmaklar ve kışın karla beyazlaşan, yazınalkali tozuylagrileşenenginovalarvardır.Hepsidekıraçlık,konuksevmezlikve ıstırapbelirtileritaşır.

Bu ıssız yerde yaşayan hiç kimse yoktur. Bir gurup Pawnee[36] ya da Karaayak[37] arada sıradabaşka av sahalarına gitmek için bu yoldan geçer ama, bu cesur insanların içlerinde en dayanıklıolanlar bile, bu korkunç bölgeyi terk edip, kendilerini bir an önce büyük çayırlıklarda bulmakisterler.Çakallarçalılıklarıniçinekaçıpgizlenir,şahinlerhavadaağırağırkanatçırparvehantalbozayılar karanlık koyaklarda hantal hantal gezinip kayalıklarda, mümkün olduğunca kendilerineyiyecekararlar.Buvahşidoğanınteksakinleri,buhayvanlardır.

TümdünyadaSierraBlanco’nungüneybölümükadarkorkunçmanzarayasahip,başkabiryerdahayoktur.Gözalabildiğincegeniş,heryerialkalitozuylakaplıvebodurçalıkümeleriyleikiyebölünenbir ova uzanır. Ufuk çizgisinde sıra dağların karlarla kaplı, engebeli tepeleri görülür. Ülkenin bubüyük bölümünde ne bir hayat belirtisi ne de hayatı çağrıştıran hiçbir şey yoktur. Çelik mavisigökyüzünde ne bir kuş ne de kasvetli, gri toprakta en ufak bir hareket vardır - buralara mutlaksessizlik hakimdir. Bu zorlu ve el değmemiş bölgede en ufak bir ses bile yoktur - tüm doğayasessizlikhakimdir-mutlakveyüreklerekorkuverenbirsessizlik.

Bugenişdüzlüktehayatıçağrıştıranhiçbirşeyinolmadığısöylenir.Buneredeysedoğrudur.SierraBlanco’danaşağıbakıldığındaçölboyuncauzananveuzaklardakıvrılıpkaybolanbiryolgörülür.Buyoldabirçokarabanın tekerlek izivesayısızmaceraperestinayak izivardır.Yolunçeşitliyerlerinedağılmış, güneşteparıldayanvedonukalkali tabakasınakarşın ayaktaduranbeyaznesnelervardır.Yanlarınayaklaşıponlarabirgözatın!Onlarkemiktir:bazılarıbüyükvekalındır,bazılarıdaküçükvedahaince.Büyükvekalınolanlar,büyükbaşhayvanlaradiğerlerideinsanlaraaittir.Binbeşyüzmil boyunca yol kenarında hayatını kaybedenlerden geriye kalanların çevreye dağıldığı korkunçkervanyolunugörebilirsiniz.

Bin sekiz yüz kırk yedi yılında, tepedenyine aynımanzaraya bakıldığında bir adamın tek başınayürüdüğü görülüyordu. Görünüşünden yaşını tespit etmek mümkün değildi. Kırkına mı yoksaaltmışınamı yakın olduğunu söylemek, bir gözlemci için gerçekten zordu.Yüzü zayıf düşmüş veaçlıktan dolayı bitkin görünüyordu. Kahverengi parşömene benzeyen derisi, açlıktan belirmişkemiklerineyapışmıştı;uzun,kumralsaçındavesakalındabeyaztellervardı;çukurgözlerituhafbirşekilde parıldıyordu; tüfeğini tutan eli, daha çok bir iskeletin elini andırıyordu. Dinlenmek içindurduğu zamanlar, destek almak için tüfeğine dayanıyordu; uzun boyu ve iri kemikli yapısı,sağlığındakuvvetlivedayanıklıbiriolduğunaişaretti.Zayıfyüzüveaçlıktanzayıflamışbedenindensarkangiysiler,onunbugüçsüzvetarifedilemeyecekkadarkötügörünmesininsebebininneolduğuhakkındabirdüşünceveriyordu.Adamölmeküzereydi-açlıktanvesusuzluktan.

Page 72: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

Okoyaktanbuküçük tepeye, su izine rastlarımumuduyla,güçlükle inmişti.Karşısındabüyük tuzçölü ve uzaklarda nemin varlığına işaret eden hiçbir bitkinin ya da ağacın olmadığı vahşi dağlaruzanıyordu. Tüm bu uçsuz bucaksız bölgede hiçbir umut ışığı yoktu. Kuzeye, doğuya ve batıyaçılgıncaveşüpheylebaktı,ardındanyolculuğununsonunageldiğini,nihayetokıraç,sarpvekayalıkcehenneminkendisinemezarolacağınıdüşündü.“Hayirmiyılsonrakuştüyündenbiryataktayadaburadaölmüşüm,neçıkar,”diyemırıldandı,iribirkayaparçasınıngölgesinesığınarak.

Oturmadanöncetüfeğinibıraktıvesağomzununüzerindetaşıdığıgribirşalabağlıbohçasınıyereindirmeyeçalıştı.Bohçası,taşımayagücününyetmeyeceğikadarağırgözüküyordu.Çünkü,bohçayıtamyerekoyacakken,bohçaelindenkaydıve sertbir şekildedüştü.Oandagribohçadanbir iniltiduyulduveiçindenkoyukahverengigözlü,yanaklarıgamzeli,küçükvekorkmuşbiryüzgöründü.

Çocuk,“Canımıacıttın!”dedisitemdolubirsestonuyla.

“Canını isteyerek yakmadım, dedi adam büyük bir üzüntüyle.” Konuşurken bohçayı çözdü vebohçanın içinden zarif ayakkabıları ve ketenden küçük bir önlüğü olan; pembe güzel elbisesi, birannenin özenli bakımına işaret eden, beş yaşlarında, güzel küçük bir kız çıktı. Çocuk uzunyolculuktandolayı aşırı derecedeyorgundüşmüştüama, sağlıklıkolları, yol arkadaşındandahaazıstırapçektiğinigösteriyordu.

Adam, “Şimdi nasılsın?” diye sordu. Çünkü küçük kız hâlâ başının arka tarafını örten altınrengindekikıvırcıksaçlarınıovuyordu.

“Öp de geçsin,” dedi büyük bir ciddiyetle, acıyan yeri göstererek. “Annemöyle yapardı.Annemnerede?”

“Annengitti.Fakat,meraketmeçokgeçmedenonakavuşacaksın.”

“Gitti demek!” dedi küçük kız. “Hoşça kal dememiş olması tuhaf; halamlara çaya giderken herzamanhoşçakalderdi.Onugörmeyeliüçgünoluyor.Havakorkunçsıcak,değilmi?Suyumuzyadayiyecekbirşeyimizyokmu?”

“Hayır, tatlım,hiçbir şeyimizyok.Bir süredaha sabretmekzorundasın, sonraher şeydüzelecek.Başını göğsüme yasla, o zaman kendini daha iyi hissedersin. İnsanın, dudakları kurumuşkenkonuşmakkolaydeğildiramasanırımsanaherşeyiaçıklayacağım.Elindekilerdenedir?”

“Güzelşeyler!Hoşşeyler!”diyebağırdıçocukneşeyle,elindeikiküçükparıltılımikataşıtutarak.“EvegeridöndüğümüzdebunlarıkardeşimBob’avereceğim.”

“Çokyakındadahagüzelşeylergöreceksin,”dediadamkendindeneminbirşekilde.“Yalnızcabirazbekle.Söylebakalım,-ırmağınkenarındanayrıldığımızzamanıhatırlıyormusun?”

“Oh,evet.”

“Hanidemiştimya,karşımızaçokgeçmedenbaşkabirırmakçıkacakdemiştim.Amabirşeylertersgitti;pusulalar,haritalaryadaherhangibirşeybiziyanıltmışolabilirvenehreulaşamadık.Suyumuzbitti.Seniniçinbirdamlasukaldıkalmasınaama-ama-”

“Amayüzümüzüyıkayacaksuyumuzkalmadı,”diyesözünükestiküçükkız,adamınümitsizyüzünebakarak.

“Hayır,içeceksuyumuzkalmadı.İlkölenBayBenderoldu,onuKızılderiliPete,BayanMcgregor,

Page 73: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

JohnnyHonesveannentakipetti,yavrum.”

“Öyleyse,annemdeöldü,”diyebağırdıküçükkız,elleriyleyüzünükapatıpacıacıağlayarak.

“Evet,senvebenhariçherkesöldü.Sonra,buyöndebirazolsunsubulabilmeşansımızınolduğunudüşündüm,oyüzdensenisırtladımvebirlikteyolculuketmeyebaşladık.Durumumuzunpekdeiyiyegittiğinisöyleyemem.İkimizindesondereceazbirşansıkaldı!”

“Bizimdemiöleceğimizisöylemeyeçalışıyorsun?”diyesorduçocuk,hıçkırıklarınahakimolup,gözyaşlarıylaıslananyüzünükaldırarak.

“Sanırımöyledemekistiyorum.”

“Bunu neden daha önce söylemedin?” dedi, neşeyle gülerek. “Beni çok korkuttun. Fakat, ölürsekmutlakaannemetekrarkavuşabiliriz.”

“Evet,kavuşacaksın,yavrum.”

“Sen de kavuşacaksın. Senin ne kadar iyi bir insan olduğunu ona söyleyeceğim. Bahse girerimelindebüyükbirsürahisuylaveBob’labenimsevdiğimiz,hertarafıkızarmış,sıcak,karabuğdaydankeklerlecennetinkapısındabizibekliyordur.Cennetevarmamıznekadarsürer?”

“Bilmiyorum - herhalde çok sürmez.” Adam, gözlerini güneydeki ufuk çizgisine dikti. Mavigökyüzünde her dakika büyüklüğü artan ve hızla yaklaşan üç küçük nokta belirdi.Kahverengi beşbüyükkuşolduklarıhemenanlaşılannoktalar,ikiyolcununtepesindedairelerçizdiktensonraonlaratepeden bakan kayaların üstüne tünediler. Bunlar batının leş yiyici akbabaları ve ölümün habercisişahinlerdi.

“Tavuklar ve horozlar,” diye bağırdı küçük kız neşeyle, uğursuz görünüşlerine işaret ediphavalanmalarıiçinelleriniçırparak.“BurayıTanrımıyarattı?”

“ElbetteTanrıyarattı,”dediyolarkadaşı,bubeklenmediksorudanbirazkorkmuşbirşekilde.

“Illinois’i veMissouri’yi de Tanrı yarattı,” diye sözlerine devam etti küçük kız. “Ama, sanırımülkenin bu taraflarını başka birisi yaratmış. Hiçbir şey yerli yerinde değil. Suyu ve ağaçlarıunutmuşlar.”

“Duaetmeyenedersin?”diyesorduadamçekinerek.

“Henüzgeceolmadı,”diyecevapverdikız.

“Farketmez.Buuygunolmazamabahsegirerim,Tanrıbunaaldırmayacaktır.Ovalaravardığımızzaman,atarabasında,onlarınarkasındanhergeceduaederdin.”

“Nedensendeduaetmiyorsun?”diyesorduçocuk,meraklıgözlerle.

“Hatırlamıyorumki,”diyecevapverdi.“Ensonduaettiğimde,boyumşutüfekkadardı.Fakatinsanduaetmekiçinhiçbirzamangeçkalmışsayılmaz.Sendualarıokursunbendeyanındadurupseninleberabersöylerim.”

“Öyleyse ikimizin de diz çökmesi gerekecek,” dedi diz çökmek için şalı yere sererek. “Elleriniböyletutmalısın.Bu,kendiniiyihissetmenisağlayacaktır.”

Butuhafgörüntüye,akrabalardanveşahinlerdenbaşkatanıklıkedecekhiçkimseyoktu.İkiyolcu,

Page 74: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

küçük saf çocuk ve cesur, kuvvetli fakat, ölmek üzere olan adam, dar şalın üzerinde yan yana dizçöktüler. Dolgun yüzlü kızla açlıktan zayıf düşmüş, sivri yüzlü adam, bulutsuz gökyüzüne doğrubaşlarınıkaldırarakkarşıkarşıyaolduklarıyüceTanrıyayürektenyakardılar: İki ses -biri incevenet, diğeri derin ve sert - bir olmuşmerhametli ve bağışlayıcı Tanrıya yakarıyordu.Dua bittiktensonraçocukuyuyakalıpdabaşınıkoruyucusunungenişgöğsüneyaslayanakadar,irikayaparçasınıngölgesindeoturdular.Adam,birsürekızınuyuyuşunuseyrettiamadoğakanunu,ondandahagüçlüçıktı. Üç gün üç gecedir ne dinlenmiş ne de uyumuştu. Göz kapakları yavaşça yorgun gözlerininüzerine kapandı ve başı yavaş yavaş düşmeye başladı, ta ki uzun sakalları, kızın altın rengindekisaçlarınadeğenedek.İkisidederinverüyasızbiruykuyadaldılar.

Adam,yarımsaatdahauyanıkkalsaydı,tuhafbirmanzaraylakarşılaşacaktı.Alkaliovasınınenuçnoktasında, ilkin çok hafif ve uzaktaki sisten zor ayırt edilebilen fakat gittikçe yükselerek vebüyüyerekbirbulutuandıranbir tozbulutuyükseldi.Gittikçebüyümesinden,bubulutunancakçoksayıda hareket halindeki varlıklar tarafından çıkartılabileceği kesinlik kazandı. Daha verimli biryerde, iyi bir gözlemci, kendisinedoğrugelenlerin bu çayırlıklardaotlananbizon sürüleri olduğusonucunavarırdı.Böylesinekıraç topraklarda,böylebir şeyelbette imkânsızdı.Tozbulutu,yolunukaybetmişadamlakızınbulunduklarıtepeyeyaklaştıkça,sisperdesininardındantentelerleörtülüatlıarabalarvesilâhlıadamlarınfigürlerigörülmeyebaşlandıvebutozbulutunun,Batıyayolculukedenbüyükbirkervanaaitolduğuortayaçıktı.Amanekervandı!Kervanın,nebaşıbelliydinedesonu.Muazzam ovada atlı arabalardan, atlılardan ve yayalardan oluşan uzun bir kervan yol alıyordu.Yüklerininaltındasendeleyerekyürüyensayısızkadınveyükarabalarınınyanındagidenyadabeyaztentelerinardındanbakanbirsürüçocukvardı.Bu,kesinliklenormalbirgöçmenkervanıdeğil,hayatşartlarının zorluğunedeniylekendilerine, yerleşecekyeni bir yer aramakzorundakalan insanlarınkafilesiydi.Tekerlekleringıcırtısınınveatlarınkişnemelerininyanı sırabugeniş insankitlesinden,birbirindenayırtedilemeyenkonuşmalarvegürültüleryükseliyordu.Çokgürültülübirkafileydiamaçıkardıklarıgürültü,tepelerindekiikiyorgunyolcuyuuyandırmayayetmemişti.

Kervanınbaşında,eğretidikimlikasvetligiysilergiyen,sertyüzlüvetüfekli,yaklaşıkyirmiadamgidiyordu.Kayalığındibinevardıklarındadurdularvekendiaralarındakısabirkonuşmayaptılar.

“Kuyularsağda,kardeşlerim,”dedikalındudaklı,düzgüntıraşlı,saçlarıkırlaşmışbiradam.

“SierraBlanco’nunsağınadoğruyolalalım-böyleceRioGrande’yevarırız,”dedibirbaşkası.

“Su için endişelenmeyin,” diye bağırdı bir üçüncüsü. “Suyu taşlardan çıkartan Tanrı, seçilmişinsanlarınıyüzüstübırakmayacaktır.”

“Amin!Amin!”diyekarşılıkverdietrafındakiler.

Tam, yolculuklarına devam etmek üzereydiler ki içlerindeki en genç ve keskin gözlülerden biribağırarak, tepelerindeki sarp kayalığı işaret etti. Kayalığın dibindeki gri taşların ardından güneşışınlarının vurduğu, metalik bir şey parlıyor atların dizginlerinin çekildiği ve tüfeklerin taşımakayışlarından çıkarıldığı görüldü; bu sırada, ön tarafadestekvermek içinbaşka atlılar dadörtnalakoşturarakgeldiler.“Kızılderililer”sözü,ağızdanağızadolaşıyordu.

“Burada hiçbir Kızılderili olamaz,” dedi liderlerine benzeyen yaşlıca bir adam. “Pawneeleri’intopraklarından çıktık ve büyük dağları aşana kadar da başka bir Kızılderili kabilesiylekarşılaşmayacağız.”

“İstersenizçıkıpbirgözatayım,StangersonKardeş,”dediiçlerindenbiri.

Page 75: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Bende,”“Bende,”diyebağırdıbirdüzineadam.

“Atlarınızı aşağıda bırakın, biz sizi burada bekleriz,” diye cevap verdi yaşlı adam. Gençler, birdakika bile kaybetmeden atlarından inip meraklarını çeken nesneye giden sarp yokuştan yukarıçıkmayabaşladılar.Deneyimliizcilerinkararlılığıylavemaharetiylesessizceveçabucakilerlediler.Aşağıdanbakanlarufukçizgisindebirernoktaolarakkaybolanakadarkayadankayayaatlamalarınıizlediler.Tehlikeyihaberverengenç,kayalığaçıkanlaraöncülükediyordu.Peşindengelenler,onunheyecana kapılmış gibi ellerini kaldırdığını gördüler ve yanına geldiklerinde gördükleri manzarakarşısındaonlardaşaşkınadöndüler.

Çıplak tepenin üzerindeki platoda tek başına kocaman bir kaya parçası duruyordu ve bu kayaparçasınındibindeuzunsakallı,uzunboyluvesertyüzhatlarınasahipamaoldukçazayıfbiradamyatıyordu. Yüzündeki yorgun ifade ve düzenli nefes alıp vermesi çoktandır uyuduğuna işaretti.Yanındayatanküçükbirkızçocuğu,kollarınıonunboynunadolamışvebaşınıgöğsüneyaslamıştı.Ayrıkdudaklarınınarasındandüzgün,karbeyazıgibidişlerigörünüyorduveçocuksuyüzüneneşelibirgülümsemehakimdi.Beyazçoraplarıveparlakkopçalızarifayakkabılarıiçindegörünenküçükbeyaz dolgun bacakları, yol arkadaşının açlıktan bir deri bir kemik haline tezat oluşturuyordu.Butuhafçiftintepesindekikayanınbirçıkıntısınakonmuşheybetliüçşahin,yenigelenlerigörürgörmezhüsrançığlıklarıattılarvekızgınbirşekildekanatçırparakuzaklaştılar.

Kötü niyetli kuşların çığlıkları, adamla çocuğu uyandırdı, şaşkınlıkla gökyüzüne baktılar. Adamayağa kalkıp uyku galip geldiği zaman ıssızken, şimdi çok sayıda insan ve hayvanla dolup taşanovayabaktı.Ovayabakarkengördüklerineinanamadıvekemiklielinigözünesiperetti.

“Sanırım, serap dedikleri bu olsa gerek,” diyemırıldandı.Çocukyanı başında durmuş, ceketinineteğini tutuyordu, hiçbir şey söylemedi ama çevresine büyük bir şaşkınlıkla baktı; çocukluğunverdiğiomerakdolubakışla.

Kurtarmagurubu,gördüklerininserapolmadığına,yolunukaybetmişadamlakızıhemeniknaetti.Kurtarıcılardanbiri,küçükkızıkavradığıgibiomzunaoturttu,diğerikikişideaçlıktanzayıfdüşmüşadamınkolunagiripona,aşağıyakadarinmesiiçin,yardımettiler.

“AdımJohnFerrier,”dediyolcu; “Yirmibirkişidengeriyeyalnızcabenvebuküçükkızkaldık.Gerikalanlarınhepsiaçlıktanvesusuzluktangüneydeöldü.”

“Kız,seninçocuğunmu?”diyesordubiri.

“Sanırım,artıkbenim,”diyecevapverdi.“O,artıkbenimkızımçünküonun,hayatınıkurtardım.BugündensonraadıLucyFerrier.Sizlerdekimsiniz?”diyesözlerinedevametti,güneştenyanmış, iriyarıkurtarıcılarınabakarak;“Sayınızçokfazlagözüküyor.”

“Hemen hemen on bin kişiyiz;” dedi genç adamlardan biri; “Bizler, Tanrının zulme uğramışçocuklarıyız-MelekMerona’nınseçilmişçocukları.”

“Bumeleğinadınıhiçduymadım,”dediyolcu.“Amaonunkutsalsaadetineerençokinsanvarmışmeğerdünyada!”

“Kutsalşeylerlealayetmeyin,”dedibirbaşkasısertbirşekilde.“Palmyra’dakutsalJosephSmith’everilen, dövülmüş altın levhalara, Mısır harfleriyle yazılmış olan o kutsal yazılara inanıyoruz.TapınağımızıkurduğumuzIllinoisEyaletinebağlıNauvoo’dangeliyoruz.Çölünkalbindebileolsa,kötüinsanlardanvetanrısızlardankaçıpsığınacakbiryerarıyoruz.”

Page 76: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

Nauvoo adı, John Ferrier ’in aklına bazı şeyler getirdi. “Anlıyorum,” dedi; “SizlerMormon’larsınız.”

“BizlerMormon’larız,”diyehepbirağızdancevapladıoradakiler.

“Pekinereyegidiyorsunuz?”

“Bilmiyoruz.Tanrınıneli,Peygamberimizeyardımederekbizlereyolgösteriyor.Onunkarşısınaçıkmalısınız.Sizinleneyapacağımızaokararverecektir.”

Bu sırada, tepenin eteklerine varmışlar ve çevrelerini bir hacı kalabalığı sarmıştı - soluk yüzlü,uysalbakışlıkadınlardan;güçlü,şençocuklardanveciddi,sıkıntılıerkeklerdenoluşanbirkalabalık.Yabancılardanbirininküçükbirkızçocuğuolduğunu,diğerinindeperişanlığınıgörünce,şaşkınlıkve tesellidolu sözleryükseldi.Büyüklüğü, aşırı süslülüğüvegüzelliğiylegözeçarpanbir arabayavarana kadar yabancılara yol gösteren Mormon, hiç durmadan yoluna devam etti, peşlerindenkalabalıkbirMormonkitlesitakipediyordu.Diğerarabalaraikiyadaençokdörtatbağlanırken,buarabaya altı at bağlanmıştı. Sürücünün yanında otuzundan fazla göstermeyen bir adam oturuyorduamatavırlarıveyüzündekikararlıifade,onunbirliderolduğunaişaretediyordu.Siyahciltlibirkitapokuyordu. Kalabalığın yaklaştığını görünce, kitabı bir kenara koydu ve olup bitenleri anlatanMormon’udikkatledinledi.Ardından,yolunukaybetmişadamlakızadöndü.

“Siziyanımızaalırsak,”dediciddibirşekilde,“Ancak,biziminancımızabağlıinananlarolursanızalabiliriz sizleri. Sürümüzde hiçbir kemirici kurda yer yoktur. Bu vahşi doğada sizlerden geriyekemiklerinizinkalmasınıistemiyorsanız,meyveyiçürütenoküçükkurtlardanolmadığınızızamanlakanıtlamalısınız.Buşartlaraltındabizimlegelecekmisiniz?”

“Sanırım, şartınız ne olursa olsun sizinle geleceğiz,” dedi Ferrier, bu sözü öyle üstüne basaraksöyledi ki ağırbaşlı yaşlılar bile, gülmekten kendilerini alamadılar. Yalnızca lider, o sert ve etkiliifadesinikorudu.

“Onu götürün, Stangerson Kardeş,” dedi, “Ona, ve çocuğa yiyecek ve içecek verin. Ona kutsalinançlarımızıöğretmekdesizingörevinizolsun.Çokzamankaybettik.İleri.Zion’a,[38]ileri!”

“Zion’a ileri!” diye bağırdı mormon kalabalığı; bu sözler, kervan boyunca dalgalanıp çokuzaklarda bir mırıltı olarak kaybolana kadar ağızdan ağıza dolaştı. Kırbaçların şaklamasıyla vetekerlekleringıcırtısıyla,büyükarabalarhareketegeçtilerveçokgeçmedentümkervanbirkezdahayolakoyuldu.YoldarastladıklarıadamlakızabakmaklagörevlendirilenYaşlıadam,onları,birşeyleryiyipiçmeleriiçinarabasınagötürdü.

“Buradakalacaksınız,”dedi.“Birkaçgüniçindebitkinliğinizdeneserkalmaz.Busırada,şuandanitibaren sonsuza dek bizim dinimizdensiniz. BrighamYoung böyle buyurdu ve Tanrının sesi olanJosephSmith’insesiylekonuştu.”

Page 77: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

İKİNCİBÖLÜM

Page 78: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 79: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

UTAHÇİÇEĞİ

Sığınacakları son yere gelmeden önce, göçmenMormonların başından geçenleri ve yaşadıklarısıkıntıları anlatmanın yeri değil.Mississippi kıyılarından kayalık dağların batı yamaçlarına kadar,tarihteeşibenzerigörülmemişbirkararlılıklamücadelevermişlerdi.Vahşiinsanlar,vahşihayvanlar,açlık, susuzluk, yorgunluk ve hastalıklar - doğanın önlerine çıkarabileceği her tür engel -Anglo-Sakson direnciyle alt edilmişti. Fakat uzun süren yolculuk ve artan korkular, içlerinde en güçlüolanlarınbileyüreklerinihoplatmıştı.Güneşinyakıpkavurduğu,genişUtahVadisi’nigördüklerindeveliderlerininağzından,buranınvaatedilmiştopraklarolduğunuvebubakirtopraklarınsonsuzadekonlaraaitolduğunuduyduklarındahepsidizçöküpduaettiler.

Young, çok geçmeden yetenekli bir idareci ve kararlı bir lider olduğunu kanıtladı. Gelecektekurulacakolanşehrinharitalarıçizildiveplânlarıyapıldı.Çevredekitümçiftlikalanlarıherbireyindurumuna göre eşit olarak bölünüp paylaştırıldı. Esnaf ticarete koyuldu, işçi de işine. Kasabadakisokaklar ve meydanlar, adeta bir sihirle bir anda ortaya çıktılar. Tarlaların etrafı ağaçlarla ya daçalılarlaçevriliyor,tohumlarekiliyorvetarlalarsürülüyordu,takiertesiyaztümtarlalaraltınsarısıbuğdaylarla dolup taşana dek. Bu tuhaf yerleşmede her şey hızla gelişti. Her şeyden önemlisi,kasabanın merkezindeki büyük tapınak gittikçe büyüdü ve yüksekliği arttı. Günün ağarmasındanakşamınalacakaranlığınakadar, çekicin takırtısıve testerenin sesi,göçmenlerin,kendilerinibirçoktehlikedensağsalimkurtulmalarınısağlayanTanrılarıiçindiktiklerianıttaneksikolmadı.

JohnFerrierveonunlaaynıkaderipaylaşıp,evlâtedindiğiküçükkız,bubüyükhacyolculuğununsonunakadarMormon’laraeşlikettiler.KüçükLucyFerrier,YaşlıStangerson’unarabasındaoldukçamutlu bir şekilde, tüm zorluklara göğüs germiş, Mormon’un üç karısı ve on iki yaşındaki inatçıoğluyla yolculuğu geçirmişti. Lucy, annesinin ölümüyle yaşadığı şoktan sonra, kendine gelerek,çocukluğundaverdiğiesneklikle,kadınlarlaarkadaşolduve tenteyleörtülü,hareketedenevindekiyeniyaşantısınakendinialıştırdı.Busırada, tamameniyileşenJohnFerrierdefaydalıbirrehberveyorulmak bilmez bir avcı olarak değer kazanmıştı. Yeni arkadaşlarının saygısını o kadar çabukkazandı ki, yolculuklarının sonunavardıklarındabizzatYoung’ın, başlıca dört yardımcısının,YaşlıStangerson, Kemball’ın, Johnston’un ve Drebber ’ın da onayıyla, kendisine herhangi bir göçmenkadarbüyükveverimlibiraraziparçasıverilmesindekararkılındı.

JohnFerrierkazandığıarazidekendine,ilerleyenyıllardayapılanbirçokeklemeylebirvillakadarbüyüyecek olan, kütükten, dayanıklı bir kulübe yaptı. Pratik zekâlı, alışverişlerinde gözü açık vehünerlielleriolanbiradamdı.Kuvvetliyaratılışı,sabahtanakşamakadartoprağııslahedipsürmesineimkânsağlıyordu.Böylece,çiftliğive sahipolduğuher şey, fazlasıylazenginleşti. İlküçyıl içindekomşularından biraz daha varlıklıydı, altıncı yıla gelindiğinde zengin olmuştu ve on ikinci yılagelindiğindeSaltLake’de,zenginlikteonunlaboyölçüşecekancaküçbeşinsanvardı.Kocakasabadavetümeyalette,JohnFerrieradınıduymayanhiçkimsekalmamıştı.

Ferrier, dostlarıyla uyum içindeydi, hiç kimseyi rahatsız etmiyordu. Yalnız, dindaşlarını, hassasolduklarıbir tekkonudarahatsızedebilirdi.Arkadaşlarının ısrarlarınakarşın,hiçbir tartışmayadaonu ikna etmeyeyönelik konuşmalar, kendisini birkaç kadınla birden evlenmeye ikna edemiyordu.Bunuinatlareddetmesiiçinhiçbirsebepgöstermiyorduama,bukararlılığınaazimleveinatlabağlı

Page 80: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

kalması, onu zor duruma sokuyordu. Sonradan, zorunlu kaldığı için girdiği dine karşı kayıtsızkaldığı için, kendisini suçlayanlar vardı, bazıları da gözünü para hırsının bürüdüğünü ve elindeolmadanmasraflarınınarttığınıyadacimriliğiyüzündenevlenmediğiniiddiaediyordu.Diğerlerideeski bir aşk ilişkisinden, Atlantik’in kıyısında, onun özlemiyle yanıp tutuşan bir kadından sözediyorlardı.HernesebepleolursaolsunFerrierbekârkaldı.Diğerheryönden,buyeniyerleşimintümkurallarınaayakuydurduvedinselinançlarınasadık,adımlarınıdoğruatanbiradamolarakünkazandı.

LucyFerrier,kütüktenyapılmışkulübedebüyüdüvebabasına,giriştiğiişlerdeyardımetti.Dağlarıninsanıniçineişleyenhavasıveçamağaçlarınıngüzelkokusu,küçükkıziçinbirdadınınveanneninyerini aldı. Takip eden yıllar boyunca boyu uzadı ve biraz daha güçlendi, yanakları daha dapembeleşti ve adımlarını daha bir sağlam atmaya başladı. Yoldan geçerken Ferrier ’in çiftliğineuğrayanbirçokyolcu,buğday tarlalarındakikıvrak,gençkız figürünü izlediklerindeyadaonunla,babasınınkısrağınabinerkenkarşılaştıklarında,gerçekbirBatılıçocuğun,becerisiylevezerafetiyleher şeyin üstesinden geldiğini görerek, uzun zamandan beri unutmuş oldukları birçok düşünceninzihinlerinde canlandığını hissediyorlardı. Böylece tomurcuk çiçek açtı ve babasının, en zenginçiftçilerdenbiriolduğusene,PasifikboyuncarastlanabilecekengüzelAmerikalıkızlardanbiriolupçıkmıştı.

Fakatkızınıngelişipçokgüzelbirkızolduğunuilkfarkedenbabasıolmadı.Zatengenellikleböyleolur.Bugizemlideğişim,zamanlaölçülemeyecekkadargizliceveyavaşyavaşolur.Gençkız,birsestonu ya da bir elin dokunuşuyla heyecandan içi içine sığmayacak hale gelene kadar, kendini hiçtanıyamazvekorkuylakarışıkbirgururla,içindeyenivedahabüyükbirdoğanındoğduğunainanır.Ogünühatırlayamayanveyenibirhayatınmüjdecisioküçükolayıunutanpekazkadınvardır.LucyFerrier ’egelince,ilerdekaderiniveberaberindebirçokşeyietkileyecekolanbudurum,kendisiiçinoldukçaciddiydi.

***

SıcakbirHaziransabahıydıveAhirZamanAzizleri,kovanlarınıkendilerineamblemolarakseçen,arılarkadarmeşguldüler.Tarlalardavesokaklardainsanlarharılharılçalışıyordu.California’daaltınarayıcılığı salgını baş gösterdiğinden ve kara yolu, Seçilmişlerin şehrinden geçtiği için anayolboyunca katırlar, sırtlarındaki ağır yüklerle, uzun sıralar oluşturmuştu, hepsi de batıya gidiyordu.Uçsuzbucaksızotlaklarındankoyunlarınıveöküzlerinigetirenlervebitmez tükenmezyolculuklarısonucunda atları kadar yorgunluktan bitkin düşmüş göçmenler vardı. Tüm bu karmakarışıkkalabalığınarasında,hünerlibirbinicininustacaatsürüşüyleLucyFerrier,dörtnalaatkoşturuyordu.Güzelyüzü,yaptığıegzersizsonucukıpkırmızıkalmıştıveuzun,parlaksaçları,arkasındanuçuşarakhavadadalgalanıyordu.Kasabadakibabası,onubirişiçinçağırmıştıveöncedendebirçokkezyaptığıgibi,gençliğinverdiğitümkorkusuzluklaveyalnızcaverilenişinasılyerinegetireceğinidüşünerekatını dörtnala sürüyordu. Uzun ve zorlu bir yolculuğa çıkmış olan kervanlardaki erkekler, onuhayranlıklaizledilervehayvanderisindenyapılmışgiysileriiçindekiKızılderililerbile,solgunyüzlügenç kızın güzelliğine hayran hayran bakarken, o her zamanki kolay heyecana kapılmamaözellikleriniyitirdiler.

Kasabanın civarına vardığında, düzlüklerden gelen vahşi bakışlı altı adamın sürdüğü büyük birhayvansürüsününyolutıkadığınıgördü.Atınısabırsızlıklaaralıkgördüğübiryeresürerekbuengeliaşmayıdenedi.Aralıktandahayenigeçiyordukihayvanlararkasındaniyiceyaklaştılarvekendiniselgibiüzerinegelenvahşigözlü,uzunboynuzluboğalarıntamortasındabuldu.Sığırlarlauğraşmayaalışkınolduğundan,budurumkarşısındapaniğedüşmedivesürüyüyarabilmeumuduyla,atınıayakta

Page 81: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

tutabilmek için her yolu denedi. Fakat, boğalardan birinin boynuzu kazara ya da kasten kısrağınböğrünegeldivehayvancağızdelirecekkadarürktüvecanınındayanmasıyla,birandaşahakalkıpöfkeyle kişneyerek en usta sürücüyü bile üzerinden atacak gibi zıplayıp havaya sıçramaya başladı.Durum,çoktehlikelibirhâlalmıştı.Ürkmüşat,herileriatıldığında,hayvanlarınboynuzlarıylakarşıkarşıya geliyordu ve bu durum, onu delirtiyordu. Kızın tek yapabildiği, eğerinin üzerindekalabilmekti ama, eğerinden yanlışlıkla kayıp düşmesi demek, hantal ve ürkmüş hayvanlarıntoynakları altında korkunç bir şekilde ölmesi demekti. Aniden ortaya çıkan güç durumlara alışkınolmadığı için, başı dönmeye başladı ve dizgini tutan elleri gevşemeye başladı. Yükselen tozbulutundanvemücadele edenhayvanlarınkaldırdığı tozyüzünden, çaresizlik içinde tümçabalarınıbirkenarabırakacaktıki,yanıbaşındaduyduğukibarsesli,birisininimdadınayetiştiğinianladı.Aynıanda, kuvvetli bir el, ürkmüş atı, kalın yularından yakaladı ve sürünün arasında yol açarak, onu,sürünündışınaçıkardı.

“Umarımcanınızyanmadı,bayan,”dedikurtarıcısısaygıyla.

Adamın karanlık, korkunç yüzüne baktı ve anlamsızca güldü. “Çok korktum,” dedi safça; “AtımPoncho’nunbukadarçokboğayıbiraradagörünceürkeceğikiminaklınagelirdiki?”

“Tanrıya şükürler olsun ki eğerinizden düşmediniz,” dedi adam içtenlikle. Uzun boylu, vahşigörünüşlü, güçlü bir demir kırı ata binmiş ve bir omzuna uzun bir tüfek asmış, avcıların giydiğitürdenkabagiysilergiymişbiradamdı.“SanırımJohnFerrier ’inkızısınız,”dedi;“Sizidahaönce,onunevindençıkıpatabindiğinizigördüm.Onugörünce,St.Louis’li JeffersonHopes’uhatırlayıphatırlamadığınısorun.TabiikendisiaynıFerrier ’se,bilinkiovebabamçoksıkıdostlardır.”

“Gelipkendinizsorsaydınızdahaiyiolmazmıydı?”diyecevapverdialçakgönüllülükle.

Genç adam, bu öneriye sevinmiş görünüyordu ve gözleri neşeyle parıldadı. “Dediğiniz gibiyapacağım,” dedi; “İki aydır dağlardaydık, onun için kıyafetim hiç uygun değil. Gidip kıyafetimideğiştirmemgerekecek.”

“Size teşekkür etmesi için onun da benim de çok iyi bir sebebimiz var,” diye cevap verdi kız.“Babambeniçoksever.Oboğalarınaltındakalıpölseydimhiçbirzamankedinitoparlayamazdı;çoküzülürdü.”

“Bendeçoküzülürdüm,”dediavcıkılıklıadam.

“Sizi!Bununsizipekilgilendireceğinisanmıyorum.Hem,sizidahatanımıyoruzbile.”

Bu söz üzerine, genç avcının karanlık yüzüne öyle sıkıntılı bir ifade geldi. Bunun üzerine LucyFerrieryüksekseslegüldü.

“Öyledemek istemedim,”dedi;“Elbette,artıkdostumuzsunuz.Bizemutlakauğramalısınız.Şimdiyolaçıkmalıyımyoksababamişverirken,banabirdahahiçgüvenmeyecek.Hoşçakalın!”

“Güle güle,” diye cevap verdi, geniş şapkasını kaldırıp, Lucy’nin küçük elini sıktıktan sonra.Kısrağınıgeriçeviriphayvanıkamçılayıp,sonraarkasındanbirtozbulutukaldırarak,okgibigenişyoldanaşağıilerledi.

GençJeffersonHope,sıkıntılıvesuskunbirşekildearkadaşlarıylabirlikteatsürmeyedevametti.Birlikte Nevada Dağlarında gümüş aramış, keşfettikleri maden damarlarını işletmek için yeterliparayı bulmak umuduyla, Salt Lake’e geri dönüyorlardı. Lucy Ferrier ’le bu ani tanışması,düşüncelerinibaşkabiryönekaydıranakadar,madenciliğediğerherkeskadarmeraklıydı.Sierra’nın

Page 82: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

esintilerini andıran, içi dışı bir, sağlıklı ve güzel genç kızın görüntüsü, kor gibi yanan,ehlileştirilmemiş kalbinin en derin köşelerinde büyük bir heyecan uyandırmıştı. Kız gözdenkaybolunca,hayatındayenibirdönümnoktasınageldiğinianladı.Negümüşspekülasyonlarınınnedebaşka herhangi bir sorunun, aklını başından alan bu yeni sorun karşısında hiçbir önemi yoktu.Kalbinde doğan aşk, bir erkeğin ani ve değişebilir bir hayali değil, güçlü iradeli ve asi huylu biradamınvahşitutkusuydu.Giriştiğiheriştebaşarılıolmayaalışmıştı.Çabasıveazmibaşarılıolmasınayardımederse,buiştedehayâlkırıklığınauğramayacağınayürekteninanıyordu

OgecevedahasonrakibirçokgeceJohnFerrier ’iziyaretetti,takiçiftlikevindeherkestarafındantanınanadek.VadiyetıkılmışkalmışvekendiniişinevermişolanJohnFerrier,sononikiyılboyuncadünyadaki son gelişmelerden habersiz kalmıştı. Fakat, meydana gelen yenilikleri, Jefferson’danöğrendi. Jefferson Hope her şeyi, John’u olduğu kadar Lucy’i de ilgilendirecek bir şekildeanlatıyordu. California’da rehberlik yapmıştı. Barış ve bereket zamanında kazanılan ve kaybedilenbirçok servetin hikâyesini anlattı. İzcilik, avcılık, gümüş arayıcılığı ve kovboyluk da yapmıştı.Heyecanlı maceralar neredeyse, Jefferson Hope da onların peşini takip etmişti. Çok geçmeden,Jefferson, yaşlı adamın sık sık erdemlerinden söz ettiği, oğlu gibi sevdiğini söylediği en gözdeadamlarından biri oldu. Diğer yandan, Lucy de genç adamı sevmeye başlamıştı. Ferrier belki busevgininfarkındadeğildiama,budurumJefferson’ungözündenkaçmıyordu.

***

Jefferson Hope, bir yaz akşamı, atını dört nala koşturarak geldi ve atını girişte durdurdu. Lucykapıdaydı, onukarşılamak için aşağı inmişti.Atındizginlerini çite doladı vebahçedeki dar yoldanyürümeyebaşladı.

“Buradaki işlerimibitirdim, şimdilikgidiyorum.Lucy,”dedikızın ellerini tutup şefkatleyüzünebakarak; “Senden benimle hemen gelmeni istemeyeceğim ama, buraya geri döndüğümde benimlegelmekiçinhazırolacakmısın?”

“Pekibunezamanolacak?”diyesorduLucy,yüzükızarıp,başınıönüneeğerek.

“Dışarıdaikiaygeçireceğim.Sonragelipsenialacağım,sevgilim.Aramızahiçbirengelgiremez.”

“Pekiyababam?”diyesordu.

“Bu madenleri düzgün bir şekilde işlettiğim taktirde baban da kararımızı onayladı. Bu konudahiçbirendişemyok.”

“Oh,pekâlâ;babamvesenherşeyiayarladıysanızsöylenecekhiçbirşeykalmamışdemektir,”diyefısıldadı,yanağını,Jefferson’ungenişgöğsünedayamışbirşekilde.

Jefferson sevinçle, “Tanrıya şükürler olsun!” dedi kısık sesle ve eğilip Lucy’i öptü. “Her şeyyolunda öyleyse. Beni kanyonda bekliyorlar. Hoşça kal sevgilim - hoşça kal. İki ay sonragörüşeceğiz.”

Konuşurken kızdan kendini çekti ve atına atlayıp arkasına bile bakmadan dörtnala uzaklaşmayabaşladı.Sankigeridebıraktıklarınasonbirkezbaksaherşeyinaltüstolacağındankorkuyordu.Lucy,gözdenkaybolanakadarHope’unarkasındanbaktı.Ardından,Utah’ınenmutlukızıolarakevinegeridöndü.

Page 83: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

ÜÇÜNCÜBÖLÜM

Page 84: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 85: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

JOHNFERRIER,

Page 86: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

PEYGAMBERLEKONUŞUYOR

JeffersonHopevearkadaşlarıSaltLake’denayrılalıüçhaftaolmuştu.Gençadamındönüşünüveevlât edindiği kızını yakında kaybedeceğini düşündükçe, John Ferrier ’in yüreği sızlıyordu. Amakızının parıltılı ve mutlu yüzü, durumu kabullenmesine herhangi bir sözden daha çok yardımcıoluyordu.Kararlıyüreğininderinliklerinde,hiçbirzaman için,kızınınbirMormon’laevlenmesinekendisinihiçbirşeyiniknaedemeyeceğineinanmıştı.Böylebirevliliğinutançvericiveyüzkarasıbirevlilikolacağınıdüşünüyordu.Mormondoktrinleri ılımlıolaraknedüşünürsedüşünsün,bir tekbukonudaesnekdeğildi.Fakat,ağzınısıkıtutmakzorundaydıçünküogünlerdeAzizlerinTopraklarındageleneklerekarşı,herhangibirdüşünceyidilegetirmektehlikeliydi.

Evet, tehlikeliydi - o kadar tehlikeliydi ki en azizler bile yanlış anlaşılır ve bundan dolayıcezalandırılırızkorkusuyla,bazıdüşünceleriniancakfısıldayarakifadeedebiliyorlardı.Birzamanlar,zulme uğrayan kurbanlar, şimdi birer zulmedici olup çıkmışlardı, hem de o güne kadar gelmişgeçmişenbüyükzulmedicilerolmuşlardı.NeSevillaEngizisyonu,neAlmanVehmgericht’i,nedeİtalya’daki Gizli Örgütler, Utah Eyaletini gölgede bırakacak kadar korkunç düşüncelerüretebilmişlerdi.

Gizliliğivesahipolduğugizemi,buörgütüikimislikorkunçhalegetirmişti.Örgütünherşeydenhaberdar olduğu ve her şeye gücünün yettiği söyleniyordu fakat bunun kanıtı ne duyulmuş ne degörülmüştü. Mormon kilisesine karşı çıkanlar yok olmuştu ve hiç kimse, bu insanların nereyekaybolduklarını ya da başlarına neler geldiğini bilmiyordu. Karısı ve çocukları eve dönüşünübekliyorlardı ama baba hiçbir zaman gizli rahiplerin boyunduruğu altında, başından geçenlerianlatmakiçingeridönemiyordu.Zatenistesedegeridönemezdi,çünküyokediliyordu.Cüretkarbirsöz ya da düşüncesiz bir hareket, yok edilmeyle cezalandırılıyordu ve hiç kimse, kendilerinehükmeden bu gücün doğasının ne olduğunu bilmiyordu. İnsanların, yürürken duydukları korkudanürpermelerine,buvahşidoğanıngöbeğindebilecanlarınısıkanşüphelerineşaşmamakgerekirdi.

Önceleri, bu karanlık ve korkunç güç, yalnızca Mormon inancını kabul ettikten sonra dindençıkmayı dileyen ya da sapan insanları cezalandırmak için kullanılıyordu. Fakat, çok geçmeden, bugücünkullanımalanıgenişledi.Yetişkinkadınlargittikçeazalıyorduvekadınnüfusununazalmasıyla,poligami[39] hiçbir anlamı olmayan bir doktrin olup çıkmıştı. Tuhaf söylentiler yayılmayabaşlanmıştı - Kızılderililerin asla görülmedikleri bölgelerde, öldürülen göçmenler ve talan edilenkamplarhakkındasöylentileryayılıyordu.Yaşlılarınharemlerindeyenikadınlarbeliriyordu-bunlar,bitkindüşüpağlayarak,yüzlerindetarifedilemezbirkorkununizlerinitaşıyankadınlardı.Geçkalmışyolcular, dağlardaki silâhlı, maskeli, sinsi, sessiz ve karanlıkta gizlice saldıran çetelerdenbahsediyorlardı. Bu hikâyeler ve söylentiler, zamanla daha fazla gerçeklik ve şekil kazanmayabaşladılarveensonundabuçeteler,biradkazandılar.Batınınıssızçiftliklerindebugünbile,DaniteÇetesiyadaİntikamMelekleri,uğursuzvekötülükgetirenadlarolarakhatırlanır.

Örgüthakkındadahaçokbilgiyesahipolmak,korkunçsonuçlarayolaçarak,insanlarınzihinlerineyerleşmiş olan korkuyu azaltacağına, daha da arttırdı. Hiç kimse, bu acımasız örgüte kimlerinmensupolduğunubilmiyordu.Dinadıaltındaişlenenbukanlıvevahşetdolucinayetlerekatılanlarınadları,büyükbirgizliliklesaklıtutuluyordu.Peygamberveonunkurduğuörgüthakkındaşüphelien

Page 87: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

ufakbirsözsöyleyenkimse,ogününgecesindeyaöldürülüyoryadakendisiiçindeyken,evininateşeverilmiş olduğu görülüyordu. İşte bu yüzden herkes birbirinden korkuyor ve yüreğindekilerinhiçbirinidilegetiremiyordu.

***

Güzel bir sabah, JohnFerrier buğday tarlalarına gitmek için yola koyulacaktı ki, dış yani bahçekapısının mandalının tıkırtısını duydu. Kapının mandalını açanın kim olduğunu anlamak içinpenceredenbakmasıylaortayaşlı,iriyarıbiradamınpatikadangeldiğinigördü.Yüreğiağzınageldiçünkü gelen, liderleri Peter Young’un ta kendisiydi. Tüm benliğini korku sardı çünkü, böyle birziyaretinkendisiiçinpekhayırlıolmayacağınıbiliyordu-Ferrier,Mormonliderinikarşılamakiçinkapıyakoştu.Young,Ferrier ’inselâmlarınısoğukbirşekildekarşıladıveyüzündeciddibirifadeyleoturmaodasınakadarFerrier ’itakipetti.

Kendine bir sandalye alıp çiftçiye sert bir ifadeyle, açık renk kirpiklerinin altından bakarak,“Ferrier Kardeş” dedi, “Gerçek inananlar, seninle iyi dost oldular. Seni çölde açlıktan ölürkenyanımıza aldık, seninle yemeğimizi paylaşıp Seçilmiş vadiye sağ salim varmanı sağlayarak sanatopraklarımızdaniyibirpayverdikvebizimkorumamızaltındaservetiningenişlemesineizinverdik.Öyledeğilmi?”

“Öyle,”diyecevapladıJohnFerrier.

“Tüm bunlara karşılık, senden tek bir isteğimiz vardı: o da, gerçek inancı benimsemen ve buinancıngerektirdiklerineheranlamdaayakuydurman.İsteğimiziyerinegetireceğinesözverdinamahakkındasöylenenlerdoğruysa,sendininingerekleriniihmâlediyormuşsun.”

“Peki inancımı nasıl ihmâl ediyormuşum?” diye sordu Ferrier, itiraz edercesine ellerini havayakaldırarak.“Ortakbütçeyeparamıayırmadım?Tapınaktakiayinleremikatılmadım?Yoksa-?”

“Karıların nerede?” diye sordu Young, çevresine bakınarak. “Çağır da onlara bir merhabadiyeyim.”

“Evlenmediğimdoğru,”dediFerrier.“Amaçokazkadınvardıveevlenmekiçinbendendahahaklısebepleriolanbirçokerkekvardı.Yalnızbiradamdeğilim:İsteklerimekarşılıkverenbirkızımvar.”

“Seninle konuşmak istememin sebebi dekızın,” dediMormon’ların lideri. “Kızın, adeta birUtahÇiçeğiolupçıktıvebutopraklarda,yüksekbirkonumasahippekçokinsanıngözünegirdi.”

JohnFerrieriçindenbirahçekti.

“Kızın hakkında inanmak istemeyeceğim haberler duydum - bir maceraya gönlünü kaptırdığıyolunda haberler. Sanırım bunlar, çok konuşan insanların uydurması olmalı. Azizlik mertebesineermiş Joseph Smith’in kanunundaki on üçüncü kural nedir? ‘İnancı gerçek her genç kızın,seçilmişlerdenbiriyleevlenmesigerekir,eğerkızbiryabancıylaevlenirse,büyükbirgünahişlemişolur.’ Durum böyleyken, kızın bu kuralı çiğnerse, kurala uyulmasını sağlamadığın için,cezalandırılmankaçınılmazdır.”

JohnFerrier,hiçcevapvermedi,kamçısıylasinirlibirşekildeoynuyordu.

“Bu noktadan yola çıkarak, tüm inancın sınanacak - Kutsal DörtlüMeclisinin kararı budur. Kız,gençolduğundan,nesaçıbaşıağarmışbiriyleevlenmesineizinveririznedeonuseçmehakkındanmahrumbırakırız.Yaşlılarındoğurmamışbirçokgençkarısıvaramagençlerimizindekendilerineeş

Page 88: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

bulması gerek. Stangerson’un bir oğlu var,Drebber ’ın da bir oğlu var ve ikisi de kızını evlerinememnuniyetle gelin olarak kabul ederler. Bırakalım da kızın, ikisinden birini kendine eş seçsin.Özellikleyakışıklıvezenginler,ayrıcainançlarıdasağlam.Bunanedersin?”

Ferrierbirmüddet,kaşlarıçatıkbirhaldesessizkaldı.

“Bizezamanvermelisiniz,”dedisonunda.“Kızımçokgenç-henüzevlenecekyaştadeğil.”

“Seçimyapmakiçinbiraysüresivar,”dediYoung,sandalyesindenkalkarak.“Busüreninsonundacevabınıverecek.”

Kapıdan çıkıp gidecekti ki yüzü kızarmış bir şekilde ve gözlerinden kıvılcımlar saçarak döndü.“Zayıf iradenizle Kutsal Dörtlünün emirlerine karşı çıkmaktansa, her ikinizin de vücudu SierraBlanco’daiskeletedönsün,dahaiyi!”diyegürledi.

Eliylegözdağıvericibirhareketyaparakkapıyayöneldi.Ferrier,onunsertadımlarıylapatikanınçakıllarınıezerekyürüdüğünüduydu.

Dirseğini dizine dayamış bir şekilde oturmuş, meseleyi kızına nasıl açıklayacağını düşünürken,yumuşak bir elin kendi eline dokunduğunu hissetti ve başını kaldırmasıyla birlikte kızının yanıbaşındadurduğunugördü.Kızının solgunvekorkmuşyüzünebakar bakmaz, onun tümolanlardanhaberdarolduğunuanladı.

“Tüm konuşulanları duymamak, için sağır olmak gerekirdi,” dedi, babasının baktığını görünce.“Sesitümevdeçınlıyordu.Oh,baba,baba,neyapacağız?”

“Hemen korkuya kapılma,” diye cevap verdi, kızını yanına çekip geniş ve sert eliyle kızınınyumuşacıkvemisgibikokansaçlarınıokşayarak.“Bumeseleyişuveyabuşekildehalledeceğiz.Şuadamiçinduyduğunsevgidehiçbirazalmayok,değilmi?”

Babasınaverebildiğitekcevap,hıçkırıpağlayarak,onunboynunasarılmakoldu.

“Demek ki seviyorsun. Zaten ona karşı olan sevginin azalacağını hiç sanmıyordum. Tam sanauygunbirgenç.Tümdualarınavevaazlarınakarşın,Mormon’lardanbirfazlasıvar:ObirHıristiyan.Yarın bir kervan Nevada’ya doğru yola çıkacak, ona bir mektup gönderip içinde bulunduğumuzçıkmazdankendisinihaberdaredeceğim.Ogençadamıbirazolsuntanıyorsam,telgraftanbiledahahızlıbirşekildegeridönecektir.”

Lucy,babasınınbutanımıüzerinehafifçegülümseyerek,birazolsunrahatladı.

“Gelince, bize en iyi yolu gösterecektir.Ama ben, senin için korkuyorum, babacığım.Kulağımaçok kötü söylentiler geliyor - Peygambere karşı çıkanların başına gelenler hakkında korkunçsöylentiler:Başlarınahepkötübirşeygeliyormuş.”

“Ama,bizonakarşıçıkacakbirşeyyapmadıkki,”diyecevapverdibabası.“Önümüzdedahabirayvar;sanırım,yapabileceğimizeniyihareket,busüreninsonunakadarUtah’ıterketmek.”

“Utah’ıterketmekmi?”

“Sanırımyapacakbaşkabirşeyyok.”

“Amayaçiftlik?”

Page 89: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Paraolarakkurtarabildiğimizkadarını kurtarırız, gerisinedeveda ederiz.Doğrusunu söylemekgerekirse,Lucy,böylebirşeyyapmayıdahaöncedeaklımdangeçirmiştim.Buradakiinsanlar,lânetolası Peygamberlerine boyun eğebiliyor olabilirler ama, ben hiç kimseye boyun eğmektenhoşlanmam. Ben hür doğmuş bir Amerikalıyım ve tüm bunlar, benim yabancı olduğum şeyler.Sanırımonlaraayakuydurmakiçinyaşımoldukçageçmiş.Eğerbizezararvermekiçin,buçiftliğincivarındagezinmeyekalkarlarsa,tüfeğimdençıkankurşunlar,onlarahadlerinibildirecektir.”

“Amagitmemizeizinvermeyeceklerdir,”diyeitirazettikızı.

“Jeffersongelenekadarbekle,kısazamandabunundabirçaresinibuluruz.Busırada,canınısıkma,hayatımveŞuağlamayıdabırak.Artık,gözyaşlarınıgörmekistemiyorum.Korkacakhiçbirşeyyok.Enazındanşimdilikhiçbirtehlikeyok.”

John Ferrier, bu teselli edici sözleri kendinden emin bir ses tonuyla söyledi ama kızı, kapılarınsıkıcakapatılmasınababasının,ogeceherzamankindendahaçoközengösterdiğiniveyatakodasınınduvarındaasılıduranpastutmuşeskiavtüfeğinitemizleyipdoldurduğunugözdenkaçırmadı.

Page 90: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

DÖRDÜNCÜBÖLÜM

Page 91: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 92: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

CANPAZARI

Mormon’larınPeygamberiylegörüşmesinitakipedengününsabahıJohnFerrier,SaltLake’egidip,Nevada Dağlarına doğru yola çıkacak olan kervanda, tanıdığı kişiyi bulduktan sonra JeffersonHope’a yazdığı mektubu kendisine emanet etti. Mektubunda genç adama, kendilerini büyük birtehlikenintehditettiğinivegeridönmesininnekadaracilolduğuyazılıydı.Mektubuemanetettiktensonraiçirahatladıveeveiçibirazolsunrahatlamışbirşekildedöndü.

Çiftliğineyaklaşırkengiriştekiçitlereikiatınbağlıolduğunugörünceşaşırdı.Evininiçinegiripdeoturmaodasındakendisinibekleyen ikigençadamıgördüğündeşaşkınlığıbirkatdahaarttı.Uzun,solgunyüzlüolanı,sallanansandalyedearkasınayaslanıp,ayaklarınısobayadayamıştı.Kalınenseli,sert ve böbürlenen tavırları olan diğer genç adam, elleri ceplerinde, pencerenin önünde durmuş,herkestarafındansevilenbirşarkıyııslıklaçalıyordu.

JohnFerrier,içeridekilerisoğukbirşekildeselâmlayıp,kimolduklarınısordu.

Ellericebindeolangençadam.“Belkibizi tanımıyorsunuz,”dedi.“Bu,YaşlıDrebber ’ınoğludur.Ben de, Tanrı, elini uzatıp sizi doğru yola soktuğunda, sizinle birlikte yolculuk eden JosephStangerson’um.”

Pencerenin önündeki adam, “Eğer bizimkiler olmasaydı siz çoktan ölmüştünüz,” diye sırıtarakmırıldandı.

“Babalarımızın da tavsiyesine uyup,” diye sözlerine devam etti Stangerson, “Kızınıza evlenmeteklifinde bulunmak için geldik, tabii siz ve kızınız hangimizi seçerse. Benim dört karım var veDrebberKardeşindeyedikarısıolduğunagöre,kızınızlaevlenmekiçin,sanırım,benimdahahaklıbirnedenimvar.”

“Hayır, hayır, StangersonKardeş,” diye bağırdı beriki; “Sorunkaç karımız olduğudeğil, kaçınabakabildiğimiz.Babam,değirmenleribenimüzerimeyaptı;bendahazenginbiradamım.”

“Ama benim servetim, ileride daha da genişleyecek,” dedi Stangerson, sakin bir şekilde. “Tanrı,babamı aramızdan ayırınca, çiftlikler ve deri fabrikası bana kalacak. O zaman, ben senden dahazenginolacağımveKilisededahayüksekbirkonumaerişeceğim.”

“Kararı genç kız verecek,” dedi JohnDrebber, aynadaki yansımasına bakıp sırıtırken. “Her şeyionunseçiminebırakacağız.”

Bukonuşmasırasında,JohnFerrier,kamçısını ikiziyaretçinindesırtınaindirmemekiçinkendinizortutmuş,kapınıngirişindeöfkedenkuduruyordu.

“Banabakın,”dediensonunda,genişadımlarlaüzerlerineyürüyerek,“Kızımsiziçağırdığızamangeleceksinizama,ozamanakadaryüzünüzübirdahagörmekistemiyorum.”

İki gençMormon, şaşkınlık içinde ona baktılar. Genç kızla evlenmek için aralarında verdiklerimücadeleninhemkıziçinhemdebabaiçinbüyükbironurkaynağıolduğunusanıyorlardı.Fakat,işindüşündüklerigibiolmadığınıanladılar.

Page 93: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Buodadançıkmanınikiyoluvar,”diyebağırdıFerrier;“Yakapıdanyadapenceredençıkarsınız.Hangisinitercihedersiniz?”

Esmer yüzündeki ifade, o kadar vahşice ve ince elleri o kadar korkutucuydu ki, ziyaretçileriyerlerindenfırlayıptelâşlıbirşekildeeviterkettiler.Yaşlıçiftçi,onları,dışkapıyakadarizledi.

“Damadımınkimolacağınaaranızdakararverdiğinizzaman,benimdehaberimolsun,”dedi,alayedercesine.

“Bunun hesabını vereceksin!” diye bağırdı Stangerson, öfkeden yüzü bembeyaz olmuş bir halde.“Peygambere veDörtlüMeclisinemeydan okudun.Bu yaptığından hayatının sonuna kadar pişmanolacaksın.”

“TanrınınEli üzerine sert bir şekilde inecek,” diyebağırdı gençDrebber; “Tanrı sanabüyükbirdarbeindirecek.”

“Öyleyse ben de kendi darbemi indiririm,” diye öfkeyle kükredi Ferrier.O ana kadar odasındançıkmayan Lucy, yanına gelerek onu kolundan tutup da engel olmasaydı, üst kata çıkıp silâhınıkapacaktı. Kızının kollarından kurtulmak için uğraşırken, davetsiz misafirlerinin atlarına binerek,oradanhızlauzalaşmalarınıkızgınbakışlarlaizliyordu.

Gidenlerinarkasından“Alçakherifler!”diyebağırdı,alnındabirikentertanelerinisilerek;“Kızımısizinkarınızolarakgöreceğimesizimezardagörürümdahaiyi.”

“Bence de, baba,” diye cevap verdi Lucy, babasına katılarak; “Dua edelim de Jefferson çokgeçmedenburadaolsun.”

“Evet.Gelmesiuzunsürmez.Nekadarçabukgelirsebizimiçinokadariyiolur.Çünkü,birsonrakihareketlerininneolacağınıbilmiyoruz.”

Buyaşlıveazimliçiftçiyeveevlâtedindiğikızınabirilerininakılveripyardımetmesiiçinartıkçokgeçti. Tüm yerleşim tarihine bakıldığında Yaşlıların otoritesine, kolay kolay kimsenin karşıçıkamadığıgörülüyordu.Küçükhatalarbileçoksertbirşekildecezalandırılıyorsa,buisyankârlarınkaderinikimbilirnelerbekliyordu.Ferrier,zenginliğininvekonumununhiçbirişeyaramayacağınıbiliyordu.Kendisikadartanınmışlarvezenginlerbileortadankaldırılmışlar,bütünmülkleriKiliseyekalmıştı.Cesurbiradamdıama,kendisinibekleyenbellibelirsiztehlikeleridüşündükçetümbedeninibir ürperti sarıyordu. Bilinen her tür tehlikeyi cesaretle karşılayabilirdi ama bu gerilim, onunsinirlerinibozuyordu.Korkularınıkızındansaklıyordu.Ancak,tümmeseleyehiçönemvermiyormuşgibi davranmasına karşın büyük bir huzursuzluk duyduğu, kendisini çok seven zeki kızınıngözlerindenkaçmamıştı.

Önceki günkü davranışına karşılık, Young’dan eline bir mesaj ya da sitem dolu bir mektupgeçeceğinidüşündü.Yanılmamıştı.Beklediğimesaj,hiçummadığıbirşekildeyazılmıştı.Ertesisabahuyanmasıylabirlikte,göğsününüzerindekiyatakörtüsüneküçükvekarebirkâğıtparçasınıniğneiletutturulduğunu görerek, büyük bir hayrete düştü. Kâğıtta kalın ve bölük pörçük harflerle şunlaryazılıydı:

“Kararınıdeğiştirmekiçinönündeyirmidokuzgünvar,aksitaktirde-”

Tire işareti, herhangi bir tehditten daha da korkutucu anlamlara geliyordu. Bu uyarının odasınanasılgeldiği,JohnFerrier ’inaklınıiyicekarıştırdı.Çünkü,hizmetkârlarevindışındakibirbarakadauyuyorlardı ve kapılarla camlar sürgülüydü.Kâğıdı buruşturup attı ve kızına hiçbir şey söylemedi

Page 94: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

ama bu olay, yüreğine daha önceki korkularından daha büyük bir korku düşürmüştü.Yirmi dokuzgünlüksüre,Young’unverdiğisüreyedenkdüşüyordu.Hangikuvvetyadacesaret,böyleesrarengizgüçlerledonanmışbirdüşmanakarşıkoymasınayardımcıolabilirdiki?İğneyiyatakörtüsünebatırankimse,onunhayatınadakastedebilirdivecanınakıyankişiyiaslaöğrenemezdi.

Ertesi sabah, siniri daha da bozuktu. Kahvaltıya oturduklarında, Lucy birdenbire bağırıp tavanıişaret etti. Tavanın tamortasına büyük olasılıkla yanan bir çubukla 28 sayısı yazılmıştı.Bu, kızınaanlaşılmaz geldi, Ferrier de, kızını olanlardan haberdar etmedi.O gece sabaha kadar silâhı elindebekleyipnöbettuttu.Nebirsesduydunedekimseyigördüamasabahleyinkapısınındışınakocamanbir27’nin,boyaylayazılmışolduğunugördü.

Günlerböylecebirbirini takipetti. JohnFerrier,hersabahuyandığında,görünmeyendüşmanları,çiftliğin ya da evin bir köşesine, verilen sürenin bitmesine kaç gün kaldığını yazmış oluyorlardı.Ölümcül sayılar, kimi zaman duvarlara, bazen yerlere ve bazen de çiftliğin girişine ya daparmaklıklara tutturulmuşküçükkağıtlardayazılıydı. JohnFerrier,okadar tetikteolmasınakarşın,her gün gelen bu uyarıların kimler tarafından bırakıldığını bir türlü öğrenemiyordu. Bu uyarılarıgörünce,içinineredeysebatılinancavaranbirkorkukaplıyordu.Ensonundayorgunvebitkindüştü,gözlerinden,kıskıvrakyakalanmışbiryaratığınendişelibakışlarıokunuyordu.Hayattaartık tekbirümidivardı,odagençavcınınNevada’dandönmesiydi.

Yirmigünonbeşgüneindi,onbeşgündeongünefakatgençadamdanhiçbirhaberyoktu.Sayılarhergeçengündahadaazalıyorduvehâlâbirhaberyoktu.Nezamanbiratlıyüksekseslebağırarakyaklaşsa ya da bir arabanın sürücüsü, arabasına koştuğu atlarına bağırsa yaşlı çiftçi, yardımın ensonundageldiğinidüşünerekheyecanlaçiftliğingirişinekoşuyordu.Ensonunda,beşincigünbittivedördüncügünegelindivedördüncügündebitipüçüncügünegelindiğindeHope’ungeleceğinedairinancınıiyiceyitirdivetümkaçışumutlarısuyadüştü.Yerleşimalanınıçevreleyendağlarhakkındabilgisi az olduğundan ve tek başına kaldığı için güçsüz olduğunu biliyordu. Sık işleyen yolların,düşmanları tarafından sıkı bir şekilde gözetlenip korunduğunu da biliyordu ve Dörtlü Meclisininemri olmadan hiç kimse bu yollardan geçemezdi. Ne yöne dönerse dönsün, kendisini bekleyentehlikeden hiçbir kaçış yolu yok gibi gözüküyordu. Fakat yaşlı adam, verdiği karardan asladönmeyecekti.Mormon’lar,kızınaaslaelsüremeyeceklerdi.Buuğurdacanınıvermeyehazırdı.

Yaşlıadam,birakşam,derinbirşekildedertlerinidüşünmeyedalmış,budertlerdenkurtulmanınbiryolunu arıyordu. O sabah evinin duvarına iki sayısı yazılmıştı ve ertesi gün, verilenmühlet sonaermiş oluyordu. Peki sonra ne olacaktı?Belli belirsiz ve korkunç düşünceler geliyordu aklına.Yakızı-oölürse,tekbaşınakalankızınınbaşınanelergelecekti?Çevrelerinisarmışbuölümcülağdankurtulmanın hiçbir yolu yok muydu? Başını masaya yaslayıp, içine düştüğü çaresizliği düşünerekağlamayabaşladı.

Fakat o da neydi? Sessizlikte hafif bir gıcırtı duyuldu - kısık ama gecenin sessizliğinde kolaycaduyulanbirgıcırtı.Ses,evinkapısındangelmişti.Ferriersürünereksalonagirdivekulaklarınıdörtaçtı.Birkaçdakikaduraksadıvekısık ses, tekrarduyuldu.Birisi yavaşçakapının aynalık tahtasınavuruyordu.Yoksagelen,gizlimahkemeninkanlıemirlerindenbiriniuygulamaklagörevli,birgeceyarısıkatilimiydi?Yadaverilenmühletinsonunagelindiğiyazmakiçingelenbircasusmuydu?JohnFerrier, savaşarak ölmenin, sinirlerini laçka eden ve yüreğini ürperten gerilimden çok daha iyiolacağınıdüşündü.İleriatılıpsürgüsünüçekerek,kapıyıardınakadaraçtı.

Dışarıdaherşeysessizvesakindi.Gecegüzeldiveyıldızlarışılışılparlıyorlardı.Çitlerlevegirişkapısıyla son bulan küçük ön bahçe, çiftçinin gözünün önündeydi ama, ne orada ne de yolda hiç

Page 95: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

kimsegörülmüyordu.RahatbirnefesalanFerrier,sağasolabakındı,takikendiayaklarınındibindebiradamınyüzükoyun,yerdeyattığınıhayretedüşerekgörenedek.

Gördüğü manzara karşısında o kadar korkuya düştü ki, birden bağırmamak için elini ağzınagötürüp duvara yaslandı. Aklına ilk gelen düşünce, yüzükoyun yere yatmış figürün, yaralı ya daölmeküzereolanbiradamolabileceğiydi.Fakat,yerdekiadamın,yattığıyerdensürünerek,biryılangibiçabukvesessizbir şekilde içerigirdiğinigördü.Adam,evegirergirmezayağakalkıpkapıyıkapadı ve şaşkınlık içinde kalan çiftçi, Jefferson Hope’un korkunç fakat, kendisine güven verenyüzünügördü.

“Aman Tanrım!” dedi John Ferrier, nefesi kesilerek. “Beni çok korkuttun. İçeri böyle girmeninsebebinedir?”

“Bana önce yemek verin,” dedi beriki kabaca. “Ağzıma kırk sekiz saattir bir lokma bilekoymadım.”Masada, ev sahibinin akşam yemeğinden arta kalan soğuk ete ve ekmeğe saldırdı veoburcasınanevarneyoksasilipsüpürdü.“Lucy’nindurumuiyimi?”diyesordu,açlığınıgiderince.

“Evet.Tehlikeninbüyüklüğündenhaberiyok,”diyecevapverdiyaşlıadam.

“Buiyi.Evihertaraftanizliyorlar.Buyüzdensürünerekgelmekzorundakaldım.Onlarıngözlerioldukçakeskinolabilirama,birWashoeavcısınıyakalayacakkadarkeskindeğiller.”

JohnFerrier, beklediği sadıkmüttefiğin şimdi yanındaolmasındandolayı tümkaramsarlıklardansıyrılıp,bambaşkabiriolupçıktı.Gençadamınköselegibielleriniyakalayıpiçtenbirşekildesıktı.“Gurur duyulacak bir adamsın,” dedi. “İçinde bulunduğumuz tehlikeyi ve dertleri paylaşacak pekkimseçıkmadı.”

“Çok doğru söylediniz,” diye cevap verdi genç avcı. “Size saygım vardır ama bu durumda tekbaşınızaolsaydınızbaşımıböylebirarıkovanınasokmadanönceikikezdüşünürdüm.Beniburayagetirenasılsebep,Lucy’dirveonabirzarargelirsesanırımUtah’tanbirHopeailesieksikolur.”

“Eh,söylebakalım,neyapacağızşimdi?”

“Yarınsongünvebugecehareketegeçmediğimiz takdirde,herşeybiter.KartalKanyonundabiryükkatırı,veüçatbizleribekliyor.Nekadarparanızvar?”

“İkibindolarlıkaltınımvebeşbindolarlıkbanknotumvar.”

“Bukadarı, işimizigörür.Benimdeekleyecekbirokadarparamvar.DağlardangeçerekCarsonCity’evarmalıyız.Lucy’iuyandırsanıziyiolur.Geldiğimdenhaberleriolmalarınıistemediğimiçin,hizmetkârlarınevdekalmamasıçokiyioldu.”

Ferrier, kendilerini bekleyen yolculuk için kızını uyandırmaya gidince, Jefferson Hope,yenilebilecek her şeyi büyük bir torbaya doldurdu ve sert bir çömleğe su koydu. Çünkü, kenditecrübelerinden biliyordu ki, dağlardaki kuyular arasında uzun mesafeler vardı ve bu kuyularınsayıları azdı. Yaşlı çiftçiyle kızı, yola çıkmak için hazırlanmış olarak göründüklerinde, Hope’daneredeyse tümhazırlıklarını tamamlamıştı.Bir süredirbirbirinigörmeyengençaşıklarbirbirlerinisıcak bir şekilde karşıladılar. Fakat, bu merasim kısa sürdü. Çünkü, dakikalar çok kıymetliydi veyapılacakçokişvardı.

“Biranönceyolaçıkmalıyız,”dediJeffersonHope,kendilerinibekleyen tehlikeninbüyüklüğünükavrayanamabutehlikeyicesaretlekarşılamayahazırbirigibi,kısıkfakatkararlıbirsesle.“Evinön

Page 96: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

vearkagirişleriizleniyoramatemkinlibirşekildeyancamlardançıkıptarlalardangeçerekonlarınarasından geçebiliriz. Yolu bir buldukmu, atların beklediği Kartal Kanyonundan iki mil ötedeyizdemektir.Şafaklabirliktedağlardangeçerekyolumuzuyarılamışoluruz.”

“Yabizidurdururlarsa?”diyesorduFerrier.

Hope,sağtarafındadurantabancasınınkabzasınaeliylevurdu.“Sayılarıbizimiçinçokfazlaama,yinedeikiüçtanesinidebizimlebirliktegötürürüz,”dedifesatbirgülüşle.

Evdeki tümışıklarsöndürüldüveFerrier,karanlıkpencereden,birzamanlarkendisininolanamasonsuza kadar terk etmek üzere olduğu topraklarına son bir kez daha baktı. Topraklarını gözdençıkarmayakendiniçoktanhazırlamıştıvekızınınhayatıvemutluluğu,mahvolanservetininyolaçtığıüzüntüdendahaağırbasıyordu.Hışırdayanağaçyapraklarıveuçsuzbucaksıztarımtarlalarıdadahilolmaküzereher şey,okadar sakinvehuzurlugörünüyorduki,katillerinnerelerepusuyayattığınıfark etmek çok zordu. Ama genç avcının, bembeyaz yüzündeki ifade, eve yaklaşırken kafasındakisorularıncevabınıaldığınaişaretediyordu.

Ferrier, altınlarla ve banknotlarla dolu çantayı, Jefferson Hope da hazırladığı erzakı ve suyualmıştı.BusıradaLucy’ninelindebirkaçözeleşyasınıkoyduğuküçükbirçantavardı.Camıyavaşçavedikkatliceaçarakkaranlıkbirbulutunayıörtmesinibeklediktensonra,evinküçükbahçesinebirerbirer girdiler. Nefeslerini tutan kaçaklar, çömelip yürüyerek bahçeyi geçtiler ve bahçenin etrafınıçeviren ağaçların kenarından geçip giderek mısır tarlasına çıkan geçide geldiler. Tam burayavarmışlardı ki, genç adam iki yol arkadaşını kollarından çekip gölgeye sürükledi, sessizce veheyecandantitrerbirhaldeyereyattılar.

Zamanında almış olduğu eğitim, Jefferson Hope’un kulaklarının bir vaşağınkiler kadar keskinolmasına yaramıştı. Biraz öteden, bir baykuşun bir diğerine acıklı bir şekilde öterek karşılıkvermesindenönce,kendileriniyeregüçlükleatabilmişlerdi.Aynıanda,belirsizveşüphelibirfigür,ilerlemekte oldukları geçitte belirdi ve yine baykuş taklidi yapıp, acıklı bir şekilde öterek sinyalvermesiylebirliktekaranlığıniçindenikincibiradamortayaçıktı.

“Yarın,geceyarısı,”dediotoritesahibigibigözükenilki.“Çobanaldatanüçkereötünce.”

“Pekala,”dediberiki.“DrebberKardeşesöyleyeyimmi?”

“Bunuonailet,odadiğerlerineiletsin.Dokuzayedi!”

“Yediye beş!” diye tekrar etti beriki ve iki figür, değişik yönlere ayrıldılar. Son sözleri, kendiaralarındabirtürişaretveparolaolmalıydı.Ayaksesleriyavaşyavaşkesilince,JeffersonHopeayağafırladı ve yol arkadaşlarının geçitten geçmesine yardım edip onlara tarlalarda hızlı adımlarla yolgösterdi,busıradagücütükenenkızın,kolunagirerekyürümesineyardımediyordu.

“Aceleedin!Aceleedin!”diyordunefesikesilerek.“Nöbetçilerinbulunduğubölgedengeçiyoruz.Herşey,adımlarımızınçabukluğunabağlı.Aceleedin!”

Anayolaçıkınca,dahahızlıilerlediler.Yoldaşanseserihiçkimseylekarşılaşmadılarvebirtarlayagirerek yine kimseye görünmeden yollarına devam ettiler. Genç avcı, kasabaya varmadan önce,dağlara çıkan engebeli ve dar bir patikaya saptı. Tepelerindeki iki sivri tepe, karanlıkta, herzamankindendahakocamanvekorkunçgörünüyorduvebu iki tepeyibirbirindenayıranboşlukdaatlarının,kendilerinibeklediğiKartalKanyonuoluyordu.JeffersonHopeeminolduğuiçgüdüleriyle,irikayaparçalarınınarasındayolunubulupsadıkhayvanlarıniplerlekazıklarabağlandığı,kayalarla

Page 97: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

gizlenmişköşeyegelenekadar,kurumuşbirdereyatağınıtakipetti.KızıbiratabindirdilerveyaşlıFerrier, para çantasıyla atlardan diğerine binerken, Jefferson Hope da kendi atına binerek, dik vetehlikelipatikadanaşağıinmeyebaşladılar.

Doğanın bu korkunç yüzünü görmeye alışkın olmayan herkes için, korkunç sayılabilecek biryoldangeçiyorlardı.Birtaraflarında,pürüzlüyüzeyindetaşlaşmışbircanavarınkaburgakemikleriniandıranvolkaniktaşlarınolduğu,karanlık,çetinveyaklaşıkbinmetreyükseklikteolup,insanıtehditeder bir görünümüolan sarp ve kayalık bir uçurumvardı.Diğer tarafta, iri kayaların ve birikmişparçaların yarattığı engebeli yol ilerlemeye engel oluyordu.Yol öyle düzensizdi ki, bazen tek sırahalinde ilerlemekzorundakalıyorlardı.Güçlüklerle dolubuyoldan, yalnızcaustabiniciler atlarınıgeçirebilirlerdi.Amatümtehlikelerevezorluklarakarşın,kaçaklarınyüreklerindeenufakbirkaygıbile yoktu çünkü, attıkları her adım sayesinde peşlerindekilerden ve kendilerini bekleyenkötülüklerdenbirazdahauzaklaşıyorlardı.

Fakatçokgeçmeden,hâlâAzizlerintopraklarındaolduklarınıgördüler.Busırada,Lucy’ninkorkupbağırarak,birtepeyiişaretetmesiyle,yolunentehlikelibölümünegeldiklerinianladılar.Yolatepedenbakan ve gökyüzüne doğru uzanan karanlık ve düz patikada, bir nöbetçi tek başına duruyordu.Atlılarınnöbetçiyigörmesiylenöbetçininatlılarıgörmesibirolduvenöbetçinin“Kimvarorada?”diyeseslenmesi,sessizkanyondayankılandı.

“Nevada’yagidenyolcular,”dediJeffersonHope,eğerindeasılıdurantüfeğineelinigötürerek.

Hope’un hareketinden şüphelenen nöbetçi de parmağını tüfeğinin tetiğine götürdü. Kaçaklar,verdiklericevaptantatminolmamışbirşekildekendileriniizleyennöbetçiyeşüpheylebakıyorlardı.

Nöbetçi“Kiminizniyle?”diyesordu.

“Kutsal Dörtlünün,” diye cevap verdi Ferrier. Mormon’larla yaşadığı zaman içinde, edindiğitecrübelerona,adınıverebileceğienyüksekotoritenin,KutsalDörtlüolduğunuöğretmişti.

“Dokuzayedi,”diyebağırdınöbetçi.

“Yediyebeş,”diyekarşılıkverdiJeffersonHopehemen,bahçededuyduğuparolayıhatırlayarak.

“Geçin, Tanrı sizinle olsun,” dedi yukarıdaki nöbetçi. Onun bulunduğu yerin ilerisinde, yolgenişliyorduveatlartırısgitmeyebaşlamışlardı.Arkalarınabaktıklarında,yalnızbaşınanöbettutanadamın,oturmakiçinyeredoğrueğildiğinigördüler.Seçilmişinsanlarınsınırlarındançıktıklarınıvekendileriniözgürlüğünbeklediğinibiliyorlardı.

Page 98: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

BEŞİNCİBÖLÜM

Page 99: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 100: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

İNTİKÂMMELEKLERİ

Tüm gece boyunca girintili çıkıntılı dar geçitlerden ve kayalarla örtülü, düzensiz patikalardangeçtiler. Yollarını birçok kez kaybettiler ama Hope’un dağlar hakkındaki engin bilgisi sayesinde,yollarını tekrarbulmayıbaşardılar.Sabahın ilk ışıklarıylabirlikte,karşılarındavahşigüzelliktebirmanzarauzanıyordu.Ufuktabirbiri ardındangörünen,karlarlakaplı büyük tepeler, çevreleriniheryöndensarmıştı.Endişelerikuruntudanibaretdeğildi,çünküaltlarındakivadi,ağaçlarlavebayırdanaşağıyuvarlananirikayaparçalarıyladoluydu.Tambayırdangeçerlerken,iribirkayaparçası,büyükbir gümbürtüyle aşağı yuvarlanarak sessiz vadide yankılanmalara yol açıp yorgun atların ürkerek,huysuzlaşmalarına neden oldu. Fakat, kısa sürede atlarını sakinleştirip, olası bir tehlikeyiengelleyerek,yollarınadevamettiler.

***

Güneş, doğudan yavaş yavaş doğarken, büyük dağların tepeleri, bir festivaldeki lâmbalar gibibirbiri ardına aydınlandılar, ta ki hepsi kızıla bürünüp parıldayana dek. Gördükleri bu muhteşemmanzara,üçkaçağıngönülleriniferahlattıveonlaracanlılıkgetirdi.Çokhızlıbirakıntınınboşandığıbirkoyağınkenarındadurupatlarınasuiçirirkenbirlikteacelebirkahvaltıyaptılar.Lucyvebabası,daha fazla dinlenmeye seve seve razıydılar ama JeffersonHope, yalvarışlara hiç kulak asmıyordu.“Kaçtığımızıöğrenip,çoktanpeşimizedüşmüşlerdir,”dedi.“Herşey,hızlıolmamızabağlı.Carson’asağsalimvardıkmı,gerikalanhayatımızboyuncaistediğimizgibidinlenebiliriz.”

Tümgünboyuncadargeçitlerdengeçmek içinmücadeleverdiler ve akşamüzeri, düşmanlarıylaaralarında kırk beş kilometre mesafe olduğunu hesapladılar. Gece, esmekte olan dondurucurüzgârdan korunmak için sığındıkları kayalık bir tepede kamp kurup, ısınmak için birbirlerinesokularak birkaç saatlik uykunun keyfini çıkardılar. Fakat şafaktan önce kalkıp bir kez daha yolakoyulmuşlardı. Takipçilerinden hiçbir iz yoktu ve Jefferson Hope, düşmanlığına hedef olduklarıkorkunç örgütün sınırlarından oldukça uzaklaştıklarını düşünmeyebaşlamıştı.Odemir elin nereyeerişiperişemeyeceğiniyadanekadarzamandaonlarıavcunaalıpezeceğinipekbilmiyordu.

Kaçışlarının ikinci gününün ortasında, sınırlı miktardaki erzakları iyice tükenmeye başladı. Bu,avcıyı biraz rahatsız etti çünkü, dağlarda avlanması gerekiyordu ve önceleri de birçok kez, hayatşartları yüzünden tüfeğine güvenmek zorunda kaldığı için, durumun önemini biliyordu.Dinlebilecekleri kuytu bir köşe bularak, yol arkadaşlarının ısınmaları için birkaç parça kuru daltoplayıp bir ateş yaktı. Bulundukları yer deniz seviyesinden yaklaşık bin dört yüz metreyükseklikteydi ve insanın iliklerine işleyen acı bir soğuk vardı. Atlarla yük katırını iple bir yerebağlayıp,Ferrier ileLucy’ehoşçakaldediktensonra tüfeğiniomzunaastıveşansınınkarşısınaneçıkaracağını bilmeden yola koyuldu.Arkasına dönüp baktığında, yaşlı adamın ve genç kızın ateşedoğruçömeldiklerini,busıradaatlarlayükkatırınınbağlıolduklarıyerdesessizcedurduğunugördü.Birsüreilerlediktensonratekrardönüpbaktığında,geridebıraktığıbüyükkayalaryüzünden,onlarıgöremezoldu.

Ağaç kabuklarındaki izlerden ve başka işaretlerden yola çıkarak, bölgede birçok ayının olduğudüşüncesine varmasına karşın, birkaç mil boyunca vadiden vadiye yürümesi başarısızlıklasonuçlandı. En sonunda, iki üç saatlik sonuçsuz bir aramanın ardından çaresiz bir şekilde geri

Page 101: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

dönmeyi düşünürken kafasını yukarı kaldırmasıyla birlikte, yüreğinin sevinçten titremesine nedenolacak bir manzara gördü. Yaklaşık seksen beş - yüz metre yüksekliğindeki çıkıntılı bir tepeninucunda,görünüşolarakbirkoyunuandıranfakatbirçiftkocamanboynuzlasilâhlanmışbiryaratıkgördü. Büyük boynuz - bu adla biliniyordu - büyük bir ihtimalle, avcının göremediği bir sürüyeöncülükediyorduveşanseseri,hayvan,avcıyıgörmemişti.Yüzükoyunyataraktüfeğinibirkayanınüzerinekoyduvetetiğiçekmedenönceuzunbirsüre,avınıkaçırmamakiçinözenlenişanaldı.Avcı,ateş ettiği zamanhayvanhavaya sıçrayıp bir an için tepenin ucunda sendeledikten sonra, aşağıdakivadiyeyuvarlandı.

Hayvan,kaldırılamayacakkadarağırdı,buyüzden,avcı,hayvanınbirbudunualıp,böğründendebir parça kesmeye karar verdi.Ganimetini omzuna yükleyip, aceleyle kendi ayak izlerini aramayakoyulduğusıradaakşamkaranlığıdabastırmaküzereydi.Ayak izleriniaramayayenikoyulmuştukiiçinde bulunduğu güç durumun farkına vardı. Yolu şaşırmıştı ve tanıdığı vadileri çoktan geridebırakmıştıvesaptığıpatikayıbulmasıhiçdekolaydeğildi.İçindebulunduğuvadi,dargeçitlerleikiyeayrılıyorvebugeçitlerdekendiaralarındabirkaçyolaayrılıyorlardı.Budargeçitlerbirbirlerineokadarbenziyorlardıki,birinidiğerindenayırtetmek imkânsızdı.Aslagörmediğindeneminolduğubirdağakarsuyunavaranakadaryolunabirkaçkilometredevametti.Yanlışyolasaptığınainanarak,başkabiryoludenediamasonuçaynıydı.Gecesüratlebastırıyorduvebildiğibirgeçidevardığında,neredeysekaranlıkçökmüştü.Fakataydoğmadığıiçin,çevreninkaranlıkolmasıveherikiyanındakikayalıklar, ilerlemesini daha da zorlaştırdığı için doğru yolda ilerlemek hiç de kolay değildi.Yükünün ağırlığı altında ezilmiş ve uğraşları sonucu yorgun düşmüş bir halde sendeleyerekyürürken,her adımınkendisiniLucy’ebirazdahayaklaştırdığınıveyolculuklarınıngeri kalanındakendilerine yetecek kadar erzak taşıdığını göz önünde bulundurarak, cesaretini kaybetmemeyeçalışıyordu.

Avcı,sonundayaşlıadamıveLucy’ibıraktığıgeçidinağzınavarmıştı.Karanlıkta,ortayaçıkanayışığının sayesinde, geçidi çevreleyen kayalıkları seçebiliyordu. Beş saattir kayıp olduğu içindostlarının,kendisinimeraklabeklediklerinidüşündü.Büyükbirsevinçleelleriniağzınagötürdüvegeldiğini haber vermek için yüksek sesle hey oradakiler, ben geldim diye bağırması, vadideyankılanmalara yol açtı.Duraksadı ve gelecek karşılık için kulaklarını dört açıp dinledi.Korkunç,sessizvadilerinsessizliğinibozanvekendikulaklarındadefalarcaçınlayanbağırmasıdışında,hiçbirsesduyulmadı.Öncekindendahagürbirsesletekrarbağırdıfakatkısabirsüreönce,oradabıraktığıyol arkadaşlarından enufakbir fısıltı bilegelmedi.Belli belirsiz, tarif edilemezbir korkukapladıbenliğiniveduyduğukorkunçsıkıntıyla,kıymetliyemeğielindenbırakıp,deligibiileriatıldı.

Köşeyidönünce,ateşinyakılmışolduğuyer,gözlerönüneserildi.Biryığınodunhâlâkorhalindeyanıyorduamaateşin,oayrıldığındanberikörüklenmediğiortadaydı.Aynıölümsessizliği,hâlâtümçevreye hakimdi. Tüm düşünceleri, tarifsiz bir endişeye dönüşerek, iyice meraklandı. Ateşinkalıntılarının yanında hiçbir canlı yoktu.Yokluğu sırasında, başlarına beklenmedik ve korkunç birfelâketgelmişolabilirdi-büyükvearkasındahiçbirizbırakmayanbirfelâket.

Bu darbe karşısında şaşkına dönen ve aklı başından giden Jefferson Hope, başının döndüğünühissettivedüşmemekiçintüfeğinedayanmakzorundakaldı.Fakataslındabiraksiyonadamıolduğuiçin, geçici acizliğinden hemen sıyrılmasını bildi. İçin için yanan ateşten, yarısı yanmış bir tahtaparçasıalarakmeşalehalinegetirdivemeşalesinindeyardımıylakampyerininçevresiniaraştırmayabaşladı.Heryerdeatlarınayakizlerivardı,budabirgurupatlının,dostlarınıyakaladığınaişarettivebıraktıklarıizlerden,atlılarınSaltLake’edoğrudöndüklerianlaşılıyordu.Atlılar,yaşlıadamlakızınıda beraberlerinde geri götürmüşmüydü? JeffersonHope, kendini buna neredeyse inandırmıştı ki,

Page 102: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

bakışları, tüm bedeninin baştan aşağı titremesine neden olan bir yere takıldı. Kamp yerinin birazötesinde,dahaöncedenkesinlikleoradaolmayan,kırmızı topraktanbir tümsekvardı.Bu tümseğin,yenikazılmışbirmezardanbaşkahiçbirşeyolmadığıbelliydi.Gençavcı,mezarınyanınayaklaşınca,üzerine bir çubuğun dikili olduğunu ve çubuğun çatala benzeyen ucunda bir kâğıdın durduğunugördü.Kâğıttayazılanlaroldukçaaçıktı:

JOHNFERRIER

Page 103: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

SALTLAKESAKİNLERİNDEN

4Ağustos1860’daöldü.

Kısa bir süre önce geride bıraktığı azimli yaşlı adam, ölmüştü ve bu da onun mezar taşıydı.JeffersonHope,ikincibirmezarolupolmadığınıgörmekiçinçılgıncaetrafabakındıamaortalıktabaşka bir mezardan eser yoktu. Lucy, önceden belirlenmiş kaderine boyun eğip, Yaşlıların,oğullarındanbirininharemindeköleolmaküzere,korkunç takipçiler tarafındangerigötürülmüştü.Gençadam,kızınmahvolmayamahkûmolduğununnekadarkesinolduğunu fakatkendisininbunuönleyecek gücü olmadığını görünce, yaşlı adamın yanında sonsuz ve huzur dolu uykusunda, aynışekildeyatıyorolmayıdiledi.

Fakat, hareketli ruhu, ümitsizlikten kaynaklanan uyuşukluğu üzerinden bir an önce atmasınayardımcı oldu. Kendisine hiçbir şey kalmamış olsa bile, en azından hayatını intikam almayaadayabilirdi. Yılmaz bir sabrın ve azmin yanı sıra, Jefferson Hope, bir zamanlar Kızılderililerinarasındayaşarkenedindiğikinin, insanasağladığıeşsizbirgücedesahipti.Terkedilmişateşinyanıbaşındadururken,acısınıdindirecektekşeyin,düşmanlarınakendieliyleadamakıllıbircezavermekolduğunu düşündü. Güçlü iradesi ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle, bu uğurda mücadeleetmeyekararverdi.Merhametsizyüzübembeyazolmuşbirhalde,yemeğinibıraktığıyeregeridöndüveiçiniçinyananateşikörükleyerekkendisinebirkaçgünyetecekkadaretkavurdu.Yiyeceğinibirsırtçantasınakoyduveyorgunargınbirşekilde,İntikamMeleklerininpeşinedüşerekdağlardangeridönmeyekoyuldu.

Beş gün boyunca, önceden at sırtında geçmiş olduğu geçitlerden, şimdi yaya olarak geçtiği içinayaklarışiştivebitkindüştü.Geceleri,kayalarınarasınauzanıpbirkaçsaatuyuyorduama,sabahınilkışıklarıyla da yola çıkmış oluyordu.Altıncı gün talihsiz kaçışlarına başladıklarıKartalKanyonunavardı. Oradan Mormon’ların topraklarını görebiliyordu. Yorgunluktan bitkin düşmüş bir haldetüfeğinedayandıveaşağısındauzanangenişşehre,kindolugözlerlebirsürebaktı.Şehrebakarken,bazıanasokaklardabayraklarınasılıolduğunuvebüyükbirfestivalhazırlığınınolduğunugördü.Biratın toynaklarından çıkan takırtıyı duyupdabir atlınınkendisinedoğrugeldiğini gördüğünde, tümbunlarınneanlamagelebileceğinidüşünüyordu.Kendineyaklaşanbuatlının, ara sırayardımettiğiCowper adında bir Mormon olduğunu hatırladı. Bu yüzden, adamın yanına gittiğinde, LucyFerrier ’in,başınanelergeldiğiniöğrenmekiçinonaselâmverdi.

“Ben,JeffersonHope,”dedi.“Benihatırlarsın.”

Mormon, eskiden tanıdığı Jefferson’a, hiçbenzemeyenbu adama, şaşkınbir vaziyettebaktı.Kimderdiki,eskidengiyimineözengösterenbirzamanlarıngençveyakışıklıavcısı,paçavralariçinde,saçı başı dağınık, dehşet verici bembeyaz bir yüzü ve vahşi gözleri olan bir serseri kılığındagörünecekdiye.Fakatavcıyıtanımasıylabirlikteşaşkınlığıendişeyedönüştü.

“Burayagelmekledelilikettin,”diyebağırdı.“Seninlekonuşurkengörülmek,benimhayatımiçinde tehlikeli. Ferrierler ’in kaçmasına yardımettiğindendolayıKutsalDörtlü, yakalanman için emirçıkarttı.”

“Ne onlardan ne de verdikleri emirden korkmuyorum,” dedi Hope, kızgın bir şekilde. “Bununböyleolduğunubilmeni isterim,Cowper.Şimdisevdiklerinaşkına,birkaçsorumucevaplaman içinsendenrizaediyorum.Herzamaniçiniyiarkadaşolduk.Tanrıaşkına,cevapvermeyireddetme!”

Page 104: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Nedir?”diyesorduMormon,tedirginbirşekilde.“Çabukol.Yerinkulağıvar.”

“LucyFerrier ’eneoldu?”

“Dün, gençDrebber ’la evlendi.Dayan, dostum, bana dayan; yorgunluktan bitkin düşmüşsün, hiçhalinkalmamış.”

“Bana aldırma,” dediHopebitkin bir şekilde.Yüzünün rengi iyice solmuşve ayağının dibindekibüyükkayanınüzerineçökmüştü.“Evlenmişmidedin?”diyesorduumutsuzca.

“Dün evlendi - Aşağıda gördüğün bayrakların sebebi de bu. Genç kızı, elde etmek için gençDrebbervegençStangersonarasındabirmücadeleolmuş.İkisidesizinpeşinizdekiguruptayeralmışveStangerson’unkızınbabasınıvurmuşolması,kızla evlenmesi içindahageçerlibir sebepolmuşama, kızla kimin evleneceği mecliste tartışılınca, Drebber ’ı destekleyenler daha güçlü çıktığı içinPeygamber,kızıonaverdi.Amahiçkimse,onaçokuzunsüresahipolamayacakçünküdün,yüzündeölümügördüm.Canlıbirkadındançok,canlıbirölüyüandırıyordu.Gidiyormusun?”

“Evet,gidiyorum,”dediyerindenkalkanJeffersonHope.Gözlerindeuğursuzbirışıkparıldarken,yüzündekiifadeokadarsertvedeğişmezdiki,yüzümermerdenyapılmışabenziyordu.

“Nereyegidiyorsun?”

“Boşver,” dedi ve tüfeğini omzuna astıktan sonrahızlı adımlarla geçitten aşağı inipuzaklaşarakvahşi hayvanların inlerinin bulunduğu dağlarda gözden kayboldu. Artık, dağlarda yaşayan bütünvahşihayvanlarıniçinde,ondandahavahşisivetehlikelisiyoktu.

***

Mormon’un kehaneti yerini bulacaktı. Babasının korkunç ölümünden midir yoksa zorlasürüklendiğinefretvericievlilikyüzündenmidirbilinmez,zavallıLucy,birdahakendinegelemediveiyicebitkindüştüktenbiraysonraöldü.Lucy’le,JohnFerrier ’inmülkleriiçinevlenmişolanayyaşkocası,karısınınölümündendolayıhiçbirbirüzüntüduymazken,diğerkarılarıonun içinyas tutupMormongelenekleriniyerinegetirerek,cenazedenöncekigecekızınbaşındabeklediler.Sabahınilkışıklarıyla birlikte tabutun başında toplanmışlardı fakat, tarif edilemez bir korkuyla ve şaşkınlıkla,kapının açıldığını ve vahşi görünüşlü, yanık tenli, paçavralar içindeki bir adamın, içeri girdiğinigördüler. Adam, korkudan yere çömelen kadınlara hiç bakmadan ve tek bir söz bile etmeden, birzamanlar Lucy Ferrier ’in saf ruhunu barındıran sessiz beyaz figüre doğru ilerledi. Kızın üzerineeğilerek,dudaklarınıkızınsoğumuşalnınadokundurduktansonrakızınparmağındakialyansıçıkardı.“Böyle gömülmeyecek,” diye vahşice bağırdıktan sonra, kadınlar imdat bile isteyemedenmerdivenlerden inerek kayboldu. Olup bitenler o kadar tuhaf bir şekilde ve kısa bir zamandagelişmiştikikızın,birzamanlarbirgelinolduğunukanıtlayanaltınalyansınortadankaybolmasıgibiinkâredilemezbirgerçekolmasaydı,görenlernekendigözleriylegördüklerineinanacaklardınedebaşkainsanları,gördüklerineinandırabileceklerdi.

Birkaç ay boyunca, Jefferson Hope tuhaf ve vahşî bir hayat sürüp tüm benliğini saran şiddetliintikam duygusunu kalbinde besleyerek dağlarda başıboş bir halde, gezinip durdu. Esrarengiz birfigürün,kasabadasinsisinsidolaştığıveıssızdağlardasıksıkgöründüğüyolundaçıkansöylentilerşehrin her yanına yayılmıştı. Bir gün, bir kurşun ıslık çalarak Stangerson’un penceresinden girip,Stangerson’un üç santim ilerisine saplanmıştı. Başka bir gün ise, Drebber sarp bir kayalıktangeçerken, büyük bir kaya parçası üzerine yuvarlandı ve kendisini bekleyen korkunç ölümdenyüzükoyunyereatlayarakancakkurtulabildi. İkigençMormon’un,hayatlarınakastetmeyeyönelik

Page 105: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

bu olayların nedenini keşfetmesi pek uzun sürmedi ve düşmanlarını ölü ya da diri yakalamakamacıyla,dağlarıdefalarcaaradılaramaherseferindebaşarısızoldular.Ardından,tekbaşlarınayadaakşamkaranlığındansonraevdendışarıçıkmamayaveevlerinisıkıbirkorumaaltınaalmayakararverdiler. Bir süre sonra, bu önlemleri gevşettiler çünkü düşmanlarından ses seda çıkmamıştı.Zamanla,buintikamateşininsöneceğiniummuşlardı.

Fakatbuintikamateşi,sönmekbiryana,dahadakörüklenmişti.Avcınıninatçıveboyuneğmezbiryaradılışıvardıveüstüngelenintikamduygusu,ona,okadarhakimolmuştukikalbindebaşkahiçbirduyguyayervermiyordu.Herşeydenöncepratikbiradamdı.Kendinisüreklizorladığıiçinkuvvetlibedeninin daha fazla dayanamayacağını fark etti. Soğuğa maruz kaldığından ve sağlıklı gıdalaralamadığındangittikçezayıfdüşüyordu.Dağlardabeklenmedikbir andaölürse,oheriflerdennasılintikam alabilirdi ki? Ve, dağlarda kalmakta biraz daha ısrar ederse, ölümün kapısını çalacağımuhakkaktı.Bunundadüşmanlarının işineyarayacağınıdüşünerek,eski sağlığınakavuşmakvehiçsıkıntı çekmeden amacına ulaşmasına yetecek parayı kazanmak için zorunlu olarak Nevada’dakimadenleredöndü.

En fazla bir yıl, tüm gözlerden uzak olmayı istiyordu fakat, hiç beklenmeyen olaylar zinciri,madenleri beş yıldan önce terk etmesine engel oldu. Beş yılın sonuna gelindiğinde, aklında kalangeçmişle ilgili tüm acı anılar ve intikam arzusu, JohnFerrier ’in,mezarının başında durduğugeceolduğu gibi capcanlıydı. Kılık değiştirip, kendine takma bir ad bularak ve ölüp ölmeyeceğini hiçdüşünmeden, yalnızca adaleti yerine getirmek için Salt Lake’e geri döndü. Orada kendisiniaksiliklerin beklediğini gördü. Seçilmiş İnsanların arasında birkaç ay önce bir bölünme yaşanmış,Kilisenin bazı genç üyeleri, Yaşlıların otoritesine karşı ayaklanmış ve sonuçta, isyânkarlardanbazılarıUtah’tanuzaklaştırılarakAsiolmuşlardı.UzaklaştırılanlarınarasındaDrebberveStangersonda vardı ama hiç kimse, onların nereye gittiklerini bilmiyordu. Söylentilere göre Drebber,mülklerininbüyükbirkısmınıparayaçevirmeyibaşarıpzenginbiradamolarakayrılırken,arkadaşıStangerson ise, servetini kurtaramadığı için fakir düşmüştü.Nerelerde olabileceklerine dair hiçbiripucuyoktu.

Bir insan, ne kadar kinci olursa olsun, böyle zor bir durumda intikam almaktan vazgeçerdi amaJeffersonHope,biranolsunintikâmduygusundanvazgeçmedi.Girdiğiişlerdenzarzorbiriktirdiğivehayatınısürdürmesineancakyetenparasıyla,BirleşikDevletlerikasabakasaba,şehirşehirgezerekdüşmanlarınıaradı.Yıllarbirbirini takipetti, siyahsaçlarıağarmayabaşladı fakat,hayatınıadadığıamacıbiranolsunaklındançıkarmayarak,biravköpeğigibioadamlarıtakipetti.Sabrınınödülünüensonundagördü.Tekyaptığı,birpenceredeniçerigözgezdirmekolmuştuamaobakışsayesinde,peşindeolduğuadamların,OhioEyaletinebağlıCleveland’deolduklarınıanlamıştı.İntikâmplânınıntümayrıntılarınıkafasındatasarlayarak,kaldığısefilyeregeridöndü.Fakat,oradanayrılmadanönceDrebber, pencereden dışarı bakmıştı. Dışarıya baktığında sokaktaki serseriyle gözgöze gelmiş veadamı şans eseri tanımıştı.Adamıngözlerinden cinayet okunduğunugörmüştü.Özel sekreteri olanStangerson’un yanına aceleyle giderek eski bir düşmanın kıskançlığı ve nefreti yüzünden,hayatlarının tehlikede olduğunu söyleyerek, oradan uzaklaşmışlar, böylece kendilerini bekleyencezadan şimdilik kurtulmuşlardı. O akşam bir kavgaya karışan Jefferson Hope, hapse atılmış vekefaleti ödeyemediğinden birkaç hafta, hapiste kalmıştı. En sonunda, özgürlüğüne kavuştuğunda,Drebber ’ın,evininboşaltılmışolduğunuvesekreteriylebirlikteAvrupa’yagittiğiniöğrendi.

İntikamcı,birkezdahaamacınaulaşamamışveduyduğuyoğunnefret,amacınaulaşmasıiçinonu,yoluna devam etmeye zorlamıştı. Fakat paraya ihtiyacı vardı ve bir müddet, çalışmak için bir işegirerek kendisini bekleyen yolculuk için para biriktirmeye koyuldu. En sonunda, hayatını

Page 106: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

sürdürmesine yetecek kadar para kazanınca,Avrupa’ya gitti ve şehirden şehre gidip insan üstü birgayret göstererek, düşmanlarının izini aradı fakat kaçaklar, hiçbir yerde karşısına çıkmadı. SaintPetersburg’a vardığında, düşmanlarının Paris’e gittiklerini öğrendi ve onların izini orada takipedince, bu sefer de Kopenhag’a doğru yola çıktıklarını öğrendi. Danimarka’nın başkentinegeldiğindeyine geç kalmıştı çünkükaçaklar,Londra’ya gitmişlerdi. FakatLondra’da da, JeffersonHope’un, intikamından kaçamayacaklardı. Londra’da neler olup bittiğini, DoktorWatson’un, yaşlıavcınınağzındanaktardığı,minnettarolduğumuz‘Günlüğünden’okumaktanbaşkaseçenekyoktu.

Page 107: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

ALTINCIBÖLÜM

Page 108: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 109: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

DOKTORJOHNWATSON’UN

Page 110: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

HATIRALARININDEVAMI

Mahkûmumuzun gösterdiği öfkeli direniş, bize karşı olan tavrında bir art niyet taşıdığına işaretetmiyorduçünkügüçsüzdüştüğünügörüncenazikbir şekildegülümsediveboğuşmasırasındahiçkimsenin canını yakmamış olmayı umduğunu söyledi. “Sanırım beni polis merkezinegötüreceksiniz,”dediSherlockHolmes’a.“Arabamkapıdabekliyor.Ayaklarımıçözersenizarabayakadarkendiminerim.Eskidenolsaydı,kaldırabileceğinizkadarhafiftim.”

GregsonveLestrade,buteklifincüretkârbirteklifolduğunudüşünerekbirbirlerinebakıştılaramaHolmes,mahkûmunsözünehiçtereddütetmedengüvendiveayağındakibağlarıçözdü.Ayağakalkıpbacaklarınınbirkezdahaözgürolduğundaneminolmakistercesinegerindi.Onabakarken,dahaçok,güçlüyapılıbirinsangördüğümüvekaranlık,güneştenyanmışyüzünde,güçlükişiliğikadarsağlambirkararlılıkvekuvvetifadesiolduğunukendikendimedüşündüğümühatırlıyorum.

Evden ayrılmadan önceHope, SherlockHolmes’a dönerek “BayHolmes, eğer polismüdürlüğümakamı boşsa, oraya ancak siz lâyık olabilirsiniz,” dedi, ev arkadaşıma duyduğu hayranlığıgizlemedenbakarak.“Benimizimiçoktemkinlibirşekildetakipettiniz.”

“Benimlegelseniziyiolur,”dediHolmes,ikidedektife.

“Arabayıbensürerim,”dediLestrade.

“Pekâlâ!Gregson da benimle arabanın içinde gelir. Siz de geliyorsunuz,Doktor.Dâvâyla siz deilgilendiniz.Buyüzden,buişisonunakadartakipetmelisiniz.”

Holmes’un teklifini memnuniyetle kabul ettim ve merdivenlerden birlikte indik. Mahkûmumuzkaçmak için hiçbir girişimde bulunmadan, bir zamanlar kendisinin olan arabanın basamaklarınısakinceçıktı,bizdeonutakipettik.Lestrade,sürücükoltuğunageçtivegideceğimizyere,çokkısasüredevardık.Birpolismemurunun,mahkûmumuzunadınıveöldürdüğüadamlarındaadlarınıbirdefterenotettiğiküçükbirodayaaldılarbizi.Polismemuru,göreviniağırağırvebirmakinegibiyerine getiren, beyaz yüzlü ve hissiz bir adamdı. “Tutuklu, bu hafta içinde hakimlerin karşısınaçıkacaktır,” dedi; “Bu sırada, söylemek istediğiniz bir şey var mı, Bay Jefferson Hope?Söyleyeceklerinizinkayıtlarageçirileceğinivealeyhinizdekullanılabileceğinihatırlatırım.”

“Söyleyecekçokşeyimvar,”dediJeffersonHope,yavaşça.“Sizlereherşeyiaçıklamakistiyorum.”

“Bunlarıduruşmayasaklasanızdahaiyiolmazmı?”diyesorduMüfettiş.

“Buna bir daha asla şansım olmayabilir,” oldu cevabı. “Korkmanıza gerek yok. İntihar etmeyidüşünmüyorum.Sizdoktormusunuz?”Busonsoruyusorarkenkaranlıkvahşigözlerinibanaçevirdi.

“Evet,doktorum,”diyecevapverdim.

“Öyleyse, elinizi buraya koyun,” dedi bir gülümsemeyle, kelepçeli bileklerini göğsüne doğrututarak.

Dediğiniyapmamlabirliktekalbininolağanüstübirşekildeattığınıvegöğüskafesindebirşeylerin

Page 111: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

ters gittiğini hemen anladım.Göğüs kafesi, güçlü birmotorun çalışmasıyla birlikte içten sarsılan,zayıfbiryapıgibi tir tir titriyordu.Sessizodada,mahkûmungöğsündengelenhırıltılıveuğultulu,kısıkbirsesduyuluyordu.

“Sizdeanevrizma[40]hastalığıvar!”diyebağırdım.

“Hastalığıma bu adı veriyorlar,” dedi sakin bir şekilde. “Geçen hafta, muayene olmak için birdoktoragittimvebanakâlpdamarlarımınbirkaçgünekalmadanyırtılacağınısöyledi.Hastalığımhergeçen gün daha da kötüye gidiyordu. Salt Lake Dağlarında aşırı yorulmaktan ve sağlıksızbeslenmektenyakalanmıştımbuhastalığa.Şimdigörevimiyerinegetirdimvenasılölürsemöleyimhiçumurumdabiledeğil ama,yaptıklarımınbir açıklamasınıbırakmak istiyorumgeride.Öldüktensonra,aşağılıkbirkatilolarakhatırlanmakistemiyorum.”

Müfettiş ve iki dedektif, hikâyesini anlatmasına izin vermenin ne kadar uygun olacağını kendiaralarındaçabucaktartıştılar.

“Doktor,tehlikeninçokyakınolduğunumudüşünüyorsunuz?”diyesorduMüfettiş.

“Kesinlikle,”diyecevapverdim.

“Öyleyse adaleti yerine getirmek için görevimizi yerine getirip ifadesini hemen almalıyız,” dediMüfettiş. “İfadenizi vermekte şimdi özgürsünüz, efendim, fakat söylediklerinizin kayıtlarageçirileceğikonusundasizibirkezdahauyarıyorum.”

“İzin verirseniz oturacağım,” dedi mahkûm, söylediğini yerine getirerek. “Anevrizmam kolaycayorulmamanedenoluyorveyarımsaatöncegiriştiğimizboğuşmasonrasındameseleleritamolarakaydınlatamadık.Bir ayağım çukurda olduğu için size yalan söylemeye niyetim yok. Söyleyeceğimherşeydoğrudurfakat,şunudabilmeniziisterimkibuanlatacaklarımınasılkarşılayacağınızbenimiçinhiçönemlideğildir.”

Busözlerisöylediktensonra,JeffersonHopesandalyesindearkasınayaslandıveifadesinivermeyebaşladı.Anlattığıolaylar,çoksıradanşeylermişgibisakinbirşekildeveolaylarınsırasınıatlamadankonuşuyordu.SonradaneklenenifadenindoğruluğunuteyitedebilirimçünküLestrade’in,mahkûmunsözlerininotettiğidefterinielimegeçirmiştim.

“Buheriflerdennekadarnedennefret ettiğim, sizleri pek ilgilendirmez,”dedi; “İki insanın - birbabanınvekızının-ölümlerindensorumluolmaları,benimiçinyeterlibirsebeptivebuhatalarını,kendihayatlarıylaödediler.Suçlarınınzamanaşımınauğramışolmasıyüzünden,hiçbirmahkemedeonların suçluluğunu kanıtlayamazdım. Fakat işledikleri suçları biliyordum ve hakimin, jürinin vecelladınyerini ben almıştım. İçinizdebir parçaolsun insanlıkvarsa, benimyerimdeolsanız sizdeaynısınıyapardınız.

“Sözünü ettiğim kızla, uzun yıllar önce evlenecektim. Fakat zavallı kız, oDrebber denen heriflezorla evlendirilmiş ve bu yüzden kalbi paramparça olmuştu. Alyansını,zavallı sevgiliminparmağından çıkartmıştım. Ölürken, Drebber ’a o yüzüğü göstereceğime yemin ettim. Böyleceişlediği cinayeti hatırlayacak ve kendisini neden cezalandırmak istediğimi anlayacaktı. Yüzüğüyanımdataşıyıponuvearkadaşını,ikikıtadatakipetmekpahasınadaolsa,sonundaonlarıyakaladım.Yakında ölürsem, ki öyle gözüküyor, bu dünyadaki görevimi iyi bir şekilde yerine getirdiğimibilerek öleceğim. Onları kendi ellerimle yeryüzünden yok ettim. Ümit edebileceğim ya daarzulayacağımbaşkahiçbirşeykalmadı.”

Page 112: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Onlar zengindi, bense fakir; işte bu yüzden, onları takip etmem kolay olmadı. Londra’yageldiğimdecebimdetekmetelikbileyoktuvegeçimimisürdürmekiçinbirişebaşlamamgerektiğinianladım.Atabinmekvearabasürmek,benimiçinyürümekkadardoğaldı,oyüzden,biratlıarabanınsahibininyazıhanesineuğrayarakkendimehemenbirişbuldum.Herhafta,kazandığımparanınbellibirkısmınıpatronumaverecektimveartakalanparayıdakendimeayıracaktım.Paranınartakaldığıçok nadirdi ama yine de parayı denkleştirmeyi güçbelâ başardım. İşin en zor kısmı, yollarıöğrenmekti çünkü bu şehir, görmüş olduğum tüm labirentler içinde en karmaşık olanıydı. Fakatyanımdabirharitataşıyordum,böylecebellibaşlıotellerinveistasyonlarınyeriniöğrendiktensonraişimoldukçakolaylaştı.

“O iki alçağın nerede oturduğunu bulmam pek uzun sürmemişti. Ama, onlara rastlayana kadarhaklarında epey bir araştırma yaptım. Camberwell’de, nehrin karşı kıyısındaki bir pansiyondakalıyorlardı. Nerede kaldıklarını öğrendiğimde artık biliyordum ki, her ikisinin kaderi benimmerhametimekalmıştı.Sakalımıuzatmıştımvebenitanımalarınaimkânyoktu.Elimebirfırsatgeçipde işlerini bitirene kadar peşlerini bırakmayacaktım. Onları elimden kaçırmamaya bu kezkararlıydım.

“Londra’da nereye giderlerse gitsinler, peşlerinden hiç ayrılmıyordum. Onları bazen arabamlabazen de yürüyerek takip ediyordum ama arabayla takip etmek, en iyisiydi çünkü böylece, onlarıgözden kaybetmiyordum. Sabahın erken saatlerinde ya da gece yarısına doğru çok az parakazanabildiğim içinpatronumla aramaçılmıştı. Peşindeolduğumadamlar, elimin altındaolduklarısürece,bu,benimiçinhiçönemlideğildi.

“Fakatonlardaçokkurnazlardı.Takipedildikleri ihtimalinigözönündebulundurduklarıkesindiçünküne akşamkaranlığındanede tekbaşlarına sokağa çıkmıyorlardı. İki haftaboyunca, hergünarabamlaonları takipettimamaonlarıbirkezolsun tekbaşlarınayakalayamadım.Gününhersaationları takip ediyordum ama elime en ufak bir fırsat bile geçmiyordu fakat, umudumukaybetmemiştim, çünkü içimden bir ses, intikam saatinin geldiğini söylüyordu. Tek korkum,göğsümdeki bu hastalığın vaktinden evvel canımı alıp bu dünyadaki görevimi yarım bırakmamanedenolmasıydı.

“Ensonunda,birakşamTorquayTerrace’de-kaldıklarıpansiyonunbulunduğusokağınadıbuydu-biraşağıbiryukarıdolanıyordumki,birarabanınkapılarındadurduğunugördüm.ArabayabirkaçbagajyüklendivebirsüresonraDrebberveStangersonarabayabindilervearabayolakoyuldu.Bendearabamabinerekpeşlerinetakıldımveonlarıgözdenkaybetmedim,içimdebüyükbirsıkıntıvardıçünkükaldıklarışehriterketmelerindenkorkuyordum.Eustonİstasyonundaindilerveatımınbaşındabirçocuğubırakıponları,peronakadartakipettim.Liverpooltreniningelipgelmediğinisordularvekondüktör,treninazöncekalktığınıayrıcadiğertreningelmesinedahabirkaçsaatolduğunusöyledi.Stangerson, bunu duyunca biraz bozuldu ama Drebber, durumdan oldukça memnun görünüyordu.İnsan kalabalığının içinde, onlara o kadar yaklaştımki aralarında geçen her sözü duyabiliyordum.Drebber, yapacak ufak bir işi olduğunu söyledi. Kendisini beklemesini Stangerson’dan rica etti.Arkadaşı ona itiraz etti ve birbirlerinin yanından asla ayrılmamaya karar verdiklerini hatırlattı.Drebber,meseleninçokhassasolduğunuvetekbaşınagitmesigerektiğinisöyleyerekkarşılıkverdi.Stangerson’un bu sözlere ne karşılık verdiğini duyamadım ama Drebber küfürler ederek öfkedendeliye döndüveStangerson’un parayla tuttuğu basit bir hizmetkar olduğunuve ona emir vermeyedevametmemesigerektiğinihatırlattı.Busözlerüzerine,sekreter,içindebulunduğuolumsuzdurumiçinde en akıllısını yaparak, eğer son treni kaçırırsa kendisiyle Halliday Otelinde buluşacağınısöyledi; Stangerson’un bu teklifini kabul eden Drebber, saat on birden önce peronda olacağını

Page 113: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

söyleyipistasyondanayrıldı.

“Beklediğim an, en sonunda gelip çatmıştı. Ezeli düşmanlarım artık elimdeydi. Birlikteykenbirbirlerini koruyabilirlerdi ama tek başlarına oldukları vakit, benim merhametime kalmışlardemekti. Fakat aşırı heyecana kapılmadım. Plânlarıma çoktan şekil vermiştim.Kurbanın, kendisinineyin vurduğunu fark edecek zamanı olmazsa ve neden cezalandırıldığını anlamazsa, intikamalmanınhiçbirzevkikalmaz.Ben,peşindeolduğumadamın,işlediğieskisuçunpeşinibırakmadığınıanlamasınısağlayacakşekildebirplânyapmıştım.Şanseseri,birkaçgünönce,BrixtoneSokağındakibazı evlere bakan bir beyefendi, evlerden birinin anahtarlarını arabamda düşürmüştü. Anahtarlarıdüşürdüğügününakşamındageliponlarıgerialmıştıamaoaradabiranahtarınörneğiniçıkarmıştımve kafamda bir plân oluşturmuştum. Bu sayede, bu büyük şehirde rahatsız edilmeden, plânlarımırahatça gerçekleştirebileceğim boş bir yere kavuşmuştum. Şimdi çözmem gereken zor sorun,Drebber ’ıoboşevenasılgötüreceğimdi.

Yoldanaşağıyürüyüpbir iki içkidükkânınagirdi.Songirdiği içkidükkânında,yarımsaatkadaroyalandı.Dışarıçıktığında,yürürkensendeliyorduvekörkütüksarhoşolduğubelliydi.Tamönümdeduran,tekatlıbirarabayaişaretetti.Tümyolboyunca,arabayıokadaryakındantakipettimkiatımınburnuyla arabanın arasında bir metre mesafe vardı. Araba, Waterloo Köprüsünden geçip birkaçkilometre yol aldıktan sonra, bir süre önce kaldığı yerin önünde durunca çok şaşırdım.Oraya neamaçlageridöndüğünütahminbileedemiyordumfakatyolumadevamettimveevdenbirkaçmetreötedearabamıdurdurdum.Drebberevegirdi.Arabaysaoradanuzaklaştı.Lütfenbirbardaksuverirmisiniz.Konuşmaktanboğazımkurudu.

Uzattığımbirbardaksuyubirdikiştebitirdi.

“Şimdi daha iyiyim,” dedi. “Beklemeye başlayalı bir iki saat olmuştu ki, evden insanlarınboğuşmasınıandıranseslergelmeyebaşladı.Ardından,kapıardınakadaraçıldıveikiadamgöründü;içlerindenbirDrebber,diğeridedahaöncehiçgörmediğimbirgençadamdı.Gençadam,Drebber ’ıkolundan yakalamıştı.Basamakların başına geldiklerinde ona tokat atıp öyle bir tekme savurdu ki,Drebber yolun ortasına kadar uçtu. “Seni köpek!” diye bağırdı, elindeki sopasınıDrebber ’a doğrusallayarak.“Safbirkızırahatsızetmeyibensanagösteririm!”GençadamöylekızgındıkiDrebber ’ı,sopayla bir güzel dövecekti fakat o aşağılık herif adımlarını açıp, sendeleyerek oradan son süratuzaklaştı. Sokağın köşesine kadar koştu ve arabamı görünce bana işaret edip arabaya atladı. “BeniHallidayOtelinegötür,”dedi.

“Arabamabinmesinetümkalbimleokadarsevinmiştimkianevrizmamınbaşgöstermesindenoanhiçkorkuduymuyordum.Yapılacakeniyişeyinneolduğunukafamdatasarlayarak,arabayıyavaşbirşekildesürdüm.Onudosdoğrudüzlükbiraraziyegötürüpıssızbirpatikadakendisiyle,sonbirkezolsun konuşabilirdim. Fakat içki krizi yine baş gösterdi ve arabayı bir meyhanenin önündedurdurmamı işaret edip kendisini beklememi tembihledikten sonra içeri girdi. Meyhane kapananakadariçeridekaldıvedışarıçıktığındaokadarsarhoştukikazdığımkuyuyadüştüğünüanlamıştım.

“Onusoğukkanlılıklaöldürmeyiamaçladığımıdüşünmeyin.Öyleyapmışolsaydım,katıbiradaletuygulamış olacaktım. Uzun zamandan beri ona bir şans tanımaya karar vermiştim. Amerika’yıgezmekle geçirdiğim süre içinde birçok işe girip çıkmıştım, bir seferinde York Koleji’ninlaboratuvarındakapıcılıkveçöpçülükyapmıştım.Birgün,profesör,zehirlerüzerinedersveriyorduveGüneyAmerika’dabirokunucundakizehirdençıkardığıvealkaloitadınıverdiğibirilâcıtanıttı.Bu ilâç o kadar güçlüydü ki, çok azıyla bile bir insanı çabucak öldürebilirdiniz. Bu karışımınbulunduğu şişeyi gözüme kestirdim ve herkes çıkınca, birazını aşırdım. İlâçlardan çok iyi

Page 114: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

anlıyordum.Alkaloitlesudaeriyen,ikiküçükhapimâlettimvehaplarıikiayrıkutuyakoydum.Aynızamandadazehirlihaplarabenzeyenfakatzararsızhaplardanbirertanedahaimâledipdiğerlerininyanınakoydum.Elimefırsatgeçinceoalçakheriflerekutudanbirhapseçmeleriniemredecektim,bende geri kalan hapı yutacaktım. Bir ceketin altından silâhımı ateşlemenin daha öldürücü ve kesinolacağımuhakkaktıama,benbuyolutercihetmiştim.Ogündenitibarenikiilâçkutusunudayanımdataşımayabaşladım.İşteonlarıkullanmavaktigelipçatmıştı.

“Saat on ikiye geçmiş, bire geliyordu, fırtınalı ve soğuk bir geceydi, rüzgâr deli gibi esiyor vebardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Dışarının kasvetli olmasına içten içe sevinmiştim - okadarsevinçliydimkiduyduğumbusevinçtendolayıneredeyseçocuklarbağıracaktım.Beyefendiler!Sizdeuzunyıllarboyuncaözleminiduyduğunuzbirşeyiarasaydınızvearadığınızıbirdenelinizinaltındabulsaydınız,yaşadığımduygularıozamananlardınız.Sinirlerimiyatıştırmakiçinbirsigarayaktımamaellerimtitriyorduveheyecandanşakaklarımzonkluyordu.Arabayısürerken,yaşlıJohnFerrier ’invetatlıLucy’minkaranlıktanbanabakıpgülümsediklerinigörüyordumsanki,tıpkışuandasizibuodadagördüğümgibi.Onlarınhayali,arabayıBrixtoneSokağı’ndakievinönündedurduranakadarbanaeşlikettiler.

“Yağmurunşakırtısıdışındanebirsesduyuluyordunedeortalıktakimsevardı.ArabayıdurdurupDrebber ’ıninmesinibekledimama,oinmedi.ŞüpheleniparabanınpenceresindeniçeriyebaktığımdaDrebber ’ınbir kenarabüzülmüş, sarhoşbir haldeuyuduğunugördüm.Kolundan tutup salladımve‘İnmevakti,”dedim.

“Pekâlâ,arabacı,”dedi.

“Kastettiğiotelegeldiğimizisandığınıdüşündümçünkübaşkahiçbirsözsöylemedenarabadanindive beni bahçeye kadar takip etti. Ayakta durması için yanında yürüyüp ona destek olmak zorundakaldım.Fakatbuşekildezoryürüyorduk.Çünküoldukçaağırdı.Evinkapısınageldiğimizdekapıyıbenaçtımveonuönodayageçirdim.Sizeyeminederimki,onuönodayageçirenekadarbabaylakızıönümüzdeyürüdüler.

“Cehennemgibikaranlık,”dedi,ayağıylayeresertçevurarak.

“İçerisibirazdanaydınlıkolacak,”dedimbirkibrityakıp,yanımdagetirdiğimbirmumuyakarak.“Şimdi,EnochDrebber,”diyesözlerimedevamettim,onadoğrudönüpışığıyüzümetutarak,“Benkimim?”

“Gözlerindenuykuakarakvesarhoşbirhaldebanabaktı.Aşırısarhoşolmasınarağmengözlerindebelirenkorkuparıltısıve tümbedenininkorkudan şiddetle sarsılması,beni tanıdığınıgösteriyordu.Korkudan mosmor kesilmiş bir halde sendeleyerek geri çekildi ve dişleri birbirine vururken,alnındansoğukterlerboşandığınıgördüm.Bumanzarakarşısındakapıyayaslanıpuzunuzun,vahşibirseslegüldüm.Herzamaniçin,intikamıntatlıolduğunudüşünmüştümamaşimdi,sahipolduğumgönülrahatlığınabukadarrahatbirşekildekavuşacağım,aklımınucundanbilegeçmemişti.

“’Seniadiyaratık!’dedim;“SaltLake’denbirçokyere,SaintPetersburg’a,oradandaburalarakadarsizi takip ettim ve her seferinde elimden kurtuldunuz. En sonunda, peşinizden koşturmam bir sonbuldu.Yasenyadabenyarınsabahınilkışıklarınıgöremeyeceğiz.’Benkonuşurkenkorkudaniyicebüzüldüğünü ve yüzündeki ifadeden, benim deli olduğumu düşündüğünü görebiliyordum. İntikamsaati gelmişti. Şakaklarımda beliren damarlar kuvvetle atıyordu. Birdenbire burnum kanamayabaşladı.Eğerburnumkanamasaydı,öldürücübirkâlpkrizigeçireceğimmuhakkaktı.

Page 115: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Lucy Ferrier için ne diyeceksin?” diye bağırdım, Drebber ’a, kapıyı kilitleyip anahtarı elimdesallayarak.“Cezanıçekeceğinanıngelmesiçokuzunsürdüamacezanıensonundaçekeceksin.”Benkonuşurken,okorkağındudaklarının titrediğinigördüm.Hayatınıkurtarmak içinbanayalvaracaktıamabununfaydasızolduğunubiliyordu.

“Beniöldürecekmisin?”diyesordukekeleyerek.

“Seni öldürmeyeceğim,” diye cevap verdim. ‘Pis bir sürüngeni öldürmekten bahseden de kim?Zavallı sevgilimi,öldürdüğünüzbabasındanayırırkenveo lânetli, rezilhareminezorlagötürürkensenmerhametgösterdinmi?’

“Babasınıöldürenbendeğildim,”diyebağırdı.

“Ama onun omasum kalbini kıran sendin,” diye haykırıp, ilâç kutusunu çıkardım. “Yüce Tanrı,ikimizdenbirinicezalandıracak.Birhapseçveyut.Haplardanbirindeölümdiğerindeisehayatvar!Seninyutmadığınhapıbenyutacağım.Dünyadaadaletvarmıyokmuyoksaherşeyşansamıkalmışgöreceğiz.”

“Korkudanyereçöküpdeligibiçığlıkatarakmerhametdilendiamabıçağımıçektimvebanaitaatedip hapı yutana kadar bıçağımı boğazına dayadım.Ardından, ben de öbür hapı yuttum ve birkaçdakikasessizceayaktadurup,kiminyaşayıpkiminöleceğinigörmekiçinbirbirimizinyüzünebaktık.İlk sancıların etkisiyle, zehrin kanında dolaştığını fark edince, yüzünde beliren o ifadeyi aslaunutamayacağım. Yüzündeki ifadeye kahkahalarla güldüm ve Lucy’nin alyansını gözünün önündetuttum.Ölümüani olmuştu çünkü alkaloit kanahızlı karışmıştı.Acıdan tümbedeni kasıldı; elleriniileri uzatıp sendeledi ve ardından, boğuk bir ses çıkartarak yüzükoyun yere düştü. Ayağımla onusırtüstüçevirdimveelimikalbinegötürdüm.Nabzıatmıyordu.Ölmüştü!

“Bu sırada, burnumdan sürekli kan gelmekteydi. Akan kanımla duvara yazı yazmak düşüncesi,aklıma nereden geldi hatırlamıyorum.Belki de polisi yanıltmak için bununmuhteşem bir düşünceolduğunu düşünmüştüm.Kendimi çok neşeli hissediyordum.Bir kuş kadar hafiflemiştim. Bir süreönce New York’ta, saldırıya uğrayan bir Alman’ın, üzerine RACHE yazılmış bir halde ölübulunduğunuhatırladımveozamanlar,gazetelerbunugizliörgütlerinyapmışolabileceğiiddiasıylaçalkalanmıştı. New York’luların aklını karıştıran olayın, Londralıların da aklını karıştıracağınıdüşündümveparmağımıkendikanımabatırıpduvardakolaycagörünürbiryereosözcüğüyazdım.Ardından, arabama doğru yürüdüm ve dışarıda hiç kimsenin olmadığını ve gecenin hâlâ fırtınalıolduğunugördüm.ArabamabinerekbirazilerlemiştimkielimiLucy’ninyüzüğünündurduğucebimeatıncayüzüğünoradaolmadığınıgördüm.Bununüzerineyıldırımçarpmışadöndümçünküoyüzük,Lucy’denbanakalan,tekhatıraydı.Drebber ’ın,cesedininüzerineeğilirkendüşürmüşolabileceğimidüşündüğüm içinarabaylageridöndümvearabamıbir ara sokağabırakıpbüyükbir cesaretle evedoğru yürüdüm - yüzüğü kaybetmektense her şeyi göze alırdım. Eve vardığımda, evden çıkan birpolismemuruylakarşılaştımvebirdentelâşlandımama,butelâşfazlasürmedenkendimitoparladımsarhoşnumarasıyaparakelindenkurtulmayıbaşardım.

“Enoch Drebber ’ın hayatı böyle son buldu. Tek yapmam gereken, Stangerson’a da aynı şekildecezasınıveripJohnFerrier ’eolanborcumukapatmaktı.HallidayOtelindekaldığınıbildiğimden,tümgün, evin civarında dolanıp durdum. Drebber ’ın geri dönmediğini görünce bir şeylerdenşüphelenmiş olabileceğini düşündüm.Stangerson kurnaz bir adamdı ve her zaman tetikteydi. Fakatevden çıkmayarak benden kurtulacağını sanıyorsa çok yanılıyordu. Yatak odasının penceresininhangisi olduğunu, çok geçmeden öğrendim ve sabahın erken saatlerinde, otelin arka sokağındakimerdivenlerdenfaydalanarakdahagünağarmadanodasınagirdim.Onuuyandırdımveuzunzaman

Page 116: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

önce,haksızyerecanınıaldığıadamhakkındahesapvermesaatiningeldiğinisöyledim.Drebber ’ınnasılöldüğünüanlattımveonadazehirlihaplarlaölme fırsatını tanıdım.Kendisine sunduğum,acıçekmeden ölme fırsatını kabul edeceğine, yatağından fırlayıp boğazıma sarıldı. Kendimi korumakiçinbıçağımıkalbinesapladım.Ölümisterzehirle,isterbıçaklaolmuş,hepsibirdibenimiçin.İlâhîAdaletinpençesinden,kimsekurtulamazdı!

“Söyleyeceklerim bitmek üzere, zaten isteseniz de daha fazla konuşamam çünki, bugün çokyoruldum.Amerika’yadönmemeyetecekkadarparabiriktirmeyidüşünerekarabaylayolcutaşımayabirkaç gün daha devam ettim.Meydanda duruyordumki pejmürde kılıklı genç bir serseri, boş biraraba aradığını ve arabanın Baker Sokağı, 22IB’de oturan bir beyefendi tarafından istendiğinisöyledi. Hiçbir şeyden kuşkulanmayarak geldim ve gözümü açıp kapayana kadar, bu genç adamkelepçeleribileklerimegeçirmişvebenikolaycayakalamıştı.Tümhikâyembukadardır,baylar.Birkatilolduğumudüşünebilirsinizamabenimdesizingibi,adaletinbirbekçisiolduğumainanıyorum.

Adamın anlattıkları o kadar korkunç ve tavırları o kadar etkileyiciydi ki sessiz ve düşünceleredalmışbirhaldeoturduğumuzyerdenbirsürekalkamadık.Bezginhâllerinekarşın,resmidedektiflerbile, JeffersonHope’un, anlattıklarını hayretler içinde dinlemişlerdi. Odaya sessizlik hakimdi. Hiçkimse, tekbirkelimebileetmiyordu.YalnızstenoylanotalmaktaolanLestrade’inkalemininsesiniduyuyorduk.

“Açıklığakavuşturmakistediğimbirteknoktavar,”dediSherlockHolmes,ensonunda.“Gazeteyeilanverdiğimyüzükiçinburayagelensuçortağınızkimdi?”

Tutuklu, şakacı bir şekilde arkadaşıma kurnazca göz kırptı. “Kendime ait sırları sizlereanlatabilirim,”dedi,“amabaşkainsanlarınbaşınadertaçmam.Gazetedekiilanınızıgörüncebununyabirtuzakolduğunuyadaaradığımyüzükolduğunudüşündüm.Arkadaşım,gönüllübirşekildegidipneolupbittiğinigördü.Zekicehareketettiğimiinkâredemezsiniz.”

“Bunahiçşüpheyok,”dediHolmes,içtenlikle.

“Şimdi,baylar,”dediMüfettiş,ciddibirsesle.“Yasalarıngerektirdikleriniyerinegetirmemizgerek.Tutuklu, perşembe günü, hakimlerin karşısına çıkacak ve sizin de mahkemeye şahitler olarakkatılmanız gerekiyor. O zamana kadar ondan ben sorumluyum.”Konuşurken zili çalması üzerine,birkaç gardiyan içeri girip tutukluyu götürürken, arkadaşımla birlikte polismerkezinden çıktık veBakerSokağınadönmekiçinbirarabatuttuk.

Page 117: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

YEDİNCİBÖLÜM

Page 118: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş
Page 119: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

SONUÇ

Perşembe günü hakimlerin karşısına çıkmamız konusunda hepimiz uyarılmıştık ama Perşembegünügeldiğinde,şahitliğimizigerektirecekbirdurumkalmamıştı.DahayücebirHakim,sözkonusumeseleyle bizzat ilgilenmiş ve Jefferson Hope, kendisine ilâhî adaletin uygulanacağı mahkemeninönüneçıkarılmıştı.Yakalandığıgününgecesi,anevrizmasıbaşgöstermişvesabahakarşı,hücresinde,yere serili bir halde yatarken bulunmuş. Yüzünde mutlu bir ifade varmış, sanki hayatının sonanlarında,doludolugeçengeçmişinihatırlamışvegözüarkadakalmamıştı.

“GregsonveLestrade,ölümhaberinialıncaöfkedendeliyedönecekler,”dediHolmes,ertesiakşamolayhakkındakonuşurken.“Sanırım,gazetelerdekendilerindenövgüylebahsedilmeyecek!”

“JeffersonHope’unyakalanmasıylapekâlâkalarıolduğunusanmıyorum,”diyecevapverdim.

“Budünyadayaptıklarınızınhiçbirönemiyoktur,”diyekarşılıkverdiarkadaşım, sertbir şekilde.“Önemli olan, insanları yaptıklarına nasıl inandırabileceğindir. Neyse,” deyip biraz duraksadıktansonra, neşeli bir şekilde sözlerine devam etti. “Bu soruşturmayı kaçırmamakla iyi ettim. Bugünekadarböylebirdâvâylahiçkarşılaşmamıştım.Basitolduğukadarçokeğiticibirkaçyönüolanbirdâvâydı.”

“Basitmi?”diyehaykırdım.

“Aslında başka türlü de nitelendirilebilir,” dedi Sherlock Holmes, şaşırmama gülerek.“Soruşturmanınsonderecebasitolmasınıneniyikanıtı,başkahiçbiryardımabaşvurmadan,yalnızcabirkaçbasittümdengelimdenyolaçıkaraküçgüniçindesuçluyuyakalamışolmamdır.”

“Budoğru,”dedim.

“Sıradan olmayan bir şeyin, bir engel olmaktan öte, bir yol gösterici olduğunu size çoktansöylemiştim.Butürbirsorunuçözerken,enönemlişey,olaylarınardındayatanlarhakkındamantıkyürütebilmektir.Bu,çokfaydalıvekolaybiryoldurama,insanlarbuyolapekbaşvurmazlar.Hayatıngündelik olaylarında ise ilerisi hakkında mantık yürütmek daha faydalı olduğundan, diğer yolunutulur.Sentezyoluylamantıkyürütenellikişivarsaçözümlemelerevararakmantıkyürütenbirkişivardır.”

“İtirafetmeliyimki,”dedim,“Söylediklerinizdenpekbirşeyanlamadım.”

“Zatenanlamanızıdapekbeklemiyordum.Bakalımdahaaçıknasılanlatabilirim.Pekçokinsanabirolaylar zincirini anlatın, size sonucun ne olacağını söyleyeceklerdir. Akıllarında, bir arayagetirdikleri bu olaylardan yola çıkarak, bir şeylerin olup biteceğini söylerler. Fakat bir sonucusöylediğinizde,kendibilinçaltıakımlarındanyolaçıkarak,osonucaulaşmalarınısağlayanadımlarınneler olduğunu söyleyebilecek insan sayısı azdır. Olayların ardında yatanlar hakkında mantıkyürütmektenyadaçözümlemeleregitmektenkastettiğimgüçbudur.”

“Anlıyorum,”dedim.

“Bu dâvâ, yalnızca sonucunu bildiğimiz fakat geri kalan her şeyi kendi başımıza bulmamızı

Page 120: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

gerektiren bir dâvâydı. Mantık yürütürken yola çıktığım noktaları size anlatayım. Her şeye enbaşındanbaşlayacağım.Sizindebildiğinizgibi,evedoğruyürürkenaklımdahiçbirdüşünceyoktu.Doğalolarak,işeyoluincelemeklebaşladımvesizeöncedendeaçıkladığımgibi,tekerlekizlerindenyola çıkarakbir arabanın tümgeceboyuncaoradadurduğunu anladım.Tekerleklerin bıraktığı darizleryüzündenarabanınözelbirarabadeğildebiryolcuarabasıolduğufikrinevardım.Londra’dakiarabalar,genelliklehususiarabalardandahadaroluyor.

“Bu, aklımda beliren ilk düşünceydi. Ardından, bahçenin çamurlu topraklı patikasından yavaşçayürüdüm, ki bu patika, birtakım düşünceler edinmem için birebirdi. Hiç şüphem yok ki, yol sizingözünüze ayaklar altında çiğnenmiş sulu çamur gibi gözükmüştü ama alışkın gözlerim sayesinde,yerdegördüğümherizinbiranlamıolduğunubiliyordum.Dedektiflikbiliminin,ayakizlerinitakipetmediyeçokönemlifakatbirokadardaihmâledilmişbirdalıvardır.Bununüzerindeherzamaniçinçokdurmuşumdurvebu,pratikyapayapabendebiriçgüdüyedönüşmüştür.Polismemurlarınınayak izlerini gördüm. Fakat, bahçeden ilk geçen adamların ayak izlerini de fark ettim. Oradadiğerlerinden önce bulunmuş olduklarını söylemek kolaydı çünkü onların ayak izleri, sonradangelenlerin ayak izlerinin altında kalmıştı. Böylece edindiğim ikinci düşünceden yola çıkarak, gecegelen ziyaretçilerin iki kişi olduğu, birinin uzun boylu bunu adımlarının uzunluğunu ölçereksaptamıştımvediğerinindeçizmelerininbıraktığıküçükvezarif izlerdenyolaçıkarak iyigiyimliolduğusonucunavardım.

“Eve girince, bu düşüncem doğrulandı. İyi çizmeli adam, karşımda yerde yatıyordu. Öyleyse,cinayetiuzunboyluadamişlemişti,tabiiortadabircinayetvarsa.Ölüadamınvücudundaherhangibiryara izi yoktu ama yüzündeki ıstırap dolu ifade, kendisini bekleyen sonun ne olduğunu öncedengördüğüneişaretediyordu.Kâlprahatsızlığındanyadaherhangibirdoğalsebeptenöleninsanlarınyüzünde asla, böylesine ıstırap dolu bir ifade göremezsiniz. Ölü adamın dudaklarını kokladıktansonra,biraz acıbirkokuduydumvezehrin adamazorla içirildiği sonucunavardım.Zehirin zorlaiçirildiğine göstereceğim bir diğer kanıt da, yüzündeki nefret ve korku dolu ifadeydi. Bu sonuca,eleme yöntemini kullanarak varmıştım çünkü başka hiçbir hipotez, gerçeklere bir açıklamagetiremeyecekti. Bunun hiç duyulmadık bir düşünce olduğunu söylemeyin. Zor kullanılmasısonucunda kurbanın zehir içmesi, suç tarihinde yeni bir olay değildir. Odessa’daki Dolsky41 veMontpgellier ’dekiLeturier42dâvâları,birzehirbilimuzmanınınaklınagelenilkdâvâlardır.

“Ve büyük soruya geldik: cinayetin sebebi neydi? Cinayetin amacı hırsızlık değildi çünkükurbandanhiçbirşeyalınmamıştı.Siyasibircinayetmiydi?Yoksa,cinayetinnedenibirkadınmıydı?Karşı karşıya kaldığım sorular bunlardı. Siyasi katiller, işlerini yapıp sıvışırlar. Fakat bu cinayetönceden tasarlanmıştı ve suçun faili, cinayet sırasında orada olduğunu göstermek için odanın heryanında, kendinden izler bırakmıştı. Bu, kasten yapılmış bir yanlış olmalıydı, siyasi bir cinayet,böylesine izler bırakılarak, plânlı bir şekilde gerçekleştirilemezdi. Duvardaki yazı, düşüncelerimihaklıçıkardı.Dâvâkesinliklebirçıkmazagirmişti.Fakat,yüzükbulununcaherşeyaçıklığakavuştu.Hiçşüpheyoktuartık:Katilin,yüzüğü,kurbanaölüyadakayıpbirkadınıhatırlatmakiçinkullandığıbelliydi. Bu noktada, Gregson’a, Cleveland’e çektiği telgrafta BayDrebber ’ın, önceki yaşantısıylailgiliönemlibirnoktayadeğinipdeğinmediğinisordum.Olumsuzbircevapverdiğinihatırlarsınız.

“Sonra odayı dikkatlice incelemeye başladım, ki bu incelememin sonucunda katilin boyuhakkındakidüşüncemdoğrulukkazandıveTrichinopolypurosuylatırnaklarınınuzunluğugibiyeniipuçlarıedindim.Etraftaboğuşma iziolmadığı için,yerdekikanın,heyecanlanankatilinburnundanfışkırdığı sonucunavardım.Kan izlerininonun ayak izleriyle uyuştuğunugördüm.Hiçkimse, çokasabibirmizacasahipolmadıkça,duyduğuheyecanyüzündenböyle tepkivermeyeceği için,katilin

Page 121: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

büyükolasılıkla çokgüçlüveyüzüne ateşbasmışbir adamolduğunudüşündüm.Sonradangelişenolaylar,haklıolduğumugösterdi.

“Evdenayrıldıktansonra,Gregson’unihmâlettiğiişleriyapmayakoyuldum.Cleveland’dekipolismerkezineçektiğimtelgrafta,EnochDrebber ’ın,evliliğiyleilgilisorularsormaklayetindim.Cevapoldukçakesindi.Drebber,JeffersonHopeadında,birzamanlarkarısınaaşıkolaneskibirdüşmanıntehditleri yüzünden, yasal korunma talebinde bulunmuştu ve aynı Hope, o sırada Avrupa’dabulunuyordu.Cinayetiçözmemeyarayacakipucununelimdeolduğunubiliyordum.Geriyekalantekşey,katiliyakalamaktı.

“Eve doğru Drebber ’la yürüyen adamın, arabayı süren adamdan başka hiç kimse olamayacağısonucuna varmıştım. Yol üzerindeki izler, atın sağda-solda dolaştığını gösteriyordu. Peki, sürücüevdedeğilseneredeydi?Katil,kendinielevermişti.Londra’dabirinitakipetmekiçinarabasürücüsüolmaktandaha iyiyolyoktur.Tümbudüşünceler,beni,kaçınılmazbir şekilde, JeffersonHope’un,Metropolünsokaklarındanbirindeolduğusonucunaitti.

“Birarabasürücüsüolduysa, işinibitirdiktensonra,bumesleğehemensonvereceğinidüşünmekmantıklı değildi.Dikkatleri üzerine çekmemek için, böyle ani bir değişikliğe gitmeyecekti. Takmaadladolaşmasınahiçbirgerekyoktu.Gerçekadınınbilinmediğibirülkedeadınınedendeğiştirecektiki? Bu yüzden köprü altı çocukları dedektiflik birimini kurdum ve aradığım adamı ortayaçıkartıncaya kadar, onları sistemli bir şekilde Londra’daki her atlı araba sahibine gönderdim. Nekadarbaşarılı oldukları veonlarınyardımındannekadar çokve çabuk faydalandığım,hafızanızdahâlâ canlıdır. Stangerson’un öldürülmesi, hiç beklenmedik bir olaydı ama aynı zamanda, önünegeçilmesi de çok zordu. Yalnız, bu ikinci cinayet sayesinde, varlığından önceden şüphelendiğimhaplar hakkında, ipuçları elde ettik. Gördüğünüz gibi, her şey, kusursuz bir mantıklı olaylarzincirindenibaret.”

“Muhteşem!”diyebağırdım.“Yeteneklerinizhalktarafındandatakdirgörmeli.Biryazıhazırlayıpyayınlatsanız,fenaolmaz.Bunusizyapmazsanız,sizinyerinizebenyapacağım.”

“Dilediğiniziyapmaktaserbestsiniz,Doktor,”diyecevapverdi.“Bakın!”diyereksözlerinedevametti,birgazeteuzatarak,”Şurayabakın!”

Gazete, o günküEcho’ydu ve işaret ettiği paragrafta, gündemde olan cinayetle ilgili bir noktayadeğinilmişti:

“Enoch Drebber ve Joseph Stangerson adındaki iki Amerikalıyı öldürmekle suçlanan jeffersonHope’un, cezaevindeki beklenmedik ölümü, halkı büyük bir heyecana sevk etmiştir. Mormoninançlarının sebep olduğu ve çok eskilere dayanan bir aşk kavgası sonucu işlenen suç hakkındaotoriteler tarafından bilgilendirilmemize karşın, dâvânın ayrıntılarını büyük bir ihtimâlle aslaöğrenemeyeceğiz.KurbanlarınherikisinindegençlikyıllarındaAhirZamanAzizlerindenolduklarıveölenmahkûmHope’unda,SaltLake’dengeldiğielimizdekibilgilerarasında.Dâvâ,dedektifpolisgücümüzünnekadarbaşarılıolduğunugöstermişolmasıaçısındançokbüyükbirönemtaşımaktadırve bu başarı tüm yabancılara, kavgalarını kendi vatanlarında halledip, bu kavgalarını İngiliztopraklarında asla sürdürmemeleri konusunda iyi bir ders vermiştir. Zekice tertiplenmiş olan, buyakalama operasyonunun tüm başarısını ünlü Scotland Yard görevlilerinden Bay Lestrade ve BayGregson’a borçluyuz. Katil, dedektifliğe biraz yeteneği olan ve yukarıda adı geçen dedektiflerinvereceğieğitimleonlarınseviyesinebirazolsunerişmişbulunan,amatörbirdedektifolanSherlockHolmes’un,dairesindeyakalanmıştır.Düzenleneceknişan töreninde, ikidedektifinde,gösterdikleriüstünhizmetlerdendolayıödüllendirilmeleribekleniyor.”

Page 122: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

“Bu dâvânın daha en başında, böyle olacağını size söylememişmiydim?” diye bağırdı SherlockHolmes,birkahkahaatarak.“İşteKızılSoruşturmamızınsonucu:Onlarabirernişanverecekler!”

“Aldırmayın,”diye cevapverdim; “Tümgerçekleri günlüğümekaydettimvebirgünhalkbunlarıöğrenecek. Bu sırada, başarınızın bilincinde olarak kendinizi memnun hissetmelisiniz, tıpkı birzamanlarbirRomalıcimrinindediğigibi-

“Halk beni istediği kadar ıslıklasın, vız gelir bana! Ben evimdeki çekmecemde bulunan değerlişeyleriseyrederek,kendimialkışlıyorum.”

-SON-

Page 123: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[1] Candahar : Afganistan’ın güneyinde ticari ve stratejik öneme sahip bir kasaba. ikinci AfganSavaşısırasında,ingilizlertarafındanişgâledilmişti.(y.n.)

Page 124: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[2]Maiwand :Candahar ’ın yaklaşık seksen kilometre güney-batısındaki bir köy olanMaiwand’ınönemi, Afganistan Emirinin, isyancı kardeşini cezalandırmak için 27 Haziran 1880’de gönderileningilizBirliğininağırbirbozgunauğramasındangelir.(ç.n.)

Page 125: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[3]Jezail:Asyakökenliyerlilerinürettiklerivekullandıklarıuzunnamlulu,ağırtüfek.(ç.n.)

Page 126: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[4]Ghazi:islâmdininibenimsemişkıdemliasker.(ç.n.)

Page 127: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[5]Peshawur:Hindistan’ıngüneybatısındakiingilizkolonilerininmerkezi.(ç.n.)

Page 128: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[6]Strand:Londra’nınenkalabalıkveönemlicaddelerindenbiri.(y.n.)

Page 129: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[7]TeşrihOdası:Otopsiodası.(y.n.)

Page 130: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[8] Bunsen Lâmbası : Kimya laboratuvarlarında, özellikle ısıtma amacıyla kullanılan bir tür gazlâmbası.(y.n.)

Page 131: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[9]Hemoglobin:Dokulardankarbondioksitalıpakciğerlerdeoksijenledeğişiminisağlayarak,kanakırmızırenginiverenmadde.Alvuyarlardabulunandemirlibileşik.(y.n.)

Page 132: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[10]Pipet:Fr,Sıvılarısolukluiçineçekipkaptankabaaktarmayayarayancamboru,tıbbîmalzeme.(y.n.)

Page 133: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[11]Belladon,Belladonna:it.Güzelavratotudadenilenbirbitki,Botanik.(y.n.)

Page 134: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[12]Mendelssohn-BartholdyFelix:(1809-1847),Hamburg’dadoğmuş,ünlübirAlmanbesteci.Entanınmışyapıtı,LiederOhneWortes(SözleriOlmayanşarkılar)’ıdır.(y.n.)

Page 135: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[13]Öklit:Yunanlıbüyükmatematikçi.(y.n.)

Page 136: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[14]EdgarAllanPoe:Amerikalışair,yazar.(ç.n.)

Page 137: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[15]Dupin:EdgarAllanPoe’nunöykülerindeadıgeçenünlüdedektifkarakteri.(y.n.)

Page 138: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[16]Fenomen:Olay,Olgu.(ç.n.)

Page 139: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[17]Gaboriau:Dedektifromanınınkurucusu,Fransızromancı.(ç.n.)

Page 140: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[18]Lecoq :1866-69yıllarıarasındayayımlananbir romandizisi içinEmileGaboriau tarafındanyaratılmışdedektifkarakteri.(ç.n.)

Page 141: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[19]ScotlandYard:ingilizEmniyetTeşkilâtı.(y.n.)

Page 142: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[20]Redingot:ing.Arkasıyırtmaçlıetekleriuzunçiftsıradüğmeliresmierkekceketi.(y.n.)

Page 143: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[21] Mason: Fr, Masonluk Derneği üyesi, belli bir zümrenin çıkarları için, birtakım kardeşlikilkelerinibenimseyenkimse.(y.n.)

Page 144: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[22]Boccaccio:italyanromancıveşair(1313-1375).(ç.n.)

Page 145: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[23]Decameron:Boccaccion’unünlüeseri(y.n.)

Page 146: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[24] Trichinopoly Purosu: Güney Afrika’nın, Trichinopoly şehri yakınlarında yetiştirilen siyahtütündenyapılanpuro.(ç.n.)

Page 147: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[25] Holland Grove : Londra’nın güneyindeki Brixtone Sokağı’nın doğusundaki kısa bir sokak.(ç.n.)

Page 148: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[26] De Jure inter Gentes : Toplumların yasaları üzerine düşünceler üreten kişi 1643 yılındaingiltere’deçıkaniçSavaşsonucunda,giyotinlebaşıgövdesindenayrılarakidamedilmişti.(ç.n.)

Page 149: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[27]CharlesI:ingiltereKralı.(ç.n.)

Page 150: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[28]Houndstich:Londra’dabirsokak.

Page 151: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[29]DailyTelegraph:1855’teçıkanvesabahlarıyayımlananbirLondragazetesi.(ç.n.)

Page 152: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[30] Vehmgericht : Almanya’da, 14. ve 15. yüzyıllarda, siyasi karmaşa ve iç huzursuzluklardönemindeetkinlikgösterengizlibirörgüt.(ç.n.)

Page 153: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[31] Aqua Tofana : 17. yüzyılın sonlarına doğru Sicilyalı, Tofana adındaki bir kadın tarafındanbulunanzehireverilenad.(ç.n.)

Page 154: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[32]Carbonari:19.yüzyılınbaşlarındaitalya’daveFransa’daortayaçıkangizlisiyasiörgüt.(ç.n.)

Page 155: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[33] Brinvilliers Markiz : Yakalanıp asılmadan önce, kendi ailesinin bireylerini Aqua tofanazehiriyleöldürenFransızkatil.(ç.n.)

Page 156: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[34]Malthus:(1766-1834)Tanınmışingilizsiyasetadamıveiktisatçı.(ç.n.)

Page 157: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[35]DailyNews:1846’dakurulanbirLondraGazetesi.(ç.n.)

Page 158: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[36]Pawnee:AmerikakıtasındayaşayanbirKızılderilikabileadı.(y.n.)

Page 159: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[37]Karaayak:AmerikakıtasındayaşayanbirKızılderilikabilesi.(y.n.)

Page 160: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[38]Zion:Mormon’larıninancınagöre,“Tanrı’nınevininbulunduğudağın”olduğuyerdir.(y.n.)

Page 161: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[39]Poligami:Fr,çokeşlilik.Mormoninancıbirdenfazlakadınlaevlenmeyizorunlukılmaktadır.(y.n.)

Page 162: SHERLOCK HOLMES Sir Arthur Conan Doyle · Cep Yayın No: 17 Sherlock Holmes-Kızıl Soruşturma Sir Arthur Conan Doyle Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Çevirmen / Deniz Akkuş

[40] Anevrizma : Bir kaza ya da hastalık sonucunda vücudun belli bir bölgesinin zayıf düşmesisonucundakanbasıncınabağlıolarakgörülendamargenişlemesinepatalojideverilenad.(ç.n.)