Genel Dil Bilimi

31
ABDULLAH ÇOBAN, ERCİYES ÜNİVERSİTESİ, EĞITİM FAKÜLTESİ, TÜRKÇE EĞİTİMİ ABD, MART, 2013 Genel Dil Bilimi

description

Genel Dil Bilimi. ABDULLAH ÇOBAN, Erciyes Üniversitesi , EğItim Fakültesi, Türkçe Eğitimi ABD, Mart, 2013. “ Eğer ben bir sözcük kullanıyorsam ” - PowerPoint PPT Presentation

Transcript of Genel Dil Bilimi

Page 1: Genel Dil Bilimi

ABDULLAH ÇOBAN, ERCİYES ÜNİVERSİTESİ, EĞITİM FAKÜLTESİ, TÜRKÇE EĞİTİMİ ABD, MART, 2013

Genel Dil Bilimi

Page 2: Genel Dil Bilimi

BOOKSHELFSEMBOL

“Eğer ben bir sözcük kullanıyorsam”dedi Humpty Dumpty, biraz da küçümseyici bir tavırla, “hangi anlama gelmesini istiyorsam o anlamda kullanırım. Ne bir eksik, ne bir fazla!”“Ama sözcüklere bu kadar farklıanlamlar yüklemeye yetkiniz var mı?”diye sordu Alice. “Mesele, hangisinin en yetkin olduğuna karar vermekte”

Page 3: Genel Dil Bilimi

“Eğer ben bir sözcük kullanıyorsam” dedi Humpty Dumpty, biraz da küçümseyici bir tavırla, “hangi anlama gelmesini istiyorsam o anlamda kullanırım. Ne bir eksik, ne bir fazla!” “Ama sözcüklere bu kadar farklı anlamlar yüklemeye yetkiniz var mı?” diye sordu Alice. “Mesele, hangisinin en yetkin olduğuna karar vermekte” diye cevapladı Humpty.

Page 4: Genel Dil Bilimi

Niçin??

İşimiz Humpty Dumpty’e kalsaydı, bakkaldan ekmek almakta bile zorlanacak, belki elimizde ekmek yerine iki kutu şekerle dönecektik evimize. Ama Lewis Carroll’un dünyasından çıkıp kendi dünyamıza döndüğümüzde, Humpty Dumpty olmasa da ‘birilerinin’ anlamlarını önceden verdiği sözcükleri kullanarak, üstelik bunlar› da kuralına uygun şekilde bir güzel sıralayarak,teklemeden konuştuğumuzu, asıl önemlisi başkalarıyla sözlü iletişim kurabildiğimizi görüyoruz.

Page 5: Genel Dil Bilimi

Bizi öbür canlılardan ayıran en önemli özelliğimiz de belki bu: Sözcüklerden oluşan bir köprüyle, bir başkasının zihnine ulaşabilmemiz, karmaşık etkileşim ağları, toplumlar kurabilmemiz.Bu inanılmaz beceriyi; anlamlı sözcüklerisınırsız sayıda kombinasyonla, üstelik de‘kuralına uyarak’ birbiri peşi sıra dizme yetisininasıl kazandık? Bu kurallar bütünü nasıl oluştu?“Dil” adını verdiğimiz olgu, belki de tek biranadille yola çıkarak günümüzde konuşulanbinlerce farklı dile nasıl ayrıştı?

Page 6: Genel Dil Bilimi

Dilleri gelecekte ne bekliyor?

Page 7: Genel Dil Bilimi

Dilin kökeni ile ilgili dil bilimciler arasında ittifak yoktur…Dilin kökeni ile ilgili bir ittifağa kavuşmak da zor görünüyor.

İlk Ne zaman konuşmaya başladık?

Page 8: Genel Dil Bilimi

Günümüzden 2,4 milyon yıl öncesine tarihlenmiş ilk taştan aletler kimi araştırmacıya göre dilsel becerilerinvarlığına işaret ederken, kimi de alet yapımının konuşmayla uzak yakın ilişkisi olmadığını savunuyor.Bir başka başlangıç noktasıysa, araştırmacılara göre2 milyon yıl öncesi. Bu, insansı (hominid) beynininhızla büyümeye başladığını, dille ilgili iki temelbeyin bölgesinin de (sol alın lobunda -frontal lobyeralan Broca alan›, ve sol şakak lobunda -temporallob- bulunan Wernicke alan›) yapı içine dahiledildiği bir dönem…

Page 9: Genel Dil Bilimi

Hareket-Dil Bağlantısı var mı?

Ayna Nöronları?İtalya’daki Parma Üniversitesi’nden Giacomo Rizzolatti’nin yönetimindeki ekibin keşfi yapmasıyla araştırmacılar yeniden harekete geçti

Page 10: Genel Dil Bilimi

İlk Sözdizimi Sözcüklerle mi, Ellerle mi oluşturuldu?Michael Corballis ayna nöronlarının, kavrama-yakalamadan sorumlu beyin bölgelerinde bulunduğunu, dilin de bir milyon yıl kadar önce el hareketleri ve işaretleriyle başladığını düşünüyor. Konuşma yetilerini kaybeden insanların, bir işaret dilini hızla benimseyebiliyor olmaları da, araştırmacının dikkat çektiği noktalardan biri.Texas Üniversitesi psikologlarından Peter MacNeilage dilin temel olarak el değil, ağıza dayalı bir davranış olduğunu belirtir.

Page 11: Genel Dil Bilimi

“El işaretleriyle iletişimin, bu tür kombinasyonlaraelverecek düzeye ulaşmış olabileceğini hiç sanmıyorum” diyor MacNeilage. “Öyle olsaydı, hâlâ bunukullanıyor olurduk. İşaretler sistemi bu derecedekarmaşık bir düzeye gelmiş olsaydı, sesli konuşmayageçiş için yeterince sağlam bir gerekçe de (gece karanlıkta konuşma gereksinimi dahil) olmayacaktı.İşaret dilinden sesli konuşmaya geçtiğimizi iddia eden hiç kimse de, bugüne kadar tatminkar bir geçiş kuramıyla öne çıkabilmiş değil.” Kimilerine göre de, bu “hangisi önce geldi?” tartıflmalarının pek bir önemi yok; önemli olan, birinin diğeri olmadan gelişemeyeceği gerçeği.

Page 12: Genel Dil Bilimi

İlk Dil Nasıldı?

Son dilbilim araştırmaları, bu seslerin, dilbilim çözümlemelerinin sınırlarında, 10.000 yıldan da daha eski bir zamanda ortaya çıktığını; genetik verilerse, tıkırtılı konuşan toplulukların kökeninin günümüzden 50.000 yıl önceki bir ortak ataya dayandığını gösteriyor.

Page 13: Genel Dil Bilimi

ABD’deki Watertown’dan (Massachusetts) John Marshall’ın da dikkatini çekmiş. Deneyimlerinden, av peşindeyken iletişim için yalnızca tıkırtıları kullanmanın çok işe yaradığını biliyor. Marshall ve Knight, konuşma seslerinin hayvanları kaçırdığını, tıkırtılarınsa, kuru çayırların çıkardığı sesleriandırdığı için hayvanları ürkütme olasılığının daha az olduğunu öne sürüyorlar… Araştırmacılar, binlerce dünya dilini kapsayanve bunlar arasındaki bağlantılarla örülmüş bir sınıflandırma tablosu oluşturabilmek için uğraşıyorlar.

Page 14: Genel Dil Bilimi

Eskimo dili, Aleut dili, Apaçi dili ve diğer Amerikanyerli dillerinde, ayn› harfle bafllayan ad›l ve diğer sözcüklerin anlamlar› üzerinde yoğunlaşarak, 2000’den fazla dili üç ana grup altında toplamayıbaşardı. Bu başarı gerçekten çok dikkat çekiciydi;çünkü, bu gruplar birbirleriyle genetik olarak dabenzeşiyordu ve arkeolojik bulgular Amerika’ya üçbüyük göçün yaşandığını gösteriyordu.

Page 15: Genel Dil Bilimi

Ancak, dilbilimsel ipuçlarının sınırları konusunda tedbirli davranan dilbilimcilerle çetin bir mücadele içindeler; diğerleri, çok kapsamlı haritalara dayanarak 10.000 yıldan daha geriye gidilebileceğini kabul etmiyorlar. Bu noktada, Ringe ve Campbell gibi araştırmacılar, dillerin ilk akrabalık ililkilerinin bir daha kurulamayacak denli uzaklafltıklarını iddia ediyorlar.

Page 16: Genel Dil Bilimi
Page 17: Genel Dil Bilimi

Genetik Dil«Dedesi erik yemiş torunun dişi kamaşmış» ???“Genetik-dil bağlantısını kurcaladıkça,dil ağaçlarıyla, biyolojik ağaçlar arasındakopukluklar bulduk” diyor Max Planck Enstitüsü’nden Bernard Comrie. Cavalli-Sforzada benzer istisnalar buldu; Örneğin, Etiyopyalılar genetik olarak diğer Afrikalılar’a benzer olsalar da, dilleri Orta Doğulular’ınkine yakın.

Page 18: Genel Dil Bilimi

Tarihten günümüze dil yapılarında köklü değişmeler görülmüştür.Babil Kulesi, İncil'de adı geçen ve Nuh Tufanı'nı izleyen dönemde Babil ülkesinde inşa edilen bir yapıdırTevrat'ın Tekvin 11:1-9 bölümlerinde anlatılan efsaneye göre Babilliler güçlerini ve medeniyetlerini kanıtlamak amacıyla, göğe dek erişen bir kule yapmak istediler. Ancak Tanrı "tepesi cennete ulaşacak" bu yapıya izin vermedi ve işçilerin birbirleriyle anlaşamaması için farklı diller konuşmalarını sağladı.

Page 19: Genel Dil Bilimi

Bu nedenle işçiler Babil Kulesi'ni yarım bırakarak dünyanın dört bir yanına dağıldılar.

Babil Kulesi başından beri Tanrı'ya duyulan şükran duygusunun aksine insanoğlunun zaferine adanmıştı. Buna karşılık yaratıcı böyle bir rekabet duygusunun insanları ele geçirmesini istemiyordu.

Tevrat'ta yazılanlara göre ise* zaten Tanrı'nın amacı da insanlara farklı diller vermek ve farklı coğrafyalarda yayılmalarını sağlamaktı.

Bundan dolayı onun adına Babil denildi; çünkü Rab bütün dünyanın dilini orada karıştırdı.(Tekvin 11-9)

Page 20: Genel Dil Bilimi
Page 21: Genel Dil Bilimi

Hucurât sûresinin 13. âyetinde "insanlığın değişik halklara ve oymaklara ayrılmasının amacı, onların tanışmasının sağlanması" 

“O'nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de: Gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olmasıdır. Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için ibretler vardır.” (Rum, 30/22)

Page 22: Genel Dil Bilimi

Yeni doğan bir çocuğun yanında konuşulmazsa bebek hangi dili konuşur?

Page 23: Genel Dil Bilimi

Psammeticus isimli bir Eski Mısır firavunu milattan sonra 600 civarında bu konu ile ilgili bir deney yapar. Firavunun amacı orijinal dilin hangisi olduğu öğrenmektir. Bu nedenle firavun yeni doğmuş bir bebeği dilsiz bir çobana verir. Aradan iki yıl geçer. Bebeğin ağzından "bekos" sözcüğü çıkar. Bu sözcük Mısır diline ait değildir. Frigya dilinde "ekmek" anlamına gelmektedir. Firavun dilin kökeninin Frigyalılara uzandığını düşünmektedir. Halbuki bu durum hiçte öyle değildir. Bekos sözcüğündeki kos ekini atalım. Geriye be kalıyor. Be sesini söyle bir seslendirelim. "Keçileri duyabiliyor musunuz?"

Page 24: Genel Dil Bilimi

Buna göre bu bebeğin ağzından çıkan sözcüğün keçi seslerinin etkisiyle oluşturulduğunu söyleyebiliriz. İlahi kökeni olan bir dil yoktur. Çocuğun dilini geliştirebilmesi için çevresindeki insanların konuşmalarını dinlemesi ve bunu modellemesi gerekmektedir. Hele hele "kritik dönemde" hiçbir dil modeline sahip olamayan çocuklar konuşma yetisine bir yetişkin olduklarında dahi sahip olamamaktadırlar.

Page 25: Genel Dil Bilimi

Ferdinand de Saussure Dil bir kâğıda da benzetilebilir: Düşünce kâğıdın ön yüzü, ses ise arka yüzüdür. Kâğıdın ön yüzünü kestiniz mi, ister istemez arka yüzünü de kesmiş olursunuz. Dilde de durum aynı: Ne ses düşünceden ayrılabilir, ne de düşünce sesten. (Ferdinand de Saussure (1980) Genel Dilbilim Dersleri I, TDK, Yayınları, Ankara, s.105).Dil, bir toplumun üyelerinin etkin konuşmalarıyla doldurulan bir veritabanıdır. [Aynı zamanda] her beyinde potansiyel olarak var olan ya da bireylerin bir grubunun beyninde daha özel olarak bulunan bir dil bilgisel sistemdir. Dil, herhangi bir konuşucu tarafından tamamlanmamıştır, aksine kesin biçimde ortak (kollektif) olarak vardır.

Page 26: Genel Dil Bilimi

Edward Sapir "Dil, yalnızca insana özgü olan; düşüncelerin, duyguların ve isteklerin, istençle (irade göstererek) üretilmiş semboller kullanarak iletilmesini sağlayan ve içgüdüsel olmayan bir yöntemdir.” "Dil, aslında kültürel ya da sosyal bir üründür ve öyle anlaşılmalıdır."

Page 27: Genel Dil Bilimi

Noam Chomsky "Bir dil, her biri sonlu uzunlukta ve sonlu bir üyeler kümesinde oluşturulan (sonlu ya da sonsuz) cümleler kümesidir.""Dil yetisi insanlara özgü bir yetidir. Tüm insanlarda var olan ve başkalarında var olmayan, benzersiz, basit girdilerle zengin ve karmaşık dilleri ortaya çıkartabilen bir yeti. Bu şekilde gelişen dil, bizim ortak biyolojik doğamız doğrultusunda belirlenmiştir, düşünce ve kavrayışa derin bir biçimde nüfuz eder ve doğamızın temel bir bölümünü oluşturur."

Page 28: Genel Dil Bilimi

André Martinet "Bir dil, insan deneyiminin her toplulukta değişik biçimde, anlamsal bir içerik ve sessel bir anlatımla donanmış birimler, yani anlam birimler biçiminde ayrıştırılmasını sağlayan bir bildirişim aracıdır; bu sessel anlatım da, öz niteliği ve karşılıklı bağıntıları bir dilden öbürüne değişiklik gösteren, her dilde belli sayıda olan ayırıcı ve ardışık birimler, yani ses birimler biçiminde eklemlenir..." (puzzle).

Page 29: Genel Dil Bilimi

Michael Halliday Dil, bir ihtimaller dizisidir... Dil, konuşucunun bilincinin iç dünyasını da içine alan gerçek dünya deneyimlerinden oluşan içeriğin ifade edilmesini sağlar. [fikri ya da kavramsal işlev]...Dil, [insanın] sosyal ilişkiler kurmasını ve bunu sürdürebilmesini sağlar. [insanlar arası işlev].... Son olarak dil, kendisiyle ve kullanılan durumlardaki özelliklerle bağlantılar yapılmasını sağlar. [metinsel işlev]."

Page 30: Genel Dil Bilimi

Muharrem Ergin Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessesedir

Page 31: Genel Dil Bilimi

Tahsin Banguoğlu "Dil insanların meramlarını anlatmak için kullandıkları bir sesli işaretler sistemidir. Elle, başla, gözle, kaşla işaretler yaparak da bazı duygularımızı, düşünce ve dileklerimizi anlatırız. Fakat en mükemmel anlatma vasıtamız dildir. Konuşma kişi oğluna vergi olan ve insanı hayvandan ayıran bir yüksek işleyiştir. İnsan konuşma yeteneği ile doğar. Fakat dil doğuştan bilinmez. Çocuk içinde yaşadığı topluluğun dilini, anadilini uzun bir çıraklık devresi süresince öğrenir. Aslında her dil bir insanlar topluluğu arasında binyıllar boyunca gelişerek meydana gelmiş bir sosyal kurumdur."