Gadamer-On Yargi Kavrami

download Gadamer-On Yargi Kavrami

of 14

Transcript of Gadamer-On Yargi Kavrami

Felsefe Dnyas, 200312, Say 38

GADAMER'N FELSEF HERMENEUTNDE 'NYARGI KAVRAMI ve DNDRDKLERRamazan ERTRK* GR Biz insanlar, en yakn cinsimiz olan hayvanlardan ayran en nemli zellik, dnebilme yetimizin ve bu yetimiz ile yaantmz arasnda bir etkileim ilikisinin bulunmasdr. Nasl yaadmz ile nasl dndmz arasndaki etkileimin olgusal olarak ift ynl bir etkileim olduu kabul edilmekle beraber, biz insanlar, dncelerimiz ile yaantmza ekil vermeyi yeler ve hatta ou kez de bunu gerekletirdiimizi dnrz. Eer bu dncemiz doru ise, bundan yle bir sonu kmaktadr: Nasl yaadmz, bir anlamda, nasl dndmze baldr. Bu durumda, gerek birey ve toplum ve gerekse insanlk dzeyindebedensel, zihinsel ve kltrel alardansalkl bir yaam srmek, salkl bir dnce hayatna sahip olmaya baldr. Biz insanlar, kavramlarla dnrz. Yani, vcudumuzun yap talar hcrelerimiz olduu gibi, dnce hayatmzn yap talar da kavramlarmzda1. Dolaysyla, salkl bir vcudun salkl hcrelerden meydana geldii gibi, salkl bir dnce de salkl kavramlardan oluur. Dier yandan, yukardaki analojiyi devam ettirecek olursak, vcut salmzda olduu gibi dnce salmzda da zaman zaman aksamalarn olduu bir gerektir. Bu aksamalarn mikro planda gerekletii yer, kavramlanmzdr. Bu durumda yaplmas gereken i, kavramlarmzn rehabilitasyonudur. te dnrlerinzellikle felsefe ve mantktazaman zaman yaptklar ey, doru dnmeyi retmek ve bylece yanla dmemizi nlemek gibi koruyucu hekimliin yan sra, hasta olan kavramlarmz rehabilite etmektir. Bu almada biz, byle bir rehabilitasyonu mercek altna alp inceleyeceiz. Rehabilite edilen kavram aydnlanma dneminde nemli bir hastala yakalanan 'n yarg' kavram, rehabilite eden de E.G. Gadamer. 'n yargf kavramnn semantik analizi ile balayacak olan almamz, ikinci olarak, Gadamer'inrehabilitasyon ilemini de ieren'nyarg' anlayn ortaya koyacak, son olarak da bu anlayn deiik konulardaki baz implikasyonarm dile getirecektir. Gadarner'in 'n yarg' kavramnn bir bakma sonularya da dndrdkleriolarak ah-

Yrd. Do. Dr., Erciyes niversitesi, lahiyat Fakltesi, Din Fel.sefe.si Anabilim Dal retim yesi.

Felsefe Dnyas mann son blmnde dile getirilecek olan hususlarn, zerinde derinlemesine dnlmesi gereken nemli noktalar olduunu belirterek almamza geelim. I- KAVRAMIN SEMANTK ANALZ 'n yarg' kavram, kknde yer alan 'yarg' kelimesinin bana 'n-' eki getirilerek yaplm bir kelime olmas nedeniyle, yaplacak bir analizin, bu kk kelimeden balamas gerekmektedir. Dolaysyla, biz de analizimize buradan balyoruz. 1) 'YARGI' VE 'N YARGI' KAVRAMLARI Yarg: Yarg kavram, zihnimizin herhangi bir ey hakknda ya da herhangi bir konuda karar verme eylemini ifade etmek iin kullandmz bir kavramdr. Felsef olarak ele alnacak olursa, bu zihin eylemi, genellikle iki dzeyde gereklemektedir: Algsal dzey ve nermesel dzey. Durum byle olunca, 'yarg' kavram da bu dzeylere gre iki anlama sahip olmaktadr. (a) 'Yarg' Kavramnn Algsal Anlam: Bu dzeyde 'yarg' kavram;, algmza sunulan bir objenin, zihin kategorilerinden herhangi birinin altna yerletirilmesi zihinsel eylemini ifade eder. Burada yaplan ey, sunulan objeyi 'tanma'yani, onun ne olduu konusunda bir yargda bulunmaeylemidir. (b) 'Yarg' Kavramnn nermesel Anlam: Bu dzeyde 'yarg' kavram, iki veya daha fazla terim ya da kavram arasnda bulunabilecek herhangi bir ilikiyi dorulayan ya da yanllayan zihin eylemini ifade eder. Burada yarg, zihnin kavramlar arasnda kurduu bir bant ya da ilikiye verilen addr. n yarg: Bu kavram, herhangi bir ey, durum ya da konu hakknda, henz durum ya da konuyu belirleyen tm unsurlar incelemeden,1 lehinde ve aleyhinde olabilecek delilleri yeterince aratrmadan, daha konunun hemen balangcnda verilen doru veya yanl hkm ya da yargy ifade eder.2 Bir kavramn analizi yaplrkenszlk anlamna ve ait olduu teknik terminoloji erevesinde ifade ettii anlama ilave olarakincelenmesi gereken bir unsur da, o kavramn tarihsel semantiidiryani, sz konusu kavramn bugn ifade ettii anlam kazanncaya kadar geirdii sretir. Burada sre kelimesi ile kastedilen ey, o kavramn bugnk anlamn kazanncaya kadar geirdii serencmi ve bu esnada etkin rol oynayan faktrleri ieren tarihsel arkaplandr. Kukusuz, bugn kullandmz 'n yarg' kavramnn da, onun bugnk anlamn kazanmasnda son derece nemli rol oynayan bir tarihsel arkaplan bulunmaktadr. imdi ite bu arkaplan incelemeye geiyoruz.

1 Gadarner, Hans-Georg, Truth And Method (tr. J. Weijisbeimer and D.O. Marsha!!) Gzden Geirimi kinci Bask, New York 1994, s. 270. 2 Flew, Antony, A Dictionary of Philosophy (Gzden Geirilmi kinci Bask), New York 1984, s. 286.

59

Felsefe Dnyas 2) TARHSEL ARKAPLAN: AYDINLANMA DNEMNDEN DEVRALINAN MRAS OLARAK 'N YARGI' KAVRAMI Bugnk anlam itibariyle n yarg kavram, zihinde pek ok arm canlandrandeyim yerindeysenegatif ykl bir kavramdr. Aada detayl olarak ele alacamz gibi, n yarg kavram, sahip olduu bu negatif yk ve yapt olumsuz armlarn tamamn, ay3 dnlanma dneminde kazanmtr, Aydnlanma dncesinin en temel prensiplerinden biri u idi: Biz, bir konuyu incelerken, zihnimizi tm n yarglardan temizlemeli ve incelememizi, herhangi bir n yargnn etkisinde ya da ona baml kalmakszn (yani, her trl n yargdan bamsz ve) objektif olarak gerekletirmeliyiz. Bu n yargnn, bir otorite, nceden rendiimiz bilgilerimiz, belli bir gelenek iinde olmamz veya baka herhangi bir ey (yani, yapmakta olduumuz incelemeyi bir n yarg olarak etkileyebilecek herhangi bir ey) olmas farketrneyecektir.4 u halde, aydnlanma dncesinin ngrd ekilde bir bilimsel inceleme ve aratrma yapmak istiyorsak, yapacamz incelemeyi u veya bu ekilde etkileyebilecek kanaat, deer yargs, bak as vs. gibi her trl eyden kurtulmamz ve incelememizi mutlak ak erevesinde gerekletirmemiz gerekecektir. Dier bir deyile, inceleyeceimiz meseleyi 'objektif olarak ya da 'olduu gibi' ele almal ve ylece incelemeliyiz. ncelemede herhangi bir n yargnn ie karmas objektiflie zarar verecek, meselenin 'olduu gibi' deil de 'olduundan farkl olarak' ortaya konulmasnayani, bir anlamda 'arptlmasna'neden olacaktr. Aydnlanma dncesinin 'nyarg'ya kar olan bu srarl negatif tavr, sonuta, modern bilimsel yntemin vazgeilmez zellii olan 'objektiflik' eklinde kendini gstermitir. Aydnlanma dncesinin bu temel yaklamndan kan n yarg kavramnn bir resmini izecek olursak, onu ksaca u ekilde tasvir edebiliriz: nyarg, incelemelerimizin objektifliini bozan (yani, onlara sbjektiflik katan) ve meseleyi olduundan farkl gsteren (yani, onu arptan) bir unsurdur. Dolaysyla, o, en kk krnts dahi kalmakszn zihnimizden temizlenip atlmas gereken bir ba belasdr. mdi, Gadamere gre, aslnda hem olumlu hem de olumsuz armlara sahip olan ve hem pozitif hem de negatif yk bnyesinde tayan n yarg kavramnn, aydnlanma dncesi tarafndan olumlu armlar ve pozitif yknn zihinlerden silinerek sadece olumsuz armlara sahip olan negatif ykl bir kavram haline getirilmesinin arkasnda yatan neden u idi: Aydnlanma dnemine gelinceye kadar, arlkl olarak din renkli olan gelenek, hemen her konuda etkisini gsteriyor, her trl inceleme, yaklam ve bak asnda etkin bir n yarg rol oynuyordu. Bu nedenle, gelenein bir eletirisinin yaplmas ve hatta zihnimizden atlmak suretiyle de belirleyici n yarg rolne son verilmesi gerekiyordu. Ba-,

3

4

Gadamer, Truth And Method, s. 270. A.g.e.,ss. 271, 273 ve 276.

60

Felsefe Dnyas ka bir deyile, aydnlanma dncesinin n yargya olan bu dmanlnn arkasnda, akim, arlkl olarak din renkli olan gelenee isyan yatyordu. Eer aydnlanma dncesi bu amacn gerekletirirse, gelenein yerini akl alacak, mitos Logos'un hakimiyeti altna gire5 cekti. Bylece, her trl otoritenin nih kayna akl olacakt. Peki bu ne anlama geliyordu? Bu, u anlama geliyordu: Gelenek, gemiten gnmze kadar gelen her trl unsuru iinde barndrd iin, bir anlamda gemii ve eskiyi temsil etmekte; akl ise u n, bugnk anlay ya da yeniyi temsil etmektedir. Aydnlanma dncesinin gerekletirmek istedii ey, aslnda, gemiin otoritesini gnmze tayan gelenek ile akln otoritesine dayanan gnmz anlay arasndaki mcadeleyi, gnmz anlaynn kazanmas ve bylece her konuda akln otoritesinin hakim olmasnn salanmasdr. II- GADAMER'N 'N YARGI' ANLAYII Gadamer aydnlanma dncesinin ekillendirdii bu n yarg anlayna kkten kar kar ve onun yerine, onunla taban tabana zt olan bir n yarg anlay sunar. Ona gre, aydnlanmac n yarg anlaynn ciddi sorunlarhatta elikilerivardr. O, bu sorunlar, iki temel madde halinde toplayarak u ekilde belirtir: (1) Aydnlanma, bugn asl kabul ederek gemii reddetmek istemektedir. Fakat bu ne derece dorudur? Bugnk anlayn gemitekinden daha doru olduunun kant nedir? Bir kere unu belirtelim ki, bir gelenek iinde bulunmak, mutlak surette, bireyin, kurtulunmas mmkn olmayacak ekilde gelenein belirleyici taarruz ve tasallutuna, bunun sonucu olarak da zgrlnn kstlanmas eylemine, maruz kalaca anlamna gelmez. Dolaysyla, aydnlanma yaklamn gemii ve onu temsil eden gelenei reddetmesinin arkasndaki neden olan 'gemiin mutlak belirleyicilii' varsaym doru deildir.6 Kald ki, gemiin ya da gelenein otoritesi birey zerinde etkin bir n yarg rol oynasa dahi, bu, onun 'doruluk kayna' olmayaca anlamna gelmedii gibi, olmasn da engellemez. Dier bir deyile, n yarglar, mutlak surette 'hakl olmayan', 'yanl' bir takm unsurlar olmalar nedeniyle hakikati mutlaka arptan eyler deillerdir.7 Bizim n yarglarmz, gemi ile aramza girip onunla balantmz kesen deil, tam tersine, gemii bize ilk olarak aan unsurlardr. Onlar, insann sonluluuna uygun ve paralel olan tarihsel anlamay mmkn klan pozitif art oluturmaktadrlar.8 Josef Bleicher'n deyimiyle, n yarglar, 'anlamann verili ufku'nu olutu9 rurlar. "te aydnlanmacnngelenek de dahilher trl otoriteyi toptan reddederken gremedii nokta burasdr."105 6

9

1 0

A.g.e., .s. 272. A.g.e., s. 276. Gadamer, "The Universality of the Hermeneutical Problem," Philosophical Hermeneutics (tr. ve ed.) David E. Linge, (Berkeley, Ca.: University of California Press, 1976) iinde, s. 9. Linge, David E., "Editor's Introduction," Philosophical Hermeneutics (tr. ve ed.) David E. Linge, (Berkeley, Ca.: University of California Press, 1976) iinde, ss. XIV-XV. Bleicher, J., Contemporary Hermeneutics: Hermeneutics as Method, Philosophy and Critique, (London: Routledge, 1993), s. 108. Gadamer, Truth And Method, s. 279.

61

Felsefe Dnyas Ayrca, her trl n yargdan bamsz olmay tavsiye eden aydnlanma dncesi, bugn esas alp gemii eletirdiinde kendisiyle elimiyor mu? Yani, gemiin belirleyici olmas n yarg oluyor da bugnn belirleyici olmas ya da esas alnmas n yarg olmuyor mu? Gelenee ya da gemie kar alnan bu tavr bir ifte standart deil midir? (2) Teorik olarak kulaa ok ho gelen 'her trl n yargdan bamsz olma' eylemini pratikte gerekletirmek hi de mmkn grnmemektedir. nk insan akl, kendisini iinde bulduu artlar erevesinde ilemektedir. Bu artlar ise, gerek tarihsel adan gerekse toplumsal, coraf, ekolojik, vs. bakmlardan ounlukla insann iradesi dnda olumaktadr. Yani, insan, iradesi dnda oluan bu artlara bir bakma mahkum ve mecbur olmaktadr. stese de istemese de, en azndan tarihsel adan iinde bulunduu devrin artlan erevesinde hareket etmek mecburiyetindedir. ' ' Ayrca, her inceleme ya da yaklamn, mutlaka bir duru noktas, bir balang yeri ya da bir bak as olmak zorundadr. Bunun aksi mmkn deildir. Yani, 'hibir yer'den bir bak ya da inceleme imkansz bir eydir. u halde, en azndan duru noktas ya da balang yeri, incelemenin ekillenmesinde ayrcalkl ve belirleyici bir faktr ya da n yarg olacaktr. Oysa aydmlanmac eletirel bilincin, bunu grmeksizin (ya da grmezlikten gelerek), her trl n yarg ve bamlla dikkat ekip iaret etmesine ramen kendisini her trl n yarg ve bamllktan mutlak surette uzak ve zde grmesi, zorunlu olarak, bir 'illzyon grme' tuzana dmesi anlamna gelir. nk bu bilincin kendisi de, her eyden nce, eletiri konusu ettii ey tarafndan motive edilerek harekete geirilmitir. Dolaysyla, onun, eletirip yerle bir ettii bu motivasyon gcne olan (en azndan bu anlamdaki) bamll kanlmazdr. l2 Dahas, tm n yarglardan kurtulmamz isteyen aydnlanma dncesinin kendisi, topik amal bir n yarg konumundadryani, 'n yarglardan kurtulmamz gerektii' n yargs. 13 Gadamer, belirttii bu sorunlar ve aydmlanmac anlaya yapt eletirileri biraz daha aar. Bu ama ii ona, bir yandan aydmlanmac yaklam eletirme, dier yandan da kendi anlayn sergileme frsatn verir. Kendi anlayn sergileme iini ise, n yarg kavramnn ilikisel boyutlarn ele alarak gerekletirir. imdi bu konuya dnyoruz. D 'N YARGI' KAVRAMININ LKSEL BOYUTLARI a- 'n yarg'nn Anlamann Tarihseilii le Olan likisi Aydmlanmac n yarg anlaynn sorunlarndan ilkiyani, bugn esas alarak gemii eletirmenin doru olup-oimadmn sorgulanmasyle bir yaklam dourmutur: Tarihsel olaylar bugn esas alarak incelemek ve deerlendirmek doru olmaz. Onlar, kendi11

A.g.e., s. 276. Gadamer, "Semantics and Hermeneutics," Philosophical Hermeneutics (tr. ve ed.) David E. Linge, (Berkeley, Ca.: University of California Press, 1976) iinde, ss. 93-94. Gadamer, Truth And Method, s. 276.

1 3

62

Felsefe Dnyas artlan ve balanlan iindeaydnlanmac deyim ile ifade edecek olursak, 'olduklar gibi'ele almalyz. nk, eer aydnlanmacmn dedii gibi tarihsel olaylarkendi artlar ve balamlar iinde deil debugn esas alarak inceleyip deerlendirecek olursak, bu, bir anlamda onlan arptmakya da en azndan onlar 'doru' veya 'olduklar gibi' anlamamakolacaktr. Tarihsel 'bilgi' aray ve tarihselcilik akm, ite byleyani, aydnlanmac gr eletirmeklebalar. Ancak, ilk bakta aydnlanmac gr eletiriyor ve bu nedenle hakl gibi grnen tarihselci okul, aslnda aydnlanmac yaklam tarzndan kendini kurtaramamakta, dolaysyla da gerek anlamda tarihselci olmamaktadr.14 Gadamer bunun nedenini yle aklar: Tarihselci okul, tarihsel olaylar, kendi balamlar iinde ve 'olduklar gibi' ele alp incelemek istemektedir. Fakat, incelenen obje ya da konu tarihsel olaylar da olsa, 'olduu gibi' ele alp inceleme yaklam, z itibariyle objektivist ve bir bakma pozitivist olan aydnlanmac yaklam tarzndan baka bir ey deildir. u halde, tarihselci okul byle bir yaklam ile tarihsel olaylar da inceliyor olsa, aydmlanmac yaklam tarznn iine dmekten kendini kurtaramamaktadr. Tarihsel olaylarn, urada durup analiz edilmeyi bekleyen 'objeler' gibi grlerek onlara dardan bakan bir suje bak asndan incelenmesi, doa bilimcilerinin yntemidir.15 Rudolf Bultmann'n deyimiyle, bu yntemin garanti edecei tek ey vardr; o da onlarn anlalmayacak olmasdr. 16 nk, zannedildii gibi gemiin rol, sadece, yorumlamann 'nesneleri'ni oluturan metin ya da olaylar sunmaktan ibaret deildir. Bir n yarg ve gelenek olarak gemi, ayn zamanda, anlama esnasnda yorumcunun zerine bast zemini de belirlemektedir.17 Tarihselci okulun gerek anlamda tarihselci olmamasna gelince, Gadamer bunun nedenini de yle aklar: nsan akl, kendi arkaplann oluturan tarihsel unsurlarn bir bakma bilekesi durumundadr. 18 Akl, onu etkileyen n yarg olacaklar gerekesiylekendisini meydana getiren tarihsel unsurlardan temizlemeye almak, gerek anlamda tarihselcilik olmayaca gibi, ayn zamanda, hem tarihsellii ve hem de akl ortadan kaldrmak olacaktr. Pratikte, byle bir ey zaten mmkn de deildir. Eer biz insann sonlu ve tarihsel olan benlik ve varoluuna hakkn vermek istiyorsakyani, gerek anlamda tarihselci olmak istiyorsak-yukardakinin tam tersine, onu tm unsurlanyla (buna tarihsel olanlar da dahil) birlikte kabul etmeliyiz. 19 Yukarda da sylediimiz gibi, olgusal olarak zaten bunun aksi de mmkn deildir. Tarihselci okulun naif olan yan, bunun farkna varamamasdr; yani, me1 4 1 5 1 6

A.g.e., ss. 273 ve 275; ayrca bkz. Bleicher, a.g.e., s. 108. Gadamer, Truth And Method, s. 275. Bultmann, R., "Is Exegesis Without Presuppositions Possible?", Existence and Faith: Snorter Writings ofRudolfBultmann (ed. ve tr. S. Ogden), (The World Publishing Company I960) iinde, ss. 289 vd.; aynca bkz. Paul J. Achtemeier, An Introduction to the New Hermeneutic, (Philadelphia, PA.: The Westminster Press, lsz.),s. 61. Linge, a.g.e., s. XV; aynca bkz. R.E. Palmer, Hermeneutics (Evanston, ILL.; Northwestern University Press, 1988), ss. 176-177. Gadamer, Truth And Method, s. 276.

1 7

1 8

19

A.g.e.,s.277.

63

Felsefe Dnyas todik prosedrne gvenerek kendi tarihselliini unutmasdr. Oysa gerek tarihsel dnce, kendi tarihselliini de hesaba katmak zorundadr. J. Paul Sartre'a atfedilen u ifadeler, burada anlatlmak istenen eyi mkemmel bir ekilde dile getirmektedir: Gemite annemi ldrm olsam da, o benim gemiimdir. Hatta bunu inkar etsem dahi bu byledir. O halde, gemiimdeki kimi eyler nedeniyle asla herhangi bir pimanlk duymam. nk, ben tm gemiimle birlikte ben olduum iin, onun hakkndaki herhangi bir pimanlk, kendimi inkar etmem anlamna gelir. Bunu ise asla yapmam. 21 Dahas, stelik bir de kiinin, benini oluturan tarihsel unsurlar n yarg olarak grmesi ve bu nedenle onlar reddetmesi (ya da onlardan kurtulmaya almas), onun, kendi tarihsel gerekliini reddetmesi anlamna gelir. Tarihsel gereklii reddetmek ise gerek anlamda tarihselcilik olamaz. 22 Kald ki, tarihsel gereklik reddedilince geriye incelenecek neyin kald da merak edilecek bir husustur. mdi, insan varoluu tarihsel olduuna gre, onun varolu unsurlar olan an/ama ve bunun bir tr olan yorumlama da tarihsel olmak durumundadr. Gadamer'in kendi deyimiyle, "...biz ister aka farknda olalm isterse olmayalm, tarihin etkinlii, her trl anlamada i bandadr. (...) Etkin tarihin gc, onun farkedilmesine bal deildir. Tarihin sonlu insan bilinci zerindeki gc, ite tam da budur; yani, bir metoda* olan inan kiiyi kendi tarihselliini inkar etmeye gtrse dahi, tarih, burada bile varln srdrmektedir. Hatta, tarihsel olarak etkilenmi bilin ( wirkungsgeschichtliches Bewubtsein), anlama eyleminin kendisini oluturan unsurlardan biridir." 23 Bu ifadelerin anlam udur: Herhangi bir anlamann, (tarihsel) 'n yargari'dan bamsz olmasna ya da onlardan kurtulmasna imkan yoktur..nk onlar onun yap talar durumundadr. u halde diyebiliriz ki, gerek tarihsellik, aydnlanma n yarg anlaynn hem yanlln hem de imkanszln ortaya koymakta ve bizi de n yarglara (en azndan tarihsel n yarglara) olumsuz deil olumlu bakmaya sevketmektedir. Benzer bir ilev gren dier bir faktr de n yargnn 'anlamann dngsellii' ile olan ilikisidir. Gadamer, 'n2 0

20

A.g.e,, s. 299; aynca bkz. Gadamer, "Truth in the Human Sciences," Hermeneulics and Truth (ed.) B.R. Wchterhauser (Evanston, ILL.: Northwestern University Press, 1994) iinde, s. 29. Burada u noktay da belirtmeliyiz: Gadamer'e gre aslnda naif olan sadece tarihselci okul da deildir. n yargdan bamsz olduunu iddia eden her yaklam naiftir; bu naifliin, bir 'mutlak aydnlanma' kuruntusu, 'metafizik geleneindeki gemi tm fikir ve grlerden bamsz bir ampirizm' kuruntusu veya bir 'ideoloji eletirisi yoluyla bilimin tesine geme' kuruntusu olmas bir eyi deitirmez. nk, n yargdan tamamen uzak ve batmstz olma iddiasnn kendisi naiftir. Bkz, Gadamer, "Semantics and Hermeneutics", s. 94. Sartre'm, kiinin gemiiyle birlikte 'kii' olduu ve ondan kendisim soyutlayamayaca konusundaki yaklam iin bkz. J.P. Sartre, Being And Nothingness: A Phenomenohgical Essay on Ontology {tr. Hazel E. Barnes), New York 1973, s. 168-169. Burada bir noktay belirtmek yararl olacaktr. Bu ifadelerin ahlk implikasyonlan bir tarafa braklmaldr, oras tartma gtrebilir bir konudur. Burada asl anlatlmak istenen ey, onlarn, 'insann gemiiyle birlikte insan olduu ve reddetse dahi ondan kurtulamayaca' konusuna yaptklar vurgudur.

1

2 2

Gadamer, Trrtf And Method, s. 282. Gadamer burada, 'objektiflik' demlen aydnlanma bilim metodunu kastediyor. 23 A . g . e . , s . 301.

64

Felsefe Dnyas yarglarn kanlmaz olduu ve dolaysyla onlara olumlu bakmak zorunluluunun bulunduu' tezini, bu konuyu inceleyerek de desteklemektedir. imdi Gadamer'in bu incelemesini ele alp, tezini nasl desteklediini grelim. b- 'n yarg' nn Anlamann Dngsellli le Olan likisi Yukarda, aydnlanman n yarg anlaynn iki temel sorunundan sz etmitik. Bu sorunlardan ikincisiyani, her yaklamn mutlaka bir duru noktas ve balang yerinin bulunmak zorunda olduu sorunubize, anlama olaynn dngsel olduunu gsterir. Bunun anlam udur: Bir konu ya da objeyi inceleme esnasnda anlama diye bir eyin gerekleebilmesi iin, o konu ya da obje hakknda az-ok, yi-kt, bir ekilde bir n-bilgi ya da nanlamann zihinde bulunmas zorunludur.24 Aksi halde anlama olay ya da eylemi balamayacaktr. nk bizim zihnimizin alma prosedr u ekilde gereklemektedir: Tamamen yabanc olduu bir obje ya da konu hakknda, ncelikle bildiklerine benzetmek suretiyle bir n-kanaate ular.25 Daha sonra onun zerine anlamasn gerekletirmeye alr. Ancak, kimi zaman bu n-kanaatini dorulayan kimi zaman da yanllayan veriler elde ederek anlama srecini iletir.26 Anlama yetimizin alma eklini, bilimsel bir aratrmaya benzetebiliriz. Bilimsel bir aratrmada da belli bir (veya konunun mahiyetine gre, bir ka) varsaymdan yola kar, daha sonra aratrmann sonunda tekrar geriye dner ve balangtaki varsaymmz aratrma esnasnda bulduumuz verilerle test ederiz; sonuta veriler varsaymmz ya dorular ya da yanllar. te anlama yetimiz de, ayn bunun gibi, elinde hazr bulunan verilerden yola karak ie balar; daha sonra yine bu verilere geri dnerek onlar dorular ya da yanllar. Yani, anlama yetimiz de ilevini dairesel bir hareketle gerekletirir. Ksacas, anlama, dngsel bir zihin eylemidir. Burada bir noktann daha altnn izilmesi gerekmektedir: Anlamadaki dngselliin, bizim n-bilgi ve kanaatlerimiz ile metnin bize sunduu veriler arasnda olduu yukarda sylenmiti. Peki bu n-bilgi ve kanaatlerimizin kayna nedir? Yani, biz onlar nereden aldk? Tabii ki, iinde bulunduumuz (ya da yetitiimiz) gelenekten. O halde sz edilen dngsellik, aslnda, ayn zamanda, gelenek ile gnmz arasnda gerekleen bir dngselliktir de.2? Durum byle olunca, zihnimizi tm n-bilgi ve kanaatlerden temizlemek demek anlamann balamamas demek olacandan, n-bilgi ve n-kanaatlerimizi, kurtulmamz gereken n yarglar olarak gremeyiz. Tam tersine, n-bilgi, n-kanaat ve n-anlamalarmz, anlama denilen zihin eylemimizin n-art (hatta diyebiliriz ki, olmazsa olmaz art) konumundadrlar.2 4 2

A.g.e., ss. 293 ve 294. -' Tm dil ve dnce yetimizin, nanlama ve ngrlerimizin rehberliinde ie balayp yoluna devam ettii ye bunun onun temel yaps olduu konusunda bkz. Gadamer, "Semantics and Hermeneutics", s. 92. 2 6 Gadamer, Truth And Method, s. 294. 2 7 A.g.e., s. 295.

65

Felsefe Dnyas Hatta, Gadamer'in deyimiyle, "bizim benliimizi, yarglarmzdan ok n yarglannz olu28 turur". Dier yandan, ait olduumuz gelenek de gnmz anlamann n-art ya da balad (veya atelendii) yerdir. Buraya kadarki incelemelerimizde, n yarg kavramnn, anlamann iki ayr boyututarihsellik ve dngsellik boyutlarile olan ilikilerini ayr ayr ele aldk. Bundan, bu ilikilerin birbirinden kopuk ve bamsz ilikiler olduklar eklinde bir izlenim uyanabilir. Ancak durum byle deil, tam tersidir. n yarglarmz ile tarihselliimiz ve anlamamzn dngisellii arasndaki ilikiler, birbiriyle sk skya bal ilikilerdir. Bu ba, 'birinin dierini gerektirmesi' ve 'birinin dierinin art ya da sonucu olmas' eklinde bir badr. Sz konusu ban bu nitelikleri, Gadamer'in u ifadelerinde ak ve net bir ekilde zetlenmektedir: "Aslnda varoluumuzun tarihsellii,kelimenin literal anlamylan yarglarn, bizim tm tecrbe yetimizin ilk ynelmiliini oluturmasn gerektirir. Onlar, bizim kendileri vastasyla bir eyler tecrbe ettiimizveya karlatmz herhangi bir eyin kendileri vastasyla bize bir eyler sylediiartlardan ibarettirler."29 III- SONU VE DEERLENDRME Hans-Georg Gadamer, 17. yy.'da ortaya kan aydnlanma dncesinin etkisiyle neredeyse yzyl boyunca olumsuz nitelik ve armlar tayan bir karaktere brnm v bugneyani, 20. yy.'akadar hep byle anlalagelmi olan 'n yarg1 kavramna, farklhatta denebilir ki, eskisiyle taban tabana ztbir yorum getirmektedir. zetle belirtecek olursak, zihinlerde her trl olumsuzluu artran ve insanlar yanltarak objektiflikten uzaklatrd dnlen n yarglar, Gadamer'e gre, anlamann n-art ve yap talar durumundadrlar. Gadamer'e gre, braknz zihnimizi n yarglardan temizleyerek onlardan kurtulmay, onlarsz anlama ne dnlebilir ne de gerekleebilir. Ksacas, nceleri zararl ve kurtulmamz gereken ba bels eyler olarak deerlendirilen n yarglara, Gadamerci yaklamda 'gerekli eyler' gzyle baklmakta ve hatta bir bakma 'anlamann hammaddesi' olma rol verilmektedir. *Hemen belirtelim ki, byle bir n yarg anlaynn bir ksm sonulan olacaktr. Her eyden nce, n yarg iermeyen hi bir anlama ya da yorumlama olmayacaktr. nk, yukarda da belirtildii gibi, her anlamann, meydana gelmesinde kullanlan bir hammaddesi yani, bir tarihsel birikim ve arkaplan, bir duru yeri ve balang noktasolacaktr. Dolaysyla, tam anlamyla objektif, tarafsz ve her trl n yargdan bamsz bir anlama ya da yorumlama peinde komak, gereklemesi mmkn olmayan topik bir emelden ibaret olacaktr. *Bu n yarg anlaynn bir sonucu da udur: Aydmlanmac gzyle bakldnda Gadamer'in yapt i, 'n yarglara meruiyet kazandrmak' olarak deerlendirilebilecektir. Gadamerci yaklam, byle bir eletiri karsnda yle diyecektir: unu hemen belirtelim ki,Gadamer, "The Universality of the Hermeneutical Problem", s. 9. A.y.

66

Felsefe Dnyas 'n yarglara meruiyet kazandrmak' ifadesinin altnda, 'n yarglarn gayr- meru eyler olduklar' varsaym ya da 'nyargl's yatmaktadr. Bunu belirttikten sonra, imdi, n yarglarn meru ya da gayr- meru olduklar konusuna gemeden nce, bir noktada anlamamz gerekmektedir. Bir keresiz ister meru isterse gayr- meru kabul edinizn yarglarn anlamann n-at ve yap talan olduklarnda kuku yoktur. nk: Siz, btn gemi birikiminiz ve tarihsel arkaplannz ile birlikte sizsiniz. Bir metni elinize alp okumaya baladnzda ya da bilimsel bir aratrma yapmak zere bir laboratuarn kapsndan ieriye girerken tm gemi birikiminizi zihninizden karp atamayacanza grenk aksi halde siz 'siz' olmaktan karsnzgerekletirecek olduunuz bir anlamada bu birikiminizin etki ve katklarnn olmas kanlmazdr. En azndan oradan ie balamak zorundasnz; bunun aksi mmkn deildir. Hatta yle geriye dnp de anlama olaynn nasl gerekletiini dikkatlice incelerseniz, bu sylenenlerin doru olduunu siz de greceksiniz. u halde benim yaptm ey, bir deer yargsnda bulunmaktan ziyade, olayn bir 'resmini izmek'tir. Buraya kadarki konularla ilgili itiraz edilebilecek herhangi bir noktann bulunduunu zannetmiyorum. Meruiyet-gayr- meruiyet konusuna gelince, bu, 'meruiyet' kavram ile ne kastettiinize baldr. Eer bu kavram ile, 'anlamada n yarglara yer verme'yi kastediyorsanz, evet!; bu anlamda n yarglar merudurlar, hatta byle olmak zorundadrlar da. Yukarda da sylediimiz gibi, zaten aksi de mmkn deildir. Hatta n yarglarn bu anlamdaki meruiyetleri o dereceye varmaktadr ki, sizin onlarn meruiyetlerini inkar etmeniz ve kendi gerekletirdiiniz anlama eylemlerinde onlara meruiyet tanmadnz sylemeniz bile onlarn meruiyetini ortadan kaldramamaktadr. Dier bir deyile, siz bulunmadn iddia etseniz dahi sizin anlamalarnzda da mutlaka n yarglarnz bulunmaktadr ve bulunacaklardr da. Eer 'meruiyet kazandrma' ifadesi ile kastettiiniz ey, anlamada n yarglara snrsz bir alan tanmak ve onlara peinen teslim olmak suretiyle anlamamz mutlak surette n yarglarmznya da n-bilgi ve kanaatlerimizinbelirlemesini ve ona son eklini vermesini istemek ya da msaade etmek ise, hayr!; byle bir eyi ne isterim ne de kabul edebilirim. Byle bir 'meruiyet kazandrma'y kesinlikle reddederim. Yukarda da belirttiimiz gibi, n yarglarn anlamadaki rol, bir balama noktas ve bir ateleme ilevi grmektir; yoksa, kendimizi onlarn iine hapsederek anlamamza nih eklini vermelerine msaade edecek deiliz. Yukarda sylendii gibi, anlama eylemine kendileriyle baladmz ilk verilerimiz olan n-bilgi ve yarglarmz, tpk bir bilimsel hipotezde olduu gibihatta ondan daha da fazla olmak zeredefalarca, tekrar tekrar gzden geirilecek, incelenen obje (metin) ya da konunun kendisini bize amas sonucunda elde edilen veriler tarafndan dorulanp dorulanmadklarna baklacaktr. *Gadamerci n yarg anlaynn bir dier sonucu da, anlama kavramn aydmlanmac yaklamdan farkl bir ekilde ele almann gerekli olduunu ortaya koymasdr. Ksaca belirtecek olursak, aydmlanmac yaklama gre anlama yle tanmlanyordu: Bir metni anlamak demek, sujenin, karsnda ondan bamsz olarak duran metni, 'kendisinden herhangi

67

Felsefe Dnyas bir ey katmakszn', 'objektif olarak' ya da 'olduu gibi' kavramas demektir. Bu tanm analiz edecek olursak, u iki temel noktay ierdiini grrz: (a) Metnin anlam sujenin karsnda durup onun tarafndan kefedilmeyi beklemektedir; (b) Anlama olaynda suje pasiftiren azndan anlamm olumasnda pasiftir. Suje, metni anlamas srasnda 'anlam'a kendisinden bir katkda bulunamaz ve bulunmamas da gerekir. O, metnin anlamn sadece kefeder. mdi, Gadamerci anlama kavram ise suje ve objenin karlkl etkileimini ngren bir kavramdr. Burada anlama, sujenin etkinlii ileyani, sujenin kendi n-bilgi ve kanaatlerinden yola kmas ilebalar. Bu nedenle burada suje pasif deil, aktiftir. Anlama sujenin n-bilgilerine dayanarak start vermesiyle balad iin de burada suje anlamaya (ve anlama) zorunlu olarak katkda bulunur. Bu durumda, sujenin n-bilgisi ile balayan anlama eylemi ve bunun sonucu olarak ortaya kan ve sujenin katklarn ieren 'anlam'n sujeden bamsz olmas dagayet tabii olarakdnlemez. nk bu anlaya gre metnin anlam urada kefedilmeyi bekleyen bir ey deil, sujenin katklaryla 'oluan' bir eydir. *Gadanaerci anlayn bir baka sonucu da gelenek-akl (ya da gemi-bugn) ilikisinin, aydnlanma anlayndakinden farkl bir ekilde ele alnmas gerektiinin ortaya kmasdr. Aydmlanmac anlay, gelenek ile akl attryor ve tavrn akldan tarafa koyarak onun gelenee hakim olmasn amalyordu. yle grnyor ki, bu anlayta gelenek ve akl kavramlar yerli yerince oturmamtr. nk gelenek ile akln kar karya gelip atabilmeleri iin bamsz iki ayr ey olmalar gerekir. Oysa gelenek ile akl arasnda byle bir ey olamaz. Zira gelenek, gemiin birikimlerinibuna, att iddia edilen akln gemi birikimleri de dahildirgnmze tayan ve bylece gnmz ekillendiren bir kltr unsurudur. Ayrca, gelenek ayn zamanda, akln ekillenmesinde rol oynayan faktrlerden biridir. Dier bir deyile, gelenek, akim, iinden kt ve ilerken de ayaklarn zerine bast eydir. te yandan, denebilir ki akl, gelenei oluturan unsurlardan biridir. Dolaysyla, akln gelenekten bamsz olmas dnlemez. Ak gelenein dnda oluan bir ey deil ki ondan bamsz olsun. Eer 'bugnk haliyle ak' hem gelenei oluturan unsurlardan biri hem de kendisi gelenek iinde oluan bir unsur ise, bu durumda onlar arasnda bir atmadan deil, ancak, gelenein bir z-eletiisinden sz edilebilir. Ksacas, akln isyan etmesi de, eletirmesi de, hakimiyet salamas da hep gelenein iinde olan eylerdir, gelenee kar yaplan eyler deil. te gelenek denilen ey, bu derece kuatc bir yapya sahiptir. Akl kavramna gelince, yle grnyor ki aydmlanmac anlayn zihninde tasavvur ettii akl, yle yukarda durup gelenee oradan bakarak eletiriler getiren bir 'mutlak akl'dr. Eer bu akl insan akl ise, onun gelenek iinde geliip ekillendiini ve dolaysyla 'mutlak' bir insan aklnn olamayacan yukarda syledik. Yok eer sz edilen akl 'Tanrsal akP ise, o zaman bu, bir aydnlanmaciya atfedilmesi dnlebilecek en son eydir. nk buaydmlanmac, akln gelenee hakimiyeti iin altndanaydmlanmacnn Tann'nn hakimiyeti iin almas anlamna gelecektir. Yani, bir aydmlanmacya akln tanrlatrlmasn atfedebilirsinizve belki yapmaya alt ey de budurfakat Tanrsal akln hakimiyetini salamaya almak diye bir eyi atfedemezsiniz.

68

Felsefe Dnyas u halde, akl, gelenek iindeki u veya bu unsur iie atabilir fakat 'gelenek' ile atmaz ve atamaz. Belki de unu yapabilir: Gelenei oluturan dier unsurlara hakim olarak gelenee aklc bir ekil verebilir. Fakat bu da yine gelenee kar ya da ona ramen yaplan bir ey deil, onun iinde gerekleen bir ey olur. *Gadamerci n yarg anlaynn bir baka nemli sonucu da anlamaya atfedilen 'doru' ve 'yanl' nitelemelerinin yerine 'farkl' nitelemesini getiriyor olmasdr. Bu, u anlama gelmektedir: Aydnlanmac anlama kavram, objektivist bir kavramdr; yani, obje merkezlidir. Burada suje pasiftir ve anlalacak olan objenin, 'olduu gibi' ya da 'objektif bir ekilde dosdom' anlalmas esastr. Bu nedenle, burada, 'anlamann objeye uygunluu' bir kriter nitelii kazanmaktadr. Buna gre, objeye uygun olan anlay doru, ona uygun olmayan anlay ise yanltr, bir sapmadr. Yukarda da belirtildii gibi, Gadamerci anlama kavram ise sje ve objenin 'karlkl etkileimi' ile oluan bir kavramdr. Burada anlama, sujenin kendi n-kanaatlerinden yola kmas eylemi ile balayp, suje ile objenin orta noktada buluarak kaynamasGadamer'in deyimiyle, ufuklarn fzyonuile sona erer. mdi, her insann gemi birikimi ve dolaysyla n-bilgi ve kanaatleri dierlerininkinden farkl olacana grenk insanlarn doal (ya da genetik) zellikleri, gemi tecrbeleri, bulunduklar sosyo-ekonomik ve coraf evre, eitim dzeyleri, vb. ile bunlardan edindikleri birikim ve bilgileri (ksacas, kiilikleri) farkl farkldr'anlamas' da onlardan farkl olacaktr. Zaten, anlamay ekillendiren faktrlerin eitli olduu byle bir durumda, anlamalarn farkl olmasndan daha doal bir ey de olamaz. Aksine, herkesin ayn anlamasn beklemek anormal bir durum olacaktr. Bu durumda 'anlama' denilen alan, 'doru' ve 'yanl' kategorilerinden oluan ikili ve siyah-beyaz bir grnm yerine, 'farkl' anlamalardan oluan bir ok eitlilii ieren rengrenk bir grnm kazanacaktr. *Gadamerci anlayn bir sonucu da, burada sz edilen eitlilik ve ok-renkliliin insan unsuruna, onlarn kiilik ve kimliklerine de yansmasdr. Aydnlanmac anlayn doru-yan kategorilerinin tek-tipletirici ya da trdeletirici yansmasna karlk Gadamerci anlayinsan olma faktrnn (yani, iradesini kullanp seimde bulunma faktrnn) de devreye girmesiylekiilik ve kimlik eitliliine izin veren ve hatta bunu doal karlayan zgrlk bir yansmaya sahip olacaktr. Burada her insan ne yapacana kendisi karar verecek ve bylece kendi varoluunu gerekletirecektir. rnein, kimi insan tarihsel varoluunuen azndan ounubenimseyecek ve bunun ad 'geleneki ya da muhafazakar' kiilik olacak; kimi insan onuyine en azndan ounureddedecek (tabii ki bu mmknse ve mmkn olsa bile bir eyi deitirecekse) ya da reddettiini dnecek ve onun ad 'yeniliki ya da reformist' kiilik olacak; kimi insan akln esas alarak gemi varoluunu bir szgeten geirecek ve varoluundan akl olmayan unsurlar temizleyerek onu kat bir akl temeli zerine oturtmaya alacak ve bunun ad da 'rasyonalist ya da kat aklc' kiilik olacak ve nihayet kimi insan da menfaat ya da pragmasn esas alarak onun gerektirdii ekilde kimi zaman 'geleneki', kimi zaman 'yeniliki', kimi zaman 'rasyonalist' ve kimi zaman da gnn gn yapan bir 'zevki ya da hedonist' olacaktr.

69

Felsefe Dnyas Ancak burada nemli bir nokta udur: Aydnlanmac dncenin deer yargs ifade eden doru-yanh kategorilerini kullanan ve 'sen doru anladn-ben doru anladm' eklinde tartp didien kiilere karn, burada, farkll 'normal' grenve belki de bunu bir zenginlik kabul ederek meseleye birbirinin penceresinden bakma ve karsndakini anlamann yollarn aramak suretiyle kendilerini zenginletirmeye ve ufuklarn geniletmeye alan, bu olmasa bile en azndan bouup-didimeyen ve dierlerine yaama hakk tanyankiiler ortaya kacaktr.

KAYNAKA Bleicher, J., Contemporary Hemeneutcs: Hermeneutics as Method, Philosophy and Critique, (London: Routledge, 1993). Bultmann, R., "Is Exegesis Without Presuppositions Possible?", Existence and Faith: Shorter Writings of Rudolf Bultmann (ed. ve tr. S. Ogden), (The World Publishing Company 1960). Paul J. Achtemeier, An Introduction to the New Hermeneutic, (Philadelphia, PA.: The Westminster Press, tsz.). Flew, Antony, A Dictionary of Philosophy (Gzden Geirilmi kinci Bask), New York 1984. Gadamer, "Semantics and Hermeneutics," Philosophical Hermeneutics (tr. ve ed.) Davd E. Linge, (Berkeley, Ca.: University of California Press, 1976). Gadamer, 'The Universality of the Hermeneutical Problem," Philosophical Hermeneutics (tr. ve ed.) David E. Linge, (Berkeley, Ca.: University of California Press, 1976). Gadamer, "Truth in the Human Sciences," Hermeneutics and Truth (ed.) B.R. Wchterhauser (Evanston, ILL.: Northwestern University Press, 1994). Gadamer, Hans-Georg, Truth And Method (tr. J. Weinsheimer and D.G. Marshall) Gzden Geirilmi kinci Bask, New York 1994. J.P. Sartre, Being And Nothingness: A Phenomenological Essay on Ontology (tr. Hazel E. Barnes), New York 1973. Linge, David E., "Editor's Introduction," Philosophical Hermeneutics (tr. ve ed.) David E. Linge, (Berkeley, Ca.: University of California Press, 1976). R.E. Palmer, Hermeneutics (Evanston, ILL: Northwestern University Press, 1988).

70

Felsefe Dnyas Abstract: The Concept of 'Prejudice in Gadamer's Philosophical Hermeneutics and Its Implications. This article aims at investigating and clarifying Hans-Georg Gadamer's concept of prejudice (and also of pre-understanding) and some implications of it. According to Gadamer, our concept of prejudiceas is todayis constituted by the Enlightenment thought. This concept is both an ill-founded and an ill-functioning concept. Gadamer thinks that he rehabilitates it. Here, the nature of Gadamer's rehabilitation process is examined and clarified; furthermore, some important points are proposed as the conclusions that may be drawn from Gadamer's process.

71