Dr. Kenan ERDOGAN• - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01645/1999_13/1999_13_ERDOGANK.pdf · 2015....

13
VE Dr. Kenan ERDOGAN• 744 vefat eden Manisa Nüzilli Efendi, edebi çevre ve eseri soma da onun pek rastlanmayan bir taziyetnamesine yer verilecektir. l.Mustafa Nüzôli Efendi : a. kaynaklardan sadece Müellifleri ve Teklee Antolojisi'nde iki bilgi bulunan Nüzilli'nin Aslen Denizli'nin eski harabeleri olan Leodikia'dan bozma Lazkiye'dendir 1 . Dogum tarihi belli olmamakla birlikte, ll I 9/1707' de birinci tertip göre I 7. ikinci veya son çeyreginde tahmin edilebilir. Seyyid Mustafa Çelebi, dedesinin de Musa Efendi birinci ve ikinci bulunan 53. ve sayfalardaki Yine bu ve söyledigi beyitlere göre soy seyyid ve (s.80, 91, 92) göre, önce (Antalya) ' Celal Bayar Üni. Fen. Ed. Fak Ögt"etim Üyesi 1 Nüzüli'nin tarikat silsilesinde 7 defa geçen bu yerin, Suriye'deki ile gerekir. Batuta(Seyahatnarnesi'nden Seçmeler, s.l4)'da, Müellifleri M. Tahir, (Haz: A.F.Yavuz, Özen) C.l, s. 167, ve Ansiklopedileri'nde de tasrih gibi Denizli'nin Leodikia harabeleri yahut eski Denizli'dir. Ans. Besim Darkot, Denizli maddesi, MEB. 1988, C3, s.527-53 1 ; Türkiye Diyanet Ans. Tuncer Baykara, madde, C.9, s.l55-159.

Transcript of Dr. Kenan ERDOGAN• - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01645/1999_13/1999_13_ERDOGANK.pdf · 2015....

  • ~A~.o~··~T~n~r~~~y~at~Ar~a~sh~r~m~aı~a~rı~E~n~sti~·ı~ns~U~D~e~rg~i~si~S~a~n~l~3~E~n~u~ru~m~ı"~9----------~-203-

    MANİSALI BİR ŞAİR:MUSTAFA NÜZULİ EFENDİ VE TAZİYETNAMESİ

    Dr. Kenan ERDOGAN•

    Giriş

    yazımızda ı 744 yılında vefat eden Manisa Kulalı mutasavvıf şair Nüzilli Efendi, yetiştigi edebi çevre ve eseri (Divanı)

    tanıtılacak, soma da onun edebiyatımızda pek rastlanmayan bir taziyetnamesine yer verilecektir.

    l.Mustafa Nüzôli Efendi :

    a. Hayatı

    Hayatı hakkında, kaynaklardan sadece Osmanlı Müellifleri ve Teklee Şiiri Antolojisi'nde iki satırlık bilgi bulunan Nüzilli'nin asıl adı Mustafa'dır. Aslen Denizli'nin eski harabeleri olan Leodikia'dan bozma Lazkiye'dendir1. Dogum tarihi belli olmamakla birlikte, ll I 9/1707' de birinci divanını tertip ettiğine göre I 7. yüzyılın ikinci yarısı veya son çeyreginde doğduğu tahmin edilebilir. Babasının adının Seyyid Mustafa Çelebi, dedesinin de Şeyh Hacı Musa Efendi olduğu birinci ve ikinci divanı'nın sonlarında bulunan 53. ve ı ı2. sayfalardaki kayıtlardan anlaşılmaktadır. Yine bu kayıtlara ve malılasını söyledigi bazı beyitlere göre soy bakımından seyyid ve Haşimi'dir. Divanındaki (s.80, 91, 92) bazı şiirlerinden anlaşıldığına göre, önce Elmalılı (Antalya) Üınmi Sinan'ın oğlu Şeyh Süleyınan'a

    ' Celal Bayar Üni. Fen. Ed. Fak Ögt"etim Üyesi

    1 Nüzüli'nin divanının başındaki tarikat silsilesinde 7 defa geçen bu yerin, Suriye'deki Lazkıye şehri ile karıştınlmaması gerekir. Burası, İbn-i Batuta(Seyahatnarnesi'nden Seçmeler, MEB:İst.l971, s.l4)'da, Osmanlı Müellifleri {Bursalı M. Tahir, (Haz: A.F.Yavuz, İ. Özen) C.l, s. 167, İst?tarihsiz}'nde ve İslam Ansiklopedileri'nde de tasrih edildiği gibi Denizli'nin Leodikia adlı meşhur harabeleri yahut eski Denizli'dir. Bkz.İslam Ans. Besim Darkot, Denizli maddesi, MEB. İst. 1988, C3, s.527-53 1 ; Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ans. Tuncer Baykara, aynı madde, C.9, s.l55-159.

  • ~K......,E,..r..,d""o~"'a"'n~: M=a..,ni.,sa""Iı,_,B..,i.._r ""Sa..,_i._,r:_.,M~u,.,s""ta,.,fa,._N'"'"u'"'z""O""'Ii"""E""fe ... n..,.d.._i v,_,e'--'T,_,a...,zi:.ı:ve,...t...,nd..,_m,.,e .... si,___ ____ --=-·204-

    baglanmış, daha sonra Kula'ya gelerek Abdullahel-Kulavi el-Liizkıyevi diye anılan Kula'da medfun aslen Lazkiye(Leodikia)li Abdullah Efendi'ye intisab etmişti?. Herhalde bundan sonra kendisinin,

    Gerçi namurodur NilzOli Mustafa şehrüm Kula

    mısra'ında da belirttiği gibi Kulalı Mustafa Nüzfill Efendi diye tanınmış olmalıdır.

    Ne gibi bir tahsil yaptıgı konusunda her hangi bir bilgimiz yoktur. Divanı'nın 58. sayfasındaki Gazali, Hacı Bektaşı Veli, Muhyiddin-i Arabi, Mevlana, Şeyh Bedreddin .. gibi meşhur mutasavvıfların, her biri bir tasavvuf klasigi olan kitaplarının isminin anıldığı şiirde, bunları değil gönül kitabını okuduğunu söylemesi onun düzenli bir eğitim gönnediği, yahut fazla okumuş bir insan olmadığı şeklinde yorumlanabileceği gibi; Yunus gibi alçakgönüllügüne ve irfan ve gönül bilgisi denilen vehbi bilgiyi ön planda tuttuğuna da yorumlanabilir. Ancak şiirlerinden, onun zamanının dini ilimlerini ve tasavvuf şiirini iyi bildigi anlaşılmaktadır.

    Nüztili, pek çok şiirinde övdüğü gibi halveti tarikatına bağhdır3 • Divanının başında onun tarikat silsilesi şöylece sıralanmaktadır:

    1. Şeyh Mustafa el-Kulavi el-Uızkıyevi (kendisi) Kula'da medfun.

    2. Şeyh Abdullah "

    3. Şeyh Es-Seyyid Hacı Musa Uzkiye'de medfun.

    "

    "

    (şey hi) "

    ( dedesi olabilir)

    4. Şeyh Esedullahi'l-Veli el- Hamidi (Arslan Efendi diye meşhurdur.)Uzkiye' de medfun.

    2 Nüzfili'nin her iki şahısla ilgili olarak da bir çok övücü mısra ve beyitleri vardır: Mesela Süleyman Efendi'yle ilgili s.92'de

    NüzUii bendesidür ol sultanın Şimdi kamilüdür devr-i zamanın Mahlası Hakiri ismidür anun Şeyh Süleyman ibn-i Ümmi Sinan

    dediği gibi, Şeyh Abdullah ile ilgili de s. 13 'de Ey Nüzfili seni irşad eyleyen Şeyh Abdullah gibi sultan kandedür

    demektedir. Ayrıca Şeyh Abdullah ile ilgili şiirde "kandedür" redifini kullanması ve Süleyman Efendi için de bir tarih şiiri yazmasından her ikisinin de Nüzuli hayattayken vefat ettiği anlaşılıyor.

    3 Nüzfili, divanında s.9'da "bize halvetiler dirler yarenler; s.l5'de "halvetilerüz"; s. 40-41 'de "gir galveti tarikına"; s.42-43 'de "gel halvete gir halvete"; s.45 'de "halvetinün dervişleri" ve "erenlerin halveti" rediili şiirlerinde ve pek çok yerde halvetiliği övmektedir.

  • __5.A:..:..Ü""--. T"-'iı..,_·r~ki..,_y""'at'-"A,.r~as...,tı.._r..,m,.al!.!!a..,rı'-"E""'o""sti.._,·t.,.üs ... n,_,Di

  • ~K~E~r~do~ğ~a~o:~M~a~o~is~w~ı~B~ir~s~ai~r:~M~u~s~m~a~N~u~z~ft~li~E~re~od~i~v~e~Tu~iy~em~im~~~i----------~~06-

    Nüzuli, V.M. Kocatürk ve M. Tahir'e göre ı ı5711744'te Kula'da vefat etmiş, M.Tahir'e göre, o zamanki şehir girişinde dergahırun yanına defiıedilmiş ve kabri halk tarafından ziyaretgah yapılmıştır6 •

    b. Divanı

    Nüzılll'nin iki divandan müteşekkil bir Divanı vardır. KocatUrk'ün elinde olduğunu bildirdigi iki yazma divanının akıbetini bilememekle birlikte Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bagişlar Bölümü'nde ı274 nurnarada kayıtlı bir Nüzt1li Divanı bulunmaktadır. 86 yapraktır. Nüzt1li Divanı ayrıca ı ı 19 tarihli bir yazma nüshadan 13 ı O'da istinsah edilerek ı33 ı yılında İstanbul'da Şeyh Mehmed Emin Tevfık tarafından Ahmed Kamil Matbaası'nda bastırılmıştır. İki divandan oluşan bu matbu divan ı 12 sayfa olup hun1f-ı heca ile yani eliibe sırasına göre tertip edilmiştir. Divan, baştaki kaydettigirniz silsile ve besıneleden sonra

    Ya ilahi uşbu canum aşkuna olsun feda

    Ol resı1lün hürmetine aşkdan eyleme cüda

    matla'lı bir münacatla başlamaktadır. 2. ve 3. şiirler de "ya Rabbena" redifli birer münacattır. 4. şiir ise "Mürşide gönül virmedün hayf sana yazık sana" mısraıyla başlar ve "hayf sana yazık sana" rediflidir. Sonraki şiir

    Nfir-ı yezdan mazharısın ya Aliyye'l-Murteza

    İlın-i iriarı mahzenisin ya Aliyye'l-Murteza

    matlah ve ''ya Aliyye'l-Murteza" redifli bir Hz. Ali medhiyyesidir.

    Nüzılli'nin bu şekilde birinci divanında hemen tamamı tasavvufi muhtevalı ikisi muhammes(s.20-2 1, 32-33), biri milseli es (s.33), biri mi'raciyye (s.48-52, ı os beyt) dördü tarih olmak üzere toplam 144 şiiri bulunmaktadır. 53. sayfada divanın bittigi belirtiliyor. Surdaki kayıtlara göre yazma divan ll ı9'da yazılmış ve matbu divan da 13 lO'da ondan basılmıştır. Yine buradaki kayıtlardan baba ve dedesinin ismi ile birlikte bazı mahlas beyiderinde ifade edildiğine göre seyyid ve haşimi oldugu Cami-i cedid mahallesinde defiı edildigi, asitanesinin yapılış tarihi gibi bilgiler de bulunmaktadır.

    İkinci divan ise hemen aynı sayfada (54) "Haza divan-ı sani li'ş-şeyh es-seyyid Mustaia en-Nüzüli el-halveti sellemehu'l-lahi fı'd-dareyni (bu ifadelerden bu tarihte henüz hayatta oldugu anlaşılıyor.)bi-mennihi ve keremihi" başlıgı, besınele ve

    Yil ilahi evveline ibtida

    yok durur hem ahirine intihii

    6 M. Tahir, a.g.e. C.l, s.l67; V. Mahir Kocatürk Tekke Şiiri Antolojisi, s. 407, Ank. 1968.

  • ----LA~. u!;C·· ·wTW!U~rkiıı:ı."v!..!a!.!.t !:!A!.!ra!.2.stı~r~m~a!!!!la~rıuEi

    Ey Mustafıi ey mücteba ehlen ve sehlen merhaba

    mısralarıyla başlamaktadır ve besteye uygun iihenkli ve raksan bir iliihidir. Bir sonraki de "kabul eyle ya Rabbena" redifli, kısa ve samimi bir dua şiiridir. Sonraki "olur yab yab(yavaş)" redifli olanı ise Türk tasavvuf şiirinin Türkçe arkaik kelimeleri nasıl muhafaza ettiğine çok güzel bir örnektir. Bu divanda NUzfill'nin Kaşife iki, Ümmi Sinan'a, Vehbiibi'ye (Abdu'l- Vehhab Elmalı), Eroğlu'na, Mazhari'ye, Gaybi'ye, Askeri'ye, Zuhfui'ye, Seliimi'ye Yümni(?) veya Bahri(?)'ye birer; Niyazi-i Mısrl'ye ise 8 talımisi yer almaktadır. Bu son rakam onun en çok Niyazi'den etkilendiğini gösteren bir belge gibidir. Hakikaten onun "bulmazsa ne güç", "ya Rab meded", "Yine dil na'tını özler Muhammed", "garaz", "vftiz", "olur" şiirleri tamamen Niyazi etkisinde yazılmıştır. "Derviş olan kişiler", "Muhammedin", "n'eylerem", "bulmuşam" .. redifli bir çok şiiri de Yunus'tan izler taşımaktadır. Mesela aşağıdaki müselles nazım şekli diyebileceğimiz pek fazla kullanılmayan bir formda yazılmış eseri, Yunus'un "yar yüreğim yar" diye başlayan bir şiirinden hareketle yazılmıştır:

    Gel temaşii eyler isen bendedür gör neler var

    Bendedür sırr-ı emanet bendedür esrar-ı yar

    Yar yüregünı dil ciğerüm gör kim neler var yare haber var(s.64)

    NUzfili divanında ayrıca Ahmed Efendi diye birine yazılmış iki medhiye; iki elifnfune7 bir de aşağıda tam metnine yer vereceğimiz (s.l03-l04) 29 beyitlik bir taziyetnlimesi bulunmaktadır. Böylece büyük çoğunluğu aruzla yazılmış bazıları ise hece ile- yazılmış bu divanda da toplam 155 şiir bulunmaktadır. Bu şiirlerin bir kısmının 30-40 beyti bulan uzun şiirler olduğunu ilave etmeliyiz.

    Nüzfrli'nin şiirlerinin çoğunluğunda, tek kelimeden başlayarak beytin tamamını mükerrer mısra haline getiren redifler, hattft kiifıye örgüsü bakımından kıt'a haline dönüştllğünde bir nakarat halini alan redif mısralar bulunmaktadır. Büyük bir yekfuı teşkil eden bu redillerin bir kısmını sayacak olursak; alim, sevdiğim(dörtlük halinde), gel hQ diyelim, gelsün, sen derviş olımazsın, gelün hü diyelüm can u gönülden(dörtlük), budur heman, aşkın elinden, neylesün biçare kullar neylesün(dörtlük), yana yana hü deyu, gelür hü deyu, karşu, isteyen gelsün

    7 Ahmet Talat Onay, bu şiirleri de (elifname) akrostişler gibi "uçlama" (şiirlerin mısra başı ve sonlarında harfleri anlamlı ve sıralı bir şekilde sayma) diye karşıladığı bir türe örnek gösteriyor. Bkz. Türk Halk Şiirinin Şekil ve Nev'i (Haz. Prof. Dr. Cemal Kurnaz), Ank. ı 996, s.394,395.

  • ...ıK.!!::...!E'-!.r~do!!liit~an!!.!:'-"M~a!!!n!.!llis!!!ıal!!..ı !!.Bıu_'r_,S..,ai~r:w:M~u!!!ls~ta!.!!fa!...!N..l!u~z

    beru, gönül, şimdengeru, bi-hamdillah, tevhidile, uyan vakt-i seherlerde, gidelim lahı1t iline, şeffiat ya resı1lilllah, halvet sara meydanına, elhamdülillah, eş-şükrü lillah, Allah'ım Allah, estagfirullah, Allah ya Allah, .. lım Allah yoluna, aşk meydanında, bizi mahrı1m eyleme, diyelim gel illalliih, Gel yine ar itme gir Hak yolına( dörtlük), içinde, Bizi güzel Muhammed'den ayırma(dörtlük, mükerrer mısra), Gözüro nı1rı canım Ahmed Efendi(dörlük), Çare nesabreyle el-hükm-i lillah(dörtlük), bulmadım asla, ayırma bizi, itsün seni, kalmadı, ahi, Ahmed Efendi, Döne döne zikr ideJim Mevla'yı(dörtlük), bi-hamdillah seher zikri, kande dürür dost ili, sende dUrUr dost ili, haberin var mı, anlar bizi.. vb. gibi.

    Divan, "hatmi beyan olunur" ve temmetü'd-divan es-sani li'ş-şeyh es-seyyid Mustafa Efendi en-Nüzuli el-Ku/avi el-Liizkıyevi el-haşim/, el-hanefi el-ha/veli ibn es-seyyid Mustafa Çelebi, ibn es-seyyid el-hacı Musa Efendi el-Lazkıyevi rahmetu/lah i aleyhime '1-mütemekkin fi kasabati Kula ve fi mahalle-i Cami-i C edi d afa anhüma bi-av ni 'I-lahi me/iki '1-k{ıji" kaydı ile bitmektedir.

    Nüzı1lf'nin dili tıpkı Yunus Emre'de oldugu gibi, zamanına göre (bazı tasavvufi terimler hariç) bir hayli tekellüfsüz, sade ve kolaydır. Bu gün bile çogu rahatlıkla anlaşılabilir. Şiirlerinin konusu ise hemen tamamen dini-tasavvufı muhtevalıdır. Bu şiirlerde dünyanın faniliği, edep erkan ögt'enmek gerektiği, insanın aslını unutmaması gerektiği, ilahi aşk.. vb. gibi konular anlatılır. Dolayısıyla şiirleri didaktiktir. Bu şiirlerde zaman zaman "tutma mı, yetme mi, bula bilme mi.. (tutmaz mı, yetmez mi, bulabilmez mi?)gibi mahalli söyleyişlere de rastlıyoruz. Aşagıdaki üç şiiri, onun dil ve üslı1bunu, edebi yönünü göstennesi için örnek olarak alıyoruz ..

    ı

    Tarikata talip isen kardeş edep gözle edep

    Hakl'kate rfigıp isen kardeş edep gözle edep

    Edepliler kamil olur tizcek maksudunu bulur

    Bi-edepler mahrum kalır kardeş edep gözle edep

    Edep tarikat kanıdır iradet nerdübanıdır

    Her yoUann asanıdır kardeş ed ep gözle edep

    Kamil olmak ister isen Hakk'ı bulma.\;. isler isen

    Menzil almak ister isen kardeş edep gözle edep

    Dinle beni iki gözüro Hakk'a doğrudur bil özüm

    Cümle seninçündür sözüm kardeş edep gözle edep

    Nüzı1ll'nin tut pendini atmayabana kendini

    Edepli bilir kendini kardeş edep gözle edep

  • ~A~·~ü~.T~ü~r~~uv~at~A~r~a~sn~r~m~a~la~rı~E~n~süw"ffi~s~üuD~e~rg~i~si~S~a~y~ıl~3~E~n~ur~u~m~l~9~9~9----------~-.209-

    2

    Aşıkı aşka giriftar eden dost

    Her dem işini Mı u zar eden dost

    Geceler subha dek efgan etdürüp

    Gözleri yaşını enhılr eden dost

    Aşıkın bağrına zahm urup kendi

    Yine lütfu ile tirnar eden dost

    Yogıken mevcüd-ı alemden nişan

    Kiif u nOn dan yoğu hem var eden dost

    Aşıklara vücudunun varını

    Aşkıle cümle tarmar eden dost

    Habibi aşkınanar-ı Halil'e

    "Berden selamen" gülzar eden dost

    Mansür'a taş ettürüp gizli sırrı

    Ene'l-hak diirına ber-diir eden dost

    Sırrını agyiire pinhan eyleyüp

    Aşıklar nutkunda izhar eden dost

    Münkirin özünü zulmette koyup

    Mü'minin zikr ile enviir eden dost

    Zag kuzgun yerken cife eyleyüp

    Bülbülün meskenin gülzar eden dost

    Nüzı1li'ye aşkın meyini sunup

    Dü-cihan zevkinde bi-zar eden dost

    3

    Sorun görün benim ile dost illerine kim gelir

    Bana hem-rMı olup bile dost illerine kim gelir

    Müştiik olmuşarn gitrneğe anda teferrüc etmeğe

    Sırrıle sema tutmağa dost illerine kim gelir

  • ~K~E~r~d~oğ~a~n~:M~a~ni~sa~huB~i~r~Sa~i~r:~M~u~s~m~h~N~u~z~Q~Ii~E~ü~n~di~v~e~T~a~zi~ye~m~A~m~e~siL-________ ~-2.10-

    Taşra ararken gülilnü dost bağçesi silnbülilnü

    Gönülde buldum yolunu dost illerine kim gelir

    Mdsivayı terk eylesin vuslat güllerin böylesin

    Hicab etmeyip söylesin dost illerine kim gelir

    Hazırlanıp bu NÜZÜli reviin olup tuttu yolu

    Bağlandı cilrole malımili dost illerine kim gelir

    c. NüzO.ü'nin Yetiştiği Edebi Çevre

    Nüzfili'nin tarikat silsilesine baktığımızda onun edebi çevresini de birazcık tanımış oluyoruz. Bu çevre özel anlamda halveti tarikatı şairleri, genel anlamda da Yunus, Niyazi muakkipleri dediğimiz Tekke şiiri çevresidir. Nüzı1li'nin yaşadığı devirde ve daha önceki yıllarda bunlar, onun çevresinde olan, övdilğü ve etkisinde kaldığı, tahmis ettiği kimselerdir. Bunlar içinde yukarıda da bahsettiğimiz gibi Elmalılı Sinan Ürnmi, Abdülvehhab Ümmi, Eroğlu, Niyazi-i Mısri, Askeri, Mazhari, Zuhı1ri, Gaybi, Seliimi ve Kdşif bulunmaktadır. Nüzı1li'nin bunlardan Kaşife iki, Niyazi'ye 8, diğerlerine ise birer talımisi (beşleme) bulunmaktadır.

    Silsilesinde bulunmadığı ve şiirini tahmis etmediği halde Şeyh Süleyman bin Ümmi Sinan'ı (Ümmi Sinan oğlu Şeyh Süleyman) ise Elmalı ile ilgili manzumelerinde methettiği ve ayrıca vefatma tarih söylediği görülmektedir. Nüzı1li, onun malılasının Hakiri olduğunu bir beytinde belirtmektedir. Süleyman'ın ne zaman doğduğunu bilmiyoruz. Ancak, babasının yerine şeyh olduğuna göre, yine Nüzüll'nin tahmis ettiği Sinan Ümmi'nin oğlu Seliimi Halil'den daha yaşlı olduğu tahmin edilehilir. Ayrıca Sinan Ümmi'nin bazı şiirlerini zikrederken vecd esnasında ona yazdırdığı da bilinmektedir. Bir mecmuadaki kayıtttan, 1064/1653 tarihinde babasının divanına bir hatime ve Nilzüli'ye de aşağıdaki iltifatnarneyi yazdığı nakledilmektedir8• Nüzı1li'ye yazdığı iltifatname şudur:

    Bi-hamdilliih zuhı1r itdi gürühumuzda bir dana

    Meğer Hak'dan nüzül itdi gönüller kılınağa ihyd .

    Şeriat bağına bülbül tarikat dalına sünbül

    Hakikat vechine bir gül muhabbet kokusu peydil

    8 Ekiz, a.g.e. s.44,54-60. Burada, Hakiri mahlaslı Şeyh Süleyman'ın (biri bu şiir olmak üzere) dört şiiri yayınlanmıştır.

  • ___,_A,...U""~ .,_,T._.ü""'rki,.·y...,a..._t .:.A""'raş.,.,.,hr..,m,.,a...,la...,rı,_.E.,.n.,..st..,it...,üs""ü'""D

  • --'K.=...E ... r_,.d...,ol!..,a'!:n"'-': M=a..,ni""sa.,.lı,_.B..,i,_r ,Sa,.,_ir,_,:"'"'M~u,..s=ta..,fa"-'N,_,_u,z..,ô'"'"li~E..,fe..,n""d"'-'i v~e__,T'""a'""zi"'-ye"-'tn,.,A""m,.,e.,.si...._ ____ _..;.-212-

    Nüzüli'nin iki defa tahmis ettiği Kiişif hakkında da maalesef bir bilgimiz bulunmamaktadır. Diğer tahmis ettiği Sinan Ümmi, Eroğlu, Abdülvehhab Ümmi (ikisi de Elmah'h), Niyazi-i Mısri(Malatya'h), Şeyh Muhammed Askeri, Sunuilah Gaybi (ikisi de Kütahya'h)ise bir hayli meşhur olmuş şahsiyetlerdir. Sinan Ümmi 1657'de Elmalı'da vefat etmiş, Askeri, N. Mısri, Muslihiddin Uşşaki, Şeyh Ahmed Matlai(Uşak) ve Müfti Derviş (Kütahya) isimli şahsiyetlerin şeyhidir. Divanı vardır. Eroğlu ise Sinan Ümmi'nin şeyhidir ve bir çok şiiri vardır. Eroğlu'nun şeyhi ise Şeyh Abdul-Vehhab Elmalı'dır ve onun da divanı vardır. İkisi de XVI. yüzyılda yaşamıştır.

    Özet olarak Nüzt1li'nin silsilesine ve edebi ilişkilerine baktığımızda bunların Denizli(Leodikia), Manisa(Kula) Uşak, Kütahya ve Elmalı civarında toplandığını görüyoruz. Özellikle Elmalı'nın manevi bir feyiz kaynağı olduğu anlaşılıyor. O'nun devrindeki Manisa'lı şairlerle ilişkisini eserinden maalesef takip edemiyoruz. Yalnızca s.54'de Demirci'de oturan Nutki Abdlllkerim Efendi'nin Şaban Efendi'ye hilafet vermesi ve yine Abdülkerim Efendi'nin bir tekke yaptırması ile ilgili birer tarih manzumesi bulunmaktadır. Bu şahısların şiir yazdığı hakkında ise her hangi bir bilgimiz yoktur.

    d. Taziyetnamesi

    "Her hangi birinin ölümü üzerine bir başkası tarafından, ölünün yakınlarına teselli vermek ve başsağlığı dilemek için yazılmış şiir" anlamında kullandığımız "taziyetniime" yahut "taziyeniime" Türk Edebiyatı'nda pek rastlanılmayan bir türdür. Nüzfıli'nin böylece bu türe bir örnek verdiğini söyleyebiliriz. Hece vezniyle ve dörtlük şeklinde gayet sade ve samimi bir üsltlpta yazılan şiirde sadece bazı ayetlere telmih yapılırken Arapça cümlecikler kullanılmıştır. Buradaki "el-hükm-i lillah" "hüküm Yüce Alliih'ındır" anlamında bir ayetten alınmış bir parçadır ve her bendin dördüncü mısraında tekrar edilmektedir. Toplam 15 kıt'adır. Şiir, gerçekten duyarak yazılmış içli bir başsağlığı ve geçmiş olsun temennisi ve moral takviyesidir. Ölüm soıırasında insanın bu tip sözlere ihtiyacı vardır. Çünkü o psikolojideki insan, hayatı anlamsız ve boş görerek umutsuzlukla bazı yanlış şeyler yapabilir. Bu dönemi atıatması için teseliiye yardım ve ilgiye ihtiyacı vardır. Nüzı1li, bunu şiir diliyle ve sade samimi üslubuyla gerçekten başarmaktadır.

    Bu uzun şiiri şöyle özetlemek mümkündür: ölüm herkesin· başına gelecektir ve sabırdan başka da yapılacak bir şey yoktur. Hüküm, emir büyük yerden gelmiştir. Ne yapalım? Dünya fanidir, kimseye kalmaz. İnsanın yiyecek tanesi tükenmedikçe ölmez. İnsan kendini de helak etse sabretmekten başka elinden bir şey gelmez. Eğer ölüme ilaç olsaydı, evliya enbiya bulur, Hz. Muhammed ölmezdi. Dünyanın hali böyledir. Ne zengin kalır, ne yoksul, ne genç kalır ne de koca? Ecel gelmeyince asla ölünmez. Gelince de ne eksik ne fazla bir nefes dahi alınmaz. Ölümlü hastalıklara derınan bulunmaz. İnsana ölüm anında isyan fikri gelir. Şeytan bu anda insanın bu zayıf tarafını bularak hücum eder ve sabredemeyenleri kendine bağlar. Onun için sabr etmek lazımdır. Şeytana uyarsan dinden çıkarsın ve cehennem ateşine yanarsın,

  • ~A"". Ü..,· "'-'T..,ü,...rki .... ·yL!a~t"'A...,ra..,.st..,ır._.,m ... a....,la"'rı,_,E,..n""st...,it,..üs..,ü'-"D""e...,rg..,is,_i -"'S::.avuı_..13:

  • ~~~Ear~do~e~a~n:~M~a~n~is~a~h#B~ir~s~ai~r~:M~us~m~f~a~N~uz~ô~li~E~re~n~diwv~e~T~u~iy~e~tn~i~m~es~i-----------=-214-

    ÖlOm dertlerine derman bulunmaz

    Çare ne sabr ey le el-hükın-i lill§h

    Her kaçan insana masiyet gelir

    Şeytan ol vakitde havale kılur

    Sabr etmeyenleri bendine alur

    Çare ne sabr eyle el-hükın-i lill§h

    Şeytana uyarsan dinden çıkarsın

    Cehennem oduna canın yakarsın

    Bunda anda türlü azab çekersin

    Çare ne sabr eyle el-hükın-i lill§h

    Sakın dinin dostum hizmet dinedir

    itibar sanma ki cansız tenedir

    Vadeciği ömrü işbu günedir

    Çare ne sabr eyle el-hükrn-i lill§h

    Şimdi sana lazım o lıcak nedir

    Tevhld-i esmayı dilinde de dur

    Masiyet derdinin derınanı budur

    Çare ne sabr eyle el-hükm-i lill§h

    "Y evme la yenfeu" buyurdu Gani

    Görmedin mi Kur'an içinde anı

    Kardaş seni sakınurın ben seni

    Çare ne sabr eyle el-hükın-i lill§h

  • ----'"'A"".ü.,· .'-'T'""ü""'rki,.."y.._.a,...t ..,A..,ra.,.stı,.,rco:m,a~la,..rı,_,E...,n""stı.,.," tıı.,_s..,ü...,D..,e:.:..ırg""'is~i ....:.S:::.ayı.L!-"'-1,_3 ....,E.,.rz,..u,...ru:::.:m....._..19"""9~9-----~-215-

    Olmaya ki cahillere uyasın

    Türlü türlü tUrrehatlar diyesin

    İmandan kendini mahrum koyasın

    Çare ne sabr ey le el-hükm-i Iilialı

    İmdi nasihatım bu olsun sana

    Hayır dua ile ruhunu ana

    Biz hod duadayız daima ona

    Çare nesabreyle el-hükm-i lilllih

    Şüphe etme kardaş sakın burada

    Takdir Hakk'ın kimse yokdur arada

    Biz de pek acıdık sizden ziyade

    Çare ne sabr eyle el-hükm-i lillah

    Sen de ben de cümlemiz hep ölürüz

    S anma bu dünyada biiki kalırız

    Çürıki böyle niçUn zari kıluruz

    Çare ne sabr eyle el-hükm-i lillah

    Nüzfill der şimdengeri çare yok

    Ruhu için hayrı dua eyle çok

    Cennet-i a' lada kavuşdura Hak

    Çare ne sabr eyle el-hükm-i lillah