Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756...

128
Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TU ULUSLARARASI İMAR VE KALKINMA BANKASI VE ULUSLARARASI FİNANS TEŞKİLATI BAŞKANININ İCRA DİREKTÖRLERİNE DÜNYA BANKASI GRUBUNUN TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE YÖNELİK ÜLKE DESTEK STRATEJİSİ İLE İLGİLİ MEMORANDUMU 2 Ekim 2003 Türkiye Ülke Birimi Avrupa ve Orta Asya Bölgesi Uluslararası Finans Şirketi Güney Avrupa ve Orta Asya Bölümü

Transcript of Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756...

Page 1: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Dünya Bankası Dokümanı

Rapor No. 26756 TU

ULUSLARARASI İMAR VE KALKINMA BANKASI

VE

ULUSLARARASI FİNANS TEŞKİLATI

BAŞKANININ

İCRA DİREKTÖRLERİNE

DÜNYA BANKASI GRUBUNUN

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE YÖNELİK

ÜLKE DESTEK STRATEJİSİ İLE İLGİLİ

MEMORANDUMU

2 Ekim 2003

Türkiye Ülke Birimi Avrupa ve Orta Asya Bölgesi Uluslararası Finans Şirketi Güney Avrupa ve Orta Asya Bölümü

Page 2: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

İcra Directörleri, Türkiye’ye yönelik MY01-03 Ülke Destek Stratejisini (CAS), 21 Aralık 2000 tarihinde (R2000-218; IFC/R2000-221) görüşmüştür. CAS Gelişim Raporu İcra Direktörleri tarafından 12 Temmuz 2001 tarihinde (R2001,0113/1; IFC/R2001-0134/1) değerlendirilmiştir.

PARA BİRİMİ VE KARŞILIKLARI

Para birimi : 31 Ağustos 2003 itibariyle Türk Lirası (TL) 1 ABD Doları = 1.400.998 TL

AĞIRLIK VE ÖLÇÜLER MALİ YIL Metrik Sistem 1 Ocak – 31 Aralık

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği AKP Adalet ve Kalkınma Partisi BDDK Bankacılık Düzenleme ve Denetleme

Kurumu BDMK Banka Dışı Mali Kurumlar BM Birleşmiş Milletler CAS Ülke Destek Stratejisi CEM Ülke Ekonomik Memorandumu CFAA Ülke Mali Sorumluluk Değerlendirmesİ CPAR Ülke İhale Değerlendirme Raporu ÇOB Çevre ve Orman Bakanlığı WBI Dünya Bankası Enstitüsü DGD Doğrudan Gelir Desteği DYY Doğrudan Yabancı Yatırım EFIL İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi ERL Ekonomik Reform Kredisi FSAL Mali Sektör Uyum Kredisi GEF Küresel Çevre Fonu GSMH Gayri Safi Milli Hasıla GSYİH Gayri Safi Yurt İçi Hasıla GTZ Alman Gelişim Şirketi HGHA Hanehalkı Gelir ve Harcama Araştırması IBRD Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası IFC Uluslararası Finans Teşkilatı IFI Uluslararası Mali Kurumlar

IMF Uluslararası Para Fonu KOBİler Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler MGHleri Milenyum Kalkınma Hedefleri MIGA Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı NEAP Ulusal Çevre Faaliyet Planı OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OED Operasyon Değerlendirme Bölümü PEIR Kamu Harcamaları ve Kurumsal İnceleme PFPSAL Program Amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum

Kredisi PFSAL Program Amaçlı Mali Sektör Uyum Kredisi PPSAL Program Amaçlı Kamu Sektörü Uyum Kredisi SRAP Sosyal Riski Azaltma Projesi SSAL Özel Yapısal Uyum Kredisi STÖ Sivil Toplum Örgütleri ŞNT Şartlı Nakit Transferi TCMB Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası TMSF Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu TRUP Tarımsal Reform Uygulama Projesi UNDP Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNICEF Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu WHO Dünya Sağlık Örgütü YBS Yönetim Bilgi Sistemi YEP Yeni Ekonomik Program UNDP Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

Bu CAS’den sorumlu DB Yöneticileri ve Personeli

Başkan Yardımcısı Ülke Direktörü Sorumlu Personel

Mr. Shigeo Katsu Mr. Andrew Vorkink Mr. Andras Horvai Mr. James Parks

Bu CAS’den sorumlu IFC Yöneticileri ve Personeli

Başkan Yardımcısı Direktör Sorumlu Personel

Mr. Assaad J. Jabre Mr. Khosrow Zamani Ms. Sujata Lamba

Page 3: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

İÇİNDEKİLER

İCRA ÖZETİ ....................................................................................................................1 I. ÜLKE BAĞLAMI ...........................................................................................................3

Ekonomik Kriz ve İyileşme .....................................................................................3 Orta-Dönem Ekonomik Reformu............................................................................5

II. DÜNYA BANKASI GRUBU DESTEĞİ VE ALINAN DERSLER...................................8 III. ANA GELİŞME GÜÇLÜKLERİ VE ÜLKE DESTEK STRATEJİSİ ............................12

Türkiye’nin Vizyonu ve Ekonomik Öncelikleri.......................................................12 Ülke Destek Stratejisi ...........................................................................................19 Diğer Gelişme Ortakları ile Çalışma.....................................................................30

IV. KREDİ PROGRAMI VE TETİKLEYİCİ UNSURLAR ................................................31 V. RİSKLERİN YÖNETİLMESİ VE IBRD KATILIMI.......................................................34

Risklerin Yönetilmesi............................................................................................34 IBRD Katılımı .......................................................................................................39

VI. SONUÇLAR .............................................................................................................40 KUTULAR, TABLOLAR VE ŞEKİLLER Kutu 1 : Başarılanlar ve Yapılması Gerekenler Kutu 2 : 2001 Krizinin Ardından IFC’nin Stratejisi Kutu 3 : Temel Eğitim Reformunun Etkisi Kutu 4 : Türkiye’de Yoksulluk ve Eşitsizlik Kutu 5 : Alt-bölgesel İşbirliği Kutu 6 : CAS Müzakereleri Kutu 7 : Türkiye’nin Milenyum Kalkınma Hedeflerine (MGH) Doğru İlerlemesi Kutu 8 : AB ile İşbirliği Kutu 9 : Yüksek Kapsamlı Kredi Senaryosu ile ilgili Tetikleyici Unsurlar Tablo 1 : Kilit Ekonomik Göstergeler Tablo 2 : Portföye Genel Bakış Tablo 3 : Kilit Sonuçlar ve Banka Grubu Kriterleri Tablo 4 : Gösterge Niteliğindeki Kredi Programı MY 04-06 Tablo 5 : Kamu Borç Dinamikleri Tablo 6 : Dış Finansman Gereksinimleri ve Kaynakları, 2000 – 2004 Tablo 7 : Özet Kredi Rakamları Şekil 1 : Kişi Başına GSMH ($)

Page 4: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

EKLER Ek A1 Özel Sektör Stratejisi Ek A2 Geriye Dönük Gözden Geçirme Ek A3 CAS Müzakereleri Ek A4 CAS Programındaki Stratejik Bağlantılar Ek A5 Ülke Cinsiyet Değerlendirmesi Özeti Ek A6 Mali Sorumluluk ve Kamu Sektörü Yönetimi Ek A7 Fon İlişkileri Bildirisi Ek B1 Türkiye’ye Genel Bakış Ek B2 Banka Portföyü Performansı ve Yönetimi ile ilgili Seçilmiş Göstergeler Ek B3 IBRD Program Özeti Ek B4 Kredi dışındaki Hizmetlerin Özeti Ek B5 Yoksulluk ve Sosyal Kalkınma Göstergeleri Ek B6 Kilit Ekonomik Göstergeler Ek B7 Kilit Katılım Göstergeleri Ek B8 Operasyon Portföyü (IBRD / IDA) ve IFC’nin Portföyü Ek B9 Ülke Destek Stratejisi Matrisi Ek B10 CAS Kalkınma Önceliklerinin Özeti

Page 5: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

1

İCRA ÖZETİ

i. Geçtiğimiz son beş yıl içinde Türkiye krizlerden ders almış ve reformlarla güçlenmiştir. Finansal krizlerin yanısıra doğal afetler üzüntü verici olmuş, ancak bu durum ayrıca sistemin şoka uğramasına neden olarak Türk ulusunu, ülkeyi ve idaresini modernize edecek hayati reformlara duyulan ihtiyaca yönlendirmiştir. Geçen yıl ekonomi güçlü bir geri dönüş sürecine girmiştir ve 2002 yılında gerçekleştirilen erken seçimler sonucunda önemli ölçüde halk desteği ile yönetime gelen Hükümet artık Türkiye’yi sürdürülebilir bir ekonomik büyüme yoluna yerleştirme olanağına sahiptir. Ancak ekonominin iyileşmekte olmasına karşın, henüz hassasiyetini koruması ve borçların hala yüksek olması mücadelenin devam etmesi gerektiğini göstermektedir. Uluslararası ortam, Hükümetin ilgi odağını ele geçiren ekonomik belirsizlikler ve politik riskler öne sürmektedir. Orta Doğu konusu hassasiyetini korumaktadır. Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü devam etmektedir. Uluslararası ekonomik durum hala bulanıktır. Ancak, bütün bunlara rağmen Türkiye, bu güç durumdan sıyrılmayı başarır ve AB üyeliği yoluna girebilirse, ülkenin sürekli büyüme ve gelişmiş yaşam standartlarına erişebilmesi mümkündür. Banka Grubu Ülke Destek Stratejisi (CAS) Türkiye’ye bunu başarmada yardımcı olmak amacıyla tasarlanmıştır. ii. CAS’ın tartışılması aşamasında İcra Direktörleri aşağıdaki soruları ele almak isteyebilir : CAS’nin hedefi ve ana temaları Türkiye’nin ekonomik önceliklerini uygun bir şekilde yansıtıyor mu? Yüksek kapsamlı kredi ve düşük kapsamlı kredi arasındaki belirgin farklılık ve yüksek kapsamlı

kredi içinde yer alan yaklaşık yüzde 50’lik uyum kredisi de dahil olmak üzere, kredi verme senaryoları Türkiye’nin özel durumuna uygun mu?

Direktörler yüksek kredi verilmesini içeren senaryonun özünü oluşturan, kamu ve finans sektörü reformu alanlarında sağlanacak program amaçlı krediye gösterilmekte olan önemi destekliyorlar mı?

iii. CAS’ın hedefi, ekonomik hassasiyetin azaltılması ve yüksek ve sürekli büyümeye erişim ile uzun süredir ihmal edilen bazı sosyal ve ekonomik sorunların ele alınması sürecinin devam ettirilmesi için Türkiye’ye temel reformlar uygulama yolunda destek vermektir. En son CAS, ağırlıkla kriz yönetimine yönelik olmuştur. Bu CAS ise, yeniden bir kriz ortamına girilmesi riskini azaltma ve Türkiye’ye AB üyeliğine yönelik hazırlanırken karşılaşılan birçok ekonomik güçlüğün ele alınması konusunda yardımcı olma hedefini gütmektedir. MY04-06 için planlanan destek programı, ve beklenen sonuçlar, Hükümet’in öncelikleri ile uyumlu dört kalkınma teması etrafında oluşturulmuştur : (i) sağlam bir makroekonomi ve yönetim; (ii) adil bir beşeri ve sosyal kalkınma; (iii) cazip bir iş ortamı ve bilgisi; ve (iv) güçlü bir çevresel yönetim ve felaket önleme. iv. Bu dokümanda tanımlanan iki kredi senaryosu büyüklükleri ve içerikleri açısından birbirinden çok farklıdır. Bu da aşağıda, vii paragrafında ve V. Bölümde de özetlendiği gibi, destek stratejisinin içerdiği riskleri yansıtmaktadır. Yüksek kapsamlı kredi çerçevesinde 4,5 milyar ABD $’ı ve düşük kapsamlı kredi çerçevesinde 1,3 milyar ABD $’ı kredi sağlanması planlanmaktadır. Yüksek kapsamlı kredi programı, Türk ekonomisini hassas yapan ekonomik sorunların ele alınması için kamu sektörü yönetimi ve sorumluluğu ile finans sektörü de dahil olmak üzere iş ortamına odaklanmak suretiyle ekonomik reform programına yönelik destek sağlanmasını içerecektir. Yüksek kapsamlı kredi sağlanmasını tetikleyen unsurlar, sürdürülmekte olan ve planlanmış uyum operasyonları tarafından desteklenen kilit reformların yanısıra tatminkar bir makroekonomik performansın göstergelerine dayanmaktadır. Reform programındaki gelişim eksikliğinin Bankanın borç verme sürecini düşük kapsamlı çerçeveye yöneltmesi durumunda, Banka desteği, beşeri kalkınma, doğalafet ve çevre yönetimi ve yoksulluğun azaltılması için yerel düzeyde girişimlere yoğunlaşacaktır. Geçmiş CAS gibi, stratejinin kendini ayarlama yapısı, risk azaltma mekanizmasının anahtarı olacaktır.

Page 6: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

v. Türkiye’nin aşırı fakirliğin düşük düzeylerde ancak hassasiyetin nisbeten yüksek oranlarda gerçekleştiği özel yoksulluk profili göz önüne alınarak, planlanan program, sürdürülmekte olan operasyonların uygulanması ile birlikte aşağıdaki konularda yoğunlaşacaktır : (i) ekonominin, en hassas kesimleri orantısız bir şekilde etkileyen krizlere karşı (doğal afetler dahil) daha dayanıklı hale getirilmesi; (ii) yoksulların bir çoğunun yoksulluktan kurtarılması için hayati önem taşıyan sürdürülebilir ekonomik büyümeye katkıda bulunulması; (iii) yoksullar için daha fazla olanak yaratılması, sağlık ve eğitime erişimin daha adil ve sosyal güvenlik sisteminin daha etkin bir hale getirilmesi amacıyla beşeri kalkınmanın desteklenmesi; (iv) hizmetlerin sunumu ve erişiminin geliştirilmesi ile bölgesel farklılıkların azaltılması, ve dezavantajlı alanlarda iş olanaklarının yaratılması; ve (v) yerel katılımın geliştirilmesi ve sivil toplum iştirakı ile yetkilerin arttırılması. vi. Banka Grubu stratejisi Türkiye’nin üstlenmiş olduğu karmaşık ikinci nesil politika ve kurumsal reformların orta dönemde desteklenmesi gerektiğini kabul etmektedir. Bu kabul, makroekonomik durumun gelişmesi ve reform sürecinin yolunda gitmesi halinde büyük ölçekli bir program paketi teklif edilmesi için temel sağlamaktadır. Bu durum ayrıca, programın temelde yatan ve ortaya çıkmakta olan olaylara makul ölçüde intibak edebilmesine izin verecek temel sunum aracı olarak program amaçlı uyum kredisine duyulan güveni doğrulamaktadır. Yüksek kapsamlı kredi programı, kilit alanlarda gerçekleştirilen yatırım projelerinin, planlanan program amaçlı uyum kredileri ile desteklenecek reformları tamamlayacağı şekilde tasarlanmıştır. AAA – (Analitik ve İstişari Faaliyetler) programı da CAS’ın dört teması etrafında oluşturulmuş ve Dünya Bankasının sağladığı desteğin etkinliğini en üst seviyeye çıkaracak bir analitik taban inşa etmeye odaklanmıştır. vii. Türkiye’nin reform programı, geçtiğimiz son iki yıl içinde de görüldüğü gibi, sadece reform uygulamalarının sürekliliği ile giderilebilecek önemli riskler içermektedir. Türkiye’deki durum şimdiye kadar sürekli bir belirsizlik içinde olmuş ve temelde yatan sorunlar ortaya çıktıkça belirsizliğini korumaya devam edecektir. En önemli üç risk faktörü : (i) 2001 krizinden kaynaklanan makroekonomik hassasiyetlerin devam etmesi ve sonuç itibariyle ortaya çıkan uluslararası ve bölgesel gelişmeler; (ii) reformların sosyal etkisi nedeniyle politik veya sosyal gerekçelerde fikir birliğinin kaybolması ihtimali; ve (iii) programın uygulanması ile ilgili kurumsal güçlüklerdir. viii. IFI’lerin (Uluslararası Mali Kurumlar) aktif desteği, Türkiye’nin riskleri ele alması ve reform programını izlemesi konusunda yararlı olmuştur. 2002 yılında ve 2003 yılının ilk yarısında kaydedilen ekonomik iyileşme ve enflasyonun düşürülmesi ile ilgili gelişme, IFI’lerin müstesna desteğinin Türkiye’ye bir tarafta reform yolunda ilerlemeye devam ederken, diğer tarafta 2001 krizinin yol açtığı kötü koşulları atlatmada yardımcı olduğu gerçeğini desteklemektedir. Yeni Hükümetin programa bağlılığını ifade etmesi Türkiye’de ekonomik reform için politik desteğin belirli politik parti ve kişilere bağlı olmadığını göstermektedir. Ancak, Hükümet, uzun bir güç ve meşakkatli reformlar listesini, halkçı önlemler için yapılan baskı ve özel çıkar amaçlı kulisler ortamında uygulama ihtiyacı ile sürekli olarak mücadele etmek durumunda kalacaktır. 1999 yılından bu yana yürütülmekte olan yapısal reformların geri dönülmezliğine kesin gözüyle bakılamayacağı gibi Türkiye’nin ekonomik hassasiyetlerinin derinliği ve ileride gerçekleştirilecek reformların kapsamı göz önüne alındığında, yakın dönemde ortaya çıkabilecek riskler önemini korumaktadır. Bu durum çerçevesinde, CAS, ekonomik programın gücüne uygun ve Bankanın riskleri hafifletmesine ve Türkiye’nin ekonomik temellerindeki somut gelişmeler ile Banka katkısındaki artışlar arasında bağlantı kurmasına olanak tanıyacak, dereceli bir destek planlamaktadır.

Page 7: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

3

ULUSLARARASI İMAR VE KALKINMA BANKASI VE

ULUSLARARASI FİNANS TEŞKİLATI BAŞKANININ

İCRA DİREKTÖRLERİNE DÜNYA BANKASI GRUBUNUN

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE YÖNELİK ÜLKE DESTEK STRATEJİSİ İLE İLGİLİ

MEMORANDUMU

I. ÜLKE BAĞLAMI Ekonomik Kriz ve İyileşme 1. Türkiye’nin ekonomisi yıllar boyunca görünüşte mantığa meydan okumuş ancak mali dengesizlikler ve yapısal reformların geciktirilmesi, sonunda bir dizi krizin ortaya çıkmasına neden olmuştur. 1990’lı yılların sonuna dek Türkiye, kronik düzeyde yüksek bir enflasyona rağmen, yüzde 4 – 5 oranında gerçek bir ekonomik büyüme sağlamıştır. İç ve dış borçlanma, Türkiye’nin, artmakta olan ekonomik hassasiyetlere karşın bu tehlikeli faaliyete devam edebilmesine olanak tanımıştır. Nihayetinde bu durum 1999’da, ekonominin yaklaşık yüzde 6’lık bir gerileme gösterdiği dönemde sona ermiştir. Bundan sonra Türkiye, yapısal reformlarla birlikte iddialı bir dövize dayalı enflasyon düşürme programına girişmiştir. Ancak bu ikinci nesil yapısal reformların uygulama süreci (bu reformların ilk bölümü yaklaşık 15 yıl önce ve ticari ve mali serbestliğe yönelik olarak uygulanmıştır) 2001 yılı başlarında, 2000 yılının Kasım ayında baş gösteren mali istikrarsızlığı takip eden ciddi bir ekonomik kriz nedeniyle yarım kalmıştır. Söz konusu kriz bir süredir gelişmekte olup ağırlıklı olarak iki unsurun sonucunda ortaya çıkmıştır : 1990’lı yıllarda temelde yatan yapısal dengesizlikler ve değişmezliklerden kaynaklanan büyük ölçüde mali dengesizliklerin ortaya çıkması ve bankacılık sektörü sistemi ile ilgili risklerinin artışına yeterince dikkat edilmemesi. 2. Derin bir kriz olan 2001 krizi temel reformun başlatılmasını tetiklemiştir. Yetkililer krize, 2001 yılının Mayıs ayında, sürünen paritelerin çökmesi ve bunu izleyen devaluasyonun ardından ilan edilen bir Yeni Ekonomik Programın (YEP) ilan edilmesiyle yanıt vermişlerdir. Programın kilit yapısal ve sosyal unsurları : (i) mali istikrarı yeniden oluşturmak ve özellikle 2001 yılındaki GSMH’nin yüzde 5,5 tutarındaki faiz dışı fazla hedefinin bundan böyle yüzde 6,5’e çıkarılmasıyla daha da sıkılan mali politika ile kamu borçlarının kontrol altına alınmasını sağlamak amacıyla tasarlanan bir makroekonomik çerçeve; (ii) bütçeden büyük ölçüde kaynak aktarımlarına dayanarak bankacılık sektörünün hızla yeniden yapılandırılması – özellikle devlet bankaları ve Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK) tarafından müdahale edilen borçlarını ödeyemeyecek durumdaki özel bankalar – (iii) kamu harcamaları yönetimi ve kamu yönetiminin geliştirilmesini sağlayacak daha derin yapısal mali ve kurumsal reformlar merkezinde daha iddialı bir kamu sektörü reform programı; (iv) daha ileri düzeyde serbestleştirme önlemleri (özellikle enerji, telekomünikasyon ve tarım alanlarında) ve özel yatırım ortamının geliştirilmesi amacıyla bağımsız düzenleme organlarının rolünün güçlendirilmesi ile birlikte yenilenmiş bir özelleştirme hedefi; ve (v) krizden olumsuz yönde etkilenen düşük gelirli kesimlere yardım edilebilmesi amacıyla sosyal desteğin güçlendirilmesinden oluşmuştur. 3. 2001 yılının yazında tam programın ilk iyileşme belirtilerini göstermeye başladığı sırada, ekonomi 11 Eylül 2001’in ardından harici bir şokla sarsılmıştır. Türkiye’nin mali piyasalarının kaybettikleri zemini hızla geri kazanmasına karşın, bu durum daha çok yatırımcıların, ülkenin şokun

Page 8: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

4

olumsuz etkilerinden kurtulmada resmi kredi kurumlarından sağlanacak ek destekten faydalanacağı beklentisinden kaynaklanmıştır. Türkiye, 2001 yılını, henüz harici olaylara karşı oldukça hassas bir durumda iken ve üretim, istihdam ve gelirle ilgili derin yaralarla kapatmıştır. Şubat 2001’de gerçekleşen yaklaşık yüzde 50’lik nominal bir devaluasyonla döviz kuru yıl sonu itibariyle istikrar kazanmıştır. Faiz oranları düşürülmüş, ancak bu oranlar reel koşullarda yüksekliğini korumuştur. Yüksek reel faiz oranları, yüksek devaluasyon, bankaların yeniden yapılandırılmasının neden olduğu büyük mali masraflar ve derin ekonomik durgunluk bir araya geldiğinde, kamu borç stoklarının önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Kamu borçları net tutarının GSMH’ya oranı 2000 yılı sonunda yüzde 58 iken, 2001 yıl sonu itibariyle GSMH’nın yaklaşık yüzde 95’ine ulaşmıştır. Bu dönemde yaşanan ciddi düzeydeki kuraklık sonucunda tarımsal üretimin yaklaşık yüzde 6’lık bir düşüş göstermesiyle ekonomik durgunluk daha da şiddetlenmiştir. Genel anlamda, üretim 2001 yılında yüzde 9’dan fazla bir gerileme göstermiş ve resmi işsizlik oranı yüzde 6,6’dan yüzde 8,5’e çıkmıştır. Buna karşılık, yetkililer, makroekonomik politikaları daha da sıkmış ve reform uygulamalarını IFI’lerin artan desteği ile hızlandırma girişiminde bulunmuştur. 4. Mali piyasalardaki değişkenliğin devam etmesine karşın ekonomi 2002 yılında önemli ölçüde iyileşme kaydetmiştir. Kişi başına GSMH’nın 2002 yılında cari Amerikan Doları cinsinden 1998 yılındaki en yüksek noktanın yüzde 17 altında seyretmesine karşın (Şekil 1), GSMH büyümesi başlangıçta hedeflenen yüzde 3’lük hedefin iki katından daha fazla bir oran olan yüzde 7,8’e ulaşmıştır. Güçlü büyüme performansı kısmen ekonomik durgunluk ve stok artışının temelde yatan etkilerinden kaynaklanmıştır. Ancak, 2001 yılı krizinin ardından reel döviz kuru ayarlamasına cevap veren ihracat ve turizmdeki olumlu gelişmeler de etkili olmuştur. Tarımsal üretimde yüzde 7’lik bir gerileme beklentisi varken oluşan yeniden toparlanma (rebound) da diğer bir unsuru oluşturmuştur. Seçim öncesi masraflardan kaynaklanan hükümet harcamalarındaki yüksek artış yılın ikinci yarısında talebin korunmasında önemli rol oynamıştır. Ancak, özel tüketim de ayrıca iyileşmeye başlamış ve özel yatırımlardaki düşüş yılın son çeyreğinde gerileme kaydetmiştir. Yıl sonu TÜFE enflasyonu, son yirmi yıldaki en düşük değer olan yüzde 30’un hemen altında gerçekleşmiştir. Türk Lirasının yıl boyunca reel döviz kuru karşısında önemli ölçüde değer kazanması ile Lira’ya duyulan güvenin geri gelmesi enflasyonun düşüşüne yardımcı olmuştur. Reel ücretlerin kriz öncesi seviyelerin çok altında kalması nedeniyle bu değer kazanma ihracat performansını olumsuz yönde etkilememiştir. Sermaye bilançosunda, kısa dönemde sermayenin 2001 yılındaki büyük oranlarda dışarı akışı durdurulmuş ve Merkez Bankasının yaklaşık 28 milyar ABD $’ı tutarındaki brüt (altın-dışı) döviz rezervleri yılın sonunun rahat bir şekilde getirilebilmesini sağlamıştır. Ancak, Kasım seçimlerine hazırlık aşamasında rahatlayan mali disiplin nedeniyle, mali performans 2002 yılı program hedeflerinin altında kalmıştır. 2002 yılı için GSMH’nin temel fazlası yüzde 6,5’lik hedefin çok altında olan yüzde 4,0 olarak tahmin edilmiştir. Politik gelişmelerle orantılı olarak mali piyasalarda 2002 yılı süresince büyük ölçüde dalgalanmalar gözlenmiştir. Yurt içi devlet tahvillerindeki reel faiz oranlarının kriz dönemindeki yüksek noktalardan keskin bir düşüş göstermesine karşın, bu oranlar 2002 yılının ikinci yarısında yüzde 20 düzeyinde kalmıştır.

Şekil 1 : Kişi Başına GSMH ($)

Kriz Yılları

0

1000

2000

3000

4000

1980

1982

1984

1986

1988

1990

1992

1994

1996

1998

2000

2002

Kaynak : Devlet İstatistik Enstitüsü

Page 9: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

5

5. Irak’ta savaş ihtimali ve yeni Hükümet’in başlangıçtaki bazı politika sinyalleri 2003 yılı başlarında yeni endişelere yol açmıştır. İlan edilen temel fazla hedefi ile tutarlı olmayan geçici bir bütçenin benimsenmesi, düzenleme kurullarının bağımsızlığı ile ilgili endişeler, emekli aylıklarında yapılan muvakkat artış, vergi affının getirilmesi, tütün fiyatlarına sağlanan desteğin arttırılması gibi Hükümetin başlangıçtaki bazı faaliyetleri, programla uyuşmamıştır. Bu faaliyetler, Kasım seçimleri öncesindeki aylarda reform kaynaklı yavaşlama nedeniyle zaten huzursuz olan piyasalara sorun sinyalleri göndermiştir. Giderek önem kazanmakta olan Irak savaşının neden olduğu belirsizlikler ve ABD’nin sağlayacağı hükümet yardımı ihtimali yatırımcıların endişelerini arttırmıştır. Sonuç olarak, kriter tahvil oranları istikrarlı bir şekilde artarak Mart ayında yaklaşık yüzde 75 ile en üst noktaya çıkmıştır. Piyasanın bu tepkisi, politika yapıcıları, piyasaya duyulan güvenin geri kazanılması ve sürekli bir iyileşme için gerekli koşulların oluşturulması için Hükümetin ekonomik reform gündemi üzerinde yoğunlaşması ve politika reformlarının uygulanması ile ilgili güçlü bir sicile sahip olması gerektiği konusunda aydınlatmıştır.

Tablo 1 : Kilit Ekonomik Göstergeler

Gerçek 2/ Tahmin 2/ Program 3/ Öngörülen 4/ 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER GSMH Büyümesi TÜFE Enflasyonu (Aralık – Aralık) Nominal Faiz Oranı İşsizlik Oranı Birim Ücret Endeksi (1997 = 100)

6,3 39,0 38,0 6,6

103,6

-9,5 68,5 99,1 8,5

70,7

7,8 29,7 63,5 10,6 72,2

5,0 20,0 46,4

5,0 12,0 31,3

5,0 8,0

29,3

5,0 5,0

25,7

KAMU SEKTÖRÜ Temel Denge (GSMH %) Genel Bütçe Açığı (GSMH %) Net Kamu Borcu (GSMH %) 1/ Bunun içinden net dış borç (GSMH %) Özelleştirme (milyar $)

2,7 19,2 57,7 18,5 3,3

5,5 21,1 94,0 37,7 2,8

4,0 12,3 80,0 32,1 0,5

6,5 9,3 69,6 27,3 2,1

6,5 6,8 66,2 25,1 1,5

6,5 4,2 62,3 21,4 1,5

6,5 3,5 59,6 17,5 1,5

DIŞ DENGE Cari hesap dengesi (GSMH %) İhracatlar (fob, milyar $) Turizm (milyar $) Dış Borç (GSMH %) TCMB Döviz Rezervleri (milyar $)

-4,9 30,7 7,6

59,0 23,2

2,4 34,4 8,1

79,1 19,8

-0,8 39,8 8,5

58,3 28,3

-3,2 47,5 8,5

58,3 28,3

-2,0 52,5 9,8

54,4 29,0

-1,1 58,2 10,2 50,3 27,8

-0,2 64,0 10,6 46,1 27,4

Memo GSMH (katrilyon TL) TL / ABD Doları Döviz Kuru (yıllık ortalama)

125,6 623.947

176,5 1.225.490

273,5 1.505.290

359,4

462,2

491,3

547,7

1/ TMSF ve devlet bankalarının sermayesinin yeniden değerlendirilmesi amacıyla çıkarılan devlet tahvilleri dahildir. 2/ IMF ve DB tahminlerine göre ayarlanmış Devlet rakamları 3/ 2003 – 04 program rakamları IMF’nin 5. gözden geçirmesinin ardından güncelleştirilmiştir. 4/ 2005 – 05 rakamları, 5. gözden geçirmede öngörülenlere dayalı Dünya Bankası tahminleridir. Kaynak : Devlet, IMF ve DB tahminleri. Orta-Dönem Ekonomik Reformu 6. Başlangıçtaki bazı gecikmelerin ardından Hükümet ekonomik reforma yeni bir bağlılık sergilemiştir. Ekonomik program 2001 krizine karşılık olarak ifade edilen üç yönlü stratejiye dayanmaya devam etmektedir. Söz konusu strateji : (i) büyük oranlarda temel fazlalar, esnek döviz kuru ve özel akışlara daha fazla güvenmeye geçiş sağlayacak başlangıçta güçlü IFI yardımı ile

Page 10: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

6

desteklenen sıkı mali ve parasal politikalar; (ii) krizin altında yatan mali ve kamu sektörü ile ilgili zayıf noktaların düzeltilmesi, yatırım ortamının geliştirilmesi, ve enflasyonun düşürülmesi ve büyüme için daha sağlam bir temel oluşturulması amaçlarına yönelik yapısal önlemler; ve (iii) makroekonomik istikrarla uyumlu fiyat ve ücret politikalarına ulaşmak için sosyal diyaloğun geliştirilmesi ve toplumun en hassas kesimlerinin korunmasına verilen önemin arttırılması da dahil olmak üzere güçlü sosyal politikalardan oluşmaktadır. Bu strateji ve 2003 yılının sonu itibariyle tamamlanmış olması gereken belirli faaliyetler Hükümetin Ocak ayında benimsemiş olduğu Acil Faaliyet Planında ayrıntıları ile sunulmuştur. Acil Faaliyet Planının uygulanmasındaki gelişme, Nisan ayında, 2003 yılının bütününü yansıtan bütçenin temel fazla hedefi ile uyumlu olmasıyla ciddi bir şekilde başlamıştır. Bunu yıl ortasında gerçekleştirilen, aracısız vergi reformunun ilk aşaması, yeni bir DYY (Doğrudan Yabancı Yatırım) yasası, sosyal güvenlik sisteminin kurumsal anlamda güçlendirilmesi, ve iflas kanununda yapılan değişiklikler de dahil olmak üzere, önemli yapısal kanunlar izlemiştir. Hükümet, yeni kamu ihale ve kamu borç yönetimi yasaları da dahil olmak üzere daha önce başlatılan reformların uygulanmasına da devam etmiştir. Hükümet ayrıca iddialı bir özelleştirme programı ilan etmiş ve bir dizi ihale açmaya başlamıştır. 7. Hükümet programı, gelecekteki iki yıla yönelik iddialı hedefler belirlemiştir. Programın kilit hedefleri 2003 ve 2004 yıllarında yüzde 5’lik bir ekonomik büyümeyi (bkz. Tablo 1) ve enflasyonun 2003 yılı sonunda daha da düşürülerek yüzde 20’ye ve 2004 yılında yüzde 12’ye ulaşılmasını içermektedir. Program, ekonomik büyüme, sürekliliğini koruyan mali uyum ve yatırımcı güveninin geliştirilmesinin birleşimi ile kamu borcunun desteklenmesini sağlamayı hedeflemektedir. 2003 ve 2004 yıllarında, konsolide kamu sektörünün temel fazlası GSMH’nin yüzde 6,5’i olarak hedeflenmiştir. 2002 yılındaki kayda değer düşüşün ardından, net kamu sektörü borcunun GSMH’ya oranının 2003 yılında yaklaşık yüzde 70’e ulaşması ve 2004 yılında daha da düşmesi öngörülmektedir. Son olarak, program, uluslararası rezervlerin, 2003 yılında başlayan özel sermaye akışının iyileşmesine dayalı olarak artmaya devam etmesini hedeflemektedir. Özel sermaye akışının 2004 yılında güçleneceği ve böylelikle, 2004 yılında başlayacak büyük miktarlardaki IMF borçlarının geri ödenmesi için kaynak sağlayacağı öngörülmektedir. (Makroekonomik çerçeveyi destekleyen harici finansman planı, aşağıdaki risk bölümünde yer alan Tablo 5’te özetlenmiştir.) 2003 – 04 hedeflerine ulaşılması ve reform uygulamalarının devam etmesinin sağlanması halinde, 2005 – 06 yıllarında olumlu büyüme ve istikrar eğilimlerinin devam etmesi ihtimali yüksektir. 8. Uluslararası topluluğun Türkiye’nin reformlarına sağladığı destek gücünü korumaktadır. IMF, 2002 yılının başlarında 2002 – 04 dönemini kapsayan 12,8 milyar SDR (16,2 ABD $) tutarındaki bir Stand-by Anlaşmasını onaylamış ve böylelikle, IMF’nin programla ilgili taahhütlerinin toplamı 1999 yılından bu yana 30 milyar ABD $’ını aşmıştır. Yeni IMF programı ile ilgili dördüncü gözden geçirme Nisan ayında ve beşinci gözden geçirme ise Ağustos 2003’te tamamlanmıştır. Bankanın desteği de ayrıca çok önemli olmuştur. 2000 yılından bu yana Banka hızlı-kullanıma yönelik kredi sağlama adı altında 2,5 milyar ABD $ tutarında ödemede bulunmuş olup buna ek olarak 0,5 milyar ABD $ tutarındaki bir destek dilimi ise ödenmeye hazırdır. Hükümet, Program Amaçlı Kamu ve Mali Sektör Uyum Kredisi (PFPSAL) desteğinin devam etmesi için Bankanın gözden geçirdiği mali sektör ve kamu sektörü reformu izleme planı ile birlikte, Ekonomik Reform Kredisi (ERL) ile desteklenen özelleştirme süreci ve diğer yapısal reformların tamamlanması ile ilgili yeni bir izleme planını kabul etmiştir. Buna paralel olarak, Hükümet ayrıca, azınlık dillerinde yayın yapma yetkisinin verilmesi ve Milli Güvenlik Konseyinin yeniden yapılandırılması da dahil olmak üzere, AB’ye tam üyelikle ilgili politik kriterlerde önemli ölçüde gelişme kaydetmiş ve böylelikle 2004 yılından sonra başlayacak AB’ye giriş görüşmeleri

Page 11: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

7

ile ilgili olumlu beklentileri arttırmıştır. Eylül ayı ortalarında, Amerika Birleşik Devletleri ile, kamu borçlarının kontrol altına alınması ve harici finansman planı ile ilgili riskleri daha da azaltmak amacıyla, Türkiye’ye imtiyazlı kalkınma kredisi adı altında 8,5 milyar ABD $ tutarında bir yardım paketi sağlanmasına yönelik bir anlaşma imzalanmıştır. Yetkililer, bu desteğin öncelikle devlet borçlarının vadesinin uzatılmasına yönelik kullanılması konusunda anlaşmaya varmışlardır. Amerika Birleşik Devletlerinin sağlayacağı hükümet yardımı programın temeline dahil edilmemiştir. 9. Ekonomi, Hükümetin yakın geçmişte gerçekleştirmiş olduğu reform faaliyetlerine ve uluslararası desteğin sürmesine olumlu yanıt vermiştir. İhracat performansının sürdürülmesi ve kapasite kullanımındaki artışlar, yüzde 5’lik büyüme hedefinin ulaşılabilir olduğunu göstermektedir. Son yıllarda ilk kez aylık enflasyon oranlarında düşüşü yansıtan tüketici ve toptan fiyat enflasyonlarının Haziran ve Temmuz aylarında negatif olarak gerçekleşmesi, yıl sonu hedefini erişilebilir kılmıştır. Devlet tahvilleri ile ilgili ikincil piyasa oranlarının,Temmuz ayı ortasındaki yüzde 50 olan değeri ile karşılaştırıldığında Eylül ayı ortalarında yüzde 35’e düşmesi ile yurt içi faiz oranlarında ciddi bir düşüş gözlenmiştir. Ayrıca, reel faiz oranları da düşmüştür. Mali performansın yıl ortası hedeflerinin altında kalmasına rağmen, Hükümet, bütçe harcamalarında yapılan kesintiler ve tütün ve alkol tüketim vergilerindeki artışlar da dahil olmak üzere, IMF’nin 5. Gözden Geçirmesi çerçevesinde ek önlemler almıştır. Cari bilançonun gerilemesine ve 2003 yılında 7,5 milyar ABD $ tutarında (GSMH’nın yüzde 3,2’si) bir açık beklenmesine karşın, ticaret ağırlıklı reel döviz kuru endeksi ile güçlenen Türk Lirasının Eylül ayı başlarında yaklaşık yüzde 20 oranında değer kazanacağı tahmin edilmektedir. Hükümetin piyasalara bu yıl içinde şimdiye kadar 5,3 milyar ABD $’ı aktarması ile Türkiye’nin yeniden uluslararası sermaye piyasalarına girişi sağlanmıştır. 10. Türkiyenin ekonomik iyileşmesinin sürdürülmesi etkin reform uygulamalarına bağlıdır. Yakın geçmişteki büyüme performansı Türkiye’nin kriz sonrasında hızla iyileşmekte olan ülkeler arasında yer almasına neden olmuştur, ancak, şimdiye kadar yaşanan olumlu sonuçlar, kısmen, diğer kriz ülkelerinde de görülen kriz sonrasındaki aşırı fırlamanın neden olduğu bir geri dönüşü yansıtmaktadır. Mali piyasa koşullarındaki gelişmelerin ve reel sektör iyileşmesinin sürdürülebilmesi, reform programının uygulanmasında devamlı bir şekilde aşama kaydedilmesine bağlı olacaktır. Hedef, mali uyumun sürdürülmesi ve daha etkili bir yönetimle piyasa güveninin arttırılması ve böylelikle reel faiz oranlarının düşürülmesi ve sürekliliğinin korunmasıdır. Düşük oranlar, iş ortamının geliştirilmesine yönelik çabalarla birleştirildiğinde, giderek daha sağlam bir özel sektör tepkisi oluşturacak ve sonuç itibariyle gerekli kamu yatırımları ve sosyal harcamalar için finansman sağlanmasına olanak tanıyacaktır. Bu durumun sağlanması, Hükümetin reforma yönelik yeni taahhütünü zaman içinde inandırıcı ve sürekli uygulamalarla göstermesini gerektirecektir. Hükümet bazı önemli reform sonuçları elde etmiştir, ancak, bazı gecikmeler ve aksamalar da yaşanmıştır ve ileride mücadele gerektiren bir gündem bulunmaktadır. Yapısal reform öncelikleri arasında, devlet bankalarının yeniden yapılandırılması / özelleştirilmesi; mali yönetimin modernizasyonunun sürdürülmesi; açıklarla dolu sosyal güvenlik sisteminin; idare, enerji ve telekomünikasyon sektörlerinde özelleştirme; ve sosyal güvenlik ağının kurumsal açıdan güçlendirilmesi sıralanabilir. Bu alanlarda, gelecek aylarda, hızlı ve kapsamlı önlemlerin alınması gerekmektedir. Orta dönemde iyileşmenin kilit unsurları Ağustos 2003’te İcra Direktörleri Kuruluna dağıtılan Ülke Ekonomik Memorandumunda analiz edilmiştir.1

1 Türkiye : Ülke Ekonomik Memorandumu: Makroekonomik İstikrar ve Sürekli Büyümeye Doğru, Rapor No 26301 – TU, 28 Temmuz 2003.

Page 12: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

8

II. DÜNYA BANKASI GRUBU DESTEĞİ VE ALINAN DERSLER 11. Kamu borçlarındaki yapının sürdürülmez oluşu artış ve bankacılık sektörünün borçları, kaçınılmaz bir şekilde 2001 krizine yol açmıştır. Ekonomik göstergelere göre, geçtiğimiz son beş yılda Türkiye’de gelirler ortalama olarak herhangi bir değişiklik göstermemiş ve bir dizi ekonomik ve doğal felaket birçok insanın hayatını mahvetmiştir. Ancak daha uzun bir zaman dilimi çerçevesinde bakıldığında, bu dönemin, kısmen aşırı düzeydeki hükümet harcamaları ve kayıtsız kamu yönetimi ile desteklenen hızlı ve kontrol dışı büyümenin kaçınılmaz bir sonucu olarak görülebilmesi mümkündür. Krizle birlikte, altta yatan sorunlarla daha sistemli bir şekilde mücadele etme ve 21. yüzyıla yönelik modern ekonomik ve sosyal kurumlar inşa etme olanağı elde edilmiştir. Bu amaç doğrultusunda, Bankanın destek programı, birbiriyle bağlantılı iki hedef etrafında şekillendirilmiştir : (i) Türkiye’ye bu krizlerin insanlar üzerindeki etkilerini – mali ve yapısal -- azaltma konusunda yardımcı olmak, ve (ii) gelecek için kurumların modernizasyonu ve güçlendirilmesini desteklemek. 12. MY01-03 ile ilgili CAS, başlangıçta yapısal reformlara uygun bir dönemde, 1999 yılının sonlarında ve 2000 yılının başlarında alınan önlemler üzerine inşa etmek suretiyle başlatılmıştır. Hükümet, kapsamlı reformlara yönelik taahhütünü beyan etmiş ve Ağustos ve Kasım 1999’da meydana gelen Marmara ve Düzce depremlerinin neden olduğu karışıklıklara rağmen çeşitli önemli kanunları yürürlüğe koymuştur. Aralık 1999’da bir IMF programı başlatılmış ve Mayıs 2000’de ERL, Banka tarafından onaylanmıştır. CAS’ın Hükümetle birlikte tasarlanmakta olduğu dönemde, ERL’nin yapısal reform politika önlemlerine dayanak sağlamak amacıyla kurumsal değişiklikleri destekleyecek bir yatırım kredileri programı ile bir Mali Sektör Uyum Kredisi hazırlanmaktaydı. Ülke Direktörünün 1998 yılında alana yerleşmesi ve bunu izleyen, alana dayalı ekonomik yönetim, beşeri kalkınma ve portföy uygulama ekiplerinin güçlendirilmesi ile daha kolay bir hale getirilen ekonomik ve sektörle ilgili çalışmalar ve aktif diyalog yoluyla, Banka temelin hazırlanmasında yardımcı olmuştur. 13. CAS, Kurul tarafından, Kasım 2000’de Türkiye’de yaşanan mali piyasa türbülansı henüz gözlemcilerin hafızasında taze iken, 2000 yılının Aralık ayında görüşülmüştür. Hükümet, Kasım 2000’de meydana gelen mali çalkantının ardından reforma yeniden hız kazandırma çabasında bulunmuş ancak, temelde yatan dengesizliklerin çabuk bir şekilde çözülebilmesi mümkün olmamış ve sonuç itibariyle bu durum 2001 yılının Şubat ayında şiddetli bir ekonomik krizin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Daha derin bir reforma duyulan ihtiyacın açıkça ifade edildiği ve Hükümetin kararının kesinleştiği 2001 yılının Temmuz ayında, Kurulla, CAS Gelişme Raporu üzerinde görüşülmüştür. Banka hızlı ve sürüdürülebilir bir iyileşmenin başlatılabilmesi için gerekli reform hareketlerini derhal desteklemek üzere yerini almıştır. En önemli ve en acil reformların desteklenmesi amacıyla PFPSAL operasyonları, yeniden gözden geçirilerek düzeltilen CAS’a eklenmiştir. Bunlar, bankacılık sektörünün düzenleme, karara bağlama ve yeniden sermaye değerlendirme ihtiyaçlarına yönelik olmuş; ve hükümet harcamaları ve kamu bankalarının uzun süredir kötü bir şekilde idare edilmesine izin veren mali yönetim ve halk idaresindeki zayıf noktaları düzeltmeye başlamıştır. Krizin daha hassas durumdaki insanlar üzerindeki beklenen etkisi göz önüne alınarak, sosyal sektörlere sağlanan destek de hızla güçlendirilmiştir.

Page 13: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

9

Kutu 1 : Başarılanlar ve Yapılması Gerekenler

Reformlar, özellikle destekleyici kurumsal değişikliklerin yapıldığı alanlarda bazı kalıcı değişiklikler getirmiştir. Her bir orijinal CAS girişimi incelendiğinde, hedeflerin gerçekleştirildiği ve yeni CAS döneminde daha fazla önem verilmesi gereken alanlar değerlendirilebilir. Ek A2’de yer alan Geriye Dönük Gözden Geçirme, son CAS döneminde Banka programı tarafından desteklenen reform uygulamasının ayrıntılı bir değerlendirmesini içermektedir. Büyüme ve istihdam yaratılması için reformların uygulanması. Bankacılık sisteminin temizlenmesi; bankacılık, enerji ve telekomünikasyon sektörlerinde geniş kapsamlı düzenlemeler; ve çiftiçiler için hedeflenen gelir desteği girişimi ile paralel olarak tarımsal sübvansiyonların azaltılması gibi önemli reformlar gerçekleştirilmiştir. Ancak, bazı reformların geri döndürülmesi konusundaki baskılara karşı direnilmesi gerekmektedir. Özelleştirme ve DYY gündemi ile ilgili olarak daha hızlı gelişmelere ihtiyaç duyulmaktadır. Kamu yönetimi ve sorumluluğu. Kamu yatırımlarının rasyonelleştirilmesi, bütçe dışı fonların bir çoğunun ortadan kaldırılması ve kamu muhasebesinin otomasyonu somut gelişmelerdir. Yeni bir Borç Yönetimi Kanununun benimsenmesi ve Borç Yönetimi için bir Orta Ofis oluşturulması, kamu borçlarının daha etkili bir şekilde yönetilebilmesi için zemin hazırlamıştır. Yeni ihale yasasının yürürlüğe girmesi ve bağımsız bir Kamu İhale Kurumunun kurulması mali şeffaflık açısından önemli bir gelişme teşkil etmektedir; ancak yeni kamu ihale çerçevesinin etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Özel Tüketim Vergisinin yürürlüğe girmesi ve gelir vergisi reformu, daha adil ve destekleyici bir vergi sistemi yolunda atılan ilk adımlardır. İleriye bakıldığında, kamu mali yönetiminde daha fazla gelişme kaydedilmesi ve belediye reformunun başlatılması önem taşımaktadır. Sosyal hizmetlerin ve sosyal korunmanın genişletilmesi. Temel eğitimde önemli ve sürekliliği olan gelişmeler kaydedilmiştir. En yoksul kesimin sosyal refahı ile ilgili hedefler geliştirilmiş olmakla birlikte sistemin daha fazla maddi kaynağa ve daha güçlü kurumsal yapıya gereksinimi vardır. Kurumsal yapının rasyonelleştirilmesi, kapsamın genişletilmesi ve mali dengenin düzeltilmesi için sosyal güvenlik reformunun ikinci aşamasının uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sağlıkla ilgili sonuçlar, özellikle anne ve çocuk ölümleri açısından orta gelirli bir ülke için olumsuzluğunu korumaktadır. Çevre yönetiminin güçlendirilmesi ve felaketlerin azaltılması. Çevre yönetiminde, önemli ve sürekliliği olan başarılar elde edilmiştir, ancak, bölgesel başarıların ulusal düzeyde tekrarlanması henüz gerçekleşmemiştir. Felaketlerin azaltılması çerçevesinde, 1999 yılında meydana gelen depremlerin ardından yeniden inşa ile ilgili mükemmel sonuçlara ve başlangıçta başarılı olan ulusal felaket sigortası girişimine rağmen felaket önleme ile ilgili kurumsal yapı zayıf olmaya devam etmektedir.

14. CAS’ın uygulanması sırasında elde edilen başarılar, kısmen üç unsurdan oluşan yaklaşımla mümkün olmuştur. Öncelikle, yeni kredilerin meblağı (MY94-97 için ortalama 95 milyon ABD $’lık bir miktardan MY98-02 için 440 milyon ABD $’lık miktara ulaşılmıştır) büyük olmasına rağmen, birkaç stratejik hedef üzerinde yoğunlaşılmıştır. İkinci olarak, eski kredilerin mevcut strateji ile ilişkili olmayan uzantıları engellenmiştir. Üçüncü olarak ise, stratejiye sıkı bağlılık Bankanın programı yönetme ve müşteri ile ortak hedeflere yönelik çalışma kabiliyetini arttırmıştır. Bankanın derecelendirme kabiliyeti, analitik çalışma ve diyalog üzerine kurulmuştur. Örneğin, 2000 CEM’i tarım, enerji, özelleştirme ve telekomünikasyon alanlarında özel sektör gelişimini arttırmak amacıyla reformlara ve kurumsal değişikliklere duyulan ihtiyacı ortaya koymuş; diğer tarafta PEIR, CPAR ve CFAA, ise PFPSAL operasyonları için zemin hazırlamıştır. Yatırımla ilgili ikili uyum operasyonları gerekli kurumsal değişikliklere, yapısal politika reformlarının dayanıklılığını desteklemek amacıyla önemli ölçüde teknik yardımla katkıda bulunmuştur. Örneğin, İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi (EFIL), beş bankayı dünya standartlarına getirmiş, diğer tarafta ise FSAL ve PFPSAL programları bankacılık için güçlendirilmiş bir düzenleyici ortama destek sağlamıştır. 15. Haziran 2003 itibariyle Bankanın finanse ettiği projeler portföyü toplam net taahhütlerin 4,8 milyar $’a ulaştığı (bir ekonomik reform kredisi ve bir program amaçlı uyum kredisi dahil) 16 aktif operasyonu içermiştir. (Bkz. Tablo 2)2 . Bu miktarın yaklaşık 2,4 milyar $’ı kullanılmamıştır. Bir

2 Buna ek olarak Dünya Bankası portföyü ayrıca toplam net taahhütleri 22,2 milyon $’a ulaşan hibe kredisi ile finanse edilen iki projeyi de içermektedir.

Page 14: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

10

dizi uyum kredisi ve ekonomik reform programının doğrudan desteği altında bulunan tarım ve sosyal korunma sektörlerinde çeşitli büyük miktarda yatırım kredisi sonucunda net IBRD taahhütleri MY99 ile MY02 arasında iki katından daha fazla bir artış göstermiştir. MY97’de 5 yıl olan kredilerin ortalama süresi önemli bir düşüş kaydederek Haziran 2003’te yaklaşık 4 yıla inmiştir.

Tablo 2 : Portföye Genel Bakış

MY sonunda Yürütülmekte Olan Projelerin Sayısı a/ MY sonunda Net Taahütlerin Miktarı (m $) MY başında Kullanılmamış Bakiye (m $) b/ MY sırasında Brüt Kullanım (m $) Yatırım Projeleri Kullanım Oranı (%) Hızlı Kullanım Kredilerini içeren Kullanım Oranı (%) İptal edilenler (m $) Yeni Taahhütler (m $) Başarısız Projeler Sayı Yüzde

MY97

22

2.763

1.633

329

20

20

86

20

1

5

MY98

22

2.434

1.233

259

21

21

53

603

3

14

MY99

20

2.632

1.509

264

17

17

104

528

4

20

MY00

23

3.801

1.673

957

20

57

41

1.770

4

17

MY01

19

4.344

2.419

820

21

34

448

1.628

3

16

MY02

18

5.890

2.542

1.679

17

66

37

2.950

5

28

MY03

16

4.820

4.002

788

16

20

1.093

300

2

13

a/ 6/30/2003 tarihinde kapanan iki proje – ki bunlardan bir tanesi yetersiz olarak sınıflandırılmıştır – de dahil olmak üzere sadece IBRD tarafından finanse edilen projeler. Karma krediler, kullanım yüzdelerinin hesaplanabilmesi amacıyla bileşenlerine ayrılarak verilmiştir.

b/ 6/30/2003 tarihinde kullanılmayan bakiye 2.432 milyon $’dır. 16. Türkiye portföyünün performansı Banka genelindeki ortalamalara göre olumlu seyretmeyi sürdürmekte olup güçlenmeye devam etmiştir. MY04 başında, sadece bir projenin yetersiz performans veya ödenmeyen borç nedeniyle başarısız olarak sınıflandırıldığı görülmektedir. Özellikle 2001 krizi göz önüne alındığında, bu kayda değer bir gelişmedir. 2001 yılının bahar aylarının sonuna doğru gerçekleştirilen geleceğe yönelik bir JPPR (Birleşikk Portföy Performans İncelemesi), kriz sonucunda proje uygulamasının karşı karşıya kaldığı risklerin önceden tahmin edilmesine yardımcı olmuş ve korkulan karşılık fonların ortaya çıkması olumsuzluğunun önlenmesi amacıyla hükümetin dikkatini bütçe konuları üzerinde erken dönemde yoğunlaştırmasına neden olmuştur. 2002 yılının sonlarında tamamlanan bir JPPR ise uygulamayı etkileyen önemli sorunların varlığını ifade etmemekle birlikte proje bazında dikkate değer unsurların altını çizmiştir. Yine bu JPPR Hükümet ve Banka içindeki portföy yöneticileri için yararlı bir yol gösterici olmuş ve MY02’de gerçekleşen bir yavaşlamanın ardından, MY03’ün başlarında kullanım artmıştır. Ne yazık ki, 2003 yılında kullanımlar neredeyse durma aşamasına gelmiştir. Hükümet yeni bütçe usulleri uygulamış ve sağlam mali yönetim ve sorumlulukla ilgili geçerli kurallara dayanarak, değişen öncelikler ışığında portföyün yeniden gözden geçirilmesi ve kamu yatırımı programının yönetimine daha sıkı bir şekilde sarılınması ihtiyacına yönelik sinyaller vermiştir, ancak başlangıçta bu durum belirli sınırlamalara ve proje

Page 15: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

11

uygulaması ile ilgili bazı karışıklıklara yol açmıştır. 2003 yılı haziran ayı itibariyle, bu sorunların bir çoğu çözümlenmiştir. Hükümet bu aşamada, stratejik yönden zayıf konuların olup olmadığının ve herhangi bir yeniden yapılandırma ve yeniden tasarım ihtiyacı bulunup bulunmadığının belirlenmesi amacıyla, kalan büyük miktarlardaki kullanılmamış bakiyelerin nasıl kullanılacağına dair sıkı bir inceleme süreci gerçekleştirmektedir. Bu çalışmayı projelerle ilgili bir dizi orta dönem gözden geçirmesine yönelik kararlar alınmasının ve son JPPR’nin 2003 yılının Sonbaharında tamamlanmasının izlemesi beklenmektedir.

Kutu 2 : 2001 Krizinin Ardından IFC’nin Stratejisi

IFC’nin stratejisi, ekonomik krizin etkilerine uyum sağlamak zorunda kalan şirket sektörünün zorlayan ihtiyaçlarına cevap vermek üzere yön değiştirmiştir. Sonuç olarak, IFC’nin 2002 yılında onayladığı ek yatırımların miktarı, bankalar, aliminyum, kağıt, tekstil, cam, züccaciye, elektronik ve seramik ürünleri arasında dağılan yaklaşık 300 milyon $’a ulaşmıştır. Mali sektörle ilgili olarak, IFC mali sektöre yönelik bilgisini Türk hükümetine, bankalar krizi sırasında bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması ve rehabilitasyonu konusunda tavsiyelerde bulunmak suretiyle kullanmayı başarmıştır. Buna ek olarak, IFC ayrıca, bankaların, leasing/finans şirketlerinin, reasürans sektörünün kurumsal gelişimine ve KOBİlere IFC fonu sağlanmasına yardımcı olmaktadır. IFC’nin yatırımlarının temel odaklarından biri ihracata yönelik mevcut müşterilerinin borçlarını ödemede döviz nakit akışı gerçekleştirmelerini ve böylelikle ödeme aczinden kaçınılmasını sağlamak olmuştur. Buna ek olarak, IFC, ümit vaat eden şirketlerin evrensel piyasalara girişini sağlayarak büyümelerine yardımcı olmuştur. IFC’nin desteği, şirketlerin rekabet kabiliyetini geliştirmelerini ve uluslararası çevre standartlarına uyum sağlamalarını mümkün kılmaya yönelik olmuştur. Geleneksel proje finansmanının yanısıra, IFC işletme sermayesi finansmanı da sağlamış ve bazen de endişeli ticari alacaklıların yerine geçerek tutarlı bir şekilde çalışan işletmelere duyulan güvenin yeniden kazanılması yönünde destek vermiştir. Genel olarak, IFC, iyileşme ile ilgili güçlüklerin en aza indirilebilmesi için kredileri ile ilgili güvenlik düzenlemelerini vurgulamış ve vurgulamaya devam edecektir. Aşırı derecede yüksek enflasyon ve sonuç itibariyle ortaya çıkan devaluasyon nedeniyle hisse senedi / hisse senedi benzeri yatırımlara yönelik olanakların sınırlanması nedeniyle IFC, hisse senedi yatırımlarında son derece seçici davranmıştır. Ancak genel anlamda, IFC’nin portföyü geçtiğimiz yıllardaki çalkantılı ekonomik ortamı atlatmada diğerlerine göre daha başarılı olmuştur. 17. Özetlemek gerekirse, daha önceki CAS, yaklaşımla ilgili olarak ileriye dönük dersler içeren ciddi değişiklikler yansıtmıştır. Türkiye’nin makroekonomik istikrarsızlığının tam ortasında, özellikle kamu sektörü ve mali sektör alanlarına program amaçlı bir yaklaşım, tarım, enerji ve özelleştirme gibi alanlarda gerçekleştirilen uyum ve yatırım operasyonları ile birleştiğinde, Bankanın programın geneli üzerindeki etkisini arttırmış ve reform süreci ile yakın bağlantı içinde bulunmasını sağlamıştır. Banka kaynaklarının çok sayıda daha küçük girişim arasında dağıtılması yerine ticaretin belirli bir alanına yoğunlaştırılması, ülkede önemli ve gözle görülür bir gelişmenin gerçekleşmesini sağlamıştır. Türkiye’ye somut reform uygulamalarına ve gelişmiş makroekonomik sonuçlara dayanarak kullanılmak üzere dikkatle ayarlanmış önemli bir destek sağlayan kendi kendini düzenleyen program, risklerin yönetilmesinde faydalı olmuştur.3 Reformun hızının geçtiğimiz yılda yavaşlaması ile birlikte, Banka’nın mali desteği de azalmıştır. Hükümetin reform programını uygulamaya yönelik çalışmalarını sürdürmesi halinde, bu destek yeni CAS altında yeniden arttırılabilecektir.

III. ANA KALKINMA GÜÇLÜKLERİ VE ÜLKE DESTEK STRATEJİSİ

Türkiye’nin Vizyonu ve Ekonomik Öncelikleri

3 Daha önceki CAS altındaki sadece bir operasyon, PFPSAL I, OED (Operasyon Değerlendirme Bölümü) tarafından gözden geçirilmiştir. Operasyonun sonucu tatminkar bulunmuştur. OED’nin ICR (Uygulama Tamamlama Raporu) gözden geçirmesini içeren Değerlendirme Özeti geniş kapsamlı uygulama ile ilgili önemli bir derse işaret etmektedir : “Mali sektör ve kamu sektörü reformlarının aynı anda uygulanması kayda değer yararlar sağlar, gelişmiş bir mali durumun oluşturulması ülkenin makroekonomik istikrarsızlığının ana nedenini ortadan kaldırarak mali sektör üzerindeki baskıları azaltır.”

Page 16: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

12

18. Türkiye’nin vizyonu : Tarih ve geleneklerine yakından bağlı, Avrupa ile tam bir bütünlük içinde ve bölgesel açıdan stratejik bir rolü olan modern bir demokrasidir. Türkiye’nin uzun dönemdeki gündeminin 23 yıllık Ulusal Kalkınma Planında (2001 – 2003) ifade edilmiş olmasının yanısıra yeni hükümetin önceliklerine, Meclise sunulan programlarında ve Acil Faaliyet Planında yer verilmiştir. Uzun dönemdeki kalkınma hedefleri arasında, etkili bir bölgesel güç haline gelmek amacıyla ülkenin ekonomik ve sosyal yapısının değiştirilmesi, toplumun sağlık ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi, gelir dağılımının geliştirilmesi, bilimsel ve teknolojik kapasitenin güçlendirilmesi, altyapı hizmetlerinde etkinliğin arttırılması ve çevrenin korunması sıralanabilir. Türkiye’nin kendisi ile ilgili vizyonu, Avrupa topluluğu ile tam bir bütünlük içinde, bölgesinde kritik rol oynayan modern ve laik katılımcı bir demokrasi ile ihracata dayalı, teknoloji ağırlıklı üretim yapısından oluşmaktadır. Türkiye, AB’ye giriş sürecini, uluslararası norm ve standartlara uyum sağlamak açısından önemli bir fırsat olarak değerlendirmektedir. Ayrıca, Türkiye’nin jeo-stratejik pozisyonu, gerçek ekonomik büyüme potansiyeline erişebilmesi için eşsiz bir olanak sunmaktadır. 19. Türkiye’nin gelişme gündemi dört ana tema etrafında toplanmaktadır : (a) sağlam bir makroekonomi ve yönetim; (b) adil beşeri ve sosyal kalkınma; (c) cazip bir iş ortamı ve bilgisi; ve (d) güçlü bir çevresel yönetim ve doğal afet zararlarını azaltma. Bu temalar, Bankanın nisbeten avantajlı pozisyonu ve diğer gelişme ortaklarının rolü nedeniyle her ne kadar farklı düzeylerde olsa da, CAS’ın da odak noktalarını oluşturmaktadır. (a) Sağlam bir Makroekonomi ve Yönetim 20. Kronik istikrarsızlık Türkiye’nin büyümeye yönelik tam potansiyeline erişmesini engellemiştir. Geçtiğimiz son yirmi yılda yaşanan etkileyici başarılara rağmen, - ısrarlı mali dengesizlikler, kronik bir şekilde yüksek enflasyon ve konjonktür dalgası içindeki şiddetli dalgalanmalarla uğraşan – Türkiye’nin ekonomisi bir hassasiyet bulutu içinde yer almıştır. Ekonomik istikrarın kazanılması için daha önce gösterilen çabalar yetersiz kalmış ve yüksek oranda bir büyüme hiç bir zaman uzun süreli olmamıştır. 1990’lı yıllarda Türkiye’nin ekonomisini karakterize eden “patlama / fırlama” döngüsü, 2000 yılında yüzde 6’lık bir büyüme ile izleyen on yıl içinde de devam etmiş ve bunu 2001 yılında yüzde 9’un üzerinde rekor düzeyde bir gerileme ve 2002 yılında yaklaşık yüzde 8 düzeyinde güçlü bir iyileşme takip etmiştir. 21. 2001 krizine neden olan ilk tetikleyici unsurun bankacılık sektörünün kırılganlığı olmasına karşın, bu ve daha önceki krizlerin altında yatan en önemli unsur aslında daha derin bir yönetim sorunudur. Bu durum, kamu finansmanı ile ilgili ciddi, şeffaf olmayan ve kontrol dışı dengesizliklerde açıkça gözlenmektedir. Bu yapısal güçsüzlüklerin düzeltilmesi, kamu kaynağı tahsisatında şeffaflığın ve sonuçlarla ilgili gerçek sorumluluğun sağlanması amacıyla kamu finansmanının yönetimine ilişkin kurumsal düzenlemelerde temel değişikliklerin yapılmasını gerektirmektedir. 22. Makroekonomik istikrarın anahtarı sürekli mali uyumdur. Türkiye, kamu borcu düzeyini ödenebilir oranlara düşürmek amacıyla orta dönemde büyük oranda temel fazla üretmelidir. Sıkı mali politika da enflasyonun düşürülmesi hedefi için gereklidir. Uzun vadede mali uyumun sürdürülmesi, Türkiye için önemli bir sorun teşkil etmektedir. 1999 yılından bu yana gerçekleştirilen etkileyici düzeydeki uyum, ağırlıkla gelir artışlarına ve kredi sübvansiyonları gibi, yarı-mali harcamalardaki kısıntılara dayanmıştır. Faiz dışı harcamalar, gerçekte 1999 yılından bu yana kayda değer ölçüde bir

Page 17: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

13

artış göstermiştir. Mali uyumun sürekliliğinin sağlanması amacıyla daha geniş kapsamlı bir çalışmanın bir parçası olarak faiz dışı harcamaların kontrol altına alınabilmesi için, daha derin yapısal reformların yanısıra, kamu yatırımı ve kamu istihdamının rasyonelleştirilmesinde sürekli gelişim, kamu borç yönetimi, tarım sübvansiyon reformu, devlet işletmelerinin yeniden yapılandırılması / özelleştirilmesi, ve enerji reformu ile ilgili gelişmelerin tümüne ihtiyaç duyulmaktadır. 23. Kamu sektörü reformlarının devam ettirilmesi ve devletin ekonomideki rolünün yeniden şekillendirilmesi Hükümet açısından ana mücadele unsurunu oluşturacaktır. Hükümetin etkinliğinin arttırılması (kamu mal ve hizmetlerinin daha etkili ve daha şeffaf bir şekilde sağlanması), tam olarak başarılması uzun vadeli bir projeyi oluşturan iki yönlü bir görevdir. Türk kamu sektörü, OECD’de karşılaştırılan İspanya ve Portekiz’e göre çok daha büyüktür ve kamu harcamaları mevcut kaynakları büyük ölçüde aşmıştır. Sorunun merkezinde, hükümetin her seviyesinde ekonomiye önemli ölçüde müdahalede bulunulması ve yetersiz işleyen bir kamu sektörü yönetimi sistemi yer almaktadır. 2001 yılında, Türkiye, bu koşulların gelecekte yeniden oluşmasını engellemek amacıyla, krize neden olan yapısal faktörlerin ele alınmasını hedefleyen kapsamlı bir kamu sektörü reform süreci başlatmıştır. Programın ana hedefi, kontrol edilemeyecek derecede büyük bir kamu sektörü ile mali sektörün zayıflamasına yol açan sürekli artan kamu borçlarına neden olan uygunsuz kamu sektörü yönetimi kısır döngüsünü kırmak olmuştur. 24. Daha etkili ve daha iyi çalışan bir yargı sistemi, gelişmiş kamu sektörü yönetiminin önemli bir unsurudur. Hükümet, yargı reformuna son derece önem vermekte ve bu alandaki çalışmalar sürdürülmektedir. Kapsamlı bir yargı reformu programının mücadele gerektiren kilit unsurları arasında : yargı sisteminin etkinliğinin güçlendirilmesi; adelete erişimin ve kamu oyunun bilgilendirilmesinin kolaylaştırılması; ve hukuk eğitiminin devam ettirilmesinin sağlanması sayılabilir. 25. Belediyelere daha fazla yetki verilmesi ile yerinden yönetimin etkinleştirilmesi, hizmetlerin gelişmesine yol açacaktır. Giderek daha da karmaşıklaşan kent ekonomilerinin yönetimi, merkezi idarenin mikro yönetimine dayalı olmaktan kurtulmalı ve vatandaşlarına karşı sorumlu belediye idarelerine geçmelidir. Daha fazla yerel gelir üretimi hem vatandaş gözetimini yükseltecek hem de belediyenin merkezi hükümet bütçesine bağımlılığını azaltacaktır. Arttırılmış mali sorumluluk ve belediye performans kriterlerinin gelişmiş bir şekilde izlenmesi ve kamunun bilgilendirilmesi ile birleştiğinde yerinden yönetim, suyun tedarik edilmesi ve atık suyun işlenmesi, kent ulaşımı, yol bakımı ve katı atık yönetimi gibi hizmetlerin sürdürülebilir bir şekilde sağlanmasını teşvik edecektir. 26. Katılım polıtika etkinliğini arttırır. Sivil toplumun, Türkiyenin gelişimine daha fazla dahil olması – stratejilerin tasarlanması ve programların uygulanması ile ilgili olarak – vatandaşın gözünde hükümetin çalışmalarının etkinliğini ve uygunluğunu arttıracaktır. Türkiye’nin vatandaşların dahil edilmesi yönünde kayda değer adımlar atmış olmasının yanısıra, devlet ve sivil toplum örgütleri arasındaki etkili iletişim kanalları ve işbirliği sınırlı olmaya devam etmekte ve STÖ’lerle (Sivil Toplum Örgütleri) ilgili düzenleme sistemi ise karmaşıklığını korumaktadır. 27. Makroekonomik istikrarın arttırılması ve kamu sektörü yönetiminin güçlendirilmesi şu hususlara sürekli olarak odaklanmayı gerektirir : (i) sürekli mali uyum sağlanmasına yardımcı olmak amacıyla yapısal mali politikaların uygulanması; (ii) kamu harcamaları yönetiminin şeffaflığını ve etkinliğini geliştirmek amacıyla orta dönemli bir program yürütülmesi; (iii) kamu sektörü yönetiminin kalitesinin arttırılması için geniş tabanlı kurumsal reformların uygulanması; (iv) kapsamlı bir yargı

Page 18: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

14

sektörü değerlendirmesine dayanan bir yargı reformu programının başlatılması; (v) yerinden yönetim süreci de dahil olmak üzere hizmet ulaştırma mekanizmalarının geliştirilmesi; ve (vi) sivil toplum kurumlarının kurulması, işletilmesi ve finanse edilmesi için hukuksal çerçevenin güçlendirilmesi. (b) Adil İnsani ve Sosyal Kalkınma 28. İnsani Kalkınma Türkiye’nin AB’ye giriş isteği ve eşitsizliğin azaltılması açısından kritik önem taşımaktadır. Ekonomik istikrarın sağlanması, büyümenin gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesi, ve devletin rolünün modernleştirilmesi, Türkiye için kilit stratejik hedefleri oluşturmaktadır, ancak, ülkenin insan gücü geliştirilmedikçe, bunların hiç birinin tam anlamıyla başarılması veya devamlılığının sağlanması mümkün değildir. Halihazırda, Türk nüfusunun eğitime erişimi ve iş gücü tüm OECD ülkeleri arasında en düşük düzeyde seyretmektedir. Halkın eğitimi ile ilgili koşulların yükseltilmesi Türkiye’de gelişmiş iş üretiminin sağlanması ve istihdamın büyümesi açısından hayati önem taşıyan bir gerekliliktir. Bu durum ayrıca, ülkenin dünya ekonomisinde daha rekabetçi bir konuma getirilmesi ve AB’ye tam üyelik hedefine ulaşılabilmesi açısından da kritik önem taşımaktadır.

Kutu 3 : Temel Eğitim Reformunun Etkisi

Ağustos 1997’de, Türkiye Hükümeti, eğitim sistemi ile ilgili geniş kapsamlı reformlar başlatmıştır. Bu reformlar, zorunlu eğitim süresini beş yıldan sekiz yıla çıkaran yasa ile desteklenmiş ve sekiz yıllık temel eğitim okullarının büyük ölçüde genişletilmesi ve kalitesinin arttırılması yönünde çalışmalar başlatılmıştır. Altı yıl içinde, bu reformlar, milyonlarca çocuk için okul koşullarını önemli ölçüde yükselterek çocukların öğrenme başarısının arttırılmasına katkıda bulunmuştur :

• Zorunlu eğitim için 10 milyondan fazla öğrenci okullara kaydolmuştur (bunların 4,8 milyonunu kızlar oluşturmaktadır), programın başlamasından bu yana okula giden çocukların sayısı 1,3 milyon artmıştır.

• 1. ila 8. sınıflar arasındaki net okula kaydolma oranı 1996 yılında %76’dan bugün yaklaşık %100’e ulaşmıştır.

• 390.000’den fazla öğretmen istihdam edilmiştir (bunların 218.000’ini kadınlar oluşturmaktadır). • 370.000 öğretmen, okul müdürü ve müfettişe profesyonel gelişim ve eğitim programları sağlanmıştır. • On binlerce okula kitap ve diğer eğitim malzemeleri ile bilgisayar ve eğitim yazılımı desteği sağlanmıştır. • 660.000’den fazla yoksul öğrencinin küçük köy okullarından merkezi köy okullarına otobüsle ulaştırılması

(ayrıca bedava okul üniforması ve öğlen yemeği) sağlanmıştır. • 30.000’den fazla yeni okul inşa edilmiştir. • 81 ilden 65’inde Hükümetin her sınıfta en çok 30 öğrenci hedefine ulaşılmıştır. • Hükümet herkes için eğitim sağlanması taahütünü :

o Eğitim masraflarının korunması (GSYİH’nın % 4,25’i) o Zorunlu eğitime katılmayanlara ceza uygulamasının getirilmesi ile yerine getirmiştir.

29. Türkiye, 1997 yılında başlatılan temel eğitim programı ile ilgili benzeri görülmemiş gelişmeler kaydetmiştir. (Bkz. Kutu 3) Halihazırda aşılması gereken iki yönlü güçlük, eğitime ayrılan GSMH payının orta dönem mali hedefleri ile tutarlı bir şekilde giderek arttırılmasıdır. Bu da eğitimde tüm gelişmelerin birden bire gerçekleştirilemeyeceğini ve önceliklerin belirlenmesi için daha fazla çabaya ihtiyaç olduğunu kabul etmeyi gerektirmektedir. İlk yıllarda başlatılan yetenek ve bilginin geliştirilmesi hedefi doğru bir hedeftir ve Türkiye’nin temel eğitimle ilgili iddialı reformu konusunda doğru yolda ilerlemeye devam etmesi gerekmektedir. Türkiye dünya piyasasındaki rekabetçi konumunu korumak istiyorsa, kısa ve uzun dönemdeki hedeflere yönelik olarak tüm gençlere orta öğretim sağlamak amacıyla orta öğretimi de genişletmeli ve yeniden şekillendirmeli ve bu kapsama, gençlere yaşam boyu öğrenim ve modern ve bilgi ekonomisine aktif katılım için temel oluşturacak yabancı dil ve bilgi teknolojisi yetenekleri de dahil olmak üzere temel kabiliyet ve bilgilerin kazandırılmasını da dahil etmelidir. Buna ek olarak, Türkiye, üçüncü düzey eğitimle ilgili olarak, orta öğretim sonrası kurumların : (i) bilginin üretilmesi, dağıtılması ve uygulanması konusunda daha

Page 19: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

15

yenilikçi; (ii) gelişmiş insan gücü için evrensel derecede rekabetçi bilgi ekonomisi ve değişen emek piyasası koşullarının ihtiyaçlarına daha iyi cevap verecek; ve (iii) yeniden uyum sağlamalarını, genişlemelerini ve etkilerinin arttırılmasını finanse edecek gelir kaynakları açısından daha çeşitlendirilmiş bir hale gelmelerini destekleyecek ve mümkün kılacak bir çerçeve geliştirmelidir. 30. Türkiye, birçok orta gelirli ülke arasında sağlık durumu açısından çok alt seviyelerde yer almaktadır. Bunun ötesinde, sağlık sektöründe eşitliğin sağlanması, toplumsal huzur ve uluslararası güvenilirliğin sağlanması için Türkiye’nin ele alması gereken önemli engellerden birini oluşturmaktadır. Halihazırda, Türkiye, dünyadaki en karmaşık sağlık sistemlerinden birine sahiptir. Sağlık sunucuları, finansörleri ve organizasyon düzenlemelerinden oluşan geniş bir grup, ülkenin 70 milyonluk nüfusunun sağlık ihtiyaçlarını etkili bir şekilde karşılamakta giderek daha başarısız olan yetersiz bir sistemin oluşmasına yol açmıştır. Ülkenin gelir seviyesine göre nüfusunun kötü sağlık durumu, eşit olmayan sağlık hizmetlerine erişim koşulları, kontrol edilebilmesi mümkün olmayan bir kamu sigorta sistemi, kaynakların yetersiz kullanımı ve Sağlık Bakanlığının kamuyu daha iyi bir şekilde yönetmesine duyulan ihtiyaç, sağlık reformunu kaçınılmaz bir hale getirmiştir. 31. Türkiye aşırı yoksulluk derecesi düşük ancak gelir eşitsizliği yüksek olan bir ülkedir. Sıkı makro politikalar, sürdürülen mali uyum ve devlet işletmelerinde personel sayısının azaltılmasına yönelik faaliyetler, bankacılık ve şirket sektörlerinin iddialı bir şekilde yeniden yapılandırılması ve hızlandırılan yapısal reformların tümü, hükümet açısından büyük mücadele gerektiren politik faaliyetler olup ayrıca kayda değer ölçüde sosyal maliyet içermektedir. Türkiye’de aşırı yoksulluk (günde 1 ABD $) bu çok düşük seviyesini korurken, kentlerdeki yiyecek yoksulluğu ve ekonomik hassasiyet de önemli boyutlarda seyretmeye devam etmekle birlikte, yakın geçmişte daha da artmıştır (bkz. Kutu 4). Türkiye, bu sorunları azaltmak için güçlü bir sosyal güvenlik sistemine ihtiyaç duymaktadır. Halihazırda, sosyal korunma sistemi, yeterince kaynak sağlanamayan ve dengesiz bir durumdadır. Sosyal güvenlik sistemi kötü yönetim, düşük tahsilat performansı, kronik maliyet aşımları, ve ödeneklerde palyatif (geçici) artış gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Sosyal güvenlik harcamalarının 2003 yılında GSMH’nın yaklaşık yüzde 9’una ulaşacağı öngörülmektedir ve bu artış PFPSAL programı çerçevesindeki kriterlerin çok üstündedir. Ancak bu genel sonuç, daha çok diğer sosyal korunma programlardaki önemli eksiklikleri maskeleyen sosyal güvenlik harcamalarındaki fazlalıklara bağlıdır. Sosyal güvenlik sistemindeki büyük açık (2003 yılında GSMH’nın yaklaşık yüzde 5’ine ulaşacağı beklenmektedir), diğer taraftan yeterince finanse edilmeyen sosyal yardımı devre dışı bırakan önemli bir faktördür. Sosyal yardımla ilgili diğer bir kilit unsur ise hizmet ulaştırma mekanizmasının kurumsallaştırılmasına duyulan ihtiyaçtır. Türkiye’de sosyal yardımın palyatif yapısının temel nedeni, bu yardımı sağlayan kurumların, Sosyal Dayanışma Fonu da dahil olmak üzere, yine muvakkat olan yapısıdır.

Page 20: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

16

Kutu 4 : Türkiye’de Yoksulluk ve Eşitsizlik

• Aşırı yoksulluk (günde 1 ABD $) uluslararası standartlara göre oldukça düşük seviyede olup 1994 yılından bu yana temel anlamda bir değişiklik göstermemiştir. 2001 yılında, nüfusun yüzde 2’sinden azı kişi başına günde 1 ABD $’ından az tüketim gerçekleştirmiş, ve sadece yüzde 3’ü kişi başına günde 1 ABD $’ı gelir elde etmiştir. Daha yüksek yoksulluk değerleri (ECA - İhracat Kredi Kuruluşları - yoksulluk raporuna uygun olanlar) kullanıldığında, yoksulluğun daha da önemli boyutlarda olduğu ortaya çıkmaktadır – 2001 yılında nüfusun yaklaşık yüzde 18’i kişi başına günde 2,5 ABD $’ının altında kalmış ve yüzde 42’si kişi başına günde 4,30 ABD $’ı tüketim gerçekleştirmiştir.

• Eşitsizlik yüksek seviyesini korumaktadır (2001 yılında Gini katsayısı gelirle ilgili 46 iken tüketim ile ilgili 40’tır), ve bu durum daha çok, Güneydoğuda ülkenin diğer kesimlerine oranla çok daha yüksek düzeydeki yoksulluk oranı gibi aşırı bölgesel farklılıklara dayanmaktadır.

• Geniş nüfuslu aileler daha yoksul ve çocuklar yaşlılara oranla yoksulluğa daha duyarlıdır. Ailenin refah veya yoksulluğunu belirleyen temel faktörler, eğitim ve iş bulmadır. Cahil veya sadece ilkokul eğitimi almış aile reislerinin bulunduğu aileler orta öğretime devam etmişlerle karşılaştırıldığında daha yoksul olup, lise eğitimi almış aile reislerinin ailelerinden hemen hemen hiçbiri yoksul değildir.

• Yoksulların bir çoğu için, yurt içinde memleketlerini terk etmek zorunda kalan aileler dahil olmak üzere, yoksullukla mücadele stratejilerinin önemli bir bölümünü köylerden kentlere göç etmek oluşturmaktadır. Diğer mücadele mekanizmaları, özellikle de eşya ve nakit yardımı için akrabalara ve komşulara güvenmek, giderek daha güçleşmiş ve yoksul kişiler, bu geleneksel yardım kanallarında azalma olduğunu kaydetmişlerdir.

• Yoksul kişilerin başlıca dayanağını oluşturan gayri resmi istihdam, krizin bir sonucu olarak düşüş göstermiştir. • Yoksul ailelerin bazıları, istememelerine rağmen, cepten yapılan harcamaları karşılayacak kaynakları

olmadığından ve çocukların gayri resmi bir şekilde çalıştırılmasından elde edilen gelirlere duydukları ihtiyaç nedeniyle, ya çocuklarını okuldan almış veya daha az devam etmelerine neden olmuştur.

• Türkiye, hem aşırı yoksulluğun hem de daha geniş anlamda tanımlanan yoksulluğun önüne geçilmesi amacıyla ciddi bir reform başlatmıştır. Bu çalışmalar, diğerlerinin yanısıra, finansmanı Banka tarafından sağlanan Sosyal Riski Azaltma Projesi (SRAP) tarafından desteklenmektedir.

• Aşırı derecede yoksul çocuklu aileleri hedefleyen SRAP, aşırı derecede yoksul çocukların annelerine, düzenli bir şekilde okula devam etmeleri ve sağlık kliniklerine gitmeleri şartıyla yapılan nakit ödemeleri temsil eden şartlı nakit transferlerini (ŞNT) finanse etmede yardımcı olmaktadır. Yeni bir hedefleme mekanizması olan derecelendirme formülü (alternatif araçlar testi), 2001 hane verilerine dayanarak geliştirilmiştir. Şartlı nakit transferleri, mütevazi miktarlarda olmalarına rağmen, aşırı derecede yoksul ailelere çocuklarını okula göndermeleri veya sağlık kliniklerine götürmeleri ile ilgili cepten ödemeleri gereken masrafları karşılayabilmelerini sağlayacak düzenli nakit ödemeleri olmaları açısından son derece önemlidir.

• SRAP’nin ayrıca, Yerel Girişimler adı altında hassas ailelere yönelik sosyal fon türünde bir bileşeni bulunmaktadır. Bu girişim, küçük gelir getiren ancak sisteme yönelik belirgin gelişmeler kaydeden projelerle ilgili bir programın üzerine inşa edilmiştir. Tasarım itibariyle, daha yoksul bölgeler bu kredi gelirlerinden daha fazla faydalanmaktadır.

• Türkiye, ayrıca, yoksulluğun izlenmesi ve SRAP izleme ile sosyal yardım ve çocukların refahı ile ilgili kurumlarını geliştirmektedir. Düzenli olarak gerçekleştirilen hane gelir ve harcamaları araştırmalarının (HGHA) masraflarının bir kısmı, SRAP çerçevesinde finanse edilmekte ve böylelikle Türkiye’nin yoksulluğu düzenli bir şekilde izleyebilmesine olanak tanınmaktadır. 2002 yılında bir HGHA gerçekleştirilmiş ve yetkililer bu araştırmalardan elde edilen sonuçlara dayanarak Banka ile birlikte ortak yoksulluk rakamları yayınlamayı kabul etmiştir. Aynı zamanda, Türkiye’nin, kamu harcama programlarının vaka analizlerini de içeren tam bir Yoksulluk Değerlendirmesi gerçekleştirebilme kapasitesini geliştirmek amacıyla çalışmaların arttırılması gerekmektedir. Sosyal Dayanışma Fonunun 931 ofisinin tümünde ve Çocuk Refahı Genel Direktörlüğünde, bir yönetim bilgi sistemi (YBS) kurulmakta ve bu yazılım ve donanım maliyetleri SRAP aracılığı ile finanse edilmektedir.

Türkiye : Yoksulluk ve Kriz Sonrası Mücadele, Dünya Bankası, 2003. Geçişin Herkes için Yararlı Olmasının Sağlanması, Dünya Bankası, 2001.

32. Aşağıdaki faaliyetler, öncelikli olarak ortaya çıkmaktadır : (i) müfredat ile emek piyasası arasında bağlantı kurmak ve ülkenin yetenek tabanını genişletmek ve yükseltmek amacıyla orta ve teknik eğitime yönelmek suretiyle eğitim reformuna devam edilmesi; (ii) sağlık sektörünün daha adil ve etkin bir hale getirilebilmesi amacıyla bu sektöre yönelik reformun ilerletilmesi; (iii) sağlık sektörü reformu ve daha geniş kapsamlı olan kamu sektörü reformu programlarının doğal bir tamamlayıcısı olarak sosyal güvenlik sistemi reformunun devam ettirilmesi; (iv) yoksulluğun etkili bir şekilde azaltılabilmesi için yoksulluk ve hassasiyetin izlenmesi ve değerlendirilmesi; ve (v) gerekli reformlara hazırlık amacıyla Türk emek piyasasını (resmi ve gayri resmi sektör) halihazırda etkileyen sınırlamaların analiz edilmesi.

Page 21: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

17

(c) Cazip İş Ortamı ve Bilgisi 33. Türkiye, henüz tamamlanmamış mali sektör reformu konusunu ele almalıdır. 2001 krizinin ardından, mali sektör reformunun ilk aşaması, bankacılık sektörünün düzenleyici ve kurumsal yapısının uluslararası standartlara yükseltilmesi, özel bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması ve temizlenmesi ve devlet bankalarının mali ve işletimsel açılardan yeniden yapılandırılmasını içeren bankacılık sektörü ile ilgili acil önceliklere yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Bankacılık sektöründe kısa dönemli bir istikrar elde edilmiş ve halihazırda, öncelikle, Bankacılık Düzenleme ve Denetlem Kurumunun (BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) kurumsal açıdan güçlendirilmesi ve bağımsızlığı, devlet bankalarının özelleştirilmesi, mevduat sigortası rejimi reformu, ve TMSF’nun elinde bulunan işlemeyen aktiflerin satışı üzerinde yoğunlaşarak, diğer reformların konsolidasyonu ve sürdürülebilirliğine önem verilmektedir. Daha stratejik seviyede, bankacılık sektöründe gerçekleşen gelişmelere ek olarak, sürdürülebilir bir mali istikrar ve ekonomik büyüme için, daha geniş ve derin kapsamlı bir mali sektörün oluşturulması son derece önemlidir. Bu nedenle, Hükümetin ve özel sektörün çalışmalarını, bankacılığın ve banka dışı mali kurumlar (BDMK) ve piyasaların gelişimi ile ilgili bir dizi dengeli girişimle, mali sistemi bankacılığın ötesinde çeşitlendirmeyi içerecek şekilde yoğunlaştırmalarının tam sırasıdır. Bu, reel sektörün daha geniş dağılımlı, modern mali ürün ve hizmetlere erişiminin geliştirilmesi; KOBİler, mikro işletmeler ve düşük gelir kazananlar gibi daha geniş dağılımlı ekonomik kuruluşlara yönelik finansmana erişimin geliştirilmesi; ve çeşitliliğin sağlanması ile mali sektördeki sistemle ilgili risklerin azaltılması açısından son derece önemli olacaktır. Bankacılık sektörü ile ilgili reform gündeminin tamamlanması ve iyi düzenlenmiş banka dışı mali aracılığın geliştirilmesi, sürdürülebilir ekonomik iyileşmenin kilit unsurlarıdır. 34. Istanbul Yaklaşımının uygulanması ve KOBİlerin geliştirilmesi reel sektörün güçlendirilmesi açısından önemlidir. 2001 krizi ticareti olumsuz bir şekilde etkilemiş ve halihazırda büyüme işaretleri göstermesine rağmen, tamamen iyileşmesi için Istanbul Yaklaşımının (ihtiyari bir çalışma planı) uygulanmasına devam edilmesi önemini korumaktadır. Buna ek olarak, tüm işletmelerin yüzde 95’ini oluşturan ve iş gücünün yüzde 40’ından fazlasını istihdam eden küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) büyümesi, mali ve mali olmayan hizmetlere, bilgi ve teknolojiye erişimin geliştirilmesinin yanısıra, bürokrasinin azaltılması ile ve açık resmi usullerle desteklenmelidir. Bu durum istihdam yaratılmasına, bölgesel gelir dengesizliklerinin azaltılmasına ve nihayetinde yoksulluk seviyesinin düşürülmesine yol açacaktır. 35. Bütünüyle özel sektör tarafından idare edilen bir gelişme modelinin gerçekleştirilmesi için daha kararlı bir politik iradeye ihtiyaç vardır. Devlet işletmelerinin 2002 yılında imalat endüstrisinin toplam katma değerinin yüzde 20’sini oluşturmaya devam ettiği Türkiye’de özelleştirme, Latin Amerika, Asya ve Doğu Avrupa’da sanayileşmekte olan diğer ülkelerin gerisinde kalmıştır. Geniş piyasa hacmi, kalifiye yerli iş gücü, ve bir çok ulusa hizmet veren rekabetçi yerli firmaları göz önüne alındığında, Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) için bir mıknatıs görevi yapması gerekir. Ancak, dünya genelindeki toplam DYY’lerin 12 kat artış göstermesine rağmen, Türkiye’nin DYY seviyelerinde son 15 yıl boyunca durgunluk gözlenmiştir. Özelleştirmenin hızlandırılması, DYY engellerinin tanımlanması ve bu engellerle mücadele edilmesi amacıyla ticaret kanunu ve rekabet politikasının bütünüyle gözden geçirilmesi, ve KOBİlere “yeşil alan” DYY akışının kolaylaştırılması amacıyla bir strateji geliştirilmesi, özel sektör rehberliğinde daha sağlam bir büyümenin sağlanması için önemli faaliyetlerdir.

Page 22: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

18

36. Hizmet sektörü reformu, öncelikli olmaya devam etmektedir. Türkiye’de enerji fiyatları, halihazırda OECD ortalamalarının çok üzerinde olup ülkenin bütününde bir maliyet teşkil etmektedir. Devletin sahibi olduğu tekeller ve garantili al-veya-öde sözleşmelerine dayanan merkezi gelişme modeli, makul fiyattan enerji üretimi sağlamamıştır. Elektrik ve gaz sektörlerinin rekabetçi, uygun bir şekilde düzenlenmiş özel enerji piyasalarına dönüştürülmesi, halihazırda hükümetten kaynaklanan maliyet ve risklerin, hükümet teminatlarına dayanmayan özel sermayenin özendirilmesi yoluyla azaltılması hedefini gütmektedir. Telekomünikasyon alanında ise, sektörün teknolojik değişiklik ve ekonomik büyüme açısından önemli bir sürücü güç teşkil etmesini sağlamak amacıyla, Türk Telekomun güvenilir bir şekilde yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi ile diğer düzenleyici gelişmelere ihtiyaç vardır. 37. Türk ulaştırma sektörünün etkinliğinin arttırılması, ekonomik büyümeye, çevresel koşulların sürdürülebilirliği ve yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunacaktır. Ulaştırma sektörü, kullanıcı ihtiyaçları ve mali olarak karşılanabilir olmaya odaklı bir kültür geliştirilmesi amacıyla önemli bir yapısal reforma ihtiyaç duymaktadır. Bu da lojistik maliyetlerin azaltılması ile Türkiye’nin rekabet gücünün arttırılmasına yardımcı olacaktır. Böyle bir reform ayrıca, kırsal ve kentsel alanlarda yaşayan nüfusların temel hizmetlere, piyasa ve işlere erişimini arttıracak ve trafik kazalarının yüksek insan ve ekonomik maliyetlerini azaltacaktır. Özel yatırımların ve yönetimsel bilgilerin bu çalışma çerçevesinde seferber edilmesi sektörün halihazırdaki sıkıntılı açıklarını da azaltacaktır. 38. Geçtiğimiz son on yıllarda, tarımsal ve diğer kırsal ekonomik faaliyetler, büyüme, kırsal istihdam, ve kırsal refaha katkıda bulunma potansiyellerine ulaşamamıştır. Katma değerin büyüme oranlarının düşmesi, piyasalarda sapmalara neden olan maliyeti yüksek tarımsal destek politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Tarımda halihazırda yürütülmekte olan kapsamlı reform, mali sübvansiyonları azaltmış ve çiftçilerin yüzde 75’ine doğrudan gelir desteği ödenmesini mümkün kılmıştır. Hükümet için daha geniş kapsamlı bir stratejik kırsal gelişme mücadelesi ise, ticari faaliyetlere katılımı azaltarak piyasa gelişimi için daha iyi destek sağlanması; sulama, ormancılık ve köy kooperatiflerine yönelik yatırım ve hizmetlerin daha güçlü bir şekilde yönetilmesi; ve piyasa başarısızlığının hüküm sürdüğü bölgelerde hükümet faaliyetlerinin erişimini desteklemek amacıyla, kırsal alanlara hizmet ulaştırılmasının sağlanması üzerine yoğunlaşmak olacaktır. Diğer kırsal girişimler özel sektöre bırakılacaktır. 39. Özel sektör gelişimini desteklemek için kilit orta dönem öncelikleri şunlardır : (i) bankacılık sektörünün ve mali sektörün yeniden şekillendirilmesi sürecinin tamamlanması; (ii) işletme sektörünün yeniden canlandırılması amacıyla İstanbul yaklaşımının tam olarak uygulanması; (iii) KOBİlerin artması ile ilgili sınırlamaların ele alınması; (iv) özelleştirmenin hızlandırılması ve DYY’ın önündeki engellerin kaldırılması; (v) mali yükün azaltılması ve rekabet gücünün arttırılması amacıyla ulaştırma sektörünün yönetiminin geliştirilmesi; (vi) kamu hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesine, sektörün reformu ile birlikte devam edilmesi; (vii) daha önceki CAS çerçevesinde uygulanan tarım sektörü reformunun izlenmesi; ve (viii) AB topluluk müktesebatı içinde yer alan reform sürecinin uygulanması. (d) Güçlü Çevresel Yönetim ve Doğal Afet Önleme 40. Türkiye, özellikle depremler ve seller olmak üzere, doğal afetler yönünden oldukça hassas bir konumdadır. 1999 yılında gerçekleşen Marmara depremi, çok sayıda insanın hayatını

Page 23: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

19

kaybetmesine ve büyük ekonomik maliyetlere neden olmuş ve doğal afet önleme ve acil durumlara karşı hazırlıklı olma kapasitesinin arttırılmasına duyulan ihtiyacı göstermiştir. İstanbul’u etkileyecek gelecekteki depremlerin etkisinin azaltılmasına ve özellikle de hayat kurtarmaya ve ortaya çıkması muhtemel ekonomik etkilerin hafifletilmesine öncelik verilmelidir. Planlama, halkın eğitilmesi ve bölge çapında acil durum tatbikatlarının yapılması da dahil olmak üzere, bölgenin acil durum yönetimi kabiliyetlerinin güçlendirilmesine özellikle önem verilmelidir. İstanbul’un kritik önem taşıyan tesislerinin (hastaneler, acil durum tesisleri) ve en önemli ulaşım hatlarının depreme karşı güçlendirilmesi, ciddi bir deprem sonrasında bölgenin hayati önem taşıyan altyapısının işlemeye devam etmesini sağlayacaktır. Daha geniş anlamda, Türkiye’nin çevrenin korunmasına yönelik tutarlı bir yaklaşıma ihtiyacı vardır, aksi takdirde, diğer sanayileşmekte olan ülkelerde de olduğu gibi, ekonomik büyümesinin, suyun, ormanların, biyolojik çeşitliliğin ve hava kalitesinin kabul edilemez boyutlarda tükenmesine neden olması riski ile karşı karşıyadır. AB’ye giriş sürecinin bir parçası olarak, Türkiye’nin çevre standartlarını ve uyum mekanizmalarını geliştirmesi gerekmektedir ve AB bu konudaki çalışmaların desteklenmesi konusunda liderlik etmektedir. AB çevre direktiflerine uymak, Türkiye’nin mücadele etmesini gerektiren önemli bir konudur ve uzun bir zaman süresince çevresel yatırımlarda kayda değer artışların sağlanmasını gerektirmektedir. Çevrenin uygun bir şekilde yönetilmesi, Hükümetin yoksulluğu azaltma çalışmaları için de ayrıca önemlidir, çünkü yoksulluk ve çevresel bozulma arasındaki ilişki kısır bir döngünün özelliklerini yansıtmaktadır : bazı kırsal kesimlerde doğal kaynakların tüketilmesi yoksulların yaşamlarını sürdürebilmeleri için tek yol olarak ortaya çıkarken, yoksul kent alanlarında ise bozulmuş bir çevre sağlığın kötüleşmesine ve sosyal yoksunluğa katkıda bulunmaktadır. 41. Çevresel bozulma eğilimlerinin tersine çevirilmesinin kurumsal ve kültürel değişiklikler gerektiren uzun vadeli bir faaliyet gündemi oluşturması nedeniyle, kilit öncelik alanları üzerinde yoğunlaşılması son derece önemlidir. Bunları : (i) ülkenin acil durumlara karşı hazırlıklı olma kapasitesinin güçlendirilmesi; (ii) AB’nin çevre ile ilgili standartlarının benimsenmesinde daha fazla aşama kaydedilmesi; ve (iii) hava, katı atık, toprak ve ormanların yönetimi ile ilgili sağlam uygulamaların getirilmesi oluşturmaktadır.

Kutu 5 : Alt-bölgesel İşbirliği

Türkiye, yabancı ve ekonomik politikası çerçevesinde, Avrupa ve batıya yönelik planlar yapmasının yanısıra, aynı zamanda, Kafkas ve Orta Asya ülkeleri ile sıkı bağlarını korumak, Afganistan’daki yeniden yapılandırma çalışmalarında liderlik etmek ve Orta Doğu’da sorunları çözen bir rol üstlenmek suretiyle bölgesel bir güç olma yönündeki pozisyonunu oluşturmayı hedeflemektedir. Türkiye’nin Kafkas ve Orta Asya ülkeleri ile bir dizi çok uluslu bölgesel faaliyetlerde önemli bir rol oynaması ile beslenen yakın ekonomik ve kültürel ilişkileri bulunmaktadır. İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Komitesi (COMCEC); Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO); ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği (BSEC), Türkiye’nin lider rolü üstlendiği girişimler arasında yer almaktadır. Banka, Türkiye’ye Karadeniz / Danube Ortaklığı Girişimi ve Hazar Denizi Petrol ve Gaz Girişimi çerçevesindeki belirli faaliyetlere destek vermesi için yardım sağlayacaktır.

Ülke Destek Stratejisi 42. CAS’ın hedefi, ekonomik hassasiyetin azaltılması ve yüksek ve sürekli büyümeye erişim ile uzun süredir ihmal edilen bazı sosyal ve ekonomik sorunların ele alınması sürecinin devam ettirilmesi için Türkiye’ye temel reformlar uygulama yolunda destek vermektir. Bu bir kriz yönetim stratejisi değil, krizin yeniden ortaya çıkma riskini azaltmayı hedefleyen ve Türkiye’nin en önemli hedefi olan AB üyeliği için hazır olma amacına ulaşmada destek sağlayan bir stratejidir. Bu dokümanda tanımlanan destek stratejisinin içerdiği riskleri yansıtan iki kredi senaryosu, boyutları ve

Page 24: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

20

içerikleri açısından birbirinden oldukça farklıdır. Yetkililerin ekonomik hassasiyetin azaltılmasını sağlayacak yapısal reformların tutarlı bir şekilde uygulanmasını devam etmeye hazır olmaları halinde, Banka, halihazırdaki risk limitini yükseltmeye hazırdır. Ancak, bunun gerçekleşmemesi durumunda, düşük kapsamlı kredi programı oldukça sınırlı kalacaktır. 43. Bankanın stratejisi, Hükümetle yakın işbirliği çerçevesinde geliştirilmiştir. Bankanın CAS kapsamında destek sağladığı reform programının temel unsurları üzerinde fikir birliğine varılmıştır. Aynı zamanda, uygulamanın aksayabileceğine veya bazı reformların planlandığı şekilde ilerlemesine rağmen, diğerlerinde uygulama güçlükleri ile karşı karşıya kalınabileceğine dair bir risk bulunmaktadır. Bu durum, örneğin, sosyal yardımın kurumsallaştırılmasındaki sınırlı gelişmeler ve özelleştirmedeki gecikmelerle kanıtlanmıştır. Bu riskin göz önüne alınması sonucunda, destek stratejisi kapsamına önemli risk azaltma önlemleri dahil edilmiştir : (i) Hükümetin program üzerindeki genel yoğunlaşmasını korumasına yardımcı olmak amacıyla bir dizi tetikleyici unsur; (ii) tetikleyici unsurları bir dizi özel uygulama kriterlerine dönüştüren ancak gelişmekte olan koşullara ve reformun belirli alanlardaki aşamalarında ortaya çıkan farklılıklara bağlı olarak kriterlerin farklı operasyonlara göre ayarlanabilmesi esnekliğini içeren program amaçlı kredinin kullanımı; (iii) reformun belirli alanlardaki aşamalarını desteklemek amacıyla yüksek kapsamlı senaryo çerçevesinde yatırımlara sağlanan kredilerle ilgili seçici davranılması; (iv) Hükümetin belirli reform önlemlerini tasarlamasına yardımcı olmayı ve Banka’nın programının analitik temellerini oluşturmayı hedefleyen bir AAA programı. 44. MY04-06 için planlanan destek programı, Hükümet’in öncelikleri ile uyumlu dört kalkınma teması etrafında oluşturulmuştur :

Sağlam bir makroekonomi ve yönetim; Adil bir insani ve sosyal kalkınma; Cazip bir iş ortamı ve bilgisi; Güçlü bir çevresel yönetim ve felaket önleme.

Tablo 3, gelişim temasının ve Hükümetin CAS dönemi sonu itibariyle ulaşmak istediği kilit sonuçların yanısıra, Banka programının etkilemeyi hedeflediği sonuç ve ürünleri yansıtan belirli sayıda Banka Grubu kriterlerini özetlemektedir. Bu izleme göstergelerine ek olarak, dört gelişme temasının her birinde diğer ülkelerin performans göstergeleri ve Banka Grubu kriterleri tanımlanmış ve bunlar, Ülke Destek Stratejisi Matrisinde sunulmuştur (Ek B).

Kutu 6 : CAS Müzakereleri

Destek sağlanacak öncelik alanlarının seçimi ayrıca, Hükümet ve Banka tarafından Temmuz 2001’de ortaklaşa yürütülen ve sivil toplum ve diğer hak sahipleri ile gerçekleştirilen müzakerelerin sonucunu yansıtmaktadır. Müzakereler, Ankara, İstanbul, Gaziantep ve İzmir’de parlamanterler ve yerel liderler (Valilikler ve Belediyeler), ticari temsiciler, STÖleri ve bankanın önemli gelişme ortaklarının katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerin bir özeti Ek A3’te verilmiştir.

Tablo 3 : Kilit Sonuçlar ve Banka Grubu Kriterleri

Gelişme Temaları Kilit Sonuçlar Banka Grubu Kriterleri

Sağlam bir Makroekonomi Kamu mali güvenilirlik Kilit sonuçlarla tutarlı tatminkar bir

Page 25: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

21

ve Yönetim göstergelerinin istikrarının sürdürülebilir seviyelerde sağlanması Kısa süreli olmayan % 5 oranında bir ekonomik büyüme Tek rakamlı enflasyon

makroekonomik ve mali çerçeve (i) vergi sistemi; (ii) kamu harcama yönetimi; (iii) sosyal güvenlik sistemi; (iv) sivil hizmet; (v) yerel yönetim; ve (vi) yolsuzluk önlemeye odaklanmış kamu sektörü reformlarının uygulanması

Adil İnsani ve Sosyal Kalkınma;

Düşük aşırı yoksulluğun (% 1,8) korunması ve hassasiyetin 2001 yılındaki % 15’ten 2006 yılında % 12’ye düşürülmesi Temel eğitimde okula gitme oranının % 99’un altında olmayacak şekilde korunması; özellikle orta öğretimde kızların okula gitme oranlarının arttırılması : 2006 yılı itibariyle erkek / kız oranının 1.20’den 1.15’e çıkarılması MKH’lerine yönelik aşama kaydedilmesi amacıyla çocuk ölümlerinin azaltılması ve anne sağlığının iyileştirilmesi

Sağlık, eğitim ve sosyal korunma ile ilgili kamu harcamalarının kriz öncesi seviyelerde korunması. GSMH paylarını temsil eden kriterler : (i) eğitim % 4,25; (ii) sağlık % 3,25 ve (iii) sosyal güvenlik : % 7,00’dır. (i) 1 milyondan fazla çocuğun faydalanabileceği Şartlı Nakit Transferi programı ve (ii) hassas kimselere destek sağlayacak en az 1.500 yerel girişim projesinin uygulanması Dezavantajlı bölgelerde de dahil olmak üzere, okulların yenilikçi ve modern bir hale getirilmesi ve orta öğretimde reformların uygulanması Temel sağlık hizmetlerine erişimin ve bu hizmetlerin kalitesinin arttırılması

Cazip bir İş Ortamı ve Bilgisi;

İhracat büyüme oranının GSMH büyüme oranını aşması Doğrudan Yabancı Yatırımın CAS döneminde ortalama 1,5 milyar ABD $’ına ulaşması Mali piyasaların istikrarının iyileşmesi

Dünya Bankası Grubu tarafından sağlanan kredilerle finanse edilen işletmelerin ihracat kapasitesinin arttırılması Yatırım ortamının genelinde gelişme kaydedilmesi, yeni DYY yasasının uygulanması ve bir Yatırım Teşvik Kurumunun kurulması Mali piyasaların düzenleyici kurumlarının bağımsızlığının devam ettirilmesi Devlet bankalarının özelleştirilmesinin tamamlanması; yeni İflas Kanunu ile Ticaret Kanununun geçirilmesi ve bankalar dışındaki mali kurumlarla ilgili reformunun uygulanması

Güçlü bir Çevresel Yönetim ve Doğal Afet Önleme.

AB çevre standartları ile kayda değer ölçüde yakınlaşma sağlanması Doğal Afet önleme ve yönetme sisteminin geliştirilmesi

Çevre sektörü önceliklerinin AB bağlamında güncellenmesi Özel konutların zorunlu sigorta kapsamına alınması; sıkı ve zorunlu inşaat kuralları uygulama sistemi ve acil durumlara karşı hazırlıklı olma kapasitesinin güçlendirilmesi

45. Planlanan destek programı yoksulluğun azaltılmasını desteklemektedir. Program : (i) ekonominin, en hassas kesimleri orantısız bir şekilde etkileyen krizlere karşı (doğal afetler dahil) daha dayanıklı hale getirilmesi; (ii) yoksulların bir çoğunun yoksulluktan kurtarılması için hayati önem taşıyan sürdürülebilir ekonomik büyümeye katkıda bulunulması; (iii) yoksullar için daha fazla olanak yaratılması, sağlık ve eğitime erişimin daha adil ve sosyal güvenlik sisteminin daha etkin bir hale getirilmesi amacıyla beşeri kalkınmanın desteklenmesi; (iv) hizmetlerin sunumu ve erişiminin

Page 26: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

22

geliştirilmesi ile bölgesel farklılıkların azaltılması, ve dezavantajlı alanlarda iş olanaklarının yaratılması; ve (v) yerel katılımın geliştirilmesi ve sivil toplum iştirakı ile yetkilerin arttırılmasını hedeflemektedir. (a) Sağlam bir makroekonomi ve yönetim 46. Kamu sektörü reformunun tamamlanmasına en üst seviyede öncelik verilecektir. Yetkililerin atacakları ilk adım, Program Amaçlı Kamu ve Mali Sektör Uyum Kredileri (PFPSALlar) ile desteklenen, üzerinde anlaşmaya varılmış faaliyetlerin tamamlanması olacaktır. İlk PFPSAL Temmuz 2001’de onaylanmış ve tek bir dilim halinde kullanılmıştır. PFPSAL II ise Nisan 2002’de SSAL (Özel Yapısal Uyum Kredisi) koşullarının bir parçası olarak üç dilimden oluşan bir operasyon şeklinde onaylanmıştır. Ancak, PFPSAL II’nin ikinci ve üçüncü dilimlerinin kullanılması, Kasım 2002’de gerçekleştirilen seçimlere hazırlık aşamasında ekonomik reform programı uygulamasının yavaşlaması nedeniyle gecikmiştir. Yeni Hükümet, PFPSAL II’yi çekmeme kararı almış ve kullanılmamış olan 900 milyon ABD $’ı tutarındaki miktar Hükümetin talebi üzerine iptal edilmiştir. Hükümet aynı zamanda, programın temel hedeflerini benimsemiş ve Banka’dan, Hükümetin 2003 yılı ve 2004 yılının başları ile ilgili öncelikleri ile uyumlu revize edilmiş bir zaman tablosu içeren ve iki dilimden oluşan yeni bir PFPSAL 3 operasyonu hazırlaması talebinde bulunmuştur. PFPSAL 3 ile ilgili yapısal şartlılığın belkemiği, PFPSAL II’nin ikinci ve üçüncü dilimleri ile ilgili programa benzerlik göstermektedir. Programın sorun içeren kilit alanlarında şartlılık kuvvetlendirilmiştir. Bunların arasında, çiftçiler için doğrudan gelir destek programının kurumsallaştırılması için bir yasanın benimsenmesi, BDDK’nun işletimsel bağımsızlığını sınırlayan koşulların ortadan kaldırılması, Vakıf Bank’ın özelleştirilmesi için yeni bir yol izlenmesi, ve bütçe ve bütçe dışı fonların kapatılmasının ardından yerinde kalan tahsis edilmiş gelir ve harcamalar sisteminin ortadan kaldırılması sıralanabilir. Ayrıca, vergi startejisi ve kamu istihdamı programı altında yeni kriterler de oluşturulmaktadır. PFPSAL 3 kapsamındaki makroekonomik sonuçlar, IMF ile üzerinde anlaşmaya varılan makroekonomik çerçeveye dayanarak belirlenen kilit göstergelerle karşılaştırılarak izlenecektir. 47. İlerledikçe, program amaçlı krediler, mali sektör ve kamu sektörü arasında paylaştırılacaktır. Türkiye’nin kriz yönetiminin ötesinde ilerleme göstermesi ile, reformların daha da özelleşen yapısı, PFPSAL programının iki kolunun aynı operasyonlar altında birleştirilmesinin artık çok da uygun olmayacağını göstermektedir. İki Program Amaçlı Kamu Sektörü Uyum Kredisi (PPSALlar), MY01- 03 CAS çerçevesinde başlatılan kamu sektörünü yeniden yapılandırma ile ilgili aşamalı süreci desteklemeye devam edecektir. Bu destek IMF programı ile yakın koordinasyon içinde sağlanacak ve uyumun desteklenmesi amacıyla, yapısal mali politikaları; (bütçe reformlarını, mali sorumluluk ve kamu borç yönetimini içeren) kamu harcamaları yönetimi; ve kamu sektörü yönetimi üzerinde yoğunlaşacaktır. PPSAL programının hukuksal ve yapısal çerçevesi, 2003 yılının sonbaharında yürürlüğe girmesi beklenen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü yasasını, Ocak 2003’te yürürlüğe giren yeni Kamu İhale Yasasının uygulanmasını, 2002 yılının ilk aylarında yürürlüğe giren Kamu Borç Yönetimi Kanunu çerçevesinde kapsamlı bir risk yönetimi taslağının oluşturulmasını, 2001 yılı sonlarında benimsenen Ulusal Yolsuzluk Önleme Stratejisinin uygulanmasını, 2003 yılı sonunda benimsenmesi planlanan sivil hizmet reform stratejisinin getirilmesini içerecektir. MY05’in başlarında gerçekleşmesi planlanan ilk PPSAL, mali uyumun desteklenmesi ve sosyal güvenlik sisteminin dengesinin yeniden oluşturulması için ihtiyaç duyulan mali boşluk payının oluşturulması açısından hayati önem taşıyan sosyal güvenlik sisteminin kurumsal ve yapısal reformunun bir sonraki aşamasına yoğunlaşacaktır. PPSAL ayrıca, PFPSAL operasyonları tarafından desteklenen kamu sektörü reformları ile ilgili devam eden faaliyetlere de destek sağlamaya ve aşağıda belirtilen analitik

Page 27: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

23

çalışmalara dayalı yerel yönetim reformlarının başlatılması için dayanak oluşturmaya devam edecektir. MY06 için planlanan ikinci PPSAL, program çerçevesinde oluşturulan ilerleme ve hız üzerine inşa edilecek ve ağırlığı, reformlardan kamu hizmetlerinin ulaştırılmasındaki ölçülebilir gelişmelere kaydırmaya başlayacaktır. Hükümetin kamu sektörü reformlarının devamını desteklemek üzere sağlanan Banka kredisinin program amaçlı yapısı, Banka desteğinin programın ilerlemesine göre aşamalandırılmasına yardımcı olacak ve program uygulaması ile ilgili gelecekte meydana gelebilecek gelişmelere uyum sağlamak için gereken esnekliği sağlayacaktır. 48. Banka, hukuksal ve yargı reformu alanlarında Acil Faaliyet Planı kapsamında başlatılan Hükümet faaliyetlerini desteklemeye hazırdır. Hukuksal reformla ilgili olarak, Banka desteği, planlanan uyum operasyonları kapsamında, ekonomik reformlara ve özel sektör gelişimine yönelik hukuksal çerçevede meydana gelen gelişmelere odaklanmaya devam edecektir. Yargı reformu ile ilgili olarak ise, Banka, Hükümetin bu alandaki çalışmalarını desteklemek amacıyla, IDF (Kurumsal Gelişim Fonu) hibesi veya diğer vasıtalarla mali ve teknik yardım sağlamaya hazırdır. Adli yargı kurumunun güçlendirilmesi ve modernizasyonu, yönetim ve kaynak kullanımı, davaların daha iyi yönetilmesi, hukuk eğitiminin uygun bir şekilde devam ettirilmesi ve uygun bilgilendirme ve halkın eğitilmesi kampanyaları aracılığıyla adalate erişimin kolaylaştırılması ile yargı sisteminin etkinliğinin arttırılması, yargı reform programının ana unsurlarını oluşturmaktadır. Türkiye ile bölgedeki diğer ülkeler arasında deneyim alışverişi gerçekleştirmek amacıyla WBI, Türkiye’nin ECA ülkelerine yönelik hedeflenen yargı reformu ile ilgili öğrenim programına katılımını planlamaktadır. 49. Ademi merkeziyetçi hizmet sunumu ve belediye reformunun uygulanmasında yardımcı olacak Banka desteği verilmesi planlanmaktadır. Banka, nüfusun yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan kent nüfusuna daha iyi yerel altyapı hizmetleri (su, yol, ulaştırma, katı atık yönetimi, vb.) sunulması hedefine dayanan bir yerel yönetim reform stratejisi geliştirmek için Hükümetle birlikte çalışmaktadır. Kent nüfusuna sağlanan belediye hizmetlerinin geliştirilmesi ile ilgili genel çalışmaların desteklenmesi amacıyla, MY05 için bir Belediye Reformu ve Hizmetleri Projesi öngörülmektedir. Programın tasarımı, bir IDF hibesi altında yürütülen analitik çalışmaların sonuçlarına dayanarak hazırlanacak ve ayrıca, özellikle GTZ ve KfW olmak üzere, diğer gelişme ortakları tarafından finanse edilen çalışmalardan alınan dersler de göz önüne alınacaktır. Bu operasyon, yerel yönetim reformu da dahil olmak üzere, kamu sektörü reformunun bütününe yönelik olan PPSALlarla yakından ilişkili olacaktır. Türkiye ayrıca, belediye reformu alanında WBI tarafından planlanan eğitim ve kapasite arttırma faaliyetlerinden de yararlanacaktır. 50. Banka, sivil toplum örgütlerinin rolünü desteklemeye devam edecektir. Banka, program ve proje tasarımı ile ilgili düzenli müzakereler gerçekleştirecek ve yerel STÖler için küçük çaplı finansman sağlamak amacıyla Küçük Hibeler Programını kullanacaktır. Ayrıca kapsamlı bir STÖ rehberinin hazırlanmasına katkıda bulunacaktır. 51. Analitik çalışma, reform programının uygulanmasını destekleyecek ve Banka girişimleri için temel hazırlayacaktır. Banka müzakereleri kilit reform konularında aydınlatmak amacıyla bir dizi ekonomik rapor ve sektör çalışması yürütmeyi planlamaktadır. MY03’te yeni Hükümet için hazırlanan bir dizi kapsamlı Politika Notunun ardından, sürekli büyümeye yönelik iyileşme ve orta dönemde gerçekleştirilecek faaliyetler gündemine yoğunlaşan bir CEM, Temmuz 2003’te tamamlanmıştır. MY04’te, mali sektör, reel sektör ve emek piyasaları arasındaki etkileşimleri analiz etmek üzere ekonomik çalışma başlatılacak ve bu çalışmanın sonuçları, planlı uyum operasyonları kapsamında

Page 28: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

24

kullanılacaktır. MY05 için, AB’ye girişe yönelik sürecin sonuçları ile ilgili yeni bir CEM planlanmaktadır. Geçmişte de olduğu gibi, kamu sektörü reform programı, CAS dönemi sonunda güncellenecek olan PEIR, CFAA ve CPAR rehberliğinde gerçekleştirilecektir. Banka ayrıca, yukarıda bahsedilen kilit itibari ekonomik çalışmalar ve yolsuzlukla ilgili tetkik araştırmaları için Ulusal STÖleri ile sürdürülen işbiriliği de dahil olmak üzere, Türkiye’nin yolsuzluk önleme stratejisi uygulaması ile ilgili olarak da desteğini sürdürmeye devam edecektir. (b) Adil bir İnsani ve Sosyal Kalkınma 52. Eğitim sektörü ile ilgili reform, orta öğretim ve orta öğretim sonrasındaki eğitim seviyesinde devam ettirilecektir. Eğitim sektörünün yeniden şekillendirilmesi süreci, Bankanın MY00’da başlayan ayarlanabilir bir program kredisi ile destek verdiği kapsamlı temel eğitim reformu ile başlamıştır (bkz Kutu 3). Hükümet halihazırda, reform gündemini orta öğretim için de uygulamayı istediğini ifade etmiş ve MY05 için planlanan bir Orta Öğretim Projesi ile Bankanın desteğini talep etmiştir. Bu operasyonun hedefi, yüksek kaliteli ve ekonomiye uygun bir orta öğretime eşit koşullarda erişimin sağlanmasıdır. Proje üç öncelikli alana odaklanacaktır : (i) genel ve meslek programlarının yeniden gözden geçirilmesini, bilgi iletişim teknolojisinin sağlanmasını, ve karıyer rehberliği ve danışmanlığını da içeren bir orta öğretim reform stratejisinin formülasyonu, planlanması ve başlatılması; (ii) orta öğretim programlarında meydana gelen değişikliklere cevap verecek şekilde öğretmenlere hizmet öncesi eğitim verilmesi ve orta öğretim sonrasındaki teknisyen eğitimlerinin sayısının ve kalitesinin arttırılması da dahil olmak üzere orta öğretim sonrası programlara destek sağlanması; (iii) öğrencilerin, programların ve kurumların kalite ve değerlendirilmesinin geliştirilmesi. AB, orta öğretim reformu ile doğrudan ilgilenmektedir ve Orta Öğretim Projesinin hazırlığı AB tarafından finanse edilen faaliyetlerle yakın bir koordinasyon çerçevesinde yürütülmektedir. Ayrıca, MY04’te orta öğretimle ilgili bir WBI konferansı ve MY05’te bir eğitim sektörü çalışmasının gerçekleştirilmesi de planlanmaktadır. IFC eğitim sektörü ile aktif olarak ilgilenmektedir ve sektördeki mevcut yatırımların izlenmesinin yanısıra yüksek öğretim hizmetlerinin genişletilmesine yönelik çalışmalar devam edecektir. 53. Sağlık sektöründe radikal reformların yapılması gerekmektedir. Sektörün karmaşık yapısı ve finansman ve sunumdaki geniş parçalanma göz önüne alındığında, sağlık sektöründeki reformların sosyal güvenlik sistemi reformları ile birlikte gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Reformların hedefi, hizmet sunumunun kolaylaştırılması, sağlık hizmetlerinin sağlanmasındaki keyfi farklılıkların ortadan kaldırılması, sağlık sigortası kapsamının mali açıdan sürdürülebilir ve nüfusun yüzde 100’ünü içerecek şekilde genişletilmesidir. Kaynak kullanımı ile ilgili gelişmelere üst düzeyde öncelik verilmeli ve hastanelerde sağlık hizmeti sunumlarının etkinliği arttırılmalıdır. Sağlık sektöründe sistemle ilgili değişiklikler ayrıca sağlık hizmetlerinin yönetimi ve organizasyonunu da hedeflemelidir. Özel reformlar, kapsamın genişletilmesi ve önleyici bakım uygulamasının yanısıra sağlık hizmetlerine erişimde eşitliğin arttırılması suretiyle, nüfusun kötü sağlık durumunu, özellikle de anne ve çocuk sağlığını iyileştirmeyi amaçlamalıdır. Sosyal güvenlik kurumlarının sağlık hizmeti sunumundaki kapsamlı rolü, sosyal güvenlik sistemindeki mali dengesizlikler ve genel mali sınırlamalar göz önüne alındığında, sağlık sistemindeki reformların sosyal güvenlik sistemindeki daha geniş kapsamlı reformla yakın bir koordinasyon çerçevesinde gerçekleştirilmesi ve bu reformların genel mali program çerçevesinde finanse edilmesinin sağlanması gerekmektedir. 54. Hükümetin Acil Faaliyet Planında bu konuların altı çizilmiştir. Bu plan : (i) nüfusun genelinde, sağlık hizmetlerine eşit bir şekilde erişimin sağlanması amacıyla evrensel bir kamu sağlık sigortasının

Page 29: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

25

getirilmesini; (ii) daha etkin kaynak tahsisatı ve kullanımı için sağlık hizmetlerinin sunumu ve finanse edilmesinin birbirinden ayrılmasını; (iii) teknik etkinliğin geliştirilmesi ve yönetimin güçlendirilmesi amacıyla devlet hastanelerine mali ve idari özerklik kazandırılmasını; (iv) temel sağlık hizmetlerinin hastanede yatan hastaların bakım hizmetleri ile birleştirilmesi ve bu hizmetlerin sunumunun kolaylaştırılması ile sağlık hizmetlerinde kapsamlılık ve sürekliliğin sağlanması amacıyla aile hekimliğinin getirilmesi; ve (v) Hükümetin Milenyum Kalkınma Hedefleri (bkz. Kutu 7) ile ilgili taahhüdü ile uyumlu olarak anne ve çocuk sağlığının geliştirilmesine özel önem verilmesini içermektedir. Hükümetin planının uygulanmasını desteklemek ve Türkiye’nin nüfusunun sağlık durumundaki gelişmeleri kolaylaştırmak amacıyla MY04 için bir Sağlık Sektörü Dönüşüm Projesi planlanmaktadır. Proje ayrıca, yeniden şekillendirilen sağlık sisteminin etkili bir şekilde işlemesi için gerekli olan sağlık bilgi yönetimi sisteminin geliştirilmesine mali ve teknik destek sağlayacak ve sosyal güvenlik yönetiminin güçlendirilmesine yardımcı olacak bir unsur ihtiva edebilecektir. IFC, yakın geçmişteki özel sağlık hizmetleri örneği ile, sağlık sektöründe giderek daha aktif bir rol üstlenmeyi ummaktadır. 55. Destek programı, sosyal güvenlik üzerinde odaklanmaya devam edecektir. Ekonomik, mali ve doğal krizler yönünden uzun bir geçmişe sahip olan Türkiye, halkını gelir düşüşü ve mal kaybı ile ilgili yaşam risklerine karşı korumanın önemini anlamıştır. 2001 yılında, Banka, krize acil olarak cevap verme stratejisinin bir parçası olarak, nakit ve eşya yardımları da dahil olmak üzere, geniş kapsamlı sosyal yardım faaliyetlerini finanse eden Sosyal Riski Azaltma Projesine (SRAP) destek vermiştir. MY02-03’de gerçekleştirilen krizin etkilerinin gözden geçirildiği bir incelemenin izlenmesi ile, MY05 için, ayrıca ekonomik krizin insanların yaşam standartlarını nasıl etkilediğinin ve bir sosyal korunma stratejisinin en çok kullanılan başa çıkma mekanizmaları üzerine nasıl kurulabileceğinin derinlemesine açıklandığı genel bir Yoksulluk Değerlendirmesi planlanmaktadır. Sosyal güvenlik sistemi reformu, PPSAL programının kilit unsurunu oluşturacaktır. Banka 1999 yılında harekete geçirilen emeklilik politikası reformlarının uygulamasını ve 2000 yılında ERL kapsamında başlatılan idari / kurumsal reformları destekleyecektir. Ayrıca, emeklilik sisteminde ve sağlık sigortası ve sosyal güvenlik ağı alanlarında yeniden ortaya çıkabilecek beklenmedik mali dengesizliklere cevap verecek daha ileri düzeydeki politika ve kurumsal reformların tasarımına da destek sağlayacaktır. Son olarak, modernleşen bir ekonominin gerektirdiği koşullardan potansiyel uzaklaşmaları tanımlamak ve ekonomik büyümenin yoksulluğun azaltılması ve gelirlerin yeniden dağıtılması üzerindeki etkilerini arttırmak amacıyla emek piyasası politikaları, gözden geçirilecektir. MY04’te tamamlanması planlanan Emek Piyasası çalışması, Türkiye’nin büyüyen iş gücü için neden yeterli derecede resmi sektör istihdamı yaratmakta güçlük çektiğini araştıracaktır.

Page 30: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

26

Kutu 7 : Türkiye’nin Milenyum Kalkınma Hedeflerine (MGH) Doğru İlerlemesi

Uluslararası sistem içinde, MKH hedef ve göstergelerinin izlenmesi ve bunlara ulaşmaya yönelik ilerlemeye BM liderlik etmektedir. Bu çalışmalar, Dünya Bankası personelinin de dahil olduğu BM Ülke Ekipleri tarafından desteklenen ülke MGH Raporları aracılığı ile ülke seviyesinde izlemeyi içerir. Türkiye’de UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı), uygun bir veritabanı ve izleme mekanizması oluşturmak amacıyla, Türk yetkilileri ve Devlet İstatistik Enstitüsü ile birlikte çalışmaktadır ve Türkiye ile ilgili ilk kapsamlı MKH Raporunun 2004 yılının ilk yarısında hazır olması beklenmektedir. Aşağıdaki özet, Banka personeli tarafından, Banka’ya verilen bilgilere dayanarak gerçekleştirilen, Türkiye’nin MGH’lerle karşılaştırmalı durumunun bir ön değerlendirmesini yansıtmaktadır. UNDP liderliğindeki çalışmanın sonuçları elde edildiğinde, bu değerlendirme yeniden gözden geçirilerek revize edilecektir. Aşırı yoksulluk ve açlığın kökünün kurutulması. Hüküm sürmekte olan günde 1 $ seviyesindeki aşırı yoksulluk, 2001 yılında nüfusun yüzde 1,8’i ile sınırlandırılmış ve bu durum 1994 yılında yüzde 2,4 olan değerin düşürülmesi ile sağlanmıştır. Ancak, daha geniş kapsamlı olarak ölçülen yoksulluk, 2001 krizinin ardından artış göstermiştir. Bu yoksulluğun yüzeysel olması ile birlikte, 2002 yılındaki iyileşme şimdiden bu durumu bir miktar olsun geri döndürmeye başlamış olmalıdır. MY02’de onaylanan Sosyal Riski Azaltma Projesini (SRAP) de içeren çeşitli Banka girişimleri, yoksulluğu doğrudan azaltmak amacıyla uygulamaya konmuştur. Evrensel ilköğretime ulaşılması. Net ilköğretim kayıt oranı, halihazırda yüzde 100’e yaklaşmıştır. Türkiye 8 yıllık zorunlu eğitim sisteminin uygulamaya konduğu 1997 yılından bu yana, ilköğretimin kapsamını genişletme konusunda büyük aşamalar kaydetmiştir. Halihazırda Hükümet, bunun 12 yıla uzatılmasını teklif etmekte ve söz konusu durum, daha da büyük bir mali mücadele gerektirmektedir. Banka, I. ve II. Temel Eğitim Projeleri (APLler) ile, Hükümetin bu alandaki çalışmalarının başarısına katkıda bulunmaktadır. Cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi ve kadınların güçlendirilmesi. Kızların ve erkeklerin orta öğretime devam etme oranları arasındaki yüzde 15 – 20 oranında cinsiyete bağlı bir fark mevcudiyetini sürdürmektedir. Geçtiğimiz son bir kaç yıl içinde bu farkın azaltılması ile ilgili gelişmeler kaydedilmesine rağmen, 2015 yılı itibariyle orta öğretimde cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması mücadele gerektirecektir. Bankanın finanse ettiği eğitim programları, kızların okula gitme oranında daha hızlı bir artış olmasını desteklemiştir ve kredi programı içindeki orta öğretim projesi, bu hedef üzerinde odaklanmaya devam edecektir. Çocuk ölümlerinin azaltılması. 5 yaşın altındaki ölüm oranı, 2000 yılında 1000 canlı doğumdan 45’i gibi yüksek bir rakamla temsil edilirken, son on yıldaki istikrarlı gelişme, beş yaşın altındaki ölüm oranlarının 1990 ila 2015 yılları arasında üçte iki oranında düşürülmesi hedefine ulaşılabileceği ümidini doğurmuştur. Anne sağlığının iyileştirilmesi. Verilerin çok az olmasına rağmen, anne ölüm oranları yüksektir ve bu MKH’ine ulaşılması, diğer bir deyişle, anne ölüm oranının 1990 ila 2015 yılları arasında, dörtte üç oranında düşürülmesinin başarılması güç olabilir. Banka tarafından finanse edilen eğitim ve sağlık projelerinin desteklediği kız çocuklarının eğitiminin geliştirilmesi, hizmetlere daha iyi ulaşım ve hedefli sağlık sektörü girişimleri ile, Banka, yetkilelere çocuk ve anne ölümlerinin azaltılması ile ilgili çalışmalarında yardımcı olmaya devam edecektir. HIV/AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla savaş. 2000 yılında kaydedilmiş 1000 HIV/AIDS vakası bulunmaktadır. Temelin zayıf olduğu göz önüne alındığında, HIV/AIDS’in yayılmasının 2015 yılı itibariyle durudurulması ve daha sonra da geriletilmesi hedefi realistik bir hedef olmayabilir. Türkiye, halihazırda, tüberküloz vakaları ile ilgili MKH‘inde ilerlemeye devam etmektedir. Yakın geçmişte tamamlanan sağlık sektörü raporu, (Türkiye: Geliştirilmiş Erişim ve Etkinlik için Sağlık Sektörünün Yeniden Şekillendirilmesi, Haziran 2002) Türkiye’nin MKH durumu ile ilgili ayrıntılı bir gözden geçirme içermektedir. Çevrenin korunmasının sağlanması. İyi su kaynağı sağlanan kişilerin oranı, 1990’da yüzde 80 olan değerden, 2000 yılında yüzde 83’e ulaşmıştır. Eğilimin artış yönünde olması ile birlikte, 2015 yılında güvenli içme suyuna sürekli olarak erişimi olmayan kişilerin oranının yarı yarıya düşürülmesi hedefine ulaşılıp ulaşılamayacağı konsunda bir yorum yapabilmek güçtür. Kırsal sektör araştırması, kırsal kesimlerdeki su kaynağı durumunu gözden geçirecektir. Planlanan Belediye Reformu ve Hizmetleri operasyonu, kentsel kesimlerde güvenli içme suyuna erişimin iyileştirilmesine katkıda bulunabilir ve ayrıca gecekondu sakinlerinin yaşamlarını da geliştirebilir. Anadolu Mikro Su Havzası Rehabilitasyon Projesi, doğal kaynakların azalması sorununun ele alınmasında yardımcı olabilir ancak korunmuş alan yönetimi konusunda daha çok aşama kaydedilmesi gerekmektedir. Türkiye genel olarak, sağlam enerji politikaları benimsemiş ve planlanan Yenilenebilir Enerji Projesi fosil yakıtlara bağımlılığın yönetilmesinde yardımcı olacaktır. Bu çevre çalışması, ayrıca, AB’ye girişle ilgili olarak, Türkiye’nin bu alanda ilerlemesine de yardımcı olmalıdır.

Page 31: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

27

(c) Cazip bir İş ortamı ve Bilgisi 56. Banka, kapsamlı mali sektör reformunu desteklemeye devam edecektir. Bu destek FSAL çerçevesinde başlamış PFPSAL I ve II ile teklif edilen PFPSAL 3 ile devam etmiştir (yukarıya bakınız). Birbirini izleyen iki Program Amaçlı Mali Sektör Uyum Kredisi (PFPSAL I ve II) planlanmıştır. Bunlardan ilki CAS dönemine denk gelmektedir. Bu kredilerle desteklenen reform programı uluslararası seviyede kalitesi ve performansı yönünden rekabet edebilecek etkin ve sağlıklı bir bankacılık sisteminin temelini kuvvetlendirecek; harici şoklara karşı hassasiyetini azaltacak ve Türkiye’nin bankacılık sistemini AB’ye tam üyelik için uygun hale getirecektir. Bu krediler, daha önceki iki kredide de olduğu gibi, (i) bankacılık için hukuksal ve düzenleyici bir çerçeve oluşturulması; (ii) devlete ait bankaların özelleştirilmesi; ve (iii) sermaye piyasaları, sigorta kurumları ile bankalar dışındaki diğer mali kurumlarla ilgili düzenleyici konular üzerinde yoğunlaşacaktır. MY04 için, sürdürülmekte olan bankacılık reformu ile ilgili sektör çalışması da ayrıca planlanmaktadır. Mali sektör reformunun desteklenmesi amacıyla, IFC, bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması ve güçlendirilmesine ve piyasadaki mali kurum dağılımının genişletilmesine yardımcı olacaktır. IFC stratejisi aşağıdaki konular üzerinde yoğunlaşacaktır : (i) yetkililere müdahalede bulunulan bankaların satışı ve uygun olan durumlarda, bu bankaların ödenmeyen borçlarının transfer edilmesi konusunda yardımcı olmak; (ii) bilançolarının güçlendirilmesi ve bunların konsolidasyon sürecinde bir platform olarak kullanılması amacıyla orta ölçekli bankalarla birlikte çalışmak; (iii) kurum inşa etme ve yeni ürünlerin tanıtılmasını hedefleyen faaliyetlere devam etmek. 57. Banka Grup desteği, reel sektörün yeninden canlandırılmasına yardımcı olacaktır. Ekonominin ihracat odaklı, teknoloji ağırlıklı üretim yapısına dönüştürme kapasitesi, Türkiye için gelecekteki büyüme beklentilerinin belirlenmesinde önemli bir faktör teşkil edecektir. İş ortamının genel anlamda geliştirilmesi ile ilgili danışmanlık çalışmalarına ve mali sektör reformlarının tamamlanmasına yardımcı olmak amacıyla sağlanan uyum kredilerine ek olarak, Banka Grubu, bu önceliği çeşitli girişimlerle desteklemeyi planlamaktadır. MY04 için uygulamaları sona eren başarılı İhracat Finansmanı Aracılık Kredisini (EFIL) izleyen EFIL II planlanmaktadır.4 EFILler ihracatçılara, bankacılık sektöründe mevcut olan diğer kredilere göre daha uzun vadeli fon sağlayarak önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Buna ek olarak, başarı faktörlerinin ve dünya liderleri ve Türkiye’nin rakiplerinden alınan derslerin tanımlanması, bilgi ekonomisi alanında Türkiye’nin kuvvetli ve zayıf olduğu noktaların analiz edilmesi ve gelecekle ilgili gündemin belirlenmesi amacıyla, MY04’te bir Bilgi Ekonomisi Değerlendirmesi tamamlanacaktır. Söz konusu değerlendirme ayrıca, MY05 için planlanan bir Bilgi Ekonomisi ve Teknolojik Gelişme Projesinin çatısını oluşturacaktır. Program ayrıca KOBİ’lerin ticari kredilere erişimini geliştirmek amacıyla MY06’da bir KOBİ Finansmanı Projesi de içermektedir. Devlete ait işletmelerin özelleştirilmesi alanında, Banka Grubu, Ekonomik Reform Kredisi çerçevesinde üstlenilen girişimleri devam ettirecek ve Hükümetle belirli özelleştirme stratejileri hakkında çeşitli diyaloglarda bulunacak, ve Hükümete konuya özel bilgiler ve teknik danışmanlık desteği sağlayacaktır. Bu tür diyaloglar ve kredi dışındaki yardımlar, gelecekteki uyum kredilerinden herhangi birinin parçası olarak sağlanacak teknik yardım destek kredileri ile daha da güçlenebilecektir. IFC, KOBİler de dahil olmak üzere, şirket sektörünü canlandırma çabalarıyla uyumlu özel sektörün ihracata yönelik tutarlı projelerini finanse etmeye devam edecektir (bkz. Ek A1, Özel Sektör Stratejisi). IFC ayrıca, ticaret tesislerinin ve risk paylaşma mekanizmalarının sağlanması yoluyla aracıların ticaret finansmanının miktarını arttırmalarını mümkün kılacak yollar aramaktadır. Bu da, bankalara sunulan sınırlı ülke limitlerinin desteklenmesine yardımcı olarak Türkiye’deki ticaret finansmanı kapasitesini 4 Geçtiğimiz son 3 yıl içinde, EFIL’den yararlanan işletmelerin ihracatları yaklaşık yüzde 60’lık bir artış göstermiştir.

Page 32: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

28

arttıracaktır. Son olarak, Türkiye, MIGA garantilerinden ve WBI’nun sunduğu şirket yönetimi ve yatırım ortamına ilişkin daha kapsamlı konularla ilgili çeşitli Türkiye’ye özel ve bölgesel eğitim programlarından yararlanmaya devam edecektir.5 58. Tarımda Banka desteği, üretimin arttırılmasına odaklanacaktır. Bu da istihdam kaynaklarının kırsal alanlarda çeşitlendirilmesinin teşvik edilmesi ve tarıma gereğinden fazla dayanmanın azaltılması amacıyla insan sermayesi ve istihdam konularının ele alınmasını içerecektir. ARIP çerçevesinde yürütülen tarımsal reform, yüksek sübvansiyonlar, düşük üretkenlik ve zamanın gerisinde kalmış teknolojik girdilerle ilgili eğilimleri tersine çevirerek kırsal sektörü değiştirme sürecini başlatmıştır. Reformların bugüne kadar üretkenlik ve özellikle de kırsal kesimlerde yaşayan ekonomik yönden hassas kişiler üzerindeki etkisini incelemek üzere ayrıntılı bir çalışma tamamlanmaktadır. Reform süreci, CAS’de tanımlanan faaliyetlerle devam ettirilecektir. MY05 için planlanan bir Kırsal Sektör Çalışması, tarımda üretkenliğin geliştirilmesi ve kırsal kesimlerde yaşayan kişiler için çiftlik dışında gelir olanaklarının arttırılmasına yönelik daha başka aşamaları tanımlayacaktır. Bu çalışma ayrıca, kırsal kesimde MY06 için Bankanın girişimde bulunması planlanan en uygun alanın tanımlanması için temel oluşturacaktır. Bu tür bir girişimin, şu konular üzerinde yoğunlaşması mümkündür : (i) kırsal kesimlerde çiftlik dışında özel sektör gelişiminin sürdürülmesini sağlayacak kırsal hizmetlerin geliştirilmesi; veya (ii) halihazırda kırsal finansmana erişimlerini kaybetmekte olan bir çok küçük ve orta ölçekli çiftçiye hizmet verebilecek, sürdürülebilir bir kırsal finans sisteminin geliştirilmesi (örn. Kredi kooperatiflerinin yeniden yapılandırılması ile) Söz konusu çalışmanın ve projenin hazırlanması, AB’nin kırsal kesimdeki ve Bölgesel Gelişim Stratejisinin geliştirilmesine yönelik program desteği ile koordineli olarak gerçekleştirilecektir. 59. Programın önemli bir unsuru, altyapıda gerçekleştirilen reformların devam ettirilmesi olacaktır. Enerji sektöründe, yenilenebilir kaynaklardan, hükümet garantilerine ihtiyaç duymadan, yeni Türk Elektrik Kanununun piyasaya dayalı çerçevesi içinde özel sektöre ait ve özel sektör tarafından gerçekleştirilen elektrik üretimini arttırmaya yardımcı olmak amacıyla, MY04 için bir Yenilenebilir Enerji Projesi, planlanmaktadır. Bir önceki CAS çerçevesinde, Banka, enerji sektöründe özelleştirmeyi desteklemiştir ve bu süreç MY06 için planlanan ve sektörün düzenleyici yapısını geliştirecek ve öncelikli yatırımları destekleyecek bir Enerji Projesi ile devam edecektir. MY04 için planlanan bir Gaz Sektörü Notu, bu operasyonun hazırlanmasını destekleyecektir. Ulaştırma sektöründe, Banka, reformun seçeneklerini özetleyen ve yakın geçmişte tamamlanmış olan bir rapora dayanarak, demiryollarının yeniden yapılandırılmasına odaklanacaktır. MY05 için planlanan bir Demiryolu Yeniden Yapılandırma Projesi, topluluk müktesebatı ile koordinasyonlu olarak : limanlar ve demiryollarında fiyat ayrımına gidilmesi; (ii) altyapı, navlun, ve yolcu hizmetlerinin birbirinden ayırılması; (iii) personelin azaltılması; (iv) hedefe yönelik olmayan faaliyetlerin kapsam dışı bırakılması; (v) sağlam bir yatırım programının desteklenmesi; ve (vi) özel sektörün navlun operasyonlarına katılımının sağlanması ile sektör yönetiminin geliştirilmesini ve yerinden yönetim sürecinin ilerletilmesini hedefleyecektir. Telekomünikasyonda, sektör reformu ve bu çerçevede, Türk Telekom’un özelleştirilmesi ile ilgili zaman sınırlı açık bir rehber, Banka Grubunun yetkililer ile diyaloğunun merkezinde yer almaya ve Ekonomik Reform Kredisinin önemli bir unsurunu oluşturmaya devam edecektir. IFC, özelleştirme süreci hız kazandıkça, altyapı finansmanına duyulan ihtiyaca yönelik artış beklentisinde önemli bir rol oynamayı planlamaktadır. IFC, altyapı sektöründeki işlemlerle ilgili olarak planlanan hem danışmanlık hem de doğrudan kredi sağlama rollerini üstlenmek suretiyle, yabancı yatırımcıların bazı en belirgin projelerin (limanlar, telekomünikasyon, ulaştırma) özelleştirilmesine ilgi göstermesini potansiyel olarak 5 Banka Grubunun Özel Sektör Stratejisinin ayrıntılı bir tanımlaması Ek A1’de verilmiştir.

Page 33: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

29

teşvik edebilir. Genel olarak, Banka Grubu, örneğin Avrupa Yatırım Bankası gibi bazı gelişim ortaklarının bu alandaki aktif rollerini göz önünde bulundurarak, yeni altyapı yatırımlarını finanse etme konusunda seçici olacaktır. (d) Güçlü bir Çevresel Yönetim ve Doğal Afet Önleme 60. Türkiye’nin yüksek sismik risk altında olması ve sel geçmişi düşünülürse, acil durumlara karşı hazırlıklı olma kapasitesini geliştirmek ve sismik risk azaltma hayati önem taşımaktadır. 1999 yılında meydana gelen Marmara depremi, felaketlere karşı hazırlıklı olma, felaket sigortası, inşaat uygulamalarının sağlam bir şekilde yönetilmesi ve diğer risklerin azaltılmasına yönelik daha kapsamlı bir yaklaşıma acil bir şekilde ihtiyaç duyulduğunu göstermiştir. Sismik Risk Azaltma Projesi (MY06 için planlanmıştır) Istanbul bölgesindeki riskleri azaltmaya ve gelecekteki depremlerin sosyal ve ekonomik etkilerini hafifletmek amacıyla acil durumlara karşı hazırlıklı olma kapsitesini daha da güçlendirmeye yönelik faaliyetleri finanse edecektir. Proje : (i) önemli risk azaltma yatırımlarının tanımlanması ve bunlara öncelik verilmesi amacıyla kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi; (ii) okullar ve hastaneler gibi, kritik önem taşıyan tesislerin ve kamu güvenliği ile diğer önemli kamu hizmetlerinin sismik açıdan güçlendirilmesi için kapsamlı bir risk azaltma programının uygulanmasına yönelik mali ve teknik destek sağlanması; ve (iii) İstanbul’un acil durumlara cevap verme kapasitesinin güçlendirilmesi ve iyileştirilmesi suretiyle Hükümete ve Istanbul Belediye’sine yardımcı olacaktır. Proje, özel bina sahiplerini binalarının güvenliğini arttırmaya özendirecek bir teşvik sisteminin öne sürülmesi ihtimalini araştıracaktır. Buna ek olarak, bina standartları ve güvenlik kurallarının sıkı bir şekilde uygulanmasını desteklemek amacıyla teknik yardım sağlanacaktır. Bankanın operasyonel çalışmalarını tamamlamak ve desteklemek amacıyla, WBI, bu yıl İstanbul’da gerçekleştirilen Yerel Yönetimin Doğal Afet Risk Yönetimindeki Rolü konulu toplantının başarılı olmasının ardından, felaket yönetimi ile ilgili faaliyetlerini sürdürmeyi düşünmektedir. 61. Özellikle Avrupa çevre standartlarının benimsenmesini gerektirecek AB’ye giriş süreci göz önüne alındığında, Türkiye’de çevrenin ve doğal kaynakların yönetimi üst seviyede öncelik taşımaktadır. Bu mücadele içinde Türkiye’ye yardımcı olmak amacıyla Ulusal Çevre Faaliyet Planını (NEAP) izleyen, Banka tarafından desteklenecek faaliyetler tasarlanmaktadır. Bu tür faaliyetlerin, AB çevre direktifleri ile ilgili kamu yatırımlarınnın yanısıra, hukuksal ve düzenleyici çerçevenin uygulanması ve çevre direktiflerinin benimsenmesine ilişkin önceliklerin güncellenmesini içermesi ihtimal dahilindedir. Banka ayrıca, Çevre ve Orman Bakanlığına (ÇOB) özelleştirme planları dahilindeki işletmelerin halihazırdaki uygunluk durumu ile ilgili ve ülke AB’ye giriş sürecinde ilerlerken, çevresel düzenlemelerin nasıl bir değişiklik göstereceğini belirtecek açık bir kılavuz sağlamada yardımcı olacaktır. AB’nin yetkililere bu alanda, çevre bilincinin arttırılması ve kurumsal kapasitenin genişletilmesini hedefleyen aktif bir programla destek vermek suretiyle önemli bir rol oynaması nedeniyle, Banka tarafından desteklenen faaliyetler, AB ile yakın koordinasyon çerçevesinde gerçekleştirilmeye devam edecektir. Bankanın kredi sağlaması ile ilgili olarak, Doğu Anadolu Su Havzası Projesinin toplum seviyesindeki başarı deneyimine dayanarak, MY04 için bir Mikro Su Havzası Yönetimi Projesi planlanmaktadır. Ayrıca, bunu tamamlayan bir GEF projesi Karadenize kimyasal madde sızıntısının azaltılması yönündeki bölgesel çalışmalara katkıda bulunacaktır. Kritik anlamda önem taşıyan sanayi ve çevre ile ilgili sorunların ele alınması için de (belki de özelleştirme kapsamında) bir GEF projesi ayrıca araştırılacaktır.

Page 34: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

30

Diğer Gelişme Ortakları ile Çalışma

62. Bankanın destek programı, diğer gelişme ortakları ile yapılan çalışmalar üzerine kurulmuş ve bu çalışmalarla yakın koordinasyon içinde uygulanmaktadır. Ortak çalışma alanlarını geliştirmek, seçiciliği uygulamak ve ulusal öncelikleri desteklemede Banka’nın nisbi avantajları üzerinde yoğunlaşmak amacıyla diğer gelişme ortakları ile birlikte çalışmak, Banka’nın Türkiye’deki programının kilit unsurlarını oluşturmaktadır. Banka IMF ile, özellikle de kamu sektörü, mali ve işletme sektörü reformları ile ilgili alanlarda çok yakın bir işbirliği içinde çalışmaktadır. Kamu sektöründeki işbirliği çerçevesinde, Uluslararası Para Fonu (IMF), gelirler politikası, acil gelir ve gider önlemleri ve bütçe izleme ve bütçe raporları gibi mali uyum için gerekli kısa dönem önlemleri ile ilgili olarak başı çekmektedir. Banka ise, bütçe yönetimi reformları, kamu yatırım programının rasyonalizasyonu, kamu ihale reformu, muhasebe reformu, ve kamu borç yönetimini de içeren orta dönem kamu harcamaları yönetimi stratejisinin hazırlanması ve uygulanması ile ilgili hükümete destek sağlamada liderlik etmektedir. Mali sektörde, Banka, banka denetimine yönelik yasal çerçeve ve düzenlemeler reformu, düzenleyici organların kurumsal gelişimi, ve yeniden yapılandırma ve devlet bankalarının yönetiminin geliştirilmesinin yanısıra, banka dışı mali kurumlarla ilgili çalışmalarda rehberlik sağlamak için gerekli olan yapısal reformlar konusunda rehberlik etmektedir. Fon ise, bankacılık sisteminin sağlamlığını değerlendirmede ve devlet bankalarının sermayelerinin yeniden değerlendirilmesi, borcunu ödeyemeyen bankaların kapatılması gibi acil makro-mali etkilerin bulunduğu alanlarda ve özel bankaların sermayelerinin yeniden değerlendirlmesi programlarında başı çekmektedir. Devlet bankaları ve özel bankaların çözümlenmesi ile ilgili gündemde, Fon ve Banka takım halinde yakın bir işbirliği çerçevesinde çalışmıştır. Fon ve Banka tarafından CAS döneminde desteklenen birbiriyle bağlantılı reform gündemi göz önüne alındığında, bu işbirliğinin gücünü koruyacağı beklenmektedir. 63. Banka ayrıca, AB ve BM sistemi üyeleri ile de yakın bir işbirlği oluşturmuştur. AB ile ilgili olarak, stratejik ortak gündem; yönetim ve yolsuzluk önleme de dahil olmak üzere, çevre, eğitim, mali sektör ve kamu sektörü reformlarını içermektedir (bkz. Kutu 8). BM sistemi, sosyal sektörlerde (UNICEF, WHO) ve yoksulluğun hafifletilmesi ve yerel gelişim / katılım (UNDP) alanlarında, özellikle yakın bir ortaklık sergilemektedir. Son olarak, belediye reformu ve yerinden yönetim yoluyla hizmet sunumu alanlarında Banka, GTZ ve bu alanda faaliyet gösteren diğer ikili ortakların kazanmış olduğu kayda değer deneyimleri göz önünde bulundurmaktadır. Ek A9’daki Ülke Destek Stratejisi Matrisi, Bankanın gelişme ortaklarının sürmekte olan ve planlanan faaliyetleri ile ilgili ayrıntılı bilgi vermektedir.

Page 35: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

31

Kutu 8 : AB ile İşbirliği

Banka, Türkiye’nin AB üyeliğine hazırlık çalışmalarını destekleme ve bu süreç çerçevesinde AB ile yakın bir işbirliği içinde çalışma konusuna özellikle önem vermektedir. Örneğin, kamu sektörü ve mali sektör reformu alanlarında PFPSAL programı Türkiye’nin AB’ye tam üyelikle ilgili ulusal programı ile tutarlılık göstermekte ve Banka Türkiye’den sorumlu AB personeli ile yakın bir işbirliği içinde çalışmaktadır. PFPSAL operasyonları tarafından desteklenen bankacılık sektörü reformları, Türkiye’nin bankacılığın denetlenmesi ile ilgili çerçevesinin AB standartları ve Basel normları ile uyumlu olmasını sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Banka, yeni kamu ihale kanunu ve kanunla kurulan Kamu İhale Kurumuna sağlanan teknik yardımın izlenmesi konularında AB’nin tavsiyesini almak üzere AB ile yakın koordinasyon kurmuştur. Yeni kamu ihale kanunu, Türkiye’nin AB direktifleri ile uyumlu olma yolunda ilerlemesini sağlamaktadır. Kamu borç yönetimi konularındaki Banka desteği, AB uygulamaları ve Maastricht kriterlerine yönelik olarak hazırlanmıştır. Banka, mali yönetim konularında AB ile olan diyaloğunu koordine etmekte, ve kamu mali yönetimi ve kontrolü ile ilgili yeni kanunun dahili kontrolle ilgili AB standartları ile uyumlu olması beklenmektedir. Emsal bir inceleme ve Sayıştayla ilgili ikili bir düzenlemeye yönelik olarak sağlanacak destek de dahil olmak üzere, AB kamu sektörü reform programı çerçevesinde yeni kurumların kurulması ile ilgili ek girişimlere destek sağlamaya hazırlanmaktadır. Türkiye’ye sağlanan AB desteği, önemli bir değişiklik sürecine girmiştir. 2002 yılının sonunda Kopenhag’da gerçekleştirilen Avrupa Konseyi toplantısı, giriş öncesi mali destekte kayda değer bir artış olduğunu ilan etmiş ve Komisyondan, daha sonra Mayıs 2003’te onaylanan revize edilmiş bir Giriş Ortaklığı dokümanı hazırlamasını talep etmiştir. Giriş öncesi mali desteğin, 2004 yılında 250 milyon Euro’dan 2006 yılında yaklaşık 500 milyon Euro’ya ulaşacak şekilde giderek artacağı beklenmektedir ve söz konusu destek aşağıdaki ana unsurlardan oluşacaktır :

• Kopenhag politik kriterleri • Ekonomik reform ve yeni düzenleyici organlara destek sağlanması • Kamu yönetiminin güçlendirilmesi • Adalet ve iç işleri • Ekonomik ve sosyal dayanışma • Bu program, Banka Grubu desteği ile ilgili, özellikle ekonomik reform, kamu yönetimi ve ekonomik ve

sosyal dayanışma alanlarında önemli tamamlayıcı faktörlerin yanısıra, işbirliği alanları sunmaktadır.

IV. KREDİ PROGRAMI VE TETİKLEYİCİ UNSURLAR 64. Aralık 2000’de Kurula sunulan CAS, sürdürülebilir bir uzun vadeli büyüme ve ekonomik hassasiyetin azaltılması için temel hazırlamada Türkiye’ye yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır. Bu strateji, MY01-03 için yüksek kapsamlı kredi çerçevesinde 5 milyar ABD $’ı tutarında bir kredi programı içermektedir. Temmuz 2001’de Kurul’da görüşülen CAS İlerleme Raporu, Türkiye’ye : (i) Şubat 2001’de meydana gelen ekonomik kriz sonrası iyileşmede; (ii) krizin halkın üzerindeki en kötü etkilerini hafifletmede; (iii) özellikle geniş ve yetersiz bir kamu sektörü ve kırılgan bankacılık sektörü olmak üzere, daha derin nedenleri ele almada yardımcı olmaya odaklanmıştır. Buna paralel olarak, İlerleme Raporunda yer alan kredi programı, Özel Yapısal Uyum Kredisi (SSAL) koşullarında, orijinal CAS paketinin üzerinde 1,2 milyar ABD $’ı tutarında istisnai bir finansman önermiştir. 65. Başlangıçtaki istikrar ve ekonomik iyileşmenin ardından, bu CAS, asıl hedefi olan Türkiye’nin makroekonomik ve sosyal hassasiyetinin temelindeki sorunlara inerek sürekli büyüme yoluna geçmesine yardımcı olmaya yönelmiştir. Yüksek kapsamlı kredi çerçevesinde 4,5 milyar ABD $’ı ve düşük kapsamlı kredi çerçevesinde ise 1,3 milyar ABD $’ı tutarında bir kredi programı planlanmaktadır. (bkz. Tablo 4). Yüksek kapsamlı kredi programı, daha önceki bölümde de tanımlandığı gibi, kamu sektörü yönetim ve sorumluluğu ile iş ortamına odaklanarak ekonomik reform programının desteklenmesini içerecektir. Yüksek kapsamlı kredi programının tetikleyici unsurları, Kutu 9’da özetlenmiştir. Bunlardan bazıları ilgili kredi belgelerinde daha ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Makroekonomik sonuçlar programın bütünü dahilinde ve üzerinde anlaşmaya varılan göstergelere göre değerlendirilecektir. Reform programının Bankayı düşük kapsamlı kredi vermeye itecek düzeyde yavaş bir ilerleme göstermesi halinde, Banka desteği, beşeri kalkınma, afet ve çevre yönetimi, ve

Page 36: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

32

yoksulluğun azaltılması için yerel düzeyde girişimler üzerinde yoğunlaşacaktır. Stratejinin tasarımı sırasında, taban kapsamlı bir kredi senaryosunun öne sürülmesi de düşünülmüş ancak daha sonra çıkarılmıştır. Asıl kredi sonuçlarının, yüksek kapsamlı ve düşük kapsamlı çerçeveler arasında gerçekleşmesi ihtimaline karşın, program önemli ölçüde farklı kredi senaryoları içererek, strateji ile ilgili riskleri yansıtmaktadır. Önceki CAS’a benzer olarak, stratejinin kendi kendini düzenleyen yapısı, önemli bir risk azaltma mekanizmasını oluşturacaktır.

Kutu 9 : Yüksek Kapsamlı Kredi Senaryosu ile ilgili Tetikleyici Unsurlar

Makroekonomik

• Ülke Destek Stratejisi Matrisinde yer alan Ülke Performans Göstergeleri ile tutarlı, tatminkar bir makroekonomik çerçevenin uygulanması. Makroekonomik göstergeler 3 aylık dönemler halinde takip edilecektir.

Yapısal

• Kamu sektörü reformlarının sürekli ve tatminkar bir şekilde uygulanması. Bu reformlar aşağıdakileri içerecektir : şeffaflığı ve kamu harcamalarının etkinliğini arttıracak bütçe reformları; etkinliği ve adaleti arttıracak ve büyümeyi destekleyecek vergi reformları; ve finansmanla ilgili ve mali risklerin yönetilmesini sağlayacak kamu borç yönetimi reformları.

• Düzenleyici reformlarla enerji ve telekomünikasyon sektörlerinin özelleştirilmesi ve serbestleştirilmesinin; ve dolaylı sübvansiyonların yerine doğrudan gelir desteğinin getirilmesini ve tarımsal piyasaların desteklenmesini sağlayacak şekilde tasarlanmış tarım reformu programının sürekli ve tatminkar bir şekilde uygulanması.

• Mali sektör ve özel sektörü reformlarının sürekli ve tatminkar bir şekilde uygulanması. Bu reformlar aşağıdakileri içerecektir : mali piyasaların düzenleyici kurumlarının bağımsızlığının devam ettirilmesi ve bu kurumların daha

güçlü hale getirilmesi; devlet bankalarının özelleştirilmesinin tamamlanması; değiştirilmiş bir İflas Kanunu ve revize edilmiş bir Ticaret Kanununun geçirilmesi;

• kapsamlı sosyal güvenlik reformunun bir sonraki aşamasının tasarlanması ve uygulanması. Sosyal

• Sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik ile ilgili kamu harcama hedeflerinin, Banka ile anlaşmaya varıldığı şekilde korunması.

66. Bankanın stratejisi, Türkiye’nin üstlenmiş olduğu karmaşık ikinci nesil politika ve kurumsal reformların orta dönemde desteklenmesi gerektiğini kabul etmektedir. Bu kabul, makro durumun gelişmesi ve reform sürecinin yolunda gitmesi halinde büyük ölçekli bir program paketi teklif edilmesi ve programın temelde yatan ve ortaya çıkmakta olan olaylara makul ölçüde intibak edebilmesine izin verecek temel sunum aracı olarak program amaçlı uyum kredisine duyulan güven için temel sağlamaktadır. Program amaçlı kredinin kullanılması ayrıca, odaklanmanın arttırılması, sürekli etkinin sürdürülmesi ve sonuçların seviyesinin yükseltilmesi amacıyla planlanmıştır. Yüksek kapsamlı kredi programı, kilit alanlarda gerçekleştirilen yatırım projelerinin, planlanan program amaçlı uyum kredileri ile desteklenecek reformları tamamlayacağı şekilde tasarlanmıştır. Son olarak, AAA – Analitik ve İstişari Faaliyetler (Analytical and Advisory Activities) programı da CAS’ın dört teması etrafında oluşturulmuş ve Dünya Bankasının sağladığı desteğin etkinliğini en üst seviyeye çıkaracak bir analitik taban inşa etmeye odaklanmıştır. CAS’da yer alan, AAA programı ile kredi verilmesi arasındaki ve uyum ile yatırım operasyonları arasındaki stratejik bağlantılar Ek A4’te gösterilmiştir.

Page 37: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

33

Tablo 4 : Gösterge Niteliğindeki Kredi Programı My04-06 /1

Milyon ABD $’ı

Yüksek Kapsamlı Senaryo Düşük Kapsamlı Senaryo MY04

PFPSAL 3 900

Ihracat Finansmanı II 300

Sağlık Sektörü Dönüşüm Projesi 200

Yenilenebilir Enerji 202

Mikro Su Havzası 37

Toplam 1650

Sağlık Sektörü Dönüşüm Projesi 200

Yenilenebilir Enerji 202

Mikro Su Havzası 37

Toplam 450

MY05

PPSAL 500

Belediye Reform ve Hizmetleri 200

Demiryollarının Yeniden Yapılandırılması 200

Bilgi Ekon. & Tekn. Gelişmesi 100

Sismik Risk Azaltma 400

Orta Öğretim 200

Toplam 1600

Sismik Risk Azaltma 400

Orta Öğretim 200

Toplam 1600

MY06

PPSAL II 400

PFSAL 400

KOBİ Finansmanı 100

Enerji 100

Kırsal Gelişim 250 Toplam 1250

Kırsal Gelişim 250 Toplam 1250

TOPLAM 4500 TOPLAM 1300

1/ Herhangi bir geniş kapsamlı doğal afet olasılığına karşı 500 milyon ABD $’lık muhtemel acil durum kredisine ek olarak hesaplanmıştır. Miktarlar yuvarlanmıştır. Kesin kredi miktarları proje hazırlık aşamasında belirlenecektir.

Page 38: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

34

V. RİSKLERİN YÖNETİLMESİ VE IBRD KATILIMI Risklerin Yönetilmesi 67. Riskler ve hafifletme önlemleri. Türkiye’nin reform programı, geçtiğimiz son iki yıl içinde de görüldüğü gibi, sadece reform uygulamalarının sürekliliği ile giderilebilecek önemli riskler içermektedir. Türkiye’deki durum şimdiye kadar sürekli bir belirsizlik içinde olmuş ve temelde yatan sorunlar ortaya çıktıkça belirsizliğini korumaya devam edecektir. En önemli üç risk faktörü :

• temel yapısal sorunlardan, 2001 krizinin sürmekte olan etkisinden ve uluslararası ve bölgesel gelişmelerden kaynaklanan makroekonomik hassasiyetlerin devam etmesi;

• reformların sosyal etkisi nedeniyle politik veya sosyal gerekçelerde fikir birliğinin kaybolması ihtimali; ve

• programın uygulanması ile ilgili kurumsal güçlüklerdir. 68. Makroekonomik riskler. En önemli makroekonomik risk, piyasanın reform programına duyduğu güveninin, programda belirlenen faiz oranları sınırının yükselmesine neden olabilecek şekilde azalması olasılığıdır. Yüksek reel faiz oranları, iyileşmeyi geciktirecek, kamu borçlarının sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkileyecek ve istikrarsızlığın yeniden ortaya çıkmasına neden olacak koşulları yaratacaktır. Kamu borçlarının sürdürülebilirliği, makroekonomik istikrar ve reform programının sonuç itibariyle başarılı olması açısından kritik önem taşımaktadır. Program çerçevesinde, 2001 yılında GSMH’nin yüzde 95’i iken 2002 yılında yaklaşık yüzde 80’ine düşen kamu borçlarının GSMH’ya oranının (TCMB’nın net aktiflerinin net tutarı), 2003 yılında, kısmen Lira’nın beklenmedik şekilde güçlü olmasına bağlı olarak, yaklaşık yüzde 70’lere ulaşacak şekilde daha da düşmesi öngörülmektedir (bkz. Tablo 5). Borç yükünün, 2004’te GSMH’nın yaklaşık yüzde 66’sına düşmesi beklenmektedir. Kilit makroekonomik parametrelere (büyüme, faiz oranları, ve temel fazla dahil) yönelik programlı eğilimlerin 2006 yılına kadar genişletilmesi, kamu borcunun GSMH’ya oranının istikrarlı bir şekilde yüzde 60’lık bir düzeye kadar inmesine neden olacaktır. Bu sonucun gerçekleşmesi, sürdürülebilir iyileşmeye, reel faiz oranlarındaki düşmeye, ve temel fazlanın GSMH’nın yüzde 6,5’i düzeyinde korunmasına bağlıdır. Bu durum ayrıca, reel döviz kurunun mevcut seviyelerde veya bu seviyelere yakın olacak şekilde istikrarına bağlıdır. Güçlü Lira’nın enflasyonun düşmesine ve kamu borç oranının azalmasına dayanak sağlamasının yanısıra, iyileşme ile birlikte döviz kurunun değer kazanması ve mevcut hesap açığı, makroekonomik risk yönünden yeni kaynaklar ortaya çıkarmıştır. 69. Kamu borç dinamiklerinin hassas bir şekilde analiz edilmesi, güvenilir politikaların, güvenin oluşturulması ve mali uyumun derinleştirilmesindeki merkezi rolünü ortaya çıkarmıştır. Türkiye’nin kamu borç seviyesi ve yapısı, Hazinenin borçlanma programının piyasalara duyulan güvenin azalması olasılığına karşı hassas olmasına neden olmuştur. İç borçların ortalama olarak kısa vadeli olması yüksek aylık yenileme koşullarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Döviz kuru rizikosu da diğer bir önemli belirleyici faktörü oluşturmaktadır. Türkiye’nin krize yönelik programı, artan döviz kuru ve döviz kuru bağlantılı borçlanma ile birlikte bankalarının aşırı düzeydeki açık döviz kuru pozisyonlarını ortadan kaldırmak amacıyla; Hazinenin borç değiş tokuşlarına önem vermiştir. Sonuç olarak, toplam kamu borç stokları içindeki döviz kuru ve döviz kuru bağlantılı borçların payı önemli ölçüde artış göstermiştir. Bunun ötesinde, iç borçların yüksek bir bölümünün değişken faizli bonolarda olması, faiz oranlarında hareketlenme riskini arttırmaktadır. Son olarak, Türkiyenin kamu borçlarının önemli bir bölümü tercihli kreditörlerden alınmıştır. Riskleri göstermek üzere, mali programın

Page 39: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

35

güçlendirilmesi ile ilgili politik iradenin sarsıldığı ve temel fazlanın, 2002 yılında gerçekleşen GSMH’nın yüzde 4’ünü geçmediği bir düşük kapsamlı senaryo oluşturulabilir. Sonuç olarak, reel faiz oranları yüzde 20 sınırında, başka bir deyişle, öngörülen program çizgisinin çok üzerinde gerçekleşebilir. Yüksek faiz oranlarının devam etmesinin yükü ile birlikte, büyümenin 2003 yılı için hedeflenen yüzde 5’in altında kalması ve 2004’te daha da yavaşlaması sonucunda iyileşmenin duraklaması beklenecektir. İyileşmenin yavaşlaması ve kamu borç dinamiklerinin bozulması, borç yükü üzerindeki etkiyi şiddetlendirecek sermaye hesaplarının yeniden dışarıya akmasına ve döviz kuru istikrarsızlığına neden olabilecektir. Bu koşullar altında, 2003 yılı için öngörülen borçların GSMH’ya oranındaki düşüş gerçekleşmeyebilecek ve kamu borç yükü 2004 yılında artmaya başlayabilecektir. Bu analiz, Hükümetin mali programı güçlendirmesi ve reforma güven unsurlarını kesin bir şekilde oluşturması ihtiyacının altını çizmektedir.

Tablo 5 : Kamu Borç Dinamikleri

Temel Kamu Borç Tahminleri (% olarak GSMH’ya oranı)

2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006

Toplam Borç Stokları

İç Boç Stokları

İç Yatırım Ödemeleri 1/

İç Borç Amortismanı

KSBO 2/

57,7

39,2

14,9

12,9

19,6

94,0

56,3

14,9

23,2

21,1

80,0

47,8

14,9

24,8

12,3

69,6

42,3

13,1

22,6

9,3

66,2

41,0

12,7

29,6

6,8

62,3

40,9

9,9

28,5

4,2

59,6

42,2

9,3

35,6

3,5

Makroekonomik Göstergeler

2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006

Nominal Faiz Oranı (%)

TÜFE Enflasyonu (%, Aralık / Aralık)

Reel Faiz Oranı 3/

Değer Kaybetme (Aralık / Aralık)

REER (Aralık / Aralık)

GSYIH büyüme oranı (%)

Temel Denge (% olarak GSMH’ya oranı)

TL cinsinden yeni iç borç Ortalama Vadesi 4/

38,0

39,0

-11,4

24,8

13,7

6,3

2,3

99,1

68,5

31,4

115,3

-24,0

-9,5

5,5

4,8

63,5

29,7

11,8

13,3

11,1

7,8

4,0

8,7

46,4

20,0

16,0

-3,0

20,2

5,0

6,5

9,8

31,3

12,0

15,7

9,0

-0,2

5,0

6,5

11,9

29,3

8,0

17,2

5,0

-0,2

5,0

6,5

11,9

25,7

5,0

18,2

2,5

-0,5

5,0

6,5

11,9

Notlar :

1) Merkezi Hükümet için 2) Konsolide Kamu Sektörü için 3) Geçmiş 12 ay boyunca enflasyon nedeniyle düşen aylık arttırma ve eksiltme oranlarının ortalaması olarak

hesaplanmıştır. 4) Arttırma ve Eksiltme Borcu için

Kaynak : IMF ve DB personel tahminleri. 70. Ödemeler dengesi riskleri. Ödemeler dengesi ile ilgili kayda değer ölçüde risk bulunmaktadır. Türkiye’nin dışa dönük hassasiyeti, 2001 yılındaki döviz krizi ve sermayenin büyük ölçüde dışa akmasının yanısıra 11 Eylül şokunda da örneklenmiştir. 2003 yılında 29 milyar ABD $’ı tutarında olan öngörülen yıllık finansman ihtiyacının 2006 yılı itibariyle 18 milyar ABD $’ına düşmesi

Page 40: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

36

geleceğe yönelik bir göstergeyi oluşturmaktadır (Tablo 6). Yakın geçmiş, 2001 krizinin sonrasında meydana gelenler de dahil olmak üzere, büyüme açısından önemli bir maliyet getiren, Türkiye’nin cari hesabının şoklara karşı tepkisini göstermektedir. Bunun ötesinde, Merkez Bankası brüt rezervlerinin gelişmekte olan seviyesi (Eylül ayı ortası itibariyle yaklaşık 31,5 milyar ABD $’ı) ciddi bir harici şok durumunda ek bir destek görevi yapabilir. Ancak, ters bir aşağı çekişinin kapsamı sınırlı olmakla birlikte yatırımcıların daha uzun vadedeki harici ödemelerle ilgili endişelerini arttırabilir. Harici borç stoklarının halihazırda 2003 yıl sonu itibariyle 136 milyar ABD $’ına ulaşması öngörülmektedir. Bu miktar, GSMH’nın yaklaşık yüzde 58’ine eşit olup, yaklaşık 24 milyar ABD $’ı tutarındaki bölümü IMF kredisi, yaklaşık 6 milyar ABD $’ı tutarındaki bölümü ise Dünya Bankası borcudur. Güçlü ihracat performansı, borç servis oranının 2002 yılında yüzde 40’ın altında korunmasını sağlamıştır ve bu oranın 2006 yılı boyunca yüzde 40 seviyesinde kalacağı öngörülmektedir. 2001 yılında dışarıya çıkan özel sermaye akışlarının yüksek seviyesi, 2002 yılında kısmen gerilemiştir. İleriye dönük düşünüldüğünde, Türk bankaları ve işletmelerinin harici yükümlülüklerini yenileyebilme ve uygun koşullarda yeni finansman çekebilme seviyeleri, program için önemli bir belirleyici faktör oluşturmayı sürdürecektir. Türkiye’nin yıllık ortalama 9 milyar ABD $’ı tutarındaki IMF geri ödemeleri ile karşı karşıya kalacağı 2005 - 06 yıllarında özel sermaye girişlerine güven artacaktır. 71. Makroekonomik risklerin azaltılması. Reformun ilerlemesi bir dizi makroekonomik risk faktörünü azaltmıştır, ancak ekonomi hassasiyetini korumaktadır. 2001’de getirilen değişken döviz kuru rejimi, ekonominin şokları emebilme kabiliyetini arttırmıştır. Bankacılık sektöründeki sistemle ilgili riskler ele alınmaktadır, devlet bankalarının sermayeleri yeniden değerlendirilmiş ve bankacılık sektörünün açık döviz pozisyonu dengeye yaklaşmıştır. Merkez bankasının bağımsızlığı ve bankacılık, enerji, telekomünikasyon ve kamu ihale alanları ile ilgili yeni kurulan düzenleyici kurumlar, ekonomik yönetimin uluslararası ve AB normları ile uyumlu olacak şekilde politika dışında bırakılmasına yardımcı olmaktadır. 1999’dan bu yana uygulanmakta olan yapısal reformlar, temel mali dengenin açıktan fazlaya kaydırılmasına yardımcı olmuş ve daha iyi bir mali yönetim için gerekli yasal çerçeve yavaş yavaş yürürlüğe konmaktadır. Daha güçlü ekonomik ve mali yönetim, istikrarlı bir şekilde gelişen mali sorumluluk ve gözetimle birleştiğinde, programın sağlam bir şekilde uygulanmasına ve geriye dönüş riskini azaltmaya yardımcı olacaktır.6 Bütün bunlara rağmen, Türkiye’nin bankacılık sektörü ve kamu finansmanı ile ilgili sorunların çözülmesi zaman alacak, ve ülke orta dönemde, dahili ve harici şoklara karşı hassaiyetini sürdürecektir. Değişken döviz kurunun, önemli bir kısmı dövizden oluşan büyük miktardaki kamu borcu üzerindeki ayarlayıcı etkisi bir süre için sınırlı olacaktır. 72. Yatırımcı güveninin daha fazla gelişmesi güvenilir ekonomik politikalar ve uygun finansmanın bir araya getirilmesini gerektirecektir. Reel oranların sürdürülebilir seviyelere getirilmesi, sonuç olarak, kamu borçları ile ilgili güvenilir ekonomik politikalar ve uygun finansman kombinasyonunun oluşturulmasını gerektiren yatırımcı güveninin daha fazla geliştirilmesine bağlıdır. Politikanın güvenilirliği, en başta güçlü politik liderliğe ve bankacılık ve kamu sektörlerindeki temel yapısal sorunlarla başa çıkmada sürekli ilerleme kaydetmeye bağlıdır. Yeni Hükümetin reform stratejisinin temel etkisini onaylaması ve IFI’lerden sağlanan sürekli harici finansman, güvenilirliğin desteklenmesine ve piyasalara duyulan güvenin arttırılmasına yardımcı olacaktır. Yeni sermaye girişlerinin elde edilmesi de iç faiz oranlarının sürdürülebilir şekilde düşürülmesi için gerekli koşulların yaratılması açısından önemli olacaktır. 2001 yılındaki “sıcak para” akışının önemli bir bölümünün daha uzun vadeli girişlerle yerine konabilmesi mümkün olursa, - özellikle DYY- , ülkenin dışarıya yönelik hassasiyeti sürekli olarak azaltılacaktır. Bu anlamda, DYY’ın desteklenmesini sağlayacak önlemlerin 6 Ek A6, mali sorumluluk ve kamu sektörü yöentimi konuları ile ilgili bir özet içermektedir.

Page 41: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

37

kararlı bir şekilde uygulanması son derece önemli olacaktır. Sürekli reform çabaları ile bile, Türkiye’nin, büyüme ve kamu borç dinamiklerini etkileyen döviz kurları ile ilgili sürekli bir değişkenlikle karşı karşıya kalma olasılığı yüksektir. Programa bağlılık bu değişkenliği azaltacak, ancak CAS zaman çerçevesi içinde ortadan kaldırılmasını sağlamayacaktır. 73. Politik ve sosyal riskler. Yeni tek partili Hükümetin seçiminin ardından politik istikrar artmıştır. 2002 yılının ortalarında hayat bulan politik belirsizlik Kasım 2002 erken seçimlerine yol açmış ve bu seçimler, Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) zaferi ile sonuçlanmıştır. Yeni Hükümetin elde etmiş olduğu halk desteği ve meclis çoğunluğu, reformların tutarlı bir şekilde izlenmesi için uygun bir fırsat sağlamaktadır. Ancak, bir tarafta mali disipline önem veren ekonomik reform programı, diğer tarafta ise Hükümet programında tanımlandığı gibi daha aktif bir sosyal gündemin takip edilmesi, Hükümeti test edecektir. Yatırımcı güvenini oluşturmak amacıyla sert önlemler alırken halkın desteğinin sürdürülmesi, sürekli bir dengeleme faaliyetini gerektirecektir. Bu noktada en önemli politik risk, kapsamlı reformla ilgili ifade edilen taahhütün tam olarak gerçekleştirilmemesidir. Ayrıca, Irak, Kıbrıs ve AB’ye tam üyelik ile ilgili politik koşullar gibi diğer sorunların baskısı ile Hükümetin ekonomik reform üzerindeki konsantrasyonu dağılabilir. 74. Sosyal harcamaların korunması ve hedeflenen sosyal yardımın geliştirilmesi çabalarına rağmen reform programının sosyal risklerinin bütünüyle azaltılması mümkün değildir. Devlete ait bankaların ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi, önemli bir politik engel olmayı sürdürmektedir. Halk ve Ziraat Bankalarının yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi, işgücü hacimlerinin küçültülmesi nedeniyle sosyal karışıklığa yol açmış, ancak bu durum, devlet memurları ve kamu sektörü çalışanlarına yönelik nisbeten kapsamlı sosyal korunma programları ile önemli ölçüde hafifletilmiştir. Kamu sektörü ile ilgili reform gündemi de politik açıdan hassas bir konudur. Kurumsal değişiklik, mevcut durumu korumayı tercih eden çıkar çevrelerinin direnişi ile karşı karşıya kalmıştır. Program, bu riskin hafifletilmesi için güçlü bir fikir birliği ve stratejinin Hükümet tarafından önceden sahiplenilmesine güvenmektedir. Sürdürülen mali uyum sosyal maliyetler getirmekte; gelir politikası ve kamu sektöründe personel sayılarının azaltılmasına yönelik faaliyetler özellikle hassas konuları oluşturmaktadır. Hükümet, bu riskleri, sosyal korunma programlarını güçlendirme ve önemli sosyal ortakları ile diyaloglar gerçekleştirme suretiyle hafifletmeye çalışmaktadır. 2001 yılının sonlarında başlatılan doğrudan gelir desteği, krizin çifçiler üzerindeki etkisini azaltmıştır ve Sosyal Dayanışma Fonu ile ilgili programlar Banka ile işbirliği çerçevesinde güçlendirilmektedir. Ancak, hedeflenen sosyal korunma için sağlanan fonlar 2002 yılında yavaşlamıştır. Zorlu kemer sıkma aşaması sırasında, programla ilgili sosyal fikir birliğini oluşturma ve devam ettirmeye yardımcı olmak amacıyla, yeni Hükümetin, reform programının sosyal boyutunu güçlendirme ile ilgili vermiş olduğu seçim sözünü tutmak için bu sosyal programlara tam mali destek vermesi gerekecektir. 75. Uygulama riskleri. Karşılık fonlar ile ilgili muhtemel sorunların yanısıra, kurumsal sınırlamalarla ilgili uygulama riskleri de mevcuttur. Karmaşık reformlar, idarenin kurumsal kapasitesini zorlamaktadır. Banka, kilit kamu sektörü kurumları için kapsamlı teknik destek sağlamış ve CAS programı ile bağlantılı belirli kurum oluşturma girişimlerine yönelik ek teknik destek sağlama konusunu değerlendirmeye de hazırdır. Son olarak, Banka tarafından finanse edilen projelerin karşılık fon koşullarının zamanında yerine getirilmesi, mali sıkıntının bulunduğu her ortamda zordur. Bu, uygun planlamayı, ve sektör bakanlıkları ve merkezi hükümet kuruluşları, özlelikle de Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine arasında yakın işbirliğini gerektirmektedir.

Page 42: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

38

Tablo 6 : Dış Finansman Gereksinimleri ve Kaynakları, 2000 – 2004

(milyar ABD $’ı cinsinden)

Gerçek Tahmin Program 5/ Öngörülen 6/ 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 Brüt mali gereksinimler Mevcut hesap açığı (resmi transferler hariç) Borç menkullerinin amortismanı, o/w : Kamu sektörü Mevduat bankaları Orta ve uzun dönem borç amortismanı o/w : Kamu sektörü 1/ Özel Sektör Mevduat bankaları Brüt rezerve birikimi Mevcut finansman Doğrudan yabancı yatırım (net) Portföy akımları Kamu sektörü 1/ Mevduat bankaları Özel Sektör (net) Orta ve uzun dönem borç finansmanı o/w : Kamu sektörü 1/ Özel Sektör Mevduat bankaları Kısa dönem borç finansmanı (net) Resmi transferler Diğer 2/ IMF (net) Satın alımlar Yeniden satın alımlar Memo Net resmi girişler o/w Dünya Bankası (09/2003’te güncellenmiştir) Toplam Dış Borç o/w Kısa dönem Borçları Toplam Dış Borç / GSMH Borç Servis Oranı 3/ 4/

25,9

10,0 1,7 1,4 0,4

13,8 3,6 7,9 2,3 0,4

25,9

0,1 3,4 7,5 0,5

-4,6 18,1 3,4

12,8 1,9 3,6 0,2

-2,8 3,4 3,4

-0,1

4,2 0,8

118,7 28,3

% 59,0

% 35,4

10,5

-3,2 2,1 2,0 0,0

14,3 3,6 8,9 1,9

-2,9

10,5

2,8 -1,7 2,1 0,0

-3,8 13,2 3,2 9,2 0,9

-12,1 0,2

-2,1 10,2 11,3 -1,1

11,3 1,1

113,9 16,2

% 79,1

% 44,0

24,3

2,0 2,7 2,3 0,4

13,4 3,0 8,8 1,6 6,2

24,3

0,9 4,2 3,3 0,0 0,9

15,7 2,9

11,5 1,3

-2,5 0,5

-0,9 6,4

12,5 -6,1

7,0 0,6

131,6 15,2

% 72,4

% 38,2

28,8

8,0 3,8 3,7 0,1

16,4 3,4

11,9 1,1 0,5

28,8

1,3 5,5 4,5 0,2 0,8

17,2 3,5

13,1 0,6 4,7 0,5

-0,4 0,0 1,7

-1,7

0,6 0,6

136,2 18,1

% 58,3

% 40,4

24,0

5,8 3,5 3,5 0,0

14,1 3,4 9,6 1,2 0,6

24,0

1,0 6,6 4,7 0,2 1,7

19,5 3,6

14,2 1,6

-1,6 0,5 0,0

-2,1 2,4

-4,4

-1,1 1,0

140,0 20,1

% 54,4

% 40,6

20,0

3,6 3,1 2,8 0,3

14,5 3,2 9,9 1,4

-1,2

20,0

1,3 7,6 5,0 0,3 1,8

19,9 3,0

15,0 1,8

-1,4 0,5 0,0

-7,3 0,0

-7,3

-6,4 1,0

140,3 22,2

% 50,3

% 40,8

18,1

1,1 2,6 2,5 0,1

14,7 3,0

10,2 1,5

-0,4

18,1

1,6 8,6 5,0 0,3 1,9

21,0 3,1

15,9 2,0

-1,5 0,6 0,0

-10,7 0,0

-10,7

-10,5 0,2

138,2 24,4

% 46,1

% 41,1

1/ Genel hükümet ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası.

2/ Hata ve ihmaller.

3/ Mal ve hizmetlerin ihracat yüzdesi cinsinden IMF yeniden alımları da dahil olmak üzere faiz artı orta ve uzun vadeli

borç geri ödemeleri

4/ 2002 rakamı 6,1 milyar $’lık SRF (Ek Rezerv İmkanından Sağlanacak Kredi) geri ödemelerini içermemektedir.

5/ 5. IMF Gözden Geçirmesi itibariyle güncellenen 2003 – 04 program rakamları.

6/ 2005 – 06 rakamları 5. Gözden Geçirme projeksiyonlarına dayanan tahminleri yansıtmaktadır.

Kaynak : Merkez Bankası, IMF ve DB tahminleri

Page 43: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

39

76. IFI’larının aktif desteği Türkiye’ye riskleri ele alma ve reform programını izleme konusunda yararlı olmaya devam etmektedir. 2002 yılının başlarından bu yana ekonomik iyileşme ve enflasyonun düşürülmesi ile ilgili elde edilen başarı, IFI’ların müstesna desteğinin Türkiye’ye bir tarafta reform yolunda ilerlemeye devam ederken, diğer tarafta 2001 krizinin etkileri ile başa çıkmada yardımcı olduğu gerçeğini desteklemektedir. Yeni Hükümetin programa bağlılığını ifade etmesi Türkiye’de ekonomik reform için politik desteğin belirli politik parti ve kişilere bağlı olmadığını göstermektedir. Ancak, Hükümet, uzun bir güç ve meşakkatli reformlar listesini, halkçı önlemler için yapılan baskı ve özel çıkar amaçlı kulisler ortamında uygulama ihtiyacı ile sürekli olarak mücadele etmek durumunda kalacaktır. 1999 yılından bu yana yürütülmekte olan yapısal reformaların geri dönülmezliğine kesin gözüyle bakılamayacağı gibi Türkiye’nin ekonomik hassasiyetlerinin derinliği ve ileride gerçekleştirilecek reformların kapsamı göz önüne alındığında yakın dönemde ortaya çıkabilecek riskler önemini korumaktadır. Bu durum çerçevesinde, Bankanın destek stratejisi, daha önceki CAS’da da olduğu gibi, önemli hafifletme önlemlerini içermektedir ve özellikle uyum kredisi çerçevesinde gerçekleştirilen kullanımlar, reform uygulamasındaki gerçek ilerleme ile yakından bağlantılı olmaya devam edecektir. IBRD Katılımı 77. 2000 yılından bu yana, son on yılda yaşanan düşüş dönemini tersine çeviren IBRD kredisindeki keskin artışla birlikte, Türkiye, IBRD portföyünün giderek daha büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Ancak, bu artış dikkatli bir şekilde yönetilmiş ve Bankanın desteği temel reformlarla yakından bağlantılı olmuştur. Uyum operasyonları çerçevesinde, feragatlardan sürekli olarak kaçınılmış ve kullanımlar, üzerinde anlaşmaya varılan politika faaliyetlerinin gerçek uygulamaları ile sıkı bir şekilde bağlantılı olmuştur. İlerledikçe, Türkiyenin kredi itibarını geliştirecek olan katılımın reformlarla aynı dikkatli bağlantı çerçevesinde yönetilmesi yüksek seviyede öncelik taşımaya devam edecektir. 78. Yüksek kapsamlı kredi programı çerçevesinde, ödenmemiş ve kullanılmış borç (DOD) miktarı 2006 yılında yaklaşık 8,2 milyar ABD $’ına ulaşacaktır. Bu da IBRD portföyünün (2000 yılında yüzde 3,0 olan değerden artış göstererek) yaklaşık % 7,5’ini yansıtacaktır. Mali piyasalar, Türk dolar Euro tahvillerinin LIBOR’a göre yapmış olduğu yüksek primde de görüldüğü gibi, Türkiye’yi riskli bir ülke olarak algılamaktadır. Buna ek olarak, Türkiye, borç servis oranı yüzde 40’larda seyreden yüksek bir dış borç yükü altındadır. Tablo 7’de de gösterildiği gibi, dış kamu borç servisinin bir bölümü olan tercihli kreditörlere borç servisinin yüzde 34’e ulaşması beklenmektedir, diğer tarafta, mal ve hizmetlerin ihracat yüzdesi olarak IBRD borç servisi 2006 yılında yüzde 1,5 gibi mütevazi bir değerde kalacaktır. 79. MY 04-06 için CAS çerçevesinde planlanan Banka kredisi yüksek kapsamlı senaryoda 4,5 milyar ABD $’ına düşük kaspamlı senaryoda ise 1,3 milyar ABD $’ına ulaşacaktır. Bu, Özel Yapısal Uyum Kredisi (SSAL) koşullarında sağlanan 1,2 milyar ABD $’ı ve taban kapsamlı senaryodaki 1 milyar ABD $’ı da dahil olmak üzere, MY01-03 için yüksek kapsamlı çerçevede 6,2 milyar ABD $’ı tutarındaki CAS Gelişim Raporu kredi programı ile karşılaştırılmaktadır. Bu CAS’da, yüksek kapsamlı senaryo çerçevesinde, IBRD DOD’sinin en üst seviyedeki değeri (8,2 milyar ABD $’ı), CAS Gelişim Raporunda öngörülen seviyenin (9,2 milyar ABD $’ı) çok altındadır. Türkiye’nin reform gelişiminin bu CAS ile planlanan performansı kayda değer ölçüde aşması halinde, ortaya çıkabilecek muhtemel ek mali ihityaçları değerlendirmek amacıyla MY04-06 dönemi için bir CAS Gelişim Raporu hazırlanabilir.

Page 44: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

40

Tablo 7 : Özet Kredi Rakamları

Takvim Yılı

(milyon ABD $’ı) 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 Teminatlar 1/ Kullanımlar IBRD DOD IBRD Portföyünün Payı Tercihli kreditör BS / kamu BS (%) IBRD Borç Servisi (mal ve hizmet ihracatı %’si cinsinden) IBRD Portföyü

1.787

1.291

3.634

3,0

15,7

1,2

121.637

2.200

1.537

4.707

3,9

24,8

1,3

121.658

1.650

1.031

5.367

4,4

14,6

1,2

121.836

1.238

1.096

6.005

5,2

16,3

1,2

115.544

700

1.591

7.019

6,3

23,7

1,3

111.394

1.950

1.705

7.970

7,3

29,0

1,5

109.348

1.100

1.020

8.179

7,5

33,8

1,5

109.055

1/ FSAL’nin 384 milyon ABD $‘ı tutatındaki ikinci dilimi iptal edilmiş ve PFSAL içine dahil edilmiştir. PFPSAL II ‘nin 900

milyon ABD $’ı tutarındaki ikinci ve üçüncü dilimleri, 2003 yılında iptal edilmiştir.

Kaynak : IMF ve DB

VI. SONUÇLAR 80. Banka, ekonomik hassasiyetin azaltılması ve yüksek ve sürekli büyümeye erişim ile uzun süredir ihmal edilen bazı sosyal ve ekonomik sorunların ele alınması sürecinde Türkiye’ye destek vermeye hazırdır. Bu çabalar Türkiye’yi ayrıca, Türkiye’de tam bir kararlılıkla izlenen bir hedef olan AB’ye tam üyelik için de hazırlayacaktır. Yukarıda da anlatıldığı gibi, Banka desteğinin başarısı ile ilgili riskler göz ardı edilecek seviyede değildir. Geçmişte de olduğu gibi, Banka, ekonomik programın gücü ile uyumlu, dereceli bir destekle, riskleri azaltacak ve Banka katılımını belirli sınırlar içinde tutacaktır. Türkiye’nin ekonomisini sürdürülebilir bir yüksek büyüme yoluna yerleştirmesi, sadece 70 milyon vatandaşının iyiliği için değil aynı zamanda bölgede refah ve istikrar sağlanması açısından da son derece önemlidir.

James D. Wolfensohn Başkan

Hazırlayan : Shengman Zhang Peter Woicke Washington D.C. 2 Ekim 2003

Page 45: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Ek A1

Özel Sektör Stratejisi Giriş 1. Yüksek ve istikrarlı ekonomik büyüme hedefine yönelik gayret göstermekte olan Türkiye’ye ekonomik hassasiyetini azaltmada destek sağlamak, Ülke Destek Stratejisinin (CAS) en önemli amaçlarından biridir. Bu istikrarlı ekonomik ortamın oluşturulmasında, özel sektörün rolü son derece önemlidir ve bu kapsamda özel sektör stratejisinin (PSS)’nin göz önüne alınması gerekmektedir. Türkiye’nin gelişim stratejisi, büyümenin desteklenmesi, istihdam yaratılması ve ülkeye benzersiz coğrafi konumundan ve geniş kapsamlı iç pazarından faydalanmasında ve Avrupa Birliğine (AB) giriş planlarında yardımcı olmak amacıyla özel sektör gelişimini mümkün kılacak bir ortamın yaratılmasını gerektirmektedir. 2. Yıllardır süregelen makroekonomik istikrarsızlığın, yüksek reel faiz oranlarının, uzun vadeli kredilerin sınırlı olmasının, yetersiz bir düzenleyici ortamın ve ekonomik faaliyetlerde devlete ait işletmelerin hakimiyetinin yaratmış olduğu güçlüklere rağmen, Türkiye’nin girişimci özel sektörü, özellikle ihracata yönelme ve bölgesel büyüme ile ilgili olarak mevcut olanaklardan faydalanmıştır. Büyük şirketlerin üretim faaliyetleri konusundaki hakimiyetlerinin sürmesine rağmen, küçük ve orta ölçekli işletme (KOBİ) sektörü de bu alanda önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye’nin rekabetçiliği ve özel sektör gelişiminin yanısıra doğrudan yabancı yatırımın arttırılmasına olanak tanıyacak iş ortamı koşullarının kolaylaştırlımasına giderek daha fazla önem verilmesi suretiyle özel sektörün ekonomik büyümenin yaratılmasındaki önemi Hükümet tarafından kabul edilmektedir. 3. PSS, üç bölümden oluşmaktadır : i) özel sektör gelişimi ile ilgili engeller de dahil olmak üzere, özel sektörün ve mevcut iş ortamının tanımlanması; ii) Hükümetin özel sektör gelişimini destekleyen stratejisinin bir özeti; ve iii) özel sektörü daha da geliştirmeye yönelik Dünya Bankası Grubu stratejisinin çerçevesi. Türkiye’nin özel sektörü 4. Türkiye’nin özel sektörü, ülkenin gelecekteki büyümesi ve gelişiminde önemli bir rol oynayacaktır. Özel sektör gelişimi ile ilgili potansiyel şu unsurlara dayanmaktadır : i) Türkiye’nin eski Sovyetler Birliği, Balkanlar, Orta Asya ve Orta Doğu arasındaki stratejik konumu; ii) Türkiye’nin iyi gelişmiş ve canlı, girişimci kültürü; iii) geniş kapsamlı bir iç pazar; iv) açık bir ekonomi; ve v)AB ile sıkı bağlar (hem gümrük birliği hem de AB’ye giriş görüşmeleri bakımından). 5. Türkiye’nin ekonomisi, yakın geçmişte meydana gelen 2001 mali krizi gibi evrensel ve iç krizlerden olumsuz bir şekilde etkilenmiştir. Sonuç olarak, özel sektör gelişimi, kendi potansiyelinin ve hızla büyüyen gelişmekte olan ülkelerde görülen seviyelerin altında kalmıştır. Özel sektörün büyümesini engellemiş ve engellemeye devam eden bir dizi unsur bulunmaktadır. Bunların arasında i) makroekonomik istikrarsızlık; ii) mali sektörün zayıflığı; iii) netice itibariyle doğrudan yabancı yatırım seviyelerinin düşük olması; iv) yüksek reel faiz oranlarına ve özel olarak borçlananların artmasına neden olan büyük kamu borç yükü; v) gerekli özel yatırımın ilgisini çekecek imkanları tanımayan bir düzenleme ortamı ve bürokrasi; ve vi) şirket yönetimi ile ilgili sorunlar. Bu konuların ele alınması ile ilgili olarak son yıllarda, iş ortamındaki gelişmeleri kolaylaştırmak ve daha dinamik bir özel sektör için yeni fırsatlar yaratmak suretiyle ilerleme kaydedilmiştir.

Page 46: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

6. 2000 / 2001 Krizi ve Ekonomik Etkileri : Şubat 2001 krizi ile son bulan buhranların biriken etkisi – kamu sektöründe başlayarak mali sektöre yayılmak ve reel sektörde giderek artan sıkıntılara yol açmak suretiyle - ekonominin bütününde hissedilmiştir. Kriz KOBİ’ler açısından özellikle vurucu olmuştur. Belirsiz bir makroekonomik ortam, özel sektöre sağlanacak makul fiyatlarda vadeli kredi finansmanının sınırlı olması ile birleştiğinde, 1900’lı yıllarda, özel sektör yatırım oranlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Brüt sabit sermaye oluşumunun GSMH’daki payı 1990’lı yıllarda inişe geçerek, 1993 yılında % 26,3’tan 2002 yılında % 17,2’ ye düşmüştür. Aynı duruma üçte bir oranında düşüş gösterek 1993 yılında GSMH’nın yaklaşık % 20’sinden 2002 yılında % 11,3’üne inen özel sektör brüt sabit sermaye oluşumunun GSMH’daki payı ile ilgili verilerde de rastlanabilir. Konut sektöründe özel yatırımın önemi 1990’lı yıllarda azalmıştır (Toplam özel sektör yatırımları arasında konutlara yönelik özel sektör yatırımı 1990’lı yılların başlarında % 40 iken 2002 yılında % 21,6’lık bir bölümü oluşturmuştur)1. Sanayi üretimi yatırımlarının (madencilik ve imalat) toplam özel yatırım içindeki payı 1990’lı yılların sonları ile 2002 yılı arasında büyük ölçüde durağan olan pozisyonunu korumuştur. Buna ek olarak, enerji ve altyapıdaki özel sektör yatırımları da düşük seviyede kalmayı sürdürmüştür (bkz Tablo 1). Son yıllardaki yatırım kararlarında makroekonomik belirsizliğin en baskın unsuru oluşturmasının yanısıra, sanayi ve özellikle de altyapı gelişiminde devletin oynadığı güçlü rol, üretim faaliyetlerindeki özel sektör yatırımına yönelik olanakları daha da kısıtlı bir hale getirmiştir. Ancak, (Türkiye AB’ye üyelik yolunda ilerlerken) gelişmekte olan düzenleyici ortam ve kamu iktisadi teşekküllerinin özelleştirilmesi konusuna daha fazla önem verilmesi göz önüne alındığında, Türkiye’nin ekonomik büyüme ile ilgili genel durumunu ve istihdam olanaklarını geliştirecek özel yatırım potansiyelinin artması konusu ümit vaad etmektedir. Tablo 1 : Özel Sektör Yatırımlarının Nispi Önemi ve Sektörel Dağılımı Özel Yatırım / Brüt Yurt İçi Sabit Yatırım (%) Özel Sektör Yatırımları / Toplam Özel Yatırım

(%)

1998 1999 2000 2001 2002 1998 1999 2000 2001 2002

Tarım Madencilik İmalat Turizm Enerji Ulaştırma Konut Eğitim Sağlık Diğer Hizmetler Toplam

63 73 96 96 36 64 99 19 70 37

74

45 72 96 97 30 56 98 26 67 39

70

41 70 96 97 31 62 99 30 68 36

70

34 58 91 96 45 63 99 26 62 40

69

36 539297426498317140

69

5 1

23 4 3

21 34 1 4 4

100

3 2

24 5 3

20 34 2 3 5

100

3 1

27 6 3

26 24 2 4 5

100

2 1

23 6 6

21 27 2 4 6

100

21

2375

2325257

100

Kaynak : DPT 7. Ticaret Yapısı : Türkiye’nin ihracat ve ithalatın GSMH’nın % 50’sinden fazlasını oluşturduğu oldukça açık bir ekonomisi vardır. Bölgesel ticaret girişimleri, AB ile olanlar da dahil olmak üzere, Türkiye’nin sanayisi açısından çeşitli olanaklar sağlamaktadır. Ancak yurt içinde artan rekabetçilik ve düşük kaliteli, emek yoğunluklu ürünlerdense daha yüksek katma değerli mal ve hizmetler üzerinde yoğunlaşma ihtiyacı Türkiye’nin sanayisi açısından ciddi bir mücadele gereğini yansıtmaktadır. 1 2002 DPT verileri.

Page 47: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

3

8. Türkiye’nin ihracat sektörünün yapısı son yıllarda değişim göstermektedir. Yiyecek ve içecek ihracatı büyük ölçüde düşüş göstermiş, bunun yanısıra kimyasal madde, tekstil, plastik ve madencilikle ilgili ürünlerin ihracatı yıllara göre önemli ölçüde artmıştır. Gerçekte, imalat sektörü ihracatlarının daha fazla yer kaplamayı başarması ve toplam ürün ihracatında % 93’lük bir pay elde etmesi ile, tarım ürünlerinin toplam ürün ihracatındaki payı 2001 yılında % 7,1’den, 2002 yılında % 5,7’ye gerilemiştir. Evrensel ekonomik yavaşlamaya karşın, ihracat gelişmeye devam etmiş ve 2002 yılının ilk çeyreğinden 2003 yılının ilk çeyreğine kadar değer yönünden % 27’lik bir artış daha gerçekleştirmeyi başarmıştır. 9. DYY Girişleri : Geniş piyasa hacmi, kalifiye yerli iş gücü, ve bir çok ulusa hizmet veren rekabetçi yerli firmaları göz önüne alındığında, Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) için bir mıknatıs görevi yapması gerekir. Ancak, dünya genelindeki toplam DYY’lerin 12 faktöründe artış göstermesine rağmen, Türkiye’nin DYY seviyelerinde son 15 yıl boyunca durgunluk gözlenmiştir. DYY akışları, Asya veya Latin Amerika standartlarına göre mütevazi bir rakam olan yılda 1 milyar ABD $’ının (GSYİH’nın % 1’inden az) altında kalmayı istikrarlı bir şekilde sürdürmüştür (bkz. Grafik 1 ve Tablo 2). Grafik 1’de de görülebileceği gibi, özelleştirme ile ilgili sonuçların DYY akışlarını 2,8 milyar ABD $’ına çıkardığı 2001 yılı istisnadır. DDY’ın artması Türkiye’nin üretim sektörünün rekabetçiliğinin arttırılması ve AB’ye girmeye hazırlanan bir ülkenin giderek artan enerji ve altyapı ihtiyaçlarının karşılanması için gereklidir. Bu çerçevede, DYY akışlarının arttırılması amacıyla, özelleştirmenin hızlandırılması, DYY engellerinin tanımlanması ve bu engellerle mücadele edilmesi amacıyla ticaret kanunu ve rekabet politikasının bütünüyle gözden geçirilmesi, ve KOBİlere “yeşil alan” DYY akışının kolaylaştırılması amacıyla bir strateji geliştirilmesi de dahil olmak üzere, bazı önemli faaliyetlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak, yeni benimsenen Doğrudan Yabancı Yatırım Kanunu ile bir Yatırım Teşvik Kurumunun kurulması kararı, doğrudan yabancı yatırımın artmasına olanak tanıyacak bir ortamın geliştirilmesini kolaylaştıracaktır.

Grafik 1 : Doğrudan Yabancı Yatırım (milyon ABD $’ı)

0500

10001500200025003000

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

2000

2001

2002

Kaynak : Merkez Bankası 10. Reel Sektörün Performansı : 1997 yılının sonları ile 2000 yılının sonları arasında şirketlerin net karlılığı düşüş göstermiş ve daha sonra bu düşüş, 2001 yılının ilk yarısında, 2001 mali krizinin bir sonucu olarak imalat sektöründe (çimento ve cam hariç) büyük zararlara dönüşmüştür. Sanayi üretimi 2001 yılında % 8,9’a düşmüş ancak 2002 yılı boyunca % 9,1’e yükselmiş ve sanayi üretim endeksini 2001 mali krizi öncesindeki seviyesine getirmiştir. Sanayi üretimindeki bu büyümenin en büyük bölümü imalat sektöründe, özellikle petrol ürünleri, plastik, makina ve motorlu araçlar alanlarında

Page 48: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

4

gerçekleşmiştir. 2001 krizinin reel sektöre zarar veren etkileri ile başa çıkabilmek amacıyla kapsamlı bir şirket yeniden yapılandırma programı ihtiyacı ortaya çıkmıştır (bkz. aşağıda anlatılan İstanbul Yaklaşımı). Firmaların bir çoğu, yüksek reel faiz oranlarının getirdiği yüksek mali ücretlerden, döviz cinsinden borçların ödenmesi ile ilgili yüksek maliyetler ve Liranın keskin devaluasyonunun ardından ortaya çıkan döviz kuru zararlarından olumsuz yönde etkilenmiştir. Buna ek olarak, ihracat yapan firmalara yönelik olanakların geliştirilmesine rağmen, yurt içi talepteki keskin düşüş, yurt içindeki piyasaya hizmet veren firmaları etkilemiş ve bazı firmaların iflas etmesine veya ciddi güçlükler yaşamasına neden olmuştur. 11. Mali Sektör : Türkiye’nin mali hizmetler sanayisi gelişiminin ilk aşamasındadır. Kredi piyasaları (mali kıymetlerin % 85’inden fazlasına sahip olan) bankalar tarafından bastırılmış, sermaye piyasalarında ise (ticaretin % 90’ından fazlasını kapsayan) devlet menkul kıymetleri hüküm sürmüştür. Bunun da ötesinde, devlet menkul kıymetleri, banka kıymetlerinin giderek daha da artan bir yüzdesini kapsamakta ve bu da bankaları devletin herhangi bir politik başarısızlık ihtimali veya gerçeğine yönelik artan bir riskle karşı karşıya bırakmaktadır. Sonuç olarak, Türkiye’deki mali aracılık, ekonominin boyutu ile karşılaştırıldığında çok küçük kalmakta ve mali hizmetler sanayisi özel sektör gelişimini engelleyecek şok ve krizlere karşı hassaiyetini korumaktadır. 12. Yüksek reel faiz oranları, yüksek enflasyon, kredi olanaklarının sınırlı olması, değişkenlik ve zorlu düzenleyici ortam sonucunda, Türkiye’nin ekonomik kurumları daha kısa süreli mali sözleşmelere yönelme eğilimi göstermiş ve bankalar ise devlet menkul kıymetlerini en güçlü gelir kaynağı olarak görmüştür. Bunun ötesinde, tüm reel sektör kredileri, bilinen kredi referansı ve yeterli teminatı bulunan müşterilere yönelmiştir. Sonuç olarak bu durumdan KOBİler zarar görmüştür. Türkiye’deki mali kurumlar, mali bilgilerinin az olması, kredi geçmişlerinin bulunmaması ve düşük seviyede teminatları nedeniyle KOBİlere2 kredi verme konusunda isteksizdir. KOBİlerin Türk ekonomisi3 açısından, özellikle de istihdam yönünden önemi göz önüne alındığında, mali aracıların KOBİ’lere ulaşımının geliştirilmesine kesinlikle ihtiyaç duyulmaktadır. Türk Hükümeti, KOBİ’lerin özellikle, çalışma sermayesine ve uzun vadeli finansmana erişimin bulunmaması, uygun teminatın yokluğu, yüksek reel faiz oranları, aşırı bürokrasi, şeffaf olmayan vergi kanunu ve yolsuzluk gibi, büyüme ile ilgili ciddi engellerle karşı karşıya kaldığı gerçeğinin farkındadır. Politik iradenin bürokrasi ve yolsuzluk gibi sorunları ele alması ile birlikte, genel iş ortamının ve makroekonomik istikrarın geliştirilmesine yönelik çabaların KOBİlerin gelişimi üzerinde yararlı etkileri olacaktır. 13. 2001 yılı mali krizi, özel bankaların mali durumlarının önemli ölçüde kötüleşmesi ile, banka kredilerinin daha da azalmasına neden olmuştur. Tablo 2’de de görülebileceği gibi, 2000 yılında, Türkiye’de özel sektöre verilen kredilerin GSYİH’daki payı, karşılaştırılan diğer ülkelere göre kayda değer ölçüde düşüktür. Bu eğilim halihazırda da kendini göstermeye devam etmektedir.

2 İç finansman KOBİlerin bir çoğu için ana fon kaynağını oluşturmaktadır. 3 KOBİ’lerin Türkiye’deki işletmelerin % 95’inden fazlasını oluşturduğu, iş gücünün % 40’ından fazlasını istihdam ettiği, tüm yatırımların yarısını ve toplam ihracatın % 30 – 40’ını kapsadığı tahmin edilmektedir.

Page 49: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

5

Tablo 2: Özel Sektör Yatırımları, Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Özel Sektöre Sağlanan Krediler

Brüt yurt içi yatırım (GSYİH %)

2000

Özel Yatırım (GSYISY %)

2000

Doğrudan Yabancı Yatırım (GSYISY %) (GSYIH %) 2000 2000

Özel Sektöre Sağlanan Kredi (GSYİH %)

2000

Türkiye Tayland Malezya Meksika Brezilya Orta Gelirin Üstündeki Ülkeler Yüksek Gelirli Ülkeler

24 23 26 23 21 22 22

72685190867882

2127

10271514

0,9 2,8 2,0 2,3 6,0 4,0

10,1

2458

136133848

136

Kaynak: WBI 2002 14. Bankacılık Sektörü : Türkiye’nin bankacılık sektörü, reform programının bir parçası olarak, bu sektörü AB koşulları ile uyumlu hale getirmek amacıyla hızlı bir değişim göstermektedir. Mevcut 53 bankadan 39’unu ticari bankalar, 14’ünü ise kalkınma ve yatırım bankaları oluşturmaktadır4. Toplam banka aktiflerinin yaklaşık % 30’u üç devlet bankasının (devlete ait olan Halkbank ve Ziraat Bankası ile devlet kontrolü altındaki Vakıf Bank) ve % 7,5’i yabancı ve yatırım bankalarının elinde bulunmaktadır. Banka aktiflerinin yaklaşık % 54’ü özel bankaların elinde olup, geri kalanı ise Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) kontrolü altındadır5. Orta dönemde, büyümeyi sürekli kılmak amacıyla, mali kurumların girişim yapısında değişiklik yapılması ve uzun dönemde mali aracılığın seviye ve kalitesinin arttırılması önemli olacaktır. Piyasada belirli sayıda karmaşık aktörün bulunmasına rağmen, Türkiye’nin mali sistemi ekonominin boyutu ile karşılaştırıldığında derin değildir. Düzenleme ve vergilendirme ile ilgili sorunlar ele alındıkça ve devlet bankalarının konsolidasyon ve özelleştirilmesinin devam etmesi ile, Türk bankacılık sektörü, özellikle özel sektöre uzun vadeli finansman girişinin kolaylaştırılmasında olmak üzere, özel sektörün gelişiminde giderek daha fazla rol oynayacaktır. 15. Sigorta şirketleri, özel emeklilik fonları, leasing, factoring, ve risk sermayesi firmaları gibi Bankalar Dışındaki Mali Kurumlar (BDMK), mali sistem aktiflerinin % 15’inden azını ve GSMH’nın % 15’inden azını temsil etmektedir. Hisse senedi piyasası, GSMH’nın sadece % 30’unu oluşturmakta, diğer tarafta şirket borç piyasası hiç bulunmamaktadır ve organize türev piyasalar henüz başlangıç aşamasındadır. Sigorta, emeklilik ve yatırım fonu sanayisi ile ilgili kayda değer ölçüde büyüme potansiyeli bulunmasının yanısıra, riskli sermaye ve sermaye piyasasının gelişimi, özel sektör gelişimine yönelik olanakları kolaylaştıracaktır. BDMKların ve sermaye piyasalarının ilerideki gelişmesi özel sektör için fon olanaklarının yaratılmasına yönelik araçlar sağlayabilecek ve böylelikle, Türkiye’deki özel sektör ekonomik faaliyetinin kapsam ve seviyesini arttıracaktır. 16. Altyapı: Altyapı reformunun hızı 2001 krizi sırasında zarar görmüş ve Türkiye’nin rekabetçiliğinin arttırılması, yatırım akışının geliştirilmesi ve Türkiye’nin AB üyeliğine uyum sağlaması ihtiyacının altyapı reformuna ve altyapı hizmetlerinin özelleştirilmesine daha fazla önem verilmesine yol açmasına rağmen, bu konudaki gelişmeler büyük ölçüde mütevazi olmaya devam etmiştir. Türk Telekom’un özelleştirilmesine yönelik ilerlemenin yavaş olmasına rağmen, Telekomünikasyon sektörü, üç GSM lisansının satışını görmüştür. Enerji sektöründeki düzenleyici gelişmeler, daha yakın geçmişte ilerleme kaydetmiş ancak enerji fiyatları, OECD ortalamalarının çok üstünde kalmayı sürdürmüştür. Ulaştırma

4 Aralık 2002 sonu verileri (www.tbb.org.tr). 5 TMSF, tasarruf mevduatlarının sigorta altına alınması, BDDK tarafından müdahale edilen bankaların yeniden yapılandırılması ve bu bankaların üçüncü taraflara devredilmesi ile görevlendirilmiştir. Halihazırda TMSF kontrolü altında bulunan 3 banka vardır. Bunlar, Bayındırbank, Pamukbank ve İmar Bankasıdır.

Page 50: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

6

sektörünün etkinliğinin arttırılmasının, şüphesiz, Türkiye’nin ekonomik büyüme potansiyeli üzerinde olumlu etkisi olacaktır, ancak, halihazırdaki özel sektör katılımı ile ilgili dar kapsam nedeniyle, hala önemli yapısal reformların uygulanmasına ihtiyaç vardır (daha ayrıntılı bir inceleme için aşağıdaki bölümlere bakınız). Bunun ötesinde, özelleştirmeye yönelik satışların son on yıldaki beklentilerin tutarlı bir şekilde altında kalması ile birlikte, özelleştirme sektörü daha yeni hız kazanmaya başlamıştır. 17. Özel sektördeki gelişmelerin bir analizi, Türkiye’nin büyüme potansiyelini, rekabetçiliğini ve en önemlisi bir yatırım hedefi olarak kapasitesini geliştirmeyi amaç edinen her özel sektör gündeminde olması gereken bir dizi kilit unsuru ifade etmektedir. Daha fazla önem verilmesi gereken ilk alan, reform hızının korunması gereken mali sektördür. Buna ek olarak, mali ürünlerin çeşitliliğinin arttırılmasına ve özel sektöre, özellikle de KOBİlere sağlanacak finansmana erişim konusuna sürekli olarak önem verilmelidir. Bununla yakından bağlantılı bir konu da, reel sektördeki mevcut iyileşmenin daha da arttırılması amacıyla, şirket sektörüne yeniden borçlanma yoluyla finansman sağlanması ve bu sektörün yeniden yapılandırılmasıdır. Yatırım akışlarının, özellikle de DYY’ın teşvik edilmesi amacıyla, ticari kanunlar ile rekabet politikasının ve aynı şekilde KOBİleri etkileyen mevcut düzenleyici ortamın gözden geçirilmesi önemini korumaktadır. Özel sektör gelişimi için kayda değer bir potansiyel sağlayacak başka bir tema da özelleştirme ve hükümetin tutarlı ve etkili bir özelleştirme gündemine yönelik taahhütünü sürdürmesidir. Bu da özellikle, ekonomik büyümeye destek sağlayacak etkili ve rekabetçi hizmetlerin yaratılması için gerekli reform ve yeniden yapılandırma ile özel sektörün daha fazla geliştirilmesi çerçevesinde hayati önem taşımaktadır. Özel Sektör Gelişimi ile ilgili Hükümet Stratejisi 18. Hükümet, özel sektörü teşvik etmek ve böylelikle Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve istihdam beklentilerinin geliştirilmesi amacıyla daha cazip bir iş ortamının yaratılmasına yönelik taahhüdünü sürdürmektedir. Özel sektör rehberliğindeki büyümenin sağlanmasına yardımcı olmak amacıyla Hükümet, i) makroekonomik istikrarı (ayrıntılı bilgi için ana CAS’a bakınız); mali sektörün etkinliğinin geliştirilmesini; iii) serbestleşme ve özelleştirmeyi; iv) hem yabancı hem de yurt içi yatırımların arttırılması için yatırım ortamının geliştirilmesini; v) sosyal hizmetlerin daha iyi bir şekilde sunulmasını (ayrıntılı bilgi için ana CAS’a bakınız); ve vi) altyapı yatırımını mümkün kılacak bir ortam üzerine giderek daha fazla yoğunlaşmaktadır. 19. Mali Sektör : Bankacılık kanununun AB normlarına doğru ilerlemesi ile birlikte, mali sektör reformunda önemli ölçüde ilerleme kaydedilmiştir. Reform önlemleri, bağımsız bir Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) oluşturulmasını, yirmiden fazla borcunu ödeyemeyen özel bankaya BDDK ve TMSF tarafından müdahale edilmesini, özel mevduat kabul eden bankalar için sermayenin yeniden değerlendirilmesi programını ve iki devlet bankasının yeniden yapılandırılmasını içermektedir. Bazı alanlarda hala reforma ihtiyaç duyulmasının yanısıra, mali sektörün işlemesini geliştirmek amacıyla ele alınması gereken birkaç hayati sorun bulunmaktadır. Hükümet, BDDK’nun kurumsal kapasitesini daha da güçlendirmeli ve TMSF için daha uzun vadeli bir rol oluşturmalıdır. Diğer devlet bankalarının da özelleştirilmesi ve hala TMSF’nun himayesi altında bulunan borcunu ödeyemeyen birkaç banka ile ilgilenilmesine yönelik çalışmaların sürdürülmesi gerekmektedir. Bankacılık sistemi ve TMSF’nun elinde bulunan ödenmemiş borçlardan ve özellikle İstanbul Yaklaşımı kapsamına girmeyen ancak mali açıdan zayıf olmayı sürdüren ve ekonomik iyileşmenin duraklaması halinde bankalar için yeni ödenmemiş borçlar yaratabilecek birçok şirket bulunması nedeniyle, İstanbul Yaklaşımı ile ilgili iflas sorunlarından kaynaklanan güçlüklerle başa çıkılabilmesi amacıyla iflas kanunu yeniden şekillendirilmelidir. Temmuz 2003’te, İflas Kanununda yapılan kreditör haklarını arttıran

Page 51: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

7

değişiklikler yürürürlüğe girmiştir. Buna ek olarak, Hükümet, bu Kanun kapsamına, yıl sonundan önce, önceden planlanmış iflas ile ilgili hükümleri dahil etmeyi planlamaktadır. 20. Hükümetin reel sektörü canlandırma çabalarının temel taşını oluşturan İstanbul Yaklaşımı (IY), 2002 yılının ortalarında işlemeye başlayan kapsamlı bir şirket yeniden yapılandırma programıdır. Herhangi bir firmanın gönüllü olarak IY’na girmesi halinde, her bir adayın uzun dönemdeki tutarlılığını belirlemek amacıyla Kreditörler Komitesi tarafından yürütülen resmi bir inceleme süreci başlatılır. Bunun anlaşılmasının ardından, resmi bir yeniden yapılandırma göz önüne alınır (örneğin, faiz tatili, vadesi gelmiş faizlerin sermayeye katılması, borç vadelerinin uzatılması, yeni kredi verilmesi veya borcun hisse senedine dönüştürülmesi). Bu daha uzun vadeli mali değişiklikler, şirketin bir çeşit yeniden yapılandırılmasını (yönetim değişiklikleri, yeni hisse senetleri, kıymet veya pozisyonların satışı, birleşme veya hatta şirketin yeni kişiler tarafından devralınması, gibi) gerektirebilecek üzerinde anlaşmaya varılan bir ticaret planının uygulanması şartına bağlıdır. Ayrıntılar üzerinde anlaşmaya varılması halinde, kreditörler ve şirket arasında, anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesini gerektirebilecek tetikleyici unsurlar da dahil olmak üzere, pazarlığın şart ve koşullarını belirleyen bir anlaşma imzalanır. Haziran 2003 itibariyle, 300’e yakın firma Istanbul Yaklaşımına katılmış ve yaklaşık 4,8 milyar ABD $’ı tutarında borç yeniden yapılandırılmaktadır. Bu firmaların yaklaşık 46.000 çalışanı, 2,9 milyar ABD $’ı tutarında satışı, yaklaşık 0,8 milyar ABD $’ı tutarında ihracatı ve 7,5 milyar ABD $’ına yakın tutarda aktifi bulunmaktadır. Ancak, maalesef, birçok durumda, gerçek şirket yeniden yapılandırılması yerine sadece borç takvimlerinin yeniden düzenlenmesi gerçekleştirilmiştir. Şirket yeniden yapılandırılması çerçevesinde, şirket yönetimi endişe konusu olmaya devam etmektedir. Örneğin, özel sektörün desteklenmesine yönelik çabaların kolaylaştırılması amacıyla iflas kanunu düzeltilmelidir. 21. DYY : Hükümet halihazırda, DYY akışlarını geliştirmek ve Türkiye’nin evrensel rekabetçiliğini arttırmak amacıyla bir DYY stratejisi geliştirmektedir. DYY ortamı ile ilgili değerlendirmeler, Yabancı Yatırım Danışmanlık Kurumunun (FIAS) yardımı ile gerçekleştirilmiştir. FIAS tarafından ortaya konan bazı sorunların ele alınması amacıyla, yeni bir DYY kanunu ve şirket kayıt kanunu meclisten geçirilmiş6 olup, halihazırda Hükümet, bir Yatırım Teşvik Kurumu (YTK) oluşturmayı planlamaktadır. DYY’ın desteklenmesi için, özellikle de ticaret kanunu ve rekabet politikası ile özelleştirmenin düzene sokulması ile ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. 22. Özelleştirme Programı : Türkiye’de özelleştirme yeni sanayileşmekte olan diğer Latin Amerika, Asya, ve Doğu Avrupa ülkelerine göre çok daha yavaş ilerleme kaydetmiştir. Özelleştirme satışları, POAS’ın (petrol dağıtımı) çoğunluk hissesinin ve üçüncü bir GSM lisansının satılmasının, satışları 5 milyar ABD $’ına ittiği 2000 yılı hariç olmak üzere, tutarlı bir şekilde yılda 1 milyar ABD $’ının altına düşmüştür. Türkiye, 1985 yılından bu yana 11,5 milyar ABD $’ı tutarında özelleştirme geliri elde etmeyi başarmıştır. Uygulama ile ilgili gecikmeler, Özelleştirme Yüksek Kurulunun7 hacimlerine bakmaksızın tüm işlemleri onaylaması gereği; Özelleştirme İdaresi’nin portföyünde bulunan kar ve zarar etmiş şirketler arasındaki mevcut çapraz sübvansiyon mekanizması; rekabetçiliğin geliştirilmesindense gelir kazanımlarına önem verilmesi; ve büyük holdinglerin (telekomünikasyon ve devlet bankaları) özelleştirilmesinin ilgili bakanlık ve devlet bakanlıklarının sorumluluğu altında olması gerçeği gibi bir çok nedene bağlanabilir. Türkiye’nin yetersiz özelleştirme performansı, kayda değer

6 Bu yeni DYY kanunu, yabancı yatırımcılara da yerli yatırımcılara davranıldığı şekilde davranılmasını sağlamakta ve DYY’ın özendirilmesine yönelik engellerin ortadan kaldırılmasını sağlayacak önlemlerin getirilmesini öngörmektedir. 7 Özelleştirme İdaresi, Başbakanın başkanlık ettiği bir grup bakandan oluşan Yüksek Özelleştirme Kurulunun yetkisi altında, özelleştirme programını yürütmekten sorumludur.

Page 52: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

8

ölçüde DYY elde etmekteki başarısızlığının nedenlerinden biridir. Ancak Türk Hükümeti, rekabetçiliği ve Türk ekonomisine yatırım akışlarını geliştirmek amacıyla 2003 yılı için iddialı bir özelleştirme programı başlatmıştır. Yeni program, ulusal önem taşıyan belli başlı şirketlerin özelleştirmesini içermektedir. Bu şirketler arasında Petkim (petro-kimya ürünleri), Tüpraş (2000 yılında kısmen elden çıkarılan petrol rafinerisi), Türk Hava Yolları, Erdemir (çelik), Tekel (tütün ve çelik) ve Şeker (şeker) sayılabilir. Buna ek olarak, belirli sayıda daha küçük ölçekli holdingle Hükümetin gayri menkul holdinglerinin özelleştirilmesi için de talimat verilmiştir. Devlet bankaları ve limanlarla ilgili yeni özelleştirmeler de beklenmektedir. 23. Enerji : Türkiye’de enerji fiyatları, OECD ve diğer karşılaştırılabilir ülkelerdekine göre çok yüksektir. Yüksek fiyatlara rağmen, bu sektör bağımsız enerji üreticileri (BEÜ) ile pahalı sözleşmelere; aşırı dağıtım kayıplarına ve yetersiz fatura kesme ve tahsilata bağlı olarak ciddi mali güçlükler yaşamaktadır. Türkiye’nin elektrik ve gaz sektörlerinde, sürmekte olan piyasa reformları ve Avrupa Birliği ile uyum politikası çerçevesinde ciddi reformlar gerçekleştirilmektedir. Reformlar, sektöre özel sermaye çekmek yoluyla halihazırda Hükümetin neden olduğu maliyet ve riskleri azaltmayı hedeflemektedir. Enerji sektörünü düzenleyici otoritenin oluşturulması ve 2001 yılında yürürlüğe giren yeni elektrik ve gaz kanunları, enerji sektörünün özelleştirilmesi için zemin hazırlamış ve özellikle yenilenebilir enerji alanında, özelleştirmeye yönelik ilk adımlar atılmıştır. Ancak, enerji sektörü, karlılığı olumsuz yönde etkileyen ve uygun bir şekilde çözümlenmedikçe özelleştirme sürecine engel olacak çeşitli güçlüklerle karşı karşıyadır. Bu güçlükler arasında, elektrik hizmetlerinin büyük oranlarda ödenmemesi; özel katılıma yönelik işletme haklarının devredilmesi (İHD) veya hala çözümlenmesi gereken Yap – İşlet – Devret (YİD) yaklaşımı ile gerçekleştirilen çok sayıda üretim ve dağıtım projesi; ve talebin arttırılması beklentisi ile anlaşılması yıllar sürebilecek yüksek başlangıç hacimleri ve fiyatları ile imzalanmış çok sayıda sözleşme sıralanabilir. 24. Bilgi ve İletişim Teknolojileri : Türkiye’deki telekomünikasyon sektörü, daha ileri düzeyde serbestleşme yönünde uzun bir yol katetmiş ve halihazırda AB’ye girmeye hazırlanan Polonya ve Macaristan gibi diğer ülkelerdeki gelişmelerle karşılaştırılabilecek bir seviyeye ulaşmıştır. 1990 yılında ihraç edilen iki GSM lisansının ardından, Hükümet üçüncü bir lisansı Aria’ya başarılı bir şekilde pazarlamış, ve dördüncü bir lisansa yönelik teklifleri alma konusunda başarısızlığa uğraması sonucunda, bu dördüncü lisansı doğrudan Türk Telekom’a ihraç etmiştir (Aycell). Halihazırda, önemli ölçüde özel sektör katılımı ile, mobil telefon alt sektörünün yeniden yapılandırılmasına yönelik planlar bulunmaktadır. Türk Telekomun özelleştirme planı ise daha yavaş ilerleme kaydetmiştir. 2003 yılı sonu için programlanan telekomünikasyon sektörünün tam olarak serbestleştirilmesi ile ve telekomünikasyon sektörü ile ilgili evrensel anlamda yaşanan sorunlar göz önüne alındığında, Türk Telekomun, tam olarak serbestleştirilmesinin ötesinde rekabetçiliğinin arttırılması amacıyla yeniden yapılandırılması, özelleştirmenin önüne geçmiştir. Direktörler Kurulu, Türk Telekom’u ticaret sınırları çerçevesinde yeniden yapılandırarak, işletmenin operasyonlarını ticarileştirmek amacıyla bir şirketleştirme planı üstlenmiştir. Ancak, Hükümet ile IMF arasındaki anlaşmaya paralel olarak, Türk Telekom’un özelleştirilmesi, önemli bir hedef olmayı sürdürmektedir. Hükümet, 2003 yılının üçüncü çeyreğinde, yeni bir özelleştirme stratejisi ilan etmeyi planlamaktadır ve başarılı bir özelleştirme girişiminin öncesinde düzenleyici ortamda önemli ölçüde çalışmalar yapılması gereğine rağmen, işletmenin bütününün 2004 yılının ikinci çeyreğinde özelleştirilmesi geçici olarak programlanmıştır. 25. Fiziksel Altyapı : Türkiye’nin AB’ye giriş planları, hem AB normlarının karşılanması, hem de kentsel hizmetlerle ilgili artan taleplere cevap verilmesi amacıyla, fiziksel altyapıya kayda değer ölçüde

Page 53: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

9

yatırım yapılmasını gerektirmektedir. Ancak, yüksek lojistik maliyetler, ülkenin rekabetçiliğinin geliştirilmesine engel oluşturmaya devam etmekte ve özel sektör gelişimini daha da olumsuz şekilde etkilemektedir. Ulaştırma sektörü, kamu yatırımlarının % 30’unu oluşturmakta, ancak Hükümet’in mali hesaplarını önemli ölçüde tüketerek ülkenin geniş kapsamlı kamu borcu yükünü arttırmaktadır. Giderek artan altyapı taleplerinin etkili bir şekilde karşılanması amacıyla, temel yapısal reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da etkinlik ve güvenilirliğin arttırılması için kurumsal reformların yanısıra, Hükümet’in bütçe sınırlamaları göz önüne alındığında, mevcut altyapının geliştirilmesi amacıyla özel sektör katılımını harekete geçirecek girişimleri gerektirmektedir. Banka Grubu Stratejisi 26. Dünya Bankası Grubu, Türkiye’ye önemli ölçüde destek sağlamıştır. MY03’ün sonu itibariyle, IBRD protföyünün içerdiği aktif projelerle ilgili kredi taahhütleri, 4,8 milyar ABD $’ını aşmıştır. IFC’nin Türkiye portföyü, toplam IFC portföyünün yüzde 4,8’ini oluşturarak, Brezilya, Arjantin ve Hindistan’ın ardından büyüklük açısından dördüncü sırada yer almıştır. Türkiye’ye yönelik toplam IFC taahhüdü yaklaşık 805 milyon ABD $’ını bulmuştur. 214 milyon ABD $’ı tutarındaki brüt katkı ile birlikte, Türkiye, MIGA portföyündeki beşinci en büyük ev sahibi ülke olarak yer almıştır. Böylelikle, Hükümet ve özel sektör için önde gelen bir çok taraflı uzun vadeli finansman kaynağı olarak Dünya Bankası Grubunun rolü önem kazanmıştır. 27. Dünya Bankası Grubunun MY04-06’ya yönelik özel sektör stratejisi, Hükümetin iş ortamını daha da geliştirme programını destekleme üzerinde yoğunlaşacaktır. 2001 krizinin ardından kriz yönetimine verilen önemden, şirket sektörünün daha da iyileştirilmesini destekleyecek politikalara doğru bir kayma olmuştur. Öncelikler arasında : mali sektör reformu ile ilgili henüz yarım kalmış olan gündemin tamamlanması, şirket sektörünün, özellikle de KOBİlerin, mali krizin yol açtığı olumsuz etkiler sonrasında güçlendirilmesinin desteklenmesi, özelleştirmenin hızlandırılması ve DYY ile ilgili engellerin ortadan kaldırılması, kamu hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi faaliyetlerinin devam ettirilmesi, ve altyapıya yatırım yapılması yer almaktadır. 28. Dünya Bankası Grubu, üyelerinin tamamlayıcı rolleri ve araçlarına dayanmaktadır. IBRD, ana CAS metninde de ayrıntılı bir şekilde açıklandığı gibi, ekonomik reformların uygulanmasını uyum kredileri ile destekleyecek ve bu operasyonları, kilit alanlardaki reformları destekleyecek yatırım projeleri ile tamamlayacaktır. IFC desteği ise, büyüme ve reformla ilgili elle tutulur yararlar sağlayacak projeler ve başka alanlarda da tekrarlanabilecek tatbikat projeleri üzerinde yoğunlaşan çok yönlü stratejisine dayanacaktır. MIGA, garanti programı ve Yatırım Piyasası Hizmetleri’nin İstanbul’daki Özel Sektör Gelişim Merkezine sağladığı destek ile doğrudan yabancı yatırım akışının kolaylaştırılması ile ilgili önemli rolünü sürdürecektir. FIAS ise, idari usullerin düzenlenmesi, yatırımı teşvik kurumunun kurulması, DYY taşmaları / bağlantıları, ve rekabet politikası gibi konularda doğrudan yabancı yatırımın arttırılması için gerekli ortamın geliştirilmesi ile ilgili Hükümet’le brilikte gerçekleştirmekte olduğu çalışmalara devam edecektir. 29. Geçmişte de olduğu gibi, IFC, yapısal reform programı için özel sektör girdileri ile ilgili olarak IBRD ile işbirliği içinde çalışacaktır. Banka tarafından tavsiye edilen telekomünikasyon, enerji ve mali sektörlere yönelik hukuksal ve düzenleyici çerçeve ile ilgili gelişmelerin IFC için bu alanlarda yatırım olanaklarını arttıracağı beklenmektedir. IBRD, IFC ve MIGA’nın tamamlayıcı desteklerini altyapı ve mali piyasalar üzerinde yoğunlaştırması, Dünya Bankası tarafından desteklenen ekonomik programın kalitesini arttıracaktır.

Page 54: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

10

30. Mali Sektör : Bankacılık sektörünün daha da güçlendirilmesi ve banka dışı mali sektörün geliştirilmesi ile mali aracılığın derinleştirilmesi de dahil olmak üzere, mali sektör reformunun yarım kalan gündeminin tamamlanması, ekonomik istikrarın geliştirilmesi ve özel sektörün büyümesi açısından kilit unsurları oluşturmaktadır. IBRD’nin planlamış olduğu ekonomik ve sektör çalışması ile uyum ve yatırım kredisinin bir kombinasyonunu içeren destek, ana CAS metninde ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. IFC’nin mali sektörle ilgili stratejisi, teklif edilen Banka desteği ile yakın bir koordinasyon çerçevesinde gerçekleştirilecek ve bu desteği kuvvetlendirecektir. IFC aşağıdaki konular üzerinde yoğunlaşacaktır : (i) yetkililere müdahalede bulunulan bankaların satışı ve uygun olan durumlarda, bu bankaların ödenmeyen borçlarının transfer edilmesi konusunda yardımcı olmak; (ii) bilançolarının güçlendirilmesi ve bunların konsolidasyon sürecinde yardımcı olacak bir platform olarak kullanılması amacıyla orta ölçekli bankalarla birlikte çalışmak; (iii) piyasadaki mali kurum dağılımının genişletilmesine yardımcı olmak.

Kutu 1 : IFC’nin Mali Sektörle ilgili Planları IFC, ödenmeyen borçların (ÖB) açık arttırma ile satılmasını desteklemek amacıyla TMSF ile aktif bir şekilde çalışmaktadır. IFC, bu satışlarda başarılı olan teklif sahiplerine finansman sağlayacak, ve böylelikle, bu açık arttırmalara daha fazla sayıda teklif verilmesini, açık arttırma ile satışa sunulan portföylerin kıymetinin arttırılmasını sağlayacak ve bu sürecin şeffaf bir şekilde ve uluslararası standartlara göre yürütülmesi için bir koruyucu görevi üstlenecektir. Bankacılık sektörünün konsolidasyonu, önceki iki yıla oranla daha yavaş seyretse de büyük ihtimalle devam edecektir. Kısa dönemde, altüst olan durumdan olumsuz yönde etkilenen tutarlı mali kurumlar üzerine yoğunlaşmak gerekmektedir. Bununla ilgili olarak, IFC, orta ölçekli bir bankaya sermaye tabanını güçlendirmede yardımcı olmuştur; bu, zayıf veya müdahale edilmiş bankaların, aktiflerin elde edilmesi ve/veya yönetim sözleşmeleri ile bankacılık sistemindeki konsolidasyonun desteklenmesinde bir platform olarak kullanılabilir. Bu ayrıca, her ikisi de likidite sıkışıklığı yaşayan KOBİ ve şirket sektörlerine kredi sağlanması için bir kanal görevi yapabilir. Buna ek olarak, IFC, ayrıca, sigorta sektörünün geliştirilmesi, ipotek finansmanı ve sözleşme yoluyla tasarruf kurumları ve özel hisse senedi piyasasının geliştirilmesini de içeren kurum kurma ve yeni ürünlerin tanıtılmasına yönelik çalışmalarına devam edecektir. 31. Şirket Sektörü / KOBİler : 2001 yılındaki mali kriz, IBRD tarafından hazırlanan Şirket Sektörü Etki Değerlendirme Raporunda da belgelendiği gibi, işletme sektörünü son derece olumsuz bir şekilde etkilemiştir. İstanbul Yaklaşımının birçok işletme için borç indirimi sağlamasına ve 2002 yılında güçlü bir ekonomik gelişme kaydedilmesine rağmen, şirket sektörü hassasiyetini korumakta ve genel olarak, ticari banka kredilerine erişememektedir. Bu nedenle, Banka Grubu stratejisi, genel iş ortamının geliştirilmesi ve mali reform üzerine yoğunlaşmanın yanısıra, ayrıca, uygun mali aracılar kanalıyla işletme sektörüne finansman sağlamayı da planlamaktadır. IBRD’nin programı, ana CAS metninde de açıklandığı gibi, ihracat finansmanı ve KOBİ sektörünü destekleyecek operasyonları içermektedir. IFC, güç koşullar içeren ortama rağmen, içeriği kuvvetli yeni yatırım projeleri arayışına devam edecektir. Buna ek olarak, IFC, kısa dönemde, kuvvetli gösteriş etkisi içeren ve piyasa psikolojisi üzerinde olumlu etkileri olan gözle görünür girişimlere odaklanacaktır. Şirketlerin bilançolarını nasıl indireceklerini, likiditelerini nasıl arttıracaklarını ve şirket yönetimlerini nasıl geliştireceklerini gösteren model işlemlerin geliştirilmesi ile hisse senedi finansmanının yetersizliğinin ve sermaye piyasalarına erişim eksikliğinin ele alınmasına özel önem verilecektir. Bu ihtiyaçlara cevap verecek araçlar arasında, diğerlerinin yanısıra, şirket ve işletme sermayesi kredileri sayılabilir. IFC, eski Sovyetler Birliği, Romanya, Azerbaycan ve Kazakistan’da yapmış olduğu 150 milyon ABD $’ı tutarındaki yatırımlarla, Orta ve Doğu Avrupa ile Orta Asya’daki Türk projeleri ile ilgili yatırımlarında giderek daha da başarılı olmaktadır. IFC’nin Türkiye ile bu gelişim ortaklığını daha da büyütme yönünde kasıtlı planları vardır. Buna ek olarak, IFC, bankalara sağlanan sınırlı ülke limitlerinin desteklenmesine yardımcı olarak,

Page 55: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

11

ülkedeki ticari finansman kapasitesini arttıracak ticari kolaylıklar ve risk paylaşım mekanizmalarının sağlanması ile aracıların ticari finansman miktarını arttırmasına imkan tanıyacak yollar aramaktadır. 32. Planlanan Bakü – Tiblis – Ceyhan (BTC) Boru Hattı yatırımları ile ilgili olarak IFC, yerel işletmelerin (daha çok KOBİlerin) BTC projesini çevreleyen geniş kapsamlı yatırım harcamaları ile ilgili tedarik zinciri bağlantılarından faydalanmaları için yollar düşünmektedir :

• IFC öncelikle, KOBİ iş ortamını ve hem firma seviyesinde hem de kurumsal seviyede büyüme ile ilgili engelleri ayrıntılı bir şekilde açıklayan bir KOBI rehberi hazırlayacaktır. Bu rehber ayrıca, iş çevresi ile gerçekleştirilecek workshoplar ve seminerler aracılığıyla konuyla ilgili izlenebilecek potansiyel girişimleri de tanımlayacaktır.

• Çeşitli petrol ve gaz sektörlerindeki KOBİlere, üretkenliklerini ve kalite güvencelerini

geliştirmeleri amacıyla, IFC, BP, Statoil, Unical AIOC İşletme Merkezi ve GTZ (Alman Gelişim Şirketi) tarafından ortaklaşa finanse edilen bir program çerçevesinde, özel teknik destek sağlanacaktır.

• Bunların yanısıra, sonuç olarak KOBİ’lere yardımcı olacak yerel iş gelişim hizmeti

sunucularına eğitim sağlanacaktır. • KOBİLere, banka kredi hatları aracılığıyla veya BTC projesinde yer alan özel yatırımcıların

katılımı ile gerçekleştirilebilecek özel KOBİ fonlarından finansman sağlanabilecektir. • Son olarak, bazı topluluk gelişim programlarının, ACG / BCT yatırımından daha geniş bir

nüfus kitlesinin yararlanmasını sağlaması beklenmektedir. 33. Özelleştirme ve DYY. Temel altyapı sektörlerinde özelleştirme, Ekonomik Reform Kredisi çerçevesindeki de dahil olmak üzere, Banka Grubunun yetkililerle olan politika diyaloğunun önemli bir parçasını oluşturmaktadır. IBRD tarafından desteklenen, telekomünikasyon ve enerji sektörlerinde özelleştirmeye yönelik uygun bir düzenleyici ve hukuk çerçevesinin oluşturulması, özel yatırım için gerekli ortama yönelik faydalar sağlamaktadır. IFC’nin stratejisi, yatırımcı güveninin geri kazanılmasına yardımcı olmak, yabancıların ilgisini çekmek ve özelleştirme anlaşmalarında doğrudan yabancı yatırım akışını harekete geçirmek amacıyla öncü özelleştirmenin desteklenmesidir. Bu hedefe ulaşmak için, IFC, görünen telekomünikasyon ve altyapı projelerinin özelleştirilmesini destekleyecektir. 34. Türkiye’nin, hem komşu ülkelerde önemli bir özel yatırım kaynağı hem de büyük bir yabancı yatırım alıcısı olarak yabancı yatırım akışlarını genişletmeye yönelik büyük potansiyeli göz önüne alındığında, MIGA, doğrudan yabancı yatırım akışlarını kolaylaştırmada önemli rol oynamaya devam edecektir. Şimdiye kadar, MIGA tarafından kolaylaştırılan doğrudan yabancı yatırım miktarı yaklaşık 1 milyar ABD $’ına ulaşmıştır ve Hükümetin iddialı özelleştirme programının uygulaması devam ettikçe bu miktarın daha da artması beklenmektedir. 35. FIAS, DYY akışlarının miktar ve kalitesini arttırmak üzere bir Banka Grubu girişimine liderlik etmiştir. İdari ve düzenlemeye yönelik engellerin bir analizi gerçekleştirilmiş ve bunların ortadan kaldırılması için yetkililerle bir çalışma planı üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Bu önlemler yatırım ortamının geliştirilmesi ve 2001 krizinin altında yatan bazı sorunların ele alınması açısından hayati önem taşımaktadır. Bu çalışma sonucunda, yeni bir DYY kanunu ve bir Yatırımı Teşvik Kurumu kurulması ile ilgili kanun

Page 56: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

12

yürürlüğe konmuştur. FIAS, çalışmada yer alan idari ve düzenlemeye ilişkin engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik tavsiyeler uygulandıkça yetkililerle olan diyaloğuna devam edecektir. 36. Altyapı. IBRD’nin, telekomünikasyon ve enerji sektörlerindeki politka diyaloglarının ötesinde altyapı ile ilgili planlanan desteği, yerel yönetim reformu çerçevesinde belediye seviyesindeki yatırımların desteklenmesi, demiryolu sektörünün yeniden yapılandırılması ve yenilenmesi, ve hükümet garantisi olmadan özel sektör katılımının arttırılmasına olanak tanıyacak enerji sektörü serbestleşme süreci üzerinde yoğunlaşacaktır. IFC, yukarıda da belirtildiği gibi, Türk Telekom ve altyapı sektöründeki diğer görünen projelerin özelleştirilmesini desteklemeye hazır olacaktır. Bölgesel bir taahhütün bir parçası olarak, IFC ayrıca Bakü – Tiblis – Ceyhan Petrol Boru Hattı projesinin finansmanını sağlamayı da düşünmektedir. 37. Bakü – Tiblis – Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı : IFC, EBRD (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) ile birlikte Bakü – Tiblis – Ceyhan boru hattı için gerekli yatırımları desteklemeyi düşünmektedir. BTC boru hattı, petrolü öncelikle Azeri, Chirag ve Günaşlı (ACG) petrol alanlarından Türkiye’nin Akdeniz sahillerindeki Ceyhan limanına Gürcistan üzerinden taşıyacaktır. Şah Deniz boru hattı ise, Azerbaycan’dan Türkiye’ye yine Gürcistan üzerinden gaz taşıyacak ve Şah Deniz gaz alanının gelişimi ve kullanımı ve ilgili gaz boru hattı projesi EBRD tarafından desteklenecektir. Projenin MY04’te Kurul tarafından görüşülmesi beklenmektedir ve IFC, BTC projesini finanse etmek amacıyla 150 milyon ABD $’ına kadar bir destek sağlamayı ümit etmektedir. Teklif edilen yatırımda IFC’nin rolü :

• Uluslararası yatırımcılar tarafından sınır ötesi bir proje ile ilgili algılanan politik risklerin azaltılmasında destek sağlamak ve projenin düzenlenmesi ve işletimi ile ilgili istikrarın sağlanmasında yardımcı olmak;

• Özellikle daha küçük şirketler tarafından ihtiyaç duyulan borçlar için (hem doğrudan hem de B

tipi kredi yoluyla ticari banka fonlarının harekete geçirilmesi ile) uzun vadeli finansman sağlamak; • Projenin çevresel ve sosyal açılardan sürdürülebilir bir şekilde geliştirilmesi ve işletilmesi için

bir çerçeve sağlamak; • IFC’nin KOBİ ve toplum gelişim programlarının daha geniş kapsamlı gelişme etkileri

yaratmasına yardımcı olmak; • Etkili yönetimde yardımcı olmak ve şeffaflığı teşvik etmek; ve

• Üç hükümet, çeşitli devlet şirketleri ve muhtelif uluslararası petrol şirketlerinden oluşan bir grup arasındaki işbirliğini içeren petrol taşımacılığı ile ilgili Ev Sahibi Ülke Anlaşmaları (HGA) ve Hükümetlerarası Anlaşmalara (IGA) dayanan projelerde tarafsız bir üçüncü taraf rolü üstlenmektir.

Page 57: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Ek A2 (Bolumler)

Geriye Dönük Gözden Geçirme Fırsat 1. MY01-03 ile ilgili CAS, yapısal reformlara uygun bir dönemde, 1999 yılının sonlarında ve 2000 yılının başlarında alınan önlemler üzerine inşa etmek suretiyle başlatılmıştır. Hükümet 1999 yılının ilkbaharında göreve gelmesinin ardından, kapsamlı reformlara yönelik taahhüdünü beyan etmiş ve Ağustos ve Kasım 1999’da meydana gelen Marmara ve Düzce depremlerinin neden olduğu karışıklıklara rağmen çeşitli önemli kanunları yürürlüğe koymuştur. Aralık 1999’da bir IMF programı başlatılmış ve Mayıs 2000’de Ekonomik Reform Kredisi (ERL), Banka tarafından onaylanmıştır. CAS’ın Hükümetle birlikte tartışılmakta olduğu dönemde, ERL’nin yapısal reform politika önlemlerine dayanak sağlamak amacıyla kurumsal değişiklikleri destekleyecek bir yatırım kredileri programının yanısıra, bir de Mali Sektör Uyum Kredisi hazırlanmaktaydı. Ülke Direktörünün 1998 yılında alana yerleşmesi ve bunu izleyen, alana dayalı ekonomik yönetim, beşeri kalkınma ve portföy uygulama ekiplerinin güçlendirilmesi ile daha kolay bir hale getirilen ekonomik ve sektörle ilgili çalışmalar ve aktif diyalog yoluyla, Banka temelin hazırlanmasını sağlamıştır. 2. CAS, Kurul tarafından, Kasım 2000’de Türkiye’de yaşanan mali piyasa türbülansı henüz gözlemcilerin hafızasında taze iken, 2000 yılının Aralık ayında görüşülmüştür. 2000 yılının ortalarında reform uygulamasının yavaşlaması tersine döndürülmüş ve kısa bir süre için hız kazanması sağlanmış ancak, temelde yatan dengesizliklerin çabuk bir şekilde çözülebilmesi mümkün olmamış ve sonuç itibariyle bu durum 2001 yılının Şubat ayında şiddetli bir ekonomik krizin ortaya çıkmasına neden olmuştur. 3. Reforma duyulan ihtiyacın ciddiyetinin kriz sonucunda açıkça ortaya konduğu ve Hükümetin kararının tekrar kesinleştiği 2001 yılının Temmuz ayında, Kurulla, CAS Gelişme Raporu (CAS PR) üzerinde görüşülmüştür. Banka sürdürülebilir bir iyileşmenin başlatılabilmesi için gerekli hızlı reform hareketlerini derhal desteklemek üzere yerini almıştır. En önemli ve en acil reformların desteklenmesi amacıyla Program Amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum Kredileri (PFPSALlar), yeniden gözden geçirilerek düzeltilen CAS’a eklenmiştir. Bu reformları: bankacılık sektörünün düzenleme, karara bağlama ve yeniden sermaye değerlendirme ihtiyaçlarının ele alınması; ve hükümet harcamaları ve kamu bankalarının uzun süredir kötü bir şekilde idare edilmesine izin veren mali yönetim ve halk idaresindeki zayıf noktaların düzeltilmesi oluşturmuştur. Krizin daha hassas durumdaki insanlar üzerindeki beklenen etkisi ve ekonomik dalgalanmaların beraberinde getirdiği sosyal risklerin azaltılması için daha sağlam bir sosyal refah sistemine duyulan ihtiyacın göz önüne alınması ile, sosyal sektörlere sağlanan destek de hızla güçlendirilmiştir. Sonuçlar 4. Reformlar, özellikle destekleyici kurumsal değişikliklerin yapıldığı alanlarda bazı kalıcı değişiklikler getirmiştir. Ancak, kriz dönemlerinden kaynaklanan, politik belirsizlikler, ve birlikte çalışılan kurumların önceliklere yönelik taahhütlerinde tereddütlü olması nedeniyle bazı güçlüklerle de karşılaşılmıştır. Her bir orijinal CAS girişimi incelendiğinde, hedeflerin gerçekleştirildiği ve sürdürülebilme ihtimalinin yüksek olduğu alanlar ile yapılması gereken daha çok şeyin bulunduğu alanları değerlendirebilmemiz mümkündür.

Page 58: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

Büyüme ve istihdam yaratılması için reformların uygulanması. Reformlarda önemli ölçüde ilerleme kaydedilmiş olmasına rağmen bazı reformların kalıcılığı belirsizdir. Sosyal yönden hassas olan bazı alanlarda geriye gidiş sinyalleri gözlenmiş (örn. tarımsal sübvansiyonlar) diğer alanlar ise uygulama ile ilgili gecikmelere maruz kalmıştır (örn. özelleştirme).

IMF programı çerçevesindeki makroekonomik sonuçlar, 2002 yılının ilk aylarında başlayan ekonomik iyileşme ve 2002 yılının sonu itibariyle enflasyonun yüzde 30’luk seviyeye düşürülmesinin başarılması ile genel anlamda olumlu olmuştur. Ancak, temel fazla hedeflerine ulaşmada sorunlar yaşanmış ve mali uyumun kalitesi beklenenin altında gerçekleşmiştir. Ayrıca, bir dizi yapısal alanda da gecikmeler yaşanmıştır.

Bankacılık reformu önemli bir ilerleme alanı olmuştur. Geleceğe yönelik standartlar,

uluslararası normlara göre iyileştirilmiş, bağımsız bir bankacılık denetleme ve düzenleme kurumu kurulmuş, borçlarını ödeyemeyen batık bankalara müdahale edilmiş ve çözümlenmiş, diğer bankalar için sermayenin yeniden değerlendirilmesi uygulaması gerçekleştirilmiş, bir kamu bankası diğeri ile birleştirilmiş, ve geri kalan bankalar işletimsel yönden yeniden yapılandırılmıştır. Kamu bankalarındaki finanse edilmeyen “vergi kayıpları” nın önlenmesi için gerekli mevzuat yürürlüğe konmuştur. Kamu bankalarının özelleştirilmesi gündem kapsamına alınmış ancak bunun hangi yollarla gerçekleştirileceği henüz tartışma konusu olmaya devam etmektedir.

Dolaylı yoldan tarımsal sübvansiyonlardan tarımsal desteğin en önemli aracı olarak

çiftçilere doğrudan ödeme yapılmasına (DGD) geçiş büyük ölçüde başarılmış ve DGD’nin kurumsallaştırılması için çerçeve yasa hazırlanmıştır. Ancak dolaylı sübvansiyonların azaltılması için daha fazla ilerlemeye ihtiyaç vardır; 2002-03 yıllarında fındık çiftçilerine planlanmayan ek ödemeler yapılmıştır. Devlete ait tarımsal işletmelerin özelleştirilmesi ile ilgili ilerlemeler duraklama noktasına gelmiş ancak 2003 yılının başlarında TEKEL’e (tütün, alkol ve tuz) yönelik özelleştirme planının benimsenmesi ile tekrar hız kazanabilecektir. Tarımsal satış kooperatifleri birliklerinin (TSKBleri) yeniden yapılandırılması süreci başlatılmış, ancak bu programın tamamlanması için daha sıkı mali disipline ihtiyaç duyulmaktadır. Sulama ile ilgili herhangi bir strateji benimsenmemiş, ancak Su Kullanıcısı Birlikleri tarafından yerel sistemlerin pilot yönetimi, etkinliğin kazanılmasına ve özel fonların artmasına neden olmuştur.

Rekabetçi, düzenlenmiş bir elektrik piyasasının yaratılmasına yönelik, aynı zamanda

gaz sektörünü de idare eden bağımsız bir düzenleyici kurumun oluşturulması da dahil olmak üzere, önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak, elektrik üretimi ve dağıtımının özelleştirilmesi ile ilgili gelişmeler planlanandan daha yavaş gerçekleşmiştir.

Telekomünikasyon sektöründe, tam lisans verme sorumluluğu ile bağımsız bir

düzenleyici kurum kurulmuş, 2000 yılında özel bir konsorsiyuma bir GSM 1800 lisansının satışı gerçekleştirilmiş, ve ulusal santral Türk Telekom şirketleştirilmektedir. Ancak Türk Telekom’un özelleştirilmesi ile ilgili çabalar şimdiye dek bekleneni gerçekleştirmemiştir.

Haziran 2003’te, DYY’ın desteklenmesine yardımcı olmak amacıyla, yabancı ve yerli

yatırımcılar arasında daha eşit bir “oyun alanı” oluşturan bir kanun paketi Meclis tarafından

Page 59: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

3

kabul edilmiştir. Ancak gerçekten eşit bir oynama alanının yaratılması için vergi idaresi reformu da dahil olmak üzere diğer reformların uygulanmasına ve tahsilat disiplininin sağlanması amacıyla sosyal güvenlikle ilgili daha fazla idari reforma ihtiyaç duyulmaktadır.

Kısmen kötü piyasa koşullarına ve kısmen de yetersiz politik iradesine bağlı olarak

işletmelerle ilgili özelleştirme yavaş seyretmiştir. POAS (petrol dağıtımı) yüzde 100 özelleştirilmiş ve ERDEMİR’deki (çelik) devlet payı yüzde 50’nin altına indirilmiştir. Ocak 2003’te yeni bir özelleştirme programı ilan edilmiş ve bir dizi daha küçük satış gerçekleştirilmiş, birçok daha büyük satışın ise 2003 yılının ikinci yarısında tamamlanması planlanmıştır.

Kamu yönetimi ve sorumluluğunun geliştirilmesi. Yapısal mali reformları (vergilendirme ve kamu istihdamı), kamu harcama yönetimini ve kamu yönetimini içeren kapsamlı bir kamu sektörü reformu başlatılmıştır. Vergi reformu, kamu yatırımlarının rasyonelleştirilmesi, birçok bütçe dışı fonun ortadan kaldırılması, ve kamu borç yönetimindeki gelişmeler, somut ilerlemeleri oluşturmuştur. Kamu sektörü reformunun diğer yönleri daha yavaş ilerleme kaydetmiştir. Gelir getirme kabiliyeti ile kamu hizmet sunumu sorumluluğunun denkleştirilmesine temel oluşturmak amacıyla belediye reformuna ihtiyaç vardır.

Vergi politikası reformu, 2002 yılının ortalarında getirilen bir birleştirilmiş özel tüketim vergisi ve doğrudan vergi sisteminin kolaylaştırılması ve rasyonelleştirilmesi amacıyla Nisan 2003’te düzenlenen bir yasamaya yönelik reformlar paketi ile önemli ölçüde ilerleme kaydetmiştir.

Genel bir tavan oluşturulması, kamu yönetiminin yılda dört kez izlenmesi ve devlete ait

işletmelerdeki tanımlanan iş gücü fazlasının giderek azaltılması ile kapsamlı bir kamu istihdamı programı yürütülmektedir.

Kamu yatırım programı, aşamalı bir rasyonelleştirme süreci içindedir ve Hükümet daha az

sayıda öncelikli projeye yönelmek suretiyle daha hızlı uygulama gerçekleştirme konusunda giderek daha fazla kararlılık göstermektedir. 2001 yılında 12,5 yıl olan ortalama proje tamamlama süresi, 2003 yılında tahmini olarak 7,6 yıla düşürülmüştür.

Hemen hemen tüm bütçe ve bütçe dışı fonlar ortadan kaldırılmıştır. Ancak söz konusu

fonların kapatılmasının ardından geride kalan özel hesapların ve özel tahsisat mekanizmalarının kapatılması için yeni mevzuata ihtiyaç vardır.

Konsolide bütçeli kurumlar için bütünüyle otomatikleştirilmiş bir kamu muhasebe sistemi

getirilmiş ve 2004 yılı bütçesi için bir uluslararası standart kodlama sistemi (GFS) uygulanmaya başlamıştır. Ağustos 2002’de kapsamlı bir kamu mali yönetimi ve kontrolü yasası Meclise sunulmuş ve Banka ile istişare çerçevesinde revizyondan geçirilmektedir.

2002 yılında yürürlüğe giren yeni kamu borç yönetimi kanunu çerçevesinde, Hazine

teminatlarının satışı ile ilgili usuller büyük ölçüde sıkılaştırılmış ve Hazine bünyesinde yeni bir kamu borç ve risk yönetimi birimi kurulmuştur.

Page 60: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

4

Uluslararası UNCITRAL standartları ile uyumlu yeni bir tedarik yasası Ocak 2003’te yürürlüğe girmiştir. Kamu ihalelerini idare etmek üzere bağımsız bir Kamu İhale Kurumu kurulmuştur. Söz konusu yasaya yapılan, kamu işletmeleri tarafından ticari uygulamaların sınırlı bir şekilde kullanılmasına izin veren maddeler de dahil olmak üzere, bir dizi değişiklik Temmuz 2003’te yürürlüğe girmiştir.

Yolsuzluk olanaklarının azaltılması ile ilgili kamu tartışması yoğunluk kazanmıştır. 2001 yılı

sonlarında gerçekleştirilen yolsuzluk önleme konferansına Bankanın destek vermesi ve önde gelen yerel bir uzman danışmanlar grubunun ortaya koymuş olduğu bulgular buna katkıda bulunmuştur. Yolsuzlukla mücadele konusunda ulusal bir strateji, 2002 yılının Mart ayında yayınlanmıştır.

Altyapı yönetiminin bazı yönleri gelişme göstermiştir ancak belediye suyu konusuna özel

işletmecilerin sınırlı bir şekilde dahil edilmesi ile ilgili sonuçlar karışıktır. Sosyal hizmetlerin ve sosyal korunmanın genişletilmesi. Temel eğitimde önemli ve sürekliliği olan gelişmeler kaydedilmiştir. En yoksul kesimin sosyal refahı ile ilgili hedefler geliştirilmiş olmakla birlikte sistem mali açıdan yeterince beslenememiştir. Sosyal güvenlik iyi hedeflenmemiş ve kontrol edilemeyecek derecede pahalıdır. Sağlıkla ilgili sonuçlar, özellikle anne ve çocuk ölümleri açısından orta gelirli bir ülke için olumsuzluğunu korumaktadır.

1999 yılından itibaren, önemli bir sosyal güvenlik reformu uygulanmaya başlanmıştır. Kamu Pay-As-You-Go (PAYG) (primlerin gelirin tahakkuku anında kesildiği dağıtıma dayalı sistem) emeklilik reformuna parametrik reformlar getirilmiş ve bireysel destekleyici emeklilik programlarını teşvik edecek kanunlar yürürlüğe konmuştur. Ancak, planlanan kurumsal ve idari reformların ilerlemesi yavaş olmuştur. Reformdan beklenen, sosyal güvenlik sisteminin mali dengesi ile lgili gelişmeler gerçekleşmemiş ve Ocak 2003’te emeklilik aylıklarında yapılan artışlar, sistemin genel açığını GSMH’nin yaklaşık % 5’ine yaklaştırmıştır.

Ülkedeki çiftçilerin yüzde yetmiş beşi Doğrudan Gelir Destek Sistemine kaydolmuştur; bazı

gecikmelere rağmen, DIS ödemeleri yapılmakta ve yıllık çiftçi kayıtlarına bakıldığında, hedeflemenin iyi olduğu söyelenebilmektedir.

Sosyal Dayanışma Fonu aracılığıyla sosyal yardıma sağlanan fonlar artmış ancak, GSMH’nin

yüzde 0,3’ü olarak belirlenen hedefin altında kalmıştır. En yoksul yüzde 6’nın dikkatli bir şekilde hedeflenmesini sağlayacak bir derecelendirme formülü içeren Şartlı Nakit Transferi Sistemi denenmiş ve uygulanmaya hazırdır.

Temel eğitimde, kız çocuklarının okula kaydolma oranı, 2001-2 öğretim yılında 4,8 milyonluk

hedefe ulaşmıştır. Geriye kalan mücadele edilmesi gereken bir sorun da okula devam oranının okula kayıt oranıyla tutarlı hale getirilmesidir. Tüm temel eğitim okulları, eğitim malzemelerini geliştirmiştir. Öğretmen eğitimi, yıllık eğitim hedefine yönelik olarak güçlendirilmiştir.

İşsizlik sigortası fonu, Mart 2002’de ödeme taleplerini karşılamaya başlamış, ancak ödemeler

tahminlerin gerisinde kalmış ve bu da fonda büyük miktarda fazla oluşmasına yol açmıştır.

Page 61: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

5

Fonun yeniden dengelenmesi için planlı bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. İşsizlik sigortası fonunun kuruluş kanunu, uzun bir gecikmenin ardından, Haziran 2003’te benimsenmiştir.

Çevre yönetiminin güçlendirilmesi ve doğal afetlerin azaltılması. Çevre yönetiminde, önemli ve sürekliliği olan başarılar elde edilmiştir, ancak, bölgesel başarıların ulusal düzeyde tekrarlanması henüz gerçekleşmemiştir. Doğal afetlerin azaltılması çerçevesinde, 1999 yılında meydana gelen depremlerin ardından yeniden inşa ile ilgili mükemmel sonuçlara rağmen doğal afet önleme ile ilgili kurumsal yapı zayıf olmaya devam etmektedir.

Doğal kaynak yönetim planlarını uygulayan toplulukların sayısında artış olmuştur.

Kurulan Acil Durum Yönetim Kurumunun sadece adı var olmuş, acil durumların hafifletilmesi

ile ilgili bakanlıklar ve kurumlar arasındaki kavram paylaşımı eksikliği, tek bir koordinasyon modelinin bile benimsenmesine engel olmuştur.

Türk Doğal Afet Sigortası Fonu kurulmuştur ; poliçe sahiplerinin sayısı geçtiğimiz yıl içinde 2,5

milyon ile 1,7 milyon arasında dalgalanmıştır. Hali hazırda, yaklaşık 1,8 milyon poliçe sahibi bulunmaktadır. Bu dalgalanmanın en önemli nedenlerinden biri, bu tür bir sigortayı zorunlu kılacak kanunun henüz çıkmamış olmasıdır.

Bağlantı ve teknolojik kabiliyetlerin hızlandırılması

İlkokullarda 2.802 ICT (bilgi ve iletişim teknolojisi) sınıfı tesis edilmiş ancak öğretmen eğitiminin bilgisayarların nasıl kullanılacağının öğretilmesinden, bilgisayar kullanımından öğrenmek amacıyla nasıl faydalanılacağının öğretilmesine doğru yönlendirilmesi henüz mücadele gerektirmeye devam etmektedir.

Şubat 2001 krizinin ardından meydana gelen bazı yavaşlamalara rağmen, Sanayi

Teknolojisi Projesi ile desteklenen Ar-Ge kurumlarının karları ve özel sektör müşterilerinin sayısı artış göstermiş ve Ar-Ge kurumları ve sanayi arasındaki bağlantılar kuvvetlendirilmiştir.

Program tasarımı ve Sunumu 5. CAS’ın uygulanması sırasında elde edilen başarılar, kısmen üç unsurdan oluşan yaklaşımla mümkün olmuştur. Yeni kredilerin meblağı (MY94-97 için ortalama 95 milyon ABD $’lık bir miktardan MY98-02 için 440 milyon ABD $’lık miktara ulaşılmıştır) büyük olmasına rağmen, birkaç stratejik hedef üzerinde yoğunlaşılmıştır; eski kredilerin mevcut strateji ile ilişkili olmayan uzantılarına karşı direnç gösterilmiştir; ve stratejiye sıkı bağlılık programımızı yönetme ve müşteri ile ortak hedeflere yönelik çalışma kabiliyetimizi arttırmıştır. Derecelendirme kabiliyetimiz, analitik çalışma ve diyalog üzerine kurulmuştur; örneğin, 1999 CEM’i tarım, enerji, özelleştirme ve telekomünikasyon alanlarında özel sektör gelişimini arttırmak amacıyla reformlara ve kurumsal değişikliklere duyulan ihtiyacı ortaya koymuş; diğer tarafta PEIR, CPAR ve CFAA, ise PFPSAL operasyonları için zemin hazırlamıştır. Yatırımla ilgili ikili uyum operasyonları gerekli kurumsal değişikliklere, yapısal politika reformlarının dayanıklılığını desteklemek amacıyla önemli ölçüde teknik yardımla katkıda bulunmuştur; örneğin, İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi, beş bankayı dünya standartlarına getirmiş, diğer tarafta ise FSAL ve PFPSAL programları, güçlendirilmiş bir düzenleyici ortama destek sağlamıştır.

Page 62: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

6

6. Ekonomik değişkenlik zamanlarında geniş kapsamlı yapısal reformların uygulanması ile ilgili her hükümetin karşılaşacağı birçok politik sorun nedeniyle, açık kapıları ortaya çıktıkça desteklemek amacıyla, dengeli bir şekilde, fırsatçı bir tutum izlemek son derece önemlidir. Banka programının bu açıdan başarılı olmasının nedeni, reformlar konusunda uygun duruma geldikçe rehberlik sağlayacak ayrıntılı ESW (Ekonomik Sektör Çalışması) bulunması, ve bu konulardaki diyaloğun sağlamlığının alanda bulunma ve stratejik teknik destek yoluyla korunmasıdır. 7. CAS döneminde elde edilen başarılara rağmen, Türkiye’nin kalkınma beklentileri ile ilgili hassasiyet devam etmektedir. “Reform bitkinliği” yaşanmaktadır. Seçilmesi değişiklik arzusunu ifade eden yeni hükümet, daha önceki hükümetlerin programını tekrarlamayı istememekte ve halkçı önlemlere yönelik geniş kapsamlı taleplerle karşı karşıya kalmaktadır. Yoksulluk artmış, ve henüz yoksulların lehine bir gelişme için uygun bir yaklaşım bulunmamaktadır. Hükümetin ekonomik açıdan hassasiyeti olan kesimlere yardımcı olma dürtüsü, yeni, ürüne dayalı sübvansiyonlar, tarımsal borçların silinmesi, evrensel bir sağlık sigortası başlatılması, ve emeklilik ödemelerinin yükseltilmesi gibi olasılıkların tartışılması ile açık bir şekilde gösterilmiş olmakla birlikte, bu tür önlemlerin ekonomik maliyeti ve zayıf hedefleme riski de ayrıca göz önüne alınmalıdır. Portföy 8. Haziran 2003 sonu itibariyle, Türkiye’de Banka tarafından finanse edilen projeler, bir ekonomik iyileşme ve bir de uyum kredisi olmak üzere, toplam 16 aktif projeyi içermiştir. Taahhütlerin toplam net tutarı1 4.820 Milyon ABD $’ına ulaşmış ve bunun 2.432 Milyon ABD $’ı tutarındaki miktarı (yüzde 50.4) kullanılmamıştır. Buna ek olarak, Dünya Bankası’nın portföyü, net taahhüt tutarı 22.2 milyon ABD $’ı olan iki hibe şeklinde finansmanla desteklenen proje içermektedir. Hükümet’in ekonomik reform programının doğrudan desteği altında bulunan tarım ve sosyal korunma sektörlerindeki bir dizi uyum kredisi ve çeşitli büyük miktarda yatırım kredisi sonucunda net IBRD taahhütleri MY99 ile MY02 arasında iki katından daha fazla bir artış göstermiştir. Özellikle PFPSAL II çerçevesindeki 900 milyon ABD $’ı tutarındaki miktarın iptal edilmesinin yanısıra, bazı kredilerin de kapatılması nedeniyle, MY03’de net taahhütlerde düşüş gözlenmiştir. MY01’de altı, MY02’de iki, ve MY03’de üç kredi kapatılmıştır2. Toplam taahhüt tutarı 1,6 milyar ABD $’ı olan iki yeni yatırım projesi ve bir uyum kredisi MY01’de, toplam taahhüt tutarı 2,9 milyar ABD $’ı olan bir yatırım projesi ve iki uyum kredisi MY02’de, ve toplam taahhüt tutarı 300 milyon ABD $’ı olan bir yatırım kredisi MY03’de onaylanmıştır (bkz. Tablo 1) 9. CAS ve CAS PR’deki öncelikleri yansıtan portföyün yoğunluğu, Hükümetin reform programını, yapısal reformların kırsal kalkınma ve sosyal korunma gibi yatırım projeleri ile desteklenebileceği sektörlere uyum kredileri ve daha yüksek oranlarda borç sağlanması yoluyla desteklemeye doğru bir kayma göstermiştir. Haziran 2003 itibariyle, taahütlerin yüzde 29’u beşeri kalkınma ve sosyal güvenliğe yönelik olmuş, dörtte birini özel sektör gelişimi ve kamu sektörü ve mali sektör reformlarını desteklemek amacıyla uyum kredileri oluşturmuş ve yüzde 18’i ise acil durumlara karşı hazırlıklı olma ve yeniden imar konularında yoğunlaşmıştır.

1 Net taahhütler, iptallerin orijinal kredi tutarından çıkarılması süretiyle tanımlanmıştır. 2 30 Haziran 2003’te iki proje daha kapatılmıştır.

Page 63: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

7

Tablo 1 : Portföye Genel Bakış

MY sonunda Yürütülmekte Olan Projelerin Sayısı a/ MY sonunda Net Taahütlerin Miktarı (m $) MY başında Kullanılmamış Bakiye (m $) b/ MY sırasında Brüt Kullanım (m $) Yatırım Projeleri Kullanım Oranı (%) Hızlı Kullanım Kredilerini içeren Kullanım Oranı (%) İptal edilenler (m $) Yeni Taahhütler (m $) Başarısız Projeler Sayı Yüzde

MY97

22

2.763

1.633

329

20

20

86

20

1

5

MY98

22

2.434

1.233

259

21

21

53

603

3

14

MY99

20

2.632

1.509

264

17

17

104

528

4

20

MY00

23

3.801

1.673

957

20

57

41

1.770

4

17

MY01

19

4.344

2.419

820

21

34

448

1.628

3

16

MY02

18

5.890

2.542

1.679

17

66

37

2.950

5

28

MY03

16

4.820

4.002

788

16

20

1.093

300

2

13

a/ 6/30/2003 tarihinde kapanan iki proje – ki bunlardan bir tanesi yetersiz olarak sınıflandırılmıştır – de dahil olmak üzere sadece IBRD tarafından finanse edilen projeler. Karma krediler, kullanım yüzdelerinin hesaplanabilmesi amacıyla bileşenlerine ayrılarak verilmiştir.

b/ 6/30/2003 tarihinde kullanılmayan bakiye 2.432 milyon $’dır. 10. Türkiye portföyünün performansı, Banka genelindeki ortalamalarla karşılaştırıldığında olumlu seyretmeyi sürdürmekte olup güçlenmeye devam etmiştir.. MY 04 başlarında, sadece bir projenin IP (uygulama ilerlemesi) veya DO (gelişme hedefi) yönünden yetersiz olarak sınıflandırıldığı görülmektedir. Özellikle Türkiye’yi etkileyen 2001 yılının Şubat ayında başlayan ciddi ekonomik krizler göz önüne alındığında, bu kayda değer bir gelişmedir. 2001 ilkbaharının sonlarında gerçekleştirilen geleceğe yönelik bir JPPR (Birleşik Portföy Performans İncelemesi) kriz sonucunda proje uygulaması ile ilgili karşılaşılabilecek risklerin önceden tahmin edilmesinde yardımcı olmuş ve korkulan karşılık fon açığının ortaya çıkması olumsuzluğunun önlenmesi amacıyla hükümetin dikkatini bütçe konuları üzerinde erken dönemde yoğunlaştırmasını sağlanmıştır. 2002 yılının sonlarında tamamlanan bir JPPR ise, uygulamayı etkileyen önemli sorunların varlığını ifade etmemekle birlikte proje bazında dikkate değer unsurların altını çizmiştir. Yine bu JPPR Hükümet ve Banka içindeki portföy yöneticileri için yararlı bir yol gösterici olmuş ve MY02’de gerçekleşen bir yavaşlamanın ardından, MY03’ün başlarında kullanım artmıştır. Ne yazık ki, 2003 yılında kullanımlar neredeyse durma aşamasına gelmiştir. Hükümet yeni bütçe usulleri uygulamış ve sağlam mali yönetim ve sorumlulukla ilgili geçerli kurallara dayanarak, değişen öncelikler ışığında portföyün yeniden gözden geçirilmesi ve kamu yatırımı programının yönetimine daha sıkı bir şekilde sarılınması ihtiyacına yönelik sinyaller vermiştir, ancak başlangıçta bu durum belirli sınırlamalara ve proje uygulaması ile ilgili bazı karışıklıklara yol açmıştır. 2003 yılı itibariyle, bu sorunların bir çoğu çözümlenmiştir ve Hükümet bu aşamada, stratejik yönden zayıf konuların olup olmadığının ve herhangi bir yeniden yapılandırma ve yeniden tasarım ihtiyacı bulunup bulunmadığının belirlenmesi amacıyla, kalan büyük miktarlardaki kullanılmamış bakiyelerin nasıl kullanılacağına dair sıkı bir inceleme süreci gerçekleştirmektedir. Bu çalışmayı

Page 64: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

8

projelerle ilgili bir dizi orta dönem gözden geçirmesine yönelik kararlar alınmasının ve son JPPR’nin 2003 yılının sonbaharında tamamlanmasının izlemesi beklenmektedir.

Kutu 1 : Müşteri Araştırması

2002 yazında, 200’den fazla paydaş, Banka’nın ülkeye sağladığı destek konusunda görüş elde edilmesi amacıyla gerçekleştirilen bir müşteri araştırmasına katılmıştır. Katılanların yaklaşık yüzde 44’ünü merkezi hükümet için çalışan kişiler oluşturmuş, diğer katılımcılar ise medya, akademik topluluk, sivil toplum örgütleri, bağış yapanlar, özel sektör ve yerel yönetim gibi çeşitli grupları temsil etmiştir. Araştırmaya katılan kişilerden elde edilen yanıtlara dayanan bazı önemli noktalar aşağıda özetlenmiştir : Banka’nın Türkiye’de algılanan genel değeri En önemli : mali kaynaklar, kaynakların harekete geçirilmesi, kolaylaştırma Nisbeten daha az önemli : diğerlerinin kredi vermediği aşamada kredi sağlaması Banka’nın katkıda bulunması gereken alanlar En önemli : yönetimde daha fazla şeffaflık sağlanmasının teşvik edilmesi ve projelerin yolsuzluğa karşı korunması, hemen ardından mali sektörün güçlendirilmesi, ekonomik büyümenin sağlanması ve eğitim sektörünün güçlendirilmesi. Nisbeten daha az önemli: yargı sisteminin geliştirilmesi, kamu sektörünün güçlendirilmesi, ve cinsiyet eşitsizliklerine odaklanmanın sağlanması Özel etki alanları En önemli: düzenleyici çerçevenin geliştirilmesi, mali sektörün güçlendirilmesi, ve projelerin yolsuzluğa karşı korunması, Nisbeten daha az önemli: yargı sisteminin geliştirilmesi, yoksulluğun azaltılması, ve sağlık sisteminin güçlendirilmesi Müşteri araştırmasının sonuçları, (i) Bankanın politika tavsiyelerinin ve bilgi transferinin Türkiye’nin özel koşullarına daha da uygun hale getirilmesi; (ii) Banka desteğinin yoksulluğun azaltılması konusundaki etkililiğinin arttırılması ve bu çalışmalarla ilgili bilgilerin daha geniş bir yayılım çerçevesinde dağıtılması; ve (iii) sağlık sektöründe Banka desteğinin etkinliğinin geliştirilmesi ihtiyacını ortaya koymaktadır. Geleceğe Yönelik Alınacak Dersler Hedefi yüksek ve sıkı bir şekilde odaklanmış bir programın faydaları vardır. Bu yaklaşım, çalışmaların ve finansmanın sınırlı sayıdaki stratejik önceliklerin her biri üzerinde yoğunlaşmasını sağlamaktadır. Çalışmamızın hedeflerini müşteriye ve Banka içinde iletme ve açıklama yeteneğini arttırması nedeniyle, odaklanmış bir program, ortak çalışmayı kolaylaştırmakta ve Banka’nın çabalarını diğer ortaklar açısından daha anlaşılır kılmaktadır. Yine de, bu yaklaşım karmaşık işlemlere yol açabilir. Birkaç stratejik hedef üzerinde anlaşmaya varılmış ve her biri için az sayıda daha büyük operasyonun tasarlanmış olmasına rağmen, bu hedeflere ulaşılabilmesi için genellikle, kurumsal alandaki faaliyetlerin bir çoğunun uyumlu bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bu durumun yoğun denetim için bütçelendirme ve planlamada her zaman göz önüne alınmaması ile birlikte, uygun kaynaklarla desteklendiğinde başarılı olmaktadır. Kapsamlı yapısal reform, sonuç itibariyle zaman alan kurumsal değişikliklerin desteklenmesini gerektirmektedir. Bu nedenle, sadece kurum inşa etmeye yönelik yatırım kredileri ile politikaya dayalı SALlar arasında bir bağlantı kurulması değil, aynı zamanda, reformların sürekli kılınması amacıyla, 2-3 yıllık CAS döneminden daha uzun süreli, tutarlı hedefleri olan bir program amaçlı yaklaşım izlenmesi de önemli olmuştur. Bankanın, hali hazırdaki hükümetin, projeleri başlangıçta üstlenen hükümetin hedeflerinden farklı olan hedefleri ile artık uyumlu olmayan, projelerin son aşamalarını denetlemeye yönelik gereğinden fazla

Page 65: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

9

çaba harcamasını önlemek amacıyla, proje uygulama sürelerinin daha kısa tutulması önemlidir. Belirsiz ve riskli zamanlarda temelde yatan değişikliklere cevap vermesi gereken bir programın, kredileri gelecekteki olaylara göre yeniden yapılandırma veya bir kısmını iptal etme kabiliyeti olması hayati önem taşımaktadır. Portföyle ilgili deneyimlerden alınan bir ders de, proje uygulamasından önce, projenin etkili bir şekilde uygulanması için gerekiyorsa, yasal ve kurumsal değişiklikler konusunda ısrarlı olma ihtiyacıdır. Genellikle, hemen başlama ihtiyacı (örneğin, acil durum veya ekonomik kriz, kısa dönemli fırsat algılanması veya kritik konularda hızın korunması isteği nedeniyle) ve gerekli usul ve fikir birliğinin elde edilmesi için bazı düzenleyici ve kurumsal değişiklikleri yerine getirme zorunluluğu arasındaki çelişki nedeniyle, birinden taviz verilmesi gerekir.

Page 66: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

1

Ek A2’nin İlavesi ÜLKE DESTEK STRATEJİSİ MATRİSİ MY 01 – 03 KRİTERLERİN DURUMU

TEMMUZ 2003 İTİBARİYLE

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Hedefleri

Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Göstergeleri

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Kriterleri

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

I. BÜYÜME ve İSTİHDAM YARATILMASI İÇİN REFORMLARIN UYGULANMASI 1. Makroekonomik istikrarın yeniden kazanılması ve korunması

- Kontrol altına alınamayan bütçe açıklarının yüksek enflasyona ve faiz oranlarına, ve büyümenin düşük seviyelerde seyretmesine neden olması

- Temel ve konsolide bütçe fazlasına ulaşmak amacıyla kamu harcamalarının azaltılması ve yeniden yapılandırılması - Gelirlerin arttırılmasıyla ve vergi sisteminin güçlendirilmesine yönelik yapısal önlemlerle mali uyumun desteklenmesi - Kamu harcama yönetimi ve kontrolünün geliştirilmesi - PIP (Kamu Yatırım Programı) çerçevesinde yeni projeler getirilmesinin sınırlandırılması ve açık harcama önceliklerinin oluşturulması

- 2001 yılında % 10 – 12 seviyesinde yıl sonu enflasyonu ve % 5 – 6 seviyesinde GSMH büyüme oranı - 2002 yılında enflasyonun tek rakamlı sayılara düşürülmesi ve GSMH büyüme oranının % 5’lerde veya daha yüksek seviyelerde korunması

IBRD kredileri : - ERL MY 00

IBRD kredileri : - PSAL MY 02 (bunun yerine PFPSAL II onaylanmıştır) IBRD kredi dışı : - Kamu Harcama ve Kurumsal Gözden Geçirmesi MY 01 - Makroekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme ile ilgili CEM MY 03

- IMF istikrar sağlama programına uygunluk - Enflasyonun 2001 yılında % 10 – 12’ye, 2002 yılında ise tek rakamlı sayılara düşürülmesi - GSMH büyüme oranının % 5’lere veya daha yüksek seviyelere getirilmesi - ERL ve PSAL çerçevesinde üzerinde anlaşmaya varılan istikrar sağlama önlemlerinin tatminkar bir şekilde uygulanması

2001 krizi, 2001 yılında Yeni Ekonomik Programın (YEP) tasarlanmasına neden olan önemli reformların başlatılmasında tetikleyici rol oynamıştır. Ancak, 9/11 saldırıları , daha fazla harici şoka neden olmuş ve Türkiye, 2001 yılını, harici olaylara karşı oldukça hassas bir durumda ve üretim, istihdam ve gelirle ilgili derin yaralarla kapatmıştır. Buna karşın, 2002 yılında, GSMH % 7,8’lik bir büyüme göstermiş ve mali performansın 2002 hedeflerinin altında kalmasına rağmen, yıl sonunda TÜFE enflasyonu, son yirmi yıldaki en düşük değer olan % 30’un altında gerçekleşmiştir. 2003 yılında, programın uygulanmasına yönelik taahhüt yenilenmiştir. Kilit teşkil eden hedefler arasında 2003 ve 2004 yıllarında % 5’lik ekonomik büyüme sağlanması, enflasyonun 2003 yılı sonunda % 20’ye, ve 2004 yılı sonunda % 12’ye düşürülmesi, ve net kamu borcunun GSMH’nın % 70’i seviyesinde kontrol altına alınması sıralanabilir.

Page 67: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

2. Üretimin arttırılması ve istihdam yaratılması suretiyle sürdürülebilir ve daha eşit dağılımlı bir büyümenin sağlanması.

- Kısa süreli GSMH büyümesi, yüksek ve değişken enflasyon, üretkenlikle ilgili düşük seviyede kazanımlar, istihdam yaratılmasının düşük seviyelerde gerçekleşmesine, belirgin bir ekonomik hassasiyete ve eşitsizliğe neden olmuştur. - Girdi ve kredi sübvansiyonları ile fiyat destekleri bütçeye ve tüketicilere yüksek maliyet getirmiş, bunun yanısıra ise, üretkenliğin arttırılması yoluyla tarımsal gelişmeyi desteklemede başarılı olmamıştır.

- Makroekonomik istikrarın korunması ve büyümenin desteklenmesi için gerekli olan yapısal reformların gerçekleştirilmesi Tarım : - Fiyat ve kredi sübvansiyonlarının yerine zaman içinde yoksul çiftçileri hedefleyen ve doğrudan gelir desteğini içeren birleştirilmiş ulusal programın uygulanması - Tarım sektöründeki kamu iktisadi teşekküllerinin (Tekel, Şeker, Çaykur, TMO), devlet aşı üretiminin; laboratuvarlar ve klinik veterinerlik hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi - Kamu sektörünün piyasa faaliyetlerinden çekilmesi, bağımsız tarım satış kooperatiflerinin geliştirilmesi ve etkin piyasaları destekleyen düzenlemelerle tarım piyasalarının etkin bir şekilde işlemesinin sağlanması; Tarımsal Üreticiler Birliğinin kurulması.

- Doğrudan gelir desteği programının getirilmesi. - Gübre, ürün fiyatı ve kredi sübvansiyonları aşama aşama ortadan kaldırılması. - Tarımsal satış kooperatiflerinin ve özel girişimcilerin, tarım piyasalarında, imalatta ve hayvan sağlığı hizmetlerinde etkili bir şekilde çalışması.

IBRD kredileri : - ERL MY 00 - Ürün Piyasası Gelişimi LIL (Öğrenme ve Yenilik Kredisi) MY 99

IBRD kredileri : - Tarımsal Reform ve Yatırım Projesi (ARIP) MY 01 - PSAL MY 02 (bunun yerine PFPSAL II onaylanmıştır) IFC : - Tarımsal ticaret sektörünün finanse edilmesine destek sağlanması - Tarımsal ticaret sektöründe özel altyapı gelişiminin desteklenmesi ( tarım sektöründe sürmekte olan yeniden yapılandırma nedeniyle gerçekleştirilmemiştir) - Devlete ait tarımsal üretim, imalat ve pazarlama işletmelerinin özelleştirilmesinin desteklenmesi (bu işletmelerin özelleştirilmesindeki gecikmeler nedeniyle gerçekleştirilmemiştir)

- 2002 yılında doğrudan gelir desteği programının bütünüyle uygulanması - ERL, ARIP ve PSAL çerçevesinde Banka ile üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi, girdi sübvansiyonlarının, fiyat desteklerinin ve kredi sübvansiyonlarının aşamalar halinde ortadan kaldırılması - ERL, ARIP ve PSAL çerçevesinde Banka ile üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi, tarımsal işletmelerin yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi - Tarımsal satış kooperatiflerinin tamamıyla özerk hale getirilmesi - Vergi kaydı ve tahsilatı ile ilgili sorumluluk da dahil olmak üzere, emtia borsası ile ilgili düzenlemelerin değiştirilmesi - Pamuk ve tahılla ilgili pazarlama kurumlarında gelişmeler kaydedilmesi

ARIP tarafından desteklenen Doğrudan Gelir Desteği (DGD) programı, tamamıyla uygulanmaktadır ve ödemeleri Temmuz 2003’te tamamlanan 2002 Programı çerçevesinde, potansiyel olarak bu destekten yararlanabileceklerin % 75’ine ulaşılmıştır. 2003 DGD Programı, 2003 yıl sonu itibariyle geriye kalan potansiyel olarak bu destekten yararlanabilecek ancak kaydolmamış kişilerin yarısını daha dahil edecek şekilde yoluna devam etmektedir. Girdi, ürün, fiyat ve kredi sübvansiyonları 2000 – 2003 döneminde (1999’da 2,8 milyar ABD $’ı olan değerinden) % 90’dan daha fazla bir düşüş göstermiştir ve hiçbir reel artış beklenmemektedir. Tarımsal işletmelerin yeniden yapılanma ve özelleştirme hızı 2003 yılının ilk yarısında hızlanmaya başlamış ve hali hazırda yürütülen çalışmaların hızına göre, 2003 yıl sonu itibariyle TRUP çerçevesindeki taahhütlere önemli ölçüde ulaşılacağı ihtimali yüksektir. Tarımsal Satış Kooperatifleri Birliğinin (TSKB) rasyonelleştirilmesi ile ilgili olarak, işletmelerin yeniden yapılandırılması için teknik yardım sağlanması ve iş gücü fazlası personele kıdem tazminatlarının ödenmesi şeklindeki ARIP desteği, TSKB karlılığını arttırmış ve 2003 yılında, üye TSKBLerin özerkliği ile ilgili kayda değer bir artış gözlenmiştir. Ancak, 2003 – 2004 yıllarında TSKBLerin özerkliği ile ilgili daha çok ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. Bunun desteklenmesi amacıyla 2003 yılında teknik yardım sağlanması planlanmaktadır. Fındık ve pamuk TSKBleri henüz mali açıdan sağlam bir duruma gelmemiştir. Emtia borsasında kayıt ve işlem vergi tahsilatı sorumluluğu devam etmektedir. Üç tahıl borsasında (Edirne, Polatlı ve Konya), IT (bilgi teknolojisi), laboratuvarlar, numune teçhizatı ve bilgi dağıtımı ile ilgili kayda değer ölçüde fiziksel yatırım gerçekleştirilmiştir.

Page 68: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

3

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

- Canlılığına rağmen, Türkiye’nin özel sektörü, tam potansiyeline erişmekten çok uzaktır. Vadeli finansman yoksunluğundan kaynaklanan düşük yatırım oranları ve yatırımın genel anlamda yüksek maliyeti, devletin kilit alanlardaki güçlü katılımı ile birleştiğinde özel sektörün büyümesini sınırlı hale getirmiştir. - Ekonomik ve politik istikrarsızlık, Türkiye’nin DYY için yüksek risk içeren bir ülke olarak kabul edilmesine neden olmuş, ve sonuç olarak, DYY, diğer orta gelirli ülkelerdekine göre kayda değer ölçüde düşük seviyelerde gerçekleşmiştir.

Özel Sektör Gelişimi : - Özel yatırımın üretim faaliyetleri, altyapı ve enerji alanlarında büyümesini kolaylaştırmak amacıyla serbestleştirme ve özelleştirme programının uygulanması. - Finansmana erişimin geliştirilmesi ile KOBİlerin etkin bir şekilde büyümesinin sağlanması

- Üretim, altyapı, enerji ve telekomünikasyon sektörlerinde, DYY da dahil olmak üzere özel sektör yatırımının arttırılması

IBRD kredileri : - ERL MY 00 - EFIL MY 00 - Sanayi Teknolojisi MY 99 - Ürün Piyasası Gelişimi LIL MY 99 MIGA : - Özel Sektör Gelişimi için Merkeze yönelik Yatırım Piyasası Hizmeti desteği

IFC : - KOBİ devirli kredileri için teklif edilen, bankalara kredi hatlarının kurulması (devam etmektedir) - Leasing şirketlerine kredi vermek suretiyle KOBİlerin desteklenmesi (MY 04 – 06’ya ertelenmiştir) - Bir mikro finans kurumunun kurulması (düzenleyici çerçeve nedeniyle gerçekleştirilmemiştir, örn. yüksek asgari sermaye koşulları) - KOBİler için gerekli temel ticaret altyapısının oluşturulmasının kolaylaştırılması - Banka / IFC tarafından gerçekleştirilen Güneyde ve dezavantajlı bölgelerdeki küçük işletmelere yönelik ayrıntılı planlama çalışması. - 2001 krizi dönemindeki likidite sıkışıklığı ile başa çıkabilmelerini sağlamak amacıyla, uluslararası alanda rekabet edebilen, ihracata yönelik şirketlere işletme sermayesi finansmanı sağlanması - Sendikasyonlarla kaynakların seferber edilmesi - Türkiye’ye DYY’ın desteklenmesine yönelik konferans (zamanının Türkiye’deki mali kriz dönemine denk gelmesi nedeniyle gerçekleştirilmemiştir ancak yeni Hükümetin bu konuya tekrar ilgi göstermesi muhtemeldir) FIAS : - İdari engel çalışması

- ERL ve PSAL çerçevesinde üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi özelleştirme programının uygulanması - DYY da dahil olmak üzere özel yatırımın artması

Özelleştirme orijinal programın gerisinde gerçekleşmektedir. Aralık 2002’de yeni özelleştirme planı başlatılmıştır. Petkim ihalesi tamamlanmıştır ancak satış henüz gerçekleştirilmemiştir. TÜPRAŞ ve TEKEL’in alkol ve tütün faaliyetleri ile ilgili teklif verme süreleri Ekim 2003’te sona erecektir. Elektrik dağıtım ve üretim kurumlarının birçoğu Mayıs 2003’te özelleştirme kapsamına alınmıştır. POAS’ın % 16,5’lik hissesi daha 2002 yılının ilk aylarında halka arz yoluyla ve kalan % 25,8’lik devlet hissesi ise Temmuz 2002’de satılmıştır. ERDEMİR ve İŞDEMİR’in birleştirilmesi Şubat 2002’de gerçekleştirilmiş ve birleştirilen şirketteki devlet hissesi oranının % 50’nin altına düşürülmesi ile ilgili faaliyetler Temmuz 2002’de tamamlanmıştır. İki ihalenin hiçbir teklif verilmeden kapanması nedeniyle, Türk Telekomun (TT) özelleştirilmesi ile ilgili sorunlar yaşanmaktadır. TT için yeni bir özelleştirme stratejisi hazırlanmakta ve bu stratejinin Bakanlar Kurulu tarafından Ekim 2003’te benimsenmesi planlanmaktadır. Bağımsız bir telekomünikasyon düzenleyici kurumu kurulmuştur. Üçüncü GSM lisansı ve bankaların yeniden yapılandırılması programı çerçevesindeki bazı yatırımların son derece olumlu etkilerinin olduğu 2001 yılında 2,8 ABD $’ı tutarında gerçekleşen DYY, 2002 yılında 776 milyon ABD $’ına düşmüştür. Hükümet tarafından DYY’ye yönelik bir faaliyet planı, FIAS desteğiyle Aralık 2001’de benimsenmiştir. Yeni DYY kanunu Haziran 2003’te Meclis tarafından onaylanmıştır. Hükümet bir Yatırımı Teşvik Kurumunun kurulması ile ilgili olarak FIAS ile işbirliği yapmaktadır. Bu büyüklükte ve potansiyeldeki bir ülke için DYY, son derece düşük olan seviyesini korumaktadır.

Page 69: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

4

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

- Devlet tekeline ve Hazine teminatlarına dayalı enerji sistemi, yüksek enerji fiyatlarına, geniş kapsamlı koşullu sorumluluklara ve artan talebin rekabetçi fiyatlarla karşılanamamasına neden olmuştur. - Altyapının devlet mülkiyetinde olması, kritik altyapı hizmetlerine yönelik özel yatırımı engellemiş ve altyapı darboğazlarına neden olmuştur. - Yüksek maliyetli lojistik sistemleri ve darboğazlar, rekabet edebilen bir sanayi sektörünün gelişimini sınırlandırmaktadır.

Enerji ve Altyapı : - Karşılanabilir fiyatlarla elektrik ve gaz sağlanmasına olanak tanımak amacıyla elektrik ve gaz sektörlerine düzenlenmiş piyasa sisteminin getirilmesi - Enerji üretimi ve dağıtımında özel yatırımların desteklenmesi - Telekomünikasyon ve altyapı yatırımlarına özel katılımın desteklenmesi

- Devlet garantisi olmadan uygun miktarlarda elektrik ve gaz sağlanması

IBRD kredileri : - Ulusal İletişim Ağı MY 98 - TEK’in Yeniden Yapılandırılması MY 93 - Kara Yollarının Geliştirilmesi ve Trafik Güvenliği MY 96 FIAS : - Yatırım kanununun revize edilmesinde destek sağlanması

IBRD kredileri : - Enerji Projesi MY 03 (Yenilenebilir Enerji hali hazırda MY 04 için planlanmıştır) IBRD kredi dışı : - Enerji ve çevre incelemesi MY 01 - Gaz sektörü bildirisi MY 02 (MY 02’de, Gaz Sektörünün Serbestleştirilmesi ile ilgili PHRD (Politka ve İnsan Kaynakları Gelişimi Fonu) hibesi kapsamında teknik destek sağlanmıştır. Gaz sektörü notu MY 04’te teslim edilecektir). - Hazar Denizi petrol ve gaz diyaloğu (devam etmektedir) IFC: - Özel enerji üretimi ve dağıtımı ile ilgili yatırımlar (enerji sektöründe devam etmekte olan düzenleyici değişiklikler ve henüz gerçekleştirilmesi gereken yeniden yapılandırma çalışmaları nedeniyle gerçekleşmemiştir). - Yeni lisans verilen bir GSM operatörüne yatırım yapılması ihtimali (MY 04 – 06’ya ertelenmiştir). MIGA : - Enerji ve altyapı yatırımlarına teminat sağlanması

- Elektrik ve gaz piyasalarının serbestleştirilmesinin tamamlanması - ERL çerçevesinde üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi enerji sektörünün yeniden yapılandırılmasının tamamlanması - 2002 yılında işleme girecek projelere yönelik muhtemel teminatlar dışında özel yatırımcılara hiçbir yeni devlet teminatının tanzim edilmemiş olması - Elektrik ve gaz sektörlerindeki mevcut varlıkların, Banka ile üzerinde anlaşmaya varıldığı şekilde özelleştirilmesi

Rekabet edebilen, düzenlenmiş bir elektrik piyasasının yaratılması yönünde önemli ölçüde ilerleme kaydedilmiştir. Yeni piyasa için çerçevenin oluşturulmasını sağlayan Elektrik Piyasası Kanunu Mart 2001’de yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun uygulanmasına yönelik bir piyasa rehberi hazırlanmış ve TEAS karaname ile üç yeni şirkete bölünmüştür. Kasım 2001’de, sektörün düzenlenmesi amacıyla Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kurulmuştur. Sektörün yeniden yapılandırılmasına yönelik finansman, Mart 2002’de, Ulusal İletişim Ağı Kredisinin yeniden yapılandırıldığı dönemde elde edilmiştir. Ekim 2001’de, Hükümet , bundan sonra İşletme Haklarının Devredilmesini (İHD) içeren ve YİD projelerine yönelik hiçbir Hazine teminatı sağlanmayacağını ilan etmiştir. 2003 yılının başlarında, bir Danıştay kararı, üretim ve dağıtımla ilgili İHD projelerinin iptal edilmesi için zemin hazırlamıştır. Üretim ve dağıtım varlıkları, özelleştirilebilir kurumlar şeklinde yeniden yapılandırılmaktadır. Buna paralel bir şekilde uygulanan düzenleyici çerçeve, özelleştirmenin ve yeni yatırımların herhangi bir devlet teminatına ihtiyaç duyulmaksızın gerçekleştirilebilmesine olanak tanıyacaktır. Özelleştirme, Aralık 2003 itibariyle, dağıtım şirketlerine yönelik ön koşulları içeren ihalelerin yayınlanması ile başlayacaktır.

Page 70: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

5

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

- Türkiye AB’ye giriş için aday ülke olarak kabul edilmiştir. Bu da ekonomik, sosyal ve politik reformlar için ek bir itici güç oluşturacak ve ekonomik büyümeyi destekleyecektir.

AB’ye Giriş : - Ayrıntılı bir AB’ye giriş programının hazırlanması ve başlatılması.

AB’ye giriş programının başlatılması.

IBRD kredi dışı : - AB’ye girişle ilgili CEM MY 03 (makroekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme üzerinde yoğunlaşmıştır, bunun yerine; AB’ye girişle ilgili yeni bir CEM MY 05 için planlanmaktadır). - AB’ye girişle ilgili Konferans MY 03

Bilkent Üniversitesinin işbirliği ile başlatılan ve AB’ye girişle ilgili ekonomik durumları içeren bir Uluslararası Konferans Mayıs 2003’te gerçekleştirilmiştir.

Page 71: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

6

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

3. Mali sistemin sağlamlığı ve performansının geliştirilmesi

- Mali istikrar ve etkinlik, bankacılık sistemi ile ilgili ciddi zayıflıklar nedeniyle zarar görmüştür. Devlet bankalarının büyük ölçüde vergi kayıpları vardır.

- Evrensel mali sektör standartlarının uygulanması ve bağımsız bir bankacılık düzenleme ve denetleme organının kurulması - Devlete ait bankaların yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi.

- Piyasa kriterlerine göre özel sektörün büyümesini destekleyebilen güçlenmiş bir mali sektör

IBRD kredileri : - EFIL MY 00 MIGA : Mali sektörde sürmekte olan garantiler

IBRD kredileri : - FSAL I MY 01 - FSAL II MY 03 (PFPSALlarla program amaçlı bir yaklaşımın benimsenmesi ile birlikte FSAL dizisine devam edilmemiştir) - Devlet bankalarının Yeniden Yapılandırılması Projesi MY 02 (içeriğinin PFPSAL 1’e dahil edilmesi nedeniyle bu proje gerçekleştirilmemiştir) IBRD kredi dışı : - Banka Dışı Mali Kurumlar İncelemesi MY 01 (son teslim tarihi Mart 2003’tür) IFC: - Kendi hesabından ve sendikasyon piyasalarından Türkiye’deki özel bankalara kredi finansmanı sağlanması - Yerel bankaların sermaye yapısını güçlendirmek amacıyla yenilikçi hisse senedi ve kredi finansmanı sağlanması - Orta vadeli ulusal para fonlarının başlatılması girişimleri - Mali sektöre danışmanlık ve yatırım sağlanması (uzun vadeli sözleşme tasarrufları, sigorta, özel emeklilik) - Devlet bankalarının özelleştirilmesinin desteklenmesi - İpotek finansmanı sektörünün gelişimine destek sağlanması (mali sektör reformları ve yeniden yapılandırma çalışmaları nedeniyle gerçekleştirilmemiştir) - Aktif menkulleştirme projelerinde mali menkulleştirme ve yatırım konularında teknik destek sağlanması - Ticaret maliyesi hesaplarında riskin paylaşılması için yollar aranması - Ödenmeyen borçların açık arttırma yoluyla satışı konusunda BDDK ile yakın işbirliği içinde çalışılması ve katılımı desteklemek amacıyla kazanan teklif sahibine finansman sağlanması

- Bağımsız bankacılık düzenleme ve denetleme kurumunun kurulması ve doğru bir şekilde çalışması - Devlete ait dört bankanın yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi - Borçlarını ödeyemeyen batık bankaların Devlet tarafından devralınarak çözümlenmesi ve revize edilen geleceğe yönelik standartların uygulanmasına devam edilmesi

Bağımsız bir bankacılık denetleme ve düzenleme kurumu kurulmulştur. Emlak Bankası Ziraat Bankası ile birleştirilmiş, ve aktiflerinin bazıları tasfiye altına alınmıştır. Ziraat Bankası yeniden yapılandırılmaktadır. Halk Bankası özelleştirme öncesi yeniden yapılandırma süreci içindedir. Vakıf Bank’ın özelleştirilmesi için yeni bir plan geliştirilmektedir. Devam etmektedir.

Page 72: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

7

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

II. KAMU YÖNETİMİ VE SORUMLULUĞUNUN GELİŞTİRİLMESİ 1. Kamu sektörünün etkinliğinin arttırılması ve tüm seviyelerdeki kamu kurumlarının şeffaflığının ve sorumluluğunun güçlendirilmesi

- Kilit sektörlerde herhangi bir politika çerçevesi ve kurumsal sorumluluğun bulunmaması - Kontrole tabi olmayan önemli sayıda kamu sektörü bütçe dışı faaliyetleri suistimallere olanak yaratmakta ve mali yönetimle ilgili riskleri arttırmaktadır

- Devlet kurumlarının görev ve sorumluluklarının açık bir şekilde ortaya konması - Kamu sektörü faaliyetlerinin bütününü kapsayan bilgilerin düzenli olarak kamuoyuna açıklanması - Kamu politikası, kaynak tahsisatı ve uygulamaların açık bir şekilde belirlenmesi ve bütçe raporlarının kamunun daha kolay erişebileceği duruma getirilmesi - Bütçe tahsisatlarının daha doğru bir şekilde tahmin edilebilmesi için kamu sektörü yöneticilerinin hizmet sunum standartları konusunda değerlendirilmesi - Ulusal denetleme sisteminin bütünlüğü ve zamanlılığının geliştirilmesi - Geniş tabanlı bir yolsuzluk önleme stratejisi

- Kamu sektörünün etkinliğinin arttırılması ve şeffaflığın ve sorumluluğun güçlendirilmesi amacıyla kamu idari reform programı nın benimsenmesi ve başlatılması - Sürdürülebilirliği sağlayacak ve kamu sektörünün, politikalar ve hizmet sunumları ile sonuçlar arasında daha iyi bağlantı kurmasına olanak tanıyacak mali ve kamu harcama yönetimi reformları - İlan edilen yolsuzlukla mücadele stratejisinin başlatılması

IBRD kredileri : - Kamu Mali Yönetimi MY 96

IBRD kredileri : - PSAL MY 02 (bunun yerine PFPSAL II onaylanmıştır) IBRD kredi dışı : - Ülke Mali Sorumluluk Değerlendirmesi MY 01 (MY 02’de tamamlanmıştır) - Kamu Harcama ve Kurumsal Gözden Geçirmesi (iki aşamalı) MY 01 - Ülke Tedarik Değerlendirme Raporu MY 01 - Yönetimle ilgili Workshop (DBK) MY 02 - Yolsuzlukla Mücadele konusunda Hükümete teknik destek sağlanması (MY 02 / 03) - Yolsuzlukla Mücadele Konusunda Aile ve Ticaret Araştırmaları (MY 02 / 03) Yolsuzlukla Mücadele Konferansı (MY 02)

- PSAL çerçevesinde üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi, kamu sektörü reform programının benimsenmesi ve uygulanması -PEIR ile ERL ve PSAL çerçevesindeki anlaşmalarda yer alan tavsiyelerin göz önüne alınması ile kamu harcamalarının rasyonelleştirilmesi. - ERL ve PSAL çerçevesinde Banka ile üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi, bütçe ve bütçe dışı fonların sayısının azaltılması - Daha etkili bir harcama yönetimi ve kontrol sisteminin kurulması - IBRD portföyü için gerekli tüm yıllık denetleme raporlarının İngilizce olarak zamanında teslim edilmesi - 1 Temmuz 1998’de onaylanan tüm projelerin LACI (Kredi Yönetimi Değişim İnisiyatifi) rapor verme koşullarına uygun olması

PSAL dizisi başlatılmamış ancak kamu sektörü reformu ile ilgili olarak PFPSALlar çerçevesinde ilerleme kaydedilmiştir. PFPSAL I’in de desteği ile kapsamlı bir kamu sektörü reform programı başlatılmıştır. PFPSAL II Kurul tarafından Nisan 2002’de onaylanmıştır. Kamu harcama yönetimi, yolsuzlukla mücadele ve vergi reformu ile ilgili orta dönem stratejileri yerine oturmuştur. 2002 Kamu Yatırım Programı (PIP) ortalama proje tamamlama süresini, 2001 yılındaki ortalama proje tamamlama süresi olan 12,5 yıldan yüzde 32 oranında bir düşüşle 8,5 yıla indirmiştir. Genel anlamda, 353 bireysel proje ile 649 alt proje PIP kapsamından çıkarılmış ve bu rasyonelleştirme, toplam PIP maliyetinde 36,9 katrilyon TL’lik bir düşüş yaratmıştır. PIP’nin 2003 – 04 yılında daha fazla rasyonelleştirilmesine yönelik bir faaliyet planı Yüksek Planlama Kurulu tarafından Ekim 2002’de benimsenmiştir. DPT tarafından Mayıs 2003’te hazırlanan bir değerlendirme, 2002 PIP’indeki ortalama proje tamamlama süresinin düştüğünü onaylamış ve bir dizi projenin daha süresinin azalması ile birlikte 2003 PIP’inde ortalama proje tamamlama süresinin tahmini olarak daha da düşerek 7,6 yıla ulaşacağını göstermiştir. ARIP çerçevesinde tarımsal satış kooperatifleri birliği (TSKB) ile ilişkili olan Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) ile beş bütçe dışı fon haricinde bütçe ve bütçe dışı fonlar 2002 yılı bütçesi kapsamında kapatılmıştır. Ancak, kapanan fonlarla bağlantılı olarak tahsis edilen harcamalar sisteminin sona erdirilmesi ve bunlara ait gelirlerin genel gelir tabanına dahil edilmesi için önlem alınması gerekmektedir. Bunun gerçekleştirilmesi ise hazırlanmakta olan mevzuatla mümkün olacaktır. DFİF ARIP sonunda kapatılacaktır. Geriye kalan bütçe dışı fonlarla ilgili olarak (mali sektör reform programı çerçevesinde kapsam dahilinde olan TMSF hariç), Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanununda aşağıdaki önlemler yer almaktadır : (i) bütçe dışı fonların onay için Meclise sunulması, (ii) bütçe dışı fon hesaplarının Sayıştay tarafından denetlenmesi, ve (iii) bütçe dışı fon operasyonlarının, aylık raporlar halinde ve konsolide şekilde merkezi hükümete bildirilmesi. Bu önlemler, kanunun yürürlüğe girmesinin ardından işleme konacaktır. Dünya Bankasının desteği ile hazırlanan yeni bir Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu, Ağustos 2002’de Meclise sunulmuştur. Diğer gelişmelerin ardından söz konusu kanunun Ekim 2003’te yürürlüğe girmesi beklenmektedir. Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi Hükümet tarafından Ocak 2002’de benimsenmiştir. Yeni Hükümet, Mart 2003’te, Yolsuzlukla Mücadele konusunda bir Bakanlık Komitesi kurmuştur.

Page 73: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

8

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

2. Altyapı yönetiminin geliştirilmesi ve altyapının büyümesi ile ilgili darboğazların ortadan kaldırılması

- Altyapıda kaynak tahsisatı ile ilgili kararlar, şeffaf olmama eğilimi göstermektedir - Şeffaflık ve rekabetin olmaması, altyapıya (hizmet altyapısı da dahil olmak üzere) yeterli düzeyde özel yatırımın çekilmesini engellemiştir. Bunun sonucunda altyapı darboğazları büyümeyi sınırlandırmış ve enerji ve ulaştırma ile ilgili hizmetlerin (özellikle limanlarda) fiyatlarının yüksek olmasına neden olmuştur - Yerel idareler, altyapı tabanını uygun bir şekilde yönetmeyi ve korumayı başaramamıştır. Yerel yetkililerin gelir tahsilatı altyapının korunabilmesi için yetersizdir. - Türkiye, ulaştırma sektörünü üretim odaklı bir sektörden piyasa ihtiyaçlarına uyum sağlayan bir sektöre dönüştürmek amacıyla reform gerçekleştirme konusunda diğer orta gelirli ülkelerin gerisinde kalmıştır.

- Daha etkili ve şeffaf bir kaynak tahsisatı gerçekleştirilmesi de dahil olmak üzere, altyapı ile ilgili temel ve kamu hizmetlerinin yönetiminin geliştirilmesi - Serbestleşme ve rekabetçi piyasa sistemlerinin getirilmesi ile altyapı ve kamu hizmetlerine yönelik özel sektör yatırımlarının özendirilmesi - Yerel idare ve toplulukların yerel altyapıyı sürdürülebilir şekilde yönetme ve koruma kabiliyetlerinin güçlendirilmesi - Yerel projelerin tasarımı ve uygulamasında toplumsal katılımın güçlendirilmesi - AB’ye giriş amacıyla, ulaştırma sektörünün AB standartları ile uyumlu düzeye getirilmesi

- Altyapıdaki kamu sektörü kaynakları ile ilgili tahsisat, kullanım ve hesap verme çerçevesinin daha açık hale getirilmesi - Belediye idarelerinin yerel altyapıyı yönetme ve finanse etme kabiliyetlerinin güçlendirilmesine yönelik bir çerçeve geliştirilmesi - Yerel projelerin tasarımı ve uygulamasında toplumsal katılımın artması - Ulaştırma (kara yolları, demiryolları, deniz taşımacılığı) sektörünün AB standartlarına uygun hale getirilmesi için yeniden yapılandırılmasına yönelik strateji geliştirilmesi

IBRD kredileri : - Kara yollarını Geliştirme ve Trafik Güvenliği Projesi MY 96 - Bursa Su ve Çevre Sağlığı Projesi MY 93 - Antalya Su Hizmeti MY 95 - Çeşme Su Hizmeti ve Kanalizasyon MY 98 - Sulamanın Özelleştirilmesi MY 98 IFC : - KANGAL İHD enerji üretim rehabilitasyon (şirkete başka bir ticari fon kaynağı sağlanması nedeniyle iptal edilmiştir) - Belde Liman (konteynır liman terminali, mülkiyet yapısında sürmekte olan sorunlar nedeniyle iptal edilmiştir) - ASKİ’ye Anakara’daki su hizmetleri ile ilgili olarak YİD şeklinde danışmanlık hizmeti verilmesi

IBRD kredileri : - Belediye Projesi APL MY 03 (Bunun yerine Yerel İdareye yönelik IDF ve Yerel İdare Çalışması gerçekleştirilmiştir) Projenin kendisi MY 05’e ertelenmiştir. IBRD kredi dışı : - Kamu Harcama ve Kurumsal Gözden Geçirmesi MY 01 IFC : - Özel geçiş ve yurtiçi terminal tesislerine yönelik yatırım ve finansman sağlanması - Limanların özelleştirilmesi için yatırım projelerinin ve finansmanın gözden geçirilmesi MIGA : - Geniş kapsamlı altyapı projeleri için teminat programının kullanılması

- Su sağlanmasına yönelik projesi olan toplulukların etkili yönetim ve işletim sistemi kurmaları ve altyapı yatırımlarının devam ettirilmesi ve yatırım kredilerinin geri ödenmesine yetecek düzeyde gelir toplanması - Sulama stratejisi, Hükümetin yatırım harcamalarının azaltılmasını ve sulama altyapısının işletim ve yönetiminin benimsenmesini gerektirmektedir - Su kullanıcı birliklerinin yönetim kontrolü altındaki alanların genişletilmesi ve bu alanlardaki altyapı temelinin geliştirilmesi. - Kara Yolları Genel Müdürlüğü (KGM) Yönetim Bilgi Sisteminin çalışmaya başlaması ve kara yolları sektöründe şeffaflığı ve sorumluluğu etkili bir şekilde arttırması - Sürmekte olan Kara Yollarını Geliştirme ve Trafik Güvenliği Projesi çerçevesinde gerçekleştirilen Trafik Güvenliği pilot çalışmasının sonuçlarına dayanan Kara Yollarının Güvenliği ile ilgili bir Ulusal Strateji geliştirilmesi

Bursa bu hedeflere ulaşmıştır. Çeşme / Alaçatı’da, özel bir işletme su ve atık su hizmetleri sağlamaktadır. Antalya’da beş yıldır faaliyet gösteren bir özel işletme sözleşmesini feshetmiş ve hali hazırda bu hizmetler kamu sektörü tarafından yürütülmektedir. 2003 yılında, Antalya’ya sağlanan kredide iki iptal gerçekleşmiş – bunlardan biri Borçlu tarafından talep edilmiş; diğeri ise Banka tarafından Borçlunun (kamu su şirketi) kredi anlaşmalarına uymaması nedeniyle gerçekleştirilmiştir. Hiçbir strateji benimsenmemiş, bazı maliyeti düşürücü önlemler alınmıştır. Su Kullanıcı Birliklerine (SKBleri), 150.000 hektarı son iki yılda olmak üzere toplam 1,7 milyon hektar alan devredilmiştir. SKBlerin genellikle altyapıyı işletme ve yönetme kabiliyetine sahip olmaları ile birlikte, altyapı ile ilgili gelişmeler büyük ölçüde proje kapsamındaki pilot alanlarla sınırlıdır. YBS ile ilgili teklif verme süreci Kara Yolları Genel Müdürlüğü (KGM) tarafından, 31 Mart 2003’te kredinin kapanması nedeniyle ihale hazırlık aşamasında iptal edilmiştir. Kredi, otoyollar için bir YBS gerçekleştirilmeden kapanmıştır. Diğer tarafta, KGM tarafından uygulanan Trafik Bilgi Sistemi başarılı bir şekilde tamamlanmıştır. Danışmanlar ve Trafik Güvenliği Çalışma Grubu tarafından strateji geliştirilmiş ve STÖlerin, akademik kurumların ve diğer ilgililerin katılımcı yaklaşımı ile onaylanmıştır. Yayılım ileride gerçekleştirilecektir.

Page 74: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

9

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

III. SOSYAL HİZMETLER ve SOSYAL KORUNMANIN GENİŞLETİLMESİ 1. Hassas grupların ekonomik büyümeye katılım kabiliyetlerinin arttırılması ile ekonomik hassasiyetin ve eşitsizliğin azaltılması

- Son yirmi yılda kaydedilen ilerlemelere rağmen, ekonomik hassasiyet ve eşitsizlik önemini korumaktadır. - Sosyal göstergeler benzer gelir seviyelerine sahip ülkelerin önemli ölçüde gerisinde kalmakta ve geniş çaplı bölgesel eşitsizlik yaşanmaktadır.

- İstihdam yaratan büyüme ve insan sermayesi temelinin geliştirilmesi suretiyle hassas grupların ekonomik büyümeye katılım kabiliyetlerinin arttırılması

- Ekonomik hassasiyet eşitsizlik oranlarının ve yoksulluk oranlarının düşürülmesi - Okur yazarlık ve eğitime yönelik gelişmelerle ilgili bölgesel farklılıkların azaltılması - Sekiz yıllık temel eğitim kapsamının evrenselleştirilmesi - Piyasa ihtiyaçlarına cevap verecek daha güçlü ve daha esnek bir orta öğretim ve meslek eğitimi sisteminin geliştirilmesi

IBRD kredileri : - İstihdam ve Eğitim MY 93 - Temel Eğitim APL 1 MY 98

IBRD kredileri : - Haziran 2001’deki CAS İlerleme Raporunun bir parçası olarak Sosyal Riski Azaltma Projesi MY 02. - Tarımsal Reform ve Yatırım Projesi MY 01 (Doğrudan Gelir Desteği bölümü) - Temel Eğitim APL II MY 01 (MY 03’te teslim edilmiştir) - Orta Öğretim MY 02 (MY 05’e ertelenmiştir) - Köy ve İlçe Hizmetleri MY 02 (iptal edilmiştir) IBRD kredi dışı : STÖ diyaloğu IFC : - Yüksek kaliteli modellerin yaratılması için iki üniversite projesine yatırım yapmıştır.

- Yoksulluk, ekonomik hassasiyet ve eşitsizlik oranlarının düşürülmesi. - Tüm temel eğitim okullarına, ders kitapları ve diğer öğretim malzemeleri de dahil olmak üzere, geliştirilmiş eğitim malzemeleri sağlanması. - Eylül 2003 itibariyle en az 100.000 ek temel eğitim alanının daha yaratılması - Tüm temel eğitim öğretmenlerinin etkili öğretimle ilgili yıllık eğitim almaları - Kızların her temel eğitim sınıfı için okula kaydolma oranlarının 2002 – 3’te en az 4,8 milyona ulaşması

Temel olarak, yoksulluğun 1994 – 2000 yılları arasındaki düşüşü, 2001 ekonomik krizi nedeniyle tersine dönmüş ve kentsel yoksulluk keskin bir artış göstermiştir. Bütçenin hala hem 2002, hem de 2003’teki GSMH’nın % 0,30’u olan hedefin altında kalmasına rağmen, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (SYDTF) programları güçlendirilmiş ve genişletilmiştir. Okul desteğinin 2001 yılında 1,05 milyon yoksul okul çocuğuna erişmesi; ısınma ve yiyecek yardımının en yoksul 0,4 milyon aileye ulaşması; ŞNT’nin okul çağındaki çocukların % 6’sına veya 2,0 milyon çocuğa ulaştırılacak şekilde tasarlanması ile ilgili projeler 6 bölgede pilot olarak yürütülmekte olup 2003 – 04’te aşamalı olarak ülkenin diğer bölgelerinde de uygulanacaktır. SYDTF ayrıca, SRAP tarafından desteklenen yoksullara yönelik gelir getiren mikro projelerle ilgili desteğini genişletmekte ve kalitesini arttırmaktadır. ARIP tarafından desteklenen Doğrudan Gelir Desteği (DGD) programı, tamamıyla uygulanmaktadır ve ödemeleri Temmuz 2003’te tamamlanan 2002 Programı çerçevesinde, potansiyel olarak bu destekten yararlanabileceklerin % 75’ine ulaşılmıştır. 2003 DGD Programı, 2003 yıl sonu itibariyle geriye kalan potansiyel olarak bu destekten yararlanabilecek ancak kaydolmamış kişilerin yarısını daha dahil edecek şekilde yoluna devam etmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsü 2002 – 2005 yılları için yıllık hane gelir ve harcama araştırmaları gerçekleştirmektedir ve birim seviyesindeki verileri araştırma topluluğunun kullanımına sunacaktır. Temel Eğitim I (BEP APL 1), 2003 yıl sonu itibariyle, kırsal kesimlerde bulunan 3000’den fazla okula eğitim malzemesi sağlayacaktır. 2000 / 01 akademik yılında yaklaşık 340.000 yeni öğrenciye yer açacak yaklaşık 9.700 sınıf oluşturulmuştur. BEP APL 1 çerçevesinde, 1.400 konu öğretmeni, 2.250 format hazırlayıcı, tüm müfettişler, 25.000 idari personel ve 3.643 okul müdürüne eğitim verilmiştir. Taşra seviyesinde, müfettişler tüm okul öğretmenlerine yıllık hizmet içi eğitim sağlamıştır. 13.000 öğretmen, 90 saatlik bilgisayar kullanma kursunu tamamlamıştır. 2000 / 01 öğretim yılı başında, 4,8 milyon kız çocuğu temel eğitim için okula kaydolmuştur.

Page 75: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

10

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi

Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

- Temel eğitim okullarında toplumsal programların geliştirilmesi ve uygulanması - Eylül 2003 itibariyle meslek uzmanlıkları ve kategorilerinin düzenlenmesi - Eylül 2003 itibariyle fen, matematik, iletişim ve problem çözme konularında meslek eğitim programının içeriğinin güçlendirilmesi.

Tepkinin İzlenmesi İmkanı (MRF) BEP APL 1 çerçevesinde, toplumun katılımı ile okula devam oranlarını ve okullardaki eğitimin kalitesini geliştirmeyi hedefleyen bir okul geliştirme fonudur. 85 MRF projesinden 83’ünün uygulanması devam etmektedir. MRF, Mardin, Bitlis, İzmir, Ankara, Hakkari, Simak, İstanbul, ve Van okullarında uygulanmıştır. Bu program kapsamında, okul saatleri sonrasında toplumu hedefleyen kurslar verilmektedir. - Henüz yapılmamıştır. - Henüz yapılmamıştır.

2. Adil ve mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal korunma sisteminin geliştirilmesi

- Türkiye’nin sosyal korunma sistemi kapsamlı olmakla birlikte ve reforma ihtiyacı duymaktadır. Sosyal sigorta sistemi mali açıdan kontrol altına alınamayacak durumdadır. Sosyal yardım programları dağınık ve birbiriyle bağlantısız olmakla birlikte genellikle en hassas ailelere ulaşmakta başarısızdır.

- Adil ve mali açıdan sürdürülebilir bir sistemin oluşturulması amacıyla sosyal güvenlik sisteminde reform yapılması - Sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi ve ihtiyacı olan kişilere sosyal hizmetlerin sunumunun geliştirilmesi - Dezavantajlı grupların, toplumun gelişimi ile ilgili kararların alınmasına katılımlarının arttırılması

- PAYG emeklilik sisteminde daha geniş kapsamlı, mali açıdan sürdürülebilir bir sistem oluşturulması amacıyla reform yapılması - Destekleyici bireysel emeklilik programları için çerçeve oluşturulması - Sosyal yardım programlarının düzenlenmesi ve daha etkili bir şekilde sunulması - Reformun dezavantajlı gruplar üzerindeki olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi

IBRD kredileri : - ERL MY 00

IBRD kredileri : - Özelleştirme Sosyal Destek Projesi MY 01 - Haziran 2001’deki CAS İlerleme Raporunun bir parçası olarak Sosyal Riski Azaltma Projesi MY 02 - Yerel Girişimler ve Sosyal Yardım Projesi MY 02 (MY 02’deki SRAP bunun yerini almıştır) - Doğal ve Kültürel Miras Projesi MY 02 (iptal edilmiştir) IFC : - Özel emeklilik fonlarının kurulması için muhtemel destek sağlanması (sürmektedir)

- PAYG reformu ERL çerçevesinde üzerinde anlaşmaya varıldığı şekilde tamamlanması - Sosyal güvenlik sistemi kapsamının genişletilmesi, emeklilik sisteminin sağlık sigortası ve işsizlik yardımı programlarından ayrılması, ve ödenmemiş borçların azaltılması amacıyla yeniden yapılandırılması - Bireysel destekleyici emeklilik için hukuksal ve düzenleyici çerçeve oluşturulması. - Reformun kısa süreli olumsuz sonuçlarından etkilenenler için güvenlik ağı uygulanması

Pay – As – You – Go (PAYG) emeklilik reformunun uygulanması başlangıçta tatminkar olmuştur. Sosyal güvenlik kurumlarına yapılan bütçe transferlerinin 2000 yılında GSMH’nın % 1,2’sine düşürüldüğü, ancak takip eden yıllarda bunun giderek arttığı ve 2003 yılında yaklaşık % 5’e ulaştığı tahmin edilmektedir. Sosyal güvenlik açığının azaltılması amacıyla, (hem daha fazla parametrik, hem de kurumsal reformlar dahil olmak üzere) reform çalışmalarının yoğunlaştırılması aciliyet kazanmıştır. İdari reform başlatılmış ve SSK ve Bağkur genelinde tek bir IT danışma şirketinin kullanımı ile, doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından koordine edilmektedir. ÇSGB’nın yeni sosyal güvenlik kurumları bölümü kısmen çalışmaya başlamıştır, ancak planlanan diğer reformlarn ışığında daha fazla yeniden yapılandırılması gerekmektedir. İdari reforma kalıcı hukuksal zemin hazırlayacak mevzuat, Temmuz 2003’te yürürlüğe girmiştir. Bireysel emeklilik programlarını destekleyecek kanun Nisan 2001’de yürürlüğe girmiştir. İlgili vergi mevzuatı ise, Haziran 2001’de yürürlüğe konmuştur. Bireysel emeklilik programlarının uygulanmasına yönelik yönetmelik Şubat 2002’de yayınlanmıştır. İşsizlik Sigortası Gonu (İSF) Mart 2002’de ödeme taleplerini karşılamaya başlamıştır. İS fonu ile ilgili kuruluş kanunu Temmuz 2003’te yürürlüğe konmuştur. Bütçenin hala hem 2002, hem de 2003’teki GSMH’nın % 0,30’u olan hedefin altında kalmasına rağmen, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (SYDTF) programları güçlendirilmiş ve genişletilmiştir. Okul desteğinin 2001 yılında 1,05 milyon yoksul okul çocuğuna erişmesi; ısınma ve yiyecek yardımının en yoksul 0,4 milyon aileye ulaşması; ŞNT’nin okul çağındaki çocukların % 6’sına veya 2,0 milyon çocuğa ulaştırılacak şekilde tasarlanması ile ilgili projeler 6 bölgede pilot olarak yürütülmekte olup 2003 – 04’te aşamalı olarak ülkenin diğer bölgelerinde de uygulanacaktır. SYDTF ayrıca, SRMP tarafından desteklenen yoksullara yönelik gelir getiren mikro projelerle ilgili desteğini genişletmekte ve kalitesini arttırmaktadır.

Page 76: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

11

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

3. Türkiye ile benzer gelir seviyesine sahip ülkeler arasındaki sağlık farkının kapatılması

- Türkiye’nin sağlık göstergeleri, hem sağlık sunumu hem de sağlık sistemi performansı açısından, ortalama AB seviyelerinin çok gerisinde, hatta benzer gelir düzeyine sahip ülkelerin bile gerisinde seyretmektedir. Türkiye içinde, yaygın bölgesel eşitsizliklerin yanısıra, kentsel ve kırsal kesimler ile gelir grupları arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır.

- Özellikle sağlık göstergeleri yönünden kötü durumda olan bölgelerde, kamu tarafından finanse edilen hedefli sağlık sunumu ve uygun kamu sağlığı programları ile sağlık hizmetlerine erişim eşitliğinin, hizmet kalitesi ve etkinliğinin ve sonuç olarak da sağlık durumunun iyileştirilmesi. - Kaçınılabilir hastalık ve sakatlık sonucu ortaya çıkan erken ölüm riskinin azaltılması ve sağlığın desteklenmesi, kırsal kesimlerdeki temel bakıma yönelik sağlık hizmetlerinin düşük maliyetlerle sunulması ve kaliteli hastane hizmetlerine mahalle seviyesinde erişilmesi ile Türkiye ile Avrupa arasındaki sağlıkla ilgili farkın kapatılması. - Sağlık Bakanlığının temel fonksiyonlarının, önceliklerinin belirlenmesi, salgın hastalıkların gözetim altında tutulması ve hizmet kalitesi ve etkinliğinin düzenlenmesi ve izlenmesi yönünden yeniden canlandırılması .

- Sağlık durumu ve hizmetleri konusundaki bölgesel farklılıkların azaltılması da dahil olmak üzere, sağlıkla ilgili göstergelerin iyileştirilmesi. Özellikle aşılama yapılacak ve hastalık nedeniyle erken ölümlerin profilini önceden belirleyen faktörlerin ortaya çıkması izlenecektir. - Kaynakların belirli bölgelere / topluluklara ve/veya hastalık kalıplarına daha iyi bir şekilde hedeflenmesine olanak tanıyacak Erken Ölüm Riski ile ilgili Çalışmanın başarılı bir şekilde tamamlanması - Hedef grupları, hane halkı ve yoksulluk araştırmalarında değerlendirildiği şekilde temel sağlık hizmetlerine erişimde eşitliğin geliştirilmesi ve özellikle düşük gelirli kesimlerde kullanıcı tatminin arttırılması - Depremlerden etkilenen şehirlerde birinci, ikinci ve üçüncü seviyede sağlık hizmetlerinin sunumu, düzeltilen sağlık altyapısının yüzde şeklinde değerlendirilmesi. - WHO tarafından temel kamu sağlığı programlarının performasında değerlendirilen, hizmetlerin hastalık önlemeye ve ayakta tedaviye dayanan temel sağlık hizmetine yönlendirilmesi üzerinde yoğunlaşarak, sağlık hizmeti sunumunun etkinliğinin geliştirilmesi

IBRD kredileri : - Sağlık II MY 95 - Marmara Acil Sağlık Hizmeti MY 97

IBRD kredileri : - Sağlık Projesi MY 03 (MY 04’e ertelenmiştir) IBRD kredi dışı : - Sağlık Sektörü İncelemesi MY 02 (MY 03’te teslim edilmiştir) IFC : - Özel sağlık hizmeti ve özel sağlık sigortası mekanizmalarına yönelik yatırımlara muhtemel destek sağlanması (2003’te taahhüt edilen bir özel hastane projesine yatırım yapılmıştır) .

- WHO desteğiyle uygulanan, kamu kaynaklarının hastalık ve eşitlik önceliklerine yönelik olarak tahsis edilmesini geliştirecek Hastalık Nedeniyle Erken Ölüm Riski ile ilgili Çalışma. - Sektörel kaynak tahsisatının geliştirilmesi ve politika önceliklerinde rehberlik sağlanması amacıyla kamu ve özel sektör harcama tablolarını izlemek üzere (OECD yöntemlerinin kullanılması ile) bir Ulusal Sağlık Hesapları Biriminin kurulması. - Sağlık II projesi kapsamında finanse edilen Temel Sağlık Kaynak Yönetim Sistemi çerçevesinde, hem taşra hem de merkez seviyesinde hastalıkların gözetilmesi için WHO standartlarıyla uyumlu bir sistemin kurulması. - Genel anlamda temel sağlık hizmetleri ve özellikle geniş kapsamlı olumlu kolları (aşılama, TB kontrolü, aile planlaması, vb.) olan kamu sağlık programları ile ilgili düşüş gösteren finansman sağlama eğiliminin geri döndürülmesi.

Erken Ölüm Riski ile ilgili Çalışmanın hazırlanmasında ilerleme kaydedilmektedir. Ulusal Sağlık Hesapları Çalışmasının 2003 takvim yılının sonu itibariyle tamamlanması beklenmektedir. Temel Sağlık Kaynak Yönetim Sistemi ile ilgili teknik çalışma, Haziran sonunda tamamlanmıştır. Taşra seviyesinde alan desteği ve kullanıcı eğitimi Temmuz 2003 ile Eylül 2003 arasında gerçekleştirilecektir. Dünya Bankası, WHO, UNICEF ve CDC’nin (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri) desteği ile Sağlık Bakanlığı iki aşamada yürütülecek, kızamık hastalığının yok edilmesine yönelik bir kampanya planlamaktadır : (i) Eylül / Ekim 2003, ve (ii) Eylül 2004. Kampanya ile ilgili teknik hazırlık devam etmektedir. Aşıların, gerekli teçhizatın ve malzemelerin tedarik edilmesi süreci ve aşılama hizmetlerinin güçlendirilmesine yönelik eğitim sürdürülmektedir.

Page 77: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

12

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

IV. ÇEVRE YÖNETİMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE FELAKETLERİN ETKİLERİNİN AZALTILMASI 1. Kirlenmenin azaltılması ve doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması

- Hızlı büyüme dönemleri, doğal kaynakların hızla tüketilmesine, atık üretimine ve şehirlerde yüksek düzeylerde kirlenmeye neden olmuştur. - Ekonominin düşüşe geçtiği dönemler, madenciliğe ve başka bir gelir kaynağı kalmayan hassas grupların marjinal topraklar üzerinde giderek artan bir baskı oluşturmasına neden olmuştur. Ayrıca, bu dönemlerde firmaların maliyeti düşürme yolları aramaları ile birlikte kirlilik de artmıştır. - Tarımsal girdi sübvansiyonları, çevreye olumsuz etkileri olan aşırı miktarlarda gübre ve diğer girdilerin kullanımına yol açmış, ancak, kırsal büyümenin etkin bir şekilde desteklenmesine katkıda bulunmamıştır. - Bütçe kısıntıları çevre ile ilgili düzenlemelerin uygulanmasında azalmaya neden olmuştur. - AB’ye giriş için AB çevre standartlarının benimsenmesi ve uygulanması gerekecektir.

- Milli kaynak kullanımı ve sanayi kirlenmesinin olumsuz etkilerinin azaltılması. - Doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılmasına ve kırsal nüfusa daha yüksek gelir sağlanmasına olanak tanımak amacıyla kaynak yönetiminin geliştirilmesi. - Gübre sübvansiyonları ve fiyat desteklerinin yerine çiftçilere doğrudan gelir desteği programının uygulanması - Ormancılık Ana Planına dayanarak bir ulusal ormancılık faaliyet planının hazırlanması

- Şehirlerdeki sağlığa zararlı emisyonların azaltılması. - Mikro havzalardaki topluma dayalı kaynak yönetim sisteminin daha yaygın olarak başarılı bir şekilde tekrarlanması. - Ormancılık yönetimi ve pilot bölgelerde elde edilecek toplumsal gelirlerde ölçülebilir gelişme kaydedilmesi

IBRD kredileri : - Tarımsal Araştırma Projesi MY 92 - Doğu Anadolu Su Havzası Yönetim Projesi MY 93 - GEF Biyolojik Çeşitlilik Projesi MY 00 - Ozona Zarar Veren Maddeler II. Aşama MY 96 IBRD kredi dışı : - Çiftlik Hayvanları Sektörü Bildirisi MY 01 - Ormancılık Sektörü İncelemesi MY 01

IBRD kredileri : - Mikro Su Havzası Yönetim Projesi MY 03 (MY 04’e ertelenmiştir) - Köy ve İlçe Hizmetleri Projesi MY 02 (iptal edilmiştir) - GEF Karadeniz Tarımsal Besinin Azaltılması Projesi MY 03 (Mikro Su Havzası Projesi ile birlikte yürütülmektedir) IBRD kredi dışı : - NEAP (Ulusal Çevre Faaliyet Planı) / Temiz Hava Girişimi MY 03 (iptal edilmiştir, sorunlarla ilgili bildiri Hükümete verilmiştir) - Enerji ve Çevre İncelemesi MY 01

- Topluma dayalı milli kaynak yönetim planları uygulanmakta olan köylerin / alanların sayısının artması. - Canlı hayvan sektörüne yönelik faaliyet planının uygulanması için anlaşmaya varılması - Ormancılık yönetimine yönelik faaliyet planının uygulanması için anlaşmaya varılması - Araştırma Ana planının, program önceliklerine dayalı bütçe tahsisatları için temel oluşturması - Çiftçilerin, Tarımsal Araştırma Projesi tarafından finanse edilen kurumların çıkardığı yeni teknolojileri benimsemesi - Biyolojik çeşitlilik için sektörlerarası planlama organların kurulması. Biyolojik çeşitlilik için yönetim planlarının uygulanması.

Enerji ve Çevre İncelemesi Nisan 2002’de tamamlanmıştır. İnceleme, Kasım 1999’da Hazine ve Banka’nın himayesi altında gerçekleştirilen Workshop sırasında tavsiye edilen Enerji / Çevre konuları ile ilgili 10 özel çalışmadan oluşmuştur.

Page 78: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

13

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

2. Felaketlere karşı hazırlıklı olma kapasitesinin arttırılması ve doğal afetler nedeniyle uğranan kayıpların en az düzeye indirilmesi

- Türkiye yüksek bir sismik risk altındadır ve sel geçmişine sahiptir. Doğal afetler büyük ölçüde insan kaybına ve geniş kapsamlı ekonomik maliyetlere neden olmuştur. - 1999 yılında Marmara ve Düzce’de meydana gelen depremler, daha kapsamlı bir felakete karşı hazır olma kapasitesine, felaket sigortasına ve inşaat faaliyetlerinin sağlam bir şekilde yönetilmesine duyulan ihtiyacı ortaya koymuştur.

- Felaketlere karşı hazırlıklı olma kapasitesinin geliştirilmesi, felaket sigortası ve bina standartları ile güvenlik kurallarının sıkı bir şekilde uygulanması ile doğal afetlerin neden olduğu kayıpların en aza indirilmesi.

- 1998 ve 1999 depremlerinden etkilenen bölgelerde yeniden imar çalışmalarının zamanında tamamlanması - Felaket kanununun değiştirilmesi, deprem sigortası kararnamesinin yürürlüğe girmesi ve Türk Felaket Sigortası Fonunun (TFSF) kurulması - Bina güvenlik kurallarının revize edilmesi ve sıkı bir şekilde uygulanması - Türkiye Acil Durum Yönetim Kurumunun kurulması (ADYK) - Gelecekte meydana gelecek depremler durumunda insan kaybı ve fiziksel hasarın geçmiştekine göre daha az ölçüde olması

IBRD kredileri : - Sel ve Deprem Sonrası Acil İyileşme MY 99 - Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma MY 00 - Deprem Sonrası Acil İyileşme Kredisi MY 00 - Marmara depremi sonrası iyileşme çerçevesinde sürmekte olan sekiz krediden yeni tahsisatlar yapılması MY 00 IFC : Deprem Bölgesi Kalkınma imkanı MY 00

IBRD kredileri : - Sismik Riski Azaltma MY 03 (MY 05’e ertelenmiştir) - 1999 depremlerinden daha büyük bir doğal afet yaşanması halinde veya MEER’in tamamlanma-sından önce : doğal afet sonrası iyileşme kredileri

- ADYK’nin başarılı bir şekilde kurulması - TFSF’nun başarılı bir şekilde kurulması. Sigorta primlerinin planlandığı şekilde toplanması. - Konut, okul ve sağlık tesislerinin yeniden inşa edilmesi sürecinin zamanında tamamlanması. - Marmara bölgesindeki sağlık sunum ve hizmetlerinin eski haline getirilmesi.

Türkiye Acil Durum Yönetimi Kurumu (TADYK) kurulmuştur ancak fonksiyonel değildir. Türk Felaket Sigortası Fonu kurulmuş ve çalışmaya başladığı ilk yıl içinde 2,4 milyon poliçe satılması hedefine başarı ile ulaşmıştır; ancak poliçe sahiplerinin sayısı dalgalanmaya devam etmiş (2002 yılının İlkbaharında 1,7 milyon poliçe sahibi varken, Ekim 2002’de bu sayı 2,1 milyon olarak gerçekleşmiştir) ve nihayetinde, yenilemelerin gerçekleştirilmemesi ve deprem sigortası kanununun henüz kabul edilmemesi nedeniyle tekrar düşüş göstermiştir. Hali hazırda, yaklaşık 1,8 milyon poliçe sahibi bulunmaktadır. Bankanın sağladığı finansman çerçevesinde, 11.502 kentsel konutun tümünün fiziksel anlamda inşaatı tamamlanmıştır. Programa katılan 797 kırsal sakin, evlerini yeniden inşa etmiştir. Sağlık tesisleri ile ilgili mimari tasarımlar tamamlanmış ve 27 sağlık merkezinin inşaatı devam etmektedir. Sağlık merkezleri için tıbbi malzeme tedarik edilmiş ancak bitirilen 19 merkeze dağıtım henüz gerçekleştirilmemiştir.

Page 79: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

14

Dünya Bankası Grubu Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans

Devam eden MY 01-03

Dünya Bankası Grubu

Temmuz 2003 İtibariyle Kriterlerin Durumu

V. BAĞLANTI ve TEKNOLOJİK KABİLİYETLERİN HIZLANDIRILMASI Büyümenin ve istihdam yaratımının desteklenmesi için teknolojik ilerlemenin hızının arttırılması

- Türkiye teknolojik kabiliyetler açısından OECD ülkeleri, Doğu Asya ve Hindistan’ın gerisinde kalmaktadır. Sanayi yapısı, düşük teknoloji sanayilerine saplanıp kalmış ve bilgisayar kullanımı ve bağlantı kurma kabiliyeti OECD standartlarının altında seyretmeye devam etmektedir.

- Özel sektörün Ar-Ge çalışmalarının ve teknolojik ilerlemelerinin desteklenmesi. Türkiye’deki Ar-Ge kurumları ile sanayi arasındaki bağların arttırılması - Standardizasyon ve kalibrasyon kapasitesinin güçlendirilmesi - Türk teknoloji altyapısının AB standartları ile uyumlaştırılması - Öğrencilerin bilgisayar kullanım bilgilerinin, interaktif öğrenme kapasitelerinin ve dünya çapındaki bilgilere erişiminin geliştirilmesi

- OECD kriterlerine göre bağlantı göstergelerinin gelişme göstermesi - Ar-Ge kurumları ve sanayi arasındaki etkileşim ve işbirliğinin artması

IBRD kredileri : - Sanayi Teknolojisi Projesi MY 99 Temel Eğitim Projesi APL 1 MY 98

IBRD kredileri : - Orta Öğretim MY 02 (MY 05’e ertelenmiştir) IBRD kredi dışı : - Küresel Geçiş (MY 01) IFC : - Bilgi teknolojisi ve iletişim projelerinin desteklenmesi ve finanse edilmesi - İnternetin Türk ekonomisine tanıtılması ve dahil edilmesine yardımcı olmak amacıyla öncü işlemlere yatırım yapılması (bilgi teknolojisi ve internet hizmeti sunucuları ile ilgili birçok proje değerlendirilmiş ancak kriz ve bu sektörlerdeki daralma nedeniyle hiçbiri gerçekleştirilmemiştir).

- ILSIS sisteminin bütünüyle işlemeye başlaması - 7.500 ilk ve orta okulun bilgisayar teknolojisi ile tamamen donatılmış olması ve öğrencilerin interaktif öğrenim stratejileri konusunda eğitilmesi - Yüksek öğrenim seviyesinde interaktif uzaktan öğrenim kapasitesinin başlatılması - ITP’ye (Bilgi Teknolojisi Projesi) katılan kurumların kurumsal kapasitelerininin arttırılması - ITP’ye katılan firmaların Ar-Ge ve üretkenlik kazanımlarının artması

ILSIS sistemi (İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri Yönetim Bilgi Sistemi) henüz bütünüyle işlemeye başlamamıştır. 2802 ICT (bilgi ve iletişim teknolojisi) sınıfının tesis edilmesi tamamlanmıştır. Hiçbir şey başlatılmamıştır. Katılan kurumların karları ve özel sektör müşterilerinin sayısı artmıştır. Ar-Ge kurumları ve sanayi arasındaki bağlantılar gelişmiştir. Ar-Ge gelişimlerini hedefleyen 140’dan fazla proje için finansman sağlanmıştır. İlk değerlendirme 2001 yılında gerçekleştirilmiş ve bu değerlendirme, katılan kurumlar ve bunların müşterileri ile ilgili olumlu eğilimler olduğunu göstermiştir. 2002 yılının ilk aylarında başlatılan ikinci İ&D (İzleme ve Değerlendirme) gecikmelere maruz kalmıştır. Devlet İstatistik Enstitüsünün gerçekleştirdiği çalışmanın ikinci aşaması Ağustos 2003’te tamamlanacaktır.

Page 80: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Ek A3

CAS Müzakereleri

Hükümetle yapılan çeşitli görüşmelere ek olarak, Banka ekibi, ekonomik öncelikler ve Banka’nın rolü ile ilgili görüşlerini öğrenmek amacıyla, farklı gruplarla müzakereler gerçekleştirmiştir. CAS Müzakereleri, Ankara, İstanbul, Gaziantep ve İzmir’de parlamanterler ve yerel liderler (valilikler ve belediyeler), ticari temsilciler, STÖleri ve bankanın önemli gelişme ortaklarının katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Dört ana tema etrafında düzenlenen bu görüşmelerin özeti aşağıda verilmiştir :

• Kamu sektörü reformu ve daha iyi yönetim; • İş ortamının geliştirilmesi; • İnsani kalkınma; ve • Çevre yönetimi ve doğal afet önleme.

Kamu sektörü reformu ve daha iyi yönetimle ilgili olarak, görüşler daha çok, şeffaflığın arttırılması, yolsuzlukla mücadele ve yerel idarelerin rolünün arttırılması ihtiyacı üzerine yoğunlaşmıştır. Katılımcılar, şeffaflığın arttırılması için, kamunun bilgilendirilmesi ve karar verme sürecine katılımının önemini vurgulamıştır. Katılımcılar ayrıca, parlamanterler de dahil olmak üzere, ilgi grupları ile reform programı hakkında bilgi paylaşımı ve istişari toplantılar yapılmasının uygulamanın başarılı olması ihtimallerini arttıracağını belirtmişlerdir. Bunun yanısıra, Banka’nın Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgili olarak daha şeffaf olması ve halka daha fazla bilgi vermesi önerilmiştir. Proje uygulamasının her aşamasında STÖ’lerine danışmanlık rolü verilmesi de ayrıca tavsiye edilmiştir. Müzakereler sırasında yolsuzlukla mücadeleye yönelik önlemlerin alınması üzerinde durulmuştur. Katılımcılar, yolsuzluğun azaltılması için, hükümetin rolünün hızlı bir özelleştirmeye paralel olarak azaltılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Kamu faaliyetlerinin ve harcamalarının etkinliği, katılımcılar tarafından öne sürülen en önemli sorunlardan birini oluşturmuştur. Bu çerçevede, vergi sisteminin sadeleştirilmesi ve vergilerin bazılarının toplanmasından özel sektörün sorumlu tutulması yönünde tavsiyelerde bulunulmuştur. Katılımcıların çoğu, valiler ve belediye başkanları da dahil olmak üzere, yerel idarelere daha fazla sorumluluk aktarılmasının aciliyetini vurgulamıştır. Söz konusu katılımcılar ayrıca, hizmetlerin yerel olarak sunumunun kamu katılımı ve izlenmesi yoluyla şeffaflığı arttıracağına dikkat çekmişlerdir. Yerel idareleri kontrol ve takip etmenin kolay olması nedeniyle, yerel hizmet sunumu, hizmetlerin maliyetinin karşılanmasında ”kullanan öder / kirleten öder” ilkesinin uygulanmasının teşvik edilmesine de yardımcı olacaktır. Görüşlerine başvurulan belediyeler, kendileri tarafından sunulan hizmetlerin kalitesini arttırmak amacıyla Banka’dan mali ve teknik destek talebinde bulunmuşlardır. Türkiye’deki iş ortamının geliştirilmesi ile ilgili olarak, katılımcıların en büyük şikayetini, ticari kurumların uygun koşullarda krediye erişim güçlüğü oluşturmuştur. Katılımcılar, yüksek faiz oranlarına ve çok kısa olan vadelere dikkat çekmiştir. Banka finansmanı konusunun yanısıra, aşağıdaki sık rastlanan sorunlar ifade edilmiştir :

- etkisiz bürokrasi - yüksek enflasyon oranı

Page 81: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

- şiddetli döviz kuru dalgalanmaları - yüksek vergiler ve karmaşık vergi sistemi - pahalı telekomünikasyon, enerji ve ulaştırma hizmetleri - yetersiz Ar-Ge desteği

Katılımcılar ayrıca, KOBİlere, çalışmalarını yeniden yapılandırmaları, yeni projeler hazırlamaları, yeni teknolojiler geliştirmeleri veya benimsemeleri, yeni piyasaları tanımlamaları ve mali risklerini yönetmeleri için teknik ve mali tavsiyeler sağlanması ihtiyacını da ifade etmişlerdir. Bunun yanısıra, etkinliğin arttırılması amacıyla, iş gücünün eğitimine yönelik destek ve sanayi – üniversite işbirliği konuları vurgulanmıştır. Katılımcılar, bankacılık sektörü reform gündeminin tamamlanmasının, banka dışı mali kurumların güçlendirilmesinin ve İstanbul Yaklaşımı çerçevesinde borç ödeme programının devam ettirilmesinin önemli öncelikleri oluşturduğunu onaylamışlardır. Daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekmek amacıyla gerekli yasal değişikliklere değinilmiştir. Bazı katılımcılar, izinlerin, lisansların veya bazı teşviklerin verilmesi gibi belirli merkezi bürokratik sorumlulukların yerel sanayi veya ticaret odalarına devredilebileceğini ifade etmişlerdir. Özelleştirilmenin hızlandırılması ile ilgili neredeyse tam bir fikir birliğine ulaşılmıştır. Son olarak, katılımcılardan bazıları, tarımın modernleştirilmesi için yeni bir strateji hazırlanması gerektiğini belirtmişlerdir. İnsani kalkınma ile ilgili olarak, katılımcılar, sosyal sektörlere yönelik yeni stratejiler geliştirmenin önemini vurgulamışlardır. Eğitim en üst seviyedeki öncelik olarak ifade edilmiştir. Katılımcılar, ulaştırma sorunlarının ele alınması, özellikle kız çocukları için bölgesel yatılı okullar kurulması ve müfredat gelişimine en üst düzeyde öncelik verilmesi gereğinin altını çizmişlerdir. Katılımcılar ayrıca, teknik eğitimin geliştirilmesi ihtiyacını da ifade etmişlerdir. Resmi eğitime ek olarak, katılımcılar ayrıca, özürlü insanlara yönelik eğitim programları, kadınlara yönelik okuma yazma ve girişimcilik programları ve gençlere yönelik yetenek geliştirme programları gibi özel eğitim ihtiyaçlarına dikkat çekmişlerdir. Sağlık sektörüne ilişkin olarak, katılımcılar, hızlı nüfus artışına ve yüksek bebek ölümleri oranına neden olan aile planlamasının hala bir sorun olmayı sürdürdüğünü, kırsal kesimlerdeki sağlık hizmetlerinin sınırlı olmaya devam ettiğini ve sağlık sigorta sisteminde reform yapılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bazı katılımcılar, sağlık hizmetlerinin, sağlık sigorta sistemi ile birlikte özelleştirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Önleyici sağlık hizmetlerine yönelik eğitim faaliyetlerinin, özellikle de nüfusun yoksul kesimlerinde sürdürülmesi gerektiği ifade edilmiştir. Katılımcıların bir çoğu, STÖlerinin sosyal sektörlerdeki rolünün arttırılması gerektiğini savunmuşlardır. Ayrıca, aile yapısının güçlendirilmesi ve gençlik gelişim programlarının uygulanmasının birçok sosyal sorunun ortaya çıkmasını önleyeceğine işaret emişlerdir. Son olarak katılımcılar, reformların başarılı olmasını sağlamak amacıyla, bu reformların uygulanmasına başlanmadan önce sosyal hassasiyet analizlerinin yapılması gerektiğini öne sürmüşlerdir.

Page 82: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

3

Katılımcıların da ifade ettiği gibi, Türkiye’de çevre yönetimi ve doğal afet önlemenin önemi konusuna gösterilen duyarlılık artmıştır. Bunu izleyen büyük ölçekli doğal afet ve çevre sorunlarının medya tarafından geniş bir şekilde kapsanması, hem Hükümetin hem de halkın, sorunların ne derece ciddi olduğunu anlamasına yardımcı olmuştur. Katılımcılar aşağıdaki aşamaların önemini vurgulamışlardır :

- hassas alanlarda doğal afetlerin önlenmesi amacıyla projeler mümkün olduğunca çabuk geliştirilmeli ve uygulanmalıdır

- toprağın korunmasına yönelik ve erozyon kontrol önlemleri alınmalıdır - kentsel çevre sorunlarının çözümlenmesi amacıyla kırsal kesimlerden daha fazla göç edilmesi

önlenmelidir - rüzgar ve güneş enerjisi gibi alternatif enerji kaynaklarının kullanımı arttırılmalıdır - Karadeniz’in kirlenmesi önlenmelidir - tarihsel ve kültürel miras envanteri tamamlanmalı ve bu iki kavram çevrenin tanımına dahil

edilmelidir.

Page 83: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

1

Ek A4

CAS Programındaki Stratejik Bağlantılar Ekonomik Sektör Çalışması Diyalog Operasyonlar

Yeni Hükümete Politika Bildirileri, CEM, PEIR, CPAR, CFAA, Uyumun Sosyal Maliyeti

Program Amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum Kredisi 3 Program Amaçlı Kamu Sektörü Uyum Kredileri

Yeni Hükümete Politika Bildirileri, CEM, BDMK Çalışması, Şirket Sektörü Değerlendirmesi, Uyumun Sosyal Maliyeti

Program Amaçlı Mali Sektör Uyum Kredileri

Şirket Sektörü Değerlendirmesi, Bankacılık Sektörü Raporu

İhracat Finansmanı II. Projesi, KOBİ Finansmanı Projesi

Sağlık Sektörü Raporu

Sağlık Sektörü Dönüşüm Projesi

Belediye Sektörü İncelemesi Belediye Reformu ve Hizmetleri Projesi

Demiryollarının Yeniden Yapılandırılması Raporu Demiryollarının Yeniden Yapılandırılması Projesi

Bilgi Ekonomisi Değerlendirmesi

Bilgi Ekonomisi ve Teknoloji Gelişimi Projesi

Enerji Sektörü Stratejisi

Enerji Projesi

Kırsal Kesim Stratejisi

Kırsal Kalkınma Projesi

Page 84: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

CAS Programındaki Stratejik Bağlantılar

Uyum ve Yatırım Kredileri

Program Amaçlı Kamu Sektörü Uyum Kredileri Kamu sektörü reformu ile ilgili politikalar

Sağlık Sektörü Dönüşüm Projesi Sağlık mali reformunun uygulanmasının desteklenmesi ve sosyal güvenlik yönetiminin güçlendirilmesi Belediye Reformu ve Hizmetleri Projesi Yerel yönetim reformunun uygulanmasının ve belediye hizmetlerinde yatırımın desteklenmesi

Demiryollarının Yeniden Yapılandırılması Projesi Demiryollarının mali yükünün azaltılması için demiryolu şirketinin küçültülmesinin desteklenmesi ve etkinliğin arttırılması Enerji Projesi Enerji Sektöründe özelleştirmenin desteklenmesi ve bu sektördeki devlet borçlarının azaltılması

Program Amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum Kredisi 3 Program Amaçlı Mali Sektör Uyum Kredisi Mali sektör reformu ile ilgili politikalar

İhracat Finansmanı II. Projesi Mali sektörün güçlendirilmesi yoluyla ihracatlara yönelik finansmanın desteklenmesi KOBİ Finansmanı Projesi KOBİler için krediye erişimin gelişmesinin desteklenmesi

Kırsal Reform Uygulama Projesi (karma) Tarım reformu ile ilgili politikalar

Kırsal Kalkınma Projesi Tarımda üretkenliğin gelişmesinin desteklenmesi ve çiftlik dışında gelir getiren faaliyetlerin arttırılması

Page 85: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

3

Program Amaçlı Yaklaşım : Kamu Sektörü Reformları

CEM : Sürdürülebilir Büyüme için

Yapısal Reformlar

Ülke Tedarik Değerlendirme

Raporu

Ülke Mali

Sorumluluk Raporu

Kamu Harcamaları ve Kurumsal İnceleme

Türkiye’de İyi Yönetim ve

Yolsuzlukla Mücadele Konusunda Uluslararası Konferans

Etkili bir Devlet için Kamu Harcamaları

Reformu Konusunda Uluslararası Konferans

CEM :

Makroekonomik İstikrar ve

Sürdürülebilir Büyümeye Doğru

Eylül 2000 Temmuz 2001 Ağustos 2001 Eylül 2001 Aralık 2001 Haziran 2003

Mayıs 2000 Temmuz 2001 Nisan 2002 sonbahar 2003 sonbahar 2004 2005 ERL PFPSAL PFPSAL II PFPSAL 3 PPSAL I PPSAL II Mali uyumun başlatılması. Bütçe ve bütçe dışı fonların kapatılması. Sosyal güvenlik sistemi, tarım, enerji ve telekomünikasyon alanlarında yapısal reformlar uygulanması. Telekomünikasyon ve enerji alanlarında şeffaflığı destekleyen düzenleyici kurumların kurulması.

2001 yılı için acil destekleyici mali paket uygulanması. Vergi stratejisinin hazırlanmasının başlatılması. Kamu Harcama Yönetimi reformu için orta dönemde strateji belirlenmesi. Planlanan bütçe ve bütçe dışı fonların kapatılmasının tamamlanması Kamu Yatırım Programının rasyonelleştirilmesinin başlatılması Ulusal yolsuzlukla mücadele stratejisinin hazırlanmasının başlatılması.

2002 mali paketinin uygulanması. Vergi stratejisinin benimsenmesi ve dolaylı vergi reformunun yürürlüğe konması. Kapsamlı kamu istihdam programının başlatılması. GFS sınıflandırması ve değiştirilen tahakkuk temeline dayanan muhasebe ile ilgili pilot projeler, rasyonelleştirilmiş 2002 Kamu Yatırım Programının benimsenmesi, ve yeni kamu tedarik ve borç yönetimi kanunlarının yürürlüğe konması da dahil olmak üzere Kamu Harcama Yönetimi reformunun başlatılması. Ulusal yolsuzlukla mücadele stratejisinin benimsenmesi ve yayınlanması.

2003 mali paketinin uygulanması. Doğrudan vergi reformunun yürürlüğe girmesi ve vergi idaresinin fonksiyonel bir şekilde yeniden teşkilatlandırılması. Kamu istihdamı programının uygulanması. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü kanununun yürürlüğe konması ve Kamu Tedarik Kurumunun ve Hazine orta ofisinin geliştirilmesi de dahil olmak üzere Kamu Harcama Yönetimi reformunun devam ettirilmesi. Yolsuzlukla mücadele stratejisinin uygulanması ve kamu hizmeti reform stratejisinin hazırlanması.

2004 - 05 mali paketlerinin uygulanması. Sosyal güvenlik reformunun ikinci aşamasının başlatılması. Kamu harcama ve kamu yönetimi refromlarının derinleştirilmesi. Yerel yönetim reformunun başlatılması.

2005 – 06 mali paketlerinin uygulanması. Sosyal güvenlik reformunun ikinci aşamasının uygulanması. Yeni Orta Dönem Harcama çerçevesi ile Kamu Harcama Yönetimi reformunun ilk aşamasının tamamlanması ve kamu yönetimi reformlarının uygulanmasına devam edilmesi. Yerel yönetim reformunun uygulanması.

Page 86: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

4

Program Amaçlı Yaklaşım : Kamu Sektörü Reformları

Bankacılık Sektörü İncelemesi

Kapsamlı Bankacılık

Risk Yönetimi Çalışması

Şirket Sektörü Değerlendirmesi

Banka Dışı Mali Kurumlar İncelemesi

Hem bankalar hem de banka dışı aracı kurumlar ile mali aracılığın güçlendirilmesi, daha fazla işletmeye ihracat finansmanı sağlanması.

EFIL II

Kasım 1998 Şubat 2000 Ocak 2002 Mart 2003 Aralık 2003

Ağustos 1999 Aralık 2000 Temmuz 2001 Mart 2002 sonbahar 2003 2005 EFIL FSAL PFPSAL PFPSAL II PFPSAL 3 PFSAL Bankacılık sektörü ile diyalog kurulması, en büyük / güçlü özel bankalardan 5’inde kapsamlı risk yönetimi uygulanması, ihracat finansmanı sağlanması.

Bankacılık Kanunu, bağımsız bir BDDK oluşturulması, başarısız bankalara müdahale edilmesi, devlet bankalarının özelleştirilmesini mümkün kılacak kanunun çıkarılması.

LLP vergi indirimi ve sınırsız süreli tahvil uygulamasının getirilmesi. Bağlantılı ve döviz katılımı, BDDK’nın kurumsal olarak güçlendirilmesi, gecelik repoların kaldırılması ve TMSF’nun sermayesinin yeniden değerlendirilmesi, Emlak Bankası’nın lisansının feshedilmesi ve Ziraat Bankası ile birleştirilmesi, sermaye açığı olan diğer özel bankaların sermayelerinin yeniden değerlendirilmesinin başlatılması. .

BDDK’nun kurumsal gelişiminin uygulanması, bankaların birleştirilmesi ile ilgili vergi ve hukuk engellerinin kaldırılması, 13 TMSF bankasının tümünün çözümlenmesi, özel bankaların sermayelerinin sahipleri tarafından yeniden değerlendirilmesi, Vakıfbank’ın özelleştirilmesi, Ziraat ve Halk Bankasının işletimsel yönden yeniden yapılandırılması sürecinin % 50’sinin tamamlanması.

Düzenleme uygulamalarının ilerletilmesi, BDDK ve TMSF kurumsal gelişim programlarının gerçek anlamda tamamlanması, geriye kalan TMSF bankalarının çözümlenmesi, ödeme aczi ve borç uygulamaları ile ilgili hukuksal / vergi rejiminin geliştirilmesi, Vakıfbank’ın özelleştirilmesi ve Halkbank ile ilgili stratejik çalışma gerçekleştirilmesi.

TMSF kurumsal gelişiminin uygulanması, geri kalan borcunu ödeyemeyen özel bankaların çözümlenmesi, Halk Bankasının özelleştirilmesi, yeni sigorta kanunu, bankalarda Uluslararası Muhasebe Standartlarının bütünüyle uygulanması, İstanbul Borsasında listeleme ve kapatma reformunun uygulanması, mevduat sigortası reformu, konsolide denetleme, Ziraat Bankasının özelleştirilmesi, TMSF’nun özerkliği.

Page 87: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

5

Türkiye Yüksek Kapsamlı Kredi Programı : Ticaret Hatları

Mali Yıllar MY 00 MY 01 MY 02 MY 03 MY 04 MY 05 MY 06 Sağlam bir Makroekonomi ve Yönetim Kamu Mali Yönetimi Projesi Ekonomik Reform Kredisi Program Amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum Kredisi I Program Amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum Kredisi II Program Amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum Kredisi 3 Program Amaçlı Kamu Sektörü Uyum Kredisi I Program Amaçlı Kamu Sektörü Uyum Kredisi II Belediye Reformu ve Hizmetleri ⇒ Adil Bir İnsani ve Sosyal Kalkınma Temel Eğitim I Temel Eğitim II Orta Öğretim ⇒ Temel Sağlık Hizmetleri Sağlık II Sağlık Sektörü Dönüşümü ⇒ Sosyal Riski Azaltma Cazip bir İş Ortamı ve Bilgisi Ürün Piyasası Gelişimi Tarımsal Reform Uygulama Projesi Sulama Hizmetlerinin Özelleştirilmesi Kara Yollarının Geliştirilmesi ve Güvenliği Ulusal İletişim Ağı Yenilenebilir Enerji ⇒ Enerji ⇒ Demiryollarının Yeniden Yapılandırılması ⇒ Kırsal Kalkınma ⇒ Özelleştirme Sosyal Desteği Sanayi Teknolojisi İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi II KOBİ Finansmanı ⇒ Program Amaçlı Mali Sektör Uyum Kredisi Bilgi Ekonomisi ve Teknoloji Gelişimi ⇒ Güçlü bir Çevresel Yönetim ve Felaket Önleme Antalya Su Hizmetleri Çeşme Su Hizmetleri ve Kanalizasyon Acil Sel ve Deprem Marmara Depremi Sismik Riskin Azaltılması ⇒ Ozona Zarar Veren Maddeler İkinci Aşama Biyolojik Çeşitlilik / Ulusal Kaynak Yönetimi Mikro Su Havzası Yıl sonunda toplam operasyon sayısı 17 18 20 16 15 15 16

Page 88: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Ek A5

Ülke Cinsiyet Değerlendirmesi Özeti Türk uzmanlarından oluşan bir grup tarafından, özellikle yoksullukla ilgili olarak : yasal çerçeve; eğitim; sağlık; çalışma ve sosyal güvenlik; mikro işletmeler; kırsal kesimlerde yaşayan kadınlar ve yoksulluk; göç, yoksulluk ve sosyal korunma; devlet, politika ve sivil toplum; kadınlara karşı şiddet; ve felaket yardımını kapsayan on alanda cinsiyet ayrımı ile ilgili sorunların yansıtılması amacıyla, geniş kapsamlı bir cinsiyet değerlendirmesi hazırlanmıştır (Türkiye : Ülke Cinsiyet Değerlendirmesi, taslak, Aralık 2002). Aşağıda söz konusu taslak raporun Sonuçlar bölümünden alıntılar verilmiştir : “Tüm sektörlerde (özellikle eğitim, sağlık, çalışma ve sosyal güvenlik, ve şiddet), bölgesel ve kırsal kesim – kent farklılıklarının ilişkili olduğu gözlenmiş ve bunların cinsiyet eşitsizliğini içerdiği görülmüştür. Bunun ötesinde, bu iki boyut sadece cinsiyet eşitsizliğinin incelenmesinde önemli ölçüde yararlı olmakla kalmamış, ayrıca yoksulluğun anlaşılmasında eşit derecede önemli oldukları anlaşılmıştır. Beklendiği gibi, en yüksek seviyedeki cinsiyet eşitsizliğinin, toplumda yoksulluğun en şiddetli yaşandığı alanlarda ortaya çıktığı görülmüştür. Kadınların aleyhine olan koşullarda yansıtılan cinsiyet eşitsizliği, Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz bölgelerinde, tüm sektörlerde, kentsel alanlara oranla kırsal kesimlerde daha da büyük boyutlar kazanmaktadır. Diğer bir çarpıcı gözlem ise “ikinci” göç dalgası içinde yer alan kadınların cinsiyet eşitsizliğini belirgin bir şekilde yaşadıkları, bunun yanısıra ise, bu göçün neden olduğu önemli değişimin kentsel kesimlerde yoksulluğun yeni boyutlarının ortaya çıkmasına ve mevcut sosyal güvenlik ağlarının bozulmasına yol açtığı gerçeğidir. [...] cinsiyet eşitliğinin yasal ve gerçek boyutlarının karşılaştırılması da her ikisi arasında önemli farklılıklar olduğunu yansıtmıştır. Örneğin, 1926’dan bu yana kadınlar ve erkekler için eşit veraset ve mülkiyet hakları sağlayan Medeni Kanuna rağmen, kadınların tarımsal alanların %10’undan daha azına ve kentlerdeki gayri menkullerin yaklaşık %9’una sahip oldukları tahmin edilmektedir. Cinsiyet farklılıkları ile ilgili yapılan araştırmaların ışığında [...], birbiriyle kesişen üç ana konunun tanımlanması mümkündür. Bunlar, Türk toplumunda kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmalarını engelleyen temel unsurları oluşturmaktadır. Ayrıca, kadınların olanaklara ve kabiliyetlere yetersiz erişimini ve yoksulluktan kurtulmak için yeterli güvenlik seviyesi ve güce sahip olmamalarını yansıtmaları açısından yoksullukla ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdırlar. Kadınların ekonomik bağımlılığı, önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sorun, kadınların iş gücüne katılımlarının düşük olması ve giderek daha da azalması; kentsel kesimlerde daha düşük işsizlik oranları; aile içinde çalışanlardan kayda değer derecede yüksek bir bölümün ücret almaması; düşük ortalama ücretler; gayri resmi sektörde güvencesi olmayan işlerin yüksek oranı; orantısız derecede düşük seviyelerde gayri menkul mülkiyeti; farklı sektör analizlerinde girişimci olarak teminat sağlama yetersizliği gibi bulgularda yansıtılmaktadır. Daha çok eğitim ve istihdamla ilgili verilerde yansıtılan yetenek eksikliği, kadınların toplum içindeki dezavantajlı konumuna neden olan diğer bir temel unsuru oluşturmaktadır. Bu durum sadece kadınların düşük okur yazarlık ve eğitim seviyesi veya kırsal kesimlerde yaşayan kadınların teknoloji ve makinelere erişiminin olmaması ile kentlerde yaşayan kadınların resmi iş piyasasına katılma yetersizliğinde değil, aynı zamanda farklı gruplardaki kadınların, sağlık, ulaştırma, bankacılık

Page 89: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

veya bürökratik işlemler gibi bilgi ve hizmetlere erişim konularında karşılaştıkları güçlüklerde de göz önüne serilmektedir. Geleneksel değerler ve kültürel stereotipler, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmasında önemli bir engel oluşturmaktadır. Ayrımcı ve güçsüzlük yükleyen gelenekler ve cinsiyet stereotiplerinin yansımalarına incelenen tüm sektörlerde rastlanmıştır. Mesleklerin cinsiyete göre tanımlanması ve cinsiyete göre ayrılmış iş piyasaları; kadınların öncelikle “bakım sağlayan” erkeklerinse “ekmek kazanan” karakterler olarak tanımlanması; kadınların serbest hareket edebilme yetersizliği; kadınların dışarıda çalışmalarının evlilik ve annelik kavramları ile uyumlu olmadığı şeklindeki fikirler, bu tür uygulamalara sadece birkaç örnektir. Bunun ötesinde, kadınların aile ve toplum içinde baskı ve şiddete maruz kalmaları, yine kadınların kendi içlerinde barındırarak kendi kendilerini sınırladıkları gelenekler ve kültüre dayanarak genellikle meşru kılınmaktadır. [...] Cinsiyet eşitsizliği ile mücadele edebilmek için gerekli önlemlerle ilgili analizler ve tavsiyeler [...] yoksulluğun önlenmesine yönelik stratejiler açısından da aydınlatıcıdır. Bu çerçevede, konu ile ilgili hassasiyeti olan kadınları (örneğin, ikinci göç dalgası içinde yer alan cahil, çalışmayan kadınlar; bekar göçmen kadınlar; kadın aile reisleri; kırsal kesimlerde yaşayan yaşlı kadınlar) hedefleyen yoksulluk yardımı programları, kısa dönemde en belirgin ihtiyaç olarak görünmektedir. Benzer şekilde, kırsal ve kentsel alanlarda yaşayan işsiz / sigortasız kadınların hassasiyetini azaltmak amacıyla önlemler (örneğin sigorta kapsamına alınmaları) geliştirilmesine acil bir şekilde önem verilmesi gerekmektedir. Kadınların kabiliyet ve olanaklarını geliştirmek için kısa ve orta dönemde alınacak önlemlere ihtiyaç vardır. Yoksulluğun hedeflenmesi amacıyla, kırsal ve kentsel alanlarda yaşayan kadınların yardım ve iş olanakları konusunda bilgilendirilmesinin yanısıra bu kadınlara usullerle ilgili bilgi sağlanması ve yardım ve iş başvurularının kolaylaştırılması, hassas gruplar açısından önemli yararlar sağlayacaktır. Komşuluk ve topluluk dayanışma ağlarının ihtiyacı olan kadınlar için önemli güvenlik ağları olarak ortaya çıkmalarına karşın, bunların kadınların uzun dönemde güçlenmesini engelleyecek sosyal kontrol araçları olarak görev yapma potansiyelleri göz ardı edilmemelidir. Kadınların geleneksel olmayan alanlara katılımlarının sağlanması amacıyla, daha yüksek ücretli ve güvenceli işlerde istihdam olanaklarını geliştirecek kadınlara yönelik okur yazarlık ve meslek eğitimi, devlet ve sivil toplum kurumları tarafından sağlanabilir. Hukuksal alanda, eşit olanaklar sağlayacak mevzuat ile iş yerlerinde cinsel taciz ve cinsiyet ayrımcılığını engelleyecek mevzuatın yürürlüğe konması ve uygulamaların izlenmesi için yeni mekanizmaların oluşturulması (örn. cinsiyet denetçileri) iş piyasasında cinsiyet eşitliğini sağlamak açısından hayati önem taşımaktadır. Kadınların ekonomik özgürlüğünü engelleyen ve aile ve toplum içinde düşük seviyedeki pozisyonlarını sürekli kılan ayrımcı gelenek ve uygulamalarla etkili bir şekilde mücadele edebilmek için, devlet, sivil toplum ve kitle iletişimin yanısıra uluslararası kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen kapsamlı ve koordineli çalışmaların orta ve uzun dönemde genişletilmesi gerekmektedir. Bu amaçla, kadınların ve erkeklerin “eşitlik kültürü” içinde sosyalleştirilmesi ve eğitilmesine yönelik sürekliliği olan programlar, kadınların eşit olanaklara sahip olmalarını ve güçlenmesini sağlayacaktır.”

Page 90: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Ek A6 (Bolumler)

Kamu Sektörü Yönetimi Mali Sorumluluk 1. Türkiye’nin mali sorumluluk sisteminin uluslararası standartlara uygun olarak modernize edilmesi, acil bir kamu harcama yönetimi önceliğini oluşturmaktadır. Ağustos 2001’deki CFAA’da da ayrıntılı bir şekilde belirtildiği gibi, bazı temel yapı taşları yerine oturtulmuştur: kurulu bir hukuksal çerçeve; her ne kadar parçalanmış olsa da güvenilir muhasebe işlemleri; mali sonuçların düzenli bir şekilde rapor edilmesi; Meclis’e rapor veren görünüşte bağımsız bir Yüksek Denetleme Organı olan Sayıştay; nispeten açık bir sorumluluk sistemi ve çok sayıda kalifiye personel. Ancak daha derin bir inceleme, önemli sorunların mevcudiyetini ve sistemde tutarlılıkla ilgili eksiklikler bulunduğunu göstermektedir. Karmaşık kurumsal ilişkiler, çok sayıda kamu fonu kaynağı, planlanan kontrollere çok fazla önem verilmesi ve meclise yetersiz rapor verilmesi şeffaflığın azalmasına ve mali yönetimin zayıflamasına neden olmaktadır. Muhasebe ve tedarikle ilgili mevzuat, gelişmekte olan uluslararası standartların gerisinde kalmıştır. Harici teftiş ve denetleme benzeri faaliyetler yürüten Sayıştayın yanısıra birçok kurumdan oluşan denetleme sistemi de bütçe gibi parçalanmıştır. 2. Muhasebe. Yıllar süren sınırlı ilerlemenin ardından, kamu muhasebe sisteminin geliştirilmesine yönelik çalışmalar, PFPSAL programı çerçevesinde istikrarlı bir şekilde hız kazanmaktadır. say2000i otomatik muhasebe sistemi, Türkiye genelinde, Maliye Bakanlığının Kamu Muhasebe Genel Direktörlüklerine ait yaklaşık 1.500 sitenin hemen hemen tümünde işletilmektedir. Bu internete dayalı sistem kapsamında, Maliye Bakanlığının merkezi muhasebe sistemi veri tabanı, sistemin herhangi bir yerinde gerçekleştirilen ayrı ayrı işlemlerin tümü ile ilgili verileri içermektedir. GFS koşullarına göre değiştirmiş, tahakkuk temeline dayanan muhasebe sisteminin getirilmesi girişimi ilerleme kaydetmektedir. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü kanunu, 1050 sayılı mevcut muhasebe kanununun yerine geçecek ve Maliye Bakanlığına, tüm genel devlet kurumları için bütçe kodlandırma ve muhasebe standartlarını yayınlamaya yönelik süresiz yetki verecektir. Maliye Bakanlığı, muhasebe politikalarına ve esaslarına dayanan ve çerçeve muhasebe standartları ve GFS ile tutarlı hesapların bir çerçeve tablosunu içeren bir yönetmelik hazırlamıştır. Bu çerçeve hesaplar tablosu bir taraftan farklı kurumların özel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uyarlanırken diğer taraftan da GFS standartlarına tam uyumu koruyacaktır.1 Bu yeni hesaplar tablosu, GFS bütçe sınıflandırması ile birleşik diğer pilot projeler de dahil olmak üzere, konsolide bütçeli kurumlar bünyesinde denenmektedir. Yeni muhasebe yönetmeliği, Sayıştayın onayının ardından, 2003 yılında resmi gazetede yayınlanacaktır.2 Muhasebe reformu ile ilgili zaman çizelgesi, kısmen pilot projelerden elde edilen deneyimlere dayanarak revize edilmiş ve hali hazırda şu şekilde belirlenmiştir : (i) 2004 yılında, konsolide bütçeli kurumlara değiştirilmiş, tahakkuk temeline dayanan muhasebenin getirilmesi, (ii) 2004 yılında, konsolide bütçeli olanlar dışındaki kurumlara tahakkuk temelinin bütününün getirilmesi, ve (iii) 2007 yılı itibariyle konsolide bütçeli kurumlara tahakkuk temeline dayanan muhasebenin bütününün getirilmesi. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü kanunu ile kurulacak devlet muhasebe standartları kurulu, muhasebe yönetmeliğinde yer alan çerçeve standartların, zaman içinde, tamamıyla geliştirilmiş standartlara dönüştürülmesinden sorumlu olacaktır. 1 Yeni hesaplar tablosu ekonomik sınıflandırmaya dayanmaktadır. say2000i altında çalışan muhasebe yazılımına, fonksiyonel, kurumsal ve mali sınıflandırmalarla ilgili kodlama dahil edilmektedir. 2 Bu, Maliye Bakanlığı tarafından, farklı kurumların özel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uyarlanacak ve GFS standartları ile genel tutarlılığı koruyacak bir çerçeve hesaplar tablosu olacaktır.

Page 91: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

3. İhale. Türkiye, geçtiğimiz yıl, kamu ihale mevzuatı ve uygulamalarını uluslararası standartlara uygun olarak geliştirme yönünde kararlı bir şekilde ilerlemiştir. Yeni Kamu İhale Kanunu Ocak 2002’de yürürlüğe girmiştir. Yeni kanun UNCITRAL modeline dayanmakta ve Türkiye’nin AB standartları ile uyumlu olma yolunda ilerlemesini sağlamaktadır. Kamu ihalesini idare etmek ve yeni ihale standartlarının uygulanmasını sağlamak üzere kanunla kurulan bağımsız Kamu İhale Kurumu (KTK) tam anlamıyla çalışmaya başlamıştır. Söz konusu kanunda yapılan bir dizi teknik değişiklik 2003 yılının ortalarında benimsenmiştir ve Hükümet, kamu hizmetleri sektöründeki KİTler için, ilgili AB direktifi ile tutarlı yeni bir tedarik mevzuatı üzerinde çalışmaktadır. 4. Denetleme. Etkili bir mali sorumluluk, Türkiye’nin kamu denetleme sisteminin kapsamlı bir şekilde modernize edilmesini gerektirmektedir. Hedefler iki yönlüdür : (i) kurumsal sorumlulukların açık bir şekilde belirlenmesi, denetleme kalitesinde uluslararası standartlarla uyumlu gelişmelerin desteklenmesi ve işletimsel performansın geliştirilmesi çabaları ile uyumlu bir şekilde, planlanan kontrollerden gerçekleşen kontrollere geçişin desteklenmesi; ve (ii) Sayıştayın etkili bir devlet denetleme kurumuna dönüştürülmesi amacıyla, Sayıştay denetimlerinin kapsamının, yerel idareler, özerk kurumlar, sosyal güvenlik kurumları, kapatılmamış bütçe dışı fonlar, döner sermayeler de dahil olmak üzere devletin genelini içerecek şekilde genişletilmesi. Bu hedeflere ulaşılması Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü kanununun yürürlüğe girmesi ile kolaylaşacaktır. Denetlemenin kalitesi ile ilgili olarak, söz konusu kanun, ilgili kurumların, Maliye Bakanlığının ve Sayıştayın görev ve sorumluluklarına açıklık getirecektir. Kanun, dahili denetlemenin AB koşulları ile paralel olarak ilgili kurumlara devredilmesi için bir çerçeve oluşturacaktır. Ayrıca, Sayıştayın bütçe uygulamaları ile ilgilenmeyi bırakarak, performans denetlemeleri de dahil olmak üzere, gerçekleşen denetlemeler üzerinde yoğunlaşmasına olanak tanıyacaktır. Sayıştayın yeniden yapılandırılması ile ilgili olarak söz konusu kanun: (a) Sayıştayın yıllık denetlemesi kapsamındaki tüm konsolide bütçeli kurumları içerecek; (b) Sayıştayın kendi hesaplarının harici denetlemeye tabi tutulmasını ve bunların raporlarla Meclise sunulmasını sağlayacak; ve (c) Sayıştay denetimlerinin kapsamının devletin genelini içerecek şekilde genişletecektir. Her önemli kurumsal reformda olduğu gibi, Sayıştayın modern bir devlet denetleme kurumuna dönüştürülmesi de kamu idaresi ile fikir birliği sağlanacak şekilde dikkatle tasarlanmalıdır. Sayıştay, kurumsal yapısını devlet denetleme kurumları ile ilgili uluslararası standartlarla aynı hizaya getirmek üzere dahili reformlar gerçekleştirme, denetleme kabiliyetlerini geliştirme, ve reformun uygulanması konusunda diğer devlet denetleme kurumları ile fikir birliğine ulaşma taahhüdünde bulunmuştur. Sayıştayın dahili reformu ile ilgili bir faaliyet planı taslağı hazırlanmış ve bu taslak, diğer Avrupa Devlet denetleme kurumlarının denetçilerinin gerçekleştireceği benzer incelemelerin de desteği ile geliştirilecektir. Faaliyet planının Hükümet ve Sayıştay tarafından 2003 yılının sonbaharında benimsenmesi beklenmektedir. Kamu Sektörü Yönetimi 5. İyi yönetim. Kamu sektöründe şeffaflığın arttırılması ve daha iyi yönetim için, Mart 2002’de “Daha Şeffaf ve Daha Temiz bir Türkiye için El Ele” sloganı ile ulusal bir strateji yayınlanmıştır. Açık öncelik ve kriterler oluşturan ve yolsuzluğu önlemek için kamuoyunu güçlendiren ve harekete geçiren bu stratejinin hedefi, yönetimin iyileştirilmesi ve ekonomi üzerindeki politik etkinin azaltılması için kapsamlı bir çerçeve sağlamaktır. Ulusal yolsuzluk önleme stratejisi kapsamındaki öncelikler aşağıdaki Kutu 1’de özetlenmiştir. Bu stratejinin temel yapısı ve içerdiği faaliyetler, yeni Hükümetin Acil Faaliyet Planı (AFP) içinde yansıtılmıştır. Şeffaflığın arttırılması ve iyi yönetimin geliştirilmesine yönelik bakanlık komitesi Mart 2003’te kurulmuştur. Komite hem AFP hem de ulusal strateji içinde yer alan ilgili faaliyetleri bu reform alanında yürütecektir. Bakanlık komitesi, AFP çerçevesinde ulusal

Page 92: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

3

stratejiye yönelik düzenli uygulama raporları hazırlayacaktır. Kapsamlı bir dizi temel faaliyet arasında, taslağı hazırlanmış ve görüş için ilgili dairelere gönderilmiş olan “Vatandaşın Bilgi Alma Özgürlüğü” ile ilgili Kanun da yer almaktadır. Bu kanunun 2003 yılının sonbaharında geçmesi beklenmektedir. Devlet memurları ve kamu idarelerinin görev ve uygulama esaslarını tayin eden mevzuatın ise 2003 yılı sonunda yürürlüğe gireceği tahmin edilmektedir. Hükümet, kamunun iyi yönetimle ilgili bilgilendirilmesinin geliştirilmesi konusunda ulusal sivil toplum örgütlerinin (STÖ) aktif katılımına güvenmektedir. En önemli ulusal sivil toplum örgütlerinden biri olan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüd Vakfı (TESEV), bir kısmı Banka tarafından desteklenen, biri aileleri bir de ticari topluluğu kapsayan yolsuzlukla ilgili iki teşhise dayalı araştıma gerçekleştirmiştir. Devlet memurlarını kapsayan üçüncü bir araştırma seçimler nedeniyle gecikmiştir. 6. Kamu Hizmeti Reformu. Kamu yönetimi ile ilgili sürdürülebilir gelişmeler, kamu hizmeti reformuna büyük ölçüde dayanak sağlayacaktır. Gerçekte, kamu hizmeti reformu AFP’de ve daha ağrılıklı olarak ulusal yolsuzluk önleme stratejisinde önemli bir yer tutmaktadır. Kamu hizmeti reformu, kamu hizmetlerinin kalitesinin arttırılması ve mali uyumun kalitesinin sağlanmasında hayati önem taşımaktadır. Hükümet şimdiden, kamu kurumlarındaki personel kadroları ile ilgili kriterlerin oluşturulması amacıyla, hali hazırda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanmakta olan bir norm kadro sistemi çalışması başlatmıştır. Kamu hizmetinin Türkiye’deki hükümetin değişen rolüne göre adapte edilmesi ve sürmekte olan reformların PEM’e (Kamu Harcama Yönetimi) dahil edilmesi için orta dönemde daha eksiksiz bir yaklaşıma ihtiyaç olduğuna dair yaygın bir kanı vardır. Değişen bir Türkiye içinde, kamu hizmetinin boyutu ve içeriği ile ilgili sorunların yanısıra, reformun, kurumların birçoğunda var olan çarpık maaş teşvikleri, karıyer gelişim koşulları ve yetersiz işletme bütçelerini de hedeflemesi gerekmektedir. Şubat 2002’de bir kamu hizmeti reform stratejisinin hazırlanmasını yönetmek ve hangi fonksiyonların devletin sorumluluğu altında kalması hangilerinin ise özel sektöre intikal ettirilmesi gerektiği konusunda alınacak kararlarla ilgili hazırlık yapmak için hükümete yönelik kapsamlı bir fonksiyonel inceleme yürütmek amacıyla, bir bakanlık komitesi kurulmuştur. Fonksiyonel incelemeye ilişkin hazırlıklar 2002 yılının ortalarında başlatılmış ancak daha sonra seçimlerin yaklaşması nedeniyle gecikmiştir. Söz konusu fonksiyonel inceleme DPT’nin sorumluluğu altında tekrar başlatılmış ve taslak rapor Temmuz 2003’te tamamlanmıştır. Kamu hizmeti reform stratejisinin hazırlanması sorumluluğu hali hazırda AFP çerçevesinde ve Başbakan Yardımcısının yönetimi altında Devlet Personel Başkanlığına verilmiştir. Kamu hizmeti reform stratejisinin 2003 yılının sonlarında Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanması ve benimsenmesi planlanmıştır.

Page 93: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

4

Kutu 1 : Ulusal Strateji Kapsamındaki

Türkiye’nin Kamu Sektöründe Şeffaflığın Arttırılması ve İyi Yönetimle ilgili Öncelikler

- Kurumsal gelişim ve mali yönetim için kamu idaresi reformu çerçevesinde sürdürülmekte olan çalışmaların tamamlanmasının hızlandırılması - Mal bildirimlerinin halka duyurulması ve seçimle gelmiş tüm memurların mal bildirimleri ile ilgili zorunlu denetleme getirilmesi ve kamunun bilgilendirilmesi amacıyla 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununda yapılan değişikliklerin uygulanması.

- Kampanya finansmanları, siyasi partilerin ve seçim adaylarının gelir ve harcamaları ile ilgili denetlemelerin halkın bilgisine sunulmasını sağlayacak yönetmeliklerin yürürlüğe konması. Mevcut Siyasi Partiler Kanununda, siyasi partilerin ve adayların, bireyler ve tüzel kişiler tarafından kendilerine yapılan sabit bir miktarın üzerindeki bağışları halka açıklamalarını gerektirecek şekilde değişiklik yapılması. Yüksek Seçim Kurulu bu bilgilerin yayınlanmasından ve denetlenmesinden sorumlu olacaktır.

- Yasal olmayan kar elde edilmesine neden olan suç faaliyetlerinin listesinin genişletilmesi ve MASAK (Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu) uzmanlarına belirli alanlarda teftiş yapma yetkisi vermek amacıyla MASAK’ın yeniden yapılandırılması için 4208 No.lu Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine dair Kanunda yapılan değişikliklerin uygulanması.

- Teftiş standartlarının uygulamaya konması, tüm teftiş ve denetleme birimlerinin bütünüyle yeniden yapılandırılmasına olanak tanınması ve başkanların sabit dönemler süresince atanmalarını sağlamak amacıyla atama usullerinde değişikliklerin uygulanması için bir Teftiş ve Denetleme Hizmetleri Sınıfı oluşturulması ve Teftiş Kanununun geçirilmesi.

- 657 sayılı Kamu Hizmetleri Kanununun, teftiş ve denetleme hizmetleri için belirli bir istihdam kategorisi içerecek şekilde değiştirilmesi.

- Yolsuzluklarla ilgili davaların çabuk çözümlenmesini sağlamak amacıyla özel mahkemeler kurulması. Yolsuzluklarla ilgili davaların tahkikatının yapılması için güvenlik kuvvetleri bünyesinde ve Cumhuriyet Başsavcılığının denetimi ve kontrolü altında uzmanlık birimlerinin oluşturulması.

- Türkiye’de iş ahlakı ile ilgili anlaşmaların uygulanması.

Page 94: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Ek A7

Fon İlişkileri Bildirisi

Uluslararası Para Fonu Halk Duyurusu (PIN) No. 02/46 700 19th Street, NW 19 Nisan 2002 Washington, D.C. 20431 USA

IMF Türkiye ile IV. Madde ile ilgili 2002 yılı İstişari Görüşmelerini Tamamlamıştır Uluslararası Para Fonu (IMF) İcra Kurulu, Türkiye ile IV. madde ile ilgili istişari görüşmelerini 15 Nisan 2002 tarihinde tamamlamıştır.1 Geçmiş Türkiye, on yıllardır sürmekte olan güçsüz performansını geri döndürmek üzere kararlı bir kampanyanın tam ortasındadır. 1970’li yıllardan bu yana büyüme sadece negatif bir eğilim (enflasyon ise sürekli bir çıkış eğrisi) sergilemekle kalmamış aynı zamanda giderek daha değişken bir hal almıştır. Bu performans, yaygın yapısal değişmezliği, güçsüz kamu finansmanını, ve düşük politika güvenilirliğini yansıtmaktadır. 1980’li yıllardaki ekonomik liberalleşme sonrasında kaydedilen birçok ilerlemeye rağmen, köklü yapısal sorunlar büyümeyi geriye doğru sürüklemeye devam etmiş ve geçmişteki enflasyonun düşürülmesi ile ilgili girişimler de fazla başarılı olmamıştır. Son iki yılda, altta yatan güçsüzlüklerle mücadele etmek amacıyla üç ana girişim gözlenmiştir. Bunlardan ilki, 2000 yılında, Aralık 1999’da başlatılan üç yıllık Destekleme Kredisi (Standby) Anlaşması çerçevesinde gerçekleşmiştir. Program, güçlü bir mali uyum sağlanmasını ve borçların kontrol altına alınabilmesi ve kemikleşen enflasyon beklentilerinin kırılması amacıyla döviz kuru sürünmesinin önceden ilan edilmesini öngörmüştür. Program ayrıca, Türkiye’nin sürdürülebilirlik oranı daha yüksek bir büyüme yoluna girmesini sağlamak amacıyla – özellikle bankacılık, sosyal güvenlik, özelleştirme, ve tarım alanlarında olmak üzere – geniş kapsamlı bir yapısal reform gündemi içermektedir. Yapısal reformlarla ilgili, kamu sektörü temel dengesinin geri döndürülmesinde ve enflasyonun dizginlenmesinde elde edilen bazı kayda değer başarılara rağmen, kötüye giden bir cari hesap ve kırılgan bir bankacılık sistemi, 2000 yılının sonlarında bir likidite krizine neden olmuş ve bu kriz, büyük ölçüde rezerv kaybına yol açan şiddetli bir krize dönüşmüştür. Politik gerginliklerin de desteklediği bu krizi, Şubat 2001’de başka bir spekülatif saldırı izlemiş ve hükümeti parayı faiz oranları ve enflasyonun yeniden artan hızı arasında dalgalandırmaya zorlamıştır. İkinci aşama ise IMF’nin ek desteği ile, krizin kökünde yatan nedenlerin ele alınması suretiyle yatırımcı güveninin yeniden kazanılmasını hedefleyen güçlendirilmiş bir programın Mayıs 2001’de benimsenmesi olmuştur. Yetkililerin revize edilmiş programı, (geçmişteki en önemli hassasiyet kaynaklarından birini oluşturan) bankacılık sektörünün temel anlamda yeniden yapılandırılmasını, (şoklara karşı hassasiyeti azaltan) dalgalı döviz kuruna bağlılığı, enflasyonun düşürülmesinin devam ettirilmesini, borçların kontrol altına alınmasını desteklemek amacıyla önemli ölçüde mali uyumu, ve

1 IMF’nin Anlaşma Maddeleri içindeki IV. Madde çerçevesinde, IMF genellikle her yıl, üyeleri ile ikili görüşmeler gerçekleştirir. Bir personel ekibi ülkeyi ziyaret ederek ekonomik ve mali bilgiler toplar ve yetkililerle, ülkenin ekonomik gelişmeleri ve politikaları hakkında görüşür. Karargahlarına geri döndüklerinde ise, bu personel, İcra Kurulunun görüşmeleri için temel oluşturacak bir rapor hazırlar. Bu görüşmelerin sonucunda, Kurulun Başkanı olarak İdari Direktör, İcra Kurulunun görüşlerini özetler ve bu özet ülke yetkililerine gönderilir. Bu duyuru, personel raporuna dayanarak 15 Nisan 2000 tarihinde gerçekleştirilen İcra Kurulunda ifade edilen görüşleri özetlemektedir.

Page 95: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

özel sektörün rolünün genişletilmesini içermektedir. Tam revize edilen programın sonuçlarını göstermeye başladığı sırada, 11 Eylül olayları piyasa duyarlılığının bozulmasını ve ciddi mali sorunların yeniden ortaya çıkmasını tetiklemiştir. Bu arada, Türkiye, etkin olmayan bir kamu sektörü, özel sektör gelişimi önündeki engeller, daha önceki krizler nedeniyle hasar görmüş bir bankacılık sektörü, ve kısmen bankaların sermayesinin yeniden değerlendirilmesinin kamu tarafından sağlanan fonlarla gerçekleştirilmesi nedeniyle oluşan yüksek bir kamu borcu yükü ile ilgili sıkıntıları yaşamaya devam etmiştir. 11 Eylül sonrasında, Türk hükümeti, hem ekonomiyi gelecekteki krizlere karşı korumak, hem de Türkiye’nin iddialı reform gündemini devam ettirmek amacıyla yeni bir yoğun IMF destekli program başlatmıştır. 2002 – 04 programı çerçevesinde, dalgalanmanın devam etmesi, spekülatif saldırıların potansiyelini sınırlayacaktır. Sürmekte olan mali sektör reformu, şirket sektörünün yeniden yapılandırılması ile birlikte bankacılık ve ticaret sektörlerinin güçlenmesine yardımcı olacak ve sürdürülen mali disiplin, borçların orta dönemde kontrol altına alınmasını destekleyecektir. Programın güçlü yapısal reform gündemi, makroekonomik istikrara ulaşıldığı takdirde, nihayet sürdürülebilir ekonomik büyüme için zemin hazırlayacaktır. Yeni program çerçevesindeki gelişmeler ümit vaad etmektedir. Mali piyasa koşullarının, 11 Eylül sonrasındaki düşük seviyelerinde kayda değer ölçüde gelişme kaydedilmiş; kriter bono oranları keskin bir düşüş göstermiş ve Türk Lirası dolar karşısında yaklaşık 1,3 milyon olan değeri ile yüzde 20’den daha fazla bir değer artışı kaydetmiştir. Bu durum karşısında, dolara çevirme eğilimi azalmış, hatta son aylarda tam tersine dönüş işaretleri vermiş, borsa Eylül ayı ortalarından bu yana lira cinsinden yüzde 50’den fazla bir yükseliş göstermiş, ve harici bankalar arası kredilerin inişi durmuştur. Kamu borçlarının kısa dönemde vadesinin uzatılması ile ilgili endişeleri de büyük ölçüde hafifletilmiş ve böylelikle iç borçların vadesinin uzatılmasına ve yeni Euro tahvil satışlarına yönelik güçlü bir talep oluşturulmasına olanak tanınmıştır. Enflasyon düşmeye başlamış ve bu da enflasyon beklentilerinin azalmasına neden olmuş ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının (TCMB) gecelik oranı son iki ay içinde üç aşamada 14 puan (yüzde 66’ya) düşürmesine olanak tanımıştır. Yeni program çerçevesinde çok sayıda politik önlem alınmıştır. Ocak ayında, yetkililer, mali ve yapısal alanlarda Destekleme Kredisi Anlaşmasının onaylanması için gereken ondan fazla anlaşma öncesi faaliyet gerçekleştirmiştir. Sonuç olarak, ilk gözden geçirme ile ilgili tüm nicel performans kriterlerine ulaşılmıştır. Bir tarafta baz para Şubat sonu tavanının altına düşmüş, diğer tarafta ise Net Uluslararası Rezervler ve Net Yurt İçi Aktifleri ile ilgili hedeflere rahatlıkla ulaşılmıştır. 2001 yılı için GSMH’nın yüzde 5,5’i olan kamu sektörü temel fazla hedefi, GSMH’nın tahmini olarak yüzde 0,4 oranında aşılmış ve Ocak ayında, konsolide devlet sektörü temel fazla hedefini rahat bir şekilde geçmiştir. Ayrıca, programın yapısal şartlılığı konusunda da somut ilerleme kaydedilmiştir. İcra Kurulu Değerlendirmesi İcra Direktörleri, Türk yetkililerin geçmişteki sorunları ele alma ve sürdürülebilir bir büyüme için zemin hazırlamak amacıyla iddialı bir ekonomik reform programı uygulama konusundaki kararlı çalışmalarını memnuniyetle karşılamaktadır. Geçmişte, mali disiplinsizlik ve yapısal zayıflıklar Türkiye’nin ekonomik potansiyeline ulaşmasını engellemiş ve on yıllardır süre gelen büyük ölçüde değişken bir büyüme ve enflasyon ortamı yaratmıştır. Bu sorunların kökü, mali gevşekliğe, yönetimle ilgili yetersizliklere, nominal bir güven eksikliğine ve kamu sektöründe etkinliğin ve şeffaflığın bulunmamasına dayanmakta

Page 96: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

3

ve bunlar özel sektör gelişimi ile ilgili engellerde ve yakın geçmişte meydana gelen iki ekonomik kriz nedeniyle hasar gören bankacılık sektöründe açıkça görülmektedir. Direktörler, Türk yetkililerin bu zayıflıkları ele alma ve cesur bir üç yıllık program ile ekonominin şoklara karşı hassasiyetini azaltma konusunda kaydetmiş oldukları ilerlemeleri memnuniyetle karşılamış ve programın geçmişteki müdahaleci politikalardan farklı olarak daha kararlı bir aşamayı yansıttığını ve gelecekte daha güçlü bir performans sergilenmesi için zemin hazırlayacağını belirtmişlerdir. Bu konu ile ilgili olarak, Direktörler yetkililere, 11 Eylül olaylarının ardından oluşturulan makroekonomik uyumun ve yapısal reformun olumlu hızını korumaları yönünde tavsiyede bulunmuşlardır. Makroekonomik politikalar geleceğe yönelik tedbirli olmayı sürdürmüş; ve Hükümet, özellikle kamu sektörü personel fazlasının belirlenmesi ve gelişmiş bir kamu borç yönetimi için hukuksal temelin benimsenmesinde de görüldüğü gibi yapısal reform konusunda ısrarlı olmaya devam etmiştir. Yetkililerin çalışmaları, faiz oranlarındaki önemli düşüş, ödemeler pozisyonunda güçlü bir denge kurulması ile birlikte Türk lirasının değer kazanması ve enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki düşüş ile ödüllendirilmiştir. Direktörler, bu olumlu sonuçların sürdürülebilir bir büyüme için temel hazırlanmasına yardımcı olmalarının yanısıra olumsuz yönde riskler de bulunduğunu ifade etmişler; özellikle, üretimdeki iyileşmenin güçlenmesi ve zamanlamasının belirsiz olduğunu ve mali piyasaların herhangi bir şok ihtimaline karşı tetikte olma durumunu koruduklarını vurgulamışlar; ve yavaş ilerleyen bir ekonomik büyüme sürecinin devam etmesinin Türkiye’nin borçlarını kontrol altına almasında olumsuz etkileri olacağını ifade etmişlerdir. Büyümenin desteklenmesi için, özel yatırımların ve üretimin arttırılması ve faiz oranlarının düşürülmesi amacıyla yapısal reformların önemini vurgulamışlar ve gelecek aylarda programın başarılı bir şekilde uygulanmasının hükümet koalisyonu tarafından sağlanacak bölünmez bir desteği gerektireceğinin üzerinde durmuşlardır. Direktörler, mali gelişmelerin yolunda gitmesine rağmen, sürdürülebilir bir borç pozisyonu elde edilmesini sağlamak amacıyla sıkı bütçe uygulamalarının devam etmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Yetkililere, GSMH’nın yüzde 6,5’i oranındaki 2002 kamu sektörü temel fazla hedefine bağlı kalmaları yönünde tavsiyede bulunmuşlar, bunun yanısıra, muhtemel olumsuz riskleri göz önünde bulundurmaları gerektiğinin altını çizmişler, ve yetkilileri temel fazla hedefinin korunması ve dış borçların kontrol altına alınmasının sağlanması amacıyla daha fazla dengeleyici önlemler almaya hazır olmaları konusunda uyarmışlardır. Direktörler, sürdürülebilir olması için, genel anlamda tüm bütçe hedeflerindeki gelişmelerin kararlı reformlarla desteklenmesi gerekeceğini ifade etmişlerdir. Hükümetin harcama yönetiminin geliştirilmesi, vergi politikasının düzenlenmesi ve gelir yönetiminin güçlendirilmesi konusundaki çalışmaları Direktörleri cesaretlendirmiştir. Vergi konusunda, vergi kanununun sadeleştirilmesinin önemini vurgulamışlar, harcama konusunda ise, son derece gerekli olan kamu iktisadi teşekküllerinin küçültülmesi ve kamu hizmeti reformu konusunda vakit kaybetmeden ilerlemenin önemini ifade etmişlerdir. Direktörler, enflasyonun düşürülmesi ve güvenin arttırılması için para politikasının kapsamının geliştirilmesine değinmişlerdir. Bu konu ile ilgili olarak, mevcut ve beklenen enflasyonda yakın zamanda meydana gelen düşüş Direktörleri cesaretlendirmiştir. Enflasyon hedeflemesinin getirilmesi enflasyon beklentilerini daha da sağlamlaştıracaktır. Bazı Direktörlerin, TCMB ve hükümetin güçlü

Page 97: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

4

çalışmaları ile resmi enflasyon hedefinin ortaya konması için ön koşulların yıl ortası itibariyle yerine oturacağını ifade etmelerine rağmen, diğer Direktörler, bu tür bir çerçevenin inandırıcı olabilmesi için enflasyonun daha uzun süreli bir düşüş kaydetmesine ihtiyaç duyulacağını düşünmüşlerdir. Rezerv yönetimi ile ilgili olarak, TCMB’nin döviz rezervlerini arttırmak amacıyla güveni daha da arttıracak olan, ödemeler dengesi ile ilgili beklenenden daha iyi gelişmelerden yararlanmaya devam etmesini desteklemiş ve yetkililerin yakın zamanda döviz alım müzayedelerini önceden ilan etme hareketlerini memnuniyetle karşılamışlardır. Dalgalı döviz kuru rejiminin daha pürüzsüz bir şekilde işlemesini sağlamaya yardımcı olmak amacıyla para ve döviz piyasalarının daha fazla geliştirilmesi konusunu teşvik etmiş ve yetkililerin saptırıcı vergileri azaltma ve rezerv koşulları sisteminde reform gerçekleştirme planlarını memnuniyetle karşılamışlardır. Direktörler ayrıca, Türk lirasının yakın zamanda değer kazanmasının ışığı altında, Türkiye’nin dış pazarlardaki rekabet edebilme kabiliyetinin yakından izlenmesine duyulan ihtiyacın altını çizmişlerdir. Direktörler, bankaların sermayelerinin yeniden değerlendirilmesi planının uygulanması da dahil olmak üzere, bankacılık sektörü reformundaki ilerlemeleri memnuniyetle karşılamışlar ancak şirket borçlarının yeniden yapılandırılması ile ilgili olarak daha hızlı hareket edilmesi gerektiğini vurgulamışlardır; daha ileri düzeyde, bankaların sermayelerinin yeniden değerlendirilmesi sürecinin bütünlüğü ve şeffaflığının korunması ve ilan edilen program süresine bağlı kalmanın önemi üzerinde durmuşlardır. Ayrıca, Türkiye’deki düzenleyici kurumların bağımsızlığının korunması ihtiyacının altını çizmişlerdir. Yetkilileri, piyasa koşullarının daha olumlu olduğu şu dönemde özelleştirmeyi hızlandırmaları konusunda teşvik etmiş ve devlet iktisadi teşekküllerindeki yetersizliklerin, Türkiye’nin son on yıldaki olumsuz büyüme performansının arkasındaki en önemli unsuru oluşturduğunu ifade etmişlerdir. Yine aynı şekilde, hükümeti, yatırım ortamı ile ilgili yetersizliklerle mücadele etme ve kamu yönetiminin hem merkezi, hem de yerel seviyelerinde, şeffaflık ve etkinliği destekleme konularındaki taahhüdünü göstermede etkili olması yönünde teşvik etmişlerdir. Kara paranın aklanması ve terörizme finansman sağlanması konularında mücadele etmek amacıyla alınan önlemleri memnuniyetle karşılamışlardır. Direktörler, şeffaflığın ve veri sağlanmasının geliştirilmesine yönelik faaliyetlerin yakın zamanda gerçekleştirilmesi için tavsiyede bulunmuşlardır. Mali istatistiklerde bazı yetersizliklerin varlıklarını sürdürmelerine rağmen, Direktörler, mali şeffaflık konusunda yakın zamanda kaydedilen kapsamlı gelişmeleri memnuniyetle karşılamaktadırlar.

Page 98: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Basın Duyurusu No. 03 /135 Uluslararası Para Fonu 1 Ağustos 2003 700 19th Street, NW Washington, D.C. 20431 USA IMF, Türkiye’nin Destekleme Kredisi Düzenlemesi ile ilgili Beşinci Gözden Geçirmesini Tamamlamış, Geri Ödeme Beklentilerinin Uzatılması Talebini Onaylamıştır Uluslararası Para Fonunun (IMF) İcra Kurulu Türkiye’nin Destekleme Kredisi Düzenlemesi çerçevesindeki ekonomik performansı ile ilgili beşinci gözden geçirmeyi bugün tamamlamıştır. Gözden geçirmenin tamamlanması, Türkiye’ye bu düzenleme kapsamında 340,0 milyon SDR (yaklaşık 476 milyon ABD $’ı) tutarındaki miktarı derhal çekebilme olanağını sağlamaktadır. İcra Kurulu ayrıca, 2004 ve 2005 dönemi için, toplam 8,2 milyar SDR (yaklaşık 11 milyar ABD $’ı) tutarındaki miktarla ilgili zamana dayalı geri ödeme beklentilerinin yükümlülük tarihlerinin bir yıl uzatılmasını da onaylamıştır. Türkiye’nin toplam 12,8 milyar (yaklaşık 18 milyar ABD $’ı) tutarındaki SDR Destekleme Kredisi Düzenlemesi 4 Şubat 2002 tarihinde onaylanmıştır (bkz. Basın Duyurusu No. 02/7). Şimdiye kadar Türkiye, bu düzenleme çerçevesinde 10,4 milyar SDR (yaklaşık 15 milyar ABD $’ı) tutarındaki miktarı çekmiştir. İcra Kurulu görüşmesinin ardından, İdari Direktör ve Başkan Horst Köhler aşağıdaki konuşmayı yapmıştır : “Türk yetkililer geçtiğimiz haftalarda, istikrar ve ekonomik reform programlarını uygulama konusunda güçlü ve memnuniyetle karşılanan çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bu çalışmalar içinde, GSMH’nın yüzde 6½‘u olarak öngörülen temel fazla hedefinin korunması amacıyla alınan önlemleri, bir tarafta sosyal güvenlik reformuna dayanak sağlayacak mevzuat yürürlüğe konurken diğer tarafta sosyal afların ortadan kaldırılmasını, ve programın yapısal reform gündeminde kaydedilen ilerlemeleri sayabiliriz. Bu faaliyetler, Fon tarafından desteklenen programın temel hedefleri olan enflasyonun düşürülmesi, borçların azaltılması ve sürdürülebilir ekonomik büyümeye ulaşmak için gereken politikaları tekrar rayına oturtmaktadır. “Irak’taki savaşın hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasının ardından, ekonomik koşullarda gelişme gözlenmiştir. Avrupa Birliği ile ilgili kanunlar konusunda kaydedilen gelişmeler de memnuniyetle karşılanmaktadır; bunun piyasa duyarlılığının gelişmesine katkıda bulunduğu şüphesizdir. Bu yıl içinde, şimdiye kadar, üretimin güçlü bir şekilde iyileşmesi ve enflasyonun düşmeye devam etmesi ile, programın 2003 yılı için öngördüğü üretimin yüzde 5 oranında büyümesi ve enflasyonun yüzde 20’ye düşürülmesi hedefi, ulaşılabilir düzeye gelmiştir. Ancak, reel faiz oranları yüksek seviyelerini korumakta ve bu da temelde yatan kırılganlığı yansıtmaktadır. “Gözden geçirmenin tamamlanması, Türk yetkililere, programa bütünüyle sahip çıktıklarını gösterme ve tutarlı ve kararlı program uygulamasına devam etme olanağını sunmaktadır. Bu konudaki en önemli unsur, sadece bu yıl değil aynı zamanda 2004 yılında da GSMH’nın yüzde 6½‘u olarak öngörülen temel fazla hedefinin korunması amacıyla mali disiplinin sürdürülmesi olacaktır.

Page 99: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

“Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına (TCMB), para politikasını yetenekli bir şekilde idare etmesi konusunda tavsiyelerde bulunulacaktır. TCMB, enflasyon hedefine duyulan güveni arttırmayı, faiz oranlarını düşürmeyi ve rezerv biriktirmeyi başarmıştır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) bankaları denetleme konusunda sergilemiş olduğu kararlı çalışmanın yanısıra, diğer bankacılık sektörü reformları da memnuniyetle karşılanmıştır. Yetkililerin, iflas usullerinin daha da geliştirilmesi, devlet bankalarının özelleştirilmesi ve müdahale edilen bankaların çözümlenmesi suretiyle bu ilerlemeyi desteklemeleri gerekmektedir. Politikaya duyulan güvenin arttırılması amacıyla, yetkililerin, BDDK da dahil olmak üzere, düzenleyici kurumların işletimsel ve mali bağımsızlıklarını güçlendirmeleri gerekmektedir. “Fonun politikası ile uyumlu olarak, IMF İcra Kurulu, borç yönetimini güçlendirmek ve böylelikle yetkililerin reform programının başarısına katkıda bulunmak amacıyla, Türkiye’nin geri ödemelerinin bir kısmının 2004 - 05’ten 2005 – 06’ya aktarılmasını desteklemiştir. “Güçlü politika faaliyetlerinin devam ettirilmesi, Türkiye’nin makroekonomik hedeflerine ulaşmasına ve orta dönemde tutarlı bir borç pozisyonunu korumasına olanak tanıyacaktır. Hükümetin son zamanlarda gerçekleştirmekte olduğu faaliyetler, Fon tarafından desteklenen programın başarısı ile ilgili geleceğe dönük olumlu işaretler vermektedir. Bu temele dayanarak, Türkiye’nin çabaları, uluslararası camianın desteğinin sürdürülmesini hak etmektedir.“

Page 100: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

1

Ek B1 Türkiye’ye Genel Bakış 9/26/03

YOKSULLUK VE SOSYAL 2002 Nüfus, yıl ortası (milyon) Kişi başına GSMG (Atlas Yöntemi, ABD $’ı) GSMH (Atlas Yöntemi, ABD $’ı)

Ortalama yıllık büyüme, 1996 – 02

Nüfus (%) İş gücü (%)

En son tahmin (mevcut en son yıl, 1996 – 02)

Yoksulluk (ulusal yoksulluk tabanının altındaki nüfusun %’si) Kent nüfusu (toplam nüfus içindeki %’si) Doğuşta yaşam beklentisi (yıl) Bebek ölüm oranları (her 1000 canlı doğumda) Çocukların yetersiz beslenmesi (5 yaşın altındaki çocukların %’si) Temiz su kaynağına erişim (nüfusun %’si) Cahillik (15 yaşın üstündeki nüfusun %’si) Gayri safi temel eğitim kayıt oranı (okul çağındaki nüfusun %’si) Erkek Kız

Türkiye

69,62.500173,9

1,72,2

. .7770338

8214

10110596

Avrupa & Orta Asya

4762.1601.030

0,10,4

. .636925. .913

102103101

Düşük –

Gelir

Kalkınma baklavası*

Yaşam beklentisi

Kişi başına GSMG

Gayri safi temel eğitim

Türkiye Düşük – orta gelirli grup

KİLİT EKONOMİK ORANLAR ve UZUN DÖNEM EĞİLİMLERİ

Ekonomik oranlar *

Ticaret

Yut içi tasarruf

Yatırım

GSYIH (milyar ABD $’ı) Gayri safi yurt içi yatırım / GSYİH Mal ve hizmetlerin ihracatı / GSYİH Gayri safi yurt içi tasarruf / GSYİH Gayri safi ulusal tasarruf / GSYİH Cari hesap bilançosu / GSYİH Faiz ödemeleri / GSYİH Toplam borç / GSYİH Toplam borç servisi / ihracatlar Borcun cari değeri / GSYİH Borcun cari değeri / ihracatlar (ortalama yıllık büyüme) GSYİH Kişi başına GSYİH Mal ve hizmetlerin ihracat

1982 - 92

5,1 2,7 5,5

1982

64,417,011,913,818,5

- 1,51,8

30,629,4

. .

. .

1992 – 02

2,81,0

11,4

1992

158,923,914,420,9

124,4

- 0,62,0

35,632,1

. .

. .

2001

- 7,5- 9,0

4,4

2001

145,216,833,719,220,7

2,33,6

78,544,0

. .

. .

2002

7,86,1

11,0

2002

183,721,328,719,620,6

- 0,83,4

71,638,2

. .

. .

2002 – 06

4,73,6

4,9

Borçluluk Türkiye Düşük – orta gelirli grup

EKONOMİNİN YAPISI (GSYİH’nın %’si) Tarım Sanayi İmalat Hizmetler Özel tüketim Genel devlet tüketimi Mal ve hizmetlerin ithalatı

1982

22,725,117,752,2

76,39,9

15,0

1992

15,329,918,954,7

66,212,917,3

2001

12,826,115,861,1

66,614,231,3

2002

13,025,416,061,6

66,214,030,4

Yatırımın ve GSYİH’nın Büyümesi (%)

-60

-40

-20

0

20

40

97 98 99 OO O1 O2

GSYİH GSYİY

(ortalama yıllık büyüme) Tarım Sanayi İmalat Hizmetler Özel tüketim Genel devlet tüketimi Gayri safi yurt içi yatırım Mal ve hizmetlerin ithalatı

1982 - 92

1,47,27,24,2

4,33,45,08,8

1992 – 02

1,12,63,33,1

2,24,41,18,3

2001

- 6,0- 7,2- 8,0- 6,2

- 9,2- 8,5

- 42,0- 24,8

2002

7,65,78,27,0

2,65,4

35,715,7

İhracat ve İthalatın Büyümesi

-40

-20

0

20

40

97 98 99 OO O1 O2

İthalat İhracat

Orta

2.4111.3903.352

1,01,2

. .49693011

Temiz su kaynağına erişim 8113

111111110

Not : 2002 verileri ön tahminlerden oluşmaktadır. * Baklavalar, ülkedeki (koyu renkle belirtilen) dört önemli göstergeyi gelir-grubu ortalaması ile karşılaştırmalı olarak yansıtmaktadır. Verilerin

eksik olması halinde baklava tamamlanmamış olacaktır.

Page 101: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

Türkiye

FİYATLAR VE KAMU FİNANSI Yurt İçi Fiyatlar (değişiklik %’si) Tüketici fiyatları Örtülü GSYİH deflatörü Kamu finansı (GSYİH %’si, mevcut hibeler dahil) Cari gelir Cari bütçe bilançosu Genel fazla / açık TİCARET (milyon ABD $’ı) Toplam ihracat (fob) Tekstil İşlenmiş tarım ürünleri İmalat Toplam ithalat (cif) Gıda Yakıt ve enerji Sermaye malları İhracat fiyat endeksi (1994 = 100) İthalat fiyat endeksi (1994 = 100) Ticaret hadleri (1994 = 100) ÖDEMELER DENGESİ 1/ (milyon ABD $’ı) Mal ve hizmetlerin ihracatı Mal ve hizmetlerin ithalatı Kaynak dengesi Net gelir Net cari transfer Cari hesap bilançosu Finansman kalemleri (net) Net rezervlerde değişiklikler Memo : Altın dahil rezervler (milyon ABD $’ı) Dönüştürme oranı (DEC, yerel / ABD $’ı)

1982

. . 28,2

. .

. .

. .

1982

5.890 1.145 1.571 4.655 8.843

123 3.943 2.214

. . . . . .

1982

7.818 9.592

- 1.774

-1.455 2.277

- 952

1.120 - 168

2.027 162,9

1992

70,1 63,7

19,0 - 1.3

- 10,7

1992

14.891 5.603 2.293

13.440 22.871 1.398 3.903 7.970

87 87

100

1992

23.343 26ç706 - 3.363

- 1.670

4.059

- 974

2.458 - 1.484

15.252 6.881,3

2001

53,9 54,8

29,3 - 15,0 - 21,9

2001

34.372 10.334 1.876

28.695 41.399

848 8.318 7.344

90 89

101

2001

50.403 45.816 4.587

- 5.000

3.803

3.390

- 16.314 12.924

30.192 1.228.367

2002

44,8 43,8

28,1 - 4,6

- 12,2

2002

39.827 12.066 1.705

32.673 51.270 1.211 8.955 8.949

99 98

101

2002

54.608 55.095

- 487

- 4.549 3.496

- 1.540

1.328

212

38.067 1.505.290

Enflasyon (%)

0

20

40

60

80

100

97 98 99 OO O1 O2

TÜFE

GSYİHdeflatörü

İhracat ve İthalat seviyeleri (mil ABD $)

010.00020.00030.00040.00050.00060.000

96 97 98 99 OO O1 O2

İhracat İthalat

96 97 98 99 OO O1 O2

-6-5

-4-3-2

-1

0123

96 97 98 99 OO O1 O2

DIŞ BORÇ ve KAYNAK AKIŞI (milyon ABD $’ı) Cari ve ödenmiş toplam borç IBRD IDA Toplam borç servisi 2/ IBRD IDA Net kaynak akışlarının bileşimi Resmi hibeler Resmi kreditörler Özel kreditörler Doğrudan yabancı yatırım Portföy hisse senedi Dünya Bankası Programı Taahhütler Kullanımlar Ana para geri ödemeleri Net akışlar Faiz ödemeleri Net transfer

1982

19.716 1.962

187

2.968 209

3

307 762 146 55 0

648 500 86

415 127 288

1992

56.554 5.564

148

9.086 1.207

6

506 - 509 3.604

779 - 1.194

686 286 733

- 447 480

- 928

2001

113.949 4.707

95

24.606 723

7

0 74

- 2.187 2.769

- 4.611

2.200 1.537 437

1.100 292 808

2002

131.551 5.367

89

22.540 708

7

334 797

3.811 862

- 1.180

1.650 1.031

442 588 272 316

2002 borçlarının bileşimi (milyon ABD $’ı)

G : 15.155

F : 72.460

E : 6.433

D : 10.544

C : 21.503B : 89A : 5.367:

A – IBRD E – İki taraflı B – IDA F - Özel C – IMF G – Kısa dönem D – Diğer çok taraflı

Kalkınma Ekonomileri 9/26/03 1/ 2001 ve 2002 yeni sınıflandırmaya dayanmaktadır 2/ 2002 yılı rakamı 6,1 milyar $ tutarındaki SRF ödemesini içermemektedir.

Page 102: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

CAS Ek B2 – Türkiye Banka Portföyü Peformansı ve Yönetimi ile ilgili Seçilmiş Göstergeler*

06/30/2003 itibariyle

Gösterge 2001 2002 2003

Portföy Değerlendirmesi Uygulanmakta olan Projelerin Sayısı a

Ortalama Uygulama Süresi (yıl) b

Sorunlu Projelerin Sayılarına Göre Yüzdesi a, c

Sorunlu Projelerin Bedellerine Göre Yüzdesi a, c

Riskli Projelerin Sayılarına Göre Yüzdesi a, d

Riskli Projelerin Bedellerine Göre Yüzdesi a, d

Kullanım Oranı (%) e

Portföy Yönetimi Yıl içinde CPPR (Ülke Protföyü Performans Gözden Geçirmesi) gerçekleştirilip gerçekleştirimediği (evet / hayır) Denetleme Kaynakları (toplam milyon ABD $’ı) Ortalama Denetleme (bin ABD $’ı / proje)

19 3,4

15,8 14,7 15,8 14,7 21,2

evet 2,1 112

20 3,8

25,0 18,8 25,0 18,8 17,5

evet 3,0 149

16 4,2 6,3 6,8 6,3 6,8

22,0

evet 2,5 142

Memorandum Kalemi MY 80’den bu yana

Son Beş MY

Sayısına Göre OED tarafından Değerlendirilen Projeler

Bedeline Göre OED tarafından Değerlendirilen Projeler (milyon ABD $’ı)

Sayısına Göre OED tarafından Yetersiz (U) veya Son Derece Yetersiz (HU) olarak Değerlendirilen Projelerin %’si Bedeline Göre OED tarafından Yetersiz (U) veya Son Derece Yetersiz (HU) olarak Değerlendirilen Projelerin %’si

97 10.365,7

30,5

32,5

13 2.482,0

8,3

1,1

a. Portföy Performansı ile ilgili Yıllık Raporda gösterildiği gibi (cari MY hariç) b. Bankanın ülke portföyündeki projelerin ortalama yaşı. c. Gelişme hedefleri (DO) ve/veya uygulama ilerlemesi (IP) ile ilgili olarak Yetersiz (U) veya Son

Derece Yetersiz (HU) olarak Değerlendirilen Projelerin yüzdesi. d. Portföy Uygulama Programında tanımlandığı gibi. e. Yıl boyunca gerçekleştirilen kullanımların Banka portföyünün yıl başındaki kullanılmamış

bakiyesine oranı. Sadece yatırım projeleri; karma operasyonlar uyum kredileri olarak kabul edilmektedir. * Tüm göstergeler portföy içinde aktif olan projeler için geçerlidir. MY içinde çıkış yapan projelerle birlikte tüm aktif projeleri içeren Kullanım Oranı hariç olmak üzere, GEF hibeleri de dahildir.

Page 103: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

CAS Ek B3 – IBRD Program Özeti – Türkiye Teklif Edilen IBRD Yüksek Kapsamlı Kredi Programı a/

06/30/2003 itibariyle

Mali yıl Proje Adı ABD $ (M) Stratejik Ödüller b/ (H/M/L)

Uygulama b/ Riskleri (H/M/L)

2004 2005 3006 Genel Sonuç

PFPSAL 3 İHRACAT FİNANSMANI II SAĞLIK SEKTÖRÜ DÖNÜŞÜMÜ YENİLENEBİLİR ENERJİ MİKRO SU HAVZASI Sonuç PPSAL BELEDİYE REFORMU VE HİZMETLERİ DEMİRYOLLARININ YENİDEN YAPILANDIRILMASI BİLGİ EKONOMİSİ & TEKNOLOJİK GELİŞİM SİSMİK RİSKİ AZALTMA ORTA ÖĞRETİM Sonuç PPSAL II PPSAL I KOBİ FİNANSMANI ENERJİ KIRSAL KALKINMA Sonuç

900,0 300,0 200,0 202,0

37,0 1.650,0

500,0 200,0

200,0

100,0 400,0 200,0

1.600,0 400,0 400,0 100,0 100,0 250,0

1.250,0

4.500,0

H M H M M

H H

H

M M M

H H M M H

H L M L L

H H

H

M L M

H H L M M

a/ Bu tablo gelecek üç mali yıl için teklif edilen yüksek kapsamlı kredi programını göstermektedir. Miktarlar yuvarlanmıştır. Düşük kapsamlı programın tutarı 1,3 milyar ABD $’ıdır. b/ Her proje için, tablo stratejik ödüllerin veya uygulama risklerinin yüksek (H), orta (M), veya düşük (L) olup olmadığını göstermektedir.

Page 104: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

CAS Ek B3 Türkiye (IFC & MIGA) Türkiye – IFC ve MIGA Programı, MY 2000 – 2003

2000 2001 2002 2003

IFC onayları (m ABD $’ı) Sektör (%) MALİ HİZMETLER YİYECEK VE TARIMSAL TİCARET OTELLER & TURİZM ALTYAPI İMALAT PETROL, GAZ ve MADENCİLİK TEMEL METALLER SOSYAL HİZMETLER TEKSTİL KERESTE, KAĞIT HAMURU & KAĞIT Toplam Yatırım Aracı (%) Krediler Hisse Senedi Hisse Senedi benzeri Diğer Toplam MIGA teminatları (m ABD $’ı)

181,18

3224

1414

116

101

833

14

100

246,9

108,51

51

1 37

11

100

63 9 5

23 100

153,8

283,77

51

1

27

9 2 1 8

100

91 4 5

100

256,9

118,60

8

6517

9

100

100

100

213,9

Page 105: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

CAS Ek B4 – Kredi dışındaki Hizmetlerin Özeti -Türkiye 06/30/2003 itibariyle

Enerji Sektörü Stratejisi Cinsiyet Değerlendirmesi AB’ye Giriş Konferansı

Gaz Sektörü Bildirisi Hazar Petrol ve Gaz Diyaloğu

CEM

Çevre

CPAR PEIR

Tamamlanan MY

MY03

MY04

MY04

MY05

MY05 MY05

MY06

MY06

Ürün Yeni Tamamlananlar Yeni Hükümet için Politika Bildirileri CEM Banka Dışı Mali Kurumlar Raporu Belediye Sektörü Gözden Geçirmesi Su Sektörü Raporu

Başlamış / planlanan CAS Emek Piyasası Çalışması Uyumun Sosyal Maliyeti Tarım Sektörü Reformlarının Etkisi Bankacılık Sektörü Raporu Bilgi Ekonomisi Değerlendirmesi Yatırım Ortamı Diyaloğu

STÖ Erişimi

Yoksulluk Değerlendirmesi Kırsal Sektör Çalışması Eğitim

STÖ Erişimi CAS PR CFAA

STÖ Erişimi

MY03

MY03 MY03 MY03 MY03 MY03 MY03

MY04

MY04 MY04 MY04 MY04 MY04 MY04 MY04

MY05

MY05 MY05

MY05

MY06

MY06

Maliyet (000 ABD $’ı)

35 270 330 175 60 60 50 50

300

140 100 190 125 50 15 95

350 120

70

30

300 150

295 100

140 150

150 100

30

Kitle a/

GDPB

GB

GPB

GDPB GDPB

GDB GDB GDB GDB GDPB GDPB GDB GB GDB GDB GDPB

GB GB GPB GDPB GDPB GDB GDB GDB

GDPB GB GB GDPB GPB

Hedef b/ KG, PS KG, PS KG, PS KG, PS KG, PS KG, PS KG, PD KG, PD KG KG, PD, PS KG KG, PS KG KG, PD, PS

KG, PD, PS

KG, PS

a/ Hükümet (G), bağış yapanlar (D), Banka (B), kamu yayılımı (P)

KG, PS KG, PS KG PD, PS KG, PD, PS

KG, PS KG KG, PS PD, PS KG

KG, PS KG, PD, PS PD, PS

b/ Bilgi üretme (KG), halk tartışması (PD), problem çözme (PS)

Page 106: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

Ek B5 Türkiye’nin Sosyal Göstergeleri

En son tek yıl Aynı bölge / gelir grubu

NÜFUS

Kırsal yoksulluk endeksi

Gini endeksi

Net temel eğitime kayıt oranı

Erkek

Deneyimli sağlık personelinin katıldığı doğum sayısı (%)

41,6

. .

. .

. .

. .

59

50,3

1,8

. .

55

1,5

. .

. .

90 88

43

218

. .

70

84

Toplam nüfus, yıl ortası (milyon) Büyüme oranı ( Dönem içindeki yıllık ortalama %) Kent nüfusu (nüfusun %’si) Toplam doğurganlık oranı (kadın başına doğum) YOKSULLUK (nüfus %’si) Yıllık yoksulluk endeksi Kentsel yoksulluk endeksi

GELİR Kişi başına GSMH (ABD $) Tüketici Fiyat Endeksi (1995 = 100) Gıda Fiyat Endeksi (1995 = 100) GELİR / TÜKETİM DAĞILIMI

En düşük dilim (gelir veya tüketim %’si) En yüksek dilim (gelir veya tüketim %’si) SOSYAL GÖSTERGELER Kamu harcamaları Sağlık (GSMH %’si) Eğitim (GSMH %’si) Sosyal güvenlik ve refah (GSMH %’si)

(yaş grubu %’si) Toplam Erkek Kız Temiz su kaynağına erişim (nüfusun %’si) Toplam Kentsel Kırsal Aşılama oranı (12 yaşın altı %) Kızamık DPT Çocukların yetersiz beslenmesi (5 yaşın altı %) Doğumda yaşam beklentisi (yıl) Toplam

Kadın Ölüm oranı Bebek (her 1000 canlı doğumda) 5 yaşın altı (her 1000 canlı doğumda) Yetişkin (15 – 59) Erkek (her 1000 kişide) Kadın (her 1000 kişide) Anne (her 1000 canlı doğuma göre örneklenmiştir)

1970 - 75

40,0 2,5

4,7

. .

. .

. .

1.180 0

. .

. .

. .

. .

. .

2,1 0,3

. .

. .

. .

. .

. .

57 62

127 167

. . . . . . . .

1980 – 85

2,5 52,5

3,8

. .

. .

. .

1.320 1 1

. .

. .

. .

. .

0,2

98

. .

. .

. .

. .

61

. .

63 61 66

82

104

. .

. .

. . 76

1995 – 2001

66,2

66,2 2,3

. .

2.530 2.439

201

40,0 6,1

46,7

3,6 3,5 2,7

99 102

96

82 81 86

8

70 67 72

36

120 55 81

Avrupa & Orta

Asya

474,6 0,1

62,8 1,6

. .

. .

. .

1.970 . . . .

. .

. .

. .

4,0 4,4 8,8

. .

. .

. .

91 96 83

95 94 . .

69 64 73

31 38

317 137

. .

. .

Düşük – Orta Gelir

2.163,5 1,0

45,6 2,1

. .

. .

1.230 . . . .

. .

. .

. .

2,6 4,6

. .

92 92 93

80 95 70

80 95

83 10

33 41

205 130

. . 87

Not : 0 veya 0,0, sıfır veya gösterilen birimin yarısından az anlamına gelmektedir. Net okula kayıt oranlarında, ISCED76’dan ISCED)/’ye geçiş nedeniyle 1997 ve 1998 yılları arasındaki seride boşluk vardır; 100’ü geçen oranlar, okul çağındaki nüfus tahminleri ile rapor edilen okula kayıt verileri arasındaki farklılıkları göstermektedir. 2003 Dünya Kalkınma Göstergeleri CD-ROM, Dünya Bankası

Page 107: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Ek B6 Sayfa 1

Türkiye – Kilit Ekonomik Göstergeler

Tahmin edilen Planlanan

Gösterge 2001 2002 2003 2004 2005 2006

Ulusal hesaplar (GSMH’nın %’si cinsinden) Gayri safi yurt içi hasıla a Tarım Sanayi Hizmetler Toplam Tüketim Gayri safi yurt içi sabit yatırım

İthalatlar (GNFS)

Cari hesap bilançosu

Resmi

Kaynak dengesi (GSYİH’nın %’si)

26

- 8,3

(2.427)

16,2

18

12

183.665

9,9

1.181

61

18

12

5,1

3,2

7,3

47.484

59.759

(7.496)

3.647

3.051

61

17

13

4.124

19

3,3

1,9

83.550

82.572

4.373 (147)

Devlet yatırımı Özel yatırım

İhracatlar (GNFS) b

Gayri safi yurtiçi tasarruf Gayri safi milli tasarruf Memorandum kalemleri Gayri safi yurt içi hasıla (cari fiyatlarlal ABD $’ı cinsinden) Kişi başına GSMH (ABD $’ı, Atlas yöntemi) Reel yıllık büyüme oranları (%, 1994 fiyatlarından hesaplanmıştır) Piyasa fiyatları üzerinden gayri safi yurt içi hasıla Gayri Safi Yurt İçi Gelir Reel yıllık kişi başına büyüme oranları (%, 1994 fiyatlarından hesaplanmıştır) Piyasa fiyatları üzerinden gayri safi yurt içi hasıla Toplam tüketim Özel tüketim Ödemeler Dengesi (milyon ABD $’ı) İhracatlar (GNFS) b Emtia FOB İthalatlar (GNFS) b Emtia FOB Kaynak dengesi Net cari transferler

Net özel doğrudan yabancı yatırım Uzun vadeli borçlar (net)

Özel Diğer sermaye (net hata ve ihmaller dahil) Rezervlerde değişiklikler d

Memorandum kalemleri

Reel yıllık büyüme oranları (94 yılı fiyatları) Emtia ihracatları (FOB) Emtia ithalatları (CIF)

100

13

61

81 18

6 13

34 31

19 21

145.244

2.410

- 7,5

- 9,0 - 10,6 - 10,7

50.403 34.373 45.816 38.916

4.587 3.803 3.390

2.769

(1.131) 1.296

(17.952) 12.924

3,2

- 23,2

100

13 27 60

84

6

30 30

16 17

2.500

7,8

6,1

13,6 14,7

54.608 39.827 55.095 48.194

(487) 3.496

(1.540)

862 2.832 1.651

(2.366) 212

- 0,3

10,6 21,2

100

12 27

86

6

27 29

14 15

235.940

2.720

4,8

6,5

63.292

68.043

(4.750) 3.611

1.327

692 2.956

(530)

- 2,0

10,6 12,6

100

12 27

84 18

6 12

27 28

16

259.990

3.270

4,7 6,1

3,1 2,7 2,5

70.120 52.515 72.846 63.847 (2.726)

4.056 (5.264)

1.042 3.841 1.170 2.671 3.059

(2.678)

- 1,0

9,0 6,4

100

12 27 62

83 19

6

28 28

17 18

279.266

3.720

4,5 4,8

3,0 1,4 1,2

76.800 58.225 77.517 67.949

(717) 4.546

(3.056)

1.280 4.653

529

3.292 (6.168)

- 0,3

9,7 5,9

100

11 27 61

82 19

6 13

28 28

18

299.857

3.990

4,8 5,3

2,1

63.998

72.425 977

4.757 (550)

1.567

4.520 4.932

(10.321)

0,3

8,7 6,1

(Devamı var)

Page 108: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Ek B6

Sayfa 2

Türkiye – Kilit Ekonomik Göstergeler (devamı)

Tahmin edilen Planlanan Gösterge 2001 2002 2003 2004 2005 2006

Kamu maliyesi (Piyasa fiyatları üzerinden gayri safi yurt içi hasıla cinsinden) e

Cari gelirler 29,3 28,1 30,2 30,5 30,7 30,2 Cari harcamalar 44,3 32,7 31,9 29,8 29,4 27,0 Cari hesap fazlası ( + ) veya açığı ( - ) - 15,0 –4,6 –1,7 0,7 1,4 3,2 Sermaye harcaması 6,9 7,6 7,5 7,4 7,7 7,7

1,7 –0,5 - –12,2 Parasal göstergeler M2 / GSYİH 41,7 45,5 M2’nin büyümesi (%) 26,0 33,9

65,0 78,3 65,0 70,3

87,3 100,5 102,7 Emtia ithalat fiyat endeksi 89,2 98,6 99,6 Emtia ticaret hadleri endeksi 101,0

Yabancı finansman 0,7 8,5 1,3 0,3 21,9

40,8 42,5 45,1 46,4 29,4 25,4 18,0 9,1

Özel sektör kredi büyümesi / 70,6 40,7 toplam kredi büyümesi (%) Fiyat endeksleri (94 Yılı = 100) Emtia ihracat fiyat endeksi 90,1 99,0 101,6

87,3 98,2 99,1 100,0 100,8 101,9 102,5 103,1

GSYİH deflatörü (değişiklik %’si) 54,8 43,8 25,2 12,9 9,8 6,2

a. Faktör maliyeti cinsinden GSYİH b. “GNFS” “mal ve faktör olmayan hizmetler”’i temsil etmektedir. c. Resmi sermaye hibeleri hariç karşılığı ödenmemiş transferleri içermektedir. d. IMF kaynaklarının kullanımını da içermektedir. e. Konsolide merkezi devlet. f. “LCU” “ulusal para birimlerini” temsil etmektedir. ABD $’ı / LCU’nun artması değer kazanma anlamına gelmektedir.

Page 109: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

Ek B7 Sayfa 1

Türkiye – Kilit Katılım Göstergeleri Planlanan

Gösterge 2001 2002 2003 2004 2005 2006

Toplam ödenmemiş ve kullanılmış borç (TDO) (m ABD $’ı) a Net kullanım (m ABD $’ı) a

TDO / XGS TDO / GSYİH

IBRD katılım göstergeleri (%)

Tercihli kreditör BS / kamu BS (%)

IDA TDO (m ABD $’ı)

203,7

5,5

131.551

222,8

38,2

4,7

5.367

89

57,7

6.005

84

24.163

3,3

7.019

170,6 50,2

29,0

41,1 3,3

Toplam borç servisi (TDS) (m ABD $’ı) a Borç ve borç servisi göstergeleri (%)

b

TDS / XGS Ödünlü / TDO

IBRD BS / kamu BS c

IBRD BS / XGS IBRD TDO (m ABD $’ı) d

IBRD portföyü payı (%) d

113.948

(4.742)

24.606

78,5 44,0

3,6

24,8

1,3 4.707

3,9 95

40.301

22.540

71,6

3,2

14,6

1,2

4,4

136.212

29.997

27.340

201,3

40,4 3,3

3,1

16,3

1,2

5,3

140.295

30.485

186,6 54,0 40,6

3,2 23,7

1,3

6,3 79

140.283

18.235

33.515

40,8 3,3

3,4

1,5

7.970

7,3 74

138.156

5.792

36.985

153,4

46,1

3,4 33,8

1,5

8.179

7,5 68

a. Kamu ve kamu garantisi altındaki borçları, özel teminatsız borçları, IMF kredisi kullanımlarını, ve net kısa dönem sermayesini içermektedir.

b. “XGS”, işçi dövizleri de dahil olmak üzere mal ve hizmetlerin ihracatı anlamına gelmektedir. 2002 yılı rakamı 6,1 milyar $ tutarındaki SRF ödemesini içermemektedir. c. Tercihli kreditörler olarak IBRD, IDA, bölgesel çok taraflı kalkınma bankaları, IMF, ve Uluslararası Ödemeler Bankası

tanımlanmıştır.

d. Teminatların cari değerini içermektedir. e. Hem kredi, hem de hisse senedi araçlarının hisse senedi ve hisse senedi benzeri türlerini içermektedir.

Page 110: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

CAS Ek B8 – Türkiye

Operasyon Portföyü (IBRD / IDA) 06/30/2003 itibariyle

IBRD / IDA (milyon ABD $’ı cinsinden miktarları) a/

Kapanan Projeler 133

Toplam Kullanılan (Aktif) Bunlardan ödenenler Toplam Kullanılan (Kapanmış) Bunlardan ödenenler Toplam Kullanılan (Aktif + Kapanmış)

mış)

14.824 Bunlardan ödenenler b/ Toplam Kullanılmayan (Aktif) Toplam Kullanılmayan (Kapan Toplam Kullanılmayan (Aktif + Kapanmış)

2.390 117 12.435 11.206

11.324 2.421 10 2.432

Aktif projeler Son PSR

Denetleme Derecesi

Milyon ABD $’ı cinsinden orijinal tutarı

Beklenen ve Gerçekleşen Kullanımlar

arasındaki Fark c/ Proje No d/ Proje Adı Kalkınma

Hedefleri Uygulama İlerlemesi

Mali Yıl

IBRD Kullanılmayanedilen

IDA İptal edilen Orijinal Revize

P070286 P009093 P009089 P059872 P008985 P065188 P058877 P068792 P009076 P009073 P068368 P048852 P070560 P009072 P069894 P074408 Genel Sonuç

ARIP ANTALYA SU HİZMETLERİ TEMEL EĞİTİM TEMEL EĞİTİM 2 (APL # 2) ÇEŞME SU HİZMETLERİ VE KANALİZASYON EFIL ACİL SEL SONRASI İYİLEŞME ERL SAĞLIK 2 SANAYİ TEKNOLOJİSİ MARMARA DEPREMİ ACİL İYİLEŞME ULUSAL İLETİŞİM AĞI PFPSAL 2 SULAMANIN ÖZSOSYAL DESTEĞİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ SRMP

S U S S S S S S S S S S S S S S

S U S U S S S S S S S S S S S S

2002 1995 1998 2003 1998 2000 1999 2000 1995 1999 2000 1998 2002 1998 2001 2002

600 100 300 300

13 253 369 760 150 155 505 270

1.350 20

250 500

5.894

27 6

120

21 900

1.074

423 0

67 297

9 12

9 375

66 78

300 213

0 4

182 388

2.421

303

0 67 29

9 10

129 375

75 30

300 233

0 4

95 64

1.722

6

129 375

75

17

3

622

a/

ELLEŞTİRİLMESİ

13

(S) = BAŞARILI , (U) BAŞARISIZ a/ Veriler hibeleri içermemektedir. b/ Geri ödeme rakamında tüm borçlar için işlem tarihindeki ABD $’ı karşılığı miktarlar kullanılmıştır. c/ Onay sırasında öngörüldüğü şekilde bugüne kadar gerçekleşen kullanımlar, bugüne kadar planlanan kullanımlardan çıkarılmıştır.

Page 111: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

CAS Ek B8 (IFC) – Türkiye IFC’nin Yürüttüğü ve Kullandırdığı Finansman Portföyü

06/30/03 itibariyle (milyon ABD $’ı cinsinden)

MY Onayı Kurum Adı IFC’nin yür. Kredi

IFC’nin yür.

Hisse senedi

IFC’nin yür. HS

benzeri

IFC’nin kısmen

yür. Kredi

IFC’nin kull.

Kredi

IFC’nin kull. Hisse

senedi

IFC’nin kull. HS benzeri

Hepsi Kısmen

kull.

2000 1998 2001 / 2003 1998 / 2000 1995 / 1996 / 2001 / 2003 2000 1994 / 1997 / 2002 2002 2000 1994 / 1996 / 2000 2002 2001 1994 / 1995 / 1996 / 1997 1995 / 1996 1994 1996 / 2001 1992 1990 / 1993 / 2002 1997 / 1998 2002 1998 / 1993 / 1996 1995 1997 / 1998 1992 / 1999 1994 / 1998 / 2000 1999 2001 1998 1998 / 2000 / 2002 1990 1988 / 1990 / 1996 1991 1993 / 1996 2002 1998 / 2002 1991 2002 1998 1983 / 1994 / 1998 1994 / 2000 1999 1986 / 1990 / 1998 1993 / 1996 / 2002 / 2003 1998 / 2002 1999 1979 / 1982 / 1983 / 1989 / 1991 / 1996 / 1999 1995 / 1999 / 2002

1995

Alternatif Bank

ÇBS Holding

Söktaş

5,00

13,77

50,00

26,67

5,00

0

0

0

0

0 3,24

0

0 0

0,00 0,00

0,00

0,00

0,00

6,67

4,93

12,81

9,48

0

0

9,66

0

0

0

0

0

0

0,00

13,29

0,00

15,11

2001 1999 1999 1970 / 1971 / 1982 / 1983 / 1998

1997 / 1998

Alease Adana Çimento Akbank

Arçelik Arçelik LG Klima Assan Atılım Banvit Bayındırbank A.Ş. Beko Bilgi Borçelik ÇBS Boya Kimya

ÇBS Printaş Çayeli Bakır Conrad Demir Leasing EKS Elginkan Entek Finans Leasing Finansbank Garanti Leasing Gümüşsuyu Kaplama Günkol İndorama İplik İpek Kağıt Kepez Elektrik Kiriş Kula Medya Milli Re Modern Karton NASCO Paşabahçe Paşabahçe – Schott Pınar ET Pınar SÜT SAKoSa Silkar Turizm Şişe ve Cam

TEB Finansal Trakya Cam Türk Ekonomi Bankası Türk PEF Ünye Çimento Uzel Viking Yalova Akrilik Yapı Kredi Lease

1,11

55,00 5,36 76,66

26,99 6,50 15,00 7,50 29,03 12,00 10,00

0 4,00

0 4,20 10,64 1,11 12,14 0,40 21,25 1,11 6,67 1,11 4,00 6,69 6,88 33,68 6,48 25,00 4,93 2,47

22,73 10,18 7,50 2,43 6,29 16,08 21,67 2,98 97,85 11,79 2,22

0

0 14,57 9,48 8,17 2,50 0,96

0 0 0 0 0 0 0 0

0 0 0

9,66 3,65

0 0,64

0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0

0,66 0 0 0 0 0 0 0 0 0

0 0 0 0 0

0 3,43

0 10,00

0 0 0 0 0

0 0 0

5,00 0

1,50 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0

0 0 0 0

6,69 0

5,00 0 0 0

4,99 0 0 0

0 0

0 0 0 0 0

15,00 0 0 0 0 0 0

0,00 0,00

50,03 4,71

0,00 0,00 0,00 29.03 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 14,91 0,00 10,35 0,00 0,00 0,00 0,00 13,29 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 3,55 0,00 0,00 0,00 0,00 16,95 3,40 39,28

0,00 0,00 0,00

0,00 5,69 0,00 1,33 0,00

1,11 5,00

55,00 2,36

76,66 13,77 26,99 4,58

15,00 7,50

29,03 12,00 10,00

0 4,00

0 4,20

10,64 1,11

12,14 0,40

21,25 1,11

1,11 4,00 6,69 6,88

33,68 6,48

25,00

2,47 0,00

22,73 10,18 7,50 2,43 6,29

21,67 2,98

59,17 11,79 2,22

0 26,67

0 14,57

8,17 2,50 0,96

0 0 0

0 0 0

5,00 0 0 0

3,65 0

0,64 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0

0,66 0 0 0

0 0 0 0 0

0 0 0 0 0 0 0

3,43

1,20 0 0 0 0 0

0 0 0

5,00 0 0

1,50 0 0

0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0

3,24 6,69

0 5,00

0 0

4,99 0 0

0 0 0 0 0 0 0 0 0 0

15,00 0 0 0 0 0 0

0,00 0,00 0,00 0,00

50,03 4,71 0,00 0,00 0,00 0,00

29,03 0,00 0,00 0,00 0,00

0,00 0,00 0,00 0,00 0,00

14,91 0,00

10,35 0,00 0,00 0,00 0,00

0,00 0,00 0,00 0,00 0,00

3,55 0,00 0,00 0,00 0,00

16,95 3,40

0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 5,69 0,00 1,33 0,00

Toplam Portföy: 730,72 33,03 41,42 192,52 633,86 24,23 41,42 168,34

Türkiye’nin Taahhüdünü Bekleyen Onaylar 06/30/03 itibariyle

(milyon ABD $’ı cinsinden) MY Onayı Proje No IFC

tarafından Onaylanan

Hisse Senedi

IFC tarafından Onaylanan

Teminat

IFC tarafından Onaylanan

Kredi

IFC tarafından Onaylanan HS benzeri

IFC tarafından Onaylanan (Toplam)

IFC tarafından

Kısmen Onaylanan (Toplam)

2001 2003 2000 2002 2003 2002

11627

0,00

10,00 2003 2002

Akbank Çayeli (Büyütülmesi 2) Erbakır Koç MESA Hastane Milli Reasürans Şişecamın Büyütülmesi TEB III

10022 11690 9602 11309 20661 11061

11025

0,00 0,00 0,00

0,00 0,00

0,00

0,00 20,00 5,00

50,00 0,00 0,00 0,00 0,00

0,00 0,00 5,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00

25,00 20,00 10,00 50,00 11,00 10,00 0,00 0,00

80,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 7,50

50,00

Toplam Bekleyen : 10,00 25,00 86,00 5,00 126,00 137,50

Proje Adı

0,00 0,00

25,00 0,00 0,00

0,00 0,00 0,00

Page 112: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

TÜRKİYE, ÜLKE DESTEK STRATEJİSİ MATRİSİ

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

I. SAĞLAM BİR MAKROEKONOMİ VE YÖNETİM

- Yıllarca yapılan aşırı harcamalar ve güçsüz bir mali sektör, istikrarsız bir makroekonomik ortama, yüksek seviyelerde borca ve periyodik krizlere neden olmuştur. Bu döngünün kırılması, güvenilir bir makroekonomik çerçeveyi, mali uyumu, sağlam bir mali sektörü ve büyümenin desteklenmesi için yapısal önlemleri gerektirmektedir.

strate- Hükümetin jisi, istikrarın

güçlendirilmesine ve enflasyonun düşürülmesi

sürecine yönelik makroekonomik politikaları;

mali sektör ve kamu sektörünün zayıf yönlerini düzeltmeyi

amaçlayan yapısal politikaları; adil bir insan gelişimi ve sosyal kalkınmaya yönelik politikaları

içermektedir.

IBRD kredi dışı :

IBRD kredileri :

- Makroekonomik strateji, esnek bir döviz kuru rejimini, sıkı bir talep yönetimini ve borçların piyasaya dayalı bir yaklaşımla yönetilmesini bir araya getirmiştir. Güvenilirlik, IMF ve Dünya Bankası programlarına bağlılık süretiyle geliştirilmiştir.

- CAS dönemi süresince ortalama yıllık reel GSMH büyüme oranının %5’lik bir seviyede gerçekleşmesi. - 2006 yılı itibariyle enflasyonun tek rakamlı sayılara düşürülmesi. - Kamu güvenilirlik göstergelerine sürdürülebilir seviyelerde istikrar kazandırılması.

IBRD kredileri : - ERL MY 00 - PPSAL II MY 02

- CEM MY 03

- PFPSAL 3 MY 04 - PPSAL MY 05 - PPSAL II MY 06 - PFSAL MY 06 IBRD kredi dışı : - CEM MY 03

- Programın bütünü çerçevesinde ve yurt içi faiz oranları, enflasyon, yeni devlet iç borçlanma vadeleri, bütçe sonuçları ve özel sermaye girişleri ile ilgili olarak değerlendirilecek bir ilerleme kaydı da dahil olmak üzere tatminkar bir makroekonomik program

IMF : 2003 – 04 için Stand-by Anlaşması

- Borç yükünün azaltılması kamu sektörünün birkaç yıl boyunca temel fazla gerçekleştirmesini gerektirmektedir. Bunun için de belirli bir zaman süresince sürdürülmesi güç olan bir seferlik önlemlere güvenmek yerine sürdürülebilir bir mali uyum sağlanması gerekir.

- Mali istikrarın düzeltilmesini ve borçların kontrol altına alınmasını sağlamak üzere tasarlanmış mali açıdan sıkı bir makroekonomik çerçeveye bağlılık

- Kamu istihdamının azaltılması da dahil olmak üzere, harcamaların azaltılması amacıyla geniş kapsamlı bir faaliyet programı yürütülmesi. Mali sektör ve enerji sektöründe muhtemel pasiflerin azaltılmasına yönelik tamamlayıcı önlemleri içeren III. Bölüme bakınız.

- Mali hedeflere ulaşılmıştır (hali hazırda 2003 ve 2004 yılları için temel fazla, konsolide kamu sektörü için, GSMH’nin % 6,5’idir) - Sağlık, eğitim ve sosyal korunmaya yönelik gerçek kamu harcamaları kriz öncesi dönemdeki seviyelerde korunmuştur. GSMH paylarını temsil eden kriterler şöyledir : - eğitim : % 4,25 - sağlık : % 3,25 - sosyal korunma : % 7,0 - sürdürülebilir mali uyum için gerekli koşullar sağlam bir şekilde oluşturulmuştur.

IBRD kredileri : - PPSAL II MY 02

IBRD kredileri : - PFPSAL 3 MY 04 - PPSAL MY 05 - PPSAL II MY 06 IBRD kredi dışı : - MY 04 vergi reformu için IDF

- 2003-06 yılları için, Hükümetin makroekonomik hedefleri ile tutarlı ve sağlık, eğitim ve sosyal korunma için yeterli harcama kaynağı tahsis etmeye devam eden tatminkar bütçeler benimsenmiştir. - 2003-06 yılları için, temel fazla hedefleri ile tutarlı ve geçici önlemlerdense sürekliliği olan önlemlere yönelmeye devam eden tatminkar mali paketler.

IMF : 2003 – 04 için Stand-by Anlaşması

1. Makroekonomikistikrarın korunması ve ekonomik büyümenin

sürdürülmesi

- vergi rejiminin OECD standartlarına uygun bir şekilde rasyonalleştirilmesi ve sadeleştirilmesi amacıyla bir orta dönem vergi stratejisi uygulanması

2. Sürdürülebilir mali dengelere yönelik mali uyum uygulanması

Page 113: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

2

Kalkınma Bulgu Ülke Performans Dünya Bankası Grubu

MY 04-06 Kriterleri

- mali açıdan sürdürülebilirliğini sağlamak ve kapsamını genişletmek amacıyla sosyal güvenlik sistemi ile ilgili kapsamlı bir reform uygulanması (bkz. II. Bölüm)

- Vergi sistemini geliştirmeye yönelik strateji başarıyla uygulanmıştır. - Merkezi hükümette ve KİTlerde personel sayısını ayarlamaya yönelik program başarıyla uygulanmıştır.

3. Kamu harcama yönetimini etkinliğinin arttırılması

- Bütçe dışı programlarla ilgili olarak yeterli seviyede kapsamlı bilgi olmaması, daha önceki program öncesinde karar alma ve program sonrasında değerlendirme yapma süreçlerini güçleştirmiştir. Esnek olmayan dahili kontrol sistemi, fonların israf edilmesinin, etkisizliğinin ve yön değiştirmesinin en aza indirildiğine dair hiçbir güvence vermemektedir. - Yerinden yönetim sürecinin ilerletilmesi suretiyle yerel seviyede hizmet sunumunun gerçekleştirilmesine yönelik mekanizmaların geliştirilmesine giderek daha fazla ihtiyaç duyulması.

- Hükümet tüm kamu sektörü borçlarını tedbirli bir şekilde yönetebilmektedir.

IBRD kredi dışı :

- (i) bütçe hazırlık ve uygulama süreçlerine yönelik reformu; (ii) kamu muhasebe, tedarik ve denetleme fonksiyonlarının güncellenmesini; (iii) tedbirli bir kamu borç yönetimi uygulanmasını sağlamak amacıyla yasal önlemleri ve kurum inşa edilmesini içeren çok yıllı bir stratejinin uygulanması - Kamu sektörü reformu, yerinden yönetim yoluyla hizmet sunumu ve belediye reformu üzerinde yoğunlaşmak suretiyle desteklenecektir. Bu destekleyici önlemlerle ilgili açıklamalar için aşağıdaki yerel hizmet sunumu konusunda bakınız.

- Bütçe hazırlama süreci gerçek anlamda güvenilirlik kazanmıştır ve performans bütçelemeye yönelim sürdürülmektedir. - Yeni GFS (Devlet Mali İstatistikleri) bütçe sınıflandırması 2004 yılında konsolide bütçeli kurumlarda kullanılmaya başlanmış ve 2006 yılı bütçesinde devletin genelini kapsayacak şekilde kullanılacaktır. - Konsolide bütçeli kurumlarda mali sorumluluk uygulamaları uluslararası normlara yaklaştırılmıştır.

IBRD kredileri : - PPSAL II MY 02 IBRD kredi dışı : - Kamu Tedarik Kurumu için IDF MY 03

IBRD kredileri : - PFPSAL 3 MY 04 - PPSAL MY 05 - PPSAL II MY 06

- Kamu borç yönetimi için IDF MY 04

- GFS bütçe sınıflandırması ile ilgili pilot program başarı ile uygulanmış ve GFS bütçe sınıflandırması ve değiştirilen tahakkuk temeline dayanan muhasebe tüm genel devlet kurumlarına uygulanmıştır. - Rosyonel bir PIP’nin (Kamu Yatırım Programı) sürdürülmesi için bir faaliyet planı uygulanmış ve işletimsel performansı geliştirmeye yönelik bir pilot program uygulanmaktadır. - İlgili bakanlıklar ve kurumların işletimsel performansını geliştimeye yönelik program genişletilmiştir. - Tüm mal, iş ve hizmetlerle ilgili kamu tedarik uygulamaları yeni kanuna göre uyarlanmıştır.

IMF : 2003 – 04 için Stand-by Anlaşması AB : AB direktifleri ile uyum sağlama çerçevesinde, dahili kontrol, harici denetleme ve kamu tedariği konularında Türk Hükümetine destek verilmesi

Hükümet Stratejisi Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden

Page 114: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

3

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri MY 04-06 Kriterleri

- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu yürülüğe girmiş ve Bakanlıklar ve ilgili kurumlar yeni kanunla uyumlu etkili dahili kontrol mekanizmalarını benimsemeye başlamıştır. - Kamu borç yönetimi kanunu ile uyumlu kapsamlı bir risk yönetimi çerçevesi getirilmiş ve bütünüyle uygulamaya konmuştur.

4. Kamu sektörü yönetiminin geliştirilmesi

- Kamu sektörünün geniş kapsamı ve yetersiz kamu sektörü yönetimi kayda değer ölçüde israfa neden olmuştur.

- 2002 yılında, şeffaflığın arttırılması ve kamu sektöründe iyi yönetim sağlanması için bir strateji benimsenmiştir. Bu strateji beş alanı kapsamaktadır: kamu yönetimi, yargı sistemi, siyasal sistem, sivil toplum ve özel sektör.

- Teşhise dayalı ve ticari araştırmalar sonucunda Türkiye’nin algılanan yolsuzlukla ilgili gözle görünür bir şekilde ilerleme kaydettiği belirlenmiştir.

IBRD kredi dışı : - Yolsuzluk Önleme (TA – teknik destek) MY 03

IBRD kredileri :

Yönetimin iyileştirilmesi ve yolsuzlukla savaş için benimsenen strateji başarıyla uygulanmıştır; kamunun bilgilendirilmesine yönelik programlar uygulanmaktadır.

TESEV : Yolsuzlukla mücadele konusunda araştırmalar

- Hükümet bir orta dönem kamu hizmeti programı başlatmıştır.

IBRD kredileri : - PPSAL II MY 02

- PFPSAL 3 MY 04 - PPSAL MY 05 - PPSAL II MY 06

-

- Kamu hizmeti reformu benimsenmiş ve başlatılmıştır.

AB : Yargı ve sınır kontrollerinin topluluk müktesebatına uygun olarak güçlendirilmesi de dahil olmak üzere yönetim konularında ve kamu hizmeti reformu ile ilgili Türk Hükümetine destek verilmesi UNDP : İyi yerel yönetim için destek verilmesi

Ülke Performans

Göstergeleri Devam eden

Page 115: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

4

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Göstergeleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

5. Yerel hizmetlerin sunumunun geliştirilmesi

- Mali baskılar artan hizmet taleplerinin merkezi bütçeden daha fazla tahsisat yapılması yoluyla karşılanmasını içeren eski uygulamaları ortadan kaldırmıştır. - Transferler ve borçlanma sisteminde teşvik eksikliği nedeniyle mali disiplin yetersizdir. - Yerel seviyede hem işletim hem de sermaye harcamalarının merkezi devlet tarafından sağlanan büyük fonlar yoluyla karşılanması nedeniyle yerel sorumluluk azalmıştır. - Özel sektörün rolü sınırlıdır. - İhtiyaçların yüksek seviyede olmasına karşın herhangi bir belediye finansman mekanizması bulunmamaktadır.

- Hükümet Yerel İdarelerle ilgili bir çerçeve kanun taslağı hazırlamaktadır. Bu kanun, yerel, taşra ve merkezi idarelerin sorumluluklarına açıklık getirecek ve yeni reformlar için temel oluşturacaktır. - Devletin yerel seviyesine ulaşmak amacıyla, belediye operasyonlarında mali sorumluluk, bütçe sınıflandırma ve kontrol, ve şeffaflık konuları üzerinde yoğunlaşmak suretiyle kamu sektörü reformunun derinleştirilmesi.

Belediye gelirlerinin artan payının, yerel olarak yükseltilmesi.

Yeniden şekillendirilen kurallara göre belediyelere İller Bankası aracığıyla yeni kredi sağlanması.

- Yerel vergi ve ücretlerin gözden geçirilmesi sürecinin tamamlanması. - Pilot Performans İzleme Sisteminin kurulması ve halka sunulması. -

- Merkezi transferlerin bir kısmının yerel hizmet performansı ile ilişkilendirilmesi. - Hizmet sunumunda özel sektörün katılımının arttırılması. -

- Belediyelerin şüpheli alacaklarının azaltılması.

- IBRD kredi dışı : - Belediye Sektörü Raporu MY 03 - Su ve Atık Su Sektörü Raporu MY 03 - Performans İzleme Sisteminin Geliştirilmesi (IDF hibesi)

IBRD kredileri : - PPSAL MY 05 - PPSAL II MY 06 - Belediye Reformu ve Hizmetleri Projesi MY 05

- Belediye Sektörü Raporunda yer alan tavsiyelerin Hükümet tarafından benimsenmesi. - Su ve Atık Su Sektörü Raporunda yer alan tavsiyelerin Hükümet tarafından benimsenmesi. - Pilot Performans İzleme Sisteminin uygulamaya konması.

AB : Çevre ile ilgili konular KfW : Su ve çevre ile ilgili konular

Hedefleri

Page 116: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

5

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

II. İNSANİ VE SOSYAL KALKINMA

1. Hassas grupların ekonomik büyümeye katılma

kabiliyetlerinin arttırılması suretiyle

ekonomik hassasiyetin ve

eşitsizliğin azaltılması

- Temel Eğitim Projesi APL I MY 98

rojesi APL II MY 03

Orta öğretim MY 05

- Son yirmi yıldaki ilerlemelere rağmen ekonomik hassasiyet ve eşitsizlik önemini korumaktadır. - Benzer gelir seviyesine sahip ülkelerle karşılaştırıldığInda sosyal göstergeler kayda değer ölçüde geri kalmıştır ve yaygın bölgesel farklılıklar gözlenmektedir.

- İstihdam yaratan büyümenin

gerçekleştirilmesi ve insan sermayesi tabanının geliştirilmesi yoluyla

hassas grupların ekonomik büyümeye katılma

kabiliyetlerinin arttırılması.

- Okul tesislerinin kalitesinin yükseltilmesi ve genişletilmesi,

daha iyi öğretim ve öğrenim malzemelerinin sağlanması, ve

temel eğitim okullarında toplumsal katılımın

desteklenmesi suretiyle kırsal kesimlerdeki okula kaydolma

açığının azaltılması. - Öğretmenlere, okul müdürlerine ve okul müfettişlerine eğitim sağlanması suretiyle temel eğitimin kalitesinin arttırılması. - Kırsal kesimlerdeki okullara ve ihtiyacı olan şehir okullarına eğitim malzemesi sağlanması, ve ICT ‘nin (bilgi ve iletişim teknolojileri) ülke genelinde tüm temel eğitim okullarına getirilmesi. - Daha güçlü ve daha esnek orta öğretim ve meslek eğitimi sonucunda okula kayıt ve okul bitirme, ve lise eğitimine devam etme ve/veya iş bulma oranlarının artması - Cinsiyet eşitliğinin desteklenmesine ile ilgili MGH’ne yönelik ilerleme kaydedilmesi amacıyla özellikle orta öğretimde cinsiyet eşitliğinin arttırılması.

- Düşük aşırı yoksulluk oranı (% 1,8) korunması ve 2001 yılında % 15 olan hassasiyet oranının, 2006 yılında % 12’ye düşürülmesi. - Temel eğitimde net okula kayıt oranlarının % 99’un altında olmamak kaydıyla korunması. - Okur yazarlık ve eğitimde kaydedilen başarılar konusunda bögesel farklılıkların azaltılması. - Temel eğitim yaş grubunun tümüne hizmet verecek şekilde 2 milyon temel eğitim öğrencisi için ek kapsaite yaratılması ve sınıflardaki kalabalığın azaltılması. - Orta öğretim programlarının revize edilmesi ve orta öğretime erişimin geliştirilmesi sonucunda, 2006 yılı itibariyle başlangıçta % 90’lık bir kayıt oranı elde edilmesi. - Kızların orta öğretime kayıt oranlarının artması; erkek / kız oranının 2006 yılı itibariyle 1.20’den 1.15’e yükselmesi. - Eğitimle ilgili kamu harcama kriterine ulaşılması (2003 yılında GSMH’nın % 4,25’i).

IBRD kredileri :

- SRAP MY 02 - Temel Eğitim P

IBRD kredi dışı : - Yoksulluk ve Krizle Mücadele Raporu MY 03

IBRD kredileri : -- Sağlık Sektörü Dönüşüm Projesi MY 04 IBRD kredi dışı : - STK diyaloğu - Yoksulluk ve Hassaiyet Değerlendirmesi MY 05 - Eğitim ESW (Ekonomik Sektör Çalışması)

- Yaklaşık 3.000 temel öğretim okuluna daha ICT donanım ve yazılımının, eğitim portalının sağlanması ve 4.000 okulda eğitim malzemelerinin geliştirilmesi. - Kırsal kesimlerde bulunan 500 okulun yenilenmesi. - Yaklaşık 500 okulun ve gecekondu bölgelerindeki okulların yenilenmesi ve genişletilmesi. - Mevcut temel eğitim okullarında 300 yeni okul öncesi sınıfın inşa edilmesi, döşenmesi ve bunlar için eğitim malzemesi sağlanması - Özel ihtiyaçları olan çocuklar için 60 okulun onarılması, genişletilmesi ve döşenmesi. - 50.000 küçük çocuk annesine resmi olmayan eğtim ve eğitim malzemesi sağlanması. - Meslek uzmanlıklarının ve kategorilerinin düzene sokulması ve bilim, matematik, iletişim ve problem çözme konuları ile ilgili meslek eğitim programlarının güçlendirilmesi.

AB : Temel ve meslek eğitimi projeleri. KOBİ gelişimi. Bölgesel kalkınma, toplumsal kalkınma ve istihdam politikası ile ilgili çalışmalarda destek sağlanması. UNDP : Sosyal hizmetlere erişimin geliştirilmesi ve kadınların güçlendirilmesi konusunda destek sağlanması. GAP-Bölgesel Kalkınma İdaresi ve diğer projeler için DYY desteği. ILO : İşçi hakları ve korunması, özellikle çalışan çocukların korunmasının geliştirilmesi. İstihdam ve İnsan Kaynakları stratejilerinin oluşturulması için kapasitenin arttırılması. Sosyal diyalog ve iş mevzuatı. UNICEF : Erken Çocuk Bakımı ve Gelişimi, Aile ve Çocuk Eğitim Programı, Çocuklara Yönelik Öğrenim Ortamı, Ergenlik Çağındaki Gençlerin Sağlığı ve Gelişimi, ve Özel Korunma İhtiyacı Olan Çocuklarla ilgili konularda destek sağlanması. Taşra seviyesinde Yaşam Kalitesi Göstergelerinin Geliştirilmesi ve sokak çocuklarına yönelik programlar. Almanya : Türkiye’deki önemli STÖlerin uygulama kurumu olarak görev yapması suretiyle yoksul kentlerde gelir getirecek faaliyetlerin yaratılması. İslam Kalkınma Bankası : Eğitime (üniversiteler) ve sağlığa (hastaneler) yönelik destek programı.

Göstergeleri

Page 117: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

6

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

- Türkiyenin özel korunma sistemi karmaşıktır ve reforma ihtiyacı vardır. Buna ek olarak, 8 milyon kişi herhangi bir emeklilik fonu kapsamına dahil değildir. - GSMH’nın yaklaşık % 5’ine yaklaşan bir açıkla sosyal sigorta sistemi mali açıdan kontrol edilebilir düzeyde değildir. - Sosyal yardım programları birbiriyle bağlantısız ve küçük olmakla birlikte genellikle en hassas ailelere ulaşmakta başarısızdır. - Emek piyasaları büyük ölçüde parçalanmış ve dağınıktır. Yüksek çocuk çalışma oranı ve özellikle resmi olmayan sektörde zayıf güvenlik standartları vardır. - Düzenli ve sağlam hane gelir & harcama araştırmalarının olmaması nedeniyle yoksulluğun izlenmesi engellenmektedir. (HGHAları).

- İhtiyacı olanlara sosyal hizmet sunumunun geliştirilmesi.

IBRD kredileri :

ukları Araştırması ve Filmi MY 03

Emek piyasası reformu için çerçeve oluşturulması.

- Daha geniş kapsamlı , rasyonel ve mali açıdan sürdürülebilir bir sistem

oluşturulmasının sağlanması amacıyla sosyal güvenlik

sisteminde reform yapılması.

- Yoksullara yönelik sosyal yardımın genişletilmesi, Şartlı

Nakit Transferinin (ŞNT) getirilmesi ve küçük gelirler

getiren faaliyetlerin güçlendirilmesi ile sosyal

güvenlik ağının sağlamlaştırılması.

- Dezavantajlı grupların, toplumun gelişimi ile ilgili

kararların alınmasına dahil edilmelerinin sağlanması.

- Emek piyasalarının

faaliyetlerinin geliştirilmesi ve resmi iş piyasasına katılımı

engelleyecek caydırıcı önlemlerin ortadan kaldırılması. Çocukların kötü şartlar altında

çalıştırılmasını teşvik eden koşulların azaltılması. İş

güvenliği standartlarının giderek AB ile uyumlu hale getirilmesi.

- DIE tarafından düzenli bir

şekilde HGHAlar gerçekleştirilmesi.

- Sosyal güvenlik sisteminin : (i) kapsamının genişletilmesi; (ii)emeklilik sisteminin sağlık sigortası ve işsizlik yardımı programlarından ayırılması; (iii) ödenmemiş borçların azaltılması; ve sosyal güvenlik sisteminin açığının daraltılması amacıyla yeniden yapılandırılması. - ŞNT’nin ülke genelinde etkili bir şekilde uygulanması. - Yerel Girişimlerin çeşitli hizmetler ve etkili gelir yaratan yaklaşımlarla yoksul kesimlere ulaşması. - SYDTF bütçesinin GSMH’nın % 0,3’ünde az olmayacak şekilde kontrol altına alınması ve SYDTF reformu mevzuatının benimsenmesi. - Emek piyasası reformu için çerçeve geliştirilmesi. - İşsizlik Sigortası Fonu ile ilgili kuruluş kanununun kabul edilmesi. - Emeğin yeniden dağılımı ve iş bulma hizmetlerinin uygun bir şekilde yürütülmesi. - Yoksulluk raporu ve yoksulluk haritası ile birlikte yıllık HGHAların üretilmesi.

- PSSP MY 01 - SRAP MY 02 IBRD kredi dışı : - Yoksulluk ve Krizle Mücadele Raporu MY 03 - Sokak Çoc

IBRD kredileri : - PPSAL MY 05 - PPSAL II MY 06 IBRD kredi dışı : - Yoksulluk ve Hassaiyet Değerlendirmesi MY 05 - Emek Piyasası Araştırması MY 04 - Uyumun Sosyal Maliyeti MY 04 IFC : - Özel emeklilik fonlarının kurulması için muhtemel destek sağlanması.

- Sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması. - Bireysel destekleyici emeklilik için hukuksal ve düzenleyici çerçevenin oluşturulması. - Tüm kentlerde 1,05 milyon yoksul çocuğu kapsayacak ŞNT. - SRAP çerçevesinde, en az 1.500 alt proje ve 70 milyon ABD $’ının kullanımı ile bu faaliyetle ilgili Yerel Girişimlerin etkili bir şekilde uygulanması. -

UNICEF : Okul öncesi çocuklar, sokak çocukları, gençler ve cahil kadınlar gibi dezavantajlı gruplarla ilgili hizmet sunumu ve analitik çalışma. UNDP : Özellikle yerel Gündem 21 ile belediye katılımının arttırılması. ILO : Sosyal güvenlik, çocukların çalıştırılması ve güvenli iş mevzuatı ile ilgili tavsiye niteliğinde çalışma. Türk STÖleri : Yerel Girişimlerin uygulanması – özellikle gelir yaratma ve sosyal hizmet sunumu ile ilgili olarak.

2. Daha geniş kapsamlı, mali

açıdan sürdürülebilir bir sosyal Güvenlik

sisteminin geliştirilmesi

Page 118: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

7

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

- Türkiye’nin sağlık göstergeleri, hem sağlık sunumu hem de sağlık sistemi performansı açısından, ortalama AB seviyelerinin çok gerisinde, hatta benzer gelir düzeyine sahip ülkelerin bile gerisinde seyretmektedir. Anne ve çocuk ölümleri ile ilgili göstergeler orta gelirli ülke ortalamaları içinde en yüksek seviyede olandır. Türkiye içinde, yaygın bölgesel eşitsizliklerin yanısıra, kentsel ve kırsal kesimler ile gelir grupları arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır.

- Sağlık eğitimi ve sağlık konusunda bilgilendirilme, sigortalı olmayan kişilerin mali destek kapsamına alınması ve sağlık hizmeti sunumunun daha iyi hedeflenmesi ile sağlık hizmetlerinde eşitliğin ve bu hizmetlere erişimin geliştirilmesi ve sonuç olarak sağlık hizmetlerinin yoksullar tarafından kullanılması. - Özellikle sağlık göstergeleri yönünden kötü durumda olan bölgelerde, koruyucu sağlık hizmetlerinin uygun bir şekilde kullanılmasının öneminin vurgulanması, entegre bir temel sağlık hizmeti sisteminin benimsenmesi ve kamu sağlığı programları üzerinde yoğunlaşılması ile kullanılan sağlık hizmetlerinin etkinliğinin ve sonuç olarak da sağlık durumunun iyileştirilmesi. - Kaçınılabilir hastalık ve sakatlık sonucu ortaya çıkan erken ölüm riskinin azaltılması ve sağlığın desteklenmesi, kırsal kesimlerdeki temel bakıma yönelik sağlık hizmetlerinin düşük maliyetlerle sunulması ve kaliteli hastane hizmetlerine mahalle seviyesinde erişilmesi ile Türkiye ile Avrupa arasındaki sağlıkla ilgili farkın kapatılması. - Sağlık sektöründe kamu mali kaynakları ile insan kaynaklarının kulanım etkinliğinin geliştirilmesi. - Tekrarlanmanın önlenmesi için sağlık hizmetlerini finanse eden ve sunan farklı kamu kurumları arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesi, mevcut kaynakların yoksullara yönelik hedeflenmesinin geliştirilmesi, tahsisat etkinliğinin arttırılması. - Sağlık Bakanlığının temel fonksiyonlarının, önceliklerinin belirlenmesi, salgın hastalıkların gözetim altında tutulması ve hizmet kalitesi ve etkinliğinin

- Önlenebilir hastalık vakalarının azaltılması ile sağlık, anne çocuk ölümleri ve 5 yaşın altındaki çocuk ölümleri ile ilgili göstergelerin iyileştirilmesi ve sağlık durumu ve hizmetleri konusundaki bölgesel farklılıkların azaltılması. Özellikle aşılama yapılacak ve hastalık nedeniyle erken ölümlerin profilini önceden belirleyen faktörlerin ortaya çıkması izlenecektir. Anne çocuk ölümleri ile ilgili güvenilir verilerin bulunmaması nedeniyle hedef orana ulaşılması yerine, aşağı doğru bir iniş gözlenecektir. 2015 yılında ulaşılması beklenen 5 yaşın altındaki çocuk ölümleri ile ilgili MGH takip edilecektir. CAS dönemi sonu itibariyle 2000 yılındaki mevcut 45/1000 canlı doğumun, 33/1000 canlı doğuma ulaşması gerekmektedir. - Sağlıkla ilgili kamu harcamaları hedefine ulaşılmıştır (2003 yılında GSMH’nın % 3,25’i). - Kaynakların belirli bölgelere / topluluklara ve/veya hastalık kalıplarına daha iyi bir şekilde hedeflenmesine olanak tanıyacak Erken Ölüm Riski ile ilgili Çalışmanın tamamlanması.

IBRD kredileri :

- (OECD yöntemlerinin kullanılması ile) Ulusal Sağlık Hesaplarının hazırlanması ve sektörel kaynak tahsisatının geliştirilmesi ve politika önceliklerinde rehberlik sağlanması amacıyla kamu ve özel sektör harcama tablolarını izlemek üzere bir Ulusal Sağlık Hesapları Biriminin kurulması.

- Ergenlik Çağındaki Gençlerin Sağlığı ile ilgili Destek :

UNFPA : Halk sağlığı ve aile planlaması programı. Nüfus artışının kontrol altına alınması ve kalkınma stratejilerinin oluşturulması için kapasitenin arttırılması. Tüm halk sağlığı ve aile planlaması, temel sağlık ve cinsiyetle ilgili faaliyetlerde, özellikle bölgesel farklılıkların azaltılması üzerinde yoğunlaşmak suretiyle Dünya Bankası ile işbirliği yapılması.

- Sağlık hizmetlerinin en alt seviyedeki gruplar tarafından nasıl kullanıldığının değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilen hedef grupları, hane halkı ve yoksulluk araştırmaları sonucunda temel sağlık hizmetlerin erişimde eşitliğin geliştirilmesi ve özellikle düşük gelirli kesimlerde kullanıcı tatminin arttırılması şeklinde değerlendirilen, Depremlerden etkilenen şehirlerde birinci, ikinci ve

IBRD kredileri : - Sağlık II MY 95 - (MEER –Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma Projesi tarafından finanse edilen) Marmara Acil Sağlık Hizmeti IBRD kredi dışı : - Sağlık Sektörü Araştırması MY 03

- Sağlık Sektörü Dönüşüm Projesi MY 04 IBRD kredi dışı : - Sağlık Sektörü Dönüşüm Projesi için Sosyal Değerlendirme MY 04 IFC : - Özel sağlık hizmeti ve özel sağlık sigortası mekanizmalarına yönelik yatırımlara muhtemel destek sağlanması.

- CDC (Hastalık Kontrol Merkezleri), Banka ve WHO tarafından sağlanan teknik yardım desteğiyle uygulanan, kamu kaynaklarının hastalık ve eşitlik önceliklerine yönelik olarak tahsis edilmesini geliştirecek Hastalık Nedeniyle Erken Ölüm Riski ile ilgili Çalışma.

- Temel Sağlık Kaynak Yönetim Sistemi çerçevesinde, hem taşra hem de merkez seviyesinde hastalıkların gözetilmesi için WHO standartlarıyla uyumlu bir sistemin kurulması. - Genel anlamda temel sağlık hizmetleri ve özellikle geniş kapsamlı olumlu kolları (aşılama, TB kontrolü, aile planlaması, vb.) olan kamu sağlık programları ile ilgili düşüş gösteren finansman sağlama eğiliminin geri döndürülmesi. - Tüm halkı sağlık finansmanı kapsamına almak amacıyla geliştirilecek protokoller, sistemler ve prosedürler. - Sürekli bakım hizmeti, kalite güvencesi ve kontrolü için kurulan hasta kayıt sistemi. - Sağlık sisteminin teknik, idari ve yönetimsel kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik önlemlerin benimsenmesi de dahil olmak üzere, sağlık sisteminde kurumsal reformların benimsenmesi

AB : Sürmekte olan sağlık sektörü projesi (Halk sağlığı ve aile planlaması) UNICEF : - Deprem bölgelerinde psikososyal faaliyetlerin uygulanmasına ortaklık edilmesi. - Anne ve Çocuk Sağlık ve Beslenme Desteği, başka bir deyişle, çocuk hastalıklarının, doğum öncesi (gebelik sırasında) ve doğum sonrası (yenidoğan) ölümlerinin önlenmesinin, aşılamanın ve Bir Ulusal Beslenme Faaliyet planı geliştirmek ve uygulamak üzere kurulan fonksiyonel ulusal beslenme komitesinin bir bütün halinde yönetilmesi.

HIV/AIDS ve diğer sorunların önlenmesi ve azaltılması. İslam Kalkınma Bankası : Özellikle üniversite hastaneleri ve diğer hastaneler ile laboratuvarlara olmak üzere sağlık sektörüne destek sağlanması.

WHO : Yerel ofisi ve Kopenhag’daki Avrupa Ofisi aracılığıyla, Banka ile birlikte, özellikle aşılama programlarının güçlendirilmesine yönelik olarak sürekli tavsiye ve teknik destek sağlanması.

3. Türkiye ilebenzer gelir seviyesine sahip ülkeler arasındaki sağlık farkının kapatılması

Page 119: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

8

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

düzenlenmesi ve izlenmesi yönünden yeniden canlandırılması . - Temel sağlık bakımı ile ilgili yeni bir organizasyon modeli olarak aile hekimliğinin getirilmesi.

üçüncü seviyede sağlık hizmetlerinin sunumu, düzeltilen sağlık altyapısının yüzde şeklinde değerlendirilmesi. - Koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinin kullanımında artış sağlanması. - Sağlık sektörünün önemli aktörlerinin performanslarının bütünü çerçevesinde değerlendirilen kapsamlı, koordineli, ve bilgili karar verme sürecine izin vermek amacıyla Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı faaliyetlerinin mevcut sistemlerle yeniden uyumlu hale getirilmesi.

Page 120: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

9

Kalkınma Hükümet Stratejisi Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

III. CAZİP BİR İŞ ORTAMI VE BİLGİSİ

1. Mali sistemin sağlamlığının ve performansının

geliştirilmesi

- Bankacılık sektörü ve mali sektör reform sürecinin tamamlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. - Banka dışı mali kurumların (BDMKlar) performansı geliştirilmelidir.

- Kalite ve performans yönünden

uluslararası seviyede rekabet edebilecek etkin, sağlam ve sağlıklı bir bankacılık sistemi

oluşturulması için temelin sağlamlaştırılması.

BDDK, Sermaye Piyasaları Kurulu ve BDMK denetleme kurumu da dahil olmak üzere, mali piyasalarla ilgili düzenleyici kurumların bağımsızlığının devam ettirilmesi ve bu kurumların daha da güçlendirilmesi.

Japon PHRD Fonu (Politika ve Insan Kaynakları Gelişim Fonu) : Devlete ait Ziraat Bankası ile ilgili stratejik planlamalar için hibe şeklinde kredi sağlanması.

- Bu sistemin dışarıdan gelecek şoklara karşı hassasiyetinin azaltılması. - Türkiye’nin mali sektörünün AB’ye giriş için uygun pozisyona getirilmesi. - Düzenleyici kurumların ve güvenlik ağlarının güçlendirilmesi. - BDMK sektörünün büyümesi için düzenleyici ortamın geliştirilmesi. - Bankacılık sistemi içindeki geri ödenmeyen aktiflerin etkili bir şekilde çözümlenmesine yönelik ilerleme kaydedilmesi. - İflas reformunun uygulanması.

- Mali piyasaların istikrarı artmıştır. - Bankacılık sektörü sermaye pozisyonları güçlenmiştir. - Özelleştirme de dahil olmak üzere, devlete ait bankaların yönetimi güçlendirilmiştir. - İflas reformları uygulanmıştır.

IBRD kredileri : - EFIL MY 00 - PFPSAL II MY 02 IBRD kredi dışı : - Banka dışı mali kurumlar çalışması MY 03

IBRD kredileri : - PFPSAL 3 MY 04 - PFSAL MY 06 IBRD kredi dışı : - FSAP MY04 - IDF hibesi MY 03/ 04 - Bankacılık reformu için ESW MY 04 IFC kredisi : - Geri Ödenmeyen Krediler için, TMSF aracılığıyla IFC kredi dışı : - TMSF’na muhtemel TA (teknik destek) hizmetleri MY 04

-

- Mevduat sigortası reformunun tamamlanması. - Devlet bankalarının özelleştirilmesinin tamamlanması. - Genel rapor verme amacına yönelik, tüm mali kurumlara ve listede yer alan şirketlere uygulanabilecek, (IAS) Uluslararası Muhasebe Standartlarına dayanan ortak muhasebe standartlarının getirilmesi. - Yeni İflas Kanununun ve revize edilen ticaret kanununun kabul edilmesi.

IMF : Mali reformlar için destek sağlanması ABD Hazinesi : TA (teknik destek)

- Reel sektör, bankaların sermayelerinin yeniden değerlendirilmesi, devlete ait bankaların küçültülmesi ve Türk bankalarına uluslararası bankalardan sağlanan sendikasyon kredilerinde azalma olması nedeniyle ciddi bir yönetimli kredi dağıtımı sorunu içindedir.

- Ticari gelişim için düzenleyici, mali ve ekonomik ortamın geliştirilmesi.

- ERL çerçevesinde üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi, devlete ait işletmelerin özelleştirilmesi uygulanmıştır.

IBRD kredileri : -

- ERL MY 00

IBRD kredileri : - İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi II MY 04 - Bilgi Ekonomisi ve

- KOBİ Finansman Projesi MY 06

-

- ERL çerçevesinde üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi, devlete ait işletmelerin özelleştirilmesi.

EIB (Avrupa Yatırım Bankası) : Kredi Hatları Italya : KOBİ gelişimi için teknik bilgi sağlanması

Bulgu Ülke Performans Dünya Bankası Grubu

- DYY hacminin büyütülmesi ile sermaye hareketinin ve teknoloji transferinin arttırılması.

- CAS döneminde DYY ortalama olarak yaklaşık 1,5 milyar ABD $’ına ulaşmıştır. Sanayi Teknolojisi

Projesi MY 99

Teknoloji Gelişim Projesi MY 05

Yeni bir DYY kanununun yürürlüğe konması.

- Yatırım Teşvik Kurumunun kurulması.

AB : KOBİ İmkanı, Küçük İşletme Kredisi İmkanı

Japonya : Kredi Hattı

2. Reel sektörbüyümesinin teşvik edilmesi

Page 121: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

10

Kalkınma Bulgu Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden Kriterleri

- Genel anlamda finansmana erişimin sınırlı olmasının yanısıra, hem ihracat sektörüne hem de KOBİlere yönelik orta vadeli finansman bulunmamaktadır. - Reel sektör, küreselleşme ve gelecekteki AB üyeliği ile ilgili uzun dönemde rekabet edebilme mücadelesini kazanmalıdır.

- Orta vadeli finansmana erişim sağlanması yoluyla ihracatın büyümesinin desteklenmesi. - KOBİlere yönelik finansmana erişimin geliştirilmesi ile KOBİlerin desteklenmesi.

- MY 03 çalışmalarının devamı

- Bir Ulusal Yenilik Sisteminin kurulması ile Ar-Ge kapasitesinin ve yenilik transferlerinin güçlendirilmesi. - Ticari faaliyetlerde Internet’in kullanılması için hukuksal ve düzenleyici ortamın geliştirilmesi (örn. e-ticaret, B2B) - Bilgisayar kullanımının arttırılması ve ICT’ye ( bilgi ve iletişim teknolojileri) erişim konusundaki bölgesel farklılıkların azaltılması ile sayısal uçurumun kapatılması.

- İhracat büyüme oranı GSMH büyüme oranını geçmiştir. - Ulusal Yenilik Stratejisi benimsenmiştir. - E-ticaret için gerekli mevzuat yürürlüğe konmuştur.

IFC kredileri : - Mali sektör kredileri MY 03 - Sağlıkta özel sektör desteği MY 03 - İhracata yönelen şirketlere şirket kredileri MY 03; - İşletme sermayesi kredileri MY 03 - Uzun vadeli şirket sendikasyon kredileri MY 03 - Madenciliğin Genişletilmesi MY 03 - IT (Bilgi Teknolojisi) Sektörüne destek MY 03 FIAS - Yatırım Teşvik Kurumunun kurulmasının desteklenmesi

IBRD kredi dışı : - Bilgi Ekonomisi Değerlendirmesi MY 04 IFC kredileri :

- BTC Boru hattı ve KOBİ Gelişimi MY 04

- İhracatçılar ve özellikle de KOBİler için kredi imkanlarına erişimle ilgili mevcut boşluğun doldurulması. - Internet ve e-ticaret kullanımının AB ile karşılaştırılabilecek seviyelere getirilmesi. - Ar-Ge harcamalarının AB ile karşılaştırılabilecek seviyelere yaklaştırılması. - Finansman ve yeniliklerin ekonomiye yayılması için işleyen kamu / özel mekanizmaların yaratılması. - Ekonomideki üretken sistemin teknolojik açıdan iyileştirilmesi sürecinin güçlendirilmesi.

3. Enerji sektöründe devlet borçlarının azaltılması ve sürdürülebilir özel mülkiyete geçişin başarılması.

- 2001 yılına kadar, elektrik sanayisi ve piyasa yapısı, hüküm süren yönetim düzenlemeleri ile birlikte tüm özel yatırımların devletin geniş kapsamlı koşullu borç yüklenmesi ile elde edilmesine neden olmuştur. Birçok durumda, enerji için çok yüksek ücretler ödenmiştir.

- Özel işletmecilerin, Mart 2001’de yürürlüğe giren Elektrik Piyasası ve Gaz Piyasası kanunlarına uygun olarak, elektrik ve gaz piyasalarına girmeleri, bu piyasalarda gelişmeleri ve rekabet etmelerini kolaylaştırmak amacıyla, bu sektörlerle ilgili serbest rekabetçi piyasa ugulamasının getirilmesi.

- Dağıtım sektörü kredi yönünden güvenilir mali duruma erişmiştir. Dağıtım birçok şirket (13-15) tarafından gerçekleştirilecek şekilde yeniden yapılandırılmış ve bazı şirketlerin özelleştirilmesi başarılmıştır.

IBRD kredileri : - Ulusal İletişim Ağı (UİA) Projesi MY 98 - Ekonomik Reform Kredisi (ERL) MY 00 - UİA Projesinin Reform Uygulama Kredisi bölümü MY 02

IBRD kredileri : - Yenilenebilir Enerji Projesi MY 04 - Enerji Projesi MY 04

- Yönetimin iyileştirilmesi ve özel girişimin dahil edilmesi yoluyla, enerji sektörünün ekonomide doğrudan mali sorumluluk (borç) olarak yer almasının durdurulması. - Üretim ve dağıtımda henüz çözümlenmemiş İHD (işletme haklarının devredilmesi) ve YİD (yap-işlet-devret) konularının çözülmesiyle koşullu borçların azaltılması.

AB : AB Müktesebatı ile elektrik ve gaz sektörleri konusunda koordinasyon.

Hükümet Stratejisi

MY 04-06

Page 122: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

11

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri MY 04-06

- Tahsilatla ilgili sorunlar, kaçak kullanım ve teknik kayıplar nedeniyle elektrik dağıtım sektörü, yıllık mali açığa yaklaşık 1,5 milyar ABD $’ı tutarında doğrudan katkıda bulunmaktadır. Elektrik fiyatları AB ülkeleri arasında en yüksek olanlar arasındadır. Performans gelişmez ve fiyat artışları ılımlı hale getirilmezse, bu durum Türkiye’nin rekabetçiliğini olumsuz yönde etkileyecektir.

- Sözleşmesi yapılmış gaz miktarlarına yönelik yeterli talep olmaması nedeniyle, gaz sektörü büyük kapsamlı borç potansiyeli ile karşı karşıya kalmıştır. Gazla ilgili ticaret ve konut piyasalarının gelişimi gaz arzındaki artışın önemli ölçüde gerisinde kalmıştır.

- Devletin koşullu borçlarında meydana gelebilecek herhangi bir artışı azaltmak amacıyla, potansiyel İHD ve YİD projelerinin durumlarının çözüme kavuşturulması.

IBRD kredi dışı :

- Devletin değişen rol ve sorumlulukları, mevcut enerji ve gaz şirketleri ve gelişmekte olan düzenleyici rejim, reformun hızını korumak için dikkatli bir koordinasyon gerektiren zorlu bir geçiş mücadelesi yaratmaktadır.

- 2001 yılında kurulan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun bu yeni piyasa ayarlamalarını etkili bir şekilde düzenlemesini sağlamak ve özel yatırımcıların karşı karşıya kaldığı algılanan ve gerçek riskleri azaltmak suretiyle enerji sektöründe yönetimin ve yatırım ortamının geliştirilmesi. - Mevcut kıymetlerin özel mülkiyeti ve gelecekteki girişimler için olanak yaratmak amacıyla gaz ve elektrik sanayisinin yeniden yapılandırılması.

- Hiçbir şebeke ve hizmeti bulunmayan yaklaşık 50 Türk şehrine doğal gaz dağıtımı ve sağlanması için özel bayilikler önerilmesi. - Yurt içi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının genişletilmesi.

- Yeni elektrik “dengeleme piyasasının” istikrarlı ve düzgün bir şekilde işlemesi piyasa katılımcılarını memnun edecek düzeyde gerçekleştirilmiştir. - Gaz piyasası, özel sektör işletmelerine yeni şehir gaz sistemleri için bayilik verilmesi ile genişletilmiştir. - Üretim sektörü, portföy üreten şirketler halinde yeniden yapılandırılmış ve özelleştirme başlatılmıştır. - Yenilenebilir kaynaklardan üretim, piyasa çerçevesinde arttırılmıştır. - Yenilenebilir Enerji Kanunu hazırlanmış ve yürürlüğe konmuştur.

IBRD kredi dışı : - Arz ve Talep Araştırması MY 02 – İHD ve YİD maliyet tahminleri. - Enerji Stratejisi Bildirisi MY 03

- Enerji Stratejisi Bildirisi MY 04 - Yenilenebilir Enerji Kanununun hazırlanması MY 04 - Geniş Kapsamlı Hidroelektrik ve Su Kaynakları Altyapısında Özel Katılımın sağlanmasına yönelik mekanizmalar MY 04 ve sonrası

- Dağıtım ve üretim sektörü aktifleri Özelleştirme İdaresinin “Kapsamına” dahil edilmiş ve elektrik dağıtım aktiflerinin satışı için ön koşul talepleri yayınlanmıştır. - Elektrik piyasası dengeleme ve çözümleme düzenlemeleri hazırlanmış ve yeni piyasa ayarlamalarının düzgün bir şekilde işlemesi ve yatırımcılara güvence sağlanmasına yönelik sistemler uygulanmıştır. - Yeşil alan şehir gaz dağıtım bayiliğinin uygulanması için strateji hazırlanmış ve dağıtım bayilikleri için aşamalı ihale süreci başlatılmıştır. - Piyasa ile uyumlu bir şekilde yaklaşık 500 MW yenilenebilir enerji üretimi geliştirilmiştir.

Devam eden Kriterleri

Page 123: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

12

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

4. Ulaştırma sektöründe devlet borçlarının azaltılması ve bu

sektörün etkinliğinin arttırılması, ticaret için

önemli bir engel oluşturan lojistik

maliyetlerin düşürülmesi

- Kullanıcı ihtiyaçlarına, mali açıdan karşılanabilir olmaya ve mali istikrara yönelik kültürel odaklanma geliştirilmesi için ulaştırma sektörünün önemli bir yapısal reforma ihtiyacı vardır. Bundan önceki yaklaşım, eşitlik ve etkinliğin göz önüne alınmasındansa altyapı tesislerinin genişletilmesine önem vermiştir. - Sektör, kamu yatırımlarının % 30’unu temsil etmekte ve planlama, programlama ve faaliyetlerin uygulanması ile ilgili performansını geliştirmeye ihtiyaç duymaktadır. - Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) bütçesi, ortalama 9 yıllık tamamlama süresi olan çok sayıda aşırı bir şekilde tasarlanmış projeye dağıtılmıştır.

IBRD kredi dışı :

u hizmetlerinin İstanbul ve Ankara Belediyelerine devredilmesi;

miryollarında fiyat ayrımına gidilmesi;

- Liman ve demiryolu işletmeciliği (TCDD) Türkiye’nin kamu sektörü işletmeleri arasında en fazla para kaybeden kurumdur. Bu kayıpların % 20’si limanlar tarafından üretilen ve dış ticarete ağır bir vergi yükü getiren tekelci kira gelirleri ile finanse edilmektedir. - Düşük öncelikli harcamaların fonların bakıma yönelik olarak kullanılmasını engellemesi ile mevcut altyapının ihmal edilmesi nedeniyle devlet potansiyel borçlarla karşı karşıya kalmakta ve sektör giderek daha eğilimli hale gelmektedir (Teklif edilen KGM 2002 yatırım programının % 50’si tedarikçiler ve müteahhit kredileri tarafından finanse edilmektedir).

- Kaldıraç eğiliminin ortadan kaldırılması. Karayollarının ve demiryollarının borca dayanmasının azaltılması ve hali hazırda var olan kesintili bilanço yükümlülüklerine desteğin giderek sağlamlaştırılması. - Yatırımların rasyonelleştirilmesi. Sektör yatırım programının kritik bir gözle incelenmesi ve mevcut kaynakların yeri geldikçe ödemek temeline dayanarak öncelikli demir ve karayolları ağının bakım ve işletimine tahsis edilmesi. - Küçülme sağlanması. TCDD’de şimdiden tanımlanmış olan iş gücü fazlasının azaltılması. - Limanların ve demiryollarının mali açıdan birbirinden ayrılması. Her birinin mali performansını ayrı ayrı ölçmek ve yönetmek amacıyla limanlar ve demiryolları arasındaki çapraz sübvansiyonun ortadan kaldırılması. - Gelecek için hazırlanma. AB direktifleriyle uyumluluk, kurumsal düzenlemeler, sektör finansmanı, sektör ücretlendirmesi, özel sektörün rolü, devletin farklı seviyelerindeki sorumluluk dağılımı, ve sektör reformunun şekillendirilmesinde yararlı olacak diğer önemli kararlarla ilgili konularda çalışmalar ve seminerlerin gerçekleştirilmesi.

- Demiryolları Kanunu hazırlanmış ve yürürlüğe konmuştur. - Demiryolları ve limanların yönetimine ticari bir yaklaşım getirmek amacıyla TCDD, Avrupa Komisyonu direktiflerinin izlenmesi ile yeniden yapılandırılmıştır. - Karayolları sektörü ile ilgili yatırım programı rasyonalleştirilmiş ve uygulama süresi daha da azaltılmıştır.

- Demiryollarının Yeniden İnşa Edilmesi Teknik Destek MY 03/ 04

IBRD kredileri : - Demiryollarının Yeniden İnşa Edilmesi Projesi MY 05

TCDD aşağıdaki konularda yeniden yapılandırılmıştır : - altyapı, yük ve yolcu hizmetlerinin birbirinden ayırılması; - yerel yolc

- konuyla ilgili olmayan faaliyetlerin kapsam dışı bırakılması; - liman ve de

-personel sayısının azaltılması konusunda anlaşmaya varılması ve uygulamanın başlatılması; -yük operasyonlarına özel sektörün dahil edilmesi.

AB : Ulaştırma sektörü ile ilgili AB Topluluk Müktesebatı ile koordinasyon

Page 124: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

13

Kalkınma Hükümet Stratejisi Dünya Bankası Grubu

Hedefleri Devam eden Kriterleri

- Hem TCDD, hem de KGM’nün yatırımları zamanında ve başlangıçtaki maliyet hesaplamaları çerçevesinde tamamlama konusunda kötü bir sicile sahip olmaları nedeniyle yatırımların belirsiz maliyetleri ile ilgili önemli ölçüde koşullu sorumluluk bulunmaktadır.

4. Tarımda rekabetçiliğin yeniden kazanılması

Fiyat ve kredi sübvansiyonlarının azaltılması.

- Doğrudan Gelir Desteği (DGD) programı için, CAS dönemi süresince uygun bütçe tahsisatı sağlanması ve çiftçilere zamanında ödeme yapılması (her takvim yılının Mart ayı sonunda)

IBRD kredileri :

- Girdi ve kredi sübvansiyonları ile fiyat destekleri bütçeye ve tüketicilere yüksek maliyet getirmiş, bunun yanısıra ise, üretkenliğin arttırılması yoluyla tarımsal gelişmeyi desteklemede başarılı olmamıştır.

- Küçük çiftçilerin desteklenmesi ve tarımsal sektörün performansının modernize edilmesi. -

IBRD kredileri : - Sulamanın Özelleştirilmesi MY 98 - Tarımsal Reform Uygulama Projesi MY 02

- Mikro Su Havzası Yöentim Projesi MY 04 (bkz. IV.Bölüm) -Kırsal Kalkınma Projesi MY 06

- DGD programı, potansiyel olarak bu destekten yararlanabileceklerin % 80’ini içermesi ve yapılan DGD ödemelerinin PFPSAL 3 kriterlerine uygun miktarlarda gerçekleştirilmesi ile doğru yolda ilerlemektedir. DGD programının kurumsallaştırılması için bir çerçeve yasa yürürlüğe konmuştur.

FAO : Kırsal kesim araştırması ve kırsal kalkınma stratejisinin hazırlanması ile ilgili destek sağlanması.

Bulgu Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Göstergeleri MY 04-06

Page 125: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

14

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

- 2001-02 yıllarında tarımsal işletmelerin yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi beklenenden daha yavaş seyretmiş ve Tarımsal Reform Uygulama Projesi (TRUP) çerçevesinde verilen taahhütlere bağlı kalmak amacıyla bu çalışmaların önemli ölçüde hızlandırılması gerekmektedir. - Tarım satış kooperatifleri birliklerindeki (TSKB) ihtiyaç fazlası personele kıdem tazminatı ödemek suretiyle maliyetlerin rasyonelleştirilmesi için TRUP desteğine rağmen, bazı daha büyük TSKBlerin Devlet karşısında sert bütçe kısıntılarını algılaması hala zayıftır. Hem Sanayi Bakanlığı hem de Ticaret Bakanlığı ve Hazine, bu TSKBlerin söz konusu bütçe kısıntılarının daha sert olduğunu hissetmesine ihtiyaç duymaktadır.

- Kamu sektörünün piyasa faaliyetlerinden çekilmesi, bağımsız tarım satış kooperatiflerinin desteklenmesi ve etkin piyasaları destekleyen düzenlemelerle tarım piyasalarının etkin bir şekilde işlemesinin sağlanması.

- 2003 – 2007 yılları arasında tarımsal GSMH’nın yılda % 3’lük bir sürdürülebilir büyüme kaydetmesi. - Girdi ve çıktı fiyatlarının ve kredi sübvansiyonlarının daha fazla azaltılması.

IBRD kredi dışı : - Reformların tarım üzerindeki etkisi MY 03

IBRD kredi dışı : - Kırsal Kesim Araştırması MY 04

- Gerçek koşullarda (reel TL), doğrudan veya dolaylı tarımsal sübvansiyonlarda 1 Ocak 2001 tarihindeki seviyeleri ile karşılaştırıldığında herhangi bir artış olmaması. - Fındık ve tütün piyasalarının rasyonelleşmesinin, çiftçilerin üretimlerini diğer ürünlere yönlendirmesi konusunda desteklenmesi ile kanıtlanmış olması. - Hükümetin sulama ile ilgili harcamalarının sınırlı sayıda alanın tamamlanması üzerinde yoğunlaşması.

Page 126: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

15

Kalkınma Hükümet Stratejisi Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri MY 04-06

IV. GÜÇLÜ BİR ÇEVRESEL YÖNETİM VE DOĞAL AFET ÖNLEME

1. Kirlenmeninazaltılması ve doğal

kaynakların sürdürülebilir bir

şekilde kullanılması

ası Yönetim Projesi MY 04

Çevresel etki, uyum ve sorumluluk konularının açık bir şekilde sunulması sonucunda pilot işletmenin özelleştirilmesi sürecinin kolaylaştırılması.

Karadenize dökülen kirli atıkların azaltılması.

- Hızlı büyüme dönemleri, doğal kaynakların hızla tüketilmesine, atık üretimine ve şehirlerde yüksek düzeylerde kirlenmeye neden olmuştur.

- Ekonominin düşüşe geçtiği dönemler, madenciliğe ve başka bir gelir kaynağı kalmayan hassas grupların marjinal topraklar üzerinde giderek artan bir baskı oluşturmasına neden olmuştur. Ayrıca, bu dönemlerde firmaların maliyeti düşürme yolları aramaları ile birlikte kirlilik de artmıştır. - Tarımsal girdi sübvansiyonları, çevreye olumsuz etkileri olan aşırı miktarlarda gübre ve diğer girdilerin kullanımına yol açmış, ancak, kırsal büyümenin etkin bir şekilde desteklenmesine katkıda bulunmamıştır. - Ormancılık sektörü, ormancılık gelirlerini yükseltmek ve korumaya yönelik daha iyi girişimler sağlamak amacıyla üretimi arttırmaya ihtiyaç duymaktadır. Sonuç itibariyle, bunun başarılması, Türk ormanlarının, su havzasının korunması ile sel ve toprak erozyonlarının kontrol altına alınmasındaki hayati görevlerini yerine getirmelerine olanak tanıyacaktır. - Bütçe kısıntıları çevre ile ilgili düzenlemelerin uygulanmasında azalmaya neden olmuştur. - AB’ye giriş için AB çevre standartlarının benimsenmesi ve uygulanması gerekecektir.

- Milli kaynak kullanımı ve sanayi kirlenmesinin olumsuz etkilerinin azaltılması. - Doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılmasına ve kırsal nüfusa daha yüksek gelir sağlanmasına olanak tanımak amacıyla kaynak yönetiminin geliştirilmesi. - Şehirlerde doğal gaz kullanımının arttırılması. - Yerli yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım alanlarının genişletilmesi - Düzenleme faaliyetlerinin üretim faaliyetlerinden ayırılması ve bazı orman yönetim faaliyetlerinin özelleştirilmesi ile orman kurumlarının talebe dayalı hizmet sunumuna yönlendirilmesi. - Çevre ile ilgili AB müktesebatına uyum sağlama yönündeki hazırlıkların başlatılması.

- Şehirledeki sağlığa zararlı emisyonların azaltılması. - Mikro havzalardaki topluma dayalı kaynak yönetim sisteminin daha yaygın olarak başarılı bir şekilde tekrarlanması.

IBRD kredileri : - Ozona Zarar Veren Maddeler II. Aşama MY 96 - GEF Biyolojik Çeşitlilik Projesi MY 00 IBRD kredi dışı : - UÇFP (Ulusal Çevre Faaliyet Planı) / Temiz Hava Girişimi MY 03

IBRD kredileri : - Yenilenebilir Enerji Projesi MY 04 - Mikro Su Havz

- GEF Karadeniz Tarımsal Besinin Azaltılması Projesi – Pilot MY 04 - Özelleştirme ve Çevrenin İyileştirilmesi ile ilgili Pilot Proje MY 04 (GEF fonu) IBRD kredi dışı : - Çevre ile ilgili ESW (Ekonomik Sektör Çalışması)

- Topluma dayalı milli kaynak yönetim planları uygulanmakta olan köylerin / alanların sayısının artması. - Çevre sektörü önceliklerinin AB çerçevesinde güncellenmesi; ve özelleştirilmesi düşünülen işletmelerin uyum durumlarına yönelik açık kılavuzların geliştirilmesi. -

-

- Özel mülkiyet ve işletim altındaki yenilenebilir üretim tesislerinin sayısının artması - Özel sektör tarafından işletilen şehir gaz dağıtım şebekelerinin sayısının artması.

AB : Çevrenin müktesebat standartlarına önem verecek şekilde korunması, sivil toplumun dahil edilmesi. Almanya : Çevre ve yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili KOBİ yatırımları için kredi hatları oluşturulması. UNDP : Bölgesel masterplan olan GAP çalışması ile ilgili sulama stratejisi ve doğal kaynak yönetimi. Karadenizin kirlenmeye karşı korunmasına destek sağlanmsı.

- Türkiye yüksek bir sismik risk altındadır ve sel geçmişine sahiptir. Doğal afetler büyük ölçüde insan kaybına ve geniş kapsamlı ekonomik maliyetlere neden olmuştur.

1999 depreminden etkilenen alanlarda iyileştirme ve yeniden imarın gerçekleştirilmesi.

IBRD kredileri : - Felaketlere karşı hazırlıklı olma kapasitesinin geliştirilmesi, felaket sigortası ve bina standartları ile güvenlik kurallarının sıkı bir şekilde uygulanması ile doğal afetlerin neden olduğu kayıpların en aza indirilmesi.

-

- Sel ve Deprem Sonrası Acil İyileşme MY 99

IBRD kredileri : - Sismik Risk Azaltma MY 05

- Konut, okul ve sağlık tesislerinin yeniden inşa edilmesi sürecinin zamanında tamamlanması.

EIB : MEER (Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma) programına paralel finansman sağlanması. Avrupa Sosyal Kalkınma Fonu: Şehir konutlarının finanse edilmesi

Bulgu Ülke Performans

Devam eden Kriterleri

2. Doğal afetlere karşı hazırlıklı olma kapasitesinin arttırılması ve doğal afetler nedeniyle uğranan kayıpların en az düzeye indirilmesi

Page 127: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

16

Kalkınma Bulgu Hükümet Stratejisi Ülke Performans Dünya Bankası Grubu Dünya Bankası Grubu Uluslararası Ortaklar

Hedefleri Göstergeleri Devam eden MY 04-06 Kriterleri

- 1999 yılında Marmara ve Düzce’de meydana gelen depremler, daha kapsamlı bir felakete karşı hazır olma kapasitesine, felaket sigortasına ve inşaat faaliyetlerinin sağlam bir şekilde yönetilmesine duyulan ihtiyacı ortaya koymuştur. - İstanbul’un altında olduğu sismik risk, San Francisco ve Los Angeles’daki ile karşılaştırılabilir. Marmara’dakine benzer bir depremin İstanbul yakınlarında meydana gelmesi halinde, insanların göreceği zararın yanısıra sosyal, ekonomik ve çevresel etkiler dramatik bir şekilde yüksek olacaktır.

- Şehirlerde ve kırsal kesimlerde, sosyal hizmetler ve teknik altyapı da dahil olmak üzere, 11.000’den fazla konutun inşa edilmesi. - Operasyon merkezi ve iletişim ve veri ağı ile donatılmış kapsamlı bir acil durum yönetimi kurumunun oluşturulması.

- Ulusal depremin etkilerini azaltma planının geliştirilmesi. - Özel konutların zorunlu sigorta kapsamına alınması ile önemli depremler nedeniyle devletin ve ulusal ekonominin mazur kalabileceği riskin azaltılması. - Belediyelerin felakete dayanlıklı gelişimi düzenleme, planlama ve uygulama kabiliyetinin güçlendirilmesi. - Topluma dayalı ruhsal sağlık programının desteklenmesi.

- Felaketle ilgili mevcut hizmetlerin birleştirilmesi.

- Sağlık merkezlerinin inşa edilmesi; tıbbi malzemelerin tedarik edilmesi, ve 10.000 hemşire ve hastabakıcının eğitilmesi.

- Meteoroloji yayınları ve sel uyarısı sisteminin kurulması ile sel riskinin azaltılması.

Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma MY 00

- Marmara bölgesindeki sağlık sunum ve hizmetlerinin eski haline getirilmesi. - Kapsamlı bir acil durum yönetimi kurumunun tam anlamıyla faliyet göstermesi ve yerinden yönetime dayanan bir felaket yönetimi sisteminin kurulması.

- Özel konutların zorunlu sigorta kapsamına alınmasını şart koşan sigorta kanununun kabul edilmesi. - Sıkı ve etkin bir inşaat kuralları uygulama sisteminin oluşturulması. - Mikrozonasyon çalışmaları, hasar haritaları ve arazi kullanım planlarının hazırlanması için yerel seviyede teknik ve kurumsal kapasitenin arttırılması.

- Ulusal ruh sağlığı politikasının getirilmesi.

İslam Kalkınma Bankası : Malmara bölgesinde depremin etkilerinin azaltılmasına yönelik finansman sağlanması Japonya : İstanbul Büyük Şehir Belediyesi için sismik risk değerlendirmesi ve kayıp tahminleri JBIC (Japonya Uluslararası İşbirliği Bankası) : Marmara depreminin ardından hızlı kullanım fonları, depremden zarar gören KOBİlere finansman sağlanması

İspanya : Zarar gören altyapının yeniden inşa edilmesi ve onarılması İsviçre : Acil durumlara karşı hazırlıklı olma ve riskin azaltılması alanlarında belediyelere yönelik teknik destek programı UNDP : Doğal afetlerin azaltılması ve felaketlere yönelik planlama yapılması için ulusal ve yerel düzeyde eğitim ve kapasite arttırma programları UNFPA (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu) : Etkilenen alanlarda halk sağlığı ve aile planlaması hizmetleri ile temel sağlık hizmetlerinin yeniden sağlanmasında Sağlık Bakanlığına yardımcı olmak amacıyla ECHO (Avrupa Komisyonu İnsani Yardım Örgütü) tarafından finanse edilen bir projenin uygulanması.

Page 128: Dünya Bankası Dokümanı Rapor No. 26756 TUsiteresources.worldbank.org/INTTURKEY/cas/20206814/CAS2003.tr.pdf · dünya bankası dokümanı rapor no. 26756 tu uluslararasi İmar

17

Ülke

ği

Banka

TÜRKİYE CAS Ek B10

CAS Kalkınma Önceliklerinin Özeti

Yayılım AlanıPerformansı a

Temel sorun b ÜlkeÖnceli c Önceliği c

Ülke ve Banka önceliklerinin

uzlaşımı d

Yoksulluğun Azaltılması $ Ekonomik Yönetim Yoksulluğun azaltılması Ekonomik politika Kamu Sektörü Cinsiyet İnsani Kalkınma Eğitim (temel / orta, yüksek) Sağlık, beslenme nüfus Sosyal korunma Çevresel & Sosyal Açılardan Sürdürülebilir Kalkınma Kırsal kalkınma Çevre Sosyal Kalkınma Mali, Özel Sektör & Altyapı Mali sektör Özel sektör Enerji & madencilik Altyapı

orta iyi / orta

iyi orta

mükemmel / orta zayıf orta

orta orta iyi

iyi iyi iyi

orta

eşitsizlik, yüksek hassasiyet oranı yapısal reform etkili yönetim, kamu hizmet sunumu sağlık, orta öğretim kızların orta öğr. devamı, müfredat eşitsizlik, yetersiz sunum, yönetim hedefleme, mali sürdürülebilirlik üretkenlik, tarımsal reform kent havası, sürd kırsal toprak kulla. gelir getiren olanaklar devlet bankalarının özelleştirilmesi DYY, özelleştirme muhtemel pasifler, özelleştirme demiryolları, belediye reformu

orta yüksek yüksek düşük

yüksek / orta yüksek

orta syük ek

yüksek yüksek

orta orta

yüksek yüksek

orta orta

yüksek yüksek yüksek

orta

yüksek / orta yüksek

orta

yüksek orta orta

orta orta

ESW, diyalog

ESW, diyalog

ESW (Ekonomik Sektör Çalışması) a. ”mükemmel”, “iyi”, “orta” veya “zayıf” terimleri kullanılmıştır. b. Ülkeye özel temel sorunları gösterir (örn. Yoksulluğun azaltılması için “kırsal yoksulluk”; eğitim için “kızların orta öğretimi bitirmesi”; çevre için “kentlerdeki hava kirliliği”) . c. Önceliği göstermek için “düşük”, “orta” veya “yüksek” terimleri kullanılmıştır. d. Açıklama verilmiştir, önceliklerin uyuşmaması halinde örn. başka bir MDB (Çok Taraflı Kalkınma Bankası) konuyu devralabilir veya diyalog sürdürülebilir.