Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT...

164
4. SANAYİ DEVRİMİ ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI ARACILIĞIYLA GEÇİCİ İSTİHDAM Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 EK: YARGITAY KARARLARI M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU ERDAL KARAMERCAN MEHMET C. BETİL MEHMET ALİ ÖZKAN TUFAN ÜNAL CENGİZ ULTAV ZEYNEP KESKİN PROF. DR. NURHAN SÜRAL MARCO VOTTA ALİ RIZA ERSOY ATIF ÖZGEN CANSEN BAŞARAN SYMES LEVENT ÇAKIROĞLU NEZİH BARUT NURCAN ÖNDER KUDRET ÖNEN NUMAN ÖZCAN SEVİLAY PEZEK YANGIN MUSTAFA İ. KIZILTAŞ PROF. DR. AYKUT LENGER AYKAN GÖKBULUT MURAT KANSU ESER EROL

Transcript of Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT...

Page 1: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

| CİLT 54 • SA

YI 2 • MA

RT - NİSA

N 2016

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) • TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) • TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) • TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) • İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) • TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) • KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) • TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) • MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) •MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) • TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) • PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) • TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) • TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE AĞAÇ MAMÜLLERİ SENDİKASI (KASİSEN) • TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

4. SANAYİ DEVRİMİÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI

ARACILIĞIYLA GEÇİCİ İSTİHDAM

Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016

EK: YARGITAY KARARLARI

M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU

ERDAL KARAMERCAN

MEHMET C. BETİL

MEHMET ALİ ÖZKAN

TUFAN ÜNAL

CENGİZ ULTAV

ZEYNEP KESKİN

PROF. DR. NURHAN SÜRAL

MARCO VOTTA

ALİ RIZA ERSOY

ATIF ÖZGEN

CANSEN BAŞARAN SYMES

LEVENT ÇAKIROĞLU

NEZİH BARUT

NURCAN ÖNDER

KUDRET ÖNEN

NUMAN ÖZCAN

SEVİLAY PEZEK YANGIN

MUSTAFA İ. KIZILTAŞ

PROF. DR. AYKUT LENGER

AYKAN GÖKBULUT

MURAT KANSU

ESER EROL

Page 2: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

TİSK AKADEMİMart 2016 sayısı çıktı

TİSK AKADEMİ Eylül 2016 sayısı için Makalelerinizi

31 Temmuz 2016 tarihine kadar gönderebilirsiniz.

Ayrıntılı bilgi için: www.tisk.org.tr

Page 3: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 1

Bu Sayımızda

| CİLT 54 • SA

YI 2 • MA

RT - NİSA

N 2016

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) • TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) • TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) • TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) • İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) • TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) • KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) • TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) • MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) •MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) • TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) • PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) • TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) • TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE AĞAÇ MAMÜLLERİ SENDİKASI (KASİSEN) • TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

4. SANAYİ DEVRİMİÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI

ARACILIĞIYLA GEÇİCİ İSTİHDAM

Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016

EK: YARGITAY KARARLARI

M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU

ERDAL KARAMERCAN

MEHMET C. BETİL

MEHMET ALİ ÖZKAN

TUFAN ÜNAL

CENGİZ ULTAV

ZEYNEP KESKİN

PROF. DR. NURHAN SÜRAL

MARCO VOTTA

ALİ RIZA ERSOY

ATIF ÖZGEN

CANSEN BAŞARAN SYMES

LEVENT ÇAKIROĞLU

NEZİH BARUT

NURCAN ÖNDER

KUDRET ÖNEN

NUMAN ÖZCAN

SEVİLAY PEZEK YANGIN

MUSTAFA İ. KIZILTAŞ

PROF. DR. AYKUT LENGER

AYKAN GÖKBULUT

MURAT KANSU

ESER EROL

Yağız EYÜBOĞLUTürkiye İşveren Sendikaları

Konfederasyonu Adına SahibiBülent PİRLER

Sorumlu Yayın Müdürüİdare Yeri

Hoşdere Caddesi Reşat Nuri Sok.No: 108 06540 Çankaya - ANKARA

Tel: (312) 439 77 17 /PbxFaks: (312) 439 75 92-93-94

Web: www.tisk.org.trE-posta: [email protected]

Dergide yayınlanan bütün yazılarkaynak adı gösterilerek

iktibas edilebilir.Dergide yayınlanan yazılar

yazarların kişisel görüşüdür, Konfederasyonu bağlamaz.

İŞVEREN BASIN MESLEK İLKELERİNE

UYMAYA SÖZ VERMİŞTİR.Baskı Tarihi

15 Nisan 2016Editöryel Hazırlık ve Tasarım

KS MedyaÇetin Emeç Bulvarı 1322. Cad. 64/6

Öveçler / ANKARATel-Faks: (312) 472 86 23

Baskı ve CiltDumat Ofset Matbaacılık

Şaşmaz / ANKARATel: (312) 278 82 00

Faks: (312) 278 82 30ISSN: 1303-0418

Yayın TürüYerel Süreli Yayın

Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016

Değerli Okuyucularımız, İŞVEREN’in bu sayısında 4. Sanayi Devri-

mi ve Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Ge-çici İstihdam konularını ele alıyoruz.

TOBB Başkanı M.Rifat Hisarcıklıoğlu, 4. Sa-nayi Devrimi’nin bugüne kadar alışılan iş yap-ma biçimlerini değiştireceğini, istihdam piyasa-sını derinden etkileyeceğini; verimliliği artırıp maliyetleri düşürürken yepyeni mesleklerin doğmasına da neden olacağını belirtti.

TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, Sanayi 4.0’ın internet ve mobil teknolojilerin entegrasyonuyla birlikte üretim süreçlerindeki değişimi betimlediğini; ancak sanayimizi dö-nüştürmekte arzu edilen noktaya gelemediği-mizi açıkladı.

Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, küre-sel vizyonları çerçevesinde dijital dönüşüm ve Sanayi 4.0 ile gelen fırsatları uzun vadeli strate-jilerine entegre ettiklerini söyledi.

Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Erdal Kara-mercan, Sanayi 4.0’ın birdenbire karşımıza çıkan bir çerçeve olmadığını; sektörlerini de etkileyecek bu çerçeveyi kendi dönüşüm süreç-leriyle en etkin biçimde eşleştirme çabası içinde bulunduklarını anlattı.

OSD Başkanı Kudret Önen, ticarileşme odak-lı ArGe faaliyetleriyle Türkiye’nin çok büyük bir fırsatı yakalayabileceğini kaydetti.

TTGV Başkanı Cengiz Ultav, Endüstri 4.0 ile endüstrinin “data” “design” ve “digital” kav-ramları üzerinden yeniden tanımlandığını ve özellikle sağlık, tarım, ulaşım, eğitim ve endüst-ri gibi alanlarda önemli değişimler gözleneceği-ni bildirdi.

PERYÖN Genel Başkanı Sevilay Pezek Yangın, ihtiyaç duyulan ekonomik büyümeyi sağlamanın yolunun insanın yeteneklerini, becerilerini, bilgisini 4. Sanayi Devrimi’nin iş ihtiyaçlarına göre geliştirmekten geçtiğini ifade etti.

ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa İ. Kızıltaş, dünyada özellikle üniversite için-de kurulmuş teknoparklar arasında büyüklük açısından önemli bir yere sahip olan ODTÜ TEKNOKENT’in geleceği olan fikirleri yapılan-dıran ve destekleyen bir Ekosistem kurma ve yaşatma vizyonuyla çalışmaya devam edeceği-ni anlattı.

Ege Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Lenger, Türkiye’nin I. Sanayi Devriminin bile kendi dinamikleriyle yeşermesine elveriş-

li, siyasi, sosyal, ekonomik koşul ve altyapıya sahip olmadığını, Batının ulaştığı noktaya ulaş-mak için daha farklı yollar izlenmesi gerektiğini ve bu konuda kamu müdahalesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.

TürkTraktör Genel Müdür Marco Votta siber fiziksel sistemleri entegre ederek üretimi dijital-leştireceklerini ifade etti.

The BCG Yönetici Ortağı Aykan Gökbulut, Sanayi 4.0’ı daha hızlı, daha esnek, kalitesi daha yüksek ve daha verimli bir sanayi yolculu-ğu olarak tanımladı.

SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin, bulut bilişimin iş süreçlerinde sadeleşme, hız ve verimlilik sağladığını söyledi.

Siemens Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy, üretim teknolojilerinde gelişen dijitalleşmenin, endüstriyel girişimler için yeni fırsatlar açarken Endüstri 4.0 ile bir üretim rö-nesansı yaşandığını kaydetti.

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kan-su, sanayide üretim süreçlerinin tamamen de-ğiştiğini, makinelerin insanlarla etkileşiminin öne çıktığı bir dönemin başında olduğumuzu ve akıllı fabrikalar kurmak ve akıllı ürünler üret-memizin şart olduğunu belirtti.

Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İstihdam konusunda Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder, yapılan düzenlenmeler ile insan odaklı güvenceli esnek çalışma anlayışı benim-sendiğini söyledi.

ILO Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan, özel istihdam büroları ve çalışma haklarının gü-vence altına alınması konularını ILO’nun norm ve uygulamaları perspektifinde değerlendirdi.

İŞKUR Genel Müdür V. Mehmet Ali Özkan, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş iliş-kisinin çalışma hayatına katkıları konusunda görüşlerini açıkladı.

ÇEİS, İlaç ve Toprak İşverenleri Sendika-larımızın Başkanları “Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi” düzenlemesinin ülkemiz çalışma hayatına ve ekonomisine; özel-de sektörlerine yapacağı katkılar hakkında bilgi verdiler.

Farklı gündem konularını İŞVEREN’in bu sayısında da bulacaksınız. Heykeltraş Malik Bulut ile gerçekleştirilen Sanat söyleşimizi; Ka-dınlar, Arkeogezi, Avrupa Haberleri ile çok çe-şitli konularda hazırlanan Rapor ve makaleleri beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz.

Gelecek sayıda buluşmak üzere…

Page 4: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 20162

ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI ARACILIĞIYLA

GEÇİCİ İSTİHDAM

103554. SANAYİ DEVRİMİ

•BAŞKANDAN Sanayi 4.0 Dışında Kalamayız! 4 •EDİTÖRDEN Çalışma Hayatında Esnekliğe Doğru Yeni ve Önemli Bir Adım 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı Yaşanıyor CANSEN BAŞARAN SYMES TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI 59 •ZOOM Sanayi 4.0 Devrimi LEVENT ÇAKIROĞLU KOÇ HOLDİNG CEO 62 •ZOOM “Yeni Bir Yol Ayrımı…” ERDAL KARAMERCAN ECZACIBAŞI TOPLULUĞU CEO 64 •ZOOM Türk Otomotiv Sanayii 4.0 Uygulamasının İçinde Olmalıdır KUDRET ÖNEN OSD YÖNETİM KURULU BAŞKANI 66 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Endüstri “Data” “Design” ve “Digital” Kavramları Üzerinden Yeniden Tanımlanıyor CENGİZ ULTAV TÜRKİYE TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VAKFI (TTGV) YÖNETİM KURULU BAŞKANI 68 •ZOOM 4. Endüstriyel Devrim ile Birlikte Tüm İşler Teknolojiyle Bütünleşiyor SEVİLAY PEZEK YANGIN PERYÖN GENEL BAŞKANI MERCK ORTA DOĞU, AFRİKA, RUSYA YETENEK VE GELİŞİM DİREKTÖRÜ 70 •ZOOM Türkiye’nin Teknokenti: ODTÜ TEKNOKENT MUSTAFA İ. KIZILTAŞ ODTÜ TEKNOKENT GENEL MÜDÜRÜ 74 •ZOOM Dördüncü Sanayi Devrimi ve Sanayide Dönüşüm PROF. DR. AYKUT LENGER EGE ÜNİVERSİTESİ İİBF 78 •ZOOM Siber Fiziksel Sistemleri Entegre Ederek Üretimi Dijitalleştireceğiz MARCO VOTTA TÜRKTRAKTÖR GENEL MÜDÜRÜ 84 •ZOOM Türkiye’nin 4.0 Perspektifi AYKAN GÖKBULUT THE BOSTON CONSULTİNG GROUP YÖNETİCİ ORTAK 88 •ZOOM Bulut Bilişim İş Süreçlerinde Sadeleşme, Hız ve Verimlilik Sağlıyor ZEYNEP KESKİN SAP TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ 91 •ZOOM Endüstri 4.0 ile Üretim Rönesansı Yaşanıyor ALİ RIZA ERSOY SİEMENS TÜRKİYE GENEL MÜDÜR YARDIMCISI VE DİJİTAL FABRİKA BÖLÜM DİREKTÖRÜ 94 •ZOOM Akıllı Fabrikalar Kurmak ve Akıllı Ürünler Üretmek Şart MURAT KANSU MİCROSOFT TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ 95 •ZOOM Ar-Ge ve Yaratıcılık Alanlarında Türkiye’nin Dünyadaki Durumu 97 •ZOOM Dünya Birincisi Şirketin AR-GE Yatırımı Türkiye’nin İki Katından Fazla 101 •ZOOM Yapılan Düzenlenmeler ile İnsan Odaklı Güvenceli Esnek Çalışma Anlayışı Benimsenmiştir NURCAN ÖNDER ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ÇALIŞMA GENEL MÜDÜRÜ 104 •ZOOM Özel İstihdam Büroları ve Çalışma Haklarının Güvence Altına Alınması NUMAN ÖZCAN ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ (ILO) TÜRKİYE OFİSİ DİREKTÖRÜ 107 •ZOOM Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisinin Çalışma Hayatına Katkıları MEHMET ALİ ÖZKAN İŞKUR GENEL MÜDÜR V. 109 •ZOOM Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Kurulacak Geçici İş İlişkisi, İstihdamın Artırılmasında Önemli Bir Enstrüman Olacaktır TUFAN ÜNAL ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) YÖNETİM KURULU BAŞKANI 113 •ZOOM Geçici İş İlişkisinde İş Kanunu’nun Getirdiği Olanakların Kaldırılmaması Sağlanmalıdır NEZİH BARUT İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (İEİS) YÖNETİM KURULU BAŞKANI 115 •ZOOM Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisinin Yasalaşması İstihdama Olumlu Katkılar Sağlayacaktır MEHMET C. BETİL MESS YÖNETİM KURULU BAŞKANI 116 •GÖRÜŞ Özel İstihdam Büroları Aracılığı İle Geçici İş İlişkisi Kurulmasına Olanak Sağlayan Kanun Tasarısı TBMM Genel Kurulunda 117 •KADINLAR VE GENÇLER 120 •İNCELEME Reel Sektörde Kârlılık Analizi 129 •TİSK HABERLER 133 •AVRUPA AVRUPA 138 •ANALİZ Kadın İstihdamını İlgilendiren Yeni Düzenlemeler PROF. DR. NURHAN SÜRAL AB CİNSİYET EŞİTLİĞİ VE AYRIMCILIKLA MÜCADELE ALANINDA HUKUK UZMANLARI AĞI ÜYESİ 142 •GÖRÜŞ Mülteci Krizi Bir İnsanlık Krizidir!.. ATIF ÖZGEN SGK EMEKLİ ŞUBE MÜDÜR V. İNSANİ DEĞERLER DERNEĞİ KURUCU VE YÖNETİM KURULU ÜYESİ 147 •GÖRÜŞ İşverenlere Maliyet Avantajı ve Nitelikli İşgücü Desteğinde Önemli Bir Araç “İşbaşı Eğitim Programı” ESER EROL İŞKUR İSTİHDAM UZMANI 150 •ARKEOGEZİ 153 •SANAT 156 •İSTATİSTİK 158 •YENİ YAYINLAR 160

Page 5: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

Terör Saldırılarını Kınama ve Başsağlığı

TİSK 2015 KSS Ödülleri Törenle Sahiplerine Teslim Edildi

Nikaia Antik Kenti

8133

12

İş Sağlığı ve Güvenliği ile İşin Yürütümü Semineri

156

Malik Bulut: “Doğayı güzellikle eşleştiriyorum”

153

Page 6: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 20164

Tuğr

ul K

UD

ATG

OBİ

LİK

başkandanTu

ğrul

KU

DA

TGO

BİLİK

Yağı

z EY

ÜBO

ĞLU

Dünyada giderek şiddetlenen bir ‘Sanayi 4.0’ rüzgarı esiyor. Daha önce yaşanan üç sanayi devriminden sonra ilk kez 2011’de Almanya’da yapılan Hannover Fuarı’nda ortaya atılan ve genelde Sanayi 4.0 kısaltmasıyla anı-lan Dördüncü Sanayi Devrimi aradan geçen dört-beş yılda tüm dünyada üze-rinde konuşulan ve tartışılan bir feno-men haline gelmiş bulunuyor.

İngiltere’de başlayan ve 1700-1830 yılları arasında kalan Birinci Sanayi Devrimi’nin buhar gücüyle çalışan makinelere, 1840-1870 dönemini kap-sayan İkinci Sanayi Devrimi’nin ham-madde teminini kolaylaştıran ulaşım ağlarının gelişmesine ve elektrik ener-jisine, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan ve nükleer enerji, bilgi ve ile-tişim teknolojileri gibi gelişmelere da-yanan Üçüncü Sanayi Devrimine kar-şılık, 2011 yılında Almanya’da ortaya atılan Sanayi 4.0, artık salt bir teknik terim olma ötesinde milyarlarca dolar ve euro ile ifade edilen bir ekonomik piyasa ya da süreç haline gelmiştir.

“Dijital devrim” diye de adlan-dırılan Sanayi 4.0’ın temel amacı, kendini yönetebilen akıllı makine ve fabrikaların hayata geçirilmesidir. Bu yeni süreç insan emeğinin en az kulla-nıldığı, ancak en yüksek emek verim-liliğinin elde edildiği, ileri derecede otomasyona dayalı üretim biçimlerine dayanmaktadır. Üç boyutlu yazıcılar,

nesnelerin interneti, akıllı fabrikalar, siber-fiziksel sistemler, büyük veri, otonom robotlar, simülasyon, sistem entegrasyonu, artırılmış gerçeklik, bu-lut bilişim sistemi gibi çok sayıda yeni kavram ve buluş içeren Sanayi 4.0’ın şimdiden görülmeye başlanan yararla-rı şöyle özetlenebilir: • Daha karmaşık ve akıllı ürünler

üretilebilmektedir. • Seri üretimden,müşteri ihtiyaçları-

na göre özel üretime geçilebilmek-tedir.

• Hammadde ve kaynak tüketimi en aza indirgenirken, verimlilik art-makta ve yeşil enerji dönemine ge-çilmektedir.

• Kendi kendini organize eden üre-tim yöntemleri sayesinde üretim için gerekli kaynaklara (enerji, in-san, makine vb.) olan ihtiyaç azal-maktadır.

• Ürün-yaşam döngüsü kısalırken, üretimdeki hata payı minimuma inmektedir.

• İş sağlığı ve güvenliği robotlarla daha iyi sağlanmaktadır.

• Robotlar üretim süreçlerini hızlan-dırdığından, çalışma saatleri çok daha esnek hale gelmektedir.Son zamanlarda özellikle AB’de

bu yararların sayısal verilerle ifadeye başlanması, Sanayi 4.0’a verilen öne-min ciddi bir göstergesi sayılabilir.

Örneğin, Avrupa Parlamentosu’nun yaptırdığı bir araştırmaya göre, dijital devrim Avrupa sanayiinin yaşadığı gerileme sürecini tersine çevirebile-cek ve imalat sanayiinin GSYH içinde halen %16 dolaylarında olan payını 2020’ye kadar %20’ye çıkarabilecek-tir. Entegre değer zincirleri sayesinde imalat süreci %120, üretilen malların piyasaya sürümü ise %70 oranların-da hız kazanacaktır. Aynı araştırmaya göre verimlilik %20 oranında artacak-tır. Fakat tüm bu kazançların bir de maliyet cephesi bulunmaktadır. Yine AP araştırmasına göre, Sanayi 4.0’ın başarıya ulaşabilmesi için sadece Almanya’da yılda 40 milyar euro’luk yatırım yapılması gerekecektir. AB’nin bütününde ise bu rakam 140 milyar euro’ya ulaşmaktadır. Buna karşılık The Boston Consulting Group’un tah-minlerine bakılırsa, Sanayi 4.0 önü-müzdeki 10 yılda Alman ekonomisine yıllık %1 ilave büyüme hızı kazandıra-cak ve 390,000 yeni iş yaratacaktır.

Burada hemen belirtilmesi gereken nokta, Dördüncü Sanayi Devrimi’nin işgücü piyasaları ve istihdam üzerin-deki muhtemel etkileri konusunda şu anda görüş ayrılıklarının devam et-mekte oluşudur. Tartışılmayan konu ise, dijital devrimin verimlilikleri artı-rıp maliyetleri düşürürken, şu an mev-cut pek çok mesleğin yok olmasına, buna karşılık yeni mesleklerin doğma-sına neden olacağıdır. Bu alanda yapı-

Sanayi 4.0 Dışında Kalamayız!

Page 7: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 5

lan çeşitli anket çalışmaları robotların mavi ve beyaz yakalı istihdamını ye-rinden edeceği konusundaki kaygıları ortaya koyarken, teknolojinin daima yeni istihdam olanakları yarattığı ve dolayısıyla Sanayi 4.0’ın 2025 yılın-da yarattığından daha fazla iş kaybına neden olmayacağı şeklindeki iyimser görüşlere de yer vermektedir.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Ocak 2016’da yayımlanan ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 15 ülke ve ülke grubunda yapılan anketlere da-yanarak hazırladığı “İşlerin Geleceği” başlıklı raporuna göre, (Sanayi 4.0’ın) içerdiği değişim dinamikleri, yeni iş ve mesleklerin ortaya çıkmasına ve pek çok iş ve mesleğin ortadan kalkması-na yol açacak, hem eski hem de yeni meslekler için yeni beceriler gerektire-cek, işlerin nerede ve nasıl yapıldığını etkileyecek, yeni yönetim ve düzenle-me güçlükleri çıkaracaktır. Bir yaygın tahmine göre, bugün ilkokula başlayan çocukların %65’i eğitimlerini tamam-ladıklarında henüz mevcut olmayan tümüyle yeni iş türlerinde çalışacaktır. Yine raporun dayandığı anket bulgula-rına göre, 2015-2020 döneminde kap-sanan ülkelerde yaklaşık 7.1 milyon iş ortadan kalkacak, buna karşılık 2 mil-yon dolayında yeni iş yaratılacaktır.

Bu durumdan önümüzdeki dönem-de eğitim sistemlerinde yapılması ge-reken değişikliklerin yönü ve kapsamı

konusunda herkes ders çıkarmak zo-rundadır.

Gelelim Türkiye’nin Sanayi 4.0 karşısındaki durumuna ve bu konuda ulusça yapmamız gerekenlere...

Çeşitli veriler maalesef ülkemizin henüz Sanayi 4.0’a geçiş aşamasına gelmediğini ortaya koymaktadır. Türk sanayiine şöyle bir baktığımızda, bu-gün rahatlıkla görebildiğimiz gerçek şudur:

Sanayimizin teknolojik üretim se-viyesi bugünkü haliyle kesinlikle bizi ulusal zenginlik hedeflerimize ulaştı-rabilir gibi görünmüyor. İhracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı %3,7 düzeyinde. Bu oranı AB seviyesine ge-tirmek ve Dördüncü Sanayi Devrimi yarışına aynı çizgide başlamak için en az dört kat artırmamız gerekiyor. Bu-nun da temel koşulu teknoloji düzeyi-mizi ve katma değerimizi yükseltmek-tir. Teknoloji geliştirmenin ve bunu üretime aktarmanın tek yolunun AR-GE faaliyetlerinden geçtiği ise bugün herkesin malumudur.

Bu konuda OECD’nin Şubat 2016’da yayımladığı son çalışmasına göre, Tür-kiye 2015 yılı itibariyle AR-GE harca-malarının GSYH’ya oranı açısından kapsanan 38 ülke (34 OECD üyesi + Çin, Rusya, G.Afrika, Arjantin) içinde %1 ile 31.sıradadır. Söz konusu oran OECD ortalaması olarak %2,4, AB orta-

laması olarak da %1,9 düzeylerindedir.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı-

mız Sayın Fikri Işık’ın da belirttiği gibi, “AR-GE yapmadan yüksek teknolojili ürün üretmemiz mümkün değildir.” Bu durumda Sanayi 4.0’a katılmanın yolunun AR-GE faaliyet ve harcamala-rının artırılmasından geçtiğini söyle-mek herhalde yanlış olmaz.

Şüphesiz AR-GE konusu Türkiye’nin henüz Sanayi 4.0’a hazır olmadığını gösteren unsurlardan sa-dece birisidir. Eğitim ve çıraklık siste-mimizdeki eksiklikler, üniversite-sa-nayi işbirliği konusunda katetmemiz gereken mesafeler, çalışma hayatını daha fazla esnekleştirecek ve yasal düzenlemelerin ötesinde yapıcı sosyal diyalog mekanizmalarına tabi kılacak çabaların yetersizliği ilk anda aklımıza gelen konular olmaktadır.

Türkiye olarak Sanayi 4.0 yarışı dışında kalma lüksüne sahip değiliz. Ulusal hedeflerimize ulaşmak ve zen-gin ülkeler safında yerimizi almak için rekabet gücümüzü artırmak zorunda-yız. Bu da teknoloji yatırımlarına ve bunlar sayesinde yapacağımız yüksek teknolojili ürünler ihracatına bağlıdır.

Bu doğrultuda, ülkemizin Sanayi 4.0 aşamasına geçişini hızlandırmak için sanayimizin teknolojik üretim se-viyesini yükseltmek hepimizin önceli-ği olmalıdır.

Page 8: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 20166

editördenTİSK Genel SekreteriBülent PİRLER

Çalışma Hayatında Esnekliğe Doğru Yeni ve Önemli Bir Adım

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin hız-lı değişimi ve büyük ölçüde bu değişim rüzgarının ürünü sayılabilecek “küre-selleşme” olgusu dünyamızı kısaca Sa-nayi 4.0 diye anılan Dördüncü Sanayi Devrimi’nin eşiğine getirmiş bulunu-yor. Bu konuda mevcut bilgi ve gelişme-leri değerli okurlarımızla paylaşmak ve ülkemizin bu süreç karşısındaki duru-munu ortaya koymak üzere İŞVEREN’in bu sayısındaki ana konulardan birini Sanayi 4.0 olarak belirledik.

İkinci ana konumuz ise özel is-tihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulmasına olanak sağlayan kanun tasarısıdır. Aslında bugün bu iki konu arasında çok yakın ilişkiler bulunduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Küreselleşme ve onun giderek sanayi sektörüne yansıyan görünümü sayı-labilecek olan Sanayi 4.0, firmaların uluslararası rekabet gücünü çok belir-leyici bir değişken haline getirmiş bu-lunuyor. İşgücü piyasalarının esnekli-ği ise artık rekabet gücünü belirleyen en önemli etkenlerden biri sayılıyor.

Bu bağlamda işgücü piyasalarının esnekleştirilmesinin hem işletmelerin

uluslararası rekabet gücünü artırmak, hem de büyüyen işsizlik karşısında is-tihdama katkı vermek amacıyla artık dünya genelinde öncelikli politika ha-line geldiğini görüyoruz.

Bu konuda Euro Bölgesi ülkeleri ilginç örnekler oluşturmaktadır. Or-tak para Euro’ya geçtikleri için dış re-kabet gücü kazanma yoluyla devalüe edecek ulusal paraları kalmayan bu ülkeler genelde esnek işgücü piyasası yöntemlerine yönelmişlerdir. Özellikle Euro Bölgesi’nin Güney Avrupa kana-dını oluşturan üyeleri yaşanan krizin de etkisiyle esnek işgücü piyasası yo-lunda çeşitli önlemleri hayata geçir-mişlerdir. Bunlar arasında son derece dar ve katı işgücü piyasasına sahip Portekiz’in en fazla reform yapan ülke konumuna geldiğini görmek ilginçtir. İşgücü piyasasının adeta bloke olmuş haliyle Avrupa’da ün yapan İspanya, kıdem tazminatı miktarını düşürerek, işverenlerin ekonomik nedenlerle işçi çıkarmalarını kolaylaştırarak 2012 yı-lında önemli bir reform başlatmıştır. İtalya’da ise çok zaman alan işten çı-karma sürecinin maliyetleri düşülmüş,

işten çıkarmanın önündeki engelle-rin ortadan kaldırılması konusunda önemli adımlar atılmıştır. Almanya’da imzalanan toplu iş sözleşmelerinin işyerleri bakımından uygulanabilir olmasına özel önem verilmektedir. Bu ülkede 2003-2005 yıllarında gerçek-leştirilen Hartz Reformları gençlerin istihdamını kolaylaştırmış ve part-time çalışanların ücretlerinin düşürül-mesini sağlamıştır.

Euro Bölgesi’nde gözler halen iş-gücü piyasalarını esnek hale getirme konusunda en katı kurallara sahip ve bunları yumuşatma yolunda yıllar-dır pek bir şey yapamayan Fransa’ya çevrilmiş bulunuyor. İşverenlerin üze-rindeki son derece yüksek sosyal si-gorta primleri ve katı iş güvencesi ku-ralları nedeniyle Fransa halen %10.2 ile İspanya ve Yunanistan dışında kalan Euro Bölgesi ülkeleri arasında en yüksek işsizlik oranına sahiptir. OECD’nin 2 Nisan 2016’da yayımlanan “Economic Survey of France 2015” başlıklı raporuna göre, işgücü piyasa-sının katılığı Fransa’da ekonomik can-lanmayı önlemektedir.

Page 9: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 7

Bu duruma karşı Fransız Çalışma Bakanı Bayan Myriam El Khomri’nin geçen Kasım ayında açıkladığı ve “El Khomri İş Yasası” diye anılan yeni ta-sarının çalışma süreleri, işten çıkarma tazminatları, fazla mesai ücretleri, iş mahkemelerinin yetkileri gibi pek çok konuda öngördüğü esneklik tedbirle-rinin ne derece hayata geçirilebileceği ise bu ülkede giderek yaygınlaşan pro-testo mitingleri ve iş bırakmalar nede-niyle şu anda belli değildir.

Küresel rekabetin Fransa gibi ülke-leri bile esnekliğe zorlaması kuşkusuz üzerinde düşünülmesi ve çalışılması gereken bir gelişmedir. Türkiye’de de konu yıllardır hem resmi belgelerde yer almış, Konfederasyonumuzun da katıldığı çeşitli çalışmalara konu ol-muştur.

Son olarak 23 Şubat 2016 tarihin-de Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda kabul edilerek Genel Kurul’a sunulmuş bulunan “İş Kanu-nu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu”nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” bu çalışmaların önemli bir örneğini oluşturmaktadır. Kanun Ta-sarısı ile; • Özel İstihdam büroları aracılığı ile

geçici iş ilişkisi kurulabilmesine olanak sağlanmakta,

• Uzaktan çalışma modeli getiril-mekte,

• Turizm sektöründe denkleştirme süresi 4 aya çıkarılmaktadır.Geçici iş ilişkisi ile çalışma son

yıllarda en hızlı artış gösteren atipik istihdam biçimlerinden biridir. Özel-likle yukarıda da kısaca değindiğimiz son yıllarda Avrupa’da ortaya çıkan esneklik arayışları geçici iş ilişkisinin önemini artırmıştır. Özel İstihdam Büroları Avrupa Konfederasyonu’nun 2015 ekonomik raporuna göre, 2013 yılında dünyada iş piyasalarına istih-dam ve işe alma sektörü vasıtasıyla

giriş yapan 60,9 milyon işçinin üçte ikisi özel istihdam bürolarından ya-rarlanmıştır. Özel İstihdam Bürolarına ilişkin 181 sayılı ILO Sözleşmesi’nin kabulü de bir ölçüde geçici istihdam bürolarının Avrupa’da yayınlaşmasına bağlanmaktadır. Halen bu Sözleşme’yi 12’si AB üyesi 31 ülke onaylamış du-rumdadır.

Ülkemizde 4857 sayılı İş Kanununa dayanılarak, 4904 sayılı İŞKUR Kanu-nuyla işgücü piyasasının etkinliğine katkı sağlamak için 2003 yılından itibaren özel istihdam bürolarına izin verilmeye başlanmıştır. Halen izin ve-rilen 44 büro faaliyetini sürdürmekte-dir.

Yeni tasarı ile İŞKUR’dan geçici işçi sağlama yetkisi alan özel istihdam bü-rolarına geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilerek büroların faaliyet alanı ge-nişletilmektedir. Geçici iş ilişkisi, özel istihdam büroları aracılığıyla, holding bünyesi içinde ya da aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir iş yerinde görevlendirme yapılarak kurulabile-cektir.

Tasarıya göre geçici iş ilişkisi; do-ğum izni ve doğum sonrası kısmi çalış-ma hakkı kullanan, askerlik hizmetini yapan ve iş sözleşmesi askıya alınan çalışan yerine kurulabilecektir. Ayrı-ca, mevsimlik tarım işleri ile ev hiz-metlerinde, süre sınırı aranmaksızın geçici iş ilişkisi kurulabilecektir. Buna karşılık, grev ve lokavt uygulaması sı-rasında geçici iş ilişkisi kapsamında işçi çalıştırılamayacaktır. İşletmenin iş hacminin öngörülemeyen ölçüde artması halinde geçici iş ilişkisine da-yalı çalıştırılan işçi sayısı, işletmedeki toplam işçi sayısının dörtte birini ge-çemeyecektir. Ancak 10 ve daha az işçi çalıştırılan iş yerlerinde, 5 işçiye kadar geçici iş ilişkisi kurulabilecektir.

Konfederasyon olarak özel istih-dam büroları aracılığıyla geçici iş iliş-

kisinin sağlandığı avantajlardan en kısa sürede yararlanmak ve işgücü pi-yasasındaki bazı uygulamaların huku-ki düzenlemeye kavuşturulması için söz konusu kurumun bir an önce yasal düzenlemeye kavuşturulması gerekti-ğine inanıyoruz. Bizce, küresel rekabet koşullarının ortaya çıkardığı bu istih-dam biçimi, çalışanların, işverenlerin, işsizlerin ve kayıtdışı çalıştırılanların yararına işleyecek bir çalışma mode-lidir.

Ülkemizde hem ekonomik, hem de sosyal alanda çeşitli katkıları olacak bu yasal düzenleme yoluyla; • Yeni ve istihdam imkanları yaratı-

larak toplam istihdamda artış, iş-sizlikte azalış sağlanacak;

• Özellikle ilk kez iş arayanların, gençlerin, kadınların ve engellile-rin işgücü piyasasına dahil olmala-rının yolu açılacak, böylece büyük oranlardaki genç ve kadın işsizliği hafifletilebilecek;

• Daimi istihdama geçişte kurumsal bir atlama taşı oluşturulacak;

• Önemli büyüklükteki kayıtdışı is-tihdam kayda alınacak;

• Ekonominin ve işgücü piyasasının esnekliği artırılacak;

• Çalışanların mesleki deneyim ka-zanmaları, teknolojik gelişmeye uyum sağlamaları ve istihdam edi-lebilirlikleri geliştirilecek;

• Çalışanlara iş hayatı ile özel yaşamı dengeleme imkanı verecektir.Kısaca özetlemeye çalıştığımız tüm

bu yararların ekonomimizin ulusla-rarası rekabet gücünü artıracağı yad-sınamaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.

Yazımızı burada noktalamadan önce Türkiye’de bu sistemin uygulan-masının aynı zamanda AB mükteseba-tına uyumun da bir gereği olduğunu vurgulamak durumundayız.

Page 10: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 20168

Terör Saldırılarını Kınama ve Başsağlığı

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu 17 Şubat 2016 ve 13 Mart 2016 tarihlerinde Ankara’da, 19 Mart 2016 tarihinde İstanbul’da meydana gelen terör saldırıları ile ilgili olarak kınama ve başsağlığı mesajları yayınladı.

Eyüboğlu söz konusu mesajlarda işverenler olarak ülkemizi ve milletimizi hedef alan terörü şiddetle kınadıklarını ve Türkiye’nin, toplumsal birlik ve dayanışma sayesinde terörün üstesinden geleceğini ifa-de etti.

Ayrıca TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, TÜRK-İŞ Baş-kanı Ergün Atalay, MEMUR-SEN Başkanı Ali Yakup, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, TZOB, HAK-İŞ, KAMU-SEN, TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, TÜRMOB, TEMAD, TÜRKONFED temsilcilerinden oluşan heyet 22 Şubat 2016 tarihinde Ankara’da 17 Şubat’ta meydana gelen terör saldırısının gerçekleştiği Merasim Sokak’taki olay yerine karanfil bırakarak saldırıyı lanetledi.

Page 11: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 9

Çalışma Hayatını Düzenleyen Yasalarda Değişiklik İçeren GelişmelerYıllık Ücretli İzin Sürelerinin Bölünebilmesine İlişkin Yeni Torba Yasa

Çalışma hayatı ile ilgili önemli dü-zenlemeler içeren “65 yaşını Doldur-muş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hak-kında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 26 Nisan 2016 tarih ve 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanun’un Camiamız açısından önem arz eden hükümleri ile; • İşçilerin yıllık ücretli izin sürele-

rinin tarafların anlaşması ile bir bölümü 10 günden aşağı olmamak üzere en çok üçe bölünebileceğine ilişkin 4857 sayılı İş Kanununun 56 ncı maddesinin üçüncü fıkrası “ta-rafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler halinde kullanılabilir” şeklinde değiştirilmekte;

• Sendika ve Konfederasyonlar nakit mevcutlarının yüzde onunu aşma-mak şartıyla ve Yönetim Kurulu kararı ile şehit yakınları ve gazilere

ayni ve nakdi yardımda bulunabil-melerine olanak sağlanmakta;

• Sosyal yardımdan yararlanan kişile-ri istihdam eden işverenlere prime esas kazanç alt sınırı üzerinden he-saplanan sigorta primlerinin işve-ren hisselerine ait tutarın tamamı işe başlatıldığı tarihten itibaren bir yıl süreyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından karşılanması öngörülmekte; Bakanlar Kuruluna bu süreyi bir yıl uzatma yetkisi ta-nınmaktadır.

6698 sayılı “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu

6698 sayılı “Kişisel Verilerin Ko-runması Kanunu 7 Nisan 2016 tarih ve 29677 sayılı Resmi Gazete’de yayımlan-dı.

Kanunun “Yürürlük” başlıklı 32.maddesi uyarınca, bu Kanunun 8,9,11,13,14,15,16,17 ve 18. maddele-ri yayımı tarihinden 6 ay sonra, diğer maddelerinin ise yayımı tarihinde yü-rürlüğe gireceği hüküm altına alındı.

6698 sayılı Kanun, kişisel verilerin işlenmesinde, başta özel hayatın giz-

liliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumaya yönelik hükümler içermekte ve kişisel verileri işleyenlerin yükümlülükleri ve uyacak-ları usul ve esasları düzenlemektedir. (Md.1) Kanuna göre,  kişisel veriler an-cak usul ve esaslara uygun olarak işle-nebilecektir. (Md.4)

Kişisel veriler, ilgili kişinin açık rıza-sı olmaksızın işlenemeyecek, ilgili kişi-nin açık rızası aranmaksızın, aşağıdaki şartlardan en az birinin varlığı halinde verilerin işlenebileceği düzenlenmekte-dir: (Md.5) - Kanunlarda açıkça öngörülmesi, - Fiili imkansızlık nedeniyle rızasını

açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik ta-nınmayan kişinin, kendisinin ya da bir başkasının hayatı ve beden bü-tünlüğünün korunması için zorunlu olması,

- Bir sözleşmenin kurulması veya ifa-sıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması,

- Veri sorumlusunun hukuki yüküm-

Üçlü Danışma Kurulu ToplandıÜçlü Danışma Kurulu 13 Nisan

2016 tarihinde Çalışma ve Sosyal Gü-venlik Bakanı Süleyman Soylu’nun başkanlığında toplandı.

Toplantıya, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, TİSK Yürüt-me Komitesi ve Yönetim Kurulu Üye-leri Erhan Polat ve Sinan Abeş, TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, TÜRK-İŞ Genel Baş-kanı Ergün Atalay, HAK-İŞ Genel Baş-

kanı Mahmut Arslan, Müsteşar Ahmet Erdem, Müsteşar Yardımcısı Ali Kemal Sayın, Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder katıldı.

Toplantının gündem maddelerini “Alt İşverenlik” ve “Geçici İş İlişkisine Dair Yapılan Düzenlemeler” oluştur-du.

Bakan Süleyman Soylu, kamuda çalışan alt işveren işçileri ve özel istih-

dam büroları aracılığıyla geçici iş iliş-kisine ilişkin düzenlemeler yapılma-sının Hükümetin taahhütleri arasında olduğunu ve çalışmaların ilgili Bakan-lıklar nezdinde devam ettiğini, geçici iş ilişkisine yönelik Kanun Tasarısı’nın da TBMM Genel Kurulu’nda bulundu-ğunu söyledi.

Toplantıda, TİSK ve İşçi Konfede-rasyonları gündeme ilişkin görüş ve değerlendirmelerini dile getirdiler.

Page 12: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201610

lülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması,

- İlgili kişinin kendisi tarafından ale-nileştirilmiş olması,

- İlgili kişinin temel hak ve özgür-lüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaat-leri için veri işlenmesinin zorunlu olması,

- Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zo-runlu olması.Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi

düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhe-bi veya diğer inançları, kılık ve kıyafe-ti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkumiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri “özel nitelikli kişisel veri” sayılmakta, özel nitelikli kişisel verilerin ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaklan-maktadır. (Md.6)

Sağlık ve cinsel hayat dışındaki ki-şisel veriler, kanunlarda öngörülen

hallerde ilgili kişinin açık rızası aran-maksızın işlenebilecek, sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hiz-metleri ve finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yü-kümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işle-nebilecektir. (Md.6)

Özel nitelikli kişisel verilerin işlen-mesinde ayrıca Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenen yeterli ön-lemlerin alınması şartı getirilmektedir. (Md.6)

Kişisel verilere ilişkin suçlar bakı-mından Türk Ceza Kanununun 135 ila 140. maddelerinin uygulanacağı hü-küm altına alınmaktadır. (Md.17)

Kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere, idari ve mali özerkliğe sahip Kişisel Verileri Koruma Kurumu oluşturulmaktadır. Kurumun karar or-

ganı niteliğindeki Kurul 9 üyeden oluş-makta, beş üyesini TBMM, iki üyesini Cumhurbaşkanı, iki üyesini Bakanlar Kurulu belirleyecektir. (Md.19-21)

İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı Taslağı

Adalet Bakanlığı tarafından iş uyuş-mazlıklarında dava açmadan önce “arabulucuya başvurma zorunluluğu” öngören İş Mahkemeleri Kanunu Tasa-rısı Taslağı hazırlanarak ilgili kurum ve kuruluşların görüşüne sunuldu.

Kanun Taslağı ile • Bireysel ve toplu iş sözleşmesinden

kaynaklanan işçi alacakları ile işe iade talebiyle açılacak davalardan önce arabulucuya başvurma zorun-luluğu getirilmekte,

• İşe iade davalarında işçinin boş-ta geçen süreye ilişkin 4 aya kadar olan ücret alacağı tazminat olarak yeniden düzenlenmekte,

• İş mahkemelerinin görevine giren

Page 13: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 11

uyuşmazlıklar yeniden düzenlen-mekte,

• İstinaf Mahkemelerinin görev alanı içine iş uyuşmazlıkları da dahil edil-mekte,

• 4857 sayılı İş Kanunu ile ilgili olarak işçilikle ilgili yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ve eşit davranma ilkesine aykırılık tazminatının zamanaşımı süresi iki yıl olarak düzenlenmekte,

• 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamındaki uyuşmazlıkların hangilerinin istinaf yoluna tabi olacağına ilişkin değişik-likler getirilmektedir.

Kanun Tasarısı, görüşleri alınmak üzere TİSK üyesi Sendikalara gönderil-miş olup gelecek görüşler değerlendiril-dikten sonra oluşturulacak Konfederas-yonumuz görüşü Adalet Bakanlığı’na bildirilecektir.

Tebligat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM’ye sevk edildi.

Başbakanlık tarafından hazırlanan “Tebligat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde De-ğişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı-sı” 21.03.2016 tarihinde TBMM’ye sevk edildi.

Söz konusu Kanun Tasarısı ile 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda Cami-amız açısından önem arz eden aşağıda-ki değişiklikler yapılmak istenmektedir.

• Mesleki Eğitim Kanunu’na eğitim bi-rimi, staj ve tamamlayıcı eğitim kav-ramlarının tanımları eklenmekte,

• Çırak olabilmek için en az ortaokul veya imam hatip ortaokulu mezun olma şartı getirilmekte,

• Mesleki eğitim öğrencilerine staj ve tamamlayıcı eğitim süresince ücret

ödenmesi ve bu öğrencilerin iş ka-zaları ve meslek hastalıklarına karşı sigortalanmaları öngörülmekte,

• 2016-2017 eğitim ve öğretim yılı so-nuna kadar uygulanmak üzere aday çırak ve çıraklar ile 18’inci madde hükümleri uyarınca işletmelerde mesleki eğitim gören, staj veya ta-mamlayıcı eğitim devam eden öğ-rencilere, 25’inci maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılacak öde-melerin asgari ücretin net tutarının yüzde otuzundan az olamayacağı; ödenebilecek en az ücretin, yirmi-den az personel çalıştıran işletmeler için üçte ikisi, yirmi ve üzerinde per-sonel çalıştıran işletmeler için üçte birinin, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 53’üncü maddesi kap-samında devlet katkısı olarak ödene-ceği öngörülmektedir.

Kanun Tasarısı ile ilgili olarak TİSK tarafından Milli Eğitim Bakanlığı ve TBMM’nin ilgili Komisyonlarına gönde-rilen yazıda aşağıdaki hususlar vurgu-landı.

“Kanun Tasarısı ile 3308 sayılı Mesle-ki Eğitim Kanununda yapılan değişiklik-le staj veya tamamlayıcı eğitime devam eden öğrencilere işletmeler tarafından ücret ödenmesi zorunluluğu getirilmesi ve dolayısıyla işletmeler üzerindeki yükle-rin artırılması kabul edilemez niteliktedir. Nitekim, Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesine eklenmesi düşünülen (r) bendinde staj, öğrencilerin öğretim prog-ramlarıyla kazandırılması öngörülen mesleki bilgi, beceri, tutum ve davranış-larını geliştirmeleri, sektörü tanımaları, iş hayatına uyumları, gerçek üretim ve hizmet ortamında yetişmeleri, (s) ben-dinde tamamlayıcı eğitim ise, açık öğre-tim yoluyla eğitimi yapılamayan alan/dallarda, mesleki ve teknik orta öğretim programlarını tamamlayamadan okul-dan ayrılanlar ile yurtdışında öğrenim görenlerin denklik işlemleri sonucunda tespit edilen eksik meslek alan/dal ders-

lerini işletmelerde mesleki eğitim esasla-rına göre tamamlamalarına imkan sağ-layan eğitim olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu tanımlardan görüleceği üzere stajda amaçlanan, sektörü tanıma ve iş hayatına uyum, tamamlayıcı eğitimde ise eğitimlerini tamamlayamadan okuldan ayrılanların eksik derslerini işletmelerde tamamlamalarıdır. Özellikle staja yönelik söz konusu düzenleme, hâlihazırda işlet-melerin imkânlarını zorlayarak sağlanan staj imkânının kapsamının daralmasına ve daha az sayıda öğrencinin staj görebil-mesine yol açacak ve arzu edilen etkinin tersi bir sonuç yaratacak niteliktedir.

Tasarı ile Mesleki Eğitim Kanunu’nun 18. maddesinin birinci fıkrasında deği-şiklik yapılarak, yüzde beşlik kontenjan kapsamına mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve kurumu öğrencilerine yaptırılacak staj ve tamamlayıcı eğitimin alınması, kanaatimizce uygun değildir. Söz konusu düzenlemenin mevcut haliyle muhafaza edilerek, staj ve tamamlayıcı eğitime iliş-kin olarak işyerlerine bir zorunluluk geti-rilmemesi gerektiği düşünülmektedir.”

Sınai Mülkiyet Kanun Tasarı Taslağı

Türk Patent Enstitüsü tarafından Sınai Mülkiyet Kanun Tasarı Taslağı hazırlandı. Kanun Taslağının 197. Mad-desi uyarınca 24/6/1995 tarihli ve 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararna-me, 24/6/1995 tarihli ve 554 sayılı En-düstriyel Tasarımların Korunması Hak-kında Kanun Hükmünde Kararname, 24/6/1995 tarihli ve 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 24/6/1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korun-ması Hakkında Kanun Hükmünde Ka-rarname yürürlükten kaldırılmaktadır. Taslak metin Üye Sendikalarımıza görü-şe gönderilmiş, gelen görüşler çerçeve-sinde hazırlanan TİSK görüş ve önerile-ri Enstitüye iletildi.

Page 14: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201612

TİSK 2015 Kurumsal Sosyal Sorum-luluk Ödülleri Töreni, iş dünyasını Çı-rağan Sarayı’nda buluşturdu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Serhat Ayrım’ın da ka-tıldığı törende, finale kalan 23 şirkete ait kurumsal sosyal sorumluluk proje-si içinde dereceye giren dokuz şirket ödüllendirildi. Ford Otosan Yeniköy Fabrikası “Engelli Dostu Bir Fabrika” Projesi ile Büyük Ödül’ü kazandı.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) gelenek-sel hale getirdiği “TİSK 2015 Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülleri”ni kaza-nan şirketler belli oldu. Kapsayıcılık, etkililik, iyi uygulama, yenilikçilik, sürdürülebilirlik alanlarında yapılan değerlendirmelerde dokuz şirketin sosyal sorumluluk projesi ödüle layık görüldü.

Ford Otosan Yeniköy Fabrikası “En-gelli Dostu Bir Fabrika” projesiyle TİSK Kurumsal Sosyal Sorumluluk Büyük Ödül’ünü kazandı. Allianz Türkiye “Maden Kazası Psikososyal Destek” projesiyle Kapsayıcılık Ödülü’nü, Boy-ner Büyük Mağazacılık “İyiliğe Dönüş-tür” projesiyle Etkililik Ödülü’nü, Opet

Petrolcülük “Opet Trafik Dedektifle-ri” projesiyle İyi Uygulama Ödülünü, STFA Yatırım Holding “TEVİTÖL Ge-lecek Kampı/Geleceğin Seninle Aynı Renk Olsun” projesiyle Yenilikçilik Ödülü’nü, Visa Europe ise “Paramı Yö-netebiliyorum” projesiyle Sürdürülebi-lirlik Ödülü’nü aldı.

GAN TÜRKİYE Özel Ödülü ise “İşba-şı Eğitim @MBT” projesiyle Mercedes-Benz Türk’ün oldu.

KOBİ kategorisinde KOOPERT’in “Tarımda Doğal Yöntemlerin Tüketici ve Üretici Nezdinde Yaygınlaştırılma-sı” projesi ve Polat Organik Gübre’nin “Tarımsal Artıklardan Gübre Elde Edil-mesi” projesi Mansiyon kazandı.

TİSK 2015 Kurumsal Sosyal Sorum-luluk Ödülleri Töreni’nin açılış konuş-masını yapan TİSK Başkanı Yağız Eyü-boğlu, yarışmaya katılan birbirinden özel projelerin Türk iş dünyasının, toplumun gelişmesine verdiği önemi yansıttığını kaydetti.

Eyüboğlu şöyle devam etti: “Seçici Kurul’a sunulan projelere baktığımız-da, neredeyse tüm projelerin “Kurum-sal Vatandaşlık” bakış açısıyla hayata geçirildiğini görmekten büyük mem-

nuniyet duyduk. Bu yıl 58 başvuru aldık ve yine açıkça söyleyeyim eleme yaparken çok zorlandık; uzun tartışma-lar oldu, sonuçta birbirinden önemli 17 kişiden oluşan Seçici Kurulumuz pro-jeleri en adil şekilde değerlendirdi. Ge-çen yıldan farklı olarak, bu yıl ödülleri-mize bir kategori daha ilave ettik. TİSK olarak geçtiğimiz yıl özellikle gençlerin becerilerini ve istihdamını artırmak hedefiyle, onlara işbaşında eğitim fır-satı yaratmak için kurduğumuz Küre-sel İşbaşında Eğitim Türkiye Ağı’nın (GAN TÜRKİYE) sosyal sorumluluk ile işbaşında eğitim arasında bir köprü olmasını istedik ve GAN TÜRKİYE Özel Ödülü’nü oluşturduk.”

ENGELLİ DOSTU FABRİKAYA BÜYÜK ÖDÜL

“Ülkem İçin Engel Tanımıyorum” projesi kapsamında bir araya gelen gö-nüllü Ford çalışanlarının, adım adım planlayıp geliştirdikleri, “Ford Otosan Yeniköy Fabrikası Engelli Dostu Bir Fabrika” projesi kapsayıcılık, etkililik, iyi uygulama, yenilikçilik ve sürdüre-bilirlik ölçütlerinin tamamını karşı-laması nedeniyle Büyük Ödül’e layık görüldü.

TİSK 2015 KSS Ödülleri Törenle Sahiplerine Teslim EdildiTİSK 2015 Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Ödülleri, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen törenle kazanan şirketlere verildi.

Ford Otosan Yeniköy Fabrikası “Engelli Dostu Bir Fabrika” Projesi ile Büyük Ödül’e layık görüldü. GAN TÜRKİYE Özel Ödülü’nü Mercedes-Benz Türk kazandı.

Page 15: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 13

“Allianz Maden Kazası Psikososyal Destek” projesinde altı Sivil Toplum Kuruluşu’nun oluşturduğu Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği, ilgili ba-kanlıklar ve kamu kurumları ile birlik-te, bir sabit merkez ve iki gezici ekip ile Mayıs 2014’te yaşanan Soma maden kazasından doğrudan etkilenen vatan-daşlara psikososyal destek hizmetleri verilmesini sağladı ve yarışmada Kap-sayıcılık Ödülü’nün sahibi oldu.

Boyner’in, bir şirketin iş süreçle-rinde ortaya çıkan kullanılmış ve eko-nomik değerini kaybetmiş ürünleri dö-nüştürerek yeniden sosyal ve ekonomik yaşama kazandırmayı öngören “İyiliğe Dönüştür” projesi Etkililik Ödülü’nü aldı.

Opet’in 9 farklı alanda, 81 ilden, 1,5 milyon çocuğun güvenli trafik davra-nışları gerçekleştirilmesini hedefleyen sosyal sorumluk projesi “Opet Trafik Dedektifleri” İyi Uygulama Ödülü’nü almaya hak kazandı.

STFA’nın ülkemizde üstün ye-tenekli çocuklara yönelik en temel eğitim kurumu olan TEVİTÖL Vakıf Okulu’ndan daha fazla sayıda üstün yetenekli, maddi olanakları sınırlı ço-cuğun faydalanması amacıyla gelişti-rilen ve Türkiye’nin önde gelen şirket-lerinin işbirliğini sağlayan “TEVİTÖL Gelecek Kampı” projesi Yenilikçilik Ödülü’ne layık görüldü.

Sürdürülebilirlik Ödülü’nün sahibi, VISA Europe “Paramı Yönetebiliyo-rum” projesi oldu. Visa Europe’un 22 Türk Bankası, Kalkınma Bakanlığı ve UNDP ile birlikte Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği ortaklığında gerçek-leştirdiği projede Türkiye çapında eği-tilen 900’e yakın genç eğitmenin ak-ran eğitimi modeli ile yerelde verdiği eğitimlerin sonucunda 120 binin üze-rinde gence ulaşıldı. Proje aynı zaman-da Romanya, İsrail ve Bulgaristan’da da uygulandı.

TİSK tarafından bu yıl ilk kez veri-len GAN TÜRKİYE Özel Ödülü’nü ise

Mercedes-Benz Türk’ün “İşbaşı Eği-tim” projesi aldı. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile birlikte yürütülen proje kapsamında, Endüstri Meslek Lisesi mezunu işsizlere iş fırsatı yaratılması ve iş dünyasında ihtiyaç duyulan ka-lifiye mavi yakalı elemanların çeşitli mesleki eğitimlerle donatılarak ve iş-başında uygulama eğitimi verilmesi hedefleniyor.

Ayrıca, yıl içinde sosyal alanda kendi iş hedeflerini aşan çalışmalar gerçekleştiren KOOPERT ve Polat Orga-nik Gübre firmalarına da çalışmalarını teşvik etmek için Ödül Töreni’nde birer Mansiyon sunuldu.

MEDYA, SİYASET VE İŞ DÜNYASININ ETKİN İSİMLERİ SEÇTİ

Toplam 58 şirketin başvurduğu, 23 şirketin sosyal sorumluluk projelerinin finale kaldığı yarışmanın Seçici Kurulu medya, siyaset ve iş dünyasının etkili isimlerinden oluştu. TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu’nun başkanlık ettiği Seçici Kurul’da TİSK Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erol Ki-resepi, TÜRK –İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, AK Parti Milletvekili Öznur Çalık, CHP Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, MHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Ruhsar Demirel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Dr. Mehmet Selim Bağlı, Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden, ILO Türkiye Temsilcisi Numan Özcan, AB Bakanlığı Proje Uygulama Başka-nı Bülent Özcan, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Sosyal Politika ve İstihdam Sektör Yöneticisi Zeynep Aydemir, Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, Hürriyet Ga-zetesi Köşe Yazarı Erdal Sağlam, Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Mü-derrisoğlu, Sosyal İnovasyon Merkezi Yöneticisi Suat Özçağdaş projeler için oy kullandılar.

TİSK 2015 KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK ÖDÜLLERİ

BÜYÜK ÖLÇEKLİ ŞİRKETLERBüyük Ödül:

FORD Otosan Yeniköy Fabrikası

Engelli Dostu Bir Fabrika Projesi

Kapsayıcılık Ödülü:

Allianz Türkiye

Maden Kazası Psikososyal Destek Projesi

Etkililik Ödülü:

Boyner Büyük Mağazacılık

İyiliğe Dönüştür Projesi

İyi Uygulama Ödülü:

Opet Petrolcülük A.Ş.

Opet Trafik Dedektifleri Projesi

Sürdürülebilirlik Ödülü:

Visa Europe

Paramı Yönetebiliyorum Projesi

Yenilikçilik Ödülü:

STFA Yatırım Holding

TEVİTÖL Gelecek Kampı/Geleceğin Seninle Aynı Renk Olsun Projesi

GAN TÜRKİYE Özel Ödülü: Mercedes-Benz Türk

İşbaşı Eğitim @MBT Projesi

KOBİLER: Mansiyon:

KOPPERT

Tarımda Doğal Yöntemlerin Tüketici ve Üretici Nezdinde Yaygınlaştırılması

Projesi

Mansiyon:

Polat Organik Gübre

Tarımsal Artıklardan Gübre Elde Edilmesi Projesi

Page 16: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201614

İyi Uygulama Ödülü Sürdürülebilirlik Ödülü Yenilikçilik Ödülü

GAN TÜRKİYE Özel Ödülü Mansiyon Mansiyon

Büyük Ödül Etkililik ÖdülüKapsayıcılık Ödülü

Page 17: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 15

TİSK Başkanı Eyüboğlu: “Asgari ücret artışının yarattığı yük büyük ölçüde işletmelerin üzerine kaldı”

13 Nisan 2016 tarihinde Kocaeli Sa-nayi Odası’nın davetlisi olarak Nisan ayı Meclis Toplantısına katılarak bir konuş-ma yapan TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, asgari ücret artışının yarattığı yükün büyük ölçüde işletmele-rin üzerine kaldığını, 2017 yılında asgari ücretin işverene maliyetinin artmaması ve devlet desteğinin devam etmesi ge-rektiğini söyledi.

KSO Konferans Salonu’nda gerçekleş-tirilen toplantıya KSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Meclis Baş-kanı Hasan Tahsin Tuğrul ve KSO üyesi işadamları katıldı. Toplantıda Ülkemiz ekonomisi ve Kocaeli sanayii hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

KSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu yaptığı konuşmada 2015’teki %4’lük büyüme oranının sanayileşmeyi destekleyecek reformların sevindirici olduğunu, ancak sanayinin istihdam yaratma kapasitesindeki gerilemenin ve ara eleman ihtiyacının devam ettiğini belirtti.

TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu, çalışma hayatının önemli gündem maddeleri ve TİSK’in faaliyetle-ri hakkında bir konuşma yaptı.

Eyüboğlu konuşmasında asgari ücre-tin 2015 sonuna göre %29,5 artışla aylık brüt 1.647 TL düzeyinde belirlendiğini, prime esas kazancı 2.550 TL ve altında olan her işçi başına devlet desteğinin 100 TL olmasının sağlandığını, ancak buna rağmen artışın yarattığı yükün bü-yük ölçüde işletmelerin üzerine kaldığını ve bunun da enflasyon, işsizlik, kayıtdı-şı istihdam ve ihracat alanlarında sorun yarattığını söyledi. TİSK’in bu gerekçe-lerle işverenleri temsil ettiği Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda karara muhalefet şerhi koyduğunu kaydeden Eyüboğlu, “Asgari ücret tüm ücretlerin temelini oluş-turduğundan, en yüksek ücretler dahil bü-tün ücret kademelerini yukarı iterek, Tür-kiye’deki işletmelerin işgücü maliyetlerini iç ve dış piyasalarda yabancı firmalarla rekabet edilemez seviyelere çıkarmakta, çalışma barışını ve toplu iş sözleşmesi dü-

zenini olumsuz etkilemektedir.” dedi. Konuşmasında Suriyeli sığınmacılar

konusuna da değinen Başkan Yağız Eyü-boğlu “Resmi rakamlara göre Ülkemizde 2 milyon 750 bin Suriyeli bulunmaktadır. Yüzde 54’ünden fazlası (yani yaklaşık 1,5 milyonu) 18 yaş altındadır. 0-4 yaş ara-sındaki çocuk sayısı 450 binin, Ülkemizde doğan bebek sayısı 160 binin üzerindedir. Okul çağındaki çocuk sayısı ise yaklaşık 830 bindir” diyerek, sığınmacıların ni-teliklerini içeren veritabanının oluştu-rulması; mesleki eğitim hizmetleri, iş ve meslek danışmanlığı ve yeterliliklerinin belgelendirilmesinin ve bazı bölge ve sektörlerde sınırlı ölçüde istihdam edi-lebilmelerinin sağlanması; girişimci nitelikte olanların bu özelliğinden yarar-lanılması; kayıtdışı istihdam sorununun büyümesini önleyecek tedbirlerin alın-ması ve Türkçe eğitim alarak Türk eğitim sistemine entegre edilmelerinin sağlan-ması gerektiğini de vurguladı.

Eyüboğlu TİSK’in kurduğu “İşbaşında Eğitim Türkiye Ağı”nın (GAN TÜRKİYE) faaliyetleri ve çalışma mevzutındaki gün-cel gelişmeler hakkında da bilgi verdi.

KSO Meclis Başkanı Hasan Tahsin Tuğrul ve KSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu’na günün anısına bir hediye sundular.

Page 18: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201616

AB Verilerine Göre Türkiye’deki Asgari Ücret 16 Avrupa Ülkesinin Üzerinde

Avrupa Birliği’nin resmi istatistik birimi Eurostat yılda iki kez yaptığı uluslararası asgari ücret kıyaslaması kapsamında, Türkiye dahil 24 Avrupa Ülkesi ve ABD’de yürürlükte olan ay-lık asgari ücret düzeylerini içeren ça-lışmasını Ocak 2016 için yenileyerek yayımladı.

Ülkeler arasında doğru bir karşı-laştırma yapabilmek için asgari ücret düzeylerini aynı sepet malı esas ala-rak satınalma gücü paritesine (SGP) göre hesaplayan Eurostat’ın verilerine göre Ocak 2016’da Türkiye’deki aylık brüt asgari ücret düzeyi 947 Euro’ya yükselerek 16 Avrupa Ülkesini geçti ve ABD’nin 1.028 Euro’luk asgari ücreti-ne yaklaştı (Şekil 1).

Türkiye, Eurostat’ın Temmuz 2015 itibariyle yaptığı asgari ücret düzeyi sı-ralamasında 15’inci iken, İspanya, Yu-nanistan, Polonya, Portekiz ve Malta’yı geride bırakarak Ocak 2016’da 9’uncu-

luğa yükseldi. Türkiye’deki asgari ücret satınalma

gücü açısından Avrupa’daki 16 ülke-den daha yüksek durumda ve bunların 14’ü AB Üyesi.

Öte yandan, karşılaştırma, SGP’nin aksine çalışan açısından anlamlı ol-mayan kambiyo kuru esasıyla yapıldı-ğında Türkiye’deki asgari ücret düze-yinin 12 Avrupa Ülkesine göre yüksek olduğu görülüyor. Söz konusu ülkeler başta Polonya, Çek Cumhuriyeti, Ma-caristan, Romanya ve Bulgaristan ol-mak üzere Türkiye’nin en önemli ticari rakipleri konumundaki Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri (Şekil 2).

Asgari ücret tüm ücretlerin temeli-ni oluşturduğundan, Ülkemizde yapı-lan %30’luk son artış, en yüksek üc-retler dahil bütün ücret kademelerini yukarı iterek, Türkiye’deki işletmele-rin işgücü maliyetlerini iç ve dış piya-salarda yabancı firmalarla rekabet edi-

lemez seviyelere çıkarmanın yanı sıra, çalışma barışını ve toplu iş sözleşmesi düzenini de olumsuz etkiliyor.

Konunun bir de Türkiye’deki işlet-meler arasındaki rekabet boyutu var. Aylık brüt 1.647 TL düzeyindeki yasal asgari ücretin işverene maliyeti, toplu iş sözleşmesi uygulamayan işyerle-rinde ayda 1.935 TL iken, toplu iş söz-leşmesi uygulayan işyerlerinde işçiye ödenen ikramiye, prim, sosyal yardım-lar gibi yan haklar nedeniyle 3.512 TL düzeyinde bulunuyor (Şekil 3).

Böylece, toplu iş sözleşmesi uygu-layan işyerlerinde yasal asgari ücretin iki katından fazlası işverene maliyet olarak ortaya çıkıyor.

Asgari ücret uygulamasında yan ödemelerin ücret kapsamında sayıl-maması, toplu iş sözleşmesi uygula-yan işyerleri aleyhine haksız rekabet yaratıyor. Bu durumun mevzuat dü-zenlemesi ile giderilmesi gerekiyor.

Şekil 3 - 2016 Yılının 1. Yarısında Yasal Asgari Ücret ve Toplu İş Sözleşmesi Düzeninde İşverene Maliyeti (İşkolları Ortalaması)

Kaynak: TİSK

Kaynak: TİSK Saygılarımızla,

TİSK HAKKINDA Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), gönüllü teşkilatlanma esasına göre faaliyet gösteren ve Türk işverenlerini endüstri ilişkileri alanında yurtiçinde ve yurtdışında temsil eden tek üst kuruluş. 20 Aralık 1962’de kurulan Konfederasyona, ekonominin değişik sektörlerinde faaliyet gösteren 20 İşveren Sendikası üye. Bu İşveren Sendikalarına bağlı 9 bin 600 işyerinde, 1 milyon 230 bin çalışan istihdam ediliyor. Türk sanayinin, yarım asrı aşkın süredir sosyal boyutunu temsil eden, “İşletmelerin Sesi” olma mantığı içinde faaliyet gösteren Konfederasyon, ulusal düzeyde sosyal taraf olarak üçlü temsil esasının geçerli olduğu (Ekonomik ve Sosyal Konsey, Üçlü Danışma Kurulu, Çalışma Meclisi, Türkiye İş Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu, Mesleki Yeterlilik Kurumu, TBMM’nin ilgili Komisyonları gibi) tüm platformlarda ve ulusal düzeydeki 50’ye yakın kurum ve kuruluşta işveren kesimini temsilen yer alıyor. TİSK, uluslararası düzeyde de Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO), Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE), Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu (BUSINESSEUROPE), G20/B20 Süreci, OECD Nezdinde Ticaret ve Sanayi İstişari Komitesi (BIAC), Türkiye–AB Karma İstişare Komitesi (KİK), Akdeniz Özel Sektör Konfederasyonları Birliği (BUSINESSMED) ve Karadeniz ve Hazar İş Dünyası Birliği (BCB) nezdinde Türk İşverenlerini temsil ediyor. TİSK hakkında detaylı bilgiye www.tisk.org.tr internet adresinden ulaşılabilir.

1.647 TL 1.865 TL

3.512 TL

Yasal Asgari Ücret(Kök Ücret Karşılığı)

Yan Ödemeler Toplu İş SözleşmesiDüzeninde Asgari Ücretin

İşverene Maliyeti

ŞEKİL 3 2016 YILININ 1. YARISINDA YASAL ASGARİ ÜCRET VE

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ DÜZENİNDE İŞVERENE MALİYETİ (İşkolları Ortalaması)

Page 19: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 17

Şekil 1 - Ocak 2016 İtibariyle Avrupa Ülkelerinde ve ABD’de Asgari Ücret Düzeyleri

Satınalma Gücü Paritesine Göre, EURO/AY

Kaynak: Eurostat; http://appsso.eurostat.ec.europa.eu/nui/submitViewTableAction.do

(TİSK Haber Bülteni;9.3.2016)

Şekil 2 - Ocak 2016 İtibariyle Avrupa Ülkelerinde ve ABD’de Asgari Ücret Düzeyleri

Kambiyo Kuruna Göre, EURO/AY

Page 20: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201618

TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

MART 2016 (SAYI: 85)

GENEL DEĞERLENDİRME“Ekonomi ve İşgücü Piyasası Reformlarına Öncelik Verilmeli”

Gelişmiş ülkelerin çoğunda ve yükselen ekonomilerde büyüme sorunu ağırlaşarak devam ediyor. FED, faiz oranını artırma yönünde-ki para politikasına ara verdi. Bü-yüme sorununun altında hem iç hem de dış talepteki sıkıntılar var. Yükselen ekonomiler arasında ih-racatını artıran ülke yok. Rusya ve Suudi Arabistan’ın ihracatındaki düşüş dramatik boyutlarda.

Küresel ekonominin büyüme so-rununun çözülmesi öncelikle borç sorununun çözülmesine bağlı. Kü-resel finans sisteminin merkez ül-kelerinin bu konuda karar alması gerekiyor. Klasik istikrar program-ları uygulayan hiçbir ülke, yüksek maliyetlere katlanmalarına rağ-men ayağa kalkamadı.

Büyüme oranı %5’in altında, yıl-lık işsizlik oranı %10,3 olan, ihra-catta önemli sorunlar yaşayan ve enflasyonda fiyat istikrarını sağ-layamayan Ülkemizde ekonomik reformlar yaparak yapısal sorun-ların aşılması öncelik taşımalı.

Ocak 2016’da sanayi üretimi aylık bazda %1; yıllık bazda %5,6 arttı. Sanayi Ciro Endeksi aylık bazda %1,2 azalırken, yıllık bazda %13,1 arttı. Sanayi üretimi, ciro ve ka-pasite kullanımında kilit sektör dayanıklı tüketim malı imalatıdır. Yıllık bazda bu sektörde yukarı doğru ivmelenmenin başlamış ol-ması, önümüzdeki aylarda diğer sektörleri de olumlu etkileyebilir.

2016 yılı Ocak ayında ihracat yıl-lık bazda %22 azalarak son üç ay-daki en önemli kaybı yaşadı. İtha-lat %19,7 azaldı. AB’ye ihracatımız %9,7 geriledi.

Cari açık geriledi ancak düşüş sağlam kaynaklara dayanmıyor. Parasal olmayan altın kaleminde Ocak ayında ihracat yıllık bazda geriledi.

Mali istikrar açısından yapısal önlemler alınmamış olsa da 2016 yılının ilk iki ayında mali istikrar açısından kayıp yaşanmadı. Şubat 2016’da faiz dışı fazla %44,4 art-tı. Bütçe gelirleri %11,4 artarken,

bütçe giderleri %0,5 azaldı.

Şubat ayında faiz dışı giderlerde-

ki artışa rağmen bütçe fazlasının

%202,5 artmasının altında faiz

giderlerindeki düşüş yatıyor. Şu-

bat 2016’da faiz giderleri yıllık

bazda %40,1 azaldı. Bu da yak-

laşık olarak bütçe fazlasına denk

geliyor. Bütçe fazlasının kaynağı,

TCMB’nin faiz politikası ile küre-

sel ekonomiye düşük faiz oranının

egemen olması.

Şubat 2016’da enflasyon oranı

tüm endekslerde geriledi. Çekir-

dek enflasyondaki gelişmeler

TCMB’nin enflasyonla mücadele-

de rahatlamasını engelledi. Rusya

ile yaşanan politik kriz sonrası gi-

yim, ayakkabı ve tarım sektörün-

de daralan dış talep nedeniyle bu

gruplarda fiyatlar geriledi.

Özellikle imalat sanayiindeki fi-

yat artışında asgari ücret artışı

rol oynamaya başladı. Bu etkinin

önümüzdeki aylarda devam etme

olasılığı yüksek.

Eko Bülten’de8

Page 21: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 19

DÜNYA EKONOMİSİ:

Küresel kriz dokuzuncu yılına girerken büyüme oranında istikrar sağlanamamıştır. Özellikle ABD ve İngiltere dışındaki gelişmiş ülkele-rin birçoğunda ve başta Çin, Rusya ve Brezilya olmak üzere yükselen ekonomilerde büyüme sorunu ağır-laşarak devam etmektedir. Bu du-

rum ABD Merkez Bankası FED’in faiz oranını artırma yönündeki para politikasına ara vermesine neden olmuştur.

Büyüme iç talep ve dış talep olarak analiz edildiğinde her iki dinamikte de sorun olduğu görül-mektedir. Birçok ülkenin içinde bu-

lunduğu borç sorunu iç talebi fren-lemiştir. Ülkelerin GSYH büyümesi sınırlı olduğu için dış talepleri de artmamıştır. Nitekim Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) verilerine göre 2015 yılının üçüncü çeyreğinde dünya ihracatı 2014 yılının aynı çeyreğine göre %14,3 azalmıştır.

Yükselen ekonomiler içinde 2015 yılında ihracatını artıran ülke olma-mıştır (Grafik 1). İhracatı petrol ve doğalgaza dayanan Rusya ve Suudi Arabistan’ın ihracatındaki düşüş dramatik boyutlara ulaşmıştır. 2015 yılında bir önceki yıla göre Rusya’nın ihracatı %31,4, Suudi Arabistan’ın ih-racatı %39,9 oranında azalmıştır.

Küresel ekonominin borç soru-nunu çözmeden büyüme sorununu çözmesi artık mümkün görünme-mektedir. Ülkelerin durumu, kü-resel finans sistemine bağlı oldu-

ğundan, küresel finansın merkez ülkeleri karar vermeden kriz aşıla-mayacaktır. Nitekim klasik istikrar programları uygulayan hiçbir ülke, yüksek maliyetlere katlanmalarına rağmen ayağa kalkamamıştır. Bunu algılamak için Yunanistan’a bakmak yeterlidir.

TÜRKİYE EKONOMİSİ:

Ülkemizde 2016 yılında siyasi be-lirsizliğin ortadan kalkmasıyla eko-nomide atak yapma ümitleri terör ve jeopolitik sorunlar yüzünden gölge-lenmiştir.

Büyüme oranı %5’in altında, yıllık işsizlik oranı %10,3 olan, ih-racatta önemli sorunlar yaşayan ve enflasyonda fiyat istikrarını sağla-yamayan Ülkemizde ekonomik re-formlar yaparak yapısal sorunların aşılması öncelik taşımalıdır.

Bu ortamda yatırımları, üretimi ve ihracatı artırmak, işsizliği azalt-mak politik sorunların çözümüne de katkı verecektir. Bu nedenle, Hü-kümetin işgücü piyasasına yönelik olarak yapmayı planladığı, özellikle esneklik düzenlemelerini genelde olumlu buluyoruz.

Grafik 1: Yükselen Ekonomilerde İhracat 2014 - 2015 Yıllık, Milyon Dolar

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

2

DÜNYA EKONOMİSİ: Küresel kriz dokuzuncu yılına girerken büyüme oranında istikrar sağlanamamıştır. Özellikle ABD ve İngiltere dışındaki gelişmiş ülkelerin birçoğunda ve başta Çin, Rusya ve Brezilya olmak üzere yükselen ekonomilerde büyüme sorunu ağırlaşarak devam etmektedir. Bu durum ABD Merkez Bankası FED’in faiz oranını artırma yönündeki para politikasına ara vermesine neden olmuştur. Büyüme iç talep ve dış talep olarak analiz edildiğinde her iki dinamikte de sorun olduğu görülmektedir. Birçok ülkenin içinde bulunduğu borç sorunu iç talebi frenlemiştir. Ülkelerin GSYH büyümesi sınırlı olduğu için dış talepleri de artmamıştır. Nitekim Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) verilerine göre 2015 yılının üçüncü çeyreğinde dünya ihracatı 2014 yılının aynı çeyreğine göre %14,3 azalmıştır.

Kaynak: OECD veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır. Yükselen ekonomiler içinde 2015 yılında ihracatını artıran ülke olmamıştır (Grafik 1). İhracatı petrol ve doğalgaza dayanan Rusya ve Suudi Arabistan’ın ihracatındaki düşüş dramatik boyutlara ulaşmıştır. 2015 yılında bir önceki yıla göre Rusya’nın ihracatı %31,4, Suudi Arabistan’ın ihracatı %39,9 oranında azalmıştır. Küresel ekonominin borç sorununu çözmeden büyüme sorununu çözmesi artık mümkün görünmemektedir. Ülkelerin durumu, küresel finans sistemine bağlı olduğundan, küresel finansın merkez ülkeleri karar vermeden kriz aşılamayacaktır. Nitekim klasik istikrar programları uygulayan hiçbir ülke, yüksek maliyetlere katlanmalarına rağmen ayağa kalkamamıştır. Bunu algılamak için Yunanistan’a bakmak yeterlidir.

Kaynak: OECD veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

Page 22: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201620

Sanayide Üretim, Ciro ve Kapasite Kullanımı:

Ocak 2016’da Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üre-tim Endeksi bir önceki aya göre %1 artarken, Takvim Etkisinden Arın-dırılmış Sanayi Üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %5,6 yüksel-miştir.

Sanayi üretimi aylık bazda alt sektörlerden madencilikte %2,2; enerjide %1,1 azalırken, imalat sa-nayiinde %1,5 artmıştır. Ana sanayi grupları içinde en yüksek üretim artışı %4,3 ile dayanıksız tüketim malı ima-latında görülmüştür. En yüksek üretim

düşüşü ise %3,4 ile dayanıklı tüketim malı imalatında gerçekleşmiştir.

İmalat sanayii alt sektörleri içinde ise aylık bazda en yüksek üretim artışı %67,5 ile diğer ulaşım araçlarında ya-şanmıştır. Bu sektörü %36,8 ile temel eczacılık ürünleri ve %11,8 ile makine ve ekipmanların kurulumu izlemiştir. En yüksek üretim düşüşüne gelince, %23,8 ile bilgisayar, elektronik ve op-tik ürünlerin imalatında yaşanmıştır. Bu sektörü %10,4 ile tütün ürünleri imalatı ve %6,3 ile motorlu kara taşıtı, treylerler imalatı takip etmiştir.

Sanayi üretimi yıllık bazda ima-lat sanayiinde %5,8; enerjide %5,2 ve madencilikte %4,1 yükselmiştir. Ana sanayi grupları itibariyle üretim dayanıksız tüketim malı imalatında %8,5; dayanıklı tüketim malı imala-tında %6,6 ve enerjide %6,3 artmıştır (Grafik 2a ve 2b). İmalat sanayiinde en yüksek üretim artışı %43,1 ile temel eczacılık ürünlerinde gerçekleşmiştir. En fazla üretim düşüşü ise %24,3 ile bilgisayar, elektronik ve optik ürünle-rin imalatında görülmüştür.

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

3

TÜRKİYE EKONOMİSİ: Ülkemizde 2016 yılında siyasi belirsizliğin ortadan kalkmasıyla ekonomide atak yapma ümitleri terör ve jeopolitik sorunlar yüzünden gölgelenmiştir. Büyüme oranı %5’in altında, yıllık işsizlik oranı %10,3 olan, ihracatta önemli sorunlar yaşayan ve enflasyonda fiyat istikrarını sağlayamayan Ülkemizde ekonomik reformlar yaparak yapısal sorunların aşılması öncelik taşımalıdır. Bu ortamda yatırımları, üretimi ve ihracatı artırmak, işsizliği azaltmak politik sorunların çözümüne de katkı verecektir. Bu nedenle, Hükümetin işgücü piyasasına yönelik olarak yapmayı planladığı, özellikle esneklik düzenlemelerini genelde olumlu buluyoruz. Sanayide Üretim, Ciro ve Kapasite Kullanımı: Ocak 2016’da Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi bir önceki aya göre %1 artarken, Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %5,6 yükselmiştir. Sanayi üretimi aylık bazda alt sektörlerden madencilikte %2,2; enerjide %1,1 azalırken, imalat sanayiinde %1,5 artmıştır. Ana sanayi grupları içinde en yüksek üretim artışı %4,3 ile dayanıksız tüketim malı imalatında görülmüştür. En yüksek üretim düşüşü ise %3,4 ile dayanıklı tüketim malı imalatında gerçekleşmiştir. İmalat sanayii alt sektörleri içinde ise aylık bazda en yüksek üretim artışı %67,5 ile diğer ulaşım araçlarında yaşanmıştır. Bu sektörü %36,8 ile temel eczacılık ürünleri ve %11,8 ile makine ve ekipmanların kurulumu izlemiştir. En yüksek üretim düşüşüne gelince, %23,8 ile bilgisayar, elektronik ve optik ürünlerin imalatında yaşanmıştır. Bu sektörü %10,4 ile tütün ürünleri imalatı ve %6,3 ile motorlu kara taşıtı, treylerler imalatı takip etmiştir. Sanayi üretimi yıllık bazda imalat sanayiinde %5,8; enerjide %5,2 ve madencilikte %4,1 yükselmiştir. Ana sanayi grupları itibariyle üretim dayanıksız tüketim malı imalatında %8,5; dayanıklı tüketim malı imalatında %6,6 ve enerjide %6,3 artmıştır (Grafik 2a ve 2b). İmalat sanayiinde en yüksek üretim artışı %43,1 ile temel eczacılık ürünlerinde gerçekleşmiştir. En fazla üretim düşüşü ise %24,3 ile bilgisayar, elektronik ve optik ürünlerin imalatında görülmüştür.

Kaynak: TÜİK

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

3

TÜRKİYE EKONOMİSİ: Ülkemizde 2016 yılında siyasi belirsizliğin ortadan kalkmasıyla ekonomide atak yapma ümitleri terör ve jeopolitik sorunlar yüzünden gölgelenmiştir. Büyüme oranı %5’in altında, yıllık işsizlik oranı %10,3 olan, ihracatta önemli sorunlar yaşayan ve enflasyonda fiyat istikrarını sağlayamayan Ülkemizde ekonomik reformlar yaparak yapısal sorunların aşılması öncelik taşımalıdır. Bu ortamda yatırımları, üretimi ve ihracatı artırmak, işsizliği azaltmak politik sorunların çözümüne de katkı verecektir. Bu nedenle, Hükümetin işgücü piyasasına yönelik olarak yapmayı planladığı, özellikle esneklik düzenlemelerini genelde olumlu buluyoruz. Sanayide Üretim, Ciro ve Kapasite Kullanımı: Ocak 2016’da Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi bir önceki aya göre %1 artarken, Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %5,6 yükselmiştir. Sanayi üretimi aylık bazda alt sektörlerden madencilikte %2,2; enerjide %1,1 azalırken, imalat sanayiinde %1,5 artmıştır. Ana sanayi grupları içinde en yüksek üretim artışı %4,3 ile dayanıksız tüketim malı imalatında görülmüştür. En yüksek üretim düşüşü ise %3,4 ile dayanıklı tüketim malı imalatında gerçekleşmiştir. İmalat sanayii alt sektörleri içinde ise aylık bazda en yüksek üretim artışı %67,5 ile diğer ulaşım araçlarında yaşanmıştır. Bu sektörü %36,8 ile temel eczacılık ürünleri ve %11,8 ile makine ve ekipmanların kurulumu izlemiştir. En yüksek üretim düşüşüne gelince, %23,8 ile bilgisayar, elektronik ve optik ürünlerin imalatında yaşanmıştır. Bu sektörü %10,4 ile tütün ürünleri imalatı ve %6,3 ile motorlu kara taşıtı, treylerler imalatı takip etmiştir. Sanayi üretimi yıllık bazda imalat sanayiinde %5,8; enerjide %5,2 ve madencilikte %4,1 yükselmiştir. Ana sanayi grupları itibariyle üretim dayanıksız tüketim malı imalatında %8,5; dayanıklı tüketim malı imalatında %6,6 ve enerjide %6,3 artmıştır (Grafik 2a ve 2b). İmalat sanayiinde en yüksek üretim artışı %43,1 ile temel eczacılık ürünlerinde gerçekleşmiştir. En fazla üretim düşüşü ise %24,3 ile bilgisayar, elektronik ve optik ürünlerin imalatında görülmüştür.

Kaynak: TÜİK

Grafik 2a: Takvim Etkisinden Arındırılmış Dayanıklı Tüketim Malı Üretim Endeksi,

2013-2016 Ocak Ayları

Grafik 3: Dayanıklı Tüketim Malı Kapasite Kullanım Oranı Başlığı

Grafik 2b: Mevsim Etkisinden Arındırılmış Dayanıklı Tüketim Malı Üretim Endeksi

2013-2016 Ocak Ayları

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

4

Ocak 2016’da Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi aylık bazda %1,2 azalırken, Takvim Etkisinden Arındırılmış Ciro Endeksi yıllık bazda %13,1 artmıştır. Ciro aylık bazda alt sektörlerden madencilikte Aralık 2015’e göre %12; imalat sanayiinde ise %0,9 azalmıştır. Ana sanayi grupları içinde en yüksek ciro düşüşü %7,6 ile dayanıklı tüketim malı imalatında, en yüksek ciro artışı ise %3,9 ile sermaye malı imalatında yaşanmıştır. İmalat sanayii alt sektörlerinde ise en yüksek ciro artışları %35,7 ile temel eczacılık ürünlerinde, %31,6 ile makine ve ekipmanların kurulumunda gerçekleşmiştir. En yüksek ciro düşüşü ise %20,2 ile tütün ürünleri imalatında yaşanmıştır.

Kaynak: TCMB Sanayi ciro endeksi yıllık bazda madencilikte %14; imalat sanayiinde ise %13,1 artmıştır. Ocak ayında ana sanayi gruplarının tümünde ciro yükselmiş; en yüksek ciro artışı %17,3 ile sermaye malı imalatında görülmüştür. İmalat sanayii alt sektörlerinde ise en yüksek ciro artışı %41,5 ile diğer ulaşım araçlarının imalatında gerçekleşmiştir. En yüksek ciro düşüşü ise %24 ile diğer imalatlarda izlenmiştir. İmalat sanayii kapasite kullanım oranı, 2016 yılı Mart ayında Şubat ayına göre 0,8 puan artarak yüzde 74,3 düzeyine ulaşmıştır. Mevsim etkisinden arındırılmış kapasite kullanım oranı ise 1,1 puan artarak %75,2 düzeyinde gerçekleşmiştir. Mal gruplarına göre kapasite kullanım oranlarında aylık bazda en yüksek artış 1,8 puan ile yatırım mallarında görülmüştür. Yatırım malları grubunda kapasite kullanım oranı 76,2’ye çıkarak, tüm mal gruplarının önüne geçmiştir. Yatırım malları grubunda kapasite kullanım oranı yıllık bazda da 2,3 puan artarak 76,2 düzeyine ulaşmıştır (Grafik 3). Sanayi üretim, ciro ve kapasite kullanımında kilit sektör dayanıklı tüketim malı imalatıdır. Çünkü bu sektörün ürünleri bireyler tarafından bir varlık olarak kabul edilmekte ve para talebinde bir değişken olarak yer almaktadır. Yıllık bazda bu sektörde yukarı doğru ivmelenmenin başlamış olması önümüzdeki aylarda diğer sektörleri de olumlu yönde etkileyebilir.

Kaynak: TÜİK

Ocak 2016’da Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi aylık bazda %1,2 azalırken, Tak-vim Etkisinden Arındırılmış Ciro Endeksi yıllık bazda %13,1 artmıştır.

Ciro aylık bazda alt sektörlerden madencilikte Aralık 2015’e göre %12; imalat sanayiinde ise %0,9 azalmıştır. Ana sa-nayi grupları içinde en yüksek ciro düşüşü %7,6 ile dayanıklı tüketim malı imalatında, en yüksek ciro artışı ise %3,9 ile sermaye malı imalatında yaşanmıştır. İmalat sanayii alt sektörlerinde ise en yüksek ciro artışları %35,7 ile temel eczacılık ürünlerinde, %31,6 ile makine ve ekipmanların kurulumunda gerçekleşmiştir. En yüksek ciro düşüşü ise %20,2 ile tütün ürünleri imalatında yaşanmıştır.

Kaynak: TCMB

Page 23: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 21

Sanayi ciro endeksi yıllık bazda madencilikte %14; imalat sanayiin-de ise %13,1 artmıştır. Ocak ayında ana sanayi gruplarının tümünde ciro yükselmiş; en yüksek ciro artışı %17,3 ile sermaye malı imalatında görülmüş-tür. İmalat sanayii alt sektörlerinde ise en yüksek ciro artışı %41,5 ile diğer ula-şım araçlarının imalatında gerçekleş-miştir. En yüksek ciro düşüşü ise %24 ile diğer imalatlarda izlenmiştir.

İmalat sanayii kapasite kullanım oranı, 2016 yılı Mart ayında Şubat ayına göre 0,8 puan artarak yüzde 74,3 düzeyine ulaşmıştır. Mevsim et-kisinden arındırılmış kapasite kulla-nım oranı ise 1,1 puan artarak %75,2 düzeyinde gerçekleşmiştir. Mal grup-larına göre kapasite kullanım oranla-rında aylık bazda en yüksek artış 1,8 puan ile yatırım mallarında görülmüş-tür. Yatırım malları grubunda kapasite kullanım oranı 76,2’ye çıkarak, tüm mal gruplarının önüne geçmiştir. Yatırım malları grubunda kapasite kullanım oranı yıllık bazda da 2,3 puan artarak 76,2 düzeyine ulaşmıştır (Grafik 3).

Sanayi üretim, ciro ve kapasite kullanımında kilit sektör dayanıklı tüketim malı imalatıdır. Çünkü bu sektörün ürünleri bireyler tarafın-dan bir varlık olarak kabul edilmek-te ve para talebinde bir değişken olarak yer almaktadır. Yıllık bazda bu sektörde yukarı doğru ivmelen-menin başlamış olması önümüzdeki aylarda diğer sektörleri de olumlu yönde etkileyebilir.

İstihdam ve İşsizlik:

2015 yılı Aralık döneminde işgücü bir önceki yılın aynı dönemine göre 865 bin kişi artarak 29 milyon 652 bin kişiye ulaşmış, işgücüne katılma oranı da 0,7 puan artarak %50,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde kadınlar işgücüne katılma oranını yukarı doğru çekmiştir. Nitekim erkeklerde işgücü-ne katılma oranı 0,2 puan artarak %71, kadınlarda 1,2 puan artarak %31,2 dü-zeyine ulaşmıştır.

2015 yılı Aralık döneminde is-tihdam edilenlerin sayısı, 2014 yı-lının aynı dönemine göre 806 bin kişi artarak 26 milyon 448 bin kişi-ye, istihdam oranı 0,7 puan artarak %45,4’e ulaşmıştır. Bu dönemde ta-rım dışı sektörde istihdam 814 bin kişi artarken, tarım sektöründe çalışan sa-yısı 7 bin kişi azalmıştır. Çalışanların %18,9’u tarım, %20,1’i sanayi, %7,1’i inşaat, %53,9’u ise hizmetler sektö-ründe istihdam edilmiştir. Sanayi sek-töründe istihdam edilenlerin sayısı 0,5 puan azalırken, hizmet sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 1,1 puan ar-tarmıştır. Kayıt dışı istihdam oranı ise 1,1 puanlık azalışla %32,1’e inmiştir.

Cinsiyete göre sektörel istihdamda-ki dengesizlik 2015 yılında da değiş-memiştir. Aralık 2015 dönemi itibariy-le istihdam edilen kadınların %27,5’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Sa-nayi sektöründe çalışan kadınların toplam kadın istihdamındaki payı ise ancak %15,5 düzeyine ulaşmıştır. Söz konusu oran hizmetler sektörü açısın-dan %56’dır (Grafik 4).

Grafik 4: Ekonomik Faaliyete ve Cinsiyete Göre İstihdam (Bin Kişi) 2015 Aralık Dönemi

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

5

İstihdam ve İşsizlik: 2015 yılı Aralık döneminde işgücü bir önceki yılın aynı dönemine göre 865 bin kişi artarak 29 milyon 652 bin kişiye ulaşmış, işgücüne katılma oranı da 0,7 puan artarak %50,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde kadınlar işgücüne katılma oranını yukarı doğru çekmiştir. Nitekim erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,2 puan artarak %71, kadınlarda 1,2 puan artarak %31,2 düzeyine ulaşmıştır. 2015 yılı Aralık döneminde istihdam edilenlerin sayısı, 2014 yılının aynı dönemine göre 806 bin kişi artarak 26 milyon 448 bin kişiye, istihdam oranı 0,7 puan artarak %45,4’e ulaşmıştır. Bu dönemde tarım dışı sektörde istihdam 814 bin kişi artarken, tarım sektöründe çalışan sayısı 7 bin kişi azalmıştır. Çalışanların %18,9’u tarım, %20,1’i sanayi, %7,1’i inşaat, %53,9’u ise hizmetler sektöründe istihdam edilmiştir. Sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 0,5 puan azalırken, hizmet sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 1,1 puan artarmıştır. Kayıt dışı istihdam oranı ise 1,1 puanlık azalışla %32,1’e inmiştir. Cinsiyete göre sektörel istihdamdaki dengesizlik 2015 yılında da değişmemiştir. Aralık 2015 dönemi itibariyle istihdam edilen kadınların %27,5’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Sanayi sektöründe çalışan kadınların toplam kadın istihdamındaki payı ise ancak %15,5 düzeyine ulaşmıştır. Söz konusu oran hizmetler sektörü açısından %56’dır (Grafik 4). Aralık döneminde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artmış ve 3 milyon 204 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %10,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı 0,2 puanlık azalışla %12,7; genç işsizlik oranı 1 puanlık azalışla %19,2 olmuştur.

Kaynak: TÜİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

Kaynak: TÜİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

5

İstihdam ve İşsizlik: 2015 yılı Aralık döneminde işgücü bir önceki yılın aynı dönemine göre 865 bin kişi artarak 29 milyon 652 bin kişiye ulaşmış, işgücüne katılma oranı da 0,7 puan artarak %50,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde kadınlar işgücüne katılma oranını yukarı doğru çekmiştir. Nitekim erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,2 puan artarak %71, kadınlarda 1,2 puan artarak %31,2 düzeyine ulaşmıştır. 2015 yılı Aralık döneminde istihdam edilenlerin sayısı, 2014 yılının aynı dönemine göre 806 bin kişi artarak 26 milyon 448 bin kişiye, istihdam oranı 0,7 puan artarak %45,4’e ulaşmıştır. Bu dönemde tarım dışı sektörde istihdam 814 bin kişi artarken, tarım sektöründe çalışan sayısı 7 bin kişi azalmıştır. Çalışanların %18,9’u tarım, %20,1’i sanayi, %7,1’i inşaat, %53,9’u ise hizmetler sektöründe istihdam edilmiştir. Sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 0,5 puan azalırken, hizmet sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 1,1 puan artarmıştır. Kayıt dışı istihdam oranı ise 1,1 puanlık azalışla %32,1’e inmiştir. Cinsiyete göre sektörel istihdamdaki dengesizlik 2015 yılında da değişmemiştir. Aralık 2015 dönemi itibariyle istihdam edilen kadınların %27,5’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Sanayi sektöründe çalışan kadınların toplam kadın istihdamındaki payı ise ancak %15,5 düzeyine ulaşmıştır. Söz konusu oran hizmetler sektörü açısından %56’dır (Grafik 4). Aralık döneminde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artmış ve 3 milyon 204 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %10,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı 0,2 puanlık azalışla %12,7; genç işsizlik oranı 1 puanlık azalışla %19,2 olmuştur.

Kaynak: TÜİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

5

İstihdam ve İşsizlik: 2015 yılı Aralık döneminde işgücü bir önceki yılın aynı dönemine göre 865 bin kişi artarak 29 milyon 652 bin kişiye ulaşmış, işgücüne katılma oranı da 0,7 puan artarak %50,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde kadınlar işgücüne katılma oranını yukarı doğru çekmiştir. Nitekim erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,2 puan artarak %71, kadınlarda 1,2 puan artarak %31,2 düzeyine ulaşmıştır. 2015 yılı Aralık döneminde istihdam edilenlerin sayısı, 2014 yılının aynı dönemine göre 806 bin kişi artarak 26 milyon 448 bin kişiye, istihdam oranı 0,7 puan artarak %45,4’e ulaşmıştır. Bu dönemde tarım dışı sektörde istihdam 814 bin kişi artarken, tarım sektöründe çalışan sayısı 7 bin kişi azalmıştır. Çalışanların %18,9’u tarım, %20,1’i sanayi, %7,1’i inşaat, %53,9’u ise hizmetler sektöründe istihdam edilmiştir. Sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 0,5 puan azalırken, hizmet sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 1,1 puan artarmıştır. Kayıt dışı istihdam oranı ise 1,1 puanlık azalışla %32,1’e inmiştir. Cinsiyete göre sektörel istihdamdaki dengesizlik 2015 yılında da değişmemiştir. Aralık 2015 dönemi itibariyle istihdam edilen kadınların %27,5’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Sanayi sektöründe çalışan kadınların toplam kadın istihdamındaki payı ise ancak %15,5 düzeyine ulaşmıştır. Söz konusu oran hizmetler sektörü açısından %56’dır (Grafik 4). Aralık döneminde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artmış ve 3 milyon 204 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %10,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı 0,2 puanlık azalışla %12,7; genç işsizlik oranı 1 puanlık azalışla %19,2 olmuştur.

Kaynak: TÜİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

5

İstihdam ve İşsizlik: 2015 yılı Aralık döneminde işgücü bir önceki yılın aynı dönemine göre 865 bin kişi artarak 29 milyon 652 bin kişiye ulaşmış, işgücüne katılma oranı da 0,7 puan artarak %50,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde kadınlar işgücüne katılma oranını yukarı doğru çekmiştir. Nitekim erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,2 puan artarak %71, kadınlarda 1,2 puan artarak %31,2 düzeyine ulaşmıştır. 2015 yılı Aralık döneminde istihdam edilenlerin sayısı, 2014 yılının aynı dönemine göre 806 bin kişi artarak 26 milyon 448 bin kişiye, istihdam oranı 0,7 puan artarak %45,4’e ulaşmıştır. Bu dönemde tarım dışı sektörde istihdam 814 bin kişi artarken, tarım sektöründe çalışan sayısı 7 bin kişi azalmıştır. Çalışanların %18,9’u tarım, %20,1’i sanayi, %7,1’i inşaat, %53,9’u ise hizmetler sektöründe istihdam edilmiştir. Sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 0,5 puan azalırken, hizmet sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 1,1 puan artarmıştır. Kayıt dışı istihdam oranı ise 1,1 puanlık azalışla %32,1’e inmiştir. Cinsiyete göre sektörel istihdamdaki dengesizlik 2015 yılında da değişmemiştir. Aralık 2015 dönemi itibariyle istihdam edilen kadınların %27,5’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Sanayi sektöründe çalışan kadınların toplam kadın istihdamındaki payı ise ancak %15,5 düzeyine ulaşmıştır. Söz konusu oran hizmetler sektörü açısından %56’dır (Grafik 4). Aralık döneminde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artmış ve 3 milyon 204 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %10,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı 0,2 puanlık azalışla %12,7; genç işsizlik oranı 1 puanlık azalışla %19,2 olmuştur.

Kaynak: TÜİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

5

İstihdam ve İşsizlik: 2015 yılı Aralık döneminde işgücü bir önceki yılın aynı dönemine göre 865 bin kişi artarak 29 milyon 652 bin kişiye ulaşmış, işgücüne katılma oranı da 0,7 puan artarak %50,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde kadınlar işgücüne katılma oranını yukarı doğru çekmiştir. Nitekim erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,2 puan artarak %71, kadınlarda 1,2 puan artarak %31,2 düzeyine ulaşmıştır. 2015 yılı Aralık döneminde istihdam edilenlerin sayısı, 2014 yılının aynı dönemine göre 806 bin kişi artarak 26 milyon 448 bin kişiye, istihdam oranı 0,7 puan artarak %45,4’e ulaşmıştır. Bu dönemde tarım dışı sektörde istihdam 814 bin kişi artarken, tarım sektöründe çalışan sayısı 7 bin kişi azalmıştır. Çalışanların %18,9’u tarım, %20,1’i sanayi, %7,1’i inşaat, %53,9’u ise hizmetler sektöründe istihdam edilmiştir. Sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 0,5 puan azalırken, hizmet sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 1,1 puan artarmıştır. Kayıt dışı istihdam oranı ise 1,1 puanlık azalışla %32,1’e inmiştir. Cinsiyete göre sektörel istihdamdaki dengesizlik 2015 yılında da değişmemiştir. Aralık 2015 dönemi itibariyle istihdam edilen kadınların %27,5’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Sanayi sektöründe çalışan kadınların toplam kadın istihdamındaki payı ise ancak %15,5 düzeyine ulaşmıştır. Söz konusu oran hizmetler sektörü açısından %56’dır (Grafik 4). Aralık döneminde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artmış ve 3 milyon 204 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %10,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı 0,2 puanlık azalışla %12,7; genç işsizlik oranı 1 puanlık azalışla %19,2 olmuştur.

Kaynak: TÜİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

Page 24: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201622

Grafik 5: Dış Ticarette Değişim 2015-2016

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

6

Ödemeler Dengesi: 2016 yılı Ocak ayında ihracat 2015 yılının aynı ayına göre %22 azalarak 9 milyar 597 milyon dolara düşmüş ve son üç aydaki en önemli kaybını yaşamıştır. Ocak ayında ithalat %19,7 azalmış ve 13 milyar 358 milyon dolara kadar gerilemiştir (Grafik 5). Bu gerçekleşmeler sonrasında dış ticaret açığı %13,4 azalarak 3 milyar 762 milyon dolara inmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2015 Ocak ayında %73,9 iken, 2016 Ocak ayında %71,8’e kadar düşmüştür.

Kaynak: TUİK verileri kullanılarak hazırlanmıştır. Ülke gruplarına göre ihracatta en yüksek düşüş %48,7 ile Bağımsız Devletler Topluluğunda gerçekleşmiştir. Türkiye’nin toplam ihracatı içinde %49,5’lik paya sahip olan Avrupa Birliği’ne ihracat ise yıllık bazda %9,7 oranında azalmıştır. Türk Cumhuriyetleri’ne yapılan ihracat %48,4; İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelere yapılan ihracat ise %26,2 düşmüştür (Grafik 6).

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Ülke gruplarına göre ihracatta en yüksek düşüş %48,7 ile Bağımsız Devletler Topluluğunda gerçekleşmiştir. Türkiye’nin toplam ihracatı içinde %49,5’lik paya sahip olan Avrupa Birliği’ne ihracat ise yıllık bazda %9,7 oranında azalmıştır. Türk Cumhuriyetleri’ne yapılan ihracat %48,4; İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelere yapılan ihracat ise %26,2 düşmüştür (Grafik 6).

Grafik 6: Ülke Gruplarına Göre İhracatta Aylık Düşüş Oranı (%) Ocak 2016

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

6

Ödemeler Dengesi: 2016 yılı Ocak ayında ihracat 2015 yılının aynı ayına göre %22 azalarak 9 milyar 597 milyon dolara düşmüş ve son üç aydaki en önemli kaybını yaşamıştır. Ocak ayında ithalat %19,7 azalmış ve 13 milyar 358 milyon dolara kadar gerilemiştir (Grafik 5). Bu gerçekleşmeler sonrasında dış ticaret açığı %13,4 azalarak 3 milyar 762 milyon dolara inmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2015 Ocak ayında %73,9 iken, 2016 Ocak ayında %71,8’e kadar düşmüştür.

Kaynak: TUİK verileri kullanılarak hazırlanmıştır. Ülke gruplarına göre ihracatta en yüksek düşüş %48,7 ile Bağımsız Devletler Topluluğunda gerçekleşmiştir. Türkiye’nin toplam ihracatı içinde %49,5’lik paya sahip olan Avrupa Birliği’ne ihracat ise yıllık bazda %9,7 oranında azalmıştır. Türk Cumhuriyetleri’ne yapılan ihracat %48,4; İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelere yapılan ihracat ise %26,2 düşmüştür (Grafik 6).

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Ocak ayında en fazla ihracat yapılan ülke 1 milyar 90 milyon dolarla yine Almanya olmuştur. Bu ülkeyi 650 mil-yon dolarla İngiltere, 570 milyon dolarla İtalya ve 469 milyon dolarla Irak izlemiştir.

Ocak ayında en fazla ithalat ya-pılan ülke ise 1 milyar 924 milyon

dolarla Çin olmuştur. Bu ülkeyi 1 mil-yar 345 milyon dolarla Rusya, 1 milyar

163 milyon dolarla Almanya ve 606 milyon dolarla İtalya takip etmiştir.

Aralık döneminde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artmış ve 3 milyon 204 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %10,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı 0,2 puanlık azalışla %12,7; genç işsizlik oranı 1 puanlık azalışla %19,2 olmuştur.

Ödemeler Dengesi:

2016 yılı Ocak ayında ihracat 2015 yılının aynı ayına göre %22 azalarak 9 milyar 597 milyon dolara düşmüş ve son üç aydaki en önemli kaybını yaşamıştır. Ocak ayında ithalat %19,7 azalmış ve 13 milyar 358 milyon dolara kadar gerilemiştir (Grafik 5). Bu gerçekleşmeler sonrasında dış ticaret açığı %13,4 azalarak 3 milyar 762 milyon dolara inmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2015 Ocak ayında %73,9 iken, 2016 Ocak ayında %71,8’e kadar düşmüştür.

Page 25: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 23

2016 yılının ilk ayında en fazla ihracat yapılan fasıl geçen yıla göre %13,8’lik düşüşe rağmen 1 milyar 237 milyon dolar ile motorlu kara taşıtları olmuştur. Bu faslı 833 mil-yon dolarla kazanlar ve makinalar ve 678 milyon dolarla örme giyim eşyası takip etmiştir.

Dış ticaret açığındaki daralma-nın bir sonucu olarak cari işlemler açığı da Ocak 2016’da bir önceki yılın Ocak ayına göre 216 milyon dolar azalarak 2 milyar 227 milyon dolara, yıllık cari açık ise 31 milyar 889 milyon dolara gerilemiştir.

Cari açıktaki bu düşüş sağlam kaynaklara dayanmamaktadır. Ni-tekim Ocak ayında hizmetler dengesi içinde yer alan net gelirler 2015 yılının Ocak ayına göre 152 milyon azalarak 957 milyon dolara, net seyahat gelir-leri ise 182 milyon dolar azalarak 785 milyon dolara gerilemiştir.

Parasal olmayan altın kalemin-deki oynaklık Ocak ayında çok yük-sek olmuştur. 2015 Ocak ayında 1 milyar 76 milyon dolar olan net al-tın ihracatı 2016 yılının Ocak ayın-da 43 milyon dolara gerilemiştir. Net altın ihracatındaki oynaklıktaki bir diğer ilginç bulgu da bu kalem-deki hareketliliğin 2008 yılında başlamış olmasıdır.

Cari açığın finansman kaynak-larından doğrudan yatırımlarda net girişler Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre 1 milyar 256 milyon dolar azalarak 280 milyon dolara gerilemiştir. Yabancıların hisse se-nedi ve DİBS piyasasından çıkışı Ocak ayında da sürmüştür. Yaban-cılar Ocak ayında 261 milyon dolarlık hisse senedi, 93 milyon dolarlık DİBS satmışlardır. Bu eğilim Mart ayında

kısmen tersine dönmüştür. 29 Ocak -11 Mart tarihleri arasında yabancılar hisse senedi piyasasından 5 milyar 549 milyon dolar, DİBS piyasasından 1 milyar 686 milyon dolar tutarında alım yapmışlardır. Ocak ayında diğer yatırımlar hesabından Türkiye’ye 4 milyar 186 milyon dolarlık giriş ol-muştur. Bu tutarın 1 milyar 191 milyon doları bankacılık sektörü ile finansal olmayan kuruluşların borçlanması ile sağlanmıştır.

Ocak ayında net hata noksan ka-leminden 1 milyar 214 milyon dolar-lık çıkış olmasının da etkisi ile res-mi rezervlerde 37 milyon dolarlık düşüş gerçekleşmiştir. Para ve Maliye Politikası:

2016 yılının ilk iki ayı yapısal önlemler alınmamış olmasına rağ-men mali istikrar açısından kayıp-sız geçmiştir. 2015 yılı Şubat ayında 2 milyar 358 milyon TL açık veren merkezi yönetim bütçesi, 2016 yılı-nın Şubat ayında 2 milyar 417 mil-yon TL fazla vermiştir. Yine 2015 yılı Şubat ayında 4 milyar 531 milyon TL faiz dışı fazla veren bütçe, 2016 yılının Şubat ayında %44,4’lük bir artışla 6 milyar 541 milyon TL fazla vermiştir.

2016 yılı Şubat ayında bütçe ge-lirleri 2015 yılının Şubat ayına göre %11,4’lük artışla 44 milyar 724 mil-yon TL’ye ulaşmıştır. Vergi gelirleri ise %10,8’lik artışla 38 milyar 361 mil-yon TL düzeyini yakalamıştır. Bütçe giderleri Şubat ayında %0,5 oranın-da azalmış ve 42 milyar 308 milyon TL’de kalmıştır. Faiz hariç bütçe gi-derleri ise %7,2 oranında artmış ve 38 milyar 361 milyon TL olmuştur. Şubat ayında faiz dışı giderlerdeki artışa rağmen bütçe fazlasının %202,5

artmasının altında faiz giderlerin-deki düşüş yatmaktadır. 2016 yılı Şubat ayında faiz giderleri 2015 yılı-nın aynı ayına göre %40,1 oranında azalarak 4 milyar 125 milyon TL’ye gerilemiştir. Bu da yaklaşık olarak bütçe fazlasına denk gelmiştir (Gra-fik 7).

Dolayısıyla bütçe fazlasının kay-nağı, TCMB’nin faiz politikası ile küresel ekonomiye düşük faiz ora-nın egemen olmasıdır, diyebiliriz.

Şubat ayında enflasyon oranı tüm endekslerde gerilemiştir. Man-şet enflasyon olarak alınan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Ocak 2016’ya göre %0,02 oranında da olsa düşüş eğilimine girmiştir. Yıllık bazda ise oran geçen yılki oranın üstünde kal-mıştır.

Şubat ayında mal gruplarına göre enflasyonda %1,80’lik fiyat artışı ile sağlık grubu ilk sırada yer almıştır. Fi-yat düşüşünde ise ilk sırada %6,16 ile giyim ve ayakkabı grubunun yer aldığı görülmüştür. Yıllık bazda ise epeyce süredir olduğu gibi fiyatı en fazla ar-tan grup %13,12 ile lokanta ve oteller olmuştur.

TCMB’nin kontrolündeki çekir-dek enflasyon ise aylık bazda %0,25; yıllık bazda ise %9,82 düzeyinde seyretmiştir. Dolayısıyla TCMB enf-lasyonla mücadele de rahatlama-mıştır. Şubat ayındaki küçük soluk-lanmanın altında giyim ve ayakkabı ile tarım sektörü yatmaktadır. Bu gruplardaki fiyat düşüşü ise Rusya ile yaşanan politik kriz sonrası aza-lan dış talebe dayanmaktadır.

Bu durum Tarım-ÜFE’de daha da belirgin hale gelmiştir. Şubat ayın-da Tarım-ÜFE Ocak ayına göre %3,11 azalırken, 2015 yılının aynı ayına

Page 26: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201624

göre %5,53 oranında artmıştır. Bu düşüş önemlidir, çünkü geçen yılki fiyat artışı yıllık bazda %13,53 dü-zeyinde idi. Tarım-ÜFE içindeki alt tarım gruplarından sebzelerin fiyatları Rusya’ya ihracatın durması nedeniyle Ocak ayında %7,39 düşmüştür.

2016 yılı Şubat ayında Yurt İçi

Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) Ocak ayına göre %0,20 düşmüştür. Yİ-ÜFE yıllık bazda ise %4,47 oranında artmıştır. Sektörlerden madencilik-te fiyatlar %0,09, imalat sanayiinde %0,15 ve su sektöründe %0,98 artar-ken enerjide %4,17 düşmüştür. Petrol fiyatlarındaki düşüş Yİ-ÜFE’deki

artışı frenlemiştir. Buna rağmen yıllık fiyat artışı geçen yılın (%3,10) üzerinde kalmıştır. Özellikle imalat sanayiindeki fiyat artışında asgari ücret artışı rol oynamaya başlamış-tır. Bu etkinin önümüzdeki aylarda artarak devam etme olasılığı yük-sektir.

Grafik 7: Bütçe Dengesi Şubat 2015-2016, Milyon TL

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

9

Kaynak: Maliye Bakanlığı, Aylık Bütçe Gerçekleşme Raporu, 2016 Şubat.

Kaynak: Maliye Bakanlığı, Aylık Bütçe Gerçekleşme Raporu, 2016 Şubat.

Page 27: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 25

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ NİSAN 2016 (SAYI: 37)

(Ocak 2016 TÜİK HİA Verilerinin Değerlendirilmesi)Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Ocak 2016 Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, 15 Nisan 2016 tarihli Haber Bül-teni ile açıklanmıştır. Bu çalışmanın ilk bölümünde genel değerlendirme yapılacak, ikinci bölümünde söz konusu veriler kapsamında işgücü piyasasında ön plana çıkan gelişmeler, ana başlıklar halinde özetlenecektir. Üçüncü bölümde ise işgücü piyasasında güncel gelişmelerin görülebilmesi amacıyla Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) açık-ladığı işsizlik ödeneğine başvuranların sayısındaki gelişmeler ile reel kesim ve tüketici anketlerinden elde edilen istihdama yönelik beklentilerden yararlanılacaktır.

8

GENEL DEĞERLENDİRME

Ocak 2016 itibariyle TÜİK Hane-halkı İşgücü Araştırması sonuçları, İŞKUR’un derlediği işsizlik ödeneğine başvuranların sayısındaki gelişmeler ve kısa vadeli istihdam beklentilerine yönelik olarak yapılan anketlerin so-nuçları birlikte değerlendirildiğinde, işgücü piyasasında ön plana çıkan te-mel sonuçlar ve ana değişim eksenleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir: • İşsizlik Ocak’ta hızlandı. İşsizlik

oranı, işgücü artışındaki zayıfla-maya bağlı olarak bir önceki yı-lın aynı dönemine (Ocak 2015’e) göre 0,2 puan azaldı; bir önceki döneme (Aralık 2015’e) göre ise 0,8 puan yükselerek %11,1’e çık-tı. Böylece işsizlikte son 11 ayın en yüksek düzeyi görüldü. 3 mil-yon 290 bin olarak açıklanan iş-siz sayısı aylık bazda 233 bin kişi, yıllık bazda 31 bin kişi arttı.

• İşsizlik ödeneğine başvuru sa-yısının Aralık’tan Ocak’a %40 arttığını kaydeden İŞKUR istatis-

tikleri de işsizliğin aylık bazdaki hızlı artışını belgeliyor.

• Asgari ücretin işverene maliye-tindeki ani yükseliş Ocak ayında-ki işsizlik artışında etkili oldu.

• Ocak 2015 döneminde 1 milyon 452 bin kişilik artış kaydeden iş-gücü sayısı Ocak 2016 döneminde 852 bin kişiye geriledi. Başka bir ifadeyle bu yıl iş bulma talebiyle işgücü piyasasına çıkan kişi sayısı yarıya yakın oranda azaldı. Bu du-rum, işsizlik oranının yıllık bazda iniş göstermesine neden oldu.

• Bir yıl önce işgücü dışındaki kişi sayısı 549 bin kişi artmıştı. Ocak 2016’da ise bu sayı sadece 41 bin kişi yükseldi.

• İşsiz sayısı 3 milyon 290 bin kişi olarak açıklandı. İşsizlik kadın-larda 49 bin kişi artarken, erkek-lerde 18 bin kişi azaldı.

• Genç işsiz ve yükseköğretim me-zunu işsiz sayısı azaldı.

• İş bulma umudu olmayan ve bul-duğu takdirde çalışmaya hazır kişi sayısı 120 bin büyüdü.

• Eğitim durumuna göre en yüksek işsizlik oranı genel lise mezunla-rında.

• Lise altı eğitimli erkeklerde işsiz sayısı azaldı, kadınlarda yüksel-di. Genel lise mezunlarında ise değişim tam tersi oldu.

• Yükseköğretim mezunu işsiz sa-yısındaki artış yerini azalışa bı-raktı. Ancak, hala işsizlerin beşte biri yükseköğretim mezunu.

• Türkiye, dünyadaki belli başlı 44 ülke içinde işsizlik oranının en yüksek olduğu 7’nci ülke. İşsizlik oranı Euro Bölgesi’nde %10,3’e inince Türkiye %11,1 ile Euro Bölgesi’nin üzerinde yer aldı.

• En geniş işsizlik tanımına göre Türkiye’de işsizlik oranı %20,3 ve 6 milyon 577 bin işsiz var.

• Toplam istihdam yıllık bazda 821

Page 28: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201626

Grafik.1 – İşgücü Kompozisyonundaki Değişim(Ocak 2016 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre; bin kişi)

I. İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ DURUM VE GELİŞMELER(OCAK 2016 İTİBARİYLE)

A. İŞGÜCÜ KOMPOZİSYONU:

Son bir yılda Türkiye’de 15 yaş ve üzerindeki nüfus 891 bin kişi artmış bunun 41 bini işgücü piyasasının dışında kalan-lara eklenmiştir. Dolayısıyla yıllık işgücü artışı 852 bin kişi olmuştur (Grafik 1). 2015 Ocak döneminde 1 milyon 452 bin kişi olan işgücü artışı bir yılda yarıya yakın oranda (%41,3) küçülmüştür.

İşgücü içinde istihdam edilenler 821 bin kişi; işsiz sayısı 31 bin kişi artmıştır. İşgücü artışının çok zayıflamasıyla birlikte istihdam ve işgücü artışları hacim olarak eşitlenmiştir.

(*) İşgücüne dahil olmayanlar.

İDO (*) (41)

İşgücü yapısı15+ yaş nüfus

100%

80%

60%

40%

20%

0%

ÇalışmaÇağınaki Nüfus

(891)

B. İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI:

Yıllık işgücü artış hızında ortaya çıkan önemli yavaşlamaya rağmen, işgücüne katılma oranı Ocak 2016 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,7 puan artarak %50’den %50,7’ye çıkmıştır. Bir yıl önce söz konusu artış 1,8 pu-andı. Artışta 1,1 puanla kadınların etkili olduğu anlaşılmaktadır. Oran, erkeklerde %70,8; kadınlarda %31 düzeyindedir (Grafik 2, Tablo 1).

İşgücüne katılma oranı Ocak 2016 itibariyle 15-24 yaş toplamında %39,9; genç erkeklerde %51,5; genç kadınlarda ise %28,3’tür. İşgücüne katılma eğilimi gençlerde zayıflamıştır; oranda sadece 0,1 puan artış vardır. Ocak 2015 döneminde söz konusu artış 2,2 puan düzeyindeydi. Bunda genç erkekler 0,2 puanlık azalışla belirleyici olmuştur.

bin kişi artarken, Aralık 2015’e göre (aylık bazda) 346 bin kişi azaldı. SGK’nın 4/a (işçi) kapsa-mında aynı dönemdeki zorunlu sigortalı sayısının 378 bin kişi gerilediğini gösteren istatistikleri de Ocak’taki işsizlik yükselişini teyit ediyor.

• Son bir yıldaki istihdam artışının neredeyse tamamı hizmetler sek-töründe ve ağırlıklı olarak kadın-ların iş bulması ile yaratıldı.

• İstihdam artışının üçte ikiden fazlasını yükseköğretim mezun-ları oluşturdu.

• Doğum yapacak kadın çalışanla-rın haklarını genişleten ve ilko-kul çağına kadar çocuğa bakım sağlama gerekçesiyle işverene kısmi süreli çalıştırma zorunlu-luğu getiren düzenleme nedeniy-le kadın istihdamının olumsuz etkileneceğinden endişe ediliyor.

• Sanayi sektöründe istihdam kay-

bı devam etti. Son bir yılda sana-yide 50 bin iş kaybedildi.

• TÜİK’in evde engelli bakım yar-dımı alan yarım milyon kişiyi istihdama dahil etmesi tartışmalı bir konu.

• İşgücü istatistiklerinde kısmen kapsanan Suriyeliler’in işgücü piyasasını ne kadar etkilediği halen bilinmiyor, TÜİK açıklama getirmeli.

İstihdam (821)

İşsiz (31)

Page 29: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 27

Grafik 2 – İşgücüne Katılma Oranının Seyri Ocak 2012-Ocak 2016

4

b. İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI: Yıllık işgücü artış hızında ortaya çıkan önemli yavaşlamaya rağmen, işgücüne katılma oranı Ocak 2016 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,7 puan artarak %50’den %50,7’ye çıkmıştır. Bir yıl önce söz konusu artış 1,8 puandı. Artışta 1,1 puanla kadınların etkili olduğu anlaşılmaktadır. Oran, erkeklerde %70,8; kadınlarda %31 düzeyindedir (Grafik 2, Tablo 1). İşgücüne katılma oranı Ocak 2016 itibariyle 15-24 yaş toplamında %39,9; genç erkeklerde %51,5; genç kadınlarda ise %28,3’tür. İşgücüne katılma eğilimi gençlerde zayıflamıştır; oranda sadece 0,1 puan artış vardır. Ocak 2015 döneminde söz konusu artış 2,2 puan düzeyindeydi. Bunda genç erkekler 0,2 puanlık azalışla belirleyici olmuştur.

Oran, mevsim etkisinden arındırılmış verilere göre incelendiğinde, Ekim 2015-Ocak 2016 döneminde sabit kaldığı görülmektedir (Grafik 2). Bir yıl önce işgücü piyasasında bulunmayan 478 bin “ev kadını”, 91 bin “emekli” ve 16 bin “mevsimlik çalışan” çalışma talebiyle iş aramaya başlamıştır. Buna karşılık, 168 bin “çalışamaz halde olan” kişi, 97 bin “öğrenci”, 93 bin “iş bulma ümidi olmayan” ve 26 bin “iş aramayan ancak bulduğu takdirde çalışmaya hazır olan” kişi işgücü piyasasının dışında kalmıştır. TÜİK’in içeriğini açıklamadığı “Diğer” kategorisinde 241 bin kişilik artış olmuş; toplamı 2 milyon kişiye yaklaşmıştır (1 milyon 868 bin). Bir yıl önce “iş bulma ümidi olmayan” kişi sayısı 170 bin; “diğer” kategorisinin kapsamı 146 bin; “öğrenci” 53 bin kişi azalmıştı. Bu değişim, işgücü artış hızının yavaşlamasını, dolayısıyla işsizlik ve istihdam oranlarını etkilemiştir.

Tablo.1 – İşgücü Piyasasında Gelişmeler (Nüfus Grupları İtibariyle)

(Ocak 2016 itibariyle) Türkiye Erkek Kadın Genç Nüfus (15-24)

Bin Kişi Değişim (*) Bin Kişi Değişim (*) Bin Kişi Değişim (*) Bin Kişi Değişim (*)15 + Yaş Nüfus 58.366 891 28.828 443 29.539 449 11.857 79İşgücü 29.565 852 20.411 398 9.153 452 4.731 48Toplam İstihdam 26.275 821 18.312 416 7.962 403 3.825 78 -Zamana Bağlı Eksik İstihdam 499 -57 352 -36 146 -22 59 -18 -Yetersiz İstihdam 620 90 488 71 132 18 130 37 -Tam Zamanlı İstihdam 25.776 878 17.960 452 7.816 425 3.766 96İşsizler 3.290 31 2.099 -18 1.191 49 907 -29İşgücüne Dahil Olmayanlar 28.802 41 8.417 45 20.385 -4 7.126 31 -İş Bulma Ümidi Olmayan 723 93 480 81 243 11 - - -İş Aramayan, Çalışmaya Hazır 1.931 26 716 75 1.216 -47 - - -Mevsimlik Çalışan 134 -16 37 -11 97 -5 - - -Ev Kadını 11.303 -478 - - 11.303 -478 - - -Öğrenci 4.802 97 2.375 -5 2.427 102 - - -Emekli 3.996 -91 3.086 -95 910 4 - - -Çalışamaz Halde 4.044 168 1.378 9 2.666 159 - - -Diğer 1.868 241 344 -11 1.523 250 - -İşgücüne Katılma Oranı, % 50,7 0,7 70,8 0,3 31,0 1,1 39,9 0,1İşsizlik Oranı, % 11,1 -0,2 10,3 -0,3 13,0 -0,1 19,2 -0,8Tarım Dışı İşsizlik Oranı, % 13,0 -0,4 11,5 -0,4 16,7 -0,6 21,1 -1,2 (*) Ocak 2016 dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre bin kişi ya da puan olarak değişimi ifade etmektedir.

Oran, mevsim etkisinden arındırıl-mış verilere göre incelendiğinde, Ekim 2015-Ocak 2016 döneminde sabit kal-dığı görülmektedir (Grafik 2).

Bir yıl önce işgücü piyasasında bu-lunmayan 478 bin “ev kadını”, 91 bin “emekli” ve 16 bin “mevsimlik çalışan” çalışma talebiyle iş aramaya başlamış-

tır. Buna karşılık, 168 bin “çalışamaz halde olan” kişi, 97 bin “öğrenci”, 93 bin “iş bulma ümidi olmayan” ve 26 bin “iş aramayan ancak bulduğu tak-dirde çalışmaya hazır olan” kişi işgücü piyasasının dışında kalmıştır. TÜİK’in içeriğini açıklamadığı “Diğer” kate-gorisinde 241 bin kişilik artış olmuş;

toplamı 2 milyon kişiye yaklaşmıştır (1 milyon 868 bin).

Bir yıl önce “iş bulma ümidi olma-yan” kişi sayısı 170 bin; “diğer” kategori-sinin kapsamı 146 bin; “öğrenci” 53 bin kişi azalmıştı. Bu değişim, işgücü artış hızının yavaşlamasını, dolayısıyla işsiz-lik ve istihdam oranlarını etkilemiştir.

Page 30: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201628

C. İSTİHDAM:

Ocak 2016 dönemi itibariyle toplam istihdam 26 milyon 275 bin kişi olup, 58 milyon 366 bin kişilik 15+ yaş nüfus içinde istihdam edilmeyenler (işgücü-ne dahil olmayanlar ve işsizler) 32 mil-yon 92 bin kişi ile çok daha büyük bir kitledir. Bir başka ifadeyle çalışma ça-ğındaki nüfusun yarısından azı (%45) çalışma ve kazanç sağlama olanağına sahip; yarısından fazlası (%55) ise bundan yoksundur (Grafik 3).

Görüldüğü gibi %45 düzeyindeki istihdam oranını yükseltmek açısın-dan en fazla potansiyele sahip grup, ev kadınlarıdır.

TÜİK evde engelli bakım yardımı alan kişileri ücretli istihdamına dahil etmiştir. 2014 yılında 450 bin kişi dü-zeyinde olduğu bilinen, 2016’da 500 bin kişiyi aşan bu kitlenin ücretli is-tihdamına dahil edilmesi, tartışmaya açık bir uygulamadır.

Öte yandan, ülkemizdeki toplam sayısı 2,7 milyon kişiyi bulan Suriye-li sığınmacılardan 15 ve yukarı yaş-

takiler eğer TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması’nın örneklemi içinde olan bir hanede ikamet ediliyor ve anket formuna cevap verebiliyor ise, Araş-tırma kapsamına dahil edilmektedir. Ne var ki, Suriyeli sığınmacıların Araş-tırma sonuçlarını ne kadar ve hangi konularda ne yönde etkilediği kamu-oyunca bilinmemektedir. Bu durum Araştırma ile elde edilmek istenilen faydayı azalttığından, söz konusu veri-ler ve etkileri TÜİK’çe açıklanmalıdır.

Toplam İstihdam ve İstihdam Oranı:

Toplam istihdam Ocak 2016’da, bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,2 oranında artmış ancak 12 ay önceki hızına erişememiştir. Bir yıl önce bu artış oranı %4,1 olmuştu (Tablo 2).

Toplam istihdam artışında erkek-lerle kadınlar arasında fazla fark olma-masına rağmen, nispi olarak kadınlar ön plandadır. Ocak 2016’da bir önce-ki yıla göre erkek istihdamı 416 bin kişi, kadın istihdamı 403 bin kişi art-

mıştır; kadınların istihdamdaki payı %30,3’tür (Tablo 1).

İstihdam oranı Ocak 2016’da %45 olmuş, bir yıl önceye göre 0,7 puan art-mıştır. Oran erkeklerde %63,5; kadın-larda %27 düzeylerindedir (Grafik 4).

Ocak 2016 dönemi itibariyle 1 puan-lık artış gösteren kadın istihdamı ora-nının, doğum yapacak kadın çalışanla-rın izin haklarını genişleten ve ilkokul çağına kadar çocuğa bakım sağlama gerekçesiyle işverene kısmi süreli çalış-tırma zorunluluğu getiren düzenleme nedeniyle orta ve uzun vadelerde azal-masından endişe edilmektedir.

Toplam istihdam yıllık bazda 821 bin kişi artarken, Aralık 2015’e göre (aylık bazda) 346 bin kişi daralmıştır. SGK’nın 4/a (işçi) kapsamında aynı dönemdeki zorunlu sigortalı sayısının 378 bin kişi eksildiğini gösteren ista-tistikleri de bunu desteklemektedir. Nitekim, işsizlik ödeneğine başvuru sayısının Aralık’tan Ocak’a %40 art-mış olması da aynı süreci teyit etmek-tedir (Bkz. Bölüm III)

Grafik 3 - Kurumsal Olmayan Nüfusta İstihdam Edilenler ve Edilmeyenler, Ocak 2016 (Bin Kişi, 15+ Yaş)

6

Toplam İstihdam ve İstihdam Oranı: Toplam istihdam Ocak 2016’da, bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,2 oranında artmış ancak 12 ay önceki hızına erişememiştir. Bir yıl önce bu artış oranı %4,1 olmuştu (Tablo 2). Toplam istihdam artışında erkeklerle kadınlar arasında fazla fark olmamasına rağmen, nispi olarak kadınlar ön plandadır. Ocak 2016’da bir önceki yıla göre erkek istihdamı 416 bin kişi, kadın istihdamı 403 bin kişi artmıştır; kadınların istihdamdaki payı %30,3’tür (Tablo 1). İstihdam oranı Ocak 2016’da %45 olmuş, bir yıl önceye göre 0,7 puan artmıştır. Oran erkeklerde %63,5; kadınlarda %27 düzeylerindedir (Grafik 4). Ocak 2016 dönemi itibariyle 1 puanlık artış gösteren kadın istihdamı oranının, doğum yapacak kadın çalışanların izin haklarını genişleten ve ilkokul çağına kadar çocuğa bakım sağlama gerekçesiyle işverene kısmi süreli çalıştırma zorunluluğu getiren düzenleme nedeniyle orta ve uzun vadelerde azalmasından endişe edilmektedir. Toplam istihdam yıllık bazda 821 bin kişi artarken, Aralık 2015’e göre (aylık bazda) 346 bin kişi daralmıştır. SGK’nın 4/a (işçi) kapsamında aynı dönemdeki zorunlu sigortalı sayısının 378 bin kişi eksildiğini gösteren istatistikleri de bunu desteklemektedir. Nitekim, işsizlik ödeneğine başvuru sayısının Aralık’tan Ocak’a %40 artmış olması da aynı süreci teyit etmektedir (Bkz. Bölüm III)

6

Toplam İstihdam ve İstihdam Oranı: Toplam istihdam Ocak 2016’da, bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,2 oranında artmış ancak 12 ay önceki hızına erişememiştir. Bir yıl önce bu artış oranı %4,1 olmuştu (Tablo 2). Toplam istihdam artışında erkeklerle kadınlar arasında fazla fark olmamasına rağmen, nispi olarak kadınlar ön plandadır. Ocak 2016’da bir önceki yıla göre erkek istihdamı 416 bin kişi, kadın istihdamı 403 bin kişi artmıştır; kadınların istihdamdaki payı %30,3’tür (Tablo 1). İstihdam oranı Ocak 2016’da %45 olmuş, bir yıl önceye göre 0,7 puan artmıştır. Oran erkeklerde %63,5; kadınlarda %27 düzeylerindedir (Grafik 4). Ocak 2016 dönemi itibariyle 1 puanlık artış gösteren kadın istihdamı oranının, doğum yapacak kadın çalışanların izin haklarını genişleten ve ilkokul çağına kadar çocuğa bakım sağlama gerekçesiyle işverene kısmi süreli çalıştırma zorunluluğu getiren düzenleme nedeniyle orta ve uzun vadelerde azalmasından endişe edilmektedir. Toplam istihdam yıllık bazda 821 bin kişi artarken, Aralık 2015’e göre (aylık bazda) 346 bin kişi daralmıştır. SGK’nın 4/a (işçi) kapsamında aynı dönemdeki zorunlu sigortalı sayısının 378 bin kişi eksildiğini gösteren istatistikleri de bunu desteklemektedir. Nitekim, işsizlik ödeneğine başvuru sayısının Aralık’tan Ocak’a %40 artmış olması da aynı süreci teyit etmektedir (Bkz. Bölüm III)

Page 31: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 29

Tablo 2: İstihdam Göstergelerinin Aylar İtibariyle Değişimi (Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre)

DönemToplam

İstihdam (Yüzde)

İstihdam Oranı

(Puan)

Tarım Dışı İstihdam (Yüzde)

Sanayi İstihdamı (Yüzde)

Genç İstihdamı (Yüzde)

Kadın İstihdamı (Yüzde)

2015

Ocak 4,1 1,1 4,8 2,3 3,7 8,1

Şubat 2,3 0,3 4,3 -0,1 -1,1 4,1

Mart 1,4 -0,1 2,4 -1,1 -0,7 2,4

Nisan 1,7 0,1 2,5 -0,9 -1,0 2,5

Mayıs 2,0 0,2 2,8 0,7 -0,5 4,1

Haziran 2,5 0,4 3,0 0,9 1,3 5,2

Temmuz 3,5 0,9 4,0 1,8 4,4 5,9

Ağustos 3,2 0,7 3,1 -0,1 6,6 4,9

Eylül 3,8 1,0 3,8 0,4 6,3 5,8

Ekim 2,7 0,5 3,1 0,2 4,7 4,7

Kasım 3,1 0,7 4,0 1,5 4,1 5,1

Aralık 3,1 0,7 3,9 0,9 3,5 5,4

2016 Ocak 3,2 0,7 4,1 -0,9 2,1 5,3

Grafik 4–İstihdam Oranının Seyri Ocak 2011-Ocak 2016

7

Tablo 2: İstihdam Göstergelerinin Aylar İtibariyle Değişimi (Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre)

Dönem

Toplam İstihdam (Yüzde)

İstihdam Oranı (Puan)

Tarım Dışı

İstihdam (Yüzde)

Sanayi İstihdamı (Yüzde)

Genç İstihdamı (Yüzde)

Kadın İstihdamı (Yüzde)

2015 Ocak 4,1 1,1 4,8 2,3 3,7 8,1 Şubat 2,3 0,3 4,3 -0,1 -1,1 4,1 Mart 1,4 -0,1 2,4 -1,1 -0,7 2,4 Nisan 1,7 0,1 2,5 -0,9 -1,0 2,5 Mayıs 2,0 0,2 2,8 0,7 -0,5 4,1 Haziran 2,5 0,4 3,0 0,9 1,3 5,2 Temmuz 3,5 0,9 4,0 1,8 4,4 5,9 Ağustos 3,2 0,7 3,1 -0,1 6,6 4,9 Eylül 3,8 1,0 3,8 0,4 6,3 5,8 Ekim 2,7 0,5 3,1 0,2 4,7 4,7 Kasım 3,1 0,7 4,0 1,5 4,1 5,1 Aralık 3,1 0,7 3,9 0,9 3,5 5,4 2016 Ocak 3,2 0,7 4,1 -0,9 2,1 5,3

Sektörel İstihdam:

Son bir yıldaki istihdamın neredeyse tamamı hizmetler sektörünce yaratılmış; yaratılan iş sayısı hizmetlerde 832 bin, inşaatta 68 bin olurken, sanayide 50 bin, tarımda 30 bin iş kaybedilmiştir (Tablo 3).

Ocak 2016 dönemindeki yıllık istihdam artışının temelinde hizmetler sektöründeki kadın istihdamının bulunduğu an-laşılmaktadır.

Page 32: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201630

Tablo 3 – Sektörel İstihdam Gelişmeleri

(Bin kişi)Ocak 2016 Değişim(*)

Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın ToplamTarım 2.742 2.070 4.812 32 -63 -30Sanayi 4.031 1.269 5.300 -53 3 -50İnşaat 1.698 67 1.765 68 0 68Hizmetler 9.841 4.554 14.395 369 458 832Toplam 18.312 7.962 26.274 416 403 821Tarım-dışı 15.570 5.892 21.463 384 466 851

* Ocak 2016 dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre değişimi ifade etmektedir.

Tarım dışı istihdam artışı son bir yıllık dönemde dalgalı bir seyir izlemiş, Ocak 2016 döneminde bir yıl önceki yılın aynı dönemine göre 851 bin kişi artarak 21 milyon 463 bin kişiye ve yıllık artış oranı %4,1 gibi yüksek bir orana çıkmıştır (Tablo 2, Tablo 3 ve Grafik 5).

Tarım dışı istihdamın seyri mevsim etkisinden arındırılmış veriler kullanılarak incelendiğinde bir önceki döneme göre (Aralık 2015) %0,5 oranında arttığı anlaşılmaktadır.

Grafik 5- Tarım Dışı İstihdamın Yıllık Değişimi, Ocak 2012-Ocak 2016 (Yüzde)

8

Sektörel İstihdam:

Son bir yıldaki istihdamın neredeyse tamamı hizmetler sektörünce yaratılmış; yaratılan iş sayısı hizmetlerde 832 bin, inşaatta 68 bin olurken, sanayide 50 bin, tarımda 30 bin iş kaybedilmiştir (Tablo 3). Ocak 2016 dönemindeki yıllık istihdam artışının temelinde hizmetler sektöründeki kadın istihdamının bulunduğu anlaşılmaktadır. Tablo.3 – Sektörel İstihdam Gelişmeleri

Ocak 2016 Değişim(*) (Bin kişi) Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Tarım 2.742 2.070 4.812 32 -63 -30 Sanayi 4.031 1.269 5.300 -53 3 -50 İnşaat 1.698 67 1.765 68 0 68 Hizmetler 9.841 4.554 14.395 369 458 832 Toplam 18.312 7.962 26.274 416 403 821 Tarım-dışı 15.570 5.892 21.463 384 466 851

* Ocak 2016 dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre değişimi ifade etmektedir. Tarım dışı istihdam artışı son bir yıllık dönemde dalgalı bir seyir izlemiş, Ocak 2016 döneminde bir yıl önceki yılın aynı dönemine göre 851 bin kişi artarak 21 milyon 463 bin kişiye ve yıllık artış oranı %4,1 gibi yüksek bir orana çıkmıştır (Tablo 2, Tablo 3 ve Grafik 5). Tarım dışı istihdamın seyri mevsim etkisinden arındırılmış veriler kullanılarak incelendiğinde bir önceki döneme göre (Aralık 2015) %0,5 oranında arttığı anlaşılmaktadır.

Grafik 6- Sektörlerde Yaratılan İstihdam

(Bin Kişi, Yıllık, Arındırılmış Veriler)

9

Öte yandan sektörlerde yaratılan istihdamın hacim olarak yıllık bazda değişimi sorgulandığında, hizmetler sektöründeki yukarı yönlü yükseliş, sanayi ve tarımda kayıplar dikkati çekmektedir (Grafik 6). İşteki Duruma Göre İstihdam: Yaratılan istihdama işteki durum itibariyle bakıldığında, ücretli veya yevmiyeli olarak çalışanların sayısının bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,3 oranında ve 735 bin kişi arttığı, toplam istihdamdaki payının 0,7 puan yükseldiği görülmektedir (Tablo 4). Böylece, ücretli payı %68’e yükselmiştir. Tablo.4– İşteki Durum İtibariyle İstihdam Gelişmeleri

Bin Kişi Yüzde Dağılım (Ocak 2016 itibariyle) 2015 2016 Değişim(*) 2015 2016 Değişim(*)

Ücretli ve Yevmiyeli 17 132 17 867 735 67,3 68,0 0,7 İşveren ve Kendi Hesabına Çalışan 5.574 5.732 158 21,9 21,8 -0,1 Ücretsiz Aile İşçisi 2 748 2 676 -72 10,8 10,2 -0,6 Toplam 25.454 26.275 821 100,0 100,0

* Ocak 2016 dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre bin kişi yada puan olarak değişimi ifade etmektedir.

Gençlerin İstihdamı: Genç nüfusun (15-24 yaş) istihdamı Ocak 2014’te 3 milyon 614 bin kişi iken, bir yıl sonra, Ocak 2015’te 3 milyon 747 bin kişiye yükselmiştir. Ancak, 2015 Ağustos döneminde tepe noktaya gelen genç istihdamı artışının giderek zayıflayıp Ocak 2016’da 78 bin kişiye ve %2,1’e gerilediği izlenmektedir (Tablo 2 ve Grafik 7). Genç istihdamının yaklaşık üçte ikisi (%65,3) erkeklere aittir. İstihdam oranı genç erkeklerde %42 iken, genç kadınlarda sadece %22,5’tir; genç kadın nüfusun yalnızca yaklaşık dörtte biri istihdam imkanına sahiptir. Bununla birlikte, Ocak 2016’da genç kadınların istihdamı 56 bin kişi artarken, genç erkeklerin istihdamı 22 bin kişi yükselmiştir.

Page 33: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 31

Öte yandan sektörlerde yaratılan istihdamın hacim olarak yıllık bazda değişimi sorgulandığında, hizmetler sektöründe-ki yukarı yönlü yükseliş, sanayi ve tarımda kayıplar dikkati çekmektedir (Grafik 6).

İşteki Duruma Göre İstihdam:

Yaratılan istihdama işteki durum itibariyle bakıldığında, ücretli veya yevmiyeli olarak çalışanların sayısının bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,3 oranında ve 735 bin kişi arttığı, toplam istihdamdaki payının 0,7 puan yükseldiği görülmek-tedir (Tablo 4). Böylece, ücretli payı %68’e yükselmiştir.

Tablo.4– İşteki Durum İtibariyle İstihdam Gelişmeleri

(Ocak 2016 itibariyle)Bin Kişi Yüzde Dağılım

2015 2016 Değişim(*) 2015 2016 Değişim(*)

Ücretli ve Yevmiyeli 17 132 17 867 735 67,3 68,0 0,7

İşveren ve Kendi Hesabına Çalışan 5.574 5.732 158 21,9 21,8 -0,1

Ücretsiz Aile İşçisi 2 748 2 676 -72 10,8 10,2 -0,6

Toplam 25.454 26.275 821 100,0 100,0  * Ocak 2016 dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre bin kişi yada puan olarak değişimi ifade etmektedir.

Gençlerin İstihdamı:

Genç nüfusun (15-24 yaş) istihdamı Ocak 2014’te 3 milyon 614 bin kişi iken, bir yıl sonra, Ocak 2015’te 3 milyon 747 bin kişiye yükselmiştir. Ancak, 2015 Ağustos döneminde tepe noktaya gelen genç istihdamı artışının giderek zayıflayıp Ocak 2016’da 78 bin kişiye ve %2,1’e gerilediği izlenmektedir (Tablo 2 ve Grafik 7).

Genç istihdamının yaklaşık üçte ikisi (%65,3) erkeklere aittir. İstihdam oranı genç erkeklerde %42 iken, genç kadınlar-da sadece %22,5’tir; genç kadın nüfusun yalnızca yaklaşık dörtte biri istihdam imkanına sahiptir. Bununla birlikte, Ocak 2016’da genç kadınların istihdamı 56 bin kişi artarken, genç erkeklerin istihdamı 22 bin kişi yükselmiştir.

Grafik 7- Genç İstihdamının Değişimi Ocak 2012-Ocak2016

10

Kayıt Dışı İstihdam: Ocak 2016 döneminde kayıt dışı istihdam büyüklüğü 8 milyon 355 bin kişidir; bunun 4 milyon 969 bin kişisi erkek, 3 milyon 386 bin kişisi kadındır. Ocak 2016 döneminde 12 ay önceye göre kayıtdışı istihdamda kaydedilen oransal azalmaya rağmen, mutlak düzeyinde 116 bin kişilik artış ortaya çıkmıştır. Kayıtdışı istihdam oranı tarımda %80,9’dan %80,5’e ve tarım dışı sektörlerde %21’den %20,9’a inmiştir. Tarım dışı sektörlerde kayıtdışı ücretli istihdamı oranı da %17,2’den %16,6’ya düşmüştür (Grafik 8).

Eğitim Durumuna Göre İstihdam: İstihdamdaki yıllık değişimin eğitim durumuna göre dağılımı incelendiğinde, istihdam artışının üçte ikisinden fazlasını (%65,7’sini) yükseköğretim mezunlarının oluşturduğu

Page 34: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201632

Kayıt Dışı İstihdam:

Ocak 2016 döneminde kayıt dışı istihdam büyüklüğü 8 milyon 355 bin kişidir; bunun 4 milyon 969 bin kişisi erkek, 3 milyon 386 bin kişisi kadındır.

Ocak 2016 döneminde 12 ay önceye göre kayıtdışı istihdamda kaydedilen oransal azalmaya rağmen, mutlak düzeyinde 116 bin kişilik artış ortaya çıkmıştır. Kayıtdışı istihdam oranı tarımda %80,9’dan %80,5’e ve tarım dışı sektörlerde %21’den %20,9’a inmiştir. Tarım dışı sektörlerde kayıtdışı ücretli istihdamı oranı da %17,2’den %16,6’ya düşmüştür (Grafik 8).

Grafik 8- Kayıtlı ve Kayıtdışı Ücretli İstihdamı

10

Kayıt Dışı İstihdam: Ocak 2016 döneminde kayıt dışı istihdam büyüklüğü 8 milyon 355 bin kişidir; bunun 4 milyon 969 bin kişisi erkek, 3 milyon 386 bin kişisi kadındır. Ocak 2016 döneminde 12 ay önceye göre kayıtdışı istihdamda kaydedilen oransal azalmaya rağmen, mutlak düzeyinde 116 bin kişilik artış ortaya çıkmıştır. Kayıtdışı istihdam oranı tarımda %80,9’dan %80,5’e ve tarım dışı sektörlerde %21’den %20,9’a inmiştir. Tarım dışı sektörlerde kayıtdışı ücretli istihdamı oranı da %17,2’den %16,6’ya düşmüştür (Grafik 8).

Eğitim Durumuna Göre İstihdam: İstihdamdaki yıllık değişimin eğitim durumuna göre dağılımı incelendiğinde, istihdam artışının üçte ikisinden fazlasını (%65,7’sini) yükseköğretim mezunlarının oluşturduğu

Eğitim Durumuna Göre İstihdam:

İstihdamdaki yıllık değişimin eğitim durumuna göre dağılımı incelendiğinde, istihdam artışının üçte ikisinden fazlasını (%65,7’sini) yükseköğretim mezunlarının oluşturduğu görülmektedir. İkinci sırayı ise lise altı eğitimliler almaktadır. Okur-yazar olmayanların istihdamı ise daralmıştır (Grafik 9).

Grafik 9- Ocak 2016 Döneminde İstihdamdaki Yıllık Değişimin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı, Bin Kişi

11

görülmektedir. İkinci sırayı ise lise altı eğitimliler almaktadır. Okur-yazar olmayanların istihdamı ise daralmıştır (Grafik 9).

d. İŞSİZLİK: İşsizlik oranı, 2016 Ocak döneminde, bir önceki döneme (Aralık 2015) göre 0,8 puan yükselerek %10,3’ten %11,1’e çıkmış, işsiz sayısı 233 bin kişi artmıştır. Böylece işsizlikte son 11 ayın en yüksek düzeyi görülmüştür. Tablo 5: İşsizlik Göstergelerinin Aylar İtibariyle Değişimi (Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre)

Dönem

Toplam İşsiz

(Yüzde)

İşsizlik Oranı (Puan)

Tarım Dışı

İşsizlik Oranı (Puan)

Kadın İşsizler (Yüzde)

Genç İşsizler (Yüzde)

Yüksek Öğrenim Mezunu İşsizler (Yüzde)

2015 Ocak 16,2 1,0 1,3 24,8 20,5 38,9 Şubat 14,2 1,0 1,1 22,2 20,9 34,6 Mart 11,7 0,9 1,0 21,8 12,6 35,6 Nisan 9,4 0,6 0,8 17,2 10,1 24,7 Mayıs 9,3 0,5 0,7 15,1 8,1 27,9 Haziran 8,5 0,5 0,6 13,0 8,8 17,8 Temmuz 3,6 0,0 0,0 11,5 4,8 9,6 Ağustos 3,9 0,0 0,1 8,9 2,6 4,2 Eylül 1,3 -0,2 -0,3 3,4 2,1 2,6 Ekim 3,4 0,1 0,1 3,4 2,5 5,9 Kasım 0,9 -0,2 -0,3 5,0 -0,6 -1,0 Aralık 1,9 -0,1 -0,2 8,6 -3,1 -1,2 2016 Ocak 1,0 -0,2 -0,4 4,3 -3,1 -2,8

D. İŞSİZLİK:

İşsizlik oranı, 2016 Ocak döneminde, bir önceki döneme (Aralık 2015) göre 0,8 puan yükselerek %10,3’ten %11,1’e çık-mış, işsiz sayısı 233 bin kişi artmıştır. Böylece işsizlikte son 11 ayın en yüksek düzeyi görülmüştür.

Page 35: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 33

Tablo 5: İşsizlik Göstergelerinin Aylar İtibariyle Değişimi (Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre)

DönemToplam

İşsiz (Yüzde)

İşsizlik Oranı

(Puan)

Tarım Dışı İşsizlik Oranı

(Puan)

Kadın İşsizler (Yüzde)

Genç İşsizler (Yüzde)

Yüksek Öğrenim Mezunu İşsizler

(Yüzde)

2015

Ocak 16,2 1,0 1,3 24,8 20,5 38,9Şubat 14,2 1,0 1,1 22,2 20,9 34,6Mart 11,7 0,9 1,0 21,8 12,6 35,6Nisan 9,4 0,6 0,8 17,2 10,1 24,7Mayıs 9,3 0,5 0,7 15,1 8,1 27,9Haziran 8,5 0,5 0,6 13,0 8,8 17,8Temmuz 3,6 0,0 0,0 11,5 4,8 9,6Ağustos 3,9 0,0 0,1 8,9 2,6 4,2Eylül 1,3 -0,2 -0,3 3,4 2,1 2,6Ekim 3,4 0,1 0,1 3,4 2,5 5,9Kasım 0,9 -0,2 -0,3 5,0 -0,6 -1,0Aralık 1,9 -0,1 -0,2 8,6 -3,1 -1,2

2016 Ocak 1,0 -0,2 -0,4 4,3 -3,1 -2,8

İşsizlik oranı bir yıl önceye göre ise 0,2 puan azalarak %11,3’ten %11,1’e inmiştir; oran erkeklerde %10,3; kadınlarda %13’tür (Tablo 1 ve Tablo 5). Toplam işsiz sayısı 3 milyon 290 bin kişidir. Son bir yılda erkek işsiz sayısı 18 bin kişi azalır-ken, kadın işsiz sayısı 49 bin kişi artmıştır; dolayısıyla işsizlik kadınların iş bulamaması ile belirlenmiştir.

Mevsimsellikten arındırılmış seride, 2016 Ocak’ta 2015 Aralık’a göre 0,2 puanlık azalış vardır ve gerileme eğilimi gö-rülmektedir (Grafik 10).

İşsizlik oranı genç nüfusta %19,2’dir. Oran genç erkeklerde %18,4; genç kadınlarda %20,5 düzeyindedir. Genç işsiz ve yükseköğretim mezunu işsiz sayılarında, genel işsizliğe kıyasla daha yüksek oranlı bir azalma söz konusudur (Tablo 7).

Grafik 10- Toplam İşsizlik Oranının Seyri, Ocak 2012-Ocak 2016 (Yüzde)

12

İşsizlik oranı bir yıl önceye göre ise 0,2 puan azalarak %11,3’ten %11,1’e inmiştir; oran erkeklerde %10,3; kadınlarda %13’tür (Tablo 1 ve Tablo 5). Toplam işsiz sayısı 3 milyon 290 bin kişidir. Son bir yılda erkek işsiz sayısı 18 bin kişi azalırken, kadın işsiz sayısı 49 bin kişi artmıştır; dolayısıyla işsizlik kadınların iş bulamaması ile belirlenmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış seride, 2016 Ocak’ta 2015 Aralık’a göre 0,2 puanlık azalış vardır ve gerileme eğilimi görülmektedir (Grafik 10). İşsizlik oranı genç nüfusta %19,2’dir. Oran genç erkeklerde %18,4; genç kadınlarda %20,5 düzeyindedir. Genç işsiz ve yükseköğretim mezunu işsiz sayılarında, genel işsizliğe kıyasla daha yüksek oranlı bir azalma söz konusudur (Tablo 7).

Page 36: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201634

Grafik 11- Tarım Dışı İşsizlik Oranının Seyri, Ocak 2012-Ocak 2016 (Yüzde)

13

Tarım dışı işsizlik oranının da Ocak 2015’teki %13,4 seviyesinin 0,4 puan altına indiği anlaşılmaktadır. Mevsim etkisinden arındırılmış tarım dışı işsizliğin seyrinde toplam işsizliğe benzer eğilim izlenmiştir (Grafik 11). İşsizlikteki artışın analizinde, mutlak olarak en fazla hizmetler sektörünün ana kaynağı teşkil ettiği, onu sanayi sektörünün izlediği görülmektedir. Öte yandan, hizmetler sektöründe çalışırken işsiz kalanların payı artmıştır (Tablo 6). Tablo.6 – Daha Önce Çalıştığı Sektörlere Göre İşsizler

2015 2016 2015 2016 (Ocak 2016 dönemi itibariyle) Bin Kişi Bin Kişi Değişim(*) Dağılım Dağılım Değişim(*)

Tarım 211 223 12 6,5 6,8 0,3 Sanayi 607 634 27 18,6 19,3 0,8 İnşaat 567 490 -77 17,4 14,9 -2,5 Hizmetler 1.472 1.604 132 45,2 48,8 3,6 8 yıldan önce işten ayrılanlar 142 139 -3 4,4 4,2 -0,2 İlk kez iş arayan 260 200 -60 8,0 6,1 -1,9 Toplam 3.259 3.290 31 100,0 100,0

* Ocak 2016 dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre değişimi ifade etmektedir.

Tarım dışı işsizlik oranının da Ocak 2015’teki %13,4 seviyesinin 0,4 puan altına indiği anlaşılmaktadır. Mevsim etkisin-den arındırılmış tarım dışı işsizliğin seyrinde toplam işsizliğe benzer eğilim izlenmiştir (Grafik 11).

İşsizlikteki artışın analizinde, mutlak olarak en fazla hizmetler sektörünün ana kaynağı teşkil ettiği, onu sanayi sektörü-nün izlediği görülmektedir. Öte yandan, hizmetler sektöründe çalışırken işsiz kalanların payı artmıştır (Tablo 6).

Tablo.6 – Daha Önce Çalıştığı Sektörlere Göre İşsizler

(Ocak 2016 dönemi itibariyle)2015 2016

Değişim(*)2015 2016

Değişim(*)Bin Kişi Bin Kişi Dağılım Dağılım

Tarım 211 223 12 6,5 6,8 0,3Sanayi 607 634 27 18,6 19,3 0,8İnşaat 567 490 -77 17,4 14,9 -2,5Hizmetler 1.472 1.604 132 45,2 48,8 3,68 yıldan önce işten ayrılanlar 142 139 -3 4,4 4,2 -0,2İlk kez iş arayan 260 200 -60 8,0 6,1 -1,9Toplam 3.259 3.290 31 100,0 100,0  

* Ocak 2016 dönemi itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre değişimi ifade etmektedir.

İş bulma ümidi olmayanlar ve iş bulduğu takdirde çalışmaya hazır olan diğer kişilerin sayısı, bir yıl önceye göre toplam-da 120 bin kişi artmıştır. Söz konusu artışta, iş bulma ümidi olmayanların sayısındaki artı (93 bin kişi) belirleyici olmuş, iş bulduğu takdirde çalışmaya hazır olan diğer kişilerin sayısı 26 bin kişi artmıştır (Grafik 12).

İşsizlik oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, 2015 yılının Ocak döneminde en yüksek oranın %14,3 ile genel lise mezunlarında olduğu, bunu sırasıyla lise altı eğitimlilerin (%11,3), meslek lisesi mezunlarının (%10,4) ve yükseköğretim mezunları (%10,1) izlediği anlaşılmaktadır. En düşük oran ise %8,3 ile okur-yazar olmayanlarda bulunmaktadır (Grafik 13).

Page 37: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 35

Grafik 12- Umutsuzlar ve Çalışmaya Hazır Olan Diğer Kişiler, Bin Kişi

14

İş bulma ümidi olmayanlar ve iş bulduğu takdirde çalışmaya hazır olan diğer kişilerin sayısı, bir yıl önceye göre toplamda 120 bin kişi artmıştır. Söz konusu artışta, iş bulma ümidi olmayanların sayısındaki artı (93 bin kişi) belirleyici olmuş, iş bulduğu takdirde çalışmaya hazır olan diğer kişilerin sayısı 26 bin kişi artmıştır (Grafik 12). İşsizlik oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, 2015 yılının Ocak döneminde en yüksek oranın %14,3 ile genel lise mezunlarında olduğu, bunu sırasıyla lise altı eğitimlilerin (%11,3), meslek lisesi mezunlarının (%10,4) ve yükseköğretim mezunları (%10,1) izlediği anlaşılmaktadır. En düşük oran ise %8,3 ile okur-yazar olmayanlarda bulunmaktadır (Grafik 13).

Grafik 13- Eğitim Durumuna Göre İşsizlik Oranları Ocak Dönemi 2015 ve 2016 (Yüzde)

14

İş bulma ümidi olmayanlar ve iş bulduğu takdirde çalışmaya hazır olan diğer kişilerin sayısı, bir yıl önceye göre toplamda 120 bin kişi artmıştır. Söz konusu artışta, iş bulma ümidi olmayanların sayısındaki artı (93 bin kişi) belirleyici olmuş, iş bulduğu takdirde çalışmaya hazır olan diğer kişilerin sayısı 26 bin kişi artmıştır (Grafik 12). İşsizlik oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, 2015 yılının Ocak döneminde en yüksek oranın %14,3 ile genel lise mezunlarında olduğu, bunu sırasıyla lise altı eğitimlilerin (%11,3), meslek lisesi mezunlarının (%10,4) ve yükseköğretim mezunları (%10,1) izlediği anlaşılmaktadır. En düşük oran ise %8,3 ile okur-yazar olmayanlarda bulunmaktadır (Grafik 13).

İşsiz sayısındaki yıllık değişim eğitim durumuna göre incelendiğinde, 24 bin kişi ile en yüksek artışın genel lise mezun-

larından kaynaklandığı, onları 16 bin kişi ile lise altı eğitimlilerin takip ettiği görülmektedir. Lise altı eğitimli erkeklerde işsiz sayısı azalırken, kadınlarda artmıştır. Genel lise mezunlarında ise tam tersi gelişmeler olmuştur. Meslek lisesi mezun-larında işsizlik değişmemiştir. Yükseköğretim mezunlarının temsil ettiği nitelikli işsizlerdeki 19 bin kişilik azalış dikkat çekicidir (Grafik 14).

Yükseköğretim mezunlarında çok hızlı seyreden işsizlik artışı Ekim 2015’ten bu yana yerini azalışa bırakmıştır. Ocak 2016’da toplam işsiz sayısı yıllık bazda %1 artarken, yükseköğretim mezunu işsiz sayısındaki azalış %2,8’dir (Tablo 5).

Öte yandan, Ocak 2016 itibariyle yükseköğretim mezunu işsizlerin toplam işsizlere oranı bir yıl önceye kıyasla %21’den %20,3’e gerilemiştir.

Page 38: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201636

Grafik 14- Ocak 2016 Döneminde İşsiz Sayısındaki Yıllık Değişimin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı, Bin Kişi

15

İşsiz sayısındaki yıllık değişim eğitim durumuna göre incelendiğinde, 24 bin kişi ile en yüksek artışın genel lise mezunlarından kaynaklandığı, onları 16 bin kişi ile lise altı eğitimlilerin takip ettiği görülmektedir. Lise altı eğitimli erkeklerde işsiz sayısı azalırken, kadınlarda artmıştır. Genel lise mezunlarında ise tam tersi gelişmeler olmuştur. Meslek lisesi mezunlarında işsizlik değişmemiştir. Yükseköğretim mezunlarının temsil ettiği nitelikli işsizlerdeki 19 bin kişilik azalış dikkat çekicidir (Grafik 14). Yükseköğretim mezunlarında çok hızlı seyreden işsizlik artışı Ekim 2015’ten bu yana yerini azalışa bırakmıştır. Ocak 2016’da toplam işsiz sayısı yıllık bazda %1 artarken, yükseköğretim mezunu işsiz sayısındaki azalış %2,8’dir (Tablo 5). Öte yandan, Ocak 2016 itibariyle yükseköğretim mezunu işsizlerin toplam işsizlere oranı bir yıl önceye kıyasla %21’den %20,3’e gerilemiştir.

İşsizlerin %66,7 ile çoğunluğu 5 ay ve daha kısa süreden beri iş aramaktadır. 6-11 ay süredir işsiz olanların payı %13,5; bir yıl ve daha uzun süredir işsiz durumda bulunanların payı ise %19,9’dur. Son 12 ayda 1 yıl ve daha uzun süredir işsiz olanların toplamdaki payı %18’den %19,9’a yükselmiştir (Grafik 15). 2016 Ocak döneminde Türkiye’nin klasik işsizlik oranı açısından durumu diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, dünyadaki belli başlı 44 ülke içinde %11,1 oranı ile işsizliğin en yüksek olduğu 7’nci ülke olduğu anlaşılmaktadır (Grafik 16). Ülkemiz, klasik işsizlik oranının yüksekliği açısından son yılların aksine Euro Bölgesi’nin (%10,3) üzerine çıkmıştır.

İşsizlerin %66,7 ile çoğunluğu 5 ay ve daha kısa süreden beri iş aramaktadır. 6-11 ay süredir işsiz olanların payı %13,5; bir yıl ve daha uzun süredir işsiz durumda bulunanların payı ise %19,9’dur. Son 12 ayda 1 yıl ve daha uzun süredir işsiz olanların toplamdaki payı %18’den %19,9’a yükselmiştir (Grafik 15).

2016 Ocak döneminde Türkiye’nin klasik işsizlik oranı açısından durumu diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, dünya-daki belli başlı 44 ülke içinde %11,1 oranı ile işsizliğin en yüksek olduğu 7’nci ülke olduğu anlaşılmaktadır (Grafik 16).

Ülkemiz, klasik işsizlik oranının yüksekliği açısından son yılların aksine Euro Bölgesi’nin (%10,3) üzerine çıkmıştır.

Grafik 15- İşsizlik Süreleri İtibariyle İşsizlik Oranları, (Yüzde)

Page 39: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 37

Grafik 16- Klasik İşsizlik Oranı (%) Ocak 2016

(*) 4. Çeyrek(**) Aralık 2015Kaynak: The Economist, Türkiye için TÜİK

Page 40: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201638

Alternatif İşsizlik Oranları

İşgücü piyasasındaki gelişmeleri daha sağlıklı takip ve analiz edebilmek açısından, klasik işsizlik tanımı yanında alter-natif işsizlik tanımları da kullanılabilmektedir. Alternatif tanımlarla klasik tanım birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki tespitler ön plana çıkmaktadır. • U-1 tanımlı yeni işsizler açısından işsizlik oranı klasik tanıma denktir. • U-3 tanımında yer alan iş bulma ümidi olmayanlar dahil edildiğinde, oran, klasik tanımdan daha yüksek düzeydedir. • İşgücü piyasasının dışında kalan önemli miktarda bir potansiyel nüfus bulunmaktadır. Potansiyel nüfusun işsizlik ta-

nımına dahil edilme derecesine bağlı olarak en geniş tanımlı işsizlik oranı (U-6) %20,3 ve işsiz sayısı 6 milyon 577 bin kişidir (Tablo 7).

Tablo 7: Alternatif İşsizlik Oranları

 Yüzde Ocak 2015 Ocak 2016 Fark (Puan)

U-1 Yeni İşsizler 7,7 7,4 -0,3

U-2 Klasik Tanım 11,4 11,1 -0,3

U-3 Ümitsizler 13,3 13,2 -0,1

U-4 Çalışmaya Hazırlar 18,5 18,4 -0,1

U-5 Mevsimlik ve Eksik İst. 13,7 13,2 -0,5

U-6 Hepsi Dahil 20,7 20,3 -0,4

Alternatif Tanımlar:

U-1 Beş ay ve daha kısa süredir iş arayanlarıU-2 TÜİK tarafından açıklanan klasik tanımıU-3 Klasik tanım + iş bulma ümidi olmayanlarıU-4 Klasik tanım + ümitsizleri + iş aramayıp çalışmaya hazır olanlarıU-5 Klasik tanım + mevsimlik çalışanları + eksik istihdamıU-6 Klasik tanım + ümitsizleri + iş aramayıp çalışmaya hazır olanları + mevsimlik çalışanları + eksik istihdamı içermektedir.

III. İŞGÜCÜ PİYASASI İLE İLGİLİ KISA VADELİ BEKLENTİLER

A. İŞSİZLİK ÖDENEĞİ İÇİN BAŞVURANLAR:

İşsizlik sigortası kapsamında işsizlik ödeneği talep edenlerin sayısı ile ilgili olarak İŞKUR tarafından derlenen bilgiler, işgücü piyasası hakkında TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırmasına göre daha güncel eğilimler sunmaktadır.

İŞKUR verilerine göre, işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı 2007 yılında 246 bin iken, 2009 yılında Krizin etkisiyle 546 bine varmış, 2010’da 427 bine gerilemiştir. 2011 yılı genelinde ise yeniden yükselmiş ve 441 bin olmuştur. Başvuru sayısının 2012 yılında 609 bine, 2013 yılında 732 bine ve 2014’te 900 bine yükselmiştir.

2015 yılında ise 1 milyon 86 bin kişi ile Kriz dönemini ifade eden 2009 yılındaki seviyesini ikiye katlamıştır.Başvuru sayısı aylık olarak incelendiğinde ise, 2012’den itibaren dalgalanarak yükseldiği görülmektedir. 2013 Mart

ayında 58 bin seviyesinde olan başvuru sayısı 2014 Ocak ayında 87 bine, 2015 Ocak ayında ise 111 bine çıkmıştır. Aralık 2015’te 110 bin iken Ocak 2016 itibariyle 154 bine ulaşan başvuru sayısı bir önceki aya göre %40 artarak bugüne kadarki en yüksek seviyeye varmıştır (Grafik 17).

Page 41: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 39

Grafik 17- İşsizlik ve Ödenek Başvuruları, (2008=100)

19

III. İŞGÜCÜ PİYASASI İLE İLGİLİ KISA VADELİ BEKLENTİLER

a. İŞSİZLİK ÖDENEĞİ İÇİN BAŞVURANLAR:

İşsizlik sigortası kapsamında işsizlik ödeneği talep edenlerin sayısı ile ilgili olarak İŞKUR tarafından derlenen bilgiler, işgücü piyasası hakkında TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırmasına göre daha güncel eğilimler sunmaktadır. İŞKUR verilerine göre, işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı 2007 yılında 246 bin iken, 2009 yılında Krizin etkisiyle 546 bine varmış, 2010’da 427 bine gerilemiştir. 2011 yılı genelinde ise yeniden yükselmiş ve 441 bin olmuştur. Başvuru sayısının 2012 yılında 609 bine, 2013 yılında 732 bine ve 2014’te 900 bine yükselmiştir. 2015 yılında ise 1 milyon 86 bin kişi ile Kriz dönemini ifade eden 2009 yılındaki seviyesini ikiye katlamıştır. Başvuru sayısı aylık olarak incelendiğinde ise, 2012’den itibaren dalgalanarak yükseldiği görülmektedir. 2013 Mart ayında 58 bin seviyesinde olan başvuru sayısı 2014 Ocak ayında 87 bine, 2015 Ocak ayında ise 111 bine çıkmıştır. Aralık 2015’te 110 bin iken Ocak 2016 itibariyle 154 bine ulaşan başvuru sayısı bir önceki aya göre %40 artarak bugüne kadarki en yüksek seviyeye varmıştır (Grafik 17).

B. REEL KESİMİN İSTİHDAM, TÜKETİCİLERİN İŞSİZLİK BEKLENTİLERİ

Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen İktisadi Yönelim Anketi’nde imalat sanayinde faaliyet gösteren 2 bin 118 reel kesim katılımcısından gelecek üç aydaki istihdam beklentileri de sorulmaktadır. Söz konusu beklentilerde Mayıs 2015-Ocak 2016 döneminde genel olarak “istihdam artacak” diyenlerin oranı azalırken, “istihdam azalacak” diyenlerin oranı giderek artmıştır.

Mart 2016 itibariyle ağırlıklı görüş, gelecek üç ayda istihdam düzeyinin değişmeyeceği yönünde olsa da iyimserlikte artış vardır (Grafik 18).

Grafik 18- Reel Kesim İstihdam Beklentisi (Yüzde)

20

a. REEL KESİMİN İSTİHDAM, TÜKETİCİLERİN İŞSİZLİK BEKLENTİLERİ

Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen İktisadi Yönelim Anketi’nde imalat sanayinde faaliyet gösteren 2 bin 118 reel kesim katılımcısından gelecek üç aydaki istihdam beklentileri de sorulmaktadır. Söz konusu beklentilerde Mayıs 2015-Ocak 2016 döneminde genel olarak “istihdam artacak” diyenlerin oranı azalırken, “istihdam azalacak” diyenlerin oranı giderek artmıştır. Mart 2016 itibariyle ağırlıklı görüş, gelecek üç ayda istihdam düzeyinin değişmeyeceği yönünde olsa da iyimserlikte artış vardır (Grafik 18).

Page 42: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201640

Grafik 19- Tüketicinin Gelecek 12 Aylık Dönemde İş Bulma Olanakları Beklentisi

20

a. REEL KESİMİN İSTİHDAM, TÜKETİCİLERİN İŞSİZLİK BEKLENTİLERİ

Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen İktisadi Yönelim Anketi’nde imalat sanayinde faaliyet gösteren 2 bin 118 reel kesim katılımcısından gelecek üç aydaki istihdam beklentileri de sorulmaktadır. Söz konusu beklentilerde Mayıs 2015-Ocak 2016 döneminde genel olarak “istihdam artacak” diyenlerin oranı azalırken, “istihdam azalacak” diyenlerin oranı giderek artmıştır. Mart 2016 itibariyle ağırlıklı görüş, gelecek üç ayda istihdam düzeyinin değişmeyeceği yönünde olsa da iyimserlikte artış vardır (Grafik 18).

Diğer taraftan, TÜİK ve Merkez Ban-

kası tarafından ortaklaşa yapılan Tüke-tici Güven Endeksi kapsamında, daha önceki dönemlerde iş bulma olanak-ları ile ilgili soru, AB ile uyum kapsa-mında gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısı beklentisine dönüştürülmüştür.

Bu çerçevede tüketicilere geleceğe yö-nelik olarak işsiz sayısı beklentileri so-rulmaktadır. Endeksin 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu ifade etmektedir. Tüketicinin iş bulma olanakları beklentisi, endek-sin hesaplanmaya başladığı 2012 yılı-

nın başından bu yana kötümser alanda ve aşağı yönlüdür. Bunun tek istisnası 1 Kasım 2015 Seçimleri’nin etkisini içeren Kasım ayı olmuş, ancak Aralık 2015’ten itibaren beklenti hızla azal-mıştır. Mart ayında ise hafif bir topar-lanma gözlenmiştir (Grafik 19).

Yayın hakları TİSK’e aittir, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Page 43: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 41

2015 Yılında Sanayide Reel İşgücü Maliyeti Artışı Verimlilik Artışına Göre Üç Kat Yüksek Gerçekleşti

TÜİK, imalat sanayiinin 2015 Yılı Dördüncü Çeyrek ve Yıllık üretim, is-tihdam ve işgücü maliyeti verilerini açıkladı.

Söz konusu veriler kullanılarak ya-pılan hesaplamalara göre 2015 yılında bir önceki yıla kıyasla üretim yüzde 3,6 ile doyurucu olmamakla birlikte olumlu bir artış gösterirken, istihda-mın önceki yıllardaki yüzde 3-7 ara-lığındaki yüksek artış seyri yüzde 0,4 artış oranıyla yerini durgunluğa bırak-tı (Tablo ve Şekil 1).

İmalat sanayiinde istihdam artış-larının azalması zaten bekleniyordu; uzun süredir reel işgücü maliyeti ve-rimliliğe kıyasla çok daha yüksek bir hızla yükseliyordu. 2015 yılında da bu olgu kendini gösterdi ve verimlilik (işçi başına üretim) yüzde 3,2 oranın-da artmışken, reel (enflasyondan arın-dırılmış) işgücü maliyeti yüzde 9,3

oranında büyüdü. Artış farkı, verim-lilik aleyhine 3 kat oldu. Bu değerler verimliliği aşan işgücü maliyeti artış-larının işletmelerin rekabet gücünü ve istihdam yaratma kapasitesini azalttığı gerçeğine bir kez daha dikkat çekiyor.

Son 3 Yılda Verimlilik yüzde 3,5; Reel İşgücü Maliyeti yüzde 21 Yükseldi

2012’den 2015’e uzanan son 3 yılda da reel işgücü maliyeti, verimliliğe kı-yasla 6 kat hızlı arttı. Reel işgücü ma-liyeti yüzde 21 yükselirken, verimlilik artışı yüzde 3,5’te kaldı. Üretim yüzde 11,2; istihdam yüzde 7,6 oranında yük-seldi. (Şekil 2).

2015’in Dördüncü Çeyreğinde Reel İşgücü Maliyeti Artışı Hız Kesti, İstihdam Geriledi, Verimlilik Artışı ise Hızlandı

2015’in Ekim, Kasım ve Aralık ay-larını kapsayan Dördüncü Çeyreğinde bu unsurların seyrinde değişim izleni-yor. Önceki dönemlerin aksine üreti-min yüzde 8 gibi güçlü biçimde arttığı; istihdamdaki büyümenin yüzde (eksi) -0,1 ile gerilemeye dönüşmesi sonu-cunda işgücü verimliliği artışının yüz-de 8,2’ye çıktığı; reel işgücü maliyeti artışının yüzde 5,9’a inerek hız kestiği dikkati çekiyor. (Şekil 3).

Bu değişimin başlıca iki temel se-bebi var. Sanayi, yükselen iç talebi karşılamak için üretimi artırdı; diğer taraftan devlet desteğine rağmen as-gari ücretteki maliyet artışının %25’e ulaşması ve tüm ücret kademelerinin yukarı itmesi dolayısıyla personel alımını yavaşlattı. Nitekim istihdam değişiminin negatife döndüğü gözükü-yor.

(TİSK Haber Bülteni;10.03.2016)

Page 44: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201642

Tablo: İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve Reel İşgücü Maliyeti

(1) Arındırılmamış Endeksler(2) Nominal değişimler, TÜİK 2003=100 Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi 2010 baz yılına çekilerek deflate edilmiştir.Kaynak: TÜİK Sanayi Üretim, Sanayi İşgücü Girdi Endeksleri, İşgücü Maliyeti Endeksi ve Yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksi Haber Bültenleri; aylık üretim endeksinin üçer aylığa dönüştürülmesi, verimlilik ve reel işgücü maliyeti TİSK hesaplaması

Page 45: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 43

Şekil 1: İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve Reel İşgücü Maliyeti (Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)

3

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak TİSK

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak TİSK

3

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak TİSK

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak TİSK

Kaynak: TÜİK verileri kullanarak TİSK

Kaynak: TÜİK verileri kullanarak TİSK

3

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak TİSK

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak TİSK

Şekil 2: 2015’te 2012’ye Göre (Son 3 Yılda) İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve Reel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

(Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)

4

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak TİSK

Şekil 3: 2015’in 4’üncü Çeyreğinde Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre

İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve Reel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

Page 46: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201644

IMF’ye Göre Türkiye’de İşsizlik Oranı 2016’da %10,8’e Yükselecek

IMF Nisan 2016 Dünyanın Ekono-mik Görünümü Raporu’nu yayımladı.

IMF küresel büyüme tahminini 2016 için %3,4’ten %3,2’ye, 2017 için %3,6’dan %3,5’e indirdi. IMF’ye göre büyüme beklentilerini; petrol ve diğer emtia fiyatları, Çin’de büyüme hızının yavaşlaması ve gelişmekte olan ülke-lere yönelik sermaye girişleri belirliyor. IMF, jeopolitik sorunların dünya eko-nomisinde belirsizlik yarattığına da de-ğindi. Başkan Lagarde da bir süre önce yaptığı konuşmada uzun sürecek düşük büyüme riskine işaret ederek karamsar konuşmuş ve büyümenin hayal kırıklı-ğı yaratacağından söz etmişti.

Rapor’da yer alan tahminlere göre, 2016 yılında Türkiye’de işsizlik oranı %10,2’den %10,8’e; tüketici enflasyo-nu %7,7’den %9,8’e çıkarken, cari açı-ğın GSYH’ye oranı %4,4’ten %3,6’ya inecek. IMF, Türkiye ekonomisinin reel GSYH artış oranının %3,8 ile 2015 yılı düzeyinde olacağını öngördü (Tab-lo 1 ve Tablo 2).

TÜİK 2015 yılında işsizlik oranının % 10,3; büyüme oranının % 4,0 oldu-ğunu duyurmuştu. Farklılıkların, IMF Raporu’nun TÜİK’in açıklamalarından önce hazırlanmasından kaynaklandığı düşünülüyor.

IMF’nin 2016 yılında işsizlikte ve enflasyonda yükseliş öngörmesi, Ül-kemiz ekonomisinin bu iki kırılgan alanına dikkat çekmiş oldu. Şüphesiz, azalacağı tahmin edilse de turizm ge-lirlerindeki muhtemel gerileme ve dış kaynak girişinde yaşanabilecek muh-temel sıkıntılar hesaba katıldığında yüksek cari açık Türkiye için ciddiye-tini koruyor.

Bu çerçevede Hükümet’in planladı-

ğı reformlar kritik önem taşıyor. 2016 büyüme hedefi %4,5. Oysa bilindiği gibi, işsizliği azaltmak için Türkiye’nin en az %5-5,5 büyümesi gerekiyor. Özellikle işgücü piyasasının esnekli-ğini artıracak uygulamaların gerçek-leştirilmesi, hem doğrudan yabancı sermaye yatırımları, hem de portföy yatırımları artışı için 2016 ve sonrası bakımından “yeni hikaye”nin etkili bir unsuru olabilir. Esneklikte artış, eko-nominin uluslararası rekabet gücünü geliştirerek işsizlik oranının azaltılma-sına da hizmet eder.

BÜYÜME

Rapor’a göre 2016’da bir yıl önceye kıyasla büyüme oranı en yüksek ülke %7,5 ile Hindistan olacak, onu % 6,5 ile Çin izleyecek. Dünya ekonomisi-nin itici gücü olan Çin’de büyümenin zayıflaması kaygılara neden oluyor. ASEAN-5 Grubu (Endonezya, Malez-ya, Filipinler, Tayland ve Vietnam) % 4,8; diğer yükselen Asya Ülkeleri or-talama %6; İran küresel sisteme da-hil olmasıyla tekrar pozitif büyümeye geçerek %4 oranına ulaşacak. En ciddi ticari rakiplerimizden Polonya %3,6; Romanya %4,2 hızlarına erişecekler. Büyüme, ihracatımız açısından önem taşıyan AB’de ortalama %2’den %1,8’e; Avro Bölgesi’nde ortalama %1,6’dan %1,5’e inecek. Gelişen ülkeler için tah-min edilen ortalama büyüme hızı % 4,1 ile Türkiye’ye kıyasla daha yüksek düzeyde.

Rusya ve Brezilya küçülecekleri tahmin edilen önemli ekonomiler.

ENFLASYON

Türkiye %9,8’lik tüketici enflasyo-

nu tahminiyle seçilmiş ülkeler liste-sinin en üst sırasında yer alıyor. Tür-kiye’deki enflasyon, gelişen ülkeler ortalamasının (%4,5) iki katından faz-la. AB geneli ve Avro Bölgesi ortalama-da % 0,4 ile deflasyondan uzaklaşma yolunda görünürken, Japonya %-0,2 ile tekrar deflasyona gidiyor. Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri’nde deflasyon baskısının hafifleyeceği anlaşılıyor.

İŞSİZLİK

IMF’ye göre Türkiye’deki işsizlik oranı 2016’da 2015’e göre 0,6 puan gibi hatırı sayılır bir oranda artarak %10,8’e yükselecek. Türkiye bu oranla gelişen önemli ülkeler listesinde Mısır ve İran’ın ardından üçüncü en yüksek orana sahip. Üstelik, eğer bu öngörü gerçekleşirse, 2015’te Avro Bölgesi’nin altında iken 2016’da üzerine çıka-cak. Gelişmiş ülkeler grubunda ise Yunanistan ilk (%25), İspanya ikinci (%19,7) en yüksek işsizliğe sahip ola-cak.

CARİ AÇIK

Cari işlemler açığının GSYH’ye oranı IMF’ye göre 2016’da Ülkemizde %-4,4’ten %-3,6’ya gerileyecek. Geli-şen ülkeler ortalamasına ait tahmin ise bunun çok altında; %-0,6. Gelişen ülkeler grubunda Mısır’ın %-5,3’lük tahmini dikkat çekiyor.

Bu grupta güçlü sanayi ihracatı sa-yesinde Macaristan’ın %5,4’lük cari fazla oranına ulaşması bekleniyor. AB ortalama %2,5 oranında cari fazla ve-rirken, ABD’nin cari açık oranı artarak %-2,9 olacak. AB’de Almanya’nın cari fazla oranının %8,4’e ulaşması bekle-niyor.

Page 47: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 45

TABLO 1IMF’NİN 2016 BÜYÜME VE ENFLASYON TAHMİNLERİ (%)

ÜLKE / ÜLKE GRUBUBÜYÜME ENFLASYON (TÜFE)

2015 2016 2015 2016

GELİŞMİŞ ÜLKELER 1,9 1,9 0,3 0,7

ABD 2,4 2,4 0,4 1,1

AB 2,0 1,8 0,0 0,4

AVRO BÖLGESİ 1,6 1,5 0,0 0,4

ALMANYA 1,5 1,5 0,1 0,5

FRANSA 1,1 1,1 0,1 0,4

İTALYA 0,8 1,0 0,1 0,2

İSPANYA 3,2 2,6 -0,5 -0,4

JAPONYA 0,5 0,5 0,8 -0,2

KORE 2,6 2,7 0,7 1,3

İNGİLTERE 2,2 1,9 0,1 0,8

KANADA 1,2 1,5 1,1 1,3

AVUSTRALYA 2,5 2,5 1,5 2,1

YÜKSELEN/GELİŞEN ÜLKELER 4,0 4,1 4,7 4,5

TÜRKİYE 3,8 3,8 7,7 9,8

POLONYA 3,6 3,6 -0,9 -0,2

ROMANYA 3,7 4,2 -0,6 -0,4

MACARİSTAN 2,9 2,3 -0,1 0,5

BULGARİSTAN 3,0 2,3 -1,1 0,2

ÇİN 6,9 6,5 1,4 1,8

HİNDİSTAN 7,3 7,5 4,9 5,3

ASEAN-5 4,7 4,8 3,3 2,8

DİĞER YÜKSELEN ASYA 5,9 6,0 6,1 6,3

MEKSİKA 2,5 2,4 2,7 2,9

BREZİLYA -3,8 -3,8 9,0 8,7

ARJANTİN 1,2 -1,0 (.) (.)

ŞİLİ 2,1 1,5 4,3 4,1

RUSYA -3,7 -1,8 15,5 8,4

İRAN 0,0 4,0 12,0 8,9

MISIR 4,2 3,3 11,0 9,6

İSRAİL 2,6 2,8 -0,6 -0,1

(.) Veri yokKaynak: IMF WEO Nisan 2016’dan düzenleyen TİSK.

Page 48: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201646

TABLO 2IMF’NİN 2016 İŞSİZLİK ORANI VE CARİ AÇIK ORANI TAHMİNLERİ (%)

ÜLKE / ÜLKE GRUBUİŞSİZLİK CARİ AÇIK / GSYH

2015 2016 2015 2016GELİŞMİŞ ÜLKELER 6,7 6,3 0,7 0,7

ABD 5,2 4,9 -2,7 -2,9

AB (.) (.) 2,4 2,5

AVRO BÖLGESİ 10,9 10,3 3,0 3,5

ALMANYA 4,6 4,6 8,5 8,4

FRANSA 10,4 10,1 -0,1 0,6

İTALYA 11,9 11,4 2,1 2,3

İSPANYA 22,1 19,7 1,4 1,9

JAPONYA 3,4 3,3 3,3 3,8

KORE 3,6 3,5 7,7 8,2

İNGİLTERE 5,4 5,0 -4,3 -4,3

KANADA 6,9 7,3 -3,3 -3,5

AVUSTRALYA 6,1 5,9 -4,6 -3,6

YÜKSELEN/GELİŞEN ÜLKELER (.) (.) -0,3 -0,6

TÜRKİYE 10,2 10,8 -4,4 -3,6POLONYA 7,5 6,9 -0,5 -1,8

ROMANYA 6,8 6,4 -1,1 -1,7

MACARİSTAN 6,9 6,7 5,1 5,4

BULGARİSTAN 9,2 8,6 2,1 1,7

ÇİN 4,1 4,1 2,7 2,6

HİNDİSTAN (.) (.) -1,3 -1,5

ASEAN-5 (.) (.) 1,8 1,1

DİĞER YÜKSELEN ASYA (.) (.) -2,9 -3,3

MEKSİKA 4,3 4,0 -2,8 -2,6

BREZİLYA 6,8 9,2 -3,3 -2,0

ARJANTİN 6,5 7,8 -2,8 -1,7

ŞİLİ 6,2 6,8 -2,0 -2,1

RUSYA 5,6 6,5 5,0 4,2

İRAN 10,8 11,3 0,4 -0,8

MISIR 12,9 13,0 -3,7 -5,3

İSRAİL 5,3 5,3 4,1 4,0

(.) Veri yokKaynak: IMF WEO Nisan 2016’dan düzenleyen TİSK.

Page 49: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 47

Davutoğlu : “Niteliksel Dönüşümü Sağlayan Yatırıma Teşvik”

Başbakan Ahmet Davutoğlu nitelik-sel dönüşüme katkı yapacak tüm yatı-rımların teşvik edileceğini söyledi.

YASED’in Kuruluş Yıldönümü ye-meğine katılan Davutoğlu bu kapsam-da üretim ve ihracatı teşvik paketinin de hazırlandığını belirtti. Davutoğlu yatırım teşvikleri olarak sıraladığı ve mevcut teşvik politikaları içinde “stratejik ve büyük yatırım” kapsa-mında bulunan bu tanıma ilişkin; “Türkiye’nin stratejik ve önümüzdeki dönemde bir başka paketi “üretimi ve ihracatı teşvik paketi” şeklinde açık-layacağız. Türkiye’ye yatırım yapan kim olursa olsun en çok arayacağımız husus Türkiye’nin ekonomisinin ni-teliksel dönüşüme yapacağı katkıdır” dedi. Ahmet Davutoğlu, ithal edilen ürünlerin yerli üretimi, AR-GE ve yük-

sek katma değerli ürünlerin üretiminin sanayi yaklaşımının da temelini teşkil ettiğini vurguladı.

YASED Başkanı Ahmet Erdem de yatırım ortamının iyileştirilmesi koor-dinasyon kurulunda bir reform izleme komitesinin kurulmasını memnuniyet-le karşıladıklarını ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik yeni bir öneri paketi üzerinde çalıştıklarını kaydetti.

YASED olarak temel taleplerini 4 başlıkta toplayan Erdem, bunları reka-betçi, basit, şeffaf ve uluslararası stan-dartlarda bir vergi sistemi; yatırım teş-vik sistemi; uluslararası standartlarda yasal ve yönetsel kurallar; nitelikli iş-gücü ve verimlilik sorunu olan ve yatı-rım yapması zorlaşan sektörlere çözüm geliştirilmesi olarak sıraladı.

(Dünya; 11.3.2016)

Stajyer Çalıştırana Ayda 260 TL Destek GeliyorMeclis gündeminde bulunan torba

yasa tasarısıyla mesleki ve teknik eği-tim okullarındaki öğrencilerin işletme-lerde staj yapmalarına ilişkin kurallar yeniden belirleniyor. Staj yapan öğren-cilere ödenecek maaşların bir kısmını devlet karşılayacak. 2016-2017 eğitim-öğretim dönemindeki stajlar için devlet işletmelere öğrenci başına aylık 130- 260 TL tutarında destek sağlayacak.

Stajyer maaşları normalde, 20’den az personeli olan işletmelerde 195 liradan; 20’den fazla personeli olan işletmelerde ise 390 liradan az olamı-yor. Ancak, tasarı yasalaştığında tüm işletmelerde stajyer maaşları en az 390 lira olacak. Böylece, halen 195 lira düzeyindeki stajyer maaşları da 390

liraya çıkacak. Torba yasa tasarısında, sayıları 2 milyon 760 bin kişiye ulaşan mesleki ve teknik lise öğrencileri ile staj zorunluluğu bulunan milyonlar-ca üniversite öğrencisini ilgilendiren önemli düzenlemeler var.

STAJ YERİ BULMAK KOLAYLAŞACAK

Sanayi ve hizmetler sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünü karşılamak amacıyla Ulusal İstihdam Strateji Belgesi’nde eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesine yönelik eylem planlarının bir kısmı, torba ya-sayla hayata geçiriliyor. Tasarıyla, öğ-rencilerin okul sıralarında iken mes-leklerini fiilen yapabilmelerine olanak

sağlamak amacıyla, “çıraklık” orta öğ-retim döneminde zorunlu eğitim kap-samına alınacak.

Mevcut yasaya göre, personel sa-yısı 10 ve daha fazla olan işletmeler, çalıştırdıkları personel sayısının yüz-de 5’inden az olmamak üzere mesleki ve teknik eğitim okullarında okuyan öğrencilere “beceri eğitimi” yaptırmak zorundalar. Staj terimi 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’na, TBMM’deki torba yasa tasarısıyla girecek. Tasarı uyarınca, 10 ve daha fazla personel çalıştıran işletmeler, personel sayı-sının en az yüzde 5’i kadar mesleki eğitim yaptırma zorunluluğunu, staj yapan öğrenciler için de kullanabile-cek. Çalışan sayısı 10 kişiden az olan

Page 50: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201648

işletmeler de zorunlu olmadıkları hal-de beceri eğitimi, staj ve tamamlayıcı eğitim yaptırabilecek. Mesleki beceri eğitimi ve staj yaptırma zorunluluğu kapsamındaki işletmeler her yıl şubat ayında çalışma ve İŞKUR il müdürlük-leri tarafından il milli eğitim müdür-lükleri ile yükseköğretim kurumlarına bildirilecek.

İŞLETMEYE STAJYER DESTEĞİ

3308 sayılı kanun kapsamında staj yaptırma zorunluluğu bulunan öğren-cilere, maaş ödeme yükümlülüğü de bulunuyor. Bu ücret, personel sayısı 20’den fazla olan işletmelerde net as-gari ücretin yüzde 30’undan; 20’den az çalışanı olan işletmelerde ise net asgari ücretin yüzde 15’inden az olamıyor. Bu da büyük işletmelerde en az 390 lira, küçük işletmelerde ise 195 lira ücret ödeneceği anlamına geliyor. Devlet bu seneden itibaren yeni bir uygulamaya başlayacak. Tasarı eğer haziran ayı-na kadar yasalaşırsa, bu yaz tatilinde staj yapacak öğrenciler için işletmeler devlet desteğinden yararlanacak. Dev-let desteğinin tutarı, personel sayısı 20’den fazla olan işletmelerde stajyere ödenen ücretin üçte biri; personel sayı-sı 20’den az olan işletmelerde ise ücre-tin üçte ikisi oranında olacak.

STAJYERLİK SÜRESİ EMEKLİLİĞE SAYILMIYOR

Staj yapan öğrenciler için sadece iş kazası ve meslek hastalığı ile Genel Sağlık Sigortası primi alınıyor. Diğer çalışanlar gibi onlara da sigorta sicil numarası veriliyorsa da stajyerlik süre-leri emekliliklerine sayılmıyor.

ZORUNLU STAJDA PRİM DEVLETTEN

Zorunlu staj yapan öğrenciler için

iş kazası ve meslek hastalığına karşı si-gorta yapılması gerekiyor. Sigorta pri-minin, brüt asgari ücretin yüzde 50’si üzerinden ödenmesi gerekiyor. Bu da mevcut asgari ücret üzerinden sırasıy-la aylık 8.23 lira ile 49.41 lira arasında prim demek. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda okuyan öğrencilerin primleri bakanlık tarafından, yükse-köğretim öğrencilerinin primleri ise üniversiteleri tarafından ödeniyor.

STAJ YAPTIRMAYANLARI AĞIR CEZALAR BEKLİYOR

Personel sayısı 20 ve daha fazla olan işletmeler, çalıştırmadıkları her stajyer için 2016 yılında aylık 866 TL; personel sayısı 20’den az olan işletme-ler ise her stajyer için 433 TL tutarın-daki “mesleki eğitime katılma payı”nı ilgili saymanlığa yatırmak zorundalar.

BAKANLAR KURULU DESTEĞİ 5 YIL UZATILABİLECEK

1 yıl öngörülen staj desteği, Bakan-lar Kurulu tarafından 5 yıl uzatılabi-lecek. Staj için öğrenciye ücret öden-mesinin hem öğrencinin staja önem vermesini hem de staj yapılmadığı halde yapılmış gibi gösteren dosya dü-zenlenmesini önlemeyi amaçladığı be-lirtiliyor.

ÖĞRENCİLERE STAJ HANGİ DURUMLARDA ZORUNLU?

— Yüksek öğrenimleri sırasında “zo-runlu” staja tabi tutulan öğrenciler: Sigorta zorunlu.

— Yüksek öğrenimleri sırasında okul tarafından staj yapması “uygun gö-rülen” öğrenciler: Sigorta zorunlu.

— Staj zorunluluğu olmayan, yükse-kokulca staj yaptırılmayan ancak kendi istekleriyle staj yapanlar: Si-gorta zorunlu değil.

(HaberTürk; 1.4.2016)

Page 51: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 49

Türkiye 2015 Yılında G20 Ülkeleri Arasında En Hızlı Büyüyen 4’üncü Ekonomi

Ancak Dolar Cinsinden Kişi Başına GSYH 2007 Yılındaki Düzeyine İndiTürkiye ekonomisi 2015 yılında he-

deflenen oranda, yüzde 4 büyüdü. Son çeyrekte yüzde 5,7’ye ulaşan GSYH reel artışı yıllık büyümeyi yukarı çekti. Elde edilen bu sonuçları, iç tüketimin hız kazanması ve yatırım harcamala-rının büyümeyi desteklemesi etkiledi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şim-şek, verileri şöyle yorumladı:

“2015 yılında ekonomimiz yüzde 4,0 ile Orta Vadeli Programda öngör-düğümüz seviyede büyümüştür. Böy-lece Türkiye, G20 Ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 4’üncü ekonomi olur-ken, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte

olan ekonomilerin iki katından fazla büyümüştür. 2015 yılında büyüme, 4,3 puanlık katkı ile toplam yurtiçi talep kaynaklı olmuştur. Özel sektör yatırımları da geçtiğimiz yıl yüzde 2,7 artarak büyümeye 0,5 puan katkı sağlamıştır. Net dış talep ise 0,3 puan negatif katkı ile büyümeyi sınırlandır-mıştır. Bunda en büyük ticaret ortağı-mız olan AB’deki yavaş toparlanma ile çevre ülkelerde yaşanan sorunlar etkili olmuştur. Hedefimiz, güçlü, sürdürü-lebilir ve kap-sayıcı büyü-me ile yüksek gelirli ülkeler

arasında yer almaktır. Bu hedefimize ulaşmak için gerekli yapısal reformları uygulamaya devam edeceğiz.»

Öte yandan, dolar cinsinden kişi başına GSYH 8 yıl sonra 2007 yılında-ki düzeye indi.

İmalat sanayiinin GSYH’deki payı yüzde 15,8’den 15,6’ya; özel sektör ya-tırımlarının payı yüzde 19,4’ten 19,1’e indi. Büyümeye hizmetler sektörü 2,2 puan; sanayi 1 puan; tarım 0,7 puan katkıda bulundu.

Reel GSYH Değişimi, 2015 (%) Tarım 7,6Sanayi 3,3

Madencilik - 2,3

İmalat Sanayii 3,8

Enerji 2,4

Su temini vb. 10,4

İnşaat 1,7

Hizmetler 4,8Ticaret 2,1

Finans 10,1

Eğitim 5,4

Kamu Yönetimi 2,2

Bilgi ve İletişim 3,3

Diğer Hizmetler 3,9

GSYH 4,0

(*) TÜİK gerçekleşme; IMF'nin Ocak'ta yaptığı tahmin % 3,8 idi.

IMF'NİN G20 ÜLKELERİNDE 2015 BÜYÜME TAHMİNLERİ (%)

7.3

6.9

4.7

4.0

3.4

3.3

3.2

2.7

2.5

2.5

2.4

2.2

1.9

1.5

1.5

1.3

1.2

1.1

0.8

0.6

-3.7

-3.8

HİNDİSTAN

ÇİN

ENDONEZYA

TÜRKİYE (*)

S.ARABİSTAN

G20 ORT.

İSPANYA

KORE

MEKSİKA

ABD

AVUSTRALYA

İNGİLTERE

AB ORT.

ALMANYA

ARJANTİN

GÜNEY AFRİKA

KANADA

FRANSA

İTALYA

JAPONYA

RUSYA

BREZİLYA

IMF’nin G20 Ülkelerinde 2015 Büyüme Tahminleri (%)

(*) TÜİK gerçekleşme; IMF’nin Ocak’ta yaptığı tahmin % 3,8 idi.

Türkiye Ekonomisinde Dolar Cinsinden Kişi Başına GSYH Değişimi 2005-2015

2005 7 036

2006 7 597

2007 9 247

2008 10 444

2009 8 561

2010 10 003

2011 10 428

2012 10 459

2013 10 822

2014 10 395

2015 9 261

Kayn

ak: T

ÜİK

Kayn

ak: T

ÜİK

Page 52: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201650

Üç Boyutlu Baskıyla Canlı Vücut Parçaları Üretildi Bilim insanları, üç boyutlu baskı

yöntemiyle canlı vücut parçaları üre-timinde başarı sağlandığını söylüyor.

Bu yöntemle üretilen kemik, kas ve kıkırdak parçalarının, hayvanlara nakledildiklerinde normal işlevlerini yerine getirdikleri görüldü.

Rejeneratif (yenileyici) tıp açısın-dan önemli bir gelişmeye işaret eden araştırmanın sonuçları Nature Bio-technology adlı dergide yayımlandı.

ABD’de yapılan araştırma, vücudun hasar gören bölümlerini canlı hücreler-le onarma açısından umut vadediyor.

Bilim insanları uzun süredir kırılan bir çeneyi, kopan bir kulağı veya ha-sar gören kalp kaslarını üretilen insan hücreleriyle onarmak üzerinde çalışı-yorlardı. Ancak bu alanda karşılaşılan başlıca sorun, üretilen hücreleri canlı tutmaktı. Laboratuvar ortamında üre-tilen hücreler 0.2 milimetreden kalın dokularda oksijensiz ve kalıyor ve bes-lenemiyordu.Sünger gibi

ABD’de Wake Forest Baptist Tıp Merkezi’ndeki araştırma ekibi ise tıp-kı bir sünger gibi içinde mikroskopik kanallar bulunan üç boyutlu hücreler basmayı başardı.

Bu mikroskopik kanallar sayesinde hücrelerin beslenmesi sağlandı.

Entegre Doku ve Organ Baskı Sis-temi denilen bu yöntemde, biyolojik bozunma özelliğine sahip plastik ve su bazlı bir jel kullanılıyor. Çözünebilir bir plastikle biçim veriliyor, hücreleri içeren su bazlı jel de bunların büyüye-bilmesi için gerekli ortamı sağlıyor.

Bu şekilde üç boyutlu basılan par-çalar hayvanlara nakledildiğinde, plastik form çözünerek yerini hücreler tarafından üretilen proteinden oluşan akıcılığı az sıvı ortama bırakıyor, bu

arada nakledilen parçaların içinde kan damarları ve sinirler oluşuyor.

Araştırmaya başkanlık eden Prof. Anthony Atala, insan dokularının da aynı şekilde basılabileceğini söyledi.

Üç boyutlu baskının tıp için yeni kapılar açtığını belirten Prof. Atala, BBC web sitesine şu örneği verdi:

“Farzedin ki bir hastanın çene kemi-ği kırıldı. Röntgen çekip kırık parçanın görüntüsünü bilgisayara aktardıktan sonra, oraya tamı tamına uyacak bir kemik parçasını üç boyutlu yazıcı ile ba-sabiliriz.”

Biyolojik bozunurluğu olan madde-leri ve ıslak ortamdaki hücreleri kulla-

nan tedavi yöntemleri daha önceden de kullanılıyordu.

Wake Forest’ta iki yıl önce de ka-dınlara laboratuar ortamında üretilen vajinalar nakledilmişti, ancak tedavi imkanı, hücrelerin canlı tutulabildiği koşullarla sınırlıydı.

Prof. Atala, bu araştırmada ise farklı yapılarda dokular üretildiğini, yumu-şak doku olarak kas üretiminde, sert doku olarak da kemik ve kıkırdak üre-timinde başarılı olunduğunu söylüyor.

Amaçları, diğer türlerde insan do-kularını da üretmek için bu teknoloji-den faydalanmayı sürdürmek.

Kaynak: www.bbc.com

Türkiye, Rakiplerine Göre Pozitif Ayrışıyor

Uluslararası kredi derecelendirme Kuruluşu Fitch Ratings, küresel ve ge-lişen piyasalara ilişkin büyüme öngörülerini aşağı çekerken Türkiye için bek-lentisini 0.5 puan artırdı ve yüzde 3.5’e yükseltti. Rusya’ya ilişkin büyüme tahmini yüzde 0.5’ten yüzde eksi 1.5’e, Brezilya yüzde eksi 2.5’ten yüzde eksi 3.5’e, Güney Afrika yüzde 1.7’den yüzde 1’e düşürüldü. Hindistan’a ilişkin bu yılki yüzde 7.5’lik büyüme tahmini korunurken, Çin’in büyüme öngörüsü yüzde 6.3’ten yüzde 6.2’ye revize edildi.

(Dünya;11.3.2016)

Page 53: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 51

Türkiye’deki Ar-Ge Merkezlerinin Patent Çalışmaları

Yüzde 100 Bitkisel PlastikBiyo-polimer madde tarım atıkla-

rının nano-maddelerle karışımından oluşan hammaddeler 200 derecede eritiliyor. Bu yeni ürünün sağlamlığı, içerisindeki bileşenlerin oranına göre değişmekte. Örneğin nano-kil madde-si daha çok kullanılırsa geniş bir alan kaplamakta. Bir nano-metre büyüklü-ğündeki filmden koruyucu malzeme üretiliyor.

Bugüne kadar biyo-plastik ürün-lerin sanayide kullanımı sınırlıydı. Bu biyolojik maddeler çok sağlam ol-

madığı için gıda, kozmetik ve ilaç pa-ketlemede diğer plastik maddeler gibi kullanılamıyordu. Ancak bu yeni biyo-plastik ürün tüm bu sorunlara çözüm oldu.

Bu yeni biyo-plastik ürünün me-kanik dayanıklılığını artırmak için na-no-maddeler kullanılmakta. Ayrıca bu sayede paketlenmiş gıdaların oksijen-le teması azaltılıyor ve bu yeni madde sıradan bir kalıp makinesinde eritilip farklı paketleme ürünleri elde edilebi-liyor.

Araştırmacıların bulduğu bu yeni bileşim, tekrar kullanılamayan biyo-lojik plastik ürünlerin üretim aşama-sıyla benzerlik gösteriyor. Araştırma geliştirme sürecini hızlandırarak bu ürünü sanayide ve ticari sektörde kul-lanılabilir hale getirilmesi ilk hedef olarak belirtiliyor. Yeni ve akıllı bir pa-ketleme üzerinde çalışan araştırmacı-lar bilimden destek alarak endüstriye katkı sağlamak istediklerini ifade edi-yorlar.Kaynak: tr.euronews.com

Türkiye’deki Ar-Ge merkezlerinde faaliyet gösteren 233 firma, bin 22 bu-luşu patente dönüştürdü.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verilerine göre Ar-Ge merkezi belgesi alan işletme sayısı ge-çen yılın sonunda 295’e çıktı. Bu mer-kezlerden 233’ü faaliyete geçti.

Ar-Ge merkezlerinin istihdama katkısı da arttı. Söz konusu merkezler-de istihdam edilenlerin sayısı 24 bin

847’yi buldu. Pek çok yenilikçi çaba-nın sürdürüldüğü merkezlerde 4 bin 473 proje yürütüldü. Ar-Ge merkez-lerindeki faaliyetler sonunda ortaya çıkarılan ürün ve yöntemler için 3 bin 639 patent başvurusunda bulunuldu. Türk Patent Enstitüsünün değerlendir-melerinin ardından bin 22 patent tes-cilli yapıldı. Söz konusu merkezlerde 38 yabancı veya yabancı ortaklı firma faaliyet gösterdi.

Türkiye’deki Ar-Ge merkezleri sa-

vunma sanayii ve otomotiv sanayii alanlarında yoğunlaşıyor. Ar-Ge mer-kezleri, yazılımdan kimyaya, ilaçtan tekstile, havacılıktan enerjiye, koz-metikten mobilyacılığa kadar uzanan geniş bir sektörel dağılım gösteriyor. Ar-Ge merkezlerinin dağılımına bakıl-dığında ilk sırada İstanbul geliyor. Söz konusu merkezler ayrıca Ankara, Bur-sa, İzmir ve Kocaeli’de yoğunlaşıyor.

Kaynak: www.ntv.com.tr

Page 54: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201652

GE Küresel İnovasyon Barometresi Açıklandı 5’inci Küresel İnovasyon Baromet-

resi, Türk şirketlerin yüzde 71’inin, küresel şirketlerin ise yüzde 68’inin somut bir inovasyon stratejisinin bu-lunduğunu gösterdiğini açıkladı.

İş dünyasında inovasyonun yerini ölçen Beşinci GE Küresel İnovasyon Barometresi açıklandı. Araştırmaya göre ABD büyük bir farkla bu yılın ino-vasyon şampiyonu oldu. Bir önceki yıl inovasyon sıralamasında üçüncü sıra-da olan Japonya ise ivmesini kaybeden Almanya’yı geçerek bu yıl ikinci sırada yer aldı. Çin dördüncü olurken, Türki-ye 23 ülke arasında 17’inci sırada.

General Electric’in (GE) beşincisini gerçekleştirdiği ve iş dünyasında ino-vasyonun yerini ölçen dünyadaki en kapsamlı araştırma olan GE Küresel İnovasyon Barometresi sonuçlarına göre, gerek dünya gerekse Türk iş dün-yasının üst düzey yöneticileri, önü-müzdeki 10 yılda ileri üretim teknik-lerinin sanayi sektöründe radikal bir dönüşüm yaratacağına inanıyor.

2 bine yakın üst düzey yöneticinin katıldığı, inovasyonun geleceğine ışık tutan çalışma; Dördüncü Sanayi Dev-rimi, yeni iş modelleri, büyük veri, inovasyonun finansal sonuçlara etki-si, aşamalı inovasyon, demode kalma riski, şirketlerin inovasyon stratejileri, inovasyonda özel sektörün yanı sıra devletin rolü ve işgücünün geleceği konusunda ilginç sonuçlar ortaya ko-yuyor.

Dijital Darwinizm Kaygısı

Yöneticiler arasında en yenilikçi şirketlerin sadece yeni ürün ve hiz-metler sunmakla yetinmediğine, aynı zamanda daha önce mevcut olmayan yeni pazarlar yarattığına dair bir fikir birliği söz konusu. Küresel yöneticile-rin yüzde 90’ı, Türk yöneticilerin ise yüzde 87’si en yenilikçi şirketlerin,

daha önce mevcut olmayan yeni pazar-lar yaratma becerisine sahip olduğunu düşünüyor. Bununla birlikte şirketler, teknolojinin hızına ayak uydurama-maktan da çekiniyor. Araştırmaya ka-tılan küresel yöneticilerin yüzde 81’i “Dijital Darwinizm riski” olarak da ta-nımlanan teknolojinin gelişim hızına ayak uyduramayarak geri kalmaktan, demode hale gelmekten çekiniyor. Bu kaygı Türk yöneticilerde ise çok daha düşük. Hatta GE Küresel İnovasyon Barometresi araştırmasının yapıldığı 23 ülke içerisinde yüzde 62 ile demo-de kalma kaygısının en düşük olduğu ülke Türkiye.

Ezber Bozan İnovasyon Gerekli Ama Uygulanması Zor

Yöneticiler, “Ezber bozan inovas-yonu” altın standart olarak kabul etse-ler de gerçekleştirilmesi güç bir hedef olarak görüyorlar. Yöneticiler, “radikal ve ezber bozan” fikirler geliştirmekte güçlük çekildiğini, bunun da etkin ino-vasyonun önündeki en büyük engeli oluşturduğuna dikkat çekiyor. Küresel yöneticilerin yüzde 60’ı, Türk yöneti-cilerin ise yüzde 55’i “radikal ve ezber

bozan fikirler geliştirmekte çekilen güçlüğü, etkin inovasyonun önündeki en büyük engel” olarak görüyor.

Araştırma, Türk şirketlerinin yüzde 71’inin, küresel şirketlerin ise yüzde 68’inin somut bir inovasyon stratejisi-ne sahip olduğunu ortaya koyuyor. An-cak bir inovasyon stratejisine ve temel performans göstergelerine sahip ol-mak başarıyı garantilemiyor. Nitekim somut bir inovasyon stratejisine sahip olan şirket yöneticilerini yüzde 62’si radikal ve ezber bozan fikirler geliştir-me konusunda sıkıntı çektiklerini söy-lüyor. Bu oran Türk şirketlerinde daha yüksek. Şirketinin somut bir inovasyon stratejisine sahip olduğunu belirten Türk yöneticilerin yüzde 71’i; radikal ve ezber bozan fikirler geliştirme konu-sunda sıkıntı çektiklerini söylüyor.

Yöneticiler, etkin bir şekilde inovas-yon yapmanın önündeki engelleri ise şöyle sıralıyor; • Radikal ve ezber bozan fikirler ge-

liştirme güçlüğü, • Yeni fikirleri destekleyecek ve kârlı

hale getirecek etkin iş modelleri ta-nımlama güçlüğü,

Page 55: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 53

• Başarılı inovasyonları ulusal ve uluslararası pazarlara açılacak bo-yuta taşıyacak olanaklardan yok-sun olmak

• Yetenek/beceri eksikliği“İş başvurusunda bulunan adaylar-

da aradığınız temel özellikler nelerdir?” sorusuna Türk yöneticilerin yüzde 62’si “sorun çözme becerisi” cevabını veriyor. Yöneticilerin yüzde 49’u aday-da yaratıcılık aradığını, yüzde 47’si uzun vadeli bağlılık, yüzde 46’sı ana-litik beceri, yüzde 43’ü büyük resmi görebilmesini, yüzde 41’i ise girişimci ruh aradığını söylüyor. Keza küresel yöneticilerin yüzde 56’sı sorun çözen, yüzde 54 yaratıcı, yüzde 44’ü ise ana-litik beceriye sahip çalışanlar aradığını söylüyor.

Yöneticiler, dijital devrimin işyer-lerini daha güvenli hale getireceğine,

çalışanlar açısından daha değerli roller yaratacağına inanıyor. Çok azı dijital devrimin istihdam üzerinde olumsuz bir etkisi olmasından çekiniyor. GE Küresel İnovasyon Barometresi araş-tırmasına katılan küresel yöneticile-rin yüzde 54’ü, Türk yöneticilerin ise yüzde 43’ü dijital devrimin istihdam üzerinde olumlu etki yaratacağını söy-lüyor.

Eğitim Sistemi Hazır mı?

Eğitim sistemlerinin gelecekte ihti-yaç duyulacak becerilere cevap vere-bileceğine çok az ülke inanıyor. Türk yöneticilerin yüzde 48’i, küresel yöne-ticilerin ise yüzde 59’u eğitim sistemi-nin gelecekte ihtiyaç duyulacak beceri-lere cevap verebileceğini söylüyor. Öte yandan yöneticiler, dijital devrimin ça-lışma ortamını değiştirmesini bekliyor. Türk yöneticilerin yüzde 53’ü nitelikli

çalışanlara talebin artacağını, yüzde 51’i yeni işlerin ortaya çıkacağını be-lirtirken, yüzde 40’ı dijital devrimin esnek çalışma yöntemleri yaratacağı-nı söylüyor. Türk yöneticilerin yüzde 36’sı ise ortadan kalkacak işler nede-niyle işsizlikte bir artış yaşanacağına inanıyor.

Devlet Desteği Çağrısı

İnovasyonun itici gücünün özel sektör olduğunu belirten yöneticiler, devletin inovasyon konusunda des-tekleyici bir rol üstlenmesi gerektiğini düşünüyor. Küresel yöneticilerin yüz-de 67’si, Türk yöneticilerin ise yüzde 50’si inovasyonun itici gücünün özel sektör olduğunu düşünüyor. Ülkelerin-deki inovasyonun itici gücünün devlet olduğunu düşünen yöneticilerin oranı ise yüzde 12 ile sınırlı kalıyor.Kaynak: haberbilimtekboloji.com

Kendini Temizleyen Elbiseler Mi Geliyor?RMIT Üniversitesi araştırmacı-

ları çamaşır problemlerinizi orta-dan kaldırmak istiyor. Nanotekno-lojiden yararlanan araştırmacılar kendini temizleyen yeni bir doku-ma tekniği geliştirdiler. Yeni doku-ma teknolojisi sadece altı dakikalık bir güneş ışığı yardımıyla üzerinde-ki tüm kir ve lekeyi temizleyebili-yor.

Bu teknik metrenin milyarda birinden daha küçük nano yapıları temel alıyor. Laboratuvar ortamın-da geliştirilen ve daha sonra birbir-lerine eklenen bu çok küçük boyut-lu nano yapılardan elbise, çarşaf, perde ve döşemelik kumaş gibi çe-şitli ürünler elde edilebiliyor.

RMIT Üniversitesi’nden Dr Ra-manathan ve ekibinin geliştirdiği teknik daha ucuz, daha verimli bir şekilde bakır ve gümüş tabanlı na-

noyapılar üretilebilmesini sağlıyor. Işığa maruz kaldığı sırada yüksek miktarda enerji salınımı yapan na-noyapılar güneş ışığı veya eviniz-deki yapay ışık yardımıyla üzerin-deki organik maddeleri çözebiliyor.

Kendini temizleyen doku-malar yolunda çok önemli bir adım attıklarını belirten Dr Ramanathan,”Çamaşır makineleri-mizi çöpe göndermeye başlamadan önce hala yapmamız gereken bir-çok şey var.” ifadelerini kullandı.

Bu konsepti laboratuvar orta-mından çıkarıp fabrika seviyesin-de üretim yapmak için çabalayan araştırmacılar çalışmanın özellikle yoğun fiziksel aktivitelerin olduğu spor ve askeri alanlar için elbise üretiminde çok önemli faydalar sağlayacağını belirtiyor.Kaynak: donanimhaber.com

Page 56: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201654

Otomobiller Kablosuz Şarj OlacakBiz henüz cep telefonlarını kablosuz

şarj etmeye alışamamışken, Google oto-mobilleri kablosuz şarj etme hazırlıkları yapıyor.

Teknoloji devi Google, kablosuz şarj teknolojisini otomobiller için geliştirmeye çalışıyor. Çok uzun zamandır kendi ken-dine yol alabilen araçlar üzerinde çalışan ve bu araçlarını trafikte test eden Google, üzerinde çalıştığı iki farklı wireless şarj sis-temini ABD Federal İletişim Komisyonu’na (FCC) sundu.

Elektrikli araçların şarj sürelerini çöz-medikten sonra çok fazla işe yarayacakları-nı düşünmeyen Google, yollara döşeyeceği kanalizasyon kapağı şeklindeki ileticiler aracılığıyla araçları şarj etmeyi planlıyor. Yani araçlar hem yol alacaklar hem de şarj olacaklar. Böylece şarj için saatlerce dur-mak zorunda kalmayacaklar.

Henüz otonom araçları bile yollarda görmezken; sistemleri Hevo Power ve Mo-mentum Dynamics ile geliştiren Google’ın kablosuz araç şarjı çözümünün ne zaman son kullanıcıya ulaşacağı şimdilik tahmin edilemiyor. Kaynak: http://otomobil.mynet.com/teknoloji/otomobiller-kablosuz-sarj-olacak-850

Biyonik Omurilik YapıldıAvustralyalı bilim insanları, her yıl

15 milyon kişiyi etkileyerek üçte birini kalıcı olarak sakat bırakan felç vakala-rı için umut verici bir gelişmeye imza attı: Biyonik omurilik...

Melbourne kentinde araştırmalar yapan bilim insanları, her yıl milyon-larca insanı etkileyen felç vakaları için ataç boyutunda, beyin aktiviteleri-ni kaydeden ve düşünce gücüyle iske-leti hareket ettirmeye olanak tanıyan “biyonik omurilik” geliştirdi.

Bu stent bazlı elektrot, kan damarı-nın içerisinden geçirilerek beyne yer-leştiriliyor ve beynin kol ve bacakları

hareket ettirmek için verdiği komutla-rı kayıt altına alıyor.

İLK DENEME 2017’DE

Felç hastaları  için umut olan bu yeni cihaz, 2017 yılında Royal Melbo-urne Hastanesi’nde bir insan üzerinde ilk kez insan üzerinde denenecek. 

Nature Biotechnology’de yayın-lanan klinik öncesi çalışmalar, açık beyin ameliyatı olmadan, cihazın bey-nin  motor korteksinden gelen sinyal-leri yüksek kalitede kaydedebildiğini gösterdi.

Beyin zarında, sinir dokusunun dış

tabakasında yer alan motor korteksi, kontrol ve istemli hareketlerin yürü-tülmesiyle ilgili planlamaları gerçek-leştiriyor. 

“BU BİR DEVRİM”

Royal Melbourne Hastanesi’nde gö-rev yapan, çalışmanın sahibi Nörolog Dr. Thomas Oxley, bu cihazı bir “dev-rim” olarak nitelendiriyor.

Dünyanın en küçük cihazlarından birini yarattıklarına dikkat çeken Oxley, damar yoluyla beyne yerleştirilen bu ci-haz sayesinde açık beyin ameliyatının risklerinin ortadan kalktığına ve işle-min 1 günde bitirileceğini belirtiyor.

Kaynak: ntv.com.tr

Page 57: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 55

4. SANAYİ DEVRİMİ

Page 58: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201656

TOBB Başkanı

M. R

ifat H

İSA

RCIK

LIOĞ

LU

4.Sanayi DevrimiBugün hemen herkes dünyamızın

4. Sanayi Devriminin eşiğinde olduğu konusunda hemfikir. Ama bunun na-sıl bir şey olacağı konusunda rivayet muhtelif. Görünen o ki bu yeni sanayi devrimi öncekilere benzemeyecek.

İlk sanayi devrimi su ve buhar gü-cüne dayalıydı. Su ve buhar gücü me-kanik enerjiye dönüştürüldü. Bunların etrafında üretim sürecini organize etti. Mekanikleştik. Mekanik tezgâhların 18. yüzyılın sonunda kullanılmasıyla bu süreç başlamış oldu.

20. asrın başında ortaya çıkan İkin-ci Sanayi Devriminde elektrik sayesin-de üretim süreci kitleselleşti. Elektrik enerjisiyle çalışan seri üretim bantla-rı ortaya çıktı. Henry Ford’un üretim bandı tasarımı bunun eseridir.  Elekt-riğin seri üretimde kullanılması ve üretim hattının geliştirilmesi ile tüm dünyaya yayıldı.

1970’lerde Üçüncü Sanayi Devrimi başladı. Bilgi teknolojileri ve otomas-yon sistemlerinin sanayi üretiminde kullanılmasıyla yaşandı. Üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojiye bırakan prog-ramlanabilir makineler ortaya çıktı. Elektronik ve bilgi işlem teknolojileri sayesinde üretim sürecinde otomas-yon mümkün hale geldi.

Robotların sayısı gün be gün arttı. Kitlesel üretim için artık eskisi kadar çok insan gerekmemeye başladı.

Şimdi 4. Sanayi Devriminin eşi-ğindeyiz. Son birkaç senedir günde-me çıkan 4. Sanayi Devrimi esasında dünyanın yeniden değişmekte olduğu-nun habercisi. Bu kavramın temelinde İnternet’in daha yaygın kullanımının esnek üretim sistemleriyle bütünleş-mesi, teknolojinin üretim süreçlerini içine yerleştirilmesi var.

Yeni sanayi devriminin beklenen temel özelliği, nesnelerin interneti yoluyla tüm cihazlar arasındaki bağ-lantı ve otomasyon olacak. Otomasyon sadece sanayi üretimini değil, diğer sektörleri de etkileyecek. Otomatik ra-porlama ve sanal asistan sitemleriyle birçok büro işini yürütmek mümkün olacak.

Sanayi üretiminde düşük beceri ge-rektiren tüm rutin işlemler otomasyon yoluyla yapılacak. Hatta karar alma

4. Sanayi Devrimi esasında dün-yanın yeniden değişmekte oldu-ğunun habercisi.  Bu kavramın temelinde İnternet’in daha yaygın kullanımının esnek üretim sistem-leriyle bütünleşmesi, teknolojinin üretim süreçlerini içine yerleştiril-mesi var.

Page 59: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 57

gerektiren orta beceri seviyesindeki birçok işlem de yapay zekâlar tara-fından yerine getirilecek. Fabrikalar adeta canlı organizmalar gibi davranış sergileyecek.

Robot kullanımı ve robotik bili-mi büyük önem kazanacak. Dünyada 2015 yılında toplam 80 bin robot sa-nayi üretiminde kullanılıyordu.2018 yılında bu rakamın 2,3 milyona ulaş-ması ve bunun da yarıdan fazlasının Asya ülkelerinde kullanılması bek-leniyor. 2020’de ise robot sayısının 3 milyona ulaşacağı öngörülüyor.

Öte yandan yeni sanayi devriminin sadece bunlarla da sınırlı kalmayıp, öncekilerden çok keskin bir biçimde farklı olacağını düşünüyorum. Üretim sürecinin dijitalleşmesinin, makine-

lerin birbirleri ile doğrudan iletişime geçmesinin çok ötesinde bir şeyler ola-cak gibi geliyor bana.

İlk üç sanayi devriminin ortak özel-liği, üçünün de karbon bazlı bir büyü-me stratejisinin ürünü olmalarıydı. Her üç sanayi devriminde de büyümek demek daha fazla karbon salımı de-mekti.

Daha hızlı büyümek isteyen, çev-reyi daha fazla kirletmek durumun-da kalıyordu. Bugün Çin’in başkenti Pekin’de sağlık açısından kırmızı alar-ma neden olan hava kirliliğine işte böyle bakmak gerekiyor.

Dünün kalkınma anlayışının te-melinde havayı kirletmek vardı. Hızlı büyüme çevreyi geniş ölçüde tahrip etti. Dünya hızla kirlendi. Hem ikti-sadi, hem sosyal, hem de çevresel bir sürdürülebilirlik problemi ortaya çık-tı. Dolayısıyla 4. Sanayi Devriminin, büyüme süreci ile karbon emisyonları arasındaki bağlantıyı ortadan kaldıran teknolojilerle gündeme oturması bü-yük bir ihtimal gibi gözüküyor.

Öte yandan biyoteknoloji, nanotek-noloji ile bilgi ve iletişim teknolojisi uygulamalarının iş ve üretim sürecini

kalıcı bir biçimde değiştireceği kanaa-tindeyim.

Birden fazla sektörü aynı anda de-ğiştirebilme kabiliyetine sahip bu yeni teknoloji platformları, hem verimliliği artıracak, hem de karbon salımlarını azaltacak. Dolayısıyla 4. Sanayi Devri-mi bugüne kadar alıştığımız iş yapma biçimini kalıcı bir biçimde değiştire-cek.

Bu durumda Türkiye’nin ne yap-ması gerekir? Türkiye henüz bu sürece hazırlıklı değildir. Kamu da değildir, özel sektör de değildir. Ne yazık ki bizler hala çoğunu kendi kendimize çıkardığımız meselelere takılıp kalmış durumdayız. Zamanımız ve kaynakla-rımızı bu meseleler etrafında israf edi-yoruz. Dünyanın geri kalanı bizi bekle-miyor ve yoluna devam ediyor. O halde bir an önce 21. yüzyıla giriş yapmamız gerekiyor.

Sanayi 4.0 istihdam piyasasını da derinden etkileyecek gibi görünüyor. Verimlilikleri artırıp maliyetleri düşü-rürken, şu an geçerli pek çok mesleğin

Hızlı büyüme çevreyi geniş ölçüde tahrip etti. Dünya hızla kirlendi. Hem iktisadi, hem sosyal, hem de çevresel bir sürdürülebilirlik problemi ortaya çıktı. Dolayısıyla 4. Sanayi Devriminin, büyüme sü-reci ile karbon emisyonları arasın-daki bağlantıyı ortadan kaldıran teknolojilerle gündeme oturması büyük bir ihtimal gibi gözüküyor.

4. Sanayi Devrimi bugüne kadar alıştığımız iş yapma biçimini kalı-cı bir biçimde değiştirecek.

Page 60: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201658

yok olmasına ama yepyeni meslekle-rin de doğuşuna neden olacak. 

Nitelik sahibi olmanın önemi arta-cağından yaşlanan nüfusun katma de-ğerli şekilde üretime katılmaya devam etmesini sağlayacak. Dolaysıyla nüfus artışı ve genç nüfus eskisi gibi avantaj sağlamayacak.

Yeni iş modelleri ve süreçleriyle bağlantılı modern cihazların, akıllı teknolojilerin ve bilişim sistemlerinin kullanımı ve dijitalleşmenin artması yarının çalışanları için çok daha yük-sek kalitede bir eğitim gerektirecek. Doğurulan çocuk sayısı değil, doğan çocukların eğitim kalitesi öne çıkacak.

Meselenin ekonomi tarafında bak-

tığımızda, sektörlerimizi, ekonomi-mizi yeni teknoloji platformları ile dönüştürmek durumundayız. Biyotek-noloji, nanoteknoloji ve bilgi-iletişim teknolojisi bu asrın en kritik teknoloji platformlarıdır. Çünkü hem sanayi dö-nüşümünü en çabuk hızlandırma po-tansiyeline sahiptir, hem de tüm sek-törlere en çabuk yayılma ve en geniş kullanılma imkânı olan sektörlerdir.

Maalesef şu an için bu üç tekno-loji platformunun üçünde de Türkiye en geride kalan ülkeler arasındandır. Çünkü ülkeye teknoloji transfer etmek yetmez.

Transfer edilen teknolojinin, bir sektörden diğerine bir şirketten öteki-ne yayılmasını sağlamak lazım. Yoksa şimdiki gibi tek bir şirketin veya sektö-rün içine hapsedilen teknoloji transfe-rinden ekonomik fayda çıkmıyor.Bunu başaran ülkeler var ve sonuçları orta-da. Mesela son 10 senede Çin’in ihra-catı içinde yüksek teknolojili ürünle-rin payı yüzde 5’lerden yüzde 25’lere

çıktı. Bunu sağlayan iyi tasarlanmış bir yatırım politikası ile ülkeye çek-tikleri yabancı doğrudan yatırımlar ve teknoloji transferleridir.

Türkiye’nin acil ihtiyacı olan ve yapması gereken, doğru bir sanayi po-litikası tasarlayıp buna uygun şekilde belli alanlarda teknoloji transferine odaklanmasıdır. Zira kısıtlı kaynaklar-la her alana odaklanmak her şeyi yap-maya çalışmak ancak zaman ve kay-nak israfı olacaktır. Ekonomide diğer sektörlere yayılma kapasitesi en fazla olan, en doğurgan teknolojiler tercih edilmelidir.

Sanayi 4.0 istihdam piyasasını da derinden etkileyecek. Verimlilikle-ri artırıp maliyetleri düşürürken, şu an geçerli pek çok mesleğin yok olmasına ama yepyeni meslekle-rin de doğuşuna neden olacak. 

Türkiye’nin acil ihtiyacı olan ve yapması gereken, doğru bir sana-yi politikası tasarlayıp buna uy-gun şekilde belli alanlarda tekno-loji transferine odaklanmasıdır. Zira kısıtlı kaynaklarla her alana odaklanmak her şeyi yapmaya çalışmak ancak zaman ve kaynak israfı olacaktır.

Page 61: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 59

TÜSİADYönetim Kurulu Başkanı

Can

sen

BAŞA

RAN

SYM

ES

Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı YaşanıyorTÜSİAD olarak yaklaşık son bir se-

nedir Sanayi 4.0 konusunu, yeni ya-pılanmamız ile birlikte kurmuş oldu-ğumuz Sanayide Dönüşüm Yuvarlak Masamızda ele almaktayız. Yönetim Kurulu üyelerimiz Mehmet Pekarun ve Bahadır Balkır önderliğinde, Bos-ton Consulting Group ile birlikte “Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliği İçin Bir Gereklilik Olarak Sanayi 4.0” başlıklı bir rapor hazırladık ve raporu-muzu 17 Mart 2016 tarihinde kamuo-yu ile paylaştık. Raporumuzda Sanayi 4.0’ın Türkiye sanayisinin rekabet gücüne olası etkisini rakamsal olarak ortaya koyduk.

İlk kez 2011 yılındaki Hannover Fuarı’nda ortaya atılan ismiyle Sanayi 4.0, internet ve mobil teknolojilerin hayatımıza entegrasyonuyla birlikte üretim süreçlerindeki değişimi betim-liyor. Günümüzde ürünlerin daha akıl-lı ve müşterilerin ihtiyaçlarına göre daha kişiselleştirilmiş bir şekilde üre-

tilmesi ihtiyacının yanı sıra, müşteri gereksinimleri de çeşitlenmeye başla-dı. Rekabet, artık hızlı, esnek ve çeşitli ve katma değerli ürünler üzerinden yapılıyor.

Bu ihtiyaca cevap verebilmek için fabrikalardaki makine ve bilgisayar-ların, sensörler ve entegre sistemler yoluyla birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunabilecekleri, kendi kendilerini koordine ve optimize edebilecekle-ri sistemler tasarlanıyor. Bu şekilde üretim süreleri düşüyor, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji mik-tarı azalıyor, üretim miktarı ve kalite-sini artıyor. Sanayi 4.0 ile reel dünya büyük bir bilgi sistemine dönüşmeye hazırlanıyor.

TÜSİAD olarak biz, her sektörün – farklı seviyelerde olsa da- bu de-ğişimden etkilenmesini bekliyoruz. Değişim, sadece sanayi sektörlerinde değil, hizmet sektörlerinde de göz-lemlenecek. Yeni mesleklerin, yeni iş

tanımlarının, yeni iş yapışların, yeni organizasyonel yapıların, yeni bir iş kültürünün ve bunların neticesinde yeni bir yaşam tarzı ortaya çıkarak mo-dern ekonomik anlayışımızı dönüştü-recek. Domino etkisine benzer şekilde ekonomik düzenin işleyişi değişecek.

Sanayi 4.0’ın sadece sektörel bazda değil, ekonomik gelişmişlik skalasın-da da geniş bir etki alanı olması bek-leniyor: Gelişmiş ülkeler, Sanayi 4.0’in sunduğu otomasyon ile -ve dolayısıyla düşen işgücü maliyetleri ile- üretim maliyetlerini düşürmeyi ve verimlilik-lerini artırmayı hedefliyorlar. Bu şekil-de giderek azalmakta olan sanayi sek-

İlk kez 2011 yılındaki Hannover Fuarı’nda ortaya atılan ismiyle Sanayi 4.0, internet ve mobil tek-nolojilerin hayatımıza entegras-yonuyla birlikte üretim süreçlerin-deki değişimi betimliyor.

Page 62: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201660

törlerindeki rekabet güçlerini yeniden elde etmeyi ve sanayi üretimini tekrar coğrafyalarına çekmeyi planlıyorlar. Yükselen ekonomiler için ise Sanayi 4.0 bir sıçrama tahtası olarak görülü-yor: Söz konusu teknolojiler ile daha inovatif ve daha katma değerli ürün-ler üretmeyi; üretim merkezi olmanın ötesi geçerek tasarım merkezlerine dö-nüşmeyi ve bu yolla refah seviyelerini artırma fırsatını kovalıyorlar.

Biz de diğer birçok gelişmekte olan ekonomilere benzer şekilde Türkiye sanayisini daha yüksek katma değer-li üretim yapabilen ve daha verimli bir yapıya dönüştürmek amacıyla son dönemde 10. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Programlar, Yıllık Programlar, Sanayi Stratejileri ve Öncelikli Dönü-şüm Programları dahil olmak üzere bir çok politika dokümanı oluşturduk ve sayısı binleri bulan eylem maddeleri hazırladık. Ancak bu çabaya rağmen, sanayimizi dönüştürmekte arzu edilen

noktaya gelemediğimizi üzülerek bir-çok göstergeden görebiliyoruz:

Örneğin Küresel Rekabetçilik En-deksine baktığımızda, 2015 yılında Türkiye’nin 140 ülke arasında 6 basa-mak gerileyerek 51. sıraya indiğini gö-rüyoruz. Küresel İnovasyon Endeksin-de de benzer bir tablo var; 54. sıradan 58. sıraya düşmüş durumdayız. Üre-tim yapımızda da benzer bir görünüm var: Toplam katma değerin ancak yüz-de 4,2’si yüksek teknolojili ürünlerin üretiminden yaratılıyor. İhracatta ise ileri teknolojili ürünlerin payı sadece % 3,7. Üretimimizin yüzde 38’i düşük teknoloji ile gerçekleşiyor. Girişimleri-mizin yaklaşık yüzde 60’ı düşük tek-noloji ile çalışıyor.

Ekonomik üretimde kullanılan bi-rim fiziki ve beşeri sermaye başına elde edilen üretim değerini gösteren Toplam Faktör Verimliliği ise düşüş eğilimine devam ediyor: 2002-2006 döneminde yıllık ortalama % 3,2 olan TFV artış oranı, 2007-2012 dönemin-de % -0,5 seviyesine geriledi, 2014 yı-lında da ekonomik büyümeye katkısı

yine negatif oldu.Biz TÜSİAD olarak Sanayi 4.0 dö-

nüşümünü Türkiye’nin ihtiyaç duy-duğu sıçramayı yapabilmesine olanak tanıyacak bir fırsat olarak görüyoruz. Bu sürecin tasarımında Sanayi 4.0’ı bir çıpa olarak kullanmamız gerektiği-ni düşünüyoruz.

Bu değişimin öncülüğünü iş dün-yası olarak bizlerin yapması gerekiyor.

Değişim, sadece sanayi sektörle-rinde değil, hizmet sektörlerinde de gözlemlenecek. Yeni meslekle-rin, yeni iş tanımlarının, yeni iş yapışların, yeni organizasyonel yapıların, yeni bir iş kültürünün ve bunların neticesinde yeni bir yaşam tarzı ortaya çıkarak mo-dern ekonomik anlayışımızı dö-nüştürecek.

Ancak sanayimizi dönüştürmekte arzu edilen noktaya gelemediği-mizi üzülerek birçok göstergeden görebiliyoruz:

Firmalarımızı önümüzdeki 10 yıl-da küresel değer zincirinin nere-sinde görmek istiyoruz? Bugün buna göre pozisyon almamız ge-rekiyor. Türk iş dünyası olarak sorumluluğun bizde olduğu bilin-ciyle hareket etmeliyiz. Uzun va-deli bir bakış açısıyla sanayimizin geleceğini tasarlamalı, firmaları-mızın stratejilerine bu öngörüleri entegre edebilmeliyiz.

Küresel Rekabetçilik Endeksi-ne baktığımızda, 2015 yılında Türkiye’nin 140 ülke arasında 6 basamak gerileyerek 51. sıraya indiğini görüyoruz. Küresel İno-vasyon Endeksinde de benzer bir tablo var; 54. sıradan 58. sıraya düşmüş durumdayız. Üretim yapı-mızda da benzer bir görünüm var: Toplam katma değerin ancak yüz-de 4,2’si yüksek teknolojili ürünle-rin üretiminden yaratılıyor.

Page 63: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 61

Mehmet PEKARUN TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sanayide Dönüşüm Yuvarlak Masa Eş-Lideri

Sanayi 4.0 yaklaşımı ile sanayimizin rekabet gücü avantajını sürdürmenin yanı sıra, katma değeri yüksek ve dünya üretim değer zincirinden çok daha fazla pay alan bir Türk sanayisi yaratmayı hedeflemeliyiz. Şirketlerimizin, bu dönüşümü stratejilerinin merkezi-ne koymaları ve kurumsal olarak bu değişimi nasıl yöneteceklerini planlamaları bu yol-culuğun başarılı kılınması için büyük önem taşıyor.

Bahadır BALKIRTÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sanayide Dönüşüm Yuvarlak Masa Eş-Lideri

Sanayi 4.0, üretim ve tedarik zincirinin tamamını etkiliyor; ekonominin her alanına ve her aktörüne dokunacak değişimlerle birlikte geliyor. Raporumuzda da vurguladığımız üzere, hem stratejik hem operasyonel ihtiyaç ve uygulamaların kapsamlı bir şekilde tar-tışıldığı Türkiye’nin Sanayi 4.0 Dönüşümü Platformu’nun tüm paydaşlarımızla işbirliği içerisinde oluşturulmasının önemine inanıyoruz.

Firmalarımızı önümüzdeki 10 yılda küresel değer zincirinin neresinde gör-mek istiyoruz? Bugün buna göre pozis-yon almamız gerekiyor. Türk iş dünya-sı olarak sorumluluğun bizde olduğu bilinciyle hareket etmeliyiz. Uzun va-deli bir bakış açısıyla sanayimizin ge-leceğini tasarlamalı, firmalarımızın stratejilerine bu öngörüleri entegre edebilmeliyiz. Hız, adapte olabilmek ve geleceği planlarken esnekliği kay-betmemek her zamankinden daha önemli.Yeni iş modellerini takip etmek artık yeterli değil; bizim yeni iş model-lerini yaratan taraf olmamız gerekiyor.

Bu dönüşüm süreci elbette insan-sız gerçekleşmeyecek. İş gücümüzü geleceğe hazırlayacak yetenek ve be-cerilerle donatmakla yükümlüyüz. Bu nedenle eğitim politikamız her zaman-ki önemini koruyor. Pisa sonuçlarına göre en iyi matematik ve fen bilgisi olan ülkelerin Küresel İnovasyon En-

deksinde en üst sıralarda bulunan ül-kelerle aynı olması bir tesadüf değil. Eğitim içeriğinin yanı sıra, eğitimin ge-lecekte nasıl olacağını, hangi araçlarla yapılacağını düşünmemiz gerekiyor. İnsanlarda önem kazanan yaratıcılık ve duygusal zeka gibi yetenekleri na-sıl geliştireceğimizi planlamamız ve eğitim sistemimize entegre etmemiz gerekiyor.

17 Mart’ta kamuoyu ile paylaştığı-mız Raporumuzda Sanayi 4.0 yolcu-luğunda Türkiye’nin karşılaşabileceği kısıtlardan da bahsettik. Ölçek, işgücü, yatırım gibi alanlarda karşımıza çıka-bilecek sorunları doğru tanımlayabil-mek ve öncesinde doğru planlamayla üstesinden gelebilmek için tüm pay-daşların uzun vadeli bir yaklaşımla eşgüdümlü bir şekilde çalışması gere-kiyor. İş dünyası olarak bizler, ihtiyaç-larımızı belirlemek, önceliklendirmek ve sanayicimizi yorulmadan bilgilen-dirmekle sorumluyuz. Firmalarımızın Sanayi 4.0’ı tetikleyen teknolojileri ya-kından takip etmesi ve kendi iş model-leri üzerindeki etkilerini, fırsatları ve

yol haritalarını hazırlamaları gereki-yor. Politika yapıcılarımızın ise tekno-lojik altyapının Sanayi 4.0 ihtiyaçları çerçevesinde gelişiminin desteklen-mesi, gerekli yatırım ve teşvik ortamı-nı hazırlanması ve uzun vadeli eğitim politikalarının geleceğin ihtiyaçlarını yansıtan bir şekilde oluşturulması ko-nularında kararlılığına ihtiyacımız var.

Dünya, yavaş hareket edenleri bek-lemiyor ve çıta giderek yükseliyor. Biz vakit kaybettikçe, teknolojiler ve insan kaynağı kalitesi birbirleriyle etkileşe-rek daha da gelişiyor. Bizim rakiple-rimizi yakalamamız, çıtanın sürekli yükselmesiyle daha da zorlaşıyor. Ken-dimizi bu orta teknoloji tuzağına mah-kum etmemeli, yarını yakalamalıyız.

Yeni iş modellerini takip etmek ar-tık yeterli değil; bizim yeni iş mo-dellerini yaratan taraf olmamız gerekiyor.

Politika yapıcılarımızın teknolojik altyapının Sanayi 4.0 ihtiyaçları çerçevesinde gelişiminin destek-lenmesi, gerekli yatırım ve teşvik ortamını hazırlanması ve uzun vadeli eğitim politikalarının ge-leceğin ihtiyaçlarını yansıtan bir şekilde oluşturulması konuların-da kararlılığına ihtiyacımız var.

Page 64: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201662

Sanayi 4.0 Devrimi Baş döndüren teknolojik gelişmeler,

bir yandan önümüze yepyeni ufuklar açıp fırsatlar sunarken; diğer yandan ‘yıkıcı’ doğası ile mevcut işlere sürekli bir tehdit oluşturuyor. Yarın nasıl ya-şayacağımızı, nasıl üreteceğimizi, nasıl iş modelleri kuracağımızı bugünden belirliyor. Dünyadaki hızlı teknolojik dönüşüm karşısında, tüm sektörlerde kuralların tekrar yazıldığına şahit olu-yoruz. Hiçbir sektör ya da hiçbir ülke bu dönüşümden muaf değil.

Sanayi 4.0 olarak da adlandırılan dördüncü sanayi devriminin temelin-de bağlanılabilirlik, büyük veri ve ana-litiği, artırılmış gerçeklik, 3D baskı ve kollaboratif robotlar gibi yıkıcı tekno-lojiler var. Bu kavram ilk kez 2013 yı-lında Alman hükümetinin yayınladığı yüksek teknoloji strateji dokümanında

yer aldı. Sanayi 4.0 ile modüler yapılı akıllı fabrikalar kapsamında, fiziksel işlemleri siber-fiziksel sistemlerle izle-mek, fiziksel dünyanın sanal bir kop-yasını oluşturmak ve merkezi olmayan kararların verilmesi hedefleniyor.

Şu anda dünyanın birçok önde gelen şirketinin bu yatırımlara baş-ladığını da görüyoruz. Uzmanlar bazı endüstrilerde verimlilik artışının %30’lara varacağını öngörüyorlar. Sanayide internet ve birbirine bağlı makineler ile üretimi optimize ederek, önleyici bakımı kolaylaştırarak ve stok yönetimini iyileştirerek üretkenliğimi-zi de ciddi boyutlarda artırabileceğiz. “Akıllı fabrikalar” gittikçe daha fazla ihtiyaç duyduğumuz ürünleri tüketici taleplerine göre farklılaştırma ve teda-rik zincirini dalgalı piyasa koşullarına

göre hızlı adapte edebilme kapasitemi-zi de kuvvetlendirecek. Ayrıca fabrika-larda daha ağır işlerin akıllı robotlar tarafından yapılması ergonomiyi ve iş güvenliğini artırarak her yaştan kadın ve erkek çalışan için daha olumlu bir iş ortamı sunacak.

Sanayi 4.0 ile, madalyonun bir yü-zünde birbirine bağlanan bilgisayar ağları ve işlem kapasitelerinin sun-duğu önemli fırsatlar varken, diğer yüzünde de siber güvenlik konusunun

Koç Holding CEO

Leve

nt Ç

AKI

ROĞ

LU

Türkiye’nin de uluslararası konu-munu güçlendirebilmesi, değişim rüzgarını fırsata dönüştürebilme-si ve rekabetçi avantajlarını kay-betme riskini bertaraf edebilmesi için hızla teknoloji gücünü ve ka-pasitesini geliştirmesi gerekiyor.

Page 65: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 63

olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü güven-lik açıkları şirketleri, hatta ulusları, daha da tehdit eder hale geliyor. Hiç bir önlem %100 koruma sağlamazken, mevcut güvenlik olanaklarını sonuna kadar kullanmak hem yasal hem de sosyal açıdan önemli bir sorumluluk olarak ortaya çıkıyor. Dünyaya baka-cak olursak, araştırmalara göre bu yıl buluttaki hizmetleri daha güvenilir hale getirmek için yapılan harcamalar

gecen yıla göre %50 artacak. İlerleyen zamanlarda siber güvenlik gündemi-mizi meşgul etmeye devam edecek.

Dünyada oyunun kuralları yeniden yazılırken, Türkiye’nin de uluslararası konumunu güçlendirebilmesi, bahset-tiğim değişim rüzgarını fırsata dönüş-türebilmesi ve rekabetçi avantajlarını kaybetme riskini bertaraf edebilmesi için hızla teknoloji gücünü ve kapasi-tesini geliştirmesi gerekiyor.

Refah seviyemizin artmasının ve ekonomimizin bir üst seviyeye taşın-masının yolu teknolojik dönüşümden geçiyor. Bu dönüşüm, Türkiye’nin yeni teknolojileri kullanarak üretkenliğini artırmasının yanı sıra katma değeri ve teknolojik seviyesi yüksek, yenilikçi, çevreyle dost ürünleri tasarlaması, ge-liştirmesi ve üretmesi ile dünya pazar-larına sunmasını kapsıyor.

Bu çerçevede, teknoloji yatırımla-rını ve inovasyonu besleyecek iklimin yaratılması için gerekli teşviklerin,

teknoloji alt yapısının ve yasal çerçe-venin geliştirilmesi olmazsa olmaz unsurlardan biridir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın Türkiye’nin bu devrime adapte olabilmesi için yürüttükleri altyapı çalışmalarını çok önemsiyoruz. Bakanlığımızın TÜBİ-TAK ile ortak yürüttüğü çalışmaları umut verici buluyoruz.

İkinci kritik bulduğum unsur in-san kaynağıdır. Bugünden hissetmeye başladığımız teknolojik dönüşüm ile artık her sektörde ve her seviyede ça-lışanın yaptığı işin de önemli bir kıs-mı teknolojiye dayalı hale geldi ve bu giderek daha da artacak. Makinelerin daha akıllı hale gelmesiyle insan kay-nağı ihtiyacı farklılaşacak. İnsan gücü standart süreçlerde kullanılmak yeri-ne katma değeri çok daha yüksek olan tasarım, mühendislik ve yönetim alan-larına kayacak. Yeni teknolojiler yeni iş alanları yaratacak. Ülke olarak bu dönüşümü gerçekleştirebilmemiz de ancak insanımıza nitelikli bir eğitim vermekle; geleceğin daha da çeşitlene-cek alanlarına uyum sağlayacak bece-rileri kazandırmakla mümkün olacak. Hedeflediğimiz geleceğe ulaşmak için geliştirmemiz gerekli eğitim alanla-rının ve becerilerin başında da Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik geliyor.

Koç topluluğu olarak küresel vizyo-numuz çerçevesinde, dijital dönüşüm ve Sanayi 4.0 ile gelen fırsatları uzun vadeli stratejilerimize entegre ediyoruz.

Koç topluluğu olarak küresel viz-yonumuz çerçevesinde, dijital dönüşüm ve Sanayi 4.0 ile gelen fırsatları uzun vadeli stratejileri-mize entegre ediyoruz.

Sanayi 4.0 ile modüler yapılı akıl-lı fabrikalar kapsamında, fiziksel işlemleri siber-fiziksel sistemlerle izlemek, fiziksel dünyanın sanal bir kopyasını oluşturmak ve mer-kezi olmayan kararların verilmesi hedefleniyor.

Teknoloji yatırımlarını ve ino-vasyonu besleyecek iklimin ya-ratılması için gerekli teşviklerin, teknoloji alt yapısının ve yasal çerçevenin geliştirilmesi olmazsa olmaz unsurlardan biridir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımı-zın Türkiye’nin bu devrime adapte olabilmesi için yürüttükleri altya-pı çalışmalarını çok önemsiyoruz.

Page 66: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201664

Eczacıbaşı Topluluğu CEO

Erda

l KA

RAM

ERC

AN

“Yeni Bir Yol Ayrımı…”Teknolojideki hızlı dönüşüm fizik-

sel ve dijital dünya arasındaki sınırları gün geçtikçe daha da belirsizleştiriyor. Makinelerin birbiriyle konuşmaya, insansız araçların posta taşımaya, sa-atler içinde yapay organların üretilip kullanılmaya başlandığı bir dünyada yaşıyoruz.

Araştırma şirketleri 2020’li yıllara geldiğimizde 25 milyar cihazın birbi-riyle haberleşeceğini öngörüyor. Bu ra-kamın kısa sürede 50 milyarı aşacağı tahmin ediliyor. Bu cihazların birbirle-riyle haberleşmeleri inanılmaz bir veri zenginliğini ortaya çıkartacak. Bugün “Big data – büyük veri” dediğimizi ge-lecekte kim bilir nasıl tanımlayacağız?

İlk sanayi devrimine İngiltere ön-cülük etmişti. Su ve buhar enerjili mekanik üretim, yeni iş modelleri yaratmış, ekonomiden sosyal hayata

pek çok şeyi değiştirmiş, İngiltere’ye önemli bir rekabet avantajı sağlamıştı. Hiçbir avantaj elbet sonsuza kadar sür-müyor. Bugün İngiltere’deki uzmanlar bile ülkelerinin dördüncü sanayi dev-riminde geri kalmaması için kaygıla-rını dile getiriyorlar. İngiltere gibi ge-lişmiş ekonomiler de dâhil, rekabetçi özelliklerini yitirmek istemeyen her ülkede girişimciler, yüksek teknolojiy-le üretim için makroekonomik politi-kalarla yatırımların önünün açılması-nı ve çalışanların ihtiyaç duyulan yeni becerilerle donatılmasını istiyorlar. Çünkü üretim süreçlerinin dijitalleş-mesi ürünlerin tüketicisine sunduğu faydayı arttırırken, maliyetleri düşürü-yor; markaların nihai tüketicinin deği-şen tercihlerine adaptasyonunu kolay-laştırıyor, kayıpları azaltıp verimliliği arttırıyor.

Dördüncü Sanayi Devrimi’yle yeni bir yol ayrımında olduğumuz görülü-yor. Sanayi 4.0 ile atılım yaparak bir üst gelir grubuna yükselme olanağı, ya da rekabet edebildiğimiz mevcut pa-zarları da kaybetme riski ile karşı kar-şıyayız. İçinden geçmekte olduğumuz bu hızlı dönüşümün yarattığı fırsatları değerlendiren ülkeler, bu ülkelerdeki

Bugün ulusal sanayimizin tekno-lojik üretim seviyesinden memnun olmamız güç. İhracatımızda yük-sek teknolojili ürünlerin payı ne yazık ki sadece %3,7. Bu oranı, Avrupa Birliği seviyesine getirmek ve dördüncü sanayi devrimi yarı-şına aynı çizgide başlamak için en azından dört kat büyütmemiz gerekiyor.

Page 67: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 65

girişimciler, kuşkusuz inanılmaz bir rekabetçi avantaj sağlayacak.

Bugün ulusal sanayimizin tekno-lojik üretim seviyesinden memnun olmamız güç. İhracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı ne yazık ki sadece %3,7. Bu oranı, Avrupa Birli-ği seviyesine getirmek ve dördüncü sanayi devrimi yarışına aynı çizgide başlamak için en azından dört kat büyütmemiz gerekiyor. Bu nedenle, Hükümetimizin ve Ekonomi Bakanlı-ğımızın üzerinde çalıştığı sanayi üreti-mi reform paketini önemsiyor, bu ça-lışmanın, işçi, işveren ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerin verecek-leri katkılarla zenginleşeceğine inanı-yorum.

İleri teknoloji içeren ürünler suna-

mazsak, muhtemelen yakın gelecekte mevcut ürünlerimize alıcı bulama-yacağız. Bulduğumuz alıcılar, umdu-ğumuz bedelleri ödemeyecek. Ulusal gelirimiz, bu gelirden her birimize dü-şen pay da doğal olarak azalacak. Yeni teknolojilerle yarattığı değeri sürekli büyüten ekonomiler karşısında ayakta kalmamız güçleşecek. Parçası olama-dığımız her dönüşümün, ülkemiz için ekonomik ve sosyal bir bedeli olacak. İşçisinden girişimcisine hepimiz bu bedeli ödeyeceğiz.

Eczacıbaşı Topluluğu olarak, faa-liyet gösterdiğimiz alanlarda inovas-yon ve bilgi teknolojilerinin ne kadar büyük bir fark yarattığını, süreçle-rimizi nasıl sürdürülebilir kıldığını

biliyoruz. 2000’li yılların başından bu yana e-dönüşüm içindeyiz. Bunu hiçbir zaman bitmeyecek bir süreç olarak görüyoruz. Aynı şey inovasyon için de geçerli. Dolayısıyla, Sanayi 4.0, bizim için birdenbire karşımıza çıkan bir çerçeve değil. İçinde bulunduğu-muz sektörleri de etkileyecek bu çer-çeveyi kendi dönüşüm süreçlerimizle en etkin biçimde eşleştirme çabası içindeyiz. Bunu sadece rekabette geri kalmamak için de yapmıyoruz. His-sedarlarımızdan çalışanlarımıza, te-darikçilerimizden bayilerimize, ürün ve hizmetlerimizi tercih eden tüketi-cilerimize kadar, her gün daha iyisini sunma sorumluluğumuzun bir parçası olarak görüyoruz.

Hükümetimizin ve Ekonomi Ba-kanlığımızın üzerinde çalıştığı sanayi üretimi reform paketini önemsiyor, bu çalışmanın, işçi, işveren ve sivil toplum kuruluş-larının temsilcilerin verecekleri katkılarla zenginleşeceğine inanı-yorum.

İleri teknoloji içeren ürünler su-namazsak, muhtemelen yakın ge-lecekte mevcut ürünlerimize alıcı bulamayacağız. Bulduğumuz alı-cılar, umduğumuz bedelleri öde-meyecek. Ulusal gelirimiz, bu ge-lirden her birimize düşen pay da doğal olarak azalacak.

Sanayi 4.0, bizim için birdenbire karşımıza çıkan bir çerçeve değil. İçinde bulunduğumuz sektörleri de etkileyecek bu çerçeveyi kendi dö-nüşüm süreçlerimizle en etkin bi-çimde eşleştirme çabası içindeyiz.

Page 68: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201666

OSDYönetim Kurulu Başkanı

Kudr

et Ö

NEN

Türk Otomotiv Sanayii 4.0 Uygulamasının İçinde Olmalıdır

4. Sanayi Devrimi’nin Türk Oto-motiv Sanayi açısından önemi ve bu konuda sektörde sürdürülen ça-lışmalar konusunda bilgi verebilir misiniz?

4. Sanayi Devrimi çıkış noktası itibariyle birkaç önemli olguya da-yanıyor. Birincisi ve en önemlisi, Avrupa’da reel sektörlere ve özellikle imalat sanayine olan bakış açısıdır. 80’li yıllarda Avrupa’da hâkim bakış açısı patentleme ve ticari marka de-ğerinin asıl korunması gereken yön-ler olması yönündeydi. Emek yoğun üretim operasyonları ve tesislerinin Uzak Doğu’da konumlanması için po-litikalar üretildi. Ancak zamanla görül-dü ki bu politikalar, üretimin batıdan doğuya kayması ile tasarım yapabile-

cek know-how’ın da Avrupa dışında büyümesine neden oldu. Avrupa’nın küresel üretim hacminde 80’li yıllarda 39% olan payı 30 yıl içinde 28%’e düş-tü. Avrupa, Sanayi 4.0’ın sağlayacağı üretim maliyetlerindeki verimlilik ile şu anda bu hacmi yeniden kazanmak istiyor. Diğer yandan yaş ortalaması 42 olan Avrupa’nın üretim alanların-da nüfusun istihdamında ve dış emek göçü entegrasyonunda ciddi sorunları var. Z nesli ise önceki nesillere göre daha atik, ürüne ve veriye daha hız-lı erişim eğilimindedir. Sanayi 4.0’ın yaratacağı ergonomik iyileşmeler, üst yaş grubunun istihdamına katkı sağ-layacağı gibi, internet teknolojilerinin sanayide kullanımı daha dinamik ve bütünleşik bir değer zincirini müşte-

rilerine sunacaktır. Son olarak bilişim ve robotik alanlarındaki gelişmeler ile bu teknolojilerin daha uygun maliyet-lerde, daha kolay temini, üretim para-digmalarında doğal bir evrime neden oldu.

Avrupa için geçerli bu olguların Türkiye ve özelinde Türk otomotiv sektörü için de geçerli olduğunu söy-leyebiliriz. Türkiye, coğrafi konumu ve lojistik maliyetlerinden kaynaklanan rekabet avantajını yitirmemesi için 4.0 uygulamasının içinde olmalıdır.

Türkiye, coğrafi konumu ve lojis-tik maliyetlerinden kaynaklanan rekabet avantajını yitirmemesi için 4.0 uygulamasının içinde ol-malıdır.

Page 69: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 67

Üretim maliyetlerinde halen Türkiye lehine olan avantajın, diğer bir ifade ile, Türk Otomotiv Sanayi ile Avru-pa’daki rakipleri arasında ciddi farkın, Türk Otomotiv Sanayi Endüstri 4.0’e yatırım yapmaz ve politikalar üretmez-se, Endüstri 4.0 uygulamalarının yay-gınlaşması ile gitgide daralması söz konusudur. Bununla birlikte, bilgiye erişim ve genel anlamda ArGe faaliyet-leri, önceki dönemlere göre daha kolay ve göreceli düşük maliyetlidir. Fonla-ma mekanizmaları ise gerçek anlamda

sanayinin gereksinimlerini karşıla-maktadır. Endüstri 4.0 bileşenlerinde ‘ticarileşme odaklı ArGe’ faaliyetleriy-le, Türkiye çok büyük bir fırsatı yaka-layabilir. Avrupa’nın temel bilimlerde ArGe konusunda üstünlüğüne karşın, bu temel bilimlerdeki gelişmeleri kul-lanan teknolojik yeniliklerin, örneğin dronelar, sosyal medya, internet üze-rinden pazarlama ve benzeri pek çok yeni iş modeli Kuzey Amerika men-şelidir. Benzer bir gelişim eğrisi, Türk Otomotiv Sanayi için de model olabilir.

Otomotiv Sanayimizde şirketler kendi çalışmaları çerçevesinde kendi ihtiyaçlarına göre planlamalar yap-maktadırlar. Mesela bir örnek, ticari araç üretici bir üyemizin, ticari araç modellerindeki varyasyon ve opsiyon-larındaki çeşitliliği karşılamak üzere, üretim hatlarının esnekleştirilmesi yönelik çözümler geliştirdiğimizi be-lirtebiliriz. Fiyat, teslimat süresi ve kalitede rekabet, değer zincirindeki diğer paydaşlarla dikey ve yatay oto-

masyon uygulamaları konularında ha-zırlanmakta olan projeler ise bir başka örnekler oluşturacaktır. Daha yaygın izlenebilirlik, gerçek zamanlı ve hat içi kalite kontrol amaçlarına uygun yapay görme sistemlerinin üretim hatlarına entegrasyonu ve simülasyon yetkin-likleriyle ArGe merkezlerinde tasarımı yapılan ürün parçalarının eş zamanlı üretilebilirlilik analizlerinin gerçek-leştirilmesi ise önemli uygulamalar arasında sayılabilir.

Bilgiye erişim ve ArGe faaliyetle-ri, önceki dönemlere göre daha kolay ve göreceli düşük maliyet-lidir. Fonlama mekanizmaları ise gerçek anlamda sanayinin gerek-sinimlerini karşılamaktadır. En-düstri 4.0 bileşenlerinde ‘ticari-leşme odaklı ArGe’ faaliyetleriyle, Türkiye çok büyük bir fırsatı yaka-layabilir.

Otomotiv Sanayimizde şirketler kendi çalışmaları çerçevesinde kendi ihtiyaçlarına göre planla-malar yapmaktadırlar. Mesela bir örnek, ticari araç üretici bir üye-mizin, ticari araç modellerindeki varyasyon ve opsiyonlarındaki çeşitliliği karşılamak üzere, üre-tim hatlarının esnekleştirilmesi yönelik çözümler geliştirdiğimizi belirtebiliriz.

Page 70: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201668

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV)Yönetim Kurulu Başkanı

Cen

giz

ULT

AV

Endüstri 4.0 İle Endüstri “Data” “Design” ve “Digital” Kavramları Üzerinden Yeniden Tanımlanıyor

Yeni verimliliklerin ve teknolojinin reel dünya ile buluştuğu noktalarda artı değer yaratmanın önemli olduğu bu dönem; inovasyon ekosisteminde tüm paydaşların daha etkin ve koor-dineli faaliyetlerini gerektiriyor. Artık uluslararası rekabet gücünü, ekosis-temdeki paydaşların çoklu alan ta-kım oyunu, bilimsel ve yenileşimci işbirliği, yaratıcı yüksek katma değeri talebin merkezine gömme becerileri belirleyecek. Endüstri 4.0 ile Endüstri “Data” “Design” ve “Digital” kavramla-rı üzerinden yeniden tanımlanıyor.

Bugün içinde bulunduğumuz kav-şak çok önemli bir kavşak. Bunun geç-mişteki en büyük benzeri 1775 yılın-daki Endüstriyel Devrim’dir. Bundan önceki dönemde kendi içine enerji üreten bir enerji yani teknoloji için

teknoloji vardı. Önümüzdeki döneme verilen isim “Somutluklar Dönemi”. Bu dönemde bütün teknolojik birikim Y ve Z jenerasyonunun beklediği, bu-gün beğenmediği yeni verimliliklerin ortaya çıkarılmasıyla ilgili olan bir dönem. Özellikle sağlık, tarım, ulaşım, eğitim ve endüstri gibi alanlarda En-düstri 4.0 temelli önemli değişimler gözlenecek. Örneğin sağlıkta MR gibi önleyici tıbbın da öne çıkacağını dü-şünüyoruz. Tarımda akıllı tarlaların olduğu, otomobillerdeki teknoloji ka-dar yollardaki trafik lambalarının da öneminin ortaya çıkacağı bir döneme giriyoruz. Dolayısıyla bu bir dijital dev-rim, dijital ekonomidir.

Endüstri 4.0, dünyadaki üretim şekillerinin insanların karakterleri ile en hızlı ve akıllı şekilde buluşmasının

yollarını içeriyor. Fikirlerin en hızlı şe-kilde para ile buluşması süreci, para yaratan katma değer ve müşteri mem-nuniyeti gibi her türlü unsuru içinde barındırıyor. Bunun en hızlı şekilde olması için gençlerin fikirlerinin hız-landırılması gerek. Günümüzde tek-noparklar hızla gelişiyor. Ancak büyük firmalar ve üniversiteler birlikte ino-

Önümüzdeki döneme verilen isim “Somutluklar Dönemi”. Bu dö-nemde bütün teknolojik birikim Y ve Z jenerasyonunun beklediği, bugün beğenmediği yeni verimli-liklerin ortaya çıkarılmasıyla ilgi-li olan bir dönem. Özellikle sağlık, tarım, ulaşım, eğitim ve endüstri gibi alanlarda Endüstri 4.0 temel-li önemli değişimler gözlenecek.

Page 71: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 69

vasyon sürecinin altını nasıl doldura-biliriz ve nasıl ekosistemler yaratabili-riz diye çalışmalı. Hız kavramı burada ön plana çıkıyor. Y ve Z kuşaklarına yeni talepler gelmeye başlıyor. Gelen bu taleplere hangi ülke en hızlı bir bi-çimde cevap verirse o ülke en fazla kat-ma değeri sağlayacak. Yani biz 2023’te katma değerimizi, ihracatımızı arttıra-lım diyoruz ya aslında bu bir odaklan-ma meselesidir. Gençlere odaklanıp onların istedikleri yeniliklerin sağlık da, eğitim de, ulaşımda ne olduğunu anlayıp, taleplerine hızla cevap verir-sek katma değer sağlayabiliriz.

TTGV olarak geçtiğimiz günlerde, İspanya’daki bir enstitünün başın-da bulunan kişiyi ve oradan mezun olanlardan birini getirdik. Yılda 1800 veri bilim adamı ve veri analisti yetiş-tiriyor bu enstitü. Bu büyük verinin dünyayı değiştirmesinin önemini vur-gulayan şeylerden bir tanesi. Oradan

mezun olanlardan birinin kurduğu şirket, atılan tweetlerin karakterine bakarak işsizlik verileri çıkarıyor ve bunları Arjantin Hükümetine satıyor. Arjantin kendi tuttuğu istatistikler-den daha fazla güveniyor bu şirketin verilerine. İşte dünya bu şekilde deği-şiyor ve ben bu konuda çok heyecan-lıyım. Bizim Ankara’daki vakfımızın Bilkent Üniversitesi’nde iki katlı bir ofisi vardı. Bir katı boşaltıp, Stanford Üniversitesi’ni örnek alarak gençler için bir teknoloji laboratuarı haline getirdik. 200’e yakın gencin 3 ya da 6 ay süre ile gelip çalışmalar yapmasını istiyoruz. Ankara’daki üniversitele-re ve iş çevrelerine bir çağrımız oldu; Haftada iki saatini buraya ayıranlar olursa biz TTGV olarak buradan çıkıp paraya dönüşen fikirlerin onlara geri dönmesini sağlayacağız. İş çevreleri için Gözlem İstasyonu Projemiz var. Diyoruz ki gelin, buraya iki elemanını-zı koyun, onlar burada bulunan genç-

lerin ne yaptıklarını gözlemlesinler. Bunun yanı sıra kitle fonlama ve kit-le kaynaklandırma adında bölümler kuruyoruz. Dolayısıyla gençlerimizin ürettiği bilgilerin maddi açıdan kitle tarafından fonlanmasında ön ayak ol-mak istiyoruz. Böyle bir ortamı kurduk ve ben şunu söylemek istiyorum; lüt-fen gelin, görün ve en az bizim kadar heyecan duyacaksınız.

Günümüzde teknoparklar hızla gelişiyor. Ancak büyük firmalar ve üniversiteler birlikte inovasyon sürecinin altını nasıl doldurabili-riz ve nasıl ekosistemler yaratabi-liriz diye çalışmalı. Hız kavramı burada ön plana çıkıyor. Y ve Z kuşaklarına yeni talepler gelmeye başlıyor. Gelen bu taleplere hangi ülke en hızlı bir biçimde cevap ve-rirse o ülke en fazla katma değeri sağlayacak.

Page 72: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201670

PERYÖN Genel BaşkanıMerck Orta Doğu, Afrika, Rusya Yetenek ve Gelişim Direktörü

Sevi

lay

PEZE

K YA

NG

IN

4. Endüstriyel Devrim ile Birlikte Tüm İşler Teknolojiyle Bütünleşiyor

4. sanayi devrimi ile üretim ve iş yapmanın her alanında dijitalleş-meden daha çok bahsetmeye baş-ladık. 4. Sanayi Devrimi’nin insan kaynakları yönetimi alanındaki et-kileri konusundaki değerlendirme-lerinizi paylaşabilir misiniz?

Bugüne kadar liderler insanı en etkin şekilde yönlendirmeye odaklanı-yorlardı. 4. Sanayi Devrimi sonrası ar-tık insan ve yapay zekanın, otomasyon ve interaktif teknolojilerin olduğu sis-temleri yöneteceklerini öngörüyoruz.

Son yirmi yıldır teknolojideki hızlı gelişim, artan rekabet, yetenek adını verdiğimiz yüksek potansiyele sahip çalışanlara ve onların işi dönüştürme becerilerine olan ihtiyacı giderek art-tırdı.

Dünya Ekonomik Forumu’nda da “daha iyi bir dünya için” altı çizilen 11 küresel zorluktan biri “istihdam,

yetenekler ve insan sermayesi” ola-rak belirlendi. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomiler önemli yetenek açıklarıyla karşı karşıya. Ulus-lararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun ver-diği bilgilere göre 2013 yılında dünya-daki işsiz sayısı 213 milyona çıktı. Eğer trend bu şekilde devam ederse küresel işsizliğin daha da yükseleceği ve 2018 yılında iş arayanların sayısının 215 milyonu geçeceği belirtiliyor. Küresel düzeydeki bu yüksek işsizlik oranla-rına rağmen şirketler nitelikli işgücü bulmakta zorlanıyor.

İşin doğasının hızla değişmesiyle birlikte yetenek açığı oldukça yüksek boyutlara ulaştı. Manpower Group 2015 Yetenek Açığı Raporu’na göre dünyadaki işverenlerin yüzde 38’i ye-tenekli işgücü bulmakta zorlandığını söylüyor. İş için ihtiyaç duyulan yete-neklerle iş arayanların yetenekleri bir-biriyle uyuşmuyor. 2016-2030 yılları

arasındaysa çalışma çağına girecek kişiler için 470 milyon yeni iş imkanı açılacağı tahmin ediliyor.  Bu yüzden ihtiyaç duyulan ekonomik büyümeyi sağlamanın yolu insan sermayesini geliştirmekten, yani insanın yetenek-lerini, becerilerini, bilgisini 4. Sanayi Devrimi’nin iş ihtiyaçlarına göre geliş-tirmekten geçiyor.

Yapay zekaya dayalı sistemler ve robotların yükselişi artarken, insana bağımlı empati gücü ve farklılıklar-dan bütünsel bir güç yaratmak önem kazanacak, insanların anlam anla-

İhtiyaç duyulan ekonomik büyü-meyi sağlamanın yolu insan ser-mayesini geliştirmekten, yani in-sanın yeteneklerini, becerilerini, bilgisini 4. Sanayi Devrimi’nin iş ihtiyaçlarına göre geliştirmekten geçiyor.

Page 73: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 71

yışına cevap verecek organizasyon kültürü yaratabilen şirketler başarılı olacak. Bunu da liderler etkin insan yönetimi becerileriyle gerçekleştirebi-lecekler. Eskinin ulaşılmaz, duygusuz, statü ve güç odaklı liderlerinin yerini paylaşımcı, mütevazi, insanları ortak değerlerle ve vizyonla birleştirebilen, anlam arayışlarına destek olan liderler alacak. Bu özelliklere baktığımızda ka-dınlarda doğal olarak var olduğunu gö-rüyoruz. Bu nedenle giderek kadınla-rın daha etkin lider rollerine geldiğini gözlemleyeceğiz. Potansiyel yönetimi önemini korumaya devam edecek. Di-jitalleşen ve değişen dünya düzenine ayak uydurabilmek için esnek, adapte olabilen, işbirliğini teşvik eden, bilgi/fikir/iş paylaşımını kolaylaştıran, çalı-şanı eksik olarak görmeyen, bir bütün ve eşsiz olduğunu kabul eden, çalışa-

nın potansiyelini ortaya çıkarmaya ve geliştirmeye yönelik ve sürekli yenile-nebilen sistemler kurmak gerekiyor. Şirketler bu anlamda 4. Sanayi Devri-mi ile bağlantılı olarak; • Stratejik yetenek yapısını oluştur-

maya ve sürdürülebilirliğini sağ-layacak eğitim ve gelişim, ücret ve teşvik sistemleri gibi İnsan Yöneti-mi uygulamalarını hayata geçirme-ye kaynak ayırmalı,

• Mevcut işgüçlerine gerekli beceri-leri kazandırmaya yönelik yatırım yapmalı,

• Kariyer zenginleştirme ve rotasyo-nu desteklemeli,

• Genç potansiyeli organizasyona katmalı ve sürekli gelişimini des-teklemeli,

• Müşteriler, tedarikçiler gibi paydaş-ların eğitimine önem vermeli, pay-laşım ve interaktif ilişki sağlayan teknolojik platformlar kurabilmeli, geniş bir network ağını yönetebil-meli,

• Kadın istihdamını artırmayı hedef-lemeli, çeşitliliği desteklemeli,

• Farklılıkları desteklemeli, farklı özellikte olan insanları organizas-

yona çekebilecek ve bağlılıklarını sağlayabilecek organizasyon kültü-rü yaratmalı,

• Daha çok staj olanağı sağlamalı, • Çalışma şartlarını esnetmeli, yarı

zamanlı çalışma, evden çalışma, sözleşmeli çalışma gibi yeni çalış-ma modellerine açık olmalı. Bu geçiş sürecinde liderlerin rolü

çok önemli. Liderler, İnsan Yönetimi profesyonellerinin desteğiyle kurum-larının yetenek yönetimi stratejilerini belirlemeli ve lider gelişimini önce-liklendirmeliler. 4. Sanayi Devrimi sonrası, sadece insana değer veren, organizasyonun insan yönetimi yet-kinliklerini geliştirmeye odaklanan

Yapay zekaya dayalı sistemler ve robotların yükselişi artarken, insana bağımlı empati gücü ve farklılıklardan bütünsel bir güç yaratmak önem kazanacak, in-sanların anlam anlayışına cevap verecek organizasyon kültürü yaratabilen şirketler başarılı ola-cak. Bunu da liderler etkin insan yönetimi becerileriyle gerçekleşti-rebilecekler.

Dünya Ekonomik Forumu’nda “daha iyi bir dünya için” altı çi-zilen 11 küresel zorluktan biri “is-tihdam, yetenekler ve insan ser-mayesi” olarak belirlendi. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomiler önemli yetenek açık-larıyla karşı karşıya.

Page 74: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201672

şirketler sürdürülebilirliklerini sağla-yacaklar.

Şirketlerin ihtiyaç duyacağı in-san kaynağı profilinde ne gibi deği-şimler olacak?

Geleceği mevcut algı düzeyimizle değerlendirmek çok doğru olmamakla birlikte kesin olan bir şey var ki yapay zekada önemli ilerlemeler kaydedili-yor. İlk kez sürücüsü olmayan bir araç bilgisayar kontrolüyle hareket etti. Makineler duygusal tepkileri okuma-ya başladı, bilim, günlük hayatta daha fazla görünür oldu, bilim insanlarına ait olmaktan çıkıp paylaşılabilir ol-maya başladı. Bu ilerlemelerin sonu-cunda yapay zeka, güce dayalı işlerin yanında, “sol beyin” odaklı ve nitelik gerektirmeyen işlerin bilgisayarlar ve robotlar tarafından yapılmasını sağla-yacak. İnsanı farklı kılan adaptasyon, hayal kurabilme, empati, hikayeleştir-me, anlamlandırma gibi “sağ beyin” yetkinlikleri giderek daha da önemli ve bireyleri farklılaştıran etmenler ola-rak hayatımıza etki edecek.

4. Endüstriyel Devrim ile birlikte tüm işler teknolojiyle bütünleşiyor. Akıllı telefonlarla, tabletlerimizdeki yazılımları kullanarak, internet ile her an her yerden işimizle ilgili raporlara ve bilgiye erişebiliyor, işimizi sürdürü-yoruz. Kullandığımız akıllı yazılımlar, karar destek sistemleri daha hızlı ve daha doğru kararlar almamıza yar-dımcı oluyor. İş giderek daha kaliteli, verimli ve hızlı hale gelirken sürekli

bunun da ötesine geçmek için çalışı-yoruz. Bu ortamda işinin gerektirdiği teknolojiyi kullanamayan insanlar zorlanacaklar çünkü bu artık iş yap-ma şeklimize dönüyor. Evet, teknoloji nedeniyle bazı işleri robotlar yapacak ancak beraberinde yepyeni iş alanla-rı da açılacak. Daha çok, ofis ve idari işler, imalat ve üretim iş alanları kü-çülürken, iş ve finansal operasyonlar, yönetim, bilgisayar ve matematik, ta-sarım ve mühendislik, satış ve eğitim ve gelişim iş alanlarının büyümesi bekleniyor.

Big Data konusu ile veri yöneti-mi çok önemli bir hale geliyor. Veri analistleri her sektörde yükselen bir ihtiyaç, çünkü bilgi çağında yatırım-lar sezgilere göre değil verilere göre yapılıyor. Yine özelleşmiş satış tem-silcileri öne çıkan ihtiyaçlardan biri. Değişen müşteri alışkanlıklarına hitap edecek şekilde, ürün ve hizmetlerini tanıtabilen, iletişim kanallarını etkin kullanabilen satış profesyonelleri ara-nıyor. Dolayısıyla bu yeni iş sahaları da hayalgücü yüksek, daha nitelikli, bilgi sahibi ve teknolojiye hakim ol-mayı gerektirecek. Değişikliklere açık, meraklı, kendini sürekli geliştirebilen, sorgulayan insanlara ihtiyaç olacak. Kendini sürekli geliştirmek, değişime hızlı adapte olmak ve sosyal networke sahip olmak, bitirdiğiniz bölümden ya da mesleki tecrübenizden daha önemli olacak.

PERYÖN olarak bu dönüşüm sü-recinde şirketlere rehberlik sağla-yacak faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

PERYÖN olarak belirlediğimiz üç odak alanımız, kadın liderleri geliştir-mek, genç potansiyelleri geliştirmek ve KOBİ’lerde insan yönetimini geliş-tirmektir. Bu alanlarda çalışmalarımı-zı yoğun olarak sürdürüyoruz.

İş hayatında daha çok kadının yö-netici rollerini üstlenmesi, kadın lider

sayısının ve etkinliğinin artırılması PERYÖN olarak en önemli hedefleri-mizden biri. Hem kadın liderliğinin gelişiminin önemine dikkat çekmek hem de kadınları liderliğe teşvik et-mek adına çalışmalarda bulunuyoruz. İstihdam olanaklarına ulaşmak konu-sunda dezavantajlı olan genç kadınla-ra destek vermek amacıyla 2009’dan bu yana Nar Taneleri Sosyal Sorum-luluk Projesi’nin ortağıyız. 2015’te özellikle kadın profesyonellerin lider-lik becerilerini geliştirmeye yönelik Blanchard işbirliğiyle Çok Boyutlu Liderlik başlıklı bir program düzenle-dik. Her yıl küresel danışmanlık şirketi Mercer ile Kadınların İşgücüne Katılı-mı Araştırmasını yürütüyoruz; sonuç-larını ve kaydedilen ilerlemeyi, kadın istihdamının iyileştirilmesine yönelik önerilerimizle birlikte üyelerimiz ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. Kadınların istihdama katılımını teşvik edecek dü-zenlemelerin çıkarılması, projelerin geliştirilmesi konusunda kamu ku-rumlarıyla işbirliğine açığız, bu yönde görüşmelerimizi sürdürüyoruz.

PERYÖN olarak insan potansiye-linin gelişmesi en önemli hedefimiz; odak alanlarımızdan biri de gençlerin potansiyelini geliştirmek. Gençlerin farkındalığını artırmak, potansiyelle-rini keşfetmelerini sağlamak amacı ve sosyal sorumluluk bilinciyle son 10 yıldır Kariyer Panayırı Projesi’ni

Teknoloji nedeniyle bazı işleri ro-botlar yapacak ancak beraberin-de yepyeni iş alanları da açılacak. Daha çok, ofis ve idari işler, ima-lat ve üretim iş alanları küçülür-ken, iş ve finansal operasyonlar, yönetim, bilgisayar ve matematik, tasarım ve mühendislik, satış ve eğitim ve gelişim iş alanlarının büyümesi bekleniyor.

Yeni iş sahaları hayalgücü yük-sek, daha nitelikli, bilgi sahibi ve teknolojiye hakim olmayı gerekti-recek. Değişikliklere açık, merak-lı, kendini sürekli geliştirebilen, sorgulayan insanlara ihtiyaç ola-cak. Kendini sürekli geliştirmek, değişime hızlı adapte olmak ve sosyal networke sahip olmak, bi-tirdiğiniz bölümden ya da mesleki tecrübenizden daha önemli ola-cak.

Page 75: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 73

yürütüyoruz. Bu projeye İstanbul’da başladık; ihtiyaç üzerine Anadolu’da iş dünyası ve profesyonellere ulaşım ko-nusunda İstanbuldakiler kadar şanslı olmayan öğrencileri hedefleyerek de-vam ediyoruz. Kariyer Panayırında, üniversiteli gençlere kampüslerinde ulaşarak, onları farklı sektörlerden önde gelen firmaların yöneticileriy-le buluşturuyor, iş dünyası hakkında merak ettikleri konularda bilgi veriyor ve kişisel kariyer planlamaları için yardımcı oluyoruz. Bugüne kadar bu konuda bize destek veren gönüllü kişi ve kurumların da katkılarıyla 26 ilde 3 bini aşkın öğrenciye ulaştık. Bu yıl 10. Kariyer Panayırımız 15 Mart’ta başladı; Mart ve Mayıs ayları arasında düzenle-necek Kariyer Panayırı kapsamında, Giresun Üniversitesi, Yalova Üniversi-tesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Isparta Süleyman Demirel Üniversite-si, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Yozgat Bozok Üni-versitesi, Tekirdağ Namık Kemal Üni-versitesi, Konya Selçuk Üniversitesi ve Kayseri Erciyes Üniversitesi’ni ziyaret edeceğiz. Kariyer Panayırı 2016’nın

etkinlik sponsorluğunu da METRO Toptancı Market üstleniyor. Panayırda yapacağımız seminer ve etkinliklerde oyunlaştırma, simülasyon çalışmala-rı gibi yeni eğitim teknolojilerinden yararlanmayı planlıyoruz. PERYÖN olarak insan potansiyelinin geliştiril-mesi amacımız doğrultusunda, sosyal sorumluluk bilinciyle başlattığımız Kariyer Panayırı projemiz için destek tekliflerine açığız. Kariyer Panayırı, Anadolu’daki gençlere kariyer gelişim-leri için önemli bir açılım sağlayan bir etkinlik. Gençlere gelişimlerinde eşit-lik şansı yaratmak, bilgili ve bilinçli tercihler yapmalarına destek olmak için Kariyer Panayırı’na TİSK üyeleri-nin de katkılarını bekliyoruz.

PERYÖN olarak İK uygulamaları alanında iyi örnekleri KOBİ’ler ge-nelinde yaygınlaştırmak istiyoruz. Hedefimiz ekonominin yüzde 80’ini oluşturan KOBİ’lerde insan yönetimi uygulamalarına odaklanarak, toplam potansiyelin gelişimine katkı sağla-mak. KOBİ’lere yönelik çalışmalarımız İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) kültürü-nün KOBİ’lerde yaygınlaştırmasıyla

başladı. Son 3 yıldır insan yönetimiyle iş güvenliğini bütünleştirmek, iş gü-venliğini bir kültür haline getirmek üzerine oluşturduğumuz İSG Çalışma Grubumuz ile yol gösterici projeler yü-rütüyoruz. Bu kapsamda her yıl düzen-lediğimiz İnsan Yönetimi Kongresi’nde İSG konusunu öne çıkarıyor, değişen İSG anlayışını örnek uygulamalarıyla birlikte birkaç oturumda farklı yön-leriyle ele alıyoruz. Ayrıca son 2 yıl-da İSG konusunu sosyal sorumluluk olarak önceliklendiren Türkiye’nin lider şirketleriyle birlikte KOBİ’lere yönelik Türkiye çapında bilgilendir-me toplantıları yaptık, KOBİ’lere özel İSG Kılavuzu hazırladık. 2016 yılında da İSG kültürünü yaygınlaştırma ko-nusundaki çalışmalarımıza yeni ve güçlü bir işbirliğiyle devam ediyoruz. Dünyanın en büyük uluslararası mobil iletişim şirketlerinden biri olan Voda-fone Grubu’nun bünyesindeki Voda-fone Türkiye ve global bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi Huawei ile birlikte Mayıs ayında “Geleceğe Güvenli Yatı-rım” seminerlerini başlatıyoruz. Yıl-sonuna dek sürecek seminerlerimiz-de 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun getirdiği yükümlülükler, daha güvenli işyeri ortamları için uz-man tüyoları ele alınacak, uygulama-lara ilişkin örnek olaylar paylaşılacak. Bu proje ile İş Sağlığı ve Güvenliği kül-türünü de yaygınlaştırmayı hedefliyo-ruz. Proje kapsamında açılacak web si-tesinde kurumların İSG ile sorularına yanıt veren rehberlere yer vereceğiz, eğitim, gelişim ve yönlendirme ihtiyaç talepleriyle ilgili KOBİ’lerle sürekli ile-tişim içinde olacağız.

PERYÖN olarak belirlediğimiz üç odak alanımız, kadın liderleri geliştirmek, genç potansiyelle-ri geliştirmek ve KOBİ’lerde in-san yönetimini geliştirmektir. Bu alanlarda çalışmalarımızı yoğun olarak sürdürüyoruz.

Page 76: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201674

ODTÜ Teknokent Genel Müdürü

Mus

tafa

İ. K

IZILT

Türkiye’nin Teknokenti: ODTÜ TEKNOKENTODTÜ TEKNOKENT’in kurul-

ması ile ilgili çalışmalara 1980’li yılların sonunda başlanmış, 1992 yılında teknoloji geliştirmeye yöne-lik kuluçka merkezleri kurmak ana hedefi altında KOSGEB ile işbirliği içinde ODTÜ TEKMER hizmete açıl-mıştır. ODTÜ TEKMER’de elde edi-len başarılı sonuçlarla, 2000 yılında ODTÜ TEKNOKENT’in ilk binası hiz-mete açılmıştır.

Türkiye’nin ilk ve en yenilikçi tek-noparkı olan ODTÜ TEKNOKENT’in amacı, ülkemizin uluslararası arenada rekabet gücünü artıracak teknolojileri geliştiren ve üreten firmalara, araştır-macılara ve akademisyenlere çağdaş alt ve üst yapı olanakları sunmaktır. Dünyada özellikle üniversite içinde kurulmuş teknoparklar arasında bü-yüklük açısından önemli bir yere sahip olan ODTÜ TEKNOKENT; girişimlerin, girişimcilerin ve yenileşimcilerin bes-lendiği “KAYNAK” olma misyonu ve geleceği olan fikirleri tanıyan, yapılan-dıran, destekleyen bir “EKOSİSTEM” tasarlama, kurma, ve yaşatma vizyo-

nuyla, üniversite ile özel sektörün or-tak araştırma projeleri sonucunda yeni bilgi ürettikleri bu yeni bilginin inovas-yon süreciyle yeni mal ve hizmetlere dönüştüğü, bu mal ve hizmetlerin yük-sek katma değerle küresel pazarlara satıldığı bir ekosistemdir.

ODTÜ TEKNOKENT, %60’dan faz-lası ODTÜ TEKNOKENT’te kurulmuş şirketlerin oluşturduğu 320’den fazla şirket, %90’ı üniversite mezunu, dok-tora veya yüksek lisans mezunu olan 5000’den fazla personele yarattığı is-tihdam olanakları ve Ar-Ge faaliyetle-rinin yürütüldüğü 125.000 m2 kapalı alanı ile Türkiye’deki diğer teknopark-lara da örnek teşkil edecek başarılara imza atmıştır.

2015 yılı sonu itibariyle ODTÜ TEKNOKENT’te faaliyet gösteren şir-ketlerin %49’u yazılım-bilişim, %21’i elektronik, %15’i makine ve tasarım, %5’i enerji, %4’ü medikal teknolojiler, kalan %6’sı ise ileri malzeme, tarım, gıda, uzay-havacılık, otomotiv gibi di-ğer alanlarda Ar-Ge çalışması yürüt-mektedir.

Akademik bilgi altyapısı ile sana-yinin yetenekli ve yaratıcı iş gücünün bir araya geldiği ODTÜ TEKNOKENT’te yer alan şirketlerin bugüne kadar Ar-Ge’den elde ettikleri gelir ve Türk ekonomisine kattıkları değer 5,0 mil-yar TL’den fazladır. Bu çalışmalardan elde edilen ihracat geliri ise 1 milyar $’ı aşmış durumdadır. Bu miktarlar, şirketlerin sadece ODTÜ TEKNOKENT sınırları içinde yürütmüş oldukları Ar-Ge çalışmalarından elde ettikleri gelir-leri ifade etmekte, seri üretimden elde edilen gelir ve ihracat miktarları bu değerlerin içerisinde yer almamakta-dır. Ayrıca, ODTÜ TEKNOKENT şirket-lerinin almış oldukları Ar-Ge tescilleri

Türkiye’nin ilk ve en yeni-likçi teknoparkı olan ODTÜ TEKNOKENT’in amacı, ülkemizin uluslararası arenada rekabet gü-cünü artıracak teknolojileri ge-liştiren ve üreten firmalara, araş-tırmacılara ve akademisyenlere çağdaş alt ve üst yapı olanakları sunmaktır.

Page 77: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 75

(Patent, Faydalı Model, Marka vb.) ise toplamda 350’nin üzerindedir.

ODTÜ TEKNOKENT hem dünyadaki başarılı teknoparklar içinde yer almak hem de ev sahipliği yaptığı şirketlerin uluslararası başarılar elde etmesine katkı sağlamak için başarılı bir model oluşturmuş, bu modelin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması ile ilgili çalışma-larını halen sürdürmektedir. ODTÜ TEKNOKENT modeli, 4 temel strateji üzerine şekillendirilmiştir: • Girişimciliği ve yenilikçiliği teşvik

etmek • Üniversite sanayi işbirliğini destek-

lemek • Firmalararası işbirliklerinin des-

teklemek • Uluslararası işbirlikleri destekle-

mekODTÜ TEKNOKENT üniversite-sa-

nayi işbirliğinin arttırılmasına yürüt-tüğü program ve projeler kapsamında katkı sağlamaktadır. Bunun yanı sıra Teknokent bünyesinde faaliyet göste-ren şirketlerin üniversite ile yürüttüğü ortak projeler ve bilgi paylaşımı işbirli-ğinin boyutlarını ortaya koymaktadır. ODTÜ TEKNOKENT şirketleri tarafın-dan 2002’den bugüne kadar üniversite ile işbirliği içerisinde 1100’ün üzerin-de ortak Ar-Ge projesi yürütülmüştür. Yine 2002’den bu yana 600’den fazla akademisyen ile 1850’nin üzerinde sözleşme imzalanmıştır.

ODTÜ TEKNOKENT bünyesinde ku-rulan “ODTÜ – TTO Teknoloji Transfer Ofisi” hem üniversite-sanayi işbirli-ğinin geliştirilmesi hem de teknoloji odaklı girişimciliğin desteklenmesi için geliştirilmiş bir yapıdır. Üniversi-tede üretilen akademik bilginin ticari değere dönüşmesi için patent alın-masından, şirket kurulmasına kadar hem finansal olarak hem de yönetsel olarak tüm süreci akademisyenler adı-na ODTÜ - TTO yürütmektedir. 2015 yılı sonu itibariyle Teknoloji Transfer Ofisi aracılığıyla 190’dan fazla ulusal ve uluslararası patent başvurusu ya-pılmış ve bu başvurular sonucunda 70’den fazla patent alınmıştır. Bugüne kadar ODTÜ TTO aracılığıyla 8 spin-off şirket kurulmuştur.

ODTÜ TEKNOKENT tarafından yürütülen “EEN-Anatolia” projesi de Teknoloji İşbirliği Programları kap-samındadır. ODTÜ TEKNOKENT kon-sorsiyum ortağı olduğu EEN Anatolia projesi, KOBİ’lerin rekabet gücünü arttırmak, yenilikçi üretim ve satış performanslarını geliştirmek, Avrupa finans desteklerinden daha fazla ya-rarlanmalarını sağlamak amacıyla ku-rulmuş Enterprise Europe Network’ün (Avrupa İş ve Yenilikçilik Ağı) bir par-çasıdır.

ODTÜ TEKNOKENT’in üniversi-te öğrencileri arasında girişimciliği teşvik etmek amacıyla kurduğu ve

“ATOM” (Animasyon Teknolojileri ve Oyun Geliştirme Merkezi) girişimci öğ-rencilerin oyun yazılımı alanındaki fi-kirlerini ve projelerini geliştirebilecek-leri ve kendi şirketlerini kurma imkanı buldukları  bir ön kuluçka merkezidir. Türkiye’deki ilk ön-kuluçka merkezi olan ATOM kapsamında, desteklenen 65 gruptan 22’si şirketleşmiştir. Mer-kez, 150’den fazla geliştirici ve genç girişimciye hizmet vermiş, bu girişim-ci ve gruplar tarafından bugüne kadar farklı ölçeklerde 65’ten fazla oyun geliştirilerek toplamda 40 milyonun üzerinde oyunsevere ulaşmıştır.

Bir başka ön kuluçka programı olan ve ODTÜ ile ODTÜ TEKNOKENT işbirliğinde bu yıl 12.si gerçekleştiri-lecek “Yeni Fikirler Yeni İşler (YFYİ)” hızlandırma programı, teknoloji ta-banlı girişimciliği yaygınlaştırmayı ve desteklemeyi amaçlamaktadır. Bu yarışma, yenilikçi ve teknoloji tabanlı iş fikri olan öğrencilerin ve yeni me-zunların fikirlerini hayata geçirmeleri için uygun ortamı sağlamakta ve onla-ra başarılı iş adamları olmaları yolun-da destek vermektedir. YFYİ programı kapsamında kurulan şirket sayısı 70’in üzerinde olup, bu şirketlerde 150’nin üzerinde personel istihdam edilmek-tedir.

ODTÜ TEKNOKENT’te bünyesin-de teknoloji tabanlı yeni işletmelerin desteklenmesine yönelik faaliyetlerini sürdüren ODTÜ TEKMER’e ek olarak, MikroElektroMekanik Sistemler ala-nında işletmelerin yer aldığı ODTÜ MEMS ve Türk Telekom işbirliğinde kurulan ve telekomünikasyon işletme-lerine ev sahipliği yapan Türk Telekom Kuluçka Merkezi, Teknogirişim ve TÜ-BİTAK 1512 Bireysel Girişimcilik Aşa-malı Destek Programı kapsamında ku-

Dünyada özellikle üniversite için-de kurulmuş teknoparklar ara-sında büyüklük açısından önemli bir yere sahip olan ODTÜ TEKNO-KENT; üniversite ile özel sektörün ortak araştırma projeleri sonu-cunda yeni bilgi ürettikleri bu yeni bilginin inovasyon süreciyle yeni mal ve hizmetlere dönüştüğü, bu mal ve hizmetlerin yüksek katma değerle küresel pazarlara satıldı-ğı bir ekosistemdir.

Ekosistemin uluslararası alanda da genişletilebilmesi amacıyla ABD’de iki farklı şehirde ofisler açılmıştır. Özellikle savunma sa-nayiinde faaliyet gösteren firma-ların ABD pazarına girişini kolay-laştırmak üzere Washington’da bir irtibat ofisi, girişimcilik eko-sistemini güçlendirmek üzere ise San Francisco Silikon Vadisi’nde bir hızlandırma merkezi hizmete girmiştir.

Sanayi 4.0 kapsamında temel ola-rak bilişim teknolojierinin sanayi ile biraraya getirilmesini hedefle-mektedir.

Page 78: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201676

rulan “Teknogirişim Kuluçka Merkezi” ve özellikle bilişim alanında çalışan genç ve yeni işletmelerin gelişimine katkı sağlamak üzere kurulan ODTÜ – Halıcı Yazılımevi Kuluçka Merkezi ku-rulan tematik kuluçka merkezleridir.

ODTÜ TEKNOKENT’in girişimciliği teşvik etmek ve uluslararası iş birliği için kurduğu yapıların tümünü des-teklemek için ODTÜ işbirliğinde atmış olduğu büyük adımlardan biri de “ME-TUTECH – BAN Teknokent  Teknoloji Yatırımcıları Derneği”dir. ODTÜ me-zunları ve ODTÜ TEKNOKENT’in başa-rılı yöneticilerinin ‘yatırımcı’ sıfatıyla üye olduğu dernek, 2007’den beri tek-noloji tabanlı girişimcilerle yatırımcı-lar arası bir köprü görevi görmektedir.

Uluslararası işbirliği platformlarını desteklemek üzere 2010 yılında “Tek-nokent Proje Yönetim ve Danışmanlık Ofisi” kurulmuş ve Avrupa Birliği Çer-çeve Programları başta olmak üzere tüm uluslararası ve ulusal programla-ra başvuruda bulunmak için projeler

yazılarak sonrasında alınan projeler yürütülmeye başlanmıştır.

Ekosistemin uluslararası alanda da genişletilebilmesi amacıyla ABD’de iki farklı şehirde ofisler açılmıştır. Özel-likle savunma sanayiinde faaliyet gös-teren firmaların ABD pazarına girişini kolaylaştırmak üzere Washington’da bir irtibat ofisi, girişimcilik ekosiste-mini güçlendirmek üzere ise San Fran-cisco Silikon Vadisi’nde bir hızlandır-ma merkezi hizmete girmiştir. T-Jump San Francisco Merkezi’nin kurulma-sıyla; ABD’de yaşayan Türk girişim-cilerin desteklenmesi, Türkiye’deki şirketlerin/ girişimcilerin yurtdışında desteklenmesi ve ABD şirketlerinin Türkiye’ye gelişinin kolaylaştırılması hedeflenmektedir. 2015 yılında hiz-mete giren Malezya irtibat ofisi ile de bilişim ve telekomünikasyon alanın-da faaliyet gösteren şirketlerin Güney Asya bölgesinde yeni pazarların ve iş alanlarının geliştirilmesi amaçlan-maktadır.

Tüm bu programların yanı sıra Türkiye’nin konularında lider şirket-leri olan 320’nın üzerinde şirketin işbirliklerini arttırmak amacıyla sa-vunma sanayii ve bilişim ve teleko-münikasyon alanlarında iki ayrı küme kurulmuştur. Şirketlerin katılımı ile kurulan “Teknokent Savunma Sana-

yi Kümelenmesi (TSSK)” ile “Tekno-kent Bilişim ve Telekomünikasyon Kümelenmesi(T.ICT)” kapsamında, şirketlerin birbirleri ve ODTÜ ile işbir-liklerinin artırılması yönünde önemli çalışmalar yürütülmektedir. Tekno-kent Savunma Sanayi Kümelenmesi içerisinde 90’ın üzerinde firma, Tek-nokent Bilişim ve Telekomünikasyon Kümelenmesi’nde ise 160’ın üzerinde firma bulunmaktadır.

ODTÜ TEKNOKENT; araştırma ve teknoloji geliştirme, yazılım üretme projelerinin temel faaliyetler olduğu, araştırmacıların, mühendislerin, ya-zılımcıların ve tüm diğer çalışanların günlük hayatlarının önemli bir bölü-münü geçirdikleri, yüksek nitelikli bir yaşam alanı olarak planlanmıştır. Sosyal yaşamın zenginleştirilmesi için etkileşimin arttırılması, çevre ka-litesinin yükseltilmesi ve bölgenin bir yaşam alanı haline getirilmesinin sağ-lanması için çalışmalar yürütülmekte-dir.

Nesnelerin İnterneti, yeryüzünde-ki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldı-ğı, her türlü araç gerece entegre edilmiş, sensör ve işleticilerle do-nanmış, internet bağlantılı akıllı elektronik sistemlerdir

Sanayi 4.0 dönüşümünün tam anlamıyla hayata geçirilmesi mümkün olabilirse üretim süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarı azalırken, üretim miktarı ve kalitesinde ise artış gerçekleşebilecektir.

Page 79: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 77

Tüm bu sağlanan hizmetler ve ya-pılan çalışmaların bir sonucu olarak T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan-lığı tarafından sırasıyla 2013, 2014 ve 2015 yıllarında gerçekleştirilen Tek-noloji Geliştirme Bölgeleri 2011, 2012, 2013 ve 2014 Performans Endeks ça-lışmalarında ODTÜ TEKNOKENT, üst üste dört kere BİRİNCİ sırada yer ala-rak en başarılı teknokent seçilmiştir.

Sanayi 4.0 kapsamında temel ola-rak bilişim teknolojierinin sanayi ile biraraya getirilmesini hedeflemekte-dir. Ana bileşenlerinden ilki yeni ne-sil yazılım ve donanım, günümüzün donanımlarından farklı olarak düşük maliyetli, az yer kaplayan, az ener-ji harcayan, az ısı üreten, ancak bir o

kadar da yüksek güvenilirlikte çalışan donanımlar ve bu donanımları çalıştı-racak işletim ve yazılım sistemlerinin kaynak ve bellek kullanımı açısından tutumlu olması hedefidir. İkinci ve en önemli bileşeni ise “Internet of Things – IoT” (Nesnelerin İnterneti), yeryü-zündeki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldığı, her türlü araç gerece entegre edilmiş, sen-sör ve işleticilerle donanmış, internet bağlantılı akıllı elektronik sistemler-dir. Üretim sürecinde fabrikalardaki makinelerde bu sistemlerin kullanıl-masıyla kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilecek ‘akıllı fabrikalar’ oluşturulabilecektir. Sanayi 4.0 dönüşümünün tam an-lamıyla hayata geçirilmesi mümkün olabilirse üretim süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji mik-tarı azalırken, üretim miktarı ve kalite-sinde ise artış gerçekleşebilecektir. Söz konusu bu bilgiler ve başlıklar ışığında ODTÜ TEKNOKENT’te “Nesnelerin In-terneti” alanında çeşitli çalışmalar yü-rütülmekte, bölgede faaliyet gösteren şirketlerin veritabanı oluşturulmaya çalışılmakta ve özellikle şirket kabili-

yetlerinin belirlenmesine yönelik ça-lışmalar yürütülmektedir. Bu sayede bölgenin bu kapsamdaki potansiyeli belirlenebilecektir.

Şirketlerin Sanayi 4.0’a yatırım ya-pabilmesi için ülkemizde gerekli ko-şulların da bir ekosistem olarak uygun hale getirilmesini gerektirmektedir. Sanayi 4.0 kapsamındaki teknolojiler birçok kesime yeni fırsatlar, verimlilik artışı ve inovasyon imkanları sunacak-tır. Bu açıdan önemli çalışmalardan bir tanesi Sanayi 4.0 kapsamında yürütü-lecek “kamusal politikaların” oluştu-rulmasıdır. Etkili düzenlemelerin, tüm alanlarda mümkün olduğunca geniş alanı, esnekliği, dinamizmi öldürme-yecek şekilde özel sektöre bırakılması istenen etkinin ve dönüşümün sağlan-masında önemlidir. Üniversiteler, aka-demisyenler, kamu kurum ve kuruluş-ları ile sanayinin bir arada olması çok büyük önem taşımaktadır. Sanayi 4.0 ‘daki önemli faktörlerden biri nitelikli insan gücünün yetiştirilmesidir.

Üniversiteler, akademisyenler, kamu kurum ve kuruluşları ile sa-nayinin bir arada olması çok bü-yük önem taşımaktadır.

Önemli çalışmalardan bir tane-si Sanayi 4.0 kapsamında yürü-tülecek “kamusal politikaların” oluşturulmasıdır. Etkili düzenle-melerin, tüm alanlarda mümkün olduğunca geniş alanı, esnekliği, dinamizmi öldürmeyecek şekilde özel sektöre bırakılması istenen etkinin ve dönüşümün sağlanma-sında önemlidir.

Page 80: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201678

Ege Üniversitesi İİBF

Prof

. Dr.

Ayk

ut L

ENG

ER

Dördüncü Sanayi Devrimi ve Sanayide Dönüşüm16.yy sonunda İstanbul’da,

Tophane’de Sultan 3. Murad’ın em-riyle kurulmuş olan Rasathane, Kadızâdeliler’den olan Şeyhülislam’ın isteğiyle, yine aynı Sultan’ın emriy-le bir gecede yıkılırken, Osmanlı İm-paratorluğu topraklarının en geniş sınırlarına ulaşmış bulunuyordu ve bazı tarihçilere göre yükselme devri-ni ve en parlak günlerini geçirmek-teydi1. Yöneticiler üzerinde etkili olan Kadızâdeliler Osmanlı’nın Avrupa karşısında gerilemesinin ve yaşanan buhranların nedenini dinden uzaklaş-ma olarak görüyor2 ve matematik ve fen bilimlerinin yasaklanmasını isti-yordu. Aynı dönemde, Avrupa’da ise Rönenans dönemi yaşanıyor, coğrafi keşifler ve bilimsel alanda gelişmeler gerçekleşiyordu. 1763’de Watt’ın Bu-har makinesini bulması ve sonradan üretimde kullanılmasıyla ortaya çıkan Birinci Sanayi Devriminin, bu toprak-lara uğraması için epeyce bir süre bek-lemek gerekti. Tıpkı matbaa gibi…

Demir ve Çelik… Demiryolların-da uzakları yakın kılan bu madenler,

ikinci sanayi devriminin alamet-i fari-kası olarak görülebilir. ABD’de Henry Ford’un yığın üretime ve sınai ürün ve parçalarının standart biçimde üre-tilebilmesi, sanayi ürünlerinin yaygın-laşması da, bu devrimin en belirgin özelliklerinden biridir. 1870’lerden başlayarak, bazı bilim insanlarının tekil çabalarından çok, örgütlü, güçlü firmaların öncülüğünde, gerektiğinde devlet tarafından yönetilen bir süreç olarak karşımıza çıkan İkinci Devrim sırasında, Osmanlı, Batılılaşma sü-recine girmiş olsa da, devrimin öncü rolünü üstlenmekten çok uzaktadır. Nükleer enerji, bilgisayar gibi alan-larda İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan Üçüncü Devrim sırasında ise Türkiye hala bir tarım toplumudur. İzleyen 1970’lerde ise, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik koşullarından söz etmeye gerek yok sanırım.

Ya Dördüncüsü? …

Demir ve Çelik, ikinci sanayi devri-mini simgesi ise, dördüncü sanayi dev-riminin simgesi de mekanik ve elekt-

ronik sektörleridir. Dördüncü devrim, İnsan emeğinin en az kullanıldığı, an-cak en yüksek emek verimliliğinin elde edildiği ileri derecede otomasyona dayalı üretim biçimleri ile karakterize edilebilir. Dördüncü sanayi devrimi-nin neresinde olduğumuzu anlayabil-mek için, Türkiye’de söz konusu bu sektörlerin durumu inceleyelim. Tablo 1, çeşitli yıllar için sektörlerin imalat sanayinin toplam reel üretimindeki payını göstermektedir. En büyük paya sahip sanayi değişmemiştir. İlk sıra-daki gıda sanayinin payı, yaklaşık % 14’ler düzeyinde dalgalanmıştır. 2003 yılında yaklaşık %13 pay ile ikinci sı-rada yer alan tekstil sanayi, 2013’de % 8.8 ile üçüncü sıraya gerilemiştir. Buna karşılık, 2003’deki payı yaklaşık % 8 olan motorlu kara taşıtları 5. sıra-dayken, 2006 yılından itibaren ikinci

Görüldüğü gibi, birinci sanayi devriminin bile kendi dinamikle-riyle yeşermesine elverişli, siyasi, sosyal ve ekonomik koşullara ve altyapıya sahip değiliz.

Page 81: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 79

sırayı almış ve 2013’de payını yaklaşık % 11.6’ya yükseltmiştir.

Diğer sektörlerde mekanik ve elekt-ronik otomasyonu sağlaması beklenen bilgisayar, elektronik, elektrikli ma-kineler ve makine teçhizat sanayinin toplamdaki payı, 2003 yılındaki % 9.9’dan, 2013 yılında % 13.4’e çıkmış-tır. Bu artış olumlu olsa da, Türkiye’de Dördüncü devrimi başlatma açısından yeterli değildir. Bu üç sektör arasında en yüksek paya sahip olan, elektrikli makineler sanayi, 2003’deki % 4’lük

payını, 2013’de % 5.9’a çıkarmıştır. İkinci sıradaki makine ve teçhizat sek-törünün payı ise, 2003’deki % 3.3’den, dönem sonunda yaklaşık % 5’e yüksel-miştir. Bilgisayar, elektronik ve optik sanayinin toplamdaki payı ise yakla-şık % 2.5 düzeyindedir. 2003 yılında, en büyük paya sahip onuncu sanayi olan elektrikli teçhizat, sekizinci sıra-ya; on ikinci sırada bulunan makine ve teçhizat ile on dördüncü sırada bu-lunan bilgisayar ve elektronik ürünler sanayi ise birer sıra yükselmiştir.

Tabloda, en yüksek emek verim-liliği, kimya sanayinde gözlenmekte-dir. Tekstil sanayinin emek verimliliği 2003 yılında 0.57 TL kadar düşükken, 2013 yılında 5 kat artarak, 2.87 TL’ye kadar yükselmiş ve ikinci sırayı al-mıştır. Bu değişimde, Uzakdoğu ülke-lerinden kaynaklanan rekabetin etkin olmayan tekstil firmalarının piyasa-dan çekilmesi ve mevcut firmaların daha ileri teknoloji kullanma yolu-nu seçmesi gibi sonuçlar doğurduğu düşünülebilir. Kauçuk ilee elektrikli makineler sanayi bu sektörleri izle-

Tablo 1. Türkiye İmalat Sanayinde Dönüşüm

NACE SanayiSektörlerin Göreli Payları, % Emek Verimliliği, TL2003 2006 2010 2013 2003 2006 2010 2013

10 Gıda ürünleri 14.35 13.55 14.28 13.73 0.54 0.56 0.57 0.5911 İçecekler 0.92 0.82 0.98 0.76 0.63 0.68 0.63 0.6312 Tütün ürünleri 1.22 1.02 0.89 0.68 0.86 1.03 1.16 1.0113 Tekstil ürünleri 12.56 10.61 9.09 8.84 0.57 0.67 1.94 2.8714 Giyim eşyası 10.05 8.87 8.47 8.40 0.39 0.41 0.42 0.4315 Deri ve ilgili ürünler 1.10 1.15 1.04 1.10 0.29 0.31 0.34 0.3316 Ağaç ve mantar ürünleri 0.94 1.32 1.65 1.51 0.33 0.36 0.34 0.3517 Kağıt ve kağıt ürünleri 1.73 2.03 2.12 2.27 0.36 0.45 0.56 0.5818 Basım ve kayıt hizmetleri 1.00 1.15 1.10 1.17 0.60 0.69 0.72 0.8219 Kok ve rafine petrol ürünleri 4.43 3.45 2.47 2.30 0.37 0.42 0.38 0.4420 Kimyasallar ve kimyasal ürünler 6.19 5.47 5.55 5.07 7.38 7.43 5.60 5.8121 Temel eczacılık ürünleri 2.83 2.72 3.68 3.00 1.28 1.33 1.42 1.4922 Kauçuk ve plastik ürünler 4.07 4.99 5.60 5.58 1.17 1.32 1.74 2.0123 Metalik olmayan diğer mineraller 4.98 5.41 5.40 5.97 0.49 0.57 0.57 0.5924 Ana metaller 8.27 8.22 8.68 8.53 0.47 0.45 0.44 0.5025 Fabrikasyon metal ürünler 3.69 4.87 4.99 6.18 1.19 1.21 1.27 1.3526 Bilgisayarlar ile elektronik ve optik 2.58 3.21 2.37 2.53 0.36 0.38 0.36 0.4327 Elektrikli Makineler 4.07 5.24 5.81 5.93 1.09 1.36 1.44 1.6828 Makine ve teçhizat (b.y.s) 3.29 3.97 4.08 4.95 0.63 0.81 0.78 0.8529 Motorlu kara taşıtları 7.98 11.26 11.64 11.64 0.37 0.42 0.42 0.5130 Diğer ulaşım araçları 0.65 1.10 1.85 1.78 0.93 1.12 1.31 1.3331 Mobilya 1.72 1.81 2.05 1.97 0.41 0.57 0.96 1.2832 Diğer mamul eşyalar 1.07 1.87 2.17 2.52 0.28 0.24 0.25 0.24

Kaynak: TÜİK NACE 2.2 verilerinden hesaplanmıştır. Emek Verimliliği çalışılan saat başına üretim olarak hesaplanmıştır. 2003 yılı bazlı üretici fiyat endeksi kullanılmıştır.

Page 82: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201680

mektedir. 2013 yılında en düşük emek verimliliği ise diğer imalat, deri, ağaç, giyim eşyası, bilgisayar ve elektronik gibi sektörlerde ölçülmüştür. Bilgisa-yar sektöründeki verimliliğin bu kadar düşük olması, devrim niteliğinde bir dönüşüm için umut verici değildir.

Görüldüğü üzere, makine ve elekt-ronik sanayilerinin toplam imalattaki payları çok düşüktür. Dördüncü devri-min neresinde olduğumuzu anlamak için, ABD’nin en önemli ihracat kale-

minin makine ve teçhizat olduğunu anımsamakta yarar vardır. Grafik 1 ise, bu sektörlerin yatırımlarının top-lam imalat sanayindeki payını göster-mektedir. Bu üç sektörün toplam yatı-rım payı 2009’daki % 8 düzeyinden, 2013’de % 12.4’e çıkmıştır. Bu yatırım düzeyiyle, bu sektörlerin gelecekteki paylarını dramatik şekilde artmalarını da bekleyemeyiz.

Bilgi toplumu olma yolunda başat rolü olan, bilgi iletişim sektörlerinden

üçünün ekonomideki payı da son de-rece düşüktür Grafik 2’de görüldüğü gibi, bu üç sektörden en yüksek pay telekomünikasyon sektörüne aittir. Ancak, bu sektörün 2003’de % 3 olan payı, 2013’de % 2’nin biraz üzerinde-dir. 2013 yılında bilgisayar programla-ma ve danışmanlık hizmetlerinin payı, % 0.36; bilgi enformasyon hizmetleri ise % 0.14 gibi bir paya sahiptir. Bu sektörlerin göreli payları da gelecekte bilgi toplumu olmak için çok umut ve-rememektedir.

3

Büyük Dönüşümleri Hazırlayan Koşullar İster siyasi, ister teknolojik olsun, her devrim, yeşermesine elverişli koşulların bulunması

durumunda gerçekleşir. Birinci sanayi devriminin İngiltere’de ortaya çıkması rastlantı değildir. Bir devrimin kendiliğinden ortaya çıkabilmesi rastlantılara değil, destekleyen ve hazırlayan çok sayıda koşulun bir araya gelmesiyle gerçekleşmektedir. Devrimin arka planında çok sayıda itici güç olan koşuldan söz edilebilir: 16.yy’dan başlayarak hızla artan nüfus, sonradan sanayinin işgücü ihtiyacını karşılayacak kentleşme, bilimsel yöntem ve rasyonel aklın ön plana çıkması, bilimsel bilginin üretilmesinde aklın rolü, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, dokumacılık sektörünün İngiltere’de gelmiş olduğu aşama, güçlü siyasal istikrar, finans ve ticaret sektörlerinin destekleyici rolü, bilimsel buluşlar (Buhar makinesi), buluşların üretime uygulanabilmesi…

Bırakınız dördüncüsünü, birinci sanayi devrimini hazırlayan bu koşullardan kaç tanesinin şu anda ülkemizde bulunduğunu söyleyebiliriz? Batı’ya göre hızlı bir nüfus artışı ve biraz yaşlanmakta olsa da, hala genç sayılabilecek bir Nüfus ?… Evet, belki birinci sanayi devrimi için gerekli, ancak yeni bir devrimin gerçekleşmesi için, niteliksiz çok sayıda insana değil, nitelikli ve eğitimli nüfusa ihtiyaç var. Kentleşme?… Bugünkü rant temelli çarpık kentleşmenin geldiği nokta, insangücünü yeni bir devrimin sürükleyici kaynağı olmaktan çok, bezginliğe uğratacak bir aşamada. Bilimsel akıl ve rasyonel düşünce konusuna gelince, Batı’nın 17. yy’da yaşadığı toplumsal aydınlanma, halen bu topraklarda gerçekleşmemiş durumda. Yalnızca, bu toplumda büyüye inanan ve yaptıran sıradan insanların sayısını düşünmek yeterli. Temel hak ve özgürlükler konusunda 200 yıldır henüz bir aşama

0

1

2

3

4

5

2009 2010 2011 2012 2013

Grafik 1. Sektörlerin Yatırım Payları, %

Bilgisayar, Elektronik ve Optik Elektrikli Makineler Makine ve Teçhizat

0

1

2

3

4

1 2 3 4 5 6

Grafik 2. Bilgi İletişim Sektörlerinin Ekonomideki Payı, %

Telekominikasyon Bilgisayar Programlama ve Danışmanlık

Bilgi Hizmetleri Etkinlikleri

3

Büyük Dönüşümleri Hazırlayan Koşullar İster siyasi, ister teknolojik olsun, her devrim, yeşermesine elverişli koşulların bulunması

durumunda gerçekleşir. Birinci sanayi devriminin İngiltere’de ortaya çıkması rastlantı değildir. Bir devrimin kendiliğinden ortaya çıkabilmesi rastlantılara değil, destekleyen ve hazırlayan çok sayıda koşulun bir araya gelmesiyle gerçekleşmektedir. Devrimin arka planında çok sayıda itici güç olan koşuldan söz edilebilir: 16.yy’dan başlayarak hızla artan nüfus, sonradan sanayinin işgücü ihtiyacını karşılayacak kentleşme, bilimsel yöntem ve rasyonel aklın ön plana çıkması, bilimsel bilginin üretilmesinde aklın rolü, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, dokumacılık sektörünün İngiltere’de gelmiş olduğu aşama, güçlü siyasal istikrar, finans ve ticaret sektörlerinin destekleyici rolü, bilimsel buluşlar (Buhar makinesi), buluşların üretime uygulanabilmesi…

Bırakınız dördüncüsünü, birinci sanayi devrimini hazırlayan bu koşullardan kaç tanesinin şu anda ülkemizde bulunduğunu söyleyebiliriz? Batı’ya göre hızlı bir nüfus artışı ve biraz yaşlanmakta olsa da, hala genç sayılabilecek bir Nüfus ?… Evet, belki birinci sanayi devrimi için gerekli, ancak yeni bir devrimin gerçekleşmesi için, niteliksiz çok sayıda insana değil, nitelikli ve eğitimli nüfusa ihtiyaç var. Kentleşme?… Bugünkü rant temelli çarpık kentleşmenin geldiği nokta, insangücünü yeni bir devrimin sürükleyici kaynağı olmaktan çok, bezginliğe uğratacak bir aşamada. Bilimsel akıl ve rasyonel düşünce konusuna gelince, Batı’nın 17. yy’da yaşadığı toplumsal aydınlanma, halen bu topraklarda gerçekleşmemiş durumda. Yalnızca, bu toplumda büyüye inanan ve yaptıran sıradan insanların sayısını düşünmek yeterli. Temel hak ve özgürlükler konusunda 200 yıldır henüz bir aşama

0

1

2

3

4

5

2009 2010 2011 2012 2013

Grafik 1. Sektörlerin Yatırım Payları, %

Bilgisayar, Elektronik ve Optik Elektrikli Makineler Makine ve Teçhizat

0

1

2

3

4

1 2 3 4 5 6

Grafik 2. Bilgi İletişim Sektörlerinin Ekonomideki Payı, %

Telekominikasyon Bilgisayar Programlama ve Danışmanlık

Bilgi Hizmetleri Etkinlikleri

Grafik 1. Sektörlerin Yatırım Payları, %

Grafik 2. Bilgi İletişim Sektörlerinin Ekonomideki Payı, %

Büyük Dönüşümleri Hazırlayan Koşullar

İster siyasi, ister teknolojik olsun, her devrim, yeşermesine elverişli ko-şulların bulunması durumunda ger-

çekleşir. Birinci sanayi devriminin İngiltere’de ortaya çıkması rastlantı değildir. Bir devrimin kendiliğinden ortaya çıkabilmesi rastlantılara değil, destekleyen ve hazırlayan çok sayıda koşulun bir araya gelmesiyle gerçek-

leşmektedir. Devrimin arka planında çok sayıda itici güç olan koşuldan söz edilebilir: 16.yy’dan başlayarak hızla artan nüfus, sonradan sanayinin işgü-cü ihtiyacını karşılayacak kentleşme, bilimsel yöntem ve rasyonel aklın ön

Page 83: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 81

plana çıkması, bilimsel bilginin üre-tilmesinde aklın rolü, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, dokumacılık sektörünün İngiltere’de gelmiş olduğu aşama, güçlü siyasal istikrar, finans ve ticaret sektörlerinin destekleyici rolü, bilimsel buluşlar (buhar makinesi), buluşların üretime uygulanabilmesi…

Bırakınız dördüncüsünü, birinci sanayi devrimini hazırlayan bu ko-şullardan kaç tanesinin şu anda ül-kemizde bulunduğunu söyleyebiliriz? Batı’ya göre hızlı bir nüfus artışı ve biraz yaşlanmakta olsa da, hala genç sayılabilecek bir Nüfus ?… Evet, belki birinci sanayi devrimi için gerekli, an-cak yeni bir devrimin gerçekleşmesi için, niteliksiz çok sayıda insana değil, nitelikli ve eğitimli nüfusa ihtiyaç var. Kentleşme?… Bugünkü rant temelli

çarpık kentleşmenin geldiği nokta, in-sangücünü yeni bir devrimin sürükle-yici kaynağı olmaktan çok, bezginliğe uğratacak bir aşamada. Bilimsel akıl ve rasyonel düşünce konusuna gelin-ce, Batı’nın 17. yy’da yaşadığı toplum-sal aydınlanma, halen bu topraklarda gerçekleşmemiş durumda. Yalnızca, bu toplumda büyüye inanan ve yaptı-ran sıradan insanların sayısını düşün-mek yeterli. Temel hak ve özgürlükler konusunda 200 yıldır henüz bir aşa-ma kaydedememiş olduğumuz da or-tada. Güçlü siyasal istikrar… Özellikle Suriye’deki gelişmelerden sonra, yazık ki çevremizde bölgesel bir istikrarsız-lık egemen… Elimizde yarım yamalak da olsa şunlar kalıyor: İngiltere’de gelişmiş bir dokumacılık sektörünün bugünkü karşılığı, dördüncü devri-min üzerine inşa edilebileceği güçlü

bir sanayi... Evet, bugün sanayisi sıfıra yakın çok sayıda ülke olduğuna göre, hiç olmazsa bu konuda üstünlüğümüz bulunuyor… Ancak bu sanayinin ileri teknoloji kullanan ve üreten bir sana-yiye dönüşme ihtiyacı var. Finans ve ticaret sektörü de gerektiğinde (karlı hale getirildiğinde) bilimsel bilgi üre-timi ve uygulanmasını destekleyebile-cek bir gelişmişlik düzeyinde… Ancak unutmamak gerekir ki, tasarruf oranı % 15’ler düzeyinde olan bir ülkede (Çin’de % 45), finans sektörünün des-teği son derece sınırlı olabilir.

Görüldüğü gibi, birinci sanayi devriminin bile kendi dinamikleriyle

Türkiye’de dördüncü sanayi devri-minin kendiliğinden gerçekleşme-si beklenemez, ancak müdahale ile gerçekleştirilmesi olasıdır.

Page 84: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201682

yeşermesine elverişli, siyasi, sosyal ve ekonomik koşullara ve altyapıya sahip değiliz. Bu noktada dile getir-diğim şüpheye karşı, Japonya ve bel-ki sonrası Güney Kore örnekleri dile getirilebilir. Sanayi devrimlerinin kendiliğinden gerçekleşmesini sağ-layacak koşullar yoktur, ancak bu ül-kelerin göz alıcı başarıları, yönetilen sanayileşme ve kalkınma süreçlerine dayanmaktadır. Bizimki gibi, Batı uy-garlığından farklı ekonomik ve sos-yal koşullara sahip ülkelerin, Batının ulaştığı noktaya ulaşmak için daha farklı yollar izlemesi gerekir. Yani, bu konuda kamu müdahalesi kaçınıl-mazdır. Bu açıdan, en büyük rol, belki de sadece yönetişim ile sınırlı olma-mak üzere devlete düşmektedir. Yani doğrudan, ileri teknoloji üretimini yapmak şeklinde rol üstlenmesi kaçı-nılmaz gibi gözükmektedir. Ancak, bu sayede ileri teknoloji üretimi konu-sunda riskleri ortadan kaldırıp ya da azaltıp özel sektörün önünü açabilir. Unutmayalım ki, Türkiye’de ileri tek-noloji üretimi hala % 3’ler düzeyin-dedir. Özellikle, 1980’lerden sonra neoliberal olarak adlandırılan dönem-de bir günah keçisine dönüştürülen Sümerbank’ın, Türkiye’deki tekstil ve hazır giyim sanayinin gelişmesindeki rolünü açık yüreklilikle anımsamak gerekir. Ancak, devletin bu alanda ak-tif rol üstlenirken, daha önce kamu iş-letmelerinde yapılan hatalar anımsan-malı, bu kuruluşlar idari açıdan özerk olmalıdır. Türkiye’de dördüncü sanayi devriminin kendiliğinden gerçekleş-mesi beklenemez, ancak müdahale ile gerçekleştirilmesi olasıdır.

Bölüşüm İlişkileri ve Dördüncü Devrim

Dördüncü sanayi devrimi dendi-ğinde akla otomasyon gelmektedir. Üçüncüsünün bir uzantısı, hatta onun üzerine inşa edilmiş olduğuna göre, henüz Üçüncü Devrimi topraklarına

tam olarak, transfer edememiş (ger-çekleştirememiş değil) bir ülkede, Dördüncü Sanayi Devrimin gerçekleş-mesi için, üretim ilişkilerinin farklı bir paradigmaya dayandırılması gerekir. Hiç dikkate almıyoruz, ancak bu ko-nuda bölüşüm ilişkileri de başat bir role sahiptir. Bugün Türkiye’de sanayi etkinliklerini emek yoğun üretim ya-pısı karakterize etmektedir. Niteliksiz işgücüne dayanan bu yapıda bölüşüm ilişkileri, ücretler aleyhine bir dengeye oturmuştur. İşgücünün maliyetinin Uzak Doğu Ülkeleri ile karşılaştırıldı-ğında çok yüksek olduğu ileri sürüle-bilir. Ancak, Dördüncü Sanayi Devri-mini gerçekleştirmek iddiası ile ortaya çıkan bir ekonomi, eski paradigmaya dayanan bölüşüm ilişkileri ile yoluna devam edemez. Üçüncü ve dördüncü devrimin gelişmiş Batı ülkelerinde or-taya çıkmasına neden olan en önemli ekonomik etmenler arasında, nitelik-siz işgücüne ödenen bize göre yüksek ücretler bulunmaktadır. Teknolojik yönden gelişmiş Batı ülkeleri, bu yük-sek ücretlerden kaçınmak ve pahalı emeği ikame etmek üzere teknoloji yoğun bir üretime biçimine geçmiştir. Türkiye’de mevcut bölüşüm ilişkileri, firmaları böyle bir stratejik yola zorla-maktan halen çok uzaktır.

Geçtiğimiz Ocak ayında, asgari üc-retin yükseltilmesi, kaçınılmaz biçim-de sanayi yapısının az da olsa değiş-mesine yol açacaktır. Bu artış sonrası emek-yoğun bazı küçük işletmelerin fa-aliyetlerine son verdiği şeklinde anek-dotal bazı gözlemlerim bulunmakta-dır. Her dönüşümün sancıları olacağı gerçeğinden hareketle, bu değişmenin üretim ve işsizlik üzerinde olumsuz bir etkisi olacağını kestirebiliriz. Sa-nayinin düşük nitelikli ve ucuz emeğe dayalı yapısı dönüşmeden, teknolojik bir devrimin gerçekleşmesi mümkün değildir. Asgari ücret artışının, yol açması olası işsizlik sorununa karşın, sanayi üretimi üzerinde olumsuz et-

kileri telafi edecek etkiler konusunda umutlu olabiliriz. Erol Taymaz, Kamil Yılmaz ve Ebru Voyvoda’nın imalat sanayi üzerine yaptıkları bir çalışma, 1989 yılında gerçekleşen ücret artışla-rının, imalat sanayinde teknolojik bir gelişmeye neden olduğu gerçeğini or-taya koymaktadır (Taymaz, vd. 2015)3. Bölüşüm ilişkilerinde yaşanacak deği-şimin, emek yoğun sanayinin yapısın-dan, teknoloji yoğun yapıya geçiş için itici bir güç olacağı anlaşılmaktadır. Bu ise, dördüncü devrimin gerçekleşmesi için gerekli altyapıyı hazırlamaktadır.

Nitelikli İşgücü ve Eğitim

Ancak, niteliksiz emek yoğun sa-nayi yapısından, teknolojik niteliği yüksek emek-yoğun yapıya geçişte en önemli aşama, ülke nüfusunun gerekli eğitim ve beceri edinme süreçlerinden geçtiğinde kaydedilecektir. Ancak, bu konuda da engel oluşturan bazı nokta-lara dikkat çekmekte yarar var. Makine Tanıtım Grubu (MTG) Başkanı Adnan Dalgakıran, Türkiye’de makine mü-hendislerinin ancak % 1.5 kadarının sanayide çalıştığını belirtiyor4. Bence, hiç de şaşırtıcı olmayan bu sonucun nedeni, son derece ağır bir eğitimden geçen genç mühendislerin, asgari üc-retle sanayide çalışmak istememeleri-dir. Kısaca, bölüşüm ilişkilerinde kısa vadeli kar güdüsü ile hareket etmek, sanayi üretiminin ve yapısının uzun vadede sürdürülebilirliğini tehdit et-mektedir.

Nüfusun eğitim ve niteliğini arttır-ma konusunda da kamuya önemli bir görev düşmektedir. Diğer göstergeler bir yana, okuma yazma oranı dikkate alındığında bile, 15 yaş üstü nüfusun yaklaşık % 4’üne okuma yazma öğre-temediğimiz görülmektedir. Devletin

Sanayinin düşük nitelikli ve ucuz emeğe dayalı yapısı dönüşmeden, teknolojik bir devrimin gerçekleş-mesi mümkün değildir.

Page 85: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 83

eğitim konusundaki stratejisi niteliği değil, niceliği öncelemektedir. “Ne ka-dar çok üniversite mezunumuz olursa, o kadar iyi” anlayışı ile ülkemizdeki üniversite sayısı 180’e çıkmıştır. An-cak, bir üniversitenin kurulması, üni-versite öncesi eğitim kurumlarının ku-rulmasından farklıdır ve çok daha fazla zaman, kaynak, bilgi gerektiren bir süreçtir. Kapasitesinden fazla öğrenci almak zorunda olan ve bu konuda söz hakkı bulunmayan üniversitelerin, bilgi birikimine katkıları kendilerin-den beklenen düzeyde değildir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu bu konudaki şikaye-tini şöyle dile getirmektedir5:

“Bizim Ar-Ge’ye para ayırma proble-mimiz yok. Biz, Ar-Ge’ye ayırdığımız pa-rayı verecek kaliteli proje bulamıyoruz. 180 üniversitemiz var. Bu kadar üni-

versite bir yılda desteğe layık 500 proje üretemiyor. Demek ki bu üniversite sis-temi doğru değil. Yani böyle bir üniver-site sistemi olan bir ülkede, siz sanayide çalıştıracak kaliteli mühendisi nereden bulacaksınız? Nasıl proje gerçekleştire-ceksiniz? Nasıl kalkınmış bir Türkiye’ye ulaşacaksınız?”

Bu alıntıda, Eylül 2012’de bu der-gide yazdığım bir yazıda dile getirilen, eğitim sistemimizin yeni fikir üretme kapasitesini destekler bir niteliğinin olmamasına işaret edilmektedir. Üni-versitelerin içinde boğuştuğu sorunlar etkili olmakla birlikte, bu noktada dile getirilen şikayetin asıl nedeni, üniver-site öncesinde ve kaçınılmaz olarak üniversite sırasındaki ezberci eğitime dayanmaktadır. Bir üniversite hocası olarak özellikle son yıllarda giderek artan bir biçimde, üniversite öğrenci-lerinin, öğrenmek, gelişmek, sorgula-mak ve düşünmek gibi eylemlerden tamamen uzaklaştığını, tek amaçları-

nın bir diploma edinip iyi bir işe gir-mek olduğunu ve aldıkları eğitimin kalitesini umursamadıklarını gözlüyo-rum. Öğrencileri düşünme, sorgulama gibi eylemlere yöneltme çabalarım da, kendilerinin direnciyle karşılaşıyor. Bu nedenle, eğitim kalitesi, öncelikle üniversite öncesi eğitimden başlana-rak artırılmalıdır. Nüfusun niteliğinin dönüşmesi, sanayinin dönüşümünü tamamlayıcı bir süreç olarak görülme-lidir.

DİPNOTLAR 1- Yılmaz, M.U. http://www.frmtr.com/tarih-ve-inkilap-tarihi/2863327-osmanli-16-yuzyilda-yikildi-bir-rasathane-nasil-kuruldu-nasil-yikildi.html2- Bardakçı, M. “17.Asrın IŞİD’i: Kadızadeliler”, http://www.haberturk.com/polemik/haber/965981-17-asrin-isidi-kadizadeliler3- Taymaz, E.; Yılmaz, K. ve Voyvoda, E. (2015) “Demok-rasiye Geçiş, Reel Ücretler ve Verimlilik: Türkiye İmalat Sanayinden Bulgular”, ed. E. Özçelik ve E. Taymaz, Türkiye Ekonomisinin Dünü Bugünü Yarını: Yakup Kepenek ve Oktar Türel’e Armağan, Ankara: İmge, 141-161.4- http://enosad.org.tr/tr/icerik/sayfa2/41-turkiyede-bir-ilk-enosad-10.-yilini-uluslararasi-ileri-endustriyel-otomasyon-kongre-ve-sergisi-ile-kutladi [02.04.2016]. 5- http://enosad.org.tr/tr/icerik/sayfa2/41-turkiyede-bir-ilk-enosad-10.-yilini-uluslararasi-ileri-endustriyel-otomasyon-kongre-ve-sergisi-ile-kutladi [02.04.2016].

Nüfusun niteliğinin dönüşmesi, sanayinin dönüşümünü tamamla-yıcı bir süreç olarak görülmelidir.

Page 86: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201684

TürkTraktör Genel Müdürü

Mar

co V

OTT

A

Siber Fiziksel Sistemleri Entegre Ederek Üretimi Dijitalleştireceğiz

TürkTraktör’ün Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri oldu-ğunu, rekabet gücünü korumak için kurumsal altyapısını ve üretim po-tansiyelini geliştirdiğini biliyoruz. Bu başarının arkasındaki temel et-men, küresel gelişmeleri yakından izlemesi ve bu değişikliklere hızla uyum sağlaması. Yakın tarihte he-pimiz 4. Endüstri Devrimi adı veri-len yeni bir fenomenle karşı karşıya kaldık. Bu yeni süreç hakkındaki görüşlerinizi bizimle paylaşır mısı-nız?

Endüstride yaşanan değerler dizini kayması sonucunda reel üretim dün-yası ile dijital üretim dünyası yakınla-şarak; kuruluşlara ürünlerinin üretim aşamasını da kapsayan tüm yaşam döngüsünü ve üretim tesislerini diji-tal olarak planlama ve projelendirme olanağı sunmaktadır. Makineleşme, sanayileşme ve otomasyonun ardın-

dan yeni başlamakta olan dördüncü endüstriyel devrimi olarak ifade edi-len “Endüstri 4.0”ün merkezi öğesi birbirine bağlı Siber Fiziksel Sistemler (CPS)’den oluşmaktadır. Söz konusu sistem içinde; makineler ve ham mad-deler/ürünler; mikrobilgisayarlar, sen-sör ve aktüatörler kullanılarak iletişim kurmakta, sistem bir network üzerin-den “siber fiziksel sistem” adı verilen bir yapı oluşturmaktadır.

4. Endüstri Devrimi ile yarının ima-lat vizyonunda, ürün üretimde yolunu bağımsız olarak bulacak, ürünler ve makineler, işbirliği içinde birbiri ile iletişim kurarak üretimi kusursuz sağ-layabilecektir. Böylece Makine-Ma-kine iletişimini hızlandıran ve İnsan-Makine etkileşimini artıran bir Bilgi Teknolojisi (BT) ve İşletim Teknolojisi (İT) birleşimi etkin bir şekilde kullanı-labilecektir.

4. Endüstri Devrimi ile yaşanacak sürecin beraberinde birçok fırsat ve avantajı da getirebileceği tartışılmaz bir unsurdur. Özellikle; • İşletmelerin rekabet gücünde artış• Üretkenlikte artış• Gelirde artış• İstihdam olanaklarında artış, • İnsan ve BT kaynakları yönetimin-

de iyileşme• Üretim süreçlerinin optimizasyonu• Üstel teknolojilerin gelişimi• Daha iyi müşteri hizmetleri sunumu

Makineleşme, sanayileşme ve otomasyonun ardından yeni baş-lamakta olan dördüncü endüst-riyel devrimi olarak ifade edilen “Endüstri 4.0”ün merkezi öğe-si birbirine bağlı Siber Fiziksel Sistemler‘den oluşmaktadır.

Page 87: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 85

Bu durum elbette üreticiler, teda-rikçiler ve işçiler de dahil olmak üze-re tüm tedarik zincirini etkileyecektir. Vizyon, sadece endüstriyel türde üre-tim için değil, aynı zamanda tarımsal üretim için de geçerli olacaktır. Hali-hazırda tarım sektöründe uygulamaya başlanan “Hassas Tarım – Akıllı Ta-rım” uygulamaları ile Tarım 4.0 vizyo-nunun da başladığını ifade edebiliriz. Özellikle sensörlerle donatılmış tarım makineleri birbirleri ile haberleşebil-mekte ve gerçek zamanlı faaliyetler izlenerek, çevre, alan ve tarım maki-nasına ilişkin bilgi aktarımları yapıla-bilmektedir.

Dijital çağa uyum sağlamak için TürkTraktör’de attığınız adımlar neler? Bu uyum ve dönüşüm süre-cinin üretim stratejiniz ve İK poli-

tikalarınız üzerindeki olası etkileri neler? Okuyucularımızı bilgilendir-mek amacıyla dijitalleşme projele-rinizi bizimle paylaşabilir misiniz?

TürkTraktör, ileri makine – dona-nım ve üretim teknolojileri uygulama-ları ile imalatta yüksek bir dikey en-tegrasyon seviyesine sahiptir. Mevcut altyapı ve sahip olduğumuz teknoloji-ler sayesinde orta vadede Siber Fizik-sel Sistemleri (CPS) entegre ederek, üretim süreçlerimizi dijitalleştirme-miz mümkün olabilecektir.

Bu konu kapsamında ön hazırlık olabilecek nitelikteki bazı araştırma-lara ve proje bazlı çalışmalara başlan-mıştır.

TürkTraktör 2015 yılında; Avrupa Birliği H2020 Programı altında ko-numlanan “Geleceğin Fabrikaları” çağ-rısı kapsamında, makinelerin ve robot-ların hızla yeniden yapılandırılması amacıyla entegre araçlara dayalı esnek üretim sistemlerinin geliştirilmesi ko-nusunda çok ortaklı bir konsorsiyum yapısı içinde proje ortaklık teklifi al-mış ve ilgili hazırlık çalışmalarında bulunmuştur. Söz konusu hazırlık ça-

lışmalarının nihai sunumu yapılma-dıysa da, konuya ilişkin teknik bilgi ve deneyimimiz önemli ölçüde artmıştır.

Sunulması planlanan projenin amacı: • Üretim maliyeti, kapasitesi ve prog-

ramlamasında verimliliği artırma-nın yanı sıra makine ve robot ku-rulum/değişim sürelerini optimize etmek için tanımlama, ölçeklen-dirme ve yeniden yapılandırılabilir üretim sistemlerinin entegrasyo-nunu iyileştirmek;

• Yeniden yapılandırılabilir üretim-de “tak ve üret” yaklaşımını güç-lendirmek için standartlaştırılmış veri ve iletişim katmanlarını geliş-

4. Endüstri Devrimi üreticiler, te-darikçiler ve işçiler de dahil olmak üzere tüm tedarik zincirini etkile-yecektir. Vizyon, sadece endüst-riyel türde üretim için değil, aynı zamanda tarımsal üretim için de geçerli olacaktır.

Günümüzde geliştirilen traktör ve tarım ekipmanları; birbiriyle ile-tişim kurabilecek ve hassas tarım uygulamalarını gerçekleştirecek altyapılara sahiptir. Dijital çağ ile traktörler daha da güçlendiri-lerek, gerçek zamanlı uygulama olanaklarının ve merkezi karar mekanizmalarının oluşturulabil-mesini mümkün kılabilecektir.

Page 88: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201686

tirmek; • Yeniden yapılandırılabilir üretim

katmanı ve de mevcut üretimde uygulama ve karar alma sistemleri arasında verimli iletişim ve bağlan-tıları oluşturmak;

• Yeniden yapılandırılabilir üretim sistemleri (RMS) tanımlama özel-liklerini ve yeniden yapılandırıla-bilir üretim ve kontrol faaliyetlerini içerecek yeni enerji takip ve opti-mizasyon araçlarını gerçekleştir-mektir.Gelecekte de uluslararası inovas-

yon projelerinde yer alarak, araştırma ve inovasyon kapasitemizi artırmak, katma değeri yüksek ürünler geliştir-mek öncelikli konularımız arasında yer almaktadır.

Günümüzde geliştirilen traktör ve tarım ekipmanları; birbiriyle iletişim

kurabilecek ve hassas tarım uygula-malarını gerçekleştirecek altyapılara sahiptir. Dijital çağ ile traktörler Siber Fiziksel Sistemler (CPS) ile daha da güçlendirilerek, sistem–sistem etki-leşimi ile gerçek zamanlı uygulama olanaklarının ve merkezi karar me-kanizmalarının oluşturulabilmesini mümkün kılabilecektir. Anılan tekno-loji ile enerji ve kaynak kullanımının optimize edilmesi sağlanabilecektir. Tüm bu gelişmeler ve kullanılan tek-nolojiler beraberinde Tarım 4.0’ün uy-gulamasını da sağlayacaktır.

Bu kapsamda; TürkTraktör Ar-Ge Merkezi olarak Nisan 2016 tarihinde Avrupa Komisyonu H2020 Programı-na “Akıllı Sistemlerin Entegrasyonu” konusunda bir proje teklifi sunmayı planlamaktayız. Projenin amacı, akıllı sistemler aracılığıyla traktör üzerinde çevresel koşulların izlenerek, çiftçiye bir karar verici mekanizma geliştir-mektir. Proje ile Patojenler, hava du-rumu, toprağın nemi ve özelliği gibi toprak koşullarını içeren çevresel ko-şulların izlenmesi ve bunun karar ve-riciye entegre edilmesi amaçlanmıştır. Bu koşulları izlemek için de minyatü-

rize edilmiş son derece güvenilir, çok işlevli, akıllı entegre sistemler; mikro-elektronik, fotonik ve biyo-kimyasal bileşenler/sistemler ile oluşturularak, traktöre entegre edilecek bir laboratu-var kiti sayesinde patojeni teşhis eden ve hastalığın yayılımını engelleyecek akıllı bir sistem geliştirilecektir. Pro-jenin desteklenmesi durumunda sekiz Avrupalı ortak ve üç milyon avro bütçe ile yürütülecek olan, projenin koordi-natörlüğü TürkTraktör AR-GE Merkezi tarafından yürütecektir.

Gene aynı minvalde; Tarım 4.0 viz-yonu kapsamında özellikle de “Üstel Teknolojilerinin Gelişimi” alt başlı-ğına hizmet edecek bazı araştırma ve projelere ilişkin çalışmalar da başla-

Tarım 4.0 vizyonu kapsamında özellikle de “Üstel Teknolojileri-nin Gelişimi” alt başlığına hizmet edecek bazı araştırma ve projelere ilişkin çalışmalar da başlatılmış-tır.

“Traktörlerde Enerji Verimliliğini Artıracak Yerli Ve Özgün Hidrome-kanik Transmisyonunun Tasarımı Ve Oranı, Motor Devri, Ekipman Derinliğini Ayarlayacak Özgün Bir Kontrol Sisteminin Tasarımı” baş-lıklı bir proje Türkiye’de ve dünya-da ilk defa yapılacağından, Ar-Ge Merkezimiz için önemi büyüktür.

Page 89: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 87

tılmıştır. Aralık 2015 tarihinde TÜBİ-TAK TEYDEB 1511 Tematik Öncelikler Çağrısına “Traktörlerde Enerji Verim-liliğini Artıracak Yerli Ve Özgün Hid-romekanik Transmisyonunun (CVT) Tasarımı Ve Oranı, Motor Devri, Ekip-man Derinliğini Ayarlayacak Özgün Bir Kontrol Sisteminin Tasarımı” baş-lıklı bir proje başvurusu yapılmıştır. Söz konusu projenin amacı, tarımsal uygulamalarda kullanılan traktörler-de; maksimum verimlilik ve minimum yakıt tüketimini sağlayacak yerli ve öz-gün hidromekanik transmisyonunun (CVT) tasarımının ilk kez firmamızda gerçekleştirilerek, ayrıca optimum motor hızı, transmisyon oranı ve kul-lanılan ekipman derinliğini sağlaya-cak bir kontrolörün tasarlanmasıdır. Bu araştırma, Türkiye’de ve dünyada ilk defa yapılacağından, Ar-Ge Merke-zimiz için önemi büyüktür.

Buna ek olarak; Haziran 2016 tari-hinde TÜBİTAK TEYDEB Tematik Ön-

celikler çağrısına sunmayı planladığı-mız diğer bir proje önerimiz ise “Tier4 S8000 Motorlar için Yanma Teknoloji-lerinin İyileştirilmesidir.

TürkTraktör, aynı zamanda kurum içi iş süreçlerini iyileştirmesi üzerinde de çalışıyor. SAP sistemi altında ERP altyapı süreçlerinin entegrasyonunu hedefleyen oldukça zorlu bir projeye devam ediyoruz. Bu, sadece daha iyi ve daha hızlı raporlama yapmamızı değil, ama aynı zamanda manuel faaliyetleri otomatikleştirmemizi de sağlayacak. Projenin bitiminde TürkTraktör’ün tüm süreçleri, SAP sisteminde yöneti-liyor olacak.

Bunların dışında insan kaynakla-rımıza değer veriyor, bu nedenle de 4. Endüstri Devrimiyle gelen değişiklik-lerin merkezine insanı koruyoruz.

Temel amacımız, şirket içindeki kurumsal değişime kolay uyum sağla-maları için çalışanlarımızı eğitmek. Bu çerçevede proaktif olarak çalışanları-mızın teknik ve davranışsal ihtiyaçla-rını tespit ediyor ve şirketin stratejileri doğrultusunda uygun gelişim prog-ramları oluşturuyoruz. Kullandığımız işlev bazlı akademi yapıları, ihtiyaçlar daha ortaya çıkmadan olası ihtiyaçla-rı belirlememize izin veriyor. Bu aka-

demiler, reaktif olmaktansa proaktif olan yapıları sayesinde yeni trendlere kolayca adapte olmamıza yardımcı oluyor.

Dijital çağ ve şirketin ihtiyaçları açısından uzun vadeli bir eğitim prog-ramı kapsamında daha sorumlulukla-rını almadan geleceğin yöneticilerini eğiterek yetenek yönetim sistemimizle şirketin değişim temsilcilerine koçluk yapıyoruz.

Hem çalışanlarımızın teknik bece-rilerine hem de bizim teknik yetkinlik sistemimize yatırım yaparak yenilikçi ve teknolojik gelişime öncülük eden çalışanlar yetiştiriyoruz.

Yukarıda kısaca değindiğimiz ça-lışmalar ve diğer alt projelerimiz saye-sinde; dijital çağa uyum sağlamamızın kolay olacağı ve uygulamalarımızın başarıyla sonuçlanacağı inancındayız.

TürkTraktör, kurum içi iş süreçle-rini iyileştirmesi üzerinde de çalı-şıyor. SAP sistemi altında ERP alt-yapı süreçlerinin entegrasyonunu hedefleyen oldukça zorlu bir pro-jeye devam ediyoruz.

Temel amacımız, şirket içindeki kurumsal değişime kolay uyum sağlamaları için çalışanlarımızı eğitmek. Bu çerçevede proaktif olarak çalışanlarımızın teknik ve davranışsal ihtiyaçlarını tespit ediyor ve şirketin stratejileri doğ-rultusunda uygun gelişim prog-ramları oluşturuyoruz.

Page 90: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201688

The Boston Consulting Group Yönetici Ortak

Ayk

an G

ÖKB

ULU

T

Türkiye’nin 4.0 PerspektifiSürekli gelişen teknoloji, sanayi-

de üretkenliğin özellikle 18. yüzyılın sonlarından günümüze üç ana dalga çevresinde çok önemli şekilde artma-sını mümkün kılmıştır. Buhar gücüyle çalışan makinalar, elektriğin üretime girmesi ve 1970 sonrasında gittikçe yaygınlaşan robotlu otomasyon akımı bu yeni çığırlar açan üç devrimin tetik-çileri niteliğinde olmuştur.

Günümüzde ise artık dijital tekno-lojiler ile tetiklenen 4. sanayi (d)evri-minden söz ediyoruz. Akıllı robotlar, büyük veri, nesnelerin interneti, 3-D baskı, bulut gibi dokuz teknolojinin bu devrimin tetiklenmesinde çok önemli rolü olduğunu gözlemliyoruz.

Bu devrimle ortaya çıkan Sanayi 4.0 kavramını da artık sadece değer zincirlerinin parçalarının kendi içle-rinde otomasyonu ötesinde birbirleri ile entegre olması olarak tanımlıyoruz. Entegrasyonun en önemli özelliği ise tüm değer zinciri adımlarının birbiri ile gerçek zamanlı ve sürekli iletişim içinde olması ve bu sayede akıllı ve

kendisini uyarlayan bir sanayi süreci-ne ulaşmış olma vizyonu olarak orta-ya çıkmaktadır. Bu vizyon, daha hızlı, daha esnek, kalitesi daha yüksek ve daha verimli bir sanayi yolculuğunu tanımlamaktadır.

Almanya ve daha sonra ABD gibi sanayileşmiş ülkeler tarafından ortaya atılmış ve içinde bulunduğumuz dö-nemde artan bir ivme ile odaklanılan Sanayi 4.0, bu ülkelerin yıllar içinde kaybettikleri üretimde rekabetçi olma avantajını tekrar ele geçirmek için de önemli bir fırsat yaratmaktadır. Örne-ğin BCG’nin 2015 senesinde yaptığı detaylı bir araştırma sonucuna göre, Sanayi 4.0’ın yaygın olarak uygulan-masının önümüzdeki 10-15 sene içe-risinde Alman ekonomisi üzerinde çok önemli etkiler yaratması beklenmekte-dir. Bu etkiyi rakamsallaştırdığımızda üretime ilişkin dönüşüm maliyetleri-nin % 15-25’ine denk gelen bir sanayi verimliliği artışı sonucu 90-150 Milyar Euro’ya ulaşan bir maliyet azaltıcı et-kiden bahsetmek mümkündür. Ayrı-

ca Sanayi 4.0 süreci verimlilik artışı ötesinde, daha yüksek katma değerli, kendi ekonomisini yaratan, yerleşmiş değer zincirlerini temelden değiştiren ve en önemlisi nitelikli insan gücü ih-tiyacında çok daha önemli bir noktaya gelinen bir yolculuk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Rekabet gücü yüksek ekonomiler kümesi içinde yer almak isteyen Tür-kiye için, küresel düzeydeki bu geliş-meleri takip etmek ve bunun ötesinde Sanayi 4.0’ın uygulayıcı öncü ekono-mileri arasında yer almak kaçınılmaz bir önemdedir. Özellikle rekabet gücü göstergelerinin çeşitlilik ve hızlı bir değişkenlik gösterdiği bu dönemde

Sanayi 4.0 kavramı akıllı ve ken-disini uyarlayan bir sanayi süre-cine ulaşmış olma vizyonu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu vizyon, daha hızlı, daha esnek, kalitesi daha yüksek ve daha verimli bir sanayi yolculuğunu tanımlamak-tadır.

Page 91: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 89

düşük iş gücü maliyetleri ve lojistik avantajı gibi rekabetçiliğimizin teme-lini oluşturan etkenlerin artık önemli baskılara maruz kalacağı beklenmeli-dir.

Bu itibarla. Sanayi 4.0 yaklaşımı ile rekabet gücü avantajlarımızın sür-dürülebilirliğini sağlamak ve artırmak ama bunun ötesinde katma değeri yük-sek ve dünya üretim değer zincirinden çok daha fazla pay alan bir Türk sana-yisi yaratmak hedeflenmelidir. Bunun,

Türkiye’nin içinde bulunduğu ülke grubundan bir üst seviyeye yükselme hedefine ulaşılmasına sağlayacağı kat-kı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Türk sanayisinin önemli bir çok firmasının yetkililerinin düşünce, tec-rübe ve bilgilerinin değerlendirilmesi fırsatı elde edilen bu çalışmada, Tür-kiye için Sanayi 4.0 yaklaşımının kav-ramsal olarak tartışılmasının ötesinde ekonomik bir perspektifin de açıklıkla ortaya konması hedeflenmiştir. Bu çerçevede, Sanayi 4.0 dönüşümüyle dört önemli kategoride gelişme kayde-dilmesi beklenmektedir:

Verimlilik: Sanayi 4.0’ın başarılı bir şekilde uygulandığı durumda, günümüz ekonomik büyüklüğünde, Türkiye’deki üretim sektörlerinin verimliliğinde 50 milyar TL’ye varabilecek bir fayda kay-dedilmesi potansiyeli mevcuttur. Bu analizin temeli, toplam üretim maliyeti göz önüne alındığında, verimlilikteki artışın % 4-7 arasında olacağı beklenti-sine dayanmaktadır. Sadece dönüşüm maliyeti (malzeme maliyetleri hariç üretim maliyeti) değerlendirildiğinde, verimlilik artışının % 5-15 arasında ol-ması beklenmektedir.

Büyüme: Küresel değer zincirleri-ne entegrasyon ve Sanayi 4.0 çevre-

sinde oluşacak ekonomi yoluyla ka-zanılacak rekabet avantajının, sanayi üretiminde yıllık yaklaşık % 3’e ka-dar ulaşabilecek bir artışı tetiklemesi beklenmektedir. Bu büyüme Türkiye GSYİH’sinde % 1 ve üzeri bir ek büyü-me ve 150-200 milyar TL düzeyinde ek gelir anlamına gelmektedir.

Yatırım: Sanayi 4.0 teknolojile-rinin üretim sürecine dahil edilmesi için önümüzdeki 10 yıllık süreçte -gü-nümüz fiyatları ve ekonomik büyüklü-ğü baz alındığında- yılda yaklaşık 10-15 milyar TL (üreticilerin gelirlerinin yaklaşık %1- 1,5’i) yatırım yapılması gerektiği tahmin edilmektedir.

Almanya ve daha sonra ABD gibi sanayileşmiş ülkeler tarafından ortaya atılmış ve içinde bulundu-ğumuz dönemde artan bir ivme ile odaklanılan Sanayi 4.0, bu ülkelerin yıllar içinde kaybettikle-ri üretimde rekabetçi olma avan-tajını tekrar ele geçirmek için de önemli bir fırsat yaratmaktadır.

BCG’nin 2015 senesinde yaptığı detaylı bir araştırma sonucuna göre, Sanayi 4.0’ın yaygın ola-rak uygulanmasının önümüzdeki 10-15 sene içerisinde Alman eko-nomisi üzerinde çok önemli etki-ler yaratması beklenmektedir. Bu etkiyi rakamsallaştırdığımızda üretime ilişkin dönüşüm maliyet-lerinin % 15-25’ine denk gelen bir sanayi verimliliği artışı sonucu 90-150 Milyar Euro’ya ulaşan bir maliyet azaltıcı etkiden bahset-mek mümkündür.

Sanayi 4.0 yaklaşımı ile rekabet gücü avantajlarımızın sürdürüle-bilirliğini sağlamak ve artırmak ama bunun ötesinde katma değeri yüksek ve dünya üretim değer zin-cirinden çok daha fazla pay alan bir Türk sanayisi yaratmak hedef-lenmelidir.

Page 92: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201690

İstihdam: Büyüme hedeflerinin de gerçekleşeceği varsayımıyla, toplam sanayide istihdam edilen iş gücü ihti-yacının artacağı ve daha da önemlisi çok daha nitelikli, eğitim ve gelir dü-zeyi yüksek bir iş gücü yapısının olu-şacağı öngörülmektedir. Bu bağlamda önümüzdeki on yılda, istihdamda yet-kinlik düzeyi düşük işlerde iş gücünün azalması olası olmakla birlikte, sanayi üretiminin artması ile toplamda mut-lak bir artış yaşanması beklenmek-tedir. Aynı zamanda, yüksek nitelikli işgücü yapısı ile gelir piramidinin ve Türkiye “know-how” altyapısının geli-şeceği değerlendirilmektedir.

Çalışmada, ekonomiye katkıları ve diğer birçok sektör için modellemede örnek teşkil edebilme özelliklerinden dolayı otomotiv, beyaz eşya, tekstil, kimyasallar, gıda ve makine sanayileri sektörleri pilot olarak incelenmiştir. Bu sektörlerde Sanayi 4.0 uygulamaları ge-nel olarak değerlendirildiğinde; bilgi ve materyal akışı, tedarikçiler ile entegras-yon, ürün ve üretim sürecinin tasarım aşamasında simülasyonu, üretimde es-nekliği ve öngörülebilirliği artıran akıllı ürün ve üretim hatları gibi konular fır-sat alanları olarak ön plana çıkmakta-dır. Bununla birlikte özellikle nitelikli çözüm ortakları ve insan kaynağına yönelik önemli bir ihtiyaç dile getiril-mektedir. Derinlemesine değerlendiril-diğinde ise tüm sanayimiz toplamı için özetlediğimiz etkiler ve fırsatlar, sektör-lerin durumu ve ihtiyaçları çerçevesin-

de birçok değişiklik göstermekte olup, gerçek uygulama aşamasında firmalar bazında birbirinden farklılaşacaktır.

Sanayi temsilcileri ile yapılan gö-rüşmelerde, fırsatlar hakkında farkın-dalığın çok üst düzeyde olduğu; de-ğişik olgunluk seviyelerinde olmakla birlikte birçok sanayi kuruluşunun Sanayi 4.0 uygulamaları konusunda halihazırda yol almaya başladığı göz-lemlenmiştir. Diğer önemli ve ortak sonuç ise bu yolculuğun ancak tüm paydaşların katkısıyla ve bütüncül po-litikaların tesis edilmesiyle başarılabi-lecek olduğuna inanılmasıdır.

Bu yolculukta, Türkiye’nin uygu-lamada karşılaştığı işgücü, ölçek ve yatırım gibi birçok yapısal kısıtı da kapsayan uzun vadeli kapsayıcı bir yaklaşımın geliştirilmesi bir zorunlu-luk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Böyle bir yaklaşımın geliştirilmesi ve başarılı bir Sanayi 4.0 yolculuğu için tüm paydaşlara önemli görevler düşmektedir:

• Sanayi kuruluşlarının ve tedarik-çilerinin Sanayi 4.0’ı tetikleyen teknolojileri yakından takip etmesi ve kendi iş modelleri üzerindeki et-kilerini, fırsatları ve yol haritalarını hazırlamaları gerekmektedir. Ayrı-ca, özellikle iş gücü ihtiyacının ve donanımının net bir yol haritasını çıkartarak, kurumsal gelişim süreç-lerinde buna göre hareket etmeleri daha da önem kazanmaktadır.

• Politika yapıcılar ve kamu tarafın-da ise özellikle ülke çapında tekno-lojik altyapının (örneğin telekomü-nikasyon/bilgi-iletişim alanında) Sanayi 4.0 ihtiyaçları çerçevesinde gelişmesini desteklemek, gerekli yatırım ve teşvik ortamını hazır-lamak ve en kritik olarak da uzun vadeli eğitim politikaları ile gerekli nitelikli çalışan ihtiyacının karşı-

lanmasını sağlamak önemli önce-likler olarak ortaya çıkmaktadır.

Yukarıda bahsi geçen paydaşların yanı sıra hizmet sektörü için de çok önemli çıkarımlar yapmak mümkün-dür. Sanayi 4.0 çevresinde gelişen değer zincirleri doğal olarak hizmet sektörlerinde de dönüşümü tetikleye-cektir. Bu çerçevede, lojistik, üretimin çözüm ortakları olan yazılım ve sistem entegrasyonu ve finans önemli alanlar olarak değerlendirilmektedir.

Sonuç itibarıyla genç, teknolojiyi içselleştirmiş ve büyüyen işgücüne sahip Türkiye, küresel ekonomideki rolünü değiştirecek büyük bir dönü-şüm yaratma fırsatının eşiğindedir. Türkiye sanayisinin gelişmesinde ve rekabetçiliğinin artırılmasında çok temel bir faktör ve fırsat olacağına inandığımız Sanayi 4.0 (d)evriminin yakalanması ve öncü ülkeler arasında yer alınması için tüm paydaşların or-tak bir ülke planı ve hedefi çevresinde odaklanarak çalışması bir aciliyet ve zorunluluk göstermektedir. Türkiye, önündeki bu fırsatı hayata geçirmek için gerekliliklerini, önceliklerini ve bir yol haritasını ortaya koymalıdır. Bu yol haritasının tüm paydaşlarla işbir-liği içinde ve kararlı bir şekilde uygu-lanması önümüzdeki on yıl için ülke gündeminin en temel maddelerinden biri olmalıdır.

(“TÜSİAD Sanayi 4.0 : Türkiye’nin Sanayi 4.0 Dönüşümü” başlıklı Rapo-rundan alınmıştır)

Sanayi temsilcileri ile yapılan görüşmelerde, fırsatlar hakkın-da farkındalığın çok üst düzeyde olduğu; değişik olgunluk seviye-lerinde olmakla birlikte birçok sanayi kuruluşunun Sanayi 4.0 uygulamaları konusunda haliha-zırda yol almaya başladığı göz-lemlenmiştir.

Tüm paydaşların ortak bir ülke planı ve hedefi çevresinde odakla-narak çalışması bir aciliyet ve zo-runluluk göstermektedir. Türkiye, önündeki bu fırsatı hayata geçir-mek için gerekliliklerini, öncelik-lerini ve bir yol haritasını ortaya koymalıdır.

Page 93: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 91

SAP Türkiye Genel Müdürü

Zeyn

ep K

ESKİ

N

Bulut Bilişim İş Süreçlerinde Sadeleşme, Hız ve Verimlilik Sağlıyor

SAP Türkiye’nin faaliyetleri hak-kında bize kısaca bilgi verebilir mi-siniz?

Kurumsal uygulama ve yazılım alanında dünya lideri olan SAP, dün-ya çapında 66.000’den fazla çalışa-nı, önde gelen çözüm ve servisleri ile müşterilerinin iş alanlarındaki ino-vasyonu artırmasına yardımcı oluyor. Dünyanın en değerli 100 markasından 98’inin kullandığı SAP çözümleri, üre-tim, gıda, tekstil, otomotiv, sağlık, pe-rakende, finans ve kamu sektörünün de aralarında yer aldığı 25’ten fazla sektörde kullanılıyor. SAP, dünyada 190 ülkede faaliyet gösteren farklı öl-çeklerdeki 300.000 müşterisinin iş süreçlerine destek veriyor. Almanya merkezli faaliyet gösteren SAP, New York ve Frankfurt’un da aralarında yer aldığı birçok borsada “SAP” sembolü ile işlem görüyor.

SAP’nin iş yazılımları alanındaki liderliğini Türkiye’de de devam ettiren

SAP Türkiye, şirketin 65. ülke ofisi ola-rak 2001 yılında kuruldu. Türkiye’de 1200’ün üzerinde müşterisi bulunan SAP Türkiye, 250 çalışanı ve ekosiste-mindeki 67 iş ortağıyla birlikte 3000’e yakın nitelikli işgücüne de istihdam sağlıyor. SAP’nin dünya genelinde-ki yaygın kullanımına paralel olarak Türkiye’de yıllık ciroya göre en büyük 10 şirketin 8’i, en büyük 10 bankanın 9’u, en büyük 100 şirketin yarısından fazlası ve Borsa İstanbul listesinin en tepesindeki şirketlerin %70’i iş sü-reçlerini, SAP çözümleri ile yönetiyor. Türkiye’de neredeyse her evde SAP sistemi üzerinde üretilen on ürün bulunuyor. SAP Türkiye, inovasyon, bulut bilişim, mobilite ve SAP HANA ile sunduğu yenilikçi çözümlerle ku-rumsal uygulamalar alanında sektöre öncülük ediyor. Kurulduğu günden bu yana Türkiye’deki gelirlerini ve ça-lışan sayısını istikrarlı olarak artıran SAP Türkiye, Türkiye kurumsal yazı-

lım pazarında %41 pazar payı ile lider konumdadır. Üreten toplum olabil-mek adına Ar&Ge ve inovasyon özel-likle üzerine eğildiğimiz iki konu. SAP, Türkiye’de inovasyon merkezi kuran ilk global yazılım şirketidir.

SAP olarak şirketlerin teknoloji-ye ve bilişim çağına ayak uydurma-larını kolaylaştıracak önemli hiz-metler ve ürünler sağlıyorsunuz. Bu alanlardaki tecrübelerinizi dikkate alarak giderek daha yoğun biçimde

“Dijitalleşme” başlığı altında sa-dece akıllı telefon ve tabletlerin günlük hayatımıza dahil olma-sından bahsetmiyoruz. Gelişen ve değişen teknolojiler ile iş modelle-rimizi dönüştürmekten, iş süreç-lerimizi verimli hale getirmekten ve işlerimizi daha hızlı ve sade bir şekilde yönetmekten bahsediyo-ruz.

Page 94: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201692

tartışılmaya başlanan 4.Sanayi Dev-rimi veya diğer adıyla Dijital Devri-min muhtemel etkileri hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?

Dijitalleşme ile birlikte ülkemizde ve dünyada yepyeni bir dönem başla-dı. Dijitalleşme, gerek günlük hayatı-mızda gerekse tüm iş süreçlerinde hızlı bir dönüşümü beraberinde getirdi. Bu yeni dönem ile birlikte dijitalleşmenin tüm sektörler için artık bir ihtiyaçtan ziyade zorunluluk haline geldiğini söyleyebiliriz. Ancak burada önemli bir noktaya dikkat çekmek isterim. “Dijitalleşme” başlığı altında sadece akıllı telefon ve tabletlerin günlük ha-yatımıza dahil olmasından bahsetmi-yoruz. Gelişen ve değişen teknolojiler

ile iş modellerimizi dönüştürmekten, iş süreçlerimizi verimli hale getirmek-ten ve işlerimizi daha hızlı ve sade bir şekilde yönetmekten bahsediyoruz. Teknolojinin hızı ile bugün geldiğimiz noktada dokunduğumuz, söylediğimiz ve yaptığımız her şey veri üretiyor. Bu durum, tüm şirketler için birçok fır-satı olduğu gibi büyük zorlukları da doğuruyor. “Dijital ekonomi” çağında şirketlerin bu değişime adapte olmak için inovatif olması ve teknolojiyi en etkin biçimde kullanması gerekiyor. SAP olarak “Sadeleşme” vizyonumuz-la ve sunduğumuz yenilikçi çözümler-le Türkiye’deki şirketlerin küresel pa-zarlarda üstünlük sağlayacak rekabet gücü kazanmalarına destek oluyoruz. Önümüzdeki dönemlerde de müşteri-lerimizin dijital dönüşüm yolculuğun-da en yakın iş ortağı ve destekçisi ola-rak yenilikçi çözümlerimizle işlerine değer katmayı sürdüreceğiz.

Dijital ekonomi bugün; bireylerin, şirketlerin, kamu sektörünün ve hatta hükümetlerin gündeminde önemli bir yer tutuyor. Teknoloji hayatımıza gir-diğinden beri içinde bulunduğumuz değişim sürecinde daha gidecek çok yolumuzun olduğunu biliyoruz. Ancak öte yandan teknolojinin bu yolları kat

etmeye hazır olduğunu rahatlıkla söy-leyebilirim. Kurum tarafına baktığı-mızda, kurumların dijital ajandalarını oluşturmak için istek, enerji ve yatı-rımlarının giderek artırdıklarını görü-yoruz. Dönüşümü gerçekleştirmek için birçok kurum bu doğrultuda yola çıktı ve kurumlarını bu dönüşüme adapte ederek başarılı sonuçlar almaya başla-dı. Geleceğini yeniden şekillendirmek isteyen bütün kurumlar da dünyayı tüm hızıyla etkisine alan bu süreci ya-şayacak.

Dijital dönüşümün formülünü 3 ana maddede toplayabiliriz. Bunlar sırasıyla, daha hızlı hareket etmek ve karar vermek, güvenilir iş ortaklarıyla yola çıkmak ve geleceği şekillendir-mek için hayal etmekten vazgeçme-mek. Artık insanlar değil nesneler bir-birine bağlanıyor ve birbirine bağlı bir dünyaya evriliyoruz.

SAP olarak en önemli öncelikleri-mizin başında, buluta erişimi sade-leştirerek, mobil, iş analitiği, büyük veri yönetimi çözümlerimizle müşte-

“Dijital ekonomi” çağında şirket-lerin bu değişime adapte olmak için inovatif olması ve teknolojiyi en etkin biçimde kullanması ge-rekiyor. SAP olarak “Sadeleşme” vizyonumuzla ve sunduğumuz yenilikçi çözümlerle Türkiye’deki şirketlerin küresel pazarlarda üs-tünlük sağlayacak rekabet gücü kazanmalarına destek oluyoruz.

Dijital ekonomi bugün; bireylerin, şirketlerin, kamu sektörünün ve hatta hükümetlerin gündeminde önemli bir yer tutuyor.

Page 95: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 93

rilerimizin işlerini daha basit ve hızlı yönetmelerine yardımcı olmak geliyor. Bulut bilişimin sağladığı en değerli avantajlar elbette karmaşık iş süreç-lerinde sadeleşme, beraberinde kaza-nılan hız ve artan verimlilik. Özellikle veriye anında, her yerden ulaşmayı mümkün kılan ve kullanıcı deneyimi-ni geliştiren doğasıyla, kurumlar için bulut bir cazibe odağı olarak öne çıkı-yor.

Yakın gelecekte iş süreçleri ve ça-lışma yöntemleri, artan mobilleşme eğilimine paralel olarak hızla bulut bi-lişim altyapısına taşınacak. Türkiye’de de tıpkı dünyadaki gibi üniversiteler-den bankalara, gıda şirketlerinden lojistik sektörüne kadar çok geniş bir yelpaze bulut bilişimin sağladığı ve-rimlilikten faydalanıyor. Bu dönüşüm ile birlikte Türkiye’de de tüm dünya-

da olduğu gibi her ölçekteki şirketin SAP’nin bulut çözümlerine ilgisinin arttığını görüyoruz.

Bir bulut şirketi olarak biz de sek-törlerdeki büyümeye liderlik etmeyi sürdürmek öncelikli hedeflerimiz ara-sında yer alıyor. Müşterilerine dünya-daki en geniş bulut portföyünü sunan SAP pazar lideri olarak 85 milyon bulut kullanıcısına sahip. 30’u aşkın bulut çözümümüzle, 2016’da da diji-talleşen dünyada müşterilerimize sun-duğumuz yenilikçi çözümleri geliştir-meye devam edeceğiz.

SAP’nin İnsan Kaynakları konu-sunda da şirketlere yol gösteren bir modülü olduğunu ve giderek daha yaygın biçimde kullanıldığını bili-yoruz. Sanayi Devrimi 4.0 ile insan kaynakları yönetim sistemlerinde ne gibi değişimler olacağını öngörü-yorsunuz?

Dijital ekonomi çağında değişim, daha önce hiç görmediğimiz kadar hız-lı gerçekleşiyor. İş dünyasındaki diji-tal dönüşüm ile şirketler, pek çok alan-da yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyuyor. Günümüzde işletmelerin en önemli varlıkları arasında insan kaynakları

geliyor. Geleceğin iş yapış şekillerini belirleyecek olan insan kaynakları, bu dönüşüm sürecinin en önemli yapı taşlarından biri olacak. Bu nedenle İK birimlerine özel kurumsal yazılım çö-züm ihtiyacı da giderek daha fazla öne çıkıyor.

Dünyada bulut üzerinde en geniş kurumsal müşteri portföyüne ulaşan SuccessFactors İK çözümlerimiz ku-rumların insan kaynakları süreçlerini tek sayfa üzerinden takip etmelerine olanak sağlıyor. 2015’te EMEA bölge-sinde SAP SuccessFactors (HCM) İnsan Kaynakları Yönetimi çözümünü kulla-nan müşteri sayısı 1000’e ulaştı.

SAP, SuccesFactors çözümüyle iş-letmelerin İK süreçlerini kolaylaştır-manın yanı sıra kendi içindeki benzer süreçleri de yine bu çözümle yöneti-yor. SAP yetkinlik bazlı liderlik mode-linden davranış bazlı liderlik modeline SuccesFactors ile geçiyor.

SAP HANA Cloud Platform ile des-teklenen SuccesFactors her sektör ve her ölçekten şirkette uyum, çalışan performansında da optimizasyon ya-ratıyor. Büyük ölçekli kuruluşlara yönelik uygulamalar, küçük ve ortak ölçekli işletmelerin ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde uyarlanabiliyor.

SuccesFactors, Eğitim: Performans ve Hedefler; İşe Alım; Ücret Planlama; Yedekleme ve Gelişim; İş Gücü Plan-lama; Kilit Veriler, Karşılaştırma Nok-taları ve En İyi Uygulamaları da Kap-sayan İşgücü Analizi; SuccesFactors Mobil; Bütün IK Sistemini Bir Arada Tutan Yeni Nesil Çalışan Merkezli Uy-gulama gibi entegre yetenek yönetimi çözümlerini içeriyor.

Kurumların dijital ajandalarını oluşturmak için istek, enerji ve ya-tırımlarının giderek artırdıklarını görüyoruz. Dönüşümü gerçekleş-tirmek için birçok kurum bu doğ-rultuda yola çıktı ve kurumlarını bu dönüşüme adapte ederek ba-şarılı sonuçlar almaya başladı.

Türkiye’de de tıpkı dünyadaki gibi üniversitelerden bankalara, gıda şirketlerinden lojistik sektörüne kadar çok geniş bir yelpaze bulut bilişimin sağladığı verimlilikten faydalanıyor.

Page 96: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201694

Siemens TürkiyeGenel Müdür Yardımcısı ve Dijital Fabrika Bölüm Direktörü

Ali

Rıza

ERS

OY

Endüstri 4.0 ile Üretim Rönesansı YaşanıyorMakine ve sistemlerin bütünsel bir

değişimden geçtiği bir dönem içinde-yiz. Kişisel cihazlardan endüstrideki karmaşık sistemlere kadar dünyamız hızla dijitalleşiyor. Bilgi teknolojileri, nesnelerin interneti, dijital üretim sü-reçleri ve bu gelişmelerden kaynakla-nan pek çok yeniliğin hayata geçmesi, ekonomide ve tüm sektörlerde dev-rimsel dönüşümler yaratıyor.

Dünya üzerindeki akıllı cihaz ve makinelerin devasa miktarlarda veri üreterek sanal ve gerçek dünyaları bir-birine bağlamasıyla dünyamız giderek daha da bağlantılı bir hale geliyor. Ar-tık başarıya giden en önemli yol eldeki veriyi değere dönüştürmek.

Endüstrinin dördüncü devrimi ola-rak adlandırılan Endüstri 4.0 dönemi ile üretim tesislerindeki bileşenler kü-resel ağlara dönüştürülebiliyor. Böy-lece akıllı cihazlar birbirleri ile gerçek zamanlı etkileşim kurarak daha verim-li çalışıyor. Bu sayede ürün geliştirme, tasarım, pazarlama, sevkiyat gibi bir-çok süreçte artık daha şeffaf, birbirine bağlı sistemler kullanılıyor. Birbiriyle iletişim kuran makineler ürünün kali-te kontrolünü yapıp üretim sürecinde-ki hataları daha hızlı tespit etmeyi sağ-layabiliyor. Tüm bu sürecin yönetildiği akıllı fabrikalarda, büyük veri anali-

ziyle üretim daha verimli hale geliyor. Endüstrinin bu yeni çağı, kendi ken-dini düzenleyebilen otonom üretim sistemleri ve değer zincirindeki tüm adımlar arasında kapsamlı ağ iletişimi ile desteklenen bir çözüm yaklaşımını vaat ediyor.

Küresel rekabet başta endüstriyel şirketler olmak üzere tüm sektörlerde verimlilik, hız ve esneklik gibi faktör-lerin sürekli olarak geliştirilmesini gerektiriyor. Bununla birlikte, kişisel-leştirilmiş ürünlere yönelik talep de giderek artıyor. Bütün bunların so-nucunda üretim süreçlerinde yüksek seviyede esnekliğe ihtiyaç duyuluyor. Üretim teknolojilerinde gelişen dijital-leşme, endüstriyel girişimlerin gele-cekle uyumlu olması için yeni fırsatlar açarken Endüstri 4.0 girişimi de bu ta-leplere esnek yanıtlar sunuyor. Şu sı-ralar, özellikle endüstrileşmiş toplum-larda bir üretim rönesansı yaşandığını söyleyebiliriz.

Gelecekte de ölçek ekonomisini gerçekleştirmek için büyük miktarlar-da ürün ve platform üretilmesi gere-keceği için endüstride toplu üretimin verimliliği daha fazla önem kazanıyor. Bununla birlikte kişiselleştirilebilir ürünlerin üretimine yönelik talepler de artıyor. Daha şimdiden modern üre-

tim ortamlarında, kişiselleştirilebilir toplu ürünleri verimli bir şekilde üret-mek mümkün. Fabrikalarda esnekli-ğin artması, aynı fabrikada çok sayıda farklı ürünün üretilebileceği anlamına geliyor.

Endüstri 4.0 henüz başlangıç aşa-malarında olmasına rağmen sanal 3D geliştirme, dijital planlama ve izleme ayrıca neredeyse hatasız üretim sü-reçleriyle müşteri ihtiyaçlarının sis-tematik olarak belirlenmesi, yeni iş süreçlerinin oluşması ve hepsinin öte-sinde üretim süreçlerinin daha verim-li olmasını sağlıyor. Siemens olarak müşterilerimize bu geçiş süreçlerinde destek olmayı hedefliyoruz ve Dijital Fabrika bölümümüz ile hızla dijital-leşen girişimlere bu dönüşümlerinde yardımcı oluyoruz.

Üretim teknolojilerinde gelişen dijitalleşme, endüstriyel girişim-lerin gelecekle uyumlu olması için yeni fırsatlar açarken Endüstri 4.0 girişimi de bu taleplere esnek yanıtlar sunuyor. Şu sıralar, özel-likle endüstrileşmiş toplumlarda bir üretim rönesansı yaşandığını söyleyebiliriz.

Page 97: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 95

Microsoft Türkiye Genel Müdürü

Mur

at K

AN

SU

Akıllı Fabrikalar Kurmak ve Akıllı Ürünler Üretmek Şart

Microsoft Türkiye’nin faaliyetle-ri hakkında bize kısaca bilgi verebi-lir misiniz?

1993 yılında 6 çalışan ile açılan Microsoft’un Türkiye Ofisi, bugün ara-dan geçen 23 yıl sonunda Microsoft Türkiye olarak 450’ye yakın çalışa-nı ile Türkiye’ye, Türk sanayiine ve Türk insanına hizmet veriyor. Ayrıca belirtmek isterim bünyesinde 79 ülke bulunan Microsoft Orta Doğu ve Afri-ka Bölgesi’nin merkezi de ülkemizde bulunuyor.

Şu anda Microsoft Türkiye, 11 bini aşkın bilişim şirketinden oluşan eko-sistemiyle Türkiye’nin en önde gelen bilişim gücü konumundadır.

Şirketimiz kurulduğu günden bu yana yerelleştirme çalışmalarının yanı sıra eğitim, destek, çözüm ve güvenlik konularında da kapsamlı faaliyetler yürütüyor. Microsoft Türkiye yazı-

lımlarıyla, her bireye ve her ölçekte-ki şirketin farklı ihtiyaçlarına cevap verebilen Bulut Bilişim çözümleri ile bilgi teknolojilerinin yaygınlaşmasını hedefliyor.

Microsoft olarak şirketlerin tek-nolojiye ve bilişim çağına ayak uy-durmalarını kolaylaştıracak önemli hizmetler ve ürünler sağlıyorsunuz. Bu alandaki tecrübelerinizi dikkate alarak giderek daha yoğun biçimde tartışılmaya başlanan 4.Sanayi Dev-rimi veya diğer adıyla Dijital Devri-min muhtemel etkileri hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?

İnsanlık tarihi 18. Yüzyıldan baş-layarak peş peşe üç büyük sanayi devrimi yaşadı. Birincisi su ve buhar gücüne dayalı mekanik tezgâhlarla geldi; ardından Henry Ford ile anılan seri üretim geldi. 70’li yıllarda ise üre-

timde programlanabilir makinelerin devreye girişi ile üçüncü bir sanayi devrimi yaşandı.

Şimdi ise sanayide birbirine bağlı iş süreçlerinin iletişim halinde oldu-ğu, internet üzerinden birbirine bağlı nesnelerin veri toplayıp üretim süreci-ni tamamen değiştirdiği, makinelerin insanlarla etkileşimini öne çıkacağı bir dönemin başındayız…

Gerçekte endüstri 21. yüzyılın ba-şından beri dijital bir dönüşüm geçiri-

Şimdi sanayide birbirine bağlı iş süreçlerinin iletişim halinde ol-duğu, internet üzerinden birbiri-ne bağlı nesnelerin veri toplayıp üretim sürecini tamamen değiştir-diği, makinelerin insanlarla etki-leşimini öne çıkacağı bir dönemin başındayız…

Page 98: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201696

yor. Bunlar toplumun ve ekonominin her kesiminde görülen dijital teknoloji alanındaki inovasyonlarla ilgili deği-şiklikler.

Ama artık bulunduğumuz noktada bambaşka bir vizyon öne çıkıyor: Bu basitçe bir akıllı fabrika vizyonu.

Önümüzdeki dönemde, nesnelerin interneti geliştikçe, fabrikaların da, cep telefonları, fotoğraf makineleri ve otomobiller gibi her gün kullandığımız nesnelerin küresel internete bağlana-rak gittikçe daha “akıllı” hale gelmesi-ne benzer bir gelişim göstermelerine tanık olacağız.

Konunun sanayiciler ve onların müşterileri, tüketiciler cephesinden görünüşüne gelince…

Bilindiği gibi ABD, Almanya, Japon-ya gibi gelişmiş Batı ülkeleri üretim re-kabetindeki üstünlüklerini her geçen gün daha fazla başta Çin ve Hindistan olmak üzere bizim de içinde yer aldığı-mız gelişmekte olan ekonomilere kap-tırıyorlar. Bu rekabetçilik başlığında madalyonun bir yüzü.

Diğer yüzünde ise müşterilerin, tüketicilerin değişen talepleri var. Toplumsal, teknolojik ve çevresel fak-törler tüketicilerin beklentilerini de-ğiştiriyor.

Bugün yeni tüketiciler seri üretim içerisinde kendisine özel olan ürünü talep ediyor. Önümüzdeki yıllarda her şey, otomobilinizden ayakkabınıza ka-dar size özel olacak ama seri üretim içerisinde üretilecek.

Aynı şekilde çevreci beklentiler de çok önemli. Tüketici artık çevreyi kir-leten ürünler ve dünyamızdaki karbon gazı emisyonunu artıran devasa fabri-kalar istemiyorlar…

Bu madalyonun iki yüzü şirketleri vazgeçilmez ve önlenemez biçimde ye-nilikçi olmaya zorlarken iş stratejileri-ni de müşteriden tedarikçi ağına tüm süreci kapsayan bütünleşik bir çözüm-le ele almalarını gerektiriyor.

İşte o zaman büyük veri, nesnele-rin interneti, robot ve otomasyon tek-nolojilerini kullanarak “akıllı fabrika-lar” kurmak ve bu fabrikalarda akıllı ürünler üretmenin önünü açmak şart oluyor.

Microsoft’un şirketlerin söz ko-nusu sürece ayak uydurmalarını kolaylaştıracak çözümleri nelerdir?

Microsoft olarak teknolojinin önü-müze açtığı yeni perspektifi biz üç farklı başlık altında tanımlıyoruz. Bir başka deyişle Microsoft olarak bizim üç iddialı hedefimiz var.

Birincisi, Microsoft olarak, bizim en iddialı hedefimiz üretkenliği ve iş sü-reçlerini yeniden keşfetmektir.

Yeniden keşfetmekten ne anlıyo-ruz?  Bu bizim her platform, cihaz ve ortam için paylaşım, iletişim ve yeni-likçilik için uygun koşullarda güçlü teknoloji araçları geliştirmek anlamı-na geliyor.

İkinci iddialı hedefimiz ise bugün-den başlayarak akıllı bir bilişim bulutu inşa etmektir. Bu ne anlama geliyor? Akıllı bilişim bulutu sayesinde her tür-lü cihaz, ortam ve uygulama birbirle-ri ile iletişim içinde olacak ve bunlar görünmeyen ama herkesi, her şeyi dönüştüren bir teknoloji dünyası oluş-turacaktır.

Üçüncü iddiamız ise insanlara çok daha kişiselleştirilmiş bir bilişim de-neyimi yaşatmaktır. Bunu başardığı-mızda bu deneyim herhangi bir bilişim teknolojisi içeren cihaz veya uygulama ile etkileşimi son derece doğal, öngö-rülebilir kılacak radikal bir biçimde basit bir eylem olacaktır.

Microsoft olarak bilişim sanayi bu-luşmasına da bu üç iddialı hedef doğ-rultusunda yaklaşıyoruz.

Page 99: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 97

Ar-Ge ve Yaratıcılık Alanlarında Türkiye’nin Dünyadaki Durumu

• Ülkemiz Ar-Ge Harcamalarında Hızlandı Ama Tempoyu Yükseltmek Gerekiyor.• Türkiye’de Devletin Ar-Ge Harcamalarındaki Payı Azalıyor.

• Başlangıç ve Sistem Geliştirme Aşamasında Olan Türkiye’de Devlet Etkin Olmalı.• 2016 Eylem Planı’nda Öngörülen Ar-Ge Atılımı Büyük Önem Taşıyor.

• Ar-Ge’ye Yurtdışından Kaynak Sağlanmalı .• Yaratıcılıkta Zayıf Durumdayız .

OECD Şubat 2016’ya yayımladığı son çalışmasında 38 Ülkenin (34 OECD Ülkesi ile Çin, Rusya, Güney Afrika ve Arjantin) Ar-Ge alanındaki pozisyonu-nu kıyasladı.1. OECD çalışmasının sonuçlarına

göre Türkiye 2015 yılı itibariyle Ar-Ge harcamalarının GSYH’ye oranı açısından 38 Ülke içinde %1 ile 31’inci sırada geliyor. Söz ko-nusu oran OECD ortalaması olarak %2,4; AB ortalaması olarak %1,9 düzeyinde. En yüksek oran %4,3 ile Kore’ye, en düşüğü ise %0,4 ile Şili’ye ait (Şekil 1).%1 oranına ulaşılması önemli; an-cak Onuncu Kalkınma Planı’nın 2018’de %1,80’e ulaşılmasını ön-gördüğünü (Dokuzuncu Plan’daki hedef 2013 için %2 idi) dikkate ala-rak daha da hızlanmak gerekiyor.

2. Türkiye, 2014 itibariyle dolar cin-sinden kişi başına Ar-Ge harcama-ları düzeyi açısından 38 Ülke için-de 197,5 dolar ile 34’üncü sırada yer aldı. Belirtilen düzeyin OECD’de 930,6 dolar; AB’de 714,4 dolar ol-duğu belirtildi. En yüksek düzey 1697,1 dolar ile İsviçre’de, en düşük düzey ise 83,4 ile Şili’de (Şekil 2).

3. Türkiye, 2015 itibariyle sanayinin (özel sektörün) toplam Ar-Ge harca-malarındaki payı açısından 38 Ülke içinde %50,9 ile 23’üncü durumda. Anılan oran OECD’de %60,9; AB’de %54,3 düzeyinde. En yüksek oran

%77,3 ile Japonya’da, en düşüğü %16,5 ile Lüksemburg’da görüldü (Şekil 3).Özel sektörün payı Ülkemizde 2000 yılında %42,9 iken 2015’te 8 puan artarak %50,9’a yükseldi. Onuncu Kalkınma Planı’nın 2018 hedefi %60’a ulaşılması.Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 14.01.2016 tarihinde açıkladığı ve Hükümet’in ilk 6 ayında gerçek-leştirilecek olan; tasarım faaliyet-lerine destek ve muafiyet getiren, Ar-Ge Merkezi kurma koşullarını kolaylaştıran, Merkez personeli için ücret sübvansiyonu getiren, öncelikli ve stratejik sektörlerde Teknolojik Geliştirme Bölgelerinin kurulmasını öngören vb. araçları hayata geçirecek “Ar-Ge ve Yenilik Reform Paketi” olumlu değerlendi-riliyor.Ülkemizde devletin özel sektöre uyguladığı teşviklerin sektör ve ürün bazında Biyo-İnfo-Nano Tek-nolojiler esas alınarak seçici hale getirilmesi ve daha da artırılması gerekiyor.Hükümetin 2016 Eylem Planı’nda bir yıl içinde gerçekleştirmek üze-re belirttiği reform unsurları, özel-likle desteklerin etkinleştirilmesi, işbirliği platformu ve ticarileştirme konseptleri bu açıdan son derece isabetli. Ancak, kurgularını ve uy-gulamalarını da görmek gerekiyor.

4. Türkiye, 2015 yılı itibariyle devle-tin toplam Ar-Ge harcamalarında-ki payı açısından 38 Ülke içinde %26,3 ile 31’inci sırada geliyor. Bu oran OECD’de %28.3; AB’de %33,1. En yüksek düzey %75,5 ile Arjantin’de, sonra %73,6 ile Meksika’da ve %69,2 ile Rusya’da bulunuyor. En düşük oran ise %12,7 ile İsrail’e ait (Şekil 4).

5. Ülkemiz, 2015 itibariyle diğer ulu-sal kaynakların, yani üniversitele-rin ve bilim-teknoloji kuruluşları-nın toplam Ar-Ge harcamalarındaki payı açısından 37 ülke içinde %21.8 ile 1’inci sıradadır (Şekil 5).Özel üniversitelerin faaliyetleri de bu oran içinde yer almakta, ancak özel sektör payına eklenmesi gere-ken oransal değer konusunda bilgi bulunmamaktadır. Aynı şekilde, kamuya ait üniversi-te ve kurum harcamalarının 2015 itibariyle en az %20’sinin özel sek-tör şirketlerince finanse edildiği bilinmesine rağmen veri olmadı-ğından kamunun payı tam olarak hesaplanamamaktadır (OECD’nin 2014 Bilim, Teknoloji ve Sanayinin Görünümü Raporu’na göre 2012 yı-lında kamu Ar-Ge araştırmalarının %16,1’i özel sektörce finanse edil-miştir.) Bunlara rağmen, 2015 yılı itibariy-le devletin Ar-Ge harcamalarındaki payının üniversite ve kurum harca-

Page 100: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 201698

maları dahil %48,1 olduğu varsa-yılsa bile, kamu payının 2000 yı-lında %55,8 iken 2015’te 7,7 puan azalışla %48,1’e düştüğü anlaşıl-maktadır. Oysa Şekil 3’te görüleceği gibi, Türkiye’de sanayi (özel sektör) payı %50,9 iken, sanayinin payı %50 ve üzerinde olan ülkeler, güçlü ve ile-ri aşamada Ar-Ge sistemine sahip, gelişmiş ülkelerdir. Türkiye’nin gelişmiş ülkeleri yakalamak için Ar-Ge alanında yoğun çaba gös-termesinin büyük önem taşıdığı, buna karşılık devletin payının hızla azaltılmasını öngören kamu politi-kasının vakitsiz ve aceleci olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ar-Ge ve inovasyonda Türkiye gibi yolun ba-şında bulunan, sistem kurup atılım yapmak isteyen ülkelerde devletin hem sistem oluşturma, hem de har-cama yapma rolünün güçlü olması gerektiği, bilinen bir gerçektir.Türkiye, 2015 itibariyle yurtdışı mali kaynakların toplam Ar-Ge harcamalarındaki payı açısından %1,1 ile 38 Ülke içinde 31’inci sırada geliyor. En yüksek oran İsrail’de (%48,8). İsrail’i Lüksem-burg (%32,3) ve Çek Cumhuriyeti (%27,2) izliyor. En düşük oran ise Japonya’da (%0,4). OECD ortalama-sında %5,8 olan söz konusu oran, AB ortalamasında %10,2 (Şekil 6).Kalkınma yarışında Türkiye’nin en önemli rakipleri olan Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri’nin dış kay-nak temini bakımından çok daha avantajlı oldukları anlaşılmaktadır. Türkiye’nin de bu yönden mevcut imkanları daha iyi değerlendirmesi isabetli olacaktır.

6. Martin Prosperity Enstitüsü’nün her yıl hazırladığı “Küresel Yaratıcı-lık Endeksi”nin 2015 yılı sonuçları da açıklandı. 139 ülkeyi kapsayan Endeks’te Türkiye 88’inci sırada

yer bulabildi. Avustralya, ABD, Yeni Zelanda, Kanada ve Danimarka ilk 5’i oluştururken; Moritanya, Cibuti, Madagaskar, Gana ve Irak son 5’i teşkil etti (Tablo).

Endeks’te ülkelerin kıyaslanması-nı ve sıralamayı “teknoloji” (Ar-Ge harcamaları, patent sayısı), “yete-nek” (yaratıcı toplum kesimlerinin etkisi, eğitime erişim) ve “hoşgörü” (genele kıyasla farklılıklar taşıyan-lara davranış şekli) kriterleri belir-liyor.

Türkiye 139 ülke içinde teknoloji açısından 58’inci; yetenek açısın-

dan 53’üncü sırada yer alırken, hoşgörü kriterinde 123’üncü sıra-da görüldü.Günümüzde ekonomik ve sosyal kalkınmayı hızlandırılmak yönün-den yaratıcılığın büyük önem taşı-dığı gözetilerek, Ülkemizde dijital-leşmenin yaygınlık kazanmasına, sanayi üretiminin teknolojik yapı-sının yükseltilmesine, kadınların eğitime ve çalışma hayatına daha çok katılmasına, yurt içindeki ye-teneklerin değerlendirilmesine, yurt dışından yetenekli kişilerin Türkiye’ye çekilmesine ve genelde mutlaka liyakate önem verilmeli.

YARATICILIK ENDEKSİ 2015 SONUÇLARISIRA ÜLKE PUAN

1 Avustralya 0,9702 ABD 0,9503 Yeni Zelanda 0,9494 Kanada 0,9205 Danimarka 0,9176 Finlandiya 0,9177 İsveç 0,9158 İzlanda 0,9139 Singapur 0,896

10 Hollanda 0,889

81 Moğolistan 0,37082 Tayland 0,36583 Suudi Arabistan 0,36284 Kazakistan 0,35785 Senegal 0,35586 Kuveyt 0,35187 Afganistan 0,34988 TÜRKİYE 0,34889 Mali 0,34790 Mozambik 0,346

137 Madagaskar 0,077138 Gana 0,073139 Irak 0,032

Kaynak: MPI-GCI 2015’ten aktaran TİSK

Page 101: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 99

ŞEKİL 1

ŞEKİL 2

0.4

0.5

0.6

0.7

0.8

0.9

0.9

1

1.2

1.2

1.2

1.3

1.3

1.3

1.4

1.4

1.5

1.6

1.7

1.7

1.9

1.9

2

2

2

2.1

2.3

2.4

2.4

2.5

2.7

2.8

3

3

3.1

3.2

3.2

3.6

4.1

4.3

Şili

Meksika

Arjantin

Güney Afrika

Yunanistan

Polonya

Slovakya

Türkiye

İspanya

Yeni Zelanda

Rusya

İtalya

Lüksemburg

Portekiz

Estonya

Macaristan

İrlanda

Kanada

İngiltere

Norveç

AB

İzlanda

Çin

Çek Cumhuriyeti

Hollanda

Avustralya

Fransa

OECD

Slovenya

Belçika

ABD

Almanya

Avusturya

İsviçre

Danimarka

Finlandiya

İsveç

Japonya

İsrail

Kore

Ar-Ge Harcaması/GSYH (%)2015

83.4

92.1

97.6

133.5

197.5

222.9

234.7

251

256.3

269.6

343.5

369.6

402.7

411.1

426.6

456.4

622.9

683.8

714.4

725.6

726.3

750.4

831.8

887.9

930.6

952

991.9

1077.6

1120.3

1232.4

1290.7

1313.3

1318.6

1385.3

1403.7

1424.2

1431.8

1433.2

1442.3

1697.1

Şili

Güney Afrika

Meksika

Arjantin

Türkiye

Yunanistan

Polonya

Slovakya

Rusya

Çin

Macaristan

Portekiz

Estonya

İspanya

Yeni Zelanda

İtalya

Çek…

İngiltere

AB

Slovenya

Kanada

İrlanda

İzlanda

Fransa

OECD

Hollanda

Avustralya

Belçika

Norveç

Lüksemburg

Finlandiya

Japonya

Almanya

İsrail

Danimarka

Avusturya

İsveç

Kore

ABD

İsviçre

Kişi Başına Ar-Ge Harcaması ($)2014

ŞEKİL 1

ŞEKİL 2

0.4

0.5

0.6

0.7

0.8

0.9

0.9

1

1.2

1.2

1.2

1.3

1.3

1.3

1.4

1.4

1.5

1.6

1.7

1.7

1.9

1.9

2

2

2

2.1

2.3

2.4

2.4

2.5

2.7

2.8

3

3

3.1

3.2

3.2

3.6

4.1

4.3

Şili

Meksika

Arjantin

Güney Afrika

Yunanistan

Polonya

Slovakya

Türkiye

İspanya

Yeni Zelanda

Rusya

İtalya

Lüksemburg

Portekiz

Estonya

Macaristan

İrlanda

Kanada

İngiltere

Norveç

AB

İzlanda

Çin

Çek Cumhuriyeti

Hollanda

Avustralya

Fransa

OECD

Slovenya

Belçika

ABD

Almanya

Avusturya

İsviçre

Danimarka

Finlandiya

İsveç

Japonya

İsrail

Kore

Ar-Ge Harcaması/GSYH (%)2015

83.4

92.1

97.6

133.5

197.5

222.9

234.7

251

256.3

269.6

343.5

369.6

402.7

411.1

426.6

456.4

622.9

683.8

714.4

725.6

726.3

750.4

831.8

887.9

930.6

952

991.9

1077.6

1120.3

1232.4

1290.7

1313.3

1318.6

1385.3

1403.7

1424.2

1431.8

1433.2

1442.3

1697.1

Şili

Güney Afrika

Meksika

Arjantin

Türkiye

Yunanistan

Polonya

Slovakya

Rusya

Çin

Macaristan

Portekiz

Estonya

İspanya

Yeni Zelanda

İtalya

Çek…

İngiltere

AB

Slovenya

Kanada

İrlanda

İzlanda

Fransa

OECD

Hollanda

Avustralya

Belçika

Norveç

Lüksemburg

Finlandiya

Japonya

Almanya

İsrail

Danimarka

Avusturya

İsveç

Kore

ABD

İsviçre

Kişi Başına Ar-Ge Harcaması ($)2014

ŞEKİL 3

ŞEKİL 4

16.5

20.1

23.8

27.1

30

32

32.2

36.5

37

37.6

38.3

39

39.2

39.8

42.3

43.1

45.2

45.4

46.3

46.5

47.2

48.3

50.9

51.5

53.5

53.6

54.3

55

57

57.9

60.8

60.9

60.9

61

61.9

65.4

68.4

75.3

75.4

77.3

Lüksemburg

Arjantin

Meksika

Rusya

Yunanistan

Şili

Slovakya

İsrail

Estonya

Çek…

Güney Afrika

Polonya

İzlanda

Yeni Zelanda

Portekiz

Norveç

İtalya

Kanada

İspanya

İngiltere

Avusturya

Macaristan

Türkiye

Hollanda

Finlandiya

İrlanda

AB

Fransa

Belçika

Danimarka

İsviçre

OECD

ABD

İsveç

Avustralya

Almanya

Slovenya

Kore

Çin

Japonya

Sanayinin Ar-Ge Harcamalarındaki Payı (%) 2015

12.7

16

20.3

21.8

23

25.4

25.9

26.3

27.5

27.7

28.3

28.3

28.5

28.8

29.1

30.4

32.7

32.9

33.1

33.5

34.6

34.6

35

35.2

37.3

39.8

41.4

41.4

41.6

44.1

45.2

45.4

45.8

46.4

48.4

49.6

53.1

69.2

73.6

75.5

İsrail

Japonya

Çin

Slovenya

Kore

İsviçre

İrlanda

Türkiye

Finlandiya

ABD

OECD

İsveç

Belçika

İngiltere

Almanya

Danimarka

Hollanda

Çek…

AB

Macaristan

Kanada

Avustralya

İzlanda

Fransa

Avusturya

Yeni Zelanda

Slovakya

İtalya

İspanya

Şili

Polonya

Güney Afrika

Norveç

Portekiz

Lüksemburg

Estonya

Yunanistan

Rusya

Meksika

Arjantin

Devletin Ar-Ge Harcamalarındaki Payı (%) 2015

Şekil 1 Şekil 2 Şekil 3

Page 102: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016100

ŞEKİL 3

ŞEKİL 4

16.5

20.1

23.8

27.1

30

32

32.2

36.5

37

37.6

38.3

39

39.2

39.8

42.3

43.1

45.2

45.4

46.3

46.5

47.2

48.3

50.9

51.5

53.5

53.6

54.3

55

57

57.9

60.8

60.9

60.9

61

61.9

65.4

68.4

75.3

75.4

77.3

Lüksemburg

Arjantin

Meksika

Rusya

Yunanistan

Şili

Slovakya

İsrail

Estonya

Çek…

Güney Afrika

Polonya

İzlanda

Yeni Zelanda

Portekiz

Norveç

İtalya

Kanada

İspanya

İngiltere

Avusturya

Macaristan

Türkiye

Hollanda

Finlandiya

İrlanda

AB

Fransa

Belçika

Danimarka

İsviçre

OECD

ABD

İsveç

Avustralya

Almanya

Slovenya

Kore

Çin

Japonya

Sanayinin Ar-Ge Harcamalarındaki Payı (%) 2015

12.7

16

20.3

21.8

23

25.4

25.9

26.3

27.5

27.7

28.3

28.3

28.5

28.8

29.1

30.4

32.7

32.9

33.1

33.5

34.6

34.6

35

35.2

37.3

39.8

41.4

41.4

41.6

44.1

45.2

45.4

45.8

46.4

48.4

49.6

53.1

69.2

73.6

75.5

İsrail

Japonya

Çin

Slovenya

Kore

İsviçre

İrlanda

Türkiye

Finlandiya

ABD

OECD

İsveç

Belçika

İngiltere

Almanya

Danimarka

Hollanda

Çek…

AB

Macaristan

Kanada

Avustralya

İzlanda

Fransa

Avusturya

Yeni Zelanda

Slovakya

İtalya

İspanya

Şili

Polonya

Güney Afrika

Norveç

Portekiz

Lüksemburg

Estonya

Yunanistan

Rusya

Meksika

Arjantin

Devletin Ar-Ge Harcamalarındaki Payı (%) 2015

ŞEKİL 5

ŞEKİL 6

0.3

0.4

0.6

0.7

0.7

1

1

1.2

1.2

1.4

1.6

1.7

1.7

1.7

1.9

2

2.2

2.4

2.4

2.7

2.8

3.2

3.3

3.7

3.7

3.9

4.1

4.3

4.7

5.2

5.4

5.8

5.8

6.3

6.9

10.2

13.2

14

21.8

Almanya

Avusturya

Slovenya

Çek Cumhuriyeti

Macaristan

Estonya

Kore

Rusya

İrlanda

Belçika

Norveç

Finlandiya

Fransa

İsviçre

Avustralya

İsrail

Meksika

Polonya

AB

Slovakya

Lüksemburg

Güney Afrika

Hollanda

Yunanistan

İtalya

Arjantin

İsveç

Danimarka

İspanya

Portekiz

OECD

İzlanda

İngiltere

Japonya

ABD

Şili

Yeni Zelanda

Kanada

Türkiye

Diğer Kurumların Ar-Ge Harcamalarındaki Payı (%) 2015

0.4

0.5

0.5

0.7

0.8

1.1

1.6

2.5

4.5

5.2

5.8

6

6.1

6.7

7.2

7.4

7.4

8

9.3

9.5

9.7

10.2

12.1

12.4

12.5

13.1

13.1

13.3

13.4

13.8

15.1

17.3

17.5

18.9

19.3

20.1

23.7

27.2

32.3

48.8

Japonya

Arjantin

Meksika

Kore

Çin

Türkiye

Avustralya

Rusya

ABD

Almanya

OECD

Kanada

Portekiz

İsveç

Yeni Zelanda

İspanya

Danimarka

Fransa

Slovenya

Norveç

İtalya

AB

İsviçre

Estonya

Hollanda

Güney Afrika

Belçika

Yunanistan

Polonya

Şili

Avusturya

Finlandiya

Macaristan

İngiltere

İrlanda

İzlanda

Slovakya

Çek Cumhuriyeti

Lüksemburg

İsrail

Dış Finansmanın Ar-Ge Harcamalarındaki Payı (%) 2015

Şekil 4 Şekil 5 Şekil 6

Page 103: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 101

Dünya Birincisi Şirketin Ar-Ge Yatırımı Türkiye’nin İki Katından Fazla

Avrupa Komisyonu’nun “AB’nin 2015 Ar-Ge Performansı” dokümanı-na göre, küresel ölçekte şirketler 2014 yılında toplam 607,2 Milyar Euro tuta-rında harcama yaptı. Dünyada Ar-Ge yatırım hacmi en yüksek 2500 şirketi

kapsayan araştırmaya göre, sektörel dağılımda ilk üç sırayı 110,5 Milyar Euro ile İlaç ve Biyoteknoloji alırken, 95’er Milyar Euro ile otomotiv ve bil-gisayar donanımı sektörleri ikinci ve üçüncü oldu.

Küresel Ar-Ge yatırımlarında ilk 10’daki sektörel sıralama şöyle:1. İlaç ve Biyoteknoloji2. Otomotiv3. Bilgisayar Donanımı4. Bilgisayar Yazılımı5. Elektronik ve Elektrikli Araçlar6. Endüstri Mühendisliği Ürünleri7. Kimyasallar8. Havacılık ve Savunma 9. Genel Endüstri Ürünleri10. Sağlık Araç ve Hizmetleri

Bu sıralama aynı zamanda genel hatlarıyla, gelecekte dünya pazarların-da hangi ürün ve hizmetlerin satışıyla para kazanılacağını da gösteriyor.

ABD’li şirketler yatırımların %38,2’si yaparak şampiyonluğu bırak-madı. Japonya %14,3, Almanya %10,3, Çin %5,9, Fransa %4,6, İngiltere %4,2, İsviçre %4,1 ve Kore %3,9 pay sahibi olarak ön sıralarda yer aldı.

2014 yılında Ar-Ge yatırım harca-malarında dünya birincisi Volkswagen oldu; şirket 13,1 Milyar Euro’luk yatı-rım yaptı. Bu tutar, Türkiye’nin 2014 yılı Ar-Ge harcamasının (6,1 Milyar Euro) iki katının üzerinde (Tablo).

Şirket sıralamasında VW’yi 12,2 Milyar Euro ile Samsung, 9,9 Milyar Euro ile Microsoft izledi.

Ülkemizdeki Ar-Ge yatırım harca-malarının; Hükümetimizin 2016 Yılı Eylem Planı gereğince yasalaştırılan 6676 sayılı Kanun’un Mart ayı başın-da yürürlüğe girmesi ve yine Eylem Planı’nda yer alan bir yıl içinde ger-çekleştirilecek “Bilim, Teknoloji ve Yenilik Reformu” sayesinde artması bekleniyor.

Page 104: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016102

2014 YILINDA DÜNYADA EN FAZLA AR-GE YATIRIMI YAPAN 50 ŞİRKET2014

Yılı Sırası Şirket Ülke 2014 Ar-Ge Yatırım Harcaması

(Milyon €)

1 Volkswagen Almanya 13120,0

2 Samsung Güney Kore 12187,0

3 Microsoft ABD 9921,7

4 Intel ABD 9502,5

5 Novartis İsviçre 8217,6

6 Google ABD 8098,2

7 Roche İsviçre 7422,1

8 Johnson&Johnson ABD 6996,1

9 Toyota Motor Japonya 6858,4

10 Pfizer ABD 6844,6

11 General Motors ABD 6095,0

12 Merck US ABD 6056,3

13 Ford Motor ABD 5683,2

14 Daimler Almanya 5650,0

15 Huawei Çin 5441,2

16 Cisco Systems ABD 5112,4

17 Robert Bosch Almanya 5042,0

18 Apple ABD 4975,7

19 Sanofi-Aventis Fransa 4812,0

20 Honda Motor Japonya 4576,6

21 BMW Almanya 4566,0

22 Oracle ABD 4549,9

23 Qualcomm ABD 4511,2

24 Siemens Almanya 4377,0

25 IBM ABD 4335,7

26 Astrazeneca İngiltere 4164,4

27 Glaxosmithkline İngiltere 4002,0

28 Ericsson İsveç 3856,7

29 Bayer Almanya 3689,0

30 Fiat Chrysler Hollanda 3665,0

31 Airbus Hollanda 3616,0

32 Amgen ABD 3498,9

33 General Electric ABD 3486,5

34 Nissan Motor Japonya 3455,7

35 Bristol-Myers Squibb ABD 3426,4

36 Eli Lilly ABD 3249,5

37 Sony Japonya 3170,1

38 Panasonic Japonya 3121,8

39 EMC ABD 2915,7

40 Hewlett-Packard ABD 2839,1

41 Nokia Finlandiya 2718,0

42 Abbvie ABD 2715,6

43 Denso Japonya 2699,4

44 Boehringer Ingelheim Almanya 2654,0

45 Takeda Japonya 2608,7

46 LG Elektronics Güney Kore 2596,9

47 Toshiba Japonya 2407,9

48 Gilead Sciences ABD 2350,7

49 Tata Motors Hindistan 2345,5

50 SAP Almanya 2307,0 Kayn

ak: A

vrup

a Ko

mis

yonu

, Avr

upa

Birli

ği’n

in 2

015

Ar-G

e Pe

rform

ansı

Page 105: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 103

ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI ARACILIĞIYLA GEÇİCİ İSTİHDAM

Page 106: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016104

Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanlığıÇalışma Genel Müdürü

Nur

can

ÖN

DER

Yapılan Düzenlenmeler ile İnsan Odaklı Güvenceli Esnek Çalışma Anlayışı Benimsenmiştir

İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun tasarısında öngörülen;a. Özel İstihdam Büroları Aracılı-

ğıyla Geçici İş İlişkisib. Uzaktan Çalışmac. Turizm sektöründe denkleştirme

süresinin 2 aydan 4 aya çıkartıl-ması

konularındaki düzenlemelere iliş-kin bilgi verebilir misiniz?

23 Şubat 2016 tarihinde Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komis-yonunda kabul edilerek Genel Kurula gönderilen metinde özel istihdam bü-roları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin kurulması, uzaktan çalışma gibi işgü-cü piyasasında güvenceli esneklik sağ-layacak düzenlemeler ile turizm sektö-ründe denkleştirme süresinin dört aya çıkarılması konuları düzenlenmiştir.

Bahsettiğim konulardan, birçok ül-kede uygulanan ancak ülkemizde yeni kurulacak olan özel istihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisinin kurul-ması hakkında farklı kesimlerden gö-rüşler kamuoyunda çok fazla gündeme gelmiştir. Ancak, sosyal diyalog meka-nizmasını etkin işletmek görevine sa-hip olan Bakanlığımız, söz konusu ça-lışmayı yaparken asla tek bir kesimin menfaatine düzenlemeler yapmamış, endüstri ilişkiler sisteminin tamamını kapsayacak bir çalışma yapmıştır.

Yapılan düzenlenmeler ile insan odaklı güvenceli esnek çalışma anla-yışı benimsenmiştir. Tasarıda yapılan özel istihdam bürolarına geçici iş iliş-kisi kurma yetkisi verilmesi ile uzak-tan çalışmaya yönelik düzenlemeler, Avrupa Birliği (AB) Direktifi ve Ulusla-rarası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşme-leri dikkate alınarak yapılmıştır.

Özel istihdam büroları aracılığı ile geçici olarak çalışanların hakları dü-zenlenirken eşit muamele temel ilke olarak benimsemiştir. Kötüye kullanı-mı önlemek amacıyla ise süre, kota, sektörel yasaklar ve kısıtlı başvuru nedenleri gibi pek çok kısıtlar getiril-miştir.

Özel İstihdam Büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisinin kurulma şartları açıkça düzenlenmiştir. Tasarıya göre geçici iş ilişkisi;

Tasarıda yapılan özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kur-ma yetkisi verilmesi ile uzaktan çalışmaya yönelik düzenleme-ler, Avrupa Birliği (AB) Direktifi ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmeleri dikkate alına-rak yapılmıştır.

Page 107: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 105

→ Askerlik hizmeti halinde, → Yıllık izin, hastalık hali, doğum

izni, ebeveyn izni gibi iş görme ediminin işçiden kaynaklı sebep-ler ile iş ediminin yerine getirile-mediği hallerde,

→ Mevsimlik tarım işlerinde, → Ev hizmetlerinde, → İşletmenin iş hacminin öngörüle-

meyen ölçüde artması halinde, → İşletmenin günlük işlerinden sa-

yılmayan ve aralıklı gördürülen işlerde,

→ İş güvenliği bakımından acil olan işlerde veya üretimi önemli ölçü-de etkileyen zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması halinde,

→ Mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları halinde,

kurulabilecektir.Özel İstihdam Büroları aracılığı ile

geçici iş ilişkisinin kurulması bazı du-rumlarda ise yasaklanmıştır. Tasarıya

göre geçici iş ilişkisi; → Grev ve lokavt esnasında, → Toplu işçi çıkarma durumunda

son sekiz ay içerisinde, → Kamu kurum ve kuruluşlarında, → Yer altında maden çıkarılan işyer-

lerinde,yasaklanmıştır.

Uzaktan çalışma uygulaması ile evinde ya da teknolojik iletişim araç-ları aracılığıyla işyerinin dışında çalış-ma imkanı sağlanacaktır.

Güvenceli esnekliğin en önemli bileşenlerinden biri esnek çalışma bi-çimleridir. Özellikle gelişmiş ülkelerde farklı esnek çalışma biçimlerinin yay-gın olarak uygulandığı görülmektedir.

En yaygın esnek çalışma biçimleri arasında kısmi süreli çalışma, belirli süreli çalışma, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici süreli çalışma, uzak-tan çalışma, çağrı üzerine çalışma, ev-den çalışma bulunmaktadır.

Tasarı ile düzenlenen uzaktan çalış-ma, bilgi iletişim teknolojilerini kulla-narak işyerinin dışında uygulanan es-nek bir çalışma biçimidir. Bu çalışma biçimi, bilgi iletişim teknolojilerinin gelişmesine paralel olarak 1980’ler-den bu yana özellikle gelişmiş ülke-lerde hızla yayılmaktadır. Önemli bir esnek çalışma biçimi olan ve özellikle iş-aile yaşamının uyumlaştırılmasında önem taşıyan uzaktan çalışma tasarı ile düzenlenerek ulusal mevzuatımıza dahil edilecektir. Böylece, işçilerimize teknolojik iletişim araçları aracılığıyla işyerini dışında çalışma imkanı sağla-narak işin niteliğine göre iş edimlerini

Özel istihdam büroları aracılığı ile geçici olarak çalışanların hakları düzenlenirken eşit muamele temel ilke olarak benimsemiştir. Kötüye kullanımı önlemek amacıyla ise süre, kota, sektörel yasaklar ve kısıtlı başvuru nedenleri gibi pek çok kısıtlar getirilmiştir.

Page 108: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016106

evlerinde yerine getirme imkanı dü-zenlenecektir. Uzaktan çalışan işçile-rin emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaması hükmü ile hakları ko-runmaktadır. Uzaktan çalışacak işçile-rin iş sözleşmelerinin yazılı bir şekilde yapılması ile işin tanımı, şekli, süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesi gibi hükümlerin sözleşmede yer alması zo-runluluğu getirilmektedir.

Turizm sektöründe denkleştirme süresinin 2 aydan 4 aya çıkartılması ile denkleştirme süresinin artırılma-sıyla esnek çalışma niteliğinin artması sağlanacaktır. Tedbirin amacı, yoğun çalışılan yaz ayları ile çalışılmayan kış ayları arasında denkleştirme yapılarak sektör çalışanlarının bir yıl boyunca çalışmasını sağlamak, böylece sektör-de çalışanların daimi işçi olmalarını sağlamaktır.

Tasarı kanunlaştığı takdirde “Özel İstihdam Büroları Aracılığıy-la Geçici İş İlişkisi” yönteminin ül-kemiz çalışma hayatına ve ekono-misine yapması beklenen katkılar konusundaki görüş ve değerlendir-melerinizi öğrenebilir miyiz?

Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisinin sağlanması istih-dam olanaklarının yaratılmasına ve geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Özellikle emek piyasasından soyutlan-mış bireylerin emek piyasasına dahil edilmeleri sağlanacaktır.

Kayıtdışı istihdamın önlenmesinde bir adım olacaktır.

→ Bugüne kadar bir şekilde yürü-mekte olan geçici iş ilişkisi ve uzaktan çalışma konusunun yasal güvenceye kavuşması, bu alanda büyük bir boşluğu dolduracak ve kayıt dışı uygulamaların kayıt al-tına alınmasına önemli katkılar sağlayacaktır.

Geçici iş ilişkisi işgücü piyasasına gi-rişleri kolaylaştıracak ve daimi istihda-ma geçişte önemli bir rol üstelenecektir.

→ Öğrencilerin, yeni mezunların sektöründe lider olan firmalarda iş deneyimi kazanması mümkün hale gelecektir.

→ Yeni mezunların, öğrencilerin, ka-dınların niteliklerine uygun daimi işlere geçişi sağlanacaktır.

→ Sürekli istihdamda kendine yer bulamayan uzun süreli işsizler için geçici iş olanağı sağlanacaktır.

→ İşçilerin kendisini mesleki anlam-da geliştirmeleri, deneyim kazana-rak sürekli işlere geçişleri kolay-laşacak, niteliksiz işçiler için ise istihdam olanakları yaratılacaktır.

Mevsimlik tarım işinde sosyal gü-venceden ve iş sağlığı ve güvenliğinden yoksun olarak çalışan işçilere güvence sağlanacaktır.

→ Mevsimlik tarım işlerinde ve ev hizmetlerinde çalışanların yoğun bir şekilde kayıt dışı olarak çalış-tıkları bilinen bir gerçektir.

→ Geçici iş ilişkisiyle yetkilendiril-miş özel istihdam bürolarının dev-reye alınması ile kayıt dışı yapılan bu işler kayıt altına alınmakta, si-gortasız ve güvencesiz çalışan işçi-lerin hakları korunmaktır.

Kadınlar anne olmak ve çalışan ka-dın olmak arasında tercih yapmak zo-runda kalmayacaktır.

→ Tasarıya göre, yıllık izin, hastalık hali, doğum izni, ebeveyn izni gibi iş görme ediminin işçiden kaynak-lı sebepler ile iş ediminin yerine getirilemediği hallerde geçici iş ilişkisi kurulabilmesi düzenlen-mektedir.

→ Böylece, iş hayatı ile aile haya-tının uyumuna imkan sağlana-rak, doğum izni kullanan, yarı zamanlı çalışan kadınlar çocu-ğuna zaman ayırırken gerçek bir iş güvencesine kavuşacaktır.

Avrupa Birliği’nin bu konudaki uygulama sonuçları hakkında bilgi

verebilir misiniz?Uzaktan çalışma, dünyada yaygın

şekilde kullanılan bir çalışma biçimidir; → Almanya’da evden çalışanların

oranlarının toplam çalışanların yüzde 6’sı olduğu tespit edilmiştir. Buna göre yaklaşık 2,5 milyona yakın işçinin evden çalıştığı belir-tilmektedir.

→ İngiltere’de 30,2 milyon çalışanın yüzde 13,9’u yani 4,2 milyonu ev-den, bunlardan yaklaşık 2,5 milyo-nu ise tele çalışandır.

→ Amerika’da 9 milyon 374 bin kişi evden çalışmaktadır.

Dünyada geçici iş ilişkisi kapsa-mında çalışan kişi sayısının ortalama-sı yüzde 1,6’dır. Bu oran AB’de yüzde 1,7; Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yüzde 2,1; Japonya’da yüzde 2,0’dır. 2013 yılı rakamlarına göre 60,9 milyon kişi istihdam ve işe alım endüstrisi yolu ile işgücü piyasasına erişim kazanmıştır. Bu rakamın 40,2 milyonu özel istihdam büroları aracı-lığı ile gerçekleşmiştir.

2015 yılı CIETT Ekonomik Rapo-runa göre, dünyada 260 bin özel is-tihdam bürosu bulunmaktadır. Bu büroların yaklaşık 63.000’i geçici iş ilişkisi faaliyeti yürütmektedir. Dün-yadaki toplam büro sayısının yak-laşık %60’ı Hindistan, Brezilya ve Japonya’da yer almaktadır. Avrupa Birliği’nde, işsizlerin yaklaşık %22,5’u özel istihdam büroları aracılığı ile iş aramak faaliyetini gerçekleştirmekte-dir. Özellikle Hollanda’da bu oran yak-laşık %42 dolaylarındadır.

Özel İstihdam Büroları Aracılığıy-la Geçici İş İlişkisinin sağlanması istihdam olanaklarının yaratıl-masına ve geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Özellikle emek pi-yasasından soyutlanmış bireyle-rin emek piyasasına dahil edilme-leri sağlanacaktır.

Page 109: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 107

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)Türkiye Ofisi Direktörü

Num

an Ö

ZCA

N

Özel İstihdam Büroları ve Çalışma Haklarının Güvence Altına Alınması

Özel istihdam bürolarının faaliyet-leri çok eskiden beri ILO’nun günde-minde yer almış ve son yıllarda da ILO bünyesinde yürütülen “standart dışı istihdam modelleri” (non-standard forms of employment)1 konusunun temel başlıklarından birisini oluştur-muştur. 1933 yılında kabul edilen 34 Sayılı Ücretli İstihdam Büroları Söz-leşmesi ile Özel İstihdam Bürolarının (ÖİB) tasfiyesi zorunlu kılınmış, ancak 1949 yılında sözleşme gözden geçi-rilmiş ve 96 Sayılı sözleşme ile istih-dam ilişkisinin özel istihdam büroları aracılığı ile kurulması konusundaki kısıtlayıcı yaklaşım esnetilmiştir. En nihayetinde 1997 yılında kabul edilen 181 Sayılı Özel İstihdam Büroları Söz-leşmesi ile temel çalışma standartları-nın güvence altına alınması koşulu ile özel istihdam bürolarının faaliyetleri düzenlenmiştir.

Konunun ILO nezdinde tartışılma-ya başlandığı 1930’lı yıllardan günü-müze baktığımızda gerek üretim mo-delleri ve istihdam biçimleri, gerekse teknolojik gelişim, küresel rekabet ve

çalışma ilişkileri alanında önemli dö-nüşümler yaşanmış ve uluslararası standartların da bu dönüşüme cevap verecek şekilde revize edilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bu anlamda, 181 Sa-yılı Özel İstihdam Büroları Sözleşmesi ve 188 Sayılı Tavsiye Kararı2 ILO’nun özel istihdam büroları konusunda ge-tirdiği norm ve standartların temel re-ferans kaynağı olarak önemli bir yere sahiptir.

Şubat 2015’te ILO’da “Standart dışı İstihdam Biçimleri Uzmanlar Toplan-tısı” yapılarak standart dışı istihdam modellerinin kapsamı, istihdam ve ve-rimlilik üzerindeki etkisi, insana yakı-şır işin hayata geçirilmesi anlamında taşıdığı riskler ve işletmelere sunduğu olanaklar tartışılmış ve bu toplantının sonuçları Mart 2015’teki ILO Yönetim Kurulu’nda görüşülerek benimsenmiş-tir3.

Buna göre, standart dışı istihdam modelleri çalışma koşulları, ücretler ve gelir adaletsizliği, eğitim olanakları, ayrımcılık, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamlarının sağlanması, örgütlenme

ve toplu pazarlık hakları konusunda kimi hak kayıplarını ve ihlallerini be-raberinde getirme riski taşımaktadır. Öte yandan, günümüz gelişen iş piya-sası koşullarında standart dışı istih-dam modelleri, işletmelerin istikrarsız iş piyasası koşullarına daha kolay ya-nıt vermelerine ve bu sayede yeni is-tihdam olanakları yaratabilmelerine, benzer şekilde dezavantajlı olan işçile-rin daha kolay istihdam olanaklarına erişebilmelerine ve işçilerin de aile ve çalışma yaşamı arasındaki dengeyi sağlayabilmelerine olanak sağlayabi-lir. Bu açıdan bakıldığında, iyi dizayn edilmiş ve düzenlenmiş standart dışı istihdam modelleri işletmelerin deği-şen piyasa koşullarına adapte olabil-me ve gelişen ihtiyaçlara yanıt vere-bilme kapasitelerini geliştirmelerine olanak sağlamaktadır. Aynı zamanda bu çalışma modelleri, teknik kapasi-tesi güçlü işçileri daha kolay istihdam edebilmelerine ve teknolojik gelişme-lere ayak uydurabilmelerine olanak sağlamaktadır. Bu anlamda özel is-tihdam büroları aracılığı ile geçici iş

Page 110: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016108

ilişkisinin kurulması, iş piyasaları için olumlu sonuçlar doğurma potansiyeli-ne sahiptir.

Bu potansiyel faydaların gerçeğe dönüştürülebilmesi için, standart dışı istihdam modelleri işçilerin ve işve-renlerin temel ihtiyaçlarını karşıla-yabilmeli ve örgütlenme özgürlüğü, toplu pazarlık, eşitlik ve ayrımcılık yapmama, istihdam güvencesi gibi temel çalışma haklarını ihlal etmeye yönelik uygulamaları içermemelidir. Bunun sağlanabilmesi için de, düzgün yasal düzenlemelere, güçlü teftiş siste-mine ve etkin sosyal diyalog mekaniz-malarına ihtiyaç bulunmaktadır.

ILO’nun 181 sayılı Sözleşmesi de tam olarak bu hassasiyetleri göz önü-ne alan bir denge üzerine inşa edil-miştir: bir yandan çalışanların temel hak ve özgürlüklerinin güvence altı-na alınması ihtiyacı ile; diğer yandan işletmelerin iş piyasasının değişen koşullarına cevap verebilme ihtiyacı. Bu yönüyle Sözleşme işçi, işveren ve hükümetlerin ihtiyaç ve taleplerine dengeli şekilde yanıt verecek unsurla-rı içermektedir. Sözleşmede ve Tavsiye Kararında öne çıkan temel noktaları ise şöyle özetlemek mümkündür: • Sözleşmenin uygulanması ve ulu-

sal düzeye adapte edilmesi sürecin-de üçlü danışma ve sosyal diyalog meknizmalarının işletilmesi

• Çalışanlar arasında ayrımcılığın ya-

pılmaması ve tüm çalışanlara eşit fırsatların sunulması

• Özel istihdam büroları aracılığı ile istihdam edilecek göçmenlerin haklarının güvence altına alınması

• Çocuk işçiliğinin engellenmesi • Çalışanlar için etkin şikayet meka-

nizmalarının kurulması • Özel istihdam büroları tarafından,

iş arayanlardan hizmet ücretinin alınmaması

• Başta örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkı olmak üzere, ücretler, çalışma saatleri ve çalış-ma koşulları, eğitim olanakları, sosyal güvence, güvenli ve sağlıklı çalışma ortamlarının sağlanması, ebeveyn izninin ve haklarının gü-vence altına alınması, grev süresin-ce ÖİB’ler tarafından işçi istihdam edilememesi ve işçilerin haklarının tazmin edilmesi gibi çalışanların temel hak ve özgürlüklerinin gü-vence altına alınması ve bu konuda ilgili tüm kurumların üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmesinin sağlanması

• Kamu istihdam hizmetleri ile etkin işbirliğinin sağlanması Bu başlıkların yanı sıra, sözleşme-

nin uygulanmasında sosyal diyalog mekanizmalarına ve güçlü ve etkin iş teftiş sistemine duyulan ihtiyaç konu-su, sözleşmede ve tavsiye kararında

özellikle vurgulanan konu başlıkların-dandır.

Sözleşmenin içeriği dikkate alındı-ğında, bir noktayı açıkça vurgulamak isterim ki, Sözleşme temel çalışma haklarını merkezine koymakta ve bu hakları korunmasına öncelik vermek-tedir. Bu yönüyle Sözleşme, iş piyasa-sının gelişen ihtiyaçlarına yanıt vere-bilmeyi ve aynı zamanda bu yapılırken çalışanların temel haklarının güvence altına alınmasını sağlayan hükümler içermektedir.

Türkiye’de de özel istihdam büro-ları aracılığı ile geçici istihdam ilişki-sinin kurulmasının tartışıldığı bu gün-lerde, 181 sayılı Sözleşme’nin Türkiye tarafından onaylanmasının anlamlı ve önemli olduğu kanısındayız. Nitekim 2016 yılı Uzmanlar Komitesi Raporu4 da bunun altını çizmiştir. Ancak her halükarda, Türkiye henüz 181 sayılı Sözleşmeyi henüz onaylamamış olsa bile, şu anda TBMM gündeminde bu-lunan ve bu yazının kaleme alındığı tarihte henüz yasalaşmamış bulunan kanun tasarısında, Sözleşmenin yu-karıda belirttiğimiz temel ilkelerine dikkat edilmesi, kanundan beklenen faydaların ortaya çıkması ve beklen-meyen risklerin telafi edilmesi bakı-mından yararlı olacaktır.

DİPNOTLAR 1- Standart dışı istihdam modelleri belirli süreli iş sözleşmesi ve diğer geçici çalışma modelleri, geçici iş ilişkisi ve gizli istihdam ilişkileri, yarı zamanlı ça-lışma gibi birden fazla tarafı içeren diğer sözleşmeye dayalı ilişkileri içermektedir.2- 181 Sayılı Özel İstihdam Büroları Sözleşmesinin tam metni için http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_norm/---relconf/documents/meetingdo-cument/wcms_354090.pdf ve 188 sayılı Tavsiye Ka-rarının tam metni için http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_norm/---relconf/documents/meetingdocument/wcms_354090.pdf3- Governing Body, 323rd Session, Geneva, 12-27 March 2015, http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_norm/---relconf/documents/meetingdo-cument/wcms_354090.pdf4- ILO Report of the Committee of Experts on the Applicaiton of Convetnions and Recommendations, http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_norm/---relconf/documents/meetingdocument/wcms_448720.pdf

Page 111: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 109

İŞKUR Genel Müdür V.

Meh

met

Ali

ÖZK

AN

Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisinin Çalışma Hayatına Katkıları

1990’lı yıllardan itibaren hız kaza-nan küreselleşme süreci ile birlikte iş-gücü piyasalarında önemli değişmeler ortaya çıkmış ve rekabetin baskısı so-nucu birçok ülke işgücü piyasalarında daha esnek politikalar benimsemeye başlamıştır. Bu süreçle birlikte, işgü-cünün hareketliliği artmış, iş arayan-lar kendi ulusal ücret seviyelerinin üzerinde başka ülkelerde işler arama-ya başlamıştır.

Öte yandan bu süreç, kamu istih-dam hizmetlerinin işgücü piyasasında etkinliğini arttırmaya yönelik ulusla-rarası örgütler ve gelişmiş ülkelerin çeşitli reformlar geliştirmesini zorunlu hale getirmiş, işgücü piyasasında arz-talep arasındaki aracılık fonksiyonuna yeni bakış açıları geliştirilmiştir. İstih-dam hizmetlerini sunma bakımından işgücü piyasalarında “tekel” konu-munda olan kamu istihdam kurum-

ları, bu hizmetlerin sunumunu daha etkin hale getirmek için özellikle son otuz yıllık periyotta fonksiyonlarını Özel İstihdam Büroları(ÖİB)’yla pay-laşır hale gelmiştir. Böylelikle işgücü piyasalarında işbirliği odaklı birbirini tamamlayıcı iki ayrı mekanizma oluş-muştur.

Ülkemiz de bu amaçla, 96 sayılı Üc-retli İş Bulma Büroları Sözleşmesi’ne onay verilerek özel istihdam büroları-nın faaliyete geçmesinin önünü açıl-mıştır. Bu kapsamda; 4857 sayılı İş Kanununa dayanılarak, 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Kanunuy-la işgücü piyasasının etkinliğine katkı sağlamak için 2003 yılından itibaren birçok ÖİB’lere faaliyet izni verilmiş-tir. Bu sayede; ÖİB’lerin nitelikleri ve uzmanlıkları kullanılarak işgücü pi-yasasında aracılık faaliyetlerinin et-kinliğinin artırılması amaçlanmıştır.

Hâlihazırda; izin verilen 441 ÖİB faa-liyetini sürdürmektedir.

Mevcut mevzuata göre ÖİB; özel hukuk kuralları altında ve belirli bir sözleşme çerçevesinde işe yerleştirme faaliyeti karşılığı sadece işverenden ücret alarak, iş arayandan herhangi bir ücret ya da komisyon almaksızın, İŞKUR’dan yetki almak şartıyla, işgücü piyasasında iş arayanlarla işverenler arasında aracılık hizmeti sağlayan ger-

Son yıllarda, ülkemizde sıkça tar-tışılan esnek çalışma modellerin-den biri olan “ÖİB’ler aracılığıyla geçici iş ilişkisi” uygulaması, iş-gücü piyasasındaki dalgalanma-ların sık sık yaşandığı günümüz-de işverenlerin taleplerine hızlı cevap verebilmek adına giderek önemli hale gelmektedir.

Page 112: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016110

çek ya da tüzel kişi olarak tanımlan-maktadır. Belirlenen usul ve esaslara uygun olarak yurt içinde ve yurtdışın-da işe yerleştirme, firmalara insan kay-nakları yönetimi alanında danışman-lık ve istihdamın artırılması, işsizliğin azaltılması ya da işgücünün istihdam edilebilirliğini veya istihdamın sür-dürülebilirliğini artırıcı faaliyetlerde bulunabilen ÖİB’ler; kamu kurum ve kuruluşlarına iş ve işçi bulma, mesleki olarak geçici iş ilişkisi düzenleme ve çalışma izni bulunmayan yabancı uy-ruklularla ilgili aracılık hizmeti yönüy-le sınırlandırılmıştır.

Dünyadaki özel istihdam bürola-rının işgücü piyasasına etkileri ve iyi uygulamalar kapsamında ülkemizin işgücü piyasası dinamikleri de göz önünde bulundurularak, özel istih-dam bürolarının daha etkin ve verimli çalışmasını sağlamak amacıyla sosyal taraflarla istişare içerisinde gerekli dü-zenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda; ÖİB’lere izin verme, yenileme ve iptale ilişkin hususlar Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine devredilmiştir. Ay-

rıca; ÖİB’lerin çalıştırdıkları nitelikli personele yönelik aranan şartlar de-ğiştirilmiş, büroların iktisadi işletme olarak faaliyetlerini yürütebilmeleri hususunda değişiklik yapılmış ve bü-roların ticari unvanlarındaki sınırlan-dırmalar kaldırılmıştır. Faaliyet alanı yönüyle ise ÖİB’lere mesleki eğitim verebilme imkânı tanınmıştır.

Son yıllarda, ülkemizde sıkça tar-tışılan esnek çalışma modellerinden biri olan “ÖİB’ler aracılığıyla geçici iş ilişkisi” uygulaması, işgücü piyasasın-daki dalgalanmaların sık sık yaşandığı günümüzde işverenlerin taleplerine hızlı cevap verebilmek adına giderek önemli hale gelmektedir. Özellikle kriz dönemlerinde istihdama olumlu katkılar sunan geçici iş ilişkisi uygula-ması, 2009 yılında yayımlanan ILO ra-porunda da yer bulmuş, özel istihdam bürolarının modern işgücü piyasaları-nın isleyişinde önemli rol üstlendiği belirtilmiştir. Türkiye’de uygulama üzerinde tartışmalar devam ederken, Avrupa işgücü piyasasında geçici iş ilişkisi yoluyla işe yerleştirme, bir is-

tihdam türü olarak uygulamada yer al-maktadır. 1990 yılından itibaren özel-likle geçici iş ilişkisi faaliyeti gösteren ve kendi isçilerini bir üçüncü gerçek veya tüzel kişilerin hizmetine vermek amacıyla, mesleki anlamda geçici işçi sağlama faaliyeti gösteren firmaların sayısında büyük bir artış görülmüştür. Bu durum herhangi bir denetime tabi olmadan işgücü piyasalarında kayıt dışı olarak ÖİB faaliyeti gösteren fir-maların tek çatı altında toplanması ve bu kapsamda yaptıkları faaliyetlerin yasal bir çerçeveye kavuşturulması ge-rekliliğini zorunlu kılmıştır.

Bilindiği üzere, Uluslararası Çalış-ma Örgütü (ILO) 1997 yılında 181 sayı-lı Özel İstihdam Büroları Sözleşmesi’ni

Özellikle kriz dönemlerinde istih-dama olumlu katkılar sunan ge-çici iş ilişkisi uygulaması, 2009 yılında yayımlanan ILO raporun-da da yer bulmuş, özel istihdam bürolarının modern işgücü piya-salarının isleyişinde önemli rol üstlendiği belirtilmiştir.

Page 113: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 111

kabul etmiştir. Ayrıca, 2008 yılında AB Parlamentosu tarafından ÖİB’ler aracılığıyla mesleki anlamda geçici iş ilişki kurulmasına yönelik 2008/104/EC sayılı Geçici İstihdam Büroları Direktifi’ni yayınlamıştır. Söz konusu Direktif’e Avrupa Birliği üye ülkeleri-nin ulusal mevzuatlarını uyumlaştır-mak durumunda olduklarından, geçici iş ilişkisi faaliyeti yürüten büroların bu faaliyetleri yasal zemine oturtul-muş, çalışan haklarını koruyucu ve ta-rafların sorumluluklarını düzenleyen temel hükümler getirilmiştir.

Öte yandan; Uluslararası Özel İstihdam Büroları Konfederayonu (CIETT)’nun 2016 yılı Ekonomik Raporu’na göre günümüzde dün-ya genelinde istihdam ve işe alma endüstrisi(REC) 71,9 milyon kişi için iş sağlamıştır. Söz konusu işçilerin 67,2 milyonu geçici işçidir. Dünya ge-nelinde geçici işler işgücü piyasasının %1,6’sını oluşturmaktadır. Geçici işler bakımından 27,8 milyon işçi ile Hin-distan, 14,6 milyon işçi ile Amerika ve 8,1 milyon işçi ile Çin en önemli işgücü piyasaları olarak öne çıkmaktadır. Ra-pora göre 2014 yılında dünyada geçi-ci istihdam bürosu tarafından eğitim verilen işçilerin sayısı 4,9 milyondur.

Eğitim için geçici işçilere harcanan para ise 535 milyon Euro olarak ger-çekleşmiştir.

Ayrıca, geçici iş ilişkisi uygulama-sının yürürlükte olduğu ülkelerde ya-pılan araştırmalar, işverenlerin büyük bir bölümünün geçici işçi çalıştırama-ması durumunda söz konusu işte da-imi bir işçi çalıştırmayacağını, bunun yerine kendi işçilerini fazla çalıştırmak gibi belirli stratejilere yönelecekleri-ni ortaya koyuyor. Boston Consulting Group adlı global yönetim danışman-lık şirketinin araştırması bunu des-tekler niteliktedir. Araştırmaya göre; işverenlerin %74’ü geçici istihdam ye-rine kalıcı istihdamı tercih etmezken, %62’si ise geçici iş ilişkisi uygulaması olmasaydı ya işi yaptırmayacağını ya da diğer stratejileri benimseyeceğini belirtmektedir. Bu kapsamda ÖİB’le-rin 2010 yılında ABD’de 401 bin yeni iş yarattığı, Avrupa Birliği ülkelerinde ise ekonomik krizin en yoğun yaşan-dığı 2009 ve 2011 yıllarının ilk yarısı arasındaki süreçte en az 900 bin yeni iş yarattığı görülmektedir.

Ülkemizde de mesleki anlamda ÖİB’ler aracılığıyla geçici iş ilişkisini düzenleyen ve uzaktan çalışma gibi esnek çalışma modelini öngören son

yasa çalışması 01.02.2016 tarihli “İş Kanunu ile İŞKUR Kanununda De-ğişiklik Yapılmasına Dair Kanun Ta-sarısı’’ Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda görüşülmüş, aka-binde TBMM Genel Kuruluna havale edilmiştir.

Söz konusu tasarı ile İŞKUR’dan ge-çici işçi sağlama yetkisi alan ÖİB’lere geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilerek, büroların faaliyet alanı genişletilmek-tedir. Geçici iş ilişkisi, özel istihdam büroları aracılığıyla, holding bünyesi içinde ya da aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir iş yerinde görevlendir-me yapılarak kurulabilecektir.

Tasarıya göre geçici iş ilişkisi, ifade edilen hallerin devamı süresince; do-ğum izni ve doğum sonrası kısmi çalış-ma hakkı kullanan, askerlik hizmetini yapan ve iş sözleşmesi askıya alınan çalışan yerine kurulabilecektir. Ayrıca;

Geçici iş ilişkisi, işgücü piyasa-sına girişte zorluk yaşayan de-zavantajlı kesimler için bir kapı aralayacaktır. Orta ve uzun dö-nemde, geçici istihdam, kayıt dışı istihdamın kayıt içine alınması sürecinde de rol oynayabilecektir.

Page 114: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016112

mevsimlik tarım işleri ile ev hizmetle-rinde, süre sınırı aranmaksızın geçici iş ilişkisi kurulabilecektir.

Tasarıya göre, grev ve lokavt uygu-laması sırasında geçici iş ilişkisi kap-samında işçi çalıştırılamayacaktır. İş-letmenin iş hacminin öngörülemeyen ölçüde artması halinde geçici iş ilişki-sine dayalı çalıştırılan işçi sayısı, işlet-medeki toplam işçi sayısının dörtte bi-rini geçemeyecektir. Ancak 10 ve daha az işçi çalıştırılan iş yerlerinde, 5 işçiye kadar geçici iş ilişkisi kurulabilecektir. İşçi sayısının tespitinde, kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli ça-lışmaya dönüştürülecektir. 

Geçici iş ilişkisinde işveren, İŞ-KUR tarafından gerekli izinleri alan ÖİB’ler olacaktır. Bu kapsamda İŞKUR Kanunu’na “geçici iş ilişkisi kurma faaliyeti yürütmek üzere…’’ ibaresi eklenmiş, ÖİB faaliyeti yürütmek için başvuru yapacak kişilere izin verilme-si, uygulama esasları ve idari yaptırım-lara ilişkin esaslar da düzenlenmiştir. ÖİB’lerin, geçici iş ilişkisi kurma yet-kisi alabilmesi için başvuru tarihin-den önceki 2 yıl süresince kesintisiz faaliyet göstermesi ve brüt asgari ücre-tin 20 katı tutarında teminat vermesi gerekmektedir. İzinler 3 yıl süreyle geçerli olacak ve üçer yıllık sürelerle yenilenebilecek, ayrıca geçici iş ilişki-si kurma yetkisi söz konusu bürolar hakkında olumlu rapor düzenlenmesi, vergi borcunun bulunmaması, SGK’ya prim, idari para cezası, gecikme ceza-sının bulunmaması ve uygun iş yerine sahip olması halinde verilecektir.

Geçici iş ilişkisinin uygulamaya geçirilmesiyle işverenler açısından; talep dalgalanmalarına uygun tepkiler verilebilmesinin sağlanması, hastalık, doğum gibi sebeplerle boşalan pozis-yonları hızla doldurma ihtiyacının kar-şılanması, işçiler açısından; iş-yaşam dengesini sağlama, işgücü piyasasına entegrasyonu kolaylaştırma, kalıcı

istihdam olanaklarını artırma, kayıt dışı uygulamaları ortadan kaldırarak suistimalleri engelleme ve istihdamda dezavantajlı grupların işgücü piyasa-larına dâhil olmalarını kolaylaştırma gibi olanaklar sağlanabilecektir.

Hiç kuşkusuz, geçici iş ilişkisi, üre-tim ve istihdam maliyetleri üzerinde de etkili olacaktır. Ülkemizdeki yüksek istihdam maliyetlerinin rekabetçi se-viyelere çekilmesine katkı sağlayacak, kriz ve dalgalanma dönemlerinde iş-sizliğin olumsuz sonuçlarının hafifle-tilmesi mümkün olabilecektir. Geçici iş ilişkisinin belki de en önemli katkı-larından biri, bir taraftan, işsizlikten istihdama, diğer taraftan da geçici iş-ten, daimi iş/işe geçişte bir köprü işle-vi görecek olmasıdır. Özellikle kadın ve gençlerimiz açısından bu köprü işlevi, son derece önemlidir. Bir başka ifadey-le, geçici iş ilişkisi, işgücü piyasasına girişte zorluk yaşayan dezavantajlı ke-simler için bir kapı aralayacaktır. Orta ve uzun dönemde, geçici istihdam, ka-yıt dışı istihdamın kayıt içine alınması sürecinde de rol oynayabilecektir. Ek olarak, geçici iş ilişkisi işgücü piyasa-sındaki emek arz ve talebinin eşleş-tirilmesini kolaylaştırarak piyasanın düzgün bir şekilde işleyişine olumlu katkıda bulunacağı düşünülmektedir.

Uygulama, issiz kalmış̧ olan kişi-lerin kendilerine olan güvenlerinin yerine gelmesine, becerilerinin yeni-lenmesine, tecrübelerinin artırılması-na ve kapasitelerinin işverenlerce fark edilmesine olanak vermesi nedeniyle özellikle uzun dönemli işsizlikle mü-cadelede önemli bir araçtır. Sistemsel olarak eğitim programları düzenleyen ve uygulayan ÖİB’ler vasıtasıyla işgü-cü piyasasına geçişleri kolaylaştıraca-ğı ve yeni istihdam olanakları yarata-cağı öngörülmektedir.

ÖİB’ler; aracılık faaliyetinin ger-çekleştirmesi amacıyla yeni bir sektör oluşturarak çalıştırdığı personeller ile işgücü piyasasında bir istihdam alanı

yaratacak, bu durum, yeni bir vergi alanı oluşturacak ve istihdam yarat-masından dolayı sosyal güvenlik fon-larına ek gelir sağlayacaktır. Ayrıca; ekonomik krizin yoğun yaşandığı dö-nemlerde meydana gelebilecek geçici işgücü kayıplarının telafi edilmesi yo-luyla ilave istihdam olanağı sağlanabi-lecektir.

İŞKUR olarak; işgücü piyasasının dinamiklerine dikkat edilmesi ve bu alanda çalışacak işçileri de mağdur etmeyecek şekilde, özel istihdam bü-rolarına geçici iş ilişkisi faaliyeti yürü-tebilmelerine ilişkin izin verilmesinin ülke ekonomisine olumlu katkı sağla-yacağını değerlendirmekteyiz.

KAYNAKÇA- Akdemir, Koray Alper; Geçici İş İlişkisi Uygulamasının Yurtdışı Örnekleri ve Türki-ye’deki Uygulanabilirliği, Türkiye İş Kurumu, Uzmanlık Tezi, 2014- Akdemir, Koray Alper; ‘‘Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisinin Uygulandığı İşgücü Piyasalarına Katkıları’’, TİSK Ocak-Şubat İşveren Dergisi, Cilt No: 54, Sayı: 1, 2016 - CIETT; Economic Report, Brussels, 2015- CIETT; Economic Report, Brussels, 2016- European Directive On Temporary Agency Work, 2008/104/EC- George Agiomirgianakisa, Athina Zervoyi-anni; “Globalization of Labor Markets and Macroeconomic Equilibrium”, International Review of Economics and Finance, No: 10, 2001, - ILO; C 181, Private Employment Agencies Convention, 1997-Morrell, Helen; Branosky, Natalie; ‘‘The Use of Contestability and Flexibility in The Delivery of Welfare Services in Australia and The Netherlands’’, Department for Work and Pensions, No:288, 2005- Svedaite, Erika; Tamosiunas, Teodoras; ‘‘In-vestigation of the Advantages and Disadvan-tages of Temporary Employment’’, Siauliai University, Siauliai, 2013

Orta ve uzun dönemde, geçici is-tihdam, kayıt dışı istihdamın ka-yıt içine alınması sürecinde de rol oynayabilecektir.

Page 115: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 113

Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS)Yönetim Kurulu Başkanı

Tufa

n Ü

NA

L

Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Kurulacak Geçici İş İlişkisi, İstihdamın Artırılmasında Önemli Bir Enstrüman Olacaktır

İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın TBMM gündeminde olduğu malumlarıdır. Tasarı Kanunlaştığı takdirde “Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi” düzenlemesi, genelde ülkemiz çalışma hayatına ve ekonomisine; özelde sektörünüze ne tür katkılar yapacaktır?

64. Hükümetin 2016 yılı Programı kapsamında Özel İstihdam Büroları-nın faaliyetlerinin artırılması amacıyla hazırlanan ve özellikle geçici iş ilişkisi kurulmasına ilişkin önemli değişiklik-ler içeren Kanun Tasarısı, hem Meclis Genel Kurulu, hem de kamuoyu gün-deminde önemli bir tartışma konusu olarak yer almaktadır.

Kamuoyunda Özel istihdam Bü-rolarının çalışma hayatına etkileri tartışılırken, “kiralık işçilik” ve “gü-vencesiz çalışma” gibi yorumların öne çıkarıldığını görüyoruz. Ancak, Tasarı incelendiğinde, Özel İstihdam Büro-ları aracılığıyla kurulacak olan geçici iş ilişkisinin sadece iş sözleşmeleri-nin askıda kaldığı bazı durumlar ile işyerinde istisnai işgücü ihtiyacının oluştuğu dönemlerde uygulanacağı görülmektedir. Ayrıca, Özel İstihdam Bürolarının, insan kaynakları hizmet-lerinin yanında işçilerin niteliklerini artıran mesleki eğitimler düzenleye-ceği de dikkate alınmalıdır. Bu doğ-rultuda, faaliyet alanı sınırlandırılan Özel istihdam Bürolarının gerçekten de, sözleşmenin askıda kaldığı süreler

ile dönemsel olarak acil işgücü ihtiya-cının oluştuğu hallerde önemli bir is-tihdam kaynağı sağlayacağını düşün-mekteyiz.

Mevcut uygulamaya bakıldığında, özellikle doğum izni ve askerlik gibi, işçilerin belirli sürelerle çalışamadığı zamanlarda veya dönemsel olarak ger-çekleşen iş artışlarında ilave işgücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Özel İstihdam Büroları aracılığıyla geçici istihdam sağlanabilirse, işverenin Tasarıda

Özel İstihdam Bürolarının sözleş-menin askıda kaldığı süreler ile dönemsel olarak acil işgücü ihti-yacının oluştuğu hallerde önemli bir istihdam kaynağı sağlayaca-ğını düşünmekteyiz.

Page 116: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016114

öngörülen sınırlı süre içinde yeterli işgücünü ikame edebilme imkânı ola-caktır. Dolayısıyla, dar bir yasal çerçe-vede uygulanabilecek Özel İstihdam Bürolarının faaliyetleri tartışılırken, yanılgıya sebep olunmaması amacıy-la, işveren tarafından kanunda yazılı hallerde başvurulabilen bir düzenle-me olduğu vurgulanmalıdır.

Diğer yandan, TÜİK tarafından %10,3 olarak açıklanan 2015 yılı ge-nel işsizlik oranıyla, ülkemizde is-tihdamın artırılması konusunda acil önlemlere ihtiyaç duyulduğu bir kez daha ortaya konulmaktadır. Bu neden-le, Özel İstihdam Bürolarının çalışma hayatına ve ülkemiz ekonomisine et-kileri değerlendirilirken kısa ve uzun vadeli işsizliğin azaltılmasında önemli

bir etki yaratacağı göz önünde bulun-durulmalıdır.

Yeni düzenlemenin, çimento sektö-ründeki çalışma düzenine de etkileri olacaktır. Kurumsal yapıya sahip sek-törümüz, ülkemiz ekonomisine kat-kı sağlayan uygulamaları her zaman önemsemektedir. Bu politikamızın ba-şarılı sonuçlarından birinin de iş sağlı-ğı ve güvenliği alanında örnek sektör olarak gösterilmemiz olduğunu ifade etmeliyim. Özel İstihdam Büroları ara-cılığıyla kurulacak geçici iş ilişkisi do-ğum, askerlik gibi durumlar haricinde, sektörümüze özgü uygulamalarda da istihdamı destekleyebilecektir. Geçici iş ilişkisinin özellikle, çimento fab-rikalarında periyodik olarak gerçek-leşen revizyon dönemlerinde, ilave işgücünün temininde faydalı olacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle, sek-törümüzü doğrudan etkileyecek yeni düzenleme, çimento fabrikalarında meydana gelen dönemsel işgücü ihti-yacının karşılanmasında da önemli rol

oynayacaktır. Önemle belirtmek gerekirse, ülke-

mizin ekonomik ve sosyal gelişiminde en önemli faktör, ne yazık ki yüksek oranlara ulaşan işsizliğin azaltılması-dır. Bu nedenle, Özel İstihdam Büroları aracılığıyla kurulacak geçici iş ilişkisi; yeni istihdam olanaklarının yaratılma-sı, mesleki tecrübe kazanılması ve ge-lecek dönemde sürekli istihdama geçi-şi kolaylaştıran bir düzenleme olması sebebiyle istihdamın artırılmasını sağ-layacak bir kazanım olacaktır.

Özel İstihdam Büroları aracılığıy-la geçici istihdam sağlanabilirse, işverenin Tasarıda öngörülen sı-nırlı süre içinde yeterli işgücünü ikame edebilme imkânı olacaktır.

Geçici iş ilişkisinin özellikle, çi-mento fabrikalarında periyodik olarak gerçekleşen revizyon dö-nemlerinde, ilave işgücünün te-mininde faydalı olacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle, sek-törümüzü doğrudan etkileyecek yeni düzenleme, çimento fabrika-larında meydana gelen dönemsel işgücü ihtiyacının karşılanmasın-da da önemli rol oynayacaktır.

Page 117: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 115

İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası (İEİS)Yönetim Kurulu Başkanı

Nez

ih B

ARU

T

Geçici İş İlişkisinde İş Kanunu’nun Getirdiği Olanakların Kaldırılmaması Sağlanmalıdır

“Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi” düzenlemesine karşı olmamakla beraber, bu düzenlemenin 4857 sayılı İş Kanunu’ndan başka bir kanunla düzenlenmesi gerektiği gö-rüşündeyiz. Yürürlükte bulunan İş Kanunu’nun 7. maddesi, grup şirketle-ri arasında gelir sağlama amacı olma-dan geçici iş ilişkisi kurulmasına izin vermektedir. Bu sayede, grup şirket-leri arasında işgücü planlamasına ve verimliliğin artırılmasına olanak sağ-lanmaktadır.

Oysa Taslak Kanun’da, bu tür geçici iş ilişkileri de, özel istihdam büroları aracılığıyla sağlananla aynıymış gibi değerlendirilmekte ve sınırlamalar ge-tirilmektedir. Bu durum, grup şirketle-rine olumsuz yansıyacaktır. Bu neden-le, söz konusu düzenlemenin, başka bir kanunla yapılarak, İş Kanunu’nun getirdiği olanakların kaldırılmaması sağlanmalıdır.

Page 118: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016116

MESS Yönetim Kurulu Başkanı

Meh

met

C. B

ETİL

Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisinin Yasalaşması İstihdama Olumlu Katkılar Sağlayacaktır

Bilindiği gibi özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması hususuna ilişkin düzenlemeler içeren “İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanu-nunda Değişiklik Yapılmasına Dair Ka-nun Tasarısı”nın önümüzdeki günlerde TBMM’de görüşülmeye başlanması bek-lenmektedir.

Söz konusu Tasarı’nın gerekçesinde dünyanın birçok ülkesinde ve özellikle AB ülkelerinde geçici iş ilişkisi kurula-cak özel istihdam bürolarının kuruluşu, yetkilendirilmesi, yükümlülükleri geçici işçi çalıştıran işverenin ve işçinin hak ve yükümlülükleri gibi hususların yasa ile düzenlendiği vurgulanarak; bu konunun yasal çerçeveye oturtulmasının hem ge-çici iş ilişkisi ile çalışanların korunması ve sistemin etkin işlemesi açısından, hem de ilgili AB Yönergesi’ne uyum sağ-lanması açısından önemli olduğu ifade edilmektedir.

Geçici iş ilişkisi ile çalışma, son yıl-larda en hızlı artış gösteren atipik is-tihdam biçimidir. Özellikle 1980’lerin başından beri geçici iş ilişkisi, Avrupalı işletmelerin çok daha fazla esneklik arayışı içine girmeleri nedeniyle büyük önem kazanmaya başlamıştır. Özel İsith-dam Büroları Avrupa Konfederasyonu (Eurociett) 2015 ekonomik raporuna göre, 2013 yılında dünyada 60,9 milyon işçi, istihdam ve işe alma sektörü vası-

tasıyla iş piyasalarına giriş yapmıştır. Bu 60,9 milyon işçinin 40,2 milyonu özel istihdam büroları aracılığıyla çalı-şan işçilerden oluşmaktadır. Eurociett verilerine göre özel istihdam büroları vasıtasıyla sağlanan geçici iş ilişkisi ile Avrupa’da her yıl; - 8,7 milyon AB vatandaşı iş yaşamla-

rında desteklenmekte, - 25 yaş altındaki 3,7 milyon AB vatan-

daşının iş piyasasına girmesine yar-dımcı olunmakta;

- 1,9 milyon AB vatandaşına yeni be-ceriler kazandırarak daha fazla iş imkânı sağlanmakta,

- Avrupa’da 1 milyon ilave iş yaratıl-makta,

- 1,5 milyon işletmeye doğru yetenek-leri kazandırarak daha başarılı olma-larına hizmet edilmektedir. Bunun yanı sıra, ILO’nun Ücretli

İş Bulma Büroları Hakkında 96 sayılı Sözleşmesi’ni revize eden Özel İstih-dam Bürolarına İlişkin 181 sayılı ILO Sözleşmesi’nin kabulündeki etkenler-den biri de geçici istihdam bürolarının Avrupa’da ve dünyada yaygınlaşması-dır. Söz konusu Sözleşme’yi hali hazırda 12’si AB ülkesi 31 ülke onaylamıştır.

ILO ve AB düzeyinde yukarıda anla-tılan gelişmeler karşısında; mevzuatı-mızda önemli bir eksiklik olan mesleki anlamda geçici iş ilişkisi konusunda

düzenleme getirilmesi, olumlu bir ge-lişmedir. Bu düzenleme ile ülkemize hem ekonomik, hem de sosyal alanda katkılar olacağı değerlendirilmektedir. Söz konusu sistemin, istismara açık ol-mayan samimi bir bakışla, iyi incelene-rek uygulanması ise, Türkiye’nin çağdaş bir işgücü piyasasına sahip olması, ila-ve istihdam imkânlarının sağlanması, özellikle gençlerin ve kadınların işgücü piyasasına dahil edilmesi, daimi istihda-ma geçişte bir atlama taşı oluşturulması ve kayıt dışı istihdamın önlenmesi gibi konularda da işgücü piyasasına katkıda bulunacaktır.

Ayrıca, mesleki anlamda geçici iş iliş-kisinin yasalaşması ile Türkiye’de yıllar-dır danışmanlık hizmetleri adı altında faaliyet gösteren kuruluşların uygula-malarının yasal çerçeveye kavuşması sağlanarak; çalışanların olası hak kayıp-larının önlenmesi açısından da önemli bir adım atılmış olacaktır.

ILO ve AB düzeyinde mevzuatımız-da önemli bir eksiklik olan mesle-ki anlamda geçici iş ilişkisi ko-nusunda düzenleme getirilmesi, olumlu bir gelişmedir. Bu düzen-leme ile ülkemize hem ekonomik, hem de sosyal alanda katkılar olacağı değerlendirilmektedir.

Page 119: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 117117

görüş

TBMM Genel Kurul gündeminde bulunan “İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda Değişiklik Yapıl-masına Dair Kanun Tasarısı” ülkemiz çalışma hayatı açısından son derece önemli hükümler içermektedir.Kanun Tasarısı ile;• Özel İstihdam büroları aracılığı ile

geçici iş ilişkisi kurulabilmesine olanak sağlanmakta,

• Uzaktan çalışma modeli yasalaş-makta,

• Turizm sektöründe denkleştirme süresi 2 aydan 4 aya çıkartılmakta,

• Özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmesi ve denetimine ilişkin hükümler kabul edilmektedir.

Özel İstihdam Büroları Aracılığı İle Geçici İş İlişkisi

Kanun Tasarısında 4857 sayılı İş Kanununun 7.maddesinde değişikliğe gidilerek geçici iş ilişkisinin, özel is-tihdam bürosu aracılığıyla ya da hol-ding bünyesi içinde veya aynı şirketler

topluluğuna bağlı başka bir işyerinde görevlendirme yapılmak suretiyle ku-rulabileceği düzenlenmektedir.

Özel istihdam bürosu aracılığıyla geçici iş ilişkisi, Türkiye İş Kurumunca izin verilen özel istihdam bürosunun bir işverenle geçici işçi sağlama sözleş-mesi yaparak bir işçisini geçici olarak bu işverene devri ile; a. İş Kanunun 13 üncü maddesi uya-

rınca alınan ebeveyn izni ile 74 üncü maddesi uyarınca alınan ana-lık izni hallerinde, işçinin askerlik hizmeti halinde ve iş sözleşmesinin askıda kaldığı diğer hallerde,

b. Mevsimlik tarım işlerinde, c. Ev hizmetlerinde, d. İşletmenin günlük işlerinden sayıl-

mayan ve aralıklı olarak gördürü-len işlerde,

e. İş sağlığı ve güvenliği bakımın-dan acil olan işlerde veya üretimi önemli ölçüde etkileyen zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması halinde,

f. İşletmenin iş hacminin öngörüle-meyen ölçüde artması halinde,

g. Mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları halinde,

kurulabilecektir.Geçici işçi sağlama sözleşmesi yu-

karıda (a) bendinde sayılan hallerin devamı süresince, (b) ve (c) bentlerin-de sayılan hallerde süre sınırı olmak-sızın, diğer bentlerde sayılan hallerde ise en fazla dört ay süreyle kurulabi-lecektir. Yapılan bu sözleşme ikinci fıkranın (g) bendi hariç toplam sekiz ayı geçmemek üzere en fazla iki defa yenilenebilecek, geçici işçi çalıştıran işveren, belirtilen sürenin sonunda aynı iş için altı ay geçmedikçe yeniden geçici işçi çalıştıramayacaktır.

Toplu işçi çıkarılan işyerlerinde sekiz ay süresince, kamu kurum ve kuruluşlarında ve yer altında maden çıkarılan işyerlerinde geçici iş ilişkisi kurulamayacaktır.

Geçici işçi çalıştıran işveren, grev ve lokavtın uygulanması sırasında 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Söz-leşmesi Kanununun 65 inci maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla geçi-

Özel İstihdam Büroları Aracılığı İle Geçici İş İlişkisi Kurulmasına Olanak Sağlayan Kanun Tasarısı TBMM Genel Kurulunda

Page 120: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016118118

ci iş ilişkisiyle işçi çalıştıramayacaktır.Yukarıda (f) bendi kapsamında

geçici iş ilişkisi ile çalıştırılan işçi sayısı, işyerinde çalıştırılan işçi sa-yısının dörtte birini geçemeyecektir. Ancak, on ve daha az işçi çalıştırılan işyerlerinde beş işçiye kadar geçici iş ilişkisi kurulabilecektir. İşçi sayısının tespitinde, kısmi süreli iş sözleşme-sine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülecektir. Geçici işçi sağla-ma sözleşmesi ile çalışan işçi, engelli çalıştırma zorunluluğu uygulamasın-da özel istihdam bürosu ve geçici işçi çalıştıran işverenin işçi sayısına dâhil edilmeyecektir.

Geçici işçi çalıştıran işveren, iş sözleşmesi feshedilen işçisini fesih tarihinden itibaren altı ay geçmeden geçici iş ilişkisi kapsamında çalıştı-ramayacak; geçici işçi geçici gittiği iş-vereninden özel istihdam bürosunun hizmet bedeline mahsup edilmek üze-re avans veya borç alamayacaktır.

Geçici işçi çalıştıran işveren;a. İşin gereği ve geçici işçi sağlama

sözleşmesine uygun olarak geçici işçisine talimat verme yetkisine sa-hip olacak,

b. İşyerindeki açık iş pozisyonlarını geçici işçisine bildirmek ve Türki-ye İş Kurumu tarafından istenecek belgeleri belirlenen sürelerle sakla-makla yükümlü olacak,

c. Geçici işçinin iş kazası ve meslek hastalığı hallerini özel istihdam bürosuna derhal, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigorta-sı Kanununun 13 üncü ve 14 üncü maddelerine göre ilgili mercilere bildirmekle yükümlü olacak,

d. Geçici işçileri çalıştıkları dönemler-de, işyerindeki sosyal hizmetlerden eşit muamele ilkesince yararlandı-racak, geçici işçiler, çalışmadıkları dönemlerde ise özel istihdam bü-rosundaki eğitim ve çocuk bakım

hizmetlerinden yararlandırılacak,e. İşyerindeki geçici işçilerin istih-

dam durumuna ilişkin bilgileri varsa işyeri sendika temsilcisine bildirecek;

f. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 17 nci maddesinin al-tıncı fıkrasında öngörülen eğitimle-ri vermekle ve iş sağlığı ve güven-liği açısından gereken tedbirleri almakla, geçici işçi de bu eğitimlere katılmakla yükümlü olacaktır. Geçici işçinin, geçici işçiyi çalış-

tıran işverenin işyerindeki çalışma süresince temel çalışma koşulları, bu işçilerin aynı işveren tarafından aynı iş için doğrudan istihdamı halinde sağlanacak koşulların altında olama-yacaktır.

Geçici iş ilişkisinde işverenin özel istihdam bürosu olduğu hüküm altına alınmıştır. Özel istihdam bürosu aracı-lığıyla geçici iş ilişkisi, geçici işçi ile iş sözleşmesi, geçici işçi çalıştıran işve-ren ile geçici işçi sağlama sözleşmesi yapmak suretiyle yazılı olarak kurula-caktır. Özel istihdam bürosu ile geçici işçi çalıştıran işveren arasında yapıla-cak geçici işçi sağlama sözleşmesinde; sözleşmenin başlangıç ve bitiş tarihi, işin niteliği, özel istihdam bürosunun hizmet bedeli, varsa geçici işçi çalış-tıran işverenin ve özel istihdam büro-sunun özel yükümlülükleri yer alacak, geçici işçinin, Türkiye İş Kurumundan veya bir başka özel istihdam bürosun-dan hizmet almasını ya da iş görme edimini yerine getirdikten sonra geçici işçi olarak çalıştığı işveren veya farklı bir işverenin işyerinde çalışmasını en-gelleyen hükümler konulamayacaktır.

Sözleşmede belirtilen sürenin dol-masına rağmen geçici iş ilişkisinin devam etmesi halinde, geçici işçi ça-lıştıran işveren ile işçi arasında sözleş-menin sona erme tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi kurulmuş sayılacaktır. Bu durumda özel istih-

dam bürosu işçinin geçici iş ilişkisin-den kaynaklanan ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden sözleşme süresiyle sınır-lı olmak üzere sorumlu tutulmuştur.

Geçici işçi, işyerine ve işe ilişkin ol-mak kaydıyla kusuru ile neden olduğu zarardan geçici işçi çalıştıran işverene karşı sorumlu olacaktır.

Uzaktan Çalışma

4857 sayılı Kanunun 14 üncü mad-desinin başlığı “Çağrı üzerine çalışma ve uzaktan çalışma” şeklinde değiş-tirilmekte ve aynı maddede uzaktan çalışma konusunda aşağıda belirtilen düzenlemeler yapılmaktadır:

İşçinin, işveren tarafından oluştu-rulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında ye-rine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisi uzaktan çalış-ma olarak tanımlanmaktadır.

Uzaktan çalışmaya ilişkin yapıla-cak iş sözleşmesinde; işin tanımı, ya-pılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işveren tarafından sağlanan ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yü-kümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şart-larına ilişkin hükümlerin yer alması gerekmektedir.

Uzaktan çalışmada işçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamayacaktır. İşveren, uzaktan çalışma ilişkisiyle iş verdiği çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilen-dirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekip-manla ilgili gerekli iş güvenliği tedbir-lerini almakla yükümlü tutulmuştur.

Uzaktan çalışmanın usul ve esasla-rı, işin niteliği dikkate alınarak hangi

Page 121: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 119119

görüşişlerde uzaktan çalışmanın yapılama-yacağı, verilerin korunması ve payla-şılmasına ilişkin işletme kurallarının uygulanması ile diğer hususlar Çalış-ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tara-fından çıkarılan yönetmelikle belirle-necektir.

Turizm Sektöründe Denkleştirme Süresi

4857 sayılı Kanunun 63 üncü mad-desinin ikinci fıkrasına eklenen cümle ile iki aylık denkleştirme süresi, tu-rizm sektöründe dört aya çıkarılmak-ta; bu sektörde denkleştirme süresinin toplu iş sözleşmeleri ile altı aya kadar artırılabilme imkanı getirilmektedir.

Özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmesi ve de-netimi

4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Ka-nununda yapılan değişikliklerle; • Özel istihdam bürolarının yetki ve-

rilmesi halinde geçici iş ilişkisi ku-rabilecekleri;

• İŞKUR tarafından özel istihdam bü-rolarına verilecek geçici iş ilişkisi kurma yetkisinin üç yıl süreyle ge-çerli olacağı;

• Özel istihdam bürolarının kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonları için aracılık faaliyeti yapamayacağı ve geçici iş ilişkisi kuramayacakları;

• Geçici iş ilişkisi kurma yetkisi al-mak üzere Kuruma başvurulan tarihte brüt asgari ücret tutarının ikiyüz katına denk gelen miktarda teminat verilmesi gerektiği,

düzenlenmektedir.

Sonuç

Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin sağladığı avantaj-lardan en kısa sürede yararlanmak ve işgücü piyasasındaki bazı i uygulama-ların regülasyonu için söz konusu ku-

rumun bir an önce yasal düzenlemeye kavuşturulması gerekmektedir. Zira, anılan istihdam biçimi, çalışanların, işverenlerin, işsizlerin ve kayıtdışı çalıştırılanların yararına işleyecek bir çalışma modelidir.

Ülkemize hem ekonomik, hem de sosyal alanda çeşitli katkıları olacak bu yasal düzenleme yoluyla;

3 Yeni ve ilave istihdam imkanları yaratılarak toplam istihdamda ar-tış, işsizlikte azalış sağlanacak;

3 Özellikle ilk kez iş arayanların, gençlerin, kadınların ve engellile-rin işgücü piyasasına dahil olmala-rının yolu açılacak, böylece büyük oranlardaki genç ve kadın işsizliği hafifletilebilecek;

3 Daimi istihdama geçişte kurumsal bir atlama taşı oluşturulacak;

3 Önemli büyüklükteki kayıtdışı is-tihdam kayda alınacak;

3 İşgücü piyasasındaki gayri resmi ilişkiler disipline edilip kontrole kavuşturulacak;

3 Ekonominin ve işgücü piyasasının esnekliği artırılacak;

3 Ekonominin büyümesine ve reka-bet gücüne olumlu katkıda bulunu-lacak;

3 Devletin gelirleri artırılacak;

3 Çalışanların mesleki deneyim ka-zanmaları, teknolojik gelişmeye uyum sağlamaları ve istihdam edi-lebilirlikleri geliştirilecek;

3 Çalışanlara iş hayatı ile özel yaşamı dengeleme imkanı verecek;

3 Ekonomik kriz ortamında istihdam alanında belirli ölçüde iyileşme sağlanacaktır.

Türkiye’de bu sistemin uygulanması, aynı zamanda AB müktesebatına uyu-mun da bir gereğidir.

Page 122: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

kadınlar ve gençler

120120

TİSK Başkanı Eyüboğlu’nun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Mesajı

TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için 7 Mart 2016 tarihinde bir mesaj yayınladı.

Kutlama mesajı şöyle;“Türk kadınının toplumdaki statü-

sü, Cumhuriyet’in 93’üncü yılında ne yazık ki hala arzu edilen düzeyde değil-dir. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2015 Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde Türkiye, 145 dünya ülkesi içinde 130’uncu sırada yer almıştır. Bu durum, Ülkemizin eko-nomik gelişmişlik seviyesi ile uyumsuz-dur. Özellikle kadınların eğitime ve ça-lışma hayatına katılımı yetersiz olduğu gibi, mevcut istihdama bakıldığında ka-

dınların belirli meslek gruplarına sıkış-tığı ya da diğer alanlarda “cam tavanla” karşılaştıkları görülmektedir.

Ülkemizin gelişmiş ülkeler ligine çıkabilmesi, izlenecek kamu politika-larına bağlı olduğu kadar, kadının aile hayatı ile sosyal, ekonomik ve siyasi alandaki rolüne ilişkin toplumsal zih-niyetin kadın-erkek eşitliği yönünde ge-liştirilmesine de bağlıdır. 2015 yılında günde ortalama basına yansıyan bir kadın cinayetinin gerçekleşmiş olması da zihniyet değişiminin ne kadar elzem olduğuna dikkat çekmektedir. Sorunun mevcut tedbirlerle çözüme kavuşturul-

ması zordur. Bu nedenle kamu otorite-sinin, siyasi partilerin, özel sektörün ve STK’ların birlikte yürüteceği bir prog-ram uygulanmalıdır.

Türkiye’de kadınların eğitim olanak-ları ile ücretli, işveren ya da girişimci konumunda istihdam olanaklarının artmasına, böylece kadının ekonomik büyüme ve sosyal kalkınmaya yaptığı katkıların hızla gelişmesine, kurumsal amaçları içerisinde öncelikli olarak yer veren TİSK, bu doğrultudaki çalışmala-rını etkinleştirerek sürdürecektir.

Bu düşüncelerle tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarız.”

Borsa İstanbul’da Gong bir kez daha Kadın-Erkek Eşitliği için çaldı

Borsa İstanbul ev sahipliğinde, Sekretaryasını Konfederasyonumuz ve TÜSİAD’ın ortak yürüttüğü Global Com-pact Türkiye, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, Dünya Borsalar Federasyonu, Borsa Yatırım Fonlarındaki Kadınlar

Platformu , Sürdürülebilir Borsalar Giri-şimi ve Dünya Uluslararası Finans Ku-rumu iş birliğiyle iş dünyasını toplum-sal cinsiyet eşitliğini geliştirmeye ve kadınların ekonomik hayatta güçlen-mesini desteklemeye çağırmak ama-

cıyla 8 Mart 2016 tarihinde geçen yıl olduğu gibi bir gong töreni düzenlendi.

Tören piyasaların açılış saati olan 09.15’te Borsa İstanbul açılış gon-gunun çalınmasıyla başladı. Gong T.C Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Saygıdeğer Eşleri Emine Erdoğan, T.C. Aile ve Sosyal Politika-lar Bakanı Dr. Sema Ramazanoğlu, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Baş-kanı Dr. Talat Ulussever, Borsa İstan-bul Genel Müdürü ve CEO’su Tuncay Dinç, UN Women Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü ve Türkiye Temsilcisi Ingibjörg Gísladóttir, IFC Türkiye Di-rektörü Aisha Williams, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, SUTEKS Gro-up Yönetim Kurulu Başkanı ve WEPs İş Dünyası Sözcüsü Nur Ger, TİKAD Yük-sek İstişare Konsey Başkanı Demet Sa-bancı Çetindoğan tarafından çalındı.

Page 123: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

kadınlar ve gençler

121121

Gongun çalınmasını takiben T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Saygıdeğer Eşleri Emine Erdoğan, T.C Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Sema Ramazanoğlu, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Talat Ulussever, BM Kadın Birimi (UN Women) Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü ve Türkiye Temsilcisi Ingib-jörg Gísladóttir, IFC Türkiye Direktörü Aisha Williams, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu ve SUTEKS Group Yö-netim Kurulu Başkanı ve Kadının Güç-lenmesi Prensipleri (Women’s Empo-werment Principles - WEPs) İş Dünyası Sözcüsü Nur Ger birer konuşma yaptı.

T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tay-yip Erdoğan’ın Saygıdeğer Eşleri Emine Erdoğan konuşmasında, “İş dünyamızın liderlerinin, toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerletecek şirket politikaları geliştirmesi, geleceğimiz için bir umuttur. ‘Kadının güçlenme-si prensipleri’nde yer alan yedi ilke-ye imza koyan liderleri tüm kalbimle tebrik ediyorum. Şirketlerin yönetim kurullarında, kadınlara daha çok yer verilmesi, tüm kadın ve erkeklere işte adil davranılması gibi ilkeler, daha iyi bir dünyanın müjdecisidir.”dedi. Kadı-nın güçlendirilmesi adına Türkiye’de son 10 yılda, ‘yetmez ama...’ diyece-ğimiz pekçok önemli gelişmenin ol-duğunu vurgulayan Emine Erdoğan,

2004 ve 2010 yıllarında Anayasa’nın 10. maddesi’nde yapılan değişiklikle, kadın-erkek eşitliğini gözeten birçok düzenleme yapıldığını belirtti.

SUTEKS Group Yönetim Kurulu Baş-kanı ve WEPs İş Dünyası Sözcüsü Nur Ger ise, “Kadının Güçlenmesi Prensip-leri iş hayatında, çalışma hayatında ve sosyal hayatta kadının erkekle el ele olmasını 7 ilkeyle destekliyor. Ancak bu şekilde ülkelerin ekonomik açıdan daha çok gelişmesi, rekabet gücünün yükselmesi, toplumun refahının art-ması mümkün. Burada devletin, sade-ce yasal düzenlemeleri yaparak değil, onların hayata geçmesinin de takip etmesi gerekiyor. Kurumlarımızda da toplumsal cinsiyet eşitliğinin savu-nucusu olmalıyız. Toplumsal cinsiyet eşitliğine destek verildiği takdirde, ül-kemizin de refahı artacaktır” dedi. Ger konuşmasında ayrıca yakın zamanda vefat eden Koç Holding Yönetim Kuru-lu Başkanı Mustafa Koç’u da cinsiyet eşitliğine verdiği önem nedeniyle rah-metle andı.

Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) yeni imzacıları da duyuruldu

BM Kadın Birimi’nin tüm BM üyesi devletlere toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarını hızlandırmaları, kadın-ların ve kız çocuklarının haklarını

geliştirmeleri ve 2030’a kadar kadın-erkek eşitliğini tam olarak sağlamaları amacıyla yaptığı “Hedef 2030’a Kadar Cinsiyet Eşitliği: Harekete Geç” çağrısı kapsamında düzenlenen gong töre-ninin ardından Kadının Güçlenmesi Prensipleri (Women’s Empowerment Principles - WEPs) imzacıları duyuru-su ve fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.

Kadının Güçlenmesi Prensipleri, kadınların, tüm sektörlerde ve her dü-zeyde, ekonomik yaşamın içinde yer alabilmelerini sağlamak amacıyla ka-dınların güçlenmesini hedefleyen özel sektörün küresel en önemli girişim-lerinden biri. 2010 yılında UN Global Compact ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ortaklığında oluşturulan WEPs platformu, özel sektöre; iş yerlerinde, piyasalarda ve toplum genelinde top-lumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için dikkate almaları gereken önemli noktaları sunuyor. WEPs bu kapsam-da, iş dünyası liderlerinin, toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerletecek şirket po-litikaları oluşturmaya yönelik 7 ilkeye açıkça taahhüt vermelerini talep edi-yor. Platforma 2015 yılı sonu itibariyle dünya çapında 1000’den fazla işletme imza atarak dahil oldu. Türkiye’de ise WEPs imzacı sayısı 83’e ulaştı, Türki-ye bu sayıyla Dünya’da en fazla WEPs imzacısına sahip 4. ülke konumuna yükselmiş oldu.

Page 124: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

kadınlar ve gençler

122122

UN Global Compact (UNGC) ve UN Women’ın ortak girişimi olan Kadının Güçlenmesi Prensipleri (Women’s Em-powerment Principles – WEPs) Yıllık Konferansı’nın sekizincisi ABD’nin New York şehrinde 15-16 Mart 2016 tarihlerinde gerçekleşti. Ana teması “Cinsiyet Eşitliği için İş Ortakları: Kal-kınmaya Çarpan Etkisi” olan konfe-ransın açılış konuşmaları UNGC Yöne-tici Direktörü Lise Kingo ve UN Women İcra Direktörü Phumzile Mlambo-Ngcuka tarafından yapıldı. Kosta Rika Devlet Başkanı Luis Guillermo Solís Rivera ve Latin Amerika Ülkeleri Kal-kınma Bankası (IDB) Başkanı Luis Al-berto Moreno konferansın ana konuş-macıları arasında yer aldı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon konferansın ilk günü gerçekleştirdiği kapanış ko-nuşmasında toplumsal cinsiyet eşitli-ği sağlanmadığı sürece Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin (SKH) gerçek-leştirilmesinin mümkün olmadığının altını çizdi.

2016 WEPs Yıllık Toplantısı’na Türkiye’yi temsilen, koordinasyonu Konfederasyonumuz tarafından yapı-lan Global Compact Türkiye Kadının Güçlenmesi Çalışma Grubu üyesi ku-rumların, Borusan Holding, Boyner Grup, BPW Türkiye, Garanti Bankası, KAGİDER, Koç Holding, Sabancı Hol-ding, SUTEKS Group, Vodafone ve UN Women Bölge Ofisi, temsilcileri katıldı. 

SUTEKS Group Yönetim Kurulu Başkanı ve WEPs İş Dünyası Sözcüsü Nur Ger, konferansın birinci günü Bir-leşmiş Milletler Merkezi’nde gerçekle-şen “İstediğimiz Dünya: 2030 Kalkın-ma Gündemi’ne Doğru” konulu ana panelde konuşmacı olarak yer aldı. Ger konuşmasında, “İnsan olmak eşit olmak için yeterlidir. SUTEKS, toplum-sal cinsiyet eşitliği başta olmak üzere eşit, hiyerarşisiz, şeffaf ve kar payla-şımının olduğu yönetim anlayışıyla, her çalışanın şirketin sahibi girişim-ciler olarak var olduğu bir kurumdur. SUTEKS’in kuruluşundan beri içselleş-

tirdiği değerler WEPs ile birebir örtüş-mektedir. Moda, belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeniye yönelik aşırı ilgidir. Eğer bir fikir, bir ürün, bir fel-sefe belirli bir süreyi aşarak sürekli, kalıcı hale gelirse işte o zaman biz ona klasikleşen moda akımı diyoruz. Ül-kemizde ana akım moda haline gelen toplumsal cinsiyet eşitliği, gelişmiş ül-kelerde klasikleşmiştir.” dedi. 2016-18 dönemi WEPs İş Dünyası Sözcüsü ol-

2016 Kadının Güçlenmesi Prensipleri Yıllık Konferansı’nda Türkiye Örnekleri Paylaşıldı

Page 125: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

kadınlar ve gençler

123123

maktan gurur duyduğunu belirten ve bu konudaki çalışmalarına başladığını belirten Ger konuşmasına şöyle devam etti: “WEPs, iş dünyası aracılığıyla tüm dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana akım moda olması için önemli bir araçtır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir ülkede klasikleşmesi, o ülkenin de-mokrasi ve insan hakları çıtasının da yükselmesine hizmet edecektir.”

Toplantının ikinci günü “Etki için Aksiyon Planları: Hedeflerin Belir-lenmesi ve Ölçülmesi”, “WEPs Dün-ya Turu: Aksiyonlar ve Başarılar”, “İş Dünyasının Önde Gelen Lider Kadın-ları”, “Uygulamada Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması: Orta-düzey Erkek Yöne-ticilerin Rolü” , “İşyerinde Kadın Sağ-lığının Önemi” ve “Çocuk Bakım Hiz-metleri” konulu paneller gerçekleşti.

Boyner Grup İnsan Kaynak-ları, Kurumsal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik’ten Sorumlu Başkan Yardımcısı İdil Türkmenoğlu “Etki için Aksiyon Planları: Hedeflerin Belirlen-mesi ve Ölçülmesi” panelinde Boyner Grup’un tedarik zincirinde yer alan ka-dın girişimcileri güçlendirerek kapasi-telerini geliştirmeyi amaçlayan “İyi İş-ler” programını örnek başarı hikayesi olarak katılımcılarla paylaştı.

Brezilya’dan, Güney Afrika’ya, Hindistan’dan Kolombiya’ya, örnek uygulamaların paylaşıldığı “WEPs Dünya Turu: Aksiyonlar ve Başarılar” panelinde konuşan Vodafone Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Çeşitlilik Direk-törü Gizem Keçeci “Önce Kadın Progra-mı” ve kurum içi çeşitlilik politikaları-nı başarı hikayesi olarak anlattı.

21 şirketin yer aldığı WEPs Liderlik Grubu üyeleri olarak Borusan Holding ve SUTEKS Group, Liderlik Grubu Top-lantısında üyeler ile faaliyetlerini pay-laştı.

Dünya çapında 1000’den fazla CEO imzacısı bulunan, 2010 yılında UNGC ve UN Women ortaklığında oluşturulan WEPs platformu, işletmelere kadınla-rın işyerinde, piyasalarda ve toplumda güçlenmesine yönelik yol haritası sağ-lamayı amaçlamaktadır. Girişimin BM Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen yıl-lık konferansları kapsamında iş dün-yası, kamu ve sivil toplum temsilcileri deneyimlerini paylaşmakta ve ulusal ve uluslararası çözümler geliştirilmesi hedeflenmektedir. Türkiye 80’den faz-la WEPs imzacısı ile dünyada en fazla imzacıya sahip 4’üncü ülkedir.

UN Global Compact Hakkında:Sekretaryasını Konfederasyonumuz ve TÜSİAD’ın müştereken yürüttüğü UN Global Compact Türkiye (Birleşmiş Milletler Küresel İl-

keler Sözleşmesi), sürekli rekabet içindeki iş dünyasında ortak bir kalkınma kültürü oluşturmak üzere evrensel ilkeler öneren yenilikçi bir kurumsal sorumluluk yaklaşımıdır. Vizyonu, “sürdürülebilir ve kapsamlı küresel ekonomi” olan Sözleşmeye taraf olmak tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Toplam 310 imzacısı ile Global Compact Türkiye Ulusal Ağı, dünyadaki 11’inci, Avrupa’daki 5. en büyük Ulusal Ağ’dır.

Page 126: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

kadınlar ve gençler

124124

Kadının İstihdam Oranı Erkeğinkinin Yarısından AzTürkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK)

“İstatistiklerle Kadın 2015” başlıklı, 7 Mart tarihli Haber Bülteni’nde, nüfus ve demografi, eğitim, sağlık, istihdam, siya-sal yaşama katılım, yaşam memnuniyeti gibi konular kapsamında 120 gösterge ve istatistiğe yer verildi.

2015’te nüfusun %49,8’ini kadınlar oluşturdu

2015’te Türkiye nüfusunun %50,2’sini erkekler (39,5 milyon), %49,8’ini kadınlar (39,2 milyon) oluş-turdu.

Doğuşta beklenen yaşam süresi, 2014 yılında Türkiye geneli için top-lamda 78, erkeklerde 75,3 ve kadınlarda 80,7 yıl oldu. Genel olarak kadınların, erkeklere göre 5,4 yıl daha fazla yaşa-ması bekleniyor.

Okuma yazma bilmeyen kadın oranı erkeklerden 5 kat fazla

Türkiye’de 2014 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olan ve okuma yazma bil-meyen toplam nüfus oranı %5,6 iken, bu oran erkeklerde %1,8, kadınlarda %9,2. 

Lise veya yükseköğrenim mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştakilerin top-lam nüfus içindeki oranı %33, erkekler-de %39,4, kadınlarda %26,7. Bu oranlar, yetişkin nüfusta eğitim düzeyi açısından eşitliğin sağlanamadığını gösteriyor.

Her dört kadından biri obezSağlık araştırması verilerine göre

2012 yılında Türkiye’de %17,2 olan obez oranı 2014 yılında %19,9’a yükseldi. Kadınlarda obezite oranı %20,9’dan %24,’e çıktı. Obez erkek nüfus oranı ise %13,7’den %15,3’e yükseldi.

Kadınlarda istihdam oranı, erkeklerin yarısı

2014 yılında Türkiye’de istihdam oranı erkeklerde %64,8, kadınlarda

%26,7 oldu (Tablo). Buna karşılık AB is-tatistik birimi Eurostat’ın verilerine göre 2014 yılında AB Ülkelerinde ortalama kadın istihdam oranı %59,6 düzeyin-deydi. En yüksek oran %73,1 ile İsveç’te, en düşüğü ise %41,1 ile Yunanistan’da.

Kadınlarda eğitim düzeyi arttıkça işgücüne katılım da artıyor

İşgücünün önemli bir göstergesi olan işgücüne katılma oranı, 2014 Hanehal-kı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre Türkiye genelinde %50,5, kadınlarda %30,3, erkeklerde %71,3 olarak tahmin edildi.

Kadınlar eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katılıyor. 2014 yı-lında işgücüne katılma oranı okur-yazar olmayan kadınlarda %16, lise altı eği-timli kadınlarda %25,8, lise mezunu ka-dınlarda %31,9, mesleki veya teknik lise mezunu kadınlarda %39,8’dir. İşgücüne katılma oranı yükseköğretim mezunu kadınlarda %71,3’e yükseliyor.

Kadınlar aile bakımına 4 saatten fazla, erkekler ise 1 saatten az süre ayırıyor

Zaman Kullanım Araştırması, 2014-2015 sonuçlarına göre kadınlar 4 saat 17 dakika ile en fazla hanehalkı ve aile ba-kım hizmetlerine, erkekler ise 3 saat 58 dakika ile istihdam faaliyetlerine zaman ayırıyor. Erkeklerin hanehalkı ve aile ba-kım hizmetlerine ayırdığı süre sadece 51 dakika.

Her 10 kadından 4’ü eşinden veya birlikte yaşadığı kişiden fiziksel şiddet görüyor

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ta-rafından gerçekleştirilen Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması 2014 sonuçla-rına göre; ülke genelinde yaşamının her-hangi bir döneminde eşinden veya birlik-te yaşadığı kişiden fiziksel şiddete maruz kalan kadın nüfus oranı %35,5.

Orta Anadolu bölgesi %42,8 ile ya-şamın herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kaldığını belirten kadın-ların en fazla, %26,8 ile Doğu Karadeniz en az olduğu bölge.

Kadınlar siyasi alanda “yok” gibiTBMM’deki kadın milletvekili oranı

1935 yılında %4,5 iken, 80 yıl sonra bu oran ancak %14,7’ye yükselebildi. Ülke karşılaştırmalarına bakıldığında, 2014 yılında söz konusu oranın en yüksek ol-duğu ülkeler %45 ile İsveç ve %42,5 ile Finlandiya.

Türkiye’de 2015 yılında Kabine’deki 27 bakandan sadece ikisi kadın (%7,4). 2013 yılında kadın bakan oranının en yüksek olduğu ülkeler %54,2 ile İsveç ve %50 ile Norveç.

2009 yılında %0,9 olan kadın bele-diye başkanı oranı 2014 yılında %2,9’a çıktı. Belediye meclisindeki kadınla-rın toplam meclis üyelerine oranı ise 2009 yılına göre ikiye katlanarak artışla %10,7 oldu.

Cinsiyet Ayrımında Veriler, 2014

Seçilmiş Göstergeler Erkek KadınOkur-yazar olmayan nüfus oranı (25+ yaş) (%) 1,8 9,2

Yüksekokul veya fakülteden mezun nüfus oranı (25+ yaş) (%) 16,2 11,7

İstihdam oranı (15+ yaş) (%) 64,8 26,7

İşgücüne katılım oranı (15+ yaş) (%) 71,3 30,3

Genç işsizlik oranı (15-24 yaş) (%) 16,6 20,4

Kaynak: TÜİK

Page 127: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

kadınlar ve gençler

125125

Page 128: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

kadınlar ve gençler

126126

Kadının Çalışması “İzine” BağlıKadir Has Üniversitesi’nin bu

yıl ikincisini gerçekleştirdiği Top-lumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’nın sonuçları açıklan-dı. Buna göre Türkiye’de kadının en önemli sorunu “şiddet” olarak çıkar-ken, araştırma sonuçlarının kadının aleyhine olan birçok başlıkta kadınla-rın erkeklere oranla daha çok aleyhte görüşü benimsemeleri dikkat çekti.

Türkiye genelinde 26 ilde 1.200 kişiyle yüz yüze gerçekleştirilen görüş-meler sonucunda ulaşılan veriler, Kadir Has Üniversitesi ekibi tarafından ba-sınla paylaşıldı. Buna göre araştırmada Türkiye genelinde kadınların en büyük sorunu olarak yüzde 77,8 ile “şiddet” ön plana çıktı. Ancak “şiddet” seçeneğinin, 2015 yılında çıkan yüzde 86,6’lık ora-nın gerisinde kalması dikkat çekti.

“Türkiye’de kadının en büyük so-runu şiddettir” diyen erkeklerin oranı yüzde 79,8 olurken kadınların oranı ise yüzde 75,7’de kaldı. Kadınların erkeklerden daha yüksek oranla “ka-dının en büyük sorunudur” dediği bir başlık ise “eğitimsizlik” oldu (yüzde 34,8). Her iki grubun da kadın sorunu olarak tespit ettiği konular ise  “kadın-erkek eşitsizliği” ( yüzde 41,5) sokak-ta baskı ve taciz (yüzde 37,5), işsizlik (yüzde 30,6), çevre ve aile baskısı (yüzde 29,9 ve 25,9) ile işyerinde baskı ve taciz (yüzde 16,7).

Araştırmanın “İş Hayatında Ka-dın” başlıklı bölümünde çıkan sonuç-larda ise kadınlar açısından oldukça üzücü bir tablo ortaya çıktı. Ankete ka-tılan kadın katılımcıların yüzde 64,8’i şu an çalışmadığını ifade ederken, kadınlar, şimdiye kadar hiç çalışıp çalışmadığına dair soruyu yüzde 70,2 oranında “Hayır, çalışmadım” diye cevapladı. “Çalışmak ister miydiniz” sorusuna ise katılımcıların yüzde

72,2’sinin “Hayır” karşılığını vermesi dikkat çekti. “Hangi imkânlar sağlan-saydı çalışmak isterdiniz” sorusuna katılımcıların yüzde 47,9’u ilk sırada “baba/eş/aile izni”ni gösterirken, bunu yüzde 41,5 ile “eğitim”, yüzde 27,9 ile “güvenli bir iş ortamı” izledi. Öte yan-dan “Kocası izin vermiyorsa kadın çalışmamalıdır” seçeneğine olumlu yaklaşan kadın katılımcıların oranın yüzde 35,3 olduğu gözlenirken, kadın katılımcılar aynı araştırmada “Çalışma arkadaşlarını fiziksel olarak taciz eden biri bu sebeple işten atılmalıdır” se-çeneğine yüzde 73,7 oranında olumlu cevap verdi.

Araştırma sonuçlarına göre çiftle-rin yüzde 45,5 oranında aile bireyleri aracılığıyla tanışmalarına rağmen ev-lenmeye yüzde 36,1 oranında kendi aralarında karar vererek ailelerine bil-dirdikleri gözlendi.

Araştırmada ortaya çıkan bir başka çarpıcı sonuç ise aile içi şiddet konu-sunda belirlendi. Çalışmaya katılan-ların yüzde 63,3’ü “aile içi şiddetin boşanmak için yeterli bir sebep” oldu-

ğunda birleşirken, kadınlarda bu oran yüzde 67,4 oldu.

Kız çocukları ev işlerine “daha uygun” görülüyor

Araştırmada ayrıca “18 yaşından küçük çocukların evlendirilmesi” ile ilgili soruda ise ankete katılanların yaklaşık dörtte üçü “18 yaşından kü-çük çocuklar hiçbir şart altında ev-lendirilmemelidir” derken, “çocuk gelinler” olarak bilinen 18 yaşından küçük kız çocuklarının evlendirilme-sinin yaygın olup olmadığı konusunda ise ankete katılanların yüzde 86,4’ü bunun yaygın olduğunu ifade etti. Ka-tılımcılar, 15 yaşından küçük çocuklar için hangi davranışların uygun olup olmadığına dair soruda ise “ev dışında bir işte çalışması” seçeneğine yüzde 65,7 oranında “çocuk için uygun değil” dedi. Ankete katılan deneklerin verdi-ği cevaplardan kız çocuklarının ev iş-lerine daha uygun görüldüğü sonuçlar arasında yer alırken, oğlan çocuklar ev işlerine dahil edilmediği saptandı.   

(Dünya; 8.3.2016)

Page 129: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

kadınlar ve gençler

127127

Kız Öğrencilerde En Çok Okul Terki Ortaokuldan Liseye Geçerken Yaşanıyor

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) Türkiye Mil-li Komitesi Genel Müdürü Sanem Bilgin Erkut, Türkiye’de yedi kız çocuğundan birinin çocuk gelin olduğunu; 15-19 yaş grubundaki kızların %28’inin ne okuduğunu, ne çalış-tığını, evde oturduğunu; en çok okul terkinin ortaokuldan liseye geçerken yaşandığını bildirdi.

Erkut, Türkiye’de kız çocuklarının eğitiminin iyiye gittiğini ancak hala sorunların fazla olduğunu, geçmişteki kampanya-ların olumlu etkisinin okul kayıtlarında ortaya çıkmakla birlik-

te, sorunun okula devamda yoğunlaştığını kaydederek, çocuk yaşta evliliğin sakıncaları ve lise öğreniminin önemi konusun-da bilinçlendirme çalışmaları yapılması, sosyal normların ve bakış açılarının değişmesi gerektiğini vurguladı.

Milli Eğitim Bakanlığı, UNICEF’in teknik desteğini ala-rak “Ortaöğretimde Müdahale Modeli Programı” ile okul terklerinin önüne geçmeyi amaçlıyor.

(Hürriyet; 8.3.2016)

BETAM: “Yüksek Eğitimli Kadınlar İş Bulmakta Güçlük Çekiyor”

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) yayımladığı bir araştırma ile 2015 yılının 2’nci yarısında erkeklere kıyasla kadınlarda işgücü artışı devam ederken istihdam artışının yavaşladı-ğını ve işsizliğin yükselmeye devam ettiğini bunun kaynağının yüksek öğ-renimli kadınlar olduğunu duyurdu.

BETAM şu tespitleri yaptı:

“2014’ten 2015’e özellikle son aylar-da gözlemlenen güçlü istihdam artışı-na rağmen, yüksek işgücü artışlarının toplam işsizlikte artışa neden olduğu

bilinen bir olgudur. Ancak bu genel eği-lim cinsiyet temelinde irdelendiğinde çarpıcı ayrışmalar gözlemleniyor. İlk dönemde gerek erkeklerde gerekse ka-dınlarda yüksek işgücü artışlarının ge-risinde kalan istihdam artışı sonucu her iki cinsiyet için işsiz sayısı belirgin ölçü-de artarken kadınlarda artışın erkeklere kıyasla daha yoğun olduğu gözlemle-niyor. İkinci dönemde ise erkeklerde iş-gücü artışları ile istihdam artışlarının hemen hemen eşitlenmesi, buna karşın kadınlarda işgücü artışları devam eder-ken istihdam artışlarının yavaşlaması

sonucu erkeklerde işsizlik durağanlaşır-ken kadınlarda işsizlik artmaya devam ediyor.

Kadın-erkek işsizlik oranı farkı son iki yılda 6,2 puandan 6,7 puana çıkmış durumda. Bir diğer ilginç gözlem de, işsizlikte zaten yüksek olan cinsiyet far-kının derinleşme eğiliminin esas olarak yüksek eğitimli gruptan kaynaklanıyor olması. Büyük ölçüde ücretlilerden olu-şan bu grupta kadınların iş bulmakta erkeklere kıyasla daha fazla güçlük çek-tikleri anlaşılıyor. Bu olgunun nedenle-rinin araştırılması gerekiyor.”

Page 130: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016

kadınlar ve gençler

128128

“Aziz Sancar Kız Çocukları için STEM” Mersin’de

Yapılan araştırmalara göre; ilköğ-retim ve liseye giden kız öğrenci sayısı yüzde 1 arttığında ülkemiz-de kişi başına düşen milli gelir yüzde 0.3 puan yükselecek. STEM eğitimi; çevreye ve sürdürülebilir kalkınmaya hizmet eden bilim ve teknolojileri geliştirmenin temeli-ni oluşturuyor.

2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kaza-nan Prof. Dr.Aziz Sancar, Harriet Full-bright Institute işbirliği ile Türkiye’nin 7 ilinden 700 ilköğretim öğrencisi kız-ların kısaca STEM adı verilen Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik alanlarında eğitim alacağı bir proje başlattı.

‘Prof. Aziz Sancar Kız Çocukları için STEM Kampları’(GIS-Girls in STEM) adı verilen proje ile ortaokul 6. sınıf düzeyinde İstanbul, Zonguldak, Uşak, Ankara, Mersin, Ardahan ve Şanlıurfa olmak üzere 7 ilden toplam 700 kız öğrenci STEM (Bilim, Teknoloji, Mü-hendislik ve Matematik) kamplarında eğitim alıyor. Her şehirden kayıt olan ilk 100 kız öğrenci, programa katılım hakkı kazanıyor. Kura ile seçilecek 14 öğrenci ise Güney Kore’deki Bilim ve Teknoloji Yaz Okulu veya ABD’de Silikon Vadisi’ndeki yaz okulu prog-ramlarına katılacak. İlk STEM kampı 8 Nisan’da Zonguldak’ta başladı.

Aziz Sancar Girls in STEM projesi kapsamında kız çocuklarının STEM Eğitimine Özendirilmesi ve Sürdü-

rülebilir Büyümeye Katkısı konulu uluslararası konferans ve projenin ödül töreni, 24 Mayıs 2016 tarihinde İstanbul’da gerçekleşecek. Prof. Aziz Sancar projeye katılan kız öğrencilerle bir araya gelecek.

Prof. Sancar her fırsatta kızları oku-la göndermenin önemini vurgulayan bir bilim insanı. Aziz Sancar, kız çocuk-larının okula gitmesini, aksi takdirde işgücünün yarısının kaybedilmiş ola-cağını söylüyor. Oysa Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda Türkiye 142 ülke arasında 125’inci sırada yer alıyor.

Türkiye’de 25 yaş ve üzeri nüfusun yüzde 9.4’ü okuma-yazma bilmeyen kadın; yüzde 1.9’u okuma-yazma bil-meyen erkek; yüzde 14.4’ü lise mezu-nu kadın; yüzde 22.2’si lise mezunu er-kek; yüzde 10.7’si yüksekokul mezunu kadın; yüzde 15.1’i yüksekokul mezu-nu erkek; kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 30.8; erkeklerin işgücüne katılma oram yüzde 71.5; üniversite okuyan erkek öğrenci sayısı, üniversi-te okuyan kız öğrenci sayısından yüz-de 11 fazla.

STEM kız çocuklan için önemli

Türkiye’de 15 yaş grubu kız öğren-ciler, fen ve matematiksel yetenekler alanlarında uluslararası ölçekte yapı-lan değerlendirmelerde, oldukça ge-ride kalıyorlar. Yapılan araştırmalara göre; ilköğretim ve liseye giden kız öğrenci sayısı yüzde 1 arttığında ül-kemizde kişi başına düşen milli gelir yüzde 0.3 puan yükselecek. STEM eği-timi; çevreye ve sürdürülebilir kalkın-maya hizmet eden bilim ve teknolojile-ri geliştirmenin temelini oluşturuyor. STEM’in hedefi ise kız çocuklarının eğitimine yönelik toplumsal algıları olumlu yönde desteklemek.

(Dünya; 16.04.2016)

Page 131: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 129129

inceleme

Reel Sektörde Kârlılık AnaliziI-GİRİŞ

Küresel kriz 10 yılını doldurmak üzere olmasına rağmen henüz kriz-den kesin olarak çıkıldığı söylenemez. Nitekim IMF tarafından 2016 yılında yayınlanan çeşitli irili ufaklı raporlar-da krizin devam ettiği ifade edilmiştir. Krizin devam ettiğinin açık göstergesi büyüme oranında istikrarın yakalan-mamış olmasıdır. Bu durum sadece

ülkelerin iç dinamiklerinden değil, dış dinamiklerden de kaynaklanmıştır.

II- REEL SEKTÖRDE KÂRLILIK ORANI VE YATIRIM

Küresel ölçekte büyüme oranındaki istikrarsızlık özel sektörde de kârlılık oranlarını düşürmekte, borçluluk ora-nını artırmaktadır. Bunun sonucun-da birçok ülkede özel sektörde borç stoku/GSYH oranı yükselmeye devam

etmektedir. Nitekim bu durum 2015 yılında Avrupa Merkez Bankası ve Ja-pon Merkez Bankasını sıfır faiz politi-kasına ve parasal genişlemeye götür-müştür. Fakat bu önlemler de şu ana kadar istenilen sonucu vermemiştir.

Bir ülkede ekonomik büyüme iki temel talebe dayanmaktadır: İç talep ve dış talep. İç talep tüketim ve yatı-rımdan beslenmektedir. Dış talebin kaynağı ise net ihracattır.

Grafik 1: Yatırımların GSYH’deki Payı (%)

2

Grafik 1: Yatırımların GSYH’deki Payı (%)

Kaynak: TUİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

Özel sektörün yatırım yapması GSYH’nin artmasına neden olmaktadır. Özel sektörün yatırım hevesinde belirleyici olan, kârlılık oranı beklentisidir. Çünkü artan kârlılık sonrasında yatırım yapılabilmektedir. Kârlılık oranı düşerken, yatırım yapılmasının nedeni ise geleceğe ilişkin beklentilerin olumlu olmasıdır. Dolayısıyla yatırımın finansman kaynağı olan tasarrufun yapılabilmesi için özel sektörde kârlılığın olması, hatta düşük kârlılığın olmaması gerekmektedir. Aksi durumda yatırımların GSYH içindeki payı düşmekte, firmaların istihdam yaratma kapasitesi zayıflamaktadır.

Türkiye’de 2011 yılında yatırımlar GSYH içindeki payı %25,9 ile tavan yaptıktan sonra, sürekli olarak düşmeye başlamıştır. Nihayetinde 2015 yılının üçüncü çeyreği itibari ile %23,3’e kadar gerilemiştir. Özel sektörün yatırım harcamalarının GSYH oranı ise 2015 yılında %19,6’da kalmıştır (Grafik 1).

19.0

22.324.1

25.5 25.223.5

20.0

23.925.9

24.7 24.723.7 23.3

15.5

19.320.7

22.3 21.919.8

16.1

19.722.1

20.6 19.9 19.4 19.6

0.0

5.0

10.0

15.0

20.0

25.0

30.0

Toplam Yatırımlar/GSYH

Özel Sektör Yatırımları/GSYH

Kaynak: TUİK veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

Özel sektörün yatırım yapması GSYH’nin artmasına neden olmaktadır. Özel sektörün yatırım hevesinde belir-leyici olan, kârlılık oranı beklentisidir. Çünkü artan kârlılık sonrasında yatı-rım yapılabilmektedir. Kârlılık oranı düşerken, yatırım yapılmasının nedeni ise geleceğe ilişkin beklentilerin olum-lu olmasıdır. Dolayısıyla yatırımın finansman kaynağı olan tasarrufun ya-pılabilmesi için özel sektörde kârlılığın olması, hatta düşük kârlılığın olmama-sı gerekmektedir. Aksi durumda yatı-rımların GSYH içindeki payı düşmekte,

firmaların istihdam yaratma kapasitesi zayıflamaktadır.

Türkiye’de 2011 yılında yatırımlar GSYH içindeki payı %25,9 ile tavan yap-tıktan sonra, sürekli olarak düşmeye başlamıştır. Nihayetinde 2015 yılının üçüncü çeyreği itibari ile %23,3’e kadar gerilemiştir. Özel sektörün yatırım har-camalarının GSYH oranı ise 2015 yılın-da %19,6’da kalmıştır (Grafik 1).

III- TÜRKİYE’DE REEL SEKTÖRDE KÂRLILIK ORANI ÇOK DÜŞÜK VE AZALIYOR

Türkiye’de özel sektörün yatırım yapma gücünü sınırlayan faktörlerin başında kârlılık oranının azalan bir ivme göstermesidir. TCMB’nin yaptı-ğı reel sektör bilanço hesaplamaları-na göre 2012 yılında tüm firmaların net Kâr/Özkaynak rasyosu %8,8 iken, 2014 yılında bu oran %6,9’a gerile-miştir. Bu olumsuz eğilim daha keskin bir düşüşle aktif kârlılığında da gözük-mektedir. Aktif kârlılık oranı 2012 yı-lında %3,8 iken, 2014 yılında %2,6’ye inmiştir.

Page 132: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016130130

Grafik 2: Tüm Firmalar İçin TCMB Karlılık Oranları

3

III- TÜRKİYE’DE REEL SEKTÖRDE KÂRLILIK ORANI ÇOK

DÜŞÜK VE AZALIYOR

Türkiye’de özel sektörün yatırım yapma gücünü sınırlayan faktörlerin başında kârlılık oranının azalan bir ivme göstermesidir. TCMB’nin yaptığı reel sektör bilanço hesaplamalarına göre 2012 yılında tüm firmaların net Kâr/Özkaynak rasyosu %8,8 iken, 2014 yılında bu oran %6,9’a gerilemiştir. Bu olumsuz eğilim daha keskin bir düşüşle aktif kârlılığında da gözükmektedir. Aktif kârlılık oranı 2012 yılında %3,8 iken, 2014 yılında %2,6’ye inmiştir.

Kaynak: TCMB verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Sanayi Faaliyetinde Reel Kâr Yok, Zarar Var Benzer bir analizi İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yapılan ilk ve ikinci 500 büyük sanayi firması için de yapabiliriz. Makro ekonomik büyüme oranı (G) ile ilk ve ikinci 500 büyük firmanın reel aktif kârlılık oranlarına baktığımızda, her iki grubun kârlılık oranlarının büyüme oranının gerisinde kaldığını görmekteyiz. İkinci 500 büyük sanayi işletmesinin reel aktif kârlılık oranı negatiftir. İlk 500 büyük firmanın reel aktif kârlılık oranı ise çok düşüktür ve istikrarsızdır (Grafik 3 ve Tablo).

8.8

5.7

6.9

3.8

2.3 2.6

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

2012 2013 2014

Grafik 2:Tüm Firmalar İçin TCMB Kârlılık Oranları

Net Kâr (Zarar) / Öz Kaynaklar Oranı (%) Net Kâr (Zarar) / Aktif Toplamı Oranı (%)

Kaynak: TCMB verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Sanayi Faaliyetinde Reel Kâr Yok, Zarar Var

Benzer bir analizi İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yapılan ilk ve ikinci 500 büyük sanayi firması için de yapa-biliriz. Makro ekonomik büyüme oranı (G) ile ilk ve ikinci 500 büyük firmanın reel aktif kârlılık oranlarına baktığımızda, her iki grubun kârlılık oranlarının büyüme oranının gerisinde kaldığını görmekteyiz. İkinci 500 büyük sanayi işletmesinin reel aktif kârlılık oranı negatiftir. İlk 500 büyük firmanın reel aktif kârlılık oranı ise çok düşüktür ve istikrarsızdır (Grafik 3 ve Tablo).

Grafik 3: GSYH Büyüme Oranı - İlk ve İkinci 500 Büyük Firma Aktif Reel Karlılık Oranı İlişkisi

4

Büyüme Oranı

İkinci 500 Büyük Aktif Reel

Kârlılık Oranı

İlk 500 Büyük Aktif Reel

Kârlılık Oranı

2006 6,9 -6,75 -2,35

2007 4,7 -3,09 0,31

2008 0,7 -8,76 -5,36

2009 -4,8 -1,43 -0,43

2010 9,2 -1,5 1,9

2011 8,8 -7,05 -3,65

2012 2,1 -10,86 0,54

2013 4,2 -4,3 -6,87

2014 2,9 -2,67 -2,17

Kaynak: İSO İlk ve İkinci 500 Büyük Firma verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Kârlılık oranlarına nominal olarak baktığımızda da, oranın yatırım yapmak için uyarıcı düzeyde olduğu söylenemez. İlk 500 firmanın kârlılık oranı 2008 yılından bu yana 2007 yılı düzeyini yakalayamamıştır. Özel sermayeli firmaların kârlılık oranı ise 2009 yılında toplam firma aktif kârlılık oranının altında kalmıştır. Firmalar ancak 2014 yılında bu oranın üzerine çıkabilmiştir (Grafik 4).

6.9

4.7

0.7

-4.8

9.2 8.8

2.1

4.22.9

-6.75

-3.09

-8.76

-1.43

-1.5

-7.05

-10.86

-4.3 -2.67-2.35

0.31

-5.36

-0.43

1.9

-3.65

0.54

-6.87

-2.17

-15

-10

-5

0

5

10

2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

Grafik 3: GSYH Büyüme Oranı - İlk ve İkinci 500 Büyük FirmaAktif Reel Kârlılık Oranı İlişkisi

Büyüme Oranı İkinci 500 Büyük Aktif Reel Kârlılık Oranı

İlk 500 Büyük Aktif Reel Kârlılık Oranı

Page 133: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 131131

incelemeBüyüme Oranı İkinci 500 Büyük Aktif

Reel Kârlılık Oranıİlk 500 Büyük Aktif Reel Kârlılık Oranı

2006 6,9 -6,75 -2,35

2007 4,7 -3,09 0,31

2008 0,7 -8,76 -5,36

2009 -4,8 -1,43 -0,43

2010 9,2 -1,5 1,9

2011 8,8 -7,05 -3,65

2012 2,1 -10,86 0,54

2013 4,2 -4,3 -6,87

2014 2,9 -2,67 -2,17

Kaynak: İSO İlk ve İkinci 500 Büyük Firma verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Kârlılık oranlarına nominal olarak baktığımızda da, oranın yatırım yapmak için uyarıcı düzeyde olduğu söylenemez. İlk 500 firmanın kârlılık oranı 2008 yılından bu yana 2007 yılı düzeyini yakalayamamıştır. Özel sermayeli firmaların kârlılık oranı ise 2009 yılında toplam firma aktif kârlılık oranının altında kalmıştır. Firmalar ancak 2014 yılında bu oranın üzerine çıkabilmiştir (Grafik 4).

Grafik 4: İlk 500 Büyük Firma Aktif Kârlılığı

5

Grafik 4: İlk 500 Büyük Firma Aktif Kârlılığı

Kaynak: İSO İlk ve İkinci 500 Büyük Firma verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Bu durum ikinci 500 büyük firma için de geçerlilik göstermektedir. Buradaki farklılık, kimi yıllarda özel sektör firmalarının kârlılık oranlarının, genel grup kârlılık oranının düşük de olsa üzerinde seyretmiş olmasıdır. Ancak bu da 2012 yılından beri ortadan kalkmıştır.

Kaynak: İSO İkinci 500 Büyük Firma verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

7.3

8.7

4.7

6.1

8.36.8

6.75.3 6.0

8.4

10.1

5.0

6.2 7.1

6.5

6.8

4.7

6.8

0.0

2.0

4.0

6.0

8.0

10.0

12.0

2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

500 Büyük Sanayi Kuruluşu Özel Kuruluşlar

2.9

5.3

1.3

5.1

4.9

3.4

5.3

3.1

5.5

3.7

6.1

1.4

5.1

5.0

3.5

5.3

3.1

5.6

0.0 1.0 2.0 3.0 4.0 5.0 6.0 7.0

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

2014

Grafik 5: İkinci 500 Büyük Aktif Kârlılığı

Özel Kuruluşlar İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu

Kaynak: İSO İlk ve İkinci 500 Büyük Firma verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Bu durum ikinci 500 büyük firma için de geçerlilik göstermektedir. Buradaki farklılık, kimi yıllarda özel sektör firma-larının kârlılık oranlarının, genel grup kârlılık oranının düşük de olsa üzerinde seyretmiş olmasıdır. Ancak bu da 2012 yılından beri ortadan kalkmıştır.

Page 134: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016132132

Grafik 5: İkinci 500 Büyük Aktif Karlılığı

5

Grafik 4: İlk 500 Büyük Firma Aktif Kârlılığı

Kaynak: İSO İlk ve İkinci 500 Büyük Firma verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

Bu durum ikinci 500 büyük firma için de geçerlilik göstermektedir. Buradaki farklılık, kimi yıllarda özel sektör firmalarının kârlılık oranlarının, genel grup kârlılık oranının düşük de olsa üzerinde seyretmiş olmasıdır. Ancak bu da 2012 yılından beri ortadan kalkmıştır.

Kaynak: İSO İkinci 500 Büyük Firma verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

7.3

8.7

4.7

6.1

8.36.8

6.75.3 6.0

8.4

10.1

5.0

6.2 7.1

6.5

6.8

4.7

6.8

0.0

2.0

4.0

6.0

8.0

10.0

12.0

2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

500 Büyük Sanayi Kuruluşu Özel Kuruluşlar

2.9

5.3

1.3

5.1

4.9

3.4

5.3

3.1

5.5

3.7

6.1

1.4

5.1

5.0

3.5

5.3

3.1

5.6

0.0 1.0 2.0 3.0 4.0 5.0 6.0 7.0

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

2014

Grafik 5: İkinci 500 Büyük Aktif Kârlılığı

Özel Kuruluşlar İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu

Kaynak: İSO İkinci 500 Büyük Firma verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

IV-SONUÇ

Türkiye’de sanayi sektöründe, özel-likle imalat sanayiinde kârlılık oranları düşük seyrederken, asgari ücret artışı gibi işletmelerin maliyetlerini artırıcı politikaların uygulamada kendine yer bulması, gelecek dönemde yatırım ora-nın daha da düşmesine neden olacaktır.

İhracatının %93’ü sanayi ürünü olan Türkiye’de, hükümetin sanayi sektöründe, özellikle imalat sanayi-inde üretim maliyetlerini azaltacak politikaları bir an önce uygulamaya başlaması gerekmektedir. İşe, sosyal güvenlik primlerini düşürmekten baş-lanabilir.

Hemen yanı başımızdaki Bulgaristan’da kurumlar vergisi oranı %10’dur. Bundan dolayı yurtiçi yatı-rımları artırmak ve doğrudan yabancı yatırımları ülkemize çekmek için ya-pılabilecek bir başka atak da kurumlar vergisi oranını %15’e indirmektedir.

Page 135: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 133133

haberler

İş Sağlığı ve Güvenliği ile İşin Yürütümü SemineriTİSK ve Ege Bölgesi Sanayi

Odası’nın (EBSO) işbirliği ile düzen-lenen “İş Sağlığı ve Güvenliği İle İşin Yürütümü Semineri” 12 Nisan 2016 ta-rihinde İzmir’de gerçekleştirildi.

Toplantıda İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında işveren yükümlü-lükleri, iş teftiş uygulamaları ile büyük endüstriyel kazaların önlenmesine iliş-kin düzenlemeler değerlendirildi.

Toplantıda açılış konuşmasını ger-çekleştiren EBSO Yönetim Kurulu Üye-si Ateş İlyas Demirkalkan, iş sağlığı ve güvenliği alanına çok disiplinli yaklaş-mak gerektiğini, her ülkenin sanayi-leşme sürecinin o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği koşullarını etkilediğini, sa-nayide verimlilik için iş güvenliğinin şart haline geldiğini ifade etti. Demir-kalkan, hem çalışanların, hem de ülke ekonomisinin iş kazalarının yol açtığı yüklerden kurtulması için iş güvenliği kültürünün oluşturulması gerektiğini, bu konuda Bakanlık ve TİSK ile işbirli-ği içinde çalıştıklarını kaydetti.

TİSK Genel Sekreter Yardımcısı Ferhat İlter açılış konuşmasında, en-düstriyel ilişkiler alanında işyerlerinin doğru bilgiye ulaşmakta zorlandığını, her geçen gün değişen ve genişleyen mevzuata uyumun güçleştiğini, bil-

gilendirme mekanizmalarının yeterli düzeye ulaşamaması nedeniyle işve-renlerin büyük sıkıntılar yaşadığını belirterek, bu ve benzeri toplantıla-rın artmasının güvenlik kültürünün gelişimine katkı sağlayacağını vur-guladı. İlter, teftiş alanında İş Teftiş Kurulu’nun benimsediği programlı teftiş modelinin kaynakların etkin ve hedef odaklı kullanımına olanak sağ-ladığını, sanayicilerin işin yürütümü ile iş sağlığı ve güvenliği konularında yaşadıkları sorunların çözümü için ça-lışmaya devam edileceğini ifade etti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-lığı İş Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Arif Şimşek, yaptığı açılış konuşmasın-da işçi-işveren arasında sosyal diyalog faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasının gerekli olduğunu, işçi, işveren ve devlet kesimlerinin katıldığı meka-nizmalarının oluşması ile sorunların ve ihtiyaçların doğru şekilde tespit edilebileceğini, Avrupa Birliği’nin de bu yaklaşımı benimsediğini, İş Tef-tiş Kurulu’nun çalışma hayatındaki sorunların çözümü için özveriyle ça-lıştığını belirtti. Şimşek, özellikle son yıllarda ağırlık verdikleri programı teftiş yaklaşımının riskli ve sorunlu sektörlere öncelik vermelerine imkan tanıdığını belirtti.

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Mü-dürlüğü Uzmanı Kağan Yücel, 6552 ve 6645 sayılı Kanunlarla 6331 Sayılı İSG Kanunu’nda yapılan değişiklikler hak-kında bilgi verdi. 6552 sayılı Kanun ile diğer sağlık personelinin görevlendir-me koşullarında değişiklik yapıldığını, ayrıca mikro işletmeler için az tehlikeli sınıftaki 10’dan az çalışanı olan işyer-lerinde işveren ve işveren vekillerinin bizzat İSG hizmetlerini yürütebilmesi-ne; 6645 sayılı Kanun ile de maden ve yapı sektörlerinde sektörel iş güvenliği uzmanlığına olanak tanındığını söyledi.

İş Başmüfettişi Nejat Güneri, teftişler ve İş Teftiş Kurulu’nun faaliyetleri hak-kında bilgi verdi. Teftişler kapsamında istatistiki planlama yaptıklarını, plan-larda işkolu tespiti, büyük endüstriyel kazalar gibi konuların zorunlu olarak dikkate alındığını, teftişlerin programlı teftişler ve inceleme teftişlerinden oluş-tuğunu, teftişlerde işverenlerin nok-sanlıklarının giderilmesi taahhüdün-de bulunmaları halinde işverene süre

Toplantıda İş Sağlığı ve Güvenli-ği Kanunu kapsamında işveren yükümlülükleri, iş teftiş uygula-maları ile büyük endüstriyel ka-zaların önlenmesine ilişkin dü-zenlemeler değerlendirildi.

Page 136: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016134134

haberler

verildiğini, ihlallerle ilgili süre verme konusunun tutanakla tespit edildiğini, teftişlerde ne gibi hususlara dikkat edil-diğine ilişkin bilgilendirme yaptıklarını, süre verme sonrası noksanlıkların müc-bir sebeple yerine getirilemediği haller-de ikinci kez süre verme kararı alındığı-nı belirtti.

İş Başmüfettişi Mustafa İlkan Özer, iş sağlığı ve güvenliği teftişi konusun-da bilgi verdi. 2003 tarihli İş Kanunu ve ilgili Yönetmeliklerle İSG alanın-da yaklaşımın değiştiğini, 6331 sayılı Kanun’un da bu yönde hazırlandığını, mevzuatın çok önem taşıdığını, zira mevzuatın ihlaline bağlı iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenebilir nite-likte olduğunu, mevzuatın da bu konu-da alınabilecek tedbirlerin çerçevesini çizdiğini, işverenin her türlü önlemden sorumluluğunun bulunduğu bir ortam-da İSG teftişlerinde tüm bu önlemlere odaklanıldığını, çalışanın da önlemlere uyma yükümlülüğü bulunduğunu, iş müfettişlerinin büyük ölçüde rehberlik yaptığını, teftişte işyerinde daha önce yapılan teftişlerde tespit edilen noksan-lıklara öncelikle bakıldığını, süre verme uygulamasının 81 sayılı ILO Sözleşmesi ile ulusal mevzuattan kaynaklandığını, hayati tehlike halinde Kanun gereği işin durdurulması yaptırımının uygu-landığını, 2014 yılına ilişkin istatis-tiklerde 55.000 ihlalden 50.000’inin süre verme sonrasında çözüldüğünü,

%90’lık bir iyileştirme oranına ulaşıl-dığını, toplam 1800 işyerine işin dur-durulması yaptırımının uygulandığını, 2016’da yapı, maden, metal, kimya, elektrik dağıtım, matbaa, gemi söküm işyerlerinde İSG alanında programlı tef-tiş yapılacağını, mesleki eğitim, sağlık gözetimi konularına ağırlık verileceği-ni, programlı teftiş sonuçlarının değer-lendirme raporları şeklinde Kurul web sitesinde yayınlandığını kaydetti.

İş Başmüfettişi Hüseyin Özcan, bü-yük endüstriyel kazaların önlenmesi konusunda yürütülen çalışmalar hak-kında sunum yaptı. Özcan, İş Teftiş Kurulu bünyesinde bu konudaki çalış-maları koordine ettiğini, Seveso adıyla bilinen kaza sonrasında çıkarılan AB Direktifleri üzerine inşa edilen mevzu-atın Seveso mevzuatı olarak adlandı-rıldığını, yoğun ve karmaşık bir mev-zuat olduğunu, tehlikeli kimyasalları mevzuatta belirtilen sınır değerlerin üzerinde kullanan veya depolayan iş-letmelerin kapsamda olduğunu, AB’de 1982, 1996 ve 2012 tarihli direktifler bulunduğunu, Türkiye’nin de bu di-rektifleri esas alan bir hazırlık yaptığı-nı, mevzuat kapsamında 2013 yılında Seveso II direktifini esas alan bir yö-netmelik yayımlandığını, kapsamdaki işletmelerin yüksek seviyede etkili ve sürekli korumayı sağlamakla yüküm-lü olduğunu, kapsamın Yönetmeliğin 1. ve 2. Bölümlerinde tespit edildi-

ğini, kapsamdaki işletmelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sistemine kayıt ve bildirimle sorumlu olduğu-nu, ayrıca kantitatif risk değerlendir-mesine ihtiyaç duyulduğunu, büyük işletmelerde 10.000 yılda bir büyük kaza yaşanabileceği şeklinde bir bü-yük endüstriyel kaza frekansının ka-bul edildiğini, yaklaşık 1000 civarın-da kapsamda işletme bulunduğunu, mevzuat kapsamındaki işyerlerinin güvenlik raporu hazırlama veya bü-yük kaza önleme politika belgesi ha-zırlama yükümlülüğü ile karşı karşıya olduğunu, Güvenlik Raporu hazırlaya-cak 400 civarındaki kuruluşun ilgili Tebliğ kapsamında 1 Temmuz 2016’ya kadar bu belgeyi tamamlaması gerek-tiğini, güvenlik raporu yetersiz bulu-nan kuruluşlarda işin tamamen dur-durulacağını, belgenin büyük önem taşıdığını, üst seviyeli kuruluşların Da-hili Acil Durum Planı da hazırlamakla yükümlü olduğunu, bunun İSG Kanu-nundaki genel acil durum planlarıyla uyumlu olması gerektiğini, bu planın hazırlanmaması halinde 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında idari para cezası uygulanacağını, yönetim siste-mi kurulmasının da Seveso açısından önem taşıdığını, hiçbir tedbirin şansa bırakılmaması gerektiğini, Seveso III hazırlıklarını tamamladıklarını, hazır-lanan yeni Taslağı taraflara göndere-ceklerini ifade etti.

Page 137: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 135135

haberler

Almanya Büyükelçiliği Temsilcisinin ZiyaretiAlmanya Büyükelçiliği Çalışma ve

Sosyal İşler Başkatibi Ute Gohla 30 Mart 2016 tarihinde Konfederasyonu-muzu ziyaret etti.

Genel Sekreter Bülent Pirler ile gö-rüşen Başkatip Gohla, Suriyeli mülte-ciler konusuna ilişkin olarak görüş alış verişi amacıyla ziyarette bulunduğunu belirterek, Almanya tarafından yapı-lan çalışmalara kısaca değindi.

Konuyla ilgili olarak Genel Sekreter Pirler, TİSK ve Hacettepe Üniversitesi işbirliğinde hazırlanan rapor hakkında bilgi verdi ve konunun yakından takip

edildiğini, işveren kesiminin görüle-rinin derlendiğini ve çözüm önerile-rinin sunulduğunu ifade etti. Pirler, mültecilerin gerek işgücü piyasasına gerekse toplumsal hayata uyumu için en önemli ihtiyacın eğitim olduğunu, Ancak AB ülkelerinin bu alanda yeterli desteği vermediğini, finansal kaynak-ların olumlu karşılandığını ancak ye-terli olmadığını, özellikle sosyal uyum açısından eğitim alanında kapsamlı iş-birliği yapılmasının zorunlu olduğunu kaydetti.

Başkatip Gohla, TİSK’in çalışmala-

rının çok önemli olduğunu, işbirliği-nin artırılması arzusunda olduklarını, bu açıdan 2016 sonbahar döneminde Türkiye’deki kamu kesimi ve sivil top-lum kuruluşları temsilcilerinin yer ala-cağı bir çalışma ziyaretinin planlandı-ğını, mültecilerin uyumu konusuna odaklı ziyarette sosyal taraflarında yer almasının önemli olduğunu ifade etti.

Pirler, ziyaret için teşekkür ederek, mültecilerin uyumu ve eğitimi konu-sunda TİSK’in işbirliğine açık oldu-ğunu ve somut çalışmalar konusunda gerekli desteğin verileceğini kaydetti.

TİSK Genel Sekreterler Koordinasyon Kurulu Toplantısı

TİSK Genel Sekreterler Koordinas-yon Kurulu’nun Nisan ayı toplantısı 31 Mart 2016 tarihinde İstanbul’da yapıldı.

Toplantıda, Konfederasyonumu-zun ve Üye İşveren Sendikalarımı-zın son dönemde gerçekleştirdikleri faaliyetler ile çalışma hayatının ve ekonominin güncel konuları hakkın-da görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantının ardından dönem içinde görevlerinden ayrılan Genel Sekre-terler için Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’nın ev sahipliğinde yemek düzenlendi.

Yemekte görevlerinden ayrılan

Türk Armatörleri İşveren Sendikası Genel Sekreteri Avukat Hakan Ünsa-ler ile Mahalli İdareler Kamu İşveren Sendikası (MİKSEN) Genel Sekreteri Rahmi Cıbıroğlu’na Camiamız’a ver-dikleri hizmetler dolayısıyla teşekkür

edilerek, günün anısına birer plaket sunuldu. Yemeğe katılamayan Türki-ye Toprak, Seramik, Çimento ve Cam Sanayii İşverenleri Sendikası’nın eski Genel Sekreteri Avukat Bekir Uzun’a plaketi bilahare sunulacak.

Kudatgobilik, Erez ve Alkan’a PlaketSon dönemde görevlerinden ayrılan TİSK Yönetim Kurulu Üyeleri onuruna 7 Nisan 2016 tarihinde İstanbul’da ye-

mek düzenlendi.Veda yemeğinde TİSK Onursal Başkanı Tuğrul Kudatgobilik ile Eski Yönetim Kurulu Üyeleri Zekai Erez ve Ha-

san Alkan’a, vedikleri önemli hizmetlere duyulan şükranı ifade eden bir plaket, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu tarafından sunuldu.

Page 138: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016136136

haberler

ÇEİS Genel KuruluÜyemiz Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası

(ÇEİS)‘nın 17 Şubat 2016 tarihinde yapılan 28.Olağan Genel Kurul sonrasında oluşan yeni Yönetim, Denetleme ve Disip-lin Kurulları aşağıdaki gibidir:YÖNETİM KURULU: Tufan Ünal (Başkan), Cem Sak (Baş-kan Vekili), Tevfik Bilgin, Neslihan Demirel, Kemal Do-ğansel, Mehmet Hacıkamiloğlu, Nihat Özdemir, Ali İhsan Özgürman, Lütfü Yücelik.DENETLEME KURULU: Yalçın Alpbaz, Mehmet Fevzi Bin-göl, Mürsel Öztürk.DİSİPLİN KURULU: Osman Çaka, Kadir Büyükkara, İrfan Yorulmaz.

Toprak İşveren Genel Kurulu

Konfederasyonumuza Üye Türkiye Toprak, Seramik, Çi-mento ve Cam Sanayii İşverenleri Sendikası’nın 18 Şubat 2016 tarihinde gerçekleştirilen XXIV.Genel Kurulu toplan-tısında yapılan oylamalar sonucunda yeni görev dağılımı aşağıdaki şekilde oluştu:YÖNETİM KURULU: Atalay Gümrah (Başkan), Müfit Ülke (Başkan Vekili), Ercüment Arıcı, Gökhan Erel, Ali Murat Aköz.DENETLEME KURULU: Kerem Erturan, Devrim Kardeş, Fırat Akalın.DİSİPLİN KURULU: Yılmaz Öztürk, Mert Erez, Mehmet Mercan.

KAMU-İŞ Genel KuruluTİSK’e üye Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası

(KAMU-İŞ)’ nın Olağanüstü Genel Kurulu 10 Nisan 2016 tarihinde Ankara’da toplandı. Seçim sonuçlarına göre Yö-netim, Denetleme ve Disiplin Kurulları aşağıdaki şekilde oluştu.YÖNETİM KURULU: Prof.Dr.Faruk Bilir (Başkan), Muam-mer Bulut (Başkan Vekili), Ali Rıza Diniz, Ergin Erayman, Bünyamin Bakır.DENETLEME KURULU: Zübeyir Çalışan (Başkan), Mustafa Sönmez (Raportör), Kamil İpek.DİSİPLİN KURULU: Hızır Günindi (Başkan), Orhan Çıtırık (Raportör), Ayhan Demiryürek.

Tekstil İşveren Genel Kurulu

Konfederasyonumuza Üye Türkiye Tekstil Sanayii İş-verenleri Sendikası’nın 24. Olağan Genel Kurulu, 24 Mart 2016 tarihinde gerçekleşti. Tek liste ile sandığa giden sen-dika üyeleri, Yönetim Kurulu Başkanlığı’na bir kez daha Muharrem Kayhan’ı seçti.

Sendika’nın Yönetim, Denetleme, Disiplin ve Danışma Kurullarına seçilen üyeler şu isimlerden oluşuyor:

YÖNETİM KURULU: Muharrem Kayhan, Ahmet Hamdi Topbaş, Cengiz Taş, Yaşar Küçükçalık, Nevzat Seyok, Ali Osman Kilitçioğlu, Cem Çelikoğlu, Eşref Akın, M. Orhan Harmancı.

DENETLEME KURULU: Ömer Tuğrul İnançer, Aydın Fethi Baytan, Saadettin Arapoğlu.

DİSİPLİN KURULU: Nuri Akın, Nil Özsoy Dindar, Mehmet Armağan.

DANIŞMA KURULU: A. Tahir Gürsoy, Leon Kandiyoti, Se-dat Aloğlu, Bahise Kurt,Selahaddin Bitlis, Mahmut Akın-cı, A. Adnan Öcalgiray, Esat Haksal, Ömer Kılınç, Hayati Kürdeşoğlu, Ferhat Büyük Vatandost, Nevzat Seyrek, İz-zet Menase, Hayati Ennekavi, Besim Özek, Faik Ulutaş, Mehmet Kilimci, Nuri Aydın, Feramin Çeliktaş, Mustafa Aras, Cem Narin, Metin Gültepe, Ali Cem Tekoğlu, Harun Tavaşi, Alparslan Kara, Ahmet Fevzi Yazgan, Toker Özcan, Zafer Veral, Murat Pala, Hakan Ercan, İlyahu Tavaşi, Beki Güreli, Tansel Özenbay, Nazan Keskin, Kemal Oğuz, H. Nuri Öztaşkın, Turan Dörter, Ozan Duman, Hayim Vitali Kohen, Eren Ziya Dik.

Page 139: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 137137

haberler

MESS Olağan 45. Genel Kurulu yapıldı

TİSK’e üye Türkiye Metal Sanayici-leri Sendikası’nın (MESS) Olağan 45. Genel Kurulu 16 – 17 Nisan’da yapıldı. MESS Yönetim Kurulu Başkanı Meh-met C. Betil, “Dünyanın teknoloji ve bilimin önderliğinde yeni bir sanayi devriminden geçtiği bu dönemde, biz de bilgiye daha fazla yatırım yaptık ve ilklere imza attık” dedi. MESS Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları Seçimle-ri ise 17 Nisan Pazar günü gerçekleşti

İşveren ve işçi sendikalarıyla kamu kurum ve kuruluşlarının tem-silcilerinin de katılım gösterdiği Genel Kurul’un ilk gününde MESS üyeliğinde 50, 35, 25 ve 10 yılını dolduran toplam 32 üye şirkete hatıra plaketleri takdim edildi. MESS Yönetim, Denetim ve Di-siplin Kurulları Seçimleri ise 17 Nisan Pazar günü yapıldı.

MESS Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Celal Betil, açılışta yaptığı konuşmada yönetim kuruluna verilen destek için teşekkür ederek yeni dö-nemde MESS’in bugüne kadar olduğu gibi Türkiye ekonomisine katkı yap-

mayı sürdüreceğini belirtti. Betil, söz-lerine şöyle devam etti:

“Dünyanın teknoloji ve bilimin ön-derliğinde yeni bir sanayi devrimin-den geçtiği bu dönemde, biz de bilgi-ye daha fazla yatırım yaptık. Geride bıraktığımız üç yılda, birçok projeye imza attık. Sanayi Devrimi Endüstri 4.0 hedefleri çerçevesinde faaliyetler-de bulunmak, vizyonumuzu buna göre ortaya koymak durumundayız.”

Üyelere sağlanan desteklerle ilk-lerin yaşandığı bir dönemin geride bırakıldığını anlatan Betil, “İş Sağlığı ve Güvenliği desteği, SGK Prim Desteği ve Çevre Desteği ile üyelerimizin yük-lerini paylaşmaya çalıştık” dedi. Betil, 2015’te bir ilke daha imza atarak, iş sağlığı ve güvenliği bilincinin gelişi-mine katkı sağlamak için Altın Eldiven ve Altın Öneri adlarıyla iki ayrı katego-ride İş Sağlığı ve Güvenliği Yarışması düzenlediklerini ifade etti.

Metal iş kolunda verilen hizmetle-rin bir standarda kavuşmasının guru-runu da yaşadıklarını söyleyen Betil,

“75 Ulusal Meslek Standardı ve 61 Ulusal Yeterliliği; otomotiv, metal ve elektrik-elektronik sektörlerinde ülke-mize kazandırdık” diye konuştu. Metal sektöründeki mesleki eğitimi gelişti-recek burs projesini hayata geçirdik-lerini belirten Betil, “Kalifiye işgücü ihtiyacı çözümüne katkıda bulunmaya çalıştık” dedi.

Betil konuşmasında geçtiğimiz dö-nemde yapılanlarla ilgili şu bilgileri verdi: “Çalışma barışının sağlanması ve endüstri ilişkilerinin devamlılığı açısından da zorluklarla karşılaştığı-mız, sektörümüzde yasa dışı eylemle-rin gündeme geldiği bir dönem yaşa-dık. Bu zorlu dönemde ülkemizin ve çalışanların ortak yararları doğrultu-sunda daha güvenli ve daha üretken bir gelecek sağlamak üzere çalıştık.” Betil, “Türkiye ekonomisinin en önemli ak-törlerinden biri olduğumuzun bilinci ile endüstri ilişkilerinde iş barışını ko-rumanın yanı sıra dünya pazarlarında Türkiye’nin rekabet gücünün devamı için de çalıştık” şeklinde konuştu.

Page 140: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016138

avrupa avrupa

Türkiye – AB İlişkileri — AB Liderler Zirvesi kapsamında Baş-

bakan Ahmet Davutoğlu’nun katılı-mıyla gerçekleştirilen, göç ve sığınma-cı alanında AB – Türkiye Ortak Eylem Planı’nın ve AB–Türkiye ilişkilerinin derinleştirilmesinin ele alındığı top-lantıda taraflar arasında anlaşma sağ-landı. 7 Mart’ta gerçekleştirilen özel AB – Türkiye Zirvesi’nde Türkiye’nin ek talep ve çözüm önerilerini içeren taslak üzerinde resmi anlaşma sağla-namamış ve karar Liderler Zirvesi’ne ertelenmişti.

Anlaşmada öne çıkan unsurlar şu şekilde özetlenebilir: • 20 Mart 2016 tarihinden itibaren

Türkiye’den Yunan adalarına yasadışı yollarla geçiş yapan kişiler Türkiye’ye iade edilecek. • Yunan adalarından Türkiye’ye iade

edilen her Suriyeli sığınmacı karşılı-ğında, Türkiye’de bulunan bir Suriyeli sığınmacı AB içerisinde yeniden yer-leştirilecek. • Türk vatandaşlarına yönelik vize uy-

gulamasının Haziran 2016 sonunda kaldırılması hedefiyle vize serbestisi yol haritası, tüm katılımcı ülkeler nez-dinde gerekli kıstasların da yerine ge-

tirilmesi kaydıyla hızlandırılacak. • AB daha önce ayrılmış olan 3 milyar

€’luk kaynağın aktarımını hızlandıra-cak, öngörülen kaynakların tamamen kullanılması ve belirlenen koşulların yerine getirilmesi durumunda AB, 2018 yılı sonuna kadar ilave 3 milyar €’luk kaynak sağlayacak. • AB Hollanda Dönem Başkanlığı’nın

görev süresi içerisinde döneminde mali ve bütçesel hükümler konulu 33 numaralı başlık müzakerelere açıla-cak.Zirve sonrası gerçekleştirilen ortak ba-sın toplantısında Başbakan Davutoğlu AB – Türkiye ilişkilerinin kriz yöneti-mine değil, ortak bir vizyon ve ortak bir geleceğe dayalı olduğunu vurgula-yarak, AB’nin geleceğinin Türkiye’siz, Türkiye’nin geleceğinin de AB’siz ola-mayacağını dile getirdi. AB Konseyi Başkanı Tusk ise sağlanan anlaşmanın AB–Türkiye ilişkileri için bir dönüm noktası teşkil ettiğini söyledi.

— AB Liderler Zirvesi’nde AB–Türkiye göç alanında işbirliği kapsamında sağ-lanan anlaşmaya ilişkin yayımlanan ortak açıklamada, 29 Kasım 2015’de üzerinde anlaşma sağlanan AB – Tür-

kiye ortak eylem planının kararlılıkla uygulanmaya devam edileceği ve bu yönde hâlihazırda önemli ilerleme sağlandığı vurgulandı. Gelişmeler şu şekilde listelendi: • Türkiye’de işgücü piyasasının geçici

koruma sağlanan Suriyelilere açılma-sı, • Suriye ve diğer ülke vatandaşları

için yeni vize gereklilikleri getirilmesi, • Sahil güvenlik ve emniyet teşkilatı

tarafından güvenlik sağlamaya yöne-lik çalışmaların ve bilgi paylaşımının artırılması, • AB tarafından Türkiye’de bulu-

nan sığınmacılara destek sağlanması amacıyla oluşturulan ek yardım aracı kapsamında 3 milyar €’nun kademeli olarak Türkiye’ye aktarılmaya başlan-ması, • Vize serbestisi ve 17 numaralı başlı-

ğın müzakerelere açılması dâhil olmak üzere katılım müzakerelerine yönelik çalışmalarda ilerleme sağlanması. • Türkiye ek olarak 7 Mart’ta,

Türkiye’den Yunanistan’a yasadışı yol-larla giriş yapan, uluslararası koruma ihtiyacı içinde olmayan tüm göçmen-lerin ve Türk kara sularında yakalanan tüm yasadışı göçmenlerin iadesini ka-bul etmiştir. AB ve Türkiye göçmen ka-çakçıları ağları ile mücadeleye yönelik tedbirleri artırmaya karar vermiştir.

— AB – Türkiye ortak eylem planının ve AB – Türkiye ilişkilerinin derinleş-tirilmesi hedefiyle üzerinde uzlaşma sağlanan AB – Türkiye ortak eylem planına ek tedbirler kapsamında ka-tılım müzakereleri sürecinde 33 nu-maralı mali ve bütçesel hükümler konulu başlığın müzakerelere açılma-sı konusunda uzlaşı sağlandı. Geçti-ğimiz yıllarda Fransa’nın çekinceleri nedeniyle müzakerelere açılmayan bu başlık üzerinde G.Kıbrıs blokajı bu-

Page 141: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 139

avrupa avrupalunmuyor. 33 numaralı başlık kapsa-mındaki müktesebat üyelikle birlikte AB bütçesine sağlanacak fonlar için gerekli mali kaynaklara (öz kaynaklar) ilişkin kuralları kapsıyor. Söz konusu öz kaynaklar; gümrük vergileri, tarım-sal vergiler ve şeker vergilerinden elde edilen geleneksel öz kaynaklardan oluşan üye devlet katkıları, üye devlet-lerin KDV gelirlerine dayanan bir kay-nak ve üye devletlerin gayri safi milli hâsılalarının büyüklüğüne (GSMH) bağlı olarak değişen bir kaynaktan oluşuyor. Üye devletler, yeterli koordi-nasyonun sağlanması, öz kaynaklara ilişkin katkıların doğru hesaplanması, tahsilâtı, ödenmesi ve denetiminin te-mini ile öz kaynaklara ilişkin kurallara uyum amacıyla AB›ye raporlamanın yapılabilmesi için gerekli idari kapa-siteyi oluşturmalı. Bu alandaki mükte-sebat üyelikle birlikte doğrudan uygu-lanmaya başlamakta olup, söz konusu müktesebatın ulusal mevzuatımıza aktarılması gerekiyor.

— Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi, Batı Balkanlar ve Türkiye’yi kapsayan Güney Doğu Avrupa İşbirliği Girişimi hakkında ortak bir bildiri yayımladı. Komşu Ülkeler Politikası ve Katılım Müzakerelerinden Sorumlu AB Komi-seri Johannes Hahn, ile Avrupa Konse-yi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın katılımıyla gerçekleşen Batı Balkanlar ve Türkiye Yatay Programı’nın imza tö-reninde şu açıklamalar yapıldı: • AB Komisyonu ve Avrupa Konseyi

hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanlarında Batı Balkanlar ve Türki-ye’deki paydaşlarla ortak çalışmalar başlattı. • Bu girişim, örgütlü suçlar, yolsuz-

lukla ve ayrımcılıkla mücadele, adalet ve yargı, zayıf grupların haklarının korunması politikaları ile ilgili reform-ların desteklenmesi amacıyla oluştu-ruldu. • Üç yıl devam edecek girişim için AB

Komisyonu 20 milyon € ve Avrupa Konseyi 5 milyon € kaynak sağlaya-cak. • Girişim kapsamında, hapishanelerin

yönetsel ve işleyişle ilgili kapasitele-rinin güçlendirilmesi, siyasi partilere kaynak aktarımı, mahkemelerin iş-leyişiyle ilgili gelişme kaydedilmesi, suç gelirlerinin ifşası için çalışmalar yürütülmesi, kara para aklama ve terö-rün finansmanının önlenmesi ve ilgili yeni uluslararası yasa ve standartların gözden geçirilmesi, ayrımcılığa ilişkin verilerin toplanması için sistem oluş-turulması, gey, lezbiyen, biseksüel, transcinsiyet (LGBT) bireylere ilişkin konuların ele alınacağı bakanlar arası çalışma grupları oluşturulması yönün-de çalışmalar yürütülecek.

— Avrupa Parlamentosu’nun yıllık ola-ğan Türkiye raporu oy çokluğu ile ka-bul edildi.Avrupa Parlamentosu Türkiye rapor-törü Sosyalist grup üyesi Kati Piri ta-rafından hazırlanan rapor, Fransa’nın Strasbourg kentindeki Yapılan oyla-mada, 375 oyla kabul edildi. Oylamada 375 kabul, 133 ret ve 85 çekimser oyu kullanıldı.Avrupa Parlamentosu’nun (AP) yeni Türkiye raporunda: • Kıbrıs sorununun Türkiye–AB ara-

sındaki ilişkileri etkilediği belirtilerek, bu yüzden de tüm taraflardan çözüme dönük gayret göstermeleri istendi. • Geçen seneki raporun iade edilmesi-

ne yol açan ve Ankara’yı 1915 olayları-na ilişkin Ermeni iddialarını soykırım olarak tanımaya çağıran ifadelere atıf yapıldı. • Türkiye, sığınmacılara ilişkin çalış-

malarından dolayı övüldü. Raporda, Türkiye’nin dünyada en çok sığınma-cıyı ağırlayan ülke olduğu, büyük in-sani katkılar sunduğu vurgulanarak, Suriyeli sığınmacılara çalışma izni ve-rilmesi kararından duyulan memnuni-

yet dile getirildi. • Türk vatandaşları için vizelerin ise

tüm kriterlerin karşılanması duru-munda kaldıracağı vurgulanan rapor-da, AB Komisyonu’ndan bu konuda, Türkiye’ye teknik destek vermesi is-tendi. • Güneydoğu’daki güvenlik durumu-

nun kötüleşmesinden endişe duyuldu-ğu da belirtilen raporda, “Türkiye’nin terörle mücadeledeki meşru hakkını tanıyoruz. Ancak güvenlik önlemleri-nin hukukun üstünlüğü ve insan hak-larına uygun bir şekilde gerçekleştiril-mesini vurguluyoruz” ifadelerine yer verildi. • Metinde terör örgütü PKK’ya deği-

nilerek, “AB terör örgütleri listesinde olan PKK’nın şiddete dönmesini kı-nıyor ve meşru bulmuyoruz. Kürt so-rununun şiddetle çözülemeyeceğini vurguluyor ve Türk hükümetine so-rumluluğu alarak kapsayıcı ve sürdü-rülebilir bir çözüm için görüşmelere yeniden başlaması çağrısı yapıyoruz. PKK’yı silahlarını bırakmaya, terör yöntemlerini terk etmeye, barışçıl ve yasal yollarla isteklerini duyurmaya çağırıyoruz. PKK’nın güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırılarını şid-detle kınıyor, YDG-H militanlarının barikat kurmaları ve hendek kazmala-rından ciddi kaygı duyuyoruz” denildi. • AP raporunda, “Türkiye’de yargı ba-

ğımsızlığı, toplanma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü gibi alanlarda son yıllarda görülen yavaşlamadan” derin endişe duyulduğu belirtilirken, “ha-pisteki tüm gazetecilerin derhal ser-best bırakılması” talebi yer alıyor. • Raporun kabul edilmesinden sonra

bir açıklama yapan AB Bakanı ve Baş-müzakereci Volkan Bozkır, 1915 olay-larına soykırım şeklinde atıf yapılma-sı nedeniyle bu yılki raporun önceki rapor gibi hükmün de sayılacağını ve AP’na iade edileceğini söyledi.

Page 142: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016140

avrupa avrupaVergi

AB Komisyonu katma değer ver-gisi sistemini çağdaşlaştırmak üzere oluşturduğu eylem planını yürürlüğe koydu. “KDV Eylem Planı” olarak ad-landırılan plan, e-ticaretin yaygınlaştı-rılması, vergi dolandırıcılığının önlen-mesi ve işletmelerin uyması gereken kuralların sadeleştirilmesi amacıyla AB genelinde tek bir KDV alanının oluşturulması sürecinin de başlangıcı olarak kabul ediliyor. Eylem Planı’nda şu noktalar yer alıyor:1. Avrupa geneli için tek bir KDV siste-mi oluşturulması için uyulacak ilkeler çiziliyor. Sınır ötesi ticarette geçerli olmak üzere 1993 yılında uygulamaya konulan mevcut KDV sisteminin geçici bir süre yürürlükte olması düşünül-müştü. Dolandırıcılık eylemlerine izin veren açıkları olan bu sistemin 2017 yılından itibaren kalıcı kurallar ile de-ğiştirilmesi hedefleniyor. Yeni kurallar ile ticari faaliyetin bugün olduğu gibi “varış ülkesinde” vergilendirilmesi ilkesinin uygulanacağı ancak, vergi toplama yönteminin dolandırıcılığa izin vermeyecek bir yapıda olacağı ve

ayrıca AB genelinde kullanılabilecek olan bir web portalı ile KDV gelirleri-nin toplanmasının kolaylaştırılacağı belirtiliyor.2. KDV dolandırıcılığına karşı kısa vadede alınması gereken önlemler belirtiliyor. Bu amaçla AB Komisyonu 2016 yılı içerisinde üye ülkelerin KDV yolsuzluklarıyla ilgili bilgi paylaşımını kolaylaştırmak üzere bir öneri tasarla-yacak.3. KDV oranlarının belirlenmesinde üye ülkelere esneklik tanınıyor. Mev-cut kurallar uyarınca üye ülkeler ön-ceden belirlenmiş olan liste dışındaki ürünlere sıfır ya da azaltılmış KDV oranı uygulayamıyor. AB Komisyonu bu konunun güncellenmesi ve üye ül-kelere sıfır ya da azaltılmış KDV oranı uygulamada esneklik sağlamak üzere değişiklik öngörüyor. Bunun için iki seçenek söz konusu olacak: Azami oran olan %15 oranı sürdürülerek, azaltılmış oran uygulanabilecek ürün ve hizmetler listesi düzenli olarak gözden geçirilecek ya da ikinci seçe-nek olarak söz konusu liste tümüyle ortadan kaldırılacak. İkinci seçeneğin üye ülkeler arasında KDV rekabetini

doğurmaması için önlemler alınması gerekecek.4. Dijital Tek Pazar Stratejisi kapsa-mında e-ticaret için KDV kurallarının sadeleştirilmesi ve KOBİ’lerin uyması gereken KDV kurallarının kolaylaş-tırılması öngörülüyor. Mevcut du-rumda AB dışındaki ülkelerden bazı işletmeler internet üzerinden AB ül-kelerindeki tüketicilere KDV’siz ürün satabilmekte. Bu durum AB merkezli işletmelerin, KDV’siz ürün satan iş-letmeler karşısında dezavantajlı du-ruma düşmesine sebep olmakta. AB Komisyonu’nun 2016 yılı içerisinde sunacağı öneri elektronik ortamda mevcut ürünlerin fiziki ortamda mev-cut ürünlerle aynı azaltılmış KDV ora-nından yararlanmasını sağlayacak. Bu uygulamaya ek olarak 2017 yılında su-nulacak kurallar ile KOBİ’lerin uyması gereken KDV kuralları sadeleştirilecek ve sınır ötesi ticaret yapabilmeleri ko-laylaştırılacak.

Üye ülkelerin toplamayı hedefle-diği KDV geliri ile topladığı gelir ara-sındaki fark 2013 yılında 170 milyar € olarak tespit edilmişti. Sınır ötesi işlemler kullanılarak gerçekleştirilen

Page 143: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 141

avrupa avrupadolandırıcılıktan ileri gelen KDV geli-ri kaybının yılda 50 milyar € olduğu tahmin ediliyor. Halihazırda AB ülke-lerinin uyguladığı KDV kuralları birbi-rinden farklılık gösteriyor ve özellikle on-line faaliyet gösteren işletmelerle KOBİ’lere idari açıdan yükler getiriyor.

Eğitim ve Araştırma

AB Konseyi AB’nin üçüncü ülke vatandaşı öğrenci ve araştırmacılar için çekiciliğinin artırılmasına yöne-lik taslak yönetmeliğe ilişkin görüş üzerinde anlaşma sağladı. Söz konusu yönetmelik, yetenekli kişilerin AB’ye kazandırılması, öğretim ve staj alanın-da mükemmeliyet temelinde AB’nin konumunun güçlendirilmesi hedefiy-le hazırlandı. Yüksek vasıflı kişilerin, rekabetçiliğin güçlendirilmesi, ekono-mik büyümenin artırılması ve iş yara-tımı için AB’nin anahtar varlığı ve bilgi ekonomisinin vazgeçilmez unsuru ol-duğu vurgulanıyor.

Taslak yönetmelik ile üçüncü ülke-lerden araştırmacı, öğrenci, stajyer ve Avrupa Gönüllü Hizmeti kapsamına dâhil olan gönüllülerin AB’ye giriş ve AB içerisinde oturumlarına yönelik gereklilikler AB genelinde uyumlulaş-tırılıyor. Öğrenci ve araştırmacılar için şartların iyileştirilmesine yönelik ye-nilikler şu şekilde listeleniyor: • AB içerisinde öğrenci veya araş-

tırmacı olarak bulunan üçüncü ülke vatandaşlarının belirli durumlarda araştırma veya öğrenimlerinin bir bö-lümünü farklı bir üye ülkede gerçek-leştirmeleri için bildirimde bulunma-ları yeterli olacak. Üçüncü ülkelerden araştırmacılar için izin verilen AB içe-risinde hareketlilik süresi ise altı aya çıkartılıyor. • Aile üyelerinin AB içerisinde otu-

rumları süresince araştırmacılara refakat etmesine izin verilecek. AB içerisinde iyileştirilmiş hareketlilik

olanaklarından aile üyeleri de faydala-nabilecek.

• Üçüncü ülke vatandaşı olan öğrenci-lere haftada en az 15 saat çalışma izni sağlanacak.

• Üçüncü ülkelerden gelen öğrenci ve araştırmacılara araştırma veya öğre-nimlerini tamamlamalarının ardından en az dokuz ay iş arama veya iş kurma izni sağlanacak.

• Üye ülkeler bu alanda belirlenen yeni AB kurallarını öğrenci değişim programları, eğitim projeleri ve Avru-pa Gönüllü Hizmeti çerçevesinin dı-şında kalan gönüllülük programlarına başvuran üçüncü ülke vatandaşlarına da uygulama kararı alabilecekler.

Avrupa Parlamentosu’nun Mayıs ayında gerçekleşecek Genel Kurul toplantısında AB Konseyi görüşünü değişiklik olmadan kabul edebileceği ve böylece sürecin tamamlanabileceği belirtiliyor. Yönetmeliğin kabul edilip, yürürlüğe girmesinin ardından üye ülkelerin ilgili yönetmeliği yasal dü-zenleme olarak kabul ederek, ulusal mevzuata aktarması için iki yıl süresi olacak.

Çevre

Avrupa Çevre Ajansı, Dünya Su Günü nedeniyle Avrupa’da temiz su kaynaklarının sürdürülebilirliğine ilişkin bir rapor yayımladı. Raporda ortaya konulan değerlendirmeye göre Avrupa’da çok geniş su kaynakları ol-masına karşın bazı bölgelerin yetersiz su kaynağı ve kuraklıklar nedeniyle ortaya çıkan olumsuzluklardan etki-lendiği belirtiliyor. Rapor bu olumsuz-lukların özellikle nüfusun yoğun oldu-ğu, tarım ve turizm gibi yüksek oranda su tüketimini gerektiren faaliyetlerin bulunduğu yerlerde sıkça görüldüğü-nü belirtiyor.

Avrupa nehirleri ile ilgili olarak,

kullanılan toplam temiz suyun yeni-lenebilir su kaynaklarına oranı ola-rak belirtilen su kullanım endeksi (WEI+), özellikle Akdeniz bölgesin-deki (G.Kıbrıs, Malta, Girit, Balaer Adaları ve Sicilya) yaklaşık 20 nehir çevresinde yapısal sorunlar olduğunu gösteriyor. Rapor İspanya, G.Kıbrıs ve Segura’nın su kaynaklarının sürdürü-lemez olduğuna işaret ediyor. Raporda yer alan diğer bulgular:

• Avrupa’da kış aylarında yaklaşık 30 milyon, yaz aylarında ise 70 milyon kişi su sıkıntısı riski ile karşı karşıya bulunuyor. Bu rakamlar Avrupa nüfu-sunun %6 ve %14’üne karşılık geliyor.

• Toplam su tüketiminin %36’sı ta-rım faaliyetlerinden ileri gelmektedir. Yaz aylarında bu oran %60’a kadar çıkmaktadır. Akdeniz bölgesinde ger-çekleştirilen tarım faaliyetleri için kul-lanılan su ise Avrupa genelinde tarım için tüketilen suyun %75’ine karşılık gelmektedir.

• Akdeniz bölgesinde yaşayan nüfu-sun %53’ü yaz aylarında, %20’si ise sürekli olarak su sıkıntısı ile karşı kar-şıya bulunmaktadır.

• Turizm ile ilgili hizmet sektörleri yenilenebilir su kaynakları üzerinde baskı oluşturmaktadır. Özellikle Akde-niz’deki küçük adalar turizm faaliyet-leri nedeniyle yerel nüfusun 10-15 kat fazlası turist çektiği için ciddi anlamda su sıkıntısı sorunları ile karşı karşıya bulunmaktadır.

Ekonomi

Euro Alanı hane halkı tasarrufla-rı 2015 yılının üçüncü dönemindeki %12,5’lik seviyeden 2015’in dördüncü döneminde %12,7’ye yükseldi. Hane halkının yatırım oranı ise 2015 yılının üçüncü dönemindeki %8,3’lük sevi-yeden 2015’in dördüncü döneminde %8,4’e yükseldi.

Page 144: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016142

analiz

Kadın İstihdamını İlgilendiren Yeni DüzenlemelerÇocuk bakımı, kadının işgücüne ka-

tılımını olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Bu nedenle, hem nüfus artışının hem de kadın istihda-mında artışın hedeflenmesi, ilk bakış-ta, birbirine zıt iki politikanın teşviki görünümündedir. Kadın, (daha çok) çocuk sahibi olmaya teşvik olunacak; aynı zamanda, kadın istihdamında artış sağlanacaktır. Bu ikilemin gideri-lebilmesi için iş ve aile yaşamının bağ-daştırılmasına yönelik yasal önlemler önem kazanmaktadır.

Avrupa Birliğinin (AB) 3 Mart 2010 tarihli Avrupa 2020 İstihdam Strateji-si,1 AB’de 60 yaş üstü nüfusun her yıl 2007 öncesine göre iki kat (2 milyon kişi/yıl) arttığını ve bu durumun, sos-yal güvenlik sistemlerini tehdit eder nitelikte olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle, nüfus artışının teşviki, nüfus artışı teşvik edilirken ailevi yükümlü-lüklerin kadın istihdamını olumsuz

etkilememesine, kadın istihdamında artış sağlanarak kadın ve erkek için aynı istihdam hedefinin (%75) gerçek-leştirilmesine yönelik olarak iş ve aile yaşamı uyumunun sağlanması öngö-rülmektedir.

Ülkemizde de nüfus artışının teş-viki ve aynı zamanda kadın istihda-mının artırılması hedeflenmektedir. Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018),2 iş ve aile yaşamını bağdaştırma poli-tikalarının hayata geçirileceğinden, istihdam teşviklerinin etkinleştirilece-ğinden bahisle Plan dönemi sonunda kadınların işgücüne katılım ve istih-dam oranlarının sırasıyla %34.5 ve %31’e yükselmesi hedeflenmektedir.3 Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) ve Eylem Planları (2014-2016),4 ka-dınların işgücüne katılma oranının 2023 yılına kadar %41 düzeyine çıka-rılmasını, kadınların 2012 yılı itibariy-la %54,2 düzeyinde gerçekleşen kayıt

dışı çalışma oranının 2023 yılında %30’a düşürülmesini, hedefler ara-sında sayılmaktadır.5 Eylem Planları (2014-2016) bölümünde de kadının işgücüne katılma oranı ve istihdamı-nın artırılması, kayıtdışı istihdam ile mücadele başlığı altında onüç tedbir ve bu tedbirlerin uygulanmasına/ger-çekleştirilmesine yönelik açıklamalar yapılmaktadır.6 Ulusal İstihdam Stra-tejisi (2014-2023) ve Eylem Planları (2014-2016), OECD’deki ‘iyi uygula-malar’ ile uyum göstermektedir.7

Burada, 6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun8 ile 6663 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması-na Dair Kanunun9 iş ve aile yaşamının bağdaştırılmasına yönelik hükümleri-ne değinilecektir.

AB Cinsiyet Eşitliği ve Ayrımcılıkla Mücadele Alanında Hukuk Uzmanları Ağı Üyesi

Prof

. Dr.

Nur

han

SÜRA

L

[email protected]

Page 145: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 143

analizI. 6645 sayılı İş Sağlığı ve Gü-

venliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanu-nun ilgili hükmü: 6645 sayılı Kanun 35. maddesi ile İş Kanununa ek madde 2’yi eklemiştir. Ek madde 2 uyarınca, işçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kar-deşinin, çocuğunun ölümü halinde üç gün, eşinin doğum yapması halinde ise beş gün ücretli izin verilecektir. Madde, aynı zamanda, engelli veya sü-reğen hastalığı olan çocuğunun teda-visinde kullanılmak üzere ücretli izin öngörmektedir: İşçilerin en az yüzde yetmiş oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde, hastalık raporuna dayalı olarak ve çalı-şan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar ücretli izin verilir.

II. 6663 sayılı Gelir Vergisi Ka-nunu ile Bazı Kanunlarda Değişik-lik Yapılmasına Dair Kanunun ilgili hükümleri: 6663 sayılı Kanun, Devlet Memurları Kanunu, İş Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Ka-nunu ve İşsizlik Sigortası Kanununda iş ve aile yaşamının bağdaştırılmasına yönelik değişiklikler yapmıştır.

II.1. Devlet Memurları Kanunun-da yapılan değişiklikler

II.1.1. Doğumun analık izninin başlamasından önce gerçekleşmesi: Devlet Memurları Kanununun 104/A maddesine, doğumun analık izninin başlamasından önce gerçekleşmesi ih-timalini düzenleyen yeni bir cümle 6. cümle olarak eklenmiştir: Doğum ön-cesi analık izninin başlaması gereken tarihten önce gerçekleşen doğumlar-da ise doğum tarihi ile analık izninin başlaması gereken tarih arasındaki süre doğum sonrası analık iznine ila-ve edilir. Örneğin, doğum, doğum iz-ninin başlayacağı tarihten iki hafta önce meydana gelmişse, bu hüküm-

den önce doğum sonrası izne sekiz hafta eklenmekteydi Yeni düzenleme ile böyle bir durumda, doğum sonrası izne on hafta eklenecektir.

II.1.2. Doğumda ve evlat edinme-de aylıksız izin sürelerinin kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine sayılması: 6663 sayılı Kanun ile Dev-let Memurları Kanununun 36/C mad-desine 8 sayılı bent eklenmiştir. Ek bent uyarınca, doğum/evlat edinme halinde memur kadına analık/evlat edinme izni süresinin bitiminden iti-baren isteği üzerine verilen yirmidört aya kadar aylıksız izin süreleri, her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilecektir. Doğum/evlat edinme halinde kullanılan aylık-sız iki yıla kadar sürede kademe iler-lemesi ve derece yükselmesi imkanı, ilgili maddenin (m. 36/C/8) yürürlüğe girdiği 10 Şubat 2016 tarihinden sonra aylıksız izne ayrılanlar hakkında uy-gulanacaktır. Anılan tarihte bu şekil-de aylıksız izin kullananlar ise kalan izin süreleri bakımından söz konusu hükümden yararlandırılacaktır (DMK, geçici m. 42).

II.1.3. Evlat edinme izni: Memur-lar için evlat edinme halinde sekiz haftalık izin 6663 sayılı Kanun, yirmi-dört aya kadar aylıksız izin 6111 sayı-lı Kanun10 ile getirilmiştir. Üç yaşını

doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen me-murlar ile memur olmayan eşin mün-ferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşlerine, çocuğun teslim edildiği tarihten itibaren sekiz hafta süre ile izin verilir. Bu izin, evlatlık kararı verilmeden önce çocuğun fiilen teslim edildiği durumlarda da uygula-nır (DMK, m. 104/A). Üç yaşını doldur-mamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memur-lar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşlerine, madde 104/A uyarınca verilen sekiz haftalık iznin bitiminden itibaren, istekleri üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilir. Evlat edinen her iki eşin memur olması du-rumunda bu süre, eşlerin talebi üzeri-ne yirmidört aylık süreyi geçmeyecek şekilde, birbirini izleyen iki bölüm ha-linde eşlere kullandırılabilir (DMK, m. 108/C).

II.1.4. Kısmi çalışma imkanı: 6663 sayılı Kanun ile Devlet Memur-ları Kanunu, İş Kanunu, Sosyal Sigor-talar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve İşsizlik Sigortası Kanununda yapı-lan değişiklikler ile çalışan kadınların doğum ve evlat edinme nedenleriyle işgücü piyasasında ayrılmamalarını sağlamak amacıyla kısmi çalışma im-kanı getirilmektedir. Doğum sonrası

Page 146: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016144

analizanalık izni süresi sonunda kadın me-mur, isteği halinde, çocuğun hayatta olması kaydıyla, analık izni bitiminde başlamak üzere, ayrıca süt izni veril-meksizin birinci doğumda iki ay, ikinci doğumda dört ay, sonraki doğumlarda ise altı ay süreyle günlük çalışma sü-resinin yarısı kadar çalışabilir. Çoğul

doğumlarda bu sürelere birer ay ilave edilir. Çocuğun engelli doğması veya doğumdan sonraki on iki ay içinde çocuğun engellilik durumunun tespiti hallerinde bu süreler on iki ay olarak uygulanır. Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile me-

mur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşleri de, istekleri üzerine, sekiz hafta-lık iznin bitiminden itibaren yarım za-manlı çalışma hakkından aynı esaslar çerçevesinde yararlanır. Memurun ça-lışacağı süreler ilgili kurum tarafından belirlenir (DMK, m. 104/F).

Kadın memurlara analık/evlat edinme izni sonrası yarım zamanlı çalışma imkanı

İlk doğumda: 2 ay2. doğumda: 4 ay3. doğumda: 6 ayÇoğul doğumda: Yukarıdaki süreler + 1 ayEngelli çocuk: 12 ayÇocuğun zorunlu ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar olan dönemde haftalık çalışma saatle-rinin normal çalışma süresinin yarısı olarak düzenlenmesini talep hakkı

6663 sayılı Kanun ile Devlet Me-murları Kanununa eklenen ek 43. madde, yarım zamanlı çalışma imkanı-nı, çocuğun zorunlu ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar olan dönem için de sağlamak-tadır: Doğum yapan memurlar, doğum sonrası analık izninin veya madde 104/F uyarınca yarım zamanlı çalışma izninin kullanılması halinde bu izin-lerin bitiminden itibaren, eşi doğum yapan memurlar ise babalık izninin bitiminden, ilgili mevzuatı uyarınca çocuğun zorunlu ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar olan dönemde, ayrıca süt izni verilmeksizin haftalık çalışma saatle-rinin normal çalışma süresinin yarısı olarak düzenlenmesini talep edebilir-ler. Bu kapsamda yarım zamanlı çalış-maya başlayan memur, aynı çocuk için bir daha bu haktan yararlanmamak kaydıyla başvuru tarihini izleyen ay başından geçerli olmak üzere normal zamanlı çalışmaya dönebilir. Bu fıkra hükmünden yararlanan memura, ya-rım zamanlı çalışmaya başladığı tari-hi izleyen ay başından itibaren, mali haklar ile sosyal yardımlarına ilişkin her bir ödeme unsurunun yarısı esas

alınarak ödeme yapılır. Bunların fiili çalışmaya bağlı ödemeleri hakkında ise ilgili mevzuat hükümleri uygulan-maya devam olunur. Derece yüksel-mesi ile kademe ilerlemesi için aranan süreler açısından bu şekilde çalışılan dönemdeki hizmet süreleri yarım ola-rak dikkate alınır. Bu kapsamdaki me-murun çalışma saatleri ilgili kurum tarafından belirlenir. Bir çocuğu eşiy-le birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşleri de istekleri üzerine çocuğun fiilen teslim edildiği tarihten veya madde 104/A uyarınca sekiz haftalık evlat edinme izninin verilmesi ya da madde 104/F uyarın-ca yarım zamanlı çalışma imkanının kullanılması halinde, bu izinlerin biti-minden itibaren, bu fıkra hükümlerin-den yararlanır. Yarım zamanlı çalışma hakkının kullanımına ilişkin usul ve esaslar ile bu haktan yararlanamaya-cak memurları; hizmet sınıfı, kadro unvanı, kurum veya teşkilat bazında birlikte veya ayrı ayrı belirlemeye Ba-kanlar Kurulu yetkilidir.

6663 sayılı Kanun 5510 sayılı Sos-

yal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa ek madde 11’i eklemiştir. Ek madde 11 uyarınca, kadın memur-ların, doğum veya evlat edinmeye bağ-lı olarak ilgili mevzuatına göre yarım zamanlı çalışma hakkından yararlan-maları nedeniyle mali hakları ile sos-yal yardımları yarım ödenenlerin, bu şekilde ödeme yapılan döneme ilişkin fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesapla-nır. Yarım zamanlı olarak çalışılmaya başlanan günü izleyen ay başından itibaren normal zamanlı çalışılması halinde ödenmesi gereken sigorta pri-mine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının yarısı üzerinden sigorta primi veya emekli keseneği ödenir. Ancak, bunların ge-nel sağlık sigortası primi sigortalı ve işveren yükümlülüğünde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sigorta primi-ne esas aylık kazanç ya da emekli ke-seneğine esas aylık tutarının tamamı üzerinden ödenir. Kadın memurların yarım zamanlı çalışma hakkından ya-rarlanmaları nedeniyle mali hakları ile sosyal yardımları yarım ödenenlerin eksik çalışılan süreleri, kendilerinin ya da hak sahiplerinin yazılı talep-

Page 147: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 145

analizte bulunmaları halinde, hesaplanan borçları kendilerine tebliğ edildiği ta-rihten itibaren bir ay içinde ödemeleri şartıyla hizmet sürelerine eklenir.

II.1.5. Yirmidört aya kadar aylık-sız iznin başlangıç tarihi: 6663 sa-yılı Kanunla Devlet Memurları Kanu-nunun 108/B-C maddesinde yapılan değişikliklerle, yirmidört aya kadar aylıksız izin, sekiz haftalık doğum/evlat edinme izninden sonra veya do-ğum yapan/evlat edinen kadın memu-run yarım zamanlı çalışma imkanını (2/4/6 ay) kullanmasından sonra alı-nabilecektir.

II.2. İş Kanununda yapılan deği-şiklikler

Hamilelik ve doğum halinde kadın memurlar lehine açılan makas, 6645 ve 6663 sayılı Kanunlarla dengelen-meye çalışılmıştır. Burada, tereddütle-re konu olan husus, yeni düzenleme-lerin özel sektörde kadın istihdamını olumsuz etkileyip etkilemeyeceği nok-tasındadır. Düzenlemeler, kadın işçi-lerin kısmi çalışma imkanını kullan-malarında işsizlik sigortası fonunu

devreye sokarak, kadın istihdamının işverenler açısından caydırıcı maliyeti olmamasına özen göstermiştir.

II.2.1. Annenin doğumda veya doğum sonrasında ölümü: 6663 sa-yılı Kanun ile İş Kanununun 74/1 mad-desine eklenen cümle, annenin do-ğumda veya doğum sonrasında ölümü durumunda, doğum sonrası kullanıla-mayan doğum izni süresinin babaya kullandırılmasını öngörmektedir.

II.2.2. Evlat edinmede analık izni ve altı aylık ücretsiz izin: 6663 sayılı Kanun ile İş Kanununun 74/1 maddesine eklenen cümle ile, üç ya-şını doldurmamış çocuğu evlat edinen eşlerden birine veya evlat edinene ço-cuğun aileye fiilen teslim edildiği ta-rihten itibaren sekiz hafta analık hali izni kullandırılması öngörülmüştür. İş Kanununa göre doğum yapan kadına isteği üzere tanınan altı aya kadar üc-retsiz izin, 6663 sayılı Kanun ile evlat edinme halinde de kabul edilmiştir: Üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinme halinde eşlerden birine veya evlat edinene altı aya kadar ücretsiz izin verilir. Bu süre, yıllık ücretli izin

hakkının hesabında dikkate alınmaz. (İK, m. 74/6).

II.2.3. Kısmi çalışma imkanı: Kadın işçi, analık izninin bitiminden itibaren çocuğunun bakımı ve yetiş-tirilmesi amacıyla ve çocuğun hayat-ta olması kaydıyla, birinci doğumda altmış gün, ikinci doğumda yüz yirmi gün, sonraki doğumlarda ise yüz sek-sen gün süreyle haftalık çalışma süre-sinin yarısı kadar ücretsiz izin verilir. Çoğul doğum halinde bu sürelere otu-zar gün eklenir. Çocuğun engelli doğ-ması halinde bu süre üç yüz altmış gün olarak uygulanır. Bu hükümden yarar-lanılan süre içerisinde süt iznine iliş-kin hükümler uygulanmaz. Bu imkan, üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen kadın veya erkek işçilere istek-leri halinde tanınır (İK, m. 74/2). Ana-lık halinde çalışma ve süt iznine dair İş Kanununun 74. maddesine 6663 sayılı Kanun ile eklenen son fıkra ile bu maddenin kapsamı genişletilmiş-tir: Bu madde hükümleri iş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçi için uygulanır.

Kadın işçilere doğum/evlat edinme sonrası kısmi süreli çalışma imkanı

1. doğum: 60 gün2. doğum: 120 gün3. doğum: 180 günÇoğul doğum: Yukarıdaki süreler + 30 günEngelli çocuk: 360 günÇocuğun zorunlu ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar ebeveynlerden birinin kısmi süreli çalışma talebi hakkı

6663 sayılı Kanun, çalışma süresi-nin yarısı kadar ücretsiz izin hakkını kullanan kadın işçiye yarım çalışma ödeneği ödenmesi amacıyla 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa ek madde 5’i eklemiştir. Böylece, asgari ücretle çalışan bir kadın işçi için bir ücret kaybı olmayacaktır. Asgari üc-retten daha yüksek ücret alan kadın

işçilerin ücret kayıpları tamamen de-ğilse de kısmen azaltılmış olacaktır. Ek madde 5 uyarınca, işçiye, haftalık çalışma süresinin yarısı kadar verilen ücretsiz izin süresince doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği ödenir. Ödenek süresi, İş Kanununun 63. maddesinde belirtilen haftalık ça-lışma süresinin (45 saat) yarısı kadar-

dır. Yarım çalışma ödeneği, çalışılan aya ait aylık prim ve hizmet belgesinin ilişkin olduğu aydan sonraki ikinci ay içinde İşsizlik Sigortası Fonundan aylık olarak ödenir. Doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödene-ğinin günlük miktarı, günlük asgari ücretin brüt tutarı kadardır. Bu mad-de hükümlerinden yararlanılabilmesi

Page 148: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016146

analiziçin işçinin adına doğum veya evlat edinme tarihinden önceki son üç yılda en az 600 gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması, İş Kanununun 63. maddesinde belirtilen haftalık çalışma süresinin yarısı kadar fiilen çalışılması ve doğum ve evlat edinme sonrası ana-lık hali izninin bittiği tarihten itibaren otuz gün içinde Kuruma (İş ve İşçi Bul-ma Kurumu Genel Müdürlüğü) doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma belgesi ile başvuruda bulunulması gerekir. Mücbir sebepler dışında, baş-vuruda gecikilen süre doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği almaya hak kazanılan toplam süreden düşülerek ödeme yapılır. Bu ödemeler damga vergisi hariç herhangi bir ver-gi ve kesintiye tabi tutulmaz. Geçici işgöremezlik ödeneği almaya hak ka-zananlara, bu durumlarının devamı süresince doğum ve evlat edinme son-rası yarım çalışma ödeneği ödenmez. İşverenin hatalı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan yersiz ödemeler ka-nuni faiziyle birlikte işverenden tahsil edilir. Bu madde hükümleri 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi kapsa-mındaki sandıkların statülerine tabi personel için de uygulanır. Birinci fıkra kapsamındaki sigortalılar için, 5510 sayılı Kanunun 82. maddesinde belirtilen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden aynı Kanunun 81/1a,f mad-desi uyarınca toplam %32,5 oranında sigorta primleri işçi ve işveren payları doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği ödenen gün sayısı kadar Fondan Sosyal Güvenlik Kuru-muna ödenir. 5510 sayılı Kanun kap-samında, Kurum prim ödeme yüküm-lüsü olmakla birlikte işyeri ve işveren sayılmaz ve bu kişiler için işe giriş ve çıkış bildirimi yapılmaz. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Ku-rumu, Kurum ve Hazine Müsteşarlığı tarafından müştereken belirlenir. Ek madde 5 çerçevesinde, İşsizlik Sigor-

tası Fonunun gelir ve giderlerine dair 53. maddesinin Fon giderleri kısmına, 6663 sayılı Kanun ile, doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği ödemeleri ve prim giderleri eklenmiş-tir.

İş Kanununun 74. maddesinde öngörülen doğum ve evlat edinme izinlerinin bitiminden sonra zorunlu ilköğretim çağının başladığı tarihi ta-kip eden ay başına kadar, ebeveynler-den biri kısmi süreli çalışma talebinde bulunabilir (6663 sayılı Kanun ile İş Kanunu m. 13’e eklenen fıkralar). Bu talep işveren tarafından karşılanır ve geçerli fesih nedeni sayılmaz. Kısmi süreli çalışmaya başlayan işçi, aynı çocuk için bir daha bu haktan fayda-lanmamak üzere tam zamanlı çalışma-ya dönebilir. Kısmi süreli çalışmaya geçen işçinin tam zamanlı çalışmaya başlaması durumunda yerine işe alı-nan işçinin iş sözleşmesi kendiliğin-den sona erer. Bu haktan faydalan-mak veya tam zamanlı çalışmaya geri dönmek isteyen işçi işverene bunu en az bir ay önce yazılı olarak bildirir. Ebeveynlerden birinin çalışmaması

halinde, çalışan eş kısmi süreli çalış-ma talebinde bulunamaz. Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlik-te veya münferiden evlat edinenler de çocuğun fiilen teslim edildiği tarihten itibaren bu haktan faydalanır. Beşinci fıkra kapsamında hangi sektör veya işlerde kısmi çalışma yapılabileceği ile uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

DİPNOTLAR 1- Communication from the Commission, Euro-pe 2020, A strategy for smart, sustainable and inclusive growth, COM(2010) 2020 final, Brussels, 03.03.2010.2- Resmi Gazete 06.07.2013, S. 28699.3- Onuncu Kalkınma Planı, s. 51, 187.4- Resmi Gazete 30.05.2014, S. 29015.5- Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) ve Eylem Planları (2014-2016), 117 no.lu paragraf.6- Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) ve Eylem Planları (2014-2016), s. 79-80.7- OECD (2014). OECD Economic Surveys: Turkey 2014, s. 32, http://www.keepeek.com/Digital-Asset-Management/oecd/economics/oecd-economic-sur-veys-turkey-2014_eco_surveys-tur-2014-en8- Resmi Gazete 23.4.2015, S. 29335.9- Resmi Gazete 10.2.2016, S. 29620, düzeltme 16.2.2016.10- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Karar-namelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Resmi Gazete 25.2.2011, S. 27857, 1. mükerrer.

Page 149: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 147147

görüşSGK Emekli Şube Müdür V.İnsani Değerler Derneği Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi

Atıf

ÖZG

EN

[email protected]

Mülteci Krizi Bir İnsanlık Krizidir!..1.GİRİŞ

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yük-sek Komiserliği, (BMMYK) Göç Rapo-runa göre; dünya genelinde 60 milyon civarında insan; mülteci, sığınmacı ve göçmen olarak evlerinden diğer bir de-yişle vatanlarından kaçmak zorunda bırakıldı. Rapora göre, yeryüzünde yaşa-yan her 122 kişiden biri, günde ortalama 4.600 kişi evlerini terk ediyor.

İnsanların evlerini terk etme sonucu yaşadıkları trajedi, mülteci krizinden öte tam bir insanlık krizine dönüşmüş durumda… Krizin doğduğu bölgeler ile göçün yaşandığı ülkeler arasında insan-ların yaşadığı sorunlar; krizin boyutları-nı ortaya koymaktadır.

Bölgemizdeki komşu ülkelerde ya-şanan Suriye, Irak ve Filistin kaynaklı mülteci krizinden başka, Asya’da Afga-nistan, Myanmar (eski adıyla Birman-ya), Orta Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan, Somali ve Kongo gibi ülkelerdeki çatışma ortamı yüzbinlerce insanı yolla-ra döktü.

Krizin, bir insanlık krizi olmasının te-melinde, vatanlarını terk etmek zorunda bırakılan göçmenlerin, tekrar yaşadıkla-rı bölgeye geri dönmelerinin çok düşük bir olasılık olduğu gerçeği yatmaktadır.

Sayıları 8 milyon civarında olan mültecilerin açık kapı politikası ile 3

milyona yakın bir kısmının Türkiye’de barınması, dünyadaki her 20 mülteci-den birinin ülkemizde yaşamak zorunda bırakıldığı gerçeğini teyit etmektedir.

2. BARINMA MERKEZLERİ VE ENTEGRASYON SÜRECİNDE YAŞANAN SORUNLAR

Türkiye’nin 3 milyona yakın Suriyeli mülteciyi, açık kapı politikası ile ülkeye kabul etmesi başta ikamet yeri olmak üzere, çalışma izni, sağlığa erişim ve eği-tim sisteminden yararlanma gibi konu-ları da gündeme taşımıştır.

İlk göç dalgası başladığında, kabul edilecek sığınmacı sayısı 100 bin olarak ifade edilmiş; giderek bu sayı 3 milyona yaklaşmıştır. Suriye sınırına yakın yerle-şim alanlarındaki il ve ilçelerde mevcut nüfus sığınmacılarla birlikte % 25-50 oranında artış göstermiş, bu durum be-raberinde değişik sorunları getirmiştir.

Suriye’de barış sağlansa bile, gelen mültecilerin önemli bir kısmının ül-kemizde kalacağı göz önüne alınarak, uzun süredir okula gitmeyen 600 bin civarındaki çocuklar için eğitime erişim ve Türkiye’de doğan 100 bini aşkın be-bekler için de geleceğe yönelik çözüm politikaları geliştirilmeli.

Çalışma çağında olan vasıflı ve vasıf-sız mülteciler için, çalışma izni yanında ekonomiye katkılarını sağlayacak dü-

zenlemeler gerekmektedir.Mülteciler üzerinde yapılan diğer bir

araştırma da % 70’e varan bir oranda çoğunluğunun yoksul olduğunu ortaya koyuyor.

TBMM İnsan Hakları İnceleme Ko-misyonu bünyesinde kurulan Mülteci Hakları Alt Komisyonunun Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilerle ilgili diğer tespitleri özetle şöyle:

‘’Çoğunluğu 18-65 yaş arasında. % 52’si çalışma çağında. % 53’ünün erkek, % 47’sinin de kadın olduğunu görüyoruz…

Bunların büyük çoğunluğunun kimliği bile yok. Dolayısıyla diplomaları da yok aslında. Büyük çoğunluğunun ilkokul ya da altında olduğunu da görüyoruz…

80 bin civarında Türkiye’de ikamet almış olan Suriyeli var. Bunlar, maddi du-rumları daha iyi ve eğitim durumları daha yüksek olan Suriyeli misafirlerimiz.1”

Ülkemizde barınan Suriyeli sığın-macılara ilişkin olarak; uluslararası ku-ruluşların desteğinden de yararlanmak suretiyle, mültecileri yaşama bağlayan ve yaşadıkları topluma katkı sağlayan bir süreç yönetimini başarıyla yönlen-dirmek zorunlu görünmektedir.

‘’Türkiye’deki süreç yönetiminde en az bilinen ve aslında süreç içinde en faz-la katkısı olan kurumlar ise yerel yöne-timlerdir. Bu konuda yerel yönetimlerin

Page 150: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016148148

katkılarını artıracak ciddi yasal ve idari düzenlemeler gerektiği açıktır. Türkiye’de-ki Suriyelilerin entegrasyonu söz konusu olacaksa burada makro önlemler kadar önemli olan ‘yerel entegrasyon, çalış-maları olacaktır. Bu bağlamda, merkezi bir yapılanma kadar, yerel yönetimler ve STK’ların rollerinin ve işbirliğinin mutlaka önemsenmesi gerekmektedir.2”

3. MÜLTECİLERİN YOL HARİTASI

Mülteci krizini, insanlık krizine dö-nüştüren gelişmeler; daha çok yolculuk esnasında yaşanan olayların içinden çıkmaktadır.

Bu olayları ateşleyen dramatik geliş-melerin başında; tüm dünyayı yasa bo-ğan ve mültecilerin simgesi haline gelen 3 yaşındaki minik Aylan Kurdi’nin deniz-den kıyıya vuran cansız bedeni olmuştur.

Birleşmiş Milletlerin, Dünya Mülteci-ler Günü dolayısıyla yayınladığı Rapora göre; Türkiye, Ürdün, Irak, Lübnan ve Mısır; Suriyeli mültecileri kabul eden komşu ülkeler arasında yer alıyor.

Suriye’den komşu ülkelere yapılan mülteci akını beraberinde birçok sorunu bünyesinde taşıyor. İnsan kaçakçılığı, yasa dışı göç, güvensiz taşımacılık, geri çevirme, belge sahteciliği bu sorunlar arasında yer alıyor.

Mültecilerin daha iyi bir yaşam uğ-runa sevdiklerini ve vatanlarını geride bırakarak kendilerini ölüm yolculuğuna teslim etmelerinin sebepleri üzerinde durmak gerekiyor.

Bu konuda yapılan araştırmalar; mültecilerin çalışma koşulları daha iyi, insanca bir yaşamın sergilendiği, sağlık, eğitim ve kaliteli bir yaşam açısından beklentilerine uygun olan ülkelerin ara-sında Avrupa ülkeleri bulunduğu gerçe-ğinden kaynaklanıyor.

“Birleşmiş Milletlerin 2015 sonu Ra-poruna göre; 2015’te Akdeniz’i geçen mülteci sayısı 1 milyon 573 oldu; bu ra-kam 2014 yılında 219 bin seviyesindeydi. 1 milyon mültecinin neredeyse yarısını Su-riyeliler oluşturdu.3”

Aynı Raporda barışı tesis etmek için gösterilen çabaların sonuç verme-mesi durumunda Akdeniz üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen göçmen sa-yısında azalma olmayacağı konusunda ilgili ülkeler uyarıldı.

Mülteciler, Avrupa ülkelerinin ken-dilerini kabul etmede olumsuz yeni düzenlemelere gidileceğini, Suriye’ye yakın ülkelerin ise daha iyi yaşam koşul-larına sahip olmadıklarını düşündükleri için, göçün hızlanması amacıyla daha süratli hareket etmektedirler.

Avrupa’ya yapılan göç akınında Yu-nanistan, Türkiye ile Avrupa arasında köprü vazifesini görmektedir.

Ege Denizinde yaşanan ve insanlığın derin sulara gömüldüğü, insanlık traje-disinin yaşandığı göçlerde her yeni gün yeni ölümlere tanık olan insanlık bu acı drama sonlandırmak durumundadır.

4. KRİZİN MADDİ BOYUTU VE AVRUPA ÜLKELERİNİN YAKLAŞIMI

Mültecilerin yaşadığı insanlık kri-zinin değişik sosyal boyutları bulun-maktadır. Mültecilerin % 70’e ulaşan kısmının yoksul olması, öncelikle sağlık ve gündelik geçim sorunlarını ön plana çıkarmaktadır.

Sağlık, eğitim ve ikamet alanında yaşanan sorunlar, büyük oranda maddi külfeti diğer bir deyişle sorunun maddi boyutunu gündeme taşımıştır.

Avrupa ülkelerinin kriz döneminde gösterdikleri yaklaşım; bir kısmının sı-nırlarını mültecilere geçmeyecek şekilde kapatması, mültecilerin paralarına el ko-nulması diğer bir kısmının da Türkiye’ye maddi destek verilerek mültecilerin Tür-kiye sınırları içinde sorunlarına çözüm bulunması şeklinde tezahür etmektedir.

Avrupa Birliğini oluşturan temel-lerin aksine; Birliğe dahil olan ülkeler, Suriyeli ve diğer ülkelerin sığınmacıları konusunda farklı bir tutum sergilemek-tedirler.

Mülteci krizinin çözümüne katkıda bulunmak amacıyla, uluslararası ku-

ruluşların katıldığı İstanbul dahil Batı ülkelerinin değişik merkezlerinde kon-feranslar tertip edildi. Sorun ayrıca bu konferanslarla birlikte ülkeler arası ikili görüşmelerde de ele alındı.

Türkiye’ye Suriyeli mülteciler için aktarılacak olan 3 Milyar Euro, AB içinde krize neden oldu:

“Brüksel ve Almanya’ya karşı çıkışlar-da bulunan İtalya Hükümeti, AB’ye olan kızgınlığı nedeniyle Türkiye’ye verilecek 3 Milyar Euro’luk yardıma itiraz etti. Komis-yon Başkanı Juncker, İtalya Başbakanı’nı tiyatro oynamakla suçladı.4”

Avrupa ülkeleri, maddi destek konu-sunda bile farklı bir yaklaşım sergilerken Türkiye krizin başladığı 2011 yılından bu yana, krizin tüm boyutlarının çözü-müne yönelik bir uygulama seferberliği içindedir.

“Türk devletinin ve Türk toplumunun Suriyeli sığınmacılar konusunda ortaya koyduğu olağanüstü çaba ve katlanılan insani ve mali yük olağanüstü boyutlara ulaşmıştır. Türkiye’nin 4,5 yılda 2,2 Milyo-nun üzerinde Suriyeliyi ülkeye kabul etme-sinin yanında, Suriyeliler için 7,6 Milyar Doları aşan bir maliyeti de karşılaması gerekmiştir.5”

Mülteci krizi, bünyesinde insan ka-çakçılığı, yasa dışı göç, sınır güvenliği, Afganistan ve Kuzey Afrika’dan gelen-lerinde Avrupa’ya geçişi gibi sorunları barındırdığı için Avrupa Birliğine dahil ülkelerin ortak bir sorunu haline dönüş-müştür.

Krizin ortaya koyduğu seyir dikkate alındığında, Türkiye-AB Mülteci Anlaş-ması yanında, Başbakan Ahmet Davu-toğlu ile Almanya Şansölyesi Angela Merkel yedinci yüz yüze görüşme ger-çekleştirdi.

Alman Şansölyesi Merkel’in temel yaklaşımı; mültecileri özellikle Suriye-lileri vatanlarına yakın yerlerde tutmak ve bu amaçla da Türkiye’ye mali destek-te bulunmak şeklinde ifade edilebilir.

Daha sonra mültecilere ilişkin olarak Avrupa Birliği ile Türkiye’nin anlaşma yoluna gitmesi farklı değerlendirmelere yol açtı:

Page 151: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 149149

görüş“Avrupa Birliği ile Türkiye’nin mülteci

anlaşması nereden bakıldığına bağlı ola-rak farklı değerlendirmeler yapılmasına olanak veren bir uzlaşı niteliğinde. Kağıt üzerindeki haliyle uygulamadaki halinin birebir örtüşme potansiyeli ise düşük gö-rülüyor.6”

Krizin çözümü amacıyla Türkiye, Yu-nanistan ve Bulgaristan’a farklı roller bi-çilmesi, Yunanistan’da anlaşma sonrası farklı bir değerlendirmeye neden oldu:

“Yunanistan, Türkiye ve AB mülteci anlaşması kapsamında 20 Mart tarihin-den itibaren Yunanistan’a geçen mülte-cilerin Türkiye’ye iade edilmesine yönelik kararın hemen uygulanmayacağını açık-ladı.7”

Bu açıklamanın hemen ardından Birleşmiş Milletler Mülteciler Yük-sek Komiserliği (BMMYK) yetkilileri Yunanistan’da bulunan mülteciler ko-nusunda eleştirel tepkilerde bulundu:

“Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Avrupa Birliği (AB) ile Tür-kiye arasında varılan mülteci anlaşma-sında, Yunanistan’a getirilen mültecilerin zorla alıkonacağını belirterek geri çekildi. BMMYK, anlaşmanın gerekli koruma ön-lemleri alınmadan, uluslararası yasalara aykırı şekilde uygulandığını söyleyerek anlaşmayı eleştirdi.8”

5. SONUÇ

Suriye’de krizin patlak verdiği 2011 yılından günümüze kadar barışı tesis etme amacına yönelik girişimler sürdü-rülmektedir.

“BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 Sayılı Suriye’ye ilişkin Kararı doğrultusunda gü-venilir, kapsayıcı, mezhebe dayalı olma-yan bir yönetim oluşturulacak. Yeni ana-yasa hazırlanacak, özgür ve adil seçimler yapılacak.9”

Cenevre’de yapılan Suriye görüşme-lerinde, rejim ve muhalefeti bir araya getiren geçiş sürecine yönelik anlaşma yapılmasını amaçlayan ilk tur görüşme-leri tamamlandı. 2. Tur görüşmelerine 09 Nisan 2016 tarihinden itibaren de-vam edilecek.

Her ne kadar bu görüşmelerde Suriye’nin egemenliği, birliği ve toprak bütünlüğü korunup sığınmacıların ana vatanlarına tekrar dönmesi esas alın-makta ise de kısa sürede çözümün ger-çekleşeceğini umut etmek fazlaca iyim-serlik olacaktır.

Mevcut gelişmeler iyimser olmanın ötesinde, mülteciler konusunda ülkemiz açısında kalıcı politikalar oluşturulması gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır.

Neticede ülkemizde ikamet eden, geçici kamplarda sorunları çözüm bek-leyen, yeni doğanlarla birlikte 3 Milyona yakın mültecinin yabancı oldukları bir ülkeye intibak etmesi asıl sorundur.

Suriyelilerin biyometrik kayıt işlem-lerine tabi tutulması, sağlık hizmetle-rinden yararlandırılması konularında hizmet verilmekte ise de daha önceden planlanmış bir mülteci ve göç politikası-na sahip değiliz.

Kendi vatandaşlarımıza erişimde zorlandığımız eğitim ve istihdam so-rununu Suriyeli mültecileri de hesaba katarak çözmek sanıldığı kadar kolay olmayacaktır.

Mültecilerin insani taleplerine ilişkin olarak yaşanan süreçte Avrupa Ülkeleri genelde kendi politik çıkarlarına uygun faaliyetlere ve yasal düzenlemelere baş-vurmaktadırlar. Türkiye’de kendi politik çıkarlarını gözetip, güvenlik sorununu da ihmal etmeksizin, zaten etkin bir rol üstlendiği mülteci sorununda içinde bu-lunduğu koşullara uygun hareket etmek durumundadır:

“Türkiye’deki Suriyeliler konusunda asla ihmal edilmemesi gereken hususlar-dan birisi güvenlik kaygılarıdır. Hem Esad rejimine, hem de başta IŞİD olmak üzere diğer terör gruplarında faaliyet gösteren çok sayıda kişinin yaratacağı güvenlik sorunları ciddiye alınmalıdır. Güvenlik ko-nusundaki kaygıların diğeri ise adi suçlar-la ilgilidir. Bugüne kadar olan süreçte adi suçlar bakımından makul bir tablo olsa da bunun hızla artma potansiyeli taşıdığı da unutulmamalıdır. Halen Türkiye ceza-evlerinde bulunan yabancılar içinde Suri-yelilerin sayısı % 40 ulaşmıştır. Yakın bir gelecekte –doğal olarak- bu sayı çok daha yüksek sayılara ulaşabilecektir. Suriyeli-lerin eğitimsizlik ve mesleksizlik, işsizlik sorunları bu durumu daha da artırma po-tansiyelini ortaya koymaktadır.10”

DİPNOTLAR 1- Milliyet, 13.02.2016, S.172- Türk İş Dünyasının Türkiye’deki Suriyeliler Ko-nusundaki Görüş, Beklenti ve Önerileri, Doç. Dr. M. Murat Erdoğan, Dr. Can Ünver, TİSK Yayını, Kasım 2015, S.283- Milliyet, 31.12.2015, S.264- Milliyet, 16.01.2016, S.195- Türk İş Dünyasının Türkiye’deki Suriyeliler Konusundaki Görüş, Beklenti ve Önerileri, Doç. Dr. M. Murat ERDOĞAN, Dr. Can ÜNVER, TİSK Yayını, Kasım 2015, S.326- Hürriyet, 20.03.2016, S.117- Milliyet, 21.03. 2016, S.198- Milliyet, 24.03.2016, S.79- Milliyet, 26.03.2016, S.2110- Türk İş Dünyasının Türkiye’deki Suriyeliler Konusundaki Görüş, Beklenti ve Önerileri, Doç. Dr. M. Murat ERDOĞAN, Dr. Can ÜNVER, TİSK Yayını, Kasım 2015, S. 74

Page 152: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016150150

İŞKUR İstihdam Uzmanı

Eser

ERO

L

İşverenlere Maliyet Avantajı ve Nitelikli İşgücü Desteğinde Önemli Bir Araç “İşbaşı Eğitim Programı”I.GİRİŞ

Dünya genelinde ülkelerin gelişmiş-lik düzeyleri hangi düzeyde olursa ol-sun mücadele edilen en önemli sorunlar arasında işsizlik ön planda yer almakta-dır. İşsizlik oranı yüksek olan ülkeler bu oranı düşürmeye, düşük olan ülkeler de oranın artmamasına ve mevcut se-viyenin korunmasına yönelik önlemler almakta, hükümetler politikalarını bu doğrultuda belirlemektedir.

2008 yılında meydana gelen ve kısa süre içerisinde tüm dünyada etkisini gösteren küresel ekonomik krizin yansı-maları ülkemizde de hissedilmiş, ancak uygulanan politikalar ve hayata geçirilen tedbirler sayesinde krizin etkisi düşük düzeyde kalmıştır. Ancak yine de işsiz-lik oranlarında ciddi artışlar gözlenmiş olup 2009 yılında bu oran % 14 seviye-lerine kadar çıkmıştır. İşsizlik oranın-daki bu artış, hükümet ve ilgili kurum/kuruluşlar tarafından çeşitli politikala-rın yürürlüğe konması vasıtasıyla düşüş eğilimine girmiş olup 2014 yılı sonunda % 9,9’a kadar düşmüştür. 2015 yılı işsiz-lik oranı da % 10,3 olarak gerçekleşmiştir.

İşsizliği azaltmaya yönelik faaliyet-ler kapsamında üst politika belgelerin-de de çeşitli hedefler yer almaktadır. 2014-2018 yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Planı’nda işsizlik oranının dö-nem sonunda % 7,2 seviyesine indiril-mesi hedeflenmiş bulunmaktadır. 2023 Vizyonu ile hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi’nde (UİS) ise işsizlik oranının 2023 yılında % 5 seviyesine indirilme-si hedeflenmiş, istihdam politikaları bu doğrultuda belirlenmeye ve şekillenme-ye başlamıştır.

İşsizlik oranının Ulusal İstihdam Stratejisi’nde hedeflenen seviyeye in-dirilebilmesi amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarına önemli görevler verilmiş, işçi ve işveren örgütleri, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ile koordineli biçimde çalışmalara başlanmıştır. Bu alanda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-kanlığı ve ülkemizin kamu istihdam ku-rumu olan Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) da kilit bir rol oynamakta ve önemli gö-revler üstlenmektedir.

Temel amacı işsizliğin azaltılması ve istihdamın korunması olan İŞKUR,

2003 yılından itibaren geçirdiği dönü-şüm süreci sayesinde işgücü piyasasın-daki yerini ve konumunu güçlendirmiş, artan hizmet çeşitliliği ve güçlenen insan kaynağı kapasitesi ile istihdam alanında söz sahibi bir kurum haline gelmiştir. İŞKUR modern bir kamu is-tihdam kurumunun yerine getirmesi gereken faaliyetler ekseninde kurum vizyonunda da belirtildiği üzere işgücü piyasasındaki değişim ve yeniliklere uyum sağlayarak, hizmet kalitesi ve çe-şitliliği ile işsizlikle mücadelede etkin rol oynayan, işgücü piyasasında öncü ve saygın bir kurum olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.

İŞKUR’un geçirdiği bu dönüşüm son dönemlerde hem ulusal hem de uluslararası alanda etkisini göstermeye başlamıştır. Öyle ki, 2012 yılında Yöne-tim Kurulu Üyeliği’ne seçildiği Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği’nin (WAPES) 5-8 Mayıs 2015 tarihleri ara-sında İstanbul’da gerçekleştirilen Genel Kurulu’nda üç yıllık süreyle Başkanlığa seçilme başarısını göstermiştir. WAPES Başkanlığı sayesinde İŞKUR, muadili

Page 153: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 151151

görüşolan kamu istihdam kurumlarının iyi uygulamalarından faydalanarak bu uygulamaları ülkemiz işgücü piyasası koşulları çerçevesinde geliştirip tatbik etme imkanına sahip olacak, aynı za-manda mevcut hizmetlerini de diğer ülkelere ihraç ederek kullanımlarına sunabilecektir.

İŞKUR, işsizliğin temel nedenleri arasında yer alan “mesleksizlik ve dene-yimsizlik” sorunlarının çözümünde de etkin bir görev üstlenmekte, bu doğrul-tuda aktif işgücü piyasası politikalarını yürütmektedir. İstihdamın korunması-na ve artırılmasına, işsizlerin mesleki niteliklerinin geliştirilmesine, işsizliğin azaltılmasına ve özel politika gerektiren grupların işgücü piyasasına kazandırıl-masına yardımcı olmak üzere mesleki eğitim kursları, işbaşı eğitim program-ları, girişimcilik eğitim programları ve diğer kurs, program, proje ve özel uygu-lamalar düzenlenmektedir. Bu sayede İŞKUR iş arayanların istihdam edilebi-lirliklerini artırmakta, işverenlerin de talep ettiği nitelikteki işgücünü yetişti-rip kendilerine takdim etmektedir.

İşveren taleplerine dayanarak dü-zenlenen mesleki eğitim kursları ile herhangi bir mesleği olmayan, mesle-ğinde yetersiz olan kişilerin; işgücü pi-yasasında ihtiyaç duyulan mesleklerde yetiştirilip, becerileri geliştirilerek veya meslekleri değiştirilerek istihdam edi-lebilirlikleri artırılmakta, girişimcilik eğitim programları ile de İŞKUR’a ka-yıtlı kişilerin kendi işini kurmalarına ve geliştirmelerine yardımcı olmak amaç-lanmaktadır.

Aktif İşgücü Piyasası Politikaları (AİPP) arasında işbaşı eğitim progra-mı da önemli bir yere sahiptir. İŞKUR tarafından özellikle 2012 yılından iti-baren en çok önem ve öncelik verilen programların başında gelen bu program sayesinde İŞKUR’a kayıtlı iş arayanlar ve öğrenciler mesleki deneyim kaza-nırken kısa süreli de olsa para kazan-ma şansını yakalamakta, işverenler ise işe almayı planladıkları kişileri belirli bir süre zarfında herhangi bir maliyete katlanmadan deneme ve becerilerini

geliştirip geliştirmediğini gözlemleme imkanı bulmaktadır. İşbaşı eğitim prog-ramından yararlanan kişi sayısı 2013 yılında 63.660, 2014 yılında 59.456, 2015 yılında ise 159.076 olarak gerçek-leşmiştir.

İşbaşı eğitim programının bilinirli-ği kamuoyunda da artmaya başlamış-tır. Nitekim işbaşı eğitim programına 64’üncü Hükümet Programı’nda atıfta bulunulmuş olup ilk kez iş bulan her gencin maaşının bir yıl boyunca devlet tarafından karşılanmasının sağlanacağı ve bu dönemde gençlerin işbaşında eği-timinin de temin edilerek beceri kazan-maları sağlanarak işverenin de personel maliyetinin düşürüleceği belirtilmiştir.

II. İŞBAŞI EĞİTİM PROGRAMININ UYGULANMASI

İşbaşı Eğitim Programı’nın yasal da-yanağı 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu ve bu Kanuna dayanarak hazır-lanan Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetme-liği ve Aktif İşgücü Hizmetleri Genelge-sidir.

Programa kamu kurumları ve kamu kurumu teşkilatı içerisinde yer alan kurum/kuruluşlar haricinde ilgili mev-zuatı gereği en az iki sigortalı çalışanı bulunan tüm işverenler başvuru ya-pabilmektedir. Dolayısıyla özel sektör işyerleri, dernekler, vakıflar, kamu ku-

rumu niteliğindeki meslek kuruluşla-rı, meslek birlikleri, konfederasyonlar, sendikalar, ticaret ve sanayi odaları, noterler vb. işverenler de programdan yararlanabilmektedir.

Katılımcı adayları için de İŞKUR’a kayıtlı işsiz olma, 15 yaşını tamamla-mış olma, programa başvuran işvere-nin birinci veya ikinci derece kan hısmı veya eşi olmama, emekli olmama ve programın başlama tarihinden önceki üç aylık dönemde programa başvuru yapan işverenin çalışanı olmama şartla-rı aranmaktadır. Ortaöğretim ve yükse-köğretim öğrencileri de programdan ya-rarlanabilme imkanına sahip olmakta, özellikle üniversite öğrencilerinin isteğe bağlı ve zorunlu stajlarını işbaşı eğitim programı vasıtasıyla yapabilmeleri için 34 üniversite ile İŞKUR arasında proto-kol imzalanmış ve hayata geçirilmiş bu-lunmaktadır.

Programdan 81 ilde bulunan Çalış-ma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri ve 66 ilçede bulunan Hizmet Merkezlerine başvuru yapılması vasıtasıyla yararlanı-labilmekte olup başvuru esnasında iste-nen belgelerin ibrazı ve katılımcı ile iş-veren arasında imzalanan ve tarafların temel yükümlülüklerini içeren işbaşı eğitim programı sözleşmesinin Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri veya Hiz-met Merkezleri tarafından onaylanması

Page 154: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016152152

yeterlidir. İşverenler katılımcı aday-larını kendileri belirleyebileceği gibi İŞKUR’dan da temin edebilmektedir.

Program kapsamında alınabilecek katılımcı sayısında iki tür kontenjan sistemi uygulanmaktadır. Normal kon-tenjan sistemine göre 2 ile 10 arasında çalışanı bulunan işverenler 1, 11 ve üze-rinde çalışanı bulunan işverenler ise ça-lışan sayısının 1/10’u kadar katılımcı ta-lep edebilmektedir. Artırımlı kontenjan kullanım hakkı ise işveren tarafından en az % 50 istihdam taahhüdü verilme-si durumunda söz konusu olmaktadır. Buna göre % 50 istihdam taahhüdünde bulunan işverenin çalışan sayısının % 30’una kadar katılımcı alabilme hakkı bulunmaktadır.

İşbaşı Eğitim Programları’nın düzen-lenme süresi en fazla 160 günden en fazla 320 güne çıkarılmış bulunmakta-dır. Günlük en az 5 en fazla 8 saat uygu-lanabilen program haftada en fazla 45 saat olarak düzenlenmektedir.

İşbaşı Eğitim Programı’nda konten-jan hesaplamasında olduğu gibi istih-dam aşamasında da iki farklı seçenek ve uygulama söz konusu olmaktadır. Prog-ramdan yararlanan ve başlangıçta istih-dam taahhüdü vermemiş olan işverenin istihdam yükümlülüğü bir yıl içerisin-de tekrar başvuru yapması halinde söz konusu olmaktadır. Bu durumda yeni talebinin kabul edilebilmesi için son bir yılda programı tamamlayanların en az % 20’sini en az 60 gün istihdam etme zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak baş-langıçta istihdam taahhüdü veren işve-ren yeni başvuru yapmasa dahi söz ko-nusu istihdam yükümlülüğünü yerine getirmekle yükümlüdür.

III. PROGRAMIN İŞVERENLER AÇISINDAN AVANTAJLARI

İŞKUR’un birçok faaliyeti gibi İşba-şı Eğitim Programları da işverenlerin taleplerine göre şekillenmektedir. İşve-ren odaklı yaklaşımın benimsendiği bu program ile işverenlerin nitelikli işgü-cü ihtiyacı karşılanmaya çalışılmakta-dır. Programın işverenler açısından en

önemli avantajı işverenlerin herhangi bir maliyete katlanma mecburiyeti ol-madan program katılımcılarını kendi-lerinin yetiştirmesine imkan sağlama-sıdır.

Asgari ücretle istihdam edilen bir çalışanın işverene 1 aylık maliyeti 1.935,23 TL olmaktadır. İşbaşı eğitim programında İŞKUR tarafından katılım-cılara günlük 50 TL ödeme yapılmak-ta, genel sağlık sigortası ve iş kazası ve meslek hastalığı primleri de yine İŞKUR tarafından ödenmektedir. Dolayısıyla söz konusu maliyeti İŞKUR üstlendiği için işveren işgücü maliyeti açısından avantaj sağlamaktadır. İŞKUR tarafın-dan ödenen meblağa ilave olarak işve-renlerin de katılımcılara ödeme yapma-yı istemeleri halinde ödenecek tutarın brüt asgari ücretin yarısını geçmeyen kısmının vergi matrahından düşülebi-leceği Gelir Vergisi Kanunu’nda hüküm altına alınmıştır.

Program süresince işverenin sahip olduğu maliyet avantajı program ta-mamlandıktan sonra da devam etmek-tedir. 6645 sayılı yasa ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen Geçici 15’inci Madde ile 31.12.2016 tarihine kadar başlayan İşbaşı Eğitim Programı’nı tamamlayan; 18 yaşından büyük, 29 yaşından küçük olanların program sonrasında üç ay içinde işe alınması durumunda işe alan işveren-ler imalat sektöründe faaliyet gösteri-yorsa 42 ay, diğer sektörlerde faaliyet gösteriyorsa 30 ay süre ile SGK işveren priminin İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanmasına yönelik düzenleme ya-pılmıştır. Bu sayede söz konusu kişileri istihdam eden işverenlere sigorta prim desteği sağlanmış ve özellikle genç is-tihdamının artırılması amaçlanmıştır.

Yukarıda bahsedilen maliyet avanta-jının yanı sıra işverenlerin işe alım sü-reçlerinde insan kaynağı planlamasının sağlıklı şekilde yapılması noktasında İşbaşı Eğitim Programı önemli bir işlev görmektedir. Öyle ki; işveren tarafından katılımcıların belli bir süre denenmesi ve gözlemlenmesi mümkün olacağından programın düzenlendiği meslekte kazan-

dıkları beceriler ve artan tecrübe düzey-lerine göre istihdam edilmeleri hakkında nihai karar da yine işverenler tarafından daha sağlıklı şekilde verilebilecektir.

IV. GAN TÜRKİYE AĞI-TİSK VE İŞKUR İŞBİRLİĞİ

İşbaşı Eğitim Programı’nın işverenle-re sağlamış olduğu avantajlar göz önüne alındığında özellikle kurumsal firmaların programa yoğun biçimde rağbet etmesi söz konusu olmuştur. Başta Türkiye İşve-ren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) olmak üzere birçok işveren örgütünün de desteğiyle kurumsal firmalar İŞKUR faaliyetleri arasında önemli bir yere sahip olan İşbaşı Eğitim Programı’ndan yarar-lanmıştır.

Dünya genelinde çeşitli isim ve for-matlarda uygulanmakta olan “işbaşında eğitim” kapsamında Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) kurulmuştur. Küresel İşbaşında Eğitim Ağı’nın Türkiye ayağını ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfede-rasyonu koordine etmekte ve bu Ağa 29 şirket üye olmuş bulunmaktadır. Bu nok-tada tamamı Türkiye’nin önde gelen şir-ketleri arasında yer alan Üye Şirketlerin İŞKUR’un uygulamakta olduğu İşbaşı Eği-tim Programı’ndan daha fazla yararlan-masını temin etmek amacıyla 13.05.2015 tarihinde GAN TÜRKİYE adına TİSK ve İŞKUR arasında “İşbaşı Eğitim Programı İşbirliği Protokolü” imzalanmış ve söz ko-nusu şirketlerle düzenlenen İşbaşı Eğitim Programları’na 2015 yılında toplam 1.782 kişi katılmıştır. 2016 yılında da İŞKUR’un hem TİSK hem de GAN TÜRKİYE Üyesi Şirketlerle işbirliğinin artarak devam etti-rilmesi planlanmaktadır.KAYNAKÇA:4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu193 sayılı Gelir Vergisi KanunuÇSGB, Ulusal İstihdam StratejisiKalkınma Bakanlığı, 10.Kalkınma Planı Türkiye İş Kurumu, Aktif İşgücü Hizmetleri Yönet-meliği Türkiye İş Kurumu, Aktif İşgücü Hizmetleri Genel-gesi Sosyal Güvenlik Kurumu, 2016/1 sayılı GenelgeTÜİK, Hanehalkı İşgücü İstatistikleriTürkiye İş Kurumu, Aylık İstatistik Bültenleri

Page 155: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 153

arkeogezi

Nikaia Antik KentiTüm Bithynia toprakları gibi, M.Ö

74’de son Bithynia Kralı Nicomedes’in vasiyeti ve öngörüsüyle Roma egemen-liğine gecen Nikaia, batı Anadolu’nun öncü kentlerinden biri olmuştur.

Antik Kent İlkçağın erken dönemin-de kurulmuş, M.Ö. 4. yüzyılda yıkılmış-tır. Nikaia’yı yeniden kurup geliştiren, Büyük İskender’in komutanlarından Lymakhos’tur. İskender’in ölümünden sonra Antigonus ile General Lysimak-hos arasındaki savaşı kazanan Lysi-makhos, kente Antipatros’un kızı olan eşi Nikaia’nın adını vermiştir.

Nikaia, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde, çağının sosyal, kültürel ve dinsel özelliklerini yansıtan şehir surları, su yolları, tiyatro, kiliseler ve anıtsal mezarlarla imar edilmiş, Roma ve Bizans dönemlerinde (M.S 325 ve

787) I. ve II. Konsül toplantıları yapıla-rak, tarihsel olaylara sahne olmuştur.

Antik Kent yakınlarındaki Karadin, Çiçekli, Yüğücek ve Çakırca Höyükle-rinde M.Ö. 2500 yıllarına inen uygar-lık izlerine rastlanmıştır. M.Ö. VII. yüz-yılda Trak kavimlerinin göçlerinden önce burada kurulan yerleşim ‘Heli-kare’ adını almıştır. Kentte basılan sik-kelerde Khryseapolis (Altın Şehir) adı okunmaktadır. M.Ö. 293’te Bithynia Krallığı’na bağlanan kent, önemli mi-mari yapılarla süslenmiştir.

XIV ve XV. yüzyıllarda XVI. yüzyıl-da İznik bir sanat merkezi olmuş, dün-yaca ünlü çini ve seramikler burada üretilmiştir. İznik, Hellenistik çağdan kalma ızgara planlı kent yerleşimi, Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden kalan anıtsal yapıları ile tarihi kent

dokusunu bütün canlılığıyla korumak-tadır.

Nikaia siyasi ve coğrafi olarakta önemli bir ticari potansiyele sahiptir. Askania gölü ağır yüklerin taşınma-sında kullanılırken. Sakarya nehri Anadolu ya açılan doğal bir geçit ve yük taşımacılığında vazgeçilmez bir unsuru olarak, Frigya ‘dan (Eskişehir Kütahya Afyon), tahıl mermer başta olmak üzere diğer ticari yüklerin Nika-ia aktarılmasın da ve buradan da As-kania gölü kullanılarak Kios (Gemlik) limanından Ege ve Akdeniz’deki di-ğer kentlere taşınmasında önemli bir role sahipti. Askeri ve ticari bakımdan Roma İmparatorluğu’nun iki önemli yolun üzerinde yer alması Bir nevi, Emporion (pazaryeri) olmasını sağla-maktaydı. Bu yollardan ilki; Kalkedon

Page 156: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016154

arkeogezi(Kadıköy) başlayıp (Nikomedia) İzmit, (Nikaia) İznik, Ankyra (Ankara), Anti-ocheia (Antakya) üzerinden Suriye ve Mezopotamya’ya ulaşmaktaydı. Diğer ulaşım rotası ise; Kadıköy’den başla-yıp (Nikomedia) İzmit, (Nikaia) İznik, Kios (Gemlik), Adramytion(Edremit), Bergama(Pergamon), Smynra(İzmir), Efes (Ephesos) ve Milet (Miletos) üze-rinden Halikarnasos (Bodrum)’a ulaş-maktaydı.

Oluşan bu ticari koridor kenti zen-ginleşmesini sağlarken popülaritesini de artırmıştır. Roma İmparatorluğu’nda adına sikke darb edebilen (para basabi-len) ve geniş çok bereketli topraklara, vergilendirme alanlarına sahip nadir kentlerden birisidir.

Nikaia Antik Kenti Kalıntıları

Günümüze kıyıda su altı kalıntıla-rından biri olan Senato Sarayı, İznik Gölü kıyısında, bugün İnciraltı denen yerde bulunuyordu. 325 yılındaki Kon-sil burada toplanmıştı. Antik Kent Sur-ları,  Roma döneminden kalma, çoğu bölümü Ortaçağda onarım ve yenileme görmüş surların çevre uzunluğu 4.427 m.dir. Bu surların 4 ana, 12 tane de ikinci önemde kapısı bulunmaktay-dı. Surların çoğu bölümü ve kapıların çoğu günümüze kadar gelebilmiştir. Sur yüksekliği 10-13 m. arasında değiş-mektedir. Surlarda, yuvarlak ya da kare planlı 114 kule vardır. Surlar iki aşama-lı olup, dıştakinin önünde eskiden hen-dek bulunmaktaydı.Dört ana kapıdan Göl Kapısı (batı kapısı) günümüze ula-şamamıştır. Yenişehir Kapı (güney ka-pısı) bir bölümüyle ayakta kalabilmiş-tir. Bu kapılar, İmparator II.Claudius döneminde (İS.268-270) yapılmıştır.Lefke Kapı (doğu kapısı) ile İstanbul Kapı (kuzey kapısı) üç kademeli ve yapımları da Hadrianus zamanında (MS.117-138) tamamlanmıştır. Surların Ortaçağda yenilenmesi sırasında, kent-teki İlkçağ yapılarının yıkıntılarından faydalanılmıştır. Yazılı kabartmalı bazı

Nikaia Antik Kenti 1. Konsul toplantı ironileri

Su altı kalıntıları

Antik Kent Surları

Page 157: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 155

arkeogezi

Tiyatro Kalıntıları

Buluntular

Ayasofya Kilisesi Cami Müzesi

mimari parçalar bugün Lefke kapı dış yü-zünde görülebilmektedir.

Antik Kentin Tiyatrosu, Kentin güneyba-tısında yer alır. Kemerlerinden 4 tanesinin kalıntıları günümüze gelebilmiştir. Bithynia Valisi Plinius, İmparator Traianus’a yazdığı bir mektupta, bu tiyatrodan ve bugün yeri belli olan Gymnasium’dan bahsetmiştir.

Kentte bulunan diğer bir yapı Koimesis (Meryem’in Göğe uçuşu) Kilisesidir. Erken Ortaçağda, 8. yüzyılda yapılan kilise, 1065 depreminde büyük zarar görmüştür. Daha sonra onarılıp yenilenmiş olan kiliseden günümüze bazı yıkıntıları gelebilmiştir. Burada bulunan mozaikler ve işlemeli mer-merler İznik Müzesi’ne konmuştur.

Antik Kentte bulunan Ayia Sofiya Kili-sesi, Roma Cumhuriyeti döneminin Yunan tarihçi, coğrafyacı ve filozof  ( MÖ 64 - MS 24) Strabon’a göre, iki ana caddenin birbi-rini dik olarak kestiğini ve bu kesişme ye-rinde bulunan o dönemdeki Gymnasio’nun ortasından bakılınca kentin 4 ana giriş ka-pısının görülebildiğinden söz eder. Ancak Strabon’un Gymnasion olarak bahsettiği yerde bugün Ayia Sofiya Kilisesi bulunmak-tadır. Bu kilise 4. yüzyılda yapılmıştır. Son-radan çeşitli dönemlerde onarım görmüş, Osmanlılar döneminde de camiye çevril-miştir.

Antik Kentte bulunan Ayios Trifanos Kilisesi,  İstanbul Kapı yakınında, bugün yıkıntı durumdadır. Kilise, geç Ortaçağda yapılmıştır.

Buluntular içinde olan Kent Sikkelerini kendi darp etmiştir. Bugün birçok müze-de ve koleksiyonda rastlamak mümkün-dür. Nikaia’da Roma dönemini incelerken şüphesiz ki, günümüze kalan en önemli enstrüman Nikaia’da darb edilen dönem sikkeleridir. M.Ö 74 M.S 260 sonrasını kap-sayan bu incelemede imparatorluk, dönemi kentin sosyokültürel ve ekonomik yönü, tapınakları dini bayramları (festivalleri) ve kuruluşuna ilişkin mitolojik birçok sahne belgelenmektedir.

Page 158: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016156156

sanat

Malik Bulut: “Doğayı güzellikle eşleştiriyorum”

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?1974 yılında Silifke ‘de doğdum. İlk

çocukluk yıllarım doğada geçti, oyun-larım hep doğa ile ilişkiliydi. Ağaçlar, taşlar, hayvanlar. Oyuncaklarımı ken-dim yapardım. Bu doğayla haşır-neşir olmak beni aynı çizgide bir uzantıda birleştirdi. Çocukluk yıllarım aslında sanatımın yapı taşı yılları, geleceğe atılan temeller olduğunu şimdilerde daha iyi anlıyorum. Nereye gidersek çocukluğumuzu da götürüyoruz ya-nımızda. Lise yıllarında resim öğret-menimin (Gülsüm Sağlam) çizimdeki gözlemimin özene dikkat çekmesiyle doğru kanala yönlendirilmemle başla-dı herşey diyebiliriz.

Heykelleriniz Anadolunun bir-çok şehrinde kamusal alanda sü-rekli olarak sergilenmekte. Bundan nasıl etkileniyorsunuz?

Kamusal alanlara yerleştirdiğim işlerle karşılaşmalarım oldu, onlara bir seyirci gibi bakabildiğimi yaşadım, yani onlar artık kamuya ait olmuşlar, yabancılaşıyor insan, müdahale etmek istiyorsunuz bazılarına, şurasını böyle de yapabilirdim gibi. Hatta bir üniversi-te kampüsünde duran bir işime tırman-mak isterken güvenlik görevlilerinin hırpalamasından zor kurtuldum.Uma-rım bütün kamusal heykeller böyle ko-runuyordur.

Son derece zarif ve estetik yönü güçlü olan eserlerinizin seçimi ko-nusunda mitolojide örnek aldığınız bir imge var mıdır?

Eserlerimde kadın imgelerini çok kullanıyorum. Doğayı güzellikle eşleşti-riyorum. Doğadaki var oluşun kaynağını işliyorum. Kadın imgelerini bu anlamda kullanıyorum. Sanattaki misyonum in-sanlıkta hiç tükenmeyecek güzelin duy-gusunu yaşatmak diyebilirim. ‘Güzel’in ardındaki uygarlaştırıcı doğanın peşin-deyim çokça diyebilirim. Kibele, Arte-mis heykellerindeki doğurganlık, anaç-lık duygularını etkilerken, ‘’Samotras’ın Zaferi’’, kanatlı Nike heykellerinde hafif-lik uçma, duygularını yaşıyorum.

Düşeyatan

Sonsuzluğu Düşleyen

Page 159: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

İŞVEREN / Mart - Nisan 2016 157157

sanatEserlerinizde dikkati çeken en

önemli ifade özgünlük; bu özgünlü-ğü yakalamak tema ve malzeme ko-nusunda geleneksel olmak ve bunu çağdaş bir tarzda sunmakta yatıyor denilebilir mi?

Özgünlük kanımca bol bol dış dün-yadan beslenmek, biriktirmek, sonra bunları kendi iç dünyanda kimsenin etkisi altında kalmadan, sahici bir şe-kilde ortaya koymakla ilintili olmalı. Geleneksel malzemede çağdaş olmak yani on bin yıllık malzeme hep aynı du-ruyor, yeni bir söz söylemek kendinden bir şeyler katmakla mümkün olabilir.

Malzeme olarak çoğunlukla mer-meri tercih etmenizin özel bir nedeni var mıdır?

Malzemem olan mermeri kendi ki-şiliğimle bütünleştiriyorum. Mermer aslında çok hassas, kırılgan, huyu suyu olan, müzakere isteyen bir malzeme. Bir o kadar da sert, ama istersen yumu-şacık yapabilirsin onu. İçinde müzik ta-şır, kırılırsa tamiri olmaz.

Sergilerinize ilgiden memnun mu-sunuz?

16. kişisel sergimi Nisan ayı sonun-da Armoni Sanat Galerisinde açıyorum. Sergilerimde neredeyse tüm çalışma-larım sevenlerine kavuştu, elimde hiç heykelim olmuyor çokça.Bu sergilerim süresince bir izleyici kitlem oluştu, yeni çalışmalarımı takip eden yenilerin ek-lendiği bu süreç devam ediyor.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?

Sanata devlet desteğinin olmama-sından, kamusal alanlarımızın havuz, fıskiye gibi değerlerden uzak son derece ucuz, zevksiz düzenlemelerle donatıl-masından yakınıyorum. Bu, yeni yeti-şen genç bir neslin hafızasıyla, görsel dünyasıyla, göz zevkiyle oynamaktır diye düsünüyorum. Neden çağdaş sa-nat müzelerimiz yok, neden bu kadar çok alışveriş merkezleri var.

Teşekkür ederiz.

Karaca

Bir Yarım YüzDüşleyen Yüz

Mask 2

Malik Bulut

Page 160: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

istatistikTOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ

LOKAVTLARGREVLERYILLAR LOKAVT

SAYISILOKAVTA DAHİL

İŞÇİ SAYISIKAYBOLAN

İŞGÜNÜ SAYISI

1996 3 3 761 160 3681997 4 4 083 62 2361998 2 500 5 2841999 4 931 76 4702000 2 2 483 32 7602001 - - -2002 - - -2003 2 888 110 4152004 1 801 2 0822005 1 118 592006 1 66 3 8942007 - - - 2008 1 1256 16 3282009 - - -2010 - - -2011 - - -2012 - - -2013 - - -2014 1 205 25 4202015 1 42 1682016** - - -

YILLAR AKDEDİLENSÖZLEŞME SAYISI

İŞYERİ SAYISI

İŞÇİ SAYISI

1996 1 871 10 290 515 8401997 2 056 12 966 841 5181998 1 867 7 047 219 4341999 2 286 12 373 828 4582000 1 646 6 844 208 5952001 4 454 14 211 775 4782002 1 773 7 453 255 0592003 1 607 7 806 629 2402004 1 479 7 913 325 1892005 3 977 14 388 587 4562006 1 705 5 456 304 3922007 1 972 9 734 459 4492008 1 704 9 623 262 7862009 1 995 11 544 504 7962010 1 662 9 033 338 6712011 1 939 14 057 422 8022012 1 513 6 721 234 4692013 2 642 17 288 657 4852014 1.677 12.440 364.2072015 1.632 16.912 645.0482016* 371 1.496 68.089

YILLAR GREV SAYISI

KATILAN İŞÇİ SAYISI

KAYBOLAN İŞGÜNÜ SAYISI

1996 38 5 461 274 3221997 37 7 045 181 9131998 44 11 482 282 6381999 34 3 263 229 8252000 52 18 705 368 4752001 35 9 911 286 0152002 27 4 618 43 8852003 23 1 535 144 7722004 30 3 557 93 1612005 34 3 529 176 8242006 26 2 061 165 6662007 15 25 920 1 353 5582008 15 5 040 145 7252009 13 3 101 209 9132010 11 808 37 7622011 9 557 13 2732012 8 768 36 0732013 19 16 632 307 8942014 12 6 880 365 4112015 27 7 940 128 8012016** 10 177 8 700

Kaynak : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.* Şubat 2016** 29.02.2016

Not: 14 Mayıs-4 Haziran 2015 tarihleri arasında metal sektörü işyerlerinde yaşanan iş bırakma eylemleri yasal grev şartlarını taşıma-dığından ÇSGB Grev İstatistikleri‘ne yansımamıştır. TİSK tarafından yapılan hesaplamalara göre söz konusu eylemler nedeniyle 12 işyerinde toplam 32.944 personel çalışmamış ve kaybolan işgünü sayısı 236.235 olmuştur.

158

Page 161: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

159

Ülkemiz Milli Gelirinde Tüketimin Payı Azalmalı, Yatırımların ve Net İhracatın Payları Artmalı

Dünya Rekabet Gücü Yıllığı 2015 verilerine göre Türkiye, 2014 yılı itibariyle hanehalkı tüketim harcamalarının GSYH içindeki pa-yının büyüklüğü sıralamasında 61 ülke arasında %68,8 ile 6’ncı sıra-da yer almaktadır.

Buna karşılık Ülkemiz, diğer milli gelir bileşenlerinden olan ya-tırımların payı açısından %20,1 ile 39’uncu sırada; net ihracatın payı açısından ise %-10,6 ile 56’ncı sı-radadır.

Aynı yıl, Çin’de Yatırım/GSYH oranı %47,3; hanehalkı tüketimi/GSYH oranı %35,5 olmuştur.

Kalkınma için milli gelirin dış kaynaklara bağlı tüketimle değil, yatırımlar ve net ihracatla finanse edilmesi esastır.

Dolayısıyla çözüm, yurtiçi ta-sarrufların artırılarak yatırıma yönlendirilmesi ve kalkınmanın sanayi ihracatına dayandırılma-sı ile gerçekleşebilir. Söz konusu uzun vadeli çözüm için sanayi ve bilim-teknoloji politikalarına odaklanılmalıdır.

2014 Yılında Hanehalkı Tüketiminin GSYH’deki Payı (%)

Kaynak: IMD Dünya Rekabet Gücü Yıllığı 2015

Kaynak: IMD Dünya Rekabet Gücü Yıllığı 2015

83.372.572.0

70.169.068.868.5

67.566.1

65.264.664.263.9

63.062.662.5

61.661.561.260.660.560.560.460.460.3

59.259.159.0

56.656.156.155.755.755.455.355.255.254.753.953.853.753.252.652.151.851.6

50.750.550.450.2

48.547.5

46.546.245.544.8

41.036.8

35.526.9

14.2

1 Ukrayna2 Filipinler3 Yunanistan4 Moğolistan5 Ürdün6 Türkiye7 ABD8 Meksika9 Hong Kong10 Portekiz11 İngiltere12 Şili13 Litvanya14 Peru15 Romanya16 Brezilya17 Bulgaristan18 Letonya19 Kolombiya20 Güney Afrika21 Japonya22 Macaristan23 Hindistan24 Polonya25 İtalya26 Hırvatistan27 Venezüella28 İspanya29 Yeni Zelanda30 Avusturalya31 Endonezya32 Kanada33 Slovakya34 İsrail35 Almanya36 Finlandiya37 Fransa38 Tayland39 Avusturya40 İsviçre41 Rusya42 Tayvan43 İzlanda44 Slovenya45 Malezya46 Belçika47 Kazakistan48 Estonya49 Kore50 B.Arap Emirlikleri51 Danimarka52 Çek Cumhuriyeti53 İsveç54 İrlanda55 Arjantin56 Hollanda57 Norveç58 Singapur59 Çin60 Lüksemburg61 Katar

2014 YILINDA HANEHALKI TÜKETİMİNİN GSYH'DEKİ PAYI (%)

Page 162: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

2014 Çalışma İstatistikleri ve İşgücü Maliyeti Araştırması

TİSK YayınıKonfederasyonumuzun 1965 yılından beri Üye Sendikalarımıza bağlı işyerlerin-

den derlediği muhtelif bilgileri değerlendirerek hazırladığı araştırmalarından “2014 Çalışma İstatistikleri ve İşgücü Maliyeti ” yayınlandı.

Toplu iş sözleşmesi düzenine tabi özel kesimde, çalışma hayatının temel alanların-da meydana gelen değişimleri ülke çapında izleme imkanını veren ve kendi alanında bir ilk olma özelliği taşıyan yayınımıza üniversitelerden, araştırma kuruluşlarından, kamu ve özel sektör işyerlerinden büyük talep olmaktadır.

Kitaba www.tisk.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

İş Hukukunun Temel Yasaları

Prof.Dr.Savaş Taşkent – Dr.Gizem Sarıbay ÖztürkKitabın 6. Baskısı Ekim 2015 tarihinde yayınlandı.T.C. Anayasası, Türk Borçlar Kanunu, iş yaşamını düzenleyen temel yasaları sis-

tematik biçimde biraraya toplayan, en son yenilikleri de içeren “İş Hukukunun Temel Yasaları” başlıklı yayının, kaynak kitap özelliği ile kullanıcılara yararlı olmasını dili-yoruz.

İSTEME ADRESİ :BETA Basım Yayım Dağıtım A.Ş. Narlıbahçe Sok. Damga Binası No:11Cağaloğlu-İSTANBULTel: (212) 511 54 32 www.betayayincilik.com

2014LABOUR

STATISTICS AND

LABOUR COST

ÇIIM:YILYILYEARYEAR5050

RK

‹YE

‹fiV

ER

EN

SE

ND

‹KA

LA

RI K

ON

FE

DE

RA

SY

ON

UT

UR

KIS

H C

ON

FE

DE

RA

TIO

N O

F E

MP

LO

YE

R A

SS

OC

IAT

ION

S

TÜRK‹YE ‹fiVEREN SEND‹KALARIKONFEDERASYONU

YAYIN NO: 355 29 ŞUBAT 2016

ISBN: 978-605-9994-21-7

Ajans-Türk Bas›n ve Bas›m A.fi./ Ankara, *278 08 24

2014ÇALISMAISTATISTIKLERIVEISGÜCÜMALIYETI

Bireysel İş Hukuku

Prof.Dr.E.Tuncay Senyen Kaplan Kitabın Yenilenmiş 7. Baskısı yayımlandı. Öğrencilere ve uygulayıcılara yararlı

olmasını dileriz. İSTEME ADRESİ :Gazi Kitabevi Dögol Cad. No.49/B Beşevler-ANKARATel: (312) 223 7773 www.gazikitabevi.com.tr

yayınlar

160

Page 163: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

TİSK AKADEMİMart 2016 sayısı çıktı

TİSK AKADEMİ Eylül 2016 sayısı için Makalelerinizi

31 Temmuz 2016 tarihine kadar gönderebilirsiniz.

Ayrıntılı bilgi için: www.tisk.org.tr

Page 164: Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016 · 6 •NELER OLUYOR 8 •ZOOM 4.Sanayi Devrimi M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TOBB BAŞKANI 56 •ZOOM Endüstri 4.0 İle Üretim Rönesansı

| CİLT 54 • SA

YI 2 • MA

RT - NİSA

N 2016

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) • TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) • TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) • TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) • İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) • TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) • KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) • TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) • MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) •MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) • TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) • PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) • TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) • TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE AĞAÇ MAMÜLLERİ SENDİKASI (KASİSEN) • TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

4. SANAYİ DEVRİMİÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI

ARACILIĞIYLA GEÇİCİ İSTİHDAM

Cilt 54 ‣ Sayı 2 ‣ Mart / Nisan 2016

EK: YARGITAY KARARLARI

M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU

ERDAL KARAMERCAN

MEHMET C. BETİL

MEHMET ALİ ÖZKAN

TUFAN ÜNAL

CENGİZ ULTAV

ZEYNEP KESKİN

PROF. DR. NURHAN SÜRAL

MARCO VOTTA

ALİ RIZA ERSOY

ATIF ÖZGEN

CANSEN BAŞARAN SYMES

LEVENT ÇAKIROĞLU

NEZİH BARUT

NURCAN ÖNDER

KUDRET ÖNEN

NUMAN ÖZCAN

SEVİLAY PEZEK YANGIN

MUSTAFA İ. KIZILTAŞ

PROF. DR. AYKUT LENGER

AYKAN GÖKBULUT

MURAT KANSU

ESER EROL