Aşkın Bolluğu - Aykut Şahin
-
Upload
aykut-sahin -
Category
Documents
-
view
260 -
download
4
description
Transcript of Aşkın Bolluğu - Aykut Şahin
2
Aşkın Bolluğu
Aykut Şahin
“Bireysellik, kapitalist sistemdeki „bireysellik‟
sistemin kendi tasarımları olan bireyselliktir ve
yalnızlaştırılır (hem kendisine hem de başkala-
rına yalnızlaştırılır)
Kollektif Bireysellik, kapitalist sistemin „birey-
selliğine‟ tepkidir. Kollektif bireysel, yalnız de-
ğil ve başka insanların yanında olandır”
4
Hiçbir hakkı saklı değildir.
Bu yayında yer alan görüşler ister kaynak gösterilerek
ister gösterilmeyerek bu yazıların hepsi çoğaltılabilir
ve her şekil altında kullanılabilir.
6
Ġçindekiler
1.Bölüm: Yazılar
Kitap Arka Kapağındaki Not --------------------- 8
Chat Eğlence Kültürü .................................... 9
Depremde Ailesinin Evi Yıkılan Bekâr‟a Devlet 20 Yıl Vadeli Ev
Vermedi. ..................................................... 10
Evlilik Kadın ĠĢçiler ile Erkek ĠĢçileri Çaresizliğe Hapsediliyor
.................................................................. 12
Kıskançlık Sevgiyi Öldürür ............................ 14
Sevgi Sözleri Armağandı; SevgileĢti. ............... 16
Çıplak Kadın Heykeline Öpücük ...................... 22
Sol El – Sol Eli Tuttu ..................................... 25
Parayı Yedi, Yiyemedi .................................... 29
AĢk Mektupları - Letters To Juliet Filmi Ve “ÖrgütlenmiĢ Mut-
luluk” Üzerine ............................................. 49
AĢkın Bolluğu Üzerine.................................... 51
Kollektif AĢkın Bolluğu ................................... 52
2. Bölüm: ġiirler
BeĢ Mermi Ġzi ............................................... 54
7
Çiçekler Neden ............................................. 56
Gecenin karanlığında uyuya gül ..................... 57
Ne Güzel ..................................................... 59
Osuruk ve AĢk .............................................. 60
Sevmek Yalnızlık Değil .................................. 61
Yosunlu Gemi ............................................... 62
Kendinde Söyler misin ġiir?............................ 63
SarhoĢum AĢkına.......................................... 64
8
Kitap Arka Kapağındaki Not
Her insan (birey) kültüründen ve çevresinden etkilenerek
kendisine “harmansal” bir aĢkın bolluğu yaratır. Bu aĢkın bol-
luğu da materyalisttir. Sonuçların belli olmayan yanları da
vardır, sonuçları belli olan yanları da vardır.
AĢkın bolluğunun iki “yönü” vardır fakat bu yönlerden paralel-
ler geçmektedir. Ġnsanların, grupların seçtikleri iki yön vardır.
Birincisi aĢkın bolluğu, ikincisi ise kollektif aĢkın bolluğu
AĢkın bolluğu, insanların oluĢturduğu kültür ve sayıları ile de
alakalıdır. AĢkın bolluğu denilince; Ģartlar, paralar, kurallar,
kültürel değerler, çıkarlar, evlilikler, boĢanmalar, kavgalar,
ölümler, öldürmeler, yaralamalar, kıskançlıklar, egoistlikler,
sanal beklenti ve saplantılar, cinsellik saldırganlıkları, cinsellik
arayıĢları, cinsellik çatıĢmaları ve bunların hepsi 6.000 yıllık
bir birikimin ürünüdürler.
Diğer ise “Kolletif AĢkın Bolluğu” vardır. Bunda ise; yukarıda-
kilerden hiçbiri yoktur. Ġnsanlık tarihinin sınıflı toplum öncesi
sınıfsız toplumlarda oluĢturduğu kültürler ve eğlencelere;
eklektik olarak da kollektif bir yaĢamları vardır. Evlilik, Ģart,
baskı yoktur.
Birey fikirlerinde keskinleĢmedikçe, yaĢamındaki materyalist
duygular görece kaygan ve yıkıcı olacaktır. Bunların hepsinde
önemlisi de kapitalist düzen için de „kaosunu‟ yaĢayacaktır.
Bireyin yaĢamı boyunca 6 konuda aĢkın bolluğunu keskinleĢ-
tirmesi gerekmektedir. 1-Çıkara dayalı mı olacak, çıkarsız mı?
2-Baskıya dayalı mı olacak, baskısız mı? 3-evlilik olacak mı,
yoksa olmayacak mı? 4-kendi hayallerinde gördüğü gibi mi
olacak, yoksa öbürü „kendi olduğu‟ gibi mi olacak? 5-sanal mı
9
olacak gerçek mi olacak? 6-öznelerin kendi kararları olacak
mı, olmayacak mı?
Chat Eğlence Kültürü
KiĢiler, kiĢiliklerini aramak veya eğlence kültüründe yalnızlığı
ortadan kaldırmak için chat yapmaktadırlar. Bu yalnızlığı ise
sürekli baĢka baĢka insanlarla ve farklı dil bilenlerle sürdürür-
ler.
Chat sitelerinde veya kendi kiĢisel sitelerinde saatlerce ve
günlerce yazıĢırlar veya sohbet edeler. Bu yalnızca yalnızlığı
ortadan kaldırmaya dönüktür fakat bu yalnızlığı ortadan kal-
dırmak yerine yeniden yalnızlığın karanlığına kapanırlar ve
kendilerine kapanırlar.
GüneĢin açması onlar için sadece sıradanlaĢır fakat güneĢin
açması da umuttur, kapanması da umuttur.
Ezilenleri anlamak için ne düĢündükleri, nasıl davrandıklarını
ve neden davrandıklarını ve bilinçlerinde ne tasarladıklarını
ve bu tasarıları nasıl hayal ettiklerini bilmek gerekmektedir.
Chat kültürü on veya on beĢ yıllık süreçte insanların gündelik
yaĢamlarına girerek, chat eğlence kültürü oluĢtu. Birbirlerine
fikirlerini, resimlerini, videolarını, aĢklarını, küfürlerini anlat-
maktadırlar.
YaĢamlarındaki ezilmiĢliği ancak bu Ģekilde kendilerine eğlen-
ce kültürü yaratarak karanlığın karanlığına girmektedirler,
bunu yapanlar bunun farkındadır ama dünyayı değiĢtirmek
için bir tasarımları yoktur.
AĢk olma iĢleri chat üzerinden yapılmaktadır. Chatle tanıĢıp,
kadınlar erkeklerin yaĢamını parasal olarak organize etmekte
10
Ģartları da birlikte gezmektir. Aynı Ģekilde erkekler, eĢcinsel-
ler içinde geçerlidir.
Biri diğerinin yemeğini, yol parasını, eğlence mekândaki bira-
sının giderini karĢılamaktadır. Buna aĢk diyorlar fakat çıkar-
larla olan duygularda aĢk oluĢmaz “koĢullu birliktelik” olur.
Bu paranın musluğu kesildiğinde keskin bir bıçağın ekmeği
kesmesi gibi kesilir ve biter.
Chat eğlence kültüründe birbirlerinin sıkıntılarını gidermeye
dönük davranıĢlarda bulunur fakat bu istenirken, söylenirken
yan yana gelmelerini engelleyen evlilik kurumu, toplumsal
gelenekler, kültürler vardır bunların çıkmazı da sadece aĢkın
değiĢkenliğini hızlandırır.
Chat eğlence kültürü insanların seçtiği acıların hepsini kendi-
lerine yansıtırlar yani acılarını görmek isterler. Bu acılar onla-
rın uyuĢturucu maddesi gibi kendilerini kaplar; dünyanı ve
yaĢamın kendiliğinden olduğu fikirlerine kapılırlar.
Depremde Ailesinin Evi Yıkılan Bekâr’a Devlet 20 Yıl
Vadeli Ev Vermedi.
Depremden sonra konut yapan Devlet ve devlet kurumları ev
sahibi olmak isteyenleri belirledi. Mülk sahibi olanlar, kendisi-
ne ait konutu olmamasına rağmen ailesinin evi yıkılan ve ha-
sar gören evlerde yaĢayan evlilere, Devlet kurumları ev ya-
pacak ve 20 yıl vadeli ödeyecekler borçlarını.
Devlet kurumlarını ev yapmayacakları da kiracılar, tapusu
yani mülkü olmayanlar, kendisine ait konutu olmamasına
rağmen ailesinin evi yıkılan ve hasar gören bekârlara ev yok-
tu.
11
Sınıflı toplumda eĢitsizliğin net bir Ģekilde ortaya çıktığı dep-
remden sonra da görülmektedir. Devlet ev yapacakları kiĢileri
ve yapmayacağı kiĢileri belirledi ayrımcılık yaptı zaten devle-
tin doğası budur.
Kapitalist devlet evlilik kurumunu “güçlendirmek” için evlile-
rin sayısı arttırmak için yeni yasalar, yeni genelgeler yayın-
lamakta ve uygulamaktadır. Ailesinin mülkü olsa da bekâr ise
Devlet ev vermeyecek. Yani tapusu olmadığından vermiyor.
Bir yandan da ailesinin mülkü olupta evde yaĢayan evlilere
Devlet ev veriyor, evlilerinde mülkü yok.
Devletin amacının ne olduğu da ortaya çıkıyor. Evliliği “kut-
samak” yeniden örgütlemek ve bekâr (evlenmemiĢlere) göz-
dağı verip korkutmak ev vermemek gibi uygulamalar yap-
maktadır.
Özel mülkiyetin olduğu cumhuriyet rejimlerde, Ģeriat rejimle-
rinde tapusu olmayanlar ve tapu alacak parası olamayanlar
sokaklarda, barınaklarda yaĢamaya devam ediyor ve sayıları
da artıyordu.
Ezilenler için bu kadar eĢitsizlik, bunalım, psikolojik Ģiddet ve
baskı üreten devletler, on milyonlarca yeni ev yapıyor ve on
milyonlarca ev “boĢ” durmaktadır. Büyük iĢ merkezleri yap-
makta ve bunlarda birkaç yüz kiĢi için devasa büyüklükte
olmaktadır. Bir yanda barakada yaĢayan milyonlarca insan
bir yanda büyük iĢ merkezlerinde birkaç yüz kiĢi için çok bü-
yük binalar yapmaktadır.
Eğer devletler, evlilik kurumunu “güçlendirmek” için zorunlu
yasalar çıkartıp dayatıyorsa bekârlara ve evlenmemiĢ olanla-
ra, evlenmeyi düĢünmeyenlere bunların yapacağı boyun eğ-
memek ve evlenmemektir. Bekâr yaĢamak kadar güzel bir
12
Ģey yoktur. Evlenince iĢ, ev kirası, faturalar, çocuk masrafla-
rı, okul masrafları, bitmeyen vergileri yıllarca belinizi doğrul-
tamayacak konuma getirmek istiyor Devlet.
Evlilik Kadın İşçiler ile Erkek İşçileri Çaresizliğe Hap-
sediliyor.
“Gençlerin erken yaĢta evlenerek çocuk sahibi olmasının
önemine iĢaret eden BaĢbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ģun-
ları söyledi:
''Örf ve adetlerimizde, özellikle de Peygamberimizin de sün-
neti olması nedeniyle nikâha çok önem veriyoruz. Gençler ne
kadar erken yaĢta evlenirse, birbirinden güzel evlatlar yetiĢti-
rirlerse, o kadar iyi olacağına inanıyorum. Toplumun temeli
aile.
Aileyi sağlam kılmamız lazım. Hükümet olarak da fert olarak
da evliliği her zaman teĢvik ediyoruz. Evlilik dıĢı iliĢkilerin
toplum ve insanlar için zararlı olduğunu düĢünüyoruz. O yüz-
den gençlerimizin imkân buldukları zaman, nasip de olursa
evlenmeleri bizim için çok önemli. Çünkü insanlar huzur bu-
luyorlar, sorumluluk alıyorlar.” (haberler)
Bülent Arınç kendi zenginliklerini, paralarını korumanın yolla-
rından birinin evlilik kurumunun sürekliliği olduğu çok iyi bi-
lenlerdir biridir. Sürekli evlilik kurumunun önemini anlatan
açıklamalarda bulunmaktadır.
Evlilik kurumu bu kadar önemliyse, neden?
Her yıl evlilik kurumuna bağlı kadınlar, kocaları tarafından
öldürülüyor, tecavüz ediliyor, vuruluyor, dövülüyor.
13
Her yıl evlilik kurumundaki kadınlar kocaları ile cinsel iliĢkiye
girmek istemediği halde tecavüz ediliyor.
Doğan çocuklar anneleri ve babaları tarafından sürekli dövü-
lüyor.
Onlar, yüzlerce sorunu Evlilik Kurumu çözemez çünkü onun
iĢlevleridir bunlar. Erkek iĢçilerle kadın iĢçileri sistem tamirci-
liği yapmalarını sağlamaktadır.
Evlilik kurumu ne kadın iĢçiler için ne de erkek iĢçiler için hiç-
bir olumlu anlamı yoktur. Sadece erkeklerin evlerindeki iĢleri
yapmasını engelleyen, çocuğa bakmayan ve kadının bedenini,
fikirlerini, zamanını ve emeğini köleleĢtiren sistemin parçası-
dır.
Kadın iĢçiler evde köleleĢiyor, erkek iĢçilerde iĢyerlerinde kö-
leliğinin sürekliliği evlilik kurumu ile sağlanmıĢ oluyor.
Kadınların erkek egemen toplumda ve evlilik kurumunun var-
lığında erkekten yasalarla korunamaz. Ancak toplumsal bir
erkek iĢçiler ile kadın iĢçilerinin eĢitliği; kadın iĢçi hareketinin
erkek egemenlerine, kültürüne, geleneğine ve evlilik kuru-
muna karĢı savaĢmasıyla olur.
14
Kıskançlık Sevgiyi Öldürür
Ġnsanlar, birbirlerine karĢı empati kurarken, aĢağıyı yukarı
veya sağa sola düĢünüp, tasarlarken sevgili ilan eder kendisi
karĢı tarafın ne düĢündüğünü önemsemez.
Sevgili olurken, kıskançlık düĢünce tasarımları oluĢur. Bu
kıskançlık sevgiyi öldürmeye baĢlar. Sevgili kadın, erkek,
eĢcinsel sevgisinin “ölmesini” engellemek için kıskançlığı öl-
dürmelidir. Yoksa sevgisi ölecektir.
Bu kiĢinin kendi düĢünce sistemi ve toplum içinde veya dıĢın-
daki tasarımlarını da dikkate alarak, hareket ediyor. “namus”,
“halkın değerlerin”, “kadını objeleĢtirme”, “kadını metalaĢtır-
ma”, “erkeğin metalaĢtırılması” anlayıĢlarında erkek egemen
değil de, anti-erkek egemen fikirlerle hareket etmeye baĢla-
dığında kendisi ile savaĢ vermektedir. Bu savaĢta kadınla,
eĢcinselle barıĢı sağlamak için erkek egemenliğine karĢı bir
duruĢ yani anti-erkek egemen olmalıdır.
Anti-erkek egemen; davranıĢlarına, bakıĢlarına, diline, hare-
ketlerine, gündelik yaĢantısında erkek egemen anlayıĢlarını
tespit edip veya edilen olaylara karĢı savaĢarak bunları yap-
malıdır; eğer anti-erkek egemen olmak istiyorsa yaĢamı bo-
yunca gündelik yaĢamını bu Ģekilde sürdürmelidir. Buna bir
bireyin tek baĢına karĢı durması zordur onun için birçok anti-
erkek egemen erkekle, kadınla, eĢcinselle bu konuları konu-
Ģup ne yapmalıyı sorup veya sorulan soruların cevaplarını
anti-erkek egemen nasıl olunacak Ģekilde yapmalıdır.
Erkek egemen erkeklerin, suçlarına ortak olmak istemiyorsa
erkekler; erkek egemenlere karĢı da bir mücadele yürütmeli-
dir. Hem kendilerine karĢı hem de çevrelerindeki duruma
karĢı dikkatli hareket edip sorumluluklardan kaçmamalıdır.
15
Kıskançlık, sevdiği erkeğin, kadının, eĢcinselin baĢka bir ka-
dınlar, erkekle, eĢcinselle kol kola görmesi onu öfkelendir-
mektedir, bu görüĢle kavga, yaralama olaylarını yerine geti-
rirler onun için kıskançlık duygusunu yaĢamalı ancak kıskanç-
lık yapmamalıdır. O kadının, erkeğin, eĢcinselin yaĢamına ve
kendi kararlarına saygı duyarak sevgi varlığını sürdürür.
Sevgilinin her Ģeyine karıĢarak, nerede olduğunu sorarak, ne
yaptığını sorarak “sorgulayıcı yargıç” gibi bir sevgili olmaz.
Sevgili sevdiği insanın gündelik yaĢamına ve kendi fikirlerine
karĢı çıkmadan yürütülür.
Kıskançlık sevgili öldürür, sevgiyi ikinci kez evlilik kurumu
öldürür. Ġnsan duyguları bu nedenle “metalaĢıp”, “kalıplaĢı-
yor” onun için evlilik kurumuna karĢı çıkarken; anti-erkek
egemen olunuyor, kendi soyu için ırkçı olunmuyor, topluma
düĢman olunmuyor, kadın köleleĢtirilmiyor, iĢ bölümü yapıl-
mıyor. Bunların olması için sevgili olan insanlar, yaĢamlarını
organize ederken, birbirlerinin yaĢamına müdahale etmeden
olmalıdır. Bunun devamın da evlenmeden, halkın değerlerine
takılmadan “özgürcü” yaĢarlar.
Sevgili için kıskançlık yapmamalı ve dalındaki çiçeği, gül ko-
parmadan sevmelidir ki sevgi yaĢasın, çiçek yaĢasın, gül ya-
Ģasın.
Ġnsan duyguları metalaĢmıĢtır, bundan farklı olması da müm-
kün değildir kapitalist toplumda onun içindir ki, her duygu da
devrimci fikirler oluĢturup yaĢanmalıdır.
Kıskançlığa karĢı sevgi,
Evliliğe karĢı sevgi,
Çiçeğin koparılmasına karĢı sevgi
16
YaĢasın sevgi…
Sevgi Sözleri Armağandı; Sevgileşti.
Kadın aĢkını kadın arkadaĢına açtığında ona; Fındık dalından
ve öpücüğünden söz etti.
Bahçelerdeki sıkıcı bakıĢmalardan, elini tutarken Tembel‟in
titremesi ve gözlerindeki ıĢıltıyı gördüğünü anlattı.
Fısıltılarla konuĢtuklarını, konuĢmaların tasasız ve neĢeli geç-
tiğini anlattı.
Dedi ki: “Tembelle ilk görüĢmemizde dikkatliydi ve yakıĢıklıy-
dı. Beni hemen öpeceğini düĢündüm, yanılmıĢım öpmedi.
Sonra konuĢmaya baĢladı. Her söylediğim kelimeyi dikkatlice
takip ediyordu.
Yüzü gülüyordu.
AkĢam farklı otobüslere binerken bile ne elimi tuttu ne de
öptü. Ben de neden beni öpmediğini söyledim. O da sen söy-
lemedin veya benim izin almam lazımdı. Bu ilkeler benim
yaĢamımdır, ilkelerimle yaĢarım dedi.
Aptal Tembel.
Ġki hafta sonra aynı Ģekilde davrandı. GörüĢeli bir ay olmuĢtu.
Farklı Ģeyler söylüyordu ve sonra benim konuĢmamı bekli-
yordu. O akĢam ona bağırdım. Bana karĢılık vermedi. Tembel
bana bağırmadı.
Üç ay sonra beni aradı. GörüĢmek ister misin? Dedi. Bende
de hayır dedim. Üç ay beni aramamıĢtı.
17
Tembel‟in bana söyledikleri aklıma geldi. Hayatına karıĢma-
yacağım, Ģartlı buluĢmadan aĢk yaĢayacağım demiĢti.
Aptaaal.
Tembel‟i nedense unutamadım.
Facebook‟ta Tembel‟den daha yakıĢıklı sevgililerim oldu, sa-
nalda aylarca sevgili oldum onun dıĢında özel liseden onlarca
erkek arkadaĢım oldu. Her birinin arabası vardı. Beni gezdir-
diler, eğlendik.
Tembel‟in arabası bile yok hehe he
Tembel‟i düĢündüm; kızdım ve öfkelendim.
Dört ay sonra görüĢelim dedim. Bana telefonda ne dedi bili-
yor musun?
“Bana armağan olarak sunduğun seni seviyorum sözcükleri
gerçek bir sevgi değildi” dedi.
Aptaaal Tembeeel.
Deli ediyor beni, sinir ediyor fakat unutamıyorum.
Hayatında dört kez gördüm.
Bu nasıl oluyor ya!
Kadın arkadaĢı
“Tembel‟i unut, parasız, iĢsiz hatta kirada ailesiyle yaĢıyor.
Sen ise villada yaĢıyorsun, araban var, paran var onunla dört
kez görüĢmüĢsün, bir telefon mesajı bir iki telefon görüĢmesi
baĢka bir Ģey yok.
18
Ġlkokul mezunu, sürekli iĢten çıkıyor, zavallı.”
Tembel‟i “seven” kadın diyor ki:
“Ya geçmiĢteki buluĢmalarımız, beni dinlemesi ve bakıĢları.
Facebook‟ta istediğim tipte erkek bulurum. Tembel‟i de sile-
rim. Bu benim için zor değil ama unutamıyorum.
Off
Unutamıyorum çünkü diğer sevgililerim gibi hayatıma karıĢ-
madı, beni öpmeye zorlamadı, benden izin almadan elimi
tutmadı.
Elinde internet olmasına rağmen, benimle facebook‟ta yazıĢ-
madı..
GörüĢmeyi tercih etti.
Diğer sevgililerimle sinema, alıĢveriĢ merkezine gittik. Tem-
belle sinemaya gidemedik.
GörüĢmemizde pahalı restorana gittik. Tembel kapının önün-
de durdu ve elimi bıraktı. “Sen istersen girebilirsin ben dıĢa-
rıda bekleyeceğim” dedi. Yüzüne tokadı vurdum, yine bir Ģey
demedi.
Bekledi, gözleri yaĢlandı. Gördüm sessizce ağlıyordu.
Elinden sıkıca tuttum, simit aldık ve çay içtik sahil kenarında.
Çok hoĢuma gitti. Denizdeki su damlalarından bir kaçı saçla-
rıma değiyordu. Sanki beni okĢuyordu.
Aptal‟ı özledim.
Tembel‟i özledim.
19
Sürekli aynı giysileri giyiyordu. Saçını bile taramamıĢtı. Aptal,
bir kadınla buluĢuyorsan saçını bile tararsın.
ÂĢık oldum. Buna bile inanmıyor. Çünkü “farklı sınıfların insa-
nıyız” dedi. “Senin yaĢamında olurum, senin gibi yaĢaya-
mam” dedi.
14 Ģubat sevgililer günü geldi, o günde geziyorduk. Bana he-
diye alacak diye bekledim saatler geçti hediye almadı.
Kızdım
Yüzüme baktı, güldü.
“Hediye almadığıma kızdın değil mi?” dedi
Ben de evet dedim. Hediye bekliyorum.
“Hediye değildir yaĢam, paylaĢmak birlikte tüketmektir ya-
Ģamı” dedi. Hediyenin 14 Ģubatta alınabilir fakat ihtiyacın
olan bir ayakkabı olur onu ortak paramızla alırız dedi.
Bende kızardım, bu kızarmam öfkedendi. Bir hediye istemi
beni ne hale getirmiĢti.
Bir keresinde sigaramı yalandan yakamadığımı söyledim aptal
ne dedi: “Durakta sigara içen kadından çakmağını isteyebili-
riz” dedi.
Diğer bütün sevgililerim sigaramı yakmıĢtı, bu yakmadı.
Özledim.
Ayrıca benim paramda gözünün olmadığını da anladım. Pa-
ram için benimle gezmiyor, dolaĢmıyordu.
Simit ve çay aldık, parasını ortak ödedik.
20
He heee
Tembelle dört kez görüĢtük; hiçbirinde yaĢamıma müdahale
edecek kelime, davranıĢ, kolumdan tutma yapmadı.
Bazen elini tuttuğumda ona bile laf buldu
“Sürekli el ele dolaĢacağız diye bir Ģey yok” dedi. Çıldırtıyor
beni, özledim Tembel‟i.
Sen ne cinssin dedim Tembel‟e
Güldü.
Ne kavga ettik, ne tartıĢtık, ne de bağırdık.
Tasasız ve neĢeli dört görüĢme yaptık.
Kadın arkadaĢı dedi ki:
“Neden görmüyorsun”
Tembel‟i seven kadın
“Onun mantığıyla hareket ediyoruz, yaĢamımıza müdahale
etmeden yaĢıyoruz. Ġstediğimiz zaman görüĢüyoruz.
Onun yanında olunda kendimi “yalnız” hissediyorum. Öyle
duygusuz, vicdansız, Ateist birisi ki.
21
Sanki ayakta uyuyor gibiydi. Kapitalist denilen toplumda ya-
Ģamın verdiği yılgınlığı yaĢıyordu ama bir Ģey bekliyordu; bir
Ģey, bazen anlatıyor fakat anlamıyorum dilini.
Özgürlük diyor, sokaklardaki barikatlardan bahsediyordu.
Hayatımın değiĢimi; paranın amaç değil araç olduğudur.
Tembel parayı araç olarak gördü ve öyle yaĢadı. Bense parayı
amaç edinmiĢtim. Bunu benimle yaĢayarak bana gösterdi.
Ġkimizde farklı sınıfın insanıydık, birlikte hayatımızı paylaĢı-
yorduk.
O ne kendi sınıfından ayrılmak istedi, ne de ben kendi sını-
fımdan ayrılmak istedim. Bu konuda hiç tartıĢmadık, eleĢtirel
ve özeleĢtirel bir dil kullandığı için Tembel‟e her konuda ko-
nuĢabiliyordum.
YaĢamımdaki sanal sevginin yerini gerçek sevgi almıĢtı. Tem-
bel‟in dediği gibi “Bana armağan olarak sunduğun seni sevi-
yorum sözcükleri gerçek bir sevgi değildi” ancak Ģimdi öyle
değildi.
22
Armağan olarak söylediğim seni seviyorum sözleri sevgileĢti.
DuygusallaĢtı, soyuttu.
SomutlaĢtı, gazdı kayalaĢtı.
Çıplak Kadın Heykeline Öpücük
Komedi Maymun, Levent'te gezmeye çıkmıĢtır. Çünkü beĢ
yıldır çalıĢmıyor ve cebinde de 100 lira parası vardır. ġimdi
diyeceksiniz ki, bu para nasıl var, Komedi Maymun bazen
serbest meslek iĢlerde çalıĢarak bu parayı kazanmıĢtır.
Leventte gökdelenleri izlerken kendi kendine
-Bu gökdelenler hem doğaya zararlı hem de insanın baĢını
döndürüyor. Ayrıca rüzgârın yönünü de kesiyor, yağmur
yağması gereken yere bulutlar bu gökdelenlerin kurduğu
'barikatı' aĢamayınca geri dağılmak zorunda kalıyorlar.
Olanda yağmur yağacak yerdeki kuĢlara, koyunlara ve insan-
lara oluyor.
Komedi Maymun bir ara yorulup, çimenlere uzanıyor ve gü-
neĢinde etkisiyle uyuyor. Bu sırada belediye iĢçisi su fiskele-
rini açınca, sersem bir Ģekilde uyanıyor. Etrafına bakıyor
-Yağmur mu yağdı o zaman bulutlar nerede?
Islandığı için kalkıyor ve giysilerini kurutmanın yollarını dü-
Ģünmeye baĢlıyor.
Plazanın karĢısındaki heykelin oraya gidip, gömleğini ve pan-
tolonunu çıkarıyor. Ġç çamaĢırları ile heykelerin yanına uzanı-
yor. Giysilerini de heykele asıyor.
23
Durakta bekleyenler polisi arıyor. Polis beĢ dakika da orada.
Polis
-Ne yapıyorsun Beyfendi
Komedi Maymun
-Eylemde gaz bombası attığın kiĢilerden biri de benim, sen
nasıl bir beyfendiye gaz bombası atarsın.
Polis
-Ben o polis değilimdir ki
Komedi Maymun
-Onun üzerinde adı yazmıyor ki, polis yazıyor ve sende de
yazıyor. Yani aynı isimi bulmamız gerekmiyor mu?
Polis
-Derhal üzerinizi giyin, yoksa karakola götürürüm.
Komedi Maymun
-Sen beyfendiyi nasıl karakola götürürsün.
Polis
-Kısacası bileklerine kelepçe takıp, arabaya zorla koyarak
yapıyoruz
Komedi Maymun
24
-Bari heykeli de götürmeme yardımcı olur musunuz? bizim
mahallede böyle bir heykel yok. Hem güzel çamaĢır asılıyor
kolları açık olduğundan hem de güzel kadın.
Ġki polis koluna girip ve giysilerini heykelden alıp karakola
zorla götürmeye baĢlar. Bu esnada gelen haberciler sorar
-Neden soyundunuz?
Komedi Maymun
-Gökdelenlerin altında güneĢleniyordum
Haberciler
-PiĢman mısınız?
Komedi Maymun
-Çok mutluyum, hepinize sevgilerle
Komedi Maymun karakolu gider. Tutanak tutulur bunu imza-
lamaz, imzalaması için yarım saattan fazla uğraĢırlar yine
olmaz. 5 saat nezarette kalır ve serbest bırakırlar.
Komedi Maymun
-Tekrar heykelin yanına gelir ve heykele sarılır. Dudağından
öpmeye baĢlar.
Bir haberci gelip fotoğraflarını çekip, internet haber sitelerine
koyar.
Komedi Maymun evinde gider. Ġnternette onun heykelle öpü-
Ģen resimlerini gören sevgilisi sorar
-Neden heykelle öpüĢtün?
25
Komedi Maymun
-Polisler bizi zorla ayırınca bir duygusal bağ oluĢtu heykelle,
sonra yanına tekrar gelip sarıldım ve dudağından öptüm.
Sevgilisi
-Kadın güzel demiĢsin benden de mi güzel
Komedi Maymun
-Heykelin yapılıĢ tarzı için kullandım yani erkek olsaydı yine
güzel derdim
Sevgilisi
-Neyse, bulaĢıkları yıkadığına göre akĢam ki yemeği de yap-
tın mı?
Komedi Maymun
-Makarna, salata ve çorba yapacağım. Sevgilim sen kitabını
okurken, bende bir saate kadar bu üç yiyeceği yaparım.
Sevgilisi, Komedi Maymun'a sarılır.
Sol El - Sol Eli Tuttu
Yağmurlu bir günde Komedi Maymun yere düĢtü ve birkaç
deneme yaptı yine de ayağa kalkamadı.
Etrafına bakındı ve kimseyi de göremedi, Ģemsiyesi yerde
ters durmakta, ayağı incinmiĢ halde ıslanmakta
Biri sıkıca sol elinden tuttu, tuttuğu elde sol eldi. Güçlü bir
Ģekilde ayağa kalktı. BaĢını çevirdi ona baktı.
26
Komedi Maymun
-TeĢekkür ederim
Sol Elle Tutan
-Önemli değil, sizin gibi bir insanın eli tutulmaz mı
Komedi Maymun, hafifçe gülümsedi.
Sol Elle Tutan
-Islandığınız isterseniz çay içmeye gidelim orada ısınırsınız
Komedi Maymun
-Olur dedi.
Sol Elle Tutan, yerde ters duran Ģemsiyeyi aldı ve kapattı.
Komedi Maymun'un koluna girerek çay içmeye gittiler.
Komedi Maymun bir yandan ısınıyor diğer yandan da çayını
içiyordu. Sol Elden Tutan'da onu izliyordu.
Komedi Maymun
-DüĢenin dostu olmaz diye bir türkü vardı onu düĢünüyor-
dum, senin sol elin bunun bir yalan olduğunu gösterdi.
Sol Elden Tutan
-Türküler, toplumsal yapıları anlatır ve acılar üzerinden kendi
normları vardır. Bu nedenle türküler, insanlığın bölünmüĢlü-
ğünü olağan bir durum gibi anlatırlar.
Komedi Maymun
27
-Aslında yere bilerek düĢtüm. Seni fark etmiĢtin belki gelir
diye düĢündüm ve geldin.
Sol Elden Tutan
-ġakamı mı yaptın?
Komedi Maymun
-Seninle tanıĢmak için yaptım, en klasik yöntemimdir. Dünya
da bir Ģarkıcının Ģarkısı on gün sonra klasikleĢmesi gibidir.
Sol Elden Tutan
-Neden, benimle tanıĢmak istedin
Komedi Maymun
-Seni gördüğümden dolayı
Sol Elden Tutan
-Nerede gördün ki
Komedi Maymun
-Cumartesi pazarında gördüm seni, yanındaki yaĢlı kadınla
patetes alıyordun.
Sol Elden Tutan
-O benim baktığım yaĢlı bir kadın, kimsesi yoktu, sokakta
dilenerek geçiniyordu. Ben de tek yaĢadığım için onu yanıma
aldım
Komedi Maymun
28
-Nasıl bakıyorsun?
Sol Elden Tutan
-O da benim gibi ne yemek yaparsam yiyor. Pek masrafı ol-
muyor, geçimimizi sağlıyorum. ÇalıĢmadığım günler onu par-
ka, çay bahçesine götürüyorum.
Komedi Maymun
-Duygulandım.
Sol Elden Tutan
-Gerçekten komik birisin yahu, sürekli gülüyorsun. Adın ne?
Komedi Maymun
-Komedi Maymun
Sol Elden Tutan
-Böyle isimli olur, gerçek adın ne?
Komedi Maymun
-Bende sokakta yetiĢen bir çocuktum, gençliğim tekstil atöl-
yesinde geçti, Ģimdi de kitapevim var orada geçiniyorum.
Sol Elden Tutan
-Bu adı niye verdin kendine
Komedi Maymun
-Kimsede yokta ondan he he
29
Parayı Yedi, Yiyemedi
Ahmet akĢamları evine gitmek için araba almıyordu. Otobüse
biniyordu. Bu güzel bi Ģeydi.
Ahmet‟in on dairesi, altı kirada dükkânı, arsaları vardı. Oğlu
Ahmet‟i çok severdi.
Oğlu hiç sevmezdi de bunu yüzüne yansıtmazdı. Babası ona
araba almıyordu, binlerce lira para vermiyordu.
Ahmet akĢam saatlerinde rahatsızlandı. Oğlu bi Ģey olmaz
deyip hastaneye götürmedi. Kalp krizinden öldü. Ahmet yirmi
yıl Almanya‟da çalıĢmıĢ ağır iĢlerde yük kaldırmıĢtı diğer iĢçi-
ler gibi. Emekli olduktan sonra ilaçlar, stres, hastalıklarla uğ-
raĢmaktaydı.
Evleri arsası olunca Ahmet değiĢmiĢti. ĠĢçi Ahmet değildi ama
alıĢkanlıkları değiĢmemiĢti, sabah erkenden kalkar mahallede
yürüyüĢ yapıp bir kahvede çayını içtikten sonra evine döner-
di.
Oğlu Ahmet (babası) öldüğü akĢamdan vasiyetin gerçekleĢ-
mesini heyecanla bekledi. Yarın Ahmet‟i mezara gömerken de
ağlamaya çalıĢtı fakat ağlayamıyordu. Sevinçliydi evleri, dük-
kânları ve paraları düĢünüyordu. Akrabalara rezil olmamak
için baĢını yere doğru eğik bir Ģekilde cenaze töreninin bitme-
sini bekledi.
Oğlu paraları ve eğlence mekânlarını düĢünüyordu. Magazin
programlarında izlediği ve bazen de arkadaĢlarının canlı mü-
zik içkili yerleri anlatırken hep dinlerdi. Bu konuda pasifti ve
parası yoktu, aslında paraları vardı da Ahmet vermiyordu.
30
Ahmet yoğun iĢte çalıĢtığından dolayı yıllarca hastalıklar ve
ilaçlarla uğraĢtı ve yiyemedi…
Oğluna bıraktığı vasiyette beĢ daire, üç dükkan ve iki apart-
man arsası bırakmıĢtı.
Ahmet izin vermezdi gece kulüplerine gitmesine o da Ahmet‟i
ölümünün ikinci günü gece kulüplerine gitti ve bundan sonra
her gün Taksim‟deydi.
Giysiler aldı; pantolon, gömlek, çeket, gözlük
Biraları içti, canlı müzik yerlerine gitti.
Her ay altı bin lira kiralardan para geliyordu ve bunları on iki
günde harcıyordu.
On ikinci günün gecesi eve geldi, cebini yokladı parası yoktu.
Uyumaya çalıĢtı olmadı. Gözlerini kapadı yine olmadı tuvaleti
gelmiĢti. Her gün gelince saat gece üçü gösterince uyuyordu.
Yeni kültürü bu olmuĢtu. Bu kültürün ve geleneğin sürmesi
ve sürekli olması için paraya ihtiyacı vardı.
Sabah erkenden kiradaki dükkânlardaki yerleri gezdi ve hep-
sine kaba ve sert Ģunları söyledi
-Kira sözleĢmeleri bitince, kiraların fiyatlarını yükselteceğim
Geceyi zor etti. Hala cebinde parası yoktu.
Ahmet yıllarca yani on yıldan beri evleri, dükkânları vardı.
Oğluna parayı hiç göstermemiĢti. Oğluna sözü hep Ģuydu
“hep biriksin” demekti. Oğluna yumruklarını sıkarak ayrılıyor-
du Ahmet‟i yanından
31
Kiradaki evlerden birinin sözleĢmesi bitince hemen sattı. Üç
yüz bin lira parası bankada duruyordu.
Aylardır yine kültürünü oluĢturan paraları yiyordu. Ahmet‟in
“hep biriksin” dediği paraları yedi.
Taksim‟de dolaĢırken bir kadına baktı. Esmerdi ve gözleri
masmaviydi. Genç kadın slogan atıyordu “erkek egemenliğine
hayır evlilik kurumunu hayır”, “ iĢçi kadınların ölümleri üze-
rinden kapitalizm yükseliyor” derken, diğer iĢçi kadınlarda iki
kez yüksek sesle söylüyorlardı.
Kadını izlemeye baĢladı ve izlemeye doyamadı. Gözleri ıĢılda-
dı. Kadınla konuĢmak istiyor ama cesaret edemiyordu.
Bugüne kadar hiç sevgilisi olmamıĢtı ve evlenmemiĢti bile.
Her hafta kadını görmeye gitti.
Kadın bunu fark etti. Yanına geldi ve sordu
-Merhaba, bana mı bakıyordunuz
Oğlu
-ġey Ģeey Ģeey
Kadın
-Ne çabuk söyler misin?
Oğlu
-Sizi izliyordum
Kadın
32
-Ne zamandan beri
Oğlu
-Haftalardır ve bugün iki saattir
Kadın
-ĠĢin yok mu?
Oğlu
-Yok
Kadın
-ÇalıĢmıyor musun?
Oğlu
-Yok
Kadın gülmeye baĢladı, o da gülmeyi tereddütlü yapıyordu.
Kadın
-Adın ne?
Oğlu
-Ahmet‟in Oğlu
Kadın
-Bu nasıl bir isim böyle
Oğlu
33
-Ailem bu adı koymuĢ. Senin adın nedir?
Kadın
-Komedi Maymunlar kısacası Komedi Maymun
Oğlu
-Bu nasıl bir isim?
Komedi Maymun
-Bu adı da ben koydum, kimse de yok ki
Ġkisi de gülmeye baĢladı
Komedi Maymun
-Gel bira içelim
Oğlu
-Ġçelim
Bira içmeye bir mekana gittiler. Komedi Maymun biraları söy-
ledi. Yan yana oturdular. Komedi Maymun bacak bacak üste
attı ve bacakları gözüktü.
Oğlu gözlerini alamıyordu. Komedi Maymun‟a dik dik baktı
Komedi Maymun
-Senin sevgilinde yoktur
Oğlu
-Yok
34
Komedi Maymun
-Benim sevgilim var, bizi görürse seni döver
Oğlu bir telaĢ sardı, bira bardağını az kalsın devirecekti.
Komedi Maymun, gözleri ile Oğlu sezdi. Elini uzattı. Elini tuttu
ve yanına yaklaĢtı.
Kadını öpmeye çalıĢtı, yüzüne sert bir tokat yedi.
Komedi Maymun
-Sen ne yapıyorsun, Oğlu
Oğlu
-Bir an içim geçti de.
Komedi Maymun
-Sana beni öpmen için kim izin verdi.
Oğlu
-Kimse
Komedi Maymun
-Baba parası yiyen it seni
Oğlu
-Çok ileri gidiyorsun, ağzını burnunu kırarım senin
Komedi Maymun
-Duydunuz mu yoldaĢlar benim ağzımı burnumu kıracakmıĢ
35
Komedi Kadını gülme aldı.
YaklaĢık on beĢ kiĢi Oğlu‟nun etrafını çevirdi.
Komedi Maymun
-YoldaĢlar, bırakın kendi yoluna bir kadının bacaklarını gördü
kendini kaybetti zavallı it. Baba paraları da yiyormuĢ, kesin
adam yemedi, buna kaldı
Oğlu yavaĢça kalmaya çalıĢtı ama kalkamadı biranın etkisi
yüzünden.
Komedi Maymun
-Bize gidelim mi? Beni öpmeye kalkarsan bu sefer sert tokat
değil yumruk atarım, iyi yumruk atarım. Eylemlerde görmen
lazımdı. He hee
Komedi Maymun ve Oğlu birlikte, kadının evine gittiler.
Komedi Maymun, Oğlu‟nun üstündeki gömleği ve pantolonu
çıkardı ve gecelik verdi.
-Hava serin, geceleri buralar sert soğuklar oluyor istersen
giyersin
Oğlu
-TeĢekkür ederim
Komedi Maymun
-Ġyi geceler
Oğlu
36
-Ġyi geceler
Komedi Maymun kendi odasına gitti ve uyumaya çalıĢtı. Oğ-
lu‟nu düĢünüyordu.
Sabah oldu ve Komedi Maymun kalktı, bikinisi ile birlikte Oğ-
lu‟nun odasına girdi.
-Uyan artık, kahvaltıyı hazırlamalısın
Oğlu, kadını görünce ağzının suyu aktı. Yediği tokatın etkisiy-
le tereddütlü baktı kadının memelerine.
Komedi Maymun
-Memelerime mi bakıyorsun, neden
Oğlu
-Özür dilerim
Komedi Maymun
-Çayı koy, sofrayı hazırla
Oğlu
-Ben bilmem ki.
Komedi Maymun
-Erkek egemensin demek ki, o zaman Ģiddete devam etmek
zorundayım.
Oğlu
-Tamam, kalkıyorum
37
Oğlu, çayı yaparken, çayın yarısını döktü. Çaydanlıktaki suyu
taĢırdı.
Komedi Maymun onu izliyor ve gülüyordu.
Komedi Maymun
-Çayın güzel olacağından eminim, eğer güzel olmazsa, yine
çay yapmak zorunda kalırsın.
Oğlu
-Sen yapsana, ben anlamıyorum
Komedi Maymun
-Hemen pes etmek yok, babanın paralarını Ģıp diye yiyence
yiyorsun.
Oğlu uğraĢtı uğraĢtı, kahvaltıyı hazırladı.
Komedi Maymun
-Bir buçuk saat oldu, yarım saatlik iĢte
Oğlu
-Yaptım iĢte, teĢekkür etmen lazımken…
Komedi Maymun
-YaklaĢ yanıma
Komedi Maymun‟un yanına yaklaĢan Oğlu‟nun cinsel organına
sert bir dirsek attı.
38
Erkek yeri düĢtün ve yerde iki büklüm bir Ģekilde kıvranmaya
baĢladı. Bir yandan da acının etkisi yüzüne yansıyordu.
Kadın üzerine çıktı ve ellerinden tuttu.
Erkek yüzünü yana çevirdi.
Komedi Maymun
-ġimdi söyle bakalım, kadınlarında erkekler gibi sert ve acı-
masız olduğu bir toplumda kadınlar mı üstün olur erkekler
mi?
Erkek
-Kadınlar
Ġnleyerek cevap vermeye çalıĢıyordu.
Kadın
-Neden o zaman Ģimdi yemek yapmayı naz haline getirdin?
Erkek
-Hiç yemek yapmamıĢtım da ondandır.
Kadın
-Kadınların egemen olduğu bir toplumda olsaydık, erkekler
yemek yapacaktı, erkekler çocuklara bakacaktı, erkekler bu-
laĢıkları yıkayacaktı.
Erkek
-Evet
39
Kadın
-Ne eveti
Kadınlarla seviĢmeye gelince seviĢiyorsunuz.
Erkek
-Ben kadın öldürmedim
Kadın
-Sana bir Ģey diyen olmadı, genel bir konu üzerine konuĢuyo-
ruz.
Erkek
-Benle ne alakası var bunların
Kadın
-Sen beni nasıl eylemde izleme hakkına sahipsen, bende se-
nin cinsel organına vurmaya ve üzerine çıkmaya hakkım var-
dır.
Erkek
-Nasıl yani
Kadın
-Sen Ģimdi erkek olarak doğmuĢsun ve sana “sen erkeksin”
demiĢler yine sana “sen erkeksin ağlamazsın” demiĢler ve
böylelikle onlarca yıl bu söylemlerin gerçekliğine inanıp, bana
kafa tuttun
Yani anlatmak istediğim Ģudur ki;
40
Senim üzerinde yaratılan mitosları ve “gizli” sırları yok ettim.
Bunu yaĢayarak öğrenmen gerekiyordu.
Çünkü sen erkek olarak bir “hiçsin” çünkü erkekliğin ortadan
kalkarsa kadına bakıĢ açında değiĢir.
Erkek
-Kalkar mısın üzerimden
Kadın
-KonuĢmam bitmedi. Mesela sen iĢsiz bir erkek olsaydı ve
sokaklarda yatıyor olsaydın, sadece sokaklarda dilencilik ya-
pan kadınlara tecavüz ederdin
Erkek
-Yalan söylüyorsun
Kadın
-Konuyu biraz daha ileri götürürsem, sokaktaki zengin kadına
da tecavüz edecektin
Erkek
-Yalan
Kadın
-Sen kadınların hepsini bir görüyorsun. Kadınları okĢanacak
bir meta olarak düĢünüyorsun, satın alınabilir ve satılabilir bir
Ģey yani nesne.
Erkek
41
-Benim abim bir kadına tecavüz etti. Bende gördüm ve kim-
seye söylemedim
Kadın
-Nasıl oldu olay?
Erkek
-Abim bizden ayrı yaĢıyordu ve babamız hastayken ona bir
boĢ kâğıda imza attırdı ve üç tane dairesini elinden aldı. Bir
gün arabasıyla gezerken, yanında da evlenme yalanı ile kadın
sevgili ile geziyordu.
Ben arabadan indim, parkın içindeydik
Abim ve kadın öpüĢmeye baĢladı ve abim kadına zorla sahip
oldu; kadın çok direndi yine de baĢaramadı.
Kadının bebeği oldu ve kadın da bu bebeği çöp kutusuna attı
ve bebek öldü.
Kadın
-Bebeğin ölümünden kim suçlu?
Erkek
-Doğuran kadın.
Kadın
-Suçlu olan abindir
Erkek
-Kimse kadına arabaya zorla bindirmedi
42
Kadın
-Önemli olay kimin arabaya nerede ve nasıl bindiği değil,
içindeki canlı varlıkların yaptığı davranıĢlardır. Bu davranıĢ-
larda ki tutum, erkek egemen mantıkla hareket edeceksek,
yanlıĢ ve zehirli olaylara sonuç olabilir.
Eğer abin, kadına zorla iliĢkiye girmeseydi, bebek ölmezdi.
Erkek
-Burada bende mi suçlu oluyorum
Komedi Kadın, erkeğin kuĢbakıĢı yüzüne baktı. Ve onun son
söylediklerini doğruladı.
Kadın
-Bu bebeğin ölümünden iki erkek sorumludur, kadının hiçbir
sorumluluğu ve suçu yoktur.
Erkek
-KeĢke bebeğin ölmesine izin vermeseydik, bebeğe bakardık
Kadın
-Bırak ütopyacı sahtekâr düĢüncelerini ve insan kamuflajları-
nı.
Erkek
-Bir kadına elde etmekle güçlük çekmeyen erkeğin duyguları,
romantik aĢk biçimine girmez. Ortaçağda görülen aĢk, aĢığın
cinsel birleĢmeyi Ģu ya da bu Ģekilde gerçekleĢtireceği kadın-
lara değil, aĢığın ulaĢamayacağı, ahlak ve gelenek gibi engel-
lerle ayrı düĢtüğü soylu kadınlara yönelmiĢti.
43
Kadın
-Ortaçağ dediğin yer Avrupa yani Batıdaki aĢkı tanımlayan bir
yazı ve günümüzde bu genellemeye baĢlamıĢtır.
Komedi Kadın, erkeğin üzerinden kalktı. Salona gitti ve er-
kekte gitti, karĢılıklı masalara oturdular.
Kadın
-Mısır‟ın karmaĢık mistik teolojisi, cinsel sembolizmle iĢlen-
miĢti. Babil, Küçük Asya ve dağınık Sami kolonilerinin dinleri,
törenlerinin müstehcenliğiyle ün salmıĢtı; rahibeleri kutsal
fahiĢelerdi ve fahiĢelik her kadına yüklenmiĢ bir zorunluluktu.
Heredot, “Mısırlılar ve Yunanlılar dıĢında bütün milletler, tapı-
naklarında cinsel iliĢkide bulunurlar” der. Ama belirttiği bu
istisnaları kendisi bile çürütmektedir. Müstehcenlik ve ser-
bestlik sonraki dönemlerde en yüksek noktasına ulaĢmıĢsa
da, Yunan dini, Babil ve Suriye dinlerinin benzeri unsurları
kapsamaktaydı. Tapınaklara bağlı genelevler vardı; cinsiyet
organları sembolleri, töresel müstehcenlik ve cinsel birleĢme-
nin toplumca kutsanması, en kutsal törenlerin baĢ unsurları
olarak son anına kadar devam etmiĢtir.
Erkek
-Bunların hiçbirini bilmiyordum, ĢaĢırdım
Kadın
-Evlilik kurumu, aile düzeni, “sevgili” koca ve karı, kadının
analaĢtırılması, kadının metalaĢtırılması, erkeğin „üstün oldu-
ğu‟ bunların hepsi sınıflı toplumun ve bu sınıflı toplumun sis-
temi olan kapitalizmin temel taĢlarından birçoğudur.
44
Evlilik kurumunda yasalar vardır bu yasalarda çıkar, para,
Ģart bulunur. BoĢanma durumu sağlansa da, boĢanana kadar
stres, hastalıklar, üzüntü bedene ve fikirlere yayılmıĢ duruma
geliyor.
Evlilik kurumunda “bireysel özgürlük” sadece yalan ve zehir-
dir. ġartın olduğu yerde “bireysel özgürlük” olmaz. Mesela
erkek kadına, bana “çorba yap” dediğinde bu Ģarttır.
Kapitalist sistem evlilik kurumu bir yanda güçlendirmeye dö-
nük yasalara giriĢip, gündelik hayata yansıtmaya çalıĢsa da
diğer yandan da seks turizmi, seks marketleri, seks çadırları
yaparak da cinselliği parasal boyutta tutmaya çalıĢmaktadır.
Hem evlilik hem de seks turizmi ikisi birlikte farklı Ģekillerde
yürütülür hale gelmiĢtir.
Kapitalizm cinselliği, sevgililiği kendi kontrolünde tutmak için
evlilik baskısını her yerde yapmıyor ve yaparsa da belli yetki-
lilerin ağzından söyleniyor.
Artık kapitalizm kendi çıkar çevrelerindeki gençlere, “önce
evlenin sonra diziĢme” hakkını vermeye baĢlıyor diğer yan-
dan da “önce okuyun ve çalıĢın daha sonra diziĢin ve evlenin”
diyor; bu deyiĢler farklı coğrafyalarda farklı sloganlar Ģeklinde
sürdürülüyor.
Her toplulukta aynı sonucu alamayacakları için, toplum ana-
lizlerini bildikleri Ģeklinde televizyonlardan „gizli‟ veya açık
cinsellik ve sevgililik politikalarını söylüyorlar.
Sevgililikte de farlılıklar yapılmakta, bir kadın birçok erkekle
on günde gezebiliyor. Televizyonlardan egemenlerin hizme-
tindeki entelektüeller „artık evlenme zamanı‟ geldi deyip uzun
uzun açıklamalarda bulunuyorlar.
45
“YaĢınız gençken çocuk yapın”, “çocuğunuzu gençken sevebi-
lirsiniz”, “evlenin ve çalıĢın”, “mutluluk aile ve iĢle tamamla-
nır” gibi söylevleri televizyonlarda, radyolarda, gazetelerin
köĢelerinde sürekli açıklıyorlar.
Cinsellik, sevgililik, aĢk, tutku, aile, gezme, iliĢki, sevme, iĢ,
üniversite, okul, çocuk, bebek, giyim, eĢya, takı, ev malze-
meleri, araba, oyuncak her metalaĢtırdığı Ģeyle bu konuların
bağlantısını kurup, kapitalist sistemin iĢleyiĢini sağlıyorlar.
Bir kadının (erkeğin) birçok erkekle (kadınla) gezmesi, tutku-
sal ve egoist tutulmaya çalıĢılıyor. Bu sayede bu insanların
toplama birbirine karĢı düĢman, saldırgan oluyorlar.
Erkek
-Benim hiç sevgilim olmadı.
Kadın
-Neden?
Erkek
-Genç kadını görünce kaçıyordum.
Kadın
-Cinsel organınla ilgilendin
Erkek
-Evet
Kadın
-Benimle sevgili olmak ister misin?
46
Erkek
-Mavi gözlerine hastayım
Kadın
-Tamam o zaman, sevgili olduk
Erkek
-Yatağın nerede
Kadın
-Ne yapacaksın?
Erkek
-Soyunacağız
Kadın
-Sonra ne olacak
Erkek
-Seks yapmıĢ olacağız
Kadın
-Daha sonra ne olacak
Erkek
-Evleniriz
Kadın
47
-Evet
Erkek
-Çocuklarımız olur, onlara bakarsın
Kadın
-Çok iyi
Erkek
-Benimde hoĢuma gitti. Ağzımın suyu aktı.
Kadın
-YaklaĢ yanıma
Erkek, Komedi Maymun‟un yanına yaklaĢır ve karnına sert bir
yumruk yer ve yerde kıvranmaya baĢlar. Kadın, erkeğin üze-
rine çıkar.
Kadın
-Benim sevgililik dediğim, birlikte yaĢayacağız ama cinsel
iliĢkiye girmeyeceğiz.
Erkek
-Böyle sevgililik olur mu?
Kadın
-Ġstemezsen olmaz
Erkek
48
-Seni tanıdığımdan beri yaĢamım değiĢti. Bu dediğini kabul
ediyorum. Sevgiliyiz
Kadın
-Bugün Pazar yerleri sileceksin, Pazartesi bulaĢıkları yıkaya-
caksın çamaĢır makinesi de var. Salı halıları süpürge makine-
si ile süpürdükten sonra yerleri temiz bezle sileceksin. Çar-
Ģamba yemek yapacaksın. Diğer günler dediklerimi yapacak-
sın.
Erkek
-Bunlar Ģart olmuyor mu?
Kadın
-Bende yapacağım için Ģart olmuyor, karĢılıklı oluyor. Bu Pa-
zar yerleri sen sileceksin haftaya pazarda ben sileceğim. An-
ladın mı?
Erkek
-Kova ve bez nerede?
Kadın
-Balkonda, suyu da istersen sıcak aç ki elin donması ve eldi-
venleri getireyim.
Kadın eldivenleri getirdi, Erkek yerleri silmeye baĢladı. Bir
saat sonra yorulmuĢtu.
Kadın
-Kolay mı?
49
Erkek
-Değil
Kadın
-O zaman kadınlar yapınca neden kolay gelsin diyorsunuz.
Erkek bir Ģey diyecek fikirlere sahip değildi. Zamanla öğrene-
ceği Ģeylerdi.
Aşk Mektupları - Letters To Juliet Filmi Ve “Örgütlen-
miş Mutluluk” Üzerine
NiĢanlı genç kadın, 50 yıllık bir mektuba cevap yazıyor ve
film yaĢlı kadının gençken sevdiği erkeği araması ve bulması
ile devam ediyor. NiĢanlı kadın da yaĢlı kadının yanındaki
erkeği seviyor, erkekte onu seviyor. NiĢanlı kadın niĢanlısın-
dan ayrılıyor ve bu erkeğin yanına gidiyor yanına gitmesi yaĢ-
lı kadının bulduğu sevgilisi ile evlenmesi ile oluyor.
Ġnsanların mutlu olması ve yaĢlı kadının mutlu olması güzel
mesajlardır; film öyle kurgulanmıĢ ki, “dıĢarından sürekli”
müdahale var. NiĢanlısından ayrılıp baĢka erkeğe gitmesi
baĢka toplumlarda sert cevaplarla karĢılanır bunun sonucun-
da ya kadın sürgün olur ya da dayak, ölüm, Ģiddet yaĢar.
YaĢlı bir kadının erkek araması belki biraz “kadın” insandır
teması gibi gözükse de, yaĢlı kadının sevgilisini araması üze-
rinden yine gençlerin sevgisi açıkça ortaya çıkıyor yani yaĢlı
kadın ve sevgisi ya da mutluluk duygusu, sevinci, üzüntüsü
her Ģey filmi bir farklılık katmak için yapılmıĢ ve duyguların
nasıl parasal bir ifadesi olduğunu göstermekte.
Filmde hiç parayı görmediniz, ya da paranın etkisi yokmuĢ
gibi izlenimler vermekte olsa da bu insanların arabasının ki-
50
lometrelerce yol katetmesi, konaklaması bunlar para ile ol-
maktadır. Kapitalistlerin sinema sektöründeki Ģirketleri bu
film de “örgütlenmiĢ mutluluk” üzerine hareket ediyorlardı.
Kadınların sevgililerine yazdıkları aĢk mektupları bir duvara
asılıyor ve kadınlar ağlayarak o yerden uzaklaĢıyor. Bu mek-
tuplar birkaç kadın tarafından toplanıp mektuplar okunuyor
ve mektubun karĢılığı yazılıyor ve "aĢk mektup turizmi" böy-
lelikle sürmeye devam ediyor.
"Juliet'in Sekreterleri" dünyanın her yerinden gelen kadınların
mektuplarını Juliet adına yazıyorlardı. Bu mektuplar yazıldık-
tan sonra posta ile adreslerini yollanıyor "örgütlenmiĢ mutlu-
luk" misali bir davranıĢla hareket ediyorlar.
Nasıl ki "örgütlenmiĢ acı" da sadece kendi acılarına üzülen ve
baĢkalarının acılarını görmezden gelen toplumlarda, milletler-
de olduğu gibi "örgütlenmiĢ mutluluk" ile de kedi mutlulukla-
rına duyguları ile ifade etmektedirler baĢkalarının mutluluk
duygularını görmezden gelerek bunu yapmaktadırlar.
Kapitalist sistem kendisini sürekli yeniden örgütlemek için,
elinden gelen her Ģeyi yapmakta, insanları sınıflara, sınıfları
da yüzlerce kez parçaya bölmüĢtür ve bu parçalarda duygula-
rın “kontrolünü” sağlamak ve kendi efendiliklerini sürdürmek
için “örgütlenmiĢ acı” gibi “örgütlenmiĢ mutluluk” da yaratı-
yorlar. Ġnsan duyguları yok sayamazlar fakat bu duyguları
psikolojik nasıl yönlendirmeleri gerektiğini sinema sektörü ile
dünya çapında yapmaktadırlar.
Yeryüzündeki bütün insanların acıları bizim acımız,
Mutlulukları bizim mutluluğum olmadıkça ve acı çeken insan-
ların yanında olmadıkça kapitalizmin yeniden örgütlenmesi ve
kapitalizmin varlığını tehdit etmemiz mümkün olmayacaktır.
51
Nasıl ki, kendi ailemizdeki insanın acısına üzülüyorsak, Afri-
kalı siyahında acısına üzülmeli ve yanında olduğumuzu be-
lirtmeliyiz.
Aşkın Bolluğu Üzerine
Somut yaĢamdaki her Ģeyin etkisi ve tepkisi olacak bir konu-
dur. Ondan dolayıdır ki, kitapların çoğunluğu aĢk, sevgi, cin-
sellik üzerine.
Televizyon filmleri, sinemalar, kitaplar, yarıĢmalar, eğlence-
ler, piknikler aĢkın bolluğunu yaygınlaĢtıran kültürel değer-
lerdir. Bunlar gençler üzerinde etkisi olduğu gibi, her farklı
yaĢtaki insanları da etkilemektedir.
AĢkın Bolluğu insanların oluĢturduğu kültür ve sayıları ile de
alakalıdır. AĢkın bolluğu denilince; Ģartlar, paralar, kurallar,
kültürel değerler, çıkarlar, evlilikler, boĢanmalar, kavgalar,
ölümler, öldürmeler, yaralamalar, kıskançlıklar, egoistlikler,
sanal beklenti ve saplantılar, cinsellik saldırganlıkları, cinsellik
arayıĢları, cinsellik çatıĢmaları ve bunların hepsi 6.000 yıllık
bir birikimin ürünüdürler.
Bir insan, aĢkın bolluğu ile yalnızlaĢtırılmıĢtır. Bu zaten kapi-
talist denen sistemin yetenekleridir. Ġnsanların birlik ve
kollektif, rekabet etmeyen, severken öldürmeyen bir yaĢamı-
nı kabul etmez.
Sinema filmlerinde aĢklar, bir rastlantıyla baĢlar güzel gider,
seviĢirler, evlenirler, sonra bir olay olur mutsuz olurlar. Bu
aĢk filmleri klasik yöntemidir. Gençlerde yaĢamlarında sevgi-
lilerinin rastlantı sonucu bulacaklarını ve güzel günlerin gele-
ceğini ve sonra kötü günlerin geleceğini hayal ederler. Bu
tasarımlar, filmlerin insanlar üzerindeki etkisinin ne kadar
yaygın olduğunu göstermektedir.
52
Burada “iyi”, “kötü” ve “rastlantı” sadece kurgudur ve bu
kurgular gerçek insanlar üzerinde deneyi yapılarak, yansıtılır.
Aslında hayatı boyunca hiç dayak yemeyecek biri sürekli ken-
disinin dayak yiyeceğini düĢünerek yaĢamı gibidir.
AĢkın bolluğunda kullanılan kavramlarda, tutkusal ve egoist-
tir.
“Seni Seviyorum” demek aslında baĢkasını değil kendisini
seven tutkusal bir durumu anlatır. Kendi istediği gibi biri
olan, ötekinin „kendi istediği‟ gibi olmadığı durumlardır.
“Bi tanem” demekte tamamıyla trajedilere yol açacak tiyatro
terimi gibidir. Onun bir tane olduğunu söyler veya vurgular.
Zaten o kiĢi bir kiĢidir. Bu da kelime oyunudur.
“Hanımefendi”, “Bey” dikkat çekmek ve değer verdiği izlenimi
yaratmaktır. Ġzlediği Batılı filmlerin etkisinde kalmaktır.
“Elimi Tut” bir sevgilinin diğerine derken, cezaevine polis ta-
rafından götürülmeye benzer.
BuluĢmalar, standartlar ve ekonomik durumlar üzerinde yük-
selir. Giyim tarzları, “seni seviyorum” zırvalıkları, mesajımı
niye okumadım, niye böylesin. ġartların ve çıkarların oluĢtu-
rulduğu süreçlerdir.
Kollektif Aşkın Bolluğu
Bireysellik, kapitalist sistemdeki „bireysellik‟ sistemin kendi
tasarımları olan bireyselliktir ve yalnızlaĢtırılır (hem kendisine
hem de baĢkalarına yalnızlaĢtırılır)
53
Kollektif Bireysellik, kapitalist sistemin „bireyselliğine‟ tepki-
dir. Kollektif bireysel, yalnız değil ve baĢka insanların yanında
olandır
Kollektif aĢkın bolluğu, kapitalist sistemin istediklerini redde
dayanır. Kollektif aĢkın bolluğu, kendi somut kimliğini sokak-
ta, barikatta, 1 Mayıs‟larda, 8 Mart‟larda, mazlumların yanın-
da olarak, ezilenlerin acısına ortak olan ve onların mücadele-
sinde olandır.
Kollektif aĢkın bolluğu; baskıyı, Ģartı, „üstünlüğü‟, ayrımcılığı,
ayrıcalığı, evliliği ve bunların oluĢturduğu kültürel değerleri
ve filmleri de kabul etmez. YaĢamı olarak görmez.
Kollektif aĢkın bolluğunda kıskançlık, saldırganlık, cinsellik
üzerinden saldırganlık, vurma, küfretme, öldürme yoktur ve
olmamalıdır. Bunlardan biri olmaya doğru eğim gösteriyorsa,
diğer kollektiftekiler bunu sorgulamalı ve bu eğimi kollektif
aĢkın bolluğunda, bireyin daha çok özgürleĢmesini sağlaya-
cak siyaseti üretmelidir.
Ezilenlerin yanı bunalımları yaĢamaması için bu konularda
sınıf mücadelesinde önemli bir yer tutmaktadır.
Bu konuların siyasi programlara girmeli ve bireyin, kollektifin
daha özgür olacağı bir yaĢam tasarımları somutlaĢtırılmalıdır.
54
2. Bölüm: Şiirler
Beş Mermi İzi
Evlilik kurumu silah, silahı çeken koca
Vücudunda beĢ mermi izi
Gençti, yirmi birindeydi
Babası evlendirdi on sekizinde
Ġlk tokadı yedi kocasından
Korkmuyordu aslında yaĢamdan
Babasına direndi, kocasına direndi
YaĢam onu karanlığa çekiyordu
Babasının eliyle, kocasının eliyle
Kocası mühendisti yirmi beĢine girdi
Hapiste
Suskundu gözleri, karanlık gibiydi
Sanki ıĢık görmüyordu
55
Yirmi birinde kocası vurdu, babası vurdu
Zorla evlendirildi on sekizinde
Trenle gidiyordu köyüne, gitmek istemiĢti
Ġlk kez gidiyordu, yirmi birinde
56
Çiçekler Neden
kırmızı gül
papatya
akasya
lale
ve diğer çiçekler
söyleyin neden rengarenksiniz
fulya
açalya
kamelya
sardunya
topraktan gelen besinle
güneĢten gelen ıĢıkla
insanlara güzel görünmek
onları okĢamak için
yasemin
57
zambak
gargenya
petunya
rüzgarda dans ederiz
gece Ģarkı söyleriz
sevenlere
aĢıklara
Gecenin karanlığında uyuya gül
Fırtına dindi, birkaç dakika oldu gül uykusunda
Sallanır diğer güllerle gül uykusunda
Sabah arıların, böceklerin gelmesi
AkĢam bir gencin koklaması
Yağan dolunun kısa süreli dokunuĢu
Yordu ve yorgunlaĢtı
Gül dedi ki:
“gül sadece gül değil
58
YaĢamın kendisi güldür” dedi.
Siyasi propaganda yaptığı için
Diğer güller onu rüzgârla çarptı
DüĢürdü o gül farklıydı.
Dalından düĢtü
Gecenin karanlığında uyuyan gül
Genç yine geldi gecenin karanlığında
Gülü yerden aldı ve koynuna koydu
Kavanozda suyun içinde gül uyandı
Yaprakları ile hafifçe selamladı genci
Gecenin karanlığında uyuyan gül.
59
Ne Güzel
Koparmadan çiçeği dalında sevmek
Güvercinin garip bakıĢını anlamak
Kedilerin miyavlaması
Hava bulutlu, bulutlar
Ne güzel
BakıĢların içimi yumuĢattı
GülüĢün çiçek gibi açtı
Gece gündüze dönerken
Gözlerimiz birbirini yakaladı
Birbirimize cesurca baktık
Kırmızı karanfil dalında
Ne güzel…
60
Osuruk ve Aşk
Ilık bir günde
Ellerimiz tutuĢmuĢ
Gözler gizliden gizliye
Süzmekte
Limon kolonyası
Avuçlarında
Limon bahçesi kokusuyla
Yayılıyor
Bulutların hafif
Gezintisini izlerken
Belirsiz dalgalanmalar
TitreĢim ve duygular
Yalnızca
Ġkimiz vardık, bahçede
Osurunca…
61
Sevmek Yalnızlık Değildir
sevmek
gözlerine bakıp
ıĢığının ıĢığında yanmak
yalnızlık değil
bir kere görmek
yıkmalı duvarları
sevmeli
uçan kelebeklerin kanatlarında
karıncanın taĢıdığı ekmek parçacığına
tutunmalı
Leyla, Mecnun efsane
gerçeklik yaĢamaktır
gözlerindeki ıĢığı hissetmeli
duygularla yaĢatmalı
62
Yosunlu Gemi
YaĢamın Derinlerinde
Sevda Yüklü
Gemi
Ġçinde
Yosun dolu
IĢık sızıyor
YeĢilliklerine
Yosunlar ıslak
Dupduru
Yosunların üzerindeki
Parmak izleri
Ġçinde
Yosun dolu
Sevda yüklü
Gemi
63
Kendinde Söyler misin Şiir?
Rüzgârı dinlerken
Öyle ezbere değil
Ne gelirse söyler misin?
Acıların sadece senin acın olmadığı
Sevgilerin sadece senin sevgin olmadığı
Sokaktaki tinerci çocuğu da sevebilen
YaĢlının eline ekmeği verebilen
Gözleri yaĢlı genci güldüren
Çok iĢin var senin bu hayatta
Tembellik hakkını kullan da
Anlatabilir misin?
Kollektif aĢkın bolluğunu!
64
Sarhoşuz Aşkımıza
Küçük bir esnaf dükkânında
Caz çalıyor
SarhoĢuz bu gece
Geceyi selamladık
Bardağımızı geceye doğru kaldırırken
AĢkımız geldi aklıma
BoĢlukla dolandı dolandı
ġiĢenin boĢluğundan aklandı
ġart koymadık biz bu aĢka
SarhoĢuz aĢkımıza
68
Her insan (birey) kültüründen ve çevresinden etkilenerek kendi-
sine “harmansal” bir aĢkın bolluğu yaratır. Bu aĢkın bolluğu da
materyalisttir. Sonuçların belli olmayan yanları da vardır, sonuç-
ları belli olan yanları da vardır.
AĢkın bolluğunun iki “yönü” vardır fakat bu yönlerden paraleller
geçmektedir. Ġnsanların, grupların seçtikleri iki yön vardır. Birin-
cisi aĢkın bolluğu, ikincisi ise kollektif aĢkın bolluğu
AĢkın bolluğu, insanların oluĢturduğu kültür ve sayıları ile de
alakalıdır. AĢkın bolluğu denilince; Ģartlar, paralar, kurallar, kül-
türel değerler, çıkarlar, evlilikler, boĢanmalar, kavgalar, ölümler,
öldürmeler, yaralamalar, kıskançlıklar, egoistlikler, sanal beklen-
ti ve saplantılar, cinsellik saldırganlıkları, cinsellik arayıĢları, cin-
sellik çatıĢmaları ve bunların hepsi 6.000 yıllık bir birikimin ürü-
nüdürler.
Diğer ise “Kolletif AĢkın Bolluğu” vardır. Bunda ise; yukarıdaki-
lerden hiçbiri yoktur. Ġnsanlık tarihinin sınıflı toplum öncesi sınıf-
sız toplumlarda oluĢturduğu kültürler ve eğlencelere; eklektik
olarak da kollektif bir yaĢamları vardır. Evlilik, Ģart, baskı yoktur.
Birey fikirlerinde keskinleĢmedikçe, yaĢamındaki materyalist
duygular görece kaygan ve yıkıcı olacaktır. Bunların hepsinde
önemlisi de kapitalist düzen için de „kaosunu‟ yaĢayacaktır.
Bireyin yaĢamı boyunca 6 konuda aĢkın bolluğunu keskinleĢtir-
mesi gerekmektedir. 1-Çıkara dayalı mı olacak, çıkarsız mı? 2-
Baskıya dayalı mı olacak, baskısız mı? 3-evlilik olacak mı, yoksa
olmayacak mı? 4-kendi hayallerinde gördüğü gibi mi olacak,
yoksa öbürü „kendi olduğu‟ gibi mi olacak? 5-sanal mı olacak
gerçek mi olacak? 6-öznelerin kendi kararları olacak mı, olmaya-
cak mı?