Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

16
ASKIN KOKUSUNU ALDIM . MERAL KIR

description

 

Transcript of Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

Page 1: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

ASKINKOKUSUNU

ALDIM

.

MERAL KIR

Page 2: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

2

MERAL KIR

Page 3: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

3

Aşkın Kokusunu Aldım

Gökkuşağı sanki arka bahçesine düşmüş ona görsel bir şölen sergiliyor, Serra da kollarını göğsünde birleştirmiş, verandasında dikilir

hâlde ona sunulan bu mucizenin tadını çıkarıyordu. Canlı ve neşeli bahçesine sonbaharın hüzün yağ-

dırmasına sayılı günler kaldığını bildiğinden ve fırsatı varken, güneşi burada karşılamayı âdet hâline getirmeye başlamıştı.

Ne koşturması gereken bir işi, ne de yetişmesi ge-reken bir toplantısı vardı. Zamanı kovalamadan dilediği kadar her birini kendi elleriyle diktiği çiçeklerini seyret-mesine artık bir engeli yoktu. Bu yüzden verandasında dikilip boş boş etrafa bakınmak için bahaneye ihtiyaç duymuyordu, sadece burada daha çok zaman geçirip emeklerinin karşılığını seyretmek ve yeni hayatının ona getirdiklerinin hayal olmadığını hatırlamaya çalışıyordu.

Derin bir nefes aldı. İçini dolduran kokudan vaz-geçmek istemeyen Serra aldığı nefesi bir süre tuttuktan sonra bıraktı ve omuzlarındaki battaniyeden bozma şala

Page 4: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

4

MERAL KIR

sıkıca sarılıp yürümeye başladı. Gece yağan yağmurdan dolayı yerlerin ıslak olmasına aldırmadan bahçeye girdi. Sadece birkaç adım attıktan sonra etrafını sarmaya baş-layan boy boy papatyalar ve rengârenk güllerin arasında ilerledi. Okşarcasına bedenine değen her bir çiçek fidesi, göğsünün gururla kabarmasını sağlıyordu.

İlk defa üç ay önce ayak bastığı yarım futbol sahası büyüklüğündeki bu alan o zamanlar sadece kurumuş bir toprak parçasıydı. Buna rağmen eskisiyle kıyaslanamaya-cak kadar güzel olan bu bahçeyi daha ilk gördüğü anda kendisiyle özdeşleştirmişti. Aradan geçen zaman ve deği-şikliklere rağmen hâlâ aynı fikirdeydi. Çünkü aynı kaderi paylaşmaya devam ediyorlardı. İkisi de değişmiş, ikisi de yaşamaya yeni başlamıştı.

Üç ay önce Şile sırtlarındaki bu eve iş için geldiğin-de daha arabasından inmeden buranın onun evi olacağını hissettiğini ancak şimdi anlıyordu. Buradaki güç Serra’yı kendine doğru çekerken arabasından inmeye uzun süre cesaret edememişti. Kapıyı açıp nemli toprağa ayak bas-tığında ise kader ağlarını örmeye ve genç kadını içine çekmeye başlamıştı.

İşin ilginç yanı Serra, kaderine karşı gelmeye hiç ça-lışmamıştı. Hâlbuki o, savaşmadan teslim olanlardan de-ğildi. Fakat iyi ki itiraz etmemiş ve iyi ki başına gelenleri olgunlukla karşılamıştı.

Aniden yürümeyi bırakıp avcunu karnına bastırdı. Daha önceleri asla tercih etmeyeceği ancak bugünlerde üzerinden çıkarmadığı, eskiden canlı bir maviliğe sahip olsa da şimdilerde solmuş eşofmanının altına parmakla-rını geçirip elini teninde tam da karnının üzerinde gez-dirdi.

Page 5: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

5

Aşkın Kokusunu AldımAşktan kaçmaya çalışmak yağmurun altında koşmak

gibiydi. Aslında hızlandıkça daha çok ıslanırsın, ama sen bunu ancak sırılsıklam olduğunda fark edersin. Serra’nın ilk değişimi de bunu fark ettiğinde başlamıştı ve değişen döngüye ayak uydurmakta hiç zorlanmamış, nihayetinde de bambaşka biri olup çıkmıştı.

Yola girene “gitme” demek kolaydı, asıl zor ve ağır olan, her şeye rağmen gitme dediğinin gideceğini bil-mekti. Serra, aşktan aldığı güçle zor olanı başarmış ve gi-deceğini bilse de ona kal demişti. Buna rağmen aralarına giren yalanlar ve geçmişte kalmayı başaramamış sırların ağırlığı altında ezilmiş; ancak kaderlerini değiştirmeyi başaramamışlardı.

İnsanın canını en çok ne acıtır sorusunun bir tek ce-vabı vardı; insan neyi çok severse canını da en çok o acı-tırdı. Serra’nın da canı çok yanmış, çok ağlamıştı. Şimdi neden mi mutluydu? Çünkü artık yalnız değildi. Hep-sinden önce içinde büyümeye başlayan minik oğlu vardı.

Kendi kendine gülümseyen genç kadın, bebeği-nin erkek olacağına ve babasına benzeyeceğine emindi. İçinde hayat bulan ve yavaş yavaş şekillenen bebeğine dokunmak istercesine karnına avcunu bastırıp parmakla-rıyla etrafını sardı ve arkasını dönüp evine bakarak gerçek bir mutlulukla gülümsedi. Serra, yıllar sonra gerçekten gülmeyi başarmış, eski somurtkan ve can sıkıcı kadını geçmişe gömerek özlemini çektiği kendi mutlu sonunu yaşamaya başlamıştı.

Sabah çisesi, başının üzerinde toplayıp tek bir şelale gibi omuzlarından aşağıya akmasına izin verdiği saçlarını ıslatmış, soğuk iliklerine işlemişti. Geri dönmesi gerek-

Page 6: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

6

MERAL KIR

tiğini bilse de bahçenin orta yerine yerleştirdiği çardağa doğru ilerlemeye devam etti.

Yürümekten ziyade süzülür gibi geçtiği çiçeklerinin arasında istediği yere ulaştı. Hissettiği oturma ihtiyacıyla çardaktaki koltuğa yöneldiğinde içindeki erinç bir anda kayboldu. Burnuna değen karanfil kokusu yerini çok daha keskin ve pek de hoş olmayan başka bir kokuya bıraktı. Yalnız olmadığını anladığı o kısacık an arkasını dönmeye fırsat bulamadan ensesinde dünyasını karartan bir acı hissetti. Gözleri kararmaya dizlerinin dermanı ke-silmeye başlamadan önce bebeğini garanti altına almak için bir yerlere tutunmaya çalıştı ama ellerine değen bir-kaç fideden başka bir şey olmadı.

Güneşin parlak ışığı karanlığa dönüşmeden önce Serra son bir gayretle kollarını karnının üzerine sarıp içgüdüsel olarak bebeğinin zarar görmesini engellemek istedi ve elinde kalan son gücüyle evdekilere seslenme-ye çalıştı. Ancak ağır bir külçe gibi yana doğru düşerken bunu ne kadar başarıp başaramadığını bilmiyordu. Çün-kü tam o anda dünya ile tüm bağlantısı kesilmiş, dipsiz bir karanlığın içinde kaybolurken aklından geçen tek şey oğluydu.

Page 7: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

7

Aşkın Kokusunu Aldım

Daha önce de öfkelendiği ve davranışlarını kontrol altında tutamadığı zamanlar olmuş-tu. Ancak onların hiçbiri şu an yaşadıklarıy-

la boy ölçüşemezdi. Dizlerini saran eteğinin izin verdiği ölçüde odayı ar-

şınlarken sağ elinde tuttuğu gazeteyle sol eline vuruyor ve hızını kesmeden kendini azarlıyordu.

Böyle bir hatayı nasıl yapmıştı? Aklı hâlâ almıyordu. Ve ne yazık ki düştüğü durumun tek suçlusu kendisiydi. Bu yüzden karşısına muhatap alıp içindekileri yöneltebi-leceği yine kendinden başkası değildi.

Geniş odada öyle çok dolaşmıştı ki ayakkabıları ca-nını yakmaya başlamıştı. Fakat rahat koltuğunda oturup çalışacak ruh hâli içerisinde olmadığından dolanmaya ve söylenmeye devam etti.

Serra, Sancaktar ailesinin magazin sayfalarına konu olmayan tek üyesiydi ve bugün övündüğü bu durum sona ermişti. Bir gece önce Fırat’la onu yemek çıkışı yakalayan gazeteciler haberi yayınlamak için hiç bekle-

Page 8: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

8

MERAL KIR

memişti. Malum sebeplerden dolayı Mehmet’ten haberi durdurması için yardım isteyememiş olmak ise işin baş-ka bir can sıkıcı kısmıydı.

Genç sevgilisi ile el ele diye atılan başlığın altında Serra Sancaktar’ın gençlik iksirinin sırrı çözüldü diye devam eden aşağılayıcı haberi Mehmet’in görüp onu araması an meselesiydi. En kötüsü de adam haklıydı ve sadece gözlerini devirmek Serra’nın bu defa işine yara-mayacaktı. Sağlam bir açıklama ve kurşungeçirmez bir savunmaya ihtiyacı vardı.

Henüz ne söylemesi, nasıl bir tavır takınması ge-rektiğine karar veremeden telefonu çaldığında aniden durdu. Arayanın kim olduğunu görmek için masanın üzerinde ısrarla çalan telefona bakmasına gerek yoktu.

Yalnız olduğu odada elindeki gazeteyi masanın ucu-na bırakıp zaten nizami olan gömleğini düzelterek çe-nesini havaya kaldırdı. İçine derin bir nefes çekti ve hiç bekletmeden uzanıp aldığı telefonu açtı.

Daha alo demeye fırsat bulamadan hattın öteki ucundaki Mehmet’in, “Umarım keyfin yerindedir,” di-yen gergin ve aynı derecede kızgın sesini duydu.

“Evet, keyfim gayet yerinde çünkü aksinin olması için bir sebep yok.”

“En azından içimizden birisinin mutlu olmasına sevinmek gibi küçük şeylerle idare etmeyi sayenizde öğ-rendim.”

“Biliyorsun ki bu benim değil, senin suçun.”Sıkıntıyla üfleyen Mehmet’in çakır gözlerinden ateş

püskürdüğünü hayal edebilen Serra, her ne olursa, ağa-beyi her ne derse desin pes etmeyecekti.

Page 9: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

9

Aşkın Kokusunu Aldım“Sen şimdi gazetedeki haberin de benim hatam ol-

duğunu söylersin,” diyen Mehmet de susacak veya geri adım atacak gibi durmuyordu. “Ki ben buna hiç şaşır-mam.”

“Boşuna zaman kaybetme, duymak istediğin şeyi söylemeyeceğim.”

“Bugüne kadar yaptığın her şeye, aldığın her karara saygı gösterdim. Sen yapıyorsan bir sebebi vardır dedim ama bu çok fazla…”

Adamın lafını kesmek için beklemeyen Serra, “Se-ninle tartışmak istemiyorum, dün gece zaten söylenmesi gereken her şeyi söyledim,” diye çıkıştı.

“Ben de seninle böyle bir konuyu tartışmaya bayıl-mıyorum ama gazete sayfalarına dedikodu malzemesi olan sevgili kardeşim, ben konuşacağım ve sen de beni dinleyeceksin.”

Mehmet artık konuşmuyor âdeta bağırıyordu. Onun gibi ölçülü bir adamı çileden çıkarmayı başardığı için Serra kendini tebrik etti. Fakat bu, susup ağabeyini dinleyeceği anlamını taşımıyordu. Çünkü öylesi Ser-ra’nın genetiğine aykırıydı.

“Yanılıyorsun, seni dinlemek zorunda değilim.”Serra, dizlerinin belki öfkeyle belki de haksız olma-

nın verdiği ağırlıkla titrediğini hissedince bedenini en yakın koltuğa bıraktı.

“O çocuğa âşık olmadığını biliyorum…”“Hah! Sen bunu nasıl bilebilirsin?”“Çünkü seni tanıyorum, yine de ilişki dediğin bu şey

için neden diretiyorsun anlamıyorum. Geldiğin şu nok-taya bir bak, lütfen.”

Page 10: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

10

MERAL KIR

“Neymiş o nokta? Ayrıca yaşadığımız onca şeyden sonra Fırat, ufak bir ayrıntı sadece.”

“Onlar geçmişte kaldı, maalesef ki gündemimizde sen varsın.” Oluşan kısa ama huzursuz sessizliğin ardın-dan Mehmet aynı sertlikle devam etti. “Bana ne anlat-maya çalıştığının farkındayım ancak o konuyla ilgilenmi-yorum.”

“Yani bana sadece Fırat yüzünden kızgınsın, o za-man benim de söyleyebileceğim tek şey, özel hayatım seni ilgilendirmez.”

Uyarı dolu imasıyla, “Serra!” diye bağıran Meh-met’in sabrı tükenmişti ve bu gösteriye daha fazla izin vermeyecekti. “Tuttuğun jigolo için ben ufak bir ayrıntı demezdim ve bil diye söylüyorum aynı soyadını taşıdığı-mız sürece yaptığın her şey beni ilgilendirir.”

Duyduğunu idrak eden Serra’nın damarlarındaki tüm kan çekildi. Nasıl nefes alındığını, düşünmek için ne yapması gerektiğini dahi hatırlamayan genç kadın konuşmaya devam eden Mehmet’i artık duymuyordu. Birçok tartışmada karşı karşıya gelmişlerdi ve birçoğunda birbirlerini kızdırmışlardı. Ancak bu fazla ağır ve kırıcıy-dı. Böylesi daha önce hiç yaşanmamıştı, şimdi de yaşan-maması gerekiyordu.

Kulağında tutmaya devam ettiği telefonu ezbere alınmış hareketlerle kapatıp ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Dolapta duran çantasını aldı. Masasının üzerin-de onayını bekleyen dosyaları ve yapılması gereken iş-leri arkasında bırakıp odadan çıkarken attığı her adımla üzüntüsü yerini kızgınlığa bırakıyordu.

Onu yarı yolda yakalayan asistanının ne zamandır

Page 11: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

11

Aşkın Kokusunu Aldımpeşinden koşturup arkasından seslendiğini bilmiyordu. Bildiği ve istediği tek şey kaçıp uzaklaşmaktı.

“Serra Hanım çıkıyor musunuz? Ne zaman geri dö-nersiniz?” diyen genç kızın yüzüne bakmadan, “Bugü-nün programını iptal et,” dedi.

“Yarın sabah…”“Ne zaman döneceğimi bilmiyorum, gerekirse sana

haber veririm.”Şaşkınlık içinde onu takip eden asistanın nihayet

yüzüne bakmayı başardığında genç kız yürümeyi bıraktı. Mehmet’in sebep olduklarının acısını kızdan çıkartmak istemiyordu ama bakışları onunla aynı fikirde olmamış olacak ki cılız asistanın yüzü bir anda kıpkırmızı oldu. Ne acı ki Serra şu anda detaylarla ilgilenecek ve birile-rinin gönlünü alacak durumda değildi. Ve o da kaldığı yerden aynı kararlılıkla yürümeye devam etti.

Nereye gittiği ya da ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Şimdilik sadece uzaklaşacak sonrasına da bir şekil-de karar verecekti.

Karmakarışık olmuş düşüncelerinin içinde bir çıkış yolu arayan Serra, binadan uzaklaşıp yolu yarıladığında bir anda karşısına dikilen ve önünde set oluşturup geçişi-ni engelleyen adamın geldiğini fark etmediği için korkup geriye doğru sıçramasına engel olamadı.

Tam ağzını açıp adama çıkışacakken ellerini eskitil-miş kotunun ceplerine sokuşturmuş, omuzlarının ge-nişliğinden dolayı Serra’nın görüş alanını kapayan adam ondan önce davrandı.

“Serra Sancaktar içeride mi?” Mantıklı tarafı bu soruya yanıt olarak kim öğrenmek

Page 12: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

12

MERAL KIR

istiyor diye karşılık vermesi gerektiğini söylese de içinde-ki ses ona, adamın kim olduğunu bilmemesinin daha iyi olacağını fısıldadı. Çünkü karşısına dikilip ona meydan okuyan adamın kimliğini hatırlayamasa da onu tanıdığı-nı biliyordu. Eğer aklı, az önceki telefon görüşmesinde kalmak yerine onunla birlikte hareket etseydi adamı ta-nıyabilecekti.

Konuşacak, hatta tartışacak durumda olmayan Serra, “Az önce çıktı,” dedi. Pratikte yalan söylüyor sayılmazdı. Sonuçta az önce ofisten çıkmıştı.

“Tekrar gelir mi?”“Yarından önce gelmez.”Aldığı cevaplardan hoşlanmadığını belli eden adam

nefesini sıkıntılı şekilde bıraktı. Güzel ama bir o kadar da öfkeli bu kadın, gazetenin ilk sayfasına manşet olmuş fotoğraftaki aradığı kadına benziyordu. Ancak o olup olmadığından da emin olamıyordu. Çünkü o, genç er-kekleri parasıyla yanında tutan bir kız kurusuydu. Mavi gözlerini dikmiş ona bakan bu kadın ise şeytanı dizleri-nin üzerine çöktürebilecek bir yüze, en masum meleği baştan çıkaracak bir vücuda sahipti.

Adam son şans olarak geniş ağzını kıpırdatmadan, “Evi nerede?” diye sordu.

“Kredi kartı şifrelerini ya da özel cep telefonu numa-rasını da ister misiniz?”

Karşısındaki ukala kadının çokbilmiş hâllerinden hoşnut kalmayan adam ileriye doğru bir adım attı. “Doğ-rusu telefon numarası çok işime yarar.”

“Bana da Amerika Başkanı’nın numarası lazım ama nedense bulamıyorum.”

Page 13: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

13

Aşkın Kokusunu Aldım“Anlaşılan ben onun kadar şanslı değilim.”Adamın kinayesini anlamak Serra’nın yarım daki-

kasını aldı ve anladığında ise zaten patlamaya hazır olan öfkesini engellemedi.

“O zaman beni süzmeye bir son ver ve arkanı dönüp git.”

“İstediğimi aldığımda gideceğime emin olabilirsi-niz,” diyen adam bakışlarını bilinçli şekilde ve yavaşça Serra’nın vücudunda gezdirdi. “Zaten burada görülmeye değer bir şey yok.”

Eğer iyi gününde olsaydı onun hakkından gelirdi. Ancak şimdi, bunun için hâli de isteği de yoktu. En başta sorması gereken sorunun zamanı geldiğine karar veren ve mantığını duymayı seçen Serra, “Siz kimsiniz?” diye sordu.

“Ben Barış Dağlı, şimdi bana Serra Sancaktar’a nasıl ulaşabileceğimi söyler misiniz?”

Artık karşısındakinin kim olduğunu bilen ve onun buraya neden geldiği hakkında çok emin olduğu bir fikre sahip olan Serra, şu andan itibaren geri adım atamazdı. “Bir de isimler insanların karakterini belli eder derler, oysa siz soyadınızla bir bütün hâlindesiniz.”

Kadının alaycı bakışlarına eklenen iğneli lafları Ba-rış’ın zaten var olan öfkesini daha da artırdı.

“Size tavsiyem, espri yapmadan önce bunu söyleyin çünkü anlaşılmıyor.”

“Sakın bu durum sizin anlama kapasitenizle ilgili olmasın.”

“Uzun ve süslü cümleler kurduğunuzda daha etkili olmuyorsunuz.”

Page 14: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

14

MERAL KIR

“Ah, ne yazık!”Serra’nın küstah tavrından sıkılan Barış, “Yeter, se-

ninle daha fazla zaman harcamayacağım,” dedi ve iki ki-şinin ancak sığabildiği yolda kenara çekilip genç kadına geçmesini işaret etti. Gözünü Serra’nın arkasındaki iş yerine dönüştürülmüş villanın kapısındaki güvenlik ele-manına dikmişti.

Ancak Serra kolay kolay vazgeçmeyecekti. “Çok ilginç, oysa sizin harcanmaya müsait bolca

vaktiniz olduğunu sanıyordum.”“Anlamadın?” diyen ve anlamadığı ortada birleşen

kaşlarından belli olan Barış’ın sabrı iyice tükenmişti. Serra çenesini havaya kaldırdı ve bilinçli olarak seç-

tiği küstah tavrını daha net ortaya koyarak sesine alaycı bir ton yerleştirdi. “Siz, boş gezenlerin başında bekçilik yapmıyor musunuz? O yüzden zaman kavramının size bir şeyler çağrıştırdığını pek sanmıyorum.”

“Ancak sizin gibi birisi bir antrenöre bu şekilde hitap eder.”

“Hımm… Haklısın antrenör deyince daha havalı ama bence anlamı hâlâ aynı.”

Yeniden Serra’nın önüne geçen ve genç kadının di-bine kadar ilerleyen Barış’ın gözlerindeki öfke oldukça net şekilde görülebiliyordu. Ancak Serra’yı tanımadığı belliydi. Onu korkutup sindirmesi için daha fazlasına ihtiyacı vardı.

“Sen o’sun, değil mi?”Adamın restini görünce göğüslerinin Barış’a değme-

sini sağlayan minik bir adım attı. İstediği cevabı direkt ve hemen vermek gibi bir niyeti yoktu. Güzel gözlerini kı-sıp dudaklarını kıvırdı. “Benimle görüşmek istiyorsanız

Page 15: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

15

Aşkın Kokusunu Aldımasistanımdan randevu talep edin. Eğer uygun görürse ve boş zamanım da varsa önümüzdeki ay için size bir görüş-me ayarlayabilir.”

Sözleri biter bitmez Barış’ın şaşkınlığından fayda-lanan Serra, adamın sağından geçip yürümeye başladı. Çıkış kapısına vardığında arkasında hissettiği bakışlar en-sesindeki tüylerin ürpermesine sebep olduysa da dönüp bakmadı. Kalçalarını sallayarak adımlarını yavaşlattı. Başı beladaydı, stresli ve zor günler onu bekliyordu, fakat tıp-kı şu anki gibi kazananın kendisi olacağını biliyordu. Ne var ki bu kadar iddialı olmak için acele ettiğini zamanla öğrenecekti.

Page 16: Aşkın Kokusunu Altım_Ön Okuma

16

MERAL KIR