6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

42
721 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU KANUNU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME-I (An Assessment On The Law (No: 6701) On Human Rights And Equality Institution Of Turkey-I) Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ 1 Doç. Dr. Bayram KESKİN 2 Yrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ 3 ÖZ Ayırımcılığın önlenmesi, eşit muamele ilkesinin sağlanması için bir- çok uluslararası sözleşme, tavsiye ve direktif bulunmaktadır. Türkiye de bu konudaki uluslararası sözleşmelerin çoğuna taraftır ve kendi ulusal mevzuatını ve bu bağlamda kurumsallaşmasını oluşturma yolundadır. Bu çabaların sonucunda 6 Nisan 2016 tarihinde Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu kabûl edilmiştir. 20 Nisan 2016’da yürürlüğe giren Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun amacı insan onurunu temel alarak insan hakları ve ayırımcılık ihlâllerinin önlenmesi- ni, eşitlik ilkesini sağlamak ve ulusal önleme mekanizması görevini yeri- ne getirmektir. Yeni ve önemli hükümler içeren Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun incelenmesi çalışmamızın konusunu oluştur- maktadır. Anahtar Kelimeler: İnsan Hakları, Eşit Muamele, Ayırımcılık Yasağı, Türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurumu, Paris Prensipleri. ABSTRACT There are many international acts, recommendations and directives for the prevention of discrimination and assurance of equal treatment principle. Turkey is party to most of the related international acts and on course to form its own national legislation and concordantly compose its institutionalisation. In consequence of these efforts, the Law for Human 1 Mevlâna Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. 2 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 1. Hukuk Müşaviri. 3 Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

Transcript of 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

Page 1: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

721

6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU KANUNU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME-I

(An Assessment On The Law (No: 6701) On Human Rights And Equality Institution Of Turkey-I)

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ1

Doç. Dr. Bayram KESKİN2

Yrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ3

ÖZ

Ayırımcılığın önlenmesi, eşit muamele ilkesinin sağlanması için bir-çok uluslararası sözleşme, tavsiye ve direktif bulunmaktadır. Türkiye de bu konudaki uluslararası sözleşmelerin çoğuna taraftır ve kendi ulusal mevzuatını ve bu bağlamda kurumsallaşmasını oluşturma yolundadır. Bu çabaların sonucunda 6 Nisan 2016 tarihinde Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu kabûl edilmiştir. 20 Nisan 2016’da yürürlüğe giren Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun amacı insan onurunu temel alarak insan hakları ve ayırımcılık ihlâllerinin önlenmesi-ni, eşitlik ilkesini sağlamak ve ulusal önleme mekanizması görevini yeri-ne getirmektir. Yeni ve önemli hükümler içeren Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun incelenmesi çalışmamızın konusunu oluştur-maktadır.

Anahtar Kelimeler: İnsan Hakları, Eşit Muamele, Ayırımcılık Yasağı, Türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurumu, Paris Prensipleri.

ABSTRACT

There are many international acts, recommendations and directives for the prevention of discrimination and assurance of equal treatment principle. Turkey is party to most of the related international acts and on course to form its own national legislation and concordantly compose its institutionalisation. In consequence of these efforts, the Law for Human

1 Mevlâna Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

2 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 1. Hukuk Müşaviri.3 Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

Page 2: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

722

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

Rights and Equality Institution of Turkey was accepted on April 6th 2016. The goal of the Institution, which effectuated on April 20th 2016, is to assure the prevention of violation of human rights and discrimination and the principle of equality and to perform its duty as national prevention mechanism. Assessment of the Human Rights and Equality Institution of Turkey which includes new and significant provisions shall be the subject matter of our study.

Keywords: human rights, equal treatment, restraint of discrimination, Human Rights and Equality Institution of Turkey, Paris Principles.

Homo sum: humaninihil a me alienumputo.

Ben insanım: İnsanla ilgili hiçbirşeye kayıtsız kalamam.

Terentius (Romalı Şair, M.Ö. 190-159)4

GİRİŞ5

Çağımızda hemen hemen bütün devletler hukuk devleti olarak anıl-mak istemekte, hukuk devletinin en önemli unsuru olan insan haklarına saygıyı ve insan onurunu odak noktası yapan düzenlemeleri uygulamaya koymaktadırlar.

İnsan hakları; kişilerin insan olmalarından dolayı sahip oldukları do-kunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez haklardır.6

“İnsan hakları” kavram olarak hem çok boyutlu bir yapıdadır, hem 4 KAPANİ Münci, İnsan Haklarının Uluslararası Boyutları, Yenilenmiş İkinci Basım,

İstanbul Nisan 1991, s.5’den naklen, (198 sayfa), Bilgi Yayınları, Bilgi Dizisi:46.5 Kısaltmalar: age. adı geçen eser; agm. adı geçen makale; bkz.bakınız; md.madde; Y.Yıl;S.

Sayı; s.sayfa; RG. Resmî Gazete.6 “İnsan hakları” konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. TÜRK Hikmet Sami, Türkiye’de ve

Dünyada İnsan Hakları, Ankara Aralık 1998, VIII+303 sayfa, İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Yayınları No:5; ÇEÇEN Anıl, İnsan Hakları Rehberi, Ankara 1999, 844 sayfa, Bilim Yayınları:74; MUMCU Ahmet, İnsan Hakları ve Kamu Özgürlükleri, Birinci Baskı, Ankara Ekim 1992, XXXII+315 sayfa, Savaş Yayınları; ERGÜL Ergin, “Mevlâna Perspektifinden İnsan Hakları”, Adalet Dergisi, Y: 2015, S: 51; KAPANİ Münci, age.; TEZCAN Durmuş-Mustafa ERDEM-Oğuz SANCAKDAR, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, Gözden Geçirilmiş 2. Baskı, Ankara Şubat 2004, 672 sayfa, Seçkin Yayıncılık; SUNAY Reyhan, Hukuk ve Siyaset Ekseninde İnsan Hakları, [basım yeri yok] Mart 2013, 248 sayfa, Çizgi Kitabevi Yayınları:410, Bilim Toplum Siyaset; DONNELLY Jack, Teoride ve Uygulamada Evrensel İnsan Hakları (Türkçesi: Mustafa ERDOĞAN-Levent KORKUT), Ankara [basım yılı yok], 332 sayfa, Yetkin Yayınları; ÇEÇEN Anıl, İnsan Hakları, İkinci Basım, [basım yeri ve yılı yok], 251 sayfa, Gündoğan Yayınları; AKAL Cemal Baki-Ozan ERÖZDEN-Olgun AKBULUT-Emre ZEYBEKOĞLU, İnsan Haklarının Tarihsel Gelişimi, Birinci Basım, [basım yeri yok], Nisan 2003, 80 sayfa, Toplumsal Katılım ve Gelişim Vakfı (Avrupa Birliği’nin desteğiyle).

Page 3: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

723

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

de anlam ve içerik açısından da zengindir. Hemen hemen her konu; in-san hakları ile ilgili bir boyut taşımakta ve insan haklarıyla ilişkilendiri-lebilmektedir. İnsan haklarının temelleri çok eskilere dayanır. Ancak bu hakların bir kavram olarak biçimlenmesi 18. yüzyılda başlamıştır. Tarihî gelişim içinde, insan haklarına yönelik önemli belgeleri kısaca hatırlarsak; 1215’de İngiltere’de Kral ve Feodal Senyörler arasında imzalanan Magna Carta Libertatum, 1676’da Kral II.Charles zamanında Habeas CorpusAct, 1628 Haklar Dilekçesi, 1689 Haklar Beyannamesi, 1776 Virginia Haklar Bil-dirgesi (Amerikan Bağımsızlık Bildirisi), 1789 Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları Evrensel Bildirisi, 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler tarafından ilân edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 4 Kasım 1950’de imzalanan ve 3 Eylül 1953’de yürürlüğe giren Avrupa Konseyi’nin hazırladığı İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeyi sayabiliriz.

İnsan hakları felsefesinin Türkiye’ye yansıması 19.yüzyıla rastlar. İlk belge 1808 tarihli Sened-î İttifak, ikinci belge 1839 tarihli Gülhane Hatt-ı Hümayunu, üçüncü belge 1856 tarihli Islahat Fermanıdır. Daha sonra da 1876 tarihli Anayasayı (1293 Kanun-i Esasîsi) sayabiliriz. Bu arada 1911 yılında, Osmanlı İmparatorluğunda Sultan Mehmet Reşat tarafından, or-duya, daha doğrusu erlere savaş kanunları ve âdetlerine dair yayınlanan bir beyanname de mükemmel bir insan hakları bildirgesidir.7

İnsan onuru izzetinefis, itibar, haysiyet, özsaygı, şeref, erdem, vakar, gurur, kendine saygı duyma ve başkalarını da kendine saygılı kılma ola-rak açıklanmaktadır.8

Kişi açısından onur; kişinin kendine lâyık gördüğü belirli bir muamele beklentisidir.

İnsan; onurlu bir varlık olması dolayısıyla hayattaki tutumunu temel ihtiyaçlarının yanında haysiyet, onur, şeref gibi kavramlarla anlamlandı-rarak taçlandırır. İnsanın kadim gerçekliği ancak hukukun korunmasıyla imkâna dönüşür. Hukukun bağımsız ve tarafsız olmadığı bir toplumda insan onurunun korunması mümkün değildir. 9

Ancak fırsat eşitliği verilmemesi, ayırımcılık yapılması sâdece insan haklarının ihlâli olmayıp daha öte bir tutum ve davranıştır.

7 “Efrâd-ı Askeriyeye Mahsus Kavanin ve Âdât-ı Harbiyeye Dair Beyanname (Askerlere Özel Kanunlar ve Savaş Âdetlerine Dair Beyanname)” için bkz. ODYAKMAZ Zehra, “Millî Birlik, Lâiklik ve Evrenselleşen Atatürkçülük”, s.61-105, T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Ankara, Atatürkçülük Konferansları-I, Ankara 2003, VII+290 sayfa, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları.

8 Ayrıntılı bilgi için bkz. SEYMEN ÇAKAR Ayşen, “Hukukî Bir Kavram Olarak İnsan Onuru”, Hukukun Gençleri Sempozyumu 3, 11-12 Ekim 2012, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Antalya Barosu Organizasyonu, Antalya.

9 ERSOY Nuri, 29 Mart 2016 tarihli TBMM’nin Yedinci Oturumunda yaptığı konuşma.

Page 4: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

724

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

İnsan hakları ihlâllerinin durdurulmasını, ayırımcılığın önlenmesini, eşitliğin sağlanması için fırsat eşitliği verilmesi konularını düzenlemek üzere birçok ülke kurumlar kurmuşlardır.

Bazı ülkeler bu farklı görevleri ayrı ayrı kurumlara, bazıları da bir tek kuruma vermeyi tercih etmişlerdir.

Eşitlik kurumlarıyla ilgili daha önceki çalışmalarımızda, fırsat eşitliği-ni sağlamak ve ayırımcılığı önlemekle ilgili düzenlemenin nasıl olması, neleri içermesi gerektiğini ortaya koymuştuk.

Bu çalışmamızın konusu Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Ka-nununun bazı temel hükümlerini incelemektir.

Çalışmamızın bu makaleyi yazmaya ilk başladığımız zamandaki ama-cı, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu tasarısına ait TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Raporu ile Kadın Erkek Fırsat Eşit-liği Komisyonu Raporundaki genel eleştirilerle madde eleştirilerini kendi yorumlarımızla birlikte okuyucuya aktararak TBMM Genelkurulundaki görüşmeden önce bazı hükümlerin düzeltilmesine ve bazı eksikliklerin gi-derilmesine katkı sağlayabilmekti. Ancak tasarı TBMM Genelkurulunda süratle görüşülüp kanunlaşınca, bu Kanunun başarılı olabilmesi için daha ziyade uygulamada dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde odaklaş-mayı tercih ettik. Ayrıca Kanundaki bazı eksikliklerin mümkün olduğu takdirde yönetmeliklerle giderilebileceğini, kısa bir zaman dilimi içinde kanun değişikliği yapılırsa nelerin düzeltilmesi gerektiğini ifade etmeye çalıştık.

Kanun yürürlüğe girmiş olmasına rağmen Komisyonların raporların-daki eleştirileri ve TBMM Genelkurulundaki görüşmeleri bu çalışmada incelememizin sebebi; çok önemli bir içeriği ve görevi olan bu Kanunun uygulanması sırasında çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde uygula-yıcıların geniş ufuklara sahip olarak, geniş yorum yapmalarını sağlamak içindir.

Çalışmamızda öncelikle vurgulamak istediğimiz husus ise sonuç bö-lümünde etraflıca açıklayacağımız üzere, insan hakları ihlâllerinin önlen-mesinde en önemli unsurun kurumların kurulmasından da öte, toplumun bilinçlendirilmesi, başka bir ifadeyle insanların eğitilmesi, kısaca “insan malzemesi” olduğudur.

Sınırları bakımından bu çalışma Kanunun tamamını değil, yalnızca kuruluş amacına ulaşmayı sağlamak için düzenlenmiş olan hükümleri in-celemek üzere yapılmıştır.

Bu makalemizin I. kısmının yayımlandığı bu sayıda 6701 sayılı Kanu-

Page 5: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

725

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

nun birinci ve ikinci bölümleri (1-7. maddeler) incelenmiştir. Üçüncü ve altıncı bölümler ise (8-26. maddeler) bu makalenin II. kısmı olarak bir sonraki sayıda yayımlanacaktır. Ancak çalışmanın bütünlüğünü bozma-mak için sonuç ve kaynakça bölümü bu sayıda aynen verilmiştir.

I. EŞİT MUAMELE İLKESİNİN UYGULANMADIĞI, FIRSAT EŞİT-LİĞİNİN VERİLMEDİĞİ, AYIRIMCILIĞIN YAPILDIĞI KONULAR10

İnsan haklarının korunması, geliştirilmesi, bireylerin eşit muamele görmeleri, kendilerine fırsat eşitliği tanınması, ayırımcılık yapılmama-sı gibi hakları korumak ve ihlâlleri önlemek veya ihlâl olduysa müeyyi-delendirmek üzere kurulan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunu benzer görevleri yapan veya yaptığı düşünülen diğer bazı kurumlardan, özellikle de kamu hizmetlerinin iyi işlemesini sağlamak amacıyla kurul-muş bulunan Kamu Denetçiliği Kurumundan ayırabilmek için öncelikle saydığımız bu kavramlarla ilgili sık rastlanan bazı somut örnekler sayarak yazımıza başlamak istiyoruz.

Eşit muamele ilkesine aykırı düşen davranış biçimlerinin bir kısmı Av-rupa Birliği Konsey Direktiflerinde yer almış, sayılan birçoğu ise eşitlik kurumlarına yapılan şikâyet başvurularıyla tespit edilmiştir:

Irk ve etnik kökene dayalı ayırımcılık, renk, din, inanca dayalı ayı-rımcılık, yabancı düşmanlığı, yahudi düşmanlığı, müslümanlara karşı ayırımcılık, istenmeyen bir davranışın onur kırıcı olması, onur zedeleyen düşmanca şaka, fıkra, zenci – beyaz ayırımı yapmak, ırkı nedeniyle sen-dikaya üye olarak kabûl edilmemek, sinemaya, kafeteryaya erişim, med-yada ırkçı nefreti işleyen konular, mültecilerin yerleşim bölgelerinden tahliye edilmesi, ırksal şiddet, ırkçılık, cinsel yönelime dayalı ayırımcılık, transseksüellerin fişlenmesi, evli çiftlerin farklı ülkelere gönderilmeleri, evli ve evlilik dışı birliktelik sürdüren çiftler için serbest dolaşım, eğlence yerlerine veya umuma açık yerlere etnik grupların alınmaması.

Meslekî eğitimden yoksun bırakılmak, işe giriş, çalışma şartlarıyla il-gili olarak kadın ve erkeğe eşit muamele edilmemesi, cinsiyet temelinde tâciz ve cinsel tâciz, hamilelikte ve sonrasında kadının biyolojik durumu-nun eşit muamele gereğince korunmaması, kadın ve çocukların sırf kadın ve çocuk oldukları için ayırımcılığa mâruz kalmaları, kadın ve erkeklerin mal ve hizmete, mülkiyete, konut edinmeye eşit şekilde erişememeleri, belli yaşlardaki göçmen kadınların işgücü piyasasında değerlendirilme-mesi, ürün, mal ve hizmetlerin cinsiyet ayırımı gözetmeksizin tüm tüketi-10 Ayrıntılı bilgi için bkz. ODYAKMAZ Zehra, “Eşitlik Kurumları ve Türkiye’de Durum”,

Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.16, S.1, Y.2008, s.93-116; ODYAKMAZ Zehra, “EqualityBodies”, PravniZivotCasopisZaPravnuTeoriju i Praksu, TematskiBroj, Pravo I UniverzalneVrednosti, Broj 12/2005, Tome IV, Godina LIV/Knjiga 496 str.1-1224, Beograd, UdruzenjePravnikaSrbije, p.793-803.

Page 6: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

726

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

cilere eşit değerde sunulmaması, reklâmlar yapılırken bir cinsin diğerine üstünlüğüne yönelik kamuoyu oluşturulması, kadının ilerlemesini engel-lemek, hanımları kabûl etmeyen bir golf kulübü, genç annelerin âdil ol-mayan şekilde işten çıkarılmalarını önlememek.

Çocuk haklarını ihlâl etmek, sokak çocukları, çocuk işçi çalıştırılması, eğitim alma hakkı ve sığınma hakkı isteyenlerin bu kararı beklerken eği-tim alamayan çocukları, bursların dağıtımı ve öğrencilere kredi temini.

Çalışma şartları itibarıyla ayırımcılık, tam zamanlı – kısmî zamanlı çalışanlar arasında yapılan ayırım, geçici ve süreli sözleşmeyle çalışanlar arasında yapılan ayırım.

“Yaş” a dayalı ayırımcılık, yaşlı işçilere farklı ve özensiz muamele ya-pılması, bir şahsın yaşı sebebiyle işlem yapmayı reddeden sigorta şirketi-ne karşı açılan dava, yaşlı işçilerin işgücüne katılmalarının engellenmesi.

Engelli işçilere özen gösterilmemesi, işyerinde engelli insanların ihti-yaçlarını karşılamaya yönelik tedbirlerin alınmaması, engelli insanların işyerine uyum sağlamasına yönelik çalışmaların yapılmaması, engelli in-sanların eğitiminin ve istihdamının geliştirilmemesi.

Göçmenlerde: Göçmen topluluk üyeliği, millî özgeçmiş, milliyet konu-larında yapılan ayırımcılık, sığınmacı ve sınırdışı edilme konularında ırk, din, milliyet gibi durumlara göre yapılan işlemler ile yaratılan ayırımcılık.

Yaşlı ve bakıma muhtaç kişiler, huzurevleri, hapishane koşulları, mahkûmlar hakkında yapılan ayırımcılık.11

II. EŞİT MUAMELE İLKESİNİN SAĞLANMASI İÇİN AYIRIMCI-LIĞIN ÖNLENMESİ KONUSUNDA YAPILAN ÇALIŞMALAR SONU-CUNDA OLUŞAN MEVZUAT

A. Uluslararası Mevzuat

1. Uluslararası Sözleşmeler12

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısının genel ge-rekçesinde de belirtildiği üzere özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra daimî bir barış sağlama hedefi doğrultusunda uluslararası alanda insan hakları çalışmaları yoğunlaşmış ve Türkiye’nin de taraf olduğu birçok te-mel uluslararası sözleşme ortaya çıkmıştır.

Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan; 1966 tarihli Medenî ve Siyasî

11 ODYAKMAZ, “Eşitlik Kurumları”, s.95-96.12 Avrupa Birliği Sürecinde Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmeleri ve Türkiye (Hazırlayan:

Zeynep Oya USAL), İstanbul Ağustos 2006, 74 sayfa, İktisadî Kalkınma Vakfı Yayınları No:195.

Page 7: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

727

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, 1966 tarihli Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşme,1972 tarihli Her Türlü Irk Ayırımcılığı-nın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme, 1979 tarihli Ka-dınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi,2006 tarihli Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme ile Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ilk akla gelen örnekler ola-rak sayabiliriz.

2. Paris Prensipleri

İnceleme konumuz gereğince, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kuru-mu Kanunu için önemli bir dayanak teşkil eden tam adıyla “İnsan Hakla-rının Geliştirilmesi ve Korunması için Kurulan Ulusal Kuruluşların Statü-süne İlişkin İlkeler”e (Paris Prensipleri) değinmemiz gerekmektedir.

Paris’te 7-9 Ekim 1991 tarihlerinde düzenlenen, insan haklarının ko-runması ve yaygınlaştırılmasına ilişkin, ulusal kuruluşların ilk uluslara-rası toplantısında ortaya konan temel ilkelere kısaca “Paris Prensipleri” denilmektedir.

Bu prensipler hemen hemen sadece insan haklarıyla ilgilidir. İnsan hakları yanında bir yerinde ayırımcılıkla mücadeleyi de önermiştir. Bu öneri Birleşmiş Milletler’e ışık tutmuştur.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun 3 Mart 1992 tarih ve 1992/54 sayılı ve Birleşmiş Milletler Genelkurulu’nun 20 Aralık 1993 tarih ve 48/134 sayılı kararlarıyla Paris Prensipleri kabûl edilmiş vebu kararla, üye devletler insan hakları sözleşmelerinin ülkelerindeki uygulamaları-nın izlenmesi amacıyla tasarlanan ulusal insan hakları kurumları kurma-ya veya mevcut kurumlarını güçlendirmeye dâvet edilmiştir.

Paris Prensipleri insan haklarının geliştirilmesi ve korunması için ku-rulacak Kurumların/Komisyonların statüsü ile en verimli ve etkili şekilde çalışabilmeleri için gereken standartları belirlemiştir. Bu standartlar ayı-rımcılığı önlemek üzere kurulacak Eşitlik Kurumları için de uygulanabi-lecek niteliktedir. Bu standartların bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:

- Kurumların bağımsızlığı anayasal veya yasal bir çerçeve ile güvence altına alınmalıdır,

- Hükümetten bağımsız olmalıdır,

- Sivil Toplum Kuruluşları, sosyal-meslekî kuruluşlar, akademisyenler, parlâmento, din ve felsefî akım temsilcileri, idare temsilcilerinin katılma-larıyla “çoğulcu” biçimde oluşturulmalıdır,

- Geniş yetki verilmelidir,

Page 8: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

728

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

- Yeterli finans kaynakları sağlanmalıdır.

Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI- Europe-an Commission Against Racismand Intolerance) da Paris Prensiplerine atıfta bulunmaktadır.

“Oluşturulma Biçimleri ve Bağımsızlık ile Çoğulculuk Güvenceleri” başlıklı ilke şöyledir: “Ulusal kuruluşların oluşturulması ve üyelerinin seçimle veya başka bir yolla belirlenmesi, insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasıyla ilgili (sivil) toplum güçlerinin çoğulcu bir biçimde temsil edilmesini sağlayacak gerekli bütün güvencelerin varolduğunu gösteren bir usûlle yapılmalıdır. Bu da özellikle,

(a) İnsan hakları ve ırk ayrımcılığına karşı mücadeleyle ilgili sivil toplum ku-ruluşları, sendikalar ve örneğin hukukçu, hekim, gazeteci ve bilim insanlarını bir araya getiren sosyal-meslekî kuruluşların,

(b) Din ve felsefi düşünce akımlarının,

(c) Üniversitelerin ve nitelikli uzmanların,

(d) Parlâmentonun,

(e) (Ancak istişarî mahiyette katılmak koşuluyla) yönetimin temsilcileriyle et-kin bir işbirliğine imkân veren yetkilerle veya bu temsilcilerin bu kuruluşlara katılımıyla gerçekleştirilebilir.”

3. Avrupa Birliği Müktesebatının Temel Metinleri Olan Konsey Di-rektifleri

Kanunun genel gerekçesinde; Avrupa Birliği hukukunda yer alan bir-çok direktifin bu alandaki Avrupa Birliği müktesebatının uyum sağlan-ması gereken temel metinlerini oluşturduğu belirtildikten sonra, bu Ka-nunun Avrupa Birliği müktesebatına uyum kapsamında ele alındığı ifade edilmektedir.

Bu temel metinlere örnek olarak; Kendi Nâmına Çalışan Kadın ve Er-keklere Eşit Muamele Direktifi (1986/613/EC), Hamile, Loğusa veya Em-zikli Kadın Çalışanların İşte Sağlık ve Güvenliklerinin İyileştirilmesine İlişkin Asgarî Önlemlerin Belirlenmesine İlişkin Direktif (1992/85/EC), Ebeveyn İzni Direktifi (1996/34/EC), Yarı Zamanlı İş Akdi İle Çalışanlar Direktifi (1997/81/EC), Belirli Zamanlı İş Akdine Bağlı Olarak Çalışanlar Direktifi (1999/70/EC), İstihdam ve Meslek Sahibi Olma Konularında Ka-dın ve Erkeğe Eşit Muamele ve Fırsat Eşitliği İlkesinin Uygulanmasına İlişkin (Yeniden Düzenleme) Direktif (2006/54/EC), Irk ve Etnik Kökene Bakılmaksızın Kişilere Eşit Muamele Edilmesi İlkesinin Uygulamaya Konulmasına İlişkin Direktif (2000/43/EC), İşe Alma ve Meslekî Açıdan

Page 9: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

729

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

Eşit Muamelenin Sağlanması İçin Genel Bir Çerçeve Oluşturan Direktif (2000/78/EC), Mal ve Hizmetlere Erişim ve Mal ve Hizmet Tedariğinde Kadın ve Erkeğe Eşit Muamele İlkesinin Uygulanmasına İlişkin Direktif (2004/113/EC)leri sayabiliriz.

B. Ulusal Mevzuat ve Kurumlar

1. Anayasal Çerçeve

T.C. Anayasasının “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2.maddesi insan haklarına saygılı olmayı cumhuriyetin nitelikleri arasında saymaktadır.

“Devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5.madde; kişinin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan engelleri kaldırmanın devletin temel amaç ve görevi olduğunu belirtmektedir.

“Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10.madde; herkesin dil, ırk, renk, cinsi-yet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu düzenlemektedir.

10.maddeye 2004 ve 2010 yıllarında eklenen ek fıkralara göre kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağ-lamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.

Böylece devlet “pozitif ayırımcılık” ilkesini kabûl etmiş ve sağlamayı da taahhüt etmiş olmaktadır.

“Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması” başlıklı 14.mad-de; anayasa hükümlerinden hiçbirisinin temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandıracak şekilde yorumlanamayacağını hüküm altına almıştır.

“Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma” başlıklı 90.maddenin 5.fık-rasında; usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere iliş-kin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma-ların hükümlerinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.

2. Türkiye’de Eşitlik İlkesinin Uygulanmasında Etkili Olabilecek Kurumlar ve Diğer Mevzuat

Konuya, eşitlik ilkesinin uygulanmasında etkili olabilecek kurumlar itibarıyla bakacak olursak; sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerde kurulmuş olmakla beraber daha geniş bir çevreye hizmet veren kadın so-runlarını araştırma ve uygulama merkezlerinin, baroların kurduğu kadın hakları, çocuk hakları ve insan hakları komisyonlarının varlığını ve öne-mini dile getirmekte fayda vardır.

Page 10: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

730

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

Mevzuat olarak da cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yürürlüğe ko-nularak kadınlara erkeklerle eşit haklar sağlayan muhtelif kanunları sa-yabiliriz.13

3. Türkiye’de İnsan Hakları Alanındaki Kurumsallaşma

Ülkemizde insan hakları alanındaki kurumsallaşmaya kısaca bakmak-ta fayda vardır.

1987 yılında Devlet Plânlama Teşkilâtı kadına yönelik politikalarla il-gili olarak bir çalışma yapmıştır.1990 yılında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan Kadının Statüsü ve Sorunları Ge-13 3 Nisan 1930’da kabûl edilen Belediye Kanunu evvelce yalnız erkeklere ait olan seçme ve

seçilme hakkını kadınlara da tanımıştır. 1933 yılında Köy Kanunu’nda değişiklik yapılarak köylerde kadınlara muhtar olma ve

ihtiyar meclisine üye seçilme hakkı verilmiştir. 5 Aralık 1934’de kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. 1979 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabûl edilen “Kadınlara Karşı Her

Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW-United Nations ConventiontoEliminate of All Forms of DiscriminationAgainstWomen), 3 Eylül 1981 yılında yürürlüğe girmiş, Türkiye bu sözleşmeyi 1985 yılında imzalamış ve Sözleşmeye 1986 yılında taraf olmuştur.

Sözleşme; “kadınlara karşı ayırım” kavramını tarif etmekte, taraf devlete kadınlara karşı ayırımı, tüm uygun yollardan yararlanarak gecikmeksizin ortadan kaldırma görevini vermektedir.

1998 yılında TBMM; aile içi şiddeti önlemek üzere cezaî nitelikteki tedbirleri içeren 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun”ukabûl etmiş ve kanun 17 Ocak 1998 yılında yürürlüğe girmiştir.

3 Ekim 2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun’un 17.maddesi ile 1982 Anayasası’nın “Ailenin korunması” başlıklı ve daha önce “Aile Türk toplumunun temelidir” şeklinde olan 41.maddesine “ve eşler arasında eşitliğe dayanır” cümlesi eklenmiştir.

2001 yılında Türkiye CEDAW ile ilgili İhtiyarî Protokole taraf olarak hakları ihlâl edilen kadınların doğrudan Komite’ye başvurusunu kabûl etmiştir.

22 Kasım 2001’de kabûl edilip 1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren 4721 sayılı yeni Türk Medenî Kanunu kadınların lehine hükümler içermektedir.

22 Mayıs 2003’te kabûl edilip 10 Haziran 2003’te yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu AB direktiflerine uygun olarak hazırlanmış ve cinsel tâcizi de düzenlemiştir.

9 Ocak 2003’te 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usûllerine Dair Kanun kabûl edilerek 18 Ocak 2003’te yürürlüğe girmiş ve aynı yıl “Aile mahkemeleri” kurulmuştur.

9 Ekim 2003 yılında 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kabûl edilip 24 Nisan 2004 yılında yürürlüğe girmiştir.

7 Mayıs 2004 tarihli ve 5170 sayılı Kanunun 1.maddesiyle 1982 Anayasasının “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10.maddesine bir fıkra eklenmiştir. Bu fıkraya göre “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” 26 Eylül 2004 yılında kabûl edilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 1 Haziran 2005’de, 27 Ekim 2004 yılında kabûl edilen 5251 sayılı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkındaki Kanun 6 Kasım 2004’te, 4 Kasım 2004 yılında kabûl edilen 5253 sayılı Dernekler Kanunu 23 Kasım 2004’te, 4 Aralık 2004 yılında kabûl edilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 1 Haziran 2005’te yürürlüğe girmiştir. Bu kanunların hepsi eşitlikle veya kadın haklarıyla ilgili olumlu düzenlemeleri içermektedir. 7 Mayıs 2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanunun 1.maddesiyle 1982 Anayasasının “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10.maddesinin ek fıkrasına ek cümle ile ek fıkra eklenmiştir. Buna göre “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malûl ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz….”.

Page 11: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

731

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

nel Müdürlüğü kurulmuştur.

1990 yılında “Dilekçe Komisyonu”na ilâveten ilk kez TBMM “İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu” faaliyete geçmiştir.1998 yılında kurulan “İnsan Hakları Eğitiminin On Yılı Ulusal Komitesi” insan hakları eğitimi konusunda çalışmalar yürütmüştür.

12 Nisan 2001 yılında 4643 sayılı Kanunla Başbakanlık Merkez Teşkilâtı Kanunu’nda değişiklik yapılarak Başbakanlık “İnsan Hakları Başkanlığı” kurulmuştur. İdarî ve kanunî düzenlemelere ilişkin çalışmalar yapmak ve tavsiye kararları vermek üzere “İnsan Hakları Üst Kurulu” oluşturulmuş-tur.

23 Kasım 2003 tarihinde devlet kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları arasında iletişim sağlamak ve danışma organı olarak görev yapmak üzere “İnsan Hakları Danışma Kurulu” kurulmuştur. Yine 23 Kasım 2003’te İl ve İlçe İnsan Hakları Üst Kurulları yeniden yapılandırılmıştır. Ayırımcılı-ğın her türünün önlenmesi için gerekli çalışmaları yürütme, insan hakları ihlâli iddiaları ile ilgili başvuruları incelemek ve araştırmak, bu kurulların görevleri arasındadır.

Türkiye genelinde il ve ilçe merkezlerinde bulunan her bir kurulun bünyesinde “İnsan Hakları Danışma ve Başvuru Masası” kurulmuş-tur.2006 yılı Kasım ayında “İnsan Hakları Eğitimi Ulusal Komitesi” ku-rulmuştur.

14 Haziran 2012 yılında Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu kabûl edil-miş ve Kurum kısa süre içinde kurularak çalışmaya başlamıştır.

21 Haziran2012 tarihli Kanunla İnsan Hakları Başkanlığının yerine geçmek üzere Türkiye İnsan Hakları Kurumu kurulmuştur. 6701 sayılı yeni Kanunun yürürlüğe girmesiyle mülga olan Türkiye İnsan Hakları Kurumu klâsik bir kamu kurumu olmadığı gibi, sivil toplum kuruluşu veya yargı organı da değildi, farklı kesimlerin temsil edilmesiyle oluşmuş bir kamu kurumuydu. İnsan haklarını hem korumak, hem de geliştirmek-le görevli olan Kurumun kararları kesin hüküm olmayıp, tavsiye niteli-ğindeydi.

4. 21 Haziran 2012 Tarihli ve 6332 Sayılı Türkiye İnsan Hakları Ku-rumu Kanununun Yerine 20 Nisan 2016 Tarihli ve 6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun Çıkarılmasının Sebepleri

2001 yılında faaliyete geçen İnsan Hakları Başkanlığının yerine geçmek üzere 2012 yılında Türkiye İnsan Hakları Kurumu kurulmuş, insan hak-larının korunması ve geliştirilmesi alanında çalışma yapmakla görevlen-dirilmiştir.

Page 12: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

732

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

9 Aralık 2013 tarihli ve 2013/5711 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla İş-kenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı BM Sözleşmesine Ek İhtiyarî Protokol (OPCAT) uyarınca ulusal önleme mekanizması görevini de üstlenmiştir.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kanunu tasarısının genel gerekçesin-de açıklandığı üzere: “Özgürlüklerinden mahrum bırakılan kişilerin alıkonul-dukları ceza ve tutukevleri, kamplar, bakım merkezleri gibi yerlerde işkence ve kötü muamele olaylarının yaşanmaması için bu yerlere yönelik izleme, inceleme, denetleme, değerlendirme ve raporlama faaliyeti yürüten bir ulusal önleme me-kanizmasının oluşturulması ya da mevcut insan hakları kurumlarına bu göre-vin verilmesini öngören Ek Protokolün getirdiği yükümlülüğün bir gereği olarak Türkiye İnsan Hakları Kurumuna bu sorumluluğun yüklenmesi, Kurumun ka-pasite anlamında güçlendirilmesi ihtiyacını da beraberinde getirmiştir.”

Tasarının genel gerekçesi bu sebeplere Anayasanın 10. maddesindeki değişiklik ile Türkiye’nin taraf olduğu çeşitli insan hakları sözleşmeleri-nin gereği olarak ayırımcılığa karşı daha etkili bir mücadele yürütebilme-yi de eklemiştir.

III. TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU KANU-NUNUNİNCELENMESİ 14

Kanun Altı bölüm, 30 madde ve 1 geçici maddeden oluşmaktadır.

Kanunun; gerek tasarı halindeyken Komisyonlarda, gerek TBMM Ge-nelkurulundaki görüşmelerde geneline yöneltilen başlıca eleştiriler; ha-zırlık sürecinde sivil toplum kuruluşlarının, yaptıkları faaliyetlerle meşru-iyetlerini ispatlamış insan hakları kuruluşlarının, derneklerin, vakıfların, baroların ve üniversitelerin görüşünün alınmamış olması ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile istişare edilmemiş olması, tasarının demokratik ve katılımcı bir zihniyetle yapılmaması, Türkiye İnsan Hak-ları ve Eşitlik Kurumu ile Kamu Denetçiliği Kurumunun görev ve yetki alanlarında çakışma olduğu, kurumların aynı temel konuları savunmaları durumunda yurttaşların benzer konularda hangi kuruma başvuracakları konusunda karışıklık olabileceği, kurul üyelerinin seçim usulünün Paris Prensipleri ile çeliştiği, çoğulculuk ve bağımsızlık ilkelerinin göz ardı edil-diği, Kurulun hükümet ve Cumhurbaşkanı tarafından atanmış kişilerden oluşması, bazı kavramların tanımının bulunmadığı gibi hususlarda yo-ğunlaşmaktadır.

Genelkurulda Birleşmiş Milletler’in ikibuçuk yıl önce kurulan Türkiye İnsan Hakları Kurumunu akredite etmediği hatırlatılmıştır.

14 6 Nisan 2016 tarihli ve 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu için bkz. 20 Nisan 2016 tarihli ve 29690 sayılı RG.

Page 13: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

733

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

Kanunun ayırımcılıkla mücadeleye ilişkin hükümlerinin Birleşmiş Milletler Irk Ayırımcılığı Komitesine hükümetin verdiği taahhütleri karşı-lamayacağı da dile getirilmiştir.

Eksikliklerden biri olarak, “göçmen işçiler”le ilgili hükümleri içerme-diği gösterilmiştir.

Avrupa ülkelerindeki eşitlik kurumlarının ilgilendiği konular arasın-da göçmen topluluk üyeliği, millî özgeçmiş, milliyet konularında yapılan ayırımcılık, sığınmacı ve sınırdışı edilme konularında ırk, din, milliyet gibi durumlara göre yapılan işlemler ile yaratılan ayırımcılık önemli bir yer tutmaktadır.

Kanunun asıl amaç olarak ayırımcılık yapılmamasının öğretilmesi, toplumun bu konuda eğitilmesi üzerine kurulması gerekirken ayırımcı-lığın engellenememesi halindeki ihlâllerin ve tazminlerin düzenlenmesi üzerine kurulduğu şeklinde eleştiri yapılmıştır. Kanunda ayırımcılığın tesbiti ve ortadan kaldırılmasının düzenlendiği, ancak önlenmesinin dü-zenlenmediği ifade edilmiştir.

Üç değişik fonksiyonu bir arada yerine getirecek bir kurum oluştur-mak yerine ayrı ayrı kurumların oluşturulması gerektiği, eleştirilerden biridir.15

TBMM Genelkurul görüşmelerinde bu eleştirilere, Avrupa’da üç ülke dışında tüm ülkelerde Kurula atamanın hükümet veya ilgili bakan tara-fından, İsveç’te hükümet, Hollanda’da kraliyet kararnamesi ile yapıldığı, birçok ülkede Kurumun yaptırım uygulama yetkisinin olmayıp tavsiyede bulunduğu, bu tasarıda Kurumun yaptırım uygulama yetkisine sahip ol-duğu cevabı verilmiştir.

Eleştirilere kanunun; Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun kurulması, ayırımcılık yasağı ve eşitlik, başvuru üzerine veya re’sen başlatılacak in-celeme şeklinde üç temele dayandırıldığı, kanunda; daha ziyade Fransa, İngiltere ve Hollanda’nın örnek olarak kabûl edildiği, ayırımcılık yasa-ğı ve eşit muamele ilkesinin temel hak ve hürriyetler kapsamında ulu-sal kurumların bünyesinde ele alındığı, gerek Avrupa Birliği gerek ulusal düzeyde tercih edilen yolun ulusal insan hakları veya Kamu Denetçiliği Kurumlarına bu yetkinin verilmesi şeklinde olduğu belirtilerek açıklama getirilmiştir.

Kanun ile birbirleriyle bağlantılı üç alanın; insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ayırımcılıkla mücadele ve eşit muamele hakkı, işkence ve kötü muameleye karşı mücadelenin tek bir kurumsal çatı altında toplan-ması amaçlanmaktadır.15 1.maddede açıklayacağımız üzere biz bu eleştiriye katılmıyoruz.

Page 14: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

734

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

Bu tasarının iyi yönleri olarak doğrudan ve dolaylı ayırımcılığın, mob-bingin, engelliliğin, şiddetin ve benzeri kavramların yer alması, başvu-rularda üç ay içinde sonuç alınabilmesi, “uzlaşma” yolunun bulunması, para cezası verilebilmesi sayılmıştır. Önemli olanın işlevsel bağımsızlık olduğu eklenmiştir.

A. Amaç, Kapsam ve Tanımlar (Birinci Bölüm)

1. Amaç ve Kapsam (1.madde)

6701 sayılı Kanunun birinci maddesi ile öncelikle insan haklarının ko-runması, geliştirilmesi, kişilerin eşit muamele görme haklarının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden faydalanmada ayırımcılığın önlenmesi hedeflenmiştir. Daha sonra da işkence ve kötü muameleyle etkili bir şekilde mücadele etmek düzenlenmiştir. Ayrıca Ku-ruma ulusal önleme mekanizması görevi verilmiştir.

“İnsan onuru” temeline dayalı olarak yapılacak bu faaliyetleri yürüt-mek üzere Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun kurulması hü-küm altına alınmıştır.

Bu maddede hem Komisyonlarda, hem de TBMM Genelkurulunda “kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması” ibaresi yerine “ayırımcılığa uğramama hakkı” ifadesinin kullanılmasının daha doğru olacağı ileri sürülmüştür.

“Kişilerin eşit muamele görme hakkı” şeklindeki kullanımda ayırımcı-lığın her zaman “eşit olma durumu” ile bağlantılı bir kavram olarak kabûl edildiği, böyle olunca mâkul düzenleme, pozitif ayırımcılık veya kişilerin imkânlara erişimdeki eşitsiz durumları ve bunların kaldırılması için ya-pılması gerekenlerin gözardı edilmiş olacağı ve kavramın içeriğinin da-raltıldığı ifade edilmiştir.

Sözkonusu ibarenin değiştirilmesi ile ilgili verilen önerge reddedilmiş-tir.

TBMM Genelkurulundaki görüşmelerde Avrupa Birliğinin kabûl ettiği ve tüm üye devletleri bağlayan eşitlik direktiflerine göre Avrupa’da birden çok temelde veya tek temelde ayırımcılıkla mücadele etmek için kurulan Eşitlik Kurumlarının diğer insan hakları kurumlarından ayrı, bağımsız, özerk bir yapıya sahip oldukları belirtilmiştir.

Kanaatimizce; burada yapılacak faaliyetlerin “insan onuru”nu temel alarak düzenlenmesi maddeyi öncelikle “kapsam” olarak genişletmekte-dir. Çalışmanın giriş bölümünde belirtildiği üzere kısaca itibar anlamına gelen insan onuru aynı zamanda başkalarını kendine saygılı kılma bek-

Page 15: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

735

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

lentisini de ifade etmektedir. Bu nedenle “insan onuru” odaklı bu hüküm genel anlamda insan haklarına aykırı tüm davranışları kapsamış ve hep-sini önlemeyi amaç edinmiştir.

Avrupa Birliği’nin konumuzla ilgili Konsey Direktiflerine bakacak olursak:

Direktifler “amaç” maddelerinde amaçlarını “üye devletlerde eşit mu-amele ilkesini yürürlüğe koymak amacıyla düzenledikleri alanda bir ge-nel çerçeve oluşturmak” olarak belirtmektedirler. Düzenledikleri alanları da – farklı direktifler açısından – istihdam ve iş alanlarında din veya inanç, malûliyet, yaş veya cinsel yönelim, ırk ve etnik köken, cinsiyete dayalı ayı-rımcılığa karşı mücadele etmek olarak ifade etmektedirler.

O halde bu maddede Kanunun amaçlarından bir kısmı olarak gösteri-len “eşit muamele görme hakkı”nın, “ayırımcılığın önlenmesi” kavramla-rının Avrupa Birliği direktiflerine uygun olduğunu söyleyebiliriz.

Eşitlik kurumları ile insan hakları kurumlarının aynı veya farklı ku-rumlar olarak kurulması konusundaki fikrimiz her ikisinin, bu yeni Ka-nunda olduğu gibi tek kurum olarak çalışmasının daha doğru olacağı yö-nündedir.

Hizmet sunumunda esas alacağımız husus, “insan unsuru”dur. Mağ-durun nereye başvurması gerektiği konusunda tereddüde düşürülmeme-si gerekir.

Ancak burada hemen Türkiye İnsan Hakları Kurumu ile Kamu Denet-çiliği Kurumunun fonksiyonlarının birbirine karıştırılmamasını, niye ayrı kurumlar olarak çalışmalarının daha doğru olacağını açıklamamız gerek-mektedir:16

Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun amacı kamu hizmetlerinin işleyişi ile ilgili olarak idarenin her türlü eylem, işlem, tutum ve davra-nışlarını, şikâyet üzerine hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemektir, yani burada Kurumun görevi idarenin işleyişini, kamu hiz-metlerinin işleyişini denetleyerek, iyi idare ilkelerinin uygulanmasını sağ-lamaktır.

Hâlbuki Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun ama-cı; insan onurunu temel alarak, insan haklarının korunmasını, insanların

16 Ayrıntılı bilgi için bkz. ODYAKMAZ Zehra, “Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Kurumunun Tanıtılması ve 6328 Sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Değerlendirilmesi”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Türkiye Adalet Akademisi’nin 10. Kuruluş Yılı Armağanı, “Adalet İçin Bilgi”, Y.4, S.14, Temmuz 2013, s.1-85; DENİZ Yusuf, Türk İdare Hukuku Açısından Kamu Denetçiliği Kurumunun Görev Alanı, Konya 2014, T.C. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, VII+343 sayfa.

Page 16: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

736

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

eşit muamele görmesini, daha açık bir ifadeyle kendilerine fırsat eşitliği tanınmasını, ayırımcılığa uğramamalarını, işkence ve kötü muamele gör-memelerini sağlamaktır.

Bu amaçları incelediğimizde eşitlik kurumları ile17 insan hakları ku-rumlarının nihaî amaçlarının ve görevlerinin insan onurunu ve insan hak-kını korumak olduğu için tek kurum olarak faaliyet göstermelerinin doğ-ru olduğunu görmekteyiz.

2. Tanımlar (2. Madde)

6701 sayılı Kanun tanımlar maddesinde bu Kanunun uygulanmasında geçmekte olan bazı kavramların tanımını yapmaktadır.

Ayrı tutma, ayırımcılık talimatı, başkan, çoklu ayırımcılık, doğrudan ayırımcılık, dolaylı ayırımcılık, engelli, işyerinde yıldırma, kamu görev-lisi, kurum, kurul, makûl düzenleme, tâciz, ulusal önleme mekanizması, uygulamalı iş deneyimi, varsayılan temele dayalı ayırımcılık kavramları-na ilişkin tanımların yer aldığı bu madde; ayırımcılık, pozitif ayırımcılık, dışlama, yoksun bırakma, üstün tutma, mâkul yerleştirme ve benzeri bazı kavramların tanımlarının olmaması nedeniyle, tanımlaması yapılmış kav-ramlardan bazılarının ise eksik veya daraltılmış veya uluslararası hukukta kabûl gören tanımdan farklı olması gerekçeleriyle eleştirilmiştir.

a) Kanunda Bulunup Yanlış veya Eksik Tanımlandığı Düşünülerek Eleştirilen Kavramlar

aa. Doğrudan Ayırımcılık

Kanundaki doğrudan ayırımcılık tanımı şöyledir: “Bir gerçek veya tüzel kişinin, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit şekilde yararlanmasını bu Kanunda sayılan ayırımcılık temellerine dayanılarak engelleyen veya zorlaştıran her türlü farklı muamele(dir)”.

TBMM’nin ilgili komisyonlarındaki ve TBMM Genelkurulundaki bazı üyelerin önerisi şöyledir: “Doğrudan ayırımcılık: Bu Kanunda sayılan ayı-rımcılık temellerinden birine dayanılarak, bir kamu veya özel hukuk ger-çek veya tüzel kişi veya topluluğuna, hak ve özgürlüklerin tanınması, kul-lanılması ve yararlanılması esnasında, karşılaştırılabilir benzer durumlar-da muamele edildiğinden, edilmiş olduğundan veya edileceğinden daha az elverişli davranma anlamına gelecek her türlü farklı muameleyi ifade eder.”

Ayırımcılık yapanlar bu davranışlarını çok farklı şekillerde uygulama-ya geçirdikleri için, Avrupa Birliği; direktiflerinde doğrudan ayırımcılık,

17 ODYAKMAZ, “Eşitlik Kurumları”. agm.

Page 17: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

737

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

dolaylı ayırımcılık, tâciz, cinsel tâciz şeklinde tarifler geliştirmiş ve hattâ daha ileri giderek bu tarifleri her bir direktifte o direktifin konusuna göre farklı şekilde yapmıştır.

Meselâ Irk ve Etnik Kökene Bakılmaksızın Kişilere Eşit Muamele Edil-mesi İlkesinin Uygulamaya Konulmasına İlişkin 29 Haziran 2000 tarihli ve 2000/43/EC sayılı Konsey Direktifinde doğrudan ayırımcılık “1. fıkra hedefleri açısından bir kimsenin karşılaştırılabilir durumlarda ırk veya etnik kö-kene dayalı olarak, bir diğer kişiye göre daha az tercih edilir bir muameleye tâbi tutulması, şimdiye kadar tutuluyor olması veya tutulma ihtimali olması halinde doğrudan ayırımcılığın ortaya çıktığı anlaşılır.” şeklindedir.

İstihdam ve İş Konusunda Eşit Muamele İçin Bir Genel Çerçeve Oluş-turulmasına İlişkin 27 Kasım 2000 tarihli ve 2000/78/EC sayılı Konsey Di-rektifinde doğrudan ayırımcılık “Bir kişiye madde 1’de (amaç maddesinde) bahsedilen nedenlerden herhangi birisiyle başka bir kişiye benzer bir durumda muamele edildiğinden, edilmiş olduğundan veya edileceğinden daha az elverişli şekilde muamele edildiği zaman ortaya çıkmış olarak kabûl edilecektir.” şeklin-dedir.

İstihdam ve Meslek Konularında Kadın ve Erkeğe Eşit Muamele ve Fırsat Eşitliği İlkesinin Uygulanmasına Dair (yeniden düzenleme)5 Tem-muz 2006 tarihli Avrupa Parlâmentosu ve Konseyi’nin 2006/54/EC sayılı Direktifinde doğrudan ayırımcılık “Bir kişiye, başka bir kişiye göre cinsiye-ti sebebiyle benzer durumlarda gösterilenden veya gösterilecek olandan daha az avantajlı şekilde davranılması hali.”şeklindedir.18

bb. Dolaylı Ayırımcılık

Dolaylı ayırımcılık Kanunda şöyle düzenlenmiştir: “Bir gerçek veya tü-zel kişinin, görünüşte ayırımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve uygulamalar sonucunda, bu Kanunda sayılan ayırımcılık temelleriyle bağlantılı olarak, huku-ken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanma bakımından nesnel olarak haklı-laştırılamayan dezavantajlı bir konuma sokulması.”.

Komisyonlardaki bazı üyelerin önerisi şöyleydi: “Dolaylı ayırımcılık: Gerçek ve tüzel kişilerden kaynaklanan ve görünüşte ayırımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve uygulamalar sonucunda, bu Kanunda yasakla-nan temellerle bağlantılı olarak, bir gerçek veya tüzel kişinin veya toplu-luğun, hak ve özgürlüklerden yararlanması bakımından yasal bir amaç tarafından nesnel olarak haklılaştırılamayan dezavantajlı bir konuma so-kulması veya genel bir işlem veya düzenleme hazırlanırken belli koşulla-rı ve özellikleri nedeniyle farklı ihtiyaçları ortaya çıkan bireyler ve birey grupları için koruma sağlanmasının dikkate alınmamış veya ihmal edil-

18 ODYAKMAZ, “Eşitlik Kurumları”, s.98-99, s.99, s.100.

Page 18: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

738

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

miş olması durumudur. Bir eylem, işlem veya uygulamanın nesnel olarak haklılaştırılabilmesi için, makûl bir sebep taşıması, meşrû bir amaca sahip olması ve gözetilen amaçla yapılan muamele arasında bir ölçülülük bu-lunması gerekir”.

TBMM Genelkurulunda “işlem ve uygulamalar sonucunda” ibare-sinden sonra gelmek üzere “dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri temellere dayanılarak” ibaresinin eklenme-si önerilmiş, ancak reddedilmiştir.

Avrupa Birliği Konsey Direktiflerinde farklı tarifler bulunmaktadır:

Irk ve Etnik Kökene Bakılmaksızın Kişilere Eşit Muamele Edilme-si İlkesinin Uygulamaya Konulmasına İlişkin 29 Haziran 2000 tarihli ve 2000/43/EC sayılı Konsey Direktifinde “Dolaylı ayırımcılık; görünüşte taraf-sız bir hüküm, yansız kriterler veya uygulamanın; bir ırksal veya etnik kökenden kimseyi diğer kişilerle karşılaştırıldığında özel bir avantajsız konuma getirdiği durumlarda bu yansız hüküm, yansız kıstaslar veya uygulama, meşrû bir amaç ile nesnel olarak haklılık kazanmamışsa ve söz konusu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araçlar uygun ve zarurî değilse, dolaylı ayırımcılığın zuhur ettiği an-laşılır.”şeklindedir.

İstihdam ve İş Konusunda Eşit Muamele İçin Bir Genel Çerçeve Oluş-turulmasına İlişkin 27 Kasım 2000 tarihli ve 2000/78/EC sayılı Konsey Di-rektifinde “Dolaylı ayırımcılık; görünüşte tarafsız olan bir hüküm, ölçüt ya da uygulama aşağıdaki durumlar dışında, belli bir din veya inanca, belli bir malûli-yete, belli bir yaşa ya da belli bir cinsel yönelime dahil olan kişilere diğer kişilerle karşılaştırıldığında belli bir dezavantaja mâruz bırakıyorsa ortaya çıkmış kabûl edilecektir.” şeklindedir.

İstihdam ve Meslek Konularında Kadın ve Erkeğe Eşit Muamele ve Fırsat Eşitliği İlkesinin Uygulanmasına Dair (yeniden düzenleme)5 Tem-muz 2006 tarihli Avrupa Parlâmentosu ve Konseyi’nin 2006/54/EC sayılı Direktifinde “Dolaylı ayırımcılık; görünüşte tarafsız olan hükümler, kıstaslar ya da uygulamaların meşrû bir amaçla objektif olarak haklılığı gösterilmediği ve o amaca ulaşmanın araçları uygun ve zorunlu olmadığı sürece, bu hükümler, kıs-taslar ya da uygulamaların belli cinsiyetten kişileri, öteki cinsiyetten olan kişilere nazaran özellikle dezavantajlı duruma düşürmesi halleri(dir).” şeklindedir.19

cc. Tâciz

Tâciz; Kanunda şöyle tarif edilmiştir: “Tâciz: Psikolojik ve cinsel türleri de dâhil olmak üzere bu Kanunda sayılan temellerden birisine dayanılarak, insan onurunun çiğnenmesi amacını taşıyan veya böyle bir sonucu doğuran, yıldırıcı,

19 ODYAKMAZ, “Eşitlik Kurumları”, s.99, s.99-100, s.100.

Page 19: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

739

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

onur kırıcı, aşağılayıcı veya utandırıcı her türlü davranış”ı ifade eder.

Komisyonların üyelerinin bir kısmı aşağıdaki eklemenin uygun olaca-ğını ifade etmişlerdir:

Tâciz “…düşmanca …veya saldırganca bir ortam yaratan veya kişi ta-rafından bu şekilde addedilen ve istenilmeyen her türlü davranıştır.”

TBMM Genelkurulunda da tâciz tanımının eksik olduğu belirtilerek “ırk, etnik köken, din, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve kişisel özellikle-re yönelik kişileri küçük düşürücü davranışlar”ın tâciz tanımına girdiği ifade edilmiştir.

Irk ve Etnik Kökene Bakılmaksızın Kişilere Eşit Muamele Edilme-si İlkesinin Uygulamaya Konulmasına İlişkin 29 Haziran 2000 tarihli ve 2000/43/EC sayılı Konsey Direktifinde tâciz “Irk ve etnik kökenle ilgili olarak, insan haysiyet ve itibarının çiğnenmesi amacını taşıyan veya o sonucu doğuracak ya da yıldırıcı, düşmanca, başkalarının gözünde alçaltıcı, aşağılayıcı, hakâretamiz bir ortam yaratan, arzu edilmeyen kasıtlı bir tavır ve hareket varsa 1. fıkradaki anlamıyla ayırımcılık olarak anlaşılır. Bu bağlamda bezdirme/tâciz kavramının Üye Devletlerin hukuku ve uygulamasına uygun olarak tarifi yapılabilir.” şek-lindedir.

İstihdam ve İş Konusunda Eşit Muamele İçin Bir Genel Çerçeve Oluş-turulmasına İlişkin 27 Kasım 2000 tarihli ve 2000/78/EC sayılı Konsey Di-rektifinde tâciz “Madde 1’ de bahsedilen nedenlerden herhangi birisiyle isten-meyen fiil, bir kişinin diğerine zarar vermek ve aşağılayıcı, düşmanca, haysiyet kırıcı, hakaret edici veya saldırgan bir ortam yaratmak amacıyla veya bu sonucu doğuracak şekilde gerçekleştiğinde, 1. fıkranın anlamı çerçevesinde bir çeşit ayı-rımcılık olarak kabûl edilecektir. Bu bağlamda tâciz kavramı Üye Devletlerin ulu-sal hukuklarına ve uygulamalarına göre tanımlanabilir.”

İstihdam ve Meslek Konularında Kadın ve Erkeğe Eşit Muamele ve Fır-sat Eşitliği İlkesinin Uygulanmasına Dair yeniden düzenlenen5 Temmuz 2006 tarihli Avrupa Parlâmentosu ve Konseyi’nin 2006/54/EC sayılı Direk-tifinde “ ‘Tâciz’: Bir kişinin cinsiyeti ile ilgili istenmeyen davranışların, kişinin onurunu çiğneme ve yılgınlık uyandırıcı, hasmane, haysiyet kırıcı, aşağılayıcı veya saldırgan bir çevre yaratma amacıyla veya bu sonucu doğuracak şekilde or-taya çıkması hali”dir.20

Tâcizi belirleyen unsur niyet değil, diğer kişinin üstünde bıraktığı et-kidir. Kişinin verimliliğini, saygınlık ve onurunu etkileyecek biçimde hu-zursuz edilmesi de tâciz tanımına girer. Bu tür tâciz kişiyi izole etmek, tâciz eğer çalıştığı kurum içinde gerçekleştiriliyorsa projelere katmamak,

20 ODYAKMAZ, “Eşitlik Kurumları”, s. 98-99.

Page 20: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

740

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

iletişim ve diğer özlük haklarını kullanmasını engellemek gibi örneklerle kendini gösterir.

dd. Makûl Düzenleme

Makûl düzenlemenin tanımı Kanuna göre: “Engellilerin hak ve özgür-lüklerini tam ve diğer bireylerle eşit şekilde kullanmasını veya bunlardan yarar-lanmasını sağlamak üzere belirli bir durumda ihtiyaç duyulan,malîimkânlarnis-petinde,ölçülü,gerekli ve uygun değişiklik ve tedbirler”i ifade eder.

Komisyon üyelerinden bazıları bu tanımlamada, engelliler ile birlikte pozitif ayırımcılık uygulanarak özel olarak korunması gereken grupların kadınlar, yaşlılar ve çocuklar vb. olduğunu, bunların hepsinin sayılması gerektiğini belirtmişler, tanımdan “…malîimkânlarnispetinde…”ibaresi-nin çıkarılmasını önermişlerdir.Makûl düzenleme kavramının “malî im-kânlar nispetinde” şeklinde yapılan tanımlamasının engelli bireylere eşit hizmet sunulmasında idareler tarafından suistimal edilebileceği düşünül-müştür.

TBMM Genelkurulunda “engelliler” ibaresinin “Engellilerin, kadın-ların, çocukların, yaşlıların, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malûl ve gazilerin” şeklinde değiştirilmesi önerilmiştir.Yine TBMM Genelkurulunda “makûldüzenleme”ye “…ve yatılı ve gündüzlü eğitim kurumları, yaşlı ve hasta bakım merkezleri, hastaneler gibi yerler…” iba-resinin eklenmesi önerilmiştir.

b) Kanunun Tanımlar Maddesinde Yer Almayan Kavramlar

Eleştirilere göre, uluslararası belgelerde kabûl görmüş bazı kavramlar, tanımlar arasında bulunmamaktadır.

aa. Cinsel Tâciz

Kanunda yer almayan cinsel tâciz Avrupa Birliği Direktiflerinden sade-ce İstihdam ve Meslek Konularında Kadın ve Erkeğe Eşit Muamele ve Fır-sat Eşitliği İlkesinin Uygulanmasına Dair (yeniden düzenleme)5 Temmuz 2006 tarihli Avrupa Parlâmentosu ve Konseyi’nin 2006/54/EC sayılı Direk-tifinde tarif edilmiştir: “Cinsel tâciz: Özellikle yılgınlık uyandırıcı, hasmane, haysiyet kırıcı, aşağılayıcı veya saldırgan bir ortam yarattığı zaman, kişinin onu-runu çiğneme amacıyla veya bu sonucu doğuracak şekilde, arzu edilmeyen sözle, söz dışında veya cinsel içerikli fiziksel davranışın herhangi bir biçiminin ortaya çıkması halleri”dir.21

Komisyon raporlarında ve TBMM Genelkurulunda cinsel tâciz kavra-mının ayrı başlık altında tanımının yapılması önerilmiştir.

21 ODYAKMAZ, “Eşitlik Kurumları”, s.98, s.99, s.100.

Page 21: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

741

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

Cinsel tâcizi temelde olayın öznel koşulları belirler. Cinsel tâcizin açık ya da örtülü birçok çeşidi vardır. Genelde ast-üst ilişkileri veya kadın-er-kek ilişkileri içinde görülmektedir.

Bireyin istemediği halde cinsel şakalara, tekliflere, cinsel içerikli görsel, sözel ya da fiziksel bir harekete mâruz kalması Komisyonların raporlarına göre aşağıdaki şartlarda cinsel tâciz sayılmalıdır:

“Tehdit unsuru taşımayan, ancak rahatsız edici, istenilmeyen ortam-ları yaratan hareketler.Örneğin, lâf atmak, cinsel içerikli şakalar, iltifatlar ya da argo sözcükler kullanmak, flört etmek için ısrarcı davranışlar,por-nografikmateryalilerahatsızetmek,kişinincinselyaşamıylailgilisorularsor-makveya dedikodu üretmek v.b. Yukarda belirtilen basit cinsel tâciz ha-reketlerinin, rahatsız ediciliği yönündeki uyarılara karşın sıklaşarak sür-dürülmesi. Tehdit unsuru içeren ve kişinin davranışlarını kontrol etmeye yönelik, süreklilik ya da şiddet içeren hareketler (örneğin takip etme, teh-dit etme, telefonda ya da elektronik ortamda sıklıkla rahatsız etme, v.b). Cinsel içerikli teklife uymadığı durumlarda kişinin yaşamıyla ilgili bedel-ler ödeyeceği, uyduğu takdirde ise hak etmediği kazançlar sağlayacağının açık olarak söylendiği veya ima yoluyla belirtildiği durumlar cinsel tâciz olaraktanımlanır.”

bb. Makûl Yerleştirme

Makûl yerleştirmenin de tanımının yapılması gerektiğini ifade etmekle birlikte komisyon üyeleri kendileri bir tanım vermemişlerdir.

cc. Pozitif Ayırımcılık

Daha önce de değinildiği üzere 1982 Anayasasına 2004 ve 2010 değişik-likleriyle giren pozitif ayırımcılık, kısaca eşit olmayan tarafa, diğer tarafla eşit hale gelinceye kadar fırsat tanınmasıdır. Ancak bu kavramın tanımı Kanunda yer almamıştır.

dd. Topluluklar

Komisyonların raporlarına göre “Topluluklar”ın da ayırımcılığa mâ-ruz kalacağı belirtilerek “topluluklar”ın veya “insan grupları”nın tarifinin yapılmasının gerektiği belirtilmiştir.

TBMM Genelkurulunda da aynı şekilde ayırımcılığın tek bir kişiye uy-gulanabileceği gibi, bir “topluluğa” da ayırımcılıkta bulunulabileceğinin belirtilmesi gerektiği dile getirilmiş ve ırk, etnik köken, din, mezhep, cin-siyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim özellikleri sebebiyle kişilerin oldu-ğu gibi toplulukların da farklı muameleye tâbi tutulabilmekte oldukları açıklaması yapılmıştır.

Page 22: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

742

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

ee. Bağlantı Ayırımcılığı

Komisyonların raporlarına göre, ayırımcılık temeli bir kişiyle ilgili ol-duğu halde, onunla bağlantılı fakat ayırımcılık temeli ile ilişkisi bulunma-yan bir başka kişinin bu Kanunun ikinci bölümünde düzenlenen hak ve özgürlükler alanında farklı bir muameleye mâruz bırakılmasıdır.

ff. Mağdurlaştırma

Komisyonların raporlarına göre, eşitlik ilkesine uyulmasını talep eden veya bu Kanunda yasaklanan tutum ve davranışlara karşı şikâyette bu-lunan, şikâyette bulunması ihtimali bulunan veya bu şikâyet süreçlerine katılan veya katılması ihtimali bulunan kişiler ile bu kişileri temsil eden-lerin bu talep ve şikâyetler nedeniyle mâruz kaldıkları her türlü olumsuz tutum ve davranışı ifade eder.

gg. Ayırımcı Uygulama

2.maddenin 1.fıkrasının (ç) bendinde tanımlanan “çoklu ayırımcılık” kavramı içerisinde var olan “ayırımcı uygulama” kavramının aynı mad-dede bir başka bent içerisinde ayrıca tanımlanmasının gerekliliği belirtil-miştir.

hh. Uzlaşma22

Kanunun 2.maddesinin 1.fıkrasına eklenecek bir bent ile mezkûr ka-nunun 11.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde 23 ve 18.maddesinin 3.fıkrasında24 geçen “uzlaşma” kavramının da tanımlanması isabetli ola-caktır.

Mezkûr maddede, eski 6332 sayılı Türkiye İnsan Hakları Kurumu Ka-nununda olmayan kamu görevlisi25 tanımı isabetli bir şekilde tanımlan-

22 Uzlaşma konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. ODYAKMAZ Zehra-Serkan ÇINARLI, İdarî Uyuşmazlıklarda Yargı Öncesi Çözüm Usûllerinin Uygulanabilirliği, Ankara Ekim 2013, 168 sayfa, Orion Kitabevi.

23 Kurulun görev ve yetkileri MADDE 11- (b) Ayırımcılık yasağı ihlâllerine ilişkin başvurular ile insan hakları veya ayırımcılık yasağı

ihlâllerine ilişkin re’sen yapılan incelemeleri karara bağlamak, bu başvuru ve incelemelere ilişkin gerekli hallerde uzlaşma sürecini sonuçlandırmak, ayırımcılık yasağı ihlâllerine ilişkin bu Kanunda öngörülen idarî yaptırımlara karar vermek.

24 İhlâl incelemeleri MADDE 18- (3) Başkan, incelemenin özelliğine göre, görüşlerin alınmasından sonra, re’sen veya talep üzerine

tarafları uzlaşmaya dâvet edebilir. Uzlaşma, insan hakları veya ayırımcılık yasağı ihlâli olduğu iddia olunan uygulamaya son verilmesi veya mağdur açısından bu sonucu sağlayacak çözümleri içerebileceği gibi mağdura belli bir tazminatın ödenmesi biçiminde de olabilir. Uzlaşma en geç bir ay içinde sonuçlandırılır. Uzlaşma müzakereleri sırasında yapılan tespitler, alınan beyanlar veya açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.

25 Madde 18: “(ğ) Kamu görevlisi: Kamu hizmetlerinin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişiyi,…”( ifade eder).

Page 23: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

743

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

mıştır. Ayrıca kamu görevlisinin tanımı maddede tartışmaya mahal ver-meyecek şekilde geniş olarak ele alınmıştır.

ii. Eşit Muamele Kavramı26

Irk ve Etnik Kökene Bakılmaksızın Kişilere Eşit Muamele Edilmesi İlke-sinin Uygulamaya Konulmasına İlişkin 29 Haziran 2000 tarihli ve 2000/43/EC sayılı Konsey Direktifinin amaçları açısından eşit muamele ilkesi; ırk ve etnik kökene dayalı doğrudan ya da dolaysız ayırımcılık olmaması an-lamına gelmektedir. Bu direktifin amacı ise üye devletlerde eşit muamele ilkesini geçerli kılmak amacıyla ırk veya etnik kökene dayalı ayırımcılığa dayalı bir çerçeve getirmektir.

İstihdam ve İş Konusunda Eşit Muamele İçin Bir Genel Çerçeve Oluş-turulmasına İlişkin 27 Kasım 2000 Tarih ve 2000/78/EC Sayılı Konsey Di-rektifinin amaçları açısından eşit muamele ilkesi, madde 1’ de bahsedilen nedenlerden herhangi birisiyle doğrudan ya da dolaylı hiçbir ayırımcılı-ğın olmayacağı anlamına gelecektir.

Bu direktifin amacı, Üye Devletlerde eşit muamele ilkesini yürürlüğe sokmak amacıyla, istihdam ve iş alanlarında din veya inanç, malûliyet, yaş veya cinsel yönelim nedeniyle ayırımcılığa karşı mücadele etmek için genel bir çerçeve oluşturmaktır.

İstihdam ve Meslek Konularında Kadın ve Erkeğe Eşit Muamele ve Fır-sat Eşitliği İlkesinin Uygulanmasına Dair (yeniden düzenleme) 5 Temmuz 2006 tarihli Avrupa Parlâmentosu ve Konseyi’nin 2006/54/EC sayılı Direk-tifinin amaçları bakımından eşit muamele ilkesi doğrudan veya dolaylı özellikle medenî duruma veya aile durumuna atıfta bulunacak şekilde, cinsiyet temelinde her türlü ayırımcılığın yapılamayacağı anlamına gel-mektedir.

Komisyon raporlarında dile getirilmemiş olan “eşit muamele ilkesi/veya kavramı”nın – bu tasarının varlık sebebi olduğu için – tanımlarda yer almaması kanaatimizce eksikliktir. Yine aynı şekilde ayırımcılık, özel-likle pozitif ayırımcılık tanımlar arasında yer almalıydı.

Ancak bu tip tanımlamalar fazla teferruata girmeden, mümkün oldu-ğunca soyut olarak yapılmalıdır. Çünkü uygarlık ilerledikçe, insanlar ge-liştikçe vaktiyle insan hakkı sayılmayan birçok yeni konular günümüzde en tabiî insan hakları olarak kabûl görmektedir. Yıllar ilerledikçe insan hakları ifadesi yeterli gelmeyip, “insan onuru” kavramı ön plâna çıkmış-tır.İşte ayırımcılık da zamanla yetersiz kalmış, doğrudan ayırımcılık, do-laylı ayırımcılık tariflerine ihtiyaç duyulmuştur.Kanunlar ne kadar soyut,

26 ODYAKMAZ, “Eşitlik Kurumları”, s.98, s.99, s.100.

Page 24: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

744

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

elâstikî bir şekilde kaleme alınırlarsa o kadar yeniliklere, gelişmelere uya-bilirler ve uzun ömürlü olurlar, gelişmeler karşısında yetersiz kalmazlar, toplumun duyarlı olduğu konulara cevap verebilirler, hassasiyetleri tat-min ederler.O halde bazı kavramların tarifleri, zamanla yeni durumların eklenebilmesi için ucu açık bırakılmalıdır.

Kanunda yer aldığı halde eksik olduğu düşünülen veya hiç yer alma-yan kavramlar/tanımlar üzerinde durmamızın nedeni; bu Kanun hüküm-lerini yorumlamakla ve uygulamakla görevli olanlara ufuk genişliği ka-zandırabilmek ve geniş yorum yapabilmelerinde yardımcı olabilmektir.

B. Ayırımcılıkla Mücadele (İkinci Bölüm)

1. Eşitlik İlkesi ve Ayırımcılık Yasağı (3. Madde)

6701 sayılı Kanunda 3. maddenin 1.fıkrası eşitliği, 2.fıkrası ayırımcılık yasağını, 3.fıkrası ayırımcılık yasağının ihlâli halinde tedbir almakla ve ih-lâli sona erdirmekle yükümlü olan kurum ve kuruluşları, 4.fıkrası sorum-luluk altında bulunanların ayırımcılığın tespiti, ortadan kaldırılması ve eşitliğin sağlanması için tedbir alma yükümlülüğünü düzenlemektedir.

a) Eşitlik İlkesi (3. Maddenin 1. Fıkrası)27

Kanuna göre, “Herkes, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlan-mada eşittir.”

TBMM Genelkurulunda “Herkes hukuken tanınmış hak ve hürriyet-lerden yararlanmada eşittir. Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitlik ile ço-cuklara, yaşlılara, engellilere, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malûl ve gaziler için alınacak tedbirler bu ilkeye aykırı sayılamaz.” şek-linde öneri getirilmiş, ancak kabûl edilmemiştir.

b) Ayırımcılık Yasağı (3. Maddenin 2. Fıkrası)

3.maddenin 2.fıkrası bu Kanunun kapsamında ayırımcılığın yasak ol-duğu ayırımcılık türlerini saymaktadır.

Amacı ayırımcılığı engellemek, eşitliği sağlamak ve bu ilkeleri tüm ül-kede etkili bir şekilde uygulamak olan bir kanunun “ayırımcılık yasağı”-nın düzenlenmesiyle ilgili olan hükmünde hem Türk Ceza Kanununda, hem Anayasanın 10. maddesinde, hem de Anayasanın 90.maddesine göre kabûl ettiğimiz ve iç hukukumuzun birer parçası olan milletlerarası ant-laşmalar uyarınca eşitlik ilkesinin açıklanmasında mutlaka sayılması ge-reken ibareler vardır.Bunlar bizim Anayasamızın 10.maddesinde “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle….” şeklinde ifadesini bulmuştur.

27 ODYAKMAZ, “Eşitlik Kurumları”, s.98, s.99, s.100.

Page 25: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

745

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

TBMM Genelkurulunda tasarıda “mezhep” kelimesinin geçmeyişi eleştirilmiş ve mezhep kavramının olmayışının; mezhep nedeniyle ayı-rımcılık yapılabileceği, eşitliğin bozulabileceği, mezhep nedeniyle yapı-lacak ayırımcılığı bu Kanunun yasaklamadığı anlamının çıkarılacağı söy-lenmiştir.

Ancak tasarıda geçmeyen “mezhep” ibaresinin eleştiriler göz önüne alınarak Kanunun 3.maddesinin 2.fıkrasına eklenmesi kabûl edilmiş-tir. Gerekçe olarak da Anayasanın 10.maddesiyle paralellik sağlamanın amaçlandığı belirtilmiştir.

3. maddenin 2. fıkrasına Anayasanın 10.maddesiyle uyum sağlaması açısından “mezhep” ibaresinin eklenmesi uygun olmuştur.

Yine ikinci fıkrayla ilgili olarak “etnik köken” ibaresinin madde met-ninden çıkarılması gerektiği belirtilmiştir. Ayırımcılık yasağının sınırlı sa-yıda sayıldığı eleştiriler arasındadır.

2. fıkra Anayasanın 10.maddesine (“… Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep…”) yer vermekte, fakat anaya-sada geçen mezhepten sonra gelen “ve benzeri” ibaresi yerine başka bazı kavramlarla birlikte “etnik köken” ibaresini kullanmaktadır. Komisyon-lardaki muhalefet şerhlerinden birinde, bugün herkesin etnik kökeni ne olursa olsun zaten kanun önünde eşit olduğu, siyasî olarak yer verilmesi-nin uygun olmadığı ifade edilmiştir.

Kanaatimizce 2. fıkradan çıkarılması önerilen “etnik köken” ifadesinin bu fıkrada kalması uygun olmuştur.

Anayasanın 10.maddesindeki “…. ve benzeri sebepler” ibaresinin tasa-rıda yer almayışının bazı insanların cinsel yönelimlerinden dolayı ayırım-cılığa mâruz kalmalarına sebep olacağı, bunun da Anayasaya, milletlera-rası sözleşmelere aykırılık teşkil edeceği anlatılmıştır.

Nitekim Komisyonların raporlarındaki hemen hemen bütün muhale-fet şerhlerinde uluslararası belgelerde yer alan cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri farklı olan bireylerin görmezden gelinerek ayırımcılık türleri arasında sayılmadığı dile getirilmiş, “cinsel kimlik ve cinsel yönelim” iba-relerinin yer alması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Eşcinselliğin bir hasta-lık olmayıp bir tercih olduğu ifade edilmiştir.

Avrupa Birliği 2015 İlerleme Raporunda “Türkiye’de lezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve interseks bireylerin temel haklarına saygı gös-terilmemesi ciddî bir endişe kaynağıdır” denildiği de Genelkurulda ifade edilmiştir.

Page 26: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

746

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

Ayırımcılık yasağının kapsamının Avrupa Birliği Direktifleri ve ulusla-rarası standartlara göre genişletilmesi istenilmektedir. Nitekim konumuz-la ilgili Avrupa Birliği Konsey Direktifleri “amaç” maddelerinde üye dev-letlerde eşit muamele ilkesini yürürlüğe koymak amacıyla düzenledikleri alanları belirtirken “cinsel yönelim”i de saymaktadırlar.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 31 Mart 2010’da cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayırımcılıkla mücadelede alınacak önlemlere iliş-kin üye devletlere yönelik CM/Rec (2010) 5 no.lu bir tavsiye kararı almış-tır: “Üye devletler, ayırımcılığı yasaklayan ya da önleyen ulusal mevzuatlarının aynı zamanda cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temeli dahil, çoklu nedenlere dayalı ayırımcılığa karşı koruma sağlaması amacıyla önlemler almak üzere teşvik edilmektedirler” denilmektedir.

Uluslararası sözleşmelerde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine bakıl-maksızın tüm bireylerin insan haklarının desteklenmesi düzenlenmekte-dir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin eşitlik ilkesi gereği olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri farklı olan bireylerin ayırımcılık yasağın-dan faydalanma hakları bulunmaktadır.

Biz kendi toplumumuzun tarihten günümüze kadar gelen değer yar-gılarını gözardı edemeyeceğimizden, ancak taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere de aykırı davranamayacağımızdan bu Kanunda ileride ya-pılacak bir değişiklikte Anayasadaki gibi “…ve benzeri sebeplerle” ibare-sinin ileride şimdiden düşünülemeyen bazı eylem veya davranışların da ayırımcılık yasağına dâhil edilebilmesi için eklenmesinin uygun olacağını düşünüyoruz.

c) Ayırımcılık Yasağının İhlâli Halinde Tedbir Almakla Yükümlü Olan Kamu Kurum ve Kuruluşları İle Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları (3. Maddenin 3. Fıkrası)

Ayırımcılık yasağının ihlâli halinde konuyla ilgili olarak görevli ve yet-kili bulunan kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının tedbir almakla yükümlü olduğunu belirten 3.fıkra-nın sonuna “Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının alacağı tedbirler ve bunların uygulanması çıkarıla-cak yönetmelikle belirlenir” ibaresinin eklenmesi önerilmiştir.

Komisyon çalışmalarında “ayırımcılık yasağını ihlâl edenler”e uygula-nacak yaptırımların da tek tek sayılması ve bunlara ilişkin bir yönetmelik çıkarılacağının belirtilmemesi eleştirilmiştir.

Page 27: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

747

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

d) Ayırımcılık Yasağı Bakımından Sorumluluk Altında Olan Gerçek ve Özel Hukuk Tüzel Kişileri (3. Maddenin 4. Fıkrası)

3.maddenin 4.fıkrası önce ayırımcılık yasağını uygulamak bakımından sorumluluk taşıyanları gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri olarak belir-ledikten sonra, bunların yetki alanları içerisinde bulunan konular bakı-mından ayırımcılığı tespit etmekle, ortadan kaldırmakla ve eşitliğin sağ-lanması için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduklarını hüküm altına almaktadır.

2. Ayırımcılık Türleri (4. Madde)

6701 sayılı Kanunun iki fıkradan oluşan dördüncü maddesinin 1. fıkra-sı ayırımcılık türlerini saymakta, 2. fıkrası eşit muamele ilkesine uyulma-sı veya ayırımcılığın önlenmesi amacıyla kısaca adlî veya idarî süreçleri başlatan kişilerin mâruz kaldıkları olumsuz muamelelerin de ayırımcılık teşkil edeceğini düzenlemektedir.

a) Bu Kanun Kapsamına Giren Ayırımcılık Türleri (4. Maddenin 1. Fıkrası)

Komisyonlarda ve TBMM Genelkurulunda mağdurlaştırma, bağlantı ayırımcılığı, dışlama, yoksun bırakma, üstün tutma hallerinin de ayırım-cılık türlerine eklenmesi istenmiştir.

TBMM Genelkurul görüşmelerinde birinci fıkrada sayılan ayırımcılık türleri arasında (c) bendindeki çoklu ayırımcılığın zıddı olan “tekli ayı-rımcılık” türünün yasaklanmamış olması eleştirilmiştir.

Ayırımcılık türleri arasına “…ve benzeri şekilde” veya “ve benzeri” ibaresinin konulmasının uygun olacağı, kanun tekniği açısından tahdidî olarak sayılmasının ileride zorluklara yol açabileceği ifade edilmiştir.

Biz de bu görüşlere – bu kadar zor konuları içeren bir kanunun yo-rumunun ve uygulanmasının ayırımcılık türleri sayıldıktan sonra “… ve benzeri” ifadesinin eklenmesiyle daha kolay bir şekilde somut olaylara uygulanabileceğini düşünerek – katılıyoruz.

4.maddenin 1.fıkrasında sayılan ayırımcılık türlerinin arasında (e) ben-dindeki işyerinde yıldırmanın, aynı zamanda bezdirme anlamına da ge-len ‘mobbing’in yer alması çok isabetli bir düzenlemedir.

Ancak şunu da belirtmek gerekir ki; Türkiye’nin uluslararası taah-hütlerinde yer alan birçok ayırımcılık temeli bu Kanun kapsamına alın-mamıştır: Toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelinde ayırımcılık, sosyal statü temelinde ayırımcılık, çoklu ayırımcı-

Page 28: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

748

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

lık, mültecilik28 ve sığınma statüsüne ilişkin ayırımcılık gibi halleri de bu Kanunun uygulanması sırasında – hükümleri geniş yorumlayarak – göz ardı etmemelidir.

b) İdarî veya Adlî Süreç Başlatan veya Bu Süreçlere Katılan Diğer Kişilerin Bu Nedenle Marûz Kaldıkları Olumsuz Muameleler (4. Mad-denin 2. Fıkrası)

4.maddenin 2.fıkrası Kanunun amacı olan eşit muamele ilkesine uyul-masını sağlamak veya ayırımcılığı önlemek amacıyla idarî veya adlî sü-reçleri başlatan kişilerle bu süreçlere katılan kişilerin veya bunların tem-silcilerinin durumunu düzenlemektedir.Fıkra, sayılan kişilerin bu süreç nedeniyle mâruz kaldıkları olumsuz muamelelerin de ayırımcılık teşkil edeceğini belirtmektedir.

2.fıkrada; ayırımcılığa uğrayıp hak arayanların bu süreç sırasında bu sebeple mâruz kaldıkları ve mağdurlaştırma olarak ifade edilen muame-lenin de ayırımcılık teşkil edeceği anlatılmak istenmekle beraber, bu hük-mün daha anlaşılır bir şekilde ifade edilebileceğini düşünmekteyiz.

3. Ayırımcılık Yasağının Kapsamı (5. Madde)

a) Hizmet Türleri (5. Maddenin 1. Fıkrası)

6701 sayılı Kanunun 5.maddesinin 1.fıkrası: “Eğitim ve öğretim, yargı, kolluk, sağlık, ulaşım, iletişim, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler, sosyal yardım, spor, konaklama, kültür, turizm ve benzeri hizmetleri sunan kamu kurum ve ku-ruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri, yürüttükleri faaliyetler bakımından bu hizmetlerden yarar-lanmakta olan veya yararlanmak üzere başvurmuş olan ya da bu hizmetler hak-kında bilgi almak isteyen kişi aleyhine ayrımcılık yapamaz. Bu hüküm kamuya açık hizmetlerin sunulduğu alanlar ve binalara erişimi dekapsar.” şeklindedir.

“… Bu hizmetler hakkında bilgi almak isteyen kişi aleyhine ayırımcılık yapamaz….” ibaresi yerine “…bilgi almak isteyen gerçek ve tüzel kişiler aleyhine ayırımcılık yapamaz…” şeklinde düzenlenmesi önerilmiştir.

Ayrıca ayırımcılık yasağının kapsamının genişletilerek “…kişi”den sonra gelmek üzere “… ve kişi grupları” aleyhine de ayırımcılık yapıla-mayacağının belirtilmesi önerilmiştir.

“Seçme ve seçilme hakkı dahil olmak üzere kamusal yaşama katılım bakımından, hiç kimse aleyhine…” ayırımcılık yapılamayacağı şeklindeki ekleme de öneriler arasındadır.

28 Bu konuda bkz. ALTINIŞIK, Çiğdem-Mehmet Şahin YILDIRIM, Mülteci Haklarının Korunması, [basım yeri yok] Ocak 2002, xiii+393 sayfa, Ankara Barosu Yayınları.

Page 29: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

749

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

b) Hizmetlerin Sunulduğu Alanlar (5. Maddenin 2. Fıkrası)

5.maddenin 2.fıkrasında; yukarıda sayılan hizmetlerin plânlaması, su-nulması ve denetlenmesinden sorumlu olan kişilerin ve kurumların, farklı engelli grupların ihtiyaçlarını dikkate almakla ve makûl düzenlemelerin yapılmasını sağlamakla yükümlü oldukları hüküm altına alınmıştır.

Komisyonların raporlarında 5.maddenin 2.fıkrasının ciddî bir eksiklik içerdiği, farklılıklar salt engellilere özgülenmiş olduğundan, bu haliyle düzenlemenin kendisinin dolaylı ayırımcılık uygulaması niteliğinde gö-züktüğü belirtilmiştir. Eleştirilere göre bu haliyle fıkra, hizmetlerin tasar-lanması ve sunulmasında; engelliler dışındaki, belli şartları ve özellikleri nedeniyle farklı ihtiyaçları ortaya çıkan birey ve grupların (Müslüman olmayan cemaatler, kürtler, alevîler, romanlar, kadınlar, eşcinseller, ço-cuklar, vb.) ihtiyaçlarının dikkate alınmasında ve bunlara ilişkin makûl düzenlemeler yapılmasında ihmalkâr davranılabilirmiş, bu gruplar dik-kate alınmayabilirmiş gibi bir sonuç doğurmaktadır. Yine raporlara göre; bu madde değiştirilmeli, aşağıdaki gibi düzenlenmelidir: Bu hizmetlerin tasarlanması ve sunulmasından sorumlu olan kişi ve kurumlar, kimi özel-likleri nedeniyle farklı ihtiyaçları olan birey ve birey grupları ile engelli grupların ihtiyaçlarını dikkate almakla ve makûl düzenlemeleri yapmakla yükümlüdür.”

Başka bir öneri de, 2.fıkradaki “engelli grupların” ibaresi yerine “En-gellilerin, kadınların, çocukların, yaşlıların, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malûl ve gazilerin” ibaresinin eklenmesi şeklindedir.

Ayırımcılığın kapsamının sadece engelli grupların ihtiyacıyla sınırlı tutulduğu, içeriğinin genişletilmesi, belediye hizmetleri ile bankacılık, si-gortacılık, ticaret gibi tüm alanları da kapsayacak şekilde yeniden düzen-lenmesi gerektiği belirtilmiş, ayrıca ayırımcılık yasağının sadece kişi aley-hine değil, “kişi ve gruplar” aleyhine olarak genişletilmesi önerilmiştir.

“…farklı engelli grupların ihtiyaçları…” ibaresi yerine “kimi özellikleri nedeniyle farklı ihtiyaçları olan birey ve birey grupları ile engelli grupla-rın…” ibaresinin konulması önerilmiştir.

TBMM Genelkurulunda 5.madde ile ilgili görüşmelerde seçim zaman-larında belediyelerin billboardlarının kullanılmasıyla ilgili olarak siyasî partilerin mâruz kaldıkları zorlukların, 5.maddedeki ayırımcılık yasağı-nın kapsamına nasıl gireceği sorulmuştur.

Biz bu fıkraların düzeltilmeleri önerisine katılmakla birlikte değiştir-me gerekçesine, daha doğrusu ayırımcılığa uğruyormuş gibi sayılan birey gruplarından bir kısmının, daha açık bir ifadeyle ülkemizde burada belir-

Page 30: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

750

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

tilen bazı grupların ayırımcılığa uğradığına inanmamaktayız.

4. İstihdam ve Serbest Meslek (6. Madde)

6701 sayılı Kanunun gerekçesinde de açıklandığı üzere “İstihdam ve serbest meslek” başlıklı 6.madde ile kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörde istihdam ve iş ile ilgili süreçlerde ayırımcılık yasağı düzenlen-mektedir. İstihdam alanı, ilgili Avrupa Birliği müktesebatı kapsamında ayırımcılık yasağının uygulandığı ana kategorilerden birini oluşturmak-tadır. Maddede ilgili Avrupa Birliği müktesebatı ışığında, iş ile ilgili sü-reçlerin tümünde ayırımcılık yasağı düzenlenmekte ayrıca kadınlara karşı güvence sağlanmaktadır.

6.madde kimlerin ayırımcılık yapamayacağını, kimlere hangi çeşit baş-vurularda ayırımcılık yapılamayacağını, iş ile ilgili hangi süreçlerde ve hangi konularda ayırımcılık yapılamayacağını düzenlemektedir.

Kadınları güvence altına almakta, serbest mesleğin çeşitli aşamala-rında ayırımcılık yapılamayacağını, İş Kanunu kapsamına girmeyen her türlü iş ve iş görme sözleşmelerinin, kamu kurum ve kuruluşlarındaki istihdamın bu madde kapsamında olduğunu belirtmektedir.

a) İş İle İlgili Süreç Boyunca Ayırımcılık Yasağı (6. Maddenin 1. Fık-rası)

6.maddenin 1.fıkrası işverenin veya işveren tarafından yetkilendirilmiş kişinin, işverenin bir çalışanına veya çalışmak amacıyla başvuran kişiye, işyeriyle veya iş ile ilgili bilgi edinmek isteyen kişi aleyhine ayırımcılık yapılamayacağını düzenlemektedir.

İşle ilgili süreçleri veya aşamalarını da bilgilenme, başvuru, seçim kri-terleri, işe alım şartları, çalışma ve çalışmanın sona ermesi şeklinde say-dıktan sonra işe ilgili süreçlerin hiçbirinde ayırımcılık yapılamayacağını eklemektedir.

Aleyhinde ayırımcılık yapılabilecek kişileri de; o işverenle çalışmakta olan veya çalışmak amacıyla başvuran kişi, uygulamalı iş deneyimi edin-mek üzere bir işyerinde bulunan kişi, uygulamalı iş deneyimi edinmek üzere başvuran kişi, herhangi bir sıfatla çalışmak üzere işyeri veya iş ile ilgili bilgi edinmek isteyen kişi,uygulamalı iş deneyimi edinmek üzere iş-yeri ve iş ile ilgili bilgi edinmek isteyen kişi olarak saymaktadır.

b) 1. Fıkranın Kapsamına Giren Hususlar (6. Maddenin 2. Fıkrası)

6.maddenin 2.fıkrası; 1.fıkradaki işle ilgili sürecin ayrıntılarını saymak-ta; iş ilânı, işyeri, çalışma şartları, meslekî rehberlik, meslekî eğitim ve ye-niden eğitimin tüm düzeylerine ve türlerine erişim, meslekte yükselme

Page 31: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

751

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

ve meslekî hiyerarşinin tüm düzeylerine erişim, hizmet içi eğitim, sosyal menfaatler ve benzeri hususları da kapsadığını belirtmektedir.

Burada “…ve benzeri hususlar..” ibaresinin bulunması doğru olmuş-tur.

Ayırımcılık yasağı kapsamının Avrupa Birliği Direktifleri ve uluslara-rası standartlara göre genişletilmesi, LGBTİ’lerin bu kapsama girebilmesi ve cinsel kimliğe ve cinsel yönelime dayalı ayırımcılığın da yasaklanabil-mesi ve ayırımcılık temellerine yenilerinin eklenebilmesi için bu fıkranın ucunun açık bırakılması gerektiği komisyon üyelerinin bir kısmı tarafın-dan belirtilmiştir.

c) Kadınlara Güvence Sağlayan Hüküm (6. Maddenin 3. Fıkrası)

3.fıkra ile işveren veya işverenin yetkilendirdiği kişi tarafından iş baş-vurularının gebelik, annelik, çocuk bakımı gerekçeleriyle reddedileme-yeceği düzenlenmekte, böylece kadınların iş hayatında karşılaşabileceği zorluklara karşı bir güvence sağlanmaktadır.29

Avrupa Birliği cinsiyete karşı ayırımcılığı önleme konusuna çok önem vermektedir. Din veya inanç, yaş, engellilik veya cinsel tercih alanların-daki ayırımcılıkla ilgili Çerçeve Direktif (2000/78/EC) bir eşitlik kurumu kurulması yönünde bir şart içermemektedir. Bununla beraber cinsiyete ilişkin ayırımcılık yapılmaması ve eşit muamelenin sağlanması için bir eşitlik kurumu kurulması 76/207 sayılı Direktifin 8a maddesini değiştiren 2002/73 sayılı Direktifte öngörülmüş ve son tarih olarak da 5 Ekim 2005 verilmiştir.

Görüldüğü üzere ayırımcılığın tüm alanları için eşitlik kurumları ku-rulmasına yönelik bir Avrupa Birliği Konsey Direktifi olmamasına rağ-men, cinsiyet yönelik ayırımcılık ihlâlinin önlenmesi için eşitlik kurumu kurulması ihtiyacı görülmüş ve zorunlu olarak kurulması kararı alınmış-tır.30

d) Serbest Meslekle İlgili Ayırımcılık Yasağı (6. Maddenin 4. Fıkrası)

6701 sayılı Kanunun 6. maddesinde serbest mesleğe kabûl, ruhsat, ka-yıt, disiplin ve benzeri konularda ayırımcılık yapılamayacağı düzenlen-miştir.

29 ODYAKMAZ Zehra, “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) Açısından Türk Kadınının Durumu”, İşveren, Nisan- Mayıs 2005, S.7-8, C.43, s. 34-37; TÜRK, Hikmet Sami: age.

30 ODYAKMAZ, “Eşitlik Kurumları”, s.102.

Page 32: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

752

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

e) Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İstihdamla İlgili Ayırımcılık Ya-sağı (6. Maddenin 6. Fıkrası)

Komisyonlarda kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamın bu madde-ye tâbi olacağını düzenleyen 6. fıkranın soyut olduğu ileri sürülmüştür.

TBMM Genelkurulunda 6.maddenin 6.fıkrası için teklif edilen değişik-lik şöyledir: “Her kişi kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete almada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetile-mez, hizmetin görüleceği yer veya hizmet ile ilgili olarak bilgi edinmek isteyen kişi aleyhinde bilgilenme, başvuru, çalışma ve çalışmanın sona ermesi süreçleri dâhil olmak üzere hizmetle ilgili süreçlerin hiçbirinde ayırımcılık yapılamaz. Ayırımcılık yasağı; çalışma yeri, çalışma koşulları, ücret ve diğer malî hak ve menfaatler, hizmet-içi eğitim, sosyal menfaatler ve benzeri hususları kapsar.”

f) 6. Maddeye Yeni Bir Fıkra Eklenmesi Önerisi

Komisyon üyelerinin bir kısmı 6.maddeye “İşveren tam süreli çalışan karşısında kısmî süreli çalışana farklı muamele yapamaz” fıkrasının ek-lenmesini önermişlerdir.

Hem kamu kurum ve kuruluşlarında, hem özel sektörde istihdamla ve aynı zamanda iş ile ilgili süreçlerin tümünde ayırımcılık yasağının hüküm altına alındığı 6. madde özellikle “kadınlar” ve “kısmî süreli çalışanlar” için önem arzetmektedir. Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayı-rımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine taraf olduğumuz da dikkate alındı-ğında buradaki düzenlemenin önemi daha iyi anlaşılacaktır.31

Gerek imzalayıp onayladığımız uluslararası sözleşmelerin, gerek İş Kanunu gibi ulusal mevzuatın kadınlara ayırımcılık yapılmaması veya eşit muamele yapılmasını kapsayan hükümler içermesi çok önemli ol-makla beraber uygulamanın da aynı doğrultuda olmasının sağlanmasının işte ancak bu Kanunun bu hükümleriyle başarılabileceği kanaatindeyiz.

Kısmî zamanlı çalışanlara gelince; gerçekten iş ilişkisinde tam süreli çalışan karşısında kısmî süreli çalışanlar aleyhine yapılan ayırımcılık çok sık rastlanan bir durumdur. Bu örneğe Avrupa Birliği ülkelerinde de rast-lanmaktadır. Önemli olan husus; işyerinde devamlı bulunmak olmayıp, verilen işin en iyi şekilde mümkün olan en kısa sürede yapılmasıdır. Bu hususun özellikle işverene öğretilmesiyle ayırımcılığın bu türünün önle-nebilmesinin belki mümkün olabileceğini düşünmekteyiz.

31 ODYAKMAZ, “Kadınlara Ayırımcılık.”, agm.

Page 33: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

753

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

5. Ayırımcılık İddiasının İleri Sürülemeyeceği Haller Ve İstisnalar (7. Madde)

6701 sayılı Kanunun bir fıkradan oluşan 7. maddesinde ayırımcılık id-diasının ileri sürülemeyeceği durumlar bentler halinde sayılmaktadır.

a) İstihdam ve serbest meslek alanlarında ayırımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği haller (md.7/f.1/(a) bendi)

7.maddenin 1.fıkrasının (a) bendi istihdam ve serbest meslek alanla-rında, zorunlu meslekî gerekliliklerin varlığı halinde amaca uygun ve orantılı farklı muamelelerde ayırımcılık iddiasında bulunulamayacağını düzenlemektedir.

Komisyon üyeleri bu bendin muğlâk, ucu açık, tehlikeli ve kanunun ruhuna aykırı olduğunu ifade etmişler, yalnızca istihdamda ayırımcılığın ayrıntılı olarak düzenlendiğini, ancak diğer sektörlere değinilmediğini dile getirmişlerdir.

Bu kurumun kararlarının mahkemelerde resmî rapor olarak kullanıla-cağı dikkate alındığında bu bendin bu şekilde ucu açık olarak düzenlen-memesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Kurul tarafından sonuçlandırılan başvurulara ilişkin davalarda, yargı yerlerinin; Kurulun kararını bilirkişi raporu olarak değerlendirebileceğini düzenleyen ihlâl incelemeleriyle ilgili 18.maddenin 6.fıkrası Genelkurul-da tasarıdan çıkarılmıştır.

b) Sadece Belli Bir Cinsiyetin İstihdamını Zorunlu Kılan Durumlar (md.7/f.1./(b) bendi)

Sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlarda ayı-rımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceğini hüküm altına alan bu bendin “belli bir cinsiyetin istihdamı…” diyerek 5 Temmuz 2014 tarihli ve 4857 sa-yılı İş Kanunundaki istisnadan da daha kapsamlı olup bu Kanunun geri-sinde kaldığı Komisyon raporlarında belirtilmiştir. Uluslararası Çalışma Teşkilâtının (ILO) 111 no.lu Ayırımcılık Sözleşmesinin hükmüyle de çeliş-kili olduğu ve (b) bendinin tasarıdan çıkarılması veya “imamlık, ebelik…. gibi” ibaresinin eklenmesi önerilmiş, ancak öneri kabûl görmemiştir.

7.maddenin 1.fıkrasının (b) bendinin çok kapsamlı ve olumsuz yorum-lanmaya müsait bir istisna olduğunu düşünmekteyiz. Bilhassa, 1985 yılın-da taraf olduğumuz Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayırım-cılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) hükümleri ışığında da bu bendin başka türlü daha doğrusu daha dar ifade edilmiş olmasının gerekliliğini düşünüyoruz.

Page 34: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

754

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

Genelkurul görüşmelerinde verilen; erkeklerin hemşire, kadınların otobüs şoförü olarak çalıştığına dair örnekleri, eşitlik politikalarını, far-kındalıkları arttıran programlara olan ihtiyaçları göz önünde tutarak, “Sa-dece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlar” ibaresinin Anaya-sanın 10.maddesindeki pozitif ayırımcılıkla ilgili fıkraya aykırı olduğunu düşünmekteyiz.

c) İşe Kabûl ve İstihdam Sürecinde Yaş Temeline Dayalı Farklı Mua-mele (md.7/f.1/(c) bendi)

1.fıkranın (c) bendi ile, hem işe kabûl sırasında hem de istihdam sü-recinde, hizmetin getirdiği zorunluluklardan dolayı yaş sınırının belirle-nip uygulanması nedeniyle ve ayrıca amaçla orantılı olması şartıyla yaşa dayalı farklı muameleye karşı ayırımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu bendin getirdiği istisna hükmüne katılıyoruz. Ancak ifadenin doğ-ruluğu bakımından “yaşa dayalı…” yerine “yaş temeline dayalı..” ibare-sinin kullanılmasının daha iyi bir anlatım şekli olduğunu düşünüyoruz.

d) Çocuk veya Özel Bir Yerde Tutulması Gereken Kişilere Yönelik Özel Tedbirler (md.7/f.1/(ç) bendi)

Çocuklarla özel bir yerde tutulması gereken kişilere yönelik özel ted-birlerle ilgili istisna hükmünün yerinde bir düzenleme olduğunu kabûl ediyoruz. Ancak yine ifade bakımından aynı anlama gelen tedbir ve ön-lem kelimelerinin farklı anlama gelen kelimeler gibi aynı cümlede “… özel tedbirler ve koruma önlemleri…” şeklinde kullanılmasını yanlış buluyoruz.

e) Bir Dine Ait Kurumda Sadece O Dine Mensup Kişilerin İstihdamı (md.7/f.1/(d) bendi)

Bu fıkra bir dine ait kurumda sadece o dine mensup kişilerin istihda-mını düzenlemektedir.

TBMM Genelkurulunda bir dine ait kurumda, din hizmeti veya o dine ilişkin eğitim ve öğretim vermek üzere sadece o dine mensup kişilerin istihdamında ayırımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceğini düzenleyen (d) bendinin Kanunun lâfzına ve ruhuna aykırı olduğu, bir dine ait kurumlar-daki din hizmeti veren kişilerin ille de o din mensubu olmalarının gerek-mediği, bu istisnanın kendisinin ayırımcılık teşkil ettiği ileri sürülmüştür.

Maddenin (b) bendinde yer alan “Bir dine ait kurumda …sadece o dine mensup kişilerin istihdam” edileceğine dair hükümde gözetilen amaçla ya-pılan düzenleme arasında ölçülülük ilkesinin gözardı edildiğini düşün-mekteyiz.

Page 35: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

755

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

Komisyonlarda önerilen “her din ve inanç için bu alandaki istihdam, o din ve inancın özelliklerine aykırı olamaz” hükmünün daha uygun olaca-ğına inanmaktayız.32

SONUÇ VE ÖNERİLERİMİZ

Hak, hukuken korunan menfaat demektir. Hak, içinde adaleti, doğru-yu, gerçeği ve eşitliği barındırmaktadır. Hak, eşitlik ve adalet ancak bir arada olduğu sürece bir anlam ifade etmektedir. Hak yoksa eşitlikten veya diğerlerinden bahsetmek anlamsız olacaktır.

İşte bu kısa açıklamadan hareketle; bu Kanunun düzenlediği aynı amaca ulaşma yolunda, fakat birbirinden farklı çalışmalar gerektirecek bazı konuları ayırmakta fayda vardır:

Ancak önce insan hakları ihlâllerinin durdurulması, ayırımcılığın ön-lenmesi, eşitliğin sağlanması bakımından fırsat eşitliği verilmesi için bu kavramların her birinin farklı içeriklere sahip olduğunu bilmek gerek-mektedir.

- Bu ihlâllerin, eşitsizliklerin, ayırımcılığın artık yapılmaması ve tüm toplumu bilinçlendirmek, işverenleri eğitmek için uzun vadeli plânlar ya-pılması başka bir fonksiyondur;

- İnsan hakkı ihlâl edilen, eşitsizliğe, ayırımcılığa mâruz kalan mağ-durları korumak, haklarını geri vermek veya geri verilmesine aracı olmak başka bir fonksiyondur;

- İnsan haklarının ihlâl edilmemesi, ayırımcılık yapılmaması için gerek toplumu bilinçlendirmek, gerek mağdurlarla ilgilenmek için kuruluşlar, komisyonlar kurmak üzere kanunlar, kararnameler çıkarmak başka ko-nudur;

- Bu mevzuatı kabûl ettikten sonra bu kurumları fiilen kurmak başka-dır;

- Hattâ bu kurumları kurduktan sonra bunları faaliyete geçirmek yine başka bir fonksiyondur.

Ayrı ayrı kurulan yani insan hakları kurumu, ayırımcılık kurumu, ulu-sal önleme mekanizması gibi ayrı ayrı yapıların tek bir çatı altında toplan-ması halinde daha etkin çalıştıkları ve özellikle yetki kargaşasına neden olan hususların ortadan kaldırıldığı görülmüştür. İngiltere, Hollanda, Fransa’yı örnek olarak verebiliriz.

32 6701 sayılı Kanunun üçüncü-altıncı bölümleri (8-26. maddeler), “6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Üzerine Bir Değerlendirme-II” başlıklı makalemizde değerlendirilecektir.

Page 36: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

756

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun yetkilerinin diğer ku-rumlarla karışarak mağdurlarda başvuru yeri konusunda karışıklık yara-tacağını sanmıyoruz.

Eğer ayırımcılık ve eşitsizlik “idare”den kaynaklanıyorsa mağdur Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurmalıdır.

Bu ihlâller gerçek ve özel hukuk kişilerinden kaynaklanıyorsa mağdur Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na başvurmalıdır diye düşün-mekteyiz.

İnsan hakları ihlâllerinin, ayırımcılığın, eşitsizliğin insanlık için kesin-likle önlenmesi gerekmektedir. Günümüzde hemen hemen bütün top-lumlar bu problemin giderilmesinin bilincine varmış, gereken tedbirleri almak ve bu hallere son vermek için çalışmaktadırlar.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun başarılı olması için tale-bin, ihtiyacın halktan gelmesi sağlanmalıdır.

Ancak bütün bu çalışmaları başarıya götürecek olan ne kanunlar ne de kurulacak kurumlardır. Asıl olan insan unsuru olup bütün bireylerin bu konularda eğitilmesidir.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumununyakın bir gelecekte insan haklarının, ayırımcılığın, eşitsizliğin önlenmesi konusunda başarıya ula-şacağını düşünüyoruz.

Ancak bütün bireylerin bu konularda eğitilmeleri sonucunda bütün insanların eşit olduğu, hiçbir bakımdan ayırımcılığa uğramadığı bir dün-yaya kısa zamanda kavuşacağımıza inanıyoruz.

İnsan haklarının korunması, her çeşit eşitsizliğin giderilmesi, her çeşit ayırımcılığın önlenmesi için yürürlüğe girmiş bu Kanun kapsamında uy-gulanabilecek birkaç önerimiz bulunmaktadır:

Birinci önerimiz: İşi bilimsel yönden inceleyecek, insan hakları, ayı-rımcılık, fırsat eşitliği konularında araştırmalar, anketler yapacak, bunları kamuoyu oluşturmak amacıyla, başta yasama organı olmak üzere yöne-tim birimlerine danışmanlık yapacak, somut olaylarda bilirkişi olarak hiz-met verecek bir “Enstitü” kurulmalıdır.

Bu enstitünün amacı; eşitsizliği, ayırımcılığı ve insan hakları ihlâllerini önleyecek tedbirleri saptamak ve bu konularda herkese özellikle de insan hakları ve ayırımcılıkla mücadele eğiticilerine “eğitim” vermek olmalıdır.

Bu enstitü Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu gereği kurulmuş olan Kurumun; 9.maddede düzenlenen görevlerini, özellikle

Page 37: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

757

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

1.fıkranın (b) bendinde düzenlenmiş olan “…bilgilendirme ve eğitim yoluy-la kamuoyunda duyarlılığı geliştirmek” görevini yerine getirmede yardımcı, hattâ öncü olacaktır.

Bu enstitünün varlığına ilerleyen zamanlarda çok ihtiyaç duyulacaktır. Çünkü Kurum insan hakları ihlâllerini, ayırımcılık yasağı ihlâllerinire’sen veya başvuru üzerine incelemek, araştırmak, karara bağlamak, sonuçları-nı takip etmekle (md.9/f.1/(f) ve (g) bentleri) ancak meşgûl olacak, konuyu bilimsel yönden inceleyecek ayrı bir birime ihtiyaç duyacaktır. İşte kurul-masını önerdiğimiz “Enstitü” bu görevi yerine getirecektir.

İkinci önerimiz: Parlâmentoda, bütün bu çalışmaları yönlendirecek mevcut İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile Kadın-Erkek Fırsat Eşit-liği Komisyonu “İnsan Hakları İhlâllerini, Eşitsizliği ve Ayırımcılığı Ön-leme Komisyonu” şeklinde yeniden düzenlenerek çalışma alanları geniş-letilebilir.

Üçüncü önerimiz: Özel bilgi ve usulî hükümlerin uygulanmasını ge-rektiren eşitsizlik ve ayırımcılık konularını inceleyip karara bağlamakla görevli “Eşitsizliğin ve Ayırımcılığın Önlenmesi Mahkemeleri” kurulma-lıdır.

Dördüncü önerimiz: Toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili eğitimin mut-laka bütün aşamalardaki müfredata girmesidir. Bu eğitim okul öncesi (yu-vadan) eğitimden başlayarak bütün tahsil hayatı boyunca, çalışma haya-tında da hizmet-içi eğitimle devam etmelidir.

Beşinci önerimiz: Mağdurlara bir tazminat ödenmesi ve ödenmesi ge-reken tazminatın miktarıyla ilgilidir.

Avrupa Birliği Konsey Direktiflerinde yer alan benzer hükümlerden bir tanesi de üye devletlerin mağdura tazminat ödemesiyle ilgili koyduk-ları yaptırımların etkili, orantılı ve caydırıcı olması gerektiği şeklindedir.

Milletlerarası Adalet Divanı; eşit muamele ilkesinin ihlâli durumunda ayırımcılığa uğrayan mağdura verilecek tazminatın uğranılan zarar nis-petinde olması gerektiğini hükme bağlamıştır. Tazminatta üst sınır belir-lemeyi de kabûl etmemektedir.

Altıncı önerimiz Kanunun uygulanması ile ilgili olacaktır:

6332 sayılı Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanununa nazaran daha ayrıntılı hükümler ihtiva eden 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu için ivedilikle “uygulama yönetmeliği”nin çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.

Page 38: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

758

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

Yedinci önerimiz: Bu Kurumun çalışmaya başlamasından kısa bir süre sonra yeniden ele alınacağını tahmin ettiğimiz bu Kanunda mevcut bazı dağınıklıklar değişiklik çalışmaları sırasında giderilmelidir.

Page 39: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

759

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

KAYNAKLAR

AKAL Cemal Baki/ ERÖZDEN Ozan/AKBULUT Olgun/ ZEYBEKOĞ-LU Emre, İnsan Haklarının Tarihsel Gelişimi, Birinci Basım, [basım yeri yok], Nisan 2003, 80 sayfa, Toplumsal Katılım ve Gelişim Vakfı (Avrupa Birliği’nin desteğiyle).

ALTINIŞIK Çiğdem/YILDIRIM Mehmet Şahin, Mülteci Haklarının Korunması, [basım yeri yok] Ocak 2002, xiii+393 sayfa, Ankara Barosu Yayınları.

Avrupa Birliği Sürecinde Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmeleri ve Türkiye (Hazırlayan: Zeynep Oya USAL), İstanbul Ağustos 2006, 74 sayfa, İktisadî Kalkınma Vakfı Yayınları No:195.

ÇEÇEN Anıl, İnsan Hakları Rehberi, Ankara 1999, 844 sayfa, Bilim Yayınları:74.

ÇEÇEN Anıl, İnsan Hakları, İkinci Basım, [basım yeri ve yılı yok], 251 sayfa, Gündoğan Yayınları.

DENİZ Yusuf: Türk İdare Hukuku Açısından Kamu Denetçiliği Ku-rumunun Görev Alanı, Konya 2014, T.C. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilim-ler Enstitüsü Doktora Tezi, VII+343 sayfa.

DERDİMAN Ramazan Cengiz, İdarî Yargının Genel Esasları, Yeni De-ğişikliklere Göre Güncellenmiş 3.Baskı, Bursa 2014, s.13, Aktüel Yayınları.

DOĞANAY Selim, “İdarî Yaptırımlar ve Avrupa İnsan Hakları Mah-kemesinin Konuya Yaklaşımı”, Adalet Dergisi, Ocak 2016, S.54, s.19-36.

DONNELLY Jack: Teoride ve Uygulamada Evrensel İnsan Hakla-rı (Türkçesi: Mustafa ERDOĞAN-Levent KORKUT), Ankara [basım yılı yok], 332 sayfa, Yetkin Yayınları.

ERGÜL Ergin, “Mevlâna Perspektifinden İnsan Hakları”, Adalet Der-gisi, Y: 2015, S: 51.

ERSOY Nuri, 29 Mart 2016 tarihli TBMM’nin Yedinci Oturumunda yaptığı konuşma.

GEMALMAZ Mehmet Semih, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukuku Eşiğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Madde 3/İşkence Yasağı) Analizi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Madde 3) Çerçevesinde İç-tihadî Standartlar, Türkiye Davalarında Avrupa İnsan Hakları Sözleş-mesi (Madde 3) İçtihatları, Ankara 2006, 1.Baskı, LXIII+926 sayfa, Ankara Barosu Yayınları.

http://www.tihk.gov.tr/tr/UOM/Ulusal-%C3%96nleme-Mekaniz-

Page 40: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

760

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu ÜzerineBir Değerlendirme-I

mas%C4%B1, (12.05.2016).

KAPANİ Münci, İnsan Haklarının Uluslararası Boyutları, Yenilenmiş İkinci Basım, İstanbul Nisan 1991, s.5’den naklen, (198 sayfa), Bilgi Yayın-ları, Bilgi Dizisi:46.

KARAMAN KEPENEKÇİ Yasemin, İnsan Hakları Eğitimi, Ankara Şubat 2000, [10]+191 sayfa, Anı Yayıncılık.

MUMCU Ahmet, İnsan Hakları ve Kamu Özgürlükleri, Ankara Ekim 1992, Birinci Baskı, XXXII+315 sayfa, Savaş Yayınları.

ODYAKMAZ Zehra, “EqualityBodies”, PravniZivotCasopisZaPrav-nuTeoriju i Praksu, TematskiBroj, Pravo I UniverzalneVrednosti, Broj 12/2005, Tome IV, Godina LIV/Knjiga 496 str.1-1224, Beograd, Udruzen-jePravnikaSrbije, p.793-803.

ODYAKMAZ Zehra, “Eşitlik Kurumları ve Türkiye’de Durum”, Sel-çuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.16, S.1, Y.2008, s.93-116. (“Eşitlik Kurumları”)

ODYAKMAZ, Zehra: “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlen-mesi Sözleşmesi (CEDAW) Açısından Türk Kadınının Durumu”, İşveren, Nisan- Mayıs 2005, S.7-8, C.43, s. 34-37. (“Kadınlara Ayırımcılık”)

ODYAKMAZ Zehra, “Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Kurumu-nun Tanıtılması ve 6328 Sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Değerlendirilmesi”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Türkiye Adalet Akademisi’nin 10. Kuruluş Yılı Armağanı, “Adalet İçin Bilgi”, Y.4, S.14, Temmuz 2013, s.1-85.

ODYAKMAZ Zehra, “Millî Birlik, Lâiklik ve Evrenselleşen Atatürkçü-lük”, s.61-105, T.C.Genelkurmay Başkanlığı, Ankara, Atatürkçülük Kon-feransları-I, Ankara 2003, VII+290 sayfa, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları.

ODYAKMAZ Zehra/ÇINARLI Serkan, İdarî Uyuşmazlıklarda Yargı Öncesi Çözüm Usûllerinin Uygulanabilirliği, Ankara Ekim 2013, 168 sayfa, Orion Kitabevi.

ODYAKMAZ Zehra/ KAYMAK Ümit/ ERCAN İsmail, İdare Hukuku, Son Güncel Mevzuata Göre Hazırlanmıştır, Güncellenmiş 16.Baskı, İstan-bul Mayıs 2015, s.270-272, (XXII+467 sayfa), XII Levha Yayınları, Yayın No:498.

SEYMEN ÇAKAR Ayşen, “Hukukî Bir Kavram Olarak İnsan Onuru”, Hukukun Gençleri Sempozyumu 3, 11-12 Ekim 2012, Akdeniz Üniversi-tesi Hukuk Fakültesi ve Antalya Barosu Organizasyonu, Antalya.

Page 41: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …

761

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Doç. Dr. Bayram KESKİNYrd.Doç.Dr.Yusuf DENİZ

SUNAY Reyhan, Hukuk ve Siyaset Ekseninde İnsan Hakları, [basım yeri yok] Mart 2013, 248 sayfa, Çizgi Kitabevi Yayınları:410, Bilim Toplum Siyaset.

TEZCAN Durmuş/ERDEM Mustafa/SANCAKDAR Oğuz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, Gözden Geçirilmiş 2. Baskı, Ankara Şubat 2004, 672 sayfa, Seçkin Yayın-cılık.

TÜRK Hikmet Sami, Türkiye’de ve Dünyada İnsan Hakları, Ankara Aralık 1998, VIII+303 sayfa, İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Yayın-ları No:5.

Page 42: 6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU …