Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak -...

12

Transcript of Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak -...

Page 1: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil
Page 2: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

Yeni TürkiyeYıl 22 Sayı 83

Ocak - Haziran 2016Fiyatı 40 TL

2 Ayda Bir Yayımlanır

Yüksek İstişare Heyeti Halil İnalcık (Başkan) / Mark Almond / Mehmet Aydın / Sabahattin Balcı / Yakup Basmacı

Semavî Eyice / Ahmed Hatiboğlu / Darhan Kıdırali / Hayrettin Karaman Kemal Karpat / Şerif Mardin / Jean Lois Mattei / Justin McCarthy

Rhoads Murphey / Kâmil V. Nerimanoğlu Chester A. Newland / İlber Ortaylı

Sadettin Ökten / İskender Pala Norman StoneYayın Kurulu

Kemal Çiçek (Başkan) / Bilgehan Atsız Gökdağ (Koordinatör) /Sacit Adalı / Şükrü Halûk Akalın / Şakir Akça / Aziz Akgül / Ahmet Akgündüz / Aygün Attar Emin Çarıkçı / Abdurrahman Dilipak / D. Mehmet Doğan / Şenol Durgun

Gonca Bayraktar Durgun / Burhan Erdem / Tevfik Erdem Mehmet Seyfettin Erol / Bünyamin Erul / Hasan Tahsin Fendoğlu

Gülay Göktürk / Hasan Ali Karasar / İsmail KöksalGülay Mirzaoğlu / Nail Öztaş / Sami Selçuk

Lütfi Şehsuvaroğlu / Adnan ŞenelÖmer Turan / Nur VerginY.T. Yayıncılık Eğitim Ltd. Şti. Adına

Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Hasan Celâl Güzel

Editör Hasan Celâl Güzel

Yazı İşleri Müdürü Murat Tazegül

Dağıtım ve Abone Müdürü Zülfikâr Mert

Dizgi Ali Taştepe

Baskı Semih Ofset (312) 341 40 75

Genel Dağıtım Doğan Dağıtım-DPP A.Ş.

Basıldığı Tarih Haziran 2016Yayın Kodu

ISSN - 1300-4174Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi

Hacı Hasan Mahallesi Kahraman İbad Hüseyinli Sok. No: 22 Gölbaşı/Ankara Tel: (312) 441 42 40-441 42 60 Faks: (312) 441 42 08

Web: www.yeniturkiye.com e-posta: [email protected] Şartları

Bireysel: Yıllık 250TL. Kurumsal: Yıllık 500TL. IBAN: TR34 0006 2000 1810 0006 2946 98 - Garanti Bankası Çankaya Şb.

Yeni Türkiye hakemli bir dergidir. Dergimizde yayınlanan yazıların bütün sorumluluğu yazarlarına aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Page 3: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

327

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Arap Coğrafyası

Nurettin Gemici*

.Evliya Çelebi’nin XVII. yüzyılda ya-

şamış başta Osmanlı Cihan devletinin hâki-miyeti altındaki şehirlerle birlikte ona bağlı metbu devletler ve Osmanlı’ya komşu dev-letlerle diplomatik ziyaretler çerçevesinde dolaşmıştır. Evliya Çelebi seyahatnamesinin Arap coğrafyası neresinde yer alır gibi bir soru akla gelecek olursa şu rahatlıkla söyle-

nebilir. “Evliya Çelebi’nin seyahatinin ve Se-yahatnamenin kaleme alınmasında en büyük pay ve yeri Arap coğrafyası alır” sözü havada kalmaz. Zira Evliya Çelebi seyahatnamesinin yazılmasına sebep olarak her devirde mümin ve muvahhid her Müslümanın arzusu ve ye-gâne arzusu olan haccetmek Seyahatname-nin hemen ilk cildinin giriş bölümünde şöyle ifade edilir. “edâ-yı hac eylemek ârzûsuyla seyâ-hata talîb ü râgıb olup” (Evliyâ 1998, II, 3), Bu satırlardan anlaşılacağı üzere her samimi Müslümanın imkânlar oluşunca yapmayı canı gönülden istediği Hac ibadeti Seyahatname-nin nirengi noktasını oluşturur.

Fakat Seyyah Evliya Çelebi, Hac iba-detini yerine getirme ve bu vesileyle Osman-lı idaresindeki Arap coğrafyasında yer alan önemli ziyaret ve ibadet merkezlerden sayı-lan Kudüs, Mekke Medine gibi şehirleri biraz gecikmeli ve değişik meşguliyetleri sebebiyle ancak 1082 (1671) yılında görebilmiş ve ge-zebilmiştir. Bu seyahatinden Arap coğrafyası-na ait yerlerden Bağdat, Şam ve havalisindeki bazı şehirleri gezmiş ve görmüştür. Aslında Arap coğrafyasının tabir caizse tam ortasında

(*) Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sa-natları Bölümü.

(**) 04-06 Aralık 2015 tarihinde İSAV tarafından düzenlenen “Osmanlı Yönetiminde Arap Coğrafyası” başlıklı sempozyumda “Evliya Çelebi seyahatnamesine göre Arap Coğrafyası” adıyla tebliğ olarak sunulan bu bildirinin gözden geçilerek yeniden düzenlenmiş son halidir

osmanlılar

Page 4: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

328

yer alan önemli bir ziyaret ve ibadet mekâ-nı olan Mekke ve Medine’yi görme arzu ve isteği Evliya Çelebi’nin abidevi büyüklükteki Seyahatnamesinin kaleme almasına sebep ol-muştur.

Seyâhatnamesinde pek çok yerler ge-zip görmesine karşılık onun asıl amacı hem Hac ibadetini gerçekleştirmek, hem de genç yaşından itibaren tutkuyla bağlı olduğu Hz. Peygamberin kabrini ziyaret edebilmektir.

Bu sbeple Evliyâ Çelebi’nin seyâhatna-mesinde anlattığı yerler arasında en ilginç ve renkli olan kısım 9. Ciltte yer alan bu Hicaz seyahatiyle 10. Ciltte bahsettiği Mısır, Sudan ve Afrika’ya dair anlattıklarıdır. Onun bu Hac ibadetini yerine getirdiği Mekke ve ön-cesinde hayatı boyunca görmeyi arzu ettiği ve rüyasında dil sürçmesi sonucu şefaati yerine seyahati diyerek heyecanlandığı Hz. Peygam-berin şehrini ve onun merkadini ziyaret arzu-sunun 1082 (1671) yılının Zil-hicce ayının ilk günlerinde gerçekleştiğini görmekteyiz. Bir defasında Şam’a kadar Hac niyetiyle gelmek-le beraber bu isteğini gerçekleştiremeden geri dönmek zorunda kalmıştır. Bu arada yeri gelmişken şunu açıklamak gerekmektedir ki; her devirde pek çok samimi Müslümanın baş-lıca arzusu hac ibadetini yerine getirmek ve bu vesileyle mukaddes yerleri yani Mekke’de Kâbe ve Medine’de Hz. Muhammed’in kab-rini ziyaret etmek olmuştur

Seyahatnamesinin birinci cildinde öncelikli olarak devletin payitahtı olan İs-tanbul’u detaylı bir şekilde anlatmıştır. R. Dankoff ’a göre Seyahatnamenin sadece bu ilk cildinden başka elimizde başka bie şey kalmasa bile Osmanlı devletine ve başkenti-ne dair onyedinci yüzyılına ve öncesine dair çok önemli şeyleri öğrenmemize ve mevcut bilgilerimize yeni şeyler katacaktır.

Birinci cildin muhtevi olduğu XVII. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğunun siyasi, sosyal, kültürel ve idari yapısına dair bilgiler oldukça kıymetlidir. Evliya Çelebi’nin doğ-ruğu şehir olan İstanbul’un eserinin ilk cil-

dini oluşturması vefat ettiği varsayılan Mısır ve Kahire’yi konu alan onuncu cildinin son cilt olması aslında manidardır. Bu iki cilt seyahatnamenin en hacimli bölümlerini ve başka kaynaklardan faydalanıldığı bildiğimiz pek çok bilgiyi kapsamaktadır. Bu tespitten diğer geride kalan ciltlerin önemsizliği anla-şılmamalıdır. Zira diğer ciltlerde anlatılanlar da en az bu iki cilt kadar önemli bilgiler bize sunmaktadır. Adı geçen ciltlerde Anadolu, Balkanlar, Kafkasya, Orta Avrupa, İran’ın batı bölgeleri ve Irak bölgelerinin yanı sıra Osmanlı coğrafyası dışında kalan Avrupa’da elçilik göreviyle gittiği Viyana’yı ve civarında-ki bazı şehirleri, Kırım ve Kafkasyanın iç böl-gelerinde yer alan geniş bir coğrafyayı tanıtır.

Evliya Çelebi’nin 50 yıllık gezilerinde gördüğü yerleri ve şahit olduğu olayları ele alan on ciltlik seyahatnamesinin içeriğine göz atıla-cak olursa I. cildin İstanbul’a ayrıldığını yuka-rıda söylemiştik.

II. cildinde Bursa, İzmit, Bartın, Amas-ra, İnebolu, Sinop, Bafra, Samsun, Giresun ve Trabzon’un anlatıldığı görülür. Ayrıca bu II. ciltte Gürcistan, Abaza diyarı, Girit seferi, Hanya Kalesi’nin fethi, Düzce, Bolu, Gerede, Amasya, Niksar, Erzurum, Erzincan ile Şebin-karahisar, Merzifon ve Çorum şehirleri hakkın-da geniş bilgiler vermektedir.

III. ciltte; İznik, Eskişehir, Ilgın, Konya, Ulukışla, Payas, İsken¬derun, Antakya, Hama, Humus. Şam. Yafa, Lût denizi. Remle, Gaz-ze’nin yanı sıra Kayseri, Sivas, Muş, Arapkir, Harput, Bingöl ve civarıyla Balkan şehirlerin-den Burgaz, Pravadi, Şumnu, Hezargrad, Rus-çuk, Yerköy, Niğbolu, Özi, Köstence, Babadağı, Zağra-i Atik, Filibe, Tatar Pa-zarcığı, Sofya ve Edirne etraflıca izah edilir.

IV. ciltte Diyarbekir, Mardin, Bitlis, Van ve İran’daki Rûmiye, Tebriz, Hemedan, Kir-manşah şehirleri hakkında malumat mevcuttur.

V. Cildin muhteviyatında Evliya Çe-lebi’nin İran-Bağdat arasından başladığı yol-culuğuna Siirt’le devam edişi ve oradan da İs-

Page 5: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

329

tanbul’a dönüşünde gördüğü Tokat gibi şehirler eklenmiştir. Aynı cildin sonlarına doğru tekrar Özi, Varna, Akkirman, Bender anlatılırken Le-histan seferine katıldığında gördüğü Ukrayna, Prut buna ilave edilebilir. İstanbul’a dönüşü IV. Avcı Mehmed ile çıktığı Anadolu seyahatinde karşılaştığı Celâli reisi Abaza Ha¬san Paşa ile ilgili olaylar, Bozcaada bugünkü Çanakkale, Gelibolu, Bolayır, Keşan, Malkara, Bosna, Üs-küp, Manastır gibi yerler anlatılır.

VI. ciltte Erdel bölgesine Köse Ali Pa-şa’nın yaptığı sefere katılan Evliya Çelebi, sı-rasıyla Sırbistan, Macaristan ve Romanya’nın şehirlerini tanıtır.

VII. ciltte. Kanije, İstolni Belgrad, Kara Mehmed Paşa’nın elçilik heyetiyle Viyana’da gördüklerini uzun uzadıya anlatır. Özellikle ba-tılı bir şehrin detaylı tasviri demek olan Viyana hakkında yazdıklarının arka planında kızıl el-mayı ele geçirmek isteyen padişah ve vezirlere geniş bir bilgi sunabilme merakı da etken ol-muştur. Burada Viyana kalesinin ölçümlerinin verilişi boşuna değildir. Daha sonra bu bilgileri Edirne’de Sadrazam Kaymakamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’ya üç gün sürecek şekilde birifing tarzında sunacağının öngörüsüdür. O dönemlere ait Macaristan, Budin, Temaşvar, Ef-lak, Boğdan hakkında en sağlam bilgi kaynağı olmasının sebebi bu ciltte yer alan paha biçil-mez bilgilerdir. Buna ilaveten Kazak vilâyeti, Kırım, Dağıstan, Kafkas kavimlerinin dil, örf ve âdetlerine de aynı ciltte yer verilmiştir.

VIII. ciltte Azak’tan Kefe, Bahçesaray, Akkirman, İsmail, Ba-badağı, Hasköy ve Edir-ne üzerinden İstanbul’a kadar olan bölge anlatı-lır. Girit seferine katılan¬ Evliya Çelebi tekrar Edirne, Dimetoke, Gümülcine, Drama, Selanik yolunu takip ederek Mora’ya oradan da Han¬-ya’ya geçtiği güzergâhı anlatır. Kandiye’nin fet-hi, dönüş yolundaki Arnavutluk’tan Yanya, Te-pedelen, Avlonya, Draç, İlbasan, Ohri, Resne. Manastır, İştip, Cisr-i Mus¬tafa Paşa, Edirne yoluyla İstanbul’a dönmüştür.

IX. Cilt için Hac seyahatnamesi de de-nilebilir. İstanbul’dan Mekke ile Medine’ye

kadar uzanan güzergâhta birden Batı ve Güney Anadolu’ya kıvrılarak değişik bir rotayla Şam’a kadar olan şehirleri anlatılır.

X. Cilt Mısır ve civarı, Nil sahilleri, Su-dan ve Habeşistan da geniş bir şekilde tasvir edi-lerek Seyahatname sona erer.

Evliya Çelebi, Osmanlı Devletinin hâ-kimiyeti altındaki 40 Milyon2 büyüklüğünde-ki bir devletin bir tebası ve çoğunlukla devlet görevlisi olarak gittiği yerlerde kurduğu ilişki-lerinde bu farkı ve üstten bakışı hemen yan-sıtır ve farkında olmaksızın eserinde üslup ve dil olarak üst ve buyurgan bir tavır sergiler. Alçak gönülllü, mütevazı, dervişmeşrep bir zat olmakla birlikte alışılagelen Seyyahlara bakarak halk arasına karıştığı ve halkın kal-dığı han ve benzeri mahallerde kalışı seya-hatnamesinde verdiği bilgiler ışığında olduk-ça sınırlıdır. Genellikle şehrin en üst düzey devlet temsilcisi olan beylerbeyi, sancak beyi, Kale komutanı veya şehrin adli işlerine bakan kadı efendinin misafir olmaktadır. Bunun sebepleri olarak Evliya Çelebi’nin yapmış ol-duğu seyahatlerin önemli bir kısmında vezir, paşa ve Beylerden birisiyle beraber oluşu ve bunlar dışında kalan gezilerinde sürekli ola-rak yanında yardımcılarının huddam tabir ettiği köle ve hizmetindeki adamların bu-lunması kalabalıklar içinde yalnız kalmasının önüne geçmiştir. Aslında halktan kopuk birisi olmamakla beraber anlatısına göre 4-5 köle ve 5-10 atlı bir kafiledeki Evliya Çelebi’nin insanlara bakışı ve onlarla paylaştıklarına da yansır. Aslında anlatılan bu durum onun çoğu zaman sıradan birisi olarak davranmasına or-tam sağlamaz.

Evliya Çelebi’nin Arap coğrafyası ko-nusunda tecrübesi Şam’dan itibaren katıldığı Sürre alayının da içinde yer aldığı Sarı Hü-seyin Paşa’nın komutasındaki bir orduyla korunan bir kafilede geçtiği için ilk şahsi de-neyimini yaşadığı bir olayı aktarmak yerinde olacaktır.

1082/1671 yılında Hac ziyaretini ger-çekleştirmiş olan Evliya Çelebi seyahatname-

Page 6: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

330

sinde geçtiği üzere daha önce gitmediği ve görmediği Mısır ve çevresini görmek gayesiyle Mısır emîrü’l-haccı Özbek Beğ ve Cidde beği Baklacı Mehemmed Beğ Mısır vezîri Kethudâ İbrâhîm Paşa’larla birlikte dönüş yolunda ka-fileden ayrıldığı veya geri kaldığı esnada şaki bedevilerin saldırısına uğrar. Tafsilatı uzun ol-makla birlikte aşağıya derç edildi.

Sergüzeşt: Hikmet i Hudâ bir de-vemiz kalup bârını gayri deveye tahmîl edüp huccâc ile ileri huddâmlarımız git-dikde hakîr iki gulâmımla bu batî deve kalkar mülâhazasında olup “dah leş mi-sin” derken sabâh yıldızı henüz nümâyân oldukda bir beddâvî gömlekli ve eli no-butlu Arab fetâsı zâhir olup “İş hâzâ ce-mel batlân: Bu deve niye hareketsiz kal-mış” deyüp deveye bir iki nobut urdukda fakîr deve cânı acısından kıyâma gelüp bir hayli gitdi.

Hakîr safâ edüp “İnşâ’allâh Bedr Huneyn’e yetişdirir” endîşesindeyiz. Ammâ huccâc uzadığından haberimiz yok. Hemândem deve ‘ıh’ deyüp düşdü.

Derhâl Arab nobutuyla şütüre bir kaç darb etdi. Ammâ nobutu deveye havâle eyledikde benim kısrağımın başın gözedir.

Hemân hakîre ilhâm-ı Rabbânî olup gulâmlarımla at başı berâber gerü durduk. Fellâh gâh deve yanına gâh bize karîb gelüp,

“Yâ sultânım hâzâ cemel lahm şahm melîh ve semîn cemâl melîh” diyüp yakın gelür. Aslâ buna vücûd vermeyüp yine devenin yanına vardık. Hemân Arab,

“Yâ Sâlih ve yâ Abdülhak” dedi.

Hemân iki sadâ istimâ’ edüp der-hâl üç Arab yanımıza gelmeğe kasd etdi-ler.

Hakîr bildim ki Ker-belâ günüdür. Hemân tîrkeşe el edüp ok-lukdan bir kaç ok çizme koncuna sokup eğer hânesinde iki tabancalı tüfengler

kurup belimde hâzırbâş edüp yine gulâm-larıma tenbîh edüp anlar dahi âmâde durdular.

Hemân üç fellâh nobutlarına tü-kürüp bizden taafa hücûm edince gerü tarafımızdan iki sadâ dahi istimâ’ olunup hemân Arablar bizi bırağup ol sadâya doğru gitdiler.

Hemân bir Özbek âdemi feryâdı oldu, bize,

“Hay atlı karındaşlar” deyü fer-yâd etdiler.

Hemân hakîr üzerlerine at bıra-ğup vardıkda bir piyâde âdem dalkılıç şemşîrbâzlık ederek Arablardan halâs olup bize karşu gelüp,

“Hay benim oldaşım ve karında-şım” deyü Özbekçe feryâd edüp ileri at sürüp,

“Bire vurun kahbeleri” deyü bir kurşum hakîr iki kurşum memlûklarım atup hamd i Hudâ Rüstem’in kurşumu Arabın birine isâbet edüp mel’ûn düşüp mürd oldu. Rüstem gulâm başın kesdi. Ammâ öbür garîb Özbek ceng ederken başına nobut ile darb ı şedîd eyleyüp şehîd eylemişler.

İki Arab firâr edüp mürd olan mel’ûnun ser i bî-devletin gulâmlar alup merhûm Özbekin karındaşı esvâbların ve bir kemer ile mâlın alup sabâh karîb oldukda merhûmu kum ile defn edüp yine devemiz yanına gelüp gördük ki ol deveden bize fâ’ide yok. Anda bırağup fakîr Özbeki piyâde önümüze katup vakt i şâfi’î oldukda gerüden bir atlı ve dörd piyâde Arab ellerinde harbeleri eyle se-ğirderek gelmede. Hemân dem Özbek,

“Aman şu gulâmın biri bana sa-dağın versin. Men yahşi tîr-endâzem. Anların birinin cânın apa-rabilemiz, ey Perverdigâr” deyüp Behrâm gulâmın sa-dağın ana verüp beline bağlayup şâhrâha yöneldi.

Page 7: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

331

Biz dahi cenge âmâde olup gider-ken bu mel’ûnlar yakın geldiklerinde Rüstem gulâm elinden başı bırağup beş dirhem beş karış avcı boyu tüfengin-den bir kurşum atınca bi-emrillâh atına isâbet edüp at iki ayağ üzre kalkup Arab tepesi üzre yıkılup yaya Özbek piyâde üzerlerine seğirdüp ileri varup mel’ûnun mızrağın alup bizden tarafa gelüp anlar gerü kaldılar. Nısf sâ’atde yine râhımıza endiler, tâ vakt i Hanefîye dek revâne ol-duk. Andan yine beş kerre geldiler.

Hamd i Hudâ bize bir hatâ erme-yüp köpek cengi ede ede, anlardan bir kelle ve bir mızrak alup Bedr i Huneyn’e selâmetle dâhil olduk. Ammâ gelüp ordu yı İslâm içre bir vâveylâ olmuş kim “Ev-liyâ Çelebi gerüde devesiyle kaldı, tü-fengler atılırdı, cengde şehîd oldu gibi, orduda yokdur” deyü taraf taraf su’âl olunurmuş bir güft [ü] gû kim bir vecihle ta’bîr olunmaz.

Hamd i Hudâ selâmetle huccâc ı müslimîne kavuşup ma’rekemiz dâstân oldu. Allâh hatâdan saklasın. Kulkethu-dâsı Ahmed Ağa azîm nasîhatlar edüp, vâfir nasîhat edüp

“Be efendi! Siz bu Arabistânı Rûm seyâhati gibi mi sanırsın? Bir deve içün gerü kalırsın, cânından korkmaz mısın?” deyü vâfir itâb edüp bir deve ihsân eyledi. Bizim kalan devenin yerine bir dev[e] idi ki ta’bîr olunmaz. İşte on beşine değer şâm beledîsi bir şütür-i ner idi kim gûyâ Dâbbetü’l-arz idi (Evliya Çelebi IX, 410-411).

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde geçen bu Arabistan seyahatinin Anadolu’da bir yerde yapılan seyahatla kıyaslanmayaca-ğı uyarısı XVII. Osmanlı merkezi otoritenin za’fından kaynaklanan güvenlik sorununun sadece Celali isyanları nedeniyle Anadolu’da değil aynı zamanda Arabistan yarımadasında da sağlanamadığına işaret etmektedir.

Bu girişten sonra genele anlamda şu bilgileri vermemiz yerinde olur. Evliya Çelebi gözünde Arap coğrafyası kutsal mekânların bulunduğu Mekke ve Medine veya yaygın kullanımıyla Haremeyn ve bunun dışında ka-lan bölgeler diyebiliriz. Evliya Çelebi’ye göre Mekke’de bulunan Kâbe dünyanın merkezi-dir. Evliya Çelebi Arafat’ta namaz için batı yönünde kalan Kabeye doğru namaz kılmış ve secde etmiştir. Burada Kabe merkezli dünya açıklaması vardır.

-----. Hamd i Hudâ Ka’be i şerîfin cânib i şarkîsine geçüp cânib i garba sec-de etmek müyesser oldu. Mora diyârında ve Mağrib vilâyetinde cânib i şarka secde etdik. Tebrîz ve Nahşivân’da cenûb câni-bine secde etdik. Hulâsa i kelâm Mek-ke-i mükerremenin cânib i erba’asında olan ekâlîm i seb’ada âlem i seyâhatde hissemiz olup şarka ve garba ve şimâle ve cenûba secde edüp yine murâd [u] mak-sûd Ka’be i şerîfdir.

Ammâ bu mezkûr diyârlar Ka’be i şerîfin câ-nib i erba’asına düşmüşdür. Hakkâ ki Ka’be dünyânın vasatında vâki’ olmuşdur. Eğer su’âl olu-nursa,

“Nice dünyânın ortasındadır, Cid-de şehri on iki sâ’at leb i deryâda vâki’ olmuşdur.”

Ana cevâb oldur kim bu cezîre i dünyâyı Bahr i Muhît ihâta etmiş bir deryâ yıdır. Nihâyetine niçe bin yıldan beri bir ferd i âferîde varmak müyesser olmayup niçe bin kîl ü kâl gavgâ ve ci-dâl olmuşdur. Ol Bahr i Muhît’de girmiş bir Halîc i Süveys’dir kim ana Bahr i Kulzüm derler. Cidde anın sâhilindedir. Tâ anın iki yüz mîl ve ba’zı yeri yüz mîl cenûba Habeş memleketidir. İklîm i ev-vel ve iklîm i sânî andadır. Ve hatt ı İstivâ dahi andadır. Ve ekâlîm tarh olunmamış niçe ma’mûr [u] âbâdân kurâ ve büldân-ları ve şehristânları var, ana cezîre i Arab derler. On sekiz sikke ve hutbe sâhibi İslâm pâdişâhları vardır. Ve yetmiş dahi fırak ı dâlle melikleri vardır.

Page 8: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

332

Evvelâ İslâm pâdişâhları Mısır ve Funcistân ve Donkala ve Habeş ve İs-vân ve Sûdân ve Tarabulus ve Tûnus ve Cezâyir bunlar dahi halîfelikdir. Ve Fes ve Merânkûş, Tilimsân ve May Bornu ve Af Nurnu ve niçe bunun emsâli pâ-dişâhlık yerler vardır. Bu mezkûr diyârlar Mekke’nin cenûbunda ve garbında vâki’ olmuşdur. Ol hisâb üzre yine Ka’be bu dünyâ cezîresinin tâ vasatında vâki’ ol-muşdur. Anıniçün şeb [u] rûz berâber olmağa karîbdir.(Evliya Çelebi,

Burada Evliya Çelebi klasik coğrafya kitaplarındaki yedi iklim benzetmesiyle açık-ladığı dünyayı şöyle taksim eder. .

Der-kavl i müneccimân ı iklîm i arz ı beled şehr i Sarây Cinkız Hân

Seyyâh ı dünyâ yı cedîd ve cihân-geşt i dün-yâ yı atîk olan Hakîm Padre nâm kefere-i nâ-zimmî ki Fütihatâ lafzı târîhinde Yeni dünyâyı bulup ve bu eski dünyâyı dâ’iren-mâdâr geşt [ü] güzâr edüp diyâr ı Moskov’u altıncı ve yedinci iklîmde bulup şark ile şimâl tarafı ara-sında bir iklîmlik yer dahi bulup lâkin şiddet i şitâdan ve gecesi bir sâ’at olup gündüzü yigirmi üç sâ’at olup Şâfi’î vakti gibi muzlim bir iklîm dahi bulup tahrîr etmişdir.

Anın ilm-i usturlâbı hükmün-ce bu şehr-i Sarây-ı Cingiz Hân iklîm i örfiyyenin 28 inci tabakasında bulunup gecesi üç sâ’atdir ve tûl-ı nehârı yigirmi bir sâ’atdir ve arz-ı elli derece ve otuz dakîka, zîrâ iklîm i sâdisin âhırı ve iklîm i hakîkîsinin cânib i şarkîsidir, vasatı vilâyet i Azak’dır kim Âl i Osmân des-tindedir.

Anıniçün Âl i Osmân’ın yedi iklîmde hissesi vardır. İklîm i evvelde hissesi Mısır cezîresinde vilâyet i Donka-la’dan içeri hatt ı istivâdır (ekvator) kim anda Mısır’ın hükmü vardır.

İklîm-i sâbi’de Âl-i Osmân’ın hükmü Özdemiroğlu Osmân Paşa var-

duğu nehr i İdil kenârıdır kim kal’a i Azak ile müşâ olduğundan Âl i Osmân yedi iklîme hükm eder kim bir pâdişâh-ı zevi’l-iktidâra hâlâ müyesser olmamışdır. İlâ inkırâzı’d-devrân devlet-i Âl-i Osmâ-niyân mü’ebbed ola. Hattâ Öz-demirzâ-de Osmân Paşa bu şehr i Sarây’a mâlik olmuşdu, ammâ yine Maskov kralı istîlâ eyleyüp hâlâ hükm eder.(Evliya Çelebi, VII,312).

Bu kısmın devamında Yedi iklimlik bölgenin Arap coğrafyası ve Afrika bağlamın-da olan kısımlarını anlatır.

Âl i Osmân’ın cenûb tarafında intihâ-i hudûdu bu İbrîm’dir. Şimâl câ-nibinde âhirü’l-hudûdu kal’a i Azak’dır. Cânib i şarkda nihâyet haddi Bağdad’dır. Cânib i garbda hadd ı nihâyeti Ustol-ni Belgrad’dan altı konak içeri Çavga kal’asıdır. Ammâ anların âb [u] havâları latîf bâğ ı İremli vilâyet-lerdir. Ammâ bu İbrîm’de ne bâğçe ve bâğ ve ne halkının yüreğinde yağ yokdur, ancak kara dağ çokdur. Lâkin câ-be-câ hûrmâsı vardır. Ve bostânlarında kavunu ve karpuzu çok olur.(Evliya Çelebi, X, 436).

Bu bölümden sonra Evliya Çelebi’nin Arap coğrafyası ve bölgeye dair açıkladığı bilgilerden eserinin IX. Ve X. Cildine yaşa-dıklarının değil fakat bilgi olarak aktardık-larının kaynaklarını çok tartışılmıştır. Bu konuda öncü bir çalışma olarak Coğrafya ile ilgili olarak kitabında zikrettiği kitaplar ve bunların kaynakları “Evliya Çelebi’nin Yazı-lı Kaynakları” başlıklı sempozyumda Yoichi Takamatsu “Seyahatname’nin Arapça tarih ve coğrafya kaynakları; Onuncu Ciltteki kay-naklar analizi” adıyla yapmış olduğu sunum ve bizim tezimizi doğrular mahiyette bulgu-lara varmıştır. Yine Evliya Çelebi’nin Mısır ve Nil nehri güzergâhında yaptığı seyahata dair haritadan da bahsedilebilir. “vatikan- evliya çelebi’nin seyahatnamesi’nden sonra ikinci ünlü eseri kabul edilen ve vatikan kütüpha-nesi’nde olduğu bilinen 6 metre uzunluğun-daki ‘‘nil haritası’’, Roberr Dankoff ve Nuran

Page 9: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

333

Tezcan tarafından yayımlandı. Dicle ve Fırat havzasına ait harita bilahare Zekeriya Kurşun tarafından neşredildi. Bunların dışında kalan Arap coğrafyasının siyasi, kültürel tarihine dair bilgilerin verildiği özellikle X. Cildin kay-nakları ve bunlar hakkında şunları söylemek mümkündür.

Evliya Çelebi’nin Arap Coğrafyası Kaynakları

Evliya Çelebi’nin Arapça kaynakları kullanımı konusunda 2011 yılındaki “Evli-ya Çelebi’nin Yazılı Kaynakları” başlıklı bir toplantıda ve yayımlanmış olan bildirimizde onun eserinde künyesini belirttiği veya ken-disine atfedildiği izlenimi veren Arapça ka-leme alınmış olan temel eserleri doğrudan kullanmış olmayacağıdır.

Öncelikle Seyahatname’sindeki ifade-lerden onun çocukluktan başlayarak eğitim ve öğretimi hakkında verdikleri bilgileri iyi bir okumadan geçirmek gerekir. Böylelikle onun Arapça seviyesinin ve yetkinliğine doğru ola-rak hükmedebiliriz. Ayrıca Seyahatnamesi’n-de sıkça isimlerini zikrettiği islami sahalarda Arapça kaleme alınmış kaynaklardan fayda-lanıp faydalanamadığı kuşkuludur. Arapça’ya vukufiyetinin sınırlı oluşuna dair olan kuş-kumuzu temellendirmek maksadıyla Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ni baştan itibaren okuyup gözden geçirildi. Seyahatnamesi’nde tercih ettiği abartı ve kurgulama üslubunun bir uzantısı olarak Arapça bilgisini olduğun-dan daha fazla göstermek isteğiyle yerli yersiz tanınmış ve Arapça kaleme alınmış eser isim-lerine rastlanır.

“Ve bu mutalsamâtları ve kâh [u] kasr [u] sarây-ı âlîleri “Âyâ kim inşâ etdi?” deyü tecessüs-i ahvâl-i Mısır ede-rek, Nice yüz kütüb-i mu’tebereleri ve nefîs mu’temed tevârîhâtları tetebbu’ et-diğimiz kitâbların esmaların beyân eder.

Esmâ-i tevârîhât-ı Mısır ve gayri kütüb-i nâdire-i asrı beyân eder. (SN, X, Y2b)

Şöyle ki Evliya Çelebi’nin X. Cilt-te bahsettiği kaynaklar listesi, Bitlis Abdal Hân’ın haraç mezat satılan kitaplarındaki listeyle bir eser dışında aynıdır. (Evliya Çele-bi, IV, 275b-276a). Burada malumatfuruşluk diyebileceğimiz bir durum söz konusudur. Buradan hareketle Evliya Çelebi’nin Arap coğrafyası hakkında zikrettiklerinin kayna-ğı konusunda şunlar söylenebilir. Ağırlıklı olarak coğrafya kitaplarının Türkçe çeviri-lerinden faydalanmıştır. “Evliya, Mahalle-i Kebîr (al-Mahalla al-Kubrâ) şehrinde bulunan Kâdî Abdülbâkî bin Mahmûd bin Atâüddîn Hamâlîzâde’nin mezarından bahsederken, onun Makrîzî’nin Hitat’ın Türkçeye çevirdiğini kay-dediyor. Dolayısıyla Evliya’nın Khitat’ın tercü-mesinden de faydalanmış olabileceğini düşün-memiz gerekmektedir.”/Takamatsu, 135).

Bunun dışında Aşık Mehmed’in Mena-zizrü’l avalimi’nde İklimler ve Arap coğrafyası ile ilgili bölümlerden faydalanıldığı anlaşılmak-tadır.

Öte yandan Seyahatname’de adı ge-çen sayısız denecek kadar çok Arapça kitap isimleriyle bunun nasıl açıklanacağıdır. Evli-ya Çelebi’nin baba ocağında düzenli olarak ağırlıklı Arapça öğrenimi olmak üzere özel bir eğitim aldığına dair elimizde bir kayıt bulunmamaktadır. Evliya Çelebi’nin Seya-hatnamesi’ndeki verdiği bilgilerden onun örgün eğitimini medrese ve Darü’l-Kurra’da paralelinde sürdürdüğünü fakat tamamlaya-madığını anlamaktayız. Ayrıca buna ilaveten baba dostlarından Şeyh Ahmed Sultan’ın Unkapanı’ndaki evlerine kadar gelerek, ken-disine Molla Cami adlı kitaptan okuttuğunu ve Kuran’ı ezberlemede yardımcı olduğunu ve günlük olarak yaptığı ezberlerini ve diğer derslerini takip ettiğini biliyoruz. Burada göz-den uzak tutulmaması gereken husus Med-rese tahsilini bitirmek ve oralardan icazet al-manın da tek başına Arapça eserleri okuyup anlama noktasında kişiye yetkinlik kazandır-maya tek başına yeterli olmadığının altını çiz-mek gerekir. Ayrıca burada edinilen Arapça bilgisi okutulan ve icazet alınan ders kitapla-

Page 10: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

334

rıyla alakalıdır. Burada okutulan kitaplarının büyük bir kısmının Türkçeye çevrildiğini de unutmamak gerekir. Talebenin Arapça’sında zorlandığı kısımlarda tercümesinden yararla-nabileceğini de unutmamak gerekir.

Buradaki asıl sorulması gereken şudur ki, Evliya Çelebi, gerçekten eserinde yazı-lı kaynak kullanmış mıdır? Kullanmışsa da bunların Türkçe kaleme alınmış eserler veya Arapça eserlerin çevirisi olduğudur. Belki de bunların bir kısmı da dinleyici öğrenci olarak katıldığı (özellikle Camilerde verilen) ders halkalarında geçen mevzuların zihinden tek-rarıdır da denilebilir.

Seyahatname’nin bütünü nazar-ı dik-kate alınırsa Evliya Çelebi’nin Arapça isim-lerini zikrettiği kitaplardan Kuran-ı Kerim dışında kalanların isimlerini ve künyelerini eserinde sıkça vermekle birlikte bunların Türkçe çevirilerinden faydalanmış olduğu-dur. Yine eserine serpiştirdiği hadis, vecize, deyiş ve nükteleri de Türkçe eserler ve kendi-sinin sohbetine veya ders halkasına katıldığı döneminin tanınmış âlimlerinden dinlediği işittiği sözlü rivayetler olabileceği kanaatine ulaştığımızı da belirtmeliyim.

Bu karşılaştırmayı da göz önünde tut-makla birlikte bu bağlamda Evliya Çelebi’nin sınırlı da olsa Arapça bilgisine kaynaklık eden olguların neler olabileceği konusunu 5 ana başlıkta ele almak mümkündür.

- Kuran-ı Kerim ve Kıraat konuların-daki yazılı eserlerden edinilen birikim

- Medrese eğitimi esnasında kazanılan Arapça bilgisi

- Geç dönemde kaldığı Mısır’da karşı-laştığı Şabramellisi ve talebelerinin derslerine devam etmek suretiyle kazanılan Arapça bil-gisi

- Hizmetinde bulunduğu Vezirlerle beraberken karşılaştığı âlimler, babasının ve dostlarının meclislerinde biraraya geldiği bil-

ginler, gezdiği gördüğü ve yetiştiği çevrelerde tanıştığı din adamlarından işittikleri

- İstanbul’da ve bulunduğu diğer şe-hirlerde gittiği Camii ve Tekkeler’deki umu-mi sohbetler

Kuran-ı Kerim ve Hadis Bilgisi

Kuran-ı kerimi hıfz eden yani ezberle-yenlere hafız denilmektedir. Evliya Çelebi’de Kuran-ı çok erken yaşta ezberlemiştir. Bura-da dikkat çekici olan Evliya Çelebi’nin metin içinde serpiştirdiği ayetlerin konulduğu yer-lerdeki siyak ve sibaka olan uygunluğudur. Fakat Seyahatnamesi’nde yer alan ayet-i ke-rimeler dokuz ve onuncu toplanmıştır. Bura-da merak edilen şudur ki, Evliya Çelebi’nin hafızlıktan gelen birikimini Kuran-ı Kerim ayetlerini referans gösterme veya münasip bir yerde zikretmesidir. Özellikle bunun niçin son iki ciltte topladığı da üzerinde durulması gereken bir olgudur.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde geçen dini referansların eserine derc edilme-sinde yardım gördüğünü bildirmesi konuya açıklık getirmektedir. Fakat bütün olarak konu ele alındığında serdedilen bu bilgiyi yine Mısır’da iştirak ettiği ders halkaları ve Arapça konuşulan ortamla doğrudan ilinti-lendirmek zorundayız. O, bu vesileyle ese-rinin son sayfalarında, Mısır’da bulunduğu yıllarda intisap ettiği Şeyh Ali Nureddin Şeb-ramellisi’nin kendisine olan yardımlarından sitayişle bahsederken bir şekilde zihinlerde meydana gelen karışıklığı da izale eder.

Ammâ bu diyâr ı Mısır’da üstâdı-mız Şeyh Alî (Şebramellisi (Şümürlisî) hazretlerinden istimâ’ etdiğimiz tefâsîr i şerîflerden ve ehâdîs i nebevîlerden ma-halle münâsib âyet i kerîme ve hadîs i şerîfleri izn i şerîfleri ile tahrîr eyledik (X, 536).

Kısaca söylemek gerekirse onun ayet-i kerimeler konusunda gösterdiği cevvaliyeti hadislerde görememekteyiz. Tekrarlarla me-

Page 11: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

335

tinde geçen 300’e yakın hadisin çok azı sahih yani hadisçilerin kıstaslarına göre Peygam-bere izafe edilebilecek evsaftadır. Bunlar da tekrarlar çıkarılınca 90 sayısına gerilemekte-dir. Kanaatimiz o ki, bu rivayetler de herhan-gi bir Arapça kaleme alınmış yazılı bir kay-naktan alınmadığı yönündedir.

Sonuç Yerine

17. yüzyılda Osmanlı Devleti toprak-ları yaşamış birisi olarak devrine göre iyi bir eğitim almış olan Evliya Çelebi’nin Arapça bilgisinin azlığı nedeniyle dinî temel kaynak kitapları doğrudan yani Arapça asıl nüshadan tüm detaylarıyla inceleyemediği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Bunun altını çizmek-le birlikte hakkını yememek gerekirse sahip olduğu Kuran-ı Kerim ve kıratına dair bilgisi de yabana atılamaz. Ayrıca değişik vesilelerle hazır bulunduğu ulema meclislerinde elde et-tiği şifahi bilgileri de küçümsememek gerekir. Özellikle kendisine hediye edilen harcıâlem kitaplardan elinin altında bulunan bazı vaaz ü nasihata dair eserleri de tetkik ettiği de bir gerçektir. Buna Türkçeye çevrilmiş veya yazılmış tefsir, hadis, fıkıh, akaid kitapları da eklenebilir. Ayrıca o günkü elit zümre-lerde yapılan ders ve sohbet, ictimalarda sıkça geçen hadis, cümel-i kibâr, dua kalıp-ları ve Arapça hak edilmiş kitabe kayıtlarına vukufiyeti de ortadadır. Yani kısacası temel kaynak olmayan eserlerin Türkçe çevirisiyle birlikte geçen metinlere aşinalığı vardır. Bu-nun dışında Arapça kaleme alınmış eserleri aslından, orjinalinden kullanamadığını tespit etmek gerekir. Özellikle islam Tarihi ile ilgili Seyahatnamesi’nin değişik yerlerinde verdiği abartılı rakamlarla muhtevi bilgilerin çoğun-luğu yanlış, eksik veya Süleyman Çelebi’nin manzum eseri Mevlid’te olduğu gibi Osmanlı bakış açısının tipik bir izdüşümü anokratik duruma düşmüş verilerdir. Bunun sebeple-rini tahlil ayrı bir çalışma gerektirmektedir. Özellikle abartılar ve fütüvvet kayıtları gibi sahanın en zayıf ve kabul edilemez kaynak-larından yapılan alıntıların Seyahatnamesi’ne

dercetmesi inanırlığına kuşku ve yazdıklarını sorgulanır hale getirmiştir. Bunun niçini bağ-lamında söylenilebilecek olan tek şey; onun hamiyet-i diniyesinden kaynaklanan gayret-keşliğinin yanı sıra onu dinî konularda kim-senin dönemi itibarıyla İslam Tarihi ve siyer konularında referans almayacağına dair olan güvenidir de denilebilir.

Tabii ki Hac bölümünde kaynak eser olarak kullandığı Menasık kitaplarının ha-zırlayıcılarından kaynaklanan durumu da göz ardı etmemek gerekmektedir. Mekke ve Medine bölümünde yer alan çok sayıda ay-rıntıya bakılırsa bunun doğrudan bir menazil veya menâsik kitabından alıntılandığı ve bire bir metne bağlı kalarak yazıldığını da iddia etmek zordur. Bu konuda daha önce yaptı-ğımız başka bir çalışmadaki tespitimiz1 Evliya Çelebi’nin kendisinden önce yazılmış olan muhtemel çalışmalarla yer benzerlikler arzet-se de bire bir aktarım olmamıştır. Bununla birlikte Mısır’da eserini yeniden gözden ge-çirirken başta Taberi Tarihi’nin eksik çevirisi olmak üzere Gazalî’nin ihya’sı ve buna ben-zer vaaz, nasihat, ahlakî konuları alan benzeri kitaplardan yararlandığı ortadadır. Geri kalan pek çok bölümde esas olarak şifahî kaynakla-ra isnad ettiği anlaşılmaktadır.

KaynakçaBaysun, Cavit, “Evliya Çelebiʽye Dair Notlar”.

Türkiyat Mecmuası, XII (1955): 257-64.

Dankoff, Robert, K. Kreiser, Materialien zu Evliya çelebi. II. A. Guide to the Seyâḥatnâme of Evliya çelebi, Bibliographie raisonneé. Wiesbaden 1992.

-------, An Evliya Çelebi Glossary, Unusual, Dia-lectal and Foreign Words in the Seyahat-name, Harvard 1991.

-------, Evliya çelebi in Bitlis. The Relevant Secti-ons of the Seyahatname, ed. with Translation, Commen-tary and Introduction. Leiden, New York u.a. 1990.

-------, Robert Dankoff, “Evliya Çelebi Seyahatna-me’si Işığında Osmanlı Toplum Hayatı” (çeviren: Nasuh Uslu) Türkler. 10. 274.

Diyanet Islam Ansiklopedisi. İstanbul 1988-

Encyclopedia of Islam, New Edition. Leiden: 1954-

Eren, M., Evliya Çelebi Seyahatnamesi Birin-ci Cildinin Kaynakları Üzerinde Bir Araştırma. İstanbul 1960.

Erkılıç, Cafer, Evliya Çelebi, İstanbul, 1954.

Page 12: Yeni Türkiye - istihbaratveanaliz.files.wordpress.com · Yeni Türkiye Yıl 22 Sayı 83 Ocak - Haziran 2016 Fiyatı 40 TL 2 Ayda Bir Yayımlanır Yüksek İstişare Heyeti Halil

YE

RK

İYE

83/

2016

336

Evliyā çelebî, Seyâḥatnāme. Topkapı Sarayı Müze-si Kütüphanesi, Bağdat Köşkü 306, Bd. 9.

-------, Seyâhatnâme. Süleymaniye Kütüphanesi, Beşir Ağa 448-452, Bd. 9.

Evliya Çelebi, EÇ. Seyâhatnâmesi Topkapı sarayı Bağdat 304 yazmasının Transkripsiyonu- Dizini. I-X, Haz. R. Dankoff, S. A. Kahraman, Yücel Dağlı İstanbul 1995-2008.

Ḥibrî, ̔ Abdürrahmân, “Menâsik-i Memâlik”. Haz. Sevim Ilgürel, Tarih Enstitüsü Dergisi, 6 (1975): 111-28, Tarih Dergisi, 30 (1976): 55-72, Tarih Dergisi, 31 (1978): 147-62.

Kreutel, R. F., “Neues zur Evliya çelebi Forsc-hung”. Der Islam 48 (1972): 269-298.

Laut, J. Peter, Materialien zu Evliya çelebi, I. Er-läuterungen zur Karte B. IX 6 Kleinasien im 17. Jahrhun-dert nach Evliya çelebi. Wiesbaden 1989.

Mackay, Pierre, “The Manuscripts of the Seyahat-name of Evliya çelebi”. Der Islam 52 (1975): 278-98.

Özgül, Kayahan, 28-30 Ekim 2005/Ankara; Şifa-hi kültürden yazılı kültüre Çocuk Edebiyatı, Türkiye Dinî

yayınlar kongresi Türkiye’de Çocuk yayıncılığı, Ankara, 2007, 59-74.

Taberî, Muhammed bin Cerîr, Târîhu’t-Taberî, I_IV, Beyrut, 1983.

-------, Taberi-i Kebîr Tercümesi, İstanbul, Uhuv-vet Matbaası 1327/1911.

-------, Taberi-i Kebîr Tercümesi, İstanbul, 1980.

Taeschner, Das Anatolische Wegenetz nach osma-nischen Quellen. I: Leipzig 1924-II: 1926.

Tezcan, Nuran, Evliya Çelebî in Manisa, Leiden, 1999.

Tezcan, Çağının Sıradışı Yazarı Evliya Çelebi, İs-tanbul, 2009.

-------, Evliya Çelebi’nin belgesel izi, “Papinta Ka-ğız”, Toplumsal Tarih, Mayıs 2007, 31-35.

Uzunçarşılı İ. Hakkı, Mekke Mükerreme Emirle-ri. Ankara 1984

(1) Nurettin Gemici, Evliya Çelebi in Medina, Marburg, 1999.