Yarın 26. Sayı

12
“Dava bizim lehimize diye düşünüyorum. Çünkü her süreçte olduğu gibi mücadele- mizin sonuçlarını alıyoruz şuan. Öncesinde çok önemli hazırlıklar yaptık. Artık Siirt’te Batman’da ve Diyarbakır’da bu işin hazırlığını kadın örgütleriyle, ailelerle hep beraber yapıyoruz. Artık bizim illerden gelmemizin dışında bu bölgenin insanlarının da ka- dın cinayetlerine bakış açısının geliştiğini görüyoruz.” GÜNCEL 6 Karl Marks tarafından yazılmış olan bir eser ve aynı zamanda dünya işçi sınıfı tarihinde önemli bir yer edinmiş bir eserdir Kapital. Yazılışın- dan 150 yıl sonra, Kapitalizmi mercek altına alıp tüm çıplaklığıyla önümüze seren bu eser halen güncelli- ğini korumakta ve burjuvaziye karşı savaşımında işçi sınıfının umudu olmaya devam etmektedir. Sadece işçi sınıfının hikayesini anlatmıyor, aynı zamanda Kapitalist üretim ilişkilerini ve sürecini de gözler önüne seriyor. Bunu yaparken de üretim sürecinde kullanılan bütün kavramlara örnekler verip açıklık getiriyor. KÜLTÜR - SANAT 12 Aynur Doğan, İlkay Akkaya, Metin Kahra- man, Nevzat Karakış, Pınar Sağ, Servet Ko- cakaya, Sevinç Eratalay, Suavi, Yasemin Göksu ve Züleyha şarkılarıyla “Unutmadık” mesajı verecek. Sanatçılar verdikleri mesajda “Van’da yaşayan dost- larımıza yaşadıkları zorlukları birkaç saatliğine de olsa unutturacak bir konser hediye etmek istiyoruz. Elde ettiğimiz geliri de gıda yardımı olarak değer- lendireceğiz” diyerek herkesi konsere davet ediyor. KÜLTÜR - SANAT 12 04 NİSAN 2012 ÇArşAmbA l SAyı:26 l 1 tl www.yarinhaber.net Esin Güneş davasında rüzgar kadınlardan yana Kapitalizme karşı Kapitali anlamak ve anlatmak Depremzedeler için söyleyecekler Dostun bir tek gülü AKLIN YOLU HAKAN ÖZTÜRK 3 Artık “simyacılık” yapamayacaksın AKP GÜLSÜM KAV ANA FİKİR 5 Bu rakam Türk-İş’in mart ayı araştır- masına göre belirlenmiştir. 954 TL Dört kişilki bir ailenin açlık sınırı 2 binden fazla atama bekleyen genç Ankara ATO salonunu doldurmuş. Bakanların ardından başbakan çıktı kürsüye. Ekonominin iyilik ve güzelliklerini anlatacakken salondan bir itiraz yükseldi. Sibel Uzun başbakanın anlattığı işsizlik verilerinin gerçek olmadığını başta kadınların işsiz sayılmadığını vurguladı. Gerçek işsizliği gizleyemeyeceklerini başbakanın yüzüne haykırdı. ‘Her İşsizin Bir Danışmanı Olacak’ sloganıyla yapılan İş ve Meslek Danışmanı Atama Töreni’nde konuşan Tayyip Erdoğan’ın işsizlikle ilgili yaptığı açıklamalara EHP Genel Başkanı Sibel Uzun tarafından itiraz edildi. Elindeki “İşsizlik, zam, borca faiz, işte kriz” dosyasını salona sunmak isteyen Uzun’un konuşması salondaki polisler tarafından engellenmek istendi. Tayyip Erdoğan’ın konuşmasına başla- masının ardından ayağa kalkarak konuş- maya başlayan Uzun tüm davetlilerin arasından Erdoğan’a seslendi. ErdoğAN, UzUN’UN SözlErİNİ gEÇİştİrmEyE ÇAlıştı Erdoğan kürsüden Sibel Uzun’un ko- nuşmasına “böyle şeylere gerek yok, oturun dinleyin” gibi sözlerle yanıt vermeye çalıştı. Davet üzere toplantıya katılan EHP Genel Başkanı’na söz hak- kı vermeyen Erdoğan, Uzun’un işsizli- ğe dair görüşlerine karşılık salona toz pembe bir ekonomi anlatmaya çalışarak geçiştirdi. SİBEL UZUN’UN AÇIKLAMASI SAYFA 3’TE 42 yıl sonra açılan davanın ilk duruşmasına Kenan Evren “elinin kırılması” gerekçesiyle katılmayacak. Başbakanın konuşmasını salondan EHP Genel Başkanı Sibel Uzun cevapladı: Atamayla bizi kandıramazsın öztÜrK tÜrKdoğAN FEHmİ ışıKlAr CElAlEttİN CAN 12 Eylül mahkemesi bugün başlıyor Darbe döneminde çok sayıda suç işlendi. Tüm bunların yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz. Türkiye’nin suçluları ve güçlüleri ile hesaplaşması gerekiyor. Biz de 4 Nisan’da orda olacağız. 05 Sendikal faaliyetimizi durdurdukları için, işçi sınıfı olarak haklarımıza engel oldukları için 12 Eylül’den zarar gördük. “Zorluk çıkarmayın, yıkacağız” Baş- bakanın söz- lerini Çiğdem Şahin değerlen- dirdi. GÜNCEL 3 İşçiler ölüyor AKP izliyor İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin açıkladığı ve- rilere göre, Mart ayında en az 59 işçi iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdi. Şubat ayında açıklanan verilere göre 42 olan işçi ölümleri sayısı artarak devam ederken, Nisan ayının ilk iş cinayeti de gerçekleşti. Eskişehir’de 4 madenci öldü. GÜNCEL 6 Piyasacı eğitim modeli 4+4+4 Emekli Öğretim Görevlisi Rıfat Okçabol ile röportaj: Önerilen 4+4+4 kademeli eğitim modeli meclisten geçerek yasalaş- tı. Toplumun büyük bir kesimi 4+4+4 modelini protesto etti. Genel kanı eğitimin niteliğinin tamamen düşeceği, yoksul halk çocuklarına üniversite kapılarının kapanacağı. Konuyla ilgili olarak Boğaziçi Üniversitesi Emekli Öğretim görevlisi Rıfat Okçabol’la görüştük. Benzin fiyatlarına ne oluyor? Son haftalarda yapılan zamlarla benzinin litre fiyatı 5 liraya yaklaştı. 10 yıl önce yaklaşık 1 dolara depoya konulan benzinin litresi şimdi 2,65 dolar. Artışta yüksek vergi oranları ve ‘vergiden vergi alınması’ etkili oluyor. Ayrıca ürün fiyatı ve ÖTV üzerinden yüzde 18 KDV alınması sebebiyle fiyat artışına paralel tahsil edilen KDV tutarı da yükseliyor. EKONOMİ 7 06

description

www.yarinhaber.net

Transcript of Yarın 26. Sayı

Page 1: Yarın 26. Sayı

“Dava bizim lehimize diye düşünüyorum. Çünkü her süreçte olduğu gibi mücadele-

mizin sonuçlarını alıyoruz şuan. Öncesinde çok önemli hazırlıklar yaptık. Artık Siirt’te Batman’da ve Diyarbakır’da bu işin hazırlığını kadın örgütleriyle, ailelerle hep beraber yapıyoruz. Artık bizim illerden gelmemizin dışında bu bölgenin insanlarının da ka-dın cinayetlerine bakış açısının geliştiğini görüyoruz.”

GÜNCEL 6

Karl Marks tarafından yazılmış olan bir eser ve aynı zamanda dünya işçi sınıfı tarihinde

önemli bir yer edinmiş bir eserdir Kapital. Yazılışın-dan 150 yıl sonra, Kapitalizmi mercek altına alıp tüm çıplaklığıyla önümüze seren bu eser halen güncelli-ğini korumakta ve burjuvaziye karşı savaşımında işçi sınıfının umudu olmaya devam etmektedir. Sadece işçi sınıfının hikayesini anlatmıyor, aynı zamanda Kapitalist üretim ilişkilerini ve sürecini de gözler önüne seriyor. Bunu yaparken de üretim sürecinde kullanılan bütün kavramlara örnekler verip açıklık getiriyor. kÜLtÜr - saNat 12

Aynur Doğan, İlkay Akkaya, Metin Kahra-man, Nevzat Karakış, Pınar Sağ, Servet Ko-

cakaya, Sevinç Eratalay, Suavi, Yasemin Göksu ve Züleyha şarkılarıyla “Unutmadık” mesajı verecek. Sanatçılar verdikleri mesajda “Van’da yaşayan dost-larımıza yaşadıkları zorlukları birkaç saatliğine de olsa unutturacak bir konser hediye etmek istiyoruz. Elde ettiğimiz geliri de gıda yardımı olarak değer-lendireceğiz” diyerek herkesi konsere davet ediyor.

kÜLtÜr - saNat 12

04 NİSAN 2012 ÇArşAmbA l SAyı:26 l 1 tl www.yarinhaber.net

Esin Güneş davasında rüzgar kadınlardan yana

Kapitalizme karşı Kapitali anlamak ve anlatmak

Depremzedeler için söyleyecekler

Dostun bir tek gülü

AKLIN YOLU HAKAN ÖZTÜRK

3

Artık “simyacılık” yapamayacaksın AKPGÜLSÜM KAV ANA FİKİR 5

Bu rakam Türk-İş’in mart ayı araştır-masına göre belirlenmiştir.

954TL

Dört kişilki bir ailenin açlık sınırı

2 binden fazla atama bekleyen genç Ankara ATO salonunu doldurmuş. Bakanların ardından başbakan çıktı kürsüye. Ekonominin iyilik ve güzelliklerini anlatacakken salondan bir itiraz yükseldi. Sibel Uzun başbakanın anlattığı işsizlik verilerinin gerçek olmadığını başta kadınların işsiz sayılmadığını vurguladı. Gerçek işsizliği gizleyemeyeceklerini başbakanın yüzüne haykırdı.

‘Her İşsizin Bir Danışmanı Olacak’ sloganıyla yapılan İş ve

Meslek Danışmanı Atama Töreni’nde konuşan Tayyip Erdoğan’ın işsizlikle ilgili yaptığı açıklamalara EHP Genel Başkanı Sibel Uzun tarafından itiraz edildi. Elindeki “İşsizlik, zam, borca faiz, işte kriz” dosyasını salona sunmak isteyen Uzun’un konuşması salondaki polisler tarafından engellenmek istendi. Tayyip Erdoğan’ın konuşmasına başla-masının ardından ayağa kalkarak konuş-maya başlayan Uzun tüm davetlilerin arasından Erdoğan’a seslendi.

ErdoğAN, UzUN’UN SözlErİNİ gEÇİştİrmEyE ÇAlıştıErdoğan kürsüden Sibel Uzun’un ko-nuşmasına “böyle şeylere gerek yok, oturun dinleyin” gibi sözlerle yanıt vermeye çalıştı. Davet üzere toplantıya katılan EHP Genel Başkanı’na söz hak-kı vermeyen Erdoğan, Uzun’un işsizli-ğe dair görüşlerine karşılık salona toz pembe bir ekonomi anlatmaya çalışarak geçiştirdi. SİBEL UZUN’UNAÇIKLAMASI SAYFA 3’TE

42 yıl sonra açılan davanın ilk duruşmasına Kenan Evren “elinin kırılması” gerekçesiyle katılmayacak.

Başbakanın konuşmasını salondan EHP Genel Başkanı Sibel Uzun cevapladı:

“Atamayla bizi kandıramazsın”

öztÜrK tÜrKdoğAN FEHmİ ışıKlArCElAlEttİN CAN

12 Eylül mahkemesibugün başlıyor

Darbe döneminde çok sayıda suç işlendi. Tüm bunların yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz.

Türkiye’nin suçluları ve güçlüleri ile hesaplaşması gerekiyor. Biz de 4 Nisan’da orda olacağız. 05

Sendikal faaliyetimizi durdurdukları için, işçi sınıfı olarak haklarımıza engel oldukları için 12 Eylül’den zarar gördük.

“Zorluk çıkarmayın, yıkacağız” Baş-

bakanın söz-lerini Çiğdem Şahin değerlen-dirdi. GÜNCEL 3

İşçiler ölüyor AKP izliyor

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin açıkladığı ve-

rilere göre, Mart ayında en az 59 işçi iş cinayeti sonucu

yaşamını yitirdi. Şubat ayında açıklanan verilere göre

42 olan işçi ölümleri sayısı artarak devam ederken,

Nisan ayının ilk iş cinayeti de gerçekleşti. Eskişehir’de

4 madenci öldü. GÜNCEL 6

Piyasacı eğitim modeli 4+4+4Emekli Öğretim Görevlisi Rıfat Okçabol ile röportaj:

Önerilen 4+4+4 kademeli eğitim modeli meclisten geçerek yasalaş-tı. Toplumun büyük bir kesimi 4+4+4 modelini protesto etti. Genel kanı eğitimin niteliğinin tamamen düşeceği, yoksul halk çocuklarına üniversite kapılarının kapanacağı. Konuyla ilgili olarak Boğaziçi Üniversitesi Emekli Öğretim görevlisi Rıfat Okçabol’la görüştük.

Benzin fiyatlarına ne oluyor? Son haftalarda yapılan zamlarla benzinin litre fiyatı 5 liraya yaklaştı. 10 yıl önce yaklaşık 1 dolara

depoya konulan benzinin litresi şimdi 2,65 dolar. Artışta yüksek vergi oranları ve ‘vergiden vergi alınması’ etkili oluyor. Ayrıca ürün fiyatı ve ÖTV üzerinden yüzde 18 KDV alınması sebebiyle fiyat artışına paralel tahsil edilen KDV tutarı da yükseliyor. EKONOMİ 7

06

Page 2: Yarın 26. Sayı

04 EKiM 2011 YARIN

Munzur Vadisi’nde yapılması planlanan 5 HES proje-sinden ikisi Ankara 10’ncu İdare Mahkemesi tarafından

iptal edildi.Tunceli’de Munzur vadisi ve Pülümür Vadisinde yapımı

planlanan 24 HES’e karşı çevrecilerin ve bölge halkının mü-cadelesi sürüyor. En son Konaktepe1 ve Konaktepe2 adıyla yapılmak istenen barajlara karşı açılan davanın, çevrecilerin lehine karar vermesi, HES karşıtı mücadeleyi bir kez daha per-çinledi. Mahkeme ÇED raporlarınınhazırlanmamasını gerekçe göstererek yapımı iptal etti.

Munzur vadisi pek çok endemik türe ev sahipliği yapıyor. Ayrıca bölge dersim halkı için kutsal kabul ediliyor. Barajların yapımıyla pek çok canlının yaşamı tehlikeye giriyor.

Munzur vadisi üzerinde şu an itibari ile 2 adet baraj bitmiş durumda ve enerji üretimi yapmaktadır. İki tanesi yapım aşa-masında ve diğer 17 adet barajın ise tamamı ihaleleri yapılarak yapım yoluna girmiş durumda. YARIN TOPLUM

Uzun süredir gündemden düşmeyen organ nakli ope-rasyonlarından bu hafta iyi haberler geldi. Akdeniz

Üniversitesi’nde çift kol nakli yapılan Atilla Kavdır, ameliyattan 69 gün sonra taburcu edildi. Gazi Üniversitesi’nde gerçekleşen üçüncü yüz naklinde ise, Nergis ilk defa yeni yüzünü gördü.

Atilla Kavdır’ın ameliyattan sonraki 3 haftalık yoğun bakım sürecinde tüm metabolik problemlerinin normale döndüğü, hastanın 2 haftadır fizik tedavi gördüğü ifade edildi. Kavdır haftada iki defa kontrol muayenesinden geçecek.

17 mart tarihinde yüz nakli gerçekleşen Hatice Nergis’in ise Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi transplantasyon yoğun bakım ünitesinde tedavisi devam ediyor. Ameliyattan on gün sonra ilk defa yüzünü gören Nergis’in morali oldukça iyi. Tedavisine normal odada devam edilecek. YARIN TOPLUM

03 NİSAN 2012 YARIN

Bu hafta mahalle arasındaki kuaför dük-

kanında, diğer kuaför dükkanlarının da

açılmasıyla birlikte büyüyen rekabete karşı

ayakta kalmaya çalışan kuaför Özlem Balkan

ile birlikteyiz.

Yaşam çok zorBize kendinizden ve mesleğinizden bahseder misiniz?

12 yıldır bu meslek içndeyim. Mesleğim için bir yandan

zor, bir yandan kolay diyebilirim. Kadınlarla uğraşmak

gerçekten zor. Maddi olarak kazanma açısın sorarsan eğer

çok zor. Yaşam zor bir kere. Kriz yok diyorlar mesela, ama

kriz çok derinden vurdu bizi. Biz burayı kapatma derece-

sine geldik. Çünkü evimiz kira, bu dükkan kira. Nereye

yetişebilirsin. Bazen işte anne babadan destek almaya çalı-

şıyoruz. O da olmuyor. Çünkü mesleğin var, yapmaya, pa-

ra kazanmaya çalışıyorsun, çocuğuna bakmak istiyorsun,

olmuyor. Mesela ben çocuğuma bakmak istiyorum ama

bakamıyorum. Anneme bırakıyorum. Çünkü buraya bir

eleman alsam aylık 600-700 tl maaş vermek zorundasın.

Mesleğinizin zorlu yanları neler?

Çalışma saatleri zor. Sabah 8’de başlıyoruz çalışmaya, ak-

şam müşterilerin işi kaçta biterse. Kadınlarla uğraşmak

zor dedim ya, şu yüzden: Kadınlar ne modaysa onu isti-

yor. Kendilerine yakışıp yakışmayacağını düşünmüyorlar.

Saç kesimi olsun, boya olsun. Moda olan kesimi ve rengi

istiyorlar. Sonra kadınlar kendilerini hiç beğenmiyorlar.

Neden peki? Çünkü kadınlar mutsuz. Erkeklerle uğra-

şıyorlar, mutsuzluklarını bu tür şeylerle gidermeye ça-

lışıyorlar. Yaşam derdi mutsuzluk yaratıyor. Kendilerini

değiştirmek istiyorlar.

Kriz sizi nasıl etkiledi, rekabet arttı mı, fiyatlarınızda değiş-

meler oldu mu, emeğinizin karşılığını alabiliyor musunuz?

Çok ucuzluk yaptılar, inanamazsın Karşıyaka’da bile fön

fiyatları düşmüş 1 TL’ye. Sadece bir bölgede var 29 dük-

kan. Bizim işlerimizi bitiriyorlar. 17 yıldır bu mesleği ya-

pıyorum, gittikçe aşağı çektiler mesleğimizi. Ben o fiyattan

yapmıyorum. Emeğimin karşılığını alabiliyor muyum?

Müşteriye bakarsan, onlar da kendi maddi koşullarından

ötürü ucuz yerleri tercih ediyorlar. Ama benim tarafımdan

bakarsak, bizim de emeğimizin karşılığı olmuyor tabi.

Çünkü biz burda vergi veriyoruz, elektrik parası ödüyoruz.

Adım atsak para. Biz rekabet etmemeye çalışıyoruz. Ne

görüyorsak değerini o fiyatı veriyoruz.

Ama geleceği görmek zor, çocuk okutmak, gelecek hazır-

lamaya çalışmak zor. Devlet okuluna gitsek yazdırmaya,

kayıt parasından açıyorlar kapıyı. Aylık her şeye para isti-

yorlar. Çocuk doğurdun büyütmek de ayrı zor.

YARIN İZMİR

Hazırlayan Halil Altunpolat

NATO kuRuldu İkinci Paylaşım savaşının ardından, Sovyetlere karşı, NATO birliği oluş-turuldu. “İnsani müdahale” adı al-tında yaptığı pek çok müdahale eleş-tiri konusu olmaya devam ediyor.

ABD yenilDiğini KABul etti ABD Başkanı Nixon yılsonuna kadar, Vietnam’dan çek ilineceğini açıkladı. 1973 yılına kadar savaş sürdü. Vietkonglular ABD’yi ağır bir yenilgiye uğrattı.

Mihri Belliye sAlDırı Türkiye Emekçi Partisi Genel Baş-kanı Mihri Belli’ye silahlı saldırıda bulunuldu, Belli ağır yaralandı. Saldırıyı Türkçü İntikam Tugayı’na bağlı, Esir Türkleri Kurtarma Or-dusu üstlendi.

ruAnDA KAtliAMı Ruanda Devlet Başkanı ve Brundi Devlet Başkanının bindikleri uçak, bir roket saldırısı sonucu düştü. Su-ikastın ardından iki ülkede yaşayan Hutu ve Tutsi kabileleri arasında çı-kan çatışmalar, soykırıma dönüştü.

sosyAlizM yAyılıyorYugoslavya’da sosyalist cumhuriyet ilan edildi.

Gelecek kaygısı sürüyor

04

06

06Nisan1994

Nisan1949

Nisan1979

07Nisan 1963

YGS bitti. 1 milyon 837 bin 741öğrenci, uğraşıp, didinip öğrendiklerini 3 saat ter dökerek optik okuyuculara aktarmaya çalıştı. ÖSYM sınavın sorunsuz geçtiğini açıkladı. Samsun’da lise öğrencisi Damla Orhan, sınav stresi nedeniyle sabah kalp krizi geçirdi. Genç öğrenci tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. YGS yine bir can aldı.

Üniversiteye giriş sınavlarının birinci aşaması olan YGS 1 Ni-

san günü gerçekleşti. Geçtiğimiz yıllar-da şifre ve kopya skandallarından dolayı güvenlik önlemlerinin yoğun olarak alındığı sınav salonlarının önünde 160 dakika boyunca içerde ter döken genç-lerin kaygılı aileleri bekledi.

yGs işin yArısıYarın Gazetesi’nin sorularını cevap-layan, psikolojik danışman Müslüm Uçurum şunları söyledi: “Bizim eğitim sistemini düşündüğümüzde, birçok şey sınavda kilitleniyor. Aile kendi kurtuluşunu da, çocuğunun geleceği-ni de sınavda görüyor. Teknik açıdan da baktığımızda şu anda YGS’ye gi-

recek çocuklar burada aldık-ları puanların %40’ı ikinci sınava eklene-cek. O yüzden YGS nerdeyse işin yarısı.”

yArış Atı GiBi Görülüyoruz.Kendisi de sınava giren, Liseliler Mey-dana üyesi, Ege Birge sınava giren öğ-rencilerin halini şöyle tarif etti: “Res-men bir hipodrom var ve bizde yarış atıyız. Öğrenci bir bilgiyi kendini ge-liştirmek, düşündüğü meslek dalında kendini geliştirmek için değil de, daha fazla liseliyi sollayabilmek için ezberli-

yor. Bir süre sonra yanındaki arkadaşa rakip gözüyle bakıyorsun. “

yGs Kurtuluş olArAK GörülüyorUçurum, “Beklentilerin çocuk üze-rinde oluşturduğu baskı, geçtiğimiz haftaki intiha olayı gibi bir kaygı ya-ratıyor. Çocukların çoğu bu sınava ye-terince hazır olmadıklarını düşünüyor. Ayrıca eğer ailesinin eğitim durumum iyi değilse, maddi durumu iyi değilse, bu bir anlamda onun için kurtuluş.”

Görüşlerini bizimle paylaşan Ulu-dağ Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretim üyesi Dr. Elvan Melek Ertük ise şunları söyledi, “Gerçekten başarılı olsa bile potansiyele olarak onu yansıt-mama ihtimali var. Sadece gerçekten ileri eğitim almak isteyeni üniversiteye göndermek gerekir. Bunun amacın-dan sapmış olduğu, artık üniversitenin

sadece meslek e d i n d i r m e , hatta meslek edindireceği-ne insanların, KPSS’ye hazır-lık kursu ola-rak ele alınma-

sı gündemde. Üniversite sınavı işsiz ordusunu, işsiz gençliği biraz daha oyalamak üzere kullanıyor. Çünkü o zaman isyan etmeyecek, girmiş olmak onları bir süre susturacak.”

Aileler KAyGıyı ArttırıyorSınavın ardından konuştuğumuz her-kes, ailelerinde soruna tuz biber ektiği-ni ifade ediyor. Ertük: “Öğrencileri bu konuma asıl aileler getiriyor maalasef. Üniversitedeki öğrencilerden görüyo-ruz, hiç biri aslında aile baskısı olmasa

orda bulunmak istemiyor. Kendin için canla başla çalışmakla, bir başkasını tatmin etmek için canla başla çalışmak arasında fark var. Başka için çalıştığı-nızda hiçbir zaman iyi hissetmezsiniz kendinizi. Kendi hayatını eline almak üzere üniversite sınavına girmiyor. “

Müslüm Uçurum ise şunları söy-ledi: “Kazandığı bölümde dört sene beş sene çalışıyor ama mesela 300bin mezun KPSS sınavlarında kuyruk bek-liyor. Maalesef birçok alanda Umut besleyemiyoruz. Aile ve çocuklar bu-nu “var olma savaşı” gibi ele almamalı, çocuğa bu tür değerler yüklememeli diye düşünüyorum. Ama bu da, bu koşullarda ailelerin elinde değil.”

lys, yGs KAlDırılMAlı1 Nisan günü Üniversiteye giriş sına-vının ilk etabı olan YGS’e giren Ege Birge’ye son sözü bırakıyoruz: “ Biz liseliler olarak ne istiyoruz. Biz LYS YGS’nin kaldırılmasını istiyoruz. Çün-kü öğrenci tamamen kendinin ezberci eğitime hazırlıyor. Bu sistem öğrenciyi edilgen kılıyor ve geriletiyor. Sıra arka-daşına rakip gözüyle bakmak tamamen insanları makineleştiren şey. Herkesi sollayarak üniversitede iyi bir meslek

elde etmeliyim. E bunun geti-risi niteliksiz işçiler, amaçsız öğretmenler, 700 kişilik işe 14.000 kişilik başvuru. “

YARIN TOPLUMELİF KARAN

Munzur’da iki HES’e iptal

Kavdır taburcu oldu

06Nisan 1971

Hipertansiyon (yüksek tan-siyon), sağlığımızı ciddi bir

biçimde tehdit eden bir hastalık-tır. Çünkü ciddiye alınmayan kan basıncı değerleri kalbin iş yükünü arttırıp, atar damarlarda harabiyete neden olur. Kalp, göz, böbrek ve beyin damarları bu yüksek basınca uzun yıllar boyunca sessizce direne-bilir. Bu nedenle de kan basıncında-ki yükselme yıllarca belirti vermeden sessiz, sinsi ilerler. Ancak bu size za-rar vermediği anlamına gelmemeli. Yüksek tansiyon, inme, kalp krizi, böbrek yetersizliği, gözlerde görme kaybı, damar sertliği gibi sağlık so-runlarının başlıca nedenlerindendir.

Hipertansiyon, kalbin kanı pompalarken damar duvarına oluş-turduğu basıncın yüksek olmasıdır. Üç veya daha fazla yapılan ölçümler-

de sistolik kan basıncının (kalp ka-sıldığında kalpten damarlara doğru atılan kanın damar duvarında yaptı-ğı basınç) 140 mmHg veya diyasto-lik kan basıncının (kalp gevşediğinde hala da-mar duvarında mevcut olan basınç) 90 mmHg veya her ikisinin de bu değer üzerinde olması teşhis için yeterlidir. Kan basıncınız aşırı yükseldiği zaman çift görme , dilde peltekleşme, vücutta uyuşma, kuvvet kaybı, nefes darlığı, göğüs ağrısı hisseder-siniz. Bu durumlar acil tedaviyi gerektirir.Hafife almayın. Nedeni tam olarak bilinmese de gelişimini şişmanlık,alkol,sigara,yanlış bes-

lenme ve tuzlu diyetler, hareketsiz yaşam,stres tetikler. Tedavisi ömür boyu sürse de doktorunuz önerdiği ilaçları doğru bir şekilde , zamanın-

da kullandığınızda ve yaşam tarzınızda ufak değişikler yaptığınızda hastalığınızı kontrol al-tına alabilirsiniz.

Nelere Dikkat Et-meliyiz?

Öncelikle heki-me danışmadan ilaç kullanmamalısınız. Birçok ilaç farklı

mekanizmalarla kan basıncını yükseltebilir. İlaç tedavisi-nin dışında yapmanız gerekenler ise: şişmansanız kilo vermeli, hareketli bir yaşam tarzı benimsemeli (olanak varsa günlük yarım saat tempolu yü-

rüyüş), tuz alımının azaltılması (6 gram-bir çay kaşığı düzeyine indir-mek), sigara ve alkolün bırakılması, yağlı yiyeceklerin azaltılması olarak sıralanabilir.

Hipertansiyon sağlığımızı tehdit ediyor!

Hülya ŞahinSAĞLIK iÇiN

MüslüM uçuruM

elvAn ertürK

eGe BirGe

Muğla İl Sağlık Müdür-lüğü’nün raporuna göre,

Yatağan Termik Santral’i, akci-ğer kanserinden insanları öldü-rüyor. Sadece son iki yılda, 35 kişi akciğer kanserinden ölür-ken, 60 kişide aynı hastalıktan tedavi görmüş. Yatağan’da 30 yıl önce faaliyete geçen sant-ral, 2006 yılına kadar baca gazı arıtma tesisi bile kurmadan ça-lışmıştı. Bölge halkının sağlığına ve çevreye verdiği zarar pek çok gündem ÖSYM sınavın sorun-suz geçtiğini açıkladı. alınmıyor.

31 Ocak’ta Muğla İl Sağlık Mü-dürlüğü tarafından yapılmaya başlanan araştırmanın sonuçları ise gerçekleri bir kez dha gözler önüne seriyor. “gizli” ibaresiyle gönderilen rapora göre kanser vakalarında ciddi bir artış göz-lemleniyor. “Ancak bu veriler sadece Muğla bölgesini çeriyor. yani gerçek rakamlar daha fazla.”

ttB’nin rAporu DiKKAte AlınMAMışMuğla Tabibi odası Başkanı Naki Bulut’ta raporun ardından

yaptığı açıklamada 2000 yılında TTB’nin yaptığı araştırmanın dikkate alınmadığına dikkat çekti. Bulut: “Türk Tabiple-ri Birliği’nin, bölgedeki hava kirliliği ile ilgili 2000 yılında-ki araştırma raporu var. Daha sonra Ankara Üniversitesi Ve-terinerlik Fakültesi’nin araştır-masıyla, bölgedeki koyunların kanında ciddi oranda toksit maddelere rastlandı ve karaciğer enzimleri yüksek bulundu. Bu da hayvanlarda ciddi bir zehir-lenmenin olduğunu göstermek-te.” Dedi. 2004 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nin yaptığı çalış-mada da 240 çocuktan 228’inin kanında yüksek oranda kurşun tespit edilmişti. Erken yaşta kanser vakalarının arttığı yata-ğan alarm veriyor. 20 bin nüfus-lu Yatağan’da, baca gazı arıtma tesisi takılmadan önceki yıllarda kükürt dioksit oranı 2 bin 500 mikrogram / metreküpe kadar çıkarken, santrale Çevre İl Mü-dürlüğü tarafından birçok kez para cezası kesilmişti. Ama para cezası vermenin yeterli olmadığı ortada. YARIN TOPLUM

Yatağan kanserden ölüyor

Page 3: Yarın 26. Sayı

03 NİSAN 2012 YARIN

Hakan Öztürk AKLIN YOLU

Dostun bir tek gülü12 Eylül “olayları” bıçakla keser gibi keserken, bütün bir toplumun göğsünü de lime lime etmişti.İnsanlar işkence gördü, insanlar idam edildi, insanlar gö-zaltında kaybedildi…Tarih kendisini değiştirmeye kalkışanlara bedelini ağır ödetir. Değiştirmeye kalkışanlar bunu bilerek koymuşlardı yüreklerini ortaya. Sessiz sitemsiz ödediler bedellerini. Hatta üstü kalsın bile diyebildiler.Cemil Kırbayır’ın annesi Berfo Ana mücadelenin en önünde.Yanında Ağabey Mikail Kırbayır ve Fatma Abla.Bütün bir aile Cemil Kırbayır pirimizin ardında, hasre-tinde, bilincinde.Cemil Kırbayır Ağabeyimizin devrimci yolunun yoldaşları onun mücadelesinin peşinde.Kadir Tamkan Ağabeyimiz 12 Eylül’de askıdaydı ama bu düzene karşı kavgasını hiç askıya almadı. Tekel fabrikala-rında tütün sarar, yalan yok kendisi de çok içerdi. Kalbi onu yoklayınca bıraktı.Sırtındaki ağrılar hemen azaldığı için, sert sloganlar atan kortejlerde yürümeyi severdi.***Bıçak yarası geçer ama dil yarası kolay kolay geçmez.12 Eylül’den sonra hakimiyet kuran dilin yaralayıcı etki-sine çok büyük oldu.Ne demişti CIA’nın Ortadoğu görevlisi Paul Henze, zama-nın ABD Başkanı Carter’a 12 Eylül darbesinin yapıldığı haberini verirken:- Bizim çocuklar işi becerdi, diyordu.Darbeden sonra bütün dernek ve sendikalar kapatılmışken bir tek TİSK (Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyo-nu) ve TÜSİAD açık kaldı.Kenan Evren, bir sağdan bir soldan “adaletini” burada kullanmamıştı.TİSK Başkanı Halit Narin’in darbe sonrasında:- 20 yıl işçiler güldü biz ağladık, şimdi gülme sırası bizde, diye tısladı.Meşhur irite edici sözler bunlardır.Bu sözler yıllar yılı tenimizi yaralayarak rahatsız etmiştir.Kenan Evren, 3 Ekim 1984’te Muş’ta yaptığı bir konuş-mada, yaşını büyüttürüp 17 yaşında idam ettirdiği Erdal Eren’den bahsederken:- Asmayalım da besleyelim mi? diye sorarak insanlığa son noktayı koyuyordu.***Bütün bunları darbeciler ve onların yardakçıları söyledi.Biz bunlardan da yıkılmadık ama ya bizimkiler nasıl ko-nuşmaya başladılar?Lenin Ne Yapmalı? kitabı ya yakılmış ya da gömülmüştü.Onun yerine Ursula Le Guin’in veciz palavrası hakimdi artık her masa başı sohbetine:- Devrim yapılmaz devrim olunur!Peh, peh, peh. Artık herkes yapmak zorluğundan kur-tulmuştu.Herkes devrimini kendinde yapmaya başlamıştı. Toplum için yapmaya bir türlü sıra gelemiyordu.Tek ülkede sosyalizm olur mu, olmaz mı tartışmasında çok gerginlik çıkıyordu eskiden.Şaşırtıcı bir şekilde herkesin kendinde devrim yapmaya geçişi son derece rahat oldu.Tek insanda sosyalizm gayet güzel olabilirdi.Herkes sadece saçını uzattı. Çok sarhoş oldu.Kendimizden başkalarının iyiliği için bir şey yapma tarihi bitti.Zaten iyi olan nedir bilemezdik. Bilsek de temsil ede-mezdik.Modern devrimleri başlatan kitabı bir tek cilveli cümleyle nötralize ettiler.12 Eylül, 24 Ocak kararlarını uygulamak için gelmişti ama Birikim dergisinin yoldan çıkarıcı yazarları ekonomiyi önemsiz ilan etti.Bize onların kelime oyunlarıyla dolu, bom boş yazıları ve yakışıklılıkları yeterdi de artardı.Solcular ekonomiden anlamadıklarını ferahlıkla ilan eder oldular.Deniyor ki, 12 Eylül toplumu apolitikleştirmeye çalıştı.Neme lazımcılık hakim olmuştu. Halk:- Aman uzak dur şahit mahit yazarlar, diyordu.Peki, bizzat sol çok mu düzgün devam etti?Kendisine solcu demeye kalkışan zevatın hepsi Kenan Evren ve Ertürk Yöndem kadar örgüt düşmanı olmadılar mı? Onlar neydi, bağımsızdı. Onlar neydi, breydi. Evet, “i”siz birey. Broy gibi. İngilizce aksanlı mesela.“Örgütlerde ego var”dı.Allahtan “öcü var” demiyorlarlardı. PeKeKe de PeKaKa’ydı zaten.Varılacak yere kan içinde varılacaktır ve zafer artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp koparılacaktır, derken Nazım…Siyasi iktidarı ele geçirmesi gereken örgüt seviyesinden, egosuz olsun seviyesine geçiş oldu. Daha ne olsun.Şu ellerin taşı bana hiç değmez, ille de dostun bir tek gülü yaralar beni.

[email protected]

İşsizliğin gerçek boyutlarını gizleyemeyeceksiniz

Başbakan Erdoğan Kentsel Dönüşüm Yasası’yla ilgili yaptığı açıklamalarda halka “Zorluk çıkarmayın, işimizi kolaylaştırın, gelip yıkacağız” dedi. Konuyla ilgili olarak Kent Hareketleri Forumu’ndan Çiğdem Şahin, Erdoğan’ın görüşlerini Yarın’a değerlendirdi.

EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarına itiraz et-ti. Davetli olduğu “Atama Töreni”nde Erdoğan’ın işsizlik-le ilgili söylediklerinin gerçek-leri yansıtmadığını belirtince konuşması engellenerek sa-londan çıkarılan Sibel Uzun’un açıklamasını yayınlıyoruz.

“Zorluk çıkarmayın, yıkacağız”

KCK iddianamesi kabul edildi

“Biz gerçekleri açıklamaya devam edeceğiz”

Bir Başbakan’ın halka bu şekilde seslenmesi çok üzücü bir olay. Pervasızlıktan öte bir şey

bu gaddarlık. ‘Yetki aldık, yasaları çıkardık’, bu nasıl bir ifadedir! Bu yasalar sıkıyönetim yasaları. Bütün bu uygulamalardan ortaya çıkan malzeme şu ki, artık can güvenliğimiz tehdit altında. Maalesef can güvenliğimizi tehdit eden ne mafya ne çete, devletimiz. Hükümetin derdi kendine özgü bir sermaye sınıfı yaratmak; ki yarattılar za-ten. Hangi sermayenin nereyi alacağı çok-tan belli. Tek engelleri halklardı. Halkları oradan süpürmenin yollarını oturttular. Bu konuda gerekli yasaları da çıkardılar. Kentsel

Dönüşüm Yasası, Afet Yasası da bunun son haddi. Bir vatandaşa yapılabilecek her şey var o yasada. Burada en korkunç olan tapularımız güvencesizleşti. İşin kötüsü sağlam binaları da sakat binalardan dolayı yıkabilecek yasayı çıkardılar.

İnsanları sokağından, mahallesinden söküp almak, evinden söküp almak! Bırakın in-sanlar evlerinde toplu deprem riski altında yaşasınlar, daha iyi değil mi? Siz toplu halde insanların evlerini ellerinden alıyorsunuz, gasp ediyorsunuz, sürgün ediyorsunuz. Dep-reme karşı sizi kurtarıyoruz diyerek, boğazı-mıza borular sokup yıkıyorsunuz.

İstanbul Özel Yetkili 15. Ağır Ceza Mahkemesi 2400 sayfalık KCK iddianamesini kabul etti.

İddianamede 147’si tutuklu 193 sanık yer alıyor. Sanık-lardan 51’i “KCK yöneticiliği” iddiasıyla 142 sanık ise örgüte üye olmak suçlamasıyla hakim karşısına çıkacak. Tutuksuz 46 sanıktan 23’ü hakkında ise yakalama ka-rarı bulunuyor. Sanıklardan Büşra Ersanlı için 22,5 yıl, Ragıp Zarakolu için 15 yıl hapis cezası istendi.

Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Adnan Çimen tarafından hazırlanan iddianamede, örgütün Murat Karayılan’dan sonra gelen üst düzey yöneticileri olarak Ali Durç ve Kudbettin Yazbaşı da sanıklar arasında gösterildi.

Duruşmanın Silivri Cezaevi Yerleşkesi içinde yer alan ve Balyoz Planı davasının görüldüğü büyük duruşma salonunda Temmuz ayı başında yapılacağı öğrenildi.

ERSANLI 128, ZARAKOLU 129. SANIKİddianamede yayıncı Ragıp Zarakolu örgüte yardım ve yataklık etmek, Büşra Ersanlı ise örgüt yöneticisi ol-makla suçlanıyor. Prof. Büşra Ersanlı 128. sırada sanık olarak yer aldı. Ersanlı hakkında, “KCK’nin örgütsel eğitiminin benzerini şehir merkezlerinde BDP tarafın-dan açılan Siyaset Akademilerinde verdiği, söz konusu akademilerin organizasyonunu sağladığı, ders verecek öğretim görevlileri temin ettiği gibi okutulacak kitap-lara ilişkin olarak da yoğun gayret içerisinde olduğu” iddiaları yer aldı.

İddianamede yayıncı Ragıp Zarakolu ise 129. sırada sanık olarak yer aldı. KCK iddianamesinde yayıncı Ragıp Zarakolu’nun KCK hiyerarşisi içerisinde yer almamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım ettiği anlatıldı. Şüphelinin konumu gereği akademinin eği-tim yuvası olduğunu algılamamasının akıl ve mantıkla çeliştiği kaydedildi. YArıN güncEl

Çalışma Bakanlığı’na bağlı olan İŞ-KUR’a her işsizin bir danış-

manı olacak projesi için 18.500 kişi başvuru yaptı. Ankara’da Başbakan’ın katıldığı törenle 2.817 tanesi atanabildi.

Sorunumuz budur. 18.500 başvuru yapılan bir işe 2.817 kişinin yerleşti-rilmesi ve devlet tarafından büyük bir gösteri ile işsizlik sorununun çözüldü-ğünün ilan edilmesi.

Toplum, evlatlarının iş sahibi olup olmaması derdini taşımaktadır.

Gençlik, geleceğinin büyük kaygı-sını taşımaktadır.

Çalışma Bakanlığı’nın düzenlediği törene partimiz EHP Genel Başkanı olarak davet edildi. Davet edilmemiz partimiz açısından bir ifade hakkını doğurdu.

Törene bizi davet eden ve ifade hak-kımızı engelleyen tüm devlet erkânını, Başbakan’ı kınıyoruz.

Hiçbir toplantı, davet, törende özel-likle protokol listesinden davet edilmiş olanlara söz hakkı verilmeyecek gibi bir kural uydurulamaz. Bunun adı olsa olsa engelleme, dayatma veya zorla sustur-ma olabilir.

Partimiz törende bu engelle karşılaştı.Çalışma Bakanı Faruk Çelik tara-

fından %9’lara düşürüldüğü söylenen işsizlik rakamının yanıltma olduğunu, kadınların yarısının işsizlik rakamlarına dahil edilmediğini, işsizliğin danışman bulmakla çözülemeyeceğini Başbakan kürsüye çıktığı esnada dile getirdik.

Korumalar yaklaştığında hazırla-dığımız dosyada işsizliğin gerçek bo-yutları ile ilgili önemli bir çalışmanın olduğunu ve Başbakan’a teslim etmek istediğimizi söyledik.

Salondan çıkarılmak istendiğimiz esnada Başbakan geri davet etti. Yerimi-ze yeniden geçtik. Fakat bizim derdimiz işsizliğin gerçek boyutlarının konuşul-masını ısrarla talep etmekti. Tabi ki bu esnada salondan çıkarıldık.

Sözümüz Başbakan’ı rahatsız etmiş olacak ki arkamızdan “dinlemesini öğ-ren, saygısızlık yaptılar” demiş.

Peki Sayın Başbakan o zaman işi-ne gelmedi, şimdi saygılı koşullarda cevap ver.

Senin duymamazlıktan geldiğin Batman’daki mevsimlik 906 kişilik kadroya 14.000 başvuru yapan işsizler ne olacak?

Ev işleri ile uğraştığı için işgücü rakamlarına dahil edilmeyen işsiz 12 milyon kadın ne olacak?

Umudunu yitirdiği için iş aramak-tan vazgeçen ve işsiz sayılmayan 2 mil-yon işsizin durumu ne olacak?

Adana’da Pazar tezgâhı için kendi-ni yakan Mehmet Oğuz kardeşimiz ne olacak?

Çocuklarını saç kurutma makinesi ile ısıtan sonra kendisini asan Emine Akçay kız kardeşimizin hesabını kim verecek?

İşsizlik korkusu ile sendikasızlaşan milyonlarca emekçiden olan, kontey-nırda kalma hakkı bile verilmeyen, çadırda kalmaya mecbur bırakılan Esenyurt’ta kaybettiğimiz 11 işçi kar-deşimizin hesabını kim verecek?

Biz Sosyalist bir parti olarak işsiz-liğin gerçek boyutlarının takipçisiyiz.

Dosyamız şu şekilde başlıyor; işsiz-lik zam borca faiz işte kriz.

İki güne kadar duyurulan %18’lik

doğalgaz zammı gündemden uzun bir süre düşmeyecek.

Enerji Bakanı Taner Yıldız gerek-çesini şu şekilde açıklıyor: “İran-İsrail gerginliği Kuzey Afrika’daki Arap Ba-harı ham petrol fiyatlarını olumsuz etkiledi.”

Hani dünya bir sürü ekonomik so-run yaşarken biz çok iyiydik?

Demek ki dünya sisteminin bir par-çası olan Türkiye de diğer ülkeler yüzün-den zam yapmak zorunda kalıyormuş.

Dünyadaki tüm kapitalistlerden alıp veren Türkiye de krizin faturasını halka ödetiyormuş.

Sayın Başbakan, kürsüden Amerika’nın işsizliği çözemediğini bi-zim çözdüğümüzü ifade ediyorsun.

Doğalgaz zammında dünya ülkele-rinden bağımsız davranamayan Türkiye dünya işsizliğinde de daha iyi bir du-rumda olamaz.

Avrupa’da ve Amerika’da kriz yü-zünden milyonlar sokaklara çıkarken Türkiye’de de çıkacak.

%50 oyuna güvenme Başbakan seni onaylamayan %50 insanı var bu memleketin.

İşsiz bıraktığın milyonları var bu memleketin.

EHP gibi bir partisi var bu mem-

leketin.Saygıdan bahseden Başbakan önce

dinlemesini öğrenmelidir. Kendini ifa-de eden halka “ananı da al git” dediğini unutmamalıdır.

Korumalar kanalıyla söz verdikleri randevuyu vermelidir.

Gösteri yaptığımızı söyleyen Başbakan’a soruyoruz; milyonlara iş-sizlik, işsizlik intiharları, iş cinayetlerini gündeme taşımak gösterimidir?

Gösterilerle sorunların üstünü ör-ten sizsiniz.

3.000 kişilik salonunuzda, her ko-şulda sizleri alkışlamak zorunda kalan-ların arasında toplum adına olan tek doğru bizim gerçek işsizlik sorununu dile getirmemizdi. Yine getireceğiz.

Gerçek işsizlik rakamlarını her yer-de açıklamaya, memleketteki milyon-larca işsizin sözcüsü olmaya, Başbakan’a karşı savunmaya devam edeceğiz.

İşsize iş bulmayan, gerçekleri çarpı-tan AKP’nin ipliğini pazara çıkaracağız.

Sayın Başbakan kürsüler salonlar seninse. Doğru akıl, doğru söz, doğru eylem de bizim.

emekçi hareket partisi genel başkanı

sibel uzun

çiğdem şahin ehp genel başkanı sibel uzun ile birlikte iş ve meslek danışmanları atama töreni’ne katılan ehp üyesi ayşen ece kavas görüşlerini Yarın’a aktardı:

İş ve Meslek Danışmanları atama töre-ninde Başbakan konuşmasında komşu

ülkeler krizdeyken Türkiye’de işsizliğin düştüğü-nü anlatıyordu. Biz de doğal olarak bu ülkedeki işsizlerin tepkisini dile getirdik. Konuşmasını yaptığı atama töreninde dahi 817 kişinin atana-cağı işe 18.000 kişi başvurduğunu hiç söyleme-den geçti. Bu ülkede gençler mezun olduğunda iş bulamıyor. Atanmayan öğretmenler intihar ediyor.Başbakan işsizlerin durumuna çok üzül-düğünü söylüyor ancak bu ülkenin Başbakanı ise halkın istihdam edilmesi kendi sorumluluğunda bunu unutmadan konuşmalı. Genel Başkanı-mız söz istediğinde “nezaketsiz” dedi. Daha bir kaç gün önce 4+4+4 eğitim sistemine tepkisini belirten eğitimcilere tahammül edemeyip pan-zerlerle, gaz bombalarıyla saldıran bir Başbakan nezaketten bahsedemez. Bundan sonra Başba-kan nezaman yanlışı yansıtmaya kalkışırsa biz gerçekleri açıklamaya devam edeceğiz.

Page 4: Yarın 26. Sayı

04 EKiM 2011 YARIN03 NİSAN 2012 YARIN04 SIYASET

İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen 2. Suriye Halkının

Dostları Grubu Konferansı, 82 ülke-den ve uluslararası örgütlerden temsil-cileri bir araya getirdi. İlki 24 Şubat’ta Tunus’ta yapılan konferansa Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sert konuşması damga vurdu. Erdoğan, açılış oturu-munda, “Kendi halkına zulmeden bu rejimin iktidarda kalmasını sağlayacak hiçbir planı desteklememiz söz konu-su olamaz ve olmamalıdır. Üzerimize düşen esas sorumluluk, söylem birlik-teliğinin gereği olan eylem birlikteliğini de sağlamaktır” dedi.

“ANNAN ZAMAN KAZANDIRIR”Başbakan Erdoğan, “uluslararası toplu-mun harekete geçmesi kaçınılmaz hale geldi” diyerek açıkça askeri müdahale çağrısında bulundu. Bunun için gerek-çe olarak Annan planı konusunda adım atılmamış olmasını gösteren Erdoğan, askeri müdahale konusunda ABD’den bile daha aceleci olduğunu bir kez daha gösterdi.

Suriye yönetiminin Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın girişimini zaman kazanma aracı olarak kullanabileceğini belirten Başbakan şöyle konuştu: “Suriye rejimi tarafın-dan gerekli işbirliğinde bulunulmadı-ğı takdirde BM Güvenlik Konseyi’nin üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi

ve Suriye’deki katliama ‘dur’ demesi ka-çınılmaz bir zorunluluk halini alacaktır. Güvenlik Konseyi, eğer bu tarihi so-rumluluğu üstlenmekten bir kez daha kaçınırsa, uluslararası toplumun elinde, Suriye halkının meşru müdafaa hak-kının desteklenmesinden başka hiçbir seçenek de kalmayacaktır. Suriye yöne-timi tarafından bu yönde bize verilen sözler maalesef tutulmadı. Baba Esed’in ağır zulmünü yaşamış halk, bu kez de oğul Esed’in toplu infazlarına maruz kaldı.”

“DOSTLAR KORDİNE EDECEK”Suriye’nin hiçbir vaadini yerine ge-tirmediğini belirten Davutoğlu, “An-nan Planı uygulanmalı. Biz eylemlere bakıyoruz” yorumunu yaptı. Davu-toğlu, Suriye halkına tıbbi malzeme yardımında bulunulacağını belirtip “Bu destekler, yardımlar Suriye’nin Dostları tarafından koordine edile-cek. Bütün alternatifleri kullanarak Suriye halkına yardım edeceğiz” dedi. Davutoğlu, bildiride ‘Suriye halkının kendini koruması için meşru önlemler alınmasına gösterilen destek’ ifadesinin ‘askeri müdahale’ olup olamayacağı yö-nündeki bir soruya, “Ülkedeki durum uluslararası medyanın anlattığından da-ha vahim. Ülkeden kaçabilenler kaçtı. Ama sınıra uzak bölgelerde yaşayanlar var. Önlem dediğimiz şey, bu insanlar burada maruz kaldıklarına göre elle-rinden gelen her şeyi yaparak hayatta

kalma hakkına sahipler” cevabını verdi.

“ULUSLAR ARASI REJİM ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI”Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Buhan Galyun ise, “ Artık söylemden eyleme geçmenin zamanı gelmiştir. Burada kendi adıma değil, şehitlerimiz adına, tecavüze uğrayan kadınlarımız, hor gö-rülen yaşlılarımız adına konuşuyorum. Esad rejimi katletmeye devam ediyor. Ululararası rejim üzerine düşeni bir an önce yapmalıdır” dedi.

ESAD 10 NİSAN’A KADAR ASKERLERİ ÇEKECEKAnnan’ın Suriye yönetimiyle olan görüşmelerinde, durumun aciliyetini vurgulayarak Suriye yönetiminin hal-kın yaşadığı yerlerden askerlerini geri çekmesini, ağır silah kullanmayı bırak-masını istediğini bildirdiğini belirten Rice, Annan’ın, Suriye dışişleri bakanı-nın dün kendisine bir mektup gönder-diğini ve mektupta “Suriye ordusunun 1 Nisan’dan itibaren askerlerini çekme-ye başlayacağını, ağır silah kullanmayı bırakacağını ve 10 Nisan’da da halkın yaşadığı yerlerden askerlerini çekmeyi tamamlamış olacağını bildirildiğini” söylediğini kaydetti.

“SURİYE’NİN DOSTLARI TOPLANTISI PROTESTO EDİLDİ”NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik ve NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Öğ-

renciler, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “Suriye’nin Dostları” toplantısını Taksim’den Harbiye’ye gerçekleştirdikleri yürüyüşle protesto ettiler

ONLAR HALKLARIN DÜŞMANIDIRABD’nin başını çektiği emperyalistlerin ve bölgedeki işbirlikçilerinin Suriye’ye müdahale etmek için Libya’dakine benzer bir kirli tezgah kurguladıkları vurgu yapılan açıklamada, “Suriye’nin Dostları” adı altındaki gerici birlikteli-ğin bu amaçla oluşturulduğu söylendi. “Emperyalizmin aktif taşeronluğuna soyunan TC devleti ise söz konusu kirli oyunda en ön safta yer tutarak, bir yandan Suriye halklarını emper-yalist namlularının hedefi yapmakta, öte yandan ülke topraklarını gerici savaşların ve boğazlaşmaların merkezi haline getirmektedir” denildi. Müca-dele vurgusunun yapıldığı açıklama şu sözlerle noktalandı: “Suriye halkının gerçek anlamda özgürleşmesinin yolu, emperyalist-kapitalist sistemin zincirle-rinden tamamen kurtulmasından geç-mektedir. Suriye’ye yönelik emperyalist saldırganlığın boşa düşürülmesi ise, kendi kaderini belirmeye hakkı olan Suriye halkının ortaya koyacağı direnç kadar, Ortadoğu ve dünya işçi ve emek-çilerinin yükselteceği dayanışmayla da doğrudan bağlantılıdır.”

Başbakan’ın savaş ısrarı sürüyor

İStANbulSELÇUK KAYGISIZ

İstanbul’da düzenlenen “Suriye Halkının Dostları” toplantısında ilk konuşmayı yapan başbakan Erdoğan, “uluslararası toplumun harekete geçmesi kaçınılmaz hale geldi” diyerek bir kez daha açıkça acil askeri müdahale çağrısında bulundu. NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik ve NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Öğrenciler, toplantıyı protesto etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AKP grup toplantısında konuştu. Erdoğan, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın

yargılandığı 12 Eylül davasına AKP’nin de müdahil olacağını açıkladı. Ancak 12 Eylül döneminden kalan kurumların ve uygulamaların değişmediği eleştirileri hakkında hiçbir yorum yapmadı. Erdoğan şu ifadeleri kullandı “Parti olarak, 12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili davada müdahil olma kararı aldık. 12 Eylül darbesine yönelik dava açılabilmesiyle ilgili süreci de biz başlatmış ve neticelendirmiştik. Müdahil olarak gayet yakın takip edece-ğimiz bu davanın, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum.”

KILIÇDAROĞLU’NA “ABAKÜS” ÖNERİSİKonuşmasında CHP’ye yüklenen Erdoğan, grup toplantısını geçen hafta Tandoğan Meydanı’nda yapan CHP’yi, “okulu kı-ran haylaz çocuklar”a benzetti. Erdoğan, 4+4+4 sistemi ile ilgili sözlerinden dolayı Kılıçdaroğlu’na, “Bir abaküs önünde dört iş-leme tekrar çalışmasını, dört işlemi gözden geçirmesini tavsiye ediyorum. Ben torunlarıma aldım, bayağı faydalı oldu” dedi.

“HİTLER SEVDALISI CHP’DİR”Erdoğan son dönemde sık sık gündeme gelen Hitler benzetmesi için Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “CHP genel başkanı Nazi benzetmesini, Hitler benzetmesini defalarca yaptı. 1932 ve 1941 tarihli iki gazeteyi gösteriyorum. Başlık: ‘Milli Şefimizle Führer arasında samimi tebrikler.’ Bundan daha önemli belge olur mu? Bitmedi, diğer bir gazete. ‘Kemalist Türkiye’den faşist İtalya’ya selam’ altında İnönü’nün İtalya’ya gideceği yazıyor. İşte CHP budur. İşte CHP Genel Başkanı eğer Hitler sevdası arıyorsa, o gurur duyduğu CHP tarihine baksın orada bulur.” YARIN SİYASET

BDP lideri Selahattin Demirtaş grup toplantısında konuş-tu. “Yeni strateji” tartışmalarının başlatıldığını anımsatan

Demirtaş şöyle konuştu: “Biz paketlerden bıktık, siz bu paketleri açıklamaktan bıkmadınız. Devletin Kürt halkıyla ilişkisi psikopata bağlanmış durumda. ‘Ya benimsin ya kara toprağın’ misali ne Kürt sorununu çözüyor ne Kürtleri rahat bırakıyor. Gerçekten de siyasi bir çözüm projeniz varsa müzakerenin koşullarını, zeminini birlikte yaratalım. Şu anda bu zemin, koşul yok. Çünkü 2,5 yıl yürüttüğünüz bir müzakere vardı, bu niye koptu kamuoyuna açıklamadınız. Müzakerelerin zeminini ve koşullarını oluşturmak üzere Hükümet ile görüşmeye hazırız. Bir ön şart olarak ifade etmiyorum ama yapacağımız görüşme canlı yayınlansın. Biz de bu sürecin gelişmesi için katkı sunarız, ama öyle şartlı şurtlu değil. ‘Bir yandan asarım, keserim, terörle mücadele ederim, bir yandan da konuşurum’ diyorsan, kendini kandırırsın.”

“ULUDERE HASIRALTI EDİLİYOR”Uludere olayının üzerinden 98 gün geçtiğini anımsatan Demirtaş, “Uludere’yi ‘kapattık, örttük’ diyenlere bir kez daha sesleniyorum; İki elimiz yakanızda. Sorumlular ortaya çıkacak” dedi. Şimdiye kadar tek bir yetkilinin ifadesi alınmadığını, soruşturmanın hala gizli olduğunu belirten Demirtaş, “Tek bir doyurucu açıklama yapılmadı. Hükümet hasıraltı etmeye çalışıyor. TBMM İnsan Hakları Komisyonu Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir aydır rapor bekliyor. 50 metrelik yolu bir aydır kat edemediniz mi? Daha önceki yıllarda, birileri ‘darbe yapalım’ deyince parlamentoya çok daha hızlı ulaşabiliyordunuz. Komisyon Başkanı ‘görevimi yapamıyorum’ demeli ve istifa etmelidir.” YARIN SİYASET

TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendir-melerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ-

lu, din ticaretini ülkenin gündeminden çıkarmanın CHP’nin görevi olduğunu ifade ederek, “Türkiye tarihinin en büyük siyasi yozlaşmasıyla karşı karşıylayız. İnançlarımızın da içi boşaltılmıştır. Siyasetimize yapılan en büyük kötülük inançlara yapılan kötü-lüktür.” şeklinde konuştu.

“Dini kullanarak yolsuzluk yapanlar var.” ifadelerini kulla-nan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a da yüklenerek şunları söyledi: “Sen Anadolu’dan İstanbul’a yırtık ayakkabı ile geldin. Senin yırtık ayakkabın şimdi nerede?” YARIN SİYASET

Yerel Yönetimler ve Aile Sempozyumu’nda konuşmasına kentsel dönüşüme değinen

Başbakan Erdoğan, karşı çıkanları adeta tehdit etti. “Gerekirse evleri yıkacağız, bunun yetkisini aldık, işimizi kolaylaştırın” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Şimdi gideceğiz gerekirse evleri yıkacağız. Bunun yetkisini aldık mı aldık. Yasal düzenlemeleri buna göre, kentsel dönüşüm değişimle beraber yap-tık, yapıyoruz, yapacağız’ dedi.

Partisinin genel merkezinde düzenlenen Yerel Yönetimler ve Aile Sempozyumu’na katılan Başba-kan Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyunda Kentsel Dönüşüm Yasası olarak bilinen ve büyük bölü-münün Meclis’te onaylandığı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümüne İlişkin Yasa Tasarısı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

İŞİMİZİ KOLAYLAŞTIRINErdoğan, evlerini terk etmek istemeyen halka da seslenerek , “Onun için diyoruz ki bizim işimizi

kolaylaştırın. Biz sizleri sokakta bırakmayız ama işimizi kolaylaştırın. Aile huzurunun, aile saadeti-nin sokağa kadar taştığı şehirler inşa edeceğiz” diye konuştu. Erdoğan, kentsel sorunların kaynağında modern mimari olduğunu iddia etti ve çözümün de geleneksel mimariden geçtiğine öne sürdü.

Erdoğan, “Bugüne kadar her ne yaptıysak aile için yaptık. Ne yaptıysak aile saadeti, ailenin hu-zuru, refahı, ailenin güçlendirilmesi ve yaşatılması için yaptık. Bundan sonra da önce insan, önce aile diyecek, her adımımızda önce aileyi gözeteceğiz” dedi.

Başbakan Erdoğan, “Şehirlerin ailelere de-ğil, ailelerin şehirlere hükmettiği yaşam alanları oluşturmadan bu sempozyum inanıyorum ki yol gösterici olacaktır” diye konuştu. Başbakan ailele-ri kastederken, halktan kastetmediği gözüküyor. Şehirlerin yönetimini sermayedarların ailelerine bırakan başbakan, hangi ailelerin şehirlere hükme-deceğini ise açıklamadı. YARIN SİYASET

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, doğalgaz ve elektrik zammına tepki gösterdi, 4+4+4

için Anayasa Mahkemesi’ne gideceklerini söyledi.Kılıçdaroğlu, doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki

artışa ilişkin, “Siz zamma sarılarak, zammı çözüm görerek ekonomiyi yönetmeye kalkarsanız, bunun faturası ağırlıklı olarak vatandaşa çıkar” dedi. Kı-lıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Türkiye bütün dünyaya örnek’ diyorlardı, ‘ekonomide bir sorun yok’ diyorlardı. Türkiye, daha vatandaş nefes al-madan zam yağmuruyla karşı karşıya. Elektriğe, doğalgaza...

“ANAYASA MAHKEMESİ’NE GİTME HAKKIMIZ VAR”Bir gazetecinin zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran ka-nunun Meclis’ten geçmesini hatırlatması üzerine Kı-lıçdaroğlu, şunları söyledi: “Siyasi iktidarların bek-lentilerine uygun karar vermek Cumhurbaşkanı’na

yakışmaz. Cumhurbaşkanıları, ülkeyi ve ülkenin geleceğini temsil eder. Umuyorum Cumhurbaş-kanı, belli bir sorumluluk içinde hareket eder. Bu ülkede bizim, Anayasa Mahkemesi’ne gitme hak-kımız var. Eğer anayasaya aykırı düzenleme varsa, hukukçular bu konuda karar verirse elbette Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz.” YARIN SİYASET

AKP’den 12 Eylül davasına katılma kararı

“Yeni strateji” neyin alameti?

“Yırtık ayakkabın şimdi nerede?”

“Şimdi gideceğiz, evleri yıkacağız”

CHP Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor

İnsanlar ölümüne çalıştırılıyor

Emekçi Hareket Par-tisi Eskişehir İl Baş-

kanı Can Çoksöyler iş cina-yetlerinde gelinen noktayı Yarın’a değerlendirdi: Artık dönem emekçiler adına da-ha da keskinleşiyor. Çalışma hayatı ölümle yaşam arasın-

da kalmış durumda. Emekçilerin iş seçme gibi bir şansları kalmadı. İşçiler hangi iş olursa, her ne koşulda olursa olsun, yaygın deyimle “ne iş olursa” çalışmak istiyorlar. Patronların da istediği bu işte. Ayrım gözetmeden çalışmaktan başka yapacak bir şeyi kalmayan milyonları, insanlık dışı koşullarda düşük ücretle çalıştırmak. Bırakın sosyal hakların talan edilmesini, yaşam hakkı bile tartışma konu-su. Esenyurt’ta ölen işçilerin konteynerde uyuma hakları olsaydı bugün hala hayatta olacaklardı. Devletin denetleme konusundaki görevlilerini, iş yerlerindeki mühendisleri geçtik, baraj inşaatında çalışan işçilerin sözleri dinlenseydi, onlar da bugün hayatta olacaklardı.

AKP ekonominin ne kadar çok büyüdüğün-den bahsediyor.Ancak ‘rekor’ büyümeler ne istih-dam getiriyor ne de sağlıklı iş koşulları. Aksine bu büyüme, işçilerin sosyal hakları. Hükümet iş güvencesinden kısıyor, sosyal haktan kısıyor ser-mayeye veriyor. O tavanın sağlam olmadığını bile bile çalışmak zorunda bırakılan madenciler, her an çıkabilecek bir yangında, çökebilecek bir baraj duvarında, yıkılabilecek bir iskelenin tepesinde artık kimse çalıştırılmayana kadar yürütülecek mücadele bir ölüm kalım mücadelesidir. Partimiz içinse bu konu çalışma koşulları düzelene kadar en temel meselelerimizden biridir.

CAN ÇOKSÖYLER

Page 5: Yarın 26. Sayı

Balyoz Darbe Planı iddianamesinde darbeyi engellediği öne sürülünce sanıkların ısrarla

tanık olarak dinlenmesini istediği dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, “Tanık olur-sam her şeyi anlatırım.” dedi.

Yalman; “Hilmi Paşa da konuşmuş galiba. O da bir şey söylememiş.”dedi. Yalman; “Birkaç gün daha sabredin. Çağırmaları için elimizden geleni yaptık. Çağırılırsak memnuniyetle gideriz. Biz orada bildiğimiz doğruları söyleyeceğiz.” diye konuştu. İnternet andıcı davası sanığı İlker Başbuğ’un yargı-lanmasıyla ilgili de konuşan Yalman, “İlker Başbuğ benim kurmay başkanımdı.” dedi. YARIN GÜNCEL

03 OCAK 2012 YARIN05 03 NİSAN 2012 YARIN05

Gülsüm Kav ANA FiKiR

Artık “simyacılık” yapamayacaksın AKPSon verilere göre, Türkiye’nin Çin’den sonra dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olması flash haber. Arkasından da kişi başına düşen milli gelir artıyor haberi geliyor.Gelmese olmaz. Yoksa emeğiyle geçinen milyonlar aptal değil, bu haber karşısında şöyle sorarlar:“Eee iyi güzel, ülke ekonomisi büyüyor da, ben bu fatu-raları neden ödeyemiyorum”?İkinci haber bu soruyu önlemeye çalışıyor. Ama nafile, do-ğalgaz ve elektrik zammı gizlenemiyor. Faturalar ödenemiyor.Peki, kişi başına düşen gelir artıyormuş da bu iş niye böyle oluyor?Gerçek şu ki; Türkiye aynı zamanda gelir dağılımında eşitsizlikte de dünyada en ön sıralarda.Tıpkı güvencesiz çalışmada ve iş cinayetlerinde ön sırada olduğu gibi.Tıpkı kadın cinayetlerinde ön sırada olduğu gibi.Şimdi bu büyüme ve kişi başına düşen gelir konusuna daha yakından bakalım:Birincisi bu özel sektöre dayalı bir büyüme yapısı. Bu-nu Babacan açıkça söylüyor ve özel yatırımcıya teşekkür ediyor. Yani büyüme toplumun türlü çeşit kamusal hak-kının özelleştirilmesiyle ve hak olmaktan çıkarılmasıyla doğrudan ilgili. İkincisi, büyümeyi yaratan en büyük oran(geçen yıl %62, bu yıl %46) toplumun kendi cebinden ya da cebinde yoksa borçlanarak yaptığı tüketim.Yani döngü şöyle tamamlanıyor; kendi şirketinin çıkarı peşinde olan yatırımcılar destekleniyor, onların malları-nı borçlanarak satın alan tüketiciler borçlanmaya devam ediyor.Bunu nereden biliyoruz? İlginçtir Ankara Ticaret Odası(ATO)’nın yaptığı bir araştırmadan; bu araştırmaya katılanların % 71’i kredi kartı kullanırken, kart kullanan-ların % 73.4’ü kredi kartı kullanarak yaptıkları harcama-ları nakit olarak rahatlıkla gerçekleştiremiyor.Katılımcıların % 50.9’u kartlarının ancak asgari ödeme-sini yaptıklarını belirtirken, borcunun faizine faiz yürü-tülenlerin oranı yüzde 96.3.Bütün bu verilerin bize anlattığı şudur; büyüme yarattık diye hava atanların bu büyümede hiçbir marifeti yoktur.Büyümenin kahramanı borçlanarak tüketen toplumun emekçileridir.Bu sonuçlardan ATO başkanının bile rahatsız olması, bunun en açık kanıtı. Yasal engel olmasına karşın, faize faiz işleten bankaları şikâyet ediyor. Ticaret yapabilmesinin tek koşulu olan tüketicisini kaybetmek istemiyor çünkü.Fakat döngü bununla kalmıyor. İkinci döngü daha da acı-masız; doğrudan can alıyor: emekçilerin cebinden besle-nerek büyüyen özelleştirme arttıkça güvencesizlik artıyor, güvencesizlik arttıkça iş cinayetleri artıyor.Buna karşılık AKP, “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı” ile işyeri denetimlerini de özel şirkete bırakmaya çalışıyor. Tasarıya göre sadece 10 kişiden az işçi çalıştıran işyerleri kamu eliyle denetlenecek. Bu hükümetin “ben denetim yapmayacağım” demesidir.Utanmazlığa bakın; işçi öldüren haydutları, diğer haydut-lar denetleyecekmiş.Bu büyüme istihdam yaratmıyor.Üçüncü döngü bundan öte gidiyor; işsizlik başta gençler olmak üzere toplumun bütün kesimlerini etkilerken, top-lumun yarısını oluşturan kadınlar ise hiç hesaba katılmıyor.Her gün öldürülürken onları korumak üzere “Aile Bakanlığı”nın kuruluşunda olduğu gibi hesaba katılmıyorlar.Ve hesaba katılmayanlar, kadınlar, çoğu kez de işsiz erkek-ler tarafından öldürülüyor.Kadınlar işsiz oldukları için, erkekler işsiz olduğu için kadın cinayetleri, iş cinayetleri sürekli artıyor.Gerçekler bunlar AKP, sana simyacılık yaptırmayız biz.Başbakan Erdoğan, bu aynı ATO’da “işsizliği çözüyorum” diye törenler yaparken çok bozuldun gerçeklerin dile ge-tirilmesine.Herkesi kendiniz ve susturabildikleriniz gibi sanıyordunuz.AKP yöneticileri olarak toptan yanılıyorsunuz.Size oy veren topluma sözüm yok, açığa çıktıkça düzen-bazlığınız, oy vermeyen %50’ye onlar da katılacaklar. Me-sela halkımız arasına artık, senin o törende, bütün salon seni alkışlarken bir de, yani o anda güç sendeyken, elinde davetiyesi ve dosyası ile görüşünü ifade etmek isteyen, Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı’na tavrının çok nezaketsiz olduğunu düşünenler var.Diyorlar ki; bir başbakanın yapması gereken, ifade özgür-lüğünü engellemek yerine dosyayı almak ve incelemek olmalıydı.Sahi hem o kadar güveniyorsunuz da kendinize, size her itiraz edildiğinde neden o kadar bozuluyorsunuz?Eğer tarih boyunca, aklına yatmayana, inandırıcı olma-yana itiraz edenler olmasa idi, ne olurdu biliyor musunuz Başbakan?İnsanlık mağaradan çıkamazdı.Bugün konuşma yapabildiğin törenlerin o haşmetli salon-ları dahil insanlığın tüm teknolojik birikiminin,Ve içinde hiçbir katkın olmadığı halde üzerinden hava attığın bütün demokratik birikimin kökeninde,Tarihin bir yerinde olmakta olana itiraz edenlerin emeği var, ödediği bedeller var. Bir de artık bu kadar kolay “simyacılık” yapamayacaksınız siz.Çünkü bu dünyada sizin neyin kulu olduğunuzu anlatan “Kapital” adında bir eser var.Size ve danışmanlarınıza okumanızı tavsiye ediyoruz.

[email protected]

Ankara 11.Ağır ceza mah-kemesinin Sivas katliamı-

nın firari sanıkları hakkında ver-diği zaman aşımı kararı İstanbul Kadıköy’de bir mitingle protesto edildi.

Çok sayıda Alevi dernekle-rinin çağrısıyla yapılan mitinge değişik siyasi parti , demokratik kitle örgütü ve sendikalar katıl-dı. Mitinge ilgi yoğun oldu. Saat 11.00’den itibaren kitleler top-lanmaya başladı. Alevi dernekleri

Tepe Natilus önünden yürüyüşe geçerken, siyasi partiler Haydar-paşa Numune Hastanesi önün-den, çeşitli demokratik kitle ör-gütü ve sendikalarda Haydarpaşa garının önünden alana yürüdü. Kitleler arama noktalarından geçtikten sonra kortejler halinde miting alanına giriş yapabildiler.

EHP, ÖDP, HDK bileşenle-ri ve KESK’in katıldığı mitinge birçok sanatçı ve aydında daya-

nışma göstererek katıldılar.Miting’de Sivas’ta katledi-

lenlerin fotoğrafları taşınarak “Davamız mahşere kalmayacak” “Sivas’ı yakanlar Akp’yi kuran-lar” “Sivas’ın ışığı sönmeyecek” “Katil devlet hesap verecek” slo-ganları atıldı.Daha sonra mitin-ge katılan sanatçıların söylediği şarkılardan sonra miting sona erdi. YARIN GÜNCEL

Kenan Evren ve Tahsin Şahin-kaya hakkındaki 4 Nisan’da

başlayan davaya müdahillik talepleri sürüyor. 12 Eylül’ün bizzat muhatabı olanların yanı sıra o dönemde öldürü-lenlerin yakınları da davaya katılma ta-lebinde bulundular. İdam edilen Erdal Eren’in ağabeyi Erkan Uğur Eren, 29 Ocak 1983’te İzmit’te idam edilen Ra-mazan Yukarıgöz’ün kardeşi Yılmaz Yu-karıgöz, 13 Mart 1982’de İzmir’de idam edilen Necati Vardar’ın kardeşi Serdar Vardar, 20 Ağustos 1981’de Adana’da idam edilen Mustafa Özenç’in kardeşi Fatih Özenç, işkenceyle öldürülen Zey-nel Abidin Ceylan’ın kardeşi Endercan Ceylan ve Behçet Dinlerer’in kardeşi Selami Dinlerer davaya katılma tale-binde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yapılan açıklamaya göre Bakanlar Kurulu adına Başbakan da davaya katılma talebinde bulunuyor. Katılma talebine gerekçe olarak ise sa-nıkların anayasayı değiştirme ve mec-lisi ortadan kaldırma suçları gösterildi. Davaya müdahil olarak katılmak için toplam 476 kişi ile 15 dernek, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşunun baş-vurduğu biliniyor. 12 Eylül’ü Yargılama Platformu pek çok ilden davayı takip etmek üzere 4 Nisan günü Ankara Ad-liyesi önüne geldi.

“TÜKİYE 12 EYLÜL’LE YÜZLEŞMELİ”Davaya katılma talebinde bulunan İHD Genel Başkanı Öztürk Türk-doğan, Yarın’a yaptığı açıklamada 12 Eylül döneminde işlenen suçların ce-zalandırılması gerektiğinin altına çizdi:

“İnsan hak-ları savunucu-ları her zaman d a r b e c i l e r i n yargılanmalarını ve ceza alma-larını isterler. İnsan Hakları

Derneği’nin 1986’da kuruluş amacı zaten darbeyle mücadele etmekti. Bu nedenle İHD olarak biz de bu davaya katılma talebinde bulunduk. Darbeci-lerin darbe yapmaktan ve o dönemde işlenen diğer suçlardan dolayı cezalan-dırılmaları gerekli. Darbe döneminde işkence, gözaltında kaybetme, öldürme, faili meçhul cinayetler, yaralama gibi çok sayıda suç işlendi. Tüm bunların yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz. Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesini sağlamak çok önemli. Tüm dünyada hakikat komisyonları ile bu yüzleşme yapılıyor. Ancak Türkiye devleti haki-kat komisyonlarını ısrarla kabul etmi-yor. Bildiğimiz kadarıyla 50’ye yakın il savcılığında işkence gören ve 12 Eylül

döneminde mağdur olanların şikayet-leri var. Bu şikayetlerin değerlendirilip suçluların hepsinin yargı önüne çıka-rılması gerekiyor.”

“DARBECİLER TOPLUM VİCDANINDA YARGILANACAK”

78’ler Vakfı Başkanı Celalet-tin Can, 4 Ni-san’daki davayla ilgili görüşlerini Yarın’a aktardı:

“12 Eylül darbecilerinin

yargılanması önemlidir. Bizim kuşa-ğımız ve ben de 12 Eylül’ün baskısını gördük. Dolayısıyla bu yargılamada biz de bulunacağız. Tabi ki 12 Eylül’ün tek sorumluları sadece 2 kişi değildir. 12 Eylül ile devlet ve toplum yeniden şekil-lendirildi. Valiler, emniyet müdürleri, gelmiş geçmiş hükümetler, işkenceciler hepsinin yargı önüne çıkarılması gere-kiyor. Türkiye’nin suçluları ve güçlüleri ile hesaplaşması gerekiyor. Darbeler ol-

masın diye, 12 Eylül’ün hesabının so-rulması için 4 Nisan’da biz de Ankara’da olacağız. Bu davanın şu an sembolik bir görüntüsü var. Ama yine de bu davanın açılmış olması bile önemlidir. Kenan Evren’in yargılanması çok önemlidir. Davayı sembolik olmaktan çıkarmak için biz davanın takipçisi olacağız. Dar-becilerin adaletsizliklerini teşhir edip, 12 Eylül’ün toplumun vicdanında yar-gılanması gerekiyor.”

“HEM MAĞDUR HEM TANIĞIM”DİSK eski Ge-nel Başkanı Feh-mi Işıklar Yarın’a davaya katılma talebinin ne-denlerini ve da-vadan beklenti-lerini anlattı:

“12 Eylül’de mağdur olmuş biriyim. Hem örgütüm, hem kendim, hem de arkadaşlarım 12 Eylül’ün mağdurları-yız. Gözaltı süresi 90 gündü. Ancak buna uymadılar. Ben 99 gün kaldım gözaltında. Ağır işkence gördüm. Bir böbreğimi kaybettiğimi cezaevinden çıktıktan sonra anladım. Sendikal faa-liyetimizi durdurdukları için, işçi sınıfı olarak haklarımıza engel oldukları için 12 Eylül’den zarar gördük. Bu nedenle davaya katılma talebinde bulundum. Ben 12 Eylül’ün hem mağduru hem de tanığıyım. Bu nedenle hakim katıl-ma talebimi kabul ederse yaşananları anlatmak istiyorum. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya eğer hukuka uygun yargılanırsa en ağır cezayı almaları ge-rekir. Kaldırılan geçici 15. madde kim-leri kapsıyorsa, onların yargılanmaları gerekiyor.” gerekiyor.”

ANKARASANEM DENİZ KURAL

Darbeciler yargılanıyor, tanıklar konuşuyorKenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın 12 Eylül darbesi nedeniyle yargılandıkları dava 4 Nisan günü başladı. 12 Eylül’ün tanıkları davaya katılma talebinde bulundu. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 78’liler Vakfı Başkanı Celalettin Can ve DİSK eski Genel Başkanı Fehmi Işıklar davaya neden katılmak istediklerini ve beklentilerini gazetemize anlattılar.

Hukuk düzeni, kişiliği oluş-turan esas değerlere karşı yö-

nelen saldırılar bakımından kişilere kendini koruma hakkı vermektedir. Bir kimsenin hak ve fiil ehliyeti, öz-gürlüğü, bedeni ve manevi varlıkları o kimsenin kişiliğini oluşturmakta-dır. Kişilik haklarının içerdiği unsur-lar Medeni Kanun’da sayılmamıştır. Kişiyi kişi yapan tüm değerler bu kapsama girebilir. Bu bakımdan da teker teker ve sınırlı biçimde sayılma-sı mümkün değildir. Bir kimsenin adı, hayatı, sağlığı, vücut tamlığı, fa-aliyet özgürlüğü, haysiyet ve şerefi, resmi ve sesi, sırları, özel hayatı kişi-lik haklarının içinde değerlendirilir.

Medeni Kanun kişiliğin korunması ile ilgili bir takım düzenlemeler ge-tirmektedir. İlk düzen-leme kişinin hak ve fiil ehliyetinden ve özgürlü-ğünden vazgeçemeyece-ği yönündedir. Bir diğer düzenleme de kişilik haklarına hukuka ay-kırı biçimde saldırılan kişinin bu saldırılar karşında korunacağı şeklindedir. Kişilik hakları birer mutlak haktır. Bunlar kişinin kişiliğinden ayrılmaz niteliktedir, bu sebeple de vazgeçilmesi, devre-

dilmesi mümkün değildir. Bunun bir sonucu olarak mirasçıya geçmesi

de mümkün değildir. Bu haklar zamanaşımı-na uğramaz ve bunlarla ilgili hak düşürücü süre islemez. Kişilik hakları üçüncü kişilerden gelen

saldırılara karşı sa-hibini koruma işlevi görür. Medeni Kanun kişiliği hukuki işlemle ve haksız fiil ile ya-

pılacak saldırılara karşı korumaktadır. Medeni

Kanun’un düzenlemesi uyarınca Hak ve fiil ehliyetinden, özgürlüklerden

vazgeçmek ya da onları hukuka aykı-rı sınırlandırmak mümkün değildir. Hukuka aykırı şekilde hakkına teca-vüz edilen kimse, hakimden saldırıda bulunanlara karşı korunma talep ede-bilir. Bu saldırı kişiliğin kapsamına giren unsurlara tecavüz anlamına gel-mektedir. Hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün niteliği haiz özel ya da kamusal nitelikte yarar, kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebep-leri ile haklı kılınmadıkça her saldırı hukuka aykırı sayılır. Verilen rızanın hukuka aykırı olmaması gerekir. Ki-şilik hakkı zedelenen bir kimse teca-vüzün men’i davası, maddi ve manevi tazminat davası açabilir.

Kişilik hakları nelerdir?

Av. Gökçesu Özgül

HAKLARIMIZI BİLELİM

Özgür Gündem kapatılamadı

İnsanlık suçunda

zaman aşımı olmaz İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür

Gündem gazetesi hakkında haber, yorum ve fotoğraflarla “örgüt propagandası” yapıldığı iddi-asıyla verdiği 1 ay kapatma kararını, itirazların ve tepkilerin ardından geri çekmek durumunda kaldı. Kapatma kararının ardından gelen bazı tepkiler şu şekildeydi:

Özgür Gündem yazarlarından Bayram Balcı:“Bu saldırı sadece gazetecilere değil, halkın

gerçeği öğrenme hakkına karşı yapılıyor. Biz ga-zeteciler olarak yargı kararlarında daha özgür ve sesimizin duyulduğu uygulamalar istiyoruz.”

Gazeteci Ahmet Şık: “1990’larda ya öldürüyorlardı ya bombalıyor-

lardı. Şimdi de hukuki olmayan ama kanuni olan yollarla susturmaya çalışıyorlar. Ama Özgür Gün-dem, Kürt basını ve muhalif basın buna alışık.”

Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi:

Demokrasilerde gazete kapatma, yayın dur-durma kabul edilebilir bir uygulama değil. Basın ve ifade özgürlüğü ağır baskı altında. Hükümet çözüm konusunda olumlu adım yerine baskılarını arttırıyor. YARIN GÜNCEL

Aytaç Yalman konuşacak mı?

ÖZTÜRK TÜRKDOĞAN

FEHMİ IŞIKLAR

CELALETTİN CAN

Page 6: Yarın 26. Sayı

04 EKiM 2011 YARIN

Esin Güneş davasının 4. duruşması 28 Mart’ta Siirt Adliyesi’nde görüldü. Kadınlar, olayın

cinayet olduğu yönündeki tüm delillere ve katil zan-lılarının çelişkili ifadelerine rağmen zanlıların tutuk-suz yargılandıkları davada, “adalet” için yine adliye önündeydi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile birlikte Siirt’ten ve Diyarbakır’dan kadın örgütleri Esin Güneş davasında adalet için yine Siirt Adliyesi’ndeydi. EHP Genel Başkanı Sibel Uzun’un da Kadın Cinayet-lerini Durduracağız Platformu ile birlikte takip ettiği dava için kadın örgütleri ortak bir basın açıklaması yaptılar.

Eyleme, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Plat-formu ile birlikte EHP’li Kadınlar, Siirt Belediyesi Berfin Kadın Danışma Merkezi, Selis Kadın Derneği, Ceren Kadın Derneği, Bağlar Kadın Kooperatifi, Bü-yükşehir Belediyesi Dikasum, Kayapınar Belediyesi Ceren, Bağlar Belediyesi Kardelen, Sur Belediyesi Kadem,Yenişehir Belediyesi Epidem,Kamer Kadın Derneği’nin örgütleyici olarak katıldığı basın açık-lamasına destekleyici olarak da DİSK Kadın Komis-

yonu, TKP’li Kadınlar, İmece, Siirt Barış Anneleri İnisiyatifi, BDP İl Örgütü, Halkların Demokratik Kongresi, KESK, İHD, TUHAD-DER katıldı.

 Aile BAkAnlığı’nın müdAhillik tAleBi kABul edildiEsin Güneş davasında Kadın Cinayetlerini Dur-duracağız Platformu ve Batman Barosu’nun Kadın Komisyonu’nun müdahil olma taleplerini “doğrudan zarar görmedikleri” gerekçesiyle reddeden mahke-me, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adına Hukuk Müşaviri Av. Birsel Kurt’un müdahillik talebini ise kabul etti. Kurt, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun da müdahillik talebinin kabul edil-mesini istedi.

Esin Güneş davasında da Bakanlığın katılma ta-lebinin kabl edilmesi önemli bir gelişme olarak yo-rumlandı. Ancak dava hakiminin Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile Batman Barosu Kadın Komisyonu’nun suçtan doğrudan zarar görmediğini söylerken, Bakanlığın zarar gördüğünü kabul etmesi, çelişki oluşturdu.

Olay yeri keşfi için 4 Nisan tarihinin belirlendiği

duruşmada ayrıca Esin Güneş’in ailesinin daha önce talep ettiği ancak mahkemenin reddettiği telefon ka-yıtlarının çıkarılması talebi de kabul edildi.

SiBel uzun: “mücAdelemizde SıçrAmA yAşıyoruz”Siirt’te 4. Duruşması görülen Esin Güneş davasını Kadın Ci-nayetlerini Durduracağız Plat-formu ile birlikte takip eden Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sibel Uzun’dan dava

hakkında ve kadın cinayetlerine karşı yürütülen mü-cadele hakkında görüşlerini aldık:

Dava bizim lehimize diye düşünüyorum. Çünkü her süreçte olduğu gibi mücadelemizin sonuçlarını alıyoruz şuan. Öncesinde çok önemli hazırlıklar yap-tık. Artık Siirt’te Batman’da ve Diyarbakır’da bu işin hazırlığını kadın örgütleriyle, ailelerle hep beraber yapıyoruz. Artık bizim illerden gelmemizin dışında bu bölgenin insanlarının da kadın cinayetlerine bakış açısının geliştiğini görüyoruz.

Hukuki kısmı ile ilgili de, birincisi durmadan mahkeme telefon kayıtlarının alınmasını reddedi-yordu. Bu kabul edilir bir şey değil. Olabilecek en mantıklı şey, raporların incelenmesi, keşifin yapılma-sı telefon kayıtlarının alınması. Durmadan bu çok subjektif bir şekilde, yani bir mahkeme düzenine uy-mayacak şekilde reddediliyordu. Telefon kayıtlarının alınması kararı alınmış oldu bu sefer. Bir başka konu keşifin düzenlenmesi olumluydu. Bir de adli tıp uzma-nının DNA kayıtlarıyla ilgili bugün anlattığı her şey olayın aslında bir cinayet boyutunun olduğuyla ilgili çok önemli veriler söyledi. O açıdan da Esin Güneş davası mücadele eden tarafa dönüyor durumda bana göre. Bundan sonraki dava ve keşif sürecinin tüm bu gelişmelerle beraber çok olumlu ilerleyeceğini düşü-nüyorum.

İşçiler ölüyor, AKP izliyor İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güven-

liği Meclisi (İSİG), Mart ayı iş cinayetleri raporunu İstanbul Taksim’de yaptıkları açıklamayla duyurdu. Buna göre, Mart ayında en az 59 işçi, iş cina-yetlerinde yaşamını yitirdi. En çok ölüm inşaat sektöründe yaşandı.

Taksim Tramvay Durağı’nda dün ya-pılan basın açıklamasına İSİG bileşenle-rinin yanı sıra inşaat işçileri de katıldı. “Esenyurt’ta inşaat işçileri diri diri yandı! Adalet is-ti-yo-ruz” pankartı açan eylem-ciler, “İnşaat işçisi köle değildir”, “Kaza kader değil bu, bir katliam”, “Sermaye büyüyor işçiler ölüyor” sloganları attı.

yASA hAlA BekliyorTMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İs-tanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, her sektörde örgütlenmeyle ilgili sorunların yaşandığını, ancak inşaat sektöründe bu sorunların daha da fazla olduğunu söyle-di. Türkiye’de hala işçi sağlığı ve iş güven-liği yasasının çıkarılmadığına dikkat çe-ken Gökçe, şunları kaydetti: “Türkiye’de moda haline geldi, ölümler meydana gel-diğinde herkes konuşuyor; yetkililer daha çok konuşuyor. Ama konuşmak yerine ilgili yasaları çıkarmaları, işçilere sağlıklı iş koşulları, çalışma güvenliği sağlamaları

gerekiyor. Bu konuda örgütlü örgütsüz herkese büyük görev düşüyor.”

dAvAlAr Bekliyor,  SonuçlAnAnlAr AdAletSizİş yerlerinde daha çok denetimsizlik so-nucu meydana gelen işçi cinayetleriyle ilgili açılan davaların bir çoğu sonuç-lanmış durumda değil. Ostim/İvedik’te meydana gelen patlama sonucu hayatını yitiren 20 işçi ile ilgili açılan dava da bun-lardan birisi. Aynı zamanda Zonguldak’ta geçtiğimiz yıl kömür madeninde göçük altında kalan işçilerle ilgili açılan dava da görülmeye devam ediyor.

Antalya’da 3 Haziran 2009 günü bir tekstil atölyesinde, gaz sıkışması sonucu meydana gelen tüp patlaması ve çıkan yangında 4 kişinin ölümüyle ilgili dava-da, tutuksuz yargılanan işyeri sahibi Meh-met Mete Duru 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ölen her bir işçi için sadece 1 yıl ceza veriliyor olması, görülmekte olan davalarla ilgili de çıkacak sonuçlar için örnek olacak gibi duruyor.

mArt Ayı cinAyetle Bitti, yA niSAn?Mart’ın son gününde, Kütahya’da man-

yezit madeni çıkartılan bir tesiste mey-dana gelen patlamada 1 işçi öldü. Mart ayında meydana gelen işçi cinayetlerinin büyük bir çoğunluğu inşaat sektöründe

yaşanırken, Nisan ayında inşaat işlerinin de çoğalmasıyla birlikte işçi ölümlerinde artış bekleniyor.

ANKARACAN ERSOY

03 OCAK 2012 yArın05 03 NİSAN 2012 yArın06

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin açıkladığı verilere göre, Mart ayında en az 59 işçi iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdi. Şubat ayında açıklanan verilere göre 42 olan işçi ölümleri sayısı artarak devam ederken, Nisan ayının ilk iş cinayeti de gerçekleşti. Eskişehir’de 4 madenci öldü.

Esenyurt müfettişleri, ihmal olduğunu anladı

KESK’ten toplu sözleşme eylemi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

müfettişlerinin Esenyurt’ta bir AVM inşaatı şantiyesin-de işçilerin kaldığı çadırda çıkan yangınla ilgili başlat-tığı soruşturmadan “ihmal ve sorumsuzluk” çıktı.

Bakanlık müfettişlerinin hazırladığı raporda eksikler tek tek tespit edilirken, tüm bu eksiklere ve uygun olmayan şartlara rağmen nasıl çalışma ruhsatı veril-diği büyük bir soru işareti yarattı. Çünkü, şantiyedeki temel eksiliklerin sıralandığı raporda ihmalleri ve sorum-suzlukları denetleyecek olan mekanizmanın çalışmama-sına değinilmedi.YARIN EMEK

Emekçi Hareket Partisi 30 Mart 1972 tarihinde Kızıldere’de öldürülen 10 devrimciyi, katledilişlerinin

40. yıldönümünde, Mahir Çayan’ın mezarı başında andı.Kızıldere’de öldürülen 10 devrimcinin THKO lideri Deniz

Gezmiş ve yoldaşlarının serbest bırakılması için devrim şehidi olduklarının vurgusunun yapıldığı basın açıklamasında, “Bugün adını bir masal kahramanı gibi ananlara inat biz sadece anma-yacağız. Anlayacak ve yapacağız. Sizlerin açtığı yolda, sizlerden devraldığımız bayrağı inatla taşıyacak ve bir dakika olsun aşağı indirmeyeceğiz. Düzenin yarattığı işsizliğe ve adaletsizliğe karşı kesintisiz devrim yolunda bir an bile tereddüt etmeyeceğiz.” denildi.

Emekçi Hareket Partisi aynı zamanda İstanbul ve Eskişehir’de de Mahir Çayan ve yoldaşlarının katledilişinin 40. yıldönümün-de sokaklardaydı. YARIN EMEK

Esenyurt Beylikdüzü’ndeki Marmara Park AVM inşaa-tında yanarak can veren işçilerin katledilmesine tepkiler

sürüyor.Esenyurt’ta bir araya gelen ilerici ve devrimci kurumlar iş

cinayetlerine, taşeronlaştırmaya, güvencesiz çalışmaya ve gü-vencesiz yaşamaya karşı bir eylem gerçekleştirdi.

BDSP, DHF, KÖZ, Partizan, SODAP ve YDİ Çağrı ta-rafından örgütlenen eylem 1 Nisan günü Esenyurt Köyiçi Meydanı’nda gerçekleşti.

“Davutpaşa, Roboski, Esenyurt… Katleden devlettir! Hesap soracağız!” pankartının açıldığı eylemde Esenyurt’ta yaşanan iş cinayeti hatırlatılarak patronların kar hırsının işçileri katlettiğine değinildi. Yanısıra Pameks, Bursa, Zonguldak ve Adana’da ya-şanan işçi katliamları da unutulmadı. Devlet tarafından “kaza” veya “kader” denilerek örtbas edilmeye çalışılan bu iş cinayetleri-nin gerisinde sistemin kar hırsının ve bundan dolayı alınmayan önlemlerin yattığı söylendi. YARIN EMEK

2 Eylül’ü Yargılama Platformu bugün TÜSİAD önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi ve 4 Nisan’da Kenan

Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın Ankara’da görülecek davası için çağrı yaptı.

Gerçekleştirilen eylemde darbeye giden yolu TÜSİAD’ın gerçekleştirildiği belirtildi. Darbenin sorumlusunun yalnızca Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya olmadığı ve TÜSİAD’ın darbe sürecinde büyük katkısının olduğu vurgulandı.

Basın açıklamasında 12 Eylül dönemi öncesinde toplumda hareketlilik olduğu, grev ve toplu sözleşme düzenini olduğuna değinildi. “Anarşi ve terör” e karşı geldiğini iddia eden cuntanın ilk işinin her türlü hak mücadelesini veren DİSK’i ve her türlü örgütü yasaklamak olduğu belirtildi. YARIN EMEK

KESK Ankara Şubeleri Platformu üyeleri, mecliste görüşülen Kamu

Görevlileri Sendikaları Kanunu’nda de-ğişiklik yapılınca Dair Kanun Tasarısı’nı protesto etmek için Başbakanlık eski bi-nasından TBMM’nin Dikmen kapısına kadar yürüyüş gerçekleştirdi.

Gerçekleştirilen yürüyüşün ardından KESK Ankara Şubeleri Platformu üye-leri meclis önünde yarım saatlik otur-ma eylemi yaptı.Eylemde KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul,KESK olarak, grev hakkını yasal teminat al-tına almasını, örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırmasını, her sendikanın kendi üyeleri adına toplu sözleşme yapabilmesini istediklerini belirterek,’’Aylardır bu yasanın kamu çalışanlarının beklentilerini karşıla-yacak biçimde çıkması için mücadele ediyoruz. Bu tasarıyı geri çekin’’şeklinde konuştu.Eylem Tombul’un yaptığı basın açıklamasının ardından bitti. YARIN EMEK

40. yılında Mahir Çayan mezarı başında anıldı

İş cinayeti protesto edildi

12 Eylül’ü yargılamak için 4 Nisan’da Ankara’ya

Sol Köşe

edİtörler

tASArıM

dAğıtıM

İMtİyAz SAhİbİ

SoruMlu yAzı İşlerİ Müdürü

AdreS

bASıldığı yer

SANEM DENİZ KURALİBRAHİM KESKİNSELÇUK KAYGISIZCAN ERSOY MELİKE ÇINARASLIHAN pEHLİvAN RIFAT ÇApARÇİLER KAYABAŞI ELİF KARANCAN ÇOKSÖYLEREMİNE AHISLAFATİH pEKEDİSGÜRKAN KÖSEEZGİ CEREN AĞTAŞKAAN ARSLANOSMAN ERdEM

FADİK TEMİZYÜREK

EMRE ÖZTÜRK

RUMELİ C. MATBAACI OSMANBEY S. NO 67/4 ŞİŞLİ / İSTANBUL

ASpAŞ ASYA pAZ YAY. DAĞ. TUR. REK. AŞ. EvREN MAH. GÜNAY SK NO: 4 BAĞCILAR / İSTANBUL

6 Aylık AboNelİk: 25 tl

SANEM DENİZ KURAL ADINA yApı kredİ heSAp No: 229/8873511 ıbAN:TR38 0006 7010 ptt heSAp No: 08848286 0000 0088 7351 11 İşbANkASı heSAp No: 6200 2465988 ıbAN: TR34 0006 4000 0016 2002 4659 88

zİrAAt bANkASı heSAp No: 0615 57722685 5001 ıbAN: TR28 0001 0006 15577226 8550 01 GArANtİ bANkASı heSAp No: 31/6896034 ıbAN: TR90 0006 2000 03100006 8960 34 AkbANk heSAp No: 0177542 ıbAN: TR57 0004 6001 6488 8000 1775 42 AboNelİk İçİN tel: 0 507 516 85 [email protected]

03 NİSAN 2012 SALI SAYI: 26

Esin Güneş davasında rüzgar kadınlardan yana

SiBel uzun

Bakanlık müfettişlerinin, genel olarak AVM şantiyesin-de, özel olarak işçilerin barın-ma yerlerinde belirlediği 10 temel eksiklik şöyle:1- Elektrik tesisatı yanlış.2- Çadırda acil çıkış yok.3- Yangın önlemi yok.4-  Yangınla mücadele için araçlar da yetersiz.5- Yüksek gerilim risk oluş-turuyordu.6- İnşaat boşlukları kapatıl-mamıştı.7- İskeleler yeterli güçte de-ğildi..8- İskelelerde düşme tehlikesi var.9- İskele dikmeleri uygunsuz.10- Emniyet kemeri yok.

Page 7: Yarın 26. Sayı

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi, Euro

Bölgesi’nde süregelen borç krizinin so-na ermesi ve bölgenin ekonomik görü-nümüne ilişkin mutlak anlamda iyimser olmak için çok erken olduğunu söyledi.

Draghi, Berlin’de yaptığı açıklamada, “İnsanlar iyimser olduğumu düşünüyor-lar. Bir kaç ay öncesiyle kıyaslandığında görece olarak daha iyimserim ancak mut-lak anlamda iyimser değilim. Bunun için çok erken” dedi.

Euro Bölgesi’nin tamamında ekono-mik faaliyetlerde ve finansal piyasalarda istikrar işaretleri görüldüğünü yineleyen Draghi, ancak bunun çok düşük seviye-lerde olduğuna dikkati çekti.

Bölge üyesi ülkelere bir kez daha

çabalarını yoğunlaştırma çağrısında bu-lunan Draghi, mevcut durumun, mali konsolidasyon sağlamak, istihdamı ar-tırmak ve rekabetçiliği geliştirmek için hükümetlere fırsat yarattığını vurguladı.

Konuşmasında İtalya ve İspanya’ya da değinen ECB Başkanı, her iki ülke-de de önemli ilerlemeler kaydedildiğini ifade etti.

Draghi, ECB’nin iki kez düzenlediği uzun vadeli refinansman operasyonun-dan kaynaklanan enflasyonist bir tehdit olmadığına dikkati çekerek, enflasyonist risklerin artması halinde Avrupa Merkez Bankası’nın derhal harekete geçeceğini belirtti.

Bölgedeki bankaların istikrar ka-zanmakta olduğuna işaret eden Draghi, bankaların daha fazla güçlenmek için karlarını korumaları ve temettü ile ik-ramiye tutarını azaltmaları tavsiyesinde

bulundu.Avrupa Merkez Bankası, ilki 21

Aralık’ta ikincisi 29 Şubat’ta olmak üze-re düzenlediği Uzun Vadeli Refinansman Operasyonu (LTRO) kapsamında Euro Bölgesi bankalarına 3 yıl vadeyle yakla-şık 1 trilyon euro tutarında kredi imkanı sağlamıştı.

Enerji fiyatları, şubat ayında Eu-ro Bölgesi’nde enflasyon oranının yüzde 2,7’ye ulaşmasına yol açtı. Almanya’da pek çok kişi ECB’nin bankalara sağladığı uzun vadeli kredi operasyonlarının da enflasyonist bas-kı oluşturduğundan endişe duyuyor. YARIN ekonomi

Zaman’ın haberine göre akaryakıt fiyatlarına son

dönemde yapılan zamlar üzerine benzinin litre fiyatı 5 liraya yak-laştı. Son üç haftada üç kez fiyatı yükselen benzine son olarak dün 8-10 kuruş zam yapıldı. Zam-mın ardından Ankara’da litresi 4,62 ile 4,63 lira arasında satılan 95 oktan kurşunsuz benzinin fi-yatı 4,70 ile 4,72 lira aralığında satılmaya başladı. İstanbul ve İzmir’de ise 4,61-4,63 lira olan benzin 4,69-4,72 (2,65 dolar) li-radan satılıyor. Oysa bundan 10 yıl önce 2002 yılının sonunda benzinin litresi yaklaşık 1 dolara satılıyordu. Benzinde dolar ba-zında artış 10 yılda yüzde 165 oldu.

Artışta, son dönemde ulusla-rarası piyasalarda petrolün varil fiyatının 123 dolara yükselmesi etkili oluyor. Ancak, yetkililer yükselişteki asıl etmenin, artı-rılan ÖTV tutarı ile akaryakıtta ‘verginin vergisi’nin alınması olduğuna işaret ederek, tüketi-cileri zamlardan korumak için vergilerde indirime gidilme-si gerektiğini belirtiyor. Zira

Temmuz 2008’de petrolün varili uluslararası piyasalarda 145 do-lara çıkarak rekor kırmış, buna karşılık Türkiye’de benzin litresi 3,5 liradan satılmıştı.

AVRUPA’DAN DAHA PAHALIYIZTürkiye’de akaryakıt fiyatları Avrupa’ya göre daha hızlı artı-yor. Türkiye’de benzinin litresi

1,94 Euro’ya satılırken AB orta-laması 1,57 Euro. Aynı şekilde Türkiye’de 1,67 Euro olan mo-torinin litresi AB’de ortalama 1,49 Euro’dan depoya konulu-yor. Uzmanlar artışa sebep ola-rak, Maliye’nin Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışına gitmesi ve dolardaki yükselişi gösteriyor. Uzmanların verdiği bilgiye göre

Temmuz 2008’de ham petrolün varili 145 dolara çıktı. Aynı dö-nemde 1 litre benzin 3,5 lira-dan satılıyordu. Ancak, aradan geçen zaman içerisinde Maliye 1,4615 lira olan Özel Tüketim Vergisi’ni 1,8915 liraya yük-seltti. Maliye, ayrıca tüm fiyat (ürün fiyatı+ÖTV) üzerinden yüzde 18 Katma Değer Vergisi

(KDV) alıyor. Dolayısıyla ürün fiyatı arttıkça, sürekli artan bir KDV geliri söz konusu. Bu se-beple de ham petrol 123 dolar-dan işlem görmesine rağmen benzinin litresi tüketiciye 4,69 liradan satılıyor. Uzmanlara gö-re petrol fiyatlarındaki artışın devamı halinde fiyatlar 5 liraya geçebilir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) mevzuatına göre Türkiye’de akaryakıt fiyat-ları en yakın erişilebilir piyasada (Akdeniz) oluşan ürün fiyatları ve dolar kuruna göre belirleni-yor. Rafineri şirketi TÜPRAŞ, ithal ettiği ham petrolü rafineri maliyetleriyle vergileri ekleyerek satışa sunuyor. Türkiye’de, akar-yakıt üzerinden alınan vergilerin yüksekliği (ÖTV+KDV) birim fiyatları olumsuz etkiliyor. Akar-yakıt fiyatlarında verginin ver-gisinin alınması da (ÖTV üze-rinden KDV tahsilatı) fiyatları artıran önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. Ayrıca, ham petrol veya akaryakıt ürünleri ithalat yoluyla karşılandığından dö-vizdeki artış fiyatlara doğrudan yansıyor.

BDDK, kredili mevduat hesapları kapsamında kredi kul-lanmayı düşünen tüketicileri, bankaların faiz oranları ile

masraflarını karşılaştırarak tercih yapmaları konusunda uyardı.BDDK’dan yapılan yazılı açıklamada, bankalarca (katılım

bankaları hariç) KMH kapsamında kullandırılan kredi tutarının 2011’in Haziran ayında 6 milyar 516 milyon 30 bin, Eylül ayında 7 milyar 262 milyon 916 bin ve Aralık ayında ise 7 milyar 395 milyon 431 bin liraya ulaştığı belirtilerek, Aralık 2011 itibariyle bankalarca KMH çerçevesinde tahsis edilen kredi limitlerinin kullanılmayan kısmının 22 milyar 455 milyon 235 bin lira tutarında olduğu bildirildi. YARIN ekonomi

Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı Şubat ayında yüzde 10.8’le tarihinin en yüksek düzeyine çıktı. AB istatistik kurumu

Eurostat’ın verilerine göre 17 üyeli Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı bir yıl önce yüzde 10, 2011 yılı sonunda yüzde 10.6 ve bu yılın Ocak ayında yüzde 10.7 düzeyindeydi.

27 üyeli AB’nin işsizlik oranı da bir yıl önce yüzde 9.5 ve 2011 sonunda yüzde 10 düzeyindeyken Ocak ayında yüzde 10.1 ve Şubat’ta yüzde 10,2’ye tırmandı.

AB’de Şubat ayı itibariyle en yüksek işsizlik oranları yüzde 23.6’yla İspanya, yüzde 21’le Yunanistan (2011 sonu itibariyle), yüzde 15’le Portekiz ve yüzde 14.7’yle İrlanda’da kaydedildi.

İşsizlik oranları AB’nin büyük ekonomilerinden Almanya’da yüzde 5.7, İngiltere’de yüzde 8.3 (2011 sonu itibariyle), İtalya’da yüzde 9.3 ve Fransa’da yüzde 10 oldu.

Eurostat, son 1 yılda işsizler ordusuna 1 milyon 476 bini Euro Bölgesi’nde olmak üzere AB genelinde 1 milyon 874 bin kişinin eklendiğini duyurdu.

Şubat 2012 itibariyle Euro Bölgesi’nde 17 milyon 134 bin ve AB’de 24 milyon 550 bin işsiz bulunduğu bildirildi. YARIN ekonomi

Research In Motion 2006´dan bu yana ilk defa net za-rar açıkladı ve BalckBerry nakliyeleri düşüş yaşadı. Yeni

CEO stratejik bir yenilenme için adımları açıkladı ve şirketin satışı olasılığını da göz ardı etmedi.

Şirketin artık finansal tahminlerde bulunmayacağı ve kal-dıraçları artırmak için ortaklık ya da ortak lisans gibi stratejik fırsatlar aradığı açıklamaları ile RIM hisseleri yüzde 9 düştü. Aralarında eski CEO ve şimdiki direktör Jim Balsillie’nin de bulunduğu bazı üst düzey yöneticiler şirketten ayrılacak. YARIN ekonomi

İtalya’nın en büyük bankalarından Monte dei Paschi di Siena, Euro Bölgesi borç krizi nedeniyle maruz kaldığı

kayıplar ve ekonomideki yavaşlama yüzünden geçen yıl 4,7 mil-yar Euro zarar ettiğini açıkladı. Varlıklarından 4,51 milyar Euro silen bankanın hisseleri, zarar açıklaması üzerine dün yüzde 8’den fazla değer kaybetti. Banka, varlık silmenin bir muhase-be işlemi olduğunu, nakit akışında, likiditede ve gelecekte kar potansiyelinde etki yaratmayacağını bildirdi.

Bankadaki kontrol hissesinin sahibi olan banka vakfı, UniCredit bankasının eski üst yöneticisi (CEO) Alessandro Profumo’ya başkanlık önerdi. Profumo, Libya otoritelerinin UniCredit’te hisselerini artırmasının rahatsızlık yarattığı 2010 yılında bankadaki görevinden ayrılmıştı. Monte dei Paschi di Siena Genel Müdürü Fabrizio Viola, Profumo’nun atanmasının “bankanın yeniden yapılanmasının işareti” olacağını söyledi.

Viola, sermaye artırımının söz konusu olmayacağını belirte-rek, “Amacımıza ulaşmak için mümkün olan her şeyi yapıyoruz” diye konuştu. YARIN ekonomi

BDDK’dan tüketiciye uyarı

Zarar ettiren yöneticilerden istifa

Dünyanın en eski bankasından dev zarar

Draghi : “İyimserlik için

03 OCAK 2012 YARIN05 03 NİSAN 2012 YARIN

Benzin fiyatlarına ne oluyor?Son haftalarda yapılan zamlarla benzinin litre fiyatı 5 liraya yaklaştı. 10 yıl önce yaklaşık 1 dolara depoya konulan benzinin litresi şimdi 2,65 dolar. Artışta yüksek vergi oranları ve ‘vergiden vergi alınması’ etkili oluyor. Ayrıca ürün fiyatı ve ÖTV üzerinden yüzde 18 kDV alınması sebebiyle fiyat artışına paralel tahsil edilen kDV tutarı da yükseliyor.İStNbulgürkAn kÖse

Yunanistan’ın durumu giderek gariplikler senfonisine dö-nüşüyor. Dünya tarihinin en büyük kurtarma paketiyle iki defa kurtarılan Yunanistan, şimdi “üçüncü paket gerekebilir” diyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, benzin fiya-tına ard arda gelen zamları, “Artan fiyatlardan ben de memnun değilim” diyerek değerlendirdi.

TÜPRAŞ, İran’dan ham petrol alımını yüzde 20 azaltmaya karar verdi.

Malul ve engelli olanların, motorlu taşıtlar vergisi istisnasın-dan faydalanmak için sağlık kurulu raporu, araçlar için teknik belge ve proje raporunu ibraz etmeleri gerekmeyecek.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, “Türkiye’nin ekonomik gücünün, benzer not seviyesindeki ül-kelere göre ılımlı-yüksek” olduğunu bildirdi.

“Kuzey Marmara (3. Boğaz Köprüsü Dahil) Otoyolu Pro-jesi Odayeri-Paşaköy (3.Boğaz Köprüsü Dahil) Kesimi” işinin ihalesi, 20 Nisan’a ertelendi.

Almanya’da hava ulaşımı grevle sarsıldı. Birçok havalima-nında yer görevlileri iş bıraktı. Yüzlerce uçuş iptal oldu. Binlerce yolcu havalimanlarında mahsur kalmış durumda.

Ekonomide neler oluyor?

çok erken”

07 EKONOMi

Avrupa işsizlikte tarihi rekora ulaştı

Enerji zamlarıyla geçen mart ayı-nın son gününde de elektriğe zam

geldi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), 1 Nisan’dan geçerli olmak üzere vergi ve fonlar da dahil olmak üzere ni-hai tüketicinin kullandığı elektrik fiyatını ortalama olarak yüzde 8,1 oranında art-tırdı. Elektriğe son olarak ekim ayında meskenlerde yüzde 9,57 oranında zam yapılmıştı.

Bir süredir, doğalgaz fiyatlarındaki ar-tış ve kurlardaki yükseliş nedeniyle, elekt-rikte zam baskısı olduğu belirtiliyordu.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, bugünden geçerli olmak üzere, kilovatsa-at (kWh) bazında, vergi ve fonlar dahil olmak üzere nihai tüketicinin kullandığı elektrik fiyatlarında ortalama olarak yüz-de 8,1 oranında artış yapıldığını açıkla-dı. EPDK’dan yapılan yazılı açıklamada, kurulun toplantısında elektrik perakende satış fiyatlarını oluşturan maliyetlerdeki değişimler ile Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi’nin (TETAŞ) tarife teklifinin değerlendirilerek karara bağladığı kaydedildi. Bu çerçevede 1 Ni-san 2012 tarihinden geçerli olmak üzere,

vergi ve fonlar dahil olmak üzere nihai elektrik fiyatlarının ağırlıklı ortalama olarak yüzde 8,1 oranında arttığı kayde-dilen açıklamada, “Aynı kapsamda, tek zamanlı perakende elektrik satış fiyatları, meskende yüzde 9,26 oranında bir deği-şimle 32.515 kuruşa, orta gerilim seviye-sinde dağıtıma gömülü sanayide yüzde 8,71 oranında değişimle 26.672 kuruşa, dağıtıma gömülü ticarethanelerde yüzde 4,33 oranında bir değişimle 33.253 ku-ruşa yükselmiştir” denildi.

KUR VE GAZ ARTIŞIElektrikte zam baskısı bir süredir sektör temsilcileri tarafından da dile getiriliyor-du. Yetkililer, yüzde 7 ila 10 arası zam baskısı doğduğunu belirtirken, zammın gerekçesi olarak doğalgaz fiyatlarının ar-tışı ve kurlardaki yükseliş gösteriliyordu. Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Ön-der Karaduman da yaptığı açıklamada; elektriğin yüzde 51’inin doğalgazdan üre-tildiğini, bunun 16 bin 300 MW’lik bir kurulu güce karşılık geldiğini belirterek, “Ağır kış şartları nedeniyle Türkiye’ye faz-la gaz verilemedi. Dağıtım ihalelerini ka-

zanan şirketler de yeni tarifelerini iyi bir fiyatla çıkartma çabası içindeler. Elektri-ğe zam yapılması kaçınılmaz” ifadelerini kullanmıştı. Yüzde 9’a yakın zamlanan elektriğe, ekim ayında da yüzde 10 civa-rında zam yapılmıştı. Eylül ayı sonunda yapılan toplantıyla, elektrik tarifesinin meskende yüzde 9.57, sanayide ise yüzde 9.26 oranında yükselmesi benimsenmişti.

ZAMLAR PEŞPEŞESabah saatlerinde EPDK’nın elektriğe zam haberinin ardından, gece geç saat-lerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da, doğalgaza yüzde 18.72 oranında zam yapıldığını duyurdu. Yıl-dız, Doğalgaz fiyatlarının da döviz ve ham petrol fiyat artışına bağlı olarak bugünden itibaren geçerli olmak üzere zamla satılacağını belirtti. 2011 yılında Türkiye’de elektrik enerjisi üretimi top-lam 228.4 milyar kilovat saat olarak ger-çekleşirken, bunun yaklaşık yüzde 45’i doğalgazdan geldi. Aynı tablo, 2012 yı-lının ilk dört ayında da yükselerek devam etti. YARIN ekonomi

Mart, kazma kürek

yaktırdı

Petkim Petrokimya Holding A.Ş’nin sermayesindeki

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ait yüzde 10,32 oranına karşılık ge-len A grubu hissenin özelleştirme ihalesinin nihai pazarlık görüşme-sinde, en yüksek teklifi, 168 mil-yon 500 bin dolarla Socar Turkey Enerji AŞ ve Socar International DMCC Ortak Girişim Grubu (OGG) verdi.

Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı Osman İlter’in komis-yon başkanlığında yapılan nihai pazarlık görüşmesinde, ilk olarak kapalı elemesiz teklifler alındı.

Daha sonra açık artırmaya geçildi. Açık artırmada başlangıç tutarı 168 milyon dolar, artırım aralığı ise 10 bin dolar olarak be-lirlendi.

Açık artırmanın 5. turunda Naksan Plastik ve Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş çekildi.

Böylece 5 tur olarak gerçekle-şen açık artırmada en yüksek teklifi 168 milyon 500 bin dolarla Socar Turkey Enerji AŞ ve Socar Inter-national DMCC Ortak Girişim Grubu (OGG) vermiş oldu.

Bu arada, Socar Turkey son teklif olarak 168 milyon 250 bin dolar vermişti. Daha sonra, Başkan Yardımcısı İlter’in ricası üzerine tekliflerini 250 bin dolar artırdı ve 168 milyon 500 bin dolara yük-seltti. YARIN ekonomi

PETKİM de satılıyor

Page 8: Yarın 26. Sayı

04 EKiM 2011 YARIN

Euro Bölgesi, borç krizindeki üyelerini kurtarma fonunun

sermayesini geçici süreliğine 940 mil-yar Euro’ya yükseltmeye hazırlanıyor.

AB kaynakları, yarın Kopenhag’da toplanacak olan Euro Bölgesi ma-liye bakanlarının halen 500 milyar Euro’yla sınırlandırılan kriz fonunun müdahale kapasitesinin 2013 ortasına kadar 940 milyar Euro’ya çıkarılması konusunda uzlaşabileceklerini belir-tiyor.

Euro Bölgesi’nin krizle mücadele

için 500 milyar Euro’luk kalıcı Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) ve 440 milyar Euro’luk geçici Avrupa Finan-sal İstikrar Fonu (EFSF) adı altında 2 enstrümanı bulunuyor.

Azami kullanımları 500 milyar Euro’yla sınırlanan 2 fondan bugüne dek Yunanistan, Portekiz ve İrlanda’nın kurtarılması için 192 milyar Euro kul-lanıldı.

ESM ve EFSF’yi 2013 ortasına kadar birlikte yürürlükte tutarak top-lamda 940 milyar Euro’luk müdahale

gücüne sahip olmayı planlayan Euro Bölgesi, sonraki dönemde EFSF’yi ka-patarak ve ESM’nin sermayesini 700 milyar Euro’ya çıkararak krizle müca-deleyi sürdürmeyi hedefliyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kal-kınma Örgütü (OECD) Başka-nı Angelo Gurria, hafta başında Brüksel’de yaptığı açıklamada, Euro Bölgesi’nin krizle mücadele fonu-nun en az 1 trilyon Euro düzeyin-de olması gerektiğini vurgulamıştı. yarın ekonomi

1983 yılında kurulduktan sonra özellikle erkek hazır giyim alanında başta Avrupa olmak üzere tüm ihracat

pazarlarında 1990’lı yıllarda fırtına gibi esen UKİ Uluslararası Konfeksiyon’un ömrü 29 yıl sürdü.

2007 yılında, son birkaç yıldır içine düştüğü darboğazda son virajı iflas erteleme davası ile dönmeye çalışan UKİ’nin iflasına karar verildi. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) Borsa Dışı Pazar’da işlem gören UKİ’nin yüzde 27,10’u halka açık bulunuyor. Borsa Başkanlığı iflas karanının ardından şirketin hisse senetlerinin Borsa Dışı Toptan Satış İşlemleri kap-samındaki işlemlerini süresiz olarak durdurdu.

UKİ’nin 2007 yılının ikinci yarısında başlayan iflas erteleme ile ilgili süreci 23 Mart 2012 tarihi itibariyle sonuçlandı. Bakır-köy 4. Asliye Mahkemesi şirketin iflasına karar verdi. Söz konusu kararın temyize açık olduğu bildirildi. UKİ temyize gider mi gitmez mi bilinmez ancak, şirketin hikayesi kur riski denen şeyin ne derece ciddi sonuçlar doğurabileceğini ortaya koyuyor.

KURDAN DARBE YEDİ İÇ PAZARA DÖNEMEDİ1994 yılında “en çok ihracat yapan şirket” ünvanını kazandık-tan sonra 1996 yılında İMKB’ye adım atan UKİ’nin sıkıntıları 2003 yılında başladı. Şirketin sahibi Turan Sarıgülle de daha önce yaptığı bir açıklamada, 2003’te düşük kur politikası ile sıkıntıya düştüklerini söylemişti. yarın ekonomi

Borç krizindeki İrlanda’nın eski Başbakanı Brian Cowen, ülkenin

içinde bulunduğu ekonomik durumun sorumluluğunu üstlendiğini söyledi.

İrlanda basınında yer alan haberlere göre Cowen, Washington’daki George-town Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, krizin patlak verdiği 2008 yılında yetkili olan herkesin kendi payına düşen sorum-luluğu üstlenmesi gerektiğini belirterek, “Dönemin başbakanı ve eski maliye baka-nı olarak, bunu en çok ben yapmalıyım” dedi.

Başında bulunduğu hükümetin, krizin kapıya dayandığı dönemde vergi artışı ve harcama kesintileriyle önlem alması ge-rektiğini ifade eden Cowen, bazı Avrupa ülkelerinde ciddi hatalar yapıldığını ve bu-na İrlanda’nın da dahil olduğunu söyledi.

Brian Cowen’ın başında bulunduğu Fianna Fail-Yeşiller Partisi koalisyonu, emlak ve bankacılık sektörlerindeki so-runların tetiklediği krizin altından tek başına kalkamayınca, 2010 sonunda AB ve IMF’den yardım almak durumunda kalmıştı.

Ekonominin hızla büyüdüğü dönemin ardından 2008 yılında ekonomik krizle yüzleşmek durumunda kalan İrlanda hal-kı, olanlardan sorumlu tuttuğu Cowen hükümetine geçen yıl şubat ayındaki genel seçimde ağır bir darbe indirmişti. yarın ekonomi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıç-daroğlu, “Köyüne dönen çalışıyor

görünüyor. Umudunu kaybedenler de var. Onlar da işsiz sayılmıyor. Asıl işsizlik ra-kamı yüzde 14’lerde. Ayrıca 9 yılda 6 kez mali af çıktı” dedi

TÜRKİYE ekonomisindeki son geliş-meleri değerlendiren CHP Genel Başka-nı Kemal Kılıçdaroğlu, “İşsizlik rakamları gerçeği yansıtmıyor. Ekonomideki hedef-lerle gerçekleşen rakamlar arasında çok fark bulunuyor. 9 yılda 6 kez mali af çık-tı. Gelişmeler bizi endişelendiriyor” dedi. yarın ekonomi

08 EKONOMi 03 NİSAN 2012 YARIN

SÖMÜRÜ: Bir bölüm insanların başka bir bölüm insanları çalıştırarak onların emeğine el koyması. Toplumcu ekonomi anlayışına göre, köleci, feodal ve kapitalist düzenlerin tarihi sömürü ta-rihidir. Çünkü toplumların üretimini üretim araçlarında yoksun yoksun bıraktırılmış olanlar gerçekleştirir. Bunların ürettiği artı değer ise üretim araçlarına sahip olanların cebine gider.

?

ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, “ekonominin hızlı büyümemesi halinde işsizlik oranının normal seviyeye inmesinin birkaç yıl sürebileceğini” söyledi. ABD finans sisteminin güçlü ve euro Bölgesi borç krizi daha az kaygı verici göründüğü için bu günlerde iyi uyuduğunu, akaryakıt fiyatlarındaki yükselişin büyümeye etkilerinin hafif olacağını ifade etti. Patronları kurtarıyorlar

İngiltere ekonomisi geçen yıl son çeyrekte yüzde 0,3 daraldı.

Ulusal İstatistik Bürosu (ONS), İngiltere’nin gayri safi yurtiçi hasılası-nın (GSYH), hane halklarının harca-malarını frenlemesi ve hizmetler sektö-ründeki düşük üretim nedeniyle geçen

yıl ekim-aralık döneminde yüzde 0,3 daraldığını açıkladı.

ONS, daha önce ekonominin geçen yıl son çeyrekte yüzde 0,2 daraldığını bildirmişti.

İngiltere ekonomisinin geçen yılın tamamı için yüzde 0,8 olarak açıklanan

büyüme rakamı ise yüzde 0,7’ye revize edildi.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King’e göre, ekonomi bu yıl büyüme ve daralma arasında zikzak çizmeye devam edecek.

Piyasa uzmanları ise ekonominin bu yılın ilk çeyreğinde büyümesini bek-liyor. yarın ekonomi

Kredi kartı sahipleri iptal ettikleri, aldık-tan sonra kullanmadıkları ve bankanın

kendilerine zorla verdiği kredi kartları yüzünden icralık olma şokunu yaşıyor. Kredi kartlarında kalan borçlar ya da bankaların tüketiciden talep ettiği kredi kart aidatları tüketiciyi mağdur etti.

Kredi kartı borcunu ödemeyen, kartta bor-cu olduğunun farkında olmayan ya da kredi kartı aidatlarını ödemek istemeyen tüketiciler bankalar ile karşı karşıya geldi. Şikayet Porta-lı Şikayetvar’ın şikayet verilerine göre; birçok tüketici bankaların kendilerinden talep ettiği ücretler nedeni ile icra takibi başlatıldığının şokunu yaşıyor.

HABERSİZ İCRA TAKİBİ“Bankadan almış olduğum kredi kartının bor-cunun ödenmeme sebebiyle 3 yıl önce icra ta-kibi başlamış ve taksitler halinde maaşımdan kesilmiştir. 3 yıl sonra tarafıma iletilen yazılı beyanda kredi kartımın halen borcu olduğu ve irtibata geçmediğim taktirde icra işlemlerin yürütüleceği belirtilmiştir. Benden 386,17 Türk lirası talep edilmiş sebebini sorduğum da ise avukatlık işlem ücreti olduğu bunun gözden kaçtığını ödeme yapmadığım takdirde asıl borç toplamından işleme alınacağını söylemiş ve ta-rafımdan 386,17 Türk lirasını tahsil etmiştir. Maaş bordrolarımı kontrol ettiğimde kredi kartı borcumun kalmadığı 386,17 Türk lirasının ben-den haksız talep edildiği kanaatine varmış oldu-ğumdan dolayı 386,17 liranın ve kesilen yıllık üyelik aidatlarının iadesini talep eder anlaşma sağlanamadığı takdirde hakkımı yasal yollardan arayacağımı beyan ederim.” yarın ekonomi

Bankaların vadesiz he-saplardan “hesap işletim

ücreti” almasına rağmen faiz iş-lememesi tüketicilerin tepkisini çekiyor

Tüketici Dernekleri Federas-yonu (TÜDEF) Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz, bankaların tüke-ticinin mevduat hesaplarından hukuka aykırı bir uygulama ile “hesap işletim ücreti” aldığını ifade ederek, buna karşın bazı bankaların tüketicinin yasal hak-kı olan vadesiz mevduatına faiz uygulamadığını vurguladı.

Yılmaz, bankaların tüketici-lerin her bin TL’ye kadar vadesiz hesabına 25 TL’ye varan faiz işlet-mek zorunda olduğunu belirtti.

TÜFE Genel Başkanı Sıtkı

Yılmaz yaptığı yazılı açıklamada, bankaların tüketicinin mevdu-at hesaplarından hukuka aykırı bir uygulama ile “hesap işletim ücreti” aldığına dikkat çekerek, buna karşın tüketicinin yasal hak-kı olan “vadesiz mevduatına” ise faiz uygulamadığına dikkat çek-ti. Yılmaz açıklamasında 9 Ara-lık 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Merkez Bankası’nın tebliğine atıfta bulunarak, buna göre bankalarca, mevduata uy-gulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belir-leneceğini, ancak vadesiz mev-duat faiz oranının yıllık yüzde 0.25’i geçemeyeceğini vurguladı. yarın ekonomi

Kriz üzerine görüşleri yayınlamaya devam ediyoruz. Bu hafta Yard. Doç. Dr. Özgür orhangazi’nin görüşlerini aktarıyoruz.

Ekonomide son durumları nasıl değerlendiriyorsunuz?Küresel çapta yaşanan ekonomik krizin etkileri her geçen gün biraz daha belirginleşiyor. Bu etkiler, uluslarara-sı bankaların yönetimleri, finans şirketleri, borsalar ve hükümetler gibi “yüksek düzeylerde” görüldüğü için henüz halkları derinden vurmaya başlamadı. Kurtarma operasyonları emekçi yoksul halkları değil, mali sermaye baronlarını kurtarıyor. Hem krizin hem de kurtarma operasyonlarının insanların yaşamını derinden etkile-yecek sonuçlar doğuracağı kesin.Kriz kapitalizmin ve yeni sömürgeciliğin icrasında önem-li değişimler gerçekleştirmeye de aday. Ancak örneğin malileşme, güvencesizleştirme ve metalaştırma gibi ana eğilimlerin -düzen dışı siyasal müdahaleler olmadıkça- ters yüz olmasının beklenemeyeceği açık.

Gerek kredi bulma kanallarının azalması gerekse iç ve dış ticaretin daralması nedeniyle, krizin Türkiye’ye dönük etkileri öncelikle büyük bir borç altındaki özel sektör (140 milyar dolar deniyor ama gerçek daha yüksek), esas olarak da reel sektör üzerinde görülecek. Sermaye içindeki el değiştirme sürecinde kimin kurtarılıp, kimin batırılacağında siyasi tercihler belirleyici olacak. Erdoğan kriz lafı geçince asabileşiyor. Krize dönük önlem alınmadığını ve AKP politikalarının yetersizliğini vur-gulayan başta geleneksel sermaye çevrelerini ve onlarla bağlantılı siyasal odakları “felaket tellallığı” ile suçluyor. Sermaye çevreleri ise kriz tartışmalarını destursuz kestirip atmaya çalışan AKP’yi duyarsızlıkla itham ediyorlar.

Erdoğan bu sorunlar karşısında ekonomide atılımlar ya-pılacağını, siyasette aşırı baskıcılıkla yola devam edileme-yeceğini öne çıkartan bir söylem tutturmaya çabalıyor. Bu söylemler, eski dönemin artık hiçbir inandırıcılığı kalmayan repliklerinin basit tekrarından ibaret. Muha-lefete göz açtırmayan, muhalif basına yönelik boykot çağrısı yapan, her tür yasakçılığa başvuran AKP’nin demokrasi havariliği nasıl inandırıcı olabilir? AKP’nin inandırıcılığı artık kendi yandaşları arasında dahi tör-püleniyor.

İşte kriz

İngiltere ekonomisi daraldı

Kredi kartında haciz şoku

Hesap işletim ücreti de yasal değilmiş!

Krizdeki rolünü kabul etti

Ekonomi iyi yönetilmiyor

Borsanın “ilk hazır giyim firması” iflas etti

Kurtarma fonu rekora koşuyor

“İşsizliğin azalması zaman alır”

İşsizlik oranının hızla düşmeye devam etmesi için ekonominin

yeteri kadar güçlü olmadığına işaret eden ve işsizlik oranı için normal seviyenin yüzde 5 ila yüzde 6 olduğunu belirten Bernanke, “Son haberler iyi, ancak ih-tiyatlı davranmaya ve bunun sürdürü-lebilirliğini sağlama almaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Henüz, tam toparlanma yolunda olduğumuzdan tamamen emin olabileceğimiz noktada değiliz” dedi.

Bernanke, “güçlü büyümenin istih-dam piyasasındaki iyileşmeyi garanti edeceğini” kaydetti.

BİR gARANTİSİ YoKFED Başkanı Bernanke, yüzde 0-yüzde 0,25 aralığındaki gösterge faiz oranında 2014 yılında artış olup olmayacağı so-rusuna, “Süre bir garanti değildir, ancak kısa vadeli faiz oranları için bizim en iyi tahminimiz FED’in büyüme görünü-müne dayanmaktadır” yanıtını verdi.

Ekonominin nasıl geliştiğini gördük-lerini kamuoyuna açıklamaya çalıştıkla-

rını, ekonominin farklı görünmesi, bazı şeylerin güçlü olması ya da çok zayıf-laması durumunda planlarını değiştir-mek zorunda kalacaklarını vurgulayan Bernanke, “Gördüğümüzden daha hızlı büyüme sağlayamazsak işsizlik oranının yüzde 5 ila yüzde 6 seviyesine dönmesi muhtemelen biraz uzun sürecek, birkaç yılı bulabilir” diye konuştu.

“gElİşME lERE HAZ ıRlıKlı olUN ”FED’in, yeni bir tahvil satın alma olasılı-ğı dahil ekonomiye destek için daha fazla adım atma seçeneklerini açık tuttuğunu

belirten Bernanke, “Bununla birlikte ekonominin gelişimine karşılık vermeye hazır olmalıyız” ifadesini kullandı.

Birçok insan için önemli güçlük oluşturan akaryakıt fiyatlarındaki yük-selişin ekonomi için “aşırı olmayan risk” yarattığını söyleyen Bernanke, istihdam piyasasının güçlenmesinin ve ekonomi-nin sağlığı konusundaki diğer belirtilerin toparlanmaya destek vereceğini kaydetti.

ABD’de aralık, ocak ve şubat ayların-da tarım dışı istihdam her ay ortalama 245 bin kişi artarken, geçen yıl eylül ayında yüzde 9 olan işsizlik oranı yüzde 8,3’e geriledi.

Geçen yıl son çeyrekte yıllık bazda yüzde 3 büyüyen ABD ekonomisinin, bu yıl ocak-mart çeyreğinde yüzde 2 seviyesinde büyüyeceği tahmin ediliyor.

FED, yüzde 0-yüzde 0,25 aralığında-ki gösterge faiz oranını 2014 yılının son çeyreğine kadar aynı seviyede tutacağını açıklamıştı.

Birçok ekonomist, FED yetkilileri-nin 25-26 Nisan’da yapacağı toplantıda politika değişikliği yapmayacağına ve sadece ekonomideki büyüme daha da yavaşlarsa kredi koşullarını hafifletece-ğine inanıyor.

ESKİşEhİrrAsim ArAz

SÖZlÜKÇE

Page 9: Yarın 26. Sayı

03 NİSAN 2012 YARIN09

foto

ğrAf

: özg

ür ç

arkç

ı

Önerilen 4+4+4 kademeli eğitim modeli meclisten geçerek yasalaştı. Başbakan Erdoğan 28 Şubat’ın izini sildikleri savıyla milletvekillerine teşekkür etti. Toplumun büyük bir kesimi 4+4+4 modelini protesto etti. Genel kanı eğitimin niteliğinin tamamen düşeceği, yoksul halk çocuklarına üniversite kapılarının kapanacağı. Konuyla ilgili olarak Boğaziçi Üniversitesi Emekli Öğretim görevlisi Rıfat Okçabol’la görüştük.

Mecliste kavga-ları dönen, türlü oyunlarla geçi-rilmek istenen 4+4+4 tam olarak nedir?Tam olarak oyun. Birinci hedef zorunlu eğitimi 4+4+4

diye üç ayrı bölümde yapmak. Ama esas sorun ayrı ortamlarda yapılması değil tabi. Esas sorun, zorunlu eği-timi artırırken bunların yapmak istediği. Bunlar iki şey yapmak isti-yorlar. Bir tanesi biliyorsunuz tartış-maların en önemli boyutu olan ilk 4’ten sonra çocukların açık öğreti-me ya da çıraklık eğitimine gitme fırsatı, öyle diyorlar, demokratik hak olarak sunuyorlar. Dolayısıyla zorunlu eğitimi kesintili yapmak. Bunların amacı zorunlu eğitimi 12 yıla çıkararak toplumun gözünde bir prestij sağlamak. Eğitimi kesin-tili yapmanın bir amacı açık öğreti-me ve çıraklığa yönlendirmek. Kim gidecek açık öğretime ve çıraklığa? Yani bu toplumda kimin gideceği belli. Gerçekler şunu gösteriyor şu anda, 8 yıllık eğitim zorunlu olsa da gitmeyenler var, İstanbul’da bi-le. Kağıthane’de okullaşmayla ilgili bir araştırma yaptık. Üç bine yakın öğrenci zorunlu olduğu halde oku-la gitmiyor. Kızların çoğunlukta olduğu yoksul çocuklar gitmiyor. İlköğretimi bitirip ortaöğretime kimler gitmiyor? Aynı kesim. On-ların zorunlu 12 yıllık eğitimi hi-kaye. Çünkü esasen zorunlu eğitim devletin yurttaşından beklediği as-gari öğrenim süresi. Bunların hedefi eğitimi piyasalaştırmak. Zaten ucuz iş gücü yaratarak kapitalist sömür-genlere bağlı bir ülke haline geldik. İnsanları yığınlar halinde çıraklığa gönderirsen, açık öğretime gönde-rirsen ucuz iş gücünü de yaratırsın.

Van’da tekstil sanayi kurulacak-mış. Tekstil sanayi büyük oranda evdeki kadınların sırtından para kazanan bir sanayi demek. Eve iş götürmek demek. Şimdi yoksul kesim ne yapacak? Çocuğunu açık öğretime gönderecek, öğretmen yü-zü görmeden güya öğrenim görecek. Tekstil gibi iş yerlerine, kuruma fab-rikaya gitmeden, çünkü fabrikada evde olduğundan iki misli maaş ve-recekler. Evde olduğu zaman, daha çok sömürülüyor, yarı yarıya maaşı düşüyor. Dolayısıyla burada esas mesele eğitimi zincirleştirmek.

Kimi bakanlıkta çalışmış eski profesörler de diyorlar ki; “Mesleki eğitim öldü.” Orada da yalan söy-lüyorlar. Şimdi sayılara bakarsak, 8 yıllık kesintisiz eğitim 1997’de zorunlu oldu. Gelelim 2012’ye, Meslek liselerine giden öğrenci sa-yısı yüzde 100’den fazla arttı. Şimdi sayısı yüzde 100’den fazla artan bir sistemde Meslek Liseleri ölüyor nasıl dersiniz? Meslek liseleri ölüyorsa on yıldır iktidarda olanların yüzünden

mi yoksa kesintisiz eğitimden mi? İkinci yalan meslek liselerinden üni-versiteye geçiş azaldı diyorlar. Onda da yalan söylüyor. Çünkü katsayı olmadan önceki sistemde Meslek Yüksek okullarına genellikle lise mezunları gidiyordu. Çünkü liselere yönelik bir sınav yapılıyordu. Mes-lek Liselerine katsayı verilerek genel liseden gelenlerin önüne geçilmesi sağlandı. Bir de katsayı nedeniyle pek çok Meslek Liselilerin Eğitim Fakültelerine gelmeleri sağlandı. Meslek Lisesi’nden gelip master yapan doktora yapan öğrencimiz var bu katsayı sayesinde. Katsayı olmadan önce yoktu öyle bir şey. Orada da yalan söylüyorlar. Çünkü kesintisiz eğitim İmam Hatip’e gi-decek öğrencilerin sayısını azaltıyor. 1997’de olanın benzeri 1972’de de

olmuştu. 72’de Meslek Ortaokulları kapatılmıştı. O zaman “reform hü-kümeti” deniliyordu, 2 yıl içerisinde İmam Hatip’e giden öğrenci sayısı %72 azalmıştı. Bunun üzerine Ece-vit ve Erbakan koalisyon hükümeti İmam Hatiplerin Meslek Ortaokul-larını açtılar, bu hale geldi Türki-ye. Yani onların bildiği bir şey var. Zaten akademik olarak da bilimsel olarak da bir çocuğun 5 yaşında ya-pacağı seçimle 8 yaşında yapacağı seçim ya da 12 yıl sonra yapacağı seçim benzer mi? Öğrenim süresi arttıkça çocuk kendisini tanıyarak daha özgürce seçim yapıyor. Siz öğrenim süresini kısalttığınız vakit çocuğun seçme hakkını elinden alı-yorsunuz. O hakkı çocuğun yerine annesi kullanıyor, babası kullanıyor. İşte şu anda Meslek Liselerine giden İmam Hatip Liselerine giden hepsi üniversiteye geçmek için yırtınıyor. Niye? Çünkü oraya isteyerek, seçe-rek gitmiyor ki. Annesinin, baba-sının yüzünden ya da yoksulluğu nedeniyle gidiyor. Kur’an dersini seçmeli ders yapayım diyor. Ki Türkiye’de Kur’an dersine seçmeli ders deseniz bile o zorunlu derstir. Burada iki amacı görmek gerekiyor.

Bir, emekçiyi emekçi olarak kaderi-ne terk etmek. İki, olabildiğince in-sanları dini eğitimden geçirmektir.

Devlet son dönem, çıkaracağı yasaları çok belirsiz açıklamalarla ya da üstü kapalı bir şekilde sunarak çıkarıyor durumda. Bu yeni eğitim sistemini ön-gören yasa için de gayet demokratik olduğu söyleniyor. Bu yasanın demok-ratikliği neresinde?Dikkat edersen bu yasaları önce sunmadılar. Bunları büyük tepkiler aldıktan sonra sundular. Kürtçe eği-tim konusunda şimdiye kadar me-sela Eğitim-Sen vardı. Sırf anadilde eğitim dedikleri için neredeyse ka-patılıyorlardı. Aradan çok geçmedi. Şimdi de Kürtçe seçmeli ders olacak diyorlar. Gerçi buna çok geç kalın-dı. Cumhuriyetin kuruluşunda ya-pılması gereken, sorgulanması bile hata olan bir konu bence. Ama bu dersi koymaları tek başına yeterli değil bence. 10 yıldır neredelerdi?

Eğitim kaliteli olacak diyorlar? Bakanlık’ın açıklamasına göre 100 bin öğretmen ihtiyacı var. Eğitsel açıdan bu 4’leri bölseniz niteliksel olarak bir ilerleme sağlamaz. Yeni getirilen yasaya göre 5 yaşını dol-duran çocuk örgün eğitime başla-yacak. Bu çok yanlış bir uygulama. Üstelik diğer bölünmelerin bir ni-teliğe etkisi olmayacakken. Nitelik öğretmenden kaynaklanır, sınıfların durumundan, araç gereçlerden, ders programlarından ve eğitim öğretim yöntemlerinden kaynaklanır. Şu an-ki eğitim yöntemi sınavlara odaklı, ezberci bir yöntemdir. Bunu dör-de değil 12 parçaya bölseniz de bu yöntem var olduğu sürece nitelik kazandıramazsınız. Yoksul ailelerin çocukları örgün eğitime gitmeyecektir. Kim gidecek yoksullar gitmeyecek de? Varlıklı or-ta- üst sınıf gidecek demektir. Siz yoksulu da genel eğitime alacak ol-sanız, her yıl 1 milyon çocuk 4’ten

5’e geçiyorsa, bu 1 milyon çocuğun yüzde 40’ını açık öğretime ya da çı-raklığa gönderirseniz genel eğitime gidecek sayıyı ve devletin eğitime harcayacağı parayı azaltırsınız. Nitelik bozulacak. Çünkü bizim öğretmen yetiştirme sistemimiz şu anda uygulanan yönteme göre hazırlanmış bir eğitim sistemi. Siz 4+4+4 diye bölerseniz, öğretmeni de ona göre yetiştirmeniz gerekir. Dolayısıyla, umarım bu yasa geçmez ama geçecek gibi de duruyor. Bu sisteme geçildiğinde sisteme uygun öğretmenler 5-6 yıl sonra eğitilebile-cektir. Sonuç olarak bu sistemde beş ya da altı nesli harcamış olacaksınız. 60 aylık çocukla ilgilenecek kesim okul öncesi öğretmenidir. Sınıf öğ-retmenleri şu an bile o donanımda değil. Söylenenlere göre ilk 4 yıl ilköğ-retim gibi tek öğretmenle olacak, ikinci 4 yılda branşlaşma olacak. Bu da pek çok öğrenci için 5. sınıf-ta zor olacak demektir. 8-10 yıl bu sisteme adapte olma sürecinde pek çok nesil zarar görmüş olacak yani içeriğinden önce getiriliş şekli bile niteliği çok çok düşürecek. Yükseköğretimde de bir dönü-şümden bahsediliyor. Diyorlar ki, ortaöğretimdeki matematik, fizik, kimya gibi bölümlerin mezunlarını 1 yıllık kursa alıp, 30 kredilik ders ile öğretmen yapacağız. Şimdi bu yaklaşım zaten öğretmen niteliğine değer vermediklerini gösteriyor. Ta-bi üniversite mezunu mezun olduğu alanda bilgilidir. Ama öğretmenlik alan bilgisi ile sınırlı değildir. 40 yıl önceki yasada öğretmenlik; formas-yondan, alan bilgisinden ve genel kültürden oluşur şeklinde tanım-lanıyor. Siz 30 derste formasyonu veremezsiniz.

Gerçi Başbakan niyetini de dindar bir gençlik istiyoruz diyerek açıkladı. Peki ya gençliğin asıl sorunları? İşsizlik, eğitim sorunu vs.?Hükümetin bu konuda bir kurgu-su var. “Dininin ve kininin davacısı olacak” diyen Başbakan çok vahim şeyler ifade ediyor ve bunu uzatı-yor da. Madımak Oteli davasından sonra “Milletimize hayırlı olsun” di-yerek başkalarının “Sivas’ta yaktık yine yakacağız” demesinin de önünü açıyor. İşte istenen gençlik böyle bir gençlik. Diğer bir mesele de ucuz işgücü yetiştirmek. Bunun nedeni de kapitalist olmasından kaynaklı. Özel okullar giderek artıyor, eği-tim tamamen paralı hale geliyor. Zaten 652 sayılı kanun hükmün-de kararnamede ne dedi hükümet; “Ekonomik siteme uygun rekabetçi öğrenci yetiştireceğiz”. Demek ki bir taraftan dindar bir taraftan kapita-list yetiştirecekler. Bu demokratikleşme konusuna tekrar gelirsek, Mesela kuran der-sini seçmeli yaparken ne diyorlar, Kuran’a inanları siz yurttaş sayıyor-sunuz diğerlerini saymıyorsunuz.

Son haliyle ne oluyor, öğrenim kurumunu bir ibadethaneye çeviri-yorsunuz. Yani o açılım da sağlıklı değil. Müslüman isen kuran, Hristi-yan isen İncil dersi alacaksın, dinsiz olan ne yapacak? Devlet samimi olsa yapacağı iş şudur. Yaygın eğitim ku-rumlarında ders açarsın. Ama bunu örgün eğitimde yapmazsın.

Eğitim sistemini ne kadar düzeltsek de mevcut sistemin bir sorunu var. Mesela Kütahya’da çadırları yaktılar Sivas’ın üzerine. Bu şuna dönüyor artık: “Yaptık, yapıyoruz, yapacağız” diyor yani!“Halk istiyor, engellenemez” di-yor. Halk onu mu istiyor? Tam bu söylediklerinin çerçevesinde tekrar özetlemek gerekirse hükümet neyi istiyor? Suriye’ye girip halletmek istiyor, değil mi? Buna toplumda kimler karşı çıkıyor? İnsan biraz dü-şünüyorsa, vicdanı biraz gelişmişse, biraz dünyada neler olup bittiğini anlamışsa kan çıkıyor. Ama kim-ler karşı çıkmıyor? Çok fanatikler bazen karşı çıkıyor. Ama şu anda dinciler diyor ki niye Suriye’ye sal-dırmadık diyorlar. Kendini dine kaptırmış olan insanlar ise hayat pahalılanmış, bir yerde işçiler öl-müş, Van’da depremden sonra hü-kümet yokmuş, insanlar donuyor-muş, çadırlarında yanıyormuş ya da bu 4+4+4 uygulanırsa yoksullar açık öğretime gidecekmiş, onların eğitimlerinin önü kesilecekmiş vs bunları dert edinen var mı? Dert edinen yok. Çünkü dini bütünsen Allah’tan diyor ya da bugün için Erdoğan, Erdoğan yerine başka bir Başbakan gelince, ‘O çok iyi bilir zaten’ diyor. Yani dini eğitim alan kişi iradesini, düşüncesini, üst güç-lere terk ediyor.

Yurt dışını araştırdık, en iyi modeli getirdik diyorlar bunun bir gerçekliği var mı?Hayır. Gerçekliği yok. Yurtdışında da karışık durumlar var. Yurtdışı de-diğiniz kapitalist dünya. Kapitalist dünyanın şu anda hedefi eğitim. Bologna süreci vs yüksek öğretimi mahvediyor, niteliğini bozuyor, parasal haline getiriyor. Ama yurt dışındaki araştırmalar şunu getiriyor bizim kesintisiz eğitim bağlamında; birincisi, bir kişiye ne kadar uzun süre genel eğitim verirseniz o kişi o kadar yeni şeyleri öğrenir diyor. İkincisi, yurt dışı şunu görüyor: Eskiden neye ihtiyacı vardı sanayi toplumunun? Meslek lisesine. Ara elemanına ihtiyacı vardı. Şimdi han-gi çağdayız biz? Bilgi toplumunda artık ara elemana ihtiyaç yok. Bilgi toplumunda bilgiyi üreten ve bil-giyi kullanan elemana ihtiyaç var; 1996’da 15. Milli Eğitim Şurası, hani bunlar 8 yıllık kesintisiz eği-timi 28 Şubat’a bağlıyorlar ya, Baş-bakan tankla, tüfekle geldiler, diyor ya. Doğruyu söylemiyor çünkü 28 Şubat’tan bir yıl önce 15. Şura’da

bu konu konuşuldu. 15. Şura’da, büyük oy farklıyla 8 yıllık kesin-tisiz eğitim kabul edildi. O zama-nın Milli Eğitim Müsteşarı şunu söylemişti: ‘Meslekler 2,5 yılda bir

eskiyor. Yıl 1996. Şimdi 2,5 yılda bir eskiyen meslek için eğitim ver-diğiniz insan mı bilgi toplumunda faydalı olur yoksa daha uzun süre genel eğitim verdiğiniz ve öğrenme-yi öğrenmiş kişi mi? Başka bir örnek yine 1996’da. İşveren temsilcisi biri aynen şunu demişti 1996’da; “Biz, işveren olarak, sanayiciler olarak, meslek lisesi mezunu istemiyoruz. Biz ihtiyacımız olan mesleği öğre-tiriz. Bizim isteğimiz öğrenmeyi öğrenmiş genç istiyoruz.” Şimdi siz öğrenciyi açık öğretime ittiğiniz vakit öğrenmeyi öğrenmesini en-gelliyorsunuz. O genel lisedeki ka-dar öğrenemiyor. Dolayısıyla onu yaşam boyu çırak olarak mahkum ediyorsunuz. Bir tek onlar için ör-nek olabilecek Almanya var. O da vazgeçmeye çalışıyor çünkü Alman-ya’nınki de Hitler’den kalma faşist uygulama. Çocuk ortaöğretime giderken karar veriyor. Üniversite eğitimi mi yoksa mesleki eğitim mi diye ve çocuğun kaderini oradan çi-ziyorlar. Ve yılların kararları da bel-li bir şeyi gösteriyor: Türkiye’den, Fas’tan, Yugoslavya’dan, Mısır’dan, Cezayir’den giden göçmen işçilerin çocukları, Alman işçi sınıfının ço-cuğu mesleği yani o sınıftan yapıyı sürdürüyor. İnsanın ciğerine dokunuyor, Batı ülkelerinde olan her şeyi alı-yor muyuz ya? Orada bir skandal oluyor, Almanya Cumhurbaşkanı hakkında bir sürü yolsuzluk çıktı, adam istifa etti. Türkiye’de Batı’nın o kısmını hiç almıyoruz ama.

Bunların hedefi eğitimi piyasalaştırmak. Zaten onlara ucuz iş gücü yaratarak kapitalist sömürgenlere bağlı bir ülke haline geldik. İnsanları yığınlar halde çıraklığa gönderirsen, açık öğretime gönderirsen ucuz iş gücünü de yaratırsın.

Kuran dersini seçmeli ders yapayım diyor. Ki Türkiye’de kuran dersine seçmeli ders deseniz bile o zorunlu derstir. Burada iki amacı görmek gerekiyor. Bir, emekçiyi emekçi olarak kaderine terk etmektir. İki, olabildiğince insanları dini eğitimden geçirmektir.

Nitelik öğretmenden kaynaklanır, sınıfların durumundan, araç gereçlerden, ders programlarından ve eğitim öğretim yöntemlerinden kaynaklanır. Şu anki eğitim yöntemi nedir? Sınavlara odaklı, ezberci bir eğitim yöntemidir. Bunu dörde değil 12 parçaya bölseniz de bu yöntem var olduğu sürece nitelik kazandıramazsınız.

rÖPortAJİBRahİm KESKİN

Rıfat Okçabol kimdir?1941 Beykoz doğumlu olan Okçabol, 1963 yılında İstanbul Üniversitesi’nde Matematik bölümünü bitirmiş, MEB bursuyla gittiği Michigan State Üniversitesi’nde ise eğitim alanında yüksek lisans yapmıştır (1972). 1964 yılından itibaren çeşitli yerlerde görev yapan Okçabol, 1982 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışmaktadır.Kitapları arasında: Eğitim Fakültelerinin Derdi Belli! YÖK’ün derdi ne?; Eğitim Sistemi Bozuk! Bozuk Olan Ne?; Eğitim Hakkı: Gerçekleştirilemeyen Bir İlke adlı çeşitli makalelerinden derlenmiş kitapları, Halk Eğitimi adlı ders kitabı.

Piyasacı eğitim modeli:4+4+4

Page 10: Yarın 26. Sayı

04 EKiM 2011 YARIN

4+4+4 kesintili eğitim sistemi mecliste günlerce devam eden kavgalara, dışarıda

oluşan muhalefete, KESK’in iki günlük eyle-mine rağmen Meclis Genel Kurulu’ndan geçti. AKP Hükümeti tek başına hazırladığı tasarıyı tüm muhalif hareketleri görmezden gelerek ya-salaştırdı.

Yasa tasarısı gündeme geldiğinden beri he-men her maddesi birçok kesimden tepki top-lamıştı. AKP’nin eğitimcilerin dahi görüşünü almadan, aslında eğitim amacından çok ideolo-jik amaçla hazırlanmış olduğunu düşünülen eği-timi kesintili hale getiren ve eğitimin niteliğinde gelişmeye dair herhangi bir madde içermeyen yasa tasarısı meclisten geçti.

KESK’E SErt SaldırıHazırlık aşamasında görüş ve düşüncelerinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını dile getiren KESK, 4+4+4 kesintili eğitim sistemine karşı grev yapma kararı almıştı. Ancak KESK’in ve birçok siyasi kurumun katıldığı eyleme polis saldırdı. Sabah Ankara’ya gitmek isteyen sen-dikalıların otobüslerinin ablukaya alınmasıyla başlayan saldırılar, ilerleyen çok sayıda sendi-kalının yaralanmasına sebep oldu.

AKP’nin tüm engellerine karşı kararlı bir şekilde GMK Bulvarı’nda oturma eylemini ger-çekleştiren KESK 4+4+4 kesintili eğitim siste-mine karşı haklı itirazlarını dile getirdi.

“28 Şubat’ın tüm izlerini sildik”Eğitimi kesintili olarak 12 yıla çıkaran kanunla ilgili Başbakan, “bizler tarihimize kara bir leke olarak yazılmış, bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat’ın son izini, 28 Şubat’ta 15 yıl sonra geri dönmemek üzere tarihin tozlu raflarına gön-derdik.” dedi.

Çıkarılan yasanın sadece eğitimle ilgili olma-dığını ve Türkiye’de demokrasinin ne kadar ileri şartlara ulaştığını ispatladığını iddia eden Erdo-ğan, mecliste yasa tartışılırken dışarıda KESK’in yaptığı eylemi provakasyon olarak değerlendir-di. Bununla da kalmayıp polisin eğitimcilere gaz ve su sıkmasını normal karşılayarak; “Polis ne yapsaydı? Su sıkmış başka bir şey sıkmamış ya” dedi.

4+4+4 kesintili eğitim yasalaştı

03 NİSAN 2012 Yarın

Eğitim sisteminde yapılmaya devam edilen değişiklikler bitmiyor. Yapılan değişikliklerin süresi ise birkaç yıldan

fazla olamıyor. Öğrencilerin ise hangi sisteme alışıp, neye göre plan yapacakları belirsiz. Çünkü her an her şey değişebilir.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer üniversiteye giriş sınavı yaklaşırken lise son sınıf öğrencilerine son yıllarda velilerin ona-yıyla verilen 25 günlük izin uygulamasını kaldırdı.

Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in döneminde baş-layan ve Nimet Çubukçu’nun döneminde devam eden uygula-maya eğitimi aksattığı gerekçesiyle son verildi.

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, kararın gerekçesini, “Yö-netmelik neyi gerektiriyorsa artık o şekilde bir uygulama ya-pacağız. Eğitimi aksatan uygulamalar kural haline getirilemez. İstisnai durumlar dışında artık öğrencilere fazladan izin veril-meyecek” dediler. YArıN Eğitim

Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciler “Barış ve Adalet Haftası” kapsamında Uludere, faili meçhuller, kadın

cinayetleri, hasta mahkumlar gibi konulara değindikleri bir yüzleşme koridoru inşa ettiler.

Öğrenciler yüzleşme labirentini elbirliğiyle cumartesi günü 8 saatte bitirip, Pazar günü de içini doldurmuşlar.

“kaldırmaYacağız, buradaYız”Okul yönetimi sabah gelip kaldırmalarını istemiş, “Kaldırma-yacağız, buradayız” demişler. Cumaya kadar labirent başında nöbetteler. Boğaziçi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bö-lümü Öğrencisi Yıldız Tar, “Labirenti okulun en işlek yerine inşa ettik. Herkes içinden geçmek ve yüzleşmek zorunda” diyor. “Kırılma noktamız Uludere oldu” diyor Tar ve ekliyor: “Bölgede yaşananlar burada görülmek istenmiyor, bu gerçeklik yokmuş gibi davranılıyor.” ‘Yüzleşme koridoru’nu “1900’lerden bugüne katliamlar tarihimiz” diye özetliyor öğrenciler. Faili meçhul-ler, köy boşaltmaları, kadın cinayetleri, hasta tutsaklar... Kimi öğrenci uzun uzun geziyor koridorlarda, cezaevlerinden gelen mektupları, eski gazetelerden kupürleri, fotoğrafları inceliyor. Kimi de aceleyle labirentten geçerken Tar’ın elinde megafonla yaptığı anonslara kulak misafiri oluyor yalnızca. Tar, Özgür Gündem’in kapatıldığından, LGBT bireylere uygulanan siste-matik şiddetten ve görünmez nice hak ihlalinden bahsediyor.

Öğrencilerin labirentin içinde sergilenecekleri hazırlarken umutsuzluğa kapıldıkları olmuş, “Bu katliamlar duvarlara sığ-mıyor” demişler. Ama en sona sakladıkları ‘direniş koridoru’ sa-yesinde kendilerine gelmişler. “Direniş tarihi de katliamlar kadar eski” diyor Tar. “Herkesi direnmeye davet ediyoruz. Buradan yükselen her ses, savaşın bitmesi için bir umut ışığı.” YArıN Eğitim

Geçtiğimiz günlerde dershanelerin kalkacağı özel okulla-rın açılacağı söylenmişti. Bunun için ön çalışmalar başla-

mış durumda. Devletin öğrencileri özel okula yönlendirebilmek, üzerindeki yükü azaltabilmek için maddi destekte bulunacağı söyleniyor.

Başbakan Erdoğan’ın “Dershaneleri kaldıracağız, özel okul-ları teşvik edeceğiz” sözleriyle gündeme getirdiği düzenlemeye göre; devlet özel okullardaki öğrenci sayısının artması için nakit destek verecek.

bir öğrencinin maliYeti 1500 liraMilli eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı bürokratlarının üze-rinde anlaştığı ve Başbakanlığa gönderilen “Özel okullara teşvik” çalışması kapsamında, her öğrencinin devlete yıllık maliyeti çıkarıldı. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden, öğrenci sayısına göre hesaplanan yıllık öğrenci maliyeti yaklaşık 1500 lira olarak hesaplandı. Bu maliyetin içinde, okul, elektrik, su gibi okulların fiziki maliyetleri bulunmuyor.

özel sektör devlete okul kiralaYacakTürkiye’de yaklaşık 2 bin 750 özel okul var. Bu okullar, yaklaşık 1 milyon öğrencilik kapasiteye sahip olmasına rağmen sadece 430 bin öğrenci eğitim alıyor. Öğrenci başına 1.500 liralık des-tek ile özellikle Anadolu’da mevcut olan 200 bin öğrenci sayısı 350 bine kadar çıkarılacak. Çalışmaya göre özel sektör ayrıca, devletin ihtiyaç duyduğu bölgelerde okul yapacak ve öğret-men dışında tüm personeliyle devlete uzun vadeli kiralayacak. YArıN Eğitim

25 günlük izin uygulamasına son

Üniversitede “yüzleşme labirenti”

Devletten özel okullara destek

ANKArAASLIHAN PEHLiVAN

4+4+4 kesintili eğitim sistemi mecliste vekiller arasında günlerce süren kavgalara, dışarıda oluşan muhalefete, tartışmalı birçok maddeye rağmen meclis Genel Kurulu’ndan geçti. AKP Hükümeti tek başına hazırladığı tasarıyı tüm muhalif hareketleri görmezden gelerek yasalaştırdı.

YGS 1 Nisan Pazar günü yapılan YGS’ye1 milyon 837 bin öğrenci

katıldı. Sınav sistemi, gereksiz güvenlik önlemleri, bedensel engelli öğrencilere uygun olmayan okullar pek çok sorun yaşattığı. Tüm bunlardan daha da vahi-mi bazı öğrencilerin hayatını kaybetme-sine bile sebep oldu.

sınava alınmadıİzmir’de diyabet hastası olan 19 yaşın-daki Rüya Çıralı, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) için gittiği okulda, insülin pompalama cihazı sebebiyle salondan çıkarıldı. Çıralı, olaydan sonra baba-

sıyla polis karakoluna giderek şikayet-te bulundu. Baba Şenol Çıralı, “Sağlık Bakanlığı bu aletin ne işe yaradığını bir açıklasın. Bu işin sonuna kadar gidece-ğiz.” diye konuştu.

sınav sabahı kalp krizi geçirdiSamsun’da bir öğrenci ise sınav sabahı aşırı stresi yüzünden kalp krizi geçirdi. Damla Orhan adlı öğrenci tüm müda-halelere karşı kurtarılamadı.

engelli öğrencilerin çilesiİstanbul’da bedensel engelli öğrenciler için belirlenen okulun fiziki şartlarının

öğrencilere uygun olmaması sınav sabahı öğrencileri zor durumda bıraktı.

Okulun girişindeki merdivenlerin ve sınıflardaki sıraların tekerlekli sandalye-ye uygunolmaması öğrenci ve veliler tepki gösterdi. Günlerce önceden sınav salonları belirlenirken bedensel engelli öğrencilerin durumunun neden dikkate alınmadığı soruldu.

sınav salonunda tek gözetmenYGS’de yapılan plansızlıklardan bir di-ğeri ise gözetmen eksikliğiydi. Normalde bir başkan bir başkan yardımcısı olmak üzere iki görevli olur. Ancak bazı salon-

larda tek gözetmen vardı.

sınavdan sonra intihar ettiYGS’ye giren 19 yaşındaki Hakan Ünal’ın cesedi Malatya’da Beylerderesi viyadüğünde bulundu. YGS’den çıktık-tan sonra kendini viyadükten aşağı ata-rak intihar etmiş olabileceği söyleniyor. YArıN Eğitim

YGS bitti skandalları konuşuluyor

4+4+4 kesintili eğitim sistemiyle eğitimde yapılan değişiklikler;

okula baŞlama YaŞı indirildiZorunlu ilköğretim çağı, 6-14 yaş yerine 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsayacak.

ilköğretim Yok, ilkokul ve ortaokul var

Artık ilköğretim yerine, ilkokul ve ortaokul geliyor. Eğitim sistemi kesintili olarak 12 yıla çıkıyor.

ortaokullara imamhatip bölümü getirildi

İmamhatip liselerinin yanı sıra artık il-köğretimin dört yıllık bölümünden sonra çocuklar yeni açılacak ortaokulların imam-hatip bölümlerine de gidebilecek.

Yeni seçmeli derslerKuran-ı Kerim ve Muhammed’in hayatının seçmeli ders olarak okutulması da kabul edildi.

meslek liselerine özendirmeAra elemen yetiştirmek için meslek lisele-rine yönlendirme artacak.

katsaYı düzenlemesi YasallaŞtı2012-2013 eğitim- öğretim yılında başla-yacak yeni düzenlemeyle YÖK’ün aldığı katsayı kararı yasallaştı.

üniversitelere siYasilerin isimleriDört üniversiteye, Bülent Ecevit, Nec-mettin Erbakan, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan’ın adları verildi.

elektronik eğitimFatih projesi kapsamında pilot bölgeler-de uygulanmaya başlanan tablet ve akıllı tahta uygulamasıyla eğitimde teknolojinin değeri artarken öğretmenin değeri azaldığı gözleniyor.

rıdvan turansosYalist demokrasi partisi genel baŞkanı

Eğitim paralı hale dönüştürülmeye ça-lışılıyor. Neoliberalleşme sürecinin bir ön adımı olarak görmek lazım ve bir

okul piyasa ilişkisi bağlamında değerlendirmek lazım. Her ne kadar TÜSİAD’la AKP arasında bu konuda bir çelişki yaşandı gibi gösteriliyor olsa da birbirlerinin politikalarına çok zıt olmadıkları açıktır. Bir taraftan dini eğitimi seçmeli de olsa getirirken öteki taftan anadilde eğitimi, Alevilerin taleplerini hiç görmüyor olması kabul edilemez.

Figen Yüksekdağezilenlerin sosYalistpartisi genel baŞkanı

Yasa tasarısına karşı ciddi bir muhale-fet itiraz söz konusu AKP tek başına muhalefeti dikkate almadan bir padişah

mantığıyla yasayı geçirdi. Eğitim sistemi genel ihtiyaçtan ziyada AKP politikalarına uygun hale getirilmeye çalışılıyor. Çocuk gelinlerden sermayenin ihtiyaç duyduğu ara elemana birçok sorun barındırıyor. Ancak halkımız mücadelesiyle aşacaktır bu durumu.

alper taŞözgürlük ve daYanıŞmapartisi genel baŞkanı

AKP’nin ideolojisinin iki da-yanağından biri piyasacılık, biride bu piyasacılığın ortaya

çıkardığı sonuçları engellemek açısından sınırsız muhafazakarlık. Bu ikisi de taslağın içerisinde var. Yani hem piyasacı hem de sömürüye itiraz etmeyen, haklarını bilmeyen bir nesil yetiştirmeye çalışılıyor. Bu manasıyla zaten bu yasa tasarısının esas özü sömürüye itiraz etmeyen tevekkülcü şü-kürcü kaderci bir gençlik oluşturmaktır.

gün çağ aYdınemekçi hareket partisigenel sekreteri

AKP hükümeti piyasacı ve gerici an-layışını eğitim sisteminde de harekete geçirmiş durumda. Özellikle dindar bir

nesil yetiştirme çabası bu eğitim sisteminin özünü oluş-turuyor. Memlekete, marksistlerden ve ateistlerden hayır gelmeyeceği düşüncesini taşıyan bu zihniyet sadece dini bir düzenleme değil neoliberal politikalara uyumlu bir modeli hayata geçirmeyi hedefliyor. Bu şekilde meslek liselerinde okuyacak olan gençler ucuz iş gücü olarak patronların hiz-metine sokulacak. İşçi maliyeti minimal düzeye çekilecek ve patronlar daha fazla kar eden bir seviyeye getirilecek.

selma gürkanemek partisigenel baŞkanı

Yasayı üç konu üzerinden ele alıyoruz. Birincisi; muhafazakar, aklın ve bilimin dışında bir eğitim müfredatı uygulan-

mak isteniyor. ikincisi mesleki yönlendirme adı altında gençliğin sanayinin ve sermayenin ihtiyaçlarına uygun teknik donanımla yetiştirilmek isteniyor olması. Boyun eğen, sorgulamayan, şükreden bir gençlik yetiştirme aynı zamanda bu sanayinin de hizmetlerine boyun eğen genç işçi yetişme şeklinde açıklamak lazım. Üçüncüsü ise eğitimin, eğitim kurumlarının özelleştirilmesi.

Sosyalist partiler ne diyor?

Page 11: Yarın 26. Sayı

Kesintiler kamu çalışanlarının maaşlarının dondurulması ve bakanlık bütçelerinin yak-

laşık yüzde 17 oranında küçültülmesini de içeriyor. İspanya Başbakan Yardımcısı Soraya Saenz de San-tamaria ülkenin çok sıradışı bir dönem geçirdiğini söyleyerek, “önceliğimiz kamu maliyesine çeki düzen vermek” diye konuştu.

Madrid’deki IESE Ticaret Akademisi’nde iktisat profesörü olan Javier Diaz Gimenez BBC’ye “Bu ikna edici görünmüyor. Brüksel ile anlaşmaya vardıkları yüzde 5,3 hedefini tutturamayacaklar çünkü büyü-meye ilişkin tahminler göz önüne alındığında yapılan kesintiler yeterli değil” diye konuştu.

Bütçe konusundaki brifinge katılan İspanya enerji bakanı Jose Manuel Soria 1 Nisan’dan itibaren elekt-rik fiyatlarına yüzde 7 zam yapılacağını açıkladı.

Sendikalar çalışma koşullarında değişiklik yapan ve işten çıkarmayı kolaylaştıran yeni yasal düzenleme-leri protesto amacıyla genel greve gitmişti.

Gençlerin yarısı işsiz!İşsizliğin en yüksek olduğu Avrupa ülkesi olan İspanya’da hükümetin bütçe açığını kapaması için

euro bölgesi liderlerinin baskısını sürdürüyor. İkti-satçılar, mali koşullarda düzelme olmaması halinde İspanya’nın da Yunanistan gibi bir dışardan kurtarma paketine ihtiyaç duyabileceğinden endişe duyuyor.

yüzbinlerce çalışan GrevdeBaşbakan Mariano Rajoy liderliğindeki sağcı hükü-met işten çıkarmayı kolaylaştıracak düzenlemelerini, bu suretle emek piyasasını esnekleştirerek istihdamı artıracağı gerekçesiyle savunuyor.

Şubat ayında kabul edilen yasa, halen çalışılan her yıl için 45 gün temel alınarak hesaplanan kıdem taz-minatı ödemesini 33 günle sınırlıyor. Sendikalar bu yasaya genel grevle karşılık verdi. Sendika-lara göre, Barselona’daki gösterilere 800 bin kişi katıldı.

Polis eylemcilere göz yaşartıcı gaz, cop ve plastik mermilerle müdahale etti. Grev sırasında başkent Madrid ve diğer kentlerde de protestolar düzenlendi. Genel grev nedeniyle karayolu, demir-yolu ve hava ulaşımı etkilenirken iç hat seferleri ve Avrupa kentlerine yapılan uçuşların çoğu iptal edildi.

Protesto eylemlerine ve greve katılımın boyutları-na bakıldığında kemer sıkma önlemlerinin şimdiden birçok kişinin sabrını zorladığını gösteriyor.

İşsizliği protesto eylemleriyle tanınan “De-

mocracia Real YA Hareketi” İspanya’daki grevleri Yarın Gazetesi’ne değerlendirdi:

“Bizim görüşümüze göre İspanya’daki son genel grev tam bir başarı idi. Binlerce insan, hükümetin neoliberal politikalarına karşı olduğunu bir kez daha göstermek için sokaklara çıktı. 12 Mayıs’ta Türkiye’nin de bize destek olacağını umuyoruz, bir sonraki adım ise adaletsizliğe karşı genel mücadeleler olacaktır.”

İSPANYA RIFAT ÇAPAR

İspanya’da işsizlik bardağı taşırdı3 NİSAN 2012 yarın

Dünya Turu

İşsizliğin en yüksek olduğu Avrupa ülkesi olan İspanya’da hükümet, tarihinin en ağır kemer sıkma önlemlerini açıklayarak kamu harcamalarında 27 milyar euro kesintiye gideceğini bildirdi. Genç işsizliğin yüzde 50’yi bulduğu ülkede gençler sokağa çıktı. Sendikalar da bu yasaya genel grevle karşılık verdi.

Endonezya’da devlet tarafından sübvanse edilen benzine zammı protesto eden halk zammın geri çekilmesini isti-

yor. Yeni fiyat uygulaması ile bir litre benzin 4 bin 500 rupiahtan (0,87 TL), 6 bin rupiaha (1,16 TL) çıkacak.

Başkent Cakarta merkezde polisin geniş güvenlik alması sonucu eylemler daha kontrollu yapıldı. Endonezya’nın Me-dan, Makassar, Palu şehirlerinde ise gösteriler şiddet olaylarına dönüştü. Göstericiler, sokakta polisle çatıştı. Polis, göstericilere tazyikli su ile müdahale ederken, eylemciler de güvenlik güçle-rine taş attı. Göstericiler ayrıca sokaklarda lastik yakarken, bazı araçları da ateşe verdi.

Eylemlerin öğrenciler tarafından yapılması ise ayrı bir endişe konusu. Endonezya’da 1998 yılında yaşanan öğrenci hareketleri, 30 yıl iktidarda bulunan Devlet Başkanı Suharto’yu istifa etmeye zorlamıştı. YARIN DÜNYA

Petrol ürünlerine ve doğal gaza yapılan zamlar tepkilere yol açtı. Geri adım olmazsa önemli bir sanayi merkezinde

üretim duracak.Pakistan’da dün, hemen hemen Türkiye’yle aynı saatlerde

petrol ürünlerine (yüzde 10) ve doğal gaza (yüzde 15) zam geldi. Zamlar nedeniyle ülkenin büyük kentlerinde protesto eylemleri düzenlenirken, toplu taşıma ve nakliye birliklerinin hükümetin zamları geri çekmemesi durumunda yüzde 50 zam yapacaklarını açıklaması tepkileri de daha da yoğunlaştırdı.

Ayrıca, ülkenin sanayi üretiminin önemli kısmının gerçek-leştiği Lahor’da, sanayi odası, zamlar geri çekilmezse üç gün sonra üretim yapmayı durduracaklarını açıkladı. Sivil toplum kuruluşları, hafta içinde ülke genelinde büyük çaplı eylemler yapacaklarını duyururken, ülkede zamların nakliye ücretlerine ve temel tüketim ürünlerine yansımasından da endişe ediliyor. YARIN DÜNYA

Kuzey Kore’nin iki kısa menzilli füze denemesi yapması, bölgede gerginliği yükseltti. Japonya Savunma Bakanı

Kuzey Kore’nin, fırlattığı füzelerin topraklarından geçmesi ha-linde roketin durdurulması talimatını verdi.

Güney Kore Savunma Bakanlığı’ndan iki yetkili, denemenin Seul’de yapılan Nükleer Güvenlik Zirvesi’nden bir gün sonra yapıldığını söyledi.

Adının açıklanmasını istemeyen bakanlık yetkilileri, Kuzey Kore’nin bu dönemde kısa menzilli füze denemesinin ne mak-sadı olabileceğiyle ilgili yorum yapmadı. Kuzey Kore, gelecek ay batı kıyısından uzun menzilli roket fırlatmayı planlıyor.

Kuzey Kore, roketle uydu göndereceğini bildiriyor, ancak Amerikalılar ve Güney Koreliler roket göndermenin uzun men-zilli füze denemesine kılıf olduğunu düşünüyor. YARIN DÜNYA

Fransız Komünist Partisi ile Sol Cephe partisinin cum-hurbaşkanlığı için ortak adayı Jean-Luc Melenchon, son

bir buçuk ayda anketlerde 5 puan birden yükselerek seçimin 3’üncü adamı haline geldi.

LH2 kamuoyu araştırmaları kuruluşu tarafından gerçekleş-tirilen son ankete göre, seçimin ilk turunda Sosyalist Parti’nin adayı François Hollande yüzde 28.5, iktidardaki Halk Hareketi Birliği’nin (UMP) adayı Nicolas Sarkozy ise yüzde 27.5 ora-nında oy alacak.

KOMünisT aday 5 PUan yüKseldiAynı anket, Fransız Komünist Partisi (PCF) ile Sol Cephe’nin (Front de Gauche) ortak adayı Jean-Luc Melenchon’un yüzde 15, aşırı sağcı Milli Cephe (FN) partisinin adayı Marine Le Pen’in yüzde 13.5, merkez-merkez sağ eğilimli MODEM par-tisi adayı François Bayrou’nun ise yüzde 12 oranında oy elde edeceklerini gösteriyor.

Oylarının yüzde 26’sının 18-24, yüzde 18’inin ise 25-34 yaş grubundan geldiği belirtilen Melenchon’un, son bir ay içinde bu yaş grupları arasında 11 puan birden ilerlediği kaydediliyor.

Melenchon’un seçim programında şu anda brüt bin 398 Euro olan asgari ücretin bin 700 Euro’ya çıkarılması, tüm sağlık hizmetlerinin yüzde 100 devlet tarafından karşılanması, yüksek gelirlilere vergilerin artırılması, su, elektrik ve gaz gibi temel ihtiyaçlara “sosyal tarife” uygulanması ve 6’ıncı Cumhuriyet’e geçilmesi gibi politikalar da bulunuyor. YARIN DÜNYA

Endonezya’da halk benzin zammına tepkili

Petrol ürünlerine zamlar Pakistan’ı ayağa kaldırdı

Fransa’da ‘komünist’ aday

Japonya, Kore’yi vuracak!

iTalya’da aynı hafTa içinde iKi işsiz Kendini yaKTıKriz ve kemer sıkma politikaları yal-nız Arap ülkelerinde can almıyor, Avrupa’da da işsizler kendini yakıyor.İtalya’da kabul edilen kemer sıkma politikaları işsizliğin çözümünün ol-madığını en ağır koşullarda çalışan emekçilerin aklına sokmuş durumda. Aynı gün, farklı şehirlerde kendile-rini ateşe vererek intihar eden işçiler ise hükümet tarafından krizin suç-luları olarak gösteriliyor, haklarında dava açılıyor. 28 Mart Perşembe günü, duvar işçisi Giuseppe C. yakarak inti-har etti. Sol görüşlü gazete La Re-

pubblica, intiharı“ Ekonomik kriz ta-rafından boğulan bir adamın dramı” başlığı atarak haber yaptı. Aynı gün yine duvar işçisi olan Fas kö-kenli başka bir işçi kendini yaktı. Ken-dini ateşe vermeden 4 aydır maaşının ödenmediğini haykırdı. Giuseppe’nin dramı ise “yolsuzluk” idi. 2007’den bu yana 104bin euroyu bulmuş vergisini ödeme-diği için kendisine dev-let dava açmıştı.

fransa hava yOl-larında Grev varCuma günü Air Fran-ce işçileri CGT, CFDT ve FO sendikalarının çağrısı üzerine greve gitti. CGT sendikasının Air France kolu sözcüsü David Ricatte “İlk defa yö-netim tarafından sadece toplumsal kazanımlara değil iş güvencesine kar-şı da saldırı geliyor.” diye açıklamada bulundu. Air France yönetimi işçilerin maa-şından keserek 2 milyar euro tasarruf yapmayı planlıyor. 2015 yılına kadar gerçekleşmesi planlanan bu tasarruf, aynı zamanda “yeniden yapılandır-ma” amacını da içeriyor. Buna göre yönetim geçmişte kabul edilmiş olan toplu sözleşmeleri reddedebilecek, değiştirebilecek. Sendikalar 2 ve 3 Nisan günü de gre-ve gidileceğini duyurdu, Paris’teki iki havaalanından biri uçuşların %20’si-nin iptal edildiğini duyurdu.

inGilTere’de Grev hüKüMeTi KOrKUTTUİngiltere’de yakıt tankeri sürücüle-rinin greve gitmesi, ülkede benzin krizi yarattı. İngiltere Kabine Bakanı

Francis Maude’nin, yakıt tankeri sü-rücülerinin greve gidecek olması ne-deniyle vatandaşlarına yaptığı “De-ponuzu ve bidonunuzu doldurmakla kalmayın, kavanozlarınıza da yakıt alın” önerisi ülkede panik yarattı.

Olası bir grevde ya-şanabilecek yakıt kıt-lığına karşı Maude tarafından yapılan bu uyarı, bir İngiliz’in

evine yakıt ikmali yaparken, çıkan yangında vücudu-nun yanmasına ne-den oldu. Yaşanan olayın ardından,

İngiliz vatandaşları Maude’nin istifasını istedi.Maude’nin, “Benzini şimdiden ala-rak garajınızdaki bidonlarda mu-hafaza edin” önerisinin ardından, İngiltere’de benzin satışlarının yüzde 172, dizel satışlarının ise yüzde 77 oranında artış gösterdiği belirtildi.Enerji Bakanı Ed Davey de daha ön-ce yaptığı bir açıklamada, “İnsanlara tavsiyemiz benzin istasyonlarına git-tiklerinde, depolarını tam doldurma-ları, yarım değil ve yakıtları azalınca tamamlatmaları” ifadesini

kullanmıştı. İngiltere’de 2 bine yakın tanker sü-rücüsünün çalışma koşullarının iyi-leştirilmesi için bağlı oldukları ‘Uni-te’ isimli sendika aracılığıyla greve gitmesi bekleniyor. Grev için kesin tarih belli değil ancak sendikanın greve gitmeden bir hafta önce uyarı yapması gerekiyor.

rUsya’da TOPlanMa özGürlüğüne KelePçeHer ayın 31’inde, Rusya’da Anayasa’nın 31. maddesi ile güvence altına alınan toplanma özgürlüğünün uygulanması için eylem yapılıyor.Bu sene Moskova ve Saint-Petersburg’da yüzlerce insan top-lanma özgürlüğü için eylem yaptı. Toplam 80 kişi gözaltına alındı.Po-lis şiddeti ise Rusya’da istisna değil. Mart ayından bu yana işkence ha-berleri artıyor. Son olarak, 28 Mart Çarşamba günü gözaltında öldürülen iki kişinin haberi geldi. Ancak Rusya’da protesto eylemi dal-gası son bulmuyor. Putin’in cum-hurbaşkanı seçilmesinden bu yana yüzbinlerce insanın sokağa çıktığı Rusya’da, halk 6 Mayıs’ta yine so-kaklarda olacak.

Avrupa’da işsizlik ve grevler artıyor

Fikriye Yılmaz

AVRUPA GÜNLÜĞÜ

Page 12: Yarın 26. Sayı

04 EKiM 2011 YARIN

21-28 Nisan 2012 tarihleri ara-sında, Başbakanlık Tanıtma Fo-

nu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Kalkınma Ajansı destekleri ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ile Dokuz Eylül Üniversitesi işbirliğiyle 11 yıl sonra yeniden hayata geçirile-cek olan 12.Uluslararası İzmir Film Festivali’nde yarışacak filmler ve jüri üyeleri belli oldu.

FESTİVAL JÜRİSİ Yönetmen Ezel Akay, Oyuncular

Işık Yenersu ve Rıza Sönmez, Sinema Yazarı Murat Özer ve Görüntü Yönet-meni Uğur İçbak’ın jüriliğinde yapıla-cakyarışmaya 10 film katılıyor.

ULUSAL YARIŞMA’DA İLK FİLMLER DİKKAT ÇEKİYOR... 2011-2012 yapımı filmlerin katıla-bildiği Ulusal Film Yarışması’nda ilk filmler dikkat çekiyor: F. Serkan Acar’ın idealleri ve duyguları arasında sıkışıp kalan 20’li yaşlarının başındaki Kemal’in yaşadıkları üzerinden 90’lar Türkiye’sini ve öğrenci hareketlerini canlandıran filmi “Aşk Ve Devrim” (2011), Orçun Benli’nin 12 Eylül as-keri darbesi sırasında geçen ve yaşanan bir dizi yanlışlıklar komedisi sonucu kendilerini siyasi mahkumlarla birlikte aynı cezaevinde bulan beş evsizin ya-şadıklarını anlatan filmi “Bu Son Ol-sun” (2012), Cemil Ağacıkoğlu’nun Yusuf ’un hikayesini takip ederek ka-dın-erkek ilişkilerine hüzünlü bir bakış getiren filmi “Eylül” (2011), M. Tayfur Aydın’ın oğlu ve torunuyla birlikte 20

yıl önce göçe zorlandıkları için terk et-tikleri Batman’a doğru yola çıkan 80 yaşındaki bir kadının trajedisini anla-tan “İz” (2011): Atilla Cengiz’in ikisi de

farklı coğrafyalardan ama benzer evlat hasreti ve korumacılığı ile yola çıkan iki babanın dramatik öyküsünü anla-tan filmi “Oğul” (2011): Fırat Çağrı

Beyaz’ın yönettiği ve Kıbrıssorununun barışçıl bir biçimde çözülmesi yönünde düşünmeye davet eden “Ölü Bölgeden Fısıltılar” (2012) ve Çiğdem Vitrinel’in kocası tarafından aldatılan bir kadının yıllardır yaşadığı ‘güven’ duygusunu kaybedişini anlattığı “Geriye Kalan” (2011) yarışmalı bölümün ‘ilk filmler’i olacak. Ruhi Karadağ’ın “Simurg”u (2011) ise yarışmalı bölümün tek bel-geseli ve 1996’da Türkiye cezaevlerinde F-tipi hücre uygulamasına karşı başla-tılan ölüm orucu eylemine katılan altı arkadaşın yıllar sonra buluşmalarını anlatıyor.

Yarışmada ayrıca; Tolga Örnek’in iki istihbaratçının Türkiye’yi kaosa sürükleyecek acımasız bir saldırıyı ön-lemek için verdikleri mücadeleyi anla-tan filmi “Labirent” (2011) ve Ümit Ünal’ın apayrı şeylere inanan dört kişiyi bir evin içinde, yarım gün gibi kısa bir sürede adalet konusunda gerilimli bir sorguya tabi tutan filmi “Nar” (2011) da bölümün öne çıkan iki filmi…

ÂLİM ŞERİF ONARAN’IN ADINA ÖZEL ÖDÜL Yarışmalı bölümde ayrıca Âlim Şerif Onaran Akademi Ödülü de verilecek. Oğuz Onaran, Oğuz Adanır ve Mutlu Parkan’dan oluşan Akademi Jürisi’nin belirleyeceği bir kategoride ve bir filme verilecek bu ödül, Dokuz Eylül Üni-versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı Bölümü kurucu hocası ve Türkiye’nin ilk sinema profesörü olan Âlim Şerif Onaran’ın adını taşıyor.

“Altın Artemis” için yarışacaklar

izmirdeniz adıbelli

“Titanların Savaşı” filminin devam filmi olarak bu hafta

vizyona giren “Titanların Öfkesi” yu-nan mitolojisini ‘anlatan’ 3 boyutlu bir Hollywood filmi… İlk filmde daha fazla tanrılar ve insanlar arasında kalan Perseus’un çelişkileri üzerinde durulurken, ikinci filmde ise aile içerisindeki kıskançlık, ihanet ve merhamet öğeleri üzerinde du-rulmuş. Aslında iki filmin de esas nokta-sı, bitmeyen, hikayeyi anlamsızlaştıran, seyirci-yi boğan aksiyon sahneleri…

Tanrılar, insanlar üzerindeki etkileri-ni gittikçe kaybetmektedirler. Öyle ki insanlar tanrılara dua etmedikle-rinden tanrılar ölme tehlikesiyle bu-run burunadır. Baş tanrı Zeus, yarı-tanrı olan oğlu Protheus’dan tercih ettiği sade hayatını bırakıp tekrar tanrı olmasını ister. Protheus, oğlu Helius için bu teklifi reddeder. An-cak hemen akabinde Yer altı tanrısı Hades’in ve Zeus’un oğlu olan Sa-

vaş Tanrısı Ares’in; Denizlerin Tan-rısı Poseidon’u öldürmesi ve Zeus’u cehennem muadili Tartarus’da esir almasıyla birlikte Protheus harekete geçer. Hades, Zeus ve Poseidon’un

babası olan kötü titan Kronos, Hades tarafın-dan tekrar etkin hale getirilmeye başlanmış-tır. Artık tüm evrenin kaderi, Kraliçe Andro-

meda ve Poseidon’un oğlu Agenor’u yanı-na alan Protheus’un elindedir.

Yukarıda ne kadar konusundan bahset-

miş olsak da, esasında filmin konusu şu: çift başlı canavarlar, belden yu-karısı çift gövdeli titanlar, tek gözlü devler, minotor ve dev bir kaya adam olan Kronos… Bu tip yaratıklar her türlü seyirci için çekici gelir tabii, ama esas sorun şurada… Konu olarak yunan tanrıları üzerinden Freudyen bir “baba-oğul” ilişkisini seçiyorsun, ama filmin %90’ını bu tip yaratık-larla, Hollywood vari laubali diyalog-larla, basit bir savaş sahnesiyle doldu-

ruyorsun. Haliyle senin de hiç ciddiye almaya gerek duymadığın bir film ortaya çıkıyor. Yani tam bir Hollywood filmi… Öyle ki filmdeki soy ağacının da mitolojide bir yeri yok. Alelade uydurulmuş bir hikayey-le doldurulmuş film. Seyirci, sinema, yunan mitolojisi, Freud ciddiye alın-mamış yani… Haliyle biz de filmi al aşağı etmekte bir beis görmüyoruz.

Aynur Doğan, İlkay Akkaya, Metin Kahraman, Nevzat Ka-

rakış, Pınar Sağ, Servet Kocakaya, Se-vinç Eratalay, Suavi, Yasemin Göksu ve Züleyha şarkılarıyla “Unutmadık” mesajı verecek. Sanatçılar verdikleri mesajda “Van’da yaşayan dostlarımıza yaşadıkları zorlukları birkaç saatliğine de olsa unutturacak bir konser hediye etmek istiyoruz. Elde ettiğimiz geliri de gıda yardımı olarak değerlendireceğiz” diyerek herkesi konsere davet ediyor.

Van’daki Diren Düğün Salonu’nda gerçekleşecek olan konser ücretsiz ola-cak. Destek amacıyla satılacak biletler

mybilet.com adresinden alınabilecek. Amaç, konsere gidilemese bile bir bilet alıp, Van’a destek olmak… Konserin geliri Van Belediyesi ve Yeşiller Partisi gözetiminde, gıda yardımı olarak hal-ka ulaştırılmak üzere VanDer’e teslim edilecek. Bilet fiyatları 20, 50 ve 100 TL olarak belirlendi. Konserin biletleri Beyoğlu Yeşil Ev’de bulunuyor. Van’da verilecek bu konserin biletlerini alarak ve/veya satarak katkıda bulunabilir-siniz. Biletleri İstiklal cad. Balo sok. No:21 Kat:1’de bulunan Yeşil Ev’den 11:00-22:00 saatlerinde alabilirsiniz. Yarın Kültür-Sanat

Titanlar tanrılara karşı

Kapitalizme karşı Kapital’i anlamak ve anlatmak

Depremzedeler için söyleyecekler

Onur ToperFİLMİ OKUMAK

11 yıl aradan sonra düzenlenecek 12. Uluslararası izmir Film Festivali’nin ulusal yarışma filmleri ve jürisi belli oldu. 21 nisan’da başlayacak festivalin jürisinde; yönetmen ezel akay, sinema yazarı Murat Özer, oyuncu ışık Yenersu ve rıza Sönmez ile görüntü yönetmeni Uğur içbak yer alıyor.

‘Halkın sorunu’ tiyatro 28 Mart Çarşamba gü-

nü “Genç Bakış” prog-ramı, Dünya Tiyatrolar Günü sebebi ile Türkiye’deki tiyatro sorununu tartıştı.

Popüler bir programın, sanat konusunu ele alması ve bir üniversite ortamında bunu öğrencilerle tartışması önemli bir durum.

İki tiyatrocu Songül Eden, Kenan Işık ve konuk olarak Kayhan Yıldızoğlu tartışmaya katıldı. Yıldızoğlu’nun Türkiye’de eğitim seviyesinin düş-mesi ile ilgili söy-ledikleri dikkate değerdi. Fakat program gene-linde sorunun esas noktaları üzerinde du-rulmadı. Sonuçta net bir çözüme varılamaması, sanatçı duyarlılığının toplum-sal gerçeklilikle birleştiği tak-dirde bir çözüm üretebileceğini ifade ediyor.

Tiyatro konusunda sanat yönünü bir tarafa bırakırsak, halkla olan ilişkisi üzerinde du-rulmalıdır. Programda her ne kadar tartışmanın, sorunun özel sektöre daha fazla yardım edil-meli gibi bir öneriyle çözüleceği düşüncesi sadece oyuncuyu ve patronları koruyan bir anlayış. Sonuçta Türkiye’de tiyatronun öneminin azalmasının altında sanatçıların özgün bir şeyi çı-karmayı değil piyasa şartlarına uyması yatıyor. Bu onların üret-tikleri ile halka bir mesaj verme-sini özellikle de politik bir duruş sergilemelerini engeller.

Politika, bir sanatçının ev-rensel bir olgu olarak ürettiği şeyi insanlarla paylaşmasında-ki duruşudur. Fakat Türkiye’de durum bir ifade tarzından çok, piyasa şartlarına uymakla ilgi-li. Nitekim bunun bir sonucu olarak da programda tartışılan konular ortaya çıkıyor.

Asıl sorun, halkın bir kül-tür edinmesi olarak neyi tercih edeceği değil, bu konuda ne kadar bilinçli hareket ettiğidir.

MEDYANIN gENEL TAVRIKonuyla ilgili olarak, televiz-yon dizilerinde kadına şiddete değinildi. Programa bağlanan bir izleyici, Türkiye’de kadına yapılan şiddetin televizyon dizilerinde kaynaklandığını(!) iddia etmesi üzerine, konuklar bu konuyu tartışmaya açtı.

Günde 5 kadını öldürül-düğü bir ülkede, medyanın çeşitli programlar aracılığı ile

bunu gündem et-mesi önemli fakat bunu sadece tar-tışılan bir konu olarak ele alması önemli bir sorun.

Bunun yanın-da halkın her gün artan eko-nomik tehdit-lerle yüz yüze bırakı lması ,

geleceksizlik so-runu gibi durumlar; insanları derin bir güvensizlik ve içine kapanma isteği vermekte.

SANATIN BİLİNÇLENDİRME VE BİRLEŞTİRME HEDEFİİnsanların kendilerini ifade ede-bileceği ve bunu paylaşabilece-ği bir olgu olarak sanat konusu tartışmaya açık olmalı. Fakat bu konuyu yalnız tiyatrocularla de-ğil bunun doğrudan paylaşımcı-sı halkla da tartışılmalıdır.

Gündelik insan sorunla-rıyla ilgilenmeyen ve seyirciyi sistemin getirdiği olumsuzluk-lar karşısında bir alternatif dü-şünceye yöneltemeyen tiyatro; herhangi bir amaca ulaşamaz.

Anlatımcı bir sanat; görü-nenin arkasını - yani gerçekleri - gösterme görevi üstlenmeli-dir. İnsanları sınıf bilinçsiz-liğinden kurtarmak, sınıfsal çatışmaları vurgulamak gibi bir amacı olmalıdır. İster ‘sa-nat için’ ister ‘halk için’ olsun birinci derece muhatabı halkla halk için bir şey yapmak, sanat-çının hedefi olmalıdır.

Sonuç olarak; medya da po-pülist yaklaşımından kurtuldu-ğu zaman, sanatın da bir ayrış-ma değil birleşme aracı olarak kullanılma şansı doğmuş olur.

Karl Marks tarafından yazılmış olan bir eser ve aynı zamanda dünya işçi sınıfı tarihinde önemli bir yer edinmiş bir eserdir

Kapital. Yazılışından 150 yıl sonra, Kapitalizmi mercek altına alıp tüm çıplaklığıyla önümüze seren bu eser halen güncelliğini korumakta ve burjuvaziye karşı savaşımında işçi sınıfının umudu olmaya devam et-mektedir. Sadece işçi sınıfının hikayesini anlatmıyor, aynı zamanda Kapitalist üretim ilişkilerini ve sürecini de gözler önüne seriyor. Bunu yaparken de üretim sürecinde kullanılan bütün kavramlara örnekler verip açıklık getiriyor.

Marks Kapital’in ilk baskısı için kaleme aldığı önsözde, kapitalist üre-tim tarzını ve bu tarza tekabül eden üretim ve değişim sürecini incelerken verdiği örnekleri, kapitalizmin yurdu İngiltere’den seçtiğini söylüyor ve şöyle diyordu: “Ancak eğer Alman okur, İngiliz sanayi ve tarım işçilerinin durumuna omuz silker, ya da iyimser bir biçimde Almanya’da işlerin bu kadar kötü olmadığı düşüncesiyle kendini avutursa, ona açıkça şunu söylemeliyim: Anlatılan senin hikayendir!”

Evet, bu hikâye hepimizi anlatıyor. Kapital, özellikle dünya işçi sınıfı tarihinin bir dönemeci olan 1 Mayıs’a günler kala tüm gerçekliğiyle, bilimselliğiyle, güncelliğiyle karşımızda duruyor. Marks, Kapital’in ya-zılış amacının da “modern toplumun ekonomik hareket yasasını ortaya çıkarmak” olduğunu da açıklık getiriyor.

Tam bu noktada “en çok neye ihtiyacımız var?” sorusu karşımıza çıkıyor. Özellikle Kapitalizmin derinleşen krizleri sonucu “Marks’ın haklılığı”nın konuşulduğu bu günlerde Kapital’i yorumlamak ihtiya-cı bizi Kapital’i enine boyuna tartışmaya götürdü. Emekçi Hareket Partisi’nin tertiplediği, Gülsüm Kav’ın sunumuyla gerçekleşen Kapital okumaları haftalardır sürüyor ve sürmeye de devam edecek. Emekçi Hareket Partisi, 1 Mayıs işçi Bayramı’na günler kala, her hafta Perşembe günleri gerçekleşen okumalara emekçiden, toplumdan yana tüm kesim-leri bekliyor. Yarın Kültür-Sanat

İlder Onal

SANSÜRSÜZ

1. En sevdiğiniz erdem? Paylaşmak.

2. Başlıca özelliğiniz? Adaletli olmam.

3. Mutluluk nedir? Deniz.

4. Mutsuzluk nedir? Sevdiğin şeyi yapamamak.

5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Küçük yalanlar.

6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Ukalalık.

7. En sevmediğiniz şey? İki yüzlülük. 8. En sevmediğiniz kişiler?

Egemenler. 9. En sevdiğiniz iş?

Yüzmek.10. En sevdiğiniz şair?

Nazım Hikmet Ran.11. En sevdiğiniz yazar?

Victor Hugo.12. Kahramanınız?

Yok.13. Kadın kahramanınız?

Annem.14. En sevdiğiniz çiçek?

Sümbül.15. En sevdiğiniz renk?

Mor. 16. En sevdiğiniz yemek?

Sarma.17. En sevdiğiniz düstur?

Bu da geçer….18. En sevdiğiniz söz?

İnanmak, başarmanın yarısıdır.

Bu a

nket

K. M

arks

’ın k

ızla

rı Je

nny

ve L

aura

ile

oyna

dığı

bir

oyu

ndan

alın

mışt

ır.

18SORUÖznUr PazarLı Öğrenci - izMir

- “Anlatılan senin hikayendir!”

Grup Yorum üyesi Seçkin Aydoğan “terör örgütü üye-si olmak ve örgüt propagandası yapmak” suçundan 4 aydır tutuklu. Geçtiğimiz günlerde duruşması olan Aydoğan’a 4 arkadaşıyla birlikte tutukluluk halleri-nin devamı kararı açıklandı. “Bizi ıslah edemeyen-

ler tutuklayarak susturmaya çalıştılar, çalışıyorlar” diyen Aydoğan 4 aydır Tekirdağ F Tipi cezaevinde tecrit koşullarında tutuluyor. Seçkin Aydoğan’a Yarın çalışanları olarak selamlarımızı yolluyoruz. iSTanBUL Yarın

Yarın’danSeçkin

Aydoğan’a selam