ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …sertleşmiş betonun birtakım özelliklerini iyi...
Transcript of ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ …sertleşmiş betonun birtakım özelliklerini iyi...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
DOKTORA TEZİ Okan KARAHAN LİFLERLE GÜÇLENDİRİLMİŞ UÇUCU KÜLLÜ BETONLARIN ÖZELLİKLERİ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2006
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
LİFLERLE GÜÇLENDİRİLMİŞ UÇUCU KÜLLÜ BETONLARIN ÖZELLİKLERİ
Okan KARAHAN
DOKTORA TEZİ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI Bu tez / / 2006 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği / Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir. İmza ................. İmza ................. İmza ................. Doç. Dr. Cengiz D. ATİŞ Doç. Dr. Alaettin KILIÇ Doç. Dr. İsmail H. ÇAĞATAY DANIŞMAN ÜYE ÜYE İmza ................. İmza ................. Yrd. Doç. Dr. A. Hamza TANRIKULU Yrd. Doç. Dr. Fatih ALTUN ÜYE ÜYE Bu tez Enstitümüz İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No: Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü İmza ve Mühür Bu Çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: MMF 2004 D17 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
I
ÖZ
DOKTORA TEZİ
LİFLERLE GÜÇLENDİRİLMİŞ UÇUCU KÜLLÜ BETONLARIN ÖZELLİKLERİ
Okan KARAHAN
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
Danışman : Doç. Dr. Cengiz Duran ATİŞ
Yıl : 2006, Sayfa: 256
Jüri : Doç. Dr. Cengiz Duran ATİŞ Doç. Dr. Alaettin KILIÇ Doç. Dr. İsmail H. ÇAĞATAY Yrd. Doç. Dr. A.Hamza TANRIKULU Yrd. Doç. Dr. Fatih ALTUN
Bu çalışmada Sugözü uçucu külü katkılı betonlar ile polipropilen lif ve çelik lif ile güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonların özellikleri araştırılmıştır. Su/bağlayıcı oranı 0.35, bağlayıcı dozajı 400 kg/m3 olarak belirlenmiştir. Uçucu kül çimento ile kütlece %10, %15, %20, %25, %30 ve %45 ikame oranlarında yer değiştirilmiştir. 19 mm uzunluğundaki polipropilen lif hacimce %0.05, %0.10 ve %0.20 oranlarında ve 35 mm uzunluğunda ve 0.55 mm çapındaki çelik lif ise hacimce %0.25, %0.50, %1.00 ve %1.50 oranlarında normal ve %15 ve %30 uçucu kül katkılı betonlara ilave edilmiştir. Betonlar üzerinde puzolanik aktiflik, birim ağırlık, işlenebilme, basınç dayanımı, elastisite modülü, eğilme dayanımı, tokluk, yarmada çekme dayanımı, aşınma, rötre, boşluk oranı, su emme, kapiler su emme, karbonatlaşma, ultrasonik hız ve donma çözülme deneyleri yürütülmüştür. Polipropilen lifin ve artan lif oranlarında özellikle %0.05 oranından sonra betonların dayanım ve dayanıklılık özelliklerine pek bir etkisi görülmemiştir. Çelik lifin özellikle lif hacmi değişimine bağlı olarak betonun eğilme dayanımı, tokluk, yarmada çekme dayanımı, aşınma ve rötre gibi özelliklerini önemli ölçüde olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Enerji tasarrufundan kaynaklanan ekonomik kazanç ve gün geçtikçe hissedilen çevreyi koruma gereği, ayrıca uçucu külün taze ve sertleşmiş betonun birtakım özelliklerini iyi yönde etkilemesi, uçucu külün lifli betonlarda kullanılmasının başlıca nedenleridir. Çalışmaların sonucunda, Sugözü uçucu külünün %30 oranlarına kadar normal ve liflerle güçlendirilmiş betonlarda mineral katkı olarak kullanılabileceği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Polipropilen, Çelik Lif, Uçucu Kül, Lifle Güçlendirilmiş Beton
II
ABSTRACT
Ph. D THESIS
PROPERTIES OF FIBER REINFORCED
FLY ASH CONCRETE
Okan KARAHAN
DEPARTMENT OF CIVIL ENGINEERING INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
UNIVERSITY OF ÇUKUROVA
Supervisor : Assoc. Prof. Dr. Cengiz Duran ATİŞ
Year : 2006, Pages: 256
Jury : Assoc. Prof. Dr. Cengiz Duran ATİŞ Assoc. Prof. Dr. Alaettin KILIÇ Assoc. Prof. Dr. İsmail H. ÇAĞATAY Assist. Prof. Dr. A.Hamza TANRIKULU Assist. Prof. Dr. Fatih ALTUN
In this study, properties of Sugözü fly ash concrete with polypropylene fiber and steel fiber reinforced normal and fly ash concrete were investigated. Water-binder ratio and the amount of binder were kept constant as 0.35 and 400 kg/m3, respectively. Fly ash replacement ratios were 10%, 15%, 20%, 25%, 30% and 45%. Addition of fiber ratios were 0.05%, 0.10% and 0.20% for polypropylene fiber with 19 mm length, and 0.25%, 0.50%, 1.00% and 1.50% for steel fiber with 35 mm length and 0.55 diameter. Fibers were added to a reference concrete and concrete containing 15% and 30% fly ash. Test were performed for concrete properties: pozzolanic activity, unit weight, workability, compressive strength, modulus of elasticity, flexural strength, toughness, splitting tensile strength, abrasion, drying shrinkage, porosity, water absorption, capillary water absorption, carbonation, ultrasonic velocity and freezing/thawing resistance. Polypropylene fibers were observed to have no statistically effects on strength and durability, especially polypropylene fiber addition after at 0.05%. Steel fiber positively affected the properties of concrete such as flexural strength, toughness, splitting tensile strength, abrasion and shrinkage of concretes according to fiber volume. Direct economic factors caused by energy conversation and the increasing awareness of the need to protect environment, as well as the modification of certain properties of fresh and hardened concrete were major reasons for using fly ash in fiber reinforced concrete. Test results indicated that Sugözü fly ash could be used as a mineral admixture for normal and fiber reinforced concrete up to 30% replacement level. Keywords: Polypropylene, Steel Fiber, Fly Ash, Fiber Reinforced Concrete
III
TEŞEKKÜR
Doktora tez programımın yürütülmesi esnasında, çalışmalarıma yön vererek
yardım ve bilgi konusunda bana her türlü desteği sağlayan danışman hocam, sayın
Doç. Dr. Cengiz Duran ATİŞ’e içtenlikle teşekkürlerimi sunarım.
Tez ve laboratuar çalışmalarımda yardımcı olan Öğretim Elemanı
arkadaşlarımdan, başta Cahit BİLİM, Fatih ÖZCAN, Kamuran ARI, Murat
ÇOBANER, Erdal UNCUOĞLU olmak üzere diğer tüm mesai arkadaşlarıma
teşekkür ederim.
Laboratuar çalışmalarıma destekte bulunan Beksa Çelik Kord San. ve Tic.
AŞ., Polipropilen Elyaf San. ve Dış Tic. Ltd. Şti., Yapkim Yapı Kimya Sanayi AŞ.
ve Adana Çimento San. T.A.Ş. firmalarına ve çalışanlarına teşekkür ederim.
Tez ve laboratuar çalışmalarımı maddi olarak destekleyen Çukurova
Üniversitesi Rektörlük Araştırma Fonuna teşekkür ederim.
Desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen Eşim Esra KARAHAN’a, biricik
oğlum Ahmet KARAHAN’a ve Aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
IV
İÇİNDEKİLER SAYFA NO
ÖZ ................................................................................................................................. I
ABSTRACT ................................................................................................................II
TEŞEKKÜR ............................................................................................................. III
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................ IV
ÇİZELGELER DİZİNİ ............................................................................................ X
ŞEKİLLER DİZİNİ .............................................................................................. XIII
1. GİRİŞ ...................................................................................................................... 1
1.1. Uçucu Kül Katkılı Betonlar.............................................................................. 5
1.1.1. Uçucu Küller .......................................................................................... 5
1.1.2. Uçucu Küllerin Sınıflandırılması ........................................................... 7
1.1.3. Uçucu Küllerin Fiziksel Özellikleri ....................................................... 8
1.1.4. Uçucu Küllerin Kimyasal ve Mineralojik Özellikleri ............................ 9
1.1.5. Uçucu Küllerin Puzolanik Dayanım Aktivite İndeksi ......................... 11
1.1.6. Uçucu Küllerin Standartları ve Sınırları .............................................. 12
1.1.7. Uçucu Küllerin İkame Metotları .......................................................... 12
1.1.8. Uçucu Küllerin Beton Özellikleri Üzerine Etkileri.............................. 13
1.1.8.1. Su İhtiyacı ve İşlenebilirlik..................................................... 14
1.1.8.2. Priz Süresi, Hidratasyon Isısı ve Kanama............................... 14
1.1.8.3. Dayanım.................................................................................. 15
1.1.8.4. Dayanıklılık............................................................................. 16
1.1.8.5. Ekonomi.................................................................................. 16
1.1.9. Uçucu Küllerin Kullanıldığı Yerler ..................................................... 17
1.1.9.1. Çimento Üretimi ..................................................................... 17
1.1.9.2. Beton Üretimi.......................................................................... 18
1.1.9.3. Tuğla ve Hafif Agrega Üretimi............................................... 18
1.1.9.4. Boşluklu Beton (Gaz Beton) Üretimi ..................................... 19
1.1.9.5. Yol, Zemin ve Baraj Uygulamalarında................................... 19
1.2. Polipropilen Lif Katkılı Betonlar ................................................................... 20
1.2.1. Polipropilen Lif .................................................................................... 20
V
1.2.2. Polipropilen Liflerin Sınıflandırılması ................................................. 20
1.2.3. Polipropilen Liflerin Performansları .................................................... 21
1.2.4. Polipropilen Liflerin Betona Katılışı ve Kullanım Oranları ................ 22
1.2.5. Polipropilen Lifli Betonun Teknik Özellikleri..................................... 23
1.2.6. Polipropilen Liflerin Kullanım Alanları............................................... 24
1.2.6.1. Bitüm İşlerinde........................................................................ 25
1.2.6.2. Taşıyıcı Sistemlerde................................................................ 25
1.2.6.3. Saha Betonu ve Şap İşlerinde ................................................. 26
1.2.6.4. Su Yapılarında ........................................................................ 26
1.2.6.5. Püskürtme Sıva ve Betonlarda (Shotcrete) ............................. 27
1.2.6.6. Boya ve Mimari Uygulamalarda............................................. 27
1.2.6.7. Toz Ürünlerde ......................................................................... 28
1.2.6.8. Sıvalarda ................................................................................. 28
1.3. Çelik Lif Katkılı Betonlar............................................................................... 29
1.3.1. Çelik Lif ............................................................................................... 29
1.3.2. Çelik Liflerin Sınıflandırılması ............................................................ 30
1.3.3. Çelik Liflerin Performansları ............................................................... 31
1.3.4. Çelik Lif Beton Karışım Esasları ve Kullanım Oranları ...................... 32
1.3.4.1. Çelik Lif Karışım Yöntemleri................................................. 33
1.3.4.2. Çelik Lif Kullanım Oranları.................................................... 34
1.3.5. Çelik Lifin Beton Özellikleri Üzerine Etkileri..................................... 35
1.3.5.1. İşlenebilirlik ............................................................................ 35
1.3.5.2. Enerji Yutma Kapasitesi (Tokluk) .......................................... 36
1.3.5.3. Dayanım.................................................................................. 36
1.3.5.4. Rötre........................................................................................ 37
1.3.5.5. Dayanıklılık............................................................................. 37
1.3.6. Çelik Liflerin Kullanım Alanları.......................................................... 38
1.3.6.1. Endüstriyel Zeminlerde........................................................... 38
1.3.6.2. Yapılarda................................................................................. 38
1.3.6.3. Tünellerde ve Madenlerde ...................................................... 38
1.3.6.4. Dış Saha Kaplamaları ............................................................. 39
VI
1.3.6.5. Panel ve Borularda.................................................................. 39
1.3.6.6. Su Yapıları ve Arıtma Tesisleri .............................................. 39
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ................................................................................... 40
2.1. Uçucu Küllü Betonlar..................................................................................... 41
2.2. Liflerle Güçlendirilmiş Betonlar .................................................................... 51
2.3. Liflerle Güçlendirilmiş Uçucu Küllü Betonlar............................................... 72
3. MATERYAL VE METOD.................................................................................. 81
3.1. Materyal.......................................................................................................... 81
3.1.1. Çimento ................................................................................................ 81
3.1.2. Uçucu Kül ............................................................................................ 81
3.1.3. Akışkanlaştırıcı Katkı .......................................................................... 83
3.1.4. Su ......................................................................................................... 83
3.1.5. Agrega .................................................................................................. 84
3.1.5.1. Agrega Tane Büyüklüğü Dağılımı.......................................... 84
3.1.5.2. Agrega Birim Hacim Ağırlığı ve Su Emme Oranı.................. 85
3.1.5.3. Agrega Gevşek ve Sıkışık Birim Ağırlıkları........................... 87
3.1.5.4. Agrega Parçalanma Direnci .................................................... 87
3.1.6. Polipropilen Lif .................................................................................... 88
3.1.7. Çelik Lif ............................................................................................... 88
3.2. Metod.............................................................................................................. 89
3.2.1. Beton Karışım Oranları ........................................................................ 90
3.2.2. Beton Üretimi ve Kürü......................................................................... 92
3.2.3. Deneysel Çalışmalar............................................................................. 92
3.2.3.1. Puzolanik Dayanım Aktivite İndeksi Tayini........................... 93
3.2.3.2. Birim Ağırlık Tayini ............................................................... 94
3.2.3.3. İşlenebilirlik Kıvam Tayini..................................................... 95
3.2.3.4. Basınç Dayanımı Tayini ......................................................... 95
3.2.3.5. Elastisite Modülü Tayini......................................................... 96
3.2.3.6. Eğilme Dayanımı Tayini......................................................... 97
3.2.3.7. Enerji Yutma Kapasitesi (Tokluk) Tayini............................... 98
3.2.3.8. Yarmada Çekme Dayanımı Tayini ....................................... 100
VII
3.2.3.9. Aşınma Kaybı Tayini............................................................ 101
3.2.3.10. Rötre Tayini ........................................................................ 102
3.2.3.11. Boşluk ve Su Emme Oranlarının Tayini............................. 103
3.2.3.12. Kapiler Su Emme Katsayısı Tayini..................................... 103
3.2.3.13. Karbonatlaşma Derinliğinin Tayini .................................... 104
3.2.3.14. Ultrasonik Hız Tayini ......................................................... 104
3.2.3.15. Donma Çözülme Direnci Tayini......................................... 105
4. BULGULAR VE TARTIŞMA .......................................................................... 106
4.1. Uçucu Küllü Betonların Deney Sonuçları.................................................... 106
4.1.1. Puzolanik Aktiflik Deney Sonuçları .................................................. 106
4.1.2. Birim Ağırlık Deney Sonuçları .......................................................... 107
4.1.3. İşlenebilme Deney Sonuçları ............................................................. 109
4.1.4. Basınç Dayanımı Deney Sonuçları .................................................... 112
4.1.5. Elastisite Modülü Deney Sonuçları.................................................... 117
4.1.6. Eğilme Dayanımı Deney Sonuçları.................................................... 119
4.1.7. Yarmada Çekme Dayanımı Deney Sonuçları .................................... 123
4.1.8. Aşınma Kaybı Deney Sonuçları......................................................... 126
4.1.9. Rötre Deney Sonuçları ....................................................................... 129
4.1.10. Boşluk Oranı ve Su Emme Deney Sonuçları ................................... 131
4.1.11. Kapiler Su Emme Deney Sonuçları ................................................. 133
4.1.12. Karbonatlaşma Deney Sonuçları...................................................... 136
4.1.13. Ultrasonik Hız Deney Sonuçları ...................................................... 137
4.1.14. Donma Çözülme Deney Sonuçları................................................... 138
4.2. Polipropilen Lifle Güçlendirilmiş Betonların Deney Sonuçları................... 140
4.2.1. Birim Ağırlık Deney Sonuçları .......................................................... 140
4.2.2. İşlenebilme Deney Sonuçları ............................................................. 142
4.2.3. Basınç Dayanımı Deney Sonuçları .................................................... 145
4.2.4. Elastisite Modülü Deney Sonuçları.................................................... 151
4.2.5. Eğilme Dayanımı Deney Sonuçları.................................................... 154
4.2.6. Yarmada Çekme Dayanımı Deney Sonuçları .................................... 159
4.2.7. Aşınma Kaybı Deney Sonuçları......................................................... 163
VIII
4.2.8. Rötre Deney Sonuçları ....................................................................... 167
4.2.9. Boşluk Oranı ve Su Emme Deney Sonuçları ..................................... 171
4.2.10. Kapiler Su Emme Deney Sonuçları ................................................. 174
4.2.11. Ultrasonik Hız Deney Sonuçları ...................................................... 177
4.2.12. Donma Çözülme Deney Sonuçları................................................... 178
4.3. Çelik Lifle Güçlendirilmiş Betonların Deney Sonuçları .............................. 180
4.3.1. Birim Ağırlık Deney Sonuçları .......................................................... 180
4.3.2. İşlenebilme Deney Sonuçları ............................................................. 182
4.3.3. Basınç Dayanımı Deney Sonuçları .................................................... 186
4.3.4. Elastisite Modülü Deney Sonuçları.................................................... 193
4.3.5. Eğilme Dayanımı Deney Sonuçları.................................................... 197
4.3.6. Enerji Yutma Kapasitesi (Tokluk) Deney Sonuçları ......................... 203
4.3.7. Yarmada Çekme Dayanımı Deney Sonuçları .................................... 208
4.3.8. Aşınma Kaybı Deney Sonuçları......................................................... 212
4.3.9. Rötre Deney Sonuçları ....................................................................... 217
4.3.10. Boşluk Oranı ve Su Emme Deney Sonuçları ................................... 221
4.3.11. Kapiler Su Emme Deney Sonuçları ................................................. 224
4.3.12. Ultrasonik Hız Deney Sonuçları ...................................................... 226
4.3.13. Donma Çözülme Deney Sonuçları................................................... 228
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER .......................................................................... 230
5.1. Sonuçlar........................................................................................................ 230
5.1.1. Puzolanik Aktiflik ile İlgili Sonuçlar ................................................. 230
5.1.2. Birim Ağırlık ile İlgili Sonuçlar......................................................... 230
5.1.3. İşlenebilme ile İlgili Sonuçlar ............................................................ 231
5.1.4. Basınç Dayanımı ile İlgili Sonuçlar ................................................... 231
5.1.5. Elastisite Modülü ile İlgili Sonuçlar .................................................. 232
5.1.6. Eğilme Dayanımı ile İlgili Sonuçlar .................................................. 233
5.1.7. Enerji Yutma Kapasitesi (Tokluk) ile İlgili Sonuçlar ........................ 235
5.1.8. Yarmada Çekme Dayanımı ile İlgili Sonuçlar ................................... 235
5.1.9. Aşınma kaybı ile İlgili Sonuçlar ........................................................ 236
5.1.10. Rötre ile İlgili Sonuçlar.................................................................... 237
IX
5.1.11. Boşluk Oranı ve Su Emme ile İlgili Sonuçlar.................................. 238
5.1.12. Kapiler Su Emme ile İlgili Sonuçlar ................................................ 239
5.1.13. Karbonatlaşma ile İlgili Sonuçlar .................................................... 240
5.1.14. Ultrasonik Hız ile İlgili Sonuçlar ..................................................... 240
5.1.15. Donma Çözülme Direnci ile İlgili Sonuçlar..................................... 240
5.2. Öneriler......................................................................................................... 241
KAYNAKLAR ....................................................................................................... 242
ÖZGEÇMİŞ............................................................................................................ 256
X
ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA NO
Çizelge 1.1. Uçucu küllerin tipik kimyasal kompozisyonları .................................... 10
Çizelge 1.2. Uçucu küllerin mineralojik kompozisyonları ........................................ 10
Çizelge 1.3. Uçucu küller için fiziksel ve kimyasal standart sınırlar......................... 12
Çizelge 1.4. Uçucu küllerin beton üzerindeki etkileri................................................ 17
Çizelge 1.5. Polipropilen liflerin teknik özellikleri.................................................... 21
Çizelge 1.6. Polipropilen lif kullanım dozajları ......................................................... 23
Çizelge 1.7. Betonda bulunması gereken ince malzeme miktarı ............................... 32
Çizelge 1.8. Betona ilave edilen maksimum lif miktarı, kg/m3 ................................. 34
Çizelge 1.9. Çelik lifli betonun teknik özellikleri ...................................................... 35
Çizelge 3.1. Çimentonun kimyasal ve fiziksel özellikleri ......................................... 82
Çizelge 3.2. Uçucu külün kimyasal özellikleri .......................................................... 82
Çizelge 3.3. Akışkanlaştırıcının teknik özellikleri..................................................... 83
Çizelge 3.4. Karışık agrega granülometrisi ve TS 706 standart sınırları ................... 85
Çizelge 3.5. İnce agrega özgül ağırlık ve su emme bulguları .................................... 86
Çizelge 3.6. İri agrega özgül ağırlık ve su emme bulguları ....................................... 86
Çizelge 3.7. Agrega sıkışık birim ağırlıkları .............................................................. 87
Çizelge 3.8. Agrega gevşek birim ağırlıkları ............................................................. 87
Çizelge 3.9. Agrega LA katsayısı .............................................................................. 88
Çizelge 3.10. Polipropilen lifin teknik özellikleri...................................................... 88
Çizelge 3.11. Çelik lifin teknik özellikleri ................................................................. 89
Çizelge 3.12. Uçucu kül katkılı beton karışım miktarları .......................................... 90
Çizelge 3.13. Polipropilen lif katkılı beton karışım miktarları .................................. 91
Çizelge 3.14. Çelik lif katkılı beton karışım miktarları ............................................. 91
Çizelge 3.15. Deneysel araştırma programı ............................................................... 93
Çizelge 3.16. Taze betonun çökme ve vebe sınıflaması ............................................ 95
Çizelge 4.1. Puzolanik dayanım aktivite değerleri .................................................. 106
Çizelge 4.2. Taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıkları............................................ 108
Çizelge 4.3. Vebe süreleri ve çökme değerleri ........................................................ 109
Çizelge 4.4. 100 mm’lik küp basınç dayanımları .................................................... 113
XI
Çizelge 4.5. 150 mm’lik küp basınç dayanımları .................................................... 113
Çizelge 4.6. Basınç dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları.............. 115
Çizelge 4.7. Basınç dayanımlarının 28 günlük dayanımlarına oranları ................... 115
Çizelge 4.8. Elastisite modülü değerleri .................................................................. 118
Çizelge 4.9. Eğilme dayanımları .............................................................................. 119
Çizelge 4.10. Eğilme dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları ........... 120
Çizelge 4.11. Eğilme dayanımlarının 28 günlük dayanımlarına oranları ................ 121
Çizelge 4.12. 40×40×160 ve 100×100×500 mm’lik kirişlerin eğilme dayanımları. 122
Çizelge 4.13. Yarmada çekme dayanımları ............................................................. 124
Çizelge 4.14. Sürtünme yolu ile aşınma kayıpları ................................................... 126
Çizelge 4.15. Çarpma yolu ile aşınma kayıpları ...................................................... 127
Çizelge 4.16. Kuruma rötresi oranları (%)............................................................... 130
Çizelge 4.17. Boşluk ve su emme oranları............................................................... 131
Çizelge 4.18. Kapiler su emme katsayıları .............................................................. 134
Çizelge 4.19. Karbonatlaşma derinliği..................................................................... 137
Çizelge 4.20. Ultrasonik ses hızları.......................................................................... 138
Çizelge 4.21. Donma çözülme kayıpları .................................................................. 139
Çizelge 4.22. Taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıkları.......................................... 140
Çizelge 4.23. Vebe süreleri ve çökme değerleri ...................................................... 143
Çizelge 4.24. 100 mm’lik küp basınç dayanımları .................................................. 146
Çizelge 4.25. 150 mm’lik küp basınç dayanımları .................................................. 146
Çizelge 4.26. Basınç dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları............ 149
Çizelge 4.27. Basınç dayanımlarının kendi kontrol beton dayanımlarına oranları.. 150
Çizelge 4.28. Elastisite modülü değerleri ................................................................ 152
Çizelge 4.29. Eğilme dayanımları ............................................................................ 154
Çizelge 4.30. Eğilme dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları ........... 156
Çizelge 4.31. Eğilme dayanımlarının kendi kontrol beton dayanımlarına oranları . 157
Çizelge 4.32. 40×40×160 ve 100×100×500 mm’lik kirişlerin eğilme dayanımları. 158
Çizelge 4.33. Yarmada çekme dayanımları ............................................................. 159
Çizelge 4.34. Sürtünme yolu ile aşınma kayıpları ................................................... 163
Çizelge 4.35. Çarpma yolu ile aşınma kayıpları ...................................................... 165
XII
Çizelge 4.36. Polipropilen lifli normal betonların kuruma rötresi (%) .................... 167
Çizelge 4.37. Polipropilen lifli %15 uçucu küllü betonların kuruma rötresi (%) .... 168
Çizelge 4.38. Polipropilen lifli %30 uçucu küllü betonların kuruma rötresi (%) .... 168
Çizelge 4.39. Boşluk ve su emme oranları............................................................... 171
Çizelge 4.40. Kapiler su emme katsayıları .............................................................. 174
Çizelge 4.41. Ultrasonik ses hızları.......................................................................... 177
Çizelge 4.42. Donma çözülme kayıpları .................................................................. 178
Çizelge 4.43. Taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıkları.......................................... 180
Çizelge 4.44. Vebe süreleri ve çökme değerleri ...................................................... 183
Çizelge 4.45. 100 mm’lik küp basınç dayanımları .................................................. 186
Çizelge 4.46. 150 mm’lik küp basınç dayanımları .................................................. 187
Çizelge 4.47. Basınç dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları............ 190
Çizelge 4.48. Basınç dayanımlarının kendi kontrol beton dayanımlarına oranları.. 190
Çizelge 4.49. Elastisite modülü değerleri ................................................................ 193
Çizelge 4.50. Eğilme dayanımları ............................................................................ 197
Çizelge 4.51. Eğilme dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları ........... 200
Çizelge 4.52. Eğilme dayanımlarının kendi kontrol beton dayanımlarına oranları . 200
Çizelge 4.53. 40×40×160 ve 100×100×500 mm’lik kirişlerin eğilme dayanımları. 202
Çizelge 4.54. Elastik şekil değiştirme indeksi değerleri .......................................... 204
Çizelge 4.55. Tokluk değerleri................................................................................. 205
Çizelge 4.56. Kalıcı dayanım faktörlerine göre sınıflandırma................................. 208
Çizelge 4.57. Yarmada çekme dayanımları ............................................................. 209
Çizelge 4.58. Sürtünme yolu ile aşınma kayıpları ................................................... 213
Çizelge 4.59. Çarpma yolu ile aşınma kayıpları ...................................................... 214
Çizelge 4.60. Çelik lifli normal betonların kuruma rötresi (%) ............................... 217
Çizelge 4.61. Çelik lifli %15 uçucu küllü betonların kuruma rötresi (%) ............... 218
Çizelge 4.62. Çelik lifli %30 uçucu küllü betonların kuruma rötresi (%) ............... 218
Çizelge 4.63. Boşluk ve su emme oranları............................................................... 222
Çizelge 4.64. Kapiler su emme katsayıları .............................................................. 225
Çizelge 4.65. Ultrasonik ses hızları.......................................................................... 227
Çizelge 4.66. Donma çözülme kayıpları .................................................................. 228
XIII
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA NO
Şekil 3.1. Agreganın granülometri eğrisi ................................................................... 85
Şekil 3.2. Taze beton karıştırma prosedürü................................................................ 92
Şekil 3.3. Tokluk indekslerinin hesaplanması için yük-sehim eğrisi......................... 99
Şekil 4.1. Uçucu kül oranı ile beton birim ağırlık ilişkisi ........................................ 108
Şekil 4.2. Uçucu külün vebe süresine etkisi............................................................. 110
Şekil 4.3. Uçucu külün çökme değerine etkisi......................................................... 110
Şekil 4.4. Çökme değeri ile vebe süresi arasındaki ilişki......................................... 112
Şekil 4.5. 100 mm’lik küp basınç dayanımı-zaman ilişkisi ..................................... 114
Şekil 4.6. 150 mm’lik küp basınç dayanımı-zaman ilişkisi ..................................... 114
Şekil 4.7. 150 ile 100 mm’lik küp basınç dayanımları arasındaki ilişki .................. 116
Şekil 4.8. Silindir basınç-küp basınç dayanımları arasındaki ilişki ......................... 117
Şekil 4.9. Gerilme-birim deformasyon diyagramları ............................................... 118
Şekil 4.10. Eğilme dayanımı-zaman ilişkisi............................................................. 120
Şekil 4.11. Eğilme dayanımı-basınç dayanımı arasındaki ilişki .............................. 121
Şekil 4.12. Kirişlerin eğilme dayanımları arasındaki ilişki...................................... 123
Şekil 4.13. Küp yarma ile silindir yarma dayanımları arasındaki ilişki................... 124
Şekil 4.14. Silindir ve küp numunelerin yarma ile basınç dayanım ilişkileri .......... 125
Şekil 4.15. Silindir ve küp numunelerin yarma ile eğilme dayanım ilişkileri.......... 125
Şekil 4.16. Aşınma kaybı ile uçucu kül oranının ilişkisi.......................................... 127
Şekil 4.17. Aşınma kaybı–basınç dayanımı ilişkisi ................................................. 128
Şekil 4.18. Aşınma kaybı–eğilme dayanımı ilişkisi................................................. 128
Şekil 4.19. Rötre-zaman ilişkisi ............................................................................... 130
Şekil 4.20. Boşluk oranı–su emme oranı ilişkisi...................................................... 132
Şekil 4.21. Boşluk oranı–basınç dayanımı ilişkisi ................................................... 133
Şekil 4.22. Boşluk oranı–eğilme dayanımı ilişkisi .................................................. 133
Şekil 4.23. Eğilme dayanımı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi.............................. 135
Şekil 4.24. Su emme oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi................................. 135
Şekil 4.25. Boşluk oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi..................................... 136
Şekil 4.26. Taze beton birim ağırlığının lif ve kül oranlarına göre değişimi ........... 141
XIV
Şekil 4.27. Sertleşmiş beton birim ağırlığının lif ve kül oranlarına göre değişimi .. 142
Şekil 4.28. Polipropilen lifin ve uçucu külün vebe süresine etkisi .......................... 143
Şekil 4.29. Polipropilen lifin ve uçucu külün çökme değerine etkisi....................... 144
Şekil 4.30. Çökme değeri ile vebe süresi arasındaki ilişki....................................... 145
Şekil 4.31. 100 mm’lik küp betonların basınç dayanımı-zaman ilişkisi .................. 147
Şekil 4.32. 150 mm’lik küp normal beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi ............. 147
Şekil 4.33. 150 mm’lik küp %15 küllü beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi........ 148
Şekil 4.34. 150 mm’lik küp %30 küllü beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi........ 148
Şekil 4.35. 150 mm’lik küp ile 100 mm’lik küp dayanımları arasındaki ilişki ....... 150
Şekil 4.36. Silindir basınç-küp basınç dayanımları arasındaki ilişki ....................... 151
Şekil 4.37. Polipropilen lifli normal betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi 152
Şekil 4.38. %15 küllü ve lifli betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi ........... 153
Şekil 4.39. %30 küllü ve lifli betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi ........... 153
Şekil 4.40. Polipropilen lifli normal betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi .... 155
Şekil 4.41. Polipropilen lifli %15 küllü betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi155
Şekil 4.42. Polipropilen lifli %30 küllü betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi156
Şekil 4.43. Eğilme dayanımı ile basınç dayanımı arasındaki ilişki.......................... 157
Şekil 4.44. Kirişlerin eğilme dayanımları arasındaki ilişki...................................... 158
Şekil 4.45. Silindir yarma dayanımlarına polipropilen lif ve uçucu kül etkisi ........ 160
Şekil 4.46. Küp yarma dayanımlarına polipropilen lif ve uçucu kül etkisi.............. 160
Şekil 4.47. Küp yarma ile silindir yarma dayanımları arasındaki ilişki................... 161
Şekil 4.48. Küp ve silindir numunelerin basınç ile yarma dayanım ilişkileri .......... 162
Şekil 4.49. Küp ve silindir numunelerin yarma ile eğilme dayanım ilişkileri ......... 162
Şekil 4.50. Sürtünme yolu ile aşınma kaybı grafiği ................................................. 164
Şekil 4.51. Çarpma yolu ile aşınma kaybı grafiği .................................................... 165
Şekil 4.52. Aşınma kaybı–basınç dayanımı ilişkisi ................................................. 166
Şekil 4.53. Aşınma kaybı–eğilme dayanımı ilişkisi................................................. 166
Şekil 4.54. Polipropilen lifli normal betonların rötre-zaman ilişkisi ....................... 169
Şekil 4.55. Polipropilen lifli %15 küllü betonların rötre-zaman ilişkisi .................. 169
Şekil 4.56. Polipropilen lifli %30 küllü betonların rötre-zaman ilişkisi .................. 170
Şekil 4.57. Boşluk oranı–polipropilen lif oranı ilişkisi ............................................ 172
XV
Şekil 4.58. Su emme oranı–polipropilen lif oranı ilişkisi ........................................ 172
Şekil 4.59. Boşluk oranı–su emme oranı arasındaki ilişki ....................................... 173
Şekil 4.60. Boşluk oranı–basınç dayanımları arasındaki ilişki. ............................... 173
Şekil 4.61. Eğilme dayanımı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi.............................. 175
Şekil 4.62. Su emme oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi................................. 176
Şekil 4.63. Boşluk oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi..................................... 176
Şekil 4.64. Taze beton birim ağırlığının lif ve kül oranlarına göre değişimi ........... 181
Şekil 4.65. Sertleşmiş beton birim ağırlığının lif ve kül oranlarına göre değişimi .. 182
Şekil 4.66. Çelik lif ve uçucu külün vebe süresine etkisi......................................... 184
Şekil 4.67. Çelik lif ve uçucu külün çökme değerine etkisi..................................... 184
Şekil 4.68. Çökme değeri ile vebe süresi arasındaki ilişki....................................... 185
Şekil 4.69. 100 mm’lik küp lifli betonların basınç dayanımı-zaman ilişkisi ........... 188
Şekil 4.70. 150 mm’lik küp lifli normal beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi ...... 188
Şekil 4.71. 150 mm’lik küp lifli %15 küllü beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi . 189
Şekil 4.72. 150 mm’lik küp lifli %30 küllü beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi . 189
Şekil 4.73. 150 mm ile 100 mm’lik küp basınç dayanımları arasındaki ilişki......... 192
Şekil 4.74. Silindir ile küp basınç dayanımları arasındaki ilişki.............................. 192
Şekil 4.75. Çelik lifli normal betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi............ 194
Şekil 4.76. Çelik lifli %15 küllü betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi ...... 194
Şekil 4.77. Çelik lifli %30 küllü betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi ...... 195
Şekil 4.78. Çelik lifli normal betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi. .............. 198
Şekil 4.79. Çelik lifli %15 küllü betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi .......... 198
Şekil 4.80. Çelik lifli %30 küllü betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi .......... 199
Şekil 4.81. Eğilme dayanımı ile basınç dayanımı arasındaki ilişki.......................... 201
Şekil 4.82. Kirişlerin eğilme dayanımları arasındaki ilişki...................................... 203
Şekil 4.83. Normal betonlarda lif oranı ile değişen tokluk indeksleri ..................... 206
Şekil 4.84. %15 uçucu küllü betonlarda lif oranı ile değişen tokluk indeksleri....... 207
Şekil 4.85. %30 uçucu küllü betonlarda lif oranı ile değişen tokluk indeksleri....... 207
Şekil 4.86. Silindir yarma dayanımlarına çelik lif ve uçucu kül etkisi .................... 210
Şekil 4.87. Küp yarma dayanımlarına çelik lif ve uçucu kül etkisi ......................... 210
Şekil 4.88. Küp ve silindir numunelerin basınç ile yarma dayanım ilişkileri .......... 211
XVI
Şekil 4.89. Küp ve silindir numunelerin eğilme ile yarma dayanım ilişkileri ......... 212
Şekil 4.90. Sürtünme yolu ile aşınma kaybına çelik lif ve uçucu kül etkisi ............ 213
Şekil 4.91. Çarpma yolu ile aşınma kaybına çelik lif ve uçucu kül etkisi ............... 215
Şekil 4.92. Aşınma kaybı–basınç dayanımı ilişkisi ................................................. 216
Şekil 4.93. Aşınma kaybı-eğilme dayanımı ilişkisi ................................................. 216
Şekil 4.94. Çelik lifli normal betonların rötre-zaman ilişkisi................................... 220
Şekil 4.95. Çelik lifli %15 uçucu küllü betonların rötre-zaman ilişkisi................... 220
Şekil 4.96. Çelik lifli %30 uçucu küllü betonların rötre-zaman ilişkisi................... 221
Şekil 4.97. Boşluk oranı–çelik lif oranı ilişkisi........................................................ 222
Şekil 4.98. Su emme oranı–çelik lif oranı ilişkisi .................................................... 223
Şekil 4.99. Boşluk oranı–su emme oranı arasındaki ilişki ....................................... 223
Şekil 4.100. Boşluk oranı–basınç dayanımları arasındaki ilişki .............................. 224
Şekil 4.101 Su emme oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi................................ 226
Şekil 4.102 Boşluk oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi.................................... 226
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
1
1. GİRİŞ
Günümüzde beton üretiminde, hem maliyeti azaltmak hem de yüksek
performans elde etmek amacıyla birçok araştırma yapılmaktadır. Çağımızda hızlı bir
endüstrileşme ile birlikte malzeme ve enerji tasarrufuna verilen değer de artmaktadır.
Bununla birlikte atık olarak doğaya terk edilen ve doğanın daha çok kirlenmesine
neden olan birçok yan ürün oluşmaktadır. Bu ürünlerin birçoğunun malzeme
özellikleri açısından inşaat sektöründe değerlendirilebileceği yapılan araştırmalar
sonucunda belirlenmiştir. Mevcut malzemelerin geliştirilmesi ve atıl malzemelerin
değerlendirilmesi, bir yandan ekonomi sağlamakta diğer yandan da çevreye verilen
zararı azaltmaktadır.
Ülkemizde doğayı kirletmesi ve aynı zamanda inşaat endüstrisinde kullanım
olanağı açısından en iyi örnek, elektrik enerjisi elde edebilmek amacıyla kullanılan
genellikle yakıt olarak kömürün kullanıldığı termik santrallerdir. Ülkemizde enerji
üretiminin yarısından fazlası kömür veya linyit ile çalışan termik santrallerden
karşılanmaktadır. Bu üretim sonucunda elde edilen elektrik enerjisi ile birlikte atık
yan ürünler olarak ortaya uçucu kül adı verilen çok ince taneler çıkmaktadır. Ancak,
bunlar ya kuru olarak atık depolarına atılmakta ya da suyla karıştırmak suretiyle kül
barajlarına pompalanmaktadır.
Dünyadaki uçucu kül üretimi yıllık yaklaşık 600 milyon ton Türkiye de ise
uçucu kül üretimi yıllık yaklaşık 15 milyon tondur, ancak uçucu kül özellikleri
hakkındaki yetersiz bilgi ve uçucu kül özelliklerinin her zaman üniform
olmamasından ötürü beton endüstrisinde kullanımı oldukça düşüktür. Yinede,
kimyasal kompozisyonu itibariyle betonun ana bağlayıcısı olan Portland çimentosuna
oldukça benzeyen ve puzolanik özelliğe sahip olan uçucu küllerin, inşaat sektöründe
çimento ve hazır betonda daha fazla kullanılması yönünde artan bir eğilim
bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, uçucu küllerin çimento ve betonda
kullanımının sağlanacağı yararlar, klinkerizasyon, öğütme, kurutma enerjilerinde
tasarruf, ürün çeşitliliği, elde edilebilecek üstün özellikler ile maliyet üretici ve
kullanıcı açısından ve çevresel bakımından yararlı olacaktır.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
2
Uçucu kül kullanımı bir yandan maliyeti yüksek olan Portland çimentosundan
tasarruf sağlanmasına yardım ederken, diğer taraftan da taze ve sertleşmiş beton
özelliklerine olumlu katkıda bulunabilmektedir. Fakat her uçucu kül, betonda
iyileştirici etkiye sahip değildir. Bu etkinlik kullanılan uçucu külün fiziksel ve
kimyasal yapısına, aktivitesine, kullanım oranına ve elde edildiği termik santralin
teknolojisine bağlı olarak değişmektedir.
Uçucu küllerin kullanım alanları arasında; çimento üretiminde puzolanik
mineral katkı maddesi ve beton içinde ikincil bağlayıcı madde olarak çimentoyla
birlikte, tuğla ve yapı bloğu üretimi, suni agrega üretimi, enjeksiyon uygulamaları,
dolgu malzemesi, yol inşaatlarında temel ve temel altı tabakası, zemin iyileştirmesi,
atıkların stabilizasyonunda ve zirai amaçlarla kullanımları sayılabilir. Yüksek oranda
uçucu kül içeren betonlar ise kütle betonlarında, silindirle sıkıştırılabilen betonlarda
ve hafif beton üretiminde kullanılabilmektedir.
Betonun dayanım ve dayanıklılık özelliklerini mineral ve kimyasal katkılar
ile iyileştirilmesinin yanı sıra birçok lif de kullanılmaktadır. Lifler, betonun
özelliklerini değiştirerek iyileştirmek amacıyla, taze beton içerisine çeşitli
yöntemlerle değişik oranlarda katılan polipropilen, cam, plastik ve çelik gibi değişik
malzemelerden farklı tip, özellik ve boyutlarda üretilmektedirler. Lifleri tanımlayan
en önemli öğe lifin sahip olduğu mekanik özellikler ile onun sayısal bir parametre
gibi ifade edilmesini sağlayan biçimsel özelikleridir. Lif tipi, uzunluğu, çapı,
geometrik yapısı ve lifin çekme gerilme dayanımı önemli özelliklerindendir. Lifli
betonlarda beton bileşimine giren parametreler içerisinde beton özelliklerini önemli
ölçüde etkileyen faktörler narinlik oranı (lif boyu/lif çapı) ve lif miktarıdır. Ayrıca
katılan liflerin karışımda homojen olarak dağılması ve karışımdan sonra bu dağılımın
korunmasının sağlanması da liflerin betonun özellikleri üzerinde yapacağı
iyileştirmeyi doğrudan etkilemektedir. Günümüzde betonda en yaygın olarak
kullanılan lifler; çelik, polipropilen ve alkali dirençli camlardır. Genellikle beton
karışımlarında kullanılan çelik liflerin narinlik oranı 50 ile 100 ve polipropilen
liflerin boyları ise 12 ile 50 mm arasında değişmektedir. Betona katılma oranları
çelik lifler için hacimce %0.5-%2.5 ve polipropilen lifler için ise %0.1-%0.5 arasında
değişmektedir.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
3
Lifli beton, ince agrega ve kaba agrega adı verilen mineral dolgu
malzemelerinin çimento, su karışımından oluşan bağlayıcı harç ile gerektiğinde
çeşitli kimyasal ve mineral katkılarında eklenmesinden sonra katılan liflerin harç
içerisinde homojen olarak dağılmasıyla elde edilen ve zamanla sertleşip dayanım
kazanan bir malzeme olarak tanımlayabiliriz (Bekaert, 2001).
Çekme dayanımı, yorulma dayanımı, aşınma dayanımı ve çatlak sonrası yük
taşıma kapasiteleri bakımından zayıf özelliklere sahip gevrek bir malzeme olan
betonda, lif katkısı betonların bu özelliklerinde belirgin iyileştirmeler sağlamaktadır.
Beton içerisinde süreksiz bir şekilde dağılan liflerin betonda çatlak oluşumunu
önemli ölçüde azaltmakta, betonun şekil değiştirme kapasitesini, tokluğunu, çarpma
ve çekme dayanımı arttırmakta ve süneklik düzeyi yüksek betonlar elde etmeyi
mümkün kılmaktadır. Lifler kendi çekme dayanımlarına ulaşıncaya kadar beton
matrisinde basınç ve çekme yüklerinden dolayı meydana gelecek olan çok sayıdaki
kılcal çatlak oluşumunu önlemekte ve azaltmaktadır. Böylece kırılma birim uzaması
liflere oranla düşük olan çimento hamurunda meydana gelebilecek kılcal çatlaklar
önlenmektedir.
Lifler betonun büzülme çatlak genişliklerini azaltmakta ve büzülme
hareketini sınırlamaktadır. Lifler çok yönlü çatlak oluşumunu sağlar, çatlak
üzerinden gerilme transferi yaparlar ve bu gerilme transferi çatlakların kapanmasına
müsaade edecek kadar uzun sürebilir. Yüksek çekme dayanımları ile birlikte düşük
elastisite modülüne sahip çelik lif donatılı betonların rötre çatlakları normal betonlara
oranla daha az olmaktadır. Liflerin büzülme özellikleri üzerinde iyileştirme yapması
için matris içerisinde etkili olacak şekilde yeterli miktarda bulunması gerekmektedir.
Ayrıca uzun lifler kuruma rötresinin sınırlandırılmasında daha etkili olmaktadır.
Lif kullanımın en belirgin avantajları;
• Yüksek taşıma kapasitesine sahip sünek betonlar elde edilmesi
• Donatı korozyonunun oluşmadığı düzgün beton yüzeyinin elde edilmesi
• Etkin çatlak kontrolü
• Dayanıklılığı arttırması
• Donatı işçiliğinde büyük ölçüde azalma, olarak sıralanabilir.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
4
Lifle güçlendirilmiş betonlar normal betonlara oranla sağladıkları bu
avantajlarından dolayı geniş bir kullanım alanına sahiptirler. Bu kullanım alanları şu
şekilde özetlenebilir: Tünellerde püskürtme beton kaplamalarında; havaalanı ve
karayolu gibi yol kaplamalarında, aşınma ve çekme dayanımının yüksek olmasından
dolayı endüstri ve su yapılarında; şevlerin stabilizasyonu ve istinat duvarı yapımında;
kesit kalınlıklarının azaltılmasına imkan verdiğinden ince kabuk yapılarda,
kubbelerde ve mimari açıdan kalınlığı sınırlı olan kabuk yapılarda; depreme
dayanıklı yapılarda; bina ve mühendislik yapılarının taşıyıcı elemanlarının onarımı
ve takviyesinde kullanılmaktadır.
Bu doktora tezi ile Sugözü uçucu külü, F19 tipi polipropilen lif ve RC 65/35
BN tipi çelik lif betonda kullanılarak aşağıdaki amaçlar doğrultusunda üç farklı
alanda deneysel çalışmalar yürütülmüştür.
1. Adana ili Yumurtalık ilçesi Sugözü köyünde "Sugözü Termik Santralı" adı ile
toplam kurulu gücü 2x605 toplam 1210 MW'lık, Kolombiya'dan ithal kömür
yakıtla çalışan ve yap işlet modeli ile işletilmekte olan termik santralin temeli
2000 yılında atılmış ve 2004 yılında açılışı yapılmıştır. TMMOB bağlı çevre,
maden ve elektrik mühendisleri odaları, çevre koruma örgütleri ve basın,
Sugözü termik santralini çevre-enerji-insan-ekonomi zararlısı bir santral
olarak nitelendirmektedirler. Termik santralde kömürün yakılması sonucunda
60 ton/saat kül oluşmaktadır. Proje sahibi firma ise oluşacak küllerin faaliyet
alanında belirlenen bir bölgede depolayacağını ve uçucu küllerin çimento
fabrikalarına hammadde olarak satılacağını veya verimleşeceğini taahhüt
etmektedir. Üretici, kullanıcı ve çevresel yararlar düşünülerek, Sugözü termik
santrali uçucu külünün betonda mineral katkı olarak kullanılabilirliğini ve
optimum miktarın tespiti amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Sugözü
uçucu külünün taze ve sertleşmiş beton özelliklerini iyileştirip iyileştirmediği
ve beton üzerindeki dayanım ve dayanıklılık özellikleri üzerindeki etkileri
deneysel çalışmalar ile araştırılmıştır.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
5
2. İnsanlık tarihi kadar eski olan doğal mikro donatı olarak kullanılan saman ve
hayvan kıllarının günümüz teknolojisine uyumlaştırılmış hali polipropilen
liflerdir. Son zamanlarda polipropilen lifler beton, sıva, harç ve püskürtme
beton uygulamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Polipropilen elyafları
% 100 polipropilen esaslı olup, kullanımında ilave işçilik gerektirmeyen,
kolay uygulanabilen, betonun ve sıvanın kalitesini artırmak için kullanılan
çürümeyen bir üründür. Polipropilen liflerin beton ve yapı için sağladığı
avantaj ve dezavantajların araştırılması amaçlanmıştır. Polipropilen liflerin
betonda hangi oranlarda katılabileceği, betona dayanım ve dayanıklılık
yönünden sağlayabileceği faydaların araştırılması amaçlanmıştır. Uçucu kül
katkısının polipropilen lifle güçlendirilmiş betona etkisi ile polipropilen lifin
uçucu küllü betondaki davranışı taze ve sertleşmiş beton deneyleri üzerinde
araştırılmıştır.
3. Geleneksel betonun eğilmede dayanımı, yarmada çekme dayanımı, şekil
değiştirme kapasitesi, çatlama sonrası yük taşıma dayanımı, tokluk, aşınma
dayanımı ve büzülme açısından sahip olduğu zayıf performanslarını
iyileştirmek amacıyla normal ve uçucu kül katkılı betonlar çelik lifle
güçlendirilmiştir. Uçucu külün çelik lifli betona etkisi ile çelik lifin uçucu
küllü betonlara katkısı araştırılmıştır. Çelik lifin ve artan lif oranı artışının
lifle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonların işlenebilirlik,
dayanım ve dayanıklılık özelliklerine etkileri üzerine deneysel çalışmalar
yapılmıştır. Ayrıca polipropilen lif ile çelik lifin normal ve uçucu kül katkılı
beton özelliklerine etkileri açısından birbirleri ile kıyaslanmıştır.
1.1. Uçucu Kül Katkılı Betonlar
1.1.1. Uçucu Küller
Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümeleri enerji tüketimlerinin
artmasına neden olmaktadır. Ülkemizde de nüfus artışı, yaşama standardının
yükselmesi, sanayileşme ve kentleşme enerji gereksinimini hızlı bir şekilde
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
6
arttırmıştır. Bu gereksinim karşısında mevcut potansiyeller mümkün olduğu kadar
çabuk bir biçimde harekete geçilmiş ve hidroelektrik ve termik santraller kurulması
bir çözüm olarak gerçekleşmiştir. Özellikle endüstriyel yakıt olarak kullanılma
imkânı olmayan düşük kalorili kömür yatakları yakınına büyük kapasiteli termik
santraller kurulması enerji üretimini arttırma maksadıyla yürütülen çalışmalar
arasında başta gelenlerden birisidir. Ancak, enerji üretiminin arttırılmasında tutarlı
bir çözüm olarak gözüken kömüre dayalı termik santrallerin sayısının artması önemli
ekolojik, ekonomik ve teknik sorunları da beraberinde getirebilecek olan kül
üretiminin de artmasına neden olmaktadır. Bu küllerin santrallerden uzaklaştırılması
ve depolanması muhtemel çevre kirliliğinin yanı sıra işletme, enerji üretimi kaybı vb
konularda da parasal ve teknik problemler yaratabilmektedir (Tokyay ve Erdoğdu,
1998).
Uçucu kül terimi 1930’lu yıllarda elektrik enerjisi endüstrisinin yayılmasıyla
ortaya çıkmış ve uçucu külün Portland çimentosu içinde kullanımı yine bu tarihlerde
başlamıştır. 1937 yılında R.E Davis Californiya Üniversitesinde uçucu küllü betonla
ilgili araştırma sonuçlarını yayımlamış ve bu çalışma ilk şartnamelerin, test
metotlarının ve uçucu kül kullanımının temelini oluşturmuştur. 1970’li yıllarda
yaşanan enerji maliyetindeki hızlı artış sonucunda, elektrik santrallerinde daha fazla
kömür kullanılmaya başlanmıştır. Bunun sonucunda uçucu kül üretiminde bir artış
meydana gelmiş, uçucu kül kullanımı tüm dünya genelinde kabul görmeye
başlamıştır (Özcan, 1997).
Uçucu küllerin önemli miktarda kullanılmaya başlanması ise baraj inşaatları
sırasında ve betonda hidratasyon ısısının düşürmek amacı ile olmuştur. 1940’lı
yıllarda ABD’de ilk kullanım Hoover ve Hungry Horse barajlarında olmuştur.
Ülkemizde ise 1960’lı yıllarda Gökçekaya ve Porsuk baraj inşaatlarında kullanılması
planlanmıştır. Daha sonraki yıllarda uçucu küllü betonların daha kolay işlenebilir,
geçirimsiz ve ekonomik oluşları sebebiyle diğer ülkelerde de kullanımları hızla
yaygınlaşmıştır.
Termik santrallerde çok ince öğütülerek yakılan kömürden üç faklı kül elde
edilmesi mümkündür.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
7
• Göreceli olarak iri taneli olup baca gazları ile taşınamayan ve kazan tabanına
düşen “taban külü”
• Siklon tipi ocaklarda yakılan kömürün suda soğutularak uzaklaştırılması ile
elde edilen “ham kül” ve
• Çok ince taneli olup baca gazları ile taşınan “uçucu kül”
Çevreyi olumsuz olarak etkileyecekleri için, uçucu küller santral bacasından
çıkarak havaya karışmaları önlenir. Bu amaçla, küller mekanik ve elektrostatik
yöntemlerle toplanarak santral çevresinde veya başka uygun yerlerde depolanır
(Türker ve ark., 2003).
Türkiye’de halen Afşin-Elbistan, Çatalağzı, Çayırhan, Kangal, Kemerköy,
Orhaneli, Seyitömer, Soma, Tunçbilek, Yatağan, Yeniköy ve Sugözü termik santral
faaliyette olup, bu santrallerde yılda yaklaşık 15 milyon ton, dünyada ise 600 milyon
ton civarında uçucu kül elde edilmektedir.
1.1.2. Uçucu Küllerin Sınıflandırılması
Uçucu küllerin sınıflandırılmasında, kimyasal bileşen yüzdesine göre esas
olarak ASTM C 618 (1998) ve TS EN 197-1 (2002) standartları baz alınmaktadır.
ASTM C 618 (1998) göre uçucu küller F ve C sınıflarına ayrılırlar:
1. F sınıfına, bitümlü kömürden üretilen ve toplam SiO2+Al2O3+Fe2O3 yüzdesi
%70’den fazla olan uçucu küller girmektedir. Aynı zamanda bu küllerin CaO
yüzdesi %10’un altında olduğu için düşük kireçli olarak da adlandırılırlar. F
sınıfı uçucu küller, puzolanik özelliğe sahiptirler.
2. C sınıfına, linyit veya yarı-bitümlü kömürden üretilen ve toplam
SiO2+Al2O3+Fe2O3 yüzdesi %50’den fazla olan uçucu küller girmektedir.
Aynı zamanda bu küllerin CaO yüzdesi %10’dan fazla olduğu için yüksek
kireçli olarak da adlandırılırlar. C sınıfı uçucu küller, puzolanik özelliğin yanı
sıra bağlayıcı özelliğe de sahiptirler.
TS EN 197-1 (2002) göre uçucu küller silissi V ve kalkersi W gruplarına ayrılırlar.
1. V sınıfı uçucu küller, çoğunluğu puzolanik özelliklere sahip küresel
taneciklerden meydana gelen ince bir toz olup, esas olarak reaktif silisyum
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
8
dioksit (SiO2) ve alüminyum oksitden (Al2O3) oluşan, geri kalanı demir oksit
(Fe2O3) ve diğer bileşenleri içeren küllerdir. Bu küllerde, reaktif kireç (CaO)
oranının %10’dan az, reaktif silis miktarının %25’den fazla olması
gerekmektedir.
2. W sınıfı küller, hidrolik ve/veya puzolanik özellikleri olan ince bir toz olup,
esas olarak reaktif kireç (CaO), reaktif SiO2 ve Al2O3’den oluşan, geri kalanı
demir oksit (Fe2O3) ve diğer bileşenleri içeren küllerdir. Bu küllerde, reaktif
kireç (CaO) oranının %10’dan fazla, reaktif silis miktarının da %25’den fazla
olması gerekmektedir.
1.1.3. Uçucu Küllerin Fiziksel Özellikleri
Uçucu küllerin fiziksel özellikleri tane şekli, tane dağılımı, incelik ve
yoğunluktur. Bu özellikler taze ya da katılaşmış betonun özelliklerini etkilerler.
Uçucu külün fiziksel özellikleri taze betonun performansı üzerinde kimyasal
özelliklerine nazaran daha fazla etkilidir. Uçucu kül çimentoya göre daha koyu
renklidir, süngerimsi boşluklu veya boşluksuz çeşitli büyüklükte genellikle küresel
yapıda taneciklerden meydana gelir. Uçucu külün rengi ve kullanılacağı miktar
sonuçta elde edilecek betonun rengini etkileyebilir. Uçucu küllerlin tane boyutları 1
ile 150 µ arasında değişir. %75’ten büyük kısmı 45 µ elekten geçer.
Uçucu küllerin tane dağılımı uçucu külün bacada tutulmasında kullanılan
mekanizmalara bağlıdır. Uçucu küller tane büyüklüğüne göre, iri, orta ve ince olarak
üçe ayrılır. Elektrostatik yöntemlerle tutulan uçucu küllerin inceliği 4000-7000 cm2/g
arasında değişmektedir. Çimento üretiminde kullanılmaya daha uygundur. Siklon ve
mekanik olarak tutulan uçucu küllerin incelikleri 1500-2000 cm2/g arasında
değişmektedir. Genel olarak bir termik santralin uçucu kül tane dağılımı, kömür
kaynağı, kömür öğütme yöntemi ve termik santralin çalışma prensipleri değişmediği
sürece aynı kabul edilir. Uçucu küllerin incelikleri Blaine ve Wager yüzey deney
metodu ile yapılabildiği gibi 45 µm eleğin üstünde kalan miktarın tespiti ile de
belirlenir. Uçucu küller ne kadar ince ve karbon içeriği ne kadar düşük olursa
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
9
puzolanik aktivitenin o kadar yüksek olacağı söylenebilir. Aynı işlenebilirlikte ki,
betonun dayanıma katkısı o kadar olumludur (Şimşek, 2004).
Uçucu küller yoğunlukları ise inceliğine ve mineralojik yapılarına bağlıdır.
Genel olarak uçucu küllerin yoğunlukları 1.9-2.4 gr/cm3 arasında değişmektedir.
Yoğunluğun yüksekliği inceliği ile ilgilidir. İnce küller kabaya göre daha fazla
yoğunluk verirler. Gevşek birim ağırlıkları ise yaklaşık olarak 800 kg/m3 arasında
değişmektedir.
1.1.4. Uçucu Küllerin Kimyasal ve Mineralojik Özellikleri
Uçucu külün kimyasal bileşimi, kullanılan kömürün yapısı, jeolojik orijini ve
kömür hazırlama, yanma, toz toplama gibi koşullara bağlıdır. Uçucu küllerin
kimyasal yapılarında ana elementler olarak Si, Al, Ca, Fe ve S bulunur. Bu
elementleri yanma biçimine bağlı olarak oluşan başlıca bileşenler SiO2, Al2O3,
Fe2O3, CaO ve SO3 olup, diğerleri MgO, Na2O, K2O, TiO2 ve benzeri oksitler
bulunabilir. Uçucu küllerin karbon içeriği termik santrallerin verimine bağlı olmakla
birlikte yaklaşık %3 civarındadır. Diğer oksitlerden MgO en fazla %5, alkali oksitler
(Na2O+K2O) %5’in altında bulunmaktadır. SO3 genellikle %0.2-%2.5 arasında
değişmekle birlikte %10’a kadar yükselmektedir. TS EN 450 (1998) SO3 değerini en
fazla %3 olarak sınırlamaktadır. Kızdırma kaybı, esas olarak kömürdeki yanmamış
karbona karşılık gelmekle birlikte, kömürdeki hidratlar veya karbonatların
bozunması ile ortaya çıkan bağlanmamış su veya CO2 kaybını da içine almaktadır.
Kızdırma kaybı %1-%10 arasındadır. Çizelge 1.1’de F sınıfı ve C sınıfı uçucu
küllerin kimyasal bileşenlerinin yüzdelerinin hangi sınırlar civarında olabileceği
gösterilmiştir (Türker ve ark., 2003; TS EN 450, 1998).
Uçucu küllerin çimento ve beton endüstrisinde kullanılma nedenleri içinde en
önemlilerinden birisi olan puzolanik özellikleri kimyasal kompozisyonlarından
ziyade mineralojik yapılarına bağlıdır. Düşük kireçli uçucu küllerdeki ana aktif
bileşen silika ve alüminadan oluşan amorf veya camsı fazdır. Bu tür uçucu küller
rutubetli ortamda kalsiyum hidroksitle reaksiyona girerek bağlayıcı özelliklere sahip
bileşenler meydana getiriler. Başka bir değişle, düşük kireçli uçucu küller puzolanik
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
10
özelliğe sahiptirler. Yüksek kireçli küller ise bir yandan puzolanik özellik
gösterirken, içerdikleri serbest kireç, anhidrit, trikalsiyum aluminat, amorf silika ve
amorf alumina vb nedeniyle de kendi başlarına bir miktar bağlayıcı özelliğe sahip
olabilirler. Düşük kireçli uçucu küllerin camsı faz miktarı yüksek kireçlilere oranla
daha yüksektir.
Çizelge 1.1. Uçucu küllerin tipik kimyasal kompozisyonları
Oksit F sınıfı C sınıfı SiO2 43.6 - 64.4 23.1 - 50.5 Al2O3 19.6 - 30.1 13.3 - 21.8 Fe2O3 3.8 - 23.9 3.7 - 22.5 CaO 0.7 - 6.7 11.5 - 29.0 MgO 0.9 - 1.7 1.5 - 7.5 Na2O 0.0 - 2.8 0.4 - 1.9 KK 0.4 - 7.2 0.3 - 1.9
Düşük kalsiyumlu uçucu küllerde görülen mineral fazlar camsı faz, mullit
(Al6Si2O13), hematit (Fe2O3), manyetit (Fe3O4), kuvartz (SiO2), vb iken yüksek
kalsiyumlu küllerde bunlara ek olarak, zaman zaman daha fazla miktarlarda, serbest
kireç (CaO), anhidrit (CaSO4), trikalsiyum aluminat (Ca3Al2O6) ve felspat, gehlenit
gibi çeşitli kalsiyum silikatlar bulunur (Şimşek, 2004). Uçucu küllerin mineralojik
kompozisyonları Çizelge 1.2’de verilmiştir.
Çizelge 1.2. Uçucu küllerin mineralojik kompozisyonları (Şimşek, 2004)
Mineral (%) Silikoaluminöz Sülfoklasik Silikoklasik Camsı ve amorf faz 60 35 50 Mullit 20 1 5 Hematit 7 4 3 Manyetit 6 1 1 Kuvartz 5 5 5 Anhidrit - 15 5 Serbest kireç - 20 10 Feldspat ve gehlenit - ≥20 ≥15
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
11
1.1.5. Uçucu Küllerin Puzolanik Dayanım Aktivite İndeksi
Bir beton karışımındaki puzolanın hidrate olmuş kireçle arasındaki
reaksiyonun ne kadar iyi olduğu puzolanik aktivite ile tanımlanmaktadır. Diğer bir
deyişle puzolanik aktiflik, kalsiyum hidroksitle, alümina silikatlar arasında oluşan ve
sonucunda bağlayıcı özelliği olan hidratasyon ürünü meydana getiren reaksiyona
işaret etmektedir. Bir puzolanın portland çimentosu betonu içinde kullanılabilmesi
için değeri test ile ölçülebilen ve yeteri derecede puzolanik aktifliğe sahip olması
gerekir. Puzolanik aktivitenin ölçülmesi için birçok metodun önerilmesi ve tavsiye
edilmesine rağmen bunlardan hiç biri tamamen doyurucu olarak göz önüne
alınmamaktadır. Çimento bağlayıcı bir karışımın dayanımının, sadece bağlayıcının
özelliklerine bağlı olmayıp normal test metotları ile anlaşılamayan birçok değişik
faktöre bağlı olması, yukarıda bahsedilen testlerin yetersizliğinin esas nedenleridir.
Doğal puzolanlar ve uçucu küllerin puzolanik aktiflikleri, dayanım aktivite
indislerini bulmak için yapılan deneyler ile tespit edilir. Bir mineral katkı, hidrolik
çimento betonu ile kullanıldığında kabul edilebilir bir dayanım gelişmesi sağlayıp
sağlamadığının tespitinde dayanım aktivite indisi deneyi kullanılır (Erdoğan, 1997).
TS EN 450 (1998) göre aynı yaşta denendiğinde, kütlece %75 referans
çimento + %25 uçucu kül ile hazırlanan standart harç çubuklarının basınç
dayanımının, sadece referans çimento ile hazırlanan standart harç çubuklarının
dayanımına (%) oranı olarak belirtilmektedir. ASTM C 311 (1994) standardına göre
ise önce 500 gr. Portland çimentosu + 1375 gr. uygun dane dağılımlı standart kum +
242 ml. su kullanılarak kontrol karışım harcı hazırlanır. Daha sonra da, 400 gr.
Portland çimentosu + 100 gr. denenecek puzolan + 1375 gr. uygun dane dağılımlı
standart kum + kontrol karışımının akıcılığını ± %5 kadar sağlayacak miktarda su
kullanılarak puzolanlı harçlar elde edilmektedir. Puzolanlı harçların dayanımının
kontrol karışımın dayanımına oranı (%) olarak belirlenir.
Uçucu külün puzolanik dayanım aktivite indeksi TS EN 450 (1998) ve
ASTM C 311 (1994) standartlarına uygun olarak yapılır. TS EN 450 (1998) göre 28
gün ve 90 gündeki endeksi sırasıyla en az %75 ve %85 olmalıdır. TS 639 (1998) ve
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
12
TS 25 (1975) standartlarına uçucu kül ve doğal puzolanlar için 28 günlük minimum
dayanım aktivite indisi %70 olmalıdır. ASTM C 618 (1998) standardında hem F
sınıfı hem de C sınıfı uçucu küller için dayanım aktivite indeksinin 7 ve 28 gün için
en az %75 olması gerektiğini belirtilmektedir.
1.1.6. Uçucu Küllerin Standartları ve Sınırları
Uçucu küllerin beton katkı maddesi olarak kullanabilmeleri için sahip
olmaları gereken fiziksel ve kimyasal özelliklere dair sınır değerler, TS 639 (1998),
TS EN 450 (1998), ASTM C 618 (1998) ve BS 3892 (1993) standartlarda
belirtilmektedir. Bu standartlarda yer alan bazı fiziksel ve kimyasal özellikler Çizelge
1.3’te gösterilmektedir.
Çizelge 1.3. Uçucu küller için fiziksel ve kimyasal standart sınırlar
Özellik BSI ASTM-F ASTM-C TS EN TS Nemlilik,maks. (%) 0.5 3.0 3.0 - - K.K, maks. (%) 7.0 12.0 6.0 5.0 5.0 SO3, maks. (%) 2.5 5.0 5.0 3.0 3.0 MgO, maks. (%) 4.0 5.0 5.0 - - Alkaliler, maks. (%) - 1.5 1.5 - - SiO2, min. (%) - - 4.0 - - SiO2+Al2O3+Fe2O3,min(%) - 70 50 - 70 Serbest kireç, maks. (%) - - - 1.0-2.5 1.0-2.5 Cl-, maks. (%) - - - 0.1 0.1 PAI, min. (%) - 75 75 75 (85) 70 İncelik, ≥45 µm, maks. (%) 12.5 34 34 40 -
1.1.7. Uçucu Küllerin İkame Metotları
Birçok araştırmacı karışım oranları ve uçucu külün ikamesi ya da beton
karışımına katılması konusunda çalışmalar yapmışlardır. Uçucu kül ikame metotları
aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır. Önerilen bu metotlar esas olarak Abraham’ın
su/çimento oranı ile dayanım ilişkisine dayanır, aralarında ise küçük farklar vardır.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
13
1. Basit ikame metodu: Bu metotta, kontrol karışımının çimentosunun bir kısmı
yerine hacimce veya ağırlıkça eşit miktarda uçucu kül konularak uçucu küllü
beton üretilmektedir. Bu metot kolaylığından dolayı birçok araştırmacı
tarafından kullanılmaktadır.
2. Değiştirilmiş ikame metodu: Basit ikame metodu ile tasarımlanan beton
karışımlarının erken dayanım düşüklüğü, araştırmacıları yeterli erken yaş
dayanımı veren bir başka ikame metodu bulmaya itmiştir. Düşük erken yaş
dayanımının üstesinden gelen ve basit ikame metodunu modifiye eden çeşitli
yöntemler önerilmiştir. Bütün metotlarda ortak göze çarpan özellik karışıma
konan uçucu kül miktarının çıkarılan çimento miktarından fazla olmasıdır,
uçucu külün fazla konulan miktarı ince agrega yerine kullanılır. Ayrıca
su/çimento oranını azaltarak betonda mukavemet kaybı olmadan mümkün
olduğunca çok uçucu kül kullanımını sağlayan değiştirilmiş bir ikame metodu
önerilmiştir.
3. Rasyonel metodu: Rasyonel metot, uçucu küllü betonun şartnamelerdeki
işlenebilirlik ve mukavemet şartlarıyla uyuşması gerektiği gerçeği, betonun
bu özelliklerini etkileyen uçucu kül karakteristiklerini göz önüne almak
gerektiğini ortaya koymuştur.
1.1.8. Uçucu Küllerin Beton Özellikleri Üzerine Etkileri
Uçucu külün beton karışımında kullanımı taze ve sertleşmiş betonun
özelliklerini oldukça etkiler. Taze betonun su ihtiyacı, işlenebilirliği, priz zamanı,
bitirilebilme özelliği, hidratasyon ısısı ve kanama uçucu külün kullanımı sonucu
etkilenir. Katılaşmış betonun dayanım ve dayanıklılık özellikleri de uçucu külün
beton karışımında kullanılmasıyla etkilenen önemli özellikleridir. Uçucu küllerin
beton özellikleri üzerine olan etkileri aşağıda başlıklar halinde özetlenmiştir
(Erdoğan, 1997; Bilim 2001; Atiş, Beton katkı malzemeleri ders notu)
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
14
1.1.8.1. Su İhtiyacı ve İşlenebilirlik
Genellikle, çimentonun yerine kısmi olarak uçucu kül konularak kullanılması
betonun su ihtiyacını, uçucu külsüz olarak üretilecek betona göre aynı slump değeri
için azaltmaktadır. Uçucu külün su ihtiyacını azaltmaktaki rolü esas olarak inceliğine
dayanmaktadır. İnceliğin artması su ihtiyacını arttırırken, küresel şekillenmiş olan
taneler içsel sürtünmeyi azaltmaktadır, dolayısıyla su ihtiyacında azalma olmaktadır.
Bu nedenle beton karışım oranları su ihtiyacı üzerinde etkin rol oynar. Uçucu külün
puzolanik reaksiyonundan yararlanarak çimento miktarı azaltılarak ve uçucu küllü
betonlarda uçucu külsüz betonla aynı slump değerini elde etmek için su-çimento
oranı azaltılır. Diğer taraftan uçucu kül ince agreganın yerine kısmi yerleşim
yapılırsa su ihtiyacı yüksek olabilir.
Uçucu külün kullanımı bağlayıcı hamurun hacmini arttırır. Uçucu kül
çimentonun kısmi bir yer değişimi ağırlık bazında yapıldığında, uçucu külün
yoğunluğu çimentodan az olduğundan, yer değişimde bağlayıcı maddenin hacminde
bir artış olmaktadır. Boşlukların yeterli miktarda bağlayıcı hamuru ile doldurulması
sonucu yapışkanlılık, plastiklik ve agrega tanelerinin kayganlığı sağlanır. Uçucu
küllerin inceliği ve tanelerinin küresel olması işlenebilme üzerinde faydalı etkilere
sahiptir. Küresel şekil agregalar arasındaki sürtünmeyi bilyalı-yatak etkisi ile
azaltmakta ve betonun daha rahat hareket etmesini sağlamaktadır. İnce taneler
boşlukların daha iyi dolmasını sağlar ve perdahlanmayı kolaylaştırır. Aynı zamanda
uçucu külün tanelerinin küresel şekli, agregalar arasındaki sürtünmeyi azaltır,
dolayısıyla beton ve pompa hattındaki sürtünmeyi azalttığından betonun
pompalanabilirliğini arttırmaktadır.
1.1.8.2. Priz Süresi, Hidratasyon Isısı ve Kanama
Betonun priz zamanı karakteristiği; çimento tipi, çimento miktarı, çimento
inceliği, çimento hamurunun su muhtevası, eriyebilir alkaliler, diğer katkıların
kullanımı, uçucu külün miktarı, inceliği ve bileşenleri gibi birçok faktör tarafından
etkilenmektedir. Uçucu küllü beton, diğer bütün puzolanik betonlar gibi, daha uzun
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
15
priz zamanına sahiptir. Uçucu külün priz zamanı üzerindeki etkisi uçucu külün
karakteristiklerine ve kullanıldığı miktara bağlıdır. Uçucu kül betonlarının priz
zamanının normal betona göre daha uzun olmasından dolayı, bu tür betonun
bitirilmesi normal betona göre daha geç yapılmalıdır. Erken bitirme, kanama suyunu
yüzeyin altında bırakabilir ve yüzeyde zayıflık oluşturabilir.
Uçucu kül ve portland çimentosunun hidratasyonu sonucu ortaya çıkan
kalsiyum hidroksit arasındaki kimyasal reaksiyon, çimentonun hidratasyonu
işleminden daha yavaş bir işlemdir. Bu durum daha yavaş ısı oluşmasına ve beton
içinde daha az iç gerilmeye ve daha az rötreye sebep olur. Uçucu külün bu özelliği
onun özellikle baraj yapılarında kütle betonlarında ortaya çıkan yüksek ısıları kontrol
etmede kullanılır.
Uçucu küllü beton karışımı genelde normal betona göre daha az kanama
gösterir. Bunun nedeni ise, betondaki katı madde yüzey alanının su hacmine oranının
artmasıdır. Uçucu külle yapılan hamur daha az sulu ve ayrışmaya daha az meyillidir.
1.1.8.3. Dayanım
Beton karışımı içinde uçucu kül kullanımı genelde su ihtiyacını azaltmakta,
bağlayıcı madde içeriğini artırmakta ve uzun dönemde puzolanik aktivite yoluyla
dayanıma katkıda bulunmaktadır. Uçucu külün katılaşma oranının yavaş, ve erken
yaşlarda basınç dayanımı kazanımını azalttığını bilinmektedir. Bu durum uçucu
külün çimento ile kısmen yer değişimi yaptığı zaman geçerlidir ve bağlayıcı olarak
görev görür. Eğer, bir beton karışımında bağlayıcı malzeme miktarı sabit ise ve bu
bağlayıcı miktarının bir kısmı uçucu kül ile yer değiştirilmiş ise; basınç dayanımı
uçucu kül miktarının artmasıyla daha da düşer. Diğer taraftan, uçucu küllü betonun
dayanımı ve dayanım kazanma oranı kullanılan uçucu külün miktarına,
karakteristiklerine ve kullanılan çimentoya kuvvetlice bağlıdır. Yüksek kireçli uçucu
kül daha yüksek reaksiyon oranı ve yüksek dayanımı düşük kireçli uçucu küle
nazaran erken yaşlarda gösterir. Genelde, bütün betonların dayanım ve dayanım
kazanma oranı kür edilme zamanı tarafından etkilenmektedir. Uçucu küllü beton
normal betona göre daha uzun kür edilme zamanı isteyebilir.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
16
1.1.8.4. Dayanıklılık
Uçucu küllü betonun geçirgenliği genelde uçucu külsüz olarak yapılan
betonun geçirgenliğinden daha düşüktür. Geçirgenliğin böyle düşük olmasının
nedeni uçucu kül ile çimentonun hidratasyonu sonucu ortaya çıkan kalsiyum
hidroksit arasındaki puzolanik reaksiyon sonucu ortaya çıkan ilave C-S-H jelleridir.
Bu jeller kapiler boşlukları azaltmaktadır.
Uçucu kül kullanımının betonda geçirgenliği azaltması ayrıca sülfat atağının
beton üzerindeki bozucu etkilerini de azaltmaktadır. Bunun yanı sıra, uçucu kül
çimentonun bir kısmı ile yer değiştirildiğinde toplam C3A miktarı azalacağından,
oluşacak sülfo alüminatın meydana getireceği zararlı hacim genleşmelerini de
azaltmaktadır.
Betonun donma çözünmeye karşı dayanıklılığı hava-boşluk sisteminin
yeterliliğine, iri agreganın sağlamlığına, beton dayanımına ve donma anındaki nem
durumuna bağlıdır. Hava boşluk sistemi yeterli olduğu sürece yani yeterli hava
kabarcıkları sürüklenmişse ve agrega dayanıklı ise, hava katkılı uçucu kül betonunun
donma çözünme dayanımı uçucu külsüz aynı dayanıma sahip kontrol betonundan
daha az değildir.
Çimentonun alkalileri ile agreganın reaktif silis bileşenleri arasında yer alan
alkali agrega reaksiyonu sonucundaki genleşme ve çatlamalar, uçucu kül
kullanılması ile azaltılabilmektedir.
Uçucu külün bağlayıcı hamurunun hacmini artırdığı durumlarda su miktarı
sabit tutulduğu zaman rötre de artış görülebilir. Bunun yanı sıra, uçucu kül ilavesi
işlenebilirliği artırdığından sabit işlenebilirlik için su miktarı azaltılabilir, bu da rötre
artışını yok edebilir. Uçucu külün yüksek oranda kullanılması rötreyi azaltmaktadır.
1.1.8.5. Ekonomi
Maliyet açısından bakıldığında, kullanılacak olan uçucu kül miktarı ve tipine
göre değişecek olmakla birlikte, sabit bir mamul madde (çimento) miktarı için daha
az klinker üretimi, tras ve cüruf gibi mineral katkılara kıyasla, zaten ince olan tane
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
17
boyutları nedeniyle, daha az öğütme enerjisi gereksinimi ve yine tras ve cüruf gibi
katkılarda gerekebilecek ön kurutmaya ihtiyaç göstermemesi uçucu küllü çimento
üretimiyle sağlanacak olan tasarrufun gerekçeleridir. Ancak uçucu küllerin taşıma
mesafeleri bakımından ele alınması gerektiği unutulmamalıdır (Tokyay ve Erdoğdu,
1998).
Bunun yanı sıra, uçucu kül kullanımı ile işlenebilirlikteki iyileşme;
karıştırmada ve yerleştirmedeki kolaylık dolayısıyla tasarruf sağlamaktadır. Uçucu
külün beton özellikleri üzerine faydalı ve potansiyel bozucu etkileri Çizelge 1.4’te
özetlenmiştir.
Çizelge 1.4. Uçucu küllerin beton üzerindeki etkileri
Faydalı Etkileri Zararlı Etkileri Sabit su miktarında işlenebilirliği artırır. Özellikle soğuk havalarda rötreyi artırır.Kanamayı ve ayrışmayı önler Yavaş dayanım kazanma sağlar. Uzun dönemde dayanımı artırır. Uzun süre küre ihtiyaç duyar. Rötreyi azaltır. Hava sürükleyici katkısının artırır. Alkali-silika reaksiyonunu azaltır. Sülfata karşı dayanımı artırır. Ekonomi sağlar.
1.1.9. Uçucu Küllerin Kullanıldığı Yerler
Uçucu küller kimyasal, mineralojik, fiziksel ve puzolanik özellikleri
sebebiyle inşaat sektörü tarafından pek çok alanda kullanılmaktadır, bu alanlar
aşağıda özetlenmiştir (Erdinç, 1995; Sevim, 2003).
1.1.9.1. Çimento Üretimi
Uçucu küller çimentoya ham madde olarak, klinker ve alçı taşı ile birlikte
öğütülerek veya mamul çimentoya doğrudan olmak üzere üç şekilde katılabilir. Bu
tip çimento üretiminde, klinkere öğütülmüş uçucu kül katıldığından klinkerin
öğütülmesi kolaylaşmakta, üretim kapasitesi ve rantabilite artmaktadır. Uçucu küller
öğütülmüş kömürün yakılmasıyla elde edildiklerinden kendileri de öğütülmüş
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
18
durumdadır. Bundan dolayı çimento üretiminde bir ön öğütme işlemine gerek
kalmadan doğrudan fırına verilebilirler ve böylece öğütme işleminden tasarruf
sağlanır. Uçucu kül doğrudan çimentoya katılarak ta uçucu küllü çimentolar elde
edilebilir. Bu durumda uçucu külün klinkere katılmasıyla aynı sonuçlar elde
edilmektedir. Portland uçucu küllü çimento (CEM II/A-V, CEM II/B-V, CEM II/A-
W ve CEM II/B-W) çimentolar 28 günlük basınç dayanımlarına göre; 32.5 N, 32.5R,
42.5 N, 42.5R, 52.5 N, 52.5R olmak üzere 6 çeşide ayrılırlar. A tipi çimentolarda
kütlece %6-20 oranında uçucu kül var iken, B tipi çimentolarda kütlece %21-35
oranında uçucu kül mevcuttur.
1.1.9.2. Beton Üretimi
Beton üretiminde bağlayıcı madde olarak kullanılan Portland çimentosunun
bir kısmı yerine mineral katkı maddesi olarak uçucu kül kullanılabilmekte, böylece
uçucu kül katkılı beton elde edilebilmektedir. Zaman zaman beton üretiminde
kullanılan ince agreganın bir kısmı yerinede uçucu kül kullanılabilmektedir.
1.1.9.3. Tuğla ve Hafif Agrega Üretimi
Uçucu külün tuğla imalinde kullanımı ise iki şekilde olmaktadır. Birincisi,
uçucu küllerin çok rutubetli killerin fazla suyunu emmesi, plastik killerin
çatlamasını, şişmesini ve çiçeklenme olayını önlemesinden dolayı yardımcı ve
düzeltme malzemesi olarak kullanılırlar. Uçucu küllerin ikinci kullanım şekli ise esas
malzeme olarak killerle karıştırılıp basınç altında kalıplara yerleştirilen karışım ısıl
işleme tabi tutulmasıdır. Uçucu kül puzolanik özelliği ve inceliği sebebiyle pişmiş
malzemede mukavemetin önemli miktarda artmasını sağlamaktadır.
Hafif betonun inşaat mühendisliğinde kullanılmasıyla birlikte, hafif agrega ile
hafif beton üretme çalışmaları da başlamıştır. Bu amaçla uçucu kül belirli oranlarda
su ile karıştırılarak sinterleştirilmekte ve istenilen irilikte doğal agregaya göre hafif
bir malzeme elde edilmektedir. Bu şekilde elde edilen agregalarla üretilen betonlar,
doğal agregalarla üretilen betonlar kadar dayanıklı olmakta, ayrıca hafif olması
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
19
sebebiyle çok katlı binalarda işçilik ve temel masraflarının azaltılmasında, ısı ve ses
yalıtımı sağlanmasında ve ateşe karşı dayanımda bazı üstünlükler sağlamaktadır.
1.1.9.4. Boşluklu Beton (Gaz Beton) Üretimi
Boşluklu beton, çimento veya kireç ile uçucu kül karışımından hava ya da
başka bir gaz geçirilmesi ile elde edilen hafif betondur. Boşluklu beton hafif
olmasından dolayı taşımada kolaylık sağlar. Ayrıca ucuz olması, binanın hafifliği ve
inşaat sırasında işçi giderlerinde avantaj sağlamasından dolayı tercih edilmektedir.
Uçucu küllü boşluklu betonlarda ısı iletkenliği kum-kireç-çimento karışımından daha
düşük olmakta, mukavemet ise daha yüksek olmaktadır. Gaz beton, ince öğütülmüş
silisli bir malzemenin kireç veya çimento ile birleştirilmesi, gözenekleştirici bir
madde ile hafifletilmesi ve sertleşmesi ile elde edilen, birbirinden bağımsız hava
hücreleri içeren hafif bir betondur. Elde edilen uçucu küllü gaz beton, hafif ve ısı
iletkenliği düşük olacağından yapılarda kullanılması duvar kalınlıklarını azaltacak,
böylece binaların yükü azalacaktır. Uçucu kül kullanılarak elde edilen gaz beton
kuvars kullanılarak elde edilen gaz betondan daha dayanıklıdır. Bunun nedeni uçucu
kül ile kireç arasındaki reaksiyondur.
1.1.9.5. Yol, Zemin ve Baraj Uygulamalarında
Yol yapımı ve geoteknik uygulamalarında uçucu küller, dolguların
stabilizasyonunda, altyapı ve taban malzemesi olarak, alt drenaj tabakası olarak ve
zemin enjeksiyonlarında kireçle birlikte kullanılmaktadır. Ayrıca yol alt
tabakalarında ve baraj yapımında, çok düşük çimento dozajı ile hiç çökme vermeyen
ve titreşimli yol silindirlerini taşıyacak kadar kuru ve bu araçlarla sıkıştırıldıklarında
alt tabakalara yapışacak kadar nemlenen silindirle sıkıştırılmış beton
kullanılmaktadır. Bu betonlarda bağlayıcı dozajı seçilen yapım sistemine göre 100-
150 kg/m3 ten başlamaktadır. Bağlayıcı içindeki puzolan yüzdesi ise yine yapım
sistemine göre %20-%80 arasında değişebilmektedir. Puzolan olarak özellikle uçucu
kül kullanılmaktadır.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
20
1.2. Polipropilen Lif Katkılı Betonlar
1.2.1. Polipropilen Lif
Polipropilen lif insanlık tarihi kadar eski olan doğal mikro donatı saman ve
hayvan kılları kullanımının günümüz teknolojisine uyumlaştırılmış halidir.
Polipropilen lif beton, sıva, harç ve püskürtme beton uygulamalarında yaygın olarak
kullanılmaktadır. Polipropilen elyafları %100 polipropilen esaslı olup, kullanımında
ilave işçilik gerektirmeyen, kolay uygulanabilen, betonun ve sıvanın kalitesini
artırmak için kullanılan çürümeyen bir üründür. Polimer liflerden betona katılan ve
en iyi sonucu veren ve en yaygın kullanılanı polipropilen liflerdir. Polipropilen lif
betonun içinde üç boyutlu bir mikro donatı ağ oluşturarak, betonda doğal olarak
varlığı kabullenilen eksiklik ve zaafları azaltıp betonun bazı özelliklerini
iyileştirebilirler. Polipropilen lifleri hasır demir, metal elyaf ve kümes filesi gibi
alternatif donatı sistemleri ile karşılaştırıldığında en hafif mikro donatı sistemidir.
Metrekare başına ağırlığı 90 gram ila 200 gram arasındadır. Bu nedenle yapıya diğer
donatı sistemleri kadar ölü donatı ağırlığı vermezler. Polipropilen liflerle ilgili
bilgiler polyfibers mikro donatı lifleri için hazırlanmış broşürlerden yararlanılarak
aşağıda özetlenmiştir (www.polyfibers.com).
1.2.2. Polipropilen Liflerin Sınıflandırılması
Polipropilen elyafları %100 homo–polipropilenden F ve M olmak üzere iki
tipte imal edilmektedir. F–fibrilize elyafları, M–multifilament elyafları temsil
etmektedir. M tipi elyaflar çok ince olup şap yüzeyinde gözükmediklerinden iç
mekan şapları için iyi sonuçlar sağlarlar. F tipi lifler ise endüstriyel zemin
uygulamalarında ve ağır hizmet zeminlerinde durabilite ve tokluk aranılan şap ve
betonlar için daha uygundur. Polipropilen lif tipleri ve teknik özellikleri Çizelge
1.5’te gösterilmiştir.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
21
Çizelge 1.5. Polipropilen liflerin teknik özellikleri
Tip Fibrilize Multifilament Fibrilize Polipropilen (%) 100 100 92 Ürün Tipi Standard F Standard M Paint Yoğunluk (kg/lt) 0.91 0.91 1.00 Kesit Karesel Yuvarlak Karesel Kalınlık (µ) 36 18 - Renk Transparent Transparent Renkli Görünüm Visible Invisible Visible Gerilme Dayanımı (N/mm2) 500 700 500 Young Modülü (N/mm2) 7161.20 7161.20 7161.20 Uzama (%) Max 10 Min 100 - Uzunluk (mm) 3-6-9-12-15-19-25-31-37-46-51
1.2.3. Polipropilen Liflerin Performansları
Polipropilen lifler kimyasal olarak durağan ve alkali ortamlara
dayanıklıdırlar. Her tip portland çimentosu ile beraber kullanılabilirler. Organik
çözücülere ve hidrokarbonlara dirençli olmalarından dolayı petrol ürünlerinin
bulunduğu benzin istasyonlarında rahatlıkla kullanılır. Elektriksel ve manyetik
alanlardan etkilenmezler ve ısıl geçirgenliği son derece düşüktür. Termal uzaması
ihmal edilebilir. Yerden ısıtma sistemlerinin koruma şaplarında kullanılırlar. Kayda
değer su emişleri olmadığından betonun su/çimento oranını etkilemezler.
Oksitliyiciler ve asitler ile reaksiyon vermezler ayrıca paslanmaz ve çürümezler.
Polipropilenler kılcal çatlamaları ve beton geçirgenliğini azaltır, sıkıştırma
faktörünü yükseltirler. Asit, alkali ve tuzlara karşı dirençli bir tali donatıdır. Plastik
rötre çatlaklarını, beton yüzeyindeki göllenmeyi ve su geçirimini azaltır. Aşınma
direncini sağlar. Köşe ve derz kırılmasını azaltırlar.
Polipropilenler şap betonlarının uzak mesafelere ve yüksek kotlara
pompalanabilirlik yeteneğini arttırır. Pompa basıncını düşürerek enerji tasarrufu
sağlarken, aynı zamanda kauçuk parçaların hasar görmesini engeller. Betonun
saçılmasını ve ayrışmasını engeller. Betonun pompa ucundan homojen, yoğun,
sürekli ve tutunganlığı yüksek bir şekilde akmasını sağlarlar.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
22
Polipropilen ile donatılandırılmış şap betonlarında, yerleştirme ve mastarlama
sonrasında beton yüzeyinde su gölcükleri oluşmaz. Bu gölcükler betonun ayrıştığının
ve dayanıklılığın ortadan kalkmasının bir göstergesi olup, çatlamaya, tozumaya,
ufalanmaya ve pullanmaya yol açar. Polipropilenler plastik şap betonu içindeki
agregaların yerçekimi etkisi dibe çökmesini engeller ve beton yüzeyinde çimento
pastası oluşumuna izin vermezler.
Polipropilen şap betonda mikro çatlakları ve kapileriteyi azalttığından sıvı
geçirgenliği düşer. Bu sayede donma çözülme çevrimine direnç kazanır. Bu özellik
dış mekan şapları ile havaalanı taksi yolları, otoparklar, yürüme yolları ve benzin
istasyonları için yaşamsal önem taşımaktadır. Polipropilen atmosfer etkilerine
dirençlidir. Dış mekan, çatı, teras ve benzeri koruma ve tesviye şaplarında da
kullanılırlar.
1.2.4. Polipropilen Liflerin Betona Katılışı ve Kullanım Oranları
ASTM C 1116 (2000) standardına göre %100 saf polipropilen ham maddesi
kullanılarak üretilen lifler hacimce %0.1=1 litre varlığı 1 m3 beton için yeterlidir.
Polipropilen maddesinin yoğunluğu 0.9 kg/litre olduğundan tavsiye edilen lif miktarı
en az 0.9 kg/litre olmalıdır. Bu oranların %0.05 ila %2 arasında ve hatta %5’e kadar
çıkabilir. Portland çimentolu agregalarına göre uygulamalar betonlar ve harçlar
olmak üzere iki gruptur. İçerdiği özel katkılar sayesinde beton içerisinde
topaklanmadan beton santralinde, transmikserde, betoniyerde, şap pompasında,
püskürtme makinasında, mekanik karıştırma işleminin olduğu her tür makine de
kolayca katılabilir. Polipropilen lifler su emmezler, bu nedenle beton ve harçların su-
çimento oranını etkilemediğinden yeni bir karışım dizaynı ya da karışım oranlarında
bir değişiklik gerektirmez. Beş dakika yüksek devirde karıştırıldıktan sonra,
polipropilen demetleri çözülür ve binlerce elyaf lif, betonun her tarafına homojen bir
şekilde dağılır. Polipropilen lifli betonu yerleştirmekte kolay ve ekonomiktir.
Fazla karıştırmanın liflerin performansına bir mahsuru yoktur. Yüksek
aşınma direnci ve mikro donatı yoğunluğu gereken yerlerde polipropilen lif dozajı
hacimce %0.2 ye kadar artırılabilir.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
23
Polipropilen sıva ve harç betonu için ton başına 2 kg ilave edilir. Özel amaçlı
yapıştırıcılar, tamir harçları, derz dolguları için bu oran 5 kg düzeyine kadar çıkarılır.
Kuru karışıma ilave edilecek polipropilen lifler homojen ve topaklanmadan
kolaylıkla dağılır. Lif miktarı ve uzunluğu ihtiyaca göre değişim gösterebilir.
Polipropilenler için tavsiye edilen kullanım dozajları Çizelge 1.6’da verilmiştir.
Çizelge 1.6. Polipropilen lif kullanım dozajları
Polipropilen İç Mekan Dış Mekan Ağır Hizmet Elyaf Tipi M F F Minimum Dozaj (gr/m3) 600 900 1800 Full Etki (gr/m3) 1200 2700 3600 Uzunluk (mm) 6-9-12-15 6-9-12-15-19-25
1.2.5. Polipropilen Lifli Betonun Teknik Özellikleri
Beton veya sıvada polipropilen lifli betonun en önemli etkisi, sermeden
sonraki ilk birkaç saat içinde plastik büzülmelerden dolayı oluşacak çatlakları
kontrol altına almasıdır. Sertleşme prizlenmenin ilk safhasında beton
mukavemetinin oluşma hızı, büzülmelerden dolayı meydana gelen iç çekme
gerilmelerinin oluşum hızından daha yavaştır. Bu plastik büzülme esas itibariyle
su ve çimento arasında başlayan kimyasal reaksiyon ve buharlaşmanın tabii bir
sonucudur (Bekaert, 1998).
Polipropilen lifler,
• Büzülme gerilmelerine karşı bir direnç meydana getirirler,
• Büzülmeden dolayı oluşacak çatlak tehlikesini asgari düzeye indirgerler,
• Beton içinde homojen olarak dağılırlar,
• Kg başına yüzey alanı çok geniştirler,
• Betona çok iyi şekilde yapışırlar,
• Elastisite modülü değeri plastik haldeki betona oranla oldukça yüksektirler,
• Polipropilen lifler sertleşmiş betonda dayanım arttırıcı bir etki yaratmazlar,
• Etkileri betonun plastiklik safhasında geçerlidir ve bir nevi katkı malzemesi
görevi görürler.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
24
Polipropilen lifler çelik liflere nazaran betonun mekanik mukavemetlerini
arttırmada çok etkili olmazlar. Yinede azda olsa betona enerji yutma özelliği
kazandırırlar ve özelliklede plastik rötrede çok etkili olurlar. Özellikle çok güçlü
olmayan büzülmelere karşı polipropilen lifler tercih edilmektedirler.
Polipropilen liflerin fonksiyonu betonun yumuşak, plastik safhasıyla sınırlı
iken, çelik liflerin mukavemet arttırıcı etkisi beton prizini alıp sertleştikten sonra da
belirgin şekilde devam eder. Betonun plastik safhasında çelik liflerin çatlak önleyici
ve sınırlayıcı etkisi de mevcuttur. Ancak, betonda mükemmel şekilde dağılmış olan
polipropilen liflerin etkisine göre zayıftır. Bununla birlikte sertleşmiş betonda uzun
dönemde kuruma büzülmelerinden dolayı oluşacak çatlakların azaltılmasında çelik
lifler malzemeye belirli bir dayanıklılık ve tokluk vererek betonun mukavemetini
önemli ölçüde arttırırlar (Bekaert, 1998).
Plastik sıva ve betondaki rötre ve büzülme çatlaklarını azaltır, segregasyonu
azaltır, betona tokluk kazandırır ve geçirimsizleştirir, betonun darbeye karşı
dayanımını artırır, betonun aşınma mukavemetini artırır, asit ve bazlardan
etkilenmez.
Polipropilen lifler donatının korozyonunu ve paslanmasını geciktirir, betonun
dağılmasını önler. Yapılar depremde az hasar görür ve çökme riski azalır, betonun
tutunganlığı artar, kayar kalıplarda betonun şişmesini önler, yorulma dayanımını
kazandırır ve beton hizmet ömrünü artırır, aşındırıcı kimyasallara karşı dayanımı
artırır, yüzey tozumasını ve pullanmasını engeller.
1.2.6. Polipropilen Liflerin Kullanım Alanları
Fibrilize standard F tipi polipropilen lifler beton, prefabrikasyon, şap,
püskürtme sıva, harç ve kaplama, multiflament standard M tipi polipropilenler şap,
kaplama, püskürtme sıva, harç, prefabrikasyon ve alçı, fibrilize paint ise boya, bitüm
ve alçı işlerinde kullanılması tavsiye edilmektedir. Polipropilen liflerin başlıca
kullanım alanları aşağıda belirtilmektedir (www. polyfibers.com).
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
25
1.2.6.1. Bitüm İşlerinde
Polipropilen lifler, çoğu standart soğuk ve sıcak karışım formüllerine uyumlu
olması, yüzey tutunmasını arttırması, aşınma ve yırtılmayı azaltması, kullanım
kolaylığı ve fiyat avantajı, soğuk havalara karşı dayanımı yüksek oluşu, onarım
ömrünü 3 veya 5 kat arttırabilmesi ve yollarda zamanla meydana gelebilecek
dalgalanmaları önleyebilmesinden dolayı otoyollarda, anayollarda, köprü ayakları,
park, havaalanı ve yürüyüş yollarında kullanılırlar. Ayrıca kısa uzunluktaki
polipropilen lifler, asfalt onarım uygulamaları için üç boyutlu tasarlanmış ve
iyileştirilmiş asfalt hamurunun yapışkan ve bağlayıcı güçlerini desteklerler.
1.2.6.2. Taşıyıcı Sistemlerde
Deprem, aşırı ani yük binmesi, korozyon, yangın gibi dış etkenlerden betonun
patlayıp dağılması ve yalnız kalan çelik donatının tek başına basınca dayanamayarak
yapının çökmesi ile sonuçlanan sürece maruz kaldıkları bilinen bir gerçektir.
Polipropilenler betonun dayanıklılığını arttırır ve yıllara meydan okuyan sağlam
yapılar, polipropilen lifli beton ile mümkün olabilir. Polipropilen lif beton içinde
homojen şekilde dağılırlar. Beton içinde mükemmel dağılan polipropilen lifleri
agrega ve karışımı, mükemmel şekilde birbirlerine tutunmasını sağlayarak betonun
dayanıklılığını arttırmış olur. Böylelikle saydığımız dış kuvvetlerden beton
patlamasını ve dağılmasını engelleyerek yapının ayakta kalmaya devam etmesini
sağlarlar. Bina tahliyesi için zaman kazandırırlar.
Yangınlarda yüksek sıcaklıklara maruz kalan betonlar ısınınca iç basınca
maruz kalırlar. Bu basınç tahliye olamaz ve betonu patlatır. Patlayan betonun
mukavemeti kalmaz ve yalnız kalan çelik donatı çöker. Polipropilen lifleri beton
içinde 160°’de erir ve 250°’de yok olur. Bu sayede beton içinde kanallar oluşur ve
beton içinde oluşan buhar, basınç oluşturmadan kanalcıklar yoluyla tahliye olur.
Dolayısıyla beton patlamaz.
Polipropilen lifler beton içinde mükemmel dağıldığı için, betonda oluşan
rötre çatlaklarını %80-100 azaltırlar. Çatlaklar gözle görülemeyen mikro çatlaklar
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
26
kadar olur. Sıkıştırma (kompaktlık) faktörünü yükseltirler. Asit, alkali ve tuzlara
dirençli olduklarından arıtma tesislerinde uygulanabilirler.
1.2.6.3. Saha Betonu ve Şap İşlerinde
Endüstriyel yüzey ve ağır yüklere maruz kalan zeminlerde polipropilen lifler
kırılma, çatlama, aşınma problemlerini çözerken çarpma ve parçalanma dayanımı
yüksek betonlarla tesis ömrünü ve kalitesini arttırırlar. Tersane ve limanlarda deniz
suyuna karşı ekstra koruma sağlarlar. F fibrilize elyaflar ağır hizmet zeminlerinde
durabilite ve tokluk aranılan şaplar için uygundur. Multiflament polipropilen elyaflar
çok ince olup şap yüzeyinde gözükmediklerinden iç mekan şapları için iyi sonuç
verirler.
Benzin istasyonları ve petrokimya depolama tesislerinde bulunan saha
betonları aşırı trafik, ağır yükler ve kimyasallara maruz kalır. Betonun aşınması,
ömründen kısalması, dayanıklılığın azalması kırık ve çatlaklara sebep olunmaması
için polipropilen lifler ekonomik ve uzun ömürlü çözümlerdir.
Beton yollar 30-40 yıllık hizmet süreleri için projelendirilmiştir. Beton yollar
tüm hizmet ömürleri boyunca çok az miktarda bakım gerektirirler. Periyodik olarak
yapılması istenen ve gereken bakım yaklaşık 4-5 yılda bir derz dolguların
yenilenmesidir. Çimento fabrikaları tüm yurt çapında yayıldığı için çimento taşıma
ücreti asfalta göre daha az düzeydedir. Polipropilen beton yollarda kullanıldığında
yolda meydana gelecek dalgalanmaları önler. Kılcal çatlamaları ve beton
geçirgenliğini azaltır.
1.2.6.4. Su Yapılarında
Polipropilen lifler çatlak ve yarıklardan kurtulmak, suyun aşındırıcı etkisine
dayanmak, şevlerde oluşan derin yarık ve kopmaları önlemek, kenarlarda ve
derzlerde oluşacak kırıkları önlemek, yüzey pürüzlülüğünü azaltmak, oturma ve
çökmeleri önlemek, homojen, boşluksuz tok bir yapı elde etmek, malzemenin su
emmesini önlemek amacıyla su yapılarında kullanılırlar.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
27
Beton boru ve elemanlarında ise, kenar köşe kırıklarını engellemek, erken
kalıp almada oluşan kopmaların önüne geçmek, rötre çatlaklarını engellemek,
yükleme, taşıma ve depolama kayıplarını azaltmak, eleman ömrünü uzatmak,
boşluksuz ve su geçirimi düşük bir yapı sağlamak ve kimyasallara karşı dayanımı
arttırmak amacıyla kullanılırlar.
1.2.6.5. Püskürtme Sıva ve Betonlarda (Shotcrete)
Püskürtme sıva ve beton (shotcrete) uygulamalarında çelik hasır her zaman
iyi sonuç vermeyebilir. Polipropilen lif kullanmak, geri düşmeyi azaltarak kaliteyi
arttırır ve malzeme israfını önler. Oluşturduğumuz tabaka sürekli, çatlaksız ve
yarıksız olur. Tutunma kabiliyeti yüksek ve geçirimsiz bir yapı elde edilebilir.
Özellikle büyük kot farklarında çalışmayı kolaylaştırır, kimyasallara karşı dayanım
sağlar. Betonunuzu ve içindeki donatıyı korozyona karşı korunmasına yardımcı
olurlar. Uygulamada oluşan çatlak ve yarıklar yapının ömrünü kısaltır. Buralardan
sızan sular ek maliyetlere ve iş zorluğuna sebep olur. Bu etki zaman zaman yapının
zarar görmesine ve yeniden inşa edilmesine sebep olabilir.
1.2.6.6. Boya ve Mimari Uygulamalarda
Dış cephe boyalarında polipropilen elyaf kullanılması ufalanmayı ve boyanın
daha pürüzsüz olmasını sağlar. Su yalıtımında riskli olarak kabul edilen bölgeler için
geliştirilmiş polipropilen mikro elyafları kullanılabilir. Boyanın, güneş ışınlarına
maruz kaldığı bölgelerde hızla solduğu, soyulduğu ve çatladığı görülür. Güneş,
yağmur, rutubet gibi olumsuz hava koşullarına karşı polipropilen kullanılabilir.
Çatılar, temeller, bodrum duvarları, köşe birleşim noktaları polipropilen elyaf
ile su geçirimsiz hale getirilebilir.
Kartonpiyer uygulamalarında polipropilen tercih edilir. Polipropilen elyaf
kartonpiyerde çatlamayı önler, daha dayanıklı olmasını sağlar. Mimari yapılarda alçı,
korkuluklarda, kartonpiyer uygulamalarında mimarlar için polipropilen elyaf
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
28
kullanmak vazgeçilmez bir alternatif oluşturmaktadır. Pencere ve köşebent
uygulamalarında polipropilen kullanımı malzemenin daha dayanıklı olmasını sağlar.
Parke taşlarında kullanılan polipropilen homojen ve topaklanmadan
kolaylıkla dağılır ve dayanıklılığı artar. Ayrıca parke taşlarında tutunmayı artırır,
yüzey direncini ve aşınmayı engeller.
1.2.6.7. Toz Ürünlerde
Polipropilen hazır beton harcı, hazır şaplar, hazır sıvalar, yapıştırma harcı,
tesviye harcı, yüzey sertleştirici ve püskürtme harcı gibi toz ürünlerin iş arkadaşıdır.
Aşınma, tozlanma, çatlama, ufalanma sorunlarını engellemek amacıyla
tesviye harçlarında yüzey direncini arttırırlar. Beton yapılarından kopan parçaların
tamiri sorun oluşturur. Tamir harçları yüzeye tutunmakta zorlanır. Polipropilen
tutunganlığı arttırarak harcı betona adapte eder. Yapıştırma harçlarında tutunmayı ve
kopma dayanımını arttırır. Hazır beton harçlarının dayanıklılığını arttırır.
1.2.6.8. Sıvalarda
Sıvaların uzun ömürlü olması için mikro donatı kullanma fikri çok uzun
yıllardır vardır. Eskinin saman ve hayvan kılları gibi malzemelerin yerini organik
olmayan, betona zarar vermeyen polipropilen lifler almaktadır.
İlaç, gıda ve spor tesislerinde çatlaksız, boşluksuz, tozumasız ve hijyenik
yüzeyler elde etmenize yardımcı olur. Betonu ve içinde bulunan donatıyı
kimyasalların korozif etkisinden donma çözülme sonucu oluşan yıpranmadan korur.
Kenar ve köşelerin dayanımını arttırır, parçalanmayı ve dökülmeyi önler.
Polipropilen kullanımı işçiliği kolaylaştırır, geri düşme ve sıçrama kaybını azaltır.
Tutunmayı arttırır, çatlak ve yarıklarda rötuş yapma ihtiyacını kaldırır.
Dış yüklerin açtığı yapısal çatlakların önlenmesi, yapıların taşıma gücünün
artırılması, sünmenin azaltılması, taşıyıcı donatının miktarının azaltılması, kiriş,
kolon ve döşemelerin kesitlerinin inceltilmesi, beton bakımı ve kür maddesi
kullanımı yerine ve bu amaçlarla kullanılamazlar.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
29
1.3. Çelik Lif Katkılı Betonlar
1.3.1. Çelik Lif
Genel olarak beton yorulma dayanımını, aşınma dayanımını, çekme
dayanımı, çatlama sonrası yük taşıma dayanımını ve enerji emme kapasitesi
bakımından zayıf bir malzemedir. Betonun bu özelliklerini belirgin olarak artırmak
amacı ile lifli betonların farklı alanlarda kullanılma ihtiyacının artması ile beton
teknolojisinde yeni araştırmaların yapılmasına neden olmaktadır. Özellikle kompozit
malzeme teorilerinin pratikte yaşanan teknolojik gelişmelerle ve yeni malzemelerin
betonda kullanılmasını hedeflenmektedir. Bu malzemelerden biride beton
karışımlarına katılan farklı boyutlardaki çelik liflerdir.
Beton içerisindeki çelik lifi, betonun yapısını değiştiren ve ona plastik
davranış özelliği kazandıran bir malzeme olarak nitelendirebiliriz. Çelik lifli betonun
özelliği, onun arttırılmış plastik davranışı ve enerji yutma yeteneğidir (Şimşek,
2004).
Çelik lif donatılı betonlar, 60’lı yılların başında geliştirildi ve lif tipleri
üzerinde yıllar boyu süregelen araştırmalar ve uygulamalar, bu malzemeyi dünya
çapında çeşitli uygulamalarda bilinen bir teknoloji haline getirdi. Günümüzde halen,
dizayn ve hesap metotları geliştirilmektedir. Çelik lif donatılı betonlar için ilk
uygulama alanlarından biri, elastik zemine oturan beton plaklar oldu. Bugün
milyonlarca metrekare çelik lif donatılı zemin betonu dökülmektedir. Mikro çatlaklar
arasında köprü görevini gördükleri ve gerilmeleri geniş bir alana transfer ettikleri için
çelik lifler, kırılgan beton yapısını esnek ve dayanıklı hale getirmektedir. Sonuçta,
gerilmelerin beton içindeki dağılımı değişmekte, yük taşıma kapasitesi belirgin bir
şekilde artmaktadır. Tutkallı çelik lifler kolayca betona katılmakta ve homojen
dağılmaktadır (Yerlikaya, www.beksa.com.tr).
Basınç etkisi altında mekanik davranışları elverişli olan yapı malzemelerinin,
çekme ve eğilme etkisi altındaki davranışları çoğu zaman yeterli olmamaktadır. Bu
malzemelerin elverişli olmayan mekanik özelliklerinin iyileştirilmesi için beton
içerisine karıştırılan çelik liflerin yapısı çekme özelliğine karşı bir düzeltme ve
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
30
kullanım özelliği sağlamaktadır. Çelik lifli betonların üretilmesindeki ana amaç;
malzeme tokluğu, darbe yüklerine karşı direnci, eğilme dayanımı gibi özelliklerin
artırılmasına yöneliktir.
Çelik lif donatılı betonları karakterize eden en önemli özelikleri, tokluk ve
dinamik yüklere dayanımıdır. Başka bir değişle, betonun enerji yutma
kapasitesindeki büyük artıştır. Basınç ve eğilme–çekme gerilmeleri çelik liflerin
rolünden ziyade beton kalitesine, tokluk ise çelik liflerin performansına bağlıdır
(Yerlikaya, 2003).
1.3.2. Çelik Liflerin Sınıflandırılması
TS 10513 (1992)’e göre çelik lif sınıfları ve tipleri şu şekilde verilmektedir.
A Sınıfı: Düz, pürüzsüz yüzeyli lifler
B Sınıfı: Bütün uzunluğu boyunca deforme olmuş lifler
• Tip 1: Üzerinde girintiler (çentikler) açılmış lifler
• Tip 2: Uzunluğu boyunca dalgalı (kıvrımlı) lifler
• Tip 3: Ay biçimi dalgalı lifler
C Sınıfı: Sonu kancalı lifler
• Tip 1: İki ucu kancalı lifler
• Tip 2: Tek ucu kancalı lifler
Lifler pas, yağ ve petrolden arınmış ve temiz, çelik lifler düşük karbonlu
çelikten soğuk çekme işlemi ile elde edilmiş olmalı, çekme-kopma gerilmesi
ortalaması 345 N/mm2, her bir lif ise 310 N/mm2 den az olmamalıdır.
Çelik liflerin çapları 0.13-1.0 mm arasında olup, narinlikleri ise (uzunluk/çap
oranı) 30 ile 150 arasında değişmektedir. Lif boyları 13 mm den 70 mm ye kadar, lif
hacmi ise genellikle %0.5 ile %3 arasında değişmektedir.
Betonun zayıf özelliklerinin iyileştirilmesi için kullanılan çelik liflerin tanımı
ACI 544’e göre lif boyunun eşdeğer lif çapına bölünmesiyle elde edilen boy/çap
oranı olarak kabul edilmektedir. Bu oran aynı zamanda lifin narinliğini ifade
etmektedir. Beton takviyesinde genellikle daire en kesitli ve dikdörtgen en kesitli
çelik lifler kullanılmaktadır. Boyları 30-60 mm, çapları ise 0.5-1.0 mm arasında
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
31
değişen çelik liflerin yük etkisiyle kopmadan, matristen sıyrılmalarına rağmen çekme
dayanımlarının en az 345 N/mm2 olması istenmektedir. Uçları kancalı üretilen çelik
liflerin sıyrılma davranışları düz olanlara oranla daha yüksek olmaktadır.
Düşük karbonlu çelikten üretilen çelik lifler genellikle;
• Soğukta çekilen liflerin kesilmesiyle,
• Çelik plakaların kesilmesiyle,
• Erimiş haldeki çelik potasından çıkarılması ile elde edilmektedir.
Sert çekilmiş düşük karbonlu çelik C1008’den üretilen çelik liflerde, yüksek
ve üniform çekme gerilmesiyle düşük uzama özelliği birleştirilmiştir. Beton
içerisinde bulunan liflerin nihai yükleri kırılma ve kopma olmadan taşımaları gerekir.
Çelik lifler 1100 N/mm2 çekme mukavemeti ile bunu gerçekleştirir. Düşük elastik
limitleri (%0.2), yüksek çekme gerilmesiyle birleştirilmiştir.
1.3.3. Çelik Liflerin Performansları
Çelik lif donatılı beton, ince çelik liflerin beton kütlesi içine homojen olarak
dağıtıldığı 3 boyutta donatılı betondur. Çelik lifler betonların çatlak direncini,
geçirgenlik ve süneklik gibi özeliklerini arttırır. Ulaşılması istenen performans
seviyesi beton kalitesi, çelik liflerin narinlik oranı (uzunluk/çap) ve dozaja bağlı
olarak değişir. Seçilen deney metoduna bağlı olarak çelik lif donatılı beton
performansının seçilmesi gerekir. Bu seçimde en önemli parametre yapı güvenliği ve
sünekliktir. Çelik lifler, taze betonda oluşmaya başlayan mikro çatlaklar arasında
köprü teşkil ederek, iç gerilmeleri bütün kitle içine yayar ve servis yükleri altında
çatlak yayılma ve büyümesinin önüne geçerler. Servis yüklerinden başka ani
etkileyen deprem gibi dinamik yüklemelere karşı enerji yutma yetenekleri nedeni ile
betonun dağılmasını engellerler (Yerlikaya, 2003).
Çelik liflerin teknik üstünlüğü pek çok bileşenden oluşur. Bunlar ;
• İdeal uzunluk/çap oranı,
• Ankrajlı uçlar sayesinde kontrollü sıyrılma,
• Yüksek çekme mukavemeti (min. 1100 N/mm2),
• Tutkallı demetler ile homojen şekilde yayılma.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
32
Çelik liflerin en önemli özellikleri ise şunlardır.
1. Eğilme mukavemeti ve tokluk: Çelik liflerin amaçlarından bir tanesi çatlak
sonrası betonun enerji yutma kapasitesini artırmak ve eğilme mukavemetini
belirli bir değere çekmektir.
2. Çatlak kontrolü: Çelik lifler çatlakları bir köprü halinde aktararak çatlağın
ilerlemesini önler.
3. Şok darbe dayanımı: Çelik lifler homojen dağılmaları sayesinde darbe
dayanımını arttırır.
4. Yüzey kabarmasının yok edilmesi: Çelik lifli betonda küçük lif çapı, kesintili
donatı sistemi ve yüksek yüzey/hacim oranı ile klasik demir donatılarında
paslanma sonucu oluşan kabarma olayı görülmez.
1.3.4. Çelik Lif Beton Karışım Esasları ve Kullanım Oranları
Çelik lifli betonların karışımları için beton yapısı ve kalitesi TS 10514’de
(1992) verilmektedir. Buna göre:
• Çimento miktarı en az 320 kg/m3 ve su/çimento oranı en çok 0.55 olmalıdır.
• Kum (0-4 mm) miktarı, toplam agrega kütlesinin %40-%45’i olmalıdır.
• En büyük dane büyüklüğü, doğal agregalar için 28 mm, kırma taşlar için 32
mm olmalıdır. 14 mm’den büyük agrega oranı, %15-%20 ile sınırlanmalıdır.
• Betonun karakteristik basınç mukavemeti en az 20 N/mm2 olmalıdır.
• Betona işlerlik sağlaması amacı ile akışkanlık verici katkılar kullanılabilir.
• Betonda bulunması gereken 0.25 mm’den küçük ince malzeme miktarı
Çizelge 1.7’de verilmiştir.
Çizelge 1.7. Betonda bulunması gereken ince malzeme miktarı
İnce malzeme miktarı (<0.25 mm) Maks. dane büyüklüğü (mm) kg/m3 L/m3
8 525 180-185 16 450 150-155 32 400 130-135
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
33
1.3.4.1. Çelik Lif Karışım Yöntemleri
Karışıma ilk malzeme olarak liflerle başlanmamalı, çelik lifler kum ve
agregalarla beraber ya da hazırlanmış betona ilave edilmelidir. Karışım anında çelik
liflerin bir araya gelip topaklanarak karışımı güçleştirmeleri ve karışım sırasında
liflerin eğilerek deforme olmaları önlenmelidir. Bunun içinde özellikle lif miktarı
aşılmamalı gerekiyorsa bağlayıcı ve ince agrega miktarı arttırılarak karışımın
kohezyonu arttırılmalıdır. İşlenebilirliği arttırmak içinde akışkanlaştırıcı kimyasal
katkılar kullanılmalıdır. Demetler halindeki lifler karışımda ayrılıncaya kadar
karışıma devam edilmelidir. Çelik lifli betonların hazırlanmasında belli başlı üç
yöntem vardır. Bu yöntemler ve karıştırma kuralları TS 10514’de belirtilmiştir.
1. Beton Santralında Karışım Yöntemi
• Kum, çakıl ve çelik lifler bir konveyör band aracılığı ile karıştırma
kazanına verilebildiği gibi, beton santralının tartı kovasına da konabilir.
Her iki durumda da, çelik lifler kum ve çakılın üzerine dökülmelidir.
• Karışıma, çimento, su ve gerekli ise uçucu kül ilave edilmelidir.
• Bütün lifler ayrılıp dağılıncaya kadar karıştırılmalıdır. Gerekli süre mikser
tipine bağlı olup, bu süre 1-2 dakika olmalıdır.
• Karıştırma kazanı içinde hazırlanan betona lifler en son olarak da ilave
edilebilir. Bu durumda karıştırmaya lifler homojen dağılıncaya kadar
devam etmelidir.
2. Transmikserde Karışım Yöntemi
• Agrega ve lifler transmiksere konarak karıştırılmalıdır.
• Çimento ve su ilave edilmelidir.
• 2-4 dakika sonra karışım kontrol edilmelidir. Homojen karışım gözle fark
edilmelidir.
3. Transmikserde İlave Yöntemi
• Diğer karıştırma yöntemleri mümkün olmadığında zaman uygulanır.
• Transmiksere konan beton, mikser kapasitesinin %80’ini aşmamalıdır.
• Yüksek su/çimento oranından kaçınmak için akışkanlık verici katkı
maddeleri kullanılmalıdır.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
34
• Lifler, miksere 20-30 kg/dak hızı ile konmalı ve bu esnada mikser
tamburu en yüksek hız ile çevrilmelidir.
• Karıştırma zamanı mikser tipine bağlıdır. Bütün lifler betona
karıştırıldıktan sonra mikser kısa müddet ile durdurulmalı ve lif dağılımı
göz ile kontrol edilmelidir. Homojen dağılım elde edilemezse,
transmikserin bu karışım yöntemi için uygun olmadığına karar
verilmelidir.
1.3.4.2. Çelik Lif Kullanım Oranları
Homojen bir beton karışımı elde edebilmek için kritik çelik lif miktarı
aşılmamalıdır. Çelik lif teçhizatlı betonun karışımını kolaylaştırmak ve gerekli
olduğu lif miktarını artırmayı sağlamak amacıyla ince agrega kullanılmalıdır. Taze
betonda; homojen lif dağılımı, gözle kontrol edilmeli birbirlerine yapışık lifler
halinde betona karıştırılan lif demetler veya lifler beton içinde tamamen dağılıp,
ayrılıncaya kadar beton karışımı devam etmeli ve üniform dağılım göz ile fark
edilmelidir. Lif takviyeli beton, döküm yerine kamyon ve transmikser ile
nakledilebilir. Transmikserler kullanıldığında, mikser düşük hızda döndürülmelidir.
Betona karıştırılacak en fazla lif miktarı, agreganın en büyük dane çapına ve
uzunluk/çap oranına bağlı olarak Çizelge 1.8’de gösterilmiştir (TS 10514, 1992).
Çizelge 1.8. Betona ilave edilen maksimum lif miktarı, kg/m3
Uzunluk/çap = 60 Uzunluk/çap = 75 Uzunluk/çap = 100 Tane
çapı (mm) Dökme Pompa Dökme Pompa Dökme Pompa
32 50 40 40 30 30 25 16 85 65 70 55 55 40 8 125 95 100 75 75 55 4 160 120 125 95 95 70
İyi bir karışım için çelik lif miktarı beton hacmine oranla %0.5 ila %1.5
arasında olup, %2 ve daha fazlasına çıkarmak mümkün olmakla birlikte, %0.5’in
altına da düşülmemelidir.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
35
1.3.5. Çelik Lifin Beton Özellikleri Üzerine Etkileri
Geleneksel beton içerisine farklı miktarlarda ve belirli özelliklerde çelik
liflerin katılması ile normal betonun zayıf olarak bilinen birçok özelliğini
iyileştirerek performanslarını arttırmaktadır. Bu iyileşmeler Çizelge 1.9’da ve
aşağıda özetlenmiştir (Uğurlu, 1994).
Çizelge 1.9. Çelik lifli betonun teknik özellikleri (Uğurlu, 1994)
Beton Özelliği Artış (%) Tokluk 100-1200 Darbe Dayanımı 100-1200 İlk Çatlak Dayanımı 25-100 Çekme Dayanımı 25-100 Nihai eğilme Dayanımı 50-100 Yorulma dayanımı 50-100 Deformasyon Kapasitesi 50-100 Basınç Dayanımı ± 25 Kavitasyon Dayanımı 300 Elastisite Modülü ± 25
1.3.5.1. İşlenebilirlik
Beton içerisine çelik liflerin katılmasıyla işlenebilirlik özelliklerinde bazı
değişiklikler gözlenir. Şimdiye kadar yapılan tüm çalışmalarda betona katılan çelik
lif ilavesinin işlenebilirlikte önemli derecede azalmalara yol açtığını tespit edilmiştir.
Bu azalma üzerindeki en önemli iki faktör, karışımdaki lif hacmi ve narinlik diye
tanımlanan lifin uzunluk/çap oranıdır. Yine çalışmalar göstermiştir ki çelik lif ile
güçlendirilmiş betonların işlenebilirliğinin ölçümünde slump yönteminin pek
kullanılmadığını ve en uygun yöntemlerin ters çevrilmiş koni ve vebe yöntemleri
olduğunu göstermektedir. Çelik lif miktarının beton içerisinde artması ile
işlenebilirlikte azalmalar meydana gelmektedir. Ayrıca narinlik oranının artması da
yani çelik lif performansının artması ile de işlenebilirlik zorlaşmaktadır. Çelik lif tipi
ve geometrik şekli işlenebilirliği olumlu ya da olumsuz etkileyebilmektedir.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
36
1.3.5.2. Enerji Yutma Kapasitesi (Tokluk)
Çelik lif donatılı betonların karakterize eden en önemli özelliklerden biri,
onun tokluğudur, başka bir deyişle, enerji yutma kapasitesidir. Tokluk, beton
içindeki çelik liflerin rolüne bağlıdır ve lifli betonların işlevselliği değerlendirilirken
esas alınan bir parametredir. Bu özellik çelik lifli betonun lif miktarı, narinlik oranı,
lif boyu, lif geometrisi ile yükleme hızı ve numune boyutları gibi faktörlerden
etkilenir. Bu sözünü ettiğimiz, enerji yutma kapasitesinin ölçümü JSCE-SF4 Japon,
ASTM 1018 USA, TS 10515 standartlarında belirtilmiş ve yük-deformasyon eğrisi
altında kalan alanın hesaplanması ile bulunur. Betondaki lif içeriğinin artması, lif
boyunun ve narinlik oranının büyümesi ile betonun tokluğu da artmaktadır.
1.3.5.3. Dayanım
Çelik liflerin yüksek çekme dayanımlarından dolayı çelik lifli betonların
eğilme dayanımları normal betonlara göre %50-100 arasında artış göstermektedir.
Betonda ilk çatlaktan sonra çelik liflerin çatlak sonlarından gerilme transferi ve
dağılımı yapması sebebiyle yük ilk çatlaktan sonra bir miktar daha artar ve
maksimum eğilme dayanımı lifsiz betona göre daha fazla olur. Fakat çelik lifli
betonların basınç dayanımları, çelik liflerin beton içerisinde gelişi güzel
dağılmasından dolayı her zaman olumlu etkilememektedir. Basınç dayanımlarında
artışlar görülebileceği gibi bazen de basınç dayanımı kayıpları ortaya
çıkabilmektedir. Basınç ve eğilme-çekme gerilmeleri, çelik liflerin rolünden ziyade,
beton kalitesine bağlıdır. Diğer özellikleri ise, homojen dağılmış lif donatıya bağlı
olarak etkili bir çatlak kontrolü, artan darbe, yorulma ve aşınma dayanımıdır.
Tokluktan sonra çelik liflerin önemli derecede performans artışı sağladığı özellik
betonların darbe dayanımlarıdır. Çelik lifler darbe aşınmasının neden olduğu mikro-
kırılma çatlaklarını kontrol ederek betonların aşınma hasarlarını azaltmaktadır.
Ayrıca çelik lifler beton kaplamaların yüzeylerinin pullanmasını önleyici etki
yapmaktadır.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
37
1.3.5.4. Rötre
Hacimsel büzülme anlamına gelen rötre betonda termik, plastik, kuruma ve
karbonatlaşma olarak dört faklı rötre oluşumunun betonda değişik priz süreçlerinde
farklı nedenlerle meydana gelen çatlakların artarak ve büyüyerek çoğalmasından
kaynaklanır. Bu nedenle priz süreci ve daha sonraki süreçte ortaya çıkan çekme
gerilmelerini beton matrisinde alabilecek ve gerilmeyi çatlak olmayan bölgelere
aktarıp dağıtacak liflere ihtiyaç vardır. Kritik yapılarda ve güçlü büzülmelerin
olabileceği yerlerde çelik lifler kullanılmaktadır. Lif miktarının, narinlik oranının ve
lif uzunluğunun artması ile rötrede azalmalar meydana gelmektedir.
1.3.5.5. Dayanıklılık
Tutkallı demetler halinde bulunan çelik liflerin karışım esnasında tek tek
tanelere ayrılamamasından dolayı beton içerisinde kalması sonucu betonda
boşlukların doğmasından dolayı çelik lifli betonlarda boşluk oranının artması sorunu
vardır. Bu şekilde boşluklu betonlar geçirgenliği de olumsuz etkilemektedirler.
Geçirgenliğin artması da çelik lifin korozyona uğramasına yada kimyasal
reaksiyonlar sonucu bozulmaları arttırabilecektir. Lifli betonlarda iyi bir karışım, iyi
yerleştirme, iyi bir sıkıştırma ve iyi bir bakım sonucu çelik lifli betonlarda
dayanıklılık sorunu önlenebilecektir.
Çelik liflerin betonların donma-çözülme direncine etkisi önemli düzeyde
değildir. Buna karşılık çelik lifler mikro çatlak oluşumunu ve yayılmasını geciktirir.
Buna bağlı olarak donma-çözülme esnasında betonun göçme ve hasar görmesini
yavaşlatır. Göçme modundaki bu iyileşme çelik lifin çatlak köprüleme etkisine ve
çatlak tutma becerisine bağlı olmaktadır. Dolayısıyla çelik lif donatılı betonların
donma-çözülme etkisinde kütle kaybı normal betonlardakine benzer olmaktadır.
Çelik lifler genel olarak betonların aşınma, erozyon ve kavitasyon dirençlerini ise
artırmaktadır.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
38
1.3.6. Çelik Liflerin Kullanım Alanları
Çelik lif katkılı betonlar son yıllarda; dayanıma olan olumlu etkileri ve enerji
yutma kapasitelerinin fazla olması nedeniyle yaygın olarak uygulama alanı bulduğu
kullanım alanları aşağıda özetlenmiştir (www.beksa.com.tr).
1.3.6.1. Endüstriyel Zeminlerde
Dayanıklılığın ve çarpma rijitliğinin yüksek olduğu fabrika zemini, dersiz
zemin, ağır yüklü stok sahası, süper düzgün zemin, soğuk hava deposu yapılarının
inşasına imkân verir. Ayrıca yük taşıma kapasitelerinin yüksek olması, çatlak
kontrolü sağlaması, dinamik ve ani yüklemelere karşı yüksek direnç göstermesinden
dolayı endüstriyel yapıların zeminlerinde kullanılmaktadır.
1.3.6.2. Yapılarda
Sünekliğinin yüksek olması depreme dayanıklı konut yapılarında, endüstriyel
ve nükleer atık depolanan yapılarda, koruma ve savunma amaçlı depo ve silolarda,
güç santralinin yapımında enerji yutma kapasitesinin yüksek olması nedeniyle
kullanılmaktadırlar. Geleneksel betonlara göre çelik liflerle güçlendirilmiş betonlar
parçalanmama dayanıklılığına da sahiptirler. Çelik lifler, beton dağılmadan önce
büyük miktarda enerji emme kapasitesine sahip olmaları nedeniylede küçük
çatlakları bir arada tutarlar.
1.3.6.3. Tünellerde ve Madenlerde
Maden tavan destekleri, tünel içi kaplama, tünel segmanları, püskürtme
beton, istinat duvarları, şev stabilitesinde kenar ve köşelerde oluşan hasarları en aza
indirmek, onarım maliyetini azaltmak üretimde verimlilik için çekme donatısı
kullanılmadan yüksek dayanımlı beton elde edilir.
1. GİRİŞ Okan KARAHAN
39
1.3.6.4. Dış Saha Kaplamaları
Havaalanı, karayolu, benzin istasyonu ve liman zeminleri gibi yol
kaplamalarında aşınma ve çekme dayanımının yüksek olmasından dolayı dayanımı
ve dayanıklılığı yüksek beton elde edilir.
1.3.6.5. Panel ve Borularda
Kafes üretiminin ortadan kalkması ile üretimin hızlanması, sıyrılmaya karşı
liflerin ankrajları sayesinde üstün direnç, üretimde, taşımada, stoklama da meydana
gelebilecek ufalanma, kopma ve dökülmeleri azaltmak amaçlarıyla panellerde
kullanılırlar.
Büyük çaplı beton borularda donatılı uygulamalardan daha ekonomik oluşu,
ilk çatlama yükünün arttırması, ısıl çatlamaları ortadan kaldırması, betonarme
borunun sünekliğini arttırması, borunun her tarafına dağıldığından muf kısmında
oluşabilecek çatlak ve kırılmaları ortadan kaldırabilmesinden dolayı beton ve
betonarme borularda kullanılmaktadır.
1.3.6.6. Su Yapıları ve Arıtma Tesisleri
Baraj, kanal, kanalet, dinlendirme havuzu ve arıtma tesisi sistemlerinde
aşınma direnci yüksek olduğundan kavitasyon hasarlarına karşı kaplamalarda
kullanılmaktadırlar.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
40
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Uçucu kül gibi, atık malzeme ve yan ürünlerin değerlendirilmesi, hem çok
kısıtlı olan doğal malzemelerin kullanımını azaltarak doğanın tahrip edilmesini
önlemekte, hem de malzemelerin atılmak üzere depolanması durumunda çevrede
meydana gelecek problemleri en aza indirmektedir. Ayrıca silisli ve alüminli amorf
yapıya sahip olmaları ve çok ince taneli olarak elde edilebilmeleri, uçucu küllerin de,
aynen ince taneli doğal puzolanlar gibi, puzolanik özellik göstermektedirler. Bu
nedenle, hem çimento üretiminde hem de beton katkı maddesi olarak büyük
miktarlarda doğrudan kullanılabilmektedirler.
Uçucu külün betonda çimentoyla yer değiştirerek kullanımı çimentodan
büyük ölçüde ekonomi sağlar. Bunun yanında uçucu kül betonun işlenebilmesini, su
gereksinimini, terlemesini, ayrışmasını ve hidratasyon ısısını düşürür. Betonların ileri
yaştaki dayanımlarını, geçirimsizliğini, zararlı kimyasallara dayanıklılığını arttırır ve
alkali-agrega reaksiyonu bir oranda önler. Kısacası uçucu külün bilinçli olarak çeşitli
alanlarda kullanımı ile hem kullanıcı, hem de külü üreten için ekonomik avantajlar
sağlar, atık bir madde ortadan kalktığı için çevre korunmuş olur.
Yukarıda ifade edilen sebepler nedeniyle günümüzde uçucu külün çimento ve
betonda kullanımı vazgeçilmez unsurlardan olmuştur. Bundan dolayı bu çalışmada
liflerle güçlendirilmiş betonlarda uçucu kül kullanılmıştır. Literatürde, lifli betonun
kullanılması halinde işlenebilmeyi kolaylaştırmak amacıyla karışıma uçucu kül
katılması lifli betonun aderans dayanımını arttırdığı, puzolan katkısının lifli
betonlarda olumlu etkiler sağladığı, liflerin homojen dağılması için uçucu kül gibi
ince partiküllerinin gerekli olduğu belirtilmektedir. Ayrıca uçucu küllü betonlar ve
lifli betonlar ile ilgili birçok çalışma yapılmasına rağmen liflerle güçlendirilmiş
uçucu küllü betonlar üzerinde çok fazla çalışma yapılmamıştır. Bu amaçla uçucu
külün ve liflerin beton özelliklerine etkileri üzerinde kapsamlı bir şekilde
araştırılmıştır. Uçucu küllü betonlar, liflerle güçlendirilmiş betonlar ve liflerle
güçlendirilmiş uçucu küllü betonlarla ilgili yapılmış önceki çalışmalar aşağıda
sunulmuştur.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
41
2.1. Uçucu Küllü Betonlar
Ramyar (1993), araştırmasında Türkiye’de üretilmekte olan ve linyitin
yakılmasından elde edilen dört çeşit uçucu külün, portland çimentosu-uçucu kül
sistemlerinin özelliklerine etkisini incelemiştir. Uçucu küllerden birisi düşük kireçli
Tunçbilek ve diğer üçü yüksek kireçli Afşin-Elbistan, Seyitömer ve Soma-B dir.
Karışımlarda çimento ağırlığının %10, %20 ve %40’ı kadar uçucu kül kullanmıştır.
Uçucu külün karışımlara eklenmesi, karışımdan alınan çimentonun ağırlığına eşit ve
ondan fazla olmak suretiyle iki değişik yöntemle yapmıştır. Taze karışımların normal
kıvam, priz süresi, su ihtiyacı, akma, çökme, hava içeriği ve sertleştikten sonra
dayanım, puzolanik aktivite indeksi, elastisite modülü, sülfat direnci büzülme ve
karbonatlaşma özelliklerini incelemiştir. Deneyler sonucu, Tunçbilek ve Soma-B
küllerinin, çimentonun %40 oranında kullanıldıklarında bile, portland çimentosu-
uçucu kül sistemlerinin birçok özelliğini iyi yönde etkiledikleri saptanmıştır.
Bununla birlikte, Afşin-Elbistan ve Seyitömer külleri yüksek dozda kullanıldığı
takdirde portland çimentosu-uçucu kül sistemlerinin birçok özelliğini olumsuz yönde
etkilediğini belirtmiştir.
Başyiğit (1993), çalışmasında yüksek oranda, yüksek kalsiyumlu uçucu kül
katılmasının beton özelliklerine etkilerini araştırmıştır. Çimento dozajı 300 kg/m3
olan ve çimentonun yerine kullanılan uçucu külü %10, %30, %50 ve %70
oranlarında kullanmıştır. Taze beton deneylerinde uçucu kül miktarının artması ile
betonun işlenebilme özelliğinde bir artma meydana geldiğini ve böylece uçucu kül
katkısının su ihtiyacını azalttığından dayanım artışına etkisinin olumlu olacağını
belirtmiştir. Basınç dayanımları açısından optimum uçucu kül katılış oranının %10-
%30 arasında değiştiğini ve uçucu külün çimentoya katıldığı katkı nispetinde orantılı
olarak hidratasyon ısısını düşürdüğünü belirtmiştir.
Yazıcı ve Baradan (1995), uçucu kül katkılı yüksek dayanımlı beton
üretilmesi çerçevesinde 75 MPa basınç dayanımına sahip bağlayıcı malzeme içeriği
%100 PÇ-42.5 çimentosu olan yüksek dayanımlı beton (YDB) ve yine aynı
malzemelerle çimento yerine %25 oranında uçucu kül ikame edilen uçucu küllü
yüksek dayanımlı betonlar (UKYDB) üretmişlerdir. Yüksek dayanımlı betonlar
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
42
üzerinde fiziksel, mekanik ve durabilite deneyleri yürütmüşlerdir. %25 oranında
uçucu kül kullanılarak 28. günde 68.4 MPa’lık basınç dayanımına ulaşarak,
YDB’dan %9.4 oranında düşük olduğunu belirtmişlerdir. Basınç dayanımı ve
elastisite modülünü düşürürken çekme ve eğilme dayanımlarını çok az bir miktar
arttırdığını belirtmişlerdir. YDB’da %25 oranında uçucu kül katkısının geçirimliliği
önemli oranda azalttığını ve kimyasal etkilere karşı iki aylık periyot içerisinde
sülfürik asit dışında betonun performansının arttığını belirlemişlerdir. Yüzeysel
aşınmayı, katkısız yüksek dayanımlı betona kıyasla arttırdığını ve 25 ve 50 tekrarlı
donma çözülme deneyleri sonucu uçucu kül katkısının dayanıklılığa anlamlı bir
şekilde değiştirmediğini tespit etmişlerdir.
Erdinç (1995), çalışmasında Orhaneli uçucu külünün betonlarda dayanım ve
klor geçirimliliğini araştırmıştır. Araştırma sonucunda, harçlarda ve betonlarda uçucu
kül kullanımı erken yaşlarda dayanımını bir miktar azaltabilmekte ancak devam eden
puzolanik etki ile ileriki yaşlarda bu etkinin azalmakta hatta ortadan kalktığını ifade
etmiştir. Uçucu kül kullanımıyla kılcallığın şahit betona oranla arttığını ve salt
çimentolu betonların uçucu küllü betonlardan daha düşük poroziteye sahip
olduklarını belirtmiştir. Bütün yaşlarda uçucu kül kullanımıyla salt çimentolu
betonlara oranla düşük klor geçirimliliği elde etmişlerdir. Salt çimentolu betonlarda
yaşa ve karışıma bakılmaksızın basınç dayanımı artışı ile klor geçirimliliği
azalmıştır. Uçucu küllü betonlarda ise basınç dayanımlarından nispeten bağımsız
olarak düşük klor geçirimliliği elde edilmiş ve uçucu küllü betonlarda klor
geçirimliliği uçucu külün ilave oranı ve çimento dozajına karşı daha hassas olduğu
belirtilmiştir. Yüksek hacimli uçucu kül içeren betonlarında güvenle
kullanılabileceğini, minimum çimento dozajına uyma ve külün özelliklerini ve
kullanılabilecek karışım oranını tespit etme zorunluluğu ve uçucu külün ekonomik ve
teknolojik sebeplerle hazır beton sektöründe değerlendirilmesi gerektiğini
vurgulamıştır.
Gökçe ve Özturan (1996), uçucu kül puzolanik aktivitesinin tayini ile ilgili
mevcut bazı standartları ele almışlar, bu standartlardan elde edilen test sonuçlarını
birbirleri ile karşılaştırmışlar ve her standardın uygunluğunu tartışmışlardır. Söz
konusu standartlar TS 639, Amerikan ASTM C311 ve İngiliz BS 3892 olmakla
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
43
birlikte, TS 639 ayrıca modifiye edilmiş, böylece dört farklı test metodunu kapsayan
bir araştırma gerçekleştirmişlerdir. Çalışmada Seyitömer ve Soma termik
santrallerinden temin ettikleri uçucu külleri kullanmışlardır. Sonuçta, TS 639’un
öngördüğü test metodunun özellikle Seyitömer uçucu külü gibi harcın su ihtiyacını
önemli derecede arttıran küller için uygun ve geçerli bir yöntem olmadığını
bildirmişlerdir. TS 639, eşit S/(Ç+UK) oranı yerine ASTM ve BS standartlarında
olduğu gibi eşit işlenebilme dikkate alınarak modifiye edildiğinde daha yüksek
puzolanik aktivite sonuçları elde etmişler, ancak yine de ASTM ve BS
standartlarından elde edilen düzeye ulaşılamamışlardır. Standartlarda öngörülen
farklı bağlayıcı malzeme miktarlarının puzolanik aktivite değerlerinin değişik
düzeylerde olmasının esas sebeplerinden biri olduğunu belirtmişlerdir.
Turanlı ve ark. (1997) çalışmalarında Çayırhan uçucu külünün portland
çimentosu-uçucu kül hamur ve harçlarının özelliklerine etkilerini incelemişlerdir.
Karışımlarda çimento ağırlığının %10, %20, %30 ve %40’ı kadar uçucu kül
kullanmışlardır. Aynı zamanda, uçucu küllü karışımlar, yalnız portland çimentosu
içeren karışımlarla da kıyaslanmıştır. Portland çimentosu-uçucu kül sistemlerinin
normal kıvam, priz süresi, hidratasyon ısısı, basınç dayanımı, eğilmede çekme
dayanımı ve büzülme özelliklerini incelemişlerdir. Sonuç olarak
• %10, %20 ve %30 uçucu kül karışımlarında normal kıvamın portland
çimentosundan farklı olmadığını %40 uçucu kül de ise normal kıvamın
arttığını,
• Uçucu küldeki yüksek CaO’dan dolayı %30 ve %40 uçucu kül karışımlarında
ilk ve son priz sürelerinde biraz gecikme olduğunu,
• Hidratasyon ısısı değerinin uçucu kül yüzdesi arttıkça azalmakta olduğunu,
• PÇ-UK karışımlarının hepsinde kontrol numunelere göre daha düşük basınç
ve eğilmede çekme dayanımları görüldüğü,
• Uçucu küllü karışımların büzülmeyi arttırdığı, özetlemişlerdir.
Ayrıca Çayırhan uçucu külünün inceliğinin 2182 cm2/g olması, gerek puzolanik
aktivitesinin %66 olmasına ve erken dayanımlarının düşük olmasına neden olduğu
belirtilmiştir. Çalışmalarında Çayırhan uçucu külünün çimento sistemlerinde %10 ile
%20 arasında kullanılabileceği belirtmişlerdir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
44
Özcan (1997), çalışmasında Seyitömer ve Tunçbilek santrallerinden sağladığı
uçucu külleri %10, %20 ve %30 oranlarında çimento ile yer değiştirerek betonların
mekanik ve durabilite özelliklerine olan etkilerini incelemiştir. Maksimum tane çapı
16 mm ve çimento dozajı 320 kg/m3 olan 19 seri beton üretmiştir. Deneyler
sonucunda, uçucu küllerin betonda işlenebilirliği iyileştirdiğini ve betonda su
ihtiyacını azalttığını gözlemiştir. Uçucu külün puzolanik aktivite deneyinin ASTM
C-311’e göre yapılmasının ihtiyaç duyulan su miktarının belirlenmesi açısından daha
kontrollü olduğu ve daha iyi sonuç verdiğinin görüldüğünü belirtmiştir. Eğilme ve
basınç dayanımlarında erken yaşlarda uçucu küllü betonlar şahidin altında
kalmışken, ileriki yaşlarda şahidin üstünde dayanım verdiğini belirtmiştir. Çimento
miktarının %10 ve %20 azaltıldığı uçucu küllü betonlarda gerek mekanik gerekse
durabilite açısından iyi sonuçlar elde edildiğini, ancak çimentonun %30
azaltıldığında ise üretilen uçucu küllü betonlar her açıdan çok kötü sonuçlar verdiğini
belirtmiştir. Seyitömerin etkinlik katsayısının Tunçbilek’e göre daha yüksek
çıktığını, bununda puzolanik aktivitesinin daha iyi olmasının sonucu olduğunu
belirtmiştir.
Tunçbilek (1998) araştırmasında, bazı Türkiye uçucu küllerinin (Afşin-
Elbistan, Çatalağzı, Kangal, Orhaneli, Yatağan) portland çimentosu-uçucu kül
sistemleri üzerindeki etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Her termik
santralden, elektrostatik filtrenin birinci ve ikinci kademelerinden olmak üzere iki
farklı numune almış ve aradaki farkları incelemiştir. Karışımlarda, çimentonun
ağırlığının %0, %10, %20 ve %30’u kadar uçucu kül kullanmıştır. Portland
çimentosu-uçucu kül hamurları üzerinde normal kıvam, priz süresi ve hacim
genişlemesi; portland çimentosu-uçucu kül harçları üzerinde su ihtiyacı, dayanım
aktivite endeksi, basınç dayanımı, büzülme ve sülfat direnci deneyleri yapmıştır. Test
edilen uçucu küllerin standartlara bütünüyle uymasa da bazılarının beton bileşiği
olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Yüksek oranda katılmadığı takdirde tatmin
edici geç dayanımlar elde etmenin mümkün olmakla birlikte nispeten düşük erken
dayanımlar beklenilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yüksek oranda kireç ve sülfat
içeren C sınıfı uçucu küllerinin dışında kalan küllerin kullanımıyla dayanıklılığın
geliştirilebilmesinin mümkün olduğunu belirtmiştir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
45
Atiş (2000), yüksek oranda uçucu kül kullanımı ile üretilen betonun aşınma
direncini araştırmıştır. Betonun basınç dayanımı arttıkça aşınma direncinin de
arttığını görmüştür. Çok yüksek beton basınç dayanımlarında, çimento ağırlığının
%70’i ile yer değişim ile üretilen yüksek oranda uçucu kül kullanımının betonun
aşınma direncini aynı basınç dayanımına sahip uçucu kül konulmadan üretilen
betonun aşınma direncinden daha yüksek olduğunu gözlemlemiştir. Akışkanlaştırıcı
kullanımının betonların aşınma direnci üzerinde önemli bir etkisi olmadığını ayrıca
kür şartlarının betonun aşınmasının genel eğilimi üzerinde bir değişiklik
göstermediğini belirtmiştir.
Bilim (2001), yüksek oranda kalsiyum içeren standart dışı bir uçucu külün
beton içinde kullanabilirliğini ve hızlandırılmış kür karşısındaki davranışı araştırmak
üzere bir laboratuar çalışması yürütmüştür. Üç farklı bağlayıcı dozajında, su/çimento
oranları 0.40 ve 0.87 arasında değişen, toplam 48 beton karışımı hazırlamıştır. Uçucu
külün normal portland çimentosunu %0, %15, %30 ve %45 yer değiştirme
oranlarında ikamesiyle üretilen ve nemli ortamda kür edilen betonların 28 günlük ve
3 aylık basınç dayanımlarını ölçmüştür. ASTM ve Türk standartlarında göre
uygulanan ılık su metodu ve kaynar su metodu ile hızlandırılan beton basınç
dayanımlarını da ölçmüştür. Uçucu külün standart dışı olması gerçeğine rağmen,
uçucu kül içeren betonların sadece portland çimentosu ile üretilen betonlara yakın ya
da daha yüksek dayanım geliştirmesinden dolayı uçucu külün %15 ve %30 yer
değiştirme oranları arasında ağırlıkça çimentoyu ikame ederek beton içinde
kullanılabileceğini belirtmiştir. Ayrıca ılık su ve kaynar su hızlandırılmış kür
metotlarının uçucu kül içeren betonların basınç dayanımlarının %85 korelasyon
katsayısıyla tahmin edilebilmesinde kullanılabileceğini belirtmiştir. Dayanım
tahmininde, kullanılan uçucu kül miktarının önemsiz olduğu bulmuştur. Ilık su
metoduyla kaynar su metodu arasındaki ilişkinin korelasyon katsayısı ile doğrusal
formda olduğunu belirtmiştir.
Lee (2002), çalışmasında yüksek performanslı betonların gerilme-
deformasyon karakteristiklerini incelemiştir. Araştırmasında uçucu külü %10, %20
ve %30 oranlarında ağırlıkça yer değiştirmiştir. 28 günlük basınç dayanımları için
%10 ve %20 uçucu kül yer değişiminin dayanımı değiştirmediğini ancak %30 uçucu
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
46
külün kontrol karışıma göre biraz düşürdüğünü bildirmiştir. Uçucu küllü betonların
deneysel elastisite modüllerinin ASTM C469-94 teki formülle bulunan elastisite
modülü değerlerinden yüksek çıktığını ve bununda karışımdaki agregaların
karakteristiğinden kaynaklanabileceğini belirtmiştir. Deneysel elastisite modülleri
uçucu küllü betonların kontrol betonlarından biraz fazla çıktığını görmüştür. Uçucu
küllü betonların yarmada çekme dayanımları ise uçucu kül oranı arttıkça azaldığını
ve uçucu küllü betonların yarmada çekme dayanımlarının basınç dayanımlarının
yaklaşık %12’si olarak bulmuştur. Normal dayanımlı portland betonlarında bu oran
%8-10 arasında olduğundan, uçucu küllü betonların çekme dayanımlarına önemli bir
değişiklik yapmadığını belirtmiştir. Çimento ile yer değiştiren uçucu külün gerilme-
şekil değiştirme eğrisinin yükselen kısmında bir değişiklik olmadığını ancak azalarak
aşağıya inen tarafta ise az bir değişiklik olduğunu belirtmiştir. Böylece betonda
uçucu kül kullanımının betonun düktilitesini biraz arttırdığını bildirmiştir. Bu
çalışmada %30 uçucu kül yer değiştiren betonun sünekliliğinin normal betona göre
%9.8 oranında arttığını belirtmiştir. Bununda uygun oranda kullanılan uçucu külün
beton yapısının sünekliliğini az da olsa arttırabileceğini belirtmiştir.
Atiş ve ark. (2002), çalışmalarında standartlara uygun olmayan Afşin-
Elbistan termik santrali uçucu külünü beton içerisinde mineral katkı olarak
kullanılabilirliğini basınç ve çekme dayanımı ve hidratasyon sonucu oluşan sıcaklık
yükselmesi açısından değerlendirmişlerdir. Çimento dozajı 300 kg/m3, 400 kg/m3,
500 kg/m3 ile su-çimento oranında 0.35, 0.45, 0.55 ve uçucu kül yer değiştirme
oranları da ağırlıkça %0, %10, %20, %30 olan otuz altı beton karışımı
hazırlamışlardır. Su içinde kür edilen beton numunelerin 1, 3, 7 ve 28 günlük basınç
dayanımları ile 7 günlük yarılma çekme dayanımları tespit etmişlerdir. Beton içinde
oluşan sıcaklık yükselmesini termometre ile birer saat ara ile 24 saat ölçmüşlerdir.
Deneyler sonucunda, Afşin-Elbistan uçucu külü ağırlıkça %10- %20 oranında beton
içine mineral katkı olarak kullanılabileceği ancak, beton sıcaklığını düşme yönünde
etkilemediğinden, hidratasyon ısısını azaltmada kullanılamayacağını belirtmişlerdir.
Atiş (2003a), yüksek dayanımlı ve düşük kuruma rötreli yüksek hacimli
uçucu kül katkılı betonlar üzerinde çalışmıştır. F sınıfı uçucu kül ile yaptığı
çalışmalarda %50 ve %70 uçucu kül ikame oranlarına sahip betonların optimum
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
47
su/çimento oranında, portland çimentosu betonu ile kıyaslandığında önemli derecede
düşük rötre değerlerine sahip oldukları sonucunu elde etmiştir. Kullanılan
akışkanlaştırıcının rötreyi arttırdığını ancak uçucu kül kullanımı sonucunda portland
çimentosu betonuna kıyasla rötrede %40’a varan düşme gözlemiştir.
Sevim (2003), çalışmasında Afşin-Elbistan termik santralinden elde edilen
uçucu külün çimento ve beton katkısı olarak kullanılabilirliği harç ve çimento
hamuru numuneleri üzerinde yürütülen deneylerle araştırmıştır. Afşin Elbistan uçucu
küllerini %10 ve %20 oranında içeren harç numunelerin büyük bir kısmı şahit harç
numunelerine eşdeğer ya da karşılaştırılabilir mertebede basınç, çekme, aşınma
dayanımı karbonatlaşma, boşluk oranı ve kapiler su emme katsayısı
gerçekleştirdiğini belirtmiştir. Afşin-Elbistan küllerinin %10-%20 oranında çimento
ve beton katkısı olarak kullanılabileceği kanaatine varmıştır. Mevcut küllerin %10
oranında daha iyi sonuçlar verdiği gözlemiştir. Bu küllerin içinde bulunan ve şişme
etkisi gösteren bileşenlerin bir sonucu olarak, Afşin-Elbistan küllerinin rötre azaltıcı
ya da rötre dengeleyici bir özelliğinin olduğu ortaya çıktığını belirtmiştir. Afşin-
Elbistan küllerinin rötre dengeleyici katkı ya da rötre dengeleyici çimento üretiminde
kullanılacak bir hammadde olduğu kanaatine varmıştır. Külün inceltilerek
kullanılması sonucunda harç numunelerin özelliklerinde gelişme gözlemiş olup,
dayanımlarda artış, boşluk oranı, karbonatlaşma ve kapiler su emme katsayılarında
düşüş belirlemiştir.
Siddique (2004a), çalışmasında F sınıfı uçucu külü %35, %45 ve %55
oranlarında botanik adı Crotalaria juncea, uzunluğu 25 mm bir bitki olan san liflerle
birlikte %0.25, %0.50 ve %0.75 oranlarında kullanılarak betonlar üretmiştir.
Su/bağlayıcı oranı 0.47, akışkanlaştırıcı/bağlayıcı oranı ise %1.5 seçmiştir.
Deneylerde işlenebilirlik, basınç dayanımı, yarmada çekme dayanımı, eğilme
dayanımı ve darbe dirençlerini araştırmıştır. Deneyler sonucunda aşağıdaki sonuçlara
ulaşmıştır.
• Çimentonun yerine üç farklı oranda uçucu kül ile yer değiştirmesi ile şahide
göre işlenebilirliğin arttığı, san liflerin artması ile ise slump’ın düştüğünü
görmüştür. San lifli uçucu küllü betonlarda vebe zamanı artan lif oranı ile
artmakta artan kül oranı ile azalmakta olduğunu görmüştür.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
48
• Basınç dayanımlarının 28. gün sonunda %32, %43 ve %48 oranında
düştüğünü ve bu etkinin külden kaynaklandığı san liflerin dayanıma bir
etkisinin olmadığını belirtmiştir.
• Yarmada çekme dayanımlarının uçucu kül ile birlikte azaldığını, ancak san
liflerin yarmada çekme dayanımını arttırdığını belirtmiştir.
• Eğilme dayanımlarının da uçucu kül oranı artarken azalmakta olduğunu,
ancak san liflerin eğilme dayanımlarını da arttırmakta olduğunu belirtmiştir.
• Her üç kül oranında da san lif katkısının betonların darbe direncini %35 kül
oranında 2-3 misli, %45 ve %55 de ise 1-1.5 misli arttırdığını belirtmiştir.
Wang ve ark. (2004), çalışmalarında çimento ve uçucu kül sisteminde,
çimento klinkerinin hidratasyon derecesini ve uçucu külün puzolanik reaksiyon
derecesini belirlemek için geliştirilen metottan bahsetmişlerdir. Sonuçta uçucu külün
iki aktif etkisi olduğunu tespit etmişlerdir. Birinci aktif etkisinin, uçucu külün çok
kuvvetli puzolanik etkiye sahip olduğunu ve Ca(OH)2 ile reaksiyona girebileceğini
belirtmişlerdir. İkinci aktif etkisinin ise, çimentonun hidratasyonunu
hızlandırabileceğini belirtmişlerdir. Uçucu kül miktarı az olduğunda, puzolanik
aktivitesi yeterli geldiğini ama çimentonun hidratasyonunu hızlandırma etkisi zayıf
olduğunu belirtmişlerdir. Uçucu kül miktarı fazla olduğunda ise, puzolanik aktivite
etkisi daha az, ancak çimento hidratasyonunu hızlandırma etkisinin daha fazla
olduğunu belirtmişlerdir.
Siddique (2004b), Hindistan da yılda, çoğunluğu F sınıfı olan 88 milyon
tondan fazla meydana gelen uçucu küller üzerinde çalışmıştır. Kullanma yüzdesi
%10 ile %15 civarında iken, betonda F sınıfı uçucu külü çimento ile üç farklı (%40,
%45 ve %50) yüzdelik oralarda yer değiştirerek yüksek hacimli uçucu küllü betonlar
üzerinde kapsamlı bir çalışma yapmıştır. Taze beton özelliklerinden slump, hava
miktarı, birim ağırlık ve sıcaklıkları test etmiştir. Sertleşmiş beton deneylerinden ise
basınç dayanımı, yarma ve eğilme dayanımları ile beton elastisite modülü ve aşınma
direnci tayini deneylerini 365 güne kadar test etmiştir. Basınç için 150 mm’lik küp,
yarma için 150×300 mm’lik silindir, eğilme için 101.4×101.4×508 mm’lik kiriş,
beton elastisite modülü için 150×300 mm’lik silindir ve aşınma içinde 65×65×60
mm’lik numuneleri, su/bağlayıcı oranı yaklaşık 0.40 olan betonlar üretmiştir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
49
Deneylerin sonunda; üç farklı uçucu kül oranının çimento ile yer değiştirmesi ile
basınç dayanımı, yarma dayanımı, eğilme dayanımı ve beton elastisite modülü 28
günde azaldığını ancak devamlı ve önemli bir gelişme ve artış 28 günden sonra
meydana geldiğini belirtmiştir. %40, %45 ve %50 uçucu kül oranı 28. gün için bile
beton dayanımı prekast (önyapımlı) ve güçlendirilmiş çimentolu beton yapılarda
kullanımı için yeterli olduğunu bildirmiştir. Betonun aşınma direncinin tüm beton
karışımları için uçucu kül miktarına bakılmaksızın zamanla yaşları arttıkça aşınma
dirençlerinin arttığını rapor etmiştir.
Atiş ve ark. (2004a), uçucu kül içeren silindirle sıkıştırılmış beton
konusundaki çalışmada üç farklı normal portland çimento miktarı 200, 300, 400
kg/m3 olan silindirle sıkıştırılmış betonlar üretilmiştir. Yerel bir uçucu kül de
ağırlıkça %0, %15, %30 ve %45 oranlarında normal portland çimentosuna ikame
etmek suretiyle beton üretiminde kullanılmıştır. Kullanılan uçucu kül standart dışı
olup, yüksek oranda kireç içermektedir. Tam sıkıştırma elde edilinceye kadar
bağlayıcı malzeme oranları titreşimli çökme testi ile belirlenmiştir. Tam sıkıştırma
elde edilince beton numuneler üzerinde basınç, eğilme ve yarma deneyleri
yürütülmüştür. Kullanılan külün standart dışı olmasına rağmen, deney sonuçları
uçucu küllü beton dayanımlarının normal portland çimentosu betonlarına göre
kıyaslanabilir ya da daha yüksek dayanım özelliklerinden dolayı, bu külün çimentoya
ağırlıkça %15-%30 arasında ikame edilebileceği göstermiştir. Dayanım açısından
bakıldığında, üretilen ve testleri yapılan silindirle sıkıştırılmış betonun yol kaplaması
ve büyük yer döşemeleri için alternatif bir malzeme olacağı sonuç olarak
çıkarılmıştır.
Dinçer (2004), çimentonun yerine ağırlıkça Çatalağzı termik santralinden
elde edilen uçucu külü %0, %5, %10, %20, %30 ve %40 oranlarında kullanmıştır.
Çimentonun yerine uçucu kül kullanıldığında, betonun mekanik özelliklerine
etkisinin %20 uçucu kül ikamesine kadar çok iyi olduğunu, hatta şahit betondan bile
iyi davranış gösterdiği gördüğünü, ancak uçucu külün basınç dayanımına etkisi %20
oranından sonra düşüş eğilimi gösterdiğini belirtmiştir. Uçucu kül oranı %20’ye
kadar olan betonların basınç dayanımları 90 güne kadar şahit beton dayanımları
kadar, 180 günden sonra şahit beton dayanımının da üzerine çıktığı görmüş ve %30
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
50
oranında ise şahit betona göre %10-15 düşüş gösterdiğini, yinede kabul edilebilir
olarak belirtmiştir. Çekme dayanımlarının da basınç dayanımına paralel bir seyir
izlediğini, diğer taraftan bu karışımların elastisite modülü değerleri basınç
dayanımında olduğu gibi gözle görünür bir azalma göstermediğini belirtmiştir.
Uçucu kül ile birlikte hacimce ince malzeme miktarı arttığı için, kül katkısı ile
birlikte beton kompasitesinin de artmakta olduğunu, bundan dolayı basınç
dayanımında gözle görülür bir azalma olmasına rağmen, elastisite modülünde bu
azalma görülmediğini belirtmiştir.
Günindi (2005), çalışmasında yüksek oranda yumurtalık Sugözü uçucu külü
içeren betonun basınç, eğilme ve aşınmaya karşı direncini deneysel olarak
incelemiştir. Su/çimento oranı 0.45, toplam bağlayıcı miktarı ise yaklaşık 350 kg/m3
almıştır. Çimentonun ağırlıkça %10, %20, %30 ve %40’ı uçucu kül ile yer
değiştirerek uçucu kül içeren betonlar hazırlamıştır. Uçucu kül kullanımı ile ağırlıkça
%10 yer değiştirme oranında normal betonun dayanımına eşdeğer dayanım elde
etmiştir. Laboratuar sonuçlarına dayanarak mevcut uçucu külün çimentoya %10-%40
oranında ikame edilebileceği, beton yol kaplaması olarak kullanılabileceğini
belirtmiştir.
Atiş (2005), yüksek hacimli uçucu küllü silindir ile sıkıştırılmış ve süper
plastik işlenebilir betonu ıslak ve kuru kür şartlarında dayanım özelliklerini
araştırmıştır. Beton karışımları su/bağlayıcı oranı 0.28 ile 0.43 olan ve %0, %50 ve
%70 Portland çimentosu ile yer değişim oranlarında iki farklı düşük kireçli F sınıfı
iyi ve düşük kaliteli küller ile hazırlamıştır. Basınç, eğilmede çekme ve yarmada
çekme dayanımlarını ölçmüştür. Eğilme ile basınç arasındaki ilişkisini, kür
koşullarının etkisini ve kızdırma kaybının uçucu küllerin su ihtiyacı ve dayanımı
üzerindeki etkilerini tartışmıştır. Çalışması sonucunda yüksek dayanımlı betonun
yüksek hacimli betonlar ile mümkün olabileceğini ve kızdırma kaybının artışının taze
betonun su ihtiyacını arttırdığını belirtmiştir. Yüksek hacimli uçucu küllü betonların
normal portland çimentolu betonlardan kuru kür şartlarına karşı daha hassas ve zayıf
olduğunu ancak yinede yüksek hacimli uçucu küllü betonların hem yapılarda hem de
yol ve kaldırım uygulamaları için yeterli bir malzeme olduğunu sonucunu
çıkarmıştır.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
51
2.2. Liflerle Güçlendirilmiş Betonlar
Tokyay ve ark. (1991), polipropilen ve çelik lifli yüksek dayanımlı betonların
basınç ve çekme yükleri altındaki davranışları incelemişlerdir. 20 mm uzunluğundaki
polipropilen 1 kg/m3, 30 mm uzunluğunda ve 0.4 mm çapındaki çelik lif ise beton
hacminin %1.5 oranında kullanmışlardır. Su/çimento oranı 0.25 ve çökmesi 2-3 cm
olan 150×300 mm boyutlarında numuneler hazırlamışlardır. Polipropilen lif çekme
dayanımını %13 arttırırken, çelik lif ise %35 oranında arttırdığını bulmuşlardır. Çelik
lifli betonlarda, yük eksenine dik olan lifler yanal deformasyonları, yüksek çekme
dayanımları ve beton matriksi ile aralarındaki sürtünme ile oluşan aderans nedeniyle,
azalttıklarından tokluk artmakta ancak bu durum polipropilen lif içeren betonlarda
söz konusu değildir denmektedir. Kontrol betonları ve polipropilen lifli betonlar
hemen hemen aynı davranışları gösterirken, çelik lifli betonlarda yanal
deformasyonun daha düşük olduğu belirtilmiştir. Malzemelerin tokluğu gerilme-
birim deformasyon eğrisinin altında kalan alan olarak tanımlandığında, kontrol
numuneleri ve polipropilen lifli numunelerin birbirine çok yakın değerler verdiği
buna karşılık çelik lifli numunelerin tokluğunun daha yüksek olduğunu, polipropilen
lifin yüksek dayanımlı betonun tokluğuna önemli etki yapmadığını, çelik lifin ise
yüksek dayanımlı betonun tokluğuna önemli etki yaptığını görmüşlerdir. Çelik lifli
betonların eğrilerinin alçalan kısımlarının eğimlerinin düşük olmasının, çelik lifin
sünekliliği artırdığını ortaya koyduğunu bildirmişlerdir. Polipropilen ve çelik lifin
basınç dayanımlarına ise bir etkilerinin olmadığını belirtmişlerdir.
Yıldırım (1994), hafif ve yarı hafif betonlarda çelik lif kullanımının betonun
özelliklerine etkisini araştırmıştır. Lifli beton malzemelerde matriksin fonksiyonu
lifleri bir arada tutmak, onları korumak ve liflere veya liflerden gerilme transferini
sağladığını ve lifin betonun basınç mukavemetine etkisi oldukça az olduğu
gözlemlemiş ve değişik tip liflerde de bunun değişmediğini belirtmiştir. Direk çekme
yükü altında kontrol betonunun gevrek bir malzeme olduğunu ve elastik bir davranış
gösterdiğini bildirmiştir. Plastik bir uzama söz konusu olmadığını oysa lifli betonun
elasto-plasik bir davranış göstermekte ve gerilme artışı şekil değiştirmeden daha hızlı
olduğunu belirtmiştir. Hava boşluğunda lif yüzdesine göre olan artışın lifin
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
52
yerleşmeyi olumsuz hale getirmesiyle açıklanabileceğini ve lifli betonların iç
sürtünmeyi güçleştirdiğini ve yerleşme sırasında hava boşlukları kalabileceğini
belirtmiştir. Çelik lif kullanımının betonların işlenebilirliğini olumsuz yönde
etkilediğini, lif oranının artması ile elastiklik modüllerinin değiştirmemekte veya bir
miktar azaltmakta olduğunu belirtmiştir. Yarı hafif ve hafif betonlarda çelik tel
oranının artmasının bu betonların basınç, yarma ve eğilme dayanımlarını arttırdığını
belirtmiştir. Bu betonlarda çelik lif kullanımının bu betonların ultrases hızlarını
değiştirmediğini de belirtmiştir. Yarı hafif ve hafif betonlarda çelik lif kullanılarak
normal betonların mukavemetine yaklaşılmakta olduğunu bildirmiştir.
Ünal (1994), betonun erken yaşlardaki mukavemet gelişimini hızlandırmada
yararlanılan ısıl işlemlerin lifli betonlara uygulanması halinde, lifli betonun erken ve
ileriki yaşlardaki elastikli ve elastik olmayan özelliklerine etkisini araştırmıştır.
ZP305 30/0.5 çelik lif 0, 2.5, 5, 8 ve 10 dm3/m3 miktarlarda beş farklı bileşimde 350
kg/m3 dozajda ve 0.63 su/çimento oranında betonlar üretmiştir. Üretilen numuneler
20°C saklama, 50°C yumuşak çevrim, 65°C ılımlı çevrim ve 80°C sert çevrim ısıl
işlem sıcaklıklarına maruz bırakmıştır. 70×70×280 mm’lik prizmatik numuneler
üzerinde 1, 28 ve 90 günlerde ultrases hızı, eğilme ve basınç deneyleri yapmıştır.
Betona katılan lifler, taze betonun işlenebilme özelliğini değiştirdiğini ve lif miktarı
arttıkça karışımın hava boşluğu oranı artarken çökme değeri de sıfıra yaklaştığını
belirtmiştir. Şahit ve lifli betona uygulanan çevrimin sıcaklığı arttıkça, 1 günlük
numunelerin basınç mukavemeti, eğilme mukavemeti, ultrases hızı ve lif matris
aderans dayanımının arttığını gözlemiştir. Betonun ilk üç özelliği üzerine sert çevrim
uygulamasının 1. günde diğer çevrimlere göre daha fazla etkili olduğunu görmüştür.
Diğer taraftan lif miktarının aynı özellikler üzerine olumlu yönde artırıcı etkisi
sıcaklık 50°C’den sonra azalmasına rağmen, liflerin mukavemeti arttırıcı etkisi ısıl
işlem sıcaklığı yükseldikçe ilk yaşlarda hem eğilme mukavemetinde hem de basınç
mukavemetinde azalmasına karşılık, ileriki yaşlarda eğilme mukavemeti üzerine
etkisi değişmezken, basınç mukavemetinde azalma devam ettiğini ve ısıl işlem
uygulamasının çelik lifli beton özelliklerine gösterdiği etkilerin normal betonlara
göre faklı bulunduğunu belirtmiştir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
53
Uğurlu (1995), çalışmasında çelik liflerle güçlendirilmiş betonun su
yapılarındaki kavitasyon hasarlarının onarımında kullanılması üzerine çalışmıştır.
Kavitasyonu, akım hızının ve düşünün yüksek olduğu barajların dolusavak boşaltım
kanallarında, akım içindeki basıncın buhar basıncına düşerek suyun buhar haline
geçmesi ve akım içinde buhar kabarcıkları oluşturması olarak tanımlamıştır.
Kavitasyonun, oluşum mekanizması açısından dinamik bir etki olduğunu söylemiştir.
Kırılgan bir yapı malzemesi olan betonun, içerisindeki çelik lifler yardımıyla yük
kaybı olmaksızın ya da çok az yük kaybı seviyelerinde yüksek oranda elastik plastik
davranabilme yeteneği kazandığını bildirmiştir. Yük altında bu farklı davranış
sonucu betonun teknik özelliklerinden özelliklede tokluk, darbe, yorulma, kavitasyon
hasarlarının dayanımında müthiş bir artış meydana geleceğini belirtmiştir. Çelik lifli
betonun kırılma anındaki yüksek enerji absorblama özelliği sonucu betonun kırılması
için yapılması gereken işin büyümüş olduğunu belirtmiştir. Bu çalışmasında, çelik
liflerle güçlendirilmiş betonun teknik özelliklerinden yararlanarak su yapılarındaki
kavitasyon ve negatif basınçtan ileri gelen hasarlara karşı kullanılmasından
bahsetmiştir.
Kiper (1996), polipropilen liflerin beton içerisinde yaptığı davranışları
incelemiştir. Polipropilen lifin taze betonda ilk anlarında plastik rötre çatlaklarını ve
kusma miktarını azaltmakta olduğunu bildirmiştir. Ayrıca betonun darbe
dayanımında artış sağladığını ve betonun basınç altında ani göçmesini engellediğini
belirtmiştir. Polipropilen liflerin gerektiği kadar kullanıldığında beton içerisinde
homojen bir karışım sonucu üç boyutlu bir mikro donatı oluşturduğunu ve farklı çap
ve uzunluktaki liflerin betonun karakteristik özellikleri üzerinde çok büyük
performanslı iyileştirmeler meydana getirdiğini belirtmiştir.
Kützing (1996), yüksek performanslı betonların sünekliliğinin geliştirilmesi
üzerine liflerin etkisini araştırmıştır. Bu çalışmada yüksek performanslı betonların
basınç altındaki kırılgan davranışını liflerle değiştirilmesi yani sünek davranması
amacıyla çelik lifleri %0.5’in (40 kg/m3) altında ve %1.5 (120 kg/m3) oranlarında ve
polipropilen lifi ise %0.2 (2 kg/m3) oranında kullanmıştır. Numune boyutları
100×300 mm olan 72 kg/m3 mikro silikalı karışımlar hazırlamıştır. Sadece
polipropilen lif kullanımının yüksek dayanımlı betonun gerilme-şekil değiştirme
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
54
eğrisine oldukça benzer olduğunu ve basınç dayanımında %40 oranında bir
gelişmenin ortaya çıktığını belirtmiştir. Çelik lifin %0.5 oranının altında
kullanımında, gerilme-şekil değiştirme eğrisinde değişiklik oluşturmadığı, %1.5
oranında çelik lif kullanımında ise maksimum noktası belirginleşmediği ve
maksimumdan sonrada eğride daha az basamaklar oluşturduğunu görmüştür. Lifli
betonlarda ani bir kırılma gözlenmediğini ve her iki lifin birlikteliğinin malzeme
özelliklerini pozitif yönde etkilediklerini ve boyuna mikro çatlakları ise çelik liflerin
adeta diktiğini belirtmiştir.
Furlan ve Hanai (1997), çalışmalarında faklı tiplerde çelik ve polipropilen
liflerle güçlendirilmiş etriyeli ve etriyesiz kirişlerin özellikleri incelenmişlerdir.
Su/çimento oranı sabit 0.45 olan yedi farklı karışımda, M42 tipi polipropilen hacimce
%0.5 oranında ve 25.4 mm uzunluğundaki çelik lif hacimce %1.0 ve %2.0, 38.1 mm
uzunluğundaki çelik lifi ise %0.5, %1.0 ve %2.0 oranlarında kullanmışlar. Etriyesiz
tüm kirişlerin kesme kırılması gösterdiğini, ayrıca lifli diğer tüm kirişlerin ise kesme
dayanımını %9 ila %37 arasında arttırdığını belirtmişlerdir. Lifler çatlak sonrası
rijitlik artışı sağladığı ve çatlak kontrolünde daha etkili olmasından dolayı sehimi
azalttığı bildirilmiştir. Çelik ve polipropilen liflerin farklı etkiledikleri, bununda
polipropilen liflerin düşük elastisite modüllerinden kaynaklandığı bundan dolayı
daha az etkili olduklarını belirtilmişlerdir. Çelik lif katkısının betonun
işlenebilirliğini azalttığı, polipropilen liflerin ise kısmen işlenebilirliği azalttığını
belirtmişlerdir. Çelik lif katılmasının en önemli avantajının mekanik özellikler de
çekme dayanımını uzun lifler arttırdığı, kısa liflerin ise özellikle elastisite modülünü
arttığını belirtmişlerdir. Lif takviyeli betonlarda çatlamanın yavaşladığı bununda
sehimi azalttığı belirtilmiştir. %2 çelik lif etriyesiz kirişlerde sünekliliği arttırdığını
bildirmişlerdir. Lif katkısının kesme dayanımını arttırdığı ve etriyeli kirişte kırılma
modunu kesmeden eğilmeye çevirdiğini belirtmişlerdir.
Eren ve Çelik (1997), yaptıkları çalışmada silis dumanının ve çelik lif
tiplerinin, çelik lif takviyeli yüksek dayanımlı betonların (ÇLTYDB) özelliklerine
etkisini incelemişlerdir. Çalışmada iki farklı silis dumanı yüzdesi %5 ve %10 ve üç
farklı kancalı lif (30/0.50, 60/.080, 50/0.60, boy/çap, mm/mm) hacimce üç farklı
oranda beton hacminin yüzde 0.5, 1.0 ve 2.0 oranlarında karıştırmışlardır. Basınç
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
55
dayanımı üzerinde silis dumanı etkisi olmasına karşın, çelik liflerin miktarı ve
narinliği basınç dayanımını çok az olarak etkilediğini belirtmişlerdir. Deneylerden şu
sonuçları çıkarmışlardır.
• Katılan liflerin çap ve miktarlarını artırmanın ÇLTYDB’ların Ve-be zamanını
artırdığını,
• Her ne tür olursa olsun çelik lif içeriğinin artırılmasıyla taze ÇLTYDB’ların
içinde kalan hava azaldığını,
• Narinliği 60 olan %2 lif içerikli betona %10 silis dumanı eklenmesiyle
yarmada çekme dayanımı %129.91 arttığını,
• A serisi koduyla üretilen betonun yarmada çekme dayanımı (ft) ile, kullanılan
lif yüzdesi (Vf) arasında ve yarmada çekme dayanımı (ft) ile basınç dayanımı
(fc) arasında lineer bir fonksiyonla; hiç silis dumanı içermeyen ve çimento
ağırlığının %5 ve %10 oranında silis dumanı içeren ÇLTYDB’nun yarmada
çekme dayanımındaki gelişme açıklanabileceğini,
• %10 silis dumanı ve %1 oranında narinliği 60 olan lif eklenmiş A serisi beton
%28.27 ile maksimum basınç dayanım artışı sağladığını,
• %2 oranında ve narinliği 75 olan lif içeren A serisi betonun basınç
dayanımını %40.69 düşürdüğünü bulmuşlardır.
Kurugöl (1997), çelik lif donatılı ve polimer katkının normal ve hafif
betonların mukavemet özelliklerine etkileri üzerinde deneysel çalışmalar
yürütmüştür. Deneylerde ZC 50/50 tipindeki çelik lif kullanmıştır. Çelik lif hacim
oranı arttıkça, betonun işlenebilirliğinin azalmakta ve boşluk miktarının artmakta
olduğunu belirtmiştir. Çelik liflerin normal ve hafif betonlara kazandırmış olduğu en
önemli özelliğin, eğilme ve yarma gerilmelerindeki iyileşmeler şeklinde kendini
gösterdiğini, basınç mukavemeti değerlerinde ise bu anlamda bir etki yapmadığını
saptamıştır. Normal ve hafif betonlarda değişken hacim oranlarında katılan çelik lifin
elastisite modülü değerleri üzerinde etkili olmakta olduğunu ve çelik lifin hafif
betonlarda normal betonlara göre daha çok arttığını belirtmiştir. Çelik lif oranının
sabit olduğu normal ve hafif beton serilerinde yapılan tahribatsız schmidt sertlik ve
ultrases hız ölçüm değerleriyle, basınç mukavemetleri arasında iyi bir uyum
olduğunu görmüştür.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
56
Manolis ve ark. (1997), polipropilen liflerle güçlendirilmiş beton plakaların
dinamik özelliklerini araştırmışlardır. 19 mm uzunluğundaki fibrilize polipropilen lifi
%0, %0.10 ve %0.50 oranlarında hacimce ilave etmişlerdir. Betonun malzeme
dayanımlarının belirlenmesi amacıyla 150×300 mm silindir ve 100×100×360 mm
kiriş numuneler üzerinde 28 günlük standart basınç ve eğilme deneyleri ve beton
plaklar üzerinde darbe deneyleri yapmışlardır. Test sonuçları hem basınç hem de
eğilme dayanımları açısından lif miktarları ile dayanımlar arasında ters bir ilişki
olduğunu göstermiştir. Polipropilen lif miktarının artmasıyla basınç ve eğilme
dayanımlarının azaldığını belirtmişlerdir. Ayrıca polipropilen lif katkısının betonun
darbe direncini lif oranı ile geliştirdiğini ve tabii frekans üzerinde bir etkisi
olmadığını belirtmişlerdir.
Sanjuan ve Moragues (1997), çalışmalarında plastik rötreyi minimize etmek
için, polipropilen lifle güçlendirilmiş harç karışımlarının optimizasyon probleminin
araştırılmasını planlanmışlar ve deneysel yaklaşımları tarif etmişlerdir.
Çimento/kum, su/çimento ve polipropilen lif miktarı olarak düşünülen parametrelerin
çarpım dizaynı seçilen metodun temelini oluşturmuştur. Test sonuçlarının harçlara
polipropilen lif ilavesinin plastik rötreyi azalttığını gösterdiğini bildirmişlerdir. Artan
lif miktarının plastik rötreyi azalttığını fakat bunun etkisinin daha az olduğu, tersine
çimento/kum ile polipropilen lif miktarının çarpım etkileşiminin oldukça önemli
olduğunu belirtmişlerdir.
Sağlık ve Kocabeyler (1998), polipropilen lifle güçlendirilmiş betonların
performans özellikleri üzerine yapmış oldukları çalışmada, S/Ç oranı 0.80, dozajı
300 kg/m3 olan lif oranı hacimce %0.1, %0.3 ve %0.5 olan M20 tipi lif içeren
betonlar üretmişlerdir. Betonda hacimce %0.1 polipropilen lif kullanımının, toplam
çatlak alanında %90 azalma, kohezyonda önemli artış, terleme suyunda azalma, su
geçirimliliğinde %45 azalma, elastisitesinde %2 düşüş, aşınmada %7 iyileşme,
toklukta %13 iyileşme görmüşlerdir. Lif oranının artmasıyla slump değerinin ise
azaldığını belirtmişlerdir. Kısaca polipropilen lif kullanımı ile betonun basınç
dayanımı, eğilmede çekme dayanımı ve yarmada çekme dayanımı gibi özelliklerinde
çok belirgin bir iyileşmenin sağlanamadığını, ancak kohezyon, tokluk ve su
geçirgenliği gibi diğer bazı ve sertleşmiş beton özelliklerinde hacimce %0.1’lik lif
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
57
kullanımı ile kontrol betonuna göre önemli derecede iyileşmeler sağlandığını
belirtmişlerdir. Lif oranı arttıkça hava miktarında azalma ve bundan dolayı taze
beton birim kütlesi artmaktadır denilmiştir. Lif miktarının artışıyla kontrol betonuna
kıyasla priz başlangıç ve priz bitiş sürelerinin düştüğünü bununda lifle güçlendirilmiş
betonun daha erken dayanım kazanmasının işareti kabul edilebileceğini
belirtmişlerdir. Ayrıca betonda belli bir miktarda polipropilen kullanımı ile plastik
rötre çatlaklarında önemli mertebede azalma sağlandığı çalışmaları sonucunda tespit
etmişlerdir.
Toutanji ve ark. (1998), çalışmalarında %0, %0.1, %0.3 ve %0.5 gibi dört
değişik oranda 12.5 mm ve 19 mm uzunluğundaki iki farklı polipropilen lif ve %5 ve
%10 oranlarında silis dumanı çimento ile yer değiştirilmesi ile hazırladıkları
numuneler üzerinde permeabilite ve ACI 544 verilen düşü ağırlıklı darbe deneylerini
gerçekleştirmişlerdir. Silis dumanı içermeyen polipropilen lifli betonların
permeabilitesinin arttığını görmüşler. Silis dumanı eklenmesiyle lifler daha iyi
dağılım göstermesi ve belki de çimento matrisinin kohezifliğinin artması nedeniyle
söz konusu bu artışın azaldığını vurgulamışlar. Lif hacmi sabit kalacak şekilde lif
boyunu küçülttüklerinde silis dumanı içeren ve içermeyen betonlarda permeabilitenin
azaldığını vurgulamışlar. Ayrıca lifli betonların darbe dayanımının silis dumanı
eklenmesiyle arttığı fakat lifsiz betonlarda silis dumanı eklenmesinin etkisi
olmadığını görmüşlerdir.
Arslan ve Aydın (1999), lifli betonların darbe etkisi altındaki genel özellikleri
başlıklı makalelerinde, betonun gevrek özelliğinin geliştirilerek daha sünek bir hale
gelebilmesi için değişik tiplerde güçlendirme elemanları kullanılmakta olduğunu ve
günümüzde rasgele dağılı liflerin betona katılması, betonun çekme dayanımını,
düktilitesini, enerji emme kapasitesini ve çatlak gelişim karakteristiklerini
geliştirmek için kullanılan en etkin yöntemlerden biridir denilmektedir. Yapı
mühendisliğinin pek çok uygulamasında betonun darbe yüklerine ve tekrarlı yüklere
karşı yeterli dayanıma sahip olması istendiğini ve liflerin darbe dayanımda sağladığı
mükemmel artışta lifli betonların en önemli avantajlarından olduğu belirtilmiştir. Bu
çalışmada lifli betonların darbe dayanımı üzerine yapılmış literatür çalışmalarının
genel bir özeti ve değerlendirilmesini yapmışlardır.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
58
Toutanji (1999), çalışmasında %5 ve %10 silis dumanı ile %0.1, %0.3 ve
%0.5 oranlarında uzunluğu 6-51 mm arasında değişen fibrilize polipropilen lifli
betonun taze beton, basınç ve eğilme dayanımları, klor geçirimliliği, ile bağ
kuvvetlerini araştırmıştır. Silis dumanının lifli betonlarda işlenebilirliğe ters etki
yaptığını, silis dumanı eklenmesinin eğilme dayanımına önemli miktarda etkidiğini,
polipropilen lif miktarının artmasıyla da silis dumanı içeren betonun eğilme
dayanımını artırdığını belirmiştir. Silis dumanının %5 oranında kullanımının bağ
kuvvetini arttırdığını, silis dumanı arttıkça bağ kuvvetinin arttığını, bununla birlikte
polipropilen lif kullanımının sonucunda bağ kuvvetinin arttığını özelliklede %10 silis
dumanı katkılı polipropilen liflerde olduğunu belirtmiştir. Polipropilen lif
eklenmesinin klor geçirimliliğine ters etki yaptığını, bununla birlikte silis dumanı
eklenmesinin geçirimliliği önemli derecede düşürdüğünü söylemiştir. %5 silis
dumanı ve %0.3 polipropilen lifli betonun yeterli işlenebilirliği sağlarken
geçirimliliğin azalmasını sağlayan optimum oranlar olduğunu belirtmiştir. Ayrıca
polipropilen lif oranlarının rötre ve basınç dayanımına etkilerin kararsız gözüktüğünü
söylemiştir.
Acun (2000), polipropilen ve çelik lifli betonlar üzerine deneysel çalışmalar
yapmıştır. Üretilen betonlarda %52 kaba, %48 ince agrega, su-çimento oranı 0.46 ve
kimyasal katkı oranı ise çimento dozajının %0.1 oranında sabit tutarak sadece lif
oranını değiştirmiştir. 20 mm uzunluğunda M20 tipi polipropilen lif beton
karışımlara sırasıyla %0.06, % 0.08 ve %0.09 oranlarında katmıştır. RC 80/60 olarak
kodlanmış boyu 60 mm ve kalınlığı 0.75 mm olan iki ucu kancalı çelik lifler beton
karışımlara sırasıyla %0.5, %1.0 ve %1.5 oranlarında katmıştır. Polipropilen ve çelik
lif takviyeli beton numunelerinde aşağıda belirtilen sonuçları bildirmiştir.
• Polipropilen liflerin karışım oranlarına bağlı olarak bu betonların çelik liflere
kıyasla işlenebilirlik özelliklerini daha iyi yönde etkilediklerini,
• Betona katıldığında çok kolay bir şekilde ayrışma özelliğinden dolayı betona
yapışıp daha iyi bağ yaptığının görüldüğünü,
• Polipropilen lif donatı malzemesinin bu betonların e-modülü değerleri
üzerinde etkili olduğunun söylenebileceğini,
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
59
• Beton silindir numunelerde uygulanan basınç gerilmesi altında deformasyon
değerleri %0.06 oranındaki polipropilen lifli betonlarda yüksek çıkarken,
kiriş numunelerde ise eğilmede çekme gerilmesi altında sehim değeri %0.09
oranındaki polipropilen lifli betonlarda yüksek çıktığını,
• Basınç mukavemeti deney sonuçlarına göre %0.06 oranındaki polipropilen
lifli betonlarda diğer oranlara göre daha iyi çıksa da normal betona kıyasla
pek de etkili olmadığını,
• Polipropilen liflerin de betonda eğilmede çekme mukavemetini çelik lifler
kadar olmasa da yaklaşık 1.5 kat arttırmış olduğunu,
• Betona katılan çelik liflerin karışım oranlarına bağlı olarak bu betonların
işlenebilirlik özelliklerini etkilediği ve hatta çelik lif hacim oranı arttıkça
betonların işlenebilirliğinin azaldığını ve boşluk miktarının arttığını,
• Çelik lif donatı malzemesinin bu betonların e-modülü değerlerini 4 kat
arttırdığını ve en çok artışın %1 çelik lifli betonlarda olduğunu,
• Çelik liflerin en belirgin faydasının eğilmede çekme gerilmesinde
görüldüğünü, eğilmede çekme mukavemetini yaklaşık 2 kat arttırdığını,
• Çelik lif oranı arttıkça betonun eğilmede çekme mukavemetinin de doğru
orantılı olarak arttığını, eğilme çekme deneyi sırasında normal beton kiriş
numunesi ilk çatlamada kırılırken, çelik lif takviyeli kiriş numunelerinin ilk
çatlaktan sonra da bir süre daha taşıma gücünü koruduğunu,
• Basınç mukavemeti deney sonuçlarından da anlaşılacağı üzere çelik liflerin
bu mekanik özelliğe pek de etkili olmadığı, hatta çelik lif oranı arttıkça basınç
dayanımlarında daha da azalma olduğunu belirtmiştir.
Ayrıca, eğilmede çekme deneyinden kırılan parçalar üzerinde yapılan basınç
dayanım testinde çelik lifli betonda normal betona göre daha yüksek değerler elde
edildiğini belirtmiştir.
Aydoğan (2001), yüksek kalitede, kavitasyon, tokluk, kimyasal ve fiziksel
etkilere karşı dayanıklılık, yorulma, aşınma, basınç, eğilme dayanımları vb uzun süre
karşı koyabilen ve taşıma gücüne sahip beton kütlelerinin üretimine yeni bir
alternatif sunmak için, çelik lifli betonlar içerisine %0, 2.5, 5, 10 oranlarında silis
dumanı, çimento ile yer değiştirerek katmıştır. BS 25 beton sınıfına göre su/çimento
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
60
oranı 0.50 olarak sabit tutarak, hazır döküm kalıplarda titreşimli masa vibratörle,
10×10×50 cm ebatlarında üretilen beton numuneleri, basınca ve tek eksenli
yüklemeyle eğilmeye tabi tutmuştur. Yaptığı çalışmalar sonucunda en önemli
sonucu, silis dumanı + çelik lifli betonların %10 silis dumanı katkı durumunda, çelik
lifli betonlara göre, ortalama 0.27 basınç, 0.10 eğilme dayanımında artış; sadece silis
dumanlı betonlara göre, ortalama 0.33 basınç, 0.17 eğilme dayanımında artış; normal
betonlara göre ise, ortalama 0.55 basınç, 0.07 eğilme dayanımında artış sağlayarak
gösterdiğini belirtmiştir. Bu olumlu etkilerin sebebini, silis dumanının kılcal
boşlukları doldurarak betonun basınç dayanımının artırmasına ve çelik liflerde
betona süneklik kazandırarak eğilme dayanımını artırmasına bağlamıştır. Silis
dumanı ve çelik lifin bir arada kullanılması durumunda birbirlerinin zayıf yönlerini
tamamlayarak çok iyi bir kompozit malzeme oluşturmakta olduğunu bildirmiştir.
Miao ve ark. (2002), çelik lifsiz ve çelik liflerle güçlendirilmiş betonların
donma dirençleri üzerindeki sülfat çözeltisinin etkisini araştırmışlardır. Deneylerde
narinlik oranı 40 olan çelik lifi hacimce 117 kg/m3 kullanılmışlardır. Su/çimento
oranı ise 0.26, 0.32 ve 0.44 ve maksimum agrega tane çapı 10 mm olan betonlar
40×40×160 mm prizmalarda hazırlamışlardır. Sülfat çözeltisi ise derişikliği %5 olan
sodyum sülfat çözeltisinden oluşturmuşlardır. Sülfat atağı donma çözülme ile
ilgilendirilerek beton üzerinde hem pozitif hem de negatif etki görmüşlerdir. 0.44 ve
0.32 su-çimento oranlarında donma çözünme çevrimi sudakine göre sodyum sülfatta
daha az etkidiğini, 0.26’da ise tam tersi sodyum sülfatta daha şiddetli bir etki
görmüşlerdir. Çelik lifli betonların lifsiz betonlara göre daha yüksek kalitede ve daha
fazla donma çözülme çevrimine dayandığını belirtmişlerdir. Donma çözülmenin ve
sülfat atağının kendi içlerinde etkimekte olduğunu belirtmişlerdir. Çelik lif donatılı
betonların analizinde en önemli parametrelerin çekme ve eğilme dayanımları
olduğunu, çünkü bu parametrelerin malzeme davranışını temsil ettiğini
belirtmişlerdir.
Yiğiter (2002), çalışmasında lifli yüksek performanslı betonların enerji yutma
kapasiteleri ve deformasyon özelliklerini araştırmıştır. Betonda farklı en büyük
agrega tane çapları, farklı lif geometrileri ve farklı lif dozajları kullanımının gerilme-
deformasyon davranışlarına etkilerini incelemiştir. Deneysel çalışmasında üretilen
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
61
betonlarda değişken olarak iki farklı Dmax (15 mm ve 25 mm), iki farklı çelik lif
(l=30 mm, d=0,55 mm ve l=60 mm, d=0,75 mm) ve dört farklı lif dozajı (0, 40, 80,
120 kg/m3) seçmiştir. Beklenildiği üzere betona katılan lif miktarının artmasıyla taze
betonun çökme (slump) değerlerinde ciddi azalmalar meydana geldiğini ve
maksimum lif dozajına sahip karışımlarda lifsiz karışımlara göre %77 slump kaybı
görmüştür. Gerek 0-32 dizaynda, gerekse 0-16 dizaynda lif tipi ve lif içeriği ile beton
basınç dayanımları arasında kayda değer bir ilişki bulmak güçtür denilmiştir. Her iki
dizayn türünde de (0-32,0-16) lifli karışımların 7 günlük basınç dayanımlarında lifsiz
numunelere göre pek bir değişkenlik görülmezken, 28. günde lif dozajı arttıkça lifsiz
örneklere göre basınç dayanımlarında küçük bir azalma eğilimi görmüştür. Bunun
sebebi söyle açıklamıştır: Betonda, düşük basınç dayanımının sebeplerinden biri
hidratasyonun henüz tamamlanmamış olması, bir diğeri sıkıştırma yetersizliğinden
kaynaklanan boşluklu yapı olarak sayılabilir. 7 günlük dayanımlarda lif dozajı
artısına göre dayanımların pek değişmemesinin gerekçesi hidratasyon derecesinin
birincil etken olduğudur. Ancak hidratasyon yüksek mertebelere ulaştıktan sonra
düşük dayanıma sebep olarak boşluklu yapı ön plana çıkmaktadır. 28 günlük
numunelerdeki lif miktarının artışı ile görülen dayanımlardaki azalma eğilimine
sebep, yine lif miktarı artışı ile azalan betonun kompasitesidir. Lifler, eğilme
dayanımlarında kontrol numunelerine göre 7. günde etkin artışlar sağlarken, 28.
gündeki dayanımlarda etkileri daha azdır. Tahmin edildiği gibi, eğilme
dayanımındaki en büyük gelişmeyi maksimum lif dozajı olan 120 kg/m3 sağladığı ve
yarma deneyinde de lifler beklenen sonucu yaratmış ve lif dozajı arttıkça yarma
dayanımları arttırdığı belirtilmiştir. Betonların 28. gündeki serbest basınç deneyi
sırasında, gerilme-deformasyon ilişkisi kullanılarak bulunan elastisite modülü
değerleri, basınç dayanımı ile ilgili olan sonuçlarla benzer eğilim gösterdiği
bildirilmiştir. Başka deyişle, lif tipi ve lif dozajı ile elastisite modülü değerleri
arasında tanımlanabilecek bir fonksiyon ya da ilişki belirlenememiştir. Olaya
maksimum agrega tane çapının etkisi açısından bakıldığında, büyük Dmax’li
betonların hem enerji yutabilme kapasitelerinin daha fazla, hem de lif katkısıyla
birlikte lifsiz betonlara göre sağlanan kapasite artışı oranının daha yüksek olduğunu
görmüştür.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
62
Taşdemir ve Bayramov (2002), çalışmalarında yüksek performanslı çimento
esaslı kompozitlerin mekanik davranışını incelemişlerdir. Sunulan çalışmalarında
yüksek dayanımlı betonlar (YDB) ile homojen dağılı ultra incelikteki taneleri içeren
yoğunlaştırılmış sistemleri (DSP), büyük kusurlarında arındırılmış (MDF)
çimentoyu, geleneksel çelik lif donatılı betonları (ÇTDB), karma lif donatılı
betonları, reaktif pudra betonları (RPC) gibi ultra yüksek dayanımlı çimento esaslı
kompozitleri, yüksek oranda çelik lif içeren çimento bulamacı (SIFKON),
kendiliğinden yerleşen betonu, sentetik lif donatılı betonları, erken yaşlardaki rötresi
düşük yüksek dayanımlı yarı hafif betonu ve yangına dayanıklı polipropilen lif
donatılı yüksek dayanımlı betonu gözden geçirmişlerdir. Lif donatılı betonlarla ilgili
olarak aşağıdaki sonuçlara varılabileceğini belirtmişlerdir.
• Yüksek performanslı lif donatılı betonların hem fiziksel hem de kimyasal
etkilere karşı normal betonlara kıyasla daha iyi bir dayanıklılığa sahip
olduklarını,
• Çelik liflerin, beton gibi yarı gevrek bir malzemede sünekliliği arttırmak için
giderek daha fazla kabul görmekte olduğunu,
• Yüksek performanslı lif donatılı betonlar üzerine yapılmış birçok araştırmaya
karşın uygulamaların sınırlı olduğunu belirtmişlerdir.
Yıldırım (2002) lif takviyeli betonların performans özelliklerini araştırdığı
çalışmasında %0.5, %0.75 ve %1.0 oranında RC 80/60 BN çelik lif ve F20 tipi
polipropilen lif ise %0.1 hacimsel katkı oranı kullanmıştır. 12 farklı beton numunesi
hazırlamış ve numuneler üzerinde kıvam, birim ağırlık, özgül ağırlık, boşluk oranı,
su emme, basınç dayanımı, ultrasonik ses hızı ölçümü, elastisite modülü, poisson
oranı, eğilme dayanımı, tokluk, darbe dayanımı, yorulma dayanımı, rötre, donma
çözülme ve sıcaklığa dayanıklılık deneyleri yapmıştır. Lif malzemesinin ve yapısının
betonun kıvamını doğrudan etkilediğini gözlemlemiş, çelik liflerin fazla
esnemediklerini ve uçları kancalı olduğu için beton içinde kıvamı polipropilen liflere
göre daha katılaştırıcı ve harcı bir arada tutucu etki yaptığını polipropilen liflerin ise
çelik liflerin aksine kıvama fazla etki etmemekte ama az da olsa vebe süresini
arttırmakta olduğunu belirtmiştir. Çelik lifli betonların polipropilen life nazaran daha
ağır oluşunun lif miktarı arttıkça arttığını, polipropilen liflerin ise beton ağırlığını
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
63
düşürdüğünü belirtmiştir. Su emme miktarının betonda çelik lifler arttıkça azaldığını
polipropilen liflerin ise yüzeylerinde daha fazla su tuttuğunu görmüştür. Betonların
su emme ve görünür boşluk oranı değerleri arasında paralel bir şekilde arttığını
belirtmiştir. 3 günlük betonlarda çelik liflerin oran artışının dayanım artışı ile doğru
orantılı olduğu ama 90 günlük betonlarda sadece %0.5 lif oranının daha iyi sonuç
verdiği ve lif oranı arttıkça dayanımın düştüğü sonucuna varmıştır. Polipropilen lifli
betonların dayanımı 3. günden itibaren kontrol betonundan daha düşük değer almakta
olduğu ve bu olayın sonraki günlerde de benzer şekilde devam ettiğini belirtmiştir.
Polipropilen lif miktarının arttırılması ile dayanımı daha aşağıya çekebileceği
belirtilmiştir. Liflerin matrisi bir arada tutarak, belirgin bir şekilde dağılmayı
önlediğini ve betonun daha fazla deformasyon göstererek kırıldığını gösterdiğini
belirtmiştir. Çelik liflerin uzun oldukları için eğilme dayanımlarının çok fazla
geliştikleri ve lif yüzdesi arttıkça arttıklarını, çelik lifli betonların kırılma esnasında
birbirinden ayrılmadığını ve dağılmadıklarını belirtmiştir. Çelik liflerin sadece
toklukları değil, toklukla ilgili tüm diğer özellikleri de olumlu etkilediğini ifade
etmiştir. Darbe etkilerine liflerin yüksek mukavemet gösterdiğini ancak çelik liflerin
polipropilen lifin çok üstünde bir performans gösterdiğini ve darbe dayanımını
arttırdığını görmüştür. Lif miktarı arttıkça, yorulma etkisinin yavaşladığını ve
betonların geç kırıldığını özellikle %0.75 ve %1 çelik lif içeren betonlarda tam
kırılma olmadığını ve betonun ezildiğini söylemiştir. Çelik liflerin kancalı oluşları
sebebiyle, özellikle büzülmeyi azaltmakta olduklarını, polipropilen lifin ise şişmeyi
arttırdığını belirtişdir. Çelik lifli betonların donma-çözülme etkisinde kontrol
betonuna göre kötü olduğunu ancak polipropilen liflerin dayanıklılık faktörünü
geliştirdiği anlamışdır. Liflerin sıcaklık etkisi sonucu betonda ağırlık kaybını hemen
hemen hiç etkilemediği, fakat liflerin betonda dayanım kaybını az da olsa azalttığını
belirtmiştir.
Aulia (2002), çalışmasında 19 mm uzunluğunda fibrile F19 tipi polipropilen
lifi hacimce %0.2 (2 kg/m3) kullanmış ve betonların sünek davranışını farklı
agregalar ile yüksek dayanımlı normal beton ve silis dumanlı yüksek dayanımlı
betonlar üretilerek, üzerinde taze ve sertleşmiş beton deneyleri ile kırılma özellikleri
üzerinde deneyler yapmıştır. Polipropilen liflerin erime noktasının 160°C olduğunu
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
64
ve beton içerisinde oluşturduğu boşluklar sayesinde yangın direncini arttırdığını
belirtmiştir. Polipropilen liflerin su emmediklerini ve aşındırıcı olmadıklarını
söylemiştir. Taze betonda su gerektirecek önemli bir etkisi olmadığını ancak slump
değerini biraz düşürdüğünü belirtmiştir. Karışım üniform olmadığından az da olsa
segregasyon ve aynı zamanda kanamanın da meydana geldiğini, ancak bu olayların
normal betona göre oldukça yavaş meydana geldiğini, ayrıca polipropilen lifin ilk ve
son priz sürelerini kısalttığını belirtmiştir. Deneyler sonucunda:
• %0.2 lif hacminde polipropilen ilavesinin hem basınç dayanımına hem de
elastisite modülüne çok az bir etki yaptığını, 28. günde betonlarda ortalama
basınç dayanımında %5,61, elastisite modülünde ise % 5,20’lik bir artış
yaptığını,
• Liflerin erken plastik rötre çatlaklarını azalttığını, böylece yükleme anında
oluşacak çatlakların çoğalması önlediğini,
• Çatlakların büyümesini, genişlemesini ve çoğalmasını çimento matriksine
tutunmasıyla önlediğini,
• Beton içerisinde büyük boşluk hacimleri oluşturduğunu, bununda betonda
mikro kusurlara yol açtığını, belirtmiştir.
Kırca ve Şahin (2003), polipropilen lif kullanımının beyaz betonlardaki
dayanıklılığını incelemişlerdir. 1m3 beton için 600 gram 18 mm boyunda
polipropilen lifler katmışlardır. Büzülme ve donma-çözülme deneyleri yapmışlardır.
Polipropilen lif kullanımı ile kontrole göre büzülme deformasyonlarının 28. gün
itibariyle %25 azaltmakta olduğu, ayrıca lif kullanımının, donma çözülme etkisiyle
betonda oluşan mikro çatlakların oluşmasına ve genişlemesine ve ilerlemesine mani
olduğunu söylemişlerdir. Büzülmeden dolayı oluşan gerilmeleri taşımakta, harç
içerisinde mikro düzeydeki hareketlenmeyi kılcal çatlaklarda köprüler oluşturarak
kısıtladığını belirtmişlerdir. Polipropilen lif kullanımının, erken yaşlarda büzülmeyi
ve dolayısıyla kılcal çatlak oluşumunu azaltırken, bir yandan da ileriki yaşlarda
donma-çözülme gibi etkenlerle beton içerisinde oluşabilecek gerilimleri absorbe
ederek beton performansının daha uzun süreler devam etmesini sağladığını
belirtmişlerdir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
65
Ekincioğlu (2003), çeşitli miktarlarda mezo çelik lif, makro çelik lif ve mikro
polipropilen lif içeren çimento esaslı yüksek dayanım, tokluk ve süneklik sağlaması
amacıyla kompozit malzemeler üretmiştir. M20 tipi polipropilen lif yüzdesi
%0.05’de sabit tutmuş, çelik lifler ise kancalı ve kancasız olmak üzere OL 6/16, RC
65/60 ve ZP 305 tipte ve karışım içerisindeki hacimsel yüzdeleri %3 olacak şekilde
on bir farklı beton hazırlamıştır. Karışım betonlarının basınç dayanımları, elastisite
modülleri, yarmada çekme dayanımları, kırılma enerjileri, net eğilme dayanımları
çelik lif içermeyen betonla karşılaştırmıştır. Deneyin genel sonuçları şu şekilde
belirtilmiştir.
• Karışımda kullanılan lif tip ve yüzdelerine bağlı olarak %3 oranında çelik lif
eklenmesinin kırılma enerjisi, karakteristik boy ve net eğilme dayanımı başta
olmak üzere basınç dayanımı, elastisite modülü ve yarmada çekme
dayanımlarında artışların sağlandığını,
• Silindir basınç dayanımlarında çelik lif içermeyen betona göre %13-37,
elastisite modüllerinde %3.2-12.9, yarmada çekme dayanımlarında %78-140,
kırılma enerjilerinde %5289-16299, net eğilme dayanımlarında %124-405 ve
karakteristik boylarda %1360-4349 arasında artışlar elde edildiğini,
• Çelik lif içermeyen polipropilen lifli beton numunesi gevrek bir şekilde
kırılırken diğer numuneler yüksek miktarda enerji yutarak, kontrollü bir
şekilde ve uzun sürede kırılmıştır. Böylece yüksek performanslı betonlarda
önemli bir sorun olan gevrek davranış ortadan kalkmış ve malzeme sünek bir
davranış sergilediğini,
• Kırılma enerjisi, karakteristik boy ve net eğilme dayanımı makro lif
içeriğindeki artış ile artmakta, mezo lif içeriğindeki artış ile azaldığını ve en
yüksek kırılma enerjisi, karakteristik boy ve net eğilme dayanımı, narinliği ve
boyu en büyük lif ile üretilen numuneden elde edildiğini, en düşük değerlerin
ise narinliği ve boyu en küçük lifi yüksek oranda içeren numunelerden elde
edildiğini,
• En yüksek kırılma enerjisi ve net eğilme dayanımın boyu ve narinliği en
büyük olan lif ile üretilen numuneye ait olduğunu,
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
66
• Betona çelik lif eklenmesiyle basınç dayanımının arttığını, bu artışların en
fazla mezo ve makro lifin birlikte kullanıldığı karma lifli numunelerde
olurken, iki farklı makro lif kullanılmasının ise fazla bir etkisinin olmadığını,
• En yüksek yarmada çekme dayanımlarının mezo ve makro liflerin birlikte
içeren numunelerde elde edildiğini,
• Farklı boyut ve narinliğe sahip olan betonun mekanik özelliklerinin
iyileştirilmesinde farklı oranlarda katkıda bulunduğunu belirtmiştir.
Kawamata ve ark. (2003), karma liflerle güçlendirilmiş çimento tabanlı
kompozitlerin özelliklerini araştırmışlardır. Çelik ve polipropilen lifler tek ferdi
olarak katılmış (FRCC) ayrıca karma lifli karışımlar denenmiş (HFRCC) tir. 32 mm
uzunluğunda, 0.415 mm çapında, eğilme dayanımı 2650 MPa ve birim hacim ağırlığı
0.736 g/m olan çelik lif ve 30 mm uzunluğundaki polipropilen kullanmışlardır. Silis
dumanı %20.7 ve çimento %79.3, SP/B=%2.0 ve S/B= 0.30 oranlarında betonlar
üretmişlerdir. Çelik lif ve polipropilen lif münferit olarak %1.5 oranında
kullanmışlar. Karma lifli betonlarda ise su/bağlayıcı oranları 0.40, 0.45 ve 0.50,
polipropilen lif 6 mm ve 15 mm uzunluğunda ve %1 oranında, çelik lifler 32, 24, 16
ve 8mm uzunluklarında ve %0.5, 0.75 ve %1 oranında kullanmışlar. Numune
boyutları 40×40×160 mm ve üç nokta yüklemesi ve 100×200 mm silindirik
numunelerde tek eksenli çekme deneylerinde kullanmışlardır. Büyük ve geniş
çatlaklarda çelik lifin düz çimento hamurunu yeterince yüksek performansa
çıkaramadığından, sentetik liflerin çimento hamurunu sünekliliğini arttırmak için
katıldığını söylemiştir. Çimento matriksinde, karma liflerin (HFRCC) dayanım ve
süneklilik açısından ferdi olarak kullanılan liflerden (FRCC) daha üstün bir
performans sergiledikleri belirtmişlerdir.
Bantia ve Nandakumar (2003), karma liflerle güçlendirilmiş çimento
kompozitlerinin çatlak genişlemesi direnci üzerine yaptığı çalışmalarında, çift taraflı
konsol kirişlerin çatlak yayılımını incelemişlerdir. Lif tipi ve kombinasyonun çatlak
genişlemesine direncine etkisini araştırmışlardır. Polipropilen ve çelik liflerle
oluşturduğu karma lifin hem çatlak oluşumuna hem de yayılmasına karşı bir direnç
gösterdiklerini belirtmişlerdir. Mikro polipropilen liflerin çok düşük miktarlarda
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
67
kullanılmasının bile katılan makro çelik liflerin etkisini büyük oranda arttırdığını
belirtmişlerdir.
Erbaş (2003), polipropilen liflerin beton üzerinde kılcal su emme ve kapilarite
deneyi, rötre deneyi, aderans dayanımı ölçümü, basınç ve eğilmede çekme dayanımı
deneyleri ile durabilitesine etkileri ile ilgili çalışmasında, sıva harcı için M03 ve F06,
beton için ise M12 ve F19 (600gr/m3 ve 900 gr/m3) kullanmıştır. M12 ve F19 tipi
liflerin betonun işlenebilirliğini değiştirmediğini, F19 lif katkılı betonlarda kılcal su
emme oranını %35 azalttığını, F06 lifli harçların %23 oranında rötre büzülmesini
azalttığını, polipropilen lif kullanımının sıvanın yüzeye tutunma yeteneğini
arttırdığını, M12 lif katkılı betonların basınç dayanımını ortalama %10 arttırdığını,
F19 liflerin betonun eğilme çekme dayanımında etkili olduğunu belirtmiştir.
Eğilmede çekme dayanımından çıkan parçalar üzerindeki basınç dayanımı
deneylerinin sonuçlarında %5 ila %9 aralığında yüksek çıktığını görmüştür.
Puertas ve ark. (2003), polipropilen liflerle güçlendirilmiş alkali aktive
edilmiş çimento harçlarının mekanik ve durabilite davranışlarını incelemişlerdir.
Mekanik testlerde iki farklı lif dozajı %0.5 ve %1 hacmince, rötre testinde %1,
durabilite testlerinde ise %0.5 oranında kullanmışlardır. Polipropilen liflerin rötreyi
azalttığını, çalışılan harçlarda %1’e kadar lif hacminin ilavesinin mekanik
davranışlara olumlu bir etkisinin olmadığını ayrıca polipropilen liflerin elastisite
modül değerini geliştirmediğini belirtmişlerdir. Sonuçların dayanım gelişimi için
liflerin varlığı ve miktarından daha çok matriksin en önemli faktör olduğunu
gösterdiğini belirtmişlerdir.
Ünal (2003), çalışmasında polipropilen ve çelik lif içerikli beton yolların
mekaniksel özelliklerini araştırmıştır. Su/çimento oranı 0.47 sabit tutularak betonlara
20 kg/ m3 ve 40 kg/ m3 oranlarında RC65/60 BN tipi iki ucu kancalı çelik lif, ve 300
gr/m3 ve 600 g/m3 oranlarında M13 tipi polipropilen lif katılmasıyla 5 grup ayrı ve
karma betonlar üretmiştir. Polipropilen lif içeren numunelerde kontrol grubu gibi ani
gevrek kırılma gözlemiştir. Polipropilen lif içeren betonların basınç dayanımlarında
kontrol grubuna göre %3’lik bir artış, büzülme değerlerinde kontrol grubuna kıyasla
%16 azaldığı ancak, aşınma dirençlerinin kontrol grubundan yaklaşık %24
oranlarında azalma ve donma çözülme direncinin ise yaklaşık %16 azalma
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
68
belirlemiştir. Çelik lif içeren betonların basınç dayanımlarında kontrol grubuna göre
%7’lik bir artış görmüştür. Büzülme değerleri kontrol grubuna kıyasla %43 daha az,
aşınma dirençleri ise kontrol grubundan %6 oranında, donma çözülme direnci ise
kontrol grubuna göre %42 arttığını bulmuştur.
Altun ve ark. (2004), çalışmalarında su/çimento oranı 0.5 olan ve çökmesi
süper akışkanlaştırıcı ile 150±20 mm. aralığında sabit tutulan çelik lif katkılı silindir
beton numuneler C20 betonu kullanılarak Dramix RC-80/60-BN tipi çelik lif katkılı
30 kg/m3, 40 kg/m3, 50 kg/m3, 60 kg/m3 dozajlarında 4x6 adet üretilmiştir. Değişik
dozajlardaki çelik lif katkısının beton basınç dayanımına etkisi yanında, elastisite
modülüne ve tokluk değerlerine olan etkileri de belirlenmiştir. Silindir numune
basınç dayanımlarının, lif narinliği 80 ve su/çimento oranı 0.50 olan betonda 30
kg/m3, 40 kg/m3 ve 50 kg/m3 lif içeriklerinde azaldığı 60 kg/m3 lif içerikli beton
basınç dayanımının artış göstermesine nazaran katkısız beton basınç dayanımına göre
azalmış olduğu belirlenmiştir. Deney sonuçları incelendiğinde çelik lif katkısının
C20 beton sınıfını değiştirmediği sonucuna ulaşılmıştır. Çelik lif katkısı katkısız
numuneye göre en az iki katı kadar sünek davranış göstermiştir. Ayrıca artan çelik lif
oranı verilen beton sınıfı ve su/çimento oranı için süneklik değerini istenilen
düzeylerde değiştirmemiştir. Silindir numune gerilme-şekil değiştirme eğrilerine
göre, çelik lif katkısı ile elastisite modüllerinin incelenen numuneler için azalmış
olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Beddar ve ark. (2004), çimento matriksinin düşük eğilme dayanımından
dolayı kırılgan bir malzeme olduğunu, matriks içerisinde rastgele dağılan lif
ilavesinin kırılma dayanımını geliştirdiğini bununla birlikte karışımın işlenebilirlik
kaybı problemine yol açtığını bu amaçla çelik lif takviyeli beton karışımın dizaynının
optimizme edilmesi üzerinde çalışmışlardır. Bu optimizme katkı maddesinin, lifin, su
ve çimentonun hacmi gibi parametreler ile işlenebilirlik fonksiyonu ile
araştırmışlardır. 1.2 mm çapında 30∼50 mm uzunluğundaki çelik lifler %0, %0.5,
%1.0, %1.5 ve %2.0 oranlarında kullanılırken, katkı maddesi olarak yoğunluğu 1.2
olan süper akışkanlaştırıcı %0, %0.5, %1.0, %1.25, %1.5, %1.75 ve %2.0
oranlarında kullanılmıştır. Çimento dozajı 350 kg/m3 ve su miktarı 215 lt/m3 olan 35
farklı test karışım hazırlanmışlardır. Ayrıca 100×100×100 mm’lik küplerle basınç
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
69
dayanımlarına, 70×70×280 mm’lik prizmalar ile de eğilme dayanımları
incelenmiştir. Çalışma sonucunda lif takviyeli betonların karışım dizaynının optimize
edilmesi metodunu değişen akışkan katkı, sabit su/çimento oranında su ve çimento
miktarına dayandırmışlardır. Ayrıca akışkanlaştırıcı katkının %1 den az
kullanılmasında liflerle güçlendirilmiş betonlarda işlenebilirliğin azaldığını
belirtmişlerdir.
Arı ve ark. (2004), beton borulara çelik lif katkısının mekanik özelliklere
etkisi araştırılmıştır. Çalışmada basınçsız su ve yağmur suyu iletmede kullanılmak
üzere yapılmış, uzunluğu boyunca ek yerleri dışında, en kesiti değişmeyen 500 mm
anma çaplı betonarme borular ele alınmıştır. Borulara farklı cins ve oranlarda çelik
lif ilave edilerek hasır donatılı borular ile çelik lifli boruların mekanik özelliklerinin
kıyaslanması yapılmıştır. Bu kıyaslama yapılırken C35 betonu S420 donatısı ve
kancalı lifler sınıfına giren ve çekme dayanımı minumum 1050 N/mm2 olarak
belirtilen ZP 308 ve RC 80/60 BN kodlu çelik lifler 25 kg/m3 ve 40 kg/m3
dozajlarında kullanılmıştır. Deneyler sonucunda, ZP 308 ve RC 80/60 BN çelik lif
çeşitleri ile üretilen silindir beton numunelerde 25 kg/m3 dozajla sırasıyla %7 ve
%8’lik artışlar görülürken, 40 kg/m3 dozajla sırasıyla %6 ve %7’lik düşüşler
görülmüştür. Deneylerde çelik lif takviyeli beton borularda ilk çatlakların çok yüksek
yüklerde ortaya çıktığı ve tipik olarak 0.3 mm’den az bir genişliğe sahip olduğu
görülmüştür. Çelik lif donatı içermeyen numuneler çok gevrek bir şekilde kırılırken,
çelik lif donatı içeren numuneler yüksek miktarda enerji yutarak, kontrollü ve uzun
sürede kırılmışlardır. Özellikle RC 80/60 BN tipi çelik lif katkısının beton boruların
taşıma gücünde ve sünekliliğinde artışlar sağlandığı görülmüştür.
Song ve Hwang (2004), yüksek dayanımlı çelik liflerle güçlendirilmiş
betonların mekanik özellikleri üzerinde çalışmışlardır. Yüksek dayanımlı beton
yapımında çimento, silis dumanı, su, süperakışkanlaştırıcı, nehir kumu ve kırılmış
bazalt sırasıyla 430, 43, 133, 9, 739 ve 1052 kg/m3 miktarlarında kullanmışlar. 35
mm uzunluğunda, 0.55 mm çapındaki performans sınıfı 64 olan çelik lifi %0.5,
%1.0, %1.5 ve %2.0 oranlarında hacimce kullanmışlardır. Çalışma basınç dayanımı,
yarmada çekme dayanımı, kırılma modülü ve tokluk indeksi özelliklerini içermiştir.
Deneyler sonucunda basınç dayanımının çelik lif miktarının artması ile arttığını ve
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
70
maksimum dayanıma %1.5 çelik lif oranında görüldüğünü ve dayanımda %15.3 lik
bir artış meydana geldiğini ancak %2.0 lif oranında hafif azalma görüldüğünü
bildirmişlerdir. Yarmada çekme dayanımlarında ise %0.5- %2.0 lif oranları arasında
artan lif miktarı ile yarma dayanımlarının %19 ile %98.3 arasında yükseldiğini,
kırılma modülünün ise %28.1 ile %126.6 arasında yükseldiğini belirtmişlerdir.
Tokluk indekslerinin de artan liflerle geliştiğini ve %2.0 çelik lif oranında I5, I10 ve
I30 değerlerinin sırasıyla 6.5, 11.8 ve 20.6 değerlerini aldığını belirtilmiştir. Ayrıca
liflerle güçlendirilmiş betonların basınç, yarmada çekme dayanımları ile kırılma
modülünü veren bir dayanım modeli kurmuşlardır.
Tabak (2004), yaptığı çalışmada, çelik lif görünüm oranının (l/d) ve lif
hacminin (Vf), betonun mekanik özelliklerine etkisi incelenmeye çalışmıştır. Bu
amaç çerçevesinde görünüm oranı 45, 65 ve 80 olan üç farklı çelik lifi, % 0, % 1 ve
% 1.5 oranlarında kullanılarak 10 farklı kompozisyonda betonlar üretmiştir. Üretilen
betonlardan hazırlanan muhtelif boyuttaki örnekler üzerinde tek eksenli basınç,
yarmada çekme, dört noktadan yüklemeli eğilme deneyleri, ultrases hızı ölçümleri ve
darbe deneyleri yapmıştır. Yapılan deneysel çalışmalar neticesinde;
• Çelik lifler, her hacim ve görünüm oranında taze betonun işlenebilme
yeteneğini düşürdüğü ve özellikle işlenebilme; görünüm oranı yüksek olan
(l/d=80), ve lif hacmi % 1 ve % 1.5 olan betonlarda kayda değer oranda
düşürdüğünü,
• Çelik lif kullanımı, betonun birim hacim ağırlığını arttırdığını ve bu artışın,
kullanım hacmine ve görünüm oranına bağlı olarak değişmekte olduğunu,
• Betonda çelik lif kullanımı betonun basınç dayanımını; yaklaşık olarak % 4
ile % 18 arasında değişen değerlerde arttırdığını,
• Betonda çelik lif kullanımı, betonun yarmada çekme dayanımını; kayda değer
oranda (% 11 ile % 55 arasında) arttırdığı görmüştür. Bu etki lif görünüm
oranı ve lif hacmi arttıkça arttığını,
• Betonda çelik lif kullanımı, betonun eğilme dayanımını; % 3 ile % 81
arasında değişen değerlerde arttırmış ve özellikle lif görünüm oranı ve lif
hacmi arttıkça liflerin eğilme dayanımına etkisi kayda değer oranda artmış,
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
71
• Çelik lifli betonların ultrases hızları beklenenin aksine kontrol betonuna
kıyasla daha düşük değerlerde elde etmiştir. Bu düşüş lif hacmi ve görünüm
oranı artıkça az miktarda artmış. Bunun sebebi olarak; liflerin betonla temas
eden geçiş bölgelerinde yerleştirmeden kaynaklanan oldukça küçük boyutlu
boşlukların bulunuyor olması ve liflerin gelişigüzel dağılımı gösterilmiştir.
Liu ve ark. (2005), polipropilen liflerin çimento harçlarının kuruma rötresi
üzerindeki etkilerini çalışmışlardır. Deney sonuçlarının, çimento harcına karıştırılan
polipropilen liflerin kuruma rötre oranını azaltabildiğini, artan polipropilen lif hacmi
ile kuruma rötresinin önce azaldığını ve sonra arttığını belirtmişlerdir. En düşük
kuruma rötresi değerinin ise %0.20 polipropilen lif hacim oranında olduğunu
bildirmişlerdir. Polipropilen lif uzunluğunun, çapının, yüzey modifikasyon
metodunun ve kesit şeklinin çimentolu harçların kuruma rötresini etkilediğini
belirmişlerdir. İnce, uzun veya büyük özgül yüzey alanlı polipropilen lifli çimento
harçlarının daha az kuruma rötre oranına sahip olacağını bildirmişledir.
Song ve ark. (2005), naylon ve polipropilen liflerle güçlendirilmiş betonların
dayanım özelliklerini basınç, yarma, darbe dayanımları ile rötre çatlaklarını
incelemişlerdir. Polipropilen lifler hacimce 0.6 kg/m3 miktarında ilave etmişler.
Polipropilen liflerin basınç dayanımına %5.8, yarma dayanımını %9.7, darbede
dayanımda ise ilk çatlağı %11.9, kırılmayı %17.0 oranlarında lifsiz betonlara göre
dayanımlarını arttırdığını bulmuşlardır. Erken plastik rötre çatlaklarını ve slump
değerini de azalttığını belirtmişlerdir.
Choi ve Yuan (2005), çalışmalarında cam lifli ve polipropilen lifli betonların
yarma dayanımları ile basınç dayanımları arasındaki deneysel ilişkiyi
araştırmışlardır. Polipropilen lif olarak monofilament tipi 0.90 mm çapında ve 50
mm boyunda lifi, beton hacminin %1.0 ve %1.5 oranlarında kullanarak lifli betonlar
üretmişlerdir. Test sonuçları betona cam ve polipropilen lif ilavesinin 7, 28 ve 90
günlük yarma dayanımlarına yaklaşık %20-%50 arasında bir artış sağladığını ayrıca
cam lifli ve polipropilen liflerin yarma dayanımlarının basınç dayanımlarını
oranlarını sırasıyla %9 ile %13 olduğunu bulmuşlardır. Polipropilen lifli betonlarda
yarma ile basınç dayanımları arasındaki ilişki olarak f(st)=0.55(fc′)0.5 formülünü
geliştirmişlerdir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
72
2.3. Liflerle Güçlendirilmiş Uçucu Küllü Betonlar
Ünal (1994) bildirdiğine göre, Swamy (1971), çelik lifli betonların
özelliklerini araştırmak amacıyla yaptığı çalışmada lifli beton kompozitlerinin
durabilitesini ve çimento matriksi arasındaki ilişkinin önemini belirtmektedir.
Yapılan çalışmada hacim artışından dolayı dışarıda kalan lifler dikkate alınmazsa,
liflerin karışım içerisinde gelişi güzel dağıldığını belirtmektedir. Yapı elemanlarının
üretimde; lifli betonun kullanılması halinde işlenebilmeyi kolaylaştırmak amacıyla
karışıma uçucu kül katılması lifli betonun aderans dayanımını arttırdığı
belirtilmektedir.
Alhozaimy ve ark. (1996), çalışmalarında 19 mm uzunluğunda polipropilen
lif kullanarak, birbirinden farklı olmak üzere iki farklı durum için deneyler
yapmışlardır. Birincisi normal betona polipropilen lifi %0, %0.05, %0.10, %0.20,
%0.30 arasında katarak polipropilen ilavesinin etkilerini incelemişlerdir. İkinci deney
ise %0.1 polipropilen içeren ve içermeyen puzolan katkılı betonları incelenmişlerdir.
İkinci deneydeki puzolan karışımları: %75 çimento + %25 uçucu kül, %75 çimento +
%25 cüruf ve %90 çimento + %10 silis dumanlı karışımlardır. Çalışmalarında,
basınç dayanımı 152×305 mm’lik silindir numunelerde, eğilme dayanımı
102×102×356 mm’lik prizmalarda ve darbe direnci ise 152×64 mm’lik silinir
numuneler üzerinde deneyleri yapmışlardır. Deneyler sonucunda:
• Polipropilen liflerin basınç dayanımı üzerine önemli bir etkisinin olmadığını
sadece silis dumanı içeren betonların normal betonun basınç dayanımını %17
ve lifli betonun ise %23 arttırdığı görmüşler.
• Polipropilen liflerin eğilme üzerinde hiçbir etkisinin olmadığını görmüşler.
• %0.1, %0.2 ve %0.3 polipropilen lif içeren betonların sırasıyla eğilme
tokluklarını %44, %271, % 387 arttırdığı, silis dumanı ise eğilme tokluğunu
şahitte %48 ve liflide ise %79 arttırdığını,
• Polipropilen lif oranı arttıkça darbe dirençleri ve ilk çatlağında arttığını,
polipropilen liflerin %0.05, %0.1, %0.2 ve %0.3 hacimlerinde sırasıyla darbe
dirençlerini %48, %62, %171 ve %90 oranlarında arttırdığını,
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
73
• Genellikle puzolanların darbe direncini azalttığını, ancak lifler ile birlikte
olumlu etki yaparak beraber darbe direncini uçucu kül, silis dumanı ve cüruf
sırasıyla liflerle birlikte %82, %42, %90 arttırdığını,
• Lif takviyeli puzolan katkılı betonların olumlu etkiler sağladığını, uçucu kül
+ polipropilen lifli karışımın, basınç dayanımını düşürdüğünü ancak diğer
özelliklerini arttırdığını belirtmişlerdir.
Huang (1997), çalışmasında uçucu küllü haçlara ferdi olarak bentonit, silis
dumanı ve polipropilen lif katkısı ilave etmiştir. Taze beton üzerinde akışkanlığına,
kanamasına ve priz zamanlarına, sertleşmiş beton üzerinde ise basınç dayanımı,
boşluk yapıları ve su geçirimliliği deneylerine bakmıştır. Ayrıca durabilite özellikleri
içinde sülfat atağı ve ıslanma kuruma çevrimleri sonucundaki basınç dayanımlarına
bakmıştır. Maliyetteki azalma, kanamadaki azalma, birim hacmin artışı,
geçirimsizlikteki gelişme ve uzun ömürlülükteki artıştan kaynaklanan
avantajlarından dolayı F tipi uçucu kül %30 oranında tüm karışımlarda kullanmıştır.
10 mm uzunluğunda polipropilen lifi hacimce %1 oranında kullanmıştır.
Su/bağlayıcı oranları 0.5, 0.7, 0.9 ve 1.1 seçmiştir. Deneyler sonucunda şu sonuçlara
yer vermiştir.
• Özellikle düşük su/katı oranındaki polipropilen lifli harçlarda akışkanlıkta
azalma gördüğünü ve su/katı oranı arttıkça ise akışkanlık özelliği ihmal
edilebilir bir düzeye geldiğini,
• Polipropilen katkısının priz başlangıç ve bitiş sürelerine etkisinin ihmal
edilebilir düzeyde olduğunu,
• Polipropilen katkısının kanamayı arttırdığını, bununda polipropilen lifin
süspansiyon içerisinde çözünmemesinden ve böylece katı maddenin birim
hacimdeki harçta azalmasından kaynaklandığını,
• Basınç dayanımları 50 mm küpler üzerinde yapmış ve polipropilen lifler
basınç dayanımlarını 7, 14, 28, 56 ve 118 günler sonunda dahi azaltmakta
olduğunu, bunu da lifler ile harç matriksinin arasındaki ara yüzeylerdeki zayıf
düzleşmiş şekillerden kaynaklandığını,
• 28 günlük harçlar hem boşluk yapısı hacmi hem de su geçirgenliğine bakmış.
Polipropilen lif katkıların, boşluk hacmini arttırdığı, s/b oranı düştükçe
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
74
boşlukların çoğunun jel boşluklar olduğu, ancak s/b oranı arttıkça ise jel
boşluklarının azalıp, büyük boşlukların arttığı görmüştür. Polipropilen liflerin
düşük lif oranlarında su geçirmeme özelliğini geliştireceğinin beklendiğini,
• 28 gün nemli kürden sonra harç numuneleri sülfat atağı ve ıslanma-kuruma
çevrimine maruz bırakmıştır. Sülfat atağında 28 ve 90 güne, ıslanma
kurumada ise 5, 10 ve 15 çevrim incelemiş. Çevrim 24 saat suda ıslanmaya,
24 saat 40 derece kurumaya bırakılarak yapmıştır. Polipropilen lifin
ilavesinin, ıslanma kuruma çevrimi sonucundaki basınç dayanımlarında
etkisini geliştirdiği belirtmiştir.
Sonuç olarak polipropilen ilavesinin sülfat direnci ve ıslanma kuruma direncine karşı
harç numunelerinin önemli gelişme sağladığı ancak su geçirgenliğini arttırdığı bunu
da ilave edilen polipropilenin %1 yerine daha düşük oranlarda uygun bir şekilde
azaltılması gerektiği belirtmiştir.
Kayali ve ark. (1999), çalışmalarında uçucu kül içeren hafif agregalı liflerle
güçlendirilmiş betonların kuruma rötrelerini incelemişlerdir. Basınç dayanımı 61 ile
67 MPa olan uçucu kül içeren hafif agregalı betonlar üretmişlerdir. Betonları ya
polipropilen ya da çelik liflerle güçlendirmişlerdir. Liflerin basınç dayanımını
etkilemediklerini fakat çekme dayanımlarını arttırdıklarını belirtmişlerdir. Elastisite
modülleri kıyaslandığında hafif agregalı betonların elastisite modüllerinin yaklaşık
21 GPa olduğunu normal betonlarınkinin ise 35 GPa olduğunu belirtmişlerdir.
Betonların liflerle güçlendirilmesinin elastisite modülü değerini etkilemediğini
söylemişlerdir. Bu tip hafif agregalı betonların toplam bağlayıcı oranının %23 kadar
uçucu kül içerdiğini ve benzer dayanımdaki betonların uzun dönem rötresinde
normal betondan yaklaşık iki katı kadar genişlediğini belirtmişlerdir. Çelik lifin
kuruma rötresini azaltmasına karşın polipropilen lifin rötreyi azaltmadığını
belirtmişlerdir.
Uçucu kül-beton karışımında genellikle %10-30 arasında belirli bir yüzdeye
sahip uçucu külün çimentonun bir kısmı yerine kullanımı, karayollarında, su
yapılarında ve kanalizasyon tesislerinde en sik rastlanan problemlerden biri olarak
sülfat etkisine karşı, sadece çimento kullanılarak üretilen betonlardan daha fazla
direnç gösterir. Karışımda lif malzemenin kullanımıyla mekanik davranışta
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
75
gelişmeler kaydedilir. Burada bahsedilen teknolojilerin birleşimi süper sonuçlar
doğurur (Ural, 1999: Yiğiter, 2002).
Qian ve Stroeven (2000) çalışmalarında, düşük lif tipleri, lif içerikleri ve
uçucu kül içeren karma polipropilen ve çelik lifli betonların genel mekanik
özelliklerini araştırmışlardır. Deneylerde Tip I çimentosu, F tipi uçucu kül, max %3
akışkanlaştırıcı, 12 mm uzunluğunda monofilament polipropilen lif, 0.3 mm çapında
40 mm uzunluğunda SF1, 0.3 mm çapında 30 mm uzunluğunda SF2 ve 0.1 mm
çapında 6 mm uzunluğundaki SF3 tipi çelik lifleri kullanmışlar. Uçucu kül miktarları
50 ve 100 kg/m3 olan, 400 kg/m3 dozajlı, polipropilen lif oranları %0, %0.15 ve
%0.30 ve SF1, SF2, SF3 tipi çelik lifler ise %0, %0.2 ve %0.4 oranlarında toplam 17
karışım hazırlamışlardır. Araştırmanın sonuçları göre, melez liflerin sinerjik bir etki
yaptıklarını, çok ince polipropilen lifler içeren karma liflerin homojen dağılması için
uçucu kül gibi ince partiküllerinin gerekli olduğu, değişik boyutlarda çelik lif
kullanımı değişik mekanik özelliklere katkıda bulunduğunu, küçük lif tipleri basınç
dayanımına önemli derecede ancak yarmada çekme dayanımlarını ise çok az
etkilediklerini ayrıca büyük liflerin ise bunun tersi mekanik özellikler gösterdiği
belirtilmektedir. Ayrıca polipropilen lif için optimum dozaj %0.15, çimento 400
kg/m3 ve kül 100 kg/m3 ve karma karışım için ise %0.15 polipropilen, %0.4 SF1 ve
%0.2 SF3 çelik lifli olanın optimum olduğunu belirtmişlerdir.
Sevil (2001), araştırmasında uçucu küllü, lifli beton kompozitinde lif tipinin
beton özelliklerine etkisini incelemiştir. Uçucu kül tüm çalışmalarda %10, %15 ve
%20 oranlarında ve değişik malzemelerden elde edilmiş üç çeşit lif kullanmıştır. 1.
seri betonlarda lif kullanılmamış, 2. seri betonlarda ipliksi görünümlü polipropilen lif
1.8 kg/m3 (PPI), 3. seri betonlarda kumaşsı görünümlü polipropilen lif 1.2 kg/m3
(PPII), 4. seri betonlarda çelik lif 15 kg/m3 miktarlarında kullanmıştır. Sonuçlar
aşağıda özetlenmiştir.
• PPI lifleri çökme değerini ortalama %4.3, PPII lifleri %7.2, çelik lif ise %3.3
oranında işlenebilirliği düşürdüğünü, uçucu kül ilavesiyle işlenebilirlik sabit
kaldığını,
• Yaptığı çalışmada uçucu kül miktarının %15 değeri uygun olduğunu,
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
76
• Kuru birim ağırlıklar uçucu külün artması ile azalmış, lif güçlendirmesi ile
arttığını,
• Basınç dayanımlarında uçucu külün çimento yerine kullanılması ile %10’lar
seviyesinde azaldığını, lif güçlendirmesi ile PPI liflerde %90’lara varan, PPII
liflerde %18’lere varan çelik liflerde ise %95’lere varan oranda arttığını,
• Eğime dayanımlarında uçucu kül katkısının %2’ler seviyelerinde azaldığını,
lif güçlendirmesi ile PPI liflerde %114’lere varan, PPII liflerde %1’ler
değerlerinde çelik liflerde ise %130’lara varan artışlar görüldüğünü,
• Yarma dayanımlarını uçucu külün azalttığını lif ilavesi ile artışlar
görüldüğünü özellikle çelik liflerde %54 oranında arttığını,
• Çelik lifli betonda basınç deneylerinde numune kırıldığı halde yükün %40’ını
tekrar karşıladığını ve yüksek bir parçalanma direncine sahip olduğunu
belirtmiştir.
Huang (2001), işlenebilir, kırılma dirençli, geçirgensiz, dayanıklı harç için
çimento, uçucu kül, polipropilen ve akışkanlaştırıcı karışımı çalışmıştır. Düşük
derecedeki atıkların izolasyon için polipropilen lif ve akışkanlaştırıcı içeren çimento-
uçucu küllü sulu harçların fiziksel özelliklerinden viskozite, kanama, priz süreleri ile
basınç ve eğilme dayanımları, boşlukluluk, su geçirgenliği ve dayanıklılığına
bakmıştır. Polipropilen lif içeren sulu harçlar kırılma (çatlak) direnci yüksek, değişen
çevre koşullarına karşı daha az korunmasız ancak, yüksek viskozite ve yüksek
geçirgen bir yapı oluşturur, akışkanla birlikte ise viskozite, eğilme dayanımı, su
geçirgenliği, durabilite, ıslanma kuruma ve sülfat atağını karşı etkileri düzeltir
denilmiştir. Deneysel çalışmasında %70 Tip I Çimento, %30 F sınıfı uçucu kül, %1
lif oranında F10 tipi polipropilen ve %1 oranında F tipi akışkanlaştırıcı ile
su/bağlayıcı oranları 0.4, 0.5, 0.6, 0.7 ve 0.8 olan harçlar üretmiştir. Numuneler
durabilite deneyleri için 28 gün kür etmiştir. Deneylerin sonunda;
• Polipropilen lifli harcın, dışarı sızma süresini (viskozite) arttırdığını,
akışkanlaştırıcı ise sızma süresini azalttığını,
• Polipropilen liflerin özellikle ilk ve son priz sürelerini kısalttığını,
akışkanlaştırıcı ise priz sürelerini 2-4 saat geciktirdiğini,
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
77
• Polipropilen liflerin, su/bağlayıcı oranı 0.5 ve üzerinde olan harçların
kanamasını arttırdığını ve yine akışkanlaştırıcı ile kanamayı daha da
arttırdığını,
• Basınç dayanım deneylerini 50 mm’lik küpler üzerinde, eğilme dayanım
deneylerini ise 50×50×160 mm’lik prizmalar üzerinde yapmıştır. Sadece
polipropilen lif içeren numunelerde her iki deneydeki dayanımlarda çok az
bir azalma görüldüğünü ve bunu da polipropilen lifin oluşturduğu boşluklara
bağlanmaktadır. Akışkan katkılı polipropilen lifli numunelerde ise basınç ve
eğilme dayanımlarında artış olduğunu,
• Polipropilen lif ilavesi ile boşlukluluk artarken, akışkanlaştırıcı katkısı ile
boşluklar büyük ölçüde azalmakta olduğunu,
• Polipropilen liflerin betonun geçirgenliğini arttırmakta olduğunu,
• Polipropilen lifli harçların ıslanma kuruma çevrimi sonunda, eğilme
dayanımlarında bir değişim olmadığını,
• 28 gün suda kür edilen numunelerin 120 gün boyunca %4.2 magnezyum
sülfat çözeltisinde bekletilen polipropilen lifli harçlarda sülfat atağının bir
etkisinin görülmediğini, belirtmiştir.
Sonuç olarak yalnızca polipropilen lif ilavesinin taze ve sertleşmiş sulu harçlarda
olumsuz etkilerinin olabileceğini fakat sülfat atağı, ıslanma kuruma ve çatlak
dirençlerini önemli derecede geliştirdiğini belirtmektedir. Geçirgenliğin azaltılması,
akışkanlık, viskozite ve dayanım artışı için akışkanlaştırıcının polipropilen liflerle
birlikte kullanımının özellikle polipropilen liflerin oluşturduğu ters etkileri elimine
ettiğini için gerekli olduğu belirtmiştir.
Lee (2002), uçucu küllü betonu değişik çelik lif miktarları ile test etmiştir.
Karışımlarda %20 oranında uçucu kül ağırlıkça yer değiştirmiştir. 30 mm
uzunluğunda 0.5 mm çapında narinlik oranı 60 olan çelik lifi hacimce %0, %0.5, %1
ve %2 oranlarında katmıştır. Çelik lif oranı arttıkça basınç dayanımları artmış ve %2
çelik lif katkısının uçucu kül katkılı betonların basınç dayanımını normal betona göre
%16 kadar daha fazla arttırmıştır. Gerilmenin pik yaptığı andaki deformasyonlarda
artan lif miktarı ile artmıştır. %0, %0.5, %1 ve %2 çelik lif katkısındaki pik değere
karşılık gelen birim şekil değiştirmeler sırasıyla 0.001676, 0.001924, 0.002108 ve
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
78
0.002612 olarak bulmuştur. Karışıma ilave edilen çelik lifler tokluk oranlarını yeteri
kadar çok arttırmış ve %2 çelik lifli karışım %0.5 çelik lifli betona göre %120’lik bir
artış göstermiş olduğunu görmüştür. Çelik lifler ilavesi gerilme-şekil değiştirme
eğrilerinin artan kısımlarını değiştirmemiş fakat eğrinin azalan kısımları önemli bir
şekilde değişmiştir denilmiştir. Bu çelik lif ilavesinin sünekliliği iyi bir şekilde
gelişimini sağlamıştır denilmektedir. Deneysel elastisite modülleri %0, %0.5, %1 ve
%2 çelik lifli uçucu küllü betonlarda sırasıyla 4648, 4290, 4648 ve 4397 ksi olarak
ölçmüştür.
Yiğiter (2002), bilindiği üzere mineral katkıların (silis dumanı, uçucu kül v.b)
çimentonun hidratasyon derecesini arttırırken ayni zamanda filler malzeme görevini
üstlenerek betonun daha kompakt bir yapıya kavuşmasını sağladıklarını belirtmiştir.
Özel durumlar dışında lifli betonların da sıkı bir yapısı olması istendiğini ve bu
anlamda mineral katkıların lifli betonlarda da kullanımının uygun olacağını
belirtmiştir.
Kayali ve ark. (2003), çalışmalarında yüksek dayanımlı liflerle güçlendirilmiş
hafif agregalı betonların bazı karakteristiklerini araştırmışlardır. Öğütülmüş uçucu
kül agregası ince malzeme ile kısmen değiştirilerek hafif betonda kullanmışlardır.
Basınç dayanımı, dolaylı çekme dayanımı, kırılma modülü, elastisite modülü,
gerilme-birim deformasyon ilişkisi ve basınç altındaki tokluk üzerindeki etkilerini
rapor etmişlerdir. Öğütülmüş uçucu küllü düz betonlar ile beton hacmince %0.56
polipropilen lif içeren betonları kıyaslandığında polipropilen lifin dolaylı çekme
dayanımını %90 ve kırılma modülünü ise %20 arttırdığını belirtmişlerdir.
Polipropilen lif katkısının araştırılan diğer mekanik özelliklerini önemli bir etkisinin
olmadığını bildirmişlerdir. Çelik lif ise %1.7 oranında kullanılmış ve dolaylı çekme
dayanımını yaklaşık %118 ve kırılma modülünü %80 oranında arttırdığını
bulmuşlardır. Çelik liflerle güçlendirmede elastisite modülünde biraz düşüş olduğunu
ve gerilme birim deformasyon ilişkisini değiştirdiğini ve daha çok eğik lineer hale
geldiğini görmüşlerdir. Çelik lif kullanımını ile basınç altındaki toklukta artış
kaydetmişler ve bununda süneklilikte önemli bir artış sağladığını belirtmişlerdir.
Dinçer (2004) karışımda uçucu külü ağırlıkça %20 oranında, çelik lif
narinliği 65 ve lif oranı %0.5 kullanılmıştır. Normal betona çelik lif ve uçucu külün
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
79
birlikte katıldığı durumda çelik lifin, betonun tüm mekanik özelliklerinde artış
eğilimi yaratırken, uçucu kül azalmaya neden olduğunu belirtmiştir. Uçucu külün,
çelik lif ile birlikte katıldığı harcın dayanımda yarattığı olumsuz etkinin, çelik lifin
harç içerisinde oluşturduğu bağ kuvvetinin azalmasına neden olmakta ve betonun
çekme dayanımını olumsuz yönde etkilemekte olduğunu bildirmiştir. Çelik lif katkılı
betona uçucu kül katkısının, basınç dayanımında %11 azalmaya neden olurken,
çekme dayanımında %22 azalma meydana getirdiğini gözlemiştir. Ancak, uçucu
külün zamana bağlı puzolanik etkisi, betonun harç dayanımında sağlayacağı artışın,
çelik lifin harç içerisinde kurduğu köprünün bağ kuvvetlerinin de artışına neden
olacağı ve betonun çekme dayanımını artıracağını düşünmektedir. Betona uçucu kül
katkısının, eksenel basınç etkisindeki betonun sünekliğini arttırmakta, eğilmede
çekme kuvvetlerine karşı ise betonun sünekliğini azaltmak olduğunu belirtmiştir.
Kayali (2004), çalışmasında yüksek hacimli uçucu küllerin liflerle
güçlendirilmiş betonların mekanik özelliklere etkilerini araştırmıştır. Uçucu külü ince
agreganın yaklaşık üçte biri oranında kısmi olarak ince agrega ile yer değiştirmiştir.
Polipropilen lifi ya da çelik lifi ise beton hacminin en fazla %1’i oranında katmıştır.
Deney sonucunda yüksek hacimli uçucu kül içeren lifli betonların basınç ve çekme
dayanımlarını uçucu külsüz betona göre iki katından fazla geliştirdiğini ve diğer
mekanik özelliklerinin de uçucu külden dolayı önemli derecede arttığını belirtmiştir.
Büyük oranda uçucu kül kullanımının lifli betonların çalışmasını gelişimi için gerekli
olduğunu önerildiğini bildirmiştir. Polipropilen liflerin sonuçta %50’lere kadar, çelik
liflerin ise %100’lerin üzerinde artışlar sağladığını belirtmiştir. Bu gelişimi de
matriks ile lifler arasındaki mikro yapıdaki modifikasyon ve yoğunlaşmadan
olduğuna inanıldığını bildirmiştir.
Han ve ark. (2005), polipropilen lifli yüksek performanslı betonların yangın
testi sonucundaki kabarıp dökülme dirençlerini araştırmışlardır. Polipropilen lifler
%0, %0.05 ve %0.10 oranlarında kullanılmışlar. Su/bağlayıcı oranı 0.3 ve 0.4 olan ve
%20 oranında uçucu kül içeren betonlar üzerinde çalışmışlardır. Yangın testinin
ardından kabarıp dökülme, polipropilen lifsiz düz betonlarda meydana gelirken,
özellikle %0.05 (0.45 kg/m3) üzerindeki polipropilen lif içeren betonlarda dökülme
tüm numunelerde önlendiğini belirmişlerdir. Polipropilen liflerin 165 °C de
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Okan KARAHAN
80
erimesiyle oluşan boşlukların yüksek sıcaklıkta buhar basıncını tahliye edilmesinde
rol oynamasından dolayı dökülme direncini arttırdığını belirtmişlerdir. Basınç
dayanımlarını polipropilen liflerin %1-3 arasında arttırdığını bildirmişlerdir. Ayrıca
slump değerinde lif oranı arttıkça azalma eğiliminde olduğunu göstermişlerdir.
Gutierrez ve ark. (2005), liflerle güçlendirilmiş harçların performansları
üzerine silis dumanı, uçucu kül, metakaolin ve yüksek fırın cürufu gibi puzolanların
etkilerini araştırmışlardır. Cüruf hariç tüm puzolanlar %15, cüruf ise %70 oranında
ilave edilmiştir. Doğal lif olarak fique, sisal ve coir, yapay lif olarak ise cam,
polipropilen ve çelik lif olmak üzere toplam 6 farklı lif kullanmışlardır. Maksimum
dane çapı 6 mm, su/bağlayıcı oranları 0.52-0.64, süperakışkanlaştırıcının çimentoya
oranı ise 0.015-0.030 olarak kullanmışlardır. Deneysel olarak basınç dayanımı, su
emme ve kapiler su emme katsayısı, klor geçirimliliği incelemişlerdir. Deneyler
sonucunda, genel olarak çelik lif katkısında daha az olmasına rağmen, kontrol
harçlarında lif ilavesinin basınç dayanımında azalmalara yol açtığını belirtmişlerdir.
Bununla birlikte yüksek aktiviteli puzolan ilavesi ve cüruf, bu performans kaybını
telafi etmesine yardımcı olabilir demişlerdir. Cam ve çelik lifle güçlendirilmiş
harçlarda silis dumanının katkısının performansı arttırdığını söylemişlerdir. Cam,
sisal ve çelik liflerle güçlendirilmiş çimento tabanlı malzemelere silis dumanının
dahil edilmesiyle kılcallıkta büyük azalmalar meydana getirdiği belirtmişlerdir.
Harçlarda lif ilavesinin kılcal porozitelerinin arttırmasından dolayı klor
geçirimliliğini arttırdığını ancak sırasıyla silis dumanı, metakaolin, cüruf ve uçucu
kül ilavesinin klor geçirimliliğini azaltmada etkili olduklarını gözlemlemişlerdir.
Genel olarak %15 oranında özellikle silis dumanı ve metakaolinin harçlara ilavesinin
sırasıyla %20 ile %68 arasında lifsiz harçlara göre performanslarını geliştirdiğini
belirtmişlerdir. Yine silis dumanı ve metakaolinin özellikle çelik, cam ve sisalle lifle
güçlendirilmiş malzemelerin mekanik ve dayanıklılık performanslarını geliştirdiğini
özetlemişlerdir. Düşük derecede puzolanik aktivite niteliğinde olmasından uçucu kül
ilavesi değişik bir performansa sahip olmuştur denilmektedir.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
81
3. MATERYAL VE METOD
Bu bölümün, materyal kısmında çalışmanın deneysel çalışmalarında
kullanılan çimento, uçucu kül, akışkanlaştırıcı katkı, karışım suyu, agrega,
polipropilen lif ve çelik lif gibi malzemelerinin özellikleri hakkında bilgi verilmiştir.
Metod kısmında ise çalışmanın aşamaları, beton karışım oranları, beton üretimi ve
kürü ile yürütülen deneysel çalışmaların içerikleri hakkında bilgi verilmiştir.
3.1. Materyal
3.1.1. Çimento
Bu çalışmada TS EN 197-1 (2002) ile uyumlu normal Portland çimentosu PÇ
42.5 olarak bilinen CEM I 42,5 R çimentosu kullanılmıştır. Adana Çimento San.
T.A.Ş. tarafından üretilen CEM I 42,5 R çimentosuna ait kimyasal ve fiziksel
özelliklerini içeren analiz raporu Çizelge 3.1’de gösterilmiştir.
3.1.2. Uçucu Kül
Çalışmada, Adana’nın Yumurtalık ilçesinin Sugözü köyünde kurulan termik
santralinde, Kolombiya'dan gemilerle getirilen ithal taş kömürünün yakılmasıyla
açığa çıkan, F sınıfı uçucu külü kullanılmıştır. Sugözü uçucu külü ÇİMSA hazır
beton tesislerinden temin edilmiştir. Sugözü uçucu külünün kimyasal ve fiziksel
analizi Adana Çimento San. T.A.Ş. tarafından yapılmıştır. Sugözü uçucu külünün
kimyasal özellikleri Çizelge 3.2’de verilmiştir. Sugözü uçucu külü, TS EN 450
standart sınırlarına uyan ve ASTM C618 (1998) standardına göre SiO2+Al2O3+Fe2O3
değerinin %70’nin üzerinde olması ve CaO miktarının %10’dan az olması nedeniyle
F sınıfı (düşük kireçli) uçucu kül sınıfına girmektedir. Uçucu külün özgül ağırlığı
2.31 gr/cm3, Blaine özgül yüzeyi ise 2900 cm2/gr dır.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
82
Çizelge 3.1. Çimentonun kimyasal ve fiziksel özellikleri
Bileşen Değerler TS 19 Sınırlar (%) SiO2 (%) 19.71 Al2O3 (%) 5.20 Fe2O3 (%) 3.73 Mn2O3 (%) 0.11 CaO (%) 62.91 MgO (%) 2.54 5.0 max SO3 (%) 2.72 3.5 max K.K (%) 0.96 4.0 max Na2O (%) 0.25 K2O (%) 0.90 Erimez Kalıntı (%) 0.23 1.5 max Serbest CaO (%) 0.78
Kim
yasa
l Öze
llikl
er
Cl- (%) 0.0115 0.1 max Özgül Ağırlık (gr/cm3) 3.16 Özgül Yüzey (cm2/gr) 3250 2800 min 0,200 mm elekte kalıntı (%) 0.0 0,090 mm elekte kalıntı (%) 0.3 Hacim Sabitliği (mm) 1 10 min Litre Ağırlığı (g/lt) 970 Priz Başlangıç Süresi (dak) 138 60 min Fi
ziks
el Ö
zelli
kler
Priz Final Süresi (dak) 203 600 max
Çizelge 3.2. Uçucu külün kimyasal özellikleri
TS EN 197-1 ASTM C 618 Oksit Kül (%)
TS EN 450 V W
TS 639 F C
SiO2 52.50 Al2O3 22.82 Fe2O3 5.34 S+A+F 80.66 >70.00 >70.00 >50.00CaO 7.16 MgO 2.56 <5.00 SO3 0.20 <3.00 <5.00 <5.00 <5.00 K2O 0.99 Na2O 0.48 K.K 3.35 <5.00 <5.00 <5.00 <10.00 <12.00 <6.00 Cl- 0.003 <0.10 S. CaO 0.10 <1.00 R. SiO2 - >25.00 >25.00 >25.00 R. CaO - <10.00 >10.00 Nem 0.07 <3.00 <3.00
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
83
3.1.3. Akışkanlaştırıcı Katkı
Numunelerin hazırlanmasında erken yüksek mukavemet, mükemmel yüzey
görünümü ve nihai yüksek performansa gereksinim duyulan, prefabrik beton ve hazır
beton endüstrisi için geliştirilmiş, yüksek oranda su ihtiyacını azaltan, klor içermeyen
Yapkim Yapı Kimya Sanayi A.Ş. Degussa firmasından temin edilen yeni nesil YKS
Glenium 51 hiper akışkanlaştırıcı katkı malzemesi kullanılmıştır. Kimyasal katkının
kullanım dozajı bağlayıcı (çimento+uçucu kül) ağırlığının %1’i olarak belirlenmiştir.
Hiper akışkanlaştırıcının teknik özellikleri Çizelge 3.3’te verilmiştir.
Çizelge 3.3. Akışkanlaştırıcının teknik özellikleri
Yoğunluk (g/cm3) 1.07-1.012 Klor (%) <0.1
Renk Amber Homojenite Homojen
Kimyasal İçeriği Polikarboksilik Eter Zincirleri Dozaj 0.7-0.9
Standartlar ASTM C494, EN 934-2
3.1.4. Su
Beton karılmasında kullanılacak su kalitesi ile ilgili olarak çok uzun yıllardan
bu yana elde edilen tecrübelere dayanarak kural olarak benimsenmiş olan ve aynı
zamanda betonla ilgili birçok kitapta ve hatta suyun, beton karma suyu olarak
uygunluğunun tayini kuralları standardı olan TS EN 1008’de (2003) belirtilmiş olan,
su içilebiliyor ise, beton yapımında karma suyu olarak kullanılmaya da uygundur
hüküm vardır. Şehir sularının hepsi, kalite olarak, elbette birbirinin tamamen benzeri
olamaz. Ancak, içerdikleri yabancı maddelerin miktarı beton özelliklerine zarar
verebilecek kadar yüksek değildir (Erdoğan, 2004). Bundan dolayı beton yapımında
karma suyu, kür suyu ve yıkama suyu olmak üzere üç amaçla kullanıldığımız su,
şehir şebekesinden akan içme suyundan temin edilmiştir.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
84
3.1.5. Agrega
Deneysel çalışmalarda DSİ VI. Bölge Müdürlüğü Kanalet Üretim Fabrikası
agrega tesislerinden alınan 4/16 mm dane büyüklüğüne sahip iri agrega ve 0/4 mm
dane büyüklüğündeki ince agrega kullanılmıştır. Agrega deneylerinde kullanılacak
olan agregalar, TS 707 (1980) ve TS EN 932-2 (1999) agregalardan numune alma ve
laboratuar numunelerinin azaltılması ile deney numunesi hazırlama metotlarına göre
hazırlanmıştır. Numuneler için yığının değişik bölgelerinden kürekle küçük
miktarlarda agrega numuneleri alınmış ve küçük numuneler sonradan karılarak deney
numunesini oluşturulmuştur. Toplam numune agrega bölgeci kullanılarak deney
numunesi için gerekli agrega miktarı elde edilinceye kadar tekrar edilmiştir.
3.1.5.1. Agrega Tane Büyüklüğü Dağılımı
Agrega tane büyüklüğü dağılımının, beton özelliklerini etkilemesi söz konusu
oluğundan, betonda yüksek kompasiteyi sağlamak için TS 3530 EN 933-1(1999)
standardına uygun olarak agrega tane dağılımını belirlenmiştir. İri ve ince agregalara
ait numunelerin tane büyüklüklerine göre dağılımı elek analizi sonucunda
belirlenmiştir. Belirlenen iri ve ince agrega tane dağılımları için karışık agrega
dağılımını belirleyebilmek amacıyla, belirli yüzdeler denenerek beton agregaları
standartları TS 706 EN 12620 (2003) ve TS 706’daki (1980) maksimum dane
büyüklüğü 16 mm olan eğriye ait alt (A), orta (B) ve üst sınırlara (C) uygun düşecek
şekilde, özellikle alt sınır (A) ile orta (B) arasına yer alacak şekilde karışık agrega
granülometrisi ayarlanmıştır. Buna göre karışık agrega %55 iri, %45 ise ince
agregadan oluşacak şekilde ayarlanmıştır. Lif takviyeli betonların işlenebilirliğini
kolaylaştırmak amacıyla ince agrega oranı fazla seçilmiştir. Karışımda kullanılan
karışık agreganın eleklerden geçen yüzde değerleri ve TS 706 (1980) standart
sınırları Çizelge 3.4’te, karışık agrega granülometri eğrisi ise Şekil 3.1’de
sunulmuştur.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
85
Çizelge 3.4. Karışık agrega granülometrisi ve TS 706 standart sınırları
Elekten Geçen Miktar (%) Elek Açıklığı
(mm) TS 706
Alt Sınır TS 706
Orta Sınır TS 706
Üst Sınır Kullanılan
Agrega 16 100 100 100 100.0 8 60 76 88 76.6 4 36 56 74 45.5 2 21 42 62 27.0 1 12 32 49 19.9
0.50 7 20 35 14.7 0.25 3 8 18 3.5
0
20
40
60
80
100
0.25 0.5 1 2 4 8 16
Elek Çapı (mm)
Elek
ten
Geç
en (%
)
A B C Agrega
Şekil 3.1. Agreganın granülometri eğrisi
3.1.5.2. Agrega Birim Hacim Ağırlığı ve Su Emme Oranı
Betonun kullanım alanlarını belirlemede, agregaların birim hacimdeki
ağırlığının miktarının bilinmesi açısından önemli bir unsurdur. Agreganın iç
yapısında yer alan boşluklar agreganın birim hacim ağırlığını, o da üretilen betonun
dayanım ve dayanıklılık unsurlarını etkiler.
Deneylerde kullanılacak olan ince agregalar için piknometre ve iri agregalar
için arşimet deneyleri sonucunda özgül ağırlıkları ve su emme oranları TS 3526’e
(1980) ve TS EN 1097-6 (2002) göre tespit edilmiştir. İnce ve iri agrega deney
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
86
bulguları Çizelge 3.5 ve Çizelge 3.6’da sunulmuştur. İnce ve iri agreganın kuru
yüzey doygun özgül ağırlıkları sırasıyla 2.67 ve 2.70 gr/cm3 dür. İnce ve iri
agreganın su emme kapasiteleri yine sırasıyla %1.20 ve %1.14’tür.
Çizelge 3.5. İnce agrega özgül ağırlık ve su emme bulguları
1. Boş piknometre ağırlığı, gr 169.12 2. Piknometre + KYD numune ağırlığı, gr 485.41 3. Pikno. + KYD num.+ İşarete kadar su ağırlığı, gr (W3) 917.14 4. Boş tava ağırlığı, gr 320.65 5. Tava + fırında kurutulmuş numune ağırlığı, gr 633.19 6. Kuru numune ağırlığı (W1) 312.54 7. KYD numune ağırlığı (W2) 316.29 8. KYD halde emilmiş su ağırlığı (W2-W1) 3.75 9. İşaretli yere kadar su dolu ölçü kabı ağırlığı gr, (W4) 719.12 10. KYD numunenin mutlak hacmi (W2+W4-W3) 118.27 11. Kuru numunenin mutlak hacmi (W1+W4-W3) 114.52 12. Numunenin Kuru Hacim Özgül Ağırlığı 2.64 13. Numunenin KYD Hacim Özgül Ağırlığı 2.67 14. Numunenin Görünen Özgül Ağırlığı 2.73 15. Numunenin KYD halinde su emme kapasitesi, % 1.20
Çizelge 3.6. İri agrega özgül ağırlık ve su emme bulguları
1. Boş tava ağırlığı, gr 501.59 2. Tava + KYD numune ağırlığı, gr 1409.55 3. Boş tel sepetin su içindeki ağırlığı, gr 611.88 4. Tel sepet + KYD numunesinin su içindeki ağırlığı, gr 1183.74 5. Tava + fırında kurutulmuş numune ağırlığı, gr 1399.31 6. Kuru numune ağırlığı (W1) 897.72 7. KYD numune ağırlığı (W2) 907.96 8. KYD halde emilmiş su ağırlığı (W2-W1) 10.24 9. KYD numunesinin su içindeki ağırlığı (W3) 571.86 10. KYD numunenin mutlak hacmi (W2-W3) 336.10 11. Kuru numunenin mutlak hacmi (W1-W3) 325.86 12. Numunenin Kuru Hacim Özgül Ağırlığı 2.67 13. Numunenin KYD Hacim Özgül Ağırlığı 2.70 14. Numunenin Görünen Özgül Ağırlığı 2.75 15. Numunenin KYD halinde su emme kapasitesi, % 1.14
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
87
3.1.5.3. Agrega Gevşek ve Sıkışık Birim Ağırlıkları
Agregaların gevşek ve sıkışık olarak işgal ettiği hacim TS 3529’a (1980) göre
belirlenmiştir. İnce ve iri agregaların ayrı olarak kap içindeki net ağırlığının kap
hacmine bölünmesiyle gr/cm3 olarak hesaplanmıştır. Agreganın kompasitesi ve
işlenme esası bu deneyle anlaşılır. Doğal agregaların birim ağırlıkları yaklaşık olarak
1500 ile 1900 g/dm3 arasındadır. Agregaların granülometrisi, tane şekli ve yapısı,
yabancı madde bulunması nem durumu birim ağırlığı etkileyen faktörlerdendir. İnce
ve iri agregaların ayrı olarak sıkışık ve gevşek olarak işgal ettiği hacimleri Çizelge
3.7 ve Çizelge 3.8’de sunulmuştur.
Çizelge 3.7. Agrega sıkışık birim ağırlıkları
Tane Büyüklüğü
(mm)
Kap Ağırlığı W1 (gr)
Ölçü Kap Hacmi
V (cm3)
Sıkı Agrega Dolu Kap Ağırlığı
W2 (gr)
Sıkı Agrega Ağırlığı
W2-W1 (gr)
Sıkı Agrega Birim Ağırlığı γs (gr/cm3)
4 13360 3375 19700 6340 1.880 16 13360 3375 19330 5970 1.769
Çizelge 3.8. Agrega gevşek birim ağırlıkları
Tane Büyüklüğü
(mm)
Kap Ağırlığı W1 (gr)
Ölçü Kap Hacmi V
(cm3)
Gevşek Agrega Dolu Kap Ağırlığı
W2 (gr)
Gevşek Agrega Ağırlığı
W2-W1 (gr)
Gevşek Agrega Birim Ağırlığı γg (gr/cm3)
4 13360 3375 19270 5910 1.750 16 13360 3375 18900 5540 1.641
3.1.5.4. Agrega Parçalanma Direnci
Deneylerde kullanılacak doğal agreganın parçalanma direncini TS EN 1097-2
(2000) standardına göre Los Angeles deney metodu ile yapılmıştır. Agrega numunesi
tamburda çelik bilyeler ile birlikte döndürüldükten sonra 1.6 mm göz açıklıklı
elekten elenerek kalan malzeme miktarı belirlenmiş ve Los Angeles katsayısı (LA)
aşağıdaki Çizelge 3.9’da hesaplanmıştır.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
88
Çizelge 3.9. Agrega LA katsayısı
Deney Numunesi Ağırlığı
(gr)
500 Dönüş Sonunda 1,6 mm’lik Elek Üzerinde Kalan Ağırlığı
(gr)
LA = (5000-m)/50
5000 4040 19
3.1.6. Polipropilen Lif
Polipropilen Elyaf San. ve Dış Tic. Ltd. Şirketinden temin edilen fibrilize F19
tipi polyfibers olarak adlandırılan polipropilen lif kullanılmıştır. Kullanılan
polipropilen lifle ilgili teknik özellikler Çizelge 3.10’da verilmiştir.
Çizelge 3.10. Polipropilen lifin teknik özellikleri
Lif Tipi Fibrile Saflık (%) PP 100 Ürün Tipi Standart F Yoğunluk (gr/cm3) 0.91 Kesit Tipi Karesel Kalınlık (µ) 30-60 Eni (mm) 3-4 Uzunluk (mm) 19 Renk Şeffaf Görünüm Visible Gerilme Dayanımı (N/mm2) 400-600 Young Modülü (N/mm2) 1600-2400 Uzama (%) 25 Yumuşama (°C) 150 Ergime (°C) 160
3.1.7. Çelik Lif
Beksa Çelik Tel ve Kord San. ve Tic. Anonim Şirketinden temin edilen RC
65/35 BN tipi iki ucu kancalı, kaplamasız ve düşük karbonlu çelik lif kullanılmıştır.
Kullanılan çelik lifle ilgili teknik özellikler Çizelge 3.11’de gösterilmiştir.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
89
Çizelge 3.11. Çelik lifin teknik özellikleri
Lif Tipi RC 65/35 BN Boy (mm) 35 Çap (mm) 0.55 Narinlik (l/d) 64 Performans sınıfı 65 Yoğunluk (gr/cm3) 7.85 Min. Çekme Day. (N/mm2) 1150 Min Dozaj (kg/m3) 17 Birim Adet (lif/kg) 14500
3.2. Metod
Araştırma üç konu başlığı altında gerçekleştirilmiştir. Deneysel çalışma için
birbirinden farklı toplam 28 grup beton hazırlanmıştır.
1. Sugözü uçucu kül içeren mineral katkılı betonlar üzerinde çalışmalar
yapılmıştır. Çimentonun yerine ağırlıkça %0, %10, %15, %20, %25, %30 ve
%45 oranlarında uçucu kül kullanılmıştır. Böylece kontrol ve uçucu kül
katkılı toplam 7 farklı beton grubu hazırlanmıştır.
2. Polipropilen lif ile güçlendirilmiş uçucu kül oranı %0, %15 ve %30
oranlarında ikame edilmiş betonlar üzerinde araştırmalar yapılmıştır.
Polipropilen lif olarak uzunluğu 19 mm olan fibrilize F19 tipi hacimce %0,
%0.05, %0.10 ve %0.20 oranlarında kullanılmıştır. Böylece polipropilen
liflerle güçlendirilmiş 4 grup normal beton ile polipropilen liflerle
güçlendirilmiş 8 grup uçucu kül katkılı beton olmak üzere, toplam 12 grup
beton hazırlanmıştır.
3. Çelik lif ile güçlendirilmiş uçucu kül oranı %0, %15 ve %30 oranlarında
ikame edilmiş betonlar üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Çelik lif olarak
uzunluğu 35 mm, çapı 0.55 mm ve narinlik oranı (boy/çap oranı) 65 olan RC
65/35 BN tipi hacimce %0, %0.25, %0.50, %1.00 ve %1.50 oranlarında
kullanılmıştır. Böylece çelik liflerle güçlendirilmiş 5 grup normal beton ile
çelik liflerle güçlendirilmiş 10 grup uçucu kül katkılı beton olmak üzere,
toplam 15 grup beton hazırlanmıştır.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
90
3.2.1. Beton Karışım Oranları
Deneysel çalışmada hazırlanan tüm beton karışımlar için bağlayıcı
(çimento+kül) miktarı birim metreküp için 400 kg olup, su/bağlayıcı oranı ise
0.35’de sabit tutulmuştur. Bütün karışımlardaki agrega oranları, %55 iri ve %45 ince
agrega olarak ayarlanmış, ayrıca işlenebilirliği sağlamak için hiper akışkanlaştırıcı
miktarı bağlayıcı malzeme miktarının %1’i oranında kullanılmıştır.
F tipi uçucu kül ağırlıkça ikame yoluyla betona %0, %10, %15, %20, %25,
%30 ve %45 oranlarında çimento ile yer değiştirilerek uçucu küllü beton karışımlar
hazırlanmıştır. Ayrıca liflerle güçlendirilmiş beton karışımlarında ise uçucu kül ile
değişime uğratılarak çimentonun ağırlıkça %15 ve %30’u uçucu kül ile yer
değiştirilerek yeni liflerle güçlendirilmiş uçucu küllü beton karışımları elde
edilmiştir. Polipropilen lifler fibrile Polyfibers F19 tipi ise hacimce %0, 0.05, 0.10 ve
0.20 oranlarında kullanılmıştır. Beton, harç ve kompozit malzemelerin takviyesinde
kullanılan iki ucu kancalı, soğukta çekilmiş Dramix RC-65/35- BN çelik lif hacimce
%0, 0.25, 0.50, 1.00 ve 1.50 oranlarında kullanılmıştır.
Karışım miktarlarının hesabı TS 802 (1985)’de verilen mutlak hacim
metoduna göre yapılmıştır. Hesaplarda başlangıçta bağlayıcı miktarı 400 kg/m3 ve
su-bağlayıcı oranı 0.35 sabit olarak seçilmiş ve hapsolmuş hava miktarı ise 20 dm3
alınmış olup, gerekli agrega miktarının hacmi hesaplanmış ve daha sonra ağırlıklar
bulunmuştur. Bir metreküp beton içinde bulunan malzeme miktarları Çizelge 3.12,
Çizelge 3.13 ve Çizelge 3.14’de verilmişlerdir.
Çizelge 3.12. Uçucu kül katkılı beton karışım miktarları
Grup Çimento (kg/m3)
U.Kül (kg/m3)
Su (lt/m3)
H.Akış. (lt/m3)
Kum (kg/m3)
Çakıl (kg/m3)
%0 400 - 140 4 756 1135 %10 360 40 140 4 752 1127 %15 340 60 140 4 750 1124 %20 320 80 140 4 747 1121 %25 300 100 140 4 745 1117 %30 280 120 140 4 742 1114 %45 220 180 140 4 735 1103
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
91
Taze betonların işlenebilirliklerini düzenlemek amacıyla lif katkısı
özelliklede çelik lifler göz önüne alınarak akışkanlaştırıcı katkı farklı oranlarda
deneme betonlarına katılmış ve beton kalıplarına dökülmüştür. Özellikle %1.50 çelik
lif katkılı şahit betonların kolay yerleşmemesi ve çok boşluklu olmaları nedeniyle
akışkanlaştırıcı oranı bağlayıcı miktarının yaklaşık %1’i oranında sabit tutulmuştur.
Çizelge 3.13. Polipropilen lif katkılı beton karışım miktarları
Grup Çim. (kg/m3)
U.Kül (kg/m3)
Su (lt/m3)
H.Akış. (lt/m3)
Kum (kg/m3)
Çakıl (kg/m3)
PP (kg/m3)
400 - 140 4 756 1135 - 400 - 140 4 756 1134 0.45 400 - 140 4 756 1133 0.90 %0
400 - 140 4 754 1132 1.80 340 60 140 4 750 1124 - 340 60 140 4 749 1123 0.45 340 60 140 4 748 1123 0.90 %15
340 60 140 4 747 1121 1.80 280 120 140 4 742 1114 - 280 120 140 4 742 1113 0.45 280 120 140 4 741 1112 0.90 %30
280 120 140 4 740 1111 1.80
Çizelge 3.14. Çelik lif katkılı beton karışım miktarları
Grup Çim. (kg/m3)
U.Kül (kg/m3)
Su (lt/m3)
H.Akış. (lt/m3)
Kum (kg/m3)
Çakıl (kg/m3)
ÇL (kg/m3)
400 - 140 4 756 1135 - 400 - 140 4 754 1131 19.625 400 - 140 4 751 1127 39.25 400 - 140 4 746 1119 78.50
%0
400 - 140 4 740 1111 117.75 340 60 140 4 750 1124 - 340 60 140 4 747 1120 19.625 340 60 140 4 744 1116 39.25 340 60 140 4 739 1108 78.50
%15
340 60 140 4 734 1100 117.75 280 120 140 4 742 1114 - 280 120 140 4 740 1109 19.625 280 120 140 4 737 1106 39.25 280 120 140 4 732 1097 78.50
%30
280 120 140 4 726 1090 117.75
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
92
3.2.2. Betonun Üretimi ve Kürü
Sertleşmiş beton deneyleri için deney numunesi ve kalıpların şekli ve boyutu
TS EN 12390-1 (2002) de belirtilen özelliklerde kullanılmıştır. Beton karışım
hesapları sonucunda ağırlıkları bulunan malzemeler hassas terazide tartıldıktan sonra
önceden nemlendirilmiş betoniyer içerisine konulmuştur. Betoniyere malzemelerin
konuş sırası ve karıştırma süreleri aşağıdaki Şekil 3.2’de gösterilmiştir. Karıştırma
işleminin tamamlanmasının ardından, daha önce temizlenmiş ve yağlanmış olan
beton numune kalıplarına taze beton karışımları iki aşamalı olarak tablalı vibratör
üzerinde yerleştirilmiştir. Dayanım deneylerinde kullanılacak deney numunelerinin
hazırlanması ve kürlenmesi TS EN 12390-2 (2002) standardına göre yapılmıştır.
Ayrıca TS 10514 (1992) belirtilen çelik tel takviyeli betonlarda çelik telleri betona
karıştırma ve kontrol kuralları göz önünde bulundurulmuştur.
Şekil 3.2. Taze beton karıştırma prosedürü
3.2.3. Deneysel Çalışmalar
Araştırma amacı doğrultusunda hazırlanan uçucu küllü ve liflerle
güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü toplam 28 grup beton üzerinde taze ve
sertleşmiş haldeki özellikleri üzerindeki etkileri deneysel olarak incelenmiştir.
Deneyler ve hazırlanan numune boyutları Çizelge 3.15’te gösterilmiştir.
1-2 dak.
2-3 dak.
3-5 dak.
İri Agrega + İnce Agrega Çimento + U.Kül + Lif Su (% 90) Akışkan + Su (%10)
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
93
Çizelge 3.15. Deneysel araştırma programı
Deneyler Numune Boyutu Puzolanik Dayanım Aktivite 40×40×40 mm ve 50×50×50 mm Taze Beton Birim Ağırlık 150×150×150 mm Sertleşmiş Beton Birim Ağırlık 150×300 mm Çökme Değeri - Vebe Süresi - Basınç Dayanımı 150×150×150 mm ve 100×100×100 mmElastisite Modülü 150×300 mm Eğilme Dayanımı 100×100×500 mm ve 40×40×160 mm Tokluk 100×100×500 mm Yarmada Çekme Dayanımı 150×300 mm ve 150×150×150 mm Aşınma 71×71×71 mm ve 71×71×71 mm Rötre (Kuruma) 50×50×285 mm Boşluk Oranı 71×71×71 mm Su Emme Oranı 71×71×71 mm Kapiler Su Emme Katsayısı 40×40×160 mm Karbonatlaşma 50×50 mm Ultrasonik Hız 150×150×150 mm ve 100×100×500 mmDonma Çözülme 100×100×100 mm
3.2.3.1. Puzolanik Dayanım Aktivite İndeksi Tayini
Uçucu külün puzolanik dayanım aktivite indeksi için TS EN 450 (1998) ve
ASTM C 311 (1994) standartlarına uygun iki farklı deney seti hazırlanmıştır.
TS EN 450 (1998) göre aynı yaşta denendiğinde, kütlece %75 referans
çimento + %25 uçucu kül ile hazırlanan standart harç çubuklarının basınç
dayanımının, sadece referans çimento ile hazırlanan standart harç çubuklarının
dayanımına (%) oranı olarak belirtilmektedir. Standart harç çubuklarının
hazırlanması ve basınç dayanımının tayini, TS EN 196-1’de (2002) verilen metoda
uygun olarak yapılmaktadır. Buna göre numuneler 1 kısım çimento, 3 kısım kum ile
0.50 su/çimento oranındaki taze harçtan hazırlanır. TS EN 450 (1998) göre 28 gün ve
90 gündeki endeksi sırasıyla en az %75 ve %85 olmalıdır. TS 639 (1998) ve TS 25
(1975)standartlarına uçucu kül ve doğal puzolanlar için 28 günlük minimum
dayanım aktivite indisi %70 olmalıdır.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
94
ASTM C 311 (1994) standardına göre, önce 500 gr. Portland çimentosu +
1375 gr. uygun dane dağılımlı standart kum + 242 ml. su kullanılarak kontrol karışım
harcı hazırlanır. Daha sonra da, 400 gr. Portland çimentosu + 100 gr. denenecek
puzolan + 1375 gr. uygun dane dağılımlı standart kum + kontrol karışımının
akıcılığını ± %5 kadar sağlayacak miktarda su kullanılarak puzolanlı harçlar elde
edilmektedir. Bu iki harçtan 5 cm’lik küp numuneler hazırlanır. Deney örnekleri
kalıpları ile beraber sıcaklığı 23±2 oC olan nemli kür odasında 20 ile 24 saat için
yerleştirilir. Bu süre sonunda örnekler kalıplardan çıkarılır ve kirece doygun su
içinde deney gününe kadar bekletilir. 7 ve 28. günlerde basınç dayanımı her bir yaş
için ya da her ikisi için bulunur. Her hangi bir zaman için her bir karışımdan 3 tane
örnek test edilir. ASTM C 618 (1998) standardında hem F sınıfı hem de C sınıfı
uçucu küller için dayanım aktivite indeksinin hem 7 ve 28 günlük en az %75 olması
gerektiğini belirtmektedir.
Dayanım aktiflik indisi aşağıdaki gibi hesaplanmıştır:
Dayanım aktiflik indisi=(A/B)×100 (3.1)
Burada;
A: Puzolanlı harç karışıma ait ortalama basınç dayanımı
B: Kontrol karışımına ait ortalama basınç dayanımı
3.2.3.2. Birim Ağırlık Tayini
Her bir karışım için taze ve sertleşmiş birim ağırlıkları, basınç deneyi için
hazırlanan 150 mm’lik küp ve 150×300 mm’lik silindir beton numunelerden TS
5931’e (1988) uygun olarak bulunmuştur. Bu numuneler standart ve yüzeyi düzgün
metal kalıplar içinde üretilmiştir. Birim ağırlık tespiti için, kalıplar dökümden önce
ve beton iki aşamada sıkıştırılarak doldurulduktan sonra tartılmıştır. Kalıpların tam
dolu olmasına ve üstten taşmamasına dikkat edilmiştir. Numune ağırlığı kap hacmine
bölünerek taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıklarına ulaşılmıştır.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
95
3.2.3.3. İşlenebilirlik Kıvam Tayini
Taze betonun işlenebilirliği TS EN 12350-2 (2002) göre çökme hunisi
metodu (slump) ve TS EN 12350-3 (2002) göre vebe metoduyla saptanmıştır.
Çökme metodunda taze beton, ölçüleri belli olan kesik huninin içerisine
standart bir şekilde sıkıştırılarak doldurulur. Çökme hunisinin yukarı doğru çekilerek
alınmasından sonra, taze beton kütlesindeki kendi ağırlığı nedeniyle çökme mesafesi,
betonun kıvam ölçüsü olarak kullanılır. Aradaki yükseklik farkı çökme değeri olarak
(mm) cinsinden, betonun işlenebilirliğini verir. Çökme deneyi 10 mm ile 200 mm
arasında olan betonların kıvamındaki değişimlere duyarlıdır.
Vebe metodunda vebe silindir kabı içinde çökme hunisi içerisine taze beton
standart bir şekilde sıkıştırılarak doldurulur, daha sonra çökme hunisi yukarı doğru
çekilerek alınır ve taze beton kütlesi serbest bırakılır. Saydam disk beton kütlesi
üzerine, betona temas edinceye kadar indirilerek betonun çökmesi kaydedilir. Vebe
titreşim masası çalıştırılır ve saydam diskin alt yüzünün çimento şerbetiyle tamamen
kaplanması için geçen süre ölçülür. Vebe süresi 5 saniyeden az ve 30 saniyeden daha
fazla olan betonların kıvamı vebe deneyi için uygun değildir. Taze betonun kıvamı
çökme ve vebe süresine göre sınıflandırılması Çizelge 3.16’da sunulmuştur.
Çizelge 3.16. Taze betonun çökme ve vebe sınıflaması (TS EN 206-1, 2002)
Sınıf S1 S2 S3 S4 S5
Çökme (mm) 10-40 50-90 100-150 160-210 ≥ 220 Sınıf V0 V1 V2 V3 V4
Vebe (sn) ≥ 31 30-21 20-11 10-6 5-3
3.2.3.4. Basınç Dayanımı Tayini
Her bir karışımın basınç dayanımının tayini için 150×150×150 mm’lik küp
numuneler üretilmiştir. Numunelerin zamanla göstereceği dayanım artışları için 7,
28, 90 ve 365 günlük dayanımları ölçülmüştür. Numuneler, TS EN 12390-4’e (2002)
basınç dayanımı-deney makinalarının özellikleri standardına uygun Ele Test 3000
markalı 300 ton basınç kapasiteli preste, TS EN 12390-3 (2003) deney
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
96
numunelerinde basınç dayanımının tayini standardına uygun olarak deneye tabi
tutulmuşlardır. Makine otomatik yükleme sistemi ile küp numuneler 530 kg/sn
yükleme hızı ile yüklenmiştir. Ayrıca eğilme dayanımının tayininden sonra kiriş
numunelerin taş kesme makinesinde baş kısımlarından kesilen 100×100×100 mm‘lik
küp numuneler üzerinde de basınç deneyleri yürütülmüştür. Bu numunelerde 300
kg/sn yükleme hızı ile yüklenmiştir. Basınç dayanımları, aşağıda verilen eşitlik
kullanılarak hesaplanmıştır:
fc=F/Ac (3.2)
Burada;
fc: Basınç dayanımı, MPa
F: Kırılma anında ulaşılan en büyük yük, N
Ac: Numunenin, üzerine basınç yükünün uygulandığı en kesit alanı, mm2
3.2.3.5. Elastisite Modülü Tayini
Betonda elastisite modülü, beton deney numunelerinde elastik bölgede
uygulanan kuvvetin oluşturduğu basınç gerilmelerinin numunelerde boyuna
kısalmaya oranı olarak ifade edilmektedir. Betondaki gerilme-birim deformasyon
ilişkisi TS 3502’ye (1981) uygun deneysel olarak belirlenmiş ve bu amaçla 150×300
mm boyutlu standart silindir numuneler üretilmiş ve 28. günde basınç deneyinde
olduğu gibi deney presinde yüklemeye tabi tutulmuştur. Deneye başladıktan sonra,
giderek artan yüklere karşılık betonda oluşan deformasyonlar kaydedilmiş ve bu
işleme numune kırılıncaya kadar devam edilmiştir. Kaydedilen değerlerden gerilme
dikey eksene, birim deformasyonlar ise yatay eksene yerleştirilerek gerilme-birim
deformasyon eğrisi elde edilmiştir. Betonların σ-ε eğrisinin üzerinde herhangi bir
nokta belirlenmiş ve hem σ-ε eğrisinin başlangıç noktasından (0 noktasından) hem
de belirlenen bu noktadan geçen bir doğru çizilmiştir. Bu noktanın seçiminde,
genellikle betonun maksimum gerilme değerinin %40’ına karşılık gelen gerilme
değeri temel alınmıştır. Çizilen bu doğru çizgi, betonun σ-ε eğrisi imiş gibi kabul
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
97
edilerek, bu doğrunun eğiminden sekant elastisite modülü aşağıdaki formül ile
hesaplanmıştır.
E=σ/ε (3.3)
Burada;
E: Elastisite modülü
σ: Gerilme, MPa
ε : Birim deformasyon
3.2.3.6. Eğilme Dayanımı Tayini
Betonun eğilme dayanımı tayini TS EN 12390-5 (2002) ve TS 10515 (1992)
standartlarına göre bu deney metodunda açıklığın 1/3 noktalarında yüklenmiş
donatısız ve donatılı beton kirişlerde basit kiriş metodu ile yapılmıştır. Eğilme
dayanımları tayini için 100×100×500 mm’lik kiriş numuneleri üretilmiştir.
Numunelerin zamanla göstereceği dayanım artışları için 7, 28, 90 ve 365 günlük
dayanımları ölçülmüştür. 500 mm uzunluğundaki kiriş numune 450 mm
açıklığındaki mesnetler üzerine yerleştirilmiş ve üçte bir noktalarından tekil yük
uygulanmıştır. Deney Ele Test 3000 markalı 20 ton eğilme kapasiteli preste, yükleme
hızı 20 kg/sn olacak şekilde yüklenmiştir. Ayrıca 40×40×160 mm’lik numuneler
üzerinde de sadece 28 günlük eğilme dayanımları ölçülmüştür. Eğilme dayanımı,
aşağıda verilen eşitlik kullanılarak hesaplanmıştır:
fcf=F×L/(d1×d2
2) (3.4)
Burada;
fcf: Eğilme dayanımı, MPa
F: En büyük yük, N
L: Mesnet silindirleri arasındaki açıklık, mm
d1 d2: Numunenin en kesit boyutları, mm
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
98
3.2.3.7. Enerji Yutma Kapasitesi (Tokluk) Tayini
Enerji yutma kapasitesi (tokluk), yük-şekil değiştirme altında kalan alanın
hesaplanmasıyla bulunmuştur. Özellikle çelik lifli karışımların enerji yutma
kapasitelerinin hesaplanması, TS 10515’e (1992) göre kiriş açıklığının 1/3
noktalarında P/2 yük düzenlemesi kullanılarak yapılmaktadır. Çelik lif
uzunluğumuzun 35 mm olması yani 40 mm’yi geçmemesinden dolayı deney
numunelerimizin genişliği ve yüksekliği 100 mm olabilmektedir.
Lifli betonlarda maksimum yükten sonra da betonun yük taşıması sonucu
malzemenin tokluğu değerlendirilirken deney numunesinin belli bir aralığına kadar
olan deformasyon boyutu göz önüne alınarak lifli betonun davranışı açıklanmıştır.
Bunun sonucu TS 10515’te (1992) tanımlanan deney yöntemi geliştirilerek elastik
şekil değiştirme indeksleri kavramı getirilmiştir. Elastik şekil değiştirme
indekslerinin hesaplanmasında, yük-sehim eğrisinin altında yer alıp, ilk çatlak
eğrisine ve belirtilen son nokta sehimine kadar devam eden alanlar esas alınır. Yük-
sehim eğrisinin lineer bölümden ilk kez ayrıldığı nokta tanımlanarak ilk çatlak
belirtilir. Karşılık gelen yükü kullanarak ilk çatlamayı meydana getiren gerilme
hesaplanır, ilk çatlama sehimi ve ilk çatlağa kadar olan yük-sehim eğrisinin altındaki
alan belirtilir.
Elastik şekil değiştirme indeksleri, belirtilen sehime kadar olan eğri altında
kalan alanın, ilk çatlağa kadar olan alana bölünmesi ile elde edilen sayılardır. İlk
çatlak sehiminin 3 katı sehime kadar yük-sehim eğrisinin altındaki alanın, ilk çatlağa
kadar olan alana bölünmesi ile I5, ilk çatlak sehiminin 5.5 katı sehime kadar yük-
sehim eğrisinin altındaki alanın, ilk çatlağa kadar olan alana bölünmesi ile I10, ilk
çatlak sehiminin 10.5 katı sehime kadar yük-sehim eğrisinin altındaki alanın, ilk
çatlağa kadar olan alana bölünmesi ile I20 şekil değiştirme indeksleri hesaplanır.
Tokluk indekslerinin hesaplanmasında kullanılan yük-sehim eğrisi Şekil 3.3’te
gösterilmiştir (TS 10515, 1992). Çelik lifli betonların deney sonucu çizilen yük-şekil
değiştirme eğrisi altında kalan alan üzerinden hesaplanan I5, I10 ve I20 elastik şekil
değiştirme indeksleri, betonun enerji yutma kapasitesini göstermesi ve şahit beton ile
karşılaştırılması açısından önemlidir.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
99
Şekil 3.3. Tokluk indekslerinin hesaplanması için yük-sehim eğrisi
Mukavemet farkı değeri (kalıcı dayanım faktörü) R10.20 ise, ölçülen ilk çatlak
dayanımının yüzdesi olarak ilk çatlaktan sonra belirli sehime karşı gelen
alanlarındaki ortalama kalıcı dayanımı göstermektedir. Kiriş deneyinden elde edilen
yük-sehim eğrisinde ilk çatlak oluştuktan sonra malzemenin yük sehim eğrisi tam
plastik davranış gösterirse R10.20=100, yumuşama eğilimi gösterirse R10.20<100
olmaktadır. Yalın betonda ise kalıcı dayanımı faktörleri sıfırdır.
Kiriş numunelerinin yük-şekil değiştirme eğrilerinin oluşturulması için, yük
etkisi altında numunede meydana gelecek deformasyonun okunması için de
numunenin açıklığının ve genişliğinin orta noktasına strain-gauge yerleştirilmiştir.
Yük numuneye 10 kg/sn yükleme hızı ile uygulanmış, yük ve sehim değerleri
kameraya kayıt edilmiştir. Tokluk değerleri şu şekilde hesaplanmıştır:
Fe=(Tb/tb)/(l/bh2) (3.5) Fu (Ru)=Pmax(l/bh2) (3.6) OAB=(P×δ)/2 (3.7) I5=OACD/OAB (3.8) I10=OAEF/OAB (3.9)
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
100
I20=OAGH/OAB (3.10) R10.20=10×(I20-I10) (3.11)
Burada;
Fe : Eşdeğer çekme dayanımı, N/mm2
Fu (Ru) : Maksimum çekme dayanımı (Rapture Modülü), N/mm2
Pmax : Maksimum yük, N
Tb : 3 mm’lik eğilme deformasyonuna (sehim) kadar yük deformasyon eğrisi altında
kalan alanın oluşması için harcanan enerji, N.mm
tb : Sehim, 3 mm (l/450)
l : Deney numunesinin iki mesnet arasındaki uzunluğu, mm
b : Kırılma yüzeyi kesit genişliği, mm
h : Deney numunesi yüksekliği, mm
P : İlk çatlak gerilmesi, N
δ : ilk çatlak sehimi, mm
R10.20 : Mukavemet farkı değeri
I5,I10,I20 : Elastik şekil değiştirme indeksleri
3.2.3.8. Yarmada Çekme Dayanımı Tayini
Yarmada çekme dayanımı deneyleri TS EN 12390-6 (2002) standardına
uygun olarak 28 günlük 150×300 mm’lik silindir ve 150×150×150 mm‘lik küp beton
(Brezilya yöntemi) numuneler üzerinde yürütülmüştür. Yarmada çekme dayanımları,
aşağıda verilen eşitlik kullanılarak hesaplanmıştır:
fct=2×F/(π×L×d) (3.12)
Burada;
fct: Yarmada çekme dayanımı, MPa
F: En büyük yük, N
L: Numunenin yükleme parçasına temas çizgisi uzunluğu, mm
d: Numunenin seçilen en kesit boyutu, mm
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
101
3.2.3.9. Aşınma Kaybı Tayini
Betonların aşınma direnci; böhme aşındırma cihazı üzerinde 71x71x71’lik
küp numunelere sürtünme yolu ile aşınma deneyi TS 699’a (2000) uygun olarak
yapılmıştır. Aşınma kaybı, numunenin kütlesindeki veya hacmindeki azalma olarak
tayin edilmiştir. Küp numuneler deneye başlamadan önce numune üzerinde tespit
edilen toplam 9 noktadan yükseklik ölçümü alındıktan sonra, beton numunenin
aşındırılacak yüzeyi döner disk üzerine yapışacak ve temas yüzü yukarı gelecek
şekilde yerleştirilmiştir. Baskı pistonu yükleme koluna asılan ağırlık vasıtası ile
bastırılmıştır. Sürtünme yolu üzerine standart aşındırıcı olarak 20 gr suni korundum
tozu yayıldıktan sonra cihaz çalıştırılır. Bu durumda disk numuneye 294 N’luk
aşındırma kuvveti uygulamıştır. Disk 22 devirden sonra (1 periyod sonunda)
otomatik olarak durur. Numune saat yönünde 90° döndürülür ve ize yeni aşındırıcı
konulur. Her defasında disk ve temas yüzeyi temizlenir. Bu şekilde ikinci, üçüncü ve
dördüncü yüzleri de aşındırılır ve toplam 88 devir yani 4 periyod sonunda birinci
aşama tamamlanır. Her periyod sonunda fırça ile temizlenen numuneler dikkatlice
ölçülmüş ve tartılmıştır. Numunenin hacmi Arşimet deneyine göre belirlenmiş ve ilk
hacmi ile olan fark aşınma kaybı olarak bulunmuştur. Her dört dönüşümden sonra
temizlenen numuneler dikkatlice ölçülmüş ve tartılmıştır. Araştırmada her numune
üzerinde toplam 16 periyod 352 devir uygulanmıştır. Aşınma kaybı hacim azalması
cinsinden aşağıdaki eşitlik kullanılarak hesaplanmıştır:
∆V=(Vo-Vl)/A×50 (3.13)
Burada;
∆V: Numunenin böhme yüzey aşınma kaybı değeri, cm3/50 cm2
Vo: Numunenin deneyden önceki hacmi, cm3
Vl: Numunenin deneyden sonraki hacmi, cm3
A: Numunenin aşınma uygulanan yüzeyin alanı, cm2
Ayrıca betonların aşınma kaybı tayini için alternatif bir yol olabileceği
düşünülerek, agregaların parçalanma direncinin tayinini gibi TS EN 1097-2 (2000)
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
102
standardına göre Los Angeles deney metodu ile yapılmıştır. 71x71x71 mm’lik küp
numuneler tamburda çelik bilyalar konmaksızın önce 100 devir daha sonrada
toplamda 500 devir yaptırılmıştır. Çarpma sonucunda aşınmış olan beton numuneler
tartılarak aşağıdaki eşitlik kullanılarak hesaplanmıştır:
P=[(W1–W2)/W1]×100 (3.14)
Burada;
P: Aşınma kaybı, %
W1: Numune ilk ağırlığı, gr
W2: Numune son ağırlığı, gr
3.2.3.10. Rötre Tayini
Taze beton kapiler boşluklarında bulunan serbest suyun buharlaşması ile
kurur. Kimyasal reaksiyona girmeyen suyun bir bölümü çimento hidratları tarafından
absorbe edilir ve jel sistemi oluşturur. Kuruma esnasında çimento jelinde büzülme
olur. Jelin büzülmesi agreganın hacimsel miktarı ile sınırlıdır ki, bu büzülmenin en
büyük etkenlerindendir. Fazla agrega miktarı daha az harç miktarı demektir. Yüksek
su/çimento oranı harcın genleşmesine sebep olur ki bu da daha fazla büzülme
demektir. Netice olarak kuruma büzülmesi; betonun sertleşmesi esnasında suyun
fiziksel ve kimyasal olarak kaybolması neticesinde meydana gelen hacim
azalmasından dolayı meydana gelir. Isı gerilmelerinde olduğu gibi, betonun şekil
değiştirmeleri kısıtlanıyorsa (restrain) gerilmeler çatlamalara sebebiyet verir (Cilason
ve Aksoy, 2000). Betonların kuruma-büzülme tayini TS 3453’e (1981) uygun olarak
her bir grup için 50x50x285 mm’lik kiriş prizma numuneleri üzerinde yapıldı. Her
bir karışımdan iki numuneden iki ölçüm yapıldı. Numunelerin kuruma büzülmeleri
iki ölçümün ortalaması olarak alındı. 24 saat sonra kalıptan çıkarılan rötre
numuneleri ilk günden itibaren 23±2ºC sıcaklıktaki bağıl nemi %65 olan kür
odasında tutulmuştur. İlk 28 gün boyunca her gün 91 güne kadar her hafta ve daha
sonra ise her ay ölçüm alınmıştır. Ölçümler 0.002 mm hassasiyetli deformasyon
saatine sahip ölçüm aletinde yapılmıştır.
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
103
3.2.3.11. Boşluk ve Su Emme Oranlarının Tayini
Sertleşmiş betonda boşluk ve su emme oranlarının tayini TS 3624’e (1981)
uygun olarak her bir grup için 28 günlük suda kür edilmiş 71×71×71 mm’lik küp
numuneler üzerinde yürütülmüştür. Küp numunelerin sırasıyla etüv kurusu
ağırlıkları, su içinde tutulduktan sonra suya doygun ağırlıkları ve su içindeki
ağırlıkları tayin edilmiştir. Hesaplanan ağırlıklar, aşağıda verilen eşitlikler
kullanılarak hesaplanmıştır:
Boşluk Oranı (%)=[(AKYD-AFK)/(AKYD-ASU)]×100 (3.15) Su emme Oranı (%)=[(AKYD-AFK)/(AFK)]×100 (3.16)
Burada;
AFK: Fırın kurusu ağırlığı, gr
AKYD: Kuru yüzey doygun ağırlığı, gr
ASU: Su içindeki ağırlığı, gr
3.2.3.12. Kapiler Su Emme Katsayı Tayini
Beton numunelerin kapiler su emme durumunun belirlenmesi 40x40x160
mm’lik numuneler üzerinde yapılmıştır. Öncelikle numuneler 24 saat boyunca 105°C
deki etüvde fırın kurusu haline getirilmiştir. Fırın kurusu ağırlıkları tartıldıktan sonra
her bir deney numunesi için beton numunenin sadece alt yüzeyi suya temas
edeceğinden dolayı beton numunelerin yan yüzeyleri ısıtılmış parafin ile izole
edilmiştir. Parafinli ağırlıkları da tartıldıktan sonra su yüksekliği yaklaşık olarak 5
mm olan deney düzeneğine yerleştirilmişlerdir. Deney numuneleri 1, 4, 9, 16, 25, 36,
49, 64 ve 81. dakikalarda su emme miktarları ölçülmüştür. Ölçülen değerlerden her
bir dakikadaki su emme miktarları (Q) hesaplanmıştır. Emilen su miktarının temas
eden yüzey alanına bölümünün oranı ile (Q/A) ve geçen zamanın (t) saniye cinsinden
değerinin kara kökü arasında lineer bir ilişki kurulmuştur. Bu ilişkiye ait elde edilen
eğim bize beton numunelerin kapiler su emme katsayılarını vermiştir. Kapiler su
emme kanuna göre;
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
104
Q/A=K. t (3.17) Burada;
Q: Emilen su miktarı, cm3
A: Su ile temas eden yüzey alanı, cm2
t: Geçen zaman, sn
K: Kapilarite katsayısı, cm2/sn
3.2.3.13. Karbonatlaşma Derinliğinin Tayini
Çalışma kapsamında 50×50×285 mm’lik rötre numunelerinin 23±2ºC ve
%65 bağıl nemde tutulan 210 günlük sadece uçucu kül katkılı beton numunelerinde
yapılmıştır. Uçucu küllü betonların karbonatlaşma derinliği, beton numunelerinin
ikiye bölünmüş kırılma yüzeylerine fenolphtalein çözeltisi püskürtülerek
ölçülmüştür. Serbest Ca(OH)2 pembe renk gösterirken, karbonatlaşmış kısımlar renk
değişimine uğramamaktadır. Su içerisinde kür edilen numunelerde karbondioksit
gazının sızmasının mümkün olmaması nedeniyle ıslak küre maruz betonlarda
karbonatlaşma oluşmayacağından dolayı karbonatlaşma ölçümleri sadece kuru kür
ortamında bekletilen numuneler üzerinde yürütülmüştür. Karbonatlaşma derinliği 50
mm’lik yüzey alanında aşağıda verilen eşitlik kullanılarak hesaplanmıştır:
D=(A1+A2+A3+A4)/4 (3.18)
Burada;
D: Karbonatlaşma derinliği, mm
A1,2,3,4: Dört kenardaki karbonatlaşma derinlikleri, mm
3.2.3.14. Ultrasonik Hız Tayini
Betonların dayanımlarının tespitinde kullanılan tahribatsız yöntemlerden olan
ve Pundit (Portable Ultrasonic Non-destructive Digital Indicating Tester) olarak
adlandırılan bir cihaz tarafından belirlenen Ultrases dalga hızı ölçümüdür. Cihaz
3. MATERYAL VE METOD Okan KARAHAN
105
tarafından gönderilen düşük frekanslı ultrasonik sinyaller malzeme içerisinden
geçerek transducerler tarafından algılanır ve böylece ultrasonik sinyallerin malzeme
içerisinden geçiş süresi hassas olarak ölçülür. Ultrasonik sinyaller beton içerisinden
geçiş süresi betonun kalitesine bağlıdır. Ultarasonik testler sonucunda: betonun
homojenliği, içindeki boşluklar, çatlaklar, beton yapısındaki yangın ve kimyasal
olaylarla meydana gelen değişimler ile beton dayanımı ve kalitesi ile ilgili bilgiler
elde edilir. Ölçümler esnasında, en çok önerilen direkt yöntem kullanılmıştır.
Deneyler 365 günlük 150×150×150 mm’lik küp ve 100×100×500 mm‘lik kiriş
numuneler üzerinde yürütülmüştür. Ultrasonik ses hızı, aşağıda verilen eşitlik
kullanılarak hesaplanmıştır:
V=L/U (3.19)
Burada;
V: Ultrasonik hız , km/sn
L: Geçiş uzunluğu, mm
U: Geçiş zamanı, µsn
3.2.3.15. Donma Çözülme Direnci Tayini
Betonların donma-çözülme direncinin tayini için TS 699’a (2000) uygun
olarak her bir grup için eğilme dayanım için üretilmiş kiriş numunelerden kesilen 90
günlük 100x100x100 mm’lik küp numuneler üzerinde yapılmıştır. Dondurma
kapasitesi -40°C olan ve -20°C ye 4 saat süresinde ulaşabilen derin dondurucuda,
-20°C ye geldikten sonra 2 saat boyunca -20°C de bekletilen numuneler daha sonra
çıkarılarak 2 saat boyunca da 20°C deki suda bekletilmiştir. Günde sadece iki kez
tekrarlanabilen bu işlem deney süresince 50 kez tekrarlandı. Deney süresinin
dışındaki zamanlarda beton numuneler 20°C deki suda bekletilmişlerdir. Çevrimlerin
tamamlanmasının ardından numuneler üzerinde gözle görülür değişiklikler olup
olmadığı incelenmiş ve ağırlıkça kayıplar belirlenmiştir. Daha sonra basınç dayanımı
deneyleri yapılmış ve kontrol beton grupların basınç dayanımları ile kıyaslanarak
dayanım kayıpları yüzde olarak hesaplanmıştır.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
106
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Bu bölümde, uçucu kül katkılı betonlar, polipropilen lif katkılı betonlar ve
çelik lif katkılı betonlar üzerinde gerçekleştirilen deneylerin sonuçları üç bölüm
halinde sunulmuştur.
4.1. Uçucu Küllü Betonların Deney Sonuçları
Uçucu kül katkılı deney betonları 400 kg/m3 dozajlı, su/bağlayıcı oranı 0.35
olan, çimento yerine %0, %10, %15, %20, %25, %30 ve %45 oranlarında uçucu kül
katkılı olarak hazırlanmıştır. Beton numuneler üzerinde taze ve sertleşmiş beton
deneyleri yürütülmüştür. Deneylere ait sonuçlar aşağıdaki bölümlerde sunulmuştur.
4.1.1. Puzolanik Aktiflik Deney Sonuçları
Uçucu külün puzolanik dayanım aktivite indeksi deneyleri TS EN 450 (1998)
ve ASTM C 618 (1998) standartlarına göre yapılmış ve deney sonuçları Çizelge
4.1’de verilmiştir.
Çizelge 4.1. Puzolanik dayanım aktivite değerleri
Özellik TS EN 450 ASTM C 618 Çimento (%) 100 75 100 80 Uçucu Kül (%) - 25 - 20 Su/Bağlayıcı 0.50 0.50 0.485 0.44 Agrega/Bağlayıcı 3.0 3.0 2.75 2.75 Numune Boyutu (mm) 40×40×40 50×50×50 7 günlük DAİ (%) - 88 28 günlük DAİ (%) 74 90 90 günlük DAİ (%) 85 - 7 günlük Min (%) - 75 28 günlük Min (%) 75 75 90 günlük Min (%) 85 -
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
107
Sugözü uçucu külünün dayanım aktivite indeksi TS EN 450 (1998)
standardına göre 28 gün için %74 ve 90 gün için %85 bulunmuştur. ASTM C 618
(1998) standardına göre dayanım aktivite indeksi ise 7 gün için %88 ve 28 gün için
%90 olarak bulunmuştur. Uçucu külün dayanım aktivite indeksleri TS EN 450’deki
(1998) sınır değerlerine yakın ve eşit çıkarken, ASTM C 618 (1998) standardına göre
ise sınır değerlerin oldukça üzerinde olduğu görülmüştür. Bunun sebeplerini şunlara
bağlıyabiliriz.
• ASTM standardında kül oranının TS EN’ye göre %5 daha az konmasına,
• ASTM standardında su/bağlayıcı oranının TS EN’ye göre daha az olmasına,
• ASTM standardında agrega/bağlayıcı oranının TS EN’ye göre daha fazla
olmasına,
• ASTM standardında uçucu külün su miktarının TS EN’de olduğu gibi kontrol
grubunun su miktarı ile eşit olmaması ve aynı işlenebilirlik için gerekli su
miktarının daha az olması. ASTM kontrol grubu için 242 ml su gerekli iken
uçucu küllü harç için aynı işlenebilirlik hedefi doğrultusunda 220 ml su
konulmasına,
Sugözü uçucu külünü bir mineral katkı olarak hidrolik çimento betonu ile
kullanıldığında kabul edilebilir bir dayanım gelişmesi sağladığı kanaatine, dayanım
aktivite indeksi deney sonuçlarına dayanılarak, varılmıştır.
4.1.2. Birim Ağırlık Deney Sonuçları
Uçucu kül katkılı betonların taze beton birim ağırlıkları 150 mm’lik küp
numuneler üzerinde belirlenmiş ve Çizelge 4.2’de sunulmuştur. Taze betonların
ölçülen birim ağırlıklarının 2476-2540 kg/m3 arasında olduğu görülmüştür. Uçucu
kül katkılı betonların sertleşmiş beton birim ağırlıkları ise 150×300 mm’lik silindir
numuneler üzerinde belirlenmiş ve yine Çizelge 4.2’de sunulmuştur. Sertleşmiş
beton birim ağırlıkları ise 2475-2514 kg/m3 arasında olduğu görülmüştür. Betona
katılan uçucu kül oranı arttıkça taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıklarında da bir
düşüş gözlenmiştir. Çimentoya ağırlıkça ikame edilen uçucu külün özgül ağırlığının
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
108
(2310 kg/m3) çimento özgül ağırlığından (3160 kg/m3) daha az olmasının bu duruma
neden olduğu düşünülmektedir.
Şekil 4.1’de ise uçucu kül oranları ile taze ve sertleşmiş beton birim
ağırlıkları arasındaki ilişkiler gösterilmekte olup, betonların sertleşmeleriyle birlikte
taze beton birim ağırlıklarında azalmalar görülmüştür. Bu azalma uçucu kül oranının
artışı ile azalmış, hatta %45 uçucu kül oranında taze ve sertleşmiş beton birim
ağırlıklarının birbirine eşit değerler aldığı görülmüştür. Özcan (1997) çalışmasında
uçucu küllü betonların birim ağırlıklarının şahide göre daha düşük çıktığını
belirtmiştir.
Çizelge 4.2. Taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıkları
Uçucu Kül (%)
Taze Beton Birim Ağırlık
(kg/m3)
Sertleşmiş Beton Birim Ağırlık
(kg/m3) 0 2540 2514 10 2526 2509 15 2519 2488 20 2507 2484 25 2501 2483 30 2492 2479 45 2476 2475
2400
2450
2500
2550
2600
0 10 15 20 25 30 45
Uçucu Kül Oranı (%)
Biri
m Ağı
rlık
(kg/
m3)
Taze Sertleşmiş
Şekil 4.1. Uçucu kül oranı ile beton birim ağırlık ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
109
4.1.3. İşlenebilme Deney Sonuçları
Betonlardan, en genel anlamda beklenen üç ana nitelik; işlenebilme, dayanım
ve dayanıklılık (durabilite) tır. İşlenebilme, taze betonun kolayca karılabilmesi,
segregasyon yapmadan taşınabilmesi ve yüzeyinin düzeltilebilmesidir. İşlenebilirlik
taze betonun en önemli özelliğidir. İşlenebilme tanımındaki nitelikleri bir arada
değerlendiren tek bir deney yöntemi yoktur. Ancak betonun kıvamı, işlenebilme
özelliğini tam olarak ifade edememekle birlikte yine de betonun işlenebilirliğine dair
önemli bilgi sağlamaktadır. O nedenle, deneysel olarak kolayca ölçülebilen beton
kıvamı, çoğu zaman betonun işlenebilmesini belirlemek amacıyla kullanılmaktadır.
Kıvam, taze beton karışımının ıslaklık derecesi anlamına gelmektedir (Erdoğan,
2003).
Uçucu kül katkılı betonların işlenebilirlik deneyleri için vebe ve çökme hunisi
metotları kullanılmıştır. Çimento ile ağırlıkça %0, %10, %15, %20, %25, %30 ve
%45 oranlarında yer değiştirilen uçucu kül betonlarının vebe süreleri ve çökme
(slump) değerleri Çizelge 4.3’te sunulmuştur.
Çizelge 4.3. Vebe süreleri ve çökme değerleri
Uçucu Kül (%)
Vebe Süresi (sn)
Çökme Değeri (cm)
0 6.0 17 10 4.1 18 15 3.1 18 20 2.9 19 25 2.6 19 30 2.5 19 45 1.7 22
Uçucu kül oranlarının vebe süresine olan etkisi Şekil 4.2’de, çökme değerine
etkisi ise Şekil 4.3’te verilmiştir. Şekil 4.2’den görüleceği üzere, taze beton
içerisindeki uçucu kül ikame oranı arttıkça, bir başka deyişle uçucu kül miktarı
arttıkça vebe süresi azalmıştır. Vebe süresi standart bir titreşimle taze betonu
sıkıştırmak için gerekli zamanı gösterdiğinden, bu sürenin azalması taze betonu
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
110
sıkıştırmak için gerekli enerji miktarının azaldığını, dolayısıyla betonun
işlenebilirliğinin arttığını göstermiştir.
0
1
2
3
4
5
6
7
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50
Uçucu Kül Oranı (%)
Veb
e Sü
resi
(sn)
Şekil 4.2. Uçucu külün vebe süresine etkisi
15
16
17
18
19
20
21
22
23
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50
Uçucu Kül Oranı (%)
Slu
mp
(cm
)
Şekil 4.3. Uçucu külün çökme değerine etkisi
Şekil 4.3’te çimentonun uçucu kül ile ikame edilmesinin ve artan uçucu kül
oranının çökme değerini (slump) artırdığı görülmüştür. Literatürde, hem çökme
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
111
(slump) hem de vebe süresi işlenebilirliğinin uçucu kül içeren bütün beton
karışımlarda taze betonun işlenebilirliğinin geliştiğini, uçucu kül içermeyen kontrol
betonlarına göre daha iyi olduğu rapor edilmiştir (Price, 1961; Owens, 1979; Brown,
1982; Ravina ve Mehta, 1986; Naik ve Ramme, 1990; Fukute ve ark., 1995: Sevim
2003).
Yan ürün olarak elde edilen silisli maddelerin fiziksel karakteristikleri,
normal portland çimentosu beton karışımları içine katkı olarak kullanıldıklarında
karışım suyu ihtiyacını azaltma kabiliyetlerinin sebeplerini açıklamaktadır. Bu
mineral katkı maddelerinin camsı ve emici olmayan yüzey yapısı, çimento ile kısmi
olarak yer değiştirilme yolu ile silisli yan ürünler içeren beton harç ve bağlayıcıların
daha iyi işlenebilirliği ve daha az su ihtiyacı göstermelerinden kısmen sorumludur
(Mehta, 1989).
Uçucu külün taze beton işlenebilirliğini artırmasının nedenleri aşağıda
verilmiştir (Erdoğan, 2003; Atiş, 1997).
• Uçucu külün yoğunluğu portland çimentosunun yoğunluğundan daha azdır.
Bu nedenle, uçucu kül içeren beton karışımında çimentonun bir bölümünün
yerine eşit ağırlıkta uçucu kül kullanıldığından, betondaki bağlayıcı
hamurunun hacmi artmaktadır. Daha büyük hacme sahip bağlayıcı hamur,
taze betondaki agrega tanelerinin arasını daha iyi doldurmakta ve plastiklik
sağlamaktadır.
• Uçucu kül taneleri küresel şekillidir. Küresel şekilli tanecikler iç sürtünmeyi
azaltmakta, bilyeli yatak tesiriyle betonun akıcılığını artırmaktadır.
İşlenebilirlikteki bu değişim hem çökme deneyinde hem de vebe deneyinde
birbirini destekler şekilde görülmüştür. Ayrıca, uçucu külün işlenebilirlik üzerine
olan etkisi, uçucu kül ve çimento arasındaki özgül ağırlıkların farklılıklarına da
dayanmaktadır. Uçucu külün özgül ağırlığının normal Portland çimentosundan daha
düşük olması nedeni ile ağırlık bazında yer değişimi, taze betonun işlenebilirliğine
hakim olan, betondaki yapıştırıcı hamur miktarını artırmakta ve işlenebilirliği
iyileştirmektedir. Uçucu külün taze betonun işlenebilirliği ve su ihtiyacı üzerindeki
etkisi, laboratuar araştırmalarının yanı sıra pratik uygulamalarda da gözlemlenmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
112
Uçucu kül katkılı beton grupları arasındaki işlenebilirlik değerleri açısından
vebe süresi ile çökme değeri (slump) arasındaki ilişki Şekil 4.4’te verilmiştir. Uçucu
kül katkılı betonların azalan çökme değerlerine karşılık, vebe sürelerindeki artışla,
slump ile vebe süresi arasında tutarlı bir ilişki görülmüştür.
y = 23.142x-0.1863
R2 = 0.85
15
16
17
18
19
20
21
22
23
0 1 2 3 4 5 6 7
Vebe Süresi (sn)
Slum
p (c
m)
Şekil 4.4. Çökme değeri ile vebe süresi arasındaki ilişki
Uçucu külün taze beton karışımı üzerindeki en iyi bilinen etkilerinden biri,
betonun işlenebilirliğini bozmadan, gerekli su miktarını azaltabilme kabiliyetidir.
Uçucu külün beton karışımı üzerindeki bu etkisi genellikle uçucu külün fiziksel
özelliklerine, karbon içeriğine, tane inceliğine, tane şekline ve özellikle tane yüzey
yapısına bağlıdır. Bu çalışmada kullanılan Sugözü uçucu külünün işlenebilirliği
olumlu yönde etkilediği ve betonun işlenebilirliğini arttırdığı görülmüştür.
4.1.4. Basınç Dayanımı Deney Sonuçları
Basınç dayanımının tayini 150 mm’lik küp numuneler üzerinde
yürütülmüştür. Ayrıca eğilme deneyi için üretilen 100×100×500 mm’lik kiriş
numunelerin eğilme deneyi sonucunda taş kesme makinesinde kirişin uç
kısımlarından kesilen 100 mm’lik küp numuneler de basınç dayanımı deneylerine
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
113
tabi tutulmuştur. Numunelerin zamanla göstereceği dayanım artışları için 7, 28, 90 ve
365 günlük dayanımları ölçülmüştür. Uçucu kül katkılı betonlara ait zamana bağlı
basınç dayanım değerleri Çizelge 4.4 ve Çizelge 4.5’de sunulmuştur.
Çizelge 4.4. 100 mm’lik küp basınç dayanımları
Basınç Dayanımı (MPa) Uçucu Kül (%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün
0 68.8 77.8 87.4 103.4 10 60.2 75.6 85.1 101.5 15 57.4 70.7 84.0 101.3 20 53.9 69.1 84.2 100.3 25 48.0 64.1 82.8 99.0 30 47.8 61.9 75.6 94.5 45 35.0 50.2 68.9 86.8
Çizelge 4.5. 150 mm’lik küp basınç dayanımları
Basınç Dayanımı (MPa) Uçucu Kül (%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün
0 64.4 77.1 86.5 102.8 10 62.7 72.7 81.0 95.4 15 55.1 67.8 80.2 94.5 20 52.3 65.6 79.2 93.9 25 51.9 65.6 78.5 94.7 30 51.0 63.6 77.6 93.4 45 37.9 55.8 69.9 83.2
Çizelgelerde verilen 100 mm’lik ve 150 mm’lik küp basınç dayanımlarına ait
değerler için, dayanım-zaman ilişkilerine ait grafikler sırasıyla Şekil 4.5 ve Şekil
4.6’da gösterilmiştir. Grafiklerden zamana bağlı olarak tüm beton gruplarının basınç
dayanımlarının arttığı görülmüştür. Uçucu kül katkılı betonların 100 mm’lik küp
basınç dayanımlarının kontrol numune dayanımlarına, 150 mm’lik küp
dayanımlarına kıyasla, daha fazla yaklaşmıştır. Uçucu kül katkılı betonların basınç
dayanımlarının 90. ve 365. günlerde %30 oranında uçucu kül katkısına kadar olan
gruplarda yaklaşık olarak eşdeğer dayanımlara ulaştıkları görülmüştür. Günindi
(2005) Sugözü uçucu külünün 0.45 su/bağlayıcı oranı için %10 oranında uçucu külün
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
114
kontrol beton basınç dayanımına eşdeğer ancak %20-%40 oranında ise basınç
dayanımlarının azaldığını bildirmiştir.
0
20
40
60
80
100
120
0 100 200 300 400
Zaman (gün)
Basın
ç D
ayanımı (
MPa
)
%0%10%15%20%25%30%45
Şekil 4.5. 100 mm’lik küp basınç dayanımı-zaman ilişkisi
0
20
40
60
80
100
120
7 28 90 365
Zaman (gün)
Bası
nç D
ayanımı (
MPa
)
%0 %10 %15 %20 %25 %30 %45
Şekil 4.6. 150 mm’lik küp basınç dayanımı-zaman ilişkisi
Uçucu kül katkılı betonların basınç dayanımlarının kontrol beton
dayanımlarına oranı Çizelge 4.6’da verilmiştir. Uçucu kül katkılı betonların basınç
dayanımlarının kendi 28 günlük basınç dayanımlarına oranları ise Çizelge 4.7’de
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
115
verilmiştir. Çizelge 4.6’da %30’a kadar uçucu kül katılan betonların 90 ve 365 gün
sonundaki dayanımlarının kontrol betonuna göre yaklaşık olarak %90 ve üzerinde
değerler aldıkları görülmüştür. %45 uçucu kül katkılı betonlarda 90 ve 365 gün
sonunda ise yaklaşık %80 ve üzeri değerlere ulaşmıştır.
Çizelge 4.6. Basınç dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları
100×100×100 mm Küp (%) 150×150×150 mm Küp (%) Uçucu Kül(%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün0 100 100 100 100 100 100 100 100 10 88 97 97 98 97 94 94 93 15 83 91 96 98 86 88 93 92 20 78 89 96 97 81 85 92 91 25 70 82 95 96 81 85 91 92 30 69 80 86 91 79 82 90 91 45 51 65 79 84 59 72 81 81
Çizelge 4.7. Basınç dayanımlarının 28 günlük dayanımlarına oranları
100×100×100 mm Küp 150×150×150 mm Küp Uçucu Kül(%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün
0 88 100 112 133 84 100 112 133 10 80 100 113 134 86 100 111 131 15 81 100 119 143 81 100 118 139 20 78 100 122 145 80 100 121 143 25 75 100 129 154 79 100 120 144 30 77 100 122 153 80 100 122 147 45 70 100 137 173 68 100 125 149
Çizelge 4.7’te uçucu kül katkılı betonların 7 günlük erken dayanımlarının kül
oranı arttıkça azaldığı ve 28. günden sonra 90 ve 365 günlerde uçucu küllü
betonların dayanım kazanımlarının kül oranının artışı ile daha da arttığı görülmüştür.
100 mm’lik küplerde %10, %15, %20, %25, %30 ve %45 oranındaki uçucu kül
ilavesinin 365 gün sonundaki 28 günlük dayanımlarına kıyasla dayanım artışları
sırasıyla %34, %43, %45, %54, %53 ve %73 olmuştur. Kontrol betonunun artışı ise
%33 dür. Aynı şekilde 150 mm’lik küplerde ise uçucu kül ilavesinin 365 gün
sonundaki 28 günlük dayanımlarına kıyasla dayanım artışları sırasıyla %31, %39,
%43, %44, %47 ve %49 olmuştur. Kontrol betonunun artışı ise yine %33 dür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
116
Yani, uçucu kül oranının artışı ile ileri zamandaki dayanım artışının daha
fazla olduğu görülmüştür. Çimentonun yerine uçucu kül katkısı kullanıldığında
çimentonun erken dayanım kazandırdığı, uçucu külün ise etkisinin zamanla dayanım
kazandırdığı görülmüştür. Betonda kül oranının artmasıyla, dayanımın kazanımının
zamana yayıldığı görülmüştür. Uçucu külün puzolanik reaksiyonundan dolayı, uçucu
kül içeren betonun dayanım gelişmesinin, genellikle ilk zamanlarda daha yavaş
olduğunu ancak, uzun dönemde dayanım kazanmaya devam ettiği belirtilmektedir
(Cabrera ve Woolley, 1985; Mehta, 1986).
Ayrıca 100 mm’lik ve 150 mm’lik küp numunelerin basınç dayanımları
arasında doğrusal bir ilişki kurulmaya çalışılmıştır. Elde edilen doğrusal ilişkinin
korelasyon katsayısı 0.96 olup Şekil 4.7’de gösterilmiştir. Uçucu kül içeren ve 100
mm’lik küp numune beton basınç dayanımı, ortalama 0.974 katsayısı ile çarpılarak
150 mm’lik küp beton basınç dayanım sonucu elde edilebilmiştir. 100 mm’lik küp
basınç dayanımları 150 mm’lik küp basınç dayanımlarından yaklaşık olarak %3
oranında fazla çıkmıştır.
y = 0.974xR2 = 0.96
0
20
40
60
80
100
120
0 20 40 60 80 100 120
100 mm'lik Dayanım (MPa)
150
mm
'lik
Day
anım
(MPa
)
Şekil 4.7. 150 ile 100 mm’lik küp basınç dayanımları arasındaki ilişki
28 günlük küp basınç dayanımları ile 28 günlük silindir basınç dayanımları
arasındaki ilişki de Şekil 4.8’de gösterilmiştir. 100 mm’lik küp basınç
dayanımlarının silindir basınç dayanımları ile olan ilişkisi 150 mm’lik küp ile olan
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
117
ilişkisinden daha tutarlı görülmüştür. Silindir beton basınç dayanımının her iki küp
dayanımlarının da yaklaşık %75’ine eşit olduğu görülmüştür.
y = 0.7544xR2 = 0.84
y = 0.7501xR2 = 0.90
0
20
40
60
80
40 50 60 70 80
Küp Basınç Dayanımı (MPa)
Silin
dir
Bası
nç D
ayanımı (
MP
a)
100 150
Şekil 4.8. Silindir basınç-küp basınç dayanımları arasındaki ilişki
Uçucu kül oranı %30’a kadarki betonların basınç dayanımları 90 ve 365
günlerde birbirlerinin dayanımlarına yaklaşık olarak eşdeğer düzeyde dayanım
kazanmışlardır. Bu dayanımlar aynı zamanda kontrol beton dayanımlarıyla
karşılaştırılabilir düzeyde bulunmuştur. Uçucu külün basınç dayanımına etkisi erken
zamanlarda olumsuz olmasına karşın zamanla dayanım kazanmaları artmakta ve
dayanımları kontrol betonlara yaklaşabilmiştir. Uçucu külün zamanla dayanım
kazandırdığı görülmüştür. Kullanılan Sugözü uçucu külünün beton basınç
dayanımları açısından, %30 mertebesine kadar ikame edilebileceği hatta yüksek
oranlarda uçucu kül içeren betonlarda %45 ve üzeri kullanılabileceği, dolayısıyla
ekonomik ve ekolojik faydaların elde edileceği kanaati oluşmuştur.
4.1.5. Elastisite Modülü Deney Sonuçları
Uçucu kül katkılı beton gruplarının elastisite modüllerinin tayini 28 günlük
150×300 mm’lik silindir beton numunelerde yapılmıştır. Bu araştırmada uçucu küllü
betonların σ-ε eğrisinin üzerinde herhangi bir nokta belirlenmiş ve hem σ-ε eğrisinin
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
118
başlangıç noktasından (0 noktasından) hem de belirlenen bu noktadan geçen bir
doğru çizilmiştir. Bu noktanın seçiminde, betonun maksimum gerilme değerinin
%40’ına karşılık gelen gerilme değeri temel alınmıştır. Çizilen bu doğru, betonun σ-ε
eğrisi imiş gibi kabul edilmiş ve bu doğrunun eğimi (E=σ/ε) hesaplanmıştır. Uçucu
kül katkılı betonların 28 günlük 150×300 mm’lik silindir basınç dayanımları ile
sekant elastisite modülleri Çizelge 4.8’de verilmiştir.
Çizelge 4.8. Elastisite modülü değerleri
Uçucu Kül(%)
Basınç Dayanımı (MPa)
Elastisite Modülü (GPa)
0 63.4 37.9 10 56.8 39.5 15 52.9 37.5 20 48.0 38.4 25 47.2 40.4 30 45.3 36.8 45 37.7 30.3
0
10
20
30
40
50
60
70
0.0000 0.0005 0.0010 0.0015 0.0020 0.0025
Birim Deformasyon
Ger
ilme
(MP
a)
%0%10%15%20%25%30%45
Şekil 4.9. Gerilme-birim deformasyon diyagramları
Uçucu kül katkılı betonlara ait gerilme-birim deformasyon diyagramları Şekil
4.9’da gösterilmiştir. Uçucu kül katkılı beton gruplarının %45 uçucu küllü beton
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
119
grubu hariç, kontrol betonun elastisite modülü değerlerine eşdeğer veya biraz fazla
olduğu bulunmuştur. %10 ile %30 arasındaki uçucu kül katkılı betonların elastisite
modülleri kontrol betonun elastisite modülünün %90-%105’i arasında değer almıştır.
%45 gibi yüksek oranda uçucu kül katkısında ise elastisite modülü kontrol betonun
%83’üne karşılık gelmiştir. Buna benzer olarak, Caretta ve Malhotra (1987) uçucu
kül katkılı betonların 28 günlük elastisite modüllerinin, kontrol betonun elastisite
modülünün %90 ile %110 arasında olduğunu rapor etmişlerdir. Ramyar (1993) uçucu
külün betonun elastisite modülüne önemli bir etkisinin olmadığını bildirmiştir.
Siddique (2004) uçucu küllü betonların elastisite modülünün 28 günde azaldığını
ancak devamlı ve önemli bir gelişmenin ve artışın 28 günden sonra meydana
geldiğini belirtmiştir. Dinçer (2004) ise uçucu kül ile birlikte hacimce ince malzeme
miktarı arttığı için, kül katkısı ile birlikte beton kompasitesinin de artmakta
olduğunu, bundan dolayı basınç dayanımında gözle görülür bir azalma olmasına
rağmen, elastisite modülünde bu azalmanın görülmediğini bildirmiştir.
4.1.6. Eğilme Dayanımı Deney Sonuçları
Betonların eğilme dayanımı deneyleri 100×100×500 mm’lik kiriş numuneler
üzerinde üçte bir noktalarından yüklenmiş basit kiriş metodu ile yapılmıştır.
Numunelerin zamanla göstereceği eğilme dayanımlarındaki artışlar için 7, 28, 90 ve
365 günlük dayanımları ölçülmüştür. Araştırma kapsamında yer alan uçucu kül
katkılı betonlara ait zamana bağlı eğilme dayanımları Çizelge 4.9’da sunulmuştur.
Çizelge 4.9. Eğilme dayanımları
Eğilme Dayanımı (MPa) Uçucu Kül(%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün
0 7.61 7.82 8.01 8.28 10 7.26 7.38 7.83 8.01 15 6.28 6.71 7.67 7.95 20 5.90 6.51 7.49 7.94 25 4.93 6.11 7.38 7.60 30 4.85 5.89 6.27 6.98 45 4.41 5.50 6.16 6.69
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
120
Betondaki uçucu kül oranının artışının, eğilme dayanımlarına zaman
içersindeki etkisi Şekil 4.10’da gösterilmiştir. Uçucu kül katkılı betonların eğilme
dayanımlarının, kontrol betonlarının dayanımlarına oranları Çizelge 4.10’da ve
eğilme dayanımlarının kendi 28 günlük eğilme dayanımlarına oranları ise Çizelge
4.11’de verilmiştir.
0
2
4
6
8
10
7 28 90 365
Zaman (gün)
Eği
lme
Day
anımı (
MPa
)
%0 %10 %15 %20 %25 %30 %45
Şekil 4.10. Eğilme dayanımı-zaman ilişkisi
Çizelge 4.10. Eğilme dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları
Eğilme Dayanım Oranı (%) Uçucu Kül(%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün 0 100 100 100 100 10 95 94 98 97 15 83 86 96 96 20 78 83 94 96 25 65 78 92 92 30 64 75 78 84 45 58 70 77 81
Eğilme dayanımları sonuçlarına göre 90 ve 365 gün sonundaki uçucu kül
katkısının %25 oranına kadar uçucu kül kullanımında kontrol grubunun %92 ve
üzerine ulaştıkları görülmüştür. %30 ve %45 oranında uçucu kül katkısının
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
121
betonların eğilme dayanımını 90 gün ve sonrasında kontrol betonun eğilme
dayanımının yaklaşık olarak %80 ve üzerinde bir değere ulaştıkları görülmüştür.
Uçucu kül katkılı betonların eğilme ile basınç dayanımları arasındaki ilişkiler
Şekil 4.11’de gösterilmiştir. Zaman içerisinde uçucu kül katkılı betonların eğilme
dayanımlarındaki artışın, basınç dayanımlarındaki artıştan daha az olduğu
görülmüştür. 365 gün sonunda eğilme dayanımdaki artış en fazla %24 olmuştur.
Çizelge 4.11. Eğilme dayanımlarının 28 günlük dayanımlarına oranları
Eğilme Dayanım Oranı (%) Uçucu Kül(%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün 0 97 100 102 106 10 98 100 106 109 15 94 100 114 118 20 91 100 115 122 25 81 100 121 124 30 82 100 106 119 45 80 100 112 122
y = 0.6232x0.5564
R2 = 0.81y=0.089x
y = 0.491x0.6138
R2 = 0.75y=0.091x
0
2
4
6
8
10
0 20 40 60 80 100 120
Basınç Dayanımı (MPa)
Eğilm
e Da
yanı
mı (
MP
a)
100 mm 150 mm
Şekil 4.11. Eğilme dayanımı-basınç dayanımı arasındaki ilişki
100 mm’lik küp basınç dayanımları ile eğilme dayanımları arasındaki
ilişkinin korelasyon katsayısı 0.81, 150 mm’lik küp basınç dayanımları ile eğilme
dayanımları arasındaki ilişkinin korelasyon katsayısı ise 0.75 dir. 100 mm’lik küp
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
122
basınç dayanımları ile eğilme dayanımları arasındaki ilişkinin 150 mm’lik küp basınç
dayanımları ile eğilme dayanımları arasındaki ilişkiye göre daha kuvvetli bir ilişki
olduğu görülmüştür. 100 mm’lik küp numunelerin eğilme dayanım deneyinde
kullanılan kiriş numunelerinden kesilen numuneler olması nedeniyle dayanımlar
arasındaki ilişkinin daha yakın olabileceği düşünülmüştür. Uçucu kül katkılı
betonların eğilme dayanımları, basınç dayanımlarının %9’una karşılık gelmiştir.
Uçucu kül katkılı betonların eğilme dayanımları ile basınç dayanımları arasındaki
oranın kontrol betonundaki orana benzer olduğu görülmüştür. Ayrıca eğilme
dayanımlarının, basınç dayanımlarının 7. günde %12, 28. günde %10, 90. günde %9
ve 365. günde ise %8’ine karşılık geldiği görülmüştür. Buradan, zamanla eğilme
dayanımlarının basınç dayanımına oranlarının azaldığı görülmüştür. Franklin (1981)
ve Brooks ve ark. (1982) uçucu küllü betonun eğilmede çekme dayanımının normal
Portland çimentolu betonunun eğilmede çekme dayanımı ile karşılaştırılabilir ve
eğilmede çekme dayanımının basınç dayanımına oranının normal Portland çimentolu
betonunkine benzer olduğunu belirtmişlerdir.
Uçucu kül katkılı betonların 28 gün için 40×40×160 mm’lik küçük kirişlerin
ve 100×100×500 mm’lik büyük kirişlerin üç nokta yüklemesi deneyi sonucundaki
eğilme dayanımları Çizelge 4.12’de verilmiştir. İki farklı boyuttaki kirişlerin eğilme
dayanımları arasındaki ilişki ise Şekil 4.12’de sunulmuştur. Uçucu kül katkılı
betonlar için her iki boyutta üretilen beton kirişlerin eğilme dayanımlarının oranının
yaklaşık olarak birbirlerine eşit olduğu görülmüştür.
Çizelge 4.12. 40×40×160 ve 100×100×500 mm’lik kirişlerin eğilme dayanımları
Uçucu Kül (%)
40×40×160 (MPa)
100×100×500 (MPa)
0 7.66 7.82 10 7.35 7.38 15 6.89 6.71 20 6.43 6.51 25 6.05 6.11 30 5.82 5.89 45 5.79 5.50
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
123
y = 1.0001xR2 = 0.95
4
5
6
7
8
9
4 5 6 7 8 9
100*100*500 mm
40*4
0*16
0 m
m
Şekil 4.12. Kirişlerin eğilme dayanımları arasındaki ilişki
4.1.7. Yarmada Çekme Dayanımı Deney Sonuçları
Yarmada çekme dayanımı deneyleri 28 günlük 150×300 mm’lik silindir ve
150×150×150 mm’lik küp beton numuneler üzerinde yapılmıştır. Uçucu kül katkılı
beton gruplarına ait 28 günlük yarmada çekme dayanımları Çizelge 4.13’te
verilmiştir. Uçucu kül katkılı betonlarda hem silindir hem de küp numuneler
üzerinde yapılan yarmada çekme dayanımı deney sonuçlarına göre, %30 oranlarına
kadar uçucu kül katkısının betonların yarmada çekme dayanımlarını kontrol
numunelere göre kıyaslandığında yaklaşık olarak birbirlerine oldukça yakın
değerlerde ve 4 MPa değerinin üzerinde olduğu görülmüştür. Sadece %45 oranında
uçucu kül katkılı betonlarda silindir ve küp yarma dayanımları sırasıyla 3.97 ve 3.82
MPa değerlerinde çıkmıştır. Aynı numune gruplarına ait yarma dayanımları
incelendiğinde küp yarma dayanımlarının silindir yarma dayanımlarından ortalama
%4 daha düşük değerlerde olduğu görülmüştür. Aslında beklenen TS EN 12390-6
(2002) de belirtildiği üzere küp yarma dayanımlarının yaklaşık olarak silindir yarma
dayanımlarından %10 kadar daha fazla çıkmasıdır. Silindir numunelerin yarma
dayanımları ile küp numunelerin yarma dayanımları ilişkisi Şekil 4.13’te
gösterilmiştir. Şekil 4.13’te silindir ile küp yarma dayanımları arasında yeteri kadar
veri olmamasından dolayı zayıf bir ilişki görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
124
Çizelge 4.13. Yarmada çekme dayanımları
Yarmada Çekme Dayanımı (MPa) Uçucu Kül(%) Silindir Küp 0 4.42 4.11 10 4.39 4.15 15 4.27 4.00 20 4.30 4.16 25 4.29 4.20 30 4.25 4.16 45 3.97 3.82
y = 0.96xR2 = 0.58
3.50
3.75
4.00
4.25
4.50
3.50 3.75 4.00 4.25 4.50
Silindir Yarma Dayanımı (MPa)
Küp
Yar
ma
Daya
nımı (
MPa
)
Şekil 4.13. Küp yarma ile silindir yarma dayanımları arasındaki ilişki
Ayrıca 28 günlük, 150 mm’lik küp basınç dayanımları ile 150 mm’lik yarma
dayanımları arasındaki ilişki ve 150×300 mm’lik silindir basınç dayanımları ile
150×300 mm’lik silindir yarma dayanımları arasındaki ilişki Şekil 4.14’te
gösterilmiştir. Şekil 4.14’te silindir yarma dayanımlarının silindir basınç
dayanımlarının %8’i, küp yarma dayanımlarının ise küp basınç dayanımlarının %6’sı
kadar olduğu görülmüştür. Lee (2002) uçucu küllü betonların yarmada çekme
dayanımlarını basınç dayanımlarının yaklaşık %12’si olarak bulmuştur. Normal
dayanımlı portland betonlarında bu oranın %8-10 arasında olduğunu, uçucu küllü
betonların çekme dayanımlarına önemli bir değişiklik yapmadığını belirtmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
125
y = 0.084x y = 0.061x
0
1
2
3
4
5
6
30 40 50 60 70 80 90
Basınç Dayanımı (MPa)
Yar
ma
Day
anımı (
MPa
)
Silindir Küp
Şekil 4.14. Silindir ve küp numunelerin yarma ile basınç dayanım ilişkileri
28 günlük eğilme dayanımları ile 150 mm’lik yarma dayanımları ve 150×300
mm’lik silindir yarma dayanımları arasındaki ilişkiler Şekil 4.15’te gösterilmiştir.
Şekil 4.15’te silindir ve küp yarma dayanımları ile eğilme dayanımları arasında
sırasıyla 0.64 ve 0.62 katı bir ilişki olduğu görülmüştür. Genel olarak uçucu küllü
betonların yarma dayanımlarının eğilme dayanımlarının 0.63 katı kadar olduğu
görülmüştür.
y = 0.64x y = 0.62x
0
1
2
3
4
5
6
3 4 5 6 7 8 9
Eğilme Dayanımı (MPa)
Yar
ma
Day
anımı (
MPa
)
Silindir Küp
Şekil 4.15. Silindir ve küp numunelerin yarma ile eğilme dayanım ilişkileri
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
126
4.1.8. Aşınma Kaybı Deney Sonuçları
Uçucu kül katkılı beton grupları için 71x71x71 mm boyutlarında kübik
numuneler dökülmüş, numuneler 28 gün ıslak kür edilmiştir. Betonların aşınma
direnci; böhme aşındırma cihazı üzerinde küp numunelere sürtünme yolu ile
yapılmıştır. Aşınma kaybı, beton hacmindeki azalma olarak tayin edilmiştir. Aşınma
sonucunda beton numunelerin hacmi belirlenmiş ve ilk hacmi ile olan fark, 50
cm2’lik yüzey alanı bazında aşınma kaybı olarak belirlenmiştir. Böhme ile aşınan
uçucu kül katkılı betonların aşınma kayıpları (cm3/50cm2) olarak Çizelge 4.14’te
verilmiştir. Çizelge 4.14’te betona katılan uçucu kül miktarı arttıkça aşınma
kayıplarının da arttığı görülmüştür. %10, %15, %20, %25, %30 ve %45 uçucu kül
katkılı betonların kontrol betona göre aşınma kayıpları sırasıyla yüzde olarak %6,
%15, %18, %27, %29 ve %39 olmuştur.
Çizelge 4.14. Sürtünme yolu ile aşınma kayıpları
Uçucu Kül(%)
Aşınma Kaybı(cm3/50cm2)
Kontrol (%)
0 5.09 100 10 5.40 106 15 5.85 115 20 6.00 118 25 6.44 127 30 6.58 129 45 7.08 139
Ayrıca betonların aşınma kayıpları çarpma yolu ile, agregaların parçalanma
direncinin tayininde olduğu gibi Los Angeles deney metodu ile yapılmıştır. Aynı
boyutta ve aynı karışımdan elde edilen 71x71x71 mm’lik küp numuneler 28 günlük
kürden sonra, tamburda çelik bilyeler konmaksızın önce 100 devir daha sonrada
devam edilerek toplamda 500 devir yaptırılmıştır. Deneylerden sonra numunelerin
ağırlık kayıpları, deneyden önceki ağırlıklara göre yüzdeleri hesaplanarak
belirlenmiştir. Tamburun 100 ve 500 devir yapmasından sonra uçucu kül katkılı
beton gruplarının aşınma kayıpları (%) olarak Çizelge 4.15’te verilmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
127
Çizelge 4.15. Çarpma yolu ile aşınma kayıpları
Ağırlıkça Aşınma Kaybı (%) Uçucu Kül(%) 100 Devir 500 Devir Kontrol 0 1.8 8.1 100 10 1.9 8.5 105 15 2.1 9.1 112 20 2.1 9.3 115 25 2.3 9.9 122 30 2.3 10.6 131 45 2.5 11.3 140
Çarpma yolu ile aşınan uçucu kül katkılı betonlarda da uçucu kül oranı
arttıkça aşınma kayıplarının arttığı görülmüştür. %10, %15, %20, %25, %30 ve %45
uçucu kül katkılı betonların kontrol betona göre çarpma yolu ile meydana gelen
aşınma kayıpların artışı sırasıyla %5, %12, %15, %22, %31 ve %40 olmuştur.
Sürtünme yolu ve çarpma yolu ile aşınan betonların aşınma kayıplarının
kontrol betonlara oranları ile uçucu kül oranı aralarındaki ilişkiler Şekil 4.16’da
gösterilmiştir. Şekil 4.16’dan her iki deney yöntemi sonucunda bulunan uçucu küllü
betonların aşınma kaybı değerlerinin yüzde olarak birbirine oldukça yakın oldukları
görülmüştür.
0
25
50
75
100
125
150
0 10 20 30 40 50
Uçucu Kül Oranı (%)
Aşın
ma
Kay
bı (%
)
Böhme (Sürtünme) ile Aşınma Los Angeles (Çarpma) ile Aşınma
Şekil 4.16. Aşınma kaybı ile uçucu kül oranının ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
128
Böhme ve Los Angeles deneyleri sonucundaki aşınma kaybı değerlerinin 71
mm’lik küp basınç dayanımları ile eğilme dayanımları arasındaki ilişkiler sırasıyla
Şekil 4.17 ve Şekil 4.18’de gösterilmiştir.
y = 1225.5x-1.2255
R2 = 0.98
y = 2069.5x-1.2418
R2 = 0.95
0
2
4
6
8
10
12
60 70 80 90 100
Basınç Dayanımı (MPa)
Aşı
nma
Kaybı
Böhme Los Angeles
Şekil 4.17. Aşınma kaybı–basınç dayanımı ilişkisi
y = 55.406x-0.9416
R2 = 0.98
y = 34.157x-0.9254
R2 = 0.99
0
2
4
6
8
10
12
0 2 4 6 8 10
Eğilme Dayanımı (MPa)
Aşın
ma
Kaybı
Böhme Los Angeles
Şekil 4.18. Aşınma kaybı–eğilme dayanımı ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
129
Aşınma kayıpları ile dayanımlar arasında oldukça kuvvetli ilişkiler olduğu
görülmüştür. Aşınma kayıplarının eğilme dayanımı ile olan ilişkilerinin R2 değerleri
biraz daha fazla olmuştur. Dayanımları yüksek olan betonların aşınma kayıplarının
daha az olduğu belirlenmiştir. Literatürde Portland çimentosu betonunun ve uçucu
küllü betonların aşınma dayanımlarının basınç dayanımlarına bağlı olduğu
belirtilmektedir (Gebler ve Klieger, 1986; Atiş, 2000; Siddique, 2004b).
4.1.9. Rötre Deney Sonuçları
Kuruma rötresi hidrolik rötre olarak bilinen ve üretimi izleyen günlerden
itibaren başlayan ve uzun süre devam eden en tesirli rötre olarak karşımıza
çıkmaktadır. Kuruma rötresinin etkisini azaltmak için betonda belirli aralıklarla derz
yapılmalıdır. Bu suretle, betonun rastgele çatlaması yerine daha az zararlı ve önlemi
alınmış yerlerden çatlaması sağlanır. Kuruma rötrelerinin ölçülmesi için çalışma
kapsamındaki beton karışımları ile her bir karışımı temsil etmek üzere iki adet
50x50x285 mm’lik prizma rötre numuneleri hazırlanmıştır. Uçucu kül katkılı beton
gruplarına ait rötre oranları Çizelge 4.16’da ve rötre-zaman ilişkisi ise Şekil 4.19’da
verilmiştir. Çizelge 4.16 ve Şekil 4.19 incelendiğinde uçucu kül içeren beton
numunelerin kontrol beton numunesinden daha az kısaldığı yani daha az rötre yaptığı
görülmüştür. Uçucu kül ikame oranı arttıkça kuruma rötresi de düşmüştür. Şekilden
en az rötre yapan grubun %45 uçucu kül katkılı beton grubu olduğu görülmüştür.
%20, %25 ve %30 uçucu kül içeren beton gruplarının rötre değerleri birbirine
oldukça yakın değerlerde olmuştur. %0, %10,%15, %20, %25, %30ve %45 uçucu
kül katkılı beton gruplarının rötre değerleri (%) olarak, 28. gün için sırasıyla
0.05123, 0.04947, 0.04491, 0.04351, 0.04140, 0.04351 ve 0.03789 iken, 210. gün
sonunda 0.06632, 0.06316, 0.06246, 0.05965, 0.05895, 0.05965 ve 0.05123
olmuştur. 210. gün sonunda %10, %15, %20, %25, %30 ve %45 oranındaki uçucu
kül betonun rötresini kontrol betonuna göre sırasıyla %5, %6, %10, %11, %10 ve
%23 oranlarında azaltmıştır. Kullanılan Sugözü uçucu külünün kuruma rötresini
azalttığı görülmüştür. Mevcut uçucu külün rötre istenmeyen yapılarda kullanılması
uygun olacağı düşünülmektedir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
130
Çizelge 4.16. Kuruma rötresi oranları (%)
Uçucu Kül Oranları (%) Zaman (gün) 0 10 15 20 25 30 45
1 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 0.000007 0.02982 0.02772 0.02456 0.02386 0.02105 0.02947 0.0210514 0.04246 0.04175 0.03509 0.03088 0.03088 0.03509 0.0301821 0.04737 0.04702 0.04000 0.03789 0.03579 0.03930 0.0371928 0.05123 0.04947 0.04491 0.04351 0.04140 0.04351 0.0378935 0.05158 0.05018 0.04561 0.04561 0.04351 0.04561 0.0400042 0.05228 0.05123 0.04702 0.04772 0.04772 0.04772 0.0421149 0.05368 0.05298 0.04912 0.04912 0.04982 0.04982 0.0449156 0.05544 0.05439 0.05123 0.05193 0.05193 0.04982 0.0470263 0.05649 0.05544 0.05263 0.05333 0.05263 0.05263 0.0491270 0.05930 0.05719 0.05404 0.05404 0.05404 0.05404 0.0498277 0.06070 0.05895 0.05614 0.05754 0.05544 0.05404 0.0498284 0.06140 0.06035 0.05754 0.05684 0.05614 0.05544 0.0505391 0.06246 0.06175 0.05825 0.05684 0.05684 0.05684 0.05053120 0.06526 0.06316 0.06035 0.05825 0.05754 0.05754 0.04982150 0.06596 0.06316 0.06175 0.05825 0.05825 0.05754 0.04982180 0.06596 0.06316 0.06246 0.05895 0.05825 0.05895 0.05053210 0.06632 0.06316 0.06246 0.05965 0.05895 0.05965 0.05123
0.00
0.01
0.02
0.03
0.04
0.05
0.06
0.07
0 30 60 90 120 150 180 210
Zaman (Gün)
Röt
re (%
)
%0%10%15%20%25%30%45
Şekil 4.19. Rötre-zaman ilişkisi
Betonda uçucu kül kullanımının rötreyi azalttığı hatta artan uçucu kül yer
değiştirme oranının artmasıyla rötrenin azaldığı belirtilmektedir (Ghosh ve Timusk,
1981; Cripwell ve ark., 1984; Teorenau ve Nicolescu, 1982: Atiş ve ark. 2004b).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
131
Uçucu küllü betonlardaki kuruma rötresinin azalması, betonun su ihtiyacının
azalması ve ince hamur yapısının oluşumunun sonucu hamurdaki suyun boşluk
kayıplarını sınırlamasıyla açıklanmıştır (Dhir, 1986: Ramyar, 1993)
4.1.10. Boşluk Oranı ve Su Emme Deney Sonuçları
Betonun su geçirimliliği, içindeki boşluk oranına bağlıdır. Boşluk oranıyla
sürekli yani birbirine bağlı boşluklar kastedilmektedir. Katı cisim olmalarına rağmen
yapı malzemelerinin çoğunun içyapılarında gözle görülebilen veya görülemeyen
boşluklara sahip oldukları bilinmektedir. Kapalı boşlukların kılcallık ve su emmeye
herhangi bir etkisi yoktur. Büyüklü küçüklü, sürekli veya süreksiz olabilen bu
boşlukların betonun dayanımını ve dayanıklılığını etkilediği bilinmektedir. Deneyler
kapsamında yer alan betonlara ait boşluk ve su emme oranları tayini 28 günlük suda
kür edilmiş 71mm’lik küp numuneler üzerinde yürütülmüştür. Uçucu küllü betonlara
ait boşluk ve su emme oranları değerleri Çizelge 4.17’de verilmiştir. Betona katılan
uçucu kül oranı arttıkça boşluk ve su emme oranlarının arttığı görülmüştür. Yalnızca
%10 uçucu kül ilavesi ile boşluk ve su emme oranları kontrol betonuna eşdeğer
düzeyde olmuştur. %15 ve %20 ile %30 ve %45 uçucu kül katkılı betonların boşluk
ve su emme oranlarının ise birbirlerine eşdeğer olduğu görülmüştür.
Çizelge 4.17. Boşluk ve su emme oranları
Uçucu Kül (%)
Boşluk Oranı (%)
Su Emme Oranı (%)
0 7.09 2.86 10 6.95 2.82 15 7.77 3.17 20 7.73 3.17 25 8.20 3.37 30 8.54 3.53 45 8.69 3.58
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
132
Şekil 4.20’de ise uçucu kül katkılı betonların boşluk oranları ile su emme
oranları arasındaki ilişki sunulmuştur. Şekil 4.20’de boşluk ile su emme oranları
arasında tam bir doğrusal ilişki olduğu da görülmüştür. Boşluk oranlarının, su emme
oranlarının yaklaşık 2.44 katı kadar olduğu saptanmıştır. Ayrıca boşluk oranları ile
su emme oranları arasında bir paralellik olduğu görülmüştür.
y = 2.44xR2 = 0.99
0
2
4
6
8
10
2.50 2.75 3.00 3.25 3.50 3.75 4.00
Su Emme Oranı (%)
Boşl
uk O
ranı
(%)
Şekil 4.20. Boşluk oranı–su emme oranı ilişkisi
Şekil 4.21 ve Şekil 4.22’de uçucu kül katkılı beton numuneler üzerindeki
boşluk oranları ile dayanımları arasındaki ilişkiler görülmektedir. Şekil 4.21’de
boşluk oranları ile 100 mm’lik, 150 mm’lik ve boşluk oranı tayininde kullanılan 71
mm’lik küp boyutundaki numunelerin basınç dayanımları arasındaki ilişki
sunulmuştur.
Şekil 4.22’de ise boşluk oranları ile eğilme dayanımları arasındaki ilişki
gösterilmiştir. Boşluk oranları ile hem basınç dayanımları hem de eğilme dayanımları
arasında kuvvetli doğrusal ilişkiler görülmüştür. Boşluk miktarlarının artmasının
uçucu küllü betonların basınç ve eğilme dayanımlarını olumsuz şekilde etkilediği
görülmüştür. Sevim (2003), uçucu küllü betonlar üzerinde yaptığı boşlukluluk
deneyleri sonucunda, boşluk oranı azaldıkça dayanımların arttığı şeklinde doğrusal
bir ilişkinin gözlendiğini belirtmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
133
y = -0.0852x + 14.389R2 = 0.84
y = -0.0904x + 13.898R2 = 0.83
y = -0.0669x + 12.339R2 = 0.87
0
2
4
6
8
10
40 50 60 70 80 90 100
Basınç Dayanımı (MPa)
Boş
luk
Ora
nı (%
)
100 mm 150 mm 71 mm
Şekil 4.21. Boşluk oranı–basınç dayanımı ilişkisi
y = -0.7911x + 13.042R2 = 0.94
0
2
4
6
8
10
4 5 6 7 8 9
Eğilme Dayanımı (MPa)
Boşl
uk O
ranı
(%)
Şekil 4.22. Boşluk oranı–eğilme dayanımı ilişkisi
4.1.11. Kapiler Su Emme Deney Sonuçları
Beton numunelerin kapiler su emme durumunun belirlenmesi 28 günlük
40x40x160 mm’lik prizma beton numuneler üzerinde yapılmıştır. Yan yüzeyleri
ısıtılmış parafin sürülerek izole edilen beton numunelerin sadece alt yüzeyi suya
temas ettirilmiştir. Deney numunelerinin 1, 4, 9, 16, 25, 36, 49, 64 ve 81.
dakikalarda su emme miktarları ağırlık olarak ölçülmüştür. Kapiler su emme
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
134
katsayısının belirlenmesinde kullanılan 40x40x160 mm’lik prizmatik beton
numuneler daha sonra eğilme deneyine tabii tutulmuştur. Uçucu küllü 40x40x160
mm’lik prizma beton numunelere ait kapiler su emme katsayıları ve eğilme
dayanımları Çizelge 4.18’de verilmiştir.
Çizelge 4.18. Kapiler su emme katsayıları
Uçucu Kül (%)
Eğilme Dayanımı
(MPa)
Kapiler Su Emme Katsayısı
(×10-3 cm/sn1/2) 0 7.66 0.21 10 7.35 0.40 15 6.89 0.42 20 6.43 0.46 25 6.05 0.47 30 5.82 0.51 45 5.79 0.61
Betona katılan uçucu kül miktarının artması ile kapiler su emme
katsayılarının da arttığı görülmüştür. Kontrol betonun kapiler su emme katsayısı 0.21
×10-3 cm/sn1/2 iken, uçucu külün %10, %15, %20, %25, %30 ve %45 oranlarında
ilavesi, kapiler su emme katsayılarını sırasıyla 0.40, 0.42, 0.46, 0.47, 0.51 ve 0.61
×10-3 cm/sn1/2 olarak, iki hatta üç katına kadar çıkarmıştır.
Betonların kılcallık özelliği betonun dayanıklılığı açısından önemlidir ve
betonun boşluk yapısına bağlıdır. Kapiler su emme katsayılarının, sırasıyla eğilme
dayanımları, su emme oranları ve boşluk oranları ile olan ilişkilerine ait grafikler
Şekil 4.23, Şekil 4.24 ve Şekil 4.25’te gösterilmiştir.
Şekil 4.23’te uçucu kül ilavesinin artması ile eğilme dayanımı azalan
betonların, kapiler su emme katsayılarının arttığı görülmüştür. Şekil 4.24 ve Şekil
4.25’te ise uçucu kül miktarı ile artan su emme ve boşluk oranlarının kapiler su
emme katsayılarını da arttırdıkları ve aralarında lineer ilişkiler olduğu görülmüştür.
Erdinç (1995) uçucu kül kullanımının, kılcallığı şahide oranla arttırdığını
bildirmiştir. Başyiğit (1993) ise kılcallık katsayısının zaman ve emilen su miktarı ile
doğru orantılı olduğunu belirtmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
135
y = -5.4644x + 8.9744R2 = 0.80
0
2
4
6
8
10
0.00 0.10 0.20 0.30 0.40 0.50 0.60 0.70
Kapiler Su Emme Katsayısı
Eği
lme
Daya
nımı (
MP
a)
Şekil 4.23. Eğilme dayanımı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi
y = 2.0689x + 2.304R2 = 0.71
0
1
2
3
4
5
0.00 0.10 0.20 0.30 0.40 0.50 0.60 0.70
Kapiler Su Emme Katsayısı
Su
Emm
e O
ranı
(%)
Şekil 4.24. Su emme oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
136
y = 4.5733x + 5.8406R2 = 0.69
0
2
4
6
8
10
0.00 0.10 0.20 0.30 0.40 0.50 0.60 0.70
Kapiler Su Emme Katsayısı
Boşl
uk O
ranı
(%)
Şekil 4.25. Boşluk oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi
4.1.12. Karbonatlaşma Deney Sonuçları
Karbonatlaşma, CO2 gazının betona nüfuz etmesi sonucunda ortaya
çıkmaktadır. Bu nüfuz, betonun geçirgenlik ve gözeneklilik özelliği ile bağlantılıdır.
Bu nedenle, betonun hem gözenekliliği hem de geçirgenliği karbonatlaşma
mekanizmasında önemli rol oynamaktadır. Bunlardan başka, betonun karbonatlaşma
oranı; betonun kür durumuna, su-bağlayıcı oranına, betonun karbonatlaşmaya maruz
kaldığı ortam sıcaklığına ve bağıl nemine, kullanılan uçucu külün kalitesine bağlıdır.
Çalışma kapsamında 50×50×285 mm’lik rötre numunelerinin 23±2ºC ve
%65 bağıl nemde tutulan 210 günlük beton numunelerinde yapılmıştır. Uçucu küllü
betonların karbonatlaşma derinliği, beton numunelerinin ikiye bölünmüş kırılma
yüzeylerine fenolphtalein çözeltisi püskürtülerek ölçülmüştür. Serbest Ca(OH)2
pembe renk gösterirken, karbonatlaşmış kısımlar renk değişimine uğramamaktadır.
Uçucu kül katkılı ve şahit beton numunelerin 50×50 mm’lik yüzey üzerinde ölçülen
karbonatlaşma derinliği Çizelge 4.19’da sunulmuştur. Karbonatlaşma ölçümleri
sadece kuru kür ortamında bekletilen numuneler üzerinde yürütülmüştür, su
içerisinde kür edilen numunelerde karbondioksit gazının sızmasının mümkün
olmaması nedeniyle ıslak küre maruz betonlarda karbonatlaşma oluşmaz.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
137
Çizelge 4.19. Karbonatlaşma derinliği
Uçucu Kül (%) 0 10 15 20 25 30 45 Derinlik (mm) 1.79 1.87 1.91 1.90 2.03 2.24 2.26
Karbonatlaşma ölçüm sonuçlarının sunulduğu çizelge incelendiğinde 210
günlük uçucu küllü betonlar için uçucu kül oranı arttıkça karbonatlaşma derinliğinin
arttığı görülmüştür. Uçucu kül katkısı ile betonlarda şahit betonlara göre daha fazla
karbonatlaşma olmuştur. Atiş’in (2003b) bildirdiğine göre, Ho ve Lewis (1983) ve
Byfors (1985), uçucu kül içeren betonun normal portland çimentosu betonuna göre
karbonatlaşmasının daha yüksek olduğunu rapor etmişlerdir. Uçucu kül içeriğinin
artışının karbonatlaşmayı arttırdığı ve bu da uçucu kül içeren betonlarda erken
yaşlarda mikro gözeneklerin artmasına bağlıdır (Paillere ve ark., 1986: Sevim 2003).
4.1.13. Ultrasonik Hız Deney Sonuçları
Ultrasonik test cihazı Pundit’in kullanarak, 365 gün süresince küre tabi
tutulan uçucu kül katkılı 150 mm’lik küp ve 100×100×500 mm’lik kiriş beton
numunelerin yüzeyine ultrasonik puls uygulanarak, beton içerisinde basınç dalgaları
oluşturulmuştur. Beton numune içerisinde ilerleyen ses dalgaları beton numunenin
karşı yüzeyinden geri alınarak kaydedilmiştir. Böylece ses dalgasının betona
gönderildiği yüzey ile geri alındığı yüzey arasındaki mesafeyi ne kadar zaman sürede
geçtiği ölçülerek, dalga hızı hesaplanmıştır. Çizelge 4.20’de uçucu kül katkılı beton
numunelere ait ultrasonik ses dalgası hızları verilmiştir. Çizelgeden küp ve kiriş
numuneler üzerinde yapılan ultrasonik ses dalgası ölçüm sonuçlarının hem kendi
içinde hem de tüm uçucu kül katkılı beton grupları arasında hızlarının 5.10-5.20
arasında değiştiği görülmüştür. Uçucu kül grupları arasında bir yıl sonunda dahi
dayanım farklılıkları varken ses dalga hızlarının birbirlerine yakın hatta aynı
oldukları görülmüştür. Uçucu kül katkılı betonlar içerisinden geçen ses dalgasının
hızı ile beton basınç ve eğilme dayanımları arasında doğrudan bir ilişki
görülmemiştir. Yoğunluğu az olan bir betonda yani, içerisinde daha çok boşluk
bulunan bir betonda, ses dalgasının betonun bir yüzeyinden diğerine ulaşabilme
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
138
süresi daha uzundur. Bir başka deyişle, betonun içerisindeki boşluk miktarı arttıkça,
ses dalgasının hızı daha az olacaktır. Herhangi bir beton içerisinden geçen ses
dalgasının hızı, o betonun içerdiği boşluk miktarı ve yoğunluğu ile yakından ilgili
olduğu için, elde edilen ses hızları ile beton kalitesi hakkında genel bir fikir sahibi
olabilmek mümkündür. 365 gün gibi kür süresinin uzun olması ve mineral katkı
olarak uçucu kül kullanımından dolayı azalacak boşlukluluk sebebiyle ses dalga
hızları ile dayanımlar arasında bir ilişki kurulamadığı düşünülmektedir.
Çizelge 4.20. Ultrasonik ses hızları
Küp Kiriş Uçucu Kül (%)
Basınç Dayanımı
(MPa)
Dalga Hızı
(km/sn)
Eğilme Dayanımı
(MPa)
Dalga Hızı
(km/sn) 0 102.8 5.10 8.28 5.16 10 95.4 5.15 8.01 5.18 15 94.5 5.11 7.95 5.16 20 93.9 5.12 7.94 5.14 25 94.7 5.20 7.60 5.14 30 93.4 5.11 6.98 5.20 45 83.2 5.17 6.69 5.14
4.1.14. Donma Çözülme Deney Sonuçları
Betonu meydana getiren çimento hamuru ve agrega bileşenlerinin özellikleri
ve miktarları ile betonun donmaya dayanıklılığı ile ilişkiler tam olarak
bilinmediğinden beton numuneler karşılaştırmalı ve donma-çözülme deneyleri
yapılmalıdır. Beton numuneler suda -20°C donma ve +20°C de çözülme deneyleri
yapılır. Donma-çözülme deneyleri en az 25 donma-çözülme tekrarı sonucunda basınç
mukavemetinin %20’den ve elastisite modülünde %30’dan fazla azalması, betonun
donmaya dayanıklı olmadığını gösterir (Kamanlı ve Balık, 2003).
Betonların donma-çözülme direnci tayini için 90 günlük 100 mm’lik küp
numuneler kullanılmıştır.. -40°C dondurma kapasitesine sahip derin dondurucuda 2
saat boyunca -20°C’ de bekletilen numuneler daha sonra 20°C’deki suya konulmuş
ve bu işlem 50 kez tekrarlanmıştır. Çevrimlerin ardından betonların ağırlıkları ve
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
139
basınç dayanımları belirlenmiştir. Ağırlık ve dayanım açısından betonların kayıpları,
çevrimden önceki betonların ağırlıklarına ve dayanımlarına kıyasla yüzde olarak
belirlenmiş ve Çizelge 4.21’de verilmiştir. Çizelge 4.21’e göre uçucu kül oranı
arttıkça betonların donma çözülmeye karşı olan direncinin artmakta olduğu
görülmüştür. %10, %15, %20, %25, %30 ve %45 uçucu kül içeren betonların donma
çözülme sonrası basınç dayanımları açısından kayıplarının sırasıyla yaklaşık %8, %7,
%6, %4, %0 ve %1 oranlarında oldukları görülmüştür. Kontrol betonunun donma
çözülme çevrimleri sonucunda ise dayanım kaybı yaklaşık %11 olmuştur. Uçucu kül
oranı arttıkça donma çözülme çevrimleri sonucundaki dayanım kayıpları da
azalmıştır. Bu sonuçla, deneylerin 90 gün kür edilen betonlarda yapılmasının uçucu
küller açısından önemli bir avantaj olduğu görülmüştür. Kür süresinin uzun olması
uçucu kül katkılı betonların donma çözülme direncini arttırmıştır. Ayrıca kontrol ve
uçucu kül katkılı tüm betonlarda donma çözülme çevrimleri sonrasında önemli bir
oranda ağırlık kayıpları görülmemiştir.
Çizelge 4.21. Donma çözülme kayıpları
Çevrimsiz 50 Çevrimli Kayıplar Uçucu Kül (%)
Ağırlık (gr)
Dayanım (MPa)
Ağırlık (gr)
Dayanım (MPa)
Ağırlık (%)
Dayanım (%)
0 2581.03 87.4 2524.44 78.1 2 11 10 2608.27 85.1 2552.52 78.7 2 8 15 2578.35 84.0 2561.64 78.1 1 7 20 2566.16 84.2 2565.48 79.4 0 6 25 2629.95 82.8 2557.60 79.4 3 4 30 2558.36 75.6 2528.24 75.8 1 0 45 2572.35 68.9 2560.81 67.9 0 1
Uçucu küllü betonun donmaya karşı dayanımı konusunda çeşitli
araştırmacılar değişik sonuçlar bildirmektedir. Kür ve deney yöntemlerindeki farklar
yüzünden çelişkilerin ortaya çıkması mümkündür. Normal betonun donmaya karşı
dayanımına erişebilmesi için uçucu küllü betonun daha uzun süre ve daha yüksek ısı
altında küre tabi tutulması, sürüklenmiş hava miktarının arttırılması gerekmektedir.
Kür süresi az olan betonlarda uçucu kül, donma çözülmeye karşı dayanımı
azaltmaktadır (Başyiğit, 1993).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
140
4.2. Polipropilen Lifle Güçlendirilmiş Betonların Deney Sonuçları
Polipropilen lif ile güçlendirilmiş uçucu kül oranı %0, %15 ve %30
oranlarında ikame edilmiş betonlar üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Polipropilen lif
olarak uzunluğu 19 mm olan fibrilize F19 tipi lif hacimce %0, %0.05, %0.10 ve
%0.20 oranlarında kullanılmıştır. Hazırlanan karışımlar üzerinde taze ve sertleşmiş
beton deneyleri yürütülmüş olup, deney sonuçları aşağıdaki bölümlerde
sunulmuştur.
4.2.1. Birim Ağırlık Deney Sonuçları
Beton karışımının birim ağırlığı üzerinde en büyük etki, kullanılan agreganın
özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Su/bağlayıcı oranı ise ikinci derece etkilidir.
Karışıma giren diğer bileşenlerin özellikleri de betonun birim ağırlığı üzerinde etkili
olmaktadır. Polipropilen lif ile güçlendirilmiş uçucu kül katkılı betonların taze beton
birim ağırlıkları 150 mm’lik küp numunelerde, sertleşmiş beton birim ağırlıkları ise
150×300 mm’lik silindir numuneler üzerinde belirlenmiş ve Çizelge 4.22’de
sunulmuştur.
Çizelge 4.22. Taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıkları Birim Ağırlık (kg/m3) Uçucu
Kül (%)
PolipropilenLif (%) Taze Sertleşmiş 0.00 2540 2514 0.05 2533 2511 0.10 2524 2503 %0
0.20 2513 2501 0.00 2519 2488 0.05 2507 2486 0.10 2501 2486 %15
0.20 2492 2484 0.00 2492 2479 0.05 2489 2473 0.10 2486 2467 %30
0.20 2480 2463
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
141
%0, %15 ve %30 uçucu kül içeren polipropilen lifli betonların taze beton
birim ağırlıkları sırasıyla 2513-2540 kg/m3, 2492-2519 kg/m3 ve 2480-2492 kg/m3
arasında olduğu görülmüştür. %0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı polipropilen lifli
betonların sertleşmiş beton birim ağırlıkları ise sırasıyla 2501-2514 kg/m3, 2484-
2488 kg/m3 ve 2463-2479 kg/m3 arasında olduğu görülmüştür.
Betona katılan uçucu külün ve polipropilen lif miktarının artışı taze ve
sertleşmiş beton birim ağırlıklarında bir düşüşe sebep olmuştur. Çimentonun yerine
ağırlıkça ikame edilen uçucu külün özgül ağırlığının (2310 kg/m3) çimento özgül
ağırlığından (3160 kg/m3) daha az olması ve polipropilen lifin yoğunluğunun 0.91
g/cm3 olmasından dolayı beton birim ağırlıklarının düşüşüne neden olmuştur.
Betona göre daha hafif olan polipropilen lifler birim ağırlıklarını azaltmakta,
ama betona fazla katılmadıkları için bu azalma çok düşük olmaktadır (Yıldırım,
2002). Betonların birim ağırlıkları uçucu kül ve polipropilen lifin özgül ağırlığına ve
kullanılan hacim miktarına bağlı olarak etkilenmektedirler. Uçucu külün ve
polipropilen lifin taze ve sertleşmiş betonun birim ağırlıklarına etkileri Şekil 4.26 ve
Şekil 4.27’de gösterilmiştir. Polipropilen liflerin artışı ile betonun taze ve sertleşmiş
birim ağırlıkları azalmıştır. Uçucu kül oranının beton birim ağırlıklarına olan
etkisinin polipropilen lif oranlarının etkisinden daha fazla olduğu görülmüştür.
2400
2450
2500
2550
2600
0.00 0.25 0.50 1.00
Polipropilen Lif Oranı (%)
Biri
m Ağı
rlık
(kg/
m3)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.26. Taze beton birim ağırlığının lif ve kül oranlarına göre değişimi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
142
2400
2450
2500
2550
2600
0.00 0.25 0.50 1.00
Polipropilen Lif Oranı (%)
Biri
m Ağı
rlık
(kg/
m3)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.27. Sertleşmiş beton birim ağırlığının lif ve kül oranlarına göre değişimi
4.2.2. İşlenebilme Deney Sonuçları
Beton içerisine liflerin katılması sonucu taze beton özelliklerinde bazı
değişiklikler gözlenir. Taze beton özelliği denince akla ilk gelen kavram
işlenebilirlik; betonun kolayca karılabilmesi, segregasyon yapmadan taşınabilmesi,
yerleştirilebilmesi, sıkıştırılabilmesi ve yüzeyin düzeltilebilmesi gibi özelliklerle
ilgilidir. Literatürde çalışmaların birçoğunda betona katılan polipropilen liflerin taze
betonda su gerektirecek önemli bir etkisi olmadığını ancak slump değerini biraz
düşürdüğünü fakat karışım oranlarına bağlı olarak bu betonların çelik liflere kıyasla
işlenebilirlik özelliklerini daha iyi yönde etkiledikleri belirtilmektedir.
Betonda polipropilen liflerin en fazla 600-900 gram arasında kullanılacağı,
yani bir kilonun üstüne çıkılamayacağı, hatta 600 gram üzerinde olanların biraz zor
işleneceği belirtilmektedir (Taşdemir, 2003). Polipropilen lif takviyesiyle birlikte
uçucu kül içeren betonların vebe süreleri ve çökme değerleri Çizelge 4.23’de
verilmiştir. Polipropilen lifle güçlendirilmiş uçucu kül katkılı betonlarda,
polipropilen lifler işlenebilirliği az da olsa azaltırken uçucu kül artışı ile
işlenebilirlikteki kayıplar azalmıştır. İşlenebilirlik değerlerinin lif oranları ve uçucu
kül ikame oranları arasındaki ilişkileri ise Şekil 4.28. ve Şekil 4.29’da verilmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
143
Çizelge 4.23. Vebe süreleri ve çökme değerleri
İşlenebilirlik Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%)
Vebe (sn)
Slump (cm)
0.00 6.0 17 0.05 7.0 17 0.10 8.0 16 0
0.20 10.0 14 0.00 3.1 18 0.05 5.6 18 0.10 6.5 16 15
0.20 7.8 15 0.00 2.5 19 0.05 4.9 19 0.10 5.6 16 30
0.20 6.7 15
0
2
4
6
8
10
12
0.00 0.05 0.10 0.15 0.20 0.25
Polipropilen Lif Oranı (%)
Vebe
Sür
esi (
sn)
%0 Uçucu Kül %15 Uçucu Kül %30 Uçucu Kül
Şekil 4.28. Polipropilen lifin ve uçucu külün vebe süresine etkisi
Polipropilen lif miktarının artmasıyla taze betonun kohezyonu belirgin bir
şekilde yükselmektedir. Kohezyonun artması da slump değerinin düşmesine neden
olmaktadır. Lifli betonda slump değerinde görülen düşüş, işlenebilirlikte de aynı
oranda zorlaşma olacağı anlamına gelmektedir (Sağlık ve Kocabeyler, 1998).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
144
12
13
14
15
16
17
18
19
20
0.00 0.05 0.10 0.15 0.20 0.25
Polipropilen Lif Oranı (%)
Slum
p (c
m)
%0 Uçucu Kül
%15 Uçucu Kül
%30 Uçucu Kül
Şekil 4.29. Polipropilen lifin ve uçucu külün çökme değerine etkisi
Şekil 4.28. ve Şekil 4.29’da beton karışımlarının içerisindeki polipropilen lif
oranı arttıkça vebe süresinin arttığı ve çökme değerinin ise azaldığı, bir başka
deyişle işlenebilirliğin zorlaştığı görülmüştür. Yine bu şekillerden karışım içerisinde
çimento ile yer değiştiren uçucu kül oranının artması ile de uçucu külün polipropilen
lifle güçlendirilmiş betonlarda işlenebilirliği olumlu etkilediği görülmüştür.
Polipropilen liflerin taze betonda su gerektirecek önemli bir etkisi yoktur
ancak slump değerini biraz düşürmektedir (Aulia, 2002). Ayrıca slump değeri lif
oranı arttıkça azalma eğiliminde olmaktadır (Liu ve ark., 2005). Liflerle takviye
edilen betonlarda lif hacminin artması ile işlenebilirlik düşmekte olduğundan
işlenebilirliğin belli bir seviyede tutulabilmesi için tedbir alınması zorunluluğu
ortaya çıkmaktadır. Polipropilen liflerle takviye edilmiş betonlarda uçucu kül
kullanımının taze betondaki işlenebilirliği uçucu külsüz kontrol betona göre belli bir
oranda iyileştirdiği görülmüştür. Polipropilen lif takviyeli taze betonların
işlenebilirlik deneylerinde, vebe metodunun çökme metoduna göre daha uygun
olduğu görülmüştür.
Betona katılan polipropilen liflerin karışım oranlarına bağlı olarak bu
betonların çelik liflere kıyasla işlenebilirlik özelliklerinin daha iyi yönde etkilendiği
belirtilmektedir (Acun, 2000).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
145
Polipropilen liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü betonlarda
işlenebilirlik değerleri açısından çökme değeri ile vebe süresi arasındaki çok da
kuvvetli olmayan bir ilişki Şekil 4.30’da gösterilmiştir.
y = 23.536x-0.1994
R2 = 0.64
10
12
14
16
18
20
22
0 2 4 6 8 10 12
Vebe Süresi (sn)
Slum
p (c
m)
Şekil 4.30. Çökme değeri ile vebe süresi arasındaki ilişki
4.2.3. Basınç Dayanımı Deney Sonuçları
150 mm’lik küp numuneler ve eğilme deneyi için üretilen 100×100×500
mm’lik kiriş numunelerin eğilme deneyi sonucunda taş kesme makinasında kesilerek
elde edilen 100 mm’lik küp numuneler basınç dayanımı deneylerine tabii
tutulmuşlardır. Numunelerin zamana bağlı dayanımları için 7, 28, 90 ve 365 günlük
dayanımları ölçülmüştür. Araştırma kapsamında yer alan polipropilen lifle
güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü betonlara ait zamana bağlı basınç dayanımları
Çizelge 4.24 ve Çizelge 4.25’te sunulmuştur. Polipropilen lif ile güçlendirilmiş 150
mm’lik küp dayanımları incelendiğinde, kontrol ve %15 uçucu kül katkılı beton
gruplarında %0.05 hacim oranında polipropilen lif ilavesinde basınç dayanımlarında
az bir artış görülmüştür. Ancak artan uçucu kül ile %30 oranında uçucu kül katkılı
gruplarda ise bu etki de görülmemiştir. Ayrıca ilerleyen zamanda polipropilen
liflerin ilk günlerdeki dayanımlarından daha az bir dayanım göstermişlerdir. Genel
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
146
olarak polipropilen liflerin basınç dayanımı üzerine önemli bir etkisinin olmadığı ve
hatta artan lif hacimleri ile beton basınç dayanımlarını azaltma eğiliminde oldukları
görülmüştür. Polipropilen lif içeren numunelerde basınç ve eğilme dayanımlarında
çok az bir azalma olduğu belirtilmekte ve buda polipropilen liflerin oluşturduğu
boşluklara bağlanmaktadır (Huang, 2001).
Çizelge 4.24. 100 mm’lik küp basınç dayanımları Basınç Dayanımı (MPa) Uçucu
Kül (%)
PolipropilenLif (%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün
0.00 68.8 77.8 87.4 103.4 0.05 70.7 77.5 87.7 97.5 0.10 66.3 78.2 85.9 98.0 0
0.20 66.3 75.6 84.0 97.1 0.00 57.4 70.7 84.0 101.3 0.05 53.7 67.2 83.8 99.2 0.10 53.9 67.4 80.3 98.4 15
0.20 53.8 66.4 79.8 97.8 0.00 47.8 61.9 75.6 94.5 0.05 45.5 59.4 74.3 94.9 0.10 45.4 59.3 74.7 94.8 30
0.20 44.1 59.4 73.4 92.0
Çizelge 4.25. 150 mm’lik küp basınç dayanımları
Basınç Dayanımı (MPa) Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün
0.00 64.4 77.1 86.5 102.8 0.05 72.7 81.6 89.0 101.8 0.10 63.5 72.9 82.5 97.7 0
0.20 63.0 73.9 83.3 99.3 0.00 55.1 67.8 80.2 94.5 0.05 57.1 70.9 80.6 95.0 0.10 54.0 66.3 77.4 87.7 15
0.20 54.1 63.5 74.6 86.2 0.00 51.0 63.6 77.6 93.4 0.05 47.7 58.8 74.2 91.4 0.10 49.3 62.1 73.5 89.6 30
0.20 47.3 60.7 74.9 86.3
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
147
%0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı ve %0, %0.05, %0.10 ve %0.20
polipropilen lif oranları için 100 mm’lik küp basınç dayanımlarının zaman ve
polipropilen lif miktarı ile ilişkileri Şekil 4.31’de verilmiştir. Aynı ilişkiler 150
mm’lik küp basınç dayanımları için %0 uçucu kül katkılı kontrol betonu, %15 uçucu
kül katkılı betonlar ve %30 uçucu kül katkılı betonlar için ayrı ayrı Şekil 4.32, Şekil
4.33 ve Şekil 4.34’te verilmişlerdir.
0
20
40
60
80
100
120
Basın
ç D
ayanımı (
MPa
)
7 28 90 365
Zaman (gün)
%30 UK
%15 UK
%0 UK0.05
0.10
0.20
0 0.05
0.10
0.20
0 0.05
0.10
0.20
0 0.05
0.10
0.20
0
Şekil 4.31. 100 mm’lik küp betonların basınç dayanımı-zaman ilişkisi
0
20
40
60
80
100
120
7 28 90 365
Zaman (gün)
Bası
nç D
ayanımı (
MP
a)
%0 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.32. 150 mm’lik küp normal beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
148
Polipropilen lif miktarının artışıyla kontrol betona kıyasla priz başlangıç ve
priz bitiş sürelerinin düştüğü ve bununda polipropilen lifle güçlendirilmiş betonların
erken dayanım kazanmasının işareti kabul edilmektedir (Sağlık ve Kocabeyler,
1998). Toutanji (1999) ise polipropilen lif ve lif oranlarının basınç dayanımına
etkilerinin kararsız gözükmekte olduğunu belirtmiştir.
0
20
40
60
80
100
120
7 28 90 365
Zaman (gün)
Bası
nç D
ayanımı (
MPa
)
%0 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.33. 150 mm’lik küp %15 küllü beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi
0
20
40
60
80
100
120
7 28 90 365
Zaman (gün)
Bası
nç D
ayanımı (
MPa
) %0 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.34. 150 mm’lik küp %30 küllü beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
149
Polipropilen liflerle güçlendirilmiş uçucu kül katkılı betonların basınç
dayanımlarına polipropilen lif ve uçucu kül miktarlarının etkisi Çizelge 4.26’da,
sadece polipropilen lif miktarının değişiminin basınç dayanımlarına etkisi ise
Çizelge 4.27’de sunulmuştur. Çizelgelerden de, basınç dayanımı açısından optimum
polipropilen lif hacim oranının %0.05 olduğu görülmüştür. Polipropilen liflerin
uçucu kül ile birlikte kullanılması durumunda ise ancak uçucu kül oranı ile bu
optimum oranında basınç dayanımını olumsuz etkilediği görüldüğünden
polipropilen liflerle güçlendirilmiş uçucu küllü betonlarda uçucu külün optimum
değerinin de %15 olduğu görülmüştür. Polipropilen lif takviyeli uçucu kül katkılı
betonların basınç dayanımlarını düşürmektedir (Alhozaimy ve ark., 1996).
Tokyay ve ark. (1991), polipropilen liflerin basınç dayanımları üzerine
önemli bir etkisinin olmadığı belirtmişlerdir. Ayrıca polipropilen lifler uzun
zamanda dahi basınç dayanımlarını azaltmaktadır (Huang, 1997). Ancak %0.06
oranındaki polipropilen liflerin diğer %0.08 ve %0.09 oranlarına kıyasla düşük lif
oranının daha yüksek basınç dayanımı görülmektedir (Acun, 2000). Polipropilen lif
miktarının artışı ile beton içerisinde oluşan boşluk oranının artışının, betonların
basınç dayanımlarını olumsuz bir şekilde etkilediği görülmüştür.
Çizelge 4.26. Basınç dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları
100×100×100 mm Küp (%) 150×150×150 mm Küp (%) Uçucu Kül (%)
Polipropilen Lif (%) 7 28 90 365 7 28 90 365
0.00 100 100 100 100 100 100 100 100 0.05 103 100 100 94 113 106 103 99 0.10 96 101 98 95 99 95 95 95 0
0.20 96 97 96 94 98 96 96 97 0.00 83 91 96 98 86 88 93 92 0.05 78 86 96 96 89 92 93 92 0.10 78 87 92 95 84 86 89 85 15
0.20 78 85 91 95 84 82 86 84 0.00 69 80 86 91 79 82 90 91 0.05 66 76 85 92 74 76 86 89 0.10 66 76 85 92 77 81 85 87 30
0.20 64 76 84 89 73 79 87 84
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
150
Çizelge 4.27. Basınç dayanımlarının kendi kontrol beton dayanımlarına oranları
100×100×100 mm Küp (%) 150×150×150 mm Küp (%) Uçucu Kül (%)
Polipropilen Lif (%) 7 28 90 365 7 28 90 365
0.00 100 100 100 100 100 100 100 100 0.05 103 100 100 94 113 106 103 99 0.10 96 101 98 95 99 95 95 95 0
0.20 96 97 96 94 98 96 96 97 0.00 100 100 100 100 100 100 100 100 0.05 94 95 100 98 104 105 100 101 0.10 94 95 96 97 98 98 97 93 15
0.20 94 94 95 97 98 94 93 91 0.00 100 100 100 100 100 100 100 100 0.05 95 96 98 100 94 92 96 98 0.10 95 96 99 100 97 98 95 96 30
0.20 92 96 97 97 93 95 97 92
150 mm’lik ve 100 mm’lik küp numunelerin basınç dayanımları arasında
doğrusal bir ilişki kurulmaya çalışılmıştır. Elde edilen doğrusal ilişkinin korelasyon
katsayısı 0.95 olup, Şekil 4.35’te gösterilmiştir. Polipropilen ve uçucu kül içeren ve
100 mm’lik küp numune beton basınç dayanımı, ortalama 0.98 katsayısı ile
çarpılarak 150 mm’lik küp beton basınç dayanım sonucu elde edilebilmiştir.
y = 0.98xR2 = 0.95
0
20
40
60
80
100
120
0 20 40 60 80 100 120
100 mm'lik Küp Dayanımı (MPa)
150
mm
'lik
Küp
Daya
nımı (
MP
a)
Şekil 4.35. 150 mm’lik küp ile 100 mm’lik küp dayanımları arasındaki ilişki
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
151
28 günlük 100 ve 150 mm’lik küp basınç dayanımları ile 28 günlük silindir
basınç dayanımları arasındaki ilişki de Şekil 4.36’da gösterilmiştir. Silindir
numunenin basınç dayanımları yaklaşık küp numunelerin basınç dayanımının
%78’ine eşit olduğu görülmüştür. Yani küp basınç dayanımları silindir basınç
dayanımı değerlerinden %22 daha fazla çıkmıştır.
y = 0.7785xR2 = 0.81
y = 0.7772xR2 = 0.89
0
20
40
60
80
50 60 70 80 90
Küp Basınç Dayanımı (MPa)
Silin
dir
Bası
nç D
ayanımı (
MP
a)
100 150
Şekil 4.36. Silindir basınç-küp basınç dayanımları arasındaki ilişki
4.2.4. Elastisite Modülü Deney Sonuçları
Polipropilen lifle güçlendirilmiş uçucu küllü ve külsüz beton gruplarının
elastisite modülü tayini deneyleri 28 günlük 150×300 mm’lik silindir beton
numuneler üzerinde ölçülmüştür. σ-ε eğrisinin üzerinde betonun maksimum gerilme
değerinin %40’ına karşılık gelen gerilme değeri belirlenmiş ve hem σ-ε eğrisinin
başlangıç noktasından hem de belirlenen bu noktadan geçen bir doğru çizilmiştir.
Çizilen bu doğru çizgi, betonun σ-ε eğrisi gibi kabul edilmiş ve bu doğrunun eğimi
hesaplanmıştır. Polipropilen lifle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı
betonların 28 günlük silindir basınç dayanımları ile 28 günlük elastisite modülleri
Çizelge 4.28’te sunulmuştur. Çizelge 4.28 incelendiğinde hem kontrol hem de %15
ve %30 oranında uçucu kül katkılı beton grupları içerisinde %0.05 lif oranının
elastisite modülünü biraz arttırdığı, daha fazla oranda polipropilen lif ilavesinin ve
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
152
artışının betonların elastisite modüllerini düşürdüğü görülmüştür. Ayrıca uçucu kül
katkısının betonların elastisite modülünü düşürdüğü görülmüştür. Polipropilen
liflerle güçlendirilmiş uçucu küllü betonlara ait gerilme-birim deformasyon
diyagramları sırasıyla Şekil 4.37, Şekil 4.38 ve Şekil 4.39’da gösterilmiştir.
Polipropilen lifin artışı ile özellikle %0.20 lif oranında eğrilerin kuyruk kısımlarının
uzadığı ve daha sünek davrandığı gözlenmiştir.
Çizelge 4.28. Elastisite modülü değerleri
Basınç Dayanımı Elastisite Modülü Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%) (MPa) (GPa)
0.00 63.4 37.9 0.05 64.9 39.0 0.10 62.2 37.2 0
0.20 61.5 36.7 0.00 52.9 37.5 0.05 52.0 39.4 0.10 53.6 37.3 15
0.20 49.5 37.2 0.00 45.3 36.8 0.05 43.0 37.1 0.10 42.4 34.2 30
0.20 44.3 35.3
0
10
20
30
40
50
60
70
80
0.0000 0.0010 0.0020 0.0030 0.0040
Birim Deformasyon
Ger
ime
(MP
a)
%0.00 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.37. Polipropilen lifli normal betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
153
Polipropilen lifin %1 oranına kadar ilavesinin betonun mekanik
davranışlarına olumlu bir etkisinin olmadığı ayrıca elastisite modül değerini
geliştirmediği belirtilmektedir (Puertas ve ark., 2003). Elastisite modülü davranışının
da genel olarak benzerlik gösterdiği ve elastisite modüllerinin biraz azaldığı
belirtilmektedir (Kützing, 1996; Yıldırım, 2002; Ünal, 2003).
0
10
20
30
40
50
60
70
0.0000 0.0010 0.0020 0.0030 0.0040
Birim Deformasyon
Ger
ime
(MPa
)
%0.00 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.38. %15 küllü ve lifli betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi
0
10
20
30
40
50
60
0.0000 0.0010 0.0020 0.0030 0.0040
Birim Deformasyon
Ger
ime
(MPa
)
%0.00 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.39. %30 küllü ve lifli betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
154
4.2.5. Eğilme Dayanımı Deney Sonuçları
Polipropilen lif katkılı uçucu kül içeren ve uçucu kül içermeyen betonların
eğilme dayanımı deneyleri 100×100×500 mm’lik kiriş numuneleri üzerinde üçte bir
noktalarından yüklenmiş basit kiriş metodu ile yapılmıştır. Eğilme dayanımları 7,
28, 90 ve 365 gün için ölçülmüş ve zamana bağlı eğilme dayanımları %0, %15 ve
%30 uçucu kül katkısının ve %0, %0.05, %0.10 ve %0.20 polipropilen lif
oranlarının etkileri Çizelge 4.29’de sunulmuştur. Eğilme dayanımları sonuçlarına
göre polipropilen liflerin eğilme dayanımlarına bir katkı sağlamadığı hatta basınç
dayanımı sonuçlarında olduğu gibi polipropilen lif miktarının artışı ile eğilme
dayanımları azalmalar göstermiştir. Sadece %0.05 polipropilen lif oranında kontrol
ve uçucu küllü betonlarda 7 ve 28 günlük dayanımları kontrollerine kıyasla eşit yada
biraz fazla olduğu görülmüştür. Ancak daha sonraki uzun zaman içerisinde
polipropilen lifli betonların eğilme dayanımları kontrole göre azalmıştır. %0, %15
ve %30 uçucu kül içeren betonlarda polipropilen lif miktarının etkisi sırasıyla Şekil
4.40, Şekil 4.41 ve Şekil 4.42’da gösterilmiştir. Polipropilen liflerle güçlendirilmiş
uçucu kül katkılı beton gruplarında 90. ve özellikle 365. günlerdeki dayanımları
polipropilen lif ilavesinin eğilme dayanımlarını olumsuz etkiledikleri görülmüştür.
Çizelge 4.29. Eğilme dayanımları
Eğilme Dayanımı (MPa) Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün
0.00 7.61 7.82 8.01 8.28 0.05 7.99 7.89 7.96 8.01 0.10 7.63 7.61 7.83 8.14 0
0.20 7.19 7.53 7.64 7.75 0.00 6.28 6.71 7.67 7.95 0.05 6.15 6.77 7.02 7.40 0.10 6.33 6.69 6.84 7.02 15
0.20 5.60 6.43 6.87 6.95 0.00 4.85 5.89 6.27 6.98 0.05 5.07 5.88 6.13 6.37 0.10 5.01 5.81 5.62 6.07 30
0.20 4.78 5.70 5.79 5.96
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
155
0123456789
10
7 28 90 365
Zaman (gün)
Eği
lme
Day
anımı (
MPa
) 0% 0.05% 0.10% 0.20%
Şekil 4.40. Polipropilen lifli normal betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi
0123456789
10
7 28 90 365
Zaman (gün)
Eğilm
e D
ayanımı (
MPa
) 0% 0.05% 0.10% 0.20%
Şekil 4.41. Polipropilen lifli %15 küllü betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi
Uçucu külün ve polipropilen lif miktarlarının betonlar üzerindeki birlikte
etkisi eğilme dayanımlarının kontrol betonu dayanımına oranı olarak Çizelge
4.30’da verilmiştir. Sadece polipropilen liflerin %0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı
betonlara ayrı ayrı olan etkisi ise kendi kontrol betonlarının eğilme dayanımlarına
oranı olarak Çizelge 4.31’de verilmiştir. Uçucu kül oranının ve polipropilen lif
katkısının eğilme dayanımları üzerinde olumsuz bir etkisi görülmüştür. Kül
miktarının ve polipropilen lif miktarındaki artış eğilme dayanımlarının düşüşüne
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
156
neden olmuştur. Ayrıca polipropilen liflerin uçucu kül ile birlikte betonda
kullanılması betonun eğilme dayanımlarını uzun zamanda olumsuz etkilemiştir.
0123456789
10
7 28 90 365
Zaman (gün)
Eğilm
e D
ayanımı (
MPa
) 0% 0.05% 0.10% 0.20%
Şekil 4.42. Polipropilen lifli %30 küllü betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi
Çizelge 4.30. Eğilme dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları
Eğilme Dayanım Oranı (MPa) Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün
0.00 100 100 100 100 0.05 105 101 99 97 0.10 100 97 98 98 0
0.20 94 96 95 94 0.00 83 86 96 96 0.05 81 87 88 89 0.10 83 86 85 85 15
0.20 74 82 86 84 0.00 64 75 78 84 0.05 67 75 77 77 0.10 66 74 70 73 30
0.20 63 73 72 72
Polipropilen liflerin eğilme üzerinde hiçbir etkisi yoktur, hatta polipropilen
lif miktarının artmasıyla hem basınç hem de eğilme dayanımları arasında ters bir
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
157
ilişki vardır. Polipropilen lif miktarının artması ile basınç ve eğilme dayanımlarının
azalmaktadır (Manolis ve ark., 1997; Alhozaimy ve ark., 1996).
Çizelge 4.31. Eğilme dayanımlarının kendi kontrol beton dayanımlarına oranları
Eğilme Dayanım Oranı (MPa) Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün
0.00 100 100 100 100 0.05 105 101 99 97 0.10 100 97 98 98 0
0.20 94 96 95 94 0.00 100 100 100 100 0.05 98 101 92 93 0.10 101 100 89 88 15
0.20 89 96 90 87 0.00 100 100 100 100 0.05 105 100 98 91 0.10 103 99 90 87 30
0.20 99 97 92 85
Uçucu kül ve polipropilen lif katkılı betonların eğilme dayanımları ile basınç
dayanımları arasında ilişkiler kurulmuş ve Şekil 4.43’te gösterilmiştir.
y = 0.7557x0.5092
R2 = 0.52y=0.089x
y = 0.9084x0.4651
R2 = 0.54y=0.087x
0
2
4
6
8
10
0 20 40 60 80 100 120
Basınç Dayanımı (MPa)
Eği
lme
Day
anımı (
MPa
)
100 mm 150 mm
Şekil 4.43. Eğilme dayanımı ile basınç dayanımı arasındaki ilişki
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
158
Eğilme dayanımları ile 100 ve 150 mm’lik küp basınç dayanımları arasındaki
ilişkilerin birbirine benzer olduğu ve ayrıca eğilme dayanımlarının her iki boyuttaki
küp basınç dayanımlarının yaklaşık olarak %9’una karşılık geldiği görülmüştür.
Polipropilen ve uçucu kül katkılı betonların 28 günlük 100×100×500 mm’lik
büyük kiriş ve 40×40×160 mm’lik küçük kirişlerin üç nokta yüklemesi deneyi
sonucundaki eğilme dayanımları ve ilişkisi Çizelge 4.32 ve Şekil 4.44’de verilmiştir.
Çizelge 4.32. 40×40×160 ve 100×100×500 mm’lik kirişlerin eğilme dayanımları
Eğilme Dayanımı (MPa) Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%) 40×40×160 100×100×500
0.00 7.66 7.82 0.05 7.56 7.89 0.10 7.54 7.61 0
0.20 7.31 7.53 0.00 6.89 6.71 0.05 6.75 6.77 0.10 6.52 6.69 15
0.20 6.39 6.43 0.00 5.82 5.89 0.05 5.99 5.88 0.10 5.63 5.81 30
0.20 5.55 5.70
y = 0.9854xR2 = 0.97
4
5
6
7
8
9
4 5 6 7 8 9
100*100*500 mm
40*4
0*16
0 m
m
Şekil 4.44. Kirişlerin eğilme dayanımları arasındaki ilişki
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
159
Farklı boyuttaki kirişler üzerinde yapılan üç nokta yüklemesi sonucunda
eğilme dayanımları açısından birbirlerine oldukça yakın dayanımlar görülmüştür..
Şekil 4.44’te gösterilen ilişki kuvvetli olup, her iki boyutta üretilen beton kirişlerin
eğilme dayanımları arasında yaklaşık olarak 0.99 gibi bir katsayısı bulunmuştur.
4.2.6. Yarmada Çekme Dayanımı Deney Sonuçları
Yarmada çekme dayanımı deneyleri 28 günlük 150×300 mm’lik silindir ve
150 mm’lik küp beton numuneler üzerinde yapılmıştır. Polipropilen lif ve uçucu kül
katkılı beton gruplarına ait 28 günlük yarmada çekme dayanımları Çizelge 4.33’de
verilmiştir. Polipropilen liflerin yarma dayanımları üzerinde önemli bir etkisi
görülmemiştir. Sadece %0.05 polipropilen lif katkısının yarmada çekme
dayanımlarını biraz arttırdığı görülmüştür. Polipropilen ve uçucucu kül katkısının ve
oranlarının etkileri Şekil 4.45 ve Şekil 4.46’da gösterilmiştir. Küp yarma
dayanımları ile silindir yarma dayanımları arasındaki ilişki ise Şekil 4.47’de
gösterilmiştir.
Çizelge 4.33. Yarmada çekme dayanımları
Yarmada Çekme Dayanımı (MPa) Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%)
Silindir 150×300 mm
Küp 150×150×150 mm
0.00 4.42 4.11 0.05 4.71 4.49 0.10 4.47 4.30 0
0.20 4.23 3.94 0.00 4.27 4.00 0.05 4.32 3.82 0.10 4.36 3.91 15
0.20 4.04 3.83 0.00 4.25 4.16 0.05 4.36 3.93 0.10 4.18 3.94 30
0.20 3.85 3.80
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
160
3.00
3.25
3.50
3.75
4.00
4.25
4.50
4.75
5.00
0.00 0.05 0.10 0.20
Polipropilen Lif Oranı (%)
Yar
ma
Daya
nımı (
MP
a)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.45. Silindir yarma dayanımlarına polipropilen lif ve uçucu kül etkisi
3.00
3.25
3.50
3.75
4.00
4.25
4.50
4.75
0.00 0.05 0.10 0.20
Polipropilen Lif Oranı (%)
Yarm
a Da
yanı
mı (
MPa
)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.46. Küp yarma dayanımlarına polipropilen lif ve uçucu kül etkisi
Genel olarak %0.10’a kadar polipropilen lif katkısı ile hem kontrol hem de
uçucu küllü betonların yarmada çekme dayanımları lifsiz betonlarınkine göre eşit
yada biraz fazla bulunmuştur. Ancak %0.20 polipropilen oranı ise yarmada çekme
dayanımlarını azaltmıştır.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
161
y = 0.94xR2 = 0.59
3.00
3.50
4.00
4.50
5.00
3.50 3.75 4.00 4.25 4.50 4.75 5.00
Silindir Yarma Dayanımı (MPa)
Küp
Yar
ma
Daya
nımı (
MP
a)
Şekil 4.47. Küp yarma ile silindir yarma dayanımları arasındaki ilişki
Uçucu kül katkılı betonlarda olduğu gibi polipropilen katkılı betonlarda da,
küp yarma dayanımlarının silindir yarma dayanımların 0.94 katı olan bir ilişki
görülmüştür. Silindir yarma dayanımları ile küp yarmada çekme dayanımlarını
kıyasladığımızda küp yarma dayanımlarının silindir yarma dayanımlarından %6
daha düşük değerlerde kaldıkları görülmüştür.
Ayrıca 28 günlük, 150 mm’lik küp basınç dayanımları ile 150 mm’lik yarma
dayanımları arasındaki ilişki ve 150×300 mm’lik silindir basınç dayanımları ile
150×300 mm’lik silindir yarma dayanımları arasındaki ilişki Şekil 4.48’de
gösterilmektedir.
Şekil 4.48’de silindir yarmada dayanımları silindir basınç dayanımlarının
%8’ine, küp yarma dayanımları ise küp basınç dayanımlarının %6’sı kadar olduğu
görülmüştür.
Choi ve Yuan (2004), polipropilen lifli betonların basınç dayanımlarına
oranının %13 olduğu belirtilmişlerdir. Song ve ark. (2005) ise polipropilen liflerin
yarma dayanımlarını kontrole göre yaklaşık olarak %10 oranında arttırdığı
belirtilmişlerdir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
162
y = 0.080x y = 0.059x
0
1
2
3
4
5
6
30 40 50 60 70 80 90
Basınç Dayanımı (MPa)
Yarm
a Da
yanı
mı (
MP
a)
Silindir Küp
Şekil 4.48. Küp ve silindir numunelerin basınç ile yarma dayanım ilişkileri
28 günlük eğilme dayanımları ile 150 mm’lik küp yarma dayanımları ve
150×300 mm’lik silindir yarma dayanımları arasındaki ilişkiler Şekil 4.49’da
gösterilmiştir. Şekil 4.49’da silindir ve küp yarma dayanımları eğilme dayanımları
arasında arasındaki sırasıyla 0.63 ve 0.59 katı bir ilişki olduğu görülmüştür. Genel
olarak polipropilen lifle güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü betonların yarma
dayanımlarının eğilme dayanımlarının 0.61 katı kadar olduğunu görülmüştür.
y = 0.63x y = 0.59x
0
1
2
3
4
5
6
3 4 5 6 7 8 9
Eğilme Dayanımı (MPa)
Yarm
a Da
yanı
mı (
MP
a)
Silindir Küp
Şekil 4.49. Küp ve silindir numunelerin yarma ile eğilme dayanım ilişkileri
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
163
4.2.7. Aşınma Kaybı Deney Sonuçları
Polipropilen lifle güçlendirilmiş %0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı
betonlarda aşınma kaybı deneyleri için 71x71x71 mm boyutlarında kübik numuneler
dökülmüş, numuneler 28 gün ıslak kür edilmiştir. Betonların aşınma direnci; böhme
aşındırma cihazı üzerinde küp numunelere sürtünme yolu ile yapılmıştır. Aşınma
kaybı, hacmindeki azalma olarak tayin edilmiştir. Aşınma sonucunda numunelerin
hacmi ve ilk hacmi ile olan fark 50 cm2’lik yüzey alanı bazında aşınma kaybı olarak
belirlenmiştir. Sürtünme yolu ile elde edilen aşınma kayıpları Çizelge 4.34’te ve
Şekil 4.50’de gösterilmiştir.
Çizelge 4.34. Sürtünme yolu ile aşınma kayıpları
Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%)
Aşınma Kaybı
(cm3/50 cm2)
Kontrol Oranı (%)
0.00 5.09 100 0.05 5.07 100 0.10 5.14 101
0
0.20 5.19 102 0.00 5.85 100 0.05 5.81 99 0.10 5.89 101
15
0.20 6.06 104 0.00 6.58 100 0.05 6.40 97 0.10 6.40 97
30
0.20 6.80 103
Çizelge 4.34 ve Şekil 4.50’de betona katılan uçucu kül miktarı arttıkça
aşınma kayıplarının da arttığı görülmüştür. Polipropilen liflerin ise %0.05 ve %0.10
oranlarında lifsiz betonların aşınma değerlerine yakın değerler aldığı ancak %0.20
oranındaki lif miktarında sürtünme yolu ile oluşan aşınma kayıplarını biraz arttırma
eğiliminde oldukları görülmüştür. Ünal (2003) polipropilen liflerin aşınma
direncinin kontrol betonlara kıyasla daha düşük olduğu belirtilmektedir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
164
4.0
4.5
5.0
5.5
6.0
6.5
7.0
7.5
8.0
0.00 0.05 0.10 0.20
Polipropilen Lif Oranı (%)
Aşı
nma
Kay
bı (c
m3/
50 c
m2) %0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.50. Sürtünme yolu ile aşınma kaybı grafiği
Ayrıca betonların aşınma kayıpları çarpma yolu ile, agregaların parçalanma
direncinin tayinindeki gibi Los Angeles deney metodu ile de yapılmıştır. Beton
karışımlarından elde edilen 71 mm’lik küp numuneler 28 günlük kürden sonra,
tamburda çelik bilyeler konmaksızın önce 100 devir daha sonrada devam edilerek
toplam 500 devir yaptırılmıştır.
Deneylerden sonra numunelerin ağırlık kayıpları belirlenmiştir. Tamburun
100 ve 500 devir yapmasından sonra elde edilen sonuçlar ise Çizelge 4.35’te ve
Şekil 4.51’de sunulmuştur.
Genel olarak burada da %0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı gruplarda aşınma
kayıpları artarak sırasıyla %8, %9 ve %10’lar civarında olmuştur. Uçucu külsüz ve
uçucu küllü gruplarda ise polipropilen lifin etkisi %0, %15 ve %30’luk uçucu kül
grupları içerisinde sırasıyla %8-9, %10-11 ve %10-12 arasında değişmiştir.
Uçucu kül katkısının %15 uçucu kül için %1’lik, %30 uçucu kül katkısında
ise yaklaşık %2’lik bir aşınma kaybı değerinde bir artışa yol açtığı görülmüştür.
Polipropilen lifin ve lif artışının ise normal ve uçucu kül katkılı betonlarda en fazla
%1’lik bir aşınma kaybı değerinde artışa yol açtığı görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
165
Çizelge 4.35. Çarpma yolu ile aşınma kayıpları Ağırlıkça Aşınma Kaybı
100 Devir 500 Devir Kontrol Uçucu
Kül (%)
PolipropilenLif (%) (%) (%) (%) 0.00 1.8 8.1 100 0.05 1.9 8.7 107 0.10 2.0 8.1 100
0
0.20 1.7 8.1 100 0.00 2.1 9.1 100 0.05 2.1 10.1 111 0.10 2.2 9.0 99
15
0.20 2.2 9.7 107 0.00 2.3 10.6 100 0.05 1.9 11.0 104 0.10 2.2 11.6 109
30
0.20 2.0 10.2 96
0
2
4
6
8
10
12
Aşı
nma
Kaybı (
%)
0 15 30
Uçucu Kül (%)
%0 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.51. Çarpma yolu ile aşınma kaybı grafiği
Böhme ve Los Angeles deneyleri sonucundaki aşınma kaybı değerlerinin 71
mm’lik küp basınç dayanımları ile eğilme dayanımları arasındaki ilişkiler sırasıyla
Şekil 4.52 ve Şekil 4.53’te gösterilmiştir. Aşınma kayıpları ile dayanımlar arasında
oldukça kuvvetli ilişkiler olduğu görülmüştür. Aşınma kayıplarının eğilme dayanımı
ile olan ilişkilerinin R2 değerleri biraz daha fazla olmuştur. Aşınma-eğilme
dayanımları arasındaki ilişkilerin aşınma-basınç dayanımları arasındaki ilşkilerden
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
166
daha kuvvetli olduğu görülmüştür. Dayanımları yüksek olan polipropilen lifle
güçlendirilmiş kontrol ve uçucu kül katkılı betonların aşınma kayıplarının da daha az
olduğu görülmüştür.
y = 5266.3x-1.4517
R2 = 0.80
y = 1846.7x-1.3223
R2 = 0.91
0
2
4
6
8
10
12
65 75 85 95
Basınç Dayanımı (MPa)
Aşın
ma
Kay
bı
Böhme Los Angeles
Şekil 4.52. Aşınma kaybı–basınç dayanımı ilişkisi
y = 55.705x-0.9336
R2 = 0.83
y = 30.361x-0.8691
R2 = 0.98
0
2
4
6
8
10
12
0 2 4 6 8 10
Eğilme Dayanımı (MPa)
Aşı
nma
Kaybı
Böhme Los Angeles
Şekil 4.53. Aşınma kaybı–eğilme dayanımı ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
167
4.2.8. Rötre Deney Sonuçları
Kuruma rötrelerinin ölçülmesi için çalışma kapsamındaki polipropilen lifli
%0, %15 ve %30 uçucu kül içeren beton karışımlarından 50x50x285 mm’lik prizma
rötre numuneleri hazırlanmıştır. %0, %15 ve %30 uçucu kül içeren lifli betonların
zamanla ölçülen rötre değerlerinin yüzde olarak oranları sırasıyla Çizelge 4.36,
Çizelge 4.37 ve Çizelge 4.38’de verilmiş, grafikleri ise yine sırasıyla Şekil 4.54,
Şekil 4.55 ve Şekil 4.56’da gösterilmiştir.
Çizelge 4.36. Polipropilen lifli normal betonların kuruma rötresi (%)
Gün %0 PP %0.05 PP %0.10 PP %0.20 PP 1 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 7 0.02982 0.03509 0.02947 0.02737 14 0.04246 0.04000 0.03719 0.03649 21 0.04737 0.04561 0.04140 0.03930 28 0.05123 0.04842 0.04351 0.04140 35 0.05158 0.04912 0.04491 0.04140 42 0.05228 0.04912 0.04561 0.04281 49 0.05368 0.05053 0.04561 0.04351 56 0.05544 0.05263 0.04772 0.04421 63 0.05649 0.05404 0.04912 0.04632 70 0.05930 0.05614 0.04982 0.04842 77 0.06070 0.05825 0.05193 0.04912 84 0.06140 0.05754 0.05263 0.04912 91 0.06246 0.05895 0.05404 0.05123 120 0.06526 0.06105 0.05684 0.05404 150 0.06596 0.06175 0.05754 0.05333 180 0.06596 0.06246 0.05754 0.05404 210 0.06632 0.06316 0.05754 0.05474
Polipropilen liflerinde çelik liflere benzer şekilde betonun rötresini
azaltmaktadır. Fakat, bunu matristeki lif miktarının artması ve liflerin mikro yapıları
sayesinde başarmakta olduğunu belirtilmektedir. Ayrıca, bu liflerin beton yüzeyinde
çok ince ve pamuğa benzer bir yapıda ve yüzeye daha fazla nüfuz ettiğinin
görüldüğünü ve bunun da rötreyi azaltmasında en büyük nedenlerden biri olduğu
belirtilmektedir. Çünkü lifler yüzey gerilmelerini de azaltmaktadır (Yıldırım, 2002).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
168
Çizelge 4.37. Polipropilen lifli %15 uçucu küllü betonların kuruma rötresi (%)
Gün %0 PP %0.05 PP %0.10 PP %0.20 PP 1 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 7 0.02456 0.02877 0.03088 0.02912 14 0.03509 0.03789 0.04070 0.03719 21 0.04000 0.04070 0.04140 0.03965 28 0.04491 0.04491 0.04561 0.04211 35 0.04561 0.04491 0.04632 0.04211 42 0.04702 0.04561 0.04632 0.04281 49 0.04912 0.04702 0.04702 0.04456 56 0.05123 0.04912 0.04842 0.04596 63 0.05263 0.04912 0.04912 0.04667 70 0.05404 0.04982 0.05053 0.04702 77 0.05614 0.05053 0.05053 0.04772 84 0.05754 0.05193 0.05404 0.04982 91 0.05825 0.05263 0.05544 0.05158 120 0.06035 0.05544 0.05754 0.05263 150 0.06175 0.05614 0.05754 0.05263 180 0.06246 0.05825 0.05825 0.05263 210 0.06246 0.05895 0.05754 0.05333
Çizelge 4.38. Polipropilen lifli %30 uçucu küllü betonların kuruma rötresi (%)
Gün %0 PP %0.05 PP %0.10 PP %0.20 PP 1 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 7 0.02947 0.01965 0.02772 0.02667 14 0.03509 0.03088 0.03719 0.03298 21 0.03930 0.04140 0.04211 0.03860 28 0.04351 0.04351 0.04526 0.04211 35 0.04561 0.04491 0.04632 0.04211 42 0.04772 0.04842 0.04737 0.04281 49 0.04982 0.04982 0.04807 0.04351 56 0.04982 0.04842 0.05053 0.04702 63 0.05263 0.05053 0.05088 0.04772 70 0.05404 0.05123 0.05228 0.04912 77 0.05404 0.05474 0.05263 0.04912 84 0.05544 0.05404 0.05368 0.04982 91 0.05684 0.05544 0.05474 0.05123 120 0.05754 0.05684 0.05579 0.05193 150 0.05754 0.05754 0.05579 0.05193 180 0.05895 0.05825 0.05649 0.05263 210 0.05965 0.05895 0.05719 0.05333
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
169
0.00
0.01
0.02
0.03
0.04
0.05
0.06
0.07
0 30 60 90 120 150 180 210
Zaman (gün)
Röt
re (%
)
%0.00 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.54. Polipropilen lifli normal betonların rötre-zaman ilişkisi
0.00
0.01
0.02
0.03
0.04
0.05
0.06
0.07
0 30 60 90 120 150 180 210
Zaman (gün)
Röt
re (%
)
%0.00 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.55. Polipropilen lifli %15 küllü betonların rötre-zaman ilişkisi
Polipropilen lif ve lif miktarının artışının rötreyi azaltmakta olduğu
görülmüştür. Uçucu kül katkısı lifsiz betonlarda 210 gün sonunda, %15 uçucu kül
katkısında %6, %30 uçucu kül katkısında ise %10 oranında rötreyi azaltırken,
polipropilen lifli betonlarda uçucu külün etkisi az olmuştur. Polipropilen lifin ve lif
oranının rötre üzerindeki etkisi çok daha ağır bastığı görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
170
Ancak polipropilen liflerle güçlendirilmiş uçucu küllü betonların daha az
rötre yaptıkları görülmüştür. Liflerle güçlendirilmiş %0.05, %0.10 ve %0.20
oranlarında polipropilen lif 210 gün sonunda, normal betonlarda sırasıyla %5, %13
ve %17, uçucu küllü betonlarda %15 uçucu küllü betonlarda sırasıyla %6, %8 ve
%15, %30 uçucu küllü betonlarda sırasıyla %1, %4 ve %11, oranlarında rötreyi
azaltmıştır. Buradan polipropilen liflerle güçlendirilmiş uçucu küllü betonlarda,
uçucu kül katkısının baştan rötreyi azaltması polipropilen lifin rötreye etkisini
azaltmış gibi göstermiştir.
0
0.01
0.02
0.03
0.04
0.05
0.06
0.07
0 30 60 90 120 150 180 210
Zaman (Gün)
Röt
re (%
)
%0.00 %0.05 %0.10 %0.20
Şekil 4.56. Polipropilen lifli %30 küllü betonların rötre-zaman ilişkisi
Çimento harcına karıştırılan polipropilen liflerin kuruma rötre oranını
azaltabildiği, artan polipropilen lif hacmi ile kuruma rötresinin önce azaldığını ve
sonra belli bir lif oranından sonra arttığı belirtilmektedir (Liu ve ark., 2005).
Polipropilen lif kullanımı büzülmeyi azaltıcı etki göstermektedir. Harç
içerisinde kullanılan lifler, büzülmeden dolayı oluşan gerilmeleri taşımakta, harç
içerisindeki mikro düzeydeki hareketlenmeyi kılcal çatlaklarda köprüler oluşturarak
kısıtlamaktadır (Kırca ve Şahin, 2003).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
171
4.2.9. Boşluk Oranı ve Su Emme Deney Sonuçları
Polipropilen lifle güçlendirilmiş %0, %15 ve %30 uçucu kül içeren
betonların boşluk ve su emme oranlarının tayini 28 günlük 71mm’lik küp numuneler
üzerinde yapılmıştır. Boşluk ile su emme oranları Çizelge 4.39’da sunulmuştur.
Çizelge 4.39. Boşluk ve su emme oranları
Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%)
Boşluk Oranı (%)
Su EmmeOranı (%)
Boşluk Artışı (%)
Su Emme Artışı (%)
0.00 7.09 2.86 0 0 0.05 7.51 3.04 6 6 0.10 8.28 3.38 17 18 0
0.20 8.97 3.67 27 28 0.00 7.77 3.17 0 0 0.05 8.53 3.52 10 11 0.10 8.79 3.63 13 15 15
0.20 9.03 3.76 16 19 0.00 8.54 3.53 0 0 0.05 8.91 3.69 4 5 0.10 9.07 3.77 6 7 30
0.20 9.09 3.76 6 7
Çizelge 4.39’da polipropilen lif ve uçucu kül miktarı arttıkça boşluk oranları
ve su emme oranlarının arttığı görülmüştür. Polipropilen lifin ve %0.05, %0.10 ve
%0.20 oranlarındaki artışların boşluk ve su emme oranlarına etkileri, %0 uçucu
küllü betonlarda sırasıyla yaklaşık %6, %18 ve %28 oranlarında artış, %15 uçucu
küllü betonlarda boşluk ve su emme oranları sırasıyla yaklaşık %11, %14 ve %18
oranlarında artış ve %30 uçucu küllü betonlarda ise boşluk ve su emme oranları
sırasıyla yaklaşık %5, %7 ve %7 oranlarında artış olarak görülmüştür. Huang (1997)
polipropilen lif katkıların, boşluk hacmini arttırdığını bildirmiştir.
Uçucu külün boşluk ve su emme oranlarına etkileri ise %15 oranındaki
uçucu küllerde yaklaşık %10, %30 uçucu kül katkısında ise yaklaşık %20 olmuştur.
Uçucu külün polipropilen liflerle kullanımında, uçucu kül oranı arttıkça polipropilen
liflerin boşluk ve su emme oranlarına olan olumsuz etkilerinin azaldığı görülmüş ve
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
172
buda uçucu külün zaten arttırmış olduğu boşluk ve su emme oranlarında
kaynaklanmıştır. Polipropilen liflerin uçucu küllü betonlarda kullanılmasının boşluk
ve su emme oranları ilişkileri Şekil 4.57 ve Şekil 4.58’de gösterilmiştir. Şekillerden
polipropilen lif ve uçucu kül etkileri hem boşluk hem de su emme oranlarının belli
bir noktada birleştikleri görülmüştür. Burada betonlarında boşluk ve su emme
oranlarının belli bir orana kadar arttığı görülmüştür.
6.0
6.5
7.0
7.5
8.0
8.5
9.0
9.5
0.00 0.05 0.10 0.20
Polipropilen Lif Oranı (%)
Boş
luk
Ora
nı (%
)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.57. Boşluk oranı–polipropilen lif oranı ilişkisi
2.0
2.5
3.0
3.5
4.0
4.5
0.00 0.05 0.10 0.20
Polipropilen Lif Oranı (%)
Su E
mm
e O
ranı
(%)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.58. Su emme oranı–polipropilen lif oranı ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
173
Şekil 4.59’da boşluk ile su emme oranları arasında tam bir doğrusal ilişki
olduğu da görülmüştür. Boşluk oranlarının, su emme oranlarının yaklaşık 2.43 katı
kadar olduğu saptanmıştır. Boşluk oranları ile basınç dayanımları arasındaki ilişki
ise Şekil 4.60’ta gösterilmiştir. Boşluk oranlarının artışı ile betonların basınç
dayanımlarının da azaldığı görülmüştür.
y = 2.43xR2 = 0.99
0
2
4
6
8
10
2.50 2.75 3.00 3.25 3.50 3.75 4.00
Su Emme Oranı (%)
Boşl
uk O
ranı
(%)
Şekil 4.59. Boşluk oranı–su emme oranı arasındaki ilişki
y = -0.0624x + 12.732R2 = 0.48
y = -0.0705x + 13.28R2 = 0.55
y = -0.086x + 15.18R2 = 0.60
4
6
8
10
40 50 60 70 80 90 100
Basınç Dayanımı (MPa)
Boşl
uk O
ranı
(%)
100 mm 150 mm 71 mm
Şekil 4.60. Boşluk oranı–basınç dayanımları arasındaki ilişki
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
174
Genel olarak betonların su emme ve görünür boşluk oranı değerleri paralel
bir şekilde artmaktadır (Yıldırım, 2002).
Polipropilen lif ilavesinin beton içerisinde büyük boşluklu hacimler
oluşturduğunu, bununda betonda mikro kusurlara yol açtığı ancak akışkanlaştırıcı
kimyasal katkılar ile boşlukların büyük ölçüde azaldığı belirtilmektedir (Huang,
2001; Aulia, 2002).
4.2.10. Kapiler Su Emme Deney Sonuçları
Polipropilen liflerle takviye edilmiş %0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı
betonların kapiler su emme durumunun belirlenmesi 28 günlük 40x40x160 mm’lik
prizma beton numuneler üzerinde yapılmıştır. Beton numunelerin yan yüzeyleri
ısıtılmış parafin ile izole edilmiş ve 5 mm yüksekliğindeki suya sadece alt yüzeyleri
temas ettirilmiştir. Deney numuneleri 1, 4, 9, 16, 25, 36, 49, 64 ve 81. dakikalardaki
su emme miktarları ölçülmüştür. Kapiler su emme deneyi sonunda 40x40x160
mm’lik prizmatik beton numuneler eğilme deneyine tabii tutulmuştur. Kapiler su
emme katsayıları ve eğilme dayanımları Çizelge 4.40’da sunulmuştur.
Çizelge 4.40. Kapiler su emme katsayıları
Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%)
Eğilme Dayanımı
(MPa)
Kapiler Su Emme Katsayısı
(×10-3 cm/sn1/2) 0.00 7.66 0.21 0.05 7.56 0.22 0.10 7.54 0.27 0
0.20 7.31 0.29 0.00 6.89 0.42 0.05 6.75 0.35 0.10 6.52 0.40 15
0.20 6.39 0.47 0.00 5.82 0.51 0.05 5.99 0.53 0.10 5.63 0.52 30
0.20 5.55 0.56
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
175
Polipropilen liflerle güçlendirilmiş %0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı
betonların kapiler su emme katsayıları sırasıyla yaklaşık olarak 0.00020, 0.00040 ve
0.00050’ler civarında değerler almıştır.
Kapiler su emme katsayıları incelendiğinde uçucu külün ve uçucu kül
miktarının kapiler su emme katsayısı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu
görülmüştür. Polipropilen lifler ise betonların kapiler su emme katsayılarına önemli
bir etkisinin olmadığı ancak genel olarak polipropilen lif miktarının artışı ile kapiler
su emme katsayı değerlerinin de artma eğilimde olduğu görülmüştür.
Kapiler su emme katsayılarının, sırasıyla eğilme dayanımları, su emme
oranları ve boşluk oranları ile olan ilişkileri sırasıyla Şekil 4.61, Şekil 4.62 ve Şekil
4.63’te gösterilmiştir.
Eğilme dayanımları ile kapiler su emme katsayıları arasında oldukça
kuvvetli bir ilişki görülmüştür. Kapiler su emme katsayısı yüksek olan betonların
eğilme dayanımlarının zayıf olduğu görülmüştür.
y = -5.9663x + 8.9958R2 = 0.94
0
2
4
6
8
10
0.00 0.10 0.20 0.30 0.40 0.50 0.60
Kapiler Su Emme Katsayısı
Eğilm
e Da
yanı
mı (
MP
a)
Şekil 4.61. Eğilme dayanımı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
176
y = 1.7978x + 2.77R2 = 0.55
0
1
2
3
4
5
0.00 0.10 0.20 0.30 0.40 0.50 0.60
Kapiler Su Emme Katsayısı
Su
Emm
e O
ranı
(%)
Şekil 4.62. Su emme oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi
Şekil 4.62 ve Şekil 4.63’te su emme ve boşluk oranları fazla olan betonların
kapiler su emme katsayıları da yüksek çıktığı görülmüştür. Betonlarda boşluk
oranının fazla olması, betonların su emme miktarını ve dolayısıyla kılcal su emme
katsayılarını da arttırdığı görülmüştür.
y = 3.8069x + 6.9581R2 = 0.51
0
2
4
6
8
10
0.00 0.10 0.20 0.30 0.40 0.50 0.60
Kapiler Su Emme Katsayısı
Boş
luk
Ora
nı (%
)
Şekil 4.63. Boşluk oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
177
4.2.11. Ultrasonik Hız Deney Sonuçları
Ultrasonik hız deneyleri 365 günlük polipropilen lif takviyeli %0, %15 ve
%30 uçucu kül katkılı 150 mm’lik küp ve 100×100×500 mm’lik kiriş beton
numunelerin üzerinde yapılmış ve ultrasonik hızlar Çizelge 4.41’de verilmiştir.
Çizelge 4.41. Ultrasonik ses hızları
Küp Kiriş Uçucu Kül (%)
PolipropilenLif (%)
Dayanım (MPa)
Hız (km/sn)
Dayanım (MPa)
Hız (km/sn)
0.00 102.8 5.10 8.28 5.16 0.05 101.8 5.12 8.01 5.17 0.10 97.7 5.04 8.14 5.15 0
0.20 99.3 5.03 7.75 5.18 0.00 94.5 5.11 7.95 5.21 0.05 95.0 5.13 7.40 5.23 0.10 87.7 5.13 7.02 5.23 15
0.20 86.2 5.09 6.95 5.22 0.00 93.4 5.11 6.98 5.20 0.05 91.4 5.14 6.37 5.16 0.10 89.6 5.12 6.07 5.17 30
0.20 86.3 5.12 5.96 5.14
Çizelgeden küp ve kiriş numuneler üzerinde yapılan ultrasonik hız ölçüm
sonuçları hem kendi içinde hem de tüm beton grupları arasında hızların 5.03-5.23
arasında ölçülmüştür. Uçucu kül ve polipropilen lif katkıları, betonların basınç ve
eğilme dayanımlarını azaltmasına rağmen ultrasonik ses hızları pek değiştirmedikleri
görülmüştür. Elde edilen ölçüm değerlerinden polipropilen lifin ve artan lif
miktarının ultrasonik hıza bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Ayrıca uçucu kül
katkısının da ultrasonik ses hızına bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Bundan dolayı
polipropilen lifli ve uçucu küllü betonlar içerisinden geçen ses dalgasının hızı ile
beton basınç ve eğilme dayanımları arasında doğrudan bir ilişki görülmemiştir. 365
gün gibi kür süresinin uzun olması ve mineral katkı olarak uçucu kül kullanımından
dolayı azalan boşlukluluk sebebiyle ses dalga hızları birbirlerine oldukça yakın
çıktığı düşünülmektedir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
178
4.2.12. Donma Çözülme Deney Sonuçları
Polipropilen lifle güçlendirilmiş normal ve %15 ve %30 uçucu kül içeren
betonların donma-çözülme direnci tayini 90 günlük 100 mm’lik küp numuneler
üzerinde yapılmıştır. -40°C dondurma kapasitesine sahip derin dondurucuda 2 saat
boyunca -20°C’ de bekletilen numuneler daha sonra 20°C’deki suya konulmuş ve bu
işlem 50 kez tekrarlanmıştır. Donma çözülme çevrimlerinin ardından numuneler
üzerinde basınç dayanımı deneyine tabi tutulmuşlardır. Donma çözülmeye maruz
kalan betonların basınç dayanımları kontrol beton numunelerin basınç dayanımları
ile karşılaştırılarak, basınç dayanım kayıpları ve başlangıçtaki ağırlıkları ile donma
çözülme sonrasındaki ağırlık kayıpları % olarak belirlenmiş ve Çizelge 4.42’de
verilmiştir.
Çizelge 4.42. Donma çözülme kayıpları
Çevrimsiz 50 Çevrimli Kayıplar Uçucu Kül (%)
PP Lif (%)
Ağırlık (gr)
Dayanım(MPa)
Ağırlık (gr)
Dayanım(MPa)
Ağırlık (%)
Dayanım(%)
0.00 2581.03 87.4 2524.44 78.1 2 11 0.05 2553.69 87.7 2484.45 77.8 3 11 0.10 2553.42 85.9 2536.41 77.4 1 10 0
0.20 2576.95 84.0 2560.98 77.6 1 8 0.00 2578.35 84.0 2561.64 78.1 1 7 0.05 2600.49 83.8 2574.39 80.6 1 4 0.10 2605.60 80.3 2597.95 76.7 0 4 15
0.20 2631.51 79.8 2556.3 76.6 3 4 0.00 2558.36 75.6 2528.24 75.8 1 0 0.05 2545.33 74.3 2540.25 73.7 0 1 0.10 2561.99 74.7 2560.67 73.8 0 1 30
0.20 2605.13 73.4 2533.36 72.7 3 1
Uçucu kül katkısı betonların donma çözülme sonrasındaki basınç dayanımı
kayıplarını %15 uçucu kül katkısı için %7 ve %30 uçucu kül katkısında ise dayanım
kaybı görülmemiştir. Normal betonda ise donma çözülme sonrası basınç
dayanımındaki kayıp %11 oranında olmuştur.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
179
Polipropilen liflerin ise donma çözülme sonundaki dayanım kayıplarını
azaltma eğiliminde oldukları görülmüştür. Bu etki normal polipropilen liflerle
güçlendirilmiş betonlarda, lif oranının artması ile dayanım kayıpları azda olsa
azalması şeklinde görülmüştür. Polipropilen liflerle güçlendirilmiş uçucu kül katkılı
betonlarda ise polipropilen liflerin etkisinin artan uçucu kül oranı ile azaldığı
görülmüştür. Çünkü artan uçucu kül katkısı %30 uçucu kül katkılı betonda zaten
dayanım kaybı görülmemiştir.
Genel olarak polipropilen liflerin donma çözülme direncine pek katkısının
olmadığı, ancak artan lif miktarı ile donma çözülme sonucunda oluşan dayanım
kaybını azda olsa azaltma eğilimde olduğu görülmüştür. Polipropilen liflerin normal
ve %15 uçucu kül katkılı betonlarda donma çözülme direncini yaklaşık olarak en
fazla %3 oranında arttırdığı görülmüştür.
Bunu yanı sıra asıl etkiyi ise uçucu kül yapmıştır. Uçucu kül miktarının artışı
ile hem lifli hem de lifsiz betonların donma çözülme direncini önemli oranlarda
arttırdığı görülmüştür. Özellikle %30 uçucu kül katkısı ile aşınma kayıpları kontrol
grubuna göre %11 daha fazla dirençli olduğu görülmüştür. Ayrıca polipropilen
liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonlarda donma çözülme
sonunda kayda değer bir ağırlık kaybı olmamıştır.
Kırca ve Şahin (1998) polipropilen lif kullanımının donma çözülme etkisiyle
betonda oluşan mikro çatlakların oluşmasına ve genişlemesine ve ilerlemesine mani
olduğunu bildirmişlerdir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
180
4.3. Çelik Lifle Güçlendirilmiş Betonların Deney Sonuçları
Çelik lifle güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü betonlar üzerinde
araştırmalar yapılmıştır. Çalışmada kullanılan uçucu kül %0, %15 ve %30
oranlarında ikame edilmiştir. Çelik lif olarak RC 65/35 BN tipi 35 mm uzunluğunda,
0.55 mm çapındaki iki ucu kancalı, kaplamasız ve düşük karbonlu çelik lif
katılmıştır. Çelik lif hacimce %0, %0.25, %0.50, %1.00 ve %1.50 oranlarında
kullanılmıştır. Hazırlanan karışımlar üzerinde taze ve sertleşmiş beton deneyleri
yürütülmüş olup, deney sonuçları aşağıdaki bölümlerde sunulmuştur.
4.3.1. Birim Ağırlık Deney Sonuçları
Çelik lifle güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü betonların taze beton birim
ağırlıkları 150 mm’lik küp numunelerde, sertleşmiş beton birim ağırlıkları ise
150×300 mm’lik silindir numuneler üzerinde belirlenmiş ve Çizelge 4.43’te
sunulmuştur.
Çizelge 4.43. Taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıkları Birim Ağırlık (kg/m3) Uçucu Kül
(%) Çelik Lif
(%) Taze Sertleşmiş 0.00 2540 2514 0.25 2545 2532 0.50 2557 2552 1.00 2572 2565
0
1.50 2627 2592 0.00 2519 2488 0.25 2524 2518 0.50 2536 2534 1.00 2563 2560
15
1.50 2619 2573 0.00 2492 2479 0.25 2507 2499 0.50 2516 2507 1.00 2556 2530
30
1.50 2582 2566
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
181
%0, %15 ve %30 uçucu kül içeren çelik lifle güçlendirilmiş betonların taze
beton birim ağırlıkları sırasıyla 2540-2627 kg/m3, 2519-2619 kg/m3 ve 2492-2582
kg/m3 arasında olduğu görülmüştür. %0, %15 ve %30 uçucu kül içeren çelik lifli
betonların sertleşmiş beton birim ağırlıkları ise yine sırasıyla 2514-2592 kg/m3,
2488-2573 kg/m3 ve 2479-2566 kg/m3 arasında olduğu görülmüştür. Betonların
birim ağırlıkları uçucu kül ve çelik lifin özgül ağırlığına ve kullanılan hacim
miktarına bağlı olarak etkilenmişlerdir. Uçucu külün ve çelik lifin taze ve sertleşmiş
betonun birim ağırlıklarına etkileri Şekil 4.64 ve Şekil 4.65’te gösterilmiştir.
2450
2500
2550
2600
2650
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
Çelik Lif Oranı (%)
Biri
m Ağı
rlık
(kg/
m3)
%0 Uçucu Kül %15 Uçucu Kül %30 Uçucu Kül
Şekil 4.64. Taze beton birim ağırlığının lif ve kül oranlarına göre değişimi
Betona katılan uçucu kül taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıklarında bir
düşüşe sebep olurken, çelik lif ise artan lif miktarı ile beton birim ağırlıklarını
arttırmıştır. Çimentonun yerine ağırlıkça ikame edilen uçucu külün özgül ağırlığının
(2310 kg/m3) çimentonun özgül ağırlığından (3160 kg/m3) daha az olması beton
birim ağırlıklarının düşüşüne neden olmuş, çelik lif ise yoğunluğunun 7.85 g/cm3
olmasından dolayı beton birim ağırlıklarını arttırmıştır. Özgül ağırlığı betondan çok
daha fazla olan çelik liflerin betona ilave oranları arttıkça, betonların taze ve
sertleşmiş birim ağırlıklarının da arttığı görülmüştür. Tabak (2004) çelik lif
kullanımının, betonun birim hacim ağırlığını arttırdığını ve bu artışın kullanım
hacmine ve görünüm oranına bağlı olarak değiştiğini belirtmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
182
Yıldırım (2002) ise tüm liflerin betonun birim ağırlığını, kendi birim
ağırlıkları ölçüsünde etkilediğini ve çelik liflerin diğer liflere nazaran daha ağır
olduğu ve bu ağırlığın lif miktarı arttıkça artmakta olduğunu belirtmiştir. Sevil
(2001) ise uçucu kül-lifli betonlarda, kuru birim ağırlıklarının uçucu kül yüzdesinin
artması ile azalmış, lif güçlendirilmesi ile arttığını ifade etmiştir.
2450
2500
2550
2600
2650
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
Çelik Lif Oranı (%)
Biri
m Ağı
rlık
(kg/
m3)
%0 Uçucu Kül %15 Uçucu Kül %30 Uçucu Kül
Şekil 4.65. Sertleşmiş beton birim ağırlığının lif ve kül oranlarına göre değişimi
4.3.2. İşlenebilme Deney Sonuçları
Çelik lifler agrega ile çok zor karışırlar, özellikle yüksek oranda lif içeren
düşük işlenebilirliğe sahip betonlarda, lifler birbirlerine kenetlenerek üniform
olmayan bir karışıma sebep olurlar. Liflerin demet olmasına topaklaşma denir. Eğer
beton yüksek işlenebilirliğe sahip ise topaklaşma riski daha düşük olur. Yüksek
işlenebilirlik genellikle karışıma süperakışkanlaştırıcı eklenmesiyle elde edilir.
Karışımda ince daneli malzeme yüzdesi fazla ise lif dağılımı daha kolay olur.
Çimento yerine konabilecek uçucu kül ve diğer puzolanlar veya silis dumanı ile ince
daneli malzeme oranı arttırılabilir (Ekincioğlu, 2003).
Literatürdeki çalışmaların birçoğunda betona lif ilave edilmesiyle
işlenebilirlikte önemli derecede azalmalar tespit edilmiştir. Bu azalma üzerindeki en
önemli iki parametre, karışımdaki lif hacmi ve lif görünüm oranı olarak tanımlanan
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
183
lifin uzunluk/çap oranı yani narinliğidir. Bu önemli parametrelerin dışında liflerin
betona katılması, karıştırma teknikleri ve lifli betonun karışım tasarımları da lifli
taze betonun özelliklerini önemli ölçüde etkiler. Çelik lif takviyesiyle birlikte uçucu
kül içeren betonların vebe süreleri ve çökme değerleri Çizelge 4.44’te verilmiştir.
Lifsiz betonlarda işlenebilirliği ölçmek için pratik olması nedeniyle çok
kullanılan slump (çökme) deneyi, çelik liflerle güçlendirilmiş beton karışımlarında
pek kullanılmaz. Slump yöntemi ile yapılan işlenebilirlik deneylerinde lifli betonun
işlenebilirliği sağlıklı olarak tespit edilememiştir. Çelik liflerle güçlendirilmiş
betonların işlenebilirliğini ölçmek için en uygun yöntem vebe deneyidir (Uyan 1985;
Uğurlu, 1994). Aslında slump metodunun iyi sonuç vermemesinin sebebi liflerin
taze betonu bir arada tutması ve kıvamı yanıltıcı bir değerden daha düşük çökme
vermesidir (Yıldırım, 2002).
Çizelge 4.44. Vebe süreleri ve çökme değerleri
İşlenebilirlik Uçucu Kül(%)
Çelik Lif (%) Vebe (sn) Slump (cm) 0.00 6.0 17 0.25 7.5 17 0.50 9.0 16 1.00 15.0 14
0
1.50 18.8 13 0.00 3.1 18 0.25 5.0 18 0.50 5.5 16 1.00 9.5 14
15
1.50 14.8 13 0.00 2.5 19 0.25 4.8 19 0.50 5.0 17 1.00 8.5 15
30
1.50 12.9 14
İşlenebilirlik değerlerinin çelik lif ve uçucu kül ikame oranları arasındaki
ilişkiler Şekil 4.66 ve Şekil 4.67’de verilmiştir. Şekil 4.66 ve Şekil 4.67’de beton
karışımlarının içerisindeki çelik lif oranı arttıkça vebe süresinin arttığı ve çökme
değerinin ise azaldığı, bir başka deyişle işlenebilirliğin zorlaştığı görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
184
0
5
10
15
20
25
0.00 0.25 0.50 0.75 1.00 1.25 1.50 1.75
Çelik Lif Oranı (%)
Vebe
Sür
esi (
sn)
%0 Uçucu Kül %15 Uçucu Kül %30 Uçucu Kül
Şekil 4.66. Çelik lif ve uçucu külün vebe süresine etkisi
12
1314
1516
17
1819
20
0.00 0.25 0.50 0.75 1.00 1.25 1.50 1.75
Çelik Lif Oranı (%)
Slum
p (c
m)
%0 Uçucu Kül %15 Uçucu Kül %30 Uçucu Kül
Şekil 4.67. Çelik lif ve uçucu külün çökme değerine etkisi
Karışım içerisinde çimento ile yer değiştiren uçucu kül oranının artmasıyla
uçucu külün çelik lif katkılı betonların işlenebilirliği olumlu etkilediği görülmüştür.
Liflerle takviye edilen betonlarda lif hacminin artması ile işlenebilirliğin düşmekte
olduğu, bu nedenle işlenebilirliğin belli bir seviyede tutulabilmesi için tedbir
alınması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Çelik liflerle takviye edilmiş betonlarda
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
185
uçucu kül kullanımının taze betondaki işlenebilirliği uçucu külsüz kontrol betona
göre belli bir oranda iyileştirdiği görülmüştür. Lif malzemesinin ve yapısının
betonun kıvamını doğrudan etkilediği, çelik liflerin fazla esnemediği ve uçları
kancalı olduğu için beton içinde kıvamı polipropilen liflerle göre daha katılaştırıcı ve
harcı bir arada tutucu etki yaptığı belirtilmektedir (Yıldırım, 2002). Bentur ve
Mindess (1990) çelik lif kullanımının işlenebilirliği azalttığını ve bu azalma üzerinde
en önemli parametrelerin lif tipi, hacmi ve görünüm oranı olduğunu belirtmişlerdir.
Uçucu kül ve çelik lifli beton grupları arasındaki işlenebilirlik değerleri
açısından vebe süresi ile çökme değeri arasındaki ilişki ise Şekil 4.68’de verilmiştir.
Çelik lif takviyeli taze betonların işlenebilirlik deneylerinde, vebe metodunun uygun
olduğu çökme metodunun ise pek uygun olmamasına rağmen çelik liflerle
güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü betonların çökme değerleri ile vebe süreleri
arasında anlamlı bir ilişki görülmüştür.
y = 23.897x-0.2057
R2 = 0.85
10
12
14
16
18
20
22
0 2 4 6 8 10 12 14 16 18 20
Vebe Süresi (sn)
Slum
p (c
m)
Şekil 4.68. Çökme değeri ile vebe süresi arasındaki ilişki
Acun (2000) betona katılan çelik liflerin karışım oranlarına bağlı olarak bu
betonların işlenebilirlik özelliklerini etkilediği hatta çelik lif oranı arttıkça betonun
işlenebilirliğinin azaldığını bildirmiştir. Tabak (2004) çelik liflerin her hacim ve
görünüm oranında taze betonun işlenebilme yeteneğini düşürdüğünü ve özellikle lif
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
186
hacmi %1’den fazla olan betonlarda oldukça düştüğünü belirtmiştir. Ünal (1994)
betona katılan liflerin, taze betonun işlenebilme özelliğini değiştirdiğini ve lif
miktarı arttıkça karışımın hava boşluğu oranı artarken çökme değerinin de sıfıra
yaklaştığını belirtmiştir. Lifli betonun kullanılması halinde işlenebilmeyi
kolaylaştırmak amacıyla karışıma uçucu kül katılması lifli betonun aderans
dayanımını arttırdığı belirtilmektedir (Swamy, 1971: Ünal, 1994).
4.3.3. Basınç Dayanımı Deney Sonuçları
150 mm’lik küp numuneler ve eğilme deneyi için üretilen 100×100×500
mm’lik kiriş numunelerin eğilme deneyi sonucunda taş kesme makinasında
kesilerek elde edilen 100 mm’lik küp numuneler basınç dayanımı deneylerine tabii
tutulmuştur. Numunelerin zamana bağlı dayanımları için 7, 28, 90 ve 365 günlük
dayanımları ölçülmüştür. Araştırma kapsamında yer alan çelik lifle güçlendirilmiş
betonlara ait zamana bağlı basınç dayanımları Çizelge 4.45. ve Çizelge 4.46’da
sunulmuştur.
Çizelge 4.45. 100 mm’lik küp basınç dayanımları Basınç Dayanımı (MPa) Uçucu Kül
(%) Çelik Lif
(%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün 0.00 68.8 77.8 87.4 103.4 0.25 70.3 81.1 88.6 106.1 0.50 67.4 78.8 85.5 105.9 1.00 70.5 77.9 88.4 102.9
0
1.50 69.9 76.3 86.2 104.5 0.00 57.4 70.7 84.0 101.3 0.25 55.3 68.9 84.6 105.4 0.50 57.8 74.1 85.7 104.3 1.00 54.0 69.9 85.0 101.1
15
1.50 56.0 74.8 83.3 102.4 0.00 47.8 61.9 75.6 94.5 0.25 46.0 61.8 78.2 98.3 0.50 46.1 63.9 77.4 97.1 1.00 45.4 64.7 77.5 98.1
30
1.50 48.7 62.3 75.2 97.2
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
187
Çizelge 4.46. 150 mm’lik küp basınç dayanımları
Basınç Dayanımı (MPa) Uçucu Kül (%)
Çelik Lif (%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün 0.00 64.4 77.1 86.5 102.8 0.25 70.7 79.4 89.1 103.0 0.50 65.5 78.2 84.4 100.9 1.00 63.0 80.5 88.2 96.4
0
1.50 66.7 81.0 89.3 97.7 0.00 55.1 67.8 80.2 94.5 0.25 55.5 69.4 81.8 96.0 0.50 55.4 68.3 78.2 94.2 1.00 54.6 71.7 81.2 94.5
15
1.50 58.7 72.7 83.1 98.5 0.00 51.0 63.6 77.6 93.4 0.25 48.4 61.8 80.4 98.2 0.50 52.1 64.4 81.5 95.5 1.00 53.3 65.0 79.6 95.5
30
1.50 53.6 60.7 78.5 93.4
Çizelgelerden, genel olarak hem normal hem de uçucu küllü betonlara çelik
lif katkısının olumlu veya olumsuz bir etkisi görülmemiştir. Uçucu kül katkısının
basınç dayanımlarındaki azalmalarına, çelik lif ilavesinin hem erken hem de sonraki
dayanımlarına bir katkısının olmadığı görülmüştür.
Basınç dayanımı özelliği üzerinde çelik liflerin pek de etkili olmadığı hatta
çelik lif oranı arttıkça basınç dayanımında daha da azalma olduğu belirtilmektedir
(Acun, 2000; Yıldırım; 2002). Sevil (2001) uçucu küllü ve lifli betonların basınç
dayanımında, uçucu külün çimento yerine kullanımı ile azalmalar, lif
güçlendirilmesi ile artışlar görüldüğünü belirtmiştir. Gutierrez ve ark. (2005) ise
genel olarak çelik lif katkısında daha az olmasına rağmen kontrol harçlarında lif
ilavesinin basınç dayanımlarında azalmalara yol açtığını belirtmişlerdir.
%0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı ve %0, %0.25, %0.50, %1.00 ve %1.50
çelik lif oranları için 100 mm’lik küp basınç dayanımlarının zaman ve çelik lif
miktarı ile ilişkileri Şekil 4.69’da verilmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
188
0
20
40
60
80
100
120B
asın
ç D
ayanımı (
MPa
)
Zaman (gün)
%30 UK
%15 UK
%0 UK
0 0.25
0.50
1.00
1.50
0 0.25
0.50
1.00
1.50
0 0.25
0.50
1.00
1.50
0 0.25
0.50
1.00
1.50
7 28 90 365
Şekil 4.69. 100 mm’lik küp lifli betonların basınç dayanımı-zaman ilişkisi
Aynı ilişkiler 150 mm’lik küp basınç dayanımları için %0 uçucu kül katkılı
normal betonlar, %15 uçucu kül katkılı betonlar ve %30 uçucu kül katkılı betonlar
için ayrı olarak Şekil 4.70, Şekil 4.71 ve Şekil 4.72’de verilmişlerdir.
0
20
40
60
80
100
120
7 28 90 365
Zaman (gün)
Basın
ç D
ayanımı (
MPa
) %0 %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.70. 150 mm’lik küp lifli normal beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
189
0
20
40
60
80
100
120
7 28 90 365
Zaman (gün)
Basın
ç D
ayanımı (
MPa
)%0 %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.71. 150 mm’lik küp lifli %15 küllü beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi
0
20
40
60
80
100
120
7 28 90 365
Zaman (gün)
Bası
nç D
ayanımı (
MP
a)
%0 %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.72. 150 mm’lik küp lifli %30 küllü beton basınç dayanımı-zaman ilişkisi
Çelik liflerle güçlendirilmiş uçucu kül katkılı betonların basınç
dayanımlarına çelik lif ve uçucu kül miktarlarının etkisi Çizelge 4.47’de, sadece
çelik lif ve lif oranının basınç dayanımlarına etkisi ise Çizelge 4.48’de sunulmuştur.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
190
Çizelge 4.47. Basınç dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları
Uçucu Kül
Çelik Lif 100×100×100 mm Küp (%) 150×150×150 mm Küp (%)
(%) (%) 7 28 90 365 7 28 90 365 0.00 100 100 100 100 100 100 100 100 0.25 102 104 101 103 110 103 103 100 0.50 98 101 98 102 102 101 98 98 1.00 102 100 101 100 98 104 102 94
0
1.50 102 98 99 101 104 105 103 95 0.00 83 91 96 98 86 88 93 92 0.25 80 89 97 102 86 90 95 93 0.50 84 95 98 101 86 89 90 92 1.00 78 90 97 98 85 93 94 92
15
1.50 81 96 95 99 91 94 96 96 0.00 69 80 86 91 79 82 90 91 0.25 67 79 89 95 75 80 93 96 0.50 67 82 89 94 81 84 94 93 1.00 66 83 89 95 83 84 92 93
30
1.50 71 80 86 94 83 79 91 91
Çizelge 4.48. Basınç dayanımlarının kendi kontrol beton dayanımlarına oranları
Uçucu Kül
Çelik Lif 100×100×100 mm Küp (%) 150×150×150 mm Küp (%)
(%) (%) 7 28 90 365 7 28 90 365 0.00 100 100 100 100 100 100 100 100 0.25 102 104 101 103 110 103 103 100 0.50 98 101 98 102 102 101 98 98 1.00 102 100 101 100 98 104 102 94
0
1.50 102 98 99 101 104 105 103 95 0.00 100 100 100 100 100 100 100 100 0.25 96 97 101 104 101 102 102 102 0.50 101 105 102 103 101 101 98 100 1.00 94 99 101 100 99 106 101 100
15
1.50 98 106 99 96 107 107 104 104 0.00 100 100 100 100 100 100 100 100 0.25 96 100 103 104 95 97 104 105 0.50 96 103 102 103 102 101 105 102 1.00 95 105 103 104 105 102 103 102
30
1.50 102 101 99 103 105 95 101 100
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
191
Çelik lif ve lif hacminin, betonların basınç dayanımına olan etkisi en fazla,
normal betonlarda %10 artma veya %6 azalma, %15 uçucu kül katkılı betonlarda
%7 artma veya %6 azalma ve %30 uçucu kül katkılı betonlarda ise %5 artma veya
%5 azalma şeklinde görülmüştür. Bu yüzden çelik lifin normal ve uçucu küllü
betonlarda çelik lifin ve lif oranının etkileri ile ilgili olarak bir genelleme yapmamız
zordur. Çelik lifin, betonların basınç dayanımları üzerindeki etkisi lif hacmine bağlı
olarak değişiklik göstermiştir. Çelik liflerin burada basınç dayanımı açısından
önemli bir artışa veya azalmaya neden olmadığı söylenebilir. Çünkü çelik lifin oranı
arttıkça buna bağlı olarak matris fazında homojen bir karışım sağlanamadığından
betondaki kusurlarda artabilmektedir. Ancak çelik liflerin miktarı arttıkça betonların
daha sünek davrandığı, patlamadıkları ve basınç altında da enerji yutma özelliğinin
arttığı görülmüştür.
Lifli beton malzemelerde matriksin fonksiyonu lifleri bir arada tutmak,
onları korumak ve liflerle veya liflerden gerilme transferini sağladığı ve lifin
betonun basınç dayanımına etkisinin oldukça az olduğu gözlemlenmiş ve değişik tip
liflerde de bunun değişmediğini belirtilmektedir (Yıldırım, 1994).
Çelik liflerle güçlendirilmiş betonlar üzerinde yapılmış değişik araştırma
sonuçlarına göre, lifler betonun basınç dayanımını her zaman doğrudan olumlu
etkilememekte, %25 seviyesinde basınç dayanımı artışı görülebileceği gibi bazen de
bu düzeyde bir dayanım kaybı ortaya çıkmaktadır. Bu durum beton içerisine
gelişigüzel dağılan çelik liflerin yönelimi ile doğrudan ilgilidir. Basınç dayanımının
nihai yükünde belirgin bir artış olmamasına karşı çelik lifli beton tek eksenli
yükleme altında daha sünek davrandığı görülür (Uğurlu, 1994). Sancak (1999) iki
farklı lif tipinin basınç dayanımı üzerindeki farklı orandaki artış olmasının sebebini,
lifin birinin uzun olması nedeniyle işlenebilirliğin azalmasına, dolayısıyla beton
içerisinde fazla oranda boşluk oluşturması olabileceğini belirtmiştir. Arı ve ark.
(2004) ise iki farklı çelik lifin de 25 kg/m3 dozajla kullanımında basınç dayanımları
arttırırken, 40 kg/m3 dozajla kullanımında basınç dayanımlarında düşüş
görüldüğünü ve bunu da çimento, agrega ve lif pastası arasında karmaşık matrislerin
oluşumuna bağlamıştır.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
192
150 mm’lik ve 100 mm’lik küp numunelerin basınç dayanımları arasında
korelasyon katsayısı 0.95 olan kuvvetli doğrusal bir ilişki kurulmuş ve Şekil 4.73
üzerinde gösterilmiştir. 28 günlük 100 ve 150 mm’lik küp basınç dayanımları ile 28
günlük silindir basınç dayanımları arasında kurulan ilişkiler ise Şekil 4.74’te
gösterilmiştir.
y = 0.98xR2 = 0.95
0
20
40
60
80
100
120
0 20 40 60 80 100 120
100 mm'lik Küp Dayanımı (MPa)
150
mm
'lik
Küp
Day
anımı (
MPa
)
Şekil 4.73. 150 mm ile 100 mm’lik küp basınç dayanımları arasındaki ilişki
y = 0.7847xR2 = 0.87
y = 0.7822xR2 = 0.82
0
20
40
60
80
50 60 70 80 90
Küp Basınç Dayanımı (MPa)
Sili
ndir
Basın
ç D
ayanımı (
MPa
)
100 150
Şekil 4.74. Silindir ile küp basınç dayanımları arasındaki ilişki
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
193
Çelik lifli betonlarda, 100 mm’lik küp numune beton basınç dayanımlarının
ortalama 0.98 katsayısı ile çarpılarak 150 mm’lik küp beton basınç dayanım sonucu
elde edilebileceği görülmüştür. Silindir numunelerin basınç dayanımlarının, küp
numunelerin basınç dayanımının yaklaşık olarak %78’ine eşit olduğu görülmüştür.
4.3.4. Elastisite Modülü Deney Sonuçları
Çelik lifle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı beton gruplarının
elastisite modülü deneyleri 28 günlük 150×300 mm’lik silindir beton numuneler
üzerinde tayin edilmiştir. Betonların σ-ε eğrisinin üzerinde, betonun maksimum
gerilme değerinin %40’ına karşılık gelen gerilme değeri esas alınarak, başlangıç
noktasından çizilen doğrunun eğiminden sekant elastisite modülü (E=σ/ε)
hesaplanmıştır. Betonların 28 günlük silindir basınç dayanımları ile 28 günlük
sekant elastisite modülleri Çizelge 4.49’da verilmiştir.
Çizelge 4.49. Elastisite modülü değerleri
Uçucu Kül (%)
Çelik Lif (%)
Basınç Dayanımı(MPa)
Elastisite Modülü (GPa)
0.00 63.4 37.9 0.25 64.9 39.3 0.50 65.2 41.6 1.00 65.3 38.0
0
1.50 66.8 36.8 0.00 52.9 37.5 0.25 54.2 37.8 0.50 55.5 37.1 1.00 54.1 35.5
15
1.50 55.5 31.6 0.00 45.3 36.8 0.25 48.1 33.3 0.50 47.3 36.2 1.00 46.0 33.5
30
1.50 45.4 31.3
Betonlara ait gerilme-birim deformasyon eğrileri ise Şekil 4.75, Şekil 4.76
ve Şekil 4.77’de gösterilmiştir. Şekil 4.75, Şekil 4.76 ve Şekil 4.77’de, önceleri
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
194
gerilme değeri arttıkça birim deformasyonun da doğru orantılı olarak arttığı
görülmektedir, bu durum küçük miktardaki gerilmeler için geçerli olmuştur ve
eğrinin bir bölümü doğrusal olmuştur. Ancak, gerilme değerleri büyüdükçe doğrusal
ilişkilerin kaybolduğu görülmüştür.
0
10
20
30
40
50
60
70
80
0.0000 0.0010 0.0020 0.0030 0.0040 0.0050
Birim Deformasyon
Ger
ime
(MPa
)
%0.00 %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.75. Çelik lifli normal betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi
0
10
20
30
40
50
60
70
0.0000 0.0010 0.0020 0.0030 0.0040 0.0050
Birim Deformasyon
Ger
ime
(MPa
)
%0.00 %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.76. Çelik lifli %15 küllü betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
195
0
10
20
30
40
50
60
0.0000 0.0010 0.0020 0.0030 0.0040 0.0050
Birim Deformasyon
Ger
ime
(MP
a)
%0.00 %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.77. Çelik lifli %30 küllü betonların gerilme-birim deformasyon eğrisi
Yıldırım (2002) elastisite modülü deneylerinde liflerin matrisi bir arada
tutarak, belirgin bir şekilde dağılmayı önlediğini ve betonun daha fazla deformasyon
göstererek kırıldığını belirtmiştir. Gerilme-şekil değiştirme eğrilerinin alçalan
kısımlarının eğimlerinin daha düşük olması, çelik liflerin sünekliği arttırdığını ortaya
koymaktadır (Tokyay ve ark., 1991). Lee (2002) çelik lif ilavesinin gerilme-şekil
değiştirme eğrilerinin artan kısımlarını değiştirmediğini, fakat eğrinin azalan
kısımlarını önemli şekilde değiştirdiğini böylece çelik lif ilavesinin sünekliliğin iyi
bir şekilde gelişimini sağladığını belirtmiştir.
Betonların 28. gündeki serbest basınç deneyi sırasında, gerilme-deformasyon
ilişkisi kullanılarak bulunan elastisite modülü değerleri, basınç dayanımı ile ilgili
olan sonuçlara benzer eğilim gösterdiğini başka bir deyişle, lif tipi ve lif dozajı ile
elastisite modülü değeri arasında tanımlanabilecek bir fonksiyon ya da ilişki
belirlenememiştir (Yiğiter, 2002). Yıldırım (1994) ise çelik lif oranının artması ile
elastisite modüllerini değiştirmemekte veya biraz azaltmakta olduğunu belirtmiştir.
Betonun dayanımı, betonu oluşturan malzemelerin dayanımından daha az
olması ile birlikte betonun gösterdiği elastik olmayan davranış daha çoktur. Betonun
daha çok heterojenliğine sahip olmasından kaynaklanan bu durum betondaki
gerilme-birim deformasyon eğrisinin kuyruk kısmının daha uzun olmasına neden
olmaktadır. Gerilme-birim deformasyon eğrisinin kuyruk kısmının uzun olması,
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
196
kırılmanın hemen yer almadığını, betonun sünek bir malzeme gibi davranış
gösterdiğini belirtir. Burada da uçucu kül katkısının silindir basınç dayanımlarını
düşürdüğü, ancak normal ve uçucu kül katkılı betonlarda maksimum gerilmeye
karşılık gelen birim deformasyon değerlerinin yaklaşık 0.0023 olduğu görülmüştür.
Çelik lifler ise artan lif oranları ile birim deformasyonları arttırdığı görülmüştür.
Gerilme-birim deformasyon eğrilerinin kırılma yükünden sonra daha da uzadıkları
ve betona sünek bir davranış kazandırdıkları görülmüştür. Ayrıca çelik lif oranının
artışı ile gerilme-birim deformasyon eğrilerinin kuyruk kısımlarının eğimlerinin
azalması da betonların enerji yutma kapasitelerini arttıracaktır. Çelik lif ve artan lif
oranı ile elastisite modülü değerleri de bir miktar azalma eğiliminde olmuştur. Artan
çelik lif miktarı ile betonların birim deformasyonları artması ve gerilme-birim
deformasyon eğrilerinin kırılmadan önceki kısımlarının eğimleri azalmasından
dolayı elastisite modülü değerleri de azalmıştır. Özellikle %1.00 çelik lif oranı ve
üzerindeki betonların elastisite modülü değerleri azalmış ve gerilme-birim
deformasyon eğrilerinin kuyruk kısımları uzamış betonlar sünek davranış
kazanmışlardır.
Sevil (2001) çelik lifli betonda basınç deneylerinde numune kırıldığı halde
yükün %40’ını tekrar karşıladığını ve yüksek bir parçalanma direncine sahip
olduğunu belirtmiştir. Kützing (1996) ise çelik lifin %0.5 oranının altında
kullanımında, gerilme-şekil değiştirme eğrisinde değişiklik oluşturmadığını, %1.5
oranında çelik lif kullanımında ise maksimum noktasının belirginleştiğini ve
maksimumdan sonrada eğride daha az basamaklar oluşturduğunu görmüştür.
Furlan ve Hanai (1997) çelik lif katkısının en önemli mekanik özellikler de
çekme dayanımını uzun liflerin arttırdığını, kısa liflerin ise özellikle elastisite
modülünü arttırdığını belirtmişlerdir. Look ve Xiao (1999), çelik lif donatılı
betonların önemli eğilme performansına sahip olduğunun anlaşıldığını ve çelik lif
donatılı betonların davranış özelliklerine bir anlam kazandırmak için malzemenin
gerilme- şekil değiştirme ilişkisini incelemek ve yapıdaki davranışı ile ilişki kurmak
gerektiğini belirtmişlerdir. Altun ve ark. (2004) gerilme-şekil değiştirme eğrilerine
göre, çelik lif katkısının elastisite modüllerini azaltmış olduğunu bildirmişlerdir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
197
4.3.5. Eğilme Dayanımı Deney Sonuçları
Çelik lifle güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü betonların eğilme dayanımı
deneyleri 100×100×500 mm’lik kiriş numuneler üzerinde üçte bir noktalarından
yüklenmiş basit kiriş metodu ile yapılmıştır. Eğilme dayanımları 7, 28, 90 ve 365
gün için ölçülmüş ve zamana bağlı eğilme dayanımları %0, %15 ve %30 uçucu kül
katkısının ve %0, %0.25, %0.50, %1.00 ve %1.50 çelik lif oranlarının etkileri
Çizelge 4.50’de sunulmuştur. %0, %15 ve %30 uçucu kül içeren betonlarda çelik lif
miktarının etkisi sırasıyla Şekil 4.78, Şekil 4.79 ve Şekil 4.80’de gösterilmişlerdir.
Çelik lifin eğilme dayanımlarını ancak %1.00 lif oranından sonra ve özellikle %1.50
çelik lif hacim oranında etkiledikleri görülmüştür. Çelik lif oranı %1.00’e kadar
çelik lif katkısının normal ve uçucu küllü betonlara pek bir etkisinin olmadığı
görülmüştür. Eğilme dayanımını etkileyen faktörler, lifin şekli, lif görünüm oranı, lif
hacmi, deney numunesi boyutları ve liflerin beton içerisindeki dağılımları ve esas
olarak betonla lif arasındaki aderans gerilmesinin arttırılmasıdır (Tabak, 2004).
Çizelge 4.50. Eğilme dayanımları
Eğilme Dayanımı (MPa) Uçucu Kül
(%) Çelik Lif
(%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün 0.00 7.61 7.82 8.01 8.28 0.25 7.70 7.38 7.92 8.10 0.50 7.65 7.37 7.89 8.04 1.00 8.18 8.24 8.77 8.95
0
1.50 9.86 10.14 11.47 12.05 0.00 6.28 6.71 7.67 7.95 0.25 6.48 6.76 7.52 7.89 0.50 6.63 6.96 7.50 7.72 1.00 6.39 7.62 7.75 7.98
15
1.50 8.16 9.07 10.08 11.96 0.00 4.85 5.89 6.27 6.98 0.25 5.31 6.08 6.23 6.77 0.50 5.24 6.53 6.57 6.89 1.00 5.51 6.45 7.20 7.66
30
1.50 6.35 8.69 9.48 11.58
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
198
0
2
4
6
8
10
12
14
7 28 90 365
Zaman (gün)
Eğilm
e Da
yanı
mı (
MP
a)
0% %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.78. Çelik lifli normal betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi
Lif donatılı betonların gerçek üstünlüğünün, çatlak gelişimi ve yükleme
durumundaki çatlak genişlemelerinde saklı olduğunu bundan dolayı çelik lif donatılı
betonların önemli eğilme performansına sahip oldukları belirtilmektedir (Bantia
1997: Look ve Xiao, 1999). Yıldırım (2002) ise çelik liflerin diğer liflere nazaran
uzun oldukları için eğilme dayanımlarının çok fazla geliştirdiklerini belirtmiştir.
0
2
4
6
8
10
12
14
7 28 90 365
Zaman (gün)
Eği
lme
Day
anımı (
MPa
) %0 %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.79. Çelik lifli %15 küllü betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
199
0
2
4
6
8
10
12
14
7 28 90 365
Zaman (gün)
Eğilm
e Da
yanı
mı (
MP
a)%0 %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.80. Çelik lifli %30 küllü betonların eğilme dayanımı-zaman ilişkisi
Çelik lifli betonların nihai eğilme dayanımları normal betonlara göre %50-
100 arasında artış göstermektedir. Bu artış çelik liflerin yüksek çekme
dayanımlarından ileri gelmektedir. Çimento hamuru matrisinin çatlamasından (ilk
çatlaktan) sonra liflerin çatlak sonlarından gerilme transferi ve dağılımı yapması
nedeniyle yük, ilk çatlaktan sonra bir miktar daha artar. Bu durumda maksimum
eğilme yükü lifsiz betonlara göre daha fazla olmaktadır (Uğurlu, 1994).
Uçucu külün ve çelik lif miktarlarının betonlar üzerindeki birlikte etkisi
eğilme dayanımlarının kontrol betonu dayanımına oranı olarak Çizelge 4.51’de
verilmiştir. Sadece çelik lifin %0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı betonlara ayrı ayrı
olan etkisi ise kendi kontrol betonlarının eğilme dayanımlarına oranı olarak Çizelge
4.52’de verilmiştir. Uçucu kül katkısının artışı betonların eğilme dayanımlarını
azaltmıştır. Ancak uçucu kül katkılı lifli betonlarda %1.50 çelik lif ilavesi ile lifsiz
kontrol betonunun dayanımlarını aştığı görülmüştür. Ayrıca çelik lif ilavesi ve lif
miktarındaki artış uçucu kül katkılı betonlarda 7 günlük dayanımların artışını
sağlamıştır. Çelik liflerle güçlendirilmiş uçucu küllü betonlarda çelik lifler
betonların 7 ve 28 günlük eğilme dayanımlarında artışlar sağlamıştır. Yani uçucu
külün ilk günlerdeki dayanım kayıplarını telafi ettiği görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
200
Çizelge 4.51. Eğilme dayanımlarının kontrol beton dayanımlarına oranları
Eğilme Dayanım Oranı (MPa) Uçucu Kül (%)
Çelik Lif(%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün 0.00 100 100 100 100 0.25 101 94 99 98 0.50 101 94 99 97 1.00 107 105 109 108
0
1.50 130 130 143 146 0.00 83 86 96 96 0.25 85 86 94 95 0.50 87 89 94 93 1.00 84 97 97 96
15
1.50 107 116 126 144 0.00 64 75 78 84 0.25 70 78 78 82 0.50 69 84 82 83 1.00 72 82 90 93
30
1.50 83 111 118 140
Çizelge 4.52. Eğilme dayanımlarının kendi kontrol beton dayanımlarına oranları
Eğilme Dayanım Oranı (MPa) Uçucu Kül (%)
Çelik Lif (%) 7.gün 28.gün 90.gün 365.gün 0.00 100 100 100 100 0.25 101 94 99 98 0.50 101 94 99 97 1.00 107 105 109 108
0
1.50 130 130 143 146 0.00 100 100 100 100 0.25 103 101 98 99 0.50 106 104 98 97 1.00 102 114 101 100
15
1.50 130 135 131 150 0.00 100 100 100 100 0.25 109 103 99 97 0.50 108 111 105 99 1.00 114 110 115 110
30
1.50 131 148 151 166
%0 uçucu kül katkılı beton grupları içerisinde %0.25 ve %0.50 çelik lif
oranının tüm günler için eğilmede çekme dayanımına bir katkısının olmadığı hatta
eğilme dayanımlarını %6’lara kadar azalttığı görülmüştür. %1.00 çelik lif oranında
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
201
ilavesi ise ortalama %8’lik bir artış meydana getirmiştir. %1.50 çelik lif oranında ise
zamanla artan eğilme artışı görülmüştür. Bu artışlar %30-%46’lara kadar çıkmıştır.
%15 uçucu kül katkılı beton grupları içerisinde %0.25 ve %0.50 çelik lif
oranında 7. ve 28. günlerde yaklaşık %1-6 oranlarında artışlar görülürken 90 ve 365.
günlerde ise eğilme dayanımlarında %1-3 oranları azalmalar görülmüştür. %1.00
çelik lif oranında ilavesi ise %0-14 arasında etkilemiştir. %1.50 çelik lif oranında ise
zamanla artan eğilme artışı görülmüştür. Bu artışlar %30-50 arasında olmuştur.
%30 uçucu kül katkılı beton grupları içerisinde %0.25 ve %0.50 çelik lif
oranında 7. ve 28. günlerde yaklaşık %3-11 oranlarında artışlar görülürken 90 ve
365. günlerde ise eğilme dayanımlarında ilk günlere bakarak azalmalar görülmüştür.
%1.00 çelik lif oranında ise eğilme dayanımları %10-15 arasında artmıştır. %1.50
çelik lif oranında ise zamanla artan eğilme artışı görülmüştür. Bu artışlar %31-66
arasında olmuştur.
Araştırma kapsamındaki uçucu kül ve çelik lif katkılı betonların eğilme
dayanımları ile basınç dayanımları arasında ilişkiler kurulmuş ve Şekil 4.81’de
gösterilmiştir.
y = 0.8269x0.5111
R2 = 0.39y=0.096x
y = 0.6711x0.5605
R2 = 0.37y=0.098x
0
2
4
6
8
10
12
14
0 20 40 60 80 100 120
Basınç Dayanımı (MPa)
Eği
lme
Day
anımı (
MPa
)
100 mm 150 mm
Şekil 4.81. Eğilme dayanımı ile basınç dayanımı arasındaki ilişki
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
202
Elde edilen ilişkiler neticesinde çelik liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu
küllü betonların eğilme dayanımlarının basınç dayanımlarının yaklaşık %10’una eşit
olduğu görülmüştür. Ancak çelik liflerle artan eğilme dayanımlarına karşılık basınç
dayanımlarının etkilenmemesinden dolayı ilişkiler zayıf olmuştur.
Çelik ve uçucu kül katkılı betonların 28 günlük 40×40×160 mm’lik büyük
kiriş ve 100×100×500 mm’lik küçük kirişlerin üç nokta yüklemesi deneyi
sonucundaki eğilme dayanımları Çizelge 4.53’te verilmiştir.
Çizelge 4.53. 40×40×160 ve 100×100×500 mm’lik kirişlerin eğilme dayanımları Eğilme Dayanımı (MPa) Uçucu Kül
(%) Çelik Lif
(%) 40×40×160 100×100×500 0.00 7.66 7.82 0.25 7.83 7.38 0.50 8.70 7.37 1.00 9.54 8.24
0
1.50 11.59 10.14 0.00 6.89 6.71 0.25 7.56 6.76 0.50 7.95 6.96 1.00 9.16 7.62
15
1.50 10.31 9.07 0.00 5.59 5.89 0.25 6.52 6.08 0.50 7.30 6.53 1.00 7.95 6.45
30
1.50 8.39 8.69
İki farklı boyuttaki kirişlerin eğilme dayanımları arasındaki ilişki ise Şekil
4.81’de sunulmuştur. Her iki boyutta üretilen beton kirişlerin eğilme dayanımları
arasında 1.12 katsayısı gibi bir ilişki olduğu görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
203
y = 1.1201xR2 = 0.89
0
2
4
6
8
10
12
14
4 5 6 7 8 9 10 11
100*100*500 mm
40*4
0*16
0 m
m
Şekil 4.82. Kirişlerin eğilme dayanımları arasındaki ilişki
4.3.6. Enerji Yutma Kapasitesi (Tokluk) Deney Sonuçları
Amerikan Standardı ASTM C 1018’de tokluk, belirli sehime kadar yük-
sehim eğrisinin altında kalan alana eşit olan enerji ile tanımlanır. Tokluk çelik
liflerle güçlendirilmiş betonların işlevselliği değerlendirilirken esas alınan en önemli
özelliktir. Bu özellik çelik life bağlı olarak, lifin boyu, lifin şekli, lifin oranı, lifin
narinliği vb olgulardan etkilenir.
Lifli kompozitlerde tokluk daha çok eşdeğer çekme dayanımı (eğilmedeki
tokluk, Fe) olarak değerlendirilir. Eşdeğer çekme dayanımı betonun çatlama
sırasındaki gerilmesidir. Lifli beton tokluğunun açıklamada; eşdeğer çekme
dayanımı olarak adlandırılan kavram, maksimum çekme dayanımı (Fu) veya Rapture
modülü olarak adlandırılan kırılma anındaki çekme gerilmesini gösteren kavramdan
daha açıklayıcıdır (Uğurlu, 1994).
Çelik lifli betonların yük-sehim eğrisi altında kalan alan üzerinden
hesaplanan elastik şekil değiştirme indeksleri fiili performansın, kolayca anlaşılabilir
performans referans seviyesi ile karşılaştırılmasını sağlar. I5, I10 ve I20’e ait 5, 10 ve
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
204
20 değerleri, birinci çatlağa kadar lineer elastik malzeme hareketine, daha sonra
mükemmel plastik davranışa karşılık düşer.
Tokluk indeksleri çelik lifli betonların elastik-plastik davranışını
açıklayabilmek amacıyla geliştirilmiş bir kavramdır. Tokluk indekslerinin değerinin
düşük oluşu, çatlama sonrası dayanımdaki hasarın büyük, enerji yutma yeteneğinin
ise az olduğunu göstermektedir. Çelik lifin tipi, içeriği, narinliği ve matris
parametrelerinin uygun seçilmesi ile tokluk indekslerinin 5, 10 ve 20 gibi değerlere
ulaşması ve hatta aşılması da mümkündür. Elastik şekil değiştirme indeksleri
değerlendirilirken Çizelge 4.54’te sunulan ve TS 10515’te (1992) belirtilen elastik
şekil değiştirme indeksleri esas alınır. Örneğin, I10/I5 için 2 değeri bu indekslere eşlik
eden eğilmeler arasında mükemmel plastik malzeme hareketini, yani yükte herhangi
bir değişiklik olmaksızın deformasyondaki artışı gösterir. I30/I10 oranı için 3 değeri,
bu indekslere eşlik eden eğilmeler arasındaki mükemmel plastik hareketi gösterir.
Bu değerlerden küçük olan değerler ise düşük performansı ifade eder.
Çizelge 4.54. Elastik şekil değiştirme indeksi değerleri
İndeks Eğilme Kriteri
Düz Beton
Elastik-Plastik Malzeme
Lifli Beton İçin Aralık
I5 3.0 1.0 5.0 1-6 I10 5.5 1.0 10.0 1-12 I20 10.5 1.0 20.0 1-25
Tokluk deneyleri 28 günlük 100×100×500 mm’lik kiriş numuneler üzerinde
yürütülmüştür. Kiriş numunelerinin yük-sehim eğrilerinin oluşturulması için, yük
etkisi altında numunede meydana gelecek deformasyonun okunması için de
numunenin açıklığının ve genişliğinin orta noktasına strain-gauge yerleştirilmiştir.
Yük numuneye 10 kg/sn yükleme hızı ile uygulanmış, yük ve sehim değerleri
kameraya kayıt edilmiştir. Elastik şekil değiştirme tokluk değerleri Çizelge 4.55’te
sunulmuştur.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
205
Çizelge 4.55. Tokluk değerleri
Tokluk İndeksleri Kül (%)
Lif (%)
Pmax (kN)
Fu (Ru) (MPa)
Tokluk (Tb)(kN.mm)
Eşd. Day (Fe)(MPa) I5 I10 I20
R 10.20
0.00 17.38 7.82 2.91 0.13 1.0 1.0 1.0 0 0.25 16.40 7.38 19.48 0.87 3.5 6.3 9.6 33 0.50 16.38 7.37 33.86 1.50 4.2 7.7 12.8 51 1.00 18.31 8.24 42.78 1.90 4.8 9.3 15.3 60
0
1.50 22.53 10.14 60.93 2.71 5.2 10.2 17.4 72 0.00 14.91 6.71 1.93 0.09 1.0 1.0 1.0 0 0.25 15.02 6.76 25.01 1.11 4.3 7.7 10.3 26 0.50 15.47 6.96 32.94 1.46 4.5 8.3 13.4 51 1.00 16.93 7.62 40.41 1.80 5.0 10.0 15.3 53
15
1.50 20.16 9.07 50.03 2.22 5.5 11.8 17.6 58 0.00 13.09 5.89 1.53 0.07 1.0 1.0 1.0 0 0.25 13.51 6.08 15.12 0.67 3.1 5.5 8.1 26 0.50 14.51 6.53 25.51 1.13 4.2 7.8 13.1 53 1.00 14.33 6.45 30.69 1.36 4.5 9.0 14.1 51
30
1.50 19.31 8.69 46.39 2.06 5.1 9.8 16.4 66
Çelik lif ve lif miktarındaki artış tokluğu ve tokluk değerlerini arttırmıştır.
Çelik lifli betonlara uçucu kül katkısı ve artan uçucu kül miktarı tokluk açısından
tokluk değerlerinin normal lifli betonlara göre biraz düşürdüğü görülmüştür. Enerji
yutabilme kapasitesinin yüksek olması, gerek statik gerekse dinamik yüklemelerde
betonun eğilme kuvvetleri altındaki deformasyonu sırasında yapılan işi arttırarak
betona ayni gerilme ölçeğinde daha yüksek deformasyon yapabilme yeteneği
kazandırır. Normal betonlar gerilme altında sınırlı miktarda deformasyon yapabilir
ve yük artımı sonucunda sistem göçer. Lifler ise çatlakları sınırlı mertebede tutup
gerilme transferi ile betona daha yüksek deformasyon yapma yeteneği sağlarlar
(Yiğiter, 2002).
Tokluk indeks değerlerinin, çelik liflerin hacim oranının artması ile arttığı
görülmüştür. Ayrıca tokluk indeksleri I5, I10, ve I20 değerleri de arttıkça bu indeks
değerlerinin de arttığı görülmüştür. Buda hesaplanan alanın daha fazla olmasında
kaynaklanmaktadır. %0 ve %15 uçucu kül katkılı betonların tokluk indeksi değerleri
birbirlerine oldukça yakın olduğu görülmüştür. Uçucu kül oranın artması ile ise %30
uçucu kül katkılı betonların tokluk indeksleri ise azalmıştır. TS 10515’de (1992) lifli
betonda I5, I10 ve I20 için elastik şekil değiştirme indekslerinin değerlendirme
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
206
kriterlerinde sırasıyla 1-6, 1-12 ve 1-25 aralıkları belirtilmektedir. Deneyler sonucu
hesaplanan tokluk indekslerinin standartta belirtilen bu aralıklar arasında kaldığı
görülmüştür. Çelik liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonların
tokluk özelliklerine arttırırken polipropilen liflerin ise tokluk özelliklerine bir katkısı
olmamıştır.
Tokyay ve ark. (1991) çelik lifli betonlarda, yük eksenine dik olan liflerin
yanal deformasyonları, yüksek çekme dayanımları ve beton matriksle aralarındaki
sürtünme ile oluşan aderans nedeniyle, azalttıklarından tokluk artmakta olduğunu
ancak aynı durumun polipropilen lifler içeren betonlarda söz konusu olmadığını
belirmişlerdir.
Song ve Hwang (2004), tokluk indekslerinin de artan liflerle geliştiğini
belirtmiştir. Aynı tip lif ve lif oranlarında tokluk indekslerini I5, I10 ve I30 değerleri
bizim sonuçlarına göre yaklaşık olarak eşit ya da biraz az bulmuştur.
%0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı ve %0, %0.25, %0.50, %1.00 ve %1.50
çelik lifle güçlendirilmiş betonların lif hacmi ile değişen tokluk indeksleri sırasıyla
Şekil 4.83, Şekil 4.84 ve Şekil 4.85’te gösterilmiştir.
0
5
10
15
20
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
Çelik Lif Oranı (%)
Tokl
uk İn
deks
i
I5 I10 I20
Şekil 4.83. Normal betonlarda lif oranı ile değişen tokluk indeksleri
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
207
0
5
10
15
20To
kluk
İnde
ksi
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
I5I10
I20
Çelik Lif Oranı (%)
Şekil 4.84. %15 uçucu küllü betonlarda lif oranı ile değişen tokluk indeksleri
0
5
10
15
20
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
Çelik Lif Oranı (%)
Tokl
uk İn
deks
i
I5 I10 I20
Şekil 4.85. %30 uçucu küllü betonlarda lif oranı ile değişen tokluk indeksleri
Çatlama-sonrasındaki farklı aşamalarda hasarın derecesi kalıcı dayanım
faktörleri ile de gösterilebilir. R10.20 gibi mukavemet farkı değeri (kalıcı dayanım
faktörü) ise, ölçülen ilk çatlak dayanımının yüzdesi olarak ilk çatlaktan sonra belirli
sehime karşı gelen alanlarındaki ortalama kalıcı dayanımı göstermektedir. Kiriş
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
208
deneyinden elde edilen yük-sehim eğrisinde ilk çatlak oluştuktan sonra malzemenin
yük sehim eğrisi tam plastik davranış gösterirse R10.20 =100, yumuşama eğilimi
gösterirse R10.20 <100 olmaktadır. Yalın betonda ise kalıcı dayanım faktörleri
sıfırdır. ASTM C 1018’e göre çelik lifli betonlar kalıcı dayanım faktörlerine göre
sınıflandırılması Çizelge 4.56’da verilmiştir.
Çizelge 4.56. Kalıcı dayanım faktörlerine göre sınıflandırma
Sınıf Değerlendirme Kalıcı Dayanım Faktörü I Zayıf < 40 II Orta 40-60 III İyi 60-80 IV Mükemmel 80-100
%0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı çelik liflerle güçlendirilmiş betonlar
mukavemet farkı değeri R10.20 %0.25 oranında çelik lif donatılı betonlarda 26-33,
%0.50 oranında çelik lif donatılı betonlarda 51-53 ve %1.00 oranında çelik lif
donatılı betonlarda 51-60 ve %1.50 oranında çelik lif donatılı betonlarda ise 58-72
arasında bulunmuştur. Buna göre %0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı çelik liflerle
güçlendirilmiş betonlar mukavemet farkı değeri R10.20 kalıcı dayanım faktörü
sınıflandırmasında %0.25 çelik lif donatılı betonlar için zayıf, %0.50 ve %1.00 çelik
lif donatılı betonlar için orta ve %1.50 çelik lif donatılı betonlar ise iyi olarak
sınıflandırılmıştır. Burada çelik lif miktarının artışı ile kalıcı dayanım faktörü
değerlerinin de arttığı görülmüştür.
4.3.7. Yarmada Çekme Dayanımı Deney Sonuçları
Çelik lif donatılı betonların analizinde en önemli parametreler çekme ve
eğilme dayanımlarıdır, çünkü bu parametreler malzeme davranışını temsil
etmektedir (Miao ve ark. 2002). Yarmada çekme dayanımı 28 günlük 150×300
mm’lik silindir ve 150 mm’lik küp beton numuneler üzerinde yapılmıştır. Çelik lif
donatılı uçucu kül katkılı beton gruplarına ait 28 günlük yarmada çekme dayanımları
Çizelge 4.57’de, grafikler ise Şekil 4.86 ile Şekil 4.87’de verilmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
209
Çizelge 4.57. Yarmada çekme dayanımları
Yarmada Çekme Dayanımı (MPa) Uçucu Kül (%)
Çelik Lif (%) Silindir Küp 0.00 4.42 4.11 0.25 4.47 3.72 0.50 4.57 3.79 1.00 5.67 3.44
0
1.50 7.49 3.45 0.00 4.27 4.00 0.25 4.40 3.96 0.50 4.37 3.69 1.00 5.64 3.57
15
1.50 7.29 3.51 0.00 4.25 4.16 0.25 4.46 4.03 0.50 4.28 4.13 1.00 5.14 3.65
30
1.50 6.13 3.62
Silidir yarmada çekme dayanımlarına göre, %0 uçucu kül katkılı beton
grupları içerisinde %0.25 ve %0.50 çelik lif oranında yarmada çekme dayanımları
yaklaşık sırasıyla %1 ve %3 oranlarında artışlar görülürken %1.00 ve %1.50 çelik lif
oranlarında sırasıyla %28 ve %69 oranlarında artışlar görülmüştür. %15 uçucu kül
katkılı beton grupları içerisinde %0.25 ve %0.50 çelik lif oranında yarmada çekme
dayanımları yaklaşık sırasıyla %3 ve %2 oranlarında artışlar görülürken %1.00 ve
%1.50 çelik lif oranlarında sırasıyla %32 ve %71 oranlarında artışlar görülmüştür.
%30 uçucu kül katkılı beton grupları içerisinde %0.25 ve %0.50 çelik lif oranında
yarmada çekme dayanımları yaklaşık sırasıyla %5 ve %1 oranlarında artışlar
görülürken %1.00 ve %1.50 çelik lif oranlarında sırasıyla %21 ve %44 oranlarında
artışlar görülmüştür. Bu sonuçlar neticesinde %0.25 ve %0.50 gibi düşük çelik lif
oranlarında betonların yarma dayanımlarına bir katkısı görülmemiştir. Çelik liflerin
%0.50 lif oranından sonra betonların yarmada çekme dayanımlarına katkıda
bulunduğu görülmüştür. Küp yarmada çekme dayanımlarında ise silindir
numunelerin tersine çelik lif oranları arttıkça yarma dayanımları azalmıştır. Şekil
4.86’den silindir yarma dayanımları üzerinde uçucu külün olumsuz bir etkisinin
olmadığı görülmüştür. Özellikle %15 oranında uçucu kül katkılı betonların yarma
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
210
dayanımları normal betonların yarmada çekme dayanımlarına eşdeğer olduğu
görülmüştür. %30 oranındaki uçucu kül katkılı gruplarda ise %0.50 çelik lif
ilavesinden sonra yarmada çekme dayanımlarında azalmalar görülmüştür. Şekil
4.87’de ise çelik lifli betonların yarmada çekme dayanımlarının tespitinde küp
numunelerin uygun olmadığı görülmüştür. Bunu küp numunenin doldurulurken ki lif
dağılımını ile yarma yapılan yüzeydeki lif dağılımından kaynaklanmaktadır.
0
1
2
3
4
5
6
7
8
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
Çelik Lif Oranı (%)
Yarm
a Da
yanı
mı (
MP
a)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.86. Silindir yarma dayanımlarına çelik lif ve uçucu kül etkisi
0
1
2
3
4
5
6
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
Çelik Lif Oranı (%)
Yarm
a Da
yanı
mı (
MP
a)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.87. Küp yarma dayanımlarına çelik lif ve uçucu kül etkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
211
Sevil (2001), Yiğiter (2002) ve Tabak (2004) çalışmalarında, yarma
deneylerinde lifler beklenen sonucu yarattığı ve lif dozajı arttıkça yarma
dayanımlarının arttığını bildirmişlerdir.
28 günlük, 150 mm’lik küp basınç dayanımları ile 150 mm’lik yarma
dayanımları arasındaki ilişki ve 150×300 mm’lik silindir basınç dayanımları ile
150×300 mm’lik silindir yarma dayanımları arasındaki ilişkiler Şekil 4.88’de
verilmiştir. Silindir yarma dayanımlarının, silindir basınç dayanımlarının yaklaşık
%9’u kadar olduğu görülmüştür. Ancak yine çelik liflerin artan lif oranlarının basınç
dayanımlarına bir katkısı olmaz iken yarma dayanımlarını arttırması, yarma
dayanımları ile basınç dayanımları arasındaki ilişkinin zayıf olmasına neden
olmuştur.
y = 0.091x y = 0.053x
0
1
2
3
4
5
6
7
8
30 40 50 60 70 80 90
Basınç Dayanımı (MPa)
Yarm
a Da
yanı
mı (
MP
a)
Silindir Küp
Şekil 4.88. Küp ve silindir numunelerin basınç ile yarma dayanım ilişkileri
150 mm’lik küp yarma ve 150×300 mm’lik silindir yarma dayanımları ile
eğilme dayanımları arasındaki ilişkiler ise Şekil 4.89’da gösterilmiştir. Şekil 4.89’da
silindir ve küp yarma dayanımları eğilme dayanımları arasında arasındaki sırasıyla
0.69 ve 0.49 katı bir ilişki olduğu görülmüştür. Silindir numuneler göz önüne
alındığında, çelik liflerle güçlendirilmiş betonların yarma dayanımlarının eğilme
dayanımlarının 0.69 katı kadar olduğunu görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
212
y = 0.69x y = 0.49x
0
1
2
3
4
5
6
7
8
0 2 4 6 8 10 12
Eğilme Dayanımı (MPa)
Yar
ma
Day
anımı (
MPa
)
Silindir Küp
Şekil 4.89. Küp ve silindir numunelerin eğilme ile yarma dayanım ilişkileri
4.3.8. Aşınma Kaybı Deney Sonuçları
Çelik liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonlarda aşınma
kaybı deneyleri 28 günlük ve 71 mm boyutlarındaki kübik beton numuneler üzerinde
yapılmıştır. Betonların aşınma direnci, böhme aşındırma cihazı üzerinde küp
numunelere sürtünme yolu ile aşınma deneyi yapılmıştır. Aşınma kaybı, hacmindeki
azalma olarak tayin edilmiştir. Aşınma sonucunda numunelerin hacmi ve ilk hacmi
ile olan fark 50 cm2’lik yüzey alanı bazında aşınma kaybı olarak belirlenmiştir.
Sürtünme yolu ile bulunan aşınma kayıpları Çizelge 4.58’de ve Şekil 4.90’da
gösterilmiştir.
Çelik lif donatılı betonlara uçucu kül katkısı aşınma kayıplarını arttırmış ve
%15 uçucu kül katkısı ile %15, %30 uçucu kül katkısı ile ise %30 oranlarında
aşınma kayıpları görülmüştür. Diğer taraftan betonun çelik lifle güçlendirilmesi ile
aşınma kayıplarının hem normal hem de uçucu kül katkılı betonlarda azalmakta
olduğu görülmüştür. Özellikle artan çelik lif oranı ile aşınma kayıplarının daha da
azaldığı görülmüştür. Ünal (2003), çelik lif içeren betonların böhme aşınma
direncinin, kontrol grubundan %6 oranında arttığını bildirmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
213
Çizelge 4.58. Sürtünme yolu ile aşınma kayıpları
Uçucu Kül(%)
Çelik Lif (%)
Aşınma Kaybı(cm3/50 cm2)
Kontrol (%)
0.00 5.09 100 0.25 4.75 93 0.50 4.71 93 1.00 3.81 75
0
1.50 3.59 71 0.00 5.85 100 0.25 4.82 82 0.50 4.73 81 1.00 4.13 71
15
1.50 4.08 70 0.00 6.58 100 0.25 5.34 81 0.50 5.16 78 1.00 4.89 74
30
1.50 4.78 73
0
1
2
34
5
6
7
8
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
Çelik Lif Oranı (%)
Aşın
ma
Kay
bı (c
m3/
50 c
m2)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.90. Sürtünme yolu ile aşınma kaybına çelik lif ve uçucu kül etkisi
%0 uçucu kül katkılı betonlarda çelik lif %0.25, %0.50, %1.0 ve %1.50
oranlarında ilavesinin sürtünme yolu ile aşınma kayıplarını sırasıyla %7, %7, %25
ve %29 oranlarında azaltmıştır. %15 uçucu kül katkılı betonlarda çelik lifin %0.25,
%0.50, %1.0 ve %1.50 oranlarında ilavesi ile aşınma kayıplarını sırasıyla %18, %19,
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
214
%29 ve %30 oranlarında azaltmıştır. %30 uçucu kül katkılı betonlarda çelik lifin
%0.25, %0.50, %1.0 ve %1.50 oranlarında ilavesi ile aşınma kayıplarını ise sırasıyla
%19, %22, %26 ve %27 oranlarında azaltmıştır. Sürtünme yolu ile aşınan betonlarda
genel olarak %0.25 ve %0.50 çelik lif oranlarında aşınma kayıpları birbirine yakın
değerler almıştır. Aynı şekilde %1.00 ve %1.50 çelik lif oranlarındaki betonların
aşınma kayıplarının da yakın olduğu görülmüştür. Uçucu kül katkılı betonların çelik
liflerle güçlendirilmesi ile aşınma kayıplarının da azaldığı görülmüştür.
Ayrıca betonların aşınma kayıpları çarpma yolu ile agregaların parçalanma
direncinin tayini gibi Los Angeles deney metodu ile yapılmıştır. Beton
karışımlarından elde edilen 71 mm’lik küp numuneler 28 günlük kürden sonra,
tamburda çelik bilyeler konmaksızın önce 100 devir daha sonrada devam edilerek
toplam 500 devir yaptırılmıştır. Deneylerden sonra numunelerin ağırlık kayıpları
belirlenmiş ve deneyden önceki ağırlıklara göre yüzdeleri hesaplanarak aşınma
kayıpları belirlenmiştir. Tamburun 100 ve 500 devir yapmasından sonra elde edilen
sonuçlar ise Çizelge 4.59’da ve Şekil 4.91’de sunulmuştur.
Çizelge 4.59. Çarpma yolu ile aşınma kayıpları
Ağırlıkça Aşınma Kaybı Uçucu Kül
(%) Çelik Lif
(%) 100 Devir (%) 500 Devir (%) Kontrol (%) 0.00 1.8 8.1 100 0.25 2.0 7.6 94 0.50 1.8 7.4 91 1.00 1.9 7.5 93
0
1.50 1.5 7.1 88 0.00 2.1 9.1 100 0.25 2.0 8.7 96 0.50 1.8 8.4 92 1.00 1.8 8.0 88
15
1.50 1.5 7.7 85 0.00 2.3 10.6 100 0.25 2.1 9.4 89 0.50 1.9 9.5 90 1.00 2.0 9.0 85
30
1.50 1.6 8.5 80
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
215
0
2
4
6
8
10
12
Aşın
ma
Kay
bı (%
)
0 15 30
Uçucu Kül (%)
%0 %0.25 %0.50 %1.00 %1.50
Şekil 4.91. Çarpma yolu ile aşınma kaybına çelik lif ve uçucu kül etkisi
%0 uçucu kül katkılı betonlarda çelik lif %0.25, %0.50, %1.0 ve %1.50
oranlarında ilavesinin çarpma yolu ile aşınma kayıplarını sırasıyla %6, %9, %7 ve
%12 oranlarında azaltmıştır. %15 uçucu kül katkılı betonlarda çelik lif %0.25,
%0.50, %1.0 ve %1.50 oranlarında ilavesi ile aşınma kayıplarını sırasıyla %4, %8,
%12 ve %15 oranlarında azaltmıştır. %30 uçucu kül katkılı betonlarda çelik lif
%0.25, %0.50, %1.0 ve %1.50 oranlarında ilavesi ile aşınma kayıplarını ise sırasıyla
%11, %10, %15 ve %20 oranlarında azaltmıştır.
Çelik liflerle güçlendirilmiş betonlarda sürtünme yolu ile oluşan aşınma
kayıplarının, çarpma yolu ile oluşan aşınma kayıplarından daha fazla olduğu
görülmüştür.
Böhme ve Los Angeles deneyleri sonucundaki aşınma kaybı değerlerinin 71
mm’lik küp basınç dayanımları ile eğilme dayanımları arasındaki ilişkiler sırasıyla
Şekil 4.92 ve Şekil 4.93’te gösterilmiştir. Aşınma kayıpları ile basınç dayanımları
arasında zayıf ilişkiler olduğu görülmüştür. Aşınma kayıpları ile eğilme dayanımı
arasında ise çok daha kuvvetli ilişkiler olduğu görülmüştür. Çelik lifin basınç
dayanımına bir etkisinin olmaması ancak eğilme dayanımlarına olan önemli
etkisinden dolayı aşınma ile eğilme arasındaki ilişkilerin aşınma-basınç
ilişkilerinden her zaman daha kuvvetli olacağı görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
216
y = 299.89x-0.8189
R2 = 0.56
y = 114.75x-0.7285
R2 = 0.22
0
2
4
6
8
10
12
50 60 70 80 90 100
Basınç Dayanımı (MPa)
Aşı
nma
Kaybı
Böhme Los Angeles
Şekil 4.92. Aşınma kaybı–basınç dayanımı ilişkisi
y = 27.425x-0.5932
R2 = 0.67
y = 25.378x-0.8377
R2 = 0.670
2
4
6
8
10
12
3 6 9 12
Eğilme Dayanımı (MPa)
Aşı
nma
Kaybı
Böhme Los Angeles
Şekil 4.93. Aşınma kaybı-eğilme dayanımı ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
217
4.3.9. Rötre Deney Sonuçları
Kuruma rötrelerinin ölçülmesi için çalışma kapsamındaki çelik lifli %0, %15
ve %30 uçucu kül içeren beton karışımlarından 50x50x285 mm’lik prizma rötre
numuneleri hazırlanmıştır. %0, %15 ve %30 uçucu kül içeren lifli betonların
zamanla ölçülen rötre değerlerinin yüzde olarak oranları sırasıyla Çizelge 4.60,
Çizelge 4.61 ve Çizelge 4.62’de verilmiş, grafikleri ise yine sırasıyla Şekil 4.94,
Şekil 4.95 ve Şekil 4.96’da gösterilmiştir.
Çelik lifler, beton içinde yüzey ve kenarlarda dahil olmak üzere homojen
dağılır. Betonun sertleşmesi sırasında hidratasyon süreci, malzeme içinde sayısız
küçük boşluklara ve çatlaklara neden olur. Çekme gerilmelerinin rastlantısal
doğasına çelik lifler karşı koyar ve rötre çatlakları oluşmadan, şekillenmeden ve
daha fazla büyümeden önler (Taşdemir ve ark., 2004).
Çizelge 4.60. Çelik lifli normal betonların kuruma rötresi (%)
Gün %0 ÇL %0.25 ÇL %0.50 ÇL %1.00 ÇL %1.50 ÇL 1 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 7 0.02982 0.03158 0.02947 0.02737 0.02632 14 0.04246 0.03789 0.03298 0.03509 0.03439 21 0.04737 0.04000 0.03649 0.03649 0.03649 28 0.05123 0.04211 0.03930 0.04000 0.03860 35 0.05158 0.04351 0.03930 0.04140 0.03860 42 0.05228 0.04351 0.04000 0.04140 0.03860 49 0.05368 0.04561 0.04070 0.04281 0.04211 56 0.05544 0.04702 0.04070 0.04281 0.04281 63 0.05649 0.04842 0.04281 0.04351 0.04246 70 0.05930 0.04982 0.04491 0.04281 0.04281 77 0.06070 0.05193 0.04702 0.04421 0.04386 84 0.06140 0.05333 0.04772 0.04491 0.04456 91 0.06246 0.05333 0.04842 0.04632 0.04561 120 0.06526 0.05754 0.05053 0.04912 0.04772 150 0.06596 0.05754 0.05123 0.04982 0.04842 180 0.06596 0.05965 0.05123 0.04982 0.04877 210 0.06632 0.05965 0.05263 0.04982 0.04912
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
218
Çizelge 4.61. Çelik lifli %15 uçucu küllü betonların kuruma rötresi (%)
Gün %0 ÇL %0.25 ÇL %0.50 ÇL %1.00 ÇL %1.50 ÇL 1 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 7 0.02456 0.02737 0.02316 0.02175 0.02596 14 0.03509 0.04000 0.03439 0.03649 0.03368 21 0.04000 0.04140 0.03789 0.03930 0.03649 28 0.04491 0.04281 0.04351 0.04421 0.04070 35 0.04561 0.04351 0.04491 0.04491 0.04140 42 0.04702 0.04491 0.04491 0.04421 0.04281 49 0.04912 0.04561 0.04491 0.04491 0.04211 56 0.05123 0.04632 0.04491 0.04561 0.04281 63 0.05263 0.04632 0.04702 0.04632 0.04281 70 0.05404 0.04632 0.04912 0.04632 0.04491 77 0.05614 0.04772 0.04912 0.04912 0.04632 84 0.05754 0.04912 0.05053 0.04842 0.04702 91 0.05825 0.05193 0.05123 0.04982 0.04702 120 0.06035 0.05614 0.05404 0.05123 0.04842 150 0.06175 0.05614 0.05474 0.05263 0.04912 180 0.06246 0.05684 0.05474 0.05333 0.04912 210 0.06246 0.05754 0.05474 0.05404 0.04912
Çizelge 4.62. Çelik lifli %30 uçucu küllü betonların kuruma rötresi (%)
Gün %0 ÇL %0.25 ÇL %0.50 ÇL %1.00 ÇL %1.50 ÇL 1 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 0.00000 7 0.02947 0.02526 0.02386 0.02807 0.02596 14 0.03509 0.03649 0.03579 0.03368 0.03509 21 0.03930 0.04070 0.03860 0.03789 0.03649 28 0.04351 0.04421 0.04211 0.04070 0.03930 35 0.04561 0.04772 0.04211 0.04140 0.04000 42 0.04772 0.04912 0.04351 0.04281 0.04000 49 0.04982 0.04912 0.04421 0.04421 0.04140 56 0.04982 0.05123 0.04702 0.04491 0.04211 63 0.05263 0.05263 0.04842 0.04561 0.04211 70 0.05404 0.05333 0.04912 0.04702 0.04421 77 0.05404 0.05333 0.04912 0.04702 0.04421 84 0.05544 0.05474 0.05053 0.04842 0.04632 91 0.05684 0.05474 0.05123 0.04842 0.04632 120 0.05754 0.05614 0.05263 0.04912 0.04632 150 0.05754 0.05614 0.05333 0.04912 0.04561 180 0.05895 0.05684 0.05404 0.04912 0.04632 210 0.05965 0.05754 0.05404 0.04912 0.04632
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
219
Rötre oluşumunun mekanizmasında da betonun değişik priz süreçlerinde
değişik nedenler ile meydana gelen çekme dayanımlarının karşılanmaması ve bu
nedenle meydana gelen çatlakların artarak ve büyüyerek çoğalması gerçeği yatar.
Bu nedenle priz süreci ve daha sonraki dönemlerde ortaya çıkan çekme gerilmelerini
beton matristen alabilecek ve gerilmeyi çatlak olmayan bölgelere de iletip dağıtacak
lif gibi elemanlara ihtiyaç vardır. Bu nedenle betonun serbest büzülme yapmasının
engellendiği döşemelerde, yol kaplamalarında, havaalanlarında, farklı büzülme
davranışlarının gerçekleştiği kütle betonlarında ve ani buharlaşmanın olduğu açık
alan betonlarında beton içerisinde değişik lifler kullanılmaktadır. Günümüzdeki
uygulamaların birçoğunda, özellikle çok güçlü olmayan büzülmelere karşı
polipropilen lifler tercih edilmektedir. Bununla birlikte kritik yapılarda ve güçlü
büzülmelerin olabileceği yerlerde ise çelik liflerin kullanılması önerilmektedir
(Uğurlu, 1994).
Ünal ve ark. (2003), çelik liflerin büzülme çatlak genişliklerini azaltmakta,
büzülme hareketini sınırlandırmakta olduğunu ve büzülme değerlerini kontrol
grubuna kıyasla %43 daha az olduğunu belirtmişlerdir. Yıldırım (2002) ise çelik
liflerin kancalı oluşları sebebiyle özellikle büzülmeyi azaltmakta olduklarını
belirtmiştir.
Kuruma süresinin artması ile doğru orantılı olarak büzülme değerlerinin
arttığı görülmüştür. Aynı özellikteki numuneler üzerinde yapılan deneylerde çelik lif
yüzdesinin artması ile kuruma rötresinde azalmalar meydana gelmiştir. Çelik lifin ve
lif miktarının artışının rötreyi azaltmakta olduğu görülmüştür. Bunun en büyük
sebebi liflerin uç kısımlarının kıvrık olması ve büzülme anında liflerin direnmesidir.
Ayrıca uçucu kül katkılı çelik lifli beton gruplarında çelik lifin etkisinin yanında
uçucu külün rötre azaltma etkisi de artan uçucu kül miktarı ile kendini göstermiştir.
Çelik liflerin eklenmesi rötre değerini azaltır. Lif miktarındaki artışla rötrede
sürekli bir düşüş gözlenebilir. Lifler tarafından sağlanan rötre değerindeki azalma en
çok çimento hamurunda ve düşük çimento içeren karışımlarda görülür. Lif tipine
bağlı değişiklikler önemsizdir. Kuruma rötresinin ileri safhalarında lif katkısının
önemi daha çok ortaya çıkmaktadır (Shah ve Balaguru, 1992: Ekincioğlu, 2003).
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
220
0.00
0.01
0.02
0.03
0.04
0.05
0.06
0.07
0 30 60 90 120 150 180 210
Zaman (Gün)
Röt
re (%
)
%0.00%0.25%0.50%1.00%1.50
Şekil 4.94. Çelik lifli normal betonların rötre-zaman ilişkisi
Çelik liflerin uçucu küllerle birlikte kullanımıyla daha az rötre yaptıkları
görülmüştür. Çelik liflerin hem normal hem de uçucu küllü betonların rötresini
azaltmada polipropilen liflerden daha etkili oldukları görülmüştür.
0.00
0.01
0.02
0.03
0.04
0.05
0.06
0.07
0 30 60 90 120 150 180 210
Zaman (Gün)
Röt
re (%
)
%0.00%0.25%0.50%1.00%1.50
Şekil 4.95. Çelik lifli %15 uçucu küllü betonların rötre-zaman ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
221
0
0.01
0.02
0.03
0.04
0.05
0.06
0.07
0 30 60 90 120 150 180 210
Zaman (Gün)
Rötr
e (%
)
%0.00%0.25%0.50%1.00%1.50
Şekil 4.96. Çelik lifli %30 uçucu küllü betonların rötre-zaman ilişkisi
Normal betonlarda çelik lifin %0.25, %0.50, %1.00 ve %1.50 çelik lif
oranlarında betona ilavesi 210 gün sonunda betonların rötresini sırasıyla %10, %21,
%25 ve %26 oranında azaltmıştır. Çelik liflerle güçlendirilmiş %15 uçucu küllü
betonlarda çelik lif sırasıyla %8, %12, %13 ve %21 oranlarında rötreyi azaltırken,
%30 uçucu küllü betonlarda ise %4, %9, %18 ve %22 oranlarında rötreyi
azaltmıştır. Sadece uçucu kül katkısı ise rötreyi, %15 uçucu kül katkısında %6 ve
%30 uçucu kül katkısında ise %10 oranlarında azaltmıştır.
4.3.10. Boşluk Oranı ve Su Emme Deney Sonuçları
Çelik lif ile güçlendirilmiş %0, %15 ve %30 uçucu kül içeren betonların
boşluk ve su emme oranları tayini 28 günlük 71 mm’lik küp numuneler üzerinde
yürütülmüştür. Boşluk ile su emme oranları Çizelge 4.63’te sunulmuştur. %15 ve
%30 oranlarında uçucu kül katkısı betonların boşluk ve su emme oranlarını sırasıyla
yaklaşık olarak %10 ve %20’ler seviyesine kadar arttırmıştır. Çelik lif ve artan lifler
ise %15 ve %30 uçucu kül katkılı betonların boşlukluluk ve su emme oranlarını
yaklaşık olarak sırasıyla %40 ve %50’ler seviyelerine kadar arttırmıştır. Halbuki
normal lifli betonların boşluk ve su emme oranları %10’lar seviyesinde olmuştur.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
222
Betonlarda çelik lif ve artışının boşluk miktarlarını arttığı görülmüştür. Acun (2000)
ve Yıldırım (2002) çelik tel hacim oranı arttıkça betonların işlenebilirliğinin
azaldığını ve boşluk miktarının arttığını belirtmişlerdir. Kül ve lif oranlarının boşluk
ve su emme oranları ile olan ilişkileri Şekil 4.97 ve Şekil 4.98’de gösterilmiştir.
Çizelge 4.63. Boşluk ve su emme oranları
Uçucu Kül(%)
Çelik Lif (%)
Boşluk (%)
Su Emme (%)
0.00 7.09 2.86 0.25 7.25 2.91 0.50 7.26 2.91 1.00 7.74 3.08
0
1.50 8.07 3.18 0.00 7.77 3.17 0.25 9.42 3.83 0.50 9.48 3.84 1.00 9.71 3.92
15
1.50 9.90 3.95 0.00 8.54 3.53 0.25 9.48 3.90 0.50 9.49 3.89 1.00 9.88 4.00
30
1.50 10.54 4.28
6
7
8
9
10
11
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
Çelik Lif Oranı (%)
Boş
luk
Ora
nı (%
)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.97. Boşluk oranı–çelik lif oranı ilişkisi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
223
2.0
2.5
3.0
3.5
4.0
4.5
0.00 0.25 0.50 1.00 1.50
Çelik Lif Oranı (%)
Su
Emm
e O
ranı
(%)
%0 UK %15 UK %30 UK
Şekil 4.98. Su emme oranı–çelik lif oranı ilişkisi
Lif miktarının artmasıyla betonun içerisindeki boşluk daha da artacağından
su emme oranında da paralel bir artış görülmektedir (Kurugöl, 1997; Sancak, 1999;
Yıldırım 2002). Şekil 4.99’da genel olarak betonların boşluk ile su emme oranları
görüldüğü gibi paralel artmaktadır. Boşluk oranlarının, su emme oranlarının yaklaşık
2.47 katı kadar olduğu saptanmıştır.
y = 2.47xR2 = 0.99
0
2
4
6
8
10
12
2.50 3.00 3.50 4.00 4.50
Su Emme Oranı (%)
Boş
luk
Ora
nı (%
)
Şekil 4.99. Boşluk oranı–su emme oranı arasındaki ilişki
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
224
Çelik lifli betonların boşluk oranları ile basınç dayanımları arasındaki ilişki
ise Şekil 4.100’de gösterilmiştir. Boşluk oranlarının artışı ile üç farklı boyuttaki
betonların basınç dayanımlarının da azaldığı görülmüştür.
y = -0.1187x + 17.204R2 = 0.49
y = -0.118x + 17.125R2 = 0.53
y = -0.1109x + 17.559R2 = 0.59
0
2
4
6
8
10
12
40 50 60 70 80 90 100
Basınç Dayanımı (MPa)
Boşl
uk O
ranı
(%)
100 mm 150 mm 71 mm
Şekil 4.100. Boşluk oranı–basınç dayanımları arasındaki ilişki
4.3.11. Kapiler Su Emme Deney Sonuçları
Çelik liflerle takviye edilmiş %0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı betonların
kapiler su emme durumunun belirlenmesi 28 günlük 40x40x160 mm’lik prizma
beton numuneler üzerinde yapılmıştır. Beton numunelerin yan yüzeyleri ısıtılmış
parafin ile izole edilmiş ve 5 mm yüksekliğindeki suya sadece alt yüzeyleri temas
ettirilmiştir. Deney numuneleri 1, 4, 9, 16, 25, 36, 49, 64 ve 81. dakikalardaki su
emme miktarları ölçülmüştür. Kapiler su emme deneyi sonunda 40x40x160 mm’lik
prizmatik beton numuneler eğilme deneyine tabii tutulmuştur. Kapiler su emme
katsayıları ve eğilme dayanımları Çizelge 4.64’te sunulmuştur.
Uçucu kül yer değişimi %15 ve %30 oranlarında sırasıyla kapiler su emme
katsayılarını %100 ve %143 oranlarında arttırmıştır. Çelik liflerle güçlendirilmiş
%0, %15 ve %30 uçucu kül katkılı betonların kapiler su emme katsayıları %0.25
çelik lif ilavesinde kontrollerine kıyasla eşdeğer ya da daha az olduğu görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
225
Çizelge 4.64. Kapiler su emme katsayıları
Uçucu Kül (%)
Çelik Lif (%)
Eğilme Dayanımı
(MPa)
Kapiler Su Emme Katsayısı
(×10-3 cm/sn1/2) 0.00 7.66 0.21 0.25 7.83 0.24 0.50 8.70 0.37 1.00 9.54 0.41
0
1.50 11.59 0.45 0.00 6.89 0.42 0.25 7.56 0.35 0.50 7.95 0.50 1.00 9.16 0.61
15
1.50 10.31 0.63 0.00 5.59 0.51 0.25 6.52 0.44 0.50 7.30 0.61 1.00 7.95 0.69
30
1.50 8.39 0.73
%0.25 çelik lif oranının üzerindeki artan çelik lif miktarları kontrol ve uçucu
kül katkılı betonların kapiler su emme katsayılarını arttırdığı görülmüştür. Bu
artışlar normal betonlarda %0.50, %1.00 ve %1.50 çelik lif oranları için sırasıyla
%76, %95 ve %114 oranlarında arttırmıştır. %15 uçucu kül katkılı betonların kapiler
su emme katsayılarını %0.50, %1.00 ve %1.50 çelik lif oranları sırasıyla %19, %45
ve %50 oranlarında arttırmıştır. %30 uçucu kül katkılı betonların kapiler su emme
katsayılarını %0.50, %1.00 ve %1.50 çelik lif oranları sırasıyla %20, %35 ve %43
oranlarında arttırmıştır. Uçucu küllerin ve çelik liflerin yalnız başlarına betonların
kapiler su emme katsayılarını arttırırken, birlikte kullanımlarında kapiler su emme
katsayılarını kontrol grubuna göre azaltmakta oldukları görülmüştür.
Kapiler su emme katsayılarının, su emme oranları ve boşluk oranları ile olan
ilişkileri Şekil 4.101 ve Şekil 4.102’te gösterilmiştir. Burada su emme ve boşluk
oranları fazla olan betonların kapiler su emme katsayıları da yüksek çıktığı
görülmüştür. Betonlarda boşluk oranının fazla olması, betonların su emme miktarını
ve dolayısıyla kılcal su emme katsayılarını da arttırdığı görülmüştür.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
226
y = 2.5735x + 2.3199R2 = 0.69
0
1
2
3
4
5
0.00 0.10 0.20 0.30 0.40 0.50 0.60 0.70 0.80
Kapiler Su Emme Katsayısı
Su E
mm
e O
ranı
(%)
Şekil 4.101. Su emme oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi
y = 6.2546x + 5.785R2 = 0.71
0
2
4
6
8
10
12
0.00 0.10 0.20 0.30 0.40 0.50 0.60 0.70 0.80
Kapiler Su Emme Katsayısı
Boşl
uk O
ranı
(%)
Şekil 4.102. Boşluk oranı-kapiler su emme katsayısı ilişkisi
4.3.12. Ultrasonik Hız Deney Sonuçları
Ultrasonik hız deneyleri 365 günlük çelik lif takviyeli %0, %15 ve %30
uçucu kül katkılı 150×150×150 mm’lik küp ve 100×100×500 mm’lik kiriş beton
numunelerin üzerinde yapılmış ve ultrasonik hızlar Çizelge 4.65’te verilmiştir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
227
Çizelge 4.65. Ultrasonik ses hızları
Küp Kiriş Uçucu Kül (%)
Çelik Lif (%)
Dayanım (MPa)
Hız (km/sn)
Dayanım (MPa)
Hız (km/sn)
0.00 102.8 5.10 8.28 5.16 0.25 103.0 5.06 8.10 5.18 0.50 100.9 5.03 8.04 5.17 1.00 96.4 5.03 8.95 5.15
0
1.50 97.7 4.96 12.05 5.15 0.00 94.5 5.11 7.95 5.21 0.25 96.0 5.21 7.89 5.22 0.50 94.2 5.08 7.72 5.23 1.00 94.5 5.03 7.98 5.20
15
1.50 98.5 5.05 11.96 5.16 0.00 93.4 5.11 6.98 5.20 0.25 98.2 5.11 6.77 5.14 0.50 95.5 5.08 6.89 5.14 1.00 95.5 5.03 7.66 5.15
30
1.50 93.4 5.06 11.58 5.18
Çizelgeden küp ve kiriş numuneler üzerinde yapılan ultrasonik hız ölçüm
sonuçları hem kendi içinde hem de tüm beton grupları arasında hızların 4.96-5.23
arasında ölçülmüştür. Çelik lifli ve uçucu küllü betonlar içerisinden geçen ses
dalgasının hızı ile beton basınç ve eğilme dayanımları arasında doğrudan bir ilişki
görülmemiştir. Elde edilen ölçüm değerlerinden çelik lifin ve lif miktarının
ultrasonik hıza pek bir etkisinin olmadığı ancak artan çelik lif oranı ile ultrasonik
hızların azalma eğilimde olduğu zayıf olarak görülmüştür. Ancak bu azalma
dayanımlar için görülmemiştir. 365 gün gibi kür süresinin uzun olması ve mineral
katkı olarak uçucu kül kullanımından dolayı azalan boşlukluluk sebebiyle ses dalga
hızları birbirlerine oldukça yakın olduğu görülmüştür.
Tabak (2004) çelik lifli betonların 28 günlük ultra ses hızlarının beklenilenin
aksine kontrol betonuna kıyasla daha düşük değerlerde elde edildiğini ve bu düşüşün
lif hacmi ve görünüm oranı arttıkça az miktarda artığını belirtmiştir. Bunun sebebi
olarak liflerin betonla temas eden geçiş bölgelerinde yerleştirmeden kaynaklanan
oldukça küçük boyutlu boşlukların bulunuyor olmasına ve liflerin gelişi güzel
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
228
dağılım göstermesine bağlamıştır. Yıldırım (1994) ise çelik lif kullanımının
betonların ultrases hızlarını değiştirmediğini belirtmiştir.
4.3.13. Donma Çözülme Deney Sonuçları
Betonların donma-çözülme direnci tayini 90 günlük 100 mm’lik küp
numuneler üzerinde dayanım kayıpları esas alınarak yapılmıştır. -40°C dondurma
kapasitesine sahip derin dondurucuda 2 saat boyunca -20°C’ de bekletilen
numuneler daha sonra 20°C’deki suya konulmuş ve bu işlem 50 kez tekrarlanmıştır.
Çevrimlerin ardından betonların ağırlıkları ve basınç dayanımları belirlenmiştir.
Ağırlık ve dayanım açısından betonların kayıpları, çevrimden önceki betonların
ağırlıklarına ve dayanımlarına kıyasla yüzde olarak belirlenmiş ve Çizelge 4.66’da
verilmiştir.
Çizelge 4.66. Donma çözülme kayıpları
Çevrimsiz 50 Çevrimli Kayıplar Uçucu Kül (%)
Çelik Lif (%)
Ağırlık (gr)
Dayanım(MPa)
Ağırlık (gr)
Dayanım(MPa)
Ağırlık (%)
Dayanım(%)
0.00 2581.03 87.4 2524.44 78.1 2 11 0.25 2583.30 88.6 2565.88 80.3 1 9 0.50 2642.17 85.5 2620.64 80.2 1 6 1.00 2607.28 88.4 2602.77 82.7 0 6
0
1.50 2663.78 86.2 2609.13 80.6 2 6 0.00 2578.35 84.0 2561.64 78.1 1 7 0.25 2617.39 84.6 2600.00 83.0 1 2 0.50 2601.85 85.7 2578.57 82.4 1 4 1.00 2574.74 85.0 2559.97 81.4 1 4
15
1.50 2633.38 83.3 2606.66 81.9 1 2 0.00 2558.36 75.6 2528.24 75.8 1 0 0.25 2604.12 78.2 2590.45 77.1 1 1 0.50 2634.64 77.4 2611.79 77.0 1 1 1.00 2635.85 77.5 2603.97 74.3 1 4
30
1.50 2668.39 75.2 2667.27 74.0 0 2
Çelik liflerle güçlendirilmiş betonlarda uçucu kül oranı arttıkça betonların
donma çözülme sonucundaki dayanım kayıplarının azaldığı görülmüştür. Ayrıca
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Okan KARAHAN
229
çelik liflerin azda olsa donma çözülme sonundaki dayanım kayıplarını azalttığı
görülmüştür. Özellikle çelik liflerle güçlendirilmiş normal ve %15 uçucu kül katkılı
betonlarda, lif oranının artışı ile donma çözülme sonrası dayanım kayıplarını
azalmakta olduğu görülmüştür. Çelik liflerin normal ve uçucu kül katkılı betonlarda
donma çözülme dirençlerini yaklaşık olarak en fazla %5 oranında arttırdığı
görülmüştür. Ancak %30 uçucu kül katkılı çelik lifli betonlarda ise çelik liflerin
etkisi görülmemiştir. Çünkü %30 oranındaki uçucu küllü betonda donma çözülme
sonunda zaten herhangi bir dayanım kaybı olmamıştır. Uçucu kül katkısının,
özellikle artan uçucu külün betonların donma çözülme direncine katkısı çelik life
nazaran ağır basmıştır. Ayrıca donma çözülme çevrimleri sonunda hiçbir betonda
kayda değer ağırlık kayıpları görülmemiştir.
Yıldırım (2002) donma çözülme sonrasında çelik lifli betonların kontrol
betonuna göre daha kötü durumda olduğunu belirtmiştir. Ünal (2003) ise çelik lif
içeren betonların donma çözülme direncinin kontrol grubuna göre %42 arttığını
bulmuştur. Miao ve ark. (2002) da çelik lifli betonların lifsiz betonlara göre daha
yüksek kalitede ve daha fazla donma çözülme çevrimine dayandığını belirtmişlerdir.
Lif ilavesinin kendi başına, betonun donma çözülme direncine belirgin
etkisinin olmadığı ACI Commitee 544 tarafından vurgulanmıştır. Donma çözülmeye
karşı dirençli olmayan betonların, lif ilavesi ile de donma çözülme direncine sahip
olamayacaklardır denilmektedir (Hoff, 1987; ACI 544.4R-88, 1988: Ünal, 2003).
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
230
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
5.1. Sonuçlar
Bu çalışmanın temel amacı, uçucu kül, polipropilen lif ve çelik lif ile üretilen
betonların özelliklerini incelemektir. Bu amaçla sırasıyla, uçucu kül katkılı betonlar,
polipropilen liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonlar ve çelik
liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonlar üzerinde çalışılmıştır.
Yapılan deneysel çalışmalar sonucunda ulaşılan sonuçlar aşağıda özetlenmiştir.
5.1.1. Puzolanik Aktiflik ile İlgili Sonuçlar
• Uçucu külün beton yapımında uygun bir katkı maddesi olarak kullanılabilmesi
için sahip olması gereken dayanım aktivite indeksleri açısından, TS EN 450
standardına göre minimum değerlerine yakın, ASTM C 618 standardına göre ise
minimum değerlerin üzerinde olduğu görülmüştür.
• Sugözü uçucu külünün bir mineral katkı olarak hidrolik çimento betonu ile
kullanıldığında kabul edilebilir bir dayanım gelişmesi sağladığı kanaatine
dayanım aktivite indeksi deney sonuçlarına dayanılarak varılmıştır.
5.1.2. Birim Ağırlık ile İlgili Sonuçlar
• Uçucu kül ikame oranı arttıkça, taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıklarının
azaldıkları görülmüştür.
• Polipropilen lif ve lif miktarının artışı, taze ve sertleşmiş beton birim
ağırlıklarında bir düşüşe sebep olmuştur. Betona göre daha hafif olan
polipropilen lifler beton birim ağırlıklarını azaltmış, ancak betona fazla
katılmadıkları için bu azalma çok düşük olmuştur.
• Çelik lif ise artan lif miktarı ile taze ve sertleşmiş beton birim ağırlıklarını
oldukça arttırdıkları görülmüştür.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
231
• Sertleşmiş beton birim ağırlıklarının, taze beton birim ağırlıklarından daha az
olduğu görülmüştür.
5.1.3. İşlenebilme ile İlgili Sonuçlar
• Uçucu kül katkısı ve artan uçucu kül oranı çökme değerlerini artırmış ve vebe
süresini ise azaltmıştır. Sugözü uçucu külü, işlenebilirliği olumlu yönde
etkileyerek betonun işlenebilirliğini arttırmıştır.
• Polipropilen lif ve artan lif oranı işlenebilirliği az da olsa azaltırken, uçucu kül
artışı ile işlenebilirlikteki kayıplar azalmıştır.
• Çelik lif ve artan lif oranları, vebe süresini arttırmış ve çökme değerini ise
azaltmıştır. Artan çelik lif oranları ile özellikle %1.50 çelik lif oranında
işlenebilirliğin oldukça zorlaştığı görülmüştür.
• Betona katılan polipropilen liflerin, çelik liflere kıyasla işlenebilirlik özelliklerini
daha iyi yönde etkilemekte oldukları görülmüştür. Polipropilen lifler, çelik lifin
aksine, kıvamı fazla etkilememişlerdir.
• Liflerle güçlendirilmiş betonlarda, lif hacminin artması ile işlenebilirliğin
düşmekte olduğu, ancak lifli betonlara uçucu kül katkısının taze betonun
işlenebilirliğini belli bir oranda iyileştirdiği görülmüştür.
• Liflerle güçlendirilmiş taze betonların işlenebilirlik deneylerinde, vebe
metodunun çökme metoduna göre daha uygun olduğu görülmüştür.
• Çökme değerleri ile vebe süreleri arasında, azalan çökme değerlerine karşılık
vebe sürelerindeki artışlar arasında anlamlı ilişkiler görülmüştür.
5.1.4. Basınç Dayanımı ile İlgili Sonuçlar
• Betonda çimentonun yerine uçucu kül katkısı kullanıldığında, çimentonun erken
dayanım kazandırdığı, uçucu külün ise zamanla dayanım kazandırdığı
görülmüştür. Betonda uçucu kül oranının artması, dayanım kazanımının zamana
yayıldığını göstermiştir.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
232
• Uçucu kül oranı %30’a kadarki betonların basınç dayanımları 90. ve 365.
günlerde birbirlerinin dayanımlarına yaklaşık olarak eşdeğer düzeyde dayanım
kazanmışlardır. Bu dayanımlar aynı zamanda kontrol beton dayanımlarıyla
karşılaştırılabilir düzeyde bulunmuştur.
• Sugözü uçucu külünün beton basınç dayanımları açısından, %30 mertebesine
kadar ikame edilebileceği hatta yüksek oranlarda uçucu kül içeren betonlarda
%45 ve üzeri kullanılabileceği, dolayısıyla ekonomik ve ekolojik faydaların elde
edileceği kanaati oluşmuştur.
• Polipropilen liflerin basınç dayanımı üzerine önemli bir etkisinin olmadığı ve
hatta %0.05 polipropilen lif oranından sonra artan lif hacimleri ile beton basınç
dayanımlarını azaltma eğiliminde oldukları görülmüştür.
• Çelik lifin, betonların basınç dayanımları üzerindeki etkisi lif hacmine bağlı
olarak değişiklik göstermiştir. Çelik lif hacminin artışı ile basınç dayanımları
arasında bir genelleme yapılamamıştır.
• Çelik lif ve lif hacminin, betonların basınç dayanımına olan etkisi en fazla,
normal betonlarda %10 artma veya %6 azalma, %15 uçucu kül katkılı betonlarda
%7 artma veya %6 azalma ve %30 uçucu kül katkılı betonlarda ise %5 artma
veya %5 azalma şeklinde görülmüştür.
• Uçucu kül, polipropilen ve çelik lifle güçlendirilmiş betonların tümünde, 150
mm’lik küp numune basınç dayanımlarının, 100 mm’lik küp numunelerin basınç
dayanımlarının yaklaşık olarak %98’ine eşit olduğu görülmüştür.
• Uçucu kül katkılı betonlarda, silindir beton basınç dayanımının hem 100 mm’lik
hem de 150 mm’lik küp basınç dayanımlarının yaklaşık %75’ine eşit olduğu,
polipropilen ve çelik lifli betonlarda ise %78’ine eşit olduğu görülmüştür.
5.1.5. Elastisite Modülü ile İlgili Sonuçlar
• Uçucu kül katkılı betonlar içerisinde %45 uçucu kül katkılı beton grubu hariç,
diğer uçucu kül katkılı betonların elastisite modülü değerlerinin kontrol betonun
elastisite modül değerine eşdeğer veya biraz fazla olarak, %90-%105’i arasında
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
233
bulunmuştur. %45 gibi yüksek oranda uçucu kül katkısında ise elastisite modülü
kontrol betonun %83’üne karşılık gelmiştir.
• Polipropilen lifin %0.05 oranında betona ilavesinin betonun elastisite modülünü
biraz arttırdığı, daha fazla oranda polipropilen lif artışının ise betonların elastisite
modüllerini düşürdüğü görülmüştür. Özellikle %0.20 polipropilen lif oranında
betonların elastisite modülü değerleri azalmış ve gerilme-birim deformasyon
eğrilerinin kuyruk kısımları uzamış betonlar sünek davranış kazanmaya
başlamışlardır. Ayrıca polipropilen lifli betona uçucu kül katkısının betonların
elastisite modülünü düşürdüğü görülmüştür.
• Çelik lif ve artan lif oranı ile elastisite modülü değerleri de bir miktar azalma
eğiliminde olmuştur. Artan çelik lif miktarı ile betonların birim deformasyonları
artması ve gerilme-birim deformasyon eğrilerinin kırılmadan önceki kısımlarının
eğimlerinin azalmasından dolayı elastisite modülü değerleri de düşmüştür.
Özellikle %1.00 çelik lif oranı ve üzerindeki betonların elastisite modülü
değerleri azalmış ve gerilme-birim deformasyon eğrilerinin kuyruk kısımları
uzamış betonlar sünek davranış kazanmışlardır. Çelik liflerin uçucu kül ile
birlikte elastisite modüllerini daha da düşürdükleri görülmüştür.
5.1.6. Eğilme Dayanımı ile İlgili Sonuçlar
• Eğilme dayanımları sonuçlarına göre 90. ve 365. gün sonundaki uçucu kül
katkısının %25 oranına kadar uçucu kül kullanımında kontrol grubunun %92 ve
üzerine ulaştıkları görülmüştür. %30 ve %45 oranında uçucu kül katkısının
betonların eğilme dayanımını 90 gün ve sonrasında kontrol betonun eğilme
dayanımının yaklaşık olarak %80 ve üzerinde bir değere ulaştıkları görülmüştür.
• Uçucu kül katkılı betonların zaman içinde eğilme dayanımlarındaki artışın,
basınç dayanımlarındaki artıştan daha az olduğu görülmüştür.
• Polipropilen lifin eğilme dayanımlarına bir katkı sağlamadığı, hatta basınç
dayanımı sonuçlarında olduğu gibi polipropilen lif miktarının artışı ile eğilme
dayanımları azalma göstermiştir. Sadece %0.05 polipropilen lif oranında kontrol
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
234
ve uçucu küllü betonlarda 7 ve 28 günlük dayanımları kontrol betonlara kıyasla
eşit ya da biraz fazla görülmüştür.
• Uçucu kül ve polipropilen lif artışları eğilme dayanımlarının düşüşüne neden
olmuştur. Ayrıca polipropilen liflerin uçucu kül ile birlikte betonda kullanılması
betonun eğilme dayanımlarını uzun zamanda biraz olumsuz etkilemiştir.
• Çelik lifin eğilme dayanımlarını ise ancak %1.00 lif ve özellikle %1.50 çelik lif
hacim oranında etkiledikleri görülmüştür. Çelik lif oranı %1.00’e kadar çelik lif
katkısının normal ve uçucu küllü betonların eğilme dayanımlarına pek bir
etkisinin olmadığı görülmüştür.
• Uçucu kül katkısının artışı betonların eğilme dayanımlarını azaltmıştır. Ancak
uçucu kül katkılı lifli betonlarda %1.50 çelik lif ilavesi ile lifsiz kontrol
betonunun dayanımlarını aştığı görülmüştür. Ayrıca çelik lif ilavesi ve lif
miktarındaki artış uçucu kül katkılı betonlarda 7 günlük dayanımların artışını
sağlamıştır. Çelik liflerle güçlendirilmiş uçucu küllü betonlarda çelik lifler
betonların 7 ve 28 günlük eğilme dayanımlarında artışlar sağlamıştır. Yani uçucu
külün ilk günlerdeki dayanım kayıplarını telafi ettiği görülmüştür.
• Çelik liflerle güçlendirilmiş normal betonlarda %1.50 çelik lif ilavesi ile eğilme
dayanımlarında %46’lara, %15 uçucu kül katkılı betonlarda %50’lere ve %30
uçucu kül katkılı betonlarda ise %66’lara varan artışlar görülmüştür. Artan uçucu
küllerde çelik liflerin katkısının daha fazla olduğu görülmüştür.
• Uçucu kül katkılı betonlarda ve polipropilen liflerle güçlendirilmiş normal ve
uçucu kül katkılı betonlarda eğilme dayanımları, basınç dayanımlarının yaklaşık
%9’una karşılık gelmiştir. Çelik liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü
betonların eğilme dayanımlarının, basınç dayanımlarının yaklaşık %10’una eşit
olduğu görülmüştür.
• Uçucu kül katkılı betonlarda ve polipropilen liflerle güçlendirilmiş normal ve
uçucu kül katkılı betonlarda 40×40×160 ve 100×100×500 mm’lik kirişlerin
eğilme dayanımlarının yaklaşık olarak birbirlerine eşit olduğu görülmüştür. Çelik
liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü betonların eğilme dayanımları
arasında yaklaşık olarak 1.12 katsayısı gibi bir ilişki görülmüştür.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
235
5.1.7. Enerji Yutma Kapasitesi (Tokluk) ile İlgili Sonuçlar
• Çelik liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonlarda, tokluk
değerlerinin çelik lif hacim oranının artması ile arttığı görülmüştür. Tokluk
indeksleri I5, I10, ve I20 kendi içerisinde de artmıştır.
• Çelik lifli normal ve %15 uçucu kül katkılı betonların tokluk indeksi değerlerinin
birbirlerine oldukça yakın olduğu hatta %15 uçucu kül katkılı betonların tokluk
indeksi değerlerinin kontrol grubunun tokluk indekslerinden biraz fazla olduğu
görülmüştür. Uçucu kül oranının daha da artmasıyla çelik lifli %30 uçucu kül
katkılı betonların tokluk indeksleri ise azalmıştır.
• Tokluk indekslerinin TS 10515’de lifli betonda I5, I10 ve I20 için elastik şekil
değiştirme indekslerinin değerlendirme kriterlerinde belirtilen aralıklar arasında
kaldığı görülmüştür.
• Çelik liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonlarda çelik lif
miktarının artışı ile kalıcı dayanım faktörü değerlerinin de arttığı görülmüştür.
• Çelik lifli betonlardaki mukavemet farkı değeri R10.20, kalıcı dayanım faktörü
sınıflandırmasına göre %0.25 çelik lif donatılı betonlar için zayıf, %0.50 ve
%1.00 çelik lif donatılı betonlar için orta ve %1.50 çelik lif donatılı betonlar için
ise iyi olarak sınıflandırılabileceği görülmüştür.
5.1.8. Yarmada Çekme Dayanımı ile İlgili Sonuçlar
• Uçucu kül katkılı betonlarda hem silindir hem de küp numuneler üzerinde
yapılan yarmada çekme dayanımı deney sonuçlarına göre, %30 oranlarına kadar
uçucu kül katkısının betonların yarmada çekme dayanımlarının, kontrol
numunelere göre kıyaslandığında, yaklaşık olarak birbirlerine oldukça yakın
değerlerde ve 4 MPa değerinin üzerinde olduğu görülmüştür.
• Polipropilen liflerin yarma dayanımları üzerinde önemli bir etkisi görülmemiştir.
Sadece %0.05 polipropilen lif katkısının yarmada çekme dayanımlarını biraz
arttırdığı görülmüştür. Genel olarak %0.10’a kadar polipropilen lif katkısı ile
hem normal hem de uçucu küllü betonların yarmada çekme dayanımları lifsiz
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
236
betonlarınkine göre eşit ya da biraz fazla bulunmuştur. Ancak %0.20 oranındaki
polipropilen lif ilavesi ise yarmada çekme dayanımlarını azaltmıştır.
• Çelik liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu küllü betonlarda %0.25 ve %0.50
gibi düşük çelik lif oranlarının betonların yarma dayanımlarına bir katkısı
görülmemiştir. Çelik liflerin %1.00 ve özellikle %1.50 çelik lif oranlarında
betonların yarmada çekme dayanımlarına katkıda bulunduğu görülmüştür. %1.00
ve %1.50 çelik lif oranlarında sırasıyla %32 ve %71’lere varan artışlar
sağlanmıştır.
• Küp numune yarmada çekme dayanımlarında ise silindir numunelerin tersine
çelik lif oranları arttıkça yarma dayanımları azalmıştır. Çelik lifle güçlendirilmiş
betonların yarmada çekme dayanımlarının tespitinde küp numunelerin pek uygun
olmadığı görülmüştür.
• Silindir yarma dayanımlarının silindir basınç dayanımlarının %8’ine, küp yarma
dayanımlarının ise küp basınç dayanımlarının %6’sı kadar olduğu görülmüştür.
• Silindir numunelerin yarmada çekme dayanımlarının, küp numunelerin yarmada
çekme dayanımlarından biraz daha yüksek değerlerde olduğu görülmüştür.
• Yarmada çekme dayanımlarının, eğilme dayanımlarının uçucu küllü betonlarda
0.63 katı polipropilen lifli betonlarda 0.61 katı ve çelik lifli betonlarda 0.69 katı
kadar olduğunu görülmüştür.
• Genel olarak yarmada çekme dayanımlarının, basınç dayanımlarının yaklaşık
%8-9’u kadar olduğu görülmüştür.
5.1.9. Aşınma Kaybı ile İlgili Sonuçlar
• Uçucu kül katkılı betonlarda, hem sürtünme hem de çarpma yolu ile yapılan
aşınma deneylerinde uçucu kül ikame oranı arttıkça aşınma kayıplarının da arttığı
görülmüştür.
• Hem sürtünme hem de çarpma yolu ile yapılan aşınma deneyleri sonucunda
bulunan uçucu küllü betonların aşınma kaybı değerlerinin yüzde olarak birbirine
oldukça yakın oldukları görülmüştür.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
237
• Polipropilen lifin %0.05 ve %0.10 oranlarında ilavesi ile lifsiz betonların aşınma
değerlerine yakın değerler aldığı ancak %0.20 oranındaki lif miktarında sürtünme
yolu ile oluşan aşınma kayıplarını biraz arttırma eğiliminde oldukları
görülmüştür.
• Normal ve uçucu kül katkılı betonların çelik lifle güçlendirilmesi betonların
aşınma kayıplarını azaltmış, özellikle artan çelik lif oranları ile aşınma
kayıplarının daha da azaldığı görülmüştür. %1.50 çelik lif ilavesi, sürtünme yolu
ve çarpma yolu ile oluşan aşınma kayıplarını yaklaşık olarak, sırasıyla %30 ve
%20 oranlarına kadar azaltmıştır.
• Sürtünme yolu ile aşınan betonlarda genel olarak %0.25 ve %0.50 çelik lif
oranlarında aşınma kayıpları birbirine yakın değerler almıştır. Aynı şekilde
%1.00 ve %1.50 çelik lif oranlarındaki betonların aşınma kayıplarının da yakın
olduğu görülmüştür.
• Çelik liflerle güçlendirilmiş betonlarda sürtünme yolu ile oluşan aşınma
kayıplarının, çarpma yolu ile oluşan aşınma kayıplarından daha fazla olduğu
görülmüştür.
• Genel olarak, aşınma ile eğilme dayanımları arsındaki ilişkilerin aşınma ile
basınç dayanımları arasında ilişkilerden daha kuvvetli ve tutarlı olduğu
görülmüştür. Dayanımı yüksek olan betonların aşınma dirençlerinin de yüksek
olduğu sonucu çıkarılmıştır.
5.1.10. Rötre ile İlgili Sonuçlar
• Betona uçucu kül katkısı ve artan uçucu kül oranları ile betonların kuruma
rötresini kontrol betona göre oldukça azalttığı tespit edilmiştir. %45 oranında
uçucu kül katkılı betonların en az rötre yaptığı, %20, %25 ve %30 uçucu kül
katkılı beton gruplarının rötre değerlerinin ise birbirine oldukça yakın değerlerde
olduğu görülmüştür.
• Sugözü uçucu külünün kuruma rötresini azalttığı görülmüştür. Mevcut uçucu
külün rötre istenmeyen yapılarda kullanılması uygun olacağı düşünülmektedir.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
238
• Polipropilen lif ve lif miktarının artışının rötreyi azaltmakta olduğu görülmüştür.
Polipropilen lifle güçlendirilmiş uçucu kül katkılı betonlarda polipropilen lifin ve
lif oranının rötre üzerindeki etkisinin uçucu kül katkısından çok daha ağır bastığı
görülmüştür. Polipropilen liflerle güçlendirilmiş uçucu küllü betonların daha az
rötre yaptıkları görülmüştür.
• Çelik lifin ve lif miktarının artışının rötreyi azaltmakta olduğu görülmüştür.
Çelik liflerle güçlendirilmiş betonlarda uçucu kül katkısında çelik liflerin
etkisinin biraz azaldığı görülmüştür. Çünkü artan uçucu kül katkısı da rötreyi
azaltmıştır. Burada da çelik lifin rötre üzerindeki etkisi uçucu kül katkısından
fazla olmuştur.
• Çelik lifin, polipropilen life kıyasla rötreyi azaltmada daha etkili olduğu
görülmüştür.
5.1.11. Boşluk Oranı ve Su Emme ile İlgili Sonuçlar
• Betona katılan uçucu kül oranı arttıkça boşluk ve su emme oranlarının arttığı
görülmüştür. Yalnızca %10 uçucu kül ilavesi ile boşluk ve su emme oranları
kontrol betonuna eşdeğer düzeyde olmuştur. %15-%20 ile %30-%45 uçucu kül
oranlarındaki betonların boşluk ve su emme oranlarının ise birbirlerine eşdeğer
olduğu görülmüştür.
• Polipropilen liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonlarda,
polipropilen lif ve uçucu kül miktarı arttıkça boşluk oranlarının ve su emme
oranlarının arttığı görülmüştür.
• Uçucu külün polipropilen liflerle kullanımında, uçucu kül oranı arttıkça
polipropilen liflerin boşluk ve su emme oranlarına olan olumsuz etkilerinin
azaldığı görülmüştür. Polipropilen lif ve uçucu kül etkileri hem boşluk hem de su
emme oranlarının belli bir noktada birleştikleri görülmüştür. Normal betonlarda
polipropilen lif artışının, boşluk ve su emme oranlarındaki artışları daha fazla
olduğu da görülmüştür.
• Çelik lif ve uçucu kül miktarı arttıkça boşluk oranları ve su emme oranlarının
arttığı görülmüştür. Çelik liflerin, betonların boşluk oranını ise artan lif miktarı
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
239
ile çok fazla arttırdığı görülmüştür. Özellikle çelik liflerin uçucu küllerle birlikte
betonda kullanımı ile betonların boşluk ve su emme değerleri önemli derecelerde
artmıştır.
• Genel olarak tüm beton gruplarında boşluk oranları ile su emme oranlarının
birbirlerine paralel bir şekilde artmakta olduğu ve aralarında tam bir doğrusal
ilişkiler olduğu görülmüştür. Boşluk oranlarının değerleri, su emme oranlarının
yaklaşık 2.5 katı kadar olmuştur. Ayrıca boşluk oranlarının artışı ile betonların
basınç dayanımlarının da azaldığı görülmüştür.
5.1.12. Kapiler Su Emme ile İlgili Sonuçlar
• Uçucu kül miktarının artması ile kapiler su emme katsayılarının da arttığı
görülmüştür. %45 oranı kadar uçucu kül katkısı betonların kapiler su emme
katsayısını, iki-üç katına kadar çıkarmıştır.
• Polipropilen liflerin, betonların kapiler su emme katsayılarına önemli bir
etkisinin olmadığı ancak genel olarak polipropilen lif miktarının artışı ile kapiler
su emme katsayı değerlerinin de artma eğiliminde olduğu görülmüştür.
• Çelik liflerle güçlendirilmiş normal ve uçucu kül katkılı betonların kapiler su
emme katsayıları %0.25 çelik lif ilavesinde kontrollerine kıyasla eşdeğer yada
daha az olduğu görülmüştür. Ancak %0.25 çelik lif oranının üzerindeki artan
çelik lif miktarlarının normal ve uçucu kül katkılı betonların kapiler su emme
katsayılarını arttırdığı görülmüştür.
• Uçucu küllerin ve çelik liflerin yalnız başlarına betonların kapiler su emme
katsayılarını arttırırken, birlikte kullanımlarında kapiler su emme katsayılarını
kontrol grubuna göre azaltmakta oldukları görülmüştür.
• Burada su emme ve boşluk oranları fazla olan betonların kapiler su emme
katsayılarının da yüksek çıktığı görülmüştür. Betonlarda boşluk oranının fazla
olması, betonların su emme miktarını ve dolayısıyla kılcal su emme katsayılarını
da arttırdığı görülmüştür.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
240
5.1.13. Karbonatlaşma ile İlgili Sonuçlar
• Uçucu kül oranı arttıkça karbonatlaşma derinliğinin arttığı görülmüştür. Uçucu
kül katkılı betonlarda kontrol betona göre daha fazla karbonatlaşma görülmüştür.
5.1.14. Ultrasonik Hız ile İlgili Sonuçlar
• Küp ve kiriş beton numunelerin 365 günlük ultrasonik hızları uçucu küllü
betonlarda 5.10-5.20 km/sn arasında, polipropilen ve çelik liflerle güçlendirilmiş
betonlarda ise sırasıyla 5.03-5.23 ve 4.96-5.23 km/sn arasında değiştiği
görülmüştür.
• Genel olarak betonların dayanımları arasında büyük dayanım farklılıkları
olmasına karşın, ultrasonik ses hızlarının birbirlerine oldukça yakın hatta aynı
oldukları görülmüştür. Bu yüzden ultrasonik hızlar ile betonların basınç ve
eğilme dayanımları arasında doğrudan bir ilişki görülememiştir.
5.1.15. Donma Çözülme Direnci ile İlgili Sonuçlar
• Uçucu kül katkılı betonlarda, uçucu kül oranının artışı betonların donma çözülme
sonucundaki dayanım kayıplarını azalttığını göstermiştir. Böylece uçucu kül
katkısının donma çözülme direncini arttırdığı görülmüştür. Kür süresinin uzun
olması uçucu kül katkılı betonların donma çözülme karşı direncini arttırmıştır.
• Polipropilen liflerin donma çözülme direncine bir katkısının olmadığı, ancak
artan lif miktarı ile donma çözülme sonucunda oluşan dayanım kaybını azaltma
eğilimde olduğu görülmüştür.
• Çelik liflerin az da olsa donma çözülme sonundaki dayanım kayıplarını azalttığı
görülmüştür. Çelik lif oranının artışının özellikle normal betonlarda donma
çözülme sonrası dayanım kayıplarını azaltmakta etkili olduğu görülmüştür.
• Liflerle güçlendirilmiş betonlarda uçucu külün etkisi liflerden çok daha fazla
olmuştur. Özellikle artan uçucu kül oranlarında liflerin etkisinin azaldığı
görülmüştür.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Okan KARAHAN
241
5.2. Öneriler
• Sugözü uçucu külünün beton yapımına uygun bir mineral katkı maddesi
özelliklerine sahip olması ayrıca sağlayacağı ekonomik ve ekolojik faydalar
nedeniyle, yüksek hacimli uçucu kül katkılı betonlar ve uçucu kül katkılı yüksek
dayanımlı betonlar üzerinde araştırmalar yapılabilir.
• Sugözü uçucu külü katkılı betonların hidratasyon ısısı, su geçirimliliği, sülfatlara
dayanıklılık ve alkali-agrega reaksiyonu üzerindeki etkileri araştırılabilir.
• Sugözü uçucu külü ayrıca farklı inceliklerde öğütülerek inceliğinin betonların
dayanım ve dayanıklılık özellikleri üzerine olan etkileri de incelenebilir.
• Betonda tek tip ve boyutta lif kullanımının yerine birden fazla tip ve boyutta lif
kullanılarak üretilecek karma lifli betonlar üzerinde araştırmalar yapılabilir.
• Yüksek dayanımlı betonların fazla yoğun bir yapıda olmasından dolayı çok az
boşluklu oluşları yangına karşı dirençlerini düşürür. Bu amaçla yangına karşı
polipropilen lif donatılı yüksek dayanımlı betonlar üzerinde çalışmalar
yapılabilir.
• Silis dumanı, cüruf ve tras gibi puzolanik mineral katkıların liflerle
güçlendirilmiş betonların performansları üzerine olan etkileri araştırılabilir.
• Liflerle güçlendirilmiş uçucu küllü betonlar üzerinde bu kez de uçucu külün
çimento ile değil de ince agrega yerine katılmasıyla ilgili çalışmalar yapılabilir.
• Lifli betonların darbe etkisi altındaki genel özellikleri ve lifli betonlarda sülfat
etkisi araştırılabilir.
• Liflerle güçlendirilmiş kendiliğinden yerleşen betonlar üzerinde araştırmalar
yapılabilir.
242
KAYNAKLAR
ACI COMMITTE 544.4R-88, 1988. Design Considerations for Steel Fiber
Reinforced Concrete. ACI Structural Journal, Committe Report, USA.
ACUN, S., 2000. Yüksek Dayanımlı Beton Üretiminde Dizayn Parametresi Olarak
Lifsel Katkıların İrdelenmesi. İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 153s.
ALHOZAIMY, A.M., SOROUSHIAN, P., MIRZA, F., 1996. Mechanical Properties
of Polypropylene Fiber Reinforced Concrete and the Effects of Pozzolanic
Materials. Cement and Concrete Composites, 18:85-92.
ALTUN, F., ÖZCAN, D.M., VEKLİ, M., KARAHAN, O., 2004. Çelik Lif Katkılı
C20 Betonunun Mekanik Özelliklerinin Deneysel Araştırılması. Afyon
Kocatepe Üniversitesi Dergisi, 4:31-40.
ARI, K., HAKTANIR, T., ALTUN, F., KARAHAN, O., 2004. Beton Borulara Çelik
Lif Katkısının Mekanik Özelliklere Etkisi. Türkiye Hazır Beton Birliği Beton
2004 Kongresi, İstanbul, s.255-265.
ARSLAN, A., AYDIN, A., 1999. Lifli Betonların Darbe Etkisi Altında Genel
Özellikleri. Beksa Lifli Beton Semineri, Sabancı Center, İstanbul.
ASTM C 311, 1994. Standard Test Method for Sampling and Testing Fly Ash or
Natural Pozzolans for Use a Mineral Admixtural Portland-Cement Concrete.
Annual Book of ASTM Standards.
ASTM C 618, 1998. Standart Specification for Coal Ash and Raw or Calcined
Natural Pozzolan for Use as a Mineral Admixture in Concrete. Annual Book
of ASTM Standarts, No.4.
ASTM C 1018-97, 1997. Standart Test Method for Flexural Toughness and First-
Crack Strength of Fiber-Reinforced Concrete. American Society of Testing
and Materials, USA.
ASTM C 1116-00, 2000. Standard Specification for Fiber-Reinforced Concrete and
Shotcrete. Annual Book ASTM Standards, 4(04.02).
ATİŞ, C.D., 1997. Design and Properties of High Volume Fly Ash Concrete for
Pavements. The University of Leeds, PhD. Thesis, Leeds, U.K., 342p.
243
ATİŞ, C.D., 2000. Yüksek Oranda Uçucu Kül Kullanımı İle Üretilen Betonun
Aşınma Direnci. İMO Teknik Dergi, 11(45):2217-2230.
ATİŞ, C.D., TARTICI, H., SEVİM, U.K., ÖZCAN, F., AKÇAÖZOĞLU, K.,
YÜZGEÇ, C., 2002. Afşin-Elbistan Uçucu Külünün Beton Katkısı Olarak
Kullanılabilirliği. Beşinci Uluslararası İnşaat Mühendisliğinde Gelişmeler
Kongresi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul, s.161-168.
ATİŞ, C.D., 2003a. High Volume Fly Ash Concrete with High Strength and Low
Drying Shrinkage. Journal of Materials in Engineering, 15(2):153-156.
ATİŞ, C. D., 2003b. Accelerated Carbonation and Testing of Concrete Made with
Fly Ash. Construction and Building Materials, 17:147-152.
ATİŞ, C.D., SEVİM, U.K., ÖZCAN, F., BİLİM C., KARAHAN, O., TANRIKULU,
A.H., EKŞİ, A., 2004a. Strength Properties Of Roller Compacted Concrete
Containing A Non-Standard High Calcium Fly Ash. Materials Letters, 58 (9):
1446-1450.
ATİŞ, C.D., KILIÇ, A., SEVIM, U.K., 2004b. Strength and Shrinkage Properties of
Mortar Containing a Nonstandard High-Calcium Fly Ash. Cement and
Concrete Research, 34:99-102.
ATİŞ, C.D., 2005. Strength Properties of High-Volume Fly Ash Roller Compacted
and Workable Concrete, and Influence of Curing Condition. Cement and
Concrete Research, 35(6):1112-1121.
ATİŞ, C.D., Beton Katkı Malzemeleri. Ders Notu. Çukurova Üniversitesi, Balcalı-
Adana. (yayınlanmamış)
AULIA, T.B., 2002. Effects of Polypropylene Fibers on the Properties of High-
Strength Concretes. Lacer No.7:43-59.
AYDOĞAN, M., 2001. Çelik lifli Betonların Mekanik Özelliklerine Silis Dumanın
Etkisinin Araştırılması. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara, 109s.
BANTHIA, N., NANDAKUMAR, N., 2003. Crack Groth Resistance of Hybrid
Fiber Reinforced Cement Composites. Cement and Concrete Composites,
25:3-9.
244
BANTIA, N., 1997. Fibre Reinforced Concrete: Present and Future. Proc.,Asia-
Pacific Spec. Conf. On the Fibre Reinforced Concrete, CI-Premier Singapore,
1-10.
BAŞYİĞİT, C., 1993. Yüksek Oranda, Yüksek Kalsiyumlu Uçucu Kül Katılmasının
Beton Özelliklerine Etkisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Doktora Tezi, Isparta, 230s.
BEDDAR, M., BELGARAA, L., AYADAT, T., 2004. Optimising of Steel Fiber
Reinforced Concrete Mix Design. Journal of Civil Engineering Research and
Practice, 1(2):67-75.
BEKAERT, 1998. Duomix Hakkında Genel Bilgier Klavuzu. Bekaert, Belgium.
BEKAERT, 2001. Çelik Teller Hakkında Genel Bilgiler Kılavuzu. Bekaert, Belgium.
BENTUR, A., MINDNESS, S., 1990. Fibre Reinforced Cementitious Composites.
Elsevier Applied Science, London and Newyork.
BİLİM, C., 2001. Afşin-Elbistan Uçucu Külünün Beton İçinde Kullanılabilirliği ve
Hızlandırılmış Kür Uygulaması. Mustafa Kemal Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Antakya, 128s.
BROOKS, J.J., WAINWRIGHT, J.B., CLIPWELL, J.B., 1982. Time Dependent
Properties of Concrete Containing Pulverized Fuel Ash and Super Plasticizer.
International Symposium on The Use of PFA in Concrete, Leeds, pp.209-
220.
BROWN, J. H., 1982. The Strength and Workability of Concrete with PFA
Substitution. International Symposium, The Use of PFA in Concrete, Leeds,
pp.151-161.
BSI.BS 3892, 1993. Specification for Pulverized-Fuel Ash for Use with Portland
Cement Part-1., London.
BYFORS, K., 1985. Carbonation of Concrete with Silica Fume and Fly Ash. Nordic
Concrete Research Publication, 4:26-35.
CABRERA, J.G., WOOLLEY, G.R., 1985. A Study of 25 Year Old Pulverised Fuel
Ash Concrete Used in Foundation Structures. Proc. Inst. Civ. Eng., Part 2,
pp.149-165.
245
CARETTE, G.G., MALHOTRA, V.M., 1987. Characterization of Canadian Fly
Ashes and Their Relative Performance in Concrete. Canadian Journal of Civil
Engineering, 14:667.
CHOI, Y., YUAN, R.L., 2005. Experimental Relationship Between Splitting Tensile
Strength and Compressive Strength of GFRC and PFRC. Cement and
Concrete Research, 35:1587-1591.
CİLASON, N., AKSOY, N., 2000. Beton Yapı Hasarları Onarım ve Korunması ve
Sıcak İklimlerde Beton. Lebib Yalkın Yayımları, İstanbul, 152s.
CRIPWELL, J.B., BROOKS, J.J., WAINWRIGHT, P.J., 1984. Time Dependent
Properties of Concrete Containing Pulverised Fuel Ash and a
Superplasticizer. Proceedings of the 2nd International Conference on Ash
Technology and Marketing, Barbican Centre, Central Electricity Generating
Board, London, UK, pp.313– 320.
DHIR, R.K., 1986. Pulverized Fuel Ash. Cement Replacement Materials (Ed. R.N.
Swamy), Survey University Pres, London.
DİNÇER, R., 2004. Uçucu Kül, Çelik Lif ve Pomza İçeren Betonların Mekanik
Özellikleri. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi,
Adana, 156s.
EKİNCİOĞLU, Ö., 2003. Karma Lif İçeren Çimento Esaslı Kompozitlerin Mekanik
Davranışı–Bir Optimum Tasarım. İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 113s.
ERBAŞ. M., 2003. Polipropilen Lifler ve Betonun Durabilitesine Etkisi. 5. Ulusal
Beton Kongresi, Betonun Dayanıklılığı, İstanbul, s.593-603.
ERDİNÇ, M., 1995. Uçucu Küllü Betonlarda Dayanım ve Klor Geçirimliliği.
İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul, 143s.
ERDOĞAN, T.Y., 1997. Admixtures for Concrete. The Middle East Technical
University Press, Ankara, 188s.
ERDOĞAN, T.Y., 2003. Beton. ODTÜ Geliştirme Vakfı ve Yayıncılık A.Ş.,
Ankara, 741s.
246
ERDOĞAN, T.Y., 2004. Sorular ve Yanıtlarıyla Beton Malzemeleri, Çimentolar,
Agregalar, Su. Türkiye Hazır Beton Birliği, Ankara, 277s.
EREN, Ö., ÇELİK, T., 1997. Effect of Silica Fume and Steel Fibers on Some
Properties of High-Strength Concrete. Construction and Building Materials,
11:373-382.
FRANKLIN, R.E., 1981. The Effect of Pulverised Fuel Ash on the Strength of
Pavement-Quality Concrete. Transport and Road Research Laboratory, TRRL
982.
FUKUTE, T., NAKANO, K., ISHI, M., 1995. Improvement of Characteristic of
Roller Compacted Concrete by Classified Fly Ash. Proceedings of Fifth
International Conference on Fly Ash, Silica Fume, Slag and Natural
Pozzolans in Concrete, Milwaukee, Wilsconsin USA, pp.367-383.
FURLAN, JR.S., HANAI, J.B., 1997. Shear Behaviour of Fiber Reinforced Concrete
Beams. Cement and Concrete Composites, 19:359-366.
GEBLER, S.H., KLIEGER, P., 1986. Effect of Fly Ash on the Durability of Air
Entrained Concrete. Proceedings of ACI/Canmed Second International
Conference on Fly Ash, Silica Fume, Slag and Natural Pozzolans in
Concerete SP-91, Spain- Madrid, pp. 483-519.
GHOSH, R.S., TIMUSK, J., 1981. Creep of Fly Ash Concrete. ACI Materials
Journal, 5:351-357.
GÖKÇE, A., ÖZTURAN, T., 1996. Uçucu Kül Puzolanik Aktivitesi İle İlgili Bazı
Mevcut Standartların Değerlendirilmesi. 4. Ulusal Beton Kongresi, TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası, İTÜ Maçka Kampusü, İstanbul, s.223-244.
GUTIERREZ R.M., DIAZ, L.N., DELVASTO, S., 2005. Effect of Pozzolans on the
Performance of fiber-Reinforced Mortars. Cement and Concrete Composites,
27:593-598.
GÜNİNDİ, İ., 2005. Yumurtalık Sugözü Uçucu Külü İçeren Betonların Basınç,
Eğilme ve Aşınma Dayanımlarının Araştırılması. Çukurova Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Adana, 67s.
HAN, C-G., HWANG, Y-S., YANG, S-H., GOWRIPALAN, N., 2005. Performance
of Spalling Resistance of High Performance Concrete with Polypropylene
247
Fiber Contents and Lateral Confinement. Cement and Concrete Research,
35:1747-1753.
HO, D.W.S., LEWIS, R.K., 1983. Carbonation of Concrete Incorporating Fly Ash or
a Chemical Admixture. Proceeding First International Conference, pp.333-
346.
HOFF, G.,C., 1987. Durability of Fiber Reinforced Concrete in Severe Marine
Environment. Proceedings, Katherine and Bryant Mather International
Symposium on Concrete Durability, American Concrete Institute, Detroit,
MI, 1, pp.997-1041
HUANG, W-H., 1997. Properties of Cement-Fly ash Grout Admixed With
Bentonite, Silica Fume, or Organic Fiber. Cement and Concrete Research,
27(3):395-406.
HUANG, W-H., 2001. Improving the Properties of Cement-Fly Ash Grout Using
Fiber and Superplasticizer. Cement and Concrete Research, 31:1033-1041.
JCI-SF4, 1984. Method of Tests for Flexural Strength and Flexural Tougness of
Fiber Reinforced Concrete. Japan Concrete Institute.
KAMANLI, M., BALIK, F.S., 2003. Beton Teknolojisi. Atlas Yayın Dağıtım,
İstanbul, 117s.
KAWAMATA, A., MIHASHI, H., FUKUYAMA, H., 2003. Properties of Hybrid
Fiber Reinforced Cement-based Composites. Journal of Advanced Concrete
Technology, 1(3):283-290.
KAYALI, O., 2004. Effect of High Volume Fly Ash on Mechanical Properties of
Fiber Reinforced Concrete. Materials and Structures, 37(269):318-327.
KAYALI, O., HAQUE, M.N., ZHU, B., 1999. Drying Shrinkage of Fibre-Reinforced
Lightweight Aggregate Concrete Containing Fly Ash. Cement and Concrete
Research, 29:1835–1840.
KAYALI, O., HAQUE, M.N., ZHU, B., 2003. Some Characteristics of High
Strength Fiber Reinforced Ligthweigth Aggregate Concrete. Cement and
Concrete Composites, 25(2):207-213.
248
KIRCA, Ö., ŞAHİN, M., 2003. Polipropilen Lif Kullanımının Beyaz Beton
Dayanıklılığına Etkisi. 5. Ulusal Beton Kongresi, Betonun Dayanıklılığı,
İstanbul, s.375-382.
KİPER, M., 1996. Polipropilen Liflerin Özellikleri ve Kullanım Olanakları. İMO
İzmir Şubesi Haber Bülteni, İzmir, 64:21-22.
KURUGÖL, S., 1997. Çelik Tel Donatı ve Polimer Katkının Normal ve Hafif
Betonların Mukavemet Özelliklerine Etkileri. Mimarsinan Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 155s.
KUTZING, L., 1996. Influence of Fibres on the Improving of Ductility of High
Performance Concrete (HPC). LACER No.1.
LEE, I., 2002. Complete Stres-Strain Characteristic of High Performance Concrete.
New Jersey Institute of Technology, PhD. Thesis, New Jersey,119p.
LIU, L-F., WANG, P-M., YANG, X-J., 2005. Effect of Polypropylene Fiber on Dry-
Shrinkage Ratio of Cemnet Mortar. Journal of Building Materials, 8(4):373-
377.
LOOK, T.S., XIAO, J.R., 1999. Flexural Strength Asessment of Steel Fiber
Reinforced Concrete. ASCE Journal of Materials in Civil Engineering,
11(3):188-196.
MANOLIS, G.D., GAREIS, P.J., TSONOS, A.D., NEAL, J.A., 1997. Dynamic
Properties of Polypropylene Fiber-Reinforced Concrete Slabs. Cement and
Concrete Composites, 19:341-349.
MEHTA, P.K. 1986. Standard Specifications for Mineral Admixtures an Overview.
Proceedings of ACI/Canmet Second International Conference On Fly Ash,
Silica Fume, Slag and Natural Pozzolans in Concrete, SP-91, Spain, Madrid.
pp.637-658.
MEHTA, P.K., 1989. Pozzolanic and Cementitious By Products in Concrete-
Another Look. Third International Conference on The Use of Fly Ash, Silica
Fume Slag and Other Mineral By-Products in Concrete, Trondheim, Norway.
ACI Special Publication, SP-114, pp.1-43.
249
MIAO, C., MU, R., TIAN, Q., SUN, W., 2002. Effect of Sulfate Solution on the
Frost Resistance of Concrete with and without Steel Fiber Reinforcement.
Cement and Concrete Research, 32(1):31-34.
NAIK, T.R., RAMME, W.B., 1990. Effects of High-Lime Fly Ash Contention Water
Demand Time od Set and Compressive Strength of Concrete. ACI Material
Journal, 187(6):619-626.
OWENS, P.L., 1979. Fly Ash and its Usage in Concrete. The Journal of Concrete
Society, England, 13(7):21-26.
ÖZCAN, M., 1997. Tunçbilek ve Seyitömer Uçucu Küllerinin Beton Özelliklerine
Etkisi ve Etkinlik Katsayılarının Belirlenmesi. İstanbul Teknik Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 135s.
PAILLERE, A.M., ROVERDI, M., GRIMALDI, G., 1986. Carbonation of Concerete
with Low Calcium Fly Ash and Granulated Blast Furnace Slag Influence of
Air-Entraining Agent and Freezing and Thawing Cycles. Proceedings of
ACI/Canmed Second International Conference on Fly Ash, Silica Fume, Slag
and Natural Pozzolans in Concerete SP-91, Spain- Madrid, pp.541-562.
PRICE, G.C., 1961. Investigation of Concrete Materials for the South Saskatchewan
River Dam Proceedings of ASTM, 61:1155-1179.
PUERTAS, F., AMAT, T., FERNANDEZ-JIMENEZ, A., VAZQUEZ, T., 2003.
Mechanical and Durable Behaviour of Alkaline Cement Mortars Reinforced
with Polypropylene Fibres. Cement and Concrete Research, 33:2031-2036.
QIAN, C.X., STROEVEN, P., 2000. Development of Hybrid Polypropylene-Steel
Fibre-Reinforced Concrete. Cement and Concrete Research, 30:63-69.
RAMYAR, K., 1993. Efffects of Turkish Fly Ashes on the Portland Cement-Fly Ash
Systems. METU, In Civil Engineering, PhD. Thesis, Ankara, 208p.
RAVINA, D., MEHTA, P.K., 1986. Compressive Strength of Flow Cement/High Fly
Ash Concrete. Cement and Concrete Research, 18:571-583.
SAĞLIK, A., KOCABEYLER, M.F, 1998. Polipropilen Lifle Güçlendirilmiş
Betonların Performans Özellikleri. Beton-Çimento ve Boya Sempozyumu,
Ankara, s.133-148.
250
SANCAK, E., 1999. Hafif Agregalı Beton Blokların Mekanik Özellikleri Üzerine
Çelik Lif Kullanımının Etkisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 79s.
SANJUAN, M.A., MORAGUES, A., 1997. Polypropylene-Fibre-Reinforced Mortar
Mixes: Optimization to Control Plastic Shrinkage. Composites Science and
Technolgy, 57:655-660.
SEVİL, C., 2001. Uçucu Küllü, Lifli Beton Kompozitinde Lif Tipinin Beton
Özelliklerine Etkisi. Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, Eskişehir, 75s.
SEVİM, U.K., 2003, Afşin-Elbistan Uçucu Külünün Beton ve Çimento Katkısı
Olarak Kullanılabilirliğinin Çimento Hamuru ve Harçlarının Üzerinde
Yapılacak Deneylerle Araştırılması. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Doktora Tezi, Adana, 303s.
SHAH, S.P., BALAGURU, P.N., 1992. Fiber-Reinforced Cement Composites.
McGraw-Hill Inc., Singapore.
SIDDIQUE, R., 2004a. Properties of Concrete Incorporating High Volumes of Class
F Fly Ash and San Fibers. Cement and Concrete Research, 34:37-42.
SIDDIQUE, R., 2004b. Performance Characteristic of High-Volume Class F Fly Ash
Concrete. Cement and Concrete Research, 34(3):487-493.
SONG, P.S., HWANG, S., 2004. Mechanical Properties of High-Strength Steel
Fiber-Reinforced Concrete. Construction and Building Materials, 18:669-
673.
SONG, P.S., HWANG, S., SHEU, B.C., 2005. Strength Properties of Nylon- and
Polypropylene-Fiber-Reinforced Concretes. Cement and Concrete Research,
35:1546-1550.
SWAMY R.N., 1971. Fibre Reinforcement of Cement and Concrete Evalution of
Fibre Reinforcement Cement end Concrete Composites. 19 FRC Committee,
Materials and Structures, 8(45):235-254.
ŞİMŞEK, O., 2004. Beton ve Beton Teknolojisi. Seçkin Yayıncılık, Ankara, 247s.
251
TABAK, V., 2004. Çelik Lifli Betonda Lif ve Lif Boy/Çap Oranlarının Değişiminin
Betonun Mekanik Özelliklerine Etkisi. Dokuz Eylül Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 134s.
TAŞDEMİR, M.A., 2003. Çelik Tel Donatılı Betonlar. Seminer, TMMOB İMO
Ankara Şubesi 15.Dönem Etkinlik Kitaplar Serisi-10, Ankara, 64s.
TAŞDEMİR, M.A., BAYRAMOV, F., 2002. Yüksek Performanslı Çimento Esaslı
Kompozitlerin Mekanik Davranışı. İTÜ Dergisi/d Mühendislik 1(2):1-11.
TAŞDEMİR, M.A., BAYRAMOV, F., KOCATÜRK, A.N., YERLİKAYA, M.,
2004. Betonun Performansa Göre Tasarımında Yeni Gelişmeler. Beton 2004
Kongresi Bildirileri, İstanbul, s.24-57.
TEORENAU, I., NICOLESCU, L.D., 1982. The Properties of Power Station Fly-
Ash Concrete. Proceedings of The International Symposium on the Use of
PFA in Concrete, Leeds, England, Central Electricity Generating Board,
London, UK, pp. 231–241.
TOKYAY, M., ERDOĞDU, K., 1998. Türkiye Termik Santrallerinden Elde Edilen
Uçucu Küllerin Karakterizasyonu. TÇMB, AR-GE, Ankara, 69s.
TOKYAY, M., RAMYAR, K., TURANLI, L., 1991. Polipropilen ve Çelik Lifli
Yüksek Dayanımlı Betonların Basınç ve Çekme Yükleri Altındaki
Davranışları. 2. Ulusal Beton Kongresi, İstanbul, s.303-311.
TOUTANJI, H.A., MCNEIL, S., BAYASI, Z., 1998. Chloride Permeability and
Impact Resistance of Polypropylene-Fiber-Reinforced Silica Fume Concrete.
Cement and Concrete Research, 28:961-968.
TOUTANJI, H.A., 1999. Properties of Polypropylene Fiber Reinforced Silica Fume
Expansive-Cement Concrete. Construction and Building Materials, 13:171-
177.
TS 19, 1992. Çimento-Portland Çimentoları. Türk Standartları Enstitüsü, Ankara.
TS 25, 1975. Tras. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 3453, 1981. Beton Elemanlarda Büzülme Oranı (Rötre) Tayini Metodu. Türk
Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 3502, 1981. Betonda Statik Elastisite Modülü ve Poisson Oranı Tayini. Türk
Standardları Enstitüsü, Ankara.
252
TS 3526, 1980. Beton Agregalarında Özgül Ağırlık ve Su Emme Oranı Tayini. Türk
Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 3529, 1980. Beton Agregalarının Birim Ağırlıklarının Tayini. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TS 3530 EN 933-1, 1999. Agregaların Geometrik Özellikleri İçin Deneyler Bölüm 1:
Tane Büyüklüğü Dağılımı Tayini-Eleme Metodu. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TS 3624, 1981. Sertleşmiş Betonda Özgül Ağırlık, Su Emme ve Boşluk Oranı Tayin
Metodu. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 5931, 1988. Sıkıştırılmış Taze Beton-Yoğunluk Tayini. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TS 639, 1998. Uçucu Küller. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 699, 2000. Tabii Yapı Taşları-Muayene ve Deney Metotları. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TS 706 EN 12620, 2003. Beton Agregaları. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 706, 1980. Beton Agregaları. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 707, 1980. Beton Agregalarından Numune Alma ve Deney Numunesi Hazırlama
Yöntemi. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 802, 1985. Beton Karışım Hesapları. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 10513, 1992. Çelik Teller-Beton Takviyesinde Kullanılan. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TS 10514, 1992. Beton-Çelik Tel Takviyeli-Çelik Telleri Betona Karıştırma ve
Kontrol Kuralları. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS 10515, 1992. Beton-Çelik Tel Takviyeli–Eğilme Mukavemeti Deney Metodu.
Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS EN 196-1, 2002. Çimento Deney Metotları - Bölüm 1: Dayanım Tayini. Türk
Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS EN 197-1, 2002. Çimento-Bölüm 1: Genel Çimentolar-Bileşim, Özellikler ve
Uygunluk Kriterleri. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS EN 206-1, 2002. Beton-Bölüm 1: Özellik, Performans İmalat ve Uygunluk. Türk
Standardları Enstitüsü, Ankara.
253
TS EN 450, 1998, Uçucu Kül-Betonda Kullanılan-Tarifler, Özellikler ve Kalite
Kontrolü, Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS EN 932-2, 1999. Agregaların Genel Özellikleri İçin Deneyler Bölüm 2:
Laboratuar Numunelerinin Azaltılması Metodu. Türk Standardları Enstitüsü,
Ankara.
TS EN 1008, 2003. Beton-Karma Suyu-Numune Alma, Deneyler ve Beton
Endüstrisindeki İşlemlerden Geri Kazanılan Su da Dahil Olmak Üzere Suyun,
Beton Karma Suyu Olarak Uygunluğunun Tayini Kuralları. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TS EN 1097-2, 2000. Agregaların Mekanik ve Fiziksel Özellikleri İçin Deneyler
Bölüm 2: Parçalanma Direncinin Tayini İçin Metotlar. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TS EN 1097-6, 2002. Agregaların Mekanik ve Fiziksel Özellikleri İçin Deneyler -
Bölüm 6: Tane Yoğunluğu ve Su Emme Oranının Tayini. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TS EN 12350-2, 2002. Beton-Taze Beton Deneyleri-Bölüm 2: Çökme (Slump)
Deneyi. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS EN 12350-3, 2002. Beton-Taze Beton Deneyleri-Bölüm 3: Vebe Deneyi. Türk
Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS EN 12390-1, 2002. Beton-Sertleşmiş Beton Deneyleri-Bölüm 1:Deney Numunesi
ve Kalıplarının Şekil, Boyut ve Diğer Özellikleri. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TS EN 12390-2, 2002. Beton-Sertleşmiş Beton Deneyleri-Bölüm 2: Dayanım
Deneylerinde Kullanılacak Deney Numunelerinin Hazırlanması ve
Kürlenmesi. Türk Standardları Enstitüsü, Ankara.
TS EN 12390-3, 2003. Beton-Sertleşmiş Beton Deneyleri-Bölüm 3: Deney
Numunelerinde Basınç Dayanımının Tayini. Türk Standardları Enstitüsü,
Ankara.
TS EN 12390-4, 2002. Beton-Sertleşmiş Beton Deneyleri-Bölüm 4: Basınç
Dayanımı-Deney Makinalarının Özellikleri. Türk Standardları Enstitüsü,
Ankara.
254
TS EN 12390-5, 2002. Beton-Sertleşmiş Beton Deneyleri-Bölüm 5: Deney
Numunelerinin Eğilme Dayanımının Tayini. Türk Standardları Enstitüsü,
Ankara.
TS EN 12390-6, 2002. Beton-Sertleşmiş Beton Deneyleri-Bölüm 6: Deney
Numunelerinin Yarmada Çekme Dayanımının Tayini. Türk Standardları
Enstitüsü, Ankara.
TUNÇBİLEK, B., 1998. Effects of Some Turkish Fly Ashes on the Properties of
Portland Cement-Fly Ash Pastes and Mortars. METU The Department of
Civil Engineering, Master of Science, Ankara, 118p.
TURANLI, L., ERDOĞAN, T.Y. ve KARAER, K., 1997. Çayırhan Uçucu Külünün
Portland Çimentosu-Uçucu Kül Hamur ve Harçlarının Özelliklerine Etkileri.
Endüstriyel Atıkların İnşaat Sektöründe Kullanılması-3 Bildiriler Kitabı,
Eskişehir, s.283-293.
TÜRKER, P., ERDOĞAN, B., KANTAŞ, F., YEĞİNOBALI, A., 2003.
Türkiye’deki Uçucu Küllerin Sınıflandırılması ve Özellikleri. Ar-Ge
Enstitüsü, TÇMB, Ankara, 75s.
UĞURLU, A., 1994. Çelik Liflerle Güçlendirilmiş Beton. DSİ Genel Müdürlüğü
Teknik Araştırma ve Kalite Dairesi Başkanlığı, Yayın No: MLZ-878,
Ankara,175s.
UĞURLU, A., 1995. Çelik Liflerle Güçlendirilmiş Betonun Su Yapılarındaki
Kavitasyon Hasarlarının Onarımında Kullanılması. DSİ Teknik Bülteni,
Sayı:83, Ankara, s.71-80.
URAL, F., 1999. Beton Dayanımında Katkı ve Fiberlerin Rolü. Hazırbeton Dergisi,
Ocak-Subat, s. 65-66.
UYAN, M., 1985. Lifli Betonların Genel Özellikleri ve Gelişimi. İTÜ İnşaat
Fakültesi Malzeme Semineri, İstanbul, s.121-132.
ÜNAL, B., 2003. Çelik Tel ve Polipropilen Lif İçerikli Beton Yolların Mekaniksel
Özelliklerinin Araştırılması. Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 71s.
255
ÜNAL, B., KÖKSAL, F., EYYUBOV, C, 2003. Polipropilen ve Çelik Liflerin
Donma Çözülme ve Aşınma Dirençlerine Ortak Etkisi. 5. Ulusal Beton
Kongresi, Betonun Dayanıklılığı, İstanbul, s.345-354.
ÜNAL. O., 1994. Isıl İşlem Uygulamasının Lifli Beton Özelliklerine Etkisi. İstanbul
Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 129s.
WANG, A., ZHANG, C., SUN, W., 2004. Fly Ash Effects-II. The Active Effect of
Fly Ash. Cement and Concrete Research, 34:2057-2060.
YAZICI, Ş., BARADAN, B., 1995. Uçucu Kül Katkılı Yüksek Dayanımlı Beton.
Endüstriyel Atıkların İnşaat Sektöründe Kullanılması, Bildiriler Kitabı,
Ankara, s.59-71.
YERLİKAYA, M., 2003. Çelik Tel Donatılı Betonların Deprem Etkisi Altında
Davranışları. Kocaeli Deprem Sempozyumu Bildiriler Kitabı, s.302-304.
YERLİKAYA, M., Çelik Tel Donatılı Zemin Betonları Tasarım ve Yapım İlkeleri.
Beksa, http://www.beksa.com.tr
YILDIRIM, M.A., 1994. Hafif ve Yarı Hafif Betonlarda Çelik Lif Kullanımının
Etkisi. İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul, 64s.
YILDIRIM, S.T., 2002. Lif Takviyeli Betonların Performans Özelliklerinin
Araştırılması. Fırat Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi,
Elazığ, 193s.
YİĞİTER, H., 2002. Yüksek Performanslı Betonların Süneklik Özelliğinin
Araştırılması. Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, İzmir, 207s.
http://www.beksa.com.tr
http://www.polyfibers.com
256
ÖZGEÇMİŞ
1977 yılında Kayseri’de doğdu. İlkokulu Feridun Cıngıllı İlkokulunda, orta
ve lise öğrenimini ise Kayseri Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesinde
tamamladı. 1999 yılında Çukurova Üniversitesi Mühendislik Mimarlık
Fakültesi’nden İnşaat Mühendisi unvanıyla mezun oldu. Aynı yıl, Erciyes
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans programına başladı. 2001
yılında Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümüne
Araştırma Görevlisi olarak atandı. 2002 yılında yüksek lisans öğrenimini
tamamlayarak Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde İnşaat
Mühendisliği Anabilim dalında doktora programına başladı. Evli ve bir çocuk
babasıdır.