TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE...

14
TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE SİYASAL ARKA PLAN Doç.Dr. Kemal ÖZDEN, Fatih Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Özet Yerel yönetim reformlarının gerekliliği şüphe götürmeyen bir gerçek olmakla birlikte bu reformların planlanması ve uygulamaya konmasındaki zorluk da aynı derece de şüphe götürmeyen bir durumdur. Reform süreci sancılı, zor ve karmaşık bir süreçtir. Bir çok kez planlama aşamasında reformlar sahipsiz kalır. Yasal metinler hazırlanamaz. Mevzuatın karmaşıklığı, olayı içinden çıkılamaz bir iş haline getirir. Çünkü sadece belli bir yerel yönetim kurumunu ilgilendiriyor gibi görünen bir değişikliğin, aslında ulusal güvenlikle bile ilgili olduğunu görebiliriz. Örneğin, sadece ulusal çapta yapılacak bir değişikliğin, aslında AB mevzuatına aykırı olmasından dolayı en baştan iptali bile söz konusu olabilir. Yerel yönetim reformlarının arkasında yatan etmenler farklı kategorizasyonlar altında incelenebilir. Bu konuda en çok tercih edilen kategorizasyonlardan biri, reforma giden süreci dış faktörler ve iç faktörler şeklinde iki ana grup altında ele almaktır. Küreselleşme, yeni kamu işletmeciliği gibi yönetim anlayışları, şeffaflık ve katılım gibi yönetsel prensiplerin gelişimi, AB gibi uluslararası kurumların etkisi önde gelen dış faktörler olarak gösterilebilir. İç faktörler ise; kurumsallaşma dönemi, demokratikleşme çalışmaları, liberal politikalar, sosyal-kültürel belediyecilik anlayışı gibi gelişmeler ışığı altında çalışılabilir. Bu çalışmada, Türkiye‟de yerel yönetim reformları yönetsel ve siyasal arka planı ile birlikte ele alınacak ve reform dinamikleri çalışılacaktır. Bu bağlamda, reformun tanımı ve önemi anlatıldıktan sonra Türkiye‟de yerel yönetim reformların kısa bir tarihi, amacı, nedeni, reform sürecinde karşılaşılan zorluklar ele alınacaktır. Bunun için, Türkiye‟de belli başlı reform dönemleri incelenecek, bu dönemlerdeki reformların temel içeriği, hedefi ve yönetime katkısı araştırılacaktır. Ayrıca, yerel yönetim reformlarına zemin hazırlayan dış ve iç sebepler araştırılacak, reform öncesi ve sonrasında karşılaşılan, bürokratik, politik ve sosyal engeller irdelenecektir. Anahtar Kelimeler: Reform, Yerel yönetim reformu, Bürokrasi, KAYA, MEHTAP, KYTK Tasarısı TÜRKİYE’DE KAMU YÖNETİMİ REFORMUNUN VİZYONU M. Kemal Öktem & Leyla Çiftçi, Hacettepe Üniversitesi, Yönetim Bilimleri Özet Bu çalışmanın amacı dünyada yaşanan kamu yönetimi reformlarının Türkiye‟ye yansımalarını son on yıllık süreçte değerlendirmektir. Dünya‟da yeni kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde şekillenen reform çalışmaları Türkiye‟de 2003 sonrasında hızlı bir şekilde hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bu reformlar dünyadaki gelişmelere paralel bir seyir izlemiş, reformlar bir taraftan taklit diğer taraftan uluslararası baskılarla Türk kamu yönetimine uyarlanmaya çalışılmıştır. Reformların bir kısmı uygulanarak hayata geçirilmiş, diğer bir kısmı ise nakledilen organın vücuda uyum sağlayamaması gibi yönetim yapısında “eğreti” kalmış, deneme yanılma yoluyla yürütülen kimi çalışmalar da kurumların olumsuz itibar oluşturmasına neden olmuştur. Reformların başarısızlığı bir taraftan yeni kamu yönetimi yaklaşımının üstüne oturduğu temel argümanların kendisinden diğer taraftan ülkenin sahip

Transcript of TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE...

Page 1: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE SİYASAL

ARKA PLAN

Doç.Dr. Kemal ÖZDEN, Fatih Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi

Özet

Yerel yönetim reformlarının gerekliliği şüphe götürmeyen bir gerçek olmakla birlikte

bu reformların planlanması ve uygulamaya konmasındaki zorluk da aynı derece de şüphe

götürmeyen bir durumdur. Reform süreci sancılı, zor ve karmaşık bir süreçtir. Bir çok kez

planlama aşamasında reformlar sahipsiz kalır. Yasal metinler hazırlanamaz. Mevzuatın

karmaşıklığı, olayı içinden çıkılamaz bir iş haline getirir. Çünkü sadece belli bir yerel yönetim

kurumunu ilgilendiriyor gibi görünen bir değişikliğin, aslında ulusal güvenlikle bile ilgili

olduğunu görebiliriz. Örneğin, sadece ulusal çapta yapılacak bir değişikliğin, aslında AB

mevzuatına aykırı olmasından dolayı en baştan iptali bile söz konusu olabilir.

Yerel yönetim reformlarının arkasında yatan etmenler farklı kategorizasyonlar altında

incelenebilir. Bu konuda en çok tercih edilen kategorizasyonlardan biri, reforma giden süreci

dış faktörler ve iç faktörler şeklinde iki ana grup altında ele almaktır. Küreselleşme, yeni

kamu işletmeciliği gibi yönetim anlayışları, şeffaflık ve katılım gibi yönetsel prensiplerin

gelişimi, AB gibi uluslararası kurumların etkisi önde gelen dış faktörler olarak gösterilebilir.

İç faktörler ise; kurumsallaşma dönemi, demokratikleşme çalışmaları, liberal politikalar,

sosyal-kültürel belediyecilik anlayışı gibi gelişmeler ışığı altında çalışılabilir.

Bu çalışmada, Türkiye‟de yerel yönetim reformları yönetsel ve siyasal arka planı ile

birlikte ele alınacak ve reform dinamikleri çalışılacaktır. Bu bağlamda, reformun tanımı ve

önemi anlatıldıktan sonra Türkiye‟de yerel yönetim reformların kısa bir tarihi, amacı, nedeni,

reform sürecinde karşılaşılan zorluklar ele alınacaktır. Bunun için, Türkiye‟de belli başlı

reform dönemleri incelenecek, bu dönemlerdeki reformların temel içeriği, hedefi ve yönetime

katkısı araştırılacaktır. Ayrıca, yerel yönetim reformlarına zemin hazırlayan dış ve iç sebepler

araştırılacak, reform öncesi ve sonrasında karşılaşılan, bürokratik, politik ve sosyal engeller

irdelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Reform, Yerel yönetim reformu, Bürokrasi, KAYA, MEHTAP, KYTK

Tasarısı

TÜRKİYE’DE KAMU YÖNETİMİ REFORMUNUN VİZYONU

M. Kemal Öktem & Leyla Çiftçi, Hacettepe Üniversitesi, Yönetim Bilimleri

Özet

Bu çalışmanın amacı dünyada yaşanan kamu yönetimi reformlarının Türkiye‟ye

yansımalarını son on yıllık süreçte değerlendirmektir. Dünya‟da yeni kamu yönetimi anlayışı

çerçevesinde şekillenen reform çalışmaları Türkiye‟de 2003 sonrasında hızlı bir şekilde

hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bu reformlar dünyadaki gelişmelere paralel bir seyir izlemiş,

reformlar bir taraftan taklit diğer taraftan uluslararası baskılarla Türk kamu yönetimine

uyarlanmaya çalışılmıştır. Reformların bir kısmı uygulanarak hayata geçirilmiş, diğer bir

kısmı ise nakledilen organın vücuda uyum sağlayamaması gibi yönetim yapısında “eğreti”

kalmış, deneme yanılma yoluyla yürütülen kimi çalışmalar da kurumların olumsuz itibar

oluşturmasına neden olmuştur. Reformların başarısızlığı bir taraftan yeni kamu yönetimi

yaklaşımının üstüne oturduğu temel argümanların kendisinden diğer taraftan ülkenin sahip

Page 2: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

olduğu siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal yapıdan kaynaklanmıştır. Türkiye‟de Osmanlı

Devleti‟nin son döneminden itibaren uygulanan devrimci reform tekniği 2003 Kamu

Yönetimi Temel Kanun Tasarısı ile bir kez daha denenmiş, istenilen elde edilemeyince ilkeler

parça parça hayata geçirilmeye çalışılmıştır. 2011 sonrası dönem ise daha önce yapılan

çalışmalardan geriye adım atıldığı bir süreci ifade etmektedir.

Anahtar kelimeler: Reform, yeni kamu yönetimi, reform başarısızlığı

BELEDİYELERDE KAMU-ÖZEL İŞBİRLİĞİ

Mustafa T. Karayiğit, Marmara Üniversitesi AB Enstitüsü,

Özet

Kamu-özel işbirliği kavramı dünyada 1990‟larda ortaya çıkmış yeni bir kavram olarak

algılanabilir. 1980‟lerde kamu mülkiyetindeki işletmelerin özelleştirilmesi sürecini

müteakiben Muhafazakar Parti hükümeti tarafından 1992 yılında Birleşik Krallık‟ta özel

sektör finansman girişimi modeli ortaya konuldu. 1997 yılında İşçi Partisi hükümeti ise söz

konusu politikayı imtiyaz ve joint venture gibi modelleri de içerecek şekilde kapsamını

genişleterek kamu-özel işbirliği şeklinde yeniden tanımladı. (Shoul, 2009: 2) Oysaki, çerçeve

bir kavram olarak kamu-özel işbirliği kavramı birçok model içermektedir. Örneğin imtiyaz

gibi bu modellerden bazılarının kullanıldığının Roma İmparatorluğu zamanına dayandığı ve

hatta öncesinden beri Avrupa kıtasında uygulandığı bilinmektedir. (Van Garsse, 2008: 222)

Dolayısıyla kamu-özel işbirliğinin menşei epey eskilere dayanmaktadır. Kamu kesimi ile özel

sektör arasındaki ortaklığın doğası ise zaman, yer ve tarafların amaçlarına göre değişiklikler

göstermiştir. (English ve Skeller, 2005: 2) Kamu-özel işbirliği uygulamaları dünya genelinde

devletin rolünün arttığı ve kamu kesiminin kamu hizmetlerinin temini ile altyapı yatırımlarına

katılımının artış gösterdiği 20. yüzyılın başlangıcında azalma eğilimi göstermekle birlikte

1990‟larda tekrar bir artış trendi göstermiştir. Kamu-özel işbirliği kavramının yakın

bağlantısının olduğu globalleşme, neoliberalism ve Yeni Kamu İşletmeciliği Yaklaşımı

kavramları ile birlikte dünya çapında yeniden bir varlık sergileme sürecine girdiğini söylemek

bu açıdan yanlış olmayacaktır.

Globalleşmeyle birlikte sermayenin dünya üzerindeki hareketliliğindeki artış, kamu

kesimi ile özel sektör sermayesi arasındaki ilişkideki güç mücadelesinde ibreyi özel sektör

lehine çevirmiş ve Keynes‟in ulusal düzenleme programının ve 2. Dünya Savaşı sonrası refah

devleti anlayışı çerçevesinde devletin mülkiyetindeki işletme ve kamu hizmetlerinin temelini

oluşturan finansal politikalar yoluyla makroekonomik yönetim sağlama politikasının sonunu

getirmiştir. (Shoul, 2009: 27; Bult-Spiering ve Dewulf, 2006: 10; English ve Skellern, 2005:

4) Global ekonomide neoliberal ekonomi politikasının devlet yönetişimindeki Yeni Kamu

İşletmeciliği Yaklaşımı gibi unsurları ile birlikte hakimiyeti, piyasa mekanizmalarının,

teşviklerinin ve özel sektör disiplininin kamu alanında uygulanmasına, kamu hizmetlerinin

piyasa mantığı içerisinde teminine, kamu alanının piyasalaştırılmasına ve minimal devlet

anlayışının hakim olmasına sebebiyet vermiştir. Daha açık ifadeyle, yeni bir yönetişim modeli

olarak ortaya çıkan Yeni Kamu İşletmeciliği Anlayışı, piyasa mekanizması ve disiplini ile

harmanlanmış, özel sektör düşünme tarzının ve sektöründe piyasa temelli kriterlerin

uygulandığı bir kamusal yapıya teveccüh göstermektedir. Bu açıdan, kamu-özel işbirliği, Yeni

Kamu İşletmeciliği Yaklaşımı‟nı pratiğe döken ve piyasa mekanizması ile özel sektör

disiplinini kamu alanına taşıyan bir araç olarak görülebilir. Dolayısıyla birçok modeliyle

birlikte kamu-özel işbirliği kavramının global düzeyde gelişimi, yukarıda belirtilen trendler

Page 3: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

çerçevesinde kamu hizmetlerini doğrudan yürüten ve sağlayan şeklindeki rolünden organize

eden, satın alan, düzenleyen ve denetleyen rolüne evrilmesiyle kendini gösteren devletin,

ekonomideki rolündeki genel değişiminin bir parçası olarak ele alınmalıdır.

YEREL YÖNETİM REFORMU SONRASINDA TÜRKİYE’DE BELEDİYE

MECLİSLERİ

Tarkan Oktay, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Mahalli İareler ve Şehircilik

Özet

Türkiye‟de modern belediye kurumu 19. yüzyılın ortalarına dayanmaktadır. Zaman

içinde uygulanan merkeziyetçi yönetim anlayışı nedeniyle belediyelerin kurumsal yapıları ve

demokratik niteliklerinin gelişmesi sınırlı olmuştur. Türkiye‟deki kamu yönetimi sisteminin

yeniden yapılanması sürecinde uygulamaya dönük somut adımlar 2003 yılında hayata

geçmeye başlamıştır. Kamu yönetimi reformu çabalarının odağında yerel yönetimler yer

alırken, belediye meclisleri de yerel yönetimlerle ilgili düzenlemelerde bir odak haline

gelmiştir. Belediye kanunlarındaki düzenlemeler yanında Belediye Meclisi Çalışma

Yönetmeliği de yenilenmiştir. Belediye meclisinin tek karar alma organı durumuna

getirilmesi, her ay toplanması, yetki ve görev alanının genişletilmesi, meclis kararlarının

merkezi yönetimin onayı olmadan kesinleşebilmesi, meclis komisyonları oluşumunun

demokratikleşmesi, komisyon çalışmalarına demokratik katılım mekanizmaları getirilmesi,

meclisin feshedilmesinin kapsamının daraltılması ve meclis kararlarının daha şeffaf hale

getirilmesi reform kapsamındaki temel iyileştirmelerdir. Yerel yönetim reformu, eksik kalan

hususlar ve uygulamadaki problemlere rağmen belediye meclisinin gelişmesi bakımından

önemli bir adım olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Siyasal Temsil, Yerel Siyaset, Yerel Yönetim, Belediye Meclisi,

Belediye Meclis Komisyonları.

KALKINMA AJANSLARI ARACILIĞIYLA TÜRKİYE’DE BÖLGESEL GELİŞME

POLİTİKALARININ YENİDEN YAPILANMASI

Hande Tek Turan, Yeditepe Üniversitesi, Kamu Yönetimi

Özet

Ülkemizde 1960‟lı yıllardan beri uygulanmakta olan teşvik sistemine dayalı geleneksel

bölgesel gelişme politikaları, Avrupa Birliği‟ne giriş ve adaylık süreciyle birlikte, yerini özel

sektör ve bölgesel rekabetin ön plana çıktığı yeni bölgesel gelişme modeline bırakmaktadır.

Sözkonusu kalkınma modeli, aynı zamanda, yukarıdan tek bir müdahalenin tüm ülkeyi

kalkındırması anlayışını terk etme ve iç dinamiklere dayanarak, yatay, yerel aktörlerle işbirliği

çerçevesinde kalkınma sağlama amacını taşımaktadır. Türkiye, kalkınma göstergeleri

bakımından da farklı istatistiki değerler kaydeden bölgelere sahip bir ülkedir. Çalışmada,

Türkiye‟de yakın zamanda kurulmuş olan kalkınma ajanslarının, bu yeni bölgesel

politikalardaki yeri ve etkisi incelenmektedir. Bu kapsamda, ajansların, kurumsal

yapılanmaları, işleyişleri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları dikkate alındığında,

Avrupa‟daki örnekleri gibi “uygulayıcı” değil ama bölgesel ve yerel aktörler için yüksek

teknik kapasite ile koordinatör ve katalizör olarak hareket eden “destekleyici” ajanslar olduğu

Page 4: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

ortaya konmakta ve bu özellikleri ile yeni bölgesel yaklaşımına bazı açılardan uyum

sağlayamadıkları analiz edilmektedir.

Anahtar kelimeler: Ajans, Kalkınma Ajansı, Bölgesel Politika, Bölge, İstatistiki Bölge

Birimleri Sınıflandırması -İBBS / Nomenclature of Units for Territorial Statistics -NUTS

KAMU YÖNETİMİNDE KARAR ALMA SÜRECİNDE BULGULARA DAYALI

SİSTEMATİK BİR ARAÇ OLARAK ETKİ DEĞERLENDİRMESİ

Hamza ATEŞ, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

Fatih AKBULUT, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı genel Sekreteri

Özet

Çok sayıda aktörün, farklı kurum kültürlerinin ve işleyiş süreçlerinin yer aldığı yapılarda

koordinasyon sağlamak, farklı politika hedeflerini entegre etmek üzere en az hiyerarşik

kontrolle, bilgiye-bulguya dayalı, tabandan tavana, katılımı ve şeffaflığı artırıcı, karar alma

sürecinde yardımcı, sistematik bir araç olarak çeşitli etki değerlendirmelerinden

faydalanılmaktadır. Türk kamu yönetiminde de faydalanılan etki değerlendirmesi

uygulamaları, yapılacak düzenlemelerin çevresel, sosyal, sağlık, iş dünyası ve vatandaşlar

üstünde ortaya çıkarabileceği etkilerin her biri için, ayrı ayrı, belli konulara odaklanarak ve

dar kapsamlı olarak uygulanabileceği gibi daha bütüncül ve geniş kapsamlı da olabilir. Etki

değerlendirmesi sistemlerinden beklenen faydanın sağlanması, kalitenin artırılması,

değerlendirmelerin değerlendirmesinin yapılması amacıyla merkezi gözetim- rehberlik

birimleri oluşturulmakta ve göstergeler geliştirilmektedir.

Bu çalışmada, gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkelerde uygulanan etki değerlendirmesi

kapsamlı olarak ele alınacak ve düzenleyici etki analizinin reformlar çerçevesinde

Türkiye‟deki uygulamalarına değinilecektir.

Anahtar sözcükler: Etki Değerlendirmesi, Düzenleyici Etki Analizi, Yeni Kamu Yönetimi,

Reform

YEREL YÖNETİŞİM VE KENT KONSEYLERİ

Ahmet FİDAN, Ordu Üniversitesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği

Özet

Küresel ölçekli yerelleşme ivmesinin de bir sonucu olan ve modern yönetim

tekniklerinin bir uzantısı olan YÖNETİŞİM anlayışını temel alan, kentleşme hızına paralel

olarak KENTLİLEŞME yi ve kent kültürünün derinleşmesine katkıda bulunan kent konseyleri

sadece belli kentlerimizde değil bütün Türkiye‟de hızla kurularak kurumsallaşma sürecine

gitmelidir.

Yerel Kamusal hizmet anlayışlarında “ben yaptım oldu” mantığının geride kaldığı,

yerel karar ve hizmet üretimlerinin halk odaklı olarak yönetişimle ve tabana yayılmış katılım

ile görülmeye başlaması yerel kültürün derinliğinin de bir uzantısıdır.

Page 5: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

Kent konseyinin sivilliği ve meşruluğu doğasında bulunmaktadır. Kent konseyinin

sivilliği zaten malum. Meşruluğunu ise üç ayrı noktadan ortaya koyabiliriz.

1. Kent konseyini oluşturan üyelerin kahir ekseriyeti zaten bir sivil toplum kuruluşundan

gelmişlerdir. Sivil toplum kuruluşlarının zaten bir demokratik tabanı bulunmaktadır.

2. Kent konseylerinin çoğu üyesi sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşmasından daha

öte, konseyin bizzatihi yapısı organları ve işleyişi demokratiktir. Kendine özgü yürütme

kurulu, genel kurulu, kadın ve gençlik meclisleri, çalışma komisyonları bulunmaktadır.

3. Kent konseyinin kararları yerel yönetimler (belediyeler) için ihtiyari niteliktedir. Yani yerel

yönetim kuruluşları, kent konseylerinin kararlarına uymak zorunda değildir ama uymak

DURUMUNDAdır. Zira Kent konseyleri belediye meclisleri kadar meşru ve demokratik olsa

da, kararları belediye meclisleri tarafından çoğunlukla gündeme alınır ve kısmen veya aynıyla

meclis kararına dönüştürülür. Bu haliyle Konsey, karar dayatmaz, kararlar istişari niteliklidir.

Halihazırdaki yerel yönetim mevzuatımızda ve sistemimizde yerel yönetimlerin

meclisleri ve yürütme kurulları genelde kamu, özelde yerel yönetişişimi sağlama noktasında

yetersiz kalmaktadır. Zira özellikle son çeyrek yüzyılda Türk yerel yönetimlerin genel karar

ve karar yürütme organları (meclis ve encümenleri) çoğunlukla ilgili kentlerdeki varlıklı

kişilerden oluşmaktadır. Yani belediye başkanlığı seçimlerinde maddi açıdan fazla destek

olmuş iş adamları ve ilgililer yerel yönetimlerin genel karar organlarına alınarak ödünleşilmiş

ve ödüllendirilmiş olmaktadır. Bu nedenle kamu yönetiminin ve özelde yerel yönetimlerin

YÖNETİŞİM ilkelerine göre hizmet sürdürebilmeleri için meclis ve encümen yapısından

farklı olarak kent konseylerinin sistemin önemli bir parçası haline getirilmesi gittikçe artan bir

öneme sahiptir.

Yerel yönetişim elbette ki sadece meclis ve kent konseyleri vasıtasıyla yürütülmez, bu

kapsamda kentteki STK ların sisteme entegrasyonu sağlıklı sistematiklere oturtulmalıdır. Bu

açıdan çoğu STK temsilcisi olan Kent Konseyi üyeleri de bu sistematiğin oluşmasında ve

entegrasyonunda anahtar rol oynayacaktır.

Şunu da belirtmemiz gerekir ki, yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesi için kent

konseyleri ne kadar önemli ise, STK ların (gerçek anlamda) demokratikleştirilmesi de kent

konseyleri açısından bir o kadar önemlidir. Çalışmamızda bu konular üzerinde karşılıklı ve

çaprazlama ilgi ve analizlerde bulunulacaktır.

YENİ KAMU YÖNETİMİ YAKLAŞIMINA GÖRE TÜRKİYE’DE YEREL

YÖNETİMLERDE ETİK ALTYAPI SORUNLARI

Ömer Faruk Gençkaya, Marmara Üniversitesi, Kamu Yönetimi(Fransızca)

Özet

Uluslararası düzeyde yaşanan mali sorunlar, kamu borçlarının yönetimi, kurumsal ve

örgütsel değişimler ve siyasi skandallar kamu yönetimi sisteminin sorgulanmasını da

beraberinde getirmiştir (Haque 2000). Özellikle 1970‟lerden itibaren OECD ülkelerinde “özel

kamusaldan daha iyidir” değer yargısal düşüncesinden etkilenerek, kamu yönetimde yapısal,

örgütsel ve yönetimsel değişimleri anlatan “Yeni Kamu Yönetimi” (YKY) yaklaşımı bu

süreci anlatan bir marka olmuştur (Hood 1991ve Pollitt 1993). Gelişmekte olan ülkelerde

Page 6: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

uygulanmasını etkileyen birçok neden bulunduğu vurgulanmaktadır (Hope 2001). Bunlar,

mali ve ekonomik krizlerin sona erdirilmesi, demokratik siyasal ve toplumsal yaşamın

geliştirilmesi, bürokrasinin verimli ve etkili bir yapıya kavuşturulması ve bu ülkelerin

gelişmiş ülkelerle uyumunu sağlamak üzere piyasa ekonomisinin yerleştirilmesidir. Bununla

birlikte, hukuk devleti, bürokratik tarafsızlık ve siyasi hesap verebilirlik alanlarında sorun

yaşayan ülkelerde YKY araçlarının uygulanması oldukça zordur. Yolsuzluğun yaygın ve

kamu görevlilerinin etik değerlerden yoksun olduğu ülkelerde kamu yönetiminde reformun

sonuçları etkisiz kalacaktır.

Diğer OECD ülkeleri gibi Türkiye de YKY yaklaşımını kamu yönetimi reformunun

itici gücü olarak almıştır (Dinçer ve Yılmaz 2003). YKY yaklaşımının gelişimi üç aşamada

olmuştur: Kamu sektöründe yapısal serbestleşme (deregülasyon), kamu iktisadi girişimlerinin

özelleştirilmesi ile 3 E (ekonomiklik, etkililik ve etkinlik) ve kamu yönetiminde yönetişim

ilkelerinin benimsenmesi. Özellikle son aşama, kalite, vatandaş odaklılık, katılım, şeffaflık,

hesap verebilirlik, performansa dayalı yönetim ve yerelleşme gibi ilke ve politikalarını

gündeme getirmiştir. Bu bağlamda, yaklaşık on yıl önce yerel yönetimleri düzenleyen

yasalarda yapılan reformlarla kamu yönetiminde etik değerlerin yaygınlaşmasına çalışılmıştır

(Eryılmaz 2008).

Bu çalışma, Türkiye‟de yerel yönetimler reformuyla eş zamanlı olarak geliştirilen etik

altyapının mevcut durumunu uluslararası standartlar çerçevesinde değerlendirmek ve

eksiklikler ile çözüm önerilerini tanımlamayı amaçlamaktadır. Çalışma, Yeni Kamu Yönetimi

Anlayışı ve Etik Sorunlar, Yerel Yönetimler ve Etik Altyapı, Türkiye‟de Kamu Yönetimi

Reformu, Yerelleşme ve Etik Düzenlemeler ile Yerel Yönetimlerde Etik Altyapı-Sorunlar ve

Çözüm Önerileri bölümlerinden oluşmaktadır.

UYGULAMADA STRATEJİK YÖNETİM VE PERFORMANS YÖNETİMİ

AÇISINDAN REFORMLARIN ETKİSİ

H. Tuğba Eroğlu, Selçuk Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümü

Özet

1980‟li yılların başından itibaren yönetim paradigmasında önemli değişiklikler

yaşanmış ve geleneksel kamu yönetiminin yerini yeni kamu yönetimi anlayışı almıştır. Yeni

kamu yönetimi anlayışı ile etkinlik, verimlilik, çok aktörlülük, şeffaflık, performans odaklılık,

stratejik planlama kamu yönetiminde tartışılan kavramlar ve uygulamalar haline gelmiştir.

Özellikle 1990‟lı yılların başından itibaren daha etkin ve verimli bir kamu yönetimi, kamu

hizmetlerinde kalitenin artırılması gibi hususlar, kamu kaynaklarının yerinde ve zamanında

kullanılması, kurumların misyon ve vizyonlarını belirleyerek amaçlarına ulaşmada stratejiler

geliştirmelerini gerekli kılmıştır. Bu bağlamda kamu yönetiminde performans yönetiminin ve

stratejik yönetimin kamu yönetiminde uygulanabilirliği tartışılmaya başlanmıştır.

Ülkemizde bu tartışmalara paralel olarak çeşitli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.

Özellikle 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu bu düzenlemelerin başında

gelmektedir. Bu kanun ile saydamlık, hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde kaynakların

etkili, ekonomik ve verimli kullanımının sağlanması amacıyla performans yönetiminin

uygulanmasını ve kamu kurumları için stratejik plan hazırlama zorunluluğu getirilmiştir.

Böylece kamu kurumları amaç ve hedeflerini gerçekleştirmede uygun stratejileri belirleyecek

ve bu amaçları ne kadar gerçekleştirip gerçekleştirmediğine bağlı olarak performanslarını

ortaya koyacaklardır. Tüm bu süreçte sahip oldukları kaynakları en doğru şekilde kullanma,

Page 7: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

katılımcı bir yönetim sergileyebilme, hizmet sunumlarını geliştirme, bilgi iletişim teknolojileri

ile kendilerini sürekli yenileyebilme kamu kurumlarının öncelikli hedefleri arasında yer

almaya başlamıştır.

Bu çalışmada kamu yönetiminde stratejik yönetim ve performans yönetiminin ne

kadar etkin ve işlevsel olduğu stratejik planlar, performans ölçütleri, performans programları

ve faaliyet raporları da dikkate alınarak tartışılacaktır. Elde edilen bulgular ışığında

uygulamadaki eksikliklerin giderilmesinde neler yapılabileceği bu modellerin daha etkin

uygulanması için hangi önlemlerin alınması gerektiği hususunda da öneriler yer alacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetiminde Reform, Yeni Kamu Yönetimi, Performans

Yönetimi, Stratejik Yönetim

KAMU YÖNETİMİ REFORMU: SAĞLIK HİZMETLERİNİN ÖZERKLEŞMESİ VE

ÖZELLEŞTİRİLMESİ

Harun KIRILMAZ, Sakarya Üniversitesi, Sağlık Yönetimi

Özet

Bu çalışma 1990 sonrası Türkiye‟de uygulanan sağlık reformlarının yeni yönetim

anlayışı çerçevesinde incelenmesini amaçlamaktadır. Bu kapsamda Ulusal Sağlık Politikası,

Sağlıkta Dönüşüm Programı ve Sağlık Bakanlığı‟nın teşkilat yapısında değişim sağlayan 663

sayılı KHK ile gerçekleştirilen düzenlemeler ele alınmaktadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı

öncesinde politika geliştirme, hizmet sunumu, finansman, insan kaynakları, yönetim ve

organizasyon gibi alanlarda sorunlar yaşandığı görülmektedir. Diğer taraftan istikrarsızlık ve

uyumsuzluk gibi nedenler başta olmak üzere, çeşitli sağlık reformu uygulamaları amacına

ulaşamamıştır.

Geçmiş tecrübeleri ve uluslararası gelişmeleri esas alarak hazırlanan Sağlıkta

Dönüşüm Programı, Ulusal Sağlık Politikasında ortaya konan hedeflerin devam niteliğindedir.

Mevcut sorunları ve buna yönelik çözümleri bütüncül bir bakış açısıyla ele alan Sağlıkta

Dönüşüm Programı, kamu yönetimi reformunun temel ilkeleri çerçevesinde sağlık sektörüne

yönelik önemli değişiklikler içermektedir. Söz konusu değişiklikler 2003‟ten günümüze

kademeli olarak uygulamaya konmuş olup, sağlık hizmetlerinin özerkleşmesi ve

özelleştirilmesi bu değişikliklerin başında gelmektedir.

Sonuç olarak, Sağlıkta Dönüşüm Programı ve onun tamamlayıcısı niteliğindeki 663

sayılı KHK ile sağlık hizmetlerinin özerkleşmesinde önemli adımlar atılmıştır. Ancak çeşitli

düzenlemelerle sağlık hizmeti sunumunda payı artan özel sektöre rağmen, sağlık

hizmetlerinin özelleşmesinde kayda değer herhangi bir ilerleme sağlanamamıştır.

EMNİYET TEŞKİLATLARININ KULLANDIĞI YENİ KAMU YÖNETİMİ

POLİTİKALARININ KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ

Bahadır Sahin, İçişleri Bakanlığı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü

Özet

Yeni Kamu Yönetimi politikalarının gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerdeki

kullanımlarında farklılıklar görülmektedir. Gelişmiş ülkelerin daha kolaylıkla ve başarıyla

Page 8: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

adapte edebildiği yeni düzenlemeler ülkemizin de arasında bulunduğu gelişmekte olan

ülkelerde değişik problemler nedeniyle zorluklarla karşılaşmaktadır. Kamu bürokrasisinin

verimliliğini artırmayı hedefleyen yeni kamu yönetiminin ülkemizde karşılaştığı sorunları

ortaya çıkarmak için aynı teknikleri kullanan gelişmiş ülke kamu yönetimi sistemlerinin

yüzleştiği problemler ve bu problemlerden kurtulma yolları irdelenmiştir. Tüm kamu

kurumlarını temsil edebilmesi açısından seçilen emniyet teşkilatlarının kullandıkları yeni

kamu yönetimi araçları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Benzer teşkilatların ve benzer

metotların kıyaslanmasıyla yeni kamu yönetiminin ülkemizde daha başarılı adaptasyonuna

imkân verecek olası projeler tavsiye edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Yeni Kamu Yönetimi, Yeni Kamu İşletmeciliği, Türk Polis Teşkilatı,

Toplum Destekli Polislik, Ayrıştırma, Rekabet, Ödüllendirme

TÜRKİYE’DE YEREL, METROPOLİTEN VE BÖLGESEL ÖLÇEKTE İDARİ

REFORMLAR

Hüseyin Gül, Süleyman Demirel Üniversitesi, Kamu Yönetimi

Özet

Türkiye‟de 1980 sonrasında, liberalleşme ve yerelleşme yönünde önemli adımlar

atılmıştır. Ancak, 1990‟ların sonlarından itibaren; küreselleşme, 1999‟da Türkiye‟nin Avrupa

Birliği‟ne aday ülke statüsü kazanması ile Kocaeli ve Düzce depremleri, 2000 ekonomik-mali

krizi ile 2002 yılı sonunda AK Parti‟nin iktidara gelmesiyle başlayan ciddi ve köklü reform

hareketi gibi dinamikler belirleyici olmuştur. AK Parti döneminde merkezi ve yerel yönetim

yapısında, devlet, piyasa ve toplum ilişkilerinde önemli reformlar yapılmıştır. Merkezi-yerel

yönetim ilişkileri ve yerel yönetim sistemi büyük ölçüde dönüştürülerek, daha etkin, işlevsel,

özerk, demokratik ve katılımcı bir yerel yönetim sistemi yönünde düzenlemeler yapılmıştır.

Bu nedenle, Osmanlı İmparatorluğu‟ndan miras alınan ve Cumhuriyet yönetimlerince de

sürdürülen merkeziyetçi yapı zayıflamıştır. Ancak, bu olumlu gelişmelere ve merkezi

yönetimin sınırlarının daraltılmasına ve piyasalaşmaya rağmen, siyasi, yönetsel ve mali

açıdan, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki denetimi halen devam etmektedir.

2011 yılından itibaren yapılan bazı düzenlemeler de, reformcu çizgiden sapma niteliği

göstermektedir. Yukarıda kısaca değinilen bu değişimlerin, özellikle yerel, metropoliten ve

bölgesel yönetimler açısından nasıl sonuçlar doğurduğunu irdelemek bu çalışmanın temel

amacıdır. Çalışma, yasal düzenlemelerle oluşturulan yapıların, politikaların, bunların

uygulanmasını ve şu ana kadar ortaya çıkan sonuçlarını gözden geçirmektedir. Bu çerçevede,

çalışmada konunun genel takdimi ve girişten sonra, Türk yönetim yapısında yönetsel

reformların çerçevesi ve boyutları ile reformlarda benimsenen temel yaklaşım açısı ve

yöntemi tartışılmaktadır. Daha sonra, Türk yönetim yapısının temel yapısı ve özellikleri, yerel

yönetim türleri ve sorunları ile reform gereği kısaca ele alınarak değerlendirilmektedir.

Bundan sonra da, il özel yönetimi, belediye, büyükşehir belediye ve bölgesel yönetim

yapısında yaşanan dönüşümler ve reformlar irdelenmektedir. Son olarak da çalışmada ele

alınan yerel, metropoliten ve bölgesel yönetim sisteminde reformun temel nitelikleri ve

özellikleri ortaya konmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Türk yönetim yapısı, merkezi-yerel yönetim ilişkileri, reform, yerel ve

bölgesel yönetimler

Page 9: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

TÜRKİYE KAMU YÖNETİMİ REFORMU VE KENTSEL PLANLAMA

Nihal Ekin Erkan, Marmara Üniversitesi

İclal Atilla, Marmara Üniversitesi

Özet

Türkiye Kamu Yönetimi Reformu‟nda kentsel planlama alanının yerini ve durumunu konu

edinen bu makalede; kentsel planlamaya dair son on yıllık dönemde yapılan mevzuat

düzenlemeleri ve gerçekleştirilen uygulamalar incelenmektedir.

Kentsel planlama; yerel yönetimlerin kaynak kullanmadan kaynak dağıtımı yaptığı önemli bir

yetki ve kentlilerin gündelik ihtiyaçlarının karşılanmasında doğrudan etkisini yaşadığı önemli

bir kamu hizmeti olarak; Türkiye‟de son yıllarda gerçekleştirilen Kamu Yönetimi Reformları

içinde merkezi bir konumda bulunmaktadır. Bu konumu ile kentsel planlama; değişimin önce

yerelleşme ardından merkezileşme niteliğinin ortaya çıktığı odak olmuştur. Makalede kentsel

planlamada yerelleşme ve yeniden merkezileşme bağlamını oluşturan temel mevzuat

düzenlemeleri ve bu düzenlemelerin mevcut kurumsal yapıda ortaya çıkardığı değişim

betimlenmektedir.

Kentsel planlamanın kurumsal yapısındaki işleyişin özellikleri ve kamu yönetiminin

bir işlevi olma niteliği mevzuat taramasından elde edilen verilerle, planlama kuramları bakış

açısıyla sorgulanmaktadır.

TÜRKİYE'DE TARİHSEL SÜREÇTE DEĞİŞEN METROPOLİTEN ALAN

YÖNETİMİ

Ayşe TEKEL, Gazi Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama

Özet

Türkiye gündemine „metropol‟ olgusu 1960‟lı yıllardan sonra girmiştir. Ancak

metropolitenleşme süreci sağlıklı kentleşme politikalarının yaşama geçirilemeyişinden

kaynaklanan bir süreçte gerçekleşmiştir. 1960‟larda özel sektör ağırlıklı kalkınma modelinin

benimsenmesi, özel sektörün yatırım için büyük kentleri seçmesi, büyük kentlerde hizmetlerin

göreli olarak yüksek standartta sunulması, sanayinin gelişmesiyle artan çalışma olanakları bu

kentlere olan göçü hızlandırmıştır. Orta ve küçük kentlerden de büyük kentlere göç olmuştur.

Bu süreçte büyük kentler daha da büyüyerek sorunların giderilemez boyutta olduğu

yerleşmeler haline gelmiştir. Toplum yapısındaki dinamizmin aksettiği büyük kentlerde göç

olgusundan kaynaklanan aşırı nüfus birikimi hizmet ve arz talebi arasındaki dengesizliği

çoğaltmış; planlama ve imar; kent toprağının kullanılması, konut, ulaşım, kentsel altyapı ve

çevrenin korunması sorun haline gelmiştir.

Bu süreç metropoliten yönetimlerin kurulması yönündeki çalışmalara ivme kazandırmıştır.

1965-1984 yılları arasında metropoliten yönetimlerin kurulması yönünde birçok çalışma

yapılmış ancak bunlar yasallaşamamıştır. Metropoliten yönetimlerin kurulması çalışmalarında

merkezi yönetimin yetki ve sorumluluk alanları geniş tutulmaya çalışılmıştır. 1984 yılına

kadar metropoliten alanlarda, yerleşme, doğal değer ve kaynakların korunması, alan kullanımı

ve bölgesel-kentsel altyapıya ilişkin plan kararlarının alınmasında ve alınan kararlar

doğrultusunda gelişmenin yönlendirilerek denetlenmesinde merkezi yönetim yetkili olmuştur.

Page 10: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

1984 yılında 3030 sayılı Büyükşehir Belediye Yasası ile metropoller büyük kentler olarak

tanımlanarak bu kentlerde kent yönetimlerinden farklı bir yönetim sistemi kurulmuştur.

Ancak büyük şehir tanımı ve kriterleri metropol tanımı ve kriterlerinden farklı

değerlendirmelere tabii tutulmuştur. Metropoliten nitelik göstermediği halde birçok kent

büyükkent olarak tanımlanmıştır. Bu değişikliklerde siyasal süreçler daha etkin olmuştur. Bu

yasal düzenleme sonucunda büyükşehirlerde yerel kamu hizmetleri, ikiye ayrılmıştır.

Bunlardan bir bölümünün büyükşehir belediyelerince bir bölümünün ilçe belediyelerince

yerine getirilmesi öngörülmüştür.

2000‟li yıllarda Türk kamu yönetim sistemi yeniden yapılanma sürecine girmiş, bu süreçte

kamu yönetiminin ayrılmaz bir parçası olan büyükşehir belediye yönetiminde de değişiklikler

gündeme gelmiştir. 2004 yılında 3030 sayılı yasa 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Yasası ile

değiştirilmiştir. Bu yasa ile büyükşehir tanımı rasyonel kriterlere oturtulmaya çalışılmış;

metropoliten alan sınırları genişletilerek, metropoliten alan bütünü içerisinde ilçe

belediyelerinin sayıları arttırılmıştır. Ancak Büyükşehir belediyeleri genişleyen metropoliten

alan sınırı içinde hizmetlerin etkin ve verimli verilmesi konusunda ciddi sorunlar yaşamaya

başlamışlardır. Metropoliten alan içerisinde çok parçalı yerel yönetim yapısının bulunması ve

bu yerel yönetim başkanlarının farklı politik görüşlere sahip olması hizmetlerin sunumu,

planlama ve yönetimde eşgüdüm ve koordinasyon sorunlarını da beraberinde getirmiştir.

Ayrıca metropoliten alan içerisindeki yerel yönetimler arasında görev, yetki, kaynak

paylaşımı konusunda bir denge sağlanamamış, metropoliten alanda sorumluluk ilçe

belediyeleri aleyhine bozulmuştur.

Metropoliten alan yönetiminde bu sıkıntılar yaşanırken 5216 sayılı yasa 2012 tarihinde 6360

sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası ile değiştirilmiştir. Yeni yasal düzenleme ile metropol

sayısı arttırılmış, metropoliten alan sınırları yaklaşık 3 kat genişletilerek il sınırları ile

çakıştırılmıştır. Yeni yasa ile metropoliten alan sınırları içerisindeki belde belediyeleri

kapatılmış, köylerde mahalle statüsünde büyükşehir belediyelerinin hizmet vereceği alana

dâhil edilmiştir. Metropol olarak tanımlanan yerleşimlerde il özel idareleri kaldırılmış ve bu

idareler tarafında yerine getiren 70‟i aşkın hizmetin büyük bir kısmı büyükşehir belediyelerine

devredilmiştir. Yeni yasal düzenleme ile geçmiş yönetim modelinin yarattığı sorunlara

yenileri eklenmiştir.

Çalışmada tarihsel süreçte metropoliten yönetimlerin oluşturulmasına yönelik yapılan

çalışmalar, metropoliten yönetimlerin kuruluşu ve sonrasında değişen görev, yetki,

sorumluluk alanları irdenerek değişimin nedenleri ve sonuçları tartışmaya açılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Türkiye, Metropol, Metropoliten Yönetim

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNDE DÖNÜŞÜM VE 6360 SAYILI YASA

Doç. Dr. F. Neval GENÇ, Aydın Üniversitesi, Kamu Yönetimi

Özet

Bu çalışmada, 6360 sayılı yasanın büyükşehir belediyesi yapılanması için getirdiği yeni

durum kamu yönetimi disiplini perspektifinden incelenecektir. Yeni oluşan bu kentsel alanın

özellikleri, yeni düzenlemeyle ortaya çıkması muhtemel yönetim sorunları ve çözüm

alternatifleri ele alınacaktır. Ulusal literatür, yerinde incelemeler, birincil ve ikincil veriler

gazete haberleri, raporlar tespit ve analizler için kullanılacaktır.

Page 11: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

Türkiye‟de kentlerin 1950'lerden bu yana devam eden metropolleşme özellikle kent

merkezlerinden uzak alanlarda yerleşmelerin genellikle plansız olarak gerçekleşmesine ve

kentlerin sıçramalı büyüyerek saçaklanmasına neden olmuştur. Bu türden büyüme şeklinin

planlama, hizmet kalitesi, hizmet ölçeğinde optimalitenin aşılması gibi pek çok sorunu ortaya

çıkardığı da bir gerçektir.

Nüfuslarına, büyüklüklerine ve özelliklerine bakmadan tüm belediyeleri aynı kategoride

değerlendiren tektipçi 1580 sayılı eski Belediye Yasası 1930–2004 arasındaki 75 yılda etkili

olmuştu. Hızlı kentleşme, kentlerin saçaklanması, küçük belediyeler, plansız metropolleşme,

ölçek vb sorunlarını gidermek amacıyla çok sayıda adım atılmıştır. Bunlardan en önemlileri;

1984 yılında uygulamaya konulan 3030 sayılı büyükşehir belediye kanunu, 2004 tarihli 5216

sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunudur. Bu kanunlarla büyükşehirlerin yönetim sorunları

kısmen hafifletilebilmiştir. Ancak, yerleşik alanı çok sayıda belediye ve köye dağılarak

idari/siyasi açıdan parçalanma yaşanan kimi ortanca il merkezleri ile büyük ilçe

merkezlerinde ciddi yönetim sorunları yaşanmaya devam etmiştir.

2003'te 5019 sayılı yasa, bunun yanında 5025 ve 5026 sayılı yasalar da büyükşehir

belediyelerinin genişleme süreci açısından önemli girişimlerdir. 2004 yılında çıkarılan 5216

sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile büyükşehirlerin mekansal kapsamı genişletilmiş ve

belde belediyeleri de sınır içerine dahil edilmiştir. 5216 sayılı Kanunun geçici 2‟nci

maddesiyle büyükşehir belediyesine yakın ilçe belediyeleri büyükşehir ilçe belediyesi hâline

dönüştürülmüştü. Söz konusu maddeye göre büyükşehir belediyelerinde, mevcut valilik binası

merkez kabul edilmek ve il mülkî sınırları içinde kalmak şartıyla, nüfusu bir milyona kadar

olan büyükşehirlerde yarıçapı yirmi kilometre, nüfusu bir milyondan iki milyona kadar olan

büyükşehirlerde yarıçapı otuz kilometre, nüfusu iki milyondan fazla olan büyükşehirlerde

yarıçapı elli kilometre olan dairenin sınırı büyükşehir belediyesinin sınırını oluşturmaktaydı.

2008'de 5747 sayılı Büyükşehir Belediye Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı

Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile de bu genişletme anlayışı devam

etmiştir.

Bu anlayışın son ürünü 6360 sayılı kanundur. Son düzenleme ile ölçeğe ilişkin

düzenlemelerin yanında büyükşehir sisteminde idari, mali, siyasi ve kamusal hizmetlerin

sunumu bakımından önemli değişiklikler olmuştur. 6360 sayılı Kanunla getirilen düzenleme

ile 5216 sayılı kanun başta olmak üzere pek çok kanunda değişiklik yapılmıştır. Bu kanunla

5216 sayılı Kanunun getirdiği yirmi, otuz ve elli kilometrelik dairelerin de dışına çıkmakta ve

il sınırları içinde bulunan bütün ilçe belediyeleri büyükşehir ilçe belediyesi hâline

gelmektedir. 6360 sayılı kanun il bazında bütünleşik bir kentsel yönetim anlayışını

benimseyen, iki kademeli metropoliten yönetim modeli öngörmektedir.

Genel gerekçesine göre yasanın amaçları; hizmet sunumu bakımından daha etkili ve verimli

bir yönetsel yapının inşa edileceği ve bu yapının demokratik hayata katılımı sağlamak; geniş

ölçekli planlama politikalarının uygulanması, imar bütünlüğünün sağlanması, teknolojiden

yararlanılması, nitelikli teknik personelin istihdam edilmesi ile verimliliğin artması, etkin

kaynak kullanımı ve bölüşümünün sağlanmasına katkıdır.

Yeni büyükşehir sistemi idari, mali, siyasi, imar ve planlama düzeni bakımından birçok

alanda yapısal değişikliklere yol açmıştır. Özetle yeni yasa ile birlikte idari yapıda (Tüzel

kişiliklerin kaldırılması, yeni tüzel kişilik ihdas edilmesi, idari bağlılık ve isim değişikliği,

birleşme ve katılmalar, sınır değişiklikleri ve yetki bölüşümü), mali sistemde (Yerel

yönetimlerin alacağı payların yeniden belirlenmesi ve yeni bölüşüm ilişkiler), siyasal coğrafya

(Siyasal coğrafyanın dolayısıyla seçim çevrelerinin değiştirilmesi ile birlikte temsil ve katılım

sürecinin değişmesi) temsil ve katılımda, personel yapısı, hizmet sunumu (Mülki sınırlar ile

Page 12: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

belediye sınırlarının örtüştürülmesi ile hizmet alanının genişlemesinin imar ve planlama

hizmetleri başta olmak üzere büyükşehir belediyelerinin hizmet sunumuna ilişkin

değişiklikler) ile imar ve planlama düzeninde önemli değişiklikler söz konusu olmuştur.

Dolayısıyla bu yeniden yapılanma süreci yerel yönetimlerin görev-yetki ve hizmet alanlarını

değiştirmekte, hizmet üretilen mekânsal yapının yeniden belirlenmesi ile birlikte bu hizmeti

sunan kuruluşların yapısı da buna göre yeniden düzenlenmektedir.

6360 sayılı yasa, tasarı ve yayınlanma aşamalarından itibaren yoğun eleştirilere de maruz

kalmaktadır. Bu eleştiriler; Anayasa değişikliği yapılmadan il özel idareleri, köyler ve belde

belediyelerinin tüzel kişiliklerinin kanunla kaldırılması, ilçe belediyelerinin büyükşehir ilçe

belediyesi hâline dönüştürülmesinin; il, belediye ve köy halkının mahallî müşterek

ihtiyaçlarını karşılamak için sadece tek bir tür mahallî idare kurulmasının; sadece bir yerleşim

merkezi üzerinde değil, bütün il sınırı içinde kalan yerleşim yerleri ve araziler üzerinde

büyükşehir belediyesi kurulmasının Anayasaya aykırı olduğu; il ve ilçe merkezi arasında

uzaklığı fazla olan illerde hizmet maliyetine ek olarak ulaşım maliyetinin de eklenmesi; yetki

ve görev uyuşmazlıklarının ortaya çıkması; köylerin ve ilçe belediyelerinin kaldırılıp ilçe

belediyesinin bir mahallesi hâline dönüştürülmeleri ve bunların halka sorulmandan

yapılmasının Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ve taraf olunan diğer uluslararası

belgelere de aykırı olması; büyükşehir ölçeğinin siyasal, toplumsal, yönetsel olarak optimal

ölçek olamayacağı gibi ekonomik olarak da optimal olup olmadığı tartışmalı olması; il

ölçeğinin belediye modeli ile yönetilemeyeceği; yasanın bölge yönetimleri oluşturmaya

yönelik olduğu, başkanlık sisteminin alt yapısını oluşturmak üzere çıkarıldığı, yerelde güçlü

bir merkezileşmeye yol açacağı, demokratik katılımı azaltacağı ve nihayetinde düzenlemenin

iktidar partisinin yerel seçimleri kazanmaya yönelik bir stratejisi olduğu noktalarındandır.

Çalışmada Türkiye‟de metropoliten alan kavramı ve büyükşehir belediyelerinin gelişim süreci

içinde 6360 sayılı yasanın ortaya çıkardığı yeni durum, yasaya yönelik eleştiriler ve

uygulamaya yansımaları, son yerel yönetim seçiminin ardından büyükşehir statüsü kazanan

Aydın‟dan da gözlem ve incelemelerle ele alınacaktır.

YENİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ MODELİNDE

MAHALLE YÖNETİMİ

Uğur Ömürgönülşen, Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

Uğur Sadioğlu, Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

Özet

Mahalle yönetimi ve onun kurumsal görüntüsü olan mahalle muhtarlığı, yerel yönetimler

reformu sürecinde genel olarak belediye yönetimi, özellikle de büyükşehir yönetimiyle ilişkili

olarak önemli bir dönüşüm geçirmektedir. Mahalle yönetimi, merkezi yönetimin yardımcı bir

birimi olarak ortaya çıkmış, gelişmiş ve kentteki yerel topluluğa en yakın düzeydeki

temsilciye dönüşmüştür. Böylece mahalle yönetimi, artık ve belki de olması gereken şekliyle,

belediye yönetimine yardımcı/tamamlayıcı, yerel topluluğun taleplerini, tercihlerini ve

sorunlarını belediye yönetimine taşıyan rolleri üstlenmiş bir yönetim aktörüne evrilmektedir.

Buna ek olarak, yeni büyükşehir (bütünşehir) belediyesi modelinde mahalleye dönüştürülen

köylerin ortaya çıkardığı yeni bir “kırsal mahalle” olgusu vardır. Bu çalışmada, özellikle

bütünşehir modeliyle ve yeni belediye sistemi içerisindeki rolü çerçevesinde mahalle yönetimi

Page 13: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

alan araştırmasından elde edilen veriler ışığında incelenmiş ve bu konudaki gelişmeler

değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Büyükşehir Belediyesi, Bütünşehir Modeli, Belediye Yönetimi, Mahalle

Yönetimi, Mahalle Muhtarlığı.

YENİ KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞINA PARALEL BİR DEĞİŞİM:

İNSAN KAYNAKLARI PERFORMANS YÖNETİMİ

Kamil Ufuk BİLGİN, TODAİE

Özet

Dünyanın pek çok ülkesinin 1990‟lar başındaki gündemini, kamu sektörünü oluşturan

ve özellikle geleneksel anlayışı zorlayan kamu kuruluşlarının yönetimde reform çabası olarak

“Performans” oluşturmuştur. Zira, “Administration” anlayışından “Management and

Performance” anlayışına geçiş, ABD‟de 1993 yılında çıkarılan “The Government

Performance and Results Act” yasasıyla; ve OECD tarafından tartışmaya açılan daha saydam;

daha etkili; daha müşteriye/vatandaşa yönelimli; daha esnek; ve daha performans odaklı kamu

yönetimi anlayışına ilişkin önerilerle sağlanmıştır (OECD,2005,p.10). Ancak, aslında bu

yönetsel reformların kökeni, “New Public Management” olarak ilk defa Hood (1991)

tarafından kullanılan ve Türkçeye “Yeni Kamu Yönetimi” (veya işletmeciliği) olarak çevrilen

anlayışa dayanmaktadır.

Kamu yönetimi reformu için ve özellikle performans konusunda ABD ve OECD

tarafından atılan bu adımların üçüncüsünü, 1998 yılı Kasım ayında yayınlanan ve AB‟ye üye

ülkeleri temsilen bakanların imzaladığı “Vatandaşa Sunulan Kamu Hizmetlerinin Kalitesini

Geliştirmeye İlişkin Genel İlkeler Bildirisi” (Staes, 2002, p.4) ile Avrupa Birliği‟nin attığını

görmekteyiz. Bu adım, daha sonra AB üyesi ülkelerce Avrupa Ortak Kalite Çerçevesi

“EFQM-Common European Quality Framework” adı altında, kamu kuruluşlarının kendi

kendilerini değerlendirme aracı haline getirilmiştir (Engel, 2002). Söz konusu aracın, Avrupa

Birliği‟ne üye ülke uzmanlarınca sağlanan inovasyon sonucu geliştirilerek daha uygulanabilir

olması sağlandıktan sonraki adı, Ortak Değerlendirme Çerçevesi “CAF-Common Assessment

Framework” olmuştur. CAF‟ın pilot uygulamaları yapıldıktan sonraki versiyonu, 2000 yılı

Mayıs ayında Lizbon‟da yapılan “1.Avrupa Kamu Yönetimi Kalite Konferansı”nda

sunulmuştur. Geliştirilmiş haliyle CAF, 2002 yılında Kopenhag‟da yapılan “2.Avrupa Kamu

Yönetimi Kalite Konferansı”nda, AB üyesi ülkelerin kamu yönetimi bilim insanlarına ve

uygulamacılarına tekrar sunulmuştur. Halen CAF‟ın AB üyesi 19 ülkedeki, merkez-taşra veya

yerel yönetim, eğitim-çevre-ekonomi-polis veya yargı hizmeti veren 500‟den fazla kamu

kuruluşunda, uygulanmakta olan son halinin, 2006 yılında güncellenmiş olan hali olduğunu

görmekteyiz.

AB üyesi ülkelerin kamu yönetimlerince, CAF adı altında, kurumların kendi

kendilerinin performans değerlendirmesinin yapılması, kurumsal kamu performans yönetimi

olmaktadır. Zira, “Kamu Performans Yönetimi”, kamu yönetiminde kuruluş amaçları

doğrultusunda yetki, görev ve sorumluluk alınan mal ve hizmet üretiminde, performansın/iş

başarımının sağlanması süreç ve etkinlikleri olarak tanımlanabilmektedir (Bilgin, 2004, s.20).

Page 14: TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİM REFORMLARI;YÖNETSEL VE …dosya.marmara.edu.tr/sbmyo/kamureform/Sempozyum/Sempozyum… · yapılanmaları, ileyileri, insan kaynakları ve hibe mekanizmaları

Yeni kamu yönetimi anlayışına ilişkin bu gelişmelere paralel olarak kamu personelinin

de performansının yönetilmesi söz konusudur. Zira, geleneksel personel yönetimi anlayışına,

yeni kamu yönetimi anlayışıyla getirilen değişiklik sonucu, “İnsan Kaynakları Yönetimi”

anlayışına geçilmiş (Bilgin,2011); bu anlayışın performans yönetimiyle ilgisi kurularak önce

kuramsal düzlemde “İnsan Kaynakları Performans Yönetimi-İKPY” ele alınarak

incelenmiştir. Bu inceleme sonucu İKPY, kamu yönetiminin en önemli unsuru olan kamu

insan kaynaklarının yönetiminde, onlar hakkında alınacak her türlü karar ve uygulamalarda,

daha çok/en çok performanslarına veya Türk Dil Kurumunun belirlediği karşılığa göre,

“başarım”larına bakılması anlamına gelmektedir.

İKPY, kamu performans yönetiminin bireysel çeşidini veya aşamasını oluşturmakta ve

kamu kurumlarında örgüt ve iş analizleri sonucu her iş için ayrı ayrı yapılması gereken iş ve

insan kaynakları tanımlarıyla hazırlanmaktadır (Bilgin,2007,p.93-113). Bu tanımları,

performans ölçütlerinin “Standart-Createria” ve performans göstergelerinin “indicator”

belirlenerek, insan kaynaklarının performanslarının değerlendirilmesi ve bu değerlendirme

sonucuna göre kendileri hakkında yükselme, eğitim, ücretleme, ödülleme vb. kararlar

tarafsızlıkla alınabilmektedir. Böylece, amirin de öznel değerlendirmelerinin en az olabileceği

bir yöntemi uygulamak söz konusu olabilmektedir.