TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads ›...

17
TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 TÜRKİYE ORMANCILIĞINDA ÖZELLEŞTİRME TARTIŞMALARININ 5 NİSAN KARARLARI ÇERÇEVESİNDE ve TARIM ORMAN İLİŞKİLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Doç.Dr. Osman GÖKÇE1' Orm. Yük.Müh. Ufuk 11 1-GİRİŞ Türkiye ormancılığında özelleştirme çok partili döneme geçiş olan 1950’lili yıllardan bu güne dek dönem dönem az veya çok tartışıla gelmiştir. Ormancılıkta özelleştirme de çeşitli boyutlarda o günden bugüne dek sürmektedir. Gerek dünyadaki gerekse ülkemizdeki çeşitli gelişmeler sonucu konu giderek yoğunlaşmış ve yaygınlık kazanarak Türkiye Cumhuriyeti 50. Hükümeti’nin 5 nisan Kararları adı altında somutlaşmıştır. Daha sonra irdelenecek olan bu kararlar özelleştirme konusunda ileri adımlar içermektedir. 1990 Yılı Genel Nüfus sayımına göre kırsal kesim nüfusu ülke nüfusunun yaklaşık % 43’ünü oluşturmaktadır. Kırsal kesim nüfusunun ise yaklaşık % 4Tini orman içi ve kenarında yaşayan ormanla ilgili kitle oluşturmaktadır. (DİE; 1991). Diğer yandan, yakın zamana kadar yaygın bir kabul olan orman köylerinde temel geçim kaynağının ormancılık çalışmaları olduğu yönündeki kanı yapılan araştırmalarla artık değişmiştir. Yapılan çalışmalar orman köylerindeki birinci ve ikinci temel geçim kaynağını bitkisel üretimin ve hayvancılığın oluşturduğunu kanıtlamaktadır. Orman işçiliği, çok az sayıda köy dışında, sürekliliği olmayan, yalnızca bir yan gelir kaynağı durumundadır (DURUÖZ, E.; etal; 1974). Orman köylerindeki temel geçinme kaynağının tarım olması, burada yaşayan birey, aile veya hanelerin birer tarım işletmesi olması Tarım-Orman İlişkilerinin en sıcak noktasını oluşturmaktadır. 1980’li yıllarda yoğunlaşarak somuta yanşayan özelleştirme çalışmaları ormancılık kesimini de etkisi altına almıştır. Dolayısıyla, ormancılık sektöründeki özelleştirme ile gündeme gelecek köklü değişiklikleri i ll^ E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü (ili)Orman Yüksek Mühendisi » 07

Transcript of TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads ›...

Page 1: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

TÜR KİYE ORMANCILIĞINDA ÖZELLEŞTİRM E TARTIŞMALARININ 5

NİSAN KARARLARI ÇERÇEVESİNDE ve TARIM ORMAN İLİŞKİLERİ AÇISINDAN

DEĞERLENDİRİLM ESİ

Doç. Dr. Osman GÖKÇE1' Orm. Yük. Müh. Ufuk 11

1 -GİRİŞ

Türkiye ormancılığında özelleştirme çok partili döneme geçiş olan 1950’lili yıllardan bu güne dek dönem dönem az veya çok tartışıla gelmiştir. Ormancılıkta özelleştirme de çeşitli boyutlarda o günden bugüne dek sürmektedir. Gerek dünyadaki gerekse ülkemizdeki çeşitli gelişmeler sonucu konu giderek yoğunlaşmış ve yaygınlık kazanarak Türkiye Cumhuriyeti 50. Hükümeti’nin 5 nisan Kararları adı altında somutlaşmıştır. Daha sonra irdelenecek olan bu kararlar özelleştirme konusunda ileri adımlar içermektedir.

1990 Yılı Genel Nüfus sayımına göre kırsal kesim nüfusu ülke nüfusunun yaklaşık % 43’ünü oluşturmaktadır. Kırsal kesim nüfusunun ise yaklaşık % 4Tini orman içi ve kenarında yaşayan ormanla ilgili kitle oluşturmaktadır. (DİE; 1991). Diğer yandan, yakın zamana kadar yaygın bir kabul olan orman köylerinde temel geçim kaynağının ormancılık çalışmaları olduğu yönündeki kanı yapılan araştırmalarla artık değişmiştir. Yapılan çalışmalar orman köylerindeki birinci ve ikinci temel geçim kaynağını bitkisel üretimin ve hayvancılığın oluşturduğunu kanıtlamaktadır. Orman işçiliği, çok az sayıda köy dışında, sürekliliği olmayan, yalnızca bir yan gelir kaynağı durumundadır (DURUÖZ, E.; etal; 1974).

Orman köylerindeki temel geçinme kaynağının tarım olması, burada yaşayan birey, aile veya hanelerin birer tarım işletmesi olması Tarım-Orman İlişkilerinin en sıcak noktasını oluşturmaktadır. 1980’li yıllarda yoğunlaşarak somuta yanşayan özelleştirme çalışmaları ormancılık kesimini de etkisi altına almıştır. Dolayısıyla, ormancılık sektöründeki özelleştirme ile gündeme gelecek köklü değişiklikler i

i ll ̂E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

(ili)Orman Yüksek Mühendisi

» 07

Page 2: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

tanmsal kesimi de önemli boyutlarda etkileyecektir. Ormancılıktaki özelleştirme, orman köylerindeki tarım işletmelerinde dolayısıyla Tarım-Orman ilişkileriyle kırsal kesimin genel yapısında köklü değişimlere neden olabilecektir.

Aynca temel uğraşısı tanm olmasına karşın tarımsal amaçlarla kullanılabilir toprakların yetersizliği orman köylerinde tarımsal üretimin temel yapısının köktenci çözümlerle iyileştirilebileceğini ortaya koymaktadır. Orman köylerinin tarımsal yapısının çözüme ulaştınlması Türkiye tarımının temel yapısının da iyileşmesine etkisi olacaktır kuşkusuz. Yukanda da vurgulandığı gibi bu kesimin oranı ülkemizdeki kırsal kesim içerisinde önemli bir paya sahip bulunmaktadır. Dolayısıyla ormancılıktaki özelleştirmenin çeşitli etkileri ortaya çıkacaktır. Bu etkiler ormancılık kesimi yanısıra tarım kesimini de etkileyecektir. Konu geniş bir kitleyi ilgilendirmesi bakımından oldukça önem taşımaktadır. Oysa tarım kesiminin konuya gerektiği düzeyde ilgili olduğu görülememektedir. Ormancılıktaki özelleştirmenin etkileri ormancılık kesimi kadar tarım kesimine de yansıyacağından ilginin bu konuya odaklanması amaçlanmaktadır.

2- 5 NİSAN KARARLARI, ORMANCILIK VE TARIM

5 Nisan 1994 Tarihinde Türkiye Cumhuriyetinin 50. Hükümeti tarafından açıklanan Ekonomik Önlemler Uygulama Planı önce ülke için genel bir değerlendirme yaparak İç Borç, Kamu Açığı, Dış Ticaret, Cari İşlemler Açığı ve Dış Borç bunalımına ülkenin girdiğini ve ekonomimizin ciddi bir krizin eşiğine geldiğini açıklamaktadır. Ekonomik Önlemler ve Uygulama Plam'nın amacı ise,” enflasyonu hızla düşürerek, Türk lirasına istikrar kazandırmak, ihracat artışını hızlandırarak, ekonomik ve sosyal kalkınmayı sosyal dengeleri de gözeten sürdürülebilir bir temele oturtmak, bir taraftan ekonominin hızla istikrara kavuşturulması sağlanmaya çalışılırken, diğer taraftan istikrarı sürekli kılacakyapısal reformları da gerçekleştirmek..." şeklinde belirtilmektedir. Karalann temel ilkesini ise, " üretim yapan, sübvansiyon bir devlet yapısından, ekonomide piyasa mekanizmasının tüm kurum ve kurallarıyla işlemesini sağlayan ve sosyal dengeleri gözeten bir devlet yapısına geçmek..." olarak saptamaktadır.

Plan daha sonra, Kamu Mâliyesi, Kamu Kesimi Borçlanma Gereği ve Finansmanı, Döviz Kuru, Ücret ve Fiyat Politikaları, Merkez Bankası ve Bankacılık Kesimi İle İlgili Tedbirler, Sermaye Piyasası İle ilgili Tedbirler ve ihracatla ilgili durum saptamasına yer vermektedir. Bu saptamalardan sonra planın başarısı için bir takım yapısal düzenlemelerin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, Vergi Reformu. Özelleştirme, Tarımsal Destekleme Politikaları ve Kamu Kesiminde İstihdamın Rasyonalizasyonu konularında köklü değişikliklerin yapıldığı/yapılacağı gibi çeşitli düzenlememden söz edilerek özelleştirme ile ilgili önemli yeni saptamalrda bulunulmaktadır. Kararlarda özelleştirme çok önemli bir noktayı osurm aktadır “ 1986 yılından itibaren yürütülmeye çalışılan özelleştirme

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

108

Page 3: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

Hükümetimiz tarafından ekonomide verimlilik ve etkinlik arayışı şeklindeki yeni bir anlayış ve atılımcı bir yaklaşımla değerlendirilmektedir" denilmektedir. Özelleştirmenin ekonomik programın önemli birparçası olduğu dile getirilerek, özelleştirmenin alt yapı sorunlarının çöümlenerek özelleştirmeye hız, hacim ve etkinlik kazandırılacağı ve ilk aşamada halen Kamu Ortaklığı tarafından tüm hazırlıkları tamamlanmış olan Et ve Balık Kurumu ile Yem Sanayii’nin özelleştirme işlemlerinin en kısa sürede sonuçlandırılacağı belirtilmektedir.

Bu bağlamda, ekonomik programın özelleştirmedeki kararlılığını "... özelleştirilmelerine imkan bulunmayan tesisler kapatılacak ve aktifleri satılmak suretiyle devredilecektir. ...” ifadesi açıkça ortaya konulmaktadır. Diğer yandan, “ KIT’ler, Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri ve diğer kuruluşlar aracılığıyla yürütülen Tarımsal Destekleme Politikasındaki yanlışklar, bu kuruluşların finansman açıklarının artmasına neden olmuştur. Dünya fiyatlarının üstünde seyreden destekleme fiyatlan bazı ürünlerde ekim alanlarının aşırı genişlemesine, üretim fazlası oluşmasına ve devletin aşırı alımlar yaparak yüksek stok maliyetlerine katlanmasına neden olmaktadır.” denilmekte, tarım satış kooperatifleri birliklerinin kamu finansmanı üzerindeki yükü azaltılarak, birliklerin devlet tarafından tahsis edilen kaynakları sanayi tesislerinin finansmanında kullanmaları önlenecek, sanayi işletmelerinin ipotek, haciz ve tasviye yasağı dışında tutulması(nın) sağlanacağı belirtilmekte, ayrıca; “ Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen fonksiyonların bir kısmı İl Özel İdarelerine aktarılacaktır. ...” saptamasına yer verilmektedir (T.C. Başbakanlığı, 1994).

Diğer yandan, orman içi ve çevresinde yaşayan ve temel geçim kaynağını tarımın oluşturduğu bu köylerde yetiştirilen ürünlerde, büyük ve küçük işletmeler itibariyle, işletme sayısı ve ekilen alan bakımından hububat ilk sırada yer almaktadır. Şekerpancarı ve tütün de sıralamada önemli bir yer tutmaktadır (ÇAĞLAR, Y., 1986). 5 Nisan 1994 tarihinde açıklanan ve Ekonomik Önlemler Uygulama Plam’ın Yapısal Düzenlemelerine ilişkin saptamalarında yer alan Tarımsal Destekleme Politikası alt bölümündeki ”... Devlet tarafından tarımsal destekleme alımı kapsamı daraltılacaktır. Hububat, şekerpancarı ve tütün bu kapsamda tutulacak, diğer ürünler kapsamdan çıkarılacak tır. Bu üç üründeki destekleme fiyat ayarlamaları 1994 yılında maaş ve ücretlerde öngörülen politikalarla tutarlı olarak tespit edilecektir." Şeklindeki yaklaşım, 5 Nisan Kararlarının ormancılık kesimi ve tarıma yönelik ne gibi önlemleri grtirdiğinin en somut örneğini oluşturmaktadır.

3- Ormancılıkta Özelleştirme

Ormancılıkta özelleştirme uzun yıllarda beri tartışılmaktadır Ülkemizde özellikle 1980'li yıllarda yoğunlaşan özelleştirme yaklaşımları ormancılık kesiminde de yerini almış bulunmaktadır.

109

Page 4: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

Özelleştirme kavramı “devletin ekonomik faaliyetlerini azaltmak veya tamamen kaldırmak amacıyla, dar anlamda kamu iktisadi teşebbüslerinin, geniş anlamda devletin sahip olduğu her türlü mal varlığının özel mülkiyete devredilmesi" olarak tanımlanmaktadır (ATASOY,V.:1993). Özelleştirme politikalarının çeşitli amaçlar taşıdığı görülmektedir. Bu amaçlar; ekonomik, siyasal ve sosyal amaçlar olarak anlatılmaktadır.

E k o n o m i k a m a ç l a r ;

A) Makro Ekonomik Amaçlar: Devletin ekonomik alandaki ağırlığını azaltmak ve piyasa mekanizmasını yeniden düzenlemek, böylelikle ekonomik düzenin etkinliğini artırmaktır.

B) Mikro Ekonomik Amaçlar: Özelleştirilmiş şirketlerin işleyişini ekonomik alanda olduğu kadar mali alanda da iyileştirmektir.

Siyasal Amaçlar:Öncelikle özelleştirilen kuruluşların finansmanı açısından, özelleştirme

sonucu bütçe baskıları hafiflerken, kamu aktiflerinin devredilmesi sonucu önemli bir gelir kaynağı sağlanmaktadır. Bunun sonucu özelleştirme, hükümetlere kısaca tasarruf tedbirleri denilen, harcamaların azaltılması gibi oldukça güç olan işlemlerden vazgeçme olanağı vermektedir.

Sosyal Amaçlar:1- Hisse senetleri sahipliğini yaygınlaştırmak ve sayıca artırmak, bir başka

deyişle sermayeyi tabana yaymaktır. Hisse senedi sahiplğinin yaygınlaştırılması, serbest piyasa kurallarının daha geniş kitleler tarafından benimsenmesini sağlamaktır. Burada güdülen sosyal amaç; geniş kitleleri sermayenin, tabana yayılması amacıyla hisse senedi sahibi yaparak gelir düzeylerini artırmak, bu yolla refahı biraz daha yaygınlaştırmaktır.

2- Geniş kitleleri sermayenin tabana yayılması amacıyla hisse seneti sahibi yaparak gelir düzeyini artırmak, bu yolla refahı biraz daha yaygınlaştırmaktır.

3- İşletmelerin sermayesine çalışanların katılmasını sağlamaktır. Uygulamada birçok ülke, işletmelerde sosyal havayı iyileştirmek ve çalışanların firmalarının daha iyi çalışması konusunda ilgilerini artırmak için, hem kamu aktiflerini devrederken, hem de şirketlerin özelleştirilmesinde, çalışanların pay . almasını teşvik etmektir(ATASOY, V.: 1993). Diğer yandan 1986’da tamamlanan Özelleştirme Master Programında özelleştirmenin amaçları şöyle sıralanmıştır:

a- Piyasa mekanizmasını daha etkin kılması için kamu kuruluşlarını özel sektöre transfer etmek,

110

Page 5: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1964

b- Sermaye piyasasını genişletmek ve hisse senedi satışlarının daha geniş bir tabana yayılmasını gerçekleştirmek,

c- İktisadi devlet kuruluşlarının devlet bütçesi üzerinde yarattığı mali yükü azaltmak,

d- Hâzineye çeşitli harcamaları için kaynak yaratmak (TÜSİAD.Görüş, Eylül;1993).

Uygulamada ortaya çıkan çok çeşitli özelleştirme yöntemleri vardır. Ancak bu yöntemlerin tümü de şu üç kategoriden birine dahil edilebilir:

A- Kamu girişimlerinin mülkiyet ve yönetiminin kısmen ya da tamamen özelleştirilmesi,

B- Kamusal malların üretiminin özelleştirilmesi,C- Kamusal malların finansmanın özelleştirilmesi,A- Mülkiyetin ve Yönetimin Özelleştirilmesi

1- Yurtiçi sermaye piyasası kanalıyla hisse senedi satışıa- Birinci el piyasasında hisse senedi satışı (satılacak hisse senetlerine sahip

olan kuruluşun doğrudan satış işlemi)b- İkinci el hisse senedi satışı (menkul kıymet borsalarında satış işlemi) c- Hisse senetlerinin aracı kurumlara veya aracı kurumlar eliyle satışı

(undervvriting işlemi).

2 - Yurtdışı semaye piyasası kanalıyla hisse senedi satışıBu yöntemler çeşitli ülkelerde değişik nicelik ve niteliklerde

uygulanmaktadır.

B- Kamusal Malların Üretiminin Özelleştirilmesi

Kamusal mal ve hizmetlerin üretiminin çeşitli yollarla özel kesime bırakılması söz konusudur. Bunlar:

1- Finansal kiralama (leasing)2- Yönetim devri (management contract),3- İhale (contracting out),4- İmtiyaz hakkının devri (franchising),5- Ortak girişim (joint venture),6- Üretimi durdurarak tüketiciyi destekleme; kupon yönetimi

(Grants/vouchers),7- Kamu tekellerinin kaldırılması,8- Gönüllü organizasyonların teşviki, olarak sıralanabilir.

C- Kamusal Malların Finansmanının Özelleştirilmesi

111

Page 6: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

Kamusal mal ve hizmetlerin devlet tarafından üretilmesine devam edilmekle birlikte, bunların finansmanı devlet bütçesi yerine harçlarla ya da satış gelirleriyle karşılanmaktadır. Öğretim-eğitim ve sağlık hizmetleri ile otoyolların paralı hale getirilmesi bu uygulamanın örnekleridir (SUÇMEZ, H., YILDIRIM, Ş., 1993).

Batı ve Doğu Avrupa ülkelerindeki özelleştirme ortamının karşılaştırılmasıyla oluşan çalışmada, başarılı bir özelleştirme programının uygulanması için gerekli koşular;

1- Gelişmiş sermaye piyasalarının varlığı,2- Tasarruf düzeyinin yeterli oluşu ve farklı tasarruf araçlarının varlığı,3- Özelleştirilecek şirketlerin değerinin tesbiti,4- Mülkiyet haklannın sağlam bir temele oturmuş olması, genelde hukuki

çerçevenin sağlamlığı,5- Mal ve emek piyasalarının düzgün işlemesi,6- Rekabetin varlığı,7- Pazarlama becerilerinin gelişmişliği,8- Politik kararlılık,9- Kamu oyunun izlenen politikalar hakkında sürekli bilgilendirilmesi,

üreticiler ve tüketicilerin yapılan çalışmalardan haberli olması ve bunları onaylaması, şeklinde sıralanmaktadır(TUSlAD, Görüş, Eylül, 1993).

Türkiye Ormancılığında özelleştirme tartışmaları yeni değildir. Bu tartışmalar ilk defa 1950 yılında DP ile başlayan çok partili siyasal yaşama geçişle birlikte oluşmuş ve süre gelmiştir. Daha sonraki yıllardaki hükümet ve siyasal parti program ve tüzüklerinde konuya ilişkin çeşitli saptamalara yer verilmiştir. Ormancılıktaki özelleştirme tartışmaları ve boyutlarına girmeden önce Dünya'daki AT’taki ve Türkiye’deki Ormancılık rejimine kısaca bakmakta yarar vardır FAO Tarafından yayınlanan 1980 yılı dünya ormanları kaynaklarına ilişkin bilgilere göre dünya orman alanı yaklaşık 4.3 milyar hektardır.Ormanlık alan oranı ise %32,3 olarak verilmiştir. Dünyadaki normal (verimli) ormanların hemen yarısı tropik ve subtropik rejonların gelişmekte olan ülkelerinde yeralmaktadır. Verimli ormanların öteki yarısı ise başta Rusya, Kanada ve ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerde bulunmaktadır. Dünya'da kişibaşına düşen verimli orman alanı 0,7 ha'dır. Gelişmiş ülkeler kişibaşına düşen normal orman alanı bakımından gelişmekte olan ülkelere nazaran 3 kat daha zengindirler.

Dünya'da yapraklı ormanlar hakim durumda olmakla beraber, bu durum rejonlara göre değişmektedir. İbreli ormanları çoğunlukta olan rejonlar K Amerika .Avrupa ve Rusya'dır. Diğer rejonlarda ise yapraklı ormanların oranı daha yüksektir.

Avrupa Topluluğu’nun orman alanı 52 milyon ha. dolayındadır. Bu miktar orman alanı, topluluk genel alanının % 20'sini kaplamaktadır. AT ülkelerinden orman alanları genel alanlarının %20'sini geçenler B.Almanya (%29), Lükseburg (%32) ve tamamen akdeniz ülkesi olan Fransa (%25,5), İtalya (%21,1), Yunanistan (%43,5), İspanya (%23,4), Portekiz (%33,3)dir AT'da yapraklı ve ibreli orman alanlarıda ülkeden ülkeye değişmektedir. Yapraklı orman alanı yüksek olan ülkeler

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1904

118

Page 7: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

Lüksemburg (%61.1), Fransa (%65), İtalya (%80) ve Yunanistan (%81,4)dir. İbreli ormanlar ise İrlanda (%79,5), B.Almanya (%69), ingiltere(%66), Danişmarka ((%66,3) ve Hollanda (%60) da çoğunluktadır. Diğer ülkelerde ise yapraklı ve ibreli ormanlar oranları birbirine yakındır.

Envanteri yapılmış bulunan dünya ormanlarının %77'si kamu mülkiyetinde, %23'ü de özel mülkiyettedir. Bu iki tip mülkiyet çeşitinin farklı bölge ve ülkedeki oranları, doğal olarak sosyal, ekonomik sistemleri yansıtmaktadır. Kamu orman mülkiyeti Rusyada % 100 olmasına karşılık, bu oran Avrupada % 47 ’dir. Avrupa ülkelerindeki kamu orman mülkiyeti, devlet ormanları ile köy, kasaba, çeşitli kurum ve kuruluşlarına ait ormanlarını kapsamaktadır. Özel ormanlar ise kişi, aile, firma ve çeşitli birliklere ait ormanları içermektedir. Yakın doğu ülkelerinde özel orman mülkiyetleri ihmal edilecek düzeyde olup, Doğu Avrupa ormanlarının % 90'dan çoğu kamu mülkiyetindedir. Ormanların özel mülkiyette bulunuşu yaygın şekilde Kuzey ve Orta Avrupa ülkelerinde görülmektedir. Kamu orman mülkiyetlerinin ve özellikle devlet ormanlarının yönetim ve işletilmeleri .genellikle devlet tarafından veya devletçe görevlendirilmiş kamu kuruluşlarınca olmaktadır. Özel orman mülkiyetlerinin yönetilmesi ve işletilmesi ise, genellikle sahipleri tarafından olmakta ve bazı ülkelerde de bu ormanlar üzerinde devlet denetimi ve yardımları biçiminde görülen çeşitli nitelikteki kamu müdahalesi söz konusu olmaktadır AT'da ormanlarının mülkiyet durumu ülkeler itibariyle farklılık göstermektedir. Kamu ormanları İrlanda (%85,0) ve Yunanistanda (%82,6) hakim durumdadır Özel ormanları çoğunlukta olan ülkeler ise Danimarka ( %65,6), Fransa ( %74,0) . ispanya (% 66,0), Portekiz (81,5) ve İtalya (60,3)dır Diğer ülkelerde kamu ve özel ormanlar dengeli durumdadır (ÖZDÖNMEZ, M., etal, 1989).

Ülkemiz orman alanları yaklaşık olarak 20.2 milyon ha. civarındadır Bu miktar orman alanının ülke alanına oranı ise % 26 dolayındadır Ülke orman alanlarının işletme şekillerine bakıldığında; iyi Koru % 30.6, Bozuk Koru % 23.5, İyi Baltalık % 13.3 ve Bozuk Koru ise % 32.6 oranında bulunduğu görülmektedir (ÖZDÖNMEZ, M., etal; 1989).

Ormancılık tarihi incelendiğinde görüleceği gibi ormancılığa ilişkin ilk yasal düzenleme 1869 yılında yürürlüğe giren Orman Tüzüğü (Nizamname) dir. Arada geçen süre içerisinde belli konulara yönelik olarak yürürlüğe konulan kimi yasal düzenlemeler olmakla birlikte ormancılığımızı bütünüyle kapsayan bilimsel, teknik ve çağdaş ormancılığa doğru gidilmesine ilişkin yasal düzenleme 1937 tarihli ve 3116 sayılı Orman Yasasıdır.

Bu yasa, ormancılık gündemine getirdiği birçok yaptırımın yanı sıra, ormanların işletilmesinde Devlet Orman işletmeciliğini benimsemektedir. Daha önceki yıllarda, ormanların yönetim ve işletilmesi, sözleşmeli olarak, yerli ve yabancı-özel ve tüzel kişilerce yapılmaktaydı. Ormanlara önemli ölçüde zarar verdiği de saptanan bu tür uygulamalara 1937 yılında son verildikten sonra başlayan Devlet Orman İşletmeciliği değişik zamanlardaki farklı uygulamalara konu olduğu gibi, günümüzde de, sürdürülmektedir.

113

Page 8: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

1961 Anayasasının 131. ve 1982 Anayasasının 169.maddesi, “devlet ormanlanna ilişkin sınırlann daraltılamayacağını devlet ormanlarının yönetim ve işletilmesinin devlet adına Orman Bakanlığınca yapılacağını, vb. birçok yaptınmfiçermektedir. Ayrıca, yönetmelik, vb. yasal düzenlemelerdeki benzeri yaptırımlarda ormancılık etkinliklerinin yürütülmesinin yasal dayanakları oluşturulmuştur. Halen devlet mülkiyetinin dışındaki orman alanı toplam olarak 20.681.8 hektardır. Bu alanlara 124.000 Ha. kavak ve 5663 Ha. okaliptüs alanları da eklendiğinde ülkemizdeki toplam devlet mülkiyeti dışındaki orman alanı 150.344 hektar olmaktadır. Dikkate alınmasında yarar bulunan bir husus da: ülkemizdeki ormancılığa ilişkin mülkiyet rejimidir. OsmanlIlardan başlayarak günümüze gelinceye kadar ülke ormanlarının önemli bir bölümünün sahibi hep devlet olmuştur ve bu husus 1982 Anayasasının 169. maddesiyle de güvence altına alınmış bulunmaktadır..

Türkiye ormancılık kesimindeki özelleştirmeci yaklaşımların dayandırıldığı gerekçeler;

a- Ormancılık çalışmalarına özellikle de ağaçlandırma çalışmalarına hız kazandırılması,

b- Ormana teknik personele OGM dışında çalışma olanaklarının yaratılması, c- Ormancılık çalışmalarının artırılması,d- Ormancılık araç ve gereçlerinin daha verimli ç alıştırılabilmesi, e- Ormancılık çalışmalarına ormancı teknokratlara saygınlık kazandırılması, f- Ormanların korunması, şeklinde sınıflandırılmaktadır (ÇAĞLAR,Y.; 1994).

Türkiye ormancılığında bu güne kadar yapılan özelleştirme uygulamaları ise;1- Devlet Ormanı Sayılan Alanların Dağıtılması,2- Devlet Ormanı Sayılan Alanlarda Hususi Ormanlara Ait Hükümlere

Göre’Yararianılmak Üzere Orman Yetiştirilmesi.”3- Devlet Ormanı Sayılan Alanların Ormancılık Dışı Amaçlarla

Kullandırtılması,4. Ormancılık Çalışmalarının Müteahhitlere Yaptırılması,5 Karma Ormancılık Çalışmaları, şeklinde beş başlık altında

sınıflandırılmaktadır (ÇAĞLAR, Y., 1986).

Türkiye ormancılığında bu güne kadar yapılan özelleştirme uygulamaları sonucunda, çeşitli yasal ve anayasal değişiklikler yoluyla toplam 1.315.318 ha. alan orman, orman sınırları dışına çıkarılarak ormansızlaştırılmıştır. Bunun yanısıra özel ormanların kurulmasının teşviki ile ilgili çeşitli yasal düzenlemeler de getirilmiştir. Ancak bu yolla orman kurulması kimi yerel ve-küçük bir alandan öteye gidememiştir. Devlet ormanı sayılan alanların ormancılık dışı amaçlarla kullanılması kapsamında ortaya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası çıkmaktadır. Bu yasayla turizm bölge ve merkezlerindeki ormanlık alanlar içerisine çeşitli tesislerin kurulması olanaklı kılınmıştır. Ayrıca, turizmin gelişmesi ve turizm hizmetleri bakımından önemli görülen çeşitli tesislerin doğal parklar ile milli park alanları

114

Page 9: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

içerisine yapılabilmesi olanaklı kılnmasıyla ormanların özelleştirme girişimleriyle ormancılık dışı amaçlarla kullanımı gerçekleştirilmiştir.

Ormancılık çalışmaların devlet orman işletmesince yapımı 3373 sayılı yasayla değiştirilerek 15.870 ha. arazide ağaölandırma öncesi hazırlık, 98.000 ha. Alanda orman amenajman planı ve yaklaşık 1000 km. orman yolu müteahhitlere yaptırılmıştır. Ormancılık kesimdeki özelleştirme çabalarının belki de olumlu sayılabilecek olan boyutu karma ormancılık çalışmalarıdır.Bu çalışmalarla ağaçlandırma alanları çevresindeki köylülerin bu alanlara zarar vermeleri ekonomik durumlarına bir katkıda bulunulmakla sağlanmaktadır (ÇAĞLAR, Y.;1994)

Türkiye ormancılığındaki olası özelleştirme şekilleri ise,

1- Devlet orman alanlarının mülkiyetinin özelleştirilmesi,2- Devlet ormancılık çalışmalarının özelleştirilmesi,3- Devlet ormanlarının finansmanının özelleştirilmesi, şeklinde

sınıflandırılabilir (COŞGUN, U., 1994).

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 6-9 EYLÜL 1964

Türkiye’de ormanların özelleştirilmesine yönelik olanak ve koşulların bazılarını şöyle saptamak mümkündür. *

* Ormanların gördükleri işlevlerin tümü de özelleştirilebilir nitelikte değildir ve bu işlevlerin birbirinden ayrılarak muhasebeleştirilebilmesi olanaklı olmamaktadır.

* Türkiye Orman İşletmeciliğinin temel ya da birinci amacı her durumda ekonomiklik ve karlılık olmamaktadır.

* Türkiye’deki iklim ve arazi koşullarıyla ormanların özellikleri (verim gücü, yersel dağılımı, yaşı, yapıları) ormancılık çalışmalarının ağırlıkla kamu hizmeti olarak yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

* Ormanlar ve ormancılık çalışmaları özelleştirilmeden de orman işletmeciliğinin verimlileştirilebilmesi. ormanların korunabilmesi, ağaçlandırma başta olmak üzere ormancılık çalışmalarının daha hızlı ve yaygın yapılabilmesi olanakları bulunmaktadır.

* Başta sınırlandırmanın bitirilmesi ve mülkiyet sorunlarının çözümlenmesi olmak üzere ormancılık iş ve işlemlerinin tanımları, zaman ve yöntem analizleri vb alt yapı gereklerinin hiçbiri henüz bulunmamakta ve kısa zamanda da yerine getirilmesi olanaklı görülmemektedir.

* Türkiye’de sermaye sınıfı, verimli ormanların özelleştirme bedellerini ödeyebilecek birikime sahip bulunmamaktadır. Kaldı ki Türkiye'de ormanların arazi ve orman değerleri de belirlenmemiştir. Ayrıca; Türkiye'deki sermaye sınıfının

115

Page 10: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

davranışsal özellikleri, gelenek ve görenekleri ormanları ormancılık biliminin gerekleri doğrultusunda işletmelerine ve ormancılık çalışmalarını ormanlara zarar vermeksizin yapma duyarlılığını göstermelerine olanak vermemektedir.

* Türkiye'deki orman alanları içerisinde verimsiz ormanlar çoğunluğu oluşturmaktadır. Bu ormanların dağılımları da verimli sayılabilecek ormanlardan ayrılmalarına olanak vermeyecek denli içiçe bulunmaktadır. Yani, Türkiye'de verimli sayılabilecek ormanlar blok alanlar oluşturmamaktadır.

* Orman köylüleri çeşitli biçimlerde yararlandıkları ormanlara eylemli olarak da sahip çıkmaktadırlar. Ancak, bu yararlanmanın sınırlan da kesinlik taşımamaktadır.

* Özelleştirme kapsamında ormanlara sahip olacakların özelliklerini (köylü- kentli hangi yöre ve toplumsal sınıflardaki kitleler) nesnel olarak belirlemek, önceliklendirmek şimdilik mümkün değildir. Bu durumun belirlenebilmesi ve önceliklendirilebilmesi toplumsal uzlaşmayı gerektirmektedir. Ancak ne böyle bir uzlaşma ve ne de uzlaştırma çabaları bulunmamaktadır.

Yukarıda bazıları verilen ormacılıktaki özelleştirme olanakları daha doğru bir değişle olanaksızlıklarının çözümü aynı zamanda ormancılıktaki özelleştirmenin de koşullarını oluşturmaktadır.

4. Orman-Tarım İlişkileri ve Ormancılıktaki Özelleştirmenin Tarım Üzerindeki Olası Etkileri

Türkiye ormancılık rejimi, kırsal kesimin toplumsal ve ekonomik yapısını biçimlendiren yerleşim yerlerinin doğal koşulları ve benzeri etmenler dikkate alındığında Türkiye'deki Tarım-Orman İlişkilerini şu başlıklar altında özetlemek mümkündür:

1- Arazi Kullanım Açısından Orman-Tarım İlişkileri,2- Orman İçi Yerleşim Açısından,3- Kollektif Ormancılık Yararları Açısından,

1 - Arazi Kullanım Açısından Orm an-Tarım İlişkileri

Ülkemizde Tarım-Orman ilişkilerinin odaklandığı temel noktayı mülkiyet durum oluşturmaktadır. Ülkemiz topraklarının arazi kullanım yetenek sınıflaması mülkiyet sorununun ilk aşamasını oluşturmaktadır. Arazi kullanım yetenek sınıflaması ise, arazilerin işlenebilme, kültür bitkisi yetiştirme, mer’acılık, orman, av-rekreasyon ve yaban hayatına uygunluk vb. gibi yönlerden yapılan bir sınıflamayı oluşturmaktadır. Bu sınıflama toprakların hangi sektörlerce kullanılması gereğini vurgulamaktadır. Bu açıdan bakıldığında ülkemiz topraklarının arazi kullanım yetenek sınıflarının oluşturulduğu görülmektedir. Ancak bu sınıflamaya uygun bir arazi kullanımından sözetmek mümkün olamamaktadır. Uzun yıllardan beri sürüp giden yanlış uygulamalr sonucunda doğal denge bozulmuş ve ülkemiz

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

116

Page 11: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

büyük zararlara katlanmak zorunda kalmıştır Toprak taşınması, su kaybı, sel felaketleri, iklimin olumsuz yönde değişmesi vb. Biçiminde ortaya çıkan bu zararlı sonuçların temelinde yanlış arazi kullanma ve özellikle ormanlık alanların güncel yararlar uğruna tarım ve endüstri alanı haline getirilerek azaltma olgusu yatmaktadır (GÜLEN,i.,etal; 1981).Bu açıdan Tarım-Orman ilişkileri sürekli bir sorun yaşamaktadır. Topraksu Genel Müdürlüğü'nün Türkiye çapında yapmış olduğu çalışma ve etüdlere göre, arazi kabiliyet sınıflaması sonuçları itibariyle ülke topraklarının % 34.1 'i tarıma uygundur. Halen bu oran, aşılmış durumdadır ve ülke topraklarının % 36.6'sında tarım yapılmaktadır. Fiilen orman olarak gösterilen 20 milyon ha. alan içerisinde de yasal olmayan yollarla fiilen tarım yapılan çok sayıda küçük alanlar bulunmaktadır. Böylece fiilen tarım yapılan toprakların, yapılması gereken sınırlan çoktan aştığı açıkça görülmektedir. Arazi kullanma yetenek sınıflamasına göre, 51 3 milyon ha. tutarındaki V., VI., VII Ve VIII Sınıf alanlar hiç bir şekilde tarıma tahsis edilmemelidir. Zira, bu alanlar uluslararası ortak bilimsel tesbitlere göre, vejetatif örtüsü hiç bir şekilde kaldırılmaması gereken yerlerdir. Bunlardan özellikle ülke topraklarının % 46.6'sını oluşturan VII. Sınıf arazi büyük bir ihtimalle sadece orman olarak kullanmaya uygundur. Halbu ki halen orman olarak kullanılan arazinin oranı % 26'dan ibarettir. Bu da bir kısım orman arazisinin yanlış bir şekilde başka amaçlarla kullanıldığını kanıtlamaktadır. Oysa ülkemizin topografik ve morfolojik yapısı ormanlık alanların asla azalmasına olanak vermemektedir. (GÜLEN,İ., etal; 1981). Diğer yandan, kısmen V. Sınıf esas itibariyle VI. Ve VII. Araziler olan orman alanları, işlemeli tarıma uygun olmayan arazileri oluşturmaktadır. Ne ki, orman içi ve çevresindeki kitlenin yaşadığı ortam ise kısmen V. Sınıf, daha yoğunluklada VI. VeVII. Sınıf alanlar olmaktadır (Topraksu Genel Müdürlüğü; 1978). Orman içi ve çevresindeki bu kitlenin temel geçim kaynağını bitkisel üretimin ve hayvancılığın oluşturması söz konusu alanların tarıma yönelik kullanılmasıyla marjinal tarım alanlarını oluşturulduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.

Marjinal tarım alanları ve tarım yapılması bir yönüyle ülke tarımsal yapısına yönelik ortalamaları düşürmekte, diğer yönüyle de bu alanlarda ormancılık yapılmasını olumsuz yöndeetkilerken orman olması gereken alanların yok olmasına neden olmasıyla Tarım-Orman İlişkilerini etkilemektedir. Ormanların azaltılması etkilerini yavaş yavaş ve sinsice gösterir ve 5, 10, 20, yıl hiç bir değişiklik meydana gelmemiş gibi geçer. Fakat bir anormal yağış yılı, bu sinsi ve dikkati çekmeyen gidişi gözler önüne serebilir. Örneğin, 1989 yılındaki Trabzon sel felaketi gibi.

Belirli oranlarda da olsa arazi kullanım sınıfları saptanmış olması Tarım- Orman İlişkilerindeki bir başka sorunu mülkiyetin kime ait olduğu sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu açıdan da Tarım-Orman İlişkileri çözülmesi güç bir sorunu yaşamaktadır. Öyle ki ilk ormancılık yasasının çıkış yılından günümüze dek orman alanlarının ancak % 49’unun kadastrosunun yapılmış olması bu sorunun boyutlarını ortaya koymaktadır. Bu açıdan bakıldığında ülke ormanlarının % 51’nin kadastrosunun yapılamaması yani geçen 57 yıllık sürede büyük oranda mülkiyetin

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

117

Page 12: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

Kamusal mal ve hizmetlerin devlet tarafından üretilmesine devam edilmekle birlikte, bunların finansmanı devlet bütçesi yerine harçlarla ya da satış gelirleriyle karşılanmaktadır. Öğretim-eğitim ve sağlık hizmetleri ile otoyolların paralı hale getirilmesi bu uygulamanın örnekleridir (SUÇMEZ, H., YILDIRIM, Ş , 1993).

Batı ve Doğu Avrupa ülkelerindeki özelleştirme ortamının karşılaştırılmasıyla oluşan çalışmada, başarılı bir özelleştirme programının uygulanması için gerekli koşular;

1- Gelişmiş sermaye piyasalarının varlığı,2- Tasarruf düzeyinin yeterli oluşu ve farklı tasarruf araçlarının varlığı,3- özelleştirilecek şirketlerin değerinin tesbiti,4- Mülkiyet haklannın sağlam bir temele oturmuş olması, genelde hukuki

çerçevenin sağlamlığı,5- Mal ve emek piyasalarının düzgün işlemesi,6- Rekabetin varlığı,7- Pazarlama becerilerinin gelişmişliği,8- Politik kararlılık,9- Kamu oyunun izlenen politikalar hakkında sürekli bilgilendirilmesi,

üreticiler ve tüketicilerin yapılan çalışmalardan haberli olması ve bunları onaylaması, şeklinde sıralanmaktadır(TUSİAD, Görüş, Eylül, 1993).

Türkiye Ormancılığında özelleştirme tartışmaları yeni değildir. Bu tartışmalar ilk defa 1950 yılında DP ile başlayan çok partili siyasal yaşama geçişle birlikte oluşmuş ve süre gelmiştir. Daha sonraki yıllardaki hükümet ve siyasal parti program ve tüzüklerinde konuya ilişkin çeşitli saptamalara yer verilmiştir. Ormancılıktaki özelleştirme tartışmaları ve boyutlarına girmeden önce Dünya'daki ATtaki ve Türkiye'deki Ormancılık rejimine kısaca bakmakta yarar vardır. FAO Tarafından yayınlanan 1980 yılı dünya ormanları kaynaklarına ilişkin bilgilere göre dünya orman alanı yaklaşık 4.3 milyar hektardır.Ormanlık alan oranı ise %32,3 olarak verilmiştir. Dünyadaki normal (verimli) ormanların hemen yarısı tropik ve subtropik rejonların gelişmekte olan ülkelerinde yeralmaktadır. Verimli ormanların öteki yarısı ise başta Rusya, Kanada ve ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerde bulunmaktadır. Dünya'da kişibaşına düşen verimli orman alanı 0,7 ha'dır. Gelişmiş ülkeler kişibaşına düşen normal orman alanı bakımından gelişmekte olan ülkelere nazaran 3 kat daha zengindirler.

Dünya'da yapraklı ormanlar hakim durumda olmakla beraber, bu durum rejonlara göre değişmektedir, ibreli ormanları çoğunlukta olan rejonlar K.Amerika .Avrupa ve Rusya'dır. Diğer rejonlarda ise yapraklı ormanların oranı daha yüksektir.

Avrupa Topluluğu'nun orman alanı 52 milyon ha. dolayındadır. Bu miktar orman alanı, topluluk genel alanının % 20'sini kaplamaktadır. AT ülkelerinden orman alanları genel alanlarının %20'sini geçenler B.Almanya (%29), Lükseburg (%32) ve tamamen akdeniz ülkesi olan Fransa (%25,5), İtalya (%21,1), Yunanistan (%43,5), İspanya (%23,4), Portekiz (%33,3)dir AT'da yapraklı ve ibreli orman alanlarıda ülkeden ülkeye değişmektedir. Yapraklı orman alanı yüksek olan ülkeler

118

Page 13: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

2* Tarımsal işletmelerdeki iş gücü ve hayvan gücünün tarım mevsimi dışında orman işlerinde kullanılmasıyla sağlanan yararlar,

3- Yeni alanlar kazanımıyla tarımsal işletmeleri büyütmek,

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

B- Orman dışındaki kitlenin (tarım kitlesi) ormanların kollektif yararlarındanyararlanması,

1- Ormanların su üretimi ve su varlığını koruma ve düzenleme sinden yararlanma,

2- Ormanların toprak verimliliğini korumasından yararlanma,3- Ormanlann tanm ürünlerini kimi doğal tehlikelere karşı koruması (don,

kuraklık vb.) ve üretim miktarının artmasına yardımcı olmasıOrmanlardan yararlanma bakımından Orman-Tarım ilişkilerine bakıldığında

iki temel yapıyla karşılaşılmaktadır Bunlar, ormanları orman içi ve çevresindeki kitleye yönelik yararları ve orman dışı kesime yönelik yararları şeklindedir Ormanları orman içi ve çevresindeki kitleye yönelik yararlarına bakıldığında karşımıza şu temel tararları çıkmaktadır Odun hammaddesinden orman ıçı ve çevresindeki kitlenin yararlanması. Bu gün ormancılıkla ilgili yürürlükteki yasalar uyarınca, piyasa yakacak odun üretimi, köylü özel gereksinimi ve (üretim ve ulaşımı yapan köylülere yalnızca kesme ve taşıma giderlerinin alınmasıyla) pazar satışı olarak büyük bir bölümü köylüye verilerek değerlendirilmektedir. Yapacak odunun ise yaklaşık 1/4'ü köylüye verilerek değerlendirilmektedir.

Orman içi ve kenarında yaşayan ve temel geçim kaynağını tarımın oluşturduğu kitlenin tarım mevsimi dışında orman işlerinde iş gücü ve hayvan gücü kullanarak ormanlardan yararlanması yapılan araştırmalarda, her aileden bir kişinin 70 gün çalışabileceği varsayımıyla orman köyü sayılan ailelerin ancak yaklaşık % 20'sinin işlendirilebileceği ortaya konmuştur (DURUÖZ.E., etal,1974). Bu yolla da söz konusu kitle ormanlardan düşük düzeyde de olsa yararlanmaktadır Ormanlardan bir diğer yararlanma ise orman içi ve çevresindeki kitlenin tarım işletmelerini büyültmek amacıyla ormanlardan yararlanmasıdır ki bu orman alanlarının yok edilmesi anlamında olumsuz yönde bir yararlanmayı oluşturmaktadır. Bu güne kadar tarımsal amaçlarla kullanmak ve yerleşmek amacıyla 195.565 ha orman alanının yok edilerek ormansızlaştırıldığı görülmektedir (OMO, 1990).

Ormanlar, başta içme suyu olmak üzere tarım ve endüstrinin gereksinme duyduğu suyu sağlamaktadır. Zira, orman toprağı üzerinde biriken yaprak, sürgün ve dal artıkları toprağın geçirgenliğini arttırmakta ve çıplak toprak üzerindekinden daha fazla suyu tutmaktadır. Su toprağa geçerek yeraltı suyu halini alıp kaynakları oluşturmakta, yüzeysel, hızlı ve tahripkar akış şeklini kaybetmektedir. Yine ormanlar kar ve yağmur sularını yaprakları, dallan, gövdesi ve kökleri ile tutarak düzenleyici işler görmekte, sellerin ve taşkınların oluşumunu önlemektedir. Böylece yağışı ve akışı zararsız hale getirmektedir. Ormanların bu yararları özellikle optimal tarım alanlarında yaşayan kitle için yaşamsal bir önem taşımaktadır.

119

Page 14: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

Ormanlar, rüzgar hızını azaltmak, yağışların ve akarsuların toprakları koparma ve sürükleme gücünü zayıflatmak suretiyle, toprağı erozyona karşı ve tahripkar su taşkınlarına karşı korumaktadır. Aynı zamanda ormanlar suyun taşıdığı çeşitli materyalin ve rusubatın tarım topraklarında birikmesine ve dolayısıyla toprağın verimsizleşmesine engel olmaktadır. Diğer yandan özellikle optimal tarım alanlarının çevresinde oluşturulan rüzgar perdesi ağaçlandırmaları tarımsal verimin artmasında etkili olmaktadır Ormanlar yıllık, mevsimlik ve günlük aşırı sıcaklıkları düzenlemekte, toprak örtüsündeki radyasyonu önlemekte, don olaylarına karşı koruyucu bir ortam yaratmakta, rüzgar hızını frenleyerek rüzgarların kurutucu etkilerini azaltmaktadır. Tarım-Orman İlişkilerini bu çerçeveden bakıldığında optimal tarım alanlarındaki tarımsal etkinliklere yönelik olarak ormanların olumlu etkileri dikkati çekmektedir.

Bir taraftan Türkiye ormancılığında özelleştirme tartışmaları yapılıken diğer yandan yasal ve Anayasal olup olmadığı tartışmalara açık olmasına karşın bir takım uygulamalara da hız kazandıdılmıştır Bu tür üugulamalrın en belirgin örneğini, ORÜS ve Milli Parklardan Dilek Yarım Adası Milli Parkı, Antalya Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı, Muğla Ölü Deniz Kıdrak Tabiat Parkı, Antalya Olimpus Beydağları Milli Parkı, Topçam Günübirlik Kullanım Alanı oluşturmaktadır. Oysa Türkiye Cumhuriyeti Orman Bakanlığı I. Ormancılık Şura’sında kabul edilen Komisyon Raporlarına göre, Devlete ait olan orman alanlarının yine Devletçe işletilmesi gerektiği, iş ve işlemlerin özel şahıslara yaptırılabilme olanaklaeının teknik açıdan yoksunluğu nedeniyle de bu tür özelleştirme yönteminin sakıncalı olacağıvurgulanmaktadır. Ayrıca, ORÜS'ün çok iyi bir şekilde analiz edilerek varsa ekonomik olmayan kimi ünitelerinin tasviye edilerek ORÜS’ünözelleştirilmemesinin gerektiği vurgulanmaktadır (T C Orman Bakanlığı; 1994).

Türkiye ormancılığındaki özelleştirmenin tarıma yönelik olası etkilerini ise şu ana başlıklar altında toplayabiliriz:

a) Orman alanlarının mülkiyetinin özelleştirilmesi durumunda;

Bu durumda orman alanlarının mülkiyetinin özel bir kuruluşa devri söz konusu olacaktır. Çünkü hisse senetleri yoluyla devlet orman alanlarının mülkiyetinin halka satışı söz konusu olamamaktadır. Mülkiyetin özel bir kuruluşa satılması halinde, bu kesimde yaşayan kitlenin büyük bir kısmı yaşam alanlarından olmak durumunda kalacaktır. Geriye kalan kitlenin ise, marjinal tarım olanakları olumsuz yönde etkilenecektir. Yaşam alanından yoksun olan kitle ise kırsal alandan kentsel alana göçün hızlanmasına neden olacaktır.

b) Ormancılık çalışmalarının özelleştirilmesi durumunda;

120

Page 15: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

Bu durumda ise, ilk olarak gerek marjinal ve gerekse optimal tarımla uğraşan kitlelerin ormnaların kollektif hizmetlerinden yararlanma olanakları kısıtlanacaktır. İkinci olarak da ormancılığın bir görevi durumundaki marjinal tarımla uğraşan orman içi ve çevresindeki kitlenin kalkındırılması etkinlikleri son bulacaktır Bu durumda ise marjinal tarımla uğraşan kitlenin sosyo ekonomik yapısı giderek bozulacaktır.

c) Orman alanlarının finansmanının özelleştirilmesi durumunda;

Bu durumda yapılacak ormancılık çalışmaları için yöreye götürülecek çeşitli alt yapısal vb. hizmetlerin karşılığı yöredeki kitleden sağlanması yoluna gidilecektir Oto yolları örneğinde olduğu gibi Böyle bir durumda ise özellikle marjinal tarımla uğraşan kitlenin bazı ekonomik yüklere katlanması söz konusu olacaktır

5 -SONUÇ ve ÖNERİLER

Ülkemizde 1980 yılına dek genel olarak karma ekonomi sistemi uygulanmaktayken 1980 sonrası serbest piyasa ekonomisinin uygulanmasına yönelik liberal ekonomik sistem benimsenmiştir. Bu dönüşün beraberinde toplumun birçok kesimini yakından etkileyen uygulamaları da içermektedir. Özelleştirme de bu uygulamalardan birisidir. “5 Nisan Kararlan" olarak bilinen Ekonomik Önlemler Uygulama Planı’nın temel dayanağını özelleştirme uygulaması oluşturmaktadır Plan özelleştirmeyi; ekonomide verimlilik ve etkinlik arayışı, yeni bir anlayış ve atılımcı bir yaklaşım olarak görmektedir. Bu algılayış ormancılık ve tarım kesimine yansımakta ve her iki kesime yönelik olarak da olumsuz etkileşimleri içermektedir Bu bağlamda ormancılık da özelleştirme söylem ve uygulamalarından etkilenmiştir Çalışmada bu konu ele alınarak tarım kesimine ne gibi etkilerin olacağı irdelenmeye çalışılmıştır. Bu irdelemeler ışığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır

1- Tarım-Orman İlişkilerindeki ilk ve önemli noktayı oluşturan mülkiyet bakımından iki sektör arasında oldukça yoğun ve kompleks bir sorun olduğu görülmektedir. Bu sorunlar;

a) Ülke topraklarının hangi kullanım amaçlarıyla,b) Ülke topraklarının hangi sektörce kullanımı, noktasında

düğümlenmektedir.2- Tarım-Orman İlişkileri açısından ikinci temel sorunu yerleşim olanakları

oluşturmaktadır. Gerçekten yerleşim olanakları ve yerleşime konu kitle hem tarımı hem de ormancılığı olumsuz yönde etkilemektedir.

3- Tarım-Orman İlişkilerindeki önemli bir noktayı da ormanların kollektif hizmetlerinden yararlanma konusu oluşturmaktadır. Orman alanlarının bu kesimde yaşayan ve büyük ölçüde genel geçimi tarım olan kitlece yok edilmesi iki sektörde olumsuz etkilemektedir.

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

121

Page 16: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TAR M EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

A - Bugün için, ülkemiz öznel koşulları itibariyle gelecekle de Türkiye Orman alanlarını özelleştirilmesine yönelik olanak ve koşulların en azından bilimsel açıdan bulunmadığı görülmektedir Bu durumda yapılacak özelleştirme Türkiye Ormanlannın yok edilmesi ve ülkenin çölleşmesine neden olacaktır.

5- Ussa bir yaklaşımla düşünüldüğünde ormanların özelleştirilmesi gerek marjinal tarım kesimini gerekse optimal larım kesimini önemli boyutlarda ve olumsuz yönde etkileyecektir.

Varılan bu sonuçlar ışığı altında konuya ilişkin olarak sunulacak öneriler ise şöyledir.

1- Ülkemizde arazi kullamın sınıflamasına yönelik gerçek uygulamaları sağlayacak yasal ve kurumsal yapı zaman yitirilmeksizin oluşturulmalıdır

2- Ülke topraklarının kimliği saptanmalı yani, özellikle kırsal alan kadastro çalışmaları mümkün olan en kısa sürede tamamlanmalıdır

3- Gerçekten Türkiye ormancılık koşullarına ve ormancılık bilimine aykırı olan Türkiye'de ormancılığın özelleştirilmesi söylemlerine son verilmelidir Bunu yerine ormancılık iş ve işlem lanırrılamaları. zaman ve yöntem analizleri ile venmlilık knterlen saptanarak daha entansif ormancılık yapabilme olanakları oluşturulmalıdır.

122

Page 17: TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994 … › wp-content › uploads › 2017 › 03 › 107-123.pdf · 5- Ortak girişim (joint venture), 6- Üretimi durdurarak

TÜRKİYE BİRİNCİ TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ 8-9 EYLÜL 1994

KAYNAKÇA

ATASOY, V.; 1993: Türkiye’de Kamu iktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu, 1993, Ankara

COŞGUN, U.; 1994: Türkiye’de Tarım-Orman ilişkileri ve Ormancılıkta Özelleştirme, E.Ü. Ziraat Fak., Tarım Ekonomisi Bölümü Doktora Semineri (yayınlanmamıştır),1994, İzmir.

ÇAĞLAR, Y.; 1986: Türkiye'de Orman Köyleri ve Kalkındırılmasına Yönelik Etkinlikler, MPM. Yayın No: 340, 1986, Ankara

ÇAĞLAR, Y.; 1994: Ormancılığımızda özelleştirme TOC ve TMMOB OMO, 1994, Ankara.

DİE; 1991: Genel Nüfus Sayımı 1991, Ankara.

DURUÖZ, E., etal; 1976: Orman Köylüsünün Ormancılık Kesiminde ve Orman Bölge Başmüdürlüklerindeki Kentlerde Işlendirilmesi Olanakları, OAE Teknik Bülten No:79, 1976, Ankara.

GÖKÇE, O., 1992: Türkiye’de Ormancılık Politikası, TÜSES, 1992, İstanbul.

GÖRÜŞ, 1993: TUSİAD, Görüş Eylül 1993, İstanbul.

GÜLEN, i., etal; 1981: Türkiye’de Arazi Kullanma Sorunları ve Ormanlar, İ.Ü. Orman Fak. Der., Sayı: 1, Seri:B, 1981, İstanbul.

OMO; 1990: Sorunları ve Çözüm Önerileriyle Türkiye Ormanlar; ve Ormancılığı, Haziran, 1990, Ankara.

ÖZDÖNMEZ, M., etal; 1989: Ormancılık Politikası, İ.Ü. Orman Fak. Yayınları, İ.Ü. Yayın No: 3553, Orman Fak. Yayın No: 401, 1989, İstanbul.

SUİÇMEZ, N., YILDIRIM, Ş.; 1993: Dünya’da ve Türkiye'de Özelleştirme Uygulamaları, MPM Yayın No: 508, 1993, Ankara.

T.C. Başbakanlığı; 1994: Ekonomik Önlemler Uygulama Planı, 1994, Ankara.

T.C. Orman Bakanlığı; 1980: T.C. Orman Bakanlığı 1980 Yılı Çalışmaları. 1980, Ankara.

T.C. Orman Bakanlığı; 1994: T.C. Orman Bakanlığı I.Ormancılık Şurası Komisyon Karar Raporları, 1994, Ankara.

Topraksu Genel Müdürlüğü; 1978: Türkiye Arazi Varlığı, 1978, Ankara

123