TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE...

32
Turkish Studies International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015, p. 69-100 DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.7450 ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SAĞLIKLI VE HELAL BESLENMEDE HZ MUHAMMED ÖĞRETİSİ * Ali BATU **1 ÖZET Bu çalışmada, Eski Türklerden günümüze kadar gelen Türk İslam kültüründe sağlıklı, dengeli ve helal beslenmede Hz Muhammed (s.a.v)’in öğretisi üzerinde durulmuştur. Ayrıca eski Türklerden günümüze kadar Türk mutfak kültürü ve yeme içme alışkanlıklarının tarihsel süreci özetlenmiştir. Beslenme, insanoğlunun yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan bir ihtiyaçtır. Toplumun beslenme kültürünü o toplumun yaşam şeklini. Yaşam şeklinin değişmesi, beslenme alışkanlıkları ve kültürünün değişmesinde önemli bir yere sahiptir. Türk mutfağı, dünyanın en önemli mutfakları arasında yer alır. Asya ve Anadolu mutfak kültürünün sunmuş olduğu ürünler çeşitli olup Selçuklu ve Osmanlı saraylarında gelişen yeni tatlar, bugünkü Türk Mutfak kültürünün çeşitlenmesine ve şekillenmesine neden olur. Türklerin Müslüman olması ile yeme içme alışkanlıkları üzerine dini inanışların etkisi görülmektedir. Ayrıca Türkler Müslüman olmadan önce bile çok değişik hayvanlar yetiştirmiş olmalarına rağmen her ne kadar değişik dinlere inanmış olsalar bile, İslam dinine yakın bir hayat yaşamaktaydılar. Türkler, Müslüman olmadan önce bile domuz beslememişler, domuz eti ve domuzdan üretilmiş bir gıda tüketmemişlerdir. Türklerin Anadolu'ya gelişi ile birlikte mutfak anlayışlarında önemli değişiklik olmuştur. Anadolu Selçukluları bu dönemde mükemmel bir mutfak kültürü geliştirmişlerdir. Selçuklularda genel olarak kuşluk ve aksam (zevale) yemeği olmak üzere iki öğün yemek yenirdi. Kuşluk, sabahla öğlen arasında yapılmaktaydı. Kuşluk öğününde tok tutan yemekler tercih edilmekteydi. Aksam yemeğinde ise çeşit boldur ve hava kararmadan yenmekteydi. Bu iki öğün arasında acıkanlar ise ayran, şerbet gibi içecekler ve meyvelerle açlıklarını giderip akşam öğününü beklerlerdi. Sabah yenen umumiyetle çorba, peynir ve ekmekten ibarettir. Onlar için, yemek sırasında gelen insanlara sofralarını açmak kadar tabii bir şey olamazdı. İnsanoğlunun ana gıdası olan ekmeğe karşı sonsuz hürmetleri vardı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk mutfak kültürü, saray mutfağı ve halk mutfağı olmak * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir. ** Prof. Dr. Mevlana University Engineering Faculty Department of Food Engineering, El-mek: [email protected]

Transcript of TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE...

Page 1: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Turkish Studies International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015, p. 69-100

DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.7450

ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY

TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SAĞLIKLI VE HELAL BESLENMEDE HZ MUHAMMED

ÖĞRETİSİ*

Ali BATU**1

ÖZET

Bu çalışmada, Eski Türklerden günümüze kadar gelen Türk İslam kültüründe sağlıklı, dengeli ve helal beslenmede Hz Muhammed (s.a.v)’in öğretisi üzerinde durulmuştur. Ayrıca eski Türklerden günümüze kadar Türk mutfak kültürü ve yeme içme alışkanlıklarının tarihsel süreci özetlenmiştir. Beslenme, insanoğlunun yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan bir ihtiyaçtır. Toplumun beslenme kültürünü o toplumun yaşam şeklini. Yaşam şeklinin değişmesi, beslenme alışkanlıkları ve kültürünün değişmesinde önemli bir yere sahiptir. Türk mutfağı, dünyanın en önemli mutfakları arasında yer alır. Asya ve Anadolu mutfak kültürünün sunmuş olduğu ürünler çeşitli olup Selçuklu ve Osmanlı saraylarında gelişen yeni tatlar, bugünkü Türk Mutfak kültürünün çeşitlenmesine ve şekillenmesine neden olur. Türklerin Müslüman olması ile yeme içme alışkanlıkları üzerine dini inanışların etkisi görülmektedir. Ayrıca Türkler Müslüman olmadan önce bile çok değişik hayvanlar yetiştirmiş olmalarına rağmen her ne kadar değişik dinlere inanmış olsalar bile, İslam dinine yakın bir hayat yaşamaktaydılar. Türkler, Müslüman olmadan önce bile domuz beslememişler, domuz eti ve domuzdan üretilmiş bir gıda tüketmemişlerdir.

Türklerin Anadolu'ya gelişi ile birlikte mutfak anlayışlarında önemli değişiklik olmuştur. Anadolu Selçukluları bu dönemde mükemmel bir mutfak kültürü geliştirmişlerdir. Selçuklularda genel olarak kuşluk ve aksam (zevale) yemeği olmak üzere iki öğün yemek yenirdi. Kuşluk, sabahla öğlen arasında yapılmaktaydı. Kuşluk öğününde tok tutan yemekler tercih edilmekteydi. Aksam yemeğinde ise çeşit boldur ve hava kararmadan yenmekteydi. Bu iki öğün arasında acıkanlar ise ayran, şerbet gibi içecekler ve meyvelerle açlıklarını giderip akşam öğününü beklerlerdi. Sabah yenen umumiyetle çorba, peynir ve ekmekten ibarettir. Onlar için, yemek sırasında gelen insanlara sofralarını açmak kadar tabii bir şey olamazdı. İnsanoğlunun ana gıdası olan ekmeğe karşı sonsuz hürmetleri vardı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk mutfak kültürü, saray mutfağı ve halk mutfağı olmak

*Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu

tespit edilmiştir. ** Prof. Dr. Mevlana University Engineering Faculty Department of Food Engineering, El-mek: [email protected]

Page 2: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

70 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

üzere ikiye ayrılmaktadır. Saray mutfağı, padişah, valide sultan ve divan halkı için hazırlanmış gösterişli sofralardır.

Günümüzde insanlık genel olarak üç öğün yemek yemeye şartlanmış durumdadır. Midemiz genişlediği ve büyüdüğü için öğün zamanı gelince psikolojik olarak rahatsızlık hissedilip böylece şartlı bir refleks sonucu yalancı bir açlık hissi oluşmaktadır. Günümüzde hastalıkların birçoğunun fazla yemekten olduğu tahmin edilmektedir. Dengeli bir beslenme için beslenme bilimciler tarafından önerilen günümüz enerji miktarları fazla olabilir. Bunun için günlük alınması gereken enerji miktarı üzerinde tekrar durulması ve tekrar enerji miktarlarının belirlenmesi uygun olacaktır. Günlük alınan gıdalar vücudumuzda fazla bir enerji birikimi gerçekleştirerek vücutta zehir etkisinin meydana gelmesini sağlamakta olabilir. Bunlarda zamanla hastalık yapıcı maddelere dönüşebilmektedir. Fazla yemek ayrıca obeziteye de neden olabilmektedir. Dengeli beslenme için protein içeriği yüksek gıdaların tüketilmesi gerekir. Sağlıklı bir yaşam için önemli olan kırmızı et, az tüketilmesi durumunda demir ve vitamin eksikliğine bağlı hastalıklara sebep olabilir. Bunun için günlük belli bir miktar kırmızı et yenmesi, bebekler, gelişme çağındaki gençler için çok önemlidir. Sindirimi zor bir besin olduğu için midede şişkinlik ve hazımsızlık gibi sıkıntılara da neden olabilir. Bunun için fazla et yemenin zararları da özellikle böbrekler üzerinde oluşmaya başlamaktadır.

Ayrıca sağlıklı ve dengeli beslenmede Hz. Muhammed (s.a.v)’in yaşam şekli ve tavsiyeleri üzerinde durulmuştur. Sünnete uygun beslenme şeklinde günde iki öğün yemek yemenin insan sağlığı bakımından yararları üzerinde durulmuştur. Çocuk yetiştirmede helal lokmanın önemi belirtilmiştir. Ancak helal gıda tüketebilmek için helal gıda üretiminin önemi üzerinde durulmuştur. Sünnete uyup iki öğün yemek yiyerek ancak bu öğünlerde de tıka-basa yenmiyorsa büyük bir ihtimal ile insanlarımız daha sağlıklı olacaktır. Günlük öğün, sabah ve akşam şeklinde iki öğün olması sünnettir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) öğle yemeği terk edilerek sadece sabah ve akşam tüketmeyi tavsiye etmiştir. Bu da “Sünnete göre beslenme” olarak bilinmektedir.

Helal sözcüğü Arapça kökenli olup izin verilen ve yasak olmayan anlamında kullanılmaktadır. Türkiye'de helal gıda ile ilgili meraklar 1970'lerde ortaya çıkmıştır. Margarin ile başlayan bu yöneliş, özellikle dinî inancı kuvvetli kişilerin günlük et ihtiyacını dindar kasaplardan temin etmek istemesi ile devam etmiştir. Bu nedenlerden dolayı, dindar bir Müslüman sürekli helal gıda arayışı içinde olmuştur. Şüpheli durumlardan kaçınmıştır. Çeşitli vakıflar ve dernekler helal gıda konusunda kendi çözümler üretmekte olup bu çözümler, sadece kendileri için yararlı olurken toplumun büyük bir kısmının derdine deva olamamıştır. Son yıllarda İslam ülkelerinde helal gıda üretimi, helal gıda sertifikası ile belgelendirilmeye başlanmıştır. Bunun için helal gıda sertifikası dünyada önem kazandığı gibi Türkiye’de de önem kazanmaya başlamıştır. Türkiye’de bazı özel ve kamuya ait kurumlar helal gıda sertifikası vermeye başlamıştır. Helal gıdalar, İslami beslenme kuralları uyarınca izin verilen gıdalardır. Kuran ve Hadis toplanan bu kurallara göre, Müslümanlar domuz eti veya domuz yan ürünleri, katledilmiş ve ölmüş, Allah adına kesilmemiş hayvan eti, kan ve kan ürünleri, alkol, etçil hayvanlar etleri tüketilemez. Helal gıda sertifikası; güvenilir, yetkin ve tarafsız bir kurum tarafından onaylanmış bir

Page 3: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 71

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

yönteme göre üretici firmanın helal standartlarda üretim yaptığını belgelemek ve kontrol etmek üzere verilmiş bir belgedir.

Anahtar Kelimeler: Dengeli Beslenme, Helal Gıda, Helal Gıda Sertifikası, Peygamber Öğretisi, Türk Mutfak Kültürü,

THE DOCTRINE OF THE PROPHET MUHAMMAD IN TURKISH

ISLAMIS CULTURE AND TODAYS’S BLANCED, HEALTY AND HALAL NUTRITION

STRUCTURED ABSTRACT

In this study, It was focused on Prophet Muhammad (pbuh) 's teachings in healthy, balanced and halal diet through out Turkish-Islamic culture since ancient Turkish period. This study aims for the exploring the Turkish kitchen culture and eating and drinking habits throughout the history. Eating is the most important need for human beings to survive. A society’s life-style reflects its nutritional culture also. A change in life-style is an important factor on a society’s nutritional habits and nutritional culture. Changes of lifestyle has an important role on eating habits and the change of culture. Turkish kitchen culture is one of the most important kitchen in the world. Interactions with other cultures, varied productions served by Asian and Anatolian kitchens, new tastes arose in Selcuk and Ottoman palaces are all played important roles in the variation and development of current Turkish kitchen. Moreover, even before the Turks being Muslim, although they produce different animals, even although believed to different religion, they used to lived a very close life to Islamic belief. It was focused on lifestyle and advice of Hz. Muhammed (pbuh) on healthy and balanced nutrition. The Turks, even before being the Muslim they did not feed the pigs and never consume a food made from pork.

There have been important changes in the kitchen concept with the arrival of the Turks in Anatolia. Anatolian Seljuks have developed an excellent culinary culture in this period. Seljuks generally used to eaten two meals named "mid-morning" and “dinner” which was eaten before the sun set. Mid-morning were held between morning and noon. Satiated holding food was preferred in mid-morning meal. Dinners have plenty of varieties of food and was to eaten before the dark. The hungry people some times were drink buttermilk, sherbets with fruit juices between these two meals. Dinner generally consists of bread, soup and cheese. Finally, the coffee was drunk. For them, for the people who come during dinner it is natural to invite them to the dinner table. Muslims generally used to eat less food. Mankinds had infinite respect for the bread. Turkish cuisine culture is divided into two as the palace cuisine and folk cuisine during Ottoman Empire. Place cuisine was a spectacular meals are prepared for the people of the sultan and sofas.

Today, humanity, in general, is conditioned for eating three meals a day. When the meal time comes, person feels psychological discomfort because of our stomach enlarge and grow and a false sense of hunger may consists by the results of a conditional reflex. Today, many of the

Page 4: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

72 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

diseases are estimated because of over eating. The amount of energy that already recommended by nutrition scientists in nutrition books can be over the real requirement for a balanced diet. So, the amount of energy is to be taken daily should emphasis again and it will be appropriate to determine the amount of energy again. Dietary foods taken daily performing an energy accumulation over than the body need and this can lead to the occurrence of toxic effects on the body. These Ones can return pathogenic substances by the time. More food may also cause obesity. The protein content of high food should be consumed for a balanced diet. If red meat which is important for a healthy life consumed less can cause disease due to iron and vitamin deficiency. For this, it is very important to consume a certain amount of red meat for a baby and young people in the age of development. Eating too much red meat is not good for health. Because it is difficult to digest meat food, it can also cause stomach distress, such as bloating and indigestion. That is why the harmness of eating more meat especially on the kidneys begin to form.

In addition, it was focused on recommendations of Prophet Muhammad (pbuh)'s lifestyle for a healthy and balanced nutrition. It was focused also on the benefits in the eating two meals a day and life style of Prophet Muhammad for human health for the proper nutrition form. The importance of halal bite parenting was indicated. However, in order to consume halal food, it has also emphasized the importance of halal food production. Having two meals in accordance with the Sunnah of the Prophet Muhammad, but these two meals not eaten too much, with a high probability in order to be more healthier. Our beloved Prophet (pbuh) has recommended to consume only two meals by abanding the lunch. This is known as "diet according to the Sunnah"

Halal food also very important for halal nutrition. Halal is an Arabic word that means permitted by Allah or lawful. Interests were related to halal food has emerged in Turkey in the 1970s. This orientation began with margarine suspicions by religious belief peoples and it was continued to ensure that the daily meat requirement from religious butchers. For these reasons, a devout Muslim has been in constant search for halal food. They refrained from suspicious circumstances. A large group of precision people are closely concerned with this issue, but the communities, foundations and associations have produced their own solutions. However, these solutions have been useful for only themselves, but it was not helpfull for a large portion of society those have been suffering from same problems. Production of halal food in Islamic countries in recent years started with halal certification. For this reason Halal Certificate gained importance in the world as well as in Turkey. During this period, some private and public institutions in Turkey started to supply a Halal certificate. Although there were many halal certifier body in Turkey and the world, there is no unity between them in terms of standards. Halal foods are allowed under Islamic dietary guidelines. According to these guidelines gathered from the Qu'ran and Hadith, Muslim followers cannot consume pork or its by-products, animals that were dead prior to slaughter, animals not slaughtered properly or not slaughtered in the name of Allah, blood and blood by-products, alcohol, carnivorous animals and birds of prey etc. Halal certification is a document given by trustworthy, competent and

Page 5: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 73

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

impartial institution to a food manufacturer to confirm compliance of production to the halal standards according to an approved method.

Key Words: Balanced nutrition, doctrine of the Prophet, halal food, halal food certification, Turkish kitchen culture

1. GİRİŞ

Bir toplumun kültürel değerleri, onların yaşam biçimleri ve yeme-içme alışkanlıkları ile dikkat çeker. Her bir toplum kendine özgü kültüre sahiptir. Türk toplumu da, yemek çeşitleri, tadı,

özelliği bakımından diğer topluluklara göre farklılıklar göstermektedir (Tezcan, 1997, s.139-146).

Türkler, tarihte yer almaya başladıkları andan itibaren, beslenmeye çok önem vermiş olup ayrıca Müslüman olduktan sonra ise Helal ve Haram değerlerine de çok önem vermişlerdir. Yeme ve içme

sosyal hayatta önemli bir faktör olduğu için Türklerin Mutfak kültürü Orta Asya’dan günümüze

kadar hatırı sayılır bir şekilde süregelmiştir (Talas, 2005, s.273-283). Tarihi süreç boyunca Türk

mutfağının renkliliğini sağlayan en önemli etkenler arasında Asya ve Anadolu topraklarında yetişen ürünlerin çeşitliliği, diğer kültürlerle etkileşim, Selçuklu ve Osmanlı saraylarında yeni

gelişen tatlar ve Mezopotamya kaynaklı Anadolu mutfağının zenginliği gibi faktörler sayılabilir2.

Orta Asya'nın geniş bozkırlarında Türkler göçebe hayat yaşadıkları için ilk Türk devletlerinde halk hayvancılıkla uğraşırdı. Hayvanlarını otlatabilmek için yazın yaylada, kışın ise korunaklı vadilerde

yaşarlardı.

Atı ilk defa ehlileştiren Türkler, onu binek hayvanı olarak kullanmanın yanında etinden ve

sütünden de yararlanmaktadırlar3. Göçebe kültüründen, Anadolu, Selçuklu ve Osmanlı geçmişine dayanan Türk Mutfak kültürü, günümüze kadar çok gelişmiş ve olgunlaşmış durumdadır4,4.

Göçebelikten yerleşik hayata geçen Türkler, özellikle Anadolu’da diğer kültürlerden de etkilenerek

yeme-içme kültürlerini zenginleştirmiştir5. Gastronomi uzmanlarına göre, Türk mutfağı dünyanın önemli mutfakları arasında yer almaktadır3,4.

Türk Mutfağı, çeşit zenginliği ve damak tadına uygunluk yönünden olduğu kadar birçok

yemek ve yiyecek türü ile sağlıklı ve dengeli beslenmeye ve vejetaryen mutfağına kaynaklık edebilecek örnekleri barındırmaktadır6. Türkler yeme-içme ve beslenme biçimlerinde oldukça

bilinçli davranmışlar, hatta bu konuyu tıpla birleştirerek, insan bünyesine göre yiyecek ve

içeceklerin özellikleri üzerinde aydınlatıcı bilgi veren kitaplar yazmışlardır7. Beslenme ekonomik,

sosyal, siyasi, kültürel yönü olan medeniyet tarihimizin temelini oluşturmuştur. İnsanoğlunun hayat kaynağı olan yiyecek ve içecek kültürü üretim ve tüketim sistemlerini geliştirmiştir. İlk zamanlarda

üç öğün yemek yiyen Türkler hele hele İslam dinine girdikten sonraki yıllarda ve özellikle Selçuklu

döneminde günlük yemek öğününde kuşluk ve akşam öğünleri olmak üzere iki öğüne indirmişlerdir. Kuşluk vaktinde yemek tabiri sonraları büyük kentlerde yerini kahvaltıya

bırakmıştır. Yalnız kuşluk yemeklerindeki yiyeceklerin türü bugünkü kahvaltıda yediklerimizden

farklı olup gerçek bir öğündür6. Kuşluk yemeğinin saati yörelere göre değişiklik göstermekte olup bazı yerlerde sabahleyin biraz erken yenilmekte iken bazı yerlerde ise güneş bir hayli doğduktan

2Güler Sibel, 2014. Türk Mutfak Kültürü ve Yeme İçme Alışkanlıkları. http://bildiri.anadolu.edu.tr/papers/29_600u80.pdf (Erişim Tarihi: 01.06.2014) 3İnterner, 2009. İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Kültür ve Uygarlık. http://www.tarihbilinci.com/forum/archive/index.php/t-2000.html 4 Samancı Özge.“Geçmisten Günümüze Türk Mutfagı”. www.gurmeguide.com/content.asp?ctID=102&Rec=186 5 Kut Günay, 2014. Türklerde Beslenme Biçimi Dünü-Bugünü. Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi. http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/51.php. 6 Tayar Mustafa, 2011. Anadolu Selçuklu mutfak kültürü. Dünya Gıda Dergisi http://www.dunyagida.com.tr/haber.php?nid=2615

Page 6: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

74 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

sonra yenilmekteydi. Akşam yemeği ise ikindi namazını müteakip yenebileceği gibi bazı yerlerde

ise günün kararmasına kadar yenilmekteydi7.

Türklerin yeme-içme kültürleri ve beslenme biçimleri daha ziyade una, hayvana ve

hayvandan elde edilen ürünlere dayanmaktaydı. Orta Asya Türk kültüründe ekonomik hayatta,

avcılığın da önemli bir yeri vardı. Sofrada et ve hamur işlerinin yanı sıra özellikle Selçuklu döneminde pırasa, kereviz, ıspanak, fasulye, şalgam, soğan ve sarımsak gibi sebze çeşitleri de yer

almaya başlamıştır6. Eski tarihlerde olduğu gibi Selçuklularda da süt ve sütten mamul yoğurt,

ayran, peynir çeşitleri gibi ürünlerin kalitesini geliştirerek çeşitliliğini artırılmış ve sofrada yerini almaya devam etmiştir. Türklerin beslenme alışkanlıkları ve kültürlerinde en önemli bitkisel gıda

buğday ya da arpadan yapılan ekmektir. Günümüzde yufka olarak bilenen, eski Türkçede yuga,

yuvga veya yupka adı verilen bir tür ince ekmek ise buğday ve arpa unundan imal edilmekteydi

(Kılıç, 2012, s.142). Özellikle Anadolu’da buğday üretimi yaygın olduğundan bulgur çok tüketilmiştir. Bulgur; çorba, bulgur pilavı ve sebzeli yemeklerde ve ayrıca köfte yapmada da

kullanılmıştır (Burhan, 2002, s.954). Tane olarak buğday, sertleşmeden önce ateşte ütülerek

yenildiği gibi sertleştikten sonra suda pişirilerek de tüketilirdi9. Kavrularak tüketilen buğdaya kogurmaç veya kavurmaç denirdi. Günümüzde olduğu gibi eskiden de buğday ve etle pişirilen

keşkek bazı kutlamaların önemli yemekleri arasındaydı (Bedirhan, 2009, s.192; Yerasimos, 2002,

s.15). Türklerin geleneksel çorbası olan tarhana ise bugün bilinen ve hâlâ çok sevilen bir çorba türüdür. Tarhana çorbası Anadolu’da sabahları ve kışın içilirdi. Türklerde yemek genellikle çorba

ile başlar. Çorbadan sonra et ve etli yemekler, börek, pilav ve tatlı sırasıyla gelen geleneksel

beslenmede vazgeçilmez yemek yeme biçimidir. Et ise çoğunlukla bulgur, pirinç, buğday, hamurla

birlikte yapılır. Döğülmüş buğdayla yapılan et yemeklerinden birisi de yine geleneksel Türk mutfağına ait “keşkek”tir7,10.

2. TÜRKLERDE İSLAM ÖNCESİ İNANIŞLAR VE YEME-İÇME

Eski Türklerde, doğa inançları yaygın olmakla birlikte bu inançların Türklerin yaşama biçimleriyle fonksiyonel olarak bağları tam olarak belirlenememektedir. Ancak dağ, orman, ırmak,

vs. ile ilgili olan Yer-Su inançları Türklerde gelişmiştir ve bu inanç özellikle imparatorluklar

döneminde "vatan kültü" ’ne dönüşmüştür8.

Türkler; tarihleri boyunca birbirinden farklı birçok dinin veya inanç sisteminin etkisi altında kalmıştır. Orta Asya'daki en eski Türk topluluklarının inanç sistemleri atalar kültü, tabiat

kültleri ve Gök Tanrı kültü olmak üzere üçlü bir din anlayışından oluşmaktadır. Korku ve saygıyla

karışık bir anlayıştan oluşan atalar kültü, Budizm ve Maniheizm gibi yabancı dinlerin yayılmasından sonra da Türkler arasında etkisinden bir şey kaybetmeden varlığını devam ettirmiştir 9.

Her ne kadar Ziya Gökalp eski Türklerin dinini Şamanizm olarak kabul etmese de Oğuzlar şaman dinine inanıp ihtiyar şamanların sözlerini dinlerler ve ona göre hareket ederlerdi. Eski

Türklerin doğacılık sembolü Şamanizm’dir. Şamanizm’e ait motiflerin birçoğuna eski Türk

topluluklarında da rastlanmaktadır10. Şamanizm inancının içeriği ve sergilediği doktrine göre; bir

din olarak kabul görmese de din kadar etkili olmuş ve uzun yıllar Türklerin yaşamlarında ve hayatlarında büyük rol oynamıştır13. Türklerin girdiği yabancı dinler arasında onları en çok

etkileyen inanç sistemlerinden birisi Hindistan kökenli Budizm'dir. En belirgin özelliği, tapılacak

7Pakalın, Mehmet Zeki, 1983. Tarih Deyimler ve Terimleri sözlüğü I. Devlet Kitapları. Milli Eğitim Basımevi, İstanbul. Cilt II, s.330. ttp://www.mediafire.com/view/mmnwmio5igy/Pakalin2_tarihvemedeniyetorg.pdf 8Güngör Harun, (2002), Eski Türklerde Din ve Düşünce, Türkler, C.3, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara. 9 Artun, E. 2010. Türklerde İslamiyet Öncesi İnanç Sistemleri.

http://www.cerezforum.net/konu/turklerde-islamiyet-oncesi-inanc-sistemleri.55556/ 10 Ocak Ahmet Yaşar, (1983), Bektaşî Menakıblarında İslâm Öncesi İnanç Motifleri, Enderun Kitabevi, İstanbul.

Page 7: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 75

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

üstün bir varlığa yer verilmemiş olan Budizm, her şeyin serbestçe incelenmesi, denenmesi esasına

dayanan bir öğreti veya felsefe niteliğindedir14 (Turan, 1994, p.23). Bazı Türklerin ilgilenmiş olduğu dinlerden birisi de Zerdüşt olmuştur. Bu din kültürel geçiş alanı olan Türk topraklarında

etkili olmuş ve Türkistan'da yayılarak Orta Asya Türk kültür ve sanatı üzerinde de etkili

olmuştur11. (Ögel, 2009, s.13-17; İnan, 1995, s.168; Roux, s.209; Şavkay, s.14).

Ayrıca İslam öncesi bazı Türk boyları Mani dinine inanırlardı. Bu dine göre insanlar

dindarlar, dinleyiciler ve laikler olmak üzere üç gruba ayrılırdı. Dindarlar hayvanları boğazlayıp

etini yiyemez ve şarap içemezken, dinleyiciler ve diğerleri için bu kurallara uyma zorunluluğu yoktu18. Uygurların Mani dinini kabul etmeleriyle birlikte hayat tarzlarında ve buna bağlı olarak

yeme-içme alışkanlıklarında bazı değişiklikler oluşmuştur10.

Yiyecek ve içecekler Türk halk inanışları içerisinde önemli bir yere sahip olup Türklerin

yaşadıkları coğrafya ve sahip oldukları inançlar etrafında şekillenmiştir. İnsanların tabiat kuvvetlerinin mahiyetini kavrayamadığı eski çağlarda coğrafyanın insan hayatı üzerindeki etkisi

düşünüldüğünde, bozkır coğrafyasının da eski Türklerin yaşayışına, düşünce tarzına, inancına, örf

ve geleneklerine kısaca kültürüne etki yaptığı kolaylıkla söylenebilir16. Toplumlar, yaşadıkları coğrafi çevrede orman, tarım ve hayvan yetiştirme imkânlarını kullanarak hayatlarını devam

ettirmişlerdir. Orman kavimleri genelde avcılık-toplayıcılık kültürünü, tarıma elverişli yerlerde

oturanlar yani; köylü ise çiftçilik kültürünü, bozkırda yaşayanlar ise daha ziyade çoban ve besicilik-hayvancılık kültürünü oluşturmuştur. Türk destanları ve hikâyelerinin birçoğunda anlaşıldığına

göre Türklerin yaşadıkları coğrafya ve sosyal hayatları gereği beslenme kültüründe daha çok

hayvansal gıdalar ön plana çıkmıştır. Eski Türkler yiyip içmeye, özellikle et yemeğine ve etten imal

edilmiş olan sucuk ve pastırmaya da önem veriyorlardı. Özellikle savaş sırasında ordunun en önemli yiyecek maddesi pastırmaydı (Memiş, 2009, s.34).

Türkler arasında etin kavurma yapılarak tüketilmesi de eskiden olduğu gibi halen

günümüzde çok istekli bir şekilde tüketilmektedir (Öztan, 2003, s.495). Kış için saklamak üzere hazırladıkları kavurmayı, besledikleri hayvanların etlerinin yanı sıra özellikle geyik ve tavşan gibi

av hayvanlarının etlerinden de yapıyorlardı. Etli çorbalar arasında bugünkü adıyla paça çorbası

önemli bir yer tutmaktaydı23. Türkler arasında önemli bir değere sahip olan bir başka hayvansal

ürün de hayvanların iç ve kuyruk yağının eritilmesiyle elde edilen yağ ve yağlı yemeklerdir. Eski Türkler günümüzde don yağı olarak bilinen yağı eriterek sızdırma diye tabir edilen yağ elde

etmişlerdir. Böylece sızdırma yağ önemli gelir kaynakları arasında yer almıştır. Ayrıca Türk

destanlarındaki kahramanların "size yağdan tepe ve ev yaptıracağım" gibi sözleri savaş ganimetleri arasında yağın önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir (Ögel, 1971, s.281).

Türk yeme-içme kültüründe süt ve süt ürünleri tüketimi önemli bir yer tutmaktaydı. Bunlar

Türk mitolojisinde de yer almaktadır. Türklerin beslenme alışkanlıklarında, etini yedikleri hayvanların sütünden de yararlanırlardı. Bu manada eski Türkler sütten tereyağı ve kaymak

üretmekteydiler12. Ancak Türklerin İslamiyet'i kabulünden önce bile yedikleri etlere çok dikkat

etmişlerdir. Batılı bazı araştırmacıların yapmış oldukları araştırmalara göre Orta Asya da göçebe

bir hayat yaşayan eski Türkler hayvancılıkla da uğraşmış olmalarına rağmen İslam’dan önce domuz beslemedikleri ve domuz eti ve yağı yemedikleri belirtilmiştir. Bu ise eski Türklerin geleneksel

inanç sistemiyle yakinen ilgilidir9. Buradan da Türklerin Müslüman olmadan önceleri bile İslami

kültüre yakın bir hayat yaşadıkları anlaşılmaktadır. Hayvancılıkla uğraştıklarından dolayı et ve etli yemeklere önem vermiştir. Ayrıca süt tek başına tüketildiği gibi, mayalanmış süt ürünlerinin

yanında tereyağı, peynir, yoğurt, ayran, çökelek gibi süt ürünleri ile sütlü ve yoğurtlu yemek ve

11Ögel Bahaeddin , 2009. Türk Kültür Tarihine Giriş IV, s. -13-17; Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bu gün Şamanizm, Ankara 1995, s. 168; Jean-Paul Roux, a.g.e., s. 209; Tuğrul Şavkay, a.g.e., s. 14. 12Gökalp, Ziya, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul 1976.

Page 8: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

76 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

tatlılar tüketilmektedir13. Eski Türklerde göç edilen yerlerdeki bitkilerin tüketimi pek yoktur. Türk

yiyeceklerinin çoğunu hububatlar oluşturmaktadır. Kuru fasulye, nohut, bulgur pilavı, soğan Türk yiyeceğinin simgesi olmuştur. Hububatların kırsal kesimde çok fazla tercih edildiği

görülmektedir3,4.

3. ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ

1071'de Anadolu'ya gelen ve yerleşik düzene geçen Türkler, Anadolu Selçuklu Devleti'ni

kurduktan sonra başkent olarak Konya’yı tercih etmiş ve dönemin en seçkin medeniyetini meydana

getirmişlerdir. Türkler Anadolu Selçuklu devleti ile yerleşik hayata geçmişlerdir. Anadolu Selçukluları bu dönemde mükemmel bir mutfak kültürü geliştirmişlerdir. Anadolu Selçukluları

döneminde, mutfağa ilişkin bilgiler Selçuknamelerde de görülmektedir14. Selçuklu mutfağı denince

ilk önce akla sadelik gelir. Selçuklu sultanları dahil olmak üzere bu insanlar öyle şatafatlı sofralara

ya da ziyafetlere karşı pek meraklı değillerdi. Bu dönemde yerleşik hayata geçiş ve İslamiyet’in kabulü Anadolu Selçuklu mutfağının şekillenmesinde önemli etkiye sahip olmuştur. Türklerin

Anadolu'ya gelişi ile birlikte mutfak anlayışlarında önemli değişiklikler olduğu gibi birçok uzman

tarafından kabul edilir. Türk Mutfak kültürü içinde Selçuklu yemek çeşitleri, yemek pişirme ve muhafaza teknikleri ile kendilerine has bir mutfak kültürü oluşturmuşlardır. Selçuklularda genel

olarak kuşluk ve aksam (zevale) yemeği olmak üzere iki öğün yemek yenirdi. Kuşluk, sabahla

öğlen arasında yapılmaktaydı. Kuşluk öğününde tok tutan yemekler tercih edilmekteydi. Aksam yemeğinde ise çeşit boldur ve hava kararmadan yenmekteydi4. Bu iki öğün arasında acıkanlar ise

ayran, şerbet gibi içecekler ve meyvelerle açlıklarını giderip akşam öğününü beklerlerdi. Bunun

içinde kuşluk yemeğinde mümkün olduğu kadar tok tutacak yiyecekler yenir ve bu yiyeceklerle

gün batımına kadar idare edilirdi. Selçuklular döneminde et, un ve yağ yeme alışkanlığının yaygın olduğu anlaşılmaktadır15.

Türkler Müslüman olduktan sonra yer sofralarında yemeklerini yerlerdi. Yiyecek içecek

kültürlerinde dinin etkisi oldukça belirgin bir şekilde görülmekte olup yemeklerin başında ve sonunda dinin emrettiği şekilde kısa bir dua okunması çok yaygın bir gelenektir. Sofradan kalkınca

da sakal ve bıyık mutlaka sabun köpüğüyle temizlenir. Bu bir çeşit âbdest almaktır ki, buna bütün

Müslümanlar sadece dini bir kural olarak değil, temizlik bakımından da uyarlar. Bunun için

yemeklerden önce ve sonra, hizmetçiler, ev sahibinin ve bütün misafirlerinin ellerini yıkamasına yardım eder, biri “peşkir” (havlu) verirdi. Özellikle Kuran-ı Kerimde yasak olan domuz eti

İslam’dan önce de Türk Mutfak kültüründe hiç yer almamıştır. Pek az balık ve av hayvanı yerler,

fakat midye, ıstakoz, karides vs. asla sofralarında görülmezdi. Eşek ve katır gibi tek tırnaklı hayvanların eti ve sütü de yine dinin etkisiyle Türk mutfağına hiç girmemiştir3. Selçuklular

döneminde yemek kültürü açısından, aydınlatıcı diğer bir kaynak 13. y.y. da yaşayan Mevlânâ'nın

eserleri ve Mevlânâ'da sonra kurulan Mevleviliğin sofra ve yemekle ilgili olarak ortaya koyduğu kurallardır. Mevlevilik, mutfağa büyük önem vermiş ve dervişlik eğitimini mutfakta başlatmıştır.

Selçuklular döneminde kalye, yahni, borani, söğülme, kebap gibi pişirme teknikleri görülmektedir.

Ayrıca yemek, börek, tatlı türlerinde de zenginleşme görülmüştür16.

Özellikle Türklerin Müslüman oluşundan sonra ve hatta Selçuklu Devletinde bile Ramazanların haricinde muhteşem sofralara, büyük öğle ve akşam yemeklerine rastlanmazdı.

13Ciğerim Nevin, (2001). Batı ve Türk Mutfağının Gelişimi, Etkileşimi ve Yiyecek-İçecek Hizmetlerinde Türk

Mutfağının Yerine Bir Bakış 2000. Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar, Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayınları, YayınNo:28 Ankara 14 Alptegin, Ahmet, 2014. Türk Mutfak Kültürü. Tarihte.Net. http://tarihte.net/turk-mutfak-kulturu/ 15Tayar, M. 2011. Anadolu Selçuklu mutfak kültürü. Dünya Gıda Dergisi http://www.dunyagida.com.tr/haber.php?nid=2615 16Halıcı, Nevin, 2012. Mutfak Kültürümüzde Selçuklu ve beylikler Dönemi. 19 Şubat 2012, Pazar. Zaman gazetesi.http://www.zaman.com.tr/nevin-halici/mutfak-kulturumuzde-selcuklu-ve-beylikler-donemi_1247270.html

Page 9: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 77

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

Kendi aralarında mütavazi sofralara sahiptirler. Genel olarak öğlende kaç çeşit yemek varsa, akşam

yemeğinde de o kadar yemek olur. Halkın çoğu da güneşin doğacağı saatlerde bir fasıl yemek (kahvaltı) yerdi. Bu yemek umumiyetle çorba, peynir ve ekmekten ibarettir. Sonunda da kahve

içilirdi. Ramazanda ise ebeveynler en yakın dostlarıyla bir araya toplanırdı. Hayırseverlik ve

misafirperverlik vazifelerini asla unutulmazdı. Onlar için, yemek sırasında gelen insanlara sofralarını açmak kadar tabii bir şey olamazdı17. Müslümanlar umumiyetle az yemek yerdi.

İnsanoğlunun ana gıdası olan ekmeğe karşı sonsuz hürmetleri vardı. İlâhî nimetlerin en değerlisi

gibi kabul ettikleri için, ekmekten daima özel bir hürmetle bahsederlerdi.

Ekmek, Türk sofralarının en vazgeçilmez, en çok hürmet gören ve en başköşede yerini

almış bir gıdadır. Ekmeğin kutsal bir yiyecek olmasının yanında, dinsel bir niteliği de

bulunmaktadır18. Ekmek genelde somun, bazlama ve yufka olmak üzere üç tür üretilmekteydi.

Hatta çoğu zaman içine konan bir ya da iki katıkla ekmek bir öğün olarak tüketilmektedir (Baysal, 1993b, s.12-20). Sebzelerin ve hububatların çoğu, kıymalı, kuşbaşı etli, salçalı ve sulu olarak

pişirilmektedir. Bu nedenle çorba çeşitleri oldukça fazladır22. Besin değeri yüksek olan tarhanadan

yapılan tarhana çorbası, yoğurtlu çorba, un çorbası, mercimek ve pirinç çorbaları ve zaman zaman kelle paça çorbası en çok tercih edilen çorbalardandır. Türk kültüründe de sulu yemek ya da çorba

çok tüketildiği için, çorbanın yanında ekmeğin ayrı bir yeri vardır. Bunun yanında yerleşik hayata

geçişten sonra kıymalı lahana, enginar, kereviz, kabak gibi sebze yemeklerinin yanında hıyarlı cacık ve asma yaprağından dolma yaparlardı. Bir hamur işi olan börek Türkler’in çok sevdiği bir

yemektir. Sebzeli, etli, kıymalı, meyveli ve reçelli olarak muazzam büyüklükte kat kat yapraklı bir

şekilde yapmışlardır19.

Yufkanın, bazlamanın yanında, ekmekler yerleşik düzenin işareti olarak tandır ve fırınlarda yapılmaktadır24. Ayrıca Mesnevide yaşadığı yörelerin türlü yiyecek ve içeceklerine, yeme ve

içmede kullanılan kap-kacaklara varıncaya kadar mutfak kültürüne rastlamak mümkündür. Paşa

çorbasından, patlıcan turşusuna kadar çeşitli yemek adları Mevlana deyişlerinde yer almıştır. Bu arada kebaplara serpilen sumak, kuru baklagillerden börülce, mercimek ve bakla çeşitli şekillerde

dile getirilmiştir. Birçok unlu yiyecekler, tatlılar ve çorbalar yer almaktadır. Türkler yerleşik hayata

geçtikten sonra bile hayvancılığı bırakmamışlardır. Bu yüzden Selçuklu mutfağına daha çok koyun

eti hâkimdir. Büyükbaş hayvanların tarla işlerinde kullanılıyor olması ve süt vermeleri, kesilmelerini engellemiştir8.

4. OSMANLI İMPARATORLUĞU

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk mutfak kültürü, saray mutfağı ve halk mutfağı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Saray mutfağı, padişah, valide sultan ve divan halkı için

hazırlanmış gösterişli sofralardır. Kalabalık saray çevresini doyurabilmek için aşçılar yeni yeni

yemekler icat etmişlerdir. 1200’e varan kadrosuyla sadece saray çevresini değil aynı zamanda gelen misafirlerin yemek ihtiyaçlarını da karşılamaya çalışmışlardır20. Sofralar Avrupa’daki

sofralar gibi asla olmayıp dört ile altı kişilik oluşturulurdu. Ayrıca hiçbir Müslüman’ın evinde

yemek odası olmayıp yemek vakti gelince herkesin bulunduğu dairede veya odada, havaların

uygun olması durumunda ise bahçelerde veya köşklerde sofra kurularak yemekler yenirdi. Bu işin yapılabilmesi için sofra servisi “sini” adı verilen bakırdan imal edilmiş kalaylı tablalar üzerine

17Kültür bellek, 2012. Türk Kültürü Araştırmaları. Türklerde Yemek ve Sofra Adabı.

http://www.kulturelbellek.com/turklerde-yemek-ve-sofra-adabi/ 18Tezcan, Mahmut. 2008. “Türklerde Yeme içme Alıskanlıkları ve Buna İliskin Davranıs Kalıpları”.

www.turkishcuisine.org-/articles.php?Pages=Articles (Erisim tarihi:21.01.2008). 19D’Osson, M. De M., 2013. 18. Yüzyıl Türkiyesinde Örf ve Adetler. (Çev: Z. Yüksel), İstanbul: Tercüman 1001 Temel Eser. 20Yılmaz Aydın, (2002). İsyerimiz Mutfak, Meslegimiz Asçılık, Sanatımız Pisirmek, İstanbul.

Page 10: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

78 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

kurulan sade bir şekilde hazırlanırdı. Bu da çok fazla vakit almazdı. Siniler, küçük sehpaların

üzerine konulurdu. Sininin ve sehpanın altına, temizliği korumak için beyaz yahut desenli büyük bir örtü serilirdi. Evin efendisiyle birlikte bir veya iki dostu, diz çökerek sofraya otururlar; bazen de

bir ayaklarını sofranın altına uzatırlar; diğerleri de iskemle vazifesi gören yastıklara oturarak

sofranın etrafında sıralanırlardı. Eğer davetliler çoksa o zaman ayrı bir veya iki sofra daha kurulur hattâ gerekiyorsa, yine aynı yerde olmak üzere üçüncü bir sofra da kurulabilirdi8.

17. yüzyılda IV. Murad için Zeynel-âbidin bin Halîl tarafından “Şifâü’l-Fu’âd” başlıklı bir

kitap yazılmıştır. Bu kitabın birinci bölümü olan “yemek yemeye yönelik olan kavaidin beyanındadır” bölümünde beslenme kuralları anlatılır. Bu kitap sağlıklı beslenme kuralı olarak

uygulanması gereken bilgileri içerir6. Burada yemekten önce veya sonra yapılması gerekenler

üzerinde de durulmuştur. “Birinci şart; yemekten önce biraz hareket edilerek, yenecek gıda için

midenin boş ve hazırlanmış olması, ikinci şart; yenecek yemeğin miktarıdır. Burada az yemenin ömrü uzattığı, fazla yemenin sıkıntı verip bazı hastalıklara sebep olabileceği anlatılmıştır. Üçüncü

şart olarak yemekten sonra biraz hareketin yararı, fazla hareketin zararından söz edilmiştir”

(Özakbaş, 1996, s.146).

Osmanlılar döneminde, mutfak anlayışı İstanbul’daki saray ve konaklarda yetişmiş olan

uzman aşçılar sayesinde gelişerek, Türk mutfağı olarak da kabul edilen İstanbul mutfağı ortaya

çıkmıştır. Cumhuriyet döneminde evlerde, saray ve konaklarda İstanbul da klasik Türk mutfağı gelişip Türk kültürü içinde yerini alırken lokanta ve otellerde batı mutfağından etkiler göze

çarpmaktadır. Türk halk mutfağı ise klasik mutfağın hemen hemen tüm yemeklerini içine almakla

birlikte, bölgesel ürünlerle farklı yemeklere de sahip bir mutfaktır. Halk mutfağında mimari

özellikler bölgelere göre farklılıklar gösterir. Örneğin, Konya’da, Osmanlı zamanında ve hatta günümüzde de bazı aileler de devam etmekte olup mutfak ve buna bağlı olarak güneş görmeyen bir

kiler ana yapıdır. Ocak ve tandır, kap kacağın konacağı raflar mutfağı tamamlamaktadır21.

Sofra düzenleri Türk kültürünün genelinde fazla farklılık göstermeyerek sofra yere kurulmaktadır. Önce bir sofra bezi yayılmakta, üzerine bir tabla da denilen tahta veya metal

malzemeden yapılmış bir büyükçe tepsi konularak yemek yenilmektedir. Halk kültürü içinde insan

yaşamının temel ihtiyacı olan yemek ve onun kurumsallaşmış kimliğinin adı olan mutfak en önemli

halk kültürü öğeleri arasında yer alır. Halk mutfağı daima bulunduğu coğrafyanın temel unsurlarıyla donanmıştır. Türk halk mutfağı, elbette geniş bir coğrafyada yaşayan çeşitli Türk

topluluklarının yerel özelliklerini kapsar23. Türk halk mutfağının temel başlıca malzemeleri

buğdaygiller, baklagiller, sebze çeşitleri ve çok değişik sayıda olan meyvelerdir. Bu türden tarımsal ürünlerin yanında hayvansal ürünler de Türk halk mutfağının temel ürünleri arasındadır. Koyundan

sığıra, tavuktan kekliğe kadar çok çeşitli hayvan türlerinin etleri sofralara zengin yemekler

biçiminde geliverir22. Kent mutfağındaki yeni arayışlar halk mutfağında bulunmamaktadır. Her şey ihtiyacın karşılanması ve yaşamsal fonksiyonlar üzerine kurulmuştur.

5. GÜNÜMÜZDE

Yemeğin lezzeti ve hazırlanışı onun varlığı kadar önemlidir. Gün geçtikçe yemek ve lezzet

gelişmektedir. Şimdi biz her mevsim her şeyi bulabildiğimiz için her bir taze meyve veya sebzeyi mevsiminde yemek bir ayrıcalık haline gelmiştir. Diyet, eskiden ne yediğiniz anlamına gelirken,

bugün ise ne yemediğiniz anlamına gelmektedir. Günümüzde Anadolu’da canlı bir şekilde

yaşamakta olan Türk halk mutfağı mercimek ve bulgur taneleriyle; kebap, yahni vb. ayran, yufka,

21Atay, T. 2011. Türk Mutfağı, Türk Mutfağında Yemekler ve Beslenme Alışkanlıkları. Kültürel bellek. Türk Kültürü Araştırmaları. http://www.kulturelbellek.com/turk-mutfagi-yemekler-ve-beslenme-aliskanliklari/. 22Uludağlı, H. 2011. Türkiye'nin Halk Mutfağı. Turkish Cuisine. Turkish Cultural Foundation. http://www.turkish-cuisine.org/pages.php?ParentID=4&FirstLevel=29

Page 11: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 79

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

kavurma, tutmaç, katmer vb; helva, pilav, zerde, baklava ve börek gıdalarından oluşmaktadır

(Halıcı, 2009, s.408).

Günümüzde de Türk mutfak kültüründe eti İslami bakımdan caiz olmayan hayvan türleri

halen yer almamaktadır. İslam dininin etkisiyle Arap mutfağının varlığı Türk Mutfak kültüründe

daha çok hissedilmeye başlamıştır (Baysal, 1995, s.56-58). Gün geçtikçe Türk yemek kültürü Batı kültürünün etkisi altında kalarak değişmeye başlamıştır. Günümüzde bugün geleneksel köfte

çeşitlerimizin yerini daha çok gençlerin rağbet ettiği “fast food” adıyla bilinen hamburger ve türleri

almıştır. Fast Food’un köfte ve türlerine tercih edilmesi hiçte sağlıklı olmayıp obez bir neslin yetişmesine neden olmuştur. Ayrıca Türk kültüründe yemek yeme esnasında yemeği ortaya yer

sofrasına koyarak tüketmek bazı sosyal gruplarca küçük düşürücü bir özellik olarak algılanmış olsa

da pek küçültücü bir şey olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Fakat modern devrin en hoşa

gitmeyen yönü birçok evde yemek odasının kalkmış olmasıdır. Ailenin kadınlı erkekli iş ve memuriyete sarılması evde ocakların sönmesine, insanların daha çok hazır yemeye yönelmesine

sebep olmuştur. Ayrıca işe yetişmek kaygısı yüzünden birçok insan yemeklerini sokakta alelacele

yer duruma gelmiştir. Bu yüzden son yıllarda soframız dağılmaya başlamış olup bu dağılma Fast Food veya hazır yemek üreticilerini teşvik eder hale gelmiştir. Çocuklarımız artık annelerinin ve

anneannelerinin yaptığı geleneksel Türk yemeklerini ve içeceklerini beğenmez durumdadır.

Neredeyse hemen hemen her köşe başında birçok fast food firmaları açılmış hale gelmiş olup beslenme dengesinin bozulmasına neden olmuştur. Bu yüzden ailenin sofra sıcaklığı da

soğumuştur6. Sonuç olarak Batı ülkelerinde çağımızın hastalığı haline gelmiş olan dışarda abur-

cubur yeme alışkanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti genç aile ve çocuklarında aşırı enerji içeren

yiyecek ve içecekler tüketmeleri sonucunda obez bir nesil ortaya çıkmıştır.

5.1. Yeni Masa Dizaynı ve Sol El ile Yeme Alışkanlığı

1800’lü yılların sonlarına doğru bazı ailelerde yemek yeme tarzında yenilik oluşmaya

başlamıştır. 2000’li yıllarda birçok ailede yemeğin artık masada yendiği, çatal ve bıçağın masaya Batılı yemek yeme kültürüne göre geldiği ve bir tabaktan yemek yeme usulünün kaybolduğu bir

döneme gelinmiştir. Bu tabiî ki Osmanlı zamanında ilk önce saray ve zengin konaklarında

uygulanmış çok sonraları da bazı halk kesimine inmiştir. Ayrıca 1950’li yıllarda ve hatta 2000 li

yıllarda bile halen eski Türk geleneğini kaybetmemiş bazı halk kesiminde yer sofrasında yemek yemeğe devam eden aileler mevcuttur. Ancak bu aralar sofrada içecek olarak şerbetin yerini içinde

hangi katkı maddelerinin olduğu belli olmayan meyve suyu veya kolalı içecekler ile son zamanların

meşhur içeceği diye piyasaya sunulan değişik koruyucu katkı maddeleri içeren üretilen limonata adı verilen içecekler almıştır. Böylece eski Türk içeceği olan şerbetler ve evde veya dükkânlarda

taze taze yapılan çeşitli meyve sularının birkaçı dışında birçoğu unutulmuş, onun yerini asitli

içecekler ve özellikle kolalı içecekler almıştır6. Bu ara yemek yeme adabı konusunda da bazı önemli değişmeler olmuştur. Yeme ve içme adabına göre dinimiz sağ elle yemeye ve içmeye büyük

önem vermiştir. Sağ elle yemek yeme sünnet olup Hz Muhammed (s.a.v) bu konularda uyarıları ve

öğretileri olmuştur.

Ancak Batılı Usullere göre yemek yeme bizleri sünnetten uzaklaştırmıştır. Farkında olmadan yer sofrasını terk ettiğimiz gibi en önemlisi masa üzerine çatal bıçak dizaynı batılı usullere

göre yapılınca çatal veya kaşığı sol elimiz ile ağzımıza götürmeye başladık. İslam tarihinde

yaşanmış olan şu olay bu konu ile ilgili ibret vericidir. Ömer bin Ebi Seleme (ra) anlatıyor:“ Allah Resulü’nün (s.a.v) himayesinde bir çocuktum. Elim yemek tabağının her tarafında dolaşıp dururdu.

Bunun üzerine Hz Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Evlat! Besmele çek, sağ elinle ve sana yakın

olan taraftan ye!”. “Ondan sonra bende öyle yedim”23. Bir başka Hadis-i şerifte Abdullah b.

23Buhârî, Et\'ime 2, 3, Müslim, Eşribe 108, (2022); Muvatta, Sıfatu\'n-Nebiyy 32, (2, 934); Ebu Dâvud, Et\'ime 20, (3777)

Page 12: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

80 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

Ömer’den (ra) rivayet olunduğuna göre; Peygamber (s.a.v): "Biriniz (yemek) yediği zaman sağıyla

yesin, (bir şey) içtiği zaman da (yine) sağıyla içsin. Çünkü şeytan soluyla yer ve soluyla içer" buyurmuştur24, sağ el ile yeme ve içme ile ilgili bunlara benzer birçok Hadis-i şerifte mevcuttur.

Sağ elle yemek yeme ve içme bu kadar önemli olmasaydı, Rahmet Peygamberi Kâinatın efendisi,

Allah (c.c.) ın habibi (s.a.v) Efendimiz üzerinde hiç bu kadar durur muydu?

6. ŞİŞMANLIK VE HZ MUHAMMED ÖĞRETİSİ

Günümüzde de tedavisi için çaba sarf edilen önemli hastalıklardan biriside şişmanlıktır.

Özellikle gelişmiş ve gelişme yolunda olan ülkelerde şişman insan sayısı her geçen gün daha da artmaktadır. Şişmanlık sağlık problemleri sıralamasında önemli bir yere sahiptir. Vücudumuz

şişmanlıkla sadece estetik açıdan bozmakla kalmayıp, aynı zamanda çabuk yorulma, nefes darlığı,

eklem ağrıları, şeker hastalığı, damar sertliği gibi beraberinde çeşitli ölümcül rahatsızlıklara da

zemin hazırlıyor25. Allah Rasûlü (sav), asırlar öncesinden “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şeyler: Göbek bağlamak, çok uyku, tembellik ve yakîn (iman) azlığıdır.”26 buyurarak şişmanlık

tehlikesine dikkatleri çekmiştir. Göbek bağlamak; kendini gaflete salıp çok yiyen ve tabir caizse

yemek için yaşayan insan demektir. Buda Allah Rasulü’nün dünya ve ahiret hayatları adına endişe duyduğu insanların birinci özelliğidir. Nitekim Hz. Ali (r.a) de insanların dünyevî gafletine şöyle

işaret etmişlerdir: "İnsanlar uykudadır (gaflettedir), ancak öldükleri zaman uyanırlar (hakikati

anlarlar)"27. Şu halde günümüzde Müslümanlar da bu konularda daha dikkatli olmalı ve gaflete düşmemelidir.

Günümüzde bilimsel çalışmalar ilerlemiş olup vücudumuzda immün sistemin yapı taşlarını

ve bunların bozucu sebeplerinin başında gereğinden fazla kalorili gıdaların tüketilmesi gelmektedir.

Bu ise vücudumuzda fazla bir enerji birikimi gerçekleştirerek vücutta zehir etkisinin meydana gelmesini sağlamaktadır. Bunlarda zamanla hastalık yapıcı maddelere dönüşebilmekte, bünyedeki

miktarı artarak herhangi bir hastalığın sebebi olabilmektedir (Çıkman, 1992, s.33-35). İnsanlar artık

bundan sonra daha az gıda ile daha iyi yaşayabileceklerini öğrenmeleri gerekmektedir. İnsanlık genel olarak üç öğün yemek yemeye şartlanmış durumdadır. Midemiz genişlediği ve büyüdüğü için

öğün zamanı gelince psikolojik olarak rahatsızlık hissedilip böylece şartlı bir refleks sonucu yalancı

bir açlık hissi oluşmaktadır. Kan glikoz düzeyinin düşmesi ve kan serbest yağ asidi düzeyinin

yükselmesi açlık hissini uyandırmaktadır. Metabolizmanın açlık durumu, besinlerin vücuda alınmadığı ve enerji ihtiyacının internal depolardan sağlandığı durumdur28. Günümüzde

hastalıkların birçoğunun fazla yemekten olduğu tahmin edilmektedir. Hasta olup perhiz uygulama

yerine hasta olmadan önce normal yemek tavsiye edilmelidir. Bunun için yeniden bir günlük kalori hesaplanması yapılabilir. Kişi fazla yemek yeme yerine zamanında normal porsiyon ile beslenerek

hayat boyu damak tadı sağlanabilir (Batu, 1993, s.303-307; Batu, 2005, s.417-427).

İmmün sistem çalışmaları ile az yeme uygulamaları yan yana getirilince bir sonuç alınabilecektir. Normal yemek rejimi dendiği zaman günümüzde üç öğün anlaşılıyor. Hatta "Sabah

kahvaltısı altın gibidir” denir. Genel bir söyleyişe göre “sabah kahvaltısı padişahlar gibi yapılmalı,

öğlen yemeğini dostla yemeli ve akşam yemeğini düşmana yedirmeli" diye bir söylem vardır44. Bu

konuda Peygamber efendimizin "Akşam yemeğini terk ihtiyarlığa alamettir" diye rivayet ettiği söylenir. Yani bir insanın akşam yemeğini yemediğini görürseniz onun erken çökmesine sebep

24Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/405 25Salihoğlu, M. L. 2011. Sünnete uygun beslenme alışkanlığı. Yeni Asya.

http://www.yeniasya.com.tr/yazi,detay.asp?id=1496.,

http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/erman_artun_inanc_sistemleri.pdf. 26Suyuti, Fethu'l-Kebir, I, 58. 27 Sehavî, el-Makasıdü'l-Hasene, s. 450. 28Moffett D, Moffett S, Schauf C. 1993. Growth metabolism reproduction and immune defense in ‘’Human Physiology’’ second ed. Mosby, Missouri. Sa:667.

Page 13: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 81

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

olacaktır. Hatta Peygamberimizin şu tavsiyesi de var: "Akşam hiç bir şey olmazsa bir avuç hurma

yiyiniz"45. Çünkü yetişkinlerde de hücre yenilenmesi uyku esnasında daha hızlı olmaktadır. Bu yüzden uyku sırasında bir enerjiye ihtiyaç vardır. Eğer akşam belli bir miktar yemek yenirse bu

enerji sağlanmış olur44. Ancak akşam yemeği gece yemeği olmamalı, gecenin geç saatlerinde değil,

akşamın ilk saatlerinde olmalıdır.

Bazı beslenme kitapları yeni yazılmış da olsa 30-40 yıl önceki enerji değeri hesaplamaları

yazılmış olan beslenme kitaplarında Türkiye'de ve Dünyada yemek yeme anlayışına göre normal

bir insan 2500-3000 kalori alması gerektiği bildirilmektedir. Bu kalori tabloları on yıllar önce hazırlanmıştır (Baysal, 2010, s.56-58; Demirci, 2011, s.379). Bazı görüşlere göre ise yetişkin bir

insan için günlük 1000-2000 kalori arasındaki bir değer yetebilmektedir. Bu görüşlere toplumun

belli bir kısmı ilgi göstermekte ve uygulamaktadırlar. Ancak bu enerjinin belli bir kısmının protein

kaynaklı olması önerilmektedir. Bu takdirde sağlıklı ve dengeli beslenme olabileceği savunulmaktadır (Karatay, 2013, p.262). Bu değerlerden fazla enerji alınması durumunda ise kilo

alınabileceği söz konusudur. Ayrıca hayatı biraz hareketli olan bir insana bile birçok yerde 2500

kalorinin altındaki enerji (belki de çok daha düşük miktar) yeterli olabilmektedir. Mankenler ya da modelistler buna çok güzel örnektir. Bu grup insanlar günümüz şartlarına göre oldukça az gıda

(ancak kaliteli gıda) almalarına rağmen hayatlarını sağlıklı bir şekilde sürdürmektedirler. İnsanların

iş ve fiziki durumlarına göre beslenme bilimcilerinin bu kalori tablolarını bir kez daha gözden geçirmeleri gerektiği inancındayım. Hayvanlarda yapılmış olan bazı deneylerin sonucunda bu

hayvanların gıdaları azaltılınca daha çok canlılık gösterdikleri görülmüştür. Fazla gıda daha hantal

bir vücut oluşmasına neden olmaktadır.

Beslenme tek yönlü olmadığı zaman tüketilen gıda vücut dengesini rahat bir şekilde ayarlamaktadır. Yazarlarımızda genellikle her gün et yememeye gayret gösterdiklerini

belirtmektedir. Ayrıca sevgili Peygamber efendimizin Hz. Ali'nin, rivayetine göre “Kırk gün

(sürekli) et yemeyenin ahlâkı ve çehresi kötüleşir (bozulur); kırk gün üst üste et yemeye devam edenin de kalbi katılaşır!” şeklinde ifade buyurduğu rivayet edilir. Et tüketim miktarı ile ahlak

arasındaki ilişki şu anda bilinen bir gerçek değildir. Ancak mevcut tıbbın kendi mantığıyla bu

gerçeği anlaması da mümkün değildir. Çünkü kalbin katılığı kişinin maneviyata karşı

duyarsızlaşmasıdır. Güzel ahlak ise maneviyatla kaimdir44. Sağlıklı bir yaşam için önemli olan kırmızı et, az tüketilmesi durumunda demir ve vitamin eksikliğine bağlı hastalıklara yol açar.

Günlük belli bir miktar kırmızı et yenmesi, bebekler, gelişme çağındaki gençler ve doğurganlık

çağındaki kadınlar için son derece önemlidir. Yeteri kadar et yiyemeyen kişilerde demir, B6 ve B12 vitamin eksiklikleri gelişebilir64. Özellikle ilerleyen yaşlarda kısmi bir unutkanlığa neden olabildiği

özellikle görsel medyada dile getirilmektedir. Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim'de: "Onlara diledikleri

meyve ve etten bol bol verdik”29 buyurmuştur. İbn-i Mâce'nin Sünen'inde, Ebi'd-Derdâ (r.a)'ın Peygamber Efendimizden rivayet ettiği bir hadisde “Dünya ve âhiret ehlinin yemeklerinin en

üstünü ettir” buyurmuştur. Yetişme çağında olan özellikle erkek çocuklarda bu ihtiyaç normalden

biraz daha fazladır. Ancak her zaman protein deposu olan et grubu ne kadar çok tüketilirse o kadar

iyidir şeklinde düşünülmemelidir. Kırmızı et doymuş yağ asitleri ve kolesterol açısından oldukça zengin olduğundan kalorisi de oldukça yüksektir. Bu nedenle aşırı kırmızı et tüketilmesi de bazı

durumlarda yararlı olacağına zararlı hale gelebilmektedir. Karatay66’ın belirttiğine göre aşırı kilo

almaya, kolesterol yüksekliğine, kalp ve damar hastalıklarına, tansiyon yükselmesine ve bazı karaciğer ve bağırsak hastalıklarına ve vücutta ürik asit birikimine yol açabilir. Bu da ayaklarda ve

vücudun değişik eklem yerlerinde yanma şeklinde ağrılar oluşturan gut hastalığına neden olduğu

tıbbi bir sonuçtur. Ayrıca sindirimi zor bir besin olduğu için midede şişkinlik ve hazımsızlık gibi

29Tur 52

Page 14: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

82 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

sıkıntılara da neden olabilir. Bu nedenle tüm gıdalarda olduğu gibi kırmızı eti de aşırıya kaçmadan

ihtiyacımız oranında tüketmeliyiz30.

Fazla et yemenin zararları da özellikle böbrekler üzerinde oluşmaya başlamaktadır. Ve

protein yükselmesi yorgunluk hissi vererek ödemli bünyeler ortaya çıkarabilmektedir. Etin aşırı

alınması nedeni ile vücudun asitliği artmaktadır. Asitlik artışı ise organların hızlı çalışması ile sonuçlanır. Et tüketiminin artırılması sadece kalp ve damar hastalıkları değil bunun yanında mide,

karaciğer ve bağırsak rahatsızlığı, yüksek tansiyon ve diabet gibi hastalığa da sebep olmaktadır66.

Yapılan araştırmalar sonucunda sürekli yüksek proteinli gıda tüketiminin karaciğer ve böbrek gibi hayati organların fizyolojik yapısını bozduğu iddia edilmiş olsa da31,32,33 bazı araştırmacılar yüksek

protein içerikli dietle beslenme sürekli olmadığı sürece karaciğer ve böbrek fonksiyonlarına ciddi

bir olumsuz etki yapmadığını savunmuşlardır52,34. Ancak 1998 yılında yayınlanan bir makalede

değişen oranlarda (%7, %15, %46) uygulanan protein diyetinin böbrek boyutlarında ve fonksiyonlarındaki etkisi incelenmiştir. Bu araştırma ile dişi ve erkek farelere farklı miktarlarda

uygulanan protein miktarındaki artışın sindirim kanalındaki organlarda, böbrek ve karaciğer

ağırlıklarında artışa neden olduğu belirlenmiştir35. Lacroix ve arkadaşlarının 2003 yılında yaptığı bir diğer çalışmada ise 6 ay süresince normal (%14) ve yüksek protein içerikli (%50) diyetle

besledikleri farelerde karaciğerdeki oksidatif stres ve detoksifikasyonun gözlendiği bildirilmiştir.

Ayrıca yüksek protein içerikli diyetle besledikleri grupta kanda trigliserid, glukoz, leptin ve insülin

seviyelerinin bazal konsantrasyonda olması nedeniyle bu diyetin metabolik hastalıklarda koruyucu

etkiye sahip olabileceği vurgulanmıştır55.

Özet olarak yüksek protein içerikli diyeti, karaciğerde yağlanmayı, böbreklerdeki faaliyeti

hızlandırdığı, uzun süreli bu tarz beslenmede insülin direncine neden olduğu, kortizol salgılanmasını negatif etkilemesinin yanı sıra çok sayıda araştırmada kemik rezorbzisyonun

tetiklediği, böbreklerde taş oluşumuna neden olduğu ayrıca oksidatif stresi de arttırdığı

belirtilmiştir52,54,56. Bu yüzden kırmızı etin az tüketilmesi kadar aşırı tüketilmesi de zararlıdır. Aksi takdirde çağımızın modern hastalığı olan obeziteye zemin hazırlamış olacaktır. Onun için midenin

üçte birini yemek ile doldurarak sofradan kalkılması gerektiğini öğreten efendimiz Hz Muhammed

(s.a.v) bakın ne buyuruyor: "Mü'min bir kimse bir bağırsağı doluncaya kadar yer, kâfir ise yedi

bağırsağı doluncaya kadar yer." hadisiyle fazla yemenin mümince bir beslenme şekli olmadığını ifade ederken aşırı yemeyi de yasaklamış oluyor.

Peygamber Efendimiz (s.a.v), “İnsanoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır.

Oysaki insan için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman midesinin üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın36 buyurarak en

ideal yeme ölçüsünü ortaya koymuştur. Üç öğün tıka-basa yeme sonucunda hareketsiz ve monoton

bir yaşam tarzı, beraberinde şişmanlık illetini getirmektedir. Modern hayat, kişilere hazır, lezzetli,

30 Şahin, İ. 2010. Kurban ve Sağlıklı Et. Kuan-i Hayat. http://kuranihayat.com/content/kurban-ve-sa%C4%9Fl%

C4%B1kl%C4%B1-et-idris-%C5%9Fahin? 31Linn T, Santosa B, Gronemeyer D, Aygen S, Scholz N, Busch M, and Bretzel RG. 2000. Effect of long-term dietary protein intake on glucose metabolism in humans. Diabetologia 43: 1257–1265. 32Morens C, Gaudichon C, Metges CC, Fromentin G, Baglieri A, Even PC, Huneau JF, and Tome D. A., 2000. High-protein meal exceeds anabolic and catabolic capacities in rats adapted to a normal protein diet. J Nutr 130: 2312–2321. 33Skov AR, Toubro S, Bulow J, Krabbe K, Parving HH, and Astrup A. 1999. Changes in renal function during weight

loss induced by high vs lowprotein low-fat diets in overweight subjects. Int J Obes Relat Metab Disord 23: 1170–1177. 34Lacroix, M., Gaudichon, C., Martin, A., Morens, C., Mathe, V., Tome, D.and Huneau, J.F. 2004. A long-term high-protein diet markedly reduces adipose tissue without major side effects in Wistar male rats. Am J Physiol Regul Integr Comp Physiol 287: R934–R942, 2004. 35Hammond, K.A. and Janes D.N. 1998. The effects of increased protein intake on kidney size and function. J Exp Biol 201: 2081–2090, 36Tirmizi, Zühd, 47.

Page 15: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 83

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

çeşitli, ucuz fakat yüksek enerjili yiyecekler sunmakta olup, buna karşılık fizikî aktiviteleri

düşürmektedir. Özel otomobiller, toplu ulaşım araçlarının yaygınlığı, binalardaki asansörler, televizyon bağımlılığı gibi daha pek çok sebepten dolayı bedenimizin ihtiyacı olan fizikî

hareketlerden uzak kalmaktayız41. Sonuç olarak ta şişmanlık kaçınılmaz olmaktadır.

7. SAĞLIKLI VE DENGELİ BESLENMEDE HZ MUHAMMED ÖRNEĞİ

Sünnet olan beslenme tarzı iradeyi kuvvetlendirerek insanlara sabretmesini öğretmektedir.

Önemli bir diyetisyene göre bugün gıdaların işlenmesi ve üretimi sırasında yapılan işlemler ”yemek

için yaşamak!’’ düşüncesi sonucunda obez insanlar ortaya çıkmıştır37. Bu sebepten dolayı eski çağlara nazaran daha da dikkatli olunması gerekmektedir. Yani sünnet olan beslenme tarzı, bu

çağda uygulanamaz diye bir söz söylenemez!9. Aksine obezite ve çeşitli hastalıkların tedavisi

olarak görülen az ve sık beslenme uygulaması ile uygulanan tedavi olumlu sonuç verdiği

bilinmektedir56. Sünnete uyup iki öğün yemek yiyerek ancak bu öğünlerde de tıka-basa yenmiyorsa büyük bir ihtimal ile insanlarımız daha sağlıklı olacaktır. Ancak bugün medya ve çağın bizlere

empozeleri sonucu sofralarımızdan hiçbir şey eksik olmamakta, hatta bir öğünde tüm yiyeceklerden

fazlasıyla yenmesi tercih edilmektedir. Hele hele her şey dahil otellerde tüketilen veya işaret edilen gıdaların haddi hesabı yoktur. Dolayısıyla insanlar daha fazla gıda alarak vücutlarına daha fazla

enerji yüklemektedir. Vücut ise bunu parçalayamadan fazlasıyla depolamaktadır. Böylece dengesiz

bir şekilde beslenen obez bir nesil oluşturmaktadır. Halbuki peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)in iki öğün yeme ve bazen de az miktar tüketerek doymadan kalkma sünneti uygulanmış olsa

obez olmayan daha sağlıklı bir nesil ortaya çıkabilecektir. Daha az yemek için irademizi

kullanmamız gerekmektedir.

Günlük öğün, sabah ve akşam şeklinde iki öğün olması sünnettir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) öğle yemeği terk edilerek sadece sabah ve akşam tüketmeyi tavsiye etmiştir. Bu da “Sünnete

göre beslenme” olarak bilinmektedir. Aslında birçok kez Peygamber Efendimiz (s.a.v) günde bir

öğünden fazla yememiştir. Hatta Peygamber Efendimizin iki gün bile bir şey yemediği durumlar da olmuştur. Ashab-ı kiramda Peygamber Efendimizin bu sünnetini tatbik etmişlerdir. Tirmizi'nin

Şemail-i Şerifinde geçen bu hadisenin konumuza ışık tutacağını zannetmekteyim. Hz. Aişe ve diğer

ashabı kiram, Hz. Ömer'e gelen elçilere iki öğün yemek verilsin tavsiyesinde bulunuyorlar. Hz.

Ömer bunu işitince ağlamaya başlıyor ve Hz. Aişe'ye "Ey müminlerin annesi size soruyorum. Allah'ın Rasulü (s.a.v) hiç arpa ekmeğiyle doydu mu, hiç bir günde iki öğün yemek yedi mi?"

deyince, "hayır" dedi. Hz. Ömer (r.a.)'ın günlük lokma sayısı 11 tek lokmadır.

Hem Peygamberimiz (s.a.v) hem de ashabı kiram bir öğün yemek yerken atıl mı durdular? Kesinlikle hayır. Kıtalar aştılar, bir yandan Çin'e, Fransa içlerine, İspanya'ya ulaştılar. Bir yandan

da Sicilya ve İstanbul kapılarına geldiler44. Demek ki böyle bir yemek rejimiyle bunları

gerçekleştirebilmek mümkün olabilmektedir. Yayınlanan bir rapora göre obezite yalnız kişisel değil, küresel bir halk sağlığı sorunu haline geldiği ve dünyanın bütün bölgelerinde çocuklar,

gençler ve yetişkinlerde gittikçe artmakta olan bir sorun olduğu ve kilo azaltmak için de mutlaka

diyet yapılması gerektiği, diyet yaparken de tüketilen gıdanın yağ içeriğini azaltmak, mümkünse

hiç yağ tüketmemek, bazı şeker içeren gıdalardan uzak durmak gerektiği, şeker içeriği hafif tatlılar ve hafif içecekler tüketilmesi gerektiği, ağır protein içerikli et yemekleri yerine haftanın belli

günlerinde bezelye, kuru fasulye veya mercimek gibi bitkisel kökenli proteinli gıdaların tüketilmesi

gerektiği belirtilmektedir38.

37 Kılıç, N. 2013. Sünnet Olan Beslenme tarzı. Helal Hayat Helal Mutfaklarda Başlar helal ürünlerden helal yeyemekler.

http://www.helalmutfak.org/sunnet-olan-beslenme-tarzi 38İstanbulsağlık.gov.tr: 2014.(Genel Sağlık Raporu).

Page 16: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

84 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

Bir tıp profesörü olan rahmetli Zeki Çıkman Peygamberimizin (s.a.v) söylediği bir iş olan

günde üç öğün yerine iki öğün yemek yemeyi kendi yaşantısında uygulamayı fazla kilosu olmamasına rağmen 3 ay da 7 kilo verdiğini yani; 62 kilodan 55'e düştüğünü ifade etmektedir44.

Ayrıca diğer bir yazarımız ise Peygamber efendimizin (s.a.v) tavsiye ettiği metodu yine kendi

bünyesinde uygulayarak, öğün sayısını ikiye düşürmesi sonucunda 7 yılda 26 kilo verdiğini belirtmiştir39. Her iki yazarda kilo vermeye başlama ile fizyolojik, ruhsal ve biyolojik olarak çok

daha rahatlamaya başladıklarını, günlük yapılması gereken işe karşı bir bıkkınlığın olmadığını,

aksine daha zinde ve verimli olunduklarını belirtmişlerdir. Bunu tecrübe eden birileri olarak o süreç zarfında az yiyerek Muhammedi bir beslenme şekli ile Peygamber Efendimiz (s.a.v) Ademoğlu'na

yukarda belirtilen midesinin yalnız üçte birini yemek ile doldurmasını söylediği hadisi-şerifi kendi

bünyesine uygulamışlardır.

Aslında sünnete uyunca insan zaten diyet yapmış olmaktadır. Demek ki sünnete uygun olarak yaşanmadığı zaman kilo alınmış olunmaktadır. İnsanoğlu hadisleri hayatına geçirebilirse

kilo probleminden kurtulmuş olacaktır40. Günlük iki öğün veya yerine göre bazen bir öğün yemenin

en önemli faydası sünnete uymak olduğunu bildiren rahmetli Çıkman44 hocanın 1992 yılında bir dergiye verdiği mülakatında iki öğün yemek yemenin kendi bünyesine sağladığı ve kendisinin

bizatihi şahit olduğu faydaları şöyle sıralamıştır;

1. Kendisini daha dinç hissetmesi, daha önceki zamanlara göre daha güçlü bir idrake ve daha berrak bir hafızaya sahip olduğunu ve özel bir gayret sarfetmeden yüzlerce telefon numarasını

ezberleyebildiğini,

2. Bu uygulamaya başlamadan önce yaşının üzerinde gösterdiğini, ancak bu uygulama

sonrası çevresindeki insanların akranlarından daha genç göründüğünü belirttiklerini, böylece kolay kolay ihtiyarlanmadığını ve bu uygulama ile vücudun yorulmadığı için sünnete uygun beslenmenin

yaşlanma önleyici etki gösterdiğini,

3. Kumral olan saç renginin siyaha döndüğünü, ağarmanın olmadığı ve saç dökülmesinin de durduğunu ve ayrıca bunların sebeplerinin dermatologlar tarafında araştırılması gerektiğini,

4. Zamandan tasarruf sağlandığını, fazladan yenen öğün ile mesaisi olmadığı, yemek

rehaveti olmadığı, tuvalet ihtiyacının ve uyku saatinin azaldığı, ve bunlar hesap edildiği zaman

yılda 4 aylık bir vakit kazandığını, bunun sonucunda da herkesin 12 ay olarak yaşadığı bir yılı 16 ay olarak yaşadığını ve böylece daha fazla zamana sahip olduğunu ve daha fazla iş yapabildiğini,

5. En önemlilerinden birisi de genel olarak böyle bir uygulama ile kalp atımlarının

günlük olarak 15 bin civarında azalacağını ve dolayısı ile kalbin daha çok dinlenebileceğini ve sonuç olarak kalbin daha güçlü olabileceğini,

6. Böylece genetik zincir tahrip edilmeden ileri nesillere aktarılacağından konjennital

(doğumla ilgili) anormalliklerin ortadan kalkabileceğini belirtmiştir. Ayrıca Türkiye’de diyet ve sağlıklı beslenme konusunda ezberi bozan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan

Karatay, günde 2 öğün beslenilmesi gerektiği belirtiliyor. Bu iki öğünde daha ziyade tereyağı,

yoğurt, zeytin ve zeytin yağlı yemeklere ağırlık verilmesini önermektedir51.Karatay61’a göre Türk

halkının günde 8-12 öğün beslendiğine dikkat çekerek, toplumun ‘enine büyüdüğünü’ ifade ediyor. Böylece obez, karaciğeri yağlanma olasılığı yüksek bir toplum oluşuyor.

Dengeli beslenebilmek için bireylerin cinsiyet, yaş ve aktivitelerine göre vücudun günlük

ihtiyacı olan tüketmiş olduğu enerji miktarına denk enerjiye sahip gıda tüketmesi gerekmektedir.

39Zaman gazetesi, 2010. Hadisler ışığında diyet. www.zaman.com.tr. 40Keskin Esra, 2010. Hadisler ışığında diyet. Zaman. http://www.zaman.com.tr/cuma_hadisler-isiginda-diyet_934561.html

Page 17: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 85

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

Bu durum ise ancak kişilerin iradelerine hakim olmaları sonucunda az ve sık yemek ile

çözülebilir61. Böylece nihai olarak metabolizma hızlanmış tüketilen gıdalar vücutta birikmeden yakılmış ve sonuçta kilo alınmamış olacaktır 64. Ayrıca beslenmede sünnet uygulaması ile sağlıklı

bünyeler için günlük iki öğün tüketilerek vücut metabolizması biraz yavaş çalışmaya alışacak,

dolayısıyla günlük iki öğün ile az yemeye alışmış olacaktır44. Obez kişilerde fazla kilolarını verdikten sonra da halen iki öğün ve az yeme yapılamıyor ise verilen kilonun korunabilmesi için az

ve sık öğün temelindeki diyete devam edilmesi daha uygun olabilecektir.

8. ÇOCUK YETİŞTİRMEDE HELAL LOKMANIN ÖNEMİ

Evlilik ve iyi bir nesil yetiştirmek, büyük bir sorumluluk gerektirir. Kıyamet gününde kişi

bundan hesaba çekilecektir. Çocuk anne babasının dini üzere yetişir, anne ve baba çocuk üzerinde

etkili faktördür. Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya gelen her çocuk İslam fıtratı

üzerine doğar. Daha sonra ana babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.”41.

Çünkü bu konuda yapılan araştırmalara göre, çocuğun iyi ve helalinden beslenmesi ve

beslenme eğitimine sahip olması çocuğun başarılarına etki eden bir faktördür. Helal lokma ile

beslenilen nesillerin Allah tarafından korunacağı belirtilmektedir. Aile bireylerinin harama ve helale dikkat etmesi, onların dini açıdan ciddiyet ve hassasiyetlerini ortaya koyar42. Bu hususta

hiçbir noktası dahi bozulmamış baştan sona Allah kelamı olan Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de çok

bariz örnekler sunulmaktadır. Melekler iyi insanların çocukları için şu duayı yaparlar. “Rabbimiz! Onları ve onların babalarından, eşlerinden, nesillerinden iyi olanları kendilerine vadettiğin âdn

cennetlerine koy. Şüphesiz aziz ve hakim olan sensin”43.

İnsanın karakterinin şekillenmesi için önemli unsurdan da birisi yediği gıdanın helallik

durumudur. Helal lokma insanı doğru yola yönlendirirken; haram lokma insanı Allah (c.c.)’dan uzaklaştırır. Kulun mânevî inkişâfında helâl gıdâ ile beslenmesinin rolü önemlidir. Zira Cenâb-ı

Hak: “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yiyin…”44 buyurarak

helâl, temiz ve nezih gıdâlar ile gıdâlanmamızı istemektedir. Haram lokmanın, kalbimize menfî tesirleri hakkında Hak dostlarının pek çok ve mühim ikazları vardır. Mesela Hazret-i Mevlânâ bu

hususta: “Bu seher benden ilham kesildi. Anladım ki vücuduma şüpheli birkaç lokma girdi. Bilgi

de hikmet de helal lokmadan doğar. Aşk da merhamet de helal lokmadan doğar. Eğer bir lokmadan

gaflet meydana gelirse bil ki o lokma şüpheli veya haramdır” buyurmuştur45. Abdülkâdir Geylânî Hazretleri de bizleri şöyle ikaz etmiştir: “Haram yemek kalbi öldürür, helal yemek ise ihyâ eder.

Lokma var seni dünya ile, lokma var seni âhiret ile meşgûl eder. Lokma var, seni Hâlık Teâlâ’ya

rağbet ettirir.”46.

Müslümanların uyutularak dinimizin inancına hiç uymayan, Müslüman’ın asla

yapamayacağı “üzümünü ye, bağını sorma’’ sözü birçok Müslümanın ruhuna işlemiştir. Hâlbuki

“Müslüman bağını bilmediği üzümü asla yiyemez”. Çünkü bağını bilmeden, sahibinden izin almadan, ücreti ödenmeyen o üzüm haramdır. Kişinin dindarlığı, yediği emeğinin helalliği

nispetindedir. Emeği ve ekmeği ne kadar helal ise o derece iyi Müslüman’dır47. Çocuk anne

karnında teşekkülünden itibaren beslenmeye ihtiyaç duymaktadır. Helâl lokma ile beslenen

41Buhari, Tefsir (sure 30) 1; Ebu Davud, Sünnet 17; Ahmed, age, 2/233 42Atalay Halil, 2013. Çocuk Yetiştirme ve Eğitiminde Helâl Lokmanın Önemi. Misak

http://hayatcemresi2.blogspot.com.tr/2013/02/cocuk-yetistirme-ve-egitiminde-helal_26.html 43Mü’min, 40/8 44el-Bakara, 168 45Tahiru’l-Mevlevi, Şerhi Mesnevi,3/ 832-834. 46Topbaş, Osman Nuri, Genç Dergisi. Yıl: 2014 Ay: Nisan Sayı: 91 47Aksoy Kemalettin, 2013. Helal Kazanç Helal Lokma. Bayburt İl Müftüsü. http://www.bayburtmuftulugu.gov.tr/kemalettin-aksoy/402-helal-kazanc-helal-lokma.html

Page 18: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

86 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

insanların sözü daha tesirli ve haram yiyenlerinki ise tesirsiz olabileceğini, fitne ve fesada da sebep

olabilmektedir. Bu konu ile ilgili Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Mide, bedenin havuzudur. Damarlar ona doğru giderler. Mide sıhhatli olduğunda ona gelen damarlar da sağlıklı olur. Mide

hastalıklı olduğunda ona doğru gelen damarlar da hastalıklı olur.”48. Helâl kazanmaktan utanç

duyan kimse asla kurtuluşa ermez. Yenilen yemek ne kadar helâl olursa, yapılan amel de o kadar temiz ve faydalı olur77. Ancak ağız ile beslenme doğumdan sonra başlamaktadır. Genellikle ilk

besin maddesi de anne sütü olmaktadır. Bebekler, anne sütüyle en sağlıklı şekilde beslenir, güçlenir

ve hızlı bir şekilde büyüyüp gelişir. Anne sütünün %90’ı süt kolestrolü ve Omega-3 ’ten oluşur. Sonuç olarak kan kolestrolü yanlış beslenme ile düşmekte bu da bağışıklık sistemi için zarar

vericidir66. Böylece çocuk ilk beslenmesinden itibaren yemek yeme tecrübelerini yaşı ilerledikçe

ailede kazanmaktadır.

Bir bebeğin anne karnındaki oluşumunun ilk aşamalarından başlayarak helâl lokma ile beslenmesi çok önemlidir. Anne rahmine düşen üreme hücreleri ilk günden beri anne kanıyla

beslenirler. Bunun için annenin helâl lokma ile beslenmesi karnındaki bebeğin de aynı şekilde

beslenmesi ve dünyaya geldikten sonra da hayırlı bir evlat olacağı, devlete ve millete faydalı ve yararlı bir insan olacağı belirtilmiştir. Anne, haram yoldan kazanılan ve yenilmesi dinimizce yasak

olan yiyeceklerin, sigara, alkol ve uyuşturucu gibi vücuda zararlı maddelerin alınması ile anne

sütünün mucizevi içeriğinin bozulduğunu bilmeli, yediği ve içtiği gıda maddelerine çok dikkat etmelidir.

Kur’an ’da belirtildiği gibi helâl ve temiz gıdalarla beslenmelidir. Aileler, çocuğu sevimli

ve değerli kılan yüksek zekanın, güzel huyların ve erdemlerin temelinde annesinden emdiği helâl

sütün olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır. Haram lokma ile kalp değişir ve başkalaşır, bir daha da eski halini alamaz. Yenen gıdaların insan vücut hücrelerini değiştirdiğini helal ve haram

gıdaların insan vücudundaki etkilerinin uzun süre sürdüğü belirtilmektedir. New York

Üniversitesi’nden Dr. Piero Anversa kalbin 20 yılda yenilendiğini, İngiltere Karaciğer Vakfı tarafından yapılan açıklamaya göre ise karaciğerin kendini altı ayda bir, havanın temizliğine, sigara

içilip içilmemesine bağlı olarak akciğerin yılda bir kere kendini yenilediğini belirtmişlerdir. Çünkü

haram yemek büyük günah işlemek demektir, devamlı büyük günah işleyen kişinin kalbi kararır ve

o kişi ibadetlerden, iyiliklerden ve hayırdan uzaklaşır61.

Çocuğu, ancak haram yemeyen ve haramlardan şiddetle uzak duran bir kadının emzirmesi

gerektiğini, çünkü haramdan hâsıl olan sütün bereketinin olmayacağını ve ondan emzirdiği veya

haram yedirdiği zaman çocuğun tabiatının o haramla münasebeti bulunan kötü şeylere yöneleceğini belirtir. Hz. Peygamber’in ısrarla üzerinde durduğu hususlardan biri, yeni doğan çocuğun kendi

annesinin sütü ile beslenmesidir. “Bebek için, annesinin sütünden daha hayırlı süt yoktur”49. Anne

sütü, çocukla anne arasında hususi bağlar sağlar. Çocuk kendine en yakın olarak kendini besleyeni tanır66.

İnsan önce kendi şahsından sonrada yakınlık durumuna göre ailesinden ve çocuklarından

sorumludur. Kendi dünyasını ne kadar düşünüyor, çeşitli tehlikelerden korunmak için ne kadar

gayret gösteriyorsa, aynı şekilde çoluk çocuğunu koruyup kollamak için de aynı gayreti gösterir. Bu hususu Kur’ân-ı Kerim şöyle ifade eder: “Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi öyle bir ateşten

koruyun ki, onun tutuşturucusu insanlarla taşlardır”50.

Bu ayetin açıklamasını Peygamberimizden (s.a.v) isteyen Hz. Ömer’in, “Ya Resulallah, nefislerimizi tehlikelerden koruruz, fakat aile fertlerimizi nasıl koruyalım?” demesi üzerine, Resul-i

48Mekkî, age, 4/426 49Müsned-ü Zeyd, s. 481 50Tahrim Sûresi, 6.

Page 19: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 87

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

Ekrem (s.a.v) şöyle buyurur: “Allah’ın sizi yasakladığı şeylerden onları da uzak tutarsanız, size

emrettiği şeyleri onlara da emrederseniz, işte o zaman onları korumuş olursunuz”51. Yiyecek ve içeceklerde aranacak olan çok olan değil, iyi temiz ve helal kazanç olan rızıktır. Çocuk eğitiminde

bir kaç temel dinamik vardır. Bunlardan biri de ‘helâl rızık’tır. Çocuklarına helâl lokma yedirmeye

dikkat eden ebeveyn’lerin işleri bir hayli kolaydır. Zira helâl ve temiz rızık yapıcı, iyi duyguları besleyici, doğru olan şeylere meylettirici, güzel olan şeyleri sevdiricidir. Aldığımız besinlerin

vücutta etkileri görüldüğü gibi, davranışların üzerinde de etkileri vardır. Bedeni haram gıdalarla

beslenen bir çocuğun, daha sonradan kaliteli bir insan, muhlis bir mü’min, islami ahlâka sahip bir Müslüman olması çok kolay değildir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) tarafından “Helal yeme ve

içmenin cennete girmenin şartı” olduğu belirtilir52. “Vücudu haramla beslenen kişinin de

cehenneme layık olduğu” beyan edilmiştir53. “Haram lokma ile beslenip büyüyen bir insan ateşe

daha layık”54 olduğu beyan edilmiştir. Gıdası haram olanın ameli çirkin olur. Kimin ruhunu da melek emzirir ve kalbine yoldaş olursa, o kimse ibadet ve taata ulaşır, halim-selim olur adeta

melekleşir. Haram lokma yendiği dakikada melek ilhamını keser. Rahmanî feyz ve bereket kalbe

inmez. Böylece o kimsenin sıfatı değişir. Helal lokma tohum gibidir. Meyvesi güzel fikir, tefekkür ve tövbedir. Haram lokma afyon gibidir. İnsanı gaflete sürükler, Allah’a itaatten uzak bırakır55.

Yeryüzünde bulunan bir kısım yiyecek ve içecekleri de bizlere yasaklamıştır. Ayet ve

hadislerin ortaya koyduğu hükümlerle yapılması, yenilmesi ve içilmesi kesin olarak yasaklanan şeyler dinimizde haram sayılmaktadır.

Haram olan şeyleri tayin edip bizlere bildiren Yüce Allah olup haram Allah (c.c.)’ın

yasağıdır. Allah (c.c.)’ın emirlerini bize öğreten Kur’an’dan ayetler ve kendi yaşantısı ve

tavsiyeleri (hadisleri) ile Hz. Muhammed (s.a.v)’dir. Birşeyin helal veya haram olduğunun hükmü yüce Allah’a ve O’nun izniyle Peygamber (s.a.v) efendimize ait olup insanların isteği ile

değiştirilemez. Bunun için haramlardan uzak durmak gerekir. Haram olan şeylerde insan için fayda

değil zarar vardır.

9. NEDEN HELAL GIDA?

Helal, yasal anlamına gelen Arapça bir kelime olup bir Müslümanın hayat standardının

olmazsa olmazıdır. Helal gıda Müslüman tüketiciler için Allah tarafından izin verilmiş gıdadır ve

tüm meyve, sebze ve hububatları içerir. Helal'in karşıtı yasal olmayan veya yasaklanmış anlamına gelen haram'dır. Birçok ürün için helal ya da haram çok açık belli iken, belirli olmayan, kuşkulu ya

da şüpheli olarak kabul edilen bazı ürünler de vardır. Bu durumda olan ürünler için sertifikasyona

gerek vardır. Bu şüpheli ürünlerin hammaddesini ve kullanılan katkı maddelerinin kaynağının ve işleme yönteminin iyi bilinmesi gerekmektedir56.

İnsanoğlu hayatını veya yaşam şeklini kendi inanç sistemi ve dini vecibelerine (dini inancı

ne olursa olsun) uygun bir şekilde yerine getirmek ister. İnanan bir Müslüman, Allah’ın Kur’anda bildirdiği şekilde hayatını, inanç sistemleri ile iç içe gerçekleştirmek arzusundadır. Hayatını

anlamlandırma düşüncesi içerisinde en önemli vurgu, Allah ve insanın konumları etrafında döner.

51Hak Dini Kur’ân Dili, 7:5122-23. 52Heysemi, 10/229 53Müslim, Taharet, 1; İbn Mace 54Tirmizi, Cuma, 79 55Ildırar, Mehmet, 2013. İyi İnsan Kim ? Helâl ve Haram Yemenin Maneviyata Etkisi. Mayıs 2006, sohbet. Semerkand.

Sayı: 180: http://semerkanddergisi.com/helal-ve-haram-yemenin-maneviyata-etkisi/ 56Anonim, 2013. Helal Gıda. Fen Danışmanlık Mühendislik. http://www.fendanismanlik.net/?s=isguvenligisagligi&yid=22&k=Helal%20G%C4%B1da

Page 20: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

88 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

Kur’an’da yüce Allah her defasında kural koyucunun kendisi olduğunu ve kullarının kendisine

iman etmeleri gereğini birçok ayette bildirmektedir57.

Kuralsız, başıboş, hayatı kabul etmemek, ferdi ve sosyal kuralların gereğine inanmak, bu

gerekçe ile bir hayat felsefesi belirlemek, kendi üzerinde bir otorite kabul edip etmemek insana has

bir özelliktir. İnsanoğlu helal ve haramlarını ya kendisi belirler ya da yaratana inanır; onun emir ve tavsiyelerine göre hayatını devam ettirir. Buradaki konu ikinci gruptaki, yaratanın önerileri

doğrultusunda hayatını sürdürmek isteyenlerdir. Hâl böyle olunca, Allah (c.c.)’ın helal kıldığı

tertemiz nimetler haram yapılamaz ve haram kılınanlar da helal sayılamaz58. Yeryüzünün herhangi bir bölgesinde yaşayan müminler, yaşamış olduğu ülkenin yönetim şekli ne olursa olsun yönetim

biçimine bakmaksızın Allah’ın kurallarına uymak zorunda olduklarına ve özellikle yiyip içtikleri

şeylerin hem helalliğine hem de temizliğine dikkat etmeleri gerektiğine inanırlar59. Avrupa,

Amerika, Çin ve bazı İslam ülkelerinde yaşayan Müslümanlar, haramlığı kesin olan domuz eti ve besmelesiz kesilen hayvanlar başta olmak üzere, şüpheli olduğuna inandıkları şeyleri dahi

yememektedirler. Haram gıdalar, kişinin maddi hayatını ve sağlığını bozmakla kalmayıp manevi

hayatını ve dolayısıyla psikolojisini de bozabilecektir60.

Müslümanlar, öncelikle dünyada varlık nedenlerinin ve bulundukları ülkelerde bulunma

sebeplerinin Allah’ın kendilerinden istediği yaşam tarzına uygun olarak yaşamak olduğuna

inanmaktadırlar. Hâl böyle olunca insanlar -özellikle, dini duyarlığa hassas olan Müslümanlar- çoğunlukta yaşadığı ülkelerde hatta azınlıkta olduğu bir ülkede bile yediği-içtiği şeylerin helal ve

temiz olup olmadığını bilmek ve ona göre davranmak istemektedirler. Bu bir insani ve İslami

haktır61. Türkiye’de üretilip pazara sunulan her gıda helal ve temiz olmayabilir. Tüketicinin

korunması bakımından Devletin daha sık denetleme yapması gerekmektedir. Ayrıca, helal rızık ve helal lokma tüketmek İslam inancının bir gereğidir. Nefsi, malı, canı ve nesli korumak hep helal

rızıkla mümkündür. Bunun için her şey helal lokmadan geçer91. İslâm’dan önceki İlahî dinlerin

bozulmamış hallerinde de bazı gıdaların tüketilmesi yasaklanmıştır. Böylece helal gıda tüketimi konusu önem kazanmıştır.

Musevi’lerin titizlikle uyguladığı Koşer standartları ve sertifikasyonu, tahrif olmuş

Tevrat’ta da helal gıda konusunun önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir78. Helal gıda kavramı

ilk insan ile birlikte var olmuştur. İlk insan ve insanlığın ilk peygamberi Hz. Âdem (a.s.) ve eşi Havva’nın Allah tarafından kendilerine yasaklanmış ağacın meyvesini şeytanın aldatması ile

yemeleri sonucu cennetten çıkartılmalarına neden olmuştur. Bu da Allah (c.c.)’ın izin verdiği

şeyleri Helal dairesinde yiyip içmenin insanlar için ne kadar önemli olduğu sonucunu vermektedir. Ayrıca Helal Gıda kavramı Osmanlı İmparatorluğu döneminde tüketilen gıdaların üzerine

“tahirdir” damgası vurularak “bu gıdanın tüketilmesinde mahzur yoktur” anlamında kullanılıyordu.

Bu da Helal Gıda anlayışının Osmanlı İmparatorluğu döneminde bile var olduğunu göstermektedir. Bu ise somut örnekleri ile ilgili bilgi olmasa dahi Türk tarihinde sertifikalandırma bağlamındaki

uygulamaların ilki olarak değerlendirilebilir. Osmanlı’daki bu çalışmaların temelinin Peygamber

Efendimiz zamanında da var olan ancak Hz. Ömer tarafından kurulan “Hisbe Teşkilatı”na

dayandığı belirtilmektedir. Buradan anlaşılacağı üzere helal gıda, yeni doğmuş bir kavram

57Riaz Mian N. and Chaudry, M.M. 2004. Halal Food Production. CRC Press LLC, 2000 N.W. Corporate Blvd., Boca Raton, Florida 33431. USA. 58Batu Ali, 2012. Türkiye’de Helal (Mahzursuz) Gıda ve Helal Belgelendirme Sistemi. Teknolojik Araştırmalar. GTED 2012 (7) 51-61. 59Karaman Hayrettin, 2012. Helal Gıda (1-2). http://www.gidahareketi.org/Helal-Gida-(1-2)-585-yazisi.aspx 60Akgündüz Ahmet, 2012. Helal Gıda Meselesi: Avrupa’da Helal Gıda Problemleri ve Çözüm Yolları. İhracat İçin Helal Sertifikası Sempozyumu Bildirileri. S:1-14. 14 Şubat 2012. Güney Marmara Kalkınma ajansı. Balıkesir. 61Büyüközer, Hüseyin Kami, 2012a. Halalen Tayyiben. Erkam Matbası. Gimdes, Tekstilkent. A-22 Blok No:53 Esenler, İstanbul.

Page 21: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 89

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

olmaktan ziyade ilk insandan günümüze kadar çeşitli şekillerde adlandırılıp uygulanan sistemlerin

bugünkü karşılığıdır62.

10. AYET VE HADİSLERLE HELAL-HARAM GERÇEKLİĞİ

Gıdanın helal olması konusuna gelince Helal gıda tabiri asırlar önce yukarıda birçok ayeti-

kerime ve hadisi şeriflerde de belirtilmenin yanında Maide/87 de Kuran-ı Kerim’de “Allah’ın size helal kıldığı temiz şeyleri haram edip yasaklamayın ve sınırı da aşmayın. Çünkü Allah sınırı

aşanları sevmez” ayeti ile tekrar üzerinde durulmuştur. Yüzyıllar önce Kuran-ı Kerim’de yer alan

ve halk arasında ‘helal gıda’ olarak bilinen dini kurallara uygun gıda standardı, İslami usullere göre hazırlanan gıdaların sahip olması gereken özelliklerini, kesim usullerini, kullanılan katkı maddeleri

ile bu gıdaların servisinin yapıldığı yerlerin özelliklerini içeriyor. Helal gıda ise Müslüman

tüketiciler için Allah tarafından izin verilmiş gıda olup çiftlikten çatala kadar tümüyle İslâmî

kurallara uygun olarak hazırlanan gıdayı ifade eder. Daha geniş bir açıklamayla Helal Gıda, bitkisel, hayvansal, kimyasal ya da mikrobiyal kaynaklı, gıda ürünlerinin hammadde, işlem

yardımcı maddeleri, bileşenleri, katkı maddeleri, işleme yöntemleri, işletme koşulları ve ek olarak

ambalajlarının İslâmî kurallara uygunluğunu ifade etmektedir83. Domuz eti, ölmüş hayvan, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş,

boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde

boğazlanan hayvanlar, alkol ve sarhoş edici maddeler, kan ve kandan yapılmış ürünler ve bu sayılan ürünlerden birisi karıştırılmış veya temas etmiş ürünler haram kılınmıştır90,91. Yukarıda

belirtilen kuşkulu maddelerin büyük bir kısmını jelatin, enzimler, emülsifiye edici maddeler gibi

katkı maddeleri oluşturmakta olup bu katkı maddeleri ile karışım içeren gıdalar, bu katkıların

kaynaklarının tam olarak bilinmemesinden dolayı kuşkulu gruba girmektedirler.

Müslüman ve dindar olduğunu kabul eden bir insan yediği içtiği her bir gıdanın kaynağını,

üretim yöntemini, hangi bileşenler ve katkı maddelerinden oluştuğunu mutlaka bilmek ister79.

Ayrıca, maddi ve manevi hayatının sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmenin en önemli güvencesi olarak bilinçli ve helal dairede yiyip içmek olduğuna inanmaktadır. Ayet ve hadislerde de helal

gıda tüketmenin öneminden çok bahsedilmektedir. Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bu yönde

birçok ayet vardır63. İnsanı temiz ve Müslüman olarak yaratan Allah (c.c.) onun için temiz

yiyecekler de yaratarak birçok ayeti kerimede hem insanlığa hem iman edenlere hem de bütün Peygamberlere böylece bütün insanlığa seslenerek helal, hoş, sağlıklı ve temiz gıdaları tüketmeleri

ve pis, zararlı, çirkin, haram olan her şeyden uzak durmalarını emretmiştir64. Çünkü Müslüman’a

sadece temiz ve güzel yiyecek ve içecekler helâldir. “Sana, kendilerine neyin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: ‘Size iyi ve temiz şeyler helâl kılındı…”65. Bu; bazı şeylerin pis, kötü ve zararlı

olduğu, dolayısıyla onları yemenin ve içmenin Müslüman’a zarar vereceği manasına gelir. Bu

ayetlerden bazıları şöyledir: “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyiniz.

Şeytanın adımlarına uymayınız. Çünkü o size apaçık bir düşmandır66. Ey iman edenler!

Size kısmet ettiğimiz rızıkların hoş ve temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin67. Ey

Peygamberler, pak ve helal gıdalardan yiyiniz. İyi ve hayırlı işler yapınız. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı bilirim68. Allah’a (c.c) ve ahirete inanan içki içmesin, içki içilen sofraya da

62Yıldırım, B. 2011. Helal Gıda. http://www.gidagundemi.com/helal-gida-makale,17.html 63Özek Ahmet, Karaman Hayrettin, Turgut Ali, Çağrıcı Mustafa, Dönmez İbrahim Kafi, Gümüş Saadettin,1992. Kuran-ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Meali. Mushafı Şerif Basım Kurumu. 64Bakara/57 65Mâide/4-5 66Bakara-168 67Bakara-172 68Muminun, 51

Page 22: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

90 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

oturmasın69. Size ölü hayvan, kan, domuz eti, Allah`dan başkası namına kesilen hayvan, boğulmuş,

vurulmuş, yukarıdan yuvarlanmış ölmüş hayvanlar haram kılındı70. Üzerine Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Kuşkusuz bu büyük günahtır71. Kuran’dan ayetlerin yanında son

peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) de Müslümanların helal lokma yemeleri ve içmeleri üzerinde

önemle durmuş ve haramdan kaçınmaları için her türlü örnek uygulamaları bizatihi kendi örnek hayatında göstermiştir.

Onun sünneti, bu konuda Müslümanlara aydınlatıcı bir yol ve rehber olmuştur. Bir hadiste

Resul-i Ekrem (s.a.v.) şüpeli olduğu belli olanlar için şöyle buyurmuştur. “Şüphesiz ki helal belli, haram da bellidir. Bu ikisi arasında çok kimselerin bilmedikleri şüpheli şeyler vardır. Her kim

şüpheli şeylerden korunursa, dinini ve namusunu korumaya talip olmuş demektir”. Şüphesiz ki

Allah sizin şifanızı size haram kıldığı şeylerde kılmamıştır72. Haram ve helâl hükümleri inananlar

için olup kendisini dindar Müslüman olarak görenler için bir anlam ifade eder. Bir kimsenin sınırı veya kendisinin kırmızı çizgileri yoksa o kimse için ”helâl ve haram” kavramları yoktur. Kur’ân-ı

Kerim ve Sünnet-i Sahiha helal ve haram konusu üzerinde hassasiyetle durmuştur. Müslümanlık

helal ve haramı iyi bilmek ve ona göre yaşamaktan geçer. Hazreti Ömer de (r.a.) bu hususun önemini şöyle ifade etmiştir: “Bir kimsenin sadece kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız;

konuştuğunda doğru söylüyor mu, kendisine bir şey emânet edildiği zaman emânete riâyet ediyor

mu, dünya ile meşgul olurken helâl-haram gözetiyor mu, ona bakınız” demiştir73.

Yukarıdaki ayet ve hadislerden anlaşıldığına göre Müslümanlara, çok az bile olsa alkollü

içkilerin tüketimi yasak edilmiştir. Şarap ve bira gibi alkollü içkiler, diğer ürünlere aroma verici

olarak veya pişirme esnasında katılmamalıdır. Çok az dahi olsa alkollü bir içkinin herhangi bir

gıdaya her ne amaçlı olursa olsun ilave edilmesi onun da haram kılınmasına neden olur ve dolayısıyla bu gıda helal olmaktan çıkmaktadır. Bu yüzden aşçılar ve şefler, helal ürünlerin

hazırlanmasında bizatihi alkol veya kısmen de olsa alkol içeren bir katkı maddesi kullanımından

kaçınmalıdırlar.

Helal, aynı zamanda dini, hijyenik ve sağlık bakımından mahzursuz anlamına da

gelmektedir. Din duygusu ve Allah saygısının zayıfladığı, ahlakın bozulduğu toplumlarda yaşayan

ve helal kazanmak, helal yemek ve içmek isteyen Müslümanların "helal yiyecekler ve içecekler"

konusunda dikkatli ve titiz olmaları gerekmektedir80. Üzerinde helal damgası olmayan her yiyecek ve içecek haram değildir; ancak, bazılarının öyle olma ihtimali vardır. Ayrıca işlenmiş gıdalarda

gıdanın ambalajına yalnızca "İçinde domuz eti yoktur" diye yazması onun helal olduğu konusunda

yeterli olmaz79. Çünkü haram olan yiyecek yalnızca domuz eti değildir. Dinî bakımdan usulüne uygun olarak kesilmemiş hayvanların eti ile köpek, kedi, kurt, fare gibi birçok hayvanın eti de helal

değildir. İçeceklerin de üstüne "İçinde alkol yoktur" diye yazmak yeterli olmaz. Yiyecekler gibi

içeceklerin de helal olabilmesi için hem sağlığa zararlı olmaması hem de içine, rengi, tadı, kokusu belli olacak ölçüde haram olan bir şeyin katılmaması gerekir80.

11. GÜNÜMÜZDE GIDA TÜKETİMİNDEKİ ENDİŞELER

Pek çok şey açıkça helal, ya da haram olmayıp şüpheli olan bazı şeylerin sorgulanması

gerekebilir. Allah Tealâ haram ve helâlin yanında şüpheliyi de yaratmıştır. Şüpheliden sakınmak gerekir. Şüphelilerden sakınan dinini ve her şeyini korumuş olmakla en yüksek tabakaya çıkar.

Demek ki Allah’a kavuşmanın, diğer bir tabirle veli olmanın başlangıcı şüpheliden sakınmasıdır.

69Taberânî 70Maide, 3 71Enam, 121 72Buhari–İbn Mes’ud 73Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326

Page 23: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 91

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

Şüpheli gıdanın harama götürebileceği göz önüne alınarak çok dikkatli olunmalıdır. Günümüzde

pek çok şüpheli mesele vardır ki, Müslümanların onları helâl kabul etmesinden korkulur76.

Helal veya haram olup olmadığı tespitini tam yapabilmek için daha fazla bilgiye ihtiyaç

duyulabilir. Mesela sanayi ürünü gıda maddeleri; jelatin, enzim, hormon veya bazı katkı maddeleri

içermektedir92. Bu maddelerin kökenleri hakkında veya üretim aşamalarında kullanılan yöntemler hakkında net bir bilgiye sahip olunamadığı zaman da şüpheli bir durum söz konusu olur74.

Yenmesi haram kılınmış veya İslami usulle kesilip kesilmediği, bitki kökenli olduğu halde

alkolle muamele yapılıp yapılmadığı bilinmeyen katkı maddeleri de şüpheli kabul edilir80. Şüpheli ürünlerin özellikle hammaddesinin ve kullanılan katkı maddelerinin kaynağının iyi bilinmesi

gerekmektedir. Merkezi İslam ülkelerinde olmayan ve özellikle kendileri Müslüman olmadığı

halde yaptıkları işi sadece bir uzmanlık olarak belgelendirme yapmak üzere yapan kurum veya

şirketlerin helal gıda sertifikası vermesi çok güvenilir olmaz. Çünkü bu da bir şüphe konusu olabilir. Ayrıca helal sertifikası verecek olan kurum veya kuruluşun kendisine ve yakınlarına ait

herhangi bir gıda üretimi yapan fabrikası veya gıda ürünleri pazarlamasını yapan şirketinin de

olmaması gerekmektedir80. Peygamber (s.a.v) buyuruyor ki: “Allah (c.c.) temizdir ve sadece temiz olanları kabul eder. Yediği ve içtiği haram olan kimsenin duasını Allah nasıl kabul etsin?”75.

Tirmizî, Tefsir/3). İslam’ın haram kıldığı her yiyecek ve içeceğin tüketilmesi ile insana mutlaka

zararı vardır. Peygamber (s.a.v) de içkinin bütün kötülüklerin anası olduğunu bildirmiştir76. Çünkü içkinin de belli bir dozdan fazlasının uyuşturucu özelliği vardır. Herkesin bildiği gibi

uyuşturucunun insanın hem bedenini hem de aklını fesada uğrattığı, yani zarar verdiği tecrübe ve

bilimsel olarak sabittir. Bir süre uyuşturucu kullanan kimselerde bu açıkça görülür. Bu gibi

kimselerin daha sonra uyuşturucu kullanmayı terk etseler bile bu insanların tam anlamıyla sağlığına kavuşması ve hayata dönmesi mümkün olamamaktadır. Allah (c.c.) Taha Suresi’nin 81. ayetinde

der ki; ‘‘Size verdiğimiz rızıkların en temizlerinden yiyin ve bunda taşkınlık etmeyin, sonra

üzerinize gazabım iner. Kimin üzerine de gazabım inerse, muhakkak o mahvolur’’.

Ülkemizde yüzlerce domuz çiftliğinin olduğu, binlerce domuzun kesiminin ve satışının

yapıldığı bilinmektedir. Bu kadar domuzun turistik otellerde veya Batı kaynaklı Fast-Food

restorantlarında da tüketilmesi mümkün olmayabilir. Bunun için ucuz et ve et ürünlerine dikkat

edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, gıda sanayinde kullanılan protein içerikli bazı katkı maddelerinin domuz kaynaklı olma riski de bulunmaktadır79. Buna ek olarak alkol üretimi ve tüketiminin yıllar

içerisinde sürekli artış gösterdiği ülkemizde, alkol içerikli gıda katkı maddeleri de gıda sanayinde

kullanılıyor olabilir81. Bunun yanında yazılı basın veya görsel medyadan izlediğimize göre sık sık Batı kökenli ürünlerde alkol veya domuz kaynaklı madde çıkmaktadır. 2014 yılının ilk yarısında

Helal Gıda sertifikasına çok önem veren Malezya’da bile Helal sertifikasına sahip çikolata

ürettiğini iddia eden önemli bir ABD firmasında domuz DNA’sının çıktığı belirlenmiştir77. Bütün bunların sonucunda dini duyarlığa hassas olan tüketiciler tükettikleri birçok gıdanın helal olup

olmadığı konularında haklı olarak kuşkulanmaktadırlar. Gıdalara raf ömürlerini uzatmak,

mikrobiyolojik bozulmaları engellemek, stabilitelerini sağlamak, ağartmak ve benzer gayelerle bazı

gıda üretiminde katkı maddeleri kullanılmaktadır.

Ayrıca, bu katkı maddeleri, gıdaların renklendirilmesinde, tatlandırılmasında veya besleyici

değerinin arttırılmasında da kullanılmaktadır (Küçüköner, 2011, s.12-17). Ancak, katkı maddeleri

74Erdoğan Ramazan, 2012. Helal Nedir. http://ramazanerdogan.com/?pnum=7&pt=helal%20gida. Son Güncelleme Tarihi:11/01/2012. 75Müslim, Zekât/ 65 76Nak. Kütüb-ü Sitte, 8/160 77Dünya-Bülteni, 2014. Malezya’da çikolatada domuz DNA'sı. http://www.dunyabulteni.net/gunun- haberleri/299551/malezyada-cikolatada-domuz-dnasi

Page 24: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

92 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

belli kurallar ve standartlar altında kullanılabilir. Bu konular üretici firma sahibini de çok fazla

ilgilendirmemektedir. Bu tür gıdalar dindar tüketiciler tarafından kuşkulu gıdalar grubuna girmektedir. Ancak, bu katkı maddelerinin kaynağı, üretim yöntemleri ve helal olup olmadıkları

tüketiciler tarafından tam olarak bilinememektedirler78. Sonuç olarak hangi katkı maddeleri haram

veya helal olduğu konusunda tüketicilerin kesin bir hüküm vermeleri çok zordur. Bu konuda yapılmış bilimsel çalışma da yoktur. Ancak, haram olması muhtemel olan veya kaçınılması gereken

katkı maddelerini belli ölçüde belirlemek mümkündür. Domuzdan elde edilebilecek ya da başka

haram olma şüphesi taşıyan kaynaklardan üretilen bazı katkı maddeleri haram veya şüphelidir82. Hammadde kaynağından son ürün haline gelinceye kadar üretim aşamalarının bilinmesi ile ancak

helal ya da haram olduğu anlaşılabilir. Bütün bunlar için tüketiciyi korumak bakımından helal gıda

belgesi gereklidir.

12. GIDA KATKI MADDELERİ VE JELATİN

Yenilebilir jelâtin, gıda sektöründe birçok gıda üretiminde yaygın olarak

kullanılabilmektedir. Böylece dondurma sanayinde, pasta, şekerleme, çikolata ve tatlı üretiminde,

et endüstrisinde kullanılıp gıdalarda parlatıcı ve düzgün hâle getirici madde olarak kullanılmaktadır. İslam hukuku açısından helal bir kaynaktan elde edildiği müddetçe jelâtin caizdir.

Ancak haram veya şüpheli bir kaynaktan elde ediliyorsa haram olarak mütalaa edilmektedir. Bu

sebeple Müslümanlar haram ve içeriği şüpheli şeylerden kaçınmalıdır81,79. Jelâtinlerin ham maddesi, genelde domuz veya dana derisi yahut kemiğidir. Bazı fabrikalar, hayvan sinirleri,

bağdoku, kıkırdak ve toynak kullanır. Jelatin çoğu macun ve tutkal üretiminde ve boğaz

pastillerinde kullanılır. Ayrıca, katı ve yumuşak kapsüllerin ana maddesidir. Çoğu tabletlerde

jelâtin bağlayıcı ve yapıştırıcı bir unsur olarak kullanılır. Kuşkulu olma gerekçeleri ise eti yenen hayvanların İslami usullere göre kesilip kesilmediği, kullanılan katkıların hammadde kaynaklarının

tam olarak bilinmediği, peynir üretiminde kullanılan mayaların hayvansal kaynaklı olup olmadığı

ya da Müslüman olmayan ülkelerde yaşayan tüketiciler tarafından kritiği yapılmaktadır78.

Yaygın olarak bazı gıdaların üretiminde helal olmayan kaynaklardan elde edilmiş katkı

maddeleri de kullanılmaktadır (Chaudry, 1992, s.92-104). Bu yüzden, gıda katkı maddelerinin bir

kısmının helal olup olmadığı hususunda bazı belirsizlikler devam etmektedir. Bu nedenle katkı

maddelerinin helal olup olmadığı konusu kuşkulu olup bu da şüpheli gruba girmektedir Müslüman tüketiciyi bilgilendirmek için etiketin üzerinde sadece sığır jelatini yazmak yeterli değildir79.

Jelatinin kaynağı bilinmiyorsa kesinlikle mahzurlu olup helal olduğu söylenemez. Bundan dolayı,

haram kaynaklardan üretilmiş olma ihtimali de çok yüksektir. Bu yüzden, tartışmalı bir durum söz konusudur. Dini bakımdan hassas insanlar helal sertifikaları olmayan ve jelatin içermiş

olabileceğine inanıldığı bazı ürünleri gayet haklı olarak tüketmekten çekinmektedirler; çünkü,

jelatinin üretimi daha çok domuz kaynaklıdır80. Ayrıca, ithal jelatinlerin çok büyük bir kısmının domuz kaynaklı olma riski çok yüksektir. Jelatin, sığır, domuz, balık gibi omurgalıların

kollogeninden elde edilen hayvansal kaynaklı bir protein ürünüdür. Başlıca hammadde olarak

domuz kemik ve yağları ile sığır kemik ve derileri kullanılmaktadır. Çünkü, Müslüman olmayan

ülkelerde çok fazla domuz üretip tüketilmekte olup ayrıca domuzdan jelatin üretmek diğer hayvanlardan jelatin üretmekten daha kolay ve ekonomiktir (Yetim, 2011, s.86-94).

78Büyüközer Hüseyin Kami, 2012b. Yeniden Gıda Raporu. Yediklerimiz, İçtiklermiz Helal mi ? Haram mı ? Ve Sağlığımıza Ne Kadar Uygun ? Çevik matbaacılık. davutpaşa cad. besler iş merkezi. No:20/18-19. Topkapı İstanbul. 79Sakr Ahmad and Büyüközer Hüseyin, Kami, 2011. Jelatin. Çevik Matbaacılık. Davutpaşa cad. Besler İş Merkezi. No:20/18-19. topkapı istanbul. 80Haug Ingvild J, ve Draget Kurt Ingar, 2009. Handbook of Hydrocolloids (Second edition) Edited by G O Phillips and PA Williams,Glyndwr University, UK. Woodhead Publishing Series in Food Science, Technology and Nutrition No. 173, 948.

Page 25: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 93

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

13. İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ VE HZ MUHAMMED

(S.A.S.)

Tüketicinin satın aldığı mal ve hizmetlerin sağlık, çevre ve inanç açısından güvenilir

ürünler olduğunun belgelenmesini istemesi bilgilenme hakkının bir gereğidir. Bu konuda, “gıda

etiketi” bilgisinin eksiksiz ve anlaşılır olması, gıdaların sağlığa uygunluğu ve dini inançlarına aykırı düşmemesi tüketici açısından son derece önemlidir81. Çünkü İnsan Hakları Evrensel

Beyannamesi'nin 2. Maddesi, herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş,

ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanmasını öngörür81.

Hz. Peygamber’in -hayatı boyunca- insanlarla olan ilişkileri çok yoğun bir şekilde geçmiş

ve O sürekli sosyal hayatın merkezinde yer almıştır. Peygamberlik öncesi ve sonrasında sürekli

hakkın savunucusu olmuş, haksızlığa uğrayan mağdur kişilerin yanında yer almıştır. Daha gençlik yıllarında haksızlığa, zulme, zorbalığa ve adâletsizliğe karşı mücadele vermiş, bu bağlamda faaliyet

gösteren ve iç güvenliği sağlamayı hedefleyen Hilfu'l-Fudûl (Faziletliler sözleşmesi) adlı sivil

toplum teşkilatına girmede tereddüt etmemiş ve bu teşkilatta bilfiil çalışmıştır82. Her türlü zulme ve haksızlığa karşı mücadele amacıyla ihdas edilmiş olan, ancak Cahiliye döneminin bir ürünü olan bu

teşkilata katılmıştır83. Hz. Peygamber'in, genç yaşta bu teşkilata katılmak suretiyle daha o zamanda

insan haklarına ne derece önem verdiği anlaşılmaktadır123. Ayrıca, ister bağımsız olsun ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı

olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya ülkenin siyasal, hukuksal ve

uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir84.

İslâm barış, haklara saygı, güven ve düzen dinidir. Mekke fethedildiğinde kimseye dinini değiştirmek için baskı yapılmamış, inançlara müdahale edilmemiştir. Kişiler, tercih ettikleri dine

göre yaşama ve âyin yapma, ibâdet etme özgürlüğüne sahiptir. Peygamber’in ve müslümanların

görevi İslâm’ı usûlüne uygun bir şekilde tebliğ etmektir. “(Ey Rasûlüm) Biz, seni bütün insanlara müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.”85 “Biz seni âlemlere

ancak rahmet olarak gönderdik.”86 diyerek Allah (c.c.) Peygamber efendimizin (s.a.s.) görevinin ne

kadar kutsi ve önemli olduğunu belirtmektedir.

14. HELAL SERTİFİKASI VE SERTİFİKALAMA

Tüketici hakkı evrensel bir hak olup tüketiciler, tükettikleri gıda ile ilgili her konuda bilgi

edinme hakkına sahiptir. Çünkü tüketilen gıda tüketen kişilerin ruh ve beden sağlığına, dinî

inançlarına uygun olup olmadığı ve hatta insan neslinin geleceğini nasıl etkileyeceğine kadar geniş bir kapsama alanına sahiptir87. Tüketiciler, ürün tercihlerinde en doğru kararı verebilmek için bu

konudaki belirsizliğin giderilmesini talep etmektedir. Ürünlerin hijyenik, güvenli, kaliteli, korumalı

ve temiz olması gibi olmazsa olmaz kriterlerinin yanı sıra dinî inançlarının öngördüğü şartları taşıması da arzu edilmektedir. Bu sebeple, başta gıdalar olmak üzere mal ve hizmetlerin dinî

inançlara uygun olduğunu belirleyen bir belgelendirme sistemi talep edilmektedir. Bu sistem ise

gıdanın veya eşyanın helal olduğunu gösteren Helal belgesidir. Dini ve yaşantı şekli ne olursa olsun

81Çelen, 2010. Fıkıhsız Helal Gıda Olmaz. Helal ve Sağlıklı Gıda ve Doğal Beslenme.

http://www.helalvedogal.com/fikihsiz-helal-gida-olmaz/ 82İbni Hişam, 1992 83Kırbaşoğlu, 1998 84Çelen, 2010. Fıkıhsız Helal Gıda Olmaz. Helal ve Sağlıklı Gıda ve Doğal Beslenme.

http://www.helalvedogal.com/fikihsiz-helal-gida-olmaz/ 85Sebe, 34/28. 86Enbiyâ, 21/107 87Kostak, F. 2006. Helal Gıda Belgesi. http://www.etikadanismanlik.com/fky24.htm

Page 26: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

94 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

birçok millete ait insan (İslam öncesi Türklerde, Musevilikte ve Müslümanlıkta olduğu gibi) domuz

eti ve ürünlerine karşı bir hassasiyete sahip ve bu hayvanın ürünlerini kendilerine haram veya yasak saymışlardır. Bunun için özellikle domuz ürünleri ile ilgili Musevilik Koşer Standardını

oluşturmuşlardır. Müslümanlar ise domuz veya yukarıda belirtilen birçok konu ile ilgili olarak helal

yeme-içme konusu gündemdedir. Bunun içinde helal standardı terimi gündeme gelmiş olup belli bir süreden beri Türkiye’de ve değişik ülke Müslümanları tarafından uygulamaya geçirilmiştir.

Dünyanın her bir tarafında sağlığını düşünen insanlar inançları ne yönde olursa olsun, helal

standartlarına göre üretilmiş ve helal sertifikalı malları tercih etmektedirler. Gelecekteki nesillerin devamı ve korunması için dünya insanları (özellikle Müslümanlar) mutlaka helal sertifikalı malları

tercih etmek ve kullanmak istemektedirler96,101. Günümüzde çeşitli şekilde ortaya çıkan

hastalıkların genel kaynağını, yediklerimiz, içtiklerimiz ve kullandığımız ihtiyaç maddelerindeki

katkı maddeleri, yanlış üretimler, zararlı maddeler veya aromaların denetimsiz bir şekilde kullanılması sebebiyle oluşturmaktadır.

Çin malı çocuk oyuncakları ve eşyalar, çocuklarımıza ve insanlarımıza çok zararlıdır.

Oyuncak üretiminde kullanılan maddeler fatalat içermektedir ve bu maddelerin kısırlığa neden olduğu belirlenmiştir. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enver Özdemir:

"Fatalat maddesinin çocukların gelişimini çok olumsuz etkilediğini ve Çin’den gelen oyuncakların

insan sağlığı için çok zararlı olduğunu belirtmiştir". Böylece insan sağlığına zarar verdiği tespit edilen Çin malı oyuncaklar, kesinlikle satın alınmamalıdır. Ayrıca Rusya'da yapılan bilimsel

araştırmada, ucuz olduğundan rağbet gören söz konusu ülkenin ürettiği ürünlerin insan ve çevre

sağlığına olumsuz etkileri belirlenmiştir. Vatandaşlar, satın aldığı bu ürünlerin üzerinde ya da

ambalajında uluslararası standartlara uygunluğunu gösteren 'CE' işaretini aramalıdırlar”88.

Bu yüzden helal gıda standardı veya gıda olmayan ürünlerde ‘CE’ gibi uluslararası

standartlar ile bu tür sağlığa zararlı üretimler engellenmiş olacaktır. Helal gıda sertifikasının amacı

ülkemizde ve dünyada tüm perakendecilerin sağlıklı, hijyenik, mahzursuz ve helal olan ürünün tüketimini sağlamak olmalıdır79. Helal sertifikalama, dini bakımdan hassas tüketici için, kabul

edilebilir ve kendisi için güvenilir gıdanın ve tüketilebilir ürünün üretilmesi için gerekli koşuldur.

Bu husus dünyadaki 2 milyar Müslüman ve özellikle belli bir kısmı dini bakımdan hassas olanları

ve de helal ürün tüketmeyi tercih eden diğer milyonlarca insanı kapsamaktadır. Helal sertifikalı ürünlerin üretiminde mutlaka helal sertifikalı katkı maddelerinin kullanılması gerekmektedir.

Helal sertifikalama geçerli, ehil ve tarafsız bir kurumun söz konusu üretimi denetlemesini,

helal standartlarla uygunluk içerisinde üretimin yapıldığının doğrulanmasını ve buna bağlı olarak, onaylanmış bir belge vermesini kapsayan bir yöntemdir. Gıdalarda helal ve mahzursuz şartı ile

birlikte, sağlığa uygunluk, hijyenik ve HACCP kurallarına uygun olması da gereken şartlar

arasındadır. Ayrıca, helal sertifikalama ülke yönetiminin gıda kontrol birimlerine gıda güvenliği konusunda destek hizmeti de sağlayabilmektedir. Helal sertifikalı katkı maddeleri pek çok ülkede

bulunabilir. Ürünün ve üreticinin küresel İslam içinde tanınmasını ürünün daha kolay bir şekilde

pazarlanabilmesini sağlar.

15. HELAL BELGESİ SAHTECİLİĞİ VE TÜKETİCİNİN ALDATILMASI

Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde Helal belgesi veren firma, vakıf ve şirket türemiş

durumdadır. Üretilen ürünlerin hammaddeleri, üretim proses aşamaları ve kullanılan katkı

maddelerini incelemeden veya bilinmeden helal belgesi veren firmalar mevcuttur. Belki Malezya’da meydana gelen ABD’li çikolata firmasındaki Helal belgesinde böyle bir durum söz

88Çetin Bilal, 2009. Kısırlaştıran oyuncak rezaleti. Bugün Gazetesi. http://gundem.bugun.com.tr/kisirlastiran-oyuncak-rezaleti-haberi/62203.

Page 27: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 95

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

konusu olabilir. Bir ürünü sadece laboratuvara götürüp analiz ettirmekle o ürün helal olabileceği

konusu tam olarak doğru olmayabilir. Bu konuda nelerin haram veya yasak olduğu tam olarak hazırlanmış bir standart olması gerekir. Hangi maddelere bakıldığı ve bunların hangi yöntemlerle

analiz edildiği ve analizi kimlerin yaptığı önemlidir. Buna benzer konularda dünyanın birçok

yerinde yapılan aldatmaları herkes çok iyi bilmektedir. Uluslararası bir içecek firması bile yıllarca dünya insanına sunduğu içeceğin içinde sağlığa zararlı madde çıkınca formülü değiştirdiklerini

iddia etmişlerdir. Ancak, yeni formülde neler olduğunu yine kimse bilmemektedir. Yıllarca dünya

Müslümanlarını kandırmış olan bu ve buna benzer şirketler, bu insanları yine kandırmaya devam etmekte olabilirler. Ürünlerine alerjen, kanserojen ve ani ölümlere bile neden olabilecek katkıları

katan, yemlerine kan, ölü hayvan etleri ekleyip ürettiği gıdaların belli bir kısmını GDO’lu

ürünlerden oluşan firma sayısı yıllarca market raflarını doldurmuştur.

Bunları sadece ‘helâl’ yazan bir belge ile aklamasının yanlış olacağı kanaatini taşımaktayım. Onun için önüne gelen herkesin helal belgesi vermemesi gerekir. Bu belgeler ancak

alt yapısını eksiksiz olarak hazırlayarak resmi mercilerden gerekli izni almış ve ayrıca uluslararası

akreditasyon firmalarınca da akredite olmuş ve devlet tarafından denetlenen firmalar aracılığıyla verilmelidir. Devlet içinde öyle bir denetleme mekanizması henüz bulunmamaktadır. Devlet içinde

bu denetleme mekanizmasının en kısa sürede oluşturulması gerekmektedir.

Ayrıca belli bir süreden beri alkolsüz bira üretildiği iddia edilmektedir. Bu biralarda bulunan alkol miktarı binde beş civarındadır. Ancak, miktar ne olursa olsun az da olsa sonuçta

alkol mevcuttur. Diyanet İşleri yetkilileri ile kanaat önderi olarak kabul edilen din alimleri alkolün

azının da haram olduğu konusunda hemfikirdirler. Bunun kaynağı ise bir rivayete göre içkiyi ilaç

olarak kullandığını iddia eden bir kişiye sevgili peygamberimiz (s.a.v.): “O bir devâ değil; hastalığın ta kendisidir. Her sarhoşluk veren içkidir ve her içki haramdır” buyurmuştur89,90.

Dolayısıyla, alkolsüz olarak adlandırılan ancak içerisinde az da olsa alkol içeren biranın genç

nesilleri alkolle tanıştırmak için bir kapı olabileceği kandırmacasından başka bir şey olmadığı kesindir. Böylece alkolsüz adı altında biranın gençlerin beynine küçük yaştan itibaren

yerleştirilmek istenildiği anlaşılmaktadır. Bırakalım birayı, son zamanlarda kola türü içeceklerde

bile alkol çıktığını yazılı ve görsel basından izlemekteyiz.

16. SONUÇ

Türk Mutfak kültürü Göçebe kültüründen Anadolu, Selçuklu ve daha sonrada Osmanlı

mutfak kültüründen etkilenerek günümüze kadar çok gelişmiş ve olgunlaşmış durumdadır. Türk

mutfak tarihi de Türk tarihi gibi Orta Asya, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri içerisinde incelenebilir. Türk mutfağından esas anlamıyla Türkiye sınırları içinde yaşayan insanların

beslenmesini sağlayan yiyecek ve içeceklerin hazırlanması, pişirilmesi, korunması; bu işlemler için

gerekli araç-gereç ve teknikler ile yemek yeme adabı ve inanışlar anlaşılmalıdır. Hayvancılık eski Türklerin belki de Türk tarihinin ilk başlangıcından günümüze kadar önemli bulunmuş ve Türklerin

zaman zaman tek ekonomik kaynağını oluşturmuştur.

Tüketicinin satın aldığı mal ve hizmetlerin sağlık ve inanç açısından güvenilir ürünler

olduğunun belgelenmesini istemesi bilgilenme hakkının bir gereğidir. Bu konuda, “gıda etiketi” bilgisinin eksiksiz ve anlaşılır olması, gıdaların sağlığa uygunluğu ve dini inançlarına aykırı

düşmemesi tüketici açısından son derece önemlidir. Çünkü İnsan Hakları Evrensel

Beyannamesi'nin 2. Maddesi, herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu bildirge

89Ebu Davud-Sahih-i Müslim 90Özek Ahmet, Karaman Hayrettin, Turgut Ali, Çağrıcı Mustafa, Dönmez İbrahim Kafi, Gümüş Saadettin,1992. Kuran-ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Meali. Mushafı Şerif Basım Kurumu.

Page 28: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

96 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanmasını öngörür. Hz. Peygamber’in

-hayatı boyunca- insanlarla olan ilişkileri çok yoğun bir şekilde geçmiş ve O sürekli sosyal hayatın merkezinde yer almıştır.

Günümüzde de tedavisi için çaba sarf edilen önemli hastalıklardan biriside obezite olup

sağlık problemleri sıralamasında önemli bir yere sahiptir. Vücudumuz şişmanlıkla sadece estetik açıdan bozmakla kalmayıp, aynı zamanda birçok hastalığı da maruz kalmaktadır. Allah Rasûlü

(sav)91 asırlar öncesinden “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şeyler: Göbek bağlamak, çok

uyku, tembellik ve yakîn (iman) azlığıdır.” buyurarak şişmanlık tehlikesine dikkatleri çekmiştir. Nitekim Hz. Ali (r.a) de insanların dünyevî gafletine şöyle işaret etmişlerdir: "İnsanlar uykudadır

(gaflettedir), ancak öldükleri zaman uyanırlar (hakikati anlarlar)". Şu halde günümüzde

Müslümanlar da bu konularda daha dikkatli olmalı ve gaflete düşmemelidir.

Sünnet olan beslenme tarzı çok önemli olup iradeyi kuvvetlendirerek insanlara sabretmesini öğretmektedir. Önemli bir diyetisyene göre bugün gıdaların işlenmesi ve üretimi

sırasında yapılan işlemler ”yemek için yaşamak!’’ düşüncesi sonucunda obez insanlar ortaya

çıkmıştır. Obezite ve çeşitli hastalıkların tedavisi olarak görülen az ve sık beslenme uygulaması ile uygulanan tedavi olumlu sonuç verdiği de bilinmektedir. Sünnete uyup iki öğün yemek yiyerek

ancak bu öğünlerde de tıka-basa yememeleri gerekir. Ancak bugün medya ve çağın bizlere

empozeleri sonucu sofralarımızdan hiçbir şey eksik olmamakta, hatta bir öğünde tüm yiyeceklerden fazlasıyla yenmesi tercih edilmektedir. Hele hele her şey dahil otellerde tüketilen veya işaret edilen

gıdaların haddi hesabı yoktur. Dolayısıyla insanlar daha fazla gıda alarak vücutlarına daha fazla

enerji yüklemektedir. Sünnet üzere yeme rejimi şişmanlamaya meyyal olan insanları şişmanlatmaz,

zayıflamaya meyyal olanları da zayıflatmaz. Şişmanlar bu reçeteyi uyguladıkları zaman gereğinden fazla aldıkları kaloriyi azaltacaklar ve zayıflayacaklardır. Bugün tıpta ve manevi hayatımızda

görüyoruz ki, az yemek yeme sadece beden sağlığına değil ruh sağlığımıza da şifa getiriyor.

Unutmayalım ki kendinizi ancak iradeniz tedavi edebilir. Asırlar öncesinden halen geçerli olan bir hadis-i şerif bize sesleniyor. “Acıkmadan sofraya oturmayın, doymadan sofradan kalkınız.” (Hz.

Muhammed (s.a.s.)). Ayrıca sağlıklı ve dürüst bir toplum için helal lokma son derece önemlidir.

Öyleyse, çocukların fizikî ve biyolojik açıdan sağlıklı doğması ve doğduktan sonra da sağlıklı

büyümesi, bununla beraber fıtraten de ahlaklı, terbiyeli, yumuşak yapılı ve faydalı bir insan olabilmesi için anne ve babanın haram yememesi gerektiği gibi, aile yuvasına da haram olan hiçbir

şey girmemelidir. Dolayısıyla geleceğin büyükleri olacak çocukların damarlarına haram olan hiçbir

şey dolaşmamalıdır. Çocuklarına haram lokma yedirmemek, çocuğu besleyen gıdanın gerek dünyaya gelmeden önce gerekse dünyaya geldikten sonra helâl kazançtan sağlanmış olmalıdır.

17. KAYNAKLAR

AKGÜNDÜZ, Ahmet. Helal Gıda Meselesi: Avrupa’da Helal Gıda Problemleri ve Çözüm Yolları. İhracat İçin Helal Sertifikası Sempozyumu Bildirileri. S:1-14. 14 Şubat. Güney Marmara

Kalkınma ajansı. Balıkesir. 2012.

BATU, Ali. Kuru Üzüm ve Pekmezin İnsan Sağlığı ve Beslenmesi Açısından Önemi. Gıda.

1993/18(5):303-307.

BATU, Ali. Production of Liquid and White Solid Pekmez in Turkey. Journal of Food Quality.

2005/28:417-427.

Page 29: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 97

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

BATU, Ali. Türkiye’de Helal (Mahzursuz) Gıda ve Helal Belgelendirme Sistemi. Teknolojik

Araştırmalar. GTED 2012/(7) 51-61.

BAYSAL, Ayşe. “Türk Yemek Kültüründe Degismeler, Beslenme ve Saglık Yönünden

Degismeler”. Türk Mutfak Kültürü Üzerine Arastırmalar, Türk Halk Kültürünü Arastırma

ve Tanıtma Vakfı Yayınları Yayın No:3, 1993/12-20, Ankara.

BAYSAL, Ayşe. Genel Beslenme. Besinlerin enerji değeri ve enerji gereksinimi. 4. Bölüm.

Hatipoğlu yayınları. Şahin matbaası. Ankara. 2010.

BEDİRHAN, Yaşar. İslam Öncesi Türk Tarihi ve Kültürü, Konya 2009/192

BÜYÜKÖZER, Hüseyin Kamil. Halalen Tayyiben. Erkam Matbası. Gimdes, Tekstilkent. A-22

Blok No:53 Esenler, İstanbul. 2012a.

BÜYÜKÖZER, Hüseyin Kami. Yeniden Gıda Raporu. Yediklerimiz, İçtiklermiz Helal mi ? Haram

mı ? Ve Sağlığımıza Ne Kadar Uygun? Çevik matbaacılık. davutpaşa cad. besler iş merkezi. No:20/18-19. topkapı istanbul. 2012b.

CHAUDRY, Muhammed M. Islamic Food Laws: Philosophical Basis and Practical İmplications,

Food Technology, 1992/46(10) 92-104.

CİGERİM, Nevin. Batı ve Türk Mutfağının Gelişimi, Etkileşimi ve Yiyecek-İçecek Hizmetlerinde

Türk Mutfağının Yerine Bir Bakış 2000. Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar, Türk

Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayınları, YayınNo:28 Ankara. 2001.

ÇIKMAN, Zeki. Beslenme Disiplini Üzerine. Yalancı Açlığa Kanmamalı. Altınoluk, 1992/72: 33-

35.

DEMİRCİ, Mehmet. 2011. Beslenme. Gıda Teknolojisi Derneği Yayın No:44. 5. Baskı. s:379

D’OSSON, M. De M., 18. 2013. Yüzyıl Türkiyesinde Örf ve Adetler. (Çev: Z. Yüksel), İstanbul: Tecüman 1001 Temel Eser.

GÜLER, Sibel. 2014. Türk Mutfak Kültürü ve Yeme İçme Alışkanlıkları.

http://bildiri.anadolu.edu.tr/papers/29_600u80.pdf (Erişim Tarihi: 01.06.2014)

GÜNGÖR, Harun. Eski Türklerde Din ve Düşünce, Türkler, C3, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara.

2002.

HAUG, I.J. ve DRAGET, K.I. Handbook of Hydrocolloids (Second edition) Edited by G O Phillips

and PA Williams, Glyndwr University, UK. Woodhead Publishing Series in Food Science, Technology and Nutrition No. 173, 948. 2009.

HALICI, Nevin. Türk Mutfağı. İstanbul: Oğlak Yayıncılık. 2009/408.

KARATAY, Canan Efendigil. Karatay Diyetiyle yaşam Boyu Sağlık. Yıkılmazlar Basım Yay.

Hayykitap. Beşiktaş, İstanbul. 2013/262.

KILIÇ, Sami. Türk Halk İnanışlarında Yiyecek ve İçecekler. Fırat Üniversitesi Yayınları. Elazığ.

2012/142.

KÜÇÜKÖNER, Erdoğan. Helal Gıda Sertifikasyonunda Gıda Katkı Maddelerinin Yeri. 1. Ulusal

Helal ve Sağlıklı Gıda Kongresi. Gıda Katkı Maddeleri: Sorunlar ve Çözüm Önerileri.

2011/12-17.

MEMİŞ, Ekrem. Eskiçağda Türkler, Konya 2009/34.

Page 30: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

98 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

MOFFETT D, MOFFETT S, SCHAUF C. 1993. Growth metabolism reproduction and immune

defense in ‘’Human Physiology’’ second ed. Mosby, Missouri. Sa:667.

OĞUZ, Burhan. Türkiye Halkının Kültür Kökenleri, I. Giriş - Beslenme Teknikleri. 2002.

ÖZAKBAŞ, Ayşe «Şifâü’l-Fu’âd li-Hazreti Sultân Murâd», Journal of Turkish Studies: Türklük

Bilgisi Araştırmaları, Cilt 20, 1996/146.

ÖZEK, Ali, Karaman, Hayrettin, Turgut, A., Çağrıcı, M., Dönmez, İ.K., Gümüş, S.1992. Kuran-ı

Kerim ve Türkçe Açıklamalı Meali. Mushafı Şerif Basım Kurumu.

ÖGEL, Bahaeddin, 1971, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, s. 281.

ÖGEL, Bahaeddin, 2009. Türk Kültür Tarihine Giriş IV, s. -13-17; Abdulkadir İnan, Tarihte ve Bu

gün Şamanizm, Ankara 1995, s. 168;

ÖZTAN, Aydın, Et Bilimi ve Teknolojisi. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası. Ankara. ISBN NO:

975-395-632-0. 2003.

OCAK, Ahmet Yaşar. Bektaşî Menakıblarında İslâm Öncesi İnanç Motifleri, Enderun Kitabevi,

İstanbul. 1983.

SAKR, A. Büyüközer, H.K. Jelatin. Çevik Matbaacılık. Davutpaşa cad. Besler İş Merkezi. No:20/18-19. topkapı istanbul. 2011.

TALAS, Mustafa. “Tarihi Süreçte Türk Beslenme Kültürü ve Mehmet Eröz’e Göre Türk

Yemekleri”. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Arastırmaları Dergisi, Sayı:18, 2005/273-283.

TEZCAN, Mahmut. “Yemek Kültürü Üzerine Dinsel Etkiler”, Türk Mutfak Kültürü Üzerine

Arastırmalar: Türk Halk Kültürünü Arastırma ve Tanıtma Vakfı Yayın No:20, 1997/139-

146, Ankara.

YETİM, Hasan. Jelatin Üretimi, Özellikleri ve Kullanımı. 1. Ulusal Helal ve Sağlıklı Gıda Kongresi. Gıda Katkı Maddeleri: Sorunlar ve Çözüm Önerileri. 2011/86-94.

TURAN, Şerafettin. Türk Kültür Tarihi, Bilgi Yayınları, Ankara. 1994.

ULUDAĞ, H. 2011. Türkiye'nin Halk Mutfağı. Turkish Cuisine. Turkish Cultural Foundation.

YILMAZ, Aydın. İsyerimiz Mutfak, Meslegimiz Asçılık, Sanatımız Pisirmek, İstanbul. 2002.

Internet Kaynakları:

ALPTEGİN, Ahmet, 2014. Türk Mutfak Kültürü. Tarihte.Net. http://tarihte.net/turk-mutfak-

kulturu/

Anonim. Helal Gıda. Fen Danışmanlık Mühendislik. 2013.

http://www.fendanismanlik.net/?s=isguvenligisagligi&yid=22&k=Helal%20G%C4

%B1da

ARTUN, E. 2010. TÜRKLERDE İSLAMİYET ÖNCESİ İNANÇ SİSTEMLERİ.

ATALAY, Halil. 2013. Çocuk Yetiştirme ve Eğitiminde Helâl Lokmanın Önemi. Misak

http://hayatcemresi2.blogspot.com.tr/2013/02/cocuk-yetistirme-ve-egitiminde-

helal_26.html

Page 31: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede… 99

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

ATAY, T. Türk Mutfağı, Türk Mutfağında Yemekler ve Beslenme Alışkanlıkları. Kültürel bellek.

Türk Kültürü Araştırmaları. http://www.kulturelbellek.com/turk-mutfagi-yemekler-ve-beslenme-aliskanliklari/. 2011.

ÇELEN, 2010. Fıkıhsız Helal Gıda Olmaz. Helal ve Sağlıklı Gıda ve Doğal Beslenme.

http://www.helalvedogal.com/fikihsiz-helal-gida-olmaz/

ÇETİN, B. 2009. Kısırlaştıran oyuncak rezaleti. Bugün Gazetesi.

DÜNYA-Bülteni, 2014. Malezya’da çikolatada domuz DNA'sı.

ERDOĞAN, R. 2012. Helal Nedir. http://ramazanerdogan.com/?pnum=7&pt=helal%20.

HALICI, N. 2012. Mutfak Kültürümüzde Selçuklu ve beylikler Dönemi. 19 Şubat 2012, Pazar.

Zaman gazetesi. http://www.zaman.com.tr/nevin-halici/mutfak-kulturumuzde-

selcuklu-ve-beylikler-donemi_1247270.html

HAMMOND, K.A. and JANES D.N. 1998. The effects of increased protein intake on kidney size

and function. J Exp Biol 201: 2081–2090,

http://gundem.bugun.com.tr/kisirlastiran-oyuncak-rezaleti-haberi/62203.

http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/erman_artun_inanc_sistemleri.pdf.

HTTP://WWW.CEREZFORUM.NET/KONU/TURKLERDE-İSLAMİYET-ONCESİ-İNANC-

SİSTEMLERİ.55556/

http://www.dunyabulteni.net/gunun-haberleri/299551/malezyada-cikolatada-domuz-dnasi

ILDIRAR, M. 2013. İyi İnsan Kim? Helâl ve Haram Yemenin Maneviyata Etkisi. Mayıs 2006,

sohbet. Semerkand. Sayı: 180: http://semerkanddergisi.com/helal-ve-haram-yemenin-

maneviyata-etkisi/

İNTERNER, 2009. İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Kültür ve Uygarlık.

http://www.tarihbilinci.com/forum/archive/index.php/t-2000.html

KARAMAN, H. 2012. Helal Gıda (1-2). http://www.gidahareketi.org/Helal-Gida-(1-2)-585-

yazisi.aspx

KESKİN, E. 2010. Hadisler ışığında diyet. Zaman. http://www.zaman.com.tr/cuma_hadisler-isiginda-diyet_934561.html

KILIÇ, N. 2013. Sünnet Olan Beslenme tarzı. Helal Hayat Helal Mutfaklarda Başlar helal

ürünlerden helal yeyemekler. http://www.helalmutfak.org/sunnet-olan-beslenme-tarzi

KOSTAK, F. 2006. Helal Gıda Belgesi. http://www.etikadanismanlik.com/fky24.htm

KUT, G. 2014. Türklerde Beslenme Biçimi Dünü-Bugünü. Çukurova Üniversitesi Türkoloji

Araştırmaları Merkezi. http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/51.php.

Kültür Bellek. 2012. Türk Kültürü Araştırmaları. Türklerde Yemek ve Sofra Adabı.http://www.kulturelbellek.com/turklerdeyemekvesofraadabi/YararliBilgiler1809&Bi

lgi=t%C3%BCrklerin-islamiyeti-kabul-etmesindeki-faktörler-sebepler

LACROIX, M., GAUDICHON, C., MARTIN, A., MORENS, C., MATHE, V., TOME, D.and HUNEAU, J.F. 2004. A long-term high-protein diet markedly reduces adipose tissue

without major side effects in Wistar male rats. Am J Physiol Regul Integr Comp Physiol

287: R934–R942, 2004.

Page 32: TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE VE GÜNÜMÜZ DENGELİ, SLENMEDE …isamveri.org/pdfdrg/D03262/2015_2/2015_2_BATUA.pdf · 2019. 11. 26. · Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli,

100 Ali BATU

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 10/2 Winter 2015

LINN T, SANTOSA B, GRONEMEYER D, AYGEN S, SCHOLZ N, BUSCH M, and BRETZEL

RG. 2000. Effect of long-term dietary protein intake on glucose metabolism in humans. Diabetologia 43: 1257–1265.

MORENS, C., GAUDICHON, C., METGES, C.C., FROMENTIN, G., BAGLIERI, A., EVEN,

P.C., HUNEAU, J.F., and TOME, D. A., 2000. High-protein meal exceeds anabolic and catabolic capacities in rats adapted to a normal protein diet. J Nutr 130: 2312–2321.

PAKALIN, Mehmet Zeki. 1983. Tarih Deyimler ve Terimleri sözlüğü I. Devlet Kitapları. Milli

Eğitim Basımevi, İstanbul. Cilt II, s.330. ttp://www.mediafire.com/view/mmnwmio5igy/Pakalin2_tarihvemedeniyetorg.pdf

SALİHOĞLU, M. L. 2011. Sünnete uygun beslenme alışkanlığı. Yeni Asya.

http://www.yeniasya.com.tr/yazi_detay.asp?id=1496.

SAMANCI, Özge. “Geçmisten Günümüze Türk Mutfagı”.2007.

SKOV AR, TOUBRO S, BULOW J, KRABBE K, PARVİNG HH, and ASTRUP A. 1999.

Changes in renal function during weight loss induced by high vs lowprotein low-fat diets in

overweight subjects. Int J Obes Relat Metab Disord 23: 1170–1177.

ŞAHİN, İ. 2010. KURBAN VE SAĞLIKLI ET. KUAN-İ HAYAT.

HTTP://KURANİHAYAT.COM/CONTENT/KURBAN-VE-

SA%C4%9FL%C4%B1KL%C4%B1-ET-İDRİS-%C5%9FAHİN?

TAYAR, Mustafa. 2011. Anadolu Selçuklu mutfak kültürü. Dünya Gıda Dergisi

http://www.dunyagida.com.tr/haber.php?nid=2615

TEZCAN, Mahmut. “Türklerde Yeme içme Alıskanlıkları ve Buna İliskin Davranıs Kalıpları”.

www.turkishcuisine.org-/articles.php?Pages=Articles

www.gurmeguide.com/content.asp?ctID=102&Rec=186 YILDIRIM, Bilal. 2011. Helal Gıda. http://www.gidagundemi.com/helal-gida-makale,17.html.

Citation Information/Kaynakça Bilgisi

BATU, A., Türk-İslam Kültüründe ve Günümüz Dengeli, Sağlıklı ve Helal Beslenmede Hz

Muhammed Öğretisi, Turkish Studies - International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015, p. 69-100, ISSN:

1308-2140, www.turkishstudies.net, DOI Number:

http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.7450, ANKARA-TURKEY