Temmuz 2013
description
Transcript of Temmuz 2013
Temmuz ayı sıcaklarıyla birlikte artık herkes tatil planlarını
uygulamaya koymaya başladı. Bavul hazırlarken, fotoğraf
makinesi de güneş yağından farksız bir ihtiyaç haline geldi
ancak bir sorun var. Bir DSLR sahibiyseniz, makineyi bavula
koymayı hem tercih etmezsiniz hem de sığmaz.
DSLR’ı bir şekilde yanınıza alsanız bile, taşıması zor ve tem-
muz sıcağında tarihi tapınaklara giderken boynunuzda iki
kiloyla dolaşmak hiç de eğlenceli değil. Ayrıca plaja giderken
kocaman bir DSLR’ı taşımak da pek kolay değil. Bu kadar
büyük bir ilgi objesi aynı zamanda her türlü hırsızın da ilgi
odağı oluyor. Dolayısıyla o koca çantayı sürekli göz önünde
bulundurmanız gerekiyor.
Tüm bu sorunların çözümü ise gövdeyi küçültmek. Ancak
gövde küçülürken algılayıcı da küçüldüğünden, görüntü ka-
litesinden taviz veriyorsunuz. ‘İkisinin ortası yok mu ?’ diyen
kullanıcıların sesini duyan firmalar bu sayımızın konusu olan
‘aynasız’ sistemleri geliştirdiler.
Alıgılayıcı çok ufaltmadan ya da hiç değiştirmeden, sadece
ayna mekanizmasını atarak, gövde ciddi oranda küçültültü.
Aynasız sistemlerin lensleri de daha küçük üretilebildiği için,
toplam ağırlık bir DSLR’a göre yarı yarıya hatta daha fazla
azaldı.
Murat Gamsız
Editörden
Dergimizde göreceğiniz modellerin ürettiği fotoğrafları bir DSLR’dan ayırmak mümkün değil.
Zira APS-C algılayıcı çoğu DSLR makinenin de içinde bulunuyor. DSLR’ın kesin avantajı olan tek
alan tam kare algılayıcı segmenti ki küçülme hareketinin tam kare algılayıcı ile devam edeceği-
ni öngörmek zor değil.
Makine alma aşamasında iseniz, bu sayımızı dikkatle okuyun ve aynasız sistemlerden hiç
çekinmeyin.
Aynasız sistemler konumuzu size sevgili dostumuz Onur Otlu hazırladı. Kendisine bir kez daha
teşekkür ediyoruz.”
Bize Ulaşın
E-posta
Flickr
Foto
ğra
f: S
elim
Gün
ey
İçindekiler
Samsung NX300
Sony NEX-6
Yeni Adobe CC
Nerede Bu Fotoğrafçılar?
Fark Ne? Canon EOS 5D Mark III
- EOS 6D
Aynasız Fotoğraf Makinesi Satın Alma Rehberi
Nikon D5200
Canon EOS 70D
Sony NEX-6
İ n c e l e m e
Farklı görünümü ve ekstra özellikleriyle NEX ailesinin son üyesi
Fiyat: 2800 dolar
• 16.1 MP APS-C Exmor HD algılayıcı
• BIONZ işlemci
• ISO 100-25600
• 1/4000 perde hızı
• 10 fps çekim hızı
• Dahili WiFi ile fotoğraf paylaşımı
• 1080 ve 720p video çekim
• Stereo mikrofon
• Elektronik OLED bakaç
• 3.0 inç 921.600 nokta dönebilen ekran
Teknik ÖzelliklerSony’nin en çok merak edilen ürünlerinden biri kuşku-
suz NEX 6. Çünkü NEX5R’nin üzerinde NEX 7’nin altına
yer alarak tam bir orta yol çözümü. Sonda söyleye-
ceğimizi başta söyleyelim.NEX 6 gerçekten de ideal
NEX’e en yakın NEX. Ama henüz orada değiliz.
NEX 6, 16.1 MP bir APS-C algılayıcıya sahip. NEX 7’Nin
24MP algılayıcısından küçük ama hiç dert etmeyin.
16 MP hem yeterli hem de APS-C de olsa sonuçta
tam kare algılayıcı değil. Dolayısıyla pikselleri yığmak
özellikle ISO konusunda başarımı düşürebiliyor. APS-C
için 16-18 MP çözümler sınırı zorlamayan değerler. ISO
aralığı 100-25600.
NEX 6’yı gövde olarak tanımlamak gerekirse, NEX7’den
sade, NEX5R’dan konforlu diyebiliriz. Gövdede yüksek
çözünürlüklü OLED elektronik bakaç, standart ve Sony destekli Hot Shoe, flaş ve çift ayar tekeri bulunuy-
or. Tüm bunlar sizi menüye bulaştırmadan çekim yapmanızı sağlıyor. Kamera elinizde sağlam duruyor.
Sony NEX-6
Optik bakaç, yüksek çözünürlük sayesinde gayet kullanılabilir görüntü sunuyor.
LCD’ye bakmaktan daha az pil götürdüğü için kullanmaktan çekinmeyin. DSLR
sahibi iseniz zaten ister istemez bakaç kullanmaya gidiyor gözünüz. Hot Shoe
ise kesinlikle doğru adım olmuş. Sony’e özel aksesuar kullanımı için gerekli pin-
ler yerinde duruyor ama standart flaş ekipmanları da kullanabilyorsunuz. Dahili
flaş da özellikle dolgu flaşı gerektiğinde yardımınıza koşuyor. Mod kadranının
altına yerleştirilen ayar tekeri ile örneğin diyafram ayarını yapabilirsiniz.
NEX 6’nın önemli özelliklerinden biri paylaşım. WiFi destekli olması sayesinde fotoğrafları sisteminize ya da
doğrudan sosyal ağlara atarabiliyorsunuz.
Sony’nin uygulama marketi ile sonradan uygulama satın alabiliyorsunuz. Örneğin timelapse uygulaması
buradan alınıyor.
NEX 6’nın bu önemli özelliği aynı zamanda şu an için zayıf noktası. Samsung
NX300 ile karşılaştırıldığında oldukça zayıf kalıyor. Play Memories uygulaması ve
uygulama marketinden tam olarak yararlanmak için Sony Entertainment Network
hesabınız olmalı ama henüz Türkiye desteklenmediği için, hesabı Amerikan hes-
abı olarak açmanız gerekiyor.
Facebook’a doğrudan fotoğraf atabilirsiniz ama henüz Twitter uygulaması yok. Uygulamaların arayüzleri ise
maalesef pek başarılı değil ve sizi uğraştırıyor. Ekran dokunmatik değil o yüzden özellikle şifrelerinizi girerken
zorlanıyorsunuz. Zaten ilk işiniz klavye uygulamasını yüklemek olsun.
NEX 6’nın WiFi özelliğini fotoğrafları sisteminize atmak için kullanacağınızı düşünerek değerlendirin. Henüz
kat edilecek çok yol var ve dokunmatik olmayan ekranda uygulama kullanmak işkence.
Fotoğraf kalitesine gelirsek, NEX 6 bu konuda çok iyi olmayı sürdürüyor. NX300’den daha iyi diyebiliriz.
Yüksek ISO ve genel görüntü kalitesi, çoğu zaman fotoğrafı işleme sıkıntısına girmenize engel oluyor. Video
konusunda da en iyi çözümlerden. Lens gamı da genişliyor. Test için titreşim engelleme destekli 10-18 f/4
alıp Londra’da deneme şansı buldum. Büyük objeler çekeceğimi bildiğim için bu lensi tercih ettim. Sonuçları
görüp kendiniz karar verin. Bir önceki seyahatimde Canon 60D taşıdığımı düşününce küçük gövdenin kıyme-
tini çok daha iyi anladım. Müthiş bir rahatlık. NEX’in tam kare algılayıcıya kavuşacağı günü iple çekiyoruz.
Ürünün fiyatı 16-50 kit lens ile 2800 TL civarında. Pahalı, ancak kit lens çok iyi. Yani 18-55 ile satılan kitlerle
kıyaslamak haksızlık olur. Uzun yıllar kullanacağınız bir makine.
ISO 800 ISO 800
ISO 3200ISO 1600
ISO 6400
ISO 25600
ISO 12800
Geniş objektif yelpazesi, belki de Micro Four Thirds sisteminin en büyük
artısı.
NEX serisi ufak boyutlarda kaliteli bir gövde ile başarılı fotoğraf kalitesi
sunuyor, fakat farklı menü ve kullanım sistemini satın alma kararı
vermeden önce denemenizi tavsiye ederim.
Nikon 1 Serisi, dSLR makineler için bir tehdit oluşturmayan, daha çok
hızlı odaklamaya ihtiyaç duyabilen giriş seviyesi kullanıcılara hitap eden
bir aynasız sistem.
Fuji X sisteminin ilk nesil lenslerinin sabit odak uzaklıklı olarak tasar-
lanması da “genel kullanıcıların” değil “fotoğraf meraklılarının” hedef
aldığına sağlam bir kanıt.
Hap-Bilgi
“Sıradan” bir dSLR makinenin sensörü, kompakt bir makineye göre 16 kat fazla alana sahiptir ki
bu ışık toplayabilme kabiliyeti olarak inanılmaz bir fark demek.
Makinenin arkasındaki ekrandan çekilecek konuyu görebilmenin rahatlığı, üreticileri bu sistemi
dSLR’larına uygulama konusunda isteklendiriyordu.
dSLR makinenin “ana sensörü” ile ekrana canlı görüntü verilebilmesi sağlandığında bu
görüntünün kaydedilerek “video modu” sunulması önünde de bir engel kalmadı.
2008’de Nikon D90 canlı görüntü ile beraber 720p video, sonrasında Canon 5D Mark II 1080p
video kayıt imkanı sundu.
Dijital SLR’lerin büyük sensörünü ve objektif değiştirme esnekliğini koruyan, fakat filmli makinel-
er devrinden kalma 60 senelik ayna düzeneğini bir kenara bırakarak küçük boyutlar ve hafiflik
kazanan makineler üretilemez miydi?
Hap-Bilgi
Taşınabilirliğin performansa göre ikinci planda olduğu profesyonel
kullanımlar için dSLR makineler halen en uygun çözüm, özellikle hızlı ve
keskin otomatik odaklama konusunda.
Özellikle RAW modunda yapılan çekimlerde dSLR makineler yüksek ara
bellekleri sayesinde ardarda daha fazla fotoğraf çekimine izin verebili-
yorlar.
Aynasız sistemlerin dSLR’ler kadar geniş objektif seçenekleri sunama-
ması da profesyoneller için birer eksi.
Hap-Bilgi
Fuji X serisi “eski moda” ama efektif kon-
trollere alışkın, videoya önem vermeyen ve
sabit odak uzaklıklı objektifleri tercih eden
“geleneksel” kullanıcılar için pahalı ama çekici
bir alternatif.
Hap-Bilgi
Aynasız makinelerı kompakt ve dSLR makineler arasın-
da bir “ara nokta” olarak düşünmek mümkün.
Aynasız sistemlerin genel kullanıcı profili iki kategoriye
ayrılabilir: mevcut makinesinden (özellikle düşük
ışıkta) daha yüksek görüntü kalitesi isteyen “gündelik
kullanıcılar” ve fotoğrafla daha ciddi olarak ilgilenen,
görüntü kalitesinden fazla ödün vermeyeceği ufak bir
makine isteyen “fotoğraf meraklıları”.
Hap-Bilgi
İ n c e l e m e
Nikon’un D5000 serisi, fotoğrafçılığa adım atmak isteyenlerin
en çok satın aldığı makinelerden. Kaliteli kit lensi sayesinde çoğu
kişi uzun süre başka lens almadan kullanabiliyor. Küçük yapısı
sayesinde özellikle hanımların çok ilgi gösterdiği bi makine.
D5200 ise serinin son üyesi. D5100’den D5200’e geçiş, her ne
kadar sadece bir 100 eklemiş olsa da, aslında ciddi geliştirmeler
söz konusu. Genel özellik tablomuzda gördüğünüz bu geliştirm-
elerden önemli olanlara bakalım
Nikon D5200’ün, D5100’den en önemli farkı kuşkusuz üstün
AF sistemi. 11 noktadan 39 noktaya çıkan AF sistemi, özellikle
hareketli obje çekerken, D5200’ü net bir şekilde eski modelden
ayırıyor. Ayrıca odaklanma hızında da iyileşme hissedebilirsiniz.
Bu özelliğin ve Nikon Multi-CAM 4800DX ölçüm sisteminin, üst
model olan D7000’den geldiğini de belirtelim.
Algılayıcının 16 MP’den 24 MP’ye çıkması da artı hanesidne ama 16 MP hedef
kitle için zaten fazlası ile yeterliydi. ISO aralığında bir değişiklik olmamış 100-6400
arasında değişiyor. 25600 ise isterseniz var ama istemeyin.
Sony RX1 ile dünyanın ilk sabit lensli tam kare algılayıcılı kompakt makinesini üretti
Nikon D5200
Fiyat: 2400 TL
• 24 MP DX algılayıcı
Expeed 3 işlemci
• ISO 100-6400
• 39 AF Noktası
• 1/4000 perde hızı
• 5 fps çekim hızı
• 1080 ve 720p 25p video
• Stereo mikrofon
• 921.000 nokta dönebilen LCD
%99 görüş alanlı bakaç
Teknik Özellikler
Makinenin seri çekim hızı da artmış ve 4 fps’den 5 fps’ye çıkmış. Azar azar artmasının sebeplerinden biri, artan
piksel yoğunluğu. Daha çok veri işlemek gerektikçe seri çekim hızı da çok yükselemiyor. D5200’ün üç inç
ekranı, dönebilir türden ve 920.000 nokta. Gövde ise 550 gram. DSLR şartlarında oldukça hafif bir makine
diyebiliriz.
Video çekim özellikleri 1080 50i, 30p ve 25/24p. Harici mikrofon da takılabiliyor. Kendi mikrofonu ise stereo.
SD kart desteği bakımından UHS-1’e kadar destek veriliyor. UHS kartlar hem seri çekim için avantaj hem de
kartı bilgisayara aktarırken, USB 3.0 bir okuyucu kullanırsanız, çok kısa zamanda kartı boşaltırsınız.
Üzerinde her zaman olduğu gibi 18-55 lens ile geliyor. Bu lens yerine 50 mm f/1.8 almak isteyenlere
uyarımızı yapalım. D5200, AF motoru olmayan bir makine. Dolayısıyla motorsuz lenslerde otomatik odakla-
ma yapılamıyor. AF-S lens almak gerekiyor. Bu durumda daha pahalı olan 50 mm f/1.8 AF-S modelini tercih
etmeniz gerek.”
Kullanım deneyimlerimizde, D5100’den alıştığımızın dışında bir deneyim yaşamadık zira ergonomik olarak
oldukça benzer. Ancak AF sistemi kesin bir artı. Firmalar genelde bu segmentte AF sisteminden kırpıyorlar.
Canon üst seviye 6D’de bile AF sisteminde kıstı ve tepki çekti.”
Sonuç olarak, kit lens ile bile oldukça tatmin edici sonuçlar elde ettik. Video konusunda da başarılı ama daha
kolay ayarlanabilir elle ayar gerekiyor. ISO başarımı gayet iyi. Örneklerde göreceksiniz. Makinenin hitap ettiği
kesim, fotorğafçılığa ilgi duyan ama yanında kocaman bir makine taşımak istemeyenler. Bu makinein bir
üstü D7000/D7100, birçok kişi için fazla iyi ve ağır. D5200 ‘ün 2000 liralık fiyat etiketini fazla bulursanız, aynı
algılayıcıya sahip D3200’ü de alabilirsiniz. İkisi de aynı fotoğrafı çekiyor. D5200 daha yetenekli ve konforlu.
D3200’’Ün 1500 liralık fiyatı size bir ekstra lens aldıracak bütçeyi çıkarabilir.
D5200’ü tavsiye etmemek için bir sebep göremiyoruz. Ancak video ağırlıklı çalışacaklara Canon’da kalmalarını
tavsiye edebiliriz. Fotoğraf tarafında ise kit lensle devam edecekler için Canon’a göre daha cazip.
Nikon D5200
Samsung NX300
İ n c e l e m e
Samsung’un çekim ve paylaşım hızıyla dikkat çeken aynasız modeli NX300
Fiyat: 2300 TL
• 20.3 MP APS-C algılayıcı Expeed 3
işlemci
• ISO 100-25600
• Hibrit otomatik odaklama sistemi
• 1/6000 perde hızı
• 8.6 fps çekim hızı
• 1080 ve 720p 25p video
• Stereo mikrofon
• 3.3 inç 768.000 nokta dönebilen
AMOLED ekran
Teknik ÖzelliklerGeçtiğimiz sayıda incelediğimiz Samsung NX 20’de
şunu söylemiştik, paylaşım imkanları çok iyi ama
dokunmatik ekranla çok daha iyi olabilir. Bu dileğimiz
gerçekleşti ve NX 300 ile dkunmatik ekran da geldi.
Böyle bir özelliği fotoğraf özelliklerinin önüne geçirmiş
gibi oluyoruz ama günümüzün modern makineleri biraz
da Photoshop ya da diğer yazılımlarla desteklendiğinde,
tatmin edici sonuçlar alıyorsunuz.
Farkı yaratan şeyler ek özellikler oluyor. Ek özellikler
ise içinde bulunduğumuz yıl, paylaşım özelliği olarak
öne çıkıyor. Sosyal ağların yaygınlaşması ile fotoğraf
paylaşımı da patlamış durumda ve herkes her yerden
fotoğraf paylaşıyor. Ortak olan şey ise akıllı telefon. Akıllı
telefonların çekim kaliteleri elbette DSLR seviyesinde
değil ama paylaşmak, kıyaslanmayacak derecede kolay.
Ufuktaki tehlikeyi gören firmalar, fotoğraf makinelerine paylaşım özelliği eklemeye başladılar.Ancak bu işi en
iyi yapan firma açık ara ile Samsung oldu. Android’teki tecrübesini konuşturan Samsung, paylaşım arabirimini
ve özelliklerini hem göze hitap eden şekilde hem de kolay kullanılır biçimde tasarladı.
Ancak menülerin kullanımı için klasik tekerlek sistemi oldukça hantal
kalıyor. Samsung NX 300 ile dokunmatik ekran ve APS-C algılayıcının
sunduğu görüntü kalitesini, paylaşım olanakları ile birleştiriyor.
NX300, aynasız makine sınıfında ve küçük bir gövdeye sahip. Ancak
APS-C algılayıcı ile büyük DSLR makinelerle yarışıyor. ISO 100-25600
aralığını kapsaıyor. Ancak 25600 bu makinenin liginde değil. ISO 6400’ün
üzerini kullanmadan önce düşünmek gerekli. Flaş kullanmak daha mantıklı olabilir. Ancak flaş dahili olarak
bulunmuyor. Ek olarak alınıyor. Makine aynasız olduğundan, bakaç da yok. Yine harici olarak alınabiliyor.
NX300, Samsung’un hızlı çekim için tasarladığı bir makine. Hız, üç şekilde sağlanıyor. Hızlı odaklama için,
hibrit odaklama sistemi, seri çekim için 8.6 fps çekim hızı ve anı yakalamak için 1/6000 perde hızı. Bunlara ek
olarak ideal pozisyonu alıp çekebilmeniz için uzaktan tetikleme sistemi de makinenin temel özelliklerinden.
Full HD video da çekebiliyor ama harici mikrofon desteği kendi aksesuarları ile kısıtlı.
Bu özellikler sayesinde hızlı hareket eden objeleri yakalamak oldukça kolaylaşıyor. MAkine fiziksel olarak
istediğimiz her ayara sahip. Sadece arka bölümde halka şeklinde sıralanmış tuşlar, aynı anda ayar tekeri de
olsaymış, daha konforlu bir deneyim yaşatırmış.
Makinenin kendini ayıran özelliği ise
paylaşım özellikleri. Tablet ve telefonla
paralel çalışabilen NX300, bunlara ihtiyaç
duymadan doğrudan WiFi üzerinden sosyal
ağlara fotoğraf gönderebiliyor. Hızlı aktara-
bilmek için, fotoğrafları bir miktar sıkıştırıyor
ama kalite kaybını hissetmiyorsunuz.
Dokunmatik ekran sayesinde şifrelerinizi
rahatlıkla girebiliyorsunuz.Tablet ya da
akıllı telefon kullanarak, uzaktan tetikleme
yapabiliyorsunuz.
Biz testlerimizde ağırlıklı olarak 12-24 f4-5,6 ve 18-200 3,5-6,3 lens kullandık. Samsung, lens konusunda
oldukça geniş bir seçenek sunuyor. iFn özelliği sayesinde lsn üzerinden birçok makine ayarını değiştirebiliyor-
sunuz. Her lenste olması gereken bir özellik.
Deneyimlerimiz NX20 ile aynı oldu. NX300’ün ürettiği fotoğraflar
da keskinleştirme istiyor. Onun dışında bir problem yaşamadık. ISO
konusunda da en uçlara gitmediğiniz sürece işler yolunda.
Samsung, fotoğraf makinesi konusunda kendini geliştirmeye devam
ediyor ve piyasaya sonradan girmenin etkisi ile özelliklerden daha
az kısıyor. Görüntü kalitesindeki bir iki noktayı da aştıktan sonra tek
yapmaları gereken şey, standartların üzerinde yıldız olacak birkaç lens üretmek. Örneğin 45 mm f/1.8 lens, 3D
çekme özelliğine de sahip.
Makine 18-55 kit lens ile 2400 TL civarına satılıyor. Fiyat konusunda daha agresif olurlarsa, pazar paylarını
hızla yukarı çekeceğini düşünüyoruz. Zira akıllı telefon ile büyüyen nesle en yakın fotoğraf makinesini üretmiş
durumdalar.
Piyasadaki çoğu dSLR makine için kesme katsayısı yak-
laşık 1,5’tur. Buna karşılık ortalama bir kompakt makinede
kesme katsayısı 5 ile 8 arasındadır.
Hap-Bilgi
Aynasız tasarımın sonucu olarak optik bakaç sağlanamaması, çoğu ciddi kullanıcının aynasız
sistemleri tercih etmesinin önündeki en büyük engel.
Fotoğraf makinenizin boyutu ve ağırlığı sizin için sorun değilse ve zor koşullarda yoğun olarak
çekim yapmayı planlıyorsanız bir dSLR sizin için daha mantıklı bir seçim olacaktır.
2 çarpanlı sensör kullanımı sonucunda Micro Four Thirds makineler daha da küçük gövde ve
objektif boyutlarına ulaşabiliyorlar, buna karşılık alan derinliği ile oynama imkanı ve fotoğrafın “3
boyutlu hissi” biraz sekteye uğruyor.
Hap-Bilgi
Meraklılara yönelik bir avantaj, aynasız makinelerde ucuz
adaptörler ile ikinci elde uygun fiyata bulunabilen çoğu eski
ama kaliteli objektlfleri kullanabilmemiz.
Hap-BilgiSLR makinelerde tek bir objektif kullanlması ve ayna
düzeneği ile “yansıtma” işlemi, zaten SLR - Single Lens
Reflex isminin kaynağı.
Sensör büyüklüğünün bu kadar önemli olmasının sebe-
bi, büyük bir sensörün toplayabildiği daha fazla ışık ile
paralel olarak fotoğraf kalitesinde küçük sensörlü kom-
pakt makinelere göre çok ciddi bir fark yaratması.
Büyük bir sensörün fotoğrafta 3 boyut hissi yaratma ve
alan derinliği ile oynayabilme avantajları da mevcut.
Dijital makinenin sensör köşegeninin makara film ka-
resi köşegeninden ne kadar küçük olduğu, o sensörün
“kesme katsayısı” olarak tanımlanır.
Hap-Bilgi
Yeni modellerdeki kablosuz bağlantı desteği ile
kullanıcılar çektikleri fotoğrafları hemen her yerde
arkadaşlarıyla paylaşabiliyorlar.
Aynasız makineler, fotoğraf meraklılarını taşınabilirlik
avantajı ile cezbetmeye çalışıyor.
dSLR’lere göre çok daha küçük ve hafif makine ve
objektiflerin taşınması, özellikle uzun çekimlerde çok
daha rahat.
Çektiğiniz fotoğrafları akıllı telefon veya tabletinize ak-
tararak işleyebilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Hap-Bilgi
Aynasız sistemlerin -en azından günümüz modelleri
ile- dSLR’ların tamamen yerini alacağını söylemek
güç.
Çoğu aynasız fotoğraf makinesi basit menülere ve
çeşitli koşullar için hazır çekim modlarına sahip ve
kompakt makinelerden sadece biraz daha büyükler.
Hap-Bilgi
Aynasız makineler mont cebinde veya gündelik çanta
içinde taşınabiliyorlar, fotoğrafçılığa ilgi artarsa farklı
objektifler ile yeni tatlar almak da mümkün.
Hap-Bilgi
İ n c e l e m e
Nerede Bu Fotoğrafçılar?
Şampiyonlar ligi finali Bayern Munich - Borussia Dortmund maçında
İlkay Gündoğan’ın penaltıdan attığı gölün iki farklı açıdan çekilmiş fotoğrafını
görüyorsunuz. Kale arkasında bir sürü fotoğraf makinesi var ama fotoğrafçılar yok. Bunun sebebi, fo-
toğrafçıların kale arkasında çalışmalarının yasak olması. Ama bu yasaklama onların kale arkasından fotoğraf
çekemeceği anlamına gelmiyor. Her bir makine farklı bir fotoğrafçıya ait. Aynı anda hem tele zoom lensleriyle
reklam panolarının arkasından fotoğraf çekip hem de kale arkasından kritik anları ve golleri geniş açılı lensleri-
yle fotoğraflayabiliyorlar.
Peki bunu bir fotoğrafçı tek başına nasıl yapabiliyor? Uzaktan kontrol sistemleri
geliştikçe fotoğrafçılar aynı anda iki farklı noktadan ve iki farklı görüş açısıyla o
anı görüntüleyebiliyor. Kullandıkları gövdeler, kablolu
ya da kablosuz tetikleyiciler sayesinde fotoğrafçı,
elindeki makinenin deklanşörüne bastığı anda
ikinci makinede de deklanşöre basmış oluyor.
Kablosuz vericilerin kullandığı radyo sinyalleri
ya da bazı modellerde entegre olarak gelen
WiFi özelliği ile bu teknik, spor
fotoğrafçıları tarafından sıkça
kullanılıyor.
Kablolu ya da kablosuz Deklanşör Tetikleyicileri
Uzaktan Kontrol Sağlayan Ekipmanlar
Nikon D3
Canon 1D mark IV
Nikon WR-1 Uzaktan Kontrol Alıcıları
Canon WFT E2 Alıcı
Nerede Bu Fotoğrafçılar?
H a b e rH a b e r
Samsung Galaxy NXSamsung Android mobil işletim sistemine sahip aynasız fotoğraf makinesi
Galaxy NX’in tanıtımını yaptı.
Dört çekirdekli olarak tasarlanan 1.6 GHz hızındaki işlemcinin kullanıldığı fotoğraf
makinesinde 2 GB RAM yer alıyor. Google Play destekli olarak tasarlanan Android 4.2
Jelly Bean'in kurulu olarak geldiği üründe 20.3 MP'lik APS-C CMOS sensör var. 4.8
inç'lkik HD TFT LCD ekran üzerinden çekim sırasında canlı olarak birçok detay takip
edilebildiği gibi ayarlar da gerçekleştirilebiliyor. 100 ile 25.600 arasında değiştirile-
bilen ISO aralığına sahip olan fotoğraf makinesinin enstantane hızı 1/6000 seviye-
sinde kadar çıkabiliyor.
Kablosuz Wi-Fi (802.11 a/b/g/n), Bluetooth 4.0, 3G / 4G (LTE) bağlantı teknolojileri-
nin yer verildiği üründe çeşitli sensörler (pusula, hiroskop, yakınlık) de yer alıyor. Da-
hili olarak 16 GB'lık hafızanın yeterli gelmediği durumlarda sunulan microSD SDXC
desteği sayesinde kapasite 64 GB daha artırılabiliyor. Full HD video 25 fps akıcılıkta
video çekimi, dahili flaş, değiştirilebilir objektif gibi özellikler de mevcut.
DRIMe IV görüntü işlemcisi vasıtasıyla bir saniye içerisinde 8.6 kare fotoğraf çekimi
gerçekleştirebilen Galaxy NX'in boyutları 136.5 x 101.2 x 25.7mm ve ağırlığı ise
bataryayla (4360 mAh kapasitede) beraber 495 gram seviyesinde.
H a b e r
Geçen ay Los Angeles, Adobe MAX konferansında piyasaya çıkacağı duyurulan Creative Cloud
güncelleştirmeleri resmi olarak kullanıma açıldı. Adobe’un Creative Cloud olarak kullanıcılara
sunduğu pakette fotoğraf, video, ses ve tasarım için bir çok masaüstü
uygulama bulunuyor.
GÜNCELLENEN ADOBE PHOTOSHOP CC YENI ARAÇ VE ÖZELLIKLERLE KULLANIMA AÇILDI
Buradaki videoları izleyebilmek için Internet bağlantısı gereklidir.
Photoshop CC bir çok yenilik sunuyor. Yenilenen ve eklenen araçlar, özellikler şöyle:
Fotoğraf çekerken düşük perde hızı ya da elimizin titremesin-
den kaynaklanan bulanık fotoğrafların kurtarılmasını sağlay-
abiliyoruz. Titreşim azaltma özelliği ile hareketin yönü analiz
edilerek, fotoğraftaki netliğin yeniden kazanılması sağlanıyor.
Fotoğrafların netleştirilmesi için geliştirilen akıllı netleştirme
özelliği ile analiz edilen fotoğraf bölgesel ihtiyaca göre farklı
miktarlarda netleştirilip, noise ve parazitler
minimuma indiriliyor.
Adobe Camera Raw 8’e üç adet yeni araç eklenmiş. ‘Ad-
vanced
Healing Brush’ ile objeleri daha kolay ve hızlı şekilde yok
edebiliyorsunuz. Oynama yapılan bölgedeki geçişler gayet
başarılı ve fark etmek çok zor. ‘Radial Gradient’ ile fotoğrafa
yapılan bölgesel renk ve ışık ayarlamaları Lightroom’daki gibi
daha kolay ve hızlı şekilde kullanılabiliyor. ‘Upright Tool’ ise
eğik kadraj ya da ufuk çizgisini düzeltmek için tek dokunuşla
otomatik olarak fotoğrafı düzeltiyor.
Camera RAW’da yapılan düzenlemeleri Photoshop’un içinde
istenilen katmana uygulayabilme imkanı getirilmiş.
Kaliteli baskı alabilmek için düşük çözünürlüklü fotoğraflar
için ayrıntı ve netliği koruyarak ‘akıllı üst örnekleme’ özelliği
geliştirilmiş. Daha önce Photoshop Extended’da bulunan 3B
düzenleme ve görüntü analizi araçları da Photoshop CC’a
eklenmiş.
Photoshop CC ile direkt olarak portfolyo paylaşım sitesi
Behance‘e fotoğraflarınızı gönderebiliyorsunuz.
H a b e r
Canon EOS 70DCanon, merakla beklenen EOS 70D’yi
resmî olarak duyurdu
Son aylarda hakkında birçok dedikodu dolaşan Canon’un orta seviyedeki en popüler modellerinden 60D’nin
yenilenen modeli 70D, sonunda resmî olarak duyuruldu. 70D, bir önceki modeli 60D’ye göre yenilenen ve
geliştirilen özellikleriyle dikkat çekiyor.
70D özellikle yeni AF sistemiyle dikkat çekiyor. Canon’un, Dual Pixel CMOS AF olarak adlandırdığı otomatik
netleme sistemi, 70D’nin görüntü algılayıcısı ile ortak çalışıyor ve sensörün %80’i aynı zamanda netlemeye de
yardımcı oluyor. Böylece, AF noktalarının görev yaptığı alan genişlemiş ve netleme sistemi daha hassas hale
gelmiş oluyor. Bu geniş netleme alanı, daha hızlı otomatik netleme yapabildiği gibi, video kaydı esnasında
farklı objeler arası netlik geçişlerinde büyük başarı sağlıyor ve bu geçişler gayet akıcı şekilde oluyor.
Dokunmatik arka ekran, LiveView moddayken ekrana dokunarak odaklama ve fotoğraf çekebilme imkanı
sunuyor. Ayrıca 70D, Canon’un EF ve EF-S serisi toplam 103 farklı lensini kullanabiliyor.
Dahili Wi-Fi özelliğine sahip 70D, Canon’un ücretsiz uygulaması ‘Canon EOS Remote’ ile IOS ve Android
işlemciye sahip mobil cihazlarla uzaktan kontrol (LiveView, pozlama, netlik ayarı, deklanşör, anında fotoğraf
aktarımı, sosyal ağlarda fotoğraf paylaşımı) edilebiliyor.
Teknik Özellikler
• Model Adı: Canon EOS 70D
• Cinsi: DSLR / Orta seviye
• Sensör Tipi ve Boyutu: CMOS 22.5 x 15mm, APS-C (1.6 çarpan faktör)
• Çözünürlük: 20.9 MP
• İşlemci: DIGIC 5+
• Maksimum Görüntü Boyutu/Çözünürlük: 5472 x 3648 (3:2)
• Görüntü Boyutları: 3:2, 4:3, 16:9, 1:1
• ISO: 100-12800 (Hi modda 25600’a kadar genişletilebilir)
• Seri Çekim: 7 kare/sn.
• AF Sistemi: 19 nokta çapraz tip odak noktası
• Perde Hızı: 30 – 1/8000 sn.
• Bakaç: Pentaprism %98 görüş alanı
• LCD / Live View: 3.0” (1.040.000) dokunmatik, dönebilir ekran
• Video Kayıt: 1920×1080: 30-25-24 kare/sn, 1280×720: 60-50 kare/sn, 640×480: 30-25 kare/
sn
• Dosya Formatı Fotoğraf/Video: JPEG, RAW – MOV, MPEG-4, AVC/H.264
• Bağlantı: Dahili Wi-Fi, 1/8” mikrofon, HDMI C (mini), USB 2.0
• Depolama: SD, SDHC, SDXC
• Ağırlık: 755 gr.
• Boyutlar: 139.0 x 104.3 x 78.5 mm
DSLR ile video çekenlerin en çok karşılaştığı sorunlardan biri olan video kaydı esnasında netlik takibi problemi,
bu teknoloji ile çözülmüş gibi görünüyor.
Video kaydı esnasında netleme yapmak istediğiniz herhangi bir bölgeye
ekrandan dokunarak net alan derinliğini istediğiniz gibi yönlendirebiliyorsunuz ve değişen net alan geçişleri
gayet akıcı görünüyor. Canon
Samsung Galaxy S4 ZoomSamsung Android mobil işletim sistemine sahip aynasız fotoğraf makinesi
Galaxy NX’in tanıtımını yaptı.
Geçen ay Londra’da düzenlenen Samsung Premiere 2013 etkinliğinde Sam-
sung, 16 megapiksel sensör ve 10x optik zoom objektife sahip Galaxy S4’ün
Zoom modelini tanıttı. S4 Zoom, Samsung’un S4 Mini ve S4 Active’den sonra
piyasaya çıkardığı üçüncü Galaxy modeli oldu.
Normal bir telefona göre kalın ve ağır olan S4 Zoom, iki ayrı telefon ve fotoğraf
makinesini taşımak yerine bu ikisini tek bir gövdede birleştirerek fotoğraf çekm-
eye meraklı kullanıcılara büyük kolaylık sağlayacağa benziyor. Böylece,
Samsung, Nokia’nın PureView ve EOS gibi modellerine karşılık Galaxy S4
Zoom’u piyasaya sürerek, rakibini gelişmiş kamera özellikli akıllı telefon pazarın-
da da yalnız bırakmamış oluyor.
Teknik özellikleri ve dış görünümüyle bir kompakt fotoğraf makinesini andıran
S4 Zoom’un genel özelliklerine bakacak olursak:
H a b e r
• Algılayıcı: 1/2.33” CMOS
• Çözünürlük: 16 MP
• Yakınlaştırma: 10x optik zoom, Dahili
zoom halkası
• Objektif: Samsung 24-240mm,
f/3.1-f/6.1
• Flaş: Xenon, AF yardım ışığı
• Titreşim Engelleme: Dahili optik titreşim
engelleme
• ISO: 100-3200
• Video Kayıt: 1080p 30 kare/sn. – 720p
60 kare/sn.
• Dokunarak odaklama, yüz ve
gülümseme yakalama, HDR, panorama
gibi 25 farklı çekim modu
Kamera Özellikleri
• Ekran: 4.3”, Super
AMOLED, Gorilla Glass 3, 16M renk,
960x540 piksel
• İşlemci: Android 4.2.2 Jelly Bean, 1.5
GHz, Çift Çekirdek
• Ram: 1.5 GB
• Hafıza: Dahili 8 GB (Kullanıcıya ait 5 GB),
Micro SD ile arttırılabilir.
• Batarya: 2330 mAh
• Ağırlık: 208 gr.
• Boyutlar: 125.5 x 63.5 x 15.4 mm
• Wi-Fi, GPS, NFC, 3G-4G
Telefon Özellikleri
H a b e r
Ünlü optik malzeme üreticisi Carl Zeiss artık sadece ZEISS
ismini kullanma kararı aldı.
ZEISS’ın ardından, görüntüleme şirketi Pentax Ricoh
da buna benzer bir kararla ismini sadece Ricoh olarak
değiştirdi.
H a b e r
3500 $ 2000 $
Canon EOS 5D Mark III Canon EOS 6D
H a b e r
Fark Ne?Algılayıcı (sensör) boyutları, marka ve modellere göre değişiklik gösterir. Görüntü algılayıcıları her ne
kadar APS-C, Full Frame (Tam Kare) gibi isimlerle gruplandırılıyor olsa da aynı gruptaki algılayıcılar da
kendi içinde bazı değişiklikler gösterir.
Canon’un üst seviye, tam kare algılayıcıya sahip iki modeli 5D Mark III ile 6D’yi karşılaştırdığımızda dış
görünüşlerinin neredeyse aynı olduğunu görüyoruz.
Gövde aynı, görüntü algılayıcısı aynı peki farklı olan şey ne?
• Algılayıcı Tipi ve Boyutu: CMOS 35.8 x 23.9
mm
• Çözünürlük: 20.2 MP
• Max. Görüntü Boyutu:
4104 x 2736
• AF Nokta Sayısı: 11
• Seri Çekim: 4.5 kare/sn.
• Boyutlar: 14.5 x 11.2 x 7.1 cm
• Ağırlık: 770 gr.
Teknik Özellikler Teknik Özellikler
• Algılayıcı Tipi ve Boyutu: CMOS 36 x24 mm
• Çözünürlük: 22.3 MP
• Max. Görüntü Boyutu:
3960 x 2640
• AF Nokta Sayısı: 61
• Seri Çekim: 6 kare/sn.
• Boyutlar: 15.2 x 11.7 x 7.6 cm
• Ağırlık: 860 gr.
R e h b e r
AYNASIZFotoğraf Makinesi
Nedir
Editör
O N U R O T L U
?
Bu yeni sınıfın dijital SLR makinelere yakın fotoğraf kalitesini nasıl daha ufak boyutlarda sunabildiğini ve isminin
nereden geldiğini anlayabilmek için fotoğraf makinelerinin gelişimine ve belli başlı türlerine bir bakış atmak
gerekiyor.
İlk fotoğraf makinelerinde çekeceğimiz kadraja objektifin içinden değil, ayrı bir objektif veya pencere içinden
bakabiliyorduk. “Rangefinder” sınıfı ve hepimizin bir kez kullanmış olduğu basit filmli makineler bu şekilde
kullanılmaya devam etti.
Geçen yüzyılın ortalarında SLR makineler ortaya çıktı. Bu makineler ile bir ayna düzeneği ile objektiften gelen
ışığı bakaca yansıtabiliyoruz, böylece gördüğümüz kadraj bire bir olarak fotoğrafta karşımıza çıkıyor. Tek bir
objektif kullanlması ve bu “yansıtma” işlemi, zaten SLR - Single Lens Reflex isminin kaynağı.
İlk dijital SLR’lerde zamanının büyük sensörleri sürekli görüntü aktarımı yapamadığı için optik bakaç ve ayna
düzeneği bir zorunluluktu. Küçük sensörlü makinelerde ise sensörün özel yapısı ve düşük güç tüketimi
sayesinde görüntü makinenin arkasındaki LCD’den sürekli olarak alınabiliyordu, böylece ayna düzeneğine
gerek kalmadan ufak ve hafif bir dijital makine tasarlamak mümkün oluyordu.
Sensör büyüklüğünün bu kadar önemli olmasının sebebi ise büyük bir sensörün toplayabildiği daha fazla ışık
ile paralel olarak fotoğraf kalitesinde küçük sensörlü kompakt makinelere göre çok ciddi bir fark yaratması.
Açık havada gündüz çekilen fotoğraflarda çok fazla bir fark göremeyebilirsiniz fakat ortamdaki ışık azalmaya
başladığında kompakt makineler çoğu zaman “kullanılamaz” sonuç verirken dSLR’ler oldukça iyi sonuçlar
üretebiliyor. Büyük bir sensörün fotoğrafta 3 boyut hissi yaratma ve alan derinliği ile oynayabilme avantajları
da mevcut.
Sensör boyutunun ölçülmesinde referans noktası olarak makara filmin içindeki
bir kare alınır; 36 x 24 mm ölçülerindeki bu kare yaklaşık 43 mm’lik bir köşe-
gene sahiptir (ki “normal lens” için ideal odak mesafesi olan 43 mm de buradan
gelmektedir). Dijital makinenin sensör köşegeninin bu değerden ne kadar küçük
olduğu, o sensörün “kesme katsayısı” olarak tanımlanır.
APS-C(Standard)
1.5’’ (Canon G1X)Four Thirds
1’’(Sony RX100/ Nikon CX)
2/3’’ (Fuji�lm X10)1/1.7’’ (Canon S100)
1/2.3’’
Yakın zamanda fotoğraf makinesi almak için araştırma yaptıysanız, veya büyük bir elektronik mağazasının
fotoğraf donanımı reyonunu gezdiyseniz, kompakt makineler ile dijital SLR’ler arasında yeni bir “sınıf” gözünüze
çarpmıştır. Dijital SLR’lere göre küçük boyutlar ve hafiflik, kompakt makinelere göre daha yüksek fotoğraf kalite-
si ve objektif değiştirebilme imkanı sunan bu yeni sınıf, genel olarak “Aynasız Dijital Fotoğraf Makineleri” olarak
adlandırılıyor.
“Aynasız”ne anlama geliyor
Diğer fotoğraf makinelerinden?farkı ne
R e h b e r
“Aynasız”ne anlama geliyor
Diğer fotoğraf makinelerinden?farkı ne
“Tam kare” olarak geçen dijital makinelerde sensör, bir film karesi ile
aynı boyutta olduğu için kesme katsayısı 1’dir. Tahmin edebileceğiniz
gibi bu makineler oldukça pahalı, buna karşılık son derece kaliteli
fotoğraflar üreten modellerdir. Piyasadaki çoğu dSLR makine yaklaşık
23,6 x 15,6 mm boyutlarında ve 28,2 mm köşegene sahip APS-C
sensör boyutunun kullanır, bu boyut için kesme katsayısı yaklaşık
1,5’tur. Buna karşılık ortalama bir kompakt makinede kesme katsayısı
5 ile 8 arasındadır. Buna göre “sıradan” bir dSLR makinenin sensörü,
kompakt bir makineye göre 16 kat fazla alana sahiptir ki bu ışık toplay-
abilme kabiliyeti olarak inanılmaz bir fark demek. Artan ışık toplay-
abilme kabiliyeti görüntü kalitesinde, artan sensör boyutu da makine fiyatında katlanma olarak bize yansıyor.
Makinenin arkasındaki ekrandan çekilecek konuyu görebilmenin rahatlığı, üreticileri bu
sistemi dSLR’larına uygulama konusunda isteklendiriyordu. 2000 yılında Olympus E-10
ayna sistemi yanında LCD ekranda canlı görüntü imkanı sundu,
fakat sensörü ufaktı ve sabit objektifliydi. Seneler içinde dSLR
sensörlerinin güç tüketimleri ve ısınma sorunları giderildi; 2004 yılın-
da Fujifilm S3 Pro ile (30 saniye ile kısıtlı ve siyah-beyaz olsa da) canlı görüntü verebilen
ilk dijital SLR oldu. 2005 yılında Canon 20Da yine belli kısıtmalarla bu imkanı sunuyordu.
2006’da üretilen Olympus E-330 objektiften gelen ışığın belli bir
kısmını yönlendirdiği bir “ikincil sensör” yardımıyla canlı görüntü vermeyi başarmıştı. Mak-
inenin “ana sensörü” ile ekrana canlı görüntü verilebilmesi sağlandığında bu görüntünün
kaydedilerek “video modu” sunulması önünde de bir engel kalmadı; 2008’de Nikon D90
canlı görüntü ile beraber 720p video, sonrasında Canon 5D Mark II 1080p video kayıt imkanı sundu.
Canlı görüntü sistemlerinin gelişmesi ve kompakt dijital makinelerin küçük boyutları, hafiflikleri ve kolay kul-
lanımlarının beğenilmesi ile yeni bir sınıf yaratacak bir fikir doğdu: Dijital SLR’lerin büyük sensörünü ve objektif
değiştirme esnekliğini koruyan, fakat filmli makineler devrinden kalma 60 senelik ayna düzeneğini bir kenara
bırakarak küçük boyutlar ve hafiflik kazanan makineler üretilemez miydi?
Olympus ve Panasonic ilk hamleyi yaptılar; 2008’de Panasonic DMC-G1, 2009’da Olym-
pus Pen E-P1 modern aynasız makinelerin ilk temsilcileri olarak üretilmeye başlandı. Bu
modeller daha çok dijital SLR’leri çok pahalı, çok karmaşık veya çok
büyük ve ağır bulan, yine de kompakt makinelerin sunduğundan
daha iyi fotoğraf kalitesi isteyen “ortalama” kullanıcıları hedef alan
basit kullanımlı makinelerdi.
Bu tarihten sonra Samsung NX, Sony NEX, Pentax Q, Nikon 1, Fuji X ve son olarak Canon
EOS M aynasız fotoğraf makinesi sistemleri 2010 - 2012 arasında tüketicilerle buluştu, farklı kullanıcılara hitap
eden çok sayıda model piyasaya sürüldü. Bazı üreticiler aynasız sistemlerini fotoğraf makinesi ürün gamları
içinde en ön cepheye yerleştirirken “klasik” dijital SLR’lere ağırlık veren üreticiler aynasız modellerini nispeten
arka planda tutmayı tercih ettiler.
2013 itibariyle fiyatları üst sınıf kompakt makinelere yakın seviyelerden başlayarak yarı profesyonel dSLR’lar
düzeyine kadar uzanan, boyutlar ve kullanım şekli olarak farklı kullanıcı profillerine hitap eden aynasız
makineler hem dünya genelinde, hem Türkiye’de ciddi bir rekabete soyunmuş durumdalar. Yeni bir fotoğraf
makinesine ciddi bir meblağ ödemeden önce bu yeni sınıfın genel özelliklerini, artı ve eksi yönlerini bilmeniz
faydalı olacaktır.
Karakteristik özellikleri, kabiliyetleri ve kullanım detayları, piyasada kendine has bir konuma oturmalarını sağlıyor.
• En büyük özellikleri, hatta “varoluş sebepleri”, ancak büyük bir sensörle elde edilebilen yüksek fotoğraf kalitesini küçük bir gövde ile sunmaları.
• Gövdede ayna ve prizma sistemi bulunmadığı için küçük ve hafifler, gündelik çanta içerisinde rahat-lıkla taşınabiliyorlar.
• Ayna olmadığı için objektifin içinden bakabildiğimiz bir optik bakaç kullanılamıyor, kadrajlama için gövde üzerindeki LCD ekranı kullanıyoruz.
• Bazı modellerde küçük ama yüksek çözünürlüklü bir LCD ekran içeren elektronik bakaç bulunmak-ta, bazılarına ise aksesuar olarak takılabiliyor. Ender bulunan entegre veya opsiyonel optik bakaçlar “objektifin içinden” görüntü aktaramadığı için kullanımları dSLR bakaçları kadar rahat değil.
• Objektifler değiştirilebiliyor, farklı konulara ve çekim koşullarına uygun objektifler kullanarak kaliteli sonuçlar elde edebiliyoruz. Objektifler dSLR’lere göre daha küçük ve hafif, seçenekleri de gün gittikçe çoğalıyor. Özellikle Micro Four Thirds sisteminde farklı üreticilerden çok sayıda objektif seçeneği bulunmakta.
• Büyük boyutlu sensör sayesinde “3 boyutlu” görünen fotoğraflar çekebiliyor ve düşük ışıkta başarılı sonuçlar alabiliyoruz. Sensör boyutu sisteme göre değişiyor, ama tüm sistemlerde sensör klasik kom-pakt makinelere göre çok daha büyük.
• Odaklama performansı ve seri çekim hızı son senelerde oldukça gelişti ve “ortalama kullanıcı” için son derece yeterli, fakat henüz dSLR’ların seviyesinde değil.
Özetlersek
R e h b e rR e h b e r
Aynasız makineler dünya genelinde “kompakt makinenin taşınabilirliği ve rahat kullanımı, dSLR’ın fo-
toğraf kalitesi ve lens değiştirebilme imkanı” sloganı ile pazarlanıyor, bu sebeple iki sınıf arasında bir “ara
nokta” olarak düşünmek mümkün.
Aynasız sistemlerin genel kullanıcı profili iki kategoriye ayrılabilir: Fotoğraf konusunda “iddialı” olduğunu
düşünmeyen, yine de mevcut makinesinden (özellikle düşük ışıkta) daha yüksek görüntü kalitesi isteyen
“gündelik kullanıcılar” ve fotoğrafla daha ciddi olarak ilgilenen, taşıması dSLR’den daha kolay ama
görüntü kalitesinden fazla ödün vermeyeceği bir “ikinci makine” isteyen “fotoğraf meraklıları”.
Aynasız sistemlerin -en azından günümüz modelleri ile- dSLR’ların tamamen yerini alacağını söylemek
güç. Satın almadan önce bu nispeten yeni teknolojinin avantaj ve dezavantajlarını, ne türde kul-
lanıcılar için dSLR’a tercih edilebileceğini, hangi fotoğrafçıların ise dSLR ile devam etmesinin mantıklı
olabileceğini bilmeniz, yeni makinanızı daha verimli kullanabilmenizi sağlayacak ve beklentilerinizi
karşılamadığı için hayal kırıklığına uğramanızı engelleyecektir.
?Aynasızmakineler nasıl bir kullanım sunuyor
Aynasız makine, Digital SLR
tercih etmeliyim
mi
?AynasızHangi kullanıcılar
sistemleri düşünmeli
İlk “kullanıcı kategorisinden” yola çıkarsak, kompakt makinenizin size sunamadığı loş mekanlarda flaş
kullanmadan fotoğraf çekebilmek, büyük baskılar alabilmek, farklı objektif seçeneklerine sahip olmak
ve dar alan derinliği etkileri yaratabilmek imkanlarını hedefliyor ve genel olarak daha “hacimli” ve kaliteli
fotoğraflar çekmek istiyorsanız daha üst sınıf bir fotoğraf makinesi almak büyük ihtimalle planlarınız
arasındadır.
Çoğu aynasız fotoğraf makinesi basit menülere ve çeşitli koşullar için hazır çekim modlarına sahip
ve kompakt makinelerden sadece biraz daha büyükler. Mont cebinde veya gündelik çanta içinde
taşınabiliyorlar, fotoğrafçılığa ilgi artarsa da farklı objektifler ile yeni tatlar almak mümkün.
Bu makineler genellikle bilgisayarda işleme gerektirmeden göze hoş gelecek
sonuçlar veren ön ayarlara sahip, yeni modellerde makine üzerinde de çeşit-
li filtre ve efektler uygulayabiliyor. Yine yeni modellerdeki kablosuz bağlantı
desteği ile kullanıcılar çektikleri fotoğrafları hemen her yerde arkadaşlarıyla
paylaşabiliyorlar.
Aynasız makineler, hedefindeki “ikinci kategori” olan fotoğraf meraklılarını ise taşınabilirlik avantajı ile
cezbetmeye çalışıyor. Aynasız sistemler dSLR’lere göre çok daha küçük boyutlarda ileri seviye kul-
lanıcıların alıştıkları yüksek fotoğraf kalitesi, objektif değiştirebilme, alan derinliği ile oynayabilme ve
yüksek ISO değerlerinde tatmin edici sonuç alabilme imkanlarını sunuyor. Üst seviye modeller, gövde
üzerindeki yeterli sayıda düğme ile tatmin edici kontrol imkanı ve kavrama destekleri sayesinde mak-
ineyi sağlam tutabilme imkanı sunuyor. Bu modellerde harici flaş ve benzeri aksesuarlar kullanabilme
imkanı yanında elektronik bakaç seçeneği de mevcut.
dSLR’lere göre çok daha küçük ve hafif makine ve objektiflerin taşınması,
özellikle uzun çekimlerde çok daha rahat. Örnek olarak oldukça ufak
LowePro Event Messenger 100 çanta içerisinde Sony NEX-6 makinemi
aksesuarlar ve iPad mini tablet ile beraber rahatça taşıyabiliyorum.
Böyle bir sistemle isterseniz her gün yanınıza fotoğraf makinenizi
alabilir, istediğiniz zaman çekime vakit ayırarak fotoğraf imkanlarını
kaçırmamış olursunuz. Çektiğiniz fotoğrafları akıllı
telefon veya tabletinize aktararak işleyebilir ve arkadaşlarınızla pay-
laşabilirsiniz.
Meraklılara yönelik bir diğer avantaj da aynasız makinelerde ucuz adaptörler ile ikinci elde uygun fiyata
bulunabilen çoğu eski ama kaliteli objektlfleri kullanabilmemiz. Odaklama ve diyafram ayarı elle yapılan
bu objektiflerin kullanımı daha zor, fakat bu tip sabit objektifler ile oldukça ucuza kaliteli sonuçlar elde
etmeniz veya aynasız sistemin objektif açıklarını “kapatmanız” mümkün.
R e h b e r
R e h b e rR e h b e r
Taşınabilirliğin performansa göre ikinci planda olduğu profesyonel kullanımlar için dSLR makineler
halen en uygun çözüm, özellikle hızlı ve keskin otomatik odaklama söz konusu olduğunda. dSLR’ler
bakaç yolu üzerindeki faz-tanıma otofokus sistemleri ile hızlı ve keskin odaklama yapabiliyorlar. Kom-
pakt makineler ve çoğu aynasız fotoğraf makinesi ise daha yavaş olan ve sensöre gelen görüntünün
devamlı incelenmesini gerektiren kontrast-tanıma otofokus sistemini kullanmak zorunda.
Son nesilde bazı aynasız makinelerinde de sensör üzerine faz-tanıma otofokus sistemi yerleştirildi, fakat
özellikle beklenmedik hareketler yapan cisimlere odaklanma konusunda SLR’lar hala önde. Seri çekim
konusunda da aynasız makineler üst sınıf dSLR’ların gerisinde kalıyorlar, özellikle RAW modunda yapılan
çekimlerde dSLR makineler yüksek ara bellekleri sayesinde ardarda daha fazla fotoğraf çekimine izin
verebiliyorlar.
Çoğu aynasız makinenin küçük ve kavraması zor bir gövdeye ve az sayıda kontrol düğmesi ve tekerine
sahip olması da ergonomik ve etkin kullanımın önüne geçebiliyor. Aynasız sistemlerin henüz (teknik
olarak “aynasız” olan Leica’ları bir kenara koyarsak) tam-kare sensörlü bir gövde ve dSLR’ler kadar geniş
objektif seçenekleri sunamaması da profesyoneller için birer eksi.
Yine önemli bir konu olarak aynasız tasarımın sonucu olarak optik bakaç sağlanamaması, çoğu ciddi
kullanıcının aynasız sistemleri tercih etmesinin önündeki en büyük engel. 3-4 sene öncesine göre
oldukça gelişmiş olmasına karşılık elektronik bakaçlar detay seviyesi, parlaklık ve görüntü gecikmesi
konularında optik eşdeğerlerine göre geride kalıyorlar. Elektronik bakaçların da kendilerine özgü avanta-
jları var fakat çoğu ileri seviye kullanıcı için optik bakaçtan vazgeçmek mümkün değil.
Özetle aynasız makinelerin gündelik kullanım ve “az hareketli konular” söz konusu olduğunda dSLR’lar-
dan geride kalmadığını söyleyebiliriz, ama hareketli ve ışık azlığı bakımından zorlayıcı çekim koşulların-
da aynasız makinelerin sınırlarına dayanılıyor. Fotoğraf makinenizin boyutu ve ağırlığı sizin için sorun
değilse ve zor koşullarda yoğun olarak çekim yapmayı planlıyorsanız bir dSLR sizin için daha mantıklı bir
seçim olacaktır.
?dSLRHangi kullanıcılar için
makineler hala en mantıklı seçim
R e h b e r
Çoğu aynasız fotoğraf makinesine Türkiye’de de ulaşmak mümkün, bununla beraber bu makinelerin
opsiyonel elektronik bakaç, flaş, mikrofon gibi aksesuarlarına ve objektif seçeneklerine oldukça ender
rastlanıyor. Fotoğraf makinesini sadece üzerinde gelen kit lens ile kullanan giriş seviyesi kullanıcılar için
pek sorun değil ama daha ciddi meraklılar için piyasadaki objektif çeşitliliğinin
dSLR makineler kadar olmaması sıkıntı verici.
Teknoloji marketlerde ve internet mağazalarında rastlayabileceğiniz aynasız
fotoğraf makinesi sistemlerine kısaca göz atalım:
AynasızTürkiye Piyasasındaki
Fotoğraf Makinesi Sistemleri
Olympus ve Panasonic’in ortak geliştirdiği ve 3. taraf şirketlerin de katılım gösterdiği bir standart olarak
tanımlayabileceğimiz Micro Four Thirds, diğer aynasız makinelerden biraz daha ufak bir sensör kullan-
masıyla ayrılıyor. 1,5 yerine 2 çarpanlı sensör kullanımı sonucunda Micro Four Thirds makineler daha
da küçük gövde ve objektif boyutlarına ulaşabiliyorlar, buna karşılık alan derinliği ile oynama imkanı ve
fotoğrafın “3 boyutlu hissi” biraz sekteye uğruyor.
Piyasaya sürülen ilk aynasız fotoğraf makinesi sistemi olan Micro Four Thirds, 2008 yılından beri 4 nesil
gövdeye ve aynasız sistemler arasındaki en geniş objektif yelpazesine sahip oldu. Olympus PEN ve
OM-D serileri, Panasonic GF, GX ve G serileri içinde hemen her tür kullanıcıya hitap eden çeşitli fiyatlar-
da gövdeler bulmak mümkün.
PEN serisi Olympus’un eski ufak filmli makinelerinin ismini ve tasarımını taşıyan, ufak boyutlu bir seri.
Genellikle kolay kullanımlı modellerden oluşan seride geçtiğimiz ay tanıtılan E-P5 modeli uzman kul-
lanıcılara da hitap ediyor. OM-D serisi şu anda sadece E-M5 modelinden oluşuyor ve Türkiye’de tedariği
biraz sıkıntılı. Tasarımı Olympus OM filmli SLR modelinden ilham alan makine dış etkenlere dayanıklı
magnezyum gövdesi, gelişmiş harici kontrolleri ve IBIS 5-eksenli görüntü sabitleme sistemi ile kullanım
seviyesi ve fiyat olarak üst sınıfta.
Panasonic ise ürün gamında bir adet giriş seviyesi ufak boyutlu modeli, bir adet ileri seviye kullanım
sunan modeli ve son olarak video çekimi için özelleşmiş bir gövdeyi güncel tutmayı tercih ediyor.
Yukarıda belirttiğim geniş objektif yelpazesi, belki de Micro Four Thirds sisteminin en büyük artısı.Giriş
seviyesi bir PEN modeli üzerinde “pancake” sabit objektif ile çok ufak (ve hatta sevimli) bir sisteme sahip
olmak mümkün.
Micro Four Thirds
R e h b e r
Canon’un dokunmatik ekranlı aynasız modeli
Canon EOS M
R e h b e r
Canon da ezeli rakibi Nikon gibi
aynasız fotoğraf makinelerini bir “yan
ürün” olarak görüyor ve dSLR sistem-
inin cazibesini azaltmak istemiyor. Giriş se-
viyesi EOS M modeli, şu anda firmanın tek
aynasız fotoğraf makinesi. Gövde üzerinde
az sayıda düğme bulunmasını telafi amaçlı
olarak dokunmatik ekran ile pek çok kontrol
yapılabiliyor.
1,5 çarpanlı sensör üzerinde
faz-tanıma
odaklama sistemi mevcut. Objektif
seçenekleri oldukça kısıtlı, buna karşılık bir
adaptör yardımı ile mevcut EF objektifler
kullanılabiliyor.
Yine de bu durumda odaklama hızının
oldukça azalacağını hatırlatmak gerekli.
NEX 7SONY
Sony NEX ile APS-C algılayıcı kullanımında öncü
R e h b e r
Sony, aynasız sistemlere 1,5 sensör çarpanlı ve tasarım
ile kullanım açısından “farklı” sayılabilecek NEX serisi ile giriş
yaptı. İlk tanıtılan NEX modelleri 3 ve 5, küçük boyutları ve malzeme
kalitesi ile öne çıkıyorlardı; buna karşılık oldukça az sayıda düğmeye
sahip gövdeleri ve derin menü sistemleri ile kullanıcılara alıştıklarından
farklı (kötü anlamda) bir kullanım sunuyorlardı. 3 ve 5 serisi bir
firmware güncellemesi ile daha rahat bir kullanıma kavuştu
ve internet üzerinde olumlu yorumlar almaya başladı, ama
yine de gövde üzerindeki az sayıda düğme sebebiyle arada
sistem menüsüne dalmak gerekebiliyordu.
NEX-7 modeli ise piyasayı oldukça şaşırtarak doğrudan pro-
fesyonelleri hedef alan gelişmiş bir gövde ile piyasaya sürüldü; 3
kontrol tekeri ve ilave düğmeler ile (biraz kafa karıştırıcı olabilse de)
ayarları çabucak yapmak mümkündü, zamanının en gelişmiş elektronik
vizörünü kullanıyordu ve sağlam metal alaşım gövdeye sahipti.
3 ve 5 serisi zaman içinde güncellendi, megapiksel sayısı ve
yüksek ISO başarımı arttırıldı, kullanıma yönelik iyileştirmel-
er yapıldı 2012 çıkışlı NEX-5R ve NEX-6 modelleri ile ana
görüntü sensörü üzerine faz-tanıma otofokus sensörleri yer-
leştirildi, baş parmak hizasına bir kontrol tekeri eklendi, Wi-Fi
bağlantı ve indirilebilir uygulama özellikleri ilave edildi. Şubat ayında ise
3N ile giriş seviyesi model biraz daha ufaltıldı.
NEX serisi ufak boyutlarda kaliteli bir gövde ile başarılı fotoğraf
kalitesi sunuyor, fakat farklı menü ve kullanım sistemini satın
alma kararı vermeden önce denemenizi tavsiye ederim.
NX SERİSİSamsung piyasaya geç ama iddialı giriyor
R e h b e r
Samsung, aynasız fotoğraf
makinesi sistemlerine en erken
ilgi gösteren üreticilerden birisi
odldu. Samsung, Panasonic, Sony gibi elek-
tronik alanında iddialı ama optik-mekanik
tasarım konusunda büyük dSLR üreticileri
kadar ön planda olmayan üreticiler için
daha az hareketli mekanik parçaya karşılık
daha çok elektronik içeren aynasız fotoğraf
makineleri iyi bir fırsat.
Samsung kullanım seviyesine göre
modellerini “giriş seviyesi” (NX 2000,
2100...), “orta sınıf” (NX 200, 300..) ve
gövdeye entegre elektronik vizör ve
rahat kavranabilir gövde ile dSLR ben-
zeri kullanım sunan “üst seviye” (NX 10, 20..)
olarak ayırıyor. Burada tek sıkıntı, giriş sevi-
yesi modellerin bazen çok ufak değişiklikler
ile model numarası arttılarak “yenilenmesi”
olarak göze çarpıyor. Bunun dışında 1,5
sensör çarpanı Micro Four Thirds’den daha
büyük ve fotoğraf kalitesi olarak oldukça
tatminkar. Objektif seçenekleri Micro Four
Thirds kadar çok değil ama diğer aynasız
sistemlerin biraz önünde, Türkiye’de
temini de daha rahat.
R e h b e r
X SERİSİRetro tasarımıyla Fujifilm X serisi
R e h b e r
Fuji, kendisinden önceki aynasız
sistemlerin tersi bir yaklaşım izley-
erek ilk önce en üst sınıf modeli
X-Pro 1’i piyasaya sürdü. Retro tasarımda
oldukça kaliteli bir gövde, enstantane ve
pozlama ayarı için özel tekerlekler ve hibrid
vizörü ile bu model fotoğraf meraklıları
arasında büyük ilgiyle karşılandı. Video
modu oldukça geri planda olan makine
“geleneksel anlamda” fotoğraf odak-
lı geliştirilmişti. Sistemin ilk nesil
lenslerinin sabit odak uzaklıklı olarak
tasarlanması da “genel kullanıcıların”
değil “fotoğraf meraklılarının” hedef
aldığına sağlam bir kanıt.
Bununla beraber yazılım hataları (ve
öngörülememiş kullanım sorunları) X-Pro 1
müşterilerinin canını sıkabiliyordu. Üst sınıfa
yakışır bir fiyat etiketiyle pazara sunulan
X-Pro 1, çok geniş bir kullanıcı tabanına
ulaşamadı; Fuji ilerleyen dönemde vizörün
optik bileşeni çıkartılmış ve boyutları ufal-
tılmış daha uygun fiyatlı XE-1 modeliyle ve
ilave objektiflerle seriyi genişletti.
Fuji X serisi “eski moda” ama efektif kon-
trollere alışkın, videoya önem vermeyen ve
sabit odak uzaklıklı objektifleri tercih eden
“geleneksel” kullanıcılar için pahalı
ama çekici bir alternatif.
1 J3Nikon’un aynasız makine çözümü 1 serisi
R e h b e r
Aynasız makinelerin piyasaya
çıkması ile çoğu fotoğraf mer-
aklısı gözlerini Nikon ve Canon’a
çevirdi. Buna karşılık dSLR sistemlere
“bel bağlayan” büyük üreticiler aynasız
sistemlere çok büyük yatırımlar yapmadı;
bu üreticiler için aynasız sistemlerin dSLR
sistemlerine tehdit oluşturmaması gerekli.
Nikon 1 Serisi, dSLR makineler
için bir tehdit oluşturmayan, daha
çok hızlı odaklamaya ihtiyaç duy-
abilen giriş seviyesi kullanıcılara
hitap eden bir aynasız sistem. 1”
sensör boyutu dSLR makinelere oldukça
uzak olan 1 Serisi, sensör üzerindeki
faz-tanıma otofokus sensörleri ile oldukça
hızlı odaklama yapabilmesi ile ön plana
çıkıyor. Lens seçenekleri olarak da genellikle
giriş seviyesi kullanıcılara yönelik modeller
mevcut, gerçi geçen ay tanıtılan
yüksek fiyatlı portre objektifi biraz
olsun bu algıyı kırabilir.
R e h b e r
Q SERİSİPentax, Q serisi ile aynasız sistem rekabetinde
R e h b e r
Türkiye piyasasında mevcut
olmasa da günümüzde üretim-
de olan ve özellikle Japon-
ya’da sağlam bir kullanıcı kitlesine
erişmiş başka bir aynasız fotoğraf makinesi
sistemine de değinmek istedim. Pentax
Q serisi ile “dSLR fotoğraf kalitesi
uygun boyutta” sloganından
başka bir yöne oynamış: Görüntü
sensörü bir kompakt makinen-
inkinden büyük değil, bunun
sonucunda gövde ve lensler son
derece küçük, tasarımda “şirinlik” ön planda.
Pentax bu modeli “ciddi bir fotoğraf üretim
aracı”ndan ziyade her zaman taşınacak bir
“elektronik aksesuar” olarak pazarlıyor
ve kendi pazarında bu yaklaşım işe
yaramış gözüküyor.
Teknolojiyi böyle okuyun
PCLABSElinizdeki tabletin tüm özelliklerini kullanan, dinamik, güzel tasarımlı ve sürprizlerle dolu Türkiye’nin ilk dijital teknoloji dergisi PC Labs, her ay yeni sayısıyla karşınızda.
Üstelik ücretsiz.
Yeni nesil oyuncu dergisi
FRAGTİSTOyun incelemlerini ve oyuncu donanım-larını Fragtist’in uzman eli değmiş et-kileşimli sayfalarından takip edin.
Üstelik ücretsiz.
Hareket dolu oyun dünyasına da bu yakışırdı.
Bize Ulaşın
Künye
Yayın Yönetmeni Murat Gamsız
Dizayn Yönetmeni Çağrı Dinçerİsmail Telli
Editörler Selim GüneyYalçın AydınÖzkan Erden
Katkıda Bulunanlar
Gökhan AslanEmir İmerYunus Emre ŞahinOzan Eras TalhaTopçu
Proje ve Reklam Yöneticisi
Mustafa Macid Beyhan0216 373 [email protected]
bascek.com