T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM … · 2019. 5. 10. · tutum içinde...
Transcript of T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM … · 2019. 5. 10. · tutum içinde...
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
ÖĞRENCİLERİN İSTENMEYEN DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARLA BAŞ EDİLME STRATEJİLERİNİN ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ VE VELİ GÖRÜŞLERİNE GÖRE İNCELENMESİ VE GÜVENGEN DİSİPLİN MODELİ TEMELE ALINARAK
UYGULANAN EĞİTİM PROGRAMININ ÖĞRETMENLERİN BAŞ ETME STRATEJİLERİNE ETKİSİ
Fatma SADIK
DOKTORA TEZİ
ADANA/2006
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
ÖĞRENCİLERİN İSTENMEYEN DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARLA BAŞ EDİLME STRATEJİLERİNİN ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ VE VELİ GÖRÜŞLERİNE GÖRE İNCELENMESİ VE GÜVENGEN DİSİPLİN MODELİ TEMELE ALINARAK
UYGULANAN EĞİTİM PROGRAMININ ÖĞRETMENLERİN BAŞ ETME STRATEJİLERİNE ETKİSİ
Fatma SADIK
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY
DOKTORA TEZİ
ADANA/2006
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne,
Bu çalışma, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Anabilim Dalında DOKTORA TEZİ olarak kabul edilmiştir.
.................................................
Başkan: Yrd. Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY
(Danışman)
..................................................
Üye : Prof. Dr. Adil TÜRKOĞLU
..................................................
Üye : Yrd. Doç. Dr. Mahinur KARATAŞ COŞKUN
..................................................
Üye : Yrd. Doç. Dr. Meral ATICI
..................................................
Üye : Yrd. Doç. Dr. Filiz YURTAL
ONAY
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.
...../..../....
Prof. Dr. Nihat KÜÇÜKSAVAŞ
Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.
i
ÖZET
ÖĞRENCİLERİN İSTENMEYEN DAVRANIŞLARI VE BU DAVRANIŞLARLA BAŞ EDİLME STRATEJİLERİNİN ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ VE VELİ
GÖRÜŞLERİNE GÖRE İNCELENMESİ VE GÜVENGEN DİSİPLİN MODELİ TEMELE ALINARAK UYGULANAN EĞİTİM PROGRAMININ
ÖĞRETMENLERİN BAŞ ETME STRATEJİLERİNE ETKİSİ
Fatma SADIK
Doktora Tezi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY
Aralık -2006, 513 sayfa
Eğitimsel bir çevre iyi bir disiplin gerektirmektedir. Problem davranışların
sınıfta yönetim ve disipline duyulan gereksinimi arttırması nedeniyle öğrencilerin
istenmeyen davranışlarının yönetimi, sınıf yönetiminin önemli boyutlarından biri olarak
her geçen gün daha fazla ilgi odağı olmaktadır. İlgili araştırmalar incelendiğinde bu
konuya genellikle öğretmen perspektifinden yaklaşıldığı görülmüştür. Ayrıca incelenen
çalışmaların; öğretmen, öğrenci ve velilerin sınıf içindeki hangi davranışları niçin
istenmeyen davranış olarak tanımladıkları, öğrencilerin öğretmenlerinin istenmeyen
davranışlarla baş etme stratejilerini nasıl algıladığı, aile içinde bu davranışlarla nasıl baş
edildiği ve bu süreçte öğretmenlerin ailelerden, öğrenci ve ailelerin öğretmenlerden
beklentileri ile ilgili konulara açıklık getirmede yetersiz kaldığı düşünülmektedir.
Bunun yanı sıra öğretmenlerin gerek hizmet-öncesi eğitimlerinde gerekse hizmet
sırasında sınıf yönetimine yönelik pratik uygulamalara olan ihtiyaçlarının arttığının
vurgulanmasına rağmen, bu amaçla yapılan hizmet içi eğitim çalışmalarının sonuçları
değerlendiren herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu araştırma, öğrencilerin sınıf
içinde istenmeyen davranışları ve bu davranışlarla baş etmede kullanılan stratejiler
hakkında öğretmen, öğrenci ve veli görüşleri ile Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini
temele alarak uygulanan eğitim programının öğretmenlerin baş etme stratejilerine nasıl
ii
bir etkisinin olduğunu, aynı okulda derinlemesine inceleyen nitel/durumsal bir
çalışmadır.
Araştırma için belirlenen ilköğretim okulu, şehrin dış taraflarında, alt sosyo-
ekonomik düzeyde bir okuludur. Verilerin toplanmasında iki aşamalı bir desen
izlenmiştir. Birinci aşamada yöntem ve veri üçgenlemesi birlikte kullanılmıştır.
Araştırma verileri üç farklı kaynaktan (öğretmen, öğrenci ve veli), nitel veri toplama
tekniklerinden eleştirel olay, gözlem, görüşme ve doküman incelemesi ile nicel veri
toplama yöntemlerinden kişisel bilgi formları ve anket kullanılarak elde edilmiştir.
Öğretmenlerden biri kadın, dördü erkektir. Beş öğretmenin üçü 4. sınıf, ikisi 5. sınıf
öğretmenidir. Öğrencilerin 75’ i kız, 97’ si erkektir, 4 ve 5. sınıfa devam eden
öğrencilerdir. Yirmi öğrenci velisinin ise tamamı kadındır. İkinci aşamada beş
öğretmene araştırmacı tarafından geliştirilen program uygulanmış ve eğitim öncesi-
sonrası sınıf gözlemleri yapılarak öğretmen davranışları gözlenmiştir. Araştırma
bulgularından elde edilen sonuçlar şu şekilde özetlenebilir.
Hangi davranışların istenmeyen davranış olduğu konusunda katılımcılar benzer
tutum içinde olmuşlar, çoğunlukla toplumsal beklentilere uygun olmayan davranışları
sınıf içinde istenmeyen davranış olarak nitelendirmişlerdir. Davranışın niçin problem
olduğu ile ilgili olarak öğretmenler, davranışın daha çok kendilerine ve diğerlerine
getirebileceği olumsuz akademik sonuçları, veliler kendilerinde yaratacağı olumsuz
psikolojik ve sosyal sonuçları belirtmişlerdir. Öğrencilerin davranışlarının
sonuçlarından haberdar olduğu, ancak erkek öğrencilerin, davranışlarının diğerleri
üzerindeki psikolojik etkilerinin farkında olmadığı görülmüştür. Öğretmenler,
davranışın sınıf içinde gözlenme sıklığını öğrenci ve velilere daha yüksek
algılamışlardır. Sınıf gözlemlerine göre, problem davranışların gözlenme sıklığı
öğretmen ve öğrenci algılamalarından daha yüksek olmuştur. Veliler, istenmeyen
davranışları öğretmen ve öğrencilere göre “en ciddi” algılayan grup olmuştur.
Araştırmaya katılan gruplar problem davranışların nedenlerini öncelikle dışsal
faktörlere bağlamış ve başkalarını suçlama yönünde tutum sergilemişlerdir.
Öğretmenler, istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerini önleyici ve iyileştirici bir
diğer ifadeyle olumlu algılamakta, öğrenciler ise öğretmenlerinin davranışlarının
cezalandırıcı, korkutucu ve adaletsiz olduğunu düşünmektedir. Sınıf gözlemleri
iii
sırasında öğretmenlerin en yaygın kullandığı stratejiler sözlü uyarı (yüksek sesle
bağırma), görmezden gelme, beden diliyle uyarı, azarlama ve gözdağı verme olmuştur.
Öğrenci ve veliler evde istenmeyen davranışa karşı ilk tepkinin sinirli bir sesle
bağırma, azarlama ve gözdağı verme olduğu, davranış tekrarlandığında ise fiziksel ceza
uygulandığı konusunda hemfikir olmuşlardır. Öğretmenler ve veliler, disiplin
problemlerinin çözümünde öğretmen-veli işbirliğinin gerekli olduğuna inanmaktadır.
Veliler öğretmenden istenmeyen bir davranış yaptığında çocuğa kızmasını-bağırmasını
ve dayak atmasını beklediğini, öğretmenler ise velilerden öncelikle çocuğa dayak
atmamasını, sevgi ve ilgi göstermesini beklediklerini belirtmişlerdir. Öğrenciler ise
öğretmenlerinden en çok dayak atmamasını, ceza vermemesini ve sinirlenip bağırarak,
onları korkutmamasını beklemektedir. Öğretmenler, okuldaki disiplin sorunlarının
çözümüne yönelik öncelikle okulun fiziksel koşullarının iyileştirilmesi, eksik araç-gereç
ve materyallerin tamamlanması, aile ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini
düşünmektedir. Veliler ise, fiziksel koşulların düzeltilmesinin yanı sıra, okulda güvenlik
önlemlerinin alınması, çok ciddi sorunlar yaratan öğrencilerin okuldan
uzaklaştırılmasını gerektiğini belirtmişlerdir.
Öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerinde eğitim sonrası
en büyük değişiklik “görmezden gelme” stratejisinin kullanımında gerçekleşmiş, sorun
davranışı “görmezden gelme”, %23.5 oranında daha az kullanılan bir strateji olmuştur.
Eğitim sonrası sözel uyarıların içeriğinde ve ifadesinde önemli değişiklikler meydana
gelmiş, bağırma, azarlama ve gözdağı verme, aşağılayıcı söz söyleme-alay etme ve
zorla özendirme yöntemleri daha az kullanılmıştır. Olumlu yöntemleri uygulayabilen
öğretmenlerin, kaçınılması gereken stratejileri de kullanmaya devam ettikleri
gözlenmiştir. Sonuç olarak, davranış problemlerini azaltmak ve okullardaki düzeni
arttırmak için var olan ve önerilen stratejilerin etkililikleri konusunda da araştırmalar
yapılmasına, davranış yönetiminde ailelerin bilinçlendirilmesine, öğrenci ve velilere
yönelik destekleyici programların koordine edilmesine ihtiyacımız olduğu söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Sınıf Yönetimi, Problem Davranışlar, Problem
Davranışlarla Baş Etme, Güvengen (Atılgan) Disiplin, Öğretmen-Veli İşbirliği, Aile.
iv
ABSTRACT
THE INVESTIGATION OF STUDENTS’ MISBEHAVIORS AND STRATEGIES TO COPE WITH MISBEHAVIORS ACCORDING TO TEACHERS’,
STUDENTS AND PARENTS’ PERSPECTIVES AND THE EFFECTS OF ASSESSERTIVE DISCIPLINE MODEL BASED TRAINING PROGRAM ON
TEACHERS’ DISCIPLINE STRATEGIES
Fatma SADIK
Ph D. Dissertation, Department of Educational Sciences
Supervisor: Asst. Prof. Ahmet DOĞANAY
December – 2006, 513 pages
An educational environment requires a good discipline. As the misbehaviors
increase the need of management and discipline, managing students’ undesirable
behaviors has become one of the main focus of classroom management recently. In the
related literature, it is obvious that this issue has been approached from only the
teachers’ perspective. In addition, the present literature reveals that the research has
been inadequate to clarify some issues such as (1) which behaviors are defined as
undesirable by teachers, students and parents; and why, (2) how students perceive
teachers’ strategies to deal with misbehaviors, (3) how these misbehaviors are dealt with
at home, and (4) teachers’ expectations from parents, students and parents’ expectations
from teachers in this process. Although it has been emphasized that teachers are in need
of practice of classroom management during their pre-service and while service, no
research has been found on evaluating the results of in-service teacher training
programs in this respect. This study is a descriptive / case study investigating the
perspectives of teachers, students and parents on students’ classroom misbehaviors and
strategies to deal with these strategies, and the possible effects of an Assertive
Discipline model based program on teachers’ strategies to cope with misbehaviors.
v
The participant school is a low-status suburban primary school. A two-phase
design was used to collect the data. In the first phase of the study, the data was collected
on the basis of a triangulation among the methods and the data. The data was obtained
by different techniques such as critical incident, observation, interviews, documents,
personal information forms, and questionnaires, which were conducted on teachers,
students, and parents. One of the participant teachers was female and four of them were
male. Three teachers were teaching fourth grade and two teachers were teaching fifth
grade. The participant students consisted of 75 girls and 97 boys (fourth grade and fifth
grade). The parents representing 20 students were just mothers. In the second phase, the
researcher employed the developed program on five teachers and observed their
behaviors in the classroom before and after the treatment. The results can be
summarized as in the following;
All participants agreed on the definition of undesirable behaviors and they
defined the socially inappropriate behaviors as misbehaviors. Concerning the reason to
define a behavior as a problem, the teachers reported the negative academic results on
themselves and the other students while the parents reported negative psychological and
social results on themselves. Student participants were found to be aware of the results
of the behaviors, whereas boys were found unaware of the psychological results of the
behaviors on others. The teachers’ perceptions of the frequency of observation of the
behavior in the classroom was higher compared to the participant students and their
parents. According to the classroom observations, the frequency of observation of the
problematic behavior was higher than the perceptions of the students and the teachers.
The teachers were the participant group who consider the misbehavior most important
compared to the other participants. The participant groups connected the reasons of
misbehaviors to external factors and they showed an attitude putting the blame on the
others rather than themselves. The teachers found strategies dealing with misbehaviors
positive as preventive and repairing, whereas students determined their teachers’
behaviors as punishing, threatening, and unfair. During the classroom observations, the
most common strategies used by the teachers were verbal warning (shouting), ignoring,
warning by gestures, dressing down and threatening.
The parents and the students agreed on the first reactions to misbehavior at home
which were shouting with an angry tone of voice, dressing down and threatening, but
vi
also physical punishment if the behavior was repeated. The teachers and the parents
believe that teachers-parents co-operation was needed to solve discipline problems. The
parents determined that they expected the teachers to get angry-and-shout and beat the
child when s/he misbehaved while the teachers expected the parents not to beat but
show interest and kindness. However, the students expected the teachers not to beat, not
to punish, not to shout or threaten them. In order to solve the discipline problems at
school, the teachers thought that it was necessary to improve the physical conditions, to
complement the missing equipments and materials, and to develop family relations. The
parents, on the other hand, reported the need of taking security measures, removing
problematic students away from school as well as repairing the physical conditions.
The biggest difference among the teachers after the treatment of strategies
dealing with undesirable behaviors was found in the use of “ignoring” strategy that is
“ignoring” the problematic behavior was used 23.5 % less frequent. After the training,
important differences were found in the content and the expression of verbal warning;
shouting, dressing down and threatening, offensive words-ridiculing and forcing to
imitate were used less than they were used before. Nonetheless, it was observed that the
teachers, who could practice the positive methods, kept on using the inappropriate
strategies. As a result, it was revealed in the study that we need some research on (1) the
effectiveness of the current and advised strategies to decrease the behavioral problems
and to improve the school system, (2) making the parents conscious about behavior
management, (3) coordination of supplementary programs for the students and their
parents.
Key words: Classroom Management, Misbehaviors, Deal with Misbehaviors,
Assertive Discipline, Teachers-Parents Co-Operation, Family.
vii
ÖNSÖZ
Bu araştırma, öğrencilerin istenmeyen davranışları ve bu davranışlarla baş
edilme stratejilerinin öğretmen, öğrenci ve veli görüşlerine göre inceleme ve Güvengen
(Atılgan) Disiplin Modeli temele alınarak uygulanan eğitim programının öğretmenlerin
baş etme stratejilerine etkisini belirleme amacıyla yapılmıştır. Araştırma sürecinin
planlanması, uygulanması ve raporlaştırılması aşamalarında birçok kişinin katkıları
olmuştur.
Öncelikle çalışmanın her aşamasında bilimsel tutum ve felsefeleriyle bana ışık
tutan, yardımlarını esirgemeyen, bu güne dek her konuda çok büyük desteklerini
gördüğüm değerli hocalarım ve danışmanlarım Sayın Prof. Dr. Adil TÜRKOĞLU ve
Yrd. Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY’ a, araştırmayı titizlikle okuyan ve geri
bildirimleriyle zenginleştiren Sayın Yrd. Doç. Dr. Meral ATICI, Yrd. Doç. Dr.
Mahinur ÇOŞKUN ve Yrd. Doç. Dr. Filiz YURTAL’ a çok teşekkür ederim. Güven
verici sözleriyle yanımda olan Arş. Gör: Mediha SARI, Yrd. Doç. Dr. A. Rezzan
ÇEÇEN, Öğrt. Gör. Özlem KAF HASIRCI ve Yrd. Doç. Dr. M. Sencer BULUT’ a,
Ç.Ü. Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve
asistan arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bu araştırmaya katılan değerli öğretmenler,
öğrenciler, veliler, okul yönetici ve yardımcılarına, araştırmanın yapıldığı ilköğretim
okuluna yönelik destekleyici çalışmalara gönüllü olarak katılan Ç.Ü. Eğitim Fakültesi
İngilizce, Resim-İş Öğretmenliği ve Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü
öğrencilerine, araştırmayı destekleyen Ç.Ü. Araştırma Fonu Saymanlığı’ na
(SOSBE.2003.D.8), Sosyal Bilimler Enstitüsü çalışanlarına ve isimlerini yazamadığım
emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.
Varlık nedenim ve aynı zamanda en yakın arkadaşlarım olan canım annem,
Elfida SADIK, babam Zülküf SADIK ve kardeşlerim Nevzat, Semra ve Ahmet Sedat
SADIK, size minnettarım. Bu çalışmayı zamanlarınızdan çalarak yürüttüm. Sevginizle,
sabrınızla ve sağladığınız çalışma ortamıyla her zaman bana destek oldunuz. Sizi çok
seviyorum... İyi ki varsınız.
Fatma SADIK
viii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
Türkçe Özet……………………………………………………………………………....ı
İngilizce Özet…………………………………………………………………………....iv
Önsöz…………………………………………………………………………………...vii
Tablolar Listesi………………………………………………………………………..xvii
Şekiller Listesi………………………………………………………………………….xx
Ekler listesi………………………………………………………………………….....xxi
BÖLÜM I
GİRİŞ…………………………………………………………………………………....1
1.1. Problem ………..........................................................................................................1
1.2. Araştırmanın Amacı.................................................................................................13
1.3. Araştırmanın Önemi…………….............................................................................15
1.4. Sayıltılar....................................................................................................................18
1.5. Sınırlılıklar................................................................................................................19
1.6. Tanımlar…………………………………………………………………………....19
BÖLÜM II KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR…………..….....21
2.1. Kuramsal Açıklamalar……………………………………………………………..21
2.1.1. Disiplin Yaklaşımları……………………………………......................….43
2.1.1.1. Cezalandırıcı (Müdahaleci) Disiplin Yaklaşımı…...………...….43
2.1.1.2. Korku Yoluyla Engellemeye Dayalı Disiplin Yaklaşımı...……..43
2.1.1.3. İyileştirici (Düzeltici) Disiplin Yaklaşımı ………..…………….44
2.1.1.4. Önleyici (Yapıcı) Disiplin Yaklaşımı………………...…………45
2.1.1.5. Koruyucu (Etkileşimsel) Disiplin Yaklaşımı .………………….47
2.1.2. Disiplin Uygulama Modelleri ve Stratejileri……………………………...48
2.1.2.1. Davranış Değiştirme Disiplin Modeli (B.F. Skinner)...................48
2.1.2.2. Güvengen Disiplin Modeli (Atılgan Disiplin- L.Canter)..............53
2.1.2.3. Gerçeklik Terapisi / Kontrol Modeli (W. Glasser).......................58
ix
2.1.2.4. Sosyal Disiplin / Ussal Sonuçlar Modeli (R. Dreikurs)...............63
2.1.2.5. İnsanlararası İlişkileri Çözümleme Modeli
(E. Berne-T. Harris)…………………………………...………..69
2.1.2.6. Ginott Modeli (H. Ginott)....................................... ....................73
2.1.2.7. Öğretmen Etkililiği Eğitimi Modeli (T. Gordon)........................75
2.1.2.8. Dobson Modeli (J. Dobson).......................................................80
2.2. İlgili Araştırmalar……………………………………………………………...…..82
2.2.1. Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar..................................................................83
2.2.2. Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar..............................................................101
2.2.3. Konu İle İlgili Araştırmaların Değerlendirilmesi………………………….115
BÖLÜM III
YÖNTEM………………………………………………………………………..…...117
3.1. Araştırmanın Modeli...............................................................................................117
3.2. İncelenen Durum ve Belirlenmesi…………………………..................................118
3.3. Çalışma Grupları.....................................................................................................126
3.4. Veri Toplama Yöntemi...........................................................................................140
3.5. Veri Toplama Araçları, Kullanılma Amaçları ve Geliştirilmesi…………………147
3.4.1. Tipik Durum/ Olay (Critical incident)…………………………………..…147
3.4.2. Yapılandırılmamış Gözlemler (Doğrudan Katılımlı Gözlem)..…………... 148
3.4.3. Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formları………………………………......148
3.4.4. Doküman İncelemesi………………………………………………………150
3.4.5. Kişisel Bilgi Formları………………….……………………………….….150
3.4.6. Öğrenci Anketi…………………………………………………...………..151
3.5.7. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli Temelli Seminer Programı…………152
3.6. Araştırmacının Rolü…………………………………………………………...…174
3.7. Verilerin Toplanması……………………………………………………………..174
3.7.1. 2003–2004 Eğitim-Öğretim Yılında Veri Toplama Süreci…………..……174
3.7.2. 2004–2005 Eğitim-Öğretim Yılında Veri Toplama Süreci………………..179
3.7.2.1. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli Temelli Seminer
Programı’ nın Uygulanması………………………………….…..180
3.7.2.1.1. Hazırlık Aşamasında Yapılan Çalışmalar………….......180
3.7.2.1.2. Çalışma Grubu…………………………………...….....182
x
3.7.2.1.3. Grupla Çalışma Süreci ve Kullanılan Materyaller…….184
3.7.2.2. Olumlu Davranışları Destekleyici Çalışmalar…………….……..185
3.7.2.2.1. Fiziksel Koşullara Yönelik Destekleyici Çalışmalar…..185
3.7.2.2.2. Eğitsel Koşullara Yönelik Destekleyici Çalışmalar……187
3.7.2.2.3. Olumlu Davranış Desteği ve Sosyal Aktivitelere
Yönelik Çalışmalar…………………………………….…..….189
3.7.2.3. Sınıf Gözlemleri…………………...………………...…………..193
3.8. Verilerin Analizi……………………………………………………………….....194
3.8.1. İçerik Analizine Hazırlık…………………………………………………..195
3.8.2. İçerik Analizi……………………………………………………...……….195
3.9. Geçerlik ve Güvenirlik………………………...…………………………………197
3.9.1. Geçerlik…………………………………………………..………………..198
3.9.2. Güvenirlik………………………………………………………....…….....200
BÖLÜM IV
BULGULAR…………………………………………………………………………202
4.1. Öğretmen, Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Öğrencilerin Sınıf İçinde
İstenmeyen Davranışları (Hangi Davranışların Niçin İstenmeyen Olduğu,
Meydana Gelme Sıklığı, Önem Derecesi Ve Nedenleri) İle
İlgili Bulgular………………………………………………………………....…202
4.1.1. Öğrencilerin Sınıf İçinde Hangi Davranışlarının, Niçin İstenmeyen
Davranış Olduğu İle İlgili Bulgular…………...…………………………..202
4.1.1.1. Sınıf İçinde İstenmeyen (Problem) Davranışlarla
İlgili Öğretmen Görüşleri…………………………………….…..202
4.1.1.2. Sınıf İçinde İstenmeyen (Problem) Davranışlarla
İlgili Öğrenci Görüşleri……………………………………….….204
4.1.1.3. Sınıf İçinde İstenmeyen (Problem) Davranışlarla
İlgili Veli Görüşleri…………………………………….………...209
4.1.2. İstenmeyen Davranışların Sınıf İçinde Meydana Gelme
Sıklığı İle İlgili Bulgular…………………………………………………..211
4.1.2.1. İstenmeyen Davranışların Sınıf İçinde Meydana Gelme Sıklığı
İle İlgili Öğretmen Görüşleri…………………..…………………211
xi
4.1.2.2. İstenmeyen Davranışların Sınıf İçinde Meydana Gelme Sıklığı
İle İlgili Öğrenci Görüşleri……...……………………..………….213
4.1.2.3. İstenmeyen Davranışların Sınıf İçinde Meydana Gelme Sıklığı
İle İlgili Veli Görüşleri……………..………….…………………213
4.1.2.4. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışlarının Sıklık Düzeyi……………………………..……...216
4.1.3. İstenmeyen Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle
İlgili Bulgular………………………………………………………….…221
4.1.3.1. İstenmeyen Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili
Öğretmen Görüşleri……………………………………………221
4.1.3.2. İstenmeyen Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili
Öğrenci Görüşleri…………………………………………...…222
4.1.3.3. İstenmeyen Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili
Veli Görüşleri……………………………………….….………224
4.1.4. Öğretmenlerin Sınıf İçinde Hangi Davranışların Niçin İstenmeyen
Olduğu, Meydana Gelme Sıklığı ve Önem Derecesi (Ciddilik) İle
İlgili Görüşleri Öğrencilerin Cinsiyeti
Bakımından Farklılaşmakta mıdır?.............................................................225
4.1.5. Öğrencilerin Sınıf İçinde Hangi Davranışların Niçin İstenmeyen
Olduğu, Meydana Gelme Sıklığı ve Önem Derecesi
(Ciddilik) İle İlgili Görüşleri Öğrencilerin Cinsiyeti
Bakımından Farklılaşmakta mıdır?.............................................................227
4.1.6. İstenmeyen Davranışların Nedenleri İle İlgili Bulgular…….……………234
4.1.6.1. Öğretmenlerin Görüşlerine Göre İstenmeyen Davranışların
Nedenleri………………………………………………………..234
4.1.6.2. Öğrencilerin Görüşlerine Göre İstenmeyen Davranışların
Nedenleri ………………………...…………………………...…238
4.1.6.3. Veli Görüşlerine Göre İstenmeyen Davranışların Nedenleri ...…242
4.1.7. Sınıf İçinde Hangi Davranışların Niçin İstenmeyen Olduğu,
Meydana Gelme Sıklığı, Önem Derecesi (Ciddilik)
ve Nedenleri İle İlgili Öğretmen, Öğrenci ve Veli
Görüşleri Farklılaşmakta mıdır?.................................................................243
xii
4.2. Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği
İle İlgili Bulgular………………………………………………………..…….….250
4.2.1. Öğretmenlerin, Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla
Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Bulgular…………………..250
4.2.1.1. Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandıkları
Stratejiler İle İlgili Görüşleri……………………………………250
4.2.1.2. Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandıkları
Stratejiler İle İlgili Öğrenci Görüşleri………..…………………256
4.2.1.3. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğretmenlerin Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejiler……………………………………...….261
4.2.2. Öğretmenlerin, Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler,
Öğrencilerin Cinsiyetine Göre Farklılaşmakta mıdır?................................268
4.2.3. Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla
Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Öğrenci Görüşleri,
Öğrencinin Cinsiyetine Göre Farklılaşmakta mıdır?.................................271
4.2.4. Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla
Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Öğretmen
ve Öğrenci Görüşleri Farklılaşmakta mıdır?..............................................273
4.3. Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Velilerin Öğrencilerin
İstenmeyen Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili Bulgular………………….276
4.3.1.Velilerin, Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Bulgular……………...…………….……276
4.3.1.1. Velilerin, Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarıyla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Görüşleri…………...…276
4.3.1.2. Velilerin, Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarıyla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Öğrenci Görüşleri….…279
4.3.2. Velilerin, İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejileri İle
İlgili Öğrenci Görüşleri, Öğrencinin Cinsiyetine Göre
Farklılaşmakta mıdır?...................................................................................284
xiii
4.3.3. Velilerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejileri İle
İlgili Öğrenci ve Veli Görüşleri Farklılaşmakta mıdır?................................286
4.4. Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etme
Konusunda Öğretmen, Öğrenci ve Velilerin Birbirlerinden
Beklentileri İle İlgili Bulgular……………………………………….………….288
4.4.1. Velilere Hangi İstenmeyen Davranışların, Nasıl
Bildirildiği İle İlgili Bulgular……………………………………….…..288
4.4.1.1. Velilere Hangi İstenmeyen Davranışların, Nasıl
Bildirildiği İle İlgili Öğretmen Görüşleri…………………...…288
4.4.1.2. Velilere Hangi İstenmeyen Davranışların, Nasıl
Bildirildiği İle İlgili Veli Görüşleri…………………………....291
4.4.2. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme
Konusunda Öğrencilerin Öğretmenlerinden, Öğretmenlerin
Velilerden, Velilerin Öğretmenlerden Beklediği Davranışlar
İle İlgili Bulgular………………………………………………………....292
4.4.2.1. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme
Konusunda Öğrencilerin Öğretmenlerinden Beklediği
Davranışlar İle İlgili Bulgular…………………………………..292
4.4.2.2. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme
Konusunda Öğretmenlerin Velilerden Beklediği
Davranışlar İle İlgili Bulgular……………………………..……294
4.4.2.2.1. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla
Baş Etme Konusunda Öğretmenlerin
Velilerden Beklediği Davranışlarla İlgili
Öğretmen Görüşleri………………….………………294
4.4.2.2.2. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla
Baş Etme Konusunda Öğretmenlerin
Velilerden Beklediği Davranışlarla
İlgili Veli Görüşleri………………………………..…297
4.4.2.3. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla
Baş Etme Konusunda Velilerin
Öğretmenlerden Beklediği
Davranışlar İle İlgili Bulgular…………………………………..298
xiv
4.4.2.3.1. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla
Baş Etme Konusunda Velilerin
Öğretmenlerden Beklediği Davranışlarla
İlgili Veli Görüşleri……………………………...…...298
4.4.2.3.2. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla
Baş Etme Konusunda Velilerin
Öğretmenlerden Beklediği Davranışlarla
İlgili Öğretmen Görüşleri…………………………….299
4.4.3. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda
Öğrencilerin Öğretmenlerinden Beklediği Davranışlar,
Öğrencinin Cinsiyetine Göre Farklılaşmakta mıdır?................................301
4.4.4. Öğretmen, Öğrenci ve Velilerin İstenmeyen Davranışlarla
Baş Etme Konusunda Birbirlerinden Beklentileri
Farklılaşmakta mıdır?...............................................................................303
4.4.5. Öğretmen ve Öğrenci Velilerinin Okuldaki Disiplin Sorunlarının
Çözümüne Yönelik Neler Yapılabileceği/ Yapılması Gerektiğine
İlişkin Görüşleri İle İlgili Bulgular……………………………...………306
4.4.5.1. Okuldaki Disiplin Sorunlarının Çözümüne Yönelik
Neler Yapılabileceği/ Yapılması Gerektiğine
İlişkin Öğretmen Görüşleri……………………..……………..307
4.4.5.2. Okuldaki Disiplin Sorunlarının Çözümüne Yönelik
Neler Yapılabileceği/ Yapılması Gerektiğine
İlişkin Veli Görüşleri…………………………………..………310
4.5. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini Temel Alarak Uygulanan Eğitimin,
Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme
Stratejilerine Etkisi İle İlgili Bulgular………………………………………..…..312
4.5.1. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmenlerin
Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejiler………………………..…………………………312
4.5.1.1. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-B’ nin
Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla
Baş Etmede Kullandığı Stratejiler………………………..……..312
xv
4.5.1.2. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-D’ nin
Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla
Baş Etmede Kullandığı Stratejiler……...………………..……..316
4.5.1.3. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-E’ nin
Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla
Baş Etmede Kullandığı Stratejiler………………………..……..322
4.5.1.4. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-F’ nin
Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla
Baş Etmede Kullandığı Stratejiler………………………..……..327
4.5.1.5. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-G’ nin
Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla
Baş Etmede Kullandığı Stratejiler………………………..……..333
4.5.2. Öğretmenlerin Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası İstenmeyen
Davranışlarla Baş Etme Davranışları Farklılaşmakta mıdır?.......................338
4.5.2.1. Öğretmen-B’ nin Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası
Baş Etme Davranışları Farklılaşmakta mıdır?..............................340
4.5.2.2. Öğretmen-D’ nin Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası
Baş Etme Davranışları Farklılaşmakta mıdır?..............................343
4.5.2.3. Öğretmen-E’ nin Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası
Baş Etme Davranışları Farklılaşmakta mıdır?..............................346
BÖLÜM V
TARTIŞMA VE YORUM…………………………………………………….……..350
5.1. Öğretmen, Öğrenci Ve Veli Görüşlerine Göre Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışları İle İlgili Tartışma ve Yorum…………….350
5.2. Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili
Tartışma ve Yorum……………………………………………………………..373
5.3. Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Velilerin Öğrencilerin
İstenmeyen Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili Tartışma ve Yorum….....384
5.4. Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etme
Konusunda Öğretmen, Öğrenci ve Velilerin Birbirlerinden Beklentileri
İle İlgili Tartışma ve Yorum………………………………………………...….388
xvi
5.5. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini Temel Alarak Uygulanan Eğitimin
Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejilerine
Etkisi İle İlgili Tartışma ve Yorum………………..……………………………395
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER……………………………………………………………401
6.1. Sonuçlar……………………………………………………………………..……401
6.1.1. Öğretmen, Öğrenci Ve Veli Görüşlerine Göre Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışları İle İlgili Sonuçlar………..………. 401
6.1.2. Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Nasıl
Baş Ettiği İle İlgili Sonuçlar………………………………………….…..404
6.1.3. Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Velilerin Öğrencilerin İstenmeyen
Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili Sonuçlar……………………....408
6.1.4. Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etme
Konusunda Öğretmen, Öğrenci ve Velilerin Birbirlerinden
Beklentileri İle İlgili Sonuçlar………………………….…………….….410
6.1.5. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini Temel Alarak Uygulanan
Eğitimin Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme
Stratejilerine Etkisi İle İlgili Sonuçlar……………………………………413
6.2. Öneriler…………………………………………………………………………...415
6.2.1. Uygulamaya Yönelik Öneriler……………………………………….……416
6.2.2. Yapılacak Araştırmalara Yönelik Öneriler………………………………..418
KAYNAKÇA………………………………………………………………………....420
EKLER………………………………………………………………...……………..441
ÖZGEÇMİŞ.................................................................................................................513
xvii
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo No Sayfa No
Tablo 1. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğretmenlerinin Cinsiyet, Yaş,
Medeni Durum, Mezun olduğu Okul, Mesleki Kıdem, Okuldaki
Görev Yılı, Sınıf Düzeyi ve Mevcuduna Göre Dağılımı ………………....127
Tablo 2. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Cinsiyete
Göre Dağılımı................................................................................................128
Tablo 3. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Doğum Yerlerine
Göre Dağılımı……………………………………………….……….……..129
Tablo 4. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Yaşa
Göre Dağılımı……………………………………………………………....130
Tablo 5. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Kardeş Sayısına
Göre Dağılımı……………………………………………………………....130
Tablo 6. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Anne-Babalarının
Sağ Olma Durumuna Göre Dağılımı……………………………………….131
Tablo 7. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Aileleriyle Birlikte
Yaşama Durumuna Göre Dağılımı………………………………………....132
Tablo 8. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Anne ve
Babalarının Nereli Olduğuna Göre Dağılımı……………………………….133
Tablo 9. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Anne Eğitim
Durumuna Göre Dağılımı………………………………………………….134
Tablo 10. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Anne
Mesleklerine Göre Dağılımı……………………………...……………….134
Tablo 11. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Baba Eğitim
Durumuna Göre Dağılımı……………………...…………………………..135
Tablo 12. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Baba Mesleklerine
Göre Dağılımı…………..………………………………………………….136
Tablo 13. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Evlerinde Yaşayan
Birey Sayısına Göre Dağılımı……………………………………………..137
Tablo 14. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Evlerinde
Anne-Baba ve Kardeşler Dışında Kimlerin Yaşadığı İle İlgili Bilgiler.…..138
xviii
Tablo 15. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Okul Çıkışı
Çalışma Durumuna Göre Dağılımı………………………..………………139
Tablo 16. Veri Toplama Yönteminin İki Aşamalı Deseni………….……………...…147
Tablo 17. Çalışma Grubunda Yer Alan Sınıf Öğretmenlerinin Cinsiyet, Yaş,
Medeni Durum, Mezun olduğu Okul, Mesleki Kıdem, Okuldaki
Görev Yılı, Sınıf Düzeyi ve Mevcuduna Göre Dağılımı……………..…...183
Tablo 18. Araştırmanın Veri Toplama Süreci………………………………………..194
Tablo 19. Öğrenci Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlar………….205
Tablo 20. Öğrenci Görüşlerine Göre İstenmeyen Davranışların Olası
Olumsuz Sonuçları………………………………………………….…….209
Tablo 21. Öğrenci Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışların
Gösterilme Sıklığı İle İlgili Dağılım……………….………………………214
Tablo 22. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışlarının Sıklık Düzeyi İle İlgili Dağılım ……………………..…....217
Tablo 23. Öğrenci Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışların
Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Dağılım…………………….………..223
Tablo 24. Kız ve Erkek Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışları
Tanımlama Oranları İle İlgili Dağılım…………………………………....228
Tablo 25. Kız ve Erkek Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışları
Gösterme Düzeylerine Yönelik Görüşleri İle İlgili Dağılım……….....….230
Tablo 26. Kız ve Erkek Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışların
Önem Derecesine (Ciddilik) Yönelik Görüşleri İle İlgili Dağılım…….....232
Tablo 27. Kız ve Erkek Öğrencilerin Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışların Nedenleri İle İlgili Dağılım…………………….…………238
Tablo 28. Öğretmen, Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışların Meydana Gelme Sıklığı İle İlgili Dağılım…………...……246
Tablo 29. Öğretmen, Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Dağılım……………...248
Tablo 30. Öğrenci Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Problem Davranışlarla
Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler……………………………………..257
Tablo 31. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım………………………262
Tablo 32. Kız ve Erkek Öğrencilerin Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Sınıf
İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejileri……………….....272
xix
Tablo 33. Öğretmenlerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejilere Yönelik Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri….....274
Tablo 34. Öğrenci Görüşlerine Göre Velilerin Problem Davranışlarla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler…………………………………………..280
Tablo 35. Kız ve Erkek Öğrencilerin Görüşlerine Göre Velilerin İstenmeyen
Davranışlarla Baş Etme Stratejileri İle İlgili Dağılım…………………....284
Tablo 36. Velilerin Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejilere Yönelik Öğrenci ve Veli Görüşleri………...….287
Tablo 37. Kız ve Erkek Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarla Baş
Etme Konusunda Öğretmenlerinden Beklediği Davranışlar İle
İlgili Dağılım……………………………………………………………..302
Tablo 38. Öğretmen, Öğrenci ve Velilerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme
Konusunda Birbirlerinden Beklentileri…………………………………..304
Tablo 39. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmenlerin İstenmeyen
Davranışlarla Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım
(Öğretmen-B)…………………………………………………………….313
Tablo 40. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmenlerin İstenmeyen
Davranışlarla Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım
(Öğretmen-D)…………………………………………………………….317
Tablo 41. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmenlerin İstenmeyen
Davranışlarla Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım
(Öğretmen-E)………………….…………………………………………323
Tablo 42. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmenlerin İstenmeyen
Davranışlarla Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım
(Öğretmen-F)…………………………………………………………….328
Tablo 43. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmenlerin İstenmeyen
Davranışlarla Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım
(Öğretmen-G)…………………………………………………………….334
Tablo 44. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Öncesi ve Sonrası Öğretmenlerin
İstenmeyen Davranışlarla Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili
Dağılım……………………………………………………………...……339
xx
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil No Sayfa No
Şekil 1. Ekolojik Perspektif.............................................................................................22
Şekil 2. Öğrenci Merkezli Sınıf Sistemine Ekolojik Açıdan Bir Bakış .........................24
Şekil 3. Sınıf Ekosisteminin Öğeleri……………………………………………….......25
Şekil 4. Problem Davranışların Nedenleri………………………………………...……40
Şekil 5. Araştırmanın Modeli…………………………………………………………119
Şekil 6. Doğa İlköğretim Okulu’ nun Krokisi……………………………...….…..…123
Şekil 7. Veri Toplama Araçları, Kullanılma Amaçları ve Veri Kaynakları….……… 173
xxi
EKLER LİSTESİ
Ek No Sayfa No
Ek 1. İzin Formu……………………………………………………………………..441
Ek 2. Öğretmen Görüşme Formu–I…………………………………………………..442
Ek 3. Öğretmen Görüşme Formu–II………………………………………………....453
Ek 4. Öğrenci Kişisel Bilgi Formu…………………………………………………...456
Ek 5. Öğrenci Anketi………………………………………………………………....457
Ek 6. Betimsel Gözlem Formu…………………………………………………….....462
Ek 7. Veli Görüşme Formu…………………………………………………………..463
Ek 8. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlar İle İlgili Kod Listesi…………………….471
Ek 9. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejileri İle İlgili
Kod Listesi…………………………………………………………………....472
Ek 10. Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla
Kendi Sınıflarında Karşılaşma Sıklığı İle İlgili Dağılım……………………...473
Ek 11. Öğretmenlerin Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışların
Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Dağılım…………………………………..475
Ek 12. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım (Öğretmen-A)……………477
Ek 13. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım (Öğretmen-B)…………...478
Ek 14. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım (Öğretmen-C)…………...479
Ek 15. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım (Öğretmen-D)……………480
Ek 16. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Dağılım (Öğretmen-E)……………481
Ek 17. Seminer Planı Örneği…………………………………………………………482
Ek 18. Seminer Takvimi……………………………………………………………...494
Ek 19. Materyal Örnekleri……………………………………………………………495
Ek 20. Öğrencilerin Yazılı Anlatımlarından Örnekler……………………………….499
Ek 21. Öğretmen Görüşme Metinlerinden Kodlama Örneği…………………………503
Ek 22. Öğrencilerin Yazılı Anlatımlarından Kodlama Örneği……………………….504
xxii
Ek 23. Sınıf Gözlemlerinden Kodlama Örneği………………………………………505
Ek 24. Fotoğraflar……………………………………………………………………506
1
BÖLÜM I
GİRİŞ
1.1. Problem
Her toplum kendini yenileme, geliştirme ve modern toplum olma çabası
içerisindedir. Toplumsal, siyasal, ekonomik ve sosyal yapılarda meydana gelen hızlı
değişimin etkisiyle, eğitim kurumlarında da kendini yenileme ve geliştirme çabasının
her geçen gün arttığı görülmektedir. Çünkü toplumların sürekliliği ve güvenliği, bu
değişen durumlara uyum sağlayabilen bireyler yetiştirilmesine bağlıdır. Günümüzde
okullar sadece öğretim yapılan yer değil aynı zamanda farklı çevrelerden gelen
öğrencilerin zihinsel duygusal ve sosyal yönlerden gelişmelerini sağlayan bir eğitim
ortamıdır. Okulların amacı, sağladıkları olanaklarla, öğrencileri ilgi ve yetenekleri
doğrultusunda çağdaş bir birey olarak yetiştirerek, toplumsal yapıya uyum
sağlamalarına yardım etmektir. Amaca ulaşılabilirlik ise, okulların sahip oldukları
fiziksel ve eğitsel donanım özelliklerinin, bu amacı gerçekleştirebilecek nitelikte
düzenlenmesine bağlıdır. Öğretmenler, öğretim ve yönetim faaliyetleri ile birer
düzenliyici olarak bu durumda öğretme-öğrenme sürecinin en önemli değişkenlerinden
biridir.
Doyle (1986) ve Joan (1992) bu iki temel aktivitenin birbiriyle iç içe olduğunu
belirterek, öğretim amaçlarına öğretmenin öğretimsel ve yönetimsel faaliyetleri ile
ulaşıldığını vurgulamışlardır. Aktiviteleri planlama, aktiviteler arasında pürüzsüz
geçişler yapma, sınıfın fiziksel koşullarını organize etme, öğrenme materyallerini
hazırlama, zamanı etkili kullanma, öğretmenin öğretimsel faaliyetlerinden bazılarıdır.
Kural ve prosedürlerin oluşturulması, akademik olmayan etkinlikleri en aza indirgeme
ve genel düzeni olumsuz etkileyen davranışlarla baş etme gibi yönetim becerileri de
sınıfta düzeni sağlama ve koruma amacına yöneliktir. Görüldüğü gibi öğretim ve
yönetim birbirinden ayrı fakat birbirini tamamlayan iki görevdir (Weber, 1986; Brophy,
1988). Bu iki görev aynı anda gerçekleştiğinden, öğretmenler genellikle öğrenmeyi
arttırma ve düzeni koruma konusunda kendilerini baskı altında hissederler (Lewis,
1999; Rickman ve Hollowel, 1981; Akt. Tulley ve Chiu, 1995). Öğretmenin görevi,
2
öğrencilerin kişisel algı ve beklentileri ile çevresel değişkenler arasında ilişki kurmaktır.
Bu aynı zamanda başarılı bir davranış yönetiminin de ön koşuludur (Aydın, 1998;
Türnüklü, 2003).
Davranış yönetimi, çocuklar için bir gruba dâhil olmayı ve topluma uyum
sağlamayı kolaylaştıracak davranış değişikliklerini meydana getirmek ve uygun
olmayan davranışları azaltmaktır. Etkili bir davranış yönetimi, uygun davranışların
oluşmasını ve kalıcılığını sağlayan ve uygun olmayan davranışların oluşmasına fırsat
tanımayan öğretme-öğrenme ortamlarının hazırlanmasını gerektirir. Ancak, bireyin
hangi koşullarda hangi davranışları gösterdiğinin yeterince saptanamamasından
kaynaklanan zorluk nedeniyle, istenenen ve istenmeyen davranışın niteliğini belirlemek
de güçleşmektedir. Her disiplin problemi kendini gösterdiğinde uygulanabilecek hazır
bir reçete yoktur. Ayrıca her durumun öğrencinin yaşı ve koşullar açısından
değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun sonucunda uygun olmayan davranışların
yönetimi daha da karmaşıklaşmaktadır. Olumsuz davranışların değiştirilmesine yönelik
davranış yönetim stratejilerinin seçilmesinde ve başarılı toplumsallaşmanın
gerçekleştirilmesinde öncelik, öğrencilerin sınıf ortamında nasıl davrandıkları ve onları
böyle davranmaya yönelten faktörleri belirlemektir. Çünkü istenmeyen davranışları
ortadan kaldırmak ve yeniden ortaya çıkmasını engellemek, bu davranışa neden olan
olası faktörler ortadan kaldırılmadıkça mümkün olmayacaktır (Özyürek, 1996; Aydın,
1998, Başar, 1997; Özyürek, 2001; Weber, 1986; Brophy, 1988; ).
Wagner (1983), öğrencilerin sağlıklı bir öğretme-öğrenme ortamında,
toplumsal olarak onaylanmış şekilde davranmayı öğreneceklerini ileri sürerek,
toplumsallaştırmanın başarılı olabilmesi için, istenmeyen davranışların toplumsal olarak
uygun bir şekilde yönetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır (Akt: Greenlee ve Ogletree,
1993). Öğrencilerin istenmeyen davranışlarının yönetimi, sınıf yönetiminin önemli
boyutlarından biri olarak her geçen gün daha fazla ilgi odağı olmaktadır. Kara (2000),
öğrencilerin sınıf içindeki davranışlarına olan ilginin, öğrencilerin öğretme-öğrenme
amacıyla bir grup olarak bir araya getirildikleri ve eğitimin kurumsallaştırılarak, okul
denilen özel çevrede yapılmaya başlandığı günden itibaren başladığını belirtmektedir.
Greenlee ve Ogletree (1993), Curwin ve Mendler (1998) ve Burden (1995) ise bu ilgi
artışının nedenini, problem davranışların meydana gelmesindeki süreklilik olarak ifade
etmektedir. Özellikle son 20 yıldan fazla bir süredir hem eğitimciler, hem de toplum
3
için önemli bir endişe kaynağı oluşturan bu süreklilik, araştırmacıları, okullardaki
disiplin problemlerini çok farklı açılardan incelemeye yöneltmiştir. Çünkü Burden
(1995), Greenlee ve Ogletree (1993), Cangemi ve Khan (2001), Brophy (1988) ve Joan
(1992)’ ın da belirttiği gibi bu sorun çözüme ulaşmadıkça, öğrenciler hak ettikleri
eğitimi alamayacaklardır.
İlgili araştırmalar incelendiğinde bazı araştırmacıların öğretmenin
çalışmalarını engelleyen problem davranışların türlerini ve şiddetini (Koç, Dutar ve
Ayhan, 1977; Türkeç, 1986; Eripek, 1980; Uysal, 1991; Oktay, 1976, Akt: Eripek,
1980; Sadık, 2000; Aydın, 2001; Öztürk, 2001; Sayın, 2001; Dağdelen, 1999;
Wickman, 1928, Akt: Borg ve Falzon, 1990; Merret ve Wheldall, 1984, 1988; Borg ve
Falzon, 1989; Johnson, Oswald ve Adey, 1993), bazı araştırmacıların ise problem
davranışların nedenlerini belirlemeye yöneldikleri görülmektedir (Sayın, 2001; Aksoy,
2000; Curwin ve Mendler, 1998; Guttmann, 2001; Greenlee ve Ogletree, 1993). Son
yıllarda yapılan araştırmalarda ise, problem davranışlarla baş etmede öğretmenlerin
kullandıkları stratejiler (Türkeç, 1986; Ergün ve Duman, 1998; Rosen, Taylor, O’ Leary
ve Sanderson, 1990; Tulley ve Chiu, 1991; Aksu, 1999; Baloğlu, 1999; Türnüklü, 1999;
Atıcı, 1999; Öztürk, 2001), öğretmenlerin sınıf içi davranışları (Fidan, 2001) ve
davranışlarını etkileyen faktörler (Nas, 1989; Demiroğlu, 2001), öğretmenlerin öğrenci
davranışlarına, disipline karşı tutum ve inançları (Martin, Yin ve Balwin, 1998;
Glickman ve Tamashiro, 1980; Sokal, Smith ve Mowat, 2003; Karayaşar, 1992;
Fındıkçı, 1991), öğretmenlerin sınıf yönetim anlayışları (Terzi, 2001) (Turanlı,1999) ve
öğretmenlerin sınıf yönetim yeterlilikleri (Karakoç, 1998; Aksu, 1997; Merrett ve
Wheldall, 1993) disiplinin farklı yönleri olarak odak noktası olmaktadır.
Bazı eğitimsel araştırmaların da, öğretmenlerin sınıf yönetim stratejilerine
yönelmelerinde etkili olan deneyim, eğitim süreci, okulun türü, yerleşim yeri ve cinsiyet
faktörlerine dikkat çektiği görülmüştür. Merret ve Wheldall (1984), genel olarak
deneyimi az olan öğretmenlerin, öğrencilerin istenmeyen davranışlarını daha ciddi
algıladıklarını bulurken, Sokal, Smith ve Mowat (2003) ise eğitim tecrübeleri daha fazla
olan öğetmenlerin tutumlarının daha müdahaleci olduğunu bulmuştur. Borg ve Falzon
(1989) ve Boldurmaz (2000) ise, üst sınıflardaki öğretmenlerin istenmeyen öğrenci
davranışlarına karşı daha hoşgörülü ve hazırlıklı oldukları sonucunu elde etmişlerdir.
Bir diğer araştırmada, öğretmenlerin, hizmet öncesi sınıf yönetimiyle ilgili aldıkları
4
eğitimi yetersiz buldukları sonucunu elde edilirken (Merret ve Wheldall, 1993),
Türkiye’ deki öğretmenler, istenmeyen öğrenci davranışları ile baş etme yollarını
mesleğe başladıktan sonra, deneme-yanılma yoluyla kendi kendilerine öğrendiklerini
ifade etmişlerdir (Atıcı, 1999).
Öğretmenlerin davranış yönetim stratejilerine okul türü ve okulun bulunduğu
yerleşim yeri değişkenleri açısından yaklaşan araştırmaların sonuçları, bu değişkenlerin
öğretmenin yöntem seçiminde etkili olduğunu göstermektedir. Özel okul öğretmenleri
uygulamada daha etkili olduklarını ve daha az sorunlar yaşadıklarını, kırsal kesim
öğretmenleri ve kentin kenar mahallerinde görev yapan öğretmenler ise, disiplin
olaylarının gittikçe kötüleştiğini ve problem davranışların yönetimine daha çok zaman
harcadıklarını ifade etmişlerdir (Boldurmaz; 2000; Gottfredson ve Gottfredson, 2001;
Brown ve Payne, 1992). Erkek öğretmenlerin bayan öğretmenlere göre problem
davranış gösteren daha fazla öğrenci tanımladığı, bayan öğretmenlerin erkek öğrencileri
daha problemli olarak gösterdiği görülmektedir (Stuart, 1994; Merret ve Wheldall,
1984). Erkek öğretmenlerin genellikle kontrole yönelik stratejiler (Lewis, 1999) ve kaba
kuvvet uyguladıkları (Lewis, 2001) görülmüştür. Bayan öğretmenlerin fiziksel cezaya
karşı tutumlarının erkek öğretmenlere göre daha düşük olduğu (Gözütok, 1993) ve
geleneksel öğretmenlerin disiplin problemlerine daha sert bakma eğiliminde oldukları
ise (Terzi, 2001; Jackues ve Horvitz, 1985, Akt. Romi ve Freund, 1999), cinsiyet ve
tutum değişkenleri ile ilgili yapılan araştırmaların sonuçlarından bazılarıdır.
İlgili literatürde, öğrencilerin istenmeyen davranışları ve bu davranışlarla baş
etme stratejileri ile ilgili araştırmaların, genellikle öğretmen algılamaları açısından
yapıldığı, öğrenci görüşlerine ise çok nadir başvurulduğu görülmektedir. Algılar,
bireyle dış dünya arasındaki karşılıklı etkileşimle ortaya çıkar. Bu süreçte, bireyin
içinde bulunduğu durumdan beklentileri, geçmiş yaşantıları, toplumsal ve kültürel
etkenler etkili olmaktadır (Cüceloğlu, 1991, 118). Sınıf içinde öğrencilerin de dış
dünyası, öğretmenleri ve sınıf arkadaşlarıdır. Öğretmenler bu dünyada çok önemli bir
yere sahiptir. Çünkü onlar, davranışlarıyla model olarak çocukların sosyal ve psikolojik
gelişimlerinde olumlu ya da olumsuz etkiler yaratmaktadırlar (Benbenishty, Zeira ve
Astor, 2002). Öğrencilerin gelecekte gösterecekleri davranışlar, geçmişte gösterdikleri
davranışlarla ilgili öğretmenden aldıkları tepkilerden etkilenmekte, beklenti ve tercihleri
de bu yönde oluşmaktadır (Turanlı, 1995). King, Gullone ve Dadds (1990) ve Tulley ve
5
Chiu (1997)’ un yaptığı araştırmalar öğrencilerin, öğretmenlerinin uyguladığı çeşitli
stratejilerden, tercih ettiklerini kabul etme eğiliminde olduklarını göstermektedir. Bu
nedenle yapılacak araştırmalarda, sınıf içindeki öğretmen ve öğrenci davranışlarına,
aynı sınıf ortamını paylaşanlar olarak öğrencilerin perspektifinden de bakmak
gereklidir.
Bu konuda genellikle ortaöğretim ve üniversite düzeyinde yapılan sınırlı
sayıdaki araştırmalar öğrencilerin, öğretmenlerinin disiplini sağlamaya yönelik
davranışlarını bazen etkili bulurken, bazen aşırı hoşgörülü, katı ya da etkisiz
bulduklarını göstermektedir (Tulley ve Chiu, 1998; King, Gullone ve Dadds,1990;
Terzi, 2001). Elde edilen bu sonuçlara göre öğrencilerin, öğretmenlerinin istenmeyen
davranışlarla baş etme stratejileri ile beklentileri, okul düzeylerine, okul türlerine ve
cinsiyete göre değişmektedir. Nitekim Ergün ve Duman (1998) tarafından yapılan
araştırmada, üniversite öğrencilerinin lise öğrencilerine ve kız öğrencilerin erkek
öğrencilere göre, öğretmenin daha hoşgörülü olmasını bekledikleri sonucu elde
edilmiştir. Benzer bir araştırma da Turanlı (1995) tarafından yapılmış ve öğrencilerin
öğretmenlerinden; öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarını dikkate alma, azarlamama ve
arkadaşça davranmayı bekledikleri görülmüştür. Dadds (1987)’ in bulguları ise okul
öncesi dönemdeki çocukların öğretmenlerinden katı davranışlar sergilemelerini
bekledikleri yönündedir.
Araştırma sonuçları, öğrencilerin öğretmenin yönetim davranışları ile ilgili
algı ve beklentilerinin yaşlarına ve cinsiyetlerine göre farklılaştığını göstermektedir. Bu
durum istenmeyen davranışı gösteren öğrencinin, öğretmenin müdahalesinden
etkilenmemesi ve davranışına devam etmesine neden olabilir. Ayrıca, diğer öğrencilerin
de olumsuz davranışın etkisi ya da öğretmenin müdahalesinden duydukları
hoşnutsuzluk nedeniyle, öğretim aktivitelerinden ve çalışmadan uzaklaşmalarına, derse,
öğretmene ve okula karşı olumsuz tutum geliştirmelerine de yol açabilir. Cangemi ve
Khan (2001)’ da olumsuz duygular içerisinde olan çocukların olumsuz davranmaya
devam edeceklerine dikkat çekerek, yapıcı olmayan müdahalelerin öğrencilerin okul
devamsızlıklarına ve hatta okuldan ayrılmalarına neden olabileceğini vurgulamaktadır.
Noar (1966) ve Nelson (1967; Akt: Peretti, 2001) ise bu görüşe katılmanın yanı sıra,
öğretmenlerin bizzat kendilerinin seçtikleri yönetim stratejileriyle, şimdi ve gelecekteki
disiplin problemlerinin nedeni olabileceklerini ifade etmektedirler. Lewis (2001)’ in
6
araştırmasında bu görüşü destekleyen sonuçlar elde edilmiş, hem ilkokul, hem de
ortaokul öğrencileri öğretmenlerinin, disiplin sağlamaya yönelik davranışları ile
öğrenmelerini engellediğini ifade etmişlerdir.
Öğrencinin, davranışını değiştirmesi öncelikle, davranışının neden yanlış
olduğunu anlamasına ve davranışının kendisi ve diğerleri üzerindeki etkisini
değerlendirebilmesine bağlıdır. Öğrenciler, davranışlarının diğerleri üzerindeki etkileri
ile ilgili bir düşünceye sahip olmadıklarında veya neden olabilecekleri psikolojik
etkilerle ilgili kaygı yaşamadıkları zaman, kendilerinin karşılaşabilecekleri sonuçları
bilmelerine rağmen davranışı tekrar etmeye devam edebilirler. Manning ve Bear
(2002)’ in araştırmasında elde edilen sonuçlar, bu görüşü destekler yönde olmuştur.
Cezalandırılma kaygısı ile saldırgan davranışlar arasındaki ilişkinin incelendiği
araştırmada, saldırgan davranışlar gösteren öğrencilerin, bu davranışlarının sonucunda
karşılaşabilecekleri sonuçları (ceza) bilmelerine rağmen davranışlarının diğerleri
üzerindeki psikolojik etkileri ile ilgili çok fazla kaygı yaşamadıkları görülmüştür.
Çocuklarda cezalandırılma kaygısı, diğerlerine verecekleri zarar ile ilgili kaygıdan daha
yüksek bulunmuştur. Bu sonuç, öğrencilerin davranışlarında anlamlı değişiklikler
yapmaları ve kontrol etmeyi öğrenmeleri için, davranışlarının diğerleri üzerindeki
etkilerini anlamalarının önemini vurgulamaktadır.
Öğrenciler, davranışlarının yanlış olmadığını düşündüklerinde ya da yanlış
anlaşıldığına inandıklarında da, öğretmenin uyguladığı stratejinin, davranışın ortadan
kalkması için etkili olmama olasılığı yüksektir. Aksine, öğrencilerde haksızlığa
uğradıkları gerekçesiyle, davranışlarını devam ettirmek için bir gerekçe yaratabilecektir.
Tulley ve Chiu (1998)’ un araştırmasında öğrenciler, davranışlarının yanlış anlaşıldığını
ve müdahalenin haksız olduğunu düşündüklerinde, davranışı yapmaya devam
ettiklerini, Kinch, Palmer, Burke ve Sugai (2001)’ un araştırmasında ise öğrenciler
kendi davranışlarını problem olarak görmediklerini ifade ederek, bu görüşü
deteklemişlerdir. Disiplinin amacı, çocuğun kendi davranışlarını düzenleme ve yönetme
becerisini kazanmasına yardım etmektir (Bergin ve Bergin, 1999). Bu nedenle
öğrencilerin, kendi davranışlarını nasıl gördüklerini bilmeye ihtiyacımız vardır.
Okullardaki disiplin sorunları, sadece eğitimcileri değil, aileleri de ilgilendiren
bir durumdur. Çünkü aile, çocuğun okula başlamadan önce temel eğitimini aldığı ilk
7
çevredir ve çocuğun temel kişilik özellikleri aile içinde şekillenmeye başlar. Ailede
kazanılan tutum ve davranışlar çocuğun sınıf içindeki davranışlarını etkiler (Sugai ve
Horner, 2002). Okulda verilen eğitimin sonuçlarından da birinci derecede aileler
etkilenir (Bacanlı, 2003). Eğitimsel bir çevre iyi bir disiplin gerektirmektedir ve
disiplin sorunlarının çözümü, problemlerin varlığı ile ilgili olarak, özellikle bu ortak
çevreyi paylaşanlar arasında bir fikir birliğinin oluşmasına bağlıdır (Sugai ve Horner,
2002; Baker, 1985, Akt: Greenleee ve Ogletree, 1993). Öğrencinin sınıf içindeki
olumsuz davranışlarını değiştirmek isterken yaşadığı çevre ile ilgilenilmezse başarıya
ulşamak zordur ve kalıcı sonuçlar elde edilemez (Sugai ve Horner, 2002). Bu nedenle,
davranış yönetiminde öğretmen ile ailelerin farklı disiplin ve eğitim anlayışlarına sahip
olması, önemli bir sorun kaynağı teşkil eder. Özellikle okulun ve ailenin, öğrenci
tarafından iki ayrı değer sisteminin egemen olduğu farklı yaşam alanları olarak
algılanması, çocuğun davranışlarında düzensizliklere ve hangi davranışın uygun, hangi
davranışın uygun olmadığı konusunda tutarsızlıklara neden olabilmektedir.
Okulla ailenin kültürel farklılığının öğrencide çatışmalara neden olmaması
için, öğretmenlerin ev ve okul arasında tutarlılık oluşmasına yönelik çaba göstermesi
gerekmektedir. Ancak, öğrencilerin her birinin farklı çevrelerden, kültürlerden ve aile
yapılarından gelmesi bu süreci zorlaştırmaktadır (Bermudes, 1993; Davies, 1993; Harry,
1992; Vincent, 1996; Huss-Keeler, 1997; Akt: Hoover-Dempsy, Walker, Jones, Reed,
2001, 844). Anne ve babasıyla birlikte yaşayan çocuklar olduğu gibi, anne ve babaları
ayrı yaşayan, annesi ya da babasının birinin yanında yaşayan, evlat edinilmiş ya da
ebeveynleri boşanmış çocuklar sınıf ortamında bir araya gelir. Çocukların farklılığı
sadece geldikleri aile yapılarından değil, aile içi dinamikleri ve anne-babalarının
uyguladığı disiplin tekniklerinden de ileri gelmektedir. Yavuzer (1992, 1993)’ e göre,
çocuğa bakış açısı, çocukla ilgili beklentiler, anne-babanın kişilik özellikleri, kişisel
deneyimleri, yakın çevre ve sosyo-kültürel özellikler, aile içinde uygulanan disiplin
anlayışını ve yöntem seçimini etkileyen faktörlerdir.
Vasta (1992), ailelerin kullandıkları disiplin tekniklerini güç kullanma, sevgi
göstermeme ve sonuç çıkarma olarak incelemektedir (Akt: Babaroğlu, 1995). Güç
kullanımına dayalı disiplin, çocuğu temel haklarından ve olanaklarından mahrum
bırakma, fiziksel ceza uygulama, tehdit etme, korkutma ve alay etme gibi uygulamaları
içermektedir. Bu anlayış genel olarak, çocuğa güç kullanımını ve istismarı öğreten bir
8
disiplin anlayışı olarak değerlendirilir. Sevgi göstermeme ise, ailelerin öfkesini ve
hoşnutsuzluğunu ifade eden, fiziksel olmayan tepkilerdir. Çocuğu önemsememe,
kardeşlerinden ya da arkadaşlarından ayırma, hayal kırıklığını ifade etme, çocuğun
kendini değersiz hissetmesini sağlama ve terk etme gibi cezaları içerir. Çocuktaki suç
davranışının oluşumunda bu tip cezaların etkisi büyük olmaktadır. Çocuğun davranışını
neden göstererek değiştirmeye çalışan aileler ise, çocuğa davranışının sonucunu
göstermeye ve onu vazgeçme konusunda ikna etmeye yönelirler. Çocukların
davranışlarını isteyerek değiştirmelerini ve bunu kabul etmelerini sağlayama çalışırlar.
Crockenberg ve Litman (1990), bu tür davranışların çocukların sosyal kuralları ve
başkalarının duygularını anlamasına yardım ettiğini, kendi davranışlarının
sorumluluğunu almayı yani öz-denetimi geliştirdiğini belirtmektedirler (Akt: Gardner,
Sonuga-Barke ve Sayal, 1999). Katı ve baskı içeren davranışların egemen olduğu
disiplin anlayışı kadar aşırı hoşgörü ve korumanın da yanlış ve tutarsız olduğunu
vurgulayan Yavuzer (1992, 1993), bu tür disiplin uygulamalarının anne-baba çocuk
ilişkisini bozmakla kalmayıp, anti-sosyal davranışlara sebebiyet verebileceğinin altını
çizmektedir.
Ailelerin disiplin ve eğitim anlayışlarının farklılaşması, çocuklarının eğitim
hayatına olan ilgilerini de şekillendirmektedir. Bazı anne-babalar çocuklarının
eğitimiyle çok yakından ilgiliyken, bazı anne-babalar sadece sorun olduğunda çocuğun
eğitimiyle ilgilenmekte, aksi durumlarda okula uğramamaktadır. Bunun yanı sıra
çocuklarının okul hayatıyla hiç ilgilenmeyen aileler de olabilmektedir. Bu aileler,
ulaşılması en güç ailelerdir (Koenig, 2000; Akt: Bacanlı; Çelik, 2003; The Council for
Exceptional Children, 2003). Tüm bu faktörler, öğretmenlerin okul ve ev arasındaki
tutarlılığı sağlama çabalarını güçleştirmektedir. Canters (1985, Akt. Edwards, 1993),
Celep (2002) ve Bacanlı (2002)’ ya göre, sınıfta öğrenciden tam olarak ne beklendiği,
bu beklentilerin onlara nasıl iletildiği, öğrencilerin ne yapacağı ve ailelerin yardım için
ne yapmaları beklendiği konusunda aileleri bilgilendirmek, bu tutarlılığı sağlayabilmek
açısından son derece önemlidir. Porter (2000), ailelerin, çocuklarının okulda ne
yaptığını ve neler olduğunu bilmek istediklerini ayrıca, öğretmenler tarafından
anlaşıldıklarını hissetmeye, ne yapabileceklerini bilmeye ve yapabileceklerini yapmak
için de motive edilmeye ihtiyaç duyduklarını vurgulamaktadır. Ailelerle, bu ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde iletişim kurmak ve çocuklarının eğitimiyle ilgili kararların, sadece
kendileri dışındaki kurumlar tarafından alınıp yürütülmediğini, bu konuda
9
yapabilecekleri şeyler olduğunu göstermek, disiplin sorumluluğunu aile ile paylaşma
açısından son derece önemlidir (Akt: Bacanlı, 2002, Kauffman, Mostert, Trent ve
Hallahan, 1998; Cangelosi, 1997).
Anne ve babaların öğretmenden beklentileri ile çocukların eğitimleriyle
ilgilenmelerinin arasında ilişki olduğunu vurgulayan Lemlech (1991), öğretmenlerin de,
ailelerin onlardan ne beklediği hakkında bilgi sahibi olmaları gerekliliğinin altını
çizmektedir. Çünkü aileler bazen beklenmedik tepkiler ortaya koyabilirler. Ev ve
okuldaki uygulamaları karşılaştırarak, saldırgan ve sinirli bir şekilde sınıfta kullanılan
baş etme stratejilerine karşı çıkabilirler ya da, evdeki disiplin uygulamalarına paralel
uygulamalar talep edebilirler (Teachervision, 2003). Aileler genellikle, çocuğun
davranışını kabul etmede zorlanırlar (Canters, 1992; Akt: Edwards, 1993; Martin ve
Greenwood, 2000) ve çocuğu haklı görme ya da avukatlığını yapmaya eğilimlidirler
(Türnüklü, Şahin, Öztürk, 2002; Aydın, 2000). Ancak öğretmenler, evdeki kurallar ne
olursa olsun, çocuğun bir bütün olarak toplum içinde nasıl hareket etmesi gerektiğini
öğretmek zorunluluğundadır. Bu öğretmenin disiplinli bir sınıf yaratmasının gereğidir.
Aileler, okul disiplini üzerindeki bu büyük etki ve önemlerine rağmen, öğrenci
ve öğretmenlere göre ulaşılabilirliklerinin sınırlı olması nedeniyle disiplinle ilgili
araştırmalarda çok daha az odak noktası olmaktadır. Show ve Scott (1991), yaptıkları
ortak çalışmada, ailedeki disiplin uygulamaları ile çocukların problem davranışları
arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Sonuçlar evdeki disiplin anlayışı ile çocukların
problem davranışları arasında ilişki olduğunu göstermektedir (Akt: Romi ve Freund,
1999). Aileleri tarafından nadiren denetlenen öğrencilerin sınıfta daha fazla problem
davranış gösterdikleri bulunmuştur (Gottfredson, 1986; Akt. Greenlee ve Ogletree,
1993). Bir diğer araştırmada ise, ailelerin okula karşı bakış açılarının, öğrencinin okula
ilişkin tutumunu belirlediği, ailelerin çocuklarının öğretmenleri hakkında iyi şeyler
hissettiğinde, çocukların kendilerinden beklenen davranışları göstermeye yöneldikleri
görülmüştür (Solemon ve Sipmson 1962, Akt: Celep, 2002). Görüldüğü gibi sınırlı
sayıdaki araştırmalardan elde edilen bu sonuçlar, ailelerin önemini göstermekte, okul
disiplini ile ilgili araştırmalarda, ailelerin beklentilerinin de araştırılması gerekliliğini
ortaya koymaktadır.
10
Ülkemizde de okul aile işbirliğinin istenilen düzeyde olmadığı eğitimciler ve
aileler tarafından sık sık vurgulanan bir konudur. Celep (2002), bunun nedenini;
okulların ailede olumlu izlenim bırakacak şekilde toplantılar yapmaması, çocukların
akademik ve sosyal gelişimleri ile ilgili ailelerle iletişim kurulmaması ve çoğu zaman da
iletişimin, okulun bazı eksikliklerini gidermek için aileden mali destek isteme ile sınırlı
kalması olarak belirtmektedir. Lemlech (1991) ise anne-babaların okula gelişleriyle
ilgili engellere değinerek, okulun fiziksel ve sosyal özelliklerinin, anne-babaların
çalışma saatlerinin, aile ve öğretmenlerin birbirleriyle ilgili önyargılarının, işbirliğini
engelleyici olabileceğini vurgulamaktadır (Akt: Bacanlı, 2002).
Sonuç olarak gittikçe şiddetlenerek artan disiplin problemlerinin bütün
öğretmenler, yöneticiler ve aileler için ciddi bir konu haline geldiği söylenebilir (Safran
ve Oswald, 2003; Cummings, 2000; Olweus, 2001; Kinch, Palmer, Burke ve Sugai,
2001). Bu nedenle günümüzde en önemli eğitim sorunlarından birini doğru ve etkili
disiplin sağlamak için uygun stratejileri bulmak oluşturmaktadır (Mitchem ve Young,
2001, Akt: Christensen, Young ve Marchant, 2004). İlgili literatürde, öğrenci
davranışlarının niteliği ve istenmeyen davranışlarla baş etmede kullanılan stratejiler ve
sonuçları ile ilgili çalışmaların yönetici, öğretmen, diğer okul personeli, öğrenci ve
aileyi de içine alan bütünsel bir yaklaşımla yapılması ve takım halinde çalışılması
gerektiği vurgulanmaktadır (Sugai ve Horner, 2002). Bu bağlamda özellikle son yıllarda
yapılan çalışmaların okul bazında (örnek olay) ve olumlu davranış desteklerinin
kullanılmasına dayalı bütünsel çalışmalar olduğu görülmektedir.
Olumlu davranış destekleri, problem davranışları önlemeyi üç açıdan ele
alacak şekilde organize edilen bir sistemdir. Amacı, okulu bir bütün olarak ele almak ve
gittikçe genişleyen düzen uygulamasına (okul-ev-toplum) geçmektir.
Birinci önlem, okul çapındadır. Amacı, öncelikle okul bazında yaşanan
problem davranışları belirleyip devamını destekleyen koşulları tanımlayarak, problem
davranışları azaltmaktır. Okul çapında disiplin, davranışsal beklentileri belirleme,
olumlu şekilde ifade etme, bu beklentileri öğretme, sonuçlar konusunda bilgilendirme,
beklentiler yönünde davranmaya teşvik etme, okul çapındaki uygulamaları izlemedir.
Prosedürlerin devamlılığı, olumlu destek/pekiştireç ile sağlanır.
İkinci önleme çalışmaları sınıf çapındadır. Sınıf çapında davranış yönetimi ve
eğitimsel uygulamaların amacı ise, okul çapında uygulanan disiplin çabalarından daha
11
fazla özel desteğe ihtiyaç duyan öğencilere ek davranışsal ve eğitimsel destek
sağlayarak, var olan problem davranışların sayısını azaltmak ve öğrencilerin beklentiler
yönünde davranmasını desteklemektir. Sınıf yönetim becerileri açısından eğitim
zamanını ve öğrenci başarısı için akademik beklentileri arttırmaya odaklanılır. Eğitimsel
aktivitelerin düzenlenmesi, etkili davranış yönetimi ile ilgili beklentilerin geliştirilmesi
ve öğretmen-öğrenci etkileşimini pozitif yönde arttırma çalışmaları yapılır.
Üçüncü önleme ise ciddi boyutlarda duygusal, sosyal ve davranışsal
problemleri olan olan öğrenciler tarafından sergilenen uzun vadeli problemlerin sayısını
azaltmaya odaklıdır. Sürekli ciddi problem davranışlar sergileyen öğrenciler için
bireyselleştirilmiş müdahaleleri de içeren olumlu davranış desteklerinin kullanılmasıyla
problem davranışların azaldığını bildiren çalışmaların sayısı da giderek artmaktadır
(Gottfredson ve Gottfredson, 1986; Colvin, Suguai, Good ve Lee, 1997; Lewis, Sugai
ve Colvin, 1998, Akt: Safran ve Oswald, 2003; Oswald, Safran, Johanson, 2005; Scott,
2001; Christensen, Young ve Marchant, 2004, Osher ve Fleischman, 2005; Johnson ve
Stoner, 1996; Scott ve Caron, 2005; Kinch, Palmer, Burke ve Sugai, 2001).
Ancak özellikle ülkemizde yapılan çalışmaların ortak noktası, bu konuya ilgili
gruplara aynı anda ulaşma zorluğu nedeniyle genellikle öğretmen perspektifinden
yaklaşmasıdır. Öğrencilerin bakış açısından yaklaşan araştırmalara rastlanmıştır ancak
bu çalışmalar da daha çok ortaöğretimi esas almaktadır ve sınırlı sayıdadır. Ailelerin bu
süreçte görüş ve beklentilerini içeren herhangi bir çalışmaya ise rastlanmamıştır. Ayrıca
incelenen çalışmaların; öğretmen, öğrenci ve velilerin sınıf içindeki hangi davranışları
niçin istenmeyen davranış olarak tanımladıkları, öğrencilerin öğretmenlerinin
istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerini nasıl gördükleri, aile içinde bu
davranışlarla nasıl baş edildiği ve bu süreçte öğretmenlerin ailelerden, öğrenci ve
ailelerin öğretmenlerden ne tür davranışlar beklediği ile ilgili konulara açıklık getirmede
yetersiz kaldığı düşünülmektedir.
İncelenen araştırmaların diğer bir ortak noktası ise, öğrencilerin problem
davranışlarındaki süreklilik ve çeşitlilik nedeniyle öğretmenlerin gerek hizmet-öncesi
eğitimlerinde gerekse hizmet sırasında ispatlara dayalı pratik uygulamalara olan
ihtiyaçlarının arttığını vurgulamaları, istenmeyen davranışlarla uygun bir şekilde baş
etme veya en az düzeye indirerek olumlu bir sınıf atmosferi yaratabilmeleri için
öğretmenlere yönelik konferans, kurs, seminer gibi hizmet içi eğitim yapılmasını
12
önermeleridir (Johnson, Oswald, Adey, 1993; Turanlı, 1995; Aksu,1999; Fidan, 2001;
Boldurmaz, 2000; Serin, 2001; Terzi, 2001; Sayın, 2001; Civelek, 2001; Karaoğlu,
1998; Karayaşar, 1992; Atasoy, 1997; Arslantaş, 1998; Bangir, 1997; Dağdelen, 1999;
Sadık, 2000). Öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerini genellikle
deneme-yanılma yoluyla öğrendikleri, belirli bir disiplin yaklaşımını kullanmak üzere
herhangi bir eğitimden geçmediklerini ifade ederek, sınıf yönetimindeki
başarısızlıklarının nedeninin hizmet öncesi eğitimlerine bağlamaları bu tür eğitimlerin
gereklilik ve önemini arttırmaktadır (Britt, 1997 ve Goodnaugh, 2000; Akt: Sokal,
Simith ve Mowat, 2003; Merrett, ve Wheldall 1993; Atıcı,1999). Arwood ve
arkadaşları (2005)’ na göre de öğretmenlerin etkili müdahale strateji ve aşamalarını
kullanmalarını engelleyen pek çok sebep olabilir ancak bunlardan en önemlisi,
öğretmenlerin davranışsal stratejiler konusunda eğitime sahip olmamalarıdır.
Etkili davranış değişikliği için öğretmenlerin eğitimden geçmelerinin sadece
verilen eğitimin içeriği açısından değil, öğretmenlerin kendilerine olan güvenlerini
arttırma açısındanda son derece önemli olduğunu belirten Arwood ve arkadaşları
(2005), yaptıkları çalışmada bu görüşlerini destekleyen sonuçlar elde etmişlerdir. Büyük
çoğunluğunu ilkokul öğretmenlerinin oluşturduğu gönüllü 23 öğretmene davranış
analizi (ABC), davranış değişikliği, davranış denetimi, olumlu davranış desteği sağlama
konularında verilen bir günlük eğitim sonunda, öğetmenlerin temel bilgilerinde ve
sınıfta olan biten her şeyle baş edebilme yeteneklerine olan güvenlerinde artış olduğu
gözlenmiştir. Bu sonuçlar bir gün gibi kısa sürede gerçekletirilen eğitimlerin dahi
öğretmen davranışlarındaki çeşitli faktörleri geliştirme ve değiştirmede etkili olduğunu
göstermektedir. Ancak öğretmenlerin edindikleri bilgileri kullanma becerisi görev
yaptıkları okulların var olan özelliklerine göre değişim gösterebileceğinden (Barton-
Arwood, Morrow, Lane ve Jolivette, 2005), buna benzer eğitim uygulamalarının
sonuçlarını düşük ve yüksek risk faktörü taşıyan okullarda da görmeye ihtiyaç vardır
(Gottfredson ve Gottfredson, 1986; Gottfredson, 1984, 1985, 1986b; Akt: Gottfredson,
1986; Colvin, Suguai, Good ve Lee, 1997; Christensen, Young ve Marchant, 2004;
Johnson ve Stone 1997).
Ülkemizde öğretmenlerin sınıf yönetim becerilerini geliştirmek amacıyla
hizmet içi eğitim çalışmaları yapılmaktadır. Ancak, bu hizmet içi eğitim sonrası
sonuçları değerlendiren herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenlerden dolayı
13
öğrencilerin istenmeyen davranışları ve bu davranışlarla baş edilmede kullanılan
stratejileri öğretmen, öğrenci, ailerin bakış açısından bütünsel olarak derinlemesine
inceleyen ve belirli bir disiplin modelini temel alan eğitim sürecinin öğretmenlerin baş
etme stratejilerine nasıl bir etkisinin olduğunu gösteren bir araştırma yapmaya
gereksinim duyulmuştur. Araştırmada iki temel problem belirlenmiştir.
1- Öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışları ve bu davranışlarla baş edilmede
kullanılan stratejiler ile ilgili öğretmen, öğrenci ve velilerin görüş ve beklentileri
nelerdir?
2- Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temele alarak uygulanan eğitimin
öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerine nasıl bir etkisi
olmuştur?
1.2. Araştırmanın Amacı
Bu araştırmanın iki temel amacı vardır. Birinci temel amaç, öğretmen, öğrenci
ve velilerin, ilköğretim 4 ve 5. sınıflarda, hangi davranışları niçin istenmeyen olarak
tanımladığını; aile ve sınıf içinde bu davranışlarla nasıl baş edildiğini ve bu süreçte
öğretmen-öğrenci ve velilerin birbirlerinden ne tür beklentileri olduğunu belirlemektir.
Araştırmanın ikinci temel amacı, Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temel alarak
uygulanan eğitimin öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerine nasıl
bir etkisinin olduğunu incelemektir. Bu temel amaçlar doğrultusunda aşağıdaki
belirtilen araştırma sorularına cevap aranmıştır.
1. Öğretmen, öğrenci ve velilerin öğrencilerin sınıf içindeki istenmeyen davranışları
(hangi davranışların, niçin problem olduğu, meydana gelme sıklığı, önem derecesi
ve nedenleri) ile ilgili görüşleri nelerdir?
1.1. Sınıf içinde hangi davranışlar, niçin istenmeyen davranış olarak
tanımlanmaktadır?
1.2. İstenmeyen davranışlar sınıf içinde hangi sıklıkta meydana gelmektedir?
1.3. İstenmeyen davranışların önem derecesi (ciddilik) nedir?
14
1.4. Öğretmenlerin sınıf içinde hangi davranışların niçin istenmeyen olduğu,
meydana gelme sıklığı ve önem derecesi (ciddilik) ile ilgili görüşleri,
öğrencilerin cinsiyeti bakımından farklılaşmakta mıdır?
1.5. Öğrencilerin sınıf içinde hangi davranışların niçin istenmeyen olduğu, meydana
gelme sıklığı ve önem derecesi (ciddilik) ile ilgili görüşleri, öğrencinin
cinsiyeti bakımından farklılaşmakta mıdır?
1.6. İstenmeyen davranışların nedenleri nelerdir?
1.7. Sınıf içinde hangi davranışların niçin istenmeyen olduğu, meydana gelme
sıklığı, önem derecesi (ciddilik) ve nedenleri ile ilgili öğretmen, öğrenci ve
veli görüşleri farklılaşmakta mıdır?
2. Öğretmen ve öğrenci görüşlerine göre öğretmenler, öğrencilerin sınıf içinde
istenmeyen davranışlarıyla baş etmede hangi stratejileri kullanmaktadır?
2.1. Öğretmenlerin, öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışlarıyla baş etmede
kullandıkları stratejiler nelerdir?
2.2. Öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etmede kullandıkları stratejiler,
öğrencilerin cinsiyetine göre farklılaşmakta mıdır?
2.3. Öğrencilerin, öğretmenin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejileri ile ilgili
görüşleri öğrencinin cinsiyetine göre farklılaşmakta mıdır?
2.4 Öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejileri, öğretmen ve
öğrenci görüşlerine göre farklılaşmakta mıdır?
3. Öğrenci ve veli görüşlerine göre veliler, öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş
etmede hangi stratejileri kullanmaktadır?
3.1. Velilerin, öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş etmede kullandıkları
stratejiler nelerdir?
3.2. Velilerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejileri ile ilgili öğrenci
görüşleri öğrencinin cinsiyetine göre farklılaşmakta mıdır?
3.3. Velilerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejileri ile ilgili öğrenci ve veli
görüşleri farklılaşmakta mıdır?
15
4. Öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışlarıyla baş etme konusunda öğretmen,
öğrenci ve velilerin birbirlerinden beklentileri nelerdir?
4.1. Öğretmenler öğrenci velilerine hangi istenmeyen davranışları, nasıl
bildirmektedir?
4.2. Sınıf içinde istenmeyen davranışlarla baş etme konusunda öğrenciler
öğretmenlerin, öğretmenler velilerin, veliler öğretmenlerin nasıl davranmasını
beklemektedir?
4.3. Sınıf içinde istenmeyen davranışlarla baş etme konusunda öğrencilerin
öğretmenlerinden beklediği davranışlar, öğrencinin cinsiyetine göre
farklılaşmakta mıdır?
4.4. Öğretmen, öğrenci ve velilerin istenmeyen davranışlarla baş etme konusunda
birbirlerinden beklentileri farklılaşmakta mıdır?
4.5. Öğretmen ve öğrenci velileri istenmeyen davranışlarla baş etme de aile
desteğini sağlama ve disiplin sorunlarının çözümüne yönelik neler
yapılabileceğini/ yapılması gerektiğini düşünmektedir?
5. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temele alarak uygulanan eğitimin
öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerine nasıl bir etkisi
olmuştur?
5.1. Eğitim sonrasında öğretmenlerin, istenmeyen davranışlarla baş etmede
kullandıkları stratejiler nelerdir?
5.2. Öğretmenlerin eğitim öncesi ve eğitim sonrası istenmeyen davranışlarla baş
etme davranışları farklılaşmakta mıdır?
1.3. Araştırmanın Önemi
Öğrencilerin istenmeyen davranışları gerek eğitimciler ve aileler gerekse
toplum için ortak bir sorun ve endişe kaynağıdır (Gottfredson, Gotfredson, 2001;
Oswald, Safran, Johanson, 2005; Glickman ve Tamashiro, 1980). Televizyonda ve
basında sık sık okullardaki şiddet, başıbozukluk, korkmuş ve hayal kırıklığına uğramış
öğrenciler, öğretmenler ve velilerle ilgili haberlere rastlanılmaktadır. Buna rağmen,
aileler bu davranışlarla baş etme sorumluluğunu genellikle okullara, eğitimciler ise
16
kendilerinin dışındaki faktörlere yüklemektedirler (Guttmann, 2001; Greenlee ve
Ogletree, 1993; Martin ve Greenwood, 2000). Aslında okul disipliniyle ilgili
problemlerin kökleri hem ailede hem de okuldadır (Sugai ve Horner, 2002). Bir diğer
ifadeyle disiplin, normal büyüme sürecinin bir parçasıdır ve çocuğun sadece okulda
değil evde de etkili bir disiplinin getireceği sınırlara ihtiyacı vardır. Çocuğun okul
çağından önce, aile içindeki eğitimi ya da anne-babanın çocuğa yaklaşım ve beklentileri
okuldan farklıysa bu durum okulda ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle,
öğrencilerin öğrenmelerini ve topluma yararlı bir birey olabilmelerini sağlamak, sadece
eğitimcilerin değil tüm toplumun sorumluluğudur.
Sugai ve Horner (2002) ile Dunlop, Newton, Fox, Benito ve Vaughn (2001,
219) “ hiçbir insan tek başına bir çocuğun olumlu davranışını desteklemek, evde, okulda
ve toplumdaki istenmeyen davranışlarını en aza indirgemek için çevresel koşulları
yaratma ve sürdürmede başarılı olamaz, bir takım halinde çalışmak gerekmektedir”.
Öğrencilerin istenmeyen davranışları, uygun müdahale stratejileri, davranışı
değerlendirme ve olumlu davranışı destekleme konusuyla ilgili farklı bakış açıları, fikir
çatışmalarına ve işbirliğini kabul etmede farklı düzeylerin ortaya çıkmasına neden
olarak sonucu etkileyebilmektedir (Akt: Snell, Voorhees, Chen, 2002, 141). Bu nedenle
istenmeyen davranışları değiştirip, tekrarını önleme ve olumlu davranışları destekleme
konusunda öğretmen, öğrenci ve velilerin neler yapılabileceğini belirlemesi, öğrencinin
herkesin ortak isteği olan davranışlara yönelmesinde etkili olacaktır. Bu araştırma, aynı
toplumsal çevreyi paylaşan öğretmen, öğrenci ve ailelerin, sınıf içinde istenmeyen
davranışları ve bu davranışlarla baş etmede birbirlerinden beklentilerini, bir anlamda
öğretmenlerin öğrencilerini ve onların ailelerini, öğrencilerin kendilerini ve
öğretmenlerini, ailelerin de kendi çocuklarının ve öğretmenlerin davranışlarını nasıl
gördüklerini ele alması bakımından önemlidir.
Araştırma ayrıca üç grubu aynı zamanda ve aynı okulda bütünsel olarak
inceleyen bir araştırma olma ve disiplin konusuna bu üç farklı bakış açısından açıklık
getirme özelliği ile önemlidir. Bu çalışmada, problem davranışların nedenleri hakkında
öğretmen, öğrenci ve velilerden bilgi toplanmış, istenmeyen davranışlara müdahale
planları geliştirme ve olumlu davranış oluşturma konusunda ailelerle işbirliği
yapılmıştır. Araştırma, disiplin konusunda evde veliler (anne-baba) ve okulda
öğretmenler arasında tutarlılığın ve açık olarak tanımlanmış ortak disiplin ölçütlerinin
17
olup olmadığını göstermesi açısından da önemlidir. Çünkü okulların amaçlarına
ulaşmaları, bir diğer ifadeyle öğrencilerin başarılı bir şekilde sosyalleşebilmeleri,
disiplin konusunda öğretmen ve velilerin birlikte hareket etmesini gerektirmektedir.
Ortak bir disiplin anlayışı ise, bu grupların sorumluluklarını kabul ederek, yerine
getirmeleri yoluyla gerçekleşebilir. Araştırma, aynı sosyo-kültürel çevreyi paylaşan
öğretmen ve öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışlarıyla baş etme konusunda
uygulanan yöntemleri belirlemesi ve çocuğun temel kişilik özelliklerini şekillendiren
öğretmen ve ailenin birbirlerinden beklentilerini ortaya koyması açısından önemlidir.
Araştırmada ele alınan bir diğer nokta, öğrencilerin kendi davranışlarını
değerlendirmeleridir. Disiplin, öğrencilerin davranışlarının kendisini ve diğerlerini
nasıl etkilediğini görebilmeleri ve kendi davranışlarını değerlendirme becerileri
kazanarak, sosyalleşmeleri ve özdenetime sahip olmaları için oluşturulan bir süreçtir.
Bu süreçte, çocuğun, davranışının kendisi ve çevresi üzerindeki etkisini görerek,
davranışının neden yanlış olduğunu değerlendirmesine ve anlamasına rehberlik etmek
gerekmektedir (Manning ve Bear, 2002). Glasser (1998), öğrencinin davranışının
değişmesi gerektiğine kendisi karar vermedikçe, davranışlarında uzun süreli ve anlamlı
değişiklikler yapmayacaklarını belirterek, öğrencilerin davranışlarının niçin yanlış
olduğunu anlamaları gerektiğinin önemini vurgulamaktadır. Bu araştırma, istenmeyen
davranışları tanımlamada öğrenci görüşlerine başvurması ve onların kendi
davranışlarını nasıl değerlendirdiklerini de göstermesi açısından önemlidir.
Gözütok (1993)’ a göre, öğretmenlerin problem davranışlarla baş etme
stratejileri öğrencilerin davranışlarının gelişiminde önemli bir işleve sahiptir. Çünkü
öğretmenlerin uyguladıkları bu yönetim stratejileri, öğrencinin gelişim özellikleri ile
ilişkilidir. Araştırma, öğretmenlerin disiplin sorunlarını çözmede uyguladıkları
stratejileri ortaya koyarak, bu yöntemlerin çocuğun gelişim özelliklerine ve problem
davranışa uygunluğu ile ilgili tartışma ve düşüncelere katkı sağlaması açısından
önemlidir. İlgili çalışmalarda öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla uygun şekilde baş
edebilme ve öğrenme-öğretmeyi destekleyici sınıf atmosferlerini koruyabilme
konusunda öğretmenlere hizmetöncesi ve hizmet içi eğitim (konferans, kurs, seminer
vb.) verilmesinin gereği vurgulanmaktadır (Johnson, Oswald, Adey, 1993; Turanlı,
1995; Aksu,1999; Fidan, 2001; Boldurmaz, 2000; Serin, 2001; Terzi, 2001; Sayın,
2001; Civelek, 2001; Karaoğlu, 1998; Karayaşar, 1992; Atasoy, 1997; Arslantaş, 1998;
18
Bangir, 1997; Dağdelen, 1999; Sadık, 2000). Ancak, eğitim sonrası öğretmenlerin
istenmeyen davranışlarla baş etme davranışlarında meydana gelen farklılıkları ve
mevcut durumu iyileştirmeye katkısını değerlendiren çalışmalar henüz yetersizdir.
Aslında öğretmenlerin sınıflarını etkili bir şekilde yönetebilmeleri ve
öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla uygun stratejiler kullanarak baş edebilmelerine
yardımcı olmak amacıyla pek çok kitap da yazılmıştır. Ancak, Emmer (1986, Akt:
Gottfredson, 1986), Brophy (1988), Arwood ve arkadaşları (2005), Colvin ve
arkadaşları (1997), Oswald ve arkadaşları (2005) ve Gottfredson ve Gottfredson (2001)’
ın belirttiği gibi davranış problemlerini azaltmak ve okullardaki düzeni arttırmak için
var olan ve önerilen stratejilerin etkililikleri konusunda da araştırmalara ihtiyaç vardır.
Fakat bir okuldaki disiplin problemlerine bütünsel yaklaşması, Güvengen (Atılgan)
Disiplin Modelini temele alan eğitim sürecinin ve olumlu davranışı destekleme
amacıyla yapılan çalışmaların öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme
stratejilerine, dolayısıyla olumsuz davranışları önleme ve öğrencilerin davranışlarına
nasıl bir etkisi olduğunu göstermesi açısından ülkemizde yapılan ilk çalışma olarak, bu
konuda gelecekte yapılacak diğer araştırmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
1.4. Sayıltılar
Bu araştırmada aşağıdaki sayıltılardan hareket edilmiştir.
1- Sınıf içinde istenmeyen öğrenci davranışları ve baş etme stratejileri konularında
görüşlerine başvurulacak kişiler, konu hakkında bilgi alınabilecek temel kişilerdir.
2- Öğretmen, öğrenci ve veliler soruları içten ve samimi bir şekilde yanıtlamışlardır.
3- Sınıf gözlemleri sırasında, öğretmen ve öğrenciler araştırmacıdan etkilenmemiş,
doğal davranmışlardır.
4- Öğrenciler, disiplin olayları ile ilgili düşüncelerini, bağımsız olarak yazmada
yeterlidir.
5- Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temel alarak geliştirilen seminer programı
araştırmanın yürütüldüğü okulun mevcut koşullarına ve araştırmanın amaçlarına en
uygun disiplin modelidir.
6- Öğretmenler seminer sırasında samimi ve içten davranmışlardır.
19
1.5. Sınırlılıklar
Bu araştırma, aşağıda belirtilen yönleri ile sınırlıdır.
1- Araştırma, sınıf yönetiminin istenmeyen davranışlarla baş etme boyutu ile sınırlıdır.
2- Araştırma, 2003- 2004 ve 2004- 2005 eğitim öğretim yılında Adana’ nın merkez
ilçesi Yüreğir’ de bulunan Doğa İlköğretim Okulu’ nun 4 ve 5. sınıflarında
öğretmenlik yapan sınıf öğretmenleri, bu sınıflara devam eden öğrenciler ve bu
öğrencilerin velilerinden toplanan verilerle sınırlıdır.
3- Araştırma, veri toplama araçlarından elde edilen bilgilerle sınırlıdır.
4- Doğa ilköğretim okulunda yapılan destekleyici çalışmalar okulun maddi ve fiziksel
donanım olanakları ile sınırlıdır.
1.6. Tanımlar
Sınıf Düzeni: Öğrencilerin belirli sınıf olaylarının yani ders etkinliklerinin amacına
ulaşması için kabul edilebilir sınırlar içinde gerekli davranışları göstermesidir (Burden,
1995, 3).
Sınıf Yönetimi: Öğretmenin, öğrencilerini eğitsel amaçlarına yeterli bir biçimde
ulaştırmak ve onların öğrenmelerini sağlamak amacı ile sınıfta düzeni kurmak ve
korumak için kullandığı hareket ve stratejilerdir (Weber, 1986, 272; Doyle, 1986).
Disiplin: Disiplin istenmeyen davranış ve olumsuz etkilerini önleme biçimidir. Ayrıca
sorunu önlemek için ne yaptığımızın yanı sıra sorunu nasıl çözdüğümüz ile ilgilidir. Bu
bağlamda disiplin, eğitim, öğretim, bir işi uygun kurallarıyla yapmayı öğrenme ve
uygun biçimde yaparak başarmak anlamını taşımaktadır (Thompson, 1996, Akt: Aydın,
2001; Kılbaş, 2003; Özdinç ve Spock, 2000).
İstenmeyen Davranış (Problem Davranış): Öğretmenin öğretimini, öğrencinin
kendisinin ve diğerlerinin öğrenmesini engelleyen, öğrenme ortamını doğrudan ya da
dolaylı olarak rahatsız edici olan, karışıklık yaratan davranışlar olarak tanımlanabilir
(Burden, 1995; Başar, 1997; Edwards, 1993; Tertemiz, 2000). Araştırmanın yazımı
20
sırasında tekrarlardan kaçınmak amacıyla literatürden istenmeyen davranış yerine
kullanılan; problem davranış, düzen bozucu davranış, disipline aykırı davranış
ifadelerine de yer verilmiştir.
Öğretmen: Bu araştırmada öğretmen, ilköğretim okullarının I. Kamede’ mesinde (4 ve
5. sınıf ) görev yapan ve branşı sınıf öğretmenliği olan öğretmenler olarak
tanımlanmıştır.
Öğrenci: Bu araştırmada öğrenci, ilköğretim okulu 4 ve 5. sınıf öğrencileri olarak
tanımlanmıştır.
Veli: Bu araştırmada veli, ilköğretim okulu 4 ve 5. sınıf öğrencilerinin anne ve babaları
olarak tanımlanmıştır.
21
BÖLÜM II
KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Bu bölümde, disiplin yaklaşımları ve disiplin uygulama modelleri açıklanmış
ve ilgili araştırmalara yer verilmiştir.
2.1. Kuramsal Açıklamalar
İnsan, çevresi ile etkileşime girerek, yaşam boyu öğrenen bir varlıktır. İnsanın
yaşamını sürdürebilmesinde, içinde yaşadığı topluma uyum sağlayabilmesine yönelik
gerekli bilgi, beceri ve davranışları edinmesi önemli bir faktördür. Bu nedenle öğrenme,
insan için zorunlu bir ihtiyaçtır. Özellikle bilgi çağı olarak nitelendirilen günümüzde,
çağdaş insanın içinde yaşadığı toplumun değerleri ve yaşam biçimi hızlı bir değişime
uğramaktadır. Bu hızlı değişimle birlikte bireysel uyum güçleşmekte, bireylerin içinde
yaşadıkları topluma dengeli ve sağlıklı uyum sağlayabilmesi ve yararlı olabilmesi için
kazanması gereken bilgi, beceri, tutum ve değerler de artmaktadır.
Her insanın farklı çevrelerde, farklı ortam ve koşullar altında farklı deneyimler
edinmesi, öğrenmenin bireysel bir süreç olduğunu göstermektedir (Ülgen, 1997;
Bacanlı, 1998; Özdemir ve Yalın, 1999). Bu farklılıktan dolayı gündelik yaşam
içerisindeki öğrenmelerin her zaman olumlu olması mümkün olmamaktadır.
Toplumların eğitimi kurumsallaştırarak, okul denilen özel çevreyi kurma nedeni de bu
noktada önemini göstermektedir. Çünkü okulların amacı, farklı ortam ve çevrelerde,
farklı yaşantılar geçirmenin bir sonucu olarak oluşabilen olumsuz öğrenmeleri
engellemek ya da en aza indirgemek, olumlu öğrenmeleri güçlendirerek, öğrenmeleri
gelişi güzellikten kurtarmaktır (Başar, 1997; Bursalıoğlu, 1987). Okulların bu amaca
yönelik olarak hazırlanmış, hangi davranışların öğrenileceği, bu davranışların nasıl ve
hangi sırayla öğretileceğini gösteren bir programla işliyor olması, okul ortamındaki
öğrenme deneyimlerini diğerlerinden farklı kılmaktadır (Bursalıoğlu, 1987; Özçelik,
1989; Özçelik, 1992; Doğan, 1997; Topses, 2000). Ancak, çağdaş eğitim anlayışı ile
beraber iyi ve mutlu bir toplum yaratmak amacıyla oluşturulan okullarda (Türkoğlu,
1997) da eğitim her zaman beklenilen, istenilen sonucu verememektedir. Çünkü
22
birbiriyle yakın ilişkide olan ve kalabalık öğrenci topluluklarından oluşan sınıflarda
yapılan öğretimin başarısı birçok faktörden etkilenmektedir.
Eğitimin konusu insandır (Başaran, 1991; Türkoğlu, 2002; Varış, 1988; Fidan
ve Erden; 1996; Erden, 1998; Gürkan, Gözütok, Pektaş, Babadoğan, Gürbüztürk, 1998;
Yiğit, 1997) ve her insan çok farklı kişisel özelliklere, inançlara, değerlere, kültürel
birikime ve beklentilere sahiptir. Bu nedenle, öğrenciler her ne kadar aynı gelişim
özelliklerine sahip olsalar bile (Özçelik, 1992), okul ve derslere karşı tutumları, ders
çalışma alışkanlıkları ve dinleme becerileri farklılık göstermektedir (Aydın, 1998;
Erden, 1998; Başar, 1997). Aynı zamanda sınıf ortamını da oluşturan bu özellikler, hem
öğretmen ve öğrencinin sınıf içi davranışlarını etkilemesi, hem de öğrencilerin eğitsel
amaçlarına ulaşmalarını ve okulla ilgili duyuşsal özelliklerini etkilemesi açısından son
derece önemlidir (Erden, 1998; Başar, 1997). Diğer taraftan sınıflar homojen kabul
edilseler bile, programın uygulanması, sınıfın ve okulun ekolojik yapısından dolayı aynı
olmamaktadır. Ekolojik yaklaşım, canlıların, içinde bulundukları çevre ile birlikte ele
alınmasının, daha doğru bir anlayışa götüreceği düşüncesine dayanır. Öğrenciyi
merkeze alan ve öğrencinin öğrenmesini ve dolayısıyla okul başarısını etkileyen ya da
etkileyebilecek olan tüm faktörler, ekolojik perspektif içerisinde iç içe geçmiş alanlar
şeklinde gösterilmektedir (Bacanlı, 2002, 192).
Şekil 1. Ekolojik Perspektif
(Bacanlı, 2002, 192)
Makrosistem Ekosistem Mezosistem Mikrosistem Öğrenci
23
Şekil 1.’ de görüldüğü gibi, öğrenciye en yakın olan mikrosistemdir.
Mikrosistem, öğrencinin içinde bulunduğu doğrudan etkileşimlerin alanıdır.
Öğrencinin öğretmeniyle ilişkileri, anne-babasıyla ilişkileri, akraba ve arkadaşlarıyla
ilişkileri bu alanda yer alır. Bu alandaki öğeler öğrenci başarısını doğrudan etkiler.
Mikrosistemden sonra gelen alan mezosistemdir.
Mezosistem, öğrenci dolayısıyla kurulan ilişkileri kapsar. Öğrencinin okul,
aile ve sınıf dışındaki arkadaşları (akran grupları) ve bunlar arasındaki etkileşimden
oluşan sosyal ilişkiler ağıdır. Örneğin, öğretmenin aile ile olan ilişkisi, öğrenci üzerine
odaklıdır ve ilişkinin var oluşu öğrenciye bağlıdır. Öğrencinin başarısı üzerinde
mikrosistem kadar olmasa da önemli bir etkiye sahiptir.
Üçüncü alan ekosistemdir. Mezosistemin bir uzantısı olarak da düşünülebilir.
Öğrencinin doğrudan içinde bulunduğu ama doğrudan ilişkili olmadığı öğeleri kapsar.
Bu düzeyde toplumun değerleri, inançları, yönetim biçimi ve genel olarak medya etkili
olmaktadır.
Son olarak makrosistem alanı ise, öğrencinin içinde bulunduğu toplumun
tarihini, kültürünü, ekonomik durumunu, içinde yaşadığı zamanı, toplumsal değişmeleri
ve gelişmeleri ifade etmektedir. Bu alan, öğrenciyi en uzak ve dolaylı biçimde
etkileyen alandır (Bronfenbrenner, 1979; Akt: Dönmez, 2004, 48; Bacanlı, 2002, 192–
193).
Şekil 2.’ de öğrenci merkezli sınıf sistemi yukarıda açıklanan özellikler
açısından ekolojik perspektif üzerinde gösterilmiştir.
Öğretmen ve öğrenciler sınıf eko sistemine, farklı düzeylerdeki eko
sistemlerinden gelmektedir. Bunların birbirinden nasıl etkilendiğini ve birbirlerini nasıl
etkilediklerini bilmek sınıfta düzen sağlamada çok önemlidir. Çünkü hem öğretmenin,
hem de öğrencilerin duygu, düşünce ve davranışları bu eko sistemin etkisi altında
kalmaktadır. Sınıf eko sisteminin birbirini ve davranışı etkileyen öğeleri öğrenci,
öğretmen, ortam ve öğretim faaliyetlerinin özellikleri olarak belirtilmektedir (Lavigna
ve Donnellan, 2000; Bacanlı, 2002; Başar, 1997; Aydın, 1998; Özyürek, 2001; Çelik,
2003; Kara, 2001 ve Celep, 2002).
24
Şekil 2. Öğrenci Merkezli Sınıf Sistemine Ekolojik Açıdan Bir Bakış
(Dönmez, 2004, 48)
Sınıfın ve okulun büyüklüğü, aydınlanma, ısınma, ışıklandırma, akustik,
temizlik, donanım ve çekicilik özellikleri, yönetsel yapısı, yöneticilerin ve toplumun
beklentileri ise ekosistem içerisinde ortam özellikleri olarak ele alınır. Okulun akademik
programı, içerik ve grup düzenlemeleri, öğretme biçimleri, ailenin ilgisi ve etkileşimler
de faaliyetler kapsamında incelenmektedir. Fiziksel özellikler, kişilik, huy ve mizaç,
Öğrenci
Sınıf iklimi
Aile
Toplumsal inançlar
Zaman
Öğretmen
Akran grubu
Toplumsal değerler
Tarih
Sını
f ark
adaş
ları
Sosy
al il
işki
ler
Med
ya
Gel
işm
e
Sını
f ark
adaş
ları
Oku
l
Yön
etim
Değ
işm
e
25
Ø Fiziksel özellikler Ø Kişilik Ø Huy, mizaç Ø Yetenekler Ø Gelişimsel durum Ø Dil Ø Ev ve toplum deneyimi Ø Şimdi ve geçmiş Ø Geçmiş ve şimdiki
deneyimler Ø Okul deneyimleri Ø Okuldan beklentiler Ø Öğrenme stili Ø Bilişsel stratejileri Ø Motive edici faktörler
ORTAM NİTELİKLERİ Ø Sınıf ve okulun büyüklüğü,
biçim ve koşulları Ø Eşya, aydınlatma, ısınma,
ışık, temizlik Ø Araç-gereç ve akustik Ø Ortamın çekiciliği Ø Yönetsel yapı Ø Yönetici beklentileri Ø Toplum beklentileri
gelişimsel durum, geçmiş ve şimdiki deneyimler, yetenekler ve dil özellikleri,
öğretmenlerin öğretim stilleri ve öğretimden beklentileri, öğrencilerin öğrenme stilleri
ve okuldan beklentileri, bilişsel stratejiler ve motive edici faktörler sınıf eko sistemini
etkileyen öğretmen ve öğrenci nitelikleridir. Bu özelliklerin birbirini nasıl etkilediklerini
Şekil 3.’de göstermek mümkündür (Kara, 2000).
ÖĞRENCİ NİTELİKLERİ ÖĞRETMENİN NİTELİKLERİ
Şekil 3. Sınıf Ekosisteminin Öğeleri
(Kara, 2000)
Sınıflar, eko sistemlerini oluşturan bu özellikler açısından homojen
gözükmeseler de, Ök, Göde ve Alkan (2003)’ a göre, her sınıf aşağıda belirtilen
toplumsal özellikleri taşımaktadır.
- Sınıf, ortak amaçları ve özellikleri olan bir gruptur. Yeni bilgiler öğrenmek,
sınıflarını geçmek, derslerinde başarılı olmak sınıftaki öğrencilerin ortak amacıdır.
Ø Fiziksel özellikler Ø Kişilik Ø Huy, mizaç Ø Yetenekler Ø Gelişimsel durum Ø Geçmiş ve şimdiki
deneyimleri Ø Okul deneyimleri Ø Öğretimden beklentiler Ø Öğretim stili Ø Problem çözme
yaklaşımı FAALİYETLER Ø Akademik program Ø İçerik, faaliyet ve
aşamalar Ø Grup düzenlemeleri Ø Öğretme biçimleri Ø Aile ilgisi Ø Etkileşim modelleri
26
Öğrenciler bu amaçlara ulaşmak için birbirleriyle etkileşime girer ve grup
oluştururlar.
- Bireylerin grup içindeki davranışları, tek başlarına gösterdikleri davranışlardan
farklıdır. Bireyin tek başına gösterdiği davranış, içinde bulunduğu grubun
dinamiğine göre farklılaşmaktadır. Kağıtçıbaşı (1988), sınıf içinde meydana gelen
olaylar ve bu olaylar karşısındaki öğrenci ve öğretmen davranışlarını anlamak için
sınıf dinamiğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgular.
- Grubun birey üzerinde toplumsal baskı kurma etkisi vardır. Öğrenciler sınıf içinde
bazı durumlarda bireysel olarak yapmak istemedikleri eylemleri, sınıfta yalnız
kalmamak, sadece gruba uyum sağlamak ve grup tarafından dışlanmamak için daha
kolay yapabilmektedirler.
- Her grubun kendine özgü değerleri ve normları vardır. Bunlar sınıfın ortak
kültürünü oluşturur. Kağıtçıbaşı (1988), sınıfta sosyal bir ortam yaratmak için,
öğrencilerin okulun değer ve normlarına uygun ortak bir değer geliştirmelerinin
sağlanmasını vurgulamaktadır. Aksi takdirde öğrenciler, kendi değer ve normlarını
geliştirerek sınıfta uygun olmayan davranışların artmasına ve sınıf düzenin
bozulmasına neden olabileceklerdir.
Görüldüğü gibi sınıf ortamı sadece fiziksel bir ortam değil, aynı zamanda
sosyal bir çevredir. Doyle (1986), sınıf ortamının aşağıda açıklanan özelliklerinin onu
daha da karmaşık hale getirdiğini vurgulamaktadır.
— Çok Boyutluluk: Sınıf çok sayıda olayın yaşandığı, aynı anda birçok faaliyetin
gerçekleştiği bir yerdir. Bu özelliği sınıfı, tekdüze etkinlik gösteren herhangi bir yerden
farklı kılmaktadır. Çeşitli etkinliklerin eş zamanlı olarak düzenlenmesi, öğrencilerin
arkadaşlıkları, okumaları, yazmaları, öğretmenlerin sadece öğretimle ilgili açıklamalar
yapmayıp aynı zamanda öğrencilerin bakımlarıyla ilgilenmeleri, onlara danışmanlık
yapmaları, anne ve babalarla görüşmeleri sınıf ortamını çok boyutluluk özelliği
içerisindedir. Öğretmenin sınıf ortamındaki tüm bu etkinlikleri uzlaştırabilmesi
gerekmektedir.
— Eş Zamanlılık: Sınıfta meydana gelen etkinliklerin aynı anda ya da arka arkaya
gerçekleşmesidir. Öğretmen ders anlatırken bir yandan öğrencilerin tepkilerini ölçer,
yeni sorular düşünür, zamanı kontrol eder, kural dışı davrananları uyarır. Tüm bunlar
doğal bir akış içerisinde gerçekleşmelidir. Öğretmene soru soran bir öğrenci, sırasında
27
yazı yazan öğrenciler ve duvar gazetesi üzerinde çalışan öğrencilerin görüntüsü aynı
değildir. Bu durumda öğretmenin aynı anda çok farklı faaliyetleri yönetmesi
gerekmektedir.
— Anındalık, çabukluk: Sınıftaki olaylar birbiri ardına oluşur ve öğretmenin olanlar
üzerinde düşünmeye zamanı kalmayabilir. Bu nedenle öğretmen, öğretim işlevini yerine
getirirken diğer taraftan sınıf olaylarını kontrol altında tutma sorumluluğu taşımaktadır.
— Kestirilemezlik (Tahmin edilemezlik): Sınıfta aynı anda, en beklenmedik
zamanlarda gerçekleşen olaylar, önceden tahmin edip, bu tip durumları önceden
organize etmeyi öğretmen için güçleştirir. Çünkü sınıftaki olaylar beklemez, anında ve
yerinde kararlar vermeyi gerektirir. Bu durumda öğretmenin bu olaylara imkân veren
koşulları dikkatli bir şekilde planlayarak önlem alması gerekmektedir.
— Gizliliğin Olmaması (Açıklık): Sınıfta gizli ve saklı yoktur. Sınıfta her davranış
öğrencilerin gözü önünde yaşanır, öğrencilerin çoğu, bazen hepsi yaşanan olaylara tanık
olur. Öğretmen kendini sahnedeymiş gibi hissedebilir. Bundan dolayı öğretmen her
davranışının öğrenciler tarafından izlendiğini bilerek dikkatli davranmak ve istenen
davranışlara uygun model olmak durumundadır. Açıklık sadece sınıfta olup biten
olayların gözle görülmesi değil, aynı zamanda ortak bir algı dayanağına bağlı olarak
hissedilmesi ve paylaşılmasıdır.
— Ortak geçmiş: Ders yılı sonuna kadar öğretmen ve öğrenciler birçok olay yaşarlar.
Hafızaya kaydedilen bu olaylar, gelecekteki olacakları etkileyecektir. Bu durum,
öğretmenin gelecekteki etkinlikler için kaygılandırıcı değil, destekleyici bir tarihi
oluşturmasını gerektirir.
Doyle (1986), Edwards (1993) ve Akkök, Askar ve Sucuoğlu (1995)’ na göre,
sınıfın bu karmaşık dokusu ve birbirini etkileyen ilişkiler ağı içerisinde öğretimin
olabilmesi için asgari düzeyde bir düzene, öğrenci dikkatini sağlayıp sürdürebilmek için
de yeterince yapılandırılmış derslere gereksinim vardır. Çünkü okulların amacı, sadece
yeni kuşakları akademik bilgi ve beceriler çerçevesinde eğitmek değil, aynı zamanda
onların tutum, inanç, alışkanlık ve davranışlarını da değiştirerek sosyalleştirmektir
(Brophy, 1988). Bu durumda öğretmen, sınıf ortamının en önemli belirleyicisi olarak
karşımıza çıkmaktadır. Öğretmenden beklenen, etkili bir yönetim sistemini oluşturarak
sınıfta düzeni kurmak ve öğretim aktivitelerinin belli bir düzen içinde meydana
gelmesini sağlamaya yönelik olan bu düzeni korumaktır (Edwards, 1993; Emmer,
Evertson, Worsham, 2003; Jones, Jones, 1998).
28
Sınıf yönetimiyle ilgili olarak öğretmene düşen görev konusundaki bu
görüşleri destekleyen Ornstein (1990, Akt: Karaoğlu, 1998, 32), Van Der Sijde, Tomic
(1993) ve Harmer (1983)’ e göre öğretmenler, öğretmek için öğrencilerini
yönetebilmelidirler (Akt: Turanlı,1995). Öğretmenler, sınıfta potansiyel olarak önemli
sayılan birçok özelliğe sahip olsalar bile, eğer sınıfta düzeni sağlayamıyorlarsa
öğrenciler çok az öğreneceklerdir. Bu durum, öğretim ve yönetimin birbiriyle
bağlantısını ortaya koymaktadır (Edwards, 1993; Demirel, 1999; Lewis, 2001). Sınıf
yönetimi ile öğrenci başarısı arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalarda, iyi yönetilen
sınıflarda öğrenci başarısının arttığı ve öğretimsel amaçların gerçekleşmesini engelleyen
davranışların gözlenmediği ile ilgili sonuçların elde edilmesi, bu görüşü
desteklemektedir (Edwards, 1993; Evertson ve Emmer, 1982; Veenman, 1984; Evertson
ve Harris, 1992; Evertson, Emmer ve Anderson, 1980; Tulley ve Chiu, 1995; Veenman
ve Raemakers, 1995; Merreet ve Wheldall, 1988; Brophy, 1995; Brophy, 1988;
Emmer, 1988; Morrisoni 1991).
Burden (1995, 3)’ a göre sınıfta düzen, katı uyum, kurallara uyma ya da sınıfta
pasif öğrenci davranışları değildir. Düzen, öğrencilerin kabul edilebilir limitler
içerisinde başarılı olabilmeleri ya da belirli sınıf durumları ve olayları için gerekli olan
yönergeleri izlemeleri anlamına gelmektedir Öğrencilerin çalışma engellerinin en aza
indirilmesi, öğrenci katılımının sağlanması ve sınıftaki kaynakların etkin kullanımı
düzen kapsamı içinde yer almaktadır. Düzenle ilgili önemli noktaları Burden (1995),
şöyle açıklamaktadır:
- Düzen, sınıfın koşulları içerisinde oluşturulur ve her bir koşul, sınıf üyeleri üzerinde
farklı taleplerde bulunur
- Öğrenme ve düzen çok yakından ilişkilidir. Grupları organize etme, kuralları
oluşturma, sınıfta olan biteni gözlemleme, istenmeyen davranışlara tepki verme gibi
davranış yönetim becerileri ile düzen sağlanır.
- Düzen, öğrencilerin öğrenme aktivitelerine katılımını etkiler. Öğrencileri
aktivitelere dâhil etmek ve meşgul etmek, iyi planlanmış grup aktiviteleri
gerektirmektedir.
- Sınıfta düzen, öğrencilerle birlikte sağlanır. Öğrencilerin sınıfta düzeni sağlama ve
düzenin bir parçası olmaya istekli olması gerekir.
29
Düzeni kurma ve korumaya yönelik pek çok yol ve yöntem vardır ve bunlar
bir anlamda sınıf yönetiminin boyutlarını oluşturmaktadır. Sınıf yönetimi genel olarak;
öğretimin, sınıf kuralları ve prosedürlerinin, öğrenci ilgi ve ihtiyaçlarının, sınıf
atmosferinin, ders zamanının ve öğrenci davranışlarının yönetimi boyutlarında
incelenmektedir (Evertson, Emmer ve Worsham, 2003; Turanlı,1995; Başar, 1997;
Ağaoğlu, 2002; Serin, 2001). Etkili bir sınıf yöneticisi olarak öğretmenden;
- Sınıfı eğitim için hazırlaması,
- Sınıf kural ve süreçlerini belirleyip, öğretmesi,
- Öğretim etkinliklerini planlayıp, sürdürmesi,
- Öğrencilerin ilgi ve gereksinimlerini karşılayabilecekleri ortamlar hazırlaması,
- Öğrencilerin özsaygısını geliştirmeye yardımcı olarak, olumlu öğretmen-öğrenci
ilişkisi kurması,
- Öğrencilerin davranışları için sorumluluk almalarını destekleyecek, birbiriyle ilişkili
bir sınıfı oluşturması,
- Öğretimi engelleyici etmenleri ortadan kaldırması,
- Öğrencilerin sosyal yönden istenilir şekilde davranmalarını sağlaması,
- Öğrencilerin, kendi kendilerini kontrol etme becerilerini geliştirmeye yardım etmesi
beklenmektedir. (Burden, 1995; Cruickshank, Bainer, Metcalf, 1995; Başar, 1997;
Aydın, 1998; Demirel, 1995; Celep, 2002; Turanlı,1995; Kılbaş, 2003; Tertemiz,
2000; İpşir, 2002; Türnüklü, 2003; Gürsoy, 2001; Lemlech, 1999; Evertson, Emmer,
Worsham, 2000; Jones, Jones, 1998).
Demirel (1999, 188) ise dikkati, sınıfta öğretme-öğrenme etkinliklerinde
düzeni kurma ve koruma ihtiyacı duyan öğretmenlerin disiplin rollerinin önemine
çekmektedir. Lewis (1999) ve Cangemi ve Khan (2001)’ in de belirttiği gibi, disiplin
olmaksızın öğretmenlerin öğretimin amaçlarını gerçekleştirmesi beklenemez. Latince’
de (discipulus) “eğitmek” anlamına gelen disiplin, çoğu zaman sert ceza ve sert
tutumları çağrıştıran olumsuz bir kavram olarak kullanılsa da, bir zorlama, baskı altına
alma ve ceza verme anlamlarına gelmemektedir. Ceza yıkıcı davranışa bir tepkidir,
disiplin ise yıkıcı davranış ve bundan doğan tepkiyi önleme biçimidir. Ayrıca sorunu
önlemek için ne yaptığımızın yanı sıra sorunu nasıl çözdüğümüz ile ilgilidir. Bu
bağlamda disiplin, eğitim, öğretim, bir işi uygun kurallarıyla yapmayı öğrenme ve
30
uygun biçimde yaparak başarmak anlamını taşımaktadır (Thompson, 1996, Akt: Aydın,
2001; Kılbaş, 2003; Özdinç ve Spock, 2000).
Başaran (1983) ve Sarıtaş (2000) eğitimde disiplini, öğrenciye hangi
davranışların istenilir olduğunu gösterip öğretme, öğrencinin bu davranışı yapıp
yapmadığını izleme, davranışı beklenenden iyi yaptığında ödüllendirme, beklenenden
kötü yaptığında onu cezalandırma olarak tanımlamaktadır. Joan (1992), Celep (2002,
170) ve Aytekin (2000,72)’ e göre ise disiplin, kontrole değil, başkaları tarafından
dışlanan, saldırgan ya da diğer engelleyici tepkilere maruz kalan öğrencilerin haklarını
da korumaya yöneliktir.
Tertemiz, (2000), Celep (2002) ve Kılbaş (2003), disiplinin yalnızca okullar,
öğrenciler ve çocuklarla ilgili olduğuna dair inancın ve ceza kavramı ile eş anlamlı
algılanmasının yanlış olduğunu belirterek, disiplinin özellikle yetişkinler için daha
büyük bir sorumluluk olduğunu vurgulamaktadır. Yetişkinlerin sorumluluğu çocukların
kendisiyle barışık, çevresiyle uyum içinde, kendini ifade edebilen, uygun ortamda
uygun biçimde davranan, aktif, kendi içsel kontrolünü kazanmış, sosyalleşmiş bir birey
olmasını sağlamaktır (Nelsen, Lott, Glenn, 2000; Bluestein, 1998; Daniels, 2003;
Lewis, 1999). Bu noktadan hareketle disiplin, toplumsal bir sistemin tüm üyeleri
tarafından karşılıklı saygı ve özen olması için yapılması gerekenler olarak
tanımlanabilir (Celep, 2002, 171).
Yapılması gerekenler ifadesi, öğretmenin kontrolü sürekli elinde tutması
anlamına gelmemektedir. Aksine, öğretmene, öğrencinin kişisel kontrol mekanizmasını
kurmasına rehberlik eden bir rol yüklenmekte (Armstrong, 1995) ve öğrencinin
davranışını kendisinin kontrol etmesi konusunda yapılacak öğretmen müdahalelerinin
en aza indirgenmesi amaçlanmaktadır (Lewis, 1999). Böyle bir ortamı düzenleme ve
korumadaki amaç, uygun davranışların oluşmasını ve sürekliliğini sağlamak, sayısını ve
niteliğini arttırmak ve istenmeyen davranışları önlemektir (Weber, 1986; Fındıkçı,
1991,92; Gnagey, 1990).
İstenmeyen davranışlarla başa çıkmak, sınıf yönetiminin önemli boyutlarından
biridir (Clarizio,1971; Lewis, 1999; Covaleskie, 1993). Bunun nedeni, istenmeyen
davranışların, yönetim ve disipline duyulan gereksinimi arttırması ( Atıcı, 2003), ve
31
eğitimcilerin hergün öğrencilerin sorun davranışlarıyla mücadele etmek durumunda
kalmasıdır (Arwood, Morrow, Lane ve Jolvette, 2005). İstenmeyen öğrenci davranışları
ile sık karşılaşılan sınıflarda, sınıf düzeni de sık sık bozulur ve öğretmenler
zamanlarının çoğunu öğretmenlik görevlerinden çok, bu davranışları kontrol etmek için
harcamak zorunda kalırlar. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar, öğretmenlerin sınıf
yönetiminde yaşadıkları sorunların, çoğunlukla istenmeyen davranışlarla baş etme ile
ilgili olduğu (Zuckerman, 2000; Curwin ve Mendler, 1988; Glickman ve Tamashiro,
1980) ve öğretmenlerin istenmeyen davranışların yönetimine, akademik davranışların
yönetiminden daha fazla zaman ayırdığı sonuçlarını elde ederek, bu görüşü
desteklemektedir (Merrett, ve Wheldall, 1984,1988; Rosen, Taylor, O’ Leary ve
Sanderson; 1990; Özyürek, 1996). Öğretmenlerin, bu uğraşıda kendilerini genellikle
yetersiz hissettikleri (Glickman ve Tamashiro, 1980), istenmeyen davranışları yönetme
konusunda aldıkları eğitimi yetersiz buldukları (Merrett, ve Wheldall,1993), sınıf
düzeninin aksamasından, çocukların kendilerini engellemesinden endişe duydukları ve
stres yaşadıkları da benzer araştırmaların sonuçlarındandır (Glickman ve Tamashiro,
1980; NEA, 1987; Aksu, 1999; Kara, 2000; McNmara ve Moreton, 1995;
Clarizio,1971; Lewis, 1999; Steed, 1985, Akt: Greenlee ve Ogletree, 1993).
Doyle (1986) ve Supaporn (2000), öğretmenlerin, kendilerini sınıf içindeki
disiplin problemleriyle baş etmede sonucu belli edecek önemli bir kriter olarak
gördüklerini ve kendilerini pozitif değerlendirmelerinde, ilk sırada öğrenci başarısı ve
sonra sınıfı etkili bir şekilde yönetmelerinin geldiğini belirtmektedir. Yapılan
araştırmaların sonuçları bu görüşü desteklemektedir Öğretmenler, disiplin problemleri
nedeniyle tükenmişlik yaşadıklarını (Baltaş ve Baltaş, 1992), mesleklerinde
karşılaştıkları temel problemin öğrencilerin istenmeyen davranışlarını yönetme
olduğunu belirtmişler ve mesleklerinden uzaklaşmalarının birinci nedeni olarak da
disiplin problemlerini göstermişlerdir. (Baker, 1985; Levin, 1984; NEA; 1987, Akt:
Greenlee ve Ogletree, 1993; Lewis, 1999).
Öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla etkili bir şekilde baş edebilmesi,
istenmeyen davranışın sağlıklı bir şekilde tanımlanmasına ve etkili bir disiplin stratejisi
belirlemesine bağlıdır. Bu, davranışların değiştirilmesi açısından belirleyici bir öneme
sahiptir (Burden, 1995; Aydın,1998; Kılbaş, 2003; Martin ve Pear, 1992; Schulz,
Carpenter ve Turnbull, 1991). Çünkü davranışın ortaya konup belirginleştirilmesi,
32
oluşma nedenlerini ortaya koyabilme ve davranışı değiştirmek amacıyla neler yapılması
gerektiği konusunda atılacak adımın yönünü belirlemektedir.
Cangemi ve Khan (2001), hangi davranışın istenmeyen davranış olduğu
konusunda öğretmenlerin fikirlerinin farklılık gösterdiğini vurgulamaktadır. Örneğin;
sınıfta sakız çiğneme davranışı ile karşılaşan 5 öğretmen aynı şekilde davranmayabilir.
Birinci öğretmen sakız çiğnemeyi doğru bulmayıp, acımasızca cezalandırabilir, ikinci
öğretmen, öğrencinin aç ve sakızın onun için bir besin olduğunu düşünebilir. Üçüncü
öğretmen sağlıklı sakızların öğrenci için faydalı olduğunu düşünürken, dördüncü
öğretmen sakız çiğnemenin, insanın içindeki gerginliği ve sinirlilik halini azalttığına
inanabilir. Beşinci öğretmen de bu durumla hiç ilgilenmeyip, görmezden gelebilir.
İstenmeyen davranışın ne olduğu konusunda ilgili literatürde farklı tanımlara
rastlanmaktadır. Martin ve Pear (1992), istenmeyen davranışı, öğretmenin beklentileri
ve öğrencilerin yaptıkları arasındaki fark olarak ifade etmektedirler. Öğretmenler
öğrencilerin dikkat göstermelerini bekler, öğrenciler uyumak isterler. Öğretmenler
öğrencilerin birbirleriyle iyi geçinmelerini bekler, öğrenciler kavga ederler. Öğretmenler
verdikleri görevlerin zamanında yapılmasını bekler oysa bazı öğrenciler bu zamanı
görev dışında geçirirler.
Feldhusen (1978)’ in istenmeyen davranış tanımı da bu yöndedir ve
istenmeyen öğrenci davranışını, öğretimin düzenli bir şekilde işlemesini engelleyerek,
okulun beklentilerini olumsuz etkileyen davranışlar olarak tanımlamaktadır. Bununla
birlikte öğretim sürecini engellemiyor gözüktüğü için bazı davranışlar bu tanımın
dışında kalabilmektedir. Bu tanıma göre, öğretmen ders anlatırken yüksek sesle
konuşan, sessizce sırasının üstünü karalayan veya yanında oturan arkadaşına sessizce
mesaj gönderen üç farklı öğrenci davranışından sadece birincisi disiplin problemi
yaratmaktadır. Çünkü yüksek sesle konuşma davranışı doğrudan öğretmeni öğretme
işini engellemektedir. Bir öğretmen iyi bir gözlemci olmadığı takdirde diğer iki
davranışı fark edemeyebilir (Akt. Öztürk, 2001,11).
Evertson, Emmer ve Anderson (1980), istenmeyen davranışı, öğretmenin ve
öğrencinin etkinliklerini kısa bir zamandan daha uzun süreli olarak ciddi bir şekilde
engelleyen davranış olarak tanımlamışlardır. Bu tanım, Feldhusen (1978)’ in tanımını
genişleterek sadece öğretimi değil, öğrenciyi ve öğrenmeyi etkileyici olan davranış
33
eklemesini yapmaktadır. Bu tanıma göre bu kez de, yukarıda verilen davranış
örneklerinden “kendi halinde sırasını karalama” davranışı tanımın dışında kalmaktadır.
Levin ve Nolan (1996)’ a göre, Shrigley (1979)’in, “öğretim etkinliğini bozan,
psikolojik ya da fiziksel olarak rahatsızlık verici olan her türlü davranış istenmeyen
davranıştır” şeklindeki tanımı, en kapsamlı tanımlardan biridir. Buna göre davranış,
sadece öğretimi engellediği için değil, aynı zamanda fiziksel ve psikolojik olarak
huzursuzluk yarattığı için istenmeyen davranış olarak nitelendirilmektedir (Akt: Öztürk,
2001, 12).
Yapılan bu tanımların eksik yönlerini de tamamlayan bir biçimde istenmeyen
davranış, öğretmenin öğretimini, öğrencinin kendisinin ve diğerlerinin öğrenmesini
ciddi biçimde engelleyen, öğrenme ortamını doğrudan ya da dolaylı olarak rahatsız
edici olan, karışıklık yaratan davranışlar olarak tanımlanabilir (Burden, 1995; Başar,
1997; Edwards, 1993; Tertemiz, 2000). Tanımda da görüldüğü gibi istenmeyen
davranışlar, sadece öğretme sürecinin öğretmen boyutunda değil aynı zamanda
davranışı gösteren öğrencinin kendi öğrenme ve sosyo-duygusal gelişiminden
başlayarak (Cunningham ve Sugawara, 1988,5), gittikçe genişleyen bir çevre üzerinde
olumsuz etkilere sahiptir. Bu açıklamalar doğrultusunda, öğrencilerin sınıf içindeki
davranışlarını, istenmeyen davranış olarak adlandırmak için dört temel ölçüt olduğunu
söylemek mümkündür (Edwards, 1993; Korkmaz, 2002,175)
—Davranışın, öğrencinin kendisinin ya da sınıftaki arkadaşlarının öğrenmesini
engellemesi,
— Davranışın, öğrencinin kendisinin ya da sınıftaki arkadaşlarının güvenliğini tehlikeye
sokması,
—Davranışın, okulun araç-gereçlerine ya da diğerlerinin eşyalarına zarar vermesi,
—Davranışın, öğrencinin diğer öğrencilerle sosyalleşmesini engellemesi.
Hemen hemen her sınıfta önemli (ciddi) ya da önemsiz (ciddi olmayan) birçok
istenmeyen öğrenci davranışı ortaya çıkabilmekte (Barton-Arwood, Morrow, Lane ve
Jolivette, 2005), davranışın istenilir olup olmama ölçütü, davranışı yapana, karşısındaki
kişiye, davranışın oluştuğu ortamın özelliklerine, toplumun ve kültürün özelliklerine
göre değişebilmektedir. Evertson, Emmer ve Worsham (2003,174)’ e göre sorun olarak
ifade edilen davranış türleri şunlardır:
34
— Sorun olarak algılanmayan davranışlar: Kısa süreli dikkatsizlikler, ders anlatımı
ya da aktivite sırasında bazı öğrencilerin konuşması veya ödev üzerinde çalışırken kısa
süreli aralar vermeleri örnek verilebilir. Bu davranışlar, sınıf ortamında diğer
öğrencilerin dikkatini dağıtacak derecede sorun davranışlar olarak nitelendirilmezler.
Çünkü öğretme-öğrenme etkinliğini etkilemezler, kısa süreli duraksamalardır.
— Önemsiz (ciddi olmayan), küçük sorunlar: Sınıf işlemleri ya da kurallarına karşı
olan davranışları içerir. Bu davranışlar ortaya çıktığı zaman, diğer öğrencilerin
öğrenmesini engeller, sınıf etkinliklerine zarar verir. Öğrencinin izin almadan yerinden
kalkması, ders süresince dersle ilgili olmayan şeyler okuması ya da yapması, bağımsız
ya da grup çalışmaları sırasında aşırı bir biçimde kendi aralarında konuşma ve ders
sırasında bir şeyler yemeleri örnek olarak verilebilir. Bu davranışlar kısa süreli oldukları
takdirde küçük olan, rahatsızlık verici davranışlardır.
— Önemli (ciddi) fakat etkileri ve genişliği sınırlı sorunlar: Bu davranışlar, öğretimi
bozan ve öğrenmeyi ciddi bir şekilde engelleyen davranışlardır. Ancak, bir ya da birkaç
öğrenci tarafından yapılan davranışlar olduğundan etkileri sınırlıdır. Bir öğrencinin
sürekli olarak ders dışına yönelmesi, bir başka öğrencinin sınıfta dolaştığı ya da
konuştuğu için sınıf kurallarını izlemede sık sık başarısız kalması, çalışmayı reddetmesi
örnek olarak verilebilir.
— Yükselme ve yayılma sorunları: En küçük sorun davranışın bile devam ederek
öğrenme çevresini ve düzenini tehdit etmeye başlamasıdır. Birçok öğrencinin sınıfın
içinde dolaşması ve sürekli yüksek sesle konuşması, öğretmenin sessiz olma uyarılarına
rağmen aralarında konuşmaya devam etmeleri ve öğretmenle işbirliği yapmayı
reddetmeleri örnek olarak verilebilir.
Charles (2002,3) ise, öğretmenlerin üzerinde görüş birliğine vardığı beş tip
istenmeyen öğrenci davranışından söz etmektedir. 1. Saldırgan davranışlar Öğretmene ya da diğer öğrencilere karşı fiziksel ya
da sözel saldırı 2. Ahlaka aykırı davranışlar: Kopya çekme, yalan söyleme, hırsızlık 3. Otoriteye meydan okuma: Reddetme, karşı çıkma, öğretmenin
istediklerini yapmaktan kaçınma 4. Dersi bölme: Yüksek sesle konuşma, bağırma, sınıf içinde dolaşma,
komiklik yapma
35
5. Sorumluluk almaktan kaçınma: Amaçsızca etrafta dolaşma, yerinden kalkma, verilen görevleri yapmama, işi savsaklama, işi oyalanarak yapma, uyuklama
Evans, Evans ve Schmid (1989)’ in sınıf içinde istenmeyen davranışlar olarak
nitelendirdikleri davranışlar ise şöyledir (Akt: Burden, 1995,22).
- Ödevlere yalnız hatırlatıldıktan sonra başlama - Ödevleri yapmama - Ödevleri tamamlamada başarısızlık - Yönergeleri takip etmeme - Dikkatsiz ve yarım yamalak iş yapma - Sırasında oturmama - Diğerlerinin sözünü kesme - Sırası gelmeden konuşma - Yalan söyleme - Kötü (küfürlü) konuşma - Protesto eden yorumlar yapma - Uygunsuz zamanlarda bağırma (ağlama) - Yaşına uygun olmayan oyunlarla ilgilenme - Diğerleriyle ilişki kurmada başarısızlık - Aktivitelere katılmada başarısızlık - Gruba kabul edilmeme - Kolay vazgeçme - Diğerleriyle paylaşımı reddetme - Görünürde fiziksel bir neden olmaksızın hastalık iddia etme - İşbirliğine karşı çıkma - Sınıfta ve okulda düzensizlik - Saldırganlık - Eşyalara zarar verme - Hırsızlık - Kopya çekme
Merrett ve Wheldall (1988), ortaöğretim öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci
davranışlarına bakış açılarını belirlemek amacıyla yaptıkları araştırmada ise,
öğretmenler, sınıf içinde karşılaştıkları istenmeyen davranışları, aşağıda belirtilen 10
grupta toplamışlardır. 1. Sınıf içinde bir şeyler yemek: Sakız çiğnemek, şeker yemek, kâğıt ya da
başka nesneleri çiğnemek 2. Gürültü yapmak (sözlü olmayan): Sıraya, kapıya ya da duvara vurmak,
sandalyeleri veya sırayı yere sürtmek 3. İtaatsizlik: Öğretmenin yönergelerine uymamak ve sınıf ve okul kurallarına
uymamak, karşı çıkmak 4. Sırası gelemden konuşmak: Bağırmak, başkalarının sözünü kesmek,
konuşarak başkalarını rahatsız etmek, sorulmadan fikrini söylemek 5. Yavaşlık: Çalışmaya başlarken veya bitirirken yavaş davranmak 6. Geç gelmek: Okula ve derse geç gelmek, teneffüsten veya yemek aralarından
sonra sınıfa geç gelmek 7. Diğer çocukları engellemek: Diğer çocukları çalışmalarında rahatsız etmek,
onların eşyalarına zarar vermek, karıştırmak 8. Saldırganlık: Arkadaşlarını itmek, vurmak, bir şeyler atmak, dürtmek 9. Düzensizlik: Kıyafetlerinde, ödevlerini yapmada, sınıf içinde sırasında
oturmada düzensizlik 10. Ayakta olmak: İzin almadan yerinden kalkmak, sınıf içinde dolaşmak
36
Bu sonuçlar, öğrencilerin davranışlarının uygun olan ya da olmayan olarak
değerlendirilmesinin, öğretmenin duygu ve duyarlılığı ile ilgili olduğunu da
göstermektedir (Cangemi ve Khan, 2001). Bir diğer ifadeyle, bir öğretmenin uygun
olmayan olarak nitelendirdiği davranış, bir diğeri tarafından kabul edilebilir olarak
düşünülebilmektedir. İlköğretim, ortaöğretim ve liselerde sınıflarda gözlenen
istenmeyen öğrenci davranışlarıyla ilgili yapılan araştırmalar, sınıf içinde istenmeyen
olarak tanımlanan öğrenci davranışlarının, bu davranışlarla karşılaşılma sıklığının ve
davranışların sorun derecesi (şiddeti) ile ilgili düşüncelerin ülkeden ülkeye, bölgeden
bölgeye okuldan okula, sınıf düzeylerine ve hatta aynı düzeyde olan sınıflarda
değişebildiğini göstermektedir (Wickman, 1928; Ziv, 1970; Akt: Borg ve Falzon, 1990;
Merret ve Wheldall, 1984, 88; Borg ve Falzon, 1989,1990; Rosen, Taylor, O’ Leary ve
Sanderson, 1990; Johnson, Oswald ve Adey, 1993; Tulley ve Chiu, 1991; Koç, Dutar ve
Ayhan, 1977; Eripek, 1980; Türkeç; 1986; Uysal, 1991). Bu durumda, sınıflarda oluşan
istenmeyen öğrenci davranışları ile ilgili örneklerin çeşitlilik gösterdiğini söylemek
mümkündür.
İstenmeyen davranışlar olarak nitelendirilen öğrenci davranışları ile ilgili
araştırma bulguları incelendiğinde, sorun davranışların; akademik, sosyal ve fiziksel
donanım ve ortama zarar verme şeklinde gruplandırıldığı görülmektedir. Sınıf
ortamında gerçekleştirilmeye çalışılan faaliyetlerin önemli bir kısmı öğretim ağırlıklıdır.
Bir veya birkaç öğrencinin akademik açıdan istenilen davranışları yerine getirmemesi
hem o bireyin, hem de diğerlerinin amaçlarına ulaşmalarını engeller. Derse ilgisiz
kalma, pasif ve yavaş davranma, verilen görevleri yapmama, ödevlerini istenilen
zamanda yapmama aktivitelere katılmama gibi davranışlar genel olarak akademik
açıdan istenmeyen öğrenci davranışları olarak nitelendirilmektedir (Weber, 1986;
Ataman, 2000; Öztürk, 2002). Sözel sataşmalar, fiziksel zarar verme, gereksiz soru ve
açıklamalarla dersin akışını engelleme, yüksek sesle konuşma, izinsiz sınıfta dolaşma,
uygun olmayan bir dil kullanma, derse geç gelme gibi bireyin çalışma becerilerinin
dışında sınıf uyumunu bozmaya ve diğerlerine zarar vermeye yönelik davranışlar ise
sosyal açıdan istenmeyen davranışlara örnek verilebilir (Ataman, 2000; Öztürk, 2002).
Fiziksel donanıma ve ortama zarar verici davranışlar ciddi tehlike yaratan davranışlar
olarak nitelendirilmektedir. Kesici, sert cisimler kullanarak sınıfın sıra ya da masalarını
çizme, okulun malzeme ya da materyallerine zarar verme, çalma şeklinde ortaya
çıkmaktadır (Öztürk, 2002).
37
Görüldüğü gibi istenmeyen öğrenci davranışlarının sınırlarının çizilmesi
gerçekten zordur. Charles (2002)’ ın davranışın istenmeyen davranış olup olmaması ile
ilgili belirlediği sınır, davranışın kasıtlı olup olmamasıdır. Eğer öğrenci kasıtlı olarak
dersi engelleme amacındaysa, davranış istenilmeyen davranış olarak nitelendirilebilir.
Ancak kasıtlılığı, davranışın ortaya çıkmasında tek faktör olarak kabul etmemektedir.
Çünkü öğrenci, çok değişik nedenlere dayalı olarak istenmeyen davranışı göstermeye
yönelebilir. Martin ve Hayes (1998) ile Hood ve Hood (2001), davranış problemlerinin
meydana gelmesindeki süreklilik nedeniyle son yıllarda yapılan araştırmaların,
öğrencilerin sınıf içinde neden uygun olmayan biçimde davrandıklarını anlamaya
yöneldiğini belirtmektedir. Kauffman, Mostert, Trent ve Hallahan (1998), Sugai ve
Horner (2002), Daniels (2003) ve Özyürek (2001) de, davranışın mümkün ve olası
sebep veya sebeplerini anlamanın, onu değiştirmeye çalışma yöntemlerini seçmek
açısından son derece önemli olduğunu vurgulayarak bu görüşe katılmaktadırlar.
Davranışı anlamak mevcut sorunların nedenlerini tanımanın yanı sıra
gelecekte ortaya çıkabilecek olan problem davranışların kestirilmesi ve ortaya
çıktığında doğru bir yaklaşımla çözülmesi açısından da gereklidir. Günümüzde insan
davranışlarını inceleyen davranış bilimciler davranışı, biyofiziksel, psiko-dinamik,
bilişsel, insancıl ve davranışçı ya da uygulamalı davranış analizi yaklaşımlarına göre
açıklamaya çalışmaktadır. Biyofiziksel yaklaşım davranışı biyofiziksel süreçlerin işlevi
olarak tanımlar ve bu yaklaşıma göre öğrencilerin problem davranışları biyofiziksel,
kimyasal bozukluklarla ve kalıtımla açıklanır. Psiko-dinamik yaklaşıma göre, davranışı
bilinçsiz etmenler ve kişilik gelişim düzeyi belirlediğinden problem davranışların
nedenleri içsel tepkilere, çocukluk döneminde benliğin gelişimi için hazırlanan psiko-
sosyal ortamlara bağlanır. Bilişsel yaklaşımlar ise davranışı düşünme süreçlerine bağlı
olarak açıkladığından öğrencilerin problem davranışlarının nedenleri, çocuğun düşünme
süreçlerinin gelişim düzeyine (bilginin yorumlanması, anımsanması, bütünleştirilme ve
örgütlenmesi) dayandırılır. Davranışçı ya da uygulamalı davranış analizi yaklaşımı
davranışı, harekete geçiren güçler ile davranışın meydana geldiği çevre arasında
işlevsel ilişki bulunduğu gerçeğine dayalı olarak incelediğinden problem davranışları,
davranışın sonuçları ve davranış ortaya çıkmadan önceki olayları inceleyerek
açıklamaktadır (Özyürek, 2001, 20–21).
38
Yaklaşımlar incelendiğinde biyofiziksel, psiko-dinamik, bilişsel ve insancıl
psikoloji yaklaşımlarının davranışın nedenini bireyde aradığı ve davranışı ortaya çıkaran
güçleri açıklamaya yönelik olduğu, buna karşın davranışçı yaklaşımın davranışı,
davranış ve ortaya çıktığı ortam arasındaki ilişkiyi gözleyerek açıklamaya çalıştığı
söylenebilir. Sınıf içindeki problem davranışlar ve nedenleri ile ilgili olarak yapılan
çalışmalarda, problem davranışların altında yatan nedenlerin, davranış yaklaşımlarından
birini ya da birkaçını birlikte içeren farklı şekillerde ele alındığı görülmektedir.
Edwards (1993), istenmeyen davranışların nedenlerini evdeki deneyimler,
arkadaş gruplarının (akranlar) baskısı ve okulun etkisi olarak üç grupta irdelemiştir.
Edwards (1993)’ a göre, anne-babanın çocuğa yeterince zaman ayırmaması,
ebeveynlerden birinin yaşamıyor olması ya da ayrılmış olmaları, anne-baba arasındaki
iletişim, yetersiz ilgi-sevgi ve aşırı kontrol çocukların davranışlarında etki sahibidir. Bu
şartlar, çocukların kabul edilmeyen davranışlar yapmalarını cesaretlendirir. Larson ve
Karpas (1963), Çağdaş (2002), Dönmezer (1991), Yavuzer (1986) ve Yörükoğlu
(1986), bu tür ailelerden olan çocukların, uygun olamayan davranışlarının o çok
istedikleri ilgiyi görmenin bir yolu olduğunu keşfettiklerini ve bu davranışları evde
öğrendiklerinden okulda da tekrarlama eğiliminde olduklarını belirtmektedirler. Karlin
ve Berger (1972) ile Curwin ve Mendler (1988)’ de bu görüşe katılmakta ve sevgi-ilgi
görme ihtiyacında olan her çocuğun dikkat çekmek için istenmeyen davranışa
yönelebileceğini vurgulamaktadırlar.
Edwards (1993), evdeki aşırı kontrolün, çocukların özgürlük ihtiyacını
kısıtlayarak onları isyana sürükleyebildiğini ve evdeki isyanın okula ve diğer sosyal
çevrelere uzanabileceğini belirtmektedir. Okuldaki ve okul dışındaki akran gruplarının
da öğrencilerin davranışlarının şekillenmesinde önemli ölçüde etkili olduğunu ifade
eden Edwards (1993), öğrencilerin istenmeyen davranışlarının birçoğunun da, kurum
olarak okula, okuldaki yönetici ve öğretmenlere tepki olduğunu belirtmektedir. Edwards
(1993)’ a göre, aşağıda belirtilen durumlarda, yöneticiler ve öğretmenler istenmeyen
davranışlara ortam hazırlamaktadır: - Öğrenciler için anlamlı olmayan bilgileri öğrenmeleri için öğrencileri
zorlamak. - Öğrencilerde bağımsız düşünme becerilerini geliştirmede ve desteklemede
yetersiz kalmak. - Öğrencilerin kabul edildiklerini hissetmeleri için katı koşullar tespit etmek.
39
- Öğrencilerin çoğunun başarısını kısıtlayan ve öz fikirlerini zedeleyen, rekabete dayalı bir not sistemini desteklemek.
- Öğrenciler üzerinde aşırı kontrol uygulamak ve öğrencilerin özerk ve bağımsız olabilecekleri bir çevre sağlamada yetersiz kalmak.
- Uygun olmayan davranışları destekleyen disiplin prosedürleri uygulamak.
Gottfredson (1986, 4), tarafından yapılan araştırmanın sonuçları, Edwards
(1993)’ ın bu görüşünü desteklemektedir. Araştırma, 600’ den fazla okul üzerinde
yapılmış ve okullarda istenmeyen davranışlara destek olan durumları belirlemeyi
amaçlamıştır. Analizler disiplin problemleri olan okulların, aşağıda belirtilen özelliklere
sahip olduğunu göstermektedir.
- Kurallar açık ve net değildir ve dikkatle uygulanmamaktadır.
- İstenmeyen öğrenci davranışları ile baş etmede kullanılan yöntemler tutarsızdır.
- Kurallar, yönetici ve öğretmenler tarafından bilinmemektedir,
- Tepkilerde fikir birliği yoktur.
- İstenmeyen davranışlar göz ardı edilmektedir.
- Öğrenciler kurallara inanmamaktadır
- Öğrenci sayıları çok fazladır.
- Öğretmen ve yönetici işbirliği zayıftır.
- Öğretmenler öğretim için gerekli kaynaklardan yoksundurlar.
- Yönetim aktif değildir.
- Öğretmenler, katı cezalar vermeye eğilimlidir.
Humphreys (1999) ise, okuldaki disiplin sorunlarına neden olan anne-baba ve
öğretmen davranışlarını genel olarak şu şekilde özetlemektedir (Akt: Celep, 2002,174–
175). Disiplin Sorununa Kaynaklık Eden Anne-Baba Davranışları - Çocuklara bağırırlar - Çocuklara emreder, hükmeder ve onları kontrol ederler - Kontrol aracı olarak aşağılama ve alaycılığı kullanırlar - Çocuklarıyla dalga geçer, onları azarlar ve eleştirirler - Çocukları “aptal, haylaz, adam olmaz, dik kafalı, kötü” olarak etiketlendirirler - Terk edeceklerini söyleyerek tehdit ederler - Çocukları, uzaklaştırmakla tehdit ederler - Çocukları fiziksel olarak korkuturlar - Çocuklara fiziksel olarak saldırırlar - Çocukların üzerine yürür, onları çekiştirir ve iterler - Çocukları birbirleriyle karşılaştırırlar - Davranışın niteliğine uygun olmayan ağır cezalar verirler - Ailede belirli gözdeleri vardır, ayırım yaparlar - Çocuklara ilk adlarıyla seslenmezler
40
- Aşırı serttirler - Çocuklardan aşırı beklenti içerisindedirler - Çocukların esenliğine hiç ilgi göstermezler - Yanlışları ve başarısızlıkları cezalandırırlar - Hatalı oldukları için asla özür dilemezler - Çocukların sorumsuz davranışlarına tepkileri tutarsızdır
Disiplin Sorununa Kaynaklık Eden Öğretmen Davranışları
- Öğrencilere bağırırlar - Öğrencilere emrederler, hükmetmeye ve onları kontrol etmeye çalışırlar - Alaycılığı ve küçümsemeyi kontrol aracı olarak kullanırlar - Dalga geçerler, azarlar ve eleştirirler - Öğrencileri “donuk, zayıf, tembel” olarak nitelendirirler - Öğrencileri fiziksel olarak tehdit ederler - Öğrencilere dik dik bakarlar - Öğrencilerin üzerine yürürler, onları iterler - Öğrencileri gözden çıkarırlar - Yanlışları için asla özür dilemezler - Dersi iyice öğrenmemiş öğrencilere aldırmadan sonraki derse geçerler - Yargılarlar - Bazı öğrencileri sevmezler, ayırım yaparlar - Gözde öğrencilere sahiptirler - Yanlışları ve başarısızlıkları cezalandırırlar
Guttmann (2001)’ nın, problem davranışların nedenlerini belirlemeye yönelik
araştırmasında da, katılımcıların problem davranışların olası nedenlerini; içsel-sabit,
içsel sabit olmayan, dışsal-sabit ve dışsal-sabit olmayan olarak 4 kategoride
sınıflandırdığı görülmektedir. Bu kategoriler şöyledir:
Şekil 4. Problem Davranışların Nedenleri
İçsel-Sabit Faktörler - Öğrenme yetersizliği - Karşıt olma ihtiyacı - Diğerlerini kıskanmak - Sınıfa karşı tutum - Deşarj olma ihtiyacı - Öğretmene karşı tutum - Statü elde etme ihtiyacı - Kötü karakter İçsel-Sabit Olmayan Faktörler - Psikolojik problemler - Çalışmada başarısızlık - Dikkat ihtiyacı - Şanssızlık
Dışsal-Sabit Faktörler - Sınıfın öğrenciye karşı tutumu - Yanında oturan arkadaşının etkileri - Öğretmenin tutumu - Çalışmaya ilgisini kaybetme - Diğer çocukların etkileri - Diğerlerinin onu sıkması - Popüler olmama - Dayak yeme - Ailenin eğitim ve gelir düzeyi - Etnik ayrımlar Dışsal-sabit Olmayan Faktörler - Ev içinde olumsuz örnekler - Yeterli cezalandırılmayış - Yanlış anlaşılma
41
Sonuç olarak, öğrencilerin istenmeyen davranışları altında yatan nedenlerin,
öğretmenler tarafından genellikle sınıf dışında, özellikle ailede (Türnüklü, 1999; Atıcı,
1999; Sadık, 2000, Sayın, 2001; Aydın, 2001) aranmasına rağmen, okulun fiziksel ve
donanım özellikleri, öğretmen, eğitim programı ve öğretim yöntemleri ile ilgili pek çok
faktörün, öğrencilerde istenmeyen davranışları desteklediği söylenebilir (Wolke,
Woods, Stanford ve Schulz, 2001; Carbone, 1999; Sava, 2001; Edwards, 1993; Burden,
1995; Irwin ve Weiler, 1995; Cruickshank, Bainer, Metcalf, 1995; Curvin ve Mendler,
1988; Hood ve Hood, 2001; Brue, Stephens ve Torsheim, 2002; Kara, 2000; Ada,
2002).
Edwards (1993)’ a göre, sınıftaki öğrenmeleri en üst seviyede gerçekleştirme
amacına ulaşmak için gerekli sınıf disiplinini sağlamak, öğretmenlerin en önemli görevi
ve temel sorumluluğudur. Evertson, Emmer, Worsham (2003) ve Weber, (2003),
amaçlanan sınıf disiplininin; öğrencilerin istenmeyen davranışları ile baş etmede,
davranışın amacını, süresini ve diğer öğrenciler üzerindeki etkilerini dikkate alarak en
uygun yöntemin seçilmesiyle mümkün olabileceğini vurgulamaktadırlar.
Öğrencilerin istenmeyen davranışlarına karşı öğretmenlerin farklı yönetim
felsefeleri ve yönelimleri vardır. Bazı öğretmenler, arzu edilen davranışları ve bu
davranışların pozitif sonuçlarını ayrıntıları ile açıklama ve ödüllendirmeyi benimsemeye
eğilimlidirler. Bazıları ise arzu edilmeyen davranışlar ve negatif etkileri hakkında bilgi
verme ve ceza temelli stratejilere yönelirler. Rosen, Taylor, O’ Leary ve Sanderson
(1990) tarafından yapılan araştırma, New York’ da ki ilkokul öğretmenlerinin uygun
sosyal ve akademik davranışlara karşı genellikle (%99) övgü, ödül ve fiziksel iletişim,
uygun olmayan davranışlar için ise nadiren somut yaptırımlar kullandıkları (ekstra ödev
verme, okuldan uzaklaştırma vb.) sonucunu elde etmiştir. Güven (1997)’ in öğretmen
görüşlerine başvurdarak yaptığı araştırmasında ise, Malatya ili genelinde görev yapan
sınıf öğretmenlerinin istenmeyen davranışlarla ilgili disiplin problemlerini çözmede
genellikle öğrencilerin ilgi ve kapasitelerine uygun görev dağılımı yapma stratejisini
kullandıkları görülmüştür. Araştırmaya katılan öğretmenler, ekstra ödev verme ve
problemi yönetime havale etme gibi stratejileri ise nadiren kullandıklarını ifade
etmişlerdir.
42
Johnson, Oswald ve Adey (1993) tarafından yapılan araştırmada da
öğretmenlerin; öğrenciyi müdüre gönderme, öğrenciyi sınıfta alıkoyma, ekstra ödev
verme, görmezden gelme, ayrıcalıkları kaldırma stratejilerini etkisiz olarak
nitelendirdikleri görülmektedir. Öğrenciyi sınıfta ikna etme, sınıf dışında öğrenciyle
konuşma, sınıfın tümüyle problemi tartışma ve öğrenciyi sınıftan çıkarma stratejileri en
etkili stratejiler olarak gösterilmiştir. Bir diğer araştırmada Atıcı (1999), İngiliz
öğretmenlerin uygun davranış için ödüller, uygun olmayan davranış için yaptırımlar
kullandıkları sonucunu elde etmiştir. Yer değiştirme, soru sorma, dokunma, öğrenciye
bakma, olumlu-olumsuz pekiştireçler ve müdüre gönderme İngiliz öğretmenlerin
uyguladıkları yöntemler arasındadır.
Araştırma sonuçlarında da görüldüğü gibi, öğretmenlerin istenmeyen
davranışlarla baş etmede kullandıkları yöntemler ve etkililik dereceleri farklılık
göstermektedir. Wolfgang (1995), bütün çocukların aynı yolla disipline edilemeyeceği
gibi tüm öğretmenlerin de tek bir disiplin modeli kullanarak sonuca ulaşmaya
zorlanamayacağını belirtmektedir. Edwards (1993) ve Check (2001)’ e göre iyi disiplin
ihtiyacı, araştırmacıları ve eğitimcileri, en uygun öğretme-öğrenme çevresi sağlamaya
yönelik çeşitli yaklaşımlar geliştirmeye yöneltmektedir.
1960’ lı yıllardan bu yana okul disiplini konusunda çeşitli araştırmalar, felsefi
ve psikolojik düşünce ve tekniklerin geniş bir bileşiminden oluşan disiplin yaklaşımları
ve disiplin uygulama modelleri önermektedir ve önerilmeye de devam edilmektedir.
Bazı modeller arasında benzerlikler olmakla birlikte her modelin, insanın doğası ve
okulda nasıl etkilendiği ile ilgili felsefi ve psikolojik temelleri bulunmakta ve bu
doğrultuda çeşitli disiplin stratejileri sunmaktadır. Ancak, disiplin sağlamada tek bir
modelin öne çıkması ya da bir modelin her okul, sınıf, öğrenci ve öğretmen için geçerli
olacağını ve bütün disiplin sorunlarına çözüm getireceğini söylemek mümkün değildir.
Çünkü bir model herhangi bir disiplin sorununa çözüm getirirken, bir başka sorun için
etkili olmayabilir. Her durum, öğrencinin yaşı, gelişim özellikleri ve davranışın
meydana geldiği koşullar açısından değerlendirilmeli, farklı neden ve ortamlardan
kaynaklanan ve etkileri değişebilen disiplin sorunları ile baş etmede, farklı model ve
stratejiler kullanılmalıdır.
Hangi durumlarda, hangi modelin daha işlevsel olduğunu görmek için, bu
modellerin dayandıkları psikolojik ve felsefi temeller ile stratejilerinin bilinmesi
43
gerekmektedir. Newton (1980)’ a göre, bunları bilmek ve anlamak, öğretmen ve
yöneticilerin farklı bakış açılarından kaynaklanan çatışmaları çözmelerine yardım eder,
ayrıca etkili bir disiplin planının oluşturulması ve uygulanmasında en iyi alternatiflerin
seçilmesini kolaylaştırır (Akt: Serin, 2001,8). Bu nedenle aşağıda, ilgili literatürde sözü
geçen disiplin yaklaşımları ve disiplin uygulama modelleri açıklanmıştır.
2.1.1. Disiplin Yaklaşımları
2.1.1.1. Cezalandırıcı (Müdahaleci) Disiplin Yaklaşımı
Cezalandırıcı disiplin yaklaşımında disiplin, cezalandırma üzerine
kurulmuştur. Geleneksel ya da davranışçı yaklaşım olarak bilinen felsefi ve psikolojik
temellere dayanır. Davranışçı yaklaşım, bireyin içsel duygu ve düşüncelerine değil,
gözlenebilir ve ölçülebilir davranışları ile çevrenin bireyin davranışları üzerindeki etkisi
üzerine odaklanmaktadır (Cüceloğlu, 1991, 28). Bu disiplin anlayışında öğretmen, en
iyisini bilir ve öğrenci davranışlarını kontrol etmede temel sorumluluğa sahiptir. Bu
nedenle öğretmen, sınıf içi öğrencilerin uyması gereken davranış kurallarını ve
beklentilerini açık ve anlaşılır bir şekilde belirtir ve uymaya zorlar. Kurallara
uyulmaması durumunda verilecek cezalar da, önceden öğretmen tarafından
belirlenmiştir (Weber, 2003; Lewis, 1999).
Geçerli bir disiplin anlayışı olarak görülmemekle birlikte, bu yöntemin bazı
değerlerinin dikkate alınabileceği ve diğer yöntemlerle birlikte kullanıldığında, istenilen
davranış değişikliğini sağlayabileceği düşünülmektedir. Cezalandırıcı yöntemin en
büyük eksikliği, istenmeyen davranışın bu yöntemle durdurulması, fakat istenilen
davranışların öğretilememesidir. Sarıtaş (2000) ve Özyürek (2001), ceza uygulamaları
sırasında, farkında olmadan sorunlu davranış kazandırmanın da olası olduğunu
vurgulamaktadırlar.
2.1.1.2. Korku Yoluyla Engellemeye Dayalı Disiplin Yaklaşımı
Bu disiplin yaklaşımı, zorlayıcı disiplin gibi öğrenci davranışlarını kontrolde
cezalandırmayı esas almaktadır. İnsanın doğasına ilişkin kötümserlik (pessimism)
görüşüne dayandırılan bu yaklaşıma göre insan, doğuştan isyankârlık, asilik, tembellik
44
ve saldırganlık gibi birçok kötülüğe sahiptir. Bu nedenle bireyin, hangi yöntemle olursa
olsun engellemeler ve yasaklar yoluyla dışarıdan, tam anlamıyla kontrol edilmesi
gerekmektedir. Öğretmenlerin, öğrencilerin onların istedikleri gibi davranmalarını
sağlamak için güç kullanmalarını, korkutmalarını ve gözdağı vermelerini vurgular. Bu
disiplin anlayışı; bağırma, üzerine yürüme, iteleme, dayak, tehdit, azarlama, zorlama,
onaylamama, baskı kurma gibi sert cezalandırma yöntemlerinin kullanılmasını içerir.
Ceza, yalnızca suç kabul edilen davranışı gösteren öğrenciye yönelik bir yaptırım
olarak değil, öğretmenin otoritesi tehlikede değilken bile, diğer öğrencileri istenmeyen
bu davranışlardan caydırmak amacıyla da kullanılır. Öğrencilerin korktukları zaman,
öğretmenlerinin istediği gibi davranacağı varsayımına dayanır. Ancak bu stratejilerin işe
yarar olarak nitelendirilmediği, sadece geçici çözümler yarattığı ve öğretmenle-öğrenci
arasındaki iletişimi kopardığı vurgulanmaktadır (Weber, 2003; Sarıtaş, 2000). Bu tip
katı ceza yöntemleri, öğrencilerin kendilerini okulda rahat hissetmelerine, okul çevresini
istemelerine ve yeterlik duygularını geliştirmelerine yardımcı olmadığı gibi,
öğrencilerin okuldan ayrılmalarına hizmet eder ki, bu tür öğrenciler aslında eğitimin en
çok ulaşmak istediği öğrencilerdir (Cangemi ve Khan, 2001).
Weber (2003, 229), korku yoluyla engellemeye dayalı bu anlayışın
stratejilerinden olan sert vazgeçirmenin (harsh desist), sadece belirli durumlar için
yararlı olabileceğini belirtmektedir. Sert vazgeçirme ya da azar, ciddilik düzeyi çok
yüksek olan istenmeyen bir davranışı durdurmak için öğretmenin sesli ve sert olan,
sözlü bir emir vermesidir. Örneğin, koridorda kavga eden ve birbirlerine bağıran iki
öğrenciyi gören öğretmenin “Dur!” diye bağırması, kavgayı durdurmak için etkili
olacaktır.
2.1.1.3. İyileştirici (Düzeltici) Disiplin Yaklaşımı
İyileştirici disiplin yaklaşımı, bireyde, kabul gören mevcut düzen ve kurallara
direnme yerine, onlara uymayı sağlayan bir düşüncenin yerleştirilmesi temeline
dayanmaktadır. Öğrenci çeşitli nedenlerle istenmeyen davranışlar gösterebilir. Önemli
olan davranışın nedenleri doğru tespit edip, ortadan kaldırmaktır (Sarıtaş, 2000). Amaç,
istenmeyen davranışın yol açabileceği sonuçları öğrenciye anlatarak, bilgilendirerek
davranışı değiştirmektir. Bundan dolayı öğretmenin rolü, öğrencilerin öğrenmelerine ve
sorumlu davranmalarına katkıda bulunmak, okulda başarılı olabileceklerine ve kendi
45
yaşamlarını kontrol edebileceklerine inanmalarına yardım etmektir (Curwin ve Mendler,
1998). Öğrenci davranışı tekrarladığı takdirde, istenmeyen davranışı ortadan kaldırmak
amacıyla yaptırım uygulanabileceği belirtilir. Arkadaşları ile kavga eden bir öğrenciye,
bu davranışının yanlış olduğunu hatırlatmak, onu uyarmak, özür dilemesini sağlamak ve
eğer davranışı tekrarlarsa onu cezalandırmak, iyileştirici disiplin anlayışına örnek
verilebilir (İlgar, 1996, Akt: Sayın, 2001).
Curwin ve Mendler (1998, 3)’ göre, öğretimin önemli bir parçası olan disiplini
iyileştirme stratejileri;
- Dikkatlice düşünülmüş bir disiplin planı geliştirmek,
- İstenmeyen davranış ortaya çıktığında, öğrencinin onurunu kırmadan durdurmak,
- Öğrenme sürecine zarar vermeyi alışkanlık haline getirmiş öğrencilerin sorunlarını
çözmek,
- Öğrencilerin streslerini azaltmak,
- Kuralları uygulamak ve sonuçlarını değerlendirmek için rehberlik yapmaktır.
Günden (1979), istenmeyen bir davranış gösteren öğrenciye karşı,
öğretmenlerin dikkat etmesi gereken noktaları ise şöyle açıklamaktadır (Akt: Civelek,
2001, 13):
- Öğrenci arkadaşlarının önünde cezalandırılmamalıdır.
- Öğrenci, cezanın verileceği ana kadar arkadaşlarından uzak tutulmalıdır.
- Öğrenci özür dilemeye zorlanmamalıdır.
- Problem ortadan kalktıktan sonra üzerinde durulmamalıdır.
- Öğrenciyi sınıftan atmak, okuldan uzaklaştırmak öğretmenin yetkisinde olmadığı
için bu yola başvurmamalıdır.
- Küçük olaylar büyütülmemelidir.
2.1.1.4. Önleyici (Yapıcı) Disiplin Yaklaşımı
Önleyici disiplin yaklaşımı, modern eğitim anlayışında en çok kabul gören
yaklaşımdır. Hümanist (insancıl) ya da öğrenci merkezli olarak bilinen felsefi ve
psikolojik temellere dayanmaktadır. İnsancıl düşünceye göre birey, dışarıdan gelen
46
uyarıcıların pasif bir alıcısı değil duyan, düşünen, hisseden, yaratan, kendi amaçlarını
algılayan ve bu amaçları içsel potansiyelini kullanarak ve keşfederek başaran kişidir
(Jones, 1982, 15). Amaç, sınıfta akılcı düzenlemeler yaparak, öğrenciyi kendisini
yönetmeye ve disipline etmeye hazırlamaktır. Öğrencilerin sınıf kurallarını ihlal
etmesine olanak vermemek amacıyla öğrencinin önceden yönlendirilmesi önemlidir.
Öğrenci davranışını etkileyen çevresel faktörlerin kontrol altına alınması durumunda,
uygun davranış alışkanlıklarının kazandırılabileceğini öngörmektedir. Weber (2003,
230) ve Cruickshank, Bainer ve Metcalf, (1995, 376) öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve
yeteneklerine uygun dikkatlice hazırlanan ve uygulanan derslerin, sorunları çıkmadan
önleyeceğini savunmaktadır. Bunun için öğretmenlere; güdüleyici ders planları
hazırlamalarını, açık ve kesin yönergeler vermelerini, öğrenciler bir sorunla
karşılaştıklarında bu engeli aşmalarında onlara yardım sağlamalarını, çevresel
değişiklikler yapmalarını, etkinlikler arası geçişlerin pürüzsüz olmasına dikkat
etmelerini önermektedir.
Önleyici disiplin anlayışında, öğrencilerin kendilerini disipline etmesi, sınıf
kurallarının belirlenme aşamasında verilecek kararlara katılmaları ile sağlanır. Sınıf
kuralları, verimli öğrenme ve öğretmeyi destekleme, sınıf ortamını organize etme, gerek
öğretmenin, gerekse öğrencilerin haklarını karşılıklı olarak koruma işlevleri açısından
son derece önemlidir (Merret, Jones,1994).
Lickona (1971), Karlin ve Berger (1972), Burden (1995) ve Weinstein ve
Mignano (1997), sınıf kurallarının öğrenci katılımı ile birlikte belirlenmesinin, sınıfta
işbirliği ve karşılıklı saygı için atılmış ilk adım olacağını ve öğrencilerin kendi
belirledikleri kurallara uyma, benimseme ve düzeni koruma düzeylerini arttıracağını
belirtmektedirler. Aynı görüşe katılan Kerr ve Nelson (1998), Cangelosi, (1997), ve
Aksoy (2000) öğrencilerin; kuralların konulma amacını, kendisinden ne beklendiğini,
nelerin yapılmasının istenmediğini ve bunların sonucunu önceden bilmelerinin, onları,
kurallara uyarak, davranışlarını değiştirmeye yönelteceğini vurgulamaktadır. Sınıf
kurallarının öğretmen tarafından belirlenmesi ve öğrencilerin uymaya zorlanması ise,
öğrencileri isyan etmeye, meydan okumaya, yalan söylemeye, sinsice davranmaya,
başkalarını suçlamaya, zorbalık yapmaya, kayıtsız kalmaya, okuldan kaçmaya
yöneltebilir (Lickona, 1971). Önleyici disiplin anlayışının genel özelliklerini Sarıtaş
(2000, 58) şöyle özetlemektedir:
47
- Disiplinin amacı korkutmak, sindirmek, cezalandırmak değil, iyileştirmek, güveni
kazanmak, yardım etmek, desteklemektir.
- Her öğrencinin karakter ve kişiliği dikkate alınır.
- Yasaklamadan çok, teşvik etmeye ve özendirmeye dayanır.
- Öğrenci katılımına önem verir.
- Objektif, tarafsız ve adildir.
- Öncelikle öğrencilerdeki değişimle ilgilenir.
- Sınıfın çalışmalarında sosyal bir bilinç vardır.
2.1.1.5. Koruyucu ( Etkileşimsel ) Disiplin Yaklaşımı
Etkileşimsel disiplin anlayışı, hem insancıl, hem de davranışçı felsefenin
ilkelerine dayanmaktadır (Aksoy, 2001). Temelinde yatan düşünce; büyümenin, bireyin
ve bireyin içinde bulunduğu çevre arasındaki dinamik bir süreç olduğudur (Erden ve
Akman, 1997). Bu nedenle bireyin gelişiminde hem çevre, hem de içsel duygu ve
düşüncelerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilir. Öğrenme bireysel bir süreç
olarak kabul edilse bile, grubun davranış ve yapısı öğrenmeler üzerinde önemli bir
etkiye sahiptir. Bu nedenle, öğrenci davranışlarının kontrol edilmesinde hem öğretmen,
hem de öğrenciler temel sorumluluğa sahiptir.
Öğretmenin temel görevi, etkili ve üretken bir sınıf grubu oluşturmak,
beklentileri açıklamak, önderliği paylaşmak, arkadaşlığı ve üretken grup normlarını
geliştirmek, öğrencileri açık iletişime ve bağlılığa özendirmek ve onlara rehberlik
yapmaktır. Bu nedenle öğretmen bir bütün olarak sınıfın haklarını korumalıdır (Weber,
2003, 245–251; Chernow ve Chernow, 1981, 44–46). Öğrenciler, kendilerini değerli
hissettiklerinde ve kendilerini ifade etme haklarına sahip olduklarını gördüklerinde,
sınıf içinde daha katılımcı ve daha az rahatsızlık verici olacaklardır.
Bir grup olarak sınıfın haklarını korumak için gözlenebilir davranışları kontrol
etmek gereklidir. Uzun dönemde öğrencilere kendi davranışlarını kontrol etme fırsatları
verilir ancak asıl amaç, tüm öğrencilerin öğrenme haklarını korumaktır (Aksoy, 2001).
Az sayıda ve çok gerekli olan sınıf kuralları öğrencilerle birlikte oluşturulur. Kurallara
uyulup uyulmadığı ve bazı kuralların değişmesinin gerekli olup olmadığı, öğretmen
rehberliğinde yapılan sınıf toplantılarında öğrencilerle birlikte tartışılır ( Lewis, 1999;
48
Kagan, 1992). Sorun çözmede sınıf toplantıları yapmanın amacı, öğrencilerin
kendilerine ve sınıftaki diğer öğrencilere karşı olan sorumluluklarının farkına
varmalarına yardımcı olmaktır (Weber, 2003). Öğretmenlerin öğrencilerle, kendi
davranışlarının nedenlerini ve sonuçlarını anlamaları konusunda açık ve samimi bir
şekilde konuşmaları önemlidir. Öğretmenin rolü, saldırmak veya suçlamak değil,
desteklemek ve teşvik etmektir (Redl ve Wattenberg, Akt: Charles, 2002, 41–42).
2.1.2. Disiplin Uygulama Modelleri ve Stratejileri
2.1.2.1. Davranış Değiştirme Disiplin Modeli (B.F. Skinner)
Davranış değiştirme disiplin modeli, davranışların çevre tarafından ödül ve
ceza yolu ile oluştuğunu ifade eden davranışçı psikologlar Watson, Thorndike ve
Skinner’ in düşünceleri üzerine kurulmuştur. Temel ilkesi, insanların acı veren, hoş
olmayan deneyimlerden veya uyarıcılardan kaçarken, hoş ve ödüllendirici olanı
aramaya çalıştığıdır. İstenmeyen davranış gösteren tek bir öğrencinin bireyselleştirilmiş
bir yaklaşımla davranışını düzeltmeyi kapsamı içine alırken aynı zamanda tüm sınıfın
davranışlarını da denetlemek amaçlanmaktadır. (Weber, 1986; Charles, 2002;
Kauffman, Mostert, Trent ve Hallahan, 1998; Kerr ve Nelson, 1989; Burden, 1995;
Zirpoli ve Melloy; 1997; Skinner, Alberto, Troutman, Carles ve Madsen, 1995;
McNmara ve Moreton, 1995; Özyürek, 2001; Özyürek, 1996; Özden, 1997; Ataman,
2000; Korkmaz, 2002; Celep, 2002; Fidan, 1996; Tertemiz, 2000).
Davranışçılara göre; öğrenciler, uygun olmayan biçimde davranmayı
öğrendiğinden ya da uygun biçimde davranmayı öğrenemediğinden dolayı istenmeyen
davranışlar gösterirler. Model, davranışın nedeni bilindiği takdirde, davranışın
değiştirilmesinde daha akılcı kararlar alınabileceğini (Kauffman, Mostert, Trent ve
Hallahan, 1998, 22), bu nedenle öğretmenlerin, sınıf ortamındaki her bir öğenin, öğrenci
davranışını nasıl etkilediğini değerlendirmeleri gerektiğini vurgular. Özellikle
istenmeyen davranışı değiştirecek bir strateji planlanmadan önce, davranış detaylı bir
şekilde tanımlanmalı ve analiz edilmelidir. Bu analiz sırasında dikkat edilmesi gereken
basamakları Weber (1986), Kauffman, Mostert, Trent ve Hallahan (1998), Zirpoli ve
Melloy (1997), McNmara ve Moreton (1995) ve Özyürek (1996) şu şekilde
açıklamaktadırlar.
49
- Hedef davranışın detaylı bir tanımlamasını yapabilmek için gözlemlemek,
- Davranışın sıklığını ve şiddet düzeyini belirleyip, mümkün olduğu kadar objektif bir
şekilde ortaya koyabilmek için gözlem sonuçlarını kaydetmek,
- Davranışın yalnızca kendisini değil, belirleyicilerini (öncül) ve sonuçlarını (artçıl)
da bütün olarak görmek,
- Davranış değiştirme programına başlamadan önce, problem davranışı sergileyen
öğrencilerin kendi davranışlarını fark etmelerini ve çaba göstermelerini sağlamak.
Davranışçılar, davranış değiştirmede olumlu ve olumsuz olarak gruplanan
pekiştireçleri ve ceza kullanımını önermektedir. Olumlu pekiştireç, belli bir davranışın
sıklığını ve gücünü arttıran, hoş ve istenilen uyarıcıları tanımlamak için kullanılır.
Olumsuz pekiştireçler ise, uyarıcının ortadan kaldırılmasıyla davranışı
güçlendirmektedir (Edwards, 1993; Burden, 1995; Celep, 2000, Ataman,2000).
Burden (1995,52), Zirpoli ve Melloy (1997,151) ve Edwards (1993,45)
pekiştireç olarak kullnaılabilecek uyarıcıları şu şekilde örneklendirmektedir.
- Duruma Bağlı (Koşullu) Pekiştireçler: Öğrenciye verilecek pekiştirecin belli bir
duruma bağlanmasıdır. Örneğin; ödevini bitirirsen, sınıfını geçersen, sessiz
olursan... gibi bir durum verilir.
- Yiyecek türü pekiştireçler: Şeker, meyve, kek, pasta, çikolata, meyve suyu,
kurabiye, mısır gevreği, sandviç vb. gibi yenilebilir ve içilebilir şeyleri içermektedir.
Her eğitim kademesinde kullanılabilir fakat genellikle okulöncesi ve ilkokul
kademelerinde daha sık kullanılmaktadır.
- Sosyal pekiştireçler: Kucaklama, başını okşama, sırtına dokunma, gülümseme gibi
jest ve mimikleri, “çok iyi çalıştın, gerçekten çok dikkatlisin, çok iyi gidiyor, bu
harika, iyi çalışma, teşekkür ederim vb” sözel ifadeleri içermektedir.
- Maddi ya da materyal türü pekiştireçler: Oyuncak, renkli mumlar, kalem, kâğıt,
kitap, poster, pul, resim kâğıdı, kaset vb. türü araç-gereç ve malzemeler
olabilmektedir.
- Etkinlik türü pekiştireçler: Öğretmene yardım etme, bir süre istediği arkadaşı ile
oturma, serbest zaman tanıma, erken yemeğe gitme, oynanacak oyunu ya da
yapılacak etkinliği seçme, parti düzenleme, sınıf defterini getirme, materyal dağıtma
görevi vb. türü etkinlikleri içermektedir.
50
- Sembol türü pekiştireçler: Yıldız ve çıkartmalar, rozet, puan, oyun kâğıdı, bilet ve
sertifika gibi materyal ya da elle tutulur somut şeyleri içermektedir.
Davranış değiştirme disiplin modelinin, öğrenciyi istenilen davranışı yapmaya
yöneltmede kullanılan uygulama stratejileri şunlardır (Weber, 1986; Charles, 2002;
Burden, 1995; Edwards, 1993; Zirpoli ve Melloy, 1997; Celep, 2002; Sönmez, 1993;
Korkmaz, 2002; Kılbaş, 2003; Özyürek, 1996):
• Sınıf Kurallarını Belirleme: Öğretmen, öğrencilerin sınıfta nasıl davranmaları
gerektiğini bildiren sınıf kurallarını belirleyerek, sınıfta ne olabileceğinden haberli
olduğunu gösterir. Böylece öğrenciler de, öğretmenin beklentileri hakkında bilgi
edinirler. Kurallar ve sonuçları açık ve anlaşılır biçimde öğrencilere periyodik olarak
açıklanmalı ve anlaşıldığından emin olunmalıdır.
• Aralıklı-Oranlı Pekiştireç Verme: Davranış değiştirme disiplin modelinde, 4 tür
aralıklı-oranlı pekiştireç türü kullanılmaktadır. Amaç, uygun öğrenci davranışını
özendirmektir.
- Sabit Zaman Aralıklı: Pekiştireç: Belli zaman aralıklarıyla verilir.
- Değişken Zaman Aralıklı Pekiştireç: Farklı zaman aralıklarıyla pekiştireç verilir.
- Sabit Oranlı Pekiştireç: Belli sayıda doğru davranışın gözlenmesinden sonra
pekiştireç verilir.
- Değişken Oranlı Pekiştireç: Farklı oranlarda doğru davranış gözlendikten sonra
pekiştireç verilir. Bu tür pekiştirmede, kişi pekiştirecin geleceğini bilir, fakat ne
zaman geleceğini bilmez. Bu nedenle bu tür pekiştirme, yeni davranış kazandırmada
ve özellikle kazandırılmış davranışın sürdürülmesinde en etkili olandır. Sınıfta
değişken oranlı pekiştireç verme, öğrencilerin öğrenme sürecine olumlu yönde
katkıda bulunmasını sağlar.
• Söndürme: İstenmeyen davranışı tümüyle ortadan kaldırmadır. Öğretmenin
istenmeyen davranışı yapan öğrenciye olumsuz pekiştireç vermesi söz konusudur.
İstenmeyen davranışa karşılık, istenen davranış aynı anda özendirildiğinde daha
etkilidir. Öğretmen istenmeyen davranış gösteren öğrencinin bu davranışını görmezden
gelirken, dikkatini uygun davranış gösteren öğrenciye yöneltir. Bu arada, uygun
olmayan davranış gösteren öğrencilere, bu davranışlarını değiştirmeleri gerektiği
51
yönünde bir ileti gönderilmiş olur. Öğretmen, söndürmeyi özendirme ile birlikte
kullandığında sınıf disiplininde önemli gelişmeleri bekleyebilir. Uygun davranışlar
artarken, istenmeyen davranışlar azalacak ve ortadan kalkacaktır.
• Hedef Davranışı Parçalara Ayırma (Yaklaşık İstendik Davranışları Kabul
Etme): Öğretmenin öğrencilerden istediği davranış, ilk başta ideallik ya da
mükemmellik taşıyor olabilir. Bu durumda davranışın bu şekilde oluşması zor
olmaktadır. Hedef davranış, küçük ve basit parçalara ayrılır. Her bir parça için ayrı
pekiştirme tarifesi kullanılır. Bu strateji, öğretmenlerin davranışın parçalarına öncelik
vermesini, hedef davranışa ulaşana kadar onlar üzerinde girişimde bulunmasını
gerektirir. Bir başka deyişle davranış değişikliğinin aşamalı olarak uygulanmasıdır.
Öğrenci istenilen davranışa yaklaştıkça öğretmen onu pekiştirir ve sonuçta istenilen
davranışa ulaşılır.
• Öğrenciyi Sınıftan İzole Etme (Time Out Area): Öğretme-öğrenme ortamına
rahatsızlık veren öğrencinin, bu davranışını bırakması için, sınıfın pekiştirici iklimi
dışında bir fiziksel alanda (time-out area) bekletilmesidir. Bu fiziksel alan, genellikle
sınıf dışında küçük bir oda şeklindedir (Edwards, 1993,43). Genellikle, öğrenci
davranışını sona erdirene dek bu alanda bekletilir. Öğretmenlerin rahatsızlık veren
öğrenciden, sınıfın arka tarafında sınıfa sırtını dönük bir şekilde oturmasını istemesi,
sınıfın bir köşesinde ayakta bekletmesi gibi uygulamalar da, izolasyon stratejisi içinde
görülmektedir (Celep, 2002).
• Öğrenci İle Anlaşma Yapma: Öğretmenin öğrencilerle sınıfta gösterilmesi gereken
davranışlar konusunda bir anlaşma yapmasıdır. Bu davranışsal anlaşma, yazılı veya
sözlü olabilir. Hem öğretmenin, hem de öğrencilerin isteği yerine getirilmiş olur.
Ancak ilk önce öğretmenin istediği davranışı öğrenciler yerine getirmek durumundadır.
Anlaşma, eğer bu davranışlar yerine getirilmezse, ne gibi sonuçlarla karşılaşılacağını ve
pekiştirecin miktarını belirlemelidir. Bireysel ya da grup anlaşması kullanılabilir. Grup
anlaşması, her öğrencinin elde edeceği sonucun sadece kendi davranışına değil, tüm
grup arkadaşlarının davranışlarına bağlı olmasıdır. Gelişim ve öğrenme düzeylerindeki
farklılıklar nedeniyle, anlaşmaların gruptan çok bireysel olması da önerililebilir.
Anlaşmadaki davranışların, belli bir zaman içinde başarılabilir olması ve ödüllerin,
davranıştaki değişimin önemliliğine göre belirlenmesi önemlidir.
52
• Öğrenciye Doygunluk Verene Kadar Gösterdiği İstenmeyen Davranışı
Yaptırma: Doygunluk, normal pekiştirme tarifelerinin uygulanmadığı, özellikle çok
zor davranışları ortadan kaldırmak için kullanılır. Doygunluk, öğrencilerin istenmeyen
davranıştan vazgeçene ya da davranış sönene kadar davranışı tekrar ettirmeyi gerektirir.
• Model Alma (Örnekleme Kullanma): Belli davranışların öğretilmesinde ve
öğrencinin zarar verici davranışlarını uygun davranışlara çevirmesinde etkili olan bir
stratejidir. Öğrencinin kendisinin bazı davranışların sonuçlarıyla karşılaşmadan,
diğerlerini gözlemleyerek davranışını düzeltmesi ya da yeni davranış edinmesi olarak
açıklanır. Öğretmenler, öğrencilerin göstermesini istediği davranışlar ve değerler için,
kendilerini, öğrencilerin akranlarını ya da bir yetişkini model olarak kullanırlar. Grup
önderi olan bir öğrenci, uygun davranışlar gösteriyorsa, model için ideal bir aday
olabilir. Ancak bazen sınıf ortamında istenmeyen davranışı yapan bir öğrenci, diğer
öğrencilerin de bu davranışı yapmalarına olumsuz model olabilmektedir. Buna “dalga
etkisi” denir.
• Olumlu-Olumsuz İfadeler Kullanma: Öğrenciler, istenmeyen davranışlar
gösterdiklerinde, onları uygun davranışlara yöneltme amacıyla olumlu ifadeler
kullanılması önerilmektedir. Çünkü eleştirel ya da aşağılayıcı bir dil kullanma,
öğrencileri cezalandırmaktadır ve bütün ceza çeşitlerinde olduğu gibi öğrencilerin
uygun davranışları anlamaları konusunda işe yaramamaktadır.
• İpuçları, Eylem ve İşaretler Kullanma: İstenmeyen davranışların sınıf ortamında
ortaya çıkması ve sürmesi durumunda öğretmenin, sözel ve sözel olmayan mesajlarla,
eylem ya da işaretler kullanarak, öğrenciye uygun davranışı hatırlatan ipucu vermesidir.
• Ceza Verme: Davranışı izleyen olay ya da davranışların sonuçları, davranışın
ileride oluşum olasılığını azaltıyorsa, ceza olarak tanımlanmaktadır. Öğretmenin
öğrencinin istenmeyen davranışına karşılık, öğrenciyi hoşuna giden şeylerden
alıkoyması ya da öğrencinin hoşuna gitmeyen işler yaptırmasıdır. İstenmeyen davranış
yapan, kurallara uygun davranmayan öğrencilerin davranışlarının değiştirilmesi
amacıyla ceza kullanımı konusunda farklı düşünceler olmakla birlikte genellikle üç
temel bakış önemlidir. Birinci temel düşünce, cezanın uygun kullanımının, öğrencinin
53
istenmeyen davranışını ortadan kaldırmada çok etkili olduğunu vurgularken diğeri,
davranış üzerinde istenilen kısa süreli bir etkiye sahip olsa da olumsuz etkilerinin olası
olması nedeniyle, davranış iyice gözlenmeden cezanın uygulanmaması yönündedir.
Üçüncü temel düşünce ise, ceza kullanımından kaçınılması, bunun yerine diğer
stratejilerin kullanılmasına yöneliktir.
Edwards (1993, 52)’ e göre; kullanımının basit olması, sonuçlarını hemen
vermesi, sınıfta davranışı kontrol altında tutmanın ön planda tutulmasının öğretmenlerin
çoğunun isteğine uygun düşmesi, öğrencilerin ödül elde ettiklerinde kendilerini başarılı
hissetmeleri, standart davranışların bütün öğrenciler için tek, sürekli ve açık olması, her
yaş grubundaki öğrencilerde kullanılabilirliği modelin güçlü yönleridir. Edwards
(1993,52), modelin zayıf yönlerini şu şekilde açıklamaktadır:
- Modelin uygulanmasıyla elde edilen sonuçlar genellikle uzun süreli ve kalıcı
değildir,
- Ödüllere sınırlama getirildiğinde, öğrenciler istenilen başarıyı göstermeyebilir,
- Öğrenciler kendi davranışlarını nasıl yöneteceklerini öğrenmeyebilirler,
- Bazı öğretmenler için bu model oldukça rüşvetçi bir duruma dönüşebilir,
- Ev, okul ve toplumdan kaynaklanan sorunları anlamaya önem verilmez,
- Aşırı kontrol kullanmak demokratik toplumlarda etik olmayabilir,
- Öğrenciler, duyguları açığa vurma, çözümler üzerinde karar verme yeteneklerini
geliştirme fırsatları elde edemezler.
2.1.2.2. Güvengen Disiplin (Atılgan Disiplin- L.Canter, M. Canter)
Güvengen (Atılgan) disiplin modelinin amacı, öğretmenlerin öğrencileriyle
tutarlı, sakin ve etkili bir biçimde iletişim kurmalarına yardım edecek sınıf düzenini
sağlamak, öğretmen ve öğrencilerin kişisel ihtiyaçlarını karşılamak, öğretimin ve
öğrenmenin istenen yönde gerçekleşmesini kolaylaştırmaktır. Model öğrencilerin
istenen yönde davranmalarını teşvik eder. Öğrencilerin sınırlara ihtiyaçları olduğunu ve
sınırları koymanın ve uygulamanın öğretmenin sorumluluğu olduğunu belirtir
(Edwards, 1993; Charles, 1996, Burden, 1995; Wolfgang, 1995; Celep, 2002; Kılbaş,
2003).
54
Güvengen (Atılgan) disiplin modeli, öğretmenlerin öğrencilerin kabul
edilebilir biçimde davranmalarına yardım etme konusunda yöneticilerden destek alma
ve ebeveynlerle işbirliği kurma hakkına sahip olduğunu vurgular. Canter ve Canter
(1992)’ sınıfta öğretmen ve öğrenci haklarına önem vermekte, öğretmenlere
öğrencilerin sınıfta nasıl sorumluluk alacaklarını, davranışın insanca yönetildiği,
ihtiyaçların karşılandığı ve öğrenmenin istenen yönde gerçekleştiği bir atmosferi nasıl
yaratacaklarını göstermektir. Modele göre öğencinin sınıf içindeki hakları;
öğretmenlerin kendilerinden ne tür davranışlar beklediğini bilme, öğretim programı
sürerken nasıl davranması gerektiği konusunda spesifik yönerge alma, olumlu pekiştireç
alma, desteklenme ve davranışlarının sonucunu bilmedir.
Öğretmenlerin sınıf içindeki hakları ise; öğrenciler için en uygun sınıf ortamını
oluşturma, öğrencilerden gelişimlerine en üst düzeyde katkıda bulunacak davranışları
bekleme, yönetici ve ebeveynlerden destek almadır. Canter ve Canter (1992), bu
haklara sahip olan öğretmenlerin öğrenciler için destekleyici ve olumlu bir atmosfer
yaratabileceklerini vurgular. Güvengen öğretmen öğrenciden beklentilerini açıkça ve
kesin olarak ifade ederek bunu açıkça gösterir. Özellikle karmaşa durumlarında
öğretmenlerin duygusal kontrollerini kaybetmemeleri, olumlu, kesin ve tutarlı olmaları
önerilir (Charles, 1996).
Bu disiplin modeline göre, göre tüm öğretmenler eğitimsel ihtiyaçlarını
öğrencilere iletme ve öğrencilerin bu ihtiyaçlar doğrultusunda davranmasını sağlama
potansiyeline sahiptir. Ancak öğretmenlerin çoğu bazı olumsuz düşüncelerden dolayı
zorluk yaşamaktadır. Sınıf yönetimindeki en önemli engellerin öğretmenin kendi
yeteneği hakkındaki olumsuz düşünceleri ve problemin türüne bakmasızın öğrencilerin
davranışlarında olumlu bir değişiklik yapamayacakları varsayımı olduğu ifade edilir. Bu
nedenle atılgan disiplinin ilk adımı bu engelleri fark etme ve ortadan kaldırmadır. İkinci
adım, öğretmenin atılgan tepki biçimlerini kullanmasıdır. Model üçüncü adımda
öğretmenlerin sınıf kurallarını, pozitif tanımayı ve mantıksal sonuçları (yaptırımları)
içeren işlevsel bir disiplin planının hazırlanmasını vurgular (Edwards, 1993; Charles,
1996, Burden, 1995; Wolfgang, 1995; Evertson, Emmer, Worsham, 2003; Celep, 2002;
Martin, Sugarman ve McNamara, 2000).
55
• Kuralları ve Beklentileri Oluşturma: Kural ve beklentileri belirleme süreci,
öğretmenin öğrencilerden neler beklediğini, nedenleriyle birlikte açıklama sürecidir.
Kurallar öğrencilerin nasıl davranacaklarını tam olarak belirlemeli, sınırlı sayıda olmalı
sayısı 5–6’ yı geçmemeli, her derste kullanılmalı, akademik konularla değil
davranışlarla ilgili olmalıdır. Kural ve beklentilere uyulmadığı takdirde sonuçların neler
olacağı öğrencilere açıklanmalı, anlaşılıp anlaşılmadığı soru sorularak kontrol edilmeli
ve öğretilmelidir (Mackenzie, 1996). Bu durum, yaptırımlar uygulandığında,
öğrencilerin davranış biçimleri nedeniyle bu sonucu seçtiklerini anlamalarını
sağlayacaktır.
• Pozitif Tanıma (Olumlu Kabul): Sınıfta beklentilere göre davranan öğrencilere
saygı duyma, onaylama ve ilgi gösterme anlamına gelmektedir. Canter (1992; Akt:
Edwards, 1993; Charles, 2002 ) ve Bluestein (1998)’ a göre, öğretmenler genellikle,
istenmeyen davranışlarla baş etmeye, uygun davranışları onaylamaktan daha çok zaman
ayırmaktadırlar. Modelde, öğretmenlerin, çocukların sadece istenmeyen davranışlarına
karşı değil uygun davranışlarına karşı da sorumlu oldukları vurgulanmaktadır. Çocuklar,
beklenilen şekilde davrandıklarında, davranışlarının uygunluğu hakkında onay almaya
ihtiyaç duyduklarından, öğretmenler beklentiler doğrultusunda davranan öğrencilere
saygılı bir biçimde dikkat gösterilmelidir. Onları fark etmeli ve davranışlarını
onaylamalıdır. Benlik saygısını arttırna, olumlu davranışlara güdüleme ve olumlu sınıf
ortamı oluşturma açısından sıklıkla yapılması gerekmektedir. Bu disiplin modeline göre,
ödül vermek de etkili öğretmenleri daha az etkili olanlardan ayıran bir özelliktir.
Özel ayrıcalıklar sağlama, boyama kitabı ya da kalem, plaket, sertifika
niteliğinde ödüller verme, aile ile görüşerek olumlu bilgiler verme, eve övgü içeren
mektup ya da not gönderme, sınıfı grup olarak ödüllendirmek için küçük bir parti verme
gibi bir ödül sistemi kurulabileceği de belirtilir. Öğrenci davranışlarına karşı sadece
ceza verilmesi, öğretmen ve öğrenciler arasında olumsuz duyguların oluşmasına yol
açacaktır. Beklenilen davranışlar karşısında övgü ve ödüller kullanarak güdüleyici
olmak ise, pozitif duyguları arttırır (Edwards, 1993; Bluestein, 1998).
• Yanlış Davranışı İzleme: Modele göre, öğretmenler sorun davranış gösteren bir
öğrenciye karşı yaptırımlara başvurmadan önce, davranışı izlediğini ve kararlılığını
56
gösteren, öğrenciyi yeniden derse yönlendirmeye yönelik aşağıda belirtilen yolları
izlemelidir.
— Göz Kontağı: İstenmeyen davranışı yapan öğrenciyle göz teması kurmaktır.
Davranışının rahatsızlık verdiği ve bitmesinin beklendiği hakkında bilgi verme ve
iletişime davet etme açısından çok önemlidir. İstenmeyen davranışı yapan öğrenciyle ilk
olarak göz kontağının kurulması, diğer öğrencilerin olayın farkına vararak, dersten
kopmalarını önler.
— Dolaylı İleti (İpucu): Yanlış davranışı gösteren öğrenci üzerine odaklaşmadan, ona
hatalı davranışını düzeltmesi için verilen bir işarettir. Bunlar, öğretmenlerin suçlamak
için değil, bilgilendirmek için kullandıkları sözel ve sözel olmayan davranışlardır.
Genel olarak kuralları hatırlatma, sınıftaki eşyalardan yararlanılarak - ışıkları yakıp-
söndürme, masaya elle ya da bir kalemle hafifçe vurma, perdeleri açıp kapama vb. -
dolaylı olarak uyarı verilebilir.
— Doğrudan İleti: Dolaylı iletinin başarısız olması durumunda, sorun davranış
gösteren öğrenciye yönelik bir ileti gönderilir. İsmiyle hitap ederek kuralı hatırlatma ve
soru sorma örnek verilebilir.
—Ben” iletisi Gönderme: Bunun da başarısız olması durumunda öğretmenler bir diğer
sözel sınırlandırma olan “ben” iletisini kullanarak öğrenciyi belli bir biçimde davranış
göstermeye yöneltir.
— Yakınlık Denetimi Kullanma: Konuşurken öğrenciden çok uzak durmak, öğretmeni
ilgisiz gösterebilir ancak çok yakın olmak da tehdit edici olarak algılanabilir. Burada
anahtar nokta, iyi gözlemektir. Güvengen (Atılgan) davranış modelinde, öğrencinin
istenmeyen davranışına karşı öğretmenin, öğrencinin yakınına gitmesi, göz teması
kurması, kontrollü ses tonu ile birlikte öğrenciye dokunarak istemini tekrarlaması,
önemli bir tutum öğesidir.
• Mantıksal Sonuçlar (Yaptırımlar): Mantıksal sonuçlar, öğrenciler sınıf kurallarına
uymadıklarında öğretmenler tarafından kullanılan yaptırımlardır. Yaptırım, öğrencinin
hoşlanmayacağı bir şey olmakla birlikte asla fiziksel ya da psikolojik olarak zarar verici
bir yaptırım olmamalıdır. Ayrıca öğrenciler yaptırımları önceden bilmeli, yaptırımların
kendi davranışlarının bir sonucu olarak uygulandığını anlamalıdırlar. Canter ve Canter
(1992), öğrencilere hangi davranışların kabul edilemez olduğunu açıklamaksızın
yaramazlık yapmalarına izin vermenin öğrenciler için daha zararlı olacağını
57
vurgulayarak, istenmeyen davranışlar karşısında öğretmenlerin bir gün içinde
uygulanacak yaptırımların sırasını belirleyen bir disiplin hiyerarşisi oluşturmalarını
önermektedir. Hiyerarşideki her yaptırım bir öncekine göre daha büyüktür. Bu disiplin
modeli ne göre istenmeyen davranış karşısında uygulanabilecek yaptırımlar şunlardır
(Akt: Charles, 2002; Edwards, 1993; Burden, 1995; Wolfgang, 1995):
—Öğrenciyi Gruptan İzole Etme (Mola): Genellikle sınıfın bir köşesinde veya
okuldaki bir başka sınıfta (time-out area), öğrencinin bir süre tek başına kalmasını
sağlamak şeklinde uygulanır.
— Ayrıcalıkları Geri Alma (İmtiyaz Kaybı): Canter ve Canter (1992; Akt: Edwards,
1993), öğrencilerin sevdikleri etkinliklere katılmasını engellemenin en geçerli yol
olduğunu ileri sürmektedirler. Örneğin, müzik, spor drama etkinliklerine katılımın
engellenmesi ya da serbest zamanın alınması gibi.
— Öğrencinin yapmakta Olduğu Etkinliği Bitirene Kadar Sınıftan-Okuldan
Ayrılmasına İzin Vermeme: Sınıfta çalışmasını tamamlamayan bir öğrencinin,
çalışmasını bitirene kadar sınıfta kalmasını sağlamak örnek olarak verilebilir.
— Öğrenciyi Müdürün Ofisine Gönderme: Özellikle öğrenci sayısının fazla olduğu
okullarda, öğrenciyi müdüre gönderme sık kullanılan bir yaptırımdır. Müdür ya da
müdür yardımcıları, disiplin problemlerinin çözümünde temel sorumluluk sahibi
olduklarından, başka okula transfer, okuldan uzaklaştırılma ya da profesyonel yardım
gerektiğinde havale etmek için gerekenleri yapabilmektedirler.
— Aileyi Okula Çağırma: Canter ve Canter (1992; Akt: Edwards, 1993), öğretmenlerin
çocuklar zarar verici oldukları zaman, aileyi arayarak ya da öğrenciyle eve bir not
göndererek, aileyi okula çağırmalarını ve onlardan yardım istemelerini önermektedir.
Öğretmenler aileden, öğrenciye, evde televizyon izlememe, odalarından çıkmama,
sosyal etkinliklerden bir süre uzak tutma gibi yaptırımlar uygulamalarını isteyebilir.
— Öğrenciyi Başka Bir Sınıfa Gönderme: Öğrenciyi, yaptıklarını değerlendirmesi ve
bir süre bulunduğu ortamdan uzaklaştırma amacıyla başka bir sınıfa gönderme
yaptırımının pekiştireç olarak algılanmaması için öğretmenlerin çok dikkatli olması
gerekmektedir.
— Ses Kaydı: İstenmeyen davranışlarda bulunan öğrencilerinin seslerini teybe kaydedip
müdüre ya da velilere dinletmedir. Özellikle ailelerin, çocuklarını böyle bir şey
yaptığına inanmakta zorlandıkları zaman aileye sunulan bu kayıtlar, olayın genel
görüntüsünü çizmede gerçekçi bilgiler verir.
58
Yaptırımların sakin bir biçimde uygulanması, tutarlı olunması, yaptırım
sonrası ilk fırsatta öğrencinin olumlu davranışının bulunarak bunun öğrenciye ifade
edilmesi, olanlar hakkında konuşmak isteyen öğrenciye fırsat verilmesi önemlidir.
Dördüncü adım, hazırlanan disiplin planının öğrencilere öğretilmesidir. Kuralların
neden gerekli olduğunu açıklama, spesifik kuralları öğretme, anlaşılıp anlaşılmadığını
kontrol etme, kurallara uyan öğrencilere ödüllerin nasıl verileceğini açıklama,
yaptırımlara neden başvurulduğunu açıklama, yaptırımları öğretme ve anlaşılıp
anlaşılmadığını kontrol etme değişik sınıf düzeylerinde plan öğretiminde önerilen
basamaklardır (Charles, 2002,40). Modelin beşinci adımı öğrencilere sorumlu bir
şekilde davranmayı öğretmektir. Canter ve Canter (1996), yönetilmesi zor öğrenci
davranışlarıyla baş etmede öğretmenlere öğrencilerle birebir problem çözme
görüşmeleri yapma, öğrencinin çevresiyle ilişkilerini geliştirme ve bireysel davranış
planı yapma stratejilerini kullanmaları gerektiğini ifade eder.
Modelin öğretmen ve öğrenci ihtiyaçlarını dikkate alması, öğrencilere sorumlu
bir biçimde davranmayı öğretmesi, yönetici ve ebeveynlerin desteğine başvurması ve
kullanımın kolay olması gibi kendine özgü özellikleri vardır. Öğretmenlerin düzeltici
bir yönetim sistemini benimsemelerine yardım etmekte ve sınıftaki öğretimi çok az
kesintiye uğratarak gerçekleştirmelerine izin vermektedir. Ayrıca öğretmenlerin fiziksel,
psikolojik stres ve sözel tartışmalardan uzak durmalarını sağlayarak öğretime ayrılan
zamanı arttırmaktadır. Modelin zayıf olarak nitelenen yönleri ise; istenmeyen davranışın
duygusal, hastalık vb. gibi nedenlerini anlamada yetersiz kalması, övgü ve ödül
kullanımı önerilmesine rağmen uygulamada buna fazla yer verilmemesi ve istenmeyen
davranışı önlemeye odaklı olmasıdır (Charles, 2002,47; Edwards, 1993, 71–72).
2.1.2.3. Gerçeklik Terapisi / Kontrol Modeli (W. Glasser)
Glasser (1998)’ e göre, davranışlarımız; yaşamsal (yemek, barınma, zarar
verici yaşantılardan uzak durma), ait olma (emniyet, rahat, grubun üyesi olma), güç
(önemlilik duygusu, statü elde etme), eğlenme (zihinsel ve duygusal olarak iyi zaman
geçirme) ve özgürlük (seçim yapma, kendini yönlendirme ve sorumluluk alma)
ihtiyaçlarımız tarafından belirlenmektedir. Buna bağlı olarak model, çocukların
istenmeyen davranışlar göstermelerinin nedenini, karşılanamayan gereksinimlere
dayandırmaktadır. Çocukların, gösterdikleri davranışların bütün sonuçlarını inceleyerek,
59
davranışlarının sorumluluğunu almayı ve kendi davranışlarını yönetmeyi
öğrenebileceklerini vurgulayan Glasser (1998), öğretmenlere, öğrencileri herhangi bir
davranışı yapmaya zorlamamalarını, onlara davranışlarını yargılama ve değiştirme
fırsatı vererek seçim hakkı tanımalarını önermektedir (Charles, 2002; Burden, 1993;
Edwards, 1993; Wolfgang, 1995).
Bu disiplin modelinin temelindeki ilke, yanlış davranışın yanlış seçimden,
doğru davranışın doğru seçimden kaynaklandığıdır. Öğrenciler, seçimlerinin sonuçlarını
görüp, bu duruma dayanabileceklerini düşündüklerinde, buna göre tercih yaparlar. Eğer
istenmeyen davranışları onların gereksinimlerini karşılamalarına yardım ediyorsa,
seçimleri de bu yönde yani yanlış olacaktır. Bu nedenle öğretmen davranışları,
çocukların gereksinimlerini karşılayacak yönde olmalı, okul yöneticileri ve öğretmenler,
çocukların öğrenme çabalarına ve onların kendilerine değer vermeyi başarmalarına
yardım etmelidir. Çocuklar uyum sağlayamıyor veya üretken davranış
sergileyemiyorlarsa, o zaman öğretmenlerin kendi davranışlarını gözden geçirmelerini
ve sınıf yapısını değiştirecek yollar bulmaları gerektiği belirtilmektedir (Charles, 2002;
Burden, 1993; Edwards, 1993; Wolfgang, 1995). Buna göre, öğretmenler;
- Geleneksel ödül-ceza uygulamalarını bırakmalı, okul etkinliklerini sevme, kabul
görme, kontrol, özgürlük ve eğlence ihtiyaçlarını doyurmaya yönelik hazırlamalıdır.
- İşbirlikçi öğrenmeye önem vermelidir.
- Öğrencilerin birbirinden farklılık gösteren ihtiyaçlarını, bireysel farklılıklarına
uygun olarak doyurmalarına olanak sağlamalıdır.
- Öğrencileri kendilerini ifade etmeye yüreklendirmeli ve onları dinlemelidir.
- Kendi başarılarını en yüksek düzeye çıkarma sorumluluğuna sahip olduklarını
belirtmelidir.
- Öğrencileri zorlamamalı, baskı uygulamamalıdır.
- Öğrencilerin kişisel yaşantılarına ilgi göstermelidir.
Gerçeklik / kontrol terapisi modelinin, sıkça uygulanan temel stratejileri
şunlardır (Charles, 2002; Burden, 1993; Wolfgang, 1995; Edwards, 1993):
• Sınıf Kurallarını ve Beklentilerini Oluşturma: Model, sınıfta kabul edilebilir
davranışların açık sınırlarının tanımlanması gerektiğine işaret etmektedir. Yanlış
60
seçimler sonucunda yanlış davranışlar sergileyen öğrencileri takip ederek, onlara
yanlışlıklarını göstermek ve doğru davranışta bulunan öğrencileri devam etmeleri
konusunda teşvik etmek için, her sınıfın uygulanabilir bir kurallar listesine sahip olması
gerekmektedir. Öğretmenler kuralları belirlerken kesinlikle öğrencilerle birlikte
çalışmalı, kuralların sayısı az ve basit olmalıdır. Öğretmenin görevi, kurala uymayan
öğrenciyi yönergeler ve komutlarla karşı karşıya getirmektir.
• Davranışı Tanımlama: Öğretmenin, öğrenci tarafından yapılan istenmeyen
davranışı doğrudan ifade etmesi ve uygun davranışın bir tanımlamasını yapmasıdır. Bu
durumda ortaya konan, öğrencinin yanlış davranışıdır. Öğretmen yanlış davranışı ifade
ederek öğrenciye durmasını, doğru davranışı tanımlayarak da sorumlu davranmasını
belirtmiş olmaktadır. “Ömer, elindeki cetveli yerine koy ve çalışmana dön” vb.
• Soru Sorma: İstenmeyen davranışlar ortaya çıktığında, öğretmen, öğrenciye uygun
sorular sorarak, öğrencinin farkındalık düzeyini arttırmalıdır. Ancak sorular, yargılayıcı
ya da eleştirici olmamalı, niçin? sorusu sorulmamalıdır. Bahane ve nedenlerle
ilgilenilmemeli, basitçe çocuğun ne yaptığını söylemesi istenmeli, davranışının
sonuçlarını düşünmesi sağlanmalıdır. Ne yapıyorsun?, Derslere sürekli geç gelmek sana
ne kazandırıyor? vb.
• Plan Yapma: İstenmeyen davranışta bulunan öğrenciye, davranışının sakıncası,
hangi kurala uygun olmadığı açıklandıktan sonra, bir daha aynı davranışta bulunmaması
için ne yapmayı düşündüğü sorulur ve bu konuda bir plan hazırlaması istenir. Bu
sorular modelde çok önemli bir yere sahiptir. Eğer öğrenci “davranışın hakkında ne
yapacaksın?” sorusuna tepki vermezse, öğretmen öğrenciye üzerinde anlaşabilecekleri
bir plan önererek ya da alternatif bir plan hazırlayarak yardım edebilir. Model, plan
üzerinde anlaşıldıktan sonra öğrencilere imzalatılmasını önermektedir. Böylece
öğrenciler anlaşmayı bozarlarsa, ayrıcalıklarını kaybedeceklerini bilirler.
• Ödül ve Pekiştireçler: Glasser, öğrencilerin bazen olumlu ya da sorumlu
davranışlar göstererek elde edecekleri ödülü almak yerine, yaramazlık yaparak onlardan
mahrum kalmayı göze alabileceklerini belirtmektedir. Bu gibi durumlarda öğretmenler,
çocuk için daha değerli, pekiştirici aktivite ve durumlar bulmaya çalışmalıdırlar. Bu tür
61
ödüller konusunda alternatif olarak; sınıf yardımcılığı görevine getirme, kişisel projeler
için zaman verme, sevdiği bir etkinliği yapmasına izin verme, okul ya da sınıfla ilgili
resmi dosyaları taşımakla görevlendirme önerilir.
• Sınıf Programını ve Organizasyonunu Gözden Geçirme: Eğer öğrenci kişisel
olarak yaramazlıktan daha pekiştirici bir aktivite ile meşgul olamıyorsa, öğrencinin
probleminin okulun baş edeceğinin ötesinde olduğu ya da öğrencinin başarı duygusunu
yaşamıyor olabileceği düşünülebilir. Glasser, öğrencilerin istenmeyen davranışlarının
çoğunlukla akademik sorunlarla ilgili olduğuna dikkat çekerek, sınıftaki bir
başarısızlığı nedeniyle hayal kırıklığına uğramış bir öğrencinin, etkinliklere katılmada
güçlük çekeceğini belirtmektedir. Bu durumda öğretmenlere;
- Yardım etmeye istekli olduklarını göstererek, sıcak ve destekleyici bir sınıf ortamı
yaratmalarını,
- Öğrencilerden yalnızca onlara yararlı olacak çalışmalar istemelerini,
- Öğrencilerden daima yapabileceklerinin en iyisini yapmalarını istemelerini,
- Öğrencilerden kendi çalışmalarını değerlendirmelerini ve düzeltmelerini
istemelerini ve onlara bunu yaparken yardım etmelerini,
- Öğrencilerin, nitelikli çalışmanın kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacağını
görmelerine yardım etmelerini,
- Nitelikli çalışmanın başkalarına ve çevreye asla zarar vermediğini görmelerine
yardım etmelerini önermektedir.
• İzolasyon: İzolasyon kullanımı, öğrenciyi cezalandırma değil, öğrenciye sessizce
oturabileceği bir yer temin etme ve sınıfa tekrar dönmek için bir plan hazırlama süreci
olarak düşünülmektedir. Öğrenci kuralları hiçe saymaya devam ediyorsa, öğrenci başka
bir yere götürülüp, orada yeniden adapte olması beklenebilir.
— Birinci Adım: İzolasyonun ilk adımı sınıftır. Öğrenci sınıfın arka tarafında bir sıra ya
da masaya oturtulur. Öğrenci neler olup bittiğini görebilmeli veya dinleyebilmelidir.
İlkokullarda böyle bir yer sınıflarda rahatlıkla hazırlanabilir. İzolasyon için hazırlanan
ortam, sakinleştirici ve aktivitelerden uzak olmalıdır. Ortaokullarda böyle bir yer olması
mümkün değilse, bu yerin sınıfa yakın bir yerde (koridora) hazırlanabileceği belirtilir.
62
— İkinci Adım: Öğrenci izolasyon alanında veya ortama döndükten sonra başkalarını
rahatsız etmeye devam ederse, izolasyonun ikinci adımına geçilir. Bu adım, öğrenciyi
sınıftan ayırma ve başka bir odaya götürmedir. Öğrenci davranışını düzeltme konusunda
plan yapıp, plan sorumluluğunu alana dek aktivitelere katılamaz. Ancak, hem okul
çalışması yapma hem de sınıfa yetişebilmek için yardım alma olanağına sahiptir.
Öğrenci okul çalışmalarından geri kalmadıkça anne-baba bu sürece dâhil edilmez.
Öğretmene, öğrenci sınıfta her sorun çıkardığında ailesini çağırmaktan kaçınması
önerilir. Çünkü ailenin sorunun farkına varması, çocuk tarafından evde yeni bir sorun
olarak algılanabilir. Önemli olan çocuğun kendi davranışlarının sonuçlarını kendisinin
kabul etmeyi ve davranışlarını yargılamayı öğrenmesidir.
• Sınıf Toplantıları: Sınıf toplantıları, modelin öğretmenler tarafından en çok bilinen
stratejisidir. Düzenli olarak yapılan sınıf toplantıları, öğrencilerin bireysel sorunları ya
da sınıfın tüm organizasyonu üzerinde öğretmen ve öğrencilerin belli bir temel üzerinde
buluşmalarını sağlar. Öğrencilerin toplantı boyunca duygu ve düşüncelerini açıklamada
kendilerini özgür hissetmelerini sağlamak önemlidir. Yanlış cevaplar olmadığı için, her
öğrenci toplantılarda başarılı olma fırsatına sahip olur. Sınıf toplantıları bütün sınıfı
etkileyen gerçek sorunları (sınıfta kaybolan eşyalar için neler yapılabileceği, duvarlara
yazılmış yazılarla ilgili neler yapılabileceği vb.) çözmeye yönelik yapılabileceği gibi,
çocukların hayal gücünü geliştirme, daha önce öğrendikleri bir konu hakkında neler
bildiklerini-bilmediklerini bulma ve öğrencilerin kişisel problemlerini çözme amacıyla
da yapılabilir. Öğretmenin görevi herkesin fikrini söylemesini sağlamaya çalışmak,
teşvik etmek ve cesaretlendirmektir. Sorunu açıklığa kavuşturmada, alternatif çözüm
üretmede ve iş planı hazırlamada öğrenciler daha aktiftir. Öğretmen rehberlik yapar.
• Profesyonel Yardım Alma: Öğretmenlere, karşılaşılan sorunun ciddiyetine bağlı
olarak gerektiğinde, aileye bir danışman ya da psikologdan profesyonel yardım
almalarını önermeleri gerektiği belirtilir.
Öğrenci sorumluluğunu arttırması, öğrenciye kendi davranışlarının olası bütün
sonuçlarını görme olanağı sağlaması, öğrencilere kendi disiplin sorunlarını çözmede
yardım etmesi, öğrencilerin kendi gereksinimlerini anlamalarına ve bunları nasıl
giderebileceklerine yönelik bakış açısı kazanmalarına yardım etmesi ve şiddetten
63
kaçınması, modelin öğrenci disiplinine önemli katkılarından bazılarıdır. Gerçeklik
Terapisi / Kontrol modelinin zayıf oluğu noktalar ise şunlardır (Edwards, 1993, 141):
- Uygun olmayan davranışlar konusunda öğrenciler ile iletişim kurulduğunda,
öğretmenin öğrenciye tepki göstermesi zor olabilir.
- Sınıf toplantıları istenilen sürede bitmeyebilir.
- Kontrol kuramını uygulayarak, öğrencilerin gerçek özerklik duygusunu
yaşamalarını sağlamak zordur.
- Okulda olmak istemeyen bir öğrencinin, davranışlarını geliştirme konusunda plan
yapmasını sağlamak zordur.
- Öğrenciler, davranışlarını geliştirme planı yapmayı gerektiren becerilere sahip
olmayabilir.
- Öğretmenleri sınırsız bir şekilde hoşgörülü ve iyimser davranmaya yöneltmektedir.
2.1.2.4. Sosyal Disiplin / Ussal Sonuçlar Modeli (R. Dreikurs)
Pozitif disiplin olarak da ifade edilen bu disiplin modelinin temelinde,
karşılıklı saygı yatmaktadır (Wolfgang, 1995; Nelsen, Lott ve Glenn, 2000).
Öğretmenin görevi, öğrencilerin ait olma duygusunu kazanmalarına yardım eden
demokratik bir sınıf oluşturmak ve öğrenciler içten bir ait olma duygusuna
yönelemediklerinde, yanlış amaçları belirleyerek, doğru amaca yönelmelerini
sağlamaktır.
Sosyal psikolog Adler’ den etkilenen Dreikurs’ a göre insanlar, diğer insanlar
tarafından kabul edilmek ve bir gruba ait olma gereksinimindedirler. Bu gereksinimi,
insanın sosyal davranışlarının içten amacı olarak adlandıran Dreikurs, çocukların
yaşamlarının başlangıcından itibaren kendilerine özgü amaçlar ve araçlar geliştirerek,
bu amacı başarmaya yöneldiklerini ve okuldaki tüm öğrencilerin sınıfta ait olma
ihtiyacından başka bir şeyi daha fazla istemediklerini belirtmiştir. Bundan dolayı
sınıftaki tüm istenmeyen davranışların nedenini de ait olma ihtiyacı ile açıklamaktadır.
Sınıfta istenmeyen davranış olarak adlandırılan anti-sosyal öğrenci davranışları, sosyal
olarak kabul edilebilir yollarla tanınmayı sağlayamayan öğrencilerin, fark edilmelerini
sağlayan yanlış amaçlarını yansıtmaktadır. Dreikurs’ a göre öğrenciler, ait olma
amaçlarını doyurmada başarısız olduklarında 4 yanlış amaca yönelirler ve aşağıda
64
belirtilen davranışları gösterirler. Bu davranışlar, öğretmen müdahale etmediğinde
aşamalı olarak birbirini takip eder (Weber, 1986; Wolfgang, 1995; Edwards, 1993;
Charles, 2002; Nelsen, Lott ve Gleen, 2000):
—Dikkat çekme: Öğrenciler tanınma ve fark edilmeyi elde edemediklerinde; ilgisiz
sorular sorarak, çalışmayı reddederek, diğerlerinin sözünü keserek, konuşarak, komiklik
yaparak, özel istekte bulunarak ya da sürekli yardım isteyerek dikkat çekmeye çalışırlar.
Öğretmenler, yaramazlık yapan öğrencilere dikkat göstermenin istenen davranışları
geliştirmeyeceğini anlamalıdırlar. Yaramazlık yaptığında ilgi göstermek, öğrencinin
dikkat çekme isteğini arttırır ve dışsal motivasyon kaynakları aramalarına neden olur.
— Güç Arama: Öğrenciler aradıkları tanınma ve fark edilmeyi, yalnızca öğretmene
meydan okuyarak elde edebileceklerini düşündüklerinde, tartışma, zıtlaşma, yalan
söyleme, yönergeleri izlemeyi ve aktivitelere katılmayı reddetme, saldırgan davranma
ve öfke nöbetleri gibi davranışlar gösterirler. Bu öğrenciler, öğretmenin onlarla kavga
etmelerini başarabilirlerse, gerçekte istedikleri olsun olmasın kazandıklarını düşünürler.
Çünkü sınıfı rahatsız edecek güce sahip olduklarını göstermede başarılı olmuşlardır.
— Öç Alma: Dikkat çekme ya da güç arama yoluyla statü kazanmada başarısız olan
öğrenciler öç almaya yönelirler. Öç almaya yönelen öğrenciler, kendilerinin
cezalandırılmasını kurgulamış olurlar. Ne kadar fazla soruna neden olurlarsa kendilerini
o kadar haklı hissederler. Diğerlerini incitmek için ellerinden geleni yaparlar.
— Yetersizlik Sergileme: Yetersizlik gösteren öğrenciler, kendilerini başarısız olarak
gördükleri için tekrar denemeye gerek olmadığını düşünürler. Değersizliklerini arttıran
durumlardan kendilerini çekerek, çok az düzeyde sahip oldukları benlik değerlerini
sosyal olarak test edebilecekleri ortamlardan uzak durarak korumaya çalışırlar. Bu
yanlış amaca göre hareket eden öğrenciler; öğretmenin yönergelerine tepkisiz kalırlar,
sınıf aktivitelerine katılmayı pasifçe reddederler, sınıfta sessizce oturur ve etkileşimde
bulunmazlar.
Dreikurs, öğrencilere gereksinimlerini doyurmak için yasal yollar bulma
konusunda yardım etmek suretiyle; onların istenmeyen davranışlarının
sınırlanabileceğini ve iki farklı davranış arasında seçim hakkı verilerek, sorumluluk
65
duygusunun aşılanabileceğini belirtmektedir. Bunun en iyi demokratik sınıflarda ve
demokratik öğretmen tutumlarıyla gerçekleşeceğini vurgulayan Dreikurs, demokratik
öğretmenlerin sınıftaki davranışlarının otokrat ve izin verici öğretmenden farklı
olacağını belirtmektedir. Demokratik öğretmenler;
- Kuralları ve yaptırımları oluşturma sürecine öğrencileri dâhil ederek,
- Kuralların gerekliliği ile ilgili açıklamalar yaparak,
- Rehberlik ve liderlik sağlayarak,
- İçsel motivasyonu sağlamaya önem verip, öğrencilerin birbirleriyle etkileşime
geçmelerine ortam hazırlayarak,
- Öğrencilere sürekli olarak özgürlüğün, sınıf kurallarına bağlı kalmaya ve onları hiçe
saydıklarında istenmeyen sonuçlar için sorumluluk almaya bağlı olduğunu
hatırlatarak karşılıklı saygı ile iyimserlik duygusunu ve öğrencilerin kendi
davranışlarına sınır koyma yeteneklerini geliştirmelerine yardım ederler (Wolfgang,
1995; Edwards, 1993).
Sosyal disiplin modelinin, öğrencilerin yanlış amaç yönelimlerinin bir
yansıması olan istenmeyen davranışlara karşı önerdiği uygulama stratejileri şunlardır
(Weber, 1986; Wolfgang, 1995; Edwards, 1993; Charles, 2002).
• Uygun Olmayan Davranışın Hangi Amaca Hizmet Ettiğini Belirleme:
Öğretmenlerin, ilk olarak, öğrenciyi uygun olmayan davranışa hangi amacın
yönlendirdiğine karar vermesi gerekmektedir. Öğretmenler, öğrencinin istenmeyen
davranışlar göstermesine neden olan amacı belirlemede şu aşamaları izleyebilirler.
— İzleme (Öğrencinin tepkilerini izleme): Öğretmenin, olumsuz davranış gösteren
öğrenciyi davranışın gösterildiği ilk andan başlayarak gözlemesidir. Yaramazlığı
durdurup tekrar yapması, yaramazlığı durdurmayı reddetmesi ve tekrar yapması,
saldırgan ve düşmanca davranması, işbirliğini reddetmesi gibi davranışlar, öğrencilerin
amaç yönelimleri hakkında tahminde bulunmaya yardım edecektir. Örneğin;
yaramazlığı durdurup tekrar yapma dikkat çekme amaçlı olabilir.
— Bilgi Toplama: Öğretmen, okul kayıtları, öğrencinin daha önceki öğretmenleri ve
gerekirse ev ziyaretleri yaparak aileden bilgi toplamalıdır. Elde ettiği bilgiler (sınırlı da
66
olsa), öğrencinin amacının, dikkat çekme, güç arama, öç alma isteği ya da yetersizlik
sergileme olabilirliğini tahmin etmede yardımcı olur.
— Soru Sorma (örtülü, gizli): Öğrencinin yanlış amaç yönelimini belirlemenin bir
diğer yolu, öğretmenin, öğrenci yaramazlık yaptığında, kendisine nasıl bir duygu
yaşadığını sorması ve tepkisinin ne olduğunu gözden geçirmesidir. Dreikurs,
öğretmenin değişik yanlış amaçlar karşısında, farklı duygular hissedeceklerini
belirtmektedir. Örneğin, öğretmen canı sıkılmış hissediyorsa, öğrenci dikkat çekme
amacında, tehdit edilmiş hissediyorsa, öğrenci güç arama amacında olabilir. Dreikurs’ a
göre, yetersizlik sergileyen öğrenciler karşısında öğretmenler genellikle kendilerini
güçsüz hissetmektedirler.
— Yanlış Amaç Hakkında Tahminde Bulunma: Öğretmen elde ettiği bilgilerle
hipotezler geliştirmelidir. Çünkü öğrenci ile ilgilenirken, öğrenciye yanlış amacını
göstermek önemlidir.
• Yönlendirici İfadeler: Öğretmenin, öğrencinin olumsuz davranışı altında yatan
gizli amaçla ilgili tahminde bulunduktan sonra, öğrenciyi bu amaçtan mantıklı yollarla
mahrum bırakmaya yönelik hareket etmesidir. Yönlendirici ifadeler, sınıfta devamlılığı
sağlama ve öğrencinin olası amacını tanımlamada önemli bir noktadır. Örneğin,
“Davranışların arkadaşlarınla birlikte çalışmaya hazır olmadığını söylüyor, senin
yerinde kalmanı istiyorum. Hazır olduğunu düşündüğün zaman, rahatsızlık vermeden
bir gruba katılabilirsin” vb.
• Öğrenciyi Yanlış Davranışla Yüzleştirme: Yüzleştirme, davranışların altında
yatan yanlış inançları tartışma ve yanlış amacın açıklanmasıyla gerçekleşir. Bunu
arkadaşça ve tehdit edici olmayan bir şekilde yapma, öğrencilerin kendilerini
incelemelerini ve davranışlarını değiştirmelerini olası kılar. Dreikurs, öğretmenlerin,
aşağıdaki soruları sormalarını ve öğrencilerin tepkilerini gözlemelerini ister.
Dikkat Çekme: Özel bir ilgi istiyor olabilir misin?
Güç Arama : İstediğin kendi yolunu seçmek, lider olmak olabilir mi?
Hiç kimsenin sana bir şey yapamayacağını kanıtlamak istiyor olabilir
misin?
67
Öç Alma : Beni ve diğerlerini incitmek istemen gibi bir şey olabilir mi?
Diğerlerinin sana verdiği zarar kadar sen de onlara mı zarar vermek
istiyorsun?
Yetersizlik : İstediğin yalnız kalmak olabilir mi?
Bu sorular, öğretmen ve öğrenci arasında iletişimi açacak sorulardır. Öğretmen
bu sorulardan sonra, öğrencinin davranışlarını gözlemelidir. Eğer öğrenci gülümser,
aniden saygı gösterir, omuz silker ya da belirlediği hedefe göre farklı cevap işaretleri
gösterirse, öğretmen hipotezinin doğruluğuna ait deliller elde etmiş olur.
• Öğrenciyi İçten Bir Ait Olma Amacına Yöneltme: Dreikurs, öğrenciyi içten bir
ait olma amacına yöneltmede aşağıdaki stratejileri önermektedir.
Dikkat Çekme Davranışı nı görmezlikten gelme, beklemediği anda ilgi
gösterme, öğrencinin kendini güdülemesini teşvik etme. Eğer görmezden gelme uygun
değilse ve tepki vermek gerekiyorsa, fazla ödüllendirici olmamasına dikkat edilmelidir.
İsmini söylemek, yorumsuz bir şekilde yüzüne bakmak, göz iletişimi kurmak,
öğrencinin yanlış davranışını tanımlamak, soru sormak gibi.
Güç Mücadelesi ile içli dışlı olmaktan sakınılmalıdır. Dreikurs, öğretmenlerin,
öğrencilerle güç savaşına girmemelerini vurgulamaktadır. Geçici olarak öğretimi
durdurarak, davranışın durmasını bekleyebilirler. Bu durumda, kuralı bozan öğrenci
öğretmenden çok akran baskısını hissedebilir.
Öç Alma amacına yönelmiş öğrenciye ulaşmak zordur. Öğrencinin sevgiye ve
ilgiye ihtiyacı vardır. Böyle öğrencilerin yeteneklerini ve güçlerini gösterebilecekleri
durumlar planlayarak, onların kabul edilme ve statüyü beraberinde getirecek şekilde
davranabildiklerini görmelerine yardım etmek gereklidir. Bu tür öğrencileri
desteklemek ve teşvik etmek için sınıf yardımına başvurulabilir.
Yetersizlik gösteren öğrencilere karşı öğretmenler tepkilerinde çok duyarlı ve
sabırlı olmalıdırlar. En küçük çabalar için bile teşvik ve destek önemlidir.
• Sınıf Toplantıları: Öğrencilerin okulda bir bütün olarak topluma nasıl katkıda
bulunulacağını öğrenmeleri için, demokratik kuralların uygulanma pratiklerine
ihtiyaçları vardır. Demokratik modelin uygulanmasında temel yöntem sınıf
toplantılarıdır. Toplantılar düzenli bir şekilde, uzun vadeli olaylar için olabileceği gibi
68
her gün meydana gelen olayları tartışmak için de düzenlenebilir. Kararlar ortak alınmalı,
üzerinde anlaşılmalıdır. Öğretmenin görevi, her öğrencinin duygu ve düşüncelerini
söyleyebilmesi için teşvik etmektir.
• Ussal Sonuçlar: Dreikurs, öğrencilerin sınıfta daha uygun davranışlar
göstermelerine yardımcı olmak için, onların kendi davranışlarının mantıksal (ussal)
sonuçlarıyla baş başa bırakılmasını vurgular. Böylece öğrencilerin, davranışlarının
kendileri ve yaşadıkları toplum üzerinde ne gibi etkileri olduğunu kavrayacaklarına
inanmaktadır. Etkililiği, öğretmenin, öğrencinin hatalı davranışı ile bunun sonuçları
arasındaki ilişkiye başarılı bir şekilde açıklık getirmesine, sonucun mantığa uygunluk
ölçütüne ve kullanılma zamanının uygunluğuna bağlıdır. Örneğin, öğrenci sırasını
karalarsa, temizlemelidir.
• Cesaretlendirme: Övgü ve pekiştireçlerin bağımlılık yaratması, çocuğun kaygı
düzeyini arttırması ve çocuğu sürekli ölçülmek zorunda bırakmasından dolayı, arzu
edilmemekte, bunun yerine cesaretlendirme önerilmektedir. Örneğin, “seninle ne kadar
gurur duyduğumu herkese söyleyeceğim yerine gurur duyulacak bütün nedenlere
sahipsin” denilebilir.
• İzolasyon: Mantıksal bir sonuç olarak görülmekle birlikte, ölçülü bir biçimde
kullanımına da dikkat edilmesi vurgulanmaktadır. Öğrenci, gerektiğinde belli bir süre
izole edilebilir ancak öğrenciye gruba katılması için fırsat verilmelidir. Çünkü amaç,
öğrencileri uzaklaştırmak değil, yakınlaştırmaktır.
• Sosyal Mühendislik: Öğretmenin, sosyal uyum becerileri yönünden yetersiz olan
öğrencilerin bu becerilerini açığa çıkarmalarına yardım edebilecek etkinlikleri önceden
düzenleyerek yardımcı olmasıdır. Sosyal mühendislik etkinlikleri, yanlış davranan
öğrenciyi etkin kılar ve ona olumlu deneyimler sağlar.
Öğrenci özerkliğini arttırması, öğrencilerin davranışlarının nedenini
anlamalarına olanak sağlaması, doğru davranışı öğrenmelerine yardım etmesi, keyfi
cezalandırma ve sistematik pekiştirme yerine ussal sonuçlara güvenilmesi,
öğretmenlerin istenmeyen davranışa karşı eyleme geçmeden önce nedenlerine
69
odaklanmalarını belirtmesi, modelin güçlü yanları olarak vurgulanmaktadır. Zayıf
yönleri ise şöyle özetlenebilir (Edwards, 1993, 94):
- Öğretmenler, öğrencilerin günlük hareketlerini belirlemede zorlanırlar.
- Öğrencinin davranışının altında yatan nedeni belirlemek zordur.
- Kalabalık bir sınıfta, her öğrenciyi uygun olmayan bir biçimde davranmaya iten
amacın çözümlemesini yapmak kolay değildir.
- Sınıf toplantıları, iletişim becerilerine sahip olmayan, duygusal olgunluğa erişmemiş
çocuklarda gereksiz stres yaratabilir.
2.1.2.5. İnsanlararası İlişkileri Çözümleme Modeli ( E. Berne, T. Harris)
Modelin temeli, insanlararası ilişkilerin çözümlenmesine dayanmaktadır.
İnsanlararası ilişkileri çözümleme ilkesine göre, bütün insanlar davranışlarının temelini
biçimlendiren üç ego durumuna sahiptir (anne-baba, çocuk ve yetişkin ego durumları).
Ego durumu, doğrudan davranış örüntüsü tutarlılığı ile uyumlu olan duygular ve
deneyimlerin uyumlu bir örüntüsüdür. Yaşamsal deneyimleri ve zihinde hem bilinçli,
hem de bilinçsiz olarak tutulan şeylerden oluşmaktadır. İnsanlararası ilişkiler analizi
modeline göre, birey önce kendisini tanımalıdır. Bunun için bireyin, ben kimim?, niçin
böyle davranıyorum?, bu yolu nasıl seçtim? vb. sorularına cevap bulması önemlidir.
Modelin amacı, ego durumlarının nasıl geliştiğini, davranışları nasıl etkilediğini ve
çeşitli durumlarda öğrencilerin hangi ego durumlarından karar verdiğini anlamaktır.
Bunu anlamak, sözel iletileri analiz etme ve etkileşimlerin tutarlı olup olmayacağına
karar verme açısından önemlidir. Aşağıda, bu üç benlik durumu kısaca özetlenmeye
çalışılmıştır (Wolfgang, 1995; Edwards, 1993; Jongeward ve James, 1971).
— Anne-baba Ego Durumu: Çocuğun dış kaynaklardan, özellikle ilk çevresi olan
ailede anne-babasından almış olduğu tutum ve davranışları içerir. Yaşantılarının ilk
yıllarında çocuklar ailede gördüklerini ve diğer yetişkinler tarafından verilen öğütleri,
kuralları, düzenlemeleri, konuşulan kelimeleri, yüz ifadelerini ve fiziksel temasları daha
sonraki yaşantılarında kullanmak üzere, doğru davranışmış gibi sorgulamadan
kaydederler. Bir diğer ifadeyle, verilenlerin olduğu gibi kabul edilip, kaydedilmesi ile
oluşur. Bu yaşantılar içinde yapılması ve yapılmaması gereken birçok şey
bulunmaktadır. Çocuklar yaşadıkları şeylerde nasıl değişiklik yapacaklarını bilme
70
yollarına sahip olmadıklarından, bunları gerçekmiş gibi depolarlar. Aileler arasında bu
iletiler çakışabileceği gibi, aynı ailede anne ve babanın iletileri de tutarsız
olabilmektedir. İletiler, başkalarına karşı önyargılı, eleştirel ve koruyucu davranışlarla,
istem ve emirler ile belirtilir. Örneğin, “Hiç bir zaman yalan söyleme, gece dışarı yalnız
çıkma” vb.
— Yetişkin Ego Durumu: Kişinin yaşıyla ilgisi yoktur. Var olan gerçek ve bilginin
nesnel yollarla toplanmasından kaynaklanır, düzenlenmiş ve uygulanabilirdir. Gerçek,
deneyden geçirilir, olasılıklar değerlendirilir. Diğer bir ifadeyle, anne-baba ego
durumları test edilir ve gerektiğinde değiştirilir. Yetişkin ego durumu, rasyonel,
problem çözücü ifadelerin kullanılmasına yardım eder. Ne her şeyi olduğu kabul etme,
ne de reddetme söz konusu değildir. Örneğin, “Kararını hangi temele dayandırıyorsun?”
vb.
— Çocuk Ego Durumu: Bir çocukta görülen tüm doğal dürtüleri kapsar. Aynı
zamanda çocuğun ilk deneyimlerinin, tepkilerinin, kendisi ve başkalarıyla ilgili olarak
aldığı durumların kayıtlarını da içermektedir. Merak ve yaratıcılık duyguları da bu ego
durumunda yer alır. Yeni doğduğunda, çocuk ego durumu hemen eyleme geçer. Çocuk
rahatsız olduğu deneyimlerden kaçınmaya çalışır. Daha sonra anne-babayı taklit etmesi
ve onları model alması ile ana-baba, dünyayı anlamlandırmaya çalışırken de yetişkin
ego durumu gelişir. Ancak anne-babaların çocuktan gereğinden fazla istemde bulunması
ve çocuğun bunları korktuğu için yerine getirmeye çalışması, çocuğun yaşamı kendi
penceresinden algılayarak, açıklamasını engellemektedir. Çocuklar çevreleri ile
ilişkilerinde, kendi yaptıkları davranışlar ve ilişki kurdukları kişilerin davranışlarını
değerlendirerek, ikisi arasındaki uyum ya da uyumsuzluğu doğru ya da yanlış olarak
değerlendirirler. Bunu dört farklı bakış açısından yaparlar (Edwards, 1993, 106–108;
Celep, 2002).
- Benim yaptıklarım Yanlış - Senin Yaptıkların Doğru: Çocuklar kendi yaptıklarının
doğruluğunu ve toplumsal kabul görüp görmediğini yetişkinlerden aldıkları dönütler ile
sağlarlar. Bu nedenle yaptıkları ile ilgili sürekli yetişkinlere soru yöneltirler.
- Benim Yaptıklarım Yanlış - Senin Yaptıkların da Yanlış: Çocukların ilk yıllarındaki
yaşantılarında kırıcı davranışlar ile karşılaşmaları, yetişkin ego durumlarının gelişimini
durdurur. Onların gelecekle ilgili hayallerine ve umutlarına son verir. Bu durumda,
71
anne-babalarının ve diğer yetişkinlerin tutum ve davranışlarını reddederler. Böyle
çocuklara yardım etmek zordur.
- Benim Yaptıklarım Doğru – Senin Yaptıkların Yanlış: İlk yıllarında anne-babayı
benimseyen ve yaptıklarını onaylayan çocuk birinci yaşından sonra anne-baba
tarafından gösterilen küçümseyici, sert tavırlar sonucu, onların düşünce ve
davranışlarını reddeden ve yalnızca kendisini doğru kabul ettiği bir anlayış geliştirir. Bu
durum iki ve üçüncü yaşlarda ortaya çıkar ve değişmeye karşı direnç gösterir.
Kendilerine yardımcı olmaya çalışan herkesi, anne-babalarıyla özdeşleştirirler.
- Benim Yaptığım Doğru – Senin Yaptığın da Doğru: Diğer üç bakış açısı, çocuğun
duygusal temeline dayanırken, bu durum kendi yaptıklarını, anne-baba ve diğer
yetişkinlerin yaptıklarını ve düşündüklerini onaylamaya yöneliktir. Birey gerçekçidir ve
ve sorun çözme becerisi gösterir.
Modelde, öğretmen ve öğrencilerin, iletişimlerini çözümleyerek, birbirleriyle
olan ilişkilerini daha bilinçli bir şekilde denetleyebilecekleri vurgulanmaktadır. Fiziksel
müdahale ve izolasyona kesinlikle karşıdır. Öğretmenler, öğrencilerin rahatsız edici
davranışlarıyla başa çıkmaya çalışırken kullanacakları en uygun stratejiyi belirlemek
için, öğrencilerin ifadelerine dikkat etmeli ve onların iç dünyalarını anlamaya
çalışmalıdır. Çünkü sözel ve sözel olmayan ipuçlarının, çocukta hangi ego durumlarının
etkin olduğunu göstereceği ifade edilmektedir. Eğer öğretmenler üç ego durumunu
anlayabilecek birikime ve anlayışa sahiplerse, ilişkileri daha iyi çözümleyebilir ve
öğrencilerin davranışlarını geliştirmelerine yardımcı olabilirler. Aynı şekilde kendi
davranışlarını da kontrol ederek gerekli değişiklikleri yapabilirler. İnsanlararası ilişkileri
çözümleme modeline göre, istenmeyen öğrenci davranışlarına karşı öğretmenler,
çoğunlukla yetişkin ben durumunda kalırken, çocuk ve anne-baba ego durumlarını da
yapıcı bir şekilde kullanabilmeli ve öğrencilerde yetişkin benlik durumunu geliştirmeye
önem vermelidirler. Modelin, istenmeyen davranışlara karşı baş etme stratejileri ve
kullanımına yönelik önerileri şunlardır (Wolfgang, 1995; Edwards, 1993; Charles,
2002).
• Soru Sorma, Emredici ve Yol Gösterici İfadeler Kullanma: Öğretmenler,
çocuğun anne-baba, yetişkin ve çocuk ben durumlarından gönderdiği mesajları analiz
ederek, hangi ego durumunu pekiştireceklerini belirledikleri takdirde; sorular, emredici
ifadeler ya da emredici olmayan yol gösterici ifadeleri etkili bir şekilde kullanabilirler.
72
Mesajlar analiz edilmeden kullanıldıklarında, “ben doğruyum sen yanlışsın, sen
doğrusun ben yanlışım” mesajlarını vererek, öğrencilerin benlik imajlarını zedeleyebilir
ve onlara olumsuz tutumlarını sürdürme konusunda cesaret verebilir. Mesajlar, uygun
durumlarda kullanıldıkları takdirde sağlıklı ve doğal olurlar. Bu nedenle öğretmenler,
kendi iletişimlerini çözümleyerek, öğrencilerle ilişkilerini daha bilinçli denetlemelidir.
Öğrencilerin düşüncelerini açığa çıkarabilmek için, emredici olmayan ifadeleri
kullanılması önerilmektedir.
Örnek: “Vahide, ödevini yapmaya başlamalısın. Anlamadığın her hangi bir şey var
mı?” (yetişkin ego durumu/ soru ifadesi).
• Pekiştireçler: İnsanlararası ilişkiler analizi modeli, istendik davranışın ödül
sistemiyle pekiştirilmesinden doğrudan söz etmez. Modele göre, her insanın kabul
edilme gereksinimi vardır. Kabul edilmediğini düşünen öğrenciler, kendi
değerliliklerinin onaylanmasına çok fazla gereksinim duyduklarından tüm enerjilerini
bu çatışmaya harcarlar. Öğretmenler, istenmeyen davranışta bulunan öğrencinin kabul
edilme gereksinimi olduğunu hissettiği an, onun değerli olduğunu gösteren pekiştireç
vermeli, ilgi göstermelidir.
• Model Olma: Bu disiplin modelinde öğretmenlerin öğrencilerine insanlararası
ilişkileri analiz etmeyi öğretmeleri önerilmektedir. Böylece, öğretmen ve öğrenciler
aynı dili kullanacaklar ve her iki tarafın da davranışlarını analiz etmeleri ve düzeltmeleri
kolaylaşacaktır.
Öğrencilerin bilincinde hangi bilgi birikiminin daha fazla olduğunun iyi bir
inceleme ile açığa çıkarabilmesi, kendi kendini analiz etme ve düzeltme davranışlarını
arttırması, bireyler arası ilişkilerde engelleyici rollerden kaçınmaya yardım etmesi ve
öğrencilere kendilerinin ve diğerlerinin iletilerini anlama olanağı sağlaması, modelin
üstün yönleri olarak belirtilmektedir. Zayıf olarak nitelendirilen özellikleri ise şunlardır
(Edwards, 1993, 118):
- Aileden ve çocuktan kaynaklanan otomatik davranışların üstesinden gelmede ego
durumları yetersiz kalabilir.
- Öğrencileri diğerlerini psiko-analiz etmeye yüreklendirebilir.
73
- Aile, çocuk ve yetişkin ego durumları arasındaki ayrımları yapmak güç olabilir.
- Sözel değişimlerden daha fazlasını içeren disiplin problemleri için uygulanamaz
- Öğrenciler bu modelin işlemesi için gerekli olan dil, bilişsel beceri ve usa vurma
yeteneklerine sahip olmayabilir.
2.1.2.6. Ginott Modeli (H. Ginott)
Ginott (1973), en doğru disiplinin, kendi kendini disipline etme olduğuna
inanmaktadır. Bu nedenle modelinde, tüm öğretmenlerin öğrencilerine bu sorumluluğu
ve bilinci vermeleri gerektiğini vurgular (Charles, 2002). Modelin temelinde yatan ana
düşünce, öğrencilerin olumlu gelişme sağlayabilecek kapasiteye sahip oldukları ve
anlamlı öğrenmenin etkili bir iletişimle sağlanabileceğidir. Amaç, güvenilir, insancıl ve
verimli sınıf atmosferi oluşturmada öğretmenlere destek sağlamaktır. Öğretmenin etkili
ve verimli sınıf atmosferi kurabilmesi ile kastedilen şey, öğretmenin öğrencilerin
duygularının geçerliğini kabul etmesi ve öğrencinin kendi davranışlarının
sorumluluğunu almasında ona yardımcı olmasıdır. Hem öğretmenin, hem de
öğrencilerin çatışma çözüm stilleri ve becerilerinde, amaca zarar vermeyecek yeterlikte
olmalarına ve ne pahasına olursa olsun, güç ve saygı için gereksiz, kişisel mücadelelere
girmemelerinde onlara yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Model, öğretmenlerin sınıf
içinde öğrencilerine karşı ne tür ifadelerde ve davranışta bulunmaları ve bulunmamaları
gerektiğini içermektedir. Aşağıda Ginott modelinin özellikleri ve stratejileri
özetlenmeye çalışılmıştır (Weber, 1986; Charles, 2002; Edwards, 1993; Burden, 1995).
• Olumlu İletişim: İlişki, olumlu iletişime dayandırılmalı, suçlama ve utandırmadan
kaçınılmalıdır. Olumlu iletişim, öğretmenin sürekli çaba göstererek ulaşabileceği bir
şeydir. Öğrenciler ve onların her biri ile iletişime giren öğretmen arasında karşılıklı
sevginin, saygının, özen göstermenin ve duyguların ifade edilmesinin yerini başka
hiçbir şey alamaz. Sınıf içi olumlu iletişimde en önemli iki öğeden biri, öğretmenin
kendi öz disiplini, diğeri ise öğretmenin duygularını dile getirme stilidir. Bunlardan ilki
öğretmenin kişisel ve kişiler arası ilişkilerde olgunluğunu, ikincisi ise ilişkilerindeki
tarzını vurgular.
• Duruma Yönelik, Akla Uygun İletiler Göndermek: Öğretmenin en etkili gücü
söyledikleridir. Öğretmenlerin söylediklerinin büyük çoğunluğu öğrencileri mutsuz
74
kılmaktadır. Öğretmenler bunu önlemek için, alışılagelmiş ifade biçimlerini
değiştirmeli, öğrencilerin kendi algılarına, duygularına ve inançlarına sahip çıkmalarını
sağlayacak bir dil kullanmalıdırlar. Davranışın ortaya çıktığı duruma yönelik mesajlar
gönderme, bunu sağlamanın bir yoludur.
• Kızgınlığı Doğru İfade Etme: Kızgınlık, kırıcı olmayan bir biçimde ifade edilmeli,
kızgınlığa neden olan koşullar belirtilerek, “ben dili” mesajları gönderilmelidir. Öğrenci
ile değil, sorunla uğraşılmalıdır.
• Benzetme, Eleştirme ve Küçümsemeden Kaçınma: Öğretmenlerin, öğrenciyi bir
diğerine benzetme, eleştirme, küçümseme ve iğnelemeye yönelik ifadelerden ve
öğrencilerin kişisel problemlerini deşifre etmekten kaçınmaları vurgulanır. Bu tür ifade
ve yaklaşımlar, özgüveni ve öğrenmeyi olumsuz etkiler, öğrencilerde öç alma
duygularını geliştirir.
• Öğrenci Duygularını Kabullenme ve Onların kendi Duygularını Anlamalarına
Yardım Etme: Öğretmenler, çocuklardan olgun ve olayları bir yetişkin gibi
algılamalarını beklememelidir. Etkili iletişimin temelinde, insanın saygı duyulduğunu
ve anlaşıldığını hissetme ihtiyacı yatar. Öğretmenler, her şeyden önce sabırlı olmalı,
öğrencilerin duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmalı, kabullenmelidir. Öğrencilerin,
duygularının hangi konuda yaygınlaştığının farkına varmalarına, onları kararsızlıktan
kurtararak bir konuda karar verecek olası çözüm yollarını bulmalarına yardımcı olmak,
öğretmenin görevidir.
• Kısa ve Öz İfadeler Kullanma: Öğrencilerin yanlış davranışları karşısında
öğretmenlerin neden ve niçin soruları sormamaları gerektiği, çünkü bu soruların
öğrenciyi doğrudan suçladığını ifade edilir. Uzun uzun konuşmak yerine, kısa ve öz
mesajlar vermenin daha etkili olacağı vurgulanmaktadır.
• Öğrencilerde Özerkliği Cesaretlendirme, Bağımsızlık Duygusunu Geliştirme:
Öğretmenler sınıfta paylaşımı yükseltmek için öğrencilerini motive etmeli, öğrenci
özerkliğine inanarak bunu sınıfta uygulama yollarını bulmalıdırlar. Çocukların
yapabilecekleri şeyler bulmalı, onlara kendi kendilerine bağımsız çalışabilecekleri
75
fırsatlar yaratmalıdır. Öğrencilerin kendi başlarına yapabilecekleri işleri onlara
yaptırma, tek başına bir şeyler yapabilme yetisini geliştirir, bağımlılığı azaltır.
• Övgünün Zararlarını Önleme: Modelde, övgünün verilme biçiminin yapıcı ya da
yıkıcı olabileceği belirtilmektedir. Öğretmenlerin “çok iyi, büyük başarı” gibi
ifadelerinin değerlendirme içerdiğini, yapıcı olmadığını ve öğrenciyi dışsal
güdülenmeye bağımlı kıldığını belirtilerek, değerlendirme yapma yerine yardım
edilmesi vurgulanmaktadır.
• Model Olma: Öğretmenin, öğrencilere kazandırmak istediği sınıf davranışları için,
kendi iletişiminde kişisel kontrol sağlayarak model olması gerekir. Bunu yapabilmek
için, öğretmenin, öğrencilerini teşvik edecek şekilde kendi bakış açısını ve duygularını
anlaması, kabul etmesi ve ifade etmeyi öğrenmesi gerekmektedir.
• Ceza: Öğrenciyi sürekli uyarıp, cezalandırmak yerine, onun kendini disipline
etmesini sağlayacak sorumluluğun verilmesi gerekliliğine işaret edilir. Cezaların sınıfta
kullanılmaması, ayrı bir mekânda uygulanması ve eğitici olması, öğrenciyi rencide edici
cezalardan kaçınılması vurgulanan diğer noktalardır. İyi disiplinin, öğretmen ve öğrenci
arasındaki ilişkilerin bir ürünü olduğu belirtilerek, öğretmenlerin sabırlı olmalarını ve
kendi davranışlarını kontrol etmeleri önerilmektedir. Çünkü öğrenciler bazen, sadece
öğretmenleri tepki göstersin diye istenmeyen davranışlar gösterebilmektedirler.
Öğretmen ve öğrenciler arasındaki olumlu ilişkileri teşvik etmesi, öğrenci
özerkliğini ön plana çıkarması ve benlik algısına önem vermesi modelin üstün, disiplin
problemlerini çözmede belli bir yaklaşımının olmaması ve yapılacaklar-
yapılmayacaklar listesini içermesi sınırlı yönleri olarak nitelendirilmektedir (Edwards,
1993, 155).
2.1.2.7. Öğretmen Etkililiği Eğitimi Modeli (T. Gordon)
Gordon’ un öğretmen etkililiği eğitimi disiplin modeli, Rogers ve Maslow’ un
kuramlarına dayanmaktadır. Rogers, çocukların cezalandırma, zorlama, gözdağı verme
ile idare edileceğini kabul etmez. Maslow ile birlikte, çocukların kötüden iyiden önce
doğduğu ve çocukların büyüdüklerinde deneyimlerinin toplamı olacağına inanır.
76
Rogers, çocuklara sıcaklık gösterildiğinde, açık sözlü olunduğunda ve seçim
yapmalarına fırsat verildiğinde daha yaratıcı, görev ve sorumluluklarını bilen, öz
denetimli, dürüst bireyler olarak gelişeceklerine inanmaktadır (Jones, 1982; Charles,
2002). Önemli olan, çocukların sorun çözme ve karar verme becerileri konusunda
kendilerine güvenmelerini sağlamaktır. Model, bunu yapmak için, öğretmen ve öğrenci
arasında kurulması gereken özel ilişkiyi ve bunu sağlayacak olan iletişim becerilerini
ele almaktadır (Gordon, 1995; Charles, 2002).
Gordon’ un aşamalı olarak tanımladığı öğretmen etkililiği eğitimi, özel
becerilerin geliştirilmesine dayanmaktadır. Bu becerilerin geliştirilmesinde; öğrencinin
gereksinimlerine saygı duymak, sevecen eğitim, öğrenme özgürlüğü, insancıl eğitim,
iletişim kurma, sınıf içinde demokrasi, birlikte karar verme, sorun çözme, yüzleşme ve
bir işi sonuçlandırma gibi kavramların, sınıf içinde uygulanışının pratik yollarından
bahsedilmektedir. Gordon’ un öğretmen etkililiği eğitimini (TET) ve öğretmen
davranışlarını açıklayan disiplin modelinin adımları aşağıda açıklanmıştır (Gordon,
1995; Gordon, 1974; Charles, 2002).
• Bakma (Göz Kontağı): Modelin temelinde, öğretmen ve öğrenciler arasındaki
iletişimi güvenilir ve etkili kılmak için işe yarayacak iletişim becerileri yatmaktadır.
Gordon (1995)’ a göre, çocuk gerçek mesaj ve açığa vurulan duygular açısından çoğu
zaman anlaşılamamaktadır. Alışılmış öğretmen davranışlarında ilk adım, genellikle
öğretmenin yaramazlık yapan öğrenciye sadece bakmasıdır. Bu bakış “senin ne
yaptığını görüyorum” anlamındadır. Öğretmenler, problemine acil olarak çözüm
getiremeyen öğrencilere sadece bakmakla yetinmeyip, öğrenciyi problemini sözel
olarak anlatması için desteklemelidir. Çocuğun onu rahatsız eden durumu ya da
problemi açıklamasına zaman ve destek verilmeli, baş sallayarak ya da onu
destekleyecek jest ve mimiklerle anlatmaya devam etmesi sağlanmalıdır. Sessizlik ve
dinleme, öğrenciye gerçekten kabul edildiğini duyumsatan ve daha fazlasını paylaşmak
için cesaretlendiren çok güçlü bir sözsüz iletidir.
• Soru Sorma: Öğrenciler bazen daha fazla konuşmak, sorunun derinine inmek ve
hatta konuşmaya başlamak için bile yüreklendirmeye ihtiyaç duyarlar. Bu iletilere kapı
aralayıcılar denir. Öğretmenler, öğrencilerinin çok sinirli ve sorunlu görünüp
konuşmaya nasıl başlayacaklarını bilemedikleri durumlarda, konuşmaya çağrı tekniği de
77
denilen kapı aralayıcı iletiler göndererek ya da sorular sorarak iletişimi başlatabilirler.
Bu iletiler hiçbir şekilde değerlendirme içermez, öğrenciyi duygularını aktarma
konusunda cesaretlendirir, kabul edilme, anlaşılma ve sıcaklık duyguları uyandırır.
Örnek: Söylediklerin çok ilginç, bu konuda daha fazla konuşmak ister misin?
Örnek: Yüzünden çok üzgün olduğun anlaşılıyor, konuşmak ister misin? vb.
• Etkin Dinleme: Gordon (1974)’a göre, iletişim, bir kişinin ihtiyaçları olduğunda bir
başkasıyla konuşması ile başlar ve birbirimizi anlamamızı sağlar. Bazen mesajlar çok
acıktır, ancak bazen rahatsızlık veren durum olduğu gibi dile getirilemez ve kişi
mesajlarında özel kodlamalar kullanılır. Gordon (1974), bu özel kodlamalar nedeniyle
öğrencilerin, yanlış anlaşılıp, zor durumlar yaşayabildiklerini belirtmektedir.
Öğrencilerin öğretmenleri tarafından anlaşılmadıklarında utanç, hayal kırıklığı, nefret,
incinme, öfke, hüzün, haksızlık, mutsuzluk, endişe gibi duygular yaşadıklarını ifade
eden Gordon (1995), etkin dinleme ile öğretmen ve öğrenciler arasındaki iletişimin
gelişeceğine ve olumlu duygular yaşanacağına inanmaktadır. Öğretmenlerin görevi,
çocuktan duyduklarının gerisinde yatan duyguları da anlamaya çalışmaktır. Eğer
çocuktan gelen ifade, olduğu gibi kabul edilirse, çocuğun aslında ne anlatmak istediği,
anlatmak için cesaretlendirilmeye ihtiyaç duyduğu görülemez ve gerçek mesaj kaçırılır.
Öğretmenler, sözsüz mesajların yanı sıra etkin dinleme tekniklerini (kapı aralayıcılar,
sorular) kullanarak, geri iletileri anlamaya ve sorunu tanımlamaya çalışmalıdır.
• Sorun Kimin? Modelde bir diğer önemli konu, öğretmen-öğrenci ilişkilerinde
kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sorunların kime ait olduğudur. İlişkileri engelleyen,
sorunun kime ait olduğunun anlaşılamamasıdır. Öğretmenlerin kendilerini doğrudan
ilgilendiren ve ilgilendirmeyen sorunları birbirinden kesinlikle ayırması gerektiği
vurgulanır. Öğretmenler kendi sorunlarını öğrencilerin sorunlarından ayırabilmek için
kendilerine şu soruları sorabilirler:
- Bu davranış benim üzerimde gerçekten somut bir etki yaratıyor mu? Olumsuz
etkilendiğim için mi bu davranışı kabul edemiyorum? (Cevap evet ise, sorun
öğretmene aittir. )
- Öğrencinin, benim düşündüğüm şekilde hissetmesini istediğim için mi bu davranışı
kabul edemiyorum ( Cevap evet ise, sorun öğrenciye aittir. )
78
• Emir İfadeleri: Sorunun kime ait olduğu belirlendikten sonra öğretmenler
genellikle öğrencileri bu davranışlarını değiştirmeye zorlarlar. Gordon (1974)’ a göre,
öğretmenlerin uyarı, gözdağı, öğüt, yapılması gereken şeyle ilgili vurgu, eleştiri, yargı,
alay içeren iletileri, etiketlendirme ve kalıp yargıya sokma gibi tutumları, sorunlarını
çözmeye ve iletişimi başlatmaya çalışan öğrencileri engellemektedir. Öğrencilerin
uygun olmayan davranışlarına karşı emir ifadeleri yerine “ben iletileri” nin
kullanılmasını önermektedir. Ben iletileri; davranışı, somut etkisini ve sonucunda ortaya
çıkan duyguyu tanımlayan iletilerdir. Ben iletilerinin öğrenci davranışını değiştirmesi ve
öğrencilerle anlamlı ilişkiler kurulmasını sağlama olasılığı yüksektir. Örneğin, “ çek
ayaklarını” iletisi yerine “ayaklarını masanın üzerine koyduğun zaman, ayakkabın
masanın yüzeyine zarar verebilir, bu da beni endişelendiriyor çünkü ben okulun
eşyalarını korumakla sorumluyum” iletisi kullanılabilir.
• Otorite Kullanımı: Gordon (1995), öğretmen etkililiği eğitimi disiplin modelinde
iki tip otorite açıklamaktadır. Birinci tip otorite uzmanlığa dayalıdır ve öğretmen, bilgisi
deneyimi ve incelemeleri ile bu otoriteyi öğrencilerden kendiliğinden elde eder. Bu tip
otoriteyi kullanan öğretmenler, çocukların gözünde güvenilir ve beğenilirdir. İkinci tip
otorite ise güce dayalı bir otoritedir ve ödül ve ceza gücünden doğmaktadır. Gordon
(1995)’ a göre, ödül ve cezayı otoritenin bir etkisi olarak kullanan öğretmenler,
öğrencilerde; bu güce karşı isyan ve direnme, karşı koyma, yalan söyleme, duygularını
saklama ve sinsice davranma, başkalarını suçlama, hile yapma ve zorbalık gibi savunma
mekanizmaları geliştireceklerdir.
Modelde, ödül-ceza kullanımına dayalı yöntemlerin, sorumluluk duygusu ve
özdenetimin gelişmesini engellediği ve korkuya bağlı boyun eğmeyi doğuracağı
belirtilerek, öğretmenlerin sınıfta nasıl bir otorite kullandıklarını gözden geçirmelerini
vurgulanmaktadır. Öğretmen güç kullanarak (ceza) öğrencinin kaybettiği bir savaş
başlattığında, öğrenci kaybetme pahasına kendi bildiğini yapmak için güç kullanmaya
(istenmeyen davranışlar gösterme) devam edecektir. Gordon (1995), ne öğrencinin, ne
de öğretmenin güç kullanmayacağı, her iki taraf için de kabul edilebilecek ve her birinin
kazanacağı çözümler üretmeye yönelik olan problem çözme yöntemini önermektedir.
• Problem Çözme: Altı aşamadan oluşan bir süreçtir.
79
- Sorunu Tanımlama: En önemli basamaktır. Öğretmen etkin dinleme ve ben iletileri
kullanarak, öğrencilerin sorunlara odaklaşmalarına ve sorunu tanımalarına yardım
etmelidir. Bu aşamada öğretmen bir çözüm bulma ya da değerlendirme yapma yoluna
gitmez. Gereksinimlerinin farkına varma ve bunu dile getirme konusunda öğrencilere
yardımcı olmaya çalışır.
- Olası Çözümler Üretme: Amaç, beyin fırtınası ile üretilen çözümler üzerinde
değerlendirme yapmadan, öğrencilerin sorunla ilgili farklı çözüm önerileri
üretebilmelerini sağlamaktır. Bu aşamada öğretmenin yapması gereken, öğrenci
katılımını yüreklendirme ve rehberlik yapmaktır.
- Çözümleri Değerlendirme: Dile getirilen duygu ve düşüncelerin doğru biçimde
anlaşıldığından emin olmak için etkin dinleme kullanılmalı, çözümde uzlaşana dek
herkesin görüşü alınmalıdır.
- Karar Verme: Herkesin beğendiği, benimsediği çözümü bulmak önemlidir. Ortak
karar alma yönünde çalışma ve öğrencilerden, her çözümün seçildiğinde nasıl
işleyeceğini akıllarından geçirmelerini isteme, önerilen çözüm yollarının karar
verilmeden önce test edilmesini sağlar.
- Kararın Nasıl Uygulanacağını Belirleme: Karar alınırken kimin, neyi, ne zaman
yapacağı açık olmak zorundadır. Bu nedenle standartlar belirlenerek not edilmelidir.
- Çözümün Başarısını Değerlendirme: Bu basamağın ana düşüncesi, çözümlerin
etkili olup olmadığını denetlemektir.
• Sınıf Çevresini Yönlendirme: Sınıf ortamının sistematik ve yaratıcı bir şekilde
değiştirilmesi, öğrenme ortamı ve aktivitelerinin zenginleştirilmesidir.
• Model Olma: Çocukların davranışlarını, değerlerini değiştirmek isteyen
öğretmenler, bu değerlere davranışları ile model olmalıdırlar. Davranışlarla oluşturulan
model, öğrenciler üzerinde söylenenlerden daha etkilidir.
• Fiziksel Müdahale (İzolasyon): Model, öğrenciyi sınıftan atma, bir davranışı
sınıfta yasaklama ya da öğrenciyi bir davranışa zorlama gibi öğretmenler tarafından
kullanılan fiziksel müdahaleleri sınıfta düzeni sağlayan davranışlar olarak görmemekte,
bu müdahaleleri kabul edilemez ve önerilemez olarak nitelendirmektedir. Öğrencilerin
kendilerini ya da diğerlerini fiziksel olarak tehlikeye sokabilecekleri durumlar dışında
böyle güçlü yasak ve müdahalelerin kullanımını reddeder. Öğretmen ve öğrenci
80
arasında iyi ilişkiler geliştirmesi, öğrencilerin kişisel ve duygusal sorunlarını ele alması,
öğrencilere, kendilerinin, diğerlerinin ve öğretmenlerinin duygu ve gereksinimlerini
tanıma ve anlama konusunda yardım etmesi, modelin üstün yönleri olarak
nitelendirilmektedir. Öğretmenlerin kendisi ve öğrenciler arasındaki farklı değerleri
kabul etmede zorluk yaşabilecekleri ve etkin dinlemeden kontrol rolüne geçmeleri ise
modelin zayıf yönleri olarak açıklanmaktadır (Celep, 2002, 240).
2.1.2.8. Dobson Modeli (J. Dobson)
Dobson (1995), uygun davranış bulma ve problemleri çözme konusunda
çocukların kendi kapasitelerinin yeterli olmadığını düşünmektedir. Bu nedenle
yetişkinlerin, çocuklar için açık davranışsal sınırlar belirleyip öğretmeleri gerektiğini ve
bu kurallara uyulmadığı takdirde çocukları cezalandırmalarını vurgulamaktadır. Modele
göre, kontrollü fiziksel ceza, yetişkinler tarafından nasıl kullanıldığına bağlı olarak
çocuğu koruyacaktır. Dobson (1995), fiziksel cezanın 8–9 yaşlarına kadar olan
çocuklarda kullanılması, daha büyük çocuklarda ise asla kullanılmaması gibi bir ayrıma
gitmiştir. Modelinin uygulama stratejileri şunlardır (Dobson, 1995):
• Kuralları Belirleme: Dobson, öğretmenlerin eğitim yılının başında, öğrencilerden
ne beklediğini açık bir şekilde belirlemesi, özellikle ilk haftalarda her gün tekrarlatarak
öğrencilere öğretmesi gerektiğini vurgular. Modelin disiplinde başlangıç olarak
nitelendirdiği strateji budur. Öğretmen kuralları belirlerken ciddi ve katı olmalı ve
uyulmadığı takdirde neler olacağını açıklamalıdır. Kurallar değiştirilemez ve
tartışılamaz.
• Model Olma: Dobson, öğretmenlerin davranış tarzlarının öğrenci üzerinde büyük
bir etkiye sahip olduğunu belirterek, sistemli ve ciddi öğretmenlerin ne söylerlerse onu
ima edecek şekilde davranmalarını vurgulamaktadır. Ona göre, öğretmenlerin
öğrencileriyle daha informal ilişkiler içinde oldukları zamanlar vardır ancak sıra
öğretmeye ve öğrenmeye geldiğinde, öğretmenler katılaşmalıdırlar. Etrafına zarar veren,
olumsuz etkileyen bir çocuğun, kontrol edilemeyen şiddetin kabul edilemez bir davranış
olduğunu öğrenmesi gerekir. Dobson’ a göre, çocuklar üzerinde fiziksel cezayı kullanan
öğretmen zorbalık modeli olmaz, aksine çocuğa, eğer birine zarar verirse ya da kötü
davranırsa canının yanmasını bekleyebileceğini gösterir. Öğretmen aynı zamanda
81
tecrübe ve bilgi açısından modeldir. Bu nedenle belirlediği davranış sınırları ihlal
edildiğinde yapılması gerekeni yapmalı ve davranışın sınırlarını koruma konusunda
model olmalıdır.
• Ödül ve Ceza: Modelde ceza, yaramazlık yapmanın bir sonucu olarak
gösterilmektedir. Öğretmenlerin cezayı, sadece çocuğu yaramazlık yapmaktan
vazgeçirmek için kullanması gerektiğini belirten Dobson, fiziksel cezayı en son çare
olarak düşünenlerin aksine, kuralları bildiği halde ihlal ederek öğretmene meydan
okuyan çocuk için, ilk çare olduğunu savunmaktadır. Modelde, öğretmenlerin
öğrencilerin meydan okumasına asla izin vermemesi vurgulanır. Dobson’ a göre, karşı
koyan, meydan okuyan bir çocuk üzerinde geçici bir acı yaratmak mantıksal bir
sonuçtur. Modelin ceza kapsamında ele aldığı bazı uygulamalar şunlardır:
- Öğrenciyi sevdiği bir şeyden mahrum bırakma (teneffüs, eğlenceli kitaplar, film
izleme, vb.)
- Yüksek sesle, açık ve otoriter bir şekilde çocuğu uyarma, gözdağı verme,
- Çocuğu diğerlerinin de görebileceği dar, kısıtlı bir alanda kalmaya mecbur ederek
ayırma,
- Öğrenciye istemediği bir şeyi defalarca yaptırma (Örneğin 100 kez “bir daha
yapmayacağım” diye yazdırma)
- Fiziksel ceza (elle poposuna vurma, sarsma, vb.)
Dobson, bu tür cezaları, işlemin sadece başlangıcı olarak görür. Bunlar,
öğrencinin uygun olmayan davranışını durdurmak için daha çok olumlu koşullama
yöntemleriyle kullanılmalıdır.
• İzolasyon (Soyutlama): Model, sürekli olarak rahatsızlık veren çocuğun, kaçırdığı
aktiviteleri görebileceği, ayrı bir bölümde bir süre bekletilmesine taraftardır. Çocuk her
yaramazlık yaptığında, bu alanda kalma süresinin arttırılması önerilmektedir. Diğer
modellerin tersine, Dobson’ un disiplin modelinde, çocuk diğerleri arasına ne zaman
döneceğine kendisi karar veremez. Zamanı öğretmen düzenler ve çocuğun hazır
olduğuna inandığı zaman onu sınıfa alır.
82
• Fiziksel Müdahale: Dobson, fiziksel müdahaleyi sadece bir çocuğu diğerlerinden
ayırma ya da çocuğun kendinin ya da başkalarının canını yakmasını engelleme
anlamında değil, fiziksel acıya neden olarak “öğrenciye ders verme” anlamında da
savunmaktadır. Çocuğun, kuralları küçük yaşlarda fiziksel ceza alarak öğrendiğinde,
ileride fiziksel ceza kullanımına gerek kalmayacak şekilde uygun davranacağına
inanmaktadır. Dobson’ a göre, fiziksel ceza gerektiren durumlardan bazıları şunlardır:
- Çocuğun, “yapmaması” söylendikten sonra öğretmenine sertçe karşılık vermesi
- Çocuğun, “yapmaması” söylendikten sonra yapmaya devam etmesi
- Çocuğun kendisinin doğru, öğretmenini yanlış olduğunu söyleyerek, öğretmeniyle
alay etmesi,
- Çocuğun bilerek öğretmenine yalan söylemesi,
Dobson (1995), fiziksel ceza kullanımından sonra çocuğun kendini kötü
hissedeceğini, ağlayacağını belirterek, öğretmenin, kız ya da erkek olsun çocuğa şefkat
göstermesi ve gelecekte böyle bir durumdan nasıl kaçınacağını ona anlatması
gerektiğine dikkat çekerek, darılan, küsen çocuğa şefkat ve ılımlılık gösterme
konusunda çok ciddidir. Öğretmenlerin müdahaleden sonra asla sinirli, soğuk ve
yaklaşılamaz kalmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Fiziksel cezanın etkililiğini
savunması, modelin en çok eleştiri alan yönüdür. Fiziksel cezanın, çocuğun
diğerlerinden nefret etmesine, kendisinin diğerlerine karşı şiddet kullanmasına haklı
gerekçe oluşturmasına neden olarak, çocuğun problemine yeni problemler ilave edeceği
vurgulanmaktadır (Celep, 1999).
2.2. İlgili Araştırmalar
Öğrencilerin istenmeyen davranışları ve bu davranışlarla baş etme
stratejilerine ilişkin öğretmen, öğrenci ve ailelerin görüşleri ile doğrudan ya da dolaylı
olarak ilgili bulunan araştırmaların özetlenmesinde kronolojik sıra izlenmiş olup, önce
ülkemizde yapılan araştırmalara daha sonra yurtdışında yapılan çalışmalara yer
verilmiştir.
83
2.2.1. Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar
Ersoy (1989) tarafından yapılan araştırmada, iki farklı sosyo-ekonomik
düzeydeki anne-babaların, çocuklarında beğendikleri ve beğenmedikleri davranışlar ile
bu davranışlar karşısında hangi disiplin tekniklerini kullandıkları, çocuklara sorularak
öğrenilmeye çalışılmıştır. Araştırma, İzmir’ de, alt ve üst sosyo-ekonomik düzeyden
tesadüfî örnekleme yolu ile seçilen iki ilköğretim okulundan 12–13 yaş grubundaki 61
kız ve 54 erkek öğrenci üzerinde yapılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında açık
uçlu sorulardan oluşan bir anket kullanılmıştır.
Çocukların algılamalarına göre anne-babaların onlarda çoğunlukla beğendiği
davranışlar; ders çalışma, okul başarısı, söz dinleme, saygılı olma ve yardım etmedir.
Yardım etme davranışı özellikle annelerin kızlarından beklediği, okul başarısı ise daha
çok üst sosyo-ekonomik düzeydeki anne-babaların erkek çocuklarından beklediği
davranışlar olarak bulunmuştur. Tüm anne babaların çocukların beğenilen
davranışlarına karşı tepkileri incelendiğinde sırasıyla; sevgi gösterme, sözel ödül, maddi
ödül, sevinme, mutlu olma davranışları ilk sıralarda yer almıştır. Annelerin sevgi
gösterisi babaların ise maddi ödüllendirmeyi daha sık kullandığı görülmüştür.
Çocuklarda beğenilmeyen davranışlara karşı anne-babaların ilk tepkilerinin sözel ceza
olduğu bulunmuştur. Çocukların çok azı, ilk tepkinin fiziksel ceza ve haklardan yoksun
bırakılma olduğunu belirtmişlerdir. Hoşlanılmayan davranış devam ettiğinde annelerin
cinsiyet ayrımı yapmaksızın ikinci olarak fiziksel cezayı seçtiği, babaların ise kız
çocuklarına karşı açıklama, erkek çocuklarına karşı sıklıkla fiziksel cezayı ikinci sırada
tercih ettikleri görülmüştür: Alt sosyo-ekonomik düzeydeki aileler fiziksel cezayı daha
sık kullanmaktadırlar. Araştırmaya katılan çocuklar, genellikle haksız yere
cezalandırıldıklarını ve anne-babalarını dışında ağabey, abla, büyükanne ve büyükbaba
gibi büyüklerinin de kendilerini denetlediklerini ifade etmişlerdir.
Gözütok, 1992 yılında yaptığı araştırma ile öğretmenlerin sınıf içi disiplini
sağlamak amacıyla hangi davranışları sergilediklerini ve bu davranışların cinsiyet ve
kıdem değişkenleri açısından değişip değişmediğini saptamaya çalışmıştır. Araştırmanın
verileri, Ankara’da bulunan MEB’ na bağlı liselerde çalışan 97 öğretmenin sınıf içi
davranışlarının gözlenmesi sonucu elde edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre,
öğretmenlerin %25.0’ i konusuna ve sınıfına hâkim olabildiği için ayrıca disiplini
84
sağlama davranışları gösterme ihtiyacı duymadıklarını ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin
%10.0’ u ise konuya ve sınıfa hâkimiyetin yanı sıra zaman zaman espriler yaparak,
öğrenciler arasında dolaşarak ve sevgisini belli ederek disiplin sağladıklarını
belirtmişlerdir. İkaz edici davranışlarla disiplin sağladığını ifade eden öğretmenlerin
oranı ise, %27.0 dir. İkaz etme davranışları; masaya kalem, anahtarlık ya da eliyle
vurarak öğrencilerin susmalarını bekleme (%14.0), masaya vurup öğrencilere sert sert
bakarak susmalarını bekleme (%5.0) ve “ sus kızım ya da sus oğlum” ikazında bulunma
(%8.0) şeklinde olmaktadır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin %30,0’ unun olumsuz
olarak nitelendirilen bazı davranışlarla sınıfta disiplini sağladığı bulunmuştur. Olumsuz
davranışların dağılımı şöyledir: Tokat atma (%5.0), kulak ya da saç çekme (%3.0),
“konuşma kız ya da konuşma lan” diye ikaz etme (%3.0), “hayvan, geri zekalı, manyak,
aptal” ifadeleriyle hakaret etme (%3.0) notla tehdit etme, sözlüye kaldırma,
“bütünlemede görürsünüz” diye tehdit etme (%11.0), dersi dinlemeyenleri müdüre
götürme tehdidinde bulunma (%3.0), konuşan öğrenciye tebeşir fırlatma ve sınıfa
tebeşir satın alma cezası verme (%2.0).
Gözütok (1993) bir diğer çalışmasında, okullarda disiplin sağlama
yöntemlerinden biri olarak kullanılan fiziksel cezaya (dayak) ilişkin öğretmenlerin ve
öğretmen adaylarının tutumları ve okullarda bedensel ceza uygulamaları belirlenmeye
çalışılmıştır. Yüz öğretmen adayı ve ilkokul birinci sınıflar hariç diğer sınıflardan
belirlenen toplam 596 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada veri toplama aracı olarak
“Öğretmen Kişisel Bilgi Formu”, “Tutum Ölçeği” ve “Anket” kullanılmıştır.
Araştırmadan elde edilen önemli bulgular şöyledir. Öğretmenlerin dayağa karşı “orta”
düzeyde bir tutuma sahip oldukları ve öğretmenlerin haftada bir kez fiziksel cezaya
başvurdukları bulunmuştur. En çok kullanılan fiziksel cezalandırma biçimlerini
öğrenciler, “tokat atma”, “kulak çekme”, ”saç çekme”, “tebeşir-silgi fırlatma”, “sopayla
vurma” olarak sıralamışlardır. Genç öğretmenlerin, alt ve orta sosyo-ekonomik
düzeyden gelen öğretmenlerin, erkek öğretmenlerin, evli öğretmenlerin ve çocuk sahibi
öğretmenlerin dayağa karşı tutumlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlar,
dayağın her kademe ve sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda ciddi boyutlarda varlığını
sürdürdüğünü göstermektedir.
Babaroğlu (1995) araştırmasında, çocukların hoşlanılan ve hoşlanılmayan
davranışlarına karşı, anne-babaların uyguladığı disiplin tekniklerini çocukların
85
görüşlerini alarak araştırmıştır. Ankara’ da 3 farklı sosyo-ekonomik düzeydeki 6
ortaokulun birinci sınıflarına devam eden 241 kız ve 280 erkek olmak üzere toplam 521
öğrenci araştırma kapsamında yer almış, veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından
geliştirilen anket kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, ailelerin hoşlandıkları bir
davranış yapıldığında çocuğa davranma şekliyle çocuğun cinsiyeti arasında önemli bir
ilişkinin olmadığı, çocukların ailelerinden övgü ve takdir aldıkları sonucu elde
edilmiştir. Öğrencilerin çoğu, ailelerinin onları daha çok seveceklerini söyleyerek teşvik
ettiklerini belirtmişlerdir. Ailelerin teşvik etme ve ceza verme davranışları ile cinsiyet
arasında da anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır. Hem anne, hem de babanın çocuklara
öğüt vererek, yaptıkları davranışların yanlış olduğunu söyleyerek onları ikaz ettikleri
sonucu elde edilmiştir. Kız çocuklarının sorunlarını anneleri ile paylaşırken, erkek
çocukların hem anneleri, hem de babaları ile paylaştıkları görülmüştür.
Öğrenciler, aileleri tarafından cezalandırıldıklarında çoğunlukla aynı davranışı
bir daha yapmayacaklarını ifade ettiklerini, ağladıklarını, küstüklerini, karşı koyma
davranışını ise çok az gösterdiklerini belirtmişlerdir. Anne-babaların ceza verme
davranışları incelendiğinde hem annenin, hem de babanın öğüt verme davranışını tercih
ettikleri saptanmıştır. İstenilen bir davranış yapıldığında çocuğu övme ve takdir etme
davranışının, çocuk sayısının 2–3 olduğu ailelerde daha sık başvurulan bir yöntem
olduğu, teşvikin genellikle manevi yönden yüreklendirme şeklinde yapıldığı elde dilen
diğer sonuçlar arasındadır. Ceza verme davranışı, ceza şekilleri, ailenin hoşlanılan bir
davranış yapıldığında davranma şekli, teşvik etme davranışları ile çocuğun doğum sırası
arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır.
Ergün ve Duman (1998) ise, istenmeyen davranışlar ve öğretmenlerin bu
davranışlarla baş etme stratejilerini, lise ve üniversite öğrencilerinin görüşlerini alarak
incelemiştir. Ankara, Afyon ve Uşak’ da ki toplam 513 lise (%76.4) ve üniversite
öğrencileri (%23.6) üzerinde yapılan araştırmada; öğretmenin sınıfta en sık karşılaştığı
istenmeyen davranışlar; dersin başlangıcında geç kalma, dersin işlenişi sırasında sınıfta
çeşitli gürültü meydana gelmesi, ilgisizlik, sataşma, dışarı çıkma, dersi dinlememe,
kopya çekme, kılık-kıyafet kurallarına uygun giyinmeme ve ödev yapmama olarak
belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen önemli sonuçlar şöyledir:
86
Öğretmen sınıfa girdiğinde “öğrencilerin ayakta ve gürültü yaptığı
“durumlarda öğretmenin aktif müdahalesi öğrencilerin %80’i tarafından uygun
görülmüştür. Alışkanlık haline gelmeyen “geç gelme durumlarında” öğrencinin
cinsiyetine, çalışkanlığına, dersin niteliğine bakılmaksızın öğretmenin yumuşak
davranması öğrencilerin genel arzusu olarak bulunmuştur. Dersin işlenişi sırasında
kendi aralarında konuşan, diğer öğrencilerin dikkatini dağıtan, dersle ilgilenmeyen
uyuyan ya da başka işlerle meşgul olan öğrencilere önce uyarı yapılması devam edildiği
takdirde dışarı çıkarılması görüşünde öğrenciler hemfikir bulunmuşlardır. Ders
işlenirken dışarı çıkmak isteyen öğrencilere neden sorularak ya da sessiz bir işaretle
dışarı çıkma izni verilmesi, kılık-kıyafet yönünden kurallara uymayan öğrencilere ise
sadece sözlü uyarıda bulunulması öğrencilerin çoğunluğunun tercihi olarak tespit
edilmiştir. Sınavda kopya çekenlere karşı, öğrencinin disiplin kuruluna verilmesi fikri
ortaya çıkmıştır. Ödevlerini yapmama ya da eksik yapma durumlarında ise genel olarak
öğrencilerin tercih ettiği davranış, “ileride dikkate alınmak üzere (–) not verme
davranışıdır.
Öğrencilerin lisede ya da üniversitede okuyor olması sınıf içi disiplin olayları
konusunda farklı düşünmelerine neden olmuş, birçok maddede üniversite
öğrencilerinin, öğretmenin daha hoşgörülü olmasından yana oldukları bulunmuştur. Kız
öğrenciler erkek öğrencilere oranla öğretmenin daha hoşgörülü ve anlayışlı olmasını
istemişler, fen ve matematik öğrencileri sosyal alanda okuyan öğrencilere oranla
öğretmeden daha katı davranışlar beklediklerini ifade etmişlerdir.
Aksu (1999)’ nun, Trabzon ili ve ilçelerindeki ilköğretim okullarının 4 ve 5.
sınıflarında görev yapan toplam 109 kadın ve 196 erkek olmak üzere 305 öğretmen ile
yaptığı araştırmasında, sınıf öğretmenlerinin, sınıf içinde öğrencilerin istenmeyen
davranışlarına karşı “en sık” kullandıkları yöntemlerin; göz teması kurma, görüşmeye
çağırma, dokunma (aktif olumlu), sesle uyarma, soru sorma, sessizce uyarma (aktif
olumsuz) olarak bulunmuştur. Görmezden gelme, farkına varmama, yanına yaklaşma
yöntemleri “nadiren”, ceza unsuru içeren azarlama, dayak atma, sınıftan dışarı atma,
tahtada ayakta bekletme gibi yöntemleri ise “çok az” kullanılan yöntemler olarak
belirtilmiştir.
Baloğlu (1999), araştırmasında Türkiye’ de ilköğretimin birinci aşamasında
görev yapan sınıf öğretmenlerinin davranış yönetimi yeterlik düzeylerini, aynı
87
kurumlarda denetim görevi yapan ilköğretim müfettişlerinin görüşlerini alarak
belirlemeye çalışmıştır. Araştırma örneklemini, tesadüfî örneklem alma yöntemiyle
belirlenmiş 14 ilde görevli bulunan 417 ilköğretim müfettişi oluşturmaktadır. Veriler,
araştırmacı tarafından geliştirilen anket uygulanarak elde edilmiştir. Yapılan analizler
sonucunda, öğretmenlerin sınıf yönetiminde davranış yönetimi becerisi açısından “orta
düzeyde” yeterli değerlendirildikleri görülmüştür: Müfettişler öğretmenleri; sınıf
kurallarını tarafsız uygulamada “çok iyi”, öğrencilerde grup ruhu oluşturma
yeterlilikleri açısından ise düşük düzeyde değerlendirmişlerdir.
Türnüklü (1999), ilköğretim birinci kademede çalışan öğretmenlerin,
öğrencilerin istenmeyen davranışları ile baş etmek için kullandıkları stratejiler ve sınıf
düzeni organizasyonunun, İngiltere ve Türkiye’ deki ilkokullara dayalı olarak
karşılaştırılmasını amaçlayan bir araştırma yapmıştır. Nicel veri toplamak amacıyla
yapılandırılmış sınıf gözlem formu, nitel veri toplamak amacıyla yarı yapılandırılmış
görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar şöyledir:
İstenmeyen davranışlar her iki ülkede genellikle benzer özellikler gösterirken,
öğretim biçimleri kısmen farklılık göstermektedir. Türkiye’ de geleneksel yöntem, yani
öğrencilerin sıralarda oturduğu ve öğretmenin genelde tüm sınıfa dersi tahtaya yazıp,
çizerek anlatması şeklinde olmaktadır. Buna karşın İngiltere’ de öğrenciler hemen
hemen her sınıfta gruplar halinde oturmakta, dersin küçük bir kısmında öğretmen
konunun genel hatlarını çizdikten sonra öğrencilere etkinlikler dağıtarak, onların
öğrendikleri konu üzerine uygulama yapmaları şeklinde meydana gelmektedir. Buna
karşın her iki ülkede temel problem davranışlar; gürültü ve öğrencilerin izin almadan
konuşmalarıdır. Bu durum bazı öğretmenler tarafından derse katılım olarak
tanımlanırken, bazı öğretmenler istenmeyen davranış olarak nitelendirmişlerdir. Bir
diğer olumsuz davranış ise, izin almadan sıralar arasında dolaşmaktır. Bu davranışta
herhangi bir kültürel farklılık görülmemekte, tüm olumsuz davranışların %70.0’ inden
fazlası bu iki davranış üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Öğretmenlerin öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışları ile baş etmede
kullandıkları yöntemler arasında yüksek benzerlik bulunmuştur. Temel farklılıklar
önleme davranışları çerçevesinde olmuştur. İngiltere’ de tüm öğretmenlerin ders yılı
başında sınıf kurallarını ve prosedürlerine yönelik öğrencilerle görüşmeler yapması ve
her hafta yapılan okul toplantılarında, okul müdürünün o hafta uyulması gereken
kurallarla ilgili beklentilerini açıklaması, öğretmenlerin sınıfta bu kurallar üzerinde
88
özenle durması, her iki ülke öğretmenlerinin davranışları arasındaki farklardan biridir.
Öğretmen davranışlarındaki farklardan bir diğeri, öğretmenlerin sözel ya da sözel
olmayan davranışlara yönelmesidir. Sözel tepkiler tüm sınıfın dikkatini çektiği için
diğer öğrencilerin konsantrasyonunu da olumsuz etkilemektedir.
Her iki ülkede de deneyimli öğretmenlerin sadece istenmeyen davranışı
gösteren öğrenciyle iletişim kurmalarına rağmen, deneyimsiz öğretmenlerin herkesin
duyabileceği şekilde sözel tepkiler verdikleri bulunmuştur. Sınıf organizasyonundaki
temel farklılık, öğrencilerin sınıftaki oturma düzenleri ile ilgilidir. Türkiye’ de
öğrenciler genellikle sıralı biçimde oturma düzenine sahipken, İngiltere’ de öğrencilerin
hemen hemen tamamı grup şeklinde oturmaktadır. Öğrencilerin sıralarda oturduğu
oturma düzeninde, özellikle sınıfın farklı mekânlarında (pencere kenarı, duvar kenarı,
sınıfın önünde-arkasında ya da ortada) oturan öğrencilerde kendini algılama ve
istenmeyen davranışların miktarında farklılıklar olduğu görüşmeler sonucunda ortaya
çıkmıştır.
Dağdelen (1999) tarafından yapılan araştırmada ise, ilköğretim öğrencilerinin
sınıf içi olumsuz davranışları, öğretmen ve öğrenci görüşleri alınarak karşılaştırmalı
olarak incelenmiştir. Ankara ilinde, her birinde 2’ şer 3 ve 4. sınıf bulunan 25 ilköğretim
okulundan, 50 öğretmen ve 100 öğrenci 4. sınıftan, 50 öğretmen ve 100 öğrenci 5.
sınıftan olmak üzere 100 öğretmen ve 200 öğrenci araştırmanın örneklemini
oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak anketin kullanıldığı araştırma sonucunda;
çalışma grubuna giren öğretmen ve öğrencilerin, öğrencilerin sınıf içinde
öğretmenlerine, arkadaşlarına yönelik ve kendileri ile ilgili olumsuz davranışları çok
düşük düzeyde gösterdikleri kanısında oldukları bulunmuştur. Ancak öğretmenler, genel
olarak öğrencilere göre olumsuz davranışların daha yüksek düzeyde gösterildiğini
belirtmişlerdir.
İngiltere ve Türkiye’deki ilköğretim okullarında öğretmenlerin karşılaştıkları
istenmeyen davranışlar ve öğretmenlerin bu davranışlarla baş etmede kullandıkları
yöntemleri karşılaştıran bir diğer çalışma Atıcı (1999) tarafından yapılmıştır.
Araştırmada, öğretmenlerin yetkinlik beklentilerinin düşük ya da yüksek olmasının,
sınıf disiplini sağlamada farklılık yaratıp yaratmadığı araştırılmıştır. Araştırma
verilerinin toplanması iki aşamadan oluşan araştırma deseni ile yapılmıştır. İlk aşamada,
Leicester’ de 51, Adana’ da 73 ilköğretim birinci aşama öğretmeni davranış yönetim
89
anketini cevaplamışlar ve yetkinlik beklentisi ölçeğinden aldıkları puanlara göre her
ülke grubundan 3 yüksek beklentili ve 3 düşük beklentili olmak üzere toplam 12
öğretmen araştırmanın ikinci aşamasına katılmaları için seçilmişlerdir. İkinci aşamada,
seçilen öğretmenler sınıflarında üç defa ve değişik zamanlarda her biri 1 saat olmak
üzere sistematik gözlem formu kullanılarak gözlenmişlerdir. Gözlem çalışması bittikten
sonra aynı öğretmenlerle yarı yapılandırılmış formda, öğretmenlerin sınıf yönetimi
konusundaki uygulama, görüş ve yetkinlik beklentilerinin rolünü anlamayı hedefleyen
14 soru kullanılarak görüşme yapılmıştır.
Araştırma sonucunda; İngiltere ve Türkiye’ de sıra almadan konuşma (%36.0-
%46.4), derse ya da ders sırasında yürütülen etkinliklere karşı ilgisizlik (%20.1- %19.4),
arkadaşlarını rahatsız etme (%8.4- %7.9) davranışları her iki grup için en sık görülen
istenmeyen öğrenci davranışları olarak belirlenmiştir. Aile değişkeni hemen hemen tüm
istenmeyen davranışların nedeni olarak gösterilmiştir. Aileye dayalı değişkenleri,
İngiltere’ deki öğretmenler; evlilik problemleri, okul ve ev arasındaki disiplinde
tutarsızlık, Türkiye’ deki öğretmenler ise; yetersiz ilgi, destek ve rehberlik, ekonomik
yoksunluğa bağlı sorunlar (materyal yoksunluğu, çocukların çalışmak zorunda kalması)
ve evlilik problemleri olarak sıralamışlardır. Sistematik ve yapılandırılmış bir davranış
yönetimi programına ya da disiplin yöntemine sahip olmak, İngiltere’deki
öğretmenlerin en belirgin özelliği olarak ortaya çıkmıştır. Olumsuz davranışla
karşılaşıldığında uyarma, olumlu davranışı ödüllendirme, öğrencilerin yerlerini
değiştirme, soru sorma, dokunma, bakma, olumlu-olumsuz pekiştireç verme
kullandıkları yöntemler arasındadır. Türkiye’ deki öğretmenlerin öğrencilerin
istenmeyen davranışları ile baş etme yollarını deneme-yanılma yoluyla kendi
kendilerine öğrendikleri, belirli bir disiplin yaklaşımını kullanmak üzere herhangi bir
eğitimden geçmedikleri araştırmanın sonuçlarındandır.
Uyarma, görev verme, kuralları tekrarlama, olumlu-olumsuz pekiştireç
kullanma, mizah, derse ilgisini çekme ve güdülemeye çalışma görüşmeye katılan
öğretmenlerin belirttiği yöntemler arasındadır. Gözlem sonuçları da öğretmenlerin, ne
yapacağını açıklama ve yönlendirme (%19.9), sessel işaretlerin kullanılması (11.4),
bakma (%9.4), kuralların tekrarlanması (%9.2), bağırma (%7.4,) sözel olarak
ödüllendirme, cesaretlendirme (%6.0) ve uyarma (%6.0), stratejilerini kullandıkları
görülmüştür.
90
Öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışlarıyla ilgili bir diğer araştırma,
Sadık (2000) tarafından ilköğretim birinci aşama (1–5. sınıf) sınıf öğretmenlerinin
sınıfta gözlemledikleri istenmeyen davranışları belirlemek amacıyla yapılmıştır. Adana
ili merkez ilçelerinde, tesadüfî küme örnekleme yöntemi ile seçilen 19 ilköğretim
okulunda görev yapan 321 sınıf öğretmeni araştırmanın örneklemini oluşturmuş, veriler
araştırmacı tarafından geliştirilen anket uygulanarak toplanmıştır.
Öğretmenlerin istenmeyen davranış olarak tanımladıkları öğrenci davranışları
genellikle kişiye ve eşyalara karşı saldırganlık içeren bireysel davranışlardır. Çocuğun
ders çalışma beceri ve alışkanlıklarından, gelişim özelliklerinden kaynaklanan
davranışların (sağa-sola bakınmak, ders dışında başka bir işle uğraşmak, yanındaki
arkadaşı ile konuşmak vb.) “kısmen” problem davranış olarak tanımlandığı
görülmüştür. Öğretmenlerin sınıf içinde “en sık” gözlediği problem davranışlar; verilen
görevleri yapmamak, sınıfta bir şeyler yemek, ders dışında bir işle uğraşmak, herhangi
bir nesne ile meşgul olmak davranışlarıdır. Hırsızlık, arkadaşlarıyla kaba ve küfürlü
konuşmak, yalan söylemek, arkadaşlarından izin almadan çantalarını karıştırmak
davranışları, öğretmenlerin “en şiddetli” algıladıkları problem davranışlardır. Yönetimi
“en zor” olarak nitelendirilen öğrenci davranışları ise; hırsızlık, öğretmenin ve
arkadaşlarını sözünü keserek konuşmak, saldırganlık, yalan söylemek, birbirlerini
şikâyet etmek ve diğer öğrencileri konuşarak rahatsız etmek davranışlarıdır. Genel
olarak her sınıfta ortalama 5 öğrenci öğretmenler tarafından sorunlu öğrenci olarak
tanımlamış ve bu öğrencilerin erkek öğrenciler olduğu belirtilmiştir. Öğretmenler,
problem davranışların yönetimine gereğinden fazla zaman harcamalarına rağmen bu
konuda “ara sıra” sorunlar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Aile, çocuğun okul dışındaki
arkadaş çevresi, kalabalık sınıflar ve toplum problem davranışların temel nedenleri
olarak gösterilmiştir.
Boldurmaz (2000) tarafından yapılan araştırmada, ilköğretim okullarındaki
sınıf yönetim süreçleri değerlendirilmiş, öğretmenlerin sınıf yönetim sürecindeki
uygulamalarının cinsiyet, eğitim durumu, görev yapılan okul, öğretmenlerin girdikleri
ders, yaş, kıdem ve okutulan sınıf düzeyine göre farklılık gösterip göstermediği
incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini İzmir ilinde görev yapan 100 öğretmen
oluşturmaktadır. Bu öğretmenleri 50’ si devlet okulunda, 30’ u özel okulda ve 20’ si
kırsal kesim ilköğretim okullarında görev yapmaktadır. Araştırmanın verileri,
91
araştırmacı tarafından geliştirilen “ Sınıf Yönetim Süreçleri Gözlem Ölçeği” ile
toplanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda, bayan öğretmenlerin sınıf yönetiminde daha
etkili olduğu bulunmuştur. Araştırmada sınıf öğretmenliği mezunu ile diğer alan
mezunu öğretmenler arasında sınıf yönetim süreçlerini uygulama bakımından fark
bulunmazken, devlet okulu ve özel okullarda görev yapan öğretmenlerin sınıf yönetim
uygulamaları arasındaki fark önemli bulunmuştur.
Araştırmada, sınıf yönetim süreçleri, öğretmenlerin girdikleri derslerin türüne
göre de değerlendirilmiştir. Sayısal derslerdeki sınıf yönetimi ile diğer derslerdeki sınıf
yönetimi arasında fark önemli bulunmuştur. Araştırmadan elde edilen bir diğer önemli
sonuç, deneyimli öğretmenlerin sınıf yönetim süreçlerini uygulamada daha rahat ve
hazırlıklı olduklarıdır. Özel okullarda görev yapan öğretmenlerin sınıf yönetim
süreçlerini uygulamaları bakımından devlet okullarından, devlet okullarında görev
yapan öğretmenlerin ise kent merkezindeki okullarda görev yapanlarının uygulamada
daha etkili oldukları bulunmuştur. Mesleğe yeni başlayan öğretmenlerin, kıdem
bakımından daha üst durumda bulunan öğretmenlere göre sınıf yönetim süreçlerini
uygulamada daha fazla sorun yaşadığı elde edilen bir diğer önemli sonuçtur.
Bir diğer araştırmada Serin (2001), Ankara Etimesgut merkez ilçesindeki
Sedat Celasun İlköğretim Okulu’ ndaki sınıf yönetim süreçlerine ilişkin uygulamaları
incelemiştir. Araştırmacı, sınıf yönetim boyutlarından biri olan fiziksel düzenleme ve
okul binasının donanımı ile ilgili özellikler hakkında veri toplama amacıyla fiziksel
ölçümler yapmıştır. Sınıfta iletişim, öğrencileri tanıma, zaman kullanımı, öğretim ve
sınıf kuralları boyutlarında veri toplamak için ise nitel veri toplama tekniklerinden
katılımlı gözlem tekniği kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi sonucunda okulun
değerlendirmeye alınan ölçütlerden; sıra ve masaların uygunluğu, derse devamsızlık-
gecikme, sınıf kurallarına uyma düzeyi açılarından “çok iyi” durumda olduğu
belirlenmiştir. Okul, sınıf alanının kullanılması, sınıfların temizliği ve bakımı, duvar ve
eşyaların renk uyumu, aydınlanma, ergonomik ve portatif sıra ve masalar, öğretmenlerin
öğrencileri tanıma düzeyi, ders süresinin amaç kapsamında kullanılması açılarından da
“iyi” olarak değerlendirilmiştir. Sınıflardaki gürültü “az rahatsız edici”, ısılar “yüksek”,
öğrenme ve ilgi merkezleri “az yeterli”, sınıfın çekiciliği “ortanın altında”, ders
araçlarının kullanım düzeyi “çok düşük”, öğretmen-öğrenci iletişimi ise “ortanın
altında” olarak bulunmuştur. İstenmeyen öğrenci davranışlarına karşı öğretmenlerin
fiziksel cezaya başvurmadıkları araştırmadan elde edilen bir diğer önemli sonuçtur.
92
Öğretmenlerin öğrencilere arkadaşça davranma ve onları dinleme özellikleri “çok iyi”,
sözel övgü kullanma, ilgi ve istek uyandırma, sınıftaki herkesten haberdar olma
davranışları ise “orta” olarak değerlendirilmiştir.
Sayın (2001), sınıf öğretmenlerinin istenmeyen davranışlar ile karşılaşma
sıklıklarını, bu davranışların nedenlerine ilişkin görüşlerini ve baş etme stratejilerini
belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırmanın bir diğer amacı da, sınıf öğretmenlerinin
istenmeyen davranışlara karşı; cezalandırıcı, önleyici ve iyileştirici disiplin yöntemlerini
kullanma sıklıklarının onların cinsiyet, yaş, mezun olduğu okul, mesleki deneyim,
okutmakta olduğu sınıf düzeyi ve sınıftaki öğrenci sayısı gibi özellikler bakımından
farklılık gösterip göstermediğidir. Eskişehir il merkezinde bulunan toplam 92
ilköğretim okulunun birinci kademesinde görev yapan 1235 sınıf öğretmenin %76,6’ sı
(946 öğretmen) veri toplama aracı olarak kullanılan araştırma anketini cevaplayarak bu
konudaki görüşlerini bildirmişlerdir. Öğretmenlerin sınıf yönetiminde en sık
karşılaştıkları istenmeyen davranışlar; şikâyet etme, arkadaşlarına bağırma, gereksiz
gürültü yapma ve derste izin istemeden konuşma olarak bulunmuştur. Sınıf öğretmenleri
istenmeyen davranışların ortaya çıkmasında etkili olan başlıca faktörleri; aile içi
geçimsizlik, anlaşmazlık ve kavgalar (%52.0), anne-babanın boşanmış olması (%45.0),
televizyondaki şiddet içerikli programların etkisi (%42.6), ailenin çocuğa karşı
ilgisizliği (%40.2), öğretmen-veli arasındaki iletişimsizlik (%33.9) ve öğretmenin
olumlu davranışları ödüllendirmemesi (%28.6) olarak belirtmişlerdir.
Araştırma sonucunda sınıf öğretmenlerinin büyük çoğunluğunun çoğu zaman
önleyici disiplin yöntemlerini kullandıkları, iyileştirici disiplin yöntemlerinin ara sıra,
cezalandırıcı disiplin yöntemlerinin ise çok az kullanılan yöntemler olduğu
bulunmuştur. Öğretmenleri çoğu zaman kullandıklarını ifade ettikleri önleyici disiplin
yöntemleri; dersin konusu ile ilgili sorular sorarak öğrencinin dikkatini derse çekme
(%51.8), sınıf kurallarını hatırlatma (%46.3), öğrenci ile dersten sonra konuşma (%45.2)
ve olumlu davranışları ödüllendirme (%42.0)’ dir. Erkek öğretmenlerin cezalandırıcı
disiplin yöntemlerini bayan öğretmenlere göre, 30 yaş altındaki öğretmenlerin de
önleyici ve iyileştirici disiplin yöntemlerini diğer yaş grubundaki öğretmenlere göre
daha sık kullandıkları sonuçları elde edilmiştir.
Önleyici ve iyileştirici disiplin yöntemlerinin kullanılmasında cinsiyet,
cezalandırıcı yöntemlerin kullanılma sıklığında da okul türü, mesleki kıdem, okutulan
93
sınıf düzeyi belirleyici bir değişken olmamıştır. Ancak sınıf öğretmenlerinin önleyici
disiplin yöntemlerini kullanma sıklıkları, onların okutmakta oldukları sınıf düzeylerine
göre farklılık göstermiş, birinci sınıflarda görev yapan sınıf öğretmenlerinin önleyici
disiplin yöntemlerini daha fazla kullandıkları sonucu elde edilmiştir. Öğrenci sayısının,
bu üç tür disiplin yöntemlerinin kullanılma sıklığı üzerinde belirleyici bir değişken
olmadığı görülmüştür.
Civelek (2001), sınıf öğretmenlerinin sınıf içi disiplin sağlamada kullandıkları
yöntemlerden ödül ve ceza kullanımını; köy ve kent okullarında çalışma, öğretmenin
cinsiyeti, mezun olunan okul türü, kıdem ve müstakil ya da birleştirilmiş sınıfı okutma
değişkenleri açısından incelemiştir. Araştırma, Trabzon ilinde, 22 ilköğretim okulunda
çalışan 110 sınıf öğretmeni ile yapılmış, veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda, sınıf öğretmenlerinin çalıştıkları yerleşim yerlerine göre, ödül ve
ceza kullanımı bakımından fark olmadığı, bayan öğretmenlerin maddi ödül ve sosyal
cezayı erkek öğretmenlerden daha çok kullandıkları bulunmuştur. Öğretmenlerin mezun
oldukları okul türüne göre ödül ve ceza yöntemlerini uygulamaları bakımından anlamlı
bir fark bulunmazken, çalışılan okul türüne göre sınıf içi disiplini sağlamada
kullandıkları sosyal ceza uygulamaları açısından anlamlı bir fark bulunmuştur. Kıdemi
daha az olan öğretmenlerin fiziksel cezaya daha çok yer vermektedirler. Psikolojik,
sosyal ceza ve psikolojik, sosyal ödül uygulamaları bakımından ise sınıf
öğretmenlerinin hizmet yıllarına göre anlamlı bir fark bulunmamıştır.
İlköğretim okullarında sınıf disiplinin sağlanmasına yönelik bir diğer çalışma
Aydın (2001) tarafından yapılmıştır. Araştırma, Bolu merkez ilköğretim okullarının 8.
sınıfları üzerinde yapılmış, veri toplamada nitel araştırma tekniklerinden gözlem ve
görüşme teknikleri kullanılmıştır. Öğretmen ve yöneticilerle birebir görüşme,
öğrencilerle grup görüşmesi, sınıf disiplin sorunlarının çözümünde neler yapıldığını,
nasıl çözümlendiğini belirlemek amacıyla da iki öğretmen araştırmacı tarafından 2,5 ay
süre ile gözlenmiştir. Öğrenciler disiplini en sık bozan öğrenci davranışlarını; kendi
aralarında konuşma, yanındakini rahatsız etme, öğretmen veya öğrencinin cep
telefonunun çalması veya öğrencinin cep telefonu ile oynaması, ders dışında başka
şeylerle ilgilenme, saygısız ve sorumsuz davranma, kâğıt gönderme, kalemle oynama,
silgi atma, sınıfta dolaşma, izin istemeden konuşma, garip sesler çıkarma olarak ifade
etmişlerdir. Öğretmenler ise derse ilgisizliği en büyük disiplin sorunu olarak
94
göstermişlerdir. Arkadaşlarıyla konuşma, gürültü yapma, birbirlerine kâğıt-kalem atma
davranışlarıyla da sık karşılaştıklarını belirtmişlerdir.
Yöneticilerin görüşlerine göre; ilgisizlik, öğretmeni alaya alma, dersten
kaçma, ödev yapmama, küfürlü konuşma, lakap takma, birbirine vurma, öğrenci ile baş
edememe, geç gelme, dersi dinlememe, birbirine söz veya hareketle saygısız davranma
gibi davranışları, öğretmenler idareye yansıtmaktadır. Öğrencilerin ise, öğretmenin ders
anlatmamasını, dövmesini, herkesin içinde olumsuz eleştirmesini, hakaret etmesini ve
sert davranmasını idareye yansıttıklarını belirtilmiştir. Öğrencilerin idareye yansıttığı
diğer sorunlar; bazı öğrencilerin dersi engellemesi, birbirlerine vurma veya saçını
çekme, para almak için tehdit etme, kız öğrencileri sözel ya da elle taciz gibi öğrenci
kaynaklı davranışlardır.
Disiplin sorunlarını nedenleri konusunda öğrenciler; sıkılma, derse ilgi
duymama, dersi ve öğretmeni sevmeme, aile ve diğer faktörler olarak belirtmişlerdir.
Dersten sıkılmalarının nedenleri olarak, dersi anlamama, öğretmenin durgun anlatması,
çalışmamaları, dersin zor olması, dersin çok uzaması, önceki konuların anlaşılamaması,
öğretmenin dersi güzel anlatmaması veya anlatıp anlatıp geçmesi olarak belirtmişlerdir.
Dersi sevmeme nedenleri olarak derse hazırlıksız gelmeleri, dersin zor olması,
öğretmenin hakaret etmesi, sınıfın tümünü diğer sınıflarla karşılaştırarak olumsuz
eleştiriler yapması, çok yazı yazdırması ve dövmesi olarak göstermişlerdir. Öğretmeni
sevmemelerini de sıkıcı ders anlatmasına bağlamışlardır. Öğrencilere göre aileden
kaynaklanan nedenler; ailenin ilgisizliği, serbest bırakması, aile içi kavgalar, ekonomik
durum, ailede görülen yanlış uygulamaların sınıfa yansıması, ailenin çocuğun her
istediğini yapması ve şımartmasıdır. Diğer nedenler ise, sorunlu öğrencinin düzelmez
olduğunu düşünme, serbest bırakma, öğrencinin ilgi çekmek amacı taşıması, arkadaşını
örnek alma, okulu bitirmek için belli bir amacının olmaması, derse çalışmak ve okula
gelmek istememesi, suçsuz yere öğretmenin öğrenciye kızması, dersi anlayamama,
önemsiz bir konunun ders boyunca anlatılması, öğrencinin dersi kaynatmak istemesi
olarak devam etmektedir. Öğrenciler disiplin sağlamada zorluk çeken öğretmenlerin
özelliklerini; ayrıcalık yapma, ders anlatım yöntemindeki olumsuzluklar (dersi
öğrenciye okutma, kendi okuma, sürekli ders anlatma, dersi zevkli hale getirmeme,
sıkıcı ders anlatma, notla tehdit, adaletli olmama, herkesi suçlama, bağırma, küçük
düşürme, kendini övme vb.) olarak belirtmişlerdir.
95
Öğretmenlere göre öğrencilerin disiplini bozan davranışlar göstermelerinin
nedeni sınıf geçme sistemidir. Ayrıca aile (ailede alınan eğitim, çocuk yetiştirme tarzı,
görgü kuralları, aile içi şiddet), öğrenci özellikleri (ergenlik, dikkat çekme isteği,
öğrenme güçlüğünün olması, amaçsızlık, öğretmenden beklediği davranışı görememesi,
öğretmenin kendisini dinlemesini suistimal etme, dersi anlamaması, defter ve kitapsız
gelme vb.) medya (şiddet içeren filmler) ve öğretmenin etkisi (ani söz veya tepkiler)
belirtilen diğer nedenlerdir. Öğretmenlere göre disiplin sağlamada güçlük çeken
öğretmenlerin özellikleri; formasyon eksikliği, tecrübesizlik, iletişim kurmada
yetersizlik, ders anlatma yönteminin etkili olmaması, öğretmenin fiziksel görünüşü,
öğretmenin kişisel özellikleri (kendi iç dünyasında sorunları olma, kendini yenilememe,
sorunlarla mücadele etmede yetersizlik, aktif ve girişken olmama, kuralları
belirtmeme)’ dir.
Öğretmenler ayrıca okul yönetiminin öğrenci davranışlarına tepki vermede
yetersiz kalmasını da sorun kaynağı olarak göstermişlerdir. Öğretmenlerin ve yönetimin
ortak bir davranış yönetim planının olmaması, kuralların belirlenmemesi ve
uygulanmaması ve yönetimin öğrencilerin enerjilerini harcayabilecekleri etkinliklere
yönelik düzenleme yapmaması, öğretmenlerin ifade ettikleri yönetim kaynaklı
faktörlerdir. Başarısı yüksek olan öğrencilerin daha az sorunlu olduğu, erkek
öğrencilerin kızlara oranla daha sorunlu olduğu, sınıf düzeyi arttıkça çocukça
şikâyetlerin azaldığı ancak içe dönük sorunların arttığı öğretmenlerin dile getirdiği diğer
noktalardır. Yöneticilere göre disiplin problemlerinin temel kaynağı aile, öğretmen,
çevre ve ergenlik döneminin gelişim özellikleridir.
Öğrenciler disiplini sağlamada başarılı olan öğretmenlerin disiplin sorunlarına
karşı gösterdikleri tepkileri genellikle; sözel olarak genel bir uyarıda bulunma, olumlu
teşvikte bulunma, yapılan yanlışın niçin? lerini anlatma, notu tehdit olarak kullanmama,
sorunları birlikte çözme, sinirlendiğini ifade etme, empati kurma, insan gibi davranma
olarak belirtmişlerdir. Disiplin sağlamada güçlük çeken öğretmenlerin kullandıkları
yöntemleri ise; sözel ikazda bulunma, dersi anlatmış kabul etme, veya konuyu atlama,
notla korkutma, idareye gönderme, yok yazma, sinirlenme, başka sınıfları övme, kızma,
hakaret etme, bağırma, masaya vurma, kin tutma, susun deme yada hiçbir şey yapmama
olarak ifade etmişlerdir. Öğretmenler ise disiplin sorunlarıyla karşılaştıklarında özel
olarak konuşmayı tercih ettiklerini, genel olarak sözel uyarı, aile ile görüşme, ciddi bir
96
şekilde ders anlatma, görmezden gelme, idareye gönderme, ilk derste kural koyma,
aşağılamama, sorumluluk yükleme, dışarıya atma, kapının önünde bekletme tepkilerini
gösterdiklerini belirtmişlerdir. Öğretmenlere göre, dövme, idareye gönderme, bağırma,
öğüt verme, notu tehdit olarak kullanma, öğrenciye göre farklı tepki gösterme gibi
tepkilerini ise disiplin sorunlarını çözmede güçlük çeken öğretmenler kullanmaktadırlar.
Yöneticiler, sorunların çözümünde öğretmen ve öğrenci ile konuşma, yazılı
savunma alma, olumlu davranışları ödüllendirme, maddi sorunları giderme, sınıfla toplu
görüşme, rehber öğretmene ya da rehberlik merkezine gönderme, aileyi çağırma, başka
okula kaydını aldırma, yanlış olduğunu onaylattırma, nedenlerini sorma, nasihat
etmeme, öğrencilerden okulda karşılaştıkları tüm sorunları yazılı olarak isteyerek
çözüm arama ve polisten yardım alma yöntemlerini kullandıklarını belirtmişlerdir.
Disiplin sorunlarının çözümüne yönelik neler yapılabileceği ile ilgili olarak öğrenciler,
genellikle dersin işleniş yöntemine, öğretmenler; ailelerin öğrencilerini takip etmeleri
ve disiplin yönetmeliğinin oluşturulması gerektiği ve yöneticilerin de kuralların
uygulanmasını takip etmeleri ve davranış bütünlüğü oluşturarak bunun ailelerle
paylaşılması gereğine vurgu yapmışlardır. Yöneticiler sorunların çözümünde öğretmen
ve öğrenciyle bire bir veya toplu görüşmenin, öğrenci savunmalarının alınmasının ve
aile ile görüşmenin etkili olacağını ifade etmişlerdir.
Terzi (2001), araştırmasında, Eskişehir il merkezindeki ilköğretim
okullarındaki öğretmenlerin kendi yönetim anlayışlarına ilişkin görüşlerini belirlemeyi
amaçlamıştır. Araştırma, 73 ilköğretim okulunda görev yapan 953 öğretmen ile
yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen anket
kullanılmış ve 555 öğretmenin anketi üzerinde analizler yapılmıştır. Araştırmadan elde
edilen sonuçlar şunlardır:
Öğretmenlerin %29.2’ si “çoğu zaman” ve %15.0’ i “her zaman” sınıf
kurallarını ve kararlarını tek başına belirlediğini, %34.6’ sı “çoğu zaman” öğrencileri
ile arasına belirgin bir mesafe koyduğunu, %41.4’ ü eğitim etkinliklerinin temelinde
bilgiyi temel aldığını, %30.5’ i “çoğu zaman “ kendini tek bilgi kaynağı olarak
gördüğünü belirtmişlerdir. Öğretmenlerin en az düzeyde gösterdiklerine inandıkları
otokratik yönetim anlayışını yansıtan davranışlar ise; öğrencilerin eleştirilerinden
rahatsız olma, öğrencilerle ders dışı konuşmalardan kaçınma ve öğrencilerin saygı
göstermeleri için otoriter olmadır. Araştırmaya katılan öğretmenler demokratik sınıf
97
yönetim anlayışını yansıtan davranış özellikleri açısından; sınıfı ilgilendiren rol ve
görevleri birlikte belirleme, kuralların gerekçelerini açıklama, sınavları objektif
değerlendirme, öğrenci gereksinimlerini dikkate alma, sınıfta demokratik yaşam
kültürüne özen gösterme davranışlarını “her zaman” gösterdikleri görüşündedirler.
Öğretmenler ilgisiz sınıf yönetim anlayışını yansıtan davranış özellikleri
açısından sıklıkla; öğrencilere sadece istedikleri zaman yardım etme, öğrencilerin sınıfta
serbest davranmalarına olanak tanıma ve sınıfta öğretmen ve yönetici rolü oynamaktan
kaçınma davranışlarını sergiledikleri görüşündedirler. Öğretmenlerin otokratik,
demokratik ve ilgisiz sınıf yönetim anlayışlarına ilişkin görüşleri cinsiyete göre farklılık
göstermezken, 51 yaş ve üstü öğretmenlerin daha fazla otokratik eğilimler taşıdığı
bulunmuştur. Demokratik sınıf yönetim anlayışına ilişkin görüşlerde yaş ve mezun
olunan okul değişkenleri anlamlı bir farklılık göstermemiş, eğitim fakültesi dışındaki
eğitim kurumlarından mezun olan öğretmenlerin, diğer öğretmenlere göre daha ilgisiz
sınıf yönetim eğilim taşıdıkları sonucu elde edilmiştir. Mesleki kıdem demokratik sınıf
yönetim anlayışını benimsemede farklılık göstermemiştir.
Demiroğlu (2001) tarafından yapılan araştırmada, ilköğretim birinci aşamada
sınıf düzenini sağlamada öğretmen özelliklerinin etkisi araştırılmıştır. Araştırmanın
verileri Karadeniz Ereğli ilçesinde, 18 ilköğretim okulundaki (devlet ve özel) 155
öğretmen ve 1735 öğrenciden, araştırmacı tarafından geliştirilen anket formu
kullanılarak toplanmıştır. Araştırma sonucunda; öğretmenlerin disiplini sağlamada
kullandıkları yöntemler; dikkat çekme, öğrenci ile konuşma, uyarma, aile ile temasa
geçme, rehberlik servisi ile temasa geçme, ödül ve ceza sistemini kullanma ve
görmezden gelme olarak bulunmuştur. Kız öğrenciler, öğretmenin dersi planlı ve
programlı bir şekilde işlemesinin, kuralları öğrencilerle birlikte belirlemenin,
yargılamadan açıklama yapılmasının, kızgınlık ve sevincin yüz ifadeleri ile
anlatılmasının sınıf disiplininin sağlanmasını kolaylaştırdığını belirtmişlerdir. Kız
öğrencilere göre sınıf disiplini bozan öğretmen davranışları, öğrencileri ihmal etme,
heyecanlanmadır. Erkek öğrenciler ise; öğretmenden korktuklarında sınıfta uslu
durduklarını, öğretmenlerin sınıfta onlara sıcak davranmasının sınıf disiplinini
zorlaştırdığını, ödülün daha uslu olmalarını sağladığını belirtmişlerdir.
98
Devlet okulunda okuyan öğrencilere göre, öğretmenin ceza amacıyla dövmesi,
korkutması, sınıfta sert davranışlar sergilemesi ve sınıf kurallarını asması, sınıfın daha
disiplinli olmasını sağlamaktadır. Buna karşın, sınıfta demokratik bir hava yaratma, fikir
ve inançların sınıf ortamına yansıtılması, sevgiyi belli etme ise, sınıf disiplinini bozan
öğretmen davranışları olarak gösterilmiştir. Özel okul öğrencileri, öğrenciyi sınıfta
serbest bırakmanın ve bir grup öğrenciyle ilgilenirken diğerlerini ihmal etmenin sınıf
disiplininin sağlanmasını zorlaştıracağını, yargılamadan açıklama yapma, sabırla ve
anlayışla öğrencileri dinleme, beklediği davranışı belirtme ve teşvik etmenin de sınıfın
daha disiplinli olmasını sağlayacağı yönünde görüş bildirmişlerdir. Bayan öğretmenler,
öğrencinin değer ve inançlarına hoşgörü ile yaklaşıldığında, saygı duyulduğunda ve
dinlendiğinde, erkek öğretmenler ise sınıf kuralları öğrencilerle birlikte belirlendiğinde
sınıf disiplinini sağlamanın kolaylaşacağını belirtmişlerdir. Öğrenciyi sınıfta serbest
bırakmanın disiplini zorlaştıracağına öğrenciler katılırken, öğretmenler katılmadıklarını
belirtmişlerdir. Yine öğrenciler sert bir dille dersin başında uyarıda bulunmanın ders
boyunca disiplini sağlayacağına katılırken, öğretmenler katılmadıklarını ifade
etmişlerdir. Sınıf kurallarının çok sayıda olmasına öğrencilerin çoğu hayır derken,
öğretmenler buna katılmışlardır. Öğretmenler ceza konusunda ikiye ayrılırken,
öğrenciler cezalandırmaya pozitif yaklaşmışlardır. Öğretmenler ödülün cezadan etkili
olduğunu vurgularken, öğrenciler cezanın daha etkili olacağını ifade etmişlerdir.
Öztürk (2001), sınıf öğretmenlerinin, öğrencilerin istenmeyen davranışlarının
görülme sıklığı ve baş etmede kullandıkları yaklaşımlarına ilişkin görüşlerini
incelemiştir. Araştırma, Kayseri il merkezindeki 18 okulda görevli 320 öğretmen ile
yapılmıştır. Verilerin toplanmasında, araştırmacı tarafından geliştirilen anket
kullanılmıştır. Araştırma sonuçları şöyle özetlenebilir: İstenmeyen davranışlar (görülme
sıklığı nadiren de olsa); gereksiz soru sorma, sürekli şikâyette bulunma, ders esnasında
sınıfın dikkatini bozacak şekilde ses ve gürültü yapma, sürekli konuşma, ders esnasında
sınıf içinde izinsiz dolaşma ve sürekli tuvalet izni isteme olarak bulunmuştur. Kişilere
ve çevreye fiziksel zarar verici istenmeyen öğrenci davranışlarına ilişkin olarak, bu
davranışların sınıflarda önemli bir sorun oluşturmadığı tespit edilmiştir. Yüzdelik
dağılımlar incelendiğinde, arkadaşlarının canını yakmak, vurup kaçmak, saçını çekmek
gibi incitici şakalar yapma davranışlarının zaman zaman yoğunluk kazandığı
görülmüştür.
99
Toplumsal beklentilere uygun olmayan istenmeyen davranışlarla ilgili olarak
öğretmen cevaplarının “nadiren” ve “hiçbir zaman” seçeneklerinde toplandığı
görülmüştür. Bu davranışlar; söz almadan konuşma, yalan söyleme, kopya çekme, ders
esnasında sakız çiğneme, arkadaşlarının eşyalarını izinsiz alma-kullanma
davranışlarıdır. Ev ödevlerini yapmama, ders için gerekli materyalleri getirmeme, sınıf
içi görev dağılımında üzerine düşeni yapmama, işlerini anne-baba ya da arkadaşına
yaptırma, öğretmenlerin nadiren gördükleri, sorumluluklarını yerine getirmeme ile ilgili
davranışlardır. Derse ilgi eksikliği ile ilgili istenmeyen öğrenci davranışları ile de
nadiren karşılaştıklarını ifade eden öğretmenler, bu davranışları; derste dalıp gitme, ders
dışı şeylerle ilgilenme, kendi aralarında gizlice mesajlaşma, konuyu ya da dersi
bilmesine karşın derse katılmama, derste olup, hiçbir şey yapmama, sınıf etkinliklerini
önemsememe olarak belirtmişlerdir. Öğretmenlerin, kişilere ve eşyalara zarar verici
davranışlarla karşılaştıklarında en çok tercih ettikleri yaklaşımlar; davranışın olumsuz
etkileri ile ilgili sınıfta açıklama yapma, öğrenciyle bire bir görüşme yapma, sözlü
uyarılarda bulunma ve ailesiyle görüşmedir. Fiziksel ceza, görmezden gelme, dersten
çıkarma, ağır bir dil kullanma, idareye gönderme ve notla tehdit etme ise, en az tercih
edilen yöntemler olarak bulunmuştur.
Öğrencilerin toplumsal beklentilere uygun olmayan istenmeyen davranışları
ile karşılaşıldığında tercih ettikleri yaklaşımlar; davranışın etkilerini açıklama,
öğrenciyle bire bir görüşme, ailesiyle görüşme, sözlü uyarıda bulunmadır. Göz teması,
beden dili ile davranışın farkında olunduğunu gösteren mesajlar gönderme ve davranışı
göstermediğinde ödüllendirme ise tercih edilen diğer yaklaşımladır.
Öğrencilerin sorumluluklarını yerine getirmeme davranışlarına karşın
öğretmenler; aileyle görüşme, davranışın etkilerini açıklama, öğrenciyle bire bir
görüşme, ek görevler verme ve sözlü uyarıda bulunma yöntemlerini tercih ettiklerini
belirtmişlerdir. Dersi daha renkli hale getirmeye çalışma, öğrenciyle ders dışında bire
bir görüşme yapma, davranışının etkilerini açıklama, aile ile görüşme, ismini kullanarak
soru sorma yaklaşımları, derse ilgi eksikliğinden kaynaklı istenmeyen davranışlara karşı
kullanılan yöntemler olarak bulunmuştur. Öğretmenlerin bu tür davranışlara karşı en az
tercih ettikleri yaklaşımlar ise; isteklerini gerçekleştirmeme, davranışı göstermediğinde
ödüllendirme, notla tehdit etme, dersten dışarı çıkarma ya da yalnız bırakma, fiziksel
ceza, idareye gönderme ve sınıfın önünde öğrenciye hakaret etme olarak belirtilmiştir.
100
Celep ve Erdoğan (2002), ortaöğretim öğretmen ve öğrencilerinin, olumlu
öğretmen-öğrenci ilişkilerine ilişkin algıları ile bu algılar arasında anlamlı bir farklılığın
olup olmadığını incelemişlerdir. Edirne ili merkez ilçelerinde görev yapan öğretmenler
ve lise son sınıfta öğrenim gören öğrencilerle yapılan araştırmaya katılım gönüllük
esasına dayalı olmuş, toplam 356 öğrenci ve 112 öğretmenden elde edilen veriler
değerlendirilmiştir. Veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır.
Öğretmenlerin, olumlu öğretmen-öğrenci ilişkileri konusunda, öğrencilerin
beklentilerine uygun davranış sergiledikleri görüşüne sahip olmalarına rağmen,
öğrenciler bu ilişkilerin beklentilerini karşılayacak düzeyde olmadığını ifade
etmişlerdir. Öğrencilerin algılamalarına göre elde edilen sonuçların bazıları şöyle
özetlenebilir.
Öğrencilere göre öğretmenler; öğrencilere eşit ve saygılı davranma, sınıfta
ortaya çıkan sorunları zamanında çözme, olumsuz davranış gösteren öğrencilerle yüz
yüze konuşma, sınıf içi kuralları ders yılının başında öğrencilerle birlikte geliştirme ve
öğrencilerin beden dili ile verdikleri mesajları dikkate almada yetersizdirler. Öğrencilere
göre öğretmenler, öğrencilerin inanç ve değerlerine önem vermemektedirler. Anne ve
babanın eğitim düzeyi ve ailenin gelir düzeyi arttıkça öğrencilerin beklentilerinin de
arttığı araştırmadan elde edilen bir diğer önemli sonuçtur. Öğrencilerden elde edilen
veriler, kadın öğretmenlerin daha olumlu algılandığını göstermiştir.
Türnüklü, Şahin ve Öztürk (2002)’ ün çalışmasında ise okul yöneticisi,
öğretmen, öğrenci ve velilerin çatışma çözüm stratejilerinin öğretmenlerin bakış
açsısından incelendiği görülmektedir. Nitel olarak yapılandırılan araştırmada veriler,
olasılık temelli olmayan, amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenmiş 29 öğretmen ile
görüşme yapılarak elde edilmiştir. Öğretmenlere göre öğrenciler çatışmalarını
genellikle; kaba kuvvet uygulayarak, sataşarak ya da öğretmene ve okul yönetimine
şikayet ederek çözmeye çalışmaktadır.
Araştırma sonucunda öğretmen, öğrenci yönetici ve velilerin kullandıkları
çatışma çözüm stratejilerine yönelik öğretmen görüşlerinin en önemli benzerliklerinin,
okul üyelerinin kullandıkları stratejilerin genelde dış kontrol odaklı psikolojik şiddet -
azarlama, kızma, küfür etme, korkutma, tehdit etme - ve fiziksel şiddet – vurma,
dövme, kavga etme – öğelerini içermesidir. Öğretmenler, ailelerin genellikle çocuklarını
haklı görme ve savunma, çocuğun sorun yaşadığı diğer çocuğu ya da çocukları
öğretmene ya da okul yönetimine şikâyet etme eğiliminde olduklarını belirtmişlerdir.
101
Çatışmaların çözüm stratejileri olarak, öğrencilere kendi problemlerini çözdürme, ortak
problemi birlikte çözme, uzlaşma ve arabuluculuk gibi yapıcı ve barışçıl çatışma çözüm
stratejilerine hiç yer verilmediği ya da çok az yer verildiği araştırmanın elde ettiğini
sonuçlardandır.
2.2.2. Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar
King, Gullone ve Dadds (1990), öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş
etmede kullandıkları stratejileri, öğrencilerin bakış açısından incelemişlerdir. Araştırma
616 ilk ve ortaokul öğrencisi ile yapılmış, araştırma verilerinin toplanmasında anket
kullanılmıştır. Ankette öğrencilere; istenmeyen davranışlara karşı öğretmenlerin
gösterdikleri 4 strateji (hoşgörülü davranma, fiziksel ceza, öğrenciyle konuşma ve
öğrenciyi izole etme) sunularak, öğrencilerden öğretmenlerin bu davranışlarını; çok
yanlış, yarı doğru-yarı yanlış, çok doğru şeklinde derecelendirmeleri istenmiştir.
Araştırma sonucunda, öğrencilerin fiziksel ceza ve izole etmeyi hoşgörülü bir
davranış ve kabul edilebilir bir disiplin stratejisi olarak görmedikleri sonucu elde
edilmiştir. Cinsiyet ve öğrencinin yaşı, öğretmenin disiplin stratejilerini kabul edilebilir
ya da kabul edilemez olarak değerlendirmede farklılık yaratmıştır. Kız öğrenciler,
öğrenciyle konuşma ve izole etme stratejilerini, erkek öğrencilere göre daha kabul
edilebilir olarak değerlendirirken, problem davranışa karşı hoşgörü gösterme ve fiziksel
ceza kullanımını ise daha az kabul edilir olarak göstermişlerdir. Sonuçlar, yaş gruplarına
göre incelendiğinde, 11–13 ve 14–16 yaş grubundaki öğrencilerin, 8–10 yaş grubundaki
öğrencilere göre, izole etme ve hoşgörü gösterme stratejilerini, daha kabul edilebilir,
fiziksel ceza ve öğrenciyle konuşmayı ise daha az kabul edilebilir olarak
değerlendirdikleri görülmektedir.
Brown ve Payne (1992)’ nin araştırması, 1981’ den 1991 yılına kadar geçen 10
yıllık süre içerisinde okullardaki disiplin olayları hakkındaki öğretmenlerin görüşlerinde
değişiklik meydana gelip gelmediğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Belirtilen
yıllarda öğretmenlik yapan 228 öğretmene, bu zaman dilimi içinde devlet okullarındaki
disiplin olaylarını karşılaştırmaları için sorular sorulmuştur. Araştırmaya katılan
öğretmenler, okul öncesi, 2.3.5.6.8.9 ve 12. sınıflarda görev yapan öğretmenlerdir.
Öğretmenlerin cevapları ayrıca cinsiyet, sınıflarındaki öğrenci sayısı, okulların
102
bulunduğu sosyo-ekonomik çevre değişkenleri açısından da analiz edilmiştir. Elde
edilen sonuçlar şöyledir.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin yaklaşık %80’ i (2,3 ve 5. sınıf) disiplin
olaylarının çok kötüye gittiğini belirtmişlerdir. “Düzelme var” seçeneği hiçbir öğretmen
tarafından işaretlenmemiştir. Lise öğretmenlerinin son 10 yıldaki değişimle ilgili daha
olumlu tutuma sahip olduğu, genel olarak küçük yaş grupları öğretmenlerinin kendi
sınıfları ile ilgili olarak daha az olumlu tutuma sahip oldukları görülmüştür. Erkek
öğretmenlerin %32’ si (genellikle liselerde görev yapmaktadırlar) disiplin olaylarında
bir değişme olmadığını belirtirken, bayan öğretmenlerin %74’ ü (okulöncesi ve ilkokul
örnekleminde yer alan öğretmenlerin neredeyse tamamı bayandır) çok kötüleştiği
yönünde görüş bildirmişlerdir. Kentsel bölgede görev yapan öğretmenlerin %66’ sı,
kentin kenar mahallerinde görev yapan öğretmenlerin %58’ i ve kırsal kesimde görev
yapan öğretmenlerin de %66’ sı disiplin olaylarının kötüleştiği yönünde hemfikir
olmuşlardır. Öğrenci sayısının fazla olduğu okullarda görev yapan öğretmenlerin
cevapları, disiplin olaylarının kötüleştiği ve çok kötüleştiği seçeneklerinde toplanmıştır.
Araştırmada öğretmenlere sorulan bir diğer soru da, disiplin olaylarına ne
kadar zaman ayırdıklarıdır. Cinsiyete göre bayan öğretmenler, sınıf düzeyine göre
okulöncesi ve ilkokul öğretmenleri, okulun bulunduğu çevre açısından kent okullarında
görev yapan öğretmenler ve öğrenci sayısının fazla olduğu okullarda görev yapan
öğretmenler 10 yıl öncesine göre disiplin olaylarına daha fazla zaman ayırdıklarını ifade
etmişlerdir.
Stuart (1994), 105 ortaokul öğretmeninin (68 kadın ve 37 erkek) öğrenci
davranışlarını nasıl algıladığını araştırmıştır. Öğretmenlerden, aynı davranışı kız ve
erkek öğrenci gösterdiğinde, davranışın şiddetini ya da istenilmezliğini
derecelendirmeleri istenmiştir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin diğer araştırma
bulgularına paralel olarak, agresif davranışları pasif davranışlardan daha şiddetli ve
zarar verici olarak derecelendirdikleri, erkek öğretmenlerin kız öğrencilerin
davranışlarını, bayan öğretmenlerin ise erkek öğrencilerin davranışlarını daha şiddetli
ve zarar verici algıladıkları görülmüştür.
Tulley ve Chıu (1995), ilk ve ortaöğretim kurumlarında karşılaşılan disiplin
problemlerinin algılanması ve bu problemlerle baş etmede kullanılan stratejiler
103
konusuna, stajyer öğretmenlerin algılamaları açısından yaklaşmışlardır. Araştırmada,
üniversite son sınıfta okuyan öğretmen adaylarının, öğretmenlik uygulamaları sırasında
karşılaştıkları disiplin problemleri, baş etme stratejileri ve adayların bu stratejileri nasıl
değerlendirdiği (etkili – etkisiz) incelenmiştir. Çalışma, ilk ve orta düzey okullarda
öğretmen olmak üzere eğitim gören toplam 135 son sınıf öğrencisi üzerinde yapılmıştır.
Öğretmen adaylarından sınıf ortamında karşılaştıkları spesifik disiplin olaylarını ve
kullandıkları teknikleri tanımlamaları istenmiştir. Disiplin problemleri özellikle
tanımlanarak verilmemiş, öğretmenlerden, son iki ay içinde öğrencilerin ne yaptığı,
kendilerinin ne yaptığı ve özellikle hangi davranışlarının disiplin problemini çözmede
etkili ve etkisiz olduğunu yazmaları istenmiştir. Gönderilen 254 hikâyenin (151’ i
ilkokul, 103’ü orta düzeyde) analiz edilmesi ile elde edilen araştırma bulguları aşağıda
verilmiştir.
Etkili ve etkisiz yönetim olaylarının her ikisiyle ilgili olan hikâyeler 5 kategori
(karışıklığa neden olma, meydan okuma, dikkatsizlik, saldırganlık ve çok yönlü olaylar)
halinde düzenlenmiştir. 254 hikâyenin %63,0’ ünde “ konuşarak ya da kasten öğretimi
engelleme”, “karışıklığa yol açma” problem davranışlar olarak belirtilmiş, 80 öğretmen
adayı bu davranışlarla mücadelede etkisiz olduğunu tanımlamıştır. İkinci olarak en fazla
meydana gelen problem davranış, “meydan okumadır”. “Pozitif pekiştireç kullanma” ve
“açıklama yapma” en iyi stratejiler olarak bulunmuştur. “Tepkisiz kalma”, “cevap
vermeme” stratejileri ise öğretmenlerin büyük çoğunluğu tarafından etkili olmayan
stratejiler olarak belirtilmiştir. Araştırmanın sonucunda elde edilen bir diğer önemli
sonuç ise, öğretmen adaylarının yaşlarının farklılık göstermesine rağmen problem
davranışların tiplerinin ve bu davranışlarla mücadele stratejilerinin benzerlik
göstermesidir.
Chen (1995), Çin, Tayvan ve ABD’ de ki ilköğretim dördüncü sınıf öğrenci ve
öğretmenlerinin sınıf yönetim stratejileriyle ilgili görüşlerini incelemiştir. Araştırmada,
677 dördüncü sınıf öğrencisi ile bu öğrencilerin derslerine giren 489 öğretmenden,
diğer öğrencilerle konuşarak sınıfta düzensizlik yaratma, bir soruya yanlış yanıt verme,
iyi davranma ve doğru yanıt verme davranışları ile ilgili görüşlerini bildirmeleri
istenmiştir. Üç ülke arasında bu davranışlarla ilgili görüşlerde önemli farklar olduğu
bulunmuştur. Araştırmadan elde edilen sonuçlar şöyle özetlenebilir: Çinli
öğretmenlerin, eve yazı gönderme stratejisine sıcak baktığı, Tayvanlı öğretmenlerin
104
negatif stratejileri benimsediği, ABD’ li öğretmenlerin ise öğrenciyi müdüre gönderme
stratejisine eğilimli oldukları görülmüştür. Tayvanlı öğretmenlerin iyi davranış
durumundaki öğrencinin özel bir şey yapmasına izin vermeyi destekledikleri, yanlış
davranış veya yanlış cevap karşısında öğrenciyi biraz incitmenin uygunluğu konusunda
ABD ve Çinli öğretmenlerden daha olumlu görüşe sahip oldukları belirlenmiştir. ABD’
li öğretmenlerin özel övgüyü, açık övgüye tercih ettikleri, ayrıca Tayvanlı
öğretmenlerin çeşitli davranış yönetim stratejilerini kullanma konusunda Çinli ve ABD’
li öğretmenlere göre değişiklikler gösterdikleri görülmüştür. Öğrencilerin bu dört
davranış yönetim stratejisi ile ilgili görüşleri öğretmenleri ile tutarlı olmuştur (Akt:
Karaoğlu, 1998, 66).
Tulley ve Chiu (1997), öğretmenlerin sınıfta uyguladıkları disiplin
yaklaşımlarına karşı öğrenci tercihlerini belirlemek amacıyla, Indiana’ daki 8 okul
bölgesinden 4,5 ve 6. sınıflarından toplam 712 öğrenci ile bir araştırma yapmışlardır.
Veri toplama aracı olarak 12 maddelik bir anketin kullanıldığı araştırmadan elde edilen
bulgular şöyle özetlenebilir. Öğrencilerin %59 (420 öğrenci)’ u yüzleştirme-sözleşme,
%19 (135 öğrenci)’ u ilişki kurma-dinleme ve %17 (121 öğrenci)’ si kural-ödül-ceza
disiplin yaklaşımını tercih etmişlerdir. Cinsiyet farklılığı olmaksızın akademik başarısı
yüksek olan öğrencilerin, düşük olan öğrencilere göre daha çok yüzleştirme-sözleşme
yaklaşımını tercih ettiği, akademik başarısı düşük olan öğrencilerin ise yüksek olan
öğrencilere göre daha çok kural-ödül-ceza yaklaşımın tercih ettiği elde edilen bir diğer
önemli sonuçtur.
Tulley ve Chiu (1998) bir diğer çalışmalarında, öğrencilerin, sınıf içinde
disiplin problemlerine karşı öğretmenlerinin kullandıkları disiplin tekniklerini
algılamalarını araştırmıştır. Araştırmada; öğrencilerin hangi davranışları disiplin sorunu
olarak tanımladıkları, öğretmenlerin bu sorunlara karşı hangi stratejileri kullandıkları ve
öğrencilerin bu stratejilerin etkililiği hakkında düşünceleri öğrenilmeye çalışılmıştır.
Çalışmada Indiana’ da ki 3 okulun 6. sınıfından 134 öğrenci seçilmiş, çalışmanın
verileri öğrencilerden tipik durum/olay tekniği (critical incident technique) ile
toplanmıştır. Öğrencilerin yazdıkları anekdotların analizi sonucunda öğrencilerin tarif
ettikleri disiplin problemleri; engel olma, yönergelere uymama, saldırganlık, çalışmayı
bitirmeme ve diğer davranışlar (kopya çekme, not yazma, yalan söyleme)
kategorilerinde toplanmıştır. Öğrencilerin belirttikleri bu davranışlara karşı
105
öğretmenlerin uyguladıkları disiplin stratejileri ise; geleneksel ceza (cümle ya da sınıf
kurallarını yazma) yer değiştirme (engelleme, ayrıcalıkları kaldırma), açıklama yapma
(davranışın uygunluğu ve uygunsuzluğu ile ilgili), ceza uygulama (bağırma, fiziksel
ceza), uyarı ve öğrenci davranışına tepki vermeme-önemsememe olarak bulunmuştur.
Analizler sonucunda, öğretmenlerin en sık kullandığı ve en etkili olan
stratejinin geleneksel ceza olduğu, bunu açıklama yapma stratejisinin izlediği
bulunmuştur. Engel olma davranışında geleneksel cezanın birinci sırada tercih edildiği,
karşı koyma ile ilgili problem davranışlarda ise açıklama yapmanın etkili olduğu sonucu
elde edilmiştir. Etkililik açısından olumlu bir orana sahip olan bir diğer strateji
uyarmadır. Öğretmenler tarafından %9 oranında tercih edilmesine rağmen, % 52
oranında etkili olmuştur. Engel olma ve karşı koyma hem kız, hem de erkeklerde en sık
rastlanan problem davranışlar olarak tanımlanmış, erkeklerin problem davranışlarının
daha çok saldırganlıkla ilgili olduğu belirtilmiştir.
Qasem, Mustafa, Kazem ve Shah (1998) tarafından yapılan araştırma, disiplin
tekniklerinden fiziksel ceza kullanımına aileler açısından yaklaşmış ve Kuveyt’ teki
ailelerin, çocukların istenmeyen davranışlarına karşı fiziksel ceza kullanımıyla ilgili
tutumlarını belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırmaya toplam 321 aile katılmış,
araştırmanın verileri anket kullanılarak toplanmıştır. Katılımcıların %61’ i anne, %39’
u babadır. Yaş ortalaması 41.8 dir ve ailelerin %58’ i 1–6 çocuk sahibidir. Araştırmadan
elde edilen sonuçlar şöyledir: Ailelerin sadece %14’ ü bedensel ceza kullanımını uygun
görmezken, %58’ i 15 yaşın altı çocuklarda kullanılabileceğini, %27’ si ise 15 yaştan
sonra da kullanılabileceğini belirtmiştir. Ebeveynlerin %21’ i okulu asma ,%63’ ü
hırsızlık, %77’ si madde kullanımına (uyuşturucu ve tiner çekme) ve %45’ i ehliyetsiz
araba kullanma davranışına karşı fiziksel ceza kullanımına kesinlikle katılmıştır.
Ailelerin %15’ i çocuğu odasına kilitlemeyi de etkili bir disiplin aracı olarak
gördüklerini belirtmişlerdir. Eğitim durumu ile fiziksel ceza kullanımı arasındaki ilişki
anlamlı çıkmış, okuma-yazma bilmeyen ya da düşük eğitim seviyesine sahip
ebeveynlerin (%42) fiziksel ceza kullanımına kesinlikle katıldıkları sonucu elde
edilmiştir. Sosyo-ekonomik düzey ve fiziksel ceza kullanımı ile velilerin fiziksel cezaya
karşı tutumları ve kendilerinin çocukken karşılaştıkları disiplin teknikleri arasındaki
korelasyon da yüksek bulunmuştur. Dayak atma ve odaya kilitleme Kuveyt’ li ailelerin
istenmeyen davranışı düzeltmede etkili gördükleri disiplin uygulamalarıdır.
106
Çocukların istenmeyen davranışlarına karşı ailelerin uyguladıkları disiplin
teknikleri açısından yaklaşan bir diğer araştırma, Youssef, Attia ve Kamel (1998 a)’ in
çalışmasıdır. Araştırma Mısır-Alexandria’ da aile içi fiziksel şiddetin ne kadar yaygın
olduğunu ve fiziksel şiddetin aile geçmişi ve çocukların davranış özellikleri ile ilişkisini
belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma Alexandria’ da ki 14 devlet okulunun
hazırlık ve ortaokul sınıflarına devam eden 2170 öğrenciye anket uygulanarak
yapılmıştır. Araştırma sonuçları, çocukların 1/3’ ünün dövülerek (elle vurma, kemerle
vurma, sopayla vurma, terlik ya da ayakkabı ile vurma) bazılarının yakılarak (sıcak su,
sigara vb.) ve bağlanarak disipline edildiklerini ortaya çıkarmıştır. Çocukların ceza alan
davranışları; söyleneni yapmama (itaatsizlik), inatçılık, yalan söyleme, başkalarının
eşyalarına zarar verme, karşı gelme, tartışma, saygısız davranışlar, evden kaçma, okul
başarısızlığı, sınıf tekrarı, dersi asma okuldan kaçma davranışlarıdır. Anne-babanın
eğitim durumu ile ceza kullanımı arasındaki ilişki yüksek bulunmuştur. Temel eğitim
mezunu ebeveynlerin 3 kat daha fazla fiziksel ceza kullandıkları bulunmuştur. Kalabalık
aile ortamı, aile içi kavgaların sık yaşanması, tanıdık ve akrabalarla düzenli bir ilişkinin
olmaması, gelir yetersizliği, fiziksel ceza kullanımı ile ilişkili olduğu bulunan aile
özellikleridir.
Youssef, Attia ve Kamel (1998 b), aile içi fiziksel şiddetin yaygınlığını
belirlemeyi amaçlayan araştırmalarının devamında okullardaki durumu da belirlemeyi
amaçlayan ikinci bir araştırma yapmışlardır. Bu araştırma da birinci araştırmanın
örneklem grubuna- Alexandria’ da ki 14 devlet okulunda, hazırlık ve ortaokul
sınıflarına devam eden 2170 öğrenci- 23 soruluk bir anket uygulanarak yapılmıştır. Her
sınıftaki öğrenci sayısı 45–65 arasında değişmektedir. Araştırmaya katılan öğrencilerin
%61.43’ ü erkek, %38.57’ si kızdır.
Araştırma sonucunda; erkek öğrencilerin %79.96’ sı, kız öğrencilerin %61.53’
ü öğretmenlerinden fiziksel ve sözel şiddet içeren ceza aldıklarını belirtmişlerdir.
Öğrencilerin verdikleri cevaplara göre öğretmenlerin en sık uyguladığı fiziksel ceza
vurmadır. Kulak çekme ve ayakta bekletme daha nadir uygulanıyor olarak belirtilmiştir.
Öğretmenler öğrencilere çoğunlukla sopa ile vurmakta (%94.84), bunu el, kemer,
tekme ve ayakkabı ile vurma izlemektedir.
Öğrenciler bu tür cezaların daha çok ellerine, omuzlarına gerçekleştiğini,
kalçalarına, bacaklarına ve yüzlerine de darbeler aldıklarını ifade etmişlerdir. Kafasına
ve yüzüne darbe aldığını ifade eden erkek öğrenci sayısı daha fazla olmuştur. Erkek
107
öğrencilerin %67.38’ i, kız öğrencilerin %72.63’ ü fiziksel cezalandırmadan sonra darbe
aldıkları bölgelerinde şişlik, morluk ve çürükler olduğunu, öğrencilerin yaklaşık %72’ si
yaralandıklarını söylemişlerdir. Erkek öğrencilerin ve hazırlık sınıfında okuyan
öğrencilerin daha çok fiziksel cezaya maruz kaldıkları elde edilen bulgular arasındadır.
Öğrencilerin cezalandırılan davranışları sıklık sırasına göre, inatçılık etme, söz
dinlememe, sınıf arkadaşlarına sözel saldırı, yalan söyleme ve diğerlerinin eşyalarına
zarar vermedir. Öğrencilerin %84.87’ si hem aile içinde, hem de öğretmeninden fiziksel
şiddet gördüğünü ifade etmişlerdir.
Farmer, Van Acker, Pearl ve Rodkin (1999) araştırmalarında, ilkokul
sınıflarındaki problem davranışları akran değerlendirmesiyle belirlemeyi
amaçlamışlardır. Araştırma, Chicago’ nun kent merkezi ve kırsal bölgelerindeki
ilköğretim okullarından, tesadüfî örneklem alma yöntemiyle belirlenmiş 59 sınıftan
toplam 1540 (752-kız ve 788 erkek) öğrenci ile yapılmıştır. Akran değerlendirmesi
yapmanın amacı, öğrencilerin arkadaşlarının davranışsal özelliklerini tanımlamalarıdır.
Araştırma sonucunda; problem davranışlı öğrencilerin, problem davranışlı
akran gruplarıyla yakın ilişkiler içinde olduğu, problem davranışlı öğrencilerin sınıf
içinde, diğer öğrenciler kadar sosyal anlamda önemli oldukları bulunmuştur.
Araştırmada elde edilen bir diğer önemli sonuç ise, problem davranış gösteren
öğrencilerin hepsinin yetersizlikleri olan (öğrenme, konuşma, fiziksel vb.) öğrenciler
olmadığı, ancak problem davranış gösterme seviyelerine göre, oransal olarak daha çok
yetersizlikleri olan öğrencilerin problemli olarak gösterildiğidir. Öğrenme yetersizliği
olan öğrenciler, oransız bir şekilde problem davranışlı gruplar içerisinde
gösterilmişlerdir. Yüksek seviyede (çok ciddi) olan problem davranışların sosyal çevre
tarafından desteklenmesi araştırmanın bir diğer önemli sonucudur. Bazı öğrenciler için
problem davranış ve sosyal başarı yüksek ilişki göstermiştir. Sık sık problem davranış
gösteren öğrencilerin, daha fazla akran kabulü bildirmeleri, araştırmacılar tarafından
bazı öğrencilerin problem davranışlara akran kabulü ya da grup içinde statü elde etme
amacıyla yöneldikleri şeklinde yorumlanmıştır.
Genel olarak rahatsız edici, engelleyici davranışlar gösteren öğrencilerin diğer
öğrencilere göre sınıf sosyal statüsü içerisinde daha merkezi bir yere sahip oldukları
görülmüştür. Bireysel olarak problemli davranışlı birçok öğrencinin ve problem
108
davranışlı akran grubundaki öğrencilerin çoğunun yetersizlikleri olmayan normal
öğrenciler olduğu, ancak problem davranışın yüksek seviyelerinde daha çok öğrenme
yetersizliği olan özellikle erkek öğrencilerin gösterildiği görülmüştür.
Romi ve Freund (1999) araştırmalarında, bir okuldaki öğretmenlerin,
öğrencilerin, bu öğrencilerin velilerinin, istenmeyen davranışlar ile ilgili tutumlarını
incelemişlerdir. Araştırma, İsrail’ de, meslek eğitimi veren bir lisede yürütülmüş ve veri
toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Dokuz ve 12. sınıflarda okuyan ve anketi
uygun şekilde cevaplayan 97 öğrenci, 58 ebeveyn (%76’ sı anne) ve okulun yönetim-
öğretim kadrosundan 46 kişilik bir grup araştırmaya katılmıştır. Araştırma sonucunda;
öğretmenlerin çeşitli disiplin problemlerine karşı benzer tutumlara sahip oldukları,
ankette kendilerine verilen davranış örneklerinin %80’ nini son derece zarar verici
davranışlar olarak niteledikleri görülmektedir.
Öğretmenlerin %80’ nin den fazlası okulda, diğer öğrencilere karşı fiziksel ve
sözel şiddet gösterme, okul yönetmeliklerine uymama, yalan söyleme ve öğretmene
karşı kabalık davranışlarını çok şiddetli ya da zarar verici davranışlar olarak nitelerken,
öğretmen ve öğrencilerin ankette yer alan davranış örneklerinin çoğunun şiddet içerdiği
konusunda öğretmenlerle aynı fikirde olmadığı görülmüştür. Aileler, diğer öğrencilere
sözel-fiziksel şiddet konusunda öğretmenlerle benzer tutum gösterirken (%80),
öğrencilerin %60’ ı bu davranışı şiddetli olarak nitelendirmiştir. Öğrenciler, ankette
verilen davranış örneklerini, aile ve öğretmenlerinden daha düşük düzeyde
sıralamışlardır. Ailelerin çocuklarının davranışlarının şiddeti (yıkıcı-zarar verici)
konusunda öğretmenlerle aynı fikirde olmadıkları, buna rağmen bazı problem
davranışları öğretmenlerden daha yıkıcı niteledikleri görülmüştür. Öğrenciler arasında
istenmeyen davranışların şiddeti konusunda bir fikir birliği olmadığı bulunmuştur.
Supaporn (2000) tarafından yapılan araştırma, lise öğrencilerinin
değerlendirmelerine göre beden eğitimi derslerinde gözlenen istenmeyen davranışları
incelemiştir. Araştırma 21 kız ve 18 erkek öğrenci ile yürütülmüş ve veriler tipik durum
/olay tekniği (critical incident technique), yarı-yapılandırılmış görüşme ve sınıf
gözlemleri ile elde edilmiştir. Öğrenciler istenmeyen davranışı, öğretmenin
yapmamalarını söylediği şeyi yapma ya da yapmasını istediği şeyi yapmama olarak
tanımlamışlardır. Yapılan analizler sonucunda beden eğitimi derslerinde gözlenen
109
istenmeyen davranışlar; rahatsız etmek (akranlarını eleştirmek, kusur bulmak, incitmek-
yaralamak), dikkatsizlik (ders dışı şeylerle uğraşmak, konuşmak, uygunsuz konuşmak),
yönergelere uymamak (aktivitelere katılmama, sınıf kurallarına uymama, aktivite
kurallarına uymama, aktiviteye karşı çıkma), ve diğerleri (sigara içme, aldatma, kavga
etme) olarak bulunmuştur.
Yapılan gözlemler öğrencilerin formlarda dile getirdikleri durumları
doğrulamıştır. Öğrenciler istenmeyen davranışlara neden olan faktörleri ise; arkadaş
grubu, aktivitenin türü ve aktiviteden zevk alma durumu olarak göstermişlerdir.
Öğrencilerin çoğuna göre öğrencilerin uygun olan ya da olmayan biçimde davranmaları,
onların arkadaş gruplarına uymasına bağlıdır. Aktvitenin sınırlı bir alanda sınırlı sayıda
öğrenci ile yapılıyor olması ve ilgi çekmemesi problem davranışlara neden olan diğer
faktörler olarak gösterilmiştir. Öğrenciler, kuralları ve sonuçlarını açıkça belirleme,
uygun gruplar oluşturma, herkesin aktivitelere katılabilmesine yönelik uygun ortam
hazırlama, her zaman tetikte olma, iyi gözlem yapma ve olan bitenin farkında olma
davranışlarını istenmeyen davranışları önleme stratejileri olarak belirtmişlerdir.
Öğrencilere göre, iyi bir öğretmen, uygun olmayan davranışlar meydana geldiğinde
hemen müdahale etmelidir.
Guttmann (2001), İsrail’ de 4, 5 ve 6. sınıflara devam eden toplam 220 ilkokul
öğrencisi, 28 öğretmen ve 115 veli ile yaptığı araştırmasında, okullardaki istenmeyen
davranışların nedenlerini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Öğrenciler ve sınıf
düzeyleri, 3 okuldan tesadüfî örneklem alma yöntemiyle seçilmiştir. Araştırmaya katılan
öğretmenler bu üç okulda görev yapan ve en az 3. sınıf düzeyinde görev yapan
öğretmenlerdir. Veliler, öğrenci örnekleminde yer alan öğrencilerin anne-babalarıdır
(107 anne ve 8 baba). Araştırma verilerinin toplanmasında araştırmacı tarafından
geliştirilen anket kullanılmıştır. Katılımcılardan, veri toplama aracında kendilerine
sunulan problem davranışların olası nedenlerini, 5’ li derecelendirme ölçeğinde, önem
derecesine göre işaretlemeleri istenmiştir.
Araştırma sonucunda öğrenciler; istenmeyen davranışların en önemli
nedenlerini anlaşılamama, öğretmenlerin tutumları ve evdeki kötü yaşantılar olarak
belirtmişlerdir. Öğretmenler, öğrencilerin istenmeyen davranışlar göstermelerinin en
önemli nedenlerini; dikkat eksikliği, deşarj olma ihtiyacı, psikolojik problemleri olma,
110
evdeki kötü yaşantılar, sınıfta statü elde etme ihtiyacı ve ailelerin eğitim düzeyi olarak
göstermişler, öğrencilerin birinci derecede önemli nitelediği “anlaşılamama” faktörünü
en az önemli olarak nitelendirmişledir. Ailelerin istenmeyen davranışların nedenleri
olarak birinci sırada gösterdikleri faktörler ise, anlaşılamama, dikkat çekme ihtiyacı,
diğer çocukların etkileri, öğretmenin tutumu, yanında oturan çocukların etkisi, evdeki
olumsuz yaşantılar ve yaşadığı başarısızlıktır. Sonuçlar, öğretmenlerin davranış
problemlerinin sorumluluğunu çocuklara yüklediği ve kendilerinden uzaklaştırdığını,
ailelerin çocuklara göre, çevresel ve dışsal nedenlerin problem davranışa yönelmede
daha etkili olduğunu düşündüğünü ve çocukların, problem davranışlarıyla ile ilgili
olarak başkalarını suçlama (öğretmen, aile, diğer çocuklar gibi) eğiliminde olduklarını
göstermektedir.
Lewis (2001) tarafından yapılan araştırmada ise, sınıf disiplininde öğrenci
sorumluluğu, öğrencilerin görüşleri alınarak incelenmiştir. Araştırma, gönüllü olan 21
ilkokul ve 21 ortaokulun öğrencileri ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak anketin
kullanıldığı araştırmadan elde edilen sonuçlar şöyledir. İlkokul öğrencilerinin, kendi
haklarını korumaya önem verirken, başkalarını bu konuda desteklemeye çok az önem
verdikleri, ortaokul öğrencilerinin ise sınıf disiplini ile ilgili sorumluluk düzeylerinin
daha az olduğu sonucu elde edilmiştir. İlkokul öğrencileri, öğretmenlerinin sınıfta daha
çok ödüllendirme, ipuçları, tartışma, öğrenci katılımını sağlama ve cezalandırma
stratejilerini kullandığını, nadiren asabi davrandıklarını belirtirken, ortaokul öğrencileri
bu tekniklerin nadiren kullanıldığını ifade etmişlerdir.
Araştırma sonucunda gerek ilkokul, gerekse ortaokul öğretmenlerinin yanlış
davranışları olan öğrencilere, nadiren de olsa sinirli bir şekilde bağırdıkları görülmüştür.
Hem ilkokul, hem de ortaokul öğrencileri, sınıflarında çoğu öğrencinin az sayıda da olsa
problem davranış gösterdiğini ve öğretmenlerinin sınıfta disiplini sağlamaya çalışırken,
öğrenmelerinin engellendiğini belirtmişlerdir. Okul çalışmalarını önemli bulan ve
öğrenmeye ilgili olan öğrencilerin, öğretmenleri sınıftaki problem davranışlarla
ilgilenirken kendilerini daha az engellenmiş hissettikleri sonucu elde edilmiştir. Erkek
öğretmenlerin, bayan öğretmenlere göre daha çok kaba kuvvet ve daha az ilişki bazlı
disiplin uyguladıkları, kızların erkek öğrencilere göre sınıf disiplininde daha sorumlu
davrandıkları, kaba kuvvete dayalı disiplin yöntemiyle daha çok karşılaşmış
öğrencilerin öğretmen problem davranışları disipline ederken kendilerini daha çok
engellenmiş hissettikleri araştırmanın önemli sonuçlarından bazılarıdır.
111
Kinch, Palmer, Burke ve Sugai (2001) tarafından yapılan araştırma ise
davranışın neden yanlış olduğu ve sonuçları hakkında öğrencinin bilişsel farkındalığını
göstermesi ve öğretmen görüşleriyle karşılaştırarak tutarlılığına bakması açısından
önemlidir. Pasifiğin Kuzaybatısında, kenar mahallede bulunan ve öğrenci sayıları 459–
575 arasında değişen 3 ortaokulda (6–8. sınıf) yürütülen bu çalışmada veri toplama
yöntemi olarak gözlem ve görüşme kullanılmıştır. Her okulun öğretmen ve
yöneticilerinden ciddi problemlerin yaşandığı (asilik, dersi bölme, agresif davranışlar)
yüksek risk ve daha az problemlerin yaşandığı düşük risk olmak üzere iki sınıf
belirlemeleri istenmiştir. Belirlenen sınıflarda problem davranışların farklı oranlarda
olduğunu kanıtlamak amacıyla her biri 40-50 dakika olmak üzere 4 kez sınıf gözlemi
yapılmış ve yüksek riskli olarak tanımlanan sınıftaki gözlenen problem davranışların
düşük riskli olarak tanımlanan sınıfta yaşanan problem davranış sayısının en az iki katı
olduğu sonucu elde edilmiştir. Daha sonra her iki gruptan (yüksek ve düşük risk sınıf)
8’er kişilik 3 öğrenci grubu ve her iki gruptan 8 olmak üzere 16 öğretmenin belirlendiği
araştırmada görüşmeler yapılarak veri toplanmıştır. Her iki gruptan 2 öğretmen ( 3
ortaokulda toplam 12 öğretmen) ve her iki gruptan 1 öğrenci (3 ortaokulda toplam 6
öğrenci) ile 30–45 dakika süren ve açık uçlu sorulardan oluşan görüşmeler yapılmıştır.
Görüşme sırasında öğretmen ve öğrencilerden problem davranışları, sınıfta yaşanma
durumlarını ve sonuçlarını tanımlamalarının istendiği araştırma sonuçları şöyledir.
Yüksek risk sınıfında öğenciler bu sınıfta derse giren öğretmenlerinin
tanımladığı 43 farklı problem davranışın %79’ unu, öğretmenlerde öğrencilerin
tanımladığı 34 farklı problem davranışın %74’ ünü tanımlamışlardır. Bu davranışların
sınıfta yaşanması durumu ile ilgili öğrenci ve öğretmenlerin %100, sonuçları üzerinde
ise %91 hemfikir oldukları görülmüştür. Düşük risk sınıfında ise öğretmenler 17,
öğrenciler 44 farklı problem davranış tanımlamışlar, öğretmenlerin öğrencilerin
tanımladığı davranışların %41’ ini, öğrenciler ise öğretmenlerin tanımladığı
davranışların %31’ ini problem olarak tanımlamışlardır. Öğretmen ve öğrencilerden
yüksek ve düşük risk sınıflarını karşılaştırmaları istendiğinde her iki grubunda bu iki
farklı sınıf hakkında detaylı bilgi verdiği belirtilmektedir. Bu sonuçlar ortaokul
öğrencilerinin başarılı ya da başarısız oldukları sınıf ortamlarını tarif edebildiklerini,
problem davranışları, sınıfta yaşanma durumları ve sonuçları hakkında güvenilir bir
bilgi kaynağı olduklarını göstermektedir.
112
Gottfredson ve Gottfredson (2001)’ un araştırması, okullarda istenmeyen
davranışlarla baş etmede kullanılan yöntemleri ve bu davranışları önlemeye yönelik ne
tür aktivite ve düzenlemelerin yapıldığı sorularına, okul müdürlerinin görüşlerini alarak
cevap aramıştır. Araştırma, farklı eğitim kademelerini (ilk, orta, lise), yerleşim
birimlerini (kırsal, kentsel ve kenar mahalle) ve okul türlerini (özel, devlet ve Katolik
okulları) kapsayan, geniş bir örneklem grubuyla yapılmış, veriler posta anketi
kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmanın birinci aşamasında, 848 okul müdürü, önleyici
aktivite ve düzenlemeleri belirlemek için bir anket, ikinci aşamada 635 okul müdürü,
disiplin uygulamalarını tanımlayan ikinci bir anket doldurmuşlardır. Araştırma
sonucunda elde dilen bulgular şöyledir:
Okul müdürlerinin %98’ i, resmi olarak bir okul disiplin politikasına ve yazılı
kurallara sahip olduklarını, bu kuralların; öğrencilerin okula geliş saatleri, zamanında
okuldan ayrılma, giyim şekli, ziyaretçi saatleri ve kaydı, koridorda dolaşma, silah ve
uyuşturucu kullanımı ile ilgili olduğunu ifade etmişlerdir. İlk ve ortaokul müdürleri,
yazılı kuralların bir kopyasının ailelere de gönderildiğini vurgularken, liselerde bu
uygulamanın daha az olduğu görülmüştür. İstenmeyen davranışları önlemeye ve
azaltmaya yönelik olarak yapılan aktivite ve düzenlemeler içerisinde ise, genel olarak
öğrencilere, ailelere ve okul personeline yönelik doğrudan hizmetlerin öncelikli olduğu
görülmektedir (%90).
Liselerde özellikle, sigara, alkol, uyuşturucu, şiddet ve cinsel risk faktörleri
hakkında bilgilendirme hizmetlerinin (%96), ortaokullarda (%56) davranış düzeltme
programlarının, ilkokullarda ise aileye yönelik programların (%74) ağırlık kazandığı
görülmüştür. Rehberlik ve danışmanlık hizmetleri, eğlendirici ve zenginleştirici boş
zaman etkinlikleri hazırlama, sınıfların seviye ve okulların akademik takvimlerini
yeniden düzenlenmesi, geliştirilmiş öğretim yöntemleri uygulamaları, okul ve toplum
arasında ilişkileri geliştirmeye yönelik hizmetler, okul müdürleri tarafından önleme
amaçlı diğer düzenlemeler olarak gösterilmiştir. Okul ve sınıf güvenliğini arttırmaya
yönelik güvenlik uygulamalarının, şehir merkezindeki okullarda, ilkokul ve liselerle
kıyaslandığında ise ortaokullarda daha sıkı uygulandığı, bunun için yerel polis ya da
özel güvenlik personelinden yardım alındığı belirtilmiştir.
Okulların istenmeyen öğrenci davranışları ile baş etmede kullandıkları
yöntemler; 5 günden uzun bir süre okul içindeki aktivitelerden uzaklaştırma, dersten
sonra okulda bekletme, ceza olarak iş verme, öğrenciye verdiği maddi zararı ödetme,
113
okul danışmanına gönderme, yazılı uyarı, toplum hizmeti verme, özel bir programa
zorunlu katılım, okuldan uzaklaştırma ve başka okula transfer olarak bulunmuştur.
Scott (2001) tarafında yapılan araştırma ise, ASED’ de bir ilkokulda, olumlu
davranış desteği çalışmalarının problem davranışların önlenmesindeki etkisini inceleyen
bir örnek olay çalışmasıdır. Kentucky’ de 285 ilkokul arasından seçilen okulun 500
öğrencisinin %96’ sının bedava ya da indirimli öğle yemeği alan öğenciler olduğu,
bölgedeki diğer okullarla kıyaslandığında öğrencilerinin bir tanesinin bile standartlarına
uygun bir şekilde okuyamadığı ve okuldan uzaklaştırma cezalarını alan öğrencilerin
fazla olduğu belirtilmektedir. Okul personeli bu araştırmaya gönülü olarak katılmış,
olumlu davranışları destekleme sistemleri geliştirmek için Kentucky Üniversitesinin bir
salonunda 3 kez (8 saat süren toplantılar) toplanmış ve öğetmenler, yöneticiler ve diğer
okul personeli olmak üzere gruplar halinde çalışmışlardır. Araştırmacı tarafından
gruplara ilk olarak, okulun neresinde, ne zaman, ne olduğunda problem davranışların
ortaya çıkma olasılığının olduğu sorulmuş, böylece problem davranışların tahmin
edilebilir bir listesi çıkarılmıştır.
Katılımcıların ortak kararı, yıkma, kavga etme, tartışma gibi problem
davranışların daha çok yemekhanede öğle yemeği zaman uzun kuyruklar oluştuğunda
ortaya çıktığı, özelikle öğrencilerden kendi bölgelerindeki döktükleri yemekleri
temizlemeleri istendiğinde tartışmaların büyüdüğü şeklinde olmuştur. Gruplardan daha
sonra 20 dakika süren bir toplantıda beyin fırtınası yaparak çözüm üretmeye çalışmaları
ve ortak bir karara ulaşmaları istenmiştir. Grupların öğrencilerden beklentilerini
tartıştıkları bu toplantı sonrasında, beklentilerin açık bir listesini oluşturma, olumlu bir
şekilde ifade etme, okulun ilk gününden itibaren öğrencilere öğretme, uzun kuyrukları
önlemek için öğle yemeği programını değiştirme ve yemekhane personelinin her zaman
önlüklerini giymiş vaziyette yemekhanede bulunması kararları alınmıştır. Davranışsal
beklentileri öğrencilere öğretme, yemekhanede örnek olarak öğrencilere eşlik etme
amacıyla öğretmen kadrosu oluşturulmuş ve öğrenciler beklenti ve sonuçları konusunda
pekiştirilmiştir. Bir yıl süren uygulama sonucunda problem davranışları nedeniyle
okuldan uzaklaştırılan öğrenci sayısında azalma olmuş ve araştırma yapılan okul,
olumlu davranış desteğini genişletme kararı almıştır.
114
Manning ve Bear (2002) tarafından yapılan araştırma, çocukların ceza
hakkındaki kaygıları ile saldırgan davranışları arasında ilişkiyi incelemiştir. Araştırma,
iki ilkokulda, toplam 16 öğretmenin sınıfından seçilen öğrencilerle yapılmıştır.
Öğretmenlerin 5’i birinci sınıf, 11’i ikinci sınıf düzeyinde görev yapmaktadır. Toplam
203 öğrenci (108 erkek, 95 kız)’ den veri elde edilmiştir. Araştırmaya katılan
öğrencilerin %68’ i ikinci sınıf öğrencisidir. Araştırma verilerinin toplanmasında bire-
bir görüşme tekniği kullanılmıştır. Öğretmenlerden fiziksel ve sözel saldırganlık içeren
davranışları gözleme sıklıkları ile bilgi alınmış ve öğrenciler, öğretmenlerden elde
edilen bilgiler doğrultusunda saldırgan ve saldırgan olmayan olarak iki gruba
ayrılmıştır. Öğrencilere, saldırganlık içeren 6 davranışı; vurma, çalma, kavga başlatma,
sırayı bozma, sataşma ve arkadaşlarına karşı imalı söz kullanma davranışlarını neden
göstermemeleri gerektiği sorularak ahlaki muhakeme güçleri belirlenmek istenmiştir.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar, saldırganlık içeren davranışları gösteren
öğrencilerin, davranışlarının kendileri üzerindeki sonuçlarından (ceza) haberdar
olduklarını ve saldırgan olmayan çocuklarla karşılaştırıldığında daha fazla ceza kaygısı
yaşadıklarını göstermiştir. Ancak saldırgan davranışlarının diğerleri üzerindeki
psikolojik etkileri ile ilgili kaygıları, kendi yaşadıkları cezalandırılma kaygısından daha
azdır. Saldırgan davranışlar gösteren ve göstermeyen kız öğrencilerin ceza ile ilgili
kaygıları arasında anlamlı bir farklılık olmazken, saldırgan davranışlar gösteren erkek
öğrencilerin ceza ile ilgili kaygılarının, saldırgan davranışlar göstermeyen öğrencilerden
daha yüksek olduğu görülmüştür.
Leung ve Lam (2003) araştırması, öğretmenlerin sınıf yönetim stratejilerini ve
seçtikleri stratejiler başarısız olduğunda yaşadıkları duygusal deneyimleri anlamayı
amaçlamıştır. Araştırma Hong Kong Eğitim Enstitüsünü’ ne, hizmet-içi eğitim için
devam eden ve araştırmaya katılmaya gönüllü 179 ilkokul öğretmeni ile yapılmıştır.
Örneklemde yer alan öğretmenlerin mesleki deneyimleri 3–30 yıl arasında değişmekte
olup, 141’ i kadın, 38’ i erkektir. Araştırma deneysel desende bir araştırmadır.
Öğretmenler tesadüfî olarak ödül-odaklı (88 öğretmen) ve önleme-odaklı (91 öğretmen)
olarak kodlanan iki gruba ayrılmıştır.
Veri toplama aracı olarak anket kullanılmış ancak, öğretmenler ankette yer
alan soruları cevaplama geçmeden önce her iki gruba iki ayrı hayali senaryo
sunulmuştur. Ödül-odaklı gruba” en iyi disiplinli sınıf yarışmasının okullarında
yapılacağı”, önleme-odaklı grupta yer alan öğretmenlere de “müdürlerinin, son
115
zamanlarda okul disiplinin bozulmasından dolayı sinirlendiğini ve bu sorunları yeniden
ele almada ilk adım olarak, okulda disiplin açısından en kötü sınıfları belirleyip
düzeltmek istediği” söylenmiştir. Daha sonra cevaplamaları istenilen ankette,
öğretmenlere 6 strateji sunulmuş ve bunlardan 3 tanesini seçmelerini ve seçtikleri
stratejiler başarısız olduğunda yaşadıkları duyguları ifade etmeleri istenmiştir.
Öğretmenlere veri toplama aracında sunulan stratejiler şunlardır.
1 - Sınıf kurallarını belirleme ve öğrencileri bu kurallara uymaya zorlama
2 - Kurallara uymayanları cezalandırma
3 - Öğrencilerin uygun davranışlarını gözleme ve ödüllendirme
4 - Öğrencilere ders aralarında da uygun davranmalarını hatırlatma
5 - Ödül planı oluşturma ve öğrenciler uygun davrandığında ödüllendirme
6 - Öğrenciler sınıf kurallarını takip ettiklerinde övgü verme
Araştırmada, yukarıda verilen kurallardan 1,2 ve 4 kaçınma stratejileri, 3,5 ve
6 yaklaşma stratejileri olarak kodlanmış ve araştırma hipotezi, “ödül-odaklı grupta yer
alan öğretmenlerin yaklaşım stratejilerini, kaçınma stratejilerinden daha fazla
benimseyeceği” şeklinde ifade edilmiştir. Araştırma sonuçları, hipotezi doğrulamış,
ödül-odaklı grupta yer alan öğretmenlerin yaklaşım stratejilerini, önleme-odaklı grupta
yer alan öğretmenlerin de kaçınma stratejilerini daha fazla benimsedikleri görülmüştür.
Kaçınma stratejilerini benimseyen öğretmenlerin, stratejileri başarısız olduğunda, ruhsal
gerginlik (hayal kırıklığı ve umutsuzluk) ve moral bozukluğunu (sinirlilik ve kızgınlık)
diğer gruptan daha fazla yaşadıkları bulunmuştur. Ödül-odaklı grupta yer alan
öğretmenlerin ise, seçtikleri stratejiler başarısız olduğunda moral bozukluğunu, hayal
kırıklığı ve umutsuzluktan daha fazla yaşadıkları elde edilen sonuçlar arasındadır.
2.2.3. Konu İle İlgili Araştırmaların Değerlendirilmesi
Öğrencilerin istenmeyen davranışları ve bu davranışlarla baş etme stratejileri
ile doğrudan ve dolaylı olarak ilgili olan araştırmalar incelendiğinde, genellikle
öğretmen algılamalarına odaklanıldığı, öğrenci görüşlerine nadiren başvurulduğu,
evdeki disiplin anlayışı ile çocukların problem davranışları arasında ilişki olduğunu
gösteren araştırmalar olmasına rağmen, ailelerin öğrenci ve öğretmenlere göre
ulaşılabilirliklerinin sınırlı olması nedeniyle disiplinle ilgili araştırmalarda çok daha az
116
odak noktası olduğu görülmektedir. Öğrencilerin kendilerinin ve öğretmenlerinin
davranışlarını nasıl algıladığı, davranışlarının niçin uygun olmadığı bir diğer ifadeyle
öğrencilerin davranışlarının diğerleri üzerindeki etkilerini nasıl değerlendirdiği ile ilgili
araştırmalar ise yetersizdir. Öğrencinin, davranışını değiştirmesi öncelikle, davranışının
neden yanlış olduğunu anlamasına ve davranışının kendisi ve diğerleri üzerindeki
etkisini değerlendirebilmesine bağlıdır. Bu nedenle yapılacak araştırmalarda, sınıf
içindeki öğretmen ve öğrenci davranışlarına, aynı sınıf ortamını paylaşanlar olarak
öğrencilerin perspektifinden de bakmak gereklidir. Disiplinin amacı, çocuğun kendi
davranışlarını düzenleme ve yönetme becerisini kazanmasına yardım etmektir.
Yapılacak araştırmalarda, ailelerin çocuklarının davranışlarını nasıl gördüklerini ve
disiplin sürecinde öğretmenlerden ne beklediğini bilmeye ihtiyacımız vardır. Ayrıca,
ailelere çocuklarının eğitimiyle ilgili kararların, sadece kendileri dışındaki kurumlar
tarafından alınıp yürütülmediğini, bu konuda yapabilecekleri şeyler olduğunu göstermek
ve disiplin sorumluluğunu paylaşmak açısından aile katılımını sağlamak gereklidir.
Sınıf içinde hangi davranışların istenmeyen olarak tanımlandığı, bu
davranışların gözlenme sıklığı ve önem derecesi ile ilgili elde edilen sonuçlar
incelendiğinde ise benzer sonuçlar elde edildiği gibi farklılıkların da söz konusu olduğu
görülmüştür. Sonuçlardaki bu farklılık, araştırmaların farklı kültür, farklı eğitim
kademeleri ve farklı okullarda yapılmış olması olabilir. Genellikle nicel araştırma
yöntemleriyle araştırılan konunun nitel araştırmalarla da incelenmesi gerektiği
düşünülmektedir. Doğru ve etkili disiplin sağlamak için uygun stratejileri bulmak
günümüzde en önemli eğitim sorunlarından birini oluşturmakta, hangi yöntem ve
stratejilerin daha etkili olduğu konusu ise halen tartışılmaktadır. Bu nedenle her okulu
bir bütün olarak ele alan, mevcut durumu saptayarak var olan disiplin modellerinin
uygulamadaki sonuçlarını değerlendiren araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
117
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu bölümde araştırmanın modeli, evren ve örneklemi, çalışma grupları, veri
toplama yöntemi, veri toplama araçlarının geliştirilmesi, araştırmacının rolü, verilerin
toplanması, verilerin analizi, geçerlik ve güvenirlik çalışmaları ile ilgili bilgiler yer
almaktadır.
3.1. Araştırmanın Modeli
Bu araştırma, öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışları ve bu
davranışlarla baş etmede kullanılan stratejileri öğretmen, öğrenci ve velilerin bakış
açısından bütünsel olarak ele alıp, Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temel alarak
uygulanan eğitim programının öğretmenlerin baş etme stratejilerine nasıl bir etkisinin
olduğunu aynı okulda derinlemesine inceleyen nitel/durumsal (örnek olay) bir
çalışmadır.
Nicel araştırmalar, sayısal değerler aracılığıyla hipotezleri test etmeyi
amaçlayan araştırmalardır (Suter, 2005, 41). Belirli bir soru grubuna çok sayıda kişinin
tepkilerini ölçme olanağı tanıması nicel araştırmaların avantajıdır. Böylece verilerin
karşılaştırılması ve istatistiksel işlemlerin yapılması kolaylaşır (Patton, 1990). Nitel
araştırmalar ise, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama
yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir
biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırmadır (Yıldırım ve
Şimşek (1999, 19). Amaç, sözel betimlemelerle karmaşık fenomenleri açıklamak, kişiler
arası sosyal ve kültürel bağlamları daha iyi ortaya koymaktır (Suter, 2005, 41; Hara,
1995, 59). Hara (1995), her iki yaklaşımın güçlü ve zayıf yönlerinin bulunduğunu ve
hangisinin tercih edileceğinin araştırmanın konu ve amacı ile araştırmacının inançlarına
bağlı olduğunu belirtmektedir. Sosyal durumların en iyi biçimde kendine özgü
boyutlarının ayrıştırılması ile anlaşılabileceği şeklinde gittikçe artarak kabul gören
görüş, son yıllarda sosyal bilimcileri olgu ve olayları kendi ortamları içinde
inceleyerek, derinlemesine açıklamaya dayalı araştırmalar yapmaya yöneltmektedir.
118
Durum çalışmaları (örnek olay) ise 1980’ lerden itibaren sosyal bilimlerde
yapılan çalışmalarda ilginin arttığı bir nitel araştırma yöntemidir. Yin (1984, 23)’ e göre
nitel durum çalışmalarında; Duruma ilişkin etkenler (ortam, bireyler, olaylar, süreçler, vb.) bütüncül bir
yaklaşımla araştırılır ve ilgili durumu nasıl etkiledikleri ve ilgili durumdan nasıl etkilendikleri üzerine odaklanılır. Nasıl ve niçin sorularını temel alır…. Durum çalışması, (1) güncel bir konuyu (olgu ya da olay) kendi gerçek yaşam çerçevesi (içerik) içinde çalışan, (2) olgu ve içinde bulunduğu yaşam çerçevesi arasındaki sınırların kesin hatlarıyla belirgin olmadığı ve (3) birden fazla veri kaynağının mevcut olduğu durumlarda kullanılan görgül bir araştırma yöntemidir. (Akt; Yıldırım ve Şimşek, 1999, 190).
Şekil 5.’ de araştırmanın modeli ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır.
3.2. İncelenen Durum ve Belirlenmesi
Araştırma problemlerinin ve bu problemlere ilişkin olarak alt boyutların en iyi
şekilde çalışılabileceği ilköğretim okulunun (durum) saptanmasında nitel araştırma
geleneği içinde yer alan ve olasılık temelli olmayan örneklem tekniklerinden, amaçlı
örnekleme yöntemleri izlenmiştir.
Amaçlı örnekleme yöntemleri, zengin bilgiye sahip olduğu düşünülen
durumların derinlemesine çalışılmasına olanak vermekte, olgu ve olayların
keşfedilmesinde ve açıklanmasında yararlı olmaktadır. Başlıca amaçlı örnekleme
yöntemleri; aşırı ve aykırı durum örneklemesi (extreme or deviant case sampling),
maksimum çeşitlilik örneklemesi (maximum variation sampling), benzeşik örnekleme
(homogeneous sampling), tipik durum örneklemesi (typical case sampling), kritik
durum örneklemesi (ciritical case sampling), kartopu veya zincir örneklemesi (snowball
or chain sampling), yoğunluk örneklemesi (intensity sampling), ölçüt örnekleme
(criterion sampling), doğrulayıcı ya da yanlışlayıcı örnekleme (confirming and
disconfirming cases) ve kolay ulaşılabilir (convenience sampling) durum
örneklemesidir ( Patton, 1990, 182–183). Açıklamalarda anlaşılabileceği gibi
araştırmacının çalışmak istediği durum, araştırma problemi ile ilgili genel durumu
yansıtabilecek tipik bir durum veya durumlar olabileceği gibi aşırı ya da aykırı durumlar
olabilmektedir. Bu çalışmanın yürütüleceği ilköğretim okulunun belirlenmesinde
yoğunluk örneklemesi (intensity sampling), kritik durum örneklemesi (ciritical case
sampling) ve kolay ulaşılabilir (convenience sampling) durum örneklemesi birlikte
kullanılmıştır.
120
Yapılan araştırmalar genellikle kırsal kesimlerde ya da şehrin gecekondu
mahallelerinde yer alan okulların diğer okullara oranla çok daha fazla disiplin
problemleri yaşadıklarını (yoğunluk) ve bu okullarda görev yapan öğretmenlerin
disiplin olaylarının gittikçe kötüleştiğini düşündüklerini göstermektedir (Boldurmaz;
2000; Gottfredson ve Gottfredson, 2001; Brown ve Payne, 1992; Sadık, 2000; Gaustad,
1992). Kritik bir durum ya da durumların varlığının en önemli göstergesi ise “bu
burada oluyorsa benzer durumlar da kesinlikle olur veya tam tersi bu burada
olmuyorsa başka benzer durumlar da kesinlikle olmaz” yaklaşımıdır. Bu nedenlerden
dolayı araştırmada, alt sosyo-ekonomik düzeydeki çevrelerde bulunan ilköğretim
okulları temel alınmıştır.
Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ nden alınan bilgiler doğrultusunda merkez
ilçelerdeki alt sosyo-ekonomik düzeydeki ilköğretim okulları belirlenmiş ve son
aşamada ise okulun kolay ulaşılabilir bir ilköğretim okulu olmasına dikkat edilmiştir.
Durum (örnek olay) çalışmalarında, hangi ilköğretim okullarının araştırma problemine
uygun olduğunu olup olmadığını ve düşünülen ilköğretim okulunun araştırma için
mümkün olup olamayacağını araştırmacı dikkate almak zorundadır. Çünkü örnek olay
çalışmaları uzun zaman almaktadır ve bazı okul ya da kurumlar bu tür araştırmalara
sıcak bakmayabilmektedir (Harley, 1995, Akt; (Yıldırım ve Şimşek, 1999, 197). Uzun
süreli devam edecek araştırma açısından sağlayacağı çeşitli avantajlar düşünülerek (sınıf
gözlemlerinde bürokratik engellerle karşılaşmama, görüşmeler için uygun yer belirleme,
öğretmenlerle okul dışında da görüşebilme, velilere ulaşma, vb.) araştırmacının hem
yöneticisini hem de görev yapan öğretmenlerini tanıdığı Adana’ nın Yüreğir merkez
ilçesine bağlı, alt sosyo-ekonomik düzeydeki mahallelerden birinde bulunan, Doğa
İlköğretim Okulu araştırmanın yürütüleceği okul olarak belirlenmiştir (Okul isminin
kullanılması uygun görülmediğinden okul adı, Doğa İlköğretim Okulu olarak
belirlenmiştir).
Araştırmanın Yürütüldüğü Doğa İlköğretim Okulu Hakkında Bilgiler
Araştırma için belirlenen Doğa İlköğretim Okulu, Adana’ nın doğusunda,
şehrin dış taraflarında, şehir merkezine beş km. uzaklıkta, alt sosyo-ekonomik
düzeydeki bir mahallede, deniz seviyesinden 25 metre yükseklikte olan bir arazi
üzerinde kuruludur. Okulun bulunduğu yerleşim bölgesi, 1919- 1923 savaş yıllarında
121
terk edilmiş bir bölgedir ve 1930 yılına kadar hazine arazisi olarak boş kalmıştır. Devlet
tarafından yaptırılan çinko damlı evlerin, 1932 yılında Selanik göçmenlerine karşılıksız
iskân edilmesiyle kurulan yerleşim bölgesinin kenarından Sarıçam Deresi geçmektedir.
Özellikle yaz aylarında çocuklar için ciddi bir tehlike oluşturan derenin iki yanındaki
kalan mahalleler birbirlerine köprüler ile bağlıdır. Yaklaşık 200–300 haneli yerleşim
yerinin nüfusu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden gelen göçlerle günümüzde
2000’ i geçmekte ve her geçen gün artmaya devam etmektedir. Selanik göçmeni olan
ailelerde Trakya şivesi ile Türkçe, Doğu ve Güneydoğu kökenli ailelerde ise Kürtçe ve
Zazaca konuşulmaktadır.
Ancak günümüzde bölgede Selanik göçmeni ailelerin neredeyse kalmadığı,
farklı nedenlerle (iş, eğitim, sosyal yaşam vb) kent merkezlerine ya da diğer şehirlere
göç ettikleri belirtilmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ dan göç eden ailelerin
ağırlıkta olduğu yerleşim yerinde ev halkının çoğunluğunu bayanlar oluşturmaktadır.
Evler genellikle tek veya iki katlı, duvarlar tuğla veya briketten, çatı ise düz beton
olarak inşa edilmişlerdir. Eskiden kalma evler ise kerpiçten ve çatıları kiremit ya da
çinkodur. Bölge topraklarından önemli bir kısmı İncirlik havaalanı kurulurken istimlâk
edildiği için ailelerin geçim kaynağının tarım ve hayvancılıktan uzaklaştığı
belirtilmektedir. Toprak sahibi olan birkaç ailenin halen tarımla uğraştığı bunun
dışındaki küçük bir grubun fabrikalarda, İncirlik üssünde, devlet dairelerinde, büyük
çoğunluğunun ise düşük statüdeki işlerde (amelelik, inşaat işçiliği, kahvecilik, şoförlük,
ayakkabıcılık, fırıncılık, manav vb) çalıştığı görülmektedir. Bölgede işsizlik oranı
oldukça yüksektir. Bölgede tarım işçisi olarak çalışanların oranı oldukça (%30)
yüksektir ve tarım işçilerinin çoğunluğu okuma yazma bilmeyen kadınlar ve genç
kızlardan oluşmaktadır. Hemen hemen herkesin yeterli para kazanamamaktan ve geçim
sıkıntısından şikâyet ettiği bölgede, sık sık hırsızlık, kavga, silahlı ve bıçaklı çatışmalar
olduğu belirtilmektedir.
İlk defa 1942 yılında bir barakada 17 öğrenci ile üç yıl süreli temel eğitim-
öğretime başlanan okul, 1946 yılında beş yıl süreli ilkokula dönüştürülmüştür. Daha
sonra İncirlik Hava Üssü’ nde bulunan ABD’ li subaylar tarafından, 1959 yılında okul
olarak kullanılmak üzere monte edilen iki sınıflı yeni bir barakada 1971 yılına kadar
eğitim-öğretim verilmeye devam edilmiştir. Çevre sakinlerinin katkılarıyla 1971 yılında
ilk defa planlı ve dört dershaneli okul binası yapılarak barakalardan çıkılmış ve 1983
122
yılına kadar dört dershaneli bu binada yerleşim yerinin artan öğrenci nüfusuna cevap
verilmeye çalışılmıştır. Devlet tarafından 1983 yılında iki katlı ve yedi dershaneli bina
yapılmasıyla okul günümüzdeki görünümünü almış ve 1997 yılında sekiz yıllık zorunlu
eğitime geçilmesiyle ilköğretim okuluna dönüştürülmüştür. Açık ve kapalı alan olmak
üzere toplam 2610 metrekare toplam alanı olan okulda, eğitim-öğretim A ve B blok
olmak üzere iki binada devam etmektedir. B- Blok, 1971 yılında çevre sakinlerinin
katkılarıyla yaptırılan, dört dershaneli binadır ve günümüzde eğitim-öğretim açısından
kullanıma elverişsizdir. Beyaz badanalı olan iç ve dış cephesi zamanla kirlenme ve
nedeniyle çok kötü durumdadır.
Dershanelerin pencereleri 35 yıl önce yapılan kepenkleriyle durmaktadır ve
bakımsızlık, kötü kullanma, hava koşulları, zaman vb. nedenlerle çürümüş olan
kepenkler işlevsel durumda değildir. Binada bulunan dersliklerden ikisi günümüzde
kütüphane ve laboratuar olarak kullanılmaktadır. Ancak kütüphane ve laboratuarda
gerekli malzemeler bulunmamakta, var olanlar ise kullanılamaz durumdadır. A- Blok
ise, 1983 yılında devlet tarafından yapılan yedi dershaneli binadır. İki katlı olan binanın
üst katında dört derslik, okul müdürünün odası ve kızlar için lavabolar, birinci kat da ise
üç derslik, müdür yardımcılarının odası, rehberlik servisi için ayrılan oda, erkek
öğrenciler için lavabolar ve öğretmenler odası bulunmaktadır. Ancak okul binası içinde
bulunan lavaboların öğrenciler tarafından kullanımı yasaktır. Öğrenciler okulun giriş
kapısına yakın bir yere daha sonra ilave edilen yetersiz sayıda ve sağlık koşullarına
uygun olmayan lavaboları kullanmaktadırlar.
Kışın ısınmanın soba ile sağlandığı sınıflarda (bazı sınıflarda soba
bulunmamaktadır) pencerelerin çoğu camsız ve naylon kaplı, bir çok sınıfın kapısı kırık
ve tam kapanmamaktadır. İç ve dış cephesi beyaz badana olan binanın duvarlarındaki
sıva ve badanalar çoğunlukla dökülmüş ve kirlidir. Öğrenci sıraları ve sınıf tahtaları
kırık ve yıpranmıştır. Benzer durum sınıf panoları ve dolapları için de söz konusudur.
Her sınıfta İstiklal Marşı, Atatürk portresi ve Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi
bulunmaktadır. Fakat okulun genel görünümüne hâkim olan kirlilik ve eskilik onlar için
de geçerli olmuştur. Okul bahçesinde ayrıca daha önce kullanılan fakat daha sonra alış-
veriş olmadığı için kapatılan tek odalı kantin binası ve öğrenci lavabolarının yanında
çatısı olmayan, erkek öğrencilerin beden eğitimi derslerinde kıyafet değiştirmek için
kullandıkları eski bir yapı bulunmaktadır. Her iki bina da kırık pencereleri, eski ve kirli
badanaları ile kötü durumdadır. Okul sahası içinde bulunan binaları gösteren kroki Şekil
6.’ da görülmektedir.
123
Ana bina
Şekil 6. Doğa İlköğretim Okulu’ nun Krokisi
Kan
tin
Ek
bina
Tuva
letle
r
Basket sahası
Futbol Sahası
Giriş kapısı
Oto
park
Bank
lar
Bank
lar
Çeş
mel
er
Atatürk Büstü
124
Öğretmenler odasında iki eski kanepe, çalışmayan bir televizyon, eski bir
buzdolabı ve bir bilgisayar bulunmakta ancak bilgisayar öğretmenler tarafından
kullanılmamaktadır. Öğretmenler bilgisayar kullanımının okul yönetimi tarafından
istenmediğini belirtmişlerdir. Nitekim araştırma devam ederken bilgisayar daha sonra
pencerelerine demir parmaklık takılan yönetici odasına alınmıştır. Okul yönetimi bunun
nedenini, bilgisayarda genellikle oyun oynanması ve öğretmenler odasında demir
parmaklıklar olmaması ile açıklamıştır. Okulda 2002–2003 eğitim-öğretim yılında iki
kez hırsızlık olmuş ve okulun dört adet bilgisayarı çalınmış, 2004 yılında parmaklıkların
kesilerek, okula girilmesiyle bir hırsızlık olayı daha yaşanmıştır. Araştırmanın
yürütüldüğü iki yıl içerisinde okulun diğer yönetici odaları ve öğretmenler odasının
pencerelerine de demir parmaklıklar takılarak hırsızlara karşı önlem alınmaya
çalışılmıştır. Okulda rehber öğretmen bulunmamakta, rehberlik odası ise eski eşyaların
saklandığı depo gibi kullanılmaktadır. İkinci kata çıkan merdiven boşluğunun tahta bir
kapı ile kapatılması ile oluşturulan çay ocağı, gerek lavabolara yakın olması gerekse
kullanılan eşyalar açısından sağlık koşullarına uygun değildir.
Okul bahçesinde ayrıca öğrencilerin su ihtiyaçlarını karşılama amaçlı
muslukların bulunduğu bir bölüm (iki musluk) ve yan tarafında öğretmenlerin
arabalarını park ettikleri üzeri çinko kaplı otopark bulunmaktadır. Okul bahçesi
tamamen beton olup sadece okul çevresini saran briket duvarın kenarında olan ağaçlara
ayrılan bölümlerde toprak bulunmaktadır. Genellikle bahçede buruşturulmuş kâğıtlar,
meyve kabukları ve çöplere rastlanılmaktadır. Bahçede belediye tarafından yapılan
beton banklar ise kirli ve öğrenci sayısına göre çok yetersizdir. Okul bahçesinin beton
zemini beyaz badana ile çizilerek basketbol ve futbol sahası şeklinde bölümlere
ayrılmıştır, ancak kale ve basketbol potaları oyun için elverişsiz durumdadır. Küflü,
eğilmiş ve filesiz olan kale ve pota demirleri uygun olmasalar bile teneffüste ve beden
eğitimi derslerinde öğrencilerin tek oyun kaynağı olarak sık sık kullanılmaktadır.
Okulun öğrenci sayısı beş yıl öncesine kadar kapasitesinin çok üzerinde (1000
den fazla) iken, yakın çevreye yeni bir ilköğretim okulunun açılmasıyla azalmıştır (694
öğrenci). Okul kayıtlarına göre 50 öğrenci okula devam etmemektedir. Ayrıca okuldan
diğer okullara nakil yapıldığı gibi göçler nedeniyle yeni öğrencilerin de gelmeye devam
ettiği görülmektedir. İlgili belgeler incelendiğinde 2002–2004 yılları arasında nakil
yoluyla okula 30 öğrenci geldiği, 74 öğrencinin ise ayrıldığı görülmektedir. Bu
125
öğrencilerin 14’ ünün başka bir mahalleye taşınma, 19 öğrencinin okulda branş
öğretmeni bulunmaması ve 12 öğrencinin de ilköğretim için yaş haddini doldurması
nedeniyle veli isteğiyle okuldan ayrıldığı belirtilmiştir. Okulda uzun süre görev yapan
öğretmenlerin ifadelerine göre 2002–2003 eğitim-öğretim yılında beş öğrenci de okulda
yarattıkları disiplin problemleri nedeniyle başka okullara nakledilmişlerdir. Öğrencilerin
yaklaşık %60’ ı ilköğretim birinci kademede eğitim-öğretim görmektedir.
Okul kayıtlarına göre öğrencilerin %80’ i Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ dan
göç eden ailelerin çocuklarıdır ve sosyo-ekonomik açıdan yoksul olan öğrencilerdir.
Çocuklar eski ve yırtık önlükler giymektedir. Öğrenci dosyaları incelendiğinde ailelerin
büyük çoğunluğunun (%70) evlerinin mülk olmadığı görülmüştür. Kılık kıyafette
düzensizlik, ders araç-gereçlerinde eksiklik ve düzenli getirmeme, özellikle
teneffüslerde nedensiz bağırma, okul duvarından ya da basket ve futbol kalesinin
demirlerinden sarkma, küfürlü konuşma ve naralar okuldaki öğrencilerin çoğunda
rastlanan davranışlardır. Öğretmenler okulu güvenli ve sağlık koşullarına uygun
olmayan bir yer ve sınıfları da düzensiz ve pis olarak tanımlamaktadırlar. Öğretmenler
öğrenciler tarafından sık sık hakarete uğradıklarını (küfür ve el, kol hareketleri ile),
işlerinden, çalışma koşullarından memnun olmadıklarını ve okulun yönetim anlayışı
nedeniyle morallerinin bozuk olduğunu ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin büyük
çoğunluğu okul yönetiminin etkililiği hakkında olumsuz düşüncelere sahiptir.
2002–2003 eğitim-öğretim yılında Öğrenci Davranışlarını Değerlendirme
Kurulu’ na yansıyan disiplin durumları incelendiğinde küfür etme (öğretmene,
yöneticilere ve arkadaşlarına), okuldan kaçma, devamsızlık, üzerinde sigara, çakmak ve
bıçak taşıma davranışlarının şikâyet dilekçelerinde en sık konu olan davranışlar olduğu
görülmüştür. Okul yönetimi, okulu bırakan okuldan kaçan ve devamsızlık yapan
öğrencileri düzenli olarak takip edemediklerini, çünkü devamsızlık yapan ya da ders
esnasında okuldan kaçan öğrencilerin yoklama fişlerini yırttıklarını ya da yaktıklarını
belirtmişlerdir. Okul eşyalarına (sıra, tahta, kapılar, camlar vb.) zarar verme, dersin
işlenmesini engelleme, okul dışından sınıflara maytap ve taş atma, okula porno dergi
getirme, bıçakla tehdit etme, hırsızlık (sınıf kitaplığının kırılarak kitapların alınması,
Atatürk büstünün ve portresinin çalınması), kız öğrencileri taciz etme davranışları Üst
Disiplin Kurulu’ na yansıyan davranışlar olarak görülmüştür. Öğrencilerin 2002–2003
eğitim-öğretim yılında Öğrenci Davranışlarını Değerlendirme Kurulu’ na yazdıkları
126
şikâyet dilekçeleri incelendiğinde; bıçak sallama, küfür etme, uygunsuz el hareketleri
yaparak ve not yazarak taciz etme, dövme tehdidi, kitap yırtma ve eşyaların izinsiz
alınması ile ilgili disiplin durumlarını içerdiği görülmüştür.
Okulda, bir müdür, bir müdür yardımcısı, 12 sınıf öğretmeni, dört branş
öğretmeni ve bir hizmetli olmak üzere toplam 19 kadrolu personel bulunmaktadır.
Ayrıca farklı branşlardan (İngilizce, Matematik, Sosyal Bilgiler vb) yedi öğretmen
sözleşmeli olarak görev yapmaktadır. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin çoğunluğuna
göre öğrenciler normal zekâ seviyesine sahiptirler ancak okula ilgi duymamaktadırlar.
Bakımsızdırlar, sağlıksız beslenmekte ve çok kötü yetiştirilmektedirler. Ayrıca olumsuz
yaşam şatları ve suç oranının yüksek olduğu bir çevrede yaşamaktadırlar. Birkaç
öğretmen ise bu bölgedeki çocukların zekâ seviyesinin düşük olduğuna, ne yaparlarsa
yapsınlar adam olmayacaklarına inandıklarını ifade etmişler, aileleri ise ilgisiz ve
eğitimsiz olarak tanımlamışlardır.
3.3. Çalışma Grupları
Bu araştırmada, 2003–2004 eğitim-öğretim yılında Doğa İlköğretim
Okulu’nun 4 ve 5. sınıflarında görev yapan sınıf öğretmenleri, bu sınıflara devam eden
öğrenciler ve bu öğrencilerin velileriyle, 2004–2005 eğitim- öğretim yılında ise aynı
okulda 2003–2004 eğitim-öğretim yılında 4 ve 5. sınıflarında görev yapan sınıf
öğretmenleri ile çalışılmıştır.
Araştırmanın ilköğretim birinci kademede yapılma nedeni, ilköğretim ikinci
kademede her bir dersin farklı branş öğretmenleri tarafından yürütülmesidir.
Öğretmenler farklı sınıflarda, öğrenciler de farklı öğretmenlerin derslerinde farklı
davranışlar gösterebilirler. Bu durumun, öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen
davranışları ve bu davranışlarla baş etmede öğretmenlerin kullandığı stratejileri bütünsel
bir yaklaşımla incelemeyi engelleyeceği, sınıf gözlemlerinden elde edilecek bilgilerde
tutarsızlığa neden olabileceği düşünülmüştür. Araştırmanın 4 ve 5. sınıflarla yapılma
nedeni ise, bu sınıflara devam eden öğrencilerin verilen sorumlulukları bağımsız ve
yeterli bir şekilde yerine getirecekleri ve veri toplama araçlarını cevaplama bakımından
yeterli düzeye ulaştıkları varsayımıdır. Araştırmanın çalışma gruplarında (öğretmen-
öğrenci ve veliler) yer alan bireylerin seçilmesinde izlenen yollar aşağıda açıklanmıştır.
127
Çalışma grubu–1: Bu grup, araştırmanın yürütüldüğü Doğa İlköğretim Okulu’ nun 4
ve 5. sınıflarında görev yapan sınıf öğretmenlerini kapsamaktadır. Okulda 3 tane
dördüncü sınıf ve iki tane beşinci sınıf bulunması nedeniyle toplam beş öğretmenle
çalışılmış, örneklem alma yoluna gidilmemiştir. Tablo 1., araştırmaya katılan
öğretmenlerin kişisel bilgilerini göstermektedir.
Tablo 1. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğretmenlerinin Cinsiyet,
Yaş, Medeni Durum, Mezun olduğu Okul, Mesleki Kıdem, Okuldaki Görev Yılı,
Sınıf Düzeyi ve Mevcuduna Göre Dağılımı
ÖĞRETMENLER
DEĞİŞKENLER A B C D E
Cinsiyet Erkek Erkek Erkek Erkek Kadın
Yaş 30–34 yaş 30–34 yaş 40 ve üzeri 30–34 yaş 40 ve üzeri
Medeni Durum Bekâr Evli Evli Bekâr Evli
Mezun Olduğu Okul
Eğitim Fak. Almanca Öğretmenliği
Eğitim Fak. Sınıf Öğretmenliği
Öğretmen Okulu
Eğitim Fak. Fransızca Öğretmenliği
Fen-Ed.Fak. Kütüphanecilik Bölümü
Mesleki Kıdem 8 yıl 8 yıl 27 yıl 7 yıl 8 yıl
Okuldaki Görev Yılı 3. yıl 2. yıl 9. yıl 1. yıl 8 yıl
Sınıf Düzeyi 4. sınıf 4. sınıf 4. sınıf 5. sınıf 5. sınıf
Sınıf Mevcudu 36 öğrenci 39 öğrenci 32 öğrenci 35 öğrenci 39 öğrenci
* Alfabetik simgeler ile öğretmenlerin görev yaptıkları sınıfların şubeleri arasında ilişki yoktur.
Öğretmenlerin isimlerinin kullanılması uygun görülmediğinden alfabetik
kodlar kullanılmıştır. Tablo 1. incelendiğinde örneklemde yer alan öğretmenlerin
üçünün 32–34 yaş diliminde yer alan genç öğretmenler olduğu görülmektedir. Bir
öğretmen, öğretmen okulu, bir öğretmen sınıf öğretmenliği, iki öğretmen eğitim
fakültesinin farklı bölümlerinden (Almanca ve Fransızca öğretmenliği) ve bir öğretmen
de fen-edebiyat fakültesi kütüphanecilik bölümü mezunudur. İki erkek öğretmen ve bir
bayan öğretmen evli, diğer iki erkek öğretmen bekârdır. Öğretmenlerin biri 27 yıl,
dördü ise 7–8 yıllık mesleki kıdeme sahiptir. Okuldaki görev süreleri incelendiğinde bir
erkek öğretmenin 9, bir bayan öğretmenin 8 ve diğer erkek öğretmenlerin 1–3 yıldır bu
okulda görev yaptığı görülmektedir. Sınıflardaki öğrenci sayısı ortalama 36’ dır.
128
Çalışma grubu–2: Bu grup, Doğa İlköğretim Okulu’ nun 4 ve 5. sınıflarına devam
eden öğrencileri kapsamaktadır. Okul kayıtlarına göre okulda dördüncü sınıfa kayıtlı
112, beşinci sınıfa kayıtlı 79 olmak üzere 191 öğrenci bulunmaktadır. Ancak derse
devam çizelgeleri incelendiğinde dördüncü sınıflarda sekiz ve beşinci sınıflarda dokuz
öğrencinin okula devam etmediği görülmüştür. Araştırmada öğrencilerden örneklem
alma yoluna gidilmemiş, dördüncü sınıflara devam eden 104, beşinci sınıflara devam
eden 70 olmak üzere toplam 174 öğrenci araştırmaya dâhil edilmiştir. Aşağıda, tesadüfî
bir şekilde alfabetik kodlar verilen sınıflardaki öğrencilerin kişisel bilgileri yer
almaktadır.
2.1. Cinsiyet
Tablo 2.’ de görüldüğü gibi araştırmaya katılan dört ve beşinci sınıftaki
öğrencilerin %43.6’ sı kız, % 56.4’ ü erkektir. Sınıf içindeki dağılımları incelendiğinde
A sınıfı dışında diğer sınıflarda da erkek öğrenci sayısının kız öğrencilerden daha fazla
olduğu görülmektedir.
Tablo 2. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Cinsiyete
Göre Dağılımı KIZ ERKEK TOPLAM
SINIFLAR f % f % f %
A- 4. sınıf 19 55.9 15 44.1 34 100
B- 4.sınıf 15 41.7 21 58.3 36 100
C- 4. sınıf 13 41.9 18 58.1 31 100
D- 5. sınıf 12 34.3 23 65.7 35 100
E- 5. sınıf 16 44.4 20 55.6 36 100
TOPLAM 75 43.6 97 56.4 172 100
2.2. Doğum Yeri
Tablo 3., öğrencilerin doğum yerlerine ilişkin sayısal verileri içermektedir.
Buna göre öğrencilerin %58.1 gibi yarısından fazlasının Adana doğumlu olduğu
görülmektedir. Elazığ (%13.3), Diyarbakır (%12.7), Bingöl (%4.7), Van (%4) ve
Adıyaman, Hatay ve Muş (%1.2) öğrencilerin doğdukları diğer şehirler arasındadır. Bu
129
durum, öğrencilerin %41.9’ unun ailelerinin Güneydoğu ve Doğu Anadolu
bölgelerinden geldiklerini göstermektedir.
Tablo 3. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Doğum
Yerlerine Göre Dağılımı
SINIFLAR
A
4. sınıf
B
4. sınıf
C
4. sınıf
D
5. sınıf
E
5. sınıf
TOPLAM
DOĞUM
YERLERİ
f % f % f % f % f % f %
Adana 21 61.8 26 72.3 18 58.1 19 54.3 16 44.6 100 58.1
Elazığ 8 23.5 3 8.3 4 12.9 4 11.4 4 11.1 23 13.3
Diyarbakır - - 3 8.3 2 6.5 4 11.4 13 36.1 22 12.7
Bingöl - - 3 8.3 - - 3 8.6 2 5.6 8 4.7
Van - - - - 4 12.9 3 8.6 - - 7 4
Adıyaman 1 2.9 - - - - 1 2.9 - - 2 1.2
Hatay 1 2.9 1 2.8 - - - - - - 2 1.2
K. Maraş - - - - 1 3.2 1 2.9 - - 2 1.2
Muş - - - - 2 6.5 - - - - 2 1.2
İzmir 2 5.9 - - - - - - - - 2 1.2
Osmaniye 1 2.9 - - - - - - - - 1 0.6
Siirt - - - - - - - - 1 2.8 1 0.6
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
2.3. Yaş
Tablo 4. incelendiğinde öğrencilerin büyük çoğunluğunun (%64.5) 10–11 yaş
ve 12–13 yaş (%32.6) diliminde olduğu görülmektedir. A sınıfında 1, D sınıfında 1 ve E
sınıfında 2 öğrenci 14–15 yaş dilimindedir. Beşinci sınıflardan biri olan E sınıfında ise 1
öğrenci 15 yaşın üzerindedir. Bu öğrencilerin sınıf öğretmenlerinden alınan bilgiye
göre, A ve D sınıfında ortalama yaş diliminin üzerinde olan kız öğrenciler kardeşleriyle
ya da akraba çocuklarıyla aynı sınıftadır. Öğretmenlerinin ve bu öğrencilerin kendi
açıklamalarına göre, akraba çocukları ya da kardeşleriyle birlikte okula gidip-gelmeleri
için aileleri tarafından okula geç gönderilmişlerdir. Ortalama yaş diliminin üzerinde
olan 2 erkek öğrenci ise (D ve E sınıflarında) sınıf tekrarı yapan öğrencilerdir.
130
Tablo 4. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Yaşa Göre Dağılımı
YAŞ
SINIFLAR 10–11 Yaş 12-13Yaş 14–15 Yaş 15 Yaş ve + TOPLAM
f % F % f % f % f %
A- 4. sınıf 24 70.6 9 26.4 1 2.9 - - 34 100
B- 4. sınıf 31 86.1 5 13.9 - - - - 36 100
C- 4. sınıf 26 83.9 5 16.1 - - - - 31 100
D- 5. sınıf 13 37.1 20 57.1 1 2.9 1 2.9 35 100
E- 5. sınıf 17 47.2 17 47.2 2 5.6 - - 36 100
TOPLAM 111 64.5 56 32.6 4 2.3 1 0.6 172 100
2.4. Kardeş Sayısı
Tablo 5., araştırmaya katılan öğrencilerin kardeş sayılarına göre dağılımını
göstermektedir.
Tablo 5. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Kardeş Sayısına
Göre Dağılımı
KARDEŞ SAYISI
SINIFLAR 1–3 Kardeş 4–6 Kardeş 7–9 Kardeş 9–12 Kardeş TOPLAM
f % f % F % f % f %
A- 4. sınıf 5 14.7 25 73.5 3 8.8 1 2.9 34 100
B- 4. sınıf 14 38.9 14 38.9 5 13.9 3 8.3 36 100
C- 4. sınıf 7 22.6 17 54.8 3 9.7 4 12.9 31 100
D- 5. sınıf 10 28.6 18 51.4 6 17.1 1 2.9 35 100
E- 5. sınıf 11 30.6 14 38.9 7 19.4 4 11.1 36 100
TOPLAM 47 27.3 88 51.2 24 14 13 7.5 172 100
Tablo 5. incelendiğinde öğrencilerin yarısından fazlasının (%51.2) 4–6 kardeş,
%14’ ünün 7–9 kardeş ve %7.5’ inin 9–12 kardeş olduğu görülmektedir. Bu sonuçlara
göre araştırmaya katılan öğrencilerin büyük çoğunluğunun (%72.7) 4 ve daha fazla
çocuklu ailelerden geldiği söylenebilir.
131
2.5. Anne ve Babanın Sağ Olma Durumu
Tablo 6.’ da öğrencilerin anne ve babalarının sağ olma durumuna göre sayısal
verileri yer almaktadır.
Tablo 6. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Anne-Babalarının
Sağ Olma Durumuna Göre Dağılımı
SINIFLAR
A- 4. sınıf
B- 4. sınıf
C- 4. sınıf
D- 5. sınıf
E- 5. sınıf
TOPLAM
ANNE-BABA
YAŞIYOR OLMA
DURUMU f % f % f % f % f % f %
Evet 34 100 36 100 29 93.5 34 94.4 34 97.1 167 97
Hayır - - - - 2* 6.5 1* 5.6 2** 2.9 5 3
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
* Baba sağ-anne yaşamıyor ** Anne sağ- baba yaşamıyor
Tablo 6. incelendiğinde D sınıfında bir öğrenci ve E sınıfında 2 öğrenci
dışında, araştırmaya katılan öğrencilerin anne ve babalarının sağ olduğu görülmektedir.
Sınıf öğretmenlerinden alınan bilgiye göre bu öğrencilerin velileri şu an evlidirler
(ikinci-üçüncü evlilik) ve çocuklar bir aile ortamında yaşamaktadırlar.
2.6. Öğrencilerin Aileyle Birlikte Yaşama Durumu
Tablo 7. öğrencilerin aileleriyle birlikte yaşayıp yaşamadıklarına ilişkin sayısal
verileri içermektedir. Tablo incelendiğinde C sınıfından iki ve E sınıfından bir öğrenci
dışında çalışma grubunda yer alan 169 öğrencinin aileleriyle birlikte yaşadığı
görülmektedir. Ailesiyle birlikte yaşamayan üç erkek öğrencinin biri ağabeyi ile diğer
iki öğrenci ise büyükanne ve büyükbabasıyla birlikte yaşadığını belirtmiştir. Çocuklar,
ailelerinin memleketlerinde olduğunu (Elazığ ve Siirt), kendilerinin Adana’ da yaşayan
akrabalarının yanlarında okula gittiklerini ifade etmişlerdir.
132
Tablo 7. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Aileleriyle
Birlikte Yaşama Durumuna Göre Dağılımı
SINIFLAR
Aileyle
Birlikte
Yaşıyor Olma
Durumu
A
4. sınıf
B
4. sınıf
C
4. sınıf
D
5. sınıf
E
5. sınıf
TOPLAM
f % f % f % f % f % f %
Evet 34 100 36 100 29 93.
5
35 100 35 97.
2
169 98.2
Hayır
Büyükanne ve
büyükbaba ile
-
-
-
-
2
6.5
-
-
2
1.2
Ağabey ile - - - - - - - - 1 2.8 1 0.6
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
2.7. Anne- Babanın Nereli Olduğu Durumu
Tablo 8. öğrencilerin anne ve babalarının nereli olduğuna ilişkin sayısal verileri
içermektedir. Tablo incelendiğinde öğrencilerin %33.1’ nin anne ve babasının Elazığ,
%21.5’ inin Diyarbakır, %11.0’ inin Adana, %7.5’ inin Bingöl ve Van, %5.2’ sinin
Ağrı, %4.1’ inin ise Muş’ lu olduğu görülmektedir. Diğer iller ise %1.2 ile Kars, Siirt,
Erzurum ve Osmaniye ile %0.6’ lık yüzdeyle Kocaeli, Malatya, Hatay ve İstanbul’ dur.
Tabloda görüldüğü gibi iki öğrencinin anne ve babası Selanik göçmenidir.
Okulun bulunduğu yerleşim yerine ilk yerleşenler olan Selanik göçmenlerinin daha
önce belirtildiği gibi başka şehirlere göç etmeleri nedeniyle bölgedeki sayıları
azalmıştır. Bu durum, araştırmaya katılan Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. sınıf
öğrencilerinin anne ve babalarının neredeyse tamamının (%86.6) Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinden göç ettiğini göstermektedir.
133
Tablo 8. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Anne ve Babalarının
Nereli Olduğuna Göre Dağılımı
SINIFLAR
EĞİTİM
DURUMU
A
4. sınıf
B
4. sınıf
C
4. sınıf
D
5. sınıf
E
5. sınıf
TOPLAM
f % f % f % f % f % f %
Elazığ 15 44.2 11 30.6 9 29.1 11 31.4 11 30.5 57 33.1
Diyarbakır 5 14.7 6 16.6 5 16.1 6 17.1 15 41.6 37 21.5
Adana 4 11.9 5 13.8 2 6.5 4 11.4 4 11.1 19 11.0
Bingöl 3 8.8 4 11.1 2 6.5 2 5.7 2 5.6 13 7.5
Van - - 2 5.6 5 16.1 6 17.1 - - 13 7.5
Ağrı - - 3 8.3 1 3.2 3 8.6 2 5.6 9 5.2
Muş 1 2.9 - - 4 12.9 1 2.9 1 2.8 7 4.1
Adıyaman 2 5.9 - - - - 1 2.9 - - 3 1.7
Kars 1 2.9 - - - - 1 2.9 - - 2 1.2
Siirt - - 2 5.6 - - - - - - 2 1.2
Erzurum 1 2.9 1 2.8 - - - - - - 2 1.2
Osmaniye 1 2.9 - - 1 3.2 - - - - 2 1.2
Selanik - - 1 2.8 1 3.2 - - - - 2 1.2
Kocaeli 1 2.9 - - - - - - - - 1 0.6
Malatya - - - - - - - - 1 2.8 1 0.6
Hatay - - 1 2.8 - - - - - - 1 0.6
İstanbul - - - - 1 3.2 - - - - 1 0.6
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
2.8. Anne Eğitim Durumu
Tablo 9., araştırmaya katılan 4 ve 5. sınıf öğrencilerin annelerinin eğitim
durumu ile ilgili sayısal verileri içermektedir. Tablo incelendiğinde öğrencilerin %66.8
gibi büyük bir oranının annelerinin okuma-yazma bilmediği, %15.1’ inin okur-yazar,
%15.1’ inin ilkokul mezunu olduğu görülmektedir. Ortaokul mezunu olan anne yüzdesi
ise %3’ tür (5 kişi).
134
Tablo 9. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Anne Eğitim
Durumuna Göre Dağılımı SINIFLAR
EĞİTİM
DURUMU
A
4. sınıf
B
4. sınıf
C
4. sınıf
D
5. sınıf
E
5. sınıf
TOPLAM
f % f % f % f % f % f %
Okur-yazar
değil
27
79.4
21
58.3
22
71.0
22
62
23
63.9
115
66.8
Okur-yazar 2 5.9 4 11.1 5 16.1 7 9 8 22.2 26 15.1
İlkokul 4 11.8 10 27.8 3 9.7 5 20.0 4 11.1 26 15.1
Ortaokul 1 2.9 1 2.8 1 3.2 1 14.3 1 2.8 5 3.0
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
2.9. Anne Mesleği
Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. sınıf öğrencilerinin annelerinin mesleki
dağılımını gösteren Tablo 10. incelendiğinde, öğrencilerin %95.3’ ünün annesinin
çalışmadığı, görülmektedir. İki öğrencinin annesi, bu öğrencilerin verdiği bilgilere göre
fabrika işçiliğinden emekli olmuşlardır. Diğer altı öğrencinin annelerinin ise statüsü
düşük işlerde (tarım işçisi, temizlik işçisi, fabrika işçisi ve terzilik) çalıştığı
görülmektedir. Bu sonuçlar, okuma- yazma bilmeyen ve okur-yazar annelerin
tamamının ev hanımı olduğunu göstermektedir.
Tablo 10. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin
Anne Mesleklerine Göre Dağılımı SINIFLAR
MESLEK
A- 4. sınıf
B- 4. sınıf
C- 4. sınıf
D - 5. sınıf
E -5. sınıf
TOPLAM
f % f % f % f % f % f %
Ev Hanımı 32 94.2 35 97.2 31 100 31 88.4 35 97.2 164 95.3
Emekli 1 2.9 - - - - 1 2.9 - - 2 1.1
Terzi 1 2.9 - - - - 1 2.9 - - 2 1.1
Tarım işçisi - - - - - - 1 2.9 - - 1 0.7
Temizlik işçisi - - - - - - 1 2.9 - - 1 0.7
Fabrika işçisi - - 1 2.8 - - - - 1 2.8 2 1.1
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
135
2.10. Baba Eğitim Durumu
Tablo 11., araştırmaya katılan 4 ve 5. sınıf öğrencilerin babalarının eğitim
durumu ile ilgili sayısal verileri göstermektedir. Tablo incelendiğinde bu öğrencilerin
%18.0’ inin babasının okuma-yazma bilmediği, %36.7’ sinin okur-yazar, %34.3’ ünün
ilkokul, %7.0’ ortaokul mezunu olduğu görülmektedir. Lise mezunun olan babaların
yüzdesi ise %4.0 (7 kişi)’ dir.
Tablo 11. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin
Baba Eğitim Durumuna Göre Dağılımı
SINIFLAR
EĞİTİM
DURUMU
A- 4. sınıf
B - 4. sınıf
C- 4. sınıf
D - 5. sınıf
E - 5. sınıf
TOPLAM
f % f % f % f % f % f %
Okur-yazar
değil
5
14.7
5
13.9
7
22.6
6
17.1
8
22.1
31
18.0
Okur-yazar 21 61.8 8 22.2 12 38.7 12 34.3 10 27.8 63 36.7
İlkokul 7 20.6 15 41.7 8 25.8 14 40.0 15 41.7 59 34.3
Ortaokul 1 2.9 3 8.3 3 9.7 3 8.6 2 5.6 12 7.0
Lise - - 5 13.9 1 3.2 - - 1 2.8 7 4.0
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
2.11. Baba Mesleği
Tablo 12., araştırmaya katılan sınıf öğrencilerin babalarının mesleği ile ilgili
sayısal verileri göstermektedir. Tablo incelendiğinde öğrencilerin yaklaşık yarısının
(%49.5) babasının genellikle geliri düşük değişik iş alanlarında işçi olarak çalıştığı ve
ilk sırada inşaat sektörünün geldiği görülmektedir. Görüşme yapılan velilerin ifadelerine
göre inşaat sektöründe çalışanlar daha çok amelelik olarak da bilinen harç taşıma, temel
kazma, kanalizasyon çukuru açma gibi işler yapmaktadırlar. İnşaat nerede ise oraya
gitmekte, gerektiğinde uzun bir süre şehir dışında kalmaktadırlar. Sağlık ve sosyal
güvenceleri yoktur ve genellikle mevsimlik çalışmaktadırlar. Bu sonuca göre inşaat
işçiliği yapan velilerin sürekli bir işe sahip olmadıkları söylenebilir
136
Tablo 12. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin
Baba Mesleklerine Göre Dağılımı
SINIFLAR
MESLEKLER
A- 4. sınıf
B- 4. sınıf
C- 4. sınıf
D- 5. sınıf
E- 5. sınıf
TOPLAM
f % f % F % f % F % f %
İşsiz 2 5.9 7 19.4 10 32.3 6 17.1 8 22.2 33 19.1
İşçi
İnşaat 20 58.8 10 27.8 9 29.0 14 40.0 12 33.3 65 37.8
Fabrika 1 2.9 5 13.9 1 3.2 2 5.7 - - 9 5.2
Fırın 1 2.9 1 2.8 - - - - - - 2 1.2
Petrol - - - - - - 1 2.9 - - 1 0.6
Park - - - - 1 3.2 1 2.9 - - 2 1.2
Boyacı 2 5.9 - - - - 1 2.9 - - 3 1.7
Matbaa - - - - - - 1 2.9 - - 1 0.6
Temizlikçi - - - - 2 6.5 - - 2 5.6 4 2.3
Esnaf
Ayakkabıcı 1 2.9 - - - - - - 1 2.8 2 1.2
Berber - - - - - - 1 2.9 - - 1 0.6
Kebapçı - - - - - - 2 5.7 - - 2 1.2
Manav - - - - - - - - 1 2.8 1 0.6
Kahveci - - 1 2.8 - - 1 2.9 1 2.8 3 1.7
Çiçekçi - - - - - - - - 1 2.8 1 0.6
Telefoncu - - - - - - - - 1 2.8 1 0.6
Bakkal 1 2.9 1 2.8 - - - - - - 2 1.2
Oduncu - - - - - - 1 2.9 - - 1 0.6
Çantacı - - - - - - 1 2.9 - - 1 0.6
Pazarcı 2 5.9 - - 2 6.5 1 2.9 2 5.6 7 4.0
Marangoz - - 1 2.8 - - - - - - 1 0.6
Oyuncakçı - - 3 8.3 - - - - - - 3 1.7
Pastacı - - - - 1 3.2 - - - - 1 0.6
Tüpçü - - 1 2.8 - - - - - - 1 0.6
Elektrikçi - - 1 2.8 - - - - - - 1 0.6
Bahçıvan 1 2.9 - - - - - - - - 1 0.6
Şoför 2 5.9 2 5.6 2 6.5 - - - - 6 3.4
Çiftçi 1 2.9 3 8.3 3 9.7 2 5.7 4 11.1 13 7.5
Memur - - - - - - - - 2 5.6 2 1.2
Emekli - - - - - - - - 1 2.8 1 0.6
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
137
Tablo 12.’ de görüldüğü gibi araştırmaya katılan Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5.
sınıf öğrencilerin %17.0’ sinin babası ise (28 kişi) farklı ürünlerin satışına yönelik
olarak (odun, oyuncak, telefon, çiçek, yiyecek tüp vb.) esnaflık yapmaktadır. Bu
meslekleri %7.5 gibi düşük bir oranla çiftçilik ve %3.4’ lük bir oranla şoförlük
izlemektedir. Bir öğrencinin velisi fabrika işçiliğinden emekli, iki öğrencinin babası
belediyede memur ve bir öğrencinin velisi de bir fabrikada bahçıvan olarak
çalışmaktadır.
2.12. Evde Yaşayan Kişi Sayısı
Tablo 13.’ de, öğrencilerin evlerinde yaşayan kişi sayısına göre sayısal veriler
yer almaktadır.
Tablo 13. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin
Evlerinde Yaşayan Birey Sayısına Göre Dağılımı
SINIFLAR
AİLEDEKİ
BİREY
SAYISI
A- 4. sınıf
B – 4. sınıf
C- 4. sınıf
D - 5. sınıf
E - 5. sınıf
TOPLAM
f % f % f % f % f % f %
5–7 Kişi 20 58.8 21 58.3 11 35.5 20 57.1 18 50.0 90 52.4
8–10 Kişi 11 32.4 9 25.0 14 45.2 12 34.3 13 36.1 59 34.4
11–13 Kişi 3 8.8 5 13.9 5 16.1 2 5.7 1 2.8 16 9.4
14–16 Kişi - - 1 2.8 1 3.2 1 2.9 3 8.3 6 3.5
17 Kişi ve + - - - - - - - - 1 2.8 1 0.3
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
Tablo 13. incelendiğinde öğrencilerin yarısından fazlasının (%52.4) aynı evde
5–7, %34.4’ ünün 8–10, %9.4’ ünün 11–13 ve %3.5’ inin 14–16 kişiyle birlikte
yaşadığı görülmektedir. Bir öğrenci ise aynı evde 17’ den daha fazla kişiyle birlikte
yaşadıklarını belirtmiştir. Bu sonuçlar araştırmaya katılan 4 ve 5. sınıf öğrencilerinin
hemen hemen yarısının (%47.6) en az sekiz kişinin olduğu evlerde yaşadığını
göstermektedir.
138
2.13. Anne-Baba Dışında Evde Kimlerin Yaşadığı İle İlgili Bilgiler
Tablo 14., öğrencilerin evlerinde anne- baba ve kardeşler dışında kimlerin
yaşadığı ile ilgili sayısal verileri göstermektedir. Tablo incelendiğinde araştırmaya
katılan 4 ve 5.sınıf öğrencilerinin %75.0’ inin evinde anne-baba ve kardeşler dışında
kişilerin yaşamadığı görülmektedir. Öğrencilerin %15.6’ sı büyük anne ve babasının
%2.4’ü halasının, %2.4’ ü yengesinin, % 1.8’ i amcasının onlarla birlikte yaşadığını
belirtmişlerdir. Üç öğrenci ise büyükanne, büyükbaba, amca, yenge, dayı, teyze ve
halalarıyla aynı evde hep birlikte yaşadıklarını ifade etmişlerdir.
Tablo 14. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Evlerinde Anne-
Baba ve Kardeşler Dışında Kimlerin Yaşadığı İle İlgili Bilgiler
SINIFLAR
ANNE-BABA VE
KARDEŞLER
DIŞINDA
EVDEKİ
BİREYLER
A- 4. sınıf
B- 4. sınıf
C- 4. sınıf
D- 5. sınıf
E- 5. sınıf
TOPLAM
f % f % f % f % f % f %
HAYIR 26 76.5 30 83.3 21 67.8 27 77.1 25 69.4 129 75
EVET
Büyükanne-
Büyükbaba
7
20.6
3
8.3
7
23.6
3
8.6
7
19.4
27
15.6
Yenge 1 2.9 - - - - 2 5.7 1 2.8 4 2.4
Hala - - 2 5.6 - - 1 2.9 1 2.8 4 2.4
Amca - - - - 1 3.2 2 5.7 - - 3 1.8
Dayı - - - - 1 3.2 - - - - 1 0.5
Teyze - - 1 2.8 - - - - - - 1 0.5
Hepsi - - - - 1 3.2 - - 2 5.6 3 1.8
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
2.14. Okul Çıkışı Çalışma Durumu
Aşağıda, öğrencilerin okul çıkışı herhangi bir yerde çalışma durumlarına göre
sayısal verileri gösteren Tablo 15. yer almaktadır. Tabloda görüldüğü gibi öğrencilerin
%93.6’ sı okuldan çıktıktan sonra herhangi bir yerde çalışmamaktadır. İki öğrencinin
pazarcılık, iki öğrencinin ayakkabı boyacılığı ve yedi öğrencinin de yaşadıkları
mahalledeki esnafların (hediyelik eşya ve hazır giyim dükkânı, kıraathane, kebapçı,
139
elektrikçi, berber, fırın vb.) yanında çıraklık yaptığı görülmektedir. Öğrencilerin verdiği
bilgilere göre, eğitim öğretim devam ederken okul çıkışı olan bu çalışma durumu yaz
tatillerinde sürekli hale gelmektedir. Çalışan öğrenciler genellikle erkek öğrencilerdir.
İki kız öğrenciden biri hediyelik eşya diğeri ise hazır giyim eşyası satan dükkânda
çalıştığını belirtmiştir.
Tablo 15. Doğa İlköğretim Okulu 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Okul Çıkışı Çalışma
Durumuna Göre Dağılımı
SINIFLAR
ÇALIŞMA
DURUMU
A- 4. sınıf
B- 4. sınıf
C- 4. sınıf
D- 5. sınıf
E- 5. sınıf
TOPLAM
f % f % f % f % f % f %
HAYIR 31 91.3 36 100 30 96.8 31 88.4 33 91.6 161 93.6
EVET
Pazarcılık 1 2.9 - - - - 1 2.8 2 1.2
Ayakkabı
boyacılığı
1
2.9
-
-
1
3.2
2
1.2
Esnaf yanında
1
2.9
-
-
-
-
4
11.6
2
5.6
7
4.0
TOPLAM 34 100 36 100 31 100 35 100 36 100 172 100
Çalışma grubu–3: Araştırmanın üçüncü çalışma grubu, Doğa İlköğretim Okulu’ nun 4.
sınıf öğrencilerinden beş kız, beş erkek ve 5. sınıf öğrencilerinden beş kız ve beş erkek
öğrencinin velisi olmak üzere toplam 20 katılımcıdan oluşmaktadır. Bu grubunun
oluşturulmasında gönüllülük esası temele alınmış, sınıf öğretmeni aracılığı ile öğrenci
velilerine görüşme isteği iletilmiş ve kabul eden velilerle çalışılmıştır. Okulun
bulunduğu bölgede erkeklerin gündüz çalışması ve görüşmeyi kabul etmemesi
nedeniyle katılımcıların tamamı ev hanımı kadınlardan oluşmaktadır.
Araştırmaya katılan velilerin dokuzu 30–34 yaş, sekizi 35–39 yaş, ikisi 25–29
yaş dilimleri arasındadır, bir veli 40 yaş üzeridir. Bu sonuçlar katılımcıların neredeyse
tamamının genç yaş grubunda olduğunu göstermektedir. Büyük çoğunluğu (%70.0)
okuma-yazma bilmeyen katılımcıların üçü okur-yazar, üçü ise ilkokul mezunudur.
Katılımcıların %45.0’ i Elazığ, %20.0’ si Diyarbakır ve Adana doğumludur. Diğer
velilerin 2’ si Muş ve bir tanesi Ağrı doğumludur. Katılımcıların 2’ si ikinci eş
140
olduklarını, bir tanesi de ilk eşini kaybettiğini ve ikinci evliliği olduğunu belirtmiştir.
Araştırmaya katılan velilerin biri 10 ve biri de 8 çocuk sahibidir. Diğer katılımcıların
ikisi 7, biri 6, beşi 5, beşi 4, ikisi 3, ikisi 2 ve bir tanesi de tek çocuk sahibi olduğunu
belirtmiştir. Katılımcıların %50.0’ si eşlerinin mesleğini inşaat işçisi olarak belirtmiştir.
Diğer katılımcıların eşleri ise değişik işlerde (oduncu, fırıncı, oyuncakçı, pazarcı,
boyacı, kahveci, çiftçi) çalışmaktadır. Katılımcıların %80’ i Türkçeyi açık ve anlaşılır
bir şekilde konuşmaktadır. Dört katılımcı görüşme sırasında zaman zaman kendini ifade
etmek için Türkçeyi iyi bilen bir akrabasından (görümce, elti, vb.) yardım almıştır.
3.4. Veri Toplama Yöntemi
Öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışları ve bu davranışlarla baş
etmede kullanılan stratejilerle ilgili öğretmen, öğrenci ve velilerin görüş ve beklentileri
ile Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temele alan eğitim sürecinin öğretmenlerin
baş etme stratejilerine nasıl bir etkisinin olduğunu örnek bir durumda inceleyen bu
çalışmanın verilerinin toplanmasında iki aşamalı bir desen izlenmiştir.
Birinci aşama, istenmeyen davranışlar ve bu davranışlarla baş etme stratejileri
ile ilgili olarak öğretmen-öğrenci ve velilerin görüşlerini belirlemeye yöneliktir. Durum
(örnek olay) çalışmalarında ve bir bakıma diğer bütün nitel araştırma desenlerinde
mümkün olduğu ölçüde birden fazla veri toplama yöntemi kullanmak önerilen bir
durumdur (Hartley, 1995, Akt: Yıldırım ve Şimşek, 2005, 285). Fraser (1998), eğitim
araştırmalarında nitel ve nicel yöntemlerin birlikte kullanılmasının önemli sonuçlara
ulaşılmasını sağladığını belirtmektedirler. Schostak (2002, 79–80)’ a göre nitel
araştırmalarda birden çok yöntem kullanmak geçerliği, doğruluğu, genellenebilirliği ve
objektifliği arttırmakla birlikte sihirli bir çözüm değildir. Ancak yine de bir yöntemin
sınırlılıklarının, diğer yöntemin yararlarıyla kapatılması büyük yararlar sağlamaktadır.
Cohen, Manion ve Morison (2001), da her zaman, her alanda tek bir yöntemle bilgi
toplamanın yeterli olmadığını belirterek özellikle zengin ve karmaşık olan insan
davranışlarının çalışılmasında birden çok yöntem kullanmanın bireylerin bakış
açılarının ortaya çıkarılmasında daha etkili olduğunu belirtmişlerdir. Her bir veri
toplama yönteminin farklı nitelikte veri sağlaması ve sosyal gerçekliğin farklı bir
boyutunu açıklaması (Yıldırım ve Şimşek, 1999) nedeniyle bu aşamada konuyla ilgili
141
daha büyük ve ayrıntılı bir resme ulaşmak için nitel ve nicel yöntemler birlikte
kullanılarak, üçgenleme yöntemi izlenmiştir.
Cohen, Manion ve Morrison (2001, 112–113) üçgenlemeyi, insan
davranışlarının çeşitli yönleri hakkında iki ya da daha fazla yöntemle bilgi toplama
olarak tanımlamışlar ve sosyal araştırmalarda üçgenleme yöntemini kullanmanın
avantajlarını şu şekilde açıklamışlardır.
— Fen Bilimlerinde (Fizik, Kimya, Biyoloji, Tıp vb.) bir olguyu belirli bir yöntemle
irdelemek yeterlidir. Ancak insan davranışlarını bir yöntemle incelemek yetersizdir.
Çünkü insan, karmaşık bir varlıktır ve diğer insanlarla sürekli etkileşim halindedir.
— Tek bir yöntem objektifliği azaltacağından birçok yöntemin kullanılması
genellemeyi daha sağlıklı kılmaktadır.
— Niteliksel araştırmalarda farklı yöntemlerle elde edilen bilgiler birbirlerine ne kadar
yakın olursa bu bilgiler o kadar güvenilir olmaktadır.
Cohen ve diğerleri (2001), üçgenleme yöntemini aşağıdaki durumlar için
uygun görmektedirler:
1. Özellikle amaç eğitim ortamında bütünsel bir ürün değerlendirmesi yapmak ise,
2. İncelenecek olgunun yapısı karmaşık ise ve çeşitli parçaları arasında kıyaslama
yapılacaksa,
3. Farklı öğretim yöntemlerini karşılaştırmak amaçlanıyor ise,
4. Çeşitli alandaki farklı ve karşıt görüşlerin değerlendirilmesi amaçlanıyor ise,
5. Özellikle vaka çalışması yapılıyor ise
6. Herhangi bir yaklaşım bir alanda olumsuzluklar yaratıyorsa, olumsuz görüntü veya
sınırlamaları olan bir durum ortaya çıkmışsa, dezavantajlarını daha iyi
değerlendirmek için objektif veri toplamak gerekir ki bu da üçgenleme ile olur
Denzin (1978), dört temel üçgenleme çeşidini şöyle tanımlamaktadır (Akt:
Patton, 1990, 187).
1. Veri Üçgenlemesi: Bu üçgenleme çeşidinde verilerin farklı kaynaklardan
toplanması sözkonusudur.
142
2. Araştırmacı Üçgenlemesi: Aynı araştırmada birden fazla araştırmacının kullanılmasıdır.
3. Kuramsal Üçgenleme: Araştırma verilerinin birden fazla kuramsal yaklaşımla incelenmesi söz konusudur.
4. Yöntem Üçgenlemesi: Bir olgunun farklı yöntemlerle araştırılması söz konusudur. İki boyutu vardır.
- Yöntem İçi Üçgenleme: Aynı yöntemlerin tekrarlanmasıdır. Bu, araştırmanın güvenirliğini arttırma açısından önemlidir.
- Yöntemler Arası Üçgenleme: Bu üçgenleme çeşidi, araştırmanın nesnelliği geçerliliğini arttırma açısından önemlidir.
Denzin (1970)’ e göre diğer üçgenleme çeşitleri şunlardır (Akt: Cohen ve
diğerleri, 2001, 113–115):
5. Zaman Üçgenlemesi: Bu üçgenleme çeşidinde, araştırmanın farklı zamanlarda
tekrarlanması söz konusudur. Boylamsal ve kesitsel araştırmalar bu üçgenleme
çeşidine örnek verilebilir.
6. Alan Üçgenlemesi: Aynı ülkede veya aynı alt kültürler üzerinde yapılmış
araştırmaların genellenmesi eğilimini ortadan kaldırmak için kullanılır.
7. Birleştirilmiş Düzeyde Üçgenleme: Birey, grup ya da toplam düzeylerinden iki
veya daha fazlasını analiz etmeyi içermektedir. 7 düzeyi vardır.
- Bireysel Düzey: Bireylerle tek tek yapılır.
- Grup Analizi: Birey ve grup karşılaştırması yapılır.
- Örgütsel Bilimler Analizi: Örgütü oluşturan alt gruplar ya da çeşitli örgütler
kıyaslanabilir.
- Kurum Analizi: Eğitim, politika, aile, ekonomi vb. toplumu oluşturan tüm
kurumlar kıyaslanabilir.
- Ekolojik Analiz: Yerleşim yerleri analizi yapılabilir.
- Kültürel Analiz: Gelenek, görenek, adetler vb. tüm sosyolojik kavramlar analiz
edilebilir.
- Toplumsal Analiz: Kentleşme, ulaşım vb. toplumsal sorunlar analiz edilir.
Buna göre, bu araştırmanın birinci aşamasında veriler yöntem ve veri
üçgenlemesi birlikte kullanılarak, üç farklı kaynaktan (öğretmen, öğrenci ve öğrenci
velileri) ve nitel veri toplama tekniklerinden tipik durum/olay (critical incident),
gözlem, görüşme ve doküman incelemesi ile nicel veri toplama yöntemlerinden kişisel
bilgi formları ve anket kullanılarak elde edilmiştir.
143
İkinci aşama ise, Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temel alan eğitim
sürecinin öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerine nasıl bir
etkisinin olduğunu incelemeye yöneliktir. Bu aşamada öğretmenlere araştırmacı
tarafından geliştirilen “Seminer Programı” uygulanmış, okulu geliştirme amacıyla
“Destekleyici Çalışmalar” yapılmış ve öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş
etme davranışlarına nasıl bir etkisi olduğu nitel veri toplama yöntemlerinden gözlem
kullanılarak incelenmiştir. Öğretmenlere yönelik eğitimde seminer çalışmasının tercih
edilme nedeni, çalışma grubunun, bilimsel çalışmalardan elde edilen bulgulara dayalı
yazlı bir metin üzerinde derinlemesine inceleme ve tartışabilmek için ideal sayıda (5
kişi) olmasıdır.
Aşağıda araştırmada kullanılan veri toplama yöntemleri ile ilgili açıklamalar
yer almaktadır.
3.4.1 Tipik Durum/Olay (Critical incident)
Tipik durum/olay tekniğinde (Flanagan, 1954; Ryans, 1960; Akt.Tulley ve
Chiu, 1998), öğrencilerin yazılarında istenmeyen davranışlar, türleri ve nedenlerinin
doğal olarak ortaya çıkacağı varsayımından hareket edilerek, öğrencilere “ öğretmen ne
yaptı?, sen ne yaptın?, niçin “ne oldu?” vb. soruları sorularak, sınıf içindeki disiplin
olayları hakkında kısa bir yazı yazmaları sağlanır.
3.4.2. Gözlem
Herhangi bir ortamda ya da kurumda oluşan davranışı ayrıntılı olarak
tanımlamak amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Bailey (1982; Akt: Yıldırım ve Şimşek,
1999, 124)’ e göre eğer bir araştırmacı herhangi bir ortamda oluşan bir davranışa ilişkin
ayrıntılı, kapsamlı ve zamana yayılmış bir resim elde etmek istiyorsa gözlem yöntemini
kullanabilir. Bu bağlamda Marshall ve Rossman (1995, 80) gözlemin, tüm nitel
incelemelerde, doğal sosyal ortamlardaki karmaşık etkileşimleri ortaya çıkarmak için
temel bir yöntem olduğunu ifade etmektedirler. Gözlem türleri, doğal ortam ve yapay
ortam (yapılandırılmış ve yapılandırılmamış) olmak üzere iki temel gruba ayrılır.
Yapılandırılmamış doğal ortam çalışmaları davranışın gerçekleştiği doğal ortamda
yapılır ve çoğu zaman araştırmacının ortama katıldığı “ katılımlı” gözlem yöntemiyle
144
gerçekleşir. Aşağıdaki alıntıdan da anlaşılabileceği gibi burada araştırmacı çalıştığı
konuya ilişkin kültür ya da alt kültürün içine girmeye ve bir parçası olmaya çalışır.
Burada amaç belirli bir kültürü içerden tanımlamak olduğu için, araştırmacının elinde herhangi standart bir gözlem veya görüşme aracı yoktur. Araştırmacı burada bir veya birkaç denenceyi test etmek veya bunlara kanıt bulmak yerine, çalıştığı kültür veya alt kültürü alabildiğine ayrıntılı olarak tanımlamayı deneyecektir. Bu tanımlamaya; dil, adet, gelenek ve görenekler, değerler, dinsel törenler, yazılı ve yazılı olmayan kural ve yasalar dâhildir (Yıldırım ve Şimşek, 2005, 171).
Yapılandırılmış doğal ortam çalışmalarında ise araştırmacı genellikle
yapılandırılmış bir gözlem aracı veya araçları kullanır ve amaç yapılandırılmamış alan
çalışmaları ile elde edilen sonuçları doğal ortamlarında test etmektir. Bu türün en
önemli sorunu araştırmacıya ortam üzerinde tam bir kontrol gücü vermemesidir.
(Yıldırım ve Şimşek, 1999, 124–126). Bu araştırmada yapılandırılmamış doğal ortam
gözlem türü kullanılarak katılımlı sınıf gözlemleri yapılmıştır.
3.4.3. Görüşme
Görüşme, bireylerin deneyimlerine, tutumlarına, görüşlerine, şikâyetlerine,
duygularına ve inançlarına ilişkin bilgi elde etmede oldukça etkili olmasından dolayı
nitel araştırmalarda sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Sosyal olayların göreliliğini,
hareketliliğini bir an için bile olsa yakalamaya ve anlamaya yöneliktir. Araştırılan
konuyu ilgili bireylerin bakış açılarından görebilme ve bu bakış açılarını oluşturan
sosyal yapıyı ortaya koymaya olanak vermesi avantajlarına sahiptir (Yıldırım ve
Şimşek, 1999). Ayrıca görüşme, doğal bir iletişim ve bilgi kaynağı yolu olduğundan
anlaşılmayan konularda açıklama, soru sorma ve tamamlama yapmaya olanak
sağlamasının yanı sıra araştırma yapılan konuda daha çok ve ayrıntılı bilgilere
ulaşılabilmesine de zemin hazırlar (Serper ve Gürsakal, 1989, 150; Kaptan, 1991, 149).
Patton (1990), “sohbet tarzı görüşme”, “görüşme formu yaklaşımı” ve “açık
uçlu görüşme” olmak üzere üç tür görüşme yaklaşımı üzerinde durmaktadır. Sohbet
tarzı görüşmede önceden belirlenmiş sorular yoktur. Görüşmenin hangi yöne gideceği
kesin hatlarıyla önceden kestirilemediği için soruları odaklaştırabilmek ve yeterli veriyi
toplayabilmek için ilgili bireyle birden fazla görüşme yapmayı gerektirebilmektedir.
Standartlaştırılmış açık uçlu görüşmede ise sorular her bireye aynı tarz ve sırada sorulur.
Bu yöntemde esneklik yoktur ve bazı insanlardan daha yoğun bazılarından daha
145
yüzeysel bilgi edinilmesine yol açabilir. Daha çok bir araştırmada birden fazla
görüşmecinin kullanılacağı durumlarda tercih edilir. Çünkü görüşmeci etkisini en aza
indirger ve verilerin karşılaştırılmasını kolaylaştırır.
Görüşme formu yöntemi ise, benzer konulara yönelmek yoluyla değişik
insanlardan aynı tür bilgilerin alınması amacıyla kullanılır. Görüşmeci önceden
hazırladığı konu veya alanlara sadık kalarak hem önceden hazırlanmış soruları sorma
hem de bu sorular konusunda daha ayrıntılı bilgi alma amacıyla ek sorular sorma
özgürlüğüne sahiptir. Sorular veya konuların belirli bir öncelik sırasına konması zorunlu
değildir. Görüşme formu, araştırma problemi ile ilgili tüm boyutların ve soruların
kapsanmasını güvence altına almak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Görüşme sırasında
soruların sırası, cümle yapısı değiştirilebilir, bazı konuların ayrıntısına girilebilir ve
daha çok sohbet tarzı bir yöntem benimsenebilir. Görüşmeciye zaman esnekliği
sağlaması, farklı bireylerden daha sistematik ve karşılaştırılabilir bilgi elde etme olanağı
sunması, verilerin düzenlenmesi ve analizindeki kolaylığı görüşme formunun
avantajlarıdır. Bu araştırmada görüşme formu yaklaşımı kullanılmıştır.
3.4.4. Doküman İncelemesi
Doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu/olgular hakkında bilgi
içeren yazılı materyallerin analizini kapsar. Hangi dokümanların önemli olduğu ve veri
kaynağı olarak kullanılabileceği araştırma problemi ile yakından ilgilidir. Eğitim ile
ilgili araştırmalarda; ders kitapları, eğitim programı, okul içi ve dışı yazışmalar, öğrenci
kayıtları, toplantı tutanakları, öğrenci rehberlik kayıt ve dosyaları, öğretmen ve öğrenci
el kitapları, ders ödevleri, sınav kâğıtları, ders ve ünite planları, resmi belgeler vb.
(Bogdan ve Biklen, 1992; Goetz ve LeCompte, 1984; Akt: Yıldırım ve Şimşek, 1999,
141) doküman analizine konu olabilmektedir. Doküman incelemesi nitel araştırmalarda
araştırmacıya ihtiyaç duyduğu bilgiyi gözlem ve görüşme yapmadan zaman ve para
tasarrufu ile birlikte sağlaması nedeniyle önerilen etkili bir veri kaynağıdır. Ayrıca
verinin çeşitlendirilmesi amacına hizmet ederek araştırmanın geçerliğini arttırmaktadır.
3.4.5. Kişisel Bilgi Formu
Belli bir amaç ve plana göre düzenlenmiş sorulardan oluşan kişisel bilgi
formu, yazılı iletişim yoluyla bireylerin çeşitli özellikleri hakkında veri toplama
146
yöntemidir. Araştırmanın amacı doğrultusunda hazırlanan sorular sözel ya da yazılı
olarak sorulabilmektedir (Özgüven, 2002).
3.4.6. Anket
Belli bir amaç ve plana göre düzenlenmiş soru listesi olan anket yazılı iletişim
yoluyla veri toplama yöntemidir. Geniş kitlelere ulaşma kolaylığı ve sonuçlar üzerinde
istatistikî işlemlerin yapılabilmesi nedeniyle kullanımı yaygındır. Araştırmanın amacına
uygun ve yeterli sayıda soru sormak önemlidir. Mümkün olduğunca kapalı uçlu sorular
sorma, soruların sıralanışına dikkat etme, sayfa düzeni açısından cevaplamaya
güdüleme, gerektiğinde ek açıklamalar için uygun boşluklar verme vb. hazırlanmasında
dikkat edilmesi gereken diğer noktalardır ( Karasar, 1991, 178–180).
3.4.7. Seminer
Belli bir konuya dayalı, uzman olan biri tarafından yönetilen 5–30 kişinin
katıldığı bir grup tartışma tekniğidir. Küçük gruplarda uygulanması daha etkili olur.
Temel amacı, yetkili bir kimsenin rehberliğinde çalışmaya katılanları bir konu hakkında
bilgilendirerek, inceleme ve tartışma için fırsat yaratmaktadır. En yaygın kullanımı,
yazılı bir metin üzerinde grubun tartışmasıdır. Seminerde sunulacak konu bilimsel
çalışmalardan elde edilen bulgulara dayalıdır ve sunma aşamasına kadar ciddi bir
araştırma, inceleme ve hazırlık dönemi geçirilir.
Semineri etkili kılan, seminer çalışması yapacak kişinin konusunda uzman
olması ve tüm sunumunu bilimsel araştırmalardan elde edilen bulgulara
dayandırmasıdır. Üzerinde tartışılacak yazılı materyalin 2–3 hafta öncesinde grup
üyelerine dağıtılmasına dikkat edilmelidir. Böylece grup üyelerine çalışmanın üzerinde
enine boyuna inceleme yapma olanağı sağlanır. Uygulamada, semineri veren kişi
araştırma bulgularını ilgili grupla paylaşır ve ardından birlikte konu üzerinde tartışılır
(Tan, 2005; Tan ve Erdoğan, 2004; Küçükahmet, 1999).
Bu açıklamalar doğrultusunda araştırma verilerinin toplanmasında izlenen iki
aşamalı desen ve kullanılan veri toplama yöntemleri Tablo 16.’ da özetlenmiştir.
147
Tablo 16. Veri Toplama Yönteminin İki Aşamalı Deseni
Veri Toplama
Yöntemi
Öğretmen
Öğrenci
Öğrenci Velileri
1. Aşama
— Sınıf gözlemi
(Katılımlı gözlem türü) — Görüşme
(Görüşme formu yaklaşımı )
— Sınıf gözlemi
(Katılımlı gözlem türü) —Tipik durum/olay-
tekniği — Kişisel bilgi formu — Anket
— Görüşme
(Görüşme formu yaklaşımı )
2. Aşama
—Güvengen (Atılgan)
Disiplin Modeli Temelli Seminer Programı
— Sınıf gözlemi (Katılımlı gözlem türü)
—Destekleyici Çalışmalar
3.5. Veri Toplama Araçları, Kullanılma Amaçları ve Geliştirilmesi
Aşağıda bu araştırmanın verilerinin toplanmasında kullanılan araçlar,
kullanılma amaçları ve geliştirilme süreçleri açıklanmıştır
3.5.1. Tipik Durum/Olay (Critical incident)
Bu araştırmada tipik durum/olay tekniğinden öğrencilerin; sınıf içinde hangi
davranışları, niçin istenmeyen olarak tanımladığı, sınıf içinde neden istenmeyen
davranışlar gösterdikleri, öğretmenlerinin ve ailelerinin bu davranışlarla nasıl baş ettiği
ile ilgili görüş ve beklentilerini belirlemek amacıyla yararlanılmıştır. Öğrencilerin, sınıf
içindeki disiplin olayları hakkında kısa bir yazı yazmalarını sağlamaya yönelik olan bu
yöntemin uygulanmasında sorulan sorular önemlidir. Bu araştırmada her uygulama
öncesinde, öğrencilere sorulması planlanan sorular hakkında Ç.Ü. Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri Bölümü ve Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’ nda görev yapan konu
alanıyla ilgili öğretim elemanlarına bilgi verilmiş ve gelen öneriler doğrultusunda
sorular yeniden düzenlenmiştir. Yöntemin kullanılış amaçlarına göre bu sorular
“öğretmen ne yaptı?, sen ne yapmıştın?, niçin yapmıştın?, öğretmenin ne yapmasını
beklerdin? vb.” soruları iken “annen baban ne yaptı?, sen ne yapmıştın?, neden yaptın
vb. ne yapmalarını beklerdin? vb.” sorularına dönüşmüştür. Ek 20.’ de öğrencilerin
yazılı anlatımlarından örnekler yer almaktadır.
148
3.5.2. Yapılandırılmamış Gözlemler (Doğrudan Katılımlı Gözlem)
Bu araştırmada doğrudan katılımlı gözlemlerden; sınıf ortamında öğrencilerin
hangi problem davranışları ne sıklıkta gösterdiği, öğretmenlerin bu davranışlarla nasıl
baş ettiği ve Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temele alarak uygulanan eğitim
sürecinin öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerine nasıl bir
etkisinin olduğunu görmek amacıyla yararlanılmıştır.
Araştırmanın yürütüldüğü okulda yönetici ve öğretmenler sınıf gözlemleri için
görüntü- kayıt ve ses-kayıt cihazlarının kullanılmasına izin vermedikleri için öncelikle
yapılandırılmış gözlem formları geliştirilmek istenmiştir. Bu amaçla araştırma okulunda
dört hafta boyunca yapılandırılmamış gözlemler yapılmıştır. Bu pilot gözlemlerde sınıf
ortamında karşılaşılan istenmeyen davranışlar ve öğretmenlerin bu davranışlarla nasıl
baş ettiğini gözlemeye yönelik gözlem formu taslakları oluşturulmaya çalışılmıştır.
Benzer araştırmalarda kullanılan gözlem formlarının da incelenmesiyle yarı
yapılandırılmış taslak gözlem formları geliştirilmiş ve pilot gözlemlerde kullanılmıştır.
Ancak pilot gözlemler sırasında araştırmacının istenmeyen davranışın öncesinde ve
sonrasında yaşanan durumları kaydetmekte sorunlar yaşadığı ve araştırma için önemli
olabilecek verilerin dikkatten kaçtığı görülmüştür. Bu nedenle asıl gözlemlerin, doğal
ortamda, yapılandırılmamış bir şekilde gerçekleştirilmesine ve sınıf ortamında gözlenen
her unsurun “not alma” yoluyla kayıt edilmesine karar verilmiştir.
Sınıf gözlemleri sırasında not almayı kolaylaştırmak amacıyla ilgili literatürden
yararlanılarak “Gözlem Kayıt Formu” hazırlanmıştır. Çukurova Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü ve Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’ nda görev
yapan konu alanıyla ilgili öğretim elemanlarından gelen öneriler doğrultusunda son
halini alan gözlem formu Ek 6.’ da görülmektedir. Araştırma okulunda yapılan
gözlemler uzun süreli devam etmiş, böylece araştırmacı okuldaki bireylerle daha yakın
ilişkiler kurup, öğrencilerin istenmeyen davranışları ve okuldaki disiplin olaylarını
doğal ortamında doğrudan ve bütün yönleriyle derinlemesine inceleme olanağı
bulmuştur.
3.5.3. Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formları
Bu araştırmada görüşme formları, öğretmen ve öğrenci velilerinin;
öğrencilerin sınıf içindeki hangi davranışlarını niçin istenmeyen olarak tanımladığı, bu
149
davranışların meydana gelme sıklığı, şiddeti ve nedenleri ile ilgili görüşleri ve velilerin
evde, öğretmenlerin sınıfta bu davranışlarla nasıl baş ettiği ve bu süreçte birbirlerinden
nasıl davranmalarını bekledikleri ile düşüncelerini belirlemek amacıyla kullanılmıştır.
Öğretmenlere yönelik iki ve velilere yönelik bir form olmak üzere iki ayrı
görüşme formu geliştirilmiştir. Görüşme formlarının hazırlanmasında ilgili literatürün
taranmasıyla elde edilen kuramsal bilgiler, bu konuda yapılan araştırmalarda kullanılan
veri toplama araçları, sınıf gözlemleri ve tipik durum/olay (critical incident) tekniğinin
uygulanmasından elde edilen davranış kategori ve temalar ile uzman görüşleri esas
alınmıştır. Görüşme formu üzerinde not almayı kolaylaştırmak ve görüşme sırasında
soru sorma ve etkili dinleme işlevlerini daha etkili bir biçimde yerine getirilebilmek
amacıyla davranış kategori ve temaları üçlü likert ölçeği şeklinde düzenlenmiştir.
Hazırlanan yarı yapılandırılmış öğretmen ve veli görüşme formları Ç.Ü. Eğitim
Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü ve Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’ nda görev
yapan konu alanıyla ilgili öğretim elemanlarından gelen öneriler doğrultusunda yeniden
düzenlenmiş ve son halini almıştır. Soruların anlaşılabilirliğini ve uygulama süresini
test etmek amacıyla gönüllülük ilkesine bağlı kalınarak iki öğretmen ve iki veliyle pilot
uygulama yapılmış, herhangi bir sorunla karşılaşılmamıştır. Uygulama sonrasında bazı
ifadelerde küçük düzeltmeler yapılarak son şekli verilen görüşme formları Ek 2.-3. ve
7.’ de yer almaktadır.
Öğretmenler için geliştirilen ilk görüşme formu iki bölüm ve dört alt boyuttan
oluşmaktadır. Birinci bölüm kişisel bilgi formu şeklinde düzenlenmiştir ve sekiz
sorudan oluşmaktadır. İkinci bölüm ise, araştırmanın birinci alt amacına yönelik yedi
soruyu içermektedir. Bu sorular, öğretmenlerin hangi davranışları, niçin istenmeyen
olarak tanımladığı, sınıflarında bu davranışlarla karşılaşma sıklıkları ve şiddet düzeyleri
ile nedenleri hakkındaki düşüncelerini belirlemeye yöneliktir. İkinci görüşme ise
araştırmanın ikinci ve dördüncü alt amaçlarına yönelik toplam 10 sorudan oluşmaktadır.
Bu bölümde yer alan sorular, öğretmenlerin öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş
etmede kullandıkları stratejiler, hangi davranışların velilere yansıtıldığı, velileri
bilgilendirmede hangi yolların izlendiği, öğretmenlerin bu davranışlarla baş etme
konusunda velilerden beklentileri, aile desteğini sağlamak için neler
yaptıklarını/yapmak istediklerini ve disiplin sorunlarının çözümüne yönelik neler
yapılabileceği/yapılması gerektiği ile ilgili düşüncelerini belirlemeye yöneliktir.
150
Öğretmenlere yönelik iki ayrı görüşme formu hazırlanmasının nedeni, öğretmenlerin
çok fazla zamanlarını alarak, sıkılmalarını engellemektir.
Velilere ulaşma güçlüğü nedeniyle üç bölüm ve toplam 19 sorudan oluşan tek
form hazırlanması uygun görülmüştür. Birinci bölüm kişisel bilgi formu şeklindedir ve
yedi sorudan oluşmaktadır. İkinci bölümde, araştırmanın birinci alt amacına yönelik
dört soru bulunmaktadır. Bu sorular, velilerin sınıfta hangi davranışları, niçin
istenmeyen olarak tanımladığı, bu davranışların görülme sıklığı, şiddet düzeyleri ve
nedenleri ile ilgili düşüncelerini belirlemeye yöneliktir. Formun üçüncü bölümü,
araştırmanın üçüncü ve dördüncü alt amaçlarına yönelik toplam sekiz sorudan
oluşmaktadır. Bu bölümde yer alan sorular, velilerin öğrencilerin istenmeyen
davranışlarıyla baş etmede kullandıkları stratejiler, problem davranışların nedenleri,
çocuklarının hangi problem davranışları ile ilgili nasıl bilgilendirildikleri,
öğretmenlerden beklentileri ve disiplin sorunlarının çözümüne yönelik neler
yapılabileceği/yapılması gerektiği ile ilgili düşüncelerini belirlemeye yöneliktir. Yarı
yapılandırılmış öğretmen ve veli görüşme formlarında yer alan soruların yanı sıra
görüşmeler sırasında gerekli görüldükçe ek sorular da yöneltilmiştir.
3.5.4. Doküman İncelemesi
Bu araştırmada doküman incelemesinden araştırmanın yürütüldüğü okulu,
yaşanan disiplin sorunlarını ve okul çevresinin sosyal, kültürel ve ekonomik koşullarını
ayrıntılı bir şekilde tanımlamak amacıyla yararlanılmıştır. Öğrenci Kayıt Dosyaları,
Öğrenci Davranışlarını Değerlendirme Kurulu’ nun tutanakları, öğrencilerin kurula
sunduğu yazılı ifadeler, öğretmen ve öğrencilerin kurula sunduğu şikâyet dilekçeleri,
rehberlik tutanakları, sınıf yoklama defterleri, okulun tarihçesi ile yazılı belgeler, çevre
inceleme raporları, okulun imar planları, öğrenci nakil kayıtları incelenen veri
kaynaklarıdır.
3.5.5. Kişisel Bilgi Formları
Bu çalışmada kişisel bilgilerden çalışma gruplarının özelliklerini ayrıntılı bir
şekilde belirlemek için yararlanılmıştır. Araştırmacının Bacanlı (1997, 98–105)’ nın
geliştirdiği “Sosyo-ekonomik Düzey Ölçeği”’ nden yararlanarak geliştirdiği kişisel bilgi
formlarında, öğrencilerin kişisel bilgileri açısından, cinsiyet, doğum yer, yaş, kardeş
sayısı, anne-babanın sağ olup olmadığı, ailesiyle yaşayıp yaşamadığı, anne-babanın
151
eğitim durumları, meslekleri ve nereli oldukları, evde anne-baba ve kardeşler dışında
başka kimlerin yaşadığı ve öğrencinin okul sonrası öğrencinin bir işte çalışıp
çalışmadığı gibi öğrenci özeliklerini ve yaşadığı çevreyi tanımaya yönelik değişkenler
ele alınmıştır (Ek 4.). Öğrenci anketinden ayrı olarak kişisel bilgi formu
düzenlenmesindeki amaç, öğrencilerin uzun bir anket formu ile karşılaşma durumunu
ortadan kaldırmak ve onların veri toplama sürecinde sıkılmalarını engellemektir.
Öğretmen ve velilerle ilgili kişisel bilgileri belirlemeye yönelik soruların yer
aldığı kişisel bilgi formu, öğretmen ve veli görüşme formlarının birinci bölümünde yer
almaktadır. Bu formda öğretmenlerin, cinsiyet, yaş, medeni durum, mezun olunan okul
türü, mesleki kıdem, okuldaki görev süresi gibi kişisel ve görev yaptığı sınıfın düzeyi ve
sınıf mevcudu gibi çalıştığı ortamla ilgili değişkenlere yönelik sorular yer almaktadır.
Velilerin kişisel bilgi formunda ise cinsiyet, medeni durum, yaş, eğitim durumu,
meslek, eşin mesleği, çocuk sayısı, öğrencinin cinsiyeti gibi veli özelliklerini yansıtan
bireysel değişkenler incelenmiştir.
3.5.6. Öğrenci Anketi
Öğrenci anketi, öğrencilerin sınıfta istenmeyen davranışların meydana gelme
sıklığı ve önem derecesi (ciddilik) ile ilgili görüşlerini belirlemek amacıyla
kullanılmıştır. Tipik durum/olay (critical incident) tekniğiyle elde edilen verilerin içerik
analizinin yapılması sonucunda oluşan davranış kategorileri anket soruları şeklinde
düzenlenmiştir. Davranışların görülme sıklığını ve önem derecesini (ciddilik)
belirlemek için istenmeyen davranış kategorileri ve bu kategorilerde yer alan
davranışlar üçlü likert ölçeği şeklinde sunulmuş ve öğrencilerden, her bir davranışın
meydana gelme sıklığı ve ciddiliği ile ilgili düşüncelerini ilgili yeri işaretleyerek (X)
belirtmeleri istenmiştir. Öğrencilerin sıkılmaması için soruların kısa, açık ve çok fazla
sayıda olmamasına özen gösterilerek hazırlanan “Öğrenci Anketi”, Çukurova
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü ve Sınıf Öğretmenliği Ana
Bilim Dalı’ nda görev yapan konu alanıyla ilgili öğretim elemanlarından gelen öneriler
doğrultusunda yeniden düzenlenmiştir. Son şekli verilen öğrenci anketi, soruların
anlaşılabilirliği ve uygulama süresinin test edilmesi amacıyla gönüllülük ilkesine bağlı
kalınarak her sınıftan üç öğrenci olmak üzere toplam 15 öğrenci ile pilot uygulaması
yapılmıştır. Uygulama sonrasında bazı ifadelerde küçük düzeltmeler yapılarak son şekli
verilen “Öğrenci Anketi” Ek 5’ de verilmiştir.
152
3.5.7. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli Temelli Seminer Programı:
Araştırmacı tarafından geliştirilen seminer programı; davranışsal beklentileri
belirleme, olumlu bir şekilde ifade etme ve öğretme, pozitif tanıma ve iletişim yoluyla
destekleyici bir sınıf ortamı oluşturarak, öğretmen ve öğrenci haklarını korumaya dayalı
bir disiplinle yakından ilgili olması nedeniyle Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli” ne
dayalı olarak geliştirilmiştir. Bu disiplin modelinin; öğrencilerin kabul edilebilir
biçimde davranmalarına destek olma konusunda ebeveynlerle işbirliği kurulması ve
yönetici desteğinin sağlanması gerektiğini vurgulayan görüşlerinin, öğrencilerin sınıf
içinde istenmeyen davranışları ve bunlarla nasıl baş edildiğini ilgili gruplarla bütünsel
olarak inceleyen bu araştırmanın amaçlarına paralel olduğu düşünülmüştür.
Edwards (1993), Charles (1996), Burden (1995), ve Wolfgang (1995)’ da
belirtildiği gibi Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli, öğretmenlere açık, tutarlı ve
olumlu davranışsal beklentileri belirleme, öğrencilerle mantıksal sonuçları tartışma,
uygun davranışlar gösterdiklerinde öğrencilere ödül vererek duygusal ve sosyal açıdan
destekleyici olma gibi davranışların kazandırılmasını önermektedir. Öğretmenleri
tarafından desteklendiklerini hisseden öğrencilerde öğrenme zevki ve akademik başarı
için motivasyon artışının yanı sıra öğretmenin psikolojik olarak varlığını hissetmenin
kurallara aykırı davranma konusunda öğrenciyi caydırdığı görülmüştür (Hirschi, 1979;
Akt: Bru, Stephens, Trosheim, 2002). Bu sonuçlar, destek ve onayın öğretmen ve
öğrenci arasında duygusal bağı güçlendirdiğini ve öğretmenlerin fiziksel olarak
öğrencinin yanında olmasalar bile destekleyici davranışları ile taklit edilen iyi bir model
olduklarını göstermektedir. Nitekim Bru ve arkadaşlarının (2002) ilk ve ortaokuldan
olmak üzere toplam 3834 öğrenciden anket yoluyla elde ettikleri bilgiler de,
öğrencilerin destekleyici öğretmen davranışlarını, sınıf yönetiminin en önemli parçası
olarak tanımladığını göstermektedir.
Canter ve Canter (1992), öğrencilerin, kendilerinden ne beklendiğini
bildiklerinde, onaylandıklarında ve kendilerini değerli hissettiklerinde, haklarını
engellemeyen ve karşılıklı güvene dayanan bir ortamı yaşadıklarında, kendilerini ifade
etme haklarına sahip olduklarını gördüklerinde, sınıf içinde daha katılımcı ve daha az
rahatsızlık verici olacaklarını vurgulamaktadır. Christensen, Young ve Marchant
(2004), Osher ve Fleischman (2005), Johnson ve Stoner (1996) ile Sugai ve
153
arkadaşlarının (2000) araştırma bulguları da benzer yöndedir. Davranışsal beklentilerin
kesinleştiği, açık ve olumlu bir şekilde ifade edildiği, uygun davranışların öğretildiği ve
sık sık pozitif tanıma sağlanarak öğrencilere olumlu destek verildiği sınıf ve okullarda
disiplin problemlerinin azaldığı, öğrencilerde istenen davranış değişikliklerinin arttığı
gözlenmiştir.
Gottfredson ve Gottfredson, (1986)’ un “ Etkili Okullar Projesi” kapsamında,
Baltimore şehrinde, ciddi disiplin problemleri yaşayan iki lisede yürüttükleri
araştırmanın sonuçları bu görüşü destekler niteliktedir. Okullardan biri sık sık değişen
idari kadrosu ve öğretmen kadrosunun programın uygulanmasında sürekliliği
sağlayamaması nedeniyle programı uygulayamamış olsa da (Gottfredson, 1886c) diğer
okulda girişimler başarılı olmuştur. Bu çalışmada, 19 öğretmene sınıf yönetimi
yeterliliklerini geliştirme amaçlı olarak “Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli” nin
yöntem ve teknikleri ile ilgili eğitim verilmiş ve olumlu gelişmeler elde dilmiştir.
Yapılan sınıf gözlemleri sonucunda, eğitim alan öğretmenlerin eğitim sonrası
istenmeyen davranışlara karşı geleneksel tepkileri daha az, aile ile toplantılar,
ayrıcalıkların kalkması ve davranış sözleşmeleri gibi alternatif tepkileri daha sık
kullandıkları görülmüştür. Öğretmenlerin pozitif tanıma (olumlu kabul) davranışlarında
önemli bir artışın gözlendiği araştırmada, sınıfta düzen bozucu öğrenci davranışlarında
önemli ölçüde azalmalar olduğu belirtilmektedir. Gottfredson ve Gottfredson, (1986)’ a
göre yaklaşık 3 yıl süren bu projenin önemli sonuçlarından bir diğeri de, öğretmenlerin
okul yönetimiyle ilgili görüşleri ve moral seviyeleri ile öğrencilerin okula ait olma
duygularında meydana gelen artıştır. Bu sonuçlar, açık ve tutarlı kural uygulamalarının
öğrencileri okuldan soğutmadan uygulanabildiğini, öğretilen stratejilerin sınıf düzenini
olumlu etkilediğini ve problem davranışları azalttığını göstermektedir.
Bu konuda bir diğer benzer çalışma, Charleston (Güney Carolina)’ da yedi
okulda yürütülen “Okul Hareketi Etkililiği Çalışması” çerçevesinde yapılmıştır
(Gottfredson, 1984, 1985, 1986b; Akt: Gottfredson, 1986). Öğretmenler, aileler ve
öğrencilerden oluşan bir takım yaklaşımının izlendiği bu çalışmada çok yönlü bir
program uygulandığı görülmektedir. Öncelikle her bir okulun problemleri saptanmış ve
okulların kurallarını açık ve adil hale getirerek, tutarlı bir şekilde yürütmeyi sağlayıcı
belirli müdahaleler geliştirilmiştir. Destek olma, bireysel öğretim planlaması, grup ve
bireysel çalışmalarda ödüllendirme konusunda okul kadrosuna eğitim verilmiştir.
154
Disiplin pozitif tanıma sistemi üzerine kurulmuş, okul atmosferlerini olumlu hale
getirmek için okul genelinde ödüllendirme programları geliştirilmiştir. Bunun yanı sıra
sosyal aktiviteler organize edilmiş, ayrıca öğrencilerin ders çalışma becerileri ve test
çözme tekniklerini geliştirmeye yönelik akademik müdahaleler düzenlenmiştir. Okul
devamsızlığı ve okul içi ve çevresinde suç davranışları fazla olan öğrencilere yoğun bir
danışma hizmetinin de sağlandığı bu çalışmada lise öğrencileri için mesleki rehberlik,
lise öncesi sınıflar için de kariyer araştırma programları uygulanmıştır. Bu araştırmanın
sonucunda da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Öğrencilerin akademik başarı, sosyal
faaliyetlere katılım ile okula karşı sorumluluk ve bağlılıklarında anlamlı derecede artış,
problem davranışlarda ise anlamlı şekilde azalma meydana gelmiştir.
Johnson ve Stoner (1996)’ ın, kırsal kesimde bir ortaokulun 7. sınıfında gün
boyunca endişe edici davranışlar (el kaldırmadan konuşma, birbirlerine çelme atma,
kovalama, kağıt atma, derste aktivite dışı işlerle uğraşma) sergileyen 25 öğrencinin
problem davranışlarını önlemeye yönelik yaptıkları çalışmada da sınıf kurallarının aktif
öğretimi diğer müdahalelere göre daha etkili sonuçlar vermiştir. Okul müdürü, bu sınıfta
derse giren öğretmenler ve okuldaki 3 psikologun işbirliği yaptığı çalışmada, üç
müdahale aynı anda yürütülmüş, 3 öğretmen kendi seçtikleri 3 farklı müdahaleyi bu
sınıfta uygulamışlardır. Sanat tarihi öğretmeni bireysel öğrenci başarısını
değerlendirme, matematik öğretmeni sınıf kurallarının aktif öğretimi, okuma dersi
öğretmeni ise kişisel gözlem ve kendini değerlendirme müdahalesini uygulamış, veriler
sınıf gözlemleri ile toplanmıştır. Üç sınıfın her birinde 60 dakikalık dersin 20’ şer
dakikalık bölümlerinde (her gözlemde dersin değişen 20 dakikalık bölümleri
gözlenmiştir) bir buçuk hafta boyunca 3 okul psikologu tarafından yapılan gözlem
sonuçları, kural öğretimi müdahalesinin uygun davranışları %70’ e kadar arttırdığını
göstermiştir.
Colvin ve arkadaşları da (1997), uygun davranışları belirleme, ön düzeltme ve
etkin denetlemenin etkilerini ilkokul öğrencileri üzerinde ve önemli geçiş ortamlarında
(okul binasına, yemekhaneye giriş-çıkışlar) araştırmışlar ve benzer sonuçlar elde
etmişlerdir. Öğretmenlerin davranışsal beklentileri belirleme, ön düzeltme, pekiştireç
verme, teşvik etme ve etkin denetleme davranışları konusunda eğitimden geçirildikleri
bu çalışmada öğretmenler her geçiş öncesi uygun davranışlar konusunda öğrencilere
hatırlatmalar yapmışlar ve aktif denetim uygulamışlardır. Uygun davranan öğrenciler
155
sözel olarak teşvik edilmiş ve veriler her geçiş ortamında gözlem yapılarak toplanmıştır.
Bulgular müdahalelerin ve etkileşim artışının problem davranışları azaltmada etkili
olduğunu göstermiştir.
Oswald ve arkadaşları (2005)’ nın araştırmasında ise benzer stratejilerin (ön-
düzeltme, sözel övgü, pekiştirme, uygun olmayan davranışları etkin denetleme ve
öğrencilerle davranışları tartışma) kırsal kesimdeki bir ortaokulda, koridorlardaki
istenmeyen davranışlar üzerindeki etkisine bakıldığı görülmektedir. Önce koridorlarda
nasıl davranılması gerektiği ile ilgili davranışlar belirlenmiş, daha sonra davranışsal
beklentiler öğrencilere öğretilmiştir. Öğretmenlere ön düzeltmelerin kullanılması,
davranışsal beklentilerin öğretilmesi, sözel ve sözel olmayan biçimde övgü verme
konularında hatırlatmalar yapılmıştır. Aktif denetim sırasında öğretmenler koridorlarda
gezerken öğrencilerle kısa diyaloglar kurmuşlar, selamlaşmışlar, pekiştireç yöntemleri
ve övgüler kullanmışladır. Beş haftalık uygulama sonrasında dört hafta boyunca okul
koridorlarında 8 gözlemcinin topladığı bulgular, çoğu kez karmaşık-düzensiz olarak
tanımlanan okullarda bile daha güvenilir ortamların yaratılabileceğini kanıtlamıştır.
Christensen, Young ve Marchant (2004), ise olumlu davranışı destekleyici
çalışmaların, 42 öğrenci arasından belirledikleri, sosyal ve akademik açıdan başarısız
olarak tanımlanan iki erkek öğrenci üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Öğretmen,
öğrenci, akran eğitimi ve müdahale stratejilerini içeren bir programın uygulandığı bu
araştırmada öğretmen tarafından akranlara ve her iki öğrenci için seçilen arkadaş çiftine
uygun sınıf davranışı, düzeltici dönüt ve övgü-pekiştireç sağlama, olumlu ilişkiler
içinde olma, olumsuz ilişkilerden kaçınma, bağımsız çalışma, yönergeleri takip etme,
kendi kendini denetleme ve değerlendirme eğitimi verilmiştir. Her öğrencinin problem
davranışlarının tanımlanmasından sonra olumsuz davranışla yer değiştirecek olumlu
alternatif davranışların belirlendiği araştırmada veriler sınıf gözlemleri ile toplanmıştır.
Araştırma sonucunda her iki öğrencinin davranışlarının ve ödevlere olan ilgilerinin
olumlu yönde geliştiği gözlenmiş, öğretmenleri çocukların kazandıkları bu yeni
becerileri günün diğer bölümlerine taşıdıklarını ifade etmişlerdir. Bu sonuçlardan
hareketle, “ Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli” nin öğretmenleri; disiplinle ilgili
yanlış tutumlar ve öğrenci davranışları üzerindeki olumsuz etkileri konusunda
bilgilendirme, güven verici bir sınıf atmosferi için kendine ve öğrenciye inanan, teşvik
156
edici ve destekleyici öğretmen davranışlarını inceleme ve öğretmeye uygun olduğu
düşünülmüştür.
Seminer programının geliştirilmesinde, sınıf yönetimi, sınıfta düzen, sınıf
içinde istenmeyen öğrenci davranışları ve nedenleri ile Güvengen (Atılgan) Disiplin
Modeliyle ilgili yerli ve yabancı literatür taranmasıyla elde edilen bilgiler, araştırmanın
kuramsal çerçevesi, sınıf yönetimiyle ilgili mevcut ders kitapları esas alınmıştır. Elde
edilen bilgiler doğrultusunda hazırlanan seminer içerik ve planları Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri Bölümü ve Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’ nda görev yapan konu
alanıyla ilgili öğretim elemanları tarafından incelendikten sonra öneriler doğrultusunda
yeniden düzenlenmiştir. Temmuz- Aralık 2004 tarihleri arasında tamamlanan program
10 alt bölümden oluşmaktadır. Seminer programı, öğretmenleri sınıf yönetimi ve
öğrenci davranışları konusunda bilgilendirme, istenmeyen davranışlarla baş etme
konusunda kendi yetenekleri hakkında olumsuz düşüncelerini azaltma, problemin
türüne bakmaksızın öğrencilerin davranışlarında olumlu bir değişiklik yapabilecekleri
konusunda cesaretlendirme ve olumlu destek sağlama davranışları üzerine kurulmuştur.
Ayrıca her bölümde ele alınan konu, düşünmeye yönlendirmek amacıyla hazırlanan şiir,
öykü, soru ve örnek olayların, daha geniş bir düşünme yelpazesi geliştirme konusunda
öğretmenlere yardımcı olmasına dikkat edilmiştir. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli
Temelli Seminer Programı’ nda yer alan 10 alt bölümün adı, hedef ve içerikleri aşağıda
sunulmuştur.
Bölüm 1. Sınıfta Düzen, Yönetim Ve Disiplin
Seminerin bu bölümünün genel amacı, katılımcıların sınıfta düzen, sınıf
yönetimi ve disiplin konusunda sahip oldukları inançları ortaya çıkarmaya çalışarak var
olan yanlış inançların doğru inançlarla yer değiştirmesi gerekliliğini hissettirmektir.
Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ne göre sınıf yönetimindeki en önemli engeller;
öğretmenin kendi yeteneği hakkındaki olumsuz düşünceleri ve problemin türüne
bakmasızın öğrencilerin davranışlarında olumlu bir değişiklik yapamayacakları
şeklindeki varsayımlarıdır. Bu nedenle seminerin ilk bölümü bu engelleri fark etme ve
ortadan kaldırmaya yönelik hazırlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle sınıfta
düzen ve disiplin kavramları tanımlanmış daha sonra disiplinin toplumsal yaşam ve sınıf
ortamındaki önemi tartışılmıştır.
157
Öğrenme Hedefleri
1. Sınıfta düzen kavramını açıklayabilme
2. Sınıf yönetimi kavramını açıklayabilme
3. Disiplin kavramını açıklayabilme
4. Sınıfta düzen ve sınıf yönetimi kavramlarının disiplin ile eş anlamlı olmadığının
farkında oluş
5. Sınıfta düzen, yönetim ve disiplin kavramları arasındaki ilişkiyi açıklayabilme
6. Disiplin problemlerini engellemede şu ana kadar geliştirilen yaklaşımların rolünü
açıklayabilme
Seminer İçeriği
1. Giriş
2. Sınıfta düzen
3. Sınıf yönetimi
4. Disiplin nedir?
5. Okulda disiplini gerekli kılan nedenler
6. Disiplin yaklaşımları ve gelişimi
6.1. Cezalandırıcı Disiplin Yaklaşımı
6.2. Korku Yoluyla Engellemeye Dayalı Disiplin Yaklaşımı
6.3. İyileştirici (Düzeltici) Disiplin Yaklaşımı
6.4. Önleyici (Yapıcı) Disiplin Yaklaşımı
6.5. Koruyucu (Etkileşimsel) Disiplin Yaklaşımı
Bölüm 2. Sınıfta İstenmeyen Davranışlar
Seminerin bu bölümünün genel amacı, istenmeyen davranışın ne olduğu ve
tanımlanması konusunda katılımcılara ortak bir görüş kazandırmaktır. Bu amaca
yönelik olarak öncelikle istenmeyen davranış tanımlanmış ve öğrencilerin sınıf içindeki
davranışlarını istenmeyen davranış olarak nitelendirmedeki temel ölçütler açıklanmıştır.
Daha sonra istenmeyen davranışların literatürde tanımlanan türleri ve öğrencilerde
yaygın olarak görülen istenmeyen davranışlar tartışılmıştır.
158
Öğrenme Hedefleri
1. İstenmeyen davranışı tanımlayabilme
2. Davranışı istenmeyen davranış olarak nitelendirmedeki ölçütlerin gerekliliğini
hissedebilme
3. Öğretimsel ve yönetimsel olarak tanımlanan istenmeyen davranış türlerini
açıklayabilme
4. Öğretimsel ve yönetimsel olarak tanımlanan istenmeyen davranışların farklılıklarını
kavrayabilme
5. Bireysel ve grup olarak ortaya çıkan istenmeyen davranışların özelliklerini ayırt
edebilme
6. İstenmeyen davranışta sıklık kavramını açıklayabilme
7. İstenmeyen davranışta yoğunluk kavramını açıklayabilme
8. Kendi sınıfında karşılaştığı istenmeyen davranışları sıklık derecesine göre
sınıflayabilme
9. Kendi sınıfında karşılaştığı istenmeyen davranışları yoğunluk derecesine göre
sınıflayabilme
Seminer İçeriği
1. Giriş
2. İstenmeyen davranışın tanımı
3. İstenmeyen davranış türleri
3.1. Öğretimsel olarak tanımlanan istenmeyen davranışlar
3.2.Yönetimsel olarak tanımlanan istenmeyen davranışlar
3.2.1. Bireysel olarak ortaya çıkan istenmeyen davranışlar
3.2.2. Grup olarak ortaya çıkan istenmeyen davranışlar
4. İstenmeyen davranışta sıklık kavramı
5. İstenmeyen davranışta yoğunluk (önem derecesi/ciddilik) kavramı
6. İstenmeyen davranışların sıklık ve yoğunluğu ile ilgili araştırmalardan elde edilen
sonuçlar
159
Bölüm 3. Öğrenci Davranışını Etkileyen Etmenler
Seminerin bu bölümünün genel amacı, katılımcıları öğrenci davranışlarını
etkileyen etmenler konusunda bilgilendirmektir. Davranış kendiliğinden oluşmaz ve
ortaya çıkmaz. Sınıfta istenmeyen davranışları engellemek ya da düzeltmek için
davranışın, onun ortaya çıkmasına neden olan etmenler ve oluşumundan sonra onu takip
eden sonuçlarla birlikte ele alınması gerekmektedir. Bu amaca yönelik olarak bu
bölümde öğrenci davranışlarını etkileyen etmenler incelenmiştir. Ancak öğrenci
davranışlarını bir veya birkaç nedene bağlamak her zaman olanaklı olmadığı için
öğrenci davranışlarını etkileyen etmenler okul içi ve okul dışı etmenler olarak ele
alınmış ve bu etmenlerden hangilerinin öğretmenin kontrolü altında olduğu
tartışılmıştır.
Öğrenme Hedefleri
1. Öğrenci davranışlarını etkileyen etmenleri tanıyabilme
2. Davranışın tek bir nedene bağlanamayacağının farkında oluş
3. Öğrenci davranışlarını etkileyen etmenleri anlamanın gelecekte ortaya çıkabilecek
istenmeyen davranışları tahmin edebilme açısından önemini hissetme
4. İstenmeyen davranışa neden olan etmenleri tanımanın davranışı anlama yönünde
katkısının farkında oluş
5. İstenmeyen davranışa neden olan etmenlerin hangilerinin kendi kontrolü altında
olduğunu belirleyebilme
7. Kendi sınıfında, kendi tutum ve davranışlarından hangilerinin istenmeyen davranışa
neden olabileceği ile ilgili öz-eleştiri yapabilme
8. İstenmeyen davranışlara neden olduğunu düşündüğü tutum ve davranışlarını
değiştirmeye istekli oluş
Seminer İçeriği
1. Giriş
2. Öğrenci davranışını etkileyen etmenler
2.1. Okul dışı faktörler
2.1.1. Fizyolojik çevre
160
2.1.1. Aile
2.1.2. Toplum
2.1.3. Okul dışındaki arkadaş çevresi
2.1.4. Kitle iletişim araçları
2.2. Okul içi faktörler
2.2.1. Öğrenci özellikleri
2.2.2. Eğitim programı
2.2.3. Öğretim yöntem ve materyalleri
2.2.4. Öğretmenlerin tutum ve davranışları
2.2.5. Okul ve sınıf kurallarının belirsizliği
2.2.6. Sınıfın fiziksel özellikleri ve düzenlemeleri
2.2.7. Sınıftaki diğer öğrenciler
Bölüm 4. Sınıf Ortamında Öğretmen ve Öğrenci Hakları- Güvengen Öğretmen
Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli güven verici, olumlu bir sınıf atmosferi ile
öğretmen ve öğrenci haklarını korumaya dayalı bir disiplinle yakından ilgilidir. Bu
bağlamda, disiplinle ilgili yanlış inançları ve öğrenci davranışları üzerindeki etkilerini
gözden geçirmek, öğretmen ve öğrencilerin sınıf ortamında sahip oldukları haklar
konusunda katılımcıları bilgilendirmek ve Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ nde
vurgulanan destekleyici öğretmen davranışlarını tanımlayarak örnekler üzerinde
tartışmak, seminerin bu bölümünün genel amacını oluşturmaktadır.
Öğrenme Hedefleri
1. Disiplinle ilgili doğru olmayan inançlar hakkında bilgi sahibi olma
2. Disiplin konusunda kendi inançlarının farkında oluş
3. Disiplin konusunda sahip olduğu inançların doğru ve doğru olmayan yönlerini ayırt
edebilme
4. Disiplinle ilgili doğru olmayan inançların, öğrenci üzerindeki olumsuz etkilerinin
farkında oluş
5. Disiplin konusunda doğru olmayan inançların değiştirilmesi gerekliliğinin farkında
oluş
6. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’nin amaçlarını kavrayabilme
161
7. Öğretmen ve öğrencilerin sınıf içindeki haklarının farkında oluş
8. Saldırgan ve güvengen olmayan öğretmen davranışlarının öğrenci davranışları
üzerindeki etkisini açıklayabilme
9. Güvengen (Atılgan) olmanın ne anlama geldiğini açıklayabilme
10. Güvengen (Atılgan) davranışlar göstermeye istekli oluş
Seminer İçeriği
1. Giriş
2. Disiplin Hakkındaki Yanlış İnançlar
3. Güvengen (Atılgan) Disiplin İçin Engelleyiciler
4. Öğretmen Tipleri ve Öğrenciler Üzerindeki Etkileri
4.1. Saldırgan Öğretmen
4.2. Güvengen (Atılgan) Olmayan Öğretmen
4.3. Güvengen (Atılgan) Öğretmen
5. Güvengen (Atılgan) Disipline Geçiş
Bölüm 5. İletişim Becerileri
Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ ne göre, sınıfta güven verici ve
destekleyici bir ortam yaratılması, öğrenci ve öğretmenin ihtiyaçlarını karşılayan
sağlıklı bir iletişimin kurulmasına, bir diğer ifadeyle öğretmenin iletişim becerileri ve
yeterliliği ile yakından ilgilidir. Bu bağlamda, iletişim, iletişim türleri ve iletişim
becerileri konusunda katılımcıları bilgilendirmek ve onlara yeni bir bakış açısı
kazandırmak, seminerin bu bölümünün genel amacını oluşturmaktadır.
Öğrenme Hedefleri
1. İletişim kavramını tanımlayabilme
2. İletişim türlerini açıklayabilme
3. İletişim sürecinin Güvengen (Atılgan) disiplin modelindeki yerini kavrayabilme
4. Öğrencileri, uygun olmayan davranışlarıyla karşılaştırmaya yönelik mesaj
gönderebilme
162
5. “Sen dili” ve “Ben dili” arasındaki farkı açıklayabilme
6. “Sen dili” yle verdiği mesajların farkında oluş
7. “Ben dili” ni kullanabilme
8. “Ben dili” ni kullanmaya istekli oluş
9. Etkili bir geri bildirimde olması gereken özellikleri açıklayabilme
10. Olumlu geri bildirimlerin özelliklerini kavrayabilme
11. Sınıf ortamında kullandığı geri bildirimlerin niteliğini ayırt edebilme
12. Olumsuz geri bildirimlerin farkında oluş
13. Etkin dinlemeyi olumsuz etkileyen yanlış dinleme becerilerinin farkında oluş
14. İletişimi olumlu etkileyen dinleme biçimlerini kavrayabilme
15. İletişimi olumsuz etkileyen dinleme biçimlerini kavrayabilme
16. Empatik dinleme becerisini uygulamaya istekli oluş
17. Yansıtıcı dinleme becerisini uygulamaya istekli oluş
18. Öğrencilerle etkili ilişkilerin kurulabilmesi için neler yapabileceğinin farkında oluş
19. İletişimi olumsuz etkileyen engelleri kavrayabilme
Seminer İçeriği 1. Giriş
2. İletişimin Tanımı
3. İletişim Süreci
4. İletişim Türleri
5. İletişim Becerileri
5.1. Mesaj Gönderme Becerileri
5.1.1. Öğrencileri Uygun Olmayan (Rahatsız Edici) Davranışlarıyla
Karşılaştırma Becerileri
5.1.2. Öğrencilere Akademik Performansları Hakkında Geri Bildirim Verme
Becerileri
5.1.3. Öğrencilere Olumlu Beklentileri Sunma Becerileri
5.2. Mesaj Alma veya Dinleme Becerileri
5.2.1. Empatik Dinleme
5.2.2. Yansıtıcı Dinleme
6. Etkili İlişkilerin Sistematik Olarak Oluşturulması
6.1. Öğrencileri Tanıma
6.2. Öğrencilerle Olan İlişkileri Gözden Geçirme
163
6.3. Öğrencilerle Yakın İlişkiler Kurmak ve Kişisel Yakınlaşmalar İçin Fırsatlar
Yaratmak
Bölüm 6. Disiplin Planı Oluşturma ve Öğretme – I (Sınıf Kuralları)
Sınıf kuralları, pozitif tanıma ve mantıksal sonuçları içeren işlevsel bir
“Disiplin Planı” oluşturma, Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ nin önemli bir
boyutunu oluşturmaktadır. Modele göre, öğrencilerin uygun şekilde davranmayı
öğrenmeleri ve sorumluluk geliştirebilmeleri için; kendilerinden beklenen ve
beklenmeyen davranışları bilmeleri, uygun davrandıklarında fark edilmeleri, kendilerine
ve diğer öğrencilere karşı sorumluluk dışına çıkarak kabul edilemez biçimde
davrandıklarında davranışlarının sonuçlarını yaşamaları gerekmektedir. Bu tür bir
yaklaşım, öğrencilerin davranışlarını kontrol etmelerine, başkalarının haklarını ihlal
ettiklerinde davranış biçimleri nedeniyle bu sonucu kendilerinin seçtiğini anlamalarına
yardım edilebilecektir. Ancak hazırlanan disiplin planını sesli bir şekilde sınıfa okumak
ya da onu bir posterle sınıfa göstermek yeterli değildir. Öğretmenlere, planı doğrudan
öğrencilere öğretmeleri önerilir. Çünkü disiplin planının etkili bir şekilde
kullanılabilmesi, öğrencilerin planı anlamalarına bağlıdır.
Bu nedenle seminerin bu bölümünde Disiplin Planı Oluşturma ve Öğretme
süreci birlikte ele alınarak incelenmeye başlanmıştır. Genel amaç, disiplin planının ne
olduğu konusunda katılımcılara ortak bir görüş kazandırmak ve planın ilk öğesi olan
sınıf kurallarını planlama- belirleme- uygulama süreci ile ilgili temel ölçütler hakkında
bilgi vermektir.
Öğrenme Hedefleri
1. Disiplin planı ve öğelerini açıklayabilme
2. Sınıf kurallarının ne olduğunu tanımlayabilme
3. Sınıf kurallarının sosyal açıdan önemini açıklayabilme
4. Sınıf kuralları ve öğretmen-öğrenci hakları arasındaki ilişkinin farkında oluş
5. Sınıf kurallarını belirleme sürecine öğrenciyi katma yollarının farkında oluş
6. Etkili sınıf kurallarının taşıması gereken özelliklerin farkında oluş
164
7. Sınıf kuralları ve ilgili davranışları olumlu bir dille açıklayabilme
8. Etkili sınıf kurallarına örnek verebilme
9. Kendi sınıfı için uygun sınıf kurallarını öğrencilerle birlikte belirleyebilme
10. Sınıf kurallarını öğrencilerle birlikte belirlemeye istekli oluş
11. Sınıf kurallarını öğretmede farklı yollar izlemeye istekli oluş
12. Belirlenen sınıf kuralları hakkında yönetici ve aileleri bilgilendirmeye istekli oluş
13. Sınıf kurallarına uyma düzeyini arttırmak için güvengen öğretmen davranışlarının
farkında oluş
14. Güvengen davranışlar göstermede kararlı oluş
Seminer İçeriği
1. Giriş
2. Sınıf Kurallarının Gerekliliği
3. Sınıf Kurallarını Planlama Süreci
4. Beş Temel Sınıf Kuralı
5. Sınıf Kurallarını Belirleme Sürecine Öğrenci Katılımını Sağlama
6. Sınıf Kurallarını Öğretme Yolları
7. Sınıf Kurallarının Uygulanması ve İzlenmesi
Bölüm 7. Disiplin Planı Oluşturma ve Öğretme- II (Pozitif Tanıma-Olumlu Kabul)
Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli, öğrencilerin uygun şekilde davranmayı
öğrenebilmeleri ve sorumluluk geliştirebilmeleri için öncelikle uygun davranışlarının
güçlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Pozitif tanıma (olumlu kabul), sınıfta
beklentilere göre davranan öğrencileri fark etme, saygı ve ilgi gösterme anlamına
gelmektedir. Psikolojik olarak öğrencide istenen hareketlerin tekrarını sağlamak
amacıyla oluşturulan bir sevinç duygusudur. Öğrenciyi takdir etmek, desteklemek
suretiyle başarısının devamını sağlamak, olumlu davranışlarını değerlendirerek,
beklenilen yöndeki davranışlarının tekrarını sağlamayı amaçlamaktadır. Güvengen
(Atılgan) Disiplin Modeli, pozitif tanıma ile daha çok övgü ve destekleyici ifadelerin
kullanılmasını vurgulamaktadır. Samimiyet, kişisel ilgi, davranışı destekleyen ve
onaylayan ifadeler, öğrencinin benlik saygısının, kendine olan güveninin artmasını,
cesaretlenmesini sağlamanın yanı sıra pozitif sınıf ortamı oluşturmada da önemlidir.
165
Öğrencileri olumlu davranışlara teşvik etmekte ve daha gerçekçi davranışlar
göstermesini sağlamaktadır. Böylece kurallara uyan öğrenci nasıl bir durumla
karşılaşacağını kestirebilecektir. Bu nedenle Disiplin Planı oluşturmada ikinci aşama,
pozitif tanıma ve sonuçları belirlemek ve öğrencilere öğretmektir.
Canter ve Canter (1992), pozitif tanımanın, etkili öğretmenleri daha az etkili
olan öğretmenlerden ayıran bir özellik olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin benlik
saygısını arttırmak, onları olumlu davranışlara güdülemek ve olumlu sınıf ortamı
oluşturmak açısından sıklıkla yapılmasını önerirler (Akt: Edwards, 1993; Charles,
2002). Bu nedenle seminerin bu bölümünün genel amacı, öğretmenleri pozitif tanıma
hakkında bilgilendirerek, fark etme, sevgi gösterme ve ilginin öğrenci psikolojisi ve
davranışları üzerindeki etkileri hakkında farkındalık oluşturmaktır.
Öğrenme Hedefleri
1. Pozitif tanımanın (Olumlu kabul) ne olduğunu açıklayabilme
2. Pozitif tanımanın öğrenci psikolojisi üzerindeki etkisinin farkında oluş
3. Pozitif tanımanın Güvengen (Atılgan) disiplin modelindeki yerini kavrayabilme
4. Sınıf ortamında pozitif tanımaya ne kadar yer verdiğinin farkında oluş
5. Sınıfında pozitif tanımaya yönelik neler yaptığının farkında oluş
6. Öğrencilerin, uygun davranışlarına yönelik pozitif tanıma sağlama ilkelerini
kavrayabilme
7. Öğrencilerin, uygun davranışlarına yönelik pozitif tanıma sağlama tekniklerini
kavrayabilme
8. Destekleyici ifadelerin kullanımında dikkat etmesi gereken özellikleri açıklayabilme
9. İstenen davranışı güçlendirme ve sorumlu davranışı geliştirme açısından
destekleyici ifadeler kullanmaya istekli oluş
10. Disiplin planı için öğrencilerle birlikte pozitif tanıma sistemi oluşturabilme
11. Pozitif tanımaya yönelik aile ile birlikte neler yapılabileceğine örnekler verebilme
12. Bütün çocuklara yönelik pozitif tanımayı sağlama yolları geliştirebilme
13. Pozitif tanımayı uygulayabilme
14. Pozitif tanımayı uygulamaya istekli oluş
166
Seminer İçeriği
1. Giriş
2. Pozitif Tanıma (Olumlu Kabul)
3. Pozitif Tanıma Sağlama Yolları
3. 1. Övgü ve Desteği İfade Etme
3.2. Anne-Babalara Olumlu Açıklamalar İçeren Notlar Ve Mektuplar
Gönderme
3. 3. Ödüller Düzenleme
3.3.1. Uygun Şekilde Davranan Öğrenciler İçin, Öğrencinin Adının
Yazılabileceği Kartlar Ve Sertifikalar Düzenleme
3.3.2. İstenen Yönde Davranan Öğrencilere Özel Ayrıcalıklar Tanıma
3.3.3. Uygun Şekilde Davranan Öğrenciler için Materyal Ödülleri Sunma
3.3.4. Grup Ödülleri Sunma
3.3.5. Ev Ödülleri
Bölüm 8. Disiplin Planı Oluşturma Ve Öğretme- III (Mantıksal Sonuçları-
Yaptırımları- Belirleme Ve Disiplin Hiyerarşisi Oluşturma)
Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli, öğrenme-öğretme ortamına olumsuz
etkileri nedeniyle kabul edilemez olarak tanımlanan davranışlar ortaya çıktığında
görmezden gelmenin ya da hiç bir şey yapmamanın, öğrencilere daha çok zarar
vereceğini vurgulamaktadır. Destekleyici bir sınıf ortamı için öğretmenlerin, kuralların
uygulanmasına ilişkin ilgisi ve dikkati her alanı kapsamalı, sınıf düzenini sağlama
konusunda tutarlı olmalıdır. En önemlisi öğretmenler çocuklara, kendisine ve diğer
öğrencilere karşı sorumluluk duygusunun dışına çıkarak, kuralı ihlal eden/edecek birini
kurala uymaya nasıl motive edeceklerini göstermelidir. Bu nedenle model öğretmenlere,
mantıksal sonuçları belirlemelerini, hiyerarşik bir sıralama oluşturmalarını, öğrencilerini
bilgilendirmelerini ve gerektiğinde daha sonraya ertelemeden uygulamalarını önerir.
Mantıksal sonuç ya da yaptırım, öğrencilerin sınıf kurallarına uymadıklarında
karşılaştıkları durumdur, öğrencinin kasıtlı davranışının sonucudur ve davranışla
arasında mantıksal bir ilişki vardır. Canter ve Canter (1992), öğretmenlere uygulanacak
yaptırımların sırasını içeren bir disiplin hiyerarşisi (aşamalı bir sıra) hazırlamalarını ve
167
öğrencilerine öğretmelerini önermektedir. Hiyerarşideki her yaptırım bir öncekine
kıyasla daha büyüktür ve böylece öğrenci davranışını düzeltmeyip, istenmeyen
davranışı tekrarladığında karşılaşacağı yaptırımın da davranışının sonucu olarak
büyüyeceğini bilecektir. Kural ve pozitif tanımaların belirlenmesinde olduğu gibi
öğrencilerin bu süreçte yer almaları sağlanmalıdır. Bu nedenle seminerin bu bölümünün
genel amacı, Disiplin Planı’ nın üçüncü öğesi olan mantıksal sonuçların (yaptırımların)
belirlenmesi ve öğretilmesi konusunda katılımcıları bilgilendirmek ve mantıksal
sonuçlarla ceza arasındaki farklılıkları tartışmaktır.
Öğrenme Hedefleri
1. Mantıksal sonucun (yaptırım) ne olduğunu açıklayabilme
2. Örnek olaylar üzerinde mantıksal sonuçlar üretebilme
3. Mantıksal sonuç ve ceza arasındaki farkları açıklayabilme
4. İstenmeyen davranışlara karşı kaçınılması gereken durumlara örnek verebilme
5. İstenmeyen davranışlara karşı bu tepkilerde bulunmanın öğrencide yaratacağı
psikolojik ya da fiziksel etkileri açıklayabilme
6. İstenmeyen davranışlara karşı bu tepkilerde bulunmaktan kaçınmaya istekli oluş
7. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ nde önerilen mantıksal sonuç (Yaptırım)
örnekleri üzerinde düşüncelerini açıklayabilme
8. Sınıf ortamında mantıksal sonuçları uygulayıp uygulamadığının farkında oluş
9. Mantıksal sonuçları uygulamada dikkat etmesi gerek özelliklerin farkında oluş
10. Sınıf ortamında istenmeyen davranışlara karşı uygulanacak mantıksal sonuçları
öğrencilerle birlikte belirlemeye istekli oluş
11. Öğrencilerin hangi istenmeyen davranışlarını okul yönetimine yansıttığını
nedenleriyle açıklayabilme
12. Okul yönetimini öğrenci davranışları hakkında bilgilendirmenin gereğine ve
önemine inanma
13. Öğrencilerin hangi istenmeyen davranışlarını öğrenci velilerine yansıttığını
nedenleriyle açıklayabilme
14. Öğrenci velilerini hangi yollarla bilgilendirdiğini örneklerle açıklayabilme
15. İstenmeyen davranışlarla baş etmede yönetici desteğini sağlamak için neler
yaptığına/yapabileceğine örnekler verebilme
168
16. İstenmeyen davranışlarla baş etmede aile desteğini sağlamak için neler
yaptığına/yapabileceğine örnekler verebilme
17. Hangi öğrenci davranışları için uzman yardımı aldığını/ alması gerektiğini örnekler
vererek açıklayabilme
18. Öğrencilerin hangi istenmeyen davranışlarını rehberlik servisine ilettiğini/iletmesi
gerektiğini örneklerle açıklayabilme
19. Uzman yardımı talep etme ile ilgili düşüncelerini açıklayabilme
20. Disiplin hiyerarşisinin ne olduğunu açıklayabilme
21. Disiplin hiyerarşisinin gerekliliği ile ilgili düşüncelerini açıklayabilme
22. Kendi sınıfı için disiplin hiyerarşisi oluşturabilme
23. Hazırladığı disiplin hiyerarşisini uygulamada kararlı oluş
24. Hazırladığı disiplin planını 2004–2005 eğitim-öğretim yılı ikinci yarısında
öğrencilerine tanıtabilme
25. Disiplin planının öğrenciler tarafından anlaşıldığından emin olma
26. Disiplin planı hakkında öğrenci velilerini bilgilendirme
Seminer İçeriği 1. Giriş
2. Mantıksal Sonuçlar (Yaptırımlar)
3. Kaçınılması Gereken Uygulamalar
4. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’nde Önerilen Mantıksal Sonuç (Yaptırım)
Örnekleri
5. Disiplin Hiyerarşisi Oluşturma
6. Disiplin Planının Tanıtılması ve Uygulanması
7. Yaptırımları Uygularken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Bölüm 9. Öğrencilere Sorumlu Bir Şekilde Davranmayı Öğretme
Çocuğun içinde yaşadığı sosyo-ekonomik çevre, okul ortamı ve öğrenci-
öğretmen ilişkileri, öğrencilerin sorumlu davranmaları, okulu ve eğitimi ciddiye
almaları ve görevlerini yerine getirmelerinin temelini oluşturan üç temel değişkendir.
Eğer çocuğun bulunduğu sosyo-ekonomik çevre eğitime değer vermeyen bir çevre ise,
bu genellikle derse karşı ilgisizlik, olumsuz tutum ve dersi ciddiye almama gibi
davranışlarla sınıf ortamına yansımaktadır. Okulun genel havası öğrencilere kendileri
169
ile ilgili konularda söz hakkı tanımadığında ve sınıfta öğrencilere sorumluluk
verilmeyen bir anlayış hâkim olduğunda da öğrenciler dersin işlenmesinde sorumluluk
üstlenmekten kaçınmaktadır. Bu üç değişkenden birincisinde yani, çocuğun içinde
yaşadığı çevre üzerinde okulun ya da öğretmenin doğrudan etkisi bulunmamaktadır.
Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ne göre okul ortamı ve öğretmen-öğrenci
ilişkisi, öğrencilerin sorumlu davranmayı öğrenmeleri açısından öğretmenin etki alanı
içerisindedir. Öğrenciler pek çok açıdan okula sorumluluk üstlenmemiş olarak gelebilir.
Öğretmenler bu durumu bilmeli ancak kabul etmeyip, öğrencilerine sorumlu bir şekilde
davranmayı öğretme konusunda kararlı olmalıdırlar. Bu nedenle seminerin bu
bölümünde, modelin öğrencilere sorumlu bir biçimde davranmayı öğretme konusunda
öğretmenlere getirdiği öneriler incelenmiştir. Genel amaç, öğretmenlerin akademik
etkinlikler ve sınıf rutinleri ile ilgili açık yönergelerin öneminin farkına varmalarını
sağlamak ve sorun davranış gösteren öğrencilere karşı yaptırımlara başvurmadan önce
öğrenciyi derse yeniden yönlendirme konusunda neler yapabileceklerin konusunda
bilgilendirmektir.
Öğrenme Hedefleri
1. Sınıf rutinleri ve prosedürleri arasındaki farkı kavrayabilme
2. Yönergelere ihtiyaç duyulan akademik etkinliklere örnek verebilme
3. Öğrenci katılımı, bireysel çalışma, grup çalışmaları sırasında yardım istediğinde ve
çalışmayı tamamladığında öğrencinin ne yapacağına yönelik verdiği yönergeleri
değerlendirebilme
4. Akademik etkinliklere yönelik uygun yönergeler verebilme
5. Yönergelere ihtiyaç duyulan sınıf rutinlerine örnek verebilme
6. Sınıfa giriş-çıkış, ödev teslimi, araç-gereç kullanımı, yoklama gibi rutinlere yönelik
uygun yönergeler geliştirebilme
7. Yönergeleri ve altında yatan nedenleri açıklayarak öğretmeye istekli oluş
8. Sorun davranış gösteren öğrencilere karşı yaptırımlara başvurmadan önce öğrenciyi
derse yeniden yönlendirme konusunda neler yapabileceğini kavrayabilme
9. Sorun davranış gösteren öğrencileri derse yeniden yönlendirmek için bakışlarını
kullanabilme
10. Sorun davranış gösteren öğrencileri derse yeniden yönlendirmek için dolaylı ileti
örnekleri verebilme
170
11. Sorun davranış gösteren öğrencileri derse yeniden yönlendirmek için doğrudan ileti
örnekleri verebilme
12. Sorun davranış gösteren öğrencileri derse yeniden yönlendirmek için fiziksel
yakınlığı uygun şekilde kullanabilme
13. Sorun davranış gösteren öğrencileri derse yeniden yönlendirmek için “ben dili” ni
kullanarak uygun mesajlar gönderebilme
14. Sorun davranış gösteren öğrencileri derse yeniden yönlendirmek için “pozitif
tanıma” yı uygun şekilde kullanabilme
Seminer İçeriği 1. Giriş
2. Öğrencilere Sorumlu Bir Biçimde Davranmayı Öğretme
2.1. Akademik Etkinlikler, Sınıf Rutinleri Ve Spesifik Prosedürler Sırasında
2.1.1. Yönergeleri Nasıl İzleyeceklerini Öğretme
- Yönergelere İhtiyaç Duyulan Akademik Etkinlikler
- Öğretmen Ders Anlatırken Ya Da Sunu Sırasında Öğrenci Dikkati
- Öğrenci Katılımı
- Bireysel Çalışma
- Yardım İsteme (Elde Etme)
- Bireysel Çalışma Tamamlandığında
- Grup Etkinlikleri Sırasındaki prosedürler
2.1.2. Yönergelere İhtiyaç Duyulan Rutin Prosedürler
- Sınıfa Giriş-Çıkış
- Verilen Ödevi Hazırlama – Teslim Etme
- Araç-Gereç Kullanımı İle İlgili Prosedürler
- Yoklama Sırasında Öğrenci Davranışı
2.1.3. Yönergelere İhtiyaç Duyulan Spesifik Prosedürler
2.2. Rahatsız Edici Olmayan Davranışları Tekrar Yönlendirme
- Göz İletişimi (Bakışları Kullanma)
- Dolaylı İleti (İpucu Verme)
- Doğrudan İleti
- “Ben İletisi” Gönderme
- Fiziksel Yakınlık Kullanma
171
Bölüm 10. Zor Öğrencilerle Baş Etme
Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelin’ ne göre, farklı özelliklere sahip olan
öğrencilerin öğrenme sürecini yönetmek durumunda olan öğretmenler, bu sorumluluğu
yerine getirirken aynı zamanda öğrencilerin çeşitlilik gösteren problemlerine
odaklanmak ve onların eğilimlerini ve ihtiyaçlarını iyi kestirmek, duygusal, gelişimsel
ve sosyal deneyimlerini dikkate alarak sorumlu birer birey olarak yetiştirmek
durumundadırlar. Seminerin diğer bölümlerinde açıklanan teknikleri tüm öğrencilerin
sorumlu bir şekilde davranmayı öğrenebilmeleri konusunda öğretmenlere yardım
etmektedir. Bununla birlikte bazı öğrencilerin okul ve sınıf ortamında daha ciddi
davranış sorunları yaşadıklarını ve sürekli engelleyici davranışlar sergilediklerini
belirten Canter ve Canter (1992), bu öğrencileri zor öğrenciler, davranışlarını ise
yönetilmesi zor davranışlar olarak tanımlamaktadırlar.
Canter ve Canter (1992)’ a göre genellikle sayıları sınıfın %5–10’ u arasında
değişen bu öğrenciler için öğretmenler ek uygulamalara ihtiyaç duyacaklardır. Bu
nedenle seminerin bu bölümünde öncelikle zor öğrenciler olarak nitelendirilen
öğrenciler ve davranışları hakkında bilgi verilmiş, daha sonra zor öğrencilerle baş
etmede Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ nin öğretmenlere önerdiği yaklaşımlar
incelenmiştir. Genel amaç katılımcıları bu öğrencilerin ihtiyaçları hakkında
bilgilendirerek onlara ulaşabilme konusunda cesaretlendirmek, birebir problem çözme
görüşmesi ve bireysel davranış planı hazırlama- uygulama basamaklarını incelemektir.
Öğrenme Hedefleri
1. Zor öğrenciler ve davranışları ile diğer öğrenci davranışları arasındaki farkı
kavrayabilme
2. Zor öğrencilere ulaşma yollarını kavrayabilme
3. Zor öğrencilerde güven duygusunu oluşturabilmek için yapabileceklerinin farkında
oluş
4. Zor öğrencilere ulaşmak için neler yaptığını değerlendirebilme
5. Zor öğrencilerde güven duygusunu oluşturmaya istekli oluş
6. Öğrencilere bireysel olarak zaman ayırmaya istekli oluş
7. Öğrencilere ev ziyaretleri yapmaya istekli oluş
172
8. Zor öğrencilerin ihtiyaçlarının farkına varabilme
9. Öğrenciyle güç mücadelesine girmemeye istekli oluş
10. Davranışla ilgili açık, tehdit içermeyen, tutarlı mesajlar gönderebilme
11. Zor öğrenciyle ilgilenirken duygularını (kızgınlık, öfke, sabırsızlık vb.) kontrol
edebilme
12. Birebir problem çözme görüşmesi yapabilme
13. Öğrenciyle birlikte bireysel davranış planı geliştirebilme
14. Planın uygulanışını izlemede kararlı oluş
15. Öğrencilerin kabul edilebilir biçimde davranmasına yardım etme konusunda destek
almaya açık oluş
Seminer İçeriği
1. Giriş
2. Zor Öğrenciler
3. Zor Öğrencilerle Baş Etmede Önerilen Yaklaşımlar
3.1. Zor Öğrencilere Ulaşma
3.2.Güven Duygusunu Oluşturma
3.3.Zor Öğrencilerin İhtiyaçlarını Karşılama
3.4.Birebir Problem Çözme Görüşmesi
3.4.1. Öğrenciyle Özel Olarak Konuşma
3.4.2. Öğrenciyle Empati Kurma Ve Onunla İlgilendiğinizi Gösterme
3.4.3. Problemin Ne Olduğunu Ve Nedenlerini Bulması Ve Davranışını
Değerlendirebilmesi İçin Öğrenciye Kibar Bir Şekilde Sorular
Sorma
3.4.4. Öğrencinin Davranışını Nasıl Düzeltileceğinin Belirlenmesi
3.4.5. Bireysel Davranış Planı Geliştirme
3.4.6. Ortak Bir Anlaşmaya Varma
3.4.7. Öğretmenin Öğrenciye Nasıl Yardım Edeceğinin Belirlenmesi
3.4.8. Davranışı Planının Uygulanışını İzleme
3.4.9. Öğrencilerin Kabul Edilebilir Biçimde Davranmasına Yardım
Etme Konusunda Destek Alma
Şekil 7.’ de veri toplama araçları, kullanılma amaçları ve veri kaynakları bir
arada görülmektedir.
174
3.6. Araştırmacının Rolü
Araştırmacı bu araştırmada; nitel bir araştırmacı olarak veri kaynaklarına
yakın olmuş ve araştırılan konuyu yakından inceleme amacıyla 2003–2004 ve 2004–
2005 eğitim-öğretim yıllarında alanda zaman harcayarak sürecin doğal bir parçası
haline gelmeye çalışmıştır. Olayların doğal akışını mümkün olduğunca engellemeyerek,
öğretmen ve öğrenci velileriyle bizzat görüşmüş ve ev ziyaretleri yapmıştır. Sınıf
gözlemleri süresince öğretmen ve öğrencilerle etkileşime girmeden sadece gözlemci
olarak sınıf ortamlarında bulunmuştur. İlgili dokümanları incelemiş ve alanda
kazandığı bilgileri elde ettiği verilerin analiz ve yorumunda kullanmıştır.
3.7. Verilerin Toplanması
Bu araştırmada birden çok veri toplama yönteminin kullanıldığı iki aşamalı bir
süreç izlenmiş, araştırma verileri 2003–2005 eğitim-öğretim yıllarında iki yıllık bir
sürede toplanmıştır. Aşağıda bu süreçler açıklanmıştır.
3.7.1. 2003–2004 Eğitim-Öğretim Yılında Veri Toplama Süreci
2003–2004 eğitim öğretim yılında veri toplama amacıyla yapılan çalışmalar
araştırmanın birinci aşamasına, istenmeyen davranışlar ve bu davranışlarla baş etme
stratejileri ile ilgili olarak öğretmen-öğrenci ve velilerin görüşlerini belirlemeye
yöneliktir.
— Araştırmanın uygulanması için gerekli izinler alındıktan sonra araştırmanın
yürütüldüğü Doğa İlköğretim Okulu yöneticisi ile telefonda ön görüşme yapılarak
araştırma hakkında bilgi verilmiş ve ayrıntıları konuşmak üzere görüşme talep
edilmiştir. Yöneticinin belirlediği gün ve saatlerde okula gidilerek okul yöneticisi ve 4–
5. sınıf öğretmenleri ile (5 öğretmen) toplantılar yapılmış ve araştırmanın amacı, veri
toplama teknikleri, süresi hakkında bilgi verilmiştir (Eylül–2003).
— Her bir öğretmenle ayrı ayrı görüşülerek, haftalık ders programları incelenmiş ve
branş öğretmenlerinin girdiği ders (İngilizce, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Beden
Eğitimi vb.) saatleri saptanmıştır (Eylül–2003).
175
— Okul yöneticisi ile yapılan görüşmelerde okul hakkında bilgi almak amacıyla bazı
dokümanlara (Öğrenci Kayıt Dosyaları, Öğrenci Davranışlarını Değerlendirme Kurulu’
nun tutanakları, öğrencilerin kurula sunduğu yazılı ifadeler, şikâyet dilekçeleri,
öğretmenlerin kurula sunduğu dilekçeler, rehberlik tutanakları, sınıf yoklama defterleri,
okulun tarihçesi ile yazılı belgeler, çevre inceleme raporları, okulun imar planları,
öğrenci nakil kayıtları) ihtiyaç duyulduğu belirtilmiş, müdür yardımcılarının
yardımlarıyla bu dokümanlar temin edilmiş ve incelenerek, analiz edilmiştir (Ekim–
2003) .
— Ekim–Kasım 2003 tarihleri arasında, öğretmen ve öğrencilerin araştırmacının sınıf
ortamındaki varlığına alışabilmeleri için 3 hafta süreyle her gün yarım gün olmak üzere
(6 ders saati) Doğa İlköğretim Okuluna gidilmiş ve sınıf ortamlarında bulunulmuştur.
Sınıf gözlemlerine yönelik uygulama öncesi 4 hafta boyunca yapılandırılmamış pilot
gözlemler yapılmış, sınıf ortamında karşılaşılan istenmeyen davranışlar ve
öğretmenlerin bu davranışlarla nasıl baş ettiğini gözlemeye yönelik gözlem formu
taslakları oluşturulmuştur. Ancak araştırmacının istenmeyen davranışın öncesinde ve
sonrasında yaşananları kaydetmekte sorunlar yaşadığı ve önemli veriler oluşturabilecek
durumların dikkatten kaçtığı görülmüştür. Bu nedenle asıl gözlemlerin, her unsurun
“not alma” yoluyla kayıt edilmesine karar verilmiştir.
— Kasım 2003-Nisan 2004 tarihleri arasında haftada 3 kez ve yarım gün olacak şekilde
(6 ders saati) sınıf ortamında öğrencilerin hangi istenmeyen davranışları ne sıklıkta
gösterdiğine yönelik birinci ve sınıf öğretmenlerinin bu davranışlarla nasıl baş ettiğini
belirlemeye yönelik ikinci sınıf gözlemleri gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada, sınıf öğretmenlerinin sınıf içinde istenmeyen davranışlarla nasıl
baş ettiğini belirlemek amaç olduğundan, branş öğretmenlerinin (Beden Eğitimi,
İngilizce, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi) girdikleri dersler ile ölçme ve değerlendirme
amacıyla dönem içinde yapılan sınavların olduğu günler gözlem dışında bırakılmıştır.
Edwards (1993)’ ın belirttiği gibi öğrencilerin özerk ve bağımsız olabilecekleri bir çevre
sağlamama ve hoşgörü göstermeme öğrencileri istenmeyen davranışlara yöneltebilen
öğretmen davranışlarından bazılarıdır. Özellikle sınav günlerinde öğretmenlerin öğrenci
davranışları üzerinde her zamankinden farklı kontrol sağlamaya yönelebileceği, bunun
yanı sıra sınav kaygısı ve heyecanıyla öğrencilerin de araştırmacıdan etkilenebilecekleri
düşüncesiyle sınav günleri sınıf gözlemi yapılmamıştır.
176
Öğretmenlerin öğrenci notlarını karnelerine işlediklerini, bu nedenle öğretim
yapmadıklarını belirttikleri son iki hafta gözlem yapılmamış ancak ikinci eğitim-
öğretim döneminin başladığı ara tatil sonrası ilk haftadan itibaren (Şubat–2004) sınıf
gözlemleri gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Sınıf kurallarının öğrencilerle paylaşılması,
neden gerekli olduğunun birlikte tartışılması, aktif öğretimi ve öğrencilerin davranışsal
beklentileri öğrendiğinden emin olma, Güvengen (Atılgan) disiplin modelinin özellikle
tüm sınıfta başarılı bir müdahale olabilmesi için önemlidir (Johnson ve Stoner, 1996).
Sınıf ortamında oluşturulan davranış kuralları, çocukların okul dışındaki yaşantılarıyla
çatışabileceğinden, öğrenci davranışının sınıf standartları ile tutarlı olmasını sağlamak
için davranışların gözden geçirilmesi ve sık sık tartışılması gerekmektedir. Özellikle
ilköğretim okullarında, sınıf kurallarının okulun açıldığı ilk hafta her gün, ikinci hafta
üç gün daha sonraki haftalarda ise haftada bir gün öğrencilerle birlikte değerlendirilmesi
tatil sonrası okul ortamına geri dönen öğrenciler için önemlidir (Charles, 1996;
Edwards, 1993; Mackenzie, 1996).
Öğretmen ve öğrenci davranışlarının temsil edici örneklemine ulaşabilmek ve
sınıf içi gözlemlerin birkaç seferde tamamlanmasını sağlamak amacıyla her sınıf, her
biri farklı gün ve saatlerde, arka arkaya 3 ders saati ve 3 kez olmak üzere aynı gözlemci
(araştırıcı) tarafından toplam 90 ders saati sınıf gözlemi yapılmıştır (1. sınıf gözlemi–45
kez ve 2. sınıf gözlemi–45 kez). Araştırmacı sınıfı rahatça görebileceği bir şekilde
sınıfın arka sıralarına oturmuş ve herhangi bir müdahalede bulunmadan sınıfta olan
biten her şeyi not almaya çalışmıştır. Her gözlemin bitiminden sonra araştırmacı
tarafından gözlem kayıtları incelenmiş, eksik kalan notlar tamamlanmıştır. Ayrıca
gözlem bulgularını gözden geçirme ve katılımcı teyidini almak amacıyla her sınıf için
bir kez olmak üzere, sınıf gözlemi sonrasında sınıf öğretmeni ile bir araya gelinmiş ve
gözlem verileri sınıf öğretmeni ile birlikte incelenmiştir. Not alma sırasında kullanılan
kısaltmaların unutulmadan yazılması ve veri kaybının önlenmesi için Word ortamında
yazma işleminin gözlemin yapıldığı gün olmasına dikkat edilmiştir.
— Aralık 2003– Nisan 2004 içerisinde öğretmenlerin ve araştırmacının birlikte
belirlediği gün ve saatlerde (Türkçe dersi) sınıflara girilmiş, uygulamaların yapıldığı
gün sınıflarda bulunan öğrencilerle tipik durum/olay (critical incident) tekniği
177
gerçekleştirilerek öğrencilerin yazılı anlatımları elde edilmiştir. Uygulamalar sırasında
öğrencilerin isteği üzerine sınıf öğretmenleri sınıf ortamında bulunmamış ve
öğretmenler odasına gitmişlerdir. Öğrencilerle baş başa kalan araştırmacı tarafından
öğrencilere “yazdıklarının sadece araştırmacı tarafından okunacağı, verecekleri değerli
bilgilerin bilimsel bir çalışma için kullanılacağı, hiçbir şekilde öğretmen, yönetici, aile
ya da başka bir kurum ya da birime verilmeyeceği ve gizli tutulacağı açıklaması
yapılmıştır. Tipik durum/olay (critical incident) tekniğinin kullanım amacına uygun
olarak öğrencilere gerekli yönergeler (öğretmen ne yaptı?, sen ne yaptın?, niçin yaptın?
ne oldu? annen-baban ne yaptı?, ne yapmıştın? vb. sorular) açık ve anlaşılır bir dille
ifade edilmiş ve yazım esnasında sınıfta bulunulmuştur. Öğrencilerin yönergeleri ilgiyle
dinledikleri, düşündüklerini yazılı olarak ifade etmeye istekli oldukları gözlenmiş,
uygulamalar esnasında herhangi bir sorunla karşılaşılmamıştır. Tipik durum/olay tekniği
(critical incident) uygulamaları sonucunda toplam 689 sayfa yazılı ham veri metni elde
edilmiştir.
— Mart–2004 içerisinde araştırmanın öğretmen çalışma grubu ile “Öğretmen Görüşme
Formu–1” in uygulanmasına yönelik toplantı yapılmış ve Nisan–2004 içerisinde
görüşme gün ve saatleri belirlenmiştir. Ancak Mart ayı içerisinde okul müdürü ve bir
öğretmen arasında yaşanan kavga (yumruklaşma), 4 Nisan tarihinde okulun giriş kapısı
önünde öğrenciler arasında yaşanan bıçakla yaralama, Mayısın ilk haftası Atatürk büstü
ve portresinin çalınarak yakındaki sulama kanalına atılması olaylarının yaşanması
nedeniyle okulda görevli tüm öğretmenlerin ifadelerine başvurulan yasal bir soruşturma
başlamış ve öğretmenlerinin morallerinin çok bozuk olduğu gözlenmiştir. Çalışma
grubunda yer alan öğretmenlerin talebi ve böyle bir durumda yapılacak görüşmelerden
sağlıklı veri elde edilemeyeceği düşünülerek ayrı ayrı iki görüşme formu şeklinde
planlanan görüşmenin aynı gün, iki oturum şeklinde ve Mayıs ayı içerisinde
yapılmasına karar verilmiştir.
— 27–30 Nisan 2003 tarihleri arasında gözlem yapılan sınıflardaki öğrencilere Kişisel
Bilgi Formları uygulanarak veriler toplanmıştır. Kişisel bilgilere yönelik formların
doldurulması öncesinde araştırmacı gerekli yönergeleri açık ve anlaşılır bir dille ifade
etmiş, öğrencilerden gelebilecek soruları cevaplamak için sınıf ortamında bulunmuştur.
Formlarının uygulanması sırasında öğrencilerin isteği üzerine sınıf öğretmeni sınıf
ortamında bulunmamıştır. Kişisel Bilgi Formlarının uygulanmasında herhangi bir
178
sorunla karşılaşılmamış ve ortalama 15 dakika içerisinde öğrenciler formları
doldurmuşlardır.
— Mayıs–2004’ ün ilk haftası içerisinde öğretmenlerin ve araştırmacının birlikte
belirlediği saatlerde (Türkçe dersi) sınıflara girilmiş, o günlerde sınıflarda bulunan
öğrencilere “Öğrenci Anketi” uygulanmıştır. Anketin uygulanması sırasında
öğrencilerin isteği üzerine sınıf öğretmeni sınıf ortamında bulunmamış, öğrencilerle baş
başa kalan araştırmacı uygulama öncesi anketin doldurulmasıyla ilgili gerekli
yönergeleri açık ve anlaşılır bir dille vererek, öğrencilere soruları olup olmadığını
sormuştur. Öğrencilerden gelen soruların cevaplandırılmasından sonra uygulama
başlatılmış ve yönergeleri dikkatle dinleyen öğrencilerin ilgi ve istekle anket formunu
doldurdukları gözlenmiştir. Öğrenciler ortalama 15–20 dakika içerisinde herhangi bir
sorunla karşılaşmadan anket formlarını doldurmuşlardır.
— Mayıs–2004 içerisinde öncelikle araştırmadaki öğretmen çalışma grubu ile tekrar
toplantı yapılarak görüşme gün ve saatleri belirlenmiştir. Öğretmenlerin okul ortamında
düşüncelerini ifade etme konusunda çekindiklerini belirtmeleri üzerine görüşmeler, 3
öğretmenin isteği üzerine Mayıs ayının 3. haftasından itibaren belirlenen gün ve
saatlerde Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü toplantı
salonunda, 2 öğretmen ile de kendi evlerinde aynı görüşmeci tarafından (araştırmacı)
yapılmıştır.
Görüşmeye başlamadan önce verilen bilgilerin bilimsel bir çalışmada
kullanılacağı ve kesinlikle başka bir kurum ya da birime verilmeyeceği vurgulanmıştır.
Görüşmeler katılımcıların izni alınarak ses kayıt cihazıyla kaydedilmiş ayrıca bazı
sorular için görüşme formları üzerinde kodlamalar yapılmıştır. Böylece görüşme
sırasında soru sorma ve etkili dinleme işlevleri daha etkili bir biçimde yerine
getirilmiştir. Kayıt öncesi cihaz kontrol edilmiş, görüşme sırası dikkate alınarak yeterli
güce sahip pil sağlanmıştır. Görüşmeler aynı gün içinde, iki oturum şeklinde
yapılmıştır. Birinci görüşmeden sonra 20 dakikalık bir ara verilmiş ve daha sonra ikinci
görüşme yapılmıştır. Böylece görüşmeler belirlenen sürede tamamlanmıştır.
Öğretmenlerin görüşme sırasında samimi ve içten davrandıkları gözlenmiştir.
Öğretmenler görüşmenin böyle bir ortamda yapılmasından duydukları memnuniyeti
sözel olarak dile getirmişlerdir. Her görüşme yaklaşık 40–45 dakika sürmüştür.
179
Görüşmeler sırasında görüşmenin akışına göre soruların sırasında gerekli değişikliklerin
yapılmasına, soruların konuşma tarzında sorulmasına, teşvik edici olunmaya dikkat
edilerek görüşme sürecinde yansız ve empatik olunmaya özen gösterilmiştir.
— Nisan–Mayıs 2004 tarihleri arasında okul yönetimi ve sınıf öğretmenlerinin yardımı
ile veli toplantıları yapılmış, toplantıya katılan velilere çalışma hakkında bilgi verilerek
görüşme talebi dile getirilmiş, verecekleri değerli bilgilerin bilimsel bir çalışma için
kullanılacağı, kesinlikle başka bir kurum ya da birime verilmeyeceği vurgulanarak
gönüllülük esasının temel alınacağı belirtilmiştir. Sınıf öğretmenlerinin de katkılarıyla
görüşme talebini kabul eden 20 öğrenci velisiyle her iki taraf için uygun olan gün ve
saatler belirlenmiştir.
— Mayıs–Haziran 2004 tarihleri arasında ev ziyaretleri yapılarak velilerle görüşmeler
aynı görüşmeci tarafından (araştırmacı) gerçekleştirilmiştir. Velilerle görüşmeler
sırasında ses- kayıt cihazı kullanılmasına izin verilmediğinden görüşme formu üzerinde
işaretlemeler yapılmış ve notlar alınmıştır. Veri kaybını engellemek için her görüşmenin
hemen arkasından alınan notlar gözden geçirilmiş ve eksik yerleri tamamlanmıştır.
Öğrenci velilerinin görüşme sırasında samimi ve içten davrandıkları gözlenmiştir.
Veliler görüşmenin ev ortamında yapılmasından duydukları memnuniyeti sözel olarak
ifade etmişlerdir. Her görüşme yaklaşık 1 saat sürmüştür.
— Kasım–2003 ve Mayıs–2004 tarihleri arasında özellikle okulun ve okul çevresinin
fiziksel özelliklerinin ayrıntılı betimlenmesine yardımcı olması amacıyla okulun kapalı
ve açık alanları ile okul çevresinin fotoğrafları çekilmiştir.
3.7.2. 2004–2005 Eğitim-Öğretim Yılında Veri Toplama Süreci
2004–2005 eğitim öğretim yılında (araştırmanın ikinci aşaması) Güvengen
(Atılgan) Disiplin Modeline Dayalı Seminer Programı’ nın öğretmenlerin istenmeyen
davranışlarla baş etme stratejilerine nasıl bir etkisi olduğu incelenmiştir. Bu aşamada
öğretmen çalışma grubuna seminer programı uygulanmış, okul genelinde olumlu
davranışları destekleyici çok yönlü çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Seminer Programının
öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme davranışlarına, olumlu davranışı
destekleyici çalışmaların öğrenci davranışlarına nasıl bir etkisi olduğuna nitel veri
toplama yöntemlerinden gözlem kullanılarak bakılmış ayrıca, 2004–2005 eğitim-
öğretim yılının ikinci dönemine ait Öğrenci Davranışlarını Değerlendirme Kurulu
180
tutanakları, öğrencilerin kurula sunduğu yazılı ifadeler, öğretmen ve öğrencilerin kurula
sunduğu şikâyet dilekçeleri incelenmiştir. Programın uygulanması; hazırlık aşamasında
yapılan çalışmalar, çalışma grubu, grupla çalışma süreci ve kullanılan materyaller,
destekleyici çalışmalar ve gözlem süreci başlıkları halinde aşağıda ayrı ayrı
açıklanmıştır.
3.7.2.1. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli Temelli Seminer Programı’ nın
Uygulanması
3.7.2.1.1. Hazırlık Aşamasında Yapılan Çalışmalar
— Eylül–2004’ ün ilk haftası araştırmanın yürütüldüğü Doğa İlköğretim Okulu
yöneticisi ile telefonda ön görüşme yapılarak araştırmanın ikinci aşaması hakkında bilgi
verilmiş ve ayrıntıları konuşmak üzere görüşme talep edilmiştir. Yöneticinin belirlediği
gün ve saatte okula gidilerek okul yöneticisine veri toplama teknikleri, yapılacak
çalışmalar ve süresi hakkında bilgi verilerek, bu süreçte öğretmenleri cesaretlendirme ve
problemlere idari bakış açısı sağlama açısından destek beklendiği ifade edilmiştir. Okul
yöneticisi tarafından 2003–2004 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısının sonlarında
başlayan soruşturmanın devam ettiği belirtilerek, çalışmaların bir ay sonra başlaması
rica edilmiştir. Aynı gün öğretmen çalışma grubu ile de görüşmeler yapılarak seminer
çalışması hakkında bilgi verilmiştir. Bu görüşmede seminerin içeriği, ne zaman
başlayacağı ve ne kadar süreceği ile ilgili sorular yanıtlanmıştır. Öğretmenlerin istekli
ve meraklı oldukları gözlenmiştir. Okul yönetiminin talebi üzerine öğretmenlere
seminerin başlangıç tarihi Ekim 2004 olarak belirtilmiştir.
— Ekim–2004’ ün ilk haftası seminer takvimini oluşturma amacıyla araştırma okuluna
gidilmiş ve okul müdürünün yapılan soruşturmanın sonucu olarak görevden
uzaklaştırıldığı, çalışma grubunda yer alan öğretmenlerden birinin de başka bir okula
tayin edildiği öğrenilmiştir.
Vekâleten okul müdürü olarak göreve başlayan müdür yardımcısının araştırma
sürecinin yeni okul müdürü gelmeden başlamasını uygun bulmaması, seminer
çalışmasının ertelenmesine neden olmuştur. Okulun yolsuzluk ve ahlak dışı bazı olaylar
nedeniyle yerel kanallardan birinde ve haber bülteninde yer almasının öğretmenlerin
morallerini olumsuz etkilediği gözlenmiştir. Öğrenciler arasında da okul müdürü ve
televizyonda izledikleri haber ile ilgili konuşmalar ve yorumlar yapıldığı duyulmuştur.
181
Sık sık “okulumuzda yapılanları/olanları duydunuz mu öğretmenim” sorularıyla ve
“okula gelmek istemiyoruz artık” açıklamalarıyla karşılaşılmıştır. Öğretmen çalışma
gurubunun araştırma sürecine devam etmeye hazır olduklarını ancak, ortamın
sakinleşmesi için zamana ihtiyaç duyduklarını belirtmeleri üzerine çalışma gurubu ile
seminer çalışmasının Kasım 2004 tarihinde başlamasına karar verilmiştir.
— Ekim–2004’ ün üçüncü haftası öğretmen çalışma grubundan araştırma okuluna bir
başka müdür vekilinin atandığı öğrenilmiştir. Yeni atanan müdür vekili ile telefonda ön
görüşme yapılarak araştırma hakkında bilgi verilmiş ve ayrıntıları konuşmak üzere
görüşme talep edilmiştir. Yöneticinin belirlediği gün ve saatte okula gidilerek
araştırmanın 2003–2004 eğitim-öğretim yılında yapılan çalışmaları hakkında genel
olarak bilgi verilmiş ve 2004–2005 eğitim-öğretim yılında yapılması planlanan
çalışmalar ve süresi hakkında açıklama yapılarak destek talep edilmiştir. Okul yöneticisi
tarafından araştırmanın Doğa İlköğretim Okulu’ nda devam edebilmesi için yeni bir
resmi izin belgesi talep etmiştir. Bunun üzerine ertesi gün tekrar araştırma okuluna
gidilerek İl Milli Eğitim Müdürlüğü kanalıyla alınan valilik onay belgesi okul
yönetimine ulaştırılmıştır.
— Ekim–2004’ ün son haftasında çalışma grubunda yer alan öğretmenlerle tekrar
görüşme yapılarak, Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ne dayalı seminer programının
amacı ve kendilerine düşen sorumluluklar açıklanmış, programın bölümleri, süresi ve
yapılacak çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir. Görüşmeler sırasında çalışma grubunda
yer alan öğretmenlerden biri kişisel nedenlerden dolayı araştırmaya katılamayacağını
belirtmiştir.
— Kasım–2004’ ün ilk haftası, çalışma grubundaki diğer öğretmenlerle (4 öğretmen)
seminer programının nerede ve ne zaman uygulanmaya başlanacağı konusunda tekrar
görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmede (okul yöneticisi bu toplantıya katılmamıştır)
araştırma okulunun imkân ve donanımlarının yetersiz olması (toplantı salonu, tepegöz,
projeksiyon makinesi, tepegöz vb.) öğretmen çalışma grubunun hafta içi zaman ayırma
konusundaki tereddütleri, okulda öğretimin iki devre olması ve branş öğretmeni
yetersizliğinin sonucu olarak çalışma grubundaki üç öğretmenin 6–7 ve 8. sınıflarda
Matematik ve İş-Teknik Eğitimi derslerine girmesi nedeniyle seminer programının
Kasım–2004’ ün ikinci haftasında, Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim
Bilimleri Bölümü Toplantı Salonunda, hafta sonu Cumartesi günü sabah saat 10.00–
12.00 arasında başlamasına karar verilmiştir.
182
— Kasım–2004’ ün ikinci haftasında, araştırma okulunda yeni bir yönetim değişikliği
daha olduğu, okulda görev yapan müdür yardımcılarından birinin okula vekil müdür
atandığı, diğer müdür vekilinin bir başka ilköğretim okuluna müdür atanıp, okuldan
ayrıldığı öğrenilmiştir. Yeni müdür vekilinin okuldaki öğretmenlerden birinin olmasının
okulda görev yapan öğretmenlerin çoğunluğu tarafından memnuniyetle karşılandığı
gözlenmiştir.
Daha önce yaşanan yönetim değişikliklerinin, okulda görev yapan
öğretmenleri olumsuz etkilemesi ve araştırmanın veri toplama sürecinde yarattığı
aksaklıklar dikkate alındığında, son değişikliğin araştırma süreci açısından da önemli bir
gelişme olduğu düşünülmektedir. Aynı hafta içerisinde araştırmaya katılan öğretmenler
ve yeni okul yöneticisiyle birlikte bir toplantı daha yapılmış, araştırmacı bu çalışmada
bir takım halinde çalışmanın gerekliliğini ve önemini vurgulamış ve sorumluluklar
üzerinde karşılıklı görüş alış-verişinde bulunulmuştur. Yeni müdür vekili, bir yönetici
olarak bu araştırmayla ilgili sorumluluklarını bildiğini, gerekli bilgileri ve ortamı
sağlama, yaşanan sorunlara idari açından çözüm getirme konusunda okulun olanakları
doğrultusunda her türlü desteğe hazır olduklarını ifade etmiş ve öğretmenleri teşvik
ederek, seminer sürecine hazır oldukları an başlayabileceklerini belirtmiştir.
Araştırmaya katılan öğretmenlere seminer programına düzenli olarak katılma,
sınıfta yaşadıkları sorunlar ve müdahaleler hakkında bilgi sağlama, seminer içeriklerini
inceleme ve ara tatil sonrası okulun başladığı ilk haftadan itibaren seminerde
öğrendiklerini sınıflarında uygulama sorumlulukları hakkında bilgi verilmiş ve toplantı
sonunda seminer çalışmalarının Kasım–2004’ ün üçüncü hafta sonunda başlamasına
karar verilmiştir.
3.7.2.1.2. Çalışma Grubu
Araştırmanın bu aşamasında, Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temel
alarak uygulanan eğitimin, öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme
stratejilerine nasıl bir etkisi olduğunu incelemek amaçlandığı için, 2003–2004 eğitim
öğretim yılında sınıflarında gözlem yapılan öğretmen grubu ile çalışılması uygun
görülmüştür. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi; 4. sınıf öğretmenlerinden birinin (C)
başka bir okula tayin olması, diğer 4. sınıf öğretmeninin (A) ise kişisel nedenlerle,
183
araştırmanın ikinci aşamasına katılmak istememesi nedeniyle çalışma grubunda
değişiklikler olmuştur. Araştırmanın yeni çalışma grubu 5 öğretmenden oluşmaktadır.
Üç öğretmen (B-D ve E) 2004–2005 eğitim öğretim yılında, araştırmanın birinci
aşamasına katılan öğretmenlerdir. Çalışma grubuna ait kişisel bilgiler Tablo 17.’ de yer
almaktadır.
Tablo 17. Çalışma Grubunda Yer Alan Sınıf Öğretmenlerinin Cinsiyet,
Yaş, Medeni Durum, Mezun olduğu Okul, Mesleki Kıdem, Okuldaki Görev Yılı,
Sınıf Düzeyi ve Mevcuduna Göre Dağılımı
ÖĞRETMENLER
DEĞİŞKENLER B D E F G
Cinsiyet Erkek Erkek Kadın Erkek Erkek
Yaş 30–34 yaş 30–34 yaş 40 ve üzeri 40 ve üzeri 30–34 yaş
Medeni Durum Evli Bekâr Evli Evli Evli
Mezun Olduğu Okul
Eğitim Fak. Sınıf Öğretmenliği
Eğitim Fak. Fransızca Öğretmenliği
Fen- Ed. Fak. Kütüphanecilik Bölümü
Eğitim Yüksek Okulu
Eğitim Fak. Sınıf Öğretmenliği
Mesleki Kıdem 8 yıl 7 yıl 8 yıl 18 yıl 11 yıl
Okuldaki Görev Yılı 2. yıl 1. yıl 8 yıl 1. yıl 2. yıl
Sınıf Düzeyi 4. sınıf 1. sınıf 1. sınıf 5. sınıf 4. sınıf
Sınıf Mevcudu 39 öğrenci 22 öğrenci 24 öğrenci 32 öğrenci 36 öğrenci
* Alfabetik simgeler ve öğretmenlerin görev yaptıkları sınıfların şubeleri arasında ilişki yoktur.
Öğretmen-B, araştırmanın birinci aşamasında 4. sınıfta, 2004–2005 eğitim-
öğretim yılında 5. sınıfta görev yapan öğretmendir. Öğretmen-D ve E, araştırmanın
birinci aşamasında 5. sınıfta, 2004–2005 eğitim-öğretim yılında ise 1. sınıflarda görev
yapan öğretmenlerdir. Öğretmen- F, araştırmanın birinci aşamasına katılan, ancak
2003–2004 eğitim-öğretim yılında bir başka okula tayin olan Öğretmen-C’ nin sınıfında
göreve başlayan yeni 5. sınıf öğretmenidir ve araştırmanın bu aşamasına gönüllü olarak
katılmıştır. Öğretmen- G, araştırmanın birinci aşamasındaki çalışma grubunda, sınıf
düzeyi nedeniyle yer alamayan öğretmenlerden biridir. 2004–2005 eğitim öğretim
yılında 4. sınıfta görev yapan Öğretmen-G, araştırmaya gönüllü olarak katılmıştır
184
3.7.2.1.3. Grupla Çalışma Süreci ve Kullanılan Materyaller
Grupla çalışma sürecinde yapılan işlemler ve kullanılan materyaller ile ilgili
açıklamalar aşağıda yer almaktadır.
— Her seminerin uygulanmasından en az iki hafta önce uygulanacak seminer içeriğinin
fotokopi ve CD kopyaları yapılarak çalışma grubundaki 5 öğretmene ve okul
yöneticisine araştırmacı tarafından kurum ziyareti yapılarak ulaştırılmıştır. Çalışma
grubunda yer alan öğretmenleri ve okul yöneticisini seminer içeriği ile ilgili
bilgilendirmek, bunun yanı sıra öğretmen çalışma grubu ile birlikte yapılacak
tartışmaların daha verimli olmasını sağlamak için bu yola başvurulmuştur. Böylece grup
üyelerine çalışmanın üzerinde ayrıntılı inceleme yapma olanağı sağlanmıştır.
— Çalışma gurubundaki her öğretmenden seminer içeriği ile ilgili düşüncelerini ve
sorularını not etmeleri rica edilmiştir.
— Uygulama öncesinde seminer yeri (Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim
Bilimleri Bölümü Toplantı Salonu) araştırmacı tarafından düzenlenmiştir. Araç-gereç ve
materyaller kontrol edilerek toplantı salonuna uygun şekilde yerleştirilmiş,
öğretmenlerin not alabilmeleri için gerekli not kâğıt ve kalemleri seminer süresince
ortamda hazır bulundurulmuş, salonun ısı, ışık, gürültü ve temizlik özelliklerine özen
gösterilerek katılımcıların rahat olmaları sağlanmıştır.
— Uygulama sırasında görsel açıdan etkili olabilecek konu ile ilgili CD’ ler,
araştırmacı tarafından hazırlanan asetatlar, resimler, fotoğraflar, slaytlar, video kayıtları,
örnek olaylar, gazete kupürleri, gazete manşetleri, broşürlerden yararlanılmış, bilgisayar
ve tepegöz kullanılmıştır. Kullanılan materyallerden örnekler, Ek 18.’ de yer
almaktadır.
— Seminerler, bilgilendirme-inceleme ve tartışma şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Literatüre dayalı kuramsal bilgiler ve ilgili araştırma sonuçları gruba sunulmuş, daha
sonra örnek olaylar incelenerek konu üzerinde birlikte tartışılmıştır. Programın 10 alt
bölümü için ayrı ayrı hazırlanan seminer planlarından bir örnek Ek–17’ de verilmiştir.
— Uygulama sırasında, bilgilendirme aşamasından sonra 15 dakikalık aralar verilmiş
ve daha sonra inceleme-tartışma bölümleri geçekleştirilmiştir. Her seminerin planlanan
sürede tamamlanmasına özen gösterilmiştir.
185
— Seminer programı, Aralık–2004- Şubat–2005 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş ve
araştırmacı tarafından uygulanmıştır (Seminer takvimi Ek 19.’da verilmiştir).
3.7.2.2. Olumlu Davranışları Destekleyici Çalışmalar
2004–2005 eğitim öğretim yılında, Doğa İlköğretim Okulu yönetici ve
yardımcıları, okulda görev yapan öğretmenler, öğrenciler ve aileleri, Çukurova
Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği, Resim-İş Öğretmenliği ve
Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü öğrencilerinin işbirliği ile öğrencilerin
olumlu davranış geliştirebilmelerine destek olmak amacıyla gerçekleştirilen çalışmalar
aşağıda açıklanmıştır.
3.7.2.2.1. Fiziksel Koşullara Yönelik Destekleyici Çalışmalar
Okul binasının sahip olduğu eğitsel ve fiziksel olanakların yeterli ve istenilen
nitelikte olması, yalnız öğrenmeyi kolaylaştırma ve eğitimsel amaçlarla ilişkili
olmasıyla değil aynı zamanda öğrencilerin okula ve derse karşı tutum ve davranışlarını
etkileme açısından önemli bir değişkendir. İlgili literatürde okulun sağlık koşullarına ve
öğrenci gelişim düzeyine uygunluk, gereksinimleri karşılama, temiz ve bakımlı olma,
soğuk, sıcak, çok güneşli, loş ya da rutubetli olma ve sınıf duvarlarının rengi gibi
özelliklerinin öğrenci davranışlarını etkilediği belirtilerek (Aydın, 1998; Başar, 1997;
Cangemi ve Khan, 2001; Celep, 2002, Doyle, 1986; Edwards, 1993), eldeki olanaklar
ölçüsünde fiziksel değişkenlerin güdüleyici, öğretici ve ilgi çekici bir şekilde
düzenlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Araştırmanın birinci aşamasında, öğretmenlerin ve velilerin disiplin
problemlerinin çözümüne yönelik görüşlerinden elde edilen bulgular da bu yönde
olmuş, okulun fiziksel koşullarının iyileştirilmesi, her iki grubun da dile getirdiği ortak
öncelik olarak bulunmuştur. Okulun fiziksel özelliklerini iyileştirme amacına yönelik
neler yapılabileceği üzerine öğretmenler, okul yönetici ve yardımcıları ve okul aile
birliğinde bulunan velilerle birlikte yapılan görüşmelerde; okulun iç ve dış duvarlarının
boyanarak eski ve kirli görüntünün ortadan kaldırılması, öğrenci lavabolarının sağlık
koşullarına uygun duruma getirilmesi, sıraların bakım ve onarımdan geçirilmesi,
sınıflardaki oturma düzenlerinin değiştirilmesi, bahçede bulunan ve sayıları çok yetersiz
186
olan muslukların değiştirilmesi ve eksiklerin tamamlanmasına yönelik çalışmaların
yapılması önerileri gelmiştir. Her öğretmen kendi sınıfındaki öğrencilerin velileriyle
yaptığı görüşmelerde, yapılması düşünülen bu çalışmaları tanıtmış, onların sağlayacağı
katkıların önemi üzerinde durmuş, destek beklenildiğini ifade etmiş ve işbirliği ile
aşağıda belirtilen çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
— Okul yönetiminin, öğretmenlerin ve maddi durumu iyi olan velilerin de katkılarıyla
boyalar temin edilmiştir. Mesleği boyacılık olan veliler ve boya yapmasını bilen
öğretmenler tarafından okulun, öğrenci lavabo ve soyunma odasının bulunduğu yapının
dış cephesi pembe ve sınıflar mavi, sarı yeşil vb. renklere boyanmış, öğrencilerin yaş
grubu özelliklerine uygun bordürlerle süslenmişlerdir.
— Çukurova Üniversitesi Resim-iş Öğretmenliği Bölümü öğrencileri okul destek
çalışmalarına gönüllü olarak katılmışlar üç hafta sonu okula gelerek okulun dış
cephesine farklı renklerde çiçekler, ağaçlar, farklı hayvan ve çizgi film kahramanlarının
resimlerini yaparak okulu güzelleştirmiş ve sıcak bir atmosfer yaratmışlardır.
— Öğrencilerin su içtikleri muslukların sayısı arttırılmış ve yeni musluklar alınarak
yenilenmiştir.
— Muslukların bulunduğu bölüm, maddi durumu iyi olan velilerin bağışlarıyla temin
ettikleri karolarla kaplanmış, daha temiz ve sağlık koşullarına uygun hale getirilmiştir.
— Öğretmenlerin çoğu takım halinde çalışıp ve ilk etapta en eski durumda olan sıraları
belirleyerek onarmışlar ve boyayarak kullanıma daha elverişli hale getirmişlerdir.
— Öğrenci sayısının fazla ve sıra sayısının az olması nedeniyle sınıflardaki oturma
düzeni konusunda istenen değişiklik gerçekleştirilememiş, geleneksel oturma düzeni
devam etmiştir.
— Öğrencilerle birlikte okulun bahçe duvarına paralel uzanan toprak alanda çevre
düzenlemesi yapılmış, çimlendirme ve çiçeklendirme çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
— Öğrencilerle birlikte okul bahçesi temizlenmiş, basket potaları ve kalelerin paslı
demirleri boyanmış, fileleri yenilenmiş, basketbol ve futbol alanlarını belirleyen saha
çizgileri yeniden yapılmıştır.
— Cam olmayan pencerelerin camları takılmış, kırık pencere ve kapılar onarılmıştır.
— Öğretmenler odası yeniden düzenlenmiş, sağlık koşullarına uygun hale getirilmiştir.
187
3.7.2.2.2. Eğitsel Koşullara Yönelik Destekleyici Çalışmalar
Eğitsel etkinliklerin, öğrencilerin ilgileri, yetenekleri, gereksinimleri ve
koşullar gözetilerek öncelik sırasına göre belirlenmesi, öğretim süresine dağılımının
yapılması, kullanılacak araç-gerecin öğrencinin dikkatini çekecek ve derse güdüleyecek
şekilde planlanması birbiriyle ilişkili bir sınıf ortamı oluşturmada önemli koşullardır.
Öğretimde materyal kullanımı öğretim ortamının zenginleştirilmesini ve buna bağlı
olarak öğrencilerin verilenleri daha iyi bir şekilde alabilmesini sağlamaktadır. Bu suretle
öğrencilerin öğrenme ve öğretme sürecine katılımları ve etkinlikleri hatırlama düzeyleri
de artmaktadır (Doyle, 1986; Brophy, 1988; Kauffman, Mostert, Trent ve Hallahan,
1998; Weber, 2003; Kaya, 2005; İşman, 2005).
Bu araştırma, sınıf yönetiminin istenmeyen davranışlarla baş etme boyutu ile
sınırlı olup sınıf yönetiminin diğer boyutları ve bu boyutların yönetimi ile ilgili
etkinlikler, araştırmanın kapsamı dışındadır. Ancak, yukarıda belirtilen ilişki ve
araştırmanın birinci aşamasında elde edilen bulgular dikkate alındığında (Disiplin
problemlerinin çözümüne yönelik neler yapılabileceği/yapılması gerektiği ile ilgili
öğretmen görüşlerinde bir diğer öncelik, ders araç-gereç ve materyal eksikliğinin
tamamlanması olmuştur.), olumlu davranışı destekleyici çalışmalar kapsamında ders
araç-gereçleri ve materyal desteği de sağlanmaya çalışılmıştır. Öğrenci başarısını
arttırma, öğretmenleri öğretim stratejileri, yöntem ve teknikler, zaman yönetimi, ödev
verme ve toplama vb. konularında bilgilendirme, okulun ve araç-gereç ve materyal
konusunda sahip olduğu olanakları geliştirme amacıyla yapılan çalışmalar aşağıda
belirtilmiştir.
— Araştırmacı tarafından konu alanı ile ilgili uzman kişilerden temin edilen; aktif
öğrenme, anlamlı öğrenme, probleme dayalı öğrenme, yapılandırmacı öğrenme,
işbirliğiyle öğrenme kümeleri, çoklu zekâ kuramı, Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler ve
Matematik öğretimine yönelik etkinlikler, ölçme değerlendirme, öğretim ilkeleri,
öğretimde strateji-yöntem ve teknikler, vb. eğitim CD’ leri çoğaltılarak okulda görev
yapan öğretmenlere ulaştırılmıştır.
— 2003–2004 öğretim yılında Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce
Öğretmenliği, Resim-İş Öğretmenliği ve Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü
öğrencilerine E301- Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme ve E202 Öğretimi
Planlama ve Değerlendirme dersinde Doğa İlköğretim Okulu’ nun eğitsel olanakları
188
hakkında bilgi verilmiş ve bu konuda “neler yapılabilir, bu durumu nasıl
iyileştirebiliriz? üzerine beyin fırtınası gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin, Öğretim
Teknolojileri ve Materyal Geliştirme dersini uygulama kapsamında geliştirilecek
materyallerin, ilköğretim düzeyini dikkate alarak geliştirilmesi ve destekleyici
çalışmalar çerçevesinde Doğa İlköğretim Okulu’ na götürülmesi önerisi oy birliği ile
kabul edilerek materyal geliştirme sürecine başlanmıştır.
Öğretmen adayları İngilizce, Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler dersleri ile okul ve
sınıf kuralları ve öğretimine yönelik materyaller (manyetik tahta, pazen tahta, bülten
tahtaları, düz resimler, çizgi resimler, gerçek resimler, flash kartlar, duvar resimleri,
afişler, levhalar, tepegöz saydamları, slâytlar, ses bantları, üç boyutlu şekil ve maketler,
kamera çekimleri vb.) geliştirmişlerdir. Hazırlanan materyaller Çukurova Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü toplantı salonunda 3 gün süreyle akademik
personele ve öğrencilere sergilenmiş daha sonra Doğa İlköğretim Okulu
öğretmenlerinin katkılarıyla okul ortamına götürülmüştür. Okulun kullanılmayan
laboratuarı öğretmen-öğrenci işbirliği ile temizlenerek materyaller yerleştirilmiş, okulun
öğrenci, öğretmen ve öğrenci velilerine açık olan ikinci bir sergi düzenlenerek bir hafta
süreyle sergilenmiştir. Daha sonra materyaller sınıf düzeyleri dikkate alınarak sınıflara
öğretmen ve öğrencilerle birlikte yerleştirilmiş, okul genelinde davranışsal beklentiler
ile ilgili afiş ve tablolar ise öğrencilerin rahatlıkla görebilecekleri okul duvar ve
koridorlarına yerleştirilmiştir.
— Öğretmenlere, hazırlanan materyallerin de katkısıyla öğrencilerin derse katılımlarını
desteklemek için geleneksel olmayan yöntemleri (görsel, işitsel sunumları, rol playing
tekniğini, eğitsel oyunlar ve benzetim) ve teknikleri kullanmaları önerilmiştir.
— Araştırmacı ve çalışma grubunda yer alan öğretmenler tarafından özel dershanelerle
iletişim kurularak eğitim CD’leri temin edilmiştir.
— Öğretmenlere internet ortamından ders planlarını ve aktivite örneklerini temin
edilebilmeleri için kâğıt, asetat ve kartuş desteği sağlanmıştır.
— Okulda görev yapan öğretmenler, okul genelinde deneme sınavlarının yapılmasına
yönelik özel dershanelerle iletişim kurarak, bazı organizasyonlar gerçekleştirmiş, 2004–
2005 eğitim-öğretim yılında okul genelinde iki deneme sınavı yapılmıştır.
189
— 2004–2005 eğitim öğretim yılının ilk yarısında norm-kadro uygulaması ile yakın
çevredeki bir okuldan haftada 2 gün Doğa İlköğretim Okulu’ na görev yapmak üzere
gelen rehber öğretmenle işbirliği yapılmaya çalışılmıştır. Özellikle araştırmanın ilk
yılında gözlenen akademik sorunlar (ders çalışma, test çözme, hedef belirlemede
yetersizlik, mesleki rehberlik), kendini kontrol etme-değerlendirme-denetleme becerisi,
sigara, uyuşturucu (tiner, uhu vb.) madde kullanma ve saldırganlık gibi davranışları sık
sık gösteren öğrencilere yönelik olarak yoğun danışma hizmetleri konusunda bir
rehberlik hizmeti gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Ancak rehber öğretmenin tam
zamanlı olarak okul ortamında bulunamaması ve ikinci ders döneminde uzun süreli
olarak okula gelmemesi nedeniyle rehberlik hizmetleri hayata geçirilememiştir. Bu
konuda bilgilendirme ve yardım hizmetleri konusunda sınıf öğretmenleri kişisel
çabalarıyla yardımcı olmaya çalışmışlardır.
— Sınıf öğretmenleri, öğrenci davranışlarında görülen sorunları ve derslerinde
başarısız olan öğrencileri tespit etme çalışmalarının yanı sıra, iletişim becerileri, sınav
kaygısı, verimli ders çalışma yöntemleri, sağlıklı yaşam ve dengeli beslenme
konularında öğrencilerini bilgilendirmeye çalışmışlardır. Okul yönetimi yapılan ve
gelecekte yapılması planlanan çalışmalar hakkında öğrencilerin de görüş ve
düşüncelerini alma amacıyla öğrenci temsilcilerinin de katıldığı toplantılar
düzenlemiştir.
— 2003–2004 eğitim-öğretim yılında okul yönetim kadrosu ve okulda görev yapan
öğretmenler tarafından 2004–2005 eğitim-öğretim yılında okula gelmeyen öğrenciler
tespit edilmiş (18 öğrenci), öğrencileri okula kazandırma konusunda devam eden ulusal
kampanyalara ek destek çalışmaları yapılmıştır. Okul yöneticileri ve öğretmenler ev
ziyaretleri yapmışlar, ailelerle görüşmelerini arttırıp, velileri ikna ederek tespit edilen
18 öğrencinin 12’ sinin okula devamını sağlamışlardır.
— Okul yönetimi tarafından maddi destek sağlanarak (kıyafet, malzeme vb.),
ekonomik nedenlerden dolayı okula devam edemeyen iki erkek ve iki kız öğrencinin
okula devamı sağlanmıştır.
3.7.2.2.3. Olumlu Davranış Desteği ve Sosyal Aktivitelere Yönelik Çalışmalar
Olumlu davranış desteği, pozitif tanıma, bireysel ve grup çalışmalarını
ödüllendirme konusunda seminer çalışmaları tamamlandıktan sonra okul yönetimi ve
çalışma grubunda yer alan öğretmenler işbirliği yaparak, disiplini okul genelinde pozitif
190
tanıma sistemi üzerine kurmaya çalışmışlardır. 2004–2005 eğitim öğretim yılının ikinci
yarısının başladığı ikinci haftadan itibaren okul atmosferini olumlu hale getirme ve
istenmeyen davranışları önleme amacıyla okul genelinde ve sınıflarda davranışsal
beklentilerin belirlenmesi ve öğretilmesi çalışmaları yapılmıştır. Seminer çalışmaları
sırasında öğretmenler; okul kıyafet yönetmeliğine uygun giyinmek, okula tam
zamanında gelip-gitmek, bahçe kapısında beklememek, koridorlarda yürümek,
koridorlarda bağırmamak (yüksek sesle konuşmamak), uygun bir dille konuşmak, el-kol
hareketleri yapmamak, öğrenci ve öğretmenlere karşı sözel-fiziksel şiddet
göstermemek, okulun eşyalarını korumak ve çöpleri çöp kutusuna atmak davranışlarını,
okul genelindeki davranışsal beklentiler olarak ifade etmişlerdir. Zil çaldığında düzgün
bir şekilde sınıfa girip-çıkmak, her gün ders için hazırlıklı olmak, kibar ve nazik olmak,
derse zamanında girip-çıkmak, öğretmenin yönergelerine uymak, söz alarak konuşmak,
sınıf eşyalarını korumak, çöpleri çöp kutusuna atmak, sözel ve fiziksel şiddet
göstermemek davranışları ise öğrencilerden sınıf içinde beklenen olumlu davranışlar
olarak belirlemişlerdir.
Belirlenen davranışsal beklentiler ilk olarak okul yönetimi ve daha sonra
öğrencilerle paylaşılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenler müdahale uygulamalarının
ilk haftasında, ilk derslerinin yaklaşık 15 dakikasını öğrencilerle birlikte sınıf kurallarını
belirleme, sınıf kuralları hakkında bilgi verme, önem ve gerekliliğini hissettirmeye
ayırmışlardır. Diğer günler ise derslerinin ilk 5–10 dakikasını, kuralları söyleme-
açıklama, örnekler vererek ve materyaller (resim, poster, oyunlar vb.) kullanarak
öğretmekle geçirmişlerdir. İkinci hafta ise ilk dersin 2–3 dakikalık bölümünde sınıf
kuralları hatırlatılmış ve örneklendirilmiştir. Diğer haftalarda ise sınıf kurallarının
hatırlatıldığı, sık ihlal edildiği bir diğer ifadeyle gerekli olduğu durumlarda açıklandığı
gözlenmiştir. Kuralların öğretimi esnasında Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Resim-İş Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinin hazırladıkları görsel materyaller (resim,
afiş, 3 boyutlu materyaller, kartpostallar vb.) aktif bir şekilde kullanılmıştır. Bu
materyaller (Bkz. Ek.25) öğrencilerin rahatlıkla görebileceği ve ulaşabileceği şekilde,
sınıf ortamlarına ve okul koridorlarına yerleştirildiği için kurallar ayrıca yazılı bir liste
olarak ifade edilip, öğrencilere verilmemiştir. Okul genelinde beklenen (bahçe, koridor
vb.) davranışlar, müdahalenin ilk haftasında, ilk gün okul yöneticisi tarafından da
“Andımız” okunduktan sonra, 10–15 dakikada gerekçeleriyle açıklanmış, örnekler
verilmiş ve okul koridorlarında konuyla ilgili asılı olan resim ve afişleri incelemeleri
191
istenmiştir. Bunların yanı sıra ders dönemi içerisinde aşağıda belirtilen akademik,
sosyal ve sportif etkinlikler düzenlenerek, pozitif tanıma sağlanmış ve öğrenciler
ödüllendirilmişlerdir.
— Bilgi Yarışmaları: Okul genelinde bilgi yarışmaları düzenlenmiş, birinci, ikinci ve
üçüncü olan gruplara kitap hediye edilmiştir.
— Spor Turnuvaları: Beden Eğitimi ve Spor dersi öğretmeninin çalışmaları ve diğer
öğretmenlerinin desteğiyle okul genelinde ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri için
ayrı ayrı olmak üzere futbol ve basketbola yönelik “Dostluk Turnuvası” düzenlenmiş ve
birinci, ikinci ve üçüncü gelen takımlara turnuva kupası hediye edilmiştir.
— Kompozisyon ve şiir yarışmaları: İlköğretim ve ortaöğretim öğrencileri için ayrı
ayrı olmak üzere okul genelinde kompozisyon ve şiir yarışmaları düzenlenmiş birinci,
ikinci ve üçüncü gelen öğrencilere kitap hediye edilmiştir.
— İl Genelinde Yapılan Yarışmalarda Derece Alan Öğrenciler Okul Genelinde
Anons Etme, Tanıtma ve Ödüllendirme: Kompozisyon, şiir ve resim dallarında il
genelinde yapılan yarışmalarda derece alan öğrenciler düzenlenen küçük törenlerle
diğer öğrencilere tanıtılmış, çalışmaları hakkında bilgi verilmiş, bilgisayar ortamında
hazırlanan “Teşekkür Belgeleri” ve kalem hediye edilerek ödüllendirilmişlerdir.
— Bireysel ve Grup Oyunlarına Yönelik Yarışmalar: Milli Bayramların (29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramı) kutlandığı özel günlerde öğrencilerin grup ve bireysel olarak
katılabildikleri hız, denge, çeviklik, taktik vb. geliştirmeye yönelik eğitsel hedefi olan
aynı zamanda neşe ve haz uyandıran yarışmalar düzenlenmiş (çuval yarışı, kaşık
içinde yumurta taşıma yarışı, kostüm değiştirme yarışı, sandalyeye oturma yarışı vb.)
kazanan öğrencilerin isimleri anons edilerek ödüllendirilmişlerdir.
— Öğrenci Ödüllerini (Belge, Kupa vb) Sergileme: Okulun zemin katında tüm
öğrencilerin görebileceği uygun bir köşe, eski okul yöneticisinin odasında bulunan cam
kapaklı dolaplar indirilerek “Onur Köşesi” olarak düzenlenmiş, geçmişte mezun olan ve
192
şimdi eğitimine devam eden öğrencilerin kazanmış oldukları akademik- sanatsal- sportif
ödül ve kupalar bu dolaplara yerleştirilerek sergilenmeye başlanmıştır.
— Öğrenci Çalışmalarını Sergileme: Okul koridorlarına köpük malzemeden panolar
hazırlanmış ve öğrencilerin Resim ve İş-teknik derslerinde hazırladıkları çalışmalar
sergilenmeye başlanmıştır.
— Her ay için “Bu Ayın Başarılı Öğrencisi” ni Seçme ve Ödüllendirme: Her sınıfta
öğrencilerin ders başarı grafiklerinin çıkarılması ve her sınıf düzeyi için “Ayın Başarılı
Öğrenci” ni seçme ve ödüllendirme sistemi kurulmuştur.
— Araştırma ve İnceleme Gezisi: 2004–2005 eğitim-öğretim yılında Çukurova
Üniversitesi Balcalı Kampusu’ ne araştırma ve inceleme gezisi yapılması amaçlanmış,
ancak maddi olanakların elverişsizliği nedeniyle gerçekleştirilememiştir.
— Okul Çayı: Ailelerin okul aktivitelerine katılımını arttırmak amacıyla sosyal bir
etkinlik olarak çalışma grubunda yer alan öğretmenlerin ve okul yönetiminin işbirliği ile
“Okul Çayı” düzenlenmeye çalışılmıştır. Özellikle sınıflarda sık sık problem davranışlar
gösteren öğrencilere aktif rol verildiği şiir okuma, türkü söyleme, fıkra anlatma, öykü
canlandırma, sunu yapma ve yarışmalar vb. etkinliklerin yer alacağı okul çayı için
haftada 3 gün öğleden sonraları öğrencilerle birlikte provalar yapılmaya başlanmıştır.
Ancak okulda görev yapan diğer öğretmenlerden bazılarının, velilerin katılacağı okul
çayına sıcak bakmamaları, özellikle etkinliklerde görev alan öğrencilerin provalar
sonrası okul bahçesinde kalmak istemelerine tepki göstermeleri ve bu öğrencilerin
provalar sonrası okul bahçesinden çıkarılmaları ile ilgili okul yönetiminden talepleri, bu
organizasyonu gerçekleştirmeye çalışan öğretmenleri olumsuz etkilemiş ve çay partisi
uygulaması gerçekleştirilememiştir.
— 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlamaları: 2004–2005 eğitim-
öğretim yılında Milli Bayramların kutlamalarında öğretmenler takım halinde
çalışmışlar, yeni etkinlikler ve oyunlar düzenleyerek öğrencilerin sorumluluk almasını
sağlamışlardır. Ayrıca ailelerin bu organizasyonlara katılımlarını arttırmak için
davetiyeler hazırlamışlar ve tören için okul bahçesini düzenleyerek ailelerin etkinlikleri
rahatça izlemelerini sağlamışlardır. Tören sırasına velilere ikram edilen yiyecek ve
193
içecekler, gönüllü velilerin katkılarıyla hazırlanmış, 2003–2004 eğitim-öğretim yılına
göre ailelerin kutlamalara katılımların arttığı gözlenmiştir.
3.7.2.3. Sınıf Gözlemleri
Seminer programının çalışma grubundaki öğretmenlerin istenmeyen
davranışlarla baş etme davranışlarına ve olumlu davranış desteğinin öğrenci
davranışlarına nasıl bir etkisi olduğunu incelemek amacıyla üçüncü kez sınıf
gözlemlerinden yararlanılmış ve Şubat-Mayıs 2005 tarihleri arasında haftada 3 kez ve
yarım gün olacak şekilde (6 ders saati) sınıf gözlemleri gerçekleştirilmiştir. Birinci ve
ikinci sınıf gözlemlerinde olduğu gibi branş öğretmenlerinin (Beden Eğitimi, İngilizce,
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi) girdikleri dersler, ölçme ve değerlendirme amacıyla
dönem içinde yapılan sınavların olduğu günler ile öğretmenlerin öğrenci notlarını
karnelerine işlediklerini, bu nedenle öğretim yapmadıklarını belirttikleri günler (son iki
hafta) sınıf gözlemleri yapılmamıştır.
Öğretmen davranışlarının temsil edici örneklemine ulaşabilmek ve sınıf içi
gözlemlerin birkaç seferde tamamlanmasına özen göstermek amacıyla her sınıf, her biri
farklı gün ve saatlerde, arka arkaya 3 ders saati ve 3 kez olmak üzere aynı gözlemci
(araştırmacı) tarafından gözlenmiş ve toplam 45 ders saati sınıf içi gözlem yapılmıştır
(sınıfa gözlem için girilecek gün önceden duyurulmamıştır). Araştırmacı birinci ve
ikinci sınıf gözlemlerinde olduğu gibi sınıfı rahatça görebileceği bir şekilde sınıfın arka
sıralarında oturmuş ve herhangi bir müdahalede bulunmadan sınıfta olan biten her şeyi
gözlem formlarına not almaya çalışmıştır. Ayrıca gözlem bulgularını gözden geçirme ve
katılımcı teyidini almak amacıyla her sınıf için bir kez olmak üzere, sınıf gözlemi
sonrasında sınıf öğretmeni ile bir araya gelinmiş ve gözlem verileri sınıf öğretmeni ile
birlikte incelenmiştir. Veri kaybını engellemek ve not alma sırasında kullanılan
kısaltmaları daha açık bir şekilde yazmak için her gözlemin bitiminden sonra
araştırmacı tarafından gözlem kayıtları incelenmiş, eksik kalan notlar tamamlanmıştır.
Tablo 18.’ de araştırmanın veri toplama süreci yer almaktadır.
194
Tablo 18. Araştırmanın Veri Toplama Süreci
Eylül-Kasım 2003
Aralık-2003 Mayıs-2004
Temmuz-Aralık 2004
Aralık 2004 Şubat 2005
Şubat- Mayıs 2005
Haziran-Kasım 2006
Kasım-Aralık 2006
Literatür Tarama
Araştırma önerisinin sunumu
Durumun belirlenmesi, okul yönetimi ve öğretmenlerle iletişim kurma
Veri toplama araçlarının geliştirilmesi
Pilot uygulama
Verilerin toplanması
Verilerin Analizi
Araştırma raporunun yazımı
Araştırmanın sunumu
3.8. Verilerin Analizi
Araştırmanın “ Öğrenci Kişisel Bilgi Formu” ve “ Öğrenci Anketi” nin
uygulanması ile elde edilen nicel verileri sınıflandırılarak bilgisayar ortamına
aktarılmış, istatistiksel analizinde SPSS paket programı kullanılarak, frekans, yüzde ve
aritmetik ortalama hesaplanmıştır. Nitel verilerin analizinde ise içerik analizi
kullanılmış, elde edilen istenmeyen davranış ve öğretmenlerin baş etme stratejileriyle
ilgi kategorilerde yer alan öğrenci ve öğretmen davranışlarının her birinin sınıf
gözlemleri süresince gözlenme durumuna yönelik frekans ve yüzde dağılımları
belirlenmiştir. İçerik analizinde toplanan verilerin kavramsallaştırılması, daha sonra
ortaya çıkan kavramlara göre mantıklı bir biçimde organize edilmesi ve buna göre
veriyi açıklayan temaların oluşturulması söz konusudur (Yıldırım ve Şimşek, 1999,
162). Strauss ve Corbin (1990)’ in belirttiği gibi; “…Bilim kavramlar olmadan var olamaz; kavramlar bizim olguları
anlamamıza ve bu olgular üzerinde etkili düşünmemize yardımcı olur. Bir kavrama bir ad verdiğimiz zaman; o kavramla ilgili sorular sorabiliriz, o kavramı inceleyebiliriz ve başka kavramlarla ilişkilendirebiliriz”.
Bu çerçevede içerik analizi yoluyla yapılan, verileri tanımlama ve verilerin
içinde gizli olabilecek gerçekleri ortaya çıkarmadır. Temelde yapılan işlem birbirine
benzeyen belirli kavramları temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve okuyucunun
195
anlayabileceği şekilde organize ederek yorumlamaktır. Bu araştırmanın nitel verilerinin
içerik analizinde izlenen aşamalar aşağıda açıklanmıştır.
3.8.1. İçerik Analizine Hazırlık
Bu aşamada yapılan işlemler aşağıda sırasıyla açıklanmıştır.
- Tipik durum/olay tekniğinin (critical incident) 4 kez uygulanması sonucu elde
edilen toplam 689 sayfa yazılı ham veri metni ön okumadan geçirilmiş ve sayfa
düzeninin kodlama için uygun olması nedeniyle Microsoft Word ortamına
aktarılmamıştır.
- Betimsel Gözlem (not alma) sonucu elde edilen nitel veriler her sınıf ve her gözlem
için ayrı ayrı olmak üzere Microsoft Word ortamına aktarılmış ve ilk sınıf
gözlemlerinden 315, ikinci gözlemlerinden 321 ve üçüncü sınıf gözlemleri sonucu
285 olmak üzere toplam 921 sayfa ham veri metni elde edilmiştir. Veri kaybını
engellemek ve not alma sırasında kullanılan kısaltmaları daha açık bir şekilde
yazmak için Word ortamına aktarma işleminin gözlemin yapıldığı gün olmasına
dikkat edilmiştir. Özellikle fiziksel özelliklerin betimlenmesinde, ayrıntılı
tanımlamaya yardımcı olması amacıyla veri toplama süreci boyunca okulun kapalı
ve açık alanları ile okul çevresinde çekilen fotoğraflardan yararlanılmıştır.
- “ Yarı Yapılandırılmış Öğretmen Görüşme Formu” nun ses-kayıt ve not alma
tekniklerinin bir arada kullanılmasıyla elde edilen nitel verileri, görüşme yapılan her
öğretmen için araştırma sorularına dikkat edilerek düzenlenmiş ve Microsoft Word
ortamına aktarılmıştır. Aktarma sırasında görüşme yapılan öğretmenlere alfabetik
kodlar verilmiş ve toplam 322 sayfa ham veri metni elde edilmiştir.
- “Yarı Yapılandırılmış Veli Görüşme Formu” nun uygulanmasında ses- kayıt cihazı
kullanılmasına izin verilmediğinden dolayı araştırmacı form üzerinde işaretleme
yapmış ancak veri kaybını engellemek için görüşmenin hemen arkasından alınan
notları gözden geçirerek eksik yerleri tamamlanmıştır.
3.8.2. İçerik Analizi
Bu aşamada yapılan işlemler aşağıda sırasıyla açıklanmıştır.
— Kodlama: Kodlama süreci, elde edilen verileri bölümlere ayırmayı, incelemeyi,
karşılaştırmayı, kavramlaştırmayı ve ilişkilendirmeyi gerektirir. Strauss ve Corbin
196
(1990)’ e göre; daha önceden belirlenmiş kavramlara göre yapılan kodlama, verilerden
çıkan kavramlara göre kodlama ve genel bir çerçeve içinde yapılan kodlama olmak
üzere üç tür kodlama söz konusudur. Araştırmanın temelini oluşturan bir kuram ya da
kavramsal çerçevenin olduğu durumlarda veriler toplanmadan önce bir kod listesi
çıkarılarak kodlama bu kod listesine göre yapılabilir. Verilerden çıkan kavramlara göre
kodlama ise kuramsal temeli olmayan konularda yapılan araştırmalar için geçerli olan
kodlama türüdür. Genel bir çerçeve içinde yapılan kodlama ise birinci ve ikinci tür
kodlamanın bileşimidir. Bu kodlamada araştırmacı verilerin analizinden önce genel bir
kavramsal yapı oluşturarak kodlamayı buna göre yapar ve yeni ortaya çıkan kodlar
listeye dâhil edilir. Bu tür bir kodlama sürecinde genel kategori ya da temalar önceden
belirlenir ve bu temalar altında yer alabilecek olan ayrıntılı kodlar verilerin incelenmesi
sonucu ortaya çıkar.
Analizin bu aşamasında veriler içerik analizine tabi tutulmuş, yazılı metinler
satır satır okunarak yukarıda belirtilen üç kodlama türünden de yararlanılmıştır.
Öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışları ve öğretmenlerin bu davranışlarla baş
etmede kullandıkları stratejiler ile ilgili yazılı metinlerin okunması sırasında, ilgili
literatürün incelenmesiyle daha önce oluşturulan ve Ek 8–9.’ da verilen kod
listelerinden yararlanılmış, kodlama yapılan bölümlerin altı çizilmiş ve kod yanına
yazılmıştır. (Bkz. Ek–21 ve 22). Kodlamada “tekrar okuma” ve “alanyazına dönme”
işlemleri tekrar edilmiş, veriler arasında yer alan anlamlı bölümlerin (bir kelime, cümle,
paragraf gibi) kodlanmasında (isim verilmesinde), araştırmacının veri analizine
başlamadan önce belirlediği genel çerçeveden yararlanılmıştır. Bu süreçte yeni elde
edilen veriler kod listesine eklenmiş ve yeni kodlara göre eski kodlar değiştirilmiştir.
Araştırmanın diğer alt amaçlarına yönelik yazılı metinlerin okunmasında ise veriler
tümevarımcı bir analize tabi tutulmuş, araştırmanın amaçları çerçevesinde önemli
boyutlar saptanmış ve ortaya çıkan anlama göre belirli kodlar oluşturulmuştur.
Kodlamanın güvenirliği için her sınıf gözleminden rasgele seçilen birer örnek üzerinde
araştırmacı ve danışman ayrı ayrı kodlama yapmış ve sonuçlar karşılaştırılarak,
kodlamanın önyargı ve yanlış anlamadan uzak, ortak bir anlayışa göre yapılması
sağlanmıştır.
— Temaların Bulunması: Bu aşamada kodların bir araya getirilmesi, aralarındaki
ilişkilere ve ortak yönlere göre kategorize edilmesi söz konusudur. Önceden kuramsal
197
çerçevesi iyi çizilmiş bir araştırmada temaların bir bölümü önceden belirlenebilmekte
ve gerekirse yeni temalar eklenebilmektedir (Yıldırım ve Şimşek, 1999, 172–173).
Analizin bu aşamasında kodlar arasındaki ilişkiler incelenmiş, benzerlik ve farklılıklar
saptanarak araştırma bulgularının ana hatlarını oluşturacak temalar oluşturulmuştur.
Kuramsal çerçeveye dayalı olarak oluşturulan temalardan bazıları çıkarılmış ve yeni
temalar eklenmiştir. Kvale (1996)’ ya göre “anlamların kategorize edilmesi” tekniğine
dayalı olan bu gruplama metinlerden geçerli çıkarımların yapılabilmesini ve nitel
araştırmanın amacı olan betimlemede yorumlar arasındaki bağın sürekliliğini sağlar.
Temaların iç tutarlılığı için ise bir tema altında yer alan kodların diğer temalar altında
yer alan kodlarla örtüşmemesine dikkat edilmiştir. Elde edilen kodlar ve oluşturulan
temalar, etkili bir biçimde organize edilip edilmediğinin incelenmesi için Ç.Ü. Eğitim
Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü ve Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’ nda görev
yapan konu alanıyla ilgili öğretim elemanlarına sunulmuştur. Gelen öneriler
doğrultusunda gerekli düzeltmeler yapılarak yeniden düzenlenmiştir.
— Verilerin Kodlara ve Temalara Göre Organize Edilmesi ve Tanımlanması: Bu
aşamada verilerin okuyucunun anlayabileceği bir dille tanımlanması, açıklanması ve
sunulması önemlidir. Aynı kod ya da tema altındaki veri setinin çeşitli bölümlerinde yer
alan verileri tanımlamak ve ortaya çıkan bilgileri birbirleriyle ilişkili bir biçimde
sunmak gereklidir (Yıldırım ve Şimşek, 1999, 174). Bu aşamada, belirlenen temalar ve
altındaki kodlar okuyucuya sunulurken mümkün olduğunca tanımlayıcı olunmaya
dikkat edilmiş, öğretmen, öğrenci ve velilerin ifadeleri ve gözlenen olgularla ilgili
doğrudan alıntılara tırnak içinde yer verilmiştir. Farklı yöntemlerle elde edilen nitel ve
nicel verilerin arasında farklılıklar olup olmadığına bakmak için, veriler birbirleriyle
karşılaştırılarak bir arada sunulmuş, tartışma ve yorum bölümünde ise literatür desteği
ile neden-sonuç ilişkileri irdelenmeye çalışılmıştır
3.9. Geçerlik ve Güvenirlik
Araştırmanın bilimselliği “geçerlik” ve “güvenirlik” ölçütleriyle
değerlendirilir. Kirk ve Miller (1986)’ ın de belirttiği gibi nicel araştırmalar bir olgunun
ne kadar var olduğuna yönelirken nitel araştırmalar bu olgunun varlığına ve anlamına
yönelmektedir. Bu nedenle geçerlik ve güvenirlik ile ilgili alınması gereken önlemler de
farklılaşmaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 1999, 174).
198
3.9.1. Geçerlik
Nitel araştırmalarda araştırmacının “esnek olması” ilkesi geçerlik konusunda
önemli bir avantajdır. Araştırmacı, araştırma sürecinde gerek gördüğü takdirde yeni
stratejilere başvurabilir, görüşmeye yeni sorular ekleyebilir, daha önce planlanmayan
yeni görüşmeler yapabilir, farklı veri toplama yöntemleri kullanabilir. Tüm bu özellikler
iç geçerlik açısından önem taşımaktadır. Aynı şekilde, araştırma alanına yakınlık, yüz
yüze görüşmelerle ayrıntılı ve derinlemesine bilgi toplama, gözlemler yoluyla olayın
gerçekleştiği doğal ortam içinde bilgi toplama, uzun süreli bilgi toplama, elde edilen
bulguların onaylanması için alana geri bildirim verme ve ek bilgi toplama olanağı nitel
araştırmada geçerliği oluşturmayı sağlayan önemli özelliklerdir (Yıldırım ve Şimşek,
1999, 77). Bu araştırmanın geçerlik çalışması için alınan önlemler ve yapılan çalışmalar
aşağıda yer almaktadır.
- Araştırmanın verileri 2003–2004 ve 2004–2005 eğitim-öğretim yılında toplanmış,
alandaki (okullardaki) kişilerle uzun süreli etkileşimde bulunulmuştur.
- İlgili literatür incelenerek geliştirilen veri toplama araçları Ç.Ü. Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri Bölümü ve Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’nda görev yapan
konu alanıyla ilgili uzmanlara sunulmuş ve öneriler doğrultusunda son şeklini
almıştır.
- Araştırmada yöntem ve veri üçgenlemesi birlikte kullanılmıştır.
- Sınıf gözlemlerine yönelik asıl uygulama öncesi not alma sırasında uygun
kısaltmaların geliştirilebilmesi ve gözlem formlarının pratikte uygulanabilirliğinin
görülebilmesi için 4 hafta pilot uygulama yapılmış, öğretmen ve öğrencilerin
araştırmacının sınıf içindeki varlığına uyum sağlamalarına çalışılmıştır.
- Sınıf gözlemlerinin birkaç seferde tamamlanmasına özen gösterilmiştir. Sınıf
gözlemleri her biri arka arkaya 3 ders saati olmak üzere her sınıf için 3 kez
yapılmıştır. Araştırmanın soruları doğrultusunda sınıf gözlemlerinden 3 kez
yararlanılmış ve her sınıfta toplam 27 saat olmak üzere toplam 135 sınıf gözlemi
gerçekleştirilmiştir.
- Veri kaybını engellemek ve not alma sırasında kullanılan kısaltmaları daha açık
yazılabilmesi için Word ortamında yazma işleminin gözlemin yapıldığı gün
olmasına dikkat edilmiştir.
- Katılımcı teyidini almak amacıyla her sınıf için bir kez olmak üzere, sınıf gözlemi
sonrasında gözlem verileri sınıf öğretmeni ile birlikte incelenmiştir.
199
- Özellikle fiziksel özelliklerin ayrıntılı betimlenmesine yardımcı olması amacıyla
veri toplama süreci boyunca okulun kapalı ve açık alanları ile okul çevresinin
fotografları çekilmiştir.
- “Yarı Yapılandırılmış Öğretmen Görüşme Formları” nda yer alan soruların
anlaşılabilirliği ve uygulama süresini test etmek amacıyla gönüllülük ilkesine bağlı
kalınarak iki öğretmenle pilot uygulama yapılmıştır.
- Öğretmenlerle yapılan görüşmelerde form üzerine kısa notlar almanın yanı sıra
katılımcılar tarafından izin verildiği için ses-kayıt cihazı da kullanılmıştır. Böylece
araştırmacı görüşme sırasında soru sorma ve etkili dinleme işlevlerini daha etkili bir
biçimde yerine getirmiştir. Kayıt öncesi cihaz kontrol edilmiş, görüşme sırası
dikkate alınarak yeterli güce sahip pil sağlanmıştır. Böylece görüşmeler belirlenen
sürede ve kesintiye uğramadan kaydedilmiştir.
- “Yarı Yapılandırılmış Veli Görüşme Formu” nda yer alan soruların
anlaşılabilirliğini ve uygulama süresini test amacıyla gönüllülük ilkesine bağlı
kalınarak iki öğrenci velisiyle pilot uygulama yapılmıştır.
- Velilerle görüşmeler sırasında ses- kayıt cihazı kullanılmasına izin verilmediğinden
araştırmacı tarafından form üzerinde işaretleme yapılmış ancak veri kaybını
engellemek için görüşmenin hemen arkasından alınan notlar gözden geçirilerek
eksik yerler tamamlanmıştır.
- “Öğrenci Anketi” nde yer alan soruların anlaşılabilirliği ve uygulama süresini test
amacıyla gönüllülük ilkesine bağlı kalınarak her sınıftan 3 öğrenci olmak üzere
toplam 15 öğrenci ile pilot uygulama yapılmıştır.
- Nitel verilerin analizinde sınıf gözlemlerinin yazılı metinlerinden tesadüfî
örnekleme yöntemiyle seçilen birer örnek üzerinde araştırmacı ve danışman ayrı
ayrı kodlama yapmış ve benzer sonuçlar elde edilmiştir.
- Elde edilen kodlar ve oluşturulan temaların etkili bir biçimde organize edilip
edilmediğinin incelenmesi için önce tez danışmanına daha sonra Ç.Ü. Eğitim
Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü ve Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’nda görev
yapan konu alanıyla ilgili öğretim elemanlarına sunulmuştur. Gelen öneriler
doğrultusunda gerekli düzeltmeler yapılarak yeniden düzenlenmiştir.
Alınan bu önlemler doğrultusunda araştırmanın iç ve dış geçerliği ile ilgili
açıklamalar aşağıda belirtilmiştir.
200
— İç Geçerlik: Elde edilen bulguların ve sonuçların doğruluğunu konu edinir
(Yıldırım ve Şimşek, 1999, 78).
1. Araştırma bulguları, verilerin elde edildiği ortam dikkate alındığında anlamlıdır
ve bu ortama bağlı olarak tanımlanmıştır.
2. Bulgular kendi içinde tutarlı ve anlamlıdır. Ortaya çıkan kavramlar anlamlı bir
bütün oluşturmaktadır.
3. Araştırmadan elde edilen bulgular farklı veri kaynaklarından (öğretmen- öğrenci
ve öğrenci velileri) ve farklı veri toplama yöntemleriyle (tipik durum/olay,
gözlem, görüşme, anket) elde edilerek teyit edilmiştir. Farklı kaynaklara ve
yöntemlere göre elde edilen bulgular anlamlı bir bütün oluşturmaktadır.
4. Elde edilen bulgular daha önce oluşturulan kavramsal çerçeve ve araştırmanın
kuramsal çerçevesi ile uyumludur.
5. Bulgular araştırmaya katılan bireyler tarafından gerçekçi bulunmuştur.
6. Araştırmanın bulgularından yola çıkılarak yapılan tahminler ve genellemeler
elde edilen verilerle tutarlıdır.
— Dış Geçerlik: Araştırma sonuçlarının genellenebilirliğine yöneliktir (Yıldırım ve
Şimşek, 1999, 79).
1. Araştırma örneklemi, ortam ve süreçlerin özellikleri başka örneklemlerle
karşılaştırma yapabilecek düzeyde ayrıntılı olarak tanımlanmıştır.
2. Örneklemin seçimi genellemeye izin verecek şekilde açıklanmıştır.
3. Araştırma raporunda ortamın ve süreçlerin seçimi ve bu unsurların genelleme
açısından ortaya çıkardığı sınırlayıcı etkenler tartışılmıştır.
4. Araştırma sonuçları araştırma soruları ile tutarlıdır.
5. Araştırma sonuçları araştırma soruları ile ilgili kuramlarla tutarlıdır.
6. Araştırma bulgularının başka araştırmalarla karşılaştırılabilmesi için gerekli
açıklamalar yapılmıştır.
7. Araştırma bulguları benzer ortamlarda kolaylıkla test edilebilecek niteliktedir.
3.9.2. Güvenirlik
İnsan davranışlarının değişkenliği ve karmaşık yapısı, insan davranışını konu
edinen bir araştırmanın kullanılan yöntem ne olursa olsun tekrarını güçleştirmektedir.
Ancak nitel araştırmalarda güvenirliğe yönelik bazı önlemler vardır. Araştırmacının
201
araştırma sürecinde kendi konumunu açık hale getirmesi, araştırmada veri kaynağı olan
bireylerin açık şekilde tanımlanması, araştırma sürecinde oluşan sosyal olayların ve
süreçlerin tanımlanması, elde edilen verilerin analizinde kullanılan kuramsal çerçevenin
ve varsayımların tanımlanması, veri toplama ve analiz yöntemlerinin ayrıntılı olarak
açıklanması bu önlemler arasındadır (Yıldırım ve Şimşek, 1999, 79). Alınan bu
önlemler doğrultusunda bu araştırmanın iç ve dış güvenirliği ile ilgili açıklamalar
aşağıda belirtilmiştir.
— Dış Güvenirlik: Araştırmacının araştırmada izlediği aşamaları ayrıntılı ve açık bir
şekilde raporlaştırması dış güvenirlik açısından önem taşımaktadır (Yıldırım ve
Şimşek, 1999, 82 ).
1. Araştırmanın yöntem ve uygulama aşamaları araştırmacı tarafından açık bir
şekilde tanımlanmıştır.
2. Veri toplama, işleme, analiz, yorumlama ve sonuçlara ulaşma konularında
gerekli açıklamalar ayrıntılı olarak yapılmıştır.
3. Sonuçlar ortaya konan verilerle açık bir biçimde ilişkilendirilmiştir.
4. Araştırmacının izlediği yöntemler ve süreçler konusunda kayıtların (örneklem
seçimi, tipik durum/olay, görüşme ve gözlem notları…) kapsamı açık bir şekilde
tanımlanmıştır.
5. Araştırmada farklı görüşler ve alternatif açıklamalar dikkate alınmıştır.
6. Araştırmanın ham verileri başkaları tarafından incelenebilecek şekilde
saklanmıştır.
— İç Güvenirlik: Araştırmacı, araştırmaya yaklaşımını ve araştırmanın çeşitli
aşamalarında yaptığı kontrolleri açık şekilde tanımlamalıdır (Yıldırım ve Şimşek,
1999, 84 ).
1. Araştırma soruları açık bir şekilde ifade edilmiştir.
2. Araştırmacının, araştırma sürecindeki konumu açık bir şekilde tanımlanmıştır.
3. Araştırma sonuçları verilerle uyumludur.
4. Veriler araştırma sorularının gerektirdiği biçimde ayrıntılı ve amaca uygun bir
biçimde toplanmıştır.
5. Verilerin analizinde ön yargılar, yanlış anlaşılmalar gözden geçirilmiştir.
202
BÖLÜM IV
BULGULAR
Bu bölümde, araştırmanın alt amaçları doğrultusunda elde edilen bulgular yer
almaktadır. Öğretmen, öğrenci ve velilerden farklı veri toplama araçlarıyla elde edilen
bilgiler, karşılaştırma olanağı ve kolaylığı sağlaması amacıyla bir arada sunulmuştur.
Açıklamalarda içerik analizleri sonucunda elde edilen kategori ve ilgili kategoride yer
alan davranışlar kullanılmış, öğretmen, öğrenci ve velilerin görüşlerinden örnek ifadeler
ile sınıf gözlemlerinden örnek durumlar, tırnak içinde ve değiştirilmeden verilmiştir.
4.1. Öğretmen, Öğrenci Ve Veli Görüşlerine Göre Öğrencilerin Sınıf İçindeki
İstenmeyen Davranışları (Hangi Davranışların Niçin İstenmeyen Olduğu,
Meydana Gelme Sıklığı, Önem Derecesi Ve Nedenleri) İle İlgili Bulgular
Araştırmaya katılan öğretmen, öğrenci ve velilerin sınıf içinde hangi
davranışların niçin istenmeyen olduğu, bu davranışların meydana gelme sıklığı, önem
derecesi (ciddilik) ve nedenleri ile ilgili görüşlerinden elde edilen bulgular aşağıda
sunulmuştur.
4.1.1. Sınıf İçinde Hangi Davranışların, Niçin İstenmeyen Davranış Olduğu İle
İlgili Bulgular
4.1.1.1. Sınıf İçinde İstenmeyen (Problem) Davranışlarla İlgili Öğretmen Görüşleri
Araştırmada görüşlerine başvurulan beş öğretmenin sınıf içinde öğrencilerin
hangi davranışlarının problem yarattığı konusunda çoğunlukla hemfikir oldukları
görülmüştür. Öğretmenlerin sınıf içinde istenmeyen davranış olarak ifade ettikleri
davranışlar sıklık sırasına göre gürültü yapma, söz almadan konuşma, derse zamanında
girip-çıkmama, öğretmeni sınıfta hazır beklememe, ilgisizlik, ders dışı şeylerle
ilgilenme, şikâyet etme, öğretmene karşı gelme, dikkat çekmeye çalışma, öğretmeni
oyalama, yönergeleri takip etmeme, derse hazırlıksız gelme, arkadaşlarını çalışırken
rahatsız etme, yetersizlik sergileme, kaba ve küfürlü konuşma, sınıfta oturma biçimine
203
dikkat etmeme, arkadaşlarını rahatsız etme, birbirlerinin eşyalarını izinsiz alma,
arkadaşlarına karşı fiziksel ve sözel şiddet uygulama davranışları olmuştur.
Arkadaşlarına kötü davranma, yalan söyleme, sınıfın eşyalarına zarar verme, kopya
çekme-verme, iftira atma-suçlama, kıskançlık, içine kapanık olma, hırsızlık yapma,
değişen durumlara uyum sağlayamama ve sürekli mazeret ileri sürme davranışları ise
bunları izleyen diğer istenmeyen davranışlardır. Aşağıda öğretmenlerin bu konuyla
ilgili görüşlerinden örnek ifadeler yer almaktadır. Öğretmen-A: “ …Derse geç girmeleri ve çıkmaları mesela. Sınıftayken dışarı çıkmak için can atarlar dışarıda iken de sınıfa girmek için kapının önünde bekleşirler dış kapının önünde…” Öğretmen-B: “Hangisinden başlayayım ki şimdi? vallahi sıranın üstüne yatan öğrencilerim örneğin var benim. İzin almadan konuşmaları da bir problem…” Öğretmen-E: “Ders esnasında konuşmak, birincilikle ders esnasında konuşmak, ikincisi de sınıfta ya da sınıf dışında kavga etmek, şöyle oldu filan derken şikâyetler …”
Araştırmaya katılan beş öğretmen de, sınıf içinde yapılan istenmeyen
davranışların “niçin istenmeyen” olduğu konusuna çoğunlukla; davranışın dikkatleri
dağıtarak öğretimi ve sınıf aktivitelerini aksatması, dersle ilgili etkinliklere harcanan
zamanı azaltması öğrenmeyi engellemesi, sınıfın, okulun ya da birbirlerinin eşyalarına
zarar vermesi, can yakma, yaralama, incitme, üzme vb. gibi zarar verici sonuçlar
doğurması şeklinde açıklama getirmişlerdir. Ayrıca üç öğretmen davranışın süreklilik
kazanıp kazanmadığını da dikkate aldığını belirterek, sık sık yapılmayan davranışların
problem olarak nitelenemeyeceğini ifade etmişledir. Ek olarak iki öğretmenin özellikle
bazı davranışları hoşlanmadıkları ya da rahatsız oldukları için problem olarak
tanımladıkları görülmüştür. Aşağıda öğretmenlerin bu konudaki görüşlerini yansıtan
ifadelerden bazı örnekler verilmiştir. Öğretmen-C: “Bazı davranışlar vardır dersi engeller, bazı davranışlar vardır öğrencinin kendine zarar verir, mesela duvardan kayıyordur elbisesi yırtılacaktır, akşam eve gittiğinde sopa yiyecektir. Öğretmen-D: “… Mesela ilgisizlik, sınıfın düzenini bozan bir hareket değil ama bu çocuğun kendisi için problem olur…” Öğretmen- E: “… yerleri kirletme... ben kirli sınıfta duramam yani… defterlerinden sayfa yırtmaları…çok kızdığım bir şey de erkek öğrencilerle oturmak istememek…”
Görüşme sırasında Öğretmen-A; şivesel konuşmalar, sınıfı temiz tutmama
(teneffüste süpürmeme, havalandırmama vb) ve cinsiyet ayrımı yapma, Öğretmen- B;
öğretmeni sınıfta hazır beklememe, öğretmen sınıfa girdiğinde ayağa kalkmama,
kıskançlık, okul eşyalarını gereksiz kullanma, dedikodu yapma, öğretmeni oyalama
204
(komiklik yapma), mazeret uydurma ve kendini temiz tutmama, Öğretmen-C; sınıfta bir
şeyler yeme-içme, ilgisizlik ve söz almadan konuşma, Öğretmen-D; kopya çekme-
verme, okulun eşyalarını gereksiz kullanma (tebeşir, odun vb.) ve cinsiyet ayrımı
yapma, Öğretmen-E ise sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmeme, havalandırmama
vb.), değişen durumlara uyum sağlamama, dedikodu yapma ve içine kapanık olma
davranışlarını problem olarak nitelendirmemiştir. Öğretmenlerin bu davranışların niçin
problem olmadığı ile ilgili görüşlerinden örnek ifadeler aşağıda yer almaktadır. Öğretmen-A: “…muhakkak çevresindeki insanlar nasıl konuşuyorsa bunlardan etkilenecek çocuk ve o şekilde konuşacak… Doğulu bir mahalleyse oradaki insanların kullandığı kelimeler bellidir…kesin olarak yanlış deyip atmak yanlış…” Öğretmen-B: “... Örneğin arkadaşının notunu kıskanıp da onun gibi olmaya çalışıyorsa, onun 5 almasına kendisi de başarılı olarak 5 alarak tepki gösterecekse bu güzel bir olay kıskansın…” Öğretmen- C: “…aç insan zaten bir şey öğrenemez, teneffüsler zaten çok kısıtlı, 5 dakika gibi bir sürede tuvalete mi gitsin, su ihtiyacını mı karşılasın, oyun mu oynasın, yemek mi yesin… sınıfta yesin…”
4.1.1.2. Sınıf İçinde İstenmeyen (Problem) Davranışlarla İlgili Öğrenci Görüşleri
Araştırmaya katılan öğrencilerin hangi davranışların problem olduğu ile ilgili
görüşleri incelendiğinde elde edilen davranış kategorileri ise; yerleri kirletme, sınıfta bir
şeyler yeme- içme, sınıf eşyalarına zarar verme, kaba ve küfürlü konuşma, sınıfta
oturma biçimine dikkat etmeme, arkadaşlarına kötü davranma, arkadaşlarını çalışırken
rahatsız etme, izin almadan konuşma, sınıfı temiz tutmama, yalan söyleme, sürekli
mazeret ileri sürme, iftira atma-suçlama, öğretmene karşı gelme, derse ilgisizlik, derse
hazırlıksız gelme, yetersizlik sergileme, öğretmeni sınıfta hazır beklememe,
arkadaşlarına fiziksel/sözel şiddet uygulama, öğretmeni oyalama, dikkat çekmeye
çalışma, arkadaşlarının/öğretmenin eşyalarını izinsiz alma-zarar verme, gürültü yapma,
okul yönetmeliklerine uymama, kılık-kıyafetine özen göstermeme, değişen durumlara
uyum sağlayamama, öğretmene saygısızlık yapma, öğretmenin dikkatini dağıtma, kopya
çekme-verme, ders dışı şeylerle ilgilenme, hırsızlık yapma, kendi eşyalarına zarar
verme, arkadaşlarıyla işbirliği yapmama, okul eşyalarını gereksiz kullanma, kıskançlık,
dedikodu yapma, kendini temiz tutmama, cinsiyet ayrımı yapma, öğretmenle sağlıklı
ilişki kuramama ve okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme olmuştur.
Tablo 19.’ da bu kategoriler içinde yer alan davranışlar görülmektedir.
205
Tablo 19. Öğrenci Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlar
KATEGORİLER
KATEGORİLERDE YER ALAN İSTENMEYEN
DAVRANIŞLAR
Yerleri kirletme Yere kağıt atmak, çöp atmak, tükürmek vb.
Sınıfta bir şeyler yeme-içme
Çekirdek, ekmek, domates, bisküvi, cips, şeker yemek, sakız çiğnemek, meyve suyu ve kola içmek.
Sınıf eşyalarına zarar verme
Sıra ve tahtaya vurmak-yıkamak, sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, panodaki resim-yazıları yırtmak, pencerelere asılmak, duvarları veya sıraları karalamak, sıraların yerlerini değiştirmek, sınıf dolabını karıştırmak, öğretmen masasının üstüne çıkmak, tekmelemek, yoklama fişini yırtmak.
Kaba ve küfürlü konuşma
Lan, man, çocuk demek, küfür etmek, şiveli konuşmak, nazik olmamak.
Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme
Sırada öne, arkaya, sağa-sola sarkmak, sıraya uzanmak-yatmak, sırayı kaldırmak, sıranın altına sarkmak, eliyle-ayağıyla ve kıyafetiyle oynamak, sürekli kıpırdamak.
Arkadaşlarına kötü davranma
İyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek, lakap takmak, küçümsemek, kötü şakalar yapmak.
Arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme
Tahtada ya da sırada çalışan arkadaşına soru sormak, laf atmak, eline dokunmak, dikkat dağıtıcı sesler çıkarmak, kağıt atmak, araç, gereçlerine dokunmak, çalışmasına bakmaya çalışmak, not yazıp göndermek.
İzin almadan konuşma
Öğretmeni ya da arkadaşları konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, söz kesmek, laf atmak, söze karışmak, söz verilmeden konuşmaya başlamak.
Sınıfı temiz tutmama
Teneffüste sınıfı süpürmemek, havalandırmamak, yerleri sulamadan süpürmek.
Yalan söyleme Kendisiyle ve anne-babasıyla ilgili gerçek olmayan şeyler söylemek.
Sürekli mazeret ileri sürme
Hastayım, midem, başım ağrıyor, annem iş yaptırdı vb.
İftira atma-suçlama
Kendi yaptığı kötü bir davranışı başkasının üzerine atmak.
Öğretmene karşı gelme
Yönergeleri takip etmemek, dediklerini yapmamak/tersini yapmak, uyarılarını dinlememek, söylediklerine itiraz etmek, soru sorulduğunda cevap vermemek.
Derse ilgisizlik
Etrafı seyretmek, duvarları seyretmek, dersi dinlememek, uyumak, etkinliğe başlamamak.
Derse hazırlıksız gelme
Araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevini gelişi güzel yapmak, ders çalışmamak.
Yetersizlik sergileme
Çalışmada geri kalmak, derslerini-etkinliği yarım bırakmak, yanlış veya eksik yapmak, yavaş davranmak, tamamlamayı istememek, yapamayacağını söyleyerek oflayıp puflamak.
Öğretmeni sınıfta hazır beklememe
Zamanında derse gelmemek, defter, kitap ve malzemelerini çıkarmamak, öğretmen sınıfa girdiği halde ayakta durmak, sınıfta dolaşmak, yerine oturmamak, sınıfta koşmak, malzeme alışverişi yapmak.
206
Tablo 19.’ un Devamı
KATEGORİLER
KATEGORİLERDE YER ALAN İSTENMEYEN
DAVRANIŞLAR
Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama
Vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, bir şeyler fırlatmak (kalem, silgi, herhangi bir nesne vb.)
Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama
Tehdit etmek (döverim, dövdürtürüm, keserim vb.), zorlamak, korkutmak, istemediği bir şeyi yapmaya zorlamak, kendi isteklerini yapmaya zorlamak, bağırmak.
Öğretmeni oyalama
Şikâyet etmek, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorulara bilerek alakasız cevaplar vermek, komiklik yapmak, kalem açmakla oyalanmak, gereksiz tartışma çıkarmak, aynı soruyu sürekli sormak.
Dikkat çekmeye çalışma
“Öğretmenim ben ben” diye seslenerek kendisine bakmasını sağlamayıp, konuşmaya çalışmak, öğretmene sarılmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, öğretmene dokunmaya çalışmak, öğretmenin yanında durmasını istemek, düzgün yürümemek, teneffüste sınıftan çıkmak istememek
Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma
İzinsiz öğretmenin ve arkadaşlarının eşyalarını almak (kalem, silgi, kitap vb.)
Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme
Öğretmenin ve arkadaşlarının eşyalarına dokunmak, kitaplarını yırtmak-karalamak, öğretmenin eşyalarını karıştırmak, sınıf defterini karıştırmak.
Gürültü yapma
Bağırarak konuşmak, birbirlerine bağırmak, kendi aralarında yüksek sesle konuşmak, sırayı hareket ettirmek, ağzıyla garip sesler çıkarmak, yüksek sesle şarkı söylemek, ayaklarını yere vurmak, kalemle sıraya duvarlara vurarak ses çıkarmak vb.
Okul yönetmeliklerine uymama
Okuldan kaçmak, törene katılmamak, devamsızlık yapmak, okula kesici (bıçak, çakı, makas vb.) ve patlayıcı (maytap) malzemeler getirmek, görevlerini yerine getirmemek (sınıf başkanlığı ve eğitsel kol üyeliği).
Kılık kıyafetine özen göstermeme
Temiz ve tertipli giyinmemek, önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak, önlüğü ya da yakayı açık bırakmak, önlüğün düğmelerini çözmek vb.
Değişen durumlara uyum sağlayamama
Öğretmenin gelmediği gün, yeni öğretmen geldiğinde ya da sınıfa biri girdiğinde (veli, müstahdem vb.) normal dışı davranışlar göstermek, kötü davranmak, onunla alay etmek, şımarıklık yapmak, ders programında değişiklik olduğunda itiraz etmek.
Öğretmene saygısızlık yapma
Arkasından konuşmak, söylediklerini tekrar etmek, neşesini bozmak, kafa tutmak, taklit etmek, alay etmek, şaka yaptığında cıvıtmak, öğretmene lakap takmak, el kaldırmak, üzerine yürümek, arkasından el-kol hareketi yapmak, kapıyı vurmadan sınıfa girmek, sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, öğretmenden sonra sınıfa girmek, ellemek- dokunmak.
Öğretmenin dikkatini dağıtma
Gereksiz ve izinsiz ayağa kalkmak, ders esnasında dışarı çıkmak için sürekli izin istemek, izinsiz sınıftan çıkmak, başka sıraya geçip yerini değiştirmek, tahtada yazı yazarken yanına gitmek, sık sık çöp atmak için kalkmak, ağlamak.
207
Tablo 19.’ un Devamı
KATEGORİLER
KATEGORİLERDE YER ALAN İSTENMEYEN
DAVRANIŞLAR
Kopya çekme-verme Tahtaya kalkan öğrenciye oturduğu yerden cevabı söylemek, yazılıda konuşmak, arkadaşının kâğıdına bakmaya çalışmak, kâğıtlardan kopya çekmek, arkadaşının ödevlerine bakmak aynısını yapmak, kitaptan bakarak kopya çekmek,
Ders dışı şeylerle ilgilenme
Kendi aralarında konuşmak, eşyalarını düşürmek-almak, başka dersin kitap ve defterleriyle ilgilenmek, kalem ve silgiyle oynamak, çantasını karıştırmak, ders bitmeden eşyalarını toplamak, resim yapmak, hikâye kitabı okumak.
Hırsızlık yapma
Arkadaşlarının parasını, araç-gereçlerini almak, sınıfın eşyalarını almak, okulun çeşmelerini söküp almak, öğretmenin eşyalarını almak.
Kendi eşyalarına zarar verme
Kalemini kırmak, defter ve kitaplarını yırtmak-karalamak, araç gereçlerini temiz tutmamak, önlüğünü kirletmek-yırtmak.
Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama
Ders araç-gereçleri eksikse vermemek (kalem, silgi vb.), dersle ilgili konularda yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde kızmak, sınıf başkanını dinlememek, bilemedikleri konularda yardımcı olmamak, sorularına cevap vermemek.
Okul eşyalarını gereksiz kullanma
Lambaları boşuna yakmak, açık bırakmak, gereksiz tebeşir kullanmak, sobaya fazla odun atmak.
Kıskançlık
Arkadaşlarının başarılarını, eşyalarını, öğretmenle ilişkisini, fiziksel özelliklerini kıskanmak.
Dedikodu yapma
Sınıfta-evde-okulda olanları başkalarına, (aileye ya da başka sınıftan arkadaşlarına) ve sınıfta birbirlerine anlatmak.
Kendini temiz tutmamak, kendiyle ilgilenmeme
Tırnaklarını, elini, yüzünü, temiz tutmamak, yıkamamak, dişlerini fırçalamamak, saçlarını taramamak.
Cinsiyet ayrımı yapma
Karşı cinsten arkadaşlarına olumsuz tutum ve davranışlar sergilemek (düşmanlık, gerilim, birbirini istememe, desteklememe, oyuna almama, işbirliği yapmama).
Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama
Öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek.
Okul dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme
Sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, burnunu karıştırmak, esnerken ağzını kapamamak, yaramaz-kötü çocuklardan uzak durmamak.
208
Öğrencilerin, bu davranışların “niçin istenmeyen” olduğu konusundaki
açıklamalarının da genel olarak davranışın kendisinde, diğerlerinde ve ortamda
yaratabileceği olası olumsuz akademik, fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan sonuçlara
bağlı olduğu görülmüştür.
Yapılan davranışın olumsuzluğu ile ilgili erkek öğrencilerin ifadeleri
genellikle; “bu bir kuraldır, öğretmen kızar ve bize ceza verir, davranış notumuz 1 olur,
öğretmen bizi uyarır, sınıftan kovuluruz, disipline gideriz, okuldan atılırız, öğretmen
ailemize söyler, yasaktır, öğretmen bizi yakalar, öğretmen bizi sevmez, derslerden geri
kalırız, kimse bizimle arkadaş olmaz, suçlarını bize atarlar, aynı şey bizimde başımıza
gelir, kötü bir şeydir ve o konuda bir soru çıkarsa yapamayız, bir yerimize bir şey olur,
herkes bizden şikâyetçi olur” şeklinde olmuştur. Yapılan davranışın niçin istenmeyen
bir davranış olduğu ile ilgili kız öğrencilerin açıklamalarında ise genellikle;
“öğretmenimiz üzülür, bizden sonra gelen öğrenciler sınıfı kullanmazlar, arkadaşlarımız
kırılır, arkadaşlarımızı yaralayabiliriz, çevremize zarar vermiş oluruz, başkalarının
dikkatini dağıtmış oluruz, küçüklere kötü örnek oluruz, sınıfta düzen bozulur, ders
işlenemez, bizim kötü biri olduğumuzu düşünebilirler, başarısız oluruz, böyle
davranmaya alışabiliriz, yaptığımız bize geri döner,” gibi öne çıkmıştır. Beş erkek ve üç
kız öğrenci ise iki istenmeyen davranış için (yalan söyleme ve küfürlü konuşma) “çok
günahtır, Allah bizi sevmez” şeklinde bir ifade kullanmışlardır. Öğrencilerin davranışın
niçin istenmeyen olduğu ile ilgili olası olumsuz sonuçlarla ilgili açıklamalarının içerik
analizleri sonucunda oluşturulan kategoriler ve bu kategoriler içinde yer alan olası
sonuçlar Tablo 20.’ de verilmiştir. Aşağıda kız ve erkek öğrencilerin davranışın niçin
problem olduğu ile ilgili görüşlerinden örnek ifadeler yer almaktadır.
Örnek: Yerleri kirletme (yere kağıt atmak, çöp atmak, tükürmek, vb.) Kız öğrenci-A: “Çevremiz kirlenir, mikroplar oluşur, hepimiz hasta oluruz.” Erkek öğrenci-A: “Çevre kirliliğine katkıda bulunmuş oluruz, öğretmen de kötü not verir.” Kız öğrenci- B: “Bizden sonra bu sınıfta okuyacak olanlar sınıfı kullanamazlar.” Erkek öğrenci-B: “Yerler kirlenir.” Örnek: Arkadaşlarına karşı sözel şiddet (tehdit etmek, korkutmak, istemediği bir şeyi yapmaya zorlamak) Kız öğrenci-C: “ …bir gün gelir yapamayacağımız bir şey olur, arkadaşımız o konuyu öğrenmiş olur, o zaman yardım istemek durumunda kalabiliriz, ama kalbi kırılmıştır.” Erkek öğrenci- C: “ Öğretmen bize kızabilir.”
209
Tablo 20. Öğrenci Görüşlerine Göre İstenmeyen Davranışların
Olası Olumsuz Sonuçları
KATEGORİLER
KATEGORİLERE AİT OLASI SONUÇLAR
Akademik
Dikkatlerin dağılması, açıklamaları duyamama, görevlerini yapamama, ne çalıştığını unutma, hata yapma, öğrenememe, sorulara cevap verememe, kötü not alma, başarısız olma, sınıfta kalma, okulu bitirememe, okuldan atılma, meslek sahibi olamama
Fiziksel
Yaralanma, bir tarafın kırılması-kanaması, incinme, dayak yeme
Psikolojik
Üzülme, kırılma, sinirlenme, ağlama, yakalanma korkusu, utanma, aynı davranışla karşılaşmaktan tedirgin olma
Sosyal
Arkadaş edinememe, sevilmeme, beğenilmeme, takdir edilmeme, ayıplanma, örnek gösterilmeme, kötü biri olarak tanınma, dışlanma, iftiraya uğrama, şikâyet edilme
KE
NDİSİ
ÜZE
RİN
DE
Dinsel
Günah işleme, Allah tarafından sevilmeme
OR
TA
MD
A
Fiziksel
Kirlenme, zarar görme, düzensiz hale gelme, araç-gereçlerde kırılma-bozulma, bir daha kullanılamaz duruma gelme, eskime, yıpranma
Akademik
Dikkatlerin dağılması, açıklamaları duyamama, görevlerini yapamama, ne çalıştığını unutma, hata yapma, öğrenememe, sorulara cevap verememe, kötü not alma, başarısız olma, sınıfta kalma, okulu bitirememe, okuldan atılma, meslek sahibi olamama
Fiziksel
Yaralanma, bir tarafın kırılması-kanaması, incinme, dayak yeme
Psikolojik
Üzülme, kırılma, sinirlenme, ağlama, korkma, utanma, tedirgin olma
DİĞ
ER
LE
Rİ
ÜZ
ERİN
DE
Sosyal
Arkadaş edinememe, sevilmeme, beğenilmeme, takdir edilmeme, ayıplanma, örnek gösterilmeme, kötü biri olarak tanınma, dışlanma, iftiraya uğrama, şikâyet edilme
4.1.1.3. Sınıf İçinde İstenmeyen (Problem) Davranışlarla İlgili Veli Görüşleri
Görüşlerine başvurulan 10 erkek ve 10 kız öğrenci velisi ise, öğrencilerin evde
annenin-babanın ve diğer büyüklerin, okulda öğretmenlerinin yapmamalarını söylediği
210
şeyi yapması ya da yapın dediği şeyleri yapmamasını istenmeyen davranış olarak
tanımlayıp ilk olarak, söyleneni yapmama, cevap verme/karşı gelme, izin almadan
konuşma, başkalarını rahatsız etme, yalan söyleme, küfür etme, kavga etme, gereksiz
konuşma, itiraz etme, ödevlerini yapmama, okuldan kaçma, öğretmene saygısızlık
yapma, ders dışı şeylerle ilgilenme, eşyalarına zarar verme ve kendini temiz tutmama
davranışlarını örnek vermişlerdir. On dokuz veli öğrencilerin tanımladığı diğer
istenmeyen davranışları da (Bkz. Tablo 19.) problem olarak tanımlayarak, benzer tutum
içinde olmuşlardır. Dördüncü sınıfta okuyan bir kız öğrencinin velisi ise öğretmeni
oyalama (komiklik yapma, kalem açacağım bahanesi vb.), gürültü yapma, dikkat
çekmeye çalışma ve öğretmeni sınıfta hazır beklememe (dolaşma, konuşma, defter-
kitap çıkarmama) davranışlarını problem olarak tanımlamamıştır. Velilerin bu konuyla
ilgili görüşlerinden örnek ifadeler aşağıda görülmektedir.
Veli-A: “…onlardan tek beklediğim öğretmenlerini dinlemeleri ve sorumluluklarını yerine getirmeleri. Her gün okula gönderirken kavga etmeyin, dışarıda gezmeyin, öğretmeninizi üzmeyin, derslerinize çalışın diyorum…”
Veli- C: “…arkadaşlarına uymasın. Kavga ediyorlar, küfür ediyorlar, okuldan kaçıyorlar…” Veli-D: “Öğretmenini dinlesin, kimseyi rahatsız etmesin, kavga etmesin, gürültü yapmasın, okuldan dışarı çıkmasın. Tembellik, uyuşukluk, bir istediğini 10 kez tekrarlama olmasın. Veli-E: “… her lafa karışmayın diyorum, yalan söyleme, karşı gelme öğretmenine, izin almadan konuşma ya da dışarı çıkma, söz dinle diyorum, çok şikayet ediyormuş. Veli-F: “… çok boş konuşuyor ben biliyorum, çok lafa giriyor rahatsız ediyor herkesi…. söz dinlemiyor… sanki tam tersi söyleniyor kendisine… top oynuyormuş sınıfta, abur cubur çok yiyormuş, sınıfta bir şey yenmez …”
Görüşme yapılan velilerin davranışın niçin problem olduğu ile ilgili
açıklamaları çoğunlukla “sinirlenirim, hoşlanmıyorum, korkuyorum, şikâyet gelir, beni
utandırır, canı yanar, sınıfta kalır, kimse onu sevmez, adam olamaz” şeklinde olmuştur.
Diğerlerinden farklı olarak iki öğrenci velisi ise, yalan söyleme ve anne-baba, öğretmen
ya da büyüklerine karşı gelme davranışlarının yanlışlığını dini inançlarına bağlı
açıklarken (çok günah), üç veli “çünkü ben öyle davranmalarını istemiyorum” şeklinde
görüş bildirmiştir. Velilerin sınıf içinde hangi davranışlarının niçin problem olduğu ile
ilgili görüşlerinden örnek ifadeler aşağıda verilmiştir.
211
Veli- A: “Öğretmenleri ne derse yapmaları lazım, zayıf not alır yoksa… sinirlerimi tepeme çıkarmasın, yap diyorsam bir şeyi yapsın…” Veli- B: “…ben şikâyet istemiyorum. Şikâyet gelince herkesin içinde söylüyorlar, utanıyorum Veli- C: “Yanlış bir şey yapmasını istemiyorum, hiç birini hoş karşılamam, şikayet falan gelmesin eve…akıllı olsunlar istiyorum…” Veli- D: “Ailede kötü kimse yok, bu da kötü olmasın…çakal biri olarak tanınmasın…” Veli- E: “…bir iş buyrulduğunda yapacak ağaç yaşken eğilir, büyüdüğünde de böyle olur …”
Öğretmen-öğrenci ve velilerin sınıf içinde istenmeyen davranışlar olarak
tanımladıkları bazı davranışlar sınıf gözlemlerinde de ortaya çıkmıştır. Aşağıda bazı
örnek durumlar, sınıf içinde karşılaşıldığı şekilleriyle verilmiştir.
Örnek: “Öğretmen Türkçe kitaplarınızı açın sayfa 107… bir arkadaşınız başlayacak, herkes bir paragraf okuyacak kendisine sıra geldiğinde, dikkatle takip edin dedi. Hazırlanmaları için bir süre bekledi ve seçtiği öğrenci okumaya başladı. Ön sırada bir erkek öğrenci halen çantasını karıştırıyor, dönüp sağındaki solundaki arkasındaki öğrencilere bakıyor, laf atıyordu, sonra bir kitap aldı önüne ve karıştırmaya başladı. Elindeki ders kitabı değildi ve sıra ona geldiğinde okuma durdu ve öğretmen durumu fark etti.” Örnek: “Teneffüs sonrası sınıfa girildiğinde öğrenciler arka arkaya şikâyetlere başladılar… öğretmenim Ahmet’ in cebinde çakı var, siz gelmeden önce sınıfa gösterdi, Ahmet “yalan söylüyorlar öğretmenim” diye bağırdı yerinden kaşları çatıktı... Öğretmen çakıyı alıp masaya koydu ama öğrenci etrafındakilerle çakı hakkında konuşmaya devam ediyordu… birkaç dakika sonra 3 öğrenci yerinden kalkıp öğretmenim yanına gelip aynı erkek öğrenciyi şikayet ettiler, cebinde çakı var dedikleri için onlara küfür ettiğini söylediler…” Örnek: “… bir önceki derste yazılan kompozisyonlar tahtada okunuyordu sırayla. Öğretmen bir kız öğrenciyi tahtaya kaldırdı, öğrenci “öğretmenim benim kompozisyonumu siz okuyun dedi. Öğretmen okumaya başladığında kız öğrenci öğretmenin arkasına geçti, sınıfa kaş-göz işaretleri yapmaya ve öğretmeni taklit etmeye başladı… el-kol hareketleri ile öğretmene dokunmaya çalışıyordu… Sınıfta onun bu hareketlerine gülmeye başladı…”
4.1.2. İstenmeyen Davranışların Sınıf İçinde Meydana Gelme Sıklığı İle İlgili
Bulgular
4.1.2.1 İstenmeyen Davranışların Sınıf İçinde Meydana Gelme Sıklığı İle İlgili
Öğretmen Görüşleri
Görüşme yapılan öğretmenler, istenmeyen davranışlarla kendi sınıflarında
karşılaşma durumuyla ilgili benzer yanıtlar vermiş ve “bazen karşılaşıyorum” ifadesinde
yoğunlaşmışlardır. Elde edilen verilere göre, beş öğretmenin de sınıf ortamında “her
zaman” karşılaştığını ifade ettiği problem davranışlar; izin almadan konuşma, derse
212
ilgisizlik, dikkat çekmeye çalışma, gürültü yapma ve kendini temiz tutmama
davranışlarıdır. Ayrıca, öğretmeni sınıfta hazır beklememe (Öğretmen A-C-D-E), ders
dışı şeylerle ilgilenme (Öğretmen-B), kendi eşyalarına zarar verme, arkadaşlarına sözel
ve fiziksel şiddet uygulama (Öğretmen-C-E), yetersizlik sergileme (Öğretmen D-E),
öğretmenin dikkatini dağıtma (Öğretmen-A), derse hazırlıksız gelme, Öğretmeni
oyalama, arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme ve cinsiyet ayrımı yapma (Öğretmen-E)
davranışları da “her zaman” karşılaşılan diğer istenmeyen davranışlar olarak
belirtilmiştir.
Öğretmenlerin şimdiye kadar sınıflarında “hiç” karşılaşmadıklarını ifade
ederek hemfikir oldukları istemeyen davranışlar ise; okul yönetmeliklerine uymama,
öğretmene saygısızlık yapma ve okul eşyalarını gereksiz kullanma davranışları
olmuştur. Sınıfta bir şeyler yeme-içme, sınıf eşyalarına zarar verme Öğretmen- A-B,
sınıfı temiz tutmama Öğretmen- A-E, cinsiyet ayrımı yapma Öğretmen A-B-C-D,
yerleri kirletme Öğretmen- C-E, hırsızlık Öğretmen-B-D, yalan söyleme, iftira atma-
suçlama, öğretmeni sınıfta hazır beklememe, öğretmenin dikkatini dağıtma, kopya
çekme-verme, kendi eşyalarına zarar verme, arkadaşlarıyla işbirliği yapmama ve
dedikodu yapma Öğretmen-B’ nin “hiç” karşılaşmadığını ifade ettiği diğer davranışlar
olmuştur. Görüşme sırasında üç öğretmen sınıflarında sürekli problem davranış
gösteren öğrencilerin genellikle erkek, iki öğretmen ise kızlar olduğunu belirterek, bu
öğrencilerin sayılarının genellikle 6–7’ yi geçmediğini de vurgulamışlardır. Aşağıda,
öğretmenlerin, sınıflarında problem davranışlarla hangi sıklıkta karşılaştıklarına yönelik
açıklamalarından örnek ifadeler verilmiştir. Öğretmen- A: “Sınıfa girdiğiniz zaman öğrenciyi sizi bekler durumda görmek istiyorsunuz kâğıtları kalemleri defterleri kitapları malzemeleri hazır. Bunların eksikliği halen ayakta dolaşıyor olmaları halen konuşuyor olmaları… Öğretmen- B: “… ders esnasında başka işlerle uğraşan çok. Bunlar en çok el kol hareketleriyle işaret ediyorlar birbirlerine…
Öğretmen- C: “…kendi eşyalarını yırtmaları karalamaları kötü kullanmaları, defterlerini yırtmaları o büyük bir problem işte. Bu günlerde de işte nasıl diyeyim kâğıt yırtan çok oluyor…” Öğretmen- D: “Etrafı seyretme, ayağa kalkma, bahane üreterek dolaşma, ilgisizlik, sık karşılaşılan problemlerden birisi. Söz kesme zaten hep var, parmak kaldırmadan konuşma, birbirlerine karışma konuşurken…” Öğretmen- E: “…sözel şiddet her zaman var, onun sonunda zaten fiziksel şiddet doğuyor bu okulda. Kavgacılık, saldırganlık yalancılık bazılarında sanki genetik gibi ciddi boyutlarda var…”
213
4.1.2.2. İstenmeyen Davranışların Sınıf İçinde Meydana Gelme Sıklığı İle İlgili
Öğrenci Görüşleri
Öğrencilere ise, tanımladıkları istenmeyen davranışları sınıfta hangi sıklıkta
yaptıkları sorulmuş (anket) ve elde edilen nicel verilerin analizi Tablo 21.’ de
verilmiştir. Tablo incelendiğinde, öğrencilerin büyük çoğunlukla “hiç yapmıyorum”
seçeneği üzerine yoğunlaştığı görülmektedir (Tablo 21.’ de gölgelendirilmiştir). Elde
edilen verilere göre, öğrencilerin sınıf ortamında “bazen” yaptığını ifade ettikleri
istenmeyen davranışlar Tablo 21.’ deki davranış numarasına göre; yerleri kirletme (1),
sınıfta bir şeyler yeme-içme (2), kaba ve küfürlü konuşma (4), sınıfta oturma biçimine
dikkat etmeme (5), izin almadan konuşma (8), derse ilgisizlik (14), derse hazırlıksız
gelme (15) ve ders dışı şeylerle ilgilenmedir (31). Sınıf ortamında istenmeyen
davranışları “her zaman” yaptığını ifade eden öğrencilerin sayısı ise davranış
kategorilerine göre değişmektedir. En fazla 18 öğrenci “ her zaman” sınıfı temiz
tutmama (9) ve 16 öğrenci de kendini temiz tutmama, ilgilenmeme (38) davranışlarını
gösterdiğini ifade etmiştir. “Her zaman” sınıf eşyalarına zarar verdiğini, arkadaşlarına
sözel şiddet uyguladığını ve arkadaşlarının ya da öğretmeninin eşyalarını izinsiz aldığını
belirten öğrenci sayısı iki, sürekli mazeretler ileri sürdüğünü ve öğretmene saygısızlık
yaptığını ifade eden öğrenci sayısı ise bir olmuştur.
4.1.2.3. İstenmeyen Davranışların Sınıf İçinde Meydana Gelme Sıklığı İle İlgili Veli
Görüşleri
Görüşme yapılan velilere, kendi çocuklarının istenmeyen olarak tanımladıkları
bu davranışları sınıflarında hangi sıklıkta yapıyor olabileceğini düşündükleri
sorulduğunda ise çoğunlukla (6 kız ve 6 erkek öğrenci velisi) “çocuklarının sınıfta
istenmeyen davranışlardan hiç birini yapmadığı/ yapmayacağı/ yapamayacağı” şeklinde
benzer tutum sergilemiş, veliler bu davranışlardan herhangi birini bile çocuğunun
yapabileceği düşüncesine sahip olmadıklarını belirtmiştir. Üç veli “ belki bazen
yapıyordur” ifadesiyle başlayarak çocuklarının sınıfta bazı problem davranışları
gösterebileceklerini ifade etmişlerdir.
214
Tablo 21. Öğrenci Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışların
Gösterilme Sıklığı İle İlgili Dağılım İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN SINIF İÇİNDE
GÖSTERİLME DÜZEYİ Her Zaman Bazen Hiç TOPLAM
İSTENMEYEN DAVRANIŞ
KATEGORİLERİ f % f % f % f %
1.Yerleri kirletme 6 3.5 113 65.7 53 30.8 172 100
2.Sınıfta bir şeyler yeme-içme 7 4.1 89 51.7 76 44.2 172 100
3.Sınıf eşyalarına zarar verme 2 1.2 41 23.8 129 75..0 172 100
4.Kaba ve küfürlü konuşmak 11 6.4 83 48.3 78 45.3 172 100
5.Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme 11 6.4 83 48.3 78 45.3 172 100
6.Arkadaşlarına kötü davranma 4 2.3 76 44.2 92 53.5 172 100
7.Arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme 3 1.7 60 34.9 109 63.4 172 100
8.İzin almadan konuşma 13 7.6 86 50.0 73 42.4 172 100
9.Sınıfı temiz tutmama 18 10.5 54 31.4 100 58.1 172 100
10.Yalan söyleme 5 2.9 62 36.0 105 61.0 172 100
11.Sürekli mazeret ileri sürme 1 0.6 34 19.8 137 79.7 172 100
12. İftira atmak-suçlama 6 3.5 21 12.2 145 84.3 172 100
13.Öğretmene karşı gelme 4 2.3 30 17.4 138 80.2 172 100
14.Derse ilgisizlik 6 3.5 84 48.8 82 47.7 172 100
15.Derse hazırlıksız gelme 4 2.3 90 52.3 78 45.3 172 100
16.Yetersizlik sergileme 5 2.9 45 26.2 122 70.9 172 100
17.Öğretmeni sınıfta hazır beklememe 11 6.4 77 44.8 84 48.8 172 100
18.Ark. karşı fiziksel şiddet uygulama 7 4.1 81 47.1 84 48.8 172 100
19.Ark. karşı sözel şiddet uygulama 2 1.2 41 23.8 129 75.0 172 100
20.Öğretmeni oyalama 5 2.9 29 16.9 138 80.2 172 100
21.Dikkat çekmeye çalışma 5 2.9 72 41.9 95 55.2 172 100
22.Ark. ve öğrt. eşyalarını izinsiz alma 2 1.2 36 20.9 134 77.9 172 100
23.Ark. ve öğrt. eşyalarına zarar verme 4 2.3 12 7.0 156 90.7 172 100
24.Gürültü yapma 9 5.2 81 47.1 82 47.7 172 100
25.Okul yönetmeliklerine uymama 5 2.9 19 11.0 148 86.0 172 100
26.Kılık kıyafetine özen göstermeme 5 2.9 41 23.8 126 73.3 172 100
27.Değişen durumlara uyum sağlayamama 7 4.1 39 22.7 126 73.3 172 100
28.Öğretmene saygısızlık yapma 1 0.6 43 25.0 128 74.4 172 100
29.Öğretmenin dikkatini dağıtma 3 1.7 67 39.0 102 59.3 172 100
30.Kopya çekme-verme 9 5.2 38 22.1 125 72.7 172 100
31.Ders dışı şeylerle ilgilenme 6 3.5 87 50.6 79 45.9 172 100
32.Hırsızlık yapma 4 2.3 8 4.7 160 93.0 172 100
33.Kendi eşyalarına zarar verme 5 2.9 44 25.6 123 71.5 172 100
34.Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama 5 2.9 58 33.7 109 63.4 172 100
35.Okul eşyalarını gereksiz kullanma 5 2.9 63 36.6 104 60.5 172 100
36.Kıskançlık 4 2.3 60 34.9 108 62.8 172 100
37.Dedikodu yapma 3 1.7 49 28.5 120 69.8 172 100
38.Kendini temiz tutmama, ilgilenmeme 16 9.3 56 32.6 100 58.1 172 100
39.Cinsiyet ayrımı yapma 8 4.7 49 28.5 115 66.9 172 100
40.Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama 9 5.2 63 36.6 100 58.1 172 100
41.Okul dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme
8 4.7 17 9.9 147 85.5 172 100
215
Bu davranışlar, bir erkek öğrenci velisine göre, sınıf eşyalarına zarar verme,
öğretmene karşı gelme, bir kız öğrenci velisine göre, yerleri kirletme, sınıfta bir şeyler
yeme-içme, düzgün konuşmama, izin almadan konuşma, dikkat çekmeye çalışma ve
okul eşyalarını gereksiz kullanma, bir başka kız öğrenci velisine göre de, arkadaşlarına
sözel şiddet uygulama ve arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme davranışlarıdır. İki kız
ve iki erkek öğrenci velisi ise çocuklarının bazı davranışları sınıflarında sürekli
yaptığını düşündüklerini ifade etmişlerdir. Bir kız öğrenci velisine göre, izin almadan
konuşma, öğretmeni sınıfta hazır beklememe, dikkat çekmeye çalışma, bir başka kız
öğrenci velisine göre, gürültü yapma, bir erkek öğrenci velisine göre, yerinde düzgün
oturmama, izin almadan konuşma, dikkat çekmeye çalışma ve gürültü yapma, bir başka
erkek öğrenci velisine göre de sınıfta olan biten her şeyi aileye anlatma (dedikodu
yapmak), çocuklarının “her zaman” yaptıklarını düşündükleri davranışlardır.
Çocuğunun istenmeyen davranış olarak tanımladığı bu davranışlardan birkaçı hariç
diğerlerini sınıf ortamında gösterebileceğini düşünen veli sayısı ise sadece birdir.
Beşinci sınıfta okuyan bir erkek öğrencinin annesiyle yapılan görüşme
sırasında veli, oğlunun; öğretmene saygısızlık yapma, hırsızlık yapma, arkadaşlarıyla
işbirliği yapmama ve dedikodu yapma davranışlarını “hiç” yapmadığını/yapmayacağını
buna rağmen; yerleri kirletme, sınıfta bir şeyler yeme-içme, sınıf eşyalarına zarar verme,
arkadaşlarına sözel şiddet uygulama, arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme, öğretmenin
dikkatini dağıtma, kopya çekme-verme, kendi eşyalarına zarar verme, okul eşyalarını
gereksiz kullanma, kıskançlık davranışlarını ise “bazen”, yaptığını düşündüğünü ifade
etmiştir. Aynı veli oğlunun; kaba ve küfürlü konuşma, yerinde düzgün oturmama, izin
almadan konuşma, derse ilgisizlik, arkadaşlarına karşı fiziksel ya da sözel şiddet
uygulama, öğretmeni oyalama, gürültü yapma davranışlarını da sınıf içinde “her zaman”
yaptığını düşünmektedir. Velilerin, çocuklarının sınıflarında hangi davranışları, ne
düzeyde (sıklıkta) yaptıklarına/yapıyor olabileceklerine yönelik düşüncelerinden örnek
ifadeler aşağıda verilmiştir.
Veli-A: “Benim çocuğum akıllıdır, hiç birini yapmaz. Öğretmeniyle de konuştum, çok efendi olduğunu söyledi…olsaydı bana şikayet gelirdi, hiçbir şikayet gelmedi bana…” Veli-C: “Sadece bana sınıfta olan biten her şeyi anlatır, dedikodusu var biraz…”
216
Veli-D: “… kıpır kıpır yerinde duramaz ki, başkalarına karışır, sürekli konuşur saçma sapan…eli ayağı durmaz… ödev yapmaz, çantası hep dağınık karmakarışık…” Veli-E: “ her zaman çok konuşur, gevezedir biraz… diklenmesi vardır… dinlemez başkaları ne diyor… sürekli oyun ister, geçen sene dişlerini kırdı koşarken üstünü başını kirletiyor, yırtıyor çok…” Veli-F: “… bazen inatlaşır, dediğim dediktir, arkadaşlarına da yapıyordur… küser, ağlar, illaki olacak dediği… bağırır çağırır neden yapmıyorsun diye…”
4.1.2.4. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışlarının Sıklık Düzeyi
Öğrencilerin istenmeyen davranışları sınıf içinde gösterme sıklığı ile ilgili
sınıf gözlemlerinden elde edilen verilerin analiz sonuçları Tablo 22.’ de yer almaktadır.
Tablo incelendiğinde, sınıflarda en sık gözlenen problem davranışların yüzdelik
sırasına göre; gürültü yapma, öğretmeni oyalama, derse ilgisizlik, izin almadan
konuşma, öğretmenin dikkatini dağıtma, öğretmeni sınıfta hazır beklememe ve ders dışı
şeylerle ilgilenme olduğu görülmektedir. Öğrencilerin yaklaşık yarısının (%47.7) hiç
yapmadıklarını, öğretmenlerin ise sınıflarında en sık karşılaştıkları sorun davranış
olarak belirtikleri gürültü yapma, sınıf gözlemleri sırasında çoğunlukla sıraları ileri-geri
hareket ettirme, oturduğu yerden bağırarak konuşma, ayaklarını yere, sıra demirine
vurma, kalem ya da herhangi bir şeyle sıraya vurma, ağzıyla (meeee, fuwww vb.) ya da
elindeki metal parayla ses çıkarma ve öğrencilerin kendi aralarında yüksek sesle
konuşmaları şeklinde gözlenmiştir. Gürültü, kısa aralıklarla durmuş olsa da, sınıflarda
ders boyunca devam ettiği gözlenen ve çoğunlukla erkek öğrencilerin yaptığı bir
davranış olmuştur.
Öğretmen-E’nin sınıfında her zaman, dört öğretmenin bazen karşılaştığını,
öğrencilerin ise %80.2 oranında bir fikir birliği ile hiçbir zaman yapmadıklarını ifade
ettiği öğretmeni oyalama davranışı ise, sınıf gözlemlerinde en sık gözlenen ikinci
istenmeyen davranış olmuştur. Diğer sınıflarla karşılaştırıldığında daha çok E-D ve C
sınıfında gözlenen öğretmeni oyalama davranışı çoğunlukla, öğretmen sınıfa girer
girmez, “öğretmenim bana küfür etti, öğretmenim bana vurdu, kulağıma dokundu,
saçımı çekti vb.” şeklinde başlayıp, “öğretmenim kalemimi aldı, öğretmenim bana
bakıyor, öğretmenim top oynuyorlar, öğretmenim okumuyorlar vb.” şeklinde ders
boyunca devam eden şikayet etme davranışı şeklinde gözlenmiştir.
219
Bunun yanı sıra kalem açma bahanesi ile çöp kutusunun yanında ayakta
durma, komiklik yapma (maşallahhhh nazar değmesin bize, dışarı çıkmak için izin
kağıdı mı imzalayacağız yaniii vb. ve kasıtlı olarak yanlış okuma-konuşma ile sınıfın
kendisine gülmesini sağlama, ayağa kalkarak oynama vb.) gereksiz ve aynı soruları
sürekli sorma ve sorulara alakasız cevaplar verme, öğretmeni oyalamaya yönelik diğer
davranışlar arasındadır. Sınıf gözlemleri sırasında şikâyetlerin daha çok kız
öğrencilerden geldiği ancak, öğretmeni oyalama şeklindeki davranışların erkek
öğrenciler tarafından daha sık yapıldığı görülmüştür. Araştırmaya katılan beş
öğretmenin de sınıflarında “her zaman” karşılaştıklarını, öğrencilerin ise genel olarak
“bazen” yaptıklarını ifade ettikleri “derse ilgisizlik ve izin almadan konuşma”
davranışları, sınıf gözlemleri sırasında “en sık” karşılaşılan diğer sorun davranışlardır.
Derse ilgisizlik, daha çok etrafı seyretme, sıranın üzerine uzanma-uyuma ve etkinliğe
katılmama, izin almadan konuşma davranışı ise öğrencilerin oturdukları yerden
konuşmaları, hep bir ağızdan toplu cevap vermeleri, elleri havada bağırarak konuşmaya
başlamaları ve öğretmen ya da söz verilen bir arkadaşı konuşurken laf atarak (yanlış
yapıyor, öyle değil öğretmenim ben söyleyeyim vb.) söze girmeleri şeklinde
gözlenmiştir. Erkek öğrencilerin yarısından fazlasının (%56.7) “bazen” yaptığını ifade
ettiği derse ilgisizlik, araştırmaya katılan beş öğretmenin de görüşme sırasında belirttiği
gibi daha çok erkeklerde, izin almadan konuşma ise çoğunlukla kız öğrencilerde
gözlenmiştir.
Öğretmen-A’ nın “her zaman” diğer dört öğretmenin genel olarak “bazen”
karşılaştığını ve öğrencilerin de genel olarak “hiç yapmıyorum” şeklinde ifade ettikleri
öğretmenin dikkatini dağıtma davranışı ise, gözlem yapılan beş sınıfta da en sık
gözlenen problem davranışlardan bir diğeri olmuştur. Bu davranış daha çok, tuvalete
gitmek veya su içmek için izin isteme, gereksiz ve izinsiz bir şekilde ayağa kalkma,
dersi ayakta izleme, öğretmen tahtada bir şey yazarken yanına gelme ve ders esnasında
sık sık yerini değiştirme davranışları şeklinde gözlenmiştir. “Öğretmenim ben ben
ben” diye bağırarak öğretmenin bakmasını sağlama, sınıftan çıkmak için izin isteme
daha çok kız, ayağa kalkma, dersi ayakta izleme, öğretmen tahtadayken yanına gitme
ve sık sık yerini değiştirme davranışları ise daha çok erkek öğrencilerde gözlenen
davranışlar olmuştur. Tablo 22.’ incelendiğinde, sınıf gözlemlerinde en sık karşılaşılan
5. sorun davranışın yüzdelik oranına göre “öğretmeni sınıfta hazır beklememe” olduğu
görülmektedir.
220
Dört öğretmenin sınıfında “her zaman”, Öğretmen-B’nin ise “hiçbir zaman”
karşılaşmadığını ifade ettiği öğretmeni sınıfta hazır beklememe davranışı ile, en fazla C
ve B sınıfında karşılaşılmıştır. Özellikle teneffüs dönüşü öğrencilerin öğretmeni
sıralarında beklememeleri, öğretmen girdikten sonra sınıfta dolaşmaya ve oyun
oynamaya devam etmeleri, dersle ilgili araç-gereçlerini çıkarmamaları ve malzeme alış-
verişine başlamaları (kırmızı kalemi olan var mı, fazla kalemi olan var mı vb. sorular
ve başka sıralara giderek kağıt, kitap, kalem açacağı vb. isteme) şeklinde gözlenen
öğretmeni hazır beklememe davranışı, ortalama her sınıfta 6-7 öğrencinin ders boyunca
hazırlanamamaları şeklinde sürekli devam eden bir sorun olmuştur. Ders dışı şeylerle
ilgilenme, çoğunlukla erkek öğrencilerde ve daha çok kendi aralarında konuşma (bir
maç, film ya da teneffüste oynanan bir oyun hakkında), başka bir dersin kitap ya da
defterini karıştırma (genellikle ödev tamamlama ya da gelişi güzel bir şekilde), kalem
ya da silgiyle oynama, resim yapma ve birbirlerine not yazıp gönderme şeklinde
karşılaşılan bir diğer istenmeyen davranıştır.
Sınıf gözlemlerinde, öğretmenlerin hiçbir zaman karşılaşmadıkları yönünde
hem fikir oldukları istenmeyen davranışlarla da karşılaşılmıştır. Bunlardan öğretmene
saygısızlık yapma davranışı, öğretmenin arkasından el-kol hareketi yapma, yüzünü
buruşturma-oynama, konuşma, söylediklerini taklit etme, arkasından konuşma (şu
ödevleri versen de artık kurtulsak, off yeter artıkkk vb.), alay etme (siz şimdi Bruce Lee
kim desem onu da bilmezsiniz, vb.) şeklinde özellikle erkeklerde oldukça sık gözlenen
bir davranış olmuştur. Okul yönetmeliklerine uymama davranışı ise, önlüksüz okula
gelme, okuldan kaçma ve okula çakı-bıçak getirme şeklinde A-C ve D sınıfında
karşılaşılmış, okul eşyalarını gereksiz kullanma davranışı ise C ve D sınıfında tebeşir
savaşı yapma ve teneffüste tebeşirle tahtayı karalama şeklinde erkek öğrencilerde
gözlenmiştir.
Öğretmenlerin “bazen” karşılaştıklarını belirtikleri kılık-kıyafetine özen
göstermeme davranışı sınıf gözlemleri esnasında, önlük yakasının açık bırakılması,
düğmelerin açılması ve sınıfta önlüğünü çıkarmaya başlama şeklinde çoğunlukla erkek
öğrencilerde gözlenmiştir. Kendini temiz tutmama ve ilgilenmeme davranışı ise
(tırnaklarını, elini, yüzünü, temiz tutmamak, yıkamamak, dişlerini fırçalamamak,
saçlarını taramamak) öğrencilerin büyük çoğunluğunda gözlenen bir problem olmuştur.
Öğrencilerin “hiçbir zaman” yapmadıklarını belirttikleri hırsızlık yapma davranışı da,
221
sınıf gözlemleri sırasında para alınması şeklinde dört kez karşılaşılan bir davranış
olmuştur. Cinsiyet ayrımı yapma davranışı ise genellikle kız öğrenciler tahtaya
kaldırıldığında erkeklerin, erkek öğrenciler bir şey söylediğinde ya da tahtaya
kaldırıldığında da kızların onaylamaması, itiraz etmesi (hep onu kaldırıyorsunuz, her
zaman o okuyor vb.) ve desteklememesi (kitap öyle okunmaz vb. şeklinde hatasını
bulmaya çalışma, söylediklerine katılmama gibi) şeklinde gözlenmiştir. Arkadaşına
kötü davranma davranışı, çoğunlukla tahtaya kalkan öğrencinin yanlış okumasına
yüksek sesle müdahale etme, toplu halde gülme ve “anası da böyle okuyor” şeklinde laf
atarak alay etme şeklinde gözlenmiştir. Çalışan arkadaşını rahatsız etme davranışı ise
daha çok arkadaşının elinden kitabını çekme, kapatma, defterinin üzerine yatma, eliyle
saçına, kulağına dokunarak ve sürekli bir şeyler anlatarak dikkatini dağıtma şeklinde
erkek öğrencilerde gözlenmiştir. Defteri kitabı kapatma/kaldırma, yüksek sesle ya da
fısıltı halinde kendi aralarında konuşma, çalışmayı bırakma, boğuşma, ayağa kalkma,
sırasından çıkarak tahtaya ve hatta kapıya kadar yaklaşma davranışları, gözlem yapılan
beş sınıfta da öğretmen tahtada yazı yazarken, masada oturup yazı yazdırırken, yoklama
yaparken ve teneffüs zilinin çalmasına yakın en sık karşılaşılan problemler olmuştur.
Arkadaşına karşı fiziksel ve sözel şiddet uygulama davranışlarının zil çaldığında
sınıftan çıkarken arttığı, bazı öğrencilerin ise (her sınıfta ortalama 7–8 öğrenci) zil
çaldığında, öğretmenin izin vermesini beklemeden sınıftan çıktığı gözlenmiştir.
4.1.3. İstenmeyen Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Bulgular
4.1.3.1. İstenmeyen Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Öğretmen
Görüşleri
Araştırma sonucunda üç öğretmenin 41 kategoride tanımladıkları istenmeyen
davranışları çoğunlukla “çok ciddi”, iki öğretmenin ise “ciddi” olarak algıladığı
görülmüştür. Görüşmeden elde edilen verilerin analizine göre, sınıf içinde istenmeyen
davranış olarak tanımlanan toplam 41 davranış kategorisinin %90.2’ si Öğretmen-A,
%60.9’ u Öğretmen-D ve %65.8’ i Öğretmen-E tarafından “çok ciddi” problemler
olarak nitelendirilmiştir. Diğer iki öğretmenden Öğretmen- B, 41 istenmeyen davranışın
%43.9’ unun, Öğretmen-C ise %41.4’ ünün “ciddi” problemler olduğunu
belirtmişlerdir. Görüşlerine başvurulan beş öğretmen de, sınıf eşyalarına zarar verme,
kaba ve küfürlü konuşma, arkadaşlarına kötü davranma, yalan söyleme, iftira atma,
222
suçlama, arkadaşlarına karşı fiziksel ve sözel şiddet uygulama, hırsızlık yapma ve okul
dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme davranışlarının sınıfta düzeni “son
derece ciddi” boyutlarda bozan ve öğretimi aksatan davranışlar olduğunu belirterek
hemfikir olmuşlardır. Önemli olmayan, bir diğer ifadeyle küçük sorunlar olarak
nitelendirilen davranışlar ise öğretmenden öğretmene farklılık göstermiştir. Öğretmen-
A-C ve E sınıfı temiz tutmama, Öğretmen-A-B ve C cinsiyet ayrımı yapma, Öğretmen-
A-B-C ve D okul eşyalarını gereksiz kullanma, Öğretmen-B ve E kıskançlık,
Öğretmen- C ve E ise değişen durumlara uyum sağlayamama davranışlarını önemsiz/
küçük sorunlar olarak nitelendirmişlerdir. Bunların yanı sıra sürekli mazeret ileri
sürme, öğretmeni sınıfta hazır beklememe, öğretmeni oyalama, dedikodu yapma,
kendini temiz tutmama ve kendiyle ilgilenmeme Öğretmen-B, sınıfta bir şeyler yeme-
içme, izin almadan konuşma, derse ilgisizlik, derse hazırlıksız gelme, kılık kıyafetine
özen göstermeme Öğretmen-C, kopya çekme-verme Öğretmen-D ve öğretmenle sağlıklı
iletişim kuramama Öğretmen-E tarafından ifade edilen diğer önemsiz sorun davranışlar
olmuştur. Aşağıda, öğretmenlerin, sınıflarında karşılaştıkları problem davranışların
önem derecesi (ciddiliği) ile ilgili görüşlerinden örnek ifadeler yer almaktadır. Öğretmen- A: “ Kavgalar ve şikâyetler… Birbirlerini ispiyonluyorlar bu çok ciddi bir problem aslında. Yani yanındaki arkadaşının ceza almasından zevk duyuyor çocuk, ceza alsın diyor yani böyle bir şey var Öğretmen-B: “ İzinsiz konuşma ya… sınıfımda en ciddi problemlerden biri de bu.. izin almadan konuşma…” Öğretmen-C: “ …okulun ya da sınıfın eşyalarına zarar verme konusu… bence ciddi bir sorun, bu kenar mahalle okullarında en çok karşılaştığımız durumlardan biridir…” Öğretmen-D: “Kılık- kıyafet ve kendini temiz tutmayla ilgili sorunlar var…İşte önlüğümüzün yakamızın görünümü, ellerimizin tırnaklarımızın temizliği gibi şeyler…çok fazla da bir şey bekleyemiyorsun…” Öğretmen-E: “…yani benim masam, oradan izinsiz bir şey alamazsın. Bunu bin defa söylüyorum. Kimsenin yani saçının teli düşmüşse oraya, saçının telini de alamazsın kardeşim. Yani bildiğin hırsızlık ya…”
4.1.3.2. İstenmeyen Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Öğrenci
Görüşleri
Öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışların önem derecesi (ciddilik) ile
ilgili görüşlerinden elde edilen nicel verilerin analizi Tablo 23.’ de yer almaktadır.
Tabloda görüldüğü gibi problem davranışlarla ilgili öğrenci tutumlarında da
öğretmenlerde olduğu gibi yüksek oranda fikir birliği olmuştur.
223
Tablo 23. Öğrenci Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışların Önem
Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Dağılım İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN SINIF İÇİNDE
GÖSTERİLME SIKLIĞI Çok ciddi Ciddi Ciddi değil TOPLAM
İSTENMEYEN DAVRANIŞ
KATEGORİLERİ f % f % f % F %
1.Yerleri kirletme 126 73.3 31 18.0 15 8.7 172 100
2.Sınıfta bir şeyler yeme-içme 75 43.6 75 43.6 22 12.8 172 100
3.Sınıf eşyalarına zarar verme 124 72.1 33 19.2 15 8.7 172 100
4.Kaba ve küfürlü konuşmak 107 62.2 50 29.1 15 8.7 172 100
5.Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme 77 44.8 82 47.7 13 7.6 172 100
6.Arkadaşlarına kötü davranma 113 65.7 49 28.5 10 5.8 172 100
7.Arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme 84 48.8 78 45.3 10 5.8 172 100
8.İzin almadan konuşma 93 54.1 66 38.4 13 7.6 172 100
9.Sınıfı temiz tutmama 85 49.4 60 34.9 26 15.1 172 100
10.Yalan söyleme 120 69.8 41 23.8 11 6.4 172 100
11.Sürekli mazeret ileri sürme 96 55.8 58 33.7 18 10.5 172 100
12. İftira atmak-suçlama 120 69.8 40 23.3 12 7.0 172 100
13.Öğretmene karşı gelme 119 69.2 40 23.3 13 7.6 172 100
14.Derse ilgisizlik 82 47.7 77 44.8 13 7.6 172 100
15.Derse hazırlıksız gelme 77 44.8 79 45.9 16 9.3 172 100
16.Yetersizlik sergileme 74 43.0 85 49.4 13 7.6 172 100
17.Öğretmeni sınıfta hazır beklememe 98 57.0 60 34.9 14 8.1 172 100
18.Ark. karşı fiziksel şiddet uygulama 112 65.1 45 26.2 15 8.7 172 100
19.Ark. karşı sözel şiddet uygulama 106 61.6 56 32.6 10 5.8 172 100
20.Öğretmeni oyalama 101 58.7 56 32.6 15 8.7 172 100
21.Dikkat çekmeye çalışma 56 32.6 81 47.1 35 20.3 172 100
22.Ark. ve öğrt. eşyalarını izinsiz alma 101 58.7 55 32.0 16 9.3 172 100
23.Ark. ve öğrt. eşyalarına zarar verme 112 65.1 48 27.9 12 7.0 172 100
24.Gürültü yapma 98 57.0 63 36.6 11 6.4 172 100
25.Okul yönetmeliklerine uymama 120 69.8 41 23.8 11 6.4 172 100
26.Kılık kıyafetine özen göstermeme 85 49.4 73 42.4 14 8.1 172 100
27.Değişen durumlara uyum sağlayamama 85 49.4 71 41.3 16 9.3 172 100
28.Öğretmene saygısızlık yapma 128 74.4 33 19.2 11 6.4 172 100
29.Öğretmenin dikkatini dağıtma 92 53.5 68 39.5 12 7.0 172 100
30.Kopya çekme-verme 118 68.6 43 25.0 11 6.4 172 100
31.Ders dışı şeylerle ilgilenme 67 39.0 85 49.4 20 11.6 172 100
32.Hırsızlık yapma 141 82.0 19 11.0 12 7.0 172 100
33.Kendi eşyalarına zarar verme 99 57.6 55 32.0 18 10.5 172 100
34.Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama 78 45.0 74 43.0 20 11.6 172 100
35.Okul eşyalarını gereksiz kullanma 79 45.9 81 47.1 12 7.0 172 100
36.Kıskançlık 75 43.6 76 44.2 21 12.2 172 100
37.Dedikodu yapma 119 69.2 42 24.4 11 6.4 172 100
38.Kendini temiz tutmama, ilgilenmeme 91 52.9 69 40.1 12 7.0 172 100
39.Cinsiyet ayrımı yapma 87 50.6 69 40.1 16 9.3 172 100
40.Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama 86 50.6 65 37.8 21 12.2 172 100
41.Okul dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme
137 79.7 22 12.8 13 7.6 172 100
224
Öğrenciler, 41 istenmeyen davranış kategorisinin %80.5’ ini (33 davranış)
“çok önemli/çok ciddi” problem davranışlar olarak nitelendirmişlerdir. Bu
davranışlardan bazıları yüzdelik sırasına göre hırsızlık yapma (%82.0), okul dışındaki
kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme (%79.7), öğretmene saygısızlık yapma
(%74.4), yerleri kirletme (%73.3), sınıf eşyalarına zarar verme (%72.1), yalan söyleme
(%69.8), iftira atma-suçlama (%69.8), okul yönetmeliklerine uymama (%69.8),
öğretmene karşı gelme (%69.2), dedikodu yapma (%69.2), kopya çekme (%68.6) ve
arkadaşlarına kötü davranmadır. Tablo 23.’ deki davranış numarasına göre sınıfta bir
şeyler yeme-içme (2), sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (5), derse hazırlıksız
gelme (15), yetersizlik sergileme (16), dikkat çekmeye çalışma (21), ders dışı şeylerle
ilgilenme (31), okul eşyalarını gereksiz kullanma (35) ve kıskançlık (36) ise
öğrencilerin ortalama %42.1’ ine göre “önemli-ciddi” olarak nitelendirilen problemler
olmuşlardır (Tablo 23. ’de gölgelendirilmiştir).
4.1.3.3. İstenmeyen Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Veli Görüşleri
Araştırma bulgularına göre ailelerin, çocuklarının kız ya da erkek olmasına
bakmaksızın istenmeyen davranışlarının ciddiliği konusunda çoğunlukla benzer tutum
içinde olduğu görülmüştür. Görüşme sırasında velilere, sınıf içinde istenmeyen olarak
tanımladıkları davranışların önem derecesi (ciddiliği) ile ilgili ne düşündükleri
sorulduğunda, 8 kız ve 9 erkek olmak üzere toplam 17 öğrenci velisi, 41 davranış
kategorisi ve bu kategorilere ait davranışların tamamının “çok ciddi” problemler
olduğunu ifade ederek (%100) benzer tutum içinde olmuştur. Bir erkek öğrenci velisi
davranışların %53,6’ sını “çok ciddi”, %46.4’ ünü ise “ciddi”, iki kız öğrenci velisi ise
bazı davranışların önemsiz/küçük sorunlar olduğunu belirterek diğerlerinden farklı bir
tutum göstermiştir. Bu velilerden 4. sınıfta okuyan bir kız öğrencinin annesine göre,
sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme, dikkat çekmeye çalışma, öğretmenin dikkatini
dağıtma ve dedikodu yapma “ciddi olmayan” küçük sorunlardır. Kendi eşyalarına zarar
verme, kendini temiz tutmama, kendisiyle ilgilenmeme ve cinsiyet ayrımı yapma
davranışları ise 5. sınıfta okuyan bir başka kız öğrencinin velisinin önemsiz-küçük
sorunlar olarak nitelendirdiği davranışlar olmuştur.
Öğrenci velilerinin bu konuyla ilgili açıklamalarından örnek ifadeler aşağıda
verilmiştir.
225
Veli-A: “… arkadaşı bir şey sorduğunda söylemiyorsa, çok yanlış bir şeydir, hainliktir bu…” Veli-B: “… hepsi çok yanlış bunların, durumumuz belli bizim, biz böyle yaşadık siz böyle olmayın diyoruz, iyi yaşasınlar, efendi olsunlar istiyoruz…” Veli-C: “ hırsızlık…. hırsızlık yaptığını bildiğimiz çocuklar var, öğretmeni de söyledi bende söyledim onlardan uzak dur diye…” Veli-E: “… ne yaparsan yap yalan söylemeyeceksin, büyüklerine karşı gelmeyeceksin, haram mal yemeyeceksin, öyle başkasının eşyasını almayacaksın yemeyeceksin, haramdan çok korkarım… günah derim, ne yaparsan yap yalan söyleme, küfür etme, hırsızlık yapma…” Veli-F: “Kavga, küfür… dişini kırdılar, kafasını yardılar, anlaştık gerçi bakımını üstlendiler ama efendi olsunlar, adam olsunlar, kırıyorlar bir taraflarını…”
Öğretmen-öğrenci ve velilerin sınıf içinde “ciddi” ve “çok ciddi” olarak
nitelendirdikleri istenmeyen davranışlarla sınıf gözlemleri sırasında da karşılaşılmıştır.
Aşağıda bazı örnek durumlar, sınıf içinde gözlendiği şekilde verilmiştir.
Örnek: “…tahtaya kalkan öğrenci soruyu yapamadı ve öğretmen sınıfa dönerek kim yapacak diye sordu… yeni kalkan öğrenci doğru cevabı bulduktan sonra yanlış yapan öğrenciye işlemi tekrarlattı ve yerlerine oturmalarını istedi. Onlar yerlerine geçerken bir kız öğrenci ayağa fırlayarak “öğretmenim param yok dün de çalınmıştı, param kalemliğimin içindeydi” diye bağırdı.” Örnek: “Teneffüs dönüşü sınıfa girdiğimizde halen ayakta dolaşan, top oynayan öğrenciler vardı. Çocuklar yerlerine geçerken şikayetler de başladı yüksek sesle hep bir ağızdan. Teneffüs dönüşü sınıfta olan kavgayla ilgili herkes bir şeyler söylemeye çalışıyordu”. Örnek: “…,tahtaya kalkan bir erkek öğrenci örneği çözerken bir başka erkek öğrenci tahtaya kadar, gelip soruyu yapan öğrenciyi rahatsız etmeye başladı. İşlemine karışıp dikkatini dağıtıyordu, elinden tebeşiri alıp, onu itti… birbirlerini karşılıklı itmeye başladılar…” Örnek: “…öğretmen tahtada yazma işlemine devam ederken iki erkek öğrenci sıralarında boğuşmaya başladılar, öğretmen onlara döndüğünde bırakıyorlar, öğretmen tahtaya döndüğünde yeniden başlıyorlardı. İki kız öğrenci defterlerinden yırttıkları bir sayfayı minik minik parçalara ayırıp arka sıradaki öğrencilerin üzerine attılar…”
4.1.4. Öğretmenlerin Sınıf İçinde Hangi Davranışların Niçin İstenmeyen Olduğu,
Meydana Gelme Sıklığı ve Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Görüşleri
Öğrencilerin Cinsiyeti Bakımından Farklılaşmakta mıdır?
Öğretmenlerin bu konuyla ilgili görüşleri incelendiğinde büyük bir fikir birliği
içinde oldukları görülmüştür. Dört öğretmen, davranışı istenmeyen olarak
nitelendirirken, davranışın olası olumsuz sonuçları ile ilgili düşüncelerinin ve önem
derecesine yönelik tutumlarının, davranışın bir kız ya da bir erkek öğrenci tarafından
226
yapılmış olması bakımından “asla” farklılaşmadığını vurgulamıştır. Sadece Öğretmen-
A, kız öğrenciler kaba ve küfürlü konuştuğunda bakış açısının değiştiğini ve davranışı
daha olumsuz nitelendirdiğini ifade ederken, Öğretmen-E, tutumunun hiçbir zaman
değişmediğini ancak kız ve erkek öğrenciler birbirlerine fiziksel şiddet uyguladığında
tuhaf karşıladığını ifade etmiştir. Aşağıda öğretmenlerin bu konuyla ilgili ifadelerinden
örnekler yer almaktadır.
Öğretmen-A: “ sonuçta ortada yapmaması gereken bir davranış vardır kız ya da erkek fark etmez ama, yani bir kız öğrencinin küfür etmesi ya da lanlı lunlu konuşmasını kesinlikle tasvip etmiyorum…” Öğretmen-B: “ yo eşittir benim için, kız öğrenci yapmış erkek öğrenci yapmış hiç fark etmez, sonuçları aynıdır. Aynı tepkiyi gösteririm…” Öğretmen-C: “Yok, kesinlikle öyle bir şey olamaz, yani davranış yanlış ise her iki cinsiyet için de yanlıştır…” Öğretmen-D: “ Yanlış aynı yanlıştır, kız olsun erkek olsun, kesinlikle aynı, sonuçları değişmez çünkü.” Öğretmen-E: “Hayır hiç değişmez, izin almadan konuşan kız olsun erkek olsun sonuçta dikkatleri dağıtır, hareketi kim yapmış olursa olsun değişmez… ama garibime giden bir şey var… erkek erkeğe kavgayı ve kız kıza kavgayı anlıyorum bir derece ama en tuhafı bir kız ve bir erkek öğrencinin saç başa kavgaya girmesi çok tuhaf bence…”
Öğretmenlerin benzer tutum içinde oldukları bir diğer konu, istenmeyen
davranışlarla karşılaşma sıklıklarının öğrencinin cinsiyetine göre değişmesidir.
Görüşme sırasında beş öğretmen de izin almadan konuşma, dikkat çekmeye çalışma,
kıskançlık, dedikodu yapma ve sürekli mazeret ileri sürme davranışlarını kızlarda daha
çok gözledikleri konusunda hemfikir olmuşladır. Bunların yanı sıra Öğretmen-A, kendi
sınıfında arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama, arkadaşlarıyla işbirliği yapmama,
hırsızlık, iftira atma ve suçlama, öğretmene karşı gelme davranışlarıyla da kız
öğrencilerde daha fazla karşılaştığını ifade etmiştir. Gürültü yapma (Öğretmen-B),
öğretmeni oyalama (Öğretmen-C), sınıfta bir şeyler yeme-içme (Öğretmen-D) ve
öğretmene karşı gelme (Öğretmen-E) öğretmenlerin kız öğrencilerde daha fazla
gözlediğini belirttiği diğer davranışlar olmuşlardır. Yerleri kirletme, sınıfı temiz
tutmama, kaba ve küfürlü konuşma, arkadaşlarına kötü davranma, arkadaşlarına karşı
fiziksel şiddet gösterme, derse ilgisizlik, sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme, ders
dışı şeylerle ilgilenme, öğretmenin dikkatini dağıtma, yetersizlik sergileme, öğretmeni
hazır beklememe, öğretmene saygısızlık yapma, okul yönetmeliklerine uymama, derse
hazırlıksız gelme, kılık kıyafetine dikkat etmeme, kendi eşyalarına zarar verme, sınıf
eşyalarına zarar verme ve arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme davranışları da
öğretmenlerin erkek öğrencilerde “daha sık” karşılaştıklarını ifade ettikleri davranışlar
227
olmuştur. Aşağıda öğretmenlerin bu konuyla ilgili yaptıkları açıklamalardan örnek
ifadelere yer verilmiştir
Öğretmen-A: “… erkeklerde şey var yani ayağa kakmak, çok konuşmak, arkadaşını rahatsız etmek, bir arkadaşının eşyasını izinsiz almak gibi, el kol hareketleri çok fazla var… kızlar ise hep dikkatimin üzerlerinde olmasını istiyorlar…” Öğretmen-B: “ sınıfımda başarılı ve orta seviyedeki öğrencilerimin dışında dersi dinlemeyen ve başarısız olan öğrenciler var, çoğunlukla erkekler…” Öğretmen-C: “…kavga deyince, gürültü yapma ve derse ilgisizlik deyince ilk aklıma erkekler geliyor ve onlarda daha fazla oluyor ama benim birkaç kız öğrencim var erkeklerden daha çok kavga ediyor…” Öğretmen-D: “ hastayım öğretmenim, midem ağrıyor, özellikle ödevlerini yapmadılarsa… şey var bir de birkaç kız öğrencimde özellikle sınav günlerinde başın ağrıması… kızlarda daha yoğun bu benim sınıfımda…” Öğretmen- E: “ …dersleri çok kötü ve arkadaşları ile geçimsiz olan çocuklar çoğunlukla erkekler…”
4.1.5. Öğrencilerin Sınıf İçinde Hangi Davranışların Niçin İstenmeyen Olduğu,
Meydana Gelme Sıklığı ve Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Görüşleri
Öğrencilerin Cinsiyeti Bakımından Farklılaşmakta mıdır?
Tablo 24., 75 kız ve 97 erkek öğrencinin, sınıf içinde istenmeyen olarak
tanımladıkları davranışlarla ilgili oranlarını göstermektedir. Tablo incelendiğinde, kız
ve erkek öğrenci oranlarında çok büyük farklılıklar olmadığı ancak 31 davranış
kategorisinde (% 75.6) kız öğrencilerin (Tablo 24.’ de gölgelendirilmiştir), 10
davranış kategorisinde ise (%24.4) erkek öğrenci oranının daha yüksek olduğu
görülmüştür. Sınıf eşyalarına zarar verme, arkadaşlarına kötü davranma, arkadaşlarını
çalışırken rahatsız etme, öğretmene karşı gelme, yetersizlik sergileme, arkadaşlarına
karşı fiziksel şiddet uygulama, öğretmeni oyalama, dikkat çekmeye çalışma ve okul
eşyalarını gereksiz kullanma, erkek öğrenciler tarafından daha yüksek ifade edilen
istenmeyen davranışlar olmuştur. Tablo 24.’ de görüldüğü gibi, sınıfta bir şeyler yeme-
içme, sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme, izin almadan konuşma, sınıfı temiz
tutmama, iftira atma-suçlama, arkadaşlarının ve öğretmenlerinin eşyalarını izinsiz alma,
öğretmene saygısızlık yapma, kopya çekme, hırsızlık, kendi eşyalarına zarar verme,
dedikodu yapma, kendini temiz tutmama, öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama
davranışları da, kız öğrenciler tarafından belirtilme oranı daha yüksek olan
davranışlardan bazılarıdır.
228
Tablo 24. Kız ve Erkek Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışları
Tanımlama Oranları İle İlgili Dağılım CİNSİYET
Kız Erkek TOPLAM
DAVRANIŞ KATEGORİLERİ
f % f % f % 1.Yerleri kirletme 56 74.6 72 74.2 128 74.4
2.Sınıfta bir şeyler yeme-içme 7 9.3 6 6.1 13 7.5
3.Sınıf eşyalarına zarar verme 42 56.0 58 59.7 100 58.1
4.Kaba ve küfürlü konuşmak 28 37.3 36 37.1 64 37.2
5.Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme 9 12.0 3 3.0 12 6.9
6.Arkadaşlarına kötü davranma 42 56.0 60 61.8 102 59.3
7.Arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme 11 14.6 24 24.7 35 20.2
8.İzin almadan konuşma 45 60.0 40 41.2 85 49.4
9.Sınıfı temiz tutmama 14 18.6 7 7.2 21 12.2
10.Yalan söyleme 11 14.6 13 13.4 24 13.9
11.Sürekli mazeret ileri sürme 5 6.6 2 2.0 7 4.0
12. İftira atma- suçlama 10 13.3 6 6.1 16 9.3
13.Öğretmene karşı gelme 15 20.0 32 32.9 47 27.3
14.Derse ilgisizlik 23 30.6 26 26.8 49 28.4
15.Derse hazırlıksız gelme 13 17.3 26 26.8 39 22.8
16.Yetersizlik sergileme 5 6.6 11 11.3 16 22.2
17.Öğretmeni sınıfta hazır beklememe 30 40.0 33 34.0 63 36.6
18.Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama 50 66.6 75 77.3 125 72.6
19.Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama 6 8.0 3 3.0 9 5.2
20.Öğretmeni oyalama 17 22.6 27 27.8 44 25.5
21.Dikkat çekmeye çalışma 5 6.6 7 7.2 12 6.9
22.Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma 11 14.6 6 6.1 17 9.8
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme 6 8.0 6 6.1 12 6.9
24.Gürültü yapma 31 41.3 36 37.1 67 .38.9
25.Okul yönetmeliklerine uymama 14 18.6 13 13.4 27 15.6
26.Kılık kıyafetine özen göstermeme 5 6.6 2 2.0 7 4.0
27.Değişen durumlara uyum sağlayamama 6 8.0 5 5.1 11 6.3
28.Öğretmene saygısızlık yapma 49 65.3 46 47.4 95 55.2
29.Öğretmenin dikkatini dağıtma 10 13.3 11 11.3 21 12.2
30.Kopya çekme-verme 11 14.6 7 7.2 18 10.4
31.Ders dışı şeylerle ilgilenme 23 30.6 24 24.7 47 27.3
32.Hırsızlık yapma 9 12.0 4 4.1 13 7.5
33.Kendi eşyalarına zarar verme 6 8.0 3 3.0 9 5.2
34.Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama 11 14.6 11 11.3 22 12.7
35.Okul eşyalarını gereksiz kullanma 9 12.0 14 14.4 23 13.3
36.Kıskançlık 5 6.6 4 4.1 9 5.2
37.Dedikodu yapma 5 6.6 2 2.0 7 4.0
38.Kendini temiz tutmama, ilgilenmeme 6 8.0 3 3.0 9 5.2
39.Cinsiyet ayrımı yapma 5 6.6 3 3.0 8 4.6
40.Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama 7 9.3 3 3.0 10 5.8
41.Okul dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme 7 9.3 5 5.1 12 6.9
229
Araştırmaya katılan öğrencilerin bu davranışları sınıf içinde hangi düzeyde
(sıklıkta) gösterdikleri ile ilgili görüşleri cinsiyetlerine göre gruplandırıldığında ise kız
öğrenciler 41 davranış kategorisinden 38’ ini (%92.8) “hiç” göstermediklerini ifade
ederek benzer tutum sergilemişlerdir. Bu davranışlardan bazılarında (iftira atma-
suçlama, arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme, okul yönetmeliklerine
uymama, kılık kıyafetine özen göstermeme, hırsızlık yapma ve okul dışındaki kötü
alışkanlıkları okul ortamına getirme) fikir birliği oranı %90’ ların üzerinde olmuş
(Tablo 25.’ de gölgelendirilmiştir), sadece sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme
davranışında %50.7’ de kalmıştır. Yapılan analizler sonucunda kız öğrencilerin
tutumlarında 38 davranış kategorisi için ortalama %77.1 gibi yüksek bir fikir birliği
olduğu görülmüştür. Diğer üç davranış kategorisi ise (yerleri kirletme, izin almadan
konuşma ve derse hazırlıksız gelme) kız öğrencilerin yaklaşık %50 sinin “bazen” diğer
%50’ sinin “hiç yapmıyorum” şeklinde tutum sergilediği davranışlar olmuşlardır.
Problem davranışların sınıf ortamında gösterilme düzeyleri ile ilgili olarak
erkek öğrencilerde, kızlarda olduğu kadar yüksek oranda fikir birliği olmamıştır. Tablo
25’ de görüldüğü gibi erkek öğrenciler 41 davranış kategorisinden 29’unu (%70.7)
“hiç” göstermediklerini, 12’ sini (%29.2) ise “bazen” gösterdiklerini ifade etmişlerdir.
Erkek öğrenciler, “hiç göstermediklerini” belirttikleri davranışlardan bazılarında
(arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme, hırsızlık yapma ve okul dışındaki
kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme) %80.0’ in üzerinde bir oranda fikir birliğine
ulaşmışlarsa da, 29 davranış kategorisinde bu oran ortalama %65.7’ de kalmıştır.
Yerleri kirletme, sınıfta bir şeyler yeme-içme, kaba ve küfürlü konuşma, sınıfta oturma
biçimine dikkat etmeme, arkadaşlarına kötü davranma, izin almadan konuşma, derse
ilgisizlik, derse hazırlıksız gelme, öğretmeni sınıfta hazır beklememe, fiziksel şiddet
gösterme, gürültü yapma ve ders dışı şeylerle ilgilenme davranışları erkek öğrencilerin
“bazen” gösterdiklerini ifade ettikleri davranışlardır. Tablo 25.’de, bu davranışlar için
fikir birliği oranlarının %49.5 ile %72.2 arasında değişen değerler aldığı
görülmektedir.
Erkek öğrencilerin “bazen” gösterdiklerini ifade ettikleri toplam 12 davranış
kategorisi için fikir birliği oranı ise %57.2’ lik ortalama ile kızlardaki fikir birliğinden
yine düşük olarak bulunmuştur.
230
Tablo 25. Kız ve Erkek Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışları
Gösterme Düzeylerine Yönelik Görüşleri İle İlgili Dağılım CİNSİYET
KIZ % ERKEK %
DAVRANIŞ KATEGORİLERİ Her
zaman
Bazen Hiç Her
zaman
Bazen Hiç
1.Yerleri kirletme 1.3 57.3 41.3 5.2 72.2 22.7
2.Sınıfta bir şeyler yeme-içme 1.3 38.7 60.0 6.2 61.9 32.0
3.Sınıf eşyalarına zarar verme 1.3 12.0 86.7 1.0 33.0 66.0
4.Kaba ve küfürlü konuşmak 1.3 29.3 69.3 10.3 62.9 26.8
5.Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme 4.0 45.3 50.7 8.2 50.5 41.2
6.Arkadaşlarına kötü davranma 1.3 33.3 65.3 3.1 52.6 44.3
7.Arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme - 28.0 72.0 3.1 40.2 56.7
8.İzin almadan konuşma 6.7 46.7 46.7 8.2 52.6 39.2
9.Sınıfı temiz tutmama 4.0 24.0 72.0 15.5 37.1 47.4
10.Yalan söyleme 21 28.0 70.7 4.1 42.3 53.6
11.Sürekli mazeret ileri sürme 8 10.7 89.3 1.0 26.8 72.2
12. İftira atma- suçlama 2.7 4.0 93.3 4.1 18.6 77.3
13.Öğretmene karşı gelme 13 17.3 81.3 3.1 17.5 79.4
14.Derse ilgisizlik 1.3 38.7 60.0 5.2 56.7 38.1
15.Derse hazırlıksız gelme - 48.0 48.0 4.1 52.6 43.5
16.Yetersizlik sergileme 1.3 14.7 84.0 4.1 35.1 60.8
17.Öğretmeni sınıfta hazır beklememe 1.3 38.7 60.0 10.3 49.5 40.2
18.Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama 2.7 32.0 65.3 5.2 58.8 36.1
19.Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama - 17.3 82.7 2.1 28.9 69.1
20.Öğretmeni oyalama - 12.0 88.0 5.2 20.6 74.2
21.Dikkat çekmeye çalışma 1.3 42.7 56.0 4.1 41.2 54.6
22. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma 1.3 22.7 77.3 2.1 19.6 78.4
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme 1.3 5.3 93.3 3.1 8.2 88.7
24.Gürültü yapma 4.0 30.7 65.3 6.2 59.8 34.0
25.Okul yönetmeliklerine uymama 1.3 2.7 96.0 4.1 17.5 78.4
26.Kılık kıyafetine özen göstermeme - 9.3 90.7 5.2 35.1 59.8
27.Değişen durumlara uyum sağlayamama - 14.7 85.3 7.2 28.9 63.9
28.Öğretmene saygısızlık yapma 1.3 12.0 86.7 - 35.1 64.9
29.Öğretmenin dikkatini dağıtma 1.3 30.7 68.0 2.1 45.4 52.6
30.Kopya çekme-verme 1.3 14.7 84.0 8.2 27.8 63.9
31.Ders dışı şeylerle ilgilenme 2.7 42.7 54.7 4.1 56.7 39.2
32.Hırsızlık yapma 1.3 5.3 93.3 3.1 4.1 92.8
33.Kendi eşyalarına zarar verme 2.7 16.0 81.3 3.1 33.0 63.9
34.Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama - 24.0 76.0 5.2 41.2 53.6
35.Okul eşyalarını gereksiz kullanma 1.3 33.3 65.3 4.1 39.2 56.7
36.Kıskançlık 1.3 29.3 69.3 4.1 39.2 57.7
37.Dedikodu yapma - 26.7 73.3 3.1 29.9 67.0
38.Kendini temiz tutmama, ilgilenmeme 1.3 25.3 73.3 15.5 38.1 46.4
39.Cinsiyet ayrımı yapma 2.7 25.3 72.0 6.2 30.9 62.9
40.Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama 5.3 41.3 53.3 5.2 33.0 61.9
41.Okul dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme
5.3 6.7 90.7 6.2 12.4 81.4
231
Kız ve erkek öğrencilerin istenmeyen davranışların önem derecesi (ciddilik)
ile ilgili görüşleri karşılaştırıldığında da, kız öğrencilerin 39 davranış kategorisini
ortalama %65.7 fikir birliği oranı ile “çok ciddi” problemler olarak algıladığı
görülmüştür. Kız öğrencilere göre sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme ve dikkat
çekmeye çalışma ise diğer davranışlara göre daha önemsiz olan problem davranışlardır.
Erkek öğrenciler ise kız öğrencilerden farklı olarak ortalama %49,6 gibi bir fikir birliği
oranı ile sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme ve dikkat çekmeye çalışma
davranışlarının yanı sıra sınıfta bir şeyler yeme-içme, arkadaşlarını çalışırken rahatsız
etme, derse hazırlıksız gelme, yetersizlik sergileme, kılık kıyafetine özen göstermeme,
öğretmenin dikkatini dağıtma, ders dışı şeylerle ilgilenme, arkadaşlarıyla işbirliği
yapmama, okul eşyalarını gereksiz kullanma, kıskançlık ve kendini temiz tutmama
davranışlarını da “önemsiz” sorunlar olarak nitelendirmişlerdir (Tablo 26.’ da
gölgelendirilmiştir). Erkek öğrencilerin diğer 28 istenmeyen davranış kategorisini “çok
ciddi” problemler olarak algılamadaki fikir birliği oranı ise ortalama %57.6’ dır.
Kız öğrencilerin yüzdelik oranlarına göre “son derece ciddi” olarak algıladığı
istenmeyen davranışlardan bazıları; hırsızlık yapma, okul dışındaki kötü alışkanlıkları
okul ortamına getirme, öğretmene saygısızlık yapma, dedikodu yapma, sınıf eşyalarına
zarar verme, yerleri kirletme, iftira atma-suçlama, okul yönetmeliklerine uymama ve
yalan söylemedir. Erkek öğrencilerin yüzdelik oranlarına göre “ son derece ciddi”
olarak algıladığı istenmeyen davranışlardan bazıları ise sırasıyla; hırsızlık yapma, okul
dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme, öğretmene karşı gelme, yerleri
kirletme, öğretmene saygısızlık yapma, sınıf eşyalarına zarar verme, kopya çekme-
verme ve yalan söyleme, olmuştur.
Sınıf içinde hangi davranışların niçin istenmeyen davranış olduğu ile ilgili kız
ve erkek öğrencilerin görüşleri karşılaştırıldığında, erkek öğrencilerin büyük
çoğunluğunun, bir kuralı ihlal etmeye bağlı olarak davranışın kaçınılmaz sonucu olan
cezanın, yakın vadede kendisinde yaratabileceği olası olumsuz fiziksel, psikolojik,
sosyal sonuçları daha çok ifade ettiği görülmüştür. Erkek öğrencilerin yazılı
anlatımlarında, ifade edilme sıklığı açısından davranışın öğrencinin kendisinde
yaratabileceği yakın vadede ki olası olumsuz akademik sonuçlar ikinci, diğerlerinde
yaratabileceği psikolojik, sosyal ve fiziksel sonuçlar ise üçüncü sırada yer almıştır.
232
Tablo 26. Kız ve Erkek Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışların Önem
Derecesine (Ciddilik) Yönelik Görüşleri İle İlgili Dağılım CİNSİYET
KIZ % ERKEK %
DAVRANIŞ KATEGORİLERİ Çok
ciddi
Ciddi Ciddi
değil
Çok
ciddi
Ciddi Ciddi
değil
1.Yerleri kirletme 80.0 13.3 6.7 68.0 21.6 10.3
2.Sınıfta bir şeyler yeme-içme 48.0 44.0 8.0 40.2 43.3 16.3
3.Sınıf eşyalarına zarar verme 80.0 14.7 5.3 66.0 22.7 11.3
4.Kaba ve küfürlü konuşmak 69.3 25.3 5.3 56.7 32.0 11.3
5.Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme 46.7 49.3 4.0 43.3 46.4 10.3
6.Arkadaşlarına kötü davranma 70.7 22.7 6.7 61.9 33.0 5.2
7.Arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme 57.3 38.7 4.0 42.3 50.5 7.2
8.İzin almadan konuşma 64.0 32.0 4.0 46.4 43.3 10.3
9.Sınıfı temiz tutmama 56.0 32.0 10.7 44.3 37.1 18.6
10.Yalan söyleme 77.3 18.7 4.0 63.9 27.8 8.2
11.Sürekli mazeret ileri sürme 64.0 28.0 8.0 49.5 38.1 12.4
12. İftira atma- suçlama 78.7 17.3 4.0 62.9 27.8 9.3
13.Öğretmene karşı gelme 69.3 24.0 6.7 69.1 22.7 8.2
14.Derse ilgisizlik 52.0 46.7 1.3 44.3 43.3 12.4
15.Derse hazırlıksız gelme 49.3 46.7 44.0 41.2 45.4 13.4
16.Yetersizlik sergileme 46.7 8.0 5.3 40.2 50.5 9.3
17.Öğretmeni sınıfta hazır beklememe 66.7 29.3 4.0 49.5 39.2 11.3
18.Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama 76.0 18.7 5.3 56.7 32.0 11.3
19.Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama 72.0 24.0 4.0 53.6 39.2 7.2
20.Öğretmeni oyalama 64.0 29.3 6.7 54.6 35.1 10.3
21.Dikkat çekmeye çalışma 29.3 46.7 24.0 35.1 47.4 17.5
22. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma 64.0 30.7 5.3 54.6 33.0 12.4
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme 76.0 18.7 5.3 56.7 35.1 8.2
24.Gürültü yapma 61.3 34.7 4.0 53.6 38.1 8.2
25.Okul yönetmeliklerine uymama 78.7 14.7 6.7 62.9 30.9 6.2
26.Kılık kıyafetine özen göstermeme 62.7 32.0 5.3 39.2 50.5 10.3
27.Değişen durumlara uyum sağlayamama 52.0 40.0 8.0 47.4 42.3 10.3
28.Öğretmene saygısızlık yapma 84.0 9.3 6.7 67.0 26.8 6.2
29.Öğretmenin dikkatini dağıtma 64.0 28.0 8.0 45.4 48.5 6.2
30.Kopya çekme-verme 74.7 21.3 4.0 63.9 27.8 8.2
31.Ders dışı şeylerle ilgilenme 50.7 37.3 12.0 29.9 58.8 11.3
32.Hırsızlık yapma 85.3 10.7 4.0 79.4 11.3 9.3
33.Kendi eşyalarına zarar verme 66.7 28.0 5.3 50.5 35.1 14.4
34.Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama 57.3 33.3 9.3 36.1 50.5 13.4
35.Okul eşyalarını gereksiz kullanma 60.0 34.7 5.3 35.1 56.7 8.2
36.Kıskançlık 53.3 34.7 12.0 36.1 51.5 12.4
37.Dedikodu yapma 82.7 13.3 4.0 58.8 33.0 8.2
38.Kendini temiz tutmama, ilgilenmeme 61.3 33.3 5.3 46.4 45.4 8.2
39.Cinsiyet ayrımı yapma 54.7 37.3 8.0 47.4 42.3 10.3
40.Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama 50.7 38.7 10.7 49.5 37.1 13.4
41.Okul dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme
84.0 9.3 6.7 76.3 15.5 8.2
233
Kız öğrencilerin büyük çoğunluğunun ise davranışın niçin istenmeyen bir
davranış olduğunu açıklarken öncelikle davranışın yakın vadede ortamda ve diğerlerine
getirebileceği olası psikolojik, akademik ve sosyal olumsuz sonuçları ifade ettikleri
görülmüştür. Kız öğrencilerin yazılı anlatımlarında, istenmeyen davranışın yakın
vadede öğrencinin kendisinde yaratabileceği olası olumsuz akademik, psikolojik, sosyal
ve fiziksel sonuçlar, ifade edilme sıklığı açısından ikinci sırada yer almış, ayrıca bazı
kız öğrencilerin istenmeyen davranışın geleceğe yönelik/ uzun vadedeki olası olumsuz
etkilerini de belirttikleri görülmüştür. İki kız öğrencinin sınıf eşyalarına zarar verme
davranışı ile ilgili açıklamalarında davranışın uzun vadede olası olumsuz sonuçları
arasında, bu davranışın aileye getirebileceği maddi yükleri gösteren “ kırılan eşyayı biz
almak zorunda kalabiliriz, ailemize kırılan camları taktırın diyebilirler vb.” ifadelere de
rastlanmıştır.
Aşağıda kız ve erkek öğrencilerin davranışın niçin problem olduğu ile ilgili
görüşlerinden örnek ifadeler yer almaktadır. Örnek: Kaba ve küfürlü konuşma (lan, man, çocuk demek, küfür etmek, nazik olmamak, şiveli konuşmak) Kız öğrenci-E: “Onları üzmüş oluruz.” (Yakın vadede karşısındakinde yaratabileceği psikolojik olumsuz sonuç) Erkek öğrenci- E: “Öğretmenimiz bize iyi konuşun diyor, davranış notumuz 1 olur.” ((Bir kuralı ihlal etmeye bağlı olarak davranışın kaçınılmaz sonucu olan cezanın yakın vadede kendisinde yaratabileceği akademik olumsuz sonuç)
Örnek: Sınıf eşyalarına zarar verme (sıra ve tahtaya vurmak, çizmek, karalamak, kapıyı çarpmak, panoyu ya da panodaki resimleri yırtmak, pencerelere asılmak, camları kırmak vb.) Kız öğrenci- G: “Bizden sonra küçük kardeşlerimize lazım olacaklar.” (Yakın vadede ortamda yaratacağı fiziksel muhtemel olumsuz sonucun uzun vadede diğerlerinde yaratabileceği muhtemel akademik olumsuz sonuç) Erkek öğrenci-G: “Panoya tükürürsek öğretmen kızar.” (Bir kuralı ihlal etmeye bağlı olarak davranışın kaçınılmaz sonucu olan cezanın yakın vadede kendisinde yaratabileceği muhtemel psikolojik olumsuz sonuç)
Örnek: Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet gösterme (vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, bir şeyler fırlatmak) Kız öğrenci- J: “Bir yerleri yaralanabilir, araç-gereçler kırılabilir.” (Yakın vadede diğerlerinde ve ortamda yaratabileceği fiziksel muhtemel olumsuz sonuç) Erkek öğrenci- J: “Arkadaşımız ağlar, gider öğretmene söyler o da bizi döver.” (Yakın vadede karşısındakinde yaratabileceği fiziksel ve psikolojik muhtemel olumsuz sonucun, kaçınılmaz sonu olan cezanın kendisinde yaratabileceği muhtemel fiziksel olumsuz sonuç)
234
4.1.6. İstenmeyen Davranışların Nedenleri İle İlgili Bulgular
4.1.6.1. Öğretmenlerin Görüşlerine Göre İstenmeyen Davranışların Nedenleri
Görüşme yapılan beş öğretmenin istenmeyen davranışların nedenleri olarak
ifade ettikleri olası faktörler gruplandırıldığında aşağıda belirtilen kategori ve ilgili
temalar elde edilmiştir.
— Okul yönetiminin öğrenci ve öğretmenlere yönelik yanlış tutum ve uygulamaları:
Öğretmenleri öğrencilere ve velilere kötüleme, öğrencilerin öğretmenlere saygısız
davranışlarını (küfür etme, karşı gelme, bıçak çekme, taciz etme, tehdit etme vb.)
destekleme ve teşvik etme, öğretmenlerin disiplin uygulamalarına karşı çıkma-
eleştirme, okul idaresini ilgilendiren problemlerle ilgili gerekenleri yapmama, disiplin
problemi yaratan öğrencilerin okul idaresi tarafından kollanması-gözetilmesi.
— Okulun fiziksel ve sosyal koşullarının yetersizliği: Eskilik, kirlilik, bakımsızlık,
yeterli araç-gereç olmayışı, personel yetersizliği (branş öğretmeni ve rehber öğretmen),
okulda sosyal-kültürel ve sportif aktivitelerin düzenlenmemesi, öğretmen ve öğrencilere
yönelik ödüllendirici ve onure edici çalışmaların yapılmaması.
— Olumsuz çevre koşulları: Okulun bulunduğu çevrenin sosyo-ekonomik koşullarının
yetersizliği, düşük eğitim seviyesi, hırsızlık, kapkaç, kavga, küfür ve taciz olaylarının
sık yaşanması, çetelerin olması, çevre kirliliği, sürekli göç alan bir bölge olması,
eğitimle ilgili beklentilerin zayıflığı, kötü alışkanlıkları (sigara içme, uhu çekme, çete
kurma, tehdit etme, bıçak taşıma, hırsızlık vb.) olan arkadaş çevresi.
— Okuldaki güvenlik önlemlerinin yetersizliği: Okul dışından yabancıların rahatlıkla
okula girip-çıkması, bıçak, çakı, çakmak, şiş, maytap, taş gibi kesici ve delici aletlerin
okul ortamına kolaylıkla sokulabilmesi.
— Okul-veli işbirliğinin yetersizliği: Veli toplantılarının yapılmaması, velilerin okula
gelmek istememesi, velilerin okul idaresi tarafından okulda iyi karşılanmamaları ve
aşağılanmaları, velilerin Türkçe konuşmada yetersizliği.
— Eğitim programlarının ağırlığı: Aşırı bilgi yüklü bir program olması, öğrencilerin
seviyesine göre soyut kalması
— Aile ile ilgili faktörler: Ailenin maddi gelirinin azlığı, eğitim düzeylerinin düşük
olması, çok çocuklu olmaları, aşırı cezalandırmaya dayalı çocuk yetiştirme tarzı, evdeki
görgü kuralları, ev içinde olumsuz örnekler (aile içi şiddet, küfür, çok eşlilik), ailenin
235
ilgisizliği, eğitime karşı olumsuz tutum, evde iş yaptırma, aşırı engelleyici olma,
yasaklar koyma.
— Milli eğitim bakanlığının uygulamaları ve eğitim politikası ile ilgili etkenler:
İlköğretim birinci ve ikinci kademenin bir arada eğitim görmesi, uzun ders saatleri (45
dakika) ve kısa teneffüsler (7 dakika), sınıf geçme sistemi, iki devre (sabah ve öğle)
uygulaması.
— Öğrenci ile ilgili faktörler (Zihinsel, psikolojik, sosyal, akademik ve kişilik
özelikleri): Öğrenme güçlüğü, zekâ düzeyi, dikkat çekme, karşıt olma, deşarj olma,
statü elde etme, ait olma, popüler olma ve güç sahibi olma ihtiyacı, öç alma isteği,
diğerlerini kıskanma, öğrenme güçlüğünün olması, öğretmene ve okula karşı olumsuz
tutum, eğitimle ilgili beklentilerinin olmaması, çalışmada başarısızlık, içine kapanıklık,
kötü huy- alışkanlıklar, psikolojik sorunlarının olması, başarısızlığı kabullenme.
— Sıra arkadaşı ya da diğer çocukların rahatsız etmesi: Küfür etmeleri, dövmeleri,
alay edip küçük düşürmeleri, hata yaptığında gülmeleri, elle ya da sözle sataşarak, kötü
şakalar yaparak sinirlendirmeleri, zorlamaları, tehdit edip korkutmaları, özendirmeleri.
— Televizyon: Televizyonda yayınlanan dizi ve filmlerin niteliği, ailelerin çocuklarının
izlediği yayınları ve izleme saatlerini denetlememesi, eğitici programların olmaması.
— Öğretmenle ilgili faktörler (Mesleki ve kişilik özellikleri): Tekdüze öğretim strateji
ve yöntemleri izleme, pedagojik formasyon yetersizliği, zorlama ve aşırı cezalandırma,
başarı beklentisinin düşük olması, öğrencinin davranışını düzeltebileceğine inanmama.
Elde edilen verilere göre öğretmenler, istenmeyen davranışların nedenlerini
öncelik sırasına göre; okul yönetiminin öğrenci ve öğretmenlere yönelik yanlış tutum ve
uygulamalarına, okulun fiziksel ve sosyal koşullarının yetersizliğine, olumsuz çevre
koşullarına, okuldaki güvenlik önlemlerinin azlığına, okul-veli işbirliğinin olmayışına,
eğitim programlarının ağırlığına, aile ile ilgili etkenlere, MEB’ nın uygulamaları ve
eğitim politikasına, öğrenci özelliklerine, diğer çocukların etkisine ve televizyon-
medyaya bağlamışlardır. Öğretmenin mesleki ve kişilik özellikleriyle istenmeyen
davranışlara neden olabileceğine ise iki öğretmen, açıklamalarının sonunda değinmiştir.
İstenmeyen davranışların kaynağı olarak birinci etkeni, okul yönetiminin
olumsuz tutum ve uygulamaları olarak belirten öğretmenlerden biri görüşünü; “…
öğretmenlere yapılan hakaretler var, sınıflara maytap atılıyor, arkalarından küfür
ediliyor, öğrenciler yapan kişileri bildikleri halde korktukları için onları ele
236
veremiyorlar, işin kötüsü okul idaresi tarafından sürekli o kişilerin kollanıp gözetilmesi,
en ufak bir ceza bile almaması... disiplin problemlerine zemin hazırlıyorlar…” şeklinde
ifade etmiştir. Bir başka öğretmen ise “… eğer idare öğretmenlerden çekinmeyin, onlar
sizi sınıfta bırakamaz, biz varız burada diyerek senin bildirdiğin öğrenciyi yukarıya
çıkarıp, çay-kahve ısmarlıyorsa…tek başımıza ne yapabiliriz…” şeklinde görüş
bildirmiştir. Okulda ciddi sorunlar yaratan öğrencilerle ilgili hiçbir şey yapılmamasının
diğer öğrencilere kötü model olduğunu vurgulayan öğretmenler, olumsuz çevre
koşullarının da çocukları teşvik ettiğini ifade etmişlerdir. Bir öğretmen bu konudaki
görüşünü “…yapıyorlar ve yapmaya da devam ediyorlar çünkü çevrelerinde gördükleri
hep bu. Burası inanılmaz derecede bozuk bir çevre.. okulun etrafında hırsızlar, uhucular,
baliciler artı sapıklık derecesinde olan insanlar dolaşıyor…” şeklinde belirtmiştir.
Okulun fiziksel olanaksızlıkları ile ilgili bir öğretmen “ …okul bahçesinde
çocuğun oynayabileceği bir alan yok ki herhangi bir malzemede yok, araç-gereç de yok.
Çocukta enerji var onu bir türlü açığa çıkaracak. Yedi dakika teneffüste bunu
yapamıyor, napıyor derste çıkarıyor…” şeklinde ifade ederken bir başka öğretmen “
donanım açısından yetersiziz, dersleri hep takrir yöntemiyle yapıyoruz, mesela daha
zevkli yapabilsek dersleri, daha materyal yönünden zengin bir okul olsak, dersleri ilginç
hale getirebilsek problemleri azaltabiliriz diye düşünüyorum…” şeklinde açıklamıştır.
Üç öğretmen “…sınıflar pis ve çocuklar buz gibi sınıflarda tir tir titrerken biz iki kere
iki dört ederi öğretmeye çalışıyoruz, ne anlayabilir ki” şeklinde görüş bildirirken, dört
öğretmen de “ zaten çocukların kapasiteleri 4. sınıf değil, ikinci sınıf düzeyindeler”
ifadesiyle çocukların zekâ seviyelerini sorunların bir diğer kaynağı olarak belirtmiştir.
Üç öğretmen ise gürültü yapma, ders dışı şeylerle ilgilenme, derse hazırlıksız gelme,
öğretmeni sınıfta hazır beklememe ve yetersizlik sergileme davranışlarının nedenini,
öğretmenlerin pedagojik yetersizliğine bağlamıştır. Kendi yaşadıkları zorlukları örnek
gösteren bu öğretmenlerden biri düşüncesini “ çocukları motive edemiyoruz, bu bizim
eksiğimiz, öğretmenin yeterince donatılmaması aslında önemli bir sebep” şeklinde
açıklarken, bir diğer öğretmen görüşünü, “ben sınıf öğretmenliği konusunda çok fazla
bir donanıma sahip değildim, cumburlop sınıfa girdim, sınıfta öğrendim öğretmenliği,
eğitimimizde uygulama olmadı ki, sınıfta ders nasıl anlatılır diğer sınıfla girerek
öğrenmeye çalıştık…” şeklinde açıklamıştır.
237
Aile ile ilgili faktörlerin problem davranışların temel nedenlerinden biri
olduğunu belirten bir öğretmen “…10 yıl önce göçmüş gelmiş Elazığ’ ın bir köyünden
yerleşmiş buraya, evde 8–9 çocuk var. Aile çocuğu doyurursam, üzerine kıyafet alırsam,
çantasını defterini kitabını alırsam görevimi yapmış olurum mantığında. Ama çocuğun
beklentileri sadece bunlar değil ki, duygusal doyum yok, sevgi yok…ilgisizler…”
şeklinde belirtirken bir diğer öğretmen “çocuklar sürekli anne babasından dayak yerse
okulda da öğretmeninden hoşgörü gördüğünde bocalıyor. Ailede dayak yemeyen
öğrencide zaten sorun olmuyor, fakat dayak yiyenlere istediğiniz kadar yapmamasını
söyleyin inatla halen yapıyor” şeklinde görüş bildirmiştir. Bir başka öğretmen ise
ailelerin çocuğu kavga etmeye teşvik edebildiğini “okulda dayak yeme arkadaşlarından
bir de ben döverim seni, sen de ona vur diyebiliyorlar…” sözleriyle ifade etmiştir. Bir
diğer öğretmen ise, “ kavga ve küfür ailenin içinde, babası bağırıyor senin bilmem
neyini ne yaptığımın çocuğu… yani küfür çocuğun yaşamının içinde var ve burada
verilen eğitim anlamsızlaşabiliyor…”şeklinde görüş bildirerek, ailenin önemli bir faktör
olduğunu ifade etmiştir.
Aile ile okul yönetiminin öğrenci ve öğretmenlere yönelik yanlış tutum ve
uygulamalarını genellikle kaba ve küfürlü konuşma, arkadaşlarına sözel ve fiziksel
şiddet gösterme, öğretmene saygısızlık, okul yönetmeliklerine uymama, okul dışındaki
kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme ve sınıf eşyalarına zarar verme davranışlarının
temel nedenleri olarak belirten öğretmenler, öğrencilerin derse ilgisizliğini ise
çoğunlukla eğitim politikası ve eğitim programlarının ağırlığı ile ilişkilendirmişlerdir.
Bir öğretmen bu konudaki görüşünü “ birinci sınıfta kesirleri öğretmeye kalkarsanız,
yok efendim yarımdı çeyrekti, saçma sapan işler, 1–20 arası saymayı öğrensin çocuk
önce…” şeklinde belirtirken, dört öğretmen çoğunlukla “…okuyanların boş gezdiğini
görüyorlar çocuklar” açıklamasını yapmıştır. Öğretmenler, derse ilgisizlik davranışına
ailelerin etkisini ise genellikle, “ işte okuyup da ne yapacaksın diyorlar, çocuktan bir an
önce çalışmaya başlayıp ekonomik anlamda aileye destek olması bekleniyor”, “evde
anne-baba ilgisiz, çoğu okuma yazma bilmiyor, çocukla ilgilenilmiyor” şeklinde ifade
etmişlerdir.
Televizyonun etkisiyle ilgili olarak bir öğretmen görüşünü “olumsuz
davranışlar kazandırmakta… Örneğin bir Kurtlar Vadisi dizisi, çocuk onu kendi
yaşamına bir model olarak uyguluyor, okulda çete kurmak, arkadaşından haraç almak,
238
eşyasını almak, bıçak taşımak şeklinde yapıyor, bu şekilde kendini ispat etme yoluna
gidiyor…” , bir başka öğretmen ise “ saat 12’ ye kadar annesinin babasının, yanında
olur olmadık programlar izliyorlar, ertesi sabah uykusuz okula..” şeklinde açıklamıştır.
Genel olarak öğretmenler çocukların ezildiğini, evde ve okulda kendilerini değersiz
hissettiklerini, öğrenmede zorluk yaşadıklarını, zorlama ve dayakla psikolojilerinin
bozulduğunu düşündüklerini belirtmişler ve bu konudaki görüşlerini “ güçlü olan
güçsüzü alt eder düşüncesi var çocuklarda, birbirlerini ezmeye çalışıyorlar, kendilerini
gösterme çabasındalar, bunu maskaralık yaparak, kendini rezil ederek ya da suç
işleyerek bir şekilde yapıyorlar” şeklinde ifade etmişlerdir.
4.1.6.2. Öğrencilerin Görüşlerine Göre İstenmeyen Davranışların Nedenleri
Araştırmaya katılan öğrencilerin istenmeyen davranışların nedenleri ile ilgili
nitel verileri (critical incident) analiz edilip, öğrencilerin cinsiyetine göre
gruplandırıldığında Tablo 27.’ de belirtilen kategori ve oranlar elde edilmiştir.
Tablo 27. Kız ve Erkek Öğrencilerin Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışların Nedenleri İle İlgili Dağılım
CİNSİYET
KIZ ERKEK TOPLAM
DAVRANIŞ KATEGORİLERİ f % f % f %
Sıra arkadaşı ya da diğer çocukların rahatsız etmesi 65 86.6 95 97.9 160 93.0
Öğrenci ile ilgili faktörler 67 89.3 90 92.7 157 91.2
Okula ve derse karşı olumsuz tutum 36 48.0 82 84.5 118 68.6
Karşılanmayan psikolojik ve sosyal ihtiyaçlar 56 74.6 62 36.0 118 68.6
Öğretmenle ilgili faktörler 56 74.6 60 61.8 116 68.2
Öğretmene ve diğerlerine karşı olumsuz tutum 44 58.6 82 84.5 106 61.6
Aile ile ilgili faktörler 37 49.3 40 41.2 77 44.7
Tabloda görüldüğü gibi öğrencilerin büyük çoğunluğu, istenmeyen
davranışların nedenini, sıra arkadaşının ya da sınıftaki diğer öğrencilerin onu rahatsız
etmesi olarak açıklamışlardır (%93.0). Bunu sırasıyla öğrenci özellikleriyle ilgili
faktörler (%91.2), okula ve derse karşı olumsuz tutum (68.6), karşılanmayan psikolojik
ve sosyal ihtiyaçlar (%68.6), öğretmenin mesleki ve kişilik özellikleri (68.2),
239
öğretmene ve sınıftaki diğer öğrencilere karşı olumsuz tutum (%61.6) ve aile ile ilgili
faktörler izlemiştir (%44.7). Bu kategorilerde yer alan davranışlar ise şunlardır:
— Sıra arkadaşı ya da diğer çocukların rahatsız etmesi: Küfür etmeleri, dövmeleri,
alay edip küçük düşürmeleri, hata yaptığında gülmeleri, elle ya da sözle sataşarak, kötü
şakalar yaparak sinirlendirmeleri, zorlamaları, tehdit etmeleri, korkutmaları,
özendirmeleri.
— Öğrenci ile ilgili faktörler (Zihinsel, psikolojik, sosyal, akademik ve kişilik
özellikleri): Öğrenme güçlüğü, başarısızlık, zekâ düzeyi, kıskançlık, güvensizlik, içine
kapanıklık, amaçsızlık, saldırganlık, meraklılık, sabırsızlık, inatçılık, başkalarını
üzmekten zevk alma, kötü huy ve alışkanlıklar, dayağa alışmış olma.
— Okula ve derse karşı olumsuz tutum: Dersi ve okulu sevmeme, sıkılma, ders
çalışmak ve okula gelmek istememe, ilgi duymama.
— Karşılanmayan psikolojik ve sosyal ihtiyaçlar: İlgi çekme, ait olma, eğlenme,
kendini ispatlama, gücünü gösterme, popüler olma, deşarj olma ihtiyacı
— Öğretmenle ilgili faktörler (Mesleki ve kişilik özellikleri): Ayrım yapma-eşit
davranmama, dayak atma, korkutma, tehdit etme, çok ödev verme, suçsuz yere
cezalandırma, her zaman yazı yazdırma, öğrencinin düzelebileceğine inanmama, her
zaman sinirli olma, bağırma.
— Öğretmene ve diğerlerine karşı olumsuz tutum: Öğretmeni sevmeme ve öğretmeni
kızdırma, üzme isteği, arkadaşlarını sevmeme ve arkadaşlarını zor durumda bırakarak
öç alma isteği.
— Aile ile ilgili faktörler: Aşırı cezalandırılma, baskı altında olma, evde iş yapmak
zorunda kalma, dayak yeme (anne-baba ve kardeşlerden), ilgi gösterilmemesi, evdeki
olumsuz örnekler (küfür etme, sigara ve içki kullanma, uhu çekme, hırsızlık yapma vb. )
ailenin sosyo-ekonomik durumu.
Tablo 27. incelendiğinde diğer çocuklar tarafından rahatsız edilmenin, erkek
öğrenciler arasında en fazla belirtilen faktör olduğu görülmektedir (%97.9). Bu
kategoride yer alan “küfür edilmesi, elle sataşma, diğerleri tarafından dövülme ve tehdit
edilme” çoğunlukla erkek, “alay edilme, hata yaptığında gülünmesi, sözle sataşma ve
korkutulma” ise çoğunlukla kız öğrenciler tarafından vurgulanan davranışlar olmuştur.
Öğrencilerin genellikle arkadaşlarına fiziksel ve sözel şiddet gösterme ile şikâyet etme
davranışlarına neden olduğunu belirttikleri bu faktörle ilgili olarak bir kız öğrenci
240
görüşünü “ ben de arada sırada kavga ediyorum, çünkü bana güldüklerinde sinir
oluyorum”, bir erkek öğrenci ise “ küfür edip, çelme takıyorlar, sonra da kavga çıkıyor”
şeklinde açıklamıştır.
Öğrencilerin büyük bir çoğunlukla problem davranışların nedeni olarak ikinci
sırada belirledikleri öğrenci ile ilgili özellikler ise, kız öğrencilerin kendi içlerinde en
fazla vurguladığı faktör olmuştur. Bu kategori içerisinde yer alan “kıskançlık,
sabırsızlık, meraklılık ve güvensizlik” kız öğrencilerin daha çok kız, “ böyle
davranmaktan zevk alma, kötü huy-alışkanlıklar, saldırganlık, zekâ düzeyi, inatçılık,
öğrenme güçlüğü ve başarısızlık ise kız öğrencilerin daha çok erkek öğrenciler için
belirttiği nedenler olmuştur. Erkek öğrenciler ise öğrenme güçlüğü, başarısızlık, dayağa
alışmış olma ve kıskançlığı daha sık vurgulamışlardır. Öğrencilerin büyük bir
çoğunluğu özellikle kopya çekme-verme davranışının öncelikli nedenini, başarısızlık ve
yüksek not almayı isteme olarak belirtmiş (136 öğrenci), “öğretmenin ve evde anne-
babanın yazılıdan 1–2 ya da 3 notu aldıklarında dövmesi” karşısında mecbur kalmayı da
ikinci neden olarak göstermişlerdir (92 öğrenci). Sabırsızlık, meraklılık ve kıskançlık
ise çoğunlukla “izin almadan konuşma, arkadaşını çalışırken rahatsız etme, cinsiyet
ayrımı yapma, arkadaşlarına kötü davranma ve arkadaşlarının eşyalarını izinsiz alma”
davranışlarının nedenleri olarak ifade edilmiştir.
Öğrenciler, öğretmeni sınıfta hazır beklememe, sınıfın ve kendi eşyalarına
zarar verme, derse hazırlıksız gelme ve okuldan kaçma davranışlarının nedenini
çoğunlukla okula ve derse karşı olumsuz tutumla açıklamışlar ve bunu “dersi sevmeme,
nefret etme” şeklinde ifade etmişlerdir. Genellikle erkek öğrencilerin belirttiği dersi ve
okulu sevmemenin nedeni ise çoğunlukla öğretmeni sevmeme olarak belirtilmiştir. Kız
öğrencilerin % 58.6, erkek öğrencilerin %84.5’ i, öğretmeni sevmeme faktörünün
altında yatan nedenleri ise; öğretmenin onları dinlememesi, hep aynı öğrencilere söz
hakkı vermesi, ayrım yapması, sürekli ders anlatması ya da yazı yazdırması, her zaman
sinirli olup bağırması, dövmesi ve onlara kötü davranması olarak açıklamıştır. Bu
nedenle öğretmeni zor duruma düşüren (kızdırma, üzme, şaşırtma, bağırtma vb.)
davranışlarda bulunduklarını belirten öğrenciler (gürültü yapma, izinsiz konuşma, ders
dışı şeylerle ilgilenme ve derse hazırlıksız gelme), aynı zamanda öğretmenin
dövmesinden ve kızmasından da çok korktukları için, yalan söylemeye mecbur
kaldıklarını, mazeret uydurduklarını ya da suçu bir başkasının üzerine attıklarını da
241
ifade etmişlerdir. Bir kız öğrenci bu konudaki görüşünü “…ders dinlemek çok sıkıcı,
kaçmak için hastayım diyorum…”, bir başka kız öğrenci “sözünü kesmesem
söyleyeceğim şeyi söyleyemiyorum ki”, bir erkek öğrenci ise “öğretmenimiz bazı
arkadaşlarımıza iyi davranıyor, söz verip işine gelen kişiye sözünü tuttuğu için ona
kinleniyorum ve o arkadaşımdan da nefret ediyorum…” şeklinde ifade etmiştir.
Sosyal ve psikolojik ihtiyaçlar ise, problem davranışların olası nedenlerinden
biri olarak kız öğrenciler tarafından erkek öğrencilere oranla daha fazla ifade edilen bir
faktör olmuştur. Bu faktör, öğrencilerin problem davranışların nedenleri ile ilgili yazılı
anlatımlarında (critical incident) çoğunlukla ilgi çekme, gücünü gösterme, kendini
ispatlama ve eğlenme ihtiyacı olarak ifade edilmiştir. Derste sıkıldıklarını ve sıkıldıkları
zaman “resim yaptıklarını, oyun oynadıklarını ya da öğretmeni sinirlendirip dersi
bırakmasını sağlama ya da kendi aralarında konuşarak ve komiklik yaparak dersi
kaynatma” yoluna gittiklerini belirten öğrenciler, arkadaşları konuştuğunda
dayanamayıp onlara uymak istediklerini de vurgulamışlardır. Bir kız öğrenci bu
konudaki düşüncesini “…erkekler kendilerini kabadayı sanıyorlar, herkesi dövmek
istiyorlar, kendini göstermek için, ben babayım demek için…”, bir başka kız öğrenci “
öğretmenler belki öğrencilerini seviyorlardır ama öğrenciler daha fazla sevgi ister,
olmayınca da kızgınlaşır öğretmene karşı” bir erkek öğrenci ise “derste canım sıkılıyor,
diğerleri yaramazlık yaparken benim de yapmak içimden geliyor…” şeklinde ifade
etmiştir.
Öğrencilerin istenmeyen davranışlar göstermesinin nedenleri arasında aile ile
özellikler, kız öğrencilerin erkek öğrencilere oranla daha fazla vurguladıkları bir diğer
faktör olmuştur. Aile ile ilgili en sık dile getirilen boyutlar ise, aileden böyle görme,
evde dayak yeme, sevgisizlik ve ilgisizlik olmuştur (77 öğrenci). Yukarıda belirtilen
kategoriler dışında öğrencilerin belirttikleri diğer nedenler ise; kafalarından o an başka
şeyler geçmesi, farkında olmama, arkadaşı üzüldüğü için onu düzeltmeye çalışma,
arkadaşının ona küsmesini istememe, geleceğini düşünmeme, uhu çekme, sınıf
kurallarının anlatılmaması ve iyi davranmayı bilmemedir. Aşağıda öğrencilerin problem
davranışların nedenleri ile ilgili görüşlerinden örnek ifadeler verilmiştir.
Öğrenci- A: “…ailem bana okul konusunda çok baskı yapıyor, okula geldiğimde öğretmenimin sürekli bağırması, her sözü çok ağrıma gidiyor ve bende kendimi tutamayıp karşılık veriyorum…”
242
Öğrenci- G: “Yüksek not alıp ailemin gözüne girmek için ben de kopya çektim…” Öğrenci- I: “… evde dayak yiyen gelip okulda hıncını çıkarıyor…” Öğrenci- K: “ … amcaları, ağabeyleri kabadayılık yapıyor, o da sınıfta yapıyor, onları örnek almış…” Öğrenci- M: “… evindekiler, çevresindekiler de küfür ediyor ki öğrenmiş, bebekken mi öğrendi? etrafındakiler öğretti ona…”
4.1.6.3. Veli Görüşlerine Göre İstenmeyen Davranışların Nedenleri
Görüşme yapılan 20 öğrenci velisinin problem davranışların nedenleri olarak
ilk ifade ettiği faktörler, yanında oturan arkadaşının ya da sınıftaki diğer öğrencilerin
çocuğa rahatsızlık vermesi (küfür etme, alay etme, dövme, kızdırma, zorlama, tehdit
etme, korkutma, gülme, lakap takma), okulun fiziksel- sosyal koşullarının yetersizliği
ve çevredeki olumsuz örnekler olmuştur. Özellikle sözel ve fiziksel şiddet içeren
davranışları, kaba ve küfürlü konuşmayı, arkadaşlarına kötü davranma, okuldan kaçma,
ve devamsızlık davranışlarını diğer çocukların etkisi ile açıklayan veliler, okuldaki
güvenlik önlemlerinin yetersizliği ve aile ilgili (eğitimsizlik, fakirlik, çok çocuklu olma,
aşırı cezalandırma, ilgisizlik) özellikleri sorun davranışların diğer nedenleri olarak
belirtilmiştir.
Okuma-yazma bilmedikleri için çocuklarının dersleriyle ilgilenemediklerini
belirten veliler, ders araç gereçlerini de ekonomik nedenlerle alamadıklarını ifade
etmişlerdir. Ayrıca, velilerin yaklaşık yarısı (9 veli) televizyonun hem öğrencilerin
ders çalışmasını ve ödevlerini yapmasını olumsuz etkileyip okulda başarısız olmalarına,
hem de bazı problem davranışları (kaba ve küfürlü konuşma, arkadaşlarına karşı fiziksel
ve sözel şiddet) film ve dizilerde görüp öğrenmelerine neden olduğunu da belirtmiştir.
Velilerin açıklamalarında kötü huy ve alışkanlıklar (5 veli), öğrenme güçlüğü ve
öğrenmede başarısızlık (5 veli), dikkat çekme isteği (5 veli), diğerlerini kıskanma (5
veli) öğretmene ve okula karşı olumsuz tutum (4 veli), karşıt olma ihtiyacı (3 veli) ve
içine kapanıklık (2 veli) tarafından ifade edilen diğer faktörler olmuştur. Bunun yanı
sıra çocuklarında kekemelik, tuvaletini tutamama, işitme engeli, sürekli baş ağrısı ve
hiperaktiflik gibi rahatsızlıklar olan dört öğrenci velisi, fiziksel rahatsızlıkların da
önemli bir neden olduğunu belirtirken, bir öğrenci velisi de okuldaki öğretmen
yetersizliği ve öğretmenlerin öğrencilere karşı olumsuz tutumlarının sorun davranışlara
neden olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. Velilerin, problem davranışların nedenleri
ile ilgili yaptıkları açıklamalardan örnek ifadeler aşağıda verilmiştir.
243
Veli-B: “ … sınıfından bir arkadaşı boğazını sıkıp deli demiş, bu da sinirlenmiş bağırıp çağırmaya vurmaya başlamış….” Veli- C: “…okulda ve çevresinde çok kötü çocuklar var, öğretmen bile bıçak çektiler. Böyle çocuklarda gezip öğreniyorlar, bir keresinde benim çocuğunda önünü kesmişler vurmuşlar. Bir hafta okula göndermedim çok korktum…” Veli- D: “…matematik dersi var öğretmen yok, zırt pırt eve geliyor çocuklar ders yok diye…okul pek iç açıcı değil ki kirli, pis, tuvaletlerin, sınıfların hali belli toz toprak içinde…çocuklar iyi dayanıyorlar, hastalanmıyorlar…” Veli- E: “…katkı parası için zorladılar, çocuk eve geldi öğretmenim dövüyor, para istiyorlar dedi… mesela bir flüt için dövdü öğretmeni, alana kadar seni döverim demiş. Nasıl alayım durumum yok, çocuk dayak yerse tabi karşı çıkar…okula gitmek istemiyor çok korkuyor öğretmeninden…”
4.1.7. Sınıf İçinde Hangi Davranışların Niçin İstenmeyen Olduğu, Meydana Gelme
Sıklığı, Önem Derecesi (Ciddilik) ve Nedenleri İle İlgili Öğretmen, Öğrenci
ve Veli Görüşleri Farklılaşmakta mıdır?
Sınıf içinde öğrencilerin hangi davranışlarının problem olduğu konusunda
öğretmen-öğrenci ve velilerin görüşleri karşılaştırıldığında büyük bir farklılık olmadığı,
üç grubunda hangi davranışların problem olduğu konusunda benzer tutum içinde olduğu
görülmüştür. Öğretmen- A-C ve D, öğrencilerin tanımladığı 41 istenmeyen davranış
kategorisinin 38’ ini (%92.6), Öğretmen- B, 33’ ünü (%80.4), Öğretmen-E, 37’ sini
(%90,2) sini problem olarak nitelendirmiş ve öğretmenler, ortalama %90 gibi yüksek bir
oranla bu davranışların problem olduğu konusunda öğrencilerle benzer tutum içinde
olmuşlardır. Araştırmaya katılan 19 veli, 41 istenmeyen davranışın tamamını (%100),
bir öğrenci velisi de 37’ sini (%90.2) problem olarak tanımlamış, böylece veliler
ortalama % 99.5 gibi çok yüksek bir oranla öğretmen ve öğrencilerle benzer yönde
görüş bildirmişlerdir.
Öğretmen, öğrenci ve velilerin bu davranışların “niçin problem” olduğu ile
ilgili görüşleri karşılaştırıldığında da genel olarak bir farklılık olmadığı, davranışın
bireye, ortama ve diğerlerine getirebileceği olası olumsuz sonuçlarının dikkate alındığı
görülmüştür. Ancak, problem davranışın önce kime, nasıl bir olumsuz sonuç
getirebileceği hakkında öğretmen-öğrenci ve veli görüşleri arasında farklılaşma
olmuştur. İki öğretmen bir kaç istenmeyen davranış için ilk olarak “hoşlanmıyorum, çok
kızıyorum, rahatsız oluyorum” şeklinde kendilerinde yarattığı olumsuz psikolojik
sonuçları belirtmişse de, öğretmenler genel olarak öncelikle istenmeyen davranışın
kendilerinde yaratabileceği olumsuz akademik sonuçları vurgulamışlardır. “Dikkatim
244
dağılıyor, sınıf aktivitelerini aksatıyor, dersle ilgili etkinliklere harcanan zamanı çalıyor
ve öğretim olumsuz etkileniyor” bu konuda yapılan açıklamalardan bazılarıdır.
Öğretmenlerin açıklamalarında, istenmeyen davranışın davranışı yapan
öğrenciye ve diğer öğrencilere getirebileceği olası olumsuz akademik sonuçlar
çoğunlukla ikinci ve olası fiziksel, psikolojik ve sosyal olumsuz sonuçlar ise 3. sırada
yer almıştır. Bir öğretmen bu konudaki görüşünü “ İzin alsın konuşsun ama izin
almadan böyle yanındakiyle önündekiyle, arkasındakiyle konuşursa, benim dikkatim
dağılıyor, e tabi ki eğitim öğretim ortamı olumsuz etkileniyor, diğerlerinin de dikkati
dağılıyor” (Akademik olarak önce öğretmenin kendisinde daha sonra diğerlerinde
yaratacağı olası olumsuz sonuç) şeklinde ifade ederken bir başka öğretmen ise
“öğrencilerin çoğu evden bir şey getiremiyor, biri bir şey yemeye başladığında şikâyet
ediyorlar, dersim bölünüyor, ya da derste gözleri ona takılıyor, görüyorsun dersi
dinlemiyorlar kafaları başka yerde… durup bekliyorsun yemelerini…(Akademik olarak
önce öğretmenin kendisinde daha sonra, akademik ve psikolojik olarak öğrencide ve
diğerlerinde yaratacağı olası olumsuz sonuç) şeklinde belirtmiştir.
Öğrencilerin davranışın niçin istenmeyen olduğu ile ilgili açıklamalarında ise,
genellikle davranışın akademik olarak kendisinde ve fiziksel olarak ortamda
yaratabileceği olumsuz sonuçların belirtildiği görülmüştür. Öğrencilerin yazılı
anlatımlarında davranışın psikolojik olarak önce diğerlerine ve daha sonra öğrencinin
kendisine getirebileceği olumsuz sonuçlar ikinci, akademik olarak diğerlerine ve sosyal
olarak önce kendisine, sonra diğerlerine getirebileceği olası olumsuz sonuçlar ise
üçüncü sırada yer almıştır. İçerik analizi sonuçlarına göre öğrencilerin davranışın yakın
vadede kendisinde yaratabileceğini düşündüğü olumsuz akademik sonuçlar; “davranış
notunun 1 olması, dersi dinleyememe, kötü not alma, ve sınıfta kalma” dır. İstenmeyen
davranışın ortamda yaratabileceği olumsuz sonuçlar arasında öğrencilerin en sık
vurguladıkları ise, “kirlenme, düzensiz hale gelme, araç-gereçlerde kırılma-bozulma, bir
daha kullanılamaz duruma gelme ve eskime” olmuştur. Öğrencilerin istenmeyen
davranışın “diğerleri” üzerindeki yaratabileceği olası olumsuz psikolojik etkileri
açıklarken, “diğerleri” ile sınıftaki öğrencileri değil çoğunlukla öğretmeni kastettikleri
görülmüştür. Öğretmenin “kızması, sinirlenmesi, neşesinin kaçması, moralinin
bozulması ve üzülmesi” olumsuz psikolojik sonuçlar olarak daha çok vurgulanmıştır.
Davranışlarının diğerleri üzerindeki olumsuz akademik etkilerini ise genellikle
245
“öğretmenin ve arkadaşlarımızın dikkati dağılır, arkadaşlarımız dersi dinleyemez,
öğretmenimiz ve arkadaşlarımız nerede kaldıklarını unuturlar, arkadaşlarımız zayıf not
alır vb.” şeklinde ifade eden öğrencilerin, sosyal olarak en fazla dile getirdikleri
olumsuz sonuçlar ise; “öğretmenin gözünden düşme, öğretmenin onu sevmemesi,
yalnız bırakılma, arkadaşlarının ona küsmesi” olmuştur.
Velilerin davranışın “niçin problem olduğu” ile ilgili açıklamaları ise
çoğunlukla davranışın yakın ve uzun vadede kendisinde yaratabileceği muhtemel
psikolojik ve sosyal, daha sonra çocukta yaratabileceği yakın vadede fiziksel ve son
olarak uzun vadede çocukta yaratabileceği akademik olumsuz sonuçlara bağlı olmuştur.
Veliler, çocuğun istenmeyen davranışının diğerleri üzerinde yaratabileceği olumsuz
sonuçlara ise değinmemişlerdir. İstenmeyen davranışların anne-babada yarattığı yakın
vadede olumsuz psikolojik sonuçlar arasında “sinirlenme-hoşlanmama-endişelenme,
utanma, üzülme”, olumsuz sosyal sonuçlar içinde de “çevre tarafından ayıplanma ve
dışlanma” öne çıkmıştır. “Öğretmenin çocuğa ceza vermesi, çocuğun yaralanması veya
canının yanması” (davranışın yakın vadede çocuk üzerindeki olumsuz fiziksel), “zayıf
not alma ve sınıfta kalma” (davranışın yakın vadede çocuk üzerindeki olumsuz
akademik sonuçları), çocuğun büyüdüğünde çakal veya kötü biri olarak tanınması”
(istenmeyen davranışın gelecekte çocuğa getirebileceği olumsuz sosyal sonuçlar,
“okulu bitirememesi, okuldan atılması, bir meslek edinememesi (istenmeyen davranışın
gelecekte çocuğa getirebileceği olumsuz akademik sonuç) ve bulundukları çevrede kötü
anne-baba olarak nitelendirilme (istenmeyen davranışın gelecekte veliye getirebileceği
olumsuz sosyal sonuç) velilerin ifade ettikleri diğer olumsuz sonuçlar olmuştur.
Araştırmaya katılan üç grubun istenmeyen davranışların sınıf içinde meydana
gelme sıklığı ile ilgili görüşleri karşılaştırıldığında, öğrenci ve velilerin benzer tutum
içinde olduğu, öğretmenlerin ise söz konusu olumsuz davranışların gösterilme düzeyini
öğrenci ve velilere göre “daha yüksek” değerlendirdiği görülmüştür (Tablo 28.).
Öğrencilerin genel tutumu, sınıf içinde istenmeyen davranışları “çok düşük düzeyde”
gösterdikleri (1.3), velilerin genel tutumu çoğunlukla çocuklarının sınıfta problem
davranışta bulunmadığı (1.1), öğretmenlerin genel tutumu ise bu davranışlarla
sınıflarında “bazen” (1.9), hatta bazılarıyla “her zaman” karşılaştıkları şeklinde
olmuştur.
246
Tablo 28. Öğretmen, Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışların Meydana Gelme Sıklığı İle İlgili Dağılım
DAVRANIŞ KATEGORİLERİ
Öğretmen
N=5
X
Öğrenci
N= 172
X
Veli
N=20
X
1.Yerleri kirletme 1.6 1.7 1.1
2.Sınıfta bir şeyler yeme-içme 1.6 1.5 1.1
3.Sınıf eşyalarına zarar verme 1.6 1.2 1.1
4.Kaba ve küfürlü konuşmak 2.0 1.6 1.5
5.Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme 2.0 1.6 1.2
6.Arkadaşlarına kötü davranma 2.0 1.4 1.1
7.Arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme 2.2 1.3 1.1
8.İzin almadan konuşma 3.0 1.6 1.3
9.Sınıfı temiz tutmama 1.6 1.5 1.1
10.Yalan söyleme 2.0 1.4 1.1
11.Sürekli mazeret ileri sürme 2.0 1.2 1.1
12. İftira atma- suçlama 2.0 1.1 1.1
13.Öğretmene karşı gelme 2.0 1.2 1.1
14.Derse ilgisizlik 3.0 1.5 1.1
15.Derse hazırlıksız gelme 2.2 1.5 1.1
16.Yetersizlik sergileme 2.4 1.3 1.1
17.Öğretmeni sınıfta hazır beklememe 2.6 1.5 1.2
18.Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama 2.4 1.5 1.1
19.Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama 2.4 1.2 1.1
20.Öğretmeni oyalama 2.2 1.2 1.1
21.Dikkat çekmeye çalışma 3.0 1.4 1.3
22. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma 2.0 1.2 1.1
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme 2.0 1.1 1.1
24.Gürültü yapma 3.0 1.5 1.3
25.Okul yönetmeliklerine uymama 1.0 1.6 1.1
26.Kılık kıyafetine özen göstermeme 2.0 1.2 1.1
27.Değişen durumlara uyum sağlayamama 2.0 1.3 1.1
28.Öğretmene saygısızlık yapma 1.0 1.2 1.0
29.Öğretmenin dikkatini dağıtma 2.2 1.4 1.0
30.Kopya çekme-verme 1.8 1.3 1.0
31.Ders dışı şeylerle ilgilenme 2.2 1.5 1.1
32.Hırsızlık yapma 1.6 1.0 1.0
33.Kendi eşyalarına zarar verme 2.2 1.3 1.0
34.Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama 1.8 1.3 1.0
35.Okul eşyalarını gereksiz kullanma 1.0 1.4 1.1
36.Kıskançlık 2.0 1.3 1.0
37.Dedikodu yapma 1.8 1.3 1.1
38.Kendini temiz tutmama, ilgilenmeme 3.0 1.5 1.1
39.Cinsiyet ayrımı yapma 1.4 1.3 1.1
40.Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama 2.0 1.4 1.1
41.Okul dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme 2.0 1.1 1.1
1- Hiçbir zaman 2- Bazen 3- Her zaman
247
Veliler, 41 istenmeyen davranış kategorisinde en fazla 1.5 ortalamada kalan
bir değerlendirme ile öğrencilerin bu davranışları sınıfta gösterme düzeylerini “en
düşük” algılayan grup olmuştur. Tabloda görüldüğü gibi öğrencilerin 1.5 ortalama değer
ile sınıf içinde “çok düşük düzeyde” gösterdiklerini belirttikleri “izin almadan
konuşma, derse ilgisizlik, dikkat çekmeye çalışma, gürültü yapma ve kendini temiz
tutmama, ilgilenmeme davranışları, öğretmenlerin 3.0 tam ortalama ile sınıf içinde
gösterilme düzeyini “en sık” olarak değerlendirdiği davranışlar olmuştur (Tablo.28’ de
gölgelendirilmiştir). Öğrencilerin öğretmenlere göre sınıf içinde gösterilme düzeyini
“daha yüksek” değerlendirdiği sorun davranışlar ise “yerleri kirletme, okul
yönetmeliklerine uymama, öğretmene saygısızlık yapma ve okul eşyalarını gereksiz
kullanma” dır.
İstenmeyen davranışların önem derecesi (ciddilik) ile ilgili öğretmen, öğrenci
ve veli görüşleri karşılaştığında da, öğretmen ve öğrencilerin 2.4 genel ortalama ile
benzer tutum içinde olduğu, velilerin ise, 2.9 genel ortalama bu iki gruptan (öğretmen-
öğrenci) farklılaştığı görülmüştür. Öğrencilerin problem davranışlarının yıkıcılığı/zarar
vericiliği konusunda çoğunlukla hemfikir olan veliler, Tablo 29.’ da görüldüğü gibi, 2.8
ile 3.0 arasında değişen ortalamalarla 41 sorun davranışın tamamını diğer iki gruba
(öğretmen ve öğrencilere) göre “en ciddi” değerlendiren grup olmuştur. Öğretmenler de
sorun davranışları çoğunlukla “ciddi” ve “çok ciddi” değerlendirme yönünde benzer
tutum içinde olmuşladır. Ancak, ailelerin son derece “ciddi” algıladığı “sınıfta bir
şeyler yeme-içme, izin almadan konuşma, sınıfı temiz tutmama, değişen durumlara
uyum sağlayamama, kopya çekme, okul eşyalarını gereksiz kullanma, kıskançlık,
dedikodu yapma, kendini temiz tutmama-ilgilenmeme ve cinsiyet ayrımı yapma
davranışlarının öğretmenler tarafından “önemsiz/küçük” sorunlar olarak
değerlendirildiği görülmektedir (Tablo 29.’ de gölgelendirilmiştir).
Öğretmenlerin ve velilerin “son derece ciddi” olduğu konusunda hem fikir
olduğu davranışlar ise “kaba ve küfürlü konuşma, yalan söyleme ve okul dışındaki kötü
alışkanlıkları sınıf ortamına getirme” dir. Öğretmenlerin öğrenci velilerine göre çok
küçük bir farkla “daha ciddi” algıladığı diğer davranışlar ise “sınıf eşyalarına zarar
verme, arkadaşlarına kötü davranma, iftira atma-suçlama, öğretmene karşı gelme,
arkadaşlarına karşı sözel ve fiziksel şiddet gösterme ve hırsızlık yapmadır.
248
Tablo 29. Öğretmen, Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Sınıf İçinde İstenmeyen
Davranışların Önem Derecesi (Ciddilik) İle İlgili Dağılım
DAVRANIŞ KATEGORİLERİ
Öğretmen
N=5
X
Öğrenci
N= 172
X
Veli
N=20
X
1.Yerleri kirletme 2.2 2.6 2.9
2.Sınıfta bir şeyler yeme-içme 2.0 2.3 2.9
3.Sınıf eşyalarına zarar verme 3.0 2.6 2.8
4.Kaba ve küfürlü konuşmak 3.0 2.5 3.0
5.Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme 2.6 2.3 2.8
6.Arkadaşlarına kötü davranma 3.0 2.5 2.9
7.Arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme 2.8 2.4 2.8
8.İzin almadan konuşma 2.0 2.4 2.8
9.Sınıfı temiz tutmama 2.0 2.5 2.9
10.Yalan söyleme 3.0 2.6 3.0
11.Sürekli mazeret ileri sürme 2.6 2.4 2.9
12. İftira atma- suçlama 3.0 2.6 2.9
13.Öğretmene karşı gelme 3.0 2.6 2.9
14.Derse ilgisizlik 2.4 2.4 2.9
15.Derse hazırlıksız gelme 2.4 2.3 2.9
16.Yetersizlik sergileme 2.4 2.3 2.9
17.Öğretmeni sınıfta hazır beklememe 2.4 2.4 3.0
18.Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama 3.0 2.5 2.9
19.Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama 3.0 2.5 2.8
20.Öğretmeni oyalama 2.2 2.5 2.9
21.Dikkat çekmeye çalışma 2.2 2.1 2.8
22. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma 2.6 2.4 2.9
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme 2.8 2.5 2.9
24.Gürültü yapma 2.8 2.5 2.9
25.Okul yönetmeliklerine uymama 2.8 2.6 2.8
26.Kılık kıyafetine özen göstermeme 2.2 2.4 2.9
27.Değişen durumlara uyum sağlayamama 1.8 2.4 2.9
28.Öğretmene saygısızlık yapma 2.8 2.6 3.0
29.Öğretmenin dikkatini dağıtma 2.4 2.4 2.9
30.Kopya çekme-verme 2.0 2.6 2.9
31.Ders dışı şeylerle ilgilenme 2.6 2.2 2.9
32.Hırsızlık yapma 3.0 2.7 2.9
33.Kendi eşyalarına zarar verme 2.2 2.4 2.8
34.Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama 2.4 2.3 2.9
35.Okul eşyalarını gereksiz kullanma 1.2 2.3 2.8
36.Kıskançlık 1.8 2.3 2.9
37.Dedikodu yapma 2.0 2.6 2.8
38.Kendini temiz tutmama, ilgilenmeme 2.0 2.4 2.9
39.Cinsiyet ayrımı yapma 1.4 2.4 2.9
40.Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama 2.2 2.3 3.0
41.Okul dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme 3.0 2.7 3.0
1- Ciddi değil 2- Ciddi 3-Çok ciddi
249
Öğrencilerin problem davranışların ciddiliğini genel olarak velilerden daha
düşük (daha önemsiz) değerlendirdiği, ancak bazı davranışları öğretmenlerine göre daha
ciddi algıladıkları görülmektedir. Tablo 28’ de görüldüğü gibi öğrenciler, “yerleri
kirletme, sınıfta bir şeyler yeme-içme, izin almadan konuşma, sınıfı temiz tutmama,
öğretmeni oyalama, kılık kıyafetine özen göstermeme, değişen durumlara uyum
sağlayamama, kopya çekme-verme, kendi eşyalarına zarar verme, okul eşyalarını
gereksiz kullanma, kıskançlık, dedikodu yapma, kendini temiz tutmama-ilgilenmeme,
cinsiyet ayrımı yapma ve öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama” davranışlarını”
öğretmenlerine göre “ daha ciddi” problemler olarak değerlendirmişlerdir (Tablo 29.’ da
gölgelendirilmiştir).
Öğretmen, öğrenci ve velilerin problem davranışların nedenleri ile ilgili
görüşleri karşılaştırıldığında, öğretmenlerin, çok önemli gördükleri 12, öğrencilerin yedi
ve velilerin beş nedeni açıkladıkları, ayrıca öğretmen ve velilerin problem davranışların
en öncelikli nedenlerini genellikle kendilerinden uzak tutarak dışarıda, öğrencilerin ise
çoğunlukla içeride bir diğer ifadeyle kendilerinde aradıkları görülmüştür. Grupların
(öğretmen, öğrenci ve veli) bu konuyla ilgili görüşleri incelendiğinde üç grubun “en
öncelikli” neden olarak kendilerine en yakın dışsal bir faktörü gösterme açısından
benzer tutum içinde oldukları görülmüştür. Öğrenci ve veliler için bu dışsal faktör,
“sıra arkadaşının ya da sınıftaki diğer öğrencilerin rahatsız etmesi”, öğretmenler için
“okul yönetiminin öğretmenlere ve öğrencilere yönelik yanlış tutum ve uygulamaları”
olmuştur.
Öğretmen, öğrenci ve veli grubunun problem davranışların nedenleri ile ilgili
açıklamaları incelendiğinde, en fazla belirtilen ikinci ve üçüncü faktör açısından iki
grubun (öğretmen ve veli) benzer tutumunun devam ettiği öğrencilerin ise farklı
düşündüğü görülmüştür. Diğer dışsal faktörlerden “okulun fiziksel ve sosyal
koşullarının yetersizliği ve olumsuz çevre koşulları” öğretmen ve velilere göre,
öğrencilerin sorun yaratan davranışlar göstermelerine neden olan en önemli ikinci ve
üçüncü neden olurken, öğrenciler, kendileriyle ilgili olan özellikleri ikinci önemli
neden olarak belirtmişlerdir. Öğrenme güçlüğü, başarısızlık, zekâ düzeyi, kıskançlık,
güvensizlik, saldırganlık, meraklılık, sabırsızlık, inatçılık, başkalarını üzmekten zevk
alma, kötü huy ve alışkanlıklar vb. şeklinde ifade edilen kişisel özellikler ile, dersi ve
okulu sevmeme, sıkılma, ders çalışmak ve okula gelmek istememe, ilgi duymama
250
olarak belirttikleri derse ve okula karşı olumsuz tutumlar, öğrencilerin problem
davranışların en önemli ikinci ve üçüncü nedeni olarak gösterdikleri içsel özellikler
olmuştur. Öğretmenler, diğer dışsal faktörleri öncelik sırasına göre; okul-veli
işbirliğinin yetersizliği, eğitim programlarının ağırlığı, aile ile ilgili faktörleri, MEB’ nın
uygulamaları, eğitim politikası, öğrencinin özellikleri, sıra arkadaşlarının rahatsız
etmesi, medya şeklinde belirterek, öğrencilerin problem davranışlarının kaynaklarını
kendilerinden uzak tutmaya devam etmişlerdir. Buna karşılık öğrenciler karşılanamayan
psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını, veliler de anne-baba olarak çocuklarına karşı yerine
getiremedikleri sorumluluklarını yani kendileriyle ilgili faktörleri (içsel) ifade ederek,
öğretmenlerden farklı bir tutum sergilemişlerdir. Analizler sonucunda sadece 2
öğretmenin mesleki ve kişilik özellikleriyle öğretmenlerin de problem davranışlara
neden olabileceklerini belirterek, kendilerini sorun davranışların olası nedenleri arasında
en son değerlendirdikleri görülmüştür.
4.2. Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf
İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili Bulgular
Aşağıda, öğretmenlerin, öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla nasıl baş
ettiği ile ilgili öğretmen ve öğrenci görüşlerinden elde edilen bulgular yer almaktadır.
4.2.1. Öğretmenlerin, Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Bulgular
4.2.1.1. Öğretmenlerin, Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Görüşleri
Araştırmaya katılan beş öğretmenin, sınıf içinde karşılaştıkları istenmeyen
davranışlarla baş etmede kullandıklarını ifade ettikleri stratejiler gruplandırıldığında
aşağıda belirtilen kategoriler ve bu kategoriler ile ilgili öğretmen davranışları elde
edilmiştir.
— Sözlü uyarı: Yüksek sesle bağırma, öğrencinin adını söyleme, emir cümleleri ile
yönerge verme (sessiz ol, bir daha yapma, susun, yeter tamam vb.) ve dolaylı olarak
251
kuralı hatırlatma, ders anlatırken sesini yükseltme, fermuarları çekin, çiçek olun,
çenemiz yerlerde yine, tamaaam çocuklar vb. vazgeç ifadeleri kullanma.
— Beden diliyle uyarı (Jest ve mimikler): Sınıfta dolaşma, elini dudağına götürerek
şişşştttt yapma, el çırpma, ters ters bakma, kaşlarını çatma, göz kontağı kurma ve bir
süre olduğu yerde kollarını kavuşturarak sessizce bekleme, eliyle ya da herhangi bir
nesneyle masaya vurma, öğrenciye doğru yürüyerek ya da yanında bekleyerek, fiziksel
olarak yakınlık denetimi kurma.
— Açıklama yapma-nasihat etme: Davranışın olumsuzluğu ile ilgili neden-sonuç
ilişkisini açıklama, güncel yaşamdan ve kendi hayatından örnekler verme.
— Azarlama ve gözdağı verme: Yüksek sesle ve sinirli bir şekilde paylama-fırçalama,
kötü not vermekle (- ya da 1), sınıfta bırakmakla, bir başka sınıfa ve müdüre
göndermekle, fiziksel ceza uygulamakla tehdit etme.
— Notunu azaltma: Eksi (-) not verme, 1 verme, var olan + puanlardan kanat (-)
çıkarma.
— İzolasyon: Öğrencinin oturma yerini değiştirme, sınıfın dışına çıkartma, eve
gönderme, sınıf kapısının önünde, çöpün yanında, tahtanın önünde veya sınıfın bir
köşesinde tek ayaküstünde bekletme, öğrenciyle konuşmama ve öğrenciye küsme, o
yokmuş gibi davranma.
— Sınıf çevresini yeniden yönlendirme: Dersin akışını değiştirme, etkinliği durdurup
başka bir etkinliğe geçme, kısa süreli oyun oynama ya da şarkı türkü söyleme, oturma
düzenini değiştirme, öğretim stratejilerini, yöntem ve tekniklerini değiştirme, yedekte
bulundurduğu araç-gereç ve materyalleri kullanma, espri yapma, fıkra anlatma.
— Anlaşma yapma: Yapılması gereken davranışlar konusunda öğrencilerle bireysel ya
da grup olarak anlaşma yapma
— Görmezden gelme: Davranışı fark etme ancak müdahale etmeme.
— Ödül ve pekiştireç kullanma: Okuma parçasını okutma, istediği yerde oturmasına
izin verme, istediği/istedikleri bir etkinlik yapma, tam not verme, kalem alma, Beden
Eğitimi dersine çıkarma, alkışlatma, aferin, çok güzel, bravo gibi ifadeler kullanma,
başını okşama, tiyatro, sinema ve müzeye gitmeyi önerme vb.)
— Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma: Sevilen bir dersi yapmama (Beden Eğitimi),
sevdiği bir etkinlikten çıkartma veya hiç etkinliğe almama, yapmak istediği bir şeyi
yapmasına (ders anlatma, hikâye okuma vb.) izin vermeme.
— Model olma: Öğrencilerin göstermesini istediği davranışlar ve değerler için,
kendilerini, öğrencilerin akranlarını ya da bir yetişkini model olarak kullanma.
252
— Görev (Sorumluluk) verme: Ders ve etkinlikle ilgili soru sorma, tahtaya kaldırma,
ders anlattırma, herhangi bir şey (ders araç-gereci, sınıf defteri vb.) getirmesini-
götürmesini isteme, tahtayı sildirme, vb.
— Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı verme): Tokat atma, saçını-kulağını çekme,
ensesine-kafasına elle ya da cetvelle vurma, kolunu ya da omzunu sıkma, tekmeleme,
sopayla el ve ayaklarına vurma, itme, savurma, sıra dayağı atma.
— Aile ile iletişim kurma: Öğrencinin anne –babasının okula gelmesini isteyerek ya da
ev ziyareti yaparak onlarla görüşme yapma.
— Davranışın nedenlerini araştırma: Öğrenciye davranışının nedenini sorma, olumsuz
davranış gösteren öğrenciyi davranışın gösterildiği ilk andan başlayarak gözleme, sınıf-
okul arkadaşlarından ve aileden öğrenci hakkında bilgi alma, dersten sonra öğrenciyle
iletişim kurma.
— Rehberlik sağlama: Sorulara cevap verme, görevi-yönergeyi tekrar açıklama, ipucu
verme, görev süresince yanında durma, çalışmaya başlamasına yardım etme,
cesaretlendirme, teşvik etme, birlikte çalışma.
- Dönüt (Geribildirim) ve düzeltme verme: Öğrenciye yaptığı davranışa yönelik bilgi
verme, bekleneni yapamadığında düzeltme bilgileriyle bekleneni yapmayı kazandırma.
Görüşme sırasında öğretmenler tepkilerinin genellikle belli bir sıra izlediğini,
çoğunlukla ilk olarak “şişttttt konuşmayalım, lütfen sessiz oluyoruz, parmaksız
konuşmayalım, arkadaşlarınızı dinleyin, sessiz olun, oğlum kaldırın onları, tamam yeter
artık vb” gibi sözel uyarılar yaptıklarını, davranış devam ederse öğrencinin ismini
söyleyerek “Orhan otur yerine, Merve uyuma, Mustafa konuşma artık vb.)” doğrudan
kişiyi uyardıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenler genel olarak sözlü uyarının etkili
olmadığı konusunda hem fikirdirler. Bir öğretmen bu konudaki görüşünü “…ona
bakarak sesimi yükselttiğimde gözleri dolan ve hatasını anlayan öğrenci de var, ne
söylersen söyle sırıtan ve devam eden de…” şeklinde belirtirken bir başka öğretmen, “
…önce ortaya konuşuyorum, ama yapmaya devam ediyor, direk ona bakıyorum, sen ne
yapıyorsun bak bunu herkese söylüyorum ama özellikle senin için diyorum, sanki ona
demiyorum iki dakika sonra devam ediyor…” şeklinde belirtmiştir.
Ders sırasında problem davranış gösteren öğrenciye doğru yürüme, ona bakma
(göz kontağı) ve onun yanında dersi anlatma (fiziksel yakınlık), “laftan anla, of yeteeerr,
kapa çeneni artık, kes, vb.” şeklinde yüksek sesle azarlama ve açıklama yapma,
253
öğretmenlerin sözlü uyarılar işe yaramadığı takdirde en fazla kullandıklarını belirttikleri
stratejiler olmuştur. Öğretmenlerin açıklamalarına göre gürültü yapma, derse ilgisizlik
ve ders dışında bir şeylerle ilgilenme davranışlarının sınıf genelinde çok fazla olması
nedeniyle, en sık açıklamak durumunda kaldıkları şey “neden okula gelmek ve eğitim
görmek gerektiğidir”. Bir öğretmen bu konudaki görüşünü “milyonlarca kez konuştum
mutlaka okumaları gerektiğini, bu mahallenin dışında çok daha düzgün bir hayat
olduğunu defalarca anlattım, okumazsan ne yapacaksın diyorum” şeklinde açıklarken
bir diğer öğretmen “bu olumsuz çevreden kurtulabilmek için mutlaka okumaları
gerektiğini, bunun için de ders çalışmaları, öğretmeni dinlemeleri ve ödevlerini
yapmaları gerektiğini anlatıyorum” şeklinde ifade etmiştir. Küfür etme, yalan söyleme,
kavga etme ve hırsızlık yapma öğretmenlerin bire bir öğrenciyle görüşme yaparak veya
sınıf genelinde gündeme getirerek açıklama yapıp- nasihat ettiklerini belirttikleri diğer
sorun davranışlar olmuştur.
Bir öğretmen bu konuda “ arkadaşına küfür ederek rencide ediyorsun, iyi bir
davranış değil bu, sana küfretmelerini ister misin diyorum”, bir diğer öğretmen “
suçluluk duygusu uyandırmaya çalışıyorum, yalan söylemek, hırsızlık yapmak bunlar
çok kötü şeyler, Allah’ la sizin aranızda, sizin vicdanınıza bırakıyorum diyorum, günahı
katıyorum işin içine artık…”, bir başka öğretmen ise “ çok küfürlü konuşan ve kavga
eden bir kız öğrencimle konuştum, bunun ona zarar verdiğini ve erkek gibi
göründüğünü ve kız arkadaşlarının bunu hoş karşılamadığını anlattım, daha ılımlı
davranmaya başladı artık…” şeklinde açıklama yapmışlardır. Öğrencilerin genellikle
açıklamaları dinleyip kabul ettiklerini ancak çoğu zaman aynı şekilde davranmaya
devam etmeleri karşısında çıtayı yükseltip azarlayıp-gözdağı verdiklerini; “dayak
yiyeceksin bak, kes sesini diye ikaz ediyorum…(Öğretmen-D), “ parça parça edeceğim
bak seni, yeter artık…1 vereceğim diyorum…” (Öğretmen-E) ve cezayı (dayak
istiyorsun galiba, davranış notunu vermemi ister misin, çarpacağım şimdi iki tane vb.)
hatırlattıklarını belirten öğretmenler çocuklarla iyi iletişim kurmaya, espri ile
yaklaşmaya ve bilinçlendirmeye çalışıp, her yolu denemelerine rağmen, çocuk bir şey
anlamıyorsa yapacak tek bir şey kaldığını onun da cezalandırmak (bedensel ceza)
olduğunu ifade etmişlerdir.
Bu konudaki görüşlerini, “ çalışmazsan sınıfta kalırsın gibi bir şeyi zan altında
kalmasın diye söylemiyorum, çalışırsan yaparsın diyorum cesaretlendiriyorum,
254
rehberlik ediyorum… (Öğretmen-B), “şaka yapıyorum, rencide etmeden mesela eşek
sıpası demektense aileyi karıştırmadan öküz arabası diyerek takılıyorum, hayatımdan
örnekler veriyorum sık sık, yaşadıklara problemle eğilmeye çalışıyorum… (Öğretmen-
A), “…sürekli emir direktif olmaz, bağımsız çalışabilecekleri zamanlar veriyorum,
tahtaya bir soru yazıp hadi bakalım bunu çözün deyip sınıftan çıkıyorum bir süre, kendi
başlarına çalışmayı öğretmeye çalışıyorum…” (Öğretmen-C), “…derse çok ilgisizlerse,
mesela zapt edemiyorsam matematikte, hadi şarkı söyleyelim biraz diyorum, görev
veriyorum hadi gel sen yap diyorum…” (Öğretmen-E) şeklinde olumlu stratejilere de
yer verdiklerini belirten öğretmenler, “ama yine baş edilmiyorsa aciz kalıyoruz, çözüm
değil ama mecbur kalıyoruz cezalandırmaya” şeklinde açıklama yapmışlardır.
Öğretmenler, genellikle kalem açma bahanesi ile çöp kutusunun yanında
bekleme, kalem ya da silgi almak için kısa süreli yerinden kalkıp arkadaşının yanına
gitme ve dersi kaynatmak amacıyla yaptıkları kısa süreli komiklik ve gereksiz soru
sorma davranışlarını görmezden geldiklerini belirtmişlerdir. Üç öğretmen, anlaşma
yaparken, ödül ve pekiştireci gündeme getirip, iki stratejiyi birlikte kullandıklarını ifade
ederken, iki öğretmen özellikle yerleri temiz tutma ve Türkçe dilbilgisi kurallarına
uygun konuşma konusunda model olmaya çalıştıklarını vurgulayarak, . “ …yerde bir
çöp gördüğüm zaman bunu buraya ben atmadım ki diyerek yerden alıyorum, çünkü
çocuğa onu al yerden dediğin zaman ben atmadım ki diyebiliyor…”, “…birbirlerine
Orki, Maho, Bayro gibi sesleniyorlar, tamamen mahalle ağzı, böyle seslendiklerini
duyduğum zaman sınıfta böyle biri mi var, tanımıyorum, benim bildiğim Bayram,
Orhan ve Mahmut, tekrar söyle bakalım adlarını diyorum…”, “ …bende onlara karşı
lanlı lunlı konuşuyorum sırf tepkilerini görmek için, sonra da ismiyle sesleniyorum,
mantığını anlamaları için uğraşıyorum…” şeklinde örneklendirmişlerdir. Bunların yanı
sıra iki öğretmen sınıf çevresini yeniden yönlendirme, iki öğretmen aile ile iletişim
kurma ve bir öğretmen problem davranışın nedenlerini araştırma ile rehberlik yapma
(yardım etme) stratejilerini uyguladığını belirtmiştir. Aşağıda öğretmenlerin bu
stratejilerin kullanımlarıyla ilgili verdikleri örnek durumlar yer almaktadır.
Öğretmen-A: “…bir dönem tırnak makasıyla gezdim sınıfta, çocukların uzun tırnakları vardı, bu benim görevim değil ama ilgilendim. Alışkanlık kazansın diye model olmaya çalıştım…” (Model olma) Öğretmen-B: “…eğer yazılı sınavdan ortalama 3.5 üzerinde olursa sizi sinemaya ya da tiyatroya götüreceğim gibi anlaşma yaparak ödülü gündeme
255
getirdim ama götürmediğim için şu an sözünü yerine getirmemiş durumdayım…” (Anlaşma yapma) Öğretmen- C: “ …sıraya girip çıkarken birbirlerini rahatsız ediyorlardı ve gürültü oluyordu, oturma düzenini değiştirdim mesela…” (Sınıf çevresini yeniden yönlendirme) Öğretmen-D: “ …çocukları övmek lazım, tahtaya kaldırıp soru çözdürüyorum, yardım ediyorum, aferiiinnn, bravo, hadi alkışlayalım arkadaşınızı, sana mavi boncuk takacağım diyorum…” (Ödül ve pekiştireç kullanma) Öğretmen- E: “ … kavga etmemesi konusunda 3 kez uyardım, davranışını değiştirmediği için ailesini çağırıp durumu anlattım…” (Aile ile iletişim kurma)
Notunu azaltma, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, tek ayaküstünde
bekletme, öğrenciyi sınıftan çıkarma, eve gönderme, öğrenciyle konuşmama, onu sınıfta
yok sayma ve ilgilenmeme öğretmenlerin ceza olarak belirttikleri ilk uygulamalar
olmasına rağmen, beş öğretmen de genellikle fiziksel ceza uyguladıklarını ifade
etmiştir. Bir öğretmen, “…sus diyorsun tınmıyor, bir iki defa uyarıyorsun olmuyor, tek
ayaküstünde durduruyorsun sırıtıyor, bilmem ne ediyor, arkadaşına işaret ediyor, bende
kulağını çekiyorum, tokat atıyorum, eline sopayla vuruyorum yani…” şeklinde
görüşünü belirtirken bir diğer öğretmen düşüncesini “ her öğrencinin değer verdiği şey
farklı, biri hırslı nota düşkün, ona eksi vermek, diğeri topa düşkündür, yanlış
davrandığında futbol oynatmamak gibi cezalar… ama bazıları bağırıp, çağırıyorsun
karşında gülüyor, ana babasından ne gördüyse yapmak lazım, yapmamak lazım aslında
biliyorum, ama üç apayrı çocuk ne yapacaksın, atıyoruz dayağı…” şeklinde belirtmiştir.
Bir diğer öğretmen ise her yolu deneyip de sonuç alamadığında, “ … yani can
yakmak değil, sert vurmazsın, şimdi itekleyerek yaptığın zaman çocuk düşer ve diğer
çocuklar onu şey algılar, öğretmen bir tokatla onu yere indirdi” şeklinde bir açıklama
yaparak, bedensel cezayı diğer öğrencilere gözdağı vermek için de kullandığını ifade
etmiştir. Gerekçesini “öğrenci evde sürekli dayak yerse, okulda da öğretmeninden
hoşgörü görürse bocalama devresine girecek, öğretmen bana ses çıkarmıyor diyerek
davranışını sürdürecek” şeklinde açıklayan bu öğretmen, sadece hiçbir sorun yokken
şiddet içerikli davranışlarda bulunan öğrenciler için bu yolu izlediğini vurgulamış ve
“bıçak çektiler geçen hafta, pasif kalırsan bir başka gün sana bıçak çekerler, 4. günde
seni bıçaklarlar, bu kaçınılmaz bir şeydir bu bölgede, öğretmenin tepkisini gözleyen
öğrenciler karşısında pasif kalmamak zorundayız” şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Nadiren ceza olarak yazı yazma ve fazladan ödev verme uygulaması da yaptığını
belirten bir öğretmen, bundan sonuç alamadığını “…biri yapıyor diğeri yapmıyor,
256
birbirlerinin gözünde sen yaptın ben yapmadım gibi enayi durumuna sokma durumları
olabiliyor” şeklinde açıklamıştır.
Beş öğretmende, yönetime okula devamsızlık dışında asla hiçbir sorun
yansıtmadığını belirtmiştir. Okul idaresinin ilgisizliği ve olumsuz uygulamaları
nedeniyle öğretmenler arasında gruplaşmalar olduğundan dolayı meslektaşları ile
konuşmaya olumlu bakmadıklarını ifade eden öğretmenler, aile ile iletişime önem
verdiklerini ancak okuldaki yanlış tutumlar nedeniyle velilerin okula gelmediğini
vurgulamışlardır. Öğretmenler olarak kendilerinin de ev ziyaretleri yapamadıklarını,
rehber öğretmenleri olmaması nedeniyle özellikle bazı öğrencilerin sorunları
(kekemelik, hiperaktiflik, tuvaletini tutamama vb.) karşısında kendilerini daha da
çaresiz hissettiklerini belirten öğretmenler, sorunları kendi başlarına çözmeye
çalıştıklarını ifade etmişlerdir. Bir öğretmen “…salt öğretmenler olarak öğrencilerin
yaşadıkları tüm problemlere eğilemiyoruz, okulda bıçaklanma olayı yaşadık, ihbar
gelmesine rağmen yönetim önlem almadı, polisi aramadı, direk bizi karşı karşıya
bırakıyor problemlerle…” şeklinde açıklama yaparken bir başka öğretmen “idarenin
sınıf geçme yönetmeliğinden tutunda disiplin yönetmeliğine kadar anlatması lazım
velilere her şeyi, ama onlar merak etmeyin, öğretmenler hiç birini sınıfta bırakamazlar
diyorlar velilere, tek başımıza kalıyoruz…” şeklinde görüş bildirerek, yönetimin direk
devreye girmesi gereken devamsızlık durumuyla dahi ilgilenmediğini vurgulamışlardır.
Devamsız öğrencilerin velilerine haber verilmediği, velilerden öğrencinin devamsız
olduğu günlerle ilgili bir bilgi ya da belge istenmediğini belirten öğretmenler,
“velilerde, çocuklar da bunu biliyor ve kullanıyorlar” açıklamasını yapmışlardır.
4.2.1.2. Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Öğrenci Görüşleri
Öğrencilerden tipik durum/olay (critical incident) yöntemiyle elde edilen
verilerin analizleri sonucunda, öğretmenlerin problem davranışlarla baş etmede
kullandıkları stratejilerle ilgili oluşturulan kategoriler ve bu kategoriler içinde yer alan
öğretmen davranışları Tablo 30.’ da görülmektedir. Öğrenciler, sınıf içinde istenmeyen
bir davranışı ilk yaptıklarında öğretmenlerinin çoğunlukla emir cümleleri ile sözel
olarak onları uyardığını (susun, kapayın çenenizi, geç yerine, gir lan sıraya, fermuarları
çekin, çiçek oluyoruz, uyuma oğlum, uslu ol, kaldır parmağını, kes sesini, yalan
257
söyleme, bana bir daha diye bağırma vb.), uyarıya rağmen davranışı tekrar yaptıklarında
ise çok sinirlenip dövdüğünü belirtmişlerdir.
Tablo 30. Öğrenci Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Problem Davranışlarla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler
KATEGORİLER
KATEGORİLERDE YER ALAN ÖĞRETMEN
DAVRANIŞLARI
Sözlü uyarı
Yüksek sesle bağırma, öğrencinin adını söyleme, emir cümleleri (sessiz ol, bir daha yapma, susun, çeneni kapa vb.) ve dolaylı olarak kuralı hatırlatma, fermuarları çekin, çiçek olun, tamaaammm vb. ifadeler kullanma.
Beden diliyle uyarı
Jest ve mimikleri kullanma (ters ters yüzüne bakma, kaşlarını çatma, göz kontağı kurma, parmağını dudağına götürerek sessizlik isteme, şişştttt vb.), boğazını temizleme, ayaklarını yere vurma, öğrenciye doğru yürüyerek ya da yanına durarak fiziksel yakınlık kullanma.
Açıklama yapma-nasihat etme
Neden-sonuç ilişkisini açıklama, davranışın yanlışlığı ile ilgili gerçek yaşamdan ve kendi hayatından örnekler verme.
Azarlama ve gözdağı verme
Yüksek sesle ve sinirli bir şekilde azarlama, kötü not vermekle, bir başka sınıfa ve müdüre göndermekle, fiziksel ceza uygulamakla tehdit etme, öğrencinin defter ve kitaplarını yere atma.
Notunu azaltma
Eksi (-) not verme, 1 verme, var olan puanından 1-50 puan arası not düşürme, var olan + puanlardan kanat çıkarma (-), sınav kağıdını okurken düşük puan verme.
İzolasyon
Öğrencinin oturma yerini değiştirme, sınıfın dışına çıkartma, eve gönderme, sınıf kapısının önünde, çöp kutusuna baktırarak, tahtanın önünde veya sınıfın bir köşesinde tek ayaküstünde bekletme, öğrenciyle konuşmama, öğrenciye küsme ve o yokmuş gibi davranma.
Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma
Sevilen bir dersi yapmama (Beden Eğitimi), sevdiği bir etkinlikten çıkartma veya hiç etkinliğe almama.
Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı verme)
Tokat atma, saçını-kulağını çekme, ensesine ya da kafasına vurma, kolunu ya da omzun sıkma, tekmeleme, sopayla ya da cetvelle el ve ayaklarına vurma, itme, savurma, sıra dayağı atma.
Aile ile iletişim kurma
Öğrencinin anne –babasının okula gelmesini isteyerek onlarla görüşme yapma
Zorla özendirme
Kirlettiği yeri temizletme, özür diletme, kırdığı şeyi aldırtma, kapıyı vurmadan içeri almama
Aşağılayıcı söz söyleme- alay etme
Öğrencinin zekâsı, görünüşü (geri zekâlı, salak, manyak, hayvan, lan, öküz arabası, eşek herif, cadı gibisin, pislik herif, midemi bulandırıyorsunuz vb.) ve ailesiyle ilgili (cahil sürüsü, konuşmayı bilmiyorlar vb.) söz söyleme.
Ceza olarak yazı yazdırma
Aynı ödevi tekrar yapma, kitaptan bir bölümü defterine geçirme, İstiklal Marşı’ nı 10 kez yazma vb.
258
Öğretmenlerinin, “arkadaşımız konuşurken dinliyoruz değil mi, öğretmen
tahtaya bir şey yazarken arkamıza yaslanıp izliyoruz, konuşmak istediğimizde parmak
kaldırıyoruz vb.” şeklinde sınıf kurallarını nadiren hatırlattığını belirten öğrenciler,
öğretmenlerinin her zamankinden daha fazla sinirli olduğunda ise hiç uyarmadan
dövdüğünü belirtmişlerdir. Çoğu zaman sözel uyarı ve dayağın (tokat atma, saç çekme,
kafasına vurma, cetvelle omzuna ya da sırtına vurma, ellerine sopayla vurma ve sıra
dayağı, itme, savurma, tekmeleme, sopayla el ve ayaklara vurma) birlikte kullanıldığını
belirten öğrenciler, öğretmenlerinin dayak atarken çok kızgın ve sinirli olduğunu, Allah
yarattı demeyip vurduğunu, onlara “geri zekâlı, eşkıya mısınız başıma benim, dağdan
mı geldiniz, bütün eşekleri bana vermişler, hayvan, öküz arabası, Şaban, salak, manyak
vb.” ve ailelerine “anneleriniz babalarınız da cahil sürüsü vb.” hakaret ettiğini, “ben
sana yapma demedim mi lan, kes sesini zırlama” diye bağırıp, çağırdığını ifade
etmişlerdir.
Öğretmenlerinin dersi onlara bırakıp “madem çok iyi biliyorsunuz siz anlatın”
dediğini, “sizin gibilere ben ders anlatmıyorum, okuyun evde” diyerek dersi atladığını,
elinde ne var ne yok yere attığını ya da öğrencinin sırasındaki defter ya da kitapları
savurup, fırlattığını belirten öğrenciler, “arkadaşlarımızdan biri bir şey yaptığında dersi
anlatmayı bırakıp onu dövmeye gidiyor” şeklinde açıklama getirmişlerdir.
Öğretmenlerinin çoğunlukla “bir daha yap da göreyim, sözümü kesme bak döverim,
çalışmadan gelin bakalım görüşürüz, dilinle sildireceğim orayı, sınav kâğıdı okurken
notunu kıracağım, o dilini koparacağım, aileni çağıracağım, sessiz durmazsanız
hepinize eksi veririm, canın dayak istiyor galiba, ağzınızı burnunuzu kırarım, siz beni
dinlemezseniz ben de sizi dinlemem, kıracağım o parmaklarını, eşek sudan gelene dek
döverim seni, başka sınıfa mı gitmek istiyorsunuz yoksa vb” diyerek tehdit ettiğini
belirten öğrenciler, eğer öğretmenimiz çok sinirli değilse “ sınıftan atıyor, kapının
önünde ya da çöpün yanında tek ayaküstünde bekletiyor, Beden Eğitimi dersine
çıkarmıyor, şişştttt tamam deyip uyarıyor, ters ters bakıyor, kaşlarını çatıyor,
Ahmeettttttt diye ismini bağırıyor, söz hakkı vermiyor, bizimle konuşmuyor, ceza
olarak yazı yazdırtıyor” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Öğrencilerin görüşlerine göre, açıklama ve nasihat nadiren ve çoğunlukla
dayak atıldıktan sonra yapılmakta, öğretmenler dersi genellikle kitaptan okutturarak,
yazı yazdırarak işlemekte, ödev verip, ödevleri nasıl yapacakları konusunda onlara
259
yardım etmemektedir. Dayak atıldıktan sonra nasihatin yapıldığı ile ilgili olarak bir kız
öğrenci görüşünü “ bir kere arkadaşımın defterine bakmıştım ödevimi bilmiyordum,
öğretmenim beni dövdü ve sonra bana bir daha arkadaşının defterine bakma çünkü sen
bir şey öğrenemezsin dedi, madem açıklama yapacaktı o zaman niye beni dövdü”
şeklinde açıklarken bir erkek öğrenci de düşüncesini “ küfür edince dövüyor sonra da
öğüt veriyor arkadaşlarınızı kaybetmek istemiyorsanız küfür etmeyin, sizin kötü biri
olduğunuzu düşünebilirler” şeklinde ifade etmiştir. Öğrencilerin açıklamalarında,
küfür etme, zımba oynama (bir çeşit kumar), kavga etme, yalan söyleme, ödevlerini
yapmama, ders dışında şeylerle ilgilenme, gürültü yapma, arkadaşlarını rahatsız etme
davranışları, öğretmenlerinin çoğu zaman uyarmadan dövdükleri istenmeyen
davranışlar olarak görülmüştür. Öğrenciler, izin almadan konuşma, derse hazırlıksız
gelme, öğretmeni oyalama, öğretmenin dikkatini dağıtma davranışlarını ise,
öğretmenlerinin genellikle önce sözel uyarı yaptığı, gözdağı verdiği, tekrar yapıldığında
ise dövdüğü davranışlar olarak belirtmişlerdir.
Çoğunlukla C sınıfındaki öğrenciler yere bir şey attıklarında ya da
tükürdüklerinde öğretmenlerinin zorla temizlettiğini ya da tek ayaküstünde çöp
kutusunun içine bakma durumunda kaldıklarını belirtmişlerdir. Ödevler yapılmadığında
ya da ders esnasında başka şeylerle ilgilenildiğinde yazı yazma cezası aldığını veya
sınıftan atıldığını belirten öğrencilerin büyük çoğunluğu yine C- sınıfından olmuştur.
Öğrencilerin görüşlerine göre, sıra dayağı şeklinde grup cezalandırması genellikle sınıf
toplu halde gürültü yaptığında, yazılıdan 1 ya da 2 aldıklarında ve sorulan soruları
bilemediklerinde, eksi (-) not ya da 1 verilmesi ise çoğunlukla dersi dinlemediklerinde
ve kopya çektiklerinde uygulanan stratejilerdir. Ancak bazı öğrencilerin, “zaten 1
veriyorsun, niye bir de dövüyorsun…” şeklinde görüş bildirerek, notu azaltma ve
dayağın birlikte uygulandığını da ifade ettikleri görülmüştür.
Aileyi okula çağırma ise, D sınıfından 10 öğrenci tarafından belirtilen bir
strateji olup genellikle “ öğretmenim üç kez uyardı ama yine yapınca annemi okula
çağırdı” şeklinde açıklanmıştır. Belirtilen kategorilerden farklı olarak üç öğrenci,
istenmeyen bir davranış yaptıklarında öğretmenlerinin “ne yaparsam bir daha
yapmazsın” diye sorduğunu, tekrar yaptıklarında ise “ sana nasıl davranmamı istersin”
diye sorarak ceza verdiğini belirtmişlerdir (D sınıfı). Bir erkek öğrenci bu konudaki
görüşünü “ sınıfta bağırarak konuşuyordum, öğretmenim ne yaparsan akıllı olursun
260
dedi, cevap veremedim, sonra tekrar sordu, ben de beni dövün dedim. Öğretmen bana
bir tokat attı ve bundan sonra dikkatli ol dedi” şeklinde ifade etmiştir.
Öğretmenlerin bu tutumları karşısında duygularını çoğunlukla
“öğretmenimden gıcık alıyorum, yine yapıyorum çünkü bize hayvan gibi davranıyor,
arkadaşlarıma vurduğunda bana vurulmuş gibi canım yanıyor, üzülüyorum, haklıyı
haksızı ayırmadan dövüyor, neden böyle yapıyorsunuz diye sormadan azarlayıp,
dövüyor, neden ailelerimize hakaret ediyor, gururumuzu kırıyor, canımızı yakıyor,
kafalarımız karpuz değil ki öyle vurulmaz, ondan nefret ediyorum, onu bir kaşık suda
boğmak istiyorum, böyle öğretmen olmaz, onun hapse girmesini istiyorum, başka
öğretmen istiyorum, ona karşı gelemiyorum çünkü ben bir öğrenciyim vb.” şeklinde
belirten öğrenciler olduğu gibi öğretmenini haklı bulan öğrenciler de olmuştur. Bu
konuda C sınıfından bir erkek öğrenci görüşünü“ öğretmenimiz sinirli biri değil aslında
ama sabrede sabrede burnuna kadar geliyor, bizi dövüyor”, A sınıfından bir erkek
öğrenci de, “ama biz de yaramazlık yapıyoruz” şeklinde belirtmiştir. D sınıfından bir
kız öğrenci bu konudaki düşüncesini, “öğretmenimiz bizi dövmekle haklı, uyarılarını
dinlemiyoruz, ödevlerimizi yapmıyoruz, düşüncelerimizi açıklamıyoruz, sabah
geldiğimizde öğretmenimiz sevinçli görünüyor, son zile doğru bize kötü davranmaya
başlıyor” şeklinde belirtirken, B sınıfından bir kız öğrenci de “ bence iyi yapıyor,
çünkü suçlu olup cezalandırılmadığı zaman aynı hareketi tekrar yapıyor, bir arkadaşım
nasılsa bir şey demiyor ben de konuşuyorum işte demişti bana…” şeklinde açıklama
yapmıştır. Aşağıda, öğretmenlerin istenmeyen davranışlarıyla sınıf içinde nasıl baş
ettiği ile ilgili öğrenci görüşlerinden örnek ifadeler verilmiştir. Öğrenci- M: “ …sus der, susmazsak yanına çağırır ve iki tane sopayla elimize vurur,, bu yüzden bir çok kişi 10’ ar tane sopa yedik, bir daha yaparsanız 20 tane vuracağım dedi…” (Sözlü uyarı- bedeninde güç kullanma- azarlama-gözdağı verme) Öğrenci- S: “…sınıfta bir arkadaşımla tartıştığımızı gördü ve nedenini sormadan ikimize de tokat attı…” (Bedeninde güç kullanma) Öğrenci- O: “ …Şaban gibi bakma gözüme salak salak dedi, ödevimi yapamamıştım…” (Aşağılayıcı söz söyleme-alay etme) Öğrenci- T: “Özellikle parmak kaldırarak konuşmamızı istiyor, kaldırmazsak çok kızıyor ama sağı solu belli değil, bazen de tokat atıyor …” (Azarlama- bedeninde güç kullanma) Öğrenci- Y: “ … ödev yapmayınca anında 1 veriyor ve dövüyor.” (Notunu azaltma- bedeninde güç kullanma) Öğrenci- Z: “…arkadaşım beni rahatsız etmişti, öğretmene söyledim, 10 defa İstiklal Marşı’ nı yazdırttı ona…” (Ceza olarak yazı yazdırma)
261
4.2.1.3. Sınıf Gözlemlerine Göre Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf İçinde
İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler
Araştırmaya katılan beş öğretmenin sınıflarında gerçekleştirilen gözlemlerinin
içerik analizi sonucunda, öğretmenlerin problem davranışlarla baş etmede kullandıkları
stratejiler ve kullanımları ile ilgili elde edilen frekans dağılımı Tablo 31.’ de
görülmektedir. Tablo incelendiğinde, sözel uyarının en yaygın kullanılan strateji olduğu
görülmektedir. Öğretmenler istenmeyen davranışı görür görmez genellikle sinirli ve
gergin bir yüz ifadesi, sert, öfkeli ve yüksek bir ses tonu ile “ kesin sesinizi, kes artık şu
öğretmenim diye seslenmeyi, susun konuşmayın artık, kapayın çenenizi, başımı şişirme,
sesini yükseltme dinle, yeter şikâyet istemiyorum, dön önüne, otur yerine, yeter bee,
gülme-sırıtma, dik gözünü kitaba ve takip et vb.” şeklinde bağırmışlar ve uyarılarını
emir vererek yapmışlardır.
Öğretmenlerin genellikle yüksek bir ses tonu ile “çeneler yine yerlerde, tüp
açıldı yine sınıf kaynıyor, diliniz şişmiş, dağıldınız toplanın artık, çeneler değil eller
çalışsın, aloo sesim geliyor mu, çiçek olun, fermuarları çekin, tamaaammmm vb”
şeklindeki ifadeleri, ders boyunca yaygın olarak kullanılan diğer sözel uyarılar
olmuştur. Sakin bir ses tonuyla “ parmak kaldırarak konuşuyoruz, kim en güzel parmak
kaldırıyor bakalım, arkadaşımız konuşurken ne yapıyorduk, dinliyorduk değil mi?,
lütfen sessizce dinliyoruz, arkadaşımız sözünü bitirdikten sonra konuşmalıyız vb.” gibi
kuralı hatırlatan, “şimdi arkamıza yaslanıp izliyoruz, içimizden sessizce okuyoruz,
başka hiçbir şeyle ilgilenmeden sadece dinliyoruz vb.” gibi istenen davranışı belirten ve
“ Ayşe, Orhan okumaya başladınız değil mi?, Murat, tahtayı izlersen memnun olacağım,
Osman yüzünü göremiyorum arkana yaslanıp bana bakar mısın?, Halit çok güzel
parmak kaldırıyor biliyorum vb. “ gibi öğrencinin ismini istenen davranışla
ilişkilendiren ifadeler ise nadiren gözlenmiştir.
Dersler genellikle düz anlatım yöntemiyle (öğretmenin kendisinin ya da
tahtaya kaldırılan bir öğrencinin dersi anlatması) veya öğretmen tarafından seçilen bir
öğrenciye konunun ders kitabından okutturulması şeklinde yapılmıştır.
264
Dersin başlangıcında işlenecek konunun önemi ve gerekliliği ile ilgili
açıklama, bir önceki dersin konusunun hatırlatılması, günlük hayatla ilişkilendirme,
soru sorma ve somut örnekler verme, dersin uygun yerinde konuyla ilgili fıkra-öykü ve
gerçek yaşam deneyimini aktarma gibi öğretmen davranışları ile nadiren karşılaşılmış,
iki öğretmenin ders konularını daha çok kitaptan ya da kendi hazırladıkları özetten
yazdırdıkları gözlenmiştir. Konunun anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla araç-gereç
ve materyal kullanımı ise sınıf gözlemleri sırasında karşılaşılmayan öğretmen
davranışları olmuştur. Dersi kitaptan okuma-okutturma ya da yazı yazdırma sırasında
öğretmenler genellikle masada oturmuşlar ya da sınıf tahtasının önünde durmuşlardır.
Konunun ders kitaptan okunması sonrası, çoğunlukla kitaptaki ifadelerle konu hakkında
kısa açıklama yapan öğretmenlerin ara sıra dersi bölmeyip, seslerini yükselterek veya
öğrencinin ya da kendisinin son cümlesini yüksek sesle tekrar ederek dolaylı uyarma
yoluna gittikleri, ancak genel olarak sözel uyarıları dersin akışını durdurarak, sinirli bir
şekilde yaptıkları gözlenmiştir. Ara sıra soru-cevap yoluyla öğrenciyi aktif kılmaya
çalışan öğretmenlerin, çoğunlukla farklı öğrencilere söz hakkı vermeyip, genellikle
akademik başarısı yüksek kız öğrencilere yoğunlaştıkları görülmüştür. Derse
katılmayanları fark etme, cesaretlendirme, yetersizlikleri konusunda hoşgörülü olma,
öğrenciler konuşurken gerek göz kontağı kurarak, gerekse onaylayıcı beden dili
mesajlarıyla (başını sallama, göz kontağı kurma, öğrenciye dinlediğini gösteren yüz
ifadesi vb.) dinlediğini gösterme nadiren gözlenen öğretmen davranışları olmuştur.
Sınıf yoklamaları öğretmenler tarafından masada oturularak ve tek tek
öğrencilerin isimleri okunarak yapılmış, öğrencilere söz verilirken isimleriyle/soy
isimleriyle hitap edilmiştir. Doğrudan isim söylenerek öğrenciye yapılan sözel uyarılar,
sınıfa yapılan genel-dolaylı uyarılardan daha sık gözlenmiş ve çoğunlukla öğrenciye
doğru yürüyerek “kes lan, sus lan konuşma, zırlamayı kes, eşek herif dikkatli olsana,
asabımı bozma lan sabah sabah vb.” veya omzundan sertçe iterek “geç otur yerine,
yayılma öyle düzgün otur vb” şeklinde yapılarak fiziksel yakınlık denetimi ile birlikte
kullanılmıştır. Sınıfta dolaşma, parmağını dudağına götürerek şişşştttttt yapma,
ayaklarını yere vurarak ya da masaya/tahtaya vurarak gürültü yaparak uyarma, el
çırpma, kollarını kavuşturarak, kaşları çatık ve hiçbir şey söylemeden öğrencilere ters
ters bakma, problem davranış gösteren öğrenciye doğru yürüme davranışları
öğretmenlerin öğrencileri beden diliyle uyarırken yaygın olarak yaptıkları diğer
davranışlar olmuştur. Öğretmenler, öğrenci/öğrenciler sözel uyarıya rağmen rahatsızlık
265
verici davranışlarına devam ettiğinde çoğunlukla daha yüksek, sert, öfkeli bir ses tonu
ile bağırarak, sözel uyarıyı tekrarlamışlardır. Özellikle izin almadan konuşma, oturma
biçimine dikkat etmeme, derse ilgisizlik, ders dışı şeylerle ilgilenme, öğretmenin
dikkatini dağıtma ve dikkat çekmeye çalışma davranışları ikinci uyarıya rağmen tekrar
yapıldığında öğretmenlerin ara sıra hiçbir şey söylemeyip, dersi diğer öğrencilerle
yapmaya çalıştıkları, zaman zaman da azarlama ve tehdit etme yoluna gittikleri
görülmüştür.
Parmak kaldırmadan konuşma, sınıfta dolaşma, oturduğu yerden öğretmenim
öğretmenim diye seslenme, kalem, silgi vb. ile oynama, yanındaki ya da başka bir
sıradaki arkadaşına laf atma, konuşma, etrafı seyretme, etkinliğe başlamama ya da
bırakma ve sırayı hareket ettirme gibi davranışlar gösteren öğrencileri fark etme ancak
hiçbir müdahalede bulunmama, sınıf gözlemlerinde en sık gözlenen öğretmen
davranışlarından bir diğeri olmuştur. Dersten ve etkinlikten uzaklaşan öğrencileri derse
katılıma teşvik etmek için sıraların arasında dolaşma, öğrencinin sırtını sıvazlama
cesaretlendirici ifadelerle yaklaşma davranışları ise çok nadir gözlenmiştir.
Öğretmenlerin azarlama ve gözdağı verme davranışları ile, genellikle davranışın
görmezden gelinmesine rağmen, aynı öğrenciler sorun davranışı yapmaya devam
ettiğinde karşılaşılmış, bununla birlikte bazı öğrenciler davranışı ilk kez yaptıklarında
azarlanmışlardır. Öğretmenler genellikle “bir daha kitapsız gelin bakın neler oluyor,
elinde kalemi olanların kalemini kıracağım kafasında az kaldı, o parmaklarınızı
kıracağım, parmak kaldırarak dedim, sus bak bir daha karışırsan geberteceğim, davranış
notunu vermemi ister misin, canın dayak istiyor galiba, sınıfta kalacaksın, haftaya veli
toplantımız var biliyorsunuz değil mi, içimden seni duvara çarpmak geliyor vb.”
şeklinde ifadeler kullanmışlar, öğrencilere daha çok bedensel güç kullanılacağı ya da
notlarının azaltılacağı tehdidini yapmışlardır.
Aynı öğrencilere söz verme, öğrencilere söz verirken belli bir sıra izlenmesi
(oturma düzenine göre) nedeniyle bazı öğrencilere konuşma sırasının hiç gelmemesi,
parmak kaldıran öğrenciler olduğu halde çoğu zaman verdiği örnek ya da yaptığı
açıklama doğru olduğu için söz almadan konuşan öğrencileri dinleme, sınıfa sırtı
dönük, uzun süre tahtaya yazı yazma veya işlem yapma ve masada oturma şeklinde
karşılaşılan bazı öğretmen davranışlarının, izin almadan konuşma, gürültü yapma,
sınıfta dolaşma ve öğretmenin dikkatini çekme davranışlarını arttırdığı gözlenmiştir.
266
Öğrencilerin büyük çoğunluğunun dersten uzaklaştığı, hep bir ağızdan konuşmaya ve
başka şeylerle ilgilenmeye başladıkları durumlarda, öğretmenlerin bazen sınıf çevresini
yeniden yönlendirme stratejisini kullandıkları ve bunu genellikle kısa süreli şarkı
söyleme, flüt çalma, etkinliği değiştirme (düz anlatımdan soru-cevap tekniğine geçiş,
Fen Bilgisi dersini bırakıp iş teknik dersine geçiş vb.) şeklinde uyguladıkları
gözlenmiştir.
Çalışmada geri kalma, etkinliği yarım bırakma, beklenen şekilde yapamama,
yanlış veya eksik yapma, yavaş davranma, tamamlamayı istememe, yapamayacağını
söyleyerek oflayıp puflama şeklinde karşılaşılan yetersizlik davranışları karşısında iki
öğretmenin zaman zaman rehberlik sağlama stratejisini kullandıkları, üç öğretmenin ise
çoğunlukla alaycı ve küçük düşürücü ifadelerle öğrencilerin hatalarını vurguladıkları
(sende kafa yok oğlum, aptal aptal sırıtma halindesin yine, annenin hatırı için buradasın
yoksa bu sınıfa almam seni, boşun ağzını yorma, kafasız, kuşları saymaya devam et kuş
beyinli, evde yediğin dayak yetmiyor değil mi vb.) görülmüştür. Aşağıda bu uygulama
ile ilgili bazı gözlem örnekleri yer almaktadır.
Öğretmen-B: “ … tahtaya bir soru yazıp çözmelerini istedi ve sınıfta dolaşmaya başladı. Bir öğrencinin defterini kapatıp arkasına yaslandığını görünce bitti mi diye sordu. Öğrenci yapamadığını söyleyince, “hadi birlikte yapalım” diyerek yanına oturdu.” Öğretmen- C: “Sorduğu soruya cevap verirken bocalayan kız öğrenciye telaşlanma, bildiğin kelimelerle cevap vermeye çalış, önce kafanda bir düşün bakalım, bilmediğin kelime var mı, bana sorabilirsin…” dedi. Öğretmen- D: “…soruya alakasız cevaplar veren bir öğrenciye “Sıkı atıyorsun bakıyorum da, önce düşün sonra konuş…” diye bağırdı. Öğretmen- E: “Tahtaya kalkan öğrenci soruyu yapamayınca, densiz aptal gibi görünüyorsun, hiç ağzını yorma saçmalıklarını dinlemeyeceğim diye bağırdı…” Öğretmen- C: “Yanındaki arkadaşıyla konuşan öğrenciye, gel sen anlat o zaman dedi tahtaya kaldırdı ve öğrenci sessiz kalınca, üç kez uyardım seni, bülbül kesilmiştin az önce ne oldu neden anlatmıyorsun diye bağırdı…”
Öğretmenler, açıklama yapma-nasihat etme stratejisini ara sıra ve genellikle
izin almadan konuşma (örneğin, bence karışmayın arkadaşınıza, daha çok
heyecanlanıyor ve yanlış yapacağım diye tedirgin oluyor çocuklar, herkes izin almadan
konuşursa kim ne diyor nasıl duyacağız, tam bir kargaşa oluyor), değişen durumlara
uyum sağlayamama (örneğin, çocuklar Matematik dersinde geri kaldık biraz bu ders
yine Matematik yapıyoruz ), öğretmene karşı gelme ve sınıfta oturma biçimine dikkat
etmeme (örneğin, Ümit, kitabı sıranın üstüne koyarak oku oğlum, gözlerini bozacaksın)
davranışlarına müdahalede kullanmışlar, ancak açıklamalarını çoğunlukla bağırarak
267
yapmışlardır. Model olma stratejisinin, genellikle kaba konuşma (örneğin, kine değil
çocuklar bırakın artık bunu, yine diyoruz) ve izin almadan konuşma (örneğin,
parmağını kaldırma veya parmak kaldırıp, öğrencilere “ izin istiyorum konuşabilir
miyim çocuklar” diye sorma) davranışlarıyla baş etmede kullanıldığı gözlenmiştir.
Görev (sorumluluk) verme stratejisi ise çoğunlukla derse ilgisizlik ve ders dışı şeylerle
ilgilenme davranışları gösteren öğrenciye soru sorma ya da bir şey yapmasını isteme
şeklinde ara sıra uygulanan bir diğer strateji olmuştur.
Sınıf gözlemleri esnasında zorla özendirme stratejisi ile fiziksel- sözel şiddet
gösterilen ve sözü kesilen arkadaşından özür diletme, yere attığı bir çöpü yerden
aldırtma, elleri kirli olan bir öğrenciyi üç kez “olmamış” diyerek elini yıkamak için
tuvalete gönderme, kapıyı vurmadan içeri giren bir öğrenciyi dışarı çıkartıp, kapıyı
vurmadan içeri almama vb. şeklinde karşılaşılmıştır. Ödül ve pekiştireçler ise çok nadir
kullanılan stratejiler olmuştur. Öğretmenin kendisine küsen bir öğrenciyi konuşmaya
teşvik edip, öğrenci konuştuğunda “teşekkür etmesi”, parmak kaldırmadan konuşan bir
öğrenciyi parmak kaldırdığında “işte böyle” demesi şeklinde gözlenen pekiştireçler,
daha çok akademik yönden başarılı olan öğrencilere (çoğunlukla kız öğrenciler)
performanslarına yönelik olarak “ aferin, güzel cevap, doğru, şimdi oldu vb.” şeklinde
sözel ifadeler ve öğrenciyi alkışlatma şeklinde verilmiştir. İzolasyon stratejisi ise
genellikle yer değiştirme (örneğin, arkadaşını rahatsız eden bir öğrencinin yerinin
değiştirilmesi), tek ayak üstünde bekletme (örneğin, sürekli konuşan ve dersle
ilgilenmeyen bir öğrenciyi çöp kutusunun yanında duvara dönük bekletme) ve
arkadaşına fiziksel şiddet gösteren bir öğrencinin eve gönderilmesi şeklinde
uygulanmıştır.
Öğrencinin bedeninde güç kullanımı (bedensel acı verme), çoğunlukla
öğrencinin sırtına, kafasına, ensesine vurma ve tokat atma şeklinde gözlenmiş, bunun
yanı sıra C sınıfında kavga ettikleri için şikayet edilen üç erkek öğrencinin, sınıfın
dışına çıkarılarak, kapı önünde öğretmen tarafından dövüldüğüne de tanık olunmuştur.
Yapılan davranışa gülüp, davranışı pekiştirme ise özellikle iki öğretmenin sınıfında
gözlenen bir strateji olmuştur. Tahtadaki öğrencinin hatalarıyla alay eden öğrencilere
öğretmen de katılmış ve öğrencilerin alay etme davranışlarının artması sonucu tahtadaki
öğrenci ağlayarak yerine oturmuştur. Aile ile iletişim kurma stratejisinin bir sınıfta ve
aynı gün içinde beş öğrenci için uygulandığı gözlenmiştir. Sınıfa kolonya getirip
268
sürerek, kolonyaya alerjisi olan bir öğrencinin bayılmasına neden olan beş öğrencinin
velisi gün içinde okula çağrılarak, ailelerine yarattıkları sorun hakkında bilgi verilmiştir.
Dönüt-düzeltme verme B ve D, ek süre tanıma ise, beklenen şekilde davranış
gösteremeyen (çalışma da geri kalan) bazı öğrencilere yönelik olarak, Öğretmen- A-B-
C ve D nin nadiren kullandığı stratejiler olmuş, E sınıfında bu stratejilerin kullanımıyla
karşılaşılmamıştır. Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma ise, iki kez Beden Eğitime
dersine çıkmama (grup) ve bir kez teneffüse çıkarılmama (bireysel) olarak D sınıfında,
notunu azaltma ise öğretmeni oyalama ve öğretmene saygısızlık yapma davranışlarını
gösteren iki erkek öğrenciye davranış notunun 1 verilmesi şeklinde A sınıfında
uygulanmıştır. Davranışın nedenini araştırma stratejisi, doğrudan öğrenciye soru sorma
(neden ödevini yapmadın, neden yerinde oturmuyorsun, niçin arkadaşına küfür ettin
vb.) şeklinde gözlenmiş yargılama ve suçlama içeren ifadeleri ise çoğunlukla Öğretmen-
A ve C (örneğin, kitaplarını evde unutan öğrencilere “sus bu kitaplar okunacak, evde
okumuyorsunuz biliyorum, kitaplarınız yanınızda bile değil, siz neden evde
kalmıyorsunuz ki” diye bağırma) kullanmış, D ve E sınıflarında ise (örneğin, tahtada
asılı duran haritanın bir köşesinin yırtılması ile ilgili sürekli açıklama yapan öğrencilere
“yeter artık, ben sizin gibi değilim bir defa da anlarım bir şeyi, kendi aklınızla
benimkini karıştırmayın, bir haritaya sahip olamadınız” nadiren gözlenmiştir. Anlaşma
yapma stratejisi, sadece bir sınıfta, “konuyu tamamladığımız takdirde Beden Eğitimine
çıkabiliriz” şeklinde uygulanmış, ancak anlaşmaya uyulmamıştır.
Öğrencileri güler yüzle selamlama, coşkulu yüz ifadesi, neşeli ve içten
davranma, hareketli ve canlı olma, gülümseme, sakin bir ses tonuyla konuşma nadiren
gözlenen öğretmen davranışları olmuş, öğretmenlerin genel olarak gereğinden yüksek
sesle konuşma ve bağırma eğiliminde olduğu, gergin ve sinirli bir yüz ifadesi ile derse
girdikleri görülmüştür.
4.2.2. Öğretmenlerin, Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler, Öğrencilerin Cinsiyetine Göre
Farklılaşmakta mıdır?
Görüşme yapılan öğretmenlere istenmeyen davranışlarla baş etmede
kullandıkları stratejilerin öğrencilerin cinsiyeti bakımından değişip /değişmediği
269
sorulduğunda, öğretmenler, kız ve erkeklerin fiziksel-sosyal-psikolojik ve akademik
özellikler bakımından birbirlerinden farklı olduğunu vurgulayarak, öğrencinin
bedeninde güç kullanma (bedensel acı verme) cezası dışındaki diğer tüm baş etme
stratejilerini ve ceza türlerini kız-erkek öğrenci ayrımı yapmaksızın uyguladıklarını
belirtmişlerdir. Ancak iki öğretmen, “mesela Barış, ön sıraya gidip arkadaşının
kalemini alıp kırabilir ya da çöpe atabilir, bu kesinlikle iyi niyetli bir davranış değildir
ve ben bu çocuğa sesimin tonunu yükseltip bağırabilirim, kulağını çekebilirim. Çünkü
Barış olumlu bir davranış göstermediği için ona karşı iyi niyetli olamıyorum. Aynı
davranışı bir kız öğrenci yapmışsa ve süreklilik kazanmamışsa ona daha az şiddetle
bağırırım, onu ikna etmeye çalışırım”, bir başka öğretmen ise “ sık sık ödev yapmama
mesela, kız ya da erkek öğrenci fark etmez ama, ayda yılda bir ödev yapmamış bir kız
öğrenci ise, alışkanlık haline gelmemişse sözle söylerim-uyarırım” şeklinde görüş
bildirerek, kız öğrencileri öncelikle konuşarak, açıklama yaparak ikna etmeye
çalıştıklarını ifade etmişlerdir.
Bedeninde güç kullanma bir diğer ifadeyle fiziksel ceza ile ilgili olarak bir
öğretmen kız öğrencilere asla doğrudan vurmadığını belirtirken diğer dört öğretmen,
“sözle söylüyorsun, açıklama yapıyorsun, uyarıyorsun yine yapıyorsa ve bir ceza
vermem gerekiyorsa kız ya da erkek öğrenci olması fark etmez uygularım ancak kız
öğrencilerde çok şiddetli olmaz, şiddetini azaltırım” şeklinde açıklama yapmıştır.
Öğretmen-A bu konuyla ilgili düşüncesini “… bir erkek öğrenciye tokat attığında
zamanla erkek öğrencinin gönlünü alabileceğini biliyorsun, çocuk seviyorsa onunla
futbol oynarsın, basket oynarsın bir şekilde unutturabilirsin, ama kızlar daha duygusal,
kız öğrenciye de aynı şekilde davrandığınız takdirde onun size karşı alacağı tavrı
bertaraf edemeyebilirsiniz” şeklinde belirtmiştir. Aşağıda öğretmenlerin bu konuyla
ilgili görüşlerinden örnek ifadelere yer verilmiştir.
Öğretmen-A: “…kızlara direk vurma olayı olmaz bende, ama şöyle yapabiliyorum, elimi kafasının üzerine koyup elime vurabiliyorum…” Öğretmen-B: “… cezayı gündeme getiriyorum kızlarda, konuşuyorum ve işte bu davranışlarına devam edersen bir takım şeyleri kaybedersin diyorum, suçluluk duygusu uyandırmaya çalışıyorum yani…” Öğretmen-C: “…ayrım yapmam, ama kızlarda tokadın şiddetini ayarlarım, yani zarar vermeyecek şekilde. Bunun bir tokat olduğunu ve tokat yemenin ne kadar kötü bir olay olduğunu açıklayarak bir daha yapmaması gerektiğini söylerim…” Öğretmen-D: “Şiddet içeren bir davranış yapmışlarsa kız erkek öğrenci ayrımı yapmam, eğer olay tüm sınıfa taşacak bir olaysa cezasız kalmamalı, hiçbir şeye tınmıyorsa dayak atarım…ama kız öğrencilerde çok şiddetli olmaz”
270
Öğretmen-E: “… kızlarda dayak kullandığım olur, ama daha çok kafalarını tık tık, ya da sopayla ellerine vururum…”
Ancak sınıf gözlemleri sırasında öğretmenlerin istenmeyen öğrenci
davranışlarıyla baş etmede kullandıkları stratejilerin öğrencilerin cinsiyetine göre
farklılaştığı, sadece bedeninde güç kullanma (bedensel acı verme) stratejisinin
kullanımında değil diğer stratejilerin uygulanmasında da öğrencinin cinsiyetine göre
farklılıklar olduğu gözlenmiştir. Doğrudan sözel uyarı, azarlama ve gözdağı verme,
bedeninde güç kullanma (bedensel acı verme) aşağılayıcı söz söyleme-alay etme,
yargılama-eleştirme-suçlama ve izolasyon stratejilerinin uygulandığı öğrenciler,
çoğunlukla erkek öğrenciler olmuştur. Kız öğrencilerin izinsiz konuşma, öğretmene
karşı gelme, öğretmenin dikkatini çekmeye çalışma ve kendi aralarında konuşma
davranışlarının çoğunlukla öğretmenler tarafından görmezden gelindiği, kız öğrencilere
yönelik sözel uyarıların çok sert bir ses tonuyla yapılmadığı ve aşağılayıcı olmadığı
gözlenmiştir. İstenmeyen davranışta bulunan kız öğrencilere sözel uyarılar yapılırken
öncelikle sınıf geneline sözel uyarıların yapıldığı, erkek öğrencilerin ise davranışın ilk
ortaya çıkışında dahi çoğu zaman sert bir şekilde doğrudan (isimle seslenerek
öğrencinin belli edilmesi) uyarıldığı ve yüksek sesle azarlandıkları gözlenmiştir.
Erkek öğrencilere yapılan uyarıların zaman zaman “lan, herif, eşek, ne biçim
adamsın sen, kuş beyinli vb.” gibi olumsuz sıfat ve kaba sözcüklerle birlikte yapıldığı,
kız öğrencilere ise çoğunlukla isimle seslenildiği ve istenilen davranışla ilişkili bir
şekilde sözel uyarılar yapıldığı (örneğin, Vahide okuyorsun değil mi, Selda sadece
dinliyoruz vb.) gözlenmiştir. Örneğin, Öğretmen- E, sürekli soru sorarak sözünü kesen
bir kız öğrenciyi görmezden gelirken, bir erkek öğrenciye “oğlum sus, konuşma bir ya
dinle ya” diye bağırmıştır. Aynı öğretmen, kendi aralarında konuşan iki kız öğrenciden
birine soru sorarak (görev verme) müdahale ederken, kendi aralarında konuşan iki
erkek öğrenciye “uff yeter kesin şu konuşmayı” diye bağırmıştır. Gözlem yapılan diğer
sınıflar da benzer durumlarla karşılaşılmış, erkek öğrencilere müdahalelerin genellikle
daha sert olduğu gözlenmiştir.
Örneğin Öğretmen-B dersi dinlemeyen ve kendi aralarında konuşan iki erkek
öğrenciye doğru yürümüş, bir süre yanlarında beklemiş ve davranış devam ettiğinde
öğrencilerin enselerine ikişer kez vurarak (bedensel acı verme) “dinleeee” diye
bağırmış, kendi aralarında konuşan iki kız öğrenciyi ise “ yüksek sesle Arzu, ödevini
271
bitirdin galiba” diyerek dolaylı bir biçimde uyarmıştır. Öğretmen-A ise, izinsiz konuşan
bir erkek öğrenciyi “Umuuuttt, izin almadan konuşuyorsun, kes, konuşma” şeklinde
sert ve yüksek bir ses tonu ile sözel olarak uyarırken, izin almadan konuşan kız
öğrenciye sessizce bakarak, beden diliyle uyarı yapmıştır. Benzer tutum Öğretmen-C
ve D’ de de gözlenmiştir. Yerinden kalkıp sınıfta dolaşan bir kız öğrenci Öğretmen-C
tarafından yüksek olmayan bir ses tonu ile “Elif yerine geç, ödevleri kontrol etmeye
başlıyorum” şeklinde uyarılırken, aynı öğretmen iki erkek öğrenciyi “ İsmail,
İbrahiimm oturuuuunn yerinizeee” diye yüksek sesle bağırarak azarlamıştır. Öğretmen-
D, ders dışında şeylerle uğraşan iki kız öğrenciyi (resim yapma) görmezden gelirken,
iki erkek öğrenciye isimleriyle seslenip “Gökhan, Ferit, arkadaşının söyledikleri daha
önemli burayı dinle” şeklinde yüksek sesle bağırmıştır.
4.2.3. Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Öğrenci Görüşleri, Öğrencinin
Cinsiyetine Göre Farklılaşmakta mıdır?
Araştırmaya katılan öğrencilerin, öğretmenlerinin sınıf içinde istenmeyen
davranışlarla baş etmede kullandıkları stratejiler ile ilgili görüşleri, öğrenci cinsiyetine
göre gruplandığında, Tablo 32.’ de belirtilen oranlar elde edilmiştir. Tablo
incelendiğinde, kız ve erkek öğrenci oranlarının hiçbir kategoride eşit olmayıp,
farklılaştığı görülmektedir. Bedeninde güç kullanma (bedensel acı verme) erkek
öğrenciler arasında en fazla belirtilen (%98.9) birinci, sözel uyarı ise en fazla belirtilen
ikinci strateji (%95.8) olmuştur. Kız öğrenciler arasında ise en fazla belirtilen birinci
strateji, sözel uyarı (%100) olmuş, bedensel acı verme stratejisi (%93.3) ise ikinci sırada
belirtilmiştir.
Tabloda görüldüğü gibi, izolasyon, notunu azaltma, aşağılayıcı söz söyleme-
alay etme, beden diliyle uyarı, zorla özendirme, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma
açıklama yapma-nasihat etme, ceza olarak yazı yazdırma ve aileyi çağırma
stratejilerinin de kız öğrenciler tarafından tanımlanma oranı, erkek öğrencilerden daha
yüksektir. Öğrencilerin yazılı açıklamaları (critical incident) incelendiğinde, erkek
öğrencilerin öğretmenin istenmeyen davranışlara karşı müdahalesini çoğunlukla kendi
yaptıkları bir davranış sonrası karşılaştıkları tepkiler olarak açıkladıkları görülmüştür.
272
Tablo 32. Kız ve Erkek Öğrencilerin Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Sınıf İçinde
İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejileri
CİNSİYET
KIZ ERKEK TOPLAM
STRATEJİLER
F % f % F %
Sözel uyarı 75 100 93 95.8 168 97.6
Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı verme) 70 93.3 96 98.9 166 95.5
İzolasyon 60 80.0 30 40.0 90 52.3
Notunu azaltma 39 52.0 26 26.8 65 37.8
Aşağılayıcı söz söyleme- alay etme 34 45.3 16 16.5 50 29.0
Beden diliyle uyarı 25 33.3 20 20.6 45 26.1
Zorla özendirme 20 26.6 18 18.5 38 22.1
Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma 16 21.3 18 18.5 34 19.7
Açıklama yapma-nasihat etme 20 26.6 9 9.2 29 16.8
Ceza olarak yazı yazdırma 12 16.0 10 10.3 22 12.7
Aileyi çağırma 6 8.0 4 4.1 10 5.8
Kız öğrenciler ise, özellikle “bedensel acı verme (bedeninde güç kullanma)
stratejisinin kullanımı ile ilgili açıklamalarında, sınıfta problem davranış gösteren
arkadaşlarının karşılaştığı tepkileri ifade etmişlerdir. Aşağıda öğrencilerin bu konuyla
ilgili açıklamalarından örnek ifadeler verilmiştir.
Kız öğrenci- L: “…sınıfta en çok oğlanlar kavga eder bu durumda öğretmenimiz kızar ve sopayla ya da tokat atarak onları döver…” Kız öğrenci- M: “… ödev yapmadıklarında öğretmenimiz bazı erkekleri eliyle bazılarını da sopayla döver… salak manyak, geri zekalı der…” Erkek öğrenci- N: “…biz kızları dövünce öğretmenimiz de bizi dövüyor, ama kızlar rahat durmayınca onları dövmüyor…” Erkek öğrenci –R: “ …derste konuştuğumuzda öğretmenimiz kafamıza bir tane vurur…” Kız öğrenci-K: “… parmak kaldırmadan konuşmak öğretmenimizin en kızdığı şey, bizi uyarıyor…” Kız öğrenci- S: “…yoklama esnasında konuştuğumda her defasında öğüt veriyor, sabrı tükendiğinde bağırıyor…” Erkek öğrenci- M: “…yüksek sesle konuştuğumuzda, bağırdığımızda tek ayak üstünde çöpe baktırır..” Erkek öğrenci- R: “…ders esnasında öğretmeni dinlemediğimde ceza olarak tek ayaküstünde durdurur, çöpe baktırır ya da benim gibi öğrencileri sınıftan dışarı çıkartır…”
273
4.2.4. Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri
Farklılaşmakta mıdır?
Öğretmenlerin, öğrencilerin sınıf içindeki istenmeyen davranışlarıyla nasıl baş
ettiği ile ilgili öğretmen ve öğrenci görüşleri karşılaştırıldığında (Bkz. Tablo 33),
öğretmenlerin 18, öğrencilerin ise 12 strateji tanımladığı görülmektedir. Tabloda
görüldüğü gibi, öğretmenlerin sorun davranışlarla baş ederken yaptıklarını ifade ettikleri
sınıf çevresini yeniden yönlendirme, anlaşma yapma, görmezden gelme, ödül ve
pekiştireç kullanma, model olma, görev verme, davranışın nedenlerini araştırma, dönüt
(geribildirim)-düzeltme verme ve rehberlik sağlama davranışlarıyla karşılaştığını ifade
eden öğrenci olmamıştır. Buna karşılık, öğrencilerin tanımladığı zorla özendirme,
aşağılayıcı söz söyleme-alay etme ve ceza olarak yazı yazdırma stratejileri de
öğretmenler tarafından belirtilmeyen stratejiler olmuştur.
Her iki grupta (öğretmen-öğrenci), istenmeyen davranış ilk kez yapıldığında
sözel uyarıyla müdahale edildiği konusunda hem fikir olmuşlardır. Ancak öğretmenlere
göre sözel uyarılar, “şişşştttttt konuşmayalım, lütfen sessiz oluyoruz, parmaksız
konuşmayalım vb.” gibi uygun bir dille ve istenen davranışı ifade eden şekilde, sınıf
geneline yapılırken, öğrenciler öğretmenlerinin uyarılarını genellikle
öğrenciye/öğrencilere hitap ederek, “kesin sesinizi, kapa çeneni, parmak kaldır öyle
konuş, otur yerine, susuuunnnnn, asabımı bozmayın, açın kitaplarınızı, dön önüne,
yeteeer vb.” şeklinde öfkeli ve bağırarak yaptığını ifade etmişlerdir. Öğrencilerin yazılı
açıklamalarında, sözel uyarıların istenen davranışı tanımladığı veya sınıf kurallarını
hatırlattığını belirten ifadelere ise nadiren rastlanmıştır.
Öğretmenler istenmeyen davranışa karşı müdahalelerinin genellikle belli bir
sıra izlediğini, sınıf geneline yaptıkları sözel uyarıya rağmen sorun davranış devam
ettiği takdirde isimle seslenerek doğrudan öğrenciyi uyardıklarını ve uyarıyı beden
diliyle (öğrenciye doğru yürüme, öğrenciyle göz kontağı kurma, dersi anlatmaya
öğrencinin yanında devam etme, dersi anlatırken sesini yükseltme vb.) desteklediklerini
belirtmişlerdir. Buna karşılık öğrencilerin görüşleri, öğretmenleri sinirli olduğu zaman
hiç uyarmadan dövdüğü ve çoğu zaman sözel uyarı ve dayağın birlikte kullanıldığı
şeklindedir.
274
Tablo 33. Öğretmenlerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejilere Yönelik Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri
Öğretmenlerin Kullandıklarını Belirttikleri Stratejiler
Öğrencilerin Öğretmenleri Tarafından Kullanıldığını Belirttikleri Stratejiler
- Sözlü uyarı - Beden diliyle uyarı ( Jest ve mimikler) - Açıklama yapma-nasihat etme - Azarlama ve gözdağı verme - Notunu azaltma - İzolasyon - Sınıf çevresini yeniden yönlendirme - Anlaşma yapma - Görmezden gelme - Ödül ve pekiştireç kullanma - Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma (İmtiyaz
kaybı) - Model olma - Görev verme - Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı
verme) - Aile ile iletişim kurma - Davranışın nedenlerini araştırma - Rehberlik sağlama - Dönüt (Geribildirim) ve düzeltme verme
- Sözlü uyarı - Beden diliyle uyarı ( Jest ve mimikler) - Açıklama yapma-nasihat etme - Azarlama ve gözdağı verme - Notunu azaltma - İzolasyon - Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma (İmtiyaz
kaybı) - Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı
verme) - Aile ile iletişim kurma - Zorla özendirme - Aşağılayıcı söz söyleme-alay etme - Ceza olarak yazı yazdırma
Öğretmenler doğrudan sözel uyarılar işe yaramadığında çoğunlukla öğrencileri
yüksek sesle azarladıklarını ve açıklama yapıp, nasihat etme stratejilerini
uyguladıklarını ifade ederken, öğrencilerin görüşü, açıklama yapma ve nasihat etmenin
çoğunlukla dayak yedikten sonra yapıldığı şeklindedir. Öğretmenler özellikle gürültü
yapma, derse ilgisizlik, ders dışında şeylerle ilgilenme davranışlarının çok olması
nedeniyle sık sık açıklama yaparak, öğrencilere nasihatte bulunduklarını, küfür etme,
yalan söyleme, kavga etme, kumar oynama ve hırsızlık yapma davranışlarını ise sınıf
genelinde gündeme getirerek açıkladıklarını ifade etmişlerdir. Buna karşılık öğrencilerin
görüşlerine göre bu davranışlar, öğretmenlerinin çoğu zaman onları uyarmadan
dövdüğü veya sinirli değilse onları “bir daha yap da göreyim, sözümü kesme bak
döverim, o dilini koparacağım, aileni çağıracağım, sessiz durmazsanız hepinize eksi
veririm, canın dayak istiyor galiba, siz beni dinlemezseniz ben de sizi dinlemem,
kıracağım o parmaklarını, eşek sudan gelene dek döverim seni, vb” diyerek tehdit ettiği
davranışlardır.
275
Araştırmaya katılan beş öğretmen de, öğrencilerin açıklama ve nasihatleri
dinleyip kabul ettiklerini ancak aynı şekilde davranmaya devam ettiklerini
belirtmişlerdir. Bu nedenle mecburen cezayı hatırlatan ifadelerle gözdağı vermek
durumunda kaldıklarını vurgulayan öğretmenler, bunu yaparken rencide edici
olmamaya özen gösterdiklerini ifade etmişlerdir. Öğrencilerin görüşlerine göre ise sözel
uyarılar genellikle tehdit edici şekilde yapılmakta, azarlama ve tehdit çoğunlukla
dayakla birlikte kullanılmakta ve öğretmenler dayak atarken kendilerine ve ailelerine
küçük düşürücü, alaycı sözler de söylemektedir. Öğretmenler, öğrencileri istenen
davranışa yönlendirmek için rehberlik yaptıklarını, (çalışmasına yardım etme, ipucu
verme, açıklamalarını tekrarlama, vb.) model olmaya çalıştıklarını, ödül ve pekiştireçler
kullandıklarını, espri yaptıklarını, öğrenciler espri yaptıklarında da onlara katıldıkları
şeklinde görüş bildirmişlerdir. Ayrıca öğrenciler sıkıldığında, yorulduğunda veya derse
ilgisizlik sınıf geneline yayıldığında etkinliği değiştirdiklerini, görev verdiklerini ve
bazı davranışları (derse ilgisizlik ve hazırlıksız gelme, izin almadan konuşma, kalem
açarak oyalanma, komiklik yapma, gereksiz soru sorma) görmezden geldiklerini
vurgulamışlardır. Öğrencilerin açıklamalarında ise öğretmenlerin kullandıklarını
belirttikleri bu stratejilere rastlanmamıştır.
Görüşme sırasında öğretmenler istenmeyen davranış gösteren öğrencilere karşı
uyguladıkları cezaları; notunu azaltma, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, tek
ayaküstünde bekletme, öğrenciyi sınıftan çıkarma, öğrenciyi eve gönderme, öğrenciyle
konuşmama, öğrenciyi sınıfta yok sayma, ilgilenmeme ve öğrencinin bedeninde güç
kullanma (bedensel acı verme) olarak tanımlamışlardır. Öğrenciler ise öğretmenlerinden
farklı olarak; zorla özendirme, aşağılayıcı söz söyleme-alay etme ve yazı yazdırmanın
da kendilerine verilen cezalar olduğunu ifade etmişlerdir.
Öğretmenler ve öğrenciler, uygulanan cezaların çoğunlukla fiziksel (bedenin
de güç kullanma-bedensel acı verme) olduğu konusunda aynı görüştedirler. Öğretmen
ve öğrencilerin fiziksel ceza konusundaki düşüncelerinin farklılaştığı nokta ise,
öğretmenlerin fiziksel cezayı her yolu deneyip sonuç alamadıklarında uygulamak
zorunda kaldıklarını belirtmeleri, öğrencilerin ise öğretmenlerinin çoğu zaman diğer
stratejileri uygulamadan (uyarma, yardım etme, açıklama vb.) onları dövdüğünü ifade
etmeleridir.
276
4.3. Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Velilerin Öğrencilerin İstenmeyen
Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili Bulgular
Aşağıda, öğrenci ve veli görüşlerine göre velilerin istenmeyen davranışlarla
nasıl baş ettiği ile ilgili bulgular yer almaktadır.
4.3.1. Velilerin, Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Bulgular
4.3.1.1. Velilerin, Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Görüşleri
Araştırmada görüşlerine başvurulan 20 öğrenci velisinin, çocuklarının
istenmeyen davranışlarıyla nasıl baş ettikleri ile ilgili görüşlerinden elde edilen bilgiler
gruplandığında aşağıda belirtilen kategoriler ve ilgili kategoride yer alan davranışlar
elde edilmiştir.
— Sözlü uyarı: Bağırma, yüksek sesle adını söyleme, emir verme (sessiz ol, bir daha
yapma, yeter, karşılık verme, yalan söyleme, dersine çalış, içeri gir, dışarı çıkma, sus
konuşma, üstünü kirletme vb.), bir daha yapmamasını söyleme.
— Azarlama ve gözdağı verme: Yüksek sesle ve sinirli bir şekilde paylama-fırçalama,
“babana söylerim, okula göndermem, evden giderim, artık seni sevmem, kendimi
öldürürüm, öğretmenine söylerim, seni döverim, şimdi yanına gelirim” diyerek tehdit
etme.
— Açıklama yapma-nasihat etme: Onu çok üzdüğünü söyleme, nasıl davranması
gerektiğini açıklama, davranışın olumsuzluğu ile ilgili neden-sonuç ilişkisini açıklama,
güncel yaşamdan ve kendi hayatından örnekler verme.
— Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı verme): Tokat atma, saçını-kulağını çekme,
ensesine-kafasına elle vurma, tekmeleme, sopayla-terlikle-süpürgeyle el ve ayaklarına
vurma, itme, savurma.
— Model olma: Çocuğun göstermesi istenilen davranışlar için kardeşlerini, kuzenlerini,
bir akranı ya da yetişkini (kendisi ya da bir akraba) örnek gösterme.
— Beden diliyle uyarı (Jest ve mimikler): Ters ters bakma, kaşlarını çatma, gözlerine
bakma, eliyle ya da herhangi bir nesneyle (terlik, sopa, süpürge vb.) vuracakmış gibi
yapma, üzerine yürüme.
277
— İzolasyon: Odasından veya evden çıkmasına, arkadaşlarıyla görüşmesine izin
vermeme, çocukla ilgilenmeme.
— Anlaşma yapma: Yapılması gereken davranışlar konusunda çocukla anlaşma
yapma.
— Görmezden gelme: Davranışı fark etme ancak müdahale etmeme.
— Ödül ve pekiştireç kullanma: İstediği bir şeyi yapmasına (televizyon izleme, oyun
oynama, sokağa çıkma vb.) izin verme, istediği bir şeyi alma (kitap, defter, oyuncak,
yiyecek, bisiklet vb.), aferin deme, sarılma, başını okşama, öpme, baraja ya da herhangi
bir yere gezmeye götürme.
— Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma: Sevdiği veya yapmak istediği bir şeyi
vermeme-yapmama-satın almama-yapmasına izin vermeme (oyuncak, harçlık, yiyecek,
televizyon izleme, oyun oynama vb.).
— Davranışın nedenlerini araştırma: Çocuğa neden böyle davrandığını sorma,
sınıftaki komşu çocuklarından, kardeşlerinden ya da aynı okuldaki akraba
çocuklarından bilgi toplama.
Öğrenci velileriyle yapılan görüşmelerden elde edilen bilgilere göre 20 öğrenci
velisinin, çocukları kız ya da erkek olsun, istenmeyen davranışlara karşı gösterdikleri
tepkiler bakımından genellikle benzer tutum içinde oldukları görülmüştür. Görüşme
sırasında velilerin çocuklarının istenmeyen davranışlarına karşı gösterdiklerini
belirttikleri ilk tepkiler sözel uyarı, azarlama-gözdağı verme ve açıklama yapma-nasihat
etme olmuştur. Bir anne bu konudaki görüşünü “beni sinirlendirmeyin, yapmayın
diyorum”, bir başka anne “ben sana yapma demedim mi, akıllı olun, şımarmayın diye
bağırıyorum”, bir diğer anne de “ uyarıyorum, yalan söyleme bana, kimseye küfür etme
diyorum” şeklinde açıklamıştır. Anneler çocuklarının sorun davranışını görür görmez
büyük çoğunlukla sinirlendiklerini ve sinirli-kızgın ve yüksek bir sesle çocuğun ismini
söyleyip” geliyorum bak oraya” diye bağırdıklarını da ifade etmişlerdir. Veliler
çoğunlukla sözel uyarıyı, azarlama ve gözdağı ile birlikte uyguladığını (20 anne)
çocuklara karşı yaygın olarak kullandıkları tehditleri, babaya söyleme (9 veli), bir daha
yaparsa döveceğini söyleme (5 veli) ve okula gidip yaptıklarını öğretmene söyleme (4
veli) olarak belirtmişlerdir. Bunlardan farklı olarak bir veli kızına “seni okula
göndermem” dediğini, bir veli ise oğluna“ evden giderim, kendimi kanala atarım,
öldürürüm” dediğini ifade etmiştir.
278
Üç veli, sözel uyarıya ve gözdağı vermesine rağmen davranışı tekrarladığında
çocuğunu dövdüğünü belirtirken (örneğin, beni sinirlendirmeyin döverim diyorum,
yapma diyorsam yapmayın diyorum, yapınca da dövüyorum), diğer veliler, “açıklama
yapıyorum, hayattan örnekler vererek nasihat ediyorum (örneğin, siz ona buna
bakmayın, kendinize bakın; örneğin, oğlum çalışın, okuyun biz böyle yaşadık, siz daha
iyi yaşamak istiyorsanız derslerinize çalışın; örneğin, böyle davranarak beni çok
üzüyorsunuz vb.), laftan anlamayıp yine yaparlarsa dövüyorum” şeklinde açıklama
yapmıştır. Sadece bir kız öğrencinin velisi çocuğu için “ yaptığı hatayı anlayıp özür
dileyen bir çocuk, ne ben ne de babası hiçbir şekilde dövmedik” şeklinde açıklama
yaparak, bedensel ceza uygulamadığını belirtmiştir.
Velilerin çocuklarına bedensel acı verme (bedeninde güç kullanma) açısından
en çok yaptıklarını belirttikleri davranışlar; tokat atma, terlik fırlatma, tekmeleme, eliyle
ya da terlik-süpürge-sopa gibi bir araç kullanarak ellerine ve ayaklarına vurma, saçlarını
çekme, ensesine-kafasına vurma ve savurmadır. Görüşme yapılan annelerden beşi
“babaya söylerim diyorum ama baba daha bir fiske vurmadı” biri “ baba sadece kulağını
çeker, ben gebertiyorum”, bir diğer anne “babaya söyleyeceğim diyorum ama baba
dövmez, kızar” ve bir başka anne “baba pek karışmıyor, büyüdüler artık, onlar genç kız
diyor” şeklinde görüş bildirerek, kendilerinin daha fazla dövdüklerini belirtmişlerdir.
Çocuklarına açıklama yaparken çevrelerinden bazı kişileri örnek
gösterdiklerini (model olma) belirten 12 velinin açıklamalarına göre, çocuğun
göstermesi istenilen davranış için çoğunlukla kardeşler ve çocuğun bir akranı örnek
gösterilmektedir. Bunun dışında iki veli amca çocuklarını, bir veli de çocuğun sevdiği
bir aile büyüğünü örnek gösterdiğini belirtmiştir. Odasından ya da evden çıkmasına izin
vermeme (izolasyon–5 veli), çocuğa neden böyle yaptığını sorma (davranışın nedenini
araştırma–5 veli), kaşlarını çatma ve üzerine yürüme (beden diliyle uyarı–4 veli), ufak
tefek şeylere göz yumma (görmezden gelme–4 veli), yapmak istediği ya da sevdiği bir
şeyi almama veya yapmasına izin vermeme (sevdiği bir şeyden mahrum bırakma–3
veli) ve anlaşma yapma (3 veli) velilerin, çocukların sorun davranışlarına karşı
gösterdiklerini belirttikleri diğer tepkiler olmuştur. Çocuklarıyla anlaşma yaptığını
söyleyen velilere, bunların ne tür anlaşmalar olduğu sorulduğunda ise, istenmeyen
davranışı bir daha tekrarlamayacağı (örneğin, kavga etmeme, küfür etmeme, ders
çalışma vb.) konusunda söz vermelerini istediklerini, karnesinde zayıf getirmediği
279
takdirde ödül olarak istediği bir şeyi alacaklarını veya gezmeye götüreceklerini
söylediklerini belirtmişlerdir. Öğrenci velilerinin bu konuyla ilgili açıklamalarından
örnek ifadeler aşağıda verilmiştir.
Veli- H: “…sokağa bırakmıyorum ama hep içerde olması da iyi değil, bunalım geçirir çocuklar…” Veli- R: “…sinirlenince dövüyorum, gözüm bir şey görmüyor, o an sabırsız oluyorum, dayanamıyorum, sonra da zoruma gidiyor…” Veli- Z: “…nasihat ederim, oğlum hırsız çocuklar onlar, onlarla gezersen seni de kötü bilirler diyorum…” Veli- M: “…kızlarım kendi kendilerine ders çalışırlar, ablalarına bak diyorum, çalış sende…” Veli- S: “…anlaşma yaparım, bak baraja gideceğiz, derslerin iyi olursa sana bisiklet de alırız diyorum…”
4.3.1.2. Velilerin, Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejiler İle İlgili Öğrenci Görüşleri
Öğrencilerin görüşlerine göre, velilerin istenmeyen davranışlarla baş etme
stratejileriyle ilgili oluşturulan kategoriler ve bu kategoriler içinde yer alan veli
davranışları Tablo 34.’ de görülmektedir.
Yetmiş beş kız ve 97 erkek olmak üzere toplam 172 öğrenci, istenmeyen bir
davranış yaptıklarında anne-babalarının ilk tepkilerinin genellikle sözlü uyarı olduğu
konusunda hem fikir olmuştur. Sözlü uyarının çoğunlukla bağırarak (üstünü kirletme,
arkadaşlarınla kavga etme, yalan söyleme, ödevini yap, çabuk eve gir, eve laf getirme,
küfür etme vb.) yapıldığını belirten öğrenciler, uyarıya rağmen davranışı yaptıklarında
azarlandıklarını, gözdağı verildiğini veya dövüldüklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin
açıklamalarına göre belirtilen bu tepkiler çoğu zaman belli bir sıra izlememekte, anne-
babalar bazen davranış ilk yapıldığında bir daha yapmaması için çocuğa sözlü uyarı
yaparken, bazen dövmekte, bazen azarlayıp gözdağı vermektedir. Genellikle velilerinin
bu üç stratejiyi birlikte kullandığını belirten öğrenciler, uyarırken dövüyor (örneğin,
zayıf almıştım, babam sigara içenlerle gezersen, ödevlerini yapmayıp uçurtma
uçurursan tabi ki 1 alırsın köpek, otur çalış dersine diyerek beni dövdü) döverken
azarlıyor (örneğin, ödevimi yapmamıştım, dışarıda oynuyordum, soytarı soytarı
gezeceğine eve gelip dersine çalış, kurban ol ki sana defter kitap alıyoruz diye bağırdı,
tokatladı) şeklinde görüş bildirmişlerdir.
280
Tablo 34. Öğrenci Görüşlerine Göre Velilerin Problem Davranışlarla Baş
Etmede Kullandıkları Stratejiler
KATEGORİLER
KATEGORİLERDE YER ALAN ÖĞRETMEN
DAVRANIŞLARI
Sözlü uyarı
Bağırma, emir verme (kapa çeneni, yapma, yeter, karşılık verme, yalan söyleme, dersine çalış, içeri gir, dışarı çıkma, sus konuşma, ben sana ne dedim, üstünü kirletme, karşı gelme, arkadaşlarınla iyi geçin vb.), bir daha yapmamasını söyleme, yüksek sesle adını söyleme.
Azarlama ve gözdağı verme
Öldürürüm seni, görürsem kırarım bacaklarını, şimdi yanına geliyorum, babana söylerim, öğretmenine söylerim, okula göndermem, kendimi öldürürüm, evden giderim, artık seni sevmem, vb.” diyerek tehdit etme, yüksek sesle ve sinirli bir şekilde paylama-fırçalama.
Açıklama yapma-nasihat etme
Onu çok üzdüğünü söyleme, nasıl davranması gerektiğini açıklama, davranışın olumsuzluğu ile ilgili neden-sonuç ilişkisini açıklama, güncel yaşamdan ve kendi hayatından örnekler verme.
Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı verme)
Tokat atma, saçını-kulağını çekme, ensesine-kafasına elle vurma, tekmeleme, sopayla-hortumla-kemerle-terlikle-süpürgeyle el ve ayaklarına vurma, itme, savurma.
İzolasyon
Odasından veya evden çıkmasına, arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermeme, ilgilenmeme.
Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma
Sevdiği veya yapmak istediği bir şeyi vermeme-yapmama-satın almama-yapmasına izin vermeme (oyuncak, harçlık, yiyecek, televizyon izleme, oyun oynama vb.)
Suçlama- aşağılayıcı ve kaba söz söyleme
Çocuğun zekâsı, görünüşü ile ilgili (salak, geri zekâlı, hayvan, küçük kafalı vb.) söz söyleme, küfür etme (… çocuğu, hayvan, vb.) beddua etme (Allah belanı versin, geber…).
Zorla özendirme
Ödevlerini yapması için zorlama, ders çalışması için odaya kilitleme, özür diletme, kirlettiği yeri temizletme.
Davranışın nedenlerini araştırma
Çocuğa neden böyle davrandığını sorma, sınıftaki komşu çocuklarına, kardeşlerine ya da aynı okuldaki akraba çocuklarına sorma.
Ceza olarak iş yaptırma
Kendisiyle birlikte çalışması için pazara götürme, kardeşini baktırma, ev işi yaptırma.
Anlaşma yapma
İstenmeyen davranışın tekrarlanmayacağı konusunda çocuktan söz vermesini isteme, yapılması gereken davranışlar konusunda çocukla anlaşma yapma.
Ödül ve pekiştireç kullanma
İstediği bir şeyi alma (kitap, defter, oyuncak, yiyecek, bisiklet vb.), aferin deme, sarılma, başını okşama, öpme, baraja ya da herhangi bir yere gezmeye götürme.
Beden diliyle uyarı (Jest ve mimikler)
Ters ters bakma, kaşlarını çatma, gözlerine bakma, eliyle ya da herhangi bir nesneyle (terlik, sopa, süpürge vb.) vuracakmış gibi yapma, üzerine yürüme.
281
Öğrenciler, kavga etme, küfür etme, öğretmene ya da evdeki bir büyüğe
saygısızlık yapma, karşı gelme, zayıf not alma, yalan söyleme davranışlarının velilerini
çok kızdırdığını ve bu davranışları yaptıklarında çoğunlukla uyarı yapılmadan
dövüldüklerini belirtmişlerdir. Öğrencilere göre, anneleri çoğunlukla onları “babana
söyleyeceğim, öğretmenin bana söyler ben de seni döverim, eğer zayıf alırsan
gebertirim, evden giderim, bir daha görürsem canını yakarım, bir daha okula
göndermem vb.” şeklinde tehdit etmekte, aşağılayıcı sözler (köpek, hayvan, it, salak,
Allah belanı versin geberesice, vb. ) söyleyip, küfür etmekte ve babalarından daha çok
dövmektedir. “Ödevlerimi yapmadığımda sınıfta kalacaksın diye bağırırlar”, “
söylediğini yapmamıştım, annem çabuk içeri gir dedi, kardeşimden hortumu
getirmesini istedi ve her tarafımı mosmor etti…”, “…kavga ettiğim zaman annem
yapma oğlum diye terlik fırlatıyor bana, bağırıyor…”, “okuldan kaçtığımda annem
sopayla dövüyor, kafamı kırıyor”, “ ders çalışmadığımda annem çok kızıyor, bir sürü laf
sayıyor, sövüyor”, “ terlik süpürge ne bulduysa fırlatır, eşşşşek kadar olmuşsun
yaramazlık yapıyorsun diye bağırır” vb. öğrencilerin bu konuyla ilgili ifadelerinden
bazılarıdır.
Açıklama yapma ve nasihat etmenin genellikle dayaktan sonra yapıldığını
belirten öğrenciler çoğunlukta olmasına rağmen, anne-babalarının ilk tepkilerinin
nasihat etmek olduğunu belirten öğrencilerde olmuştur. Çoğunluğu kız olan bu
öğrencilere göre anne ve babaları onlara genellikle “evden çıkınca doğru okula gitme,
okuldan doğru eve gelme, okulda erkeklerle konuşmama, öğretmene ve arkadaşlarına
saygısızlık yapmama, yalan söylememe” hakkında açıklama yapıp, nasihat etmektedir.
Bir öğrenci bu konuda “…annem okuldan çıkınca hemen eve gel uhucular geziyor
sokakta diyor” şeklinde görüş bildirirken bir başka kız öğrenci de “ annem erkeklerle
konuşma, oynama, sadece kız arkadaşlarınla oyna, laf ederler diyor” şeklinde örnek
vermiştir. Özellikle “ ödevlerini yapma, ders dışı şeylerle ilgilenmeme, kavga etmeme
ve küfür etmeme konusunda velilerinin kendilerine öğüt verdiğini ifade eden erkek
öğrencilerden biri ise bu konudaki görüşünü “ öğretmenim babama ödevlerimi
yapmadığımı söylediğinde babam bana oku adam ol, daha iyi yaşa dedi, babam okuma
yazma bilmiyor…”, şeklinde açıklarken bir başka erkek öğrenci “ babam bana her
zaman okulda sana sataşırlarsa kavga etme, öğretmenine söyle, kaba kuvvetle bir şey
çözülmez, cezalarını öğretmen verir oğlum der…” şeklinde görüş bildirmiştir.
282
Öğrencilerin yazılı açıklamaları analiz edildiğinde, velilerin çocuklarının
istenmeyen davranışlarına karşı verdikleri diğer cezaların izole etme, sevdiği bir şeyden
mahrum bırakma, zorla özendirme ve iş yaptırma olduğu görülmüştür. Genellikle dayak
atıldıktan sonra verilen bu cezaların; odasından ve evden çıkmasına, arkadaşlarıyla
görüşmesine izin vermeme (izolasyon), eve kilitleme, harçlık vermeme, oyun
oynamasını ve televizyon izlemesini yasaklama (sevdiği bir şeyden mahrum bırakma)
ev işi yaptırma ve derslerini yapması için odaya kilitleme, dövme veya başında bekleme
(zorla özendirme), şeklinde uygulandığı ifade edilmiştir. Aşağıda öğrencilerin bu
cezalarla ilgili yaptıkları açıklamalardan örnekler yer almaktadır. Öğrenci- Z: “…sınıfta kavga ettiğimde öğretmenim anneme söyler, annemde beni döver, bana bir hafta harçlık vermez ve bir daha yaparsan daha beter döverim der…” Öğrenci- K: “öğretmen yazma ödevi vermemişse bile annem döverek yazı yazmamı istiyor” Öğrenci- L: “dediklerini yapmazsam eğer dışarı bırakmazlar ve akşama kadar kitap okumamı isterler…” Öğrenci- R: “ kavga edince annem bana suç buluyor, dövdü sopayla ve evden çıkmama cezası verdi bana, eve kilitledi beni…” Öğrenci- N: “… kavga ettim diye iki gün televizyon izletmediler bana…”
Öğrencilerin ifadelerine göre, davranışın nedenlerini araştırma ve çocukla
anlaşma yapma, velilerinin sorun davranışlara karşı nadiren gösterdiği diğer tepkiler
olmuştur. Öğrenciler, anne-babalarının onlara “neden o çocukla kavga ettin, niye zayıf
aldın, niye küfür ettin vb.” şeklinde sorduğunu, bir daha yapmayacakları konusunda söz
vermelerini istediğini ve sözlerini tutup, istenilen şekilde davrandıklarında istedikleri bir
şeyi elde ettiklerini (sevgi, para, bisiklet, tatil, gezme vb.), sözlerini tutmadıklarında ise
cezalandırıldıklarını belirtmişlerdir.
Bir öğrenci bu konuda “ yazılıdan zayıf aldığımda babam kızdı ve düzeltirsen
seni karateye göndereceğim dedi…” şeklinde görüş bildirirken, bir başka öğrenci “
babam bana karnen iyi olursa sana bisiklet alacağım dedi bende derslerime çalıştım”, bir
diğer öğrenci de “ babam beni dövdü ve bundan sonra 4–5 alacaksın yazılıdan dedi, iyi
not alınca beni sevdi, öptü…” şeklinde örnek vermiştir.
Bir başka öğrenci ise“ annem beni dövdüğünde bir daha yapmayacağına söz
verdim, ama sözümü tutamadığım zamanlar olur ve annem beni yine döver” şeklinde
görüş bildirerek, annesiyle anlaşma yaptığını ama uymadığı için ceza aldığını
belirtmiştir.
283
Beden diliyle uyarı sadece iki öğrenci tarafından ifade edilen bir strateji olmuş
ve anne-babanın vuracakmış gibi elini kaldırması ve ters ters bakarak üzerine doğru
yürümesi şeklinde uygulandığı belirtilmiştir. Öğrenci verilerinden elde edilen bilgiler,
çocukların sadece anne ve babalarından değil evde yaşayan abla-abi, yenge-hala-amca
gibi diğer kişiler tarafından da dövüldüğünü (tokatla, sopayla, kayışla, odunla vb.)
göstermiştir. Bir öğrenci bu konuda “…evde küfür ettiğimi yengem abime söyledi ve
abim de beni dövdü”, bir başka öğrenci “abim beni sürekli sopayla döver bende ona öl
geber inşallah derim”, bir başka öğrenci de …” annem döver, babam döver, abim-
ablam döver, benim ömrüm dayak yemekle geçiyor” ve bir başka öğrenci de “babam
beni dövmemiştir ama ablam ve annem çok döver” şeklinde görüş bildirmiştir. Evde
dayak yemediğini belirten öğrenci sayısı ise sadece dokuzdur (7 kız ve 2 erkek
öğrenci).
Anne ve babalarının bu tutumları karşısında öğrenciler duygularını çoğunlukla
üzülüp, ağlama, öfkelenme, acı duyma, hayattan bıkma, kendini onların çocuğu gibi
hissetmeme, sevildiğini düşünmeme, korkma ve haksızlığa uğradığını düşünme olarak
ifade etmişlerdir. “ Annem beni çok dövüyor, ama onu yine de seviyorum, neden
sevdiğimi bilmesem bile”, “babam küçücük kafan var diyerek kafama vurur, salak
muamelesi yapar, sanki ben gerçek kızı değilim”, “annem bana seni evden kovarım
diyor hep üzülüyorum”, “babam beni sürekli döver çünkü sevmez”, “annem iki elinin
tersiyle ağzıma vuruyor, bir köşeye çekilip ağlıyorum”, “babam beni döver, tokatlar,
bende sinirlenip eve gitmem, ninemde yatarım”, “annem beni dövüyor hem de nasıl
dövüyor, okula gelince daha iyi yaşıyoruz”, “ …ha okudun ha okumadın, eşek kadar kız
oldun okula göndermeyeceğim seni diyor, sürekli iş yapıyorum beğenmiyor, korkudan
ses çıkaramıyorum”, “babam beni döver sonra bir başka gün beni yanağımdan
öptüğünde bana vurduğu günleri unutmadığım için gözümden yaş gelir”, “beni sürekli
dövüyorlar, kendimi büyümüş gibi hissediyorum ama ben çocukluğumu yaşamak
istiyorum…” “haklıda olsam haksız da kızıp dövüyorlar”, “kızmakla bir şey
halledilmez diyorlar kendileri kızıyorlar”, “ bana bir kez bile seni seviyorum demedi”
vb. öğrencilerin bu konuyla ilgili ifadelerinden bazılarıdır.
Buna karşılık ailelerinin kendilerine bu şekilde davranmasını doğru bulup,
dayağı hak ettiklerini düşünen öğrenciler de olmuştur. “Onlar bizi döver çünkü
iyiliğimizi isterler”, “ bizi dövüyorlar çünkü yanlış yapıyoruz”, “annem babam bana
284
tokat atmıştır ama büyük suçlar işlediğim içindir, çünkü söyledikleri benim iyiliğim
içindir”, “ okulda kavga ettiğimi duyunca çok kızıyorlar, ama bizde de suç var, kötü
çocuklar gibi olmamızı istemiyorlar”, “annem bana vura vura beni akıllandırdı” vb.
öğrencilerin bu konuyla ilgili ifadelerinden bazılarıdır.
4.3.2. Velilerin, İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejileri İle İlgili Öğrenci
Görüşleri, Öğrencinin Cinsiyetine Göre Farklılaşmakta mıdır?
Velilerin istenmeyen davranışlarla baş etmede kullandıkları stratejiler ile ilgili
öğrenci verilerinin analizi ile elde edilen kategoriler, öğrenci cinsiyetine göre
gruplandırıldığında, Tablo 35.’ de belirtilen oranlar elde edilmiştir. Tabloda görüldüğü
gibi, velilerinin istenmeyen davranışlarla baş etmede kullandıkları stratejilerin kız ve
erkek öğrenciler tarafından tanımlanma oranları farklılaşmaktadır. Sözel uyarının, anne
babaların istenmeyen davranışa ilk tepkisi olduğu konusunda kız ve erkek öğrenciler %
100 gibi bir oranla hem fikir olmasına rağmen, bedeninde güç kullanma (bedensel acı
verme) erkek öğrenciler (%97.9), azarlama ve gözdağı verme ise kız öğrenciler arasında
en fazla karşılaştıklarını belirttikleri ikinci strateji (%100) olmuştur.
Tablo 35. Kız ve Erkek Öğrencilerin Görüşlerine Göre Velilerin İstenmeyen
Davranışlarla Baş Etme Stratejileri İle İlgili Dağılım CİNSİYET
KIZ ERKEK TOPLAM
STRATEJİLER
f % F % F %
Sözel uyarı 75 100 97 100 172 100
Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı verme) 68 90.6 95 97.9 163 94.7
Azarlama ve gözdağı verme 75 100 82 84.5 157 91.2
Açıklama yapma-nasihat etme 46 61.3 48 49.4 94 56.6
İzolasyon 19 25.3 9 9.2 28 16.2
Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma 15 20.0 7 7.2 22 12.7
Suçlama- aşağılayıcı ve kaba söz söyleme 6 8.0 14 14.4 20 11.6
Zorla özendirme 4 5.3 7 7.2 11 6.3
Davranışın nedenlerini araştırma 2 2.6 5 5.15 7 4.0
Ceza olarak iş yaptırma 2 2.6 2 2.0 4 2.3
Anlaşma yapma - - 4 4.1 4 2.3
Ödül ve pekiştireç kullanma - - 4 4.1 4 2.3
Beden diliyle uyarı (Jest ve mimikler) 2 2.6 - - 2 1.1
285
Öğrencilerin ifadelerine göre, velilerin çocuk üzerinde bedensel güç
kullanımına dayalı müdahalelerinde fark olmamış, hem kız hem de erkek öğrenciler
kendilerine tokat atıldığını, kafalarına, el ve ayaklarına vurulduğunu, saçlarının
çekildiğini ve anne-babalarının onları döverken terlik-hotum-sopa gibi araçlar
kullandığını belirtmişlerdir. Azarlama ve gözdağı verme şeklinde ifade edilen müdahale
ise hem kız (%100) hem de erkek öğrencilerde tanımlanma oranı (%84.5) oldukça
yüksek olan üçüncü strateji olmuştur. Kız öğrencilerin anne ve babalarından bu tepkiyi
görme oranı daha yüksektir ancak, öğrencilerin yaptıkları açıklamalar, velilerin kız ve
erkek çocuklarına gözdağı vermede kullandığı tehdit unsurunun da farklılaştığını
göstermiştir. Gerek anne ve gerekse babaların kız çocuklarına gözdağı verirken daha
çok okulu dile getirip “ seni okuldan alırım veya seneye seni okula göndermeyeceğim”
dediği, bunun yanı sıra annelerin “babana söylerim, abine söylerim ve seni babanın
eline veririm vb.” şeklinde de kız çocuklarını korkuttuğu görülmüştür. Erkek öğrenciler
ise çoğunlukla “seni gebertirim, döverim, kırarım kemiklerini vb.” gibi ifadelerle
dayağın hatırlatıldığını belirtmişlerdir.
Tablo 35. incelendiğinde, kız öğrencilerin % 61.3’ ünün ve erkek öğrencilerin
neredeyse yarısının (%49.4), velilerinin istenmeyen davranışlarına karşı tepkisi olarak
dördüncü sırada açıklama yapma ve nasihat etme stratejisini ifade ettiği görülmektedir.
Görüldüğü gibi bu stratejinin de kız öğrenciler tarafından tanımlanma oranı erkek
öğrencilere göre daha yüksek olmuştur. Ancak bir diğer farklılaşma da stratejinin
uygulanış zamanı ile ilgilidir. Erkek öğrenciler çoğunlukla açıklama ve nasihatin dayak
yedikten sonra geldiğini ifade ederken, kız öğrenciler arasında davranışı ilk
yaptıklarında anne ve babalarının onlara neden böyle davranmamaları gerektiği
konusunda açıklama yaparak, nasihat ettiklerini belirten öğrenciler olmuştur.
Öğrencilerin yaptıkları açıklamalara göre, velilerin çocuklarına yaptıkları
nasihatlerin konusu da, öğrencinin cinsiyetine göre farklılaşmıştır. Kız öğrencilerin
görüşleri, anne ve babalarının onlara daha çok “izinsiz sokağa çıkmama, başka hiç bir
yere gitmeden evden-okula ve okuldan eve gelme, okulda erkek öğrencilerle
konuşmama, öğretmene ve arkadaşlarına saygısızlık yapmama, yalan söylememe ve
kılık-kıyafetlerine dikkat etme” konusunda nasihat ettiği şeklindedir. Erkek öğrenciler
ise kendilerine yapılan nasihatlerin çoğunlukla “kavga etme, küfür etme, ödevlerini
yapmama, öğretmene karşı gelme, sınıfta ders dışı şeylerle ilgilenme ve okuldan
kaçma” davranışları hakkında olduğunu ifade etmişlerdir.
286
Tablo 35.’ de görüldüğü gibi, kız ve erkek öğrenci oranları diğer kategorilerde
de eşit değildir. İzolasyon (genellikle; eve kapatılma, sokağa çıkarılmama ve
arkadaşlarıyla görüşmesine izin verilmeme) ve sevdiği bir şeyden mahrum edilme
(genellikle; oyun oynamasının yasaklanması ve harçlık verilmemesi) gibi cezalar
aldığını daha çok kız, buna karşılık velilerinin kendilerine aşağılayıcı ve kaba sözler
(köpek, lan, hayvan, sen ne biçim çocuksun, Allah belanı versin, geber gibi beddualar
ve küfür vb.) söylediğini daha çok erkek öğrencilerin belirttiği görülmüştür. Özellikle
ödevini yapması için eve kapatılma, kavga ettiği için özür dileme şeklinde uygulanan
zorla özendirme, erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre daha fazla karşılaştığı bir diğer
strateji olmuştur. Yaptıkları istenmeyen davranış nedeniyle velilerinin ceza olarak
onlara iş yaptırdığını belirten kız ve erkek öğrenci sayısı ise eşittir. İki kız öğrenci
annesinin ona ev işi yaptırdığını, iki erkek öğrenci ise okuldan kaçtıkları için
babalarının onları hafta sonu pazara götürüp, pazarcılık yaptırdığını ifade etmişlerdir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin açıklamalarına göre, anlaşma yapma velilerin kız,
beden diliyle uyarı ise erkek öğrencilere göstermediği tepkiler olmuştur.
4.3.3. Velilerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejileri İle İlgili Öğrenci ve
Veli Görüşleri Farklılaşmakta mıdır?
Velilerin, öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş etmede kullandıkları
stratejiler ile ilgili öğrenci ve veli görüşlerinden elde edilen kategoriler
karşılaştırıldığında velilerin 12, öğrencilerin 13 strateji tanımladığı ve belirtilen
stratejilerde büyük farklılıklar olmadığı görülmektedir (Bkz. Tablo 36.).
Öğrenci ve velilerden elde edilen bilgiler, istenmeyen davranışa karşı ilk
tepkinin sözel uyarı olduğu ve uyarının sinirli bir şekilde bağırılarak yapıldığı
konusunda her iki grubun hem fikir olduğunu göstermiştir. Veliler sorun davranışlara
karşı tepkilerini genel olarak, “sözlü uyarıya rağmen davranış tekrarlanıyorsa azarlarım,
bağırırım, gözdağı veririm (gebertirim, gelirim şimdi bak oraya, sinirlendirme beni
döverim, babana söyleyeceğim vb.), ancak çoğu zaman hem uyarır hem de azarlarım,
bunlara rağmen davranış devam ediyorsa açıklama yapıp nasihat ederim, yine
anlamıyorsa döverim” şeklinde ifade etmişler, öğrenciler de sözel uyarı ve azarlama-
gözdağı vermenin birlikte uygulandığı konusunda görüş bildirerek, velilerle hem fikir
olmuşlardır.
287
Tablo 36. Velilerin Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede
Kullandıkları Stratejilere Yönelik Öğrenci ve Veli Görüşleri
Velilerin Kullandıklarını Belirttikleri Stratejiler
Öğrencilerin Velileri Tarafından
Kullanıldığını Belirttikleri Stratejiler - Sözlü uyarı - Azarlama ve gözdağı verme - Açıklama yapma-nasihat etme - Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı
verme) - Model olma - Beden diliyle uyarı ( Jest ve mimikler) - İzolasyon - Anlaşma yapma - Görmezden gelme - Ödül ve pekiştireç kullanma - Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma - Davranışın nedenlerini araştırma
- Sözlü uyarı - Azarlama ve gözdağı verme - Açıklama yapma-nasihat etme - Bedeninde güç kullanma (Bedensel acı
verme) - İzolasyon - Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma - Suçlama-aşağılayıcı ve kaba söz söyleme - Zorla özendirme - Davranışın nedenlerini araştırma - Ceza olarak iş yaptırma - Anlaşma yapma - Ödül ve pekiştireç kullanma - Beden diliyle uyarı ( Jest ve mimikler)
Buna karşılık, bedensel cezanın uygulanış zamanıyla ilgili olarak öğrencilerin
görüşleri velilerden farklılaşmıştır. Veliler dayağı çoğunlukla, azarlama ve gözdağı
verme sonrası çocuk istenmeyen davranışa devam ederse kullandıklarını ifade ederken,
öğrenciler tepkilerin belli bir aşamada gerçekleşmediğini belirtmişlerdir. Öğrencilere
göre velileri, sözel uyarı- azarlama-gözdağı verme ve dayağı birlikte kullanmakta,
sinirli olduklarında uyarmadan dövmekte, açıklama ve nasihat ise çoğunlukla dayaktan
sonra yapılmaktadır. Öğrencilerin ve görüşme yapılan 20 annenin benzer görüş içinde
olduğu bir diğer nokta, azarlama ve gözdağı verme sırasında en sık kullanılan ifadelerin
“babana söyleyeceğim, gelirsem döverim, canını yakarım vb.” gibi fiziksel cezayı
hatırlatan ifadeler olması ve velilerin, kız-erkek ayrımı yapmadan bedensel ceza
uygulamasıdır (çocuğun bedeninde güç kullanma). Görüşme sırasında bir veli dışında
19 veli çocuğun bedeninde güç kullandığını (tokat atma, tekmeleme, el ve ayaklarına
vurma, saçını çekme, itme, savurma vb.) ve çocuğu döverken terlik-sopa-süpürge-
hortum vb. kullandığını ifade etmiş “örneğin, kırarım kemiklerini, sinirlerimi tepeme
çıkarmasın, ellerim acıdığında değnekle vururum vb.”, öğrenciler de “ annem terlikle
döver; hem de nasıl döver, odunla vurur; babam kayışla dövdü beni arka arkaya; annem
hortumla her yerimi kıpkırmızı gibi yaptı vb” şeklinde görüş bildirerek, velilerinin ceza
olarak çoğunlukla bedensel acı verdiğini belirtmişlerdir.
288
Araştırmaya katılan veliler çocuklarını, “seni babanın eline vereceğim, bir
daha yaparsan babana söyleyeceğim” gibi ifadelerle tehdit ettiklerini ancak eşlerinin
dövmeyip, genellikle kızdığını belirterek, kendilerinin daha çok dövdüklerini ifade
etmişler, öğrenciler de annelerinin babalarından daha fazla şiddet uyguladığını ifade
ederek, velileriyle benzer tutum içinde olmuşladır. Dört veli bazı davranışları
görmezden geldiğini, 2 veli ise çok sık olmasa da kardeşlerini ya da akraba çevresinden
bir kişiyi model olması için çocuğuna örnek gösterdiğini belirtmişse de, öğrencilerin
açıklamalarında bu stratejilerin uygulanışı ile ilgili ifadelere rastlanmamıştır. Aynı
şekilde, öğrencilerin “ödevlerimi yapmam için zorluyor, ders çalışmam için odaya
kilitliyor, kavga ettiğim arkadaşımdan zorla özür diletti, kirlettiğim yeri temizletiyor, iş
yaptırıyor, küfür ediyor, söyleniyor, sen adam olmazsın, salak, sen ne biçim kızsın,
Allah belanı versin, geber köpek diyor vb” şeklinde dile getirdiği zorla özendirme, ceza
olarak iş yaptırma ve suçlayıcı- aşağılayıcı ve kaba sözler söyleme tepkilerinin de
veliler tarafından ifade edilmediği görülmektedir. Görüşme sırasında veliler, çocuklarını
azarladıklarını, çok sinirlenip bağırdıklarını, tehdit ettiklerini ifade etmişlerdir. Ancak
öğrencilerin belirttiği gibi iş yaptırdığını, istenen davranışa zorladığını ve döverken
aşağılayıcı-kaba ifadeler kullandığını belirten veli olmamıştır.
4.4. Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etme Konusunda
Öğretmen, Öğrenci ve Velilerin Birbirlerinden Beklentileri İle İlgili Bulgular
4.4.1. Velilere Hangi İstenmeyen Davranışların, Nasıl Bildirildiği İle İlgili Bulgular
4.4.1.1. Velilere Hangi İstenmeyen Davranışların, Nasıl Bildirildiği İle İlgili
Öğretmen Görüşleri
Araştırmaya katılan beş öğretmen de, eğitimin bir süreç olduğu ve öğretmen-
öğrenci ve veli arasında işbirliği olması gerektiğini vurgulamış, ancak okulda öğretmen-
veli iletişiminin yetersizliğinden dolayı, çocukların davranışları hakkında velileri
bilgilendirmede sorunlar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Yasal olarak senede üç kez
yapılan veli toplantıları da dahil olmak üzere, velilerin büyük çoğunluğunun okula
gelmediğini belirten öğretmenler, bire bir görüşmeler için defalarca haber gönderdikten
sonra, ancak birkaç veliyle yüz yüze gelebildiklerini belirtmişlerdir.
289
Öğretmenlere göre velilerin yapılan toplantılara katılmak ve okula gelmek
istememelerinin öncelikli nedeni, okul yönetiminin, velilere karşı olumsuz tutum ve
davranışlar sergilemesidir. Öğretmenlerin dersini engelleme, öğrencilerin ders saatinden
çalma vb. gibi nedenlerle okula gelen velilerin, küçük düşürücü söz ve kaba
davranışlarla dışarı kovulduğunu belirten öğretmenler, bunun sonucu olarak velilerin
okuldan uzaklaştığını, okulda olanlarla ve öğrencilerinin sorunlarıyla ilgilenmediklerini
ifade etmişlerdir. Bu konuyla ilgili bir öğretmen görüşünü, “…benim veliyle öğretmen
olarak iletişim kurmam gerekli, bu eğitimin gereğidir, sonuçta özel bir toplantı
yapmıyorsun, siyaset konuşmuyorsun, dedikodu yapmıyorsun, çocukla ilgili
konuşuyorsun ama maalesef okul idaresi veliyi okuldan kovuyor…” şeklinde görüş
bildirirken bir diğer öğretmen görüşünü, “ …bizim öğretmen olarak gösterdiğimiz
hassasiyeti idare de gösterse tüm veliler gelir görüşmeye, ancak okul idaresi tarafından
kovulan veli gelmez… veliler okula küsmüşler, çocuk gitsin de nasıl giderse gitsin diye
düşünüyorlar…” şeklinde ifade etmiştir.
Okulda, velileri bilgilendirme amaçlı yapılan veli toplantılarının okul genelinde
tek bir gün ve hafta sonu yapılması gibi bir dayatma söz konusu olduğunu belirten
öğretmenler, birkaç saat içinde tüm velilere çocuklarının sınıfta yaptığı çalışmalar ve
başarı durumları hakkında sağlıklı bilgi verilemeyeceğine inandıklarını ifade
etmişlerdir. Öğretmenlerin ortak görüşü, “evde dikkat edin, ders çalıştırın vb.” gibi
genel ifadelerin sorunların çözümünde olumlu etki yapamayacağı, velilerin istedikleri
zaman okula gelip, çocuğunun okulda neler yaptığı, ne gibi sorunlar yaşadıkları ile ilgili
ayrıntılı ve düzenli bilgi alması gerektiği yönündedir. Genellikle herhangi bir sorunu
olmayan, başarılı öğrencilerin anne ve babalarının okula geldiğini söyleyen
öğretmenler, sorunlu öğrencilerin velilerinin zaten toplantılara gelmediğini, bu nedenle
yapılan veli toplantılarının da tam olarak amacına hizmet etmediğini düşündüklerini
ifade etmişlerdir. Öğretmenler, velilerin istedikleri zaman okula gelememesi ve
geldiklerinde de karşılaştıkları olumsuz tutum ve davranışlar nedeniyle öğretmen-veli
iletişiminin daha da kötüleşeceğine inandıklarını belirtmişlerdir.
Görüşme sırasında üç öğretmen, okula katkı payı adı altında velilerden zorla
para toplanmasının da velilerle olan iletişimi kopardığını belirtmiş, bu konudaki
görüşünü bir öğretmen “…velilerimiz zaten ilgisiz, daha önce yapılan toplantılar da işte
şu kadar para vereceksiniz, bu kadar para lazım şeklinde uygulamalar yaşandığı için,
290
hocalar toplantı yapıyor, para isteyecekler, okula yine para lazım olmuştur diye
düşünüyor olabilirler”, bir diğer öğretmen “ … veliyi okula çağıyorsun ve şu kadar para
istiyoruz diyorsun, ister iki taksitte ver, istersen bir taksitle. Veli toplantılarında bunlar
dile getirilirse, okulla, öğrenciyle ilgili sorunlar, neler yapılabileceği ve ne tür
etkinlikler gerçekleştirildiği vb. konular çoğu zaman kağıtta gündem maddesi olarak
kalıp, bilgi verilmezse veliye neden gelsin ki okula…” şeklinde açıklamıştır. Öğretmen-
B’ nin görüşüne göre ise, veliler, okulun önemini hissetmemektedir.
Okul genelinde yapılacak veli toplantıları için ailelere öğrenci aracılığıyla haber
gönderdiklerini belirten öğretmenler bu konuyla ilgili açıklamalarını, “çocukla ya da
daha büyük olan bir başka öğrenciyle (kardeş veya akraba çocuğu) haber
gönderiyoruz”, “çocuğun defterine not yazdırıyoruz” vb. şeklinde yapmışlardır. Veliyle
birebir görüşme yapmak için de aynı yolu izlediklerini belirten üç öğretmen, “maalesef
defalarca haber göndermek durumunda kalıyoruz gelmeleri için…”, “ …özellikle
babanız gelsin diyorum ama anneleri geliyor genellikle” vb. şeklinde görüş bildirirken,
bir öğretmen, birebir görüşme yapmak istediği velilerle toplantı sırasında konuşup, özel
olarak görüşme talebini kendisinin ilettiğini, bir öğretmen de “veli toplantıları dışında
hiçbir veliyi okula çağırmadığını ve bire bir görüşme yapmadığını belirtmiştir.
Öğretmenlerin görüşme sırasında yaptıkları açıklamalara göre; akademik başarısızlık,
derse ilgisizlik, okula devamsızlık, ödevlerini yapmama ve derse hazırlıksız gelme,
araç-gereç eksikliği, arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet gösterme, kaba ve küfürlü
konuşma, velilerin bilgilendirildiği öncelikli, ortak sorunlar olmuştur.
Bunların dışında Öğretmen- A, hırsızlık, içine kapanıklık, sürekli ağlama ve
tuvaletini tutamama, Öğretmen- B, bir çeşit kumar olarak tanımlanan zımba oyunu
oynama ve çocuğun evde aşırı dayak yemesi, Öğretmen-C, bıçak taşıma, öğrenme
güçlüğü ve çalışmada yetersizlik, Öğretmen-E, kılık-kıyafette düzensizlik, temiz
olmama ve okul dışında kötü alışkanlıkları olan arkadaşlar edinme davranışlarıyla ilgili
olarak velilerle bire bir görüşme yaptığını ifade etmiştir. Bunlara ek olarak Öğretmen-
A, sınıfında akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin velileriyle bire bir görüşme
yapmayı planladığını ve özellikle bu çocukların eğitimlerine devam edebilmeleri için
velileri ikna etmeye çalışacağını vurgulamış, bir diğer öğretmen de (E), ufak tefek
şeyleri velilere kasıtlı olarak söylemediğini, çünkü çocuğun evde bu nedenle dayak
291
yiyeceğine inandığını belirtmiştir. Aşağıda öğretmenlerin bu konuyla ilgili
görüşlerinden örnek ifadeler yer almaktadır.
Öğretmen- A: “…tuvaletini tutamayan öğrencimin evde sürekli dayak yiyen bir öğrenci olduğunu biliyorum ve bu konuyu ailesiyle konuşmak istiyorum…. Öğretmen- B: “…öğrencim anne ve babasının onu kayışla dövdüklerini söylediğinde ilk fırsatta annesine, çocuğu kaybetmek istemiyorlarsa kesinlikle bir daha buna başvurmamalarını söyledim…” Öğretmen- D: “… genellikle ders durumlarını yansıtırım veliye, işte çok fazla abartmışsa kavga ve küfür olayını ve çevresine zarar vermeye başlamışsa bunu paylaşırım …” Öğretmen- E: “…başarısız olan, serseriliğe yönelen çocuklar oldu sınıfımda, velilerini çağırıp, ikaz ettim…”
4.4.1.2. Velilere Hangi İstenmeyen Davranışların, Nasıl Bildirildiği İle İlgili Veli
Görüşleri
Görüşlerine başvurulan 20 öğrenci velisine, öğretmenlerin kendileriyle nasıl
iletişim kurduğu ve çocuklarının hangi sorun davranışları hakkında kendilerine bilgi
verildiği sorulduğunda, velilerin tamamı öncelikle veli toplantılarını dile getirmiş ve
toplantının ne zaman yapılacağı ile ilgili bilginin, çocuklarla haber verildiği (öğrencinin
defterine not yazdırılarak ya da sözel olarak) konusunda hem fikir olmuşlardır.
Velilerden sekizi veli toplantıları haricinde de çocuğunun durumunu öğrenmek için 15–
20 günde bir düzenli olarak okula gidip öğretmeniyle görüştüğünü vurgularken, sekiz
veli sadece velilere yönelik okul genelinde bir toplantı yapıldığında okula gittiğini,
bunun dışında herhangi bir şikâyet olmadığı sürece okula gitmediğini belirtmiştir. Dört
veli ise özel görüşme için hiç okula çağrılmadığını, sadece veli toplantılarına gittiğini,
bunun dışında okula hiç gitmediğini ifade etmiştir.
Görüşme sırasında 16 veli, aynı yöntemle (çocukla not gönderilerek) birebir
görüşme için de okula çağrılıp, öğretmenle yalnız görüştüğünü ifade ederken, bu
konuyla ilgili görüşlerini genellikle “çocuğumun okulda yaptığı şeyleri bilmek
istiyorum”, “şikâyetiniz olursa bana haber edin, ben ilgilenirim diyorum”, “çocukla
haber göndererek beni toplantıya çağırdı çünkü okuma yazmam yoktur”, “her
çağırdığında okula giderim”,“çocuktan haber gönderiyor ya da not yazıyor” şeklinde
ifade etmişlerdir. Veli toplantılarının içeriği ile ilgili olarak dört veli, bu yıl içinde
yapılan iki veli toplantısının da katkı parası isteme amacıyla yapıldığına inandığını
belirtmiş ve bu konuyla ilgili düşüncelerini genellikle “iki toplantı yapıldı, biri katkı
292
parası, diğeri de kitap parası için, sürekli para toplanıyor” şeklinde ifade etmiştir. Buna
ek olarak iki öğrenci velisi, maddi durumlarının olmadığını söylemelerine rağmen para
vermeye zorlandıkları şeklinde açıklama yapmıştır. İki öğrenci velisinin görüşü ise, veli
toplantılarının çoğunlukla genel konularla (çocukların genel başarı durumu ve okulun
ihtiyaçları vb.) ilgili olduğu şeklindedir.
Veli toplantıları dışında bire bir özel görüşme için de okula çağrıldığını ifade
eden 16 öğrenci velisine göre öğretmenlerin onları öncelikli olarak bilgilendirdiği
istenmeyen davranışlar; araç-gereçlerini düzenli getirmeme (araç-gereç eksikliği),
ödevlerini yapmama, akademik başarısızlık, derse hazırlıksız gelme ve ders esnasında
konuşma-gevezelik yapma davranışları olmuştur. Bunların yanı sıra üç veli çocuğunun
“kavga etme”, iki veli “temiz olmama, kendini temiz tutmama”, iki veli “arkadaşlarını
rahatsız etme”, bir veli “öğretmenle inatlaşma”, bir veli “yetersiz beslenme” ve bir veli
de “içine kapanık olma, konuşmama ve ağlama” davranışları hakkında öğretmenle bire
bir görüşme yaptığını ifade etmiştir. Bu görüşmelerin genellikle çocuğun yanında değil,
sınıf dışında başka bir yerde yapıldığını (koridor, başka bir sınıf ya da oda vb.) belirten
velilerin bu konuyla ilgili açıklamalardan örnek ifadeler aşağıda yer almaktadır.
Veli- A: “…birkaç kez defter, kitap eksik, tamamlansın diye çağrıldım, bir kez de ders çalışmıyor, çalışsın, derslerine yardım edin diye not gönderdi eve…” Veli- B: “…çocuklar bana toplantı var ya da öğretmen çağırdı demezse çok kızarım, babası da bazen gidiyor ama ben daha çok giderim, ders çalışmıyor diyor öğretmeni genelde…” Veli- D: …temiz tut çocuğu ve arkadaşlarına dikkat edin dedi, hırsız ve kötü çocuklarla görmüş dışarıda…” Veli- E: “…birkaç kez kızdan haber gönderdi bana, rahatsızlığı nedeniyle çağırdı, sürekli sıkıldığını, başının ağrıdığını söylediğini ve konuşmadığını söyledi, para hazırlayın doktora götürelim dedi…”
4.4.2. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda Öğrencilerin
Öğretmenlerinden, Öğretmenlerin Velilerden, Velilerin Öğretmenlerden
Beklediği Davranışlar İle İlgili Bulgular
4.4.2.1. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda Öğrencilerin
Öğretmenlerinden Beklediği Davranışlar İle İlgili Bulgular
Öğrencilerin, sınıf içinde meydana gelen istenmeyen davranışlarla baş etme
konusunda öğretmenlerinden beklediği davranışlarla ile ilgili veriler analiz edildiğinde
293
öğrencilerin öğretmenlerinden en fazla onlara dayak atmamalarını (bedensel acı verme),
eksi not verme, tek ayaküstünde durdurma, Beden Eğitimi dersine çıkarmama ve
sınıftan dışarı atma cezalarını vermemelerini ve sinirlenip bağırarak, onları
korkutmamalarını, sorun davranış hakkında açıklama yapıp, nasihat ederek rehberlik
yapmalarını beklediği görülmüştür. Öğretmenlerinin olumlu kişilik özelliklerine sahip
olup, onlara karşı olumlu tepkiler (onları karşılarına alıp konuşma, açıklamalarını
dinleme, neden bu şekilde davrandıklarını sorarak, davranışın nedenlerini araştırma,
haklıyı ve haksızı ayırt etme, ilgi ve sevgi gösterme, ceza vermeden önce uyarıda
bulunma, anlayışlı, sabırlı, esprili bir şekilde yaklaşma, arkadaşça davranma, güler
yüzlü olma, onları dövecekmiş gibi durmama, işini sevgiyle yapma) göstermelerini
beklediklerini ifade eden öğrencilerin görüşlerinden örnekler aşağıda verilmiştir.
Öğrenci- V: “ …öğretmenimin bize iyi davranmasını, bizi karşısına alıp konuşmasını isterim. Bazı günler yanımıza gelip bizimle konuşsun…” Öğrenci- Z: “…Öğretmenim ders yaparken ara sıra gülmekle ilgili bir şeyler kattığında sanki babam gibi oluyor. Onun her zaman böyle yapmasını isterdim…” Öğrenci- U: “ …ama ben cezalandırmadan önce uyarmasını ve bir daha olursa cezalandırmasını isterdim. Öğretmen onlara biraz daha anlayışı davransa bunları yapmayacaklarına eminim. Beklide istemeyerek yapmışlardır…” Öğrenci- K: “…öğretmenimin öğrencilere karşı daha anlayışlı olmasını bekliyorum. Görevleri öğrenciyi dövmek değil ki, uyarmasını tekrar yaptığımızda bizimle konuşmasını ve yanlışın ne olduğunu anlatmasını istiyorum…”
Öğrencilerin genellikle “ sınıfta kız ve erkeklerin şikâyetlerini dinlemesin”,
“sınıfta arkadaşlarının önünde küçük düşürmek yerine yaptığının ne kadar yanlış
olduğunu dışarıda anlatsın”, şeklinde ifade ettikleri dersin akışının bozulmasına izin
vermeme, çoğunlukla “hem kızlara hem erkeklere ceza versin”, “herkese iyi davransın”,
“ her iki tarafı da dinleyip, anlayıp ondan sonra ikaz etsin”, “haklıyı haksızı ayırt etsin
önce, sonra vursun vuracaksa”, “kız-erkek ayrımı yapmasın, torpil geçmesin” vb.
şeklinde ifade ettikleri adil olma, “ arkadaşlarımızın ayıplarını ortaya koymasın”,
“sınıftan dışarı atmasın, içerde bekletsin”, “bize ve ailemize kötü kelimeler
söylemesin”, haksız yere bazı kişilerle alay etmesin,” şeklinde dile getirdikleri öğrenciyi
sınıf içinde küçük düşürmeme, öğrencilerin öğretmenlerinden bekledikleri diğer
davranışlar olmuştur. Öğretmenlerinden ayrıca, verdikleri sözü tutmalarını, her zaman
tutarlı davranarak, güvenilir olmalarını ve sorunların çözümünde velileriyle işbirliği
yapmalarını beklediklerini ifade eden öğrencilerin konuyla ilgili görüşlerinden örnek
ifadeler aşağıda yer almaktadır.
294
Öğrenci- A: “… vurmadan önce dinlemesini isterim, keşke bilip bilmeden dövmese…” Öğrenci- B: “…her yerde aynı davransın, yok bazı yerlerde iyi bazı yerlerde kötü, böyle tepki istemiyorum ben…” Öğrenci- C: “…dersin ortasında bazı kişilerle uğraşıyor, o sırada dersi unutuyor bunu yapmamasını istiyorum…” Öğrenci- D: “…söz veriyor ama sözlerini tutmuyor, artık inanmıyoruz ona…” Öğrenci- E: “…bence velimizle konuşmalı…” Akademik başarısızlık, dersi dinlememe ve ödevleri yapmama gibi
istenmeyen davranışlarla baş etme konusunda bazı öğrenciler öğretmenlerinden,
dersleri zayıf öğrencilere daha çok ilgi göstermesini (tahtaya kaldırma, soru sorma vb.)
(6 öğrenci), başarılı ve başarısız öğrenciyi aynı sırada oturtmasını (2 öğrenci), dersleri
zayıf olan öğrencileri ön sıralara almasını (6 öğrenci) ve sonucu kötü olan sınavları
iptal edip yeniden sınav yapmasını (4 öğrenci) beklediklerini ifade etmiştir. Farklı
olarak bazı öğrenciler, “ben öğretmenimin dayaktan anlayana dayakla karşılık
vermesini istiyorum, öğretmenim vurmayınca onunla alay ediyorlar”, “ben
öğretmenimin tokat atmasını, dövmesini, uyarmamasını istiyorum, çünkü uyarınca yine
yapıyorlar” vb. şeklinde görüş bildirerek, uyarıları dinlemeyen öğrencilerin dayağı hak
ettiklerini, bu nedenle öğretmenin o öğrencileri dövmesini beklediği şeklinde görüş
bildirmiştir (5 öğrenci). Sekiz öğrenci ise, “ beni dövsün ama annemi-babamı
çağırmasın” ve “bana kızsın ama aileme söylemesin”, “ vb. şeklinde görüş bildirerek,
beklentilerinin, öğretmenlerin ailelerini okula çağırmaması olduğunu ifade etmiştir.
Birkaç öğrencinin beklentisi ise (3 kız öğrenci), öğretmenlerinin ceza verirken
Fenerbahçe’ yi göz önünde bulundurmaması, takım yenilince onlara kızmaması, sinirini
onlardan çıkarmamasıdır.
4.4.2.2. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda
Öğretmenlerin Velilerden Beklediği Davranışlar İle İlgili Bulgular
4.4.2.2.1. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda
Öğretmenlerin Velilerden Beklediği Davranışlarla İlgili Öğretmen
Görüşleri
Araştırmaya katılan öğretmenlerin, öğrencilerin sorun davranışlarıyla baş etme
konusunda velilerden bekledikleri davranışlar ile ilgili görüşleri incelendiğinde, beş
öğretmenin, öğrenci kız ya da erkek olsun velilerden öncelikle “çocuklarına fiziksel
295
şiddet uygulamamalarını”, dört öğretmenin bunun yanı sıra, çocuğa olumlu
yaklaşmalarını ve sevgi, ilgi göstermelerini beklediğini ifade ederek, hemfikir oldukları
görülmüştür. Bir öğretmen bu konudaki görüşünü, “velilerle yaptığım tüm
görüşmelerde çocuğa olumlu şekilde yaklaşmalarını söylüyorum, baskı yapmayın,
özgür bırakın, sevin, okşayın, hatta aşırıya kaçmamak şartıyla şımartın diyorum”,
şeklinde belirtirken bir diğer öğretmen, “…vücutlarında iz olsa bile göstermezler, ama
ben derslerinde en problemli olan öğrencilerin iyi dayak yediğini biliyorum, çocukta
babasının onu kayışla dövdüğünü söyledi. Bunu duyduğum an veliye çocuğu kayışla
dövmeyi kesinlikle bırakmasını, çocuğunu kazanmak istiyorsa bunun çok yanlış bir
hareket olduğunu söyledim…” şeklinde açıklama yapmıştır.
Fiziksel şiddet uygulamama, çocuğa karşı olumlu yaklaşma, sevgi ve ilgi
gösterme davranışlarının yanı sıra Öğretmen-A, velilerden çocuğun ders çalışmasına
yardım etmelerini beklediğini ifade ederken Öğretmen- C, çocukların anne ve
babalarının büyük çoğunluğunun okuma-yazma bilmemesi nedeniyle ders konusunda
ailelerden çok fazla bir şey bekleyemediğini belirtmiştir. Öğretmen- D ise “aileleri çok
fazla tanımıyoruz aslında, imkânları var mı, yok mu bilmediğimiz için çok fazla şey
bekleyemiyorum onlardan…” şeklinde görüş bildirerek, beklentisinin sadece “anne ve
baba olarak çocuğa karşı daha fazla sevgi göstermeleri” olduğunu vurgulamıştır.
Öğretmen- B, “…çocukların yemeğine, içeceğine dikkat edin diyemiyorum,
çünkü zaten buna dikkat ediyorlar, beslenmelerini gönderiyorlar, üstleri-başları temiz,
buna dikkat ediyorlar, geriye ne kalıyor çocuğun başarı ve okula devam durumu…”
şeklinde görüş bildirerek, velilerden çocuklarının dersleriyle ilgilenmelerini, kitap
okumalarına, ders çalışmalarına yardım etmelerini, gece geç saatlere kadar televizyon
izlemelerine izin vermemelerini, okula gelerek çocukların okula devam ve ders
durumlarını takip etmelerini beklediğini ifade etmiştir. Velilerle yaptığı görüşmelerde
(veli toplantısı/ birebir görüşme), sık sık çocuğun durumu hakkında bilgi almaları
gerektiğini ilettiğini ifade eden Öğretmen-B, “veli geldiğinde çocuğun okula
devamsızlığının nedenini soruyorum, dışarı çıkıyor, arkadaşlarıyla geziyor diyor,
hastaydı diye mazeret uyduruyor, aman çocuğuma bir şey yapmasın ya da kötü not
vermesin, sınıfta bırakmasın diye düşünüyor” şeklinde görüş bildirerek, “çocukların
yalanı ile uğraşırken bir de velilerin yalanları ile uğraşıyoruz, insan kırılıyor” şeklinde
duygularını ifade etmiştir.
296
Öğrenci velilerinden ayrıca çocuk hakkında kendisine bilgi vermelerini
beklediğini ifade eden Öğretmen-B bu konudaki düşüncesini “ çocuk sınıfta yok, nerde
diye soruyorum sınıfa, hasta diyorlar, gerçekten hasta mı veli tarafından bana
bildirilmiyor, bu gün iki öğrencim öğretmenim biz köye gideceğiz galiba dönmeyeceğiz
gibi bir laf etti. Bunu velisi söyleseydi daha mutlu olurdum, bu gün bu çocuklar yoktu
sınıfta ve diğer öğrenciler köye gittiklerini söylediler. Seneye gelecek mi bu çocuklar
hiçbir bilgim yok, çünkü bu durum veli tarafından söylenmedi bana” şeklinde ifade
etmiştir.
Öğretmen-C’ nin velilerden beklediği davranışlar ise, çocukla diyalog kurma,
çocuğun gün içinde ne yaptığı ile ilgilenme, okul dışında kimlerle görüştüğü ve nerelere
gittiği hakkında bilgi sahibi olma, çocuğun arkadaş çevresini tanıma ve çocuğun evde
veya okul dışında yaşadığı sorunları öğretmenle paylaşma olmuştur. “…çocukların ufak
tefek şeyleri kafalarına taktığını, pireyi deve yapıp, sağlıksız düşünebileceklerini, bu
nedenle anne-baba olarak çocukla diyalog kurmaları gerektiğini söylüyorum, …bu gün
okulda ne yaptınız?, arkadaşlarınız ne yaptı? diye sorun, çocuklar bize her şeyi
anlatmazlar ama size anlatırlar, gelip bizi bilgilendirin diyorum…” şeklinde görüş
bildiren Öğretmen-C, öğrenci velilerinden okula gelerek, öğretmenle yüz yüze görüşme
yapmalarını ve çocuğun durumunu sormalarını beklediğini vurgulamıştır.
Öğretmen- E, araştırmaya katılan diğer dört öğretmenden farklı olarak
velilerden öncelikle çocuklarının temizliğine ve beslenmelerine dikkat etmelerini
beklediğini ifade ederek bu konudaki görüşünü, “çocuk geliyor okula, saçı- başı
kıyafetleri deli gibi, kızım sen bu vaziyette nasıl okula gelirsin, annen ne yapıyordu
diyorum, uyuyor mu, sen böyle saçın başın perişan okula geliyorsun,, ses yok, temiz
tutulduklarını da söyleyemem, bitlenme sorunu yaşıyoruz…” şeklinde ifade etmiştir. Bu
beklentisini velilere “güzelce Marlboro sigaralarını koyuyorsunuz ceplerinize, güzel cep
telefonları da taşıyorsunuz, ama çocuğun kalemi yok, defteri yok, ayağında düzgün bir
ayakkabı yok, ilgilenmiyorsunuz diyorum…” şeklinde de sert bir şekilde söylediğini
belirten Öğretmen-E, “böyle analık-babalık olmaz, öyle lafı dolandırmıyorum, kaba bir
şekilde söylüyorum artık” şeklinde düşüncelerini ifade etmiştir. Anne ve babaların
vurdumduymaz olduğunu düşündüğünü ifade eden Öğretmen-E, ailelerin çoğu zaman
çocukların gidişatından haberdar olmadıklarını belirterek, “ çocuklarının durumunu
takip etmelerini, arkadaşlık ettikleri insanları tanımalarını, otorite kurmalarını
297
bekliyorum ancak otorite dediğimde akıllarına direk dayak geliyor maalesef…” şeklinde
görüş bildirmiştir.
4.4.2.2.2. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda
Öğretmenlerin Velilerden Beklediği Davranışlarla İlgili Veli Görüşleri
Görüşlerine başvurulan velilere, öğrencilerin sınıf içindeki istenmeyen
davranışlarıyla baş etme konusunda öğretmenlerin sizden beklentileri/yapmanızı istediği
davranışlar oluyor mu sorusu sorulduğunda, kız ve erkek öğrenci velilerinin çoğunluğu
öğretmenlerin kendilerinden öncelikle “çocukların derslerine yardım etmelerini” (12
veli) ve “eksik ders araç-gereçlerini tamamlamalarını” (10 veli) istediğini ifade ederek
benzer görüş bildirmişlerdir. Dokuz veli öğretmenin, çocukların temizliğine, kılık
kıyafetlerine ve beslenmelerine dikkat etmelerini istediğini belirtirken, sekiz veli
öğretmenin onlardan çocukların okuldaki derslerini ve devam durumlarını takip
etmelerini beklediğini ifade etmiştir. Dört velinin görüşüne göre ise öğretmenin
onlardan beklentisi, düzenli olarak okula gitmeleri ve öğretmenle görüşmeleridir.
Bunların yanı sıra üç veli, öğretmenin kendilerinden çocuklarına sevgi ve ilgi
göstermelerini, iki veli ise, kendilerinden çocuklarına dayak atmamalarının istendiği
şeklinde görüş bildirmiştir. Öğretmenin kendisinden çocuğun arkadaş çevresine de
dikkat etmesini istediğini belirten bir erkek öğrenci velisi de, “hırsız ve kötü çocuklarla
görmüş okul dışında, dikkat edin, kollayın çocuğu dedi” şeklinde açıklama yapmıştır.
Farklı olarak bir kız öğrenci velisi, “ öğretmen bana doğrudan herhangi bir şey
söylemedi, kızım derslerinde iyi, davranış problemi de yok” şeklinde açıklama yaparak,
öğretmenin kendisinden herhangi bir beklentisinin olmadığı şeklinde görüş bildirmiştir.
Okuma-yazma bilmedikleri için öğretmenin onlardan ders çalıştırma konusunda bir
isteğinin olamayacağını belirten iki veliden biri bu konuyla ilgili olarak, “öğretmenin
benden istediği, çocuğu doktora götürmem, ilaç kullanması gerektiğini söylüyor bana,
para bulun beraber götürelim dedi sağ olsun…” şeklinde açıklama yaparken, bir diğer
kız öğrenci velisi ise “ çoğu zaman ne dediğini anlayamıyorum ama benden beklentisi
çocukların eğitimlerine devam etmesi, okulu bırakmaması” şeklinde görüş bildirmiştir.
Ellerinden geleni yaparak, öğretmenin beklentilerine cevap vermeye ve destek olmaya
çalıştıklarını vurgulayan velilerin görüşlerinden örnek ifadeler aşağıda verilmiştir.
298
Veli- A: “…öğretmeni bize çocuğun kafasına vurmayın diyor, çocukların ders çalışmasına yardım edin, sokağa bırakmayın diyor. Bende odaya kapatıyorum, öğretmen ne derse yapıyorum…” Veli- B: “…beslenmesine, temizliğine dikkat et, ders çalışması için uyar, ders araç-gereçleri eksikse tamamlayın diyor. Öğretmen ne derse yapmaya çalışıyoruz, ben okuma-yazma bilmem ama öğretmen ilgilen dediği için yeğenime götürüyorum, beslenmesi için her gün yanına ekmek koyuyorum…” Veli- C: “…çocukla konuşmamı, kitap okutturmamı istiyor. Bende öğretmene destek olmak için konuşturmaya çalışıyorum, hadi kızım adımı söyle, adını yaz vb. diyorum, hikâye kitaplarını okutmaya çalışıyorum…” Veli- D: “…sokağa bırakma, kapıyı kapat diyor, vallahi bende elimle oklavayla odaya kapatıyorum ders çalışsın diye…tembihliyorum her gün akıllı ol okulda, bak gelir öğrenirim diyorum…” Veli- E: “… ders çalışsın diye ev işi yaptırmam, her şeyini önüne getiririm, malzemelerini tam alıyorum, yapamadığı yerler olunca arkadaşlarına gitmesine izin veriyorum, ben okuma-yazma bilmem…”
4.4.2.3. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda Velilerin
Öğretmenlerden Beklediği Davranışlar İle İlgili Bulgular
4.4.2.3.1. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda Velilerin
Öğretmenlerden Beklediği Davranışlarla İlgili Veli Görüşleri
On kız ve 10 erkek öğrenci velisinin, öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla
baş etme konusunda öğretmenden beklediği davranışlarla ilgili görüşleri incelendiğinde,
10 velinin, çocuk istenmeyen bir davranış yaptığında öğretmenden “çocuğa kızıp-
bağırmasını” beklediğini ifade ederek hemfikir oldukları görülmüştür. Erkek öğrenci
velilerinin çoğunlukta olduğu 10 velinin (8 erkek öğrenci velisi) üzerinde hemfikir
olduğu davranış ise, öğretmenin mecbur kaldığında (çocuk hak ettiğinde) istenmeyen
davranış gösteren öğrenciyi dövmesidir. Çocukların yaramazlık yaparak, öğretmenlerini
çok kızdırarak veya üzerek dayağı hak ettikleri yönünde ortak görüş bildiren bu veliler,
konuyla ilgili görüşlerini genellikle “ …yaramazlık yaparsa kızsın, öğretmenlerin
hakkıdır, onların iyiliği için döver” (Veli-A), “ …onu kızdırıp üzerlerse dövsün,
öğretmene saygılı olmayı öğrensinler, kızıp-bağırsın” (Veli-B), “kızıp dövsünler,
kızmazlarsa korkmazlar ki, yoksa öğretmeni dinlemiyorlar. Onlar çocuklarımızın ikinci
anne-babaları dinlemeleri lazım”(Veli-C), “hak ederse dövsün, onlar çocukların iyiliğini
istiyor, bilir dayağı hak edip etmediklerini” (Veli-D), “…onların işi de çok zor, hak
ediyorsa dövsün” (Veli-E), “…50–60 öğrenci var, Allah onlara sabır versin, seni
üzerlerse döv diyorum”, “ yaramazlık yaparsa kızsın, dövsün ama haksız yere
dövmesin, bir kalem bir silgi için dövmesin” (Veli-F) şeklinde ifade etmişlerdir.
299
Çoğunluğu kız öğrenci velisi (7 veli) olmak üzere dokuz veli, öğretmenden
öğrencilere sevgi ve ilgi göstermesini beklediğini ifade ederken, yedi velinin beklentisi
de öğrenciye vurulmaması ve öğretmenin çok mecbur kalmadıkça “kızmaması-
bağırmaması” yönünde olmuştur. Bir veli bu konuyla ilgili görüşünü, “bağırmasını,
vurmasını istemiyorum, çünkü o zaman okula hiç gitmez” şeklinde ifade ederken, bir
diğer veli “ilgilensin, üzmesin, vurmasın, bir şey olursa bizi çağırsın, çok mecbur
kalırsa bağırabilir ama vurmasın” şeklinde görüş belirtmiştir. Beş veli genellikle;
“şikâyeti varsa bana haber etsin”, “şikâyetin olduğunda bana söyle ben kızarım
diyorum” vb. şeklinde açıklama yaparak, öğretmenden çocukla ilgili herhangi bir durum
olduğunda onlara bildirmesini istediğini belirtmiş, dört veli ise, öğretmenin çocuklara
akıl vermesini, nasihat etmesini, yol göstermesini beklediğini ifade etmiştir.
Bunun yanı sıra iki veli “yol göstersinler, biz ne yapacağımızı bilmiyoruz,
öğretsinler” şeklinde görüş bildirerek, öğretmenlerin nasıl davranmaları gerektiği
konusunda da kendilerine yardım etmelerini, bir veli “öğretmenlerden eve olumlu
haberlerde göndermelerini”, dört veli ise “hiç evimize gelmedi, evlerimize gelip bizimle
tanışsalar” şeklinde görüş bildirerek, öğretmenlerden ev ziyareti yapmalarını da
beklediğini ifade etmiştir. Farklı olarak bir veli “ sınıftaki çocuklara da tembihleyin,
karışmasınlar, kızdırmasınlar, sıkılıp ağlıyor, yalnız bir yere göndermeyin korkuyor…”
şeklinde açıklama yaparak, öğretmenden kızını korumasını, iki veli ise “derslerine
yardım etsin, sorular sorsun, konuştursun” şeklinde görüş bildirerek, öğretmenin çocuğa
derslerinde yol göstermesini beklediğini belirtmiştir. Bir veli, “ ilgi ve sevgi gösteriyor,
bunlar zaten var onda” bir diğer veli de “ben baş edemiyorum artık, ne isterse onu
yapsın” şeklinde görüş bildirerek, öğretmenlerden herhangi bir beklentilerinin
olmadığını ifade etmişlerdir
4.4.2.3.2. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda Velilerin
Öğretmenlerden Beklediği Davranışlarla İlgili Öğretmen Görüşleri
Araştırmaya katılan öğretmenlere, öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş
etme ile ilgili velilerin onlardan ne tür davranışlar beklediği sorulduğunda, dört
öğretmen, velilerin kendilerinden direkt “çocuğu dövmelerini” istediğini ifade ederek,
hem fikir olmuştur. Üç öğretmen bu konudaki görüşlerini; “…velilerin tek isteği, hoca
eti senin kemiği benim… ya ben diyorum ders çalışmıyor, bilmem ne etmiyor falan, döv
300
hoca diyor, başka bir şey yok, vallahi bende çalıştıramıyorum diyor” (Öğretmen-C),
“keşke farklı beklentileri olsa, genelde problemli öğrencilerin velileriyle görüştüğüm
için onların beklentileri de belli, klasik şey devam ediyor, döv diyor, eti senin kemiği
benim. Öğrencilerini kendileri de tanıyor, çocuklarının ne yapabileceklerini onlarda
biliyor, döv diyor” (Öğretmen-D) ve “…ne yaparsan yap çocuk senin, döv diyorlar”
(Öğretmen-E) şeklinde belirtmiştir. Öğretmen-B ise, “velilerimin şunu yaparsa şöyle
yapın, bunu yaparsa böyle yapın gibi doğrudan bir beklentisi olmadı, ancak geçen gün
bir öğrenci velisi geldi, daha doğrusu tokat attığım öğrencilerden birinin velisi, kumar
oynaması vardı bu öğrencinin, ilk iş olarak bu olayı anlattım veliye, beni onayladı ”
şeklinde görüş bildirerek, dayak beklentisinin olduğunu ifade etmiştir.
İki öğretmene göre ise velilerin bir diğer beklentisi, çocuklarının sınıfta
kalmamasıdır. Bir öğretmen (B) bu konudaki görüşünü, “…velinin ilk dile getirdiği şey
çocuğum sınıfta kalmasın oluyor. Bu şekilde yanıma gelen öğrenci velilerine genelde ne
öğrendiğine bakın, boş verin sınıfı geçip, geçmediğini, ne öğrendiği önemli. Sizce bir
şeyler öğrendiyse problem yok diyorum. Veli de hak veriyor zaten” şeklinde açıklarken
diğer öğretmen ise görüşünü, “…yalvarıp yakarıyorlar, sınıfta kalmasın
diye…çalıştıracağım diye söz veriyorlar, acıyorsun, o vesileyle sınıfı geçiriyorsun …”
şeklinde ifade etmiştir. Bunun yanı sıra, velilerinin fazla ödev verilmesi yönünde
isteğiyle de karşılaştığını belirten Öğretmen-B, …çocuklara neden ödev vermiyorsunuz
diye yakınıyorlar bana, ben de dersi derste öğrenebileceklerini, ev ödevinin bir tekrar
amacı içerdiğini, tekrar olduğunu, evde ödev yapılarak dersin öğrenilemeyeceğini
anlatıyorum sürekli, anlatıyorum ama yani bilmiyorum anlıyorlar mı anlamıyorlar
mı…” şeklinde görüş bildirmiştir.
Velilerin gözünde halen çok ödev veren öğretmenin başarılı, ödev vermeyen
öğretmenin başarısız gibi göründüğünü vurgulayan Öğretmen-B, “…fazla ödev
vermenin bir anlamı yok bana göre, zaten ödevlerini yapmıyorlar, ödevlerini yapanlar
başarılı, yapmayanlar başarısız olan öğrenciler…” şeklinde açıklama yaparak, sınıftaki
seviyeyi bir arada tutmaya çalıştığını, fazla ödev vererek aradaki bu uçurumu daha
fazla büyütmemeyi amaçladığını ifade etmiştir. Öğretmen-A ise, “baştan bu yana eti
senin kemiği benim, yani şöyle dövün, böyle dövün, disipline edin, terbiye edin gibi
veya çok ödev verin başını dersten kaldıramasın gibi bir beklentiyle yanıma
gelmemeleri için ikaz etmişimdir. Genellikle söylediklerimi dinleme var, maalesef
301
velilerimiz böyle” şeklinde görüş bildirerek, şu ana kadar velilerin herhangi bir isteğiyle
karşılaşmadığını ifade etmiştir.
4.4.3. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Konusunda Öğrencilerin
Öğretmenlerinden Beklediği Davranışlar, Öğrencinin Cinsiyetine Göre
Farklılaşmakta mıdır?
Yetmiş beş kız ve 97 erkek öğrencinin, sınıf içinde meydana gelen istenmeyen
davranışlarla baş etme konusunda öğretmenlerinden beklediği davranışlarla ilgili elde
edilen bilgiler, öğrencilerin cinsiyetine göre gruplandırıldığında Tablo 37.’ de belirtilen
yüzdelik oranlar elde edilmiştir. Tabloda görüldüğü gibi, kız ve erkek öğrencilerin,
sorun davranışlarla baş etme konusunda öğretmenlerinden bekledikleri davranışlarla
ilgili görüşleri farklılaşmaktadır. Öğretmenin öğrencinin bedeninde güç kullanmaması-
dayak atmaması (%29.0), ceza vermemesi (%25.8) ve sinirlenip, bağırarak
korkutmaması (%24.4), öğrencilerin geneli tarafından öğretmenden beklenen öncelikli
üç davranıştır. Ancak yüzdelik oranlar incelendiğinde, “öğretmenlerin dayak
atmamasını” daha çok kız (%30.6), “eksi not verme, tek ayaküstünde durdurma, Beden
Eğitimi dersine çıkarmama ve sınıftan atma gibi cezalarını vermemesini” ise daha çok
erkek öğrencilerin (%38.1) beklediği görülmektedir. Tablodaki yüzdelik oranlara göre,
kız öğrencilerin öğretmenlerden en fazla beklediği ikinci davranış, açıklama yapıp,
nasihat etme (%28.0) iken, erkek öğrencilerin öğretmenlerinden en yüksek ikinci
beklentisi, sinirlenip-bağırmaması ve öğrencileri korkutmaması (%28.6) olmuştur. Kız
öğrencilerin disiplin sorunlarıyla baş etme konusunda öğretmenden beklediği diğer
davranışlar da yüzdelik oranlarına göre sırasıyla; öğrenciyle iletişim kurma (%24.0),
öğrenciyle ilgilenme ve sevgi gösterme (%24.0), güler yüzlü olma ve işini sevgiyle
yapma (%22.6), veliyle işbirliği yapma (%12.0) ve güvenilir olmadır (%5.3).
Erkek öğrencilerin öğretmenlerinden beklediği davranışlarla ilgili yüzdelik
oranlar incelendiğinde ise, en yüksek üçüncü beklentinin, kızların ilk beklentisi olan
“dayak atmama” davranışı olduğu görülmektedir. Erkek öğrencilerin disiplin
sorunlarıyla baş etme konusunda öğretmenden yapmasını beklediği diğer davranışlar ise
yüzdelik oranlarına göre sırasıyla; arkadaşça davranma (%20.6), rehberlik yapma
(%17.5), öğrenciyle iletişim kurma (%17.5), dersin akışının bozulmasına izin vermeme
(%16.4), öğrenciyle ilgilenme ve sevgi gösterme (%14.4), adil olma (%13.4), öğrenciyi
302
sınıf içinde küçük düşürmeme (%13.4), güler yüzlü olma ve işini sevgiyle yapma
(%9.2), veliyle işbirliği yapma (%7.2) ve güvenilir olmadır (%4.1). Buna göre;
öğretmenin dayak atmaması, rehberlik yapması, öğrenciyle iletişim kurması,
öğrencilerle ilgilenip, sevgisini göstermesi, güler yüzlü olup, işini sevgiyle yapması,
velilerle işbirliği yapması ve güvenilir biri olması, çoğunlukla kız, buna karşılık ceza
vermeme, sinirlenip-bağırarak öğrencileri korkutmama, ceza vermeden önce uyarıda
bulunma, arkadaşça davranma, dersin akışının bozulmasına izin vermeme, adil olma ve
öğrenciyi sınıf içinde küçük düşürmeme ise çoğunlukla erkek öğrencilerin beklediği
öğretmen davranışları olmuştur (Tablo 37.’ de gölgelendirilmiştir).
Tablo 37. Kız ve Erkek Öğrencilerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme
Konusunda Öğretmenlerinden Beklediği Davranışlar İle İlgili Dağılım
CİNSİYET
KIZ ERKEK TOPLAM
ÖĞRETMENLERDEN BEKLENEN
DAVRANIŞLAR F % F % F %
Dayak atmama (Bedeninde güç kullanmama) 23 30.6 27 27.8 50 29.0
Ceza vermeme (Eksi not verme, tek ayaküstünde durdurma, Beden Eğitimi dersine çıkarmama, sınıftan atma)
7
9.3
37
38.1
44
25.8
Sinirlenip bağırmama-korkutmama 14 18.6 28 28.6 42 24.4
Rehberlik yapma (Açıklama yapma-nasihat etme) 21 28.0 17 17.5 38 22.0
Öğrenciyle iletişim kurma (Öğrenciyle konuşma, açıklamalarını dinleme, davranışın nedenlerini sorma, haklıyı ve haksızı ayırt etme)
18
24.0
17
17.5
35
20.3
Öğrenciyle ilgilenme ve sevgi gösterme 18 24.0 14 14.4 32 18.6
Ceza vermeden önce uyarıda bulunma 13 17.3 18 18.5 31 18.0
Arkadaşça davranma (Anlayışlı, sabırlı ve esprili olma, öğrencinin gönlünü alma)
11 14.6 20 20.6 28 16.2
Güler yüzlü olma ve işini sevgiyle yapma 17 22.6 9 9.2 26 15.1
Dersin akışının bozulmasına izin vermeme (Şikâyetleri dinlememe, öğrencilerin hatalarını sınıf içinde ortaya koymama, öğrenciyle sınıf dışında konuşma)
9
12.0
16
16.4
25
14.5
Adil olma (Öğrenciler arasında ayrım yapmama, eşit davranma)
10 13.3 13 13.4 23 13.3
Öğrenciyi sınıf içinde küçük düşürmeme (Alay etmeme, öğrencinin kendisine ya da ailesine hakaret etmeme, kötü sözler söylememe, laf atmama)
4
5.3
13
13.4
17
9.8
Velilerle işbirliği yapma (Veliyi okula çağırma, sorunları birlikte çözme)
9 12.0 7 7.2 16 9.3
Güvenilir olma (Verdiği sözleri tutma, davranışlarında tutarlı olma)
4 5.3 4 4.1 8 4.6
303
Aşağıda kız ve erkek öğrencilerin öğretmenden beklediği davranışlarla ilgili
ifadelerinden örnekler verilmiştir.
Kız öğrenci- A: “…ben çok heyecanlıyım, ve benimle hiç ilgilenmiyor, ama ben ilgilenmesini istiyorum. Çünkü heyecanımla ilgilense yenebilirim…” Erkek öğrenci- A: “…ders çalışmayan öğrencilerle daha çok ilgilenmesini istiyorum, o zaman başarabilirler…” Kız öğrenci- B: “…ben olsam ödev yapmayanları dövmem, önce uyarırım sonra neden böyle yaptığını sorarım, sözümü dinlemezse tek başınayken bir sorunu var mı diye öğrenmeye çalışırım…” Erkek öğrenci- B: “… benimle uğraşmasını, ödevlerime bakmasını, imza atmasını ve ön sıralara da oturtmasını isterdim…” Kız öğrenci- C: “…kız erkek ayrımı yapıyor bence. Kızları önce uyarıyor ama erkekleri ikaz etmeden dövüyor, her iki tarafı da anlayıp eşit davranmasını istiyorum…” Erkek öğrenci- C: “…”kızları dövmeyen bir erkek istiyorum…”
4.4.4. Öğretmen, Öğrenci ve Velilerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme
Konusunda Birbirlerinden Beklentileri Farklılaşmakta mıdır?
Tablo 38., araştırmaya katılan öğretmen, öğrenci ve velilerin istenmeyen
davranışlarıyla baş etme konusunda birbirlerinden beklediği davranışları
göstermektedir. Öğrenci ve velilerin, öğretmenden beklediği davranışlar
karşılaştırıldığında, öğrencilerin 14, velilerin 13 davranış tanımladığı, belirtilen
davranışların yaklaşık yarısının (5 davranış) ortak beklentiler içerdiği, diğerlerinin ise
farklı olduğu görülmektedir. Öğrenci ve velilerin benzer yönde görüş bildirerek,
hemfikir oldukları öğretmen davranışları; öğrenciye sevgi ve ilgi gösterme, dayak
atmama, kızıp-bağırmama, öğrencinin okula devamı, dersleri veya davranışlarıyla ilgili
herhangi bir sorun olduğunda veliye haber vererek/ okula çağırarak, sorunları birlikte
çözme ve öğrenciye rehberlik yapmadır (akıl verme-nasihat etme, açıklama yapma).
Ancak, tabloda görüldüğü gibi, istenmeyen davranışlarla baş etmede öğretmenden en
fazla beklenen davranışlarla ilgili öğrenci ve veli görüşleri farklılaşmıştır. Öğrencilerin
ortalama %45.3’ ü öğretmenden en çok dayak atmama, eksi not verme, tek ayak
üstünde durdurma, sınıftan atma gibi cezalarını vermeme ve sinirlenip-bağırmama
davranışlarını beklediğini ifade ederken, 10 veli, öğretmenin sorun davranış gösteren
öğrenciye kızması-bağırması, 10 veli de, öğretmenin hak ettiği takdirde öğrenciyi
dövmesi yönünde görüş bildirmişlerdir.
305
Öğrencilerin velilerinden farklı görüş bildirdiği diğer öğretmen davranışları
ise; ceza vermeden önce uyarıda bulunma, arkadaşça davranma, güler yüzlü olma ve
işini sevgiyle yapma, dersin akışının bozulmasına izin vermeme, adil olma, öğrenciyi
sınıf içinde küçük düşürmeme ve güvenilir olmadır. Veliler öğretmenden ayrıca;
öğrenciye derslerinde yardım etme, ev ziyareti yaparak, veliyle tanışma, veliye nasıl
davranması gerektiği ile ilgili yol gösterme, çocuğu sınıftaki diğer öğrencilerin olumsuz
davranışlarından koruma, çocukları üzmeme ve aileye olumlu mesajlar gönderme
davranışlarını beklediklerini ifade ederek öğrencilerden farklılaşmışlardır.
Öğretmenlerin velilerden beklediği davranışlarla ilgili öğretmen ve veli
görüşleri karşılaştırıldığında, her iki grubun 12 davranış tanımladığı ve belirtilen
davranışların % 75.0’ inde (9 davranış) fikir birliği olduğu görülmüştür. İstenmeyen
davranışlarla baş etmede öğretmenlerin velilerden beklediği ve velilerin de benzer görüş
bildirerek öğretmenlerle hemfikir olduğu veli davranışları; öğrenciye ders çalışırken
yardım etme, eksik ders araç-gereçlerini tamamlama, öğrencinin temizliğine, kılık-
kıyafetine ve beslenmesine dikkat etme, öğrencinin okuldaki durumunu (ders ve okla
devam) takip etme, düzenli bir şekilde okula giderek, öğretmenle görüşme, çocuğa
sevgi ve ilgi gösterme, dayak atmama, çocukla iletişim kurma ve çocuğun arkadaş
çevresini tanımadır.
Ancak Tablo 38. incelendiğinde, öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş
etmede velilerden en fazla beklediği davranışlar konusunda öğretmen ve veli
görüşlerinin farklılaştığı görülmektedir. Beş öğretmen, velilerden daha çok “öğrenciye
dayak atmamalarını” istediklerini bildirirken, velilerin çoğunluğu (12 veli),
öğretmenlerin kendilerinden “öğrencinin derslerine yardım etmelerini” beklediğini ifade
etmiştir. Dört öğretmen, velilerden çocuklarına ilgi ve sevgi göstermelerini
beklediklerini ifade ederek hem fikir olurken, 10 veli öğretmenlerin genellikle “eksik
ders araç-gereçlerini tamamlanması” beklentisinde olduğunu belirtmiştir. Üç öğretmen
velilerden, çocuğun okuldaki durumunu (ders ve okula devam) takip etmelerini
beklediklerini ifade ederken, dokuz velinin ortak görüşü öğretmenlerden farklı olmuş ve
öğretmenlerin daha çok “çocukların kılık-kıyafet, temizlik ve beslenmelerine dikkat
etmelerini beklediği” şeklinde görüş bildirmişlerdir. Öğretmenlerden farklı olarak
veliler, öğretmenlerin onlardan çocuğun sağlık problemleriyle ilgilenme, çocuğa zaman
ayırma ve çocuğun eğitimine devam etmesini sağlama yönünde davranışlar
306
beklediklerini ifade etmiştir. Buna karşılık, öğretmenlerin, çocuk hakkında (yaşadığı
sorunlar vb.) öğretmene bilgi verme, çocuğun gün içinde ne yaptığıyla ilgilenme ve
çocuğun geç saatlere kadar TV. izlemesine izin vermeme beklentileri yönünde görüş
bildiren veli olmamıştır.
Öğrencilerin sınıf istenmeyen davranışlarıyla baş etme konusunda velilerin
öğretmenlerden beklentileri ile ilgili veli ve öğretmen görüşleri karşılaştırıldığında ise,
velilerin öğretmenden beklediği 13, öğretmenlerin ise sadece üç davranış ifade ettiği
görülmektedir. Öğretmen ve velilerin üzerinde hemfikir olduğu tek beklenti, dayak atma
davranışı olmuştur. Dört öğretmen de istenmeyen davranışlarla baş etme konusunda
velilerin kendilerine doğrudan “çocuğu dövmeleri” gibi bir beklentiyle geldikleri (iyice
bir dövseydin hoca diyor, klasik şey, vur diyor, ne yaparsan yap çocuk senin vb.)
yönünde görüş bildirmiş, 10 veli de öğrenci sınıfta istenmeyen bir şekilde
davrandığında, öğretmenden dayak atmasını beklediğini ifade ederek, öğretmenlerin bu
görüşünü % 50 oranında doğrulamıştır. Ancak tablo incelendiğinde, velilerin
öğrencilerin sorun davranışlarla baş etmede öğretmenlerden beklediği başka
davranışlarda olduğu, öğretmenlerin ise velilerin bu beklentilere sahip
olduğu/olabileceği yönünde görüş bildirmediği görülmektedir.
Bazı velilerin öğretmeden çocuğa sevgi ve ilgi göstermesini, dayak
atmamasını, kızıp-bağırmamasını, herhangi bir şikâyeti olduğunda kendisine haber
vermesini, çocuğa akıl verip-nasihat etmesini, derslerinde çocuğa yardım etmesini, ev
ziyaretleri yaparak velilerle tanışmasını, kendilerine yol göstermesini, çocukları
sınıftaki diğer çocukların olumsuz davranışlarından korumasını, çocukları üzmemesini
ve eve olumlu mesajlarda göndermesini beklediklerini ifade ettikleri görülmektedir.
Fakat öğretmenlerin görüşü bu yönde olmamıştır. Tabloda görüldüğü gibi öğretmenler,
velilerin sorun yaratan öğrenciye “dayak atılması” dışındaki diğer iki beklentisini,
“öğrenciyi sınıfta bırakmama ve fazla ödev verme” olarak ifade etmiştir.
4.4.5. Öğretmen ve Öğrenci Velilerinin Okuldaki Disiplin Sorunlarının Çözümüne
Yönelik Neler Yapılabileceği/ Yapılması Gerektiğine İlişkin Görüşleri İle
İlgili Bulgular
307
4.4.5.1. Okuldaki Disiplin Sorunlarının Çözümüne Yönelik Neler Yapılabileceği/
Yapılması Gerektiğine İlişkin Öğretmen Görüşleri
Öğretmenlerin okuldaki disiplin sorunlarının çözümüne yönelik neler
yapılması yapılabileceği/yapılması gerektiği ile ilgili görüşleri incelendiğinde önceliğin;
okulun fiziksel koşullarının iyileştirilmesi, eksik araç-gereç ve materyallerin
tamamlanması, (5 öğretmen), aile ile ilişkilerin geliştirilerek, velilerin daha duyarlı hale
getirilmesi (5 öğretmen), rehberlik ve psikolojik yardım konusunda destek sağlanması
(4 öğretmen) ile öğrenci-öğretmen iletişimini arttırma ve sıcak bir ortam oluşmasını
desteklemeye yönelik sosyal etkinlikler düzenlenmesine (4 öğretmen) verildiği
görülmüştür.
Öğretmen-A fiziksel koşullarla ilgili görüşünü, “…okulumuzun fiziksel
koşulları belli… bunlar bir şekilde ayarlanıp sağlıklı bir eğitim ortamı hazırlanmadıkça
sorunların oluşmasını engellememiz ve sorunları çözmemiz çok zor, değişiklik
yapılması lazım…”, şeklinde bildirirken, Öğretmen- E, “koca okulda bir çeşme var,
kantin yok, çocuklar bakkala gidecem, eve yemek yemeye gidecem diyerek okuldan
dışarı çıkıyor ya da hooop atlıyor duvardan… okulun fiziksel koşullarının iyileştirilmesi
lazım, kapısından, penceresinden, boyasına temizliğe ve bakıma ihtiyacımız var…”
şeklinde görüş bildirmiştir. Bu konuda mahalledeki maddi durumu iyi olan velilerden
yardım alınabileceğini düşünen Öğretmen-E, okulun güzelleştiğini görmenin velilerde
de bir düzen sağlayacağına inandığını belirtmiştir. Okulun fiziksel koşullarının yanı sıra
materyal ve araç-gereç eksikliğinin tamamlanması gerektiğini de belirten
öğretmenlerden biri bu konudaki görüşünü, “amaç çocuğa öğretmek değil midir, her
türlü materyali kullanmak lazım, oyunlaştırarak okul bahçesinde ya da sınıfta…ama
dört duvar arasında sıkıyoruz biz çocukları…” şeklinde açıklamıştır.
Aile ile iletişime önem verilerek, velilerin daha duyarlı hale getirilmesi, beş
öğretmenin de disiplin sorunlarının çözümünde öncelik verdikleri bir diğer yaklaşım
olmuştur. Öğretmen-A bu konuda, “…okulumuzda velilerle aramızda büyük bir
kopukluk var, maalesef birincil konumuz olan ailelere zaman ayıramıyoruz, en kısa
zamanda velileri kazanmamız gerekiyor…” şeklinde görüş bildirirken, Öğretmen-C
görüşünü, “aile ayrı baş çekiyor, yönetim ayrı baş çekiyor, öğretmenlerde farklı farklı
davranıyor. Okul idaresi, öğretmenler ve veliler işbirliği yaptıktan sonra kesinlikle
308
çocuklarda davranış bozukluğu çok az olur ya da nadir görülür…” şeklinde ifade
ederek, tutumların aynı olması gerektiğini vurgulamıştır. Öğretmen-D ise, “…sınıfta
problem çıkaran, olumsuz davranışları olan öğrencilerin velileri ile daha sık
görüşülmesi lazım ve ben bu görüşmelerde okul idaresinin de olması gerektiğine
inanıyorum…” şeklinde görüş bildirerek, öğretmen-yönetim ve ailenin birlikte hareket
etmesi ve uyumlu çalışması gerektiğini belirtmiştir.
Öğretmenlerin aile ile sağlıklı bir iletişim kurma, ilişkileri geliştirme ve
disiplin sorunlarının çözümünde veli desteğini sağlama konusuna getirdikleri öneri ise,
veli ziyaretleri olmuştur. Çocuklarının davranışları, okulda neler yapıldığı/neler
yapılacağı, okulda yaşanan sorunlar hakkında velileri bilgilendirme, birlikte neler
yapabileceği konusunda velilere yol gösterme, çözüm üreterek, işbirliği yollarını açma
konularında ev ziyaretlerinin kesinlikle gerekli olduğunu vurgulayan öğretmenler,
velileri ziyaret etmeyi planladıklarını ancak henüz gerçekleştirmediklerini
belirtmişlerdir. Aşağıda öğretmenlerin bu konuyla ilgili görüşlerinden örnek ifadeler
verilmiştir.
Öğretmen-A: “ …onlar görüşmeye gelmiyorsa benim ev ziyareti yapıp gitmem lazım…çocuk hakkında daha sağlıklı bilgi edinmem için bu gerekiyor…” Öğretmen-B: “ …aile ile tanışıp, evine gittiğin zaman, çocuğun yaşadığı yeri gördüğün zaman, öğrenci hem ailesine değer verdiğini görüyor, hem de evinde misafir olarak da bulunduğun için sana daha saygılı davranıyor…” Öğretmen-C: “…çocuğun yaşadığı ortamı bilirsen, ailenin koşullarını tanırsan, beyninde onlarda neler bekleyebileceğin de canlanmaya başlıyor, yapamayacakları şeyi istemezsin o zaman…”
Velileri kibar bir şekilde karşılayarak, hoşgörüyle yaklaşılması, ilgi
gösterilmesi, görüşme yapabilmek için uygun ortamların hazırlanması, çeşitli
etkinlikler düzenleyerek (tiyatro, dinleti, kermes, sergi vb.) velilerin davet edilmesi
öğretmenlerin, velileri okula yönlendirmek amacıyla getirdiği diğer öneriler olmuştur.
Bir öğretmen bu konudaki görüşünü, “…tiyatro yapılabilir mesela, veliyle doğrudan bir
milyon ver dersen vermeyebilir ama oğlun, kızın tiyatro yaptı biletler beş yüz bin
dersen gelir, izler. Böylece hem veli okuldan kopmaz, hem de okula maddi gelir
sağlamış olursun…” şeklinde açıklarken diğer öğretmenler genellikle; “…idarenin ve
öğretmenlerin gelen veliyle ilgilenmesi lazım…”, “hoş geldin bile denmiyor çoğu
zaman” şeklinde açıklama yaparak, her veliye gerekli nezaketin gösterilmesi gerektiğini
ifade etmişlerdir. Okula rehberlik ve psikolojik yardım konusunda destek sağlanması,
309
öğretmenlerin disiplin problemlerinin çözümünde dile getirdikleri bir diğer öncelikli
konu olmuştur. Kendilerini aşan güçlükte sorunlar olduğunu belirterek, rehber
öğretmene ihtiyaç duyduklarını belirten öğretmenlerin görüşlerinden örnek ifadeler
aşağıda yer almaktadır.
Öğretmen- A: “… Rehberlik Araştırma Merkezi’ ne gönderdiğim öğrencimle ilgili tatmin edici sonuçlar alamadım. Ben öğrencimi bu sıkıntısının nedenini ve nasıl önleyebileceğimizi öğrenmek için oraya gönderdim, ama normal sınıfta öğrenim görebileceği şeklinde bir rapor gönderdiler, yardımcı olamadıkları bir gerçek, tek başımıza kalıyoruz sorunlar karşısında…”, Öğretmen- B: “… medyanın ve özellikle görsel basının uygunsuz olarak nitelendirdiğimiz davranışları gözler önüne sererek, çocukların bu davranışları kazanmalarına katkıda bulundukları noktada, bizim çocuklara önerimiz ancak izlememeleri yönünde tavsiyede kalıyor, rehberlik hizmetleri olmalı…” Öğretmen-C: “…işitme engelli, dikkatini toplayamayan öğrencilerimin bu sorununun nasıl çözüleceği, nereye götürülmesi gerektiği konusunda bizleri bilgilendirmesi ve yapılması gerekenleri organize etmesi açısından rehber öğretmene ihtiyacımız var…”, Öğretmen- D: “…sınıfımda psikolojik sorunları olan öğrencilerim var, kesinlikle bir psikolojik danışmanla konuşmaları gerekiyor…”
Görüşme sırasında üç öğretmen, öğrenci-öğretmen iletişimini arttıran ve
okulda sıcak bir ortam oluşmasını destekleyen sosyal etkinlikler düzenlenmesi
gerekliliği üzerinde durarak, olumlu ilişkiler kurulduğu takdirde, çok fazla disiplin
sorunların çıkmayacağına veya çıkacak sorunların, öğretmen-öğrenci arasında
kendiliğinden çözüleceğine inandıklarını belirtmişlerdir. Bir öğretmen bu konuyla ilgili,
“…okulda sosyal organizasyonlar yok, tiyatro, gezi, müze ziyareti, şiir, okuma
yarışmaları vb. pek çok sosyal aktiviteyi de şu anki yönetimden dolayı
gerçekleştiremiyoruz…” şeklinde bir açıklama yaparak, kendilerini öğrencilere sınıfta,
sözel olarak ifade etmeye çalıştıklarını ifade derken, bir diğer öğretmen çocukların
sosyal ve sportif aktivitelere ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır.
Okulda basketbol, voleybol, atletizm, folklor, tiyatro, gezi vb gibi sosyal ve
sportif aktivitelerin olmadığını belirten Öğretmen-E, “…deşarj oluyordu çocuklar, nasıl
atacak çocuklar enerjilerini, şimdi de birbirlerini döverek, söverek, kafa yararak deşarj
oluyorlar…” şeklinde açıklama yaparak, öğrencilerin bu tür aktivitelerde yer alarak
aynı zamanda enerjilerini de harcadıklarını ifade etmiştir. Okulda görev yapan
öğretmenlerin de (yeni katılanlar ve diğer öğretmenler) birbirlerini tanıması ve uyum
içinde çalışabilmesi için sosyal etkinlikler düzenlenmesi gerektiğini ifade eden bir
başka öğretmen ise bu düşüncesini “…yeni gelen öğretmenler ve diğer öğretmenler
310
arasında da gruplaşmalar başladı, idare de bunu düzeltmek için bir şey yapmadı,
hâlbuki çok rahat yapılabilir, bir iki yemek düzenlendiğinde herkes ısınırdı birbirine…”
şeklinde ifade etmiştir.
Öğretmenler ayrıca; yöneticilerin bu süreçteki sorumluluklarına dikkat
çekerek; öğrencilerle ilgilenmeleri, teneffüste okul bahçesinde dolaşarak, öğrencileri
tanımaya çalışmaları, velilere yönelik katı tutumlarını değiştirmeleri, kuralların
konulması ve uygulanmasında öğretmenlerle davranış bütünlüğü içinde olmaları
gerektiğini vurgulamışlardır. Okulun genel kurallarının oluşturulması ve disiplin
yönetmeliği, sınıf geçme sistemi, okula devamsızlık durumlarında karşılaşacakları
durumlar vb. hakkında velilere bilgi verilmesine dikkat çeken öğretmenler,
yöneticilerin disiplin toplantıları düzenleyerek, kuralların planlı bir şekilde
uygulanmasını takip etmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Öğretmenler bu konudaki
görüşlerini genellikle;
“…yoklama yapıyorsunuz çocuk yok, iki gün yok, beş gün yok, bir hafta
geliyor, sonra yine yok, böyle keyfiyet olmamalı, idare sistemli çalışarak aileye
çocuğun devam etmediği günleri bildirmeli ve gelmeme nedenini açıklamasını
istemeli…velilerden hiçbir bilgi istenmiyor …”
“…idarenin veliyi okula çağırıp, çocuğun böyle böyle davranıyor, okulun
huzurunu bozuyor, eline çantasını vermek zorunda kalabiliriz, sizle beraber ortak bir
şeyler yapalım demesi lazım…” şeklinde açıklamışlardır.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin, disiplin sorunlarının çözümü için
yapılması gerektiğine inandıkları diğer çalışmalar ise; güvenlik önlemlerinin alınması,
sosyo-ekonomik açıdan çok kötü durumda olan öğrencilere yardım edilmesi, gerek
öğretmenler gerekse öğrencilere yönelik ödül sisteminin geliştirilmesi ve özellikle aile
planlaması, kız ve erkek çocuklar arasında hiçbir farkın olmadığı konusunda aileleri
bilinçlendirme amacıyla okulda eğitici toplantılar düzenlenmesidir.
4.4.5.2. Okuldaki Disiplin Sorunlarının Çözümüne Yönelik Neler Yapılabileceği/
Yapılması Gerektiğine İlişkin Veli Görüşleri
Öğrenci velilerinin konuyla ilgili görüşleri incelendiğinde, sorunların
çözümüne yönelik önerilerin çoğunlukla, okulun fiziksel koşullarının düzeltilmesi,
311
okulda güvenlik önlemlerinin alınması, çok ciddi sorunlar yaratan öğrencilerin okuldan
uzaklaştırılması ya da başka okullara aldırılması, velilerle işbirliği yapılması, kuralların
olması, genel kurallar hakkında öğrencilere ve velilere bilgi verilmesi ve disiplinli
(yaptırımların uygulanması) bir okul olması yönünde olduğu görülmüştür. Özellikle
sınıfların kirli ve toz toprak içinde olması, boya ve badanasının dökülmesi, okulda
kantin olmaması, kışın odun parası toplanamaması nedeniyle, yakacak sorunu ve
ısınma problemleri yaşamaları, kapı ve pencerelerin kırık-dökük olmasını, bahçedeki
muslukların azlığını vurgulayan veliler, “sürekli para toplanıyor ama…” şeklinde görüş
bildirerek, öncelikle okulun değişmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Bazı veliler görüşme sırasında ayrıca, öğretmen eksikliğinin tamamlanması
(branş öğretmeni), maddi sorunlar yaşayan ailelere yardım edilmesi (çocukların defter,
önlük, ayakkabı, çanta vb. okul masrafları) veya nasıl yardım alabilecekleri konusunda
kendilerine rehberlik yapılması, sağlık problemleri olan çocuklar için destek
sağlanmasına dikkat çekmiş ve çocuklarının okulda ne yaptığını bilmek istediklerini
ifade ederek, öğretmenlerin herhangi bir durum olduğunda (olumlu-olumsuz)
kendilerine haber vermesi gerektiğini, birkaç veli de ailelerin katılabilecekleri sosyal
etkinlikler (parti, çay, yemek vb.) düzenlenmesinin öğretmen-öğrenci-veli iletişimine
olumlu etki yapacağını düşündüklerini ifade etmişlerdir. Aşağıda, velilerin disiplin
problemlerinin çözümüyle ilgili görüşlerinden örnek ifadeler yer almaktadır.
Veli- S: “… güvenlik istiyorum ben okuldan. Okulun her yerinde sigara içiyorlar, küfür ediyorlar, bıçak çekiyorlar, bu nasıl okuldur. Bu çocukların düzelmesi için çalışsınlar ama düzelmiyorsa atsınlar okuldan…” Veli- R: “…okulun etrafında çok kötü çocuklar geziyor, her türlü pisliği yapıyorlardı, öğretmenlere, çocuklara, çok pis küfür ediyorlardı (Allah’ını s…, kitabını s….. vb.). Defalarca müdür beye bu çocukları okuldan uzaklaştırın dedik…” Veli-T: “…okul çok pis, temiz olsun, çocuklarımız rahat etsin, okulun değişmesini istiyorum…” Veli- U: “…disiplinli bir okul istiyorum, kuralları belli olsun, temiz olsun, öğretmenleri de tam olsa keşke…” Veli- Z: “…çocukların yaptıkları çalışmaların sergilendiği, velilerin de katıldığı toplantılar yapılabilir, öğretmenler haftada ya da ayda bir kere telefonla arayıp, bilgi verseler, ev ziyareti yapabilirler…”
312
4.5. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini Temel Alarak Uygulanan Eğitimin,
Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejilerine Etkisi İle
İlgili Bulgular
4.5.1. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmenlerin Öğrencilerin
İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandıkları Stratejiler
Araştırmanın ikinci aşamasına katılan beş öğretmenin, eğitim sonrası problem
davranışlarla baş etmede kullandıkları stratejilerle ilgili gerçekleştirilen sınıf gözlemleri
ile ilgili bulgular her öğretmen için ayrı ayrı olmak üzere aşağıda verilmiştir.
4.5.1.1. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-B’ nin Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandığı
Stratejiler
Tablo 39., Öğretmen-B’ nin, eğitim sonrası problem davranışlarla baş etmede
kullandığı stratejileri ve kullanım sıklığı ile ilgili frekans dağılımını göstermektedir.
Veri toplama sırasında Öğretmen-B’nin sınıfında en fazla karşılaşılan problem
davranışlar; izin almadan konuşma, yetersizlik sergileme, gürültü yapma ve dikkat
çekmeye çalışmadır. Tablo incelendiğinde en yaygın kullanılan baş etme stratejilerinin
sözel uyarı, beden dili, rehberlik yapma ve görmezden gelme olduğu görülmektedir.
İstenmeyen davranışlara müdahalede çoğunlukla belli bir sıra izlendiği, beden diliyle
uyarıların sözel mesajlarla desteklendiği görülmüştür. Eliyle “otur” ve “sessizlik” işareti
yapma, öğrencilere sessizce bakma, parmak kaldırılmasını ifade etmek için parmağını
havaya kaldırma en sık gözlenen beden dili uyarıları olmuştur. Özellikle gürültü ve izin
almadan konuşma davranışlarına öncelikle “şiişşttttt” şeklinde seslenerek, göz kontağı
kurarak ve yakınlık denetimi sağlayarak (sınıfta dolaşma) müdahale edildiği, bunun
yanı sıra sözel uyarıların da yapıldığı gözlenmiştir. Sözel uyarılarını genel olarak “söz
verdiğimiz arkadaşımızı dinliyoruz, konuşmak istediğimizde parmağımızı kaldırıyoruz,
dinliyoruz, henüz soruyu yazıyorum, konuşmak için sorunun sorulmasını bekliyoruz,
çocuklar ben Ayşegül’ e soruyorum vb.” şeklinde sınıf kuralını ve beklenen davranışı
hatırlatan şekilde, tüm sınıfa dolaylı olarak yapan Öğretmen-B, ara sıra “ ağzımızı
kapatalım sinek kaçabilir, hadi bakalım bu kadar yeter, gevezeliği bırakıyoruz, efendim
sizi duyamıyorum, lütfeeenn vb.” gibi vazgeç ifadeleri de kullanmıştır.
313
314
Davranış tekrarlandığında ise öğrenciyi küçük düşürmeden ve beden diliyle
destekleyerek (göz kontağı ve yakınlık denetimi) “ Semih takip ediyorsun değil mi,
Mehmet ne diyorum, değil mi Mustafa, vb.” şeklinde dolaylı uyarılarına devam etmiş,
üçüncü kez beklenen davranışı ifade etmek durumunda kaldığında doğrudan öğrenciye
ismiyle seslenerek, (Ali dinliyorsun, Efe takip etmeye başla vb.) kararlı ve çok yüksek
olmayan, sakin bir ses tonuyla istenen davranışı ifade etmiştir. Açıklamalarının sık sık
kesildiği ve kalemle oynamadan dolayı çıkan garip bir sesten (ciyyykkkk ciyykkkkk)
dolayı dikkatinin dağıldığı iki durumda “ Hüseyin kalemini salladığında çıkan bu sesten
huylanıyorum, sallama kalemini öyle; açıklamalarımı kestiğinizde beni
sinirlendiriyorsunuz,” şeklinde “ben dili” ni kullanan Öğretmen-B, ders boyunca açık
ve net yönergeler vermiş ve derste öğreneceklerinin ne işlerine yaracağını açıklamaya
çalışarak, öğrencileri istenen davranışa yönlendirmiştir. Aşağıda öğretmenin verdiği
yönergelerden örnek ifadeler yer almaktadır.
“Şimdi bir sorumuz daha var. Eğer bu soruyu dikkatle dinler ve öğrenirseniz, bundan sonra böyle sorular geldiğinde hiçbir zorluk yaşamazsınız” “Soruyu önce defterlerinize çözüyorsunuz, sonra tahtada çözeceğiz” “Matematik defterlerinizi çıkarıyorsunuz, bu gün alıştırmaları çözeceğiz, hazır olunca başlayacağız” Ders süresince nadiren masaya oturan öğretmen, sınıfta dolaşmış, dersleri soru
ve cevap şeklinde işlemiş, düz anlatım yaptığı durumlarda ise uyarılarını, anlatımı
kesmeden, ses tonunu yükselterek veya öğrencinin adını açıklaması içine dahil ederek “
Şimşek belirteçler fiilden önce gelir; bu sorunun bir çözüm yolu daha var Bahar vb.”
şeklinde dolaylı olarak yapmıştır. Tahtada çözülmesi gereken bir soru olduğunda,
işlemin her aşaması için bir başka öğrenciye sorumluluk verildiği (derse ilgisiz, ders dışı
işlerle uğraşan, kendi aralarında konuşan, çalışmada geride kalan öğrencilerden de
seçildi), bu esnada sınıfta dolaşarak öğrencilerin eksikliklerinin tespit edildiği ve
“çözümünü tekrar bir kontrol et bakalım; doğru yoldasın devam et; eksik yapıyorsun,
bulduğun 6 nedir; problemde istenen nedir vb” gibi ipuçları ve dönütlerle rehberlik
yapıldığı gözlenmiştir.
Yetersizlik davranışının (beklenen şekilde işlem adımlarını takip edememe,
sorulara doğru cevap verememe, eksik ya da yanlış yapma) sık gözlendiği durumlarda
yönergeyi tekrar açıklayarak, yüksek sesle tekrar açıklama yapan Öğretmen-B, nasıl
yapacaklarını gösterip “ güzel hadi şimdi bunu yap; şimdi çok önemli bir ipucu
315
veriyorum, kesinlikle yapacaksınız dinlediğinizde vb” şeklinde destekleyip, “bu soruyu
yaptığınızda size çok önemli bir şey anlatacağım, bu ders sonrası iki saat beden eğitimi
yapacağız; bu soruyu bilene teneffüste kola ısmarlayacağım vb” şeklinde anlaşma
yapıp, ödül sunarak öğrencileri teşvik etmiştir.
Problem çözme, soruya doğru cevap verme ve okuma sonrasında “Çok güzel;
çok iyi ifade ettin; teşekkür ederim; Aferin Burcu, alkışlayalım arkadaşımızı” şeklinde
öğrencilere sözel övgü ve ödül veren öğretmen, izin almadan konuşma davranışları
karşısında da, parmak kaldıran öğrencilere söz vererek, “ parmak kaldırarak izin istediği
için Sıla söylüyor; sen söyle Nihal, ben parmak kaldırmayanları dinlemiyorum vb”
şeklinde pozitif tanıma sağlamış, uygun davranışı onaylamıştır. Arkadaşlarını çalışırken
rahatsız etme, izin almadan konuşma, derse ilgisizlik, öğretmeni oyalama davranışları
sözel uyarıya rağmen tekrarlandığında sakin bir şekilde, bağırmadan, tüm sınıfa
açıklama yapma yoluna giden öğretmenin açıklama yaptığı bazı örnek durumlar aşağıda
verilmiştir.
Örnek: Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (Çalışmasına müdahale etme, laf atma) Beden diliyle uyarı: Bir süre sessizce öğrencilere doğru bakma” (Davranış devam etti.) Dolaylı sözel uyarı: “Çocuklar ben Emine’ ye soruyorum…” (Davranış devam etti, ve tahtadaki öğrenci hata yaptı. ) Açıklama yapma- beklenen davranışı tekrarlama: “Bakın, böyle konuştuğunuz için arkadaşınız şaşırdı, sizler karışmayın, dinleyin” dedi. Örnek: İzinsiz konuşma (Arkadaşının ve öğretmenin sözünü kesme) Dolaylı sözel uyarı: “Tahtadaki öğrenciye bakarak, bir şey anlamadın değil mi, çünkü Kadir bağırmaya başladı”. (Bir süre sonra Kadir tekrar lafa karıştı) Doğrudan sözel uyarı: “Kadir, ne zaman susup, ne zaman konuşacağımızı bilelim artık” dedi. (Bir süre sonra Kadir tekrar lafa karıştı) Açıklama yapma: “Kadir, eğer senin konuşmana izin verirsem… bütün arkadaşlarının dikkatini dağıtıyorsun” dedi (Kadir’ in dinlemeye başladığı gözlendi).
Bununla birlikte, arkadaşının yaptığı hataya gülme, laf atarak rahatsız etme,
uyarılara rağmen izin almadan konuşma, ders dışı şeylerle ilgilenme, yönergeleri takip
etmeme ve rehberlik yapılmasına rağmen çalışmada yetersizlik göstermeye devam
etme, öğrencilerin yüksek, sert ve öfkeli bir ses tonuyla “yeter be yeteeerrr lanet olsun
sizin gibi öğrencilere; bir saniye dinleee, aklınız fikriniz kihkih gülmede; az kaldı
aldıracaksınız sopayı elime neren istiyor neren istemiyor; Merve bir kelime daha
316
edersen…; ben size bir görev verdim neden görevinizi yapmıyorsunuz; bir soru daha
sorduğumda arkadaşınıza karışırsanız ben ne yapacağımı biliyorum…oğlum 10 defa
söyletmesen bir şeyi, az kaldı bende sizde kırmızı yanakları belirginleştireceğim,
tahtada yazdığımız gibi yaz vb.” şeklinde azarlandıkları davranışlar olmuştur. Teneffüs
dönüşü sınıfta çıkan kavgayla ilgili şikayet eden öğrencilere “çıkar oğlum kavga da
çıkar her şeyde çıkar bu sınıfta”, derse ilgisiz bir öğrenciye “ anlaşılan sen misafir
olarak geldin bu sınıfa”, tahtaya kalkan öğrencinin soru çözemeyip yetersizlik
göstermesine “zahmet olmazsa başlasan artık, belki bu arada zil çalar da dışarı çıkar
oynarsın değil mi vb” şeklinde alaylı yaklaşan öğretmen, sadece izin almadan konuşma
davranışına devam eden bir öğrencide “bu şekilde davrandığın sürece seni
konuşturmam (söz hakkı vermeme)” şeklinde bir ifadeyle yaptırımı hatırlatmış ve
uygulamıştır.
Tablo 39.’ da görüldüğü gibi izin almadan konuşma, öğretmeni oyalama
(kalem açarak oyalanma, şikâyet etme, gereksiz soru sorma ve açıklama isteme)
yerinden ben ben veya öğretmenim diye seslenerek dikkat çekmeye çalışma, gürültü
(özellikle dersin hazırlık aşamasında meydana gelen) görmezden gelinen davranışlar
arasındadır. Sınıf gözlemleri esnasında bu davranışları birkaç öğrencinin gösterdiği
durumların görmezden gelindiği görülmüştür. Notunu azaltma, izolasyon, sevdiği bir
şeyden mahrum bırakma, bedeninde güç kullanma, zorla özendirme, ek yazı yazdırma
cezaları ile yargılayıcı, suçlayıcı ifadeler ise Öğretmen-B’ nin başvurmadığı
müdahaleler olmuştur. Ayrıca B sınıfında gözlem süresince öğretmenin aile ile iletişim
kurduğu/aileye iletişime girileceğini hatırlattığı disiplin durumlarıyla da
karşılaşılmamıştır. Sınıfa girdiğinde öğrencileri sakin bir şekilde, çoğunlukla “merhaba”
diyerek selamlayan öğretmenin, yüz ifadesinin genellikle gergin ve sinirli olduğu
gözlenmiştir.
4.5.1.2. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-D’ nin Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandığı
Stratejiler
Tablo 40., Öğretmen-D’ nin, eğitim sonrası problem davranışlarla baş etmede
kullandığı stratejilerle ilgili dağılımı göstermektedir.
318
D sınıfında veri toplama sırasında en fazla karşılaşılan problem davranışlar;
gürültü yapma (yüksek sesle hep bir ağızdan konuşma, sıraya eliyle ya da herhangi bir
nesneyle vurma), öğretmenin dikkatini dağıtma (gereksiz ve izinsiz ayağa kalkmak,
sınıfta dolaşmak, tuvalete gitmek için izin istemek), öğretmeni oyalama (şikâyet, kalem
açmakla oyalanmak) öğretmene karşı gelme (çoğunlukla öğretmenin tahtaya kaldırdığı
öğrenciye itiraz etme, uyarıları dinlememe), sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme
(sıranın üzerine uzanma, ayaklarını sıradan dışarı çıkarma, sağa-sola sarkma), izin
almadan konuşma (söz kesmek, parmak kaldırmadan konuşmak) ve yetersizlik
sergileme (çalışmada geri kalma, eksik ya da yanlış yapma, etkinliği yarım bırakma)
olmuştur. Tablo incelendiğinde, sözel uyarı, beden dili, açıklama ve rehberlik yapmanın
en yaygın kullanılan stratejiler olduğu görülmektedir.
Sözel uyarılar çoğunlukla “ izin alarak konuşuyoruz değil mi, zil çaldığında
sınıfta oluyoruz, tuvalete teneffüste gidiyoruz, arkadaşınızı duyamıyorum, acaba
öğretmen neden bizi kaldırmıyor, kapıdaki işaretimiz kırmızı, bu dışarıda arkadaşımız
olduğunu gösteriyor, şimdi hep birlikte çiçek oluyoruz vb.” şeklinde sınıf kuralını
hatırlatan şekilde, tüm sınıfa dolaylı olarak yapılmış, emir ifadeleri nadiren
kullanılmıştır. Davranış tekrarlandığında ise, beklenti isim söylenerek ve beklenen
davranışla ilişkilendirilerek doğrudan öğrenciye ifade edilmiştir. “Neslihan, yerine otur
kızım, Murat sessiz okuyoruz, Kerim takip ediyoruz değil mi, Orhan arkana yaslan vb.”
şeklinde verilen sözel uyarıların, göz kontağı (öğrencinin gözlerine bakma/göz teması),
yakınlık denetimi (öğrenciye doğru yürüme, dokunma, yanında bekleme vb.) ve beden
diliyle (kollarını kavuşturarak sessizce öğrenciye bakma vb.) desteklendiği
gözlenmiştir.
Beden diliyle yapılan diğer uyarıların genellikle sessizlik işareti yapma, göz
kontağı kurma ya da elini dudağına götürerek şişşşttttttttttt şeklinde sessel işaret verme
şeklinde olduğu gözlenmiştir. Özellikle izin almadan konuşma davranışına karşı bu
stratejinin iki kez model olma stratejisi ile birlikte kullanıldığı görülmüştür (öğretmenin
parmak kaldırarak, izin istemeyi göstermesi). Kes lan, sus lan, eşek herif, asabımı
bozmayın vb. gibi kaba ifadelerle gözlem süresince karşılaşılmamış, sadece gürültünün
ve sınıfta dolaşan öğrencilerin sayısının çok fazla arttığı birkaç durumda, “ verdiğim
artılar eksi olsun istiyorsunuz artık yeter, Meleeeekkkkkkkk otur yerineeee, Mustafa sus
vb” şeklinde yüksek sesle azarlama davranışları gözlenmiştir.
319
“Osman, biz yazı yazmıyoruz, neden kalem açmak için ayağa kalkıyorsun,
Mehmet neden yerini değiştirdin, Fırat niçin yazmıyorsun vb.” gibi soruları nadiren
soran Öğretmen-D, özellikle ayağa kalkan öğrencileri takip ederek veya yanlarına
giderek, davranışı izlemiştir. Açıklama yapma stratejisini çoğunlukla kuralların
öğrencilerin büyük çoğunluğu tarafından veya aynı öğrenci tarafından birkaç kez ihlal
edildiği durumlarda kullanan öğretmen, ses tonundaki sakinliği korumuş, bağırmamış,
açıklama yaparken genellikle davranışın neden ve sonuçlarını ifade etmiştir (örneğin,
böyle oturursan kimse seni seçmez Neslihan, çünkü arkadaşların en sessiz oturan ve
parmak kaldıran arkadaşlarını seçiyorlar; önlüğünün kemerini bağla kızım, bak yere
değip kirleniyor). Birkaç kez “seni dinleyemiyorum, çünkü sınıf kurallarımıza
uymuyorsun, oturduğun yerden öğretmenim öğretmenim diye bağırdığında
arkadaşlarınızı duyamıyorum “ şeklinde “ben dili”nin kullanıldığı açıklamalara da
rastlanmıştır. Derslere öğrenci katılımını artırmak için eğitsel etkinlikler düzenleme
konusunda genel olarak çeşitlilik sağlanamadığı, derslerin çoğu zaman düz- anlatım
şeklinde yapıldığı gözlenmiştir. Ancak iki ders saatinde mevcut materyallerin
kullanıldığı (Fen Bilgisi dersinde “Vücudumuzu Tanıyalım” ünitesiyle ilgili eğitim CD’
si, insan vücudunu gösteren resimler vb.), Matematik dersinde ise eğitsel oyunlarla
(öğrencilere ördek ve tavuk rolleri verildi) öğrencilerin aktif kılınmaya çalışıldığı
gözlenmiştir.
Ders esnasında açık ve net yönergeler vererek kuralların bir ya da bir kaçının
takip edilmesini sağlayan öğretmen, yönergelerin izlenmesinde sorunla karşılaştığında
“yönergeyi tekrarlayarak ve görevi tekrar açıklayıp, sınıfta dolaşarak” rehberlik
yapmıştır. Öğretmen-D’nin, bireysel ve grup etkinlikleri ile öğretmenden ne zaman-
nasıl yardım isteneceği konusunda yönergelerinin açık ve net olmasına dikkat ettiği
gözlenmiştir. Aşağıda, öğretmenin verdiği yönergelerden örnek ifadeler yer almaktadır.
“Herkes arkasına yaslanıyor. Hiçbir şeyle ilgilenmiyoruz, yazmıyoruz, sadece tahtayı izliyoruz” “Yazmayı bitirenler çiçek oluyor, ben de bitirdiğini anlayıp yanına geliyorum ve defterine bakıyorum” “Haydi Fatma, şarkını söyle ve sonra seni en güzel dinleyen arkadaşını seç, senden sonra şarkı söylemesi için…şimdi dinliyoruz”
Her okuma sonrasında “Aferiinn, çok güzel okumaya başladın Buse, Orçun
vb.” şeklinde öğrencilere sözel övgü veren (pozitif tanıma) öğretmen, izin almadan
320
konuşma davranışları karşısında da “ parmak kaldırarak izin istediği için Seda söylüyor”
şeklinde pozitif tanıma ve “Ömer izin alarak konuştuğu için + veriyorum vb.” şeklinde
ifadelerle ödül ve pekiştireçleri de kullanmıştır. Dikkatlerin zayıfladığı ve öğrencilerin
çalışmayı bırakarak, kendi aralarında yüksek sesle konuşmaya başlamalarıyla artan
gürültü durumlarında daha eğlenceli etkinliklere geçilerek, sınıf çevresinin yeniden
yönlendirildiği gözlenmiştir. “Deve-cüce, gündüz-gece, maço geliyor” gibi çocukların
sevdiği oyunlara, şarkı söyleme ve şiir okuma çalışmasına geçen öğretmenin, neşeli,
gülümseyen bir yüzle çocuklarla birlikte oyunlara katıldığı, onaylayıcı jest ve
mimiklerle (baş sallama, gülümseme, göz kırpma vb.) tüm çocukların etkinliğe
katılımını sağlamaya çalıştığı gözlenmiştir. Ders araç-gereçlerinin eksik olduğu
durumları çoğu zaman sınıfta dolaşırken fark eden öğretmen, “ne arıyorsun, neden
duruyorsun, neden ayaktasın vb.” şeklinde nadiren soru sormuş, çoğunlukla sınıf
dolabından kalem, silgi ve kalem açacağı getirerek, öğrencilerin sınıf içinde malzeme
alış-verişini önlemiştir. Her ders sınıfa kapıyı vurup, öğrencilerin hazırlanmaları için
bekleyerek giren öğretmen, “Merhaba çocuklar, nasılsınız” diyerek gülümseyen bir
yüzle öğrencileri selamlamış, yetersizlik gösteren öğrencilerin yanlarına oturarak,
çalışmaya başlamalarına yardım etmiş, dokunarak, sırtını sıvazlayarak, başını okşayarak
cesaretlendirmiş, destek vermiştir.
Sınıf gözlemleri sırasında sözel övgülerin davranıştan hemen sonra ve
öğrenciye isimle seslenerek verildiği gözlenmiştir. Öğretmen-D, sadece beklenen
şekilde davranan öğrencilere değil, yetersizlik gösteren öğrencilere de, rehberlik
sonrası (yönergeyi-görevi tekrar açıklama, birlikte çalışma vb.) olumlu davranış
göstermeye başladıklarında “şimdi oldu, işte böyle, devam edin vb.” şeklinde
onaylayarak, pozitif tanıma sağlamıştır. Hatalar, eksikler vurgulanmamış, genel olarak
öğrencilerin başarısı ön plana çıkarılmıştır. Gün boyunca kurallara uygun davranan bir
kız öğrenci de bir sonraki gün sınıf başkanı göreviyle ödüllendirilmiştir. Aşağıda bu
konuyla ilgili örnek durumlar yer almaktadır.
Örnek: Sırasında düzgün oturmayan, ayaklarını sürekli dışarı uzatıp sallayan bir kız öğrencinin yanına giderek “kızım, ayaklarını içeri alarak otur” dedi. Öğrenci oturuşunu düzeltince, “şimdi oldu, hadi şimdi bize bir şarkı söyle” diyerek yanına oturdu. Örnek: Sessiz okuma etkinliği esnasında sesli okuyan bazı öğrencilerin sesleri duyulmaya başlandı. Öğretmen, çocuklar dışarıdan değil, içimizden okuyoruz, dudaklar kımıldamayacaktı değil mi” şeklinde yönergeyi tekrarladı ve sesler bitince “işte böyle, çok güzel devam edin” dedi.
321
Örnek: “Hacer bugün sessizce dinledi, kurallarımıza uydu, her şeyi yaptı, yarın sınıf başkanımız yine Hacer çocuklar”
Kısa süreli etkinliği bırakma, ayağa kalkıp çöpün yanında kalem açmakla
oyalanma, şikâyet etme ve çoğunlukla öğrenci çalışmalarının kontrol edildiği
zamanlarda ortaya çıkan kendi aralarında konuşma davranışlarını ilk kez gösteren
öğrencilerin görmezden gelindiği, ancak davranış devam ettiğinde çoğunlukla belli bir
sıra izlenerek davranışa müdahale edildiği görülmüştür. Kuralların ihlallerini önleme ve
onlara müdahale etmede aşamalı bir disiplin hiyerarşisini (prosedür) izleyen öğretmenin
çoğunlukla ilk müdahalesi beden dili veya doğrudan uyarı olmuştur. Çoğunlukla
doğrudan uyarı ve rehberlik sonrası öğrencilerin beklenen şekilde davranmaya
başladıkları, rahatsızlık veren davranışlarına devam etmedikleri gözlenmiştir. Sınıf
gözlemleri esnasında doğrudan uyarı sonrası yaptırımı hatırlatma ve uygulama durumu
ile 3 kez karşılaşılmıştır.
Arkadaşını çalışırken rahatsız etmeye devam eden bir erkek öğrenciye;
davranışını tekrarlarsa bir ders boyunca sınıfın arkasında oturacağı (izolasyon), üç ders
saati süresince sırasında düzgün oturma ve sınıfta dolaşmama konusunda uyarıları
dinlemeyen bir kız ve bir erkek öğrenciye ise velilerinin okula çağrılacağı hatırlatılmış,
davranışı tekrarladıklarında bu yaptırımlar uygulanmıştır. Gerek yaptırımın hatırlatıldığı
sırada, gerekse uygulanmasında öğretmenin öğrenciye uzaktan bağırmadığı veya
seslenmediği, öğrencinin yanına gidip sakin bir ses tonu ile kesin bir biçimde konuştuğu
gözlenmiştir. Aşağıda Öğretmen-D’ nin istenmeyen davranışlara müdahalede izlediği
hiyerarşik sıraya yönelik örnek durumlar örnekler verilmiştir.
Örnek: Öğretmen herkesin arkasına yaslanmasını ve dikkatle onu izlemelerini söyledi. Üç erkek ve 1 kız öğrenci ellerindeki eşyalarla uğraşmaya ve konuşmaya devam ediyorlardı. Dolaylı sözel uyarı: “Hayatım, arkamıza yaslanıyoruz” davranış devam etti. Beden dili ve doğrudan sözel uyarı: Öğretmen onlardan tarafa bakarak, “Murat, Ahmet, Sedat ve Tuğçe arkamıza yaslanıyoruz” dedi. Uyarıya rağmen davranış devam etti. Beden dili ve doğrudan uyarı (Beklenen davranışı tekrarlama): Bu öğrencilere bakmaya devam ederek, sakin bir sesle, “Murat, Ahmet, Sedat ve Tuğçe, ellerimizdekini bırakıp, hemen arkamıza yaslanıyoruz”. (Çocukların ellerindekini bırakıp, arkalarına yaslandıkları gözlendi). Örnek: Gereksiz ve izinsiz ayağa kalkarak, sınıf içinde dolaşma, öğretmenin dikkatini dağıtma. Beden dilini kullanma: Çocuğun omuzlarından tutarak yerine kadar götürdü ve yerine oturana dek omuzlarından tutmaya devam etti. Birkaç dakika sonra aynı öğrenci tekrar yerinden kalktı ve yine sırasından çıktı.
322
Dolaylı sözel uyarı ve beden dili: “Yerlerimize geçiyoruz hemen” dedi ve başıyla otur işareti yaptı. (Öğrenci halen ayakta duruyor). Doğrudan sözel uyarı ve yaptırımı hatırlatma: “Muhammed hemen yerine geç ve tekrar ayağa kalkarsan yarın velini çağıracağım”. (Öğrenci yerine geçti oturdu ancak bir süre sonra tekrar ayağa kalktı). Yaptırımı uygulama: Öğretmen “Muhammed, yarın velin okula geliyor, eve gittiğinde beklediğimi söyle” dedi. (Yaptırımı uygulama)
Görev (sorumluluk) verme stratejisini, derse ilgisizlik, arkadaşını çalışırken
rahatsız etme, şikâyetlerle öğretmeni oyalamaya çalışma ve öğretmenin dikkatini
dağıtma (sınıf içinde dolaşma, ayağa kalkma vb.) davranışları gösteren
öğrenciye/öğrencilere etkinlikle ilgi soru sorma ya da bir şey yapmasını/yapmalarını
isteme şeklinde uygulayan Öğretmen-D’ nin, notunu azaltma, öğrenciyi sevdiği bir
şeyden mahrum bırakma, bedeninde güç kullanma (bedensel acı verme), aşağılayıcı söz
söyleme-alay etme ve ek yazı yazdırma cezalarına başvurmadığı görülmüştür.
4.5.1.3. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-E’ nin Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandığı
Stratejiler
Öğretmen-E’ nin, eğitim sonrası problem davranışlarla baş etmede kullandığı
stratejilerle ilgili elde edilen dağılım Tablo 41.’ de görülmektedir. E sınıfında veri
toplama sırasında en fazla karşılaşılan problem davranışlar; gürültü yapma (yüksek
sesle hep bir ağızdan konuşma, sıraya eliyle ya da herhangi bir nesneyle vurma),
yetersizlik sergileme (çalışmada geri kalma, eksik ya da yanlış yapma, etkinliği yarım
bırakma), öğretmenin dikkatini dağıtma (gereksiz ve izinsiz ayağa kalkmak, sınıfta
dolaşmak, tuvalete gitmek için izin istemek), öğretmeni oyalama (şikayet, kalem
açmakla oyalanmak) ve izin almadan konuşma davranışları (söz kesmek, parmak
kaldırmadan konuşmak) olmuştur. Tablo incelendiğinde, sözel uyarı, beden diliyle
uyarı, açıklama yapma ve azarlamanın, Öğretmen-E’ nin en yaygın kullandığı stratejiler
olduğu görülmektedir. İstenmeyen davranış ilk ortaya çıktığında çoğunlukla;
“dinliyoruz değil mi, düzgün oturuyoruz, çöpün yanında oyalanmıyoruz, işimizle
ilgileniyoruz, öğretmenim diye seslenmek yoktu değil mi, çocuklar lütfen sessiz
oluyoruz, tuvalete teneffüste gidiyoruz, heeyyyyy vb.” şeklinde kuralı hatırlatan ve
davranıştan vazgeçilmesini işaret eden ifadelerle, yüksek sesle ve sınıf geneline dolaylı
uyarılar yapılmıştır.
324
Dolaylı uyarıya rağmen öğrenci istenmeyen davranışına devam ettiğinde,
istenen davranışı genellikle “kızım, oğlum, yavrum, çocuklar” şeklinde genellikle
gereğinden yüksek sesle bağırarak, zaman zaman da öğrencinin ismi ile birlikte
söyleyen Öğretmen-E, (örneğin, “Ömer, yerimize geçiyoruz, Gülbahar bak arkadaşın
bir şey anlatıyor, Askeri kopya çekme, İsmail duvara yaslanma çocuğum, Leyla
dinliyoruz vb.” doğrudan uyarılar yapmıştır. Çoğu zaman “elini dudağına götürerek
şişşttttttttttt veya sessizlik işareti yapma, oturması için eliyle oturmasını işaret etme,
parmak kaldırılması gerektiğini hatırlatmak için parmağını havaya kaldırma, sessizlik
için ağzını kapayıp, fermuar çekme işareti yapma vb.” gibi beden diliyle desteklenen
dolaylı sözel uyarıların, doğrudan uyarılardan (öğrenciye isimle seslenme) daha fazla
yapıldığı gözlenmiştir. “Kapat o defteri, geç yerine, susun, konuşma, kopya çekme vb.”
gibi emir ifadeleri ise nadiren kullanılmıştır.
“Ben dili” mesajları bazen davranış ilk kez görüldüğünde, çoğunlukla sorun
davranış beden dili, dolaylı uyarı ve doğrudan uyarıya rağmen devam ettiğinde
davranışın olumsuz sonuçlarını açıklamada kullanılmıştır. Fiziksel yakınlık denetimi
(öğrenciye doğru yaklaşma, sıralar arasında dolaşma, öğrencinin yanında bekleme,
öğrencinin sırtına dokunma vb.) ise Öğretmen-E’ nin özellikle ders dışı şeylerle
ilgilenme, sırada düzgün oturmama ve arkadaşını çalışırken rahatsız etme davranışları
gösteren öğrencilere müdahalede sözel uyarıyla birlikte uyguladığı stratejiler olmuştur.
Aşağıda bu stratejilerin kullanıldığı durumlardan örnekler yer almaktadır.
Örnek: Kendi aralarında yüksek sesle konuşma (Gürültü yapma) Ben dilini kullanma: Öğretmen, “çocuklar dışarıda çok gürültü var başım şişti, birde siz gürültü yapınca iyice artıyor” şeklinde yüksek sesle açıklama yaptı. (Konuşmaların azaldığı gözlendi). Örnek: Beklenen şekilde düzgün okuyamama (Yetersizlik sergileme) Ben dilini kullanma: Öğretmen, “kızım lafları ağzında gevelediğin zaman ne dediğini anlayamıyorum” şeklinde açıklama yaptı. (Öğrencinin daha yavaş ve düzgün okumaya çalıştığı gözendi).
Örnek: Ders dışı şeylerle ilgilenme, çalışmaya başlamama Yakınlık denetimi ve doğrudan uyarının (Beklenen davranışı tekrarlama) kullanımı: Öğretmen öğrencinin yanına geldi ve “Hadi Onur, bekleme, yazmaya başladık” dedi. (Öğrencinin yazmaya başladığı gözlendi).
Şikâyet ederek öğretmeni oyalama, yaptığı hatalara gülerek, alay ederek
tahtaya kalkan arkadaşına kötü davranma ya da laf atarak rahatsızlık verme, gürültü
yapma, öğretmenin dikkatini dağıtma ve ders dışı şeylerle ilgilenme davranışları ise,
325
öğrencilerin dolaylı ve doğrudan sözel uyarıya rağmen davranışlarına devam
ettiklerinde, daha yüksek, öfkeli ve sert bir ses tonuyla “hiç komik değil, elindekini
teneffüste yeeee, bak yine konuşuyorsun, şikayet istemiyoruuummmm, gürültü
yookkkkkk, otur yerine dedim kaç defa, karışma arkadaşına yeter, karışmayın, yanlış
yok” şeklinde sinirli bir ses tonuyla azarlandıkları davranışlar olmuştur. Öğretmen-E’
nin sınıfında en fazla kullandığı üçüncü strateji, açıklama yapma stratejisidir. Ne
yapıyorsun orada, nereye gidiyorsun oğlum, niye yazmıyorsun? niçin konuşuyorsunuz
gibi soruları nadiren soran öğretmen, genellikle arkadaşlarına karşı kötü davranma,
dikkat çekmeye çalışma, öğretmenin dikkatini dağıtma, öğretmeni oyalama ve
yetersizlik sergileme davranışları karşısında kısa süreli olarak dersi durdurup, açıklama
yapmıştır. Aşağıda öğretmenin açıklama yaptığı iki örnek durum yer almaktadır.
Örnek: Öğretmen sınıfta dolaşırken sıralarının altında kuru ekmek parçaları olduğunu gördü. Açıklama yapma: “Çocuklar biliyorum, günah olur diye çöpe atmıyorsunuz ama burada kalmaları daha kötü değil mi, hadi temizleyelim sıraların altını”. dedi. Örnek: Ders dışı şeylerle ilgilenme (Çantasını karıştırma kalem arama), öğretmenin dikkatini dağıtma (Kalem aramak için yerinden kalkma, etrafa sorma) Açıklama yapma: “Mustafa, bu ders kalemle işimiz yok, sadece okuyacağız, dikkatimiz dağılmasın, anlayamayız yoksa”. (Öğrencinin yerine oturduğu gözlendi). Derslerde öğrenci katılımını artırmak için eğitsel etkinlikler düzenleme
konusunda çeşitlilik sağlayamayan öğretmen, derslerini genellikle düz anlatım şeklinde
yapmış, ders anlatımı sırasında çoğunlukla tahtanın önünde ayakta durmuş, ara sıra
yapılan soru-cevap etkinliğinde ise, sınıfın ortasına veya tahtanın önüne getirdiği
sandalyeye oturarak dersi işlemiştir. Gözlem süresince, E sınıfında herhangi bir
materyal kullanımına rastlanmamıştır. Etkinlik sırasında beklenen davranışı
gösteremeyen öğrencilere, yönergeleri tekrar açıklayarak, hatalarını tahtada ya da
yanlarına gidip düzelterek ve sorularına cevap vererek rehberlik yapan Öğretmen-E,
etkinlik ile ilgili ne yapmaları gerektiği ve nasıl yapacakları ile ilgili yönergeleri açık ve
net vererek, öğrencilerin yönergeleri izlenmesini sağlamıştır (örneğin, şimdi Hayat
Bilgisi kitaplarınızın 78. sayfasını açın, arkanıza yaslanıp beni bekleyin, başka hiçbir
şeyle ilgilenmiyoruz). Ancak birkaç kez yönergeleri tekrarlamasına ve yardım etmesine
rağmen beklenen davranışı gösteremeyen iki öğrenciyi yüksek sesle ve öfkeli bir şekilde
azarlayan öğretmen (yeteeeerr, kaç kez söyledim sana böyle yapılmayacağını, ooffffffff
326
yeter artık), tırnakları uzun olduğu için şikayet edilen bir kız öğrenciyle alay edip
(istersen bir de manikür yaptıralım), diğer öğrencilerin bu öğrenciye gülüp, alay
etmelerine neden olmuştur.
Sınıf gözlemleri sırasında sözel övgülerin genellikle rehberlik sonrası
etkinliklerini (okuma-yazma) tamamlayan öğrencilere verildiği gözlenmiştir. genel
olarak yüksek sesle konuşma eğiliminde olan Öğretmen- E, yazı yazma etkinliğini
tamamlayan, okumada başarılı olan öğrencilere “her zaman böyle yazmaya çalış, çok
doğru aferin, bu gün çok iyi çalıştın, çok iyiydin bu gün Gülcan aferin vb.” şeklinde
sözel övgü (pozitif tanıma) veren Öğretmeni-E, arkadaşını rahatsız eden ve dersi
dinlemeyen iki öğrenciyi tahtaya kaldırıp etkinlik içinde yer almalarını sağlamış,
yönergeye uygun hareket edip beklenen şekilde davrandıklarında, “tahtadaki yazı çok
güzel oldu, arkadaşınız çok güzel okudu” şeklinde bir ifadeyle öğrencinin olumlu
davranışını ilk fırsatta onaylamıştır. Kalem açmakla oyalanma, tahtaya kalkan
arkadaşının hatasına gülme ve çalışırken rahatsız etme, çalışmaya başlamada yavaşlık
ve öğretmenin dikkatini çekmeye çalışma (öğretmenim ben ben ben diye oturduğu
yerden yüksek sesle seslenme) davranışları ise öğretmenin ilk yapıldığında görmezden
geldiği, devam ettiği takdirde çoğunlukla dolaylı sözel uyarılarla müdahale ettiği
davranışlar olmuştur.
Öğrencilerin sorun davranışlarına müdahalede öğretmenin genel olarak belli
bir hiyerarşik sıra izlediği ve çoğunlukla doğrudan uyarı ve açıklama sonrası
öğrencilerin beklenen şekilde davrandığı gözlenmiştir. Öğretmen öğrencilerle genel
olarak sakin bir şekilde iletişim kurmuştur. Ancak doğrudan uyarıya rağmen davranışın
devam ettiği bazı durumlarda, sinirlenerek öğrencilere bağırdığı, gergin bir yüz
ifadesiyle azarladığı görülmüştür. Disiplin hiyerarşisi iki öğrencinin söz istemeden
konuşmaya devam etmeleri nedeniyle yaptırımın hatırlatılması aşamasına kadar gelmiş
ve “söz hakkı vermeme” yaptırımın uygulanacağı öğrenciye hatırlatılmış ve aynı
öğrenci davranışı yinelediğinde yaptırım uygulanmıştır.
Aşağıda Öğretmen-E’ nin istenmeyen davranışlara müdahalede izlediği
disiplin hiyerarşisine yönelik örnek durumlar yer almaktadır.
327
Örnek: Öğretmenin dikkatini dağıtma (Sınıf içinde dolaşma) Beden diliyle uyarı: Öğrenciyle göz teması kurma ve başıyla yerine oturmasını işaret etme. (Öğrencinin uyarıyı dikkate almadığı gözlendi, davranış devam ediyor). Doğrudan sözel uyarı: “Gökçe, yerine geçiyorsun” dedi ve ona bakmaya devam etti. (Öğrenci halen ayakta) Doğrudan sözel uyarı (Beklenen davranışı tekrarlama): “Gökçe bir saniye içinde yerine geçiriyorsun”. dedi. (Öğrencinin sırasına oturduğu gözlendi). Örnek: İzin almadan konuşma (Arkadaşının ve öğretmenin sözünü kesme) Beden diliyle uyarı ve model olma: Öğretmen parmağını havaya kaldırdı söz almak için parmak kaldırmalarını işaret etti. (Davranış bir süre sonra tekrar gözlendi). Dolaylı uyarı: “Bu, sınıfta konuşmak için izin istemeye yarar, bir de ağızla istemeye gerek yok değil mi” dedi. (Aynı öğrencide davranış bir süre sonra tekrar gözlendi) Doğrudan uyarı (Yaptırımı hatırlatma): “Bahar, bir daha izin almadan konuşursan bu gün söz alma hakkını kaybedeceksin” dedi. (Davranış tekrarlandı) Yaptırımı uygulama: “Bahar, bu gün söz alma ve konuşma hakkını kaybettin, bunu daha önce sana söylemiştim” dedi. Tablo 41.’ de görüldüğü gibi E sınıfında notunu azaltma, izolasyon, anlaşma
yapma, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, bedeninde güç kullanma (Bedensel acı
verme), zorla özendirme ve yazı yazdırma cezaları uygulanmamış, yargılayıcı-suçlayıcı
ifadelerle karşılaşılmamıştır.
4.5.1.4. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-F’ nin Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandıkları
Stratejiler
Öğretmen-F’ nin, eğitim sonrası problem davranışlarla baş etmede kullandığı
stratejilerle ilgili elde edilen dağılım Tablo 42.’ de görülmektedir. F sınıfında veri
toplama sırasında en fazla karşılaşılan problem davranışlar; gürültü yapma, izin
almadan konuşma (öğretmeni ve arkadaşları konuşurken parmak kaldırmadan
konuşma) öğretmenin dikkatini dağıtma (gereksiz ve izinsiz ayağa kalkma, izinsiz
sınıftan çıkma, başka sıraya geçme-yerini değiştirme), dikkat çekmeye çalışma
(öğretmenim ben ben diye seslenme, çalışmasını göstermeye çalışma) ve öğretmeni
oyalama (şikâyet etme, gereksiz soru sorma) davranışları olmuştur.
329
Tablo incelendiğinde Öğretmen-F’ nin en sık kullandığı stratejilerin sözel
uyarı, beden diliyle uyarı ve görmezden gelme olduğu görülmektedir. Dolaylı sözel
uyarılarını çoğunlukla “evveeettt, tamaaaam, evladım, arkadaşlar, oğlum kızım, yavrum
vb” şeklinde beklenen davranışı net olarak belirtmeyen genel ifadelerle, tüm sınıfa
yapan Öğretmen-F, ara sıra “hep bir ağızdan konuşmuyoruz, arkamıza yaslanıyoruz,
izin alarak konuşuyoruz, arkadaşımızın bitirmesini bekliyoruz vb.” şeklinde kuralı
hatırlatan ifadeler de kullanmıştır. Davranış devam ettiğinde doğrudan uyarıların, çoğu
zaman isim kullanmadan ve emir cümleleri şeklinde (örneğin, susun, dinleeee, otur,
yerine geç, kızım karışma, oğlum geç yerine vb.) yapıldığı, nadiren öğrencinin isminin
ve beklenen davranışın ilişkilendirilerek birlikte söylendiği (örneğin, Emre ne söylemek
istiyorsak izin alarak söylüyoruz, Mustafa sadece dinliyoruz, Çiğdem arkadaşının
bitirmesini bekle vb.) gözlenmiştir.
Sık sık “parmağını dudağına götürerek “şişşşttttttttttt, sessizlik işareti yapma
ve ellerini birbirine vurma vb.” gibi beden dili mesajlarını sözel uyarılarla birlikte
kullanan öğretmen, uyarılarını çoğunlukla öğrenciyle göz kontağı kurmadan ve yakınlık
denetimi sağlamadan uzaktan yüksek sesle seslenerek ve bağırarak yapmıştır. Sınıf
gözlemlerinde, özellikle gürültünün arttığı durumlarda “şişştttttttttttttt ve beden diliyle
sessizlik işareti” yapma ile “tamaaammmmm ve evvvveeetttttttttt” gibi genel sözel
uyarıların ise çok sık tekrarlandığı ancak etkili olmayıp, sorun davranışı kısa süreli
olarak durdurduğu görülmüştür. Bu durumda Öğretmen-F’ nin bazen “susuuunn,
konuşmak yok, yeter bu kadar, geç yerine vb.” şeklinde yüksek sesle bağırdığı, ancak
çoğunlukla “şişşştttttttttttt ve evvvettttttttttttt” şeklindeki uyarılarını tekrarlamaya
devam ettiği gözlenmiştir.
Ders esnasında genellikle masaya oturmayan öğretmen, sınıfta dolaşarak ders
anlatmıştır. Ancak yöntem çeşitliliği ve materyal kullanımının olmadığı dersler
çoğunlukla düz-anlatım yöntemiyle işlenmiş, dikkat ve ilgi azalmasının sınıf geneline
yayıldığı pek çok durumda öğretmenin sınıf çevresini yeniden yönlendirme veya
öğrenciyi aktif kılmaya yönelik yöntem ve tekniklere geçemediği görülmüştür. Soru-
cevap yöntemiyle öğrencilerin aktif kılınmaya çalışıldığı bazı derslerde, izin almadan
konuşma ve gürültü yapma davranışının arttığı, öğretmenin de genel olarak anlatım
sırasında ses tonunun yükselterek dolaylı veya isimle öğrenciye seslenerek“ Mete ne
kadar çok konuşuyorsun, dinle; Esma karışma vb.” şeklinde doğrudan uyarı yapma
330
yoluna gittiği gözlenmiştir. Dolaylı ve doğrudan en az üç kez uyarı yapılmasına rağmen
öğrenci/öğrenciler davranışı devam ettirdiğinde ise çoğu zaman davranışın görmezden
gelinip, müdahale edilmediği ve öğretmenin dersi daha yüksek bir ses tonuyla
anlatmaya devam ettiği görülmüştür. Genel olarak sakin ses tonunu ve görünüşünü
koruyan öğretmen, tahtaya kaldırılan/söz verilen öğrenciyle ilgilenildiği durumlarda
tahtadaki öğrenciye müdahale etme, laf atarak çalışmasına rahatsızlık verme ve gürültü
yapmaya devam etme davranışları karşısında birkaç kez sakinliğini kaybetmiş ve sinirli
ve yüksek bir ses tonu ile öğrencileri azarlamıştır. Aşağıda bu müdahalelerin uygulanışı
ile ilgili örnek durumlar yer almaktadır.
Örnek: Tahtaya kaldırılan öğrencinin yaptığı işleme müdahale etme, laf atma Dolaylı sözel uyarı- beklenen davranışı ifade etme: “Evvvettttt dinliyoruz Özlemi” dedi. (Davranış devam ediyor). Dolaylı sözel uyarı: “Tamaaaammmm” (Davranışta azalma olmadı). Dolaylı sözel uyarı- beklenen davranışı tekrarlama: “Dinliyoruz” dedi yüksek sesle. (Davranış devam ediyor). Azarlama: “Bir susun artık, arkadaşınız çözecek” diye bağırma. (Müdahaleler bir süre durdu). Örnek: Gürültü yapma (Kendi aralarında yüksek sesle konuşma, sıraları hareket ettirme, ağzıyla garip sesler çıkarma “vuuvvvvvv vuuvvv”). Beden dili: Tahtanın önünde durma ve bir süre sessizce sınıfı izleme. (Sesler devam ediyor). Beden dili: Eliyle birkaç masaya vurdu, bekledi. Dolaylı uyarı: Sesini yükselterek açıklamalarını yapmaya devam etti (Gürültü devam ediyor) Beden dili: Eliyle sus işareti yaptı ve ayakta olanlara oturmalarını işaret etti Azarlama: Yavrum susss, suuussss, suuuuussssssss, dayanamıyorum diye bağırdı.
Gerek dolaylı gerek doğrudan sözel uyarılarını yaparken öğrencileri
aşağılayan ya da küçük düşüren bir dil kullanmayan Öğretmen-F, ders ve yapılacak
etkinlikle ilgili yönergeleri açık ve net olarak vermiştir. Ancak, etkinlik esnasında nasıl
yardım isteneceği, çalışmayı tamamlayan öğrencilerin sonrasında ne yapacağı ile ilgili
yönergelerin verilmediği, sık sık öğrencilerin bitirdikleri çalışmayı (özet, problem
çözümü, güzel yazı, resim vb.) öğretmene göstermek için yerlerinden kalkıp masaya
geldikleri, sıralarından “bitirdim” diye bağırdıkları veya diğer arkadaşlarının ne
yaptığına bakmak için yerlerinden kalkıp başka sıralara gittikleri gözlenmiştir.
Yetersizlik sergileme (çalışmada geri kalma, yanlış/eksik yapma) davranışıyla
rehberlik yaparak baş etme yoluna giden (öğrencinin yanında durma, ipuçları vererek
çalışmada ilerlemesini sağlama vb.) öğretmen, öğrenciyle/öğrencilerle ilgilendiği
331
zamanlarda meydana gelen izinsiz yerinden kalkma, sınıf içinde dolaşma, kendi
aralarında konuşma, çalışmasını göstermeye çalışma, sıraları hareket ettirerek gürültü
yapma, ağzıyla garip sesler çıkarma, ders dışı şeylerle ilgilenme vb. gibi davranışları
görmezden gelerek müdahale etmemiş, ara sıra “şişşttttttttttt, evvetttttttttttttt,
tamammmmmmmm vb.” gibi dolaylı ifadelerle öğrencileri bu davranışları
onaylamadığı konusunda uyarmaya çalışmıştır. Ancak bu uyarıların çoğu zaman
öğrencilerle göz kontağı kurulmadan yapıldığı ve uyarıların etkisiz kaldığı görülmüştür.
Ders dışı şeylerle ilgilenme davranışının sınıf geneline yayıldığı birkaç durumda ayakta
olan öğrencilere sorumluluk verildiği, öğretmeni oyalama, öğretmene karşı gelme,
arkadaşını çalışırken rahatsız etme, izinsiz konuşma ve gürültü yapma davranışlarının
artarak devam ettiği bazı durumlarda ise dersin durdurularak sınıf geneline davranışın
olumsuz sonucu ile ilgili açıklama yapıldığı gözlenmiştir. Aşağıda bu müdahalelerle
ilgili örnek durumlar yer almaktadır.
Örnek:
“Şimdi hikâye kitaplarınızı kaldırıp, güzel yazı defterlerinizi çıkarın” dedi. Bir süre çocukların hazırlıklarını yapmasını bekledikten sonra “evvetttt, Türkçe kitabınızın 131. sayfasını açıp, eğik yazıyla yazılmış kutlama ve teşekkür yazılarını inceleyin ve bu örnekleri defterinize yazın” diyerek yönergesini tamamladı. Kendisi masaya geçti ve isimle tek tek çağırdığı öğrencilerin defterlerinden bir başka dersin ödevlerini incelemeye başladı. Bir süre sonra yazı yazma işlemini tamamlayan bazı öğrencilerin öğretmenin yanına gelerek çalışmasını göstermeye çalıştığı, bazı öğrencilerinde diğer sıralara giderek arkadaşlarının çalışmalarına bakmaya çalıştıkları ve etkinlik dışı şeylerle ilgilendikleri görüldü. Beden dili-dolaylı sözel uyarı: Öğretmen 2–3 kez eliyle masaya vurdu ve başını kaldırmadan şişşttttttttttttttt” dedi. (Ayakta dolaşan öğrencilerde herhangi bir değişiklik olmadı, gürültü devam ediyor). Doğrudan sözel uyarı: “Ömer, Harun, Cemal, yerinize geçin” dedi. (Çocuklar yerlerine geçtiler ancak bir süre sonra tekrar kalktılar ve ellerinde defterleri öğretmenin masasına gelerek orada beklemeye başladılar). Doğrudan sözel uyarı: “Ben sizi çağırınca gelin” dedi. (Ancak çocukların bu uyarıyı dikkate almadığı gözlendi. Masanın yanında beklemeye devam ediyorlar). Görmezden gelme: Öğretmen herhangi bir müdahalede bulunmadı. (Dersin sonuna doğru masanın etrafındaki öğrenciyi sayısı arttı. Sınıftaki diğer öğrencilerin çoğu ayaktaydı ve etkinlikle ilgilenen öğrenci sayısı çok azdı). Örnek: Derse ilgisizlik (Sıraya uzanma, etrafı seyretme) Görev (Sorumluluk) verme: “Özlem, hadi şimdi sen bize bir cümle kur bakalım”. (Öğrenci doğruldu ve cevap verdi). Örnek: İzinsiz konuşma (Öğretmenin sorduğu soruya cevap vermeye çalışan arkadaşının sözünü kesme) Dolaylı sözel uyarı: “şişşttttttt durun bakalım, dinleyin” (Davranış devam ediyor). Beden diliyle uyarı-dolaylı uyarı: Sessizce bir süre onlara baktı ve seslerin azalmasını bekledi, ses tonunu yükselterek öğrencinin son söylediğini tekrarladı ve
332
öğrenciden devam etmesini istedi. (Öğrencilerin müdahalesi devam ediyor ve söz verilen öğrenci hata yaptı). Açıklama yapma: “Arkadaşınız siz lafa karıştığınız için hata yaptı, susmanızı bekliyorum” dedi. (Öğrenciler dinlemeye başladılar).
Sınıf gözlemleri sırasında sözel övgülerin kullanılmadığı, sadece bir kez
gürültünün çok arttığı bir durumda, tahtaya yazılan soruyu ilk çözen üç kişiye 5 puan
verileceği şeklinde bir ifadeyle ödül sunularak, öğrencilerin etkinliğe başlamaya teşvik
edilmeye çalışıldığı gözlenmiştir. Sınıfta dolaşma ve istenmeyen davranışa devam eden
öğrencilerin yanında bekleme gibi fiziksel yakınlık davranışlarını daha çok ders dışı
şeylerle ilgilenme davranışlarına müdahalede kullanan öğretmen, izin almadan
konuşma, gürültü yapma, arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme ve dikkat çekme
davranışları karşısında masaya vurma, tahtaya vurma, tahtanın önünde kollarını
kavuşturarak sessizce öğrencileri izleme gibi beden dili mesajlarını daha çok
kullanmıştır. Özellikle izin almadan konuşma davranışına müdahalede, kuralara uygun
şekilde parmak kaldıran öğrencileri “Parmak kaldırdığı için Suna geliyor, en sessiz
şekilde parmak kaldıran Nevzat, Nevzat söylesin vb.” şeklinde onaylayarak, öğrencileri
kurallara uygun şekilde davranmaya yönlendirmeye çalışan öğretmen, zaman zaman
izinsiz konuşan öğrencileri dinleyerek ve söylediklerine “ evet, doğru” şeklinden onay
vermiş ve kuralları takip etmede tutarlılığını koruyamamıştır.
İstenmeyen davranışlara müdahalede öğretmenin öncelikle öğrencileri dolaylı
olarak uyararak ve davranış tekrarlandığında öğrenciye isimle seslenip doğrudan uyarı
vererek belli bir sıra izlediği görülmüştür. Ancak sözel uyarıların çoğu zaman beklenen
davranışı açık ve net olarak ifade etmediği, öğretmenin istenmeyen davranışlar aynı
öğrenciler tarafından tekrarlandığında müdahalesini bir sonraki aşamaya geçirmede
sürekliliği sağlayamadığı gözlenmiştir. İstenmeyen davranış öğrenci tarafından ilk kez
yapıldığında doğrudan uyarı aldığı ya da azarlandığı durumlarla karşılaşılmamıştır.
Ayrıca Tablo 4.41’ de görüldüğü gibi, F sınıfında notunu azaltma, izolasyon, sevdiği bir
şeyden mahrum bırakma, bedeninde güç kullanma, ek yazı yazdırma gibi cezaların da
uygulandığı durumlar olmamıştır. Yüksek ve sinirli bir ses tonu ile öğrencilerin
azarlandığı durumlar gözlenmiştir bununla birlikte Öğretmen-F, sınıf ortamında,
yargılayıcı, suçlayıcı bir dil kullanmamış ve her derse öğrencileri selamlayarak, güler
yüzle başlamıştır. Aşağıda Öğretmen-E’ nin istenmeyen davranışlara müdahalede
izlediği hiyerarşik sıraya yönelik örnek durumlar yer almaktadır.
333
Örnek: Derse ilgisizlik (Dersi dinlememe, etkinliğe başlamama) Dolaylı sözel uyarı: “Bakın arkadaşlarınız ne diyor çocuklar dinleyelim diyerek öğrencinin söylediğini yüksek sesle tekrarladı”. (İki öğrencinin daha dik oturdukları ve öğretmenden tarafa baktıkları görüldü ancak etkinliğe başlamadılar). Beden dili ve doğrudan sözel uyarı (Beklenen davranış tekrarlama): Yanlarına giderek omuzlarında dokundu ve “hadi çalışmaya başlayın çocuklar” dedi ve bir süre yanlarında bekledi. (Çocukların kitaplarını açarak okumaya başladıkları gözlendi). Örnek: İzin almadan konuşma (Parmak kaldırmadan konuşma) Beden dili: Parmak kaldırmadan konuşan öğrencilere doğru baktı, açıklamasını kesmeden devam etti. Pozitif tanıma: Salih sen gel, arkadaşınız parmak kaldırarak söz istedi. (İtirazlar başladı “ bizi hiç kaldırmıyorsunuz, dinlemeyeceğiz işte”). Dolaylı uyarı: şişşttttttttttt (Dolaylı uyarı) devam ediyor konuşmalar. Azarlama: “Pazarlık mı yapıyorsunuz benimle” diye bağırdı sinirli bir şekilde. Tahtaya kaldırılan öğrencinin yanlış cevap verdiğini söyleyerek aynı öğrenci tekrar söze karıştı. (Yanlış davranışı dinleyerek pekiştirme): Öğretmen bu kez öğrencinin açıklamasını dinledi.
4.5.1.5. Sınıf Gözlemlerine Göre Eğitim Sonrası Öğretmen-G’ nin Öğrencilerin
Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etmede Kullandığı
Stratejiler
Tablo 43., Öğretmen-G’ nin, eğitim sonrası problem davranışlarla baş etmede
kullandığı stratejilerle ilgili dağılımı göstermektedir. G sınıfında veri toplama sırasında
en fazla karşılaşılan problem davranışlar; gürültü yapma (yüksek sesle hep bir ağızdan
konuşma), izin almadan konuşma (söz kesmek, parmak kaldırmadan konuşmak), ders
dışı şeylerle ilgilenme (kendi aralarında konuşma, çantasını karıştırma, defter ya da
kitabıyla oynama) ve derse ilgisizlik (dersi dinlememek, uyumak, etrafı seyretmek)
olmuştur. Tablo incelendiğinde, sözel uyarı, beden diliyle uyarı, görmezden gelme ve
azarlama-gözdağı vermenin Öğretmen-G’ nin en yaygın kullandığı stratejiler olduğu
görülmektedir. Sözel uyarılar çoğunlukla “sessiz çalışıyoruz, düzgün bir şekilde ayağa
kalkıyoruz, sadece dersle ilgileniyoruz, çalışmaya başlıyoruz, evet izliyoruz vb.”
şeklinde sınıf geneline, dolaylı olarak yapılmıştır. Dolaylı uyarıya rağmen davranış
tekrarlandığında ise beklenen davranışın yüksek ve kararlı bir ses tonuyla, öğrencinin
ismiyle birlikte tekrar söylendiği fakat öğrencilerin genellikle “uğultuyu kes, Ziya dinle,
yerine geç, konuşma, atma, Uğuurrr düzgün otur vb.”. şeklinde emir cümleleriyle
uyarıldığı gözlenmiştir.
335
Sözel mesajlarını ara sıra öğrenciyle göz kontağı kurma, öğrenciye yaklaşarak
fiziksel yakınlık denetimi kurma, sessizce öğrencilere bakma gibi beden diliyle
destekleyen Öğretmen-G, çoğunlukla eliyle ya da kalemle masaya, tahtaya vurup
gürültü çıkararak ya da elini dudağına koyup “şişşşştttttttttttttttttt” yaparak öğrencileri
uyarmıştır. İzin almadan konuşma, söz verildiğinde ayağa kalkmama veya sırada
oturma biçimine dikkat etmeme davranışlarına karşı; “söz almak için izin istiyoruz, bir
arkadaşımıza söz verilince ne yapıyorduk, parmaklar niye kalkmıyor, ağızlar niye
konuşuyor, parmaklar kırıldı anlaşılan vb” gibi kuralı hatırlatan ya da davranışında
vazgeçmesini işaret eden ifadelerle yaklaşan Öğretmen-G, arkadaşlarına kötü davranma,
öğretmene karşı gelme, yetersizlik sergileme, arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet
gösterme ve okula devamsızlık yapma davranışlarını gösteren öğrencileri ise yüksek ve
sert bir ses tonu ile azarlamıştır. Aşağıda gergin bir yüz ifadesiyle ve yüksek sesle
yapılan azarlama davranışıyla ilgili bazı örnekler verilmiştir.
Örnek: Sorulan soruya cevap verememe (Yetersizlik sergileme) Azarlama: Yüksek sesle ve sinirli bir şekilde “şimdi rezil olma zamanı, kaç haftadır aynı konudayız ve halen bilmiyorsun” diye bağırdı. Örnek: Kendi aralarında konuşma (Gürültü yapma) Azarlama: Yüksek sesle ve sinirli bir şekilde “neden gürültü yapıyorsunuz, neden konuşuyorsunuz halen, şu zamanı adam gibi kullansanıza diye bağırdı. Örnek: Öğretmen tahtada yapılan işlemin deftere geçirilmesini istedi. Kız öğrencilerden biri halen yazmaya başlamamış, etrafa bakınıyordu. Azarlama: “Kızım ben ne dedim, bak tahtada var, gördüğünü yazamıyor musuuun” diye yüksek sesle bağırdı.
Derste ne yapılacağı, etkinlik sırasında ne yapmaları gerektiği ve bu esnada
kendilerinden beklenen davranışlarla ilgili yönergeler açık ve net bir şekilde verilmiş,
ancak öğretmenden ne zaman-nasıl yardım isteneceği konusunda yönergelerin
verilmediği gözlenmiştir. Derslerin genellikle düz-anlatım yöntemiyle ve çoğunlukla
masada oturularak, gereğinden alçak bir sesle anlatıldığı gözlenmiştir. Yöntem
çeşitliliğinin olmadığı öğrenme-öğretme sürecinde, bireysel çalışmaların nadiren
yapıldığı öğrencilerden genellikle konu anlatılırken veya okunurken dinleme ve okuma
parçasını kitaptan takip etme gibi davranışlar beklenildiği gözlenmiştir. Aşağıda,
öğretmenin verdiği yönergelerden örnek ifadeler yer almaktadır.
336
“Şimdi okuma parsçını okuyacağız, sessizce kitaplarınızdan takip ediyorsunuz”. “Şimdi birkaç kez yazdıklarımızı okuyalım ve konuya uygun başlık bulmaya
çalışalım”. “Yazmayı bitirenler arkasına yaslansın, gelip bakacağım”.
Birkaç kez, seçtiği bir öğrenciye konuyu yüksek sesle ders kitabından
okutturarak derse başlayan öğretmen, işlenecek konunun önemi ve gerekliliği ile ilgili
çoğunlukla açıklama yapmamış, konunun anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla araç-
gereç ve materyal kullanıldığı durumlara ise rastlanmamıştır. Konunun ders kitaptan
okunması sonrası, çoğunlukla kitaptaki ifadelerle konu hakkında kısa açıklama yapan
Öğretmen-G, bu esnada karşılaştığı problem davranışlara çoğunlukla dersi bölmeden,
sesini yükselterek dolaylı uyarılarla müdahale etmiştir. Sıraya uzanıp, etrafı seyreden,
ders dışı şeylerle ilgilenen öğrencilerin arttığı iki durumda da “siz parmak
kaldırmıyorsunuz bari ben sizi kaldırayım” şeklinde “sen söyle Mustafa, Ahmet vb.”
diyerek konuyla ilgili soru sorarak veya tahtaya kaldırarak sorumluluk verme stratejisini
izlemiştir. Ders esnasında sorulan diğer soruların ise daha çok “siz uyuyanlar ne
düşünüyorsunuz bu konuda, Elif uyuma sen söyle” şeklinde genellikle derse ilgisiz olan
öğrencileri uyarma amacıyla kullanıldığı ve öğrencilerin bu uyarılar sonrası beklenen
şekilde (önüne dönme-elindekini bırakma-dik oturma vb.) davrandığı gözlenmiştir.
Etkinlik sırasında dikkatleri dağılan öğrencileri birkaç kez notla değerlendirme
yapacağını hatırlatarak teşvik etmeye yoluna giden öğretmenin, beklenen şekilde
davranamayan öğrencilere ipucu verme, çalışmasına yardım etme, yönergeyi tekrar
açıklama gibi rehberlik davranışları ise nadiren gözlenmiştir.
Açıklama yapma stratejisini ders dışı şeylerle ilgilenme, öğretmene saygısızlık
yapma ve okula devamsızlık yapma durumlarında kullandığı gözlenen Öğretmen-G,
birkaç gün okula devamsızlık yapan bir öğrenciye “okula gelemeyeceğin zaman izin
alman gerekiyor, kendi kafamızdan rahatsızız diye okula gelmemezlik yapamayız”
şeklinde kuralı hatırlatan bir biçimde açıklama yapmıştır. Ancak bu açıklamayı
öğrenciyi tahtaya kaldırarak, diğer öğrencilerin önünde, öfkeli bir ses tonu ile bağırarak
yapan öğretmen, “20 gün okula gelmezsen ne olacağını biliyor musun” şeklinde
yaptırımı hatırlatmış, aynı esnada öğrencinin bedeninde güç kullanarak (sırtına ve
ensesine vurma) cezalandırmış ve velisini çağırıp durumu anlatacağını belirtmiştir.
Pozitif tanıma (olumlu kabul) çoğunlukla kurallara uygun bir şekilde parmak kaldıran
öğrencilere “ arkadaşınız parmak kaldırdı, o söylesin vb.” şeklinde söz hakkı verilerek
337
uygulanmıştır. Tablo 43.’ de görüldüğü gibi, G sınıfında notunu azaltma, izolasyon,
sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, zorla özendirme, dönüt ve düzeltme verme ve
yapılan davranışa gülüp geçme-pekiştirme durumlarıyla gözlem süresince
karşılaşılmamıştır.
Zaman zaman yüksek ve sinirli bir ses tonu ile öğrencilerin azarlandığı
durumlar gözlenmiştir ancak, Öğretmen-G, sınıf ortamında aşağılayıcı, yargılayıcı,
suçlayıcı bir dil kullanmamış ve her derse öğrencileri selamlayarak başlamıştır.
Öğrencilerin sorun davranışlarına müdahalede öğretmenin öncelikle öğrencileri dolaylı
olarak uyardığı, davranış tekrarlandığında ise öğrenciye isimle seslenip doğrudan uyarı
verdiği (beklenen davranışı tekrarlama) görülmüştür. Doğrudan uyarı sonrası
öğrencilerin genellikle beklenen şekilde davrandığı, sorun davranışa devam eden
öğrencilerin ise azarlandığı gözlenmiştir. Öğretmen öğrencilerle genel olarak sakin bir
şekilde iletişim kurmuştur ancak azarlama yüksek sesle ve sinirli bir şekilde yapılmıştır.
Sorun davranışlarla baş etmede genel olarak belli bir hiyerarşik sıra izlendiği, ancak
sürekliliğin sağlanamadığı görülmüştür.
Aşağıda Öğretmen-G’ nin istenmeyen davranışlara müdahalede izlediği sıraya
yönelik örnek durumlar yer almaktadır.
Örnek: Gürültü yapma (Kendi aralarında yüksek sesle konuşma) Dolaylı uyarı: Söz alarak konuşmayı evde mi unuttuk. (Sesler azaldı ama konuşmalar devam ediyor). Beden diliyle uyarı ve dolaylı sözel uyarı: Ellerini birbirine vurarak “hadi bakalım derse başlıyoruz”. (Gürültü devam ediyor). Yakınlık denetimi: Sınıfta dolaşmaya başladı. (Konuşmalar bitti). Örnek: Değişen durumlara uyum sağlayamama (Ders programı ile ilgili bir değişikliğe itiraz etme, ders resim ancak öğretmen Türkçe dersine devam edileceğini söyledi.) Beden diliyle uyarı: Öğretmen sessizce onları izledi ve seslerin azalmasını bekledi. (Konuşmalar devam ediyor). Beden Diliyle uyarı, dolaylı sözel uyarı: Masaya vurarak “evet başlıyoruz” dedi yüksek sesle. (İtirazlarına devam eden bir kız öğrenci halen dersin resim olduğunu söylüyor). Doğrudan uyarı: “Kızıımmmm,….” dedi yüksek sesle. Beden diliyle uyarı- yakınlık denetimi: Sınıfta dolaşmaya başladı, ancak öğrenciler düşük bir ses tonu ile ders değişikliği ile ilgili konuşmaya devam ediyorlar. Azarlama: “Tamam o zaman hiçbir şey yapmıyoruz, istediğinizi yapın. Derste yapmıyoruz, serbestsiniz” diye bağırdı.
338
4.5.2. Öğretmenlerin Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası İstenmeyen Davranışlarla
Baş Etme Davranışları Farklılaşmakta mıdır?
Tablo 44., Öğretmen B-D ve E’ nin eğitim öncesi ve sonrasında istenmeyen
davranışlarla baş etmede kullandıkları stratejilerin dağılımını göstermektedir. Öğretmen
F ve G, araştırmanın birinci aşamasında örneklem grubunda yer almadıkları için bu
karşılaştırmaya dâhil edilmemiştir.
Tablo incelendiğinde, öğretmenlerin eğitim öncesi ve sonrası kullandıkları
stratejiler ile ilgili yüzdelik oranların farklılaştığı görülmektedir. Genel yüzdeler
karşılaştırıldığında, eğitim sonrası; sözlü uyarı, beden diliyle uyarı, açıklama yapma,
anlaşma yapma, ödül ve pekiştireç kullanma, model olma, görev (sorumluluk) verme,
davranışın nedenini araştırma, rehberlik sağlama, dönüt ve düzeltme verme
stratejilerinin kullanımının arttığı ayrıca pozitif tanıma (olumlu kabul) ve yaptırımı
hatırlatma stratejilerinin kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Buna karşılık,
azarlama-gözdağı verme, izolasyon, bedeninde güç kullanma, aşağılayıcı söz söyleme-
alay etme, zorla özendirme cezalarının kullanımının azaldığı, sınıf çevresini yeniden
yönlendirme, görmezden gelme ve aile iletişim kurma stratejilerine daha az baş
vurulduğu görülmüştür.
Yüzdelik oranlarına göre öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme
stratejilerinde eğitim sonrası en büyük değişiklik “görmezden gelme” stratejisinin
kullanımında gerçekleşmiştir. Eğitim öncesi öğretmenlerin genel olarak en fazla
başvurduğu ikinci strateji olan sorun davranışı “görmezden gelme”, eğitim sonrası
%23.5 oranında daha az kullanılan bir strateji olmuştur. Aynı şekilde eğitim öncesi
sınıf gözlemlerinde kullanımı oldukça fazla olan azarlama ve gözdağı verme
davranışında % 4.7, aşağılayıcı söz söyleme-alay etme davranışında % 1.4, zorla
özendirmede % 0.4 oranında farklılık oluşmuş ve daha az kullanıldıkları görülmüştür.
Sınıf gözlemleri sırasında çoğunlukla yetersizlik, arkadaşlarına fiziksel şiddet gösterme
ve öğretmeni sınıfta hazır beklememe davranışları karşısında karşılaşılan öğrencinin
bedeninde güç kullanma (tokat atma, saçını-kulağını çekme, ensesine ya da kafasına
vurma vb), sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, ceza olarak ek yazı yazdırma ve
yargılama-eleştirme-suçlama davranışlarıyla ise eğitim sonrası hiç karşılaşılmamıştır.
340
Buna karşılık istenmeyen davranışın olumsuz sonuçlarını açıklama
davranışında % 6.3, rehberlik sağlama % 4.9, davranışın nedenlerini araştırma %2.9,
ödül ve pekiştireç kullanımı %3.6, beden diliyle uyarı % 2.1 ve anlaşma yapma %2.0
artış meydana gelmiş, öğretmenlerin eğitim sonrası bu stratejileri daha fazla kullandığı
gözlenmiştir. Öğretmen-B-D ve E’ nin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerinde
nasıl bir farklılaşma olduğu, sınıf gözlemlerinde karşılaşılan durumlardan örnekler ve
ifade alıntılarıyla birlikte ayrıntılı olarak aşağıda açıklanmıştır.
4.5.2.1. Öğretmen-B’ nin Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası Baş Etme Davranışları
Farklılaşmakta mıdır?
Tablo 44. incelendiğinde Öğretmen-B’ nin eğitim öncesi istenmeyen
davranışlarla baş etmede en fazla kullandığı stratejilerin sözlü uyarı, görmezden gelme
ve azarlama-gözdağı verme olduğu görülmektedir. Eğitim sonrası yapılan sınıf
gözlemlerinde ise en yaygın kullanılan stratejilerin değiştiği, sözel uyarının yanı sıra
rehberlik sağlama, beden diliyle uyarı ve açıklama yapmanın diğer stratejilere göre daha
fazla kullanıldığı görülmüştür.
Öğretmen-B’ nin sorun davranışlara yaklaşımında en büyük değişiklik
azarlama-gözdağı verme, görmezden gelme ve rehberlik sağlama davranışlarında
gerçeklemiştir. Eğitim öncesi Öğretmen-B’ nin “Geç otur yerine asabımı bozma, size
fikrinizi soran olmadı, kapat o ağzını, ağzının içini görmek istemiyorum, canınızı
yakarım kapayın şu çenenizi, yeter artık sinirlendirmeyin beni vb.” şeklinde gözlenen
azarlama ve gözdağı verme davranışı, eğitim sonrası Tablo 44.’ de görüldüğü gibi,
%10.2 oranında azalmıştır. Eğitim öncesi çoğunlukla izin almadan konuşma, yetersizlik
sergileme, gürültü yapma ve arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme davranışlarını
görmezden gelen Öğretmen-B’nin eğitim sonrası bu davranışında % 10.0 oranında bir
azalma olmuş, buna karşılık rehberlik sağlama ve beden diliyle uyarma davranışlarında
%3.8 oranında bir artış meydana gelmiştir. Özelikle gürültü yapma, derse hazırlıksız
gelme, yetersizlik sergileme, ders dışı şeylerle ilgilenme, derse ilgisizlik ve öğretmeni
oyalama davranışları karşısında aşağılayıcı-küçük düşürücü (bir hayvan var bu sınıfta,
ne anlatıyorum ben sabahtan beri, evde yediğiniz dayak yetmiyor size, gözümün içine
bakıp sırıta sırıta yapıyorsun yapma dediğim şeyi, kitap okumaktan başka her şeyi
yapıyorsun vb.) ifadeler kullanan Öğretmen-B’ nin (Bkz, Ek 13.), eğitim sonrası sınıf
341
gözlemlerinde bu tür ifadelerle karşılaşılmamış, yönergeyi tekrarlama, görevi tekrar
açıklama ve teşvik edici ifadelerin (bir de diğer yolla dene bakalım, gözden geçirelim,
bu soru zor mu oldu yoksa vb.) daha sık kullanıldığı gözlenmiştir.
Bunun yanı sıra açıklama yapma, ödül ve pekiştireç kullanma, görev
(sorumluluk) verme, davranışın nedenlerini araştırma, dönüt ve düzeltme verme, model
olma stratejilerinin de kullanım sıklığının arttığı görülmektedir. Eğitim sonrası izin
almadan konuşma öğretmenin dikkatini dağıtıcı davranışların yapıldığı bazı durumlarda
“hayrola, nereye, ne yapıyorsun, neden ayağa kalktın vb.” gibi sorular sormak yerine
açıklama yaptığı ve açıklama sırasında “ben dili” ni kullanmaya başladığı gözlenen
öğretmenin, eğitim öncesi kullandığı öğrencinin bedeninde güç kullanma (ensesine ve
kafasına vurma, tokat atma), ek yazı yazdırma, öğrenciyi izole etme (tek ayak üstünde
tahtanın veya çöpün önünde durdurma) cezaları ile zorla özendirme davranışlarıyla
eğitim sonrası sınıf gözlemlerinde karşılaşılmamıştır. Olumlu davranışlar gösteren-
göstermeye başlayan öğrencilere ilgi gösterme, davranışın onaylandığını belirten
destekleyici ifadelerle pozitif tanıma sağlama ve yaptırımı uygulamadan önce öğrenciye
hatırlatarak, davranışını değiştirme konusunda seçim sunma davranışları ise, eğitim
sonrası gözlenmeye başlanan öğretmen davranışları olmuştur.
Sözel uyarıların kullanımında %6.2 oranında bir azalma ve beden diliyle
uyarma stratejilerinde meydana gelen %3.8 oranındaki artış sadece oransal olmamış,
uyarıların yapılış şekli ve ifadesinde de farklılıklar gözlenmiştir. Öğretmen-B’ nin
eğitim öncesi sözel uyarıları çoğu zaman doğrudan isimle ve genellikle “ düzgün otur,
sen sus, kes konuşma, Hüseyin kendi işine bak, Orhan fark etmediğimi mi sanıyorsun,
Tuğçe seni görmediğimi sanıyorsun, Hasan ne anlattığımı bilmiyorsun değil mi? vb”
şeklinde emir cümleleri ve daha çok olumsuz davranışı vurgulayan ifadelerken, eğitim
sonrası sözel uyarıların genellikle dolaylı (sınıf geneline) ve kuralı hatırlatan ifadelerle
“çocuklar tahtada Nuran var, izliyoruz vb.” yapıldığı gözlenmiştir. Doğrudan uyarılar
ise çoğunlukla, olumsuz davranışı değil, istenen- beklenen davranışın öğrencinin
ismiyle ilişkilendirilmesi ile “ Aydemir, dinliyorsun değil mi, Ömer önümüze
dönüyoruz, vb.” yapılmıştır. Uzaktan öğrenciye yüksek sesle bağırılarak yapılan
uyarıların, öğrenciye yaklaşılarak, genellikle daha sakin bir ses tonuyla yapıldığı
gözlenmiştir. Ters ters bakma, kaşlarını çatma, öğrencinin üzerine yürüme vb. gibi
beden dili davranışlarının eğitim sonrası daha az, bunun yerine “ eliyle otur ve sessizlik
342
işaretlerini yapma, göz kontağı kurma, öğrenciye yaklaşma (yakınlık denetimi) ve
beklenen davranışı tekrarlama davranışlarının daha çok kullanıldığı gözlenmiştir.
Tablo 39. ve Ek 13. karşılaştırıldığında, rehberlik sağlama ve görev verme
stratejilerinde meydana gelen farklılaşmanın da sadece oransal olmadığı, bu stratejilerin
kullanıldığı istenmeyen davranışların da farklılaştığı görülmektedir. Eğitim öncesi
Öğretmen-B’ nin istenmeyen davranışlarla baş etme davranışlarıyla ilgili yapılan sınıf
gözlemlerinde, görev (sorumluluk) verme stratejisinin gürültü yapma, ders dışı şeylerle
ilgilenme ve arkadaşlarıyla işbirliği yapmama davranışlarına müdahalede 3 kez
kullanıldığı görülmektedir. Eğitim sonrası ise öğretmenin bu stratejiyi daha sık
kullandığı ayrıca sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme, arkadaşları çalışırken rahatsız
etme, yetersizlik sergileme, öğretmeni oyalama, dikkat çekmeye çalışma ve öğretmenin
dikkatini dağıtma gibi diğer sorun davranışlarla baş etmede de, öğrenciyi aktif kılma
yoluna gittiği görülmektedir. Benzer durum rehberlik sağlama davranışı içinde söz
konusu olmuştur. Eğitim öncesi rehberlik sağlama stratejisini 13 kez ve çoğunlukla
yetersizlik sergileme davranışıyla baş etmede kullandığı gözlenen Öğretmen-B’ nin,
eğitim sonrası rehberlik sağlama davranışları artmış, ayrıca diğer bazı istenmeyen
davranışlarla (dikkat çekmeye çalışma, izin almadan konuşma, arkadaşlarına kötü
davranma, gürültü yapma) baş etmek için de yönergeyi tekrarlayarak, ipucu vererek,
görev süresince öğrencinin yanında durarak ve anlaşılmayan noktalara açıklık
kazandırarak, rehberlik sağladığı görülmüştür. Aşağıda, istenmeyen davranışlara eğitim
öncesi ve sonrası nasıl müdahale edildiğini gösteren örnek durumlar yer almaktadır.
Örnek: Yetersizlik sergileme (Tahtada yazılı olan soruya cevap verememe) EÖ: “Geç lan otur yerine, asabımı bozma, sabahtan beri ne anlatıyorum ben burada” Azarlama ES: “ arkadaşına ipucu vermek isteyen var mı?” 2 öğrenciye söz verdi ve güzel ipuçları aferin dedi. Tahtadaki öğrenciye dönerek “şimdi verilenleri ve istenenlere tekrar bakıp düşün bakalım” dedi. Sınıftaki diğer öğrencilere görev vererek rehberlik sağlama Örnek: Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (Sıranın üzerine yayılarak oturma) EÖ: “Mehmet düzgün otur” diye yüksek sesle bağırma. Doğrudan sözel uyarı ES: “ Sıkıldın mı Berrin? diye sordu ve evet cevabı alınca “hadi gel o zaman bir problem çözelim beraber” dedi. Görev (sorumluluk) verme. Örnek: İzinsiz konuşma (Açıklama yaparken öğretmenin sözünü kesme) EÖ: “Sus, dinle” Sözel uyarı ES: Ses tonunu yükselterek “şimdi soruyu nasıl yapacağınızı tekrar açıklıyorum, dinleyip anlamaya çalışın” Rehberlik sağlama
343
4.5.2.2. Öğretmen-D’ nin Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası Baş Etme Davranışları
Farklılaşmakta mıdır?
Tablo 44. incelendiğinde Öğretmen-D’ nin eğitim öncesi istenmeyen
davranışlarla baş etmede en fazla kullandığı stratejilerin görmezden gelme, sözlü uyarı
ve beden diliyle uyarı olduğu, eğitim sonrası yapılan sınıf gözlemlerinde ise en yaygın
kullanılan stratejilerin değiştiği, sözel uyarı, beden diliyle uyarı, açıklama yapma ve
rehberlik sağlamanın, diğer stratejilere göre daha fazla kullanıldığı görülmektedir.
Öğretmen-D’ nin öğrencilerin sınıf içinde davranışlarına yaklaşımında en büyük
değişiklik ise görmezden gelme, sözel uyarı ve rehberlik sağlama davranışlarında
olmuştur. Eğitim öncesi çoğunlukla ders dışı şeylerle ilgilenme, derse ilgisizlik, sınıfta
oturma biçimine dikkat etmeme, izin almadan konuşma, öğretmeni oyalama ve sınıf
eşyalarına zarar verme davranışlarını fark edip, herhangi bir müdahalede bulunmayan
(görmezden gelme) Öğretmen-D’ nin (Bkz. Ek 15.), eğitim sonrası görmezden gelme
davranışı %31.4 oranında azalırken, sözel uyarıda bulunma %11.3 ve rehberlik sağlama
davranışlarında %5.0 oranında (Bkz. Tablo 44.) bir artış olmuştur.
Tablo 44.’ de görüldüğü gibi Öğretmen- D’ nin sorun davranışlarla baş etme
stratejilerinde genel olarak bir farklılaşma olduğu, görmezden gelmenin yanı sıra beden
diliyle uyarı, azarlama-gözdağı verme, izolasyon aile ile iletişim kurma ve zorla
özendirme stratejilerinin daha az kullanıldığı, buna karşılık açıklama yapma-nasihat
etme, davranışın nedenini araştırma, ödül-pekiştireç kullanma, sınıf çevresini yeniden
yönlendirme, görev (sorumluluk) verme, dönüt-düzeltme verme ve model olma
stratejilerinin eğitim sonrası daha fazla kullanıldığı görülmektedir. Anlaşma yapma,
pozitif tanıma sağlama ve yaptırımı uygulamadan önce öğrenciye hatırlatarak,
davranışını değiştirme konusunda seçim sunma davranışları ise, eğitim sonrası
gözlenmeye başlanan öğretmen davranışları olmuştur. Eğitim öncesi D sınıfında nadiren
de olsa kullanıldığı gözlenen sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, aşağılayıcı söz
söyleme-alay etme, yargılayıcı-suçlayıcı ve eleştiren bir dil kullanma ve ek süre tanıma
uygulamalarıyla eğitim sonrası karşılaşılmamıştır. Bedeninde güç kullanma, notunu
azaltma ve ek yazı yazdırma cezaları ise gerek eğitim öncesi, gerekse eğitim sonrası
sınıf gözlemleri süresince D sınıfında karşılaşılmayan müdahalelerdir.
344
Öğretmenin sözel uyarılarında ki farklılaşma hem oransal hem de uyarının
ifadesinde gerçekleşmiştir. Eğitim öncesi Öğretmen-D’ nin sözel uyarıları genellikle
kuralı hatırlatan, “çiçek oluyoruz, fermuarları çekiyoruz, tüp açıldı yine sınıf kaynıyor
vb.” şeklinde sınıf genelini dolaylı uyarmaya yönelik vazgeç ifadeleri ve nadiren de olsa
öğrenciye doğrudan seslenerek “Ömer konuşma, Adem önüne dön vb.” gibi emir
cümleleri şeklinde iken, eğitim sonrası kuralı hatırlatan ifadelerle sözel uyarı yapma ve
öğrenciden beklenen davranışı tekrarlama davranışının daha da arttığı, dolaylı vazgeç
ifadeleri ve emir ifadelerinin ise daha da azaldığı görülmüştür. Tablo 40. ve Ek 15.’
deki bulgular karşılaştırıldığında sözel uyarıyla müdahale edilen sorun davranışların da
değişim gösterdiği görülmektedir. Eğitim öncesi sınıf gözlemlerinde sözel uyarıların en
yaygın kullanıldığı problem davranışlar; izin almadan konuşma, gürültü yapma, ders
dışı şeylerle ilgilenme ve arkadaşlarına kötü davranma (alay etme, hata yaptığında
gülme, küçümseme) vb. iken, eğitim sonrası sözel uyarıların çoğunlukla gürültü yapma,
öğretmenin dikkatini dağıtma, öğretmene karşı gelme (tahtaya kaldırılan öğrenciye
itiraz etme, yönergeleri takip etmeme, uyarılarını dinlememe) davranışlarına karşı
yapıldığı görülmüştür.
Beden diliyle uyarılar Öğretmen-D’ nin eğitim sonrası daha az kullandığı bir
strateji olmuştur. Eğitim öncesi yaygın olarak verilen beden dili mesajları “kollarını
kavuşturma ve öğrenciler sessizce izleme, el çırpma, ters ters bakma, hiçbir şey
yapmadan bekleme vb.” şeklinde iken, eğitim sonrası beden diliyle uyarılar sessel
işaretlerle desteklenmiş “şişştttttttttttt deme ve aynı zamanda parmağını dudağına
götürerek sessizlik işareti yapma”, ayrıca öğrenciye yaklaşma, dokunma, yanında
oturma ve sınıf içinde dolaşma davranışlarının da arttığı gözlenmiştir. Benzer şekilde
beden diliyle mesaj verme stratejisinin izlendiği problem davranışlarda da bir
farklılaşma söz konusu olmuştur. D sınıfında eğitim öncesi çoğunlukla gürültü yapma,
arkadaşına kötü davranma ve izin almadan konuşma davranışlarına müdahalede
kullanıldığı gözlenen beden diliyle uyarının, eğitim sonrası gürültü yapma davranışının
yanı sıra öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz ayağa kalkma ve sınıfta dolaşma), sınıfta
oturma biçimine dikkat etmeme ve öğretmeni oyalama (kalem açma bahanesiyle çöpün
yanında durma/dolaşma, şikâyet etme), davranışlarına müdahalede de kullanıldığı
görülmüştür (Bkz. Ek 15. ve Tablo 44.).
345
“Sınıf kurallarının öğrencilerin büyük çoğunluğu tarafından
izlenmediği/izlenemediği durumlarda açıklama yapma yoluna giden öğretmenin, eğitim
sonrası sınıf gözlemlerinde “ben dili” ni de kullanmaya başladığı ve açıklamalarını
yaparken öğrencilerle göz kontağı kurma ya da öğrencinin/öğrencilerin yanına yaklaşma
davranışlarında artış olduğu görülmüştür. Açıklama yapma stratejisinin kullanımındaki
bir diğer fark, bu stratejinin çoğunlukla hangi sorun davranışlarla baş etmede
uygulandığı konusunda olmuştur. Ek 15.’ de görüldüğü gibi, eğitim öncesi çoğunlukla
izin almadan konuşma, arkadaşlarına kötü davranma, sınıfta oturma biçimine dikkat
etmeme, arkadaşına sözel şiddet gösterme ve öğretmeni oyalama davranışlarına
müdahalede kullanıldığı görülen açıklama yapma stratejisinin, eğitim sonrası daha çok
öğretmenin dikkatini dağıtma, gürültü yapma ve kılık-kıyafetine özen göstermeme
davranışlarına karşı izlendiği görülmektedir (Bkz. Tablo 40.).
Rehberlik sağlama, davranışın nedenini araştırma, ödül-pekiştireç kullanma,
sınıf çevresini yeniden yönlendirme, görev (sorumluluk) verme, dönüt-düzeltme
sağlama ve model olma, eğitim sonrası Öğretmen-D’ nin daha fazla kullanmaya
başladığı diğer baş etme stratejileridir. Tablo 40. ve Ek 15. incelendiğinde, rehberlik
sağlama ve davranışın nedenini araştırma davranışlarında meydana gelen farklılaşmanın
da sadece oransal olmadığı, bu stratejilerin kullanıldığı istenmeyen davranışların da
farklılaştığı görülmektedir. Eğitim öncesi Öğretmen-D’ nin rehberlik sağlama
davranışlarını çoğunlukla yetersizlik sergileme davranışıyla baş etmede kullandığı,
eğitim sonrası ise daha önce çoğunlukla görmezden gelme, azarlama-gözdağı verme ve
sözel uyarıyı kullandığı öğretmene karşı gelme, gürültü yapma, ders dışı şeylerle
ilgilenme ve öğretmeni oyalama davranışlarına müdahalede de rehberlik sağlama
yoluna gittiği gözlenmiştir. Eğitim öncesi ipucu verme, çalışmasına yardım etme,
anlaşılmayan noktaları tekrar etme, yapılacak işi tekrar açıklama vb. gibi rehberlik
davranışlarında bulunan öğretmenin eğitim sonrası bu davranışlarının devam ettiği,
yönergelerinin daha açık ve net olduğu, bununla birlikte öğrencilere yakınlaşma,
dokunma, başını okşama, sırtını sıvazlama, beklenilen şekilde yapana dek yanında
durma davranışlarında da artış olduğu gözlenmiştir.
Beklenen davranışları gösteren-göstermeye başlayan öğrencilere ilgi gösterme,
davranışın onaylandığını belirten destekleyici ifadelerle pozitif tanıma sağlama
davranışları eğitim sonrası gözlenmeye başlanan, alkışlatma, + not verme ve kalem
346
verme gibi ödül-pekiştireç kullanımı ise eğitim sonrası kullanımı artan stratejiler
olmuştur. İstenmeyen davranışlara müdahalede aşamalı bir sıra izleme, yaptırımı
uygulamadan önce öğrenciye hatırlatarak, davranışını değiştirme konusunda seçim
sunma ve davranış tekrarlandığında uygulama, eğitim sonrası gözlenmeye başlanan
diğer öğretmen davranışları olmuştur. Aşağıda istenmeyen davranışlara eğitim öncesi ve
sonrası nasıl müdahale edildiğini gösteren bazı örnek durumlar verilmiştir.
Örnek: Öğretmenin dikkatini dağıtma (İzinsiz yerinden kalkma ve sınıf içinde dolaşma) E.Ö: Başıyla yerine geç işareti yapma. Beden diliyle uyarı E.S: Ders anlatırken öğrencinin yanına gitti, omuzlarında tutarak sırasına kadar götürdü ve oturana dek omuzlarına dokunmaya devam etti. Beden diliyle uyarı- Fiziksel yakınlık Örnek: İzinsiz konuşma (Açıklama yaparken öğretmenin sözünü kesme) E.Ö: Sesini yükselterek dersle ilgili açıklamalarına devam etme. Dolaylı uyarı E.S: “İzin alarak konuşuyoruz değil mi çocuklar”. Sözel uyarı-Kuralı hatırlatma Örnek: Ders dışı şeylerle ilgilenme (Kendi aralarında konuşma, başka dersin kitap ve defterlerini karıştırma, eşyalarını toplama) E.Ö: Davranışı fark etme ancak hiçbir müdahalede bulunmayıp derse devam etme. Görmezden gelme E.S: “Ben çok yoruldum, yeter artık, defterleri kapayalım ve şarkı söyleyelim” dedi. Etkinliği değiştirip sınıf çevresini yeniden yönlendirme
4.5.2.3. Öğretmen-E’ nin Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası Baş Etme Davranışları
Farklılaşmakta mıdır?
Tablo 44.’de, Öğretmen-E’ nin eğitim öncesi istenmeyen davranışlarla baş
etmede en fazla kullandığı stratejilerin sözlü uyarı, görmezden gelme, beden diliyle
uyarı ve azarlama-gözdağı verme olduğu görülmektedir. Eğitim sonrası yapılan sınıf
gözlemlerinde ise en yaygın kullanılan stratejilerin değiştiği, sözel uyarı, beden diliyle
uyarı ve açıklama yapmanın diğer stratejilere göre daha fazla kullanıldığı görülmüştür.
Öğretmen-E’ nin öğrencilerin sınıf içinde davranışlarına yaklaşımında en büyük
değişiklik görmezden gelme, açıklama yapma-nasihat etme ve beden diliyle uyarı
yapma davranışlarında olmuştur. Eğitim öncesi çoğunlukla derse ilgisizlik, sınıfta
oturma biçimine dikkat etmeme, izin almadan konuşma ve dikkat çekmeye çalışma
davranışlarını görmezden gelen Öğretmen-E’nin (Bkz. Tablo 41.), eğitim sonrası
görmezden gelme davranışı %28.9 oranında azalırken, açıklama yapma davranışında %
347
7.7 ve beden diliyle uyarma davranışında %4.3 oranında (Bkz. Tablo 44.) bir artış
olmuştur.
Tablo 44. incelendiğinde Öğretmen- E’ nin sorun davranışlarla baş etme
stratejilerinde genel olarak bir farklılaşma olduğu, görmezden gelmenin yanı sıra sınıf
çevresini yeniden yönlendirme, görev (sorumluluk) verme ve aşağılayıcı söz söyleme-
alay etme davranışlarının azaldığı, buna karşılık davranışın nedenini araştırma, ödül-
pekiştireç kullanma, rehberlik sağlama, azarlama-gözdağı verme ve model olma
stratejilerinin eğitim sonrası daha fazla kullanıldığı görülmektedir. Dönüt-düzeltme
verme ve aile ile iletişim kurma davranışları ise, eğitim sonrası gözlenmeye başlanan
öğretmen davranışları olmuştur. Eğitim öncesi E sınıfında nadiren de olsa kullanıldığı
gözlenen öğrencinin bedeninde güç kullanma ile eğitim sonrası karşılaşılmamıştır.
Notunu azaltma, anlaşma yapma, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, zorla özendirme,
ek süre tanıma ve ek yazı yazdırma cezası ise gerek eğitim öncesi, gerekse eğitim
sonrası sınıf gözlemleri süresince E sınıfında karşılaşılmayan müdahaleler olmuştur.
Sözel uyarıların kullanımında oransal olarak % 0.4, beden diliyle uyarıda
bulunma davranışında ise % 4.3 oranında bir artış olmuştur ancak farklılık daha çok
uyarıların yapılış şekli ve ifadesinde gözlenmiştir. Öğretmen-E’ nin eğitim öncesi sözel
uyarıları çoğunlukla “kesin şu öğretmenimi ya, konuşma artık kes, susun bir dakika ya,
konuşma artık yaz, hadi çabuk bitirin şu yazı yazma faslını, sus tekrar etme vb” şeklinde
sınıf geneline ve doğrudan öğrenciye yönelik “Orçun dik gözünü kitaba, Bülent kes
şunu artık, Safiye otur yerine vb.” şeklinde emir cümleleri ve daha çok olumsuz
davranışı vurgulayan ifadelerle olurken, eğitim sonrası sözel uyarıların “ yazı
çalışmasındayken ne yapıyoruz, dinlemezsek nasıl cevap vereceğiz, şimdi fermuarları
çekiyoruz, teker teker izin alarak konuşuyoruz değil mi, hep bir ağızdan değil ama vb.”
gibi kuralı hatırlatan ve “ dağıldık toplanın, tamaaammm vb.” şeklinde davranıştan
vazgeçilmesini işaret eden sınıf geneline yönelik ifadelerle yapıldığı gözlenmiştir.
Benzer şekilde doğrudan uyarıların da çoğunlukla, olumsuz davranışı değil, istenen-
beklenen davranışın öğrencinin ismiyle ilişkilendirilmesi ile “ Gülcan bak arkadaşın
okuyor, dinliyoruz, Leyla acele et kızım seni bekliyoruz, Ayça, dinliyorsun değil mi
vb.” şeklinde yapıldığı görülmüştür. Eğitim sonrası emir ifadeleri şeklindeki sözel
uyarılara daha nadir rastlanırken uyarıların eğitim öncesinde olduğu gibi çoğunlukla
tahtanın önünden ya da masanın yanından yüksek sesle yapıldığı görülmüştür.
348
Eğitim öncesi beden diliyle uyarılar daha çok uzaktan şişştttttt yapma, ters
ters bakma ve sessiz kalarak öğrencileri izleme şeklinde yapılırken, eğitim sonrası
Öğretmen-E’ nin öğrenciye yaklaşma, göz kontağı kurma ve sınıf içinde dolaşma
davranışlarında artış gözlenmiştir. Öğretmen-E’ nin öğrenciyi sert, öfkeli ve yüksek
sesle bağırarak azarlama davranışlarında eğitim sonrası artış olduğu, buna karşılık
küçük düşürücü ve alaylı ifadelerin azaldığı gözlenmiştir. Tablo 41. ve Ek 16.’ daki
bulgular karşılaştırıldığında, açıklama yapma- ve nasihat etme stratejisinin kullanımında
meydana gelen farklılaşmanın da sadece oransal olmadığı, stratejinin kullanıldığı sorun
davranışların da değiştiği görülmektedir. Genellikle öğretmeni oyalama ve izin
almadan konuşma davranışının sınıf geneline yayıldığı durumlarda açıklama yapma
yoluna giden öğretmenin eğitim sonrası, öğretmeni oyalama davranışının yanı sıra
öğretmenin dikkatini dağıtma, arkadaşlarına kötü davranma, dikkat çekmeye çalışma
vb. gibi davranışlarla baş etmede de davranışın olumsuz sonuçlarını açıklama stratejisini
izlediği ve açıklamalarını yaparken “ben dili” ni kullanmaya başladığı gözlenmiştir.
Rehberlik sağlama, davranışın nedenini araştırma, ödül-pekiştireç kullanma
eğitim sonrası kullanımı artan, dönüt-düzeltme sağlama ise eğitim sonrası Öğretmen-E’
kullanmaya başladığı diğer baş etme stratejileri olmuştur. Rehberlik sağlanan sorun
davranış değişmemiş, çoğunlukla yetersizlik gösteren öğrencilere ipucu verme,
çalışmasına yardım etme, anlaşılmayan noktaları tekrar etme, yapılacak işi tekrar
açıklama vb. gibi rehberlik sağlanmıştır. Eğitim sonrası farklılaşma yönergelerin
ifadesinde gerçeklemiş, daha açık ve net yönergeler verildiği, ayrıca rehberlik sırasında
öğrencilere yakınlaşma, dokunma, beklenilen şekilde yapana dek yanında durma
davranışlarında da artış olduğu gözlenmiştir. Beklenen davranışları gösteren-
göstermeye başlayan öğrencilere ilgi gösterme, davranışın onaylandığını belirten
destekleyici-övgü içeren ifadelerle (bu gün çok iyi çalıştın, her zaman böyle yazmaya
çalış vb.) pozitif tanıma sağlama davranışları eğitim sonrası gözlenmeye başlanan,
alkışlatma, teşekkür etme, aferin deme, + not verme ve kurdele takma gibi ödül-
pekiştireç kullanımı ise eğitim sonrası kullanımı artan stratejiler olmuştur. İstenmeyen
davranışlara müdahalede aşamalı bir sıra izleme, yaptırımı uygulamadan önce öğrenciye
hatırlatarak, davranışını değiştirme konusunda seçim sunma ve davranış
tekrarlandığında uygulama, eğitim sonrası gözlenmeye başlanan diğer öğretmen
davranışları olmuştur.
349
Aşağıda benzer türdeki istenmeyen davranışlara eğitim öncesi ve sonrası nasıl
müdahale edildiğini gösteren bazı örnek durumlar verilmiştir.
Örnek: Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (Tahtaya kalkan öğrencinin çalışmasına müdahale etme) E.Ö: “Sana ne yaaaa, sus karışma” diye bağırma. Azarlama E.S: “Dinliyoruz” Sözel uyarı “Arkadaşlarımızı dikkatle dinliyoruz” Sözel uyarı-beklenen davranışı
tekrarlama Örnek: Derse ilgisizlik (Dersi dinlememe, etkinliğe başlamama) E.Ö: “Sen otur Fransız gibi sınıfta, ne kitap ne defter, kafanı kırmak geliyor içimden”. Azarlama-gözdağı verme E.S: Hatice ve Nazife siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Sözel uyarı
350
BÖLÜM V
TARTIŞMA VE YORUM
Bu bölümde, elde edilen bulgular araştırmanın alt amaçları doğrultusunda
tartışılmış ve yorumlanmıştır.
5.1. Öğretmen, Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Öğrencilerin Sınıf İçinde
İstenmeyen Davranışları İle İlgili Tartışma ve Yorum
Çalışmada ilk olarak öğretmen, öğrenci ve bu öğrencilerin velilerinin sınıf
içinde hangi davranışları istenmeyen davranış olarak tanımladığı araştırılmıştır.
Öğrencilerin problem olarak tanımladığı davranışlar aralarındaki ilişkileri ve ortak
yönleri dikkate alınarak sınıflandırıldığında 41 istenmeyen davranış kategorisi elde
edilmiştir. Bunlardan bazıları; yerleri kirletme, sınıfta bir şeyler yeme-içme, sınıf
eşyalarına zarar verme, kaba ve küfürlü konuşma, sınıfta oturma biçimine dikkat
etmeme, arkadaşlarına kötü davranma, arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme, izin
almadan konuşma, sınıfı temiz tutmama, yalan söyleme, sürekli mazeret ileri sürme,
iftira atma-suçlama, öğretmene karşı gelme, derse ilgisizlik, derse hazırlıksız gelme,
yetersizlik sergileme vb. davranışlarıdır. Görüşlerine başvurulan öğretmenlerde
öğrencilerin tanımladığı 41 istenmeyen davranış kategorisinin ortalama 37’ sini (%90)
problem davranış olarak tanımlamış ve öğrencilerle benzer tutum içinde olmuştur.
Kinch ve arkadaşları (2001) tarafından yapılan araştırmada da problem davranışların sık
yaşandığı sınıftaki öğrencilerin tanımladığı 43 problem davranışın, %79.0’ unun bu
sınıfta derse giren öğretmenler tarafından da problem olarak tanımlandığı
görülmektedir.
Bu konuda yapılan araştırmalar incelendiğinde, benzer davranışların hem
öğretmenler hem de öğrenciler tarafından problem olarak tanımlandığı araştırma
sonuçları ile karşılaşılmıştır. Tulley ve Chiu (1998)’ nin araştırmasında 6. sınıf
öğrencileri; yönergelere uymama, saldırganlık gösterme, çalışmayı bitirmeme, kopya
çekme, yalan söyleme, not yazarak mesajlaşma davranışlarını problem davranış olarak
351
tanımlamış, Merrett ve Wheldall (1984)’ ın araştırmasında da öğretmenler sırası
gelmeden konuşma, diğer çocukları engelleme, Borg ve Falzon (1989)’ un
araştırmasında hırsızlık, zorbalık, dış görünüşü dağınık olma, yalan söyleme, gevezelik,
itaatsizlik, küstahlık, çalışmada dağınıklık, alınganlık, utangaçlık ve dikkatsizlik ilkokul
öğretmenlerinin istenmeyen olarak nitelendirdiği davranışlar olmuştur. Bu araştırmaya
katılan öğretmenlerin öğrencilerin problem olarak tanımladığı bazı davranışları problem
olarak nitelendirmediği (şivesel konuşmalar, öğretmeni sınıfta hazır beklememe, okul
eşyalarını gereksiz kullanma, öğretmeni oyalama, sınıfta bir şeyler yeme-içme, ilgisizlik
vb.) ve bu davranışların öğretmenden öğretmene değiştiği görülmüştür. Bu durumun,
Cangemi ve Khan (2001)’ ın “hangi davranışın istenmeyen olduğu ile ilgili öğretmen
görüşlerinin farklılık gösterdiği, öğrencilerin davranışlarının uygun olan ve olmayan
olarak değerlendirilmesinin öğretmenin duygu ve duyarlılığı ile ilgili olduğu” görüşünü
destekleyen bir sonuç olduğu düşünülmektedir..
Konu ile ilgili yapılan araştırmaların sonuçları, istenmeyen olarak tanımlanan
öğrenci davranışlarının, ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye ve hatta okuldan okula
değişebildiğini göstermektedir (Wickman, 1928; Ziv, 1970; Akt: Borg ve Falzon, 1990;
Merret ve Wheldall, 1984, 1988; Borg ve Falzon, 1989,1990; Rosen ve diğerleri, 1990;
Johnson ve diğerleri, 1993; Tulley ve Chiu, 1991; Koç, Dutar ve Ayhan, 1977; Eripek,
1980; Türkeç; 1986; Uysal, 1991). Davranışın, içinde yer aldığı çevrenin sosyal ve
kültürel değişkenleri tarafından belirlendiği ve öğrencilerin davranış örüntülerinin
toplumsal kesimlere ait değer ve beklentileri yansıttığı göz önüne alındığında (Curwin
ve Mendler, 1988) bu durum beklenen bir sonuçtur. Ancak, öğrencilerin sınıf içinde
istenen davranışları gösterebilmesi için öğretmenlerin hem kendi içlerinde, hem de
kendi aralarında tutarlı olmaları gerektiğinden, aynı okulda görev yapan öğretmenlerin
nadiren de olsa hangi davranışların problem olmadığı konusunda farklı fikirlere sahip
olmasının, tutarlı hareket etmelerini engelleyeceği düşünülmektedir.
Bununla birlikte, görüşlerine başvurulan öğrenci velilerinin de benzer bir
tutum sergileyerek ortalama %99.5 gibi bir oranla 41 kategoride tanımlanan öğrenci
davranışlarını sınıf içinde sorun davranış olarak değerlendirmesi, istenmeyen
davranışlarla ilgili katılımcılar arasında büyük bir fikir birliği olduğunu da
göstermektedir. Davranışa farklı bakış açılarının olması, fikir çatışmalarına ve
işbirliğinin sağlanamamasına neden olarak sonucu olumsuz etkileyeceğinden (Dunlop,
352
Newton, Fox, Benito ve Vaughn, 2001,219, Akt: Snell ve diğerleri, 2002, 141), aynı
toplumsal çevreyi paylaşan öğretmen, öğrenci ve ailelerin, benzer değerler sistemine
sahip olmasının, öğrencinin herkesin ortak isteği olan davranışlara yönelmesinde etkili
olduğu düşünülmektedir. İlgili literatürde öğrencilerin istenmeyen davranışları ile ilgili
farklı sınıflandırmalara rastlanmaktadır. Öztürk (2002), istenmeyen davranışları
akademik, sosyal ve fiziksel donanım ve ortama zarar veren davranışlar olarak
sınıflandırırken, Yiğit (2004) istenmeyen davranışları; bireysel, arkadaşlarla ilişkiler ve
öğretmenle ilişkiler açısından ele almıştır. Öztürk (2001)’ ün ise Charles (1996)’ ın
çalışmalarından yararlanarak istenmeyen davranışları; kişilere ve çevreye fiziksel zarar
veren, toplumsal beklentilere uygun olmayan, ders akışını engelleyen, sorumlulukların
yerine getirilmediği ve derse ilgi eksikliği ile ilgili davranışlar olmak üzere 5 kategoride
gruplandırdığı görülmektedir.
Bu araştırmada, nitel verilerin analizi ile elde edilen istenmeyen davranış
kategorileri içerisinde yer alan davranışlar incelendiğinde öğretmen-öğrenci ve velilerin
çoğunlukla toplumsal beklentilere uygun olmayan davranışlar tanımladığı
görülmektedir. Bu durum, sosyalleştirme, toplum değerlerine uyum sağlama ve toplum
içinde yaşama kurallarını uygulamada yeterlilik kazandırma, iletişim ve birlikte yaşama
becerilerini geliştirme açısından örgün eğitimin ilk basamağı olan ilköğretimin önemi
ile açıklanabilir. İlköğretim düzeyindeki eğitimin bir amacı da, çocuğun çağdaş bir
toplumun bireyi olarak yaşayabilmesi için temel bilgi ve becerileri bir diğer ifadeyle
toplum içinde yaşama yeterliliklerini kazandırmaktır (Kuzgun, 2006, 264)..
Gerek öğretmenler gerekse velilerin, benzer tutum sergileyerek, davranışı
problem olarak algılamalarında çocuğun cinsiyetinin etkili olmadığını belirtmeleri
olumlu bir durum olarak değerlendirilebilir. Bu sonuç konuyla ilgili bazı araştırmaların
sonuçlarıyla çelişirken, bazıları ile benzer yönde olduğu görülmüştür. Sears ve
arkadaşları (1957), erkek çocukların saldırganlığına büyük oranda özgürlük tanındığı ve
izin verildiği, Uluğtekin (1976)’ in araştırmasında ise, saldırganlığın kız çocuklar için
olduğu kadar erkek çocuklar için de hoş karşılanmadığı sonucu elde edilmiştir (Akt;
Ersoy, 1989, 17–27). Youssef ve diğerleri (1998 a)’ nin araştırmasında da 2170 kız ve
erkek öğrencinin anne-babalarından ceza aldıkları davranışların aynı davranışlar olduğu
(söyleneni yapmama, inatçılık yapma, yalan söyleme, başkalarının eşyalarına zarar
verme, karşı gelme, saygısız davranışlarda bulunma, okul başarısızlığı, sınıf tekrarı vb.)
353
görülmüştür. Cinsiyet ile ilgili beklentilerin ve uygun görülmeyen davranışların
toplumlar arasında, hatta aynı toplum içinde bile zaman içerisinde değişebileceği göz
önüne alındığında bu çelişkilerin doğal olduğu söylenebilir.
Problem davranışların kız ve erkek öğrenciler tarafından tanımlanma
oranlarına bakıldığında da, çok büyük farklılıklar olmadığı ancak 31 davranış
kategorisinde (% 75.6) kız öğrenci oranının erkek öğrenci oranından daha yüksek
olduğu görülmüştür. Sınıf eşyalarına zarar verme, arkadaşlarına kötü davranma,
arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme, öğretmene karşı gelme, yetersizlik sergileme,
arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet gösterme, öğretmeni oyalama, dikkat çekmeye
çalışma ve okul eşyalarını gereksiz kullanma davranışları ise daha çok erkek öğrenciler
tarafından dile getirilen problem davranışlar olmuştur. İncelendiğinde bu davranışların
aktif dikkat çekme (arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme, öğretmeni oyalama), güç
arama (öğretmene karşı gelme, arkadaşlarına kötü davranma, sınıf eşyalarına zarar
verme), aktif öç alma (arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet gösterme) ve pasif öç alma
(yetersizlik sergileme) davranışları olduğu görülmektedir (Dreikurs ve diğerleri, 1995).
Her ne kadar veliler ve öğretmenler davranışı uygun/uygun olmayan olarak
değerlendirirken çocuğun cinsiyetinin önemli olmadığını ifade etseler de bu durumun,
kızların erkeklere göre daha fazla kısıtlanmasından, kızlardan beklenen davranışların
daha geniş bir yelpazeye yayılmasından veya kızların kurallara ve toplumsal
beklentilere uyma konusunda daha muhafazakâr yetiştirilmesinden kaynaklandığı
söylenebilir.
Ayrıca erkeklerin kızlardan farklı bir fiziksel yapıya sahip olması ve
ülkemizde çocuk yetiştirmenin toplumsal yönü dikkate alındığında erkek çocukların
daha aktif, daha iddiacı, dediğini yaptırır, öfkeli hatta çoğu zaman saldırgan davranışlar
gösterebileceklerine yönelik bir beklentinin geliştiği (Yavuzer, 1997; Tezcan, 1995)
belirtilmektedir. Bu nedenle gerek öğretmenlerin gerekse velilerin erkek öğrencilerin
özellikle “sınıf eşyalarına zarar verme, arkadaşlarına kötü davranma, arkadaşlarını
çalışırken rahatsız etme, öğretmene karşı gelme, kavga etme vb.” davranışlarına yönelik
olumsuz dönüt verdiği düşünülebilir. Bunun sonucu olarak da erkek öğrencilerin daha
çok, bu davranışları istenmeyen davranış olarak belirttiği şeklinde bir yorum yapılabilir.
354
Araştırmada incelenen bir diğer nokta, öğretmen-öğrenci ve velilerin
istenmeyen olarak tanımladıkları davranışların niçin istenmeyen olduğu (yapılmasının
neden uygun olmadığı) konusundaki görüşleridir. Öğretmen, öğrenci ve velilerin
problem olarak ifade ettikleri davranışların neden yapılmaması gerektiği ile ilgili
görüşleri karşılaştırıldığında genel olarak bir farklılık olmadığı, davranışın olası
olumsuz sonuçlarının dikkate alındığı görülmüştür. Ancak, problem davranışın kime,
nasıl bir olumsuz sonuç getirebileceği hakkında öğretmen-öğrenci ve veli görüşleri
arasında farklılaşma olmuştur. Öğretmenler çoğunlukla ve doğal olarak istenmeyen
davranışın kendilerinde yaratabileceği olası olumsuz akademik sonuçları (davranışın
dikkatini dağıtarak öğretimini aksatması ve sınıf aktivitelerini engelleyerek, dersle ilgili
etkinliklere harcanan zamanı azaltması) vurgulamışlardır. Öğretmenlerin
açıklamalarında, istenmeyen davranışın davranışı yapan öğrenciye ve diğer öğrencilere
getirebileceği olası olumsuz akademik sonuçlar (diğer öğrencilerin dikkatini dağıtması
ve öğrenmelerini olumsuz etkilemesi) çoğunlukla ikinci ve olası fiziksel (yaralanma, bir
yerinin kanaması, canının yanması), psikolojik (incinme, üzülme) ve sosyal olumsuz
sonuçlar ise üçüncü. sırada yer almıştır.
Eğitim-öğretim etkinlikleri sınıf ortamında gerçekleşir ve öğretmenler, planlı-
programlı öğretim etkinliklerini düzenleme ve uygulamadan sorumlu olan kişilerdir.
Öğretim, öğrenmeyi yönlendirme işidir ve öğretim çevresinin bu amaca yönelik
düzenlenmesini gerektirir. Öğretmenden de beklenen, belli bilgi, beceri ve davranışlar
kazandırmak amacıyla girdiği dersin öğretimini öğrenmeyi kolaylaştıracak ve
öğrenmeye rehberlik edecek şekilde planlamak ve uygulamaktır (Yalın, 2004). Etkili
öğretmenliğin en önemli göstergelerinden birisi de öğretim sürecinin niteliğidir (Aydın,
1998; Burden, 1995; Başar, 1997; Çelik, 2003; Doyle, 1986; Weber, 1986). En düşük
düzeyde bir düzensizlik bile, dersin verimini düşüreceğinden, öğretmenlerin önceliği,
öğretim boyutuna verdikleri ve davranışın doğrudan öğretmen olarak kendilerine
getirebileceği olası akademik sonuçlarını düşündükleri söylenebilir.
Sınıf içinde sağlanan düzenle öğrencilerin öğrenmesi arasında yakın bir ilişki
vardır. Düzenin olumsuz etkilenerek, öğretimin aksadığı bir sınıf ortamında öğrencilerin
dikkatlerinin dağılmaması veya öğrencilerin hepsinin öğrenmeye yoğunlaşması
mümkün olamayacağından (Doyle, 1986), istenmeyen davranışın, yapan öğrenciye ve
diğer öğrencilere getirebileceği olası olumsuz akademik sonuçların (dikkatlerin
355
dağılması, açıklamaları duyamama, ne çalıştığını unutma, hata yapma, sorulara cevap
verememe vb.) ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle istenmeyen davranışın,
öğrenciye getirebileceği olası akademik sonuçların daha sonra ifade edildiği
söylenebilir. Öğretmenlerin istenmeyen davranışın öğrenciye getirebileceği olası
olumsuz fiziksel, psikolojik ve sosyal sonuçları daha sonra ifade etmesinin nedeni ise,
sınıflarında en sık karşılaştıkları problem davranışların çoğunlukla akademik ve
toplumsal beklentilere uygun olmayan davranışlar (izin almadan konuşma, derse
ilgisizlik, dikkat çekmeye çalışma, gürültü yapma, ders dışı şeylerle ilgilenme,
yetersizlik sergileme vb.) olması olabilir. Bu durum, öğretmenlerin davranışı
istenmeyen olarak adlandırırken davranışın öğretimi aksatan boyutundan başlayarak,
davranışı yapan öğrencinin kendi öğrenmesi ve diğerlerinin öğrenmesi gibi gittikçe
genişleyen bir çevre üzerindeki olumsuz etkilerini (Cunningham ve Sugawara, 1988,5)
değerlendirdikleri şeklinde yorumlanabilir.
Öğrencilere sınıf içinde istenmeyen davranışları neden yapmamaları gerektiği
sorulduğunda, erkek öğrencilerin büyük çoğunluğunun, daha çok bir kuralı ifade ettiği
ve kuralı ihlal etmenin kaçınılmaz sonucu olarak gördükleri cezanın, kendisinde
yaratabileceği olası olumsuz fiziksel, psikolojik, sosyal sonuçları belirttiği görülmüştür.
Kız öğrencilerin ise davranışın niçin istenmeyen bir davranış olduğunu/neden
yapılmaması gerektiğini açıklarken öncelikle davranışın ortama ve diğerlerine
getirebileceği olası olumsuz sonuçları, ikinci olarak kendisinde yaratabileceği olası
olumsuz akademik, psikolojik, sosyal ve fiziksel sonuçları ifade ettikleri görülmüştür.
Elde edilen bulgular, öğrencilerin davranışlarının kendi üzerindeki sonuçlarından
haberdar olduklarını, özellikle erkek öğrencilerin davranışın daha çok kendi üzerindeki
fiziksel sonuçları (dayak yeme, kafasının kırılması vb.) için endişelendikleri şeklinde
yorumlanabilir. Gerek evde gerekse okulda fiziksel cezanın daha çok erkek öğrencilere
uygulandığı ile ilgili araştırma bulguları dikkate alındığında bu sonuç şaşırtıcı
olmamıştır (Mahiroğlu ve Buluç, 2003; Gözütok, 1993; Ersoy, 1989; Youssef ve
diğerleri, 1998a; Youssef ve diğerleri, 1998b; Reynolds, Reno, Dereshiwsky ve
Packard, 1990; Akt: Aksoy, 1999; Bilir ve arkadaşları, 1987; Akt: Ersoy, 1989).
Erkek öğrencilerin davranışlarının diğerlerinde yaratabileceği psikolojik ve
sosyal sonuçlara daha az değinmeleri ise, sınıf kuralları ile ilgili bir bilgiye sahip
olmalarına rağmen, kuralların niçin olması gerektiği ile gerekçelerin açıklanmaması ya
356
da anlamamaları nedeniyle bu sonuçların farkında olmadıkları şeklinde yorumlanabilir.
Bu durumda, erkek öğrencilerin daha çok, cezadan kaçınmak ve başını derde
sokmamak için beklentilere uygun davrandıkları, uygun olmayan davranışı
yapma/yapmama noktasındaki kararlarının, içsel bir denetimden çok, büyük oranda bir
otorite kaynağının varlığı ve fiziksel ceza korkusu gibi dışsal bir denetime bağlı olduğu
söylenebilir. Davranışlarının diğerleri üzerindeki psikolojik etkilerle ilgili herhangi bir
kaygı taşımama, erkek öğrencilerin kendilerinin karşılaşacağı sonuçları bilmelerine
rağmen davranışı yapmaya devam etmelerine neden olabilir.
Kız öğrencilerin davranışın diğer insanlar üzerindeki psikolojik ve sosyal
sonuçlarını daha fazla dile getirdiği görülmüştür. Bu durumda, kızların davranışı uygun
olmayan olarak değerlendirirken erkek öğrenciler gibi diğerlerinin tepkilerini
düşündükleri ancak, fiziksel tepkiden daha çok diğer kişilerin duygularını ve bakış
açılarını dikkate aldığı söylenebilir. Öğretmenin üzülmesi, arkadaşlarının küsmesi,
güvenlerini kaybetme, diğerleri tarafından sevilmeme, öğretmenin gözünden düşme vb.
gibi olası olumsuz sonuçları belirten kız öğrencilerin, başkalarında yaratabilecekleri
olumsuz psikolojik sonuçların farkında oldukları ve buna bağlı olarak daha sorumlu
davrandıkları düşünülebilir. Bununla birlikte diğerlerinin (anne-baba, öğretmen,
arkadaş) beklentilerine ve onayına daha duyarlı olan kızların, bu onay ve beğeniyi
yitirmemek veya elde etmek için okuldaki beklentilere uygun davranmaya özen
gösterdikleri de söylenebilir. Kızların erkeklere göre başkalarının beklentilerine ve
onayına daha duyarlı olduklarını gösteren araştırma sonuçlarının bu görüşü desteklediği
düşünülmektedir (Kuzgun, 2000, Terman ve Tyler, 1963, Akt: Kuzgun, 2004).
Bu sonuçlar, Manning ve Bear (2002) tarafından yapılan araştırmanın sonucu
ile benzerdir. Araştırmaya katılan öğrencilerin gelişim özellikleri dikkate alındığında,
davranışın neden yapılmaması gerektiği ile ilgili açıklamaların gerek fiziksel gerekse
sosyal bir cezadan kaçınma veya diğerlerinin ilgisini, arkadaşlığını, sevgi ve onayını
elde etme gibi dışsal etkenlere bağlı olması beklenen bir sonuç olmuştur (İnanç, Bilgin
ve Atıcı, 2004; Kağıtçıbaşı, 2004). Kız öğrencilerin davranışın diğerleri üzerindeki
etkilerini erkek öğrencilere göre daha fazla ifade etmesi, onların bu sonuçların farkında
olduğu ve anladığı şeklinde de yorumlanabilir. Fiziksel cezanın daha çok erkeklere
uygulanması, kızlara daha çok davranışlarının sonuçlarıyla ilgili açıklama yapılması
olasılığı da söz konusu olabilir. Bu durumda, açıklama yapmanın kız öğrencilerin
357
davranışlarının sonuçlarını anlamalarına, kurala kural olarak uymanın ötesinde,
toplumsal olarak uyma gereği duymaya başlamalarına yardım ettiği söylenebilir.
Velilerin davranışın “niçin problem olduğu” ile ilgili açıklamalarının da
çoğunlukla davranışın kendisinde yaratabileceği olası olumsuz psikolojik ve sosyal,
daha sonra çocukta yaratabileceği yakın vadede fiziksel ve akademik sonuçlara bağlı
olduğu görülmüştür. Veliler, çocuğun istenmeyen davranışının diğerleri üzerinde
yaratabileceği olumsuz sonuçlara ise nadiren değinmişlerdir. Görüşme yapılan anneler
öncelikle dediklerinin yapılmaması durumunda hissedecekleri olası olumsuz duyguları
(sinirlenme, hoşlanmama) ifade etmişler daha sonra, çocuklarının yaralanması, üzülmesi
ve canının yanmasından duyacakları endişe ve korkuyu dile getirmişlerdir. Genel olarak
disiplini çocuğuna söz geçirme olarak algılayan anne-babaların, sözleri dinlenmediğinde
ilk tepkilerinin öfkelenme olacağı düşünüldüğünde (Yavuzer, 1993), söz dinlememe,
diğer bir ifadeyle itaatsizliğin hemen hemen her anne-babanın yakındığı bir durum
olduğu düşünülmektedir.
Zayıf not alma, sınıfta kalma ve okulu bitirememe annelerin en fazla dile
getirdiği olası olumsuz akademik sonuçlardır. Velilerin özellikle dersi dinlememe,
öğretmene karşı gelme, ödevlerini yapmama, ders çalışmama vb. gibi istenmeyen
davranışların neden yapılmaması gerektiği ile ilgili açıklamalarında öne çıkan bu
sonuçların, ekonomik nedenlere dayalı olduğu (veliler, sınıfta kalmasının parasal açıdan
yük getireceği gibi bir düşünceye sahip olabilirler) düşünülmektedir. Çevre tarafından
ayıplanma, dışlanma ve kötü anne-baba olarak nitelenme, görüşme yapılan annelerin
dile getirdiği diğer sonuçlar olmuştur. Bu durum, çocuğun yaptığı davranışın doğruluğu
ya da yanlışlığı konusunda akıl yürütürken ebeveynlerin, çocuğun davranışıyla
diğerlerine verebileceği zararlardan çok, bu davranışı yapan bir çocuğun ebeveyni
olarak toplum tarafından onaylanmama, dışlanma, ayıplanma gibi kendisine gelebilecek
somut sonuçları değerlendirdiği şeklinde yorumlanabilir.
Goodnow (1967, Akt: Kuzgun, 2004)’ a göre, okul gitme süresi ile soyut
düşünme becerisi arasında pozitif ilişki vardır ve okula hiç gitmemiş kişiler kendi
yaşamlarını somut kavramlarla sürdürmede zorluk yaşamadıklarından, soyut düşünme
dönemine geçemezler. Kohlberg (1985, Akt: İnanç ve diğerleri, 2004)’ e göre de,
başkalarının haklarına saygı duyma ve gözetmeye dayalı bir anlayışın oluşmasının yaşla
358
doğrudan ilişkisi yoktur ve aynı toplumda yaşayan bireyler arasında bile farklılık
olabilir. Ayrıca bu bulgu, velilere de sınıf ve okul kuralları ve bu kuralların niçin olması
gerektiği ile ilgili neden-sonuç ilişkisine dayalı açıklamaların yapılmadığı şeklinde de
yorumlanabilir.
Araştırmada, öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışları ile ilgili
değinilen bir diğer nokta da, bu davranışların meydana gelme sıklığıdır. Öğretmenler,
istenmeyen davranışlarla kendi sınıflarında karşılaşma düzeyleri (sıklığı) ile ilgili
benzer cevaplar verip, “bazen karşılaşıyorum” ifadesinde yoğunlaşmışlardır. Sınıf
yönetiminde başarısız olduklarının düşünüleceğine ve kötü öğretmen olarak
niteleneceklerine dair kaygı duymaları, öğretmenlerin problem davranışlarla “bazen”
karşılaşıyorum seçeneğine yoğunlaşmalarına neden olmuş olabilir. Bununla birlikte
araştırmaya katılan üç grubun istenmeyen davranışların sınıf içinde meydana gelme
düzeyi (sıklığı) ile ilgili görüşleri karşılaştırıldığında öğretmenlerin, söz konusu
olumsuz davranışların gösterilme düzeyini öğrenci ve velilere göre “daha yüksek”
değerlendirdiği görülmüştür.
Elde edilen bulgulara göre, öğrenciler de büyük çoğunlukla sınıf içinde
istenmeyen davranışları “hiç yapmıyorum” şeklinde görüş bildirmişlerdir. Bu durum
öğrencilerin kendi davranışlarını “problem” olarak algılamadıkları şeklinde
yorumlanabilir. Birey, içinde yaşadığı ailenin, etkileşimde bulunduğu yakın çevrenin
sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri ile bireyler arası ilişkilerin niteliğine uygun bir
sosyal gelişim gösterdiğinden (Öztürk, 2002), kendi davranış kalıpları diğer kişilerin
davranışlarıyla uyumlu olduğunda, davranışını problem olarak algılamayabilir. Öğrenci
velileri de, “çocuklarının sınıfta istenmeyen davranışlardan hiç birini yapmadığı/
yapmayacağı/ yapamayacağı” şeklinde görüş bildirerek, çocuklarıyla benzer tutum
sergilemişlerdir. Anne babalar doğal olarak çocuklarında istendik özellikler görme
eğilimindedirler. Okul ortamında olan biteni bilememeleri ve genellikle kendi
çocuklarını yetenekli olarak görmek istedikleri için çocuklarının uygun olmayan
davranışlarını kabul etmede zorlanırlar (Jones ve Jones, 1998; Canters, 1992; Akt:
Edwards, 1993; Martin and Greenwood, 2000; Kuzgun, 2006). Bu nedenle kendi
çocuklarının sınıf ortamında nasıl davrandığıyla ilgili bu yordamaların, velilerin nesnel
olamamalarından kaynaklanmış olduğu düşünülmektedir. Dağdelen (1999) tarafından
359
yapılan araştırmada da benzer bulgular elde edilmiş, öğrenci ve veliler problem
davranışların gösterilme düzeyini öğretmenlere göre daha düşük algılamışlardır.
Sınıf gözlemlerinde ise, öğrenci ve veli görüşlerinden farklı sonuçlar elde
edilmiş, öğretmenlerin görüşme sırasında ifade ettikleri bazı durumlar doğrulanırken,
çelişen bulgular da elde edilmiştir. Gürültü yapma, derse ilgisizlik ve izin almadan
konuşma davranışları en sık gözlenen problem davranışlar arasında yer almış ve
öğretmenlerin bu davranışlarla ilgili görüşlerine paralel sonuçlar elde edilmiştir. Ancak
öğretmeni oyalama ve öğretmenin dikkatini dağıtma, öğretmeni sınıfta hazır beklememe
ve ders dışı şeylerle ilgilenme davranışları öğretmenlerin çoğunlukla “bazen”
karşılaşıyorum, öğrencilerin ise “hiç yapmıyorum” şeklinde görüş bildirdiği davranışlar
iken, sınıf gözlemlerinde en sık gözlenen diğer davranışlardan olmuştur. Özellikle
dersle ilgili araç-gereçlerini çıkarmamaları ve malzeme alış-verişine başlamaları
şeklinde gözlenen öğretmeni hazır beklememe davranışı, her sınıfta ortalama 6–7
öğrencide ders boyunca devam eden bir sorun olmuştur.
Sınıf gözlemlerinde, öğretmenlerin görüşme sırasında hiçbir zaman
karşılaşmadıkları yönünde hem fikir oldukları istenmeyen davranışlar da (öğretmene
saygısızlık, okul yönetmeliklerine uymama, okul eşyalarını gereksiz kullanma)
gözlenmiş, “kendini temiz tutmama ve ilgilenmeme” davranışı (tırnaklarını, elini,
yüzünü, temiz tutmamak, yıkamamak, dişlerini fırçalamamak, saçlarını taramamak)
öğrencilerin büyük çoğunluğunda gözlenen genel bir problem olmuştur. Sınıf içinde
istenmeyen davranışların meydana gelme düzeylerine yönelik elde edilen bu bulgular,
konuyla ilgili gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında yapılan araştırmaların
bulgularıyla benzerlik göstermektedir.
Merret ve Wheldall (1984 ve 1988), Johnson ve diğerleri (1993), Greenlee ve
Ogletree (1993), Atıcı (2000), Aydın (2001), Sayın (2001) ve Geiger, (1997, Akt:
Öztürk, 2001) tarafından yapılan araştırmalarda öğretmenler genel olarak kendi
aralarında konuşma, dersi dinlememe, izin almadan konuşma, derse ilgisizlik, ders dışı
şeylerle ilgilenme, gürültü yapma davranışları ile daha sık karşılaştıklarını ifade
etmişlerdir. Bu doğrultuda, araştırmaların farklı ülke ve şehirlerde yapılmasına rağmen,
sınıf öğretmenlerinin sıklıkla benzer istenmeyen davranışlarla karşılaştıkları
söylenebilir. Burden (1995, 24) ve Evertson ve diğerleri (2003, 174)’ ne göre bu
360
davranışlar küçük ve çoğu zaman önemsiz olarak algılanan problem davranışlardır.
Ancak derse ilgisizlik, ders dışı şeylerle ilgilenme, öğretmeni oyalama, öğretmenin
dikkatini dağıtma ve gürültü yapma davranışlarının her zaman görülmesi, öğrencilerin
sınıfta yapılan öğretim etkinliklerinden sık sık uzaklaştığının bir göstergesi de
sayılabileceğinden, bu durum sınıf yönetimi açısından olumsuz değerlendirilebilir.
Çünkü sınıfta düzen, öğrencilerin öğretim etkinliğinin gerektirdiği davranışları
göstermesini gerektirir (Burden, 1995).
Bu durum öğretmenlerin öğretim etkinliklerini planlama ve uygulamadaki
eksikliklerinden kaynaklanabileceği gibi, dersin işlenmesinde sürekli aynı yöntemlerin
izlenmesinden, öğrenmeyi kolaylaştırma amacıyla araç-gereç ve materyal desteğinden
yararlanılmamasından da kaynaklanabilir. Öğrencilerin gelişim özellikleri göz önüne
alındığında, yaparak-yaşayarak öğrenmelerini sağlayacak etkinliklere yer verilmemesi,
öğrencilerin sıkılmasına yol açarak, bu sonucu doğuruyor olabilir. Sınıf gözlemlerinde
öğretmenlerin genellikle düz anlatım yöntemiyle ders işlediği, soyut bilgiyi
somutlaştırıcı ve öğrencileri aktif kılacak farklı yöntem ve teknikleri izlemedikleri
gözlenmiştir. Genellikle ders kitabına bağlı olarak yapılan tekdüze öğretim nedeniyle bu
davranışlarla sık karşılaşıldığı düşünülmektedir.
İzin almadan konuşma davranışının çoğu zaman sınıf geneline yayılarak,
dersin yapılmasını engelleyen gürültü haline geldiği gözlenmiştir. Bu durum
öğretmenlerin bu konuyla ilgili bir kural geliştirememiş olmasından kaynaklanabileceği
gibi, kendini dizginleyemeyen, duygularını ve heyecanlarını kontrol edemeyen
öğrencilerin sabırsızlığından veya arkadaşlarıyla rekabet etmesinden de kaynaklanıyor
olabilir. Bildiğini bir an önce öğretmene göstermek isteyen öğrenciler, beklemektense
düşünmeden cevap vermeye yönelebilirler (Johnson ve diğerleri, 1993). Ayrıca sınıf
gözlemleri sırasında öğretmenlerin, “söz istiyoruz” şeklinde kuralı hatırlatmalarına
rağmen, izinsiz konuşan öğrencileri dinledikleri görülmüştür. Bu durumda
öğretmenlerin izin almadan konuşmayı zaman zaman derse katılım olarak algıladıkları
ve kural belirlenmiş olmasına rağmen izlemede tutarlı olmamaları nedeniyle farkında
olmadan öğrencileri izin almaya gerek duymadan konuşmaya teşvik ettikleri
söylenebilir.
361
İzin almadan ayağa kalkma, sınıf içinde dolaşma, malzeme almak veya çöp
atmak için sürekli yerinden kalkma, sınıf gözlemleri süresince sık gözlenen davranışlar
olmuştur. Özkılıç (2000), özellikle ilköğretim birinci kademede öğrencilerin
birbirlerinden bir şeyler almak, kalemini açmak, çöp atmak gibi mazeretlerle sınıfta
dolaşmalarının sık rastlanılan bir durum olduğunu ve gelişim özellikleri dikkate
alındığında 7–12 yaş grubundaki öğrencilerin ders süresinde oturmalarının da
beklenemeyeceğini belirtmektedir. Bu davranışlarla sık karşılaşılması, dersle ilgili
hazırlıkları önceden yapma, derse zamanında girme-çıkma ve etkinliklerle ilgili
rutinlerin geliştirilmemesinden, ayrıca öğretim sırasında geçişlerin düzenli
olmamasından da kaynaklanabilir (Çelik, 2003; Karslı, 2004). Doyle (1986), özellikle
ilköğretim okullarında ders esnasında geçişlerde problemler yaşandığını belirtirken
Çelik (2003), bu geçişlerde öğrencilerin sınıf içinde gezinebileceğini, hatta birbirlerine
vurabileceğini ve kargaşa çıkarabileceklerini belirtmektedir.
Araştırmaya katılan beş öğretmenin de “bazen” karşılaştığını ifade ettiği kaba
ve küfürlü konuşma davranışı ve iki öğretmenin “her zaman”, üç öğretmenin ise
“bazen” karşılaştığını belirttiği sözel ve fiziksel şiddet içeren davranışlar, sınıf
gözlemlerinde “sık” karşılaşılan davranışlar olmuştur. Johnson ve diğerlerinin yaptığı
araştırmada (1993), sırası gelmeden konuşma davranışının yanı sıra küfürlü konuşma
ve fiziksel şiddet, Uysal (1991) tarafından yapılan araştırmada da, arkadaşları ile kavga
etme ve sınıfı ders yapılamaz hale getirme, en sık gözlenen problem davranışlar
arasında yer almıştır. Bu bulgu, ilköğretim sınıflarında çocukların saldırgan ve kaba
davranışlar göstermesinin yaygın bir durum olduğu şeklinde yorumlanabilir. Tezcan
(1995) ve Kağıtçıbaşı (1990)’ na göre, toplumumuzda çocuğun özerklik ve
girişimlerinin engellendiği ve bu engellemenin doğurduğu saldırganlık dürtülerinin
bastırılmak zorunda bırakıldığı, bağımlı kılan çocuk yetiştirme anlayışı yaygındır. Stein
(1983)’e göre de, sürekli bastırılan ve engellenen davranışlar ve çoğu zaman şiddete
dönüşen denetim altında tutulma, çocukların sınıf içerisinde saldırgan davranışlar
göstermelerinde önemli bir etkendir. Yavuzer (1992)’ de, alt sosyo-ekonomik düzeylere
inildikçe aile içinde çocuğa gösterilen ilginin azalmasının, çocuğun başarılı ilişkiler
kurmasını etkilediğini ve bunun sonucu olarak da sosyal gelişimde gecikme ve saldırgan
davranışlar ortaya çıkabileceğini belirtmektedir.
362
Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme, arkadaşlarına kötü davranma ve
arkadaşlarını çalışırken engelleme davranışları öğrencilerin genel olarak “hiç
yapmadıklarını” öğretmenlerin ise “bazen” karşılaştıklarını belirttikleri davranışlar
olmasına rağmen sınıf gözlemlerinde sık gözlenen davranışlar olmuştur. Çocuğun
aileden sonra girdiği yeni bir sosyal çevre olan okulda başarmak zorunda olduğu
öğrenim görevlerinin yanı sıra çevreye uyum sağlama, başkaları ile birlikte yaşama ve
çalışma görevlerini de tamamen kazanmasının beklenemeyeceği düşünüldüğünde
(Yavuzer, 1992), sınıf yönetiminin bir anlamda sosyal toylukla mücadele olduğu
söylenebilir. Özellikle okul öncesi dönemde aile çevresi dışına çıkamayan ve sosyal
ilişkilerden yoksun kalan çocuklarda sosyal davranış kurallarına uymada daha fazla
yetersizlikler olabileceği göz önüne alındığında (Yavuzer, 1992), alt sosyo-ekonomik
düzeydeki bir okulda yapılan bu çalışmada, sürekli konuşarak ve çalışmalara müdahale
ederek arkadaşlarını engelleme davranışları ile sık karşılaşılması beklenen bir durum
olmuştur.
Ancak, sosyal açıdan aynı sınıf ortamını paylaşan öğrenciler arasında bu tür
davranışların sürekliliği, öğrencilerin arkadaşlarıyla olan sosyal ilişkilerinde ve
karşılıklı etkileşimlerinde sorun yaşadıklarının ve uyumsuz olduklarının bir göstergesi
olabilir. Sınıf gözlemlerinde genellikle arkadaşı hata yaptığında gülme, alay etme ve
küçümseme, şeklinde gözlenen arkadaşına kötü davranma davranışları, olumlu sınıf
atmosferi oluşturmada etkili olan işbirliği olasılığını ve saygıyı azaltan kötü duyguların
oluşmasına yol açarak, çocukların başarısız olmalarına ve okuldan uzaklaşmalarına
neden olabileceğinden olumsuz bir durumdur (Demirbolat, 2000; Burden, 1995;
Cangelossi, 1998; Akt: Turanlı, 1995). Konuyla ilgili yapılan araştırmalar
incelendiğinde benzer sonuçlar elde edildiği (Merret ve Wheldall, 1984, 1988; Johnson
ve diğerleri, 1993; Greenlee ve Ogletree, 1993; Atıcı, 2000; Aydın, 2001), arkadaşlarına
kötü davranma ve arkadaşlarını engelleme davranışlarının sık karşılaşılan problemler
olduğu görülmüştür.
Öğrencilerin sık sık sıraya uzanması, sağa-sola sarkması, ayaklarıyla sırayı
hareket ettirmesi, ayaklarını sıradan dışarı çıkarması, sıranın altına eğilmesi vb. gibi
gözlenen oturma biçimine dikkat etmeme davranışının ise daha çok sıkılmayla ve sınıfın
fiziksel yetersizlikleriyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Sınıfta yer alan fiziksel
öğelerin, özellikle sıraların çocuğun gelişim özelliklerine uygunluğu, temizliği,
363
görünümü, düzenleniş şekli, sınıf ortamının ısı, ışık, havalandırma, estetik gibi
özelliklerinin öğrencileri öğrenme sürecine katıcı ve ilgi çekici biçimde düzenlenmesi
önemlidir (Tutkun, 2002; Civelek, 2001; Fidan, 1996). Olumlu fiziksel özelliklere sahip
sınıflar öğrencilerin derse ve okula karşı tutumunu olumlu yönde etkiler. Gözlem
yapılan sınıflarda sıraların eski, kırık ve yerinde sallanıyor olması, kış aylarında ısınma,
yaz aylarında soğutma problemlerinin yaşanması, genellikle öğrenciyi aktif kılmayan
öğretim yöntemlerinin izlenmesinin öğrencilerin sıkılmasına, dikkat ve güdülenme
eksikliğine ve oturma biçimine dikkat etmemeye neden olabilir.
Yerleri kirletme, sınıf eşyalarına zarar verme (sıraların üstünü karalama,
çizme, tekmeleme, kapıyı çarpma-tekmeleme vb.) ve okul eşyalarını gereksiz kullanma
(gereksiz tebeşir kullanma, ışıkları boşuna açık bırakma vb.) gibi fiziksel donanım ve
ortama zarar verici davranışların sınıf gözlemlerinde de nadiren gözlenen davranışlar
olması, olumlu bir durum olarak değerlendirilebilir. Benzer sonuçlar Öztürk (2001) ve
Sayın (2001) tarafından yapılan araştırmalarda da elde edilmiştir. Çevreyi hor kullanma
ve zarar verici davranışlarla nadiren karşılaştığını belirten öğretmenlerin bu görüşünün
sınıf gözlemleriyle de doğrulanması, öğretmenlerin çevredeki eşyaları koruma ve
tutumlu kullanma konusunda sınıflarında bir düzen oluşturdukları şeklinde
yorumlanabilir. Ayrıca, bu çevredeki ailelerin maddi olanakları ile okulun fiziksel
koşulları dikkate alındığında, öğretmenlerin var olan malzemeleri dikkatli kullanmaları
yönündeki açıklamalarının yanı sıra, biten tebeşirlerin ve odunların velilere aldırılması,
elektrik çok kullanıldığı taktirde faturaların ödenememesi ve elektriklerin kesileceği,
öğrenci velilerinin bu faturaları ödemek durumunda kalacağı gibi uyarıların da bu
sonuçta etkili olduğu düşünülmektedir.
Hırsızlık yapma, yalan söyleme, sürekli mazeret ileri sürme, okul dışındaki
kötü alışkanlıkları okul ortamına getirme (sigara içme, uhu kullanma, kumar oynama
vb.) öğretmenin ve arkadaşlarının eşyalarını izinsiz alma ve zarar verme, iftira atma-
suçlama, okul yönetmeliklerine uymama ve değişen durumlara uyum sağlayamama gibi
davranışların oldukça düşük düzeylerde gözlenmesi olumlu bir durum olarak
değerlendirilebilir. Diğer davranışlarla karşılaştırıldığında bu davranışlarla daha düşük
düzeyde karşılaşılmasının nedeni, özellikle okul yönetmeliklerine uymayan ve okul
dışındaki kötü alışkanlıkları okul ortamına getiren öğrencilerin çeşitli biçimlerde
cezalandırılması veya araştırmaya katılan öğretmen ve velilerin bu konulara daha
364
duyarlı yaklaşması olabilir. Kişi (2003) tarafından yapılan araştırmaya katılan
öğretmenlerin sınıf içinde en fazla arkadaşlarına zarar vermeme ve doğru söyleme
üzerinde durmaları bu görüşü destekler niteliktedir. Elde edilen bulgular, ilköğretim 4
ve 5. sınıflarında bu davranışların yaygın olmadığı şeklinde yorumlanabilir. Yapılan
araştırmalar incelendiğinde de, okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçma, törene
katılmama, devamsızlık yapma), sigara içme, kumar oynama, hırsızlık, iftira atma-
suçlama (yalan ifade verme) gibi davranışlarla ortaöğretimde daha sık karşılaşıldığı
görülmüştür (Türkeç, 1986; Uysal, 1991; Eripek, 1980).
Derse hazırlıksız gelme ve öğretmene karşı gelme, sınıf gözlemlerinde ara sıra
karşılaşılan istenmeyen davranışlar olmuştur. Genellikle ödevlerini yapmama, ders için
gerekli malzemeleri getirmeme olarak karşılaşılan derse hazırlıksız gelme davranışıyla
her zaman karşılaştığını sadece bir öğretmenin bildirmesi de, olumlu bir durum olarak
değerlendirilebilir. Ders için gerekli malzemelerin sınıf ortamına getirilmemesi öğretimi
sınırlandırıcı bir faktördür ve öğrenciden düzenli olarak dersle ilgili materyallerini sınıf
ortamında bulundurması beklenir. Okulun bulunduğu çevrenin sosyo-ekonomik düzeyi
dikkate alındığında malzemenin getirilmemesi, öğrencinin ailesinin bu malzemeyi satın
alamamış olmasından kaynaklanabilir. Ödevlerini yapmama ise, ödevlerin çok olması,
zorluk derecesinin öğrencilerin seviyesinin üzerinde olması, öğrenme eksikliği, ödevin
nasıl yapılacağı ile ilgili yönergelerin verilmemesi gibi farklı nedenlere dayanabilir.
Araştırmaya katılan kız ve erkek öğrencilerin sınıf içinde problem davranış
gösterme düzeylerini algılamalarında farklılık olup olmadığı araştırmada ele alınan bir
diğer boyuttur. Elde edilen bulgulara göre, kız öğrenciler erkek öğrencilere göre daha
yüksek bir oranda bir fikir birliği ile (ortalama %77.1) 38 davranış kategorisinde yer
alan istenmeyen davranışları “hiç” göstermedikleri yönünde benzer tutum
sergilemişlerdir. Erkek öğrenciler, 29 davranışı “hiç” göstermediklerini, yerleri
kirletme, sınıfta bir şeyler yeme-içme, kaba ve küfürlü konuşma, sınıfta oturma
biçimine dikkat etmeme, arkadaşlarına kötü davranma, izin almadan konuşma, derse
ilgisizlik, derse hazırlıksız gelme, öğretmeni sınıfta hazır beklememe, fiziksel şiddet
gösterme, gürültü yapma ve ders dışı şeylerle ilgilenme davranışlarını ise “bazen”
yaptıklarını ifade etmişlerdir. Bu durumda, kız öğrencilerin kendilerini daha uyumlu
algıladıkları veya erkek öğrencilerin anketi cevaplama sırasında daha samimi ve içten
oldukları söylenebilir. Öğretmenlere istenmeyen davranışlarla karşılaşma sıklıklarının
365
öğrencinin cinsiyetine göre farklılaşıp/farklılaşmadığı sorulduğunda, kız öğrencilerin
görüşünü destekleyen bulgular elde edilmiş, 5 öğretmen de erkeklerin daha fazla
problem davranış gösterdiğini, kız öğrencilerde çoğunlukla izin almadan konuşma,
dikkat çekmeye çalışma, kıskançlık, dedikodu yapma ve sürekli mazeret ileri sürme
davranışlarıyla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir. Sınıf gözlemlerinde de öğretmenlerin
ve öğrencilerin görüşlerine paralel bulgular elde edilmiş, problem davranışlar genellikle
erkek öğrencilerde gözlenmiştir.
Bu sonuç, bu konuyla ilgili ilk ve ortaöğretimde yapılan araştırmaların
sonuçlarıyla benzerdir. Merrett ve Wheldall, (1984 ve 1988); Tulley ve Chıu, (1998),
Lewis (2001), Farmer ve diğerleri (1999), Türkeç, (1986), Koç ve diğerleri (1977),
Uysal, (1991), Aydın (2001) ve Eripek (1980) tarafından yapılan araştırmalarda sürekli
problem davranış gösteren öğrencilerin erkek olduğu görülmektedir. Araştırmalar
özellikle alt sosyo-ekonomik düzeydeki kalabalık ailelerdeki kız çocuklarının
zorunluluk nedeniyle kendi işlerini yapma, küçük kardeşlerine bakma, ev işlerine
yardım etmekle yükümlü olduklarından, sorumluluk duygularının daha fazla geliştiğini
(Yavuzer, 1992; Kağıtçıbaşı, 1990) ve kız öğrencilerin sosyal becerilerinin erkek
öğrencilerden daha yüksek olduğunu göstermektedir (Kara, 2002). Bu durumda, kız ve
erkek öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışları gösterme düzeylerini
algılayabildikleri ve kızların sınıf disiplininde daha sorumlu davrandıkları söylenebilir.
İstenmeyen davranışların önem derecesi (ciddilik) ile ilgili öğretmen, öğrenci
ve veli görüşleri incelendiğinde, öğretmenlerin davranışın bir kız ya da bir erkek
öğrenci tarafından yapılmış olmasının davranışın önem derecesine yönelik tutumlarını
“asla” değiştirmediğini vurgulayarak, istenmeyen davranışları çoğunlukla “çok ciddi”
ve “ciddi” problemler olarak değerlendirdikleri görülmüştür. Özellikle ilköğretim 4 ve
5. sınıflardaki çocukların gelişim özellikleri ve öğretmenlerin her zaman
karşılaştıklarını ifade ettikleri davranışlar göz önüne alındığında, izin almadan konuşma,
gürültü yapma, kendini temiz tutmama ve yetersiz ilgi ve dikkat çekme amaçlı
davranışların “ciddi” sorunlar olarak nitelendirilmemesi yönünde bir beklenti olmuştur.
Öğretmenlerin bu davranışları “ciddi problemler” olarak nitelendirmesine, sınıf içinde
sık karşılaşıyor olmalarının neden olduğu düşünülmektedir. İlgili literatür
incelendiğinde bazı araştırmalarda öğretmenlerinin sınıf içinde karşılaştıkları
istenmeyen davranışları önemsiz, (Merrett ve Wheldall, 1988; Johnson ve diğerleri,
366
1991), bazı araştırmalarda ise “çok ciddi” problemler olarak değerlendirdikleri
görülmüştür (Romi ve Freud, 1999; Borg ve Falzon, 1990). Bu bulgu, istenmeyen
davranışın önem derecesi ile ilgili ölçütlerin, davranışı yapana, karşısındaki kişiye,
davranışın oluştuğu ortamın, toplumun ve kültürün özelliklerine göre değiştiği şeklinde
yorumlanabilir.
Bu araştırmada, sınıf eşyalarına zarar verme, kaba ve küfürlü konuşma,
arkadaşlarına kötü davranma, yalan söyleme, iftira atma, suçlama, arkadaşlarına karşı
fiziksel ve sözel şiddet, hırsızlık yapma ve okul dışındaki kötü alışkanlıkları okul
ortamına getirme, öğretmenlerin “son derece ciddi” olarak algıladığı istenmeyen
davranışlar olmuştur. Bu bulgu, diğer araştırmaların bulgularıyla benzerdir. Wickman
(1928), okul eşyalarına zarar verme, Ziv (1970) ise acımasızlık, dürüst olmama,
sinirlilik ve hırsızlık davranışlarının en ciddi algılanan sorunlar olduğunu tespit etmiştir
(Akt: Borg ve Falzon, 1990, 220). Stuart (1994) , Romi ve Freud (1999), Kinch ve
diğerleri (2001), Baer, Goodall ve Brown (1983; Akt: Öztürk, 2001) ve Borg ve Falzon
(1989) tarafından yapılan çalışmalarda da zorbalık (itme, çarpma, vurma, yaralama) ve
hırsızlık en ciddi algılanan problem davranışlar olmuştur. Bunun yanı sıra sözel şiddet,
okul yönetmeliklerine uymama, öğretmene karşı kabalık, dersi bölme (Romi ve Freud,
1999; Kinch ve diğerleri, 2001), gevezelik yapma, itaatsizlik, dağınıklık, dikkatsiz
çalışma, yalan söyleme (Borg ve Falzon, 1989) davranışları öğretmenler tarafından daha
ciddi olarak nitelenen davranışlar olmuştur.
Bu durumda, öğretmenlerin diğer davranışlara göre “daha ciddi” olarak
nitelendirdiği problem davranışların, fiziksel açıdan tehlike içeren, kişiye, ortama ve
eşyaya doğrudan veya dolaylı, kasıtlı zarar verme olasılığı taşıyan davranışlar (okul
eşyalarına zarar verme, zorbalık, kabalık, hırsızlık) olduğu söylenebilir. Birilerinin
yaralanmasına sebep olması, sınıf ortamında gerilim yaratması ve fiziksel olarak
misillemeye yol açma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle bu davranışların daha ciddi
algılandığı düşünülmektedir.
Araştırmaya katılan öğrenciler de istenmeyen davranışları genel olarak “çok
ciddi” ve “ciddi” sorunlar olarak değerlendirmişlerdir. Kız ve erkek öğrencilerin
görüşleri karşılaştırıldığında ise, erkek öğrencilerin, sınıfta oturma biçimine dikkat
etmeme, dikkat çekmeye çalışma, sınıfta bir şeyler yeme-içme, arkadaşlarını çalışırken
367
rahatsız etme, derse hazırlıksız gelme, yetersizlik sergileme, kılık kıyafetine özen
göstermeme, öğretmenin dikkatini dağıtma, ders dışı şeylerle ilgilenme, okul eşyalarını
gereksiz kullanma, kendini temiz tutmama vb. davranışlarını kızlara göre daha
“önemsiz” sorunlar olarak algıladıkları görülmüştür. Bu bulgu, kızların istenmeyen
davranışları erkek öğrencilerden daha ciddi algıladığı şeklinde yorumlanabilir.
Algılamadaki bu farklılık, kızların diğerleri ile empati kurmaları ve davranışlarının
olumsuz etkilerini anlamalarının sonucu olabileceği gibi, yetiştirilme tarzlarından da
kaynaklanabilir. Yavuzer (1997) ve Tezcan (1995)’ ında vurguladığı gibi, düzenli olma,
oturma biçimine dikkat etme, işbirliği yapma, uslu ve söz dinler olma, yardım etme,
kendini temiz tutma, kılık-kıyafetine dikkat etme davranışları kızlarda daha yaygın
olarak onaylanan davranışlardır.
Araştırma bulgularına göre aileler de, çocukları kız ya da erkek olsun
istenmeyen davranışlarının ciddiliği konusunda benzer tutum içinde olmuş ve 41
davranış kategorisinde yer alan davranışların tamamını “çok ciddi” problemler olarak
nitelendirmiştir. İstenmeyen davranışların önem derecesi (ciddilik) ile ilgili öğretmen,
öğrenci ve veli görüşleri karşılaştığında, veliler problem davranışları en ciddi algılayan
grup olmuştur. Düşük gelirli kentsel ve yarı kentsel ailelerle yapılan araştırmalar,
çocuktan beklenenin bağımsız düşünme, karar verme ve kararının sorumluluğunu
taşıma değil, ana-babanın sözünü dinleme olduğunu göstermektedir (Ekşi, 1982;
Gençtan, 1973; Akt: Kağıtçıbaşı, 1990). Bu bilgiler doğrultusunda, çocuğun kendi iç
denetiminin oluşmasına izin vermeyen, anne-baba otoritesini veya çocuğu korumaya
yönelik olan çocuk yetiştirme tutumunun, velilerin beklentilerine uygun olmayan en
küçük davranışı “itaatsizlik” olarak algılayıp, çok ciddi bir sorun olarak
değerlendirmelerine yol açtığı söylenebilir.
Ancak araştırmaya katılan üç grubun da istenmeyen davranışların “çok ciddi”
ve “ciddi” sorunlar olduğu konusunda aynı eğilim içinde olmaları, disiplin konusunda
evdeki geleneksel tutumun, okulda öğretmenler tarafından devam ettirildiği şeklinde
yorumlanabilir. Bu tutumun, sınıf içinde öğretmenin beklentisine uygun olmayan en
küçük öğrenci davranışını bile otoritesini sarsacağı düşüncesiyle “çok ciddi” problemler
olarak nitelendirilmesine yol açtığı düşünülmektedir. Öğrencilerin yaptığı her
davranışın öğretmenler ve veliler tarafından “çok ciddi” ve “ciddi” problemler olarak
algılanması, okulda öğrenci-öğretmen ve ailede anne-baba-çocuk iletişimini olumsuz
368
etkileyip, düşmanlıklara sebebiyet verebilir. Öğrencilerin sürekli yanlış yapmayı
kabullenip olanı biteni dikkate almayan davranışlar sergilemeleri de söz konusu
olabileceğinden, bu olumsuz bir durum olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte bu
bulgu, katılımcıların problem davranışları “çok önemli” ve “daha az önemli” olarak
ayıramamalarından kaynaklanmış olabilir.
İstenmeyen davranışların nedenleri ile ilgili öğretmen, öğrenci ve veli
görüşlerinin incelenmesi bu araştırmada incelenen bir diğer boyuttur. Elde edilen
verilere göre öğretmenler, istenmeyen davranışların nedenlerini öncelik sırasına göre;
okul yönetiminin öğrenci ve öğretmenlere yönelik yanlış tutum ve uygulamalarına,
okulun fiziksel ve sosyal koşullarının yetersizliğine, olumsuz çevre koşullarına,
okuldaki güvenlik önlemlerinin azlığına, okul-veli işbirliğinin olmayışına, eğitim
programlarının ağırlığına, aile ile ilgili etkenlere, MEB’ nın uygulamaları ve eğitim
politikasına, öğrenci özelliklerine, diğer çocukların etkisine ve televizyon-medyaya
bağlamışlardır. Öğretmenin mesleki ve kişilik özellikleriyle istenmeyen davranışlara
neden olabileceğine ise 2 öğretmen değinmiştir. Araştırmanın kuramsal çerçevesinde
belirtildiği gibi problem davranışların nedenleri çok geniş bir alana yayılmaktadır. Okul
içi faktörlerin yanı sıra, öğrenci ile ilgili ve öğretmenin kontrolü dışında olan pek çok
faktör, öğrencilerin istenmeyen davranışlarını destekleyebilmektedir (Edwards, 1993;
Burden, 1995; Curwin ve Mendler, 1988; Doyle, 1986; Karlin ve Berger, 1972; Aydın,
1998; Kağıtçıbaşı, 1988; Başaran, 1985; Özmen, 1995; Jones, Jones, 1998; Başar, 1997;
Guttmann, 2001).
Öğrencilerin problem davranışlarının nedenleri ile ilgili okulöncesi, ilk ve
ortaöğretimde yapılan araştırmalar incelendiğinde, benzer bulgulara rastlanmış,
öğretmenlerin genellikle bu davranışların nedenlerini kendilerinin dışında, çoğunlukla
aile ile ilgili faktörlere bağladığı görülmüştür (Atıcı, 2000; Sayın, 2001, Supaporn,
2000; Greenlee ve Ogletree, 1993; Aksoy, 1999; Sadık, 2002; Meret ve Wheldall,
1989). Aile ve çocuk arasındaki kaçınılmaz etki ve sorumluluk ilişkisi,
toplumsallaşmanın birincil ve en önemli grup olan ailede başlaması, çocuğun örgün
eğitime giriş yaptığında aile de ve yakın çevresinde kazandığı bir çok davranış
örüntüsüyle okula gelmesi ve bu davranışların her zaman istendik yönde olmaması
(Tezcan, 1995; Başar, 1997; Akçadağ, 2005) öğretmenlerin birinci neden olarak aileleri
369
göstermelerine neden olmuş olabilir. Bu araştırmada da öğretmenlerin genel eğilimi,
problem davranışların öncelikli nedenlerini dışsal faktörlerde arama yönünde olmuştur.
Sınıfın içinde bulunduğu okulun bir parçası olduğu göz önüne alındığında,
öğretmenlerin öncelikli nedeni kendilerine en yakın olan çevre olan okulu gösterip, aile
ve öğrenci ile ilgili özelliklere daha sonra değinmeleri, sorumluluğu doğrudan çocuklara
ve ailelere yüklememeleri açısından da olumlu bir durum olarak değerlendirilebilir.
Ancak, özellikle okul yöneticilerinin olumsuz tutum ve uygulamalarının vurgulanması,
araştırmanın yürütüldüğü okulda, öğretmenler ve yöneticiler arasında ciddi iletişim
problemleri yaşandığının bir göstergesi de olabilir. İlgili literatürde, sınıfın bir üst
sistemi olan okulun pozitif, düzenli ve güvenli yönetim anlayışının, olumlu okul kültürü
ve atmosferi kurulmasındaki önemi vurgulanıp (Nicholson, 1985; Akt: Greenlee ve
Ogletree, 1993, 5), tersi olan bir yönetim anlayışının, gerek öğretmen, gerekse
öğrencilerde istenmeyen davranışların oluşmasına yol açabileceği belirtilmektedir
(Aydın, 1998; Gürkan ve diğerleri, 1998; Balcı, 1993). Aydın (2001) tarafından yapılan
araştırmada, öğretmenlerin problem davranışların nedeni olarak en son sırada okul
yönetimini göstermesi ve incelenen diğer araştırmalarda okul yönetimiyle ilgili böyle
bir bulguyla karşılaşılmamış olması nedeniyle bu durumun, araştırmanın yürütüldüğü
okulun özeliklerinden kaynaklandığı ve görüşme yapılan 5 öğretmenin okul yönetimini
tutarlı, adil ve güvenilir bulmadığı söylenebilir.
Öğrencilerin büyük çoğunluğu da istenmeyen davranışların öncelikli nedenini
sıra arkadaşının ya da sınıftaki diğer öğrencilerin onu rahatsız etmesi olarak
açıklamışlardır. Bunu sırasıyla öğrenci özellikleriyle ilgili faktörler, okula ve derse karşı
olumsuz tutum, karşılanmayan psikolojik ve sosyal ihtiyaçlar, öğretmenin mesleki ve
kişilik özellikleri, öğretmene ve sınıftaki diğer öğrencilere karşı olumsuz tutum ve aile
ile ilgili faktörler izlemiştir. Konuyla ilgili kız ve erkek öğrenci görüşleri
karşılaştırıldığında, diğer çocuklar tarafından rahatsız edilmenin, erkek öğrenciler
arasında en fazla belirtilen faktör olduğu görülmektedir. Diğer çocukların küfür etmesi,
elle sataşmaları, dövmeleri ve tehdit etmeleri çoğunlukla erkek, alay etmeleri, hata
yaptığında gülmeleri ve laf atmaları ise daha çok kız öğrenciler tarafından vurgulanan
davranışlar olmuştur.
370
Yavuzer (1992), Weber (1986), Dreikurs ve diğerleri (1995), Kağıtçıbaşı
(1988) ve Burden (1995)’ in de belirttiği gibi sınıftaki davranışların çoğu diğer
öğrencilerin tepkisi tarafından belirlenir. İncinen, utanan, engellenen ve canı yanan
öğrenciler, diğerlerini incitme, canını yakma ve utandırma hakkını kendinde görerek,
dürtme, itme, kötü şeyler söyleme, bir şeyler atma, kavga etme gibi son derece olumsuz
davranışlar gösterebilmektedir (Edwards, 1993; Dönmezer, 1991; Weber, 1986). Bu
durum, kaba ve küfürlü konuşan, arkadaşlarına kötü davranan (alay etme, küçük
düşürme vb.), sözel ve fiziksel şiddet uygulayan öğrencilerin, genellikle bu davranışlara
maruz kalan öğrenciler olduğu, saldırgan davranışların ortam tarafından desteklendiği
ve akran baskısının öğrencilerin kolaylıkla problem davranışa yönelmelerini sağladığı
şeklinde yorumlanabilir. Supaporn (2000) ve (Guttmann, 2001) tarafından yapılan
araştırmalarda da benzer sonuçlar elde edilmiş, öğrenciler istenmeyen davranışlarına
neden olan öncelikli faktörü sınıftaki diğer öğrenciler olarak göstermişlerdir. Ayrıca
kaba ve küfürlü konuşma, tehdit etme, elle sataşma ve fiziksel şiddetin daha çok erkek;
bağırma, alay etme ve hata yaptığında gülme davranışlarının ise daha çok kız öğrenciler
arasında gözlenen davranışlar olması nedeniyle bu bulgunun, araştırmanın problem
davranışların gösterilme düzeyine yönelik diğer bulgularıyla tutarlı olduğu
görülmektedir.
Problem davranışların nedeni olarak öğrenci ile ilgili özellikler ise, daha çok
kız öğrencilerin belirttiği bir faktör olmuştur. “Kıskançlık, sabırsızlık ve merak etme”
nedeniyle istenmeyen davranışlar gösterdiklerini ifade eden kız öğrenciler, erkek
öğrencilerin ise “böyle davranmaktan zevk alma, kötü huy ve alışkanlıklar, saldırganlık,
zekâ düzeyi, inatçılık, öğrenme güçlüğü ve başarısızlık” nedeniyle problem davranışlar
gösterdiklerini düşünmektedir. Erkek öğrenciler ise öğrenme güçlüğü, başarısızlık ve
dayağa alışmış olmayı daha sık vurgulamışlardır. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe,
derse hazırlıksız gelme ve okuldan kaçma davranışlarının nedeni, çoğunlukla “dersi ve
öğretmeni sevmeme” şeklinde açıklanmıştır. Genellikle erkek öğrencilerin belirttiği
dersi ve okulu sevmemenin nedeni, öğretmeni sevmeme olarak gösterilmiş, öğretmeni
sevmeme faktörünün altında yatan nedenler ise; öğretmenin onları dinlememesi, hep
aynı öğrencilere söz hakkı vermesi, ayrım yapması, her zaman sinirli olup bağırması,
dövmesi ve onlara kötü davranması olarak açıklanmıştır. Bu nedenle öğretmeni zor
duruma düşüren (kızdırma, üzme, şaşırtma, bağırtma vb.) davranışlarda bulunduklarını
belirten öğrenciler, öğretmenin dövmesinden ve kızmasından da çok korktukları için,
371
yalan söylemeye mecbur kaldıklarını, mazeret uydurduklarını ya da suçu bir başkasının
üzerine attıklarını ifade etmişlerdir.
Aydın (2001) tarafından yapılan araştırmada da, öğrenciler sıkılma, derse ilgi
duymama, dersi ve öğretmeni sevmeme ve ailedeki kavga ve ilgisizliği problem
davranışların temel nedenleri olarak göstermişlerdir. Öğretmeni sevmeme nedenlerini
öğretmenin onlara hakaret etmesi, ayrım yapması, suçsuz yere dövmesi ve karşılaştırma
yaparak, olumsuz eleştirmesi olarak gösteren öğrenciler, ilgi çekme ve dersi kaynatma
isteğini diğer nedenler olarak ifade etmişlerdir. Ataman (2001), Türnüklü (1999) ve
Burden (1995), öğretmenlerin haksız ve otoriter davranışlarıyla, başkaldırmayı ve
karşılık vermeyi kışkırtarak uygun olmayan davranışlara sebebiyet verebileceğini
vurgularken, Yavuzer (1986), Yörükoğlu, (1997) ve Öztürk Koç ve Şahin (2003)
özellikle alt-sosyo-ekonomik, geri kalmış bölgelerde görev yapan öğretmenlerin,
kültürel açıdan dezavantajlı olarak nitelendirdikleri çocuklardan daha az şey bekleme
eğiliminde olduklarını ve bezginliklerini öğrencilere yansıttıklarını belirtmişlerdir. Bu
durum, bazı öğrencilerin başarılı olamayacakları ya da öğretmenin adaletsiz olduğu gibi
bir sonuca varmalarından dolayı, öğretmenin beklentilerini doğrulamaya ve sınıf
ortamını bozmaya yöneldikleri şeklinde yorumlanabilir.
Araştırmaya katılan öğrenciler derste sıkıldıklarını ve sıkıldıkları zaman
“resim yaptıklarını, oyun oynadıklarını ya da öğretmeni sinirlendirip dersi bırakmasını
sağlama ya da kendi aralarında konuşarak ve komiklik yaparak dersi kaynatma” yoluna
gittiklerini ve arkadaşları konuştuğunda dayanamayıp onlara uymak istediklerini de
vurgulamışlardır. Kağıtçıbaşı (1988) ve Yavuzer (1986)’ e göre, sınıf içinde
öğrencilerin davranışlarında benzerlik yaratan önemli faktörlerden biri “uyma”
davranışıdır. Grubun davranışlarına uyma eğilimi, öğrencileri olumlu davranmaya
yöneltebileceği gibi istenmeyen davranışlara da (dersi kaynatma, ders dışı şeylerle
ilgilenme, gürültü yapma, konuşma vb.) yöneltebilir. Doyle (1986), bilgi eksikliği ve
yeterince düşünmemenin, çocukları arkadaşlarından gördüğünü yapmaya, duyduğunu
söylemeye yöneltebileceğini belirtirken, Aydın (1998), kabul görme ihtiyacının
çocukların arkadaşlarının özelliklerini kabul etmeyi kolaylaştıracağını vurgulamaktadır.
Bu nedenle, öğrencilerin istenmeyen davranışlara yönelten bu durumun bir diğer
görünümünün de “arkadaşını taklit etme” olduğu söylenebilir.
372
Öğrenci görüşlerinde, ailede böyle görme, evde dayak yeme, sevgisizlik ve
ilgisizlik en sık dile getirilen ailesel faktörüler olmuştur. Elde edilen bu bulgu, konuyla
ilgili incelenen araştırmaların sonuçlarıyla benzerdir. Guttmann (2001) tarafından
yapılan araştırmada öğrencilerin evdeki kötü yaşantıları “en önemli” nedenler arasında
gösterdiği, sürekli problem davranış gösteren çocukların ev yaşantıları üzerine yapılan
araştırmada da, bu çocukların evde düşmanca tutum ve davranışlara, fiziksel cezaya,
katı ve tutarsız disiplin uygulamalarına maruz kaldıkları görülmüştür (Cohen ve
Maninon, 1990, Akt: Aydın, 2001).
Edwards (1993), yetersiz ilgi-sevgi ve aşırı kontrolün çocukların özgürlük
ihtiyacını kısıtlayarak, onları isyana sürükleyebildiğini ve evdeki isyanın okula ve diğer
sosyal çevrelere uzanabileceğini belirtirken, Larson ve Karpas (1963), Çağdaş (2002),
Dönmezer (1991), Bakırcıoğlu (2002), Yavuzer (1986) ve Yörükoğlu (1986), bu tür
ailelerden gelen çocukların, uygun olmayan davranışlarının o çok istedikleri ilgiyi
görmenin bir yolu olduğunu keşfettiklerini ve bu davranışları tekrarlama eğiliminde
olduklarını belirtmektedirler. Karlin ve Berger (1972), Doyle (1986), Cangelosi (1997)
ile Curwin ve Mendler (1988)’ de bu görüşe katılmakta ve sevgi-ilgi görme ihtiyacında
olan her çocuğun, gereksinimleri karşılanmadığında birçok istenmeyen davranışa
yönelebileceğini vurgulamaktadır.
Görüşme yapılan 20 öğrenci velisinin problem davranışların nedenleri olarak
çoğunlukla ifade ettiği faktörler, yanında oturan arkadaşının ya da sınıftaki diğer
öğrencilerin çocuğa rahatsızlık vermesi (küfür etme, alay etme, dövme, kızdırma,
zorlama, gülme vb.), okulun fiziksel- sosyal koşullarının yetersizliği ve çevredeki
olumsuz örnekler olmuştur. Özellikle sözel ve fiziksel şiddet içeren davranışları, kaba
ve küfürlü konuşmayı, arkadaşlarına kötü davranma, okuldan kaçma ve devamsızlık
davranışlarını diğer çocukların etkisi ile açıklayan veliler, okuldaki güvenlik
önlemlerinin yetersizliği ve aile ile ilgili özellikleri de sorun davranışların öncelikli
nedenleri olarak belirtmişlerdir. Guttmann (2001)’ ın araştırmasında da benzer
bulguların elde edildiği, velilerin diğer çocukların etkisini, öğretmenin tutum ve
davranışlarını ve aile ile ilgili özellikleri önemli nedenler olarak gösterdiği
görülmektedir.
Sonuç olarak, öğretmen, öğrenci ve velilerin problem davranışların nedenleri
ile ilgili görüşleri karşılaştırıldığında, genel olarak üç grubun da öncelikle kendileri
373
dışındaki dışsal faktörlere yönelme ve başkalarını suçlama eğiliminde oldukları
görülmüştür. Aileler genellikle çocuklarını haklı görüp, savunarak diğerlerini (sınıftaki
diğer çocukları ve çevreyi), çocuklar sorun yaşadığı çocukları ve öğretmenlerini,
öğretmenler de yönetimi şikâyet etme yönünde tutum sergilemişlerdir. Öğretmenlerin
öncelikle okul yönetimi, okulun fiziksel-sosyal özellikleri, daha sonra çevre, eğitim
programları ve aile ile ilgili olumsuzlukları dile getirmesi, istenmeyen davranışlarla
mücadele sorumluluğunu okul yönetimi, çevre ve aileye yüklediği şeklinde
yorumlanabilir. Diğer çocukların rahatsızlık vermesi, okulun fiziksel- sosyal
koşullarının yetersizliği, çevredeki olumsuz örnekler ve güvenlik önlemlerinin
yetersizliğini öncelikle belirtip, daha sonra aile ve çocukla ilgili özelliklere değinen
velilerin ise problem davranışlarla ilgili sorumluluğu doğrudan öğretmene ve okula
yüklemeyip, okul, aile ve çocuk arasında paylaştırdığı söylenebilir.
5.2. Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf
İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili Tartışma ve
Yorum
Bu araştırmada ikinci olarak, öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla nasıl baş
edildiği araştırılmıştır. Müdahalelerinin belli bir sıra izlediğini düşünen öğretmenler,
uygun bir ses tonuyla, beklenen davranışı ifade ederek önce sınıf genelini uyardıklarını,
davranış devam ettiği takdirde öğrenciye isimle seslendiklerini belirtmişlerdir. Sınıfta
dolaştıklarını, ders sırasında problem davranış gösteren öğrenciye doğru yürüyüp, göz
kontağı kurarak ve onun yanında dersi anlatarak (fiziksel yakınlık) veya bir süre sessiz
olmalarını bekleyerek beden dilini kullandıklarını belirten öğretmenler, bu uyarıların
çoğunlukla işe yaramadığını düşündüklerini ifade etmişlerdir. Mecbur kaldıkları için
öğrencileri yüksek sesle azarladıklarını, ancak sık sık açıklama yapıp, nasihat ettiklerini
de ifade eden öğretmenler, rencide edici olmamaya özen gösterdiklerini
vurgulamışlardır. Öğrencileri istenen davranışa yönlendirmek için rehberlik yaptıklarını,
dönüt-düzeltme verdiklerini, model olmaya çalıştıklarını, anlaşma yapıp, ödül ve
pekiştireçler kullandıklarını, espri yaptıklarını, öğrenciler sıkıldığında, yorulduğunda
veya derse ilgisizlik sınıf geneline yayıldığında etkinliği değiştirdiklerini, öğrenciyi
derse katmak için sorumluluk verdiklerini belirten öğretmenler, bazı davranışları
görmezden geldiklerini ifade etmişlerdir. Cezaya en son ve mecburen başvurduklarını
belirten öğretmenler, genel olarak öğrenci ayrımı yapmadıklarını, sadece fiziksel ceza
374
uygularken kız öğrencilerde şiddetini azalttıklarını ve fiziksel cezayı da çaresiz
kaldıkları için uyguladıklarını vurgulamışlardır.
İncelendiğinde bu yöntemlerin; önleyici (görmezden gelme, sınıf çevresini
yeniden yönlendirme, davranışın nedenini araştırma, olumlu davranışı pekiştirme-
ödüllendirme, model olma, dönüt-düzeltme verme), iyileştirici (öğrenciyi uygun bir
dille uyarma, beden diliyle uyarma, açıklama yapma, sorumluluk verme, aile ile
görüşme, rehberlik sağlama) ve sosyal-psikolojik ve fiziksel cezalar içeren cezalandırıcı
disiplin olmak üzere (azarlama, gözdağı verme, öğrenciyi sınıf dışına çıkarma, teneffüse
çıkmasına izin vermeme, tek ayaküstünde durdurma, sevdiği bir şeyden mahrum
bırakma, notunu azaltma, eve gönderme, sınıfta yok sayma, öğrencinin bedeninde güç
kullanma) çeşitli disiplin modellerine ait olduğu görülmektedir. Sınıf ortamında farklı
nedenlere dayalı ve farklı etkileri olan problem davranışlarla karşılaşılabileceği dikkate
alındığında disiplini sağlamada farklı stratejilerin kullanılması doğal karşılanmıştır.
Öğretmenlerin bu görüşleri, kendi davranışlarını öncelikle önleyici ve
iyileştirici bir diğer ifadeyle olumlu algıladıkları şeklinde yorumlanabilir. İstenmeyen
davranışlarla baş etme konusuna öğretmen açısından yaklaşan araştırmalar
incelendiğinde, benzer sonuçlar elde edildiği, öğretmenlerin kendi iletişim becerilerini
(Arslantaş, 1998; Günay, 2003; Terzi, 2001; Şimşek ve Altınkurt, 2006) ve
davranışlarını genellikle olumlu algılama eğiliminde oldukları görülmektedir. Atıcı
(1999)’ nın araştırmasında Türkiye’ deki öğretmenler uyarma, görev verme, pekiştireç
kullanma ve mizahı, Serin (2001) ve Sayın (2001)’ in araştırmasında öğretmenler
önleyici disiplin tekniklerini daha sık kullandıklarını belirtmişlerdir. Benzer şekilde
incelenen diğer araştırmalarda öğretmenlerin kullandıkları stratejileri genel olarak göz
teması kurma, dokunma, sözlü uyarı, soru sorma, sessizce uyarma (Aksu, 1999), sözlü
uyarı, aile ile görüşme, görmezden gelme, sorumluluk verme (Aydın, 2001), davranışın
olumsuz etkilerini açıklama, sözlü uyarı, aile ile görüşme, davranışın nedenlerini
açıklama (Öztürk, 2001), öğrenciyle konuşma, uyarma, aile ile iletişime geçme, ödül-
ceza sistemini kullanma, görmezden gelme (Demiroğlu, 2001), sözel uyarı, bakışlarla
uyarma, öğüt verme, olumsuz davranışı açıklama (Demir, 2003) olarak ifade ettikleri
görülmektedir.
375
Bu araştırmada öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerinin
öğrenciler tarafından nasıl algılandığına da bakılmış ve öğretmen-öğrenci görüşlerinin
farklılaştığı görülmüştür. Öğrencilerin algılamalarına göre öğretmenleri uyarılarını
genellikle öfkeli bir şekilde bağırarak yapmakta, sinirli olduğunda hiç uyarmadan
dövmekte ve çoğu zaman sözel uyarı ve dayağı birlikte kullanmaktadır. Öğrenciler,
öğretmenin ters ters baktığını, dersi bırakıp, öğrenciyi tehdit ettiğini, dövdüğünü, çok
sinirli değilse sınıftan attığını ya da tek ayaküstünde beklettiğini düşünmektedir.
Öğretmenlerinin çoğu zaman sinirli olduğunu düşünen öğrenciler, açıklama ve nasihatin
genellikle dayaktan sonra geldiğini, dayak yerken kendilerine ve ailelerine küçük
düşürücü, alaycı sözler söylendiğini, aşağılandıklarını ifade etmişlerdir.
Öğretmenler toplu cezalandırma ile ilgili herhangi bir görüş bildirmezken
öğrenciler, sınıf çok gürültü yaptığında, yazılıdan zayıf not aldıklarında veya sorulan
soruları bilemediklerinde sıra dayağı atıldığını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin görüşme
sırasında belirttiği görmezden gelme, anlaşma yapma, ödül-pekiştireç kullanma, görev
verme, davranışın nedenlerini araştırma, dönüt -düzeltme verme ve rehberlik sağlama
davranışlarını ifade eden öğrenci olmazken, öğrencilerin yazılı açıklamalarında dile
getirilen zorla özendirme, alay etme ve ceza olarak yazı yazdırma da genel olarak
öğretmenler tarafından belirtilmeyen cezalar olmuştur. Öğretmenler fiziksel cezaya son
çare olarak başvurduklarını belirtmiş, dört öğretmen fiziksel cezayı uygularken kız/
erkek öğrenci ayrımı yapmadıklarını fakat kız öğrencilere fiziksel ceza uygularken
şiddetini azalttıklarını ifade etmiştir. Öğrencilerin görüşleri ise, fiziksel cezanın son çare
olarak uygulanmadığı yönünde olmuş ve fiziksel cezaya erkek öğrencilerin daha fazla
dile getirdiği görülmüştür.
Bu durum, öğretmenlerin erkek öğrencilere daha kaba ve sert
davranmalarından kaynaklanabilir. Araştırmaya katılan erkek öğrencilerin fiziksel
cezayı daha çok kendilerine, kız öğrencilerin ise sınıfta problem davranış gösteren
arkadaşlarına verilen bir ceza şeklinde ifade etmelerinin, bu görüşü desteklediği
düşünülmektedir. Ayrıca bu bulguya dayalı olarak, fiziksel cezanın bütün öğrencilerin
önünde verildiği de söylenebilir. Sınıf gözlemlerinde de benzer sonuçlar elde edilmiş,
doğrudan sözel uyarı, azarlama ve gözdağı verme, bedeninde güç kullanma (bedensel
acı verme) aşağılayıcı söz söyleme-alay etme, yargılama-eleştirme-suçlama ve
izolasyon stratejilerinin uygulandığı öğrenciler çoğunlukla erkek öğrenciler olmuştur.
376
İki öğretmen kızlara uyarı verirken sesinin tonuna dikkat ettiğini belirtirken, tüm
sınıflarda kız öğrencilere yönelik sözel uyarıların çok sert bir ses tonuyla yapılmadığı ve
aşağılayıcı olmadığı gözlenmiş, çoğunlukla isimle seslenildiği ve istenilen davranışla
ilişkili bir şekilde sözel uyarılar aldıkları görülmüştür.
Bu bulgu yapılan araştırmaların sonuçlarıyla benzerdir. Öğretmenlerin kendi
sınıflarındaki öğrencilere eşit davranıp/davranmadıkları sorusunun cevabı her ne kadar
belirsizlik taşıyor şeklinde düşünülse de yapılan araştırmalar, bütün öğretim
kademelerinde öğretmenlerin önemli bir çoğunluğunun öğrencilere eşit davranmadığını
göstermektedir. Araştırmalardan elde edilen veriler, öğretmenlerin öğrencilerin cinsiyet,
fiziksel görünüm, ailesinin sosyo-ekonomik düzeyi, aile ile iletişim, öğrenci başarısı
gibi özelliklerden etkilenerek beklentiler geliştirdiklerini ve öğrencilere yönelik
davranışlarının bu beklentiler çerçevesinde farklılaştığını göstermektedir (Öztürk ve
Koç, 2001; Oktay, 1976, Akt: Türkeç, 1986; Levin ve Nolan, 2000; Akt: Öztürk, 2002,
137; Celep, 2002; Öztürk ve Koç, 2001; Öztürk, Koç ve Şahin, 2003; Mahiroğlu ve
Buluç, 2003).
Öğretmenlerinin bu tutumları karşısında duygularını çoğunlukla
“öğretmenimden gıcık alıyorum, yine yapıyorum çünkü bize hayvan gibi davranıyor,
üzülüyorum, haklıyı haksızı ayırmadan dövüyor, neden böyle yapıyorsunuz diye
sormadan azarlıyor, onun hapse girmesini istiyorum, vb.” şeklinde belirten öğrencilerin,
öğretmenlerinin davranışlarını cezalandırıcı ve korkutucu, aynı zamanda adaletsiz
(ayrımcı ve davranışın nitelik ve niceliğiyle tutarlı olmayan) algıladığı söylenebilir.
Kendi davranışlarının yanlış olmadığını düşünen öğrencilerin, öğretmenin uyguladığı
stratejiyi haksız ve adaletsiz algılama olasılığı yüksektir. Bu araştırmada öğrenciler,
istenmeyen davranışları genel olarak sınıf içinde hiç göstermediklerini ifade
ettiklerinden, elde edilen bu bulgunun, araştırmanın diğer bulgularıyla tutarlı olduğu
görülmektedir. Elde edilen bulgular, öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme
davranışlarına öğrenci algılaması açısından yaklaşan sınırlı sayıda araştırmaların
sonuçlarıyla benzer olmuş (Aydın, 2001, Esin, 1974; Akt: Türkeç, 1986; Lewis ve
Lavegrove, 1987, Akt: Öztürk, 2001; Tulley ve Chıu, 1998; Güven, 1994), öğrencilerin
duygularını genel olarak “kızgınlık, korku, derse gitmek istememe, öğretmeni ve dersi
sevmeme, okuldan kopma, umursamama, sıkılma” olarak ifade ettiği görülmüştür
377
(Aydın, 2001; Aksüt, Kaya ve Kuzu, 2006; Balkıs, Duru ve Buluş, 2006; Duman,
Gelişli ve Çetin, 2006; Gözütok, 1993).
Algılar, bireyle dış dünya arasındaki karşılıklı etkileşimle ortaya çıkar
(Cüceloğlu, 1991, 118). Sınıf içinde öğrencinin en yakın dış dünyası öğretmeni ve sınıf
arkadaşlarıdır ve öğrenci algısının olumsuzluğu, öğretmenin öğrenciler üzerinde
bıraktığı olumsuz izlenimlerden kaynaklanmaktadır (Benbenishty ve diğerleri, 2002,
Çelik, 2003). Bu nedenle öğretmen ve öğrenci algılamalarındaki bu farklılığın,
öğretmenlerin kendilerini objektif olarak değerlendirememelerinden kaynaklandığı
söylenebilir. Bununla birlikte, öğrenci farklılıkları da (ilgi ve yetenekleri, değerleri,
tutumları, inançları, kişilikleri vb.) bu sonucu doğurmuş olabilir. Özellikle küçük yaş
gruplarında, kendi yeterliliğini henüz yeterince tanımayan öğrencilerin, kendine yönelik
algılamalarını da dışsal çevredeki davranışlardan çıkardığı dikkate alındığında (Öztürk,
Koç ve Şahin, 2003), kendisini yetersiz algılayan öğrencilerin, öğretmeni suçlama
eğilimi içine girmiş olmaları da mümkündür.
Sınıf gözlemlerinde de sözel uyarının en yaygın kullanılan strateji olduğu
görülmüştür. Genellikle düz anlatım şeklinde dersi işleyen öğretmenlerin ara sıra dersi
bölmeyip, seslerini yükselterek ya da son cümlelerini yüksek sesle tekrar ederek dolaylı
uyarı yapma yoluna gittikleri gözlenmiştir. Ancak sözel uyarılar çoğunlukla öfkeli bir
ses tonu ile, bağırılarak yapılmış (kızım, oğluummm, çocuklaaarrrr, tamam yeter, evet
vb.), ve tüm sınıfın dikkatini olumsuz etkilediği gözlenmiştir. İsim söylenerek,
doğrudan öğrenciye yapılan sözel uyarıların, sınıfa yapılan genel-dolaylı uyarılardan
daha sık verildiği, beklenen davranıştan ziyade, yapmaması gereken davranışı
vurguladığı (sus, cevap verme, konuşma, kes sesini vb.) ve ara sıra öğrencinin üzerine
yürüyerek, öfkeli bir ses tonuyla “kes lan, sus lan konuşma, zırlamayı kes, eşek herif
dikkatli olsana, öküz arabası, asabımı bozma lan sabah sabah vb.” gibi argo sözcükler
kullanıldığı görülmüştür. Sakin bir ses tonuyla kuralı hatırlatan, istenen davranışı
belirten, öğrencinin ismini istenen davranışla ilişkilendiren ifadelerin nadiren
gözlenmesi, olumsuz bir durum olarak değerlendirilebilir. Ayrıca ilköğretim döneminde
çocuğun sosyalleşmesinde en önemli rol modeli olan öğretmenin iletişim kurma tarzı,
giyinişi, kişiliği ve her türlü sosyal becerileriyle çocuğu etkileme gücü dikkate
alındığında (Yeşilyaprak, 2005; Aydın, 2005), sınıf içinde argo sözcükler kullanan
öğretmenin, olumlu bir model oluşturmadığı söylenebilir.
378
İstenmeyen davranışa sözlü müdahaleler, kısa, öz ve konuyla ilişkili olmaları
bakımından avantajlar sağlar. Ancak, etkililiği Tertemiz (2000), Çelik (2003) ve
Akçadağ (2002)’ ın belirttiği gibi seçilen sözcükler kadar ses tonuyla da ilişkilidir. Aşırı
tepki, etkili sınıf yönetimi açısından olumsuz bir durumdur. Öfkeli ve yüksek sesle emir
verme, sınıf içi iletişimi olumsuz etkiler. Ayrıca herkesin dikkatini istenmeyen
davranışa çekerek, diğer öğrencilerin de etkilenmesine, kışkırtarak uç tepkili davranışlar
göstermelerine neden olup, müdahalenin işlevini azaltabilir. Özellikle küçük
rahatsızlıklar veren ya da o an meydana gelen, planlı olmayan davranışlar için isimle
uyarılar yapmak, öğrencinin grup içinde zor durumda kalmasına yol açıp, direnme ve
karşılık vermeye teşvik edebilir (Gordon, 1974). Sınıf gözlemlerin de öğrencilerin sözel
uyarıdan kısa bir süre sonra aynı davranışı tekrarladıkları görülmüştür. Bu nedenle
uygun olmayan ses tonu ve beklenen davranışı içermeyen, emredici sözel uyarıların
etkili olmadığı söylenebilir.
Öğrenci/öğrenciler sözel uyarıya rağmen rahatsızlık verici davranışlarına
devam ettiğinde öğretmenler ilk çare olarak çoğunlukla daha yüksek ve sert bir ses tonu
ile bağırarak, uyarıyı tekrarlama, azarlama ve tehdit etme yoluna gitmişlerdir. “Elinde
kalemi olanların kalemini kıracağım kafasında az kaldı, o parmaklarınızı kıracağım,
parmak kaldırarak dedim, sus bak bir daha karışırsan geberteceğim, vb.” şeklinde
ifadeler kullandıkları gözlenen öğretmenlerin, öğrencilere daha çok bedenlerinde güç
kullanılacağı ya da notlarının azaltılacağı tehdidi yaptığı gözlenmiştir. Verilen sözlü
uyarının yapılması beklenen davranışı hatırlatması ve bilgi vermesinin yanı sıra
suçlama, tehdit ve azarlama içermemesi gereklidir. Bağırma ve sürekli azarlama,
öğretmenin öğrencinin gözünde sürekli “dır dır eden” biri olarak algılanmasına yol açıp,
değerini kaybetmesine veya uyarılarının dikkate alınmamasına neden olabilir.
Öğretmenler azarlama ve tehdit içeren olumsuz sözlü geribildirimleri öğrenciye
davranışının sonuçlarını göstereceği ve davranışı derhal durduracağını düşünerek
kullanıyor olabilirler. Ancak, sorunlu davranışa müdahale amacıyla kullanılan
stratejinin, bilimsel temellere dayanması ve sadece davranışı durdurma amacına değil,
olumsuz etkilerini en aza indirgemesine de dikkat edilmesi gerekmektedir (Çelik, 2003).
Bu nedenle öğretmenlerin genellikle karşılaştıkları olumsuz davranışın nicelik (sıklık)
ve niteliğini (olumsuz etkilerini) dikkate almadan, aceleci davranarak, dış kontrol
odaklı tepkiler verdikleri söylenebilir.
379
Bu bulgu, Gözütok (1992) ve O’Leary ve Sanderson ile Rosen ve Taylor
(1990)’ un sınıf gözlemleriyle elde ettikleri bulgulara benzer olurken (sert bakma,
yüksek sesle azarlama, notla tehdit etme, ceza tehdidi yapma), Atıcı (1999)’ nın gözlem
sonuçlarından (bağırma %7 oranında gerçekleşmiştir) farklı olmuştur. Bu araştırmaya
katılan öğretmenlerin genellikle yüksek sesle, bağırarak konuşma eğiliminde olmaları,
iletişim alışkanlıklarından ve kişilik özelliklerinden kaynaklanabileceği gibi, mesleki
gelir ve statünün daha fazla çabayı karşılamadığı gibi bir anlayışa sahip olmalarından
kaynaklanmış da olabilir. Ayrıca sınıf gözlemlerinin yapıldığı aylarda, okulda yaşanan
olumsuz olayların (hırsızlık ve bıçakla yaralama, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin
soruşturma geçiriyor olmaları, okul yönetimiyle ilgili yaşanan iletişim problemleri vb.)
okul genelinde gerginlik ve stres yarattığı düşünülmektedir.
Örgüt üyeleri ve alt gruplar arasındaki çatışmalarda ortaya çıkan ayırıcı stres,
okulda arzu edilen sonuçlara ulaşmada gösterilen gayreti olumsuz etkileyebilir
(Töremen, 2001). Yapılan araştırmalarda okul yöneticilerinin genellikle klasik yönetim
anlayışına sahip olduklarını, düşüncelerini paylaşmadıklarını ve birlikte çalışmamanın
sonucu olarak öğretmenlerin okul etkililiği ile ilgili algılamalarının olumsuz olduğunu
göstermektedir (Gökçe, 2006; Mete, 2006). Öğretmenlik gibi insanlarla ilgili meslek
elemanlarından genellikle samimiyet, içtenlik ve güler yüzlü çalışma beklenir. Ancak
Çelik (2003)’ in belirttiği gibi öğretmenler, sürekli olarak sinirlenmeden çalışan,
sorunsuz ve duygusuz makineler değildir. Yorgunluk ve kişisel problemlerin yanı sıra,
(Batlaş ve Baltaş, 1992), öğrencilerin sınıf içinde gürültülü davranışlarda bulunmaları
da bıkkınlık yaratarak, öğrencileri kabul etme sınırlarını etkilemiş olabilir. Yüksek ve
öfkeli bir ses tonuyla azarlama ve gözdağı verme davranışları ile genellikle aynı
öğrenciler sorun davranışı yapmaya devam ettiğinde karşılaşılmasının bu görüşü
destekler bir bulgu olduğu düşünülmektedir.
Etkinlikler sürerken, planlı olmayan, o an meydana gelen ve geçici olan
istenmeyen davranışların görmezden gelinerek hoş görülmesi, etkinliğin kesintiye
uğramaması ve dersin akışını engellememesi açısından uygun bir davranış kabul
edilebilir (Başar, 1997; Öztürk, 2002; Sayın, 2001). Ancak, sınıf düzenini ve dersin
akışını uzun süre engelleyen bir davranışı görmezden gelmek, öğrencilerin hoşgörüye
“kuralın ihlal edilebileceği” anlamını yüklemelerine, öğretmenden herhangi bir tepki
almadığı için, davranışa onay verildiğini düşünmelerine ve sınıf kurallarını öncelikle
380
öğretmenin çiğnediği gibi bir anlam çıkartmalarına neden olarak, istenmeyen davranışın
sınıf geneline yayılmasını sağlayabilir. Oldukça sık gözlenen problem davranışların,
genellikle görmezden gelinen davranışlar olması nedeniyle, öğretmenlerin bu stratejiyi
etkili kullanamadıkları söylenebilir (Bkz. Tablo 30.). Öğrencilerin yazılı anlatımlarında
da görmezden gelme davranışı ile ilgili bir bulguya rastlanmamış olması, öğretmenin bu
davranışının öğrenciler tarafından fark edilmediğini doğrulamaktadır. Görmezden
gelme stratejisinin bu kadar yüksek oranlarda kullanılmasının bir diğer nedeni de
gözlemcinin sınıf ortamındaki varlığının, öğretmeni etkilemiş olması olabilir.
Sınıf gözlemleri süresince, öğretmenlerin öğretme faaliyetlerini kesintiye
uğratmadan, sözel olmayan uyarma yöntemlerinden birini ya da bir kaçını izlediği
gözlenmiştir. Sözel tepkilerin tüm sınıfın dikkatini çekip, öğrenci dikkatini olumsuz
etkileme olasılığından dolayı beden dilinin sık kullanılan bir strateji olması, olumlu bir
durum olarak değerlendirilebilir. Parmağını dudağına götürerek şişşştttttt yapma,
kaşlarını çatma, hiçbir şey söylemeden öğrencilere bakma, problem davranış gösteren
öğrencinin üzerine yürüme, el çırpma, kollarını kavuşturarak bekleme davranışlarıyla
sık karşılaşılırken, öğrencileri güler yüzle selamlama, coşkulu yüz ifadesi, neşeli ve
içten davranma, hareketli ve canlı olma, gülümseme, öğrencinin sırtını sıvazlama,
omzuna dokunma ve başını okşama gibi öğrenciye sevildiğini, ilgilenildiğini, kabul
edildiğini ve değer verildiğini hissettiren davranışların nadiren gözlenmesinin ise
olumsuz olduğu düşünülmektedir. Özellikle çocukların yetişkinlerin ne dediğinden çok
nasıl dediğine dikkat ettikleri ve sözel olmayan mesajları okuma eğiliminde oldukları
göz önüne alındığında, (Celep, 2002; Güçlü, 2000; Cangelosi, 1997; Batlaş ve Baltaş,
1999), öğrencilerin öğretmenleriyle ilgili olumsuz algılarının, öğretmenlerinden bu tür
davranışları nadiren görmeleriyle ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin görüşme sırasında belirttikleri gerçek
yaşamdan uygun örnekler verme, öykü, fıkra anlatma ve espri yapmaya gözlem
sırasında yer vermedikleri gözlenmiştir. Bu durum, öğrenmenin ciddi bir şekilde
yapılması gereken bir iş olduğunu, eğlenceli bir ortamda öğretimin ciddiyetini
kaybedeceği veya disiplini sağlayamayacağının düşünülmesinden kaynaklanabilir.
Ayrıca eğitim ve öğretim etkinliklerinde öğrencilerin ilgi ve gereksinimlerine göre aktif
katılımı sağlayıcı öğretim yöntemlerinin kullanılmadığı, dönüt-düzeltme verme,
sorumluluk verme ve davranışın nedenlerini araştırmaya ise zaman ayrılmadığı
381
görülmüştür. Çalışmada geri kalma, etkinliği yarım bırakma, beklenen şekilde
yapamama, hata yapma vb şeklinde gözlenen yetersizlik davranışları karşısında
öğrencilere yardım ettiklerini belirten öğretmenlerin bu konuda tutarlı olmadıkları,
istedikleri zaman yardım etme eğiliminde oldukları, 3 öğretmenin ise çoğunlukla alaycı
ve küçük düşürücü ifadelerle öğrencilerin hatalarını vurguladıkları (sende kafa yok
oğlum, aptal aptal sırıtma halindesin yine, boşuna ağzını yorma, kafasız, kuşları
saymaya devam et kuş beyinli, vb.) görülmüştür. Cooper ve Good (1983) tarafından
yapılan araştırmada da benzer sonuçlar elde edildiği, öğretmenlerin düşük başarılı
öğrencilere daha az ipucu ve dönüt verdikleri ve daha çok eleştirdikleri görülmüştür
(Akt: Celep, 2002).
Öğrencilerin sürekli dinleyen durumda olması, etkinlik içinde yer almaması
istenmeyen davranışların başlama olasılığını arttırır ve “dalga etkisi” ile sınıfa
sıçramasını önlemek için öğretmenlerin katılımı izlemesi, uzaklaşan öğrencileri fark
etmesi ve katılım için desteklemesi gereklidir. Ancak, sınıf gözlemlerinde dersten ve
etkinlikten uzaklaşan öğrencileri derse katmak ve teşvik etmek için sıraların arasında
dolaşma davranışı nadiren gözlenmiş, derslerin genellikle aynı öğrencilere söz hakkı
verilerek işlendiği görülmüştür. Gürültünün çok arttığı ve öğrencilerin ders dışı şeylerle
ilgilenmeye başladıkları bazı durumlarda, sınıf çevresinde değişiklikler yapılması
olumlu bir durum olarak değerlendirilebilir. Ancak ilgi ve katılımın sürekliliğinin
gözden geçirilmemesi olumsuz bir sonuçtur. Öğrenme yolunda ilerlemeye çalışan
öğrencilerin yardıma, cesaretlendirilmeye ve teşvik edilmeye ihtiyacı vardır. Yapılan
araştırmalar teşvik edilen öğrencilerin başarılarının arttığını, okula karşı olumlu
tutumlar geliştirdiklerini ve bu davranışları gösteren öğretmenlerin sınıflarında daha az
disiplin olaylarına rastlandığını göstermektedir (Evans, 1996; Cabello ve Terrell, 1994;
Witty ve De Baryshe, 1994, Akt: Bangir, 1997, s.3). Sınıf mevcutlarının ortalama 30
olduğu sınıflarda öğretmenlerin bu davranışları göstermemesinin nedeni, bu konudaki
eksikliklerinin farkında olmamalarından kaynaklanabileceği gibi, öğrencilerin
düzelemez/öğrenemez/işe yaramaz olduklarına yönelik olumsuz bir düşünceye sahip
olmaları da olabilir.
Özellikle öğretmenlerin tahtada yazı yazdığı/ işlem yaptığı, masada oturarak
yoklama ve ödev kontrolüyle ilgilendiği zamanlarda öğrencilerin problem
davranışlarının, öğretmenlerin de sözel/sözel olmayan uyarılarının (evvett,
382
tamaaammm, dinleeee, sus, ters ters bakma, görmezden gelme, el çırpma vb.” arttığı
gözlenmiştir. Ders etkinliklerinin akıcı bir şekilde devam etmesi, etkinlikler arası
geçişlerin pürüzsüz olmasına, yönergelerin açık ve net olmasına, öğrencilerin ne
yapıyor olacaklarını bilmelerine ve etkinliğe katılmalarına bağlıdır (Doyle, 1986). Bu
nedenle olumsuz olan bu durumun etkinliklerin başlaması, devamı ve sonlanmasıyla
ilgili prosedürlerin ve yönergelerin net olmayışıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu
sonuç öğretmenlerin, öğrencilerin bütün ortam ve durumlarda nasıl davranmaları
gerektiğini bildiklerini düşünerek yönerge verme gereği duymamış olmalarından
kaynaklanabileceği gibi, öğretmenlerin öğrencilerin yoklama, ödev kontrolü ve tahtada
işlem yapma esnasındaki istenmeyen davranışlarını önemsememelerinden de
kaynaklanmış olabilir.
Açıklama yapma, uygun davranışa model olma, görev (sorumluluk) verme,
ödül ve pekiştireçler nadir kullanılan stratejiler olmuş, öğretmen görüşlerinden farklı
bulgular elde edilmiştir. Neden sonuç ilişkisinin kurulduğu açıklamaların, çocuğun uzun
vadede davranışının sonuçlarıyla ilgili iç görü kazanmasına ve içsel kontrol
geliştirmesine önemli katkılarından dolayı (Özyürek, 2005; Aydın, 2006; Navaro,
2001), bu sonucun olumsuz olduğu düşünülmektedir. Öğrencilerin davranışın neden
istenmeyen bir davranış olduğu ile ilgili görüşlerinde de, daha çok dışarıdan gelecek
cezaların vurgulanmasının bu görüşü destekler nitelikte olduğu, araştırmadan elde
edilen bulguların kendi içinde tutarlı olduğu görülmektedir. Ödül ve pekiştireçlerin
davranışı olumlu şekilde yönetme ve yönlendirmedeki etkisi dikkate alındığında
(Birkan, 1997; Tulley ve Chıu, 1995; Bru ve arkadaşları, 2002; Christensen ve diğerleri,
2004; Marchant, 2004; Sugai ve diğerleri, 2000; Johnson ve Stoner, 1996; Osher ve
Fleischman, 2005; Oswald ve diğerleri, 2005; Colvin ve diğerleri, 1997), öğretmenlerin
uygun davranışı fark etme, kutlama, teşvik etme ve sınıfa örnek gösterme vb.
davranışlarına önemli ölçüde yer vermemelerinin de olumsuz olduğu düşünülmektedir.
Öğrencilerin uygun davranışlar için pekiştireç almaya ihtiyaçları vardır.
Özyürek (2005)’e göre, öğretmenlerin dersi dinleme, ders esnasında verilen işleri
yapma, ders çalışma, ödev yapma vb. davranışlarını öğrencilerin zaten yapmaları
gereken davranışlar olarak düşünmeleri, uygun davranışları fark etmelerini
engellemektedir. Konu ile ilgili araştırmalarda da, öğretmenlerin ödül ve pekiştireç
kullanımına genellikle yer vermemelerinin (Sayın, 2001; Aksu, 1999; Aydın, 2001;
383
Öztürk, 2001; Demir, 2003; Demiroğlu, 2001; Türnüklü ve diğerleri, 2002; Öztürk,
2001; Güven, 1998) bu görüşü desteklediği düşünülmektedir.
Zorla özendirme, izolasyon, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, notunu
azaltma ve fiziksel ceza (öğrencinin kafasına, sırtına, ensesine vurma, tokat atma vb.)
nadiren gözlenen müdahaleler olmuştur. Disiplin sağlamak amacıyla uzun yıllardır
kullanılan fiziksel cezanın yasak olmasına rağmen bütün kültürlerde kullanıldığı ile
ilgili araştırma bulguları göz önüne alındığında (Buluç ve Mahiroğlu, 2003; Gözütok,
1993; Türnüklü ve diğerleri, 2002; Youssef ve diğerleri, 1998 b; Reynolds ve diğerleri,
1990, Akt: Aksoy, 1999; Civelek, 2001; Aksüt ve diğerleri, 2006; Balkıs ve diğerleri,
2006), araştırmaya katılan öğretmenlerin fiziksel cezayı nadiren kullanmasının, çağdaş
eğitim anlayışı bakımından olumlu olduğu söylenebilir. Bu bulgunun, öğrenci görüşleri
doğrultusunda olmaması, araştırmacının sınıf ortamındaki varlığından dolayı
öğretmenlerin daha kontrollü davranmış olmalarından kaynaklanabileceği gibi, sınıf
ortamında daha sık başvurdukları gözlenen psikolojik cezanın (bağırma, azarlama,
gözdağı verme, aşağılayıcı söz söyleme, alay etme) daha kabul edilebilir olduğunu
düşünmelerinden de kaynaklanmış olabilir.
Gerek öğretmenlerle yapılan görüşmeler de, gerekse sınıf gözlemlerinde aile
ile iletişim kurma ve işbirliği yapma stratejisi nadiren gündeme gelmiştir. Yapılan
araştırmalar incelendiğinde de bu konuyla ilgili farklı sonuçlar elde edildiği
görülmektedir. Chen (1995)’ in araştırmasında Çinli öğretmenlerin aileye haber
vermeye sıcak baktıkları ve Amerikalı ilk ve ortaokul müdürlerinin %74.0’ ünün okul
ve sınıf kurallarının bir kopyasını ailelere göndererek disiplin problemlerini önlemede
ailelerle işbirliği yapmaya çalıştıkları, Türnüklü ve diğerlerinin (2002) araştırmasında
öğretmenlerin, öğretmen-öğrenci-veli uzlaşması gibi yapıcı bir stratejiye sıcak
bakmadıklarını ifade ettikleri görülmektedir. Aydın (2001), Öztürk (2001) ve Yurtal ve
Yontar (2006)’ n araştırmalarında ise öğretmenler aile ile görüşmeyi tercih ettiklerini
ifade ederken, incelenen diğer araştırmalarda aile ile iletişim kurma stratejisinin
öğretmenlerin kullandığı yöntemler arasında yer almadığı görülmüştür (Sayın, 2001;
Terzi, 2000, Aksu, 1999; Demir, 2001; Atıcı, 1999).
Bu araştırmada, öğretmenler görüşme sırasında ailelerle iletişimin önemine
değinmişler ancak uygulamada yetersiz kalmışlardır. Bunun nedeni kültürel farklılıklar
384
(sosyo-ekonomik düzey, eğitim düzeyi, çocuk yetiştirme tutumu, dil farklılıkları, veli ve
okulun amaçları arasındaki farklılıklar vb.) olabileceği gibi, velilerin okula gelebilme
imkânlarının sınırlı olması da olabilir. Gerek öğretmenler gerekse okul yönetimi
tarafından katılımları teşvik edilmeyen velilerin okuldan kopmaları, okula gelmemeleri
ile öğretmenlerin ailelerin düşük gelir ve eğitim seviyesi nedeniyle sorunlara çözüm
getiremeyeceği şeklinde düşük beklenti geliştirmeleri de bu sonuca yol açmış olabilir.
5.3. Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Velilerin Öğrencilerin İstenmeyen
Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili Tartışma ve Yorum
Bu araştırmada incelenen bir diğer konu, velilerin öğrencilerin istenmeyen
davranışlarıyla nasıl baş ettiği ve öğrencilerin bu davranışları nasıl algıladığıdır. Elde
edilen bulgulara göre kız ve erkek çocuklarına karşı benzer tutum sergilediklerini
belirten velilerin istenmeyen davranışa ilk tepkileri sinirli bir ses tonuyla bağırma,
azarlama ve gözdağı vermedir. Babaya söyleme, döveceğini söyleme ve okula gidip
yaptıklarını öğretmene söyleme en sık yapılan tehditlerken, bazı velilerin okula
göndermeme, evden gitme ve kendini öldürme tehdidi yaptığı görülmüştür. Uyarı ve
gözdağı sonrası davranışını tekrarlaması durumunda açıklama yapıldığı, buna rağmen
davranış tekrarlandığında çoğunlukla güç kullanımına dayalı (tokat atma, terlik fırlatma,
tekmeleme, terlik-süpürge-sopayla ellerine, kafasına ve ayaklarına vurma, saçlarını
çekme, savurma) cezaların verildiği ve bu cezaların daha çok anneler tarafından
uygulandığı bulunmuştur. Odasından ya da evden çıkmasına, sokağa çıkmasına, oyun
oynamasına izin vermeme, harçlık vermeme uygulanan diğer cezalar olarak belirtilmiş,
çocuğa neden böyle yaptığını sorma, beden diliyle uyarma, ufak tefek şeylere göz
yumma, anlaşma yapma ise nadiren başvurulan yöntemler olmuştur.
Öğrenciler de, istenmeyen bir davranış yaptıklarında anne-babalarının ilk
tepkilerinin sinirli bir şekilde bağırma olduğu konusunda velileriyle hem fikir olmuşlar,
davranışı tekrar yaptıklarında azarlandıklarını, gözdağı verildiğini veya dövüldüklerini
belirtmişlerdir. Annelerinin daha çok dövdüğünü vurgulayan öğrenciler, aşağılayıcı
sözler söylendiğini ve küfür edildiğini ifade etmişler, açıklama ve nasihatin genellikle
dayaktan sonra yapıldığını belirtmişlerdir. Azarlama-gözdağı verme kızların, dayak ise
erkek öğrencilerin en sık karşılaştığı ikinci tepki olarak bulunmuştur. Uygulanan diğer
cezaların “odadan ve evden çıkmaya, arkadaşlarla görüşmeye izin vermeme, harçlık
385
vermeme, oyun oynama ve televizyon izlemeyi yasaklama, ev işi yaptırma ve derslerini
yapması için odaya kilitleme, dövme veya başında bekleme şeklinde yapıldığını ifade
eden öğrenciler, bu cezaların dayaktan sonra verildiğini belirtmişlerdir.
Fiziksel cezanın uygulanışı açısından cinsiyet farklılığı olmamış, kız
öğrenciler daha çok “okula gönderilmediklerini ve babaya ve abiye şikâyet edildiklerini
erkek öğrenciler ise dayakla korkutulduklarını belirtmişlerdir. Elde edilen bulgulara
göre, kız öğrencilere davranışı ilk yaptıklarında, erkek öğrencilere ise genellikle
dayaktan sonra nasihat edilmektedir. Kızlara yapılan nasihatler “izinsiz sokağa
çıkmama, başka hiç bir yere uğramadan evden-okula gitme ve okuldan-eve gelme,
okulda erkek öğrencilerle konuşmama, saygısızlık yapmama, yalan söylememe ve kılık-
kıyafetlerine dikkat etme” davranışlarına yönelikken, erkek öğrencilere “kavga etme,
küfür etme, ödevlerini yapmama, öğretmene karşı gelme, sınıfta ders dışı şeylerle
ilgilenme ve okuldan kaçma” davranışları hakkında nasihat edildiği görülmüştür.
Eve kapatılma, sokağa çıkarılmama, oyun oynamasına izin vermeme,
harçlığını kesme cezalarını daha çok kız; aşağılayıcı ve kaba sözler (köpek, lan,
hayvan, sen ne biçim çocuksun, Allah belanı versin, geber gibi beddualar ve küfür vb.)
söylendiğini daha çok erkek öğrencilerin belirttiği görülmüştür. Öğrenciler de
annelerinin babalarından daha fazla şiddet uyguladığını ifade ederek, velileriyle benzer
tutum içinde olmuşladır. Öğrenci görüşlerine göre, davranışın nedenini sorma, bir daha
yapmadığında istediği bir şeyi alma, beden diliyle uyarma nadiren karşılaştıkları
tepkilerdir. Anne-baba dışında abla-abi, yenge-hala-amca gibi diğer kişiler tarafından da
dövüldüklerini belirten öğrenciler, duygularını çoğunlukla üzülüp ağlama, öfkelenme,
acı duyma, hayattan bıkma, kendini onların çocuğu gibi hissetmeme, sevildiğini
düşünmeme, korkma ve haksızlığa uğradığını düşünme olarak ifade etmişlerdir.
Elde edilen bu bulgular, ebeveynlerin zor yoluyla denetlemeye dayalı
yöntemler kullandıklarını ve aile içi fiziksel şiddetin yaygın olduğunu göstermektedir.
Qasem ve diğerleri (1998) tarafından yapılan araştırmada da benzer sonuçlar elde
edildiği, ailelerin %58.0’ inin fiziksel ceza ve çocuğu odasına kilitlemeyi 15 yaş
altındaki çocuklarda etkili bir disiplin aracı olarak tanımladığı görülmüş, Watson ve
Lindgren (1979; Akt: Babaroğlu, 1995)’ in çalışmasında da alt sosyo-ekonomik
düzeyde daha çok güce başvurulan fiziksel ceza, bağırma, azarlama ve haklardan
386
yoksun bırakmanın yaygın kullanıldığı tespit edilmiştir. Örnek (1979), kullanımı yaygın
olan geleneksel cezalandırma yöntemlerini babaya söyleme, dayak atma, karanlık bir
yere kilitleme, ağzına biber sürme, aç bırakma, gezmeye götürmeme, istediğini yerine
getirmeme, sokağa çıkmasına izin vermeme ve para vermeme olarak açıklarken (Akt:
Babaroğlu, 1995), özellikle geleneksel aile yapılarında fiziksel cezalandırmanın sıklıkla
uygulandığı, çocukların yalnızca anne babalarından değil, diğer yetişkinlerden de
dayak yediği bulunmuştur (Ersoy, 1989; Kağıtçıbaşı, 1990; Yavuzer, 1986). Farklı
toplumlarda yapılan araştırmalarda benzer sonuçlarla karşılaşılması, çocuk yetiştirmede
karşılaşılan bu olumsuz durumun Türkiye’ ye özgü olmayıp, düşük-sosyo ekonomik
gelişme düzeyi bağlamında ortak bir sorun olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Ülkemizde nüfus kırsal kesimden büyük kentlere doğru hareketlilik içindedir
ve aileler kentlere göç ettikçe geleneksel aile yapısı değişime uğramaktadır. Ancak
Tezcan (1995)’ in belirttiği gibi fiziksel ve sosyal çevrede meydana gelen değişimler
çok daha hızlı olurken, gelenek, görenek, alışkanlık ve tutumlarda değişmeler çok daha
yavaş olmaktadır. Ekonomik olanakların eğitim miktarını ve eğitim çeşidini
belirlemedeki etkisi ve özellikle kadınların gelenekler, görenekler, dinsel nedenler,
bağnazlık ve ilgisizlik gibi pek çok nedene bağlı olarak eğitim olanaklarından
yararlanamadığı gerçekleri (Tezcan, 1995, Kağıtçıbaşı, 1990, Öztürk, 1993) ışığında,
fiziksel cezanın alternatifi olan davranış yönetimi yöntemleri konusunda bilgi sahibi
olmayan ebeveynlerin, yaşadıkları toplumun örf ve adetlerinin etkisinde kalarak, kendi
anne-babalarından gördükleri yöntemleri uyguladıkları söylenebilir. Eğitim seviyesi,
sosyo-ekonomik düzey, velilerin kendi çocukluklarında karşılaştıkları disiplin
teknikleri ile fiziksel cezaya karşı tutumları arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalardan
elde edilen sonuçlara göre, eğitim ve sosyo-ekonomik düzey yükseldikçe ebeveynlerin
fiziksel cezayı daha az kullanmaları, daha demokratik davranışlar göstermeleri ve
manevi ödül davranışlarının arttığının görülmesi bu görüşü destekler niteliktedir
(Qasem ve diğerleri, 1998; Uluğtekin, 1984, Ersoy, 1989; Babaroğlu, 1995; Youssef ve
diğerleri, 1998a).
Annelerin fiziksel ceza uygulamaları çocuğun cinsiyetine göre değişmezken,
babaların kız çocuklarına daha çok açıklama yapma-nasihat etme, erkek çocuklarına ise
fiziksel ceza uygulama yoluna gittiği görülmüştür. Bu durum erkek çocukların aile
içinde de kaba ve şiddet içeren davranışlara daha fazla maruz kaldığı şeklinde
387
yorumlanabilir. Ailelerin çocuklarından beklentileri ve onlara karşı davranışları
konusunda yapılan araştırmalar, çocuğun cinsiyetine göre anne-baba tutumlarında
değişimler olduğunu göstermektedir (Yavuzer, 1993; Uluğtekin, 1984; Bilir ve
diğerleri, 1987, Akt: Ersoy, 1989). Özellikle babaların kızlarda fiziksel cezayı tercih
etmemesi, kız ve erkek çocukların fiziksel yapılarının farklı olması nedeniyle babaların
kız çocuğuna zarar verebileceği gibi bir kaygı taşıması olabilir. Bu sonuç, Ersoy (1989)
tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarıyla benzerdir. Kız öğrencilere yapılan
nasihatlerin genellikle erkeklerle konuşmama, sokağa çıkmama, okuldan doğru eve
gelme vb. hakkında olması ve kızların okula gönderilmeme ile korkutulması da
toplumsal ve kültürel faktörlere bağlı olarak özellikle kız çocuklarına itaat etmeleri için
daha fazla baskı yapıldığı şeklinde yorumlanabilir.
Açıklama yapma ve nasihat etmenin genellikle dayaktan sonra yapılması ise
ebeveynlerin söylediğinin yapılmaması veya yapma dediğinin yapılmasından dolayı
çabuk parlayıp, öfkelenerek, hırsını ve öfkesini çocuğa boşaltarak rahatladığını, daha
sonrasında duyduğu üzüntü ve suçluluk duygusunu gidermek için açıklama yapma
yoluna gittiğini düşündürmektedir. Annelerin babalara kıyasla daha fazla fiziksel ceza
uygulayan ebeveyn olarak belirtilmesi, özellikle düşük sosyo-ekonomik düzey ailelerde
çok sayıda çocuğun bakımıyla ve ekonomik sorunlarla baş etmek durumunda kalan
kadınların daha fazla baskı ve stres altında olmalarıyla açıklanabilir. Ayrıca annelerin
çocuğun disiplini ve eğitim sorunlarıyla daha fazla ilgilenmek zorunda kalan kişiler
olması da bu sonuca neden olmuş olabilir. Dayak sonrası pişmanlığın çoğu zaman
velileri aşırı sevgi ve hoşgörü göstermeye de yönelttiğini belirten Navaro (2001, 86), bu
uç davranışların çocuğu ruhsal yönden çok olumsuz etkilediğini vurgulamaktadır.
Araştırmaya katılan öğrencilerin anne-babalarının tutumları karşısında
duygularını çoğunlukla üzülüp, ağlama, öfkelenme, acı duyma, hayattan bıkma, kendini
onların çocuğu gibi hissetmeme, sevildiğini düşünmeme, korkma ve haksızlığa
uğradığını düşünme olarak ifade eden çocukların “beni sürekli döverler, çünkü
sevmezler, babam beni döver sonra bir başka gün beni yanağımdan öptüğünde bana
vurduğu günleri unutmadığım için gözümden yaş gelir, bana bir kez bile seni seviyorum
demedi” vb. şeklindeki ifadeleri bu görüşü desteklemektedir.
388
Sonuç olarak aile içinde sözel ve fiziksel cezalandırmaya dayalı aşırı bir
kontrolle bütün davranışları başkaları tarafından kontrol edilip, düzeltilen çocukların iç
kontrol geliştirme olanağı bulamadıklarından ev dışı yaşamlarında kendilerini kontrol
etmeleri beklenemez. Okul ortamında da bu olanakları bulamamaları ve ailenin disiplin
anlayışına paralel uygulamalarla karşılaşmaya devam etmeleri nedeniyle yetişkin
yaşamlarında içsel sorumluluk duygusundan uzak, dışsal denetime bağlı, aşırı
davranışlarda bulunan kişilikler geliştirmeleri olasıdır. Aile içi sözel (aşağılayıcı sözler,
küfür) ve fiziksel şiddet içeren cezalara daha fazla maruz kalan erkek öğrencilerin,
sınıfta da bu tür davranışları yaygın olarak gösteren öğrenciler olması, cezalandırmaya
dayalı disiplin anlayışının sorunları çözmediği, aksine çocuğun kendi sorunlarını benzer
yollarla çözmeyi öğrenmesini sağladığı şeklinde yorumlanabilir.
5.4. Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etme Konusunda
Öğretmen, Öğrenci ve Velilerin Birbirlerinden Beklentileri İle İlgili Tartışma
ve Yorum
Elde edilen bulgulara göre, öğretmenler, öğretmen-veli işbirliğinin gerekli
olduğuna inanmakta ancak, görüşmelerin planlama ve yürütülme biçiminin, öğrencilerle
ilgili problemlerin ve gereksinimlerin tartışılması için gerekli ortam ve olanakları
sağlayamadığını düşünmektedirler. Veli toplantısının bir gün içinde, hafta sonu ve okul
genelinde yapılmasını olumsuz değerlendiren öğretmenlerin, toplantılara ve
görüşmelere katılmayan/katılmak istemeyen velileri ilgisiz algıladıkları görülmüştür. Bu
durumu okul yönetiminin velilere yönelik kaba, küçük düşürücü davranışlarıyla
(velilerin okuldan kovulması) açıklayan öğretmenler, erkek velilerin okula gelmediğini
belirtmişlerdir. Görüşlerine başvurulan veliler ise, “çocuğumun okulda ne yapmak
istediğini bilmek istiyorum, herhangi bir şey olursa bana haber etsin vb.”, şeklinde
görüş bildirerek, sadece okula çağrıldıklarında (veli toplantıları ve ikili görüşme) değil,
diğer zamanlarda da gittiklerini belirtmişlerdir. Bu durum velilerin kendilerini daha
olumlu ve ilgili algıladıkları şeklinde yorumlanabilir. Her iki grubun hem fikir olduğu
konu ise, veli toplantılarının para toplama amacıyla (zorunlu bağış) yapıldığını
düşünmeleri ve görüşmeler için çocuklarla haber gönderildiğidir. Eşleri gündüz çalıştığı
için görüşmelere kendilerinin gitmek durumunda kaldığını belirten bayan velilerin
büyük çoğunluğunun okur-yazar olmaması, öğretmenlerin görüşme talebini çocuklarla
sözel olarak iletmelerine neden olmuş olabilir.
389
Aile, çocukların sosyalleşmesindeki ilk kaynaktır ve çocukların davranışları
sadece sınıf ortamı açısından değerlendirilemez (Çelik, 2003; İnanç ve diğerleri, 2004;
Yavuzer, 1986). Okul yaşantılarının çocukları istenilen davranışları göstermeye
yöneltmede sınırlı kalması, ailelerin çocuğun okul dışı yaşantısı hakkında öğretmene
bilgi verebilecek birincil kaynak olması, okula yönelik tutum ve davranışlarıyla
ailelerin çocuğun okul başarısı ve davranışları üzerinde olumlu/olumsuz etki yaratma
gücü (Diaz,1989; Eastmen, 1988; Akt: Çelenk, 2003; Jones, Jones, 1998), aileleri
bilgilendirerek, desteklerini almayı gerekli kılmaktadır. Çocuğun eğitimiyle yakından
ilgilenen aileler olduğu gibi sorumluluğu öğretmene yükleyip, sorun çıkmadıkça okula
gelmeyen veliler de bulunmaktadır (Sarıtaş, 2004). Ayrıca çocuk sayısı, ekonomik
düzey, eğitim seviyesi, dil farklılıkları, kültürel farklılıklar vb. nedenlerden dolayı
ailelerin sorumluluklarını yerine getirme seviyeleri aynı düzeyde olmayabilir. Ancak,
Jones ve Jones (1998)’ un da belirttiği gibi birçok anne baba çocuğunun gelişimiyle ve
okuldaki yaşantılarıyla ilgili bilgi sahibi olmak ister ve bu en doğal haklarıdır.
Okuldan kovulduğunu, kaba ve küçük düşürücü davranışlarla karşılaştığını
belirten veli olmamıştır. Ancak veli katılımının sadece okulda yapılan formal
görüşmelere katılma şeklinde tanımlanması ve katılmayan velilerin çocukla ilişkilerine
çok az önem verdiklerinin düşünülmesi olumsuz bir tutum olarak değerlendirilebilir.
Her iki grubun da yapılan veli toplantılarının zorunlu bağış konusuna odaklandığını
belirtmesi nedeniyle, veli-öğretmen görüşmelerinin, her iki grubun istediği düzeyde
sağlıklı ve işlevsel olmadığı söylenebilir. Elde edilen bulgular, ilgili araştırmaların
sonuçlarıyla benzer olmuştur. İncelenen araştırmalarda da öğretmen-veli
görüşmelerinin, öğrenci notlarının veliye aktarılması olarak nitelendirildiği, bayan
velilerin okulla ilişkilerinin daha yoğun olduğu, öğretmenlerin velileri ilgisiz ve
toplantıların planlama ve yürütülüş biçimini yetersiz algıladığı (Demirbulak, 2003), aile
katılımını engelleyen en önemli faktörlerin, yöneticilerin aileye karşı olumsuz tutumları
(kendilerine değer vermeyen, nazik ve saygılı davranmayan personel) ile aileyle
işbirliğine karşı ilgisizlikleri, zaman yetersizliği, ekonomik şartlar, çalışma saatleri ve
iletişim problemleri olduğu görülmektedir (Lemlech, 1991; Ensari ve Zembat, 1999,
Akt: Şahin ve Ünver, 2005; Gümüşeli, 2004).
Öğretmen ve velilerin görüşmeler sırasında yaptıkları açıklamalara göre; okul
genelinde yapılan toplantılarda genellikle öğrencilerin “sorumluluklarını yerine
390
getirmeme” ile ilgili istenmeyen davranışları hakkında bilgi verilmekte, kişilere ve
çevreye zarar verici, toplumsal beklentilere uygun olmayan, pkolojik ve fizyolojik
kökenli olabilecek problem davranışlarla ilgili bilgilendirme ise ikili özel görüşmelerle
yapılmaktadır. Velilerin diğer velilerin önünde utanmaması ve velilerin öğretmene
çocukla ilgili kişisel bilgileri verebilmesi açısından, bu olumlu bir durum olarak
değerlendirilebilir. Özel görüşmelerin genellikle çocuğun yanında değil, sınıf dışında
başka bir yerde yapıldığını (koridor, başka bir sınıf ya da oda vb.) belirten velilerin,
öğretmenlerin bu davranışlarını olumlu algıladığı söylenebilir. Ancak her iki grubun da
telefon açmanın ve aile ziyaretlerinin yapılmadığını belirtmesi, veliyle iletişim kurma
kanallarının sınırlı tutulması açısından olumsuz bir durum olarak değerlendirilebilir.
Öğrencilerin, öğretmenlerinden beklentileri incelendiğinde en fazla fiziksel
ceza uygulanmamasının beklendiği görülmüştür. Dayak atmama, rehberlik yapma,
öğrenciyle konuşma, ilgilenme ve sevgi gösterme, güler yüzlü olma ve işini sevgiyle
yapma, velilerle işbirliği yapma ve güvenilir olma daha çok kız; eksi not verme, tek
ayaküstünde durdurma, Beden Eğitimi dersine çıkarmama ve sınıftan atma gibi cezaları
vermeme, sinirlenip-bağırmama, korkutmama arkadaşça davranma, dersin akışının
bozulmasına izin vermeme, adil olma ve öğrenciyi sınıf içinde küçük düşürmeme ise
daha çok erkek öğrencilerin beklediği davranışlar olmuştur. Bağırma, azarlama, gözdağı
verme, aşağılayıcı söz söyleme-alay etme, yargılama-eleştirme-suçlama ve izolasyon
stratejilerinin daha çok erkek öğrencilere uygulandığı ile ilgili ele edilen araştırma
bulguları doğrultusunda, bu müdahalelerin olumsuz etkilerini yaşayan erkek
öğrencilerin, öğretmeninden bu davranışları beklemesi doğal bir sonuç kabul edilebilir.
Benzer araştırmalarda da hoşgörülü olma, anlayış gösterme, güler yüzlü olma
beklentilerinin daha çok kız öğrencilerin beklentisi olması (Ergün ve Duman, 1998;
Demiroğlu, 2001), kızların gerek sözlü gerekse sözlü olmayan iletişimde sesin tonu,
yüzün ifadesi, jest ve mimikler gibi ayrıntılara önem verdiği şeklinde yorumlanabilir.
Kuzgun (2000), Terman ve Tyler, (1963, Akt: Kuzgun, 2004)’ ün çalışmalarında da
kızların erkeklere göre ayrıntılara daha çok dikkat ettiğini gösteren sonuçlar edilmiştir.
Konuyla ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde, elde edilen bulguların
benzer olduğu görülmüştür. Sıcak ve arkadaşça davranma, sabırlı ve hoşgörülü olma,
dayak atmama, aileyle görüşme, sınıf kurallarını belirleme (Demiroğlu, 2001), anlayış
ve hoşgörü, önce sözel olarak uyarma (Ergün ve Duman, 1998), ayrım yapmama,
391
kızmama, bağırmama, küçük düşürmeme, hakaret etmeme, güler yüzlü olma, espri
yapma, önyargılı davranmama (Aydın, 2001), eşit ve saygılı davranma, öğrenciyle yüz
yüze görüşme, sınıf kurallarını dönemin başında öğrencilerle birlikte belirleme, beden
diliyle verilen mesajları alma (Celep ve Erdoğan, 2002), sevgiyle yaklaşma, arkadaşça
davranma, sinirli olmama, alay etmeme, öğrenciyi dinleme, fiziksel şiddet uygulamama
(Bangir, 1997), öğrenciyle görüşme ve sözleşme yapma (Tulley ve Chıu,1998), göz
kontağı kurma, önemsiz konular üzerinde zaman harcamama, tutarlı olma, sert tutum
sergilememe (Turanlı, 1995) öğrencilerin öğretmenlerinden en çok görmeyi beklediği
davranışlardır.
İlgili literatürde sınıf disiplinini sağlamada başarılı olan öğretmenlerin
özellikleriyle, öğrenci beklentilerinin benzerlik taşıdığı görülmüştür. Kounin (1970;
Akt:Yiğit, 2004)’ nin sınıf yönetiminde etkili olan öğretmen davranışları ile ilgili
saptamaları, Brophy (1988), Emmer ve Evertson (1982) ve Weber (1986)’ ın öğrenme-
öğretme sürecinde beklentileri iletme, beklenen davranışlara model olma ve sosyal
gelişim gösteren öğrencilere yardım etme konusundaki önerileri, Burden (1986)’ ın adil,
tutarlı, cesaretlendirici tutum ve davranışların olumlu sınıf atmosferi oluşturmadaki
önemiyle ilgili tartışmaları, Canter (1996)’ ın aile desteğini alma konusundaki önerileri,
Charles (2002) ve Wolfgang (1995)’ ın istenmeyen öğrenci davranışlarına yönelik
izlenmesini önerdiği adımlar ve Gordon (1974)’ ün etkili iletişim konusundaki
çalışmaları benzer çözümler üretmektedir. Bu bilgiler doğrultusunda öğrencilerin
öğretmenlerin istenmeyen davranışlara karşı müdahalelerini etkili/başarılı bulmadığı
söylenebilir.
Öğrenciye sevgi ve ilgi gösterme, dayak atmama, kızıp-bağırmama, herhangi
bir sorun olduğunda veliye haber vererek, sorunları birlikte çözme, öğrenciye akıl
verme-nasihat etme, açıklama yapma, öğrenci ve velilerin öğretmenden beklediği ortak
davranışlardır. Charles ve Senter (1995) tarafından yapılan araştırmada da velilerin
öğretmenlerden çocuklara dikkat ve özen göstermelerini, çocuğun gelişimi konusunda
bilgilendirilmeyi bekledikleri görülmektedir (Akt: Sarıtaş, 2004, 206). Ancak bu
araştırmada velilerin çocuklar hak ettiği takdirde öğretmenden sözel ve fiziksel şiddeti
uygulamasını beklediği de görülmüştür. Öğretmenlerde bu beklentiyi doğrulamış ve
velilerin kendilerinden çocuğa kızıp bağırmalarını ve dövmelerini istediğini ifade
etmişlerdir. Bu sonuç, ülkemizde ataerkil olarak kendini gösteren, geleneksel disiplin
392
anlayışından kaynaklanabileceği gibi, okullarda fiziksel cezanın uygulanmasının,
velilerde şiddetin kabul edilebilir bir davranış olduğu yönünde bir anlayış oluşturmuş
olmasının sonucu da olabilir.
Bunların dışında bazı velilerin öğretmeden derslerinde çocuğa yardım
etmesini, ev ziyaretleri yaparak velilerle tanışmasını, kendilerine yol göstermesini,
çocukları sınıftaki diğer çocukların olumsuz davranışlarından korumasını, çocukları
üzmemesini ve eve olumlu mesajlar göndermesini beklediklerini ifade ettikleri
görülmektedir. Bu bulgu, velilerin kendi yetersizliklerinin farkında ve önerilere açık
oldukları, olumlu mesajlar alma yönündeki beklentileri ise, sadece sorun olduğunda
okula çağrılmalarını hoş karşılamadıkları şeklinde yorumlanabilir. Fakat öğretmenlerin
velilerin bu beklentileriyle ilgili herhangi bir algılamaya sahip olmadığı görülmüştür.
Öğretmenler velilerin sorun yaratan öğrenciye “dayak atılması” dışındaki diğer
beklentilerini “öğrenciyi sınıfta bırakmama ve fazla ödev verme” olarak ifade etmiştir.
Öğretmenlerin velilerden en fazla beklediği davranışlar konusunda da
öğretmen ve veli görüşleri farklılaşmıştır. Öğretmenler, velilerden daha çok çocuğu
dövmemelerini, ilgi ve sevgi göstermelerini, okuldaki durumunu takip etmelerini
beklediğini ifade ederken, veliler kendilerinden daha çok çocuğun derslerine yardım
etme, eksik araç-gereçlerini tamamlama, çocuğun beslenmesine ve kılık-kıyafetine
dikkat etmelerinin istendiğini ifade etmiştir. Öğretmenlerden farklı olarak bazı veliler,
onlardan çocuğun sağlık problemleriyle ilgilenme, çocuğa zaman ayırma ve çocuğun
eğitimine devam etmesini sağlama yönünde davranışlar beklendiğini ifade etmiştir.
Buna karşılık, öğretmenlerin, çocuk hakkında (yaşadığı sorunlar vb.) öğretmene bilgi
verme, çocuğun gün içinde ne yaptığıyla ilgilenme ve çocuğun geç saatlere kadar TV.
izlemesine izin vermeme beklentileri yönünde görüş bildiren veli olmamıştır. Elde
edilen bu bulgular, karşılıklı beklentilerin iletilmesinde sorunlar yaşandığı şeklinde
yorumlanabilir. Görüşme yapılan velilerin anadilinin Kürtçe ve Zazaca olması, daha
sonra öğrendikleri Türkçeyi etkili bir şekilde kullanamamaları, verilen mesajların
anlaşılamamasına neden olmuş olabileceği gibi öğretmenler, görüşme sırasında velilerin
anlayabileceği şekilde açık ve net mesajlar göndermemiş de olabilirler. Öğretmen ve
veli görüşlerinin farklılaşması, öğretmenlerin görüşmeler sırasında istenen doğrultuda
olması gerekeni ifade etmeleri ancak uygulamada bunlara yer vermelerinden
393
kaynaklanabileceği gibi, öğretmenlerin bu beklentilerini ilettikleri öğrenci velilerinin,
veli örneklem grubunda olmamalarından da kaynaklanmış olabilir.
Öğretmenlerin okuldaki disiplin sorunlarının çözümüne yönelik neler
yapılabileceği/yapılması gerektiği ile ilgili görüşleri incelendiğinde önceliğin; okulun
fiziksel koşullarının iyileştirilmesi, eksik araç-gereç ve materyallerin tamamlanmasına
verildiği görülmüştür. Yapılan araştırmalar da, düzensiz ve organize olmamış okul
çevresinde etkili bir öğretim yapmanın mümkün olmadığını göstermektedir. Edwards
(1993), tarafından yapılan bir araştırma, okul yapısının koşullarının gelişmesiyle
öğrenci başarı düzeyinin arttığını göstermektedir. Bir diğer araştırmada Lewis (1996),
okul yapısının, okulun bulunduğu bölgenin akademik başarıyı yordamada farklı
sonuçlar verdiğini, Chan (1982, 1988), okul yapısının estetik durumunun öğrenci
başarısını arttırıcı yönde etkisi olduğunu, modern okul yapısında öğrenim gören
öğrencilerin eski yapılarda öğrenim gören öğrencilere göre, okula ilişkin daha olumlu
tutuma sahip olduklarını gözlemiştir (Akt. Gömleksiz ve Temel, 1993).
Ülkemizde okul binalarının hangi standartlara göre yapıldığını belirleme
amacıyla yapılan incelemede, devlet okullarının yapımında belli standartlar olmadığı,
bu nedenle de projelerin uygulanış yıllarına göre okul binalarının fiziksel yapılarının
farklılaştığı (www.meb.gov.tr), eğitsel alanlar açısından devlet okullarının genel
standartlara ulaşamadığı sonucuna varılmıştır (Gömleksiz ve Temel, 1993). Ancak,
uygun öğrenme ortamları sınıfın sadece fiziksel koşulları değil, sosyal ve psikolojik
koşullarının bir bileşkesidir (Doyle, 1986, Başar, 1997; Erden, 1998). Bu nedenle
yalnızca okulun ve sınıfın fiziksel düzeni üzerine odaklanmanın uygun öğrenme
ortamları oluşturma çabasını engelleyeceği düşünülmektedir.
Aile ile ilişkilerin geliştirilerek, velilerin daha duyarlı hale getirilmesi,
rehberlik ve psikolojik yardım konusunda destek sağlanması, öğrenci-öğretmen,
öğretmen-öğretmen iletişimini arttırma ve sıcak bir ortam oluşmasını desteklemeye
yönelik sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler düzenlenmesi, öğretmenlerin disiplin
problemlerinin çözümüne yönelik getirdiği diğer öncelikli önerilerdir. Öğretmenlerin
aile ile sağlıklı bir iletişim kurma, ilişkileri geliştirme ve disiplin sorunlarının
çözümünde veli desteğini sağlama konusuna getirdikleri öneri ise, veli ziyaretleri
olmuştur. Velileri kibar bir şekilde karşılayarak, hoşgörüyle yaklaşılması, ilgi
394
gösterilmesi, görüşme yapabilmek için uygun ortamların hazırlanması, çeşitli etkinlikler
düzenleyerek (tiyatro, dinleti, kermes, sergi vb.) velilerin davet edilmesi öğretmenlerin,
velileri okula yönlendirmek amacıyla getirdiği diğer öneriler olmuştur. Yavuzer (1992)
ve Yörükoğlu (1997)’ nun belirttiği gibi sosyal ve sportif aktiviteler, çocuğun enerjisini
harcamasını sağlayıp, gerginliğini azaltır. Oyun aracılığıyla çocukların anti-sosyal
eğilimlerden arınarak rahatlaması, bir şeyleri yapabildiğini görerek kendine güvenmesi
ve bir şeylerle meşgul edilerek sıkılmaması sağlanabilir. Bu bulgular, öğretmenlerin
öğrencilerin ihtiyaçlarının farkında olduğu, öğrenci ve öğrenci velileriyle iletişim kurma
ve geliştirme yollarını bildiği ancak uygulamadıkları/uygulayamadıkları şeklinde
yorumlanabilir.
Öğretmenler ayrıca; yöneticilerin bu süreçteki sorumluluklarına dikkat
çekerek; okulun genel kurallarının oluşturulması, kuralların konulması ve
uygulanmasında öğretmenlerle davranış bütünlüğü içinde olma, velilerin bu kurallar
hakkında bilgilendirilmesi, güvenlik önlemlerinin alınması, sosyo-ekonomik açıdan çok
kötü durumda olan öğrencilere yardım edilmesi, gerek öğretmenler gerekse öğrencilere
yönelik ödül sisteminin geliştirilmesi ve ailelerin bilinçlendirilmesi gerektiğini
belirtmişlerdir. Altı yüz okul üzerinde yapılan bir araştırmada da okullardaki disiplin
problemlerini destekleyen koşulların, okul genelinde kuralların bilinmemesi, açık, adil
ve kesin olarak uygulanmaması, istenmeyen davranışlara müdahalede fikir birliğinin
olmaması, aktif olmayan okul yönetimi, okul güvenlik önlemlerinin olmaması olarak
tespit edildiği görülmüştür (Gottfredson, Gottfredson, 2001; Gottfredson, 1986). Bangir
(1997) ve Aydın (2001) tarafından yapılan araştırmalarda da öğretmenlerin disiplin
sorunlarının çözümünde, açık ve net kuralların belirlenmesini, planlı bir şekilde
uygulanmasını, kurallar hakkında öğrencilerin bilgilendirilmesi ve velilerin daha duyarlı
hale getirilmesini vurguladığı görülmektedir. Bu durumda öğretmenlerin, disiplin
problemlerinin çözümüne yönelik sorumluluğu öncelikle okul yönetimine yüklediği ve
etkili okul yöneticiliği beklediği söylenebilir.
Öğrenci velilerinin konuyla ilgili görüşleri incelendiğinde, sorunların
çözümüne yönelik önerilerinin çoğunlukla, okulun fiziksel koşullarının düzeltilmesi,
okulda güvenlik önlemlerinin alınması, çok ciddi sorunlar yaratan öğrencilerin okuldan
uzaklaştırılması ya da başka okullara aldırılması, velilerle işbirliği yapılması, kuralların
olması, genel kurallar hakkında öğrencilere ve velilere bilgi verilmesi ve yaptırımların
395
uygulanması yönünde olduğu görülmüştür. Bazı veliler görüşme sırasında ayrıca,
öğretmen eksikliğinin tamamlanması, maddi sorunlar yaşayan ailelere yardım edilmesi,
kendilerine rehberlik yapılması, sağlık problemleri olan çocuklar için destek
sağlanmasına dikkat çekmiş ve birkaç veli de ailelerin katılabilecekleri sosyal
etkinlikler (parti, çay, yemek vb.) düzenlenmesinin öğretmen-öğrenci-veli iletişimine
olumlu etki yapacağını düşündüklerini ifade etmişlerdir. Bu bulguların öğretmenlerin
önerileriyle benzer olması, velilerin de okul yönetimini pasif algıladığı, okulu güvenilir
bir ortam olarak bulmadığı ve disiplin problemleriyle ilgili sorumluluğu öncelikle okula
ve öğretmenlere yüklediği söylenebilir. Ancak kurallardan haberdar olmak istemeleri ve
kendileriyle kurulacak iletişim yollarına açık olmaları, sorumluluğu paylaşmaya hazır
oldukları şeklinde yorumlanabilir.
5.5. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini Temel Alarak Uygulanan Eğitimin
Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejilerine Etkisi İle
İlgili Tartışma ve Yorum
Öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerinde eğitim sonrası
en büyük değişiklik “görmezden gelme” stratejisinin kullanımında gerçekleşmiştir.
Eğitim öncesi öğretmenlerin genel olarak en fazla başvurduğu ikinci strateji olan sorun
davranışı “görmezden gelme”, eğitim sonrası %23.5 oranında daha az kullanılan bir
strateji olmuştur. Bu durum öğretmenlerin olayları sadece görmezden gelmeyip (pasif),
öğrenciyi derse yeniden yönlendirmede diğer yöntemleri deneyerek (çareler üreterek),
problemi çözme çabası içine girdikleri (aktif) şeklinde yorumlanabilir. Bu stratejinin
kullanımıyla ilgili oransal olarak en büyük değişiklik Öğretmen D ve E’ de
gerçekleşmiştir. Eğitim öncesi, çoğunlukla ders dışı şeylerle ilgilenme, derse ilgisizlik,
sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme, izin almadan konuşma, öğretmeni oyalama ve
sınıf eşyalarına zarar verme davranışlarını fark edip, herhangi bir müdahalede
bulunmayan Öğretmen-D ve E’ nin, eğitim sonrası görmezden gelme davranışları
ortalama %30.1 azalmıştır. Buna karşılık istenmeyen davranışın olumsuz sonuçlarını
açıklama, rehberlik sağlama ve davranışın nedenlerini araştırma stratejilerinin
kullanımında artış olmuştur.
Öğretmenlerin, öğrencilerin ne yapacağını sözlü olarak betimlemeleri ve arzu
edilen davranışa yönelik model olmalarının, öğrencilerin sorumlu bir şekilde
396
davranmalarına yardım ettiği görülmüştür. Özellikle Öğretmenin F’ in (5. sınıf)
istenmeyen davranışların büyük çoğunluğunu görmezden gelmeye devam etmesi,
Öğretmen-D ve E’ nin davranışlarında meydana gelen bu değişimin öğrencilerinin
birinci sınıf olmaları, okula yeni başlamış olmaları ve öğrenci sayısının daha az
olmasıyla ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Her gelişim döneminde öğrencinin
gelişim özellikleri ve davranışlarının farklılaşması ve birinci sınıf öğrencilerinin
yönlendirilmeye daha çok ihtiyaç duyması öğretmenlerin daha dikkatli davranmalarına
neden olmuş olabilir. Sayın (2001) tarafından yapılan araştırmada birinci sınıf
öğretmenlerinin önleyici yöntemleri daha fazla kullandıkları sonucunun elde
edilmesinin, bu görüşü desteklediği düşünülmektedir.
Eğitim sonrası sözel uyarılar öğretmenlerin en yaygın kullandığı strateji
olmaya devam etmiş, ancak uyarının içeriğinde ve ifadesinde önemli değişiklikler
meydana gelmiştir. Problem davranışı ilk kez gösteren öğrenciler için görmezden gelme
stratejisini kullanan öğretmenlerin, davranış devam ettiğinde dolaylı ve doğrudan
uyarıları öğrenciyi küçük düşürmeden, beden diliyle destekleyerek ve sorumluluk
vererek yaptıkları gözlenmiştir. İstenmeyen davranış gösteren öğrenci üzerine
odaklanmadan, hatalı davranışın düzeltmesi için uygun mesajlar verilmiş, “kes sesini,
kapa çeneni, geç otur yerine, sus vb.” şeklindeki sözel ifadelerin azaldığı, daha çok
beklenen davranışı veya kuralı hatırlatan genel uyarıların yapıldığı gözlenmiştir.
İstenmeyeni değil, çoğunlukla istenen davranışı betimleyen sözel uyarılar sonrası
öğrencilerin beklenen yönde davranışlarındaki artış gözlenmesi nedeniyle, kuralların
tanıtımı ve öğretimi sırasında örnekler verilmesinin, görsel materyaller kullanılmasının
ve bu materyallerin her zaman sınıf ortamında bulundurulmasının, öğrencilerin uygun
davranışı geliştirme sürecini olumlu etkilediği söylenebilir.
Ayrıca, davranışın neden yapılmaması gerektiği ile ilgili açıklamaların,
davranışın sınıfta ve öğretmende yarattığı olumsuz etkileri ve neden-sonuç ilişkisini
gösteren şekilde yapılmasının (ben dilini kullanarak), öğrencilerin yaptıkları
davranışların farkına varma ve kişisel kontrollerini geliştirme imkânı sağlayarak,
davranışlarını düzeltmelerine yardımcı olduğu söylenebilir. Öğretmenlerin çok sık
olmasa da “ben dili” mesajlarıyla iletişim kurmaya başlamalarının, öğretmenlerini
model alan öğrencilerin toplumun gerektirdiği etkili iletişim becerilerini kazanabilen
bireyler olarak yetişmelerine de katkı sağlayacağı düşünülebilir.
397
Emmer, Everstson ve Anderson (1980) 22 öğretmenle yaptıkları araştırmada
etkili öğretmenleri etkisiz öğretmenlerden ayıran en belirleyici faktörün sınıf kuralları
ve işleyişinin oluşturulması ve bunun okulun ilk gününden itibaren uygulanması
olduğunu tespit etmişlerdir. Edwards (1993), Charles (1996), Burden (1995), Wolfgang
(1995), Erden ve Akman (1995), Başar (1997)’ de belirtildiği gibi açık, tutarlı ve
olumlu davranışsal beklentilerini ifade etme, öğrencilerde beklenen davranış
değişikliğini desteklemektedir. Christensen, Young ve Marchant (2004), Osher ve
Fleischman (2005), Johnson ve Stoner (1996) ile Sugai ve diğerleri (2000), Colvin ve
diğerleri (1997), Oswald ve diğerlerinin (2005) araştırma bulguları da benzer yöndedir.
Davranışsal beklentilerin kesinleştiği, açık ve olumlu bir şekilde ifade edildiği, uygun
davranışların öğretildiği ve sınıf ve okullarda disiplin problemlerinin azaldığı,
öğrencilerde istenen davranış değişikliklerinin arttığı gözlenmiştir. Bunun yanı sıra
kurallar direkt emir cümleleri ile dikte edilmediği, çocukların kendi durumlarını
değerlendirebilmelerine olanak sağlandığı, yüksek sesle bağırma davranışları azaldığı
ve ses tonunda yumuşamalar gözlendiği için öğretmenlerin olumlu davranışı
destekleyici davranışlar göstermeye başladıkları da söylenebilir. Konuşmada ses
tonunun yumuşak kullanılmaya özen gösterilmesinin sınıf atmosferini yumuşattığı ve
bunun eğitim sonrası gözlenen olumlu sınıf düzeniyle ilgili olduğu düşünülmektedir.
Öğretmenlerin eğitim öncesi beden diliyle uyarılarda yaygın olarak
kullandıkları, parmağını dudağına götürerek şişşştttttt yapma, ayaklarını yere vurarak ya
da masaya/tahtaya vurarak gürültü yaparak uyarma, el çırpma, kollarını kavuşturarak,
kaşları çatık ve hiçbir şey söylemeden öğrencilere ters ters bakma, problem davranış
gösteren öğrencinin üzerine yürüme davranışlarının azaldığı; göz kontağı kurma,
öğrenciye yaklaşma, sınıf içinde dolaşma davranışlarının arttığı gözlenmiştir. Bu esnada
rehberlik sağlama ve dönüt-düzeltme verdikleri gözlenen öğretmenlerin, eğitim sonrası
daha planlı hareket etmeye başladıkları, davranışın niteliğini ve niceliğini dikkate alarak
müdahale ettikleri söylenebilir. Yönergelerin açık ve net verilmesi, görevin
tekrarlanması, ipucu verme davranışlarının artması ve öğrencilere yakınlaşarak,
davranışı beklenen şekilde yapana dek yanında durmanın öğrencilere sorumlu bir
şekilde davranma konusunda yardım ettiği düşünülmektedir. Ayrıca etkinliğe başlama
ve devam etme konusunda rutinlerin oluşmasına yardım ettiği düşünülen yönergelerin,
öğrencilerin dersten kopmasını engellediği gözlenmiştir.
398
Eğitim öncesi sınıf gözlemlerinde kullanımı oldukça fazla olan azarlama ve
gözdağı verme davranışında % 4.7, aşağılayıcı söz söyleme-alay etme davranışında %
1.4, zorla özendirmede % 0.4 oranında azalma görülmüştür. Sınıf gözlemleri sırasında
çoğunlukla yetersizlik, arkadaşlarına fiziksel şiddet gösterme ve öğretmeni sınıfta hazır
beklememe davranışlarına müdahalede karşılaşılan öğrencinin bedeninde güç kullanma
(tokat atma, saçını-kulağını çekme, ensesine ya da kafasına vurma vb), sevdiği bir
şeyden mahrum bırakma, ceza olarak ek yazı yazdırma ve yargılama-eleştirme-suçlama
davranışlarıyla ise eğitim sonrası hiç karşılaşılmamıştır. Fiziksel cezanın yanı sıra
psikolojik ceza içeren yöntemlere daha az başvurulması olumlu bir durumdur ve bu
sonucun, eğitim sırasında cezanın olumsuz etkilerini göstermek amacıyla kullanılan
örnek olay ve araştırma örnekleriyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Eğitim sonrası
istenmeyen davranışların sıklığında meydana gelen değişimin de, öğrenci üzerinde
olumsuz etkileri olan cezalandırıcı disiplin yöntemlerinin daha az kullanılmasının doğal
sonucu olduğu söylenebilir.
Öğrencileri güler yüzle selamlama, öğrencinin sırtını sıvazlama ve coşkulu bir
yüz ifadesi ile derse girme, öğrenciyi yüreklendirme, sevecen ve nazik davranma
davranışlarında her öğretmende farklı derecelerde de olsa olumlu yönde değişmeler
gözlenmiştir. Destekleyici bir sınıf ortamı yaratma açısından bu olumlu bir durumdur
ancak pozitif tanıma, ödül ve pekiştireç kullanma davranışlarında oransal olarak çok
fazla artış olmamıştır. Okul genelinde akademik, sosyal ve sportif etkinlikler
düzenlenerek pozitif tanıma sağlanmış ve öğrenciler ödüllendirilmiştir ancak sınıf
ortamında pozitif tanıma ile ödül- pekiştireç kullanımında çeşitlilik sağlanamamıştır.
Bunun nedeni, öğretmenlerin öğrencilerin şımaracakları/onları şımartacakları veya
yapmacık olacakları gibi bir kaygı taşıyor olmaları olabileceği gibi, otoriter yönetim
anlayışının sonucu da olabilir. Ayrıca, davranış ilkelerini yeni uygulamaya başlayan
öğretmenlerin çok sayıda ve çeşitli olası pekiştireç ve övgüleri önceden belirleyip
kullanma konusunda alıştırma yapmamış olmaları da bu sonucu doğurmuş olabilir.
Ödül-pekiştireç kullanma çalışmaları çoğunlukla doğal ve düzenli olmamasına rağmen,
öğrencilerin uygun toplumsal davranışları öğrenmelerinde ilerleme gözlenmiştir.
Öğretmenlerin genel olarak kural ihlallerini engelleme ve onlara müdahalede
hiyerarşik sıralamanın devamlılığını izleyemedikleri gözlenmiştir. Yaptırımı
uygulamadan önce bağırmadan, sakin bir şekilde hatırlatıp, öğrenciye davranışını
399
değiştirme konusunda seçim sunarak, sorumluluk verdikleri gözlenmiştir. Ancak
tutarlılığı korumada süreklilik sağlayamadıkları ve kaçınılması gereken stratejileri
kullanmaya devam ettikleri de görülmüştür (kızgınlıkla bağırma, azarlama ve gözdağı
verme). Bu bulgu, Gottfredson ve Gottfredson, (1986)’ un araştırmasında elde edilen
bulgularla uyuşmamaktadır. Bunun nedeni, öğretmenlerin mantıksal yaptırımları
önceden belirledikleri bir disiplin planı hazırlamamaları ve kural ihlali devam ettiğinde
aceleci davranarak, alışageldikleri yöntemleri uygulamaları olabilir.
Eğitim sonrası öğretmenlerin, aile ile iletişim kurma ve sorunların çözümünde
işbirliği yapma davranışlarında beklenen değişim gerçekleşmemiştir. Öğretmenler gerek
görüşmeler gerekse eğitim sırasında, okul ve sınıf kurallarının belirlenmesi, planlı bir
şekilde uygulanması, sonuçları hakkında öğrencilerin ve velilerin bilgilendirilmesi
gerekliliğine değinmişler ve önemi konusunda yapılan tartışmalara katılmışlardır.
Ancak, okul ve sınıf kuralları ile gerekçeleri hakkında öğrencileri bilgilendirirken,
aileleri bilgilendirme konusundaki kararlarını uygulamaya dönüştürememişlerdir. Bu
durumun, araştırmanın yürütüldüğü okul çevresinde ailelerin eğitim ve kültür
düzeylerinin düşük olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Velilerle işbirliği
yapmanın, çocukların eğitimi ile ilgili sorumluluğunu paylaşmanın işlerini
kolaylaştıracağını ve disiplin problemlerini önleyeceği konusunda hem fikir olan
öğretmenlerin, bunu sağlamaya yönelik yeterli çaba gösteremeyişinin bir diğer nedeni
de, aileleri bir araya getirmenin zorluğu olabilir. Ayrıca velilerin kendilerinden en
önemli beklentisinin istenmeyen davranış gösteren öğrenciyi dövmesi olduğunu
düşünen öğretmenlerin, velilerin onlara destek olmayacağı/olamayacağı gibi bir
düşünceyle, aileleri bilgilendirme çabasına girmemiş olmaları da olasıdır.
Öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alacak şekilde öğretimde çeşitlilik
yaratma, değişik kaynak, yöntem, araç-gereç ve materyal kullanma, büyük çoğunlukla
eğitim sonrasında da gözlenmeyen öğretmen davranışları olmuştur. Bu çalışmada
olumlu davranışı desteklemeye yönelik yapılan çalışmalar arasında, eğitsel olanakları
geliştirme amacıyla materyal geliştirme ve çeşitli öğretim yöntemleri konusunda
öğretmenleri bilgilendirme çalışmaları da yapılmıştır. Eğitim sonrasında geleneksel
yöntemlerin kullanılmaya devam edilmesi nedeniyle, okullarda süregelen öğretmen
merkezli eğitim anlayışının sadece materyal eksiliğinden kaynaklanmadığı,
400
öğretmenlerin materyal kullanmaya yönelik tutum ve alışkanlıklarının da bu sonuçta
etkili olduğu söylenebilir.
Sonuç olarak, sınıf yönetimi yaklaşımlarının etkili bir şekilde uygulanmasını
engelleyen çok çeşitli faktörler bulunmaktadır. Sınıf yönetimine yönelik geliştirilen
teorilerin, geliştirildikleri ülkenin kültürel yapısı içinde dahi ancak uzun vadede verimli
sonuçlar verdiği göz önüne alındığında, uygulanan eğitim programlarının başarısının
uygulamadaki sürekliliğe bağlı olduğu söylenebilir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin,
eğitim sürecinin (seminerin) tamamına katılma konusunda gereken hassasiyeti
gösterememeleri, katılamadıkları seminer haftalarına ait içerik her ne kadar ellerinde
yazılı bulunsa da, ortamdaki tartışmalara katılamamaları, uygulama sırasında kullanılan
materyal ve örnek olaylarla etkileşime girememeleri de, önerilen adımları etkili bir
şekilde uygulayamamalarına neden olmuş olabilir. Ancak beş haftalık bir eğitim süreci
sonunda, üç ay boyunca toplanan verilerden elde edilen bu bulguların, karmaşık-
düzensiz olarak tanımlanan okullarda bile daha güvenilir ve düzenli ortamların
yaratılabileceğini gösterdiği söylenebilir. Ayrıca elde edilen bulguların, olumlu
destekleyici öğretmen davranışlarının, öğrenciler tarafından da daha olumlu
algılandığını gösterdiği düşünülmekte, aşama aşama yapılan bu çalışmanın uzun vadede
daha verimli sonuçlar vereceğine inanılmaktadır.
401
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu bölümde, araştırmanın alt amaçları doğrultusunda nitel ve nicel veri
toplama araçlarıyla toplanan verilerin analizi sonucunda elde edilen bulgulara ve
yorumlara dayalı olarak ulaşılan sonuçlara ve bu sonuçlara yönelik önerilere yer
verilmiştir.
6.1. Sonuçlar
6.1.1. Öğretmen, Öğrenci Ve Veli Görüşlerine Göre Öğrencilerin Sınıf İçinde
İstenmeyen Davranışları İle İlgili Sonuçlar
Hangi davranışların istenmeyen davranış olduğu konusunda katılımcılar arasında
yüksek oranda bir fikir birliği olmuştur. Öğrencilerin tanımladığı 41 istenmeyen
davranış kategorisinin ortalama %90.0’ ı öğretmenler ve ortalama %99.5 gibi bir oranla
tamamı veliler tarafından problem davranış olarak tanımlanmıştır. Öğretmen, öğrenci ve
velilerin benzer tutum sergileyerek, problem olarak tanımladığı davranışlar çoğunlukla
toplumsal beklentilere uygun olmayan davranışlardır.
Öğretmen ve öğrenci velilerinin davranışı problem olarak nitelendirmesinde,
öğrencinin cinsiyeti fark yaratmamıştır.
Problem davranışların kız ve erkek öğrenciler tarafından tanımlanmasında ise
oransal olarak büyük farklılıklar olmamakla birlikte sınıf eşyalarına zarar verme,
arkadaşlarına kötü davranma, arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme, öğretmene karşı
gelme, yetersizlik sergileme, arkadaşlarına fiziksel ve sözel şiddet uygulama, öğretmeni
oyalama, dikkat çekmeye çalışma ve okul eşyalarını gereksiz kullanma davranışlarını
problem olarak tanımlayan erkek öğrenci sayısı kız öğrencilerden daha yüksek
olmuştur.
402
Davranışın niçin problem olduğu/neden yapılmaması gerektiği ile ilgili olarak
katılımcılar, davranışın olası olumsuz sonuçları üzerinde durmuş, davranışın öncelikle
kime ve nasıl bir olumsuz etki yaratacağı konusunda öğretmen-öğrenci ve veli görüşleri
farklılaşmıştır. Öğretmenler, davranışın daha çok kendilerine ve diğerlerine
getirebileceği olumsuz akademik sonuçlar, veliler kendilerinde yaratacağı olumsuz
psikolojik ve sosyal sonuçlar üzerinde durmuşlardır.
Davranışın niçin yapılmaması gerektiği ile ilgili kız ve erkek öğrenci görüşleri
de farklılaşmıştır. Erkek öğrenciler çoğunlukla bir kuralı ihlal etmenin kaçınılmaz
sonucu olarak gördükleri cezanın kendisinde yaratabileceği fiziksel, psikolojik ve sosyal
sonuçları; kız öğrenciler ise, çoğunlukla davranışın ortama ve diğerlerinde
yaratabileceği olumsuz psikolojik ve sosyal sonuçları dikkate almaktadırlar.
İstenmeyen davranışların sınıf içinde gözlenme durumu ile ilgili öğrenci ve
veliler benzer tutum sergilemişler ve bu davranışların “hiç” olmadığı seçeneği üzerinde
yoğunlaşmışlardır.
Kız öğrencilerin problem davranışları “hiç göstermedikleri” ile ilgili fikir birliği
oranı erkek öğrencilerden daha yüksek olmuştur.
Öğretmenler, davranışın sınıf içinde gözlenme sıklığını öğrenci ve velilere göre
daha yüksek algılamışlardır. İzin almadan konuşma, derse ilgisizlik, dikkat çekmeye
çalışma, gürültü yapma ve kendini temiz tutmama araştırmaya katılan 5 öğretmenin
sınıflarında her zaman karşılaştıklarını belirttikleri istenmeyen davranışlardır.
Öğrenciler, “yerleri kirletme, okul yönetmeliklerine uymama, öğretmene
saygısızlık yapma ve okul eşyalarını gereksiz kullanma” davranışlarının sınıf içinde
gösterilme düzeyini öğretmenlere göre “daha yüksek” değerlendirmiştir.
Sınıf gözlemlerine göre, problem davranışların gözlenme sıklığı öğretmen ve
öğrenci algılamalarından daha yüksektir. Sınıf gözlemlerinde en sık gözlenen problem
davranışlar yüzdelik sırasına göre, gürültü yapma, öğretmeni oyalama, derse ilgisizlik,
izin almadan konuşma, öğretmenin dikkatini dağıtma, öğretmeni sınıfta hazır
beklememe ve ders dışı şeylerle ilgilenme olmuştur. Kılık kıyafetine özen göstermeme
ve kendini temiz tutmama öğrencilerin büyük çoğunluğunda gözlenen bir problemdir.
403
İstenmeyen davranışların sınıf içinde gözlenme sıklığı öğrencinin cinsiyetine
göre farklılaşmıştır. İzin almadan konuşma, dikkat çekmeye çalışma, kıskançlık,
dedikodu yapma ve sürekli mazeret ileri sürme daha çok kızlarda gözlenmiştir.
Öğretmen görüşleri ve sınıf gözlemlerine göre sürekli problem davranış gösteren
öğrenciler erkek öğrencilerdir.
Davranışın bir kız ya da erkek öğrenci tarafından yapılması, öğretmenlerin ve
velilerin davranışın ciddilik düzeyine yönelik tutumlarında fark yaratmamıştır.
Araştırmaya katılan 3 grupta istenmeyen davranışları, “çok ciddi” ve “ciddi”
sorunlar olduğu konusunda benzer tutum sergilemiştir. Veliler, istenmeyen davranışları
öğretmen ve öğrencilere göre “en ciddi” algılayan gruptur.
Fiziksel açıdan tehlike içeren, kişiye, ortama ve eşyaya doğrudan kasıtlı zarar
verme olasılığı taşıyan davranışlar, öğretmenlerin diğer problem davranışlara göre “en
ciddi” algıladığı davranışlardır.
Kız öğrenciler istenmeyen davranışları erkek öğrencilerden daha ciddi
algılamaktadır. Erkek öğrenciler sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme, dikkat
çekmeye çalışma, sınıfta bir şeyler yeme-içme, arkadaşlarını çalışırken rahatsız etme,
derse hazırlıksız gelme, yetersizlik sergileme, kılık kıyafetine özen göstermeme,
öğretmenin dikkatini dağıtma, ders dışı şeylerle ilgilenme, okul eşyalarını gereksiz
kullanma, kendini temiz tutmama davranışlarını, kız öğrencilere göre daha “önemsiz”
sorunlar olarak algılamaktadır.
Öğretmenler, sınıfta bir şeyler yeme-içme, izin almadan konuşma, sınıfı temiz
tutmama, değişen durumlara uyum sağlayamama, kopya çekme, okul eşyalarını
gereksiz kullanma, kıskançlık, dedikodu yapma, kendini temiz tutmama-ilgilenmeme ve
cinsiyet ayrımı yapma davranışlarını velilere göre daha küçük sorunlar olarak
değerlendirmektedir.
Öğrenciler, yerleri kirletme, sınıfta bir şeyler yeme-içme, izin almadan konuşma,
sınıfı temiz tutmama, öğretmeni oyalama, kılık kıyafetine özen göstermeme, değişen
durumlara uyum sağlayamama, kopya çekme-verme, kendi eşyalarına zarar verme, okul
eşyalarını gereksiz kullanma, kıskançlık, dedikodu yapma, kendini temiz tutmama-
ilgilenmeme, cinsiyet ayrımı yapma ve öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama”
davranışlarını öğretmenlerine göre “daha ciddi” sorunlar olarak değerlendirmektedir.
404
Öğretmen, öğrenci ve veliler problem davranışların nedenlerini öncelikle dışsal
faktörlere bağlamış ve başkalarını suçlama yönünde tutum sergilemişlerdir.
Öğretmenler, istenmeyen davranışların nedenlerini öncelik sırasına göre; okul
yönetiminin öğrenci ve öğretmenlere yönelik yanlış tutum ve uygulamaları, okulun
fiziksel ve sosyal koşullarının yetersizliği, olumsuz çevre koşulları, okuldaki güvenlik
önlemlerinin azlığı, okul-veli işbirliğinin olmayışı, eğitim programlarının ağırlığı, aile,
MEB’ nın uygulamaları ve eğitim politikası, öğrenci özellikleri, diğer çocukların etkisi
ve televizyon-medya olarak belirtmişlerdir.
Öğrencilerin büyük çoğunluğuna göre istenmeyen davranışların öncelikli
nedeni, sıra arkadaşının ya da sınıftaki diğer öğrencilerin onu rahatsız etmesidir.
Öğrenci özellikleri, okula ve derse karşı olumsuz tutum, karşılanmayan psikolojik ve
sosyal ihtiyaçlar, öğretmenin mesleki ve kişilik özellikleri, öğretmene ve sınıftaki diğer
öğrencilere karşı olumsuz tutum ve aile diğer nedenler olarak belirtilmiştir.
Diğer çocuklar tarafından rahatsız edilme daha çok erkek öğrenciler tarafından
belirtilmiştir.
Kız öğrenciler kendilerinin kıskançlık, sabırsızlık ve meraklılık nedeniyle
problem davranışlar gösterdiklerini, erkek öğrencilerin ise kötü huylu, saldırgan, inatçı,
başarısız oldukları için istenmeyen davranışlarda bulunduklarını düşünmektedir.
Öğrenme güçlüğü, başarısızlık ve dayağa alışmış olma, dersi ve öğretmeni
sevmeme, daha çok erkek öğrencilerin tarafından problem davranışların nedeni olarak
gösterilmiştir. Öğretmenin sevilmeme nedenleri, öğretmenin onları dinlememesi, hep
aynı öğrencilere söz hakkı vermesi, ayrım yapması, her zaman sinirli olup bağırması,
dövmesi ve onlara kötü davranması olarak belirtilmiştir.
Velilere göre problem davranışların öncelikli nedenleri, yanında oturan
arkadaşının ya da sınıftaki diğer öğrencilerin çocuğa rahatsızlık vermesi (küfür etme,
alay etme, dövme, kızdırma, zorlama, gülme vb.), okulun fiziksel- sosyal koşullarının
yetersizliği ve çevredeki olumsuz örneklerdir. Okulun güvenlik önlemlerinin azlığı, aile
ile ilgili etmenler, televizyon, öğrenciyle ilgili özellikler, fiziksel rahatsızlıklar,
öğretmen yetersizliği ve öğretmenlerin olumsuz tutum ve davranışları diğer nedenler
olarak belirtilmiştir.
405
6.1.2. Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Öğrencilerin Sınıf
İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili Sonuçlar
Öğretmenler istenmeyen davranışlara uygun bir dille sözlü uyarı, beden diliyle
uyarı, açıklama yapma, azarlama-gözdağı verme, notunu azaltma, izolasyon, sınıf
çevresini yeniden yönlendirme, anlaşma yapma, görmezden gelme, ödül-pekiştireç
kullanma, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, model olma, görev (sorumluluk verme),
bedeninde güç kullanma, aile ile iletişim kurma, davranışın nedenlerini araştırma,
rehberlik sağlama, dönüt-düzeltme verme şeklinde müdahale ettiklerini
düşünmektedirler.
Kalem açma bahanesi ile çöp tenekesinin yanında bekleme, kalem ya da silgi
almak için kısa süreli yerinden kalkıp arkadaşının yanına gitme ve dersi kaynatmak
amacıyla yaptıkları kısa süreli komiklik ve gereksiz soru sorma davranışları, genellikle
görmezden gelinen davranışlar olarak belirtilmiştir.
Öğretmenler istenmeyen davranışa müdahalede belli bir sıra izlediklerini,
mecburen azarladıklarını, cezaya en son başvurduklarını düşünmektedir.
Notunu azaltma, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, tek ayaküstünde bekletme,
öğrenciyi sınıftan çıkarma, eve gönderme, öğrenciyle konuşmama, onu sınıfta yok
sayma ve ilgilenmeme öğretmenlerin uyguladıklarını belirttikleri cezalardır.
Öğretmenler genellikle fiziksel ceza uyguladıklarını ifade etmişlerdir.
Öğretmenler öğrencinin bedeninde güç kullanma (fiziksel ceza) dışındaki diğer
tüm baş etme yöntemleri ve ceza türlerini kız-erkek öğrenci ayrımı yapmaksızın
uyguladıklarını, fiziksel ceza uygularken şiddetini kız öğrencilerde azalttıklarını
düşünmektedirler.
Öğrenciler, öğretmenlerinin istenmeyen davranışlarla baş etmede sözel uyarı,
bedeninde güç kullanma, izolasyon, notunu azaltma, aşağılayıcı söz söyleme, alay etme,
beden diliyle uyarma, zorla özendirme, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, açıklama
yapma, ceza olarak yazı yazdırma ve aileyi çağırma yöntemlerini uyguladığını
düşünmektedirler.
Her iki grupta (öğretmenler ve öğrenciler) istenmeyen davranışa ilk
müdahalenin sözel uyarı olduğu konusunda hemfikir olmuştur. Ancak öğrenciler
406
öğretmenlerinin sözel uyarılarının öfkeli bir şekilde bağırma olduğunu
düşünmektedirler.
Öğretmenler müdahalelerin belli bir sıra izlediği düşünürken, öğrencilerin
algılamaları öğretmenlerinin çoğu zaman sinirli olduğu, uyarmadan dövdüğü, uyarı ve
dayağı birlikte kullandığı yönündedir.
Öğrenciler, açıklama yapma ve nasihat etmenin çoğunlukla dayak yedikten
sonra yapıldığını düşünmekte, öğretmenlerinin öğrencilere ayrıcalıklı davrandığına
inanmaktadırlar.
Öğrencilerin görüşleri fiziksel cezanın son çare olarak uygulanmadığı
yönündedir.
Fiziksel ceza daha çok erkek, sözlü uyarı ve diğer yöntemler ise daha çok kız
öğrenciler tarafından belirtilmiştir.
Öğrenciler öğretmenlerin rehberlik yapma, model olma, ödül-pekiştireç
kullanma, espri yapma, etkinliği değiştirme, sorumluluk verme ve görmezden gelme
yöntemlerini uygulamadığını düşünmektedirler.
Öğrencilerin öğretmenlerine karşı duyguları olumsuzdur (üzüntü, nefret,
kızgınlık, öğretmeni sevmeme, gıcık alma vb.).
Sınıf gözlemleri sırasında öğretmenlerin en yaygın kullandığı stratejiler sözlü
uyarı, görmezden gelme, beden diliyle uyarı, azarlama ve gözdağı verme olmuştur.
Sözel uyarılar çoğunlukla öfkeli bir ses tonuyla bağırılarak yapılmış, sakin bir
ses tonuyla kuralı hatırlatan, istenen davranışı belirten, öğrencinin ismini beklenen
davranışla ilişkilendiren ifadeler ara sıra gözlenmiştir.
Dersi bölmeden, ses yükseltilerek veya öğrencinin son cümlesinin yüksek
sesle tekrar edilmesiyle dolaylı uyarılar yapılmış, sözel uyarılar ise daha çok dersin akışı
durdurularak yapılmıştır.
Doğrudan isim söylenerek öğrenciye yapılan sözel uyarılar, sınıfa yapılan genel-
dolaylı uyarılardan daha fazla olmuştur.
Sınıfta dolaşma, parmağını dudağına götürerek şişşştttttt yapma, ayaklarını yere
vurarak ya da masaya/tahtaya vurarak gürültü yaparak uyarma, el çırpma, kollarını
kavuşturarak, kaşları çatık ve hiçbir şey söylemeden öğrencilere ters ters bakma,
problem davranış gösteren öğrenciye doğru yürüme, öğretmenlerin yaygın olarak
yaptıkları davranışlar olmuştur.
407
Öğrenci/öğrenciler sözel uyarıya rağmen rahatsızlık verici davranışlarına devam
ettiğinde çoğunlukla daha yüksek, sert, öfkeli bir ses tonu ile bağırılmış, zaman zaman
da azarlama ve tehdit etme yoluna gidilmiştir.
Öğrencilere daha çok bedenlerinde güç kullanılacağı ya da notlarının azaltılacağı
şeklinde gözdağı verilmiştir.
Öğrencileri güler yüzle selamlama, coşkulu yüz ifadesi, neşeli ve içten
davranma, hareketli ve canlı olma, gülümseme, öğrencinin sırtını sıvazlama, omzuna
dokunma ve başını okşama gibi öğrenciye sevildiğini, ilgilenildiğini, kabul edildiğini ve
değer verildiğini hissettiren davranışlar nadiren gözlenmiştir.
Derse katılmayanları fark etme, cesaretlendirme, yetersizlikleri konusunda
hoşgörülü olma nadiren gözlenen öğretmen davranışları olmuştur.
Gerçek yaşamdan uygun örnekler verme, öykü, fıkra anlatma ve espri yapmaya
uygulamada çok nadir yer verilmiştir.
Eğitim ve öğretim etkinliklerinde öğrencilerin ilgi ve gereksinimlerine göre aktif
katılımı sağlayıcı öğretim yöntemlerinin kullanılmadığı, dönüt-düzeltme verme,
sorumluluk verme ve davranışın nedenlerini araştırmaya ise zaman ayrılmadığı
görülmüştür.
Çalışmada geri kalma, etkinliği yarım bırakma, beklenen şekilde yapamama,
hata yapma vb şeklinde gözlenen yetersizlik davranışları karşısında öğrencilere yardım
ettiklerini belirten öğretmenler bu konuda tutarlı olmamışlar, uygulamada çok fazla yer
vermemişlerdir.
Öğretmenlerin ara sıra sınıf çevresini yeniden yönlendirme stratejisini
kullandıkları ve bunu genellikle kısa süreli şarkı söyleme, flüt çalma, etkinliği
değiştirme şeklinde yaptıkları gözlenmiştir.
Açıklama yapma, uygun davranışa model olma, görev (sorumluluk) verme, ödül
ve pekiştireçler nadir kullanılan stratejiler olmuştur.
Zorla özendirme, izolasyon, sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, notunu
azaltma ve fiziksel ceza (öğrencinin kafasına, sırtına, ensesine vurma, tokat atma vb.)
nadiren uygulanan cezalar olmuştur.
Öğretmenlerin istenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmede kullandıkları
stratejiler öğrencilerin cinsiyetine göre farklılaşmış, erkek öğrencilere müdahalelerin
genellikle daha sert olduğu gözlenmiştir.
408
Doğrudan sözel uyarı, azarlama ve gözdağı verme, bedeninde güç kullanma
(bedensel acı verme) aşağılayıcı söz söyleme-alay etme ve izolasyon stratejilerinin
uygulandığı öğrenciler, çoğunlukla erkek öğrenciler olmuştur.
Kız öğrencilerin istenmeyen davranışlarının çoğunlukla görmezden gelindiği,
sözel uyarıların da çok sert bir ses tonuyla yapılmadığı ve aşağılayıcı olmadığı
gözlenmiştir. Erkek öğrenciler ise davranışın ilk ortaya çıkışında dahi çoğu zaman sert
bir şekilde doğrudan (isimle seslenerek öğrencinin belli edilmesi) uyarılmışlardır.
6.1.3. Öğrenci ve Veli Görüşlerine Göre Velilerin Öğrencilerin İstenmeyen
Davranışlarıyla Nasıl Baş Ettiği İle İlgili Sonuçlar
Veliler, istenmeyen davranışa karşı tepkilerinde çocuğun cinsiyetinin fark
yaratmadığını düşünmektedirler.
Velilerin istenmeyen davranışa ilk tepkileri sinirli bir sesle bağırma, azarlama ve
gözdağı vermedir. Babaya söyleme, döveceğini söyleme ve okula gidip yaptıklarını
öğretmene söyleme yaygın olarak verilen gözdağıdır.
Veliler uyarı ve gözdağı sonrası davranışın tekrarlaması durumunda açıklama
yaptıklarını, buna rağmen davranış tekrarlandığında çoğunlukla güç kullanımına dayalı
(tokat atma, terlik fırlatma, tekmeleme, terlik-süpürge-sopayla ellerine, kafasına ve
ayaklarına vurma, saçlarını çekme, savurma) cezalar verdiklerini belirtmişlerdir.
Fiziksel cezanın daha çok anneler tarafından uygulandığı bulunmuştur. Veliler,
odasından ya da evden çıkmasına izin vermeme, sokağa bırakmama, oyun oynamasına
izin vermeme ve harçlık vermemeyi uyguladıkları diğer cezalar olarak belirtmişlerdir.
Çocuğa neden böyle yaptığını sorma, beden diliyle uyarma, ufak tefek şeylere göz
yumma, anlaşma yapma ise nadiren başvurulan yöntemler olmuştur.
Öğrenciler de, istenmeyen bir davranış yaptıklarında anne-babalarının ilk
tepkilerinin sinirli bir şekilde bağırma olduğu konusunda velileriyle hem fikir
olmuşlardır. Öğrencilere göre, davranışı tekrarlandığında anne-babanın ikinci tepkisi
azarlama, gözdağı verme ve dayak atmadır.
Öğrenciler, annelerinin daha çok dövdüğünü ve döverken aşağılayıcı sözler
söylediğini, küfür ettiğini ifade etmişlerdir.
409
Öğrenciler velilerinin açıklama ve nasihati genellikle dayaktan sonra yaptığını
düşünmektedirler.
Azarlama-gözdağı verme kızların, dayak ise erkek öğrencilerin en sık
karşılaştığı ikinci tepki olarak bulunmuştur.
Öğrencilere göre, velilerin uyguladığı diğer cezalar “odadan ve evden çıkmaya,
arkadaşlarla görüşmeye izin vermeme, harçlık vermeme, oyun oynama ve televizyon
izlemeyi yasaklama, ev işi yaptırma ve derslerini yapması için odaya kilitleme, dövme
veya başında bekleme “dayakla birlikte uygulanmaktadır.
Fiziksel cezanın uygulanış biçimi ile ilgili cinsiyet farklılığı olmamıştır.
Kız öğrenciler daha çok “okula gönderilmeme, babaya, abiye söylenme” erkek
öğrenciler ise dayakla korkutulduklarını belirtmişlerdir.
Kız öğrenciler davranışı ilk yaptıklarında, erkek öğrencilere ise genellikle
dayaktan sonra nasihat edildiğini düşünmektedir.
Kız öğrenciler kendilerine yapılan nasihatlerin “izinsiz sokağa çıkmama, başka
hiç bir yere uğramadan evden-okula gitme ve okuldan-eve gelme, okulda erkek
öğrencilerle konuşmama, saygısızlık yapmama, yalan söylememe ve kılık-kıyafetlerine
dikkat etme” davranışlarına yönelik olduğunu düşünmektedir.
Erkek öğrencilere göre kendilerine yapılan nasihatler daha çok “kavga etme,
küfür etme, ödevlerini yapmama, öğretmene karşı gelme, sınıfta ders dışı şeylerle
ilgilenme ve okuldan kaçma” davranışları hakkındadır.
Eve kapatılma, sokağa çıkarılmama, oyun oynamasına izin vermeme, harçlığını
kesme cezalarının daha çok kız öğrencilere verildiği görülmüştür.
Erkek çocuklar aile içinde aşağılayıcı ve kaba sözlere (köpek, lan, hayvan, sen
ne biçim çocuksun, Allah belanı versin, geber gibi beddualar ve küfür vb.) maruz
kaldıklarını düşünmektedir.
Öğrencilere göre, veliler davranışlarının nedenini nadiren sormakta ve beden
diliyle uyarmaktadır.
Öğrenciler anne-baba dışında abla-abi, yenge-hala-amca gibi diğer kişiler
tarafından da dövüldüklerini belirtmişlerdir.
Öğrenciler anne-babalarının uyguladıkları cezalar karşısında duygularını
çoğunlukla üzülüp ağlama, öfkelenme, acı duyma, hayattan bıkma, kendini onların
410
çocuğu gibi hissetmeme, sevildiğini düşünmeme, korkma ve haksızlığa uğradığını
düşünme olarak ifade etmişlerdir.
Bazı öğrenciler ailelerinin cezalandırmasını doğru bulmakta, dayağı hak
ettiklerini düşünmektedirler.
6.1.4. Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla Baş Etme Konusunda
Öğretmen, Öğrenci ve Velilerin Birbirlerinden Beklentileri İle İlgili
Sonuçlar
Öğretmenler, öğretmen-veli işbirliğinin gerekli olduğuna inanmakta ancak,
görüşmelerin planlama ve yürütülme biçiminin, öğrencilerle ilgili problemlerin ve
gereksinimlerin tartışılması için gerekli olanakları sağlayamadığını düşünmektedirler.
Okul genelinde yapılacak veli toplantıları ve birebir görüşmeler için ailelere
öğrenci aracılığıyla haber gönderildiği belirtilmiştir.
Toplantılara ve görüşmelere katılmayan veliler, öğretmenler tarafından ilgisiz
algılanmaktadır.
Öğretmenler velilerin okula gelmeme nedeninin, okul yönetiminin velilere
yönelik kaba, küçük düşürücü davranışları (velilerin okuldan kovulması) olduğunu
düşünmektedir.
Akademik başarısızlık, derse ilgisizlik, okula devamsızlık, ödevlerini
yapmama ve derse hazırlıksız gelme, araç-gereç eksikliği, arkadaşlarına karşı fiziksel
şiddet gösterme, kaba ve küfürlü konuşma, velilerin bilgilendirildiği öncelikli sorunlar
olarak belirtilmiştir.
Hırsızlık, içine kapanıklık, sürekli ağlama ve tuvaletini tutamama, parayla
zımba oyunu oynama (kumar), çocuğun evde aşırı dayak yemesi, bıçak taşıma, öğrenme
güçlüğü ve çalışmada yetersizlik, kılık-kıyafette düzensizlik, temiz olmama ve okul
dışında, kötü alışkanlıkları olan arkadaşlar edinme velilerin bire bir görüşmede
bilgilendirildiği sorun davranışlar olarak belirtilmiştir.
Velilerin tamamı veli toplantısının ne zaman yapılacağı ile ilgili bilginin,
çocuklarla haber verildiği konusunda öğretmenlerle hem fikir olmuşlardır.
411
Velilerin büyük çoğunluğu sadece okula çağrıldıklarında değil, diğer
zamanlarda da okula gittiğini düşünmekte, bazı veliler, veli toplantısının para toplama
amacıyla yapıldığına inanmaktadır.
Velilerin büyük çoğunluğu, öğretmenlerin onları öncelikli olarak araç-
gereçlerini düzenli olarak getirmeme (araç-gereç eksikliği), ödevlerini yapmama,
akademik başarısızlık, derse hazırlıksız gelme ve ders esnasında konuşma-gevezelik
yapma davranışları hakkında bilgilendirdiğini belirtmiştir.
Birkaç veli öğretmenle bire bir görüşme yaptığını, kavga etme, temiz olmama,
kendini temiz tutmama, arkadaşlarını rahatsız etme, öğretmenle inatlaşma, yetersiz
beslenme, içine kapanık olma, konuşmama ve ağlama” davranışları hakkında
bilgilendirildiğini belirtmiştir.
Öğrenciler, öğretmenlerinden en fazla onlara dayak atmamalarını (bedensel acı
verme), eksi not verme, tek ayaküstünde durdurma, Beden Eğitimi dersine çıkarmama
ve sınıftan dışarı atma gibi cezaları vermemelerini ve sinirlenip bağırarak, onları
korkutmamalarını, sorun davranış hakkında açıklama yapıp, nasihat ederek rehberlik
yapmalarını beklemektedir.
Öğrencilerle konuşma, ilgi ve sevgi gösterme, ceza vermeden önce uyarıda
bulunma, arkadaşça davranma, güler yüzlü olma, işini sevgiyle yapma, dersin akışının
bozulmasına izin vermeme, adil olma, öğrenciyi sınıf içinde küçük düşürmeme, veliyi
okula çağırma, sorunları birlikte çözme ve güvenilir olma, öğrencilerin öğretmenden
beklediği diğer davranışlardır.
Öğretmenler velilerden, öncelikle çocuğa dayak atmamasını, sevgi ve ilgi
göstermesini beklediklerini belirtmişlerdir. Okuldaki durumunu takip etme, ders
çalışmasına yardım etme, okula düzenli ziyaretler yaparak öğretmenle görüşme,
öğretmene çocuk hakkında bilgi verme, arkadaş çevresini tanıma, çocukla iletişim
kurma, gün içinde ne yaptığıyla ilgilenme, temizliğine, kılık-kıyafetine ve beslenmesine
dikkat etme, ders araç-gereçlerini tamamlama ve geç saatlere kadar TV izlemesine izin
vermeme öğretmenlerin velilerden beklediği diğer davranışlar olmuştur.
412
Veliler, öğretmenlerin kendilerinden öncelikle çocuğun ders çalışmasına
yardım etme, ders araç-gereçlerini tamamlama ve çocuğun temizliğine, beslenmesine
dikkat etmelerini beklediğini düşünmektedir. Öğretmenlerin diğer beklentileri, çocuğun
okuldaki durumunu (ders ve okula devam) takip etme, okula düzenli ziyaretler yaparak,
öğretmenle görüşme, sevgi ve ilgi gösterme, dayak atmama, sağlık problemiyle
ilgilenme, çocukla iletişim kurma, çocuklara zaman ayırma, arkadaş çevresini tanıma ve
eğitimine devam etmesini sağlama olarak belirtilmiştir.
Velilerin yarısı (10 veli) öğretmenden istenmeyen bir davranış yaptığında
çocuğa kızmasını-bağırmasını ve dayak atmasını beklemektedir.
Veliler öğretmenden bekledikleri diğer davranışları, sevgi ve ilgi gösterme,
dayak atmama, kızıp-bağırmama, okuldaki durumu hakkında veliye bilgi verme, akıl
verme-nasihat etme, öğrenciye derslerinde yardım etme, ev ziyareti yapma-veliyle
tanışma, veliye rehberlik yapma, çocuğu sınıftaki diğer öğrencilerin olumsuz
davranışlarından koruma, çocuğu üzmeme eve olumlu mesajlar gönderme olarak
belirtmişlerdir.
Öğretmenin problem davranış gösteren çocuğa dayak atması, daha çok erkek
öğrenci velilerinin beklentisi olmuş, öğrencinin öğretmeni kızdırarak veya üzerek
dayağı hak ettiği belirtilmiştir.
Öğretmenin öğrencilere sevgi ve ilgi göstermesi, öğrenciye vurmaması ve çok
mecbur kalmadıkça “kızmaması-bağırmaması” daha çok kız öğrenci velilerinin
beklentisidir.
Öğretmenler velilerin kendilerinden en fazla istenmeyen davranış gösteren
öğrenciyi dövmelerinin beklendiğini düşünmektedir.
Öğretmenler velilerin diğer beklentilerinin de fazla ödev verme ve öğrenciyi
sınıfta bırakmama olduğunu düşünmektedir.
Öğretmenler, okuldaki disiplin sorunlarının çözümüne yönelik öncelikle
okulun fiziksel koşullarının iyileştirilmesi, eksik araç-gereç ve materyallerin
tamamlanması, aile ile ilişkilerin geliştirilerek, velilerin daha duyarlı hale getirilmesi,
rehberlik ve psikolojik yardım konusunda destek sağlanması ve öğrenci-öğretmen
413
iletişimini ve sıcak bir ortam oluşmasını desteklemeye yönelik sosyal etkinlikler
düzenlenmesinin gerektiğini düşünmektedir.
Öğretmenler disiplin problemlerinin önlenmesi için ayrıca okulun genel
kurallarının oluşturulması, kuralların konulması ve uygulanmasında öğretmenlerle
davranış bütünlüğü içinde olma, velilerin bu kurallar hakkında bilgilendirilmesi,
güvenlik önlemlerinin alınması, sosyo-ekonomik açıdan çok kötü durumda olan
öğrencilere yardım edilmesi, gerek öğretmenler gerekse öğrencilere yönelik ödül
sisteminin geliştirilmesi ve ailelerin bilinçlendirilmesi gerektiğine inanmaktadır.
Veliler, disiplin problemlerinin çözümü için öncelikle okulun fiziksel
koşullarının düzeltilmesi, okulda güvenlik önlemlerinin alınması, çok ciddi sorunlar
yaratan öğrencilerin okuldan uzaklaştırılması ya da başka okullara aldırılması, velilerle
işbirliği yapılması, kuralların olması, genel kurallar hakkında öğrencilere ve velilere
bilgi verilmesi ve yaptırımların uygulanması gerektiğini belirtmişlerdir.
Veliler disiplin problemlerinin çözümü/önlenmesi için ayrıca öğretmen
eksikliğinin tamamlanması, maddi sorunlar yaşayan ailelere yardım edilmesi,
kendilerine rehberlik yapılması, sağlık problemleri olan çocuklar için destek
sağlanması, ailelerin katılabilecekleri sosyal etkinlikler (parti, çay, yemek vb.)
düzenlenmesi gerektiğini düşünmektedir.
6.1.5. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini Temel Alarak Uygulanan Eğitimin
Öğretmenlerin İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejilerine Etkisi İle
İlgili Sonuçlar
Öğretmenlerin eğitim öncesi ve sonrası kullandıkları stratejilerde farklılaşma
olmuş, sözlü uyarı, beden diliyle uyarı, açıklama yapma, anlaşma yapma, ödül ve
pekiştireç kullanma, model olma, görev (sorumluluk) verme, davranışın nedenini
araştırma, rehberlik sağlama, dönüt ve düzeltme verme stratejilerinin kullanımı
artmıştır.
Öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme stratejilerinde eğitim sonrası
en büyük değişiklik “görmezden gelme” stratejisinin kullanımında gerçekleşmiş, sorun
davranışı “görmezden gelme”, %23.5 oranında daha az kullanılan bir strateji olmuştur.
414
Eğitim sonrası sözel uyarılar öğretmenlerin en yaygın kullandığı strateji
olmaya devam etmiş, ancak uyarının içeriğinde ve ifadesinde önemli değişiklikler
meydana gelmiştir. İstenmeyen davranış gösteren öğrenci üzerine odaklanmadan, daha
çok beklenen davranışı veya kuralı hatırlatan genel uyarıların yapıldığı gözlenmiştir.
Okul ve sınıf kurallarının tanıtımı ve öğretimi sırasında örnekler verilmesinin,
görsel materyaller kullanılması ve bu materyallerin her zaman sınıf ortamında
bulundurulmasının, öğrencilerin uygun davranışı geliştirme sürecini olumlu etkilediği
görülmüştür.
Öğretmenler çok sık olmasa da istenmeyen davranışlara“ben dili” mesajlarıyla
tepki vermeye başlamışlardır.
Parmağını dudağına götürerek şişşştttttt yapma, ayaklarını yere vurarak ya da
masaya/tahtaya vurarak gürültü yaparak uyarma, el çırpma, kollarını kavuşturarak,
kaşları çatık ve hiçbir şey söylemeden öğrencilere ters ters bakma, problem davranış
gösteren öğrencinin üzerine yürüme davranışları azalmış, göz kontağı kurma, öğrenciye
yaklaşma, sınıf içinde dolaşma davranışlarının arttığı gözlenmiştir.
Yönergeler daha açık ve net verilmeye başlanmış, görevi tekrarlama, ipucu
verme davranışlarında artış gözlenmiştir.
Açık ve net verilen yönergelerin etkinliğe başlama ve devam etme konusunda
rutinlerin oluşmasına yardım ettiği, öğrencilerin dersten kopmasını engellediği
gözlenmiştir.
Bağırma, azarlama ve gözdağı verme davranışında % 4.7, aşağılayıcı söz
söyleme-alay etme davranışında % 1.4, zorla özendirmede % 0.4 oranında farklılık
oluşmuş ve daha az tercih edilmişlerdir.
Öğrencinin bedeninde güç kullanma (tokat atma, saçını-kulağını çekme,
ensesine ya da kafasına vurma vb), sevdiği bir şeyden mahrum bırakma, ceza olarak ek
yazı yazdırma ve yargılama-eleştirme-suçlama davranışlarıyla ise eğitim sonrası
karşılaşılmamıştır.
Öğrencileri güler yüzle selamlama, öğrencinin sırtını sıvazlama ve coşkulu bir
yüz ifadesi ile derse girme, öğrenciyi yüreklendirme, sevecen ve nazik davranma
415
davranışlarında olumlu yönde değişmeler gözlenmiş, ancak pozitif tanıma, ödül ve
pekiştireç kullanma davranışlarında oransal olarak çok fazla artış olmamıştır.
Okul genelinde akademik, sosyal ve sportif etkinlikler düzenlenerek pozitif
tanıma sağlanmış ve öğrenciler ödüllendirilmiştir
Sınıf ortamında pozitif tanıma ile ödül- pekiştireç kullanımında çeşitlilik
sağlanamamıştır.
İstenmeyen davranışlara müdahalede hiyerarşik bir sıra izleme, uygulamadan
önce bağırmadan, sakin bir şekilde yaptırımı hatırlatıp, öğrenciye davranışını değiştirme
konusunda seçim sunarak sorumluluk verme davranışları gösterilmeye başlanmıştır.
Öğretmenlerin genel olarak kural ihlallerini engelleme ve onlara müdahalede
hiyerarşik sıranın devamlılığını izleyemedikleri görülmüştür.
Olumlu yöntemleri uygulayabilen öğretmenlerin, kaçınılması gereken
stratejileri de kullanmaya devam ettikleri gözlenmiştir.
Öğretmenler pozitif tanıma ve mantıksal yaptırımların önceden belirlendiği,
yazılı bir disiplin planı hazırlama konusunda başarılı olamamışladır.
Öğretmenlerin, aile ile iletişim kurma ve sorunların çözümünde işbirliği
yapma davranışlarında beklenen değişim gerçekleşmemiş, okul ve sınıf kuralları ile
gerekçeleri hakkında aileleri bilgilendirme konusundaki kararlarını uygulamaya
dönüştürememişlerdir.
Olumlu bir dil kullanan ve destekleyici olan öğretmenlerin sınıflarında
problem davranışlarla karşılaşma sıklığı azalmıştır.
6.2. Öneriler
Öğrencilerin sınıf içinde istenmeyen davranışları ve bu davranışlarla baş
etmede kullanılan stratejileri, ilgili gruplarla (öğretmen, öğrenci ve veliler) bütüncül
olarak ele alıp, Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temele alarak uygulanan eğitimin
öğretmenlerin baş etme stratejilerine nasıl bir etkisinin olduğunu araştırmak amacıyla
yapılan bu çalışmanın sonuçları doğrultusunda geliştirilen öneriler, uygulamaya ve
yapılacak araştırmalara yönelik öneriler olmak üzere iki ayrı başlık halinde verilmiştir.
416
6.2.1. Uygulamaya Yönelik Öneriler
1. Araştırmaya katılan öğrencilerin problem davranışların öncelikli nedeni
olarak diğer çocukların rahatsızlık vermesini göstermesi, istenmeyen davranışa neden
olan sınıf içi sosyal mekanizmalar olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin birbirlerine
karşı gösterdikleri olumsuz davranışların en az düzeye indirilebilmesi için öğretmenler,
sınıf içinde öğrencilerin birbirleriyle sağlıklı iletişim ve iyi ilişkiler kurabileceği bir
sosyal yapı oluşturmaya özen göstermelidir.
2. Araştırma sonucunda öğrencilerin istenmeyen davranışların sonuçlarından
haberdar oldukları ancak özellikle erkek öğrencilerin davranışlarının diğerleri
üzerindeki psikolojik sonuçlarından haberdar olmadıkları görülmüştür. Öğretmenler,
sınıf kurallarını öğrencilerle birlikte belirleyerek, davranışlarının diğerleri üzerinde
yaratabileceği sonuçları (psikolojik, sosyal, fiziksel, akademik) çarpıcı örneklerle
açıklayarak öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmeye ve davranışlarının
yaratabileceği olumsuz durumları anlamalarına yardımcı olmaya çalışmalıdır.
3. Sınıf gözlemlerinde, gürültü yapma, öğretmeni oyalama, derse ilgisizlik,
izin almadan konuşma, öğretmenin dikkatini dağıtma, öğretmeni sınıfta hazır
beklememe ve ders dışı şeylerle ilgilenme en sık karşılaşılan problem davranışlar
olmuştur. Öğrencilerin bu davranışların nedenleriyle ilgili açıklamalarında, öğrenme
güçlüğü, başarısızlık, dersi ve okulu sevmeme, sıkılma, ders çalışmak ve okula gelmek
istememe gibi davranışların önemli bir yer tutması, öğretmenlerin öğretim sırasında
bireysel farklılıkları dikkate aldıkları takdirde problem davranışları büyük bir oranda
azaltabileceklerini göstermektedir. Öğretmenler derslerini daha motive edici duruma
getirmeye çalışmalı, her öğrencinin öğrenme sürecine katılmasını sağlamalı, öğrencilere
öğrencilerin derse katılımını destekleyecek, dikkat çekici etkinlikler düzenlemeli, bu
konudaki eksikliklerini tamamlama çabası içine girmelidir.
4. Aile-çocuk ve okul-veli arasında sağlıklı ilişkiler oluşturabilmenin ve
davranış yönetiminde aile desteğini almanın ilk adımı anne ve babaların bu konuda
bilinçlendirilmesidir. Özellikle alt-sosyo ekonomik düzeydeki bölgelerdeki ailelere
yardım edebilmek amacıyla okul yöneticileri ilgili kurum ve üniversitelerle işbirliği
yaparak, okulunda velilere yönelik eğitim seminerleri düzenlemeli, aileler disiplin ve
çocuk psikolojisi konularında bilinçlendirilmelidir. Okul çevresindeki velilerin eğitim
ve kültür seviyelerinin düşük olması veya işbirliği yapmada isteksiz olmaları okul
417
yönetimi ve öğretmenlerin velileri kazanma, bu sürece dâhil olmaya teşvik etme ve
cesaretlendirme sorumluluklarını ortadan kaldırmamalıdır.
5. Öğretmenlerin sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerini geliştirmeye ve
daha etkili kullanabilmelerine yönelik hizmet içi eğitim kursları düzenlenerek
katılımları sağlanmalı, güzel konuşma, diksiyon, jest ve mimikler, bedenin duruşu,
duygularını öğrencileri aşağılamadan, azarlamadan açıklama ve bağırmadan konuşma,
empati kurma gibi vb. konularda uygulamalı eğitim yapılmalıdır.
6. Okul yöneticileri çevreye yönelik etkinlikler düzenleyerek, okul ve toplum
arasındaki ilişkileri güçlendirilmelidir. Okulun çevre ile ilişkilerinin olumlu olması
durumunda, okulun fiziksel koşullarını iyileştirme, araç-gereç ve materyal eksikliklerini
tamamlama konusundaki çabaya halkın maddi ve manevi katkılar sağlayarak destek
olmaları söz konusu olabilir.
7. Davranış değiştirme sürecindeki başarıda öğretmen, öğrenci ve velinin yanı
sıra psikolojik danışman işbirliği kalitesinin önemi büyüktür. Bu nedenle ilköğretim
okullarında rehberlik servislerine yeterli işlevsellik kazandırılmalı, rehberlik servisi
bulunmayan okullarda bu servisler kurulmalı, rehberlik servisinde görev alan kişiler
öğretmen, öğrenci ve velilere yönelik destek programları koordine etmelidir.
8. Bu araştırmadan elde edilen sonuçlar, kurumsal amaçları gerekleştirmek
için etkinlikte bulunan bireylerin mesleki doyumlarında, öğrencilerin ve velilerin okula
karşı tutum ve davranışlarında okul yöneticilerinin önemini göstermiştir. Okul
yöneticileri tüm çalışanların, öğrencilerin ve velilerin okul ile özdeşleştikleri, içten
bağlılık duydukları ve üyesi olmaktan gurur duydukları bir okul kültürünün
oluşturulmasında ve korunmasında birinci derecede sorumlu olduklarını
unutmamalıdırlar.
9. Bu araştırmada öğretmenlere yönelik eğitim programının uygulanması
sırasında karşılaşılan en önemli güçlük, öğretmenlerin eğitim sürecine devamlılığını
sağlama konusunda yaşanmıştır. Okulun fiziksel koşullarının yetersizliği, uygulamaların
okul dışında farklı bir mekanda yapılmasını, araştırma okulunda branş öğretmeni
olmaması nedeniyle öğretmenlerin görevli oldukları devre dışında da derse girmeleri
uygulamaların hafta sonu yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu durum, eğitim sürecine
katılmak isteyen okuldaki diğer öğretmenlerin motivasyonunu olumsuz etkilemiş,
ilerleyen haftalarda örneklem grubundaki öğretmenlerin de katılımlarında problemler
yaşanmasına ve uygulama tarihlerinde değişiklikler yapılmasına neden olmuştur.
Öğretmenlerin bu tür eğitim programlarına katılımlarını arttırmak, kişisel ve mesleki
418
gelişimlerini devam ettirmeye istekli kılmak için, öğretmenlerin hizmet içi eğitimin
olduğu gün ve saatlerde ders çizelgelerinde uygun değişiklikler yapabilmelerine olanak
sağlanmalıdır.
10. Bu araştırmanın sonuçları, öğretmenlerin daha çok uyarı verme (yapılması
isteneni değil daha çok yapmamaları gerekenleri söyleme) ve eleştiri yapma eğiliminde
olduklarını, hoş ve güzel şeyler söyleme, kutlama, onaylama, dönüt verme gibi
davranışlara sınıf ortamında çok fazla yer vermediğini göstermiştir. Öğretmenlerin
bunları doğal bir şekilde yapabilir duruma gelmeleri için uygun sosyal pekiştireçleri
önceden belirleyip, uygun zamanlarda ve uygun şekilde uygulamaya çaba göstermeleri
ve uygulamalarını sürdürmeleri gereklidir. Çocuklarla empati kurdukları takdirde
onların hoşlandıkları ortamı yaratmaları kolaylaşacak, sınıf ortamını eğlenceli ve çekici
hale getirebileceklerdir.
6.2.2. Yapılacak Araştırmalara Yönelik Öneriler
1. Bu araştırmada Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelini temel alınarak
geliştirilen eğitim programının öğretmenlerin istenmeyen davranışlarla baş etme
stratejilerine etkisi incelenmiştir. Diğer disiplin modellerinin de uygulamadaki
sonuçlarını değerlendiren araştırmalar yapılabilir.
2. Araştırmada öğretmenlere yönelik geliştirilen eğitim programının öğretmen
davranışlarına etkisi incelenmiştir. Öğretmenlere yönelik eğitimin öğrenci davranışları
üzerindeki etkisini ayrıntılı bir biçimde değerlendiren çalışmalar yapılabilir.
3. Alt sosyo-ekonomik düzeyde bir ilköğretim okulunun 4 ve 5. sınıflarında
yürütülen bu çalışma, orta ve üst sosyo-ekonomik düzeydeki ilköğretim okullarında
tekrarlanarak sonuçları değerlendirilebilir.
4. Ortaöğretim kademesindeki öğrencilerin sınıf içindeki hangi davranışları
niçin problem davranış olarak tanımladığı incelenebilir.
5. Bu araştırmada, uygulanan eğitim programının öğretmenin istenmeyen
davranışlarla baş etme stratejilerine nasıl bir etkisi olduğuna sınıf gözlemleri ile
bakılmış, eğitim sonrası öğrencilerin görüşleri alınmamıştır. Yapılacak araştırmalarda
eğitim sonrası öğretmen davranışlarında meydana gelen değişimin öğrenciler tarafından
nasıl algılandığı incelenebilir.
6. Bu araştırmada, uygulanan eğitim programının öğretmenlerin istenmeyen
davranışlarla baş etme stratejilerine nasıl bir etkisinin olduğuna, aynı araştırmacı
419
(eğitimi veren kişi) tarafından bakılmıştır. Verilen eğitimin uzun süreli etkisini
saptamak ve araştırmacının sınıf ortamında bulunmadığı durumlarda öğretmenlerin
nasıl davrandığını belirlemek amacıyla, izleme çalışmaları yapılabilir.
7. Okulun yönetim yapısı ve disiplin problemleri arasındaki ilişkileri
belirlemeye yönelik araştırmalar yapılabilir.
8. Öğretmenlerin iletişim becerileri ve sınıf yönetim başarıları arasındaki
ilişkinin test edileceği araştırmalar yapılabilir.
9. Öğretmenlere ve anne-babalara çocuklara sevgi göstermelerini,
ilgilenmelerini, çocukların sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılayacak hoş ortamlar
ve yaşantılar sağlamalarını önermek yeterli değildir. Öğretmenlere ve anne babalara
bunun nasıl yapılacağını öğretmek gereklidir. Bu amaca yönelik geliştirilmiş eğitim
programlarının sonuçlarını değerlendiren çalışmalar yapılabilir.
10. Başkaları tarafından rahatsız edilmenin özellikle erkek öğrenciler arasında
problem davranışa yönelten birinci neden olarak gösterilmesi ve saldırgan davranışların
erkek öğrenciler arasında daha yaygın olması, çocuğun sınıftaki akran grubu içindeki
yerinin (sosyal yapı içindeki statüsü) problem davranışa itici bir güç olabileceğini
göstermektedir. Akran değerlendirmesine dayalı çalışmalar yapılarak, öğrencilerin
birbirlerinin davranışlarını nasıl değerlendirdikleri araştırılabilir.
420
KAYNAKÇA
ABD, (1998), American School and University, c. 70, S. 12, ss.1–18. Ada, Ş. (2002), “Sınıf içi olası sorunlara karşı alınabilecek önlemler”, Z. Kaya (Ed.),
Sınıf Yönetimi, Ankara: Pegem Yayıncılık, ss.195–213. Ağaoğlu, E. (2002), “Sınıf Yönetimiyle ilgili genel olgular”, Z. Kaya (Ed.), Sınıf
Yönetimi, Ankara: Pegem Yayıncılık, ss. 1–17. Akçadağ, T. (2005), “Sorun davranışların yönetimi”, H. Kıran (Ed.), Sınıf Yönetimi,
Ankara: AnıYayıncılık, ss. 277–311. Akkök, F.; Askar, P.; Sucuoğlu, B. (1995), “Safe schools require the contributions of
everybody: The picture in Turkey”, Thresholds in Education, c.21, S. 2, ss. 29–28.
Aksoy, N. (2001), “Sınıf yönetimi ve disiplin modellerinin dayandığı temel
yaklaşımlar”, Eğitim Yönetimi, S.25. Aksoy, N. (1999), “Clasroom management and student discipline in elemantary schools
of Ankara (Turkey), Unpublished Doctoral Dissertation University of Cincinnati, USA.
Aksoy, N. (2000), “Sınıf içi disiplin sorunlarını azaltmada izlenebilecek temel
yaklaşımlar”, Eğitim Araştırmaları, S. Ekim, ss.5–9. Aksu, Ü. (1999), “Sınıf öğretmenlerinin disiplin problemlerine yönelik sınıf yönetimi
yöntemleri ile stresle başa çıkma tutumları arasındaki ilişki”, Yüksek Lisans Tezi, Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Aksu, F. (1997), “ Öğretmenlerin sınıf yönetiminde etkililiği”, Yüksek Lisans Tezi,
İzmit: Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Aksüt, M.; Kaya, Ş.; Kuzu, V. (2006), “İlköğretim okullarında şiddet ve şiddetin öğrenci gözüyle değerlendirilmesi”, XV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Bildiri Özetleri, Muğla: Muğla Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi, ss. 275.
Armstrong, C. (1995), “How about some creative discipline”, Principal Journay, c.74,
S.3, ss.51–52. Arslantaş, Y. (1998), “Sınıf yönetiminde öğretmen iletişim becerilerine ilişkin öğretmen
ve öğrenci görüşleri”, Yüksek Lisans Tezi, Bolu: Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
421
Arwood- Barton, S.; Morrow, L.; Lane, K.; Jolivette, K. (2005), “ Project improve: improving teachers’ ağabeylity to address students’ social needs”, Education and Treatment of Children, c.28, S.4, ss.430-443.
Assertive Discipline, (2004), http./ maxweber.hunter.cuny.edu/pub/eres Ataman, A. (2000), “Sınıf içinde karşılaşılan davranış problemleri ve bunlara karşı
geliştirilen önlemler”, L.Küçükahmet (Ed.), Sınıf Yönetimi, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Ltd. Şti. , ss.213–230.
Atasoy, A. (1997), “ İlköğretim ikinci kademede demokrasi eğitimi ve ilköğretim ikinci
kademe öğretmen ve öğrencilerinin demokratik tutum ve davranışlarının karşılaştırmalı olarak incelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Atıcı, M. (2003), “İstenmeyen davranışlarla başa çıkmada Glasser’ in Problem Çözme
Yaklaşımı’ nın uygulanması”, Eğitim ve Bilim, c.28, S.128, ss.27–34. Atıcı, M. (1999), “An exploration of the relationships between classroom management
strategies and teacher efficacy in English and Turkish primary school teachers”, Doktora Tezi, England: Leicester University.
Aydın, A. (2000), Sınıf Yönetimi, İstanbul: Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti. Aydın, A. (1998), Sınıf Yönetimi, Ankara: Anı Yayıncılık Reklâm San. Tic. Ltd. Şti. Aydın, M. (2006), Ailede Çocuğun Ahlak Eğitimi, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Aydın, B. (2001), “İlköğretim okullarında sınıf disiplinin sağlanması”, Doktora Tezi,
Bolu: Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Aytekin, H. (2000), “Sınıf yönetimi ve disiplinle ilgili kurallar geliştirme ve uygulama”,
L.Küçükahmet (Ed.), Sınıf Yönetimi, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Ltd. Şti. , ss.71–80.
Babaroğlu, A. (1995), “Ortaokulların birinci sınıflarına devam eden çocukların anne-
babaları tarafından kendilerine uygulanan disiplin teknikleri ve çocukların bu tekniklere ilişkin görüşlerinin incelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.
Bacanlı, H. (2002), “Ana –baba ile ilişkiler”, E. Karip (Ed.), Sınıf Yönetimi, Ankara:
Pegem A Yayıncılık Tic. Ltd. Şti, ss. 191–200. Bacanlı, H. (1998), Eğitim Psikolojisi, İstanbul: Alkım Yayınevi.
Bacanlı, H. (1997), “Sosyal ilişkilerde benlik kendini ayarlamanın psikolojisi”, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları: 3022, Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi: 905, Eğitim Dizisi: 14, İstanbul: MEB Basımevi.
422
Bakırcıoğlu, R. (2002), “Çocuk Ruh Sağlığı ve Uyum Bozuklukları”, Ankara: Anı Yayıncılık.
Balkıs, M.; Duru, E.; Buluş, M. (2006), “Okulda şiddet; Şiddete yönelik tutumların özyeterlik inanacı ve okula bağlılık duygusu ile ilişkisi”, XV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Bildiri Özetleri, Muğla: Muğla Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi, ss. 280.
Baloğlu, N. (2001), Etkili Sınıf Yönetimi, Ankara: Baran Ofset.
Baloğlu, N. (1999), “Türkiye’ de ilköğretim birinci kademede görevli sınıf
öğretmenlerinin davranış yönetimi yeterlilikleri”, Karadeniz Teknik Üniversitesi 8. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Bildiri Metni.
Baltaş, Z. , Baltaş, A. (1992), “Stres ve Başa Çıkma Yolları (12. Baskı), İstanbul: Remzi
Kitapevi. Bangir, G. (1997), “ Sınıf içi iletişime ilişkin öğretmen-öğrenci davranışları görüşleri ve
önerileri”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Başar, H. (1997), Sınıf Yönetimi (3. Baskı), Ankara: Önder Matbaacılık Ltd. Şti. Başaran, İ. E. (1991), Eğitime Giriş (8. Baskı), Ankara: Kadıoğlu Matbaası. Başaran, İ. E. (1983), Eğitim Yönetimi, Ankara: Kadıoğlu Matbaası. Benbenishty, R. ; Zeira, A. ; Astor, R. A. (2001), “Childrens’ reports of emotional,
physical and sexual maltreatment by educaitonal staff in Israel”, Child Abuse& Neglect, c.26, ss.763–782.
Bergin, C. , Bergin, D. A. (1999), “Classroom discipline that promotes self-control”, Journal of Applied Developmental Psychology, c.20, S.20, ss.189–206.
Birkan, B. (1997), “Sınıf ortamında uygun olmayan davranışları uyuşmayan
davranışlarını ayrımlı pekiştirerek azaltma”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Ünivrsitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Bluestein, J. (1998), 21st. Century Discipline-Teaching Students Responsibility and Self-
Management, (2. Edition), CA: A Division of Frank Schaffer Publications, Inc.
Boldurmaz, A. (2000), “İlköğretim okullarındaki sınıf yönetimi süreçlerinin
değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
423
Borg, M. G.; Falzon, J. M. (1990), “Teachers’ perception of primary school children’s undesirable behaviours: The effects of teaching experience, pupils’ age, sex and ability stream”, British Journal of Educational Psychology, c. 20, ss. 220–226.
Borg, M. G.; Falzon, J. M. (1989), “Primary school teachers’ perception of pupils’
undesirable behaviours”, Educational Studies, c. 15, ss. 251–260. Brophy, J. E. (1988), “Educating teachers about managing classrooms and students”,
Teaching and Teacher Education, c. 4, S. 1, ss. 1–18. Brown, W. E. ; Payne, T. (1992), “Teachers’ views of discipline changes from 1981 to
1991”, Education, c.112, S.4, ss.354. Bru, E. ; Stephens, P. ; Torsheim, T. (2002), “Student’ perceptions of class management
and reports of their own misbehaviour”, Journal of School Psychology, c.40, S.4, ss.287–307.
Burden, P. E. (1995), Classroom Management and Discipline, Methods to facilitate
Cooperation and Instraction, USA: Longman Publishers. Bursalıoğlu, Z. (1987), Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış (7. Baskı), Ankara:
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları, S. 154. Cangelosi, J. S. (1997), Classroom Management Strategies (3. Edition), New York:
Longman. Cangemi, J. P. ; Khan, K. H. (2001), “Inappropriate classroom management”,
Education, c.100, S.3, ss.235–236. Canter and Jones Models, (2004), http:/ www. humboldt. edu Carbone, E. (1999), “Students behaving badly in large classes”, New Directions for
Teaching and Learning, s.77, ss. 35–43. Celep, C. (2002), Sınıf Yönetimi ve Disiplini (2. Baskı), Ankara: Anı Yayıncılık. Celep, C. ; Erdoğan, S. (2002), “Ortaöğretimde olumlu öğretmen-öğrenci İlişkileri”,
Eğitim ve Bilim”, c.27, S.125, ss.13–22. Charles, C. M. (1996), Building Classroom Management, New York: Longman
Publishes. Check, J. F. (2001), “Classroom discipline-where are we now?, Education, c.100,S.2,
ss.134-137. Chernow, F. B: ; Chernow, C. (1981), Classroom Discipline and Control, 101 Practical
Techniques, USA: Parker Publishing Company, Inc.
424
Christensen, L.; Young, K.R.; Marchant, M. (2004), “The effects of a peer-mediated positive behavior support program on socially appropriate classroom behavior”, Education and Treatment of Children, c.27, S.3, ss.199-234.
Civelek, K. (2001), “llköğretimde sınıf öğretmenlerinin sınıf içi disiplini sağlamada
kullandıkları yöntemler”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Cohen, L.; Manion, L. ; Morrison, K. (2001), Research Methods in Education, London:
Routledgefalmer. Clarizio, H. F. (1971), Toward Pozitive Classroom Discipline, USA: Copyright by John
Wiley Sons Inc. Colvin, G.; Sugai, G.; Good, R.H., Lee, Y.Y (1997), “Using active supervision and
precorrection to improve transition behaviors in an elemantary school”, School Psychology Ouarterly, c.12, S.4, ss.344-363.
Covaleskie, J. F. (1993), “Power goes to school: teachers, students and discipline”
www.ed.uiuc.edu/EPS/PES-yearbook/93_docs/COVALESK.HTM Cruickshank, D. R. ; Bainer, D. L.; Metcalf, K. K. (1995), The Act of Teaching, USA:
McGraw-Hill, Inc. Cummings, C.(2000), “ Winning strategies for classroom management”, Copyright
Teaching, Inc. Cunningham, B. ; Sugawara A. (1989), “Factors contributing to preservice teachers’
management of children’s problem behaviors”, Psychology in the Schools, c. 26, Oct., ss. 370–379.
Cunningham, B. ; Sugawara A. (1988), “Preservice teachers perceptions of childrens’
problem behaviours”, Journal of Education Research, c.82, S.1. Curwin, R. L.; Mendler, A. A. (1988), Discipline with Dignity, E. Broyhers. Inc. (Ed.),
USA: Association for Supervision and Curriculum Development. Curwin, R. L.; Mendler, A. A. (1998), Discipline with Dignity, E. Broyhers. Inc. (Ed.),
USA: Merril Education/ASCD College Textbook Series. Cüceloğlu, D. (1991), İnsan ve Davranışı (2. Basım), İstanbul: Remzi Kitapevi. Çağdaş, A. (2002), Anne-Baba-Çocuk İletişimi, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Çelenk, S. (2003), “Okul başarısının ön koşulu: Okul aile dayanışması”, Abant İzzet
Baysal Üniversitesi, http/www.ilkogretim-online.ogr.tr Çelik, V. (2003), Sınıf Yönetimi (2. Basım), Ankara: Nobel Yayın Dağıtım
425
Dadds, M.R.; Adlington, F.M.; Christensen, A.P. (1987), “Childrens’ perceptions of time out and other maternal disciplinary strategies: the effects of clinic status and exposure to behavioral treatment”, Behavioral Change, c.4, ss.3-13.
Dağdelen, Ö. (1999), “İlköğretim öğrencilerinin sınıf içi olumsuz davranışlarının
öğretmen ve öğrenci görüşlerine göre karşılaştırılması”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Daniels, I. V. (2003), “How to manage distruptive behavior in inclusive classrooms”,
The Council for Exceptional Children, www.teachervision.com. Demir, Y. (2003), “Sınıf öğretmenlerinin sınıfta karşılaşılan problem davranışlara karşı
baş etme stratejileri”, Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Demirbolat, A. (2000), “Sınıf ortamı ve grup etkileşimi”, L.Küçükahmet (Ed.), Sınıf
Yönetimi, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Ltd. Şti. , ss.27–47. Demirbulak, D. (2003), “Veli öğretmen görüşmeleri ile ilgili bir çalışma”,
http/yayim.meb.gov.tr/yayimlar/146/demirbulak.htm. Demirel, Ö. (1999), Öğretme Sanatı, Ankara: Pegem Yayıncılık. Demirel, Ö. (1995), Genel Öğretim Yöntemleri, Ankara: Usem Yayınları. Demiroğlu, A. (2001), “İlköğretim okulları birinci kademede sınıf düzeninin
sağlanmasında öğretmen özelliklerinin etkisi”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Doğan, H. (1997), Eğitimde Program ve Öğretim Tasarımı, Ankara: Önder Matbaacılık. Dobson, J. (1995), “The Dobson Love and Punishment Model”, C. H. Wolfrang (Ed.),
Solving Discipline Problems Methods and Models for Today’s Teacher (3. Edition), USA: Allyn and Bacon, ss. 271–283.
Doyle, W. (1986), “Classroom organization and management” M. C. Wittrock (Ed.),
Handbook of Research on Teaching, New York: Mc. Millan. Dönmez, B. (2004), “Sosyal bir sistem olarak sınıf ve sınıfın iklimi”, M. Şişman ve S.
Turan (Ed.), Sınıf Yönetimi, Ankara: Pegem A Yayıncılık Tic. Ltd. Şti., ss. 43–63.
Dreikurs, R. ; Albert, L.; Dinkmeyer, D. (1995), “The social discipline model of Rudolf
Dreikurs (Adlerian Theory)”, C. H. Wolfrang (Ed.), Solving Discipline Problems Methods and Models for Today’s Teacher (Third Edition), USA: Allyn and Bacon, ss. 65–97.
426
Dönmezer, İ. (1991), “Ailelerin, çocukların gelişimi ve eğitimindeki rolü ve önemi”, Eğitimde Nitelik Geliştirme I. Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul: Kültür Koleji Yayınları, S. 1, ss. 332–337.
Duman, T.; Gelişli, Y.; Çetin, Ş. (2006), “Lise öğrencilerinin istenmeyen öğretmen
davranışlarına yönelik duygusal ve davranışsal tepki eğilimlerinin belirlenmesi”, XV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Bildiri Özetleri, Muğla: Muğla Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi, ss. 293-291
Edwards, C. H. (1993), Classroom Discipline and Management, Newyork: Macmillan
Publishing Company. Emmer, E.; Evertson, C.; Anderson, L. (1980), “Effective classroom management at the
beginning of the school year”, Elementary School Journal, c.80, S.5, ss.219-231.
Erden, M. (1998), Öğretmenlik Mesleğine Giriş, İstanbul: Alkım Yayınları. Erden. M.; Akman, Y. (1995), Eğitim Psikolojisi, Gelişim-Öğrenme-Öğretme, Ankara:
Arkadaş Yayınevi. Ergün, M.; Duman, T. (1998), “Kritik durumlarda öğretmen davranışları”, Milli Eğitim
Dergisi, S.137, ss.45-58. Eripek, S. (1980), “Ankara il merkezinde bulunan ortaöğretim kurumlarında disiplin
uygulamaları ve bu uygulamaların öğrencilerin uyum sorunları yönünden değerlendirilmesi”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi.
Ersoy, M. F. (1989), “İki farklı sosyo-ekonomik düzeydeki ana babaların çocuklarına
uyguladıkları disiplin yöntemlerinin karşılaştırılması. Çocukların algılayış şekliyle”, Yüksek Lisans Tezi, İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Evertson, C. M.; Emmer, E. T. (1982), “Effective management at the begining of the
school year in junior high classes”, Journal of Educational Psychology, c. 24, S. 4, ss. 485–498.
Evertson, C. M.; Emmer, E. T. ; Anderson, L. (1980), “Effective classroom
management at the begining of the school year”, The Elementary School Journal, c. 80, S. 7, ss. 219–231.
Evertson, C. M.; Harris, A. H. (1992), “What we know about managing classrooms”,
Educational Leadership, c. 19, S. 7, ss. 71–78. Evertson, C. M.; Emmer, E. T. ; Worsham, M. E. (2003), Classroom Management for
Elemantary Teachers (6. Edition), USA: Copyright by Pearson Education.
427
Emmer, E. T. ; Evertson, C. M.; Worsham, M. E. (2000), Classroom Management for Secondary Teachers (5. Edition), USA: Copyright by Pearson Education.
Farmer, T. W. ; Van Acker, R. M.; Pearl, R. ; Rodkin, P. C. (1999), “Social networks
and peer-assesed problem behaviorin elemantary of classrooms students with and without disabilities”, Remedial and Special Education, c.20, S.4, ss.244.
Fındıkçı, İ. (1991), “Öğretmenlerin disiplin konusundaki tutumları”, Eğitimde Nitelik
Geliştirme I. Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul: Kültür Koleji Yayınları, S. 1, ss. 91–96.
Fidan, A. (2001), “Sınıf öğretmenlerinin sınıf içi davranışları”, Yüksek Lisans Tezi,
İzmir: Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Fidan, N. (1996), Okulda Öğrenme ve Öğretme, Ankara: Alkım Yayıncılık. Fidan, N. ; Erden, M. (1996), Eğitime Giriş, Ankara: Alkım Yayıncılık. Fraser, B. J. (1998). “Science learning environments: Assessment, effects and
determinants”, B. J. Fraser & K. G. Tobin (Ed.), International Handbook Of Science Education, s.527 – 564. Dordrecht, The Netherlands: Kluwer.
Gardner, F. E. M. ; Sonuga-Barke, E. J. S. ; Sayal, K. (1999), “Parents anticipating
misbehaviour: an observational study of strategies parents use to prevent conflict with behaviour problem children”, Journal Child Psychology and Psychiatry, c.40, S.8, ss. 1185–1196.
Gaustad, J. (1992), “School discipline”, ERIC Clearinghouse on Educational
Management Eugene OR, ss. 5, ED350727. Glickman, C.D.; Tamashiro, R.T. (1980), “Clarifying teachers’ beliefs about discipline”
Educational Leadership, S. March, ss.459-464. Gnagey, W.J. (1990), Motivating Classroom Discipline, USA: Macmillan Publishing
Company. Gordon, T. (1995), “The Rogerian (Emotional Supportive) model”, C. H. Wolfrang
(Ed.), Solving Discipline Problems Methods and Models for Today’s Teacher (Third Edition) , USA: Allyn and Bacon, ss. 13–42.
Gordon, T. (1974), Teacher Effectivenes Training (T. E. T.) (Çev: E. Aksay), Newyork:
David McKay. Gottfredson, G. D. ; Gottfredson, D.C. (2001), “What schools do to prevent problem
behavior and promote safe environtments”, Journal of Educational and Psychological Consultation, c.12, S.4, ss.313–344.
428
Gottfredson, D.C. (1986), “ Promising strategies for improving student behavior”, USA, Maryland (Baltimore), ss. 40, ED 1.310/2: 315910.
Gökçe, F., (2006), “Eğitim yöneticilerinin değişme sürecinde gösterdikleri davranışların
yönetim kuramları açısından değerlendirilmesi (Bursa ili örneği), XV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Bildiri Özetleri, Muğla: Muğla Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi, ss. 215–216.
Gömleksiz, M.; Temel, A. (1993), “ Yapıları açısından devlet okullarının görünümü”,
Ç.Ü. Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Balcalı, Adana. Gözütok, D. (1992), “Disiplin Sağlamada Öğretmen Davranışları”, Eğitim Bilimleri
Fakültesi Dergisi, c. 25, S. 2. Gözütok, D. (1993), Öğretmenlerin Dayağa Karşı Tutumları ve Okullarda Dayak
Uygulamaları, Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi. Greenlee, A. R. ; Ogletree, E. J. (1993), “Teachers’ attitudes toward student discipline
problems and classroom management strategies”, USA. İllinois, ss. 18, ED36430.
Guttmann, J. (2001), “Pupils’, teachers’, and parents’ causal attributions for problem
behavior at school”, Journal of Educational Research, c.76, S.1. Gümüşeli, A.İ. (2004), “Ailenin katılım ve desteğinin öğrenci başarısına etkisi”, Özel
Okullar Birliği Bülteni, C.2, S.6, ss.14–17. Günay, K. (2003), “Sınıf yönetiminde öğretmenlerin iletişim becerilerinin
değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Gürkan, T. ; Gözütok, D. ; Pektaş, S. ; Babadoğan, C. ; Gürbüztürk, O. (1998), Eğitim
Bilimine Giriş, F. Varış (Ed.), Ankara: Alkım Yayınları. Gürsoy, H. (2001), “Eğitimde sınıf yönetimi”, MEB Adana Rehberlik ve Araştırma
Merkezi Müdürlüğü, www.sirnakram.kolayweb.com/eisinifyon.htm. Güven, S. (1998), “Sınıf öğretmenlerinin sınıf yönetimi ve disiplini konusundaki
yeterlilikleri ve eğitim ihtiyaçları”, Öğretmen Dünyası, S. 226, ss. 26–28. Güven, K. (1994), “ Marmara Üniversistesi Eğitim Fakültesinde okuyan öğrencilerin
“gözlemlerinde” ve “beklentilerinde” olan öğretmen özelliklerinin karşılaştırılması”, I. Eğitim Bilimleri Kongresi, Bildiri Metinleri, Adana: Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, ss. 1022–1033.
Hara, K. (1995), “Quantiative and qualitative research approaches in education”, Education, C.115, 351 – 356.
429
Hood, M. R. ; Hood; J. M: (2001), “Steps toward poor discipline or what nor to do in the classroom”, Education, c.102, S.2
Hopver-Dempsey, K. V.; Walker, J.M.T.; Jones, K. P.; Reed, R. P. (2001), “Teachers
involving parents (TIP): results of an in-service teacher education program for enhancing parental involvement”, Teaching and Teacher Education, c. 18, ss 843-867.
İnanç, Y. B.; Bilgin, M. ; Atıcı, M. (2004), Gelişim Psikolojisi,Çocuk ve Ergen
Gelişimi, Adana: Nobel Kitapevi. İpşir, D. (2002), “Sınıf yönetiminde öğrencilerle sağlıklı iletişim kurabilmenin ve
olumlu sınıf ortamı yaratmanın rolleri”, Milli Eğitim Dergisi, S.153–154, Ankara: Milli Eğitim Basımevi.
Irwin, H. ; Weiler, E. (1995), “School as a safe haven”, Education Week, c.14, S.1. İşman A. (2005), Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme,(2. Baskı), Ankara:
Pegem A Yayıncılık. Joan, G. (1992), “School discipline”, ERIC Clearinghouse on Educational Management
Eguene OR, ED350727. Johnson, B. ; Oswald, M.; Adey, K. (1993), “Discipline in South Avustralian primary
schools”, Educational Studies, c. 19, S. 3, ss. 289–305. Johnson, T.C.; Stoner, G. (1996), “Demonstrating the experimenting society model with
classwidw behavior managemenet interventions”, Psychology Rewiev, 02796015, c.25, S.2
Jones, R. N. (1982), “ The Theory and Practices of Counselling Psychology, F.
Akkoyun (Ed.), (Çev: F. Akkoyun; V. Duyan; S. Doğan; B. Eylen; F. Korkut), Cassel Educational Limited.
Jones, V. F. , Jones, L. S. (1998), Comprehensive Classroom Management, Creating
Communities of Support and Solving Problems (5. Edition), Usa: Allyn & Bacon Company.
Jongeward, D. ; James, M. (1971), Kazanmak İçin Doğarız, (Çev. T. Şenruh), İnkılâp
ve Aka Kitapevi. Kagan, S. (1992), Cooperative Learning, Resources for Teacher, Paseo Espada, (7.1–
7.10). Kağıtçıbaşı, Ç. (2004), Yeni İnsan ve İnsanlar (10. Baskı), İstanbul: Evrim Basım
Yayım Dağıtım. Kağıtçıbaşı, Ç. (1990), İnsan aile kültür (3. Baskı), İstanbul: Remzi Kitapevi.
430
Kağıtçıbaşı, Ç. (1988), İnsan ve İnsanlar (7. Baskı), İstanbul: Evrim Basım Yayım Dağıtım.
Kaptan, S. (1991), Bilimsel Araştırma ve İstatistik Teknikleri, Ankara: Tekışık Web Ofset Tesisleri.
Kara, Z. (2000), “Öğretmenleri sınıf yönetimi konusunda yetiştirirken içerik ve
yöntemlerimiz neler olmalıdır?”, Ç. Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi, S.18, ss. 226–238, Adana: Ç. Ü. Basımevi.
Kara, Z. (2001), Sınıf Yönetimi, Doktora Ders Notları, Ç,Ü. Eğitim Fakültesi, Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı, Adana. Kara, E. (2002), “Öğretmen ve öğrencilerin sosyal becer, algılarına etki eden faktörler”,
Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Karakoç, H. S. (1998), “Çanakkale ili ilköğretim kurumları öğretmenlerinin sınıf
yönetiminde yeterlilikleri”, Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale: 18 Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Karaoğlu, İ. B. (1998), “Geleneksel öğretim yöntemleri ile işbirlikçi öğrenmenin
öğrenci başarısı, hatırda tutma ve sınıf yönetimi üzerindeki etkileri”, Doktora Tezi, İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Karasar, N. (1991), Bilimsel Araştırma Yöntemi (4. Baskı), Ankara: Sanem Matbaacılık. Karayaşar, A. (1992), “Ankara ilkokullarında görev yapan birinci devre öğretmenlerinin
öğrencilerin gelişim özellikleriyle ilgili bilgileri ve öğrenci davranışlarına karşı tutumları”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Karlin, M. S. ; Berger, R. (1972), Discipline and the Distruptive Child, A Practical
Guide for Elementary Teachers, USA: Parker Publishing Company. Inc. Karslı, M. D. (2004), “Sınıfta öğrenme zamanının yönetimi”, M. Şişman ve S. Turan
(Ed.), Sınıf Yönetimi, Ankara: Pegem A Yayıncılık Tic. Ltd. Şti., ss. 141–154.
Kauffman, J. M.; Mostert, M. P. ; Trent, S. C. ; Hallahan, D. P. (1998), Managing
Classroom Behaviour (2. Edition), USA: Allyn and Bacon Company. Kaya, Z. (2005), Öğretim Teknolojleri ve Materyal Geliştirme, Ankara: Pegem A
Yayıncılık. Kerr, M. M.; Nelson, C. M. (1998), Strategies for Managing Behavior Problems in the
Classroom (3. Edition), New York: Macmillan Publishing Company. Kılbaş, Ş. (2003), Sınıf Yönetimi, Adana: Nobel Kitapevi.
431
Kinch, C.; Palmer, T.L:; Burke, S.H.; Sugai, G. (2001), “A comparison of teacher and student functional behavior assesment interview information fron low-risk and high-risk classrooms”, Education and Treatment of Children, c.24, S.4, ss.480-494.
King, N. J. ; Gullone, E. ; Dadds, M. R. (1990) “Student perceptions of permessiveness
and teacher-instigated disciplinary strategies”, British Journal of Education Phychology, c.60, ss. 322 – 329
Kişi, P. (2003), “İlköğretimin birinci kademesinde sınıf kurallarının belirlenmesi ve
uygulanmasına ilişkin öğretmen görüşleri”, Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Koç, M.; Dutar, M. ; Ayhan, E. (1977), “Konya liselerinde disiplin nedenleri ve çözüm
önerileri”, Konya Rehberlik ve Araştırma Merkezi Yayınları, S. 19. Korkmaz, İ. (2002), “İstenmeyen davranışların önlenmesi”, Z. Kaya (Ed.), Sınıf
Yönetimi, Ankara: Pegem Yayıncılık, ss.173–193. Kuzgun, Y. (2006), Meslek Gelişimi ve Danışmanlığı (2. Baskı), Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım. Kuzgun, Y. (2004), “Bireysel farklılıklar ve eğitime yansımaları”, Y. Kuzgun, D.
Deryakulu (Ed.), Eğitimde Bireysel Farklılıklar”, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım, ss. 1–13.
Küçükahmet, L. (1999), Öğretimde Planlama ve Değerlendirme” (10. Baskı), Ankara:
Alkım Yayınevi. Kvale, S. (1996), Interviews, An Introduction to Qualitative Research Interviewing,
Sage Publications, Inc. Larson, K. G.; Karpas, M. R. (1963), Effective Secondary School Discipline, USA:
Prentice- Hall, Inc. LaVigna, G. W. ; Donnellan, A. M. (2000), Alternatives to Punishment, USA: Irvington
Publishers. Lemlech, J. K. (1999), Classroom Management, Methods and Techniques for
Elemantary and Secondary Teachers (3. Edition), USA: Waveland Press, Illiniois.
Leung, C. M.; Lam, S. F. (2003), “The effects of regulatory focus on teachers’
classroom management strategies and emotional consequences”, Contemporary Educational Psychology, c.28, ss.114-125
Lewis, R. (2001), “Classroom discipline and student responsibilty. the students view”,
Teaching and Teacher Education, c.17, ss.307–309.
432
Lewis, R. (1999), “Teachers coping with the stress of classroom discipline”, Social Psychology of Education, c.3, ss.155–171.
Lewis, T.J.; Sugai, G.; Colvin, G. (1998), “ Reducing problem bahvior through a
school-wide system of effective behavioral support. investigation of a school-wide social skills training program and contextual interventions”, School Psychology, Review, c.27, S.3, ss.446–459.
Lickona, T. (1971); Educating or Charecter, “How our schools can teach respects and
responsibility”, Newyork: Bantam Books.
Mackenzie, R. J. (1996), Setting Limits in the Classroom, How to Move Beyond the
Classroom Dance of Discipline, USA. Prima Publishing
Mc. Nmara, S. , Moreton, G. (1995), Changing Behaviour- Teaching Children With Emotional And Behavioral Difficulties In Primary And Secondary Classrooms”, London: David Fulton Publishers.
Mahiroğlu, A.; Buluç, B. (2003), “Ortaöğretim kurumlarında fiziksel ceza uygulamaları”, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, Kış 1 (1), ss.81-93.
Manning, M. A. ; Bear, G. G. (2002), “Are childrens’ concerns about punishment
related to their aggression”, Journal of School Psychology, c.40, S.6, ss.523–539.
Marshall, C. ve Rossman, G. B. (1995), Designing qualitative research (Second
Edition), USA: Sage Publications.
Martin, G. ; Pear, J. (1992), Behaviour Modification What It Is And How To Do It?, USA: Prentice Hall International Editions.
Martin, H. ; Hayes, S. (1998), “Overcoming obstacles: approaches to dealing with
problem pupils”, British Journal os Special Education, c.25, S.3, ss. 135–139.
Martin, M.; Greenwood, C. M. (2000), Solve Your Child’s School-Related Problems,
(Çev: F. Zengindağıdır), Sistem Yayıncılık.
Martin, J. ; Sugarman, J. , McNamara, J. (2000), Models of Classroom Management (3. Edition), Canadian Information in Publication.
433
Martin, N.K.; Yin, Z.; Baldwin, B. (1998), “Construct validation of the attitudes and beliefs classroom control inventory”, Journal of Classroom Interaction, c.33 (2), ss.6-15.
Merrett, F. ; Wheldall, K. (1993), “How do teachers learn to manage classroom
behaviour? A study of teachers’ opinions about their initial training with special reference to classroom behaviour management”, Educational Studies, c. 19, S. 1, ss. 91–106.
Merrett, F. ; Wheldall, K. (1988), “Which classroom behaviours do primary school
teachers say they find most troublesome?”, Educational Review, c. 40, S. 1, ss. 13–27.
Merrett, F. ; Wheldall, K. (1984), “Classroom behaviour problems which junior primary
school teachers find most troublesome?”, Educational Studies, c. 10, S. 2, ss. 87–92.
Merrett, F. ; Jones, L. (1994), “Rules, sanctions and rewards in primary schools”,
Educational Studies, c.20, S.3, ss. 345–356. Mete, A.Y., (2006), “İlköğretim okul yöneticilerinin ve öğretmenlerinin zihni modelleri,
okul etkiliği ve yöneticilerinin liderlik davranışları arasındaki ilişki”, XV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Bildiri Özetleri, Muğla: Muğla Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi, ss.217-218.
Morgan, C. T. (1977), A Brief Instroduction to Psychology, (Çev: Dinç), Newyork:
McGraw-Hill Book Company. Nas, R. (1989), “İlkokul öğretmenlerinin sınıf içi davranışları gösterme düzeylerine etki
eden faktörler”, Yüksek Lisans Tezi”, Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Navaro, L. (2001), Gerçekten beni duyuyor musun? Sevdiklerinizi gerçeken duyun,
kendinizi daha içtenlikle duyurun, İstanbul: Remzi Kitapevi. Nelsen, J. ; Lott, L.; Glenn, H. S. (2000), Positive Discipline In The Classroom, (3.
Edition), USA: Prime Publishing. Qasem, F. S. ; Mustafa, A. ; Kazem, N. A.; Shah, N. M. (1998), “Attitutes of Kuwaiti
parents toward physical punishment of children”, Child Abuse and Neglect, c.22, S.12, ss.1189-1202.
O’Leary, S. G. ; Sanderson, W. ; Rosen, L. A. ; Taylor, S. A. (1990), “A survey of
classroom management practices”, Journal of School Psychology, c. 28, S. 3, ss. 257–269.
Olweus, D. (2001), “Bullying at school: tackling the problem”, c.225, ISSN: 00297054,
ss.24–26.
434
Osher, D.; Fleischman, S. (2005), “Positive culture in urban schools”, Educational Leadership, 00131784, c.62, S.6, ss,1-3
Ök, G.; Göde, O. ; Alkan, V. (2003), “İlköğretimde öğretmen-öğrenci etkileşimine sınıf
yönetimi kurallarının etkisi”, MEB Yayınları, www.meb.gov.tr Özçelik, D. A. (1992), Ölçme ve Değerlendirme (Genişletilmiş 2. Baskı), Ankara:
ÖSYM Eğitim Yayınları. Özçelik, D. A. (1989), Eğitim Programları ve Öğretim (2. Baskı), Ankara: ÖSYM
Eğitim Yayınları, S. 8. Özdemir, S. ; Yalın, H. İ. (1999), Öğretmenlik Mesleğine Giriş (2. Baskı), Ankara:
Nobel Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Özden, Y. (1997), Öğrenme ve Öğretme, (Yaratıcılığı Geliştirme, Düşünmeyi Öğrenme,
Öğrenme Biçemleri), Ankara: Pegem Özel Eğitim Hizmetleri Ltd. Şti. Özdinç, B. ; Spocki B., (2000), “Çocuk bakımı ve eğitimi”, www.canımannem.com. Özgüven, İ. E. (2002), Bireyi Tanıma Teknikleri (5. Baskı), Ankara: Pdrem Yayınları. Özkılıç, R. (2000), “Sınıfta zaman yönetimi”, L. Küçükahmet (Ed.), Sınıf Yönetiminde
Yeni Yaklaşımlar, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım, ss.91–106. Özmen, A. (1995), “Disiplin cezaları ve lise öğrencilerinin uyu durumları arasındaki
ilişki”, Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Öztürk, B. (2002), “Sınıfta istenmeyen davranışların önlenmesi ve giderilmesi”, E.Karip
(Ed.), Sınıf yönetimi (2. Baskı), Ankara: Pegem A Yayıncılık, ss. 118–153. Öztürk, B.; Koç, G. (2001), “Öğretmen beklentileri ve öğrnci üzerindeki etkileri”,
Eğitim Yönetimi, 7 (27), ss.359-395. Öztürk, B.; Koç, G.; Şahin, F. T. (2003), “Sınıf öğretmenlerinin öğrencileri arasında
ayrım yapma durumu ve bu ayrımın bazı değişkenler açısından incelenmesi”, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, Kış, 1(1), ss. 109–118.
Öztürk, N. (2001), “Sınıf öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci davranışlarına ilişkin
görüşleri”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Özyürek, M. (2005), Olumlu Sınıf Yönetimi, Ankara: Kök Yayıncılık. Özyürek, M. (2001), Sınıf Yönetimi, Ankara: Karatepe Yayınları. Özyürek, M. (1996), Sınıfta Davranış Yönetimi, Uygulamalı Davranış Analizi, Ankara:
Karatepe Yayınları.
435
Patton, M. Q. (1990), How to Use Qualitative Methods in Evaluation (2. Edition), Newbury Park, CA: Sage Publications Ltd.
Peretti, P. O. (2001), “Effects of teachers’ attitudes on discipline problems in schools
recently desegragated”, Education, c.97. S.2. ss.136–140. Rıza, E. T. (1997), “Eğitim Teknolojisi Uygulamaları-I”, Anadolu Matbaası, İzmir. Romi, S. ; Freund, M. (1999), “Teachers’, students’ and parents’ attitudes towards
distruptive behaviour problems in high school: a case study”, Educational Psychology, c.19, S.1, s.53.
Rosen, L. A. ; Taylor, S. A; O’Leary, S. G.; Sanderson, W. (1990), “A survey of
classroom management practices”, Journal of School Psychology, c. 28, S. 3, ss. 257–269.
Sadık, F. (2002) ,“Okulöncesi öğretmenlerinin sınıf içinde karşılaştıkları problem davranışlar” Öğretmen Dünyası, yıl: 23, sayı; 272, s: 31–34.
Sadık, F. (2000), “İlköğretim birinci aşama sınıf öğretmenlerinin sınıfta gözlemledikleri
problem davranışlar”, Yüksek Lisans Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Safran, S.P.; Oswald, K. (2003), “Positive behavior supports: can schools reshape
disciplinary practices?”, Council for Exceptional Children, c. 69, S.3, ss.361-373.
Sarıtaş, M. (2000), “Sınıf yönetimi ve disiplinle ile ilgili kurallar geliştirme ve
uygulama”, L. Küçükahmet (Ed.), Sınıf Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar”, Ankara: Nobel Yayıncılık, ss. 47–90.
Strauss, A.; Corbin, J. (1990), Basic of Qualitative Research, Grounded Theory
Procuders and Techniques, Sage Publications Inc. Sava, F. A. (2001), “Causes and Effects of teacher conflict-inducing attitudes towards
pupils: a path analysis model”, Teaching and Teacher Education, c.18, ss.1007–1021.
Sayın, N. (2001), “ Sınıf Öğretmenlerinin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci
davranışları ve bu davranışların nedenlerine ilişkin görüşleri ile istenmeyen davranışları önleme yöntemleri”, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Schostak, J. F. (2002), Understanding, designing and conducting qualitative research
in education, Buckingham – Philadelphia: Open University Press.
436
Schulz, B. J. ; Carpenter, D. C.; Turnbull, P. A. (1991), Managing Classrooms Behaviour, Mainstreaming Exceptional Students A Guide For Classroom Teachers, USA: Allyn and Bacon.
Scott, T.M.; Caron, D.B. (2005), “Conceptualizing functional behavior assesment as
prevention practice within positive behavior support systms”, “Preventing School Failure, c.50, S.1, ss.1-15.
Serin, C. (2001), “Sedat Celasun ilköğretim okulunda sınıf yönetimine ilişkin
uygulamalar”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Serper, Ö. ; Gürsakal, N. (1989), Araştırma yöntemleri, İstanbul: Bayrak Matbaacılık.
Skinner, B. F. ; Alberto, P. A. ; Troutman, A. C. ; Madsen, C. ; Madsen, C. (1995), “The behavior analysis model”, C. H. Wolfrang (Ed.), Solving Discipline Problems Methods and Models for Today’s Teacher (3. Edition), USA: Allyn and Bacon, ss. 149–195.
Snell, M.E.; Voorhees, M.D.; Chen, L-Y.(2002), “Team involvement in assessment-
based interventions with problem behavior”, Journal of Positive Behavior Interventions, c.7, S.3, ss.140-152.
Sokal, L.; Smith, D. G. ; Mowat, H. (2003), “Atternative certification Teachers’
Attitudes Toward Classroom Management”, The High School Journal, c.86, S.3, ss. 8–16
Sönmez, V. (1993), Program Geliştirmede Öğretmen El Kitabı (4. Baskı), Ankara:
Adım Yayınları Ltd. Şti. Stuart, H. (1994), “Teachers’ perceptions of student behaviours: a study of NSW
secondary teachers”, Educational Psychology, c.14, S.2, ss.216. Sugai, G.; Horner, R.H. (2002), “ Introduction to the special series on positive behavior
support in schools”, Journal of Emotional and Behavioral Disorders”,c.10, S.3, 10634266.
Supaporn, S. (2000), “High school students’ perceptions perspectives about
misabehaviour”, Physical Educator, c.57, S.3, ss.124. Suter, W. N. (2005), Introduction to educational research: A critical thinking
approach, Sage Publication, Inc.
Şahin, F.T.; Ünver, N. (2005), “Okulöncesi eğitim programlarına aile katılımı”, Kastomonu Eğitim Dergisi, C. 13, S.1, ss.23-30.
437
Şimşek,Y.; Altınkurt, Y. (2006), “Genel lise öğretmenlerinin sınıf yönetimi çerçevesinde iletişim özelliklerinin belilenmesi”, XV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Bildiri Özetleri, Muğla: Muğla Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi, ss. 228-229.
Tan, Ş. (2005), Öğretimi Planlama ve Değerlendirme, Ankara: Pegem A Yayınları. Tan, Ş. ; Erdoğan, A. (2004), Öğretimi Planlama veDeğerlendirme, Ankara: Pegem A
Yayınları. Telep, V. (1999), “Discipline for young children”, Virginia Cooperative Extension,
Virginia State University, www.ext.vt.edu. Tertemiz, N. (2000), “Sınıf yönetimi ve disiplin”, L.Küçükahmet (Ed.), Sınıf Yönetimi,
Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Ltd. Şti. , ss.49–70. Terzi, Ç. (2001), “Öğretmenlerin sınıf yönetim anlayışlarına ilişkin görüşlerinin
belirlenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
The council for Exceptional Children, 2003, www.teachervision.com Topses, G. (2000), “Öğrenci davranışlarını etkileyen sosyal ve psikolojik faktörler ve
sorunlar”, L.Küçükahmet (Ed.), Sınıf Yönetimi, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım Ltd. Şti. , ss.1–26.
Töremen, F. (2001), Öğrenen Okul, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Tulley, M. ; Chiu, L. H. (1998), “Children perceptions of the effectiveness of classroom
discipline techniques”, Journal of Instructional Psychology, c.25, S.3, ss.189.
Tulley, M.; Chiu, L. H. (1997), “Student preferences of teacher discipline styles”,
Journal of Instructional Psychology, c. 24, S.3, ss. 168. Tulley, M.; Chiu, L. H. (1995), “Student teachers and classroom discipline”, The
Journal of Educational Research, c. 88, S. 3, ss. 164–171. Turanlı, A. S. (1999), “Öğretmenlerin sınıf yönetim yaklaşımlarının öğretmen ve
öğrenci davranışları ve öğrenme ortamı üzerindeki etkileri”, Doktora Tezi, ODTÜ.
Turanlı, A. S. (1995), “Students’ expectations and perceptions of teachers’ classroom
management behaviours”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Tutkun, Ö. F. (2002), “Sınıfta yerleşim düzeni”, Z. Kaya (Ed.), Sınıf Yönetimi, Ankara:
Pegem Yayıncılık, ss.131–154.
438
Türkeç, A. (1986), “Orta dereceli okullardaki öğrencilerde görülen disiplinsiz davranışlar ve bunlara uygulanan yaptırımlar”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Türkoğlu, A. (2002), Öğretmenlik Mesleğine Giriş, Ankara: Mikro Basım-Yayım-
Dağıtım. Türkoğlu, A. (1997), Eğitime Giriş, İzmir: Memleket Gazetecilik ve Matbaacılık. Türnüklü,A.(2003), “İlkokullarda sınıf yönetimi”, www.yok.gov.tr/egitim/ogretmen/tez-
ozetleri/aturnuklu.html. Türnüklü, A. (2000), “Sınıf içi davranış yönetimi”, Eğitim Yönetimi Dergisi, yıl.6, S.21,
ss.141–153 Türnüklü, A. (1999), “İlköğretimde sınıf içi istenmeyen davranışlar ve nedenleri”,
Yaşadıkça Eğitim, S. 64, ss.30–34. Türnüklü, A. ; Şahin, İ. , Öztürk, N. (2002), “İlköğretim okullarında öğrenci, öğretmen,
okul yöntecisi ve velilerin çatışma çözüm stratejileri”, Eğitim Yönetimi, S.32, ss. 574–597.
Uluğtekin, S. (1984), “Çocuk yetiştirme yöntemleri açısından anne-baba çocuk
ilişkileri”, Anne-baba davranışlarıyla çocuğun saldırganlık ve bağımlılık eğilimi arasındaki ilişki”, Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, Eğitim Fakültesi.
Uysal, G. (1991), “Ortaöğretim kurumlarında disiplin yönetmeliği hükümlerine göre
disiplin uygulamalarının değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Ülgen, G. (1997), Eğitim Psikolojisi, İstanbul: Alkım Yayınevi. Varış, F. (1988), Program Geliştirmede Öğretmen El Kitabı (4. Baskı), Ankara: Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları, S. 59. Veenman, S. ; Raemaekers, J. (1995), “Long-term effects of a staff development
programme on effective instruction and classroom management for teachers in multigrade classes”, Educational Studies, c. 21, S. 2, ss.167–184.
Veenman, S. (1984), “Perceived problems of begining teachers”, Review of Educational
Research, c. 54, S. 2, ss. 143–178. Weber, W. A. (2003), “Classroom management”, J. M. Cooper (Ed.), Classroom
Teaching Skills (6.Edition), ss. 222–265, New York: Houghton Mifflin Company.
439
Weber, W. A. (1986), “Classroom management”, J. M. Cooper (Ed.), Classroom Teaching Skills, ss. 272–357, Toronto: DC. Heath and Company, Lexington Massachusetts.
Weinstein, C. S. ; Mignano, A. J. (1997), Elemantary Classroom Management (2.
Edition), New York: The McGraw-Hill Companies, Inc. Wolfgang, H. C. (1995), Discipline and Teaching as a Developmental Process, Solving
Discipline Problems (3. Edition), USA: Allyn and Bacon. Wolke, D. , Woods, S. ; Stanford, K. ; Schulz, H. (2001), “Bullying and victimization of
primary school children in England and Germany: prevalance and school factors”, British Journal of Psychology, c.92, S.4, ss.673–696, ISSN: 00071269.
Yalın, H. İ., (2001), “Öğretim Tek,nolojileri ve Materyal Geliştirme”, Nobel Yayın
Dağıtım, Ankara. Yavuzer, H. (1993), Ana-baba Okulu (4. Baskı), İstanbul: Remzi Kitapevi. Yavuzer, H. (1992), Çocuk ve Suç (6. Baskı), İstanbul: Remzi Kitapevi. Yavuzer, H. (1992), Çocuk Psikolojisi (7. Baskı), İstanbul: Remzi Kitapevi. Yavuzer, H. (1986), Ana Baba ve Çocuk (Ailede Çocuk Eğitimi), İstanbul: Remzi
Kitapevi. Yıldırım, A. , Şimşek, H. (2005), Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (2.
Baskı), Ankara: Seçkin Yayınevi. Yıldırım, A. , Şimşek, H. (1999), Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri,
Ankara: Seçkin Yayınevi. Yiğit, B. (1997), Eğitim Bilimine Giriş, Ankara: Kariyer Matbaacılık. Youssef, R M.; Attia, M. S. E. D. ; Kamel, M. İ. (1998a), “Children experiencing
violence- I: parental use of corporal punishment”, Child Abuse and Neglect, c.22, S.10, ss.959-973.
Youssef, R M.; Attia, M. S. E. D. ; Kamel, M. İ. (1998b), “Children experiencing
violence- II: prevalence and determinants of corporal punishment in schools”, Child Abuse and Neglect, c.22, S.10, ss.975-985.
Yörükoğlu, A. (1997), Çocuk Ruh sağlığı (21. Baskı), Ankara: Özgür Yayınları, No: 48 Yörükoğlu, A. (1986), Gençlik Çağı Ruh Sağlığı Eğitimi ve Ruhsal Sorunları, Ankara:
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
440
Yurtal, F.; Yontar, A. (2006), “Sınıf öğretmenlerinin öğrencilerinden bekledikleri sorumluluklar ve sorumluluk kazandımada kullnadıkları yöntemlerle ilgili görüşleri”, XV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Bildiri Özetleri, Muğla: Muğla Ünivesitesi, Eğitim Fakültesi, ss.520-521..
Zirpoli, T. J. ; Melloy, K. J. (1997), Behavior Management (2. Edition), USA: Prentice-
Hall, Inc. Zuckerman, J. T. (2000), “Student science teachers’ accounts of well-remembered event
about classroom management”, Journal of Science Teacher Education, c.11, S.3, ss.243–250.
442
Ek 2. Öğretmen Görüşme Formu- I
Değerli öğretmen arkadaşlar,
Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 4 ve 5. sınıflarında karşılaşılan problem
davranışlar ve bu davranışlarla baş etme ile ilgili görüşlerinizi belirlemektir. Bu
amaçla hazırlanan ilk görüşme formu 2 bölümden ve 4 alt boyuttan oluşmaktadır.
Birinci bölüm, kişisel bilgileriniz ve sınıfınızın özellikleri ile ilgili
(düzeyi ve öğrenci sayısı) 8 sorunun yer aldığı kişisel bilgi formu şeklindedir.
İkinci bölümde ise; sınıfınızda hangi davranışları niçin istenmeyen
davranış olarak tanımladığınız, bu davranışlarla sınıfınızda karşılaşma sıklığınız,
belirttiğiniz davranışların şiddet düzeyi ile ilgili düşünceleriniz ve öğrencilerin
sınıf içinde istenmeyen davranışlarının nedenleri ile ilgili görüşlerinizi belirlemeye
yönelik 7 soru bulunmaktadır. Görüşme süresinin yaklaşık olarak 35–40 dakika
süreceği tahmin edilmektedir.
Görüşme sırasında ifade ettiğiniz görüş ve düşünceleriniz uygun
gördüğünüz takdirde ses kayıt cihazı kullanılarak aksi takdirde araştırmacı
tarafından form üzerine not alınarak kaydedilecektir. Verdiğiniz değerli bilgiler,
bilimsel bir çalışma için kullanılacak, kesinlikle başka bir kurum ya da birime
verilmeyecektir.
Zamanınızı paylaştığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar
dileriz.
Öğrt. Gör: Fatma SADIK
Ç.Ü. Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri ABD
443
1. BÖLÜM: Kişisel Bilgi Formu
1. Cinsiyet ( )1. Kadın ( )2. Erkek
2. Yaş
( ) 1. 20–24 yaş
( ) 2. 25–29 yaş
( ) 3. 30–34 yaş
( ) 4. 35–39 yaş
( ) 5. 40 ve üzeri
3. Medeni Durum ( )1. Bekâr ( )2. Evli ( )3. Dul ( ) 4. Boşanmış
4. Mezun Olunan Okul Türü
( ) 1. Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü
( ) 2. Eğitim Fakültesi diğer bölüm mezunu ...................................
( ) 3. Öğretmen Okulu
( ) 4. Diğer .............................................
5. Mesleki Kıdem
( ) 1. 0–2 yıl ( ) 2. 3–5 yıl ( ) 3. 6–8 yıl ( ) 4. 9–11 yıl
( ) 5. 12–14 yıl ( ) 15 yıl ve üzeri
6. Okuldaki Görev Süresi
( ) 1. 0–2 yıl
( ) 2. 3–5 yıl
( ) 3. 6–8 yıl
( ) 4. 9–11 yıl
( ) 5. 12 yıl ve üzeri
7. Sınıfınızın düzeyi
( ) 1. Dördüncü sınıf ( ) 2. Beşinci sınıf
8. Sınıfınızdaki öğrenci sayısı
( ) 1. 20–29 öğrenci
( ) 2. 30–39 öğrenci
( ) 3. 40–49 öğrenci
( ) 4. 50 ve üzeri öğrenci
444
II. BÖLÜM: Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla İlgili Sorular
9. Sınıfınızda hangi öğrenci davranışlarını problem davranış (istenmeyen davranış)
olarak tanımlamaktasınız? Niçin? (kız /erkek öğrenci)
İstenmeyen Davranış Kategorileri ve Davranışlar
K
E
NİÇİN
1. Yerleri kirletme (yere kâğıt, çöp atmak, tükürmek) 2. Sınıfta bir şeyler yeme-içme (ekmek, bisküvi, şeker, sakız, çekirdek vb.)
3. Sınıf eşyalarına zarar verme (sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, tahtayı yıkamak, sınıf eşyalarını kırmak, yırtmak, pencerelere asılmak, kırmak vb.)
4. Kaba ve küfürlü konuşma ( lan, man gibi ) 5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (sıraya uzanmak, sırayı hareket ettirmek altına eğilmek vb.)
6. Arkadaşlarına kötü davranma (iyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkadaşına bağırmak, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek vb.)
7. Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (çalışırken konuşmak, soru sormak, eline dokunmak, dikkatini dağıtıcı sesle çıkarmak, kâğıt atmak vb.)
8. İzin almadan konuşma (öğretmen ya da arkadaşlar konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, sözlerini kesmek, karışmak, laf atmak)
9. Sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmemek, havalandırmamak vb.) 10. Yalan söyleme (kendisiyle ve anne-babayla ilgili gerçek olmayan şeyler)
11. Sürekli mazeretler ileri sürme ( hastayım, başım ağrıyor, karnım ağrıyor, annem iş yaptırdı, gezmeye gittik vb.)
12. İftira atmak, suçlama ( kendi yaptığı şeyi başkalarının üzerine atmak) 13. Öğretmene karşı gelme (dediğini yapmamak, uyarılarını dinlememek.)
14. Derse ilgisizlik (etrafı seyretmek, dersi dinlememek, duvarları seyretmek, dersi dikkatle dinlememek, uyumak)
15. Derse hazırlıksız gelme (araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevlerini unutmak, ders çalışmamak)
16. Yetersizlik sergileme (derslerini yarım bırakmak, tamamlamayı istememek, yapmayacağını söyleyerek mızmızlanmak, ağlamak)
17. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe (zamanında sınıfa gelmemek, sınıfta dolaşmak, konuşmak, koşmak, defter-kitap çıkarmamak, oyun oynamak vb.)
18. Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama (arkadaşlarına vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, ona bir şeyler atmak)
19. Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama (tehdit etmek, zorlamak, korkutmak, istemediği şeyi yapmaya zorlamak vb.)
20. Öğretmeni oyalama (komiklik yapmak, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorularına alakasız cevaplar vermek, kalemim yok ya da kalem açacağım demek ve kalem açmakla oyalanmak vb.)
21. Dikkat çekmeye çalışma (öğretmenin yanında durmayı istemek, öğretmenle konuşmaya çalışmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, teneffüste sınıftan çıkmak istememek.)
22- Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma (kalem, silgi, kitap, defter vb.)
445
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme (eşyalarına dokunmak, yırtmak, karalamak, çantalarını karıştırmak vb.)
24. Gürültü yapma (bağırarak konuşmak, ayaklarını yere vurarak, sıraya vurarak, kalemi sıraya vurarak sesler çıkarmak vb.)
25. Okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçmak, devamsızlık yapmak, törene katılmamak, okula kesici alet-bıçak getirmek vb.)
26- Kılık-kıyafetine özen göstermeme (önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak ya da açık bırakmak vb.)
27. Değişen durumlara uyum sağlamama (okula yeni öğretmen ya da misafir geldiğinde şımarmak, bir öğrenci velisi geldiğinde şımarmak, onlara kötü davranmak, ders saatleri değiştiğinde itiraz etmek )
28. Öğretmene saygısızlık yapma ( sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, arkasından konuşmak, gülmek, el-kol hareketi yapmak, şikâyet etmek, ellemeye çalışmak, öğretmene lakap takmak, öğretmenin üzerine yürümek)
29. Öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz yerinden kalkmak, izinsiz sınıftan çıkmak, ayakta durmak, yanına gelmek, sınıftan çıkmayı istemek vb.)
30. Kopya çekme (başkalarının kâğıdına ya da kitaptan bakarak, konuşarak)
31. Ders dışı şeylerle ilgilenme (başka şeylerle uğraşmak, resim yapmak, başka kitapları karıştırmak, oyun oynamak, defteriyle oynamak vb.)
32. Hırsızlık (arkadaşlarının, öğretmenin para, eşya, araç-gerecini almak)
33. Kendi eşyalarına zarar verme (defter kitap ve kalemlerini yırtmak, kırmak, önlüğünü kirletmek-yırtmak, araç-gereçlerini temiz tutmamak vb.)
34. Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama (yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde vermemek, sorularına cevap vermemek, sınıf başkanını dinlememek, vb.)
35. Okul eşyalarını gereksiz kullanma (gereksiz tebeşir kullanmak, ışıkları açık bırakmak, pencereleri açık unutmak, vb.)
36. Kıskançlık (arkadaşlarının başarılarını ve eşyalarını kıskanmak, öğretmenle ilişkisini kıskanmak, arkadaşlarını kıskanmak vb. )
37. Dedikodu yapma (sınıfta olanları başkalarına (aileye ya da başka sınıftaki arkadaşlara anlatmak )
38. Kendini temiz tutmama, kendiyle ilgilenmeme (elini yüzünü dişlerini temiz tutmamak, yıkamamak, saçlarını taramamak vb.)
39. Cinsiyet ayrımı yapma (kızların erkekleri, erkeklerin kızları oyuna almaması, yardım etmemesi, birbirlerini desteklememesi, düşmanlık beslemesi vb.)
40. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama (öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek, öğretmene yaklaşmamak)
41- Okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme (sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, burnunu karıştırmak, esnerken ağzını kapatmamak, kötü çocuklardan uzak durmamak)
DİĞER.............................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................
.................................................................................................................
446
10. Sınıfınızda karşılaştığınız problem davranışlar nelerdir?
İstenmeyen Davranış Kategorileri ve Davranışlar
H
erza
man
B
azen
Hiç
1. Yerleri kirletme (yere kâğıt, çöp atmak, tükürmek) 2. Sınıfta bir şeyler yeme-içme (ekmek, şeker, sakız, çekirdek vb ) 3. Sınıf eşyalarına zarar verme (sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, tahtayı yıkamak, sınıf eşyalarını kırmak, yırtmak, pencerelere asılmak, kırmak vb.)
4. Kaba ve küfürlü konuşma ( lan, man gibi ) 5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (sıraya uzanmak, sırayı hareket ettirmek altına eğilmek vb.)
6. Arkadaşlarına kötü davranma (iyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkadaşına bağırmak, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek vb.)
7. Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (çalışırken konuşmak, soru sormak, eline dokunmak, dikkatini dağıtıcı sesle çıkarmak, kâğıt atmak vb.)
8. İzin almadan konuşma (öğretmen ya da arkadaşlar konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, sözlerini kesmek, karışmak, laf atmak)
9. Sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmemek, havalandırmamak vb.) 10. Yalan söyleme (kendisiyle ve anne-babayla ilgili gerçek olmayan şeyler) 11. Sürekli mazeretler ileri sürme ( hastayım, başım ağrıyor, karnım ağrıyor, annem iş yaptırdı, gezmeye gittik vb.)
12. İftira atmak, suçlama ( kendi yaptığı şeyi başkalarının üzerine atmak) 13. Öğretmene karşı gelme (dediğini yapmamak, uyarılarını dinlememek.) 14. Derse ilgisizlik (etrafı seyretmek, dersi dinlememek, duvarları seyretmek, dersi dikkatle dinlememek, uyumak)
15. Derse hazırlıksız gelme (araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevlerini unutmak, ders çalışmamak)
16. Yetersizlik sergileme (derslerini yarım bırakmak, tamamlamayı istememek, yapmayacağını söyleyerek mızmızlanmak, ağlamak)
17. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe (zamanında sınıfa gelmemek, sınıfta dolaşmak, konuşmak, koşmak, defter-kitap çıkarmamak, oyun oynamak vb.)
18. Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama (arkadaşlarına vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, ona bir şeyler atmak)
19. Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama (tehdit etmek, zorlamak, korkutmak, istemediği şeyi yapmaya zorlamak vb.)
20. Öğretmeni oyalama (komiklik yapmak, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorularına alakasız cevaplar vermek, kalemim yok ya da kalem açacağım demek ve kalem açmakla oyalanmak vb.)
21. Dikkat çekmeye çalışma (öğretmenin yanında durmayı istemek, öğretmenle konuşmaya çalışmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, teneffüste sınıftan çıkmak istememek.)
22- Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma (kalem, silgi, kitap, defter vb.)
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme (eşyalarına dokunmak, yırtmak, karalamak, çantalarını karıştırmak vb.)
24. Gürültü yapma (bağırarak konuşmak, ayaklarını yere vurarak, sıraya vurarak, kalemi sıraya vurarak sesler çıkarmak vb.)
25. Okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçmak, devamsızlık yapmak, törene katılmamak, okula kesici alet-bıçak getirmek vb.)
26- Kılık-kıyafetine özen göstermeme (önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak ya da açık bırakmak vb.)
27. Değişen durumlara uyum sağlamama (okula yeni öğretmen ya da misafir geldiğinde şımarmak, bir öğrenci velisi geldiğinde şımarmak, onlara kötü davranmak, ders saatleri değiştiğinde itiraz etmek )
447
28. Öğretmene saygısızlık yapma ( sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, arkasından konuşmak, gülmek, el-kol hareketi yapmak, şikâyet etmek, ellemeye çalışmak, öğretmene lakap takmak, öğretmenin üzerine yürümek)
29. Öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz yerinden kalkmak, izinsiz sınıftan çıkmak, ayakta durmak, yanına gelmek, sınıftan çıkmayı istemek vb.)
30. Kopya çekme (başkalarının kâğıdına ya da kitaptan bakarak, konuşarak) 31. Ders dışı şeylerle ilgilenme (başka şeylerle uğraşmak, resim yapmak, başka kitapları karıştırmak, oyun oynamak, defteriyle oynamak vb.)
32. Hırsızlık (arkadaşlarının, öğretmenin para, eşya, araç-gerecini almak) 33. Kendi eşyalarına zarar verme (defter kitap ve kalemlerini yırtmak, kırmak, önlüğünü kirletmek-yırtmak, araç-gereçlerini temiz tutmamak vb.)
34. Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama (yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde vermemek, sorularına cevap vermemek, sınıf başkanını dinlememek, vb.)
35. Okul eşyalarını gereksiz kullanma (gereksiz tebeşir kullanmak, ışıkları açık bırakmak, pencereleri açık unutmak, vb.)
36. Kıskançlık (arkadaşlarının başarılarını ve eşyalarını kıskanmak, öğretmenle ilişkisini kıskanmak, arkadaşlarını kıskanmak vb. )
37. Dedikodu yapma (sınıfta olanları başkalarına (aileye ya da başka sınıftaki arkadaşlara anlatmak )
38. Kendini temiz tutmama, kendiyle ilgilenmeme (elini yüzünü dişlerini temiz tutmamak, yıkamamak, saçlarını taramamak vb.)
39. Cinsiyet ayrımı yapma (kızların erkekleri, erkeklerin kızları oyuna almaması, yardım etmemesi, birbirlerini desteklememesi, düşmanlık beslemesi vb.)
40. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama (öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek, öğretmene yaklaşmamak)
41- Okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme (sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, burnunu karıştırmak, esnerken ağzını kapatmamak, kötü çocuklardan uzak durmamak)
DİĞER........................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
448
11. Hangi problem davranışlarla daha sık karşılaşıyorsunuz? (kız/erkek öğrenci)
İstenmeyen Davranış Kategorileri ve Davranışlar
KIZ
E
RK
EK
1. Yerleri kirletme (yere kâğıt, çöp atmak, tükürmek) 2. Sınıfta bir şeyler yeme-içme (ekmek, şeker, sakız, çekirdek vb ) 3. Sınıf eşyalarına zarar verme (sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, tahtayı yıkamak, sınıf eşyalarını kırmak, yırtmak, pencerelere asılmak, kırmak vb.)
4. Kaba ve küfürlü konuşma ( lan, man gibi ) 5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (sıraya uzanmak, sırayı hareket ettirmek altına eğilmek vb.)
6. Arkadaşlarına kötü davranma (iyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkadaşına bağırmak, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek vb.)
7. Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (çalışırken konuşmak, soru sormak, eline dokunmak, dikkatini dağıtıcı sesle çıkarmak, kâğıt atmak vb.)
8. İzin almadan konuşma (öğretmen ya da arkadaşlar konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, sözlerini kesmek, karışmak, laf atmak)
9. Sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmemek, havalandırmamak vb.) 10. Yalan söyleme (kendisiyle ve anne-babayla ilgili gerçek olmayan şeyler) 11. Sürekli mazeretler ileri sürme ( hastayım, başım ağrıyor, karnım ağrıyor, annem iş yaptırdı, gezmeye gittik vb.)
12. İftira atmak, suçlama ( kendi yaptığı şeyi başkalarının üzerine atmak) 13. Öğretmene karşı gelme (dediğini yapmamak, uyarılarını dinlememek.) 14. Derse ilgisizlik (etrafı seyretmek, dersi dinlememek, duvarları seyretmek, dersi dikkatle dinlememek, uyumak)
15. Derse hazırlıksız gelme (araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevlerini unutmak, ders çalışmamak)
16. Yetersizlik sergileme (derslerini yarım bırakmak, tamamlamayı istememek, yapmayacağını söyleyerek mızmızlanmak, ağlamak)
17. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe (zamanında sınıfa gelmemek, sınıfta dolaşmak, konuşmak, koşmak, defter-kitap çıkarmamak, oyun oynamak vb.)
18. Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama (arkadaşlarına vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, ona bir şeyler atmak)
19. Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama (tehdit etmek, zorlamak, korkutmak, istemediği şeyi yapmaya zorlamak vb.)
20. Öğretmeni oyalama (komiklik yapmak, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorularına alakasız cevaplar vermek, kalemim yok ya da kalem açacağım demek ve kalem açmakla oyalanmak vb.)
21. Dikkat çekmeye çalışma (öğretmenin yanında durmayı istemek, öğretmenle konuşmaya çalışmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, teneffüste sınıftan çıkmak istememek.)
22- Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma (kalem, silgi, kitap, defter vb.)
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme (eşyalarına dokunmak, yırtmak, karalamak, çantalarını karıştırmak vb.)
24. Gürültü yapma (bağırarak konuşmak, ayaklarını yere vurarak, sıraya vurarak, kalemi sıraya vurarak sesler çıkarmak vb.)
25. Okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçmak, devamsızlık yapmak, törene katılmamak, okula kesici alet-bıçak getirmek vb.)
26- Kılık-kıyafetine özen göstermeme (önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak ya da açık bırakmak vb.)
27. Değişen durumlara uyum sağlamama (okula yeni öğretmen ya da misafir geldiğinde şımarmak, bir öğrenci velisi geldiğinde şımarmak, onlara kötü davranmak, ders saatleri değiştiğinde itiraz etmek )
449
28. Öğretmene saygısızlık yapma ( sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, arkasından konuşmak, gülmek, el-kol hareketi yapmak, şikâyet etmek, ellemeye çalışmak, öğretmene lakap takmak, öğretmenin üzerine yürümek)
29. Öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz yerinden kalkmak, izinsiz sınıftan çıkmak, ayakta durmak, yanına gelmek, sınıftan çıkmayı istemek vb.)
30. Kopya çekme (başkalarının kâğıdına ya da kitaptan bakarak, konuşarak) 31. Ders dışı şeylerle ilgilenme (başka şeylerle uğraşmak, resim yapmak, başka kitapları karıştırmak, oyun oynamak, defteriyle oynamak vb.)
32. Hırsızlık (arkadaşlarının, öğretmenin para, eşya, araç-gerecini almak) 33. Kendi eşyalarına zarar verme (defter kitap ve kalemlerini yırtmak, kırmak, önlüğünü kirletmek-yırtmak, araç-gereçlerini temiz tutmamak vb.)
34. Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama (yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde vermemek, sorularına cevap vermemek, sınıf başkanını dinlememek, vb.)
35. Okul eşyalarını gereksiz kullanma (gereksiz tebeşir kullanmak, ışıkları açık bırakmak, pencereleri açık unutmak, vb.)
36. Kıskançlık (arkadaşlarının başarılarını ve eşyalarını kıskanmak, öğretmenle ilişkisini kıskanmak, arkadaşlarını kıskanmak vb. )
37. Dedikodu yapma (sınıfta olanları başkalarına (aileye ya da başka sınıftaki arkadaşlara anlatmak )
38. Kendini temiz tutmama, kendiyle ilgilenmeme (elini yüzünü dişlerini temiz tutmamak, yıkamamak, saçlarını taramamak vb.)
39. Cinsiyet ayrımı yapma (kızların erkekleri, erkeklerin kızları oyuna almaması, yardım etmemesi, birbirlerini desteklememesi, düşmanlık beslemesi vb.)
40. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama (öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek, öğretmene yaklaşmamak)
41- Okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme (sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, burnunu karıştırmak, esnerken ağzını kapatmamak, kötü çocuklardan uzak durmamak)
DİĞER.............................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................
.................................................................................................................
450
12. Size göre bu davranışların şiddet düzeyi (ciddilik derecesi) nedir?(kız /erkek
öğrenci)
İstenmeyen Davranış Kategorileri ve Davranışlar
Ç
ok c
iddi
C
iddi
Cid
di d
eğil
1. Yerleri kirletme (yere kâğıt, çöp atmak, tükürmek) 2. Sınıfta bir şeyler yeme-içme (ekmek, şeker, sakız, çekirdek vb ) 3. Sınıf eşyalarına zarar verme (sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, tahtayı yıkamak, sınıf eşyalarını kırmak, yırtmak, pencerelere asılmak, kırmak vb.)
4. Kaba ve küfürlü konuşma ( lan, man gibi ) 5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (sıraya uzanmak, sırayı hareket ettirmek altına eğilmek vb.)
6. Arkadaşlarına kötü davranma (iyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkadaşına bağırmak, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek vb.)
7. Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (çalışırken konuşmak, soru sormak, eline dokunmak, dikkatini dağıtıcı sesle çıkarmak, kâğıt atmak vb.)
8. İzin almadan konuşma (öğretmen ya da arkadaşlar konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, sözlerini kesmek, karışmak, laf atmak)
9. Sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmemek, havalandırmamak vb.) 10. Yalan söyleme (kendisiyle ve anne-babayla ilgili gerçek olmayan şeyler) 11. Sürekli mazeretler ileri sürme ( hastayım, başım ağrıyor, karnım ağrıyor, annem iş yaptırdı, gezmeye gittik vb.)
12. İftira atmak, suçlama ( kendi yaptığı şeyi başkalarının üzerine atmak) 13. Öğretmene karşı gelme (dediğini yapmamak, uyarılarını dinlememek.) 14. Derse ilgisizlik (etrafı seyretmek, dersi dinlememek, duvarları seyretmek, dersi dikkatle dinlememek, uyumak)
15. Derse hazırlıksız gelme (araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevlerini unutmak, ders çalışmamak)
16. Yetersizlik sergileme (derslerini yarım bırakmak, tamamlamayı istememek, yapmayacağını söyleyerek mızmızlanmak, ağlamak)
17. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe (zamanında sınıfa gelmemek, sınıfta dolaşmak, konuşmak, koşmak, defter-kitap çıkarmamak, oyun oynamak vb.)
18. Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama (arkadaşlarına vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, ona bir şeyler atmak)
19. Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama (tehdit etmek, zorlamak, korkutmak, istemediği şeyi yapmaya zorlamak vb.)
20. Öğretmeni oyalama (komiklik yapmak, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorularına alakasız cevaplar vermek, kalemim yok ya da kalem açacağım demek ve kalem açmakla oyalanmak vb.)
21. Dikkat çekmeye çalışma (öğretmenin yanında durmayı istemek, öğretmenle konuşmaya çalışmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, teneffüste sınıftan çıkmak istememek.)
22- Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma (kalem, silgi, kitap, defter vb.) 23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme (eşyalarına dokunmak, yırtmak, karalamak, çantalarını karıştırmak vb.)
24. Gürültü yapma (bağırarak konuşmak, ayaklarını yere vurarak, sıraya vurarak, kalemi sıraya vurarak sesler çıkarmak vb.)
25. Okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçmak, devamsızlık yapmak, törene katılmamak, okula kesici alet-bıçak getirmek vb.)
26- Kılık-kıyafetine özen göstermeme (önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak ya da açık bırakmak vb.)
27. Değişen durumlara uyum sağlamama (okula yeni öğretmen ya da misafir geldiğinde şımarmak, bir öğrenci velisi geldiğinde şımarmak, onlara kötü davranmak, ders saatleri değiştiğinde itiraz etmek )
451
28. Öğretmene saygısızlık yapma ( sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, arkasından konuşmak, gülmek, el-kol hareketi yapmak, şikâyet etmek, ellemeye çalışmak, öğretmene lakap takmak, öğretmenin üzerine yürümek)
29. Öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz yerinden kalkmak, izinsiz sınıftan çıkmak, ayakta durmak, yanına gelmek, sınıftan çıkmayı istemek vb.)
30. Kopya çekme (başkalarının kâğıdına ya da kitaptan bakarak, konuşarak) 31. Ders dışı şeylerle ilgilenme (başka şeylerle uğraşmak, resim yapmak, başka kitapları karıştırmak, oyun oynamak, defteriyle oynamak vb.)
32. Hırsızlık (arkadaşlarının, öğretmenin para, eşya, araç-gerecini almak) 33. Kendi eşyalarına zarar verme (defter kitap ve kalemlerini yırtmak, kırmak, önlüğünü kirletmek-yırtmak, araç-gereçlerini temiz tutmamak vb.
34. Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama (yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde vermemek, sorularına cevap vermemek, sınıf başkanını dinlememek, vb.)
35. Okul eşyalarını gereksiz kullanma (gereksiz tebeşir kullanmak, ışıkları açık bırakmak, pencereleri açık unutmak, vb.)
36. Kıskançlık (arkadaşlarının başarılarını ve eşyalarını kıskanmak, öğretmenle ilişkisini kıskanmak, arkadaşlarını kıskanmak vb. )
37. Dedikodu yapma (sınıfta olanları başkalarına (aileye ya da başka sınıftaki arkadaşlara anlatmak )
38. Kendini temiz tutmama, kendiyle ilgilenmeme (elini yüzünü dişlerini temiz tutmamak, yıkamamak, saçlarını taramamak vb.)
39. Cinsiyet ayrımı yapma (kızların erkekleri, erkeklerin kızları oyuna almaması, yardım etmemesi, birbirlerini desteklememesi, düşmanlık beslemesi vb.)
40. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama (öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek, öğretmene yaklaşmamak)
41- Okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme (sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, burnunu karıştırmak, esnerken ağzını kapatmamak, kötü çocuklardan uzak durmamak)
DÜŞÜNCELERINIZ.......................................................................................................................................
13. Genel olarak sınıfınızda ortalama kaç öğrencinin sürekli problem davranış sergilediğini düşünüyorsunuz? 1. ( ) 1–5 öğrenci 2. ( ) 6–10 öğrenci 3. ( ) 11–15 öğrenci 4. ( ) Sınıf geneli
14. Bu öğrencilerin cinsiyeti nedir? ( ) 1. Kız ( ) 2. Erkek
15. Size göre öğrencilerin problem davranışlarını belirleyen faktörler nelerdir?
( ) 1. Öğrenme eksikliği ( ) 2. Karşıt olma ihtiyacı ( ) 3. Diğerlerini kıskanma ( ) 4. Sınıfa karşı tutum ( ) 5. Deşarj olma ihtiyacı ( ) 6. Öğretmene karşı tutum ( ) 7. Sınıf içinde statü elde etme ( ) 8. Kötü huy, karakter ( ) 9. Sınıfın öğrenciye karşı tutumu
452
( ) 10. Yanında oturanların etkisi ( ) 11. Öğretmenin öğrenciye karşı tutumu ( ) 12. Çalışmaya ilginin kaybedilmesi ( ) 13. Diğer çocukların etkisi ( ) 14. Diğerlerinin onu sıkması rahatsız etmesi ( ) 15. Popüler olma isteği ( ) 16. Arkadaşlarından dayak yemesi ( ) 17. Ailenin eğitim düzeyi ( ) 18. Ailenin gelir düzeyi ( ) 19. Etnik ayrımlar ( ) 20. Psikolojik sorunlarının olması ( ) 21. Çalışmada başarısız olması ( ) 22. Dikkat çekme ilgi görme isteği ( ) 23. Şanssızlık ( ) 24. Yanlış anlaşılma ( ) 25. Evdeki kötü örnekler ( ) 26. Yeterli cezalandırılmama ( ) 27. Evdeki kötü yaşantılar ( ) 28. Aşırı cezalandırılma ( ) 29. Eğitimin gerekliliğine inanmama ( ) 30. Okula öğrenmeye karşı olumsuz tutum ( ) 31. Olumsuz çevre koşulları ( ) 32. Okulun olumsuz koşulları ( ) 33. Düzensiz aile yaşantısı ( ) 34. Kötü alışkanlıklar (uyuşturucu tine bağımlısı olma) ( ) 35. Çalışmak zorunda kalma ( ) 36. Eğitim programları ( ) 37. Medya ( ) 36. Diğer ..............................................................................................................
453
Ek 3. Öğretmen Görüşme Formu-II
Değerli öğretmen arkadaşlar,
Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 4 ve 5. sınıflarında karşılaşılan problem
davranışlar ve bu davranışlarla baş etme ile ilgili görüşlerinizi belirlemektir. Bu
amaçla hazırlanan ikinci görüşme formu; sınıfınızda istenmeyen davranışlarla nasıl
baş ettiğiniz, hangi davranışları velilere nasıl yansıttığınız, öğrenci velilerinden bu
davranışlarla baş etme konusunda neler beklediğiniz ve veli desteğini sağlamak için
neler yaptığınızı belirlemeye yönelik toplam 10 sorudan ve yukarıda belirtilen 4 alt
boyuttan oluşmaktadır. Görüşme süresinin yaklaşık olarak 35–40 dakika süreceği
tahmin edilmektedir.
Görüşme sırasında ifade ettiğiniz görüş ve düşünceleriniz uygun
gördüğünüz takdirde ses kayıt cihazı kullanılarak aksi takdirde araştırmacı
tarafından form üzerine not alınarak kaydedilecektir. Verdiğiniz değerli bilgiler,
bilimsel bir çalışma için kullanılacak, kesinlikle başka bir kurum ya da birime
verilmeyecektir.
Zamanınızı paylaştığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar
dileriz.
Öğrt. Gör: Fatma SADIK
454
1. Sınıfınızda problem davranışlarla başetmede hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
(kız/erkek öğrenci)
Kız
Erkek
Yöntemler
1 2 3 1 2 3
Açıklama
Genel sözel uyarı Kuralı hatırlatma Doğrudan sözel uyarı Cezayı hatırlatma Yerini değiştirme Açıklama yapma Doğru davranışı gösterme Anlaşma yapma Tehdit etme Korkutma Veliyi çağırma Müdüre gönderme Tokat atma Model olma Rehberlik yapma Akranı model gösterme Anlaşma yapma Olumlu pekiştireç verme Sınıftan çıkarma Sınıfın arkasına oturtma Sınıf tartışması yapma Görmezden gelme Yüksek sesle bağırma Fiziksel cezalandırma (eline kafasına vurma, tekmeleme vb)
Etkinliği değiştirme Etkinliğe almama İmtiyazları kaldırma Rehber öğret. Gönderme Dersten sonra konuşma Extra ödev verme Özür diletme Sevdiği şeyden mahrum bırakma Kuralı dramatize etme Yokmuş gibi davranma Davranışı bıkana dek yaptırma Ters ters bakma, kaşlarını çatma Yardım etme Soru sorma Göz teması Gülme Eksi not verme Okuldan uzaklaştırma Onaylamama DİĞER.............................................................................................................................................................
....................................................................................................................................
455
2. Öğrencilerinizin hangi problem davranışlarını ailelerine haber veriyorsunuz?
3. Aileleri bilgilendirmeyi hangi yolla yapıyorsunuz?
( ) 1. Birebir görüşme için öğrenci velisini okula çağırarak
( ) 2. Öğrenciden eve not göndererek
( ) 3. Telefon açarak
( ) 4. Okul idaresi aracılığı ile
( ) 5. Ev ziyareti yaparak
( ) 6. Tüm velileri de kapsayan veli toplantısı düzenleyerek
( ) 7. DİĞER ........................................................................................................
4. Okul idaresine yansıttığınız öğrenci davranışları var mıdır? Bunlar nelerdir?
5. Okul yönetimini bilgilendirmeyi hangi yolla yapıyorsunuz?
( ) 1. Ders sonrası müdüre bizzat kendim açıklayarak
( ) 2. Öğrenciyi müdür odasına gönderip kendisinin açıklamasını sağlayarak
( ) 3. Öğrenciyle birlikte müdür odasına gidip açıklayarak
( ) 4. Hangi öğrencilerin hangi davranışı gösterdiğini açıklayan bir dilekçe yazarak
( ) 5. DİĞER ...........................................................................................................
6. Öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla başetme konusunda öğrenci velilerinden
beklentileriniz var mıdır? Bunlar nelerdir?
7. Ailelerin desteğini sağlamak amacıyla ne tür faaliyetler yapmaktasınız? / Neler
yapmak isterdiniz?
8. Ailelerin sizden çocuklarının sınıf içindeki istenmeyen davranışlarıyla baş etme ile
ilgili beklentileri olmakta mıdır? Bunlar nelerdir?
9. Disiplin sorunlarının çözümüne yönelik neler yapılabileceğini/ yapılması gerektiğini
düşünüyorsunuz?
10. Bu konu ile ilgili olarak araştırmacı tarafından size sorulmayan ancak belirtmek
istediğiniz düşünceleriniz var mıdır? Bunlar nelerdir?
456
Ek 4. Öğrenci Kişisel Bilgi Formu
Sevgili öğrenciler, aşağıda kişisel bilgilerinize yönelik toplam 17 soru bulunmaktadır.
Verdiğiniz değerli bilgiler, bilimsel bir çalışma için kullanılacak, kesinlikle başka bir kurum ya
da birime verilmeyecektir. Zamanınızı paylaştığınız için teşekkür eder, cevaplarınızın samimi
ve içten olmasını dileriz.
Öğrt. Gör: Fatma SADIK
Ç.Ü. Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri ABD
1. Adınız-Soyadınız....................................................................................................................
2. Cinsiyetiniz.............................................................................................................................
3. Doğum yeriniz.........................................................................................................................
4. Yaşınız....................................................................................................................................
5. Kaç kardeşisiniz?....................................................................................................................
6. Anne ve babanız yaşıyorlar mı?..............................................................................................
7. Ailenizle birlikte mi yaşıyorsunuz?........................................................................................
Cevabınız hayır ise, kiminle yaşadığınızı belirtiniz ...............................................................
8. Anne ve babanız nerelidir? (Adana’ ya hangi şehirden gelmişler).........................................
9. Annenizin eğitim durumu nedir?
A) Okuma-yazma bilmiyor B) Okuma-yazma biliyor C) İlkokul mezunu
D) Ortaokul mezunu E) Lise mezunu
10. Annenizin mesleği nedir?....................................................
11. Babanızın eğitim durumu nedir?
A) Okuma-yazma bilmiyor B) Okuma-yazma biliyor C) İlkokul mezunu
D) Ortaokul mezunu E) Lise mezunu
12. Babanızın mesleği nedir?......................................................
13. Ailede kaç kişisiniz?.............................................................
14. Anne-baba ve kardeşlerin dışında sizinle birlikte yaşayanlar var mı? (dede, büyükanne,
amca vb.)
A) Evet B) Hayır
15. Cevabınız evet ise sizinle birlikte yaşayanlar kimlerdir?...................................................
16. Okuldan çıktıktan sonra bir yerde çalışıyor musunuz?
A) Evet B) Hayır
17. (Eğer) Çalışıyorsanız ne iş yapıyorsunuz?...........................................................................
457
Ek 5. Öğrenci Anketi
Sevgili öğrenciler,
Bu çalışmanın amacı, sınıf içinde istenmeyen davranış olarak
tanımladığınız öğrenci davranışlarının sınıf içinde gösterilme sıklığı ve şiddet
derecesi ile ilgili görüşlerinizi belirlemektir. Bu amaca yönelik hazırlanan
ankette iki soru yer almaktadır. Verdiğiniz değerli bilgiler, bilimsel bir çalışma
için kullanılacak, kesinlikle başka bir kurum ya da birime verilmeyecektir.
Zamanınızı paylaştığınız için teşekkür eder, cevaplarınızın samimi ve içten
olmasını dileriz.
Öğrt. Gör: Fatma SADIK
Ç.Ü. Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri ABD
458
1. Aşağıda verilen davranışları sınıf içinde hangi sıklıkta yaptığınızı düşünüyorsunuz.
Görüşlerinizi; “Her zaman yapıyorum”, “Bazen yapıyorum” ya da “Hiç yapmıyorum”
seçeneklerinden size en uygun olan seçeneğe (X) işareti koyarak belirtiniz.
DAVRANIŞLAR H
er z
aman
Y
apıy
orum
B
azen
Y
apıy
orum
H
iç
Yap
mıy
orum
1. Yerleri kirletme (yere kâğıt, çöp atmak, tükürmek) 2. Sınıfta bir şeyler yeme-içme (ekmek, şeker, sakız, çekirdek vb ) 3. Sınıf eşyalarına zarar verme (sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, tahtayı yıkamak, sınıf eşyalarını kırmak, yırtmak, pencerelere asılmak, kırmak vb.)
4. Kaba ve küfürlü konuşma ( lan, man gibi ) 5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (sıraya uzanmak, sırayı hareket ettirmek altına eğilmek vb.)
6. Arkadaşlarına kötü davranma (iyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkadaşına bağırmak, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek vb.)
7. Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (çalışırken konuşmak, soru sormak, eline dokunmak, dikkatini dağıtıcı sesle çıkarmak, kâğıt atmak vb.)
8. İzin almadan konuşma (öğretmen ya da arkadaşlar konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, sözlerini kesmek, karışmak, laf atmak)
9. Sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmemek, havalandırmamak vb.) 10. Yalan söyleme (kendisiyle ve anne-babayla ilgili gerçek olmayan şeyler) 11. Sürekli mazeretler ileri sürme ( hastayım, başım ağrıyor, karnım ağrıyor, annem iş yaptırdı, gezmeye gittik vb.)
12. İftira atmak, suçlama ( kendi yaptığı şeyi başkalarının üzerine atmak) 13. Öğretmene karşı gelme (dediğini yapmamak, uyarılarını dinlememek.) 14. Derse ilgisizlik (etrafı seyretmek, dersi dinlememek, duvarları seyretmek, dersi dikkatle dinlememek, uyumak)
15. Derse hazırlıksız gelme (araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevlerini unutmak, ders çalışmamak)
16. Yetersizlik sergileme (derslerini yarım bırakmak, tamamlamayı istememek, yapmayacağını söyleyerek mızmızlanmak, ağlamak)
17. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe (zamanında sınıfa gelmemek, sınıfta dolaşmak, konuşmak, koşmak, defter-kitap çıkarmamak, oyun oynamak vb.)
18. Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama (arkadaşlarına vurmak, itmek, kavga etmek, tekmelemek, boğuşmak, ona bir şeyler atmak)
19. Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama (tehdit etmek, zorlamak, korkutmak, istemediği şeyi yapmaya zorlamak vb.)
20. Öğretmeni oyalama (komiklik yapmak, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorularına alakasız cevaplar vermek, kalemim yok ya da kalem açacağım demek ve kalem açmakla oyalanmak vb.)
21. Dikkat çekmeye çalışma (öğretmenin yanında durmayı istemek, öğretmenle konuşmaya çalışmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, teneffüste sınıftan çıkmak istememek.)
22- Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma (kalem, silgi, kitap, defter vb.)
459
DAVRANIŞLAR H
er z
aman
Y
apıy
orum
B
azen
Y
apıy
orum
H
iç
Yap
mıy
orum
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme (eşyalarına dokunmak, yırtmak, karalamak, çantalarını karıştırmak vb.)
24. Gürültü yapma (bağırarak konuşmak, ayaklarını yere vurarak, sıraya vurarak, kalemi sıraya vurarak sesler çıkarmak vb.)
25. Okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçmak, devamsızlık yapmak, törene katılmamak, okula kesici alet-bıçak getirmek vb.)
26- Kılık-kıyafetine özen göstermeme (önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak ya da açık bırakmak vb.)
27. Değişen durumlara uyum sağlamama (okula yeni öğretmen ya da misafir geldiğinde şımarmak, bir öğrenci velisi geldiğinde şımarmak, onlara kötü davranmak, ders saatleri değiştiğinde itiraz etmek )
28. Öğretmene saygısızlık yapma ( sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, arkasından konuşmak, gülmek, el-kol hareketi yapmak, şikâyet etmek, ellemeye çalışmak, öğretmene lakap takmak, öğretmenin üzerine yürümek)
29. Öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz yerinden kalkmak, izinsiz sınıftan çıkmak, ayakta durmak, yanına gelmek, sınıftan çıkmayı istemek vb.)
30. Kopya çekme (başkalarının kâğıdına ya da kitaptan bakarak, konuşarak) 31. Ders dışı şeylerle ilgilenme (başka şeylerle uğraşmak, resim yapmak, başka kitapları karıştırmak, oyun oynamak, defteriyle oynamak vb.)
32. Hırsızlık (arkadaşlarının, öğretmenin para, eşya, araç-gerecini almak) 33. Kendi eşyalarına zarar verme (defter kitap ve kalemlerini yırtmak, kırmak, önlüğünü kirletmek-yırtmak, araç-gereçlerini temiz tutmamak vb.)
34. Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama (yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde vermemek, sorularına cevap vermemek, sınıf başkanını dinlememek, vb.)
35. Okul eşyalarını gereksiz kullanma (gereksiz tebeşir kullanmak, ışıkları açık bırakmak, pencereleri açık unutmak, vb.)
36. Kıskançlık (arkadaşlarının başarılarını ve eşyalarını kıskanmak, öğretmenle ilişkisini kıskanmak, arkadaşlarını kıskanmak vb. )
37. Dedikodu yapma (sınıfta olanları başkalarına (aileye ya da başka sınıftaki arkadaşlara anlatmak )
38. Kendini temiz tutmama, kendiyle ilgilenmeme (elini yüzünü dişlerini temiz tutmamak, yıkamamak, saçlarını taramamak vb.)
39. Cinsiyet ayrımı yapma (kızların erkekleri, erkeklerin kızları oyuna almaması, yardım etmemesi, birbirlerini desteklememesi, düşmanlık beslemesi vb.)
40. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama (öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek, öğretmene yaklaşmamak)
41- Okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme (sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, burnunu karıştırmak, esnerken ağzını kapatmamak, kötü çocuklardan uzak durmamak)
460
2. Size göre bu davranışların şiddet düzeyi (ciddilik derecesi) nedir?
Cevabınızı “Çok ciddi”, “Ciddi” ya da “Ciddi değil” seçeneklerinden size en uygun
olan seçeneğe (X) işareti koyarak belirtiniz.
DAVRANIŞLAR Ç
ok c
iddi
C
iddi
Cid
di eği
l
1. Yerleri kirletme (yere kâğıt, çöp atmak, tükürmek) 2. Sınıfta bir şeyler yeme-içme (ekmek, şeker, sakız, çekirdek vb) 3. Sınıf eşyalarına zarar verme (sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, tahtayı yıkamak, sınıf eşyalarını kırmak, yırtmak, pencerelere asılmak, kırmak vb.)
4. Kaba ve küfürlü konuşma ( lan, man gibi ) 5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (sıraya uzanmak, sırayı hareket ettirmek altına eğilmek vb.)
6. Arkadaşlarına kötü davranma (iyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkadaşına bağırmak, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek vb.)
7. Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (çalışırken konuşmak, soru sormak, eline dokunmak, dikkatini dağıtıcı sesle çıkarmak, kâğıt atmak vb.)
8. İzin almadan konuşma (öğretmen ya da arkadaşlar konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, sözlerini kesmek, karışmak, laf atmak)
9. Sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmemek, havalandırmamak vb.) 10. Yalan söyleme (kendisiyle ve anne-babayla ilgili gerçek olmayan şeyler) 11. Sürekli mazeretler ileri sürme ( hastayım, başım ağrıyor, karnım ağrıyor, annem iş yaptırdı, gezmeye gittik vb.)
12. İftira atmak, suçlama ( kendi yaptığı şeyi başkalarının üzerine atmak) 13. Öğretmene karşı gelme (dediğini yapmamak, uyarılarını dinlememek.) 14. Derse ilgisizlik (etrafı seyretmek, dersi dinlememek, duvarları seyretmek, dersi dikkatle dinlememek, uyumak)
15. Derse hazırlıksız gelme (araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevlerini unutmak, ders çalışmamak)
16. Yetersizlik sergileme (derslerini yarım bırakmak, tamamlamayı istememek, yapmayacağını söyleyerek mızmızlanmak, ağlamak)
17. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe (zamanında sınıfa gelmemek, sınıfta dolaşmak, konuşmak, koşmak, defter-kitap çıkarmamak, oyun oynamak vb.)
18. Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama (arkadaşlarına vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, ona bir şeyler atmak)
19. Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama (tehdit etmek, zorlamak, korkutmak, istemediği şeyi yapmaya zorlamak vb.)
20. Öğretmeni oyalama (komiklik yapmak, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorularına alakasız cevaplar vermek, kalemim yok ya da kalem açacağım demek ve kalem açmakla oyalanmak vb.)
21. Dikkat çekmeye çalışma (öğretmenin yanında durmayı istemek, öğretmenle konuşmaya çalışmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, teneffüste sınıftan çıkmak istememek.)
22- Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma (kalem, silgi, kitap, defter vb.)
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme (eşyalarına dokunmak, yırtmak, karalamak, çantalarını karıştırmak vb.)
461
DAVRANIŞLAR Ç
ok c
iddi
C
iddi
Cid
di eği
l
24. Gürültü yapma (bağırarak konuşmak, ayaklarını yere vurarak, sıraya vurarak, kalemi sıraya vurarak sesler çıkarmak vb.)
25. Okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçmak, devamsızlık yapmak, törene katılmamak, okula kesici alet-bıçak getirmek vb.)
26- Kılık-kıyafetine özen göstermeme (önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak ya da açık bırakmak vb.)
27. Değişen durumlara uyum sağlamama (okula yeni öğretmen ya da misafir geldiğinde şımarmak, bir öğrenci velisi geldiğinde şımarmak, onlara kötü davranmak, ders saatleri değiştiğinde itiraz etmek )
28. Öğretmene saygısızlık yapma ( sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, arkasından konuşmak, gülmek, el-kol hareketi yapma, şikayet etmek, ellemeye çalışmak, öğretmene lakap takmak, öğretmenin üzerine yürümek)
29. Öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz yerinden kalkmak, izinsiz sınıftan çıkmak, ayakta durmak, yanına gelmek, sınıftan çıkmayı istemek vb.)
30. Kopya çekme (başkalarının kağıdına ya da kitaptan bakarak, konuşarak) 31. Ders dışı şeylerle ilgilenme (başka şeylerle uğraşmak, resim yapmak, başka kitapları karıştırmak, oyun oynamak, defteriyle oynamak vb.)
32. Hırsızlık (arkadaşlarının, öğretmenin para, eşya, araç-gerecini almak) 33. Kendi eşyalarına zarar verme (defter kitap ve kalemlerini yırtmak, kırmak, önlüğünü kirletmek-yırtmak, araç-gereçlerini temiz tutmamak vb.)
34. Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama (yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde vermemek, sorularına cevap vermemek, sınıf başkanını dinlememek, vb.)
35. Okul eşyalarını gereksiz kullanma (gereksiz tebeşir kullanmak, ışıkları açık bırakmak, pencereleri açık unutmak, vb.)
36. Kıskançlık (arkadaşlarının başarılarını ve eşyalarını kıskanmak, öğretmenle ilişkisini kıskanmak, arkadaşlarını kıskanmak vb. )
37. Dedikodu yapma (sınıfta olanları başkalarına (aileye ya da başka sınıftaki arkadaşlara anlatmak )
38. Kendini temiz tutmama, kendiyle ilgilenmeme (elini yüzünü dişlerini temiz tutmamak, yıkamamak, saçlarını taramamak vb.)
39. Cinsiyet ayrımı yapma (kızların erkekleri, erkeklerin kızları oyuna almaması, yardım etmemesi, birbirlerini desteklememesi, düşmanlık beslemesi vb.)
40. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama (öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek, öğretmene yaklaşmamak)
41- Okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme (sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, burnunu karıştırmak, esnerken ağzını kapatmamak, kötü çocuklardan uzak durmamak)
463
Ek 7. Veli Görüşme Formu
I. BÖLÜM: Kişisel Bilgilere Yönelik Sorular 1. Cinsiyet ( )1. Kadın ( )2. Erkek 2. Yaş
( ) 1. 20–24 yaş ( ) 2. 25–29 yaş ( ) 3. 30–34 yaş ( ) 4. 35–39 yaş ( ) 5. 40 ve üzeri
3. Medeni Durum ( )1. Bekâr ( )2. Evli ( )3. Dul ( ) 4. Boşanmış 4. Eğitim Durumu
( ) 1. Okur-yazar ( ) 2. İlkokul terk ( ) 3. İlköğretim ( ) 4. Ortaöğretim ( ) 5. Lise ( ) 6. Üniversite
5. Meslek..................................................... 6. Eşin mesleği…….................................... 7. Çocuk sayısı............................................
Değerli anne ve babalar,
Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 4 ve 5. sınıflarında karşılaşılan problem
davranışlar ve bu davranışlarla baş etme ile ilgili görüşlerinizi belirlemektir. Bu amaçla
hazırlanan görüşme formu 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, kişisel bilgilerinize
yönelik 8 sorunun yer aldığı kişisel bilgi formu şeklindedir. İkinci ve üçüncü bölümde ise
araştırmanın amaçlarına yönelik toplam 11 soru bulunmaktadır. Görüşme süresinin
yaklaşık olarak bir saat süreceği tahmin edilmektedir. Görüşme sırasında ifade ettiğiniz
görüş ve düşünceleriniz uygun gördüğünüz takdirde ses kayıt cihazı kullanılarak aksi
takdirde araştırmacı tarafından form üzerine not alınarak kaydedilecektir. Verdiğiniz
değerli bilgiler, bilimsel bir çalışma için kullanılacak, kesinlikle başka bir kurum ya da
birime verilmeyecektir. Zamanınızı paylaştığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda
başarılar dileriz.
Öğrt. Gör: Fatma SADIK
464
2. BÖLÜM: Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarıyla İlgili Sorular
8. Öğrencilerin sınıfta hangi davranışlarını istenmeyen-problem davranış olarak tanımlarsınız?
Niçin? (Kız/erkek öğrenci)
İstenmeyen Davranış Kategorileri ve Davranışlar
Niçin?
1. Yerleri kirletme (yere kâğıt, çöp atmak, tükürmek) 2. Sınıfta bir şeyler yeme-içme (ekmek, şeker, sakız, çekirdek vb )
3. Sınıf eşyalarına zarar verme (sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, tahtayı yıkamak, sınıf eşyalarını kırmak, yırtmak, pencerelere asılmak, kırmak vb.)
4. Kaba ve küfürlü konuşma ( lan, man gibi ) 5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (sıraya uzanmak, sırayı hareket ettirmek altına eğilmek vb.)
6. Arkadaşlarına kötü davranma (iyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkadaşına bağırmak, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek vb.)
7. Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (çalışırken konuşmak, soru sormak, eline dokunmak, dikkatini dağıtıcı sesle çıkarmak, kâğıt atmak vb.)
8. İzin almadan konuşma (öğretmen ya da arkadaşlar konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, sözlerini kesmek, karışmak, laf atmak)
9. Sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmemek, havalandırmamak vb.) 10. Yalan söyleme (kendisiyle ve anne-babayla ilgili gerçek olmayan şeyler)
11. Sürekli mazeretler ileri sürme ( hastayım, başım ağrıyor, karnım ağrıyor, annem iş yaptırdı, gezmeye gittik vb.)
12. İftira atmak, suçlama ( kendi yaptığı şeyi başkalarının üzerine atmak) 13. Öğretmene karşı gelme (dediğini yapmamak, uyarılarını dinlememek.) 14. Derse ilgisizlik (etrafı seyretmek, dersi dinlememek, duvarları seyretmek, dersi dikkatle dinlememek, uyumak)
15. Derse hazırlıksız gelme (araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevlerini unutmak, ders çalışmamak)
16. Yetersizlik sergileme (derslerini yarım bırakmak, tamamlamayı istememek, yapmayacağını söyleyerek mızmızlanmak, ağlamak)
17. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe (zamanında sınıfa gelmemek, sınıfta dolaşmak, konuşmak, koşmak, defter-kitap çıkarmamak, oyun oynamak vb.)
18. Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama (arkadaşlarına vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, ona bir şeyler atmak)
19. Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama (tehdit etmek, zorlamak, korkutmak, istemediği şeyi yapmaya zorlamak vb.)
20. Öğretmeni oyalama (komiklik yapmak, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorularına alakasız cevaplar vermek, kalemim yok ya da kalem açacağım demek ve kalem açmakla oyalanmak vb.)
21. Dikkat çekmeye çalışma (öğretmenin yanında durmayı istemek, öğretmenle konuşmaya çalışmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, teneffüste sınıftan çıkmak istememek.)
465
22- Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma (kalem, silgi, kitap, defter vb.)
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme (eşyalarına dokunmak, yırtmak, karalamak, çantalarını karıştırmak vb.)
24. Gürültü yapma (bağırarak konuşmak, ayaklarını yere vurarak, sıraya vurarak, kalemi sıraya vurarak sesler çıkarmak vb.)
25. Okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçmak, devamsızlık yapmak, törene katılmamak, okula kesici alet-bıçak getirmek vb.)
26- Kılık-kıyafetine özen göstermeme (önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak ya da açık bırakmak vb.)
27. Değişen durumlara uyum sağlamama (okula yeni öğretmen ya da misafir geldiğinde şımarmak, bir öğrenci velisi geldiğinde şımarmak, onlara kötü davranmak, ders saatleri değiştiğinde itiraz etmek )
28. Öğretmene saygısızlık yapma ( sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, arkasından konuşmak, gülmek, el-kol hareketi yapmak, şikâyet etmek, ellemeye çalışmak, öğretmene lakap takmak, öğretmenin üzerine yürümek)
29. Öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz yerinden kalkmak, izinsiz sınıftan çıkmak, ayakta durmak, yanına gelmek, sınıftan çıkmayı istemek vb.)
30. Kopya çekme (başkalarının kâğıdına ya da kitaptan bakarak, konuşarak)
31. Ders dışı şeylerle ilgilenme (başka şeylerle uğraşmak, resim yapmak, başka kitapları karıştırmak, oyun oynamak, defteriyle oynamak vb.)
32. Hırsızlık (arkadaşlarının, öğretmenin para, eşya, araç-gerecini almak)
33. Kendi eşyalarına zarar verme (defter kitap ve kalemlerini yırtmak, kırmak, önlüğünü kirletmek-yırtmak, araç-gereçlerini temiz tutmamak vb.)
34. Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama (yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde vermemek, sorularına cevap vermemek, sınıf başkanını dinlememek, vb.)
35. Okul eşyalarını gereksiz kullanma (gereksiz tebeşir kullanmak, ışıkları açık bırakmak, pencereleri açık unutmak, vb.)
36. Kıskançlık (arkadaşlarının başarılarını ve eşyalarını kıskanmak, öğretmenle ilişkisini kıskanmak, arkadaşlarını kıskanmak vb. )
37. Dedikodu yapma (sınıfta olanları başkalarına (aileye ya da başka sınıftaki arkadaşlara anlatmak )
38. Kendini temiz tutmama, kendiyle ilgilenmeme (elini yüzünü dişlerini temiz tutmamak, yıkamamak, saçlarını taramamak vb.)
39. Cinsiyet ayrımı yapma (kızların erkekleri, erkeklerin kızları oyuna almaması, yardım etmemesi, birbirlerini desteklememesi, düşmanlık beslemesi vb.)
40. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama (öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek, öğretmene yaklaşmamak)
41- Okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme (sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, burnunu karıştırmak, esnerken ağzını kapatmamak, kötü çocuklardan uzak durmamak)
DİĞER……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………………
466
9. Size göre çocuğunuzun sınıfta gösterdiği istenmeyen davranışlar hangileridir?
İstenmeyen Davranış Kategorileri ve Davranışlar H
er z
aman
B
azen
Hiç
1. Yerleri kirletme (yere kâğıt, çöp atmak, tükürmek) 2. Sınıfta bir şeyler yeme-içme (ekmek, şeker, sakız, çekirdek vb ) 3. Sınıf eşyalarına zarar verme (sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, tahtayı yıkamak, sınıf eşyalarını kırmak, yırtmak, pencerelere asılmak, kırmak vb.)
4. Kaba ve küfürlü konuşma ( lan, man gibi ) 5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (sıraya uzanmak, sırayı hareket ettirmek altına eğilmek vb.)
6. Arkadaşlarına kötü davranma (iyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkadaşına bağırmak, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek vb.)
7. Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (çalışırken konuşmak, soru sormak, eline dokunmak, dikkatini dağıtıcı sesle çıkarmak, kâğıt atmak vb.)
8. İzin almadan konuşma (öğretmen ya da arkadaşlar konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, sözlerini kesmek, karışmak, laf atmak)
9. Sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmemek, havalandırmamak vb.) 10. Yalan söyleme (kendisiyle ve anne-babayla ilgili gerçek olmayan şeyler) 11. Sürekli mazeretler ileri sürme ( hastayım, başım ağrıyor, karnım ağrıyor, annem iş yaptırdı, gezmeye gittik vb.)
12. İftira atmak, suçlama ( kendi yaptığı şeyi başkalarının üzerine atmak) 13. Öğretmene karşı gelme (dediğini yapmamak, uyarılarını dinlememek.) 14. Derse ilgisizlik (etrafı seyretmek, dersi dinlememek, duvarları seyretmek, dersi dikkatle dinlememek, uyumak)
15. Derse hazırlıksız gelme (araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevlerini unutmak, ders çalışmamak)
16. Yetersizlik sergileme (derslerini yarım bırakmak, tamamlamayı istememek, yapmayacağını söyleyerek mızmızlanmak, ağlamak)
17. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe (zamanında sınıfa gelmemek, sınıfta dolaşmak, konuşmak, koşmak, defter-kitap çıkarmamak, oyun oynamak vb.)
18. Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama (arkadaşlarına vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, ona bir şeyler atmak)
19. Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama (tehdit etmek, zorlamak, korkutmak, istemediği şeyi yapmaya zorlamak vb.)
20. Öğretmeni oyalama (komiklik yapmak, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorularına alakasız cevaplar vermek, kalemim yok ya da kalem açacağım demek ve kalem açmakla oyalanmak vb.)
21. Dikkat çekmeye çalışma (öğretmenin yanında durmayı istemek, öğretmenle konuşmaya çalışmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, teneffüste sınıftan çıkmak istememek.)
22- Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma (kalem, silgi, kitap, defter vb.)
23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme (eşyalarına dokunmak, yırtmak, karalamak, çantalarını karıştırmak vb.)
467
24. Gürültü yapma (bağırarak konuşmak, ayaklarını yere vurarak, sıraya vurarak, kalemi sıraya vurarak sesler çıkarmak vb.)
25. Okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçmak, devamsızlık yapmak, törene katılmamak, okula kesici alet-bıçak getirmek vb.)
26- Kılık-kıyafetine özen göstermeme (önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak ya da açık bırakmak vb.)
27. Değişen durumlara uyum sağlamama (okula yeni öğretmen ya da misafir geldiğinde şımarmak, bir öğrenci velisi geldiğinde şımarmak, onlara kötü davranmak, ders saatleri değiştiğinde itiraz etmek )
28. Öğretmene saygısızlık yapma ( sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, arkasından konuşmak, gülmek, el-kol hareketi yapmak, şikâyet etmek, ellemeye çalışmak, öğretmene lakap takmak, öğretmenin üzerine yürümek)
29. Öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz yerinden kalkmak, izinsiz sınıftan çıkmak, ayakta durmak, yanına gelmek, sınıftan çıkmayı istemek vb.)
30. Kopya çekme (başkalarının kâğıdına ya da kitaptan bakarak, konuşarak) 31. Ders dışı şeylerle ilgilenme (başka şeylerle uğraşmak, resim yapmak, başka kitapları karıştırmak, oyun oynamak, defteriyle oynamak vb.)
32. Hırsızlık (arkadaşlarının, öğretmenin para, eşya, araç-gerecini almak) 33. Kendi eşyalarına zarar verme (defter kitap ve kalemlerini yırtmak, kırmak, önlüğünü kirletmek-yırtmak, araç-gereçlerini temiz tutmamak vb.)
34. Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama (yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde vermemek, sorularına cevap vermemek, sınıf başkanını dinlememek, vb.)
35. Okul eşyalarını gereksiz kullanma (gereksiz tebeşir kullanmak, ışıkları açık bırakmak, pencereleri açık unutmak, vb.)
36. Kıskançlık (arkadaşlarının başarılarını ve eşyalarını kıskanmak, öğretmenle ilişkisini kıskanmak, arkadaşlarını kıskanmak vb. )
37. Dedikodu yapma (sınıfta olanları başkalarına (aileye ya da başka sınıftaki arkadaşlara anlatmak )
38. Kendini temiz tutmama, kendiyle ilgilenmeme (elini yüzünü dişlerini temiz tutmamak, yıkamamak, saçlarını taramamak vb.)
39. Cinsiyet ayrımı yapma (kızların erkekleri, erkeklerin kızları oyuna almaması, yardım etmemesi, birbirlerini desteklememesi, düşmanlık beslemesi vb.)
40. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama (öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek, öğretmene yaklaşmamak)
41- Okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme (sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, burnunu karıştırmak, esnerken ağzını kapatmamak, kötü çocuklardan uzak durmamak)
DİĞER…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….. 10. Çocuğunuzun okulda-sınıfta hangi istenmeyen davranışları daha sık gösteriyor olabileceğini
/gösterdiğini düşünüyorsunuz?
468
11. Size göre bu davranışların şiddet (ciddilik derecesi) düzeyi nedir? (kız/erkek öğrenci)
İstenmeyen Davranış Kategorileri ve Davranışlar
Ç
ok c
iddi
C
iddi
Cid
di d
eğil
1. Yerleri kirletme (yere kâğıt, çöp atmak, tükürmek) 2. Sınıfta bir şeyler yeme-içme (ekmek, şeker, sakız, çekirdek vb ) 3. Sınıf eşyalarına zarar verme (sırayı çizmek, kapıyı çarpmak, tahtayı yıkamak, sınıf eşyalarını kırmak, yırtmak, pencerelere asılmak, kırmak vb.)
4. Kaba ve küfürlü konuşma ( lan, man gibi ) 5. Sınıfta oturma biçimine dikkat etmeme (sıraya uzanmak, hareket ettirmek vb) 6. Arkadaşlarına kötü davranma (iyi geçinmemek, görünüşüyle alay etmek, arkadaşına bağırmak, arkasından konuşmak, hata yaptığında gülmek vb.)
7. Arkadaşını çalışırken rahatsız etme (çalışırken konuşmak, soru sormak, eline dokunmak, dikkatini dağıtıcı sesle çıkarmak, kâğıt atmak vb.)
8. İzin almadan konuşma (öğretmen ya da arkadaşlar konuşurken parmak kaldırmadan konuşmak, sözlerini kesmek, karışmak, laf atmak)
9. Sınıfı temiz tutmama (teneffüste süpürmemek, havalandırmamak vb.) 10. Yalan söyleme (kendisiyle ve anne-babayla ilgili gerçek olmayan şeyler) 11. Sürekli mazeretler ileri sürme ( hastayım, başım ağrıyor, karnım ağrıyor, vb.) 12. İftira atmak, suçlama ( kendi yaptığı şeyi başkalarının üzerine atmak) 13. Öğretmene karşı gelme (dediğini yapmamak, uyarılarını dinlememek.) 14. Derse ilgisizlik (etrafı seyretmek, dersi dinlememek, duvarları seyretmek, dersi dikkatle dinlememek, uyumak)
15. Derse hazırlıksız gelme (araç-gereçlerini getirmemek, ödevlerini yapmamak, ödevlerini unutmak, ders çalışmamak)
16. Yetersizlik sergileme (derslerini yarım bırakmak, tamamlamayı istememek, yapmayacağını söyleyerek mızmızlanmak, ağlamak)
17. Öğretmeni sınıfta hazır beklememe (zamanında sınıfa gelmemek, sınıfta dolaşmak, konuşmak, koşmak, defter-kitap çıkarmamak, oyun oynamak vb.)
18. Arkadaşlarına karşı fiziksel şiddet uygulama (arkadaşlarına vurmak, itmek, kavga etmek, saçını çekmek, tekmelemek, boğuşmak, ona bir şeyler atmak)
19. Arkadaşlarına karşı sözel şiddet uygulama (tehdit etmek, zorlamak, korkutmak, istemediği şeyi yapmaya zorlamak vb.)
20. Öğretmeni oyalama (komiklik yapmak, gereksiz soru sormak, gereksiz açıklama istemek, sorularına alakasız cevaplar vermek, kalemim yok ya da kalem açacağım demek ve kalem açmakla oyalanmak vb.)
21. Dikkat çekmeye çalışma (öğretmenin yanında durmayı istemek, öğretmenle konuşmaya çalışmak, çalışmasını göstermeye çalışmak, vb.)
22- Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarını izinsiz alma (kalem, silgi, kitap, vb.) 23. Arkadaşlarının ve öğretmenin eşyalarına zarar verme (eşyalarına dokunmak, yırtmak, karalamak, çantalarını karıştırmak vb.)
24. Gürültü yapma (bağırarak konuşmak, ayaklarını yere vurarak, sıraya vurarak, kalemi sıraya vurarak sesler çıkarmak vb.)
25. Okul yönetmeliklerine uymama (okuldan kaçmak, devamsızlık yapmak, törene katılmamak, okula kesici alet-bıçak getirmek vb.)
26- Kılık-kıyafetine özen göstermeme (önlüksüz okula gelmek, yakayı takmamak ya da açık bırakmak vb.)
27. Değişen durumlara uyum sağlamama (okula yeni öğretmen ya da misafir geldiğinde şımarmak, bir öğrenci velisi geldiğinde şımarmak, onlara kötü davranmak, ders saatleri değiştiğinde itiraz etmek )
28. Öğretmene saygısızlık yapma ( sınıfa girdiğinde ayağa kalkmamak, arkasından konuşmak, gülmek, el-kol hareketi yapmak, şikâyet etmek, ellemeye çalışmak, öğretmene lakap takmak, öğretmenin üzerine yürümek)
29. Öğretmenin dikkatini dağıtma (izinsiz yerinden kalkmak, izinsiz sınıftan çıkmak, ayakta durmak, yanına gelmek, sınıftan çıkmayı istemek vb.)
469
30. Kopya çekme (başkalarının kâğıdına ya da kitaptan bakarak, konuşarak) 31. Ders dışı şeylerle ilgilenme (başka şeylerle uğraşmak, resim yapmak, başka kitapları karıştırmak, oyun oynamak, defteriyle oynamak vb.)
32. Hırsızlık (arkadaşlarının, öğretmenin para, eşya, araç-gerecini almak) 33. Dedikodu yapmak (sınıfta olanları başkalarına anlatma) 34. Arkadaşlarıyla işbirliği yapmama (yanlış bilgi vermek, bir şey istediğinde vermemek, sorularına cevap vermemek, sınıf başkanını dinlememek, vb.)
35. Okul eşyalarını gereksiz kullanma (gereksiz tebeşir kullanmak, ışıkları açık bırakmak, pencereleri açık unutmak, vb.)
36. Kıskançlık (arkadaşlarının başarılarını ve eşyalarını kıskanmak, öğretmenle ilişkisini kıskanmak, arkadaşlarını kıskanmak vb. )
37. Dedikodu yapma (sınıfta olanları başkalarına (aileye ya da başka sınıftaki arkadaşlara anlatmak )
38. Kendini temiz tutmama, kendiyle ilgilenmeme (elini yüzünü dişlerini temiz tutmamak, yıkamamak, saçlarını taramamak vb.)
39. Cinsiyet ayrımı yapma (kızların erkekleri, erkeklerin kızları oyuna almaması, yardım etmemesi, birbirlerini desteklememesi, düşmanlık beslemesi vb.)
40. Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramama (öğretmenle konuşmamak, içine kapanık olmak, öğretmene küsmek, öğretmene yaklaşmamak)
41- Okul dışındaki kötü alışkanlıkları sınıf ortamına getirme (sigara içmek, uhu çekmek, kumar oynamak, çocuklardan uzak durmamak, vb.)
DÜŞÜNCELERINIZ……………………………………………………………………
3. BÖLÜM: İstenmeyen Davranışlarla Baş etme Stratejileri İle İlgili Sorular
12. Çocuğunuzun istenmeyen davranışlarıyla baş etmede hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
DİĞER……………………………………………………………………………………
1. ( ) Bağırmak 2. ( ) Öğüt vermek 3. ( ) Neden yanlış olduğunu açıklamak 4. ( ) Odasına kilitlemek 5. ( ) Dışarı çıkmasına izin vermemek 6. ( ) Harçlığını kesmek 7. ( ) Babasına söylemekle tehdit etmek 8. ( ) Cezalandıracağımı söyleyerek korkutmak 9. ( ) Üzerine yürümek 10. ( ) Arkadaşlarını örnek göstermek 11. ( ) Yemek vermemek 12. ( ) Kendisini çok üzdüğünü söylemek 13. ( ) Aşağılamak, alay etmek, küçümsemek, dalga geçmek 14. ( ) Tokat atmak 15. ( ) Dövmek (elle, sopayla, vb.) 16. ( ) Yakmak (sıcak su ile, metal ile) 17. ( ) Okuldan alacağını söylemek
18. ( ) Sevdiği ve istediği bir şeyi almamak 19. ( ) Saçını çekmek 20. ( ) Kardeşlerini örnek göstermek 21. ( ) Yardım etmek 22. ( ) İstenen davranışı açıklamak 23. ( ) İstenen davranışa model olmak 24. ( ) Öğretmenine söylemekle tehdit etmek 25. ( ) Anlaşma yapmak 26. ( ) Bir daha yaparsa sevilmeyeceğini söylemek 27. ( ) Ters ters bakmak 28. ( ) Neden yaptığını sormak 29. ( ) Yokmuş gibi davranmak 30. ( ) Davranışını görmezden gelmek 31. ( ) Bir daha yaparsa dövüleceğini söylemek 32. ( ) Babaya/Anneye söylemekle tehdit etmek
470
13. Size göre çocukların problem davranışlar göstermelerini belirleyen faktörler nelerdir?
DİĞER……………………………………………………………………………………
14. Sınıf öğretmeni çocuğunuzun sınıf içindeki hangi istenmeyen davranışlarını size haber
vermektedir?
15. Sınıf öğretmeni sizi bilgilendirmeyi hangi yolla yapmaktadır?
( ) 1. Birebir görüşme için okula çağırarak ( ) 2. Öğrenciden eve not göndererek ( ) 3. Telefon açarak ( ) 4. Okul idaresi aracılığı ile ( ) 5. Ev ziyareti yaparak ( ) 6. Tüm velileri de kapsayan veli toplantısı düzenleyerek DİĞER………………………………………………………………………………
16. Çocuğunuzun sınıf içindeki istenmeyen davranışları ile baş etme ile ilgili olarak
öğretmenden beklentileriniz var mıdır? Bunlar nelerdir?
17. Öğretmene bu konuda destek olmak için neler yapmaktasınız?
18. Öğretmenlerin ve okul yönetiminin aile desteğini sağlama ve disiplin sorunlarının
çözümüne yönelik neler yapılabileceklerini/ yapmaları gerektiğini düşünüyorsunuz?
19. Bu konu ile ilgili belirtmek istediğiniz düşünceleriniz var mıdır? Bunlar nelerdir?
( ) 1. Öğrenme eksikliği ( ) 2. Karşıt olma ihtiyacı ( ) 3. Diğerlerini kıskanma ( ) 4. Sınıfa karşı tutum ( ) 5. Deşarj olma ihtiyacı ( ) 6. Öğretmene karşı tutum ( ) 7. Sınıf içinde statü elde etme ( ) 8. Kötü huy, karakter ( ) 9. Sınıfın öğrenciye karşı tutumu ( ) 10. Yanında oturanların etkisi ( ) 11. Öğretmenin öğrenciye karşı tutumu ( ) 12. Çalışmaya ilginin kaybedilmesi ( ) 13. Diğer çocukların etkisi ( ) 14. Diğerlerinin onu rahatsız etmesi ( ) 15. Popüler olma isteği ( ) 16. Arkadaşlarından dayak yemesi ( ) 17. Ailenin eğitim düzeyi ( ) 18. Ailenin gelir düzeyi
( ) 19. Etnik ayrımlar ( ( ) 20. Psikolojik sorunlarının olması
( ) 21. Çalışmada başarısız olması ( ) 22. Dikkat çekme ilgi görme isteği ( ) 23. Şanssızlık ( ) 24. Yanlış anlaşılma ( ) 25. Evdeki kötü örnekler ( ) 26. Yeterli cezalandırılmama ( ) 27. Evdeki kötü yaşantılar ( ) 28. Aşırı cezalandırılma ( ) 29. Eğitimin gerekliliğine inanmama ( ) 30. Okula öğrenmeye karşı olumsuz tutum ( ) 31. Olumsuz çevre koşulları ( ) 32. Okulun olumsuz koşulları ( ) 33. Düzensiz aile yaşantısı ( ) 34. Kötü alışkanlıklar ( ) 35. Çalışmak zorunda kalma ( ) 36. Eğitim programları ( ) 37. Medya
471
Ek 8. Öğrencilerin Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışları İle İlgili Kod Listesi
Ø Sınıf içinde bir şeyler yemek (sakız,
şeker, kâğıt vb. objeleri çiğnemek ya da yemek)
Ø Elindeki bir nesne ile kapı, sıra ya da duvarlara vurarak gürültü yapmak
Ø Sırayı ileri geri oynatmak Ø Arkadaşlarının ve öğretmenin sözünü
keserek sırası gelmeden konuşmak Ø Çalışmaya başlarken veya bitirirken
yavaş davranmak Ø Verilen görevleri yapmamak Ø Derse geç gelmek Ø Sürekli konuşarak diğer öğrencileri
çalışmalarında rahatsız etmek Ø Arkadaşlarının
malzemelerine/eşyalarına karışarak rahatsız etmek
Ø Arkadaşlarından izin almadan onların okul araç-gereçlerini kullanmak
Ø Arkadaşlarından izin almadan onların çantalarını karıştırmak
Ø Kaba ve küfürlü konuşmak Ø Arkadaşlarına kafa tutmak, laf atmak,
sataşmak Ø Ders dışında bir işle uğraşmak Ø Pencereden dışarıyı seyretmek Ø Arkadaşlarıyla alay etmek (hata ya da
fiziksel özürleriyle) Ø Yanındaki arkadaşı ile konuşmak Ø Herhangi bir nesne ile meşgul olmak Ø El, yüz ve kıyafetlerinde temiz
olmamak Ø Kıyafet yönetmeliğine uygun
giyinmemek Ø Sırasında düzgün oturmamak Ø Ders araç ve gereçlerini temiz
kullanmamak Ø Ders araç ve gereçlerinin eksik olması Ø Dersi aksatmaya yönelik kasti
konuşmak (Dersi kaynatmak) Ø Ödevlerini eksik ya da gelişigüzel
yapmak Ø Dersle ilgisi olmayan konularda sürekli
ve gereksiz konuşmak (gevezelik) Ø Arkadaşlarına karşı saldırgan
davranışlar sergilemek (dürtmek, itmek, vurmak, tırmalamak, ısırmak, tekme atmak vb.)
Ø Arkadaşlarının ve öğretmenin söz ve
davranışlarından alınmak Ø Utangaçlık Ø Sırayı karalamak, çizmek Ø Sıra ya da sandalyelerin üzerine çıkmak Ø Sınıf dolabını izinsiz kullanmak,
karıştırmak Ø Arkadaşlarının okul eşyalarını çizmek,
yırtmak, kırmak ya da bozmak Ø Çekingenlik Ø Yalan söylemek Ø Öğretmene kafa tutmak ve saygısız
konuşmak Ø Dersle ilgili aktivitelere katılmamak Ø Sorumluluk almayı istememek Ø İzin almadan yerinden kalmak,
dolaşmak Ø Yerinde sürekli kıpırdanmak ve sağa
sola bakınmak Ø Hırsızlık Ø Kıskançlık Ø Arkadaşlarının ödevlerinden kopya
çekmek Ø Sınav sırasında kopya çekmek Ø Komiklik yapmak (soytarılık,
şaklabanlık vb.) Ø Karşı cinsten arkadaşlarına/öğrencilere
karşı olumsuz tutum ve davranışlar göstermek (düşmanlık, gerilim, birbirini desteklememek, vb.)
Ø Farklı düşünen öğrencileri eleştirmek, kusur bulmak
Ø Farklı düşünen öğrencileri kendileri gibi davranmaya zorlamak
Ø Sınıf düzenini bozan problem davranışı onaylamak ya da taklit etmek
Ø Kalem kaybetme, karın ağrısı, baş ağrısı vb. bahaneler ileri sürerek öğretmeni oyalamak
Ø Birbirlerini şikâyet etmek Ø Gereksiz açıklamalar istemek, soru
sormak Ø Grup ve küme üyeliğindeki
değişikliklere uyum göstermemek Ø Programda yapılan herhangi bir
değişikliğe uyum göstermemek Ø Sınıfa yeni biri (Nöbetçi öğrenci,
misafir, veli vb.)geldiğinde normal dışı davranışlar göstermek
472
Ek 9. Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlarla Baş Etme Stratejileri İle İlgili Kod
Listesi
Ø Akranı model gösterme (özendirme) Ø Özür diletme (zorla özendirme) Ø İstenen davranışı parçalara ayırma Ø Anlaşma yapma Ø Doygunluk verene dek istenmeyen
davranışı yaptırma Ø Alaylı ve iğneleyici söz söyleme Ø Sert ve aşağılayıcı söz söyleme Ø Sürekli ve gereksiz azarlama (dır dır
etme) Ø Yüksek sesle bağırma Ø İzolasyon Ø Yokmuş gibi davranma Ø Sınıfın arkasına oturtma Ø Sınıftan dışarı çıkarma Ø Eve gönderme (uzaklaştırma) Ø Görmezden gelme Ø Bir süre sessiz kalıp bekleme Ø Yapılan davranışa gülüp-geçme
(davranışı pekiştirme) Ø Fiziksel yakınlık kullanma (yakınlık
denetimi) Ø Davranışı yapan öğrenciye doğru
yürüme Ø Davranışı yapan öğrencinin yanında
durma Ø Yerini değiştirerek ön sıralara alma Ø Öğrencinin üzerine yürüme Ø Sevdiği bir şeyden mahrum bırakma Ø Fazladan ödev verme Ø Ceza olarak yazı yazdırma Ø Tek ayaküstünde durdurma Ø Görev (Sorumluluk) verme Ø Tehdit etme Ø Kötü not (-) vermekle Ø Başka öğretmen ya da sınıfa
göndermekle Ø Sınıfı bırakmakla Ø Müdüre göndermekle Ø Disiplin kuruluna göndermekle Ø Fiziksel ceza uygulamakla Ø Aile ile iletişim kurma
Ø Etkinliğe almama Ø Davranışın nedenlerini araştırma Ø Öğretim yöntem ve stratejilerini
değiştirme Ø Cesaretlendirme Ø Yardım etme (rehberlik) Ø Doğru davranışa model olma
(dramatizasyon) Ø Etkinliği değiştirme Ø Dersten sonra öğrenciyle konuşma Ø Öğüt-nasihat verme Ø Açıklama yapma (davranışın
sonuçları hakkında bilgilendirme) Ø Müdüre gönderme Ø Disiplin kuruluna gönderme Ø Rehber öğretmene gönderme Ø Kötü (-) not verme- notunu azaltma Ø Başka öğretmen ya da sınıfa
gönderme Ø Beden dilini kullanma
- Ters ters bakma - Kaşlarını çatma - Göz kontağı kurma
Ø Kuralı hatırlatma Ø Soru sorma Ø Öğrencinin ismini söyleme Ø Ben dili mesajı verme Ø Uygun davranışı söyleme Ø Sınıfta tartışma açma (sınıf toplantısı)
Ø Öğrencinin bedeninde güç kullanma
(bedensel acı verme) - Tokat atma - Saçını-kulağını çekme - Ensesine-kafasına vurma - Kolunu-omzunu sıkma - Tekmeleme - Ellerine sopayla vurma
Ø Espri yapma Ø Ayrıcalık tanıma
482
Ek 17. Seminer Planı Örneği (Bölüm IV)
Bölümün Amacı
Destekleyici ve güven verici bir sınıf atmosferi, öğretmen ve öğrenci haklarını
korumaya dayalı bir disipline yakından ilgilidir. Bu bağlamda, disiplinle ilgili yanlış inançları
ve öğrenci davranışları üzerindeki etkilerini gözden geçirmek, öğretmen ve öğrencilerin sınıf
ortamında sahip oldukları haklar konusunda katılımcıları bilgilendirmek ve Güvengen (Atılgan)
Disiplin Modeli’ nde vurgulanan güvengen öğretmeni tanımlamak bu bölümün genel amacını
oluşturmaktadır.
Öğrenme Hedefleri
1. Disiplinle ilgili doğru olmayan inançlar hakkında bilgi sahibi olma
2. Disiplin konusunda kendi inançlarının farkında oluş
3. Disiplin konusunda sahip olduğu inançların doğru ve doğru olmayan yönlerini ayırt
edebilme
4. Disiplinle ilgili doğru olmayan inançların, öğrenci üzerindeki olumsuz etkilerinin farkında
oluş
5. Disiplin konusunda doğru olmayan inançların değiştirilmesi gerekliliğinin farkında oluş
6. Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelinin amaçlarını kavrayabilme
7. Öğretmen ve öğrencilerin sınıf içindeki haklarının farkında oluş
8. Saldırgan ve güvengen olmayan öğretmen davranışlarının öğrenci davranışları üzerindeki
etkisini açıklayabilme
9. Güvengen (Atılgan)olmanın ne anlama geldiğini açıklayabilme
10. Güvengen (Atılgan) davranışlar göstermeye istekli oluş
İçerik
1. Giriş
2. Disiplin Hakkındaki Yanlış İnançlar
3. Güvengen (Atılgan) Disiplin İçin Engelleyiciler
4. Öğretmen Tipleri ve Öğrenciler Üzerindeki Etkileri
4.1. Saldırgan Öğretmen
4.2. Güvengen (Atılgan) Olmayan Öğretmen
4.3. Güvengen (Atılgan) Öğretmen
5. Güvengen (Atılgan) Disipline Geçiş
483
Kullanılan eğitim teknolojileri araç-gereçleri:
Seminer içeriği, tepegöz, ilgili slâytlar (örnek olaylar, öğrencilerin ve öğretmenlerin
sınıf içindeki hak ve özgürlükleri, öğretmen tepkileri), yazılı materyaller (yazılıp fotokopi
yapılarak çoğaltılmış örnek olaylar), gerekli not alma ve işaretlemeler için not kâğıtları ve renkli
kalemler.
Süre
Bu bölüm için planlanan süre 60 dakikadır.
Hazırlık
Bu bölüm için hazırlanan seminer içeriği bir hafta öncesinden fotokopi yapılarak
katılımcılara verilmiştir. Seminer günü üzerinde tartışılacak bölüm ve uygulanacak etkinliklerle
ilgili önemli noktalar, uygulama örnekleri ve etkinliğin ana hatlarına yönelik temel adımlar
seminer öncesi asetat kâğıtlarına hazırlanır. Gerekli materyaller ve araç-gereçler seminer
odasına getirilerek ortam düzenlenir.
Dikkat Çekme
Örnek olay–1 İlkokuldayken çok sert, otoriter ve çok iri yarı bir öğretmenim vardı. Dersler çok sıkıcı ve sıradan geçerdi. Kitaptan örnekleri tahtaya yazar, öğrencilerde deftere geçirirdi. Sınıfta en ufak ses çıkmasına tahammül edemezdi. Yanlışlıkla bile olsa bir fısıltı çıksa kıyamet kopardı. Yine çok sıkıcı bir ders geçiyordu. Öğretmen tahtada yazı yazarken öğrencilerden biri, yanındaki arkadaşıyla fısıldaştı. Öğretmen ona döndü ve;“ Orada neler oluyor?, ben boşuna mı çabalıyorum burada? Böyle öğrencilik olmaz! Bizim zamanımızda... Öğrenciler kafalarını eğildiler ve öylece öğretmeni dinlemeye başladılar. Öğretmen hızını alamayıp konuşan iki öğrenciyi tahtaya çıkardı. Öğrenciler 40 kişilik sınıfın önünde dikildiler. Masasına oturdu ve “Hadi söyleyin, ben şimdi sizi ne yapayım? Sizi dışarı mı atayım, yoksa döveyim mi?” diye onlara sordu. Daha öne bir başka derste bir arkadaşımızı tokatladığı için kapıya en yakın duruyordu öğrenciler. Öğretmen onlara yaklaştığı an hemen çıkabilsinler diye. Öğretmen onları tahtada tam 25 dakika tuttu ve onlara bağırıp çağırdı. “Oğlum siz adam olmazsınız, serseri olacaksınız, ben kimin için uğraşıyorum burada.” Konuşmasının son cümlesi şu oldu. “Sizce ben çok sert bir öğretmen miyim? (Okutan, 2004, 126)
Örnek olay–1 tepegözde yansı ile gösterilir ve araştırmacı tarafından yüksek sesle
okunduktan sonra aşağıdaki sorular yöneltilir.
- Bu olayda, istenmeyen öğrenci davranışı nedir?
- Olayın geçtiği sınıf ortamını nasıl tanımlarsınız?
- Olayda anlatılan öğretmenin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu olayda hangi öğrenci hakları ihlal edilmektedir?
484
Geçiş
Katılımcıların görüşleri tek tek alınır ve eksik kalan noktalar araştırmacı tarafından
tamamlanır. Öğrencinin ders esnasında çıt çıkarması istenmeyen bir davranış mıdır? Öğrenci
sınıfta da olsa, insan olduğuna göre konuşması, hatta gülmesi doğaldır. Yeter ki bu davranışlar
dersin akışını ve yoğunluğunu bozmasın. Bu olayda görüldüğü kadar iki öğrencinin kendi
aralarında fısıltı yapması dersin akışını ve yoğunluğunu bozacak düzeyde değildir. Ortada
istenmeyen bir öğrenci davranış olmamasına rağmen öğretmenin bu olayı abartması ve
öğrencileri tahtada tam 25 dakika tutması onları azarlaması lider öğretmen davranışı olarak
açıklanabilir bir davranış değildir. Aslında öğretmen kendisi de davranışını çok sert bulmuştur.
Çünkü “sizce ben çok sert bir öğretmen miyim” diye sorması cevabını bildiği bir soruyu sormak
gibidir.
Bu olayda;
- Bu olayda istenmeyen öğrenci davranışı yoktur.
- Baskı yoluyla yaratılmaya çalışılan kalıplayıcı bir ortam hâkimdir.
- Öğretmen disiplini sert hoca olmakla eş anlamlı görmektedir. Disiplinin baskı ve korku
yoluyla hükmederek sağlanabileceği inancına sahiptir. İyi disiplin başkalarını kontrol etmek
değil onların kendilerini kontrol etme becerisini geliştirmelerine yardım etmektir.
- Öğrencilerin sıcak ve destekleyici bir sınıf ortamına sahip olma hakkı ihlal edilmiştir.
Daha sonra, Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ nin, destekleyici bir disiplin için
engel olarak nitelendirdiği, disiplinle ilgili doğru olmayan inançlar öğrenci davranışı ve sınıf
ortamı üzerindeki etkileri ile birlikte açıklanır ve katılımcılardan görüşleri rica edilir. Görüş alış
verişi sonrasında katılımcılara öğrencilerin sınıf içinde başka hangi haklara sahip olabileceği
sorusu yöneltilir. Görüşleri alındıktan sonra Güvengen (Atılgan) Disiplin Modeli’ nin her
öğrencinin sınıf ortamında sahip olduğu haklar olarak ifade ettiği temel ihtiyaçlar asetat
üzerinde gösterilir. Öğrencilerin sınıf içindeki hakları;
- Öğretmenlerinden ve akranlarından saygı görme
- Tercih edildiği adla çağrılma
- Başarısız olma ve başarma
- Dürüst, adil ve başarılı öğretim görme
- Dolaysız ve açık bir iletişim kurma
- Duygusal, fiziksel, toplumsal, entelektüel ve cinsel güvenliğe sahip olma
- Haklarını koruyan toplumsal yapıları isteme ve bunların gereklerine uyma
- Hakları öğretmenleri veya akranları tarafından tehdit edildiğinde yardım isteme
485
- Kişisel ya da kişiler arası eğitimsel zorluklar yaşadığında yardım isteme
- Öğrencilerin tümüne eşit değer veren ve süreklilik gösteren olumlu bir okul iklimine sahip
olma
- Akademik ya da toplumsal alanlarda başarı olanakları elde etme
- Düzeyine uygun bir öğretim sürecinin planlanması
- Öğrenme gereksinimi dikkate alınarak ödev veya konu alma
- Her türlü şiddete karşı önlem alınmış sağlıklı bir okul ortamına sahip olma
Daha sonra aşağıdaki açıklama yapılır.
Bu açıklamadan sonra kalıplayıcı ve destekleyici sınıf ortamlarının temel
gereksinimler üzerindeki etkisini ve öğrenci davranışına yansımasını örneklendiren asetat
yansıtılır (Külahoğlu, 2000, 15–16) ve katılımcıların izlemesi için uygun bir süre tanınır.
İnceleme sonrasında katılımcıları aşağıdaki sorular yöneltilir.
- Kendi yetişme sürecinizi bu temel gereksinimler (beş temel özgürlük ve altı temel duygu)
açısından irdeleyiniz lütfen. Önce ailede anne-babanız daha sonra örgün eğitimde
öğretmenleriniz bu temel gereksinimleri ne ölçüde karşılayıcı ortamlar yarattılar?
- Kendi sınıfınızda bu temel gereksinimlerin karşılanmasına yönelik ortamları ne derece
sağlıyorsunuz?
Bireyin kendini gerçekleştirebilmesi, öğrenmek için davranışa yönelmesi için bu temel
gereksinimlerinin karşılanması gereklidir. Bunlar temel özgürlüklerin ve duyguların
karşılanması ihtiyacından doğan gereksinimlerdir. Öğretmenin bu gereksinimleri kabul
edici olması, saygı duyması ve duyarlı davranması sınıf ortamının destekleyici ve
geliştirici olmasına yardım eder. Tersine reddedici ve bu haklara saldıran tutum ve
davranışlar ise sınıfın kalıplayıcı bir ortam olarak algılanmasına ve sonuç olarak
istenmeyen davranışların ortaya çıkmasına ortam hazırlar.
486
BEŞ TEMEL ÖZGÜRLÜK
ÖZGÜRLÜKLER
KALIPLAYICI ORTAM
GELİŞTİRİCİ ORTAM
BİLME ÖZGÜRLÜĞÜ
Şimdi ve burada olanı duyma ve görme yani algılama özgürlüğü yoktur. Çocuğun olanı değil, beklentilerin gerektirdiğini duyma ve algılaması beklenir.
Merak ettiğini sorabilir. Bilgilendirilir ve bilgi verebilir.
KONUŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ
Çocuğun kendi düşündüğünü olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü yoktur. Çocuğun düşündüğünü değil, kalıpların beklentilerin gerektirdiğini ifade etmesi beklenir.
Kendi düşündüğünü olduğu gibi ifade edebilir. Olumlu görüşleri kadar eleştirilerini de belirtebilir.
DUYGULARINI
BELİRTME ÖZGÜRLÜĞÜ
Çocuğun hissettiği duyguların önemi yoktur. Olumsuz duygularını bastırması istenir.
Duygularını bastırması gerekmez. Özgürce ifade edebilmesi ve kontrol altına almaya çalışması beklenir.
KARAR VERME
ÖZGÜRLÜĞÜ
Çocuğun kendi arzularına göre bir şeyi isteme veya reddetme özgürlüğü yoktur. Büyüklerin onun adına verdikleri kararlara uymak zorundadır.
Kendi arzularına göre bir şeyi isteme veya reddetme özgürlüğü vardır. Karar verme gücünü kullanır.
KENDİ OLABİLME ÖZGÜRLÜĞÜ
Kim olduğunu araştırma, istediği yönde gelişerek özünü gerçekleştirme özgürlüğü yoktur. Var olan katı kurallara koşulsuz uyumu beklenir.
Çocuğun sorduğu sorular olabildiğince açıklıkla yanıtlanır. Kim olduğunu ve ne yönde gelişeceğini araştırmasına destek olunur.
ALTI TEMEL DUYGU
TEMEL DUYGULAR
KALIPLAYICI ORTAM
GELİŞTİRİCİ ORTAM
SAYGI-SEVGİ
Önceden belirlenmiş koşullara uyduğu sürece değerlidir. Çocukta “benim kendim olarak hiçbir değerim yok, ancak onların beklentilerine göre davranırsam beni severler” inancı yaratılır.
Çocuk kendisi olarak var olduğu için değerlidir. “ ben kendim olduğum için değerliyim ve seviliyorum” inancına sahiptir.
TEMEL GÜVEN
Koşullu güven vardır. “ Ben onların beklentilerini yerine getirdiğim sürece beni beslerler korurlar ve desteklerler” kaygısını yaşar.
Koşulsuz güven ortamı vardır. Çocuk “ beni sevdikleri için her zaman beni besler korur ve desteklerler” güvencesine sahiptir.
AİT OLMA
Çocuk “ benden istenenin dışına çıkarsam kimse bana yakınlık ve dayanışma göstermez ve grubun dışına atılırım” endişesi yaşar.
Yakınlık ve dayanışma duygusu koşulsuzdur. Çocuk “ ailem bana her zaman yakındır. Ben onların bir parçasıyım, önemliyim” inancındadır.
SORUMLULUK
Çocukta kendi yaşamına yön verecek irade gücü ve sorumluluk duygusu geliştirilmez. Çocuk “beni etkileyen olaylar benim kontrolüm dışındadır” inancıyla hareket eder.
Çocuğun kendi yaşamına yön verecek irade gücü ve sorumluluk duygusu geliştirilmesine önem verilir. Çocuk “yaşamımı etkileyen olayları ben yönlendirebilirim” güveniyle sorumluluğunu üstlenir.
BAŞARI
Çocuğa zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğrenme olanağı verilmez. Çocuk “ karşıma çıkan zorluklarla kendi gücümle başa çıkamam, mutlaka başkasının yardımı gerekiyor” acizliğini yaşar.
Çocuğun zorluklarla mücadele etmeyi ve başarmayı öğrenmesine destek verilir. Çocuk “kendim yapabilirim, uğraşmalı ve başarmaya çalışmalıyım. Eğer üstesinden gelemezsem yardım isterim” anlayışıyla davranır.
MUTLULUK
Çocuğun ailede mutlu olması, yeteneklerini geliştirip potansiyelini ortaya çıkarması önemli değildir. Beklentilere karşılık vermesi esastır.
Aile, çocuğun en mutlu olduğu, yeteneklerini geliştiren, tüm potansiyelini değerlendiren bir ortamdır.
487
Daha sonra “Lütfen karşılaştığınız ve karşılamaya yönelik çaba gösterdiğiniz
ortamları 1–5 arası derecelendiriniz” açıklaması yapılarak katılımcılara fotokopi yapılarak
çoğaltılmış olan ölçekler verilir (Külahoğlu, 2000, 15–17).
Ailenizde Ne Ölçüde Yaşadınız?
Okulda Ne Ölçüde
Yaşadınız?
Temel Özgürlükler 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5
Bilme özgürlüğü Düşüncelerini belirtme özgürlüğü Duygularını belirtme özgürlüğü Karar verme özgürlüğü Kendi olabilme özgürlüğü
Ailenizde Ne Ölçüde Yaşadınız?
Okulda Ne Ölçüde
Yaşadınız?
Temel Duygular 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 Sevgi- saygı Güven Ait-olma Sorumluluk Başarı Mutluluk
Kendi Sınıfınızda Ne Ölçüde Karşılayıcı Ortamlar
Yaratıyorsunuz?
Temel Özgürlükler
1 2 3 4 5 Bilme özgürlüğü Düşüncelerini belirtme özgürlüğü Duygularını belirtme özgürlüğü Karar verme özgürlüğü Kendi olabilme özgürlüğü
Kendi Sınıfınızda Ne Ölçüde Karşılayıcı Ortamlar
Yaratıyorsunuz?
Temel Duygular
1 2 3 4 5 Sevgi- saygı Güven Ait-olma Sorumluluk Başarı Mutluluk
Katılımcılara, kendileri ile ilgili yaptıkları bu derecelendirme formlarını isterlerse
bizlerle paylaşabilecekleri açıklaması yapılır ve eğer paylaşmak isteyen olursa açıklaması
dinlenir ve yeni bir örnek olaya geçilir. Örnek olay–2 tepegözde yansıtılır ve araştırmacı
tarafından yüksek sesle okunur ve aşağıdaki sorular tekrar sorulur.
488
Örnek olay–2 Öğretmenimiz derse başlamadan önce her zaman şöyle bir açıklama yapardı. “Merhaba çocuklar, bu gün size anlatacağım konu çok kolay. O kadar kolay ki, köydeki Mehmet Ağa’ ya anlatsam o bile anlar. Aptal olan, salak olan herkes bunu anlayabilir”. Dersin sonunda ise şu konuşma ile dersi bitirirdi. “Çocuklar anlayamadığınız bir yer var mı? Çekinmeyin sorun. Burada öğrenmeyeceksiniz de nerede öğreneceksiniz? Zaten konu çok kolaydı, aptallar bile bunu anlayabilir”. Tabi sınıftan tek bir ses bile çıkmazdı. Çünkü kimse kendisini aptal yerine koymak istemezdi. Zaten kazara bir soru sorulsa kızarak; “ Nereyi anlamadın, gel göster derdi. Böyle bir ortamda öğretmene soru sormak büyük bir cesaret isterdi ve kimse kendisinde böyle bir cesaret bulmazdı (Okutan, 2004, 85).
- Bu olayda istenmeyen öğrenci davranışı nedir?
- Olayın geçtiği sınıf ortamını nasıl tanımlarsınız?
- Olayda anlatılan öğretmen size göre hangi olumsuz tutuma sahiptir?
- Bu olayda hangi öğrenci hakları ihlal edilmektedir?
Katılımcıların görüşleri alınır ve tespitlerde eksik kalan noktalar var ise araştırmacı
tarafından tamamlanır.
Bu olayda, istenmeyen bir öğrenci davranışının olduğu söylenemez. Öğretmenin
davranışı öğrenmeyi destekleyici değil, öğrencileri küçük düşürücü, öğrenme ve konuşma
isteğini kırıcıdır. Öğretmen tarafından doğrudan alay edilmek ve küçük düşürülmek istemeyen
öğrenciler söz almamaktadır. Öğretmen fiziksel değil ancak psikolojik olarak öğrencilerde bir
baskı uygulamakta ve sınıfı sessizlik sağlamaktadır. Bu olayda öğrencilerin saygı görme ve
düşüncelerini ifade etme gereksinimleri karşılanmamaktadır. Öğrencilerin başarmanın yanı sıra
başarısız olma hakları da vardır.
Daha sonra modelin destekleyici disiplin için ikinci bir engel olarak nitelendirdiği ve
daha çok öğretmenlerin güvengen (atılgan) olmalarına olumsuz etki yapan inançlar açıklanarak
katılımcıların bu inançlarla ilgili düşünceleri sorulur.
* Başarılı bir sınıf yönetiminde en önemli engel, sorunlu öğrenci davranışlarıyla
baş etme konusunda kendi yeteneklerimiz hakkındaki olumsuz düşüncelere sahip
olmamızdır.
Öğretmenler genellikle bazı öğrencilerin sağlık, aile, kişilik özellikleri veya çevresel
koşullar nedeniyle kötü bir şekilde davrandıklarını düşünmektedirler. Örneğin, Mustafa diğer
489
öğrencilere karşı zorbalık gösterme geçmişine sahiptir. Ceylan, dayağa maruz kalmaktadır.
Orhan’a kimse bir şey yaptıramaz gibi. Bu gibi nedenlerle bu öğrencilerden istenen yönde
davranışlar beklenemez. Ancak bu tür beklentiler yanlıştır ve tüm öğrencilerin uygun bir
biçimde davranabilecekleri konusunda olumlu beklentilerle yer değiştirmelidir. İstenen yönde
davranışlar göstermeyen öğrencilerin isteyerek mi öyle davrandıkları yoksa nasıl
davranacaklarını bilemedikleri için mi öyle davrandıklarını ayırt etmemiz gerekmektedir.
Öğrenci toplumsal etkileşim ve sınıf içi iletişim için gerekli olan uygun davranışları henüz
öğrenmemiş olabilir. Öğrencinin yaşı ve okuduğu sınıf davranışsal yeterliliğinin bir göstergesi
değildir. Her öğrenci bir noktada bireysel olarak ele alınmalıdır. Beşinci sınıf öğrencileri
karşılıklı konuşmayı, bir konuşmayı nasıl başlatabilecekleri ya da nerede bitireceklerini
bilemeyebilirler.
* Diğer bir önemli engel ise, öğretmenlerin problemin türüne bakmaksızın
öğrencilerin davranışlarında olumlu bir değişiklik yapamayacakları konusundaki
varsayımlarıdır.
Öğrenciler yüksek beklenti ve standartları olan ve bunu insanca yapan öğretmenlere
saygı duyar ve değer verirler ve unutulmamalıdır ki öğrenciler kendilerine karşı ilgisiz olan,
haklarını engelleyen öğretmenleri nadiren takdir ederler.
* Üçüncü önemli engel ise öğretmenlerin çevrelerinden yeterince destek
alamadıkları yönündeki düşünceleridir.
Görüş alış-verişi yapıldıktan sonra destekleyici disiplin modelinin sınıf ortamında
öğretmenlerin sahip olduğu haklar olarak ifade ettiği gereksinimler asetat üzerinde gösterilir ve
aşağıda belirtilen açıklama yapılır. Aynı ortamı birlikte paylaşan kişiler olarak öğretmenlerin de
sınıfta;
- Öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini göz önünde bulundurarak onlar için en uygun
öğrenme ortamını oluşturma
- Huzursuzluk yaşamadan, kargaşa içine itilmeden öğretme
- Öğrencilerden, gelişimlerine katkıda bulunacak en üst düzeyde davranışları bekleme
- Uygun şekilde davranmalarını yardım eden sınırlar belirleme
- Öğrencilerin kabul edilebilir biçimde davranmasına yardım etme konusunda
yöneticilerden destek alma
- Öğrencilerin kabul edilebilir biçimde davranmasına yardım etme konusunda velilerle
işbirliği yapma hakları vardır.
490
Bu temel haklara sahip olan ve korumada kararlı olan öğretmenler, öğrencileri için
destekleyici ve olumlu bir ortam yaratabilirler. Öğretmenlerin, öğrencilerin ve kendilerinin,
yani bir grup olarak sınıfın haklarını korumak için davranışları kontrol etmesi gereklidir. Ancak
öğretmenin rolü, saldırmak veya suçlamak değil, kendine ve öğrenciye inanmak, güvenmek,
desteklemek ve teşvik etmektir. Öğrenciler, kendilerinden ne beklendiğini bildiklerinde,
onaylandıklarında ve kendilerini değerli hissettiklerinde, haklarını engellemeyen ve karşılıklı
güvene dayanan bir ortamı yaşadıklarında, kendilerini ifade etme haklarına sahip olduklarını
gördüklerinde, sınıf içinde daha katılımcı ve daha az rahatsızlık verici olacaklardır.
Öğretmen ve öğrencilerin gereksinimlerinin karşılandığı sınıf ortamlarında
destekleyici bir sınıf atmosferi sağlanacağı vurgulanarak modele göre disiplinin amaçları
açıklanır.
- Öğretmenlerin öğrencileriyle tutarlı, sakin ve etkili bir biçimde iletişim kurmalarına yardım
ederek sınıf düzenini sağlama ve koruma
- Sınıfta hoş ve destekleyici bir sınıf atmosferi oluşturma ve koruma
- Öğretmen ve öğrencilerin temel ihtiyaçlarını karşılama,
- Öğretimin ve öğrenmenin istenen yönde gerçekleşmesini kolaylaştırma,
- Öğrencilere sorumlu bir şekilde davranmayı öğretme,
- Bu süreçte ebeveynlerin desteğine başvurarak onlara sorumluluk verme
- Öğretimin çok az kesintiye uğrayarak gerçekleşmesine yardım etme
- Öğretmenlerin can sıkıntısı, fiziksel ve psikolojik stresten uzak durmalarını sağlama ve
öğretim zamanını arttırma
Daha sonra, Güvengen (Atılgan) Disiplin Modelinin sınıfta istenmeyen öğrenci
davranışları meydana geldiğinde öğretmenlerin verdikleri tepkileri 3 farklı biçimde açıkladığı
belirtilir. Saldırgan ve güvengen olmayan öğretmen ve davranış biçimleri örnek olaylar üzerinde
gösterilir.
Örnek olay- 3 Beşinci sınıftaydık. Bir gün Sosyal Bilgiler dersinde sınav olacaktık.
Öğretmenimiz zaten her zaman asık suratlıydı o gün yüzü daha bir asıktı, kaşları çatıktı. Kopya çekeni yakalarsam, gerisini siz biliyorsunuz dedi. Sınav daha başlamamıştı, öğretmenimiz kâğıtları dağıtıyordu. Arkadaşlarımızdan biri bir soruya bakıyor birde sıranın altından defterini karıştırıyordu. Öğretmen bunu fark etti, soru kâğıtlarını dağıtmayı bıraktı ve bu arkadaşımızın yanına
491
gitti. Ben burada ne konuşuyorum davar, dedi ve sıranın altından defteri alarak defalarca arkadaşımızın kafasına vurdu (Okutan, 2004, 84)
Örnek olay- 4 Dördüncü sınıftaydık. Bir gün öğretmen tahtaya bir problem yazdı ve “Hadi bakalım çocuklar bu soruyu kim çözebilecek? Eğer bu soruyu çözebilen olursa ona 5 vereceğim. Ama çözemeyeni de düşük notla değerlendireceğim” dedi. Bir arkadaşımız “öğretmenim ben bu soruyu çözerim” dedi. Tahtaya kalktı aradan bir dakika geçmeden sorunun doğru cevabını tahtaya yazdı. Öğretmen sen bu soruyu nasıl çözersin gibi alaylı bir şekilde ona baktı, istemeyerekte olsa not defterini çıkartıp 5 puan verdi. Arkadaş yerine otururken arka taraftan bir ses “ ellere var bize yok mi?” diye şarkı mırıldandı. Sınıfta gülüşme oldu. Öğretmen sakin bir sesle “ onu kim söyledi dedi” kimse ayağa kalkmadı, öğretmen tekrar “ bir şey yapmayacağım kim söylediyse ayağa kalksın” dedi. Sonra arkadaş ayağa kalktı, öğretmen onu yanına çağırarak “ sana da var tabi” dedi ve tokadı yapıştırdı (Okurtan, 2004, 82).
Daha sonra yeni bir örnek olay üzerinde güvengen (atılgan)öğretmenin tepki biçimleri
gösterilir ve aşağıdaki açıklama yapılır.
Örnek olay- 5 Öğretmen Türkçe dersinde bir kompozisyon konusu verir ve ikince ders okuyacaklarını söyleyerek bu dersin sonuna kadar bitirmeleri gerektiğini, zamanı iyi kullanmalarını söyler. Birkaç öğrenci hemen ayağa kalkarak çöp kutusunun yanına gider ve kalemlerini açmaya başlar. Diğerleri yerlerine geçip yazmaya başlamalarına rağmen bir öğrenci halen oyalanmakta ve kalemini açar gibi yapıp sınıfı seyredip gülmektedir. Öğretmen; “çöp kutusunun olduğu yere bakar ve “ herkes kompozisyonu yazmaya başlamalı “ der. Öğrenci halen etrafı seyretmektedir ve kalemle oyalanmaktadır. Öğretmen “ ben olsam artık başlardım zamanımız sınırlı” der. Öğrenci henüz yerine geçmemiştir. “Ömer, yerine geçmeni ve kompozisyonuna yazmayı başlamanı istiyorum” der. Ömer, bir dakika içinde başlayacağım sadece kalemimi açıyorum. Öğretmen öğrenciye bakar ve “ sırana oturmanı ve hemen başlamanı istiyorum” der. Ömer birkaç arkadaşını göstererek “ onlarda daha başlamadı” der. Öğretmen ona doğru yaklaşır ve omzuna dokunarak “Hemen sırana geçmeni ve kompozisyonunu yazmaya başlamanı istiyorum” der ve bu esnada öğrenciye bakmayı sürdürür. Güvengen öğretmen öğrencilere duygu ve istemlerini açıkça iletir ve bunu ısrarla
yapar. Ancak bunu yaparken sinirli ve düşmanca değildir, bağırmaz, tehdit etmez, duygularını
kontrol eder. İsimle doğrudan seslenmeden önce sınıf geneline yönelik olarak gizli bir ileti verir.
Bu esnada öğrenciyle çok fazla odaklanmaz ancak onunla göz kontağını da kaybetmez. Eğer bu
başarısız olursa öğrenciye adıyla hitap eder ancak bu noktada takındığı tutum çok önemlidir.
Öğretmenler öğrenciyle konuşurken kararlı olduklarını iletmek için;
- Geri adım atmamalı
- Duygusal kontrollerini kaybetmemeli
- Sorun davranış gösteren öğrenciyle yüz yüze gelmeli
- Adını söyleyerek öğrenciyi belirlemeli
492
- El hareketleri düşük ancak ses tonu kontrollü olmalı
- Verilen mesaj beden diliyle desteklenmelidir.
İstemleri tekrarlamak zorlamak değil, isteminizde kararlı olduğunuzu göstermektir.
Bu Yaklaşım, öğrencinin durumu hakkında ayrımcılık yapmama, bütün öğrencilere benzer
biçimde davranma ve aynı başarıları bekleme düşüncesine dayanmaktadır. Öğretmen Güvengen
Davranış modelinin uygulanması için amaçlı bir şekilde istemde bulunmalı ve uymayan
öğrenciyle anlaşma yapmamalıdır. Öğretmenler sakin bir biçimde öğretimsel etkinlik üzerine
odaklanmalı ve gerektirdiği davranışla ilgili istemini kararlı ve ısrarlı bir biçimde dile
getirmelidir. Ancak bu istem en fazla üç kez tekrar edilmelidir. Bu açıklamadan sonra güvengen
öğretmenin spesifik davranışları tepegözde yansı ile gösterilir ve destekleyici sınıf atmosferi
yaratmada ve güvengen (atılgan) tepki göstermede sözlü ve sözel olmayan mesajların önemi
vurgulanarak bir sonraki seminerde iletişim becerilerinin tartışılacağı hatırlatılır.
Değerlendirme
Katılımcılara teşekkür edilerek, kendilerinin sınıf içindeki davranışlarına
odaklanmaları ve seminer içeriklerinde verilen tabloyu incelemeleri rica edilir. Bir sonraki
seminerde eğer isterlerse bu inceleme sonucunda nasıl bir değerlendirme yaptıklarını bizlerle
paylaşabilecekleri belirtilir.
493
ÖĞRETMEN TİPLERİ VE TEPKİ BİÇİMLERİ (Evertson, Emmer, Clements, Worsham, 1997, Akt: Celep, 2002, 190)
GÜVENGEN (ATILGAN) OLMAYAN
GÜVENGEN (ATILGAN)
SALDIRGAN
Öğretmen öğrenciye bakmaktan kaçınır.
Öğretmen öğrenciye gözleriyle bakmayı sürdürür.
Öğretmen öğrenciye dik dik bakar, öğrenciyi utandırır.
Öğretmen arkasını döner ve öğrenciden uzaklaşır. Dikkat çekmek için sinirli hareket yapar.
Öğretmen öğrenci ile yüz yüze gelir. Konumu uyanık ancak tehditkâr değildir. Destekleyici durumları ifade eden dikkat çekici hareket yapar.
Öğretmen öğrenciyi sıkıştırır, hedef alır, tehditkâr biçimde öğrenciyi sarsar.
Öğrenci davranışını affeder, öğrenciden rica eder.
Sorunu açıkça ifade eder. Davranışın durdurulmasında ısrar eder. Gerginliği gidermek için sahip olunan duyguları anlamaya çalışır
Adıyla çağırır, etiketlendirir, yaralar, katıdır, azarlar, öğüt verir
Kırılgan, çok yumuşak, tereddüt edici ve çekingendir.
Uygun tonda ve doğal seslenme, vurgulamada farklı düzeylerde tonlamalar.
Ses oldukça gürültülü, bağırır, feryat eder.
GÖZ
İLETİŞİMİ
VÜCUT DİLİ
İLETİ
SES
ÖZELLİKLERİ
YÜZ İFADELERİ
Uygun olmayan bir biçimde gülümser. Sinirli bir şekilde bakar, tikleri olma.
İletiyi izleyen ve ona uygun olan beden dili
Kızgın, öfkeli ifadeler, aşırı baskı
KAYNAKLAR Külahoğlu, Ş. “Öğrenci davranışlarını etkileyen sosyal ve psikolojik faktörler”, L. Küçükahmet
(Ed.), Sınıf Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar, Ankara: Nobel Yayın ve Dağıtım, ss. 1–27.
Okutan, M. (2004), Sınıf Yönetiminde örnek Olaylar, Ankara: Pegem A yayıncılık.
494
Ek 18. Seminer Takvimi (Aralık 2004- Şubat- 2005)
TARİH- SAAT- YER
SEMİNER NO./KONU
25. 12. 2004/ 10.30–13.00 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Toplantı Salonu
Seminer–1: Sınıfta Düzen ve Disiplin Seminer–2: Sınıf İçinde İstenmeyen Davranışlar
02. 01. 2005/ 14.30–17.00 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Toplantı Salonu
Seminer–3: Öğrenci Davranışlarını Etkileyen
Etmenler Seminer- 4: Güvengen (Atılgan) Disiplin
08. 01. 2005/ 14.30–17.00 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Toplantı Salonu
Seminer–5: İletişim Becerileri
12. 02. 2005/ 14.30–17.00 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Toplantı Salonu
Seminer–6: Disiplin Planı Oluşturma ve Öğretme (Sınıf Kuralları) Seminer–7: Disiplin Planı Oluşturma ve Öğretme (Pozitif Tanıma)
19. 02. 2005/ 14.30–17.00 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Toplantı Salonu
Seminer–8: Disiplin Planı Oluşturma ve Öğretme (Mantıksal Sonuçlar-Yaptırımlar ve
Disiplin Hiyerarşisi) Seminer–9: Öğrencilere Sorumlu Bir Şekilde
Davranmayı Öğretme
26. 02. 2005/ 14.30–17.00 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Toplantı Salonu
Seminer–10: Zor Öğrencilerle Baş Etme
506
1. Doğa İlköğretim Okulunun Eski Hali (Dış Görünüm)
2. Doğa İlköğretim Okulunun Eski Hali (İç Görünüm)
Ek 24. Fotoğraflar
507
3. Öğrenciler Tipik Durum/Olay (Critical Incident) Uygulamasında
4. Doğa İlköğretim Okulunda Fiziksel Koşulları İyileştirme Çalışmaları
508
5. Doğa İlköğretim Okulunda Fiziksel Koşulları İyileştirme Çalışmaları (Öğrenciler)
6. Doğa İlköğretim Okulunda Fiziksel Koşulları İyileştirme Çalışmaları (Öğretmenler)
509
7. Doğa İlköğretim Okulunun Şimdiki Durumu (Dış Görünüm)
8. Doğa İlköğretim Okulunun Şimdiki Durumu (İç Görünüm)
510
9. Doğa İlköğretim Okulunun Şimdiki Durumu (Dış Görünüm)
10. Sınıf Kuralları ve Derslere Yönelik Geliştirilen Materyaller
511
11. Seminer Çalışmasında Kullanılan Materyallerden Örnekler
12. Okul Genelinde Ödüllendirici Çalışmalardan Bir Örnek
512
13. 23 Nisan Kutlamalarında Gerçekleştirilen Sosyal Etkinliklerden Bir Örnek
14. Okul Genelinde Gerçekleştirilen Sportif Faaliyetler (Dostluk Turnuvası)
513
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER: ÖĞRENİM DURUMU: İŞ DENEYİMİ:
Adı, Soyadı Doğum Yılı Doğum Yeri Yabancı Dil Medeni Durum Adres Telefon E-Posta
: Fatma SADIK : 17.09.1970 : Kadirli : İngilizce : Bekâr : Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı, 01330, Balcalı/ Yüreğir/ADANA.
: 0 322 3386733–14 : [email protected]
2001–2006 1996–2000 1992–1996 1984–1987 1981–1984 1976–1981
: Doktora-Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, ADANA.
: Yüksek Lisans- Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, ADANA.
: Lisans- Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalı, ADANA.
: Lise- Adana Karşıyaka Lisesi : Ortaokul- Adana Yavuzlar Ortaokulu : İlkokul- Adana Sarıçam İlkokulu
1998- 1997–1998
: Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Programları ve Öğretimi Anabilim Dalı’ nda Öğretim Görevlisi.
: Adana Modern Yöntem Dershanesi’ inde rehber öğretmen