T.C. Marmara Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı · 2020. 3. 5. · okul Öncesi...
Transcript of T.C. Marmara Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı · 2020. 3. 5. · okul Öncesi...
T.C. Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Anabilim Dalı
Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı
48-72 AYLIK ÇOCUKLAR İÇİN ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİ ÖLÇEĞİ’NİN GELİŞTİRİLMESİ VE ÇOCUKLARIN ÖZ DÜZENLEME BECERİ DÜZEYLERİ İLE ANNELERİNE BAĞLANMA BİÇİMLERİ,
ANNELERİN EBEVEYN DAVRANIŞLARI VE PSİKOLOJİK SAĞLIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Dilan BAYINDIR (Doktora Tezi)
İstanbul, 2016
T.C. Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Anabilim Dalı
Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı
48-72 AYLIK ÇOCUKLAR İÇİN ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİ ÖLÇEĞİ’NİN GELİŞTİRİLMESİ VE ÇOCUKLARIN ÖZ DÜZENLEME BECERİ DÜZEYLERİ İLE ANNELERİNE BAĞLANMA BİÇİMLERİ,
ANNELERİN EBEVEYN DAVRANIŞLARI VE PSİKOLOJİK SAĞLIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Dilan BAYINDIR (Doktora Tezi)
Danışman Prof. Dr. Ozana URAL
İstanbul, 2016
Tüm kullanım hakları M.Ü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü’ne aittir.
© 2016
i
ONAY
ii
ÖZGEÇMİŞ
2000-2006 Lisans : Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi
Öğretmenliği ve Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (ÇAP)
2007-2010 Y.Lisans : Boğaziçi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Eğitim Bilimleri Bölümü, Yetişkin Eğitimi
2012-2016 Doktora : Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
İlköğretim Anabilim Dalı, Okul Öncesi Öğretmenliği
İLETİŞİM BİLGİLERİ
Email : [email protected]
GSM : 0535 662 52 58
iii
ÖNSÖZ
Sevgili hocam, Prof. Dr. Ozana URAL’a doktora sürecinde her şekilde bana desteğini
hissettirdiği için sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Kendisi, her zaman örnek aldığım bir
akademisyen ve insan olacaktır. Sayın hocalarım Prof. Dr. Alev ÖNDER ve Doç. Dr.
Levent DENİZ bu süreçte çok yol gösterici oldular. Kendilerine ayırdıkları zaman,
verdikleri emek ve katkılarından dolayı minnettarım. Sayın Prof. Dr. Emine ERKTİN
ve Prof. Dr. Gülden UYANIK BALAT’a jüri olarak görev almayı kabul ettikleri,
destekleri, teşvikleri ve katkıları için çok teşekkür ederim.
Başta sevgili hocam Dr. Asude BALABAN DAĞAL olmak üzere, desteklerini ve
ilgilerini esirgemeyen tüm öğretmenlerime, meslektaşlarıma ve arkadaşlarıma sonsuz
teşekkürlerimi sunuyorum.
Tezin en zorlu aşamalarından biri veri toplama süreciydi. Verileri toplarken
yardımlarını esirgemeyen dostlarım Sevil TÜRKOĞLU ve Serpil KAYA’ya tüm
dostluk ve destekleri için teşekkür ederim. Veri toplama sürecinde bana destek olan ve
adlarını burada anamadığım onlarca okul müdürü, öğretmen, veli ve çocuğa bu tezi
mümkün kıldıkları için müteşekkirim.
Tüm başarılarım ailemin sevgisinden ilham almış; ailemin desteği ve güveni ile hayat
bulmuştur. En zor zamanlarda en büyük yardımcılarım olan sevgili ailem, bu tezi de
mümkün kılan en kıymetli varlığımdır. Bu tez, sevgili annem Göksel BAYINDIR,
sevgili kardeşim Yrd. Doç. Dr. Cihan BAYINDIR ve rahmetli babam Ahmet
BAYINDIR’a ithaf edilmiştir.
Dilan BAYINDIR
Haziran 2016
iv
ÖZET
48-72 AYLIK ÇOCUKLAR İÇİN ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİ ÖLÇEĞİ’NİN GELİŞTİRİLMESİ VE ÇOCUKLARIN ÖZ DÜZENLEME BECERİ DÜZEYLERİ İLE ANNELERİNE BAĞLANMA BİÇİMLERİ,
ANNELERİN EBVEYN DAVRANIŞLARI VE PSİKOLOJİK SAĞLIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Bu araştırma, (i) okul öncesi dönemdeki çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini
belirlemek amacıyla kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracının
geliştirilmesini ve (ii) çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerine bağlanma
biçimleri, annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları arasındaki ilişkinin
incelenmesini amaçlamıştır.
Araştırmanın ölçek geliştirme aşamasına, İstanbul İli’nde okul öncesi eğitim
kurumlarına devam eden, yaşları 48-72 aylar arasında olan toplam 447 çocuk
katılmıştır. Bu aşamada, geliştirilen ölçeğin yanı sıra, veri toplama araçları olarak
Öğretmen Bilgi Formu ve Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği (OÖDÖ) kullanılmıştır.
48-72 aylık çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini belirlemek için geliştirilen
ölçek, örneklem grubunda yer alan çocukların öğretmenleri tarafından
değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler ile ölçeğin geçerlik ve güvenirlik analizleri
yapılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonuçlarına göre, ölçeğin düzenleme becerileri ve
kontrol becerileri olarak adlandırılan iki alt boyuttan ve 33 maddeden oluştuğu kabul
edilmiştir. Açıklanan toplam varyansın %55.71 olduğu ve ölçeğin madde faktör
yüklerinin ise .58 ile .82 arasında değiştiği saptanmıştır. Ölçeğin, 0.96 iç tutarlılık
(Cronbach’s Alpha) ve 0.99 test tekrar test güvenirlik değerlerine sahip olduğu
bulunmuştur. Ölçüt geçerliliğini test etmek için kullanılan OÖDÖ rastgele örnekleme
yöntemi ile seçilen 31 çocuğa araştırmacı tarafından birebir uygulanmıştır. İki ölçeğin
toplam puanları arasında .69 düzeyinde anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Elde
edilen sonuçlar, “Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği (ÖDBÖ)” olarak adlandırılan
ölçeğin, geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermektedir.
Ölçek geliştirme aşamasında elde edilen veriler kullanılarak çocukların öz düzenleme
beceri düzeylerinin çocukların yaşı, cinsiyeti ve ailelerinin sosyoekonomik düzeylerine
v
göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Araştırmaya katılan okul öncesi dönem
çocukların öz düzenleme beceri düzeylerinin yaşla birlikte arttığı bulunmuştur. Ayrıca,
5 ve 6 yaş gruplarının öz düzenleme beceri düzeyleri ortalama puanları ve düzenleme
becerileri alt boyut puanları arasında fark olduğu, kontrol becerileri alt boyut puanları
arasında ise fark olmadığı bulunmuştur. Cinsiyetin, öz düzenleme becerileri üzerinde
etkili olduğu, kızların toplam puan ve her iki alt boyuttan aldıkları puanların erkek
çocukların puanlarından daha yüksek olduğu görülmüştür. Araştırmanın ilk aşamasında,
ailelerin öğretmen değerlendirmelerine göre belirlenen sosyoekonomik durumlarının
çocukların öz düzenleme beceri düzeylerine etki etmediği belirlenmiştir.
Araştırmanın ikinci aşamasında, çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile
annelerine bağlanma biçimleri, annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları
arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın ikinci aşamasına
İstanbul’daki okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden, 60-72 aylık 172 çocuk ve
anneleri katılmıştır. Araştırmanın bu kısmında veri toplama araçları olarak, Aile Bilgi
Formu, Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği (ÖDBÖ), Oyuncak Öykü Tamamlama Testi
(OÖTT-TR), Çocuk Yetiştirme Anketi (ÇYA-TR) ve Kısa Semptom Envanteri (KSE)
kullanılmıştır. Araştırmaya katılmaya gönüllü olan anneler, Aile Bilgi Formu, ÇYA-TR
ve KSE’i doldurmuşlardır. ÖDBÖ araştırmaya katılan çocukların okul öncesi
öğretmenleri tarafından değerlendirilmiştir. OÖTT-TR ise, araştırmacı tarafından
çocuklarla birebir uygulanmıştır. İkinci aşama sonuçları, ilk aşama verilerinden farklı
olarak çocukların öz düzenleme beceri düzeylerinin cinsiyetlerine göre
farklılaşmadığını göstermektedir. İkinci aşamada çocukların ay cinsinden yaşlarını ile
öz düzenleme beceri düzeyleri arasında ilişki bulunmamıştır. Aynı zamanda ailelerin
gelir düzeyinin ve anne öğrenim düzeyinin de çocukların öz düzenleme beceri
düzeylerini farklılaştırmadığı görülmüştür. Araştırmanın ikinci aşamasına katılan 172
çocuktan, 139’unun annelerine güvenli bağlanma biçimi gösterdikleri, 33’ünün ise
güvensiz bağlanma biçimi gösterdikleri bulunmuştur. Bağlanma biçiminin çocukların
cinsiyetine, annelerin yaş, eğitim ve çalışma durumuna göre farklılaşmadığı
görülmektedir. Güvenli bağlanan çocukların, güvensiz bağlanan çocuklara göre toplam
ve düzenleme becerileri alt boyutunda daha yüksek puan aldığı belirlenmiştir. Kontrol
becerileri alt boyut puanları arasında ise anneye bağlanma biçimine göre istatistiksel
olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik
vi
sağlığının, çocukların bağlanma biçimlerini anlamlı olarak farklılaştırmadığı
görülmektedir. Çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerin çocuk yetiştirme
davranışları arasındaki ilişki incelendiğinde, itaat bekleyen annelerin çocuklarının daha
düşük düzeyde düzenleme becerileri gösterdiği belirlenmiştir. Çocukların öz düzenleme
beceri düzeyleri ile annelerin psikolojik sağlığı arasında anlamlı bir ilişki olmadığı
saptanmıştır.
Bu araştırma, okul öncesi dönem çocuklarının öz düzenleme beceri düzeylerini
değerlendiren geçerli ve güvenilir bir ölçme aracını alan yazına kazandırmıştır. Bununla
beraber, okul öncesi dönem çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile çocukların
annelerine bağlanma biçimi, annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları
arasındaki ilişkileri inceleyerek, bu konuda Türkiye’de yapılmış çok sınırlı sayıdaki
araştırmanın oluşturduğu alana katkı sağlamıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul öncesi dönem, öz düzenleme, ölçek geliştirme, bağlanma,
ebeveyn davranışları, annenin psikolojik sağlığı.
vii
ABSTRACT
DEVELOPMENT OF THE SELF-REGULATION SKILLS SCALE FOR 48-72 MONTHS OLD CHILDREN AND THE INVESTIGATION OF THE
RELATIONSHIP BETWEEN THE LEVEL OF SELF REGULATION SKILLS OF PRESCHOOLERS AND ATTACHMENT SECURITY, MATERNAL
PARENTING BEHAVIORS AND MATERNAL PSYCHOLOGICAL WELL-BEING
This study aims (i) to develop a valid and reliable scale that could be used to determine
the level of self-regulation skills of preschoolers and (ii) to study the relationship
between the level of self-regulation skills and attachment security, parenting behaviors
of mothers and maternal psychological well-being.
In total 447 children, who are 48-72 months year old and attend preschools in İstanbul,
participated in the scale development stage of the study. In this stage, beside the
developed scale, the Teacher Information Form and the Preschool Self-Regulation
Assessment (PSRA) were used as data collection tools. The scale, developed to
determine the level of self-regulation skills of 48-72 month olds preschoolers, was
evaluated by their preschool teachers. The collected data was used to analyze the
validity and reliability of the scale. According to the findings of the exploratory factor
analysis, it was accepted the scale consisted of two subscales, namely regulation and
control skills, and 33 items. The explained total variance was found to be 55.71% and
the factor loadings of the scale were found to be changing between .58 and .82. The
internal consistency (Cronbach’s Alpha) value of the total scale was found as 0.96 and
test-retest value was found as 0.99. PSRA, that was to test the criterion validity, applied
to randomly selected 31 children individually by the researcher. A significant
relationship of 0.69 between the total scores of these two tests was found. The findings
indicated that the scale, named as “Self-Regulation Skills Scale”, is a valid and reliable
scale.
The data collected in the scale development stage of the study was used to investigate if
the level of self-regulation skills of children differ or not with respect to children’s age,
gender and their families’ socioeconomic status. It was found that the level of self-
regulation skills of the preschool children, who participated in the research, increase by
viii
age. There were significant differences between total score and regulation skills
subscale scores of 5 and 6 year old groups, yet, no significant difference was found
between control skills subscale scores of these groups. Also, gender was found as a
factor that makes difference on the level of self-regulation skills, girls obtained higher
scores than boys in total and both of the two subscales. In the first stage of the study,
the socioeconomic status of the families of the preschoolers participated in the study
were identified by the preschool teachers and it was found that socioeconomic status do
not alter the self-regulation skill levels of the preschoolers.
In the second part of the study, it was aimed to investigate the relationship between the
self-regulation skills of preschoolers and attachment status to mothers, maternal
parenting behaviors and maternal psychological well-being. 60-72 months old 172
children who attend preschools in İstanbul and their mothers participated in the second
part of the study. The Family Information Form, the Self-Regulation Skills Scale
(SRSS), the Doll Story Completion Test, the Parenting Questionnaire (PQ) and the
Brief Symptom Inventory (BSI) were used as data collection tools in this part of the
study. The mothers who were voluntary to participate in the study, filled out the Family
Information Form, PQ and BSI. SRSS was filled out by preschool teachers for each
child. The Doll Story Completion Test was applied by the researcher with each child
individually. The findings of the second part of the study are different from the findings
of the first part in terms of the effects of the gender on self-regulation skills of the
preschoolers, showing these findings indicated the level of self-regulation skills do not
differ by gender of children. No significant relationship was found between the level of
self-regulation skills and children’s monthly age. Also, it was found that the level of
income of the families and the mothers’ educational level do not alter the level of self-
regulation skills of the children. 139 out of 172 of the children who participated in the
second part of the study have secure attachment style to their mothers whereas 33 of
them indicate insecure attachment style. The attachment styles of children do not differ
by the gender of children, age and maternal occupational status and educational level.
The results showed that securely attached children scored higher in the total and
regulation skills subscale than their unsecurely attached peers. There was no statistically
significant difference between the control subscale scores of preschoolers who have
different attachment patterns. It was found that attachment styles of children do not
ix
differ by maternal parenting behaviors and psychological well-being. The findings
indicated that the children whose mothers expect their obedience have lower self-
regulation skills. No significant relation was found between the maternal psychological
well-being and preschoolers’ self-regulation skills.
This study has introduced a valid and reliable scale that measures the self-regulation
skills of preschool children to the literature. Moreover, the study contributed to the
related Turkish literature, that include very limited number of studies, by investigating
the relations between children’s self-regulation skills and their attachment security to
their mothers, maternal parenting behaviors and psychological well-being.
Keywords: Preschool period, self-regulation, scale development, attachment, parenting
behaviors, maternal psychological well-being.
x
İÇİNDEKİLER
ONAY ................................................................................................................................ i
ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................... ii
ÖNSÖZ ........................................................................................................................... iii
ÖZET .............................................................................................................................. iv
ABSTRACT ................................................................................................................... vii
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................... x
TABLOLAR LİSTESİ ................................................................................................ xiv
ŞEKİLLER LİSTESİ ................................................................................................. xvii
KISALTMALAR ....................................................................................................... xviii
BÖLÜM I: GİRİŞ ........................................................................................................... 1
1.1. Problem .................................................................................................................... 1
1.2. Amaç ........................................................................................................................ 5
1.3. Önem ........................................................................................................................ 6
1.4. Varsayımlar .............................................................................................................. 7
1.5. Sınırlılıklar ................................................................................................................ 7
1.6. Tanımlar ................................................................................................................... 8
BÖLÜM II: ALAN YAZIN/İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ........................................... 9
2.1. Öz Düzenleme Kavramı ........................................................................................... 9
2.1.1. Öz Düzenleme Kavramının Bileşenleri ..................................................... 11
2.1.2. Öz Düzenleme Becerilerinin Gelişimi ....................................................... 17
2.1.3. Öz Düzenleme Becerilerinin Gelişimsel Açıdan Önemi ........................... 20
2.1.4. Öz Düzenleme Becerilerinin Ölçülmesi .................................................... 23
2.2. Bağlanma Kuramı ................................................................................................... 25
2.2.1. Bağlanma Biçimleri ................................................................................... 27
2.2.2. Bağlanma Biçimi ve Gelişimsel Etkileri .................................................... 29
2.2.3. Bağlanma Biçimi ve Ebeveyn Özellikleri .................................................. 31
2.2.4. Bağlanma Biçimi ve Öz Düzenleme .......................................................... 33
2.3. Ebeveyn Davranışları ............................................................................................. 36
2.3.1. Ebeveyn Davranışları ve Gelişimsel Etkileri ............................................. 41
xi
2.3.2. Ebeveyn Davranışları ve Öz Düzenleme ................................................... 43
2.4. Ebeveyn Psikolojik Sağlığı .................................................................................... 47
2.4.1. Ebeveyn Psikolojik Sağlığı ve Gelişimsel Etkileri .................................... 49
2.4.2. Ebeveyn Psikolojik Sağlığı ve Öz Düzenleme .......................................... 52
2.5. İlgili Araştırmalar ................................................................................................... 53
2.5.1. Türkiye’de Yapılmış İlgili Araştırmalar .................................................... 53
2.5.2. Yurtdışında Yapılmış İlgili Araştırmalar ................................................... 56
BÖLÜM III: YÖNTEM ............................................................................................... 62
3.1. Araştırmanın Modeli .............................................................................................. 62
3.2. Evren ve Örneklem ................................................................................................. 62
3.2.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına
Katılan Örneklem ....................................................................................... 62
3.2.2. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine
Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik
Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasına Katılan
Örneklem .................................................................................................... 66
3.3. Veri Toplama Araçları ............................................................................................ 69
3.3.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasında
Kullanılan Veri Toplama Araçları ............................................................. 69
3.3.1.1. Öğretmen Bilgi Formu ................................................................ 69
3.3.1.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği (ÖDBÖ) .................................. 69
3.3.1.3. Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği (OÖDÖ) ............................. 70
3.3.2. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine
Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik
Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasında Kullanılan
Veri Toplama Araçları ............................................................................... 71
3.3.2.1. Aile Bilgi Formu ......................................................................... 71
3.3.2.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği (ÖDBÖ) .................................. 72
3.3.2.3. Oyuncak Öykü Tamamlama Testi TR (OÖTT- TR) ................... 72
3.3.2.4. Çocuk Yetiştirme Anketi (ÇYA-TR) .......................................... 73
3.3.2.5. Kısa Semptom Envanteri (KSE).................................................. 74
3.4. Verilerin Toplanması .............................................................................................. 75
xii
3.5. Verilerin Analizi ..................................................................................................... 77
3.5.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasında
Kullanılan Analizler ................................................................................... 77
3.5.1.1. Geçerlik Analizleri ...................................................................... 77
3.5.1.2. Güvenirlik Analizleri ................................................................... 78
3.5.1.3. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler
Açısından İncelenmesine İlişkin Analizler................................. 78
3.5.2. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine
Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik
Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasında Kullanılan
Analizler ..................................................................................................... 78
BÖLÜM IV: BULGULAR ........................................................................................... 80
4.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşaması ile İlgili
Bulgular .................................................................................................................. 80
4.1.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geçerliğine İlişkin Bulgular ........... 80
4.1.1.1. Kapsam Geçerliğine İlişkin Bulgular .......................................... 80
4.1.1.2. Yapı Geçerliğine İlişkin Bulgular ............................................... 83
4.1.1.3. Ölçüt Geçerliğine İlişkin Bulgular .............................................. 88
4.1.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Güvenirliğine İlişkin Bulgular ....... 89
4.1.3. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından
İncelenmesine İlişkin Bulgular .................................................................. 98
4.2. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma
Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları
Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşaması ile İlgili Bulgular .............................. 100
BÖLÜM V: SONUÇ ve TARTIŞMA ........................................................................ 110
5.1. Sonuç .................................................................................................................... 110
5.1.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’ne İlişkin Sonuç .................................. 110
5.1.1.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geçerlilik Çalışması ...... 110
5.1.1.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Güvenirlik Çalışması ..... 111
5.1.2. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından
İncelenmesine İlişkin Sonuçlar ................................................................ 112
xiii
5.1.3. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine
Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik
Sağlıkları Arasındaki İlişkiye Dair Sonuçlar ........................................... 112
5.2. Tartışma ................................................................................................................ 114
5.2.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği ile İlgili Tartışma ................................ 114
5.2.2. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından
İncelenmesine İlişkin Tartışma ................................................................ 116
5.2.3. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine
Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik
Sağlıkları Arasındaki İlişkiye Dair Tartışma ........................................... 118
5.3. Öneriler ................................................................................................................. 124
5.3.1. Araştırmacılar için Öneriler ..................................................................... 124
5.3.2. Uygulayıcılar için Öneriler ...................................................................... 125
KAYNAKÇA ............................................................................................................... 126
EKLER ........................................................................................................................ 153
EK 1: Öğretmen Bilgi Formu ....................................................................................... 153
EK 2: Aile Bilgi Formu ................................................................................................ 154
EK 3: Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Örnek Maddeleri ........................................... 156
xiv
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 3.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Cinsiyetine Göre Yaş Ortalamaları ve Standart Sapma Değerleri ........................................................................................ 64
Tablo 3.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Cinsiyet ve Yaşlarına Göre Frekans ve Yüzde Değerleri .................................................................................................... 64
Tablo 3.3. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Devam Ettikleri Okullara Göre Frekans ve Yüzde Değerleri ......................................................................................... 65
Tablo 3.4. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Ailelerinin Sosyoekonomik Düzeylerine Göre Frekans ve Yüzde Değerleri ...................................................................... 66
Tablo 3.5. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Devam Ettikleri Okul Türüne Göre Frekans ve Yüzde Değerleri ......................................................................................... 66
Tablo 3.6. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasına Katılan Çocukların Cinsiyet ve Yaşlarına Göre Dağılımları.................................. 67
Tablo 3.7. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasına Katılan Çocukların Devam Ettikleri Okullara Göre Frekans ve Yüzde Dağılımları ................................................................................................. 67
Tablo 3.8. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasına Katılan Annelerinin Öğrenim Durumu, Çalışma Durumu, Medeni Durumu ve Gelir Durumuna Göre Dağılımları ........................................................ 68
Tablo 4.1. Lawshe Minimum İçerik Geçerliği Ölçütleri ............................................ 81
Tablo 4.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Kapsam Geçerlik Sonuçları .................. 81
Tablo 4.3. KMO ve Barlett Testi Değerleri ................................................................ 83
Tablo 4.4. Faktörlerin Özdeğerleri ve Açıklanan Varyans Oranları ........................... 84
Tablo 4.5. Faktör Analizi Sonrası Dönüştürülmüş Bileşenler Matriksi ..................... 86
Tablo 4.6. Faktör Analizi Sonucunda Belirlenen Alt Boyutlar ve Bu Boyutlardan Yük Alan Maddeler .............................................................. 88
xv
Tablo 4.7. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği ile Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği Arasındaki İlişki ............................................................................. 88
Tablo 4.8. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği İç Tutarlık (Cronbach Alpha) Katsayısı .................................................................................................... 89
Tablo 4.9. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Maddelerinin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri ..................................................................... 90
Tablo 4.10. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Toplamı için Madde Analiz İşlemleri Sonuçları ..................................................................................... 92
Tablo 4.11. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Düzenleme Becerileri Faktörü için Madde Analiz İşlemleri Sonuçları ...................................................... 93
Tablo 4.12. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Kontrol Becerileri Faktörü için Madde Analiz İşlemleri Sonuçları ............................................................. 94
Tablo 4.13. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Madde Ayırt Edicilikleri ................ 95
Tablo 4.14. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Toplanabilirlik Testi (ANOVA with Tukey’s Test for Nonadditivity) ........................................................ 97
Tablo 4.15. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Hotelling’s T-Squared Testi Sonuçları .................................................................................................... 97
Tablo 4.16. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Test- Tekrar Test Uygulamasına İlişkin Korelasyon Sonuçları ............................................. 98
Tablo 4.17. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Yaş Değişkeni ile İlişkisinin Pearson Moment Korelasyon Analizi Sonuçları .................................................................. 98
Tablo 4.18. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Yaşa Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Analizi Sonucu ................................................................................. 99
Tablo 4.19. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Cinsiyete Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Analizi Sonucu ...................................................................... 99
Tablo 4.20. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Ailelerin Gelir Seviyesine Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 100
Tablo 4.21. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam ve Alt Boyut Puanlarının Yaş Değişkeni ile İlişkisinin Pearson Moment Korelasyon Analizi Sonuçları .................................................................................................. 101
Tablo 4.22. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Cinsiyete Göre Karşılaştırılmasına İlişkin t Testi Sonuçları ............................................ 101
Tablo 4.23. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Ailelerin Gelir Durumuna Göre Kruskal Wallis Testi Sonucu ................................................................... 102
Tablo 4.24. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Annelerin Öğrenim Düzeyine Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 102
xvi
Tablo 4.25. Araştırmanın İkinci Aşamasına Katılan Çocukların Bağlanma Biçimlerine Göre Dağılımı ...................................................................... 103
Tablo 4.26. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Cinsiyetlerine Göre Dağılımına İlişkin Ki Kare Analizi Sonuçları ............................................................ 103
Tablo 4.27. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerinin Yaşına Göre Karşılaştırılmasına İlişkin t Testi Analizi Sonucu ................................... 104
Tablo 4.28. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerinin Öğrenim Durumuna Göre Dağılımına İlişkin Ki Kare Analizi Sonuçları ................................ 104
Tablo 4.29. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerinin Çalışma Durumuna Göre Dağılımına İlişkin Ki Kare Analizi Sonuçları ................................ 105
Tablo 4.30. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Bağlanma Biçimlerine Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Analiz Sonuçları ....... 105
Tablo 4.31. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerin Ebeveyn Davranışlarına Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Sonuçları ......................................................................................... 106
Tablo 4.32. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerin Psikolojik Sağlığına Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Sonuçları .......... 107
Tablo 4.33. Çocukların Öz Düzenleme Becerileri ile Annelerin Ebeveyn Davranışları Arasındaki İlişkiye İlişkin Pearson Moment Korelasyon Sonuçları .............................................................................. 107
Tablo 4.34. Çocukların Öz Düzenleme Becerileri ile Annelerin Psikolojik Sağlığı Arasındaki İlişkiye İlişkin Pearson Moment Korelasyon Sonuçları ...... 108
xvii
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 2.1. Baydar, Akçınar ve İmer (2012) Tarafından Önerilen Kuramsal Çerçeve ....................................................................................... 40
Şekil 4.1. Scree Sınaması Grafiği ................................................................................ 85
xviii
KISALTMALAR
ANOVA : Analysis of Varience (Varyans Analizi)
ÇYA-TR : Çocuk Yetiştirme Anketi
KMO : Kaiser-Meyer-Olkin Analizi
KSE : Kısa Semptom Envanteri
MEB : Milli Eğitim Bakanlığı
OÖDÖ : Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği
OÖTT-TR : Oyuncak Öykü Tamamlama Testi
ÖDBÖ : Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği
1
BÖLÜM I: GİRİŞ
1.1. Problem
Okul öncesi dönemde çocuklar, gelişimsel açıdan önemli pek çok beceri edinir. Bu
dönemde, kendileri için belirledikleri hedeflere ulaşmak için davranış, duygu ve
düşüncelerini yönlendirmeye ve bu unsurları kontrol etmek için zihinsel stratejileri
kullanmaya başlarlar. Bu beceriler okul öncesi dönemde kazanılması beklenen en üst
düzey becerilerdir ve öz düzenleme becerileri olarak adlandırılır.
Öz düzenleme, duygu, davranış, dikkat ve motivasyonun düzenlenmesi ve kontrolü
becerilerini kapsayan çok boyutlu ve boyutları birbiri ile etkileşim içinde gelişen bir
kavramdır (Kopp, 1982). Davranışçı, sosyal bilişsel, bilgiyi işleme, sosyal-kültürel,
fenomonolojik, iradesel yaklaşım gibi pek çok farklı kuramsal yaklaşım, öz düzenleme
kavramını tanımlamaya çalışır. Bu alanda yapılan çalışmalar özellikle bilgiyi işleme
kuramcılarından Flavell (1979) ve Brown (1987 akt. Yürük, 2014)’un çalışmaları
sırasında ortaya attıkları 'üstbiliş' ve Vygotsky’nin (1978) sosyal kültürel gelişim
kuramı ile Bandura’nın (1986) sosyal bilişsel kuramında kullanılan ‘öz düzenleme’
kavramlarının tanımları üzerine şekillenir (Adagideli ve Ader, 2014; Yürük, 2014;
Whitebread vd., 2009). İlgili alan yazında sıklıkla kullanılan bir diğer kavram, çaba
gerektiren kontrol kavramıdır. Bu kavram genellikle mizacın öz düzenleme becerileri ile
ilişkisi üzerinde duran, kişilik perspektifinden bakan araştırmacılar tarafından kullanılır
(Eisenberg, Valiente ve Eggum, 2010; Kochanska ve Kaack, 2003).
Alanın bilinen isimlerinden Schunk (2001), öz düzenlemeyi bireyin bilişsel, üstbilişsel
ve motivasyonel stratejilerden faydalanarak, belli bir amaca ulaşmak için sergiledikleri,
planlı ve sistemli duygu, düşünce ve davranışların bütünü olarak tanımlar. Bu
becerilerin bireyin öğrenme süreçlerinde kullanımı, en fazla sosyal kültürel ve sosyal
bilişsel kuramlar tarafından incelenmiş ve öz düzenlemeli öğrenme olarak
adlandırılmıştır. Sosyal bilişsel kuramın temsilcilerinden Zimmerman (1995), öz
düzenlemeli öğrenmeyi “bireylerin kendi öğrenme süreçlerine üstbilişsel, motivasyonel
ve davranış olarak aktif katılımının derecesi” olarak tanımlanmaktadır (s.3).
Öz düzenleme kavramının tanımı ve hangi alt boyutlardan oluştuğu konusunda çok
farklı görüşler mevcuttur (Cole, Martin ve Dennis, 2004; Kochanska, Murray ve Harlan,
2
2000). Temel olarak öz düzenleme kavramı, bilgi ve beceri olarak iki boyutta ele
alınırken (Schraw ve Moshman, 1995) bu boyutların da birbiriyle ilişkili olduğu ifade
edilmektedir (Schaw ve Dennison, 1994). Becerilerin ortaya çıkabilmesi için bilgi
boyutunun aktif olması gerektiği kabul edilerek, bu tez kapsamında bilgi boyutu ele
alınmayıp, beceri boyutu çalışılmıştır. Beceri boyutunda kullanılan teorik çerçeve ise
Whitebread ve arkadaşlarının (2009) okul öncesi dönem çocukları gözlemleyerek
geliştirdikleri şema ve mizaca dayalı boyutta ortak vurgulanan dikkat kontrolü ve öz
kontrol becerileri bir kategori olarak ele alınarak oluşturulmuştur (Eisenberg vd., 2005,
Eisenberg, Valiente ve Eggum, 2010).
Whitebread ve arkadaşlarının (2009) ortaya koyduğu öz düzenleme yapısı, beceri
boyutunda iki unsur içermektedir. Bunlar, üstbilişsel düzenleme ve duygu/motivasyonel
düzenleme boyutlarıdır. Yaptıkları gözlem çalışmasında, üstbilişsel düzenleme
kategorisi altında planlama becerileri, süreci takip becerileri, eylem kontrolü becerileri
ve değerlendirme becerilerine yer verilmiştir. Duygu ve motivasyonel düzenleme ise
duygu ve motivasyon takibi ve kontrolünü tanımlamaktadır.
Eisenberg ve arkadaşları (2010) ise öz düzenlemenin mizaç ile ilgili kısmını açıklamak
için çaba gerektiren kontrol tanımını kullanır. Mizaca bağlı olduğu düşünülen dikkat
kontrolü ve öz kontrol becerileri ortak olarak vurgulanan öz düzenleme becerileridir
(Eisenberg vd., 2005; Eisenberg vd., 2010). Dikkat kontrolü, dikkatin odaklanması veya
yer değiştirmesi becerilerinin kontrolünü tanımlarken; öz kontrol bir davranışı etkin
hale getirme veya bastırabilme becerisine karşılık kullanılmaktadır.
Öz düzenleme becerilerinin sosyal yetkinlik (Kochanska, Murray, ve Harlan, 2000;
Kochanska, Murray, Jacques, Koenig, ve Vandegeest, 1996 Ramani, Brownell ve
Campbell, 2010) ve okul başarısı (Blair, 2002; Blair ve Diamond, 2008; Blair ve Razza,
2007; Bull ve Scerif, 2001; Ponitz, McChelland, Jewkes, Connor, Farris ve Morrsion
(2008) ile ilişkisi pek çok araştırma tarafından ortaya konularak, bu becerilerin
gelişimsel önemi vurgulanmıştır. Öz düzenleme ile ilgili yapılan ilk çalışmalarda, bu
becerilerin ileriki yaşlarda kazanıldığı savunulsa da yeni araştırmalar bu becerilerin okul
öncesi dönemde hızla geliştiğini ortaya koymaktadır (Carlson, Mandell ve Williams,
2004; Diamond, Barnett, Thomas ve Munro, 2007; Hughes, Dunn ve White, 1998).
Ülkemizde ise öz düzenleme konusunda okul öncesi çocuklar ile yapılan araştırmaların
3
sayısı çok sınırlıdır. Fındık-Tanrıbuyurdu ve Güler-Yıldız (2014) bunun nedenini okul
öncesi çocuklardaki bu becerileri değerlendirebilecek ölçme araçlarının sayıca çok az
olmasına dayandırmaktadır. Türkiye’de öz düzenleme becerilerini belirleyecek ölçme
araçlarına gereksinim duyulduğu görülmektedir.
Whitebread ve arkadaşları (2009), öz düzenleme ve üstbiliş ile ilgili araştırmalarda
çocukların sözel becerilerini ön plana koyan değerlendirme yöntemlerinin, çocukların
gerçek performansını yansıtamadığını, çocukları gelişimsel olarak geri gösterdiğini
eleştirmiş ve gözleme dayalı ölçme araçlarının kullanılmasının daha objektif sonuçlar
elde edilmesinde yardımcı olacağını savunmuştur. Çocukların bu becerileri ile ilgili
gözlemler en detaylı şekilde ebeveynleri veya okul öncesi eğitim kurumlarına devam
eden çocuklar için öğretmenleri tarafından yapılabilir. Bu görüş de dikkate alınarak, bu
araştırma kapsamında okul öncesi dönemdeki çocukların öz düzenleme beceri
düzeylerini öğretmenlerinin gözlemlerine dayalı şekilde değerlendirecek geçerli ve
güvenilir bir ölçme aracının geliştirilmesi hedeflenmiştir.
Öz düzenleme beceri düzeylerini belirlemenin yanı sıra bir diğer önemli nokta bu
becerileri etkileyen değişkenleri, bu değişkenlerin birbiri ile ilişkilerini ve aracı rollerini
belirleyebilmektedir. Çocuk gelişiminin tüm alanlarında olduğu gibi öz düzenleme
becerilerin gelişiminde de çocuğun sahip olduğu ebeveynlerin önemli rol oynadığı
söylenebilir. Bronfenbrenner (1986), ekolojik sistemler modelinde aileyi sistemlerin
çocukla direk etkileşim içinde olan ilk halkası olarak tanımlar ve ebeveyn özelliklerinin
çocuk gelişimi üzerindeki önemini vurgular.
Ebeveyn özellikleri ve çocuk gelişimi üzerine yapılan araştırmaların konu aldığı temel
kavramlar arasında bağlanma, ebeveyn davranışları ve ebeveynlerin psikolojik sağlığı
bulunmaktadır. Bağlanma bebekler ve bakım veren kişi/ler arasında duygusal bağ
kurmalarına yol açan iki yönlü bir süreçtir (Bowly, 1969). Bu süreçte, bakım veren kişi
bebeğe karşı ilgili ve sıcak davranışlar gösterip, temel gereksinimlerini karşıladığında
bebek güvenli bağlanma gösterebilir. Güvenli bağlanma gösteren çocukların ise tepki
kontrolü (Kopp, 1982; Uluç ve Öktem, 2010), dikkat kontrolü (Granot ve Mayseless,
2001; Moss ve St-Laurent, 2001), duygu düzenleme (Gilliam vd, 2002; Uluç ve Öktem,
2010), davranış düzenleme (Pearson, 2013) gibi alanlarda daha yüksek beceriler
gösterdikleri görülmektedir. Ebeveyn davranışları ise anne-baba veya bakım veren
4
kişinin çocuğa yönelik davranış biçimlerini, çocuktan beklentilerini ve çocuğa yaklaşım
biçimlerinin niteliğini ifade eden, kültürel unsurlar tarafından şekillendirilen bir
olgudur. Araştırmalar duyarlı, sıcak, çocuğun özerkliğini destekleyen ebeveyn
davranışlarının çocukların öz düzenleme becerilerini yordadığını göstermektedir
(Bernier, Carlson ve Whipple, 2010; Pino-Pasternak ve Whitebread, 2010).
Ebeveynlerin çocuğa sıcak ve duyarlı davranışlar göstermesi, tutarlı ebeveynlik
davranışları sergilemesi ancak duygusal denge göstermesi ile mümkündür (Davies ve
Cummings, 1998). Ebeveynlerin duygusal denge gösterebilmesi ise onların psikolojik
sağlığı ile ilgilidir. İlgili alan yazında ebeveyn psikolojik sağlığı ve çocukların öz
düzenleme beceri düzeyleri arasındaki ilişki, ebeveyn davranışlarının aracı rolü
üzerinden ortaya konmaktadır (Choe, Olson ve Sameroff, 2013).
Ebeveyn davranışları hem bağlanma biçimini (Raval vd., 2001) hem de öz düzenlemeyi
yordayıcı niteliktedir (Kochanska, Murray ve Harlan, 2000; Olson, Bates, Sandy ve
Schilling, 2002). Ebeveynliğin niteliğini belirleyen en önemli unsurlardan biri ise
psikolojik sağlıktır (Baker ve Iruka, 2013; Davies ve Cummings, 1998). Görüldüğü
üzere çocuğun bağlanma biçimi, ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlığı aynı
zamanda birbiriyle ilişkili değişkenlerdir. Türkiye’de ise bağlanma, ebeveyn
davranışları ve ebeveyn psikolojik sağlığı ile çocukların öz düzenleme becerileri
arasındaki ilişkiyi araştırmayı hedefleyen çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır.
Türkiye’de ailelerin geleneksel ve cinsiyete dayalı işbölümü görülen yapısı göz önünde
bulundurularak, çocuk ile annenin daha fazla ilişki içinde olduğunu, bu vesile ile
annenin çocuk gelişimi üzerinde daha etkin rol oynadığı varsayılmaktadır (Baydar vd.
(2010). Bu varsayıma dayanılarak, çocukların annelerine bağlanma biçimi konu
alınmıştır. Benzer şekilde annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlık
durumlarının öz düzenleme becerileri üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda araştırma kapsamında (i) okul öncesi
dönem çocukların öz düzenleme becerileri düzeylerini değerlendirmek üzere
kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı geliştirilmesi ve (ii) öz düzenleme
becerileri ile çocukların bağlanma biçimleri, annelerin ebeveyn davranışları ve
psikolojik sağlıkları arasındaki ilişkinin incelenmesi hedeflenmiştir. Araştırmanın
problem soruları ise (i) “Öz düzenleme becerileri ölçeği geçerli ve güvenilir bir ölçme
5
aracı mıdır?” ve (ii) “Okul öncesi çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile
annelerine bağlanma biçimleri, annelerin ebeveynlik davranışları ve psikolojik sağlıkları
arasında ilişki var mıdır?” olarak belirlenmiştir.
1.2. Amaç
Bu araştırmanın temel olarak iki amacı bulunmaktadır. Bu amaçlardan ilki, 48-72 aylık
okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini
değerlendirmek üzere kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı
geliştirmektir. Araştırmanın ikinci amacı ise, 60-72 aylık çocukların annelerine
bağlanma biçimleri, annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları ile
çocukların öz düzenleme becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu amaçlar
doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır.
1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin geliştirilmesi ve 48-72 aylık çocukların öz
düzenleme beceri düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesine yönelik
araştırma soruları
1.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği geçerli bir ölçme aracı mıdır?
1.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği güvenilir bir ölçme aracı mıdır?
1.3. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’ne göre, 48-72 aylık çocukların öz
düzenleme beceri düzeyleri kişisel özelliklerine (yaş, cinsiyet ve ailelerin
sosyoekonomik düzeyi) göre farklılaşmakta mıdır?
2. 60-72 aylık çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile çocukların annelerine
bağlanma biçimi, annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları arasındaki
ilişkinin incelenmesine yönelik araştırma soruları
2.1. 60-72 aylık çocukların Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği ile belirlenen öz
düzenleme beceri düzeyleri çocuğun ay cinsinden yaşına, cinsiyetine,
ailelerin gelir düzeyine ve annelerin öğrenim düzeyine göre farklılaşmakta
mıdır?
2.2. 60-72 aylık çocukların annelerine bağlanma biçimlerine göre dağılımı nedir?
2.3. 60-72 aylık çocukların bağlanma biçimleri çocuğun cinsiyeti, annelerin yaşı,
annelerin öğrenim düzeyi ve annelerin çalışma durumuna göre farklılaşmakta
mıdır?
6
2.4. 60-72 aylık çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri çocukların bağlanma
biçimlerine göre farklılaşmakta mıdır?
2.5. 60-72 aylık çocukların annelerine bağlanma biçimi annelerin ebeveyn
davranışlarına göre farklılaşmakta mıdır?
2.6. 60-72 aylık çocukların annelerine bağlanma biçimleri annelerin psikolojik
sağlığına göre farklılaşmakta mıdır?
2.7. 60-72 aylık çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerin ebeveyn
davranışları arasındaki ilişki nedir?
2.8. 60-72 aylık çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerin psikolojik
sağlığı arasındaki ilişki nedir?
1.3. Önem
Bu araştırma;
48-72 aylık çocukların öz düzenleme becerilerinin ölçülmesi konusunda bir bakış
açısı kazandırması, araştırmacıların bu konuya ilgi ve dikkatlerini çekmesi ve bu
becerilerin desteklenmesinin önemine ışık tutması bakımından,
Okul öncesi dönem çocukların öz düzenleme becerilerini değerlendiren Türkiye’de
sınırlı sayıda ölçek olmasından dolayı alana konu ile ilgili ölçek kazandıracak
olması bakımından,
Okul öncesi dönem çocukların yaş, cinsiyet ve ailelerinin sosyoekonomik düzeyi
değişkenlerinin, çocukların öz düzenleme becerilerini ne düzeyde etkilediğini ortaya
koyması bakımından,
Çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerine bağlanma biçimleri,
annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlığı arasındaki ilişkiyi ülkemizde
incelemesi açısından önemlidir.
7
1.4. Varsayımlar
Bu araştırmanın varsayımları aşağıda belirtilmiştir;
1. Araştırmada veri toplamak üzere kullanılan ölçme araçlarına doğru ve içten yanıtlar
verildiği,
2. Araştırmada yer alan çocukların normal gelişim gösteren çocuklar olduğu
varsayılmıştır.
1.5. Sınırlılıklar
Öz Düzenleme Beceri Ölçeği’nin geliştirilmesi aşaması ile ilgili sınırlılıklar şunlardır;
1. Ölçek geliştirme aşaması, İstanbul ili, Avrupa yakasından Eyüp, Sultançiftliği,
Sarıyer ve Beşiktaş ilçeleri, Anadolu yakasından Kadıköy, Üsküdar, Ataşehir ve
Kartal ilçelerinde yer alan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı özel ve resmi anaokulları
ve ilköğretime bağlı anasınıfları ile,
2. Normal gelişim gösteren 48-72 aylık çocuklar,
3. 2014-2015 eğitim-öğretim yılı, bahar dönemi ile sınırlıdır.
Araştırmanın ikinci aşamasını oluşturan, çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile
annelerine bağlanma biçimleri, annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları
arasındaki ilişkinin incelenmesi aşaması ile ilgili sınırlılıklar şunlardır;
1. Araştırmanın ikinci aşaması, İstanbul ili Avrupa yakasındaki Sultançiftliği, Beşiktaş,
Eyüp, Beyoğlu ve Fatih ilçelerindeki okullar,
2. Normal gelişim gösteren 60-72 aylık çocuklar ve bu çocukların araştırmaya
katılmaya gönüllü olan anneleri ile,
3. 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar dönemi ile,
4. Araştırmada kullanılan veri toplama araçları; Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği,
Oyuncak Öykü Tamamlama Testi (Granot ve Mayseless, 2001), Çocuk Yetiştirme
Anketi (Sanson, 1994 akt. Baydar vd., 2010) ve Kısa Semptom Envanteri
(Derogatis, 1992 akt. Şahin ve Durak, 1994) ile,
5. Verilerin toplandığı zaman dilimi için yapılan değerlendirmeler ile sınırlıdır.
8
1.6. Tanımlar
Öz Düzenleme (self-regulation): Öz düzenleme bireyin bilişsel, üstbilişsel ve
motivasyonel stratejilerden faydalanarak, belli bir amaca ulaşmak için sergiledikleri,
planlı ve sistemli duygu, düşünce ve davranışların bütününü içermektedir (Schunk,
2001).
Üstbiliş (metacognition): Üstbiliş, öz düzenlemenin zihinsel parçalarını
şekillendirmekte, aynı zamanda duyuşsal, motivasyonal ve sosyal öğeleri kapsamaktadır
(Whitebread vd., 2009).
Yürütücü İşlevler (executive functions): Bu kavram, bazı çalışmalarda öz düzenleme
becerilerin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bryce, Whitebread ve Szüer (2014)
yürütücü işlevler ve üstbiliş becerilerinin birbirinden farklı beceriler olduğunu, yürütücü
işlevlerin üstbiliş becerilerinin gerekli bir parçası olduğunu savunmaktadır.
Çaba gerektiren kontrol (effortful control): Bu kavram bazı araştırmacılar tarafından
öz düzenleme becerilerinin veya yürütücü işlevlerin karşılığı olarak kullanılmaktadır.
Çaba gerektiren kontrol, planlama yapmak veya hataları ayıklamak için baskın olan
cevap/tepkiyi dizginleyebilmek ve/veya baskın olmayan cevap/tepkiyi aktive etmek
olarak tanımlanmaktadır (Rothbart ve Bates, 2006 akt. Eisenberg, vd., 2010).
Öz kontrol (inhibitory control): Çocukların bir probleme hatalı çözümlerini ve doğru
olmayan davranışlarını durdurmalarına yardımcı olan ve daha uyumlu cevap ve
davranışlar geliştirmelerini sağlayan beceridir (McClelland vd.,2007).
Bağlanma: Bowlby (1969) bağlanmayı “bebekler ve ebeveynlerin (veya diğer bakım
verenlerin) birbiri ile duygusal bağ kurmalarına yol açan iki yönlü bir süreç” olarak
tanımlamaktadır (akt. Trawick-Swith, 2013, s.170).
Ebeveyn Davranışı: Anne-babanın çocuğa yönelik davranış biçimlerini, beklentilerini
ve çocuğa yaklaşımlarının niteliğini ifade etmektedir.
Psikolojik Sağlık: Bireyin kendi yeteneklerini fark edebildiği, günlük hayatın stresi ile
başa çıkabildiği, üretken ve verimli şekilde çalışabildiği ve içinde bulunduğu topluma
katkı sağlayabildiği iyi olma halidir (WHO, 2001, p.1).
9
BÖLÜM II: ALAN YAZIN/İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Bu bölümde öz düzenleme, bağlanma, ebeveyn davranışları ve ebeveyn psikolojik
sağlığı ile ilgili kuramsal temellerin yanı sıra yurtiçi ve yurtdışında yapılmış ilgili
araştırmalara yer verilmiştir.
2.1. Öz Düzenleme Kavramı
Öz düzenleme, duygu, davranış, dikkat ve motivasyonun düzenlenmesi ve kontrolü
becerilerini kapsayan çok boyutlu ve boyutları birbiri ile etkileşim içinde gelişen bir
kavramdır. Hem sosyal yetkinlik açısından (Eisenberg, Fabes, Guthrie ve Reiser, 2000)
hem de akademik başarı açısından (Blair, 2002) büyük önem taşıyan bu beceriler son
yıllarda eğitim bilimleri alanında yapılan pek çok çalışmanın konusu olmuştur.
Öz düzenleme kavramı davranışçı, sosyal bilişsel, bilgiyi işleme, sosyal kültürel,
fenomonolojik, iradesel yaklaşımlar gibi pek çok farklı kuramsal yaklaşım tarafından
çerçevelendirilmeye çalışılsa da, bu alanda yapılan çalışmaların gelişim psikolojisi
alanındaki iki gelenekten ilham aldığı söylenebilir. Bunlardan ilki bilgiyi işleme
geleneği, diğeri ise sosyal bilişsel gelenektir (Adagideli ve Ader, 2014; Whitebread vd.,
2009; Yürük, 2014). Bilgiyi işleme kuramı, Flavell (1979) ve Brown (1987 akt. Yürük,,
2014)’un erken çalışmaları ile temsil edilir ve 'üsthafıza', 'üstbiliş' ve ‘yürütücü işlevler’
kavramları bu kökten ortaya çıkar. Diğer gelenek ise Bandura (1986) tarafından
şekillendirilen sosyal bilişsel gelenektir ve öz düzenleme kavramı büyük ölçüde bu
geleneği savunan teorisyenler tarafından şekillendirilmiştir. Öz düzenleme kavramını
kullanan diğer bir kuram ise Vygotsky’nin (1978) sosyal kültürel gelişim kuramıdır.
Farklı bir yaklaşım ise öz düzenlemenin zihinsel perspektif yanında kişilik
perspektifinden bakan teorisyenler tarafından şekillendirildiğini söyler (McChelland ve
Cameron, 2012). Kişilik boyutunda çalışanlar öz düzenlemeyi mizaç, çaba gerektiren
kontrol gibi tanımlar üzerinden tanımlanmaya ve açıklanmaya çalışmaktadır (Eisenberg,
Valiente ve Eggum, 2010; Kochanska ve Kaack, 2003).
Bilgiyi işleme kuramcılarından Brown (1987 akt. Yürük, 2014) üstbilişi “bireylerin
kendi bilişsel sistemleri hakkındaki bilgileri ve kendi bilişsel sistemlerini kontrol
10
etmeleri” olarak tanımlamıştır (s.30). Flavel’in (1979) tanımı ise benzer şekilde,
bireylerin kendi bilişsel sistemleri hakkındaki bilgisi ve bilişin izlenmesi, denetimi ve
organizasyonu üzerinde durur. Sosyal bilişsel kuramcılardan, Zimmerman, Schrunk,
Pintrich ve Pajares’in sonraki çalışmaları öz düzenleme konusundaki önemli çalışmalar
olarak kabul edilmektedir (Sakız ve Yetkin-Özdemir, 2014). Rizemberg ve
Zimmerman (1992) öz düzenlemeyi, “amaçlar belirleme, bu amaçları gerçekleştirmek
için stratejiler geliştirme ve kullandıkları stratejileri değerlendirme” olarak
tanımlanmaktadır. Sosyal bilişsel gelenekten gelen kuramcılar tarafından yapılan diğer
bir tanımda öz düzenleme, bireyin bilişsel, üstbilişsel ve motivasyonel stratejilerden
faydalanarak, belli bir amaca ulaşmak için sergiledikleri planlı ve sistematik duygu,
düşünce ve davranışların bütünü olarak ifade bulur (Schunk, 2001). Schunk (1996) öz
düzenleme becerileri yüksek bireylerin, kendine hedefler koyduğunu, hedeflerini
gerçekleştirmek için uygun stratejileri seçebildiğini, bu stratejileri uygularken
performanslarını izlediğini ve değerlendirebildiğini söyler. Öz düzenleme becerileri
öğrenme sürecine aktarılabildiğinde öz düzenlemeli öğrenme ortaya çıkar. Öz
düzenlemeli öğrenme, Zimmerman (1995) tarafından, “bireylerin kendi öğrenme
süreçlerine üstbilişsel, motivasyonel ve davranışsal olarak aktif katılımının derecesi”
olarak tanımlanmaktadır (s.3).
Öz düzenleme ve üstbiliş kavramları arasında nasıl bir ortaklık olduğu, kavramlar
arasındaki sınırlar pek çok araştırmacı tarafından tartışılmıştır ve tartışılmaya devam
etmektedir. Bazı araştırmacılar üstbilişin, öz düzenlemeyi kapsadığını belirtmektedir
(Brown ve DeLoache, 1978; Kluwe, 1987 akt. Adagideli ve Ader, 2014). Bazı
araştırmacılara göre ise öz düzenleme, üstbilişi de içeren daha geniş kapsamlı bir
kavramdır (Zimmerman, 1995). Dinsmore ve arkadaşları (2008 akt. Yürük, 2014),
üstbilişi öz düzenlemenin bir alt boyutu olarak görenlerdendir. Onlara göre üstbiliş,
bilişsel izleme ve kontrolü tanımlarken, öz düzenleme bilişin, davranışın ve
motivasyonun izlenmesi ve kontrolünü kapsayan daha geniş bir kavramdır.
Sosyal bilişsel kurama göre, bilişsel, üstbilişsel ve motivasyonel alt bileşenleri olan öz
düzenleme becerileri, ortam ve koşullara bağlı olarak sosyal ortamda gelişir ve zamanla
içselleştirilir (Zimmerman, 1998 akt. Yürük, 2014). Sosyal kültürel gelenekçiler de öz
düzenleme becerilerin edinilmesi ve kullanılmasında en önemli faktörün çevre faktörü
olduğunu vurgularken, bilgiyi işleme kuramcıları, bireyin kendisi ve bireyin bilişsel
11
süreçlerinin önemini ön plana çıkartmaktadır. Vygotsky’e göre, sosyal bağlamın en
önemli unsurlarından kültür, hem düşüncenin içeriğini hem de dikkat, bellek ve üstbiliş
gibi bilgiyi işleme yöntemlerini etkiler (Bodrova ve Leong, 2010). Bu noktada
görüldüğü üzere, bilgiyi işleme kuramcıları ve sosyal kültürel gelenekten gelen
kuramcıların bu iç içe geçmiş kavramlar arasında vurguladıkları temel farklılık çevre
faktörüdür. Bilgiyi işleme kuramı ve sosyal bilişsel ile sosyal kültürel gelenekler
arasında gözlenen en önemli farklılıklardan biri de duygusal ve güdüsel yönlerin ele
alınış şeklidir. Bilgiyi işleme kuramında duygusal ve güdüsel unsurlara dikkat
edilmemektedir.
2.1.1. Öz Düzenleme Kavramının Bileşenleri
Önceki bölümde de belirtildiği gibi öz düzenleme, yapısal ve işlevsel olarak çok boyutlu
bir kavramdır (Boekaerts, Maes ve Karoly, 2005). Öz düzenlemenin bileşenlerine ilişkin
pek çok farklı sınıflandırma bulunsa da, bu bileenlen birbirleriyle iç içe geçmiş bir
şekilde geliştiği genel olarak kabul görür.
Öz düzenlemenin alt boyutlarını davranışsal, bilişsel ve duygusal (Calkins ve Fox,
2002; Smith-Donald, Raver, Hayes ve Richardson, 2007) veya bilişsel, davranışsal ve
motivasyonal boyutlarda (Dinsmore vd., 2008 akt. Yürük, 2014) ele alan araştırmacılar
vardır. Benzer şekilde üstbiliş kavramı da, farklı şekillerde ele alınmıştır. Schraw ve
Moshman (1995) üstbilişin, bildirimsel bilgi, yordam bilgisi ve durumsal bilgi
kategorilerinden oluşan biliş bilgisi ile planlama, izleme ve değerlendirme
boyutlarından oluşan bilişin düzenlenmesi kısımlarını içerdiğini söylemektedir. Pintrich,
Wolters ve Baxter’in (2000 akt. Yürük, 2014) sınıflandırmasında ise üstbilişin unsurları
üstbilişsel bilgi, üstbilişsel yargılar ve izleme ile bilişin kontrolü ve düzenlenmesi
şeklinde üç grupta ele alınmıştır. Onların sınıflandırmasında üstbilişsel bilgi, bildirimsel
bilgi, yordam bilgisi, durumsal bilgi yanı sıra görev hakkında bilgi ile kişisel ve
kişilerarası üstbilişsel bilgi boyutlarını içermektedir. Görevin zorluk derecesi hakkında
yargılar, öğrenme ile ilgili yargılar, bilinenin hissedilmesi ve kendinden emin olmakla
ilgili yargılar ise üstbilişsel yargılar ve izleme bileşeni altında tanımlanmaktadır. Son
bileşen olan bilişin kontrolü ve düzenlenmesi ise, etkinliklerin planlanması, stratejilerin
seçimi ve kullanımı, kaynakların temin edilmesi ve istemli kontrol alt bileşenlerini
kapsamaktadır.
12
Bu alanda yapılan sınıflandırmaların çoğunda üstbilişin, bilgi ve beceri boyutu olarak
iki boyutta ele alındığı görülmektedir (Schraw ve Moshman, 1995). Schaw ve Dennison
(1994), bilgi ve düzenleme boyutları arasında ilişki olduğunu belirtmektedir.
Düzenlemenin gerçekleşebilmesi için bilgi boyutunun aktif olması gerektiği kabul
edilmektedir.
Whitebread ve arkadaşları (2009) ise öz düzenleme kavramı ile üstbiliş kavramını
eşdeğer tutmuş ve öz düzenlemenin bileşenlerini, üstbilişsel bilgi, üstbilişsel düzenleme
ile duygu ve motivasyonel düzenleme olarak sıralamıştır. Üstbilişsel bilgi kategorisi
çocukların kendileri ve diğerleri, öğrenme görevleri ve stratejiler hakkında sahip
oldukları bilgileri tanımlamaktadır. Bireyin kendi ve diğerlerinin yetenekleri ve
tercihleri konusundaki bilgi kişisel üstbiliş bilgisi olarak tanımlanmaktadır. Okul öncesi
dönem çocukları gözlemleyerek geliştirdikleri şemada üstbilişsel düzenleme kategorisi
altında planlama becerileri, süreci takip becerileri, eylem kontrolü becerileri,
değerlendirme becerileri toplanmıştır. Planlama becerileri, bir görevi başarmak için
izlenecek süreçler hakkında zihinsel üstbilişsel süreçleri belirlemeyi anlatmaktadır. Bir
etkinliğe başlamadan önce, “ben pastel boya kullanacağım”, “ben doktor olacağım” gibi
seçimler ve görev dağılımları planlama becerilerini göstermektedir. Süreci takip veya
izleme olarak adlandırılan beceri ise, performansın değerlendirilmesi becerisidir. “Ben
yanlış kestim”, “şu son elmayı da boyayınca, resmim bitmiş olacak” gibi ifadeler
çocuğun kendi performansını değerlendirmesine örnektir. Kontrol becerisi ise izleme
süreci ile ortaya çıkan bir gereksinim ile görevin yapılma şeklinde ortaya çıkan
değişiklik durumudur. “Böyle olmuyor, başka türlü deneyelim” gibi bir ifade süreçte işe
yaramayan bir stratejinin ve/veya yöntemin düzenlenmesinin gerekliliği konusundaki
farkındalığı göstermektedir. Değerlendirme becerisi ise çocuğun kendi performansını
doğru değerlendirebilmesidir. “Kesme konusunda çok iyiydim”, “bugün, kağıt
katlayarak gemi yapmayı öğrendim” gibi ifadeler değerlendirme becerisi ile ilgili
ipuçları vermektedir. Bu beceri durumlarının her biri çocuğun kendi süreçlerini
değerlendirmesi yanında, başkalarının öğrenme/görev süreçleri hakkında da olabilir.
Örneğin “Cihan, çok güzel kesti” gibi bir ifade, çocuğun arkadaşının görev sırasındaki
performansını değerlendirme becerisine örnektir.
Üstbiliş sınıflamalarında, planlama (Pintrich vd., 2000 akt. Yürük, 2014; Schraw ve
Moshman, 1995; Whitebread vd., 2009) ile izleme ve değerlendirme becerilerine
13
(Schraw ve Moshman, 1995; Whitebread vd., 2009) de benzer tanımlarla yer verildiği
görülmektedir. Zimmerman’ın (2000) önerdiği öz düzenleme modelinde ise planlamaya
karşılık olarak öndüşünme, izlemeye karşılık olarak performans/iradesel kontrol ve
değerlendirmeye karşılık olarak özyansıtma kavramı kullanılmaktadır. Pintrich ve
arkadaşlarının (2000 akt. Yürük, 2014), üstbilişin sınıflandırmasında kullandıkları
bilişin kontrolü ve düzenlenmesi bileşeni altında yer alan, istemli kontrol alt bileşeni,
bireyin çevresini, motivasyonu ve duygularını performansını arttıracak şekilde
düzenlemesi olarak tanımlamaktadır. Bu alt bileşen, Whitebread ve arkadaşlarının
(2009) sunduğu yapıda, duygu ve motivasyonel düzenleme olarak adlandırılmaktadır.
Duygu ve motivasyonel düzenleme, duyguların ve motivasyonel durumun takibi ve
kontrolünü tanımlamaktadır. Bireyin, öğrenme ve/veya görev süresince kendi duygu ve
motivasyonel düzeyinin farkında olması, duygularını kontrol edebilmesi ve motivasyon
düzeyini sürdürebilmesi becerileridir. “Bu oyunu çok sevdim”, “Bu etkinliği yaptığımız
için çok mutluyum” gibi ifadeler duygusal boyuttaki farkındalığı yansıtırken, “seninle
oynamak için bu etkinliği hemen bitirmeye çalışıyorum” gibi bir ifade ise motivasyonel
durumu yansıtan ifadelerdir (Whitebread vd., 2009).
Duygu düzenleme becerisi, ilgili alan yazında oldukça sık çalışılan konulardan biridir.
Duyguların düzenlenmesi, ortamın koşullarına uyum gösterecek şekilde olumlu ya da
olumsuz duygusal tepkilerin başlatılması, sürdürülmesi ve ayarlanmasını ifade
etmektedir (Grolnick, McMenamy ve Kurowski, 2003 akt. Altan, 2006; Thompson,
1994 akt. Çorapçı vd., 2010). Bu beceriyi kazanmış bir çocuk ortamın gerektirdiği
şartlara göre olumlu veya olumsuz duygusunu devam ettirebilir, arttırabilir veya
duygusunu tamamen bastırabilir. Örneğin, bir etkinlikte başarısız olan çocuk olumsuz
duygu durumunun üstesinden kolaylıkla gelebilerek yeni etkinliklere dikkatini verebilir
veya akranlarıyla yaşadığı bir çatışma durumunda olumsuz duyguları ile baş edebilecek
stratejiler kullanabilir. Bridges, Denham ve Ganiban (2004) özellikle olumsuz
duyguların düzenlenmesi ve kontrolüne vurgu yapıldığını, ancak duygu düzenleme
becerisinin hem olumlu hem de olumsuz duyguları kapsadığını vurgulamaktadır.
Yapılan araştırmalar, duygu düzenleme becerilerinin çocukların sosyal becerileri, akran
ilişkileri ve akademik başarıları ile ilişkili olduğunu göstermektedir (Calkins, Gill,
Johnson ve Smith, 1999; Denham vd., 2003; Graziano, Reavis, Keane ve Calkins,
2007). Duygu düzenleme becerisinin düşük düzeyde olmasının ise, dışsallaştırma ve
14
içselleştirme problemleri (Eisenberg, Pidada ve Liew, 2001; Eisenberg vd., 2004;
Rydell, Berlin ve Bohlin, 2003), empatik davranamama (Eisenberg, vd., 2004) düşük
prososyal davranış gösterme (Rydell vd., 2003) ve hatta yetişkinlik psikopatolojisi
(Gross ve Munoz, 1995) ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Bu araştırmaların da gösterdiği
gibi duygu düzenleme becerisinin erken dönemlerde edinilmesi, ileriki yaşlardaki
olumlu gelişimsel çıktılar için de önemlidir.
Öz düzenleme, bilişsel strateji, üstbilişsel bilgi ve motivasyonel inançları bir araya
getirmelidir (Boekarts, 1997). Schraw, Crippen ve Hartley (2006), öz düzenlemenin
gerçekleşebilmesi için bireyin bilişsel ve üstbilişsel becerilere sahip olması yanında,
öğrenme motivasyonuna da sahip olması gerektiğini vurgular. Perry ve Drummond
(2002) da öz düzenleme tanımında motivasyonun önemine vurgu yapmış, öz
düzenlemeyi bireyin öğrenme ve sorumluluk alma konularında motivasyonunu
etkileyen faktörlerin farkında olması olarak tanımlamıştır. Zimmerman (2000) ise öz
düzenleme modelinde, öz motivasyonel inançları, öndüşünme evresin bir parçası olarak
ele almıştır. Öz yeterlilik, sonuç beklentisi, içsel ilgi/değer verme ve hedef yönelimi
motivasyonel durumları belirleyen önemli unsurlardır.
Dikkat düzenlemeyi ve öz kontrolü etkileyen hareketlilik düzeyi ise bir mizaç özelliği
olarak karşımıza çıkmaktadır. Mizaç, genel anlamıyla, biyolojik kökenli ve kısmen sabit
olan duygu, davranış ve dikkat süreçlerindeki bireysel farklılıklar olarak
tanımlanmaktadır (Rothbart, 1989 akt. Yağmurlu, Sanson ve Bahar-Köyden, 2005).
Mizaç özellikleri, genetik faktörlere bağlı olduğu kadar, çevresel unsurlardan da
etkilenmektedir. Prior, Sanson ve Oberklaid (1989 akt. Yağmurlu vd., 2005) 3 ile 7 yaş
arasında dört mizaç özelliği olduğunu belirtmiştir. Bunlar; tepkisellik, sebatkarlık,
sıcakkanlılık ve ritmikliktir. Sıcakkanlılık yeni insan ve ortamlara yaklaşma istekliliği
olarak tanımlanabilecekken, ritmiklik çocuğun yemek yeme, uyuma gibi günlük
rutinlerinin düzenliliğini tanımlamaktadır. Tepkisellik, belirli bir uyaran veya olaya
tepki vermeye hazır olma durumunu tanımlamaktadır. Tepkiselliğin, problemli sosyal
davranışlarla ilişkili olduğu görülmüştür (Sanson, Smart, Prior, Oberklaid ve Pedlow;
1994). Bu özelliğin öz düzenlemenin, davranış kontrolü ile doğrudan ilişkili olduğu
söylenebilir. Özellikle çaba gerektiren kontrol veya kendini denetleme becerisi yüksek
olan çocuklar, tepkilerini kontrol edebilen çocuklar olarak tanımlanabilir. Sebatkarlık
ise dikkati belli bir durum, olay veya etkinlik üzerinde yoğunlaştırabilmek olarak
15
tanımlanmaktadır. Öz düzenlemenin dikkat kontrolü boyutunu etkileyen, biyolojik
kökenli ve kısmen sabit kısmıdır. Mizacın özellikle tepkisellik ve sebatkarlık boyutları,
öz düzenleme becerileri üzerinde etkilidir. Örneğin Altan (2006) Türkiye’deki bir
örneklem ile gerçekleştirdiği araştırmasında, öz kontrolün bir göstergesi olan hazzı
erteleme becerisi ile sebatkar mizaç arasında ilişki olduğunu göstermiştir.
Öz düzenleme becerilerini, mizacın bir parçası olarak kabul eden görüş, çaba gerektiren
kontrol kavramını vurgulamaktadır (Eisenberg vd. 2010). Çaba gerektiren kontrol,
planlama yapmak veya hataları ayıklamak için baskın olan cevap/tepkiyi
dizginleyebilmek ve/veya baskın olmayan cevap/tepkiyi etkin hale getirmek olarak
tanımlanmaktadır (Rothbart ve Bates, 2006 akt. Eisenberg, vd., 2010). Eisenberg, Smith
ve Spinrad (2011 akt. Fındık-Tanrıbuyurdu ve Güler, 2014) benzer şekilde bu kavramı,
istemli olarak dikkatin ve davranışın etkinleştirilmesi, engellenmesi ve değiştirilmesi
olarak tanımlamaktadır.
Eisenberg ve arkadaşları (2010) çaba gerektiren kontrolü, dikkat kontrolü, öz kontrol ve
yürütücü işlev becerileri olarak üç boyutta incelemektedir. Bu kavramsal tanımlama
mizaç ve zihinsel perspektifi birleştirmesi bakımından dikkat çekmektedir. Bilgiyi
ilişkilendirme, planlama ile duygu ve davranışı düzenleme ise yürütücü işlevler
becerileri altında tanımlanmıştır.
Dikkat kontrolü, dikkatin odaklanması veya yer değiştirmesi becerilerinin kontrolünü
tanımlarken; öz kontrol, bir davranışı aktive etme veya bastırabilme becerisine karşılık
kullanılmaktadır (Eisenberg vd., 2010). Bu beceriler, duygu, dikkat ve davranış
kontrolünü sağlaması ile bireyin sosyal süreçlere katılımını, duygularını ifade etme
becerilerini ve diğer öz düzenleme becerilerini önemli ölçüde etkiler (Eisenberg vd.,
2004 akt. Fındık-Tanrıbuyurdu ve Güler, 2014; Kochanska, Murray ve Harlan, 2000).
Smith-Donald ve arkadaşları (2007), çaba gerektiren kontrol üzerine yapılan
araştırmaların çoğunun, çocukların davranışsal öz düzenlemeleri üzerine olduğunu
belirtmektedir. Öz kontrol, çocukların bir probleme hatalı çözümlerini ve doğru
olmayan davranışlarını durdurmalarına ve daha uyumlu cevap ve davranışlar
geliştirmelerine yardım eder (McClelland, Cameron, Conor, Farris, Jewkes ve Morrison
2007). McClelland ve arkadaşları (2007), öz kontrol becerilerinin, şekerlemeyi yemeden
bekleme gibi hazzın ertelenmesi görevleri ve/veya çocukların kuralları ne derecede
16
içselleştirdiğini gösteren toplama, temizleme gibi görevlerle değerlendirildiğini
belirtmektedir.
Öz düzenlemenin bir boyutu olan dikkatini düzenleme, Rothbart ve Posner (2005)
tarafından odaklanma becerisi, konuyla ilişkili bilgi ile uğraşma ve bir işi sürdürme
olarak tanımlanmaktadır. Dikkatin düzenlenmesi, duygu ve davranış kontrolü ile
ilişkilidir (Eisenberg ve Okun, 1996). Lengua (2002) dikkat düzenlemeyi mizacın bir
parçası olarak görmekte ve bu mizaç özelliğinin, özellikle çoklu risk faktörleri içeren
çevresel ortamlarda çocuğun gelişimsel çıktıları için ne kadar önemli olduğuna dikkat
çekmektedir. Dikkatini düzenlemekte problem yaşayan çocuklar akademik ve psikolojik
problemler yaşamaktadır (Bates, Pettit, Dodge ve Ridge, 1998; Campbell, Pierce,
March, Ewing, ve Szumowski, 1994; Lengua, 2002). Öğrenme etkinlikleri sırasında
dikkati koruyabilmek ve odaklanabilmek akademik başarı için önemli ön koşullardan
biridir. Dikkatin sürdürülmesi ve yönetilmesi dolaylı olarak akademik başarıyı
getirmektedir. Dikkat süresi ve dikkat düzenleme becerileri ile bilişsel test sonuçları ve
akademik başarı arasında pozitif ilişki bulgulanmıştır (Andersson ve Bergman, 2011;
Deater-Deckard, Petrill, Thompson ve DeThorne, 2005). Dikkatini ve etkinlik düzeyini
düzenleyen çocuklar zorlayıcı etkinliklerde sebat gösterirler (Blair ve Diamond, 2008).
Bu çocuklar aynı zamanda dikkatlerini sürdürebilmek için çeşitli stratejiler kullanırlar.
Örneğin, dikkat dağıtıcı unsurları ortadn kaldırabilirler veya dikkatlerini toplamak için
hareket etme, düşünme gibi stratejiler kullanabilirler. Dikkat ve başarı arasındaki ilişki
özellikle düşük gelir düzeyindeki ailelerden gelen çocuklarda çok güçlüdür (Norman ve
Breznitz, 1992). Dikkat kontrolü ile ilgili yapılan araştırmalar, bireylerin zihinsel ve
duygusal özellikleri ile dikkat ile ilgili süreçler arasında ilişki olduğunu belirtmektedir
(Derryberry ve Rothbart, 1997). Beyin ve işlevleri hakkında yapılan araştırmalar da bu
teorik savı destekler niteliktedir. Düzenleme işlevlerini etkileyen bazı duygusal ve
zihinsel sistemlerin beyinde aynı bölgede yer aldığı ve bu sistemlerin dikkati
etkileyebilecek şekilde etkileşebileceği savunulmaktadır (Vogt, Finch ve Olson, 1992).
Dikkat düzenleme, hem sosyal yetkinliğin hem de akademik başarının bir yordayıcısı
olduğundan bu alanda yapılan çalışmalar artmaktadır (Duncan vd., 2007).
17
2.1.2. Öz Düzenleme Becerilerinin Gelişimi
Öz düzenleme ve üstbiliş alanında yapılan ilk çalışmaların genellikle büyük çocuklar ve
yetişkinler ile yapıldığı görülmektedir. Örneğin, Veenman, Van Hout-Wolters ve
Afflerbach (2006) üstbilişsel becerilerin 8-10 yaşlarında ortaya çıktığını
raporlamışlardır. Üstbiliş kavramını ortaya atan Flavel ve bilişsel gelişim teorisini
geliştiren Piaget çalışmalarında genellikle okul öncesi dönem çocukların üstbilişsel
yetersizliklerini vurgulamışlardır (Adagideli ve Ader, 2014). Bazı çalışmaların ise
yöntemsel sorunlara bağlı olarak çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini
olduğundan daha düşük değerlendirdiği savunulmaktadır. Bu yöntemsel sorunlar
arasında, çocukların sözel yeteneklerine fazla güvenilmesi, deneysel görevlerde
bağlamsal konuların yer alması ve çocukların işler bellek sınırlılıklarının dikkate
alınmaması gibi unsurlar yer almaktadır (Whitebread vd., 2009). Üstbilişsel bilginin
gelişimi konu alan ilk çalışmaların pek çoğunda küçük çocukların sözel yetenekleri ile
ilgili olarak ortaya çıkan problemler çok belirgindir (Kreutzer vd. 1975 akt. Whitebread
vd., 2009). Çocukların sözel yeteneklerine daha az güvenilerek yapılan çalışmalar ise
çocukların öz düzenleme konusunda gösterilenden daha bilgili olduklarını ortaya
koymuştur (Annevirta ve Vauras, 2001).
Yapılan yeni araştırmalar ise, öz düzenleme becerilerinin okul öncesi dönemde (Carlson
vd., 2004; Diamond, Barnett, Thomas ve Munro, 2007; Hughes, vd. 1998) ve hatta 1-3
yaş döneminde bile (Carlson, 2005) görülebileceğini göstermiştir. Örneğin, Bronson
(2000 akt. Whitebread vd., 2009) erken çocukluğun farklı aşamalarında duygusal,
sosyal, bilişsel ve motivasyonel gelişmeleri inceleyen pek çok araştırmayı raporlamıştır.
Rothbart, Ahadi, Hershey ve Fisher (2001) 6 yaşına kadar olan çocuklarda ortaya çıkan
ve öz düzenleme ile yürütücü işlevler, öz kontrol, çaba gerektiren kontrol ve yürütücü
ilgi gibi unsurlar arasındaki bağlantıyı gösteren kanıtları incelemiştir. İlgili
araştırmaların sonuçları, yaşa uygun ve anlamlı görevlerde çok küçük çocukların bile
düzenlemeye dayalı stratejik davranışlar gösterdiklerini işaret etmektedir (Clark, 1978;
Deloache, Sugarman ve Brown, 1985). Schneider ve Pressley (1997 akt. Whitebread
vd., 2009) ise verilen görevlerde küçük çocukların üsthafıza ve hafıza performanslarının
çok önemli/doyurucu olduğunu göstermiştir.
18
Bu alanda yapılan diğer çalışmalar, üstbilişsel bilgi ve becerilerin yaş ile arttığını
gösterir (Justice, 1986; Weinert ve Schneider, 1999 akt. Whitebread vd., 2009). Epsy,
Kaugman, McDiarmid ve Glisky (1999) yön değiştirme ve amaç belirleme gibi yönetici
becerilerin 4 yaşta ortaya çıktığını ve 5-6 yaşta olgunlaştığını belirtir. Öz düzenleme
becerilerinin bir boyutu olan duygu düzenleme becerisi de yaşamın ilk yıllarında vardır
(Kopp, 1982). Ancak okul öncesi dönemde çocuklar, bilişsel gelişim ve dil gelişimi ile
birlikte bu beceriyi daha stratejik kullanmaya başlar (Aytar Güngör, 2011; Cole,
Dennis, Smith-Simon ve Cohen, 2009). Çaba gerektiren kontrol becerileri, yaşamın 6.
ile 18. ayları arasında (Eisenberg vd., 2010) ortaya çıkmaya başlar ve erken çocukluk
döneminde gelişmeye devam eder (Rothbart ve Bates, 1998 akt. Arslan-Yalçın, 2009).
Bu beceriler 3 ile 6 yaş arasında önemli bir gelişme gösterir (Kochanska vd., 1996). Öz
kontrol becerilerinde görülen bireysel farklılıklar ise genellikle orta çocukluğa kadar
kalıcılığını sürdürür ve çocukların sosyal olarak kabul gören davranışları
içselleştirmesinde önemli rol oynar (Kochanska, Murray ve Coy, 1997; Olson, Schilling
ve Bates, 1999).
Bandura'nın sosyal bilişsel teorisine göre öz düzenleme, sosyal etkileşim içinde
gelişmeye başlar ve zamanla içselleştirilir. Bu kurama göre öz düzenlemenin dört
gelişimsel basamağı vardır. Bunlar sırasıyla; gözlem, taklit/özenme, öz kontrol ve öz
düzenleme olarak adlandırılmaktadır. Gözlem aşamasında, öz düzenleme stratejileri
kullanan kişi model alan tarafından gözlenir, daha sonra modelin kullandığı stratejileri
taklit eder. Öz kontrol aşamasında bu stratejiler içselleştirilir ve öz düzenleme
aşamasında ise içselleştirilen stratejiler kullanılır (Schunk ve Zimmerman, 1997).
Sosyal kültürel kuram da sosyal bilişsel geleneğe benzer şekilde, kendini izleme ve
dikkat gibi becerilerin sosyal etkileşim içinde oluştuğunu ve zamanla içselleştirilerek
bireyin bilişsel ve davranışsal becerilerinin bir parçası haline geldiğini savunur. Bu
süreç ‘diğer/öteki düzenlemeden’, ‘öz düzenlemeye’ doğru gelişim gösterir. Hatta
çocukların, yeni bir öğrenme durumu olduğunda, kendilerinden önce başkalarını
düzenledikleri görüşü vardır (Bodrova ve Leong, 2010). Örneğin, çocuklar sınıf
ortamına yeni getirilen bir kuralı ihlal eden akranlarını düzeltme eğilimindedir.
Hatalarını söyler, bu şekilde kuralı doğru anlayıp anlamadıklarını kontrol eder ve
başkalarını düzenleme üzerinden kuralları içselleştirir. Bu teoriye göre dil dış
sosyokültürel çevre ve kişinin içsel psikolojik dünyası arasında hayati bağlantıdır. Bu
19
görüşe göre, düşünceler kelimelerle sadece ifade edilmez, onlarla var olurlar (Vygotsky,
1962 akt. Sakız ve Yetkin-Özdemir, 2014). Vygotsky, çocuğun kendi kendine yaptığı
konuşmayı, öz yöneltme için temel kabul eder. Bu teoriye göre öz düzenleme, çocuk
yetişkinlerin ileti, istek, açıklama ve stratejilerini kendi öz konuşmaları ile birleştirdiği
zaman başlar. Araştırmalar da, çocukların davranışlarını düzenleyecekleri zaman kendi
kendilerine konuşmalarını devreye soktuklarını göstermektedir. Özellikle 3-6 yaş
arasında kendi kendilerine konuşma çok fazla kullanılır (Elias ve Berk, 2002). Wertsch,
McNamee, McLane ve Budwig (1980) araştırma sonuçlarına dayanarak Vygotsky’nin
görüşünü desteklemekte ve üstbilişsel fonksiyonların öncelikle kişilerarası görevlerde
belirdiğini, zamanla içselleştirildiğini savunmaktadır. Bu görüşler ve araştırmalar
ışığında, öz düzenleme becerilerinin çocuğun sosyal çevresi, kültür gibi unsurların etkisi
altında olduğu söylenebilir.
Öz düzenleme becerileri aynı zamanda okullaşma ile gelişme eğilimindedir (Justice,
1986; Weinert ve Schneider, 1999 akt. Whitebread vd., 2009). İlk ve orta düzeyde
verilen öz düzenleme becerilerini destekleyici eğitim ve müdahale programlarının
akademik başarı üzerinde olumlu etkileri olduğu bulunmuştur (Dignath, Buettner ve
Langfeldt, 2008; Hattie, Biggs ve Purdie, 1996). Bu beceriler, okul öncesi
öğretmenlerinin desteği ve kaliteli okul öncesi ortamları ile desteklenebilecek
becerilerdir (Perels, Merget-Kullmann, Wende, Schmitz ve Buchbinder, 2009).
Whitebread ve Coltman (2010) tarafından yapılan bir çalışma, etkinliklerde kontrolü
çocuklara veren pedagojik yaklaşımların kullanılması ile çocuklara zihinsel olarak
zorlayıcı durumlar sunan, duygusal sıcaklık sağlayan sınıf ortamlarının ve çocukların
öğrenmeleri hakkında serbestçe konuşabilmelerini sağlayan öğrenme konularının erken
çocuklukta öz düzenleme ve üstbilişsel becerilerin desteklenmesinde kullanılabileceğini
ortaya koymuştur. Türkiye’de yapılan araştırmalar da benzer sonuçlar vermektedir.
Örneğin, Güler-Yıldız, Ertürk-Kara, Fındık-Tanrıbuyurdu ve Gönen (2014) tarafından
yapılan bir araştırma, öğretmen çocuk arasındaki etkileşime dair niteliğin çocukların
yürütücü işlevler becerileri üzerinde olumlu etkiler yarattığını göstermektedir. Yapılan
bu çalışmalar ışığında, öz düzenleme becerilerinin erken müdahale programları ile
desteklenebileceği söylenebilir. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan
Okul Öncesi Eğitim Programı’nda da öz düzenlemeye ilişkin beceriler temel ilkeler
arasında yer bulmakta ve bu becerilerin okul ortamında kazandırılmasını
20
hedeflemektedir. Temel ilkeler arasında yer alan öz kontrolün kazandırılması ve
bağımsız davranışların geliştirilmesi hedefleri bunlara örnektir (Adagideli ve Ader,
2014). Bu hedefler, 2006 (MEB, 2006) ve 2013 (Çelik ve Daşcan, 2014) programında
aynı şekilde ifade edilmiştir.
2.1.3. Öz Düzenleme Becerilerinin Gelişimsel Açıdan Önemi
Öz düzenleme becerileri, çocukların hem sosyal yetkinlik hem de akademik
yetkinliklerine etki ederek, yaşam boyu etkileri süregelen becerilerdir. Bu becerilerin,
sosyal ve ahlaki yetkinlik (Kochanska vd., 2000; Kochanska vd., 1996), akran ilişkileri
(Ramani, Brownell ve Campbell, 2010), duygu düzenleme düzeyi (Carlson ve Wang,
2007; Simonds, Kieras, Rueda ve Rothbart, 2007), psikolojik iyi olma hali (Eisenberg
vd., 2004), okul başarısı (Blair, 2002; Blair ve Diamond, 2008; Ponitz, McChelland,
Jewkes, Connor, Farris ve Morrsion (2008), matematik ve aritmetik başarısı (Blair ve
Razza, 2007; Bull ve Scerif, 2001), okuduğunu anlama (Çetinkaya ve Erktin, 2002) ve
etkili sınıf içi davranış (Ponitz vd., 2008) ile ilişkili olduğu bulgulanmıştır.
Öz düzenlemenin üstbiliş, üsthafıza, yürütücü işlevler, motivasyon ve dikkat düzenleme
gibi boyutlarını ayrı ayrı ele alan çalışmalar da, benzer şekilde bu becerilerin gelişimsel
açısından önemini ortaya koyar. Üstbilişsel beceriler, öz düzenlemeli öğrenme
davranışlarını olumlu etkileyerek, akademik başarıyı arttırmaktadır. Öz düzenleme
becerileri kazanmış bir birey kendine hedefler koyar, hedeflerini gerçekleştirebilmek
için uygun stratejileri seçer ve uygular, süreçte kendi performansını izler ve doğru
şekilde değerlendirir (Schunk, 1996). Üstbilişsel bilgi ve becerilerin, akademik başarı
ile olumlu yönde anlamlı ilişkisi araştırma sonuçlarıyla da desteklenmektedir (Bağçeci,
Döş ve Sarıca, 2011; Dunning, Johnson, Ehrlinger ve Kruger, 2003; Deseote ve
Roeyers, 2002; Case, Harris ve Graham, 1992).
Öz düzenlemeli öğrenme, üstbilişsel bilgi ve zihinsel stratejilerin etkinlik performansı
süresince aktif düzenlenmesi ve tam öğrenme amaçlı davranışların kullanımı ile ayırt
edilen öğrenme etkinliklerini tanımlamaktır (Zimmerman, 2008). Öz düzenlemeli
öğrenme davranışları, zekadan bağımsız olarak, akademik başarıya katkı sağlayan en
önemli değişkenlerdendir (Alexander, Johnson, Albano, Freygang ve Scott, 2006;
Normandeau ve Guay, 1998; Nota, Soresi ve Zimmerman, 2004; Veenman ve
21
Beishuizen, 2004; Veenman, Wilhelm, ve Beishuizen, 2004). Bu ilişkinin ortaya
konmadığı çalışma sayısı çok sınırlıdır (Coutinho, 2006).
Yapılan bazı araştırmalar sonucunda, üstbilişsel bilgi ve becerilerin öğretilebilir olduğu
vurgulanmaktadır (Kramarski ve Mevarech, 2003; Veenman, Elshout ve Busoto, 1994).
Veenman, Von Hout-Walters ve Afflerback (2006), üstbilişsel becerilerin ebeveyn,
akran ve öğretmenlerden öğrenildiğini belirtmektedir. Çocukların ilk sosyal
etkileşimlerinin ebeveynleri ile gerçekleştiği ve ebeveyn davranışlarının çocuklar
tarafından model alındığı düşünüldüğünde, öz düzenleme becerilerinin gelişimi için
ebeveynlerin bu becerilere sahip olmaları gerektiği söylenebilir.
Çocukların öz düzenleme becerilerini kullandıkları önemli yerlerden biri de okuldur.
Okulda dikkat göstermeleri, yönergeleri takip etmeleri, sınıfın amaçlarına ulaşmak için
uygun olmayan davranışları engellemeleri beklenir. Bu beceriler davranış kontrolü
(McClelland vd., 2007) veya basitçe öz düzenleme olarak bilinir ve erken okul başarısı
için kritik öneme sahiptir. Davranışsal öz denetim düzeyi düşük şekilde örgün eğitime
giren çocukların, akran reddi ve akademik başarı açısından risk altında olduğu
gösterilmiştir (Ladd, Birch ve Buhs, 1999; McClelland, Morrison ve Holmes, 2000).
Örnek bir araştırma, çocukların %50’sinin öğretmenleri tarafından okul öncesi eğitime
yönergeleri takip etme ve bağımsız çalışma gibi becerilerden yoksun olarak başladıkları
şeklinde değerlendirildiğini göstermektedir (Rimm-Kaufman, Pianta ve Cox, 2000).
Davranış düzenleme düzeyi, okul öncesi dönemde kat edilecek gelişimi belirlemekte
olup, aynı zamanda okul öncesinde başarı düzeyinde de önemli rol oynamaktadır
(McClelland vd., 2007).
Okul başarısı için olumlu akademik duyguların ve öğrenme motivasyonunun
sürdürülmesi gerekir. Çocukların okul ortamında başarısını etkileyecek unsurlardan biri
de akademik duyguları kontrol edebilme becerileridir. Duygusal boyutta pozitif veya
negatif akademik duygulara sahip olmaları, öğrenme düzeylerini ve sınıf içi
performanslarını etkilemektedir. Pekrun (1992) negatif akademik duyguların öğrenmeye
ilişkin strateji kullanımını sınırladığını, bireyleri öğrenme sürecinde başkalarına bağımlı
hale getirdiğini belirtmektedir. Bu alanda yapılan araştırmalar da negatif akademik
duyguların, akademik başarı üzerindeki olumsuz etkilerini göstermektedir (Pekrun,
Hall, Goetz ve Perry, 2014). Smiley ve Dweck tarafından 1994 yılında yapılan bir
22
araştırma ise okul öncesi dönem çocukların %26’sının zorlayıcı durumlar karşısında
kolayca pes ettiklerini, motivasyonlarını kaybettiklerini göstermektedir.
İlgili alan yazın, çaba gerektiren kontrolün davranış kontrolü ile ilişkisine dikkat
çekmekte, tepkileri düzenlemenin sosyal kabul, uyum ve sağlıklı ilişkiler için önemine
vurgu yapmaktadır. Öz düzenlemenin bir alt boyutu olarak ele alınan çaba gerektiren
kontrol becerileri yüksek olan çocukların, sosyal yetkinliklerinin yüksek olduğu, bu
becerilerin sosyal yetkinliği yordadığı hem yurt dışında yapılan çalışmaların
bulgularında (Eisenberg, vd., 2001; Fabes vd., 1999; Kochanska vd., 1996; Lengua,
Honorado ve Bush, 2007; Rothbart, Ahadi ve Hershey, 1994; Spinrad vd., 2007) hem de
Türkiye’de yapılan araştırma bulgularında (Arslan-Yalçın, 2009; Çorapçı, Aksan,
Arslan-Yalçın ve Yağmurlu, 2010) yer almaktadır. Çaba gerektiren kontrol becerileri,
duygu ve davranışları düzenleyen araçlar olarak görülebilir. İlgili literatür, okul
öncesinde çocukların duygu düzenleme becerilerinin sosyal yetkinlikleri ile ilişkili
olduğunu ve sonraki yıllardaki sosyal yetkinliğin en önemli yordayıcılarından biri
olduğunu göstermektedir (Denham vd., 2003; Schultz, Izard, Ackerman ve
Youngstrom, 2001). Bu becerilerden yoksun olan çocukların akran zorbalığına maruz
kaldıkları bulunmuştur (Deater-Deckard, 2001). Çaba gerektiren kontrol becerilerinin,
dışsallaştırma davranış problemleri ile negatif yönlü ilişkili olduğunu bulgulayan pek
çok araştırma vardır (Brody ve Ge, 2001; Eisenberg, vd., 2001; Olson, Sameroff, Kerr,
Lopez ve Wellman, 2005). Anaokulu çocukları ile yapılan çalışmalar, dışsallaştırma
davranış problemlerinin, düşük çaba gerektiren kontrol becerileri (Murray ve
Kochanska, 2002; Olson, Sameroff, Kerr, Lopez ve Wellman, 2005), dürtüsellik
(Hughes, White, Sharpen ve Dunn, 2000) ve dikkat dağınıklığı (Olson, Bates, Sandy ve
Schilling, 2002) ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Çaba gerektiren kontrol becerileri
düşük olan çocuklar dikkatlerini görevlere daha kısa süre verebilirler, okulda daha
düşük başarı gösterirler (Berndt ve Keefe, 1995; Birch ve Ladd, 1997; Murray ve
Greenberg, 2000; Raver, 2002). Bu becerileri yüksek olan çocuklar ise odaklanma ve
bir görevi uzun süre devam ettirme konusunda sebat gösterdiklerinden okul
başarılarının buna paralel olarak arttığı düşünülmektedir (Coplan, Barber ve Lagace
Seguin, 1999).
23
Kontrol becerileri aynı zamanda, psikolojik sağlığın ve ego sağlamlığının bir yordayıcı
olarak ortaya çıkmaktadır. Kontrol becerileri yüksek bireylerin, stresli durumlara daha
kolay uyum sağlaması beklenebilir (Eisenberg vd., 2004).
2.1.4. Öz Düzenleme Becerilerinin Ölçülmesi
Araştırmacılar, öz düzenleme becerilerini değerlendirmenin en iyi yolunun farklı
yöntemleri ve değerlendiricileri aynı anda kullanmak olduğunu savunur (Cole vd.,
2004; Raver, 2004). Ancak bu yaklaşımın kolay uygulanabilir ve ekonomik olduğu
söylenemez. Bu becerilerin en etkin ve en kolay şekilde değerlendirilebileceği
yöntemlerin belirlenmesi gerekir.
Büyük yaş gruplarının öz düzenleme beceri düzeylerini değerlendirmek için öz rapor,
sesli düşünme protokolü gibi yöntemler kullanılsa da, bu yöntemlerin küçük çocuklarla
kullanılması mümkün değildir. Okul öncesi çocukların öz düzenleme bilgi ve becerileri
daha çok yapılandırılmış veya yarı yapılandırılmış laboratuar ölçümleri, uygulamalı
görev envanterleri veya gözlem yoluyla değerlendirilmektedir. Smith-Donald ve
arkadaşları (2007), alanda kullanılabilecek uygulamalı envanterlerin, laboratuar
testlerine göre daha kullanışlı olduğunu, daha çok çocukla uygulama şansı yarattığını
belirtir.
Küçük yaş grubu çocuklar ile uygulanacak yöntemlerin gerektirdiği ön bilgi ve beceriler
önem taşımaktdır. Veenman (2005 akt. Whitebread vd., 2009) tarafından yapılan ve
üstbilişsel becerileri ölçmek için kullanılan çeşitli yöntemleri gözden geçiren araştırma,
bu yöntemlerin katkı ve zorluklarını ortaya koymuştur. Küçük çocuklarla yapılan
uygulamalarda, öz değerlendirme yöntemlerinin geçerliliği ile ilgili sıkıntılar çok
belirgindir. Bu ölçme araçlarının sonuçları çocukların sözel yönergeleri anlama
düzeyine ve dildeki akıcılığına bağlıdır. Bu nedenle bu yöntemlerin daha büyük
çocuklar ve yetişkinler ile kullanılması daha uygundur çünkü küçük çocukların sözel
yetersizlikleri işler hafızanın fazla yüklenmesine ve gerçek performanslarını
gösterememelerine neden olmaktadır (Thorpe ve Satterly, 1990). Blöte, Resing, Mazer
ve Van Noart (1999) 4 yaş grubunun organizasyonel stratejilerini, hafıza kullanımını
minimize ederek çalışmışlardır. Hafıza kullanımı en düşük düzeye indirildiğinde,
çocukların spontan davranışlarının oldukça stratejik olduğunu, çoğunun öğretilen yeni
bir stratejiyi farklı durumlara transfer edebildiğini göstermişlerdir.
24
Whitebread ve arkadaşları (2009), öz düzenleme ve üstbiliş ile ilgili araştırmalarda
kullanılan yöntemlerin, çocukların sözel becerilerini ön plana koyduğunu, bu nedenle
çocukların gerçek performanslarını yansıtamadıklarını, gelişimsel olarak çok daha geri
gösterdiklerini eleştirmiştir. Bu konuda bir öneri olarak, gözleme dayalı ölçme
araçlarının kullanılmasının çok daha objektif sonuçlar elde edilmesinde yardımcı
olacağını savunmuşlardır. Gözlem yöntemi, çocukların sözel becerilerine ve
hafızalarına dayanmadığı, alışkın oldukları ortamlarda yapıldığı, hem sözel hem de
sözel olmayan becerilerin belirlenmesine olanak sağladığı için yararlı bir yöntem olarak
karşımıza çıkmaktadır (Whitebread vd., 2009). Erken çocukluk dönemindeki çocuklar
hakkında bu gözlemler en detaylı şekilde ebeveynleri veya okul öncesi eğitim
kurumlarına devam eden çocuklar için öğretmenleri tarafından yapılabilir.Veenman
(2005 akt. Whitebread vd., 2009), öz düzenleme becerileri değerlendirilirken, sözel ve
sözel olmayan tüm davranışları detaylı şekilde yansıtacak bir çerçevenin oluşturulması
gerektiğini savunur. Whitebread ve arkadaşlarının, 2009 yılında geliştirdiği okul öncesi
dönem çocukların öz düzenleme ve üstbiliş becerilerini kapsayan gözlem şeması bu
çerçeveyi sağlamaktadır (Adagideli ve Ader, 2014).
Karakelle ve Saraç, 2007 yılında Türkiye’de, okul öncesi çocukların öz düzenleme
beceri düzeylerini belirlemek üzere kullanılabilecek veri toplama aracı olmadığını
belirtmiştir. Bu tarih itibariyle bazı veri toplama araçlarının uyarlama çalışmalarının
yapıldığı görülmektedir. Fındık-Tanrıbuyurdu ve Güler-Yıldız (2014), ülkemizde erken
çocukluk döneminde öz düzenleme konusunda yapılan araştırmaların sınırlı sayıda
olmasını, bu becerileri değerlendiren ölçme araçlarının sayıca çok az olmasına
dayandırmaktadır. Türkiye’de, erken çocukluk döneminde öz düzenleme becerilerini
değerlendiren ölçme araçlarının sayısı çok sınırlıdır ve bu ölçme araçlarının büyük
çoğunluğu çocuklara görevler verilmesi ve bu görevler sırasında performanslarının
gözlenmesi yöntemine dayanır. Bu tür ölçme araçları, çocuklarla birebir uygulama
imkanı sağlamakla ve direk çocuklardan objektif veri elde edilmesini sağlamakla
birlikte, uygulamalar oldukça uzun vakit almakta ve büyük gruplarla çalışma
imkansızlığı yaratmaktadır. Bu nedenle, ülkemizde okul öncesi dönem çocukların öz
düzenleme becerilerini değerlendirmek üzere kullanılabilecek gözleme dayalı ölçme
araçlarının da üretilmesinin ve/veya diğer dillerde geliştirilmiş ölçme araçlarından
uyarlamalar yapılmasının gerekli olduğu savunulabilir.
25
2.2. Bağlanma Kuramı
Bağlanma kuramı, anne ve bebek arasında doğumdan itibaren oluşmaya başlayan yakın,
duygusal bağları ve bu bağların yaşam boyu etkilerini açıklamaya çalışan (Ainsworth,
1989), Bowlby tarafından tanımlanmış ve Ainsworth tarafından geliştirilmiştir bir
kuramdır (Ainsworth ve Bowlby, 1991). Bowlby (1969) bağlanmayı, “bebekler ve
ebeveynlerin (veya diğer bakım verenlerin) birbiri ile duygusal bağ kurmalarına yol
açan iki yönlü bir süreç” olarak tanımlamaktadır (akt. Trawick-Swith, 2013, s.170).
Bowlby kuramını geliştirirken, gerçek deneyim ve ilişkisellik üzerinde durmuş ve
kuramı 3 temel makalede anlatmıştır. Bu makaleler, “Çocuğun anne ile bağının doğası”
(The nature of the child’s tie to his mother, 1958), “Ayrılık kaygısı” (Separation
anxiety, 1959) ve “Erken çocukluk ve bebeklikte acı ve yas” (Grief and mourning in
infancy and early childhood, 1960) adlarıyla yayınlanmıştır. Bağlanma kuramının bu
makalelerde şekil aldığı kabul edilmektedir (Bretherton, 1992).
Kuram, çocuğun fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı yetişmesinde, anne-çocuk
arasındaki ilişkinin niteliğinin önemine değinmektedir (Ainsworth ve Bowlby, 1991).
Anne-bebek arasındaki ilişki hayatın ileriki yıllarında da sosyal ve duygusal becerilere,
davranışlara ve ilişkilere etki etmektedir. Bu kurama göre, bebeğin bakıcısıyla kurduğu
ilişkinin niteliği, diğer kişilere duyduğu güvenin, diğerleri ile kurduğu ilişkilerin
niteliğinin ve sosyal-duygusal yetkinliğin en önemli belirleyicisidir (Laible, 2007).
Annenin sıcak ve ilgili davranışları bebeğin güvenli bağlanması, ilgisiz davranışları ise
güvensiz bağlanma ile sonuçlanmaktadır. Anne-çocuk arasındaki ilişkinin duygusal
olması, sürekli ve karşılıklı olması, ayrılma durumunda stres yaşanması, tekrar bir araya
gelindiğinde memnuniyet yaşanması ve kayıp durumlarında üzüntü yaşanması
beklenmektedir (Ainsworth, 1989).
Erikson da, sosyal-duygusal gelişim teorisinde (1963 akt. Trawick-Swith, 2013) güven
ilişkisinin önemine dikkat çeker. Bebeklik dönemindeki en önemli duygusal çatışmanın
güven-güvensizlik çatışmasını olduğunu belirtir. Güven duygusu, yetişkinlerin çocuktan
gelen sinyalleri doğru izleyerek, ihtiyaçlarını karşılaması, şefkat ve duyarlılık
göstermesine bağlıdır. Bu durumda, ruhsal açıdan sağlıklı bebekler öncelikle
kendilerine bakım sağlayan kişilere ve daha sonra diğerlerine güven duymayı öğrenir.
26
Bağlanma ilişkisi, bebeğin kendisine, bağlanma figürüne ve çevreye karşı bazı zihinsel
temsiller oluşturmasına neden olur. İçsel çalışma modeli olarak adlandırılan bu zihinsel
temsiller olumlu ise bebek dünyayı keşfetmek ve gelecekte yaşayacağı olumsuz
durumlarda kendi kendini yatıştırabilmek için gerekli güvenlik ve iyilik duygusu
geliştirecektir (Bowlby, 1969). Olumlu bağlanma deneyimleri bebeklerin bakım hak
etmeye ilişkin kendilik değeri konusunda olumlu zihinsel temsiller oluşturmasına ve
içselleştirmesine yol açar. Bağlanma deneyimleri olumsuz ise bu durum bebeğin
olumsuz benlik algısı geliştirmesine ve çevreyi güvensiz bulmasına neden olabilir.
Olumsuz algıların oluşması da sonraki gelişim hedeflerini olumsuz olarak etkiler. Main
ve arkadaşları (1985), içsel işleyen modellerin basit bilişsel şemalar olmayıp aynı
zamanda duygulanımsal bileşenleri de olduğunu vurgular. Bu açıdan bakıldığında bu
temsillerin çocuğun geliştireceği psikolojik sağlığın bir yordayıcısı olabileceği
söylenebilir.
Bebeklerin yetiştikleri toplumun kültürel yapısının etkisi ile anneanne, dede, kardeş,
hala ve diğer akraba veya bakıcılara da bağlanma gerçekleştirdikleri tahmin
edilmektedir. Lewis, Feiring ve Rosenthal (2000), 18 aylık olmuş bebeklerin, yalnızca
%10’luk gibi küçük bir kısmının sadece bir yetişkin ile bağlanma gerçekleştirdiğini öne
sürmektedir.
En temel bağlanma davranışı, genellikle yaşamın ilk dokuz ayı içinde gelişmekle
birlikte (Brown ve Wright, 2001), Bowlby’e göre bağlanmanın tam olarak biçimlenmesi
süreci ortalama 2 ya da 3 yıl sürmektedir (Hazan ve Shaver, 1994; Schore, 2000).
Bebekler, doğdukları ilk aylarda çevrelerindeki tüm insanlara karşı ilgi gösterir, onlara
gülümser ve temas kurarlar. 6 aylık olduklarında ise, tanıdıkları kişilerin yakınlarında
olmasını, onlarla etkileşim içinde olmayı tercih ederler ve bu kişiler yanlarında
olmadığında endişe duyabilirler.
Bağlanmanın dört aşamada geliştiği düşünülmektedir. Bu aşamalardan ilki bağlanma
öncesi aşama olarak adlandırılır. Bebekler, bu dönemde ağlama, gülümseme gibi
doğuştan getirdikleri sinyaller ile diğer insanlar ile yakın temasa geçerler. İkinci aşama
doğumdan sonraki 6. haftadan 6-8 aya kadarki dönemi kapsamaktadır. Bu dönemde,
bakım veren kişiye, yabancılardan farklı tepkiler verirler. Bu devrede, tanıdık olmayan
kişilere karşı “yabancı kaygısı” gösterebilirler ve bu durum bebeklerde ciddi
27
huzursuzluklara neden olabilmektedir. 6 aydan 18-24. aya kadar dönemde ise, bakım
veren kişilerden uzak kalma korkusu yani “ayrılık kaygısı” sergilemeye başlarlar. Bu
dönemde yürümeye başlayan çocuklar, ebeveynleri yakınlarında tutmak isteyerek
çevrelerini keşfederler. Karşılıklı ilişki oluşturma aşaması olarak adlandırılan son
aşamada ise dil becerilerinin de geliştiği 2 yaşın sonuna gelmektedir. Bu dönemde
çocuklar, ebeveynlerinin geri döneceklerini anladıklarından, daha az ayrılma kaygısı
gösterirler (Berk, 2015).
Kültürel değerler ve uygulamalar, çocukların gösterdikleri yabancı kaygısı ve ayrılık
kaygısı tepkileri üzerinde etkilidir. Örneğin, Ainsworth (1977 akt. Trawick-Swith,
2013) Uganda’lı ve Amerikalı bebeklerin ebeveynleri yanlarından ayrıldığında
gösterdikleri ayrılık kaygısı tepkilerini gözlemlemiş ve Ugandalı bebeklerin çok daha
fazla huzursuzluk sergilediklerini bulmuştur. Bu sonucu, Ugandalı annelerin çocuklarını
yanlarından çok sık ayırmamaları ancak ayrıldıkları zaman da ayrılığın uzun süreli
olmasına bağlı olduğu şeklinde tartışmıştır.
2.2.1. Bağlanma Biçimleri
Ainsworth’un geliştirdiği Yabancı Durum Testi ile kuram gözlemlenebilir ve ölçülebilir
hale gelmiştir. Bu test, Ainsworth’un Uganda’lı çocuklar ile yaptığı çalışmalar süresince
geliştirilmiştir. Bu uygulamada, bebekler ve anneleri oyun odasına alınır ve bebekler
anneleri yanlarındayken oynarlar. Sonra, anne odadan ayrılır ve çocuğun yanına
tanımadığı biri gelir. Daha sonra anne tekrar odaya döner ve kısa süre sonra tekrar
ayrılır. Çocuğu odada yalnız bırakır. Bu uygulama sırasında hem anneler odadan
ayrıldığında hem de geri döndüğünde çocukların gösterdikleri tepkiler gözlemlenir.
Özellikle anneleri geri döndüğünde çocukların gösterdikleri tepkiler, bu konuda çalışan
uzmanlar tarafından bağlanma niteliğinin göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Bu çalışma sonunda çocuklar güvenli ve güvensiz bağlananlar (dirençli/kararsız ve
kaçınan) olarak sınıflandırılmıştır (Raval vd., 2001). Güvenli bağlanan bebeklerin,
anneleri yanlarındayken çevreyi keşfetmek için çaba gösterdikleri, anneleri ayrıldığında
ise annelerinin dönüşüne kadar, bu gidişe tepki gösterdikleri ve ancak anneleri
döndükten sonra çevreyi keşfetmeye devam etmeyi başarabildikleri gözlenmiştir.
28
Dirençli/kararsız bağlanan bebekler, anneleri yanlarından ayrıldığında yoğun stres
göstermektedir. Bu bebekler, sürekli ebeveynleri ile yakın temas içinde olmak ister ve
çevrelerini keşfetmeye çalışmaz. Anneleri yokken çevreyi keşfetmeye yönelik çok
sınırlı davranış sergilemekle birlikte anneleri geri geldiğinde de tepki göstermektedir.
Ebeveyn geri döndüğünde ve bebeği kucağına almak istediğinde bebek ağlamaya
devam eder, kolay kolay avutulamaz. Güvensiz bağlananlardan, kaçınan olarak
kategorize edilen bebekler, anneleri ile ayrıldıklarında üzüntü/stres göstermemekte veya
çok az göstermekte ve anneleri ile tekrar bir araya geldiklerinde de yakınlık
göstermemektedir (Berk, 2015).
Güvensiz olarak bağlanan bebekler, Ainsworth ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, iki
kategori altında toplanmıştır. Sonraki araştırmacıların katkısı ile güvensiz bağlanma
sınıflandırması altına bir yenisi eklenmiştir. Main ve Solomon (1990) tarafından yapılan
bir çalışma, Ainsworth‘un ortaya koyduğu ve yukarıda açıklanan üç kategoriye ek
olarak yeni bir bağlanma durumu kategorisi ortaya koymuştur (akt. Raval vd., 2001).
Bu biçim, organize olamamış/yönelim sorunlu bağlanma biçimi olarak adlandırılmıştır.
Organize olmayan bağlanma gösteren çocukların, annelerinden ayrılma stresi ile baş
etmekte uygun yöntemler belirleyemedikleri ve annelerinin dönüşünde de yönelim
bozuklukları gösterdikleri gözlenmiştir. Berk (2015) bu örüntünün, bebeklerdeki en
güvensiz bağlanma durumunu temsil ettiğini belirtmektedir. Bu grupta, bağlanma
örüntüsü zaman içinde büyük değişiklik göstermemekte, gruptakilerin %70’i bu
sınıflandırma içinde kalmaya devam etmektedir (Hesse ve Main, 2000).
Bağlanmanın kalıcılığı konusunda farklı araştırmalar farklı bulgular göstermektedir.
Örneğin, Waters, Merrick, Trebaux, Crowell ve Albersheim (2000) ve Hamilton (2000)
tarafından yapılan araştırmalar, bağlanmanın bebeklikten ergenliğe kalıcılığını
gösterirken, Weinfield, Sroufe ve Egeland (2000), bağlanma örüntülerinin
değişebileceğini göstermişlerdir. Hamilton (2000) tarafından yapılan araştırmada,
çocukluktan yetişkinliğe izlenen örneklem grubunun %77’si, aynı bağlanma örüntüsünü
devam ettirmiştir. Hamilton (2000), bağlanma örüntüsünün devamını Bowly’in
açıkladığı şekilde içselleştirme durumundan daha farklı şekilde ele almaktadır. Ona
göre, güvensiz bağlanan çocukların çevreleri aynı kaldığından, çocuklar güvensiz
bağlanma örüntüsünü devam ettirmektedir. Ancak boşanma, ciddi bir rahatsızlık
durumu, travmatik bir olay veya gelirdeki önemli düşüşler gibi unsurlar, güvenli
29
bağlanma örüntüsünü güvensize çevirebilir (Hamilton, 2000; Weinfield, Sroufe ve
Egeland, 2000).
Yapılan araştırmalar, güvenli bağlanma biçiminin daha yaygın olarak görülmekte olup,
çocuğun özerkliğinin bir yordayısıcı olduğu vurgulamaktadır (Van ljzenndoor ve Sagi,
2005 akt. Kağıtçıbaşı, 2010). Amerika Birleşik Devletlerinde, güvenli bağlanan
bebeklerin yüzdesinin %70 oranında olduğu bulunmuştur (Bakermans-Kranenburg, van
Ijzendoorn, Madigan, Moran, Pederson ve Benoit, 2006). Türkiye’de okul öncesi
dönem çocuklar ile yapılan araştırma sonuçları, güvenli bağlanma biçimi gösteren
çocukların oranının %88 (Güner-Algan ve Şendil, 2013) ile %60 (Görgü, 2015)
arasında değiştiğini göstermektedir.
Yoksulluk, ebeveyn stresi, ebeveynlerin bebeklere ayırabildikleri zaman ve kaynaklar
gibi değişkenlerin etkisi bağlanma güvenliğini olumsuz etkilemektedir. Berk (2015)
düşük sosyoekonomik düzeydeki ailelerden gelen çocukların küçük bir oranının güvenli
bağlanma örüntüsü gösterdiğini, yüksek oranının ise güvensiz bağlanma örüntüsü
gösterdiğini belirtmektedir. Orta sosyoekonomik düzeydeki ailelerden gelen çocukların
ise bağlanma örüntüsü genellikle güvenli ve zaman içinde sabittir.
Bebeklerin doğuştan getirdiği mizaç özellikleri de, ebeveyn davranışlarını etkileyerek
bağlanma biçimine dolaylı olarak etki eder. Ancak, ebeveyn davranışları sıcak ve yakın
olduğunda, farklı mizaç özelliklerine sahip bebeklerin güvenli bağlanma oranının aynı
olduğu bulgulanmıştır (Mangelsdorf, Shapiro ve Marzolf, 1995).
2.2.2. Bağlanma Biçimi ve Gelişimsel Etkileri
Bağlanma kuramı çocuğa bakım veren kişinin çocuğa karşı gösterdiği duyarlılığın,
çocuğun çevreyi keşfetmesi için temel oluşturduğunu vurgular. Başka bir deyişle, güven
duygusunun çevreyi keşfetmek için bir önkoşul olduğu kabul edilmektedir. Güvenli
bağlanma örüntüsü gösteren çocukların, çevresindeki insanlara ve yaşadığı dünyaya
güven duyacağı öngörülmektedir. Bu nedenle, çocukların bağlanma biçimlerinin pek
çok gelişim alanına doğrudan ve dolaylı olarak etki ettiği kabul edilmektedir.
Bağlanma biçiminin, çocukların gelişimleri üzerindeki etkilerini gösteren araştırmalar
güvenli bağlanan çocukların güvensiz bağlanan çocuklara oranla gelişimsel açıdan çok
daha avantajlı olduğunu ortaya koyar. Bağlanma güvenliği, sosyal gelişimin çeşitli
30
bileşenleri ile ilişkilidir ve pek çok araştırma güvenli bağlanan çocukların ebeveynleri
ve akranları ile yakın ilişkiler kurmakta daha başarılı olduklarını göstermektedir (Belsky
ve Cassidy, 1994; Colman ve Thomson, 2002 akt. Görgü, 2015). Örneğin, Greig ve
Howe (2001) güvensiz bağlanan çocukların, daha düşük dil becerileri ve duyguları
anlama becerileri gösterdiğini bulgulamışlardır. Güvenli bağlanan çocukların akranları
ile ilişkileri daha olumludur (Schneider, Atkinson ve Tardif, 2001). Waters, Wippman
ve Sroufe (1979) tarafından yapılan bir araştırma sonunda, 3.5 yaşında güvenli bağlanan
çocukların, güvensiz bağlanma biçimi gösteren akranlarına oranla daha sosyal olduğu,
daha fazla liderlik davranışı sergilediği, daha az sosyal etkileşimden çekinme davranışı
sergilediği görülmüştür. Güvensiz bağlanan okul öncesi çocukların ise sosyal dışlanma
riski altında oldukları, sosyal ilişkilerinde uyumsuz ve saldırgan oldukları, huzursuz bir
psikolojik durum gösterdikleri ve sorumluluklarını yerine getirmekte zorlandıkları
gözlenmiştir (Zeanah, Boris ve Larriey, 1997).
Bağlanma ve akademik başarı arasındaki ilişki durumu ise daha dolaylı şekilde ele
alınmaktadır. Bağlanma ve akademik başarı arasında ilişki olduğunu düşünen
araştırmacılar bu ilişkinin güvenli bağlanan çocukların daha ilgili ebeveynlere sahip
olması, çevreyi keşfetmeye hazır bulunuşluk düzeylerinin daha yüksek olması, akran ve
öğretmenleri ile iyi ilişkilere sahip olmaları ve kendilik algılarının daha olumlu olması
gibi nedenlerden kaynaklandığını savunmaktadır (van IJzendoorn, Dijkstra ve Bus,
1995). Bağlanma güvenliği durumunu olumluya çevirerek, çocukların bilişsel
performasları desteklenebilmektedir. Lyons-Ruth, Connell, Grunebaum ve Botein
(1990) depresyon teşhisi almış anneler ve bebekleri ile çalışarak yukarıda desteklenen
görüşü araştırma bulguları ile desteklemiştir. Araştırmaları sonunda, annelere verilen
desteğin güvenli bağlanma ve bebeklerin bilişsel alanda yüksek performansları üzerinde
olumlu etkileri olduğunu ortaya koymuşlardır.
Güvensiz bağlanma psikopaloji ile doğrudan ilişkili bir değişken olmasa da, önemli bir
risk faktörü olarak ortaya çıkmaktadır (Rutter, 1995). Güvenli bağlanan çocuklar, baş
etme stratejilerini etkin şekilde kullanırlar, olumlu ve dengeli bir kendilik algıları vardır
(Schneider, Atkinson ve Tardif, 2001). Bağlanma güvenliğinin, kişilerin psikolojik
sağlık durumları üzerindeki etkisi Türkiye’de yapılan araştırmalar tarafından da ortaya
konmaktadır. Örneğin, Ergin ve Dağ (2013) tarafından yapılan bir araştırma, kaygılı ve
kaçınmacı bağlanma gösteren kişilerin, etkili problem çözme davranışları
31
gösteremediğini ortaya koymuştur. Bunun nedeni kişilerin problemi görmezden
gelmeleri, problem durumuna olumsuz ve kaygılı yaklaşmaları olabilir. Bu araştırmanın
sonucu, etkili olmayan problem çözme davranışlarının psikolojik sorunlar ile de ilişkili
olduğunu göstermektedir. Bu araştırma sonunda, bağlanma biçiminin psikolojik sağlık
üzerinde hem doğrudan hem de problem çözme davranışları üzerindeki etkisi ile dolaylı
bir etkiye sahip olduğu belirlenmiştir.
2.2.3. Bağlanma Biçimi ve Ebeveyn Özellikleri
Yapılan araştırmalar, ebeveynliğin özellikle duyarlılık ve sıcak fiziksel temas
boyutlarının, güvenli bağlanmanın gerçekleşebilmesi için önemli olduğunu ortaya
koymaktadır (Raval vd., 2001). Ebevenylerin duyarlılık davranışları, bebekten gelen
ağlama, sesler çıkarma gibi davranışların dikkatlice izlenip, uygun şekilde cevaplanması
anlamını taşımaktadır. Örneğin, ağlayan bir bebeğin açlıktan mı yoksa farklı nedenlerle
mi ağladığını anlamaya çalışmak ve acıktığı için ağlayan bebeği beslemek, duyarlılık
davranışı örneğidir. Bebeğe sarılmak, sıvazlamak ise fiziksel temas örnekleridir.
Annelerin kişilik özelliklerinin çocukların bağlanma biçimini farklılaştıran unsurlardan
biri olduğu söylenebilir. Örneğin, Görgü (2015) yaptığı araştırma sonucunda, güvenli ve
güvensiz bağlanan çocukların annelerinin kişilik özellikleri arasında anlamlı bir fark
olduğunu, güvenli bağlanan çocukların annelerinin dışadönük, rahat, gerçekçi ve daha
az kontrollü olduklarını bulmuştur.
Ebeveynlerin kendi ebeveynlerine bağlanma biçimleri, onların ebeveyn davranışları ve
çocuklarının bağlanma biçimleri üzerinde etkilidir (Adam, Gunnar ve Tanaka, 2004;
Roelofs, Meesters ve Muris, 2008). Ebeveynlerin kendi ebeveynlerine karşı
oluşturdukları bağlanma biçimleri ebeveyn davranışlarını da etkilerek, çocukların
bağlanma biçimlerini farklılaştırmaktadır (Fonagy, Steele ve Steele, 1991). Ainsworth
(1989), güvenli bağlanma biçimi gösteren yetişkinlerin daha iyi ebeveynler olmak için
gerekli alt yapıya sahip olduklarını belirtmiştir. Kendi ebeveynlerine güvenli bağlanan
annelerin, çocuklarına karşı daha destekleyici (Crowell, O’Connor, Wollmers, Sprafkin,
ve Rao, 1991), daha sıcak ve kuralcı (Crandel, Fitzgerald ve Whipple, 1997; Pearson,
Cohn, Cowan, ve Cowan, 1994), daha az zorlayıcı ve çocukların özerkliklerini daha
fazla destekleyici (Crandel, Fitzgerald ve Whipple (1997) oldukları bulunmuştur. Genel
olarak bu davranışların, annenin yaşı, eğitim ve sosyoekonomik düzeyden bağımsız
32
olarak sadece annenin bağlanma durumu ile ilişkili olduğu ortaya konmuştur. Çamurlu
Keser (2006) tarafından Türkiye’de yapılan bir araştırma da benzer sonuçlar ortaya
koymuştur. Bu çalışmada güvenli bağlanmaya sahip annelerin kabul/ilgi boyutunu
benimsedikleri ama sıkı denetimi benimsemedikleri bulunmuştur. 6-11 yaş, 180 çocuk
anne çifti ile gerçekleşen çalışmada, güvenli bağlanan annelerin çocuk yetiştirme
sürecinde kabul/ilgisinin yüksek, sıkı kontrolünün düşük olduğu görülmüştür. Çocuğun
güvenli bağlanmasının özellikle annenin kabul/ilgi boyutundan etkilendiğini
göstermektedir. Ward ve Carlson (1995), küçük yaşta bebek sahibi olan 74 anne ve
bebeklerinin bağlanma biçimlerini karşılaştırmıştır. 58 anne-bebek çiftinin, kendi
ebeveynlerine bağlanma biçimleri aynıdır. Yani, %78’lik bir oranla kendi ebeveynlerine
güvensiz bağlanan annelerin de bebekleri de güvensiz bağlanmakta, güvenli
bağlananların ise güvenli bağlanma biçimi göstermektedir. Ancak tersi bulgular da ilgili
alan yazında görülebilmektedir. Örneğin, Güner Algan ve Şendil (2013) tarafından
yapılan araştırmada çocukların bağlanma güvenliği ve ebeveynlerin bağlanma güvenliği
arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır.
Bebeklerden gelen sinyallere cevap verebilmek için ebeveynlerin sağlıklı psikolojik
yapıda olmaları gerekir. Yapılan araştırmalar, bebeklerin güvenli bağlanması karşısında
en önemli risk faktörlerinden birinin ebeveynin depresyonu olduğunu ortaya koyar
(Mcquaid, Bigelow, McLaughlin ve MacLean, 2008). Bunun temel nedenlerinden biri,
depresyondaki annelerin yeterli duyarlılık davranışı sergileyememeleridir (Diener,
Nievar ve Wright, 2003). Araştırmalar, anne depresyonu ile çocukların güvensiz
bağlanması arasında ilişki olduğunu göstermektedir (Diener, Nievar ve Wright, 2003).
45 anne bebek ikilisi ile bebekler 40 aylıkken yapılan bir araştırma, güvensiz bağlanan
çocukların annelerinin güvenli bağlanan çocukların annelerinden daha yüksek
depresyon puanları aldıklarını göstermiştir (Greig ve Howe, 2001). Depresyonda olan
ebeveynler, psikolojik destek müdahale programlarından yarar sağlayabilir. Bu konuda
yapılan araştırmalardan biri Lyons-Ruth, Connell, Grunebaum ve Botein tarafından
1990 yılında yapılmıştır. Araştırma kapsamında depresyonda olan annelerin haftalık
destek gruplarına katılmaları istenmiş ve ev ziyaretleri ile çocuk bakımı konusunda
eğitimler verilmiştir. Sonuçlar, bu çalışmaya katılan annelerin bebeklerinin daha güvenli
bağlanma biçimine sahip olduğunu ve bilişsel alanda daha yüksek test puanları
aldıklarını göstermiştir.
33
Güvenli bağlanma önündeki önemli risk faktörlerinden biri de yoksulluktur. Yoksulluk,
ebeveyn stresini arttırır ve stres altındaki ebeveynler çocukların sinyallerine daha az
duyarlı hale gelir. Ebeveynlerin yaşadıkları stres, ebeveyn depresyonu gibi sonuçlara
neden olarak ebeveyn-bebek arasındaki bağ üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir.
Trawick-Swith (2013), çocukların güvenli bağlanmalarını sağlayan ebeveyn
davranışlarının kültürel olarak farklılık gösterdiğini, Ainsworth’un çalışmasını referans
göstererek açıklamıştır. Amerikalı ve Ugandalı annelerin bebekleri ağladığında onları
emzirme duyarlılıklarının bağlanma üzerindeki etkilerini araştıran bu çalışmalar,
bebeğin hemen emzirilmesinin Ugandalı bebeklerin bağlanma güvenliği açısından daha
önemli bir unsur olduğunu ortaya koymuştur.
Ebeveynlerin gösterdiği sıcaklık/duyarlık davranışları çocukların mizaç özelliklerinden
de etkilenmekte ve bu durum dolaylı olarak bağlanma biçimini farklılaştırmaktadır.
Çocuklarını zor mizaçlı olarak algılayan annelerin çocukları daha düşük oranlarda
güvenli bağlanma biçimi sergilemektedir (Diener vd., 2003).
2.2.4. Bağlanma Biçimi ve Öz Düzenleme
Bağlanma biçimi ve öz düzenleme becerileri arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalar
genellikle öz düzenleme becerilerinin bileşenleri ayrı ayrı ele almaktadır. Öz
düzenlemenin farklı boyutlarını tek çalışma altında inceleyen araştırmaların sayısı ise
çok sınırlıdır. Bunlardan biri, Pearson (2013) tarafından yapılan araştırmadır. Sonuçlar,
güvenli bağlanan okul öncesi dönem çocukların, duygu, davranış ve zihinsel düzenleme
beceri düzeylerini değerlendiren ölçümlerde güvensiz bağlanan çocuklara oranla çok
daha yüksek puanlar aldıklarını göstermektedir.
Öz düzenlemenin farklı bileşenleri ile bağlanma biçimleri arasındaki ilişkiyi inceleyen
araştırmaların bulguları da güvenli bağlanan çocukların genel olarak daha etkin öz
düzenleme becerileri kullandıklarına işaret etmektedir. Örneğin güvenli bağlanan
çocuklar, daha etkili duygu düzenleme becerileri kullanmaktadır (Gilliam, Shaw, Beck,
Schenberg ve Luken, 2002; Kliewer, Fearnow ve Miller, 1996; Uluç ve Öktem, 2010;
Pearson, 2013). Bu ilişkideki temel etkenlerden biri, güvenli bağlanan çocukların
ebeveynlerinin tutarlı davranışları ve çocuklara doğru model olarak bu becerilerin
gelişimini desteklemeleridir.
34
Kopp (1982), bağlanma güvenliğinin, çocukların öz düzenleme becerileri üzerinde
etkisini, bağlanma sürecinde bebeklerin tepkilerini kontrol etme becerisi edinmeleri
üzerinden açıklamaktadır. Benzer şekilde Vaugh, Egeland, Srougers ve Waters (1979)
güvenli bağlanan bebeklerin, okul öncesi dönemde daha dirençli, öz kontrollü ve daha
meraklı olduğunu belirtir. Çocukların kontrol becerilerinin yüksek düzeyde olması
kaygı ve güvensizlikten uzak zihnin entegre şekilde çalışması olabilir. Türkiye’deki
literatür de benzer noktalara işaret eder. Örneğin Uluç ve Öktem (2010) bağlanma
biçiminin dürtü kontrolü ile ilişkili olduğunu belirtmektedir.
Bağlanma biçiminin çocukların genel zihinsel performansları üzerinde etkili olduğunu
gösteren araştırmalar olduğu gibi (Moss ve StLaurent, 2001), arada ilişki bulunmadığını
gösteren araştırmalar da mevcutur (Meins, Feryhough ve Russell, 1998; van IJzendoorn,
Dijkstra ve Bus, 1995). Bu konudaki yorumlar, bağlanma biçiminin akademik başarı
üzerindeki etkisini dikkat, öz kontrol ve motivasyonel düzenleme becerileri üzerinden
açıklar. Örneğin, West, Brittany ve Kerns (2013) bağlanma ve zihinsel performans
arasındaki ilişkiyi dikkatin kontrolü üzerinden açıklar. Onlara göre, bağlanma güvenliği
dikkat becerilerinin gelişmesine ve dolayısıyla dikkatin daha uzun süre sürdürülmesine
yol açar. Bu vesile ile bağlanma biçiminin, zihinsel performansın bir belirleyicisi
olabileceğini belirtmektedirler. Dikkat becerilerinin, bağlanma ile ilişkili olduğunu öne
süren başka çalışmalar da mevcuttur (Granot ve Mayseless, 2001; Moss ve St-Laurent,
2001; O’Connor ve McCartney, 2007). van IJzendoorn, Dijkstra ve Bus (1995)
bağlanma ve akademik başarı arasındaki ilişkiyi benzer şekilde dolaylı olarak
ilişkilendirir. Onlara göre, bağlanma biçimi çocukların öz motivasyon ve öz kontrolünü
etkileyerek, dolaylı olarak akademik başarıyı yordamaktadır. Bu görüşe göre, öğrenme
sürecinde çocuğun kendi motivasyonunu dış denetlemeye gerek kalmadan sürdürmesi
veya yönlendirmesi, davranışlarını düzenleyebilmesi önem taşımaktadır. Meins ve
arkadaşlarının (1998), 33 çocukla yaptıkları boylamsal bir araştırmanın sonuçları,
güvenli bağlanan çocukların araştırmacının önerilerini sembolik oyunlarına daha
başarılı şekilde entegre ettiğini göstermiştir. Aynı zamanda, bu çocuklar 4 yaşına
geldiklerinde görev transferinde daha yüksek başarı göstermişlerdir.
Bağlanma ve öz düzenleme becerileri arasındaki ilişki, çocukların geliştirdikleri zihinsel
temsillerin etkileri ve ebeveynlerin etkileri üzerinden iki boyutta tartışılabilir. Bowlby
(1969), bakım veren kişi ile ilişkinin, çocukların hem kendilerine yönelik hem de
35
çevrelerine yönelik zihinsel temsiller oluşmasına yol açığını belirtir. Bebeklerin kendi
ve diğerleri hakkında oluşturdukları zihinsel şemalar, bakım veren kişi ve bebek
arasındaki bağlanma güvenliğinden etkilenir. Bebekler bu zihinsel şemaları içselleştirir
ve bu şemalar kendilik algılarının oluşmasında büyük rol oynar (Bretherton, 1992).
Eğer, bakım veren kişi çocuğun ihtiyaçlarını karşılar ise, çocuk kendini değerli görür.
Bebek, annesi veya bakıcı tarafından ihtiyaçları karşılandığı ölçüde çevreyi keşfetmek
üzere harekete geçer (Bowlby, 1969). Bu görüşe göre, çevreyi keşfetmek ve öğrenmek
için gereken motivasyonun kaynağı bu ihtiyaçların karşılanması ile orantılıdır. Bu
nedenle güvenli bağlanma biçimi çocuğun özerkliğinin bir yordayıcısıdır (Van
ljzenndoor ve Sagi, 2005 akt. Kağıtçıbaşı, 2010). Olumlu olmayan bağlanmaya ilişkin
yaşantılar çocuğun zihninin yeterince entegre çalışmamasına neden olur (Siegel, 2001).
Bu görüşe göre, güvensiz bağlanan çocuk çevresine güvenli şekilde yaklaşamaz ve
gösterdiği yüksek düzey kaygı nedeniyle çevreden gelen uyarıcıları anlamlandırmakta
zorlanır.
İkinci boyut ebeveyn özellikleridir. Ebeveynler bebeğin ritim ve duygularını dış
düzenleyici olarak ayarlayarak, çocuğun öz düzenleme becerilerinin gelişimini destekler
(Kopp, 1982). Güvenli bağlanan çocukların anneleri çocukların ihtiyaçlarına daha
duyarlıdır (Ainsworth, Bell ve Stayton, 1971 akt. Meins vd. 1998) ve bu annelerin
gösterdikleri ebeveyn davranışları daha tutarlıdır (Isabella, 1993). Ainsworth ve
arkadaşları (1971 akt. Meins vd., 1998) güvenli bağlanan çocukların annelerinin,
çocukların bakış açısından olaylara bakmakta daha başarılı olduklarını, çocuklara birey
olarak saygı gösterdiklerini, etkinlikleri sırasında onların sürecini olumsuz etkileyecek
şekilde davranmadıklarını belirtir. Güvenli bağlanan çocuklarının anneleri, öğrenme
görevleri sırasında daha yüksek nitelikli destek sağlamaktadır (Dubois-Comtois, Cyr ve
Moss, 2011). Meins ve Russell (1997) çocukların bağlanma biçiminin niteliği,
yetişkenlerin çocuğun potansiyel gelişim alanında çalışma becerisi ve çocukların
zihinsel görevlerdeki performansları arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Sonuçlar, güvenli
bağlanan çocukların annelerinin daha duyarlı olduğunu, çocukların potansiyel gelişim
alanında daha nitelikli rol oynadığını göstermiştir. Ayrıca bu çocukların oyun
görevlerinde daha başarılı olduğu bulunmuştur. Görüldüğü üzere bağlanma biçimi
üzerinde doğrudan etkisi olan ebeveyn davranışları, bağlanma biçimi üzerindeki etkisi
ile dolaylı olarak öz düzenleme becerilerini de etkilemektedir. Çocuklardaki güvenli
36
bağlanma biçiminin gelişmesini destekleyen ebeveyn davranışları, aynı zamanda öz
düzenleme becerilerini de destekler özelliktedir. Ebeveyn davranışları zaman içinde
büyük ölçüde sabit kaldığından (Pianta, Sroufe, ve Egeland, 1989), güvenli
bağlanmanın oluşmasını sağlayan ebeveyn davranışlarının sürdürülerek öz düzenleme
becerilerinin gelişimini de olumlu şekilde etkilemeye devam edeceği öngörülebilir.
2.3. Ebeveyn Davranışları
Çocuk yetiştirme davranışları, ebeveyn tutumu, çocuk yetiştirme tutumu, ebeveynlik
stilleri şeklinde farklı şekillerde adlandırılan ve bu tezde ebeveyn davranışları olarak
adlandırılan kavram, anne-babanın çocuğa yönelik davranış biçimlerini ve çocuğa
yaklaşımlarının niteliğini ifade etmektedir.
Özellikle Baumrind’in (1980) ana-baba stilleri kavramını ortaya atmasıyla birlikte, bu
konuda yapılan araştırmaların sayısı hızla artmıştır. Baumrind ebeveyn tutumları
üzerine yaptığı araştırmaların sonucunda, otoriter, yetkeci ve izin verici tutum olmak
üzere üç ebeveynlik tutumu tanımlamıştır (Baumrind, 1966, 1967, 1968, 1978, 1996).
Bu tutumların çocuk davranışları üzerinde de etkileri başka araştırmacılar tarafından
incelenmiştir. Otoriter tutum sahibi olan ebeveynler, çocukları üzerinde yoğun kontrol
davranışları gösterir. Otoriter ebeveynler çocukların kurallara uymasını bekler ve
kurallara uymayan çocuklara sert cezalar verilebilir (Baumrind, 1967). Otoriter tutum
gösteren ebeveynlerin çocuklarının akran ilişkilerinde şiddete, zorbalığa
başvurabildikleri, düşük düzeyde empati ve işbirliği gösterdikleri görülmüştür (Keown
ve Woodward, 2006). Kontrol ve itaat beklemeye önem veren otoriter ebeveyn
davranışları, çocukta kendine yönelik endişe ve korkuya neden olmakta ve dolaylı
olarak çocuğun olumlu sosyal beceriler geliştirmesine engel olmaktadır (Hoffman, 2001
akt. Baydar, Küntay, Gökçen, Yağmurlu ve Cemalcılar, 2010). Yetkici (açıklayıcı)
tutum ise ebeveynlerin çocuklarına karşı demokratik, saygılı, mantıklı bir tutum
sergilediklerini anlatmaktadır. Bu tür tutum sergileyen ebeveynler çocukların
bireyselliğine saygı gösterir. Aile içinde çocuğun fikirlerine değer verilir, karşılıklı
etkileşim söz konusudur. Ebeveynleri yetkeci tutum gösteren çocukların, sosyal açıdan
daha uyumlu, sorumluluk sahibi, yaratıcı, bağımsız, başarılı ve mutlu çocuklar oldukları
görülmektedir (Keown ve Woodward, 2006; McGillicuddy-De Lisi ve De Lisi, 2007).
37
İzin verici ebeveyn tutumunun en belirgin özelliği kuralların net olmaması ve düşük
düzeyde ebeveyn kontrolü olmasıdır. Çocuk, saldırganlık gibi hiç istenmeyen
davranışlar sergilese bile hoşgörü gösterilir. Ebeveynleri izin verici olan çocukların,
kurallara uymakta zorluk yaşadıkları, karşı gelme davranışları gösterdikleri
bulgulanmıştır (Marsiglia, Walczyk, Buboltz ve Griffith-Rose, 2006).
Sümer, Gündoğdu-Aktürk ve Helvacı (2010), sonraki yıllarda ebeveynlik stilleri
Baumrind’in yaklaşımı temel alınarak, dört farklı kategoride yeniden sınıflandırılmıştır.
Bu yaklaşımda, ebeveynliğin “sıcak ilgi veya kabul” boyutu ile “kontrol veya disiplin”
boyutunun farklı şekillerde kesiştiği bir sınıflandırma yapılmıştır. Bu yaklaşımı kabul
eden araştırmacılar (Darling ve Steinberg, 1993; Maccoby ve Martin, 1983; Steinberg,
Mounts, Lamborn ve Dornbusch, 1991 akt. Sümer vd., 2010), demokratik, yetkeci, izin
verici-şımartan ve ihmalkar olarak adlandırılan dört kategori üzerinde dururlar.
Demokratik tarzı benimseyen ebeveynlerde, yüksek sıcak ilgi ve yüksek kontrol bir
arada bulunur. Yetkeci tarzda davranan ebeveynler, çocuklarına karşı düşük düzeyde
sıcak ilgi gösterirken, kontrolleri çok yüksektir. İzin verici-şımartan ebeveyn
davranışları gösteren anne-babalar yüksek ilgi ve düşük kontrol göstermektedir.
İhmalkar ebeveynlerde hem düşük ilgi/sıcaklık hem de düşük kontrol görülmektedir.
Ebeveyn davranışlarının oluşmasında, ebeveynlerin kişisel özellikleri ve çevresel destek
unsurları yanında, çocuğun mizaç gibi kişisel özellikleri de etkilidir (Grusec ve
Goodnow, 1994a: Yağmurlu vd., 2005). Belsky (1984), ebeveynlik stillerini belirleyen
3 unsuru ebeveynlerin bireysel özellikleri, çocuğun bireysel özellikleri ve bağlamsal
destek ve stres faktörleri olarak sıralar. Bağlamsal destek ve stres unsurları, evlilik
uyumu, ebeveynlerin meslekleri, sosyal çevre gibi unsurları kapsamaktadır.
Türk ailesinin geleneksel ve cinsiyete dayalı işbölümü görülen yapısı göz önünde
bulundurulduğunda, çocuk ile annenin daha fazla ilişki içinde olduğu ve bu nedenle
annenin çocuk gelişimi üzerinde daha etkin rol oynadığı varsayılmaktadır (Baydar vd.,
2010). Bilir, Arı, Dönmez, Atik ve San (1991) yaptıkları bir araştırmada, Türk ailesinde,
annelerin öncelikli disiplin figürü olduğunu saptamışlardır. Bu nedenle bu araştırma
kapsamında annelerle ilgili değişkenler seçilmiş ve ilgili literatür bu şekilde ele alınıp,
tartışılmıştır.
38
Ebeveynlik davranışlarını etkileyen annelere ait bireysel özelliklerden biri eğitim
düzeyidir. Annenin eğitim düzeyi arttıkça, çocuklarına karşı gösterdiği sıcak ve
destekleyici ebeveyn davranışları da artmaktadır (Klebanov, Brooks-Gunn, Chase-
Landsdate ve Gordon, 1997 akt. Baydar, Akçınar ve İmren, 2012). T.C. Başbakanlık
Aile Araştırma Kurumu (1995) tarafından ebeveyn davranışları üzerine yapılan bir
araştırma, annelerin eğitim düzeyleri ile sıcaklık, duyarlılık, açıklayıcı akıl yürütme ve
bilişsel uyarma gibi olumlu ebeveyn davranışları arasında pozitif yönlü bir ilişki
olduğunu ortaya koymuştur. Öz yeterliliği yüksek olan annelerin çocuklarına karşı daha
sorumlu davrandıkları bulgulanmıştır. Aynı araştırmanın sonuçlarına göre, annelerin öz
yeterlilik düzeyleri, depresyon ve annelik duyarlılığı arasında aracı rol üstlenmektedir
(Teti ve Gelfand, 1991). Yine annelerin bireysel özelliklerinden biri olan kişilik
özellikleri ebeveyn davranışları ile ilişkilidir. Prinzie, Stams, Dekovic, Reijntjes ve
Belsky (2009) tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, sıcaklık ve davranış
kontrolü değişkenleri, ebeveynlerin dışadönüklük, uyumluluk, deneyime açıklık ve
sorumluluk özellikleri ile pozitif yönde, duygusal denge puanları ile negatif yönde
ilişkilidir.
Çocuğun bireysel özelliklerinden özellikle üç unsurun; genel sağlık durumu, cinsiyeti ve
mizacının, ebeveyn davranışları üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Örneğin,
çocuğu düşük kilolu doğan annelerin çocuklarına karşı daha az duyarlı davranışlar
gösterdiği ve daha az fiziksel temasta bulunduğu görülmüştür (Watson, Kirby, Kelleher
ve Bradley, 1996). Çocuğun cinsiyeti ile ilgili kültürel ve sosyal beklentiler de ebeveyn
davranışlarını farklılaştırmaktadır. Örneğin, Türkiye’de erkek çocuklardan maddi
destek, kız çocuklarından ise daha çok ev işlerine yardım ve duygusal destek sağlaması
beklenmektedir (Kağıtçıbaşı ve Ataca, 2005). Ebeveyn davranışları bu beklentilere göre
şekillenmektedir. Çocuğun Değeri Araştırması sonuçlarına göre, 1970’li yıllardan bu
yana Türkiye’de erkek çocuk tercihinin önemi azalmış olsa da, bu durum daha çok
kentsel aileler için geçerlidir (Kağıtçıbaşı ve Ataca, 2005).
Biyolojik kökenli ve kısmen sabit duygu, davranış ve dikkat süreçlerindeki bireysel
farklılıklara mizaç denmektedir (Rothbart, 1989 akt. Yağmurlu, Sanson ve Bahar-
Köyden, 2005). Prior, Sanson ve Oberklaid (1989 akt. Yağmurlu vd., 2005), 3 ile 7 yaş
arasında dört mizaç özelliği olduğunu söylemiştir. Bunlar; tepkisellik, sebatkarlık,
sıcakkanlılık ve ritmikliktir. Tepkisellik belirli bir uyaran veya olaya tepki vermeye
39
hazır olma durumunu tanımlamaktadır. Tepkisel mizacın problemli sosyal davranışlarla
ilişkili olduğu görülmektedir (Sanson, Smart, Prior, Oberklaid ve Pedlow; 1994).
Sebatkarlık, dikkati belli bir durum, olay veya etkinlik üzerinde yoğunlaştırabilmektir.
Sebatkar çocuklar dikkatlerini daha uzun süre sürdürebildiklerinden bu özellik hem
sosyal anlamda (Kyrios ve Prior, 1990; Youngblade ve Mulvihill, 1998; Yağmurlu vd.
2005) hem de akademik anlamda olumlu gelişimlere yol açmaktadır. Sıcakkanlılık yeni
insan ve ortamlara yaklaşma istekliliği olarak tanımlanırken, ritmiklik çocuğun yemek
yeme, uyuma gibi günlük rutinlerinin düzenliliğini tanımlamaktadır. Hem Türkiye’de
hem de yurt dışında çocukların mizaç özellikleri ile ebeveyn davranışları arasındaki
ilişkiyi inceleyen araştırmalar, benzer sonuçlara ulaşmıştır. Bu araştırma sonuçlarına
göre, sıcakkanlı mizaç özelliğine sahip çocukların ebeveynleri çocuklarına karşı daha
duyarlı ve olumlu ebeveyn davranışları gösterirken (Yağmurlu ve Altan, 2010), tepkisel
mizaçlı çocukların ebeveynlerinin daha az destekleyici ve daha fazla kontrolcü oldukları
bulgulanmıştır (Bryan ve Dix, 2009).
Ailenin sosyoekonomik yapısı (McLoyd, 1998), eşler arasındaki ilişkinin niteliği, çocuk
sayısı (Black, Devereux ve Salvanes, 2005), yaşanılan sosyokültürel çevre (Kağıçıbaşı,
2010) gibi unsurlar ebeveyn davranışlarını etkileyen bağlamsal özelliklerdir. Bağlamsal
özelliklerin ebeveyn davranışları ile ilişkisi bazı örnekler üzerinden aşağıda
tartışılmıştır. Düşük sosyoekonomik düzeyden gelen ailelerin çocuğun itaatkar
olmasına, yüksek sosyoekonomik düzeyden ailelerin ise çocuğun özerk olmasına önem
verdiği bulgulanmıştır (McLoyd, 1998). Ailenin gelirindeki yetersizlik veya gelirdeki
düşüşler olumlu ana babalık davranışlarını azaltırken, katı disiplin ya da fiziksel ceza
davranışlarını arttırmaktadır (McLoyd, 1990; T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu,
1995). Çocuk sayısı fazla olan ailelerde, zaman, ilgi, maddi harcamalar gibi çocuk
başına düşen tüm kaynaklar sınırlıdır (Black, Devereux ve Salvanes, 2005). Ailedeki
çocuk sayısı arttıkça ebeveynlerin her bir çocuğa ayıracağı zaman azalmaktadır.
Ebeveyn davranışları aynı zamanda içinde yaşanılan kültürün değer sistemleri ve temel
beklentilerine göre şekil almaktadır. Kağıtçıbaşı (2010), çocuğun kişisel bağımsızlığının
vurgulanmadığı sosyokültürel yapılarda, daha yüksek düzeyde ebeveyn kontrolü
görüldüğünü belirtir. Ancak ebeveynlerin çocuklarına göstermiş oldukları kontrolün,
ebeveyn sevgisi/ilgisinden tamamen bağımsız olduğunu vurgulamaktadır. Ona göre,
ebeveynlerin sıkı kontrolü, ancak kin, baskı ve şefkat eksikliği ile birlikte görüldüğünde
40
problemli bir durumdur. Literatür, çoğulcu olarak kabul edilen toplumlar ile bireyci
olarak kabul edilen batı kültüründen gelen toplumlarda farklı ebeveyn davranışlarının
çocuklar üzerinde farklı etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Örneğin, Yağmurlu,
Sanson ve Köymen (2005) tarafından yapılan bir araştırmanın bulguları, çocukların
olumlu sosyal davranışlarının Avustralyalı annelerin sıcaklık gösteren davranışları ile
Türk annelerin ise itaat bekleme davranışları ile ilişkili olduğunu göstermiştir.
Türkiye’yi temsil eden bir örneklem grubu ile gerçekleştirdikleri araştırmanın sonunda,
Baydar, Akçınar ve İmer (2012), Türkiye’de ebeveyn davranışlarını belirleyen nedensel
süreçlerden bazılarının, Türkiye’nin sosyal ve kültürel yapısına özgü olduğuna ve
Anglo-Amerikan araştırmalarında görülen süreçlerden farklılaştığına işaret etmektedir.
Önerdikleri kuramsal çerçeve aşağıda gösterilmekte olup, annenin rolü yanında, aile
yapısı ile sosyal yapı ve desteğin önemi ortaya konmaktadır.
Şekil 2.1. Baydar, Akçınar ve İmer (2012) Tarafından Önerilen Kuramsal Çerçeve
Kaynak: Baydar, Akçınar ve İmer (2012, s.84)
41
Bu tez kapsamında ele alınan değişkenlerden biri olan annenin psikolojik sağlığı,
yukarıda verilen kuramsal çerçevede yerini almıştır. İlerleyen bölümlerde bu değişken
ile çocukların gelişimsel çıktıları arasındaki ilişki tartışılacaktır.
2.3.1. Ebeveyn Davranışları ve Gelişimsel Etkileri
Erken çevresel deneyimler beyin gelişimine direk olarak etki etmektedir (De Bellis,
2001). Bu dönemde yaşanan deneyimlerin sinaps oluşumunda etkili olduğu, deneyim
eksikliğin ise sinapsların gelişememesi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir (Nelson ve
Bloom, 1997). Erken çevresel deneyimlerin en belirleyici unsuru ebeveynlerdir. Bakıcı
rolündeki yetişkinler ile olan ilişki beyin gelişimini olumlu veya olumsuz şekilde
etkileyebilir (Glaser, 2000; Nelson ve Bloom, 1997; Schore, 2001).
Ebeveyn davranışlarının, çocuk gelişimi üzerindeki etkileri pek çok araştırmaya konu
olmuştur. İlgili, sıcak, destekleyici ebeveyn davranışlarının, çocukların olumlu
gelişiminde güçlü etkilere sahip olduğu pek çok farklı araştırmacı tarafından ortaya
konmuştur. Olumlu ebeveyn davranışlarının, çocuğun zihinsel gelişimi (Landry ve
Smith, 2001; Meins vd., 2002), dil gelişimi (Hutterlocker, Haight, Bryk, Seltzer ve
Lyons, 1991; Whitehurst vd., 1998), ve sosyal-duygusal gelişimi (Eisenbergh, Zhou,
Spinrod, Valiente, Fabes ve Liew, 2005; Landry ve Smith, 2001) üzerinde olumlu
etkileri görülmektedir. Açıklama içermeyen, cezalandırıcı ebeveyn davranışlarının
çocuğun gelişimini üzerindeki etkisi ise olumsuzdur (Ruffman, Perner ve Parkin, 1999).
Bronfenbrenner (1986), ekolojik gelişim kuramı kapsamında sıcak ve zihinsel olarak
uyarıcı ev ortamlarının akademik başarı için basamak oluşturduğunu söylemektedir.
Yüksek sosyoekonomik düzey, ev ortamının kalitesi ve hassas/ilgili ebeveynlik çocuk
başarılarının olumlu bir yordayıcısı olarak görülmektedir. Ayrıca, yeterli mali
kaynaklara sahip ve eğitim düzeyi yüksek anneler tarafından yetiştirilen çocukların,
akademik olarak başarılı olma şansları daha yüksek görülmektedir (Brooks Gunn,
Duncan, Klebanov ve Sealand, 1993; Duncan ve Brooks-Gunn, 2000).
Sümer ve arkadaşları (2010), Türkiye’de anne-baba tutum ve davranışları üzerine
yapılmış 34 yayını seçerek incelemiş ve sonuçları bir makale olarak derlemiştir. Bu
makalenin ele aldığı tüm araştırmalar tutarlı şekilde, aşırı disiplin ve koruyuculuğa
karşılık gelen ebeveyn davranışlarının çocuk ve ergenler üzerindeki etkilerini olumsuz;
42
demokratik ve kabul edici ebeveyn tutum ve davranışlarının etkilerini ise olumlu olarak
göstermektedir. Ogelman, Önder, Seçer ve Erten tarafından 2013 yılında 5-6 grubu
çocuklar ve anneleri ile yapılan bir araştırma, benzer şekilde otoriter ve izin verici
ebeveyn tutumlarının çocukların sosyal beceri ve okula uyum düzeylerini olumsuz
etkilediğini göstermiştir.
Türkiye’de yapılan bir çalışma, hem kırsal alanda hem de kentsel alanlarda yaşayan
ailelerde, annenin çocuğa ceza vermeye yönelik davranışlarının çocukları olumsuz
etkilediğini göstermektedir. Bu araştırmanın sonuçları, ebeveyn kontrol davranışlarının
ebeveyn sıcaklığı arttıkça arttığını, fakat ceza içermeseler bile kontrol davranışlarının
çocuklarda olumsuz davranışlara ve dışsallaştırma problemlerine neden olduğunu
göstermiştir (Baydar vd., 2010). Nacak, 2009 yılında yaptığı araştırmasında,
İstanbul’da yaşayan 161 anne ile Konya, Kayseri ve Nevşehir’de yaşayan 73 annenin
gelişimsel beklentilerini, ebeveyn davranışlarını ve ev ortamlarını karşılaştırmıştır.
Araştırmanın sonuçları, itaat bekleme ve cezalandırma davranışlarının kırsal şehirlerde
yaşayan annelerde İstanbul’da yaşayan ailelere oranla daha yüksek olduğunu ve kırsalda
yaşayan annelerin çocuklarından geleneksel/ahlaki kurallara uyum becerilerini daha
erken yaşlarda edinmelerini beklediklerini ortaya koymaktadır. Araştırma, annelerin
eğitim düzeyinin, özellikle çocuklardan beklentiler üzerinde fark yarattığını
göstermiştir. Bu sonuçlara göre, düşük eğitimli anneler daha fazla itaat davranışı
beklemektedir. Yüksek eğitimli anneler ise çocuklarının daha erken yaşlarda fiziksel,
bilişsel, öz-denetim, sosyal gelişim, özerklik, itaatkarlık, aileye yönelim ve kendi
kendine yeterlilik özelliklerini edinmelerini beklemektedir. Eğitim düzeyi yüksek
annelerin, çocuklarına daha fazla öğrenme gereçleri sağladığı ve evlerinin fiziksel
çevresinin de daha sağlıklı olduğu araştırma sonuçları arasında yer almaktadır.
Fakirliğin yarattığı ortamda çocuğun karşılaştığı ve baş etmek durumunda kaldığı bazı
stres unsurlarının gelişim geriliklerine ve negatif zihinsel çıktılara neden olduğu
bilinmektedir (Bates, Pettit, Dodge ve Ridge, 1998; Bronfenbrenner, 1974; Dubow ve
Ippolito, 1994; Hustedt ve Raver, 2002; Huston, McLoyd, ve Garcia Coll, 1994;
Lengua, 2002). Yüksek nitelikli ebeveyn davranışları ise fakirliğin çocuk gelişimi
üzerindeki olumsuz etkilerine karşı düzenleyici bir rol üstlenmektedir (Wyman, Cowen,
Work, Hoyt-Meyers, Magnus ve Fagen, 1999). Araştırma bulguları ile de desteklenen
görüşler, destekleyici anne-baba tutumunun, nitelikli ebeveyn çocuk etkileşiminin,
43
çocuklar için en önemli koruyucu faktörlerden biri olduğunu ortaya koymaktadır (Gizir,
2007; Karaırmak, 2006). Yoksulluk, hastalık, travmatik olaylar yaşama gibi risk
faktörleri ile karşılaşan çocuklar, destekleyici ve nitelikli ebeveynlere sahiplerse bu risk
faktörlerinden daha az etkilenebilmektedir. Ancak yoksulluk ebeveynler üzerinde
yarattığı etkilerle, ebeveyn davranışlarının da olumsuza dönüşmesine neden olabilir.
Araştırmalar, ekonomik zorlukların yarattığı ebeveyn davranışları ve ebeveyn stresinin,
çocuklarda düşük zihinsel performans ve sorunlu davranışlara neden olduğunu
göstermektedir (Brody ve Flor, 1998; Jakson, Brooks-Gunn, Hwang ve Glassman,
2000).
Baydar, Akçınar ve İmer (2012), ebeveyn davranışlarının desteklenmesi politikasının
Türkiye’de güçlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu önerinin nedenleri, ülkemizde
erken çocukluk döneminde kurumsallaşmış eğitime erişen çocuk sayısının çok sınırlı
olması ve okula hazır bulunuşluğunun en önemli belirleyicisinin ebeveyn davranışları
olması olarak belirtilmiştir.
2.3.2. Ebeveyn Davranışları ve Öz Düzenleme
Ebeveynliğin, öz düzenlemeyi yordayıcı özellikte olduğu kabul edilmektedir
(Kochanska, Murray ve Harlan, 2000; Olson, Bates, Sandy ve Schilling, 2002). Glaser’e
göre (2000) yönetici işlevlerden sorumlu ön beynin gelişimi bakıcı ile olan etkileşimin
niteliğine bağlıdır. Ebeveyn bakımının niteliği ile çocuğun psikofizyolojik
düzenlemesinin arasında bağlantı bulunmuştur (Gunnar ve Donzella, 2002). Kopp
(1982) erken bakım niteliğinin çocukların öz düzenleme becerilerinin gelişiminde temel
nokta olduğunu belirtir.
Küçük çocuklarda, merkezi sosyal çevre genellikle bir ebeveyn veya bakıcı ile
etkileşimi içinde tanımlanır. Bu etkileşimin niteliği istendik yönde ise ebeveynler
çocukların bağımsız olarak hareket etmelerine yardımcı olacak bilgi ve becerileri
edinmeleri için onlara destek verirler (Wertsch, McNamee, McLane ve Budwig, 1980).
Destek olma, çocukların kapasiteleri üzerindeki görevlerde sorumluluk alma, bağımsız
şekilde ilerleyebilecekleri konularda ilerlemeleri için izin vermek şeklinde
tanımlanmaktadır (Wood, Bruner ve Ross, 1976). Başka bir ifadeyle çocukların görevi
başarma düzeylerine bağlı olarak ebeveynlerin yardım sağlama veya yardımı geri çekme
becerileridir. Ebeveynlerin problem çözme görevlerinde sağladığı destek, çocukların
44
benzer etkinliklerdeki sonraki performansları ve bağımsız başarıları ile pozitif ilişkilidir
(Mattanah, Pratt, Cowan ve Cowan, 2005; Pratt, Green, MacVicar ve Bountrogianni,
1992; Pratt, Kerig, Cowan ve Cowan, 1988). Ebeveyn yönlendirmesi ile çocuklar
çevredeki hangi unsurlara dikkat etmeleri gerektiğini öğrenir. Bu destek veya “diğeri
tarafından düzenlenme” çocukların öz düzenleme sorumluluğu almalarını öğreterek,
bağımsız görevlerde “başkalarının düzenlemesi”nden öz düzenlemeye geçişi
sağlayabilir (Rogoff, Mistry, Goncu ve Mosier, 1993 akt. Harris, Robinson, Chang ve
Burns, 2007).
Pino-Paternak ve Whitebread (2010) tarafından konuda yapılan literatür taraması, üç
ebeveynlik boyutunun (özerklik, zorluk ve olasılık) ve altı ebeveyn davranışının
(üstbilişsel konuşma, aktif katılım, kontrolün anlaşılması, yetişkin-çocuk arasındaki
sorumluluk aktarımı, duygusal tepkisellik ve duruma bağlı öğretmen desteği)
motivasyonel ve üstbilişsel davranışlar ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Carlson
(2003, akt. Bernier, Carlson ve Whipple, 2010) ebeveynlik davranışlarının 3 boyutunun
çocuğun yönetici işlevler becerilerini etkilediğini söyler. Bunlar, anne duyarlılığı,
destek ve ortak akıl yürütmedir. Duyarlılık bebeğin mesajlarına uygun ve tutarlı yanıtlar
vermeyi içerir. Destek, çocuğa yaşına uygun problem çözme becerileri öğretmeyi
karşılar. Akıldan-akla tanımı ise ebeveynin çocukla konuşurken zihinsel terimleri
kullanma eğilimini göstermektedir. Bu şekilde çocuk dışsal olarak düzenlenmekten, öz
düzenlemeye doğru yönelebilir. Bernier ve diğerleri (2010) ebeveyn-çocuk etkileşim
niteliğinin çocukların yürütücü işlevler (çalışan hafıza, dürtü kontrolü ve yer değiştirme)
beceri düzeyleri ile ilişkisini araştırmıştır. Yukarıda açıklanan araştırmadan farklı olarak
annelerin çocukların özerkliklerini destekleme düzeylerinin etkisine de bakılmıştır.
Anne duyarlılığı, akıl yürütme ve özerklik desteği çocuklar 12 ve 15 aylıkken
ölçülmüştür. Çocukların yürütücü işlevleri ise çocuklar 15 ve 26 aylıkken ölçülmüştür.
Bu üç ebeveyn davranışının, çocuklardaki yürütücü işlevler becerileri ile ilgili olduğu
bulunmuştur. Özerklik desteğinin, anne eğitimi ve genel bilişsel becerilerden bağımsız
olarak tüm yürütücü işlevlerin yordayıcısı olduğu bulgulanmıştır. 12 aylık çocuklarına
karşı daha duyarlı olan annelerin çocuklarının, 26 aylıkken yürütücü işlevler konusunda
daha iyi performans gösterdikleri belirlenmiştir. Bu bebekler 18 aylıkken işler bellek
konusunda daha iyi performans sergilemişlerdir. 15 aylıkken özerkliği desteklenen
bebekler, 26 aylıkken işler bellek görevlerinde ve sınıflama konusunda daha yüksek
45
performans göstermişlerdir. Bu sonuçlar, erken çocuk-ebeveyn/bakıcı ilişkisinin
niteliğinin çocukların öz düzenleme becerilerini geliştirdiğini söyleyen görüşleri (Kopp,
1982) desteklemektedir.
Erken çocukluk döneminde, baskıcı/aşırı kontrolcü ebeveynlik ise zararlı olabilir
(Sturge-Apple, Davies, Martin, Cicchetti, ve Hentges, 2012). Baskıcı/aşırı, duyarsız
veya kontrolcü ebeveynler, çocuklardaki bağımsız baş etme becerileri ve bağımsız
davranışların gelişimini baltalayabilmektedir. Duyarlı ebeveynler ise etkili baş etme
becerileri konusunda model olabilirler, çocuklar zorlandığında uygun desteği sağlarlar
(Power, 2004). Anneler, ilgisiz, duyarsız ve cezalandırıcı davranışlar sergilediğinde,
çocukların öz düzenleme becerileri de bu durumdan olumsuz etkilenmektedir
(Eisenberg vd., 2010). Örneğin, negatif ebeveyn kontrolü, dikkat ve bilişsel süreçlerin
gelişimini engelleyebilmektedir (Grusec ve Goodnow, 1994b).
Duygu düzenleme becerilerin de gelişimi öncelikle diğerleri tarafından düzenlenir ve
deneyim ve öğrenme yoluyla duyguların öz düzenlenmesi gerçekleşir. Çocuklar, ailesi
ile etkileşim içinde, ebeveynlerinin gösterdiği duygu düzenleme davranışlarını
gözlemleyip modelleyerek kendi duygu düzenleme becerilerini geliştirirler (Fox ve
Calkins, 2003; Morris, Silk, Steinberg, Myers ve Robinson, 2007). Duygu düzenleme
konusunda yapılan araştırmaların çoğu özellikle annelerin çocuk üzerindeki etkilerine
odaklanmıştır (Denham, Renwick ve Holt, 1991). Anne-çocuk arasındaki etkileşimin
niteliği ve annelerin çocuk yetiştirme davranışları, bu araştırmaların temel konularıdır
(Denham vd., 1991; Gottman, Katz ve Hooven, 1996). Araştırma sonuçları, yüksek
düzeylerde akıl yürütme ve sıcaklık ile düşük düzeylerde itaat bekleme ve cezalandırıcı
disiplin uygulamalarının, çocukların duygu düzenleme becerileri ile olumlu yönde
ilişkili olduğunu göstermektedir (Denham vd., 1991). Türk örneklemi ile yapılan
çalışmalar da anne ilgisinin çocukların duygu düzenleme becerilerini yordadığını ortaya
koymuştur (Altan, 2006; Metin, 2010).
Pino Pasternak ve Whitebread (2010), ebeveyn kontrolünün sadece üstbilişsel
becerilerin gelişimini değil, öz düzenlemenin motivasyon boyutunu da etkilediğini
vurgulamaktadır. Uygun olmayan ebeveyn kontrolü sadece çocukların bağımsız
keşfetme ve zihinsel görevlere katılma fırsatlarını sınırlandırmakla kalmayıp, çocukların
kontrolün kaynağı anlayışlarını da etkileyip onları dış motivasyon örneklerine
46
yöneltmektedir. Düşük gelirli ailelerden gelen çocuklarda motivasyon üzerine yapılan
araştırmalar, bu çocukların dışarıdan desteğe daha fazla gereksinim duyduğunu, görevi
sürdürme sürelerinin daha kısa olduğunu, görevle ilgili negatiflik durumlarının daha
fazla olduğunu ve zorlukla karşılaştıklarında pes etmeye daha yatkın olduklarını
göstermiştir (Malakoff, Underhill ve Zigler, 1998; Turner ve Johnson, 2003).
Harris ve arkadaşları (2007) tarafından yapılan bir araştırma, okul öncesi grubu
çocuklarda çaba gerektiren kontrol, motivasyon ve dikkat düzenleme arasındaki ilişkiyi
ebeveyn-çocuk etkileşimi içinde araştırmaktadır. Düşük gelir düzeyinden çocuk ve
anneleri, puzzle tamamlama görevine önce birlikte katılmışlardır. Bir hafta sonra sadece
çocukların puzzle görevini kendi başlarına yapmaları istenmiştir. Yapılan analizler,
çocukların çaba gerektiren kontrol ve motivasyonlarının ebeveyn-çocuk etkileşimi
sırasında çocukların gösterdiği dikkat düzenleme becerileri ile ilgili olduğunu
göstermektedir. Çocukların çaba gerektiren kontrol, motivasyon ve dikkat düzenleme
düzeyleri puzzle görevinde bağımsız çalışırken ortaya koydukları performanslarının
doğruluk derecesini yordamıştır (Harris vd., 2007).
Kochanska ve arkadaşları (2000), bebekler 22 aylıkken annelerin gösterdikleri, kabul
düzeyi, desteği ve ilgisinin, 22 aylık ve 33 aylıkken yapılan çaba gerektiren kontrol
beceri düzeylerini yordadığını göstermektedir. Eisenbergh ve arkadaşları tarafından,
2005 yılında yapılan bir araştırma, annelerin olumlu açıklayıcı tutumlarının, ilköğretim
öğrencilerinin çaba gerektiren kontrol becerilerini yordadığını göstermiştir. Benzer
şekilde Spinrad ve arkadaşları (2007) destekleyici ebeveyn davranışlarının, 18 ve 30
aylık bebeklerde, daha yüksek çaba gerektiren kontrol becerileri, düşük dışsallaştırma
problemleri ve daha yüksek sosyal yetkinlik ile ilişkili olduğunu bulgulamışlardır.
Zhou, Eisenberg, Wang ve Reiser’in (2004) yaptığı araştırma, çaba gerektiren kontrol
becerilerinin, otoriter ebeveynliğin Çinli çocukların sosyal işlevleri üzerindeki negatif
etkileri üzerinde aracı rolü üstlendiğini göstermektedir. Bu araştırma, çocukların
bireysel özelliklerini koruyucu bir faktör olarak ortaya çıkarmaktadır.
Taylor, Eisenberg, Spinrad ve Luidaman’ın (2013), ego sağlamlığı, çaba gerektiren
kontrol ve ebeveyn davranışları üzerinde yaptığı araştırma, çocukların kontrol
becerilerinin ego sağlamlığını pozitif olarak yordadığını göstermektedir. Baskıcı
ebeveynlik ise çocuklardaki çaba gerektiren kontrol becerilerini negatif şekilde
47
yordamaktadır. Sonuçlar, negatif ebeveynliğin çocukların dikkat ve davranışlarını
düzenleme üzerindeki etkilerinden dolayı çocukların ego sağlamlığı üzerinde olumsuz
etkileri olduğunu göstermektedir. Dikkatin düzenlenmesi hem negatif duygularla baş
etme, hem de baş etme stratejilerini sürdürmekle ilgili olduğundan, psikolojik sağlamlık
ile de ilişkilendirilebileceğini savunan araştırmacılar vardır (Derryberry ve Reed, 1996;
Rothbart, Ahadi ve Evans, 2000; Lengua, Sandler, West, Wolchik ve Curran, 1999).
Doğuştan getirilen ve kısmen sabit olduğu kabul edilen mizaç özelliklerinin bile
ebeveyn davranışları ile şekillendirilebileceği savunulmaktadır. Örneğin öz kontrol bir
mizaç özelliği olarak kabul edilse de, araştırma sonuçları yetişkin etkileşiminin bu
beceri üzerinde etkili olduğunu göstermektedir (Greenberg, 2006). Bebeklere 2 yaşında
ebeveynleri tarafından verilen pozitif destek, 2-4 yaş arasında gelişen öz kontrol
becerilerinin oluşumunu hızlandırmaktadır (Moilanen, Show, Dishion, Gardner ve
Wilson, 2010).
Tüm araştırma sonuçları, ebeveyn davranışlarının niteliğinin öz düzenleme becerilerinin
gelişimi üzerindeki yordayıcı etkisini açıkça ortaya koymaktadır.
2.4. Ebeveyn Psikolojik Sağlığı
Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization, WHO) sağlık kavramını, sadece
hastalık ve sakatlıkların olmaması durumu olarak değil, aynı zamanda fiziksel, ruhsal ve
sosyal olarak tam bir iyi oluş hali olarak tanımlamaktadır (WHO, 2001, p.1). Psikolojik
sağlığın, Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan çağdaş tanımı da benzer şekilde
bütüncül bir bakış açısıyla ortaya konmuştur. Bu tanıma göre psikolojik sağlık; “Bireyin
kendi yeteneklerini fark edebildiği, günlük hayatın stresi ile başa çıkabildiği, üretken ve
verimli şekilde çalışabildiği ve içinde bulunduğu topluma katkı sağlayabildiği iyi olma
halidir” (WHO, 2001, p.1). Bu tanımda vurgulandığı üzere bireyin tek başına ve toplum
içinde iyi oluş halini sürdürmesi ve normal fonksiyon göstermesi beklenmektedir.
Psikolojik sorunlar, çok farklı semptomlar gösterebilir ve geniş bir spektruma
yayılmaktadır. Şizofreni, depresyon, zihinsel engellilik ve madde bağımlılığına bağlı
bozukluklar gibi sorunlar psikolojik sorunlara örnek olarak verilebilir. Psikolojik
sorunların ortaya çıkışında, aile geçmişi, kişinin yaşadığı önemli olaylar, kişinin genetik
48
ve biyokimyasal yapısı, fiziksel sağlık problemleri ve toplumsal sorunlar sayılmaktadır
(Yılmaz, 2012).
Çocukların gelişimlerinde, bakım veren kişinin, ki bu kişiler özellikle annelerdir,
çocuğa yeteri kadar sevgi ve destek sağlaması ancak duygusal denge göstermesi ile
mümkündür (Davies ve Cummings, 1998). Baker ve Iruka (2013) yaptıkları bir
araştırmada, anne depresyonunun ve ebeveynlik stresinin anne sıcaklığı, ev ortamı ve
kültürel sosyalizasyon üzerindeki doğrudan olumsuz etkilerini göstermiştir. Annenin
psikolojik durumu ve ebeveyn davranışları, demografik faktörlerden etkilenmektedir
(Bronfenbrenner, 1986). Araştırmalar, yoksulluk ve düşük anne eğitim düzeyinin,
annenin psikolojik sağlık durumu ve ebeveny davranışları üzerindeki olumsuz etkilerini
göstermektedir (McLoyd, 1998). Örgün eğitimde kalma süresi daha uzun olan ve
yüksek gelire sahip anneler, daha az eğitimli ve daha düşük gelirli annelere oranla daha
az depresif semptom ve ebeveynlik stresi göstermektedir (Hill, 2001; Şirin, 2005).
Erermiş ve arkadaşları (2009) da ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısı alan okul öncesi
yaş grubu çocukların annelerinin öğrenim düzeyi açısından ve kontrol grupları ile
arasında anlamlı fark bulmuştur. Bu bulgularına göre, teşhis almış olan çocukların
annelerinin eğitim düzeyi, kontrol grubundaki annelere göre anlamlı şekilde düşüktür.
Bazı araştırmalar, evde daha fazla çocuk bulunmasının, anneden beklentileri arttıracağı
için anneye daha fazla ebeveynlik stresi yarattığı belirtirken (Crnic ve Greenberg, 1990)
bazı çalışmalar, büyük çocukların kardeşlerinin bakımı konusunda sorumluluk alarak
annelerin sorumluluklarını azalttıklarını öne sürer (Behrman ve Taubman, 1986).
Görüldüğü gibi sahip olunan çocuk sayısı değişkeninin annenin yaşadığı ebeveynlik
stresi üzerindeki etkisi tartışmalıdır.
Psikolojik sağlığın önemli belirleyicilerinden bir diğeri, bireyin çevresinden yardım
isteme ve teklif edilen yardımı kabul etme durumu ile ilgili olan sosyal destektir. Sosyal
destek ile mutluluk, kendine güven ve memnuniyet (Meehan, Durlak ve Braynt, 1993)
ve öznel iyilik hali (Chou, 1999) arasında ilişki bulunmuştur. Baydar ve arkadaşları
tarafından (2010) Türkiye’de Türkçe konuşan ve okul öncesi dönemde çocuğu olan tüm
annelere genellenebilecek şekilde tasarlanan büyük çaplı bir araştırmanın sonuçları,
sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerde, anneler eğer kentsel alanlarda yaşıyorlarsa
psikolojik sağlığının olumsuz olduğunu bulmuşlardır. Bu bulguyu, kırsal alanlarda
yaşayan annelerin çevrelerinden gelen destek ile baş etme becerilerin daha yüksek
49
olabileceği şeklinde yorumlamışlardır. Annelerin çevrelerinden gördükleri destek çoğu
durumda ebeveynlik davranışlarını olumlu etkilese de, annelerin ebeveynlik davranışları
psikolojik problemleri yüksek olduğunda aldıkları destekten bağımsız olarak
olumsuzdur.
En yaygın şekilde görülen psikolojik sorunlardan biri depresyondur. Depresyon arttıkça
olumlu ebeveyn davranışları azalmakta (Conger, Conger, Elder, Lorenz, Simons ve
Whitebeck, 1992; McCarty ve McMahon, 2003), fiziksel ceza kullanımı artmaktadır
(Eamon ve Zuehl, 2001). Depresif annenin fiziksel ceza kullanımını hem yurt dışında
yapılan araştırmalarda (Eamon ve Zuehl, 2001), hem de Türkiye’de yapılan
araştırmalarda (Gökçe, 2007) diğer annelere göre daha yüksek düzeyde bulunmuştur.
Depresif anneler, daha kendilerine odaklı olup, daha fazla negatif duygu durumu
gösterir, daha negatif davranarak, ailenin genel duygusal durumunu değiştirmektedir
(Goodman ve Gotlib, 1999; Rogosch, Cicchetti ve Toth, 2004).
Ebeveynlerin depresyonları genellikle ebeveynlerin kendi kendilerini üzüntü, rahatsızlık
ve olumsuz ruh hali durumlarını değerlendirdikleri raporlara bakılarak
tanımlanmaktadır (Baker ve Iruka, 2013). Bu araştırmada da, annelerin psikolojik sağlık
durumları annelerin kendi beyanlarına dayanılarak değerlendirilmiştir.
2.4.1. Ebeveyn Psikolojik Sağlığı ve Gelişimsel Etkileri
Ebeveyn davranışlarının en önemli belirleyicilerin biri psikolojik sağlıktır. Psikolojik
sağlığın göstergelerinden biri ise stres düzeyidir. Annenin yüksek stresi, anne-çocuk
iletişimi olumsuz etkilemekte (Bronfenbrenner, 1986) ve çocuklarda pek çok farklı
uyum sorunlarına neden olmaktadır (Elgar, Mills, McGrath, Waschbusch, ve
Brownridge, 2007). Stres düzeyinin annelerinin ebeveyn davranışları üzerinden çocuğu
olumsuz etkilediği düşünülmektedir (Connell ve Goodman, 2002; Lovejoy, Graczyk,
O’Hare ve Neuman, 2000).
Depresyon düzeyi yüksek anneler, daha yüksek düzeylerde psikolojik kontrol
kullanmakta ve çocuklarla etkileşim halindeyken daha az sıcaklık göstermektedir
(Cummings, Keller ve Davies, 2005). Bu anneler, çocuklarını daha fazla eleştirmektedir
(Rogosch, Cicchetti ve Toth, 2004). Depresif annelerin okul öncesi çocuklarında evde
ve okulda daha fazla içselleştirme ve dışsallaştırma davranış problemleri görülmektedir
50
(Alpern ve Lyons-Ruth, 1993; Brennan, Hammen, Anderson, Bor, Najman ve Williams,
2000; Cummings vd., 2005).
Gökçe (2007) DSM-IV kriterleri doğrultusunda depresyon tanısı alan 15 kadın, eşleri ve
7-18 yaşları arasındaki çocukları ile yürüttüğü çalışmasında, depresif annelerin
çocuklarına karşı daha fazla ihmalkar davranışlar gösterdiğini ve bu annelerin
çocuklarına daha fazla fiziksel ceza uyguladığını bulgulamıştır. Çalışma kapsamında
uyguladığı müdahale programın ailelerin tutum ve davranışları üzerinde olumlu etki
yaptığını, program sonrasında anne-babaların yeterlik düzeylerinin arttığını göstermiştir.
Program aynı zamanda çocuklar üzerinde de etkilidir ve çocukların duygusal ve
davranışsal sorunları azalmıştır. Müdahale programların bu etkilerini göstermesi, bu
anneler ve ailelerin iyi oluş halini desteklemek üzere tasarlanacak program ve
politikalara ışık tutabilir. Bu araştırma, aynı zamanda sosyoekonomik durumun,
depresif belirtilerin ebeveyn davranışları üzerindeki farklılaştırıcı etkisini ortaya
koyması bakımından da önemlidir. Yüksek ekonomik düzeydeki annelerin gösterdikleri
depresif belirtiler, daha az sıcaklık ve kabul davranışlarını belirlerken, düşük ekonomik
düzeydeki annelerde bu ilişki görülmemektedir.
Düşük sosyoekonomik düzeydeki ailelerden gelme, anne dışında diğer yetişkinlerin
desteğinin bulunmaması, güvenli olmayan yaşam çevresi gibi unsurlar, çocukların anne
depresyonundan daha fazla etkilenmesine neden olmaktadır (Lovejoy, Graczyk, O’Hare
ve Neuman, 2000). Augustine ve Crosnoe (2010) tarafından yapılan boylamsal bir
araştırmanın sonuçları özellikle daha düşük eğitimli annelerin yüksek depresyon
düzeylerinin ilkokul çağı çocuklarda düşük okuma ve matematik başarısını yordadığını
göstermektedir. Benzer şekilde, Paulson, Keefe ve Leifmen (2009) tarafından yapılan
bir araştırma, 9 aylıkken anneleri daha fazla depresif belirti gösteren çocukların 24 aylık
olduğunda daha düşük ifade edici kelime becerilerine sahip olduklarını bulgulamıştır.
Güvenli bağlanmanın gerçekleşebilmesi için temel şartlardan biri annelerin çocukları ile
yakın ilişkiler kurmalarından ve onlara sıcaklık göstermelerinden geçer. Ancak
depresyonda olan bir anne, depresyonun getirdiği semptomlar nedeniyle çocuklarına
karşı duyarlı, yakın ilişkiler geliştirmekte zorluk çeker (Cummings ve Cicchetti, 1990
akt. Trapolini, Ungerer ve McMahon, 2007). Trapolini ve arkadaşları (2007) tarafından
yapılan bir araştırma, 4 yaşında okul öncesi dönem çocukların bağlanma durumları ile
51
annelerin eş zamanlı depresyon durumları arasında ilişki olduğunu, fakat annelerin daha
önceki yıllarda yaşadıkları depresyon ile çocukların mevcut bağlanma durumları
arasında ilişki olmadığını göstermiştir. Doğumdan sonra bir yıl daha fazla süren ve
kronik olan anne depresyonu, ebeveynler tarafından raporlanan bebeklerin baş etmesi
güç davranışları ile ilişkili bulunmuştur (Cornish, McMahon, Ungerer, Barnett,
Kowalenko ve Tennant, 2006). Aynı zamanda kronik depresyona sahip annelerin
çocuklarında daha yüksek oranlarda güvensiz ve organize olmayan bağlanma
gözlenmiştir (Cornish vd., 2006). Greig ve Howe’da (2001), güvensiz bağlanan
çocukların annelerinin daha yüksek düzeyde depresyon semptomu gösterdikleri
bulgulayarak aynı sonucu ortaya koymuştur.
Annelerin psikolojik sağlık durumu ile çocukların psikolojik sağlığı arasındaki ilişki de
oldukça anlamlıdır. Muris ve Ollendick (2005) çalışmalarında annenin kaygılı bir
yapıya sahip olmasıyla çocuğunun kaygılı bir yapıya sahip olması arasında anlamlı bir
ilişki bulmuşlardır.
Nevrotik kişilik özellikleri gösteren annelerin ruhsal durumları çok sık değişmekte,
duygusal tepkilerinde dengesizlikler, bedensel yakınmalar, uyku düzensizliği gibi
durumlar gözlenebilmektedir (Türkbay ve Söhmen, 2001). Nevrotik anneler,
çocuklarının sürekli yanlarında olmalarını ister. Çocuklarına da bu duyguyu
aşıladıklarından, çocuklarda annelerinden uzak kaldıklarında kaygı artmakta,
annelerinin bulunmadığı ortama uyum zorlaşmaktadır (Yavuzer, 1993). Türkbay ve
Söhmen (2001), ayrılık kaygısı bozukluğu teşhisi alan 6-12 yaşlar arasında, 40 çocuk ve
anneleri ile yaptıkları çalışmalarında, teşhis alan çocukların annelerinin psikotiklik ve
nevrotiklik boyutlarından diğer annelere oranla daha yüksek puanlar aldıklarını
bulgulamışlardır.
Erermiş ve arkadaşları (2009), ayrılma anksiyete bozukluğu teşhisi almış okul öncesi
dönem çocukların annelerinin mizaç özellikleri üzerine bir araştırma yapmıştır.
Anksiyete bozukluğu tanısı alan çocukların annelerinin sağlıklı gruba göre mizaç
özelliklerinin farklı olduğu, tanı alan çocukların annelerinin kontrol grubundaki
annelere oranla daha yüksek depresif, siklotimik, irritabl ve anksiyöz mizaç puanları
aldıkları bulgulanmıştır. Aynı araştırmada, annelerin mizaç özellikleri ile çocukların
sorun davranışları arasında da bir ilişki bulunduğu belirlenmiş, annelerin karamsar,
52
kötümser, anksiyöz tutumlarının çocuklarının davranışlarına da yansıdığını şeklinde
yorumlanmıştır. Annenin öğrenim durumu, bu araştırma da önemli bir değişken olarak
karşımıza çıkmaktadır. Ayrılma anksiyetesi bozukluğu teşhisi alan çocuklarının
annelerinin, kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde düşük öğretim seviyesine sahip
olduğu da görülmektedir.
2.4.2. Ebeveyn Psikolojik Sağlığı ve Öz Düzenleme
Araştırmalar, anne depresyonu ile çocukların düşük öz düzenleme becerileri arasında
ilişki olduğunu göstermektedir (Choe, Show, Brennon, Dishion ve Wilson, 2014;
Gartstein ve Fagot, 2003; Lengua, Bush, Long, Kovacs ve Trancik, 2008; Sektnan,
Mcclelland, Acock ve Morrsison, 2010). Bu durumun nedenlerinden biri, ebeveynlerin
öz kontrol ve öz düzenleme davranışlarının gelişmesi için yeterince destekleyici
olamamalarıdır. Dikkat, duygu ve davranışlarını bağımsız şekilde düzenleyemediği
dönemde çocuklar, kendilerini yönlendirecek ilgili bir yetişkinin desteğine gereksinim
duyar (Eisenberg vd., 2005; Kochanska vd., 2000). Ebeveynlerin kullandıkları olumlu
davranış desteği, çocuklarda yüksek düzeylerde öz kontrolü yordamaktadır
(Lunkenheimer vd., 2008). Depresyondaki anneler ise bu desteği göstermekte güçlük
çekmektedir. Anne depresyonu, çocukların öz düzenleme becerilerinin gelişmesini
bakıcıya olan bağımlılığı arttırarak engelleyebilir (Goodman ve Gotlib, 1999). Diğer bir
neden ise yüksek anne stresinin, annelerin çocukların davranışlarını kontrolüne
odaklanmalarına neden olmasıdır. Anneler çocukların davranışlarını onlara alan
sağlamayacak şekilde kontrol etmeye başladıklarında, bu durum çocukların öz
düzenleme becerileri geliştirmelerini olumsuz etkilemektedir (Kochanska vd., 2000;
Lovejoy vd., 2000).
Yüksek stres yaşayan annelerin kullandığı disiplin yöntemleri konusunda yapılan
çalışmaların büyük bir kısmı, bu annenin kullandığı fiziksel cezalar üzerine
odaklanmaktadır (Cummings ve Davies, 1994). Stress düzeyi yüksek anneler,
çocukların uygun davranış biçimlerini benimsemeleri için gerekli olan açıklayıcı
disiplin yöntemlerini daha az kullandıklarından bu durum çocukların uyum stratejilerini
içselleştirmelerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Choe, Olson ve Sameroff (2013),
yaptıkları araştırmada, anne stresinin çocukların çaba gerektiren kontrol becerilerini
direk etkisi olmadığını ortaya koymuş, bu sonucu ise anne stresi ve çocukların çaba
53
gerektiren kontrol becerileri arasındaki ilişki arasında anne davranışlarının aracı rolüne
dikkat çekerek açıklamışlardır. Stres düzeyi yüksek olan anneler çocukların sinyallerini
izlemekte, açıklayıcı davranmakta zorluk yaşadıklarından, çocukların öz düzenleme
becerilerini geliştirmeleri için yeterince destek olamamaktadır.
Depresif annelerin çocukları stresli durumlarda daha negatif davranmakta ve duygu
düzenleme stratejilerini kullanmakda yetersizlik göstermektedir (Goodman ve Gotlib,
1999). Annelerin kendileri dengesiz duygu durumları gösterdiklerinden, çocukların
annelerinden etkin duygu düzenleme becerilerini model alması mümkün değildir.
Anne depresyonu, öz düzenleme becerilerinde gelişimsel geriliklere neden olarak
çocukların davranış problemleri üzerinde rol oynamaktadır (Choe, Show, Brennon,
Dishion ve Wilson, 2014; Choe, Olson, ve Sameroff, 2013; Eisenberg vd. 2005; Spinrad
vd., 2007). Araştırmalar düşük düzeyde öz kontrolün, orta çocukluk döneminde yüksek
düzeyde dürtüsellik ve hiperaktivite ile ilişkili olduğunu ve yetişkinlikte ise davranış
problemleri ile ilişkili olduğunu göstermektedir (Olson vd., 1999; Utendale, Hubert,
Saint-Pierre, ve Hastings, 2011). Depresif semptomlar gösteren annelerin 4-7 yaşları
arasındaki çocukları kontrol becerisi gerektiren hazzın ertelenmesi görevlerinde daha
başarısız olmaktadırlar (Silk, Shaw, Skuban, Oland, ve Kovacs, 2006).
2.5. İlgili Araştırmalar
Bu bölümde, öz düzenleme becerilerini konu alan ilgili araştırmalara yer verilmektedir.
Araştırmaların büyük kısmı okul öncesi dönem çocuklarla yapılan çalışmalar olup,
bazıları erken çocukluk dönemini kapsamaktadır. Öncelikle Türkiye’de yapılmış,
arkasından yurtdışında yapılmış araştırmalar kronolojik sıraya göre sıralanmıştır. Son
yıllarda yapılan çalışmalara ağırlık verilmiş olup, eski tarihli bazı araştırmalara
çalışmaların gelişimine ışık tutmak amacıyla yer verilmiştir.
2.5.1. Türkiye’de Yapılmış İlgili Araştırmalar
Altan (2006), anne sosyalizasyonu ile okul öncesi dönem çocukların mizaç
özelliklerinin, çocukların duygu düzenleme becerisine olan etkisini incelemeyi
amaçlayan araştırmasının sonunda annenin olumlu ebeveyn davranışlarının çocuğun
duygu düzenleme becerisine önemli bir etkisi olduğunu göstermiştir. Araştırmacı,
54
duygu düzenleme becerilerini yordayan değişkenleri annelerin olumlu ebeveyn
davranışları, çocukların tepkisel mizacı ve olumlu ebeveyn davranışları ile çocukların
sıcakkanlı mizaç özellikleri arasındaki etkileşim olarak sıralamıştır. Altan, bu tezin
kapsamında kullanılan Çocuk Yetiştirme Anketi ile ebeveyn davranışlarını
değerlendirmiştir. Öz düzenlemenin bir parçası olarak kabul edilen hazzı erteleme
becerisi, çocukların sebatkarlık ve mizaç özellikleri ile yordanan bir değişken olarak
ortaya konmuştur. Duygu düzenleme becerisi ile hazzı erteleme becerisi arasında ilişki
olduğu bulgulanmıştır. Yüksek düzeyde olumlu ebeveyn davranışlarının, çocuğun
mizaç özelliklerinin de etkisiyle çocuklar üzerinde olumsuz etkileri olduğu
bulunmuştur. Bunun nedeni ise, yüksek düzeyde olumlu ebeveyn davranışının, yüksek
korumacı ebeveyn davranışları ile benzer özellikler göstermesi şeklinde yorumlanmıştır.
Bu araştırmanın örneklemini, 4-6 yaşlarında 145 çocuk ve anneleri oluşturmuştur.
Arslan-Yalçın (2009) tarafından, okul öncesi dönem çocuklarla yapılan bir araştırma
yaş, sınıftaki öğrenci sayısı, öğretmen deneyimi, aile gelir düzeyi değişkenleri kontrol
altına aldındığında dahi, çaba gerektiren kontrol becerinin, sosyal yetkinliği yordadığını
göstermiştir.
Kayhan (2010) yılında, Çocukluk Dönemi Yönetici İşlevler Envanteri’nin uyarlama
çalışmasını yaparken, aynı zamanda envanterin, Wiskonsin Kart İşleme Testi ile
ilişkisini incelemiş ve çocuklarda işler bellek, akışkan zeka ve yönetici işlevler
değişkenlerini incelemeyi amaçlamıştır. 134 birinci ve ikinci sınıf öğrencisini kapsayan
bu araştırmanın sonuçları, Çocukluk Dönemi Yönetici İşlevler Envanteri ile Wiskonsin
Kart İşleme Testi arasında düşük korelasyonlar olduğunu ve çocuklarda çalışma belleği,
akışkan zeka ve yönetici işlevler değişkenlerinin ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.
Çorapçı, Aksan, Arslan- Yalçın ve Yağmurlu (2010) tarafından okul öncesi dönemdeki
çocuklarla yapılan bir araştırma sosyal yetkinlik ve çaba gerektiren kontrol becerileri
arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Doğrudan gözlem yoluyla çocukların çaba gerektiren
kontrol becerileri veya araştırmacılar tarafından kendini denetleme becerisi olarak
adlandırılan beceri düzeyi belirlenmiş, çocukların sosyal yetkinlik düzeyleri
öğretmenleri tarafından değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonuçları, çaba gerektiren
kontrol becerileri yüksek olan çocukların, sosyal açıdan daha yetkin olduklarını,
ilişkilerinde daha az öfkeli ve saldırgan davrandıklarını göstermektedir.
55
Metin (2010), tarafından, 3-6 yaş okul öncesi dönem çocukları ve anneleri ile yapılan
bir araştırma, çocukların öfke/kızgınlık eğilimleri, kendini denetleme becerileri/çaba
gerektiren kontrol becerileri ile annelerin duyarlılığı ve tüm bu değişkenlerin birbiri ile
olan etkileşiminin çocukların duygu düzenleme becerilerine olan etkisini bulmayı
amaçlamıştır. Sonuçlar, sadece anne duyarlılığının çocukların duygu düzenleme
becerilerini yordadığını göstermektedir. Kendini denetleme becerisi/çaba gerektiren
kontrol becerilerinin ise duygu düzenleme üzerinde Batı literatüründe ortaya konan
olumlu etkisi, bu araştırmada görülmemektedir.
Adagideli (2013) tarafından yapılan araştırma ise, okul öncesi dönem çocukların,
matematik etkinlikleri sırasında ortaya koydukları üstbiliş ve öz düzenleme becerilerini
araştırmaktadır. 4 yaş grubundan, 16 çocuk ve 5 yaş grubundan 17 çocuk araştırmaya
katılmıştır. Çocuklarla üç matematik etkinliği uygulanmıştır. Bunlar, örüntü oluşturmayı
içeren tren rayları oluşturma etkinliği, sınıflama becerileri gerektiren oyuncak hayvan
ve taşıtları sınıflama etkinliği ve son olarak ölçme becerileri gerektiren zürafaya ev inşa
etme etkinliğidir. Literatürden elde edilen gözlem şeması kullanılarak öğrencilerin
hangi öz düzenleme becerilerini ortaya koydukları kaydedilmiştir. Sonuçlar, okul öncesi
dönem çocukların matematik becerileri ile öz düzenleme ve üstbiliş becerileri arasında
ilişki bulunduğunu göstermektedir.
Güler-Yıldız, Ertürk-Kara, Fındık-Tanrıbuyurdu ve Gönen (2014) tarafından, okul
öncesi dönem çocukların öz düzenleme becerilerinin öğretmen-çocuk etkileşimi
kalitesine göre ne derece farklılaştığını bulmayı amaçlayan bir araştırmanın sonuçları,
öğretmen-çocuk etkileşiminin, öz düzenleme becerilerinin bir parçası olan yürütücü
işlevler becerileri üzerinde anlamlı farklılık yarattığını göstermektedir. Bu araştırma
kapsamında, Ankara ilinde yer alan, 30 okul öncesi eğitim sınıfı rastgele örnekleme
yöntemi ile seçilerek bu sınıflar, Sınıf Değerlendirme Puanlama Aracı (SDPA) ile
değerlendirilmiştir. Öğretmen çocuk etkileşimin niteliğinin yüksek olduğu 2 sınıf ve
düşük olduğu 2 sınıf seçilerek, bu sınıflarda eğitim gören çocukların öz düzenleme
becerileri, Okul Öncesi Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği ile değerlendirilmiştir.
Sonuçlar, öğretmen-çocuk etkileşimi niteliğinin, çocukların yürütücü işlevler becerileri
üzerinde anlamlı farklılık yarattığı, yüksek düzeyde etkileşimin çocuklardaki bu
becerileri pozitif anlamda etkilediği bulgulanmıştır. Fakat öğretmen-çocuk etkileşimi
56
niteliğinin, çocukların sosyal yetkinlik ve öz kontrol becerileri ile ilişkili olmadığı
bulunmuştur.
Ertürk-Kara ve Gönen’in, 2015 yılında yaptığı bir araştırma, okul öncesi dönemdeki
çocukların öz düzenleme becerilerini çeşitli değişkenler açısından incelemeyi
amaçlamaktadır. Araştırmaya, 48-72 aylık 120 çocuk dahil edilmiştir. Veri toplama
araçları olarak, kişisel bilgi formu ve Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği kullanılmıştır.
Araştırmanın sonuçları, çocukların öz düzenleme becerisinin dikkat/dürtü kontrolü ve
olumlu duygu alt boyutlarında yüksek düzeyde olduğunu göstermektedir. Öz
düzenleme puanlarının, cinsiyete göre farklılaşmadığı, fakat yaşın olumlu duygu
puanları üzerinde bir etkisi olduğu bulgulanmıştır. 48-60 aylık çocukların, olumlu
duygu alt boyutundan aldıkları puanların daha yüksek olduğu bulgulanmıştır. Öğrenim
durumu yüksek anne ve babaların çocuklarının dikkat/dürtü puanlarının yüksek olduğu,
baba öğrenim durumu yükseldikçe çocukların olumlu duygu puanlarının da yükseldiği
belirlenmiştir.
2.5.2. Yurtdışında Yapılmış İlgili Araştırmalar
Wertsch, McNamee, McLane, and Budwig’in (1980) anne-çocuk eşleri ile problem
çözme görevi sırasında gözleme dayalı şekilde gerçekleştirdikleri araştırmaları, bu
alanda yapılan ilk ve öncü çalışmalar arasındadır. Araştırma kapsamında, anne-çocuk
ikilisinin bir modelden bakarak bir yapboz inşa etmeleri istenmiştir. Çocuğun modele
gözünü dikmesi burada stratejik öneme sahiptir. Eğer çocukların dikkati modele
anneleri tarafından çekildiyse, bu durum diğer-düzenlenmeli, çocuğun kendi tarafından
yönetildi ise öz düzenlemeli olarak kodlanmıştır. Sonuçlar, Vygotsky’nin içselleştirme
görüşünü doğrulayacak şekilde, diğerleri tarafından düzenlenmeden, öz düzenlemeye
doğru geçişin yaşla ilişkili şekilde geliştiğini göstermektedir. Çocukların yaşları
büyüdükçe, daha fazla öz düzenlemeli şekilde modeli kontrol ederek yapbozu yapmaya
gayret göstermektedirler. Bununla birlikte, çocukların yaşları büyüdükçe, yapbozu
yaparken kullandıkları diğerleri tarafından yönlendirilmiş veya öz düzenlenmiş
stratejileri daha doğru şekilde kullandıkları bulgulanmıştır. Yazarlar bu bulgulara
dayanarak üstbiliş fonksiyonlarının diğer öğrenme formları gibi önce kişilerarası
düzlemde beliren ve gittikçe içselleştirilen bir dönüşüme maruz kalacağını iddia
etmişlerdir.
57
Meins, Fernyhough ve Russell’ın (1998), 33 çocukla yaptığı boylamsal bir araştırma,
güvenli bağlanan çocukların, 5 yaşında daha üst düzey zihinsel beceriler
sergilediklerini, hatta zihinsel becerileri kontrol etmekte, güvensiz bağlanan çocuklara
oranla çok daha başarılı olduklarını göstermiştir.
Moss ve Strayer’ın (1990) araştırması, problem çözme çalışması sırasında, üstün
yetenekli ve normal gelişim gösteren okul öncesi çocuklar ve annelerini gözleme
dayanmaktadır. Bu çalışmada anne-çocuk etkileşimleri üç değişik problem çözme
etkinliğinde gözlenmiş olup yetişkin davranışları üstbilişsel talepleri açısından
kodlanmıştır. Bulgular, üstün yetenekli çocukların annelerinin normal gelişim gösteren
çocukların annelerine göre kayda değer bir farkla üstbilişsel stratejileri kullanmayı
destekleyebildiklerini göstermiştir. Buna ek olarak bu çalışma, anne-çocuk
davranışlarının sıralarına bakıldığında, üstün yetenekli çocukların annelerinin yardım
etmeden önce daha fazla beklediklerini ve bunun da çocukların aktif katılım ve
bağımsız problem çözmelerini teşvik ettiğini ortaya koymuştur.
Carlson, Moses ve Breton (2002), yürütücü işlevler ve zihin teorisi arasındaki ilişkinin,
zihin teorisine etki eden öz kontrol ve/veya çalışma hafızası kapasitesi ile ilgili süreçler
veya zekanın (sözel ve performans) etkisinde kalabileceğini varsayarak, bu
alternatiflerin doğruluklarını test etmeyi amaçlamışlardır. Normal gelişim gösteren 47
okul öncesi öğrencisine, öz kontrol, çalışma hafızası, zihin teorisi ve zekayı
değerlendirmek amacıyla görevler verilmiştir. Öz kontrol ve performans zekası
arasında ilişki bulunmuştur. Öz kontrol becerisinin, zihin teorisinin parçası olarak ele
alınan yanlış inanış görev performansının yordayıcısı olduğu, yürütücü işlevler ve yanlış
inanış görevleri arasındaki ilişkinin de açıklayıcısı olduğu bulgulanmıştır. Öz kontrol,
hazzın ertelenmesi ve baskın olan tepkinin söndürülmesi şeklinde ele alınmıştır. Baskın
olan isteğin bastırılma yetisinin, zihin teorisini görevlerinin bir parçası olan yanlış
inanış görevlerini, çalışma hafızası, zeka, hazzın ertelenmesi becerilerinden daha iyi
yordadığı görülmüştür. Aynı zamanda, bu becerinin, çalışma hafızası ile ilgili olduğu
bulunmuştur.
Turner ve Johnson (2003) tarafından yürütülen bir araştırma, akademik açıdan riskli
okul öncesi öğrencilerini hedef almış ve ebeveynlerin öz yeterliliği, ebeveynlik
inançları, bildirilen ebeveyn-çocuk etkileşimi kalitesi, çocukların motivasyonu ve
58
başarıları arasındaki bağlantıları incelemiştir. Sonuçlar, öz yeterlilik puanları daha
yüksek olan ebeveynlerin, ebeveynlik hakkında daha olumlu inançlara sahip olup,
çocuklarıyla ilişkilerinin iletişim, yakınlık ve çocukların öz yetisini teşvik yönünden
daha olumlu olduğunu bildirmişlerdir. Bu ebeveynlerin çocukları, kendileri yönetme
becerilerinde daha yüksek puan almış ve bu da sonrasındaki akademik başarıyı doğru
şekilde yordamıştır.
Okul öncesi dönem çocuklar ve anneleriyle yapılan başka bir araştırmanın bulguları
(Neitzel ve Stright, 2003), üstbiliş içeriği ve eğitim tarzının genelde öz düzenlemenin
üstbilişsel yönlerini (üstbilişsel konuşma, gözleme ve yardım arama) yordarken,
duygusal destek ve sorumluluk transferinin, çocuğun okula devamlılığı ve davranış
kontrolüyle ve daha çok motivasyonel ve duygusal düzenleme süreciyle ilgili olduğunu
göstermiştir.
Li-Grining (2007), Afrika-Amerikan ve Latin kökenli, 439 düşük sosyoekonomik
düzeyden çocukla gerçekleştirdiği boylamsal çalışmada, düşük sosyoekonomik düzeyin
yarattığı faktörlerin çocukların çaba gerektiren kontrol becerileri üzerindeki etkisini
araştırmayı amaçlamıştır. 2 ile 4 yaşları arasındaki çocuklarla yapılan değerlendirmeler,
16 aylık süre sonunda tekrarlanmıştır. Hazzın ertelenmesi becerisi, zaman içinde orta
düzeyde kalıcılık ve gelişim göstermiştir. Düşük doğum kilosu, hazzın ertelenmesi ve
yürütücü işlevlerin gelişimini zayıflatmaktadır. Sosyodemografik ve yaşam alanı ile
ilgili risk faktörlerine maruz kalma durumunun, çocuğun yürütücü işlev becerileri
gelişimini tehlikeye soktuğu fakat hazzın ertelenmesi ile ilgili olmadığı bulgulanmıştır.
Stright, Yang-Hers ve Neitzel tarafından, 2009 yılında gerçekleştirilen bir araştırma,
ebeveynlerin zihinsel desteği, yönlendirmesi, övgüsü, eleştirisi ile çocukların okul
öncesi eğitim kurumlarında gösterdikleri öz düzenleme davranışları arasındaki ilişkileri
incelemeyi amaçlamıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Amerika’daki Güneydoğu
Asya kökenli göçmen aileler oluşturmaktadır. Sonuçlara göre, annenin zihinsel
desteğinin, çocuğun okuldaki performansının akıl yürütme yetenekleri gibi
zihinsel/üstbilişsel yönlerini yordamaktadır. Annelerin yönlendirmeleri ise çocukların
özerk davranışlarını olumsuz şekilde yordamaktadır.
Bernier, Carlson ve Whipple (2010) ebeveyn-çocuk etkileşim niteliğinin çocukların
yürütücü işlevler (işler bellek, dürtü kontrolü ve yer değiştirme) beceri düzeyleri ile
59
ilişkisini araştırmışlardır. Anne duyarlılığı, akıl yürütme ve özerklik desteği çocuklar 12
ve 15 aylıkken ölçülmüştür. Çocukların yürütücü işlevleri ise çocuklar 15 ve 26
aylıkken ölçülmüştür. Bu üç ebeveyn davranışının, çocuklardaki yürütücü işlevler
becerileri ile ilgili olduğu bulunmuştur. Özerklik desteğinin, anne eğitimi ve genel
bilişsel becerilerden bağımsız olarak tüm yürütücü işlevlerin yordayıcısı olduğunu
bulmuşlardır. 12 aylık çocuklarına karşı daha duyarlı olan annelerin çocuklarının,
çocuklar 26 aylıkken yürütücü işlevler konusunda daha iyi performans gösterdikleri
bulunmuştur. Bu çocuklar 18 aylıkken işler bellek konusunda daha iyi performans
sergilemişlerdir. Çocuklar 15 aylıkken özerkliğini destekleyen annelerin çocuklarının
işler bellek ve sınıflama becerilerinin 26 aylıkken daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Bryce ve Whitebread (2012) tarafından yapılan bir araştırma, 5 yaştan 7 yaşa kadar olan
çocuklarda üstbilişsel becerilerin nasıl geliştiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Bunun için bir problem çözme görevi sırasında çocukların gösterdikleri sözel ve sözel
olmayan üstbilişsel becerilerin göstergeleri geliştirilen bir gözlem yöntemi ile
incelenmiştir. Bu yöntemin, gelişimsel olarak duyarlı olduğu kanıtlanmış, üstbilişsel
becerilerin kullanımında niceliksel artış ile planlama ve takip becerilerinde niteliksel
gelişmeler olduğunu göstermiştir. Sonuçlar, takip süreçlerinin yaş ile birlikte geliştiğini,
kontrol süreçlerinin hem yaş hem de göreve özgü becerilerle birlikte arttığını
göstermiştir.
Choe, Olson ve Sameroff (2013) tarafından yapılan boylamsal bir araştırma, anne
stresinin çocukların öz düzenleme becerileri üzerindeki etkisini araştıran az sayıda
çalışmadan biridir. Çalışmanın örneklemini 241 çocuk ve anne eşlisi oluşturmaktadır.
Çocuklar 3, 6 ve 10 yaşlarındayken değerlendirmeler yapılmıştır. Sonuçlara göre,
yüksek anne stresi, düşük açıklayıcı disiplin davranışları ve ebeveyn sıcaklığı ile aynı
zamanda 3 yaşında çocuklarda daha düşük çaba gerektiren kontrol becerileri ile ilişkili
bulunmuştur. Ancak anne stresi, 6 yaşında değerlendirilen çaba gerektiren kontrol
becerilerini direk yordayamamıştır. Burada ebeveyn davranışlarının önemi
vurgulanmaktadır. Açıklayıcı disiplin davranışları ve anne sıcaklığı çocukların çaba
gerektiren kontrol becerileri düzeyleri ile anne stresi arasında aracı rol üstlenmektedir.
Çocukların çaba gerektiren kontrol becerileri ebeveynlerin açıklayıcı disiplin
davranışlarının çocukların dışsallaştırma problem davranışları üzerindeki aracı rolü
üstlenirken, anne sıcaklığı ile dışsallaştırma problem davranışları arasındaki ilişkide
60
aracı rolü görülmemektedir. Araştırmacılar sonuçları, annelerin yüksek stresi,
çocukların dışsallaşma problem davranışlarını, erken ebeveyn davranışları ve çocukların
düzenleme becerilerini olumsuz etkileyerek, arttırdığı şeklinde yorumlamışlardır.
Taylor, Eisenberg, Spinrad ve Luidaman (2013), ego sağlamlığı, çaba gerektiren kontrol
ve ebeveynlik davranışları üzerinde boylamsal bir araştırma yapmışlardır. 18, 30 ve 42.
aylarda ölçümler yapmışlardır. Çocuklar 30 aylıkken ölçülen kontrol becerilerinin 42
aylıkken ölçülen ego sağlamlığını pozitif olarak yordadığı bulunmuştur. Araştırma
sonucunda, baskıcı ebeveynliğin, çocuklardaki çaba gerektiren kontrol becerilerini
negatif şekilde yordadığı bulunmuştur. Sonuçlar, negatif ebeveynliğin çocukların dikkat
ve davranışlarını düzenleme üzerindeki etkilerinden dolayı çocukların ego sağlamlığı
üzerinde olumsuz etkileri olduğunu göstermektedir.
West, Brittany ve Kerns (2013), yaptıkları bir araştırmada çocukların zihinsel
performansları ve anne-çocuk bağlanma güvenliği durumu hakkında yaptıkları
boylamsal bir araştırmada, aynı zamanda bu iki değişken arasındaki aracı değişkenlerin
rollerini incelemişlerdir. Bağlanma biçimleri, çocuğun 15, 24 ve 36 aylarında
ölçülmüştür ve zihinsel performans değerlendirmeleri 3. ve 4. sınıfta, çocukların
akademik başarı puanları ve zeka puanları ölçülerek değerlendirilmiştir. 15 aylıkken
belirlenen bağlanma biçimi ve 36. aylıkken bulunan kaçınmacı bağlanma biçimi ile okul
performansı ve zeka arasında ilişki bulunamamıştır. 24 ve 36 aylıkken güvenli bağlanan
çocukların, orta çocukluk döneminde daha yüksek okul performansı gösterdikleri ve
daha yüksek zeka puanlarına sahip oldukları bulunmuştur. Ebeveynlerin çocuklarına
gösterdiği desteğin niteliği, akademik teşvik, çocukların sosyal ilişkileri ve çocukların
düzenleme becerileri bağlanma güvenliği ve zihinsel performans arasındaki ilişki
üzerinde aracı rol oynayan değişkenler olarak belirlenmiştir. Bu araştırmanın özellikle
öz düzenleme ile ilgili olan boyutu, öz düzenleme hipotezini test etmiştir. Bu hipoteze
göre, güvenli bağlanan çocuklar, daha yüksek zihinsel performans gösterirler çünkü, öz
motivasyon ve öz kontrol düzeyleri yüksektir. Sonuçlar, hem öz kontrol hem de hazzın
ertelenmesi becerilerinin, hem bağlanma hem de akademik performans ile ilişkili
olduğunu, sadece hazzın ertelenmesi becerisinin, bağlanma ve akademik performans
arasındaki olumlu ilişkide aracı olduğunu göstermiştir.
61
Lucassen ve arkadaşları (2015), erken çocukluk döneminde anne ve babalarının
ebeveynlik uygulamaları ve çocuğun yürütücü işlev becerileri arasındaki ilişkiyi, 607
aile üzerinde araştırmıştır. Bu araştırma, özellikle annelerin dışında babaların da
ebeveynlik rollerinin çocukların yürütücü işlevler becerileri üzerindeki etkisini
araştırması bakımından ilgili literatüre katkı sağlamaktadır. Yürütücü işlevlerin 3
boyutu ele alınmıştır, bunlar üstbiliş, öz kontrol ve esnekliktir. Bu beceriler anneler
tarafından değerlendirilen, Yürütücü İşlevler Davranış Değerlenlendirme Envanteri-
Okul Öncesi Formu kullanılarak değerlendirilmiştir. Annelerin düşük duyarlılık
düzeylerinin ve babaların sert/katı ebeveynlik davranışlarının çocuklarda düşük üstbiliş
ve özkontrol ile ilişkili olduğu bulgulanmıştır.
Choe, Show, Brennon, Dishion ve Wilson (2014) tarafından yapılan bir araştırma,
annenin depresif semptomları ile çocukların karşı gelme davranışlarının 2 ile 5 yaşları
arasında paralel gelişimini, bu iki değişken arasındaki ilişkinin büyüklük ve
zamanlamasını, aynı zamanda, mizaca dayalı bir öz düzenleme becerisi olarak
tanımladıkları çocuğun öz kontrolünün, anne depresyonu ve çocuğun karşı gelme
davranışları arasındaki aracı rolünü açıklamayı amaçlamıştır. Araştırmaya risk altındaki
731 çocuk ve anneleri katılmıştır. Çocuklar, 2 ile 5 yaşları arasındayken, her yıl, yıllık
değerlendirmeler yapılmıştır. Sonuçlar, anne depresif semptom düzeyleri ve çocukların
2 ile 3 yaşları arasında gösterdikleri karşı gelme davranışları arasında pozitif yönlü ve
karşılıklı ilişki olduğunu göstermiştir. 5 yaşa doğru bu ilişki zayıflamaktadır.
Araştırmada sınanan tüm modeller, 3 yaşta görülen düşük öz kontrol becerilerinin 4
yaşta daha yüksek düzeylerde karşı gelme davranışlarını yordadığını göstermiştir. 3
yaştaki öz kontrolün, çocuk 2 yaşındayken değerlendirilen anne depresyonunu ve çocuk
4 yaşına geldiğinde gösterdiği karşı gelme davranışları arasında aracı rolü olduğu
bulunmuştur.
Türkiye’de ve yurtdışında öz düzenleme konusunda yapılan araştırmalar
karşılaştırıldığında, Türkiye’de yapılan araştırmaların sayıca çok sınırlı olduğu, yapılan
çalışmaların yakın zamanlarda yapılmış olduğu ve öz düzenlemeye ilişkin bazı
kavramların farklı şekillerde kullanıldığı göze çarpmaktadır.
62
BÖLÜM III: YÖNTEM
Araştırma modeli, evren ve örneklem, veri toplama araçları, verilerin toplanma süreci
ve verilerin analizinde yararlanılan istatistiksel teknikler ile ilgili bilgiler bu bölümde
yer almaktadır.
3.1. Araştırmanın Modeli
Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli esas alınarak tasarlanmıştır.
Bu araştırma temel olarak iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşamada 48-72 aylık
çocuklar için “Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği” geliştirilmiş ve bu yaş çocuklarının öz
düzenleme beceri düzeylerinin yaş, cinsiyet ve ailelerinin sosyoekonomik düzey
değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. İkinci aşamada ise, 60-72
aylık çocuklarının öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerine bağlanma biçimleri,
annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlığı arasındaki ilişki incelenmiştir.
3.2. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini, İstanbul ilinde yer alan okul öncesi eğitim kurumlarına devam
eden okul öncesi dönem çocuklar oluşturmaktadır. 2014-2015 eğitim-öğretim yılında,
İstanbul İlinde 2.971 okul öncesi eğitim kurumunda, toplam 168.621 öğrenci eğitimine
(89.433 erkek, 79.188 kız) devam etmektedir (MEB, sy.38).
Araştırmanın ölçek geliştirme aşamasında yer alan örneklem ve çocukların öz
düzenleme beceri düzeyleri ile belirlenen üç farklı değişken arasındaki ilişkinin
incelenmesini aşamasında yer alan örnekleme ilişkin detaylı bilgi aşağıda
sunulmaktadır.
3.2.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Örneklem
Araştırmanın örneklem grubunu belirlemek için öncelikle, İstanbul İlinde yer alan
ilçeler sıralanmıştır. İlçe seçiminde Avrupa ve Asya yakası göz önünde tutulmuş ve her
iki yakadan da nüfus yoğunlukları fazla olan ilçeler, ulaşılabilirlik ilkesine göre eşit
63
sayıda seçilmiştir. Buna göre, Avrupa yakasından, Eyüp, Sultançiftliği, Sarıyer ve
Beşiktaş ilçeleri, Anadolu yakasından Kadıköy, Üsküdar, Ataşehir ve Kartal ilçeleri
belirlenmiştir. Seçilen ilçelerdeki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul öncesi eğitim
kurumları listelenmiş ve tabakalandırılmıştır. Yapılan bu tabakalandırmanın ardından
verilerin elde edileceği okullar ulaşılabilirlik ilkesi göz önünde bulundurularak
belirlenmiş ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan her okuldan en az beş kız ve beş
erkek çocuk örnekleme dahil edilmiştir. Her aşama çeşitli örnekleme yöntemlerinin
kullanılmasını gerektirdiğinden araştırmanın örneklemi çok aşamalı örnekleme yöntemi
kullanılarak belirlenmiştir (Böke, 2009).
Özdamar (2003) örneklem büyüklüğünü saptamak için kullanılan bazı formülleri
sıralarken, evren birim sayısı 10000’in üzerinde olduğu durumlarda aşağıdaki
formüllerin uygulanabileceği belirtmiştir (s.116).
N: Evren birim sayısı, n: Örneklem büyüklüğü
P: Evrendeki X’in gözlenme oranı, Q (1-P): X’in gözlenmeme oranı
Z: = 0.05, 0.01, 0.001 için 1.96, 2.58 ve 3.28 değerleri
d= Örneklem hatası
= Evren standart sapması
t,sd= sd serbestlik dereceli t dağılımı kritik değerleridir (sd=n-1). t,sd kritik değerleri
sd= n-1 5000 olduğunda Z değerlerine eşit alınabilir.
2 2
2
.Zn
d
2
2
P.Q.Zn
d
Bu formül kullanılarak, =.005 için +/- 0.05 kabul edilebilir örnekleme hataları için,
100 milyonluk evren için örneklem sayısının 384 olması gerektiği hesaplanmıştır
(Yazıcıoğlu ve Erdoğan, 2004).
Yönetici ve öğretmenleri işbirliğine yatkın olan 14 okuldaki, okul öncesi öğretmenleri
ile görüşülerek, sınıflarında özel bir gereksinim teşhisi alan öğrenci olup, olmadığı
sorulmuş ve araştırmaya normal gelişim gösterdiği belirtilen çocuklar dahil edilmiştir.
Örneklem, 14 farklı okuldan, 36 farklı sınıfa devam eden ve normal gelişim gösteren
64
48-72 aylık çocuklardan toplanmıştır. Örneklemin bazı demografik özellikleri aşağıdaki
tablolarda sunulmuştur.
Araştırmanın ölçek geliştirme aşamasına katılan çocukların cinsiyetlerine göre dağılımı
Tablo 3.1’de verilmiştir.
Tablo 3.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Cinsiyetine Göre Yaş Ortalamaları ve Standart Sapma Değerleri
Cinsiyet N % min max
Ss
Kız 221 49.4 48 72 65.04 5.58
Erkek 226 50.6 48 72 65.38 5.67
Toplam 447
Yukarıdaki tablo incelendiğinde, araştırmanın ilk aşaması olan ölçek geliştirme
aşamasına katılan çocukların %49.4’ünün (f=221) kız, %50.6’sının (f=226) erkek
olduğu görülmektedir. Kız çocukların yaş ortalaması 65.04 (±5.58) iken, erkek
çocukların yaş ortalaması 65.38 (±5.67)dir.
Tablo 3.2’de araştırmaya katılan çocukların hem cinsiyet hem de yaşlarına göre
dağılımları frekans ve yüzde değerleri sunularak detaylı şekilde gösterilmiştir.
Tablo 3.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Cinsiyet ve Yaşlarına Göre Frekans ve Yüzde Değerleri
Yaş Grubu/Cinsiyet Kız Erkek Toplam
f % f % f %
48-60 Aylık 85 49.7 86 50.3 171 100
61-72 Aylık 136 49.3 140 50.7 276 100
Tablo 3.2’ye göre, araştırmaya katılan çocukların 171’i 48-60 aylık çocuklardır ve
bunlardan 85’i (%49.7) kız, 86’sı (%50.3) ise erkektir. 61-72 aylık olan çocukların
sayısı ise 276 olup, bunlardan 136’sı (%49.3) kız, 140’ı (%50.7) erkektir.
Araştırmaya katılan 14 okulun, 3 tanesi bağımsız devlet anaokulu, 5 tanesi ilköğretim
okulu, 1 tanesi ise ortaöğretim okulu iken, 5 okul ise özel anaokuludur.
Tablo 3.3’de okulların listesi verilmiştir.
65
Tablo 3.3. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Devam Ettikleri Okullara Göre Frekans ve Yüzde Değerleri
Okul Adı f %
Üsküdar Anaokulu 79 17.67
Yıldız Erten Anaokulu 47 10.51
Hüseyin Ayaz Ortaokulu Anasınıfı 28 6.26
Semiha Şakir İlkokulu 26 5.82
İhsan Bayrakçı İlkokulu 25 5.59
Topçular İlkokulu 19 4.25
TEB Ataşehir Anaokulu 33 7.38
İvat Turhan İlkokulu 33 7.38
Tantavi İlkokulu 41 9.17
Özel Okul 1 10 2.24
Özel Okul 2 39 8.72
Özel Okul 3 17 3.80
Özel Okul 4 10 2.24
Özel Okul 5 40 8.95
Toplam 447 100.00
Yukarıdaki tablo incelendiğinde, araştırmanın ilk aşama örneklemini oluşturan 48-72
aylık çocukların %17.67’sinin (f=79) Üsküdar Anaokulu’na, %10.51’inin (f=47) Yıldız
Erten Anaokulu’na, %6.26’sının (f=28) Hüseyin Ayaz Ortaokulu Anasınıfı’na,
%5.82’sinin (f=26) Semiha Şakir İlkokulu’na, %5.59’unun (f=25) İhsan Bayrakçı
İlkokulu’na, %4.25’inin (f=19) Topçular İlkokulu’na, %7.38’inin (f=33) TEB Ataşehir
Anaokulu’na, %7.38’inin (f=33) İvat Turhan İlkokulu’na, %9.17’sinin (f=41) Tantavi
İlkokulu’na, %2.24’ünün (f=10) Özel Okul 1, %8.72’sinin (f=39) Özel Okul 2,
%3.80’ninin (f=17) Özel Okul 3’e, %2.24’ünün (f=10) Özel Okul 4’e, %8.95’inin
(f=40) Özel Okul 5’e devam ettikleri görülmektedir.
Öğretmenlerden, çocukların velilerini düşük, orta ve yüksek gelir düzeyine göre
sınıflandırmaları istenmiştir. Tablo 3.4’de örneklemdeki çocukların, öğretmenlerinden
alınan bilgiye göre belirlenmiş sosyoekonomik durumlarına göre dağılımları
bulunmaktadır.
66
Tablo 3.4. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Ailelerinin Sosyoekonomik Düzeylerine Göre Frekans ve Yüzde Değerleri
Sosyoekonomik Düzey f %
Düşük 118 26.4
Orta 213 47.7
Yüksek 116 26.0
Toplam 447 100.0
Yukarıdaki tablo incelendiğinde, araştırmanın ilk aşamasına katılan çocukların
%26,4’ünün (f=118) düşük sosyoekonomik düzeydeki ailelerden, %47.7’sinin (f=213)
orta sosyoekonomik düzeydeki ailelerden, %26.0’sının (f=116) ise yüksek
sosyoekonomik düzeydeki ailelerden geldikleri görülmektedir.
Araştırmanın ilk aşamasına katılan örneklemin devam ettikleri okul türüne göre
dağılımları aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo 3.5. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasına Katılan Çocukların Devam Ettikleri Okul Türüne Göre Frekans ve Yüzde Değerleri
Okul Türü f %
Devlet Okulu 331 74.1
Özel Okul 116 26.0
Toplam 447 100.0
Tablo 3.5 incelendiğinde, araştırmanın ölçek geliştirme aşamasına katılan çocukların
%74,1’inin (f=331) devlet okullarına, %26’sının (f=116) ise özel okullara devam
ettikleri görülmektedir.
3.2.2. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasına Katılan Örneklem
Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin geliştirilmesi aşamasından sonra, 60-72 aylık
çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerine bağlanma biçimleri, annelerinin
ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları arasındaki ilişki incelenmiştir. İlişkisel
araştırmalarda, örneklem büyüklüğünün en az otuz olması gerekmektedir (Freankel ve
Wallen, 2006 akt.Tekbıyık, 2015). Bu aşamaya, araştırmanın ilk aşamasında yer
almayan, 60-72 aylık 172 okul öncesi dönem çocuğu ve anneleri katılmıştır.
67
Tablo 3.6’de araştırmanın ikinci aşamasına katılan çocukların cinsiyet ve yaşlarına göre
dağılımları görülmektedir.
Tablo 3.6. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasına Katılan Çocukların Cinsiyet ve Yaşlarına Göre Dağılımları
Cinsiyet/Aylık Yaş Grubu f % min max X Ss
Erkek 84 49 60 72 67.21 3.76
Kız 88 51 60 72 66.57 3.92
Toplam 172
Araştırmanın ikinci aşamasına katılan çocukların 84’ü (%49) erkek olup yaş
ortalamaları 67.21 (±3.76) ay, 88’i (%51) ise kız olup yaş ortalamaları 66.57 (±3.92)
aydır (Tablo 3.6).
Aşağıdaki tabloda, araştırmanın ikinci kısmında yer alan çocukların devam ettikleri
okullara göre dağılımları verilmektedir.
Tablo 3.7. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasına Katılan Çocukların Devam Ettikleri Okullara Göre Frekans ve Yüzde Dağılımları
Okul Adı f %
*Ivat Turhan İlkokulu 66 38.4
*Yıldız Erten Anaokulu 36 20.9
*Tantavi İlkokulu 34 19.8
Firuzağa İlkokulu 19 11.0
Hobyarlı Ahmet Paşa İlkokulu 17 9.8
Toplam 172 100.00
%38.4’ünün (f=66) Ivat Turhan İlkokulu anasınıflarına, %20.9’unun (f=36) Yıldız
Erten Anaokulu’na, %19.8’inin (f=34) Tantavi İlkokulu anasınıflarına, %11’inin (f=19)
Firuzağa İlkokulu’na bağlı anasınıfı, %9.8’inin (f=17) Hobyarlı Ahmet Paşa İlkokulu
anasınıflarında devam ettikleri görülmektedir.
Aşağıdaki tabloda ise araştırmanın ikinci aşamasına katılan annelerin, yaş, öğrenim
durumu, çalışma durumu, medeni durumu ve gelir seviyesi değişkenlerine göre
dağılımları verilmektedir.
68
Tablo 3.8. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasına Katılan Annelerinin Öğrenim Durumu, Çalışma Durumu, Medeni Durumu ve Gelir Durumuna Göre Dağılımları
Annenin Öğrenim Durumu f %
Okuryazar 6 3.7
İlkokul 44 26.8
Ortaokul 26 15.9
Lise 46 28
Yüksek okul 7 4.3
Üniversite 34 20.7
Uzmanlık(Master/Doktora) 1 0.6
Yanıtsız 8 4.7
Toplam 172 100
Medeni Durum
Evli 165 96.5
Bekar 6 3.5
Yanıtsız 1
Toplam 172 100
Gelir Durumu
Asgari Ücret veya Altı 23 14.1
Orta Gelirli 133 77.3
Yüksek Gelirli 7 4.1
Yanıtsız 9
Toplam 172
Çalışma Durumu
Yarı Zamanlı 11 6.4
Tam Zamanlı 50 29.2
Çalışmıyor 109 63.7
Diğer 1 0.6
Yanıtsız 1 0.6
Toplam 172 100
Çocukların annelerinin 6’sı (%3.7) okuryazar, 44’ü (%26.8) ilkokul, 26’sı (%15.9)
ortaokul, 46’sı (%28) lise, 7’si (%4.3) yüksek okul, 34’ü (%20.7) üniversite, 1’i
uzmanlık (%0.6) mezunudur. Bekar anneler 6 (%3.5) kişiyken, evlilerin sayısı 165
69
(%96.5) kişidir. 23 (%14.1) anne gelir durumunu düşük, 133’ü (%77.3) orta ve 7’si
(%4.1) yüksek olarak belirtmiştir. Annelerin, 11’i (%6.4) yarı zamanlı, 50’si (%29.2)
tam zamanlı çalışıyorken, 109’u (%63.7) çalışmamaktadır. Annelerin yaş ortalaması
33.93’dır.
3.3. Veri Toplama Araçları
Araştırmanın ilk aşaması olan ölçek geliştirme aşamasında, Öğretmen Bilgi Formu,
ölçüt geçerliliğini belirleyebilmek için Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği (OÖDÖ) ve
bu çalışma sırasında geliştirilen Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği (ÖDBÖ)
kullanılmıştır.
Araştırmanın ikinci aşamasında, Aile Bilgi Formu, Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği,
Oyuncak Öykü Tamamlama Testi, Çocuk Yetiştirme Anketi ve Kısa Semptom
Envanteri kullanılmıştır. Aşağıda birinci ve ikinci aşamada kullanılan veri toplama
araçları ile ilgili bilgi sunulmaktadır.
3.3.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasında Kullanılan Veri Toplama Araçları
Ölçek geliştirme aşamasında, geliştirilen Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin ilk
formunun yanı sıra, Öğretmen Bilgi Formu ve geliştirilen ölçeğin geçerliği hakkında
veri toplamak için Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği kullanılmıştır.
3.3.1.1. Öğretmen Bilgi Formu
Araştırmacı tarafından geliştirilmiştir. 8 sorudan oluşmaktadır. Öğretmenin öğrenim
durumu, deneyim yılı, okul türü, sınıf süresi, velilerin sosyoekonomik düzeyi, sınıf
mevcudu ve sınıfın fiziksel şartları hakkında bilgilerinin belirlenmesinde kullanılmak
üzere geliştirilmiştir. Öğretmenler tarafından doldurulmuştur.
3.3.1.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği (ÖDBÖ)
Araştırmacı tarafından, 48-72 aylık çocukların öz düzenleme beceri düzeylerinin
belirlenmesinde kullanılmak üzere geliştirilmiştir.
70
Ölçek geliştirme sürecinde madde havuzunu oluşturabilmek için öncelikle ilgili literatür
ayrıntılı biçimde taranmış, geliştirilmiş ölçek ve yapılmış araştırmalar incelenmiştir.
Ölçeğin temel yapısının Whitebread ve arkadaşları (2009) ve Eisenberg, Valiente ve
Eggum (2010) tarafından ortaya konulan kuramsal tanımlama üzerine
yapılandırılmasına karar verilmiştir. Bu çerçevede, iki temel kategori belirlenmiştir.
Bunlardan ilki, zihinsel düzenleme becerileri boyutudur. Zihinsel düzenleme kategorisi
altında planlama becerileri, süreci takip becerileri, eylem kontrolü becerileri,
değerlendirme ile duygu ve motivasyonel düzenleme becerileri yer almaktadır. İkinci
boyut ise pek çok teorisyen tarafından çaba gerektiren kontrol becerileri olarak
adlandırılan boyuttur. Bu boyut altında öz kontrol ve dikkat kontrolü becerilerine yer
verilmiştir. Bu araştırma sürecinin ardından, litertürde yer alan kuramlara dayanarak 2
ana kategori altında maddeler geliştirilmiştir. Sonuçta, 52 maddeden oluşan bir havuz
ortaya çıkmıştır. Ölçek beşli likert tipi modele uygun şekilde tasarlanmıştır. Maddelerin
oluşturulmasının ardından oluşturulan form, öz düzenleme ve üstbiliş alanlarında
çalışmaları bulunan 7 öğretim elemanı ve 2 anasınıfı öğretmenine gönderilmiştir.
Uzmanlardan maddelerin ölçekte yer aldıkları faktörler için uygunluğuna ilişkin
cevaplarını 3’lü derecelendirme ölçeği (1: Kaldırılmalı, 2: Düzeltilmeli, 3: Uygun)
üzerinde belirtmeleri istenmiştir. Uzmanların, açıklamaları için her bir maddenin altına
boşluk bırakılmıştır. Uzmanlara gerektiğinde maddeler üzerinde de düzeltme
yapabilecekleri belirtilmiştir. 9 uzmanın görüşünün alındığı uzman değerlendirme
formundan elde edilen veriler Lawshe analizi yöntemi ile ele alınmıştır. Bu yönteme
göre, kapsam geçerlik ölçütü sınır değerin altında olan 9 madde formdan çıkartılmıştır.
Öğretmenlere dağıtılan form 43 maddeden oluşmaktadır. Bu aşama ile ilgili detaylı bilgi
ve ölçeğin psikometrik özelliklerine dair bilgiler bulgular bölümünde yer almaktadır.
3.3.1.3. Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği (OÖDÖ)
Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği, Şikago Okula Hazır Oluş Projesi kapsamında
Smith-Donald, Raver, Hayes ve Richardson tarafından, 2007 yılında geliştirilmiştir.
Ölçek, çocukların öz düzenleme becerilerini birebir uygulama ile değerlendiren bir
ölçme aracıdır. Ölçek çocukların hazzı erteleme, yürütücü kontrol ve sosyal uyum
performanslarını değerlendiren 9 görev içermektedir. Bu görevler; Oyuncak Paketleme,
Şekerleme Saklama, Oyuncak Bekleme, Dil Üzerinde Şekerleme Tutma, Denge Tahtası,
71
Kule Yapma, Kalem Tıklatma, Kule Toplama, Oyuncak Ayırma ve Oyuncağı Geri
Verme’dir. Bu görevlerden ilk dördü, hazzı erteleme, sonraki üçü yürütücü kontrol ve
son üçü de sosyal uyum becerilerini ölçmeyi amaçlamaktadır. Ölçeğin ikinci kısmını
oluşturan Uygulayıcı Değerlendirme Formu ise uygulamalar sırasında çocuğun
gösterdiği duygu, dikkat düzeyi ve davranışların değerlendirilmesine olanak
sağlamaktadır. Form, Dikkat/Dürtü Kontolü ve Olumlu Duygu olmak üzere 2 alt
faktörden oluşmaktadır. Ölçeğin, Türkçe uyarlaması Fındık-Tanrıbuyurdu ve Güler-
Yıldız tarafından 2014 yılında yapılmıştır. Türkçe uyarlamasında yapılan faktör analizi
sonuçları, ölçeğin toplam 16 madde ve Dikkat/Dürtü kontrolü (10 madde) ve Olumlu
Duygu (6 madde) olarak adlandırılan iki faktörlü bir yapıdan oluştuğunu
göstermektedir. Ölçeğin toplam güvenirlik katsayısı .83, Dikkat/Dürtü kontrolü boyutu
için .88 ve Olumlu Duygu için .80 olarak bulunmuştur. Ölçeğin test-tekrar test
güvenirliği ise .86 olarak elde edilmiştir. Bu veriler, Okul Öncesi Öz Düzenleme
Becerileri Ölçeği’nin Türkiye’de kullanımı için geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu
göstermektedir denebilir. Bu ölçek geliştirilen ölçeğin ölçüt geçerliliğini belirlemek için
kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından çocuklarla birebir uygulanmıştır.
3.3.2. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasında Kullanılan Veri Toplama Araçları
Araştırmanın ikinci aşamasında, Aile Bilgi Formu, Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği,
Oyuncak Öykü Tamamlama Testi, Çocuk Yetiştirme Anketi ve Kısa Semptom
Envanteri veri toplamak için kullanılmıştır.
3.3.2.1. Aile Bilgi Formu
Araştırmacı tarafından hazırlanmıştır. Aratırmanın ikinci aşamasına katılan 60-72 aylık
çocukların ve annelerinin demografik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla
kullanılmıştır. Formda, çocuğun yaşı, cinsiyeti, anaokula gitme süresi ve ailesi ile ilgili
(anne-baba yaşı, öğrenim durumu, çalışma durumu, medeni durumu, gelir düzeyi)
toplam 16 soru bulunmaktadır. Form, öğretmenlerin yardımıyla annelere iletilmiş ve
geri toplanmıştır.
72
3.3.2.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği (ÖDBÖ)
Ölçek, bu araştırma kapsamında geliştirilmiştir. 33 maddeden oluşan ölçek, 48-72 aylık
çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini değerlendirmektedir. Her maddede
öğretmen, çocuğun öz düzenleme beceri düzeyini 5’li likert tipi puanlamaya göre
değerlendirir. Ölçek, düzenleme ve kontrol becerileri olmak üzere 2 alt boyuttan
oluşmaktadır. “Kendisi için hedefler belirler (örneğin, tahta bloklardan kule yapmaya
başlamadan önce, kuleyi kendi boyunda inşa edeceğini söyler/davranışlarıyla gösterir)”
“Etkinliği bitirmeye ne kadar yakın olduğunu ifade eder (örneğin, “şu son kareyi de
kesince hepsi bitmiş olacak” der)”, “Etkinliklerden hoşlanıp hoşlanmadığı hakkında
konuşur” “Zorluklarla karşılaştığında hemen pes etmez” maddeleri düzenleme becerileri
alt boyutu yer alan maddelerden örneklerdir. “Beklemesi istendiğinde, ilgi çekici bir
durum karşısında bile bekleyebilir (örneğin, sınıfta çok sevdiği bir pasta dağıtılırken,
kendi sırasının gelmesi için bekler)”, “Bir etkinlikten diğerine geçerken dikkatini
toplayabilir”, “Sırasını bekler” maddeleri ise kontrol becerileri alt boyutu altında yer
alan maddelerden bazılarıdır.
Ölçeğin, bu araştırmanın ilk aşamasında elde edilen verilerle yapılan analizler sonunda
hesaplanan iç tutarlılık katsayısı ölçek toplamı için .96, düzenleme becerileri alt boyutu
için .96 ve kontrol becerileri alt boyutu için 0.91’dir. Ölçeğin toplam puanı ve her iki alt
boyutu için elde edilen test-tekrar test korelasyon katsayısı .99’dur.
3.3.2.3. Oyuncak Öykü Tamamlama Testi TR (OÖTT- TR)
Oyuncak Öykü Tamamlama Testi (Doll Story Completion Task), Granot ve Mayseless
(2001) tarafından geliştirilmiştir. Ölçek, Bretherton ve arkadaşları (1990 akt. Uluç ve
Öktem, 2010) tarafından geliştirilen öykü aktarımı tekniğini temel alarak geliştirilmiştir.
Uygulamacı tarafından başlatılan kısa öyküler, çocuk tarafından tamamlanmaktadır.
Bunu yaparken çocuk, oyuncak insan figürleri ve oyuncak eşyalar kullanmaktadır.
Çocuğun, öyküdeki çocuk ile özdeşim kurduğu ve öyküleri tamamlama biçiminin onun
güvenli veya güvensiz bağlandığını ortaya koyduğu kabul edilmektedir.
Ölçek, ilki ısınma öyküsü olmak üzere toplam 6 öyküden oluşmaktadır. Isınma öyküsü
yansızdır ve puanlamaya dahil edilmemektedir. Öykü temalarının sıralaması aşağıdaki
gibidir: (1) çocuk kahvaltıda meyve suyunu döker; (2) parkta gezi sırasında kayadan
73
düşerek incinir; (3) uyumak için yatağına gittiği sırada korkar; (4) anne-baba bir
süreliğine çocuğu bakıcıya bırakarak evden ayrılır; (5) çocuk ve anne-baba yeniden bir
araya gelir.
Kodlama sırasında 4 ölçüt göz önünde bulundurulmaktadır: (1) duyguların açık bir
biçimde ifade edilmesi (2) ebeveyn-çocuk ilişkisinin doğası (örneğin, ebeveynin
duyarlılık ve tepkisellik düzeyi), (3) öyküdeki çatışmanın olumlu olarak çözümlenmesi
ve (4) çocuğun aktarımlarının öykünün temasıyla tutarlılık içermesi. Genel sınıflama
güvensiz öykü sayısı temel alınarak yapılmaktadır. Üç ve daha fazla güvensiz öykü
aktaran çocuğun güvensiz bağlandığı kabul edilmektedir.
Genel bağlanma sınıflandırması için yargıcılar arası uzlaşım katsayısının (iki yargıcı
için) .91, her bir öykünün sınıflandırması için iki yargıcı arası uzlaşım katsayının .78 ile
.85 arasında değiştiği belirlenmiştir (Granot ve Mayeseless 2001). Ölçek, Uluç (2005
akt. Uluç ve Öktem, 2010) tarafından 2005 yılında Türkçe’ye uyarlanmıştır. Ölçeğin
Türkçe’ye uyarlanan formunda genel bağlanma sınıflaması için yargıcılar arası
güvenirliğin .83 ve her bir öykü için yargıcılar arası güvenirliğin .81 ile 1.0 arasında
değiştiği belirlenmiştir (Uluç, 2005 akt. Güner Algan ve Şendil, 2013; Uluç ve Öktem,
2010). Bu ölçek, araştırmacı tarafından çocuklarla birebir uygulanmıştır. Her çocuk ile
yapılan uygulamanın ortalama süresi 40 dakikadır.
3.3.2.4. Çocuk Yetiştirme Anketi (ÇYA-TR)
Çocuk Yetiştirme Anketi (Parenting Questionnaire) Sanson tarafından 1994 yılında
geliştirilmiştir (Baydar vd., 2010). 30 maddeden oluşan anket, ebeveynlik davranışlarını
ölçmek amacıyla kullanılmaktadır. Her maddede ebeveyn, kendi ebeveynlik
davranışlarının sıklığını, 5’li likert tipi puanlamaya göre değerlendirir. Çocuk
Yetiştirme Anketi, Baydar ve arkadaşları (2007 akt. Baydar vd., 2010) tarafından
Türkçe’ye uyarlanmıştır. Anket, orijinalindeki gibi 5’li Likert tipi ölçeğe göre
değerlendirilen 30 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin toplam 4 alt ölçeği bulunmaktadır.
Bunlar, itaat bekleme, cezalandırma, sıcaklık ve açıklayıcı akıl yürütme boyutlarıdır.
“Çocuğumun kendisine söyleneni tartışmasız yapmasını beklerim.” itaat bekleme, “Çok
kötü davrandığında, çocuğuma fiziksel ceza veririm; örnek, tokat atarım.”
cezalandırma; “Çocuğumla benim, sıcak ve çok yakın olduğumuz anlar vardır.” sıcaklık
ve “Çocuğuma, kuralların nedenini açıklarım.” açıklayıcı akıl yürütme alt boyutları
74
altında maddelerden bazı örneklerdir. İtaat bekleme alt ölçeğinin güvenirlik katsayısı
.67 iken, cezalandırma alt ölçeğinin .82, sıcaklık alt ölçeğinin .88 ve açıklayıcı akıl
yürütme alt ölçeği için iç güvenirlik katsayısı 0.82 dir (Baydar vd., 2010). Bu ölçek,
öğretmenlerin yardımıyla, araştırmacı tarafından annelere ulaştırılmış ve veri
toplanmıştır.
3.3.2.5. Kısa Semptom Envanteri (KSE)
Kısa Semptom Envanteri (KSE) genel bir psikopatoloji değerlendirmesi yapmak
amacıyla Derogatis (1992 akt. Şahin ve Durak, 1994) tarafından geliştirilmiştir. Dokuz
alt ölçek, üç global indeks ve ek maddelerden oluşmaktadır. Ölçeğin orijinalinde yer
alan alt ölçekler, “somatizasyon”, “obsesif-kompülsif bozukluk”, “kişilerarası
duyarlılık”, “depresyon”, “anksiyete”, “hostilite”, “fobik anksiyete”, “paranoid
düşünceler” ve “psikotisizm”dir (Şahin, Durak-Batıgün ve Uğurtaş, 2002). Ölçek, 53
maddeden oluşmaktadır. Ölçek, Şahin ve Durak (1994) tarafından Türkçe’ye
uyarlanmıştır. Türkçe versiyonu toplam 5 faktörden oluşmaktadır, bunlar; anksiyate,
depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon ve hostilite’dir. Anksiyete için bazı maddeler:
“Kendini gergin ve tedirgin hissetme”, “Hiçbir nedeni olmayan ani korkular”;
depresyon alt boyutundan bazı maddeler; “Hüzünlü, kederli hissetme”, “Gelecekle ilgili
umutsuzluk duyguları içinde olmak”; Olumsuz Benlik için; “Başarılarınız için
diğerlerinden yeterince takdir görmeme”, “Aklınızda bir bozukluk olduğu fikri”;
Somatizasyon için “İştahta bozukluklar”, “Bedeninizin bazı bölgelerinde uyuşmalar,
karıncalanmalar” ve hostilite alt ölçeğinden “Birini dövme, ona zarar verme, yaralama
isteği”, “Birşeyleri, kırma, dökme isteği” örnek maddeler olarak verilebilir.
“Hiç, “Biraz”, “Orta Derecede”, “Oldukça Fazla” ve “Ciddi Derecede” seçeneklerini
içeren, 5’li Likert tipi bir ölçektir. Alt ölçeklerin güvenirlik katsayıları .63 ile .86
arasında değişmektedir. Bu araştırma kapsamında annelerin çeşitli psikolojik
sorunlarının belirtilerini saptamak amacıyla kullanılmıştır. Anneler, her maddede
tanımlanan psikolojik belirtilerin şiddetini kendileri için değerlendirmiştir. Öğretmenler
aracılığıyla annelere verilen ölçek, anneler tarafından yanıtlandıktan sonra yine
öğretmenler yardımıyla toplanmıştır.
75
3.4. Verilerin Toplanması
Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin geliştirilmesi aşamasında aşağıda belirtilen
sıralama izlenmiştir:
Öncelikle ilgili literatür incelenerek, bu araştırma kapsamında geliştirilen Öz
Düzenleme Becerileri Ölçeği için madde havuzu oluşturulmuştur. Oluşturulan maddeler
hakkında uzman görüşü alınmış, uzman görüşlerine göre 43 maddelik bir form
hazırlanmıştır. Ölçüt geçerliğini test için seçilen Okul Öncesi Öz Düzenleme
Ölçeği’nin Türkçe uyarlamasını yapan araştırmacıdan kullanım izni alınmış ve bu
ölçeğin uygulama materyalleri temin edilmiştir.
Araştırmanın İstanbul’daki okullarda uygulanabilmesi için İl Milli Eğitim
Müdürlüğü’nden gerekli izinler alınmıştır. Araştırmanın ilk aşama verileri 2014-2015
eğitim öğretim yılının bahar döneminde toplanmıştır. İstanbul İl Milli Eğitim
Müdürlüğü’nden alınan izin yazıları araştırmada yer almayı kabul eden okullara
iletilmek üzere çoğaltılmıştır. Veri toplama sürecine başlamadan önce araştırmacı
okulları ziyaret etmiş, okul yöneticileri, anasınıfı öğretmenleri ve çocuklarla
tanışmıştır. Bu ziyaret sırasında çalışmanın içeriği, amacı, veri toplama süreci hakkında
ayrıntılı bilgi verilmiş, okullardaki anasınıfına devam eden çocuk sayıları alınmıştır.
Araştırmanın ilk aşamasını oluşturan ölçek geliştirme çalışmasında, hazırlanan form
öğretmenlere dağıtılmış ve sınıflarındaki her çocuk veya rastgele seçim ile seçilmiş en
az 5 kız ve 5 erkek çocuk için doldurmaları istenmiştir. Yanıtlanan ölçekler, araştırmacı
tarafından iki hafta sonra öğretmenlerden geri toplanmıştır.
Ölçek güvenirliğinin zamana göre değişmezliğini sınamak için test-tekrar test analizi
uygulanmıştır. Bunun için ölçeğin uygulandığı 31 çocuk rastgele örnekleme yöntemi ile
seçilerek, öğretmenlerinden aynı çocuklar için ölçeği tekrar değerlendirmeleri
istenmiştir. Bu uygulama ilk uygulamadan dört hafta sonra yapılmıştır.
Geliştirilen ölçeğin ölçüt geçerliğini test etmek için Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği,
rastgele örnekleme yöntemi ile seçilen 31 çocuğa uygulanmıştır. Uygulamalar, okul
içinde belirlenen uygun bir ortamda araştırmacı tarafından çocuklarla birebir
gerçekleştirilmiştir.
76
Uygulamalar tamamlandıktan sonra tüm formlar incelenmiş ve eksik bilgilerin yer
aldığı formlar analiz dışında bırakılmıştır. Elde edilen veriler uygun istatistik paket
programına aktarılmıştır.
Araştırmanın ikinci aşamasını oluşturan, çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile
annelerine bağlanma biçimleri, annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları
arasındaki ilişkinin incelenmesi aşamasında izlenen aşamalar ise aşağıdaki gibidir:
Oyuncak Öykü Tamamlama Testi, Çocuk Yetiştirme Anketi ve Kısa Semptom
Envanteri’nin kullanımı için ilgili araştırmacılardan gerekli izinler alınmıştır.
Sonrasında Oyuncak Öykü Tamamlama Testi için gerekli olan oyuncak materyalleri
temin edilmiştir.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden alınan izinler araştırmanın ikinci aşamasına
dahil edilen okullara iletilerek, okul yöneticileri ve öğretmenleri ile araştırma sürecine
dair bilgi paylaşılmıştır.
Çalışmanın her iki aşamasının verileri eş zamanlı olarak toplanmaya başlanmıştır. Aile
Formu, Çocuk Yetiştirme Anketi ve Kısa Semptom Envanteri örneklem grubundaki
çocukların annelerine öğretmenlerin yardımı ile zarf içinde dağıtılmıştır. 1 hafta sonra
annelerden geri gelen formlar öğretmenlerden alınmıştır.
Formları dolduran ve çocuğunun araştırmaya katılmasına izin veren annelerin çocukları
ile Oyuncak Öykü Tamamlama Testi uygulanmıştır. Uygulama araştırmacı tarafından,
okullarda belirlenen uygun bir ortamda gerçekleştirmiştir. Sınıf öğretmenleri ile birlikte
belirlenen gün ve saatlerde uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Bu aşamalar devam
ederken geliştirilen Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin geçerlik ve güvenirlik
analizleri yapılmış ve ölçek 33 maddelik son şeklini almıştır. Son şeklini ölçek, ikinci
aşamada yer alan örneklemin öğretmenlerine dağıtılmış ve en son olarak bu veriler
toplanmıştır.
Uygulamalar tamamlandıktan sonra tüm formlar incelenmiş ve eksik bilgilerin yer
aldığı formlar ile eşleşmeyen formlar analiz dışında bırakılmıştır. Elde edilen veriler
uygun istatistik paket programına aktarılmıştır.
77
3.5. Verilerin Analizi
Veriler, Sosyal Bilimler için İstatistik (SPSS) 15. sürümü ile analiz edilmiştir.
Katılımcıların demografik özellikleri betimsel istatistiksel yöntemlerle ile analiz
edilmiştir. Verilerin analizlerine ilişkin bilgiler çalışmanın iki aşamasına paralel olacak
şekilde aşağıda açıklanmıştır.
3.5.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşamasında Kullanılan Analizler
Araştırmanın ilk aşamasında öncelikle testin geçerlik ve güvenirlik çalışmaları
yapılmıştır. Sonrasında çocukların öz düzenleme beceri düzeylerinin çocukların
cinsiyeti, yaşı ve ailelerinin sosyoekonomik durumlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı
incelenmiştir.
3.5.1.1. Geçerlik Analizleri
Geçerlik işlemleri için kapsam geçerlik oranları ve kapsam geçerlik indeksleri
hesaplanmıştır. Faktör analizi sosyal bilimlerde ölçek geliştirme ya da uyarlama
çalışmalarında yapı geçerliliğine ilişkin kanıt elde etmek amacıyla en sık kullanılan
analizlerden biri olup, bir grup değişken içerisindeki bir biriyle ilişkili çok sayıdaki
değişeni bir araya getirerek, kavramsal olarak anlamlı daha az sayıda yeni değişkenler
(faktörler, boyutlar) bulmayı, keşfetmeyi amaçlayan çok değişkenli bir istatistik tekniği
olarak tanımlanabilir (Çokluk, Şekercioğlu ve Büyüköztürk, 2014). Başka bir değişle bir
grup değişkenin temelinde kaç tane örtük değişken olduğunu belirlemeye yardımcı olur
(DeWellis, 2014). Faktör analizi gerçekleştirebilmek için öncelikli olarak iki temel
varsayımın karşılanması gerekir: Bunlar örneklem büyüklüğü ve verilerin çok
değişkenli normal dağılımıdır (Çokluk, Şekercioğlu ve Büyüköztürk, 2014). Bu iki
analiz için Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) ve Barlett Küresellik Testleri kullanılmaktadır.
Kaiser-Meyer-Olkin değeri 0.50-0.60 ise kötü, 0.60-0.70 ise zayıf, 0.70-0.80 ise orta,
0.80-0.90 arası ise iyi, 0.90 üzerinde ise örneklem büyüklüğü mükemmel olarak
yorumlanır (Şencan, 2005; Büyüköztürk, 2007). Bartlett küresellik testinin anlamlı
çıkması ise ölçüm yapılan değişkenin evren parametresinde çok değişkenli olduğunu
göstermektedir. Örneklem uygunluğu kontrol edildikten sonra faktörleşme aşamasına
geçilmiştir. Açımlayıcı faktör analizinde pek çok faktörleştirme tekniği mevcuttur. Bu
78
çalışmada hem en sık kullanılan faktörleştirme tekniklerinden biri olması (Tabachnick
ve Fidel, 2012) hem de ölçek geliştirme sürecinde ölçek maddelerinin hangi gruplar
altında kategorileştirilebileceğini vererek örtük değişkenleri saptamayı sağlaması
(Çokluk, Şekercioğlu ve Büyüköztürk, 2014) göz önünde bulundurularak temel
bileşenler analizi faktörleştirme tekniği kullanılmıştır. Faktör sayısına karar vermede üç
unsur göz önünde bulundurulmuştur. Özdeğerin (Eigenvalue) 1’den büyük olması,
yamaç eğrisi grafiğininin (scree plot) kırılmaları ve plato yapması (Çokluk, Şekercioğlu
ve Büyüköztürk, 2014) ve faktörlerin varyans açıklanmasına katkısının en az %5 olması
(Kalaycı, 2006). Ölçüt geçerliliği çalışmasında, Pearson momentler çarpımı korelasyonu
hesaplanmıştır.
3.5.1.2. Güvenirlik Analizleri
Güvenirlik çalışmasında öncelikle Cronbach alfa işlemi ile iç tutarlılık oranı
hesaplanmıştır. Pearson momentler çarpım korelasyonu, bağımsız gruplar t testi ve
madde ayırt ediciliklerine bakılarak madde analizleri yapılmıştır. Test-tekrar test işlemi
ile devamlılık katsayıları incelenmiştir.
3.5.1.3. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesine İlişkin Analizler
Araştırmaya katılan çocukların, öz düzenleme beceri düzeyleri yaş, cinsiyet ve ailelerin
sosyoekonomik durumu değişkenlerine göre incelenirken, cinsiyete göre öz düzenleme
becerilerinin değişip değişmediği bağımsız grup t testi, yaşa göre değişip değişmediği t
testi ve yaş ile ilişkisi Pearson Momentler korelasyon analizi, ailelerin gelir düzeyine
göre değişip değişmediği tek yönlü varyans analizi ile incelenmiştir.
3.5.2. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşamasında Kullanılan Analizler
İkinci aşamada elde edilen verilerin demografik özellikleri betimsel istatistiksel
yöntemler ile analiz edilmiştir. Çocukların öz düzenleme beceri düzeylerinin cinsiyete
göre karşılaştırılmasında t testi analizi kullanılmıştır. Çocukların aylara göre yaşları ile
öz düzenleme beceri düzeyleri arasındaki ilişki Pearson Moment Korelasyon analizi ile
incelenmiştir. Çocukların öz düzenleme beceri düzeylerinin ailelerin gelir düzeyine göre
79
karşılaştırılması Kruskal Walles Testi ile analiz edilirken, annelerinin öğrenim duruma
göre karşılaştırılmasında tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Çocukların bağlanma
biçimlerinin cinsiyete göre karşılaştırılması ki kare testi ile analiz edilmiştir. Çocukların
bağlanma biçimlerinin annelerin yaşına göre karşılaştırmasında t test analizi ile test
edilmiştir. Bağlanma biçimlerinin annelerin öğrenim durumlarına göre ve çalışma
durumuna göre dağılımına ilişkin olarak ki kare analizi kullanılmıştır. Çocukların öz
düzenleme beceri düzeylerinin annelerine bağlanma biçimlerine göre karşılaştırılmasına
ilişkin sınama bağımsız grup t test kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çocukların
bağlanma biçimlerinin annelerin çocuk yetiştirme davranışları ve annelerin psikolojik
sağlığına ilişkin karşılaştırılmasında bağımsız grup t testi kullanılmıştır. Annelerin
çocuk yetiştirme davranışları ve psikolojik sağlık durumları ile çocukların öz düzenleme
beceri düzeyleri arasındaki ilişkiler Pearson Moment korelasyonu ile analiz edilmiştir.
80
BÖLÜM IV: BULGULAR
Bu bölümde, öncelikle bu araştırma kapsamında geliştirilen 48-72 Aylık Çocuklar için
Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin geçerlik ve güvenirliğine ilişkin bulgulara yer
verilmektedir. Sonrasında, 48-72 aylık çocukların öz düzenleme becerilerinin
çocukların yaşlarına, cinsiyetlerine ve ailelerinin sosyoekonomik durumlarına göre
değişip değişmediğine dair bulgular aktarılmaktadır.
İkinci aşamada ise 60-72 aylık çocukların, öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerine
bağlanma biçimleri, annelerinin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlığı arasındaki
ilişkiye dair bulgular sunulmaktadır.
4.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geliştirilmesi Aşaması ile İlgili Bulgular
48-72 Aylık Çocuklar için Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin öncelikle geçerlik,
sonrasında ise güvenirliğine dair yapılan analizlere dair bulgular bu bölümde yer
almaktadır.
4.1.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geçerliğine İlişkin Bulgular
Ölçeğin geçerlik sınamalarında sırasıyla, kapsam geçerliği, yapı geçerliği ve ölçüt
geçerliğine ilişkin bulgular yer almaktadır.
4.1.1.1. Kapsam Geçerliğine İlişkin Bulgular
Öncelikle ölçeğin kapsam geçerliliğini belirlemek üzere, uzman görüşlerine
başvurulmuştur. Aşağıdaki tabloda, Lawshe (1975 akt. Yurdugül, 2005) tarafından,
Kapsam Geçerlik Oranları için belirlenen minimum değerler görülmektedir.
81
Tablo 4.1. Lawshe Minimum İçerik Geçerliği Ölçütleri
Hakem Sayısı Minimum Değer Hakem Sayısı Minimum Değer
5 0.99 13 0.54
6 0.99 14 0.51
7 0.99 15 0.49
8 0.78 20 0.37
9 0.75 25 0.37
10 0.62 30 0.33
11 0.59 35 0.31
12 0.56 40+ 0.29
Kaynak: Yurdagül, 2005
48-72 Aylık Çocuklar İçin Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin kapsam geçerliliğini
belirlemek amacıyla 9 uzmanın görüşüne başvurulmuştur. Tablodan görüldüğü üzere, 9
uzman görüşü sonucunda test maddelerinin alabileceği minimum değer 0.75’tir.
Aşağıdaki tabloda, uzman görüşüne giden 52 madde için, Lawshe tekniği kullanılarak
elde edilen kapsam geçerlik oranları verilmektedir.
Tablo 4.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Kapsam Geçerlik Sonuçları
Mad
del
er
Uyg
un
du
r
Dü
zelt
ilm
eli
Uyg
un
d
eğil
dir
Kapsam Geçerlik
Oranı
Mad
del
er
Uyg
un
du
r
Dü
zelt
ilm
eli
Uyg
un
d
eğil
dir
Kapsam Geçerlik
Oranı
1 9 0 0 1.00 27 9 0 0 1.00
2 9 0 0 0.78 28 6 2 1 0.33
3 8 1 0 0.78 29 9 0 0 1.00
4 6 3 0 0.33 30 8 0 1 0.78
5 8 0 1 0.78 31 8 1 0 0.78
6 6 1 2 0.33 32 8 1 0 0.78
7 9 0 0 1.00 33 8 0 1 0.78
8 8 1 0 0.78 34 5 2 2 0.11
9 6 2 1 0.33 35 8 1 0 0.78
10 9 0 0 1.00 36 9 0 0 1.00
11 9 0 0 1.00 37 8 1 0 0.78
82
Tablo 4.2’nin devamı M
ad
del
er
Uy
gu
nd
ur
Dü
zelt
ilm
eli
Uy
gu
n
değ
ild
ir
Kapsam Geçerlik
Oranı
Ma
dd
eler
Uy
gu
nd
ur
Dü
zelt
ilm
eli
Uy
gu
n
değ
ild
ir
Kapsam Geçerlik
Oranı
12 8 1 0 0.78 38 9 0 0 1.00
13 8 1 0 0.78 39 8 0 0 0.78
14 9 0 0 1.00 40 8 1 0 0.78
15 8 1 0 0.78 41 9 0 0 1.00
16 9 0 0 1.00 42 8 0 1 0.78
17 9 0 0 1.00 43 9 0 0 1.00
18 9 0 0 1.00 44 9 0 0 1.00
19 8 1 0 0.78 45 7 1 1 0.56
20 5 3 1 0.11 46 8 1 0 0.78
21 9 0 0 1.00 47 8 1 0 0.78
22 9 0 0 1.00 48 8 1 0 0.78
23 8 0 1 0.78 49 6 2 1 0.33
24 9 0 0 1.00 50 9 0 0 1.00
25 9 0 0 1.00 51 6 1 2 0.33
26 8 1 0 0.78 52 8 1 0 0.78
Uzman Sayısı 9
Kapsam Geçerlik Ölçütü 0.75
Kapsam Geçerlik Indeksi 0.78
Yukarıdaki tablo incelendiğinde, ölçeğin ilk formunda yer alan Madde 4, Madde 6,
Madde 9, Madde 20, Madde 28, Madde 34, Madde 45, Madde 49, ve Madde 51’nin,
Kapsam Geçerlik Oranının 0.75’ten düşük olduğu görülmektedir. Bu nedenle bu dokuz
madde ölçekten çıkartılmıştır. Tüm ölçek için hesaplanan Kapsam Geçerlik Ölçütü
(KGI=0.78) olarak bulunmuştur. Kapsam geçerlik indeksi, kapsam geçerlik ölçütünden
yüksek olduğundan, ölçeğin kapsam geçerliliğinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu
kabul edilmiştir.
83
4.1.1.2. Yapı Geçerliğine İlişkin Bulgular
Öncelikle verilerin faktör analizine uygun olup olmadığı test edilmiştir. Örneklemin
uygunluğunu tespit etmek için yapılan KMO ve Barlett Testleri sonuçları Tablo 4.3’te
gösterilmektedir.
Tablo 4.3. KMO ve Barlett Testi Değerleri
Kaiser-Meyer-Olkin Örneklem Yeterliliği .956
Bartlett Küresellik Testi
Ki kare 12543.357
df 903
p .000
Yapılan inceleme sonucu elde edilen KMO değerinden örneklem büyüklüğünün
mükemmel derecede yeterli olduğu bulunmuştur (KMO=.96). Ayrıca Barlett test
sonuçları incelendiğinde verilerin çoklu doğrusal normal dağılımdan geldiği kabul
edilmiştir (X2(903)=12543.357, p=.000) (Tablo 4.3).
Örneklem uygunluğu kontrol edildikten sonra faktörleşme aşamasına geçilmiştir.
Açımlayıcı faktör analizinde pek çok faktörleştirme tekniği mevcuttur. Bu çalışmada
hem en sık kullanılan faktörleştirme tekniklerinden biri olması (Tabachnick ve Fidel,
2012) hem de ölçek geliştirme sürecinde ölçek maddelerinin hangi gruplar altında
kategorileştirilebileceğini vererek örtük değişkenleri saptamayı sağlaması (Çokluk,
Şekercioğlu ve Büyüköztürk, 2014) göz önünde bulundurularak temel bileşenler analizi
faktörleştirme tekniği kullanılmıştır.
Faktör sayısına karar vermede üç unsur göz önünde bulundurulmuştur. Bunlar;
özdeğerin (Eigenvalue) 1’den büyük olması, yamaç eğrisi grafiğininin (scree plot)
kırılmaları ve plato yapması (Çokluk, Şekercioğlu ve Büyüköztürk, 2014) ve faktörlerin
varyans açıklanmasına katkısının en az %5 olmasıdır (Kalaycı, 2010).
Temel bileşenler analizi faktörleşme tekniği kullanılarak bulunan faktörlerin özdeğerleri
(Eigenvalue) ve her faktörün açıkladığı varyans oranları Tablo 4.4’de gösterilmektedir.
84
Tablo 4.4. Faktörlerin Özdeğerleri ve Açıklanan Varyans Oranları
Faktörler Özdeğer
(Eigen Value)
Açıklanan Varyans
(%)
Yığılımlı Varyans
(%)
1 17.477 40.644 40.644 2 4.231 9.839 50.483 3 1.607 3.737 54.22 4 1.292 3.005 57.225 5 1.215 2.827 60.051 6 1.096 2.549 62.6 7 0.982 2.283 64.882 8 0.94 2.185 67.068 9 0.894 2.079 69.147 10 0.822 1.911 71.058 11 0.753 1.751 72.808 12 0.706 1.642 74.45 13 0.68 1.582 76.033 14 0.62 1.442 77.475 15 0.605 1.408 78.883 16 0.554 1.289 80.172 17 0.528 1.228 81.4 18 0.506 1.178 82.578 19 0.483 1.124 83.702 20 0.472 1.098 84.8 21 0.467 1.087 85.887 22 0.453 1.053 86.94 23 0.421 0.978 87.918 24 0.415 0.964 88.882 25 0.388 0.902 89.785 26 0.353 0.821 90.605 27 0.352 0.817 91.423 28 0.333 0.775 92.198 29 0.304 0.706 92.905 30 0,298 0.693 93.598 31 0.282 0.656 94.254 32 0.278 0.647 94.9 33 0.259 0.602 95.502 34 0.243 0.564 96.066 35 0.232 0.54 96.607 36 0.224 0.52 97.127 37 0.206 0.48 97.608 38 0.198 0.46 98.067 39 0.187 0.436 98.503 40 0.178 0.415 98.917 41 0.174 0.404 99.321 42 0.153 0.356 99.678 43 0.139 0.322 100
85
Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere, veri setinin Temel Bileşenler Faktör Analizi ile
test edilmesi sonucunda Özdeğeri 1’den büyük 6 faktör bulunmuştur. Ancak, ikinci
faktörden sonra açıklanan varyans oranları %5’in altında kalmaktadır (Tablo 4.4).
Temel bileşenler analizi faktörleşme tekniği kullanılarak elde edilen yamaç eğrisi
grafiği Şekil 4.1’de gösterilmektedir.
Şekil 4.1. Scree Sınaması Grafiği
Yamaç eğri grafiğinde görüldüğü üzere ikinci faktörden sonra platolaşma başlamaktadır
(Şekil 4.1).
Yukarıda belirlenen her 3 ktiteri karşılayan, yani özdeğeri (Eigenvalue) 1’den büyük
olan, yamaç eğrisi grafiğinde platolaşma yapmayan ve varyans açıklanmasına katkısının
en az %5 olan 2 faktör olduğu gözükmektedir. Bu tespitlerden dolayı ölçeğin iki
faktörlü yapıya sahip olduğu kabul edilmiş, ve döndürme işlemine geçilmiştir.
Ölçek geliştirme sürecinde döndürme işlemi mutlaka yapılmalıdır, çünkü döndürme
tekniği açıklanan toplam varysansı değiştirmemekle birlikte, madde öbeklenmelerininin
özellikle kavramsal yapı ile birlikte ele alındığında, kavramsallaştırılmasında ve
anlamlılaştırılmasında yardımcı olur. Ayrıca tek tek maddelerin yeri hakkında daha
sağlıklı karar vermede çok kullanışlıdır (Erkuş, 2012). Döndürme teknikleri dik
86
(orthogonal) ve eğit (oblique) döndürme olarak ikiye ayrılmaktadır. Dik döndürme
tekniğnde bulunan faktörlerin birbirinden bağımız olduğu varsayılırken, eğitk döndürme
tekniğinde faktörlerinin birbiriyle ilişkili olduğu düşünülür (Çokluk, Şekercioğlu ve
Büyüköztürk, 2014). Bu çalışmada elde edilen faktörlerlerin bir birinden bağımsız
olması gerektiği varsayıldığından dik döndürme tekniklerinden Varimax tekniği tercih
edilmiştir. Döndürme işlemi sonucunda maddelerin ayıklanmasında maddelerin faktör
yükleri ve binişikliği göz önünde bulundurulmuştur. Tabachnick ve Fidel’e (2012) göre
maddelerin faktör yükünün en az .32 olması gerekmektedir. Bu çalışmada faktör yükü
olarak sınır değer .50 olarak belirlenmiştir. Bir maddenin farklı kategorilere benzer
faktör yükleriyle binmesi binişiklik olarak adlandırılmakta, eğer böyle bir durumda
maddenin farklı faktörlere ait faktör yükleri arasındaki farkı en az .1 ise, o maddenin
ölçekten çıkartılması gerektiği öne sürülmektedir (Çokluk, Şekercioğlu ve Büyüköztürk,
2014).
Bu kriterlerden doğrultusunda, faktör yükü .5 altı ve faktör binişiklik farkı .1 altı olan
madde kalmayana kadar analizler devam ettirilmiş, madde 17, 19, 24, 31, 32, 38 ve 41
faktör yükleri .50’nin altında kaldığından, madde 14, 18 ve 30’da her iki faktöre de
.1’den daha az farklı bindiklerinden ölçekten çıkartılmıştır.
Buna göre ölçeğin 33 maddeden oluştuğu kabul edilmiştir. Ölçek maddelerinin temel
bileşenler analiz yönteminden sonra gösterdiği faktör dağılımı ve faktör yükleri Tablo
4.5’ de gösterilmektedir.
Tablo 4.5. Faktör Analizi Sonrası Dönüştürülmüş Bileşenler Matriksi
Maddeler Faktör Faktör
1 2
M1: Kendisi için hedefler belirler (örneğin, tahta bloklardan kule yapmaya başlamadan önce, kuleyi kendi boyunda inşa edeceğini söyler/davranışlarıyla gösterir).
0.698
M2 0.716
M3 0.795
M4 0.682
M7 0.617
M8 0.770
M9 0.605
M10: Etkinliği bitirmeye ne kadar yakın olduğunu ifade eder (örneğin, “şu son kareyi de kesince hepsi bitmiş olacak” der).
0.770
87
Tablo 4.5’in devamı
Maddeler Faktörler
1 2
M11 0.770
M12 0.748
M15: Etkinliklerden hoşlanıp hoşlanmadığı hakkında konuşur. 0.722
M16 0.678
M20: Zorluklarla karşılaştığında hemen pes etmez. 0.604
M21 0.761
M22 0.801
M25 0.745
M26 0.677
M29 0.738
M35 0.696
M36 0.683
M42 0.631
M5: Beklemesi istendiğinde, ilgi çekici bir durum karşısında bile bekleyebilir (örneğin, sınıfta çok sevdiği bir pasta dağıtılırken, kendi sırasının gelmesi için bekler).
0.746
M6: Bir etkinlikten diğerine geçerken dikkatini toplayabilir. 0.694
M13: Sırasını bekler. 0.738
M23 0.626
M27 0.631
M28 0.623
M33 0.581
M34 0.691
M37 0.775
M39 0.820
M40 0.634
M43 0.661
Açıklanan Varyans:
Faktör 1 : Düzenleme Becerileri: %35.23
Faktör 2 : Kontrol Becerileri: %20.48
Toplam : %55.71
Ölçeğin 1. Faktörü 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 15, 16, 20, 21, 22, 25, 26, 29, 35, 36 ve
42. maddelerinden oluşmakta, bu faktör toplam varyansın %35.23’ünü açıklamaktadır.
Maddelerin faktör yükleri ise .604 ile .801 arasından değişmektedir. Ölçeğin 2. Faktörü
5, 6, 13, 23, 27, 28, 33, 34, 37, 39, 40 ve 43. maddelerden oluşmakta, toplam varyansın
88
%20.48’ini açıklamaktadır. Maddelerin yükleri ise .581 ile .820 arasından
değişmektedir. Her iki faktör toplamda varyansın %55.71’ini açıklamaktadır (Tablo
4.5).
Tablo 4.6, faktör analizi sonunda belirlenen alt boyutları ve bu boyutlar altında yük alan
maddelerin dağılımını göstermektedir.
Tablo 4.6. Faktör Analizi Sonucunda Belirlenen Alt Boyutlar ve Bu Boyutlardan Yük Alan Maddeler
Faktör Madde Sayısı Madde Numaraları
1 21 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 14, 15, 16, 17, 18, 20, 21, 24, 27, 28, 32
2 12 5, 6,13,19,22, 23, 25, 26, 29, 30, 31, 33
Tabloda, ters maddeler altı çizilerek belirtilmiştir. Birinci faktör altında yer alan
maddelerden sadece 1 tanesi ters maddedir. 2. Faktör altındaki maddelerden 7 tanesi
ters kodlanan maddelerdir.
4.1.1.3. Ölçüt Geçerliğine İlişkin Bulgular
Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin ölçüt geçerliliğini belirlemek amacıyla Fındık-
Tanrıbuyurdu ve Güler-Yıldız (2014) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Okul Öncesi Öz
Düzenleme Ölçeği (OÖDÖ) kullanılmıştır.
Aşağıdaki tabloda ölçüt gerçerliliğine ilişkin sonuçlar sunulmaktadır.
Tablo 4.7. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği ile Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği Arasındaki İlişki
Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği (ÖDBÖ)
Toplam Puan Düzenleme Becerileri Kontrol Becerileri
OÖDÖ
Toplam Puan
r .69* r .63* r .54*
p .000 p .000 p .001
N 31 N 31 N 31
OÖDÖ
Dikkat/Dürtü
Kontrolü
r .76* r .65* r .65*
p .000 p .000 p .000
N 31 N 31 N 31
OÖDÖ
Olumlu Duygu
r .25 r .28 r .12
p .16 p .17 p .50
N 31 N 31 N 31
89
Tablo 4.7.’de görüldüğü üzere ÖDBÖ toplam puanı ile OÖDÖ’nın toplam puanı
arasında Pearson Korelasyon Katsayısına göre pozitif yönde yüksek düzeyde olduğu
söylenebilecek anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur (r=.69, p=.000). OÖDÖ toplam puanı
ile, ÖDBÖ’nün düzenleme becerileri olarak adlandırılan birinci faktörü ile arasında
pozitif yönlü yüksek düzeyde anlamlı ilişki (r=.63, p=.000), ÖDBÖ’nün kontrol
becerileri olarak adlandırılan ikinci faktörü ile pozitif yönlü orta düzeyde ilişki (r=.54,
p=.001) bulgulanmıştır. OÖDÖ’nin “Dikkat ve Dürtü Kontrolü” olarak adlandırılan ilk
faktörü ile, ölçeğin toplam puanı (r=.76, p=.000), düzenleme becerileri (r=.65, p=.000)
ve kontrol becerileri (r=.65, p=.000) arasında pozitif yönde ve yüksek düzeyde anlamlı
ilişki olduğu tespit edilmiştir. OÖDÖ’nün “Olumlu Duygu” olarak adlandırılan 2.
faktörü ile ölçeğin toplam puanı (r=.25, p>.05), düzenleme becerileri faktörü (r=.28,
p>.05) ve kontrol becerileri faktörü (r=.12, p>.05) arasında anlamlı ilişki olmadığı
bulunmuştur.
4.1.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Güvenirliğine İlişkin Bulgular
Bu bölümde ölçeğin güvenirliğini belirlemek için yapılan iç tutarlılık, madde analizleri
ve test tekrar test analiz sonuçlarına ilişkin bulgulara yer verilmiştir.
Öncelikle ölçeğin toplamda ve faktör boyutlarından iç tutarlılık katsayıları
hesaplanmıştır. Tablo 4.8 bu analizin sonuçlarını göstermektedir.
Tablo 4.8. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği İç Tutarlık (Cronbach Alpha) Katsayısı
İç Tutarlık Katsayısı N r p
Cronbach Alpha
Toplam 447 0.96 p<.001
Düzenleme Becerileri 447 0.96 p<.001
Kontrol Becerileri 447 0.91 p<.001
Ölçeğin tamamını oluşturan 33 maddeye ilişkin güvenirlik katsayısı (α) 0.96 olarak
belirlenmiştir (p<.001). Ölçeğin birinci faktörü, düzenleme becerileri faktörünün 21
maddeye ilişkin güvenirlik katsayısı .96 olarak belirlenmiştir. İkinci faktör olan ve 12
maddeden oluşan kontrol becerileri için ise güvenirlik katsayısı .91 olarak
belirlenmiştir. Elde edilen sonuç, ölçeğin çok yüksek düzeyde iç tutarlığa sahip
olduğunu ortaya koymuştur. Ölçek, hem toplamda, hem tüm alt boyutlarda yüksek
düzeyde iç güvenirliğe sahiptir.
90
Sonrasında, ölçekte yer alan maddeler için madde analizleri yapılmıştır. Bu aşamada
sırasıyla maddelerin aritmetik ortalamalarına, madde toplam, madde kalan ve madde
ayırt edicilik analizlerine yer verilmiştir. Bu değerler, her bir madde için ayrı ayrı test
edilmiş ve sonuçların istatistiksel olarak ne derece anlamlı olduğuna bakılmıştır.
ÖDBÖ maddelerinin aritmetik ortalama ve standart sapma puanlarına ilişkin elde edilen
değerler aşağıdaki tabloda sunulmaktadır.
Tablo 4.9. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Maddelerinin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri
Madde
No N
Aritmetik
Ortalama
Standart
Sapma
M1 447 4.27 0.87
M2 447 4.14 0.92
M3 447 4.36 0.83
M4 447 4.09 1.00
M5 447 4.08 1.04
M6 447 4.05 0.99
M7 447 4.50 0.77
M8 447 4.09 0.98
M9 447 4.28 0.84
M10 447 4.31 0.88
M11 447 4.22 0.93
M12 447 3.97 1.01
M13 447 4.25 0.98
M15 447 4.09 1.00
M16 447 4.25 0.90
M20 447 3.53 1.05
M21 447 4.07 0.98
M22 447 4.11 0.92
M23 447 4.08 1.08
M25 447 4.04 0.99
M26 447 4.38 0.86
M27 447 3.52 1.27
M28 447 4.07 1.06
M29 447 3.89 1.00
M33 447 3.29 1.21
M34 447 3.34 1.24
M35 447 4.30 0.86
91
Tablo 4.9’un devamı
Madde
No n
Aritmetik
Ortalama
Standart
Sapma
M36 447 3.90 1.03
M37 447 3.63 1.29
M39 447 4.02 1.11
M40 447 4.16 1.08
M42 447 4.18 0.89
M43 447 4.12 0.97
Ölçek maddelerinin aritmetik ortalamaları ve standart sapma değerlerini gösteren Tablo
4.9’den görüleceği üzere, maddelere ait aritmetik ortalamalar 3.29 ile 4.50 arasında
değişmektedir. Maddelere ait standart sapmalar ise .83 ile 1.29 arasında değişmektedir.
Bundan sonra tüm ölçek ve ayrı ayrı her faktör için madde analizleri yapılmıştır. Bu
işlem hem tüm ölçek için hem de her iki faktör bazında yapılmıştır. Aşağıdaki tabloda
ölçeğin geneline ait elde edilen madde analiz sonuçları yer almaktadır.
92
Tablo 4.10. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Toplamı için Madde Analiz İşlemleri Sonuçları
Madde
No N
Madde
Toplam p
Madde
Kalan p
Ayırtedicilik
t sd p
M1 447 .569 p<.001 .955 p<.001 12.870 241 p<.001
M2 447 .714 p<.001 .954 p<.001 17.925 241 p<.001
M3 447 .684 p<.001 .954 p<.001 13.692 241 p<.001
M4 447 .556 p<.001 .955 p<.001 12.053 241 p<.001
M5 447 .617 p<.001 .955 p<.001 15.808 241 p<.001
M6 447 .756 p<.001 .954 p<.001 21.023 241 p<.001
M7 447 .582 p<.001 .955 p<.001 10.636 241 p<.001
M8 447 .748 p<.001 .954 p<.001 17.694 241 p<.001
M9 447 .717 p<.001 .954 p<.001 19.119 241 p<.001
M10 447 .688 p<.001 .954 p<.001 15.018 241 p<.001
M11 447 .752 p<.001 .954 p<.001 19.089 241 p<.001
M12 447 .656 p<.001 .954 p<.001 15.818 241 p<.001
M13 447 .602 p<.001 .955 p<.001 14.558 241 p<.001
M15 447 .597 p<.001 .955 p<.001 13.244 241 p<.001
M16 447 .641 p<.001 .955 p<.001 14.677 241 p<.001
M20 447 .539 p<.001 .955 p<.001 12.247 241 p<.001
M21 447 .691 p<.001 .954 p<.001 15.056 241 p<.001
M22 447 .720 p<.001 .954 p<.001 16.581 241 p<.001
M23 447 .532 p<.001 .955 p<.001 14.195 241 p<.001
M25 447 .699 p<.001 .954 p<.001 16.918 241 p<.001
M26 447 .609 p<.001 .955 p<.001 13.194 241 p<.001
M27 447 .539 p<.001 .956 p<.001 14.104 241 p<.001
M28 447 .679 p<.001 .954 p<.001 17.155 241 p<.001
M29 447 .709 p<.001 .954 p<.001 18.129 241 p<.001
M33 447 .529 p<.001 .956 p<.001 14.946 241 p<.001
M34 447 .342 p<.001 .957 P<.001 9.144 241 p<.001
M35 447 .679 p<.001 .954 p<.001 16.104 241 p<.001
M36 447 .718 p<.001 .954 p<.001 19.228 241 p<.001
M37 447 .385 p<.001 .957 p<.001 10.947 241 p<.001
M39 447 .499 p<.001 .956 p<.001 12.924 241 p<.001
M40 447 .682 p<.001 .954 p<.001 14.682 241 p<.001
M42 447 .640 p<.001 .955 p<.001 13.477 241 p<.001
M43 447 .668 p<.001 .954 p<.001 15.321 241 p<.001
93
Madde toplam korelasyonlarına bakıldığında 0.342 ile 0.756 arasında değiştiği
görülmektedir. Tablo 4.10, ölçekte yer alan 33 maddenin de, madde ayırt ediciliği
olduğunu göstermektedir.
Tüm ölçek için madde analiz işemleri yapıldıktan sonra, madde analizleri düzenleme
becerileri faktörü altında yer aldığı kabul edilen maddeler için ayrı olarak
tekrarlanmıştır. Elde edilen sonuçlar Tablo 4.11’de gösterilmektedir.
Tablo 4.11. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Düzenleme Becerileri Faktörü için Madde Analiz İşlemleri Sonuçları
Madde
No N
Madde
Toplam p
Madde
Kalan P
Ayırtedicilik
T sd p
M1 447 .650 p<.001 .956 p<.001 12.870 241 p<.001
M2 447 .737 p<.001 .955 p<.001 17.925 241 p<.001
M3 447 .772 p<.001 .955 p<.001 13.692 241 p<.001
M4 447 .633 p<.001 .957 p<.001 12.053 241 p<.001
M7 447 .603 p<.001 .957 p<.001 10.636 241 p<.001
M8 447 .786 p<.001 .955 p<.001 17.694 241 p<.001
M9 447 .673 p<.001 .956 p<.001 19.119 241 p<.001
M10 447 .761 p<.001 .955 p<.001 15.018 241 p<.001
M11 447 .789 p<.001 .955 p<.001 19.089 241 p<.001
M12 447 .725 p<.001 .956 p<.001 15.818 241 p<.001
M15 447 .682 p<.001 .956 p<.001 13.244 241 p<.001
M16 447 .677 p<.001 .956 p<.001 14.677 241 p<.001
M20 447 .576 p<.001 .958 p<.001 12.247 241 p<.001
M21 447 .756 p<.001 .955 p<.001 15.056 241 p<.001
M22 447 .790 p<.001 .955 p<.001 16.581 241 p<.001
M25 447 .747 p<.001 .955 p<.001 16.918 241 p<.001
M26 447 .663 p<.001 .956 p<.001 13.194 241 p<.001
M29 447 .750 p<.001 .955 p<.001 18.129 241 p<.001
M35 447 .710 p<.001 .956 p<.001 16.104 241 p<.001
M36 447 .721 p<.001 .956 p<.001 19.228 241 p<.001
M42 447 .649 p<.001 .956 p<.001 13.477 241 p<.001
Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere, birinci faktörde yer alan maddelerin tümünün
madde ayırt edicilikleri istendik düzeydedir (Tablo 4.11).
94
Tablo 4.12. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Kontrol Becerileri Faktörü için Madde Analiz İşlemleri Sonuçları
Madde
No N
Madde
Toplam p
Madde
Kalan p
Ayırtedicilik
t sd p
M5 447 .716 p<.001 .904 p<.001 15.808 241 p<.001
M6 447 .746 p<.001 .903 p<.001 21.023 241 p<.001
M13 447 .697 p<.001 .905 p<.001 14.558 241 p<.001
M23 447 .598 p<.001 .909 p<.001 14.195 241 p<.001
M27 447 .624 p<.001 .909 p<.001 14.104 241 p<.001
M28 447 .661 p<.001 .907 p<.001 17.155 241 p<.001
M33 447 .584 p<.001 .910 p<.001 14.946 241 p<.001
M34 447 .552 p<.001 .912 p<.001 9.144 241 p<.001
M37 447 .639 p<.001 .908 p<.001 10.947 241 p<.001
M39 447 .727 p<.001 .904 p<.001 12.924 241 p<.001
M40 447 .684 p<.001 .906 p<.001 14.682 241 p<.001
M43 447 .690 p<.001 .906 p<.001 15.321 241 p<.001
Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere, ikinci faktörde yer alan tüm maddeler ayırt edicilik
özelliğine sahiptir (Tablo 4.12).
Hem genel ölçek incelendiğinde hem de tek tek faktör bazında, tüm maddelerin madde
toplam korelasyonu kabul edilebilir değer olan .25’in üzerinde olup, herhangi bir test
maddesinin çıkması iç tutarlılık ölçütü cronbach alphayı artırmamaktadır (Büyüköztürk,
2007).
Sonrasında ölçekte yer alan maddelerin, kişileri ne derece ayırt ettiğini incelemek
amacıyla, testin her bir maddesi için en yüksek puanın %27’lik dilim puanları ile testin
her bir maddesi için en düşük puanın %27’lik dilim puanları arasında bağımsız gruplar t
testi yapılmıştır. Ölçek puanları küçükten büyüğe doğru sıralanmış ve grubun %27’lik
alt ve üst kısmı hesaplanmıştır. Elde edilen analiz sonuçları Tablo 4.13’de verilmiştir.
95
Tablo 4.13. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Madde Ayırt Edicilikleri
t testi
Madde Gruplar N X Ss t sd p
Madde 1 Üst %27 121 4.89 0.34
13.07 240
.000
Alt %27 121 3.65 1.01
Madde 2 Üst %27 121 4.87 0.38
18.17 240
.000
Alt %27 121 3.31 0.90
Madde 3 Üst %27 121 4.96 0.20
14.39 240
.000
Alt %27 121 3.67 0.99
Madde 4 Üst %27 121 4.78 0.52
12.40 240
.000
Alt %27 121 3.43 1.12
Madde 5 Üst %27 121 4.80 0.51
15.56 240
.000
Alt %27 121 3.20 1.04
Madde 6 Üst %27 121 4.89 0.31
21.26 240
.000
Alt %27 121 3.05 0.92
Madde 7 Üst %27 121 4.92 0.32
11.01 240
.000
Alt %27 121 3.94 0.95
Madde 8 Üst %27 121 4.86 0.37
17.66 240
.000
Alt %27 121 3.17 1.01
Madde 9 Üst %27 121 4.93 0.26
19.48 240
.000
Alt %27 121 3.43 0.83
Madde 10 Üst %27 121 4.91 0.29
15.01 240
.000
Alt %27 121 3.52 1.00
Madde 11 Üst %27 121 4.92 0.27
19.28 240
.000
Alt %27 121 3.28 0.92
Madde 12 Üst %27 121 4.73 0.53
16,04 240
.000
Alt %27 121 3.13 0.99
Madde 13 Üst %27 121 4.90 0.37
14.26 240
.000
Alt %27 121 3.43 1.10
Madde 15 Üst %27 121 4.76 0.56
13.54 240
.000
Alt %27 121 3.32 1.05
Madde 16 Üst %27 121 4.83 0.41
14.58 240
.000
Alt %27 121 3.54 0.92
Madde 20 Üst %27 121 4.20 0.90
12.15 240
.000
Alt %27 121 2.80 0.94
Madde 21 Üst %27 121 4.80 0.61
15.68 240
.000
Alt %27 121 3.23 0.95
96
Tablo 4.13’ün devamı
t testi
Madde Gruplar N X Ss t sd p
Madde 22 Üst %27 121 4.81 0.43
16.50 240
.000
Alt %27 121 3.29 0.94
Madde 23 Üst %27 121 4.78 0.52
13.79 240 .000 Alt %27 121 3.30 1.09
Madde 25 Üst %27 121 4.79 0.51
17.42 240 .000 Alt %27 121 3.15 0.93
Madde 26 Üst %27 121 4.91 0.28
13.55 240 .000 Alt %27 121 3.69 0.98
Madde 27 Üst %27 121 4.40 1.04
14.12 240 .000 Alt %27 121 2.57 1.02
Madde 28 Üst %27 121 4.80 0.59
16.80 240 .000 Alt %27 121 3.05 1.01
Madde 29 Üst %27 121 4.67 0.59
18.53 240 .000 Alt %27 121 2.94 0.85
Madde 33 Üst %27 121 4.18 0.92
14.35 240 .000 Alt %27 121 2.42 1.03
Madde 34 Üst %27 121 3.91 1.19
8.39 240 .000 Alt %27 121 2.72 1.08
Madde 35 Üst %27 121 4.92 0.27
16.55 240 .000 Alt %27 121 3.56 0.88
Madde 36 Üst %27 121 4.77 0.46
19.67 240 .000 Alt %27 121 2.97 0.93
Madde 37 Üst %27 121 4.30 1.02
10.37 240 .000 Alt %27 121 2.80 1.27
Madde 39 Üst %27 121 4.68 0.62
12.16 240 .000 Alt %27 121 3.17 1.26
Madde 40 Üst %27 121 4.83 0.42
14.66 240 .000 Alt %27 121 3.17 1,19
Madde 42 Üst %27 121 4.73 0.56
13.33 240 .000 Alt %27 121 3.43 0.96
Madde 43 Üst %27 121 4.75 0.49
14.89 240 .000 Alt %27 121 3.24 1.03
97
33 maddelik ölçeğin uygulanması sonucu elde edilen verilere göre her bir maddenin en
yüksek %27 ve en düşük %27’lik dilimlerdeki ortalama puanlarının bağımsız grup t
testi ile karşılaştırılması sonucu tüm maddelerin madde ayırt ediciliklerinin anlamlı
düzeyde olduğu görülmüştür (p=.000). Tüm bu nedenlerden dolayı, madde analizleri
sonunda ölçekten çıkması gereken bir madde bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Ölçeğin, toplanabilirlik özelliğine sahip olup olmadığı, ANOVA (ANOVA with
Tukey’s Test for Nonadditivity) ile test edilmiş ve sonuçlar aşağıdaki tabloda
sunulmuştur.
Tablo 4.14. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Toplanabilirlik Testi (ANOVA with Tukey’s Test for Nonadditivity)
KT sd KO F p
Gruplar Arası 5995.904 433 13.847
Gruplar İçi Maddeler Arası Kalan 1157.793 32 36.181 59.411 .000
Toplanamama 2.307 1 2.307 3.789 .052
Yukarıdaki tabloya göre, ölçeği oluşturan maddelerin homojen ve birbirleri ile ilişkili
sorular olduğu bulunmuştur (F=59.411, p=.000). Ayrıca testin toplanabilir özellikte
olduğu saptanmıştır (F=3.789, p>.05).
Ölçeğin güvenirlik analizi uygulamaları bakımından test tasarımına uygun yapıda olup
olmadığını belirlemek için Hotelling’s T-Squared Testi yapılmış ve sonuçlar aşağıdaki
tabloda verilmiştir.
Tablo 4.15. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Hotelling’s T-Squared Testi Sonuçları
Hotelling's T-Squared F sd1 sd2 p
1111.365 32.244 32 402 .000
Tablo 4.15 incelendiğinde, Hotelling’s T-Squared Test sonuçlarına göre ölçek
modelinin uygun yapıda olduğu bulunmuştur (F=32.244, p=.000).
Ölçeğin test- tekrar test güvenirliğinin belirlenmesi için örneklem içinden tesadüfi
seçilen 31 çocukla ilk değerlendirmeden dört hafta sonra tekrar değerlendirme
yapılmıştır. Öğretmenler ölçeği 31 çocuk için tekrar değerlendirmişlerdir. Ölçeğin test-
tekrar test güvenirliği için Pearson korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Elde edilen
sonuçlar Tablo 4.16’de gösterilmektedir.
98
Tablo 4.16. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Test- Tekrar Test Uygulamasına İlişkin Korelasyon Sonuçları
N r p
Test-Tekrar Test Korelasyonu
Toplam 31 0.99 p<.001
Düzenleme Becerileri 31 0.99 p<.001
Kontrol Becerileri 31 0.99 p<.001
Analizler sonucunda anlamlı düzeyde korelasyon elde edilmiştir. Ölçeğin zaman içinde
kalıcılığını koruduğu görülmüştür. Toplam korelasyon katsayısı .99 olarak bulunmuştur
(p<.001). Her iki faktör için de bulunan korelasyon katsayısı da .99’dur (p<.001).
4.1.3. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesine İlişkin Bulgular
Araştırmanın ilk aşamasına katılan 447 çocuğun, ölçekten aldığı puan ortalamalarının,
çocukların yaş, cinsiyet ve ailelerinin gelir durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı
incelenmiştir. Aynı zamanda öz düzenleme becerileri düzeyleri ile yaş değişkeni
arasındaki ilişki Pearson Moment Korelasyon Analizi ile test edilmiştir.
Öncelikle çocukların aldıkları toplam puan ve faktörlerden aldıkları puanların
çocukların aylara göre yaşları ile ilişkisini belirlemek için Pearson Momentler
Korelasyon Analizi yapılmıştır. Sonuçlar aşağıdaki tabloda verilmektedir (Tablo 4.17).
Tablo 4.17. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Yaş Değişkeni ile İlişkisinin Pearson Moment Korelasyon Analizi Sonuçları
Toplam
Düzenleme
Becerileri
Kontrol
Becerileri
Yaş r .19* .23* .08
p .000 .000 .100
Buna göre ÖDBÖ toplam puan (r=.19, p=.000) ve düzenleme becerileri alt boyut puanı
(r=.23, p=.000) ile yaş arasında pozitif yönde ve zayıf anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.
ÖDBÖ’nün kontrol becerileri alt boyutu ile çocukların yaşı arasında ise ilişki
bulunmamıştır (r=.08, p=.100).
Yaş değişkeninin çocukların öz düzenleme beceri puan ortalamaları üzerinde farklılık
yaratıp yaratmadığını test etmek için Bağımsız Grup t Testi Analizi de yapılmıştır.
Sonuçlar aşağıdaki tabloda verilmektedir (Tablo 4.18).
99
Tablo 4.18. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Yaşa Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Analizi Sonucu
Yaş N X ss sd t p
Toplam 5 171 3.95 .65
445 2.49 .013 6 276 4.11 .63
Düzenleme
Becerileri
5 171 4.01 .72 445 3.19 .002
6 276 4.22 .65
Kontrol
Becerileri
5 171 3.84 .79 445 .75 .456
6 276 3.90 .80
Sonuçlar, 5 ve 6 yaş grupları arasında öz düzenleme becerileri ortalama puanları (t
(445)= 2.49, p=.013) ve düzenleme becerileri alt boyut puanları (t (445)= 3.19, p=.002)
arasında fark olduğunu, kontrol becerileri alt boyut puanı (t (445)= .75, p=.456)
üzerinde ise fark olmadığını göstermiştir.
Cinsiyetin, öz düzenleme beceri düzeyleri üzerinde farklılık yaratıp yaratmadığı
incelenmiştir. Kızların ve erkeklerin aldıkları puanların ortalamaları Bağımsız Grup t
Testi Analizi ile karşılaştırılmıştır. Tablo 4.19 analiz sonucunda elde edilen değerleri
göstermektedir.
Tablo 4.19. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Cinsiyete Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Analizi Sonucu
Cinsiyet N X
ss sd t p
Toplam Erkek 226 3.90 0.67
437.1 4.91 .000 Kız 221 4.19 0.58
Düzenleme
Becerileri
Erkek 226 4.04 0.72 445 3.21 .001
Kız 221 4.25 0.63
Kontrol
Becerileri
Erkek 226 3.66 0.85 427.79 6.09 .000
Kız 221 4.10 0.67
Tablodan görüldüğü üzere, ÖDBÖ toplam puan (t=-4.91, p=.00) düzenleme becerileri
alt boyut puanı (t= 3.21, p<.01) ve kontrol becerileri alt boyut puanı (t=-6.09, p=.00)
cinsiyete göre anlamlı olarak farklılaşmaktadır. Kızlar tüm puan türlerinde erkeklerden
daha yüksek puan almıştır.
100
Ölçekten alınan toplam ve faktör puanlarının gelir seviyesine göre anlamlı olarak
farklılaşıp farklılaşmadığı tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ile test edilmiş, sonuçlar
Tablo 4.20’de sunulmuştur.
Tablo 4.20. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Ailelerin Gelir Seviyesine Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Kareler Toplamı
sd Kareler
Ortalaması F p
Toplam Gruplar Arası .86 2 .43
1.03 .357 Grup İçi 184.07 444 .41
Düzenleme
Becerileri
Gruplar Arası 1.24 2 .62 1.32 .267
Grup İçi 208.02 444 .47
Kontrol
Becerileri
Gruplar Arası .37 2 .18 0.29 .750
Grup İçi 282.58 444 .64
Tablo 4.20’de görüldüğü gibi, ÖDBÖ toplam puanı (F(2.444)=1.03; p=.357),
düzenleme becerileri alt boyut puanı (F(2.444)=1.32; p=.267) ve kontrol becerileri alt
boyut puanı (F(2.444)=0.29; p=.750) ailelerinin gelir düzeyine göre anlamlı olarak
farklılaşmamaktadır.
4.2. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Aşaması ile İlgili Bulgular
İkinci bölümde ise, 60-72 aylık çocukların annelerine bağlanma biçimi, annelerin
ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlığı ile çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri
arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasına, ilk aşamaya katılmayan
172 anne-çocuk eşlisi katılmıştır.
İkinci aşamada sadece tek bir yaş grubu çalışmaya dahil edilmiştir. Bu nedenle yaş
değişkeninin öz düzenleme beceri düzeyleri ile ilişkisine korelasyon testi ile
bakılabilmiştir. Aşağıdaki tabloda 60-72 aylar arasında olan çocukların öz düzenleme
beceri düzeyleri ile aylara göre yaşları arasındaki ilişkiyi gösteren Pearson Moment
Korelasyon analizi sonuçları yer almaktadır.
101
Tablo 4.21. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam ve Alt Boyut Puanlarının Yaş Değişkeni ile İlişkisinin Pearson Moment Korelasyon Analizi Sonuçları
Toplam Düzenleme Becerileri Kontrol Becerileri
Yaş r .045 .050 -.007
p .557 .519 .929
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, araştırmanın ikinci aşamasına katılan çocukların
aylık yaşları ile ÖDBÖ toplam puan (r=.045, p=557), düzenleme becerileri (r=.050,
p=.519) ve kontrol becerileri (r=-007, p=.929) puanları arasında ilişki bulunmamıştır.
Aşağıdaki tabloda, araştırmanın ikinci aşamasına katılan 60-72 aylık çocukların öz
düzenleme beceri düzeylerinin cinsiyetlerine göre karşılaştırılmasına ilişkin yapılan t
testi analizi sonuçları yer almaktadır.
Tablo 4.22. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Cinsiyete Göre Karşılaştırılmasına İlişkin t Testi Sonuçları
Cinsiyet N X
Ss Sd t p
Toplam Erkek 84 3.65 0.44
170 .213 .832 Kız 88 3.66 0.39
Düzenleme
Becerileri
Erkek 84 3.99 0.67 170 .221 .825
Kız 88 4.01 0.59
Kontrol
Becerileri
Erkek 84 3.06 0.42 170 .002 .998
Kız 88 3.06 0.36
Yukarıda tabloda görüldüğü üzere, araştırmanın ikinci aşamasına katılan çocukların
cinsiyetlerinin ÖDBÖ’den aldıkları toplam puan (t(170)= .213; p=.832), düzenleme
becerileri (t(170)=.221; p=.825) ve kontrol becerileri (t(170)= .002; p=.998) alt boyut
puanlarını anlamlı olarak farklılaştırmadığı tespit edilmiştir.
Ailenin gelir durumu değişkenine göre çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri
Kruskal Wallis Testi ile incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar aşağıdaki tabloda
gösterilmektedir.
102
Tablo 4.23. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Ailelerin Gelir Durumuna Göre Kruskal Wallis Testi Sonucu
Gelir Düzeyi N X
Sd X2 p
Toplam
Düşük 23 76.83
2 1.761 .415 Orta 133 83.95
Yüksek 7 62.00
Düzenleme
Becerileri
Düşük 23 75.09
2 2.103 .349 Orta 133 84.27
Yüksek 7 61.64
Kontrol
Becerileri
Düşük 23 83.43
2 .699 .705 Orta 133 81.02
Yüksek 7 96.00
Testin sonuçlarına göre, çocukların ÖDBÖ toplam (X2(2)= 1.761, p=415), düzenleme
becerileri (X2(2)= 2.103, p=.349) ve kontrol becerileri (X2(2)= 699, p=.705) puanları
ailelerinin gelir düzeyine göre farklılaşmamaktadır.
Sonrasında, çocukların öz düzenleme beceri düzeylerinin annelerinin öğrenim
durumlarına göre karşılaştırılmasına ilişkin olarak tek yönlü varyans analizi yapılmıştır.
Analize ilişkin sonuçlar aşağıdaki tabloda sunulmuştur.
Tablo 4.24. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Toplam Puan ve Alt Boyut Puanlarının Annelerin Öğrenim Düzeyine Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Kareler Toplamı
sd Kareler
Ortalaması F p
Toplam Gruplar Arası 1.25 6 .21
1.207 .306 Grup İçi 27.03 157 .17
Düzenleme
Becerileri
Gruplar Arası 3.94 6 .66 1.704 .123
Grup İçi 60.56 157 .39
Kontrol
Becerileri
Gruplar Arası .37 6 .21 1.427 .207
Grup İçi 282.58 157 .15
Çocukların öz düzenleme ölçeği toplam (f(6.157)= 1.207; p=.306), düzenleme becerileri
(f(6.157)= 1.704; p=.123) ve kontrol becerileri (f(6.157)= 1.427; p=.207) alt boyut
103
puanlarının annelerinin öğrenim düzeyine göre anlamlı olarak farklılaşmadığı tespit
edilmiştir.
Oyuncak Öykü Tamamlama Testi sonuçlarına göre çocuklar annelerine güvenli veya
güvensiz bağlananlar olarak ayrılmış ve dağılımları Tablo 4.25’de gösterilmiştir.
Tablo 4.25. Araştırmanın İkinci Aşamasına Katılan Çocukların Bağlanma Biçimlerine Göre Dağılımı
f %
Güvenli 139 80.8
Güvensiz 33 19.2
Toplam 172 100.0
Çocukların 139’unun (%80.8) annelerine güvenli, 33’ünün (%19.2) güvensiz
bağlandıkları bulgulanmıştır (Tablo 4.25).
Araştırmaya katılan çocukların bağlanma biçimlerinin cinsiyetlerine göre farklılaşıp
farklılaşmadığı analiz edilmiştir. Bu analizle ilgili sonuçlar aşağıda yer alan Tablo
4.26’de sunulmaktadır.
Tablo 4.26. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Cinsiyetlerine Göre Dağılımına İlişkin Ki Kare Analizi Sonuçları
Cinsiyet
Erkek Kız
N % N % X2 sd P
Bağlanma Güvenli 67 78.8 72 82.8
.429 1 .512 Güvensiz 18 21.2 15 17.2
Araştırmaya katılan erkek çocukların 67’sinin (%78.8) güvenli, 18’inin (%21.2)
güvensiz bağlanma biçimi gösterdiği bulgulanmıştır. Araştırmaya katılan, 87 kız
çocuğunun, 72’si (%82.8) güvenli bağlanma biçimi gösterirken, 15’i (%17.2) güvensiz
bağlanma biçimi göstermektedir. Çocukların bağlanma biçimlerinin cinsiyetlerine göre
dağılımının istatistiksel olarak anlamlı şekilde farklılık göstermediği tespit edilmiştir
(X2(1)=.429, p=.512).
Daha sonra, annelerin yaş, eğitim ve çalışma durumunun çocukların bağlanma
biçimlerini farklılaştırıp farklılaşmadığına ilişkin analizler yapılmıştır. Çocukların
104
bağlanma biçimlerinin annelerinin yaşlarına göre karşılaştırılmasın t testi analizi
kullanılmıştır ve sonuçlar aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo 4.27. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerinin Yaşına Göre Karşılaştırılmasına İlişkin t Testi Analizi Sonucu
Bağlanma N X
ss sd t p
Anne Yaş Güvenli 136 33.60 6.00
50.77 1.558 .125 Güvensiz 33 35.33 5.68
Çocukların bağlanma biçimlerinin annelerinin yaşlarına göre istatistiksel olarak anlamlı
farklılık göstermediği tespit edilmiştir (t(50.77)=1.558, p=.125)
Çocukların bağlanma biçimlerinin annelerinin öğrenim durumlarına göre dağılımı ki
kare analizi ile test edilmiş ve elde edilen sonuçlar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Tablo 4.28. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerinin Öğrenim Durumuna Göre Dağılımına İlişkin Ki Kare Analizi Sonuçları
Bağlanma Biçimi
Güvenli Güvensiz
n % n % X2 sd p
Anne Öğrenim Düzeyi
İlköğretim 40 88 10 20
1.498 2 .473 Ortaöğretim 60 83.3 12 16.7
Üniversite 31 73.8 11 26.2
Çocukların bağlanma biçimlerinin annelerinin öğrenim durumuna göre anlamlı olarak
farkılaşmadığı tespit edilmiştir (X2(2)=1.498; p=.473).
Çocukların bağlanma biçimlerinin annelerinin çalışma durumuna göre dağılımına ilişkin
sınama ki kare analizi ile yapılmış ve elde edilen sonuçlar aşağıda yer alan tabloda
gösterilmiştir.
105
Tablo 4.29. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerinin Çalışma Durumuna Göre Dağılımına İlişkin Ki Kare Analizi Sonuçları
Bağlanma Biçimi
Güvenli Güvensiz
n % n % X2 sd p
Annenin
Çalışma
Durumu
Yarı Zamanlı
9 81.8 2 18.2
4.669 3 .198 Tam
Zamanlı 39 78.0 11 22.0
Çalışmıyor 90 82.6 19 17.4
Diğer 0 0.0 1 100.0
Annelerinin çalışma durumunun (çalışıyor, yarı zamanlı çalışıyor, çalışmıyor)
çocukların bağlanma biçimini anlamlı olarak farkılaştırmadığı tespit edilmiştir (X2(3)=
4.669; p=.198).
Çocukların bağlanma biçimleri ile öz düzenleme beceri düzeyleri arasında bir ilişki olup
olmadığı t testi analizi ile test edilmiştir. Elde edilen veriler aşağıdaki tabloda yer
almaktadır.
Tablo 4.30. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Bağlanma Biçimlerine Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Analiz Sonuçları
Bağlanma N X
ss sd t p
Toplam Güvenli 139 3.70 0.38
170 3.295 .001 Güvensiz 33 3.44 0.48
Düzenleme
Becerileri
Güvenli 139 4.09 0.57 170 3.955 .000
Güvensiz 33 3.63 0.71
Kontrol
Becerileri
Güvenli 139 3.04 0.39 170 1.339 .182
Güvensiz 33 3.14 0.37
Güvenli bağlanma biçimi gösteren çocukların öz düzenleme toplam puanlarının
(t(170)=3.295, p=.001) ve düzenleme becerileri alt boyut puanlarının (t(170)=3.955,
p=.000) güvensiz bağlanan çocuklardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Güvenli
ve güvensiz bağlanan çocukların kontrol becerileri alt boyut puanları arasında
istatististiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (t(170)=-1.339; p=.182) (Tablo
4.30).
106
Çocukların bağlanma biçimlerinin annelerinin çocuk yetiştirme davranışlarına göre
karşılaştırılmasına ilişkin olarak bağımsız grup t testi kullanılmıştır. Analiz sonucu elde
edilen sonuçlar Tablo 4.31’da gösterilmektedir.
Tablo 4.31. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerin Ebeveyn Davranışlarına Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Sonuçları
ÇYT-TR Bağlanma N X
ss sd t p
Toplam Güvenli 139 3.38 0.40
170 1.014 .312
Güvensiz 33 3.45 0.29
İtaat Güvenli 139 2.87 0.80
170 .206 .837 Güvensiz 33 2.84 0.93
Cezalandırma Güvenli 139 1.77 0.52
170 .720 .473 Güvensiz 33 1.84 0.59
Sıcaklık Güvenli 139 4.61 0.59
170 .918 .360 Güvensiz 33 4.70 0.38
Akıl Yürütme Güvenli 139 4.08 0.55
170 1.213 .227 Güvensiz 33 4.20 0.34
Çocukların bağlanma biçimlerinin, annelerin çocuk yetiştirme toplam (t (170)=1.014;
p=.312), itaat (t (170)=.206; p=.837), cezalandırma (t(170)=.720; p=..473), sıcaklık (t
(170)=-.918; p=.360) ve akıl yürütme (t (170)=1.213; p=.227) alt boyut puanlarına göre
anlamlı olarak farklılaşmadığı tespit edilmiştir (Tablo 4.31).
Çocukların bağlanma biçimlerinin annelerinin psikolojik sağlına göre karşılaştırılmasına
ilişkin olarak bağımsız grup t testi yapılmıştır. Analiz sonuçları Tablo 4.32’da
verilmiştir.
107
Tablo 4.32. Çocukların Bağlanma Biçimlerinin Annelerin Psikolojik Sağlığına Göre Karşılaştırılmasına İlişkin Bağımsız Grup t Testi Sonuçları
KSE Bağlanma n X
ss sd t p
Toplam
Güvenli 139 1.45 0.40 170 .894 .372
Güvensiz 33 1.52 0.42
Anksiyete Güvenli 139 1.36 0.41
170 1.101 .272 Güvensiz 33 1.45 0.44
Depresyon Güvenli 139 1.62 0.57
170 .632 .528 Güvensiz 33 1.69 0.60
Olumsuz Benlik Güvenli 139 1.40 0.41
170 .562 .575 Güvensiz 33 1.45 0.48
Somatizasyon Güvenli 139 1.35 0.40
170 .476 .635 Güvensiz 33 1.39 0.39
Öfke Saldırganlık Güvenli 139 1.56 0.44
170 1.297 .196 Güvensiz 33 1.68 0.54
Çocukların bağlanma biçimlerinin annelerin KSE toplam (t(170)=-.894; p=.372),
anksiyete (t(170)=1.101, p=.272), depresyon (t(170)=.632 p=.528), olumsuz benlik
(t(170)=.562; p=.575), somatizasyon (t(170)=.476; p=.635) ve öfke saldırganlık
(t(170)=1.297; p=.196) alt boyut puanlarına göre anlamlı olarak farklılaşmadığı tespit
edilmiştir (Tablo 4.32).
Araştırma katılan annelerin çocuk yetiştirme davranışları ile çocukların öz düzenleme
beceri düzeyleri arasındaki ilişki analiz edilmiş ve sonuçları aşağıdaki tabloda
verilmiştir.
Tablo 4.33. Çocukların Öz Düzenleme Becerileri ile Annelerin Ebeveyn Davranışları Arasındaki İlişkiye İlişkin Pearson Moment Korelasyon Sonuçları
Çocuk Yetiştirme Anketi
ÖDBÖ Toplam İtaat Cezalandırma Sıcaklık Akıl Yürütme
Toplam r -.15* -.17* -.05 -.12 -.04
p .029 .029 .550 .128 .574
Düzenleme
Becerileri
r -.17* -.18* -.04 -.13 -.08
p .022 .020 .562 .089 .314
Kontrol
Becerileri
r -.04 -.02 -.01 .02 .09
p .622 .840 .65 .746 .239
108
Çocukların ÖDBÖ toplam puan ile annelerin ÇYA-TR toplam (r=-.15; p=.029) ve itaat
(r=-17; p=.029) alt boyut puanları arasında zayıf ve negatif bir ilişki tespit edilmiştir.
Düzenleme becerileri alt boyut puanı ile çocuk yetiştirme toplam (r=-.17, p=.022) ve
itaat (r=-.18; p=.020) puanları arasında zayıf ve negatif bir ilişki tespit edilmiştir.
Çocukların ÖDBÖ toplam puanı ile annelerin cezalandırma (r=-.05, p=.550), sıcaklık
(r=-.12, p=.128), ve akıl yürütme (r=-.04, p=.574), davranışları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Aynı şekilde ÖDBÖ düzenleme becerileri
boyutu ile annelerin cezalandırma (r=-.04, p=.562), sıcaklık (r=-.13, p=.089) ve akıl
yürütme (r=.-08, p=.314) davranışları arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı
değildir. Çocukların ÖDBÖ’nün kontrol becerileri alt boyutundan aldıkları puanlar ile
annelerin çocuk yetiştirme anketinden aldıkları toplam puan (r=-.04, p=.622), itaat (r=-
.02, p=.840), cezalandırma (r=-.04, p=.622), sıcaklık (r=.02, p=.746) ve akıl yürütme
(r=.09, p=.239), puanları arasındaki ilişkiler de istatistiksel olarak anlamlı değildir
(Tablo 4.33).
Araştırmanın ikinci aşamasına katılan çocuklarının annelerinin Kısa Semptom
Envanteri ile belirlenen psikolojik sağlık durumları ile çocukların öz düzenleme
becerileri arasında ilişki olup olmadığı ilişki analizi ile test edilmiştir. Tablo 4.34,
annelerin psikolojik sağlığı ile çocukların öz düzenleme becerileri arasındaki ilişki
hakkında elde edilen analiz sonuçları aşağıdaki tabloda sunulmuştur.
Tablo 4.34. Çocukların Öz Düzenleme Becerileri ile Annelerin Psikolojik Sağlığı Arasındaki İlişkiye İlişkin Pearson Moment Korelasyon Sonuçları
Kısa Semptom Enventari
ÖDBÖ Toplam Anksiyete Depresyon Olumsuz
Benlik Somatizasyon
Öfke
Saldırganlık
Toplam r .06 .08 .08 .04 -.03 .07
p .450 .319 .324 .607 .663 .332
Düzenleme
Becerileri
r .04 .05 .05 .02 -.05 .08
p .639 .515 .532 .807 .535 .307
Kontrol
Becerileri
r .07 .08 .09 .06 .04 .00
p .376 .284 .262 .415 .637 .962
109
Çocukların ÖDBÖ toplam puanlarının annelerin KSE toplam (r=.06, p=.450); anskiyete
(r=.08, p=.319); depresyon (r=.08, p=.324); olumsuz benlik (r=.04, p=.607);
somatizasyon (r=-.03, p=.663) ve öfke/saldırganlık (r=.07, p=.332) alt boyut puanları ile
anlamlı bir ilişkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir. Düzenleme becerileri alt boyut
puanının annelerin KSE toplam (r=.04, p=.639); anskiyete (r=.05, p=.515); depresyon
(r=.05, p=.532); olumsuz benlik (r=.02, p=.807); somatizasyon (r=-.05, p=.535) ve
öfke/saldırganlık (r=.08, p=.307) alt boyut puanları ile anlamlı bir ilişkiye sahip
olmadığı tespit edilmiştir. Kontrol becerileri alt boyut puanının annelerin KSE toplam
(r=.07, p=.376); anskiyete (r=.08, p=.284); depresyon (r=.09, p=.262); olumsuz benlik
(r=.06, p=.415); somatizasyon (r=.04, p=.637) ve öfke saldırganlık (r=.00, p=.962) alt
boyut puanları ile anlamlı bir ilişkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir (Tablo 4.34).
110
BÖLÜM V: SONUÇ ve TARTIŞMA
Araştırma sonunda elde edilen sonuçlar bu bölümde tartışılmaktadır. Öncelikle 48-72
aylık çocukların öz düzenleme becerilerini değerlendirmek üzere geliştirilen ölçeğin
geçerlilik ve güvenilirlik bulguları açıklanmış ve tartışılmıştır. Sonrasında ise, 60-72
aylık çocuklarda öz düzenleme beceri düzeyleri ile çocukların bağlanma biçimleri,
annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları arasındaki ilişki ile ilgili elde
edilen sonuçlar tartışılmıştır. Araştırmanın her iki aşamasında elde edilen bu sonuçlara
ilişkin önerilere yer verilmiştir.
5.1. Sonuç
5.1.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’ne İlişkin Sonuç
(1) 48-72 aylık çocukların öz düzenleme becerilerini ölçmeyi amaçlayan ölçeğin
geçerlik ve güvenirlik analizlerine ilişkin sonuçlar ve (2) öz düzenleme becerilerinin
çocukların yaş, cinsiyet ve ailelerinin sosyoekonomik durumuna göre farklılaşıp
farklılaşmadığına ilişkin bulgular sırasıyla aşağıda ele alınmaktadır.
5.1.1.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Geçerlilik Çalışması
Ölçeğin geçerliliğin belirlenmesinde kapsam geçerliliği, yapı geçerliliği ve ölçüt
geçerliliği test edilmiştir.
Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği (ÖDBÖ)’nde yer alan maddelere ilişkin 9 uzmanın
görüşü alınarak kapsam geçerliği belirlenmiştir. Tüm ölçek için bulunan Kapsam
Geçerlik Indeksi, ölçeğin kapsam geçerliğinin istatistiksel olarak anlamlı olduğunu
göstermektedir.
Yapı geçerliğini test etmek için öncelikle örneklemin uygunluğu tespit edilmiştir.
Örneklem büyüklüğünün yeterli olduğu ve doğrusal normal dağılımdan geldiği
saptanmıştır. Yapı geçerliliğin belirlenmesi için açımlayıcı faktör analizi
tekniklerinden temel bileşenler analizi faktörleştirme tekniği kullanılmıştır. Ölçeğin
iki faktörden oluştuğu kabul edilmiştir. Sonrasında döndürme işlemine geçilmiştir.
111
Dik döndürme tekniklerinden Varimax kullanılarak devam ettirilen işlemler
sonunda madde yükü .50 üzerinde olan 33 madde olduğu ortaya konmuştur.
Düzenleme becerileri olarak adlandırılan ilk faktörünün 21 maddeden, kontrol
becerileri olarak adlandırılan ikinci faktörünün ise 12 maddeden oluştuğu kabul
edilmiştir.
Ölçüt geçerliği ile ilgili sonuçlara bakıldığında, ÖDBÖ ile Okul Öncesi Öz
Düzenleme Becerileri Ölçeği arasında istatistiksel olarak pozitif yönde anlamlı bir
ilişki bulunmuştur. Sonuçlar bu iki ölçeğin benzer özellikleri ölçtüğünü ortaya
koymuştur.
5.1.1.2. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin Güvenirlik Çalışması
Ölçeğin toplamına ait iç tutarlık katsayısı (Cronbach Alpha) belirlenmiştir. Ölçeği
oluşturan maddelerin aritmetik ortalama ve standart sapmaları hesaplanmıştır.
Sonrasında madde analizi işlemleri yapılmıştır. Ölçeğin test-tekrar test güvenirliği, 31
çocuğa dört hafta arayla yapılan uygulamalar sonucunda hesaplanmıştır.
33 maddeden oluşan ÖDBÖ’nün iç tutarlığının (Cronbach Alpha) yüksek düzeyde
olduğu belirlenmiştir.
ÖDBÖ’de yer alan maddelerin madde toplam korelasyonlarının yeterli düzeyde
olduğu belirlenmiştir. Tüm maddelerin ayırt ediciliklerinin anlamlı düzeyde olduğu
bulunmuştur. Bu nedenle maddelerin test kapsamında kalmasına karar verilmiştir.
Ölçeğin toplanabilir özellikte ve modelinin uygun yapıda olduğu bulunmuştur.
ÖDBÖ’nün test-tekrar test güvenirliği 31 çocuk ile yapılmıştır. Çocukların ilk
puanları ve son puanları arasındaki ilişki Pearson Moment Korelasyon ile
incelenmiştir. Dört hafta ara ile yapılan birinci ve ikinci uygulama sonuçları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulgulanmıştır. Bu sonuç, ölçeğin test–
tekrar test güvenirliğinin kabul edilebilir ve yüksek düzeyde olduğunu
göstermektedir.
112
5.1.2. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesine İlişkin Sonuçlar
ÖDBÖ’nün geçerlik güvenirlik çalışmalarının gerçekleştirildiği örneklem grubundan
elde edilen veriler ile 48-72 aylık çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri çeşitli
değişkenler açısından incelenmiştir.
ÖDBÖ toplam puan ve düzenleme becerileri faktör ortalama puanları yaş
değişkenine göre anlamlı olarak farklılaşmaktadır. Sonuçlar yaşla birlikte öz
düzenleme becerileri toplam puan ve düzenleme becerileri faktör puanlarının
arttığını göstermektedir.
ÖDBÖ toplam puan ve faktör ortalama puanlarının cinsiyet değişkenine göre
farklılaştığı bulunmuştur. Bu farklılık kız çocukların lehinedir. Diğer bir ifadeyle,
kız çocukların öz düzenleme becerileri toplam puan ve her iki faktör puan
ortalamaları erkek çocuklarının puan ortalamalarından anlamlı derecede yüksektir.
ÖDBÖ’den alınan puan ortalamaları ve faktör puanlarının çocukların ailelerinin
gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur.
5.1.3. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkiye Dair Sonuçlar
Araştırmanın ikinci aşamasında, okul öncesi dönemde olan 172 çocuk ve annelerinin
katılımı ile 60-72 aylık çocuklarda öz düzenleme beceri düzeyleri ile çocukların
bağlanma biçimleri, annelerin ebeveyn davranışları ve psikolojik sağlıkları arasındaki
ilişki incelenmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasına ilişkin yargılar aşağıda sıralanmıştır.
Araştırmanın ikinci aşamasında elde edilen veriler analiz edildiğinde, birinci
aşamadan farklı olarak çocukların öz düzenleme beceri düzeylerinin cinsiyetlerine
göre farklılaşmadığı bulgulanmıştır.
Çocukların aylara göre yaşları ile öz düzenleme beceri düzeyleri düzeyleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.
Ailelerin gelir düzeyininin, çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini
farklılaştırmadığı sonucu elde edilmiştir.
113
Araştırmanın ikinci aşamasında elde edilen verilere göre annelerin öğrenim düzeyi
çocukların ÖDBÖ’den aldıkları toplam puan ve alt boyut puanlarını
farklılaştırmamaktadır.
Çocukların %80,8’inin (139 çocuk) güvenli, %19,2’sinin (33 çocuk) ise güvensiz
bağlanmaya sahip olduğu bulunmuştur.
Araştırmaya katılan çocukların bağlanma biçimlerinin cinsiyete göre anlamlı
farklılık göstermediği bulgulanmıştır.
Annelerin yaş, eğitim ve çalışma durumunun çocukların bağlanma biçimleri ile ilgili
olmadığı görülmüştür.
Çocukların bağlanma biçimlerinin güvenli veya güvensiz olmasının, öz düzenleme
becerileri ile ilişkisi incelenmiştir. Bağlanma biçimleri ve öz düzenleme becerileri
arasındaki ilişki incelendiğinde, güvenli bağlanan çocukların, güvensiz bağlanma
biçimi gösteren çocuklara oranla toplam puan ve düzenleme alt boyutunda daha
yüksek öz düzenleme becerileri gösterdiği bulunmuştur. Kontrol alt boyutunda
herhangi bir anlamlı farklılık bulunmamıştır.
Çocukların bağlanma biçimlerinin, annelerin ebeveyn davranışları ile ilgisi
incelendiğinde, annelerinin ebeveyn davranışlarının çocukların bağlanma
biçimlerini anlamlı olarak farklılaştırmadığı görülmektedir.
Çocukların bağlanma biçimlerinin annelerin psikolojik sağlık durumuna göre
farklılaşıp farklılaşmadığı test edildiğinde, annelerinin psikolojik sağlık
durumlarının çocukların güvenli veya güvensiz bağlanması üzerinde anlamlı şekilde
etki etmediği bulgulanmıştır.
Çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri toplam puanı ile annelerin çocuk
yetiştirme davranışları arasındaki ilişki incelendiğinde, Çocuk Yetiştirme Anketi’nin
toplam puanı ve “itaat” alt boyutu ile ilişkisinin negatif yönlü zayıf anlamlı bir ilişki
olduğu bulunmuştur. Aynı, şekilde düzenleme becerileri alt boyutunda alınan puan
ile çocuk yetiştirme toplam puanı ve “itaat” alt boyut puanı arasında zayıf ve negatif
yönlü ilişki bulunmuştur. Annelerin itaat bekleyen davranışları arttıkça, çocukların
öz düzenleme beceri düzeylerinin azaldığı görülmektedir.
Çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerin psikolojik sağlığı arasında
anlamlı bir ilişki görülmemektedir.
114
5.2. Tartışma
5.2.1. Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği ile İlgili Tartışma
Kapsam geçerliği çalışmasında öz düzenleme konusunda çalışan 7 akademisyen ve
tecrübeli 2 anasınıfı öğretmeninin görüşlerinden yararlanılmıştır. Uzman görüşlerine
göre ölçeğin kapsam geçerliliğine sahip olduğu bulunmuştur.
Toplam 52 maddeden oluşan ilk form okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 447
okul öncesi dönem çocuğu için öğretmenleri tarafından doldurulmuştur. Ölçeğin yapı
geçerliliğine açımlayıcı faktör analizi ile bakılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi
gerçekleştirebilmek için öncelikli olarak iki temel varsayımın karşılanması gerekir.
Bunlar örneklem büyüklüğü ve verilerin çok değişkenli normal dağılımıdır (Çokluk,
Şekercioğlu ve Büyüköztürk, 2014). Örneklem büyüklüğünün yeterliliğini test etmek
için Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) testi ve verilerin normal dağılımı test etmek için
Barlett Küresellik Testi kullanılmıştır. Kaiser-Meyer-Olkin değeri 0.50-0.60 ise kötü,
0.60-0.70 ise zayıf, 0.70-0.80 ise orta, 0.80-0.90 arası ise iyi, 0.90 üzerinde ise
örneklem büyüklüğü mükemmel olarak yorumlanır (Şencan, 2005). Bu bilgiler
ışığında, ölçek geliştirme aşamasında elde edilen verilerin örneklem yeterliliğine ilişkin
yapılan analiz örneklem büyüklüğünün mükemmel derecede yeterli olduğunu
göstermektedir. Barlett Küresellik Testi anlamlı çıkmıştır. Bu sonuç, ölçüm yapılan
değişkenin evren parametresinde çok değişkenli olduğunu göstermektedir. Elde edilen
değerler yeterli bulunduğundan, ölçeğin faktör yapısının incelenebilceğine karar
verilmiştir.
Ölçeğin faktör yapısı açımlayıcı faktör analizi ile belirlenmiştir. Faktör sayısına karar
verirken özdeğerin 1’den büyük olması, yamaç eğrisi grafiğinin kırılmaları (Çokluk,
Şekercioğlu ve Büyüköztürk, 2014) ve faktörlerin varyans açıklanmasına katkısının en
az %5 olması (Kalaycı, 2006) kriter olarak kabul edilmiştir. Bu kritere göre ölçeğin 2
faktörlü bir yapıya sahip olduğu görülmüştür. Faktör analizi sonucunda belirlenen alt
boyutlar ve bu boyutlardan yük alan maddeler ölçek oluştururken kabul edilen yapı ve
madde dağılımları ile örtüşmektedir. Buna göre, “Düzenleme becerileri” olarak
adlandırılan birinci faktör altında planlama becerileri, süreci takip becerileri, eylem
kontrolü becerileri, değerlendirme ile duygu ve motivasyonel düzenleme becerileri ile
ilgili maddeler yer almaktadır. Öz kontrol ve dikkat kontrolü becerileri ile ilgili
115
maddeler ikinci faktör altında toplanmış ve bu faktör “kontrol becerileri” olarak
adlandırılmıştır.
33 madde olarak son şeklini alan ölçeğin açıklanan toplam varyans oranı %55.29’dur.
Faktör analizinde %40 ile %60 arasında değişen varyans oranları ideal olarak kabul
edilmektedir (Kline, 1994 Akt. Gençtanırım, 2014.). Geliştirilen ölçeğin bu aralıkta bir
varyans açıklayıcılığına sahip olması ideal bir açıklayıcılık gösterdiğinin işaret
etmektedir.
Ölçeğin kriter geçerliği için Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği (OÖDÖ)’nden elde
edilen puanlar ile ölçekten alınan puanlar arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Her iki ölçeğin,
toplam puanları arasında pozitif yönde yüksek düzeyde anlamlı ilişki olduğu
bulunmuştur. Geliştirilen ölçek öğretmenler tarafından gözlemlerine dayanarak
doldurulmuştur. OÖDÖ ise araştırmacı tarafından çocuklarla birebir uygulanmıştır.
Bulunan anlamlı ilişki çocukların gözleme dayalı aldıkları puanlar ile uygulamalardan
aldıkları puanların benzer olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, öğretmenlerin bu
becerileri gözlemledikleri ve doğru şekilde değerlendirebildikleri şeklinde de
yorumlanabilir.
Güvenirlik analizinde iç tutarlılık katsayısı değerinin .90 üzerinde olmasının (Kalaycı,
2006; Özdamar, 2013) genel olarak güvenirlik için mükemmel bir değer olarak kabul
edildiği görülmektedir. ÖDBÖ’nün yüksek düzeyde iç tutarlılığa sahip olduğu
görülmektedir.
Madde geçerliğini belirlemek için %27’lik uç grupların ortalamalarının madde bazında
karşılaştırılması yapılmıştır (Erkuş, 2012). Ulaşılan sonuç değerlendirildiğinde, ölçeğin
çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini ayırt edebilecek niteliğe sahip olduğu ifade
edilebilir (Büyüköztürk vd., 2004; Tezbaşaran, 1996).
Bir ölçme aracında yer alan maddelerin toplanabilir özellikte olup olmadığının
belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan toplanabilirlik analizi sonucunda, ölçeğin
toplanabilir özelliğe sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna ek olarak ölçme aracını
oluşturan maddelerin homojen olması, soruların birbirileri ile ilişkili olması ve
modelinin uygun yapıda olmasının ölçme aracının güvenirliğini belirlemede çok önemli
olduğu vurgulanmaktadır (Kalaycı, 2006; Özdamar, 2013). Bu bağlamda yapılan
116
analizler sonucunda, ölçeği oluşturan maddelerin homojen yapıda ve birbirleri ile ilişkili
sorular olduğu belirlenmiştir.
Ölçeğin ölçtüğü nitelik açısından zaman bağlamında kararlılığını, istatistiksel olarak test
etmek için test-tekrar test yönteminden yararlanılmıştır. Belli zaman aralığında yapılan
iki ölçüm puanları arasında hesaplanan korelasyon katsayısı test-tekrar test güvenirliğini
vermektedir (Franzen, 2002; Özgüven, 1999). İlgili alanyazında uygun zaman aralığı
olarak iki hafta ya da bir ay gibi süreler yeterli görülmektedir (Waltz vd., 2005 akt.
DeVon vd., 2007). Bu bağlamda ölçeğin, test-tekrar test sonuçları, ölçeğin zaman
içindeki güvenirliğini kaybetmediğini göstermektedir (Dede ve Yaman, 2008).
Elde edilen değerlerin tümü birlikte değerlendirildiğinde bu araştırma kapsamında
geliştirilen Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı
olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye’de, erken çocukluk döneminde öz düzenleme
becerilerini değerlendiren ölçme araçlarının sayısı çok sınırlıdır. Bu durum ülkemizde
erken çocukluk döneminde öz düzenleme konusunda yapılan araştırmaların sınırlı
sayıda olmasına neden olmaktadır (Fındık-Tanrıbuyurdu ve Güler-Yıldız, 2014).
Öğretmenlerin sınıf içi gözlemlerine bağlı olarak değerlendirecekleri Öz Düzenleme
Becerileri Ölçeği’nin psikometrik özellikleri ve kullanışlılığı düşünüldüğünde erken
çocukluk döneminde öz düzenleme becerilerini konu alan pek çok araştırmada
kullanılabileceği düşünülmektedir.
5.2.2. Öz Düzenleme Beceri Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesine İlişkin Tartışma
Çocukların Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nden aldıkları puanların, yaş, cinsiyet ve
ailelerinin sosyoekonomik durumuna göre farkılaşıp farklılaşmadığı test edilmiştir. Öz
düzenleme becerilerinin, yaş değişkeni ile ilişkisi ayrıca korelasyon analizi ile test
edilmiştir.
Çocukların öz düzenleme becerileri ile yaş değişkeni arasındaki ilişki korelasyon testi
ile analiz edildiğinde bu iki değişken arasında anlamlı ancak zayıf bir ilişki
bulunmuştur. Öz düzenleme becerilerinin yaş ile birlikte arttığı sonucu ilgili literatürde
öz düzenlemenin (Denham, Warren-Khot, Bassett, Wyatt ve Perna, 2012), üstbilişsel
bilginin (Weinert ve Schneider, 1999 akt. Whitebread vd., 2009) ve çaba gerektiren
kontrol becerilerinin (Kochanska, Murray, Jacques, Koenig ve Vandegeest, 1996) yaş
117
ile birlikte gelişme eğilimde olduğunu ortaya koyan araştırma sonuçları ile
örtüşmektedir. Öz düzenleme becerilerinin yaş ile farklılaşıp farklılaşmadığı ise fark
analizleri kullanılarak da test edilmiştir. Çocuklar yaşlarına göre 5 yaş ve 6 yaş olmak
üzere 2 kategori altında toplanmış ve bu kategoriler altında yer alan çocukların ölçekten
aldıkları puanlar arasında fark analizleri yapılmıştır. 5 ve 6 yaş grupları arasında, öz
düzenleme becerileri ortalama puanları ve düzenleme becerileri alt boyut puanları
arasında fark olduğu, kontrol becerileri alt boyut puanı üzerinde ise fark olmadığı
bulunmuştur. Toplam puan ve düzenleme becerileri alt boyutunda 6 yaş çocukların 5
yaş grubundaki çocuklara oranla daha yüksek puan almışlardır. Kontrol becerileri olarak
adlandırılan ve literatürde sıklıkla çaba gerektiren kontrol olarak ifade bulan becerilerin
yaş ile anlamlı bir artış göstermemesi bazı araştırma sonuçları ile örtüşmemektedir
(Kochanska, Murray ve Harlan, 2000, Valiente, Lemery-Chalfant ve Castro, 2007). Bu
bulgunun, kontrol becerilerini mizacın bir parçası olarak gören görüş ile paralel
olduğunu düşünülebilir. Bu araştırmada, kontrol becerileri olarak adlandırılan grup,
literatürde çaba gerektiren kontrol becerileri olarak geçen, öz kontrol, dikkat kontrolü
becerilerini değerlendirmektir. Eisenberg ve arkadaşları (2010), öz düzenleme
becerilerinin bir parçası olan, çaba gerektiren kontrol kavramını mizacın bir parçası
olarak vurgulamaktadır. Mizaç, genel anlamıyla, biyolojik kökenli ve kısmen sabit
duygu, davranış ve dikkat süreçlerindeki bireysel farklılıklar olarak tanımlandığından
(Rothbart, 1989 akt. Yağmurlu vd., 2005) bu becerilerin yaşla değişmediği kalıcılığını
koruduğu düşünülebilir. Bu sonucun, öz kontrol becerilerinde görülen bireysel
farklılıkların genellikle orta çocukluğa kadar kalıcılığını sürdürdüğü görüşünü de
desteklediği söylenebilir (Kochanska vd., 1997; Olson vd., 1999).
Cinsiyetin çocukların öz düzenleme becerileri üzerindeki etkisi incelendiğinde kızların
toplam puan ve her iki faktör puanının erkeklerden daha yüksek olduğu görülmektedir.
Başka bir ifade ile kızların öz düzenleme becerilerinin erkek çocuklardan daha yüksek
olduğu bulunmuştur. Bu sonucun literatür ile büyük ölçüde paralellik gösterdiği
söylenebilir (Denham vd., 2012). Kochanska ve arkadaşları (2000) kızların dikkati
organize etme ve sürdürme, hazzı erteleme ve dürtüsel cevapları kontrol etmekte daha
başarılı olduklarını göstermiştir. Kız çocukları duygu düzenleme becerilerinin erkeklere
oranla daha yüksek olduğunu göstermektedir (Cole, Zahn-Waxler ve Smith, 1994).
Benzer şekilde çaba gerektiren kontrol becerileri üzerine yapılan araştırma sonuçları,
118
erkeklerin daha düşük çaba gerektiren kontrol becerileri gösterdiğini ortaya
koymaktadır (Choe, Olson ve Sameroff, 2013; Eisenberg vd., 2001; Kochanska vd.,
2000; Olson vd., 2005; Valiente vd., 2007). Öz düzenleme becerinin zihinsel
boyutunda yapılan araştırmalar arasında cinsiyet farkı gösteren araştırmaların yanında
(Blair, Granger ve Razza, 2005; Kochanska vd., 2000) cinsiyet farkı göstermeyen
sonuçlar da yer almaktadır (Li Grining, 2007). Ancak bu araştırmanın sonuçlarını
literatürde yer alan çalışmaların büyük kısmının ortaya koyduğu gibi öz düzenleme
beceri düzeylerinin kızlar lehine bir farklılık gösterdiği söylenebilir.
Araştırmaya katılan çocukların ailelerinin sosyoekonomik durumunun çocukların öz
düzenleme becerileri üzerindeki etkileri analiz edildiğinde, sosyoekonomik düzeye göre
farklılaşmadığı bulgulanmıştır. Bu sonuç, fakirliğin yarattığı bazı unsurların gelişim
gerilikleri ve negatif zihinsel çıktılar ile ilgili olduğunu gösteren araştırma sonuçları ile
örtüşmemekte denebilir (Bates vd., 1998; Bronfenbrenner, 1974; Dubow ve Ippolito,
1994; Hustedt ve Raver, 2002; Huston, McLoyd ve Garcia Coll, 1994; Lengua, 2002).
Öz düzenleme alanından yapılan araştırmalar arasında sosyoekonomik düzeyin bu
becerileri anlamlı şekilde farklılaştırdığını ortaya koyanlar vardır. Örneğin düşük
sosyoekonomik düzey gibi demografik risk faktörleri içinde yaşayan çocukların çaba
gerektiren kontrol becerileri daha düşük bulunmuştur (Choe, Olson ve Sameroff, 2013;
Lengua vd., 2007; Li-Grining, 2007). Bu araştırma kapsamında sosyoekonomik durum
ile ilgili elde edilen bulguların nedeni ailelerin sosyoekonomik düzeyinin öğretmen
değerlendirmeleri ile ortaya konması olabilir. Bu veri ailelerden toplanarak, bu durumun
etkileri daha detaylı şekilde incelenebilir.
5.2.3. Çocukların Öz Düzenleme Beceri Düzeyleri ile Annelerine Bağlanma Biçimleri, Annelerin Ebeveyn Davranışları ve Psikolojik Sağlıkları Arasındaki İlişkiye Dair Tartışma
Araştırmanın ikinci aşamasına katılan çocuklar tek bir yaş grubunda yer almaktadır. Bu
aşamaya katılan çocukların yaşları 60-72 aylar arasındadır. Bu nedenle, ikinci aşama
verileri için yaş ile öz düzenleme beceri düzeyleri arasındaki ilişki korelasyon testi ile
sınanmıştır. Bu iki değişken arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Bu bulgu
araştırmanın öz düzenleme beceri düzeyleri toplam ve düzenleme becerileri puan
ortalamalarının yaş ile birlikte artış gösterdiğini ortaya koyan ilk aşama verileri ile
örtüşmemektedir. Ancak ilk aşamada ortaya konduğu gibi, kontrol beceri düzeyleri ve
119
yaş arasında ilişki bulunmaması sonucu benzer şekilde ortaya konmuştur. İlgili litetür,
öz düzenleme becerilerinin yaş ile artış eğiliminde olduğu göstermektedir (Denham vd.,
2012; Kochanska vd., 1996). Çocukların aylara göre yaşları ile öz düzenleme beceri
düzeyleri arasındaki istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamasının nedeni ikinci
aşamada yer alan çocukların yaş aralıklarının çok sınırlı olması ile ilişkilendirilmiştir.
Araştırmanın birinci aşamasından farklı olarak, ikinci aşamaya katılan çocukların öz
düzenleme beceri düzeylerinin cinsiyetlerine göre farklılaşmadığı bulgulanmıştır.
Yukarıda tartışıldığı üzere ilgili alan yazın büyük ölçüde kızların öz düzenleme beceri
düzeylerinin erkeklerden daha yüksek olduğunu göstermektedir (Choe, Olson ve
Sameroff, 2013; Eisenberg vd., 2001; Kochanska vd., 2000; Olson vd., 2005; Valiente
vd., 2007). Ancak öz düzenleme becerilerinin çocukların cinsiyete göre
farklılaşmadığını göstermeyen sonuçlar da alan yazında yer almaktadır (Li Grining,
2007). Kızlar ve erkekler arasında bu aşamada öz düzenleme beceri düzeylerinde fark
çıkmamamasının örneklemin özellikleri ile ilgili olduğu düşünülebilir.
Ailelerin gelir düzeyininin, çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini
farklılaştırmadığı sonucu elde edilmiştir. İlgili alan yazında, düşük sosyo ekonomik
düzeyden gelen ailelerin, çocukların itaatkar olmasına önem verdikleri belirtilmektedir
(McLoyd, 1990). Ailenin itaat bekleyen davranışları çocukların öz düzenleme düzeyleri
negatif şekilde ilişkilidir. Bu sonuç, Türkiye’de yapılan araştırma sonuçları tarafından
da benzer şeklinde ortaya konmuştur (T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, 1995).
Bu anlamda ailelerin gelir düzeyinin çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini
farklılaştırması beklenebilir. Bu araştırmanın ikinci aşamasında elde edilen sonucun
nedeni ise düşük ve yüksek sosyoekonomik düzeyden gelen aile sayısının oldukça
sınırlı olması şeklinde yorumlanmıştır.
Araştırmanın ikinci aşamasında elde edilen verilere göre annelerin öğrenim düzeyi
çocukların Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği’nden aldıkları toplam puan ve alt boyut
puanlarını farklılaştırmamaktadır. İlgili alan yazın, annenin eğitim düzeyi arttıkça
çocuklarına karşı gösterdikleri sıcak ve destekleyici davranışlarının da arttığını
göstermektedir (Klebanov vd. 1997 akt. Baydar, Akçınar ve İmren, 2012). Benzer
şekilde Türkiye’deki ebeveyn davranışları üzerine yapılan bir araştırma, annelerin
öğrenim düzeyi ile sıcaklık, duyarlık, açıklayıcı akıl yürütme ve bilişsel uyarma gibi
ebeveyn davranışlarının artma eğiliminde olduğunu ortaya koymuştur (T.C.
120
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, 1995). Bu ebeveyn davranışları ise çocukların öz
düzenleme beceri düzeylerini yordar niteliktedir (Carlson, 2003 akt. Bernier vd.,2010;
Pino-Pasternak ve Whitebread, 2010). Ancak bu araştırmanın bulgularını destekler
şekilde, annelerin destekleyici ebeveyn davranışlarının anne öğrenim düzeyinden
bağımsız olarak çocukların öz düzenleme beceri düzeylerini yordadığını gösteren
araştırma sonuçları ile örtüşmektedir (Bernier vd., 2010).
Bu araştırmada çocukların %80,8’inin güvenli %19,2’sinin ise annelerine güvensiz
bağlanma biçimi gösterdiği bulunmuştur. Yapılan araştırmalar, güvenli bağlanma
biçiminin daha yaygın olarak görülmekte olduğunu göstermektedir (Bakermans-
Kranenburg vd., 2006). Bu sonuç Oyuncak Öykü Tamamlama Testi kullanılarak
Türkiye’deki okul öncesi dönem çocuklar ile yapılan araştırma sonuçları ile de
örtüşmektedir. Güvenli bağlanan çocukların oranının %88 (Güner-Algan ve Şendil,
2013), %75 (Uluç ve Öktem, 2009), %67.9 (Ural, Güven, Sezer, Efe-Azkeskin
veYılmaz, 2015) ve %60.0 (Görgü, 2015) arasında değiştiğini bulgulayan araştırmalar
mevcuttur.
Araştırmaya katılan çocukların bağlanma biçimlerinin cinsiyete göre anlamlı değişiklik
göstermediği bulgulanmıştır. Literatür bu konuda çok farklı bulgular ortaya
koymaktadır. Çocuğun cinsiyetinin bağlanma biçimlerini farklılaştırdığını gösteren
araştırmalar mevcuttur (Chen, 2012; Szewczyk-Sokolowsky, Bost ve Wainwright,
2005; Güner, 2011). Ural ve arkadaşları (2015), 60-72 aylık Türk örneklem ile
yaptıkları bir araştırmada, güvensiz bağlanma biçiminin erkek çocuklarda daha fazla
görüldüğünü bulmuştur. Tam tersine bir bulgu olarak, Görgü (2015), yaptığı
araştırmada, güvenli bağlanan erkek çocuklarının oranının, kız çocuklardan daha fazla
olduğunu ortaya koymuştur. Bununla birlikte, bazı araştırmalar ise bu çalışmanın
bulgularını destekler nitelikte cinsiyetin bağlanma biçimleri üzerinde farklılığa neden
olmadığını bulgulamıştır (İlaslan, 2009; Sözügeçer, 2011). Araştırmanın, kız ve erkek
çocuklar arasında bağlanma biçimlerinde anlamlı fark olmaması durumunun, örneklem
yapısı ile ilgili olabileceği düşünülebilir.
Annelerin yaş, eğitim ve çalışma durumunun çocukların bağlanma biçimleri ile ilgili
olmadığı görülmüştür. Benzer şekilde, 5-6 yaşında okul öncesi dönem çocuklar ve
anneleri ile yaptığı araştırma sonucunda Görgü (2015), annenin yaş, eğitim ve çalışma
121
durumuna göre çocukların bağlanma durumlarının anlamlı olarak farklılık
göstermediğini bulgulamıştır. Çocukların bağlanma biçimlerinin annelerin yaşı (Türköz,
2007) ve çalışma durumuna (Türkoz, 2007; İlaslan, 2009) göre farklılaşmaması başka
araştırma sonuçları arasında da yer almaktadır. Bazı araştırmacılar ise, çocukların
bağlanma durumlarının, annelerin eğitim düzeyine göre farklılaştığını (İlaslan, 2009)
düşük eğitim düzeyine sahip annelerin çocuklarının daha düşük bağlanma puanlarına
sahip olduklarını bulgulamışlardır (Seven, 2006). Yurtdışında yapılan araştırmalar da
benzer şekilde düşük sosyoekonomik düzeydeki ailelerden gelen çocukların yüksek
oranının güvensiz bağlanma örüntüsü gösterdiklerini bulgulamıştır (Berk, 2015).
Çocukların bağlanma biçimlerinin güvenli veya güvensiz olmasının, öz düzenleme
becerileri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bunun sonucunda, güvenli bağlanan
çocukların güvensiz bağlanma biçimi gösteren çocuklara oranla toplam ve düzenleme
becerileri alt boyutlarından daha yüksek puanlar aldığı bulunmuştur. Kontrol becerileri
alt boyutunda herhangi bir anlamlı farklılık bulunmamıştır. İlgili literatür benzer şekilde
güvenli bağlanma ile duygu düzenleme (Gilliam vd., 2002; Kliewer vd., 1996; Uluç ve
Öktem, 2010; Ural vd., 2015), dikkat (Granot ve Mayseless, 2001; Moss ve St-Laurent,
2001; O’Connor ve McCartney, 2007), zihinsel performans (West, Brittany ve Kerns,
2013), öz motivasyon ve öz kontrol (van IJzendoorn, Dijkstra ve Bus (1995), zihinsel
becerilerin kontrolü (Meins vd., 1998) arasında olumlu yönde ilişkiler göstermektedir.
Kontrol boyutunun ise mizaç özelliklerini yansıttığı ve mizaç özelliklerinin çocukların
geliştirdiği bağlanma örüntüsü ile ilişkili olmadığı, her türlü mizaca sahip bebeklerin
güvenli bağlanma oranlarının aynı olduğu (Mangelsdorf, Shapiro ve Marzolf, 1995)
düşünüldüğünde elde edilen sonuçların literatür ile örtüştüğü söylenebilir.
Annelerin çocuk yetiştirme davranışlarının çocukların bağlanma durumları üzerindeki
etkisi incelendiğinde, annelerinin çocuk yetiştirme davranışlarının çocukların bağlanma
durumları anlamlı olarak farklılaştırmadığı bulunmuştur. İlgili literatür ise ebeveynliğin
özellikle duyarlık ve sıcak fiziksel temas boyutlarının, güvenli bağlanmanın
gerçekleşebilmesi için önemli olduğunu ortaya koymaktadır (Raval vd., 2001).
Benzer şekilde, araştırmanın sonuçları annelerin psikolojik sağlığının çocukların
bağlanma durumları üzerinde etkili olmadığını göstermiştir. Yapılan araştırmalar,
bebeklerin güvenli bağlanması karşısında en önemli risk faktörlerinden birinin
122
ebeveynin depresyonu olduğunu ortaya koymaktadır (Greig ve Howe, 2001; Mcquaid,
Bigelow, McLaughlin ve MacLean, 2008). Araştırmalar annelerin psikolojik
sorunlarının çocukların güvensiz bağlanmalarına neden olabileceğini göstermektedir
(Greig ve Howe, 2001). Annedeki psikolojik sorunlarının çocuklarda güvensiz
bağlanma durumuna yol açmasının en önemli nedenlerinden biri, psikolojik problem
yaşayan annelerin çocuklarına yeteri kadar duyarlı davranamamaları olarak
açıklanmaktadır (Diener, Nievar ve Wright, 2003). Elde edilen bu sonuçların
nedenlerinden biri, güvenli ve güvensiz bağlanan çocukların sayıları arasında önemli bir
fark olması olabilir. Ayrıca, çevrenin desteği, aile dinamikleri gibi çocukların bağlanma
güvenliği üzerinde etkisi eden diğer değişkenler bu sonuçları ortaya çıkarmış olabilir.
Bunun yanı sıra, çocukların bağlanma durumları çocuklarla yapılan birebir uygulamalar
ile değerlendirilmiş olup annelerin ruh sağlıkları kendi değerlendirmeleri ile
ölçülmüştür. Farklı değerlendirme yöntemleri ile bu değişkenler arasında ilişki
incelenebilir.
Çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerin çocuk yetiştirme tutumları
arasındaki ilişki incelendiğinde, sadece Çocuk Yetiştirme Anketi’nin “itaat” alt boyut
puanı ile çocukların öz düzenleme becerileri toplam puanı ve düzenleme alt botuyu
arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Bu ilişki negatif yönlü zayıf anlamlı bir
ilişkidir. “İtaat” alt boyutu ile öz düzenleme becerileri arasında negatif yönlü ilişki
bulgulanması literatür ile örtüşen bir bulgudur. Baskıcı/aşırı kontrolcü ebeveynlik
davranışlarının çocuklar üzerinde zararlı olabileceği görüşü ile paraleldir (Sturge-Apple,
Davies, Martin, Cicchetti ve Hentges, 2012). Baskıcı, duyarsız veya kontrolcü
ebeveynler, çocuklardaki bağımsız baş etme becerileri ve bağımsız davranışlarının
gelişimini olumsuz etkileyebilmektedir. Araştırma sonuçları baskıcı ebeveynliğin
çocuklardaki çaba gerektiren kontrol becerilerini negatif şekilde yordadığını
göstermektedir (Taylor, Eisenberg, Spinrad ve Luidaman, 2013). Negatif ebeveyn
kontrolü, dikkat ve bilişsel süreçlerin gelişimini engelleyebilmektedir (Grusec ve
Goodnow, 1994b). Araştırma kapsamında kullanılan Çocuk Yetiştirme Anketi’nin diğer
alt boyutları olan cezalandırma, sıcaklık ve akıl yürütme alt boyutları ile çocukların öz
düzenleme beceri düzeyleri arasında ise anlamlı ilişki bulunmamıştır. Analiz
sonuçlarına göre, cezalandırma ve çocuklardaki öz düzenleme becerileri arasındaki
ilişki anlamlı olmasa da negatif yönlüdür. Bu bulgu, anneler cezalandırıcı
123
davranışlarından çocukların öz düzenleme becerilerinin olumsuz etkileneceği görüşüne
(Eisenberg vd., 2010) paralellik gösterme eğilimde olduğu söylenebilir. Çocukların, öz
düzenleme becerileri ölçeğinden aldıkları toplam puan ile annelerin kendi çocuk
yetiştirme davranışlarını değerlendirdikleri “Çocuk Yetiştirme Anketi” toplam puan ve
düzenleme alt boyut puanı ile “Sıcaklık” ve “Akıl Yürütme” alt boyutlarında görülen
ilişki istatistiksel olarak anlamlı olmasa da negatif yönlü olarak bulgulanmıştır. İlgili
literatürde bu değişkenler arasındaki pozitif ilişkiyi ortaya koyan pek çok araştırma
bulunmaktadır. Ebeveyn davranışlarından anne duyarlılığı, akıl yürütme ve otonomi
desteğinin çocuklardaki yürütücü işlevler becerileri ile ilgili olduğu bulunmuştur
(Bernier vd., 2010). Başka bir araştırmanın sonuçları, yüksek düzeylerde akıl yürütme
ve sıcaklık ile düşük düzeylerde itaat bekleme ve cezalandırıcı disiplin uygulamalarının,
çocukların duygu düzenleme beceri düzeylerini yordadığını göstermektedir (Denham
vd., 1991).
Çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ile annelerin psikolojik sağlığı arasında
anlamlı bir ilişki görülmemektedir. Ancak ilgili literatürde annenin depresyonu ile
çocukların düşük öz düzenleme becerileri arasında ilişki olduğunu gösteren araştırmalar
bulunmaktadır (Choe, Show, Brennon, Dishion ve Wilson, 2014; Gartstein ve Fagot,
2003; Lengua, Bush, Long, Kovacs ve Trancik, 2008; Sektnan, Mcclelland, Acock ve
Morrsison, 2010). Baydar ve arkadaşları (2010) tarafından Türkçe konuşan Türkiye
örneklemine genellenebilecek şekilde büyük bir örneklem grubu ile çalışan bir
araştırmanın sonuçları, KSE’e göre, annelerin toplam psikolojik sorun belirti
ortalamasının 53 üzerinden 17.4 bulmuştur. Kentsel alanlarda yaşayan annelerin
özellikle düşük sosyoekonomik düzeyde ise psikolojik sağlık sorunları ile karşı karşıya
kalabilecekleri bulgulanmıştır (Baydar vd., 2010). Kentsel alanlarda, düşük
sosyoekonomik düzey annelerin psikolojik sağlığı için en önemli risk faktörlerinden
biridir. Bu araştırmanın ikinci aşamasına katılan çalışma grubunda yer annelerin ise çok
büyük çoğunluğunun kendi gelir düzeylerini orta düzey olarak değerlendirdikleri
görülmektedir. Çalışma grubunun demografik özellikleri, çevresel destek gibi unsurlar
ve diğer değişkenlerin etkisi ile bu sonucun elde edilmiş olabileceği söylenebilir.
Araştırmanın sonuçları öğretmenler tarafından değerlendirilen ve çocuklarla birebir
yapılan uygulamalar arasında literatürün desteklediği şekilde sonuçlar gösterirken,
124
annelerin kendi kendilerini değerlendirmelerine dayanan ölçümler ile ilgili elde edilen
sonuçların diğer araştırma sonuçları ile örtüşmediği görülmektedir.
5.3. Öneriler
5.3.1. Araştırmacılar için Öneriler
48-72 aylık çocuklar için geliştirilmiş Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği kullanılarak
farklı örneklem grupları ile yaş, cinsiyet, sosyoekonomik düzey, okul öncesi eğitime
devam süresi, anne-baba öğrenim durumu, kardeş sayısı gibi bazı demografik
değişkenlerin öz düzenleme becerileri üzerindeki etkisinin sınandığı araştırmalar
yapılması önerilebilir.
Okul öncesi dönemden başlayarak çocuklarn öz düzenleme beceri gelişimlerinin
uzun süreli takip edildiği boylamsal araştırmalar yapılabilir.
Benzer şekilde, geliştirilen ölçek yardımıyla, sınıf mevcudunun, sınıftaki materyal
zenginliğinin, uygulanan programın, öğretmenlerin yaş, öğrenim durumu, cinsiyet
gibi demografik özellikleri ile, öğretmenlerin öz düzenleme, öz kontrol, sınıf içi
iletişim becerileri gibi değişkenler gibi ilgili literatürde ilgili bulunan ve çeşitli
şekillerde sınanan değişkenler ile çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri
arasındaki ilişkileri ortaya koymayı amaçlayan çalışmalar tasarlanabilir.
Bu araştırmada, annelerin kendi değerlendirmelerine dayanarak, onların psikolojik
sağlığı ve ebeveyn davranışları hakkında değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Annelerin psikolojik sağlığının, çocukların öz düzenleme becerilerini ne derecede
etkilediğini ortaya koyabilmek için farklı yöntem ve modelde araştırmalar
tasarlanabilir. Örneğin, annelerin psikolojik sağlığı uzmanlar tarafından
değerlendirilebilir veya teşhis almış anneler seçilerek çocuklarının öz düzenleme
becerileri değerlendirilebilir. Benzer şekilde ev gözlemleri veya annelerin
kaydedilmiş video incelemeleri ile ebeveyn davranışları değerlendirilebilir.
Doğrudan gözleme dayalı veriler ile annelerin kendi değerlendirmeleri de
karşılaştırılabilir.
Aynı zamanda, babaların rolü ve ailelerin farklı özellikleri ile çocukların öz
düzenleme becerileri arasındaki ilişki durumları sonraki araştırmaların konusu
olabilir.
125
5.3.2. Uygulayıcılar için Öneriler
Okul öncesi öğretmenleri, bu araştırma kapsamında geliştirilen ölçek yardımıyla,
48-72 aylık öğrencilerinin öz düzenleme beceri düzeylerini belirleyebilirler ve takip
edebilirler. Öz düzenleme becerilerinin, akademik başarıyı yordayan en önemli
becerilerden olduğu düşünüldüğünde, beceri düzeyleri düşük çocuklar belirlendikten
sonra, bu çocukları desteklemek için müdahale programları geliştirilip
uygulanmalıdır. Erken çocukluk döneminde yapılacak müdahalelerin önemi ilgili
literatürde açık bir biçimde görülmektedir.
Okul öncesi öğretmenleri, bu beceri düzeyleri hakkında ilkokul öğretmenlerini
bilgilendirebilirler. Bu çeşit bir bilgilendirme, ilkokul öğretmenlerinin hangi
becerileri desteklemesi gerektiği konusunda fikir verebilir.
Okul öncesi öğretmenleri, aileleri çocukların öz düzenleme beceri düzeyleri ve nasıl
desteklenebileceği konusunda bilgilendirmelidir. Bu araştırmanın sonuçları arasında
da görüldüğü gibi bağlanma gibi anne-çocuk etkileşiminin niteliğine bağlı durumlar
ile öz düzenleme becerileri arasında anlamlı ilişkiler vardır. Bu nedenle, çocuk
üzerinde temel bakım sağlayıcı olarak annelerin rolüne bir kez daha dikkat
çekilmekte ve anneleri desteklemenin ve anne eğitimlerinin önemi vurgulanmalıdır.
Anneleri kapsayacak eğitim programlarında, öz düzenleme kavramı ve nasıl
desteklenebileceği anlatılabilir.
126
KAYNAKÇA
Adagideli, F. H. (2013). Investigation of young children’s metacognitive and self-regulatory abilities in mathematics activities. Yayımlanmamış master tezi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul, Türkiye.
Adagideli, F. H. ve Ader, E. (2014). Okul öncesi dönemde üstbiliş ve özdüzenleme: Değerlendirme, öğretim ve beceriler. İçinde G. Sakız (Ed.) Özdüzenleme, Öğrenmeden öğretime özdüzenleme davranışlarının gelişimi, stratejiler ve öneriler (s. 129-153), Ankara: Nobel Yayıncılık.
Adam, E. K., Gunnar, M. R., ve Tanaka, A., (2004). Adult Attachment, Parent Emotion and Observed Parenting Behavior: Mediator and Moderator Models: Child Development, 75(1), 110-122.
Alexander, J. M., Johnson, K. E, Albano, J., Freygang, T. ve Scott, B. (2006). Relations betwee Intelligence and the Development of Metaconceptual Knowledge. Metacognition & Learning, 1, 51-57.
Altan, Ö. (2006). The effects of maternal socialization and temperament on children’s emotion regulation. Yayımlanmamış master tezi, Koç Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, Türkiye.
Alpern, L. ve Lyons-Ruth, K. (1993). Preschool children at social risk: Chronicity and timing of maternal depressive symptoms and child behavior problems at school and at home. Development and Psychopathology, 5, 371–387.
Ainsworth, D. S. M., (1989). Attachments Beyond Infancy. American Psychologist, 4(44), 709-716.
Ainsworth, M. S. ve Bowlby, J. (1991). An ethological approach to personality development. American Psychologist, 46, 331-341.
Arslan-Yalçın, D. (2009). Turkish validation of the Social Competence and Behavior Evaluatiın Scale (SCBE-30). Yayımlanmamış master tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul.
Augustine, J. M., ve Crosnoe, R. (2010). Mothers’ depression and educational attainment and their children’s academic trajectories. Journal of Health and Social Behavior, 51, 274–290.
Andersson, H. ve Bergman, L. R. (2011). The role of task persistence in young adolescence for successful educational and occupational attainment in middle adulthood. Developmental Psychology, 47(4), 950–960.
Annevirta, T. ve Vauras, M. (2001). Metacognitive knowledge in primary grades: a longitudinal study. European Journal of Psychology of Education, 16, 257–282.
127
Aytar Güngör, A. (2011). Toplumsal ve duygusal gelişim. İçinde A.Ulusoy (Ed.), Eğitim psikolojisi (ss.139-178). Ankara: Anı Yayıncılık.
Bağçeci, B., Döş, B. ve Sarıca, R. (2001). İlköğretim öğrencilerinin üstbilişsel farkındalık düzeyleri ile akademik başarısı arasındaki ilişkinin incelenmesi. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 8(16), 551-556.
Baker, C. E. ve Iruka, I. U. (2013). Maternal psychological functioning and children’s school readiness: The mediating role of home environments for African American children, Early Childhood Research Quarterly, 28, 509– 519.
Bakermans-Kranenburg, M., van Ijzendoorn, M., Madigan, S., Moran, G., Pederson, D. ve Benoit, D. (2006). Unresolved states of mind, anomalous parental behavior, and disorganized attachment; A review and meta analysis of a transmission gap. Attachment & Human Development, 8, 89-111.
Bandura, A. (1986). Social oundations of thought and action: A social cognitive theory. Englewood Clifs, NJ: Prentice Hall.
Bates, J. E., Pettit, G. S., Dodge, K. A. ve Ridge, B. (1998). Interaction of temperamental resistance to control and restrictive parenting in the development of externalizing behavior. Developmental Psychology, 34(5), 982−995.
Baumrind, D. (1966). Effects of Authoritative Parental Control on Child Behavior. Child Development, 37, 887-907.
Baurmrind, D. (1967). Child Care Practices Anteceding Three Patterns of Preschool Behavior. Genetic Psychology Monographs, (75), 43-88.
Baumrind, D. (1968). Authoritarian Versus Authoritative Parental Control. Adolescence, (3), 255-272.
Baumrind, D. (1978). Parental Disciplinary Patterns and Social Competence in Children. Youth and Society, (9), 239-276.
Baumrind, D. (1980). New directions in socialization research. American Psychologist, 35 (7), 639- 652.
Baumrind, D. (1996). The Discipline Controversy Revisited. Family Relations. Journal of Applied Family and Clinical Studies, (45), 405-414.
Baydar, N., Akçınar, B. ve İmer, N. (2012). Çevre, Sosyoekonomik Bağlam ve Ebeveynlik. İçinde M. Sayıl ve B. Yagmurlu (Ed.), Ebeveynlik elkitabı: Kuram ve araştırma . Istanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.
Baydar, N., Küntay, A., Gökçen, F., Yağmurlu, B. ve Cemalcılar, Z. (2010). Türkiye’de erken çocukluk gelişim ekolojileri araştırması. http://www.manevisosyalhizmet.com/wpcontent/uploads/2014/01/erkencocuklukgelisimekolojileriarastirmasi.pdf, adresinden 31.09.2014 tarihinde alınmıştır.
128
Behrman, J. R., ve Taubman, P. (1986). Birth order, schooling, and earnings. Journal of Labor Economics, 4, 121–145.
Belsky, J. (1984). The determinants of parenting: A process model. Child Development, 55(1), 83-96.
Berk, L.E. (2015). Bebekler ve Çocuklar Doğum Öncesinden Orta Çocukluğa, (Çev. Edi. Işıkoğlu-Erdoğan, N.), Nobel Yayınları, Ankara.
Berndt, T. J. ve Keefe, K. (1995). Friends' influence on adolescents' adjustment to school. Child Development, 66, 1312-1329.
Bernier, A., Carlson, S.M. ve Whipple, N. (2010). From external regulation to self regulation: Early parenting precursors of young children’s executive functions, Child Development, 81 (1), 326-339.
Bilir, S., Arı, M., Dönmez, N. B., Atık, B. ve San, P. (1991). Türkiye’nin 16 ilinde 4-12 yaşlar arasındaki 50.473 çocuğa fiziksel ceza verme sıklığı ve buna ilişkin problem durumlarının incelenmesi, Aile ve Toplum, 1(1), 57-70.
Birch, S. H. ve Ladd, G. W. (1997). The teacher-child relationship and children's early school adiustmenl. Journal of School Psychology, 35, 61-7.
Black, S. E., Devereux, P. J. ve Salvanes, K. G. (2005). The More the Merrier? The Effect of Family Size and Birth Order on Children's Education. Quarterly Journal of Economics, 120, 669-700.
Blair, C. (2002). School Readiness. American Psychologist, 57, 111-127.
Blair, C. ve A. Diamond. (2008). Biological processes in prevention and intervention: The promotion of self-regulation as a means of preventing school failure. Development and Psychopathology, 20, 899–911.
Blair, C., Granger, D. ve Razza, R. P. (2005). Cortisol reactivity is positively related to executive function in preschool children attending head start. Child Development, 76, 554–567.
Blair, C. ve Razza, R. P. (2007). Relating effortful control, executive function, and false belief understanding to emerging math and literacy ability in kindergarten. Child Development, 78, 647–663.
Blöte, A. W., Resing, W. C. M., Mazer, P. ve Van Noort, D. A. (1999). Young children’s organizational strategies on a same—different task: a microgenetic study and a training study. Journal of Experimental Child Psychology, 74, 21–43. doi:10.1006/jecp.1999.2508.
Brennan, P. A., Hammen, C., Anderson, M. J., Bor, W., Najman, J. M., ve Williams, G. M. (2000). Chronicity, severity and timing of maternal depressive symptoms: Relationships with child outcomes at age 5. Developmental Psychology, 36, 759–766.
129
Bretherton, I. (1992). The origins of attachment theory: John Bowlby and Mary Ainsworth. Developmental Psychology, 28(5), 759-775. doi: 10.1037/0012- 1649.28.5.759.
Bridges, L. J., Denham, S. A. ve Ganiban, J. M. (2004). Definitional issues in emotion regulation research. Child Development, 75, 340–345.
Brody, G. H. ve Flor, D. L. (1998). Maternal resources, parenting practices and child competence in rural, single-parent African-American families, Child Development, 69, 803-816.
Brody, G. H. ve Ge, X. (2001). Linking parenting processes and self-regulation to psychological functioning and alcohol use during early adolescence. Journal of Family Psychology, 15, 82-94.
Bronfenbrenner, U. (1986). Ecology of the family as a context for human development: Research perspectives. Developmental Psychology, 22, 723–742.
Bronfenbrenner, U. (1974). Is early intervention effective? Teachers College Record, 76, 279−303.
Brooks-Gunn, J., Duncan, G. J., Klebanov, P. K. ve Sealand, N. (1993). Do neighborhoods influence child and adolescent development? American Journal of Sociology, 99, 353–395.
Brown, L.S. ve Wright, J. (2001). Attachment theory in adolescence and its relevance to developmental psychopathology. Clinical Psychology and Psychotherapy, 8, 15-32.
Bryan, A.E. ve Dix, T. (2009). Mothers’ Emotions and Behavioral Support during Interactions with Toddlers: The Role of Child Temperament. Social Development, 18, 647-670.
Bryce, D. ve Whitebread, D. (2012). The development of metacognitive skills: evidence from observational analysis of young children’s behavior during problem solving, Metacognition Learning, (7), 197–217, doi 10.1007/s11409-012-9091-2.
Boekaerts, M. (1997). Self-refulated learning: A new concept embraced by researchers, policy makers, educators, teachers, and students. Learning and Instruction, 7, 161-186.
Boekaerts, M., Maes, S. ve Karoly, P. (2005). Self-regulation across domains of applied psycho there an emerging consensus? Applied Psychology: An International Review, 54(2), 149-154.
Bodrova, E. ve Leong, D. J. (2010). Zihnin Araçları: Erken Çocukluk Eğitimde Vygotsky Yaklaşımı (Çev. Edi, G. Haktanır), Anı Yayıncılık, Ankara.
Bowly, J. (1969). Attachment and Loss, New York: Basic Books.
130
Böke, K. (2009). Örnekleme. Kaan Böke (Ed.), Sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri. (s.105-147). İstanbul: Alfa Yayınları.
Bull, R., ve Scerif, G. (2001). Executive functioning as a predictor of children’s mathematics ability: Inhibition, switching, and working memory. Developmental Neuro- psychology, 19, 273–293.
Büyüköztürk, Ş. (2007). Sosyal Bilimler için Veri Analizi El Kitabı (7.Baskı). Ankara: Pegem.
Calkins, S. D., Gill, K. L., Johnson, M. C. ve Smith, C. L. (1999). Emotional reactivity and emotional regulation strategies as predictors of social behavior with peers during toddlerhood. Social Development, 8, 310–334.
Calkins, S. D. ve Fox, N. A. (2002). Self-regulatory processes in early personality development: A multilevel approach to the study of childhood social withdrawal and aggression. Development and Psychopathology, 14, 477-498.
Case, L .P., Harris, K. R. ve Graham, S. (1992). Improving the mathematical problem solving of students with learning disabilities: Self-regulated strategy development. The Journal of Special Education, 26, 1-19.
Carlson, S. M., Moses, L. J. ve Breton, C. (2002). How specific is the relation between executive function and the- ory of mind? Contributions of inhibitory control and working memory. Infant and Child Development, 11, 73– 92.
Carlson, S. M., Mandell, D. J. ve Williams, L. (2004). Executive functions and theory of mind: Stability and prediction from age 2 to 3. Developmental Psychology, 40, 1105–1122.
Carlson, S. M. (2005). Developmentally sensitive me sures of executive function in preschool children. Developmental Neuropsychology, 28, 585–615.
Carlson, S. M. ve Wang, T. S. (2007). Inhibitory control and emotion regulation in preschool children. Cognitive Development, 22, 489-510.
Campbell, S. B., Pierce, E. W., March, C. L., Ewing, L. J. ve Szumowski, E. K. (1994). Hard to manage preschool boys: Symptomatic behavior across contexts and time. Child Development, 65, 836−851.
Chen, B. (2012). The associations between self-reported mother-child attachment and social initiative and withdrawal in Chinese school-aged children. The journal of Genetic Psychology: Research and Theory on Human Development. 173(3), 279-301.
Choe, D. E., Show, D. S., Brennon, L.M., Dishion, T. J. ve Wilson, M. N. (2014).
Inhibitory control as a mediator of bidirectional effects between early oppositional behavior and maternal depression. Development and Psychopathology, 26, 1129–1147, doi:10.1017/S0954579414000613.
131
Choe, D. E., Olson, S. L. ve Sameroff, A. J. (2013). Effects of early maternal distress and parenting on the development of children’s self-regulation and externalizing behavior, Development and Psychopathology, 25, 437–453, doi:10.1017/S0954579412001162.
Chou, K. L. (1999). Social support and subjective well-being among Hong Kong Chinese young adults. Journal of Genetic Psychology, 160(3), 319-331.
Clark, E. V. (1978). Strategies for communication. Child Development, 49, 953–959. doi:10.2307/1128734.
Crandel, L. E., Fitzgerald, H. E. ve Whipple, E. E. (1997). Dyadic Synchrony in Parent- Child İnteractions: A Link with Maternal Representations of Attachment Relationships. Infant Mental Health Journal, 18/3, 247-264.
Crnic, K. A. ve Greenberg, M. T. (1990). Minor parenting stresses with young children. Child Development, 61, 1628–1637.
Crowell, J. A., O’Connor, E., Wollmers, G., Sprafkin, J. ve Rao, U. (1991). Mothers’ conceptualizations of parent–child relationships: Relation to mother–child interaction and child behavior problems. Development and Psychopathology, 3, 431–444.
Cole, P. M., Martin, S. E. ve Dennis, T. A. (2004). Emotion regulation as a scientific construct: Methodological challenges and directions for child development research. Child Development, 75, 317-333.
Cole, P. M., Zahn-Waxler, C. ve Smith, K. D. (1994). Expressive control during a disappointment: Variations related to preschoolers’ behavior problems. Developmental Psychology, 30(6), 835-846. http://dx.doi.org/10.1037/0012- 1649.30.6.835.
Cole, P. M., Dennis, T. A., Smith-Simon, K. E. ve Cohen, L. H. (2009). Preschoolers’ emotion regulation strategy understanding: Relations with emotion socialization and child self-regulation. Social Development, 18, 324–352.
Conger, R. D, Conger, K.J., Elder, G.H., Lorenz, F.O., Simons, R.L. ve Whitbeck, L.B. (1992). A family process model of economic hardship andadjustment of early adolescent boys. Child Development, 63, 526-541.
Connell, A. M. ve Goodman, S. H. (2002). The association between psychopathology in fathers versus mothers and children’s internalizing and externalizing behavior problems: A meta-analysis. Psychological Bulletin, 128, 746–773.
Coplan, R. J., Barber, A. M. ve Lagace Seguin, D. G. (1999). The role of child temperament As a predictor of early literacy and numeracy skills in preschoolers. Early Childhood Research Quarterly, 14, 537-553.
132
Cornish, A. M., McMahon, C. A., Ungerer, J. A., Barnett, B., Kowalenko, N. ve Tennant, C. (2006). Postnatal depression and infant cognitive and motor development in the second postnatal year: The impact of depression chronicity and infant gender. Infant Behavior and Development, 28, 407–417.
Coutinho, S. A. (2006). The Relationship between the Need for Cognition, Metacognition, and Intellectual Task Performance. Educational Research and Reviews, 1(15), 162-164.
Cummings, E. M. ve Davies, P. T. (1994). Maternal depression and child development. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 35, 73–112.
Cummings, E. M., Keller, P. S. ve Davies, P. T. (2005). Towards a family process model of maternal and paternal depressive symptoms: Exploring multiple relations with child and family functioning. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 46, 479–489.
Çamurlu-Keser, C. (2006). Annenin Bağlanma düzeyi ve çocuk yetiştirme sürecinin çocuğun bağlanma düzeyine etkisi. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gelişim Psikolojisi Bilim Dalı. Yayımlanmamış master tezi, Bursa.
Çelik, N. ve Daşcan, Ö. (2014). Son Değişikliklerle Okul Öncesi Eğitim Programı ve Etkinlik Kitabı. Ankara: Anı Yayıncılık.
Çetinkaya, P. ve Erktin, E. (2002). Assessment of metacognition and its relationship
with reading comprehension, achievement and aptitude, Boğaziçi Üniversitesi
Eğitim Dergisi, 19, 1-11.
Çokluk, Ö., Şekercioğlu, G. ve Büyüköztürk, Ş. (2010). Sosyal bilimler için çok değişkenli istatistik: SPSS ve LISREL uygulamaları. Pegem Akademi.
Çorapçı, F., Aksan, N., Arslan-Yalçın, D. ve Yağmurlu, B. (2010). Okul Öncesi Dönemde Duygusal, Davranışsal ve Sosyal Uyum Taraması: Sosyal Yetkinlik ve Davranış Değerlendirme 30 Ölçeği, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 17 (2), 63-74.
Davies, P. T. ve Cummings, E. M. (1998). Exploring children’s emotional security as a mediator of the link between marital relations and child adjustment. Child Development, 69, 124–139.
Deater-Deckard, K., Petrill, S. A., Thompson, L.A. ve DeThorne, L.S. (2005). A cross- sectional behavioral genetic analysis of task persistence in the transition to middle childhood. Developmental Science, 8(3), 21–26.
Deater-Deckard, K. (2001). Annotation: Recent research examining the role of peer relationships in the development of psychopathology. Journal of Child Psychology and Psychiatry and Allied Disciplines, 42, 565-579.
De Bellis, M. D. (2001). Developmental traumatology: The psychobiological development of maltreated children and implication for research, treatment and policy. Development and Psychopathology, 13, 539–564.
133
Dede, Y. ve Yaman, S. (2008). Fen öğrenmeye yönelik motivasyon ölçeği: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi, 2(1), 19-37.
Deloache, J. S., Sugarman, S. ve Brown, A. L. (1985). The development of error correction strategies in young children’s manipulative play. Child Development, 56, 125–137. doi:10.2307/1130180.
Desoete, A. ve Roeyers, H. (2002). Off-line metacognition – a domain-specific retardation in young children with learning disabilities. Learning Disability Quarterly, 25, 123-139.
Denham, S. A., Warren-Khot, H.K., Bassett, H.H., Wyatt, T. ve Perna, A. (2012). Factor structure of self-regulation in preschoolers: Testing models of a field-based assessment for predicting early school readiness, Journal of Experimental Child Psychology 111, 386–404.
Denham, S. A., Blair, K. A., DeMulder, E., Levitas, J., Sawyer, K., Auerbach-Major, S.,
ve diğerleri (2003). Preschool emotional competence: Pathway to social competence? Child Development, 74, 238–256.
Denham, S. A., Renwick, S. M., ve Holt, R. W. (1991). Working and playing together: Prediction of preschool social-emotional competence from mother child interaction. Child Development, 62, 242-249.
Derryberry, D. ve Reed, M. A. (1996). Regulatory processes and the development of cognitive representations. Development and Psychopathology,8,215−234.
Derryberry, D. ve Rothbart, M. K. (1997). Reactive and effortful process in the organization of temperament. Developmental Psychopathology, 9, 633−652.
DeVellis, R. F., (2014). Ölçek Geliştirme Kuram ve Uygulamalar. Tarık Kotan (Çev. Editörü). Ankara: Nobel.
DeVon, H. A., Block, M. E., Moyle‐Wright, P., Ernst, D. M., Hayden, S. J., Lazzara, D. J., Savoy, S. M. ve Kostas‐Polston, E. (2007). A psychometric toolbox for testing validity and reliability. Journal of Nursing Scholarship, 39(2), 155-164.
Diamond, A., Barnett, W. S., Thomas, J. ve Munro, S. (2007). Preschool program
improves cognitive control. Science, 318, 1387–1388.
Diener, M., Nievar, M. A. ve Wright, C. (2003). Attachment security among mothers and their young children living in poverty: Associations with maternal, child, and contextual characteristics. Merrill Palmer Quarterly, 49, 154-182.
Dignath, C., Buettner, G. ve Langfeldt, H. P. (2008). How can primary school students learn self-regulated learning strategies most effectively? A meta-analysis on self-regulation training programs. Educational Research Review, 3, 101–129.
134
Dubois-Comtois, K., Cyr, C. ve Moss, E. (2011). Attachment behavior and mother–child conversations as predictors of attachment representation in middle childhood: A longitudinal study. Attachment and Human Development, 13, 335–357.
Dubow, E. F. ve Ippolito, M. F. (1994). Effects of poverty and quality of the home environment on changes in the academic and behavioral adjustment of elementary school-age children. Journal of Clinical Child Psychology, 23, 401−412.
Duncan, G. J. ve Brooks-Gunn, J. (2000). Family poverty, welfare reform, and child development. Child Development, 71, 188–196.
Duncan, G.J., Dowsett, C.J., Claessens, A., Magnuson, K., Huston, A.C., Klebanov, P., ve Japel, C. (2007). School readiness and later achievement. Developmental Psychology, 43(6), 1428–1446.
Dunning, D.A., Johnson, K., Ehrlinger, J. ve Kruger, J. (2003). Why people fail to recognize their own imcopetence. Current Directions in Psychological Science, 12(3), 83-87.
Eamon, M.K. ve Zuehl R.M. (2001). Maternal depression and physical punishment as mediators ofthe effect of poverty on socioemotional problems of children in single-mother families. American Journal of Orthopsychiatry, 71, 218–26.
Eisenberg, N., Zhou, Q., Spinrad, T. L., Valiente, C., Fabes, R. A. ve Liew, J. (2005). Relations among positive parenting, children’s effortful control, and externalizing problems: A three-wave longitudinal study. Child Development, 76, 1055–1071.
Eisenberg, N., Valiente, C. ve Eggum, N.D. (2010). Self Regulation and School Readiness, Early Education and Development, 21:5, 681-698.
Eisenberg, N., Haugen, R., Spinrad, T. L., Hofer, C., Chassin, L. ve Zhou, Q. (2010). Relations of temperament to maladjustment and ego-resiliency in at-risk children. Social Development, 19, 577–600. doi:10.1111/j.1467-9507. 2009.00550.x
Eisenberg, N., Gershoff, E. T., Eabes, R. A., Shepard, S. A., Cumberland, A. J., Losoya, S. H., ve diğerleri (2001). Mother's emotional expressivity and children's behavior problems and social competence: Mediation through children's regulation. Developmental Psychology, 37, 475-492.
Eisenberg, N., Pidada, S. ve Liew, J. (2001). The relations of regulation and negative emotionality to Indonesian children’s social functioning. Child Development, 72(6), 1747-1763. doi: 10.1111/1467-8624.00376.
Eisenberg, N., Spinrad, T. L., Fabes, R. A., Reiser, M., Cumberland, A., Shepard, S. A., ve diğerleri (2004). The relations of effortful control and impulsivity to children’s resiliency and adjustment. Child Development, 75, 25–46. doi:10.1111/j.1467-8624.2004.00652.x.
135
Eisenberg, N., Fabes, R. A., Guthrie, I. K. ve Reiser, M. (2000). Dispositional emotionality and regulation: Their role in predicting quality of social functioning. Journal of Personality and Social Psychology, 78, 136-157.
Eisenberg, N. ve Okun, M. A. (1996). The relations of dispositional regulation and emotionality to elders' empathy-related responding and affect while volunteering. Journal of Personality, 64, 157−183.
Elias, C.L. ve Berk, L.E. (2002). Self-regulation in young children: Is there a role for sociodramatic play? Early Childhood Research Quarterly, 17, 216–238.
Elgar, F. J., Mills, R. S. L., McGrath, P. J., Waschbusch, D. A. ve Brownridge, D. A. (2007). Maternal and paternal depressive symptoms and child maladjustment: The mediating role of parental behavior. Journal of Abnormal Child Psychology, 35, 943–955.
Epsy, K.A., Kaufmann, P.M., McDiarmid, M.D. ve Glisky, M.L. (1999). Executive functions in preschool children: Performance on A-not B and other delayed response format tasks. Brain and Cognition, 41, 178-199.
Erermiş, S., Bellibaş, E., Özbaran. B., Demiral Büküşoğlu, .N., Altıntoprak.E, Bildik. T. ve Korkmaz-Çetin, S. (2009). Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu Olan Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Annelerinin Mizaç Özellikleri. Türk Psikiyatri Dergisi, 20(1); 14-21.
Ergin, B. E. ve Dağ, İ. (2013). Kişilerarası problem çözme davranışları, yetişkinlerdeki bağlanma yönelimleri ve psikolojik belirtiler arasındaki ilişkiler, Anatolian Journal of Psychiatry, (14), 36-45, doi:10.5455/apd.35958.
Erkuş, A. (2012). Psikolojide ölçme ve ölçek geliştirme (2. Baskı). Ankara: Pegem Akademi Yayınları.
Ertürk-Kara, H.G. ve Gönen, M. (2015). Okul öncesi dönemde çocukların öz düzenleme becerisinin çeşitli değişkenler açısında incelenmesi, Eğitimde Kuram ve Uygulama, 11(4), 1224-1239.
Fabes, R. A., Eisenberg, N., Jones, S., Smith, M., Guthrie, I., Poulin, R. ve diğerleri (1999). Regulation, emotionality, and preschoolers’ socially competent peer interactions. Child Development, 70, 432-442.
Fındık Tanrıbuyurdu, E. ve Güler Yıldız, T. (2014). Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği (OÖDÖ): Türkiye Uyarlama Çalışması, Eğitim ve Bilim, 39 (176), 317-328.
Flavell, J. H. (1979). Metacognition and cognitive monitoring: a new area of cognitive developmental inquiry. The American Psychologist, 34, 906–911. doi:10.1037/0003-066X.34.10.906.
Fonagy, P., Steele, H. ve Steele, M. (1991). Maternal representations of attachment during pregnancy predict the organization of infant-mother attachment at one year of age. Child Development, 62, 891–905.
136
Fox, N. A. ve Calkins, S. D. (2003). The development of self-control of emotion: Intrinsic and extrinsic influences. Motivation and Emotion, 27(1), 7-26. doi: 10.1023/A:1023622324898.
Franzen, M. D. (2002). Reliability and validity in neuropsychological assessment. 2nd ed. Springer Science & Business Media. New York: Kluwer Academic/Plenum Publishers, ISBN 978-1-4757-3224-5 (eBook).
Gartstein, M. A. ve Fagot, B. I. (2003). Parental depression, parenting and family
adjustment, and child effortful control: Explaining externalizing behavior for preschool children. Applied Developmental Psychology, 24, 143–177.
Gençtanırım, D. (2014). Riskli davranışlar ölçeği üniversite formu: Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları. Eğitimde ve Psikolojide Ölçme ve Değerlendirme Dergisi, 5(1), 24-34.
Gilliom, M., Shaw, D. S., Beck, J. E., Schonberg, M. A. ve Lukon, J. L. (2002). Anger
regulation in disadvantaged preschool boys: Strategies, antecedents, and the development of self-control. Developmental Psychology, 38(2), 222-235. http://dx.doi.org/10.1037/0012-1649.38.2.222.
Gizir, C. A. (2007). Psikolojik sağlamlık, risk faktörleri ve koruyucu faktörler üzerinde bir derleme çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 3, 28, 113-128.
Glaser, D. (2000). Child abuse and neglect and the brain: A review. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 41, 97–116.
Goodman, S. H. ve Gotlib, I. H. (1999). Risk for psychopathology in the children of depressed parents: A developmental approach to the understanding of mechanisms. Psychological Review, 106, 458–490.
Gottman, J. M., Katz, L. F. ve Hooven, C. (1996). Parental meta-emotion philosophy and the emotional life of families: Theoretical models and preliminary data. Journal of Family Psychology, 10(3), 243-268.
Granot, D. ve Mayseless, O. (2001). Attachment security and adjustment to school in middle childhood. International Journal of Behavioral Development, 25, 530–541.
Graziano, P. A., Reavis, R. D., Keane, S. P. ve Calkins, S. D. (2007). The role of emotion regulation in children’s early academic success. Journal of School Psychology, 45, 3–19.
Greenberg, M. T. (2006). Promoting resilience in children and youth: Preventive interventions and their interface with neuroscience. Annals New YorkAcademy of Sciences, 1094, 139–150.
Greig, A. ve Howe, D. (2001). Social understanding, attachment security of preschool children and maternal mental health, British Journal of Developmental Psychology, 19, 381-393.
137
Gross, J. J. ve Munoz, R. F. (1995). Emotion regulation and mental health. Clinical Psychology: Science and Practice, 2, 151–164.
Grusec, J. E. ve Goodnow, J. J. (1994a). Summing up and looking to the future. Developmental Psychology, 30(1), 29-31.
Grusec, J. E. ve Goodnow, J. J. (1994b). Impact of parental discipline methods on the child’s internalization of values: A reconceptualization of current points of view. Developmental Psychology, 30, 4-19.
Gunnar, M. R. ve Donzella, B. (2002). Social regulation of the cortisol levels in early human development. Psycho- neuroendocrinology, 27, 199–220.
Gökçe, F. S. (2007). Depresyon tanısı alan annelerin çocuklar ve ailelerine yönelik aileyi güçlendirici destek programı. Yayınlanmamış master Tezi. Ankara Üniversitesi, Ankara.
Görgü, E. (2015). Okula devam eden 5-6 yaş grubu çocukların bağlanma biçimleri ve sosyal davranışları ile annelerin bağlanma biçimi ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesi, Yayınlanmamış doktora tezi, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Güler-Yıldız, T., Ertürk-Kara, H.G., Fındık-Tanrıbuyurdu, E. ve Gönen, M. (2014). Examining Self-Regulation Skills According to Teacher-Child Interaction Quality, Eğitim ve Bilim, 39 (176), 329-338.
Güner, A. (2011). Okul öncesi çocuklar ve ebeveynlerinin bağlanma güvenlikleri ile çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkilerin incelenmesi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Bölümü, Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul.
Güner Algan, A. ve Şendil, G. (2013). Okul Öncesi Çocuklar ve Ebeveynlerinin
Bağlanma Güvenlikleri ile Çocuk Yetiştirme Tutumları Arasındaki İlişkiler, Psikoloji Çalışmaları Dergisi, 33-1, 55-68.
Hamilton, C.E. (2000). Continuity and discontinuity of attachment from infacy through adolescence. Child Development, 71, 690-694.
Harris, R.C., Robinson, J.B., Chang, F. ve Burns, B.M. (2007). Characterizing preschool children’s attention regulation in parent-child interactions: The role of effortful control and motivation. Journal of Applied Developmental Psychology 28, 25–39. doi:10.1016/j.appdev.2006.10.006.
Hattie, J., Biggs, J. ve Purdie, N. (1996). Effects of learning skills interventions on student learning: A meta-analysis. Review of Educational Research, 66, 99–136.
Hazan, C. ve Shaver, P. R. (2000). Bağlanma: Yakın ilişkilerle ilgili araştırmalar için bir çerçeve (Çev. A. Dönmez). Türk Psikoloji Bülteni, 29-50. (Orijinal çalışma 1994 yılında yayımlanmıştır).
138
Hesse, E. ve Main, M. (2000). Disorganized infant, child, and adult attachment: Collapse in behavioral and attentional strategies. Journal of American Psychoanalytic Association, 48, 1097-1127.
Hill, N. E. (2001). Parenting and academic socialization as they relate to school readiness: The roles of ethnicity and family income. Journal of Educational Psychology, 93, 686–697.
Hughes, C., Dunn, J. ve White, A. (1998). Trick or treat? Uneven understanding of mind and emotion and executive dysfunction in ‘‘hard-to-manage’’ preschoolers. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 39, 981–994.
Hughes, C., White, A., Sharpen, J. ve Dunn, J. (2000). Antisocial, angry, and unsympathetic: “Hard to manage” preschoolers’ peer problems and possible cognitive influences. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 41, 169–179.
Hustedt, J. T. ve Raver, C. C. (2002). Scaffolding in low-income mother–child dyads: Relations with joint attention and dyadic reciprocity. International Journal of Behavioral Development, 26(2), 113−119.
Huston, A. C., McLoyd, V. C. ve Garcia Coll, C. (1994). Children and poverty: Issues in contemporary research. Child Development, 65, 275−282.
Huttenlocher, J., Haight, W., Bryk, A., Seltzer, M. ve Lyons, T. (1991). Early vocabulary growth: Relation to language input and gender. Developmental Psychology, 27, 236-248.
Isabella, R. A. (1993). Origins of attachment: Maternal interactive behavior across the first year. Child Development, 64, 605–621.
İlaslan, Ö.(2009). Çocukların bağlanma davranışlarının özlük nitelikler ve anne bağlanma stillerine göre incelenmesi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Anabilim Dalı, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya.
Jackson, A. P., Brooks-Gunn, J., Huang, C.ve Glassman, M. (2000). Single mothers in low-wage jobs: Financial strain, parenting and preschoolers’ outcomes. Child Development, 71, 1409-1423.
Justice, E. (1986). Developmental changes of relative strategy effectiveness. The British Journal of Developmental Psychology, 4, 75–81.
Kağıtçıbaşı, Ç. ve Ataca, B. (2005). Value of children and family change: A three decade portrait from Turkey. Applied Psychology: International Review, 54, 317-337.
Kağıtçıbaşı, Ç. (2010). Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi: Kültürel Psikoloji. İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.
Kalaycı, Ş. (2006). SPSS uygulamalı çok değişkenli istatistik teknikleri (Vol. 2). Asil Yayın Dağıtım.
139
Karakelle, S. ve Saraç, S. (2007). Çocuklar için üstbilişsel farkındalık ölçeği (ÜBFÖ-Ç) A ve B formları: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Türk Psikoloji Yazıları, 10 (20), 85-103.
Karaırmak, Ö. (2006). Psikolojik sağlamlık, risk faktörleri ve koruyucu faktörler. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, (26), 129-142.
Kayhan, E. (2010). A validation study for the Childhood Executive Functioning Inventory; Behavioral correlates of executive functioning, Unpublished master thesis, Social Sciences Institude, Boğaziçi University, İstanbul.
Keown, L. J. ve Woodward, L. J. (2006). Preschool Boys with Pervasive Hyperactivity: Early Peer Functioning and Mother-Child Relationship Influences. Social Development, 15(1), 23-45.
Kliewer, W., Fearnow, M. D. ve Miller, P. A. (1996). Coping socialization in middle childhood: Tests of maternal and paternal influences. Child Development, 67(5), 2339-2357. doi: 10.1111/j.1467-8624.1996.tb01861.x.
Kochanska, G. ve Knaack, A. (2003). Effortful control as a personality characteristic of young children: antecedents, correlates, and consequences. Journal of Personality,71(6), 1087-1112.
Kochanska, G., Murray, K. ve Coy, K. C. (1997). Inhibitory control as a contributor to conscience in childhood: From toddler to early school age. Child Development, 68, 263–277.
Kochanska, G., Murray, K. T. ve Harlan, E. T. (2000). Effortful control in early childhood: Continuity and change, antecedents, and implications for social development. Developmental Psychology, 36, 220–232.
Kochanska, G., Murray, K. T., Jacques, T. Y., Koenig, A. L. ve Vandegeest, K. A. (1996). Inhibitory control in young children and its role in emerging internalization. Child Development, 67, 490–507.
Kopp, C. (1982). Antecedents of self-regulation: A devel- opmental perspective. Developmental Psychology, 18, 199–214.
Kramarski, B. ve Mevarech, Z. R. (2003). Enhancing mathematical reasoning in the classroom: The effects of cooperative learning and metacognitive training. American Educational Research Journal, 40 (1), 281-310.
Kyrios, M. ve Prior, M. (1990). Temperament, stress and family factors in behavioural adjustment of 3-5year-old children. International Journal of Behavioral Development, 13 (1), 67-93.
Ladd, G. W., Birch, S. H. ve Buhs, E. S. (1999). Children’s social and scholastic lives in kindergarten: Related spheres of influence? Child Development, 70, 1373-1400.
140
Landry, S. H. ve Smith, K. E. (2001). Does early responsiveness have a special importance for children’s development or is consistency across early childhood necessary?. Developmental Psychology, 37(3), 387-403.
Laible, D. (2007). Attachment with parents and peers in late adolescence: Links with emotional competence and social behavior. Personality and Individual Differences, 43(5), 1185-1197.
Lengua, L. J., Bush, N. R., Long, A. C., Kovacs, E. A. ve Trancik, A. M. (2008). Effortful control as a moderator of the relation between contextual risk factors and growth in adjustment problems. Development and Psychopathology, 20, 509–528.
Lengua, L. J., Honorado, E. ve Bush, N. R. (2007). Contextual risk and parenting as predictors of effortful control and social competence in preschool children. Journal of Applied Developmental Psychology,, 28, 40–55.
Lengua, L. J. (2002). The contribution of emotionality and self-regulation to the understanding of children's response to multiple risk. Child Development, 73, 144−161.
Lengua, L. J., Sandler, I. N., West, S. G., Wolchik, S. A. ve Curran, P. J. (1999). Emotionality and self-regulation, threat appraisal, and coping in children of divorce. Development and Psychopathology, 11, 15−37.
Lewis, M., Feiring, C.K. ve Rosenthal, S. (2000). Attachment over time. Child Development, 71, 707-720.
Li-Grining, C. P. (2007). Effortful control among low-income preschoolers in three cities: Stability, change, and individual differences. Developmental Psychology, 43, 208–221.
Lovejoy, M. C., Graczyk, P. A., O’Hare, E. ve Neuman, G. (2000). Maternal depression and parenting behavior: a meta-analytic review. Clinical Psychology Review, 20 (5), 561-592.
Lucassen, N., Kok, R., Bakermens-Kranenburg, M.J., Van Ijzendoorn, M.H., Jaddoe, V.W.V., Hofman, A. ve diğerleri (2015). Executive functions in early childhood: The role of maternal and paternal parenting practices, British Journal of Developmental Psychology, 33, 489-505, doi:10.1111/bjdp.12112.
Lunkenheimer, E. S., Dishion, T. J., Shaw, D. S., Connell, A. M., Gardner, F., Wilson, M. N. ve diğerleri (2008). Collateral benefits of the family check-up on early childhood school readiness: Indirect effects of parents’ positive behavior support. Developmental Psychology, 44, 1737–1752.
Lyons-Ruth, K.,Connell,D.B., Grunebaum, H.U. ve Botein, S. (1990). Infants at social risk: Maternal depression and family support services as mediators in infant development and security of attachment. Child Development, 61, 85-98.
141
Main, M., Kaplan, N. ve Cassidy, J. (1985). Security in Infancy, Childhood, Adulthood: A Move to the Level of Representation, Monographs of the Society for Research in Child Development, 50, 66-104, doi: 10.2307/3333827.
Malakoff, M. E., Underhill, M. ve Zigler, E. (1998). Influence of inner-city environment and Head Start experience on effectance motivation. American Journal of Orthopsychiatry, 68(4), 630−638.
Mangelsdorf, S.C., Shapiro, J. ve Marzolf, D. (1995). Developmental and temperemental differences in emotion regulation in infancy. Child Development, 66, 1817-1828.
Marsiglia, C., Walczyk, J., Buboltz, W. ve Griffith-Ross, D. (2006). Impact of Parenting Styles and Locus of Control on Emerging Adults’ Psychosocial Success. Journal of Education and Human Development, (1), 1-11.
Mattanah, J. F., Pratt, M. W., Cowan, P. A. ve Cowan, C. P. (2005). Authoritative parenting, parental scaffolding of long-division mathematics, and children’s academic competence in fourth grade. Journal of Applied Developmental Psychology, 26, 85–106.
McCarty C. ve McMahon R. (2003). Mediators of the relation between maternal depressive symptoms and child internalizing and disruptive disorders. Journal of Family Psychology.17, 545–556.
McClelland, M.M. ve Cameron, C.E. (2012). Self regulation in early childhood: Improving conceptual clarity and developing ecologically valid measures, Child Development Perspectives, 6 (2), 136–142.
McClelland, M. M., Morrison, F. J. ve Holmes, D. L. (2000). Children at-risk for early academic problems: The role of learning-related social skills. Early Childhood Research Quarterly, 15, 307-329.
McClelland, M. M., Cameron, C. E., Conor, C.M., Farris, C. L., Jewkes, A. M. ve Morrison, F.J. (2007).Links between behavioral regulation and preschoolers’ literacy, vocabulary, and math skills.Developmental Psychology, 43(4), 947-959.
McGillicuddy-De Lisi, A. V. ve De Lisi, R. (2007). Perceptions of Family Relations When Mothers and Fathers are Depicted With Different Parenting Styles. The Journal of Genetic Psychology, 168(4), 425-442.
McLoyd, V. C. (1998). Socioeconomic disadvantage and child development. American Psychologist, 53, 185–204.
McLoyd, V. C. (1990). The impact of economic hardship on black families and children: Psychological distress, parenting, socioemotional development. Child Development, 61, 311-346.
142
Mcquaid, N., Bigelow,A.,McLaughlin, J. ve MacLean, K. (2008). Maternal mental state language and preschool children’s attachment security: Relation to children’s mental stage language and expressions of emotional understanding. Social Development, 17, 61-83.
Meehan, M.P., Durlak, J.A. ve Braynt, F.B. (1993). The relationship of social support to perceived control and subjective mental health in adolescents. Journal of Community Psychology, 21, 49-55.
Metin, İ. (2010). The effects of dispositional anger, effortful control and maternal responsiveness on turkish preschoolers’ emotion regulation. Unpublished master’s thesis, Koç Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Istanbul, Türkiye.
Meins, E., Fernyhough, C., Wainwright, R., Das gupta, M., Fradley, E. ve Tuckey, M. (2002). Maternal mind-mindedness and attachment security as predictors of theory of mind understanding. Child Development, 73(6), 1715-1726.
Meins, E., Fernyhough, C. ve Russell, J. (1998). Security of attachment as a predictor of mentalising abilities: A longitudinal study. Social Development, 7, 1–24.
Meins, E. ve Russell, J. (1997). Security and symbolic play: The relation between security of attachment and executive capacity. British Journal of Developmental Psychology, 15, 63–76.
Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü, Okul Öncesi Eğitim Programı (36-72 aylık Çocuklar için) http://tegm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2013_04/04124340_programkitabi.pdf, adresinden 03.05.2016 tarihinde alınmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim 2014/15. http://sgb.meb.gov.tr/istatistik/meb_istatistikleri_orgun_egitim_2014_2015.pdf adresinden 17.06.2015 tarihinde alınmıştır.
Moilanen, K. L., Shaw, D. S., Dishion, T. J., Gardner, F. ve Wilson, M. (2010). Longitudinal growth and predictors of inhibitory control in early childhood. Social Development, 19, 326–347.
Morris, A. S., Silk, J. S., Steinberg, L., Myers, S. S. ve Robinson, L. R. (2007). The role of the family context in the development of emotion regulation. Social Development, 16(2), 361-388. doi: 10.1111/j.1467-9507.2007.00389.x.
Moss, E. ve Strayer, F. F. (1990). Interactive problem-solving of gifted and non-gifted preschoolers with their mothers. International Journal of Behavioral Development, 13, 177–197.
Moss, E. ve St-Laurent, D. (2001). Attachment at school age and academic performance. Developmental Psychology, 37, 863–874.
Muris, P. ve Ollendick, T. (2005). The Role of Temperament in the Etiology of Child Psychopathology. Clinical Child and Family Psychology Review, 8(4), 271-289.
143
Murray, K. T. ve Kochanska, G. (2002). Effortful control: Factor structure and relation to externalizing and internalizing behaviors. Journal of Abnormal Child Psychology, 30, 503–514.
Murray, C. ve Greenberg, M. T. (2000). Children's relationship with teachers and bonds with school. An investigation of patterns and correlates in middle childhood. Journal of School Psychology, 38, 423-445.
Nacak, M. (2009). The Role of Residential Area and Education in Developmental Expectations, Parenting Practices and Family Environment of Turkish Mothers, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Koç Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, Türkiye.
Neitzel, C. L. ve Stright, A. D. (2003). Mothers’ scaffolding of children’s problem solving: Establishing a foundation of academic self-regulatory competence. Journal of Family Psychology, 17, 147–159.
Nelson, C. A. ve Bloom, F. E. (1997). Child development and neuroscience. Child Development, 68, 970–987.
Norman, G. ve Breznitz, Z. (1992). Difference in the ability to concentrate in first grade Israeli pupils of low and high socioeconomic status. Journal of Genetic Psychology, 153, 5−17.
Normandeau, S. ve Guay, F. (1998). Preschool behavior and first-grade school achievement: The meditational role of cognitive self-control. Journal of Educational Psychology, 90, 111–121.
Nota, L., Soresi, S. ve Zimmerman, B. J. (2004). Self-regulation and academic achievement and resilience: A longitudinal study. International Journal of Educational Research, 41, 198–215.
O’Connor, E. ve McCartney, K. (2007). Attachment and cognitive skills: An investigation of mediating mechanisms. Journal of Applied Developmental Psychology, 28, 458–476.
Ogelman, H.G., Önder, A., Seçer, Z. ve Erten, H. (2013). Anne tutumlarının 5-6 yaş
çocuklarının sosyal becerilerini ve okula uyumlarını yordayıcı etkisi, Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 29, 143-152.
Olson, S. L., Sameroff, A. J., Kerr, D. C. R., Lopez, N. L. ve Wellman, H. M. (2005). Developmental foundations of externalizing problems in young children: The role of effortful control. Development and Psychopathology, 17, 25–45.
Olson, S. L., Schilling, E. M. ve Bates, J. E. (1999). Measurement of impulsivity: Construct coherence, longitudinal stability, and relationship with externalizing problems in middle childhood and adolescence. Journal of Abnormal Child Psychology, 27, 151–165.
144
Olson, S. L., Bates, J. E., Sandy, J. M. ve Schilling, E. M. (2002). Early developmental precursors of impulsive and inattentive behavior: From infancy to middle childhood. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 43, 435−447.
Özdamar, K. (2003). Modern bilimsel araştırma yöntemleri. Eskişehir: Kaan Kitabevi.
Özdamar, K. (2013). Paket programlar ile istatistiksel veri analizi. (9. Baskı). Eskişehir: Nisan Kitapevi.
Özgüven, İ. E. (1999). Psikolojik testler. Ankara: PDREM Yayınları.
Paulson, J. F., Keefe, H. A. ve Leiferman, J. A. (2009). Early parental depression and
child language development. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 50, 254–262.
Pearson, J. L., Cohn, D. A., Cowan, P. A. ve Cowan, C. P. (1994). Earned- and continuous-security in adult attachment: Relation to depressive symptomatology and parenting style. Development and Psychopathology, 6, 359–373.
Pearson, K. M., (2013). Attachment and Self Regulation in Preschool Age Children, Yayınlanmamış Master Tezi, İnsan Gelişimi ve Aile Çalışmaları Programı, Rhode Island Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri.
Pekrun, R. (1992). The impact of emotions on learning and achievement: Towards a theory of cognitive/motivational mediators. Applied Psychology: An International Review, 41, 359-376.
Pekrun, R., Hall, N. C.,Goetz, T. ve Perry, R. P. (2014). Boredom and academic achievement: Testing a model of reciprocal causation. Journal of Educational Psychology, doi: 10.1037/A0036006.
Perels, F., Merget-Kullmann, M., Wende, M., Schmitz, B. ve Buchbinder, C. (2009). Improving self-regulated learning of preschool children: Evaluation of training for kindergarten teachers. British Journal of Educational Psychology, 79 (2), 311-327.
Perry, N. E. ve Drummond, L. (2002). Helping young students become self-regulated researchers and writers. The Reading Teacher, 56(3), 298-310.
Pianta, R., Sroufe, L. A. ve Egeland, B. (1989). Continuity and discontinuity in maternal caregiving at 6, 24, and 42 months in a high risk sample. Child Development, 60, 481–487.
Pino Pasternak, D. ve Whitebread, D. (2010). The role of parenting in children’s self regulated learning, Educational Research Review, 5, 220-242.
Pratt, M. W., Green, D., MacVicar, J. ve Bountrogianni, M. (1992). The mathematical parent: Parental scaffolding, parenting style, and learning outcomes in long-division mathematics homework. Journal of Applied Developmental Psychology, 13, 17–34.
145
Pratt, M. W., Kerig, P., Cowan, P. A. ve Cowan, C. P. (1988). Mothers and fathers teaching 3 year-olds: Authoritative parenting and adult scaffolding of young children’s learning. Developmental Psychology, 24, 832–839.
Prinzie, P. Stams, G. J. J. M., Deković, M., Reijntjes, A. H. A. ve Belsky, J. (2009). The relations between parents’ Big Five personality factors and parenting: A meta-analytic review. Journal of Personality and Social Psychology, 97, 351-362.
Ponitz, C. E. C., McClelland, M. M., Jewkes, A. M., Connor, C. M., Farris, C. L., ve Morrison, F. J. (2008). Touch your toes! Developing a direct measure of behavioral regulation in early childhood. Early childhood Research Quarterly, 23, 141–158.
Power, T. G. (2004). Stress and coping in childhood: The parents’ role. Parenting: Science and Practice, 4, 271–317. doi:10.1207/s15327922par0404_1.
Ramani, G. B., Brownell, C. A. ve Campbell, S. B. (2010). Positive and negative peer interaction in 3-and 4-year-olds in relation to regulation and dysregulation. The Journal of Genetic Psychology, 171(3), 218-250.
Raval, V., Goldberg, S., Atkinson, L., Benoit, D., Myhal, N., Poulton, L. ve Zwiers, M. (2001). Maternal Attachment, Maternal Responsiveness and Infant Attachment. Infant Behavior & Development 24, 281–304.
Raver, C.C. (2004). Placing emotional self regulation in sociocultural and socioeconomic contexts. Child Development, 75, 346-353.
Raver, C. C. (2002). Emotions matter: Making the case for the role of young children's Emotional development for early school readiness. Social Policy Report, Society For Research in Child Development, 16, 3-18.
Rimm-Kaufman, S. E., Pianta, R. C. ve Cox, M. J. (2000). Teachers’ judgments of problems in the transition to kindergarten. Early Childhood Research Quarterly, 15:147–166.
Rizemberg, R. ve Zimmerman, B. J. (1992). Self-regulated learning in gifted students. Roeper Review, 15(1), 98-101.
Roelofs, J., Meesters, C. ve Muris, P. (2008). Correlates of self –reported Attachment security in Children: The Role of Parental Romantic Attachment Status and Rearing Behaviors. Journal of Child and Family Studies, 17, 555-566.
Rogosch, F. A., Cicchetti, D. ve Toth, S. L. (2004). Expressed emotion in multiple subsystems of the families of toddlers with depressed mothers. Development and Psychopathology, 16, 689–709.
Rothbart, M. K., Ahadi, S. A. ve Hershey, K. L. (1994). Temperament and social behavior in childhood. Merrill Palmer Quarterly, 40, 21−39.
Rothbart, M. K. ve Posner, M. I. (2005). Genes and experience in the development of executive attention and effortful control. New Directions for Child and Adolescent Development, 109, 101–108.
146
Rothbart, M. K., Ahadi, S. A. ve Evans, D. E. (2000). Temperament and personality: Origins and outcomes. Journal of Personality and Social Psychology, 78(1), 122−135.
Rothbart, M. K., Ahadi, S. A., Hershey, K. L. ve Fisher, P. (2001). Investigations of temperament at three to 7 years: the children’s behaviour questionnaire. Child Development, 72(5), 1394–1408. doi:10.1111/1467-8624.00355.
Ruffman, T., Perner, J. ve Parkin, L. (1999). How parenting style affects false belief understanding. Social Development, 8, 395-411.
Rutter, M. (1995). Clinical implications of attachment concepts retrospect and prospect. Journal of Child Psychology and Psychiatry and Allied Disciplines, 36, 549-571.
Rydell, A. M., Berlin, L. ve Bohlin, G. (2003). Emotionality, emotion regulation, and adaptation among 5- to 8- year old children. Emotion, 3(1), 30-47. http://dx.doi.org/10.1037/1528-3542.3.1.30.
Sakız, G. ve Yetkin-Özdemir, İ. E. (2014). Özdüzenleme ve özdüzenlemeli öğrenme: Kuramsal bakış içinde (Sakız, G. edt.) Özdüzenleme, Öğrenmeden öğretime özdüzenleme davranışlarının gelişimi, stratejiler ve öneriler (S. 1-27), Nobel Yayıncılık, Ankara.
Sanson, A. V., Smart, D. F., Prior, M., Oberklaid, F. ve Pedlow, R. (1994). The structure of temperament from age 3 to 7 years: Age, sex, and sociodemographic influences. Merrill-Palmer Quarterly, 40(2), 233-252.
Sektnan, M., McClelland, M. M., Acock, A. ve Morrison, F. J. (2010). Relations between early family risk, children’s behavioral regulation, and academic achievement. Early Childhood Research Quarterly, 25, 464–479.
Schneider, B. H., Atkinson, L. ve Tardif, C. (2001). Child–parent attachment and children’s peer relations: A quantitative review. Developmental Psychology, 37, 86–100.
Schraw, G. ve Dennison, R.S. (1994). Assessing metacognitive awareness. Contemporary Educational Psychology, 19, 460-475.
Schraw, G. ve Moshman, D. (1995). Metacognitive theories. Educational Psychology Review, 7, 113-371.
Schraw, G., Crippen, K. ve Hartley, K. (2006). Promoting self-regulation in science education: metacognition as part of a broader perspective on learning, Research in Science Education, 36, 111-139.
Schore, A. N. (2000). Attachment and the regulation of the right brain. Attachment and Human Development, 2(1), 23-47.
Schore, A. N. (2001). Effects of a secure attachment rela- tionship on right brain development, affect regulation, and infant mental health. Infant Mental Health Journal, 22, 7–66.
147
Schultz, D., Izard, C. E., Ackerman, B. P. ve Youngstrom, E. A. (2001). Emotion knowledge in economically disadvantaged children: Self-regulatory antecedents and relations to social difficulties and withdrawal. Development and Psychopathology, 13, 53–67.
Schunk, D.H. (1996). Goal and Self-Evaluative Influences During Children’s Cognitive Skill Learning, American Educational Research Journal, 33, 359-382. doi: 10.3102/00028312033002359.
Schunk, D.H. (2001). Socail cognitive theory and self-regulated learning. In B. J. Zimmerman ve D. H. Schunk (Eds.), Self-regulated learning and academic achievement: Theoretical perspectives (2.edi, p.125-151). Manwah, NJ: Lawrence Erlbaum.
Schunk, D. H. ve Zimmerman, B. J. (1997). Social origins of self-regulatory competence. Educational Psychologist, 32, 195-208.
Seven, S. (2006). Altı yaş çocukların sosyal beceri düzeyleri ile bağlanma durumları arasındaki ilişkilerin incelenmesi, Yayınlanmamış doktora tezi, Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Siegel, D. J.(2001) Toward an interpersonal neurobiology of the developing mind:
Attachment relationships, “Mindsight” and neural integration, Infant Mental
Health Journal, Vol, 22, 67-94.
Silk, J. S., Shaw, D. S., Skuban, E. M., Oland, A. A. ve Kovacs, M. (2006). Emotion regulation strategies in offspring of childhood-onset depressed mothers. Journal of Child Psychology & Psychiatry, 47, 69–78.
Simonds, J., Kieras, J. E., Rueda, M. R. ve Rothbart, M. K. (2007). Effortful control, executive attention, and emotional regulation in 7-10-year-old children. Cognitive Development, 22, 474–488.
Smiley, P. A. ve Dweck, C. S. (1994). Individual differences in achievement goals among young children. Child Development, 65, 1723-1743.
Smith-Donald, R., Raver, C.C., Hayes, T. ve Richardson, B. (2007). Preliminary construct and concurrent validity of preschool self-regulation assessment (PSRA) for field-based research. Early Childhood Research Quarterly, 22,173 187.
Sözügeçer, Z. (2011). Çocuklardaki davranış problemlerinin, bağlanma stilleri, aile işlevleri ve anne kabul algıları açısından incelenmesi, İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı, Yayıımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Spinrad, T. L., Eisenberg, N., Geartner, B., Popp, T., Smith, C. L., Kupfer, A. ve diğerleri (2007). Relations of maternal socialization and toddlers’ effortful control to children’s adjustment and social competence. Developmental Psychology, 43, 1170-1186.
148
Stright, A. D., Yang-Herr, M. ve Neitzel, C. (2009). Maternal scaffolding of children’s problem solving and children’s adjustment in kindergarten: Among families in the United States. Journal of Educational Psychology, 101, 207–218.
Sturge-Apple, M. L., Davies, P. T., Martin, M. J., Cicchetti, D. ve Hentges, R. F. (2012). An examination of the impact of harsh parenting contexts on children’s adaptation within an evolutionary framework. Developmental Psychology, 48, 791–805. doi:10.1037/a0026908.
Sümer, N., Gündoğdu-Aktürk, E. ve Helvacı, E. (2010). Anne-Baba Tutum ve Davranışlarının Psikolojik Etkileri: Türkiye’de Yapılan Çalışmalara Toplu Bakış, Türk Psikoloji Yazıları, 13 (25), 42-59.
Szewczyk-Sokolowski, M., Bost, K. K. ve Wainwright, A. B. (2005). Attachment, temperament, and preschool children’s peer acceptance. Social Development, 14(3), 379-397.
Şahin, N. H. ve Durak, A. (1994) Kısa Semptom Envanteri: Türk gençleri için uyarlanması. Türk Psikoloji Dergisi, 9(31):44-56.
Şahin, N.H., Durak-Batıgün, A. ve Uğurtaş, S. (2002). Kısa Semptom Envanteri (KSE): Ergenler için Kullanımının Geçerlik, Güvenirlik ve Faktör Yapısı, Türk Psikiyatri Dergisi, 13(2), 125-135.
Şencan, H. (2005). Sosyal ve davranışsal ölçümlerde güvenilirlik ve geçerlilik. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Şirin, S. R. (2005). Socioeconomic status and academic achievement: A meta-analytic review of research. Review of Educational Research, 75, 417–453.
Tabachnick, B. G. ve Fidell, L. S. (2012). Using multivariate statistics.(6. Baskı), Pearson.
Taylor, Z.E., Eisenberg, N., Spinrad, T.L. ve Widaman, K.F. (2013). Longitudinal relations of intrusive parenting and effortful control to ego-resiliency during early childhood, Child Development, 84 (4), 1145-1151.
T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu (1995). Ailede Çocuk Eğitimi. T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı: Ankara. http://ailetoplum.aile.gov.tr/data/54293dab369dc32358ee2b0f/kutuphane_18_aile_cocuk_egitimi_arastirmasi.pdf, adresinden 10.04.2016 tarihinde alınmıştır.
Tekbıyık, A. (2015). İlişkisel Araştırma Yöntemi, Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Bilimsel Araştırma Yöntemleri (Edi. Metin, M.), Pegem Akademi, Ankara.
Teti, D. M. ve Gelfand, D. M. (1991). Behavioral compretence among mothers of infants in the first year: The mediational role of maternal self-efficacy. Child Development, 62, 918-929.
Tezbaşaran, A. A. (1996). Likert tipi ölçek geliştirme kılavuzu. Ankara: Türk Psikologlar Derneği.
149
Thorpe, K. J. ve Satterly, D. J. H. (1990). The development and inter-relationship of metacognitive components among primary school children. Educational Psychology, 10, 5–21. doi:10.1080/ 0144341900100102.
Trapolini, T., Ungerer, J.A. ve McMahon,A.C. (2007). Maternal depression and children’s attachment representations during the preschool years, British Journal of Developmental Psychology, 25, 247–261, doi:10.1348/026151006X118739.
Trawick-Swith, J. (2013). Erken Çocukluk Döneminde Gelişim: Çok Kültürlü Bir Bakış Açısı, B.Akman (Çev.Edi). Ankara: Nobel.
Turner, L. A. ve Johnson, B. (2003). A model of mastery motivation for at-risk preschoolers. Journal of Educational Psychology, 95(3), 495−505.
Türkbay, T. ve Söhmen, T. (2001). Ayrılık kaygısı bozukluğunda bireysel ve ailesel etmenler. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 8 (2), 77-84.
Türköz, Y. (2007). Okulöncesi Çocuklarda bağlanma örüntüsünün kişilerarası problem çözme ve açık bellek süreçlerine etkisi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Psikoloji Anabilim Dalı. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara.
Uluç, S. ve Öktem, F., (2009). Okul Öncesi Çocuklarda Güvenli Yer Senaryolarının
Değerlendirilmesi: Türk Psikoloji Dergisi, 24(63), 69-83.
Uluç, S. ve Öktem, F. (2010). Okul öncesi çocuklarda güvenli yer senaryoları ve kişilerarası beklentiler arasındaki ilişkiler, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 17 (3), 139-147.
Ural, O., Güven, G., Sezer, T., Efe-Azkeskin, K. ve Yılmaz, E. (2015). Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Bağlanma Biçimleri ile Sosyal yetkinlik ve duygu düzenleme becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, 1(2), 589-598.
Utendale, W. T., Hubert, M., Saint-Pierre, A. B. ve Hastings, P. D. (2011). Neurocognitive development and externalizing problems: The role of inhibitory control deficits from 4 to 6 years. Aggressive Behavior, 37, 476–488.
Valiente, C., Lemery-Chalfant, K. ve Castro, K. S. (2007). Children’s effortful control and academic competence: Mediation through school liking. Merrill–Palmer Quarterly, 53, 1–25.
van IJzendoorn, M., Dijkstra, J. ve Bus, A. G. (1995). Attachment, intelligence, and language: A meta-analysis. Social Development, 4, 115–128.
Vaough, B., Egeland,B., Srouge, A. ve Waters, E. (1979). Individual differences in infant-mother attachment at twelve and eighteen months: Stability and change in families under stres, Child Development, 50, 971-975. doi: 10.2307/1129321.
150
Veenman, M. V. J., Van Hout-Wolters, B. H. A. M. ve Afflerbach, P. (2006). Metacognition and learning: conceptual and methodological considerations. Metacognition and Learning, 1, 3–14. doi:10.1007/s11409-006-6893-0.
Veenman, M.V.J., Elshout, J.J. ve Busoto, V.V. (1994). Metacognitive mediation in learning with computer based simulations. Computers in Human Behavior, 10, 93-106.
Veenman, M. V. J. ve Beishuizen, J. J. (2004). Intellectual and Metacognitive Skills of Novices while Studying Texts under Conditions of Text Difficulty and Time Constraint. Learning and Instruction, 14, 621-640.
Veenman, M., Wilhelm, P. ve Beishuizen, J. J. (2004). The relation between intellectual and metacognitive skills from a developmental perspective. Learning and Instruction, 14, 89–109.
Vogt, B. A., Finch, D. M. ve Olson, C. R. (1992). Functional heterogeneity in cingulate cortex: The anterior executive and posterior evaluative regions. Cerebral Cortex, 2, 435−443.
Vygotsky, L. S. (1978). Mind in Society, Cambridge, MA: Harvard Üniversitesi Yayınları.
Ward, M.J. ve Carlson, E. A. (1995). Associations among adult attachment representations, maternal sensitivity, and infant mother attachment in a sample of adolescent mothers. Child Development, 66, 69-79.
Waters, E., Merrick, S., Treboux, D., Crowell, J. ve Albrsheim, L. (2000). Attachment security in infancy and early adulthood: A twenty year longitudional study. Child Development, 71, 684-689.
Waters, E., Wippman, J. ve Sroufe, L.A. (1979). Attachment, positive affect and competence in the peer group: Two studies in construct validation. Child Development, 50, 821-829.
Watson, J. E., Kirby, R.S., Kelleher, K. J. ve Bradley, R. H. (1996). Effects of Poverty on Home Environment: An Analysis of Three-Year Outcome Data for Low Birth Weight Premature Infants. Journal of Pediatric Psychology, 21(3), 419-431. doi:10.1093/jpepsy/21.3.419.
Weinfield, N., Sroufe, L.A. ve Egeland, B. (2000). Attachment from infancy to early adulthood in a high risk sample: Continuity, discontunity, and their correlates. Child Development, 71, 695-702.
Wertsch, J. V., McNamee, G. D., McLane, J. B. ve Budwig, N. A. (1980). The adult–child dyad as a problem-solving system. Child Development, 51, 1215–1221.
West, K.K., Brittany, L.M. ve Kerns, K.A. (2013). Mother–child attachment and cognitive performance in middle childhood: An examination of mediating mechanisms, Early Childhood Research Quarterly, 28, 259–270.
151
Whitehurst, G. J., Falco, F. L., Lonigan, C. J., Fischel, J. E., Debaryshe, B. D., Valdez-Menchaca, M. C. ve Caulfİeld, M. (1998). Accelerating language development through picture book reading. Developmental Psychology, 24, 552-559.
Whitebread, D., Coltman, P., Pasternak, D. P., Sangster, C., Grau, V., Bingham, S., Almeqdad, O. ve Demetriou, D. (2009). The development of two observational tools for assessing metacognition and self-regulated learning in young children, Metacognition Learning, 4, 63–85.
Whitebread, D. ve Coltman, P. (2010) Aspects of pedagogy supporting metacognition and mathematical learning in young children; evidence from an observational study. ZDM The International Journal on Mathematics Education, 42 (2), 163-178.
World Health Organization (2001). The world health report 2001. Mental health: New understanding (Dünya Sağlık Raporu 2001. Ruh Sağlığı; Yeni Bir Anlayış). New hope. Geneva, World Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü). http://www.who.int/whr/2001/en/whr01_en.pdf adresinden 07.04.2016 tarihinde alınmıştır.
Wood, D., Bruner, J. ve Ross, G. (1976). The role of tutoring in problem solving. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 17, 89–100.
Wyman, P. A., Cowen, E. L., Work, W. C., Hoyt-Meyers, L., Magnus, K. B. ve Fagen, D. B. (1999). Caregiving and developmental factors differentiating young at risk urban children showing resilient versus stress-affected outcomes: A replication and extension. Child Development, 70, 645-659.
Yağmurlu, B., Sanson, A. ve Bahar Köymen, S. (2005). Ebeveynlerin ve Çocuk Mizacının Olumlu Sosyal Davranış Gelişimine Etkileri: Zihin Kuramının Belirleyici Rolü, Türk Psikoloji Dergisi, 20(55), 1-20.
Yağmurlu, B. ve Altan, O. (2010). Maternal socialization and child temperament as predictors of emotion regulation in Turkish preschoolers. Infant and Child Development, 19, 275-296.
Yavuzer, H. (1993). Çocuk Psikolojisi, 11. Basım, İstanbul:.Remzi Kitabevi.
Yazıcıoğlu, Y. ve Erdoğan, S. (2004). Spss uygulamalı bilimsel araştırma yöntemleri. Ankara: Detay Yayıncılık.
Yılmaz, V. (2012). İnsan Hakları ve Karşılaştırmalı Sosyal Politika Yaklaşımı Işığında Türkiye'de Ruh Sağlığı Politikaları: Tespitler ve Öneriler, RUSİHAK Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği, Karika Matbaacılık.
Youngblade, L. M., ve Mulvihill, B. A. (1998). Individual differences in homeless preschoolers’ social behavior. Journal of Applied Developmental Psychology, 19(4), 593-614.
152
Yurdugül, H. (2005). Ölçek geliştirme çalışmalarında kapsam geçerliği için kapsam geçerlik indekslerinin kullanılması. XIV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi, 28–30 Eylül 2005, Denizli.
Yürük, N. (2014).Özdüzenlemede üstbiliş, İçinde G. Sakız (Ed.) Özdüzenleme, Öğrenmeden öğretime özdüzenleme davranışlarının gelişimi, stratejiler ve öneriler, (ss. 29-47), Ankara: Nobel Yayıncılık.
Zeanah C.H., Boris, N.W. ve Larriey, J.A. (1997) Infant development and developmantal risk: A review of the past 10 years. Journal of American Academy of Child & Adolescent Psychiatry, 36(2), 165-178.
Zimmerman, B. J. (1995). Self-regulation involves more than metacognition: A social cogntive perspective. Educational Psychologist, 30, 217-221.
Zimmerman, B. J. (2000). Attaining self reguşation: A social cognitive perspective. İçinde M.Boekaerts, P.R.Pintrich ve M.Zeidner (Ed.) Handbook of self regulation (ss.13-39). San Diego, CA: Elsevier Akademik Basım.
Zimmerman, B. J. (2008). Investigating self-regulation and motivation: Historical background, methodological developments, and future prospects. American Educational Research Journal, 45, 166–183.
Zhou, Q., Eisenberg, N., Wang, Y. ve Reiser, M. (2004). Chinese children’s effortful control and dispositional anger/frustration: Relations to parenting styles and children’s social functioning. Developmental Psychology, 40, 352-366.
153
EKLER
EK 1: Öğretmen Bilgi Formu
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARDA ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİ
ARAŞTIRMASI
Bu anket, okul öncesi dönem çocuklarda öz düzenleme becerilerini konu alan, Marmara
Üniversitesi, İlköğretim Anabilim Dalı, Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü’nde
yürütülmekte olan bir doktora çalışması kapsamında geliştirilmiştir. Verdiğiniz bilgiler
sadece bu araştırma kapsamında kullanılacak ve başka kişilerle paylaşılmayacaktır.
Katkılarınız ve desteğiniz için teşekkür ederiz.
Dilan BAYINDIR ([email protected])
Anaokulunun Adı: ____________________
Anketi doldurduğunuz tarih: Gün____ Ay______ Yıl _______
Öğretmen ve Sınıf Bilgileri
1. Eğitim Dereceniz: Lise mezunu ______ Usta öğretici ______ Üniversite mezunu
______ Diğer (lütfen açıklayınız): ________________________
2. Kaç yıldır öğretmen olarak çalışıyorsunuz? ____________
3. Okul Türü: Devlete Bağlı Anaokulu/Anasınıfı ________ Özel Anaokulu _________
4.. Sınıfınızda toplam kaç çocuk var? _________
5. Sınıfınız: Tam gün ______ Yarım gün ______
6. Veli profilinizin sosyo-ekonomik düzeyini nasıl değerlendirsiniz?
Düşük ____ Orta ____ Yüksek ____
7. Sınıftaki çocuk sayısı göz önüne alındığında sınıfınızın büyüklüğü yeterli geliyor
mu? Evet ____ Hayır ____
8. Sınıfınızda yeterli miktarda eğitim araç-gereci (oyuncak-kitap-lego) var mı?
Evet ____ Hayır ____
154
EK 2: Aile Bilgi Formu
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARDA ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİ
ARAŞTIRMASI
Bu anket, okul öncesi dönem çocuklarda öz düzenleme becerilerini konu alan, Marmara Üniversitesi, İlköğretim Anabilim Dalı, Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü’nde yürütülmekte olan bir doktora çalışması kapsamında geliştirilmiştir. Verdiğiniz bilgiler sadece bu araştırma kapsamında kullanılacak ve başka kişilerle paylaşılmayacaktır. Katkılarınız ve desteğiniz için teşekkür ederiz.
Dilan BAYINDIR ([email protected])
Formu annelerin doldurmasını rica ederiz. Formu dolduran kişi, annenin dışında
bir başkası ise lütfen aşağıda belirtiniz.
Dolduran Kişinin Çocuğa Yakınlık Derecesi:
Anne______ Baba ______ Diğer (Lütfen açıklayınız)______
Çocuğunuz ile İlgili Sorular
1. Çocuğun doğum tarihi: Gün____ Ay______ Yıl_______
2. Çocuğun cinsiyeti: Erkek____ Kız____
3.Çocuğunuz ne zaman anaokuluna/ kreşe başladı? Ay______ Yıl_______
4. Çocuğun evde sürekli beraber yaşadığı tüm birey (anne, baba, kardeş, dede v.b.)
sayısını yazınız: _______
Çocuğun Annesi ve Babası ile İlgili Sorular
1. Annenin doğum tarihi: Gün_____ Ay______ Yıl______
2. Annenin mesleği: _______________________________________
3. Anne şu anda çalışıyor mu?
Yarı-zamanlı ______ Tam zamanlı ______ Çalışmıyor______ Diğer(Açıklayınız)
______
Eğer çalışıyorsa, ne iş yaptığını lütfen açıklayınız ______
4. Annenin şu anki medeni hali nedir?
Evli ______ Bekar ______ Diğer (Lütfen açıklayınız) ______
5. Annenin öğrenim düzeyi nedir?
Okur-yazar ______
155
İlkokul mezunu ______
Ortaokul mezunu ______
Lise mezunu ______
Yüksek okul mezunu (2 yıllık) ______
Üniversite mezunu (4 yıllık) ______
Uzmanlık derecesi (Master, doktora gibi) ______
6. Babanın doğum tarihi: Gün_____ Ay______ Yıl______
7. Babanın mesleği: _______________________________________
8. Baba şu anda çalışıyor mu?
Yarı-zamanlı ______ Tam zamanlı ______ Çalışmıyor______
Eğer çalışıyorsa, ne iş yaptığını lütfen açıklayınız ______
9. Babanın şu anki medeni hali nedir?
Evli ______ Bekar ______ Diğer (Lütfen açıklayınız) ______
10. Babanın öğrenim düzeyi nedir?
Okur-yazar _____
İlkokul mezunu ______
Ortaokul mezunu ______
Lise mezunu ______
Yüksek okul mezunu (2 yıllık) ______
Üniversite mezunu (4 yıllık) ______
Uzmanlık derecesi (Master, doktora gibi) ______
11. Hane halkının toplam geliri nedir?
Asgari ücret ve/veya altı ______
Orta gelirli______
Yüksek gelirli______
Diğer (Lütfen açıklayınız) ______
156
EK 3: Öz Düzenleme Becerileri Ölçeği Örnek Maddeleri
ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİ ÖLÇEĞİ
Çocuğun Adı: ----------------------------------- Okul Adı: --------------------------------------------
Çocuğun Doğum Tarihi: ---------------------- Formu Dolduran Kişi: ----------------------------
Çocuğun Cinsiyeti: ----------------------------- Uygulama Tarihi: ----------------------------------
Aşağıdaki listede, bir çocuğun öz düzenleme becerileri ile ilgili maddeler yer almaktadır. Lütfen, verilen numaralandırma sistemini göz önüne alarak, maddelerdeki ifadeleri, formu doldurduğunuz çocuğun beceri ve davranışlarını düşünürek işaretleyiniz.
Beş seçenekli kodlama, “kesinlikle doğru”, “doğru”, “kısmen doğru”, “doğru değil” ve “kesinlikle doğru değil” seçeneklerini içermektedir. Lütfen, her maddeyi işaretleyiniz.
K
esin
lik
le D
oğr
u
Do
ğru
Kis
men
Doğ
ru
Do
ğru
Değ
il
Kes
inli
kle
Do
ğru
Değ
il
1- Kendisi için hedefler belirler (örneğin, tahta bloklardan kule yapmaya başlamadan önce, kuleyi kendi boyunda inşa edeceğini söyler/davranışlarıyla gösterir).
5 4 3 2 1
2- 5 4 3 2 1
3- 5 4 3 2 1
4- 5 4 3 2 1
5- Beklemesi istendiğinde, ilgi çekici bir durum karşısında bile bekleyebilir (örneğin, sınıfta çok sevdiği bir pasta dağıtılırken, kendi sırasının gelmesi için bekler).
5 4 3 2 1
6- Bir etkinlikten diğerine geçerken dikkatini toplayabilir. 5 4 3 2 1
7- 5 4 3 2 1
8- 5 4 3 2 1
9- 5 4 3 2 1
10- Etkinliği bitirmeye ne kadar yakın olduğunu ifade eder (örneğin, “şu son kareyi de kesince hepsi bitmiş olacak” der).
5 4 3 2 1
11-
5 4 3 2 1
12- 5 4 3 2 1
13- Sırasını bekler. 5 4 3 2 1
14- Etkinliklerden hoşlanıp hoşlanmadığı hakkında konuşur. 5 4 3 2 1
157
Kes
inli
kle
Do
ğru
Do
ğru
Kis
men
Doğ
ru
Do
ğru
Değ
il
Kes
inli
kle
Do
ğru
Değ
il
15- 5 4 3 2 1
16- Zorluklarla karşılaştığında hemen pes etmez. 5 4 3 2 1
17- 5 4 3 2 1
18- 5 4 3 2 1
19- 5 4 3 2 1
20- 5 4 3 2 1
21- 5 4 3 2 1
22- 5 4 3 2 1
23- 5 4 3 2 1
24- 5 4 3 2 1
25- 5 4 3 2 1
26- 5 4 3 2 1
27- 5 4 3 2 1
28- 5 4 3 2 1
29- 5 4 3 2 1
30- 5 4 3 2 1
31- 5 4 3 2 1
32- 5 4 3 2 1
33- 5 4 3 2 1