T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE...

208
T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA ANLAYIŞINDA REKLAM-ÇOCUK İLİŞKİSİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Seçil UÇKUN Tez Danışmanı Prof. Dr. Demet GÜRÜZ İZMİR-2006

Transcript of T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE...

Page 1: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

T.C.

EGE ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı

GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA ANLAYIŞINDA

REKLAM-ÇOCUK İLİŞKİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Seçil UÇKUN

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Demet GÜRÜZ

İZMİR-2006

Page 2: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

ii

YEMİN METNİ

Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne sunduğum “Geleceğe

Yönelik Pazarlama Anlayışında Reklam-Çocuk İlişkisi” adlı yüksek lisans tezinin

tarafımdan bilimsel, ahlak ve normlara uygun bir şekilde hazırlandığını, tezimde

yararlandığım kaynakları bibliyografyada ve dipnotlarda gösterdiğimi onurumla

doğrularım.

Tarih

.../.../...

Seçil UÇKUN

İmza

Page 3: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

iii

TUTANAK

Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun

....../........./......... tarih ve ........... sayılı kararı ile oluşturulan jüri Halkla İlişkiler ve

Tanıtım Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi Seçil UÇKUN’un “Geleceğe Yönelik

Pazarlama Anlayışında Reklam – Çocuk İlişkisi” başlıklı tezini incelemiş ve adayı

03/08/2006 günü saat 11:00’de .................... süren tez savunmasına almıştır.

Sınav sonunda adayın tez savunmasını ve jüri üyeleri tarafından tezi ile ilgili

kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevapları değerlendirerek tezin

başarılı/başarısız/düzeltilmesi gerekli olduğuna oybirliğiyle / oyçokluğuyla karar

vermiştir.

BAŞKAN

Başarılı

Başarısız

Düzeltme (Üç ay süreli)

ÜYE ÜYE

Başarılı Başarılı

Başarısız Başarısız

Düzeltme (Üç ay süreli) Düzeltme (Üç ay süreli)

Not: Yüksek Lisans Tezi Savunma Süresi asgari 45 dakika - azami 90 dakikadır.

Page 4: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

iv

ÖZET

Günümüz çocuklarını tüketime yöneltmek için, pazarlamacılar geleneksel

yöntemlerden vazgeçerek, stratejilerini küresel dünya ile uyumlu, yeni bir pazarlama

anlayışı içerisinde yapılandırmaktadır. Böylece, eski kuşaklardan daha geniş olanaklarla

yetişen, sorumluluklarla daha erken tanışıp hızla olgunlaşan, sonuç olarak zor ikna olan

günümüz çocuklarını yakından takip eden pazarlamacılar, onları, kendilerini yakın

hissettikleri kavramlarla etkilemeye çalışmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı;

televizyon reklamlarını analiz ederek günümüz Milenyum Kuşağı çocuklarının tüketim

davranışlarını güdüleyen kavramları belirlemektir.

Genel olarak, pazarlama kavramı ve pazarlamanın tutundurma karması

elemanlarından olan reklam kavramı birlikte ele alınmıştır. Bu genel çerçeve içerisinde,

çalışmanın konusu olan günümüz çocuk tüketicilerinin satın alma davranışlarını

etkileyen “demografik”, “sosyo-kültürel” ve “psikolojik” unsurlar değerlendirilmiş ve

televizyonun, çocukların en çok tükettiği kitle iletişim araçlarından bir tanesi olduğu

izlenimi edinilmiştir. Çalışmanın sonunda; 2002 ve 2006 yılları arasında çekilmiş olan,

çocuk unsurunun kullanıldığı, çocuklara ve yetişkinlere yönelik televizyon reklamları,

göstergebilimsel çözümleme yöntemi ile analiz edilmiş ve mesajların “ait olma”, “güç”,

“özgürlük”, “eğlence” kavramlarını içerdiği gözlenmiştir. Bu bağlamda; reklamcıların,

televizyon reklamlarını yapılandırırken, çocukların dünyasını takip eden bir tavır

sergileme çabasında oldukları sonucuna varılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Pazarlama, Reklam Filmleri, Çocuk Değişimi, Tüketici Davranışı,

Gösterge Analizi.

Page 5: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

v

ABSTRACT

In order to lead children to consume certain products or services, contemporary

marketers build their strategies within a new marketing approach, abstaining from

traditional methods yet harmonized with the global world. Marketers who observe

today’s children realize that these young consumers are difficult to persuade, and thus

try to affect them by specific concepts. The main aim of this thesis is to determine, by

analysing television advertisements, the concepts that motivate Millenium Generation

children’s consumption behaviours.

In general, the concepts of marketing and advertising (discussed in promotion,

one of the elements of a marketing mix) are discussed together. In this general

perspective, I evaluate “demographic”, “sociocultural” and “psychological” factors

affecting child consumer purchase behaviours and find that television is the mass

communication tool consumed most by children. After this evaluation, I apply

semiology to analyze the television advertisements targetted to both adults and children,

including kid factor, shot between 2002-2006. At the end, I observe certain recurring

messages in the advertisements, including concepts of “belonging”, “power”, “freedom”

and “fun”. Thus at the end of my study I determine that advertisers, while structuring

television advertisements, try their best to follow the children’s world.

Key Words: Marketing, Advertisements, Child Instituonalized, Consumer Behavior,

Semiotics.

Page 6: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

vi

İçimdeki enerjiyi keşfetmem için hayatımın her adımında ışıklarını üzerimden eksik

etmeyen canım anneme ve babama...

Page 7: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

vii

İÇİNDEKİLER

YEMİN METNİ .............................................................................................................İİ

TUTANAK.................................................................................................................... İİİ

ÖZET..............................................................................................................................İV

ABSTRACT...................................................................................................................İV

İÇİNDEKİLER ...........................................................................................................Vİİ

TABLOLAR LİSTESİ..................................................................................................Xİ

ŞEKİLLER LİSTESİ..................................................................................................Xİİ

GİRİŞ ......................................................................................................................... Xİİİ

BÖLÜM 1

PAZARLAMA VE GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA ANLAYIŞI

1. PAZARLAMA KAVRAMI VE PAZARLAMA SÜRECİ ......................................1

1.1. PAZARLAMA VE PAZARLAMA PLANI GELİŞTİRME AŞAMALARI..........................1

1.1.1. Pazarlama Amaçlarının Belirlenmesi ...........................................................3

1.1.2. Pazarlama Stratejisinin Oluşturulması .........................................................6

1.1.3. Pazarlama Karması Araçları .........................................................................8

1.2. PAZARLAMANIN TUTUNDURMA KARMASI ELEMANLARINDAN REKLAM..........14

1.2.1. Reklamın Amaçları ......................................................................................18

1.2.2. İletişim Kavramı ...........................................................................................27

1.2.3. İletişim Süreci ve İşleyişi .............................................................................28

1.2.4. Reklam Stratejisi Geliştirilmesi ...................................................................32

1.2.5. Reklam Araçları ve Seçim Kriterleri ...........................................................34

2. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA ...............................................................46

Page 8: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

viii

2.1. YENİ PAZARLAMA YÖNTEMLERİ ........................................................................46

2.1.1. Virütik Pazarlama (Viral Marketing)..........................................................47

2.1.2. Fısıltı Pazarlaması/Kulaktan Kulağa Pazarlama (Word of Mouth

Marketing) ..............................................................................................................48

2.1.3. İzinli Pazarlama (Permission Marketing)...................................................49

2.1.4. Oyunlar Üzerinden Pazarlama (Advergaming) ..........................................51

2.1.5. Radikal Pazarlama (Radical Marketing) ....................................................52

2.2. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA YAKLAŞIMLARI...........................................53

BÖLÜM 2

ÇOCUK KAVRAMI VE TÜKETİM

1. ÇOCUĞUN TOPLUMSALLAŞMASI ...................................................................57

1.1. TOPLUMSALLAŞMA ARAÇLARI ...........................................................................59

1.1.1. Aile ................................................................................................................59

1.1.2. Arkadaş Grubu .............................................................................................66

1.1.3. Okul ..............................................................................................................68

1.1.4. Kitle İletişim Araçları...................................................................................69

2. TARİHSEL SÜREÇ İÇİNDE BİR TÜKETİCİ OLARAK ÇOCUK ..................73

2.1. MİLENYUM KUŞAĞI ÖNCESİ KUŞAKLAR ............................................................75

2.1.1. Büyük Bebek Patlaması Kuşağı (Baby Boomers).......................................75

2.1.2. X Kuşağı (Baby Burst) .................................................................................75

2.1.3. Y Kuşağı (Echo Boom / Next Generation) ..................................................77

2.2. MİLENYUM KUŞAĞI (MİLLENİALS) .....................................................................78

3. GÜNÜMÜZ ÇOCUK TÜKETİCİLERİNİN SATIN ALMA

DAVRANIŞLARINI ETKİLEYEN UNSURLAR .....................................................81

3.1. DEMOGRAFİK UNSURLAR ....................................................................................86

3.1.1. Yaş, Yaşam Döngüsü Aşaması ve Medeni Durum .....................................86

3.1.2. Cinsiyet .........................................................................................................90

Page 9: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

ix

3.1.3. Meslek ve Eğitim Durumu ...........................................................................93

3.1.4. Gelir Düzeyi ..................................................................................................95

3.2. SOSYO-KÜLTÜREL UNSURLAR ............................................................................97

3.2.1. Kültür............................................................................................................97

3.2.2. Sosyal Sınıflar ............................................................................................103

3.2.3. Danışma Grupları ......................................................................................104

3.2.4. Aile ..............................................................................................................107

3.3. PSİKOLOJİK UNSURLAR.....................................................................................111

3.3.1. Öğrenme .....................................................................................................111

3.3.1.1. Davranışçı Öğrenme Kuramları .......................................................114

3.3.1.2. Bilişsel Öğrenme Kuramları .............................................................116

3.3.2. Güdülenme .................................................................................................118

3.3.3. Algılama......................................................................................................120

3.3.4. Alışkanlık, Tutum ve İnançlar...................................................................123

3.3.5. Kişilik ..........................................................................................................123

4. BİR KİTLE İLETİŞİM ARACI OLARAK TELEVİZYONUN VE

TELEVİZYON REKLAMLARININ ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ 125

4.1. TELEVİZYONUN YAŞAMDAKİ YERİ ...................................................................125

4.2. TELEVİZYONUN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ .......................................128

4.3. TELEVİZYON REKLAMLARININ ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ ..............133

BÖLÜM 3

GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA ANLAYIŞINDA ÖRNEK

KAVRAMLARIN TELEVİZYON REKLAMLARINDA ÇÖZÜMLENMESİ

1. ARAŞTIRMANIN AMACI, HİPOTEZİ, ÖRNEKLEMİ VE YÖNTEMİ .......144

1.1. ARAŞTIRMANIN AMACI......................................................................................144

1.2. HİPOTEZ.............................................................................................................144

1.3. ÖRNEKLEM ........................................................................................................145

1.4. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ .................................................................................145

Page 10: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

x

2. TELEVİZYON REKLAMI ÇÖZÜMLEMELERİ .............................................145

2.1. ALGİDA MAX “ŞARKICI ASLAN”.......................................................................145

2.2. MİNİCOM “AYNŞTAYN”.....................................................................................148

2.3. ÜLKER GOFRET “OKUL SERVİSİ”.....................................................................153

2.4. SÜTAŞ HÜPTİRİK “RAPÇİ ÇOCUKLAR”.............................................................156

2.5. ALO DETERJAN “SÜPER ANNE” ........................................................................161

2.6. DOMESTOS ÇAMAŞIR SUYU “MİNİK KOVBOY”................................................164

2.7. DANONE DANİNO “ANNE YARDIMI” .................................................................166

2.8 ÜLKER İÇİM SÜT “ANLATAN ÇOCUK”...............................................................169

ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ VE SONUÇ...........172

KAYNAKÇA ...............................................................................................................178

Page 11: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa

Tablo 1-1 Medya Kararları Süreci 36

Tablo 1-2 Medya Ortamlarının Avantajları ve Dezavantajları 44-45

Tablo 2-1 1998-2002 Yılları Arasında Her İki Ebeveynin Çalıştığı

Amerikan Ailelerinin Oranlarındaki Artış Tablosu 64

Tablo 2-2 Çocuk-Gençlerin (8-14 yaş) Satın Alma Davranışları 89

Tablo 2-3 Danışma Grubu Türleri 105

Tablo 2-4 6-12 Yaş Arası Çocukların Alışverişte Etki Derecesi 111

Tablo 3-1 Algida Max "Şarkıcı Aslan" Çözümleme Tablosu 146

Tablo 3-2 Minicom "Aynştayn" Çözümleme Tablosu 150

Tablo 3-3 Ülker Gofret "Okul Servisi" Çözümleme Tablosu 154

Tablo 3-4 Sütaş Hüptrik "Rapçi Çocuklar"Çözümleme Tablosu 158

Tablo 3-5 Alo Deterjan "Süper Anne" Çözümleme Tablosu 162

Tablo 3-6 Domestos çamaşır Suyu "Mİnik KOvboy" Çözümleme

Tablosu 165

Tablo 3-7 Danone Danino "Anne Yardımı"Çözümleme Tablosu 167-168

Tablo 3-8 Ülker İçim Süt "Anlatan Çocuk"Çözümleme Tablosu 170

Page 12: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

xii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa

Şekil 1-1 Bir Ürünün Somut ve Soyut Özellikleri 11

Şekil 1-2 NAIDAS Modeli 23

Şekil 1-3 DAGMAR Pazarlama İletişimi Spektrumu 24

Şekil 1-4 Reklam Sürecinin İşleyişi 26

Şekil 1-5 İletişim Sürecinin Öğelerini Gösteren Lasswell Formülü 29

Şekil 1-6 Braddock'un anlatımıyla Laswell Formülü 29

Şekil 1-7 Shannon ve Weaver'in İletişim Modeli 30

Şekil 1-8 İletişim Süreçleri 31

Şekil 2-1 1968-1998 Yılları Arasında Temel Aile Çeşitlerinin Dağılımı 63

Şekil 2-2 Tüketici Karar Verme Modeli 84

Şekil 2-3 Maslow'un Gereksinimler Hiyerarşisi 119

Şekil 3-1 Çocuklar İçin Uyarlanmış Gereksinimler Hiyerarşisi 141

Şekil 3-2 Pierce'ın Anlam Öğeleri 142

Şekil 3-3 Saussure'nin Anlam Öğeleri 143

Page 13: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

xiii

GİRİŞ

Küreselleşmenin etkisi ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte, dünyada bulunan

bir çok toplum değişmektedir. Toplum bireyleri yeni dünya düzeni içerisinde

yaşamlarını şekillendirmekte, bilişim teknolojilerinin onlara sağladığı sınırsız bilgiye

erişim olanaklarını gün içinde mümkün olduğu kadar sık değerlendirmekte, bir diğer

deyişle yenilikleri yaşamlarıyla birleştirmek ve rahat etmek amacıyla hareket

etmektedirler. Bunu en rahat gerçekleştiren toplum bireyleri ise, çocuklardır.

Bu bağlamda geleceğe yönelik bir pazarlama anlayışının şirketlerin büyüme,

marka değerini yükseltme, konumlandırma, vb. stratejilerinin başlangıç noktasında yer

aldığını söylemek olasıdır. Geleneksel pazarlama dünyasının, yerini, değişen pazarlama

dünyasına bıraktığı bir ortamda toplumsallaşan yeni çağ çocukları, kitle iletişim araçları

ile, onlara sunulan bir çok mesajın etkisinde kalmaya maruz bırakılmaktadır. Bilgiye

kolayca ulaşarak tüketim tercihlerini, edindikleri bilgiler ışığında, kendi kontrol

mekanizmalarını çalıştırarak gerçekleştiren çocuklar, yeni pazarlama anlayışını

benimseyen şirketlerin hedeflediği önemli bir pazar haline gelmiştir.

Gün içinde vakitlerinin önemli bir bölümünü kitle iletişim araçlarının başında

geçiren Milenyum Kuşağı (1994-2003) olarak adlandırılan günümüz çocukları; kimi

zaman aynı anda birden çok kitle iletişim aracını tüketmektedir. Örneğin; bir dergiye

göz atarken okuduklarını, internet başında arkadaşlarıyla paylaşmakta, hatta o sırada

odasında bulunan televizyonun müzik kanalında yayınlanan klibi izleyebilmektedir.

Yukarıda sözü edilenlerden de anlaşılacağı gibi; çocuklar, aynı anda bir çok

kanal aracılığı ile birden çok mesajla karşı karşıya kalmaktadır. Buna karşın, her konuda

bilgi edinebilecekleri, araştırma yapabilecekleri, farklı kültürleri kolaylıkla

tanıyabilecekleri olanakların olduğu ortamlarda yaşamaları nedeniyle, pazarlamacıların

ve reklamcıların mesajlarından çok kolay etkilenmemektedirler. Bu nedenle,

ilgilendikleri ürün ve hizmetler konusunda oldukça fazla bilgi sahibi olan ve tecrübeleri

ile yetişkinleri bile etkileyen ve yönlendiren günümüz çocuklarına ulaşmak amacıyla

tasarlanan mesajlar, onların ilgi alanları ve deneyimleri göz önünde bulundurularak

onlara sunulmaktadır.

Page 14: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

xiv

Pazarlamacıların, çocukların dünyasında bu kadar yoğun yer alma çabaları;

çocukların daha seçici, ürün/markalardan memnuniyetsiz oldukları anda hızla

vazgeçebilen ve başka ürün/markaları tercih edebilen bireyler olmalarından

kaynaklanmaktadır. Hedef kitlesi çocuklar olan ve çocuklar üzerinde marka sadakati

oluşturmakta güçlük çeken pazarlamacılar, onların ürün/markalardan vazgeçmemesi

amacıyla tüm istek ve gereksinimlerini karşılayan pazarlama stratejileri planlamakta ve

bu doğrultuda hareket etmektedirler.

Çocukların tüketicilikle ilgili bilgi edinmesi, davranış ve tutumlarını geliştirmesi

üzerine yoğunlaşılarak bir çok çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar; kitle iletişim

araçları ve materyalizm, televizyon reklamlarının etkileri ve etkililiği, çocukların bilgi

edinimi ve karar verme eylemleri üzerine yoğunlaşmıştır.

1970’li yıllarda Scott Ward, Daniel Wackman, Ellen Wartella, John Rossiter,

Marvin Goldberg gibi isimler tüketicilerin sosyalleşmesi üzerine çalışmalar

yapmışlardır. 1980’li yılların başında Deborah Roedder John, çocukların tüketici olma

konusunda bilgileri nasıl edindiklerini anlatan kronolojik bir harita ortaya koymuştur.

Merrie Brucks, televizyon reklamlarının idrak edilmesi; Carole Macklin, çocukların

televizyon reklamlarını nasıl algıladıkları; George Moschis, tüketicilerin

toplumsallaşması ve televizyon reklamlarının ailede kişiler arası iletişim üzerindeki

etkileri üzerine araştırmalar yapmışlardır. 1990’lı yıllarda Laura Peracchio, çocukların

tüketimle ilgili bilgi edinimlerini işitsel ve görsel uyarılar ve metne dayalı yöntemlerle

araştırmıştır. 2000’li yıllara gelindiğinde ise, çocukların bir tüketici olarak incelenmesi

iki akımla irdelenmiştir. Birinci akım; çocuklarla ilgili geçmiş 30 yılda yapılan

araştırmaları özetlemeyi, yorumlamayı ve çocukların modern tüketim davranışları ve

bilgi edinimiyle ilgili araştırmaları kapsar. İkinci akım ise, tüketicilerin

toplumsallaşmasına, tüketimin zaten kişinin içerisine gömülü bir kavram olduğu ya da

kişiyi sarmalayan bir kavram olduğu üzerine temellendirilmiş çalışmaları kapsar1.

Örneğin; Moniek, Buijzen ve Patti M, Valkenburg bu çalışmada da sözü edilmiş olan

1 Suzanne Kalar, The Impact of Child-Directed Media Consumption on Consumer Intelligence, PhD. Dissertation, The University of Texas at Austin, December, 2004, s.25, http://www.lib.utexas.edu/etd/d/2004/kalars71570/kalars71570.pdf’den 15.01.2006 tarihinde alınmıştır.

Page 15: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

xv

bir makalede; reklamların önceden planlanmamış etkilerini ve televizyon ve

materyalizmin aile - çocuk üzerine olan etkilerini araştırmışlardır. Sözü edilen

dönemlere bakıldığında; literatürde, geçmişte incelenmiş olan konuların çocuğun iç

dünyasıyla, günümüzde ise çocuğun etrafında olup bitenlerle ilgili olduğunu ortaya

çıkarmaktadır.

Bu çalışma; çocukların etrafında olup bitenlerin, yani onları toplumsallaştıran

unsurların incelenmesi suretiyle günümüz çocuklarına yönelik yeni pazarlama anlayışını

ortaya koymayı ve bu çerçevede, çocukların satın alma davranışlarını en çok etkileyen

unsurlardan biri olan televizyon reklamlarının, onları hangi kavramlar aracılığı ile satın

almaya yönelttiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Üç bölümden oluşan bu çalışmanın ilk bölümünde; pazarlama ve geleceğe

yönelik pazarlama anlayışının açıkça anlaşılması amacıyla, bu konunun temelini

oluşturan unsurlar üzerine literatür taraması yapılmıştır. Günümüzdeki pazarlama

anlayışı; öncelikle pazarlama tanımları, pazarlama amaçları, pazarlama stratejisi

oluşturulması, pazarlama karması (ürün, fiyat, dağıtım, tutundurma) taktiksel araçlarının

seçimi ve pazarlama planı içerisinde tutundurma karması elemanlarından reklamın

işleyişinin nasıl gerçekleştiği ele alınarak anlatılmıştır. Daha sonra, gelişmiş pazar

koşullarının tüketiciye sunduğu ürün/hizmetler arasından farkedilir olabilmeleri için

markaların, -bilinçli tüketicileri ürünlerini satın almaya ikna etme amaçlı- geleneksel

stratejilerin dışına çıkarak geliştirdikleri, yeni pazarlama yöntemlerinden örnekler

verilmiş ve açıklanmıştır.

İkinci bölümde ise; yeni pazarlama anlayışı içerisinde pazarlamacıların dikkatini

çeken ve en önemli güç olarak görülen, -geleceğin yetişkinleri- günümüzün çocuk

tüketicilerine odaklanılmıştır. İlk olarak, çocuğun bir tüketici haline gelme sürecinde

etkili olan toplumsallaşma kavramı ve toplumsallaşma araçları ele alınmıştır. Daha

sonra, zaman içerisinde değişen toplum yapısının ve toplum bireylerinin sergilediği

davranışların kuşaklar arasında yarattığı farklılıklardan söz edilmiştir. Bunun ardından,

çocuk tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyen demografik, sosyo-kültürel,

psikolojik unsurlar detaylı olarak anlatılmıştır. İkinci bölümün sonunda ise; bu

çalışmanın odak noktası çocukların en çok tükettiği kitle iletişim araçlarından biri olan

Page 16: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

xvi

televizyonun ve televizyon reklamlarının, çocuklar üzerindeki etkileri belirtilmiş ve

açıklanmıştır. Böylece, yeni bir ekonomik güç unsuru olan günümüz çocuklarının

“tüketici” olarak profili ortaya konmuş ve pazarlamacıların, televizyon reklamları

aracılığı ile çocukları etkileme çabalarını oluşturmalarına katkıda bulunacak temel

bilgiler bir araya getirilmiştir.

Bu bilgilerin ışığında çalışmanın son bölümünde; reklamcıların günümüz

Milenyum Kuşağı çocuklarını (1994-2003) etkilemek için hangi kavramları kullandığını

belirlemek amacıyla, 2002 ve 2006 yılları arasında çekilmiş olan sekiz televizyon

reklamı, göstergebilimsel analiz yöntemi ile çözümlenmiştir. Bu reklamlar şöyle

sıralanmaktadır: Algida Max “Şarkıcı Aslan”, Minicom “Aynştayn”, Ülker Gofret

“Okul Servisi”, Sütaş Hüptirik “Rapçi Çocuklar”, Alo Deterjan “Süper Anne”,

Domestos Çamaşır Suyu “Minik Kovboy”, Danone Danino “Anne Yardımı”, Ülker

İçim Süt “Anlatan Çocuk”. Çözümlenen reklamlar; çocuklara ve yetişkinlere yönelik

reklamlar olmak üzere iki grupta ele alınmıştır. Bunun nedeni; çocuk unsurunun

günümüzde, hem çocuklara yönelik reklamlarda hem de yetişkinlere yönelik

reklamlarda kullanılması ve bu doğrultuda her iki gruptaki reklamları izleyen Milenyum

Kuşağı çocuklarının, hem kendilerinin hem de ailelerinin tüketim davranışlarını

şekillendirdiği kanısının, bir çok toplumda hakim olmasıdır.

Artık çocukların bir şeker alırken dahi markasına dikkat etmesi, o şekerin lezzeti

dışında kendisine katacağı değerleri düşünmesi, pazarlamacıları ve reklamcıları

yaratıcılığın sınırlarını zorlamaya itmektedir. Ancak sözü edilen bu çabaların kimi

zaman boşa gittiği görülmektedir. Çocukların etkilendiği basit kavramları ortaya koyan

bu çalışma; pazarlamacıların ve reklamcıların vizyonuna yeni bir bakış açısı

kazandırması amaçlanarak hazırlanmıştır.

Page 17: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

xvii

Page 18: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

1

BÖLÜM 1

PAZARLAMA VE GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA ANLAYIŞI

Bu bölümde; “pazarlama”, “reklam” ve “iletişim” kavramları ayrı ayrı

irdelenecek ve bu kavramların, geleceğe yönelik pazarlama yöntemleri ile nasıl

şekillendiği ele alınacaktır.

1. Pazarlama Kavramı ve Pazarlama Süreci

Pazarlama ile ilgilenenler, pazarlamaya çok değişik anlamlar verirler. Bazıları

pazarlamanın satış ya da dağıtım anlamına geldiğini, bazıları reklam anlamına geldiğini,

bazıları da tüketici gereksinimlerini yerine getirmek anlamına geldiğini varsayar. Diğer

bir grup da pazarlamanın, araştırmaya yönelik eylemlerden oluştuğu kanısındadır.

Aslında satış, pazarlamanın yalnız küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Ancak

pazarlamanın, sadece satıştan ibaret olmadığı da bir gerçektir. Çünkü pazarlama;

satıştan çok önce, tüketicilerin tanınmaya çalışılması ile başlayan, satışta ve satış

sonrasında da devam eden bir süreçtir. Şirketlerin pazarlama ile ilgili birimleri, tüketici

gereksinimlerine ve isteklerine uygun mal ve hizmetler geliştirir, geliştirdiği malların en

doğru şekilde dağıtımını planlar ve etkili reklamlar yaparak malların ve hizmetlerin

satılmasını sağlar2. Hizmetler satıldıktan sonra ise, tüketicilerin, satın aldıkları ürün

veya hizmetlerden tatmin olup olmadıkları konusu araştırılır. Pazarlamanın bir çok

kaynakta yapılmış olan tanımlamaları ve pazarlama planı geliştirme aşamalarının

irdelenmesi, geleceğe yönelik pazarlama anlayışının açıklanması bakımından faydalı

olacaktır.

1.1. Pazarlama ve Pazarlama Planı Geliştirme Aşamaları

Pazarlama, bir çok uzman tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır.

Philip Kotler pazarlamayı, değişimleri kolaylaştırmaya ve tamamlamaya yönelen

birtakım insan faaliyetleri olarak tanımlar3. Kotler’in bir başka tanımında pazarlama;

kişilerin ve grupların gereksinim ve isteklerini, ürün ve değerler yaratılması ve

2 Orhan İçöz, Turizm İşletmelerinde Pazarlama, Turhan Kitabevi, 2001, Ankara, s.1 3 Philip Kotler, Pazarlama Yönetimi Çözümleme Planlama ve Denetim, Çeviren: Yaman Erdal, Bilimsel Yayınlar Derneği, Yayın No:2, Ankara, 1975, s.15.

Page 19: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

2

başkalarıyla değiş tokuş edilmesi yoluyla elde ettiği sosyal ve yönetimsel süreç olarak

geçer4. Pazarlama bir işletmenin hedef olarak seçtiği tüketici ile işletme arasında

iletişim ve değişimi amaç edinmiş faaliyetler bütünüdür5.

Amerikan Pazarlama Birliği pazarlamayı, "İşletme hedeflerini gerçekleştirmek

ve hedef müşteri gruplarının gereksinmelerini karşılamak amacı ile, işletme tarafından

yeni fikir, mal ve hizmetlerin üretilmesi, bunların yer, zaman, mülkiyet faydaları

yaratacak şekilde fiyatlandırılması, dağıtımı ve tutundurulması" olarak tanımlamıştır6.

İngiltere Pazarlama Birliği ise pazarlamayı; “Tüketici gereksinimlerini kar amacı

güderek tespit etmekten, önceden tahmin edip ona göre davranmaktan ve tatmin

etmekten sorumlu yönetim süreci” olarak tanımlamıştır7.

Pazarlama; bir toplumun gereksinimleri ile, o toplumun bu gereksinimlere

verdiği veya vereceği yanıtlar arasında bir köprüdür. Pazarlama fonksiyonu yardımıyla,

insanlar, kurum ve kuruluşlar, sunularını, piyasaların veya başka insanların sürekli

değişen istek ve gereksinimlerine uydururlar. Pazarlama fonksiyonunun temel amaçları

olarak; “tüketimin”, “tüketici tatmininin”, “kişilerin seçeneklerinin” ve “yaşam

kalitesinin” maksimuma çıkarılması gibi görüşler ortaya atılmıştır. Pazarlama bu

amaçların her birine belli ölçülerde hizmet etmektedir8.

Günümüzde, artık pazarlamanın odak noktası tüketici olmuş durumdadır ve

ürün/hizmet ikinci planda yer almaktadır. Yani tüketicinin ürün/hizmeti tekrar satın

almasını isteyen ve tüketicinin zihninde iyi bir imaj bırakmayı ilk hedef olarak

belirleyen günümüz işletmeleri, artık yeni pazarlama anlayışını benimsemiş

durumdadırlar. Modern pazarlama anlayışı; işletmelerin, ürettikleri mallar yerine

tüketicilerin gereksinimlerine yönelik bir anlayışa sahip olmalarını gerektirir. Diğer bir

deyişle, tüketicilerin tatmini için gerektiğinde mal garantisi verilen, satış sonrası hizmet

verilen bir anlayış, yeni pazarlama anlayışının en önemli unsurlarındandır.

4 Philip Kotler, Gary Armstrong, Johm Saunders, Veronica Wong, Principles of Marketing, Prentice Hall Inc, 1999, s.10. 5 Tamer Arpacı, Doğan Tuncer, Doğan Yaşar Ayhan, Erinç Böge, M.Mithat Üner, Pazarlama, Gazi Yayınları, Ankara, 1992, s. 3. 6 Mehmet Karafakioğlu, Pazarlama İlkeleri, Literatür Yayıncılık, İstanbul, 2005, s.1 7 P.R. Smith, Marketing Communications, Kogan Page Limited, London, 1998, s.5-6. 8 Ömer Baybars Tek, Engin Özkul, Modern Pazarlama İlkeleri, Birleşik Matbaacılık, İzmir, 2005, s.1.

Page 20: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

3

Tüketiciler, artık yalnızca reklam mesajları ile etkilenmeyecek kadar karmaşık

ve yoğun bir yaşam tarzına sahiptir. Bundan böyle işletmeler pazar alanına, tüketicilerin

arzularını karşılayacak farklılaştırılmış ürün kişilikleriyle, yani yarattıkları markalarla,

çıkmak zorundadırlar9. Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi, günümüz tüketicilerinin satın

alma kriterlerinin değiştiğini söylemek olasıdır.

1.1.1. Pazarlama Amaçlarının Belirlenmesi

Pazarlama planı geliştirme süreci, amacın belirlenmesi ile başlar. Amaç, bir

işletmenin ulaşmayı istediği hedefleri ölçülebilir nitelendirmektir10. Hedef ve amaç

arasındaki fark; hedefin uzun vadede ulaşılabilir olması, amacın ise hedeflerin

gerçekleştirilebilmesi için belirlenen kısa vadede ulaşılır olmasıdır. Amacı belirlemeden

önce atılması gereken en önemli adım, pazarlama araştırmasının gerçekleştrilmesidir.

Yani araştırma, pazarlamanın temelindeki en önemli unsurlardan biridir. Tüketicinin

gereksinimlerinin belirlenerek buna yönelik bir pazarlama planı geliştirilmesi

noktasında devreye “araştırma” girer.

Bu amaçlar genel olarak, pazar payını artırma, birimsel satışa destek olma,

mağazalardaki satış trafiğini artırma veya kar yapma olarak sıralanabilir. Başarılı olan

işletmelerin, şirket amaçlarıyla pazarlama amaçları arasında genelde bir tutarlılık

gözlenmekte ve bu iki unsurun da birbiriyle etkileşim içerisinde olduğu görülmektedir.

Pazarlama amacının belirlenmesi; pazar ortamının araştırılması, işletmenin güçlü

ve zayıf yanlarının saptanmasından sonra gerçekleşir. Yani işletmeyi nesnel olarak

değerlendirmek, pazarla ilgili bilgi toplamak, sorunları öğrenmek, rakipleri ve onların

müşterilerini tanımak, yeni trendleri takip etmek ve pazar fırsatlarını kollamak, rekabet

ortamını bilmek ve ilk adımı ona göre atmak gerekmektedir.

Pazar durumunun araştırılmasının ardından pazara girerken, başarılı olmayı riske

atmamak için yapılacaklardan biri de “SWOT analizi”dir. SWOT analizi; işletmenin,

temel “güçlü” ve “zayıf” yanlarının ve ürünün pazara sokulduğunda karşılaşabileceği

9 Aybeniz Akdeniz Ar, Marka ve Marka Stratejileri, Detay Yayıncılık, Ankara, 2004, s.3. 10 İzzet Bozkurt, Bütünleşik Pazarlama İletişimi, MediaCat Kitapları, Kapital Medya A.Ş., İstanbul, 2000, s.77.

Page 21: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

4

tehdit ve fırsatların saptanmasıdır11. Rakiplerin arasından sıyrılmak için tüm bunların

göz önünde bulundurulmasında fayda vardır diyebiliriz.

Örneğin; cep telefonundan müzik dinlenen teknolojinin geliştirilmesi sonucunda,

cep telefonu üreten firmalar için bir pazar fırsatı doğmuştur. Türkiye’nin lider

pazarlama araştırma şirketlerinden “GfK Türkiye”nin yaptığı pazar araştırmasında;

2005 yılında Türkiye’de satılan 100 telefondan 52'sinin kameralı, 23'ünün de mp3

dinlenen telefonlar olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca kameralı ve müzik dinlenebilen

cep telefonu satışlarının da arttığı görülmüştür.12. Nokia Pazarlama Müdürü Ülkem

Kırımlı; pazarlama amacı, pazar payını her yıl artırmak olan Nokia’nın, kameralı ve

mp3 çalarlı cep telefonlarının satışı ile, 2005 yılında, pazarın üzerinde bir büyüme

göstererek pazar payını artırdığını belirtmiştir.13. Buradan da anlaşılacağı gibi; cep

telefonu pazarındaki bütün büyük şirketler, ürettikleri telefonlara mp3 çalar ve kamera

özelliği ekleyerek bu fırsatı değerlendirmek üzere yeni pazarlama amaçları belirlemişler

ve bu amaçlarına ulaşmaya çalışmışlardır. Ancak hepsi başarılı olamamıştır. Bu

noktada, ortaya çıkan pazar fırsatını değerlendirmeye çalışan işletmelerin,

değerlendirme yaparken, pazar ortamını ve kendi güçlü/zayıf yanlarını hesaba

katmalarının, işletmelerin başarısına katkı sağladığını söyleyebiliriz.

Pazarlama amacı belirlendikten sonra “hedef Pazar” seçimi yapılır. Tüketicilerin

satın alma davranışlarının ortaya çıkarılması ve bu doğrultuda bir pazar

bölümlendirmesi yapılması, satış için çok önemlidir. Çünkü her tüketici birbirinden

farklıdır ve her bir tüketici için ayrı bir pazarlama stratejisi geliştirilmesi olası değildir.

“pazar bölümü”, belirlenen pazarlama uyarıcılarına, benzer tepkiler veren

tüketicileriden oluşur14. Pazar bölümlendirmesinin, bir çok farklı kaynakta farklı

şekillerde yapılabildiği belirtilmektedir. Ancak, genel olarak bu bölümlendirmenin

temelde; tüketici özelliklerine dayanan unsurlar (coğrafi, demografik, sosyokültürel,

psikolojik) ve tüketicinin satın alma durumunu gözeten unsurlar olmak üzere iki şekilde

yapıldığı görülmektedir.

11 Kotler, Armstrong, Saunders, Wong, a.g.e., s.112. 12 “Cep Telefonu, Müzik ve Fotoğraf Tutkusu Sattırıyor”, Sabah Gazetesi, http://www.sabah.com.tr/tek101-20060114.html, Erişim: 10.11.2005. 13 A.g.h. 14 Kotler, Armstrong, Saunders, Wong, a.g.e., s.107.

Page 22: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

5

Tüketicinin satın alma durumunu gözeten unsurlar şöyle ele alınmaktadır15;

• Alışveriş yaptığı mağaza tipi (süpermarket, market) ile alışveriş yapma

sistemine (Internet, yüzyüze) göre,

• Aranan faydalara (fiyat, kalite, garanti) göre,

• Ürünü kullanım oranı (az, çok) ile kullanıcı durumuna (eski

kullanıcı/yeni kullanıcı) göre,

• Farkındalık (ürünün farkında olma, ürün hakkında bilgi sahibi olma,

ürünü bilmeme) ve satın alma niyetine (ürünü almayı reddetme, ürünün

hali hazırda kullanıcısı olma) göre.

Yani pazar bölümlemesi; tüketicinin ortak özelliklerine ve pazarlama faaliyetine

verdikleri ortak tepkilere göre, pazar tüketicilerinin iki farklı grupta ele alınması olarak

tanımlanmış ve bu sürecin beş basamakta gerçekleştiği belirtilmiştir16:

1. Tüketicileri gereksinimlerine göre gruplandırma yapmanın yollarının bulunması,

2. Pazarlama faaliyetlerine göre işletmeye uygun gruplandırma yapmanın

yollarının bulunması,

3. Pazar bölümlemelerini, işletmenin, ürün veya faaliyetleriyle ilişkilendiren bir

pazar-ürün ızgarasının geliştirilmesi,

4. İşletmenin pazarlama faaliyetlerini yönelttiği pazar bölümlemesinin seçilmesi,

5. Pazar bölümlemelerine ulaşmak için pazarlama faaliyetlerine geçilmesi.

Şirketlerin hedef pazarlarını doğru seçmesi, pazarlama etkinliğinin başarılı

olabilmesi için oldukça önemlidir. Bu nedenle, hedeflenen pazarın ulaşılabilir olup

olmadığının bu basamaklar sonucunda öğrenilmesi ve onlarla iletişime geçecek uygun

program belirlenmesi, pazarlama stratejisinin oluşturulmasına büyük katkı

sağlayacaktır. Çocuklara yönelik pazarlamanın ele alındığı bu çalışmada; stratejilerini

çocuklara yöneltmiş pazarlamacıların ve reklamcıların, önem verdikleri hedef pazar

15 George E. Belch, Michael A. Belch, Advertising and Promotion: An Integrated Marketing Communication Perspective, The McGraw Hill Companies, Inc.,USA, 2004, s.47. 16 Belch & Belch, a.g.e., s.44.

Page 23: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

6

çocuklarının ortak özelliklerine göre bölümlendirilmesi, “Günümüz Çocuklarının Satın

Alma Davranışlarını Etkileyen Unsurlar” başlığı altında ikinci bölümde detaylı olarak

anlatılmıştır.

1.1.2. Pazarlama Stratejisinin Oluşturulması

Hedef kitlenin seçiminden sonra, “pazarlama stratejisinin belirlenmesi” aşaması

gelir. Pazarlama planlamasının en önemli basamaklarından biri strateji oluşturulmasıdır.

Çünkü belirlenen stratejik kararlar; ürün veya şirkete, pazardaki rekabet alanında büyük

avantajlar sağlamaktadır. Şirket içinde oluşturulan stratejiden söz etmek gerekirse;

“strateji” bir işletme ile çevresi arasındaki ilişkiyi, kaynakları harekete geçirip

kullanarak düzenleyen bir disiplin olarak tanımlanmıştır17. İşletmede strateji

oluşturulması için, bir işletmede oluşabilecek sorunların önceden kestirilebilmesi veya

olumlu gidebilecek faaliyetlerin öngörülmesi gerekmektedir. Yine işletme içindeki

stratejinin, pazarlama amacına ulaşmak için belirlendiğini söylemek olasıdır.

Pazarlama stratejisinin belirlenmesi; pazarlamacıların, yukarıda anlatılan

unsurları değerlendirmesi sonucu, pazarla ilgili varsayımlarda bulunmasıyla

başlamaktadır. Bu varsayımlar ise pazarlama karması elemanlarının her birine verilecek

olan ağırlığın saptanmasını sağlamakta, yani planlamanın bir sonraki aşamasına

geçilmesine yol göstermektedir18.

İlk varsayım; pazarlamacının, pazar alanının yapısını nasıl değerlendirdiği ve bu

yapının ortaya çıkardığı durumun nasıl olduğu ile ilgilidir. Pazarlamacı, pazar alanının

yapısını ya “homojen”, yani tek parça olarak değerlendirir ya da “heterojen”, yani

bölüm/segment olarak adlandırılan birden çok parçadan oluşan bir grup olarak görür.

İçöz, başlıca pazar tiplerinden “homojen pazar”ları, tüketici tercihlerinin belirli

özelliklerine göre bir araya getirildiği pazarlar olarak tanımlamaktadır19. Pazar alanı

yapısı homojen olarak değerlendirildiğinde; firmaların pazara tek bir ürünle girerek, tek

bir pazarlama planıyla, mümkün olduğu kadar çok kişiye/herkese ulaşmaya çalışma

çabasında olduklarını görürüz. Tüketicilerin tercihlerine göre bölümlenmemiş olduğu

17 Bozkurt, a.g.e., s.77. 18 William Wells, John Burnett, Sandra Moriarty, Advertising Principles and Practices, Prentice Hall Inc., USA.,1998, s.223. 19 Orhan İçöz, Hizmet Pazarlaması, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, Ocak, 2005, s.207.

Page 24: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

7

için, bu varsayımla pazara giren işletmeler, tüketicilere, farklılaştırılmamış ürünler

sunarlar (ürün farklılaştırılması ilerideki paragrafta tanımlanmıştır). Örneğin Coca-Cola,

bu yaklaşımla pazara adım atmış markaların başında yer almaktadır20.

Pazar alanı yapısı heterojen olarak değerlendirildiğinde ise; ürünlerin,

tüketicilerin tercihlerine göre çeşitlendiği görülür. Pazarlama stratejisi de bu nedenle

çeşitlendirilir. Ayrıca bu pazarlarda, uygulanan stratejilerin yoğun olduğu

gözlenmektedir. Pazarı homojen olarak değerlendirip adım atan Coca-Cola, belirli bir

süre geçtikten sonra pazarı heterojen olarak değerlendirmiş ve ürün yelpazesini yeni

ürünlerle genişletmiştir. Coca-Cola light (diet), Coca-Cola Citra (turunçgil aromalı),

Cherry Coke (vişne aromalı), Coca-Cola with Lime (limon aromalı), Coca-Cola with

Raspberry (frambuaz aromalı), caffeine free Coca-Cola (kafeinsiz) gibi.

Pazarlamacılar, pazarı homojen veya heterojen değerlendirdikten sonra, pazar

bölümlendirilmesi doğrultusunda, “ürün farklılaştırılması” ile ilgilenirler. Pazar

bölümlendirmesi; yani tüketicilerin özeliklerine göre yapılmış olan bölümlendirme

doğrultusunda pazarlanacak olan ürün, pazar alanında bulunan diğer ürünlerden

farklılaştırılmaktadır. Yani bu yaklaşımda, tüketici tercihlerinin farklılığı göz önüne

alınmakta ve bu farklılık gözetilerek pazarlanacak olan üründe de farklılıklar

yaratılmaktadır. Böylece ürün, pazardaki diğer ürünlerden ayrılan yönleriyle ortaya

çıkmakta ve hedeflenen tüketicilere ulaşmaktadır.

Ürün farklılaştırması kadar önemli bir diğer kavram ise “konumlandırma”dır.

Kotler’e göre bir ürünün konumu, tüketicinin zihninde kapladığı yerdir21. Kotler, bir

ürünü, pazardaki diğer ürünlerle aynı algılayan tüketicinin, o ürünü satın alması için hiç

bir nedeni olmadığını savunur. Bir diğer tanımda ise konumlandırma; pazarlamacının

rekabet ortamında, kendi ürününün tüketicinin zihninde nasıl bir çağrışım yapmasını

istediği olarak tanımlanmıştır22. Bu tanımlardan yola çıkarak; pazarlama planı geliştiren

işletmenin, rekabet ortamında, tüketicinin zihninde ürününün nasıl bir algılama

yaratmasını istediğinin kararını vermesi gerekmektedir .

20 The Coca-Cola Company, Brand List, http://www2.coca-cola.com/brands/brandlist.html, Erişim:15.02.2006. 21 Kotler, Armstrong, Saunders, Wong, a.g.e. s.107-108. 22 Wells, Burnett, Moriarty, a.g.e., s. 223.

Page 25: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

8

1.1.3. Pazarlama Karması Araçları

Pazarlama karması; ürün (product), fiyat (price), dağıtım (place) ve tutundurma

(promotion) olarak tanımlanan, kontrol edilir taktiksel pazarlama araçları grubudur23.

Kavramların İngilizce baş harflerinden yola çıkılarak bu elemanlar “4P” olarak da

nitelendirilmektedir. Pazarlamacılar, pazarlama karması elemanlarının kullanılmasıyla

hedef pazarda, tüketici gereksinimlerinin tatminini sağlarlar. Bunu yaparken de

tüketicilerin gereksinimlerini gözeterek bunlara uyumlu iletişim yollarını kullanırlar.

Böylece, ürünü, rekabet ortamında hedeflenen kitleye fark ettirir ve kitlenin zihnindeki

diğer ürünler arasından, sunulan ürünün ayrıştırılmasını sağlarlar.

Ürün:

Hedef pazara sunulan ürün ve hizmetlerin tamamıdır. Ürün sadece fiziksel bir

obje olmayıp, tüketicinin gereksinimini karşılayan faydalar ve değerlerin toplamıdır.

Tüketicinin bir ürünü satın alması için önce o ürünü farketmesi gerekmektedir. Bunun

gerçekleşmesi için, ürün üzerinde ve ürünün tüketiciye sunum şekli üzerinde

düşünülmesi gerekmektedir. Tüketiciler; satın aldıkları ürünleri sadece fiziksel objeler

olduğu için satın almamakta, görmedikleri özellikleriyle kendilerini tatmin edip

etmediklerine de dikkat etmektedirler. Yani ürünlerin, tüketicileri, psikolojik ve sosyal

anlamda etkileyip etkilemedikleri oldukça önemlidir diyebiliriz.

Ürün konusunda pazarlamacıların dikkat ettiği unsurlardan biri de, ürünün

“yaşam eğrisi” (life cycle)’dir. Pazara yeni girecek olan bir ürün, pazarda olup gelişme

aşamasında olan bir ürün, yine pazarda olup olgunluk dönemi yaşayan bir ürün ve

pazarda olan ancak gerileme aşamasına girmiş olan bir ürün için aynı pazarlama

stratejileri geliştirilmemektedir.

Dikkat edilen bir diğer unsur ise “markalama” (branding)’dır. Bir ürünü pazarda

dikkat çekici hale getiren en belirgin özelliklerin başında o ürünün markası gelmektedir.

Marka; bir ürünü, hizmeti, kurumu veya bir fikri tanımlayan ve pazarlamacılar

tarafından satılan isim, kavram, tasarım, sembol veya bunlara benzer bir başka

23 Kotler, Armstrong, Saunders, Wong, a.g.e. s.109.

Page 26: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

9

özelliktir24. Yani markalama, bir işletmenin değer verdiği tüm kavramları içinde

barındıran bir sözcüktür diyebiliriz.

Tüketiciler, satın aldıkları ürünleri çoğu kez, marka isimlerinin çarpıcı, akılda

kalıcı ve dikkate değer olması nedeniyle satın almaktadır. Güçlü bir marka

konumlandırması geliştirmek, tüketicilerin bir markayı neden satın aldıklarını ve neden

tekrar satın aldıklarını keşfetmekle başlamaktadır. Güçlü bir marka ismi geliştirmek için

pazarlamacıların kendilerine ürünle ilgili sordukları sorular şöyle sıralanabilir25;

• En ikna edici faydalar neler?

• Satın alma esnasında veya sonrasında markanın beraberinde getirdiği

duygular neler?

• Markayı tarif eden en iyi sözcük hangisi?

• Ürünü satın alırken müşteriler için önemli olan nedir?

Tüm bu soruların cevabı bilindiğinde, şirket, markasına, güçlü bir marka

konumlandırması geliştirebilmektedir. Bu noktada, marka ismi bulunmasının, markanın

yapısı içerisinde en zor ve maliyetli aşama olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır26.

Marka ismi bir şirkete bir çok avantajlar sağlamaktadır. Bu avantajların başında “marka

ederi” (brand equity) ya da “marka değeri” gelmektedir.

Marka değeri; güçlü marka sadakati, marka ismi farkındalığı, algılanan kalite,

güçlü marka kurumu ve patentler, tescilli marka ve kanal etkileşimleri gibi değerler

üzerine temellendirilmiş bir kavramdır27. Marka değeri olan bir ürün (isminin veya

logosunun), tüketicilerin zihninde itibarı olan bir ürün olup, ürünü sunan firmaya da

itibar kazandırmaktadır. Bunlara dayanarak, marka değeri yüksek olan bir ürünün

pazarda rakipleri arasında da güçlü olduğu söylenebilir.

“Ambalajlama” (packaging) ise; tüketiciyle iletişim kurma aşamasında,

pazarlamacıların üzerinde durduğu bir başka unsurdur. Ambalajlamayı Kotler ve 24 Wells, Burnett, Moriarty, a.g.e., s.89. 25 Kenneth E. Clow, Donald Baack, Integrated Advertising, Promotion, & Marketing Communications, Pearson Education Inc., New Jersey, USA, 2004, s.37. 26 John Murphy, Sussannah Hart, Brands. The New Wealth Creators, McMillian Busşness Inc., New York, 1998, s.34’ten aktaran Ömer Baybars Tek, Engin Özkul, a.g.e., s.318. 27 Kotler, Armstrong, Saunders, Wong, a.g.e., s.572.

Page 27: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

10

arkadaşları; bir ürünü içinde taşıyan ya da saran kutu/şişe/kap vb.’nin tasarlanma

etkinliği olarak tanımlamışlardır28. Ambalajlama basit bir işlem gibi görünse de, içinde

bir çok işlev barındıran bir kavramdır diyebiliriz.

Ambalajlamanın klasik amaçları şöyle sıralanmaktadır29;

• Ürünü koruması,

• Ürünün nakliyatında kolaylık sağlaması,

• Ürünün mağaza raflarına kolay yerleşimini sağlaması,

• Ürünün çalınma olasılığını önlemesi veya azaltması,

• Ürünün bozulmasını önlemesi.

Ürünü üreten firmanın adı, markası, logosu ürünün bir parçası olarak ambalaj

üzerinde ürünle birleşmektedir. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, ürünü üreten

şirketin tüketici üzerinde etkisinin, ambalajlama ile de gerçekleştiğini söylemek olasıdır.

Yani ambalajlamanın klasik amaçlarına eklenen bir diğer amacının, tüketiciyi etkilemek

olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bunlara dayanarak, günümüz pazarlama dünyasında, bir

ürünün sadece içindekiyle değil, ambalajıyla da dikkat çektiğini söylemek olasıdır.

Örneğin; çocuklar alışveriş esnasında özellikle üzerinde çizgi karakterler olan, canlı

renklerle ambalajlanmış ürünlere dikkat yöneltirler. MAXBonibon’lu dondurma ile

çocukları hedef kitle olarak belirleyen Algida, dondurmanın ambalajını rengarenk

bonibonlar ve MAX’ın çizgi kahramanı “Aslan MAX”ın resmiyle süsleyerek çocukların

dikkatini ambalajıyla çekmeye çalışmaktadır30.

Bir ürünün farklılaştırılması açısından ona uygun olarak yaratıcı bir ambalaj

tasarlanması, şirkete rekabet ortamında avantaj sağlamaktadır. Örneğin; Coca-Cola’nın

şişesi -özel olarak- oldukça belirgin tasarlanmış olduğundan rakiplerinden kolaylıkla

ayırt edilebilir niteliktedir. Diğer ürünlere benzemeyen Coca-Cola şişesi, tüm dünyada

bilinen, klasikleşmiş bir tasarımdır.

28 A.g.e., s.583. 29 Clow, Baack, a.g.e., s.38. 30 Algida, MaxLand-Max Center, Maximum Lezzet, http://www.aslanmax.com, Erişim: 10.04.2006.

Page 28: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

11

Genel olarak bir ürüne özgünlük kazandıran somut ve soyut özellikler Şekil 1-

1’de gösterilmeye çalışılmıştır.

Şekil 1-1: Bir Ürünün Somut ve Soyut Özellikleri

Kaynak: William Wells, John Burnet, Sandra Moriarty, Advertising Principles and Practices, Prentice Hall Inc., New Jersey, USA.,1998, s.87.

Tüketicilerin bir ürünü algılamasında, soyut ve somut öğelerin büyük etkisi

vardır. Bu öğeler, mesaj stratejisi oluştururken yararlı olabilmekte, kişilerin ürünle ilgili

yargılarda bulunmasını sağlamaktadır. Örneğin; pazarda var olan ve hedeflenen

tüketiciye ulaşmamış bir ürün, özelliklerinde, ambalajında veya içeriğinde değişiklikler

yapılarak pazara yenilenmiş haliyle tekrar sunulabilir ve hedeflenen tüketici tarafından

hemen farkedilebilir.

Fiyat:

Tüketicilerin ürünü almak için ödediği miktardır. Pazarlamacılar; fiyat tespiti ve

fiyatlandırma politikaları geliştirmek, rakiplerinin ve tüketicilerin pazardaki fiyatlarla

ilgili tepkilerini takip etmekle sorumludurlar. Bir işletme, ürün veya hizmeti için fiyat

biçerken; maliyet, talep durumu, rekabet, algılanan değer ve beklediği kar etme düzeyi

gibi unsurları göz önünde bulundurmaktadır. Pazarlama açısından ele alındığında fiyat

unsuru, ürünün algılanmasıyla ve uygulanan iletişim stratejisiyle tutarlılık

Ürün

Ürünün Sunumu için gerekli Mesaj Stratejisi

Reklam Mesajı

Tüketici Tarafından Ürün Yorumlanması ve Değerlendirilmesi

Somut Öğeler

-Büyüklük -Özellikler -Renk -Dayanıklılık -Ambalaj -Tat/aroma -Diğer

Soyut Öğeler -Tarz -Kalite -İmaj -Prestij -Garanti -Marka Adı -Diğer

Page 29: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

12

sergilemektedir. Örneğin; yüksek fiyatlandırılmış ürünler, tüketicilerin zihninde, ürünün

yüksek kaliteli olduğuyla ilgili bir algılama yaratmaktadır31. Yani, bir ürün tüketicinin

zihninde çok kaliteli olarak konumlandırıldıktan sonra düşük fiyatla pazara sunulursa,

müşterinin bakış açısına göre bir tutarsızlık oluşur ve bu tutarsızlık nedeniyle satışlar

başarısız olabilir.

Dağıtım:

Ürünün hedef kitleye ulaştırılması için, şirketin düzenlediği aktivitelerden

oluşur. Ürünün tüketicilere hangi dağıtım kanallarıyla ulaştırılırsa satışın daha iyi

gerçekleşeceği bu aşamada düşünülmektedir. İşletmenin, iletişim girişimlerinden olası

olan en iyi etkiyi elde edilebilmesi için, iletişim etkinliklerini koordineli ve eşzamanlı

bir biçimde düzenlemesi gerekmektedir. Bir şirket, yeni bir ürünle pazara girdiğinde,

tüketiciyle olan iletişiminde tüketiciye bir çok vaatte bulunduysa, ürünün elde edildiği

zincirin en kolay ve kısa yoldan ulaşılabilir olması gerekmektedir. Örneğin; bir şirketin

doğru fiyatlandırılmış mükemmel bir ürünü olabilir, ancak bu ürün uygun destek ve

hizmetle tüketicilerin istedikleri yerde bulunmazsa/zor bulunursa, ürünün

mükemmelliği ya da fiyatlandırmanın doğru yapılmış olması pek bir anlam ifade etmez.

Yani tüketiciler ürünü göremez veya satın alamazlarsa, ürünün güvenilirliği

zedelenebilir ve rakiplere, önceden tanımlanmış olan açık pazara girişim konusunda bir

fırsat penceresi açılmış olabilir.

Tutundurma:

Pazarlama literatürüne Mehmet Oluç tarafından kazandırılan “tutundurma”

sözcüğü; bir ürünün ve hizmetin, kitlelere olumlu bir şekilde tanıtılıp benimsetilmesi

olarak tanımlanmıştır32. Tek ve Özgül ise tutundurmayı, pazarlamada; ürünleri, fikirleri,

kavramları kabul etme konusunda “başkalarını ikna etmek için yürütülen iletişim

faaliyetleri” olarak tanımlarlar33. Şirketler; tüketicilere bilgi vermek, hatırlatma yapmak,

onları ikna etmek ve (uzun dönemli veya kısa dönemli karlarını artırarak) hedefledikleri

kitleye ulaşmak için, pazarlama karmasının elemanlarından “tutundurma”ya oldukça

31 Belch & Belch, a.g.e., s. 61. 32 Mehmet Oluç, “Halkla İlişkiler ve Duyurum”, Pazarlama Dünyası, Ocak-Şubat 1990, Yıl 4, Sayı 19, s.3-15’ten aktaran Mehmet Karafakıoğlu, a.g.e., s.148. 33 Tek, Özkul, a.g.e., s.634.

Page 30: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

13

önem vermektedirler. Tüm bunlar aslında, şirketlerin gerçekleştirmek istedikleri

“NAIDAS” modeliyle açıklanmaktadır. İngilizce’de gereksinim (need) yaratmak, dikkat

(attention) çekmek, ilgi (interest) uyandırmak, arzu (desire) oluşturmak/istek yaratmak,

harekete (action) geçirmek ve tatmin (satisfaction) sağlamak sözcüklerinin baş

harfleriyle isimlendirilen bu model; pazarlamanın ilkelerini ve reklamın iletişim

amacının etkilerini açıklamaktadır. Reklamın iletişim amacı bölümünde bu modelden

daha ayıntılı söz edilmiştir.

Son zamanlarda şirketlerin tutundurma çabalarında özellikle bir artış

gözlenmektedir. Bu artışın nedenleri ise şöyle sıralanmaktadır34;

1. Ekonomideki gelişme,

2. Kitlesel üretimlere ve dağıtımlara geçiş,

3. Ürün çeşitlerinin artışı,

4. Aracıların sayısının artışı,

5. Ekonomik dalgalanmalar (durgunluklar vb.),

6. Tüketim ekonomisine geçiş,

7. Rekabet artışı ve rekabetten kaçış,

8. Teknoloji alanındaki gelişmeler,

9. Tüketicilerin gelirlerindeki artışlar ve alıcılar pazarına kayışları.

Yukarıda sıralanan tüm değişiklikler göz önüne alınırsa şirketlerin -pazardaki

rakiplerinden farklılaşarak- tüketiciyi, kendi şirketlerine yakınlaşmasını sağlamayı

amaçladıkları izlenimini edinebiliriz.

Pazarlama planı içerisinde hedef kitleyle iletişime geçmek için tutundurma

yöntemlerinden en uygun olanı seçilir. Tutundurma karması olarak tanımlanan bu

araçlar temelde yüzyüze satış, satış promosyonu, halkla ilişkiler ve reklam olarak

tanımlanmıştır35. Pazarlama yöneticileri; en doğru karma elemanlarını oluşturarak,

tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyebilecek başarılı bir pazarlama çabası

34 A.g.e., s.636. 35 Kotler, Armstrong, Saunders, Wong, a.g.e., s.756.

Page 31: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

14

gerçekleştirmiş olurlar. Pazarlamanın tutundurma karmasının elemanlarından reklam;

hedef kitle ile iletişime geçmek için kullanılan en etkili yollardan biridir.

1.2. Pazarlamanın Tutundurma Karması Elemanlarından Reklam

Pazarlama planı içerisinde tutundurma etkinliklerinin etkili bir biçimde

gerçekleştirilebilmesi için, tutundurma unsurlarından reklam aracının ayrıntılı olarak

incelenmesi gerekmektedir. Reklamının özellikleri, ne gibi amaçlar güttüğü, reklam

stratejisi oluşturulurken nelere dikkat edildiği, reklam ortamlarından söz edildikten

sonra, -reklamın işleyişinin net anlaşılması amacıyla- iletişim kavramı, iletişim süreci

ve bu sürecin nasıl işlediğine değinilmiştir.

Reklam, halka, bir ürünü veya hizmeti tüketmeye/kullandırmaya yönlendiren ve

güdüleyen, bir kitle haberleşme biçimidir. Dünyada milattan önceki dönemlerde

sosyolojik ve ekonomik gereksinimlerle beraber (eski medeniyetlerin alışveriş

yaparken, doğaçlama ve bilinçsiz bir şekilde uygulamaya başlamasıyla) kendiliğinden

ortaya çıkmıştır. Matbaanın icat edilmesiyle (15.YY) gerçek kimliği konusunda hızla

yol almaya başlayan reklamcılık; yirmibirinci yüzyıla gelindiğinde, yaşamın her

alanında var olan, insanoğlunun günlük yaşamın bir parçası olan ve hatta zaman zaman

hayatını yönlendiren, seçimlerini etkilemek suretiyle de alışkanlıklarını dahi belirleyen

bir araç halini almıştır. Reklamın gelişiminin ardında, geniş kitleleri tüketici haline

getirme isteği yatmaktaydı. Reklam çalışmaları bu nedenle artmıştır. Ancak, aynı mal ve

hizmetlerin üretimi nedeniyle rekabet ortamı yaratılmış ve reklamcılık günümüze kadar

taşınmıştır.

Reklamcılığın gelişiminde etkili olan ögeler genel olarak şöyle sıralanabilir36:

• Üretimde artış (kitle üretimi),

• Üretim teknolojisinde gelişim,

• Gelir düzeyinde artış,

• Yaşam ve tüketim standardlarında yükseliş,

• Genel eğitim düzeyinde yükseliş,

36 İsmail Türkmen, Reklam Yönetimi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, No:583, Ankara, 1996, s.25

Page 32: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

15

• Ürünlerde yenilik yapma süresinde kısalma,

• Ürün ambalajında gelişme,

• Üretici ve tüketici arasındaki uzaklık,

• Büyük mağazacılık ve self-servis satışlarında artış,

• Pazarlama anlayışında gelişim.

Toplum bireylerinde gün geçtikçe gözlenen değişiklikler, yukarıda sıralanan

maddelerle, reklam kavramında kendini göstermektedir. Teknolojik gelişmeler,

toplum bireylerinin harcama gücünün artışı, pazarlama anlayışında bir gelişim

olmasını sağlamış ve bu durum, reklama da olumlu olarak yansımıştır diyebiliriz.

Reklamın bir çok tanımı vardır.

American Marketing Association (Amerikan Pazarlama Birliği)’nın tanımına

göre reklam; bir ürün, hizmet veya fikrin bedelinin ödenerek, kişisel olmadan açıkça

anlaşılabilecek şekilde yapılan, yüzyüze satış dışında kalan tanıtım faaliyetleridir37.

Phlip Kotler’e göre reklam; ürünlerin, hizmetlerin ve fikirlerin belirli bir sponsor

tarafından kişisel olmayan sunumu veya dağıtımının ücretli şeklidir38.

İşletmeler açısından ele alınarak yapılan bir tanıma göre reklam; üretilen mal ve

hizmetlerin tüketiciye duyurulmasına, pazarda bulunan aynı tür mal ve hizmetlerin

çokluğu yüzünden tüketicinin, o işletmenin ürettiği mal ve hizmeti tercih etmesi için

ikna edilmesine, ürüne olan gereksinimin ve istemin canlı tutulmasına katkıda bulunan

bir araçtır39.

Bir iletişim biçimi olduğunu belirten bir tanıma göre ise reklam; bir mal ya da

hizmetle ilgili bir iletiyi (mesajı) sözlü ya da görüntü olarak pazar birimlerine sunmak

için yapılan eylemdir40.

37 A.g.e. s.23. 38 Philip Kotler, Marketing Management, Analysis, Planning and Control, Prentice Hall, New Jersey, USA, 1980, s.476. 39 Füsün Kocabaş, Müge Elden, Reklamcılık, Kavramlar, Kararlar, Kurumlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 2004, s.14. 40 Ralph Classer, Planlı Pazarlama, İstanbul Reklam Yayınları, İstanbul, 1972, s.30’dan aktaran Kocabaş, Elden, a.g.e., 2004, s.14-15.

Page 33: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

16

Tanımlardan da anlaşılacağı gibi reklam, bir çok bakış açısıyla ele alınabilen çok

yönlü bir etkinliktir. Reklam, pazarlamacıların bakış açısıyla; pazarlama planlarını

destekleyen bir tanıtım faaliyeti, tüketicilerin gözüyle; gereksinimleri olan ürün ve

hizmetlerin kendilerine tanıtılmasını sağlayarak hayatlarını kolaylaştıran bir araç,

işletmelerin bakış açısıyla ise; üretimlerinin sonucunda kendi yararlarına kazanç

sağlamalarına destek olan bir yatırımdır. Her ne kadar bazı işletmeler reklamı, bir

yatırım değil bir “harcama” olarak görse de, reklam; gün geçtikçe “harcama kalemi”

olarak değil, daha çok “bir yatırım aracı” olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

Bir çok tanımdan yola çıkarak Kocabaş ve Elden reklamın genel özelliklerini

şöyle sıralamışlardır41;

• Reklam, pazarlama iletişimi içerisinde yer alan bir unsurdur,

• Reklam, belirli bir ücret karşılığı yapılır,

• Reklam, reklamveren ve tüketici arasındaki iletiler topluluğudur,

• Reklam yapan kişi, kurum ve kuruluşlar bellidir,

• Reklam yolu ile tüketici bilgilendirilmeye ve ikna edilmeye çalışılır,

• Reklam mesajlarının içeriği ürünler; hizmet, vaatler, ödüller, sorunlar ve

çözümlerle doludur,

• Reklam; diğer pazarlama iletişimi elemanları ile, işletmenin belirlediği

“pazarlama stratejisi” doğrultusunda, belirlenen pazarlama hedeflerine ulaşmak

amacıyla eşgüdümlü bir şekilde çalışır.

Yukarıda belirtilen özelliklerden de anlaşılabileceği gibi reklam; pazarlamanın,

tutundurma karması unsurlarından biridir. Reklam; “müşteri” olarak nitelendirilen

kurumun, pazarlama stratejisi doğrultusunda belirlediği hedef kitlesini, onlara sunduğu

ürün/hizmet ile ilgili bilgilendirmek ve ikna etmek amacıyla, reklam ajanslarına belirli

bir ödeme karşılığında yaptırdığı bir yatırımdır.

Reklamın, pazarlama anlayışı içinde vurgulanan önemi dışında, toplumsal

anlamdaki öneminden de söz etmek gerekmektedir. Toplumu oluşturan bireyler, 41 A.g.e., s.16.

Page 34: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

17

birbirleriyle etkileşim içinde olarak yaşamlarını şekillendirmekte ve bu etkileşimlerle de

toplumsallaşmaktadırlar. Bireyin toplumsallaşmasına, ikinci bölümde “Çocuğun

Toplumsallaşması” başlığı altında ayrıntılı olarak değinilmiştir. Ancak reklamların,

bireylerin toplumsallaşmasına olan genel etkisine burada kısaca değinilebilir. Bireyler,

diğer bireylerle etkileşimleri sürecinde toplumsal statü oluşturma çabasına girerler.

Toplumsal statü; bir bireyin çevresinde bulunan diğer bireyler arasında edindiği konum

(ya da yer) olarak tanımlanabilir. Birey, toplumsal statüsü doğrultusunda diğer

bireylerden, kendisine, belirli davranış kalıpları içinde yaklaşmasını bekler. Toplumda

bir saygınlık kazanma isteği, aidiyetini kanıtlama isteği nedeniyle, ait olduğu ya da ait

olmak istediği sosyal sınıfın veya grubun tükettiği bazı ürün ve hizmetleri tüketme

eğilimini göstermek ister. Bir bireyin gerçekleştirdiği tüketimin, sadece duyduğu

gereksinim doğrultusunda olmadığını söylemek olasıdır. Yani gereksinimler bir bakıma

yaratılmaktadır. Reklamlar ise bu gereksinimlerin yaratılmasına destek olmakta ve

bireyleri bir bakıma tüketime yöneltebilmektedir.

Bir reklam kampanyası yönetilirken izlenen yol; öncelikle, pazarlama planı

geliştirme sürecinde yapılmış olan rekabet ortamı, hedef pazar, hedef kitle ve

konumlandırma analizlerinin tekrar gözden geçirilmesi ile başlar. Daha sonra ise,

reklamın hangi amacı güdeceği kararlaştırılır ve reklam bütçesinin yeniden incelenmesi

sonrasında, kitle iletişim araçlarından hangi ortam/ortamların birlik içerisinde nasıl

kullanılacağının saptanması gözden geçirilir. Son olarak tüm bu bilgiler, ortaya

çıkarılmış olan yaratıcı reklamla beraber kesinleşmektedir.

Pazarlama planı geliştirme sürecinde yapılmış olan rekabet ortamı; hedef pazar,

hedef kitle ve konumlandırma analizlerinin gözden geçirilmesini, üretici şirketin

rakiplerinin görülmesini, güçlü ve zayıf yanlarının bilinmesini, önceki iletişim

çabalarının ne kadar işe yaradığının saptanmasını, şirketin ve ürünlerinin rekabet

ortamında tüketicilerin zihninde nasıl algılandığının ortaya çıkmasını sağlar. Böylece

reklamcılar; reklamını yapacakları ürün/hizmet ve üretici şirketi tanıyarak, pazardan ve

var olan fırsatlardan haberdar olurlar ve üretici şirketin reklam çabasının neye odaklı

olduğunu daha kolay anlayarak reklam stratejilerini bu doğrultuda şekillendirirler.

Page 35: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

18

1.2.1. Reklamın Amaçları

Reklamın neler yapabildiğini bilmeden bir reklam amacı oluşturmak pek olası

değildir. Bu nedenle, yukarıda anlatılanlar göz önünde bulundurularak belirlenen

“reklam amacı”, sağlıklı yürüyecek bir reklam kampanyası oluşumunun ilk belirtileri

olabilir. Çoğu reklamda hedeflerin ortaya konmadığı, amaçların kaybolduğu ve

söylenmek istenenin verimsiz bir biçimde söylendiğini belirten Hofsoos, reklamlarda

fikir ne kadar güzel olursa olsun tüketiciye erişemeyen reklamların o güzel fikirlerin

arasında yok olabildiğinin altını çizmektedir42. Reklamın üç temel amacı vardır.

Bunlar; satış amacı, iletişim amacı ve reklamın özel amaçları olarak sıralanabilir43.

Reklamın kesin ve en belirgin amacı, satışları artırmaya yardımcı olmaktır.

Belirli bir ürün/hizmetin reklamını yaparak, tüketicileri o ürün/hizmeti satın almaya

yönlendiren reklamcılar; sözü edilen satın alma davranışının, tüketiciler tarafından uzun

veya kısa vadede gerçekleştirilmesini amaçlarlar. Uzun vadede, sözü geçen ürün/hizmet

hakkında olumsuz düşünen kişiler olumlu düşünmeye yönlendirilir, olumlu düşünen

ancak ürün/hizmeti satın almayı düşünmeyen kişiler ise ikna edilmeye çalışılır ve

satışlar böylece artırılabilir. Kısa vadeli satış amacında ise; tüketicilerin bir an önce

ürün/hizmeti satın alması amaçlanır. Kısa vadeli satış amacı güdüldüğünde karar

verilmesi gereken önemli bir nokta; satışın gerçekleştirilmesi için, reklamın, bu yükün

ne kadarını üstleneceğidir.

Örneğin; Türkiye’de bir oyuncak mağazası, Amerika’da çocukların oynadığı ve

çok sevdiği bir oyuncağı satmaya başlayacağı günü reklamlar aracılığıyla duyurur ve

belirtilen günün sabahı mağazada oyuncak tükenirse ve satın almak isteyen tüketiciler

ürünü satın alamadan geri dönerlerse, bu durum reklamın başarısı, ancak mağazanın

başarısızlığı olarak görülebilir. Diğer yandan bu görüşün pek doğru olmadığı da

söylenebilir. Ortada olan sorun; tüketici potansiyelinin iyi araştırılmamış olmasıdır. Bu

nedenle de tüketiciler tarafından reklama verilebilecek olan hızlı ve sert tepkiler

mutlaka göz önüne alınmalıdır diye düşünülebilinir.

42 Emil Hofsoos, Reklam ve Yönetim, Çeviren:Ayça Haykır, Öteki Yayınevi, Ankara, 1999, s.39. 43 Müge Elden, Reklam Yazarlığı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2004, s.22.

Page 36: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

19

Reklamın satış amacının gerçekleşmesi, tüketiciyle iletişime geçilmesine

bağlıdır. Bu nedenle reklamın en önemli amacının iletişim amacı olduğu söylenebilir.

İletişim olmadan satışın da olamayacağı bir gerçektir. Milli Reklamcılar Birliği (MRB),

(reklamın iletişim amacıyla ilgili olarak) reklam yöneticilerine yönelik hazırladığı

raporda, reklamın amacını; belirli çerçevelerin içinde, belirli bir sürede, hedeflenen

kitleye ulaşılması için gerçekleştirilecek iletişim fonksiyonu olarak tanımlamıştır44. Bu

noktada, reklamlardan esas beklenenin, tüketiciyle iletişim kurmak olduğunun ortaya

çıktığını görmekteyiz. Tüketiciyle kurulan iyi iletişim sonucunda, satışların artma

olasılığının yükseldiğini tahmin etmek hiç de güç değildir.

Jim Ring, reklamın, tüketiciyle iletişim boyutunu dört kategoride ele almıştır45;

• Ürünün farkına varılmasını sağlamak,

• Kişilerin düşüncelerini değiştirmek,

• Kişilerin ürünle ilgili fikirlerini güçlendirmek,

• Eğlendirmek.

Tüketiciler, kimi zaman, yeni çıkan bir ürünün farkında olmazlar. Bu gibi

durumlarda amaç; potansiyel tüketicilerin, ürünün farkına varmalarını sağlamak olur.

Bir diğer durum ise, tüketicilerin bir ürün hakkında olumsuz düşünmesi ya da pek bir

fikri olamaması durumudur. Bu noktada reklamlar, onların fikirlerini değiştirmeye ya da

güçendirmeye yönelik olarak tasarlanır. Eğlence kavramı, çoğu kişinin ilgisini çeken bir

kavramdır. Bu nedenle tüketiciyle iletişim kurmanın en etkili yollarından biri,

reklamlarda, onlara, eğlence unsuru sunmak olabilir.

Reklamın iletişim biçimi olarak bazı işlevleri vardır. Tek’e göre bunlar;

bilgilendirme, ikna etme, hatırlatma, değer katma ve örgütün diğer amaçlarına yardımcı

44 Hofsoos, a.g.e., s.37. 45 Jim Ring, Reklam Dünyasının İçyüzü, Çeviren: Şefika Komçez, Financial Times, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1996, s.86’dan aktaran Elden, a.g.e., s.25.

Page 37: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

20

olma olarak sınıflandırılmıştır46. Kotler ve Armstrong ise reklamın bu işlevlerini,

reklamın iletişim kurma boyutundaki amaçları olarak tanımlamışlardır47.

Yeni bir ürün ya da ürün grubunun pazara girdiği dönemde, hedef kitlenin

dikkatinin bu ürünün özelliklerine yöneltilmesi, bu ürünün özelliklerinin ve faydalarının

vurgulanması (yani birincil talebin oluşturulması) amaçlandığı taktirde, reklamın

bilgilendirme işlevine başvurulmaktadır. Reklamın bilgilendirme işlevi genellikle, yeni

bir ürün kategorisinin tanıtımı için kullanılmaktadır. Bu durumda amaç; tüketici

zihninde bu ürün için temel talep oluşturmaktır. Örneğin I-Pod’lar pazara yeni

girdiğinde öncelikle ürünün özellikleri tanıtılmaya çalışılmıştır. Reklamlarda; I-pod’a

kaç adet mp3 yüklenebildiği, bu işlemin ne kadar pratik yapılabildiği, kısacası bu

ürünün faydalarının neler olduğu konusunda tüketicilere bilgi verilmiştir.

Markanın bilinirliğinin ve tercih edilirliğinin artırılması, tüketicilerin ürün/

markalarla ilgili tutum ve algılarının değiştirilmesi (ya da etkilenmesi) veya tüketicilerin

söz konusu ürünleri denemeye yönlendirilmesi amaçlandığı taktirde, reklamın ikna etme

işlevi kullanılmaktadır. İkna edici reklamlar, rekabetin yoğun olarak yaşandığı

ortamlarda görülmektedir. Bu reklamlarda amaç; tüketicinin zihninde ürünle ilgili seçici

talep oluşturmaktır. Örneğin; Fallon-London Ajansın, Sony’nin yeni ürünü olan Bravia-

LCD televizyon için çektiği “Balls” (Toplar) temalı reklam filmi, tüketicileri ikna

etmeye yönelik yapılmıştır.

Film; rengarenk küçük topların, bir şehrin sokaklarında zıpladığı sahnelerden

oluşmuştur. Sahnelerin bitiminde ekranda “Color, like no other” (Benzersiz renk)

sloganı belirir. Yani reklamda vurgulanan nokta, televizyonun benzersiz renk

özelliğidir. Tüketicilerin zihninde, televizyon alınırken, renk özelliğinin önemli bir

unsur olduğu savı oluşturulmakta ve bu özellik üzerinde durmaları konusunda onların

yönlendirildiği gözlemlenmektedir. Böylece tüketicilerde, Sony Bravia-LCD’yi tercih

etmeleri için talep oluşturma hedeflemiştir.

46 Ömer Baybars Tek, Pazarlama İlkeleri Küresel Yönetimsel Yaklaşım Türkiye Uygulamaları, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul, Ocak 1999, s.725-727’den aktaran Müge Elden, a.g.e, s.21. 47 Philip Kotler, Gary Armstrong, Marketing: An Introduction, Prentice-Hall Inc., USA, 1997, s.409.

Page 38: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

21

Bazı ikna edici reklamların, karşılaştırma reklamlarına dönüştüğü de

görülmektedir. Bu reklamlarda ürünün markasının doğrudan veya dolaylı olarak bir

başka markayla kıyaslandığını söylemek olasıdır. Örneğin Audi-Ciavena reklam filmi,

“Bir arabada ne olmasını istersiniz?” sorusunun ekranda belirmesiyle başlar. Daha sonra

bir el, fonda duran çivilerden birine Alfa Romeo logolu araba anahtarını asar, anahtarın

yanında “dizayn” sözcüğü belirir ve anahtar orada kalır, sözcük yok olur. Bir başka el

bu anahtarın yanına Mercedes logolu bir anahtar asar, anahtarın yanında “rahatlık”

sözcüğü belirir, anahtar kalır, sözcük yok olur. Başka bir el iki anahtarın yanına Volvo

logolu bir anahtar asar, “güvenlik” sözcüğü ekranda belirir, anahtar kalır, sözcük yok

olur. Dördüncü anahtar ise yine farklı bir elin çivilerden son kalana astığı BMW logolu

bir anahtardır, “sportif” sözcüğü ekranda belirir, anahtar kalır ve sözcük yok olur. Dört

marka araba anahtarının asıldığı çivilere bakıldığında Audi’nin 4 daireden oluşan

logosu ortaya çıkar. Arabaların tüm özelliklerinin Audi’de olduğunu belirten bu

reklamda, karşılaştırma unsuru kullanılmıştır.

Ürünün olgunluk döneminde, ya da mevsimsel talep olan ancak, mevsim

nedeniyle ürüne talebin olmadığı dönemlerde (kayak tulumu, kayak takımları,

snowboard gibi spor malzemelerinin kış döneminde satılması, ürünlerin mevsimsel

taleple satışına bir örnektir) ürünün ve markanın tüketicilere hatırlatılması

amaçlandığında, reklamın hatırlatma işlevine başvurulmaktadır. Reklamın tüketiciyle

iletişime geçme sürecindeki hatırlatma işlevi, pekiştirme amacı olarak da

adlandırılmaktadır48. Bu konu daha önce reklamın hatırlatma işlevinin anlatıldığı

bölümde de vurgulanmıştır. Hatırlatma amacı güdülen reklamlarda, tüketicinin ürünü

unutmaması, unutmadıysa da zihninde daha çok düşünmesi için çaba gösterilmektedir.

Coca-Cola reklamları genellikle bu amaç üzerine kurgulanmış reklamlardır. Coca-Cola

bilgilendirmek veya ikna etmek yerine reklamlarında pekiştirme yapmayı amaçlayarak

hareket etmektedir.

Markalara kişilik ve özel bir anlam katma amaçlandığında, reklamın değer

katma işlevi kullanılarak, markaların rekabet ortamında öne çıkması sağlanmaya

çalışılmaktadır. Böylece markaların özellikli, prestijli, yeni moda, stili olan, güçlü ve 48 Dennis Addock, Ray Bradfield, Al Halborg, Caroline Ross, Marketing Principles & Practice, Pitman Publishing, UK, 1995, s.226.

Page 39: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

22

diğer markalara kıyasla üstün, seçkin, yüksek kaliteli görünmesi sağlanabilmektedir.

Bozkurt’a göre, yeni buluşlar kaliteyi geliştirmekte, tüketicilerin algılarını değiştirerek

ürünlere ve belirli markalara değer katılabilmektedir49.

Üretici şirketin satış ve tutundurma uğraşlarının parçaları olan kupon, çekiliş,

doğrudan satış gibi unsurlar, şirketin amaçlarına “yardım etme” ve “destek verme”

düşüncesiyle kullanılırsa, reklamın, örgütün diğer amaçlarına yardımcı olma işlevine

de katkıda bulunur.

Reklamın (yukarıda anlatılan tüm işlevleri dahilinde), tüketiciyle iletişim

kurulduktan sonra, tüketicide bir takım değişiklikler oluşturması beklenebilmektedir,

bunlar50;

• Alıcının bilgi düzeyinde değişmeler,

• Alıcının tutumlarında değişmeler,

• Alıcının açık davranışlarında değişmeler olarak sıralanabilir.

Buradan da anlaşılacağı gibi reklamın, tüketiciye ulaşma konusunda etkili bir

gücü vardır. Reklam tüketicilerle iletişime geçtiğinde, zihinsel olarak onları

etkileyebilir. Bu etkilenmeler sonucunda tüketiciler harekete geçer. Satın alma

konusunda karar verirken belirli aşamalarından geçen tüketicilerin, karar verme

akışlarının açıklandığı bazı modeller vardır. Bu modeller; mesajların güçlü etkilerinin

ve mesaj yapısındaki amaçların, “etkiler hiyerarşisi” olarak adlandırılan adımlar

dizisiyle incelenmesine yardımcı olur51. En gelişmiş iki model, NAIDAS (Need,

Attention, Interest, Desire, Action, Satisfaction – Gereksinim, Dikkat, İlgi, Arzu,

Eylem, Tatmin) ve DAGMAR (Defining Advertising Goals for Measured Advertising

Results - Ölçülür Reklam Sonuçları İçin Reklam Hedeflerini Tanımlamak) iletişim

modelleridir.

49 İzzet Bozkurt, İletişim Odaklı Pazarlama: Tüketiciden Müşteri Yaratmak, Kapital Medya Hizmetleri A.Ş., İstanbul, Kasım, 2005, s.218. 50 Elden, a.g.e., s.23. 51 Wells, Burnett, Moriarty, a.g.e, s.151.

Page 40: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

23

NAIDAS modelinin işleyişi Şekil 1-2’de sunulmuştur.

Şekil 1-2: NAIDAS Modeli

Kaynak: Demet Gürüz, Reklam Yönetimi, Ege Üniversitesi Basımevi, 2. Baskı, İzmir, 1999, s.23

NAIDAS modeline göre tüketicilerin satın almaya karar verme süreci şöyle

gerçekleşmektedir. Öncelikle bir gereksinim hisseden tüketici, bu gereksinimini

karşılayacak ürünlere dikkat eder. Daha sonra bu ürünler arasından bir tanesine ilgi

duyar ve onu arzular. Bunun sonrasında ise harekete geçer, yani ürünü satın alır ya da

almaz. Ürünü satın aldığında ise tüketicinin son olarak geçtiği aşama, “tatmin”

aşamasıdır. Tüketici üründen memnun kaldıysa ürünü tekrar kullanır. Dolayısıyla

tatmin, oldukça önemli bir basamak olarak ön planda yer alır.

DAGMAR modelinin iletişim basamakları Şekil 1-3’te sunulmuştur.

Gereksinim (Need)

İlgi

(Attention)

Eylem (Action)

Dikkat

(Attention)

Arzu

(Desire)

Tatmin

(Satisfaction)

Page 41: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

24

Şekil 1-3: DAGMAR Pazarlama İletişimi Spektrumu

Kaynak: Solomon Dutka, DAGMAR Ölçülür Reklam Sonuçları İçin Reklam Hedeflerini Tanımlamak, Çeviren: Haluk Mesci, Reklamcılık Vakfı Yayınları, İstanbul, Nisan, 2002, s.48.

DAGMAR Pazarlama İletişimi Spektrumu, iletişim sürecini basamaklarla ele

almakta ve tüketicinin reklam aracılığıyla gerçekleşen zihinsel satınalma eğilimini

göstermektedir. Farkında olmama basamağında, ürün hakkında bir şey duymamış olan

tüketiciler bulunur. Bu aşamadaki kişilere markayı ya da ürünü tanıtacak mesajlar

yollanmalı, böylece kişiler farkında olma basamağına çıkarılmalıdır. Farkında olma

basamağındaki kişiler, ürünün farkındadır ancak mesajların ne olduğunu aklında

tutmamıştır. Bu tüketiciler anlama basamağına yönlendirilir. Anlama basamağındaki

kişiler markayı, ambalajı, ürünü hatta ürünün ne işlevi olduğunu bir miktar bilirler. Bu

tüketiciler karar verme aşamasına yönlendirilirler. Karar basamağındaki kişiler, ürünün

hangi markaya ait olduğunu bilen, o ürünün temel özelliklerini sayabilen, bu özelliklerin

kendi gereksinimlerini karşılayıp karşılamayacağı üzerine düşünen ve bunun ayrımını

yapabilen tüketicilerden oluşur. Karar basamağındaki kişiler, ürünün onlara sunduğu

fiziksel faydalar haricinde psikolojik nedenlerle, bir diğer deyişle ürünün dışarlıklı

özelliklerini hesaba katarak ürünü tercih etme aşamasında olan kişilerdir. Eylem

basamağı pazarlama spektrumunun son basamağıdır. Tüketiciler bu basamakta ürünü

FARKINDA OLMAMA

FARKINDA OLMA

ANLAMA

KARAR

EYLEM

Pazarlama Güçleri (İnsanları Satınalma Eylemine Yönlendirir)

Karşı Güçler

Reklam Satış Teşvik Yüzyüze Satış Haber Yayma Tavsiye Ürün Tasarımı Bulunurluk Sergileme Fiyat Ambalaj Vitrinler

Aynı Kategorideki BaşkaMarkalar Hafıza Sekmesi Satınalma Direnci Pazar Aşınması Diğer Kategorilerin Rekabeti Diğer Çevre Etkileri

Page 42: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

25

satın almak üzere eyleme geçerler. Örneğin bir mağazaya girerek o ürün hakkında bilgi

alırlar, ürünle ilgili tüm ayrıntıları öğrenirler.

Tüm bu basamaklar sonucunda nihai satış gerçekleşir ya da gerçekleşmez.

Satışın gerçekleşmesi aslında tamamiyle reklama bağlı değildir çünkü, mağazanın

elinde ürün kalmamış olabilir, potansiyel tüketici fiyatı çok yüksek bulmuş olabilir,

ürün daha yakından incelendiğinde tüketiciye reklamlardaki kadar çekici gelmeyebilir.

Satın alma gerçekleşmese de (eğer tüketici eylem basamağına kadar geldiyse) reklam

tüketicilerin eyleme geçmesini başarmış demektir.

Yukarıdaki iletişim spekturumu bir DAGMAR modelidir. Buna göre tüketiciler

önce ürünün farkına varır, sonra ürünü anlar, daha sonra ürünü satın almak üzere ikna

olur ve karar verir, en sonunda ise eyleme geçer. DAGMAR spektrumu bakış açısıyla

iletişim sürecindeki tüketiciler, Şekil 1-3’te görülen şemanın solundaki etmenlerle

yönlendirilir, özendirilir ve satın alma konusunda cesaretlendirilirler. Sağındaki

etmenlerle ise dizginlenir, isteklerine ket vururlar52.

Reklam sürecinin işleyişinde ise (yukarıda anlatılan basamaklar ele alındığında)

ilk basamaktan son basamağa gelinceye kadar potansiyel tüketici sayısında düşüş

olduğu görülür. Reklamcılar iletişim spektrumunu bir merdiven gibi değil bir huni gibi

düşünmektedirler53. Aşağıda sunulan Şekil 1-4’te, reklam sürecinin işleyişi

anlatılmaktadır. Bu işleyiş şekilde;

• Farkında olma,

• Bilgi,

• Tutum ve imaj,

• Davranış (eylem olasılığı)

olmak üzere dört basamakla gösterilmiştir.

52 Addock, Bradfield, Halborg, Ross, a.g.e., s.229. 53 Solomon Dutka, DAGMAR Ölçülür Reklam Sonuçları İçin Reklam Hedeflerini Tanımlamak, Çeviren: Haluk Mesci, Reklamcılık Vakfı Yayınları, İstanbul, 2002, s.50.

Page 43: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

26

Şekil 1-4: Reklam Sürecinin İşleyişi

Kaynak: Solomon Dutka, DAGMAR Ölçülür Reklam Sonuçları İçin Reklam Hedeflerini Tanımlamak, Çev: Haluk Mesci, Reklamcılık Vakfı Yayınları, İstanbul, 2002, s.50.

Görüldüğü gibi, şeklin ilk basamağı “farkında olma” basamağıdır. Bu basamak

huninin en geniş kısmı olarak dikkat çekmektedir, yani tüketicilerin en yoğun olduğu

basamaktır. Tüketicilerin, huninin her alt basamağında azalmakta olduğu görülmektedir.

Bu modellerden yola çıkıldığında, reklam kampanyalarını etkileyen tüketici

davranışları şöyle sıralanabilir54;

• Farkına varma: Kişinin bir olay ya da kavrama tepki verebilmesi için dikkat

etmesi.

• Kabul edilebilirlik: Kişinin algıladığı gereksinimini belirli bir ürün grubuyla

bağlantılandırması.

• Tercih etme: Bir ürün grubundaki bir çok seçenek arasından tüketicinin hep aynı

ürün grubunu istemesi.

54 Ahmet Haluk Yüksel; İkna Edici İletişim, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 1994, s.162.

Farkında Olma

Bilgi

Tutum ve İmaj

Davranış (eylem olasılığı)

Page 44: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

27

• Satın alma niyeti ya da davranışı: Kişinin bir ürünü satın alma amacıyla satış

noktasına gitmesi.

Reklamın; potansiyel tüketicileri basamak basamak satış eylemine yöneltmesi ve

satışın gerçekleşmesini sağlaması için, kişilerle iletişime geçmesi gerekliliği daha önce

vurgulanmıştır. Bu nedenle, içinde iletişimin önemli bir rol aldığı pazarlamanın,

tutundurma karması elemanlarından reklamın işleyişi; iletişim kavramının ve sürecinin

işleyişinin açıklanması ile daha iyi anlaşılacaktır.

1.2.2. İletişim Kavramı

Günümüzde toplumların endüstrileşmesi ve teknolojinin giderek gelişmesi

sonucunda iletişim, bilgi aktarımı konusuna önemli ölçüde destek vermektedir.

İletişimin pazarlama dünyasındaki rolü oldukça büyüktür. Bir önceki “Pazarlama ve

Pazarlama Planı Geliştirme Aşamaları” bölümünde anlatılanlar dikkate alınırsa, bir

pazarlama etkinliğinin hedef kitleye ulaştırılması için “iletişim”in bir gereklilik

olduğunu ve ürünü pazara sunan şirket ve hedeflenen kitleyle, arasında bir köprü

oluşturduğunu söyleyebiliriz.

İletişim; Latince’de communicial yani paylaşmak anlamına gelen sözcükten

türetilmiş olup, İngilizce’de communication kavramının karşılığı olarak

kullanılmaktadır. İletişimin, her şeyden önce, “bireyler arasındaki anlamları ortak kılan

insan etkinliği” olduğunu belirtmek gerekir. İletişimin bir çok tanımı yapılmıştır.

Oskay’a göre iletişim; içinde bulundukları ortamlardaki nesne, olay, olgularla

ilgili değişimleri birbirlerine haber veren, bilgileri birbirlerine aktaran, aynı olgular,

nesneler, sorunlar karşısında benzer duygular taşıyarak bunları birbirine ifade eden

insanların oluşturduğu topluluk ya da toplum yaşamı süresince gerçekleştirilen tutum,

yargı, düşünce, duygu bildirişimleridir55. Zıllıoğlu ve Yüksel iletişimi; simgeler

aracılığıyla bilgi, düşünce ve duyguların biriktirilip aktarılmasının ve alışverişinin ortak

55 Ünsal Oskay, İletişimin ABCsi, İstanbul, Simavi Yayınları, 1992.

Page 45: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

28

ve farklı zaman ve mekan boyutlarında gerçekleştirilmesi olarak tanımlamışlardır56.

Mısırlı ise iletişimi kısaca, anlamları ortak kılan süreç olarak tanımlamıştır57.

İletişim, günümüzde, pazarlama uzmanlarının bakış açısından ele alındığında;

zamanı kullanarak, tüketicinin satış öncesi, satış süresince, tüketim ve tüketim sonrası

aşamalarını kapsayan satın alma sürecinin yönetilmesi olarak tanımlanmaktadır58.

Tanımlardan da anlaşılacağı gibi, insan olmadan iletişim gerçekleşemez. İletişim

insanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadar, bugünden de sonsuza kadar insanları

birbirine karşılıklı etkileşimlerle bağlayan, onları toplumsallaştıran bir kavramdır.

1.2.3. İletişim Süreci ve İşleyişi

İletişim sürecinin işleyişi ile ilgili bir çok model vardır. Günümüzde kabul edilen

iletişim süreci modelini ve bu modelde yer alan unsurları anlatmadan önce bu aşamaya

gelene kadar geçen sürede ortaya çıkmış olan temel modellerden bir kaçını incelemekte

yarar görüyoruz.

Amerikalı siyasetbilimci Harold D. Lasswell, 1948 yılında bir makale yazmış ve

bir iletişim eyleminin en kolay açıklanması için şu soruların yanıtlanmasının gerektiğini

belirtmiştir; kim?, ne söyler?, hangi kanal ile?, kime?, ne gibi bir etki ile?59.

Bu soruların ortaya atılması sonrasında Laswell Formülü adı altında bir iletişim modeli

ortaya çıkarılmıştır. Bu model Şekil 1-5’te sunulmaktadır.

56 Merih Zıllıoğlu, Ahmet Haluk Yüksel, İletişim Bilgisi, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 1994, s. 2. 57 İrfan Mısırlı, Genel İletişim: İlkeler, Yöntemler, Teknikler, Detay Yayıncılık, Ankara, 2003, s. 1. 58 Kotler, Armstrong, Saunders, Wong, a.g.e., s.758 59 Denis McQuail, Sven Windahl, Kitle İletişim Modelleri, Çeviren: Konca Yumlu, İmge Kitabevi, Ankara, 1997, s.23.

Page 46: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

29

Şekil 1-5: İletişim Sürecinin Öğelerini Gösteren Lasswell Formülü

Kaynak: Denis McQuail, Sven Windahl, Kitle İletişim Modelleri, Çeviren:Konca Yumlu, İmge Kitabevi, Ankara, Ekim, 1997, s.23

Laswell’in formülü bazı araştırmacılar tarafından fazla basit olarak

nitelendirilmiş ve bu nedenle de aşağıdaki model geliştirilmiştir. Braddock ortaya attığı

kendi modelinde, Laswell Formül’üne iki yön daha ekleyerek mesajın alıcıya hangi

koşullar altında ve hangi amaç için gönderildiğinin de iletişim sürecinde rolü olduğunu

iddia etmiştir. Böylece Şekil 1-6’da görülen, geliştirilmiş model ortaya çıkmıştır.

Şekil 1-6: Braddock’ın anlatımıyla Laswel Formülü

Kaynak: Denis McQuail, Sven Windahl, Kitle İletişim Modelleri, Çeviren: Konca Yumlu, İmge Kitabevi, Ankara, Ekim, 1997, s.24

İlk iletişim modellerinden biri olan Laswell formülünden, ileticinin alıcıyı

etkileme amacı güttüğü ve iletişimin iknaya yönelik bir süreç olduğu sonucuna varılır.

Ayrıca bu formülde geribesleme aşaması bulunmadığı da dikkat çeker. Bu nedenle

Laswell formülü eleştirilere maruz kalmıştır. Bunun üzerine Shannon ve Weaver, Şekil

1-7’de sunulan bir iletişim modelini geliştirmişlerdir.

Kim? İletici

Ne

söyler? Gönderi

Hangi

kanal ile? Araç

Kime? Alıcı

Ne gibi bir etki ile? Etki

Kim

Ne söyler?

Hangi kanal ile?

Kime?

Hangi koşullar altında? Hangi amaç ile? Hangi etki ile?

Page 47: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

30

Şekil 1-7: Shannon ve Weaver’ın İletişim Modeli

Kaynak: John Fiske, İletişim Çalşmalarına Giriş, Çev: Süleyman İrvan, Bilim Sanat Yayınları, 1.Baskı, Ankara, 1990, s.22

Şekil 1-7’de, iletişim sürecindeki mesajı/gönderiyi/iletiyi üreten enformasyon

kaynağı önceliklidir. İkinci olarak ileti, aktarıcı/kaynak tarafından sinyallere

dönüştürülür. Bu sinyaller hedefe/alıcıya yönelen kanallara uygun hale getirilir, alıcı,

sinyali ileti olarak tekrar oluşturur ve son olarak da ileti hedefe ulaşır. Ancak sinyal

gürültüden etkilenebildiği için, iletinin hedefe ulaştığında aynı anlamı taşımıyor olması

olasıdır. Bu durumda; aktarıcı/ileticiden yollanan ve hedef/alıcı tarafından alınan

mesajın her zaman aynı olmadığı görülebilir.

Bir ortamda iletişimin gerçekleşebilmesi için dört temel öğenin bulunması

gerekir. Bunlar; kaynak, mesaj, kanal ve alıcı/hedeftir. Kaynak; iletişim sürecini

başlatan, herhangi bir düşünceyi, bir anlam yükleyerek (ürettiği mesajlarda) simgeler

aracılığıyla gönderen kişi, grup veya kurumdur. Kaynağın bir düşünceyi mesaj haline

getirmesine kodlama denir. Kodlanan mesaj, alıcıya gönderilirken bir araç kullanılır.

Bu temel öğeler detaylı olarak açıklanmadan önce, iletişim sürecinin işleyişi

şematik olarak Şekil 1-8’de sunulduğu gibi şöyle gösterilebilir60:

60 Mısırlı, a.g.e., s. 6.

enformasyon kaynağı aktarıcı alıcı hedef

gürültü kaynağı

sinyal alınansinyal

Page 48: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

31

Şekil 1-8: İletişim Süreçleri

Kaynak: İrfan Mısırlı, Genel İletişim: İlkeler, Yöntemler, Teknikler, Detay Yayıncılık, Ankara, 2003, s. 6 .

Bir iletişim sürecinde mesaj; bir olayı, olguyu ya da düşünceyi ifade eden,

kaynak ve alıcı için aynı anlamı taşıyan işaretler veya seslerden oluşmuş bir duygu veya

düşüncedir. Mesajın iki temel uzanımı, içerik ve yapıdır. İçerik anlamla, yapı ise simge

ve kodlarla ilgilidir. Etkin bir iletişimin gerçekleşmesi için, kaynağın yolladığı mesajı,

alıcının aynı anlamla algılaması gerekmektedir. Anlam; kaynağın ya da alıcının,

anlattığı ya da anladığı mesajı kendi içinde duyumsamasıdır. Buradan da anlaşılacağı

gibi, bir mesajın tek başına bir anlamı yoktur. Önemli olan o mesajın kodlandıktan

sonra alıcıya ulaştığında alıcının onu nasıl yorumlayacağıdır.

Kanal, mesajın kaynaktan alıcıya ulaştığı araçtır. Kaynak, alıcıya mesajı

yollarken mutlaka bir kanal kullanır. Kanal olmadan mesajın alıcıya gitmesi

olanaksızdır. Kanal; işitme, görme, dokunma, koklama ve tat almayla ilgili duyu

organlarını uyaran ve belirli fiziksel özellikleri olan araçlardır. Ses dalgaları, radyo

kanalları bu araçlara örnek olarak verilebilir. Araç ise, iletiyi kanal aracılığıyla alıcıya

ileten fizik veya teknik araçlar olarak tanımlanır. Telefon, kitap, dergi ve televizyon

araç örnekleridir.

Page 49: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

32

Alıcı gelen mesajı algılar, mesajı filtreden geçirir ve sonrasında bu tepkiyi

kaynak durumundaki kişiye gönderir. Diğer bir deyişle; alıcı, kaynaktan gelen mesajları

yorumladıktan sonra buna sözlü veya sözsüz bir tepkide bulunur. Buna feedback yani

geribildirim denir. Bu noktada kaynak durumunda olanın, alıcının, mesajı nasıl

algıladığını kontrol etmesi gerekir.

1.2.4. Reklam Stratejisi Geliştirilmesi

Reklam stratejisi; reklamı yapılan ürün/hizmetin değerinin, faydalarının

söylenmesi ve tüketici sorunlarına çözümler üretilmesi üzerine düşünülmesi yolu ile

reklam mesajı oluşturulmasıdır.

Bir reklam stratejisi oluşturulması beş aşamadan oluşan bir programı içerir61:

• Anahtar olguyu saptamak,

• Pazarlamanın temel sorununu açıklamak,

• İletişimin amaçlarını ve hedeflerini belirlemek,

• Yaratıcı mesaj stratejisini uygulamak,

• Zorunlulukları belirlemek.

Anahtar olgunun belirlenmesi; tüketicilerin ürün/hizmeti neden satın aldığı ya da

almadığının tanımlanmasıdır. Pazarlamanın temel sorununu açıklamak;

pazarlamacıların bakış açısından, tüketicilerin markayı/ürünü algılama sorununun ya da

rekabet ortamından kaynaklanan sorunun açıklanması ile ilgilidir. İletişimin hedef ve

amaçlarının belirlenmesi; reklamın hedef pazar ve tüketiciler üzerindeki etkisinin ortaya

konulması ve satın alma eylemine iknanın nasıl gerçekleştirileceğinin ifade edilmesidir.

Yaratıcı mesaj stratejisinin uygulanması; reklam stratejisinin temel çekirdeğidir. Hedef

pazarı; rekabet ortamını tanımlayarak, durulacak pozisyonu seçerek, tüketicileri

ürün/hizmeti satın almaya yöneltecek nedenlerin üretildiği aşamadır.

USP (Unique Selling Proposition); (temel satış vaadi/tek satış önerisi/benzersiz

satış önerisi), marka imajı (brand image) ve konumlandırma olmak üzere üç temel

yaratıcı reklam stratejisi vardır.

61 Bozkurt, a.g.e., 2005, s.220.

Page 50: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

33

Ted Ted Bates Reklam Ajansı yöneticisi Rooser Reeves’in geliştirdiği USP

stratejisine göre yapılan reklamlar; tüketiciye, bir ürünü rakiplerinden ayıran ve o ürünü,

içinde bulunduğu pazarda tek yapan önemli farklılıklar sunar. Böylelikle ürün, sunulan

tek ve farklı özelliği ile, tüketicinin bir gereksinimini mutlaka karşılayacak bir iddia ile

ortaya çıkarılmış olur. Yani tüketici, ürünü alırsa mutlaka bir faydaya ulaşacağı mesajını

alır. USP stratejisinin kullanılması, reklamda sözü geçen iddianın rakiplerde olmayan

güçlü bir iddia olması nedeniyle, tüketicilerin seçimlerini o ürün yönünde yapmalarını

sağlar. Sözü geçen iddianın, ürünün devam eden reklamlarında da vurgulanması gerekir.

Bu nedenle iddianın belirlenme aşamasında dikkatli bir yol izlenir. Reklamda, ürünün

vurgulanan tek/farklı (unique) özelliğinin rakipler tarafından kullanılmamış olması, satış

(selling) mesajının inandırıcı niteliğiyle tüketiciyi harekete geçirmesi, vaat/önerinin

(proposition) ürünün belirtilen özelliği nedeniyle satın alınması gerektiği konusunda

tüketiciye belirli bir fayda sunması gerekmektedir.

Marka imajı, bir ürün ya da markayla ilgili, tüketicilerin zihinlerinde yarattığı

anlamdır. Marka imajı stratejisi, ürün yerine markaya odaklanılarak, markaya bir

“kişilik” geliştirilmesi amacıyla oluşturulur62. Bu strateji USP’deki gibi ürünün fiziksel

özelliklerine, rakiplerinden ayrılan somut farklılıkları üzerinde yoğunlaşmaz. Marka

imajı stratejisinin kullanıldığı reklamlarda ürün, sembollerle birleştirilir ve ürünün sanki

ait olduğu bir dünyası olduğu izlenimi yaratılır. Tüketicinin zihninde, o dünyada

yaşayan kişilerin o ürünü tüketmesi fikri oluşturulur. Örneğin; Yamaha marka

motorsiklet kullanıcılarının gösterileri ve konuşmalarından oluşan bir reklam filminde

marka kişiliği stratejisi kullanılmıştır. Ürünün herhangi bir özelliğini vurgulamak

yerine, markanın Yamaha motorsiklet kullanıcılarında yarattığı duyguların dile

getirildiği reklamın sonunda, ekranda, “Motorsiklet üretmekten daha fazlasını

yapıyoruz, takıntı yaratıyoruz” (we do more than build motorcycles, we create

obsessions) cümlesi belirir. Yamaha bu reklamda, marka müşterilerinin Yamaha’ya olan

bağlılıklarını ve markayı hayat tarzlarıyla nasıl özdeşleştirdiklerini göstererek imajını

ortaya koymaktadır.

62 Clow, Baack, a.g.e., s.236.

Page 51: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

34

Konumlandırma; bir şirketin, kendisine, rakipleri arasından üstün nitelikleri

olduğuna ilişkin değer biçmesi ve rekabetçi avantaj sağlamasıyla ilgili bir kavramdır63.

“Pazarlama Stratejisinin Oluşturulması” bölümünde; ürününün, tüketicinin zihninde

nasıl bir algılama yaratması isteniyorsa onun kararının verilmesi gerektiğinden ve

“konumlandırma” kavramından söz edilmişti. Konumlandırma, bir pazarlama

stratejisidir ve reklamlar aracılığıyla gerçekleştirilir. Örneğin; Rocco markasının

şekerleri yalnızca çocuklar tarafından tüketilirken, Rocco, şeker yiyen ve bunun çok

“cool”/“harika” olduğunu ifade eden gençlerin yer aldığı bir reklam kampanyası

yaratmış ve tüketicilerin zihninde oluşmuş olan “Rocco şekerleri çocuklar içindir”

algısını değiştirerek tüketicilerin, “Rocco şekerleri yalnızca çocukların değil gençlerin

de tükettiği bir üründür” algısının benimsenmesini sağlamıştır.

1.2.5. Reklam Araçları ve Seçim Kriterleri

Reklam araçları, ürün/hizmet/fikir/markanın hedeflenen kitleye en verimli

biçimde tanıtılması açısından oldukça önemli bir rol üstlenmektedir. Sayıları çeşitli

olduğu gibi, masraf dereceleri de çeşitli olan kitle iletişim araçlarının seçimi; reklam

ajansı veya ürün sahibi firmanın reklam departmanı tarafından gerçekleştirilir. Seçim,

oldukça hassas kararlarla gerçekleştirilir. Çünkü kampanya planlanmasının bu

aşamasında yapılacak olan ufak bir hata, ulaşılması istenen hedef kitleye ulaşamamaya

neden olur ve bu da kampanyanın başarısızlığıyla sonuçlanabilir.

Hemen her gün yeni bir ürünün, yeni bir markanın ortaya çıkmasıyla beraber

yeni reklam kampanyaları yaratılmaktadır. Ancak günümüzün bilinçlenen tüketicileri ve

özellikle çocukları, reklam bombardımanından sıkılmaları nedeniyle reklamlara dikkat

vermek yerine reklamlardan kaçmayı yeğlemektedirler. Tüketicilerin yapısındaki

değişiklikten kaynaklanan reklam sektöründeki değişiklikler, medya planlama

stratejilerinde kendini göstermektedir. Bir çok geleneksel reklam aracı olmasına karşın

reklamcıların yeni ortam arayışları bitmemekte, herhangi bir “şey” reklam ortamı olup

tüketicilerin karşısına çıkmaktadır.

Kitle iletişim araçlarının tüketicilerin hayatında geniş bir yer kaplaması, geniş

kitlelere ulaşmak isteyen reklamcıların, bu araçları, mesaj ulaştırmak için ideal araçlar

63 Kotler, Armstrong, a.g.e., 2006, s. 218.

Page 52: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

35

olarak görmesini sağlamıştır. Reklam araçlarının seçimini etkileyen bir çok unsur vardır

ancak bu unsurlar somut olmadığı için, tümünü değerlendirmek, medya planlamacıları

açısından oldukça güçtür. Bu nedenle eksiksiz bir medya planı yapmanın da, oldukça

güç olduğu kabul edilebilinir.

Kitle iletişim araçları kullanım kararlarının verilmesi; pazarlama hedefleri ve

kampanya amaçlarının en etkili ve ekonomik gerçekleştirilmesini sağlayacak reklam

araçları karmasının belirlenmesi, reklamın bu araçlarda yayınlanma ölçüleri ve frekans

kararlarının verilmesi ile ilgili çalışmaların bir bütünü olarak tanımlanır64. Hangi reklam

aracının kullanılacağına; reklamın amacına, reklam için ayrılmış olan bütçeye,

hedeflenen kitleye ve bu kitlenin araçlara ulaşabilme yetisine bağlı olarak karar verilir.

Reklam medyası; basın, yayın ve diğer olmak üzere üç bölümde ele alınır.

Gazete ve dergilerden oluşan basın medyası; hedef kitleye fotoğraf, ilüstrasyon gibi

görsel unsurlarla ulaşır. Televizyon ve radyodan oluşan yayın medyası, kitlelere işitsel

ve görsel olarak hitap eder. Diğer medyalar ise; açık hava (afiş, tabela, billboard

duraklara asılan panolar), doğrudan posta, Internet vb. olarak sıralanabilir.

Karar aşamasında öncelikle kategori seçimi yapılır. Daha sonra kategori

içerisinden ortam seçimi yapılır. Son olarak da ortamlar arasından son seçimler yapılır.

Büyük kampanyalarda genellikle birden çok ortam kullanılır. Tablo 1-1’de kitle iletişim

araçları kararlarının nasıl verildiği ayrıntılı olarak sunulmuştur.

64 Kocabaş, Elden, a.g.e., s.96.

Page 53: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

36

Tablo 1-1: Medya Kararları Süreci

MEDYA GRUBUNUN SEÇİMİ

AMAÇ: Hangi medya grubunun şartları yerine getirdiğini, medyalararası

karşılaştırma ile belirlemek

1. Basın Medyaları 2. Yayın Medyaları 3. Diğer Medyalar

Kaynak: İlhan Ünlü, Reklam Kampanyası Planlaması, A.Ü.Açık Öğretim Yayınları, No:127, Eskişehir, 1987’den aktaran Füsün Kocabaş, Müge Elden, Reklamcılık Kavramlar, Kararlar, Kurumlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 2004, s.96.

Reklam ortamlarının sayısı ve bu ortamlarla ilgili yaratıcılıkta artış olması

sonucunda medya satın almanın öneminin gelecekte daha da artacağı düşünülmektedir. Bu

nedenle, kitleleri etkileyen kitle iletişim araçlarının özelliklerine değinmek

gerekmektedir.

AMAÇ: Reklam amaçlarına uygun medya karmasının belirlenmesi

GRUP İÇİNDE MEDYA SEÇİMİ AMAÇ: Grup içinde en uygun medyanın belirlenmesi

2. Yayın Medyaları Televizyon gerekli mi? Radyo gerekli ise hangi istasyonlar?

1.Basın Medyaları Hangi gazete veya hangi dergiler?

3.Diğer Medyalar Gerekli ise hangileri?

Belirlenen medyalarda reklam mesajlarının hangi frekanslarda yayınlanacağı ve hangi ölçülerde medyalarda yer alacağının belirlenmesi

Page 54: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

37

TELEVİZYON:

Televizyon; bireylerin boş zamanlarını değerlendirme, düşünme ve hissetme

biçimine etki eden, aile içi ve toplumsal ilişkileri biçimlendiren bir kitle iletişim aracı

olarak tüm yaşantı biçimleri üzerinde oldukça etkili bir araçtır. Kentlerde televizyonun

olmadığı bir yaşam düşünmek neredeyse olanaksızdır. Televizyon, toplum hayatının

içine öylesine girmiştir ki; O’nunla olmaya, birlikteliğe karşı koymak isteyen çoğu

izleyici kitlesi bunu başaramamakta ve O’nun büyüsünden kendisini

kurtaramamaktadır. Bu nedenle televizyonun bir reklam aracı olarak kullanılması,

toplum üzerinde oldukça etkili olmaktadır. Televizyonun yaşamdaki yeri ve televizyon

reklamlarının (bu çalışmanın konusu olan çocuklar üzerindeki) etkilerinden ikinci

bölümde ayrıntılı olarak söz edilmiştir.

Televizyonda üç tür reklam yapılabilir; program sponsorluğu, şovlara katılım,

spot reklamlar. Program sponsorluğunda; reklamveren üretici firma/marka, tüm

programı finanse eder ve finanse ettiği programın zamanını başka reklamlarla

paylaşmaz. Televizyonda bir diğer reklam uygulaması; birbirleriyle rekabet halinde

olmayan kuruluşların, bir televizyon programının veya televizyonda yayınlanan bir

faaliyetin maliyetlerini ve ticari zamanını paylaşımasıyla gerçekleşir.

Reklam anlatım biçimlerinde televizyon; bir reklam aracı olarak, sunduğu

olanakların zenginliği ile reklam etkinliklerine büyük katkıda bulunur. Televizyonun

etkisi ile insanlığın (okur-yazarlık öncesinde olduğu gibi) “sözel olmayan sembollerin”

üstünlüğünü tekrar kabul etmeye başladığına dikkat çekilmektedir.65

RADYO:

Radyo; kitle iletişim araçları arasında kitlelere ulaşmayı en ucuz sağlayan, söze

ve sese dayalı bir yayın organıdır. Radyoların; okuma-yazma oranı düşük kitleleri

etkilemesi, büyük kitlelere hızla ulaşabilmesi ve düşük maliyetli olmaları nedeniyle

rekamcıların tercih ettiği önemli kitle iletişim araçlarından biri olduğu

gözlemlenmektedir.

Kişiler radyoyu; farklı zamanlarda, farklı sürelerde ve farklı yerlerde (evde,

işyerinde, otomobilde) dinler. Aylarca radyoyu açmayan kişiler olduğu gibi, gün içinde 65 Ferruh Uztuğ, Markan Kadar Konuş, Mediacat Kitapları, İstanbul, 2003, s.238.

Page 55: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

38

radyoyu kapatmayanlar da vardır. Buradan da anlaşılacağı gibi; radyoların iki tür

dinleyicisi vardır. Koşulları uygun olduğunda, bulunduğu yerde radyonun açık olduğu

zamana denk geldiğinde dinleyenler ve radyo dinlemeyi bir alışkanlık haline getirenler.

Elden’e göre, 4 türlü radyo reklamı vardır: Reklam ve kamu ilanı (spiker

tarafından okunur), müzikli ve dramatik yapılı reklamlar (müzik ve drama unsurları

içerir), programlı reklamlar (eğitici, eğlendirici programların içinde reklam kuşakları

içinde yayınlanır), özel tanıtıcı reklam programları (ürün/hizmetin tanıtılması veya

kültür, eğitim ve turizm hizmeti amacıyla hazırlanır)66.

1996 yılında Türkiye’de yapılmış olan bir araştırmaya göre; ucuza satılan

gazetelerin tiraj patlaması yaptığı dönemlerde, gazetelerin ve radyoların kitlelere ulaşma

oranının hemen hemen aynı olduğu ileri sürülmüştür67. Ayrıca yapılan bir başka

araştırmaya göre; her gün radyo dinleme oranının, 15-20 yaş grubu gençlerde %65, 21-

30 yaş grubunda %60, 41-50 ve üstü yaş grubunda ise %60 oranında olduğu gözlenmiş

ve üst sosyo-ekonomik grupların en az radyo dinleyen grup olduğu iddia edilmiştir68.

Bu çalışmanın konusu olan çocukların ilgi alanına, radyo dinlemek

girmemektedir. Bu nedenle; çocuklara yönelik pazarlama anlayışı içindeki firmaların,

radyo ortamından çok sık yararlandıklarını söylemek pek olası değildir.

GAZETE

Gazete; bireylerin bilgi edinmek için yararlandıkları ve hemen her gün

okudukları önemli bir yayın organı ve dolayısıyla da önemli bir reklam ortamıdır.

Gazete reklamları ya belirli bir kampanya şeklinde ya da seri ilânlar şeklinde iki türlü

verilebilir. Gazeteler dağıtım açısından; yerel, ulusal ve uluslararası, yayın sıklığı

açısından; günlük, haftalık, aylık ve içerik açısından da siyaset, ekonomi, magazin gibi

tüketicilerin ilgi alanları baz alınarak üç sınıfta ele alınır69. Cappo, bu konuyla ilgili

olarak yaptığı araştırmalarda; medyanın en büyük sorununun “hantal dağıtım sistemi”

66 Elden, a.g.e, s.96-97. 67 Mustafa Çetin Baydar, “Türkiye Özel Radyoculuğu”, Yeni Türkiye Medya Özel Sayısı, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri Yayını, Sayı:12, Kasım-Aralık 1996, s.1039. 68 Coşkun Yılmaz, “Radyonun Yeniden Keşfi”, a.g.e., s.1051. 69 Elden, a.g.e, s. 178.

Page 56: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

39

olduğunu gözlemlemiş ve bu gözlemleriyle de, gazetelerin 19. ve 20. yüzyılın

uygulamalarına hapsolup kalmış olduğu izlenimini edinmiştir70.

Belirli bölgelerde oturan ya da belirli içerikteki gazeteleri okuyan “hedef

kitle”ye ulaşma veya düşük bütçe ile geniş bir kitleye ulaşma açısından, gazetelerin

reklam ortamı olarak yeğlenmesi, reklamcılara önemli avantajlar sağlar.

Gazeteye reklam vermenin avantajı yanında dezavantajları da olabilir. Gazetenin

baskı kalitesinin iyi olmaması, tüketicilerin zihninde “ürünün de düşük kaliteli olduğu”

imajını bırakabilir. Diğer kitle iletişim araçlarının çoğunda bulunan ses ve görüntü

öğelerinin gazetelerde bulunmaması, reklamı verilen ürüne dikkat çekme konusunda

zorluk yaratabilir. Gazetelerin yayınlanmasındaki temel amaç okuyucuyu

bilgilendirmektir. Bilgilenmek amacıyla gazete satın alan bireylerin ilgisini haberlerden

ve köşe yazılarından, reklamlara çekmek güç olabilir. Ayrıca gazeteler, geniş kitlelere

ulaşması bakımından avantajlı olmasına karşın, belirli bir gruba ulaşmak için pek etkili

bir araç olmayabilir. Bu nedenle de; bu çalışmanın konusu olan çocuklara ulaşmak

açısından, kitle iletişim araçlarından gazetelerin kullanımı, pek elverişli olmayabilir.

DERGİ:

Bir reklamcı için dergiler, farklı konular ve ilgi alanlarına yönelik yayınlar olmaları

nedeniyle çok önemli reklam ortamlarıdır. Dergiler, kaliteli kağıt baskıya sahip

olduklarından, reklamları, gazetelere oranla daha renkli, daha canlı sunarlar. Bu nedenle

de tüketicinin dikkatini gazeteye oranla kendi reklamlarına daha kolay çekebilirler.

Reklamcılar için dergilerin önemi, 6 temel unsura dayanır71:

• Dergi, reklamcının ürün pazarını iyi kapsıyor mu?

• Derginin kaç okuru, satılmaya çalışılan ürün veya hizmetten etkileniyor?

• Dergiyi okuyan tüketiciler, ürün veya hizmetle ne kadar uyumlu?

• Ne tip bir editoryal yapıya sahip?

70 Aşkın Baysal, “Pazarlamaya Fütüristik Bir Bakış”, Media Cat Aylık Pazarlama İletişimi Dergisi, Yıl:12, Sayı:118, Kasım, 2004, s.31. 71 Robert D. Schiller, “Market and Media Evaluation” The AIA Handbook of Adertising to Business, Industry, Government and the Proffessions, The MacMillan Company, USA, 1969, s.216.

Page 57: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

40

• Ortam, iletilmeye çalışılacak olan reklam mesajıyla bağdaşıyor mı?

• Okurlar nasıl harekete geçiyor?

Dergilerin çoğu arasında benzerlik vardır ancak, her derginin kendine özgü bir

tarzı ve editoryal ortamı olduğu için okur kitleleri farklıdır.

Bir çok reklam ajansı, müşterilerine en iyiyi sunabilmek amacıyla, en başarılı

yayınları seçmek ister ve bu nedenle de tiraj değerlendirme kontrol listesi hazırlar. Bu

kontrol listeleri, tirajlar arası farklılıkları tüm açıklığıyla ortaya koyar. Dergi

reklamlarıyla (televizyon reklamlarında olduğu gibi) sadece bir kez karşılaşılmaz.

Dergiler, bulundukları yerlerde, birden çok kişi tarafından okunur. Bu nedenle, dergilere

reklam vermek oldukça avantajlı ve anlamlı olabilir. Tiraj değerlendirmesi ne kadar

kolay ise, editoryal değerlendirme de bir o kadar zordur. Medya değerlendirme

uzmanlarının en çok zorlandıkları noktalardan biri, derginin editoryal formunu anlayıp

değerlendirebilmektir.

Tiraj, okur sayısı değildir. Basılı herhangi bir kitle iletişim aracının (gazete,

dergi, vs.) kişinin masasına gelmiş olması yeterli bir başarı değildir. Kişi, derginin

yapraklarını çevirmeye başlamak için editoryal formundan etkilenmiş olmalıdır.

Derginin özünü belli eden editoryal yapı, kişinin ilgisini çekmezse, dergi hiç

okunmayabilir.

Dergiler, günümüzde, çocuklar arasında yaygın olarak tüketilen bir yayındır. Bu

nedenle markalar, ürünlerini, -kimi zaman- dergilerin temasını oluşturan öykü

karakterleriyle tasarlar ve reklam verdikleri dergi okurlarına özel ürünler üretirler. Bu

açıdan bakıldığında dergilerin, -reklam ortamları arasında- reklamcıların en çok

kullandığı kitle iletişim araçlarından biri olduğu söylenebilir.

AÇIKHAVA

Son dönemlerde, gelişimi, büyük kentlerde gözle görülür derecede fark edilen

açıkhava reklam ortamına, reklamverenler oldukça ilgi göstermektedirler. Açıkhava

reklamlarının ölçülmeye başlanmasından sonra, bu alan; markaların -reklamveren

olarak- ilgi odağı olan bir reklam ortamı olmuştur.

Page 58: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

41

Yol panoları maliyeti ucuz ortamlardır ancak, tüketiciye iletilmek istenen

mesajın bu ortama sığdırılması pek olası olmayabilir. Arabayla yol panosunun önünden

geçen bir tüketicinin reklamı (reklam çok ilginç olmadığı sürece veya kişi trafik

ışıklarına takılmadığı sürece) farketme olasılığı azdır. Diğer bir deyişle, kişinin reklam

mesajına dikkatini yöneltip anlaması, zaman darlığı ve çevresel unsurlar nedeniyle

oldukça zordur.

Açıkhava ortamının diğer ortamlardan bir çok olumlu ayrıcalığı da

bulunmaktadır. Aksoy, “açıkhava”nın diğer ortamlardan olumlu ayrıcalığını, daha az

gürültülü bir ortamda görülmesi olarak belirtmiştir72. Ayrıca; “açıkhava reklamları”yla

evinden çıkan herkes karşılaşabilir, onları görmek için gazete ve dergide olduğu gibi

sayfa çevirmek, televizyon ve radyoda olduğu gibi düğmeye basmak, Internette olduğu

gibi bağlanmak gerekmez. Bu nedenlerle açıkhava, reklamverenler için oldukça etkili

bir ortamdır denebilir.

DOĞRUDAN POSTA

Reklam ortamları denildiğinde genellikle; gazeteler, dergiler, radyo, ve

televizyon akla gelir. Ancak hedeflenen kitleye bir mesaj ulaştırmak için başka yollar da

vardır. Küçük veya büyük çapta iş yapan reklam ajansları, üzerinde çalıştıkları

kampanyanın bir uzantısı olarak “doğrudan posta”yı kullanır.

Doğrudan posta; doğrudan ev veya işyerlerindeki belirli bir grup tüketiciye

yollanan reklamlardır. Dolaşımın boşa gitmesi diye bir durum söz konusu değildir.

Yani, ulaşılmak istenen hedef kitleye mutlaka ulaşılır73. Üretici firma ne zaman

yollamak isterse o zaman yollar. Doğrudan posta yollanmaya karar verildiğinde -diğer

ortamlara nazaran- tüketiciye daha süratli ulaşılabilir.

Reklam yazarlarının görüşüne göre doğrudan posta; okuyucuyla kişisel olarak

konuşulan bir ortamdır. Doğrudan posta malzemesi çoğunlukla kağıttır ancak; kimi

zaman kalem olur, kimi zaman da tüketiciye sunulacak olan ürünün küçük bir maketi

72 Marketing Türkiye Outdoor&Sign, “Açıkhava IKEA’ya Rekor Kırdırıyor”, Temmuz, 2005, s.38. 73 Donald W. Jugenheimer, Gordon E. White, Basic Advertising, South-Western Publishing Co., USA, 1991, s.137.

Page 59: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

42

olur. Doğrudan posta her şekle girebilen bir medya türü olup, reklamcıların kendilerini

ifade etme konusunda en rahat ettikleri araçlardan biridir.

Doğrudan posta ortamı, reklamverenler tarafından günümüzde, eskiye oranla

daha az tercih edilmektedir. Özellikle Internetin, yeni reklam ortamı olarak ortaya

çıkması, reklamverenlerin doğrudan postaya olan ilgilerinin azalmasına neden olmuştur.

INTERNET

Bir çok reklamcıya göre dünyada Internet, medya karmasının ayrılmaz bir

parçası haline gelmiş ve oluşturduğu yeni reklam biçimleriyle de Internet dünyası,

reklamlarla dolmuştur. Kullanıcılarının sayısının artması nedeniyle, özellikle 2000’li

yılların başından itibaren, Internetin “bir reklam ortamı olarak” önemi ve değerinde artış

gözlenmiştir. Yapılan bir çok araştırmaya göre, “online” reklam harcamaları, diğer

reklam ortamlarına yapılan harcamalar arasında en hızlı artan kalem olarak

belirlenmiştir. Genişbant (broadband) teknolojisinin Interneti hızlandırması, Internet

reklamlarında daha geniş olanaklara kavuşulmasını sağlamıştır. Hareketli görüntü, ses

ve grafik gibi unsurlar böylece yaygınlaşmıştır. Ayrıca genişbantın olanaklarıyla, geniş

kitlelerin, daha hızlı ve daha ucuz Internete ulaşması, reklamverenleri; kitlelerin ilgisini

daha fazla çekecek “rich media” uygulamalarından daha fazla yararlanma olanağına

kavuşturmuştur74.

Manşet reklamlar (banner), sponsor logolar, boşluklara dolan reklamlar

(interstial), advertoriallar ve 3 boyutlu canlandırmalar, Internet reklamlarına örnek

olarak verilebilir. Bu reklam ortamı, klasik reklam ortamlarından bir çok yönüyle

ayrılır.

• Internet, yalnızca iletişim kanalı olarak değil, bilgiişlem ve dağıtım kanalı olarak

da hizmet verir. Tüketiciler Interneti kullanarak bilgi alır, satın alma eylemini

gerçekleştirir, hatta isterlerse aldıklarının ödemesini dahi yapabilirler. Bu

pazarlama fonksiyonlarını başka araçlara başvurmadan anında başarabilen tek

kitle iletişim aracı Internettir.

74 Baskın Bıçakçı, “Internet Reklamcılığı: Bu Sefer Olacak mı?”, Media Cat Aylık Pazarlama İletişimi Dergisi, Yıl:12, Sayı:116, Eylül 2004, s.47

Page 60: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

43

• Internetin bir diğer yönü de -doğası itibariyle- etkileşimli olmasıdır. Kullanıcılar

bir web sitesinde dolaşarak alışveriş sürecini yaşayabilirler ve ilgilerini çeken bir

ürünün özelliklerini daha ayrıntılı görmek istediklerinde de, bilgilerini bağlantılı

metinlerde bulabilirler. Bu bağlamda Internetin, iki yönlü bir iletişim kurduğu

söylenebilir.

• Internetin bir multimedya içeriği vardır. Yalnız metin ve grafiğe değil, işitsel

(audio) ve görsel (video) bir içeriğe de sahiptir. Büyük etki/vuruş reklamları için

Internetin bu özelliği oldukça uygundur.

Her medya ortamının farklı özelliği vardır ve birinin sağladığı olanağı diğeri

sağlayamayabilir. Her ortamın sağladığı farklı güçlü yanlar, reklamcılara belirli

avantajlar da sağlar. Medya ortamlarının gücü ve özellikleri şöyle sıralanabilir75;

• Gazetelerin gücü, haberdir. Bu ortamda, haberlerle dolu bir pazarlama yer alırsa

hemen fark edilir, çünkü, okuyucuların aklının önalanı habere ayrılmıştır.

• Dergilerin gücü, güvenilirliktir. Okuyucular dergilere duydukları güveni

farkında olmadan reklamcılara da duyarlar.

• Radyonun gücü, samimiyettir. Radyo, dinleyici ve reklamcı arasında yakın ve

arkadaşça bir iletişim sağlar.

• Doğrudan Posta’nın gücü, ivediliktir. Belirli bir süre kapsamında sunulmuş olan

ve alıcı harekete geçmeden önce süresi dolabilecek teklifler söz konusu

olduğunda, alıcıyı, harekete geçme konusunda motive eder.

• Broşürlerin gücü, detay verebilme özelliğidir. Sağlanacak olan yararı belirtmek

için geniş alan ve zamanı, çok az medya ortamı broşür kadar geniş verir.

• Televizyonun gücü, göstermek ve ispat etmektir Diğer araçların hiçbiri ürünü

veya hizmeti kullanım esnasında göstermeye olanak tanımaz.

• Internet’in gücü, etkileşimdir. Kişiler, dikkatleri çekildikten sonra,

bilgilendirilir, soruları cevapladıktan sonra da siparişleri alınabilir.

75 Jay Conrad Levinson, “The Guerrilla Marketing Online Report”, “Selecting Media”, www.gmarketingcoach.com, Erişim: 24 Mart 2005.

Page 61: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

44

• El ilanlarının gücü, ekonomikliktir. Çok az miktarda bir bütçeyle yaratılır,

üretilir, dağıtılır ve hatta anında sonuç verir.

• Yol panoları (billboard)’nın gücü, hatırlatmaktır. Pazarlamanın tümü ilan

tahtalarıyla çok ender yapılır ancak ilan tahtaları; pazarlama konusunda

sergilenen diğer eforların, kişilerin aklında kalmasına yarayan bir ortamdır.

Her ortamın avantajlı ve dezavantajlı yönleri vardır. Bunu Tablo 1-2’de

sunuyoruz.

Tablo 1-2. Medya Ortamlarının Avantajları – Dezavantajları

ORTAMLAR AVANTAJLAR DEZAVANTAJLAR

TELEVİZYON

Geniş kitlelere hitap Geniş araştırma olanağı Görüş, ses, hareket etkisi Maruz bırakma yönünden ucuzluk Dikkat çekicilik İyi görüntü kalitesi

Düşük seçicilik Kısa mesaj ömrü Yüksek mutlak maliyet Yüksek prodüksiyon maliyeti Düzensiz yığılım/karışıklık

RADYO

Yerel kapsama olanağı Düşük maliyetli olması Yüksek frekans özelliği Düşük prodüksiyon maliyeti İyi bölümlendirilmiş kitleye hitap etmesi

Yalnızca sesli olması Düşük dikkat çekicilik Mesajların çabuk geçip gitmesi Düzensiz yığılım/karışıklık

DERGİ

Bölümlendirme potansiyelinin olması Yüksek kalite Yüksek bilgi içeriği Uzun ömürlülük Birden çok okur

Reklam yerleştirme sürecinin uzunluğu Sadece görsel Esneklik eksikliği

GAZETE

Geniş kapsam Düşük maliyet Reklam yerleştirme süreci kısa Reklamlar ilgi bölümlerine göre yerleştirilebilir Zamanlama(güncel reklamlar) Maruz kalma durumu okur kontrolünde Kupon verilecekse bu ortam seçilebilir

Kısa ömür Düzensiz yığılım/karışıklık İlgi çekmek daha güç Düşük kalite Okur seçiciliği düşük

Page 62: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

45

Tablo 1-2’nin devamı

AÇIKHAVA Konumu belirli Yüksek tekrar Kolay fark edilir

Reklama maruz bırakma süreci kısa Düşük imaj Yerel yasaklamalar

DOĞRUDAN

POSTA

Yüksek seçicilik Maruz kalma durumu okur kontrolünde Yüksek bilgi içeriği Tekrarlanan maruz bırakmaya elverişli.

Yüksek maliyet/içerik Düşük imaj (junk mail) Düzensiz yığılım/karışıklık

INTERNET VE

ETKİLEŞİMLİ

MEDYA

Ürün bilgisi seçimine kullanıcılar karar verir. Kullanıcı dikkati ve dahiliyeti Doğrudan satış potansiyeli Esnek mesaj platformu

Sınırlı yaratıcılık kapasitesi Kalabalık erişim(websnarl) Teknolojik sınırlamalar Geçerlilik ölçüm teknikleri, az miktarda. Sınırlı erişim

Kaynak: George E. Belch, Michael A. Belch, Advertising and Promotion:An Integrated Marketing Communication Perspective, The Mc Graw-Hill Companies Inc., New York, USA, 2004, s.330.

Basılı reklam araçları yoluyla bir reklam mesajı kısa süre içinde çok geniş

kitleye ulaşır. Gazete ve dergileri sadece satın alanlar değil, onların çevresindekiler de

okur. Yani bir gazete evde, işyerinde veya bir başka ortamda bir çok kişi tarafından

okunur. Bu durumda, basılı reklam araçları sadece hedeflenen kitleye değil, (bunun

yanında) hedef kitle olmayan bir çok kişiye de ulaşır diyebiliriz. Ayrıca; basılı

ortamları kullanmak, yayın yapan ortamları kullanmaktan daha ucuz maliyetli olması

nedeniyle de daha avantajlıdır. Yayın yapan kitle araçlarında yayınlanan reklamlar ise;

ses, görüntü, renk gibi unsurları içinde barındırması, yani hem göze hem kulağa hitap

etmesi nedeniyle, özellikle çocuklar için çok dikkat çekicidir.

Tüketicilerin reklam bilinci arttıkça reklamcıların bilinçleri de artmaktadır.

İnsanlar değiştikçe reklam araçları da gelişmekte, farklılaşmakta ve dünyaya tarz

değiştiren tüketicilerin gözünden bakan reklamcılar da, araç seçiminde tarz değişikliğine

gitmektedirler. Değişikliğe gidilmezse tüketiciye ulaşılamayacağının bilincinde olan

reklamcılar; bir yandan geleneksel tipteki reklam ortamlarını, medya planlarının temel

araçları yaparken diğer yandan da Internet ve özellikle açıkhava ortamlarında

yaratıcılıklarını kullanmaya çalışmaktadırlar.

Page 63: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

46

Tüketiciye giden yol başarılı bir reklam kampanyasından geçmekte ve rekabetin

yoğun olduğu küreselleşen dünyada, (tıpkı tüketiciler gibi) farklılaşmak gerekmektedir.

Reklam kampanyası aşamalarında iyi bir strateji belirlemek nasıl (iyi bir yaratıcı

çalışma kadar) önemliyse, medya planlama da tüm aşamalar kadar önemlidir.

Kampanyanın başarıya ulaşması için katedilen yolun son basamağı olan bu aşamada;

araştırma sonuçlarını doğru tahlil etmek ve iyi gözlem yapmak gerekir. Doğru ortam

seçimi veya yaratımı da her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

2. Geleceğe Yönelik Pazarlama

Pazar koşullarının, tüketiciye bir çok ürün çeşidi sunacak kadar gelişmiş olması,

tüm bu ürünler arasından tüketicinin tercih yapma ve ürünlere ulaşma olanağının

(geçmiş yıllara kıyasla) çok daha kolay olması; pazarlama dünyasında, tüketiciye

ulaşmak için uygulanan geleneksel stratejilerin değişmesine yol açmıştır. Teknolojinin

gelişmesiyle, kitle iletişim araçlarına Internet eklenmiş ve böylece tüketicilerin bir çok

toplumla etkileşimleri artmış, yaşam biçimleri değişmiştir. Sosyo-kültürel bağlamda

değişen, dünya görüşü genişleyen ve tüketici bilinci yükselen günümüz tüketicilerini,

satın alma konusunda ikna etmek zorlaşmıştır. Bu nedenle pazarlamacılar, artık,

tüketicilere yeni fikirler ve yöntemler geliştirerek ulaşmaya çalışmaktadırlar.

2.1. Yeni Pazarlama Yöntemleri

‘Radar Altı İletişim’ kitabının yazarları Jonathan Bond ve Richard

Kirshenbaum’a göre; tüketiciler için kanallarda gezinmek, televizyon izlemenin

ötesinde bir yaşam biçimi haline gelmiş, posta kutusundaki mesajlar arasında gezinmek

de mesajların tamamını okumak yerine gerçekleştirilen bir eylem haline gelmiştir.

Çünkü tüketiciler her an reklamlarla mesaj bombardımanına tutulmaktadır. Bu

nedenlerle tüketicilerde bir dikkat eksikliği hakimdir76.

İletişim mesajlarına hergün yeni bir mesajın eklenmesiyle, pazarlama

dünyasındaki verim ve etkinlik düşmektedir. Hedef kitlenin dikkatini çekmek ve en

76 Jonathan Bond, Rıchard,Kirshenbaum, Radar Altı İletişim- Günümüz Kuşkucu Tüketicisine Ulaşmanın Yolları, Çeviren: Aycan Akyıldız, MediaCat Kitapları, Kapital Medya A.Ş., İstanbul, 2004, s:30.

Page 64: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

47

değerli varlıkları olan “zaman”larını alabilmek için gereken yatırımların maliyeti de

(oluşan kaotik pazarlama ortamında) hızla artmaktadır77.

Daha önce de belirtildiği gibi, pazarlamanın temel hedefi; ürün/hizmetin satın

alınmasını sağlamaktır. Ancak günümüzde temel hedef; tüketiciyle yapılan alışveriş

olmaktan çıkmış, onunla iyi ilişkiler kurmak olmuştur78. Geleceğe yönelik pazarlama

anlayışı doğrultusunda, tüketicilerle ilişkilerin iyi kurulması amacıyla (aralarında

Internetin sağladığı olanaklarla da ortaya çıkmış olan) bir çok pazarlama yöntemi

geliştirilmiştir. Pazarlama dünyasındaki pazarlama yöntemlerinden ve bu yöntemlerin

geleceğe nasıl yön verdiklerinden genel olarak söz etmek gerekmektedir.

2.1.1. Virütik Pazarlama (Viral Marketing)

Kişinin, alabileceğinin çok üstünde mesajla karşılaşması; birtakım mesajlara

karşı direnç göstermesine ve mesajları görse bile algılamamasına neden olmaktadır. Hiç

kimse artık, önüne konanla beklendiği kadar uzun süre ilgilenmemekte ve hatta çabucak

sıkılmaktadır. Godin; pazarlamacıların doğrudan doğruya ve mümkün olduğu kadar çok

sayıda tüketiciye seslenerek, tüketiciyi boğan bir geleneksel pazarlama yöntemi

kullanmalarını, “tacizkar pazarlama” olarak tanımlamaktadır79. Artık tüketicilerin

pazarlamaya etkili bir direnç göstermesi nedeniyle, tacizkar pazarlama yönetemlerinden

vazgeçen pazarlamacıların amaçlarından birinin, onların birbirlerine mal veya hizmet

pazarlayabileceği bir ortam yaratmak olduğunu düşünen Godin; bunun fikirlerin değiş

tokuşuyla gerçekleşen pazarlama yöntemi; “Virütik Pazarlama” ile olası olduğunu

düşünmektedir.

1997 yılında Draper JFisher Jurvetson şirketinden, Hotmail’in girişim

sermayesini sağlayan kişi olan Steven Jurvetson; kullanıcı tabanını süratle büyüten

Hotmail’ın büyüme sürecinde sürdürdüğü stratejiyi anlatmak için “virütik pazarlama”

terimini kullanmıştır80. Bir fikir virüsünü, yani bir kişiden diğerine süratle dolaşan

büyük fikri yaymadan önce dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri, o fikrin ilk olarak

77 http://www.teknoturk.org/docking/yazilar/tt000029-yazi.htm, Erişim: 12.01.2005. 78 John A. Lynn, “Reklamın Geleceği.: Bilgiye Doyan Tüketiciye Ne, Nasıl Söylenecek?”, Pazarlamanın Yeni Ufukları, Kapital Medya Hizmetleri A.Ş., İstanbul, Kasım, 2005, s.81 79 Seth Godin, Fikir Virüsü:Pazarlamada Yeni Boyutlar, Çeviren.Elif Özsayar, Rota Yayınları, İstanbul, Nisan, 2004, s.15. 80 Godin, a.g.e., s.54.

Page 65: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

48

söyleneceği grubun seçimidir. Ücretsiz e-posta hizmeti sunan Hotmail; hassasiyetle

seçtiği bireylere yolladığı her e-posta ile, kullandığı sloganı (ücretsiz kişisel e-posta için

www.hotmail.com’u ziyaret edin) milyonlara yaymayı başarmıştır.

Virütik pazarlama anlayışında, pazarlama fikrinin yayılmasında en büyük rol;

“hapşırıkçılar” olarak nitelendirilen, yani bir fikri arkadaşlarıyla paylaşmaya ve çevreye

yaymaya daha eğilimli olan bireylere düşmektedir. Bu bireyler, fikirleri daha çok

Internet kanalıyla yayarlar. Bu nedenle; “virütik pazarlama anlayışına göre” özellikle

Internetten yayılan fikirler aracılığıyla etkileşim içinde olan bireylerin dikkati, bu

pazarlama anlayışıyla çekilir.

2.1.2. Fısıltı Pazarlaması/Kulaktan Kulağa Pazarlama (Word of Mouth

Marketing)

Virütik pazarlamanın ağızdan ağıza yayılarak gerçekleştiği göz önünde

bulundurulursa, “fısıltı pazarlaması”nın, geleceğe yönelik pazarlama atılımlarında

kullanılmasının önemi daha da ortaya çıkar. Fısıltı pazarlaması; pazarlama

endüstrisinde, işletmelerin ürün ve hizmetlerinin kişisel önerilerle tanıtılması için

yürüttükleri faaliyetler olarak tanımlanmaktadır81. Reklamcılar tarafından oldukça

değerli bulunan bu pazarlama çeşidinin (iletişim biçimi olarak) etkili olmasının

nedeninin, kaynak güvenilirliğinden ileri geldiği düşünülmektedir. Fısıltı

pazarlamasının amacı; tüketicilere geleneksel yöntemlerle reklam yapmadan,

güvendikleri kişiler yoluyla ulaşmaktır. Yani bir bakıma tüketiciye, farkettirmeden

reklam yaparak ulaşmaktır.

ABD’de yapılan çalışmalar sonucunda, “etkililer grubu” (“influentials”) olarak

adlandırılan öneri gruplarının; gıdadan sinemaya, otomobilden dışarıda yemek yemeğe,

her alanda önemli rol oynadıkları ortaya çıkmıştır. “Etkililer” bir yılda sinema

konusunda 84 milyon, otomobil konusunda 31 milyon öneri yapmışlardır 82. İnsanları

etkileyen, dünyayla yakından ilgilenen ve “trend setter” olarak görülen bu grubu,

şirketler yakından takip etmekte ve tüketicilerle iletişim kurma konusunda, fısıltı

pazarlama yönteminden yararlanmaktadırlar.

81 http://en.wikipedia.org/wiki/Word_of_mouth_marketing Erişim: 26. 03.2006. 82 Sedef Seçkin Büyük, “Hedefteki ‘Etkin’ Grup", Capital, Aylık İş ve Ekonomi Dergisi, Mart, 2003.

Page 66: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

49

“Etkililer”; görüşlerine özel olarak güvenilen ve değer verilen aile üyesi,

arkadaş, iş arkadaşı ya da tanıdıklardan oluşmaktadır. Bu kişilerin deneyimlerinden

önceden yararlanmış olan tüketiciler; aldıkları önerilerden memnun kalmış olmaları

nedeniyle, satın alma tercihlerini, onlara danışarak gerçekleştirme eğilimindedirler. Bu

nedenle “etkililer” (pazarlama araçlarına kıyasla), tüketiciler üzerinde daha ikna

edicidirler. “Etkililer” toplum geneline bakıldığında, iyi eğitim almış veya almakta olan,

geliri genel ortalamanın üzerinde ve gelişmelere çabuk adapte olan kişilerden

oluşmaktadır.

Tüketiciler üzerinde önemli ölçüde itibar ve güven sahibi olan bu liderlerin iyi

eğitimli, bilinçli ve dünya görüşü geniş olması, (onları ikna etmenin zor olduğunun

bilincinde olan) pazarlamacıları; onları -satın almaya yönlendirmek yerine- kazanmaya

çalışmaya yönlendirir. Kazanılmaya çalışılan “etkililer”; bir çok kaynaktan ve kitle

iletişim araçlarından fikir edinerek, pazarlamacıların sundukları ve kendilerinin

gereksinim duydukları ürünleri tanımaya ve kendilerini bilgilendirme isteğinde olan

markalara yönelirler.

Kulaktan kulağa pazarlama; şebeke, ağ (network) etkisi ile gerçekleşir. Örneğin;

10 kişi, ürüne ilgili olarak 4 ayrı kişiyle konuşur, 40 yeni kişi üründen haberdar olmuş

olur. 40 ayrı kişi, 5´er kişiye üründen söz ettiğinde, ürünü bilen kişilerin sayısı 200’e

ulaşır. Bu şekilde, az reklamla ve az masrafla çok büyük kitlelere ulaşılır.

2.1.3. İzinli Pazarlama (Permission Marketing)

Hedef kitlenin maruz kaldığı mesaj bombardımanına ve reklam kirliliği ile

dolmuş olan geleneksel pazarlama anlayışına karşı, ünlü pazarlama gurusu Seth Godin

“İzinli Pazarlama” kavramını ortaya çıkarmıştır. Bu kavramın temelinde yatan düşünce,

yabancıları dostlara, dostları da müşterilere çevirmektir. Yani, pazarlama yapmak için

müşteriden izin alınması anlayışının hakim olduğu bir pazarda, yabancı olan müşteriyi

dosta çevirmeyi amaçlayan bir yaklaşım; “izinli pazarlama”nın özünde yatan

düşüncedir.

İzinli pazarlama; bireylere özel, bekledikleri ve gerçekten almak istedikleri

iletişim mesajlarını verebilmek amacıyla, kurum/kuruluş ve pazarlama uzmanlarının,

Page 67: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

50

kitlelerle bire bir ilişkiler başlatması ve bu ilişkiler sonucunda aldıkları ‘izin’ ve yine bu

ilişkiler sırasında “izin”li olarak elde etmiş oldukları bilgileri kullanarak, pazarlama

iletişimi/müşteri ilişkileri yönetimi (customer relationship management) çalışmaları

yapmaları süreci olarak tanımlanmış ve üç ilkeyle temellendirilmiştir83:

• Beklenir: Kişiler pazarlamacılardan gelecek haberleri bekler.

• Kişiseldir: Mesajlar kişiye özeldir.

• Anlamlıdır: Mesajlar, kişinin verdiği bilgilere göre hazırlanır ve dolayısıyla

kişinin doğrudan ilgi alanına girer.

İzinli Pazarlama kavramı, adını; yaptığı çalışmalar için hedef kitlenin onayını

alıyor olmasından almıştır. Bu bağlamda yapılan hiçbir faaliyet beklenmedik değildir.

İzinli pazarlamadaki “izin alma” kavramı; tüketicilerden yalnızca ad, soyad, oturdukları

şehir, e-posta gibi bilgileri almayı değil, alınan bilgilerin nasıl değerlendirileceği

konusunda da tüketicileri haberdar ederek, açık bir şekilde bunu isteyip istemediklerini

sormakla ilgilidir.

İzinli pazarlama, iletişim faaliyetlerinin “kişiye özel” olmasını sağlamayı

amaçlar ve hedef kitleyi en ince ayrıntılarına kadar tanımayı ön görür. Yılbaşında

müşterilerine hediye yollayacak olan ve izinli pazarlama ile iletişim faaliyetlerini

sürdüren bir mağazanın, kadın müşterisinin en çok hangi renk ruju tercih ettiğini bilmesi

ve bu bilgi ışığında müşterisine uygun hediye yollaması, izinli pazarlamanın bu “kişiye

özel” ilkesine örnek olarak verilebilir.

Hedef kitlenin kendisinden alınabilecek demografik bilgilerin yanı sıra, kişilerin

kurum ve kuruluşlarla gerçekleştirdiği her türlü işlem; kendileri ile ilgili verdikleri birer

ip ucudur. Şirketler, pazarlama departmanlarını, bu ip uçlarını algılayabilecek şekilde

organize etmekte, gerçekleştirdikleri pazarlama faaliyetlerinde de hedef kitlelerinin kim

olduğunu her fırsatta ve tüm ayrıntıları ile anlamaya çalışmaktadırlar84.

Seth Godin’in “izinli pazarlama” fikri günümüzde yavaş yavaş önem

kazanmaktadır. Gelecekte ise bu pazarlama fikrinin tüm şirketlerin karlılığı ve

83 Godin, a.g.e., s.35 84 “İzinli Pazarlamanın Temelleri”, www.messagemarketer.com, Erişim: 10.01.2005

Page 68: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

51

yaşamlarının devamı için kullanılacak bir yapı taşı niteliğinde olması kaçınılmaz

görünmektedir.

2.1.4. Oyunlar Üzerinden Pazarlama (Advergaming)

Internetin yaygın olarak kullanılması ile birlikte, kullanıcı sayısında gün

geçtikçe büyük artışlar gözlenmektedir. Bu artışlarla birlikte, pazarlama dünyası;

tüketiciye ulaşmak amacıyla kitle iletişim araçları arasında olan Internete önemli bir rol

biçmiş ve yukarıda da sözü edilmiş olan yeni pazarlama türlerinin uygulandığı ortam

haline getirmiştir. “Advergaming”, yani oyunlar üzerinden pazarlama/reklam

faaliyetleri, pazarlama dünyasına katılan yeni bir yöntem olarak tüketicilerin karşısına

çıkmıştır. Oyunlar üzerinden pazarlama/reklam; müşterilere çok çeşitli reklam

mesajlarını göndermek için, etkileşimli oyun teknolojilerini kullanmak olarak

tanımlanmaktadır85.

Internet toplum yaşamına girdiğinden beri, tüketicilere reklam mesajları

“banner”larla verilmekteydi ancak; verilen bu mesajların yeteri kadar dikkate

alınmadığı görülünce yeni bir pazarlama anlayışı olan “advergaming” ortaya çıkmıştır.

Günümüzde, Internette “oyun”lar, giderek yükselen bir değer olarak görülmektedir86.

Pazarlamacılar oyunları sadece web ortamında popülerlik kazanmış etkinlikler olarak

değil, güçlü birer reklam ortamı olarak da değerlendirmektedirler. Oyun üzerinden

yapılan reklamlarla, pazarlamacılar, reklamlarını hem hedef kitlelerine ulaştırmakta ve

hem de oyun esnasında kullanıcılara yakın durmak yoluyla onlara önem verdiklerini

göstermektedirler. Tüm bunlar, pazarlamacıların, tüketicilerden almayı umdukları “geri

dönüşler” konusunda başarıya ulaşmalarını sağlamaktadır.

Media Metrix şirketine göre, marka ile bütünleşen ve ürünün kullanıldığı oyun

üzerinden yapılan reklamlara, en çok ziyaret edilen 20 eğlence sitesinden biri olan

www.zeeks.com sitesindeki “Recipe Rescue” (“yemek tarifi kurtarma”) oyunu örnek

olarak verilebilir87. 6-13 yaş arasındaki çocuklara hitap eden bu oyun; Cheetos

85 “Reklam Bir Oyundur”, http://www.infomag.com.tr/v2/dosyalar/haber/10072-Reklam Bir Oyundu.pdf, Erişim: 02.12.2003. 86 A.g.m. 87 “Cheetos&Zeeks Present Recipe Rescue-A Dangerously Cheezy Adventure”, http://games.zeeks.com/game_recipe_rescue.html?g=9023, Erişim:15.02.2006.

Page 69: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

52

markasıyla, sitenin ortak bir tasarımıdır. Bu oyunda oyuncular; Cheetos’un kahramanı

Chester ve arkadaşlarından birini kendi karakteri olarak seçerler ve Cheetos

fabrikasında saklı olan dört farklı Cheetos tarifini bulmaya çalışırlar.

Reklamverenlerin sitelerinde bulunan oyunlar, tüketicilerin, siteleri sık ziyaret

etmelerine ve böylece ürünlerinin tüketiciler tarafından iyice tanınmasına olanak

sağlarlar. Örneğin; Algida Max için hazırlanan www.aslanmax.com sitesinin

“MaxiFun” bölümünde bir çok oyun yer almaktadır88. Çocuklar bu siteye girerek hem

yeni ürünlerden haberdar olmakta, hem de oyun oynayarak eğlenmektedirler.

Kent Gıda'nın (Cadburry Schweppes) www.toybox.com oyunlu sitesi de; 30

şifreli oyun, 8 de bedava oynanabilecek uygulama ile 300.000 kayıtlı kullanıcı çeken bir

sitedir89. Siteye üye olan kullanıcılar, Toybox şekerlerinin paketinden çıkan şifreyle

sitede çok çeşitli oyunlar oynayabilmektedirler.

Marka imajını güçlendirme ve hedef kitlenin çeşitli özelliklerine yönelik verileri

elde edebilmeyi sunan oyun üzerinden pazarlama/reklamcılık yaklaşımı, geleceğin

etkileşimli reklamcılık dünyasının en önemli araçlarından biri olarak

değerlendirilmektedir.

2.1.5. Radikal Pazarlama (Radical Marketing)

Sam Hill ve Glenn Rifkin’in 1999 yılında ortaya attığı bir kavram olan “Radikal

Pazarlama”; pazarlama çalışmalarına çok büyük kaynaklar aktarmadan, belli bir

müşteriye yönelik ve uzun vadeli bir anlayış güden pazarlama biçimidir90. “Müşteriye

yakın olmak” radikal pazarlama anlayışında bir kural olarak kabul edilmektedir.

Pazarlama departmanının küçük ve işlevsel olması, sadece işine aşık insanlarla

çalışılması, müşteriler ile görüşmelerin yüzyüze yapılması, markanın etrafında bir

müşteri topluluğu oluşturulması amacıyla bir topluluk bilinci yaratılması, pazar

araştırma sonuçlarının tedbirli bir bakış açısıyla incelenmesi, ve markanın değerine

kardan daha fazla değer verilmesi (yani bir bakıma ona sadık kalınması) radikal

pazarlamanın diğer kurallarındandır. 88 http://www.aslanmax.com 89 http://www.toybox.com.tr 90 Sam Hill, Glenn Rifkin, Radikal Marketing, Çeviren: Kıvanç Kutmandu, Kapital Medya Hizmetleri A.Ş., MeidaCat Kitapları, Ankara, 2001.

Page 70: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

53

Teknolojinin gelişmesiyle (gelecekte) tıp, iletişim, ulaşım gibi sektörlerin

öneminin üçüncü dünya ülkeleri tarafından daha da anlaşılmasıyla, onların yaşam

koşullarının da düzeleceğini düşününen Rifkin; nüfusun da bu doğrultuda artacağına

dikkat çekmektedir. Gelişmiş teknoloji ve Internetteki sanal toplulukların sayısındaki

artışın, Internetteki etkileşimleri artıracağı ve (dolayısıyla) geleceğin yetişkinlerinin

(ileride) evlerinden çok daha az dışarı çıkacaklarını düşündürmektedir. Sonuç olarak;

bir markanın etrafında topluluklar yaratma amacı güdülen radikal pazarlama anlayışı ile

“Internetin gücünden” faydalanılmasının söz konusu olacağını söyleyebiliriz..

2.2. Geleceğe Yönelik Pazarlama Yaklaşımları

Günümüzde koşulların değişmesiyle tüketicilerin beklentileri de değişmiştir.

Eğitim seviyesi yüksek bireyler, yaşam tarzları paralelinde daha kaliteli ürünler, daha

kaliteli hizmetler istemekte ve kendilerini önemsemektedirler. Pazarlama uzmanları da

yeni çağın yeni tüketicilerini ve pazar ortamını farklı yönleriyle değerlendirmekte ve

geleceğe yönelik tahminlerde bulunmaktadırlar.

New York Times’ın “Internet çağının en güçlü kadını” olarak tanımladığı

EDventure Holding’in kurucu başkanı Esther Dyson, günümüz tüketicilerinin seslerinin

duyulmasını istediğini ve ancak bunu hissettiklerinde bir ürün veya hizmeti almaya ikna

olduklarını düşünmektedir91. Yani, sürekli değişimin yaşandığı günümüzde, insanların

güvenini kazanmak ve onları satın alma davranışına ikna etmek için onları dinlemek,

anlamak gerekmektedir. Dyson’ın değindiği bir başka konu ise, eskiden bilgiye ulaşmak

için kaygılanan insanların artık bilgiye kolay ulaştıkları ve bu bağlamda kaygılarının

değiştiğidir. Yani bilgiye kolayca ulaşan hatta bunun için herhangi bir çaba sarfetmeden

bilginin doğrudan önüne geldiğini gören tüketiciler; neyi bilmek istediklerinin kararını

verememekte ve işlerine yarayacak bilgileri seçmekte zorlanmaktadırlar. Dyson,

gelecekte (her şeyi bilmenin olası olduğu bir ortamda) pazarlamacılar tarafından kurulan

sistemlerle, neyin daha önemli ve bilinmeye değer olduğunun tüketiciye gösterilmesinin

olası olacağını öngörmektedir.

91 Esther Dyson, “Küresel Geleceğin Yol Haritaları Nasıl Okunmalı?”, Pazarlamanın Yeni Ufukları: 7 Gurudan Fütüristik Pazarlama Yaklaşımları (derleme), Kapital Medya Hizmetleri A.Ş., MediaCat Kitapları, İstanbul, Kasım, 2005, s.62

Page 71: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

54

Eski pazarlama anlayışının geride bırakıldığı günümüzde, şirketlerin geleceğe

yönelik en göze çarpan yatırımları; hedefledikleri kitleyi, hedefledikleri yaşta ve

tüketim grubunda bırakmayıp ömür boyu gözetim altında tutmak istemeleridir. Bu

anlayış; tüketicinin yaşam evrelerinin takibi ve sürekli olarak onlara özel stratejiler

geliştirilmesi yoluyla gelecekte de onların kullandıkları marka olmak üzerine kurulmuş

bir anlayıştır. Dolayısıyla, bilinci yüksek, markalara karşı düşük sadakat besleyen

bugünün çocuk (yarının yetişkin) tüketicilerini sadık müşteriler haline getirmek ve elde

tutmak, pazarlama stratejilerini geleceğe yönelik bakış açısıyla geliştirmekle olasıdır

diyebiliriz.

Kotler, Internetin küresel pazarlar ve bu pazarlar için geliştirilen pazarlama

anlayışları üzerindeki etkisinin, gelecekte oldukça büyük olacağını düşünmektedir.

Ürünleri (Internet aracılığıyla), dünyanın bir çok ülkesindeki farklı fiyatlarla

karşılaştırarak satın alma kararı veren tüketicilerin sayılarının gün geçtikçe arttığını

belirten Kotler; özellikle de kitap, oyuncak, müzik ürünleri ve elektronik eşya satan

mağaza tabanlı perakendecilerden yapılan alışverişlerin, Internet üzerinden yapıldığını

vurgulamıştır. Ayrıca Kotler; Internetin gelecekte, mağazalar ve Internet üzerindeki

rekabete fiyat baskısı getireceğini belirtmekte, firmalara verimli pazar olanakları

sağlayacağını ve böylece de yalnız tüketicilerin değil, firmaların da kazanacağını

öngörmektedir92. Bu bağlamda, yavaş yavaş gelişen Internetten alışveriş yapma

anlayışının, gelecekte tüketim dünyasında daha da popüler olacağını söyleyebiliriz.

Young & Rubicam ve J. Walter Thompson gibi dünyanın en önemli reklam

ajanslarının “yaratıcı bölümler” yöneticiliğini yapmış olan Helayne Spivak;

reklamcılığın gelecekte nasıl bir noktada olacağıyla ilgili değerlendirmeler yapmıştır.

Reklamcılığın, giderek eğlencenin bir parçası haline geldiğini belirten Spivak;

reklamverenlerin tüketici için daha değerli olmanın yollarını aradığını, bunun nedeninin

de artık reklamverenlerin ajanslara güvenmemesi olduğunu, reklamverenlerin Interneti

kullanmayı istediğini ancak ajansların bu konuda pek ılımlı olmadığını sözlerine

eklemektedir. Bu nedenle, ajansların gelecek 10 yılda kendilerini yeniden tanımlamaları

gerektiğini düşünen Spivak, bilgisayar ekranlarının gelecekte televizyonun yerine 92 N.Aslı Tekinay, “Yeni Milenyum Senaryoları”, Capital, Aylık İş ve Ekonomi Dergisi, http://www.capital.com.tr/haber.aspx?HBR_KOD=2836, Erişim: 01.01.2000.

Page 72: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

55

geçeceğini öngörmekte ve ajansların yaratıcı stratejilerini bunun bilincinde olarak

şekillendirmeleri gerektiğini belirtmektedir93.

TBWA Avrupa Başkanı Paul Bainsfair; gelecekte, küresel markaların eğlence

sektörüyle daha fazla ilgilenmesi gerekeceğini düşünmekte, para ödenen reklamlarla

“kesilen yayın” modelinin geride kalacağına, bunun yerine markaların televizyon

dizilerine, filmlere finans sağlayacağına ve şirketlerin markalarını bu şekilde

ilişkilendireceğine inanmaktadır94.

93 Tekinay, a.g.m. 94 “Küresel Bir Marka Yaratmak Artık Çok Zor”, Media Cat Aylık Pazarlama İletişimi Dergisi, Yıl:13, Sayı:124, Mayıs 2005, s.48

Page 73: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

56

BÖLÜM 2

ÇOCUK KAVRAMI VE TÜKETİM

Çocukluk genellikle, sosyo-tarihsel bağlam içerisinde, çocukların deneyimlerini

belirleyen toplumun yapısal bir özelliği olarak tanımlanmaktadır95. Hendrick,

çocukluğu, bebeklikten ergenliğe kadar geçen toplumsal olarak yapılandırılmış bir

dönem olarak nitelendirmekte ve toplumların tümünde var olan yapısal bir özellik

olarak görmektedir. Hendrick’le aynı bakış açına sahip olan Tezcan da, çocukluğun

toplumsal olarak yapılandırılmış bir biçim olduğunu savunurken; çocukluğu da,

toplumun sınıf ve yaş grupları gibi kategorilerinden biri olarak nitelemektedir96.

Günlük konuşma dilinde çocukluk; ‘bebekler’, ‘yeni yürümeye başlayan

çocuklar’, ‘kreş çağındaki çocuklar’, ‘küçükler’, ‘öğrenciler’ veya ‘ergenler’ gibi birçok

sözcükle ifade edilmektedir. Psikologlara göre ise çocukluk; ‘küçük çocuklar(infants)’,

‘orta-çocukluk (middle-childhood)’, ‘ergenlik öncesi (pre and early adolescents)’ gibi

sözcüklerle ifade edilen bir dönemdir97.

1960’lı yıllarda çocukluğun tarihi ilk defa incelenmeye başlandığında; onüçüncü

yüzyıla kadar “çocukluk kavramının” toplum için gerçekliği olmayan, toplum

bireylerinin ilgi alanına girmeyen, zihinlerde henüz şekillenmemiş bir kavram

olduğundan söz edilmektedir98. Philippe Aries Centuries of Childhood adlı kitabında,

batılı anlayışa göre aile hayatı ve çocukluk kavramlarının ortaya çıkışı ve gelişiminden

sözetmekte ve ortaçağda çocukluğun var olmadığını ileri sürmektedir. Aries’a göre;

çocukların yeni bir düzen şekli ve bilim dalı olarak yetişkinlerden ayrı tutulması, yaşlara

göre derecelendirilmiş okulların ortaya çıkması ile oluşmuştur.

95 Harry Hendrick, “The Child as a Social Actor in Historical Sources: Problems of Identification and Interpretation”, James, Allison (editor), “Research with Children : Perspectives & Practices”, London, GBR: Falmer Press, Limited (UK), 1999, s. 37. 96 Hendrick, a.gm. , s.1. 97 R.A Levine, “Child Psychology and Anthropology: An Environmental View” in C.Panter-Brick (ed) Biosocial Perspectives on Children, Cambridge: Cambridge University Press, 1998, s.102-31. 98 Philippe Aries, “Centuries of Childhood: A Social History of Family Life” (Translated by Robert Baldick), Vintage Books, New York, 1962, s.33.

Page 74: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

57

Yirminci yüzyılın sonunda dünyanın bir çok bölgesinde kapitalizm, ekonomik

ve kültürel bakımdan toplumsal bir formasyon haline gelmiş ve bireyler kapitalizmin

mallarını üretmek için arzu duymaya başlamıştır. Modern tüketimcilik, bir takım

sembollerin tüketiciler için anlaşılır hale gelmesine bağlıdır. Bu nedenle, ürünlerin

tüketiciler açısından anlaşılır hale gelmesi, (onların) yaşam tarzlarına uyumlu olmasını

gerektirir. Ayrıca satışların gerçekleşmesi için, reklamlar aracılığıyla potansiyel

tüketicilerin arzularına seslenmek gerekmektedir99. Tüm bunların gerçekleşmesi için ise

kişinin tüketici haline gelene kadar geçirdiği süreçleri incelemek gerekmektedir.

Çocuğun bir tüketici haline gelme süreci, toplumsallaşmasıyla başlar. Bu

nedenle bu bölümde ilk olarak, toplumsallaşma ve toplumsallaşma araçları ele alınmış,

toplumsallaşarak bir tüketici haline gelen günümüz çocuklarının (eski kuşaklarla

arasındaki farklardan söz edildikten sonra) satın alma davranışları ve bu davranışları

etkileyen unsurların üzerinde durulmuştur. Son olarak, kitle iletişim aracı televizyonun

ve televizyonda sunulan reklamların çocuklar üzerindeki etkilerine değinilmiştir.

1. Çocuğun Toplumsallaşması

Bireyler arasındaki iletişim ve ilişkiler sonucu kurumlar ve kültürler ortaya

çıkmakta ve böylece, bireylerin ait olduğu en büyük grup olan “toplum” kavramı

şekillenmektedir. Belli bir coğrafi ortamda yaşayan ve ortak bir kültürü paylaşan

insanların, toplumsal gereksinimlerini karşılamak amacıyla düzenli ve karşılıklı ilişkiler

kurarak oluşturduğu birliktelikler sonucu toplumlar ortaya çıkmıştır. Bu noktada,

sosyal ilişkilerin, bir toplumun var olması için çok önemli bir unsur olduğunu

söyleyebiliriz.

Doğdukları günden itibaren bireyler, içinde bulundukları toplumun bir parçası

haline gelme sürecine ilk adımı atmış olurlar. Toplumsallaşma; bir kimsenin, içinde bir

takım işlevleri olabileceği belirli bir toplum ya da toplumsal kümenin tarzlarını

öğrenmesi sürecidir100. Çocuğun nasıl toplumsallaştığını incelemeden önce

toplumsallaşmanın özellikleri ve amaçlarına değinmek gerekir.

99 Robert Bocock, Tüketim, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, Ekim 1997, s.62 100 Frederick Elkin, F, Çocuk ve Toplum; Çocuğun Toplumsallaşması, Çeviren: Nazife Güngör, Gündoğdu Yayınları, Ankara, Mart 1995, s.4.

Page 75: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

58

Toplumsallaşmanın Özellikleri;

• Daima belirli bir toplum için söz konusudur,

• Her bireyin doğduğu andan itibaren gerçekleşen bir süreçtir,

• Kişilik gelişmesinin topluma ve kültüre uyarlanması ve öğrenilmesi gibi

süreçlerin benzerlikleri ile ilgilidir,

• Bireyi; çevresindeki modellerin, simgelerin, beklentilerin ve duyguların

öğrenilmesi yetenekliliği yönünden ele alır,

Toplumsallaşmanın Amaçları;

a. Tuvalet alışkanlıklarından, bilim yöntemine kadar uzanan temel disiplinleri

aşılar.

b. Beklentilerin zihne yerleşmesini sağlar (Anne olma isteği gibi).

c. Toplumsal rolleri ve onları destekleyen tutumları öğretir.

d. Bireye, yetişkin eylemlere katılması için temel bir hazırlama ile beceriler

öğretir.

Önceden oluşturulmuş, düzenlenmiş ve oturmuş toplum kurallarını

öğrenebilmek; belirli bir süreci etkileşimli olarak yaşamakla olasıdır. Karşılıklı

etkileşim sürecini yaşayarak, çocuklar; içinde bulundukları toplumun davranış

kalıplarını görüp, kabul edip, uygulmakta ve böylece o topluma ait bireyler haline

gelmekte, yani toplumsallaşmaktadırlar. Çocukların tuvalet alışkanlıkları edinmesi,

farkında olmadan anne/baba olma isteğinin zihninlerine yerleşmesi sonucu evcilik

oyunu oynaması, toplumsal rolleri ve bu rollerin gerektirdiği tutumları öğrenmesi

sonucu kız çocukları annelerine sofra düzeni konusunda yardımcı olurken, erkek

çocukların babalarına araba yıkama konusunda yardımcı olması, toplumsallaşmaya

verilebilecek örneklerdir. Çocuklar böylece yetişkin olma yolunda ilerlemektedirler.

Bir çocuğun toplumsallaşabilmesi için üç ön koşula gereksinim vardır101:

1) İçinde toplumsallaşabileceği süregelen bir toplumun, bir dünyanın varlığı,

2) Çocuğun yeterli ve gerekli biyolojik ve kalıtsal özelliklere sahip olması,

101 Elkin, a.g.e., s.15

Page 76: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

59

3) Çocuğun, öteki insanlarla, doğası gereği bir takım ilişkiler kurma isteği içinde

bulunması.

“Çocuk ve Toplum, Çocuğun Toplumsallaşması” adlı kitabın yazarı Eklin,

süregelen toplum diyerek; belirli bir coğrafi yeri paylaşan, belirli bir nüfusu olan,

işlevsel olarak birbirinden farklı ancak birbiriyle etkileşim içinde olan bireylerin

kültürel olarak ortak paydada buluşarak oluşturmuş olduğu ve halen varlığına devam

eden toplumlardan söz etmektedir. Her topluluğun bir toplum olmadığı ve bu özellikleri

taşımayan topluluklar içerisinde çocukların toplumsallaşmasının olası olamayacağı

söylenebilir.

Yaşamın her evresinde öğrenmenin gerçekleştiğini gözlemlemekteyiz.

Toplumsallaşmanın tanımından yola çıkıldığında, toplumsallaşma sürecinin yaşam boyu

devam ettiğini söyleyebiliriz. Öğrenmenin en yoğun olarak çocukluk döneminde

gerçekleşmesi, toplumsal davranış biçimlerinin, kültürel değerlerin ve normların

benimsenmesi, kişiliğin de yine bu dönemde oluşması, gelişmesi ve toplum kültürüne

uyarlanması göz önünde bulundurulursa; çocukların nasıl toplumsallaştığının ve

gelecekteki toplumsal yaşamın şekillenmesinde ne kadar önemli bir rolü olduklarının

farkına varılabilir.

Bu çalışmamızda öğrenme ile ilgili kuramlar “Çocukların Satın Alma

Davranışlarını Etkileyen Psikolojik Unsurlar” bölümünde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

Çocukların toplumsallaşması, belirli araçlardan öğrendikleriyle gerçekleşmesi

nedeniyle, bu bölümde ilk olarak toplumsallaşma araçlarını irdeleyeceğiz.

1.1. Toplumsallaşma Araçları

Toplumsal sürece etki eden, kuralların, kavramların ve değerlerin içselleştirildiği

bir çok araç vardır. Bir çocuğun tüketici olarak toplumsallaşmasına etki eden araçları;

aile, arkadaş grubu, okul ve kitle iletişim araçları olmak üzere dört grupta toplamak

olasıdır.

1.1.1. Aile

Aile; kanbağı, evlilik veya evlat edinme yolu ile iki veya daha fazla kişinin

biraraya gelerek oluşturduğu toplumun en küçük ve en temel birim/kurumudur.

Page 77: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

60

Ülkeden ülkeye, kültürden kültüre sosyolojik, coğrafik ve ekonomik farklılıklar

gösteren ailenin, kesin bir tanımının yapılması olası değildir. Aile kavramı bir çok kişi

tarafından farklı bakış açılarıyla tanımlanmıştır. Aile; kadın ve erkeğin evlilik yaparak

karı koca olarak birlikte yaşaması ve çocuklarını yetiştirmeleri süreci olarak

kavramsallaştırılmıştır. Kuramsal olarak “aile”, “hane” kavramı ile aynı anlamda

kullanılabilmektedir102. Yani aynı çatı altında yaşayan ve aynı ocaktan yemek yiyen

kişilerin bütününe aile denmektedir. Bununla beraber, aynı evde birlikte yaşamadığı

halde aralarında akrabalık bağı bulunan insanların bütününe de aile denmektedir.

Çocuğun ilk toplumsallaşma deneyimi; çocuğa yönelen davranışlar, takınılan

tavırlar ile aile içinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle onları etkileyen ilk unsurun, yani

ailenin, çocuk üzerindeki etkisinin oldukça güçlü olduğu bir gerçektir. Çocuklar aile

atmosferini yansıtır103 ve hayatla ilgili ilk bilgilerini de ailesinden, özellikle annesinden

edinir. Annenin çocuk üzerindeki önemli etkisi bu noktada açığa çıkmaktadır. Aile;

çocukların gelişimi için temel ve duygusal gereksinimlerini karşılar, çocuğun

korunmasını sağlar, sosyalleştirir, kültür konusunda bilgilendirir, bilgi ve beceri

kazandırır.

Bireylerin davranışlarınının çoğu, çocuklukta geçirdikleri dönemle doğrudan

ilintilidir. Yavuzer; çocukluk döneminde sevgi ve güven duygusuyla yetiştirilen

çocukların mutlu bir ergenlik dönemi geçirmelerinin olası olduğunu düşünmekte ve

anne ve babasıyla iletişimi güçlü olan çocukların, zorlu ergenlik döneminde de -aynı

ilişkileri sürdürdüğü taktirde- kişisel sorunlarını kolaylıkla çözebildiğini

belirtmektedir104. Örneğin; ailelerinden ilgi, sevgi gören ve demokratik ilişkileri

gözlemleyen çocukların, sosyal ilişkilerinde daha etkin ve başarılı olduğu

görülmektedir. Ancak ailede ilgi görmeyen, sürekli soğuk davranılan, cezalandırılan ve

sözleri dikkate alınmayan çocukların -kendilerini topluma kabul ettirmek için- bir çok

konuda isyan ettikleri ve saldırgan davranışlar sergiledikleri görülmektedir. Bu

nedenlerle ebeveynlerin çocuklara sevgiyle yaklaşması, örnek davranışlar aşılaması ve

102 Emine Onaran İncirlioğlu, Barış Kılıçbay, “Internet Zamanında Aile İlişkileri”, Kültür ve İletişim, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Mezunları Vakfı, 8(2), Ankara, 2005, s.48. 103 Y. Alpay, Başarının Oluşumu, Kültürel Dayanışma Yayınları, İstanbul, 1977, s.84. 104 Haluk Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, 19. Baskı, İstanbul, 2000.

Page 78: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

61

çocuğun toplumsallaşmasına, ona vereceği eğitimle katkıda bulunması gerekmektedir.

Bu noktada, çocuğu etkileyen ve öğrenmesini tetikleyen önemli kavramların; sevgi,

anlayış ve beraberlik olduğunu söyleyebiliriz.

Çocuğun kişiliğini bulabilmesi için başlangıçta, çevresiyle etkileşim içinde

olması ve kendi davranışları ile başkalarınınkileri karşılaştırması gerekmektedir. Aileye

bu noktada oldukça önemli görevler düşer. Bu görevler; çocuğun tüm tepki, davranış ve

yeteneklerini gözlemek ve doğruyu göstermek olarak nitelendirilebilir. Sevgi ve

anlayışla yaklaşılan çocuğun ailesine bağlandığı ve gelecekteki yaşamında ortaya

çıkacak zorluklarla başa çıkabilecek güven duygusunu geliştirdiği söylenebilir. Bu

durumda, çocuğun ailesi tarafından da ruhsal açıdan doyuma ulaştırılmasının önemli bir

unsur olduğunu söyleyebiliriz.

Her çocuk birbirinden farklı çevrelerde büyür ve çevreyle etkileşimleri de bu

nedenle birbirinde farklı gerçekleşir. Kendilerine özgü karakter özellikleri taşıyan

çocukların gelişim süreçleri boyunca ilgi alanlarının, değerlerinin ve tavırlarının

birbirinden ayrıldığını söylemek olasıdır. Büyüme ve gelişme süresince her insan

kendinin “BEN” olduğunu anlar105. Kişiliğin gelişmesi bu duygunun gelişmesiyle

gerçekleşir ve akıl sağlığı ile davranışlar, bu duygunun olumlu olarak hissedilmesiyle

bağlantılandırılabilir.

Günümüzdeki ailelerin geleneksellikten çıktığı ve çocuklarına her konuda daha

“fazla”sını veriyor olduğunu söylemek olasıdır106. Daha fazla para (harçlık), daha çok

eğitim olanakları, aile kararları üzerinde daha fazla söz hakkı vb.. Örneğin, ebeveynler;

çocuklarını, okul müfredatı dışındaki zamanlarda (okullarındaki eğitimlerine destek

amacıyla) dersanelere, müzik aleti çalmayı öğrenebilecekleri müzik kurslarına

yollamakta, çocuklarının yaz tatillerini dolu geçirebilmeleri için bilgisayar dersleri

aldırmakta ya da bir spor dalını hobileri arasına katmalarını sağlamak amacıyla (onları)

spor kamplarına kayıt ettirmektedirler. Tüm bu olanaklarla toplumsallaşan yeni çağ

çocuklarının tüketim davranışlarının, eski kuşaklara göre oldukça farklı olduğunu

söyleyebiliriz.

105 İbrahim Ethem Başaran, Eğitim Psikolojisi, Gül Yayınevi, Ankara, 1994, s.237. 106 James U. McNeal, The Kids Market: Myths and Realities, Paramount Market Publishing Inc., USA, 1999, s. 22.

Page 79: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

62

Günümüzde, bazı kesimdeki çocukların ekonomik olanaklarının yüksek olması,

(genel olarak) 1980’li yıllardan sonra ortaya çıkan aile kavramındaki sosyolojik

değişimlerle açıklanmaktadır. Bu değişimler; her ebeveynin daha az çocuk sahibi

olması, her çocuğa daha az ebeveyn düşmesi, çocuk sahibi olmanın ertelenmesi ve her

iki ebeveynin çalışması olarak sıralanmaktadır107.

• Ekonomik nedenler; yeni aile kuranların (daha yüksek hayat standartlarında

yaşamaları için) daha az çocuk sahibi olmalarına neden olmaktadır. Böylece aile

geliri (en iyi yetişmesi amacıyla) tek çocuğa kanalize edilmektedir.

• Boşanmalar; çocukların tek ebeveynli ailelerde yetişmesine neden olmakta,

çocukların (eksik olan ebeveynin yapmakla sorumlu olduğu) alışveriş, yemek

yapma, evi toparlayıp temizleme gibi işleri yapmasına ve bunun sonucunda da

aile ferdi olarak daha fazla para harcamasına yol açmaktadır.

• Kariyer yapma öncelikleri nedeniyle 30 yaş sonrasında çocuk sahibi olan

ebeveynlerin çocukları; (onlardan daha genç yaşta çocuk sahibi olan

ebeveynlerin çocuklarına oranla) kendilerine çok daha “değerli” görülmektedir.

• Hem annenin hem babanın çalıştığı ailelerin sayısındaki artış; onların, çocukları

için harcadıkları paranın miktarını da yükseltmektedir. Çocukları ile birlikte

daha fazla vakit geçiremedikleri için suçluluk duygusu hisseden ebeveynler;

onlar için daha fazla alışveriş yapmakta, onlara daha fazlasını vermektedirler.

Anneanne, dede gibi aile büyükleri, anne, baba ve çocuğun kalabalık olarak aynı

hanede yaşaması; “geniş aile” olarak isimlendirilmektedir ancak, (yukarıda sözü edilen

günümüzün değişen koşulları nedeniyle) kentlerdeki haneler artık anne, baba ve

çocuğun oluşturduğu “çekirdek aile”lerden oluşmaktadır. Örneğin son otuz yılda

Türkiye’deki eğilimin -temel olarak- çekirdek aile tipi yönünde olduğunu gözlemleyen

Yavuz; geleneksel geniş (büyük) aile yapısından, çekirdek (küçük) aile yapısına doğru

bir dönüşüm süreci olduğunu düşünmekte ve tek kişilik hanehalklarının ve karı-

107 McNeal, a.g.e., s.7

Page 80: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

63

koca’dan oluşan ailelerin oranının arttığını belirtmektedir108. Şekil 2-1’de Türkiye’de,

1968 yılından 1998 yılına kadar geniş aile tiplerinin oransal olarak azaldığını

görebiliriz.

Şekil 2-1: 1968-1998 Yılları Arasında Temel Aile Çeşitlerinin Dağılımı

Kaynak: Sutay Yavuz, “Türkiye’de Değişen Hanhalkı ve Aile Kompozisyonları:1968-1998 Dönemi için Demografik Bir Değerlendirme”, Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar e-Dergisi, http://www.sdergi.hacettepe.edu.tr/sutaymakale.htm , Erişim: 17 Mayıs 2004

Şekil 2-1’de görüleceği üzere, 1968 yılında Türkiye’de bulunan geleneksel geniş

ailelerin oranı %32 iken, 1998 yılında bu oran %19,5’e düşmüştür. Buradan da

anlaşılacağı gibi çocuklar, genellikle çekirdek ya da dağılmış ailelerin fertleri/üyeleri

olarak büyümektedirler.

Eskiden aileler, ataerkil bir yapı sergilemekteydi. Ailede erkek, eve gelir

getirmekle yükümlüyken, kadın evde çocuklarla ilgilenme, yemek hazırlama, ev işleri

gibi sorumlulukları üstlenmekteydi. Ancak endüstrileşmeyle birlikte, geniş ailelerin

108 Sutay Yavuz, “Türkiye’de Değişen Hanhalkı ve Aile Kompozisyonları:1968-1998 Dönemi için Demografik Bir Değerlendirme”, Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar e-Dergisi, http://www.sdergi.hacettepe.edu.tr/sutaymakale.htm, Erişim: 17 Mayıs 2004.

Page 81: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

64

yerini çekirdek aile ve parçalanmış ailelerin almış olduğunu yukarıdaki şekilden

izleyebilmekteyiz.

Sanayileşme sürecine girilmesiyle birlikte, çalışan kadınların sayısında artış

gözlenmiş ve bu durum, aile yapısındaki değişimleri de beraberinde getirmiştir. Hayat

şartlarının zorlaşması, ekonomik zorlanmalar, kadınların çalışma hayatında başarılı

olduklarını kanıtlaması ve ailenin görevlerini bazı sosyal kurumlarla paylaşması gibi

etkenlerle, çalışan kadınların sayısında artış gözlenmiştir109. Yani kadınların sadece

evde çocuklarıyla ilgilenen, yemek yapan ve ev işleriyle ilgilenen geleneksel rollerine,

çalışma yaşamında da etkin olarak yer alan “çalışan kadın” rolü eklenmiştir.

Tablo 2-1’de, her iki ebeveynin çalıştığı Amerikan ailelerinin yıllara göre oranları

sunulmuştur.

Tablo 2-1: 1998-2002 Yılları Arasında Her İki Ebeveynin Çalıştığı Amerikan Ailelerinin Oranlarındaki Artış Tablosu

Her İki Ebeveynin Çalıştığı Ailelerin

Yıllara Göre Oranları

2002

1999

1998

1993

1988

%62

%69

%68

%66

%63

Kaynak: Interactive/Nick/MTV Study July 2000’den aktaran David L. Siegel, Timothy J. Coffey, Gregory Livingston, The Great Tween Buying Machine, Dearborn Trade Publishing, USA, s.70.

Tablo 2-1’de görüldüğü gibi; 1988-2002 yılları arasındaki 14 senelik zaman

diliminde, sanayileşme sürecini yaşayan Amerikan ailelerinde hem annenin hem de

babanın çalıştığını gösteren oranlar %50’nin üzerindedir. Bu tablodan, Amerika’da

yaşayan çocukların aile yapısında ataerkillik gözlenmemekte ve çocukların modern

hayata uyum sağlamış olan ailelerin içinde yetiştikleri izlenimi edinilmektedir.

109 Aysel GUNİNDİ ERSÖZ, Cinsiyet Rollerine İlişkin Beklenti, Tutum, Davranışlar ve Eşler Arası Sorumluluk Paylaşımı (Kamuda Çalışan Yönetici Kadınlar Örneği), T.C. Kültür Bakanlığı Yayınlan, Ankara, 1999, s.48.

Page 82: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

65

Kadınların sorumluluklarının artması ve çalışma hayatına atılmaları; aile

yaşamında da önemli değişikliklere neden olmuştur. Örneğin uzmanlar; çalışan kadınlar

ve çocukları arasındaki ilişkiye, olumlu ve olumsuz olmak üzere iki açıdan

yaklaşmaktadırlar. Bir görüşe göre, çalışan anneler çocuklarıyla yoğun bir duygusal bağ

kurmakta zorlanmaktadırlar ve annesinden yeteri kadar ilgi ve şefkat görmeyen

çocukların güven duygusunun gelişiminde bazı sorunlar yaşanabilmektedir110. Bir başka

görüşe göre ise; çalışan anneler çocuklarına az zaman ayırabilmekte ancak ayırdıkları

zaman kaliteli, yani yoğun ilgi ve şefkatle geçmektedir. Bu nedenle de çocuklar;

duygusal, bilişsel gelişimlerini ve sosyalleşme süreçlerini daha olumlu geçirmekte, ev

içi sorumlulukları daha çabuk öğrenmekte ve böylece de özgüvenlerini daha iyi

geliştirmektedirler111.

Her iki görüşten çıkarılan sonuca göre, annelik rolünü en iyi şekilde yerine

getirmek isteyen kadın, çocuğunun bakımını (çalışırken) üstlenmekte ancak ona,

(çalışmayan annelere kıyasla) daha az zaman ayırmaktadır. Aile yapısındaki bu

değişikliğin sonuçlarından biri de; (aile gelirinin sağlanmasına ortak olan) kadının ev

içindeki sorumluluklarını, az zamanda hızlı iş yaparak yerine getirmeye çalışmasıdır.

Bir başka sonucu ise; ebeveynleri işten henüz dönmediği sürede evde yalnız vakit

geçiren (çalışan anne-babaların) çocukların tüketim tercihlerinde (birey olarak

gerçekleştirmesi konusunda), ebeveynlerinin onları cesaretlendiriliyor olmasıdır.

Bir çok konuda fikri alınan, oldukça fazla para harcayan, (her konuda donanımlı

olmaları için) ailelerinin tüm olanaklarını önlerine sürdüğü yeni çağ çocuklarının

toplumsallaşması; yukarıda anlatıldığı biçimde gerçekleşmektedir. Aile içinde

gerçekleştirilen alışverişi bütünüyle etkileyen bu çocukların tüketici olarak

yetiştirilmesinden, ailenin sosyokültürel unsur olarak ele alındığı “Günümüz Çocuk

Tüketicilerinin Satın Alma Davranışlarını Etkileyen Unsurlar” bölümünde daha ayrıntılı

söz edilmiştir.

110 Ali Çankırılı, Sefa Saygılı, Çalışan Kadın ve Problemli Çocuklar, Adım Yayınevi, İstanbul, s.9 111 Serap Kapız, Sosyal Değişim Sürecinde İş-Aile Yaşamı Etkileşimi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İzmir, 2002, s.102-103

Page 83: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

66

1.1.2. Arkadaş Grubu

Ailenin ardından, çocuğun toplumlumsallaşmasına etki eden unsurlardan biri de

arkadaşlarıdır. Başkalarıyla ilişki kurma sosyal öğrenmenin temel koşulu olup; bu

noktada “arkadaş grubunun” bir çocuğun yaşamındaki önemini vurgulamak

gerekmektedir. Çocukların yaşantısındaki ilişkilerin sayısı ve çeşitliliğinin artması,

onun toplumsallaşma derecesi ile ilgili bir fikir verebilir. Nasıl ki her birey birbirinden

farklıysa, edinilen her arkadaş da birbirinden farklıdır. Bu nedenle arkadaşlıkların;

çocuğa bir çok farklı konuda, resmi olmayan bir çerçevede, olumlu veya olumsuz etki

ettiğini ve çocuğu geliştirdiğini söyleyebiliriz.

Çocuklar için bir gruba kabul olmak oldukça önemlidir. Arkadaşlık ilişkilerinin

teke tek arkadaşlık, okul arkadaşlığı, mahalle arkadaşlığı, takım arkadaşlığı gibi bir çok

çeşidi vardır. Okul arkadaşlığı çocukların en çok kurduğu arkadaşlık biçimidir. 3-4

yaşlarından sonra anaokuluna başlayan çocuklar yaşıtlarıyla birlikte vakit geçirip,

anaokulunun onlara sunduğu arkadaşlarla sosyalleşme olanağını değerlendirirler. Sosyal

faaliyetlere katılması için çocuğu destekleyen anne-baba ve öğretmenler; dıştan gelen

bu arkadaş desteğiyle, çocuğun bilişsel, sosyal ve iletişimsel becerilerinin daha da hızlı

geliştiğini ve yaşıtlarıyla daha başarılı ilişkilere girmesine olanak hazırladığına şahit

olmaktadırlar112. Nazik, günümüzde okul öncesi dönemde, anne-babanın; çocuğa “bir

gruba dahil olmanın” öneminden söz ederek, bunu, çocuğun bilinç altına yerleştirmesini

sağladığını belirtmektedir113. Gruba kabul edilmek için çocuğun, büyüklerine ve (hatta

belli bir zaman sonra) kendilerine bile ters gelebilecek tüketim davranışlarında

bulunabileceğini iddia eden Nazik, bu davranışların marka bilinci oluştuktan sonra

arttığını da sözlerine eklemektedir. Bu noktada, arkadaşlarca aranmak, beğenilmek ve

benimsenmenin (çocukların benlik saygısını kazanmasında) önemli bir koşul olduğu

söylenebilir. Bununla beraber, çocukların arkadaşlarıyla sosyalleşmesi konusunda

yetişkinlerin yaklaşımının yüreklendirici olduğunu da söylemek olasıdır.

112 Maruf Beçene, “Çocukla İletişim Kurma Yolları”, http://www.psikolojikdanisma.net, Erişim: 29 Mart 2006. 113 Hamil Nazik, “Çocuk ve Tüketim”, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, Yıl:6, Sayı:64-65, Haziran-Temmuz 2005, http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi64-65/orta-nazik.htm

Page 84: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

67

Çocuklar “arkadaşlığa” yalnızca eğlenmek için değil, deneyim kazanmak için de

gereksinim duyar. 12 aylık bebeklerin yanyana geldiğinde birbirlerine yaklaştığı,

baktığı, yani karşılıklı iletişim kurma isteği sergiledikleri görülür. 3 ve 4 yaşları

arasında çocukların yaşıtları arasında kurdukları arkadaşlıkların sayısında artış gözlenir.

Bu yaşlardaki çocuklar kız-erkek farkı gözetmeksizin oyun oynayarak, arkadaşlarına bir

şeyler vererek, onlarla paylaşım içine girmek isterler.

Okula başlama dönemi öncesinde ve okul döneminde çocuklar, bu döneme kadar

edinmiş oldukları toplumsal cinsiyet rollerine dayanarak arkadaş tercihinde bulunurlar.

Çünkü oynadıkları oyunların, toplumsal koşullar nedeniyle cinsiyetlerine özgü olduğu

gözlenmektedir. Bu davranışın tersi yönünde hareket eden çocuklar -toplumsallaşma

süreçlerinde- arkadaşları tarafından uyarılır ve toplumsallaşma sürecinin temelinde yer

alan “öğretme” ve “öğrenme” kavramları devreye girer. Toplumsal cinsiyetinin aksi

yönünde davranan çocuk diğer arkadaşları tarafından uyarılır. Bu uyarma genellikle

nazik sözler ile gerçekleşmez, -genelde- dalga geçme olarak gerçekleşir. Örneğin;

kızların “oynaması gereken” oyuncaklarla ya da kızlarla oyun oynayan bir erkek çocuğu

diğer erkekler tarafından “kız mısın!”, “kızlar bebeklerle oynar!” gibi cümlelerle bir

nevi uyarılır ve toplumsallaşma süreci içinde (bir çocuğun toplumsallaşmasına katkıda

bulunan bir örgüt olarak) arkadaşları, görevlerini yerine getirmiş olurlar.

Çocuğun, okul döneminde arkadaş seçimi yaparken; kendi yaşına, cinsiyetine,

zihinsel ve sosyal düzeyine uygun olup olmadığına dikkat ettiği gözlenir. Ayrıca yaşı

ilerledikçe, içinde bulunduğu arkadaş grubunun üye sayısında artış görülür ve bu grup

kendi içinde oluşturmuş olduğu tarza uyan bazı oyunlar ve kurallar geliştirir. Oyun

kavramının çocuğun hayatına etki biçimi farklılaşır, çocuğun bir çok yeni kavramla

tanışmasını sağlar. Örneğin; geliştirdikleri oyunlar esnasında grup içinde nasıl

davranılması gerektiğini küçük yaşlarda arkadaş ortamında öğrenmiş olan çocuk, ileri

yaşlarda eğlenmenin yanı sıra -oyunu kazandığı taktirde- gurur ve statü duygularını da

yaşayarak yeni kavramlarla tanışmış olur.

Tüm bunlardan yola çıkarak, arkadaş grubunun (çocuğu her ne kadar olumsuz

yönde etkileme olasılığı olsa da) çocuğun toplumsallaşması sürecinde; onun bilişsel,

sosyal ve iletişimsel becerilerini geliştirmesine, grup içinde (benlik saygısını

Page 85: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

68

geliştirmesini sağlayarak) bencil olmamayı sağlamasına, paylaşımcı olmayı öğreterek

çocuğun gelişimine ve sosyalleşmesine önemli ölçüde katkıda bulunduğunu

söyleyebiliriz.

1.1.3. Okul

Çocuğun aileden sonra ilk temel toplumsallaşma kurumu okuldur. Okul çocuğa,

çevresinde uyması gereken kuralları ve öğrenmesi gereken bilgileri sunarak onun

toplumsallaşmasına katkıda bulunur. Okulun; (temel rollerinden birinin, öğrenme

yaşantılarını ortaya çıkarmak olduğu göz önüne alınırsa) olumlu davranışların kalıcı

hale getirilmesi ve olumsuz davranışların (ortadan kaldırılarak) olumluya

dönüştürülmesi açısından çocuğun hayatında önemli bir rolü vardır.

Çocuk ailesinden edindiği toplumsallaşma deneyimi ile yeteri kadar

olgunlaştıysa, okulda arkadaşlarıyla birlikte yaşamaya uyum sağlayarak, kendini ifade

eden davranışlar sergilemekte güçlük çekmez ve etkinliklere katılarak sosyal bir birey

olarak gelişir. Eğer aile çocuğu toplu yaşamaya, oyun oynamaya özendirmediyse çocuk

okula uyum sağlamakta güçlük çeker. Ancak burada okul devreye girer ve bireye, aile

ve arkadaş grubunda öğrenemeyeceği davranışları öğretmeye yardımcı olarak onun

davranış ve tutumunun geliştirilmesini sağlar.

Okul, çocuğa çok çeşitli bilgiler kazandıran resmi bir kurumdur. Örneğin;

devletle, toplumla ve çevredeki bireylerle ilişkiler, okulda eğitim sürecine girilmeyle

öğrenilir. Ekonomik yaşamla ilgili bilgiler, tüketim ve tüketicilik konuları da okulda

verilen eğitimin bir parçasıdır. Toplumda bir çok sorunun kaynağının eğitime gereken

önemin verilmemesi olarak açıklanabilir.

Okulda öğrenilenlerin, tutum ve davranışların şekillenmesine olumlu olduğu

kadar olumsuz etkileri de olabilir. Öğretmenler tarafından verilen doğru bilgiler -okulda

kurulan arkadaşlıkların etkisiyle- çocuğun kafasında farklı şekillenebilir. Tüketim ve

tüketici davranışları konusunda okuldan edinilen bilgi -arkadaşlıkların etkisiyle- ters

yönde sergilenen davranışlar olarak ortaya çıkabilir. Nazik’in bu konudaki araştırmasını

bu sava örnek olarak verebiliriz114.

114 Nazik, a.g.m.

Page 86: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

69

Kısaca özetleyecek olursak okul; öğrenme-öğretme sürecinde oluşan ve

öğrenme-öğretme sürecini olumsuz yönde etkileyen ters davranışların ortadan

kaldırılmasını sağlayan, aileden edinilen olumlu davranışların kalıcı olmasını pekiştiren,

aileden ve arkadaş grubundan öğrenilmeyen tutum ve davranışların öğrenilmesini

sağlayan, çocuğun toplumsallaşmasına katkıda bulunurak onun sağlıklı olarak

gelişmesine yardımcı olan en büyük etmendir diyebiliriz.

1.1.4. Kitle İletişim Araçları

Geçmişte, çocukların toplumsalaşması için; aile, arkadaş grubu ve okul olmak

üzere üç unsur bulunmaktaydı. Teknolojinin her geçen gün daha da geliştiği

günümüzde, kitle iletişim araçlarına kapalı toplumların sayısı günden güne azalmış ve

çocuğun toplumsallaşmasına etki eden unsurlardan; aile, arkadaş grubu ve okulun

yanına, dördüncü unsur olarak “kitle iletişim araçları” dahil olmuştur.

Toplumsallaşma sürecinde aile -uzun bir süre- en etkin toplumsallaştırıcı rolü

oynamıştır ancak, davranış tarzlarının öğrenilmesi açısından kitle iletişim araçlarının

rolü gün geçtikçe artmıştır115.

“Medya” olarak da adlandırılan radyo, televizyon, gazete-dergi ve (teknolojinin

gelişmesiyle hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelen) Internet; kişilerarası

etkileşime doğrudan katılmamasına karşın (geribildirim doğrudan gerçekleşmemektedir)

-popüler kültürün bir çok yönünü ortaya koymasıyla- çocuğun sosyalleşmesine katkılar

sağlamıştır. Bu katkı şüphesiz her zaman olumlu değildir. Geçmişte, kitle iletişim

araçlarının amaçları arasında hedef kitleyi bilgilendirme ön plandayken, bugün

eğlendirme amacı ön plana çıkmıştır. Günümüzde, eğlence unsurunun ön planda olduğu

popüler kültürden etkilenen çocukların davranışları; kitle iletişim araçları aracılığıyla

biçimlenmektedir.

Günümüzde, geleneksel ortamların yanısıra, bir çok yeni ortam ortaya

çıkmaktadır. Tüketiciler değiştikçe, onların dikkatini çekmek de güçleşmekte ve

reklamcılar, tüketicilere ulaşmak için yeni yöntemlerle birlikte yeni reklam ortamları da

geliştirmektedirler.

115 Judith Lazar, İletişim Bilimi, Çeviren: Cengiz Ank, Vadi Yayınları, Ankara, Ekim, 2001, s. 70

Page 87: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

70

Günümüzdeki çocukların bir çok iletişim teknolojisiyle içiçe yaşadıkları

görülmektedir. Her gün yüzlerce reklam mesajı alan çocuklar, çevrelerini saran tüm

mesajları bir süzgeçten geçirmekte ve kendilerine yöneltilen mesajların tamamını

almaya direnmektedirler. Bu nedenle markalar, çocukları etkileyebilmek ve onları satın

alma davranışına yöneltebilmek için, ürün/hizmetlerinin faydalarını mümkün olduğunca

basit ama dikkat çekici bir biçimde ortaya çıkarmakta ve çocuklara sunmaktadırlar.

Dünyada, çocuklara yönelik reklam harcamalarının 1992 yılına oranla iki kat

arttığı ve 15 milyar dolar’a ulaştığı tahmin edilmektedir116. Kitle iletişim araçlarının

(radyo-TV-basın-Internet) hedef kitleleri etkileme gücü göz önünde

bulundurulduğunda; çocukların (bu araçlarla karşılaşmaları durumunda), yetişkinlere

oranla daha farklı ölçülerde etkilendiği görülmektedir. Örneğin; çocuklar medyada yer

alan çizgi kahramanları kendilerine model olarak117, yetişkinler ise bu kahramanları

çoğunlukla, çocuklarını eğlendirirken toplumsallaştıran unsurlardan biri olarak görür.

Bir çok reklamcı, çocukların medya farkındalık düzeylerinin tahmin edilenden

daha fazla olduğunu savunur. 7 veya 8 yaşlarından itibaren çocuklar, reklamları tanır ve

reklamların satış amaçlı olduğunun farkına varır. Austin ve Lynn; çocuklar her

gördüklerini alamayacaklarını bildikleri halde, reklamlarda gördükleri ürünler hakkında

yargılamalar bile yapabildiği belirtmişlerdir118.

Önlerine bir çok seçenek sunulan çocuklar bireysel farklılıklarını ortaya koymak

için, eskiye oranla çok daha fazla çaba göstermekte ve bu nedenle de her kitle iletişim

aracından eşit olarak yararlanmamakta ve de özellikle kendilerine özel mesajların

sunulduğu araçlara yönelmektedirler. Kitlesel ortamlardan televizyon onları hala en çok

etkileyen araç olmakla beraber, teknolojiyle iç içe yaşayan çocukların en çok yöneldiği

diğer araçlar; dergi, Internet ve mobil medya olarak öne çıkmaktadır.

116 Susan Linn, Consuming Kids: The Hostile Takeover of Childhood, The New Press, New York, 2004, s.1. 117 Mahmut Tezcan, Çocuk Sosyolojisi, Kök Yayıncılık, Ankara, Eylül 2005, s.86 118 M.Jill Austin, Mary Lynn, “Targeting children online: Internet advertising ethics issues”, Journal Of Consumer Marketing, Vol. 16, No. 6, 1999, Reed of Middle Tennessee State University, Tenessee, USA, s.58

Page 88: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

71

TELEVİZYON

Kitle iletişim araçlarından televizyon, her yaştan ve her kesimden izleyiciye

ulaşması nedeniyle en popüler araç haline gelmiştir. Seyirciler üzerindeki etkileme ve

yönlendirime gücü nedeniyle televizyon; toplum ve kültürün yapısına da, dolaylı olarak

etki eden bir araçtır. Bu gücü en verimli kullananlar; pazarlama dünyasına büyük

yatırımlar yapan ve belirli kitleleri etkilemek isteyen şirketlerdir. Televizyonun,

özellikle son yıllarda, çocukların yaşam biçimlerinin oluşmasında oldukça etkili olduğu

bir gerçektir.

Televizyon; yetişkinler için olduğu kadar, çocuklar için de önemli bir

haberleşme, eğlence ve öğrenme aracıdır119. Diğer kitle iletişim araçlarından farklı

olarak televizyon; çocuklar için daha canlı, daha renkli ve sesli görüntüler sunması

nedeniyle, onları ekran başına çeker. Özellikle filmler çocukların davranışlarını önemli

ölçüde etkilemektedir. Kitle iletişim araçlarından televizyon ve televizyon reklamlarının

çocuklar üzerindeki etkileri, (henüz bilinçli muhakeme yapamamaları nedeniyle) daha

fazla olmaktadır. Bu konu, “Kitle İletişim Araçlarından Televizyon ve Televizyon

Reklamlarının Çocuklar Üzerindeki Etkileri” bölümde daha ayrıntılı incelenmiş ve

irdelenmiştir.

DERGİ

Bu çalışmanın konusu olan çocuklar göz önünde bulundurulduğunda, onlara

yönelik reklamların (gazetelere oranla) dergilerde daha fazla yer aldığı görülür.

Örneğin; Winx Club Dergisi, editoryal yapısı ile, kız çocuklarına yönelik basılan aylık

bir dergidir. Ayrıca, içeriğiyle, Türkiye’deki kentli kız çocuklarının oldukça ilgisini

çeken Winx Club; belirli karakterlerin yer aldığı “çizgi öyküler” üzerine kurgulanmış

bir dergidir. Çizgi öykülerin karakterleri; çizgi öyküler dışındaki (tekno haber, ayın

konuğu, ödüllü test, sihirli burcunuz, moda ve alışveriş, kütüphane, müzik, doğa, spor)

119 Güngör A., Özlem Ersoy, “Televizyonun Okulöncesi Dönem Çocuklarına Etkisine İlişkin Anne-Baba Görüşleri”, 10.YA-PA Okulöncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri, Ankara, 22-25 Mayıs 1994, Ankara s. 57-70

Page 89: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

72

sayfaların “yazarları olarak” derginin her bölümünde ayrıca resmedilmiştir. Ayrıca bu

derginin dikkat çekici bir özelliği de, Internet sitesinin olmasıdır120.

Winx Club Dergisinin Mayıs 2006 sayısında; Danone firmasının Danette sütlü

tatlısının, Days in Colours firmasının Winx karakterleriyle süslü nevresim takımının,

SMS Çanta firmasının Winx karakterleriyle süslü okul çantalarının, Arıkan firmasının

Winx Club’a özel tasarladığı Winx saatlerinin ve çocuk giyim markası Panço’nun

üzerinde Winx karakterlerinin yer aldığı kıyafetlerinin reklamları bulunmaktadır121.

Buradan da anlaşılacağı gibi, reklamveren firmalar; kız çocukların dikkatini çekmeye

uygun editoryal yapıdaki, (kentli kız çocukları arasında popüler bir dergi olan) Winx

Club’ı seçmiş ve hedef kitleyle, bu dergi aracılığıyla iletişim kurmayı amaçlamıştır. Bu

noktada dikkat çeken unsurlardan bir tanesi; firmaların, derginin içeriğini oluşturan

çizgi öykülerin belirli karakterlerini ürünlerinde kullanması ve derginin takipçisi

okurlarına özel ürünler tasarlamış olmasıdır.

Erkek çocuklara yönelik en popüler dergilerden biri Spider-Man’dir. Editoryal

yapısı ile erkek çocuklara yönelik olan bu dergi de çizgi öyküler üzerine kurgulanmıştır.

Spider-Man dergisinin bölümleri; çizgi öykülerin içindeki karakterlerin incelendiği

“özel dosya”, bu karakterlerin çizim ve renklendirilmesi için hazırlanmış “çizim

tahtası”, bu karakterlerin bilinmeyen özelliklerinin ayrıntılandırıldığı “hakkında

bilmediğiniz 10 gerçek”, çizgi öyküden bir sahnenin renklendirilebileceği “renkler ağı”

boyama sayfası, karakterlerin kullanıldığı “örümcek merkezi” bulmaca sayfaları,

Spider-Man ve diğer karakterlerin resmedildiği “poster”, dergini içinde yer alan çizgi

öykünün dikkatli okunup okunmadığının test edildiği “örümcek zeka testi” ve derginin

okurlarının çizdiği resimlerin yayınlandığı “örümcek postası” olarak sıralanabilir.

Spider-Man Dergisi’nin Mayıs 2006 sayısında; Ülker firmasının UFO drajesi, yine

Ülker’in Yupo yumuşak şekerlemesi, Oral B’nin Stages serisi diş fırçaları ve

Danone’nin Maxi Danino reklamları bulunmaktadır122.

120 http://www.winxclub.com.tr, Erişim: 18.04.2006. 121 WinxClub, Epilson Yayıncılık, İstanbul, No:19, Mayıs 2006. 122 Spider-Man, Doğan Egmont Yayıncılık, Mayıs 2006

Page 90: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

73

INTERNET

Yılda 150 milyar Amerikan Doları harcayan milenyum çocuklarının çoğu,

neredeyse doğdukları gün bilgisayar ekranıyla tanışıp, dijital medyayı hayatlarıyla

birleştirmektedirler. İnteraktiflik ve hız onların dünyasının en önemli iki bileşeni olduğu

için, geleceğin markalarını yaratma istemindeki şirketlerin akıllarındaki iki önemli

bileşen de “interaktiflik” ve “hız” olmuştur. Küreselleşmenin etkisi ile, yeni çağ

çocukları teknolojiyle içli dışlı olmuş durumdadırlar.

Internetin etkileşimli yapısı çocukları kendine çekmekte ve onların “kendilerini

bir birey” olarak hissetmelerini sağlamaktadır. Bu durum şöyle gerçekleşir: çocuklar,

oynadıkları oyunlarda bir sanal dünyanın içine girerler ve bu dünyanın kendi

etraflarında şekillendiğini görürler. Örneğin çocuklar, aynı anda dünyanın bir çok

ülkesinde Internete giren çocukların oynadığı bir oyunda, yaralıyı kurtaran bir savaş

kahramanı olurlar ya da araba yarışında bir arabanın pistten çıkmasına neden olan

“başarılı” bir sürücü olurlar. Böylece, kendilerini rekabet ortamında güçlü ve çok

önemli hisseden çocuklar, Interneti hayatlarının merkezine oturturlar.

2. Tarihsel Süreç İçinde Bir Tüketici Olarak Çocuk

Günümüz sosyolojisi, çocuk anlayışını, “geleceği bekleyen yetişkinler” olarak

değiştirmiştir. Bu anlayışla, günümüz çocukları da pazarlamacıların ve pazarlama

araştırmacılarının şimdiye kadar hiç görülmemiş aşırı ilgisiyle karşılaşmışlardır.

Yaşamboyu yapılan tercihlerin, çocukluk döneminde oluşmaya başlaması nedeniyle

çocuklar; pazarlamacılar tarafından, marka sadakati oluşumu için çok önemli bir savaş

alanı olarak görülmektedir123. Bu durum, yani çocuklara yönelik endüstrilerin günden

güne gelişimi, onlara yönelik yapılmış ve yapılmakta olan çok sayıdaki reklam ile

kolaylıkla gözlenmektedir.

Toplumsal yapının ülkeden ülkeye farklılık göstermesi ve zaman içerisinde bir

çok değişime uğraması göz önüne alınırsa; çocukların sergiledikleri özelliklerin,

kültürden kültüre ve kuşaktan kuşağa farklılık gösterebileceğini söyleyebiliriz.

123 O’Sullivan, Terry, “Advertising and children: what do the kids think?”, Qualitative Market Research: An International Journal, Emerald Group Publishing Limited, Vol. 8, No. 4, 2005, s.271, www.emeraldinsight.com/1352-2752.htm

Page 91: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

74

Her kuşağın davranış kalıplarının birbirinden farklı olması nedeniyle, her

kuşağın kendine özgü karakteristik özelliklerinin olduğu söylenebilir. Pazarlamacıların,

kuşakları, sergiledikleri davranış biçimleri ve inançlarına göre sınıflandırması;

milenyum kuşağının ve öncesindeki kuşakların şahit olduğu toplumsal olayların,

bireylerin tüketim alışkanlıklarını nasıl ve ne şekilde etkilediğini ortaya çıkarmaktadır.

Her kuşakta, bireyler önce çocuk, sonra genç, daha sonra da ebeveyn oldukları için,

tüketici olarak alışkanlıkları da değişmektedir. Bu nedenle pazarlamacılar yeni çağın

çocuklarını şimdiden sadık müşterileri haline getirebilmek için büyük çabalar

sarfetmektedir. Bu çabaların içerisinde; kuşakların incelenmesi ve ürünlerini satarken

nasıl bir reklam politikası uygulamaları gerektiğinin saptanması da bulunmaktadır.

Kuşaklar; bir çok kaynakta, doğdukları tarihe göre birbirinden farklı olarak

sınıflandırılmıştır. Ayrıca dikkate değer bulunarak değerlendirilen kuşaklar; her

kaynakta, “aynı kuşaklar” değildir. Örneğin; kuşaklararası pazarlamacılık olarak da

adlandırılan bu yeni pazarlama anlayışında işletmelerin odaklandığı dört temel kuşak,

bir kaynakta şöyle maddelenmiştir124;

• Milenyum kuşağı / 2001 jenerasyonu; 1980’den sonra doğanlar,

• Nüfus azalması kuşağı (baby burst) / X jenerasyonu; 1965-1980 yılları arasında

doğanlar,

• Nüfus patlaması/Büyük bebek patlaması (baby boom) kuşağı; 1946-1964 yılları

arasında doğanlar,

• Olgun yurttaşlar; 1909-1945 yılları arasında doğanlar.

Buna dayanarak tüketici davranışlarını etkileyen demografik, sosyo-kültürel ve

psikolojik unsurları açıklamadan önce, kuşakların özelliklerini incelemek; yeni çağın

tüketicilerini daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır.

124 Pazarlama, Kuşak Farkına Dikkat, http://www.infomag.com.tr/content/19062, Erişim:22 Eylül 2005.

Page 92: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

75

2.1. Milenyum Kuşağı Öncesi Kuşaklar

Milenyum Kuşağının daha iyi anlaşılabilmesi; (bu kuşaktan söz etmeden önce)

pazarlamacıların ilgi alanında olan, Büyük Bebek Patlaması Kuşağı, X Kuşağı ve Y

Kuşağı’nı da incelemekte fayda vardır.

2.1.1. Büyük Bebek Patlaması Kuşağı (Baby Boomers)

Bu kuşakta doğan kişiler (1946-1965), Soğuk Savaş Dönemi çocuklarıdır. Bu

dönemde batı, dünyayı; Doğu Bloğu, İslam Dünyası, 3. Dünya ve Batı Medeniyetleri

isimleri altında konumlandırmış ve yine aynı dönemde, popüler kültürün önemi ve

markalaşmanın her şey olduğu vb. kavramları doğmuştur. Büyük Bebek Patlaması

Kuşağı; pazarlama endüstrisinin şekillenmesinde büyük rol oynamış ve bu kuşak,

(bebekliklerinden olgunluklarına kadar) pazarlamacılar için önemli bir hedef kitle halini

almıştır.

Büyük Bebek Patlaması Kuşağı’nın iyi eğitim almış, sağlıklı, hareketli ve

yüksek sınıf mensubu kişileri, pazarlamacılar tarafından büyük önem görmüş ve bu

özellikler baz alınarak pazar bölümlendirmeleri yapılmıştır. Pazarlamacıların bu

bölümlendirmelere verdikleri isimlere bakılacak olursa; 1980’li yıllarda “yuppies”

(genç, şehirli, profesyoneller), “bumpies” (yüksek kesim, hareketli, siyah

profesyoneller), “yummies” (yüksek kesim, hareketli, genç anneler), “DINKs” (çift

maaşlı, çocuksuz çiftler) kavramlarını görürüz. 1990’lı yıllarda “yuppies” ve

“DINKs”lerin yeni bir nesil oluşturmalarına karşın “DEWKs” (çift maaşlı çocuklu

çiftler) ve “MOBYs” (yaşlı anne ve genç çocuk) gibi kavramlar oluşmuştur125.

2.1.2. X Kuşağı (Baby Burst)

X Kuşağı; 1966-1976 yılları arasında, çeşitli ekonomik krizler ve sosyal

sancıların yaşandığı oldukça güvensiz bir ortamda doğan ve bir kuşak olarak ortak

davranışlar ve yaşam beklentileri sergileyen insanlardan oluşmaktadır.

Bu kuşağın diğer isimleri, “Baby Busters”, “Shadow Generation”, “Yiffies”

(genç, bireysel, özgür düşünceli bakış)’dir. Türkiye’de bu kuşağa “Geçiş Dönemi

Çocukları” adı verilmiştir. Bu kuşak, kendisinden bir önceki, Büyük Bebek Patlaması

125 Gary Armstrong, Philiph Kotler, Marketing, Prentice Hall, USA, 2003, s.113.

Page 93: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

76

Kuşağı kadar sorunsuz bir kuşak olmamakla birlikte, değişen dünya dinamiklerinin

sonuçları olan ekonomik sorunlarla iç içe yaşamış bir kuşaktır. X Kuşağı’nın en çok

göze çarpan özellikleri kısaca şöyle sıralanabilir126;

• Yüksek teknolojiye hakim, teknolojiyi kullanabilen, geliştirebilen,

• Özgürlüğüne düşkün,

• Sosyal ve kaliteye önem veren,

• Küresel bir bakış açısına sahip,

• Farklılık yaratan,

• Esnek bir çalışma ortamını tercih eden,

• Takım ve ekip çalışmasına inanan,

• Seçici ve ayrıntıları dikkate alan,

• Yeniliğe açık ve kolay uyum sağayabilen,

• İletişime önem veren,

• Olanaklardan faydalanmasını bilen,

• Kendine güvenen bir yapıya sahiptir.

Büyük Bebek Patlaması Kuşağının cinsel devrim yaratmış olması; X Kuşağının

AIDS’in gölgesi altında yaşamasına neden olmuştur. Düşüşlerin ve küçülmelerin

olduğu dönemlerde büyüyen bu kuşak, tedbirli ve ekonomik bir bakış geliştirmiştir.

Bunun sonucu olarak X Kuşağı çok şüpheci bir kuşaktır.

Kazaklar, botlar, kozmetik ürünleri, elektronik eşyalar, arabalar, fast-food,

bilgisayarlar, dağ bisikletleri gibi bir çok ürünü satın almalarına rağmen, “finansal

baskılar” onlarda değer bilinci yaratmıştır. Ucuz ve fonksiyonel ürünler arayıp satın

almakta ve reklamlarda dürüstlüğe çok önem vermektedirler.

Yankelovich Partners’ın araştırma sonuçlarına göre X Kuşağı; sosyal toleransa

sahip, girişimci, teknoloji odaklı ve aile yapısında gelenekselciliği arayan bir kuşaktır.

126 Gülçin Birben, “X-Kuşağı”, Human Resources İnsan Kaynakları ve Yönetim Dergisi, İstanbul, Mart-Nisan, 2001, s.36-37.

Page 94: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

77

Evlerinde pratikliğe önem verirler. Oturma odaları aynı zamanda hem mutfak hem de

oturma odası rolü gören çok fonksiyonlu “dev odalar”dır127.

2.1.3. Y Kuşağı (Echo Boom / Next Generation)

Nüfus Azalması ve Milenyum Kuşağı arasındaki ara kuşak Y Kuşağıdır. Bu

kuşak, 1977-1994 yılları arasında doğmuş bireylerden oluşmaktadır. Fransa Lille

Üniversitesi’nden İnsan Kaynakları profesörü Jean-Louis Mutte; son on yılda işe

başlayan gençlerin hepsine (sadece çok soru sordukları için) Y Kuşağı adı verildiğini,

bu kuşağın aynı zamanda “.com” Kuşağı olarak da adlandırıldığını, çünkü

çoğunluğunun bilgisayarlarla büyümüş olduğunu belirtmiştir128. Mutte’ye göre,

bugünkü kültürel modelin organizasyonu sorgulandığında, görülen; bu kuşağın,

kurallarla oynayarak onları değiştirmeye çalıştığıdır.

Bu kuşağın gençlerinin çoğu şu anda üniversiteden mezun olup iş hayatına

atılmakta veya atılmışlardır. Y Kuşağının, X Kuşağını geride bırakan en önemli

özellikleri; bilgisayar, dijital ve Internet teknolojileriyle kendilerini çok rahat

hissetmeleri ve bu teknolojilerle aralarında kurulmuş olan bağdır. Bu nedenle, Y Kuşağı

N-Gen adıyla da anılmaktadır.

Bu kuşağın diğer kuşaklardan en önemli farkı sadece demografik güçlerinden

değil, aynı zamanda dijital medyayla çevrili bir ortamda büyümüş olmalarından

kaynaklanmaktadır. N-Gen üyelerinin birleştiği ortak nokta; bilgisayarlar, dijital

kameralar vb. dijital teknoloji ürünleridir. Bu dijital teknolojilerle evlerinde, okullarında

çalışırlar ve bunları eğlence için de kullanırlar. N-Genler; dijital teknoloji ürünlerinin

kullanımındaki başarılarını geliştirir ve bunları toplumun diğer üyelerine empoze

ederler. Büyük Bebek Patlaması Kuşağı; (anne babalarının yapamadığını yaparak)

teknoloji sayesinde öğrenirler, oynarlar, iletişim kurarlar, çalışırlar ve bir topluluk

oluştururlar. Ayrıca bu kuşağın toplumsal değişim için bir güç oluşturduğu

belirtilmiştir129.

127 W. Ronald Lane,; Karen King Whitehill,; Thomas J. Russel, Kleppner’s Adertising Procedure, 16th editon, Pearson Prentice Hall, USA, 2005, s.111-112 128 Jean Lois Mutte, 2004, http://www.careerjournaleurope.com/hrcenter/articles/20040913-expatica.html 129 Kotler, Armstrong, 2006, a.g.e., s.114.

Page 95: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

78

2.2. Milenyum Kuşağı (Millenials)

1994-2003 yılları arasında doğan Milenyum Kuşağı çocukları; Türkiye’de,

“Dijital Kuşak” olarak bilinmektedir. Milenyum Kuşağı; bugün okul sıralarında oturan,

teknolojiyle büyütülmüş ve hiçbir şeyden korkmayan çocuklar olarak görülür. Bu kuşak

-genel olarak- yeni fikirlere ve değişime açık, gerçekçi, esnek, sadakatli ve eğlenceli bir

kuşak olarak nitelendirilmektedir.

Fikrini dile getirmekten korkmayan bu kuşak çocuklarına yönelik pazarlama

taktikleri arasında “dürüstlük” oldukça önemlidir. Çünkü, sunulan vaatlerin gerçek

olmadığını gördüklerinde, üründen vazgeçip başka bir ürüne yönelmeleri oldukça kısa

bir sürede gerçekleşmektedir.

Grant, bu kuşağın samimiyet peşinde olduğunu belirterek, çocukların kendi

geleneklerini yarattığından söz etmiş (anında mesajlaşmak, caffe latte içmek, suşi

yemek vb. gibi) ve kendilerini büyüleyen markaları seçtiklerini belirterek; bu kuşak

çocuklarının kendilerini kandırmaya yönelik olan “aptallaştırma pazarlaması”ndan

sıkıldığına işaret etmiştir130.

Milenyum Kuşağı’nın çocukları; ailelerinden gelen mesajlara çok iyi kulak

vermelerine karşın, kendi fikirlerini kendileri oluşturmaktadırlar. Bu kuşak, hayatın

gerçekleriyle tam olarak yüzleşmiş olmadığı için olumlu tavırlar sergilemektedir.

Emory Üniversitesi, Goizueta Business School profesörlerine göre Milenyum

Kuşağı çocuklarının öğrencilikleri, geçmiş kuşaklara oranla önemli farklılıklar

göstermektedir. Bu nedenle, geçmişteki öğretme teknikleri yerini, yeni geliştirilmiş

öğretme tekniklerine bırakmıştır. Pazarlama profesörü Reshma Shah, yeni kuşak

çocuklarını; kendilerine daha güvenli, daha bilgili ve deneyimli, duygu ve düşüncelerini

rahatça dile getirebilen bireyler olarak tanımlamaktadır131.

Shah’a göre Milenyum Kuşağı çocukları hayatla içiçe ve hayattan haberdar

olarak yaşamaktadırlar. Daha ortaokul öğrencisi oldukları dönemde, ekonomi ve

130 John Grant, “Marka Pazarlamasının Daha Zekice Yapılması Şart”, Media Cat Aylık Pazarlama İletişimi Dergisi, Yıl:12, Sayı:117, Ekim 2004, s.49 131 Teaching the Millennial Generation, http://knowledge.emory.edu/index.cfm?fa=printArticle&ID=956, Erişim: 10.03.2006.

Page 96: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

79

pazarlama gibi seçmeli dersleri tercih ederek, hayattan haberdar yaşama isteklerini

göstermektedirler. Ayrıca bu kuşağı, öğrencilik dönemlerini ansiklopedileri karıştırarak

geçirmiş önceki kuşaklardan ayıran unsurlardan biri; öğrenme olanaklarının arasında

Internetin yer almasıdır.

Internetin, Milenyum Kuşağı üzerinde bir çok olumlu etkisi vardır. On sene

öncesine kadar yeni bilgiye sadece televizyon ve gazetelerden ulaşılırken, artık Internet

aracılığıyla ulaşılmakta ve bu bilginin etkileri gündemle eş zamanlı izlenebilmektedir.

Geniş bilginin bu kadar kolay ulaşılabilir olması; yeni kuşak çocuklarını, belirli bilgi

kaynaklarının doğruluğundan şüphe eder hale getirmekte ve onları, merak ettikleri

konular hakkında daha çok araştırma yapmaya yöneltmektedir.

Milenyum Kuşağı çocuklarının, merak ettikleri konuları araştırmak için önemli

ölçüde vakit harcamaları; onların kendilerini (önceki kuşaklara oranla) daha açık ve

rahat ifade edebilmelerini de sağlamaktadır. Goizueta Business School iletişim

profesörü Molly Epstein, yeni kuşak ve eski kuşak farklarının anlatıldığı, William

Strauss ve Neil Howe’un yazmış olduğu Millenials Rising adlı kitaptan yola çıkarak bir

araştırma yapmıştır. Epstein; farklı kuşaklardan çocukların okul dönemlerindeki

öğrenme süreçlerini, farklı davranışlar sergileyerek tamamladıklarını gözlemlemiştir.

Örneğin; Milenyum Kuşağı’ndaki çocukların %60’ı, öğretmenleriyle -notları

konusunda- konuşurken kendilerini çok rahat hissettiklerini söylerken, X Kuşağı’ndaki

çocuklarda bu oran %35’tir132.

Çocukluk ve ergenlik yaşları arasındaki dönemi yaşayan, geçmiş kuşaklara

oranla inanılmaz miktarlarda harcama gücü olan, hamburgerden meyve suyuna, tatilden

kıyafete kadar hep değişmekte olan tercihleriyle pazarlamacıları sürekli dinamik tutan

tüketici grubuna “araçağlılar” denmektedir133. Araçağlılar bir çok kaynakta farklı yaş

aralıkları verilerek tanımlanmıştır. Siegel, Coffey ve Livingston; araçağlıların yaş

132A.g.h. 133 Media And Marketing Europe, ‘Sells Like Tween Spirit’, Emap Information-part of Emap Communications, Temmuz, 2003, s. 22

Page 97: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

80

aralığını 8-12 olarak tanımlarken134, Oxford İngilizce sözlüğünde bu aralık 10-14 yaş

aralığı olarak tanımlanmıştır.

“Araçağlı” (“tweenager”) sözcüğünün, “10-14 yaş arasındaki çocuklar”

tanımıyla 2001 yılında Oxford İngilizce sözlüğüne girmesinden; olgunlaşma akımının

(çocuklar arasında, genç yaşta) önemli bir olgu haline gelmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Bu bölümlendirmeye giren çocuklar; (kendilerinden yaşça küçük ve büyüklerden)

kavrama yetenekleri, sosyal yönleri ve fiziksel gelişimleri bakımından farklılık

göstermektedirler. Araçağlılar; mantıklı düşünme eğilimleri yüksek, neyin doğru neyin

yanlış olduğunu kavramak için oldukça çaba sarfeden bireylerdir. Arkadaşlıklarının

karşılıklı destek ve paylaşımlar ile başlaması nedeniyle, sosyal yönleri gelişmiştir.

Yedikleri yemekler üzerinde söz sahibi, (aileleri değil) kendileri olduğu için, araçağlı

çocukların fiziksel olarak da fazla gelişmiş oldukları ve “kilo sorunları yaşamaya”

uygun çocuklar oldukları söylenebilmektedir.

“Araçağlılar” olgusu konusunda dünyada sayısız anketler yapılmakta iken,

pazarlamacılar ve reklamcılar çoktan, özellikle Avrupa ve Amerika’da var olan bu

kitleye yönelerek harekete geçmişlerdir. Pazarlama profesörü James U. McNeal;

çocukların, birden fazla pazar oluşturduğunu belirtmektedir135;

• Çocuklar birincil bir pazardır; kendi istek ve gereksinimlerini karşılamak üzere

kendi paralarını harcamaktadırlar,

• Çocuklar sözü geçen bir pazardır; ebeveynlerinin harcamalarını

belirlemektedirler,

• Çocuklar geleceğe yönelik bir pazardır; eninde sonunda bütün ürün ve hizmetler

için potansiyel bir pazar olacaklardır.

“Araçağlı” çocukların, “bir”den fazla pazarın hedef kitle olmalarının nedeni;

yalnızca “harcama yapma” güçleri olmayıp, ebeveynlerinin satın alma kararlarını

yönlendirmeleri ve (en önemlisi), şu anda geliştirdikleri sadakatin, gençlik

134 David L Siegel, Timothy J. Coffey, Gregory Livingston, The Great Tween Buying Machine, Dearborn Trade Publishing, 2004, USA s.27. 135 McNeal, a.g.e., s. 16.

Page 98: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

81

dönemlerinde alacakları ürün ve markaları da etkileyeceği görüşünün kuvvetli olması

olabilir.

Günümüz çocukları, hayalleri ve davranışlarında olduğu gibi isteklerinde de

sınır tanımamaktadırlar. Nasıl ki her şeyi merak edip dokunmak, koklamak, tatmak

istiyorlarsa, bir çok nedenden dolayı da her şeyin kendilerinin olmasını

arzulamaktadırlar. Çocuklara yönelik pazarlama uzmanları tarafından bugünün

çocuklarını, geçmişte yaşayan çocuklardan farklı kılan en temel etken; tecrübeleri

olarak tanımlanmaktadır136. Her konuda tecrübeli olmaya çalışan çocukları etkilemek bu

nedenle oldukça güçtür.

İşletmeler, yalnızca yetişkinlere yönelik hazırladıkları stratejilerine artık yeni bir

pencereden bakmakta ve yeni çağın koşullarında, içinde çocuk unsuru olmayan

stratejileri eksik görmektedirler. Pazarlamanın oldukça önem taşıdığı günümüzde,

çocuklar için yapılan pazarlama; gereksiz bir harcama olarak görülmekten çıkmış,

önemli bir yatırım haline gelmiştir. Bunun nedeni; yeni çağ çocuklarının, tüketim

dünyası üzerindeki gücüdür. Bu nedenle, çocuklara yönelik yürütülen pazarlama

aktiviteleri gün geçtikçe önem kazanmaktadır.

3. Günümüz Çocuk Tüketicilerinin Satın Alma Davranışlarını Etkileyen Unsurlar

İstek ve gereksinimlerini tatmin etmek amacıyla ürün/hizmet satın alan veya

kullanan kişilere tüketici denir137. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi, tüketiciler iki türlü

sınıflandırılmıştır; ürün/hizmeti satın alanlar ve o ürün/hizmeti satın almasa da

kullananlar. Bu iki tür tüketicinin ürün/hizmetlere bakış açıları arasında farklılıklar

gözlenmektedir. Örneğin; süt ürünleri konusunda bir anne tüketici için önemli olan,

sütün besin değerini koruyup korumadığı, ambalajlanma biçiminin hijyenik olup

olmadığı gibi unsurlardır. Ürünü satın alan anne tüketici bu nedenlerle sütün son

kullanma tarihine, ambalajına, varsa ilave vitaminlerin hangi vitaminler olduğuna dikkat

eder. Sütü içen çocuk tüketici için ise önemli olan unsurlar, içtiği sütün tadının güzel

olması, ambalajının canlı renklerde olması, ona oynayabileceği bir oyuncak sunması

vb.dir.

136 Siegel, Coffey, Livingston, a.g.e., s.17. 137 Wells, Burnett, Moriarty, a.g.e, s.151.

Page 99: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

82

Pınar, “Gelmiş Geçmiş En Güzel Süt Pınar Süt” sloganı ile çektiği reklam

filminde; ürünü satın alacak olan tüketicileri yani ebeveynleri değil, ürünü kullanacak

olan tüketicileri yani çocukları hedeflemektedir. Reklamda; bağırsak, beyin, burun

organları konuşan kuklalar olarak gösterilmiştir. Kuklalar; komik bir üslupla, -kendi

aralarında- süt içmeyi çok istediklerinden, ancak o güne kadar hiç içememiş

olduklarından söz etmektedirler. Özenle hazırlanmış reklam metnini renkli kuklaların

seslendirmesi ve filmin sonunda kuklaların koro halinde söylediği jingle’ın çocukların

aklında kalacak bir melodiden oluşması; çocukları hem süt içmeye hem de Pınar

markasını tercih etmeye özendirmektedir. Ayrıca kampanya kapsamında Pınar, 4’lü-6’lı

paketler halinde satılan sütlerle birlikte, çocuklara, reklam filminde izledikleri kuklaları

da hediye etmektedir. Oyuncak unsurunun kampanyaya dahil edilmiş olması, çocukların

ebeveynlerinden Pınar Süt istemelerini sağlamaktadır.

Danone, “Bundan Daha Doğal Ne Olabilir Ki?” sloganı ile çektiği reklam

filminde; (Pınar’ın hedeflediği gibi) ürünü kullanacak olan tüketicileri -yani çocukları-

değil, ürünü satın alacak olan tüketicileri -yani yetişkinleri- hedeflemektedir. Reklam

filmi; evde halının üzerinde oturan ve elindeki çorabı kukla yaparak çocuğuyla oynayan

bir anne ve çocuğu arasındaki diyalog üzerine kurgulanmıştır. O zamana kadar anne

sütüyle beslenen çocuğuna anne, Danone sütü göstererek bundan böyle onu kendi

sütüyle değil, Danone süt ile besleyeceğini söyler. Bu görüntünün ardından dışsesin

Danone sütün tazelik, katıksızlık ve saflık özelliklerini vurgulayarak ürünün doğallığını

ön plana çıkarmaya çalışması; anneleri Danone marka sütü tercih etmeye

yönlendirmektedir.

Tüketicilerin sınıflandırılmasının yanında, pazarlamacıların dikkate aldığı

unsurların başında, tüketicilerin isteklerini kavramak gelmektedir. Arslan, çağdaş

pazarlama anlayışının dayandığı esasları; tüketicilerin istek ve anlayışlarının en iyi

şekilde karşılanabilmesi amacıyla gerekli bilgilerin derlenmesi, değerlendirilmesi ve

tüketici davranışlarının her yönüyle anlaşılması ve buna göre pazarlama karması

Page 100: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

83

geliştirilmesi olarak değerlendirmektedir138. Bu görüşe göre, pazarlama biliminin en

temel konularından birinin tüketici davranışları olduğu söylenebilir.

İnsan davranışlarının alt bölümlerinden biri olan tüketici davranışları, pazarlama

biliminin temel konuları arasındadır. İnsan davranışı -daha önce de belirtildiği gibi-

bireyin çevresiyle etkileşime geçtiği sürede ortaya çıkar. Tüketici davranışları ise, insan

davranışının satın alma aşamasıyla ilgilenir. Tüketici davranışları bir çok şekilde

tanımlanmıştır.

Walters, tüketici davranışlarını; “bireylerin hangi mal ve hizmetlerin kimden,

nasıl, nereden, ne zaman satın alınacağına ve satın alınıp alınmayacağına ilişkin

kararlarına ait süreçtir” olarak tanımlamıştır139.

Oluç ise, tüketici davranışlarını; “kişiler arası etkileşim belirleyicileri ile kişisel

belirleyicilerin bir fonksiyonu” olarak tanımlamıştır140

Pazarlama dünyası; -tüketiciler tarafından şekillendiği göz önünde

bulundurulduğunda- tüketicileri, müşteri haline getirmeyi amaçlayan ve her markanın

hayalinin olduğu bir alan olarak nitelendirilebilir. Arslan, müşterileri; üretilerek

piyasaya sunulan ürün ve/veya hizmetleri satın alan, bunların çeşitleri ve miktarı ile

yakından ilgilenen birey veya örgütler olarak tanımlamaktadır141. Şirketler, tüketicileri

kendi müşterileri haline getirmek için; hedeflenen pazar tüketicilerinin kim olduğunu,

neden satın aldığını, ne satın aldığını, belirli ürünleri almaya yönelten etmenleri

sorgulamakta ve tüm bunları göz önünde bulundurarak stratejilerini belirlemektedirler.

Şekil 2-2’de tüketici davranışları ile ilgili en önemli unsurlar gösterilmektedir.

138 Kahraman Arslan, “Otomobil Alımında Tüketici Davranışlarını Etkileyen Unsurlar”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Dergisi, 2003, s.84. 139 C.Glenn Walters, Consumer Behavior Theory and Practice, Richard D.Irwin, Inc.,1974, s.6-7. 140 Mehmet Oluç, "Satın Alıcıların Davranışlarının Dinamikleri I", Pazarlama Dergisi, Yıl:5, Sayı:27, Mayıs 1991, s.2. 141 Füsun Kocabaş, Müge Elden, Nilay Yurdakul, Reklam ve Halkla İlişkilerde Hedef Kitle, İletişim Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2002, s.85..

Page 101: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

84

Şekil 2-2: Tüketici Karar Verme Modeli

Kaynak: William Wells, John Burnet, Sandra Moriarty, Advertising Principles and Practices,Prentice

Hall Inc. New Jersey, USA., s.152

Uztuğ’a göre, tüketicilerin gerçek anlamda tanınması; (uygun bir ürün

geliştirmekten, sağlıklı ve doğru bir iletişime kadar her alanda) önemli bir partner olarak

görülmelerini gerektirmektedir142. Çocuklar -daha önce de belirtildiği gibi, gelirleri ve

satın alma güçleri ile- pazarlamacıların özenle gözlemledikleri önemli bir tüketici

kitlesi, markaların ise gelecekteki potansiyel sadık müşterileri olarak görülmektedir. Bu

nedenle, çocuklara yönelik pazarlama ile ilgilenen araştırmacılar ve pazarlama

uzmanları; günümüzün küçük tüketicilerini daha iyi tanımak, onların davranış

142 Uztuğ, a.g.e., s.89.

Şirketin Pazarlama Karması • Ürün • Fiyat • Tanıtım • Dağıtım

Dış Unsurlar

Sosyokültürel Unsurlar • Kültür ve Altkültür • Demografik Özellikler • Sosyal Sınıf • Aile • Danışma Grupları

Hedef Kitle

Müşteri Karar Verme Süreci

İhtiyaçları Farketme

Bilgi Araştırma

Değerlendirme

Seçim Yapma

Psikolojik Unsurlar • Algılama • Öğrenme • Motivasyon • Kişilik • Tutum

Tecrübe

Değerlendirme Satın Alma -Deneme -Tekrar

Ertelemek/ Reddetmek

Page 102: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

85

özelliklerini ve bu davranışları etkileyen unsurları anlamak amacıyla, aşağıdaki

özellikleri incelemektedirler.

Uztuğ’a göre, tüketici davranış özellikleri şu şekilde sıralanmıştır143:

• Tüketici davranışı güdülenmiş bir davranıştır,

• Tüketici davranışı dinamik bir oluşumdur,

• Tüketici davranışı çeşitli faaliyetlerden oluşur,

• Tüketici davranışı karmaşıktır ve zamanlama açısından ince farklar gösterir,

• Tüketici davranışı farklı rollerle ilgilenir,

• Tüketici davranışı çevre unsurlarınden etkilenir,

• Tüketici davranışı farklı kişiler için, farklılıklar gösterebilir.

Şirketler başarıya ulaşmak için yukarıda sıralanmış olan tüketici davranış

özelliklerini göz önünde bulundururken, tüketicilerin tüm istek ve gereksinimlerini

anlamak için çaba sarfetmektedirler. Üretimlerini de bu doğrultuda

gerçekleştirmektedirler. Böylece tüketicileri satın alma davranışına yöneltmek, onlar

için daha kolay olmaktadır.

Pazar bölümlendirmesi ve hedef pazar seçimleri, tüketicilerin doğal

özellikleriyle temellendirilmiştir. Kişileri birbirinden ayıran bir çok özellik vardır ve

pazarlamacılar bu özellikleri belirlemek için bir çok yol denemişlerdir. Bölümlendirme

süreci ilk olarak; reklamcı/pazarlamacıların, tüketicilerin nasıl ve neden düşündüğü,

hissettiği ve harekete geçtiğini anladıktan sonra başlamaktadır. Gelişen teknoloji ve

önlerine sunulan olanakları kullanarak merak ettikleri her konuda kolayca bilgiye

ulaşmaları, ürünler arası farklılıkları gözlemleyebilmeleri ve ne istediklerini bilmeleri

nedeniyle, yeni çağın çocuk tüketicilerini anlamak oldukça güçtür diyebiliriz. Ancak,

genel olarak tüm tüketicileri bölümlendirmek için değerlendirilen değişkenlerle, tüketici

pazarındaki çocuk tüketicilerin bölümlendirilmesi de olasıdır.

Temel bölümlendirme değişkenleri, farklı kişilerce, farklı sayılarda maddelerle

ele alınmaktadır. Kotler ve Armstrong bu değişkenleri coğrafi, demografik, psikografik

ve davranışsal olmak üzere dört maddede ele almışlardır144. Coğrafi değişkenler; kıta,

143 Yavuz Odabaşı, Gülfidan Barış, Tüketici Davranışı, Mediacat Kitapları, İstanbul, 2003, s.29. 144 Kotler, Armstrong, a.g.e., 1997, s.217.

Page 103: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

86

ülke, ülkenin büyüklüğü, şehrin büyüklüğü, kırsal veya kentsel bir bölge olup olmaması

gibi unsurlardan oluşmaktadır. Demografik değişkenler; yaş, cinsiyet, aile büyüklüğü

(çekirdek, geniş), gelir, meslek, eğitim, din ve milliyet gibi unsurları içermektedir.

Psikolojik değişkenleri; sosyal sınıf, yaşam tarzı, kişilik gibi unsurlar oluşturmaktadır.

Tüketicinin ürünü satın alma nedeni; aradığı faydalar, halen ürünü kullanıyor olup

olmaması, ürünü kullanma yoğunluğu/sıklığı, sadakat derecesi, satın almaya hazır olma

durumu (ürünün farkında olma veya olmama durumu, ürün hakkında bilgili veya

bilgisiz olma durumu, ürünü satın almaya hevesli olma durumu vb.), ürüne karşı

takındığı tavır ve tutum gibi unsurlardır. Bu unsurlar da davranışsal değişkenleri

oluşturmaktadır.

Kocabaş ve Elden, tüketicileri bölümlendirme değişkenlerini üç maddede ele

almakta ve tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyen unsurların; demografik,

sosyo-kültürel ve psikolojik unsurlar olduğunu belirtmektedirler145.

3.1. Demografik Unsurlar

Demografi çalışmaları; kişilerin bireysel olarak sergilediği davranışlara etki eden

sosyal ve ekonomik unsurları inceleyerek, toplumsal istatistik bilgilerinin toplanmasına

yardımcı olan çalışmalardır. Hedeflenen kitlenin yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni

durumu, mesleği ve gelirinin bilinmesi, pazarlama ve reklam stratejilerinin

oluşturulmasına hizmet etmektedir.

3.1.1. Yaş, Yaşam Döngüsü Aşaması ve Medeni Durum

Bireyler doğdukları günden itibaren gelişmekte ve değişmektedir. Bununla beraber

gereksinimleri, istekleri, değerleri, zevkleri ve daha bir çok kişisel özellikleri de yaş

ilerledikçe değişmektedir. Bu değişime paralel olarak bireylerin satın alma tercihlerinin

ve satın alma karar biçimlerinin de değiştiği söylenebilir. Satın alma davranışının

bireyin medeni durumuyla ilintili olduğu göz önünde bulundurulduğunda; bireyin

bekarlık döneminde satın alacağı ürünlerle, evlendikten sonra satın alacağı ürünler

arasında farklılıklar olması kaçınılmazdır. Ürünün hedeflediği yaş grubu bu nedenle

oldukça önemlidir.

145 Kocabaş, Elden, a.g.e., s.60.

Page 104: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

87

Pazarlama dünyasında çocukların yetişkinlerden ayrı tutulması ve onlara özel bir

bölümlendirme yapılmasının temelindeki teorilerden biri; gelişim psikoloğu Jean

Piaget’nin Piaget’in “Öğrenme Kuramı” olarak da bilinen, Kavramsal Gelişim

Teorisi’dir. 1924 yılında çocuk gelişimi ve eğitim psikolojisi üzerinde yaptığı çalışma

ve araştırmasında Piaget; çocukluktan yetişkinliğe kadar geçen sürede zekanın

gelişimini incelemiş ve çocukların gelişimleri sırasında kavramsal aşamalardan geçtiği

sonucuna varmıştır. Bu dönemler dört ana aşama ile açıklanmaktadır. Duyusal devinim

(sensori-motor) dönemi, işlem öncesi (pre-operational) dönem, somut işlemler (concrete

operations) dönemi ve soyut işlemler (formal operations) dönemi146.

Duyusal Devinim Dönemi:

0-2 yaş arasında yaşanan dönemdir. Bu dönemde, yeni doğan bebeklerin

kafasında nesnelerle ilgili fikirler ve semboller henüz oluşmadıği için, yaptıkları

hareketler; ağlamak, bir nesneyi kapmaya çalışmak, başparmağı emmek gibi içgüdüsel

hareketlerle kısıtlıdır. İki yıl süresince bebekler, çevresinde olanları deneyerek duyuları

ile keşfetmeye başlar ve böylece kendini çevresinden ayırır. Nesneleri etrafında

göremese dahi, onların hala daha var olmaya devam ettiğini kavrar. Taklit ve monolog

gibi davranışlar bu dönemde oluşmaya başlar. Siegel ve arkadaşlarına göre; bebekler

büyüdükçe, ağlamalarının ebeveynler üzerindeki etkisini keşfederek her gereksinimleri

için farklı ağlar ve, “Dört-gözlü, dört bacaklı tüketici” olmanın en erken işaretini de bu

dönemde verirler147. Başka bir deyişle, çocukluk döneminde anne-çocuk ya da baba-

çocuğun bir bütün olarak gerçekleştirdiği satın alma kararı sürecinin işareti, duyusal

devinim döneminde, bebeklerin değişik ağlama biçimleri ile gözlenmektedir. İki yılın

sonunda, çocuklar duyuları ile dış dünyayı keşfetmiş olarak işlem öncesi döneme

geçerler.

İşlem Öncesi Dönem:

2-7 yaş arasında yaşanan dönemdir. Bu dönemde çocukların çevre ile etkileşimi

(duyularını kullanarak değil) sözcükler ve resimlerle (simgeleme yaparak) gerçekleşir.

Çocuklar; işlem öncesi dönemde benmerkezcidir, kendi görüşlerinin dışında başka

146 Siegel, Coffey, Livingston, a.g.e., s.6. 147 A.g.e., s.7

Page 105: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

88

görüşler olabileceğini anlayamazlar ve mantıklı düşünemezler. Nesnelerin sadece tek bir

özelliğine (en parlak, en büyük, en yumuşak vb.) odaklanma eğilimindedirler. Bu

nedenle; işlem öncesi dönemdeki çocuklara pazarlanan reklamı yapılan oyuncakların -

genellikle- tek bir özelliği ile öne çıkarılması uygun görülmektedir. Deneyimler

sonucunda tecrübe kazanan çocukların (6-7 yaşlarına geldiklerinde) ben merkezci

düşünme biçimlerinin, mantıklı düşünme biçimine doğru geliştiği gözlemlenir.

Somut İşlemler Dönemi:

7-11 yaş arasında yaşanan dönemdir. İlköğretimin ilk beş yılının yaşandığı bu

dönemde; çocuklar problem çözme, nesneleri gruplama ve karşılaştırma yapma

becerileri kazanır ve ben merkezci düşünme biçiminden tamamen uzaklaşırlar. Bu

yaşlardaki çocuklar mantıklı düşünürler ancak, düşündükleri somut olmaktadır.

Çocuklara yönelik pazarlama endüstrisinde sık sık konuşmalar yapan, tüketiciler

konusunda araştırmaları olan çocuk psikoloğu Langbourne Rust; çocuklara yönelik bir

araştırma yapmıştır148. Çocuklardan, gözlerini kapatmalarını isteyip akıllarında bir

köpek, çiçek veya ağaç canlandırmalarını söylemiştir. Çocuklar somut olan bu nesneleri

akıllarında resmedebilmiştir ancak; Rust çocuklardan “gerçekliği” hayal etmelerini

istediğinde, çocukların soyut olan bu kavramı canlandıramadığını gözlemlemiştir.

Siegel ve arkadaşları; bu araştırmayı, çocuklara yönelik pazarlama ile şöyle

ilişkilendirmektedirler: reklamı yapılan ürünün özellikleri ne kadar somut olursa,

çocukları yakalamak da o kadar kolaylaşır.

Soyut İşlemler Dönemi:

11-15 yaş arasında yaşanan dönemdir. Çocuklar bu dönemde olasılıklar,

varsayımlar üzerine mantık yürütebilir ve ideolojik problemlerle ilgilenir hale gelirler.

Soyut işlemler döneminde çocuklarda egosantrizm başlar. Kendinden söz etme, kendini

yüceltme gibi (özellikle genç bireylerde görülen) davranışlar; soyut işlemler dönemini

yaşayan çocuklarda da görülür.

Çocukların oyuncakları çok sevdiği bir gerçektir ve zaman geçip çocuklar

büyüyünce (onların) boş vakitlerini oyuncaklarla oynayarak geçirmeyeceklerini tahmin

148 Siegel, Coffey, Livingston, a.g.e., s.11.

Page 106: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

89

etmek güç değildir. Ne var ki çocuklara hitap eden markaların, günümüzde yaş

unsurunu göz önünde bulundururken zorlandıkları söylenebilir. Çünkü artık çocukların

dünyayı algılayışı hızla değişmekte ve bu durum onların tüketim alışkanlıklarına

doğrudan etki etmektedir. Bu varsayım, Lindstorm tarafından Tablo 2-2’de şöyle

yorumlanmıştır:

Tablo 2-2: Çocuk-Gençlerin (8-14 yaş) Satın Alma Davranışları Erkek Kız

Dışarı Çıkma 8-10 yaş 11-14 yaş Kaset ve CD 8-10 yaş 11-14 yaş Bilgisayar ve video oyunları 8-10 yaş 11-14 yaş Giyim 8-10 yaş 11-14 yaş Oyun ve Oyuncak 8-10 yaş 11-14 yaş Kozmetik ve Kişisel Bakım 8-10 yaş 11-14 yaş

%16 %22 %57 %71 %53 %49 %45 %60 %53 %15 %40 %26 %14 %44 %33 %57 %67 %50 %29 %26 %2 %14 %23 %53

Kaynak: Martin Lindstorm, Brandchild, CSA Yayın Ajansı, İstanbul, 2003, s.53.

Tablo 2-2’de sunulan Brandchild araştırması sonuçlarına göre; çocuk-gençlerin

(8-14 yaş) dünyayı algılama biçimleri ve satın alma davranışlarında süratli bir değişim

olduğu gözlemlenmektedir.

Günümüzde, oyuncak markalarının, çocukların hayatında kalmayı

başarmalarının (eskiye göre) daha zor olduğu da bu tablodan anlaşılmaktadır. Çocuklar

artık bir an önce büyümeyi istemektedirler. Lindstorm’un da belirttiği gibi; çocuklar

artık çok erken yaşta çok sofistike hale gelmekte ve yetişkin markaları ile sanılandan

Page 107: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

90

daha çok ilgilenmektedirler. Kızlar eskiden 11-12 yaşlarından itibaren Barbie bebekleri

ile oynamaktan vazgeçerken, günümüzde bu yaş sınırı 8’e kadar inmiştir149.

Geleceğin yetişkinlerinin, çocuk yaşta hızla deneyim sahibi olduğu gözönünde

bulundurulduğunda; alışveriş anlayışlarının da hızla değiştiğini söylemek olasıdır. Bu

noktada, reklam stratejisi içerisindeki mesajların, hedeflenen çocukların yaş grupları

göz önünde bulundurularak ve onların anlayacağı bir dilde yazılması gerekmektedir.

Dağıtımda kullanılacak kitle iletişim araçlarının, hedeflenen kitlenin yaş grubunun takip

ettiği ya da yakından ilgilendiği araçlar olması gerekmektedir.

Örneğin, çocuk süpermarketi Toys “R” Us; Aralık ayında çocukları yeni yıl

hediyesi almaya özendiren bir dergi reklamında, kırmızı noel baba şapkası giymiş ve

gözünde gözlük şeklinde kırmızı bir maske takmış “gülen bir kız çocuğu görseli”

kullanmıştır. Reklam metni, yalın ve anlaşılması basit bir dilde yazılmış, çocukların

arkadaşlarından ve ailelerinden sıkça duyduğu ve kullandığı “Haydi” sözcüğü, reklamın

başlığı olarak kullanılmıştır. Canlı renkler ve Toys “R” Us’ın logosunun renkleri;

reklamı, çocuklar için çekici kılan diğer unsurlar olarak göze çarpmaktadır. Reklamın

görüldüğü “Yeni Aktüel” Dergisi her ne kadar çocuk dergisi olmasa da, anne-babaların

satın aldığı bir haftalık dergi olması nedeniyle evlere girmekte ve çocuklara

ulaşmaktadır.

3.1.2. Cinsiyet

Cinsiyet kavramı; reklam stratejilerinin belirlenmesinde, tüketicilerin satın alma

karararlarında ve ürün seçimlerinde önemli rol oynamaktadır. Kadınların ve erkeklerin

fiziksel ve psikolojik cinsiyet özellikleri temel cinsiyet farklılıkları olarak ortaya çıktığı

için; bazı ürünler kadınların, bazıları da erkeklerin dikkatini yoğun olarak çekmektedir.

Örneğin; kadınların çocuk dünyaya getirmeleri, menstrasyon dönemi yaşamaları,

fiziksel cinsiyet özelliklerinden bazılarıdır. Temel cinsiyet farlılıklarının yanında,

kadınlar ve erkekler arasında ikincil cinsiyet farklılıkları da söz konusudur. Buna örnek

olarak; kadınların vücut tüylerinden epilasyonla arınmaları verilebilir.

149 Martin Lindstorm, Brandchild, Çeviren: Aytül Özer, Duygu Günkut, CSA Yayın Ajansı, İstanbul, 2003, s.216.

Page 108: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

91

Kadın ve erkeklerin temel cinsiyet farklılıkları; fiziksel özelliklerinin doğurduğu

gereksinimlere yönelik ürünlerin üretilmesine yol açmaktadır. Bu nedenle cinsiyet, satın

alma davranışlarını etkilemekte ve dolayısıyla bazı ürünlerin pazarlama yolları bu

durum dikkate alınarak gerçekleştirilmektedir. Örneğin; epilasyon aleti veya kadın bağı

üreten markalar yalnızca kadınları hedef alırken, prezervatif üreten markalar yalnızca

erkekleri hedef almaktadır.

İkincil cinsiyet farklılıklarının (cilt, saç, vücut tipi gibi) daha göreceli ve sayıca

fazla kavramlarla tanımlanması nedeniyle işletmeler; kadın ve erkeklere özel ürettikleri

ürünlerde daha çok çeşitlilik sağlayabilmektedirler. Örneğin Gilette; ürünlerini hem

erkeklere hem de kadınlara satabilmek amacıyla 1995 yılında ürün yelpazesini

genişletmiş ve “Satin Care” serisi ile Amerikan pazarına girmiştir150. Kadınlar, Gilette

ürünlerinin erkeklere özgü olduğunu ve bu markanın erkeksi bir kimlik taşıdığını

düşünürken (Gilette’in kendi cilt tiplerine yönelik üretilmiş deodorant ve ter önleyici

diğer ürünlerini kullanarak) bu markanın tüketicileri haline gelmişlerdir.

Çocuklara yönelik pazarlama dünyasında da cinsiyet kavramının öneminden söz

etmek olasıdır. Erkek ve kız çocukların ilgi alanları cinsiyetleri nedeniyle farklılıklar

göstermekte ve bu durum onların alışveriş anlayışlarında da etkisini göstermektedir.

Çocuklar tüketim alışkanlıklarını; (cinsiyet farkılıklarından doğan özelliklerinin

yanısıra, ailelerinden, toplumdan ve medya araçlarından öğrendikleri) kendilerine

toplum tarafından biçilmiş toplumsal cinsiyet rollerine uygun davranışlar sergilemek

doğrultusunda biçimlendirmektedirler.

Lois Smith; medyanın yansıttığı cinsiyet rollerinin çocuklar üzerindeki etkisini,

çocuklara yönelik reklamları inceleyerek 4 maddede ele almıştır151:

1. Cinsiyetin temsil edildiği reklamlar, ürün yerleştirme konusunda önemli rol

oynarlar,

150 The Gillette Company, Products-Grooming-Toiletries, Satin Care, http://www.gillette.com/products/grooming_toiletries.asp, Erişim: 10.02.2006. 151 Lois J Smith, “A Content Analysis of Gender Differences in Children’s Advertising”, Journal of Broadcasting and Electronic Media, Vol.38, No.3, 1994, 323-37.

Page 109: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

92

2. Çocuklara yönelik televizyon reklamlarında seslendirmeyi genellikle erkek

spikerler yaparlar. Kadın spikerlerin yaptığı seslendirmeler, yalnızca kız

çocuklarına yönelik reklamlarda görülür,

3. Kız çocuklarının hedeflendiği reklamlarda, karakterlerin -erkek çocukların

hedeflendiği reklamlara kıyasla- genellikle daha antisosyal, hareketsiz olduğu ve

hafif fiziksel aktivitelerde bulunduğu görülür,

4. Kız çocuklarına yönelik reklamlar genellikle iç mekan çekimleri ile

gerçekleştirilirken, erkek çocuklarına yönelik reklamların dış mekanda çekildiği

gözlemlenir.

Yetişkinlerin satın alma davranışları konusunda Barthel’ın görüşü; erkeklerin

sadece erkeklere özgü ürünler tükettiği, kadınların ise bu konuda daha esnek bir tavır

sergiledikleri yönündedir152. Smetana ve Letourneau’nun çocuk oyunları üzerine yaptığı

bir araştırma, Barthel’in görüşünü destekler niteliktedir. Kız ve erkeklerin karışık

olduğu bir grup çocuğun önüne çeşitli oyuncakların konulduğu bir odada, erkek

çocukların kızlar için üretilmiş oyuncaklarla oynamayı reddettiği görülürken kız

çocuklarının bu konuda çok daha ılımlı olduğu gözlenmiştir.

Yetişkinlik döneminde cinsiyetle ilgili sergilenen tavırlara, çocukluk

döneminden itibaren de tanık olunduğu düşünülürse; çocukların bir çok ürüne,

“cinsiyetlerinin onlara yüklediği rollerle” yaklaştığını söylemek yanlış olmaz. Kız ve

erkek çocukların birbirinden farklı olan dünyalarına girebilmek için pazarlamacılar;

ürünleri, bazı kavramlarla bağdaştırmaktadırlar. Örneğin; erkek çocukları savaş

kahramanları olan oyuncaklarla (GI Joe, Action Man)153, kız çocukları bebekler ve

oyuncak minyatür evlerle oynarlar154. Buradan da anlaşılacağı gibi erkek çocukları daha

çok dışarıdaki hayatla bağdaşan oyuncaklarla, kız çocukları ise ev içindeki hayatla

bağdaşan oyuncaklarla oynarlar.

Çocuklar; toplumsal rollerle bağdaşan oyuncak ve etkinliklerin bulunduğu, kız

ve erkeklerin doğal zıt iki kutup olarak resmedildiği, reklamcılar tarafından (mesajlar ve

görsellerle vurgulanan binlerce reklama maruz bırakılarak onlara) hegomonya kurularak

152 Smith, a.g.m. s.330 153 http://www.sell.com/223NXD, Erişim:18.05.2006 154 http://www.fisher-price.com/fp.aspx?st=10&e=girlslanding&site=us, Erişim: 18.05.2006

Page 110: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

93

toplumsal rollerle ilgili bilgi aktarılan bir grup olarak görülebilir. Gün içinde bu içerikte

reklamları izleyen çocuklar; zihinlerinde kadın/erkek ve feminen/maskülen kavramları

ile ilgili normlar oluşturur ve bunları aile ve arkadaşlarıyla olan ilişkileriyle

bağlantılandırarak bütünleştirirler.

3.1.3. Meslek ve Eğitim Durumu

Çoğu birey karşısındakine kim olduğunu tanımlarken öncelikle mesleğinin ne

olduğundan söz eder. Mesleğin insan hayatındaki önemi, bu durumdan kolaylıkla

anlaşılmaktadır. Hedef kitlenin yaşam biçimi ve toplum içindeki rolleri hakkında

ipuçları veren meslek; kişilerin eğitim düzeylerini de belli eden bir etkendir155. Eğitim

düzeyi yüksek bireylerin iyi meslek sahibi oldukları kabul edilmektedir. Hem eğitimleri

hem de meslekleri gereği bireylerin gereksinimleri de farklılıklar göstermektedir.

Pazarlamacılar ve reklamcılar, eğitim düzeyi yüksek ve eğitim düzeyi düşük

bireylere farklı pazarlama yolları ile yaklaşmaktadırlar. Çünkü bu tüketicilerin ilgi

alanları birbirinden farklılık göstermektedir. Eğitim düzeyi yüksek bireylerin,

reklamlarda bilimsel verilere güvendiklerini ve (iyi meslek sahibi olmalarının getirdiği

nedenlerle) teknolojiyle daha yakından ilgilendiklerini gözlemek olasıdır. Düşük

düzeyde eğitim almış olan bireylerin reklamı yapılan ürünlerde bilimsel verilerle daha

az ilgilendiği, mesleği olmayan -ya da çok düşük mevkilerde çalışan- bireylerin

teknolojiye daha uzak olduğunu belirtmek yanlış olmaz.

Çocuklar, yaşları itibariyle, henüz meslek sahibi olmayan bireylerdir ancak,

eğitimleri; bir yandan onların gelecekteki meslek seçimlerini etkiler, diğer yandan da

tüketim alışkanlıklarını şekillendirir. Bu nedenle pazarlamacılar; çocukların eğitim

durumlarını göz önünde bulundurarak (pazarlama hedefleri doğrultusunda) stratejilerini

belirlemektedirler. Örneğin; okulda yabancı dilde öğrenim gören çocukların gereksinimi

olan ürünlerden biri yabancı dil kitapları, diğeri ise yabancı dil kurslarıdır. Yabancı dil

öğrenimi görmeyen çocukların ise yabancı dil kitapları ya da yabancı dil kursları, ilgi

alanlarına girmemektedir. Bu nedenle; bu ürün ve hizmetleri pazarlayanların, çocukların

öğrenim düzeylerine göre hedeflerini belirlemeleri gerektiğini söylemek olasıdır.

155 Kocabaş, Elden, Yurdakul, a.g.e., s.104

Page 111: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

94

Çocukları hedef kitle olarak belirleyen markalar; öğrenimin, çocukların

hayatında ne kadar büyük bir rol oynadığının bilincinde olduklarını (çocuklara ulaşmak

için) eğitim alanlarını kullanarak yaptıkları yatırımlarla göstermektedirler. Bu

markalardan biri de McDonald's’tır. En önemli kitle olarak çocukları hedefleyen

McDonald's; onların ilgisini (hamburgerleriyle olduğu kadar) eğitime yaptıkları

yatırımlarla da on yılı aşkın bir süredir çekmektedir. McDonald's ABD, öğretmen ve

öğrencileri destekleyici ulusal çaplı programlar geliştirmektedir. McDonald's, çevreye

duyarlılık eğitimi çalışmalarının etkili olabilmesi için bu konuda uzman örgütlerle

çalışmaktadır. Bu örgütlerden bazıları; Çevre Koruma Fonu, Vahşi Tabiat Ulusal

Federasyonu ve Uluslararası Doğal Çevreyi Koruma Birliği’dir. Çevreye duyarlılık,

okulların müfredat programları için olduğu kadar McDonald's için de önemli bir konu

olması nedeniyle; Amerika’da, McDonald's Eğitim Kaynak Merkezi, ciddi çalışmalara

imza atmış ve atmaktadır.

Okumanın ve doğanın önemini vurgulamak için Vahşi Tabiat Ulusal

Federasyonu işbirliğiyle, vahşi hayvan resimlerinden oluşan 8 adet kitap ayracı ve

öğretmenler için rehber kitaplar üretilmiştir. Rehber kitaplar, hayvanlar hakkında

ayrıntılı bilgiler sunarak sınıf içinde uygulamalı aktiviteleri birleştirmekte ve eğlenceli

bir atmosfer yaratmayı sağlamaktadırlar. McDonald's’ın Amerika’daki restoranları,

ürün paketlerinin üzerine, özellikle Çocuk Menüsü -Happy Meal- ağırlıkta olmak üzere,

mesajlar yazarak (örneğin; “Paylaştığımız Gezegen”) çevreye duyarlı olmayı

müşterilerine hatırlatmaktadırlar. Çevre Koruma Fonu ve Reklam Komitesi’nin

katkılarıyla McDonald's, üzerinde “Geri Kazanılanları Al ve Koru” sloganının yazıldığı

kağıt bardak ve paketlerde satılan ürünleriyle, iki yüz milyonun üzerinde tüketiciye

ulaşmıştır. Dünya Günü’nün 25.yılını kutlamak amacıyla McDonald's; Vahşi Tabiat

Ulusal Federasyonu ile bir takım oluşturmuş ve “Şaşırtıcı Vahşi Tabiat” sloganı ile

(Happy Meal çocuk menülerine) “sekiz vahşi oyuncak hayvan” kampanyasını

gerçekleştirmiştir156.

156 McDonald’s Corporation, Education and Community Programs, , http://media.mcdonalds.com/secured/company/community/education/index.html, Erişim: 06.08.2005.

Page 112: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

95

Türkiye’nin doğusu ile batısı arasında, eğitim konusunda oldukça büyük bir

dengesizlik söz konusudur. Doğunun eğitim seviyesini yükseltmek, meslek sahibi

olmayan bireyleri okumaya özendirerek meslek sahibi bireyler haline getirmek amacıyla

Türkiye’deki işletmeler, son dönemlerde bir çok sosyal içerikli kampanyaya sponsor

olmaktadırlar. Doğuda yaşayan çoğu aile -kültürel nedenlerle- kız çocuklarını

okutmamaktadır. Oysa erkek çocuklar söz konusu olduğunda durum değişmektedir.

Kızlar ve erkekler arasında eğitim konusunda ayrıcalık gözetilmesi sorununa ve kızların

yeterli eğitimi alamaması sorununa çözüm üreten sosyal sorumluluk projelerine,

markalar destek vermektedirler. Örneğin; Turkcell, “Türkiye’de nitelikli insan kaynağı

oluşturulmasına katkıda bulunma” vizyonuyla, “Kardeleneler-Çağdaş Türkiye’nin

Çağdaş Kızları” projesine, maddi yetersizlik nedeniyle okuyamayan kız çocuklarına

burs vererek, katkı sağlamaktadır157. Markaların bu tip kampanyalara desteği; doğuda,

eğitimdeki kız-erkek eşitsizliğine, bilinç yükseltme çalışmaları olarak da yansımaktadır.

Tüm bunlara dayanarak: ait olunan meslek gruplarının ve sahip olunan eğitim

seviyesinin tespiti; pazar bölümlemesinin gerçekleşmesine yardımcı olmakta, sunulan

ürün/hizmetlerin şekillenmesini sağlamakta ve satın alma davranışlarına doğrudan etki

etmektedir diyebiliriz.

3.1.4. Gelir Düzeyi

Tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyen en önemli unsurlardan biri de

gelir düzeyidir. Pazarlamacılar açısından tüketicilerin gelir düzeyleri oldukça önemlidir.

Çünkü amaçları, ürün ve hizmet satmaktır. Bunun gerçekleşmesi için de hedefledikleri

kitlenin harcama yapması, yani -isteklerine bağlı olarak- ceplerinden belirli bir miktarda

para çıkarması gerekmektedir. Bu nedenle, başarılı bir pazarlama planı; tüketicileri gelir

düzeylerine göre bölümleme yoluna gidilmekle olasıdır diyebiliriz.

Gelir düzeyi yüksek tüketiciler, daha çok kaliteye önem vererek fiyatı ikinci

plana itmektedirler. Yüksek gelirli bireyler daha pahalı ürünler satın alırken, düşük

gelirli bireylerin ilgileri fiyatlar üzerinde odaklıdır. Örneğin; yüksek gelir düzeyine

sahip bir kişi, satın alacağı saatin, ilk etapta modaya uyumlu olup olmadığına, şıklığına,

157 Turkcell, Sosyal Sorumluluk Projeleri, Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları”, http://www.turkcell.com.tr/index/0,1028,26800,00.html, Erişim: 04. 04.2006

Page 113: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

96

rengine, teknolojisinin ileri boyutta olup olmadığına dikkat ederken, düşük gelir

düzeyine sahip bir kişinin saat alırken dikkat edeceği özelliklerin başında fiyat

gelmektedir. Düşük gelirli bir kişi için bir saatin modaya uyumlu veya teknolojisinin

çok ileri boyutta olması o kadar önemli değildir. Çünkü, ona göre moda ve teknoloji

sürekli değişmektedir.

Tüketicilerin gelir düzeyleri incelenirken gelirin kişisel mi yoksa toplam aile

geliri mi olduğu ve bu geliri harcamada kişisel kararların mı yoksa ortak kararların mı

etkili olduğu saptanmalıdır. Kişisel kararların etkili olduğu söz konusu ise, bir aile

ortamında bu kişinin kim olduğunun bilinmesi gerekmektedir158. Eve satın alınan

ürünler üzerinde karar verenler her zaman ebeveynler olmamaktadır. Özellikle yeni

çağın çocuklarının, aile ortamında tüketilen ürünlerin seçimi konusunda söz sahibi

olduğu söylenebilir. Pazarlamacıların, bu noktada hedef kitle seçimi ve geliştirilen

stratejiler konusunda, çocukların aile ortamındaki harcamaları üzerindeki gücünü ve

satın alma davranışlarını hesaba katmaları gerekmektedir. Bu konu; “Satın Alma

Davranışlarını Etkileyen Sosyo-Kültürel Unsurlar” bölümünde, “Aile” unsuru içinde

ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

Günümüzde, cep harçlıkları yüksek kentli dünya çocukları, kendilerinin tükettiği

ürünlerin tüketilmesinde, söz hakkını kendilerinden başka kimseye vermemektedirler.

Çocuklara yönelik pazarlama konusundaki bir uzmanın açıklamasına göre; Amerika’da

4-12 yaşları arasında 34 milyon çocuk, ailelerinden yılda toplam 15 milyar dolar harçlık

almakta bunun 11 milyar dolarını atıştırmalık çerez, şeker, oyuncak, oyun ve giyime

harcamakta, geri kalan 4 milyar doları ise biriktirmektedir159.

Yeni çağın çocuklarının yüksek harçlıklar alması ve paralarının tamamını

harcamayarak biriktirmesi; onları bir anda “yüksek harcamalar yapabilen” tüketiciler

haline getirmiştir. İstedikleri bilgisayar programlarını, müzik CD’lerini, Playstation

oyunlarını alabilen milenyum çocuklarına yönelik pazarlar, gün geçtikçe daha doygun

hale gelmektedir. Senbir; Milenyum Kuşağı’nın ardından gelen ve 2003 yılından sonra

doğan Z Kuşağı bireylerinin çoğunun, gelecekte, lüks kavramı içerisine giren elektronik

158 Kocabaş, Elden, a.g.e., s.62 159 Gene Del Vecchio, Creating Ever-Cool: A Marketer’s Guide to a Kid’s Heart, 3rd printing, Pelican Publishing Company, USA, 2002, s.20.

Page 114: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

97

ürünleri (yüksek veya düşük gelir düzeyi farklılığı gözetmeksizin) satın alabileceğini

düşünmekte ve bu kuşağa ait düşük gelir düzeyindeki kişilerin günümüze oranla çok

daha yüksek olanaklarla yaşayacağını öngörmektedir160.

Günümüzde, çok düşük geliri olan kişilerin teknoloji harikası son model cep

telefonları ile konuşmasını, çevremizdeki kimsenin yadırgamadığını görürüz. Bu

noktada, lüks kavramının şimdiden yavaş yavaş ortadan kaybolmaya başladığını ve bu

nedenle de pazarlamacıların, yoğunlukla tüketicilerin gelir düzeylerini dikkate alarak

belirlediği stratejilerini tekrar gözden geçirmeleri gerektiğini söyleyebiliriz.

3.2. Sosyo-Kültürel Unsurlar

Sosyo-kültürel unsurlar; kültür, sosyal sınıflar, danışma grupları ve aile olmak

üzere 4 madde ile ele alınmaktadır.

3.2.1. Kültür

Bireylerin bir takım isteklerinin var olması ve tüketim alışkanlıklarının oluşması,

içinde bulundukları toplumun kültürüyle doğrudan ilintilidir. Bu nedenle, satın alma

davranışlarının, kültürün etkisiyle şekillendiği söylenebilir. Tüketim davranışlarının

temelinde yatan ve ülkeden ülkeye değişiklik gösteren kültür kavramını, basit bir ifade

ile tanımlamak olası değildir.

Hoebel’a göre kültür; toplum üyeleri tarafından paylaşılan, öğrenilmiş

davranışsal özelliklerin bütünleşik toplamıdır161. Sir Edward Tylor ise kültürü; toplum

tarafından kazanılmış bilgi, inanç, sanat, ahlak, yasa, gelenek ve alışkanlıkların bileşik

bir bütünü olarak tanımlamıştır162.

Kültür, maddesel kültür olarak da adlandırılan; sanat, giyim ve müzik gibi bir

çok somut öğe ile; bilgi, tutum, ahlak, örf-adet, inanç ve kanun gibi bir çok soyut öğeyi

de içinde barındırmaktadır. Maddesel kültür; bir toplumdaki maddesel ve fiziksel

unsurlara dayanmakta ve bireylerin yaşam tarzına, talep ettikleri ürün çeşidine,

kalitesine ve fonksiyonel özelliklerine ve o ürünlerin üretim ve dağıtımına etki

160 Hakan Senbir, Z “Son İnsan” mı?”, “0” Kitaplar Okuyan Us Yayınları, İstanbul, 2004, s.257-260. 161 Vern Terpstra, Ravi Sarathy, International Marketing, The Dryden Press, Florida, USA, 1991, s.96 162 Subhash C. Jain, International Marketing Management, Wadsworth Publishing Company, California, USA, 1991, s.7

Page 115: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

98

etmektedir. Bir kültürü oluşturan kavramlar, değerler ve davranışlar, o kültürün

öğrenilmesine destek olmaktadır.

Kültürlerin tayin ettiği basit davranış kurallarına norm adı verilmektedir163 ve

normlar kültürlerin önemli yapıtaşları olarak kabul edilmektedirler. Toplum bireyleri bu

normları sosyal etkileşimlerle öğrenirler. Değerler ise normların kaynağını

oluşturmaktadır. Türk kültürünün değerlerine misafirperverlik, canayakınlık gibi

kavramlar örnek verilebilir.

Alt kültür, kültürelerin bir takım özelliklere göre sınıflandırılması ile

tanımlanabilir. Örneğin; coğrafi konum (doğu, batı), bir kurumun katılımcısı olma

(emekli, müzisyen, çalışan), etnik gruplar (siyahlar, Afrikalı’lar, Amerika’lılar), inanç

sistemleri (müslüman, hıristiyan, musevi), yaşam tarzı (kırsal, kentsel), dil (şive, sözcük

hazinesi), yaş (genç, yaşlı) vb. kavramlar gibi.

Kültürün en önemli öğeleri 7 maddede sıralanabilir164:

1. Maddesel kültür / yaşam,

2. Dil,

3. Estetik İlmi,

4. Eğitim,

5. Din,

6. Tutum ve Değerler,

7. Sosyal Örgütlenme.

Maddesel Kültür

Maddesel kültür, bir toplumdaki maddesel ve fiziksel unsurlara dayanmaktadır.

Maddesel yaşam, bilgi ve ekonomi olarak iki bölümde incelenmektedir. Maddesel

yaşam; talep seviyesine, talep edilen ürün çeşidi ve kalitesine, ürünlerin fonksiyonel

özelliklerine ve o ürünlerin üretim ve dağıtımına etki etmektedir. Ülkelerin maddesel

kültürü içerisinde uygulanabilecek pazarlama stratejileri çeşitlilik göstermektedir.

Örneğin; elektrikli ev aletleri Türkiye’de bireylere kolaylıkla satılırken, elektriğin

163 Wells, Burnett, Moriarty, a.g.e., s.154. 164 Terpstra, Sarathy, a.g.e., s.97

Page 116: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

99

evlerde kısıtlı kullanıldığı Uganda’da bu aletlerin çok az alıcı bulduğunu tahmin etmek

güç değildir.

Dil

Kültürün bir parçası olarak dil; ilk anlamı olan “konuşulan sözcükler” değil,

iletişim sürecinin ana öğesi olarak da tanımlanabilir. İletişim; konuşma, jestler,

mimikler ve ifadeler yolu ile gerçekleşir. Dil, tüm bu öğelerin temelinde yatan

kavramdır. Dünyada kullanılan dillerin çoğu birinden diğerine tam olarak çevrilemediği

gibi değişik kültürlerin fiziksel ve psikolojik iletişim süreçleri de tam olarak

anlaşılamaz. Bu bağlamda, kültürler arasındaki en açık farkın dil olduğu rahatlıkla

söylenebilir. Kültürün tüm diğer öğeleri ile bağlantılı olarak dil; bir kültürün doğasının

ve değerlerinin aynasıdır.

Türkiye’nin toplumsal ve kültürel yapısının dinamikleri incelendiğinde; batıya

yönelen bir tüketim eğilimi olduğu ve bunun “dil” yoluyla sağlanmak istendiği

rahatlıkla gözlemlenebilir. Küreselleşme ve yerellik arasında tutturulmaya çalışılan

denge, Türk reklamlarındaki metinlerde sıklıkla görülmektedir. Örneğin; bazı Türk

markalarının isimlerinin İngilizce olduğu gözlenir ve hatta bazı yabancı ülke

markalarının reklamlarının görseller aynı kalmak suretiyle Türkçe’ye çevrildiği görülür.

Yabancı dil kullanmanın nedenleri; farklı olma, ilginç olma olarak öne çıkar. Sonuç

olarak; bir dilde yazılan reklam metni, diğer bir dilde eşdeğer bir anlam ifade etmez. Bu

nedenle de “dil” kullanılırken, her toplumun kendi kültürüyle çerçevelenmiş olduğu

unutulmamalıdır.

Estetik İlmi

Estetik ilmi; bir kültürde güzellik duyusunu temsil eden ve güzel sanatlar

(müzik, resim, tiyatro, dans v.b.), renk ve dizayn öğelerini içinde barındıran bir

kavramdır. Estetik ilmi, kültürler arasında önemli değişiklikler göstermektedir. Hatta bu

değişiklik, kimi zaman uluslararası ya da ulusal boyut haricinde, bölgesel olarak da öne

çıkabilmektedir. Örneğin; batı ülkelerinin müzik zevkleri klasik ve popüler müzik ortak

paydasında buluşurken, doğu ülkelerinin müzik tercihi etnik müzikten yanadır. Ticari

ortamlarda duyulara hitap eden özellikleri kontrol altında tutabilen pazarlamacılar,

algıları şekillendirmektedir. Bu işin büyük kısmı; renk, yapı, logo vb. tasarım unsurları

Page 117: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

100

olarak, görsel kanallarda ortaya çıkmaktadır. Ancak gerçeklik üretimi stratejileri, başka

duyu kanalları kullanarak da uygulanabilir. Örneğin; arka planda çalan müzik kadar,

satış mağazasına sıkılan kokular da psikolojik duruma etki edebilmektedir165.

Müziğin günlük hayattaki rolü oldukça önemlidir. Örneğin; batı kültürünün

popüler kültüre olan etkisiyle bu kültürü benimseyen ülkelerde, Pepsi’nin Britney

Spears, Pink, Beyonce ve Enrique Iglesias’ın rol aldığı reklam filmleri büyük ilgiyle

takip edilirken, Avustralya yerlileri (aborijinler) için bu reklamların hiçbir şey ifade

etmediğini tahmin etmek güç değildir. Bunun nedeni de, batı kültürü içerisinde müzik

bir “eğlence aracı” olarak algılanırken, aborijinlerin kültürü içerisinde “var olma” aracı

olarak algılanmakta olmasıdır. Müzik endüstrisi, teknolojinin de gelişimiyle gün

geçtikçe zenginleşmektedir. Müzik marketlerde her sabah, piyasaya yeni çıkan albümler

raflarda yerlerini alırken, I-mesh, KaZaA, Morpheus gibi web sitelerine her gün binlerce

şarkı (Internet kullanıcıları tarafından indirilmek üzere) yüklenmektedir. Müziğin kültür

üzerindeki gücü buradan anlaşılmaktadır.

Eğitim

Eğitim kavramına, tüketici davranışlarını etkileyen “Demografik Unsurlar”

bölümünde değinilmiştir.

Din

Dünyada sayısız din ve inanç sistemi bulunur. Din, bir kültürün anlaşılmasına

yardımcı olan önemli bir unsurdur. Örneğin, Hint kültürü hakkında bilinen bir gerçek;

sığır, domuz, dana ve bunların yan ürünlerinin yenmesinin günah kabul edilmesidir.

Hinduizmde inek kutsaldır ve bu nedenle tüketim; sebze, tavuk, balık ürünleri yönünde

yapılır ve dolayısıyla da Hint kültürüne sunulan ürünler, özellikle vejetaryen müşterilere

uygun olarak geliştirilmektedir. Örneğin; McDonald’s’ın, vejetaryenlar için geliştirdiği

sebze burgerleri olduğu gibi, dünyaca ünlü “Big Mac” hamburgeri; iki susamlı ekmek

arasına konmuş tavuk eti, özel sos, marul, peynir, turşu ve soğandan oluşan “Maharaja

Mac”a dönüştürülen bir ürün olarak Hindistan şubesinin menüsünde yer almaktadır166.

İsrail’de McDonald’s’ın hamburgerinde kullanılan etin, Yahudilik dinin usullerine

165 Michael R. Solomon, Tüketici Krallığının Fethi, MediaCat Kitapları, Kapital Medya A.Ş., İstanbul, 2004, s.220. 166McDonald’s, Our Food, http://www.mcdonaldsindia.com/ourfood/nonveg/chicken_maharajamac.html, Erişim: 20.02.2005

Page 118: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

101

uygun olarak kesilmesi de dikkat çekicidir. Suudi Arabistan’daki bir McDonald’s

şubesinin kapıları günde beş defa, namaz saatlerinde kapanmaktadır. Kalite düzeyinde

mükemmeli yakalamaya çalışan Amerikan geleneğinin bağrından kopmuş McDonald’s

hamburgerleri; yerel kültürle harmanlandığı için, dünyanın bir çok ülkesinde yaşayan

toplumların bir parçası haline gelmiştir. Çünkü McDonald’s; her ülke için, o kültüre

özel ürünler geliştirmektedir.

Tutum ve Değerler

Tutum ve değerler; neyin doğru veya uygun, neyin önemli ve neyin arzulanır

olduğu fikrinin tüketicinin zihninde belirlenmesine yardım eder. Tüketiciler, toplumdaki

yerlerini belirlerken tutum ve davranışlarını öne çıkarırlar. Yapılan ürün seçimleri,

benimsenen kültürü paylaşan tüketicilerle arasında bağ kurar ve bu bağın kurulmasında,

reklamlar önemli bir araç olarak öne çıkar. Tutum konusuna, “Psikolojik Unsurlar”

bölümünde ayrıntılı olarak değinilmiştir.

Sosyal Örgütlenme

Kültürün en önemli unsurlarından biri sosyal örgütlenme; yani bireylerin diğer

bireylerle ilişki kurma yoludur. Örneğin; aile ve akrabalık kavramları, sosyal

örgütlenmeye verilecek iyi birer örnektir. Aile, ona ait olan bireyler arasında karşılıklı

koruma, psikolojik destek ve ekonomik güvence sağlamakta ve bir çok kültür içinde de

önemli bir yer tutmaktadır. Sosyo-kültürel unsurların önemli bir elemanı olan aile;

3.2.4. numaralı bölümde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

Türkiye’de, kültür üzerine yapılan araştırmalara göre, üç farklı kültür grubu

(kırsal, kentsel, yeni kentli) ve üç kültür grubunun egemen olduğu, iki farklı tüketim

kalıbı (kırsal ve kentsel) olduğu saptanmıştır167.

• Kırsal Kültür Grubu: Feodal değerlere sahip, tarıma bağımlı, tutucu bireylerden

oluşur. Toplumsal inanç ve değerler, bireyler veya aileleri üzerinde baskı

unsurudur.

167 İsmet Mucuk, Pazarlama İlkeleri, Der Yayınları, İstanbul, 1999’dan aktaran Kahraman Arslan, a.g.m., s.90-99

Page 119: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

102

• Kentsel Kültür Grubu: Endüstriyel değerlere sahip, çevre baskısı ve toplum

değerlerinin kontrolü konusunda daha özgür bireylerden oluşur.

• “Yeni Kentli” Kültür Grubu: Kırsal ve kentsel kültür gruplarının birbiriyle

uyumsuz olduğu çeliştiği konular üzerine ortaya çıkmış olan gruptur. İki uç

tüketim kalıbını birleştiren gruptur.

Sanayileşme ile birlikte Türk toplumunun değerler sistemi değişmekte, kırsal

kültürden kentsel kültüre doğru geçiş yaşanmakta, bunun sonucunda da bireyler

yüzlerini köylülükten işçiliğe, tarım kültüründen endüstri kültürüne doğru

çevirmektedirler. Tüm bunların sonucunda ise tüketim artmaktadır.

Sosyo-kültürel unsurlar tümüyle ele alındığında; günümüzde kültürün

(üretimlerin uluslararası platformda gerçekleşmesi nedeniyle) giderek uluslararası

boyutlara ulaştığı, (bununla beraber) iletişim konusundaki teknolojik gelişmeler

arttıkça, dünya kültürlerinin birbiriyle olan etkileşiminin de arttığı söylenebilir. Bu

durum, çok kültürlü bir ortamda yaşamaya başlayan günümüz çocuklarının tüketim

davranışlarını, medya (özellikle televizyon ve Internet) ve teknolojik gelişmeler ile

yalnızca yaşadıkları ülke kültürü çerçevesinde değil, bir çok kültürle kaynaşarak

şekillendirmesine yol açmaktadır.

Araçağlılara, dünyanın kültürel olarak birbirinden ayrıldığı öğretilirken,

reklamların bu durumu yansıtmak için önemli bir araç olduğu düşünülmektedir168.

Örneğin McDonald’s, reklam kampanyalarını kültürel öğeler olan; maddesel kültürü/

yaşamı, dili, estetik ilmini, eğitimi, dini, tutum ve değerleri ve de sosyal örgütlenmeyi

gözönünde bulundurarak planlayıp gerçekleştiren markalardan biridir. Dünyada 119

ülkede 30,000’den fazla McDonald's restoranı bulunmakta ve bu restoranlar günde 50

milyon kişiye değişik menü seçenekleri ile hizmet vermektedirler169.

McDonald's; dünya pazarındaki küreselleşmeye katkıda bulunan ve dünyanın

limitlerinin ortadan kalkması için ter döken -çokuluslu şirketleri kıskandıracak başarılar

elde etmesi nedeniyle- rekabeti kızıştıran, tüketiciye kaliteli hizmet verme anlayışını

168 Siegel, Coffey, Livingston, a.g.e., s.107. 169 McDonald’s Corporation, “About McDonald’s”, Erişim: 20.20.2005, http://www.mcdonalds.com/corp/about.html

Page 120: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

103

geliştiren bir şirkettir. Örneğin Michael Fritsche; McDonald’s ve benzeri uluslararası

kuruluşların ürünlerinin tüketilmesi sonucunda, her şeyi yutmaya hazır olan ve pasif

(eleştirel olmayan tüketici davranışlarının ortaya çıkması ile kötü) bir kültür

oluşabileceğini düşünmektedir170.

Ulusal sınırlara girebilmek için, her ülkenin kültür öğelerini çok iyi araştırarak

onlara uygun menü seçenekleri ile hizmet veren McDonald's; özellikle çocukların

hayatını önemli ölçüde etkilemekte, çocuklara yönelik pazarlama taktikleri ile bir çok

markadan farklı bir duruş sergilemekte ve çocukları da sadık müşterileri haline

getirmektedir. Happy Meal menüsünü, Disney kahramanlarının oyuncakları ile

zenginleştirilerek, (hizmet verdiği ülkelerde) çocukların (Amerikan yemek kültürünün

bir unsuru olan) hamburgeri benimsemesine neden olmuştur.

3.2.2. Sosyal Sınıflar

Sosyal sınıf, insanları; değerleri, davranışları ve yaşam tarzları ile kategorize

etme biçimidir171. Sosyal sınıfların belirlenmesinde rol oynayan unsurlardan bazıları;

“Demografik Unsurlar” bölümünde belirtilen meslek, gelir ve eğitim düzeyidir. Bunun

yanında; mensubu olunan ailenin prestiji, komşular, oturulan evin değeri gibi unsurlar

da sosyal sınıfların belirlenmesine yardımcı etkenlerdir.

Yaşam tarzları, psikolojik etkenlerin şekillendirdiği yaşam kalıplarından

oluşmaktadır. Faaliyetler olarak; çalışma, hobiler, alışveriş ve spor, ilgi alanları olarak;

yemek, moda, aile ve eğlence, tercihler olarak da; iş ve sosyal donanım gibi unsurları

psikografik ögeler olarak sıralayabiliriz172. Buradan da anlaşılabileceği gibi; çok sayıda

kavram sosyal sınıfların belirlenmesine etki etmektedir. Bu nedenle, sosyal sınıflar

arasında net sınırlar olmadığını söylemek olasıdır. Aynı sosyal sınıfa ve alt kültüre ait

insanların tüketim alışkanlıklarında (sınıf düşme ve sınıf atlama durumları söz konusu

olduğunda) zaman zaman farklılıklar gözlemlense de, sosyal sınıfların ayrımı;

pazarlama anlayışı içerisinde, tüketicilerin bölümlendirilmesi konusunda dikkate

alınması gereken bir konudur.

170 Michael Fritsche, “Çoğunluğun Sorunu Azınlıklar”, Birikim Dergisi, , Birikim Yayınları, İstanbul, Sayı 28, Ağıstos 1991, s.6-9 171 Wells, Burnett, Moriarty, a.g.e., s.156. 172 Kotler, Armstrong, a.g.e., 2006, s.154.

Page 121: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

104

Ünlü; tüketicileri satın alma kararları açısından değerlendirdiğinde, sosyal

sınıflar arasındaki farklılıkları şu şekilde açıklamıştır173:

• Ürünlerin alım yerleri ve tüketicilerin marka tercihlerinde ,

• Düşünce şekilleri, ürünü algılamaları, pazarlama aktivitelerine verilen tepkiler

ve beğeni ölçülerinde,

• Tüketim, satın alma, harcama ve tasarruf yapılarında,

• Bilgi edindikleri kaynaklarda, medyaya karşı tutumlarında, takip ettikleri

medyalarda farklılıklar vardır.

Örneğin; yeni çağın ABD’li kentli çocuklarının yüksek sosyal sınıfa ait

oldukları, satın aldıkları ürünler ve tercih ettikleri yüksek fiyatlı markalardan belli

olmaktadır. Abercrombie & Fitch, Old Navy, Gap, Limited Too çocukların alışveriş

yapmayı sevdikleri markalar ve mağazalara örnek olarak verilebilir174. ABD’li

çocukların satın alma davranışları, endüstrileşen Türkiye’de, kentli çocukların da nasıl

bir yolda ilerledikleri konusunda ipucu niteliği taşımaktadır.

3.2.3. Danışma Grupları

Kocabaş ve Elden’e göre; kişilerin tutumlarını, düşüncelerini, davranışlarını

doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen kişilerin oluşturduğu topluluklara “danışma

grupları” denilmekte ve gruplar iki şekilde ele alınmaktadır175:

a) Danışma grupları; (katılım açısından) birincil gruplar ve ikincil gruplar olarak

sınıflandırılmaktadır. Bireyler üzerinde en etkili olan grup, yüzyüze ilişkinin

yaşandığı birincil gruplardır (aile, arkadaşlar, komşu vb.). İkincil gruplarda

görülen ilişki biçimi ise daha resmi boyuttadır (mesleki dernekler, dini

kuruluşlar, kulüpler vb.).

b) “Üyelik”, “özlem”, ve “istenmeyen” gruplar olarak ayrılan danışma grupları.

173 İlhan Ünlü, Reklam Kampanyası Planlanması, A.Ü. Açık Öğretim Yayınları, No:127, Eskişehir,1998, s.52’den aktaran Kocabaş, Elden, a.g.e, s.63. 174 Siegel, Coffey, Livingston, a.g.e., s.115. 175 Tek’ten aktaran Kocabaş, Elden, a.g.e, s.64.

Page 122: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

105

Küreselleşmenin toplumlara en büyük etkilerinden biri, her dakika ortaya çıkan

yenilikler ve bu yeniliklerden haberdar olmanın, -teknolojinin de etkisiyle- kolaylaşmış

olmasıdır. Her ne kadar yeni çıkan ürünlerle ilgili bilgiye ulaşmak kolay olsa da;

tüketiciler, o ürünlerin satın almaya değer olup olmadığına “danışma grupları” aracılığı

ile karar vermektedirler.

Shiffmann ve Kanuk’a göre danışma grupları dört kategoride ele alınmaktadır176:

1. Bağlantılı gruplar (contactual): Kişinin üyesi olduğu, düzenli olarak yüzyüze

iletişim kurduğu, değerlerini onaylayıp uygun bulduğu, dolayısıyla üzerinde

etkisinin olumlu olduğu gruplardır,

2. Özenilen gruplar (aspirational): Kişinin üyesi olmadığı ve yüzyüze iletişim

kuramadığı halde, üyesi olma hevesini taşıdığı, üzerindeki etkisinin olumlu

olduğu gruplardır,

3. Reddedilen gruplar (disclaimant): Kişinin üyesi olduğu ve yüzyüze iletişim

kurduğu ancak, değerlerini, davranışlarını onaylamadığı gruplardır. Kişi, grup

normlarının zıt yönünde davranışlar sergileyecektir,

4. Kaçınılan gruplar (avoidance): Kişinin üyesi olmadığı ve yüzyüze iletişim

kurmadığı, bununla beraber değerlerini ve davranışlarını da onaylamadığı

gruplardır. Kişi, grup normalarının zıt yönünde davranışlar sergileyecektir.

Bu kategoriler, Tablo 2-3’te sunulmuştur.

Tablo 2-3 : Danışma Grubu Türleri

Gruba Üye Olma Gruba Üye Olmama

Olumlu Etkiler Bağlantılı Grup Özenilen Grup

Olumsuz Etkiler Reddedilen Grup Kaçınılan Grup

Kaynak: Shiffman ve Kanuk’tan yararlanan Füsün Kocabaş, Müge Elden, Nilay Yurdakul, Reklam ve Halkla İlişkilerde Hedef Kitle, 3. Baskı, İletişim Yayınları, 2002, s.123

176 Shiffman ve Kanuk’tan aktaran Kocabaş, Elden, Yurdakul, a.g.e., s.123.

Page 123: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

106

Pazarlamacılar -kişilerin satın alma davranışlarını etkileyen danışma gruplarının

gücünün farkında olmaları nedeniyle- pazara yeni sokulacak hizmet/ürünün çabuk

duyulması için konuya ilgi duyan bir grup bulup, öncelikle onlarla iletişim kurmaya

çalışmaktadırlar. Örneğin; bu çalışmanın ilk bölümünde anlatılmış olan virütik

pazarlama anlayışının, danışma gruplarının, tüketicilerin üzerindeki etkisinin göz

önünde bulundurulması ile ortaya çıktığını, bu bölümde tekrar vurgulamak gerekir.

Ünlülerin, virütik pazarlama anlayışının bir unsuru olan hapşırıkçı (yani bir

fikrin yayılmasına etki eden kişiler) oldukları göz önünde bulundurulduğunda;

Amerika’da 8-12 yaşları arasındaki kız çocukları kendilerine Birtney Spears’i rol model

olarak alırken, erkek çocukları da Eminem’i rol model olarak benimsemektedirler177.

Pop yıldızları ve müziğin, dünya çocuklarını etkileyen en önemli fenomenlerden olduğu

göz önünde bulundurulduğunda, müzik dünyasının bu ikonları; giydikleri kıyafetler,

ayakkabılar, kullandıkları aksesuarlar ya da onlarla özdeşleşen markalarla çocukları

etkilemekte ve onların mağazalara hücüm etmesini sağlamaktadırlar.

Tüketiciler için danışma grupları üç işlevde bulunur. Bunlar; bilgi sağlamak,

kıyaslama aracı olarak hizmet etmek ve rehberlik sunmak olarak sıralanabilir. Çocuğun

sosyalleşmesinde önemli etkisi olan arkadaş grupları da danışma grupları arasında yer

alır. Günümüz çocuklarının, eski kuşak çocuklarına göre daha çok arkadaşlarının

olması; yalnızlığa pek alışık olmadıkları şeklinde yorumlanabilir. Arkadaşları ile

iletişim kurup ortak paydada buluşmak, bir gruba ait olmak ve aidiyet gereksinimini

tatmin edebilmek için çocukların; ortak tüketim davranışları sergiledikleri

gözlemlenmektedir. Milenyum Kuşağı’nın bu aidiyet gereksinimi, çocuk tüketicilerin

satın alma davranışlarını etkileyen unsurlardan bir kısmının anlatıldığı “Psikolojik

Unsurlar” bölümünde daha ayrıntılı olarak irdelenmiştir.

“Çocuğun Toplumsallaşması” bölümünde çocuğun sosyalleşmesine etki eden

unsur olarak “arkadaş” kavramına değinilmiştir. Aynı zamanda tüketim davranışlarını

etkileyen danışma grubu olarak ele alındığında, arkadaş kavramının çocuklar için

eskiden olduğundan daha önemli hale geldiğini söylemek olasıdır. Daha önce de söz

edildiği gibi; yeni, hızlı ve daha etkin kitle iletişim araçları ile vakit geçiren günümüz

177 Siegel, Coffey, Livingston, a.g.e. ,s.88.

Page 124: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

107

çocukları, paylaşımlarını sadece yakın çevrelerindeki yaşıtları ile değil, e-posta ve chat

odaları yoluyla uzakta olan yaşıtları ile de gerçekleştirmektedirler. Bu doğrultuda

çocukların eskiye oranla daha yoğun bilgi alışverişinde bulunduklarını söyleyebiliriz.

3.2.4. Aile

Toplumun aile kavramına bakış açısı -ailenin ne olduğu ve ne şekilde olması

gerektiği- aileyi pazarlamacıların hedefi yapmıştır. Aile; yaşam tarzı, zaman ve paranın

nasıl harcandığını ve değer verilen sosyal aktiviteleri belirleyen bir kavramdır. Çocuk,

ailesinin yaşam tarzını görerek büyür ve gelişir. Ailenin, çocuklarının tüketici

davranışlarını şekillendirmesi nedeniyle, pazarlamacılar (bu unsura eğilerek) aile yapısı

ve işleme tarzı ile yakından ilgilenmektedirler. Böylece çocukları daha iyi tanımaya

çalışan pazarlamacılar, bu tüketicilerin gereksinimlerine ve yaşam tarzlarına yönelik

mesajlar üretmektedirler.

Aile kavramının, bireyin gelişmesinde büyük rolü vardır. Aile, çocuğa tutum ve

davranışlarla birlikte, tüketicilikle ilgili rolleri de öğretmektedir. Çocuklar, öğrenme

sürecine ailelerinden gördüklerini uygulayarak başlamaktadırlar. Aileler birbirinden

farklıdır. Bu bağlamda çocukların öğrendikleri de birbirinden farklıdır ve bu nedenle

çocukların tüketicilik anlayışında çeşitlilikler görülür.

Bu noktada, aynı ülke kültürünü paylaşmalarına rağmen (yaşam tarzlarının

birbirinden farklı olması nedeniyle) ailelerin yeme-içme alışkanlıklarındaki

farklılıkların, çocuklara yansımasını örnekleyebiliriz. Örneğin; Türk mutfağının

yapısında, kahvaltı öğünü çok önemli bir yere sahiptir. Ancak –özellikle- kent hayatını

benimsemiş, hem kadının hem de erkeğin çalıştığı ailelerin, sıkışık trafik vb. nedenlerle

haftaiçi günlerinde sabah kahvaltısına uzun süre ayıramadıkları, (özellikle ABD

kültürünün etkisi ile) batılı toplumlar gibi mısır gevreği (cornflakes) ile pratik

kahvaltılıklarla kahvaltılarını geçiştirdikleri178, hatta yalnızca kahve içtikleri

gözlemlenmektedir. Kırsal kesimlerdeki ailelerde ise geleneksel kahvaltı kültürünün

hala sürdürüldüğü görülmektedir. Bu ailelerin fertleri her sabah işe-okula gitmeden önce

kahvaltı sofrasında biraraya gelmekte, Türk yemek kültürünü yansıtan başlıca

178 “Mucize Öğün Kahvaltı”, Yaşam Pınarım Dergisi, Sayı:8, Erişim: 20.02.2006, http://www.indeksiletisim.com/hizmet_goster.asp?ID=418&hizmet_id=10

Page 125: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

108

kahvaltılıklar (peynir, yumurta, siyah ve yeşil zeytin) ve en önemli tamamlayıcı unsur

demlenmiş çay ile güne başlamaktadırlar179. Tüm bunlardan da anlaşılabileceği gibi;

çocukların kahvaltı alışkanlıkları ailede şekillenmekte, koşullara göre zamanla

değişebilmektedir. Ailenin kahvaltıda tükettiği ürünlerle çocukların yeme-içme kültürü

oluşmakta, çocuklar eve alınan ürünleri, hatta alınan ürünlerin seçimi sırasında aile

fertlerinin nelere dikkat ettiğini gözlemlemekte, böylece tüketicilik davranışlarını

edinme yolunda ilk adımlarını atmaktadırlar.

Aileler çocuğa tüketicilik bilgisi verirken bir çok yöntem izlemektedirler180;

• Yasak koyma, bazı faaliyetleri ve tüketim davranışlarını yasaklama,

• Çocuğa tüketimle ilgili konularda bilgi ve eğitim vermeye çalışma,

• Çocukla onun tüketimlerini tartışma,

• Örnek olma,

• Çocuğun tüketim kararlarını dikkate almama.

Çocukların doğrudan ilgisini çeken üç ana ürün grubu; kıyafet, oyuncak ve

yiyecektir181. Özellikle capcanlı renklerle ambalajlanmış şekerler, çikolatalar, cipsler

çocuklar üzerinde mıknatıs etkisi yaparken, anne-babalar çocuklarının bu isteklerine

hayır demekte güçlük çekerler. Bu nedenle de, (çocuklarıyla kötü diyaloğa girmemek

için) daha başından, onlara zararlı olacağını düşündükleri ürünleri istemeyi yasaklarlar.

Çoğu çocuk, meyveler ve sebzelerin onlar için doğru besinler olduğunun ve yağ,

tuz ve şekerin yoğun olduğu ürünlerden uzak durulması gerektiğinin farkındadır182. Bir

çocuk kendi sağlığı için neyin iyi olmadığını, anne-babanın zaman içinde ona verdiği

bilgiler doğrultusunda önceden bilmektedir. Ancak bunu bilmelerine rağmen, damak

zevklerine hitap etmesi nedeniyle çocuklar bu ürünleri tüketme isteklerinden

vazgeçmemektedirler.

179 İkeyif, “Kahvaltıyla Dünya Turu”, Erişim: 23.04.2004, http://www.insankaynaklari.com/CN/ContentBody004.asp?BodyID=2764 180 Nazık, a.g.m. 181 “Marketing Products to Children”, Euromonitor 2001, 182 “Children’s Food Choices, Parents’ Understanding and Influence, and the Role of Food Promotions”, Office of Communications, Research and Market Data, Child Obesity-Food Advertising in Context, www.ofcom.org.uk/research/tv/reports/food_ads/, July 2004

Page 126: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

109

Çocuklarının tüketim kararlarını tartışma yolu (eskiye oranla) daha çok

günümüzde tercih edilmekte olan bir yöntemdir. Ebeveynler, çocuklarının kendileriyle

birlikte ortak kararlar almasını sağlayarak hem onları bilinçlendirmekte hem de rahatça

alışveriş yapabilmektedirler. Yapılan bir araştırmanın değindiği noktalardan biri de bu

konuyla ilgilidir. 1958 yılından bu yana, tüketici davranışları ve pazarlama konusunda

danışmanlık hizmeti veren Yankelovich, Inc. Şirketi; 1987’den itibaren Disney’in

sponsorluğunda yürüttüğü Youth Monitor araştırmasının onuncusunu 2005 yılında

gerçekleştirmiştir. Bu araştırmaya göre; alışveriş esnasında, Amerikalı çocukların ve

ebeveynlerinin satın alma kararlarını ortak verdikleri sonucu ortaya çıkmıştır183. Bu

sonuç doğrultusunda, Yankelovich şirketinin yöneticisi John Page; pazarlamacıların

“çocukları” ailelerine karşı gelen değil, onlarla ortak kararlar alan bireyler olarak

hedeflemelerinin, -ürün ve hizmetlerin satılması için- daha doğru bir strateji olacağını

belirtmiştir.

Hem ebeveynlerin, hem de çocukların (eskiye oranla) günümüzde daha akıllı

tüketiciler olduğu ve pazarları yönlendirme konusunda da daha becerikli oldukları

düşünülmektedir. Çocuklar para, duygular vb. bir çok konu hakkında aileleriyle fikir

alışverişi içerisindedirler. Yankelovich’in 2005 yılında yaptığı araştırmaya göre;

araştırmaya katılan ebeveynlerin184;

• %90’ı, çocuklarının kendileriyle, kendilerinin çocukken aileleriyle

konuştuğundan daha çok konu hakkında konuştuklarını söylemiştir.

• %73’ü, çocuklarıyla önemli aile kararları hakkında konuştuğunu belirtmiştir

(2001 ve 2003 yıllarında yapılan araştırmalarda bu oran %60 idi).

• %77’sinin çocuklarıyla, çocukların harçlıklarını nasıl harcamaları konusunda

görüş alışverişinde bulundukları ortaya çıkmıştır.

• %52’si, TV reklamları konusunda çocuklarıyla rahatlıkla konuştuklarını

belirtmiştir.

183 Carolina NewsWire, “Yankelovich Study Shows That Leveraging 'Pester-Power' is Outdated, Erişim: 27.06.2005, http://caroli4444nanewswire.com/news/News.cgi?database=topstories.db&command=viewone&id=3051&op=t 184 A.g.h.

Page 127: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

110

Ebeveynler tüketici olarak marketlerde, mağazalarda ve alışveriş merkezlerinde

sergiledikleri davranışlarla çocuklarına örnek olmaktadırlar. Örneğin; annesinin bir ürün

hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için mağazadaki görevlilerle diyalog kurduğunu

gören çocuk, merak ettiği bilgileri mağaza içindeki görevlilere sormayı öğrenir.

Bununla beraber çocuk; annesinin bir ürün alırken, ürünlerin fiyatlarını, besin

içeriklerini karşılaştırarak kaliteli ürün almaya çalıştığını görür ve annesini örnek alarak

bilinçli tüketici olmayı öğrenir

Tüketicilik bilgisi verme yöntemlerinden biri de; alışveriş esnasında, her ilgisini

çeken ürünü satın almak isteyen çocuğun söylediklerini dikkate almamaktır. Hiç bir

isteğinin dikkate alınmadığını gören çocuk; sadece ebeveyninin satın alma tercihlerini

izleyerek onların yolundan gitmeyi öğrenir, böylece kendi satın alma kararlarını

vermeye başladığı zaman, otomatik olarak ailesinin sergilediği davranışları sergilemeye

başlar diyebiliriz.

Aynı toplumda yaşamalarına rağmen (tüketim anlayışları bakımından) aileler

birbirinden farklılıklar gösterirken, satın alma ve tüketim biçimleri bakımından -

çoğunlukla- aile fertleri arasında da farklılıklar görülmektedir. Örneğin; çoğu ailede

(satın alma sürecinde) ebeveynler ürünlerin besin değerlerine, son kullanma tarihlerine

dikkat ederken, çocukların ürünlerin markalarıyla ilgilendiği gözlenmektedir.

Örneğin; ebeveynlerin harcama yaptıkları ürünler ile çocukların harcama

yaptıkları ürünler arasında farklılıklar bulunmaktadır. Evde hemen hergün tüketilen et,

süt, yumurta gibi temel gıdalara, çamaşır tozu, bulaşık deterjanı, sabun gibi temizlik

ürünlerine harcama yapma sorumluluğu ebeveynlere aitken, çocuklar bu ürünleri satın

almakla sorumlu değildirler. Bu nedenle pazarlamacılar tüketici bölümlemelerini

yaparken bu durumu dikkate almaktadırlar.

Ürünü satın alan kişiler ebeveynler olmasına karşın, çocukların ebeveynlerin

satın alma kararlarındaki etki güçleri çoğu kez dikkat çekmektedir. Çocukların, bireysel

olarak tükettikleri ürünlerin yanısıra, aile ortamında tüketilen ürünlerin satın alınması

sırasında da (ve bu bağlamda aile harcamaları üzerinde de) önemli ölçüde söz sahibi

olduğu, yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Pazarlama dünyasını yakından ilgilendiren

bu durumu kanıtlayan bir çok araştırma yapılmıştır. Tablo 2-4, 1995 yılında 6-12 yaş

Page 128: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

111

arası çocukların katılımı ile gerçekleştirilmiş olan bu konudaki bir araştırmanın

sonucunu yansıtmaktadır.

Tablo 2-4: 6-12 Yaş Arası Çocukların Alışverişte Etki Derecesi

Kaynak: : Gene Del Vecchio, Creating Ever-Cool: A Marketer’s Guide to a Kid’s Heart, 3rd

printing, Pelican Publishing Company, USA, 2002, s.21.

3.3. Psikolojik Unsurlar

Tüketici davranışlarını psikolojik açıdan yeteri kadar açıklayan herhangi bir

psikolojik teori yoktur. Ancak bu davranışlar, psikolojiden yararlanılarak, bir takım

teori ve kavramlarla açıklanabilir. Tokol, tüketici davranışlarını etkileyen unsurları;

öğrenme, güdüleme, algılama, alışkanlık ve kişilik kavramlarıyla incelemektedir185.

Çocuk tüketicilerinin ürünü nasıl algıladığı, o ürüne karşı olan tutum ve

davranışları, değer yargıları ve inançları, psikolojik unsurlar incelenerek anlaşılabilir.

3.3.1. Öğrenme

Toplumsallaşmanın, hem bireysel unsurların hem de toplumsal unsurların var

olması ve bu unsurların birbirleriyle olan etkileşimi ile gerçekleştiği göz önünde

185 Tuncer Tokol, Pazarlama Yönetimi, Vipaş A.Ş., Bursa, Ekim 1998, s.71

Ürün Kategorisi Çok Biraz Toplam

Fast Food Restoranları Mısır Gevreği Sinema Oyuncak Bebek Şekerleme, çikolata Eğlence Parkları Spor Ayakkabı Basketbol Malzemeleri Kot Pantolon Soğuk İçecekler Diş Macunu Kolalı İçecekler Patates Cipsi Alışveriş Merkezleri Donmuş Pizza Aromalı Gıdalar Şampuan Yer Fıstığı Ezmesi Tatile Gidilen Yer Tatilde Kalınan Otel Kişisel Bilgisayar

38% 43% 42% 50% 43% 39% 46% 44% 35% 26% 25% 26% 21% 21% 20% 17% 21% 15% 16% 7% 7%

36% 30% 30% 21% 25% 29% 19% 19% 24% 29% 26% 25% 30% 28% 28% 29% 21% 26% 23% 13% 9%

74% 73% 72% 71% 68% 68% 65% 63% 59% 55% 51% 51% 51% 49% 48% 46% 42% 41% 39% 20% 16%

Page 129: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

112

bulundurulduğunda; toplumsallaşma kuramlarının da bu unsurlardan yalnızca birinin

üzerinde kurulmasının olası olmadığı söylenebilir. Psikolojik kuramlar bireysel

unsurları ön plana çıkarırken, sosyolojik kuramlar da toplumsal unsurları ön plana

çıkarmaktadır. Çocuğu tüketici olarak ele alırken her iki açıdan da değerlendirmek

gerekir. Çocuğun temel tüketici davranışlarına etki eden ve psikolojik unsurların bir

öğesi olan öğrenme sürecini; çocukların nasıl öğrendiklerini ele alarak açıklamak

gerekir.

Öğrenme ile birey bilgilenir ve deneyim kazanır, davranışları değişime uğrar ve

bu nedenle de diğer bireylerden farklılaşır. Psikolojide kişinin psikolojik varlığı ve

kişisel özellikleri, öğrenme süreci ile şekillenmektedir. Bu nedenle, bireylerin

davranışlarını yönlendirmek isteyen pazarlamacılar için öğrenme süreci oldukça önem

taşımaktadır. Genel olarak bakıldığında öğrenme kavramıyla ilgili bir çok tanım

bulunmaktadır.

Yazıcı, öğrenmeyi; kişilerin davranışlarının değişmesini sağlayan yeni bilgi ve

anlayış kazandırma süreci olarak tanımlamıştır186. Bu tanıma göre bilgi iki türlü ele

alınmıştır. İşin nasıl yapıldığı bilgisinin edinilmesi sonrasında bunu gerçekleştirme

yeteneği ve işin yapılma amacına yönelik bilginin edinilmesi, yani işi anlama yeteneği.

Ormrod, öğrenmeyi; deneyimler sonucu davranışlarda meydana gelen (nispeten

kalıcı izli) değişiklikler olarak tanımlamaktadır187.

Senemoğlu’na göre ise öğrenme; büyüme ve vücuttaki değişik etkilerle

yaşanarak oluşan, davranışta veya potansiyel davranıştaki kalıcı izli değişmedir188.

Öğrenmenin kendini bir çok biçimde gösterdiği bilinmektedir. Çocuklar

davranışlarını öğrenerek biçimlendirirler ve tüketim alışkanlıkları da öğrenerek

biçimlendirdikleri davranışlardan biridir. Bu çalışmanın konusu itibariyle, çocukların

öğrenme biçimlerinin tüketim davranışlarını etkilediği göz önünde bulundurulduğunda,

öğrenmenin bir çok biçimde gerçekleştiği görülebilir.

186 Selim Yazıcı, Öğrenen Organizasyonlar, Alfa Yayınları, İstanbul, 2001, s.63-64. 187 Jeanne Ellis Ormrod Human Learning Theories, Principles, and Educational Applications, Merrill Publishing Company,1990, s.6. 188 Nuray Senemoğlu, Gelişim Öğrenme ve Öğretim, Özsen Mat Ankara, 1998, s.99.

Page 130: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

113

Çocuklar öğrenmeyi; gözlem, pekiştirme ve etkileşim yollarıyla

gerçekleştirmektedirler189;

Gözlem Yoluyla: Çevresindeki objeler kadar insanları da gözleyen çocuklar bu şekilde

kendi davranışlarına yön verirler. Gözleme; yakında bulunan anne, baba, arkadaş dahil

olabildiği gibi, filmdeki, kitaptaki, televizyondaki kahramanlar ya da ünlüler de dahil

olabilir. Gözlemsel öğrenme biçimi, “model” alma (taklit etme) davranış biçimiyle

ortaya çıkar. Çocuğun model aldığı kişilere benzemek için bir çaba sarfettiği görülür.

Örneğin; alışveriş listesi yapan annesini gören çocuk, bir dahaki alışveriş gününde

listeyi kendisi yapmaya çalışır ya da, televizyonda gördüğü ünlünün giyindiği gibi

giyinerek onun gibi olmaya çaba gösterir.

Pekiştirme Yoluyla: Bu öğrenme biçimi, çocuğu ödüllendirme ve cezalandırma

yöntemiyle gerçekleşir. Çocuk; anne-babasının uygun bulduğu davranışlarını

tekrarlarken, uygun bulmadıklarını tekarlamamak için çaba sarfedecektir. Bu yöntemle

çocuğun tüketim davranışları geliştirilebilmektedir. Örneğin; çocuğun sevdiği bir

markayı onun gereksinimini tatmin etmediği için almayan anne (olumsuz pekiştirme

yoluyla), çocuğa tüketim konusunda bilinçli olması gerektiğini öğretir.

Etkileşim Yoluyla: Çocukların çevresiyle karşılıklı ilişkilerinde gözlenen tutum ve

davranışların “etkileşim” yoluyla şekillendiği görülür. Gözlem ve pekiştirme

davranışlarının sosyal etkileşimlerde kendini gösterdiği görülebilmektedir. Anne-baba

tüketimle ilgili bir konu üzerine tartıştığı esnada, çocuğa tüketicilik bilgisini verebilir.

Ya da bir alışveriş sırasında çocuğa satın alınan ürünlerle ilgili bilgi veren anne-baba,

çocuğun (etkileşim yoluyla) bilinçli tüketici olmayı öğrenmesini sağlamayı amaçlar.

Öğrenme kuramları; çocuğun öğrenme sürecine odaklanmasına yardımcı olur ve

yaptıkları ile, psikolojik ve davranışsal süreçleri bağlantılandırmayı sağlar. Bu noktada

öğrenme; çocukların satın aldıkları ürünlerden memnun olması ve satın alma

davranışını tekrar etmesi ile gerçekleşir. Öğrenme kuramlarını bilmek bu nedenle önem

taşır. Öğrenme kuramları; davranışçı kuramlar (Watson ve Guthre’nin bitişiklik

kuramları, Pavlov’un klasik koşullanma kuramı, Skinner’ın edimsel koşullanma kuramı

189 Nazik, a.g.m.

Page 131: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

114

vb.) ve bilişsel öğrenme kuramları (Bandura’nın bilişsel sosyal öğrenme kuramı vb.)

olmak üzere iki ana grupta incelenebilir.

3.3.1.1. Davranışçı Öğrenme Kuramları

Davranışçı kuramlar; öğrenmenin, uyarıcı ile davranış arasında kurulan bağ ile

geliştiğini ve pekiştirme yoluyla da davranışlarda değişimin gerçekleştiğini kabul eder.

Watson ve Guthre’nin Bitişiklik Kuramları

Davranışçı kuramın temelleri 1913 yılında Amerikalı Watson tarafından

atılmıştır. Watson; sadece somut ve gözlenebilir davranışların ölçülebileceğini savunur,

yani algılama ve bilinci reddeder. Watson’a göre; insanlar içgüdüleri, zihinsel

yetenekleri veya eğilimleriyle doğmamıştır bu nedenle, bu özellikler, davranışların

ölçülebileceği özellikler değildir. Watson, davranışların koşullanma yolu ile

öğrenildiğini düşünerek dış çevredeki uyarıcılar ile insanlar arasında gözlemlenebilen

ve ölçülebilen bir bağ kurar. Guthre, öğrenmenin tek yasasının uyarıcı-tepki bitişikliği

olduğunu iddia eder. Yani bir uyarıcıya verilen tepki, aynı uyarıcıyla tekrar

karşılaşıldığında yeniden verilir. Yani bitişiklik kuramları “uyarıcı-tepki-pekiştirme”

esasına dayanır.

Watson ve Guthre’ye göre, her tür öğrenme üç temel ilkeye dayanmaktadır190;

• Bağ ilkesi: Davranışı oluşturan koşullu uyaranla tepki arasında bir bağın

oluşması ve bunun zincirleme sürmesidir. Böylece bir dizi uyarıcı-tepki bağları

oluşmuş olur. Örneğin; anne-babasının bir arkadaşıyla tanışan çocuk nezaket

kuralları gereği “memnun oldum” demesi gerektiği konusunda anne-babası

tarafından uyarıldığında, her tanışma ortamında nezaketen “memnun oldum”

demesi gerektiğini öğrenir.

• Sıklık İlkesi: Belirli bir uyarıcıya karşı daha sık gösterilen tepkinin, aynı uyarıcı

ile karşılaşıldığında gösterilme olasılığının daha fazla olmasıdır. Örneğin; anne-

baba arasında sıklıkla yaşanan tartışmalara şahit olan bir çocuk, “karnım

ağrıyor” diyerek üzerine ilgi çekip tartışmanın sona ermesini sağlayabilir. Eğer

tartışmalar sıklıkla yaşanıyorsa, çocuğun her tartışma ortamında “karnım 190 http://www.psikolojisayfam.com/yaklasimlar/davranisci-yaklasim.html, Erişim: 01.05.2006

Page 132: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

115

ağrıyor” deme olasılığı yüksektir. Çünkü, ilgiyi üzerine çektiğinde tartışmanın

sona erdiğini öğrenmiştir.

• Yenilik İlkesi: Belirli bir uyarıcıya karşı en son yapılan davranışın, uyarıcı

tekrar edildiğinde yine ortaya çıkma olasılığının daha yüksek olmasıdır.

Örneğin; evde arkadaşlarıyla oyun oynarken oyuncaklarıyla oynama

sıralamasında arkadaşlarına öncelik vermesi gerektiği konusunda annesi

tarafından uyarılan ve bu uyarıyı dikkate alarak önceliği arkadaşlarına veren

çocuğun, bir sonraki oyun esnasında yine aynı davranışını sergileme olasılığı

yüksektir.

Pavlov’un Klasik Koşullanma Kuramı

Bu kuram, öğrenmenin koşullama ile gerçekleştiğini ortaya koyar. Pavlov;

köpeklerde mide ve tükürük salgıları konusunda yaptığı bir çalışma sırasında, köpeğe et

verildiğinde salya akıttığını görür. Deney sırasında, köpek et yerken belirli aralıklarla zil

çalınır ve köpeğin zile sesine herhangi bir tepki vemediği gözlenir. Daha sonraki

aşamalarda zil sesinden sonra köpeğe et verilir. Bu aşamalar sonrasında köpeğin zil sesi

duyduğunda (eti gördüğü anda olduğu gibi) salya salgıladığı gözlemlenir. Köpek, zil

sesi ile yiyecek arasında bir bağlantı kurmuştur. Pavlov bu çalışmanın sonunda, koşullu

refleks olarak adlandırdığı bir tepki sistematiği oluştuğunu farketmiştir.

Bu kuramdan yola çıkarak, öğrenmeye şöyle bir örnek verilebilir.

McDonald’s’ta satın aldığı her menü’nün yanında kendisine oyuncak verildiğini gören

çocuk, bir arkadaşında McDonald’s oyuncaklarını gördüğünde açlık hissedebilir.

Böylece çocuk McDonald’s’ın, onun hem karnını doyurabileceği hem de oyuncak

edinebileceği bir restoran olduğunu öğrenmiş olur.

Pavlov’un yönteminin reklamcılıkta kullanılması; reklamcılığa yeni bir boyut

kazandırmıştır. İçerisinde çocukların da bulunduğu tüketicilerin, kendilerini yalnız ve

güçsüz hissetmememeleri için tüketim maddelerini kullanması ve mutluluğun

tüketmekle ilgili bir kavram olduğuna inanması; reklamlara, zil sesinin işlevini

yüklemiştir. Zil sesinin aç köpeğe tokluğu müjdelemesi gibi, reklam mesajları da, mutlu

Page 133: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

116

olmak isteyen insanlara mutlu olmayı müjdelemektedir191. Yani reklamcılıkta bu kuram;

ürün veya markanın olumlu uyarıcılar ile (McDonald’s’ın oyuncakları çocuklar için

olumlu bir uyarıcı niteliği taşımaktadır) çağrışım yaparak tüketici tarafından

hatırlanması ve ürünün veya markanın tercih edilmesinin (bu yolla) sağlanmasında

kullanılabilmektedir192.

Skinner’ın Edimsel Koşullanma Kuramı

Skinner, hayvanlar üzerinde gerçekleştirdiği deneyler sonrasında “aletli

koşullanma” (instrumental/operant conditioning) diye adlandırdığı bir öğrenme kuramı

ortaya çıkarmıştır. Watson ve Gutherin öğrenme kuramının aksine Skinner, uyarıcı-

tepki-pekiştirme esasında; (öğrenmenin kalıcı olarak gerçekleşebilmesi için)

pekiştirmenin ancak tepkilerin ödüllendirilmesiyle olası olduğunu savunur. Skinner,

yaptığı deneyde; bir fareyi kafesin içine koymuş ve hareketlerini gözlemlemiştir.

Kafesin içindeki fare farkında olmadan kaldıraça basar ve bir yiyeceğe (ödüle) sahip

olur. Bu hareketi farkında olmadan bir süre tekrarlayan fare, sonunda kaldıraç ve

yiyecek arasında bir bağlantı kurmuştur. Skinner bu çalımanın sonunda; tepkiyi izleyen

uyarının, davranışın öğrenilmesi ve tekrarlanmasında, önemli olduğunu farketmiştir.

Örneğin; annesiyle alışverişe çıktığında sessiz olma konusunda annesinin

uyarısına uyan çocuk, alışveriş sonunda annesi tarafından parka götürülürse, bir sonraki

alışverişte, çocuğun bir önceki alışverişte sergilediği davranışı sergilediği görülür. Yani

çocuk ödüllendirildiği için sessiz olma davranışını pekiştirir ve alışveriş sırasında sessiz

olması gerektiğini öğrenir. Reklamlar aracılığıyla, tüketicilerin pekiştireçten beklentisi

artırılabilir193 ve çocukların satın alma eğilimi böylece desteklenebilir. Bu konuda elde

edilen başarı ise çocuğun üründen tatmin sağladığı ölçüde büyüyebilir.

3.3.1.2. Bilişsel Öğrenme Kuramları

Bilişsel öğrenme kuramlarına göre “öğrenme” doğrudan gözlemlenemeyen algı,

belleksel duyuş, yaratıcılık, hatırlama ve akıl yürütme gibi içsel süreçlerle gerçekleşir.

Bu süreçler bireyin davranışlarını etkiler. Bilişsel öğrenme kuramlarının arasında bu

191 Şükrü Dolu, Medya ve Tüketim Çılgınlığı, Düşünen Adam Yayınları, İstanbul, Ekim 1993, s.63 192 Kocabaş, Elden, a.g.e., s.68. 193 A.g.e., s.69.

Page 134: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

117

çalışmayla bağlantılandırılabilecek en önemli kuram; Bandura’nın Bilişsel Sosyal

Öğrenme Kuramı’dır.

Bandura’nın Bilişsel Sosyal Öğrenme Kuramı

"Gözlem yoluyla öğrenme" kavramını 1961 yılında Albert Bandura ortaya

çıkarmıştır. Gözlem yoluyla öğrenme; bir bireyin diğer bireyleri gözlemleyerek taklit

etmesi yoluyla ve bilişsel olarak işlemesiyle kazanılan bilgilerdir. Bandura’ya göre

öğrenmeyi sağlayan bazı yaşantılar vardır bunlar; dolaylı pekiştirme, dolaylı ceza,

dolaylı güdüleme, dolaylı duygu ve model özellikleridir.

Dolaylı pekiştirme; davranışı pekiştirilen modeli izleyen bireylerin, bu modelin

davranışını daha sıklıkla sergilediklerini gösterir.

Dolaylı ceza; modelin yaptığı davranış sonunda aldığı cezayı gözlemleyen

bireylerin, modelin sergilediği davranışı sergileme eğilimini azalttığı ya da yok ettiğini

gösterir. Dolaylı ceza yaşantısı, “Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Etkileri”

bölümünde, Bandura’nın yapmış olduğu Bobo Doll deneyi ile örneklendirilmiştir.

Dolaylı güdüleme; gözlenen ürünlerin sadece bireyi bilgilendirmekle

kalmadığını, aynı zamanda bireyin o ürüne sahip olma güdüsünü tetiklediğini de açıklar.

Çocuğun ilgisini çeken reklamları izledikten sonra, reklamı yapılan ürünü alması için

anne-babasına ısrarcı davranışları dolaylı güdülenme örneğidir.

Dolaylı duygu, bir çok duygunun gözlem yoluyla kazanıldığını açıklar.

Modellerin sesleri, mimikleri, bağırmaları, ağlamaları ve söyledikleri, onları gözleyen

bireylere bir çok duyguyu anlatır. Böylece gözlem yapan birey -herhangi bir olay

yaşamadan- model ile aynı duygulara sahip olabilir. Örneğin; hayranı olduğu bir şarkıcı

televizyon reklamlarında, çocuğun karşısına serinlemek için sıklıkla Pepsi içtiğini

söyleyerek çıkarsa, çocuğun da serinlemek için Pepsi içmek gerektiğini düşündüğü

görülebilir.

Model özellikleri, gözlem yoluyla öğrenme kuramının en önemli öğesidir.

Çocuklar bir davranışı öğrenmek için o davranışın başkaları tarafından nasıl yapıldığını

gözlemlerler. Model ile, gözlemleyenin karakter benzerlikleri veya özellikleri,

davranışın taklit edilmesini tetikler. Bandura, model ile gözlemleyenin arasındaki

Page 135: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

118

etkileşimde; yaş, cinsiyet, karakter, benzerlik ve statü gibi özelliklerin önemli olduğunu

savunur.

3.3.2. Güdülenme

Bireyler her gün çeşitli davranışlarda bulunur. Kendiliğinden ya da gelişigüzel

olmayan bu davranışlara kişiyi yönelten bazı nedenler vardır. Kişileri çeşitli

davranışlara, insanın içinden gelen motifler yöneltmektedir. Davranışlar her zaman

motiflerin etkisiyle meydana gelir194. Güdüler; kişilerin gereksinimlerini gidermeleri

için, davranışların ortaya çıkmasını sağlayan güçleridir. Güdülenme, bireyin

davranışının yönünü, gücünü ve öncelik sırasını belirleyen, iç veya dış uyarıcıların

etkisiyle harekete geçen “güçler” olarak tanımlanmıştır195.

Güdüler, içsel veya dışsal olmak üzere iki ana kategoride ele alınır. Dışsal güdü,

bireyin dışından gelen etmenlerle gerçekleşir. İçsel güdü ise, bireyin gereksinimlerine

yönelik tepkilerdir (merak, bilme gereksinimi, yeterli olma isteği vb.). Bu güdüler;

gereksinimler kuramı, çevre kuramı, etkileşim kuramı gibi kuramlarla ele alınımıştır.

Ancak bu çalışmanın konusu itibariyle; çocukları ve onları (ürün ve hizmetlere ilgilerini

yöneltmeleri konusunda) motive eden kavramları anlamak için, onların davranışlarını

psikolojik çerçeveden ele almaya yardımcı olan Abraham Maslow’un “gereksinimler

kuramı” üzerinde durulmuştur.

Gereksinimler Kuramı

Bireyin güdülendiğinin anlaşılmasına yardımcı olan gereksinimler kuramına göre,

bireyin gereksinimlerinin bilinmesi önem taşır. Maslow’a göre, güdülenmenin

temelinde gereksinimler yatar. Maslow, güdüleri birincil ve ikincil güdüler olmak üzere

iki şekilde ele alır. Birincil güdüler, fizyolojik dürtülerdir. İkincil güdüler ise, bireyin

genellikle sosyal çevrede edindiği güdülerdir. Maslow’un gözlemlerine göre

gereksinimler; fizyolojik, güvenlik, sevgi ve ait olma, saygı ve kendini gerçekleştirme

gereksinimleri olmak üzere belirli bir sırada ele alınır. Maslow’a göre; o anda en çok

gereksinim duyulan güdü, en baskın olandır ve bir alt sıralamadaki gereksinimler

194 Ramazan Arı, Ömer Üre, Hasan Yılmaz, Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi -Eğitimin Psikolojik Temelleri, Mikro Yayınları, Konya,1999, s.169. 195 Metin İnceoğlu, Güdüleme Yöntemleri, A.Ü.B.Y.Y.O. Yayınları, No:4, Ankara, 1985’ten aktaran Kocabaş, Elden, a.g.e., s.65.

Page 136: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

119

giderilince, bir üst sıralamadaki gereksinimi giderici motif önem kazanır. Maslow bu

savını Şekil 2-3’te şematize etmiştir.

Şekil 2-3 Maslow’un Gereksinimler Hiyerarşisi

Kaynak: : David L. Siegel, Timothy J. Coffey, Gregory Livingston, The Great Tween Buying Machine, Dearborn Trade Publishing, USA, s.41.

Şekil 2-3’ten de anlaşıldığı gibi, en temel gereksinimler; yemek, içmek, barınmak

ve hayatta kalmak için gerekli olan fiziksel gereksinimlerdir. Çocukların bu

gereksinimlerinin karşılanması; ailelerine ya da onlara göz kulak olan yetişkinlere

bağlıdır. Bu nedenle, çocuklar bu gereksinimlerin karşılanması konusunu çok da fazla

düşünmezler. Ancak günümüz çocuklarının dünyaya -daha önceki çocuklardan- çok

daha farklı baktığı göz önünde bulundurulduğunda; onların evsiz insanlar, sokak

çocukları, açlık gibi hayatla ilgili sosyal sorunlardan haberdar olduklarını ve (bu

nedenle) bu gereksinimlerin de farkında olduklarını söyleyebiliriz.

Gereksinimler hiyerarşisinin ikinci basamağı olan güvenlik gereksinimi; günümüz

çocuklarının gereksinim duydukları kavramlardan biridir ve bu konuda (eski kuşak

çocuklarına göre) daha olgun bir tavır sergilerler. Eskiden çocuklar ebeveynlerinin

boşanması ile; gelecekle ilgili ani korkular duyarken, günümüz çocukları (farkındalık

düzeyleri yüksek olmaları nedeniyle) her davranışın getirdiği sonucu daha olgun karşılar

hale gelmiştir. Aile içinde söz hakkı olan bu çocuklar; ebeveynleri için neyin güvenli

Fizyolojik Gereksinimler: açlık, susama

Güvenlik Gereksinimleri: güvenlik, korunma

Sosyal Gereksinimler: sevgi, ait olma hisleri

Saygı Gereksinimleri: özsaygı, tanınma, itibar

Kendini Gerçekleştirme Gereksinimi: kendine güven, yaratıcılık vb.

Page 137: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

120

neyin güvensiz olabileceğini dahi –kimi zaman- onlara söylemektedirler. Ayrıca

teknolojinin gelişmesi ve çevre koşullarının getirdiği olumsuzluklar nedeniyle, aileler

çocuklarının güvenliğinden emin olmak istemekte, onlara cep telefonları satın almakta

ve çocuklarıyla sık sık konuşmaktadırlar. Cep telefonlarının satışlarındaki artışın

nedenleri bu konuyla bağlantılandırılabilir.

Şekil 2-3’ün üç ve dördüncü basamaklarını sosyal ve saygı gereksinimleri

oluşturur. Bu gereksinimler genellikle “ait olma duygusu” olarak tanımlanır. Örneğin;

çocuklar için bir arkadaş grubuna dahil olma duygusu yoğun olarak gözlemlenir.

Çocuklar spor aktivitelerine katılır, okul içi kulüp-komitelerine girer ve böylece bir çok

arkadaş edinir, bir çok grupla tanışır ve kendini hangi gruplara ait hissettiğini

keşfederek sevilme ve ait olma sosyal gereksinimlerini karşılar. Saygı gereksinim ise,

kişinin kendini ve çevresindekileri tanıması, kendine olan özsaygısını geliştirmesi ve

tanımlamasıyla ilgilidir. Çocuklar arkadaşlarıyla birlikteyken kendi hislerinin çok

farkında değildirler. Ancak, çocukların duygularını ifade etmek (göstermek veya

göstermemek) ve kişisel başarı gibi konularda, zihinlerini yorduklarını söyleyebiliriz.

Gereksinimler kuramının son basamağı olan kendini gerçekleştirme, kişinin

başarısının doruk noktasıdır. Çocukluk döneminde kendini gerçekleştirme aşamasına

geçilmediği söylenebilir ancak, günümüzdeki çocukların -kimi zaman- bunu

başardıkları görülmektedir.

3.3.3. Algılama

Algılama, bireylerin çevrede bulunan soyut ve somut uyarıcıları yorumlaması ve

anlamlı hale getirmesiyle oluşur. Bir tüketicinin satın alma hareketine geçebilmesi için,

ürünle ilgili bilgileri algılaması ön koşul olarak kabul edilir. Algılamanın araştırılması,

tutum oluşturmaya yönelik güdülenme tekniklerinin can alıcı noktalarından biri olarak

görülmektedir196. Uyarıcıların fiziksel özellikleri, sayısı, yoğunluğu, tekrarı, diğer

uyarıcılarla olan ilişkisi ve bireylerin kişisel özellikleri; tüketicilerin algılamalarında

etkili olan etkenlerdir. Örneğin; çocuklar renkli ambalajlardaki ürünlere, sade ambalajlı

196 Metin İnceoğlu, Tutum-Algı İletişim, İmaj Yayıncılık, Ankara, Ocak, 2000, s.43’ten yararlanan Müge Elden, Özkan Ulukök, Sinem Yeygel, Şimdi Reklamlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 2005, s.171

Page 138: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

121

ürünlerden daha çok ilgi duyar, parlak renklerin kullanıldığı televizyon reklamlarından

daha çok etkilenirler.

Televizyon reklamlarında ürünün kompozisyon içerisindeki yerinin, reklam

müziğinin, mesaj niteliğinin ve mesaj biçiminin, izleyicilerin etkilenmesi ve algılama

süreci bakımından önemli olduğuna işaret edilir197. Ses, görüntü, koku, tat ve dokunma

duyuları, algılamaya etki eden unsurlardır. Pazarlamacılar ve reklamcılar açısından tüm

duyulara seslenmek, çocukların ilgisini çekmek açısından oldukça önemlidir.

Ses ve satışlar arasındaki ilişki; hemen her süpermarkette, mağazada

farkedilebilir. Ses, oyuncak endüstrisinin önemli bir parçası olarak görülür. Eskiden

müzikli oyuncaklar üretilirken, teknolojinin gelişmesiyle oyuncak endüstrisi de gelişmiş

ve konuşan bebekler (Furby) ortaya çıkmıştır. Çocuklara yönelik yiyeceklerde de ses

unsuruna önem verildiği görülür. Örneğin; Kellogg’s’un Coco-Pops ve Rice Bubbles

adlı ürünleri; çocukların ses unsuruna olan ilgileri göz önünde bulundurularak, yerken

çıkan seslerin çocukların hoşuna gidip gitmeyeceğini ortaya koyan testlerden geçirilerek

üretilmiş ve isimlendirilmiştir. Bilgisayar ve bilgisayar oyunlarını hayatlarının

merkezine oturtmuş olan çocukların -seslere olan ilgisi göz önünde bulundurularak-

oyun sesleri ve efektleri özel olarak geliştirilmektedir. Örneğin, Sony Playstation ses

üretimi için ciddi miktarlarda yatırım yapmaktadır. Çocuklara yönelik Internet

sitelerinin anasayfalarının, onların ilgisini çeken müziklerle açıldığı da dikkat çekici bir

özelliktir. Çocuğun ilgi duyduğu müziğe, yetişkin ilgi duymayabilir. Bu nedenle,

çocuğun ilgisini çeken müziğin kullanıldığı bir televizyon reklamındaki ürünü, çocuk

algılayıp markayı hatırlarken; yetişkinin aynı reklamı izlemiş olmasına rağmen (ürünü

algılamamış olması nedeniyle) markayı hatırlamadığı gözlenebilir.

Teknolojinin sürekli bir gelişme halinde olması, çocukların görselliğe olan

ilgilerini artırmakta ve bu nedenle de Internet sitelerinin, oyunların, filmlerin grafikleri

zenginleşmektedir. Bu nedenle görüntü; çocukların satın alma davranışlarına etki eden

çok önemli bir unsur haline gelmektedir. Örneğin; çocuklar, cep telefonlarına yüklemek

üzere Interneten logolar, oyunlar, resimler indirerek telefonlarını kendilerine özel hale

197 Kocabaş, Elden, a.g.e., s.71.

Page 139: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

122

uyarlamaktadırlar. Animasyon ve grafiğin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Karakterler,

ikonlar yaratılmakta ve reklamlarda da mesajlar çocuklara bu şekilde iletilmektedir.

Koku alma duyusunun yaş ilerledikçe azaldığı, çocukların koku alma duyusunun

yaşlılara göre 200 kat daha güçlü olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır198. Çocukların

kokulu silgiler, oyuncaklara olan ilgisi bu araştırmanın sonucuna bakılarak daha iyi

anlaşılır. Çocuklar için tat almak da koku almak kadar önemlidir. Oyuncak yiyeceklerin

(Kinder Sürpriz) ortaya çıkması bundan kaynaklanmaktadır. Mc Donald’s, Happy Meal

menüsünün yanında çocuklara oyuncaklar hediye ederek, çocukların yemek yemekle

oyun oynamayı ilişkilendirmesini sağlamaktadır.

Satın alınacak olan ürününün fiziksel olarak (dokunularak) hissedilmesi, ürünün

tam olarak algılanmasına etki eder ve satın alma davranışının gerçekleşmesine katkıda

bulunur. Bu nedenle mağazalarda örnek ürünler dağıtılır. Ürünlerin ambalajları ürünün

fiziksel özelliklerini ortaya konacak biçimde ergonomik olarak tasarlanır. Dokunarak

ürünü hissetmek, çocuklar için de çok önemlidir. Örneğin; Sony Playstation oyun

konsolları, dokunmanın yarattığı cazibe göz önünde bulundurularak tasarlanmış ve

oyuncunun kendisini, oyunda yaratılan dünyada hissetmesine yönelik üretilmiştir. Hatta

bu konsolla çok sık oyun oynaması nedeniyle bir çok çocuk “vibration white finger”

adlı (titreşimden kaynaklanan) el ağrısı hastalığına yakalanmıştır199. Buradan da

anlaşılacağı gibi oyuncak endüstrisi, dokunma duyusunun algılamaya olan etkisini göz

önünde bulundurarak oyuncaklar geliştirmekte ve çocukları bu şekilde satın almaya

yönlendirmektedir.

Algılamanın kişiden kişiye değiştiği göz önünde bulundurulduğunda,

algılamanın tek bir şekilde gerçekleşmediği söylenebilir. Bireylerin algılama biçimleri

gereksinimlerine, geçmişteki deneyimlerine, güdülerine göre değişir ve bireyler, sadece

algılamak istediklerini algılar (algıda seçicilik). Sonuç olarak çocuklara yönelik

reklamların; markaların istediği gibi algılanmaları, her yönden tanınmaları ve

(ürünlerinin algılanmasının tetiklenmesi için) yaratıcı olmaları gerekliliğinden söz

edilebilir.

198 Lindstorm, a.g.e., s.105. 199 A.g.e., s.102.

Page 140: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

123

3.3.4. Alışkanlık, Tutum ve İnançlar

Tüketicilerin davranışlarını doğrudan etkileyen unsurlardan biri olan tutum;

bireylerin bir fikir veya nesneyle ilgili duygu ve eğilimleridir. Tutumun doğrudan

gözlemlenebilen bir özellik olmadığı ancak; bireylerin gözlemlenebilen davranışları

nedeniyle, bireylere yakıştırılan eğilimler olduğuna işaret edilmiştir200. Tutum, inançları

etkiler. İnanç; bireysel deneye veya çevresel unsurlara dayanan bilgiler, görüşler ve

kanılardan oluşur201.

Tutum ve inançlar, tüketicilerin satın alma karalarını ve tüketim alışkanlıklarını

yakından etkiler. Bu bağlamda, tutumu oluşturan bilişsel, duygusal ve davranışsal üç

bileşenden söz etmek gerekir. Bireyler bir ürünün, bir gereksinimi giderdiği konusunda

bilgilenir, o ürüne yönelik olumlu duygular besler ve ürünü satın almak üzere harekete

geçer. Yani bilişsel, duygusal ve davranışsal bileşenler genellikle birbirini sırasıyla

takip eder, aralarında tutarlılık sergiler ve bireyin ürün/markaya yönelik olumlu tutum

oluşturmasına yol açar202.

3.3.5. Kişilik

Kişilik; bireyleri birbirinden farklı kılan hayat görüşleri, çevreyle kurduğu

ilişkiler, fiziksel, düşünsel ve ruhsal özellikleridir. Nasıl ki her yetişkinin tutkuları,

hedefleri, mizah anlayışı gibi bir çok yönü birbirinden farklı ise, geleceğin yetişkinleri

olan çocukların da kişilikleri birbirinden farklıdır203. Kişilik ve satın alma davranışı

arasında sıkı bir ilişki olduğu bilinmekle birlikte, bu ilişki bugüne dek tam olarak

açıklanmış değildir204. Kişiliğin, bir reklamdan bireyin etkilenilip etkilenmeyeceğini

belirlediği, aynı zamanda satın alma sürecinde toplanacak bilgi türlerinin ve toplama

yöntemlerinin de, etkili olduğu bilinmektedir.

200 Ahmet Bülent Göksel, Füsun Kocabaş, Müge Elden, Pazarlama İletişimi Açısından Halkla İlişkiler ve Reklam, Yayınevi Yayıncılık, İstanbul, Ekim 1997, s.61’den aktaran Müge Elden, Özkan Ulukök, Sinem Yeygel, Şimdi Reklamlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 2005, s.225. 201 Muhittin Karabulut, Tüketici Davranışı Pazarlama Yeniliklerinin Kabülü ve Yayılışı, Minnetoğlu Yayınları, İstanbul, s.58 202 Elden, Özkan, Yeygel, a.g.e, s.232. 203 Odabaşı, Barış, a.g.e., s.189. 204 Tamer Arpacı, Doğan Yaşar Ayhan, Erinç Böge, Doğan Tuncer, M.Mithat Üner, Pazarlama, Gazi Yayınları, Ankara, 1992, s.17.

Page 141: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

124

Sigmund Freud, kişilikle ilgili geliştirdiği psikanalitik kurama göre, kişiliğin üç

aşamadan oluştuğunu savunur; id (bilinçaltı), ego (bilinç) ve süperego (bilinçüstü). İd

kişiliğin bilinçsiz olduğu kısımdır. Doğal duygular ve güdüler, yani kişiliğin bilinçsiz

kısmı idi oluşturur. Örneğin cinsellik, saldırganlık gibi. Bireyler kişiliklerindeki bu

duyguları sürekli olarak tatmin etmek isterler ancak bu noktada “ego” devreye girerek

kişinin gerçekle bağlantı kurmasını sağlar ve “id”in karşılanmayacak taleplerini,

geliştirdiği savunma mekanizmalarıyla durdurur. Yani kişi bu noktada kendini korur.

Süperego; kişinin aile, toplum ve diğer otoritelerden öğrendiği ahlaki, kültürel

değerlerle oluşturduğu kurallarıdır. Bilinçaltını sürekli olarak bastırır ve kişinin kuralar

çerçevesinde davranmasına rehberlik eder. Süperego bilinçli gibi görünse de –aslında-

genellikle bilinçsizdir. Ego yetersiz kaldığında, devreye süperego girer ya da süperego

çok fazla baskın olursa, ego devreye girer ve böylece davranışlar dengelenir.

Psikanalitik kuram, tüketicilerin satın alma kararlarında kişiliği oluşturan hangi

bölümün daha baskın olduğunun tanımlanması konusunda pazarlamacı ve reklamcılara

önemli ölçüde fayda sağlar. Örneğin; kişinin bilinçsiz güdülerini tanımlayan rüyalar,

hayaller ve semboller reklamlarda kullanılarak satışlar artırılmaya çalışılır205.

Kişilik ve tüketici davranışı araştırmaları her ne kadar çelişkili bulgular verip

genelleme yapmayı güçleştirse de, günümüzün pazarlama literatürü, "bana tükettiğini

söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" türünden tüketim ilişkilendirmeleri yapmaktadır.

Örneğin, kahve içenlerin çok sosyal oldukları keşfedilmiştir. Bu nedenle de Nescafe

reklamlarında insanlar, kahve içmek için bir araya gelirken gösterilmektedirler.

Dünya çocuklarının markalarla olan ilişkilerini ortaya koymak amacıyla, pazar

araştırma şirketi Millward Brown’un Brandchild araştırması’nda, çocuklar markalarla

olan ilişkilerini şu cümle ile anlatmaktadır; “Benim kişiliğime sahip ya da benim

kişiliğim ile ilgili birşeyler söyleyen t-shirtler giymeyi seviyorum”206. Bu ifadeden de

anlaşılabileceği gibi, yeni çağ çocuklarının tüketim tercihleri kişilikleri ile örtüşmektedir

ve markalar da ürünlerini, çocukları kişiselleştirebileceği biçimde yaratmaktadırlar.

205 Elden, Özkan, Yeygel, a.g.e, s.211-212. 206 Lindstorm, a.g.e, s.118

Page 142: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

125

4. Bir Kitle İletişim Aracı olarak Televizyonun ve Televizyon Reklamlarının

Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Gelişmekte olan çağın simgesi olan kitle iletişim araçları, hayatımızı bir çok

alanda doğrudan veya dolaylı olarak etkilemekte ve değiştirmektedir. Tüm toplumlarda

bireyleri etkisi altına alan kitle iletişim araçlarının; çocuklar ve yetişkinler üzerinde

etkinliğini belirgin olarak gösterdiğini ve onlar üzerinde farklı sonuçlar doğurduğunu

söyleyebiliriz. Bu araçlar içinde en çok dikkati, televizyon çekmektedir diyebiliriz.

Televizyon, ses ve görüntüyü elektronik işlem yoluyla uzak mesafelere ve bir

noktadan, belli bir bölge içindeki çeşitli noktalara nakleden aygıt olarak

tanımlanmaktadır207. Televizyonun kitleler üzerinde çok büyük bir etkisinin ve toplum

üzerinde oldukça önemli bir etkileme ve değiştirme gücünün olduğu göz önünde

bulundurulduğunda; bu etkilerin, geleceğin yetişkin tüketicileri olan çocuklara nasıl

yansıdığını anlamak için –öncelikle- televizyonun toplum yaşamındaki yerinden söz

etmek gerekir.

4.1. Televizyonun Yaşamdaki Yeri

Kitle iletişim araçları arasında toplum yaşamını en çok etkileyen ve yönlendiren

araç olarak görülen televizyon, günümüzde yaygın kullanımıyla bir çok evde yer alan ve

bireylerin hayatına bir çok açıdan etki eden araçların başında gelmektedir. Televizyonun

tarafsızlığı, nesnelliği ve dürüstlüğü tartışılır bir konu olmakla beraber, yaşamda ne

kadar büyük rol oynadığı artık tartışılmamaktadır. Bir yandan televizyonun (dünyaya

açılan kapı olarak) tarafsız ve yalansız olduğu düşünülürken; bir yandan da kamerayı

kullananın ve programı hazırlayanın bir insan olması, (her ne kadar yalan bilgi aktarma

ve insanları yanıltma niyeti olmasa bile, yapılan işin doğası gereği) olayları seçerek

kameraya aldığı düşüncesini doğurabilir ve bu nedenle de tarafsızlık kavramının biraz

izafi (bağıntılı) olduğu söylenebilir. Bu arada, televizyon çalışanları ne kadar tarafsız

olabilirse, televizyon kanalının da o kadar tarafsız olacağı düşünülmektedir208.

207 Mahmut Tali Öngören, Televizyona Açılan Pencere, Gazeteciler Cemiyeti, Ankara, 1972, s.42. 208 M.Doğan Karacoşkun,“Bireysel ve Toplumsal Çözülmede Televizyon Unsuru Üzerine Düşünceler” http://www.turnofftv.tuketiciler.org/makale1.doc, Erişim: 09.01.2006

Page 143: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

126

Neil Postman’a göre televizyon; dilin TV’de işitilmesine ve bazen de önem

arzetmesine rağmen, izleyicinin bilincine egemen olan ve eleştirel anlamları taşıyan

görüntü ya da resimdir209. Postman, televizyonun basılı sözcük mantığına oldukça ilkel

(ama güçlü) bir seçenek olarak sunulduğunu ifade etmekte ve izleyebilmek için de

beceri ve biçimini anlamayı sağlayacak bir eğitim gerektirmediğini söylemektedir.

Gerçekten de televizyon seyretmek herhangi bir çaba sarfetmeksizin gerçekleşir.

Televizyonun sunduğu içerik izleyicinin zihnini yormaz çünkü; programlar, izleyiciden

herhangi bir beklenti (konuyla ilgili bir alt yapısının olması gibi) içerisine girerek

yapılandırılmamaktadırlar. Hedef kitlesini yoracak beklentiler gütmeden zihni

boşaltmaya yardımcı olması nedeniyle; yetişkin veya çocuk, her yaştan ve her sosyo

ekonomik seviyeden kişi, zekasını zorlamadan tükettiği televizyonu, yaşamının

vazgeçilmez bir unsuru haline getirmiştir.

Televizyonun bir çok evde yer almasının yanında, üzerinde durulan bir konu da;

bir hanedeki televizyon sayısının artması, kanal sayılarındaki fazlalık ve yayın

saatlerinin uzunluğudur. Eskiden sadece salon ya da oturma odalarında, yani aile

bireylerinin birlikte vakit geçirdiği ortamlarda bulunan televizyon; zamanla mutfakta,

yatak odalarında yani evin her köşesinde izlenmeye başlanmıştır. Ayrıca bir çok kanal

seçeneği olması nedeniyle hemen herkesin ilgi alanına göre bir program mutlaka

bulunmakta ve izlenmektedir. Farklı ilgi alanları olan aile fertleri, eskiden ortak ilgi

alanına hitab eden programlar izleyerek bir arada vakit geçirirken; artık herkes kendi

“özel alan”ında, sadece kendi sevdiği programı izleyerek gittikçe bireyselleşmekte ve

yalnızlaşmaktadır diyebiliriz.

Bireylere hem işitsel, hem görsel açıdan hitap eden ve eğlence dünyasının

renkliliğinden yararlanarak belli bilgileri aktarma gücüne sahip olan televizyonların,

günümüzde birey ve topluma yönelik olumsuz işlevleri üzerine yaplan değerlendirmeler

şu konular üzerine yapılmıştır210;

• Bireylerin ruhsal ve zihinsel yapılarını yönlendirme işlevi,

209 Neil Postman, Çocukluğun Yokoluşu, Çeviren. Kemal İnal, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1995, s.101. 210 Karacoşkun, a.g.m.

Page 144: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

127

• Çocuklara, gençlere ve aile bireylerine yönelik diğer olumsuz işlevler.

Televizyon yayınları ve televizyon reklamlarının, kimi zaman kültürel

farklılıkları -tek düzelik oluşumu sağlamaya çalışarak- aza indirgediği savunulmaktadır.

Toplumun bilgi toplumu olma yönünde gelişiminin ve farklı kültürleri tanıma şansının

eskiye kıyasla daha fazla olmasının, bu durumu tetiklediği söylenebilir. Ruhsal ve

zihinsel yönden “hep isteyen” ve aldıkça “daha fazla isteyen” tüketici bir prototip model

oluşturulmaya çalışıldığını iddia eden Karacoşkun’a göre; birey kendi adına

düşünüldüğünü gördükçe; onun adına belirlenen çerçeve dışında düşünmeye gerek

olmadığı izlenimine kapılmaktadır. Böylece düşüncelerini, tepkilerini eleştirel bir bakış

açısıyla değerlendirmekten yoksun kalmaktadır. Bütün bu süreçler bağlamında

televizyonun, her şeyi klişeleştirip standartlaştırırken, toplumsal çözülmeyi de

hızlandırdığı düşünülmektedir.

Televizyonların çocuk ve gençler üzerindeki etkisinin, toplumun diğer

kesimlerine oranla çok daha fazla olduğu söylenebilir. Bu etki, televizyonların sadece

bilgi aktarmaları yoluyla değil, belli davranış modelleri sunmaları suretiyle

gerçekleşmektedir. Televizyonda görülen tipler, özellikle çocuklar için, büyük bir taklit

kaynağı olan modellerdir. Buradaki model sözcüğü, kişinin kendini özdeş tuttuğu ve

duyuş, düşünüş ve davranışlarını taklit etmeye çalıştığı kimseler olarak ifade

edilmektedir. Bireylerin ruhsal gelişiminde ve insan ilişkilerinin oluşumunda oldukça

önemli bir işleve sahip olan taklit etme, televizyonun temel öğretme biçimlerinden biri

olarak değerlendirilmektedir. Kitle iletişim araçlarından televizyon; çocuklara değişik

ortamlarda, değişik rolleri nasıl yerine getireceğini öğretebilmektedir. Ancak,

çocukların televizyonda sunulan rolleri algılama biçimleri -kişilikleri nedeniyle-

farklılık gösterebilmektedir211.

Televizyonun, ailesinin yanında her an televizyon izleyebilen, bu ortamda

büyüyen çocuklar üzerindeki etkilerini; bu çalışmanın konusu itibariyle daha ayrıntılı

incelemek gerekmektedir.

211 Nazik, a.g.m.

Page 145: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

128

4.2. Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Çocukların toplumsallaşmasında televizyonun büyük bir rolü olduğu daha önce

de belirtilmiştir ancak; televizyon reklamlarının, çocuklar üzerindeki etkilerini daha iyi

anlayabilmek için televizyonun etkilerinden daha ayrıntılı söz etmek gerekir. Şöyle ki:

değişen toplum yapısı ve televizyonun yaşamın içine büyük ölçüde entegre olması

nedeniyle, çocukların gözlemeyerek, ebeveynlerinden ve çevreden yardım alarak

öğreneceklerinin tamamını öğrenemedikleri, bunun yerine televizyondan bilgi alarak

öğrendikleri gözlemlenmektedir. Bu nedenle televizyon; çocukların “olmazsa

olmaz”ları arasında yerini almıştır.

Televizyonun bireylere olan zararlı etkileri bir çok araştırmaya konu olmuştur.

Televizyonun yetişkin veya çocuk her yaştan bireyin tutum ve davranışlarını etkilemesi

nedeniyle konu üzerine bir çok tartışma yaşanmaktadır. Uzmanlar, özellikle çocukların

çok sevdiği televizyonun onların gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini bir çok şekilde

tartışmışlardır.

Kuruoğlu, Fransa'daki çocukların % 30'unun hergün 3 saat 28 dakika ekran

karşısında kaldığından söz etmektedir. Uluslararası Çocuk Merkezi’nin gerçekleştirdiği

bu araştırmaya göre; iki yaşındaki çocukların televizyon açmayı bildikleri, üç

yaşındakilerin de hergün televizyona baktıkları, belirtilmektedir. Fransa'da yapılan

başka bir araştırmaya göre ise: 4-10 yaşındaki çocuklar 1 saat 45 dakika; 11-14

yaşındakiler 2 saat 1 dakika; büyükler ise 2 saat 50 dakika televizyon izlemektedirler.

1997 yılında yapılan bir araştırmada; Ege Üniversitesi Ana Okuluna giden çocukların

ebeveynlerininin ifadesine göre; çocukların % 56'sı günde 2, % 44'ü de 3 saat televizyon

seyretmektedirler212.

Stanger ve Gridina’nın ABD’de yaptıkları çalışmalar; televizyonda şiddet ve

televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri üzerine yoğunlaşmıştır. ABD'de

yapılan bir araştırmada; % 87 oranındaki evde iki ve daha fazla, %60'dan fazla oranda

da 12-17 yaş arası gencin odasında televizyon olduğu belirtilmiş ve çocukların

212 Huriye Kuruoğlu, “Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri”, http://www.cocukaile.com/Moduller/Makaleler/MakaleIndex.aspx?Kodal=5&KS=200653185048844, Erişim:20.03.2006

Page 146: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

129

beslenme alışkanlıkları, uyku düzenleri ve sosyal davranışlarının bozulması gibi pek

çok olumsuzların, televizyonun etkisinden kaynaklanmış olduğu ortaya konmuştur213.

Yapılan araştırmalar sonucu; pek çok çocuğun televizyon başında geçirdiği

zamanın, sınıfta bulundukları süreyle eşdeğer olduğu saptanmış ve televizyon izlemenin

en yoğun olduğu dönemin, 11-14 yaşları olduğu belirlenmiştir214. Özellikle erken

çocukluk dönemindeki (0-8 yaş) çocuklar için televizyonun, hareketli ve renkli

görüntüler sunması niteliğiyle, oldukça ilgi çekici bir uyarıcı olduğu söylenebilir.

Çocukların televizyonun büyüsüne bu denli kapılıp gitmelerinin nedeni; çocukların

televizyon karşısında korunmasız ve kırılgan konumda olmalarıdır. Çocuklar sosyo-

duygusal, bilişsel gelişim özelliklerine göre üç farklı yaş grubunda ele alınmışlardır215:

7 Yaş ve Altı: Bu yaş grubu çocukların dikkat süreleri; sözel bilgileri ve açıklamaları,

ekrandaki görüntülerle ilişki içinde takip edemeyecek kadar kısadır. Yalnızca

görüntülere odaklanabilen ve odaklanma süreleri yüksek olmasına rağmen, ilk gördüğü

görüntüye takılıp kalan bu yaş grubu çocukları, gördüklerini; başlangıç, gelişme ve son

-bir bütün- olarak algılayamamaktadır.

7-12 Yaş Grubu: Gerçek ile hayal arasındaki ayrımı fark etmiş, iyiyi kötüyü bilmesine

rağmen çok da kararlı olmayan bu yaş grubundaki çocukların, dağınık verilen mesajları

algılama yetileri düşüktür.

16 Yaş Altı: Çocuklar bu yaşlarda, aile üyelerini model alma eğilimlerinden

uzaklaşarak akran gruplarını, dış dünyadaki kişileri, film kahramanlarını model almaya

başlayıp, öğrenme eylemini karakterler aracılığıyla gerçekleştirmektedirler.

Televizyonun çocukların gelişimine, toplumsallaşmasına bir çok faydası vardır

ancak bilinçsizce kullanıldığında, çocuklar üzerinde bir çok da zararı görülür.

213 Mesude Atay, Elif Çelebi Öncü, “Elektronik Bakıcı Televizyon”, http://isbank.net.tr/channels/egitim/okul_oncesi/televizyon.asp, Erişim: 04.10.2005 214 Haluk Yavuzer, Çocuğu Tanımak ve Anlamak, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2003, s.76 215 Sevilay Çelenk, “Medyada Şiddete Duyarlık”, Simge Kulanımı Oturumu, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1. Baskı, Mayıs 2005, s.86- 87

Page 147: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

130

Tezcan, televizyonun çocuklara; kültür geliştirme, düşünmeye yöneltme, ilgi ve

yaşam alanlarını genişletme, estetik zevklerini geliştirme gibi yararlarının yanında

zararlarının da bulunduğu düşünmüş ve bu konuyu şu maddelerle ayrıntılandırmıştır216;

• Çocuğu yararlı etkinliklerden alıkoyabilir, onu edilginleştirir, yaratıcılıktan ve

etkinlikten uzaklaştırır.

• Çocukta tek tip değer yargıları geliştirebilir.

• Duygusal yönden güven içinde olmayan çocuklarda kaygı ve korkular

geliştirebilir. Onlarda sürekli korku içinde olma gibi davranışlar geliştirebilir.

• İlkokul yıllarında kişiliklerinin biçimlendiği dönemde onlarda saldırganlık

duyguları geliştirebilir

• ABD’de özellikle çocuklar arasında şişmanlık yaygındır. Bunun nedeni, TV

karşısında ssatlerce kıpırdamadan oturmak ve abur cubur yemektir.

• TV’de gördükleri her şeyi gerçek olarak algılayabilirler.

• Çocuklar gerçekle gerçek olmayanı ayırt etmekte güçlük çekerler. Gözleri

önünde olup bitenin bir oyun ya da temsil olduğunu bilmez, gerçek sanırlar.

Örneğin Superman gibi uçmaya çalışırlar.

Tezcan’la aynı doğrultuda düşünen Nazik de; televizyon programlarının

çocukları hem olumlu hem de olumsuz etkilediğine dikkat çekerken, özellikle belirli bir

yaşın altındaki çocukların (düşünüp değerlendirme yeteneklerinin henüz gelişmemiş

olması nedeniyle) savunmasız olduğunu belirtmiş ve televizyonun olumsuz etkilerini şu

şekilde maddelendirmiştir217;

• Gereksiz tüketime yol açabilir,

• Beslenme ve sağlık bakımından olumsuz olabilir,

• Milli kültür ve etik değerler zedelenebilir.

Kuruoğlu; televizyonun, izleyiciye tek yanlı bir iletişim sunarak (iletişimiyle)

onları savunmasız yakaladığını düşünmekte ve bilinçli bir yetişkin ile, henüz bilinci

216 Tezcan, a.g.e., s.87 217 Nazik, a.g.m.

Page 148: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

131

oluşmamış bir çocuğun, televizyondan etkilenme durumlarının aynı olmadığını

savunmaktadır218.

Çocuk Tüketicilerin Satın Alma Davranışlarını Etkileyen Psikolojik Unsurlar

bölümünde, Bandura’nın Bilişsel Sosyal Öğrenme Kuramı ele alınmıştır. Bu kuram

çerçevesinde yapılmış olan Bobo Doll Deneyi’nin sonuçları; televizyon programlarının

çocuklar üzerindeki etkisine gönderme yapması açısından önemlidir219.

Bobo Doll Deneyi

Bandura bu deneyde; bir grup çocuğa, “Bobo doll” adlı oyuncağa tekmeler atan ve

söven bir adamın oynadığı filmi izlettirir. Çocuklar teker teker oyuncaklarla dolu bir

odaya alınır ve oyunun ortasında içeri gelen bir kişi; oyuncaklarla artık başka bir

çocuğun oynayacağını söyleyerek çocuğu bir başka odaya götürür. Yeni odada daha az

oyuncak vardır yani çocuk hayal kırıklığına uğratılmıştır. Yeni odadaki oyuncakların

arasında “Bobo doll”un da bulunduğunu gören (filmi izleyen gruba ait) çocukların,

“Bobo doll”a saldırgan davrandıkları gözlenmiştir.

Bandura, yaptığı bir başka deneyde; “filmde şiddeti uygulayan kişiyi”, bir grup çocuğa

“ödüllendirilirken” bir diğer grup çocuğa ise “cezalandırılırken” gösterir. Ödüllendirme

sahnesini izleyen çocuklarda şiddet davranışı daha fazla gözlenirken, cezalandırma

sahnesini izleyen çocuklarda şiddet davranışından kaçınma olduğu gözlenmiştir.

Bandura, televizyonda şiddet görüntülerini izleyen çocukların (kötü

“cezalandırılsa” da, “ödüllendirilse” de) şiddeti öğrendiklerini savunur. Çünkü,

çocuklardan “izlediklerini anlatmalarını” isteyen Bandura; her iki gruptaki çocukların

da, şiddeti en ince ayrıntısına kadar anlattığını gözlemlemiştir. Ancak deneylerin

sonunda; kötünün cezalandırıldığı sahneyi izleyen çocukların, öğrendikleri şiddet

davranışını, hayata geçirmedikleri ortaya çıkmıştır.

Televizyonu bir “zaman hırsızı” olarak nitelendiren Condry, televizyonu;

çocukları gelişimleri için gerekli aktivitelerden alıkoyan bir araç olarak tanımlar. Ayrıca

218 Huriye Kuruoğlu, “Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri”, http://www.cocukaile.com/Moduller/Makaleler/MakaleIndex.aspx?Kodal=5&KS=200653185048844, Erişim:20.03.2006 219 İnci Ayhan, “Psikolojide Başlıklar, Psikologların Yanıt Aradıkları Sorulardan Örnekler”, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/psikoloji/basliklar.htm

Page 149: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

132

Çaplı, bazı uzmanların; televizyonun çocukların inançlarını ve tutumlarını (reklamlar

aracılığıyla) etkilediğini ileri sürdüğünü belirtmekte ve bu bağlamda televizyonun

olumsuz etkilerinin üzerinde durmak gerektiği vurgulanmaktadır220.

Düşünme ve hissetme biçimi, toplumsal ilişkilerin düzenlenmesi, hatta yaşam

biçimlerini oluşturma açısından televizyonun; çocukları (neredeyse) yetişkinlerden daha

fazla etkisi altına aldığı söylenebilir. Toplumun geleceğini oluşturan çocukların,

bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunarak yetişmesi; sunulan koşulların, onların

çıkarlarını gözetmesine bağlıdır. Kitle iletişim araçlarının her gün sunduğu sayısız

mesaja maruz kalan çocukların, korunmaya gereksinimi olduğunu söylemek yanlış

olmaz.

Çocukların televizyon izleme alışkanlıklarının ailelerinin kontrolünde olması

gerektiği düşünülmekte ve ailelerin (çocuklarına iyi bir televizyon izleme alışkanlığı

kazandırabilmesi için) dikkat etmesi gereken bazı noktalar şu şekilde sıralanmaktadır221:

• Çocukların günde kaç saat televizyon izlediği belirlendikten sonra bu süre

azaltılabilir,

• Televizyon izleme ile ilgili kurallar koyulabilir,

• Çocuğun izlediği programlar çocukla birlikte izlenebilir,

• Televizyon belirli programlar için açılıp programlar bittikten sonra kapanabilir,

• Şiddet içeren sahneleri izleyen çocukla, bu davranışların insanları incittiği ile

ilgili konuşulabilir,

• Hangi programları izlemek istediğiyle ilgili çocuklarla birlikte plan yapılabilir,

• Televizyon izleme zamanının ardından başka eğlenceli etkinlikler ile çocukların

öğrendiklerini pekiştirmesi sağlanabilir.

Çocuklar aile içerisinde ebeveynlerini ve aileyle yakın ilişkide olan kişileri

örnek alırlar. Bu çalışmanın “Öğrenme” bölümünde bunun gözlem yoluyla

220 Bülent Çaplı, “Çocuk ve Televizyon”, Yeni Türkiye Medya Özel Sayısı, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri Yayını, Sayı:12 Kasım-Aralık 1996, s.1335 221 Atay, Öncü, a.g.m.

Page 150: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

133

gerçekleştirildiğinden söz edilmiştir. Eğer aile üyeleri daha az televizyon izlerse, çocuk

da onları model alarak kendi kendine daha az süre televizyon izler. Kurallar genellikle

çocukların hoşlanmadığı kısıtlamalardır ancak, onun rahatsız olmayacağı biçimde

konulduğunda, kurallara rahatlıkla uyum sağlar. Örneğin; yemek sırasında onun da

dahil olacağı konularda sohbet edildiğini gören çocuk, televizyon izlemeye zaten

gereksinim duymaz ve evde konulan kurala uyar. Yetişkinler, çocuklarının izlediği

programları izleyerek hem programların çocuğa uygun içerikte olup olmadığını görmüş

hem de çocukla iletişim kurarak o programdan neler öğrendiğini anlamış olurlar. Ayrıca

içeriğinde şiddet varsa, bu kavramın olumsuzluğu çocuğa belirtilebilir. Çocukla hangi

programın izleneceği üzerine birlikte plan yapılırsa, çocuk kaale alındığını hisseder ve

bu plana uyar. Çocuk, televiyon izledikten sonra, orada dikkatini çeken kahramanları

anlatan yazılar yazar, resimler yaparsa, öğrendilerini pekiştirmiş olur.

Çocukların izlediği televizyon programları incelendiğinde, çocukların; içinde

animasyon, hayvanlar, kuklalar bulunan öykü biçiminde gelişen programlardan

hoşlandığı, ayrıca kızların erkeklere göre daha çok reklamları izledikleri, haber

izleniminin de kız ve erkek çocuklarda yaş büyüdükçe arttığı görülmüştür222.

4.3. Televizyon Reklamlarının Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Çocukların toplumsallaşma sürecinde televizyonun rolü yadsınamazken,

araştırmacılar; televizyon reklamlarının, çocukların satın alma davranışlarını ciddi

ölçüde etkilediğini, pazarlanan ürünleri tüketme eğilimlerini tetiklediğini ve bu ürünleri

satın almaları konusunda onları güçlü bir şekilde yönlendirdiğini savunmaktadırlar.

Atay ve Öncü, hem yetişkinlere hem de çocuklara yönelik ürünlerin reklamlarının

çocuklar kullanılarak yapıldığını ve mesajların bu şekilde verildiğini belirtmişlerdir223.

Televizyonun etkili bir dikkat çekme aracı olduğunu bilen reklamcıların; başta

çocuklara yönelik ürünler olmak üzere, bir çok ürün tanıtımında ve olay aktarımında

çocukları kullandığını, televizyon reklamlarını izleyerek kolaylıkla saptayabiliriz.

222 Mücella Özkan, Saadet Bedük “Kitle İletişim Araçlarından, Televizyon Tv Reklamlarının Çocukların

Giyimi Üzerindeki Etkileri” http://www.kto.org.tr/tr/dergi/dergiyazioku.asp?yno=400&ano=50, 01.09.2005 223 Atay, Öncü, a.g.m.

Page 151: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

134

Reklamlara; gazete, dergi, radyo, televizyon ve Internet gibi tüm kitle iletişim

araçlarında, hatta okullarda, yolda ilan tahtalarında, kısacası her yerde

rastlanabilmektedir. Pazarlama uzmanlarından Stan Rapp ve Tom Collins; her

Amerikalının, sıradan bir günde, 5000’in üzerinde reklama maruz kaldığını

belirtmişlerdir224.

1950’lerden bu yana yaygınlaşan ve gelişen televizyon karşısında çocukların

(yetişkinlere oranla) daha çok vakit harcadıkları ve daha fazla sayıda reklam spotu ile

karşılaştıkları belirtilmektedir225. Elden; tüm kitle iletişim araçları içinde televizyonun

çocuklar tarafından en çok kullanılan araç olduğunu ve çocukların (televizyon

reklamlarıyla sıkça karşılaştığı için) diğer bir çok televizyon programı ile olduğu kadar

televizyon reklamları ile de çok yakından ilgilendiklerini belirtmektedir 226.

Çocuklara yönelik reklamlar ile ilgili çalışmalar iki paradigma üzerinde

temellendirilmiştir; güç sunulmuş çocuk paradigması (paradigm of the empowered

child) ve savunmasız çocuk paradigması (paradigm of the vulnerable child)227.

Güç sunulmuş çocuk paradigmasına göre çocuklar, reklam mesajlarını eleştirme

ve değerlendirme yeteneğine sahip tüketiciler olarak görülmektedir. Bu paradigmaya

dayalı olarak yapılan pazarlama araştırmaları çoğunlukla, reklamın önceden tasarlanmış

etkileri üzerine odaklanmaktadır. Önceden tasarlanmış etkiler ise; çocukların marka

farkındalığı, markaya karşı tutumları ve satın alma amaçlarından oluşmaktadır.

Savunmasız çocuk paradigması, çocukların kendilerini -kavramsal yetenek

eksikliği nedeniyle- reklam mesajlarına karşı koruyamadıklarını varsaymaktadır. Bu

paradigmaya göre çocuklar; (yetişkinlere oranla) reklamların baştan çıkarıcı etkileri

224 Kathlyn Gay, “Caution! This May Be and Advertisement: A Teen Guide to Advertising”, Franklin Watts, New York, 1992, s.86. 225 Mine Mangır, Gelengül Haktanır, S. Bostan., “Dokuz Yaş Çocuklarının Televizyon Reklamlarını Değerlendirmeleri Üzerine Bir Araştırma”, AnkaraÜniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları:1293, Bilimsel Araştırma ve İncelemeler: 717, s. 1-87, Ankara, 1993. 226 Müge Elden, “Reklamların Çocuklar Üzerindeki Etkilerinin Fiziksel, Zihinsel, Psikolojik ve Toplumsal Gelişimleri Reklamların, Toplumun Tüketim Toplmu Haline Dönüşmesindeki Etkileri Oturumu”, “Reklamların İzleyiciler Üzerindeki Etkileri” Paneli, RTÜK Yayın No:10, 1.Baskı, Ankara, Temmuz 2004, s.59 227 Moniek Buijzen; Patti M. Valkenburg, “The Effects of Television Advertising on Materialsm, Parent-Child Conflict, and Unhappiness: A review of Research”, Applied Developmental Psychology, no: 24, 2003, s.438.

Page 152: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

135

karşısında duygularına kolaylıkla kapılmakta ve reklam mesajlarından daha fazla

etkilenmektedirler. Savunmasız çocuk paradigmasına dayanarak yapılan araştırmalarda;

hangi reklamların, çocuklara ne boyutlarda zararı olduğu incelenmekte ve çocukların

olası zararlı etkilerden korunması gerekip gerekmediği gibi konular üzerinde

durulmaktadır. Güç sunulmuş çocuk paradigmasından farklı olarak, bu paradigmaya

dayalı araştırmalar; reklamın, önceden tasarlanmamış olan etkileri üzerine

odaklanmaktadır.

Reklamlar, hedef kitle üzerinde etki yaratıp ürün/hizmetin satılması için

yapılmaktadır ancak; reklam mesajının kimi zaman hedeflenen kitlenin dışında kalanları

da etkilediği görülmektedir. Reklamın önceden tasarlanmamış etkileri, (genel bir bakış

açısıyla değerlendirildiğinde) ulaşılan kitlenin, planlanandan daha geniş olması

bakımından “olumlu” olarak nitelendirilebilir ancak, bu etkilerin “olumuz” yönde

belirtileri de bulunmaktadır. Örneğin; aşağıda açıklamasının yapıldığı, hedef kitlesi

yetişkinler olan Nestlé Milky Bar Munchies reklamının, çocuklar üzerinde de bazı

etkiler bırakma olasılığı, reklamcılar tarafından bilinçli olarak tasarlanmış bir durum

gibi görünmemektedir.

Lowe Lintas Londra ajansı tarafından çekilmiş olan 2002 yılı yapımı, “Çocuklar

Hücum Ederse” adlı Nestlé Milky Bar Munchies reklamı; Bağımsız Reklam

Yapımcıları Birliği (AICP-Association of Independent Commercial Producers) 2003

Gösterisi’nin, teknik kategori-güldürü dalında, tüm Amerikan Televizyon Reklamları

arasından “büyük ödüle” layık görülmüştür. Reklamda, çocukların Nestlé Milky Bar

Munchies yiyen yetişkinleri gördüğünde kıskançlık nedeniyle onlara verdikleri zararlar

gösterilmektedir.

Kızını salıncakta sallayan baba, elindeki çikolatayı ağzına attığı an, kızından

yanlışlık süsü verilmiş bir tekme yer. Başka bir sahnede mama sandalyesinde oturan

bebek, masada oturan annesinin Munchies çikolata yediğini görür ve yine yanlışlık süsü

ile, önündeki oyuncağını yere fırlatır. Anne, oyuncağı almak için eğilir ve kalkarken,

mama sandalyesinde oturan bebeğin anne eğildiğinde açtığı çekmeceye başını çarpar.

Bir diğer sahne ise, süpermarkette annesiyle alışveriş yapan bir çocuğun, annesinin

arkasında duran, Nestlé Milky Bar Munchies yiyen adamı kıskandığı için, annesinin

Page 153: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

136

sırtına dokunarak, bunu adamın yaptığı süsünü vermesi ve annenin adama tokat atması

ile gelişir. Bunlara benzer bir kaç sahnenin ardından reklam filmi, “Yeni sütlü çikolata

Munchies, yalnızca yetişkinler için yapıldı ama gelin bunu bir de çocuklara anlatmaya

çalışın” (“New milky bar Munchies, only made for adults, but try telling that to kids”)

cümlesiyle sona erer.

Nestlé Milky Bar Munchies reklamının hedef kitlesi yetişkinler olarak

tasarlanmıştır. Ancak reklamda çocukların rol alması ve pazarlanan ürünün çocukların

tüketmeyi çok sevdiği, çikolata olması nedeniyle; bu reklamın, çocukların üzerinde

olumsuz etki yaratabileceği gözardı edilmiş gibi görünmektedir. Çocukların reklamda

sergiledikleri şiddet içerikli davranışlar; bu reklamı izleyen çocukları da aynı

davranışlara kolaylıkla yöneltecektir.

Özellikle çocuk programlarının arasında verilen ve çocuklar hedeflenerek

yaratılan televizyon reklamları ile karmaşık olmayan, kolay ulaşılır ürün ve hizmetlerin

sunulması; çocuklara ulaşma konusunda ne kadar hassas girişimlerde bulunulduğunun

bir göstergesidir. Bununla beraber, çocukların reklamlara yalnız çocuk programları

aracılığı ile değil, yetişkinlerin izlediği programlar aracılığı ile de maruz kaldığı

gözlemlenmiştir. İngiltere’deki çocukların çocuk programları arasında izlediği reklamlar

(toplamda izlediği reklamlara oranla) 2004 yılında, %30 olarak belirtilmiştir228.

Bu bağlamda, çocukların izlediği televizyon reklamlarının çoğunluğu (%70’i)

onların yaş grubunu hedef almayan programlar arasında verilen reklamlardan

oluşmaktadır. Bu durumda, çocukların reklama maruz kalması ve dolayısıyla reklamı

yapılan ürün/hizmetleri tüketmesi ya da tüketmek istemesi, yalnızca onlara hitap eden

reklamlar ile gerçekleşmemektedir denilebilir.

Çocuklarla ilgili reklamlar 4 şekilde yapılmaktadır;

1. Doğrudan çocuklara yönelik olarak yapılan reklamlar,

2. İçinde çocuk unsuru kullanılan ve çocuklara yönelik olarak yapılan reklamlar,

3. İçinde çocuk unsuru kullanılan ve yetişkinlere yönelik olarak yapılan reklamlar,

228 Ofcom’dan yararlanan O’Sullivan, www.ofcom.org.uk/codes_guidelines/broadcasting/tv/advertising/advertising_standards/children?a=87101, Erişim: 20.08.2005.

Page 154: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

137

4. Doğrudan yetişkinlere yönelik olarak yapılan ancak çocukların yayınları izlediği

saatlerde yayınlanması halinde, bunlara zarar verebileceği düşünülen reklamlar.

Televizyon, çocuklara tüketiciliğin hazzını, yer cilasından otomobile kadar

herhangi bir şeyi satın almanın doyumlarını daha ilk yaşlarda göstermektedir229.

Çocuklar (yetişkinlerin yaşamlarında stres atmak, eğlenmek, statü yükseltmek, cinsel

çekiciliklerini artırmak gibi konularda tatmin olmak için tükettikleri) tatil, otomobil,

parfüm, gibi ürün ve hizmetlerin farkına, reklamlar aracılığıyla varmakta ve böylece

henüz yetişkin olmadan yetişkinlerin dünyası konusunda bilgilendirilmiş ve güdülenmiş

olmaktadırlar.

Örneğin Florence Brumbaugh, “Televizyon Reklamcılığının Çocuklar Üzerinde

Ne Etkisi Vardır?” adlı makalesinde; çocukların hatırladığı markaların onlara yönelik

olmayan ürün markalarından oluştuğunu söylemiştir. 400 çocuktan, televizyonda

reklamı yapılan ürünleri listelemeleri istendiğinde; deterjan, bira, sigara, kozmetik ve

otomobil markalarını yazdıkları görülmüştür230.

Başrolde iki çocuğun rol aldığı bir Volkswagen reklamında çocuklar,

yetişkinlerin yaşamında büyük önem taşıyan otomobilleri hayallerinde canlandırarak

sürmektedirler. Bir evin sokağa açılan merdivenlerinde yanyana oturmuş, elleri havada

hayali direksiyonlarında, yüzlerinde rekabetin verdiği hırs ifadesiyle tüm reklam filmi

boyunca çocuklar, hiç aralıksız iki farklı motor sesi çıkarmaktadırlar. Bu iki çocuk

birbiri ile yarışmaktadır. Çocuklardan biri vites değiştirdiğini belli eder bir ses çıkarır,

sonra yorulur ve çıkardığı sesi keser ancak (Volkswagen’in yeni vites özelliği ile ön

plana çıkardığı otomobilin taklidini yapan) diğer çocuk vites değiştirme gereksinimi

duymadan ses çıkarmaya devam eder. Reklam, çocuğun hala devam eden sesi eşliğinde

“Doğrudan Vites Değiştiren Dişli Çark Kutusu” (“The Direct Shift Gearbox DSG”)

başlığının ekrana gelmesi ile sona erer.

229 Postman, a.g.e., s.124. 230 Alison Alexander, Louise M. Benjamin, Keisha Hoerrner, Darrel Roe, “We’ll be Back In a Moment’: A Content Analysis of Advertisements in Children’s Television in the 1950’s”, Journal of Advertising, CtC Press, USA, Volume 27, Number 3, 1998, s. 3

Page 155: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

138

Yukarıda sözü edilen reklam; içinde çocuk unsuru kullanılan ve yetişkinlere

yönelik olarak yapılan bir reklam örneğidir. Volkswagen reklamında; çocukların (henüz

yetişkin olmadan, hatta ehliyet alacak yaşa gelmelerine daha seneler varken)

dikkatlerini otomobillere yöneltmeleri belki ‘ilginç’ olarak tanımlanmayabilir. Çünkü,

ne de olsa bir çok toplumda erkek çocuklar -onlara yüklenen toplumsal roller nedeniyle-

bebekliklerinden itibaren, ailelerinin aldıkları oyuncak otomobillerle vakit

geçirmektedirler. Ancak reklamda görülen o ki; yalnızca yetişkinlerin ilgi alanına hitap

ettiği düşünülen otomobil vites özellikleri konusu, iki çocuğun ilgi alanına girmiş ve

onları, görmeye alışık olduğumuz oyuncak otomobiller yerine, hayal ürünü gerçek

otomobillerle yarışmaya kadar götürmüştür. Bu reklam her ne kadar yetişkinlere yönelik

yapılmışsa da, çocukların ilgisini çekmememesi pek olası değildir. Çünkü çocuklar,

medyada gördükleri çizgi karamanlar kadar, akranlarını da model almaktadırlar.

Yetişkinlerin dünyası konusunda bir çok unsuru –neredeyse- yetişkinlerden bile

daha iyi bilir hale gelmiş olan günümüz çocukları; önceki kuşakların yaşadıkları

çocukluk dönemlerinden çok daha farklı bir çocukluk yaşamaktadırlar. Geleneksel

çocukluk modelinin TV’den kayboluşu, en canlı biçimde reklamlardan

gözlenebilmektedir231.

Reklamevi/Young & Rubicam ve yine aynı gruba bağlı Wunderman ajanslarının

kurucu ortağı, Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık

Bölümü Koordinatörü Atilla Aksoy çocuk ve televizyon reklamları konusuna, Arçelik

markasının “Çelik” karakterinin çocukların hayatını ne kadar etkilediğine kendi

hayatından bir örnekle şöyle değinmiştir232;

“Şimdi 3 yaşına henüz gelmiş yeğenim baba demeden önce ‘Çelik’ ismini öğrendi. ‘Dat da dat, da da da dat’ı duydu mu, kara kutuya koşuyor. 18 yaşına geldiğinde, hepsi ‘Çelik’ kadar güçlü izler taşımasa da, 100 binin üzerinde reklam filmi izlemiş olacak. Belki de 150 bin. Hala reklama açlık duyar mı dersiniz?”

Çocuklara yönelik televizyon reklamları; (bir çok ülkede) toplumları ilgilendiren

ve toplumca bilinen ve tartışılan, önemli bir konu olmuştur Sosyal psikologlar,

reklamların; çocuklarda her gördükleri ürünü isteme duygusunu geliştirerek, savurgan

231 Postman, a.g.e., s.157 232 Atilla Aksoy ‘Yeni’ Reklamcılık, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, Kasım 2005, s.26

Page 156: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

139

ve tutumsuz çocuk tipini yaratabildiğini, abartılarak yaratılmış reklamların çocuklarda

gerçek ile hayali ayırt edemeyecek çarpık kavramlar oluşturabildiğini ileri

sürmektedirler233. Çocuğun sosyalleşmesi ve zihinsel gelişiminde önemli yeri olan

masal dinleme ve sorular sorma gibi bir eğitim ve gelişim sürecinin yerini televizyonun

aldığı düşünülmekte, çocuk kuşağı programları ve özellikle günün her saati yinelenen

reklamların, çocukları gerçek dünyadan kopardığı, zihinsel durağanlık ve yetersiz

sosyalleşme yarattığı savunulmaktadır234.

Çocukların merak ettikleri her ürünü satın alma isteklerini tetikleyen

reklamların, çocukları yanlış yönlendirdiği görülmüştür. Bu nedenle çocuklara yönelik

reklamlar, etik açıdan tartışmalı olarak ele alınmıştır. Reklam endüstrisine etik

bağlamda sınırlandırmalar getirilmesinin temel nedenlerinin; çocukların beslenme

alışkanlıklarının, uyku düzenlerinin ve sosyal davranışlarının bozulması gibi pek çok

olumsuz etkilerin oluşmasını engelemeyi amaçladığını söyleyebiliriz.

Bir çok ülkede televizyon reklamlarına bir takım sınırlandırmalar getirilmiş ve

çocukların reklamlardan olumsuz yönde etkilenmemeleri amaçlanmıştır. Örneğin; 1970

yıllarında ABD’de, hedef kitlesi çocuklar olan reklamları kısıtlayan yönergeler

yürürlüğe konmuş ve 20 yıl sonra da Avrupa ülkelerinde yine çocuklara yönelik

reklamlarla ilgili sınırlandırmalar uygulanmaya başlamıştır. Bu sınırlandırmaların

temeli, televizyon reklamlarının çocuklar üzerindeki zararlı etkileri konusuna

dayanmaktadır.

233 Kubilay Uzar, Reklamın Güdüleyici Unsurları ve Tüketici Davranışında Güdülemeye Etki Eden Unsurlar, G.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Bilim Uzmanlığı Tezi, Ankara, 1994. 234 Karacoşkun, a.g.m.

Page 157: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

140

BÖLÜM 3

GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA ANLAYIŞINDA ÖRNEK

KAVRAMLARIN TELEVİZYON REKLAMLARINDA

ÇÖZÜMLENMESİ

Bu çalışmanın ilk iki bölümünde pazarlama kavramı ve geleceğe yönelik

pazarlama anlayışı genel bir çerçeveyle anlatılmış, çocuk kavramı ve çocuğun değişen

tüketici kimliği üzerine reklamların etkisi konusunda da kaynak taraması yapılmıştır. Bu

bölümde, çocukların satın alma davranışlarını en çok etkileyen unsurlardan biri olarak

nitelendirilen televizyon reklamlarının, yeni çağın çocuklarını hangi kavramları içeren

mesajlar sunarak satın alma davranışına yönelttiği Siegel, Coffey ve Livingston’un

bakış açısı temel alınarak değerlendirilecektir.

Siegel, Coffey ve Livingston günümüz çocuklarını harekete geçiren dört temel

motif olduğunu iddia etmiştir; güç, özgürlük, eğlence, ait olma235. Sözü edilen bu dört

motifin, çocuklar için sosyal ve kişisel anlamları olduğu belirtilmiştir. Güç; çocukların

bakış açısına göre bir durumu, bir kişiyi veya bir şeyi kontrol etme kabiliyetine işaret

eden bir değerdir. Örneğin bilgisayar oyunları çocuklara; onlara sunulan sanal dünyayı

kendi güçleriyle kontrol etme olanağını sağlar. Özgürlük; çocukların ailelerinin

isteklerinden bağımsız hareket edebilme kabiliyetini temsil eden bir değer olarak

vurgulanmıştır. Örneğin cep telefonları ve internet, çocuklara aradıkları özgürüğü sunan

ürünlerdir. Eğlence; çocukları sorumluluklarından, yorucu aktivitelerden, üzücü

duygulardan uzaklaştıran, ve onların zihinlerini boşaltmalarını sağlayan bir değer

olarak öne çıkar. Eğlence unsuru çocuklara yönelik bir çok üründe görülebilir. Örneğin;

çizgi film karakterlerinin bulunduğu ürün ambalajları çocuklara eğlence sunar. Ait

olma; çocukları motive eden, dört temel kavram arasında çocukların en önem verdiği

kavram olarak öne çıkmaktadır. Onlara göre bir gruba “ait olmak”; güç, özgürlük ve

eğlenceyi yaşamalarını sağlamaktadır.

235 Siegel, Coffey, Livingston, a.g.e., s.45.

Page 158: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

141

Şekil 3-1’de çocukların kişisel ve sosyal gereksinimleri doğrultusunda onları

harekete geçiren dört temel unsur gösterilmektedir.

Şekil 3-1: Çocuklar İçin Uyarlanmış Gereksinimler Hiyerarşisi

Kaynak: David L. Siegel, Timothy J. Coffey, Gregory Livingston, The Great Tween Buying Machine, Dearborn Trade Publishing, USA, s.46

Bu çalışmada Siegel, Coffey ve Livingston’ın belirlediği bu unsurların

televizyon reklamlarında bulunup bulunmadığı araştırılacak ve eğer bulunuyorsa bu

unsurların çocuklara verilmek istenen mesajlarda nasıl kullanıldığı değerlendirilecektir.

Reklamlarda ifade edilmek istenenin ne olduğunu değerlendirebilmek için

onların nasıl ifade edildiğini anlamak gerekir. Göstergebilim; metinleri incelemek için

dilbilimsel, yazınsal ve kültürel analizlerden meydana gelmiş olan bir yöntemdir.

Göstergebilim, iletişim için oluşturulmuş işaretler sistemidir ve iletişim sürecinde bu

işaretler sisteminin görevlerini inceler.

Göstergebilimin temelinde gösterge bulunur. Göstergebilim, sözü edilen

göstergelerin ve çalışma biçimlerinin araştırılması olarak tanımlanır ve üç temel alanda

çalışır236:

• Göstergenin kendisi: Bu alanda gösterge çeşitleri, göstergelerin anlam taşıma

yolları ve göstergeleri kullanan kişilerle ilişkilendirme biçimleri araştırılır.

• İçinde göstergelerin düzenlendiği kodlar ya da sistemler: Bu alanda toplum ya

da kültürün gereksinimlerini karşılamak amacıyla geliştirilen kodlar ya da bu

236 John Fiske, İletişim Çalışmalarına Giriş, Çeviren: Süleyman İrvan, Bilim Sanat Yayınları, Ankara, 1996, s.62.

İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ

Kişisel (Ego) Sosyal

Ait Olma

Güç Özgürlük Eğlence Ait Olma

Güç Özgürlük Eğlence

Page 159: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

142

kodların iletilmesi amacıyla varolan iletişim kanallarını işletmek için başvurulan

yollar ortaya konur.

• Kodlar ve göstergelerin içinde işlediği kültür: Bu alanda kültür araştırılır.

Kültürün kendi varoluşu ve biçimi de bu kodların ve göstergelerin kullanımına

bağlıdır.

Göstergebilimin temelini Pierce, Saussure ve Barthes adlı üç bilim adamı

oluşturmuştur. Amerikan göstergebiliminin kurucusu olarak kabul edilen mantıkbilimi,

Pierce’a göre göstergebilim şöyle tanımlanmıştır237:

“Bir gösterge başka bir şeyin yerine koyulabilme özelliğine ve kapasitesine sahip olan bir şeydir. Gösterge birisine seslenir, yani seslendiği kişinin zihninde denk bir gösterge ya da belki de çok daha gelişmiş bir gösterge yaratır. Yaratılan göstergeyi, birinci göstergenin yorumlayıcısı olarak niteliyorum. Gösterge bir şeyi, gösterdiği nesneyi temsil eder”.

Buradan anlaşıldığı gibi, Pierce üç terim üzerinde durmuştur; gösterge,

yorumlayıcı ve nesne. Araştırıcı, göstergelerin mantıkla ilişkisi üzerinde durarak

göstereni incelediği ve“semiotics” adını verdiği göstergebilime, Şekil 3-2’deki model

ile katkıda bulunmuştur.

Şekil 3-2: Pierce’ın Anlam Öğeleri

Kaynak: John Fiske, İletişim Çalşmalarına Giriş, Çev: Süleyman İrvan, Bilim Sanat Yayınları, Birinci Basım, Ankara, 1990, s.64

237 Zeman’dan (1977) aktaran, John Fiske, ag.e. s.65.

Gösterge

Yorumlayıcı Nesne

Page 160: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

143

Şekil 3-2’de görülen modele göre gösterge, nesne ve yorumlayıcı ikili ilişkiler

kurar. Nesne, dış dünyada göstergenin yerindedir, yorumlayıcı ise nesne ve gösterge

arasındaki ilişkiyi kurandır.

Dilbilimci Ferdinand de Saussure, Pierce’ın yaptığı gibi göstergelerin nesnelerle

olan ilişkisi ile değil, diğer göstergelerle olan ilişkisiyle ilgilenmiş ve göstergebilime

katkıda bulunmuştur. Saussure’un göstergebilim ile ilgili düşünceleri şöyledir238:

“Saussure’a göre; her gösterge görüntü, nesne ve ses ‘gösteren’ (gösteren) ile temsil ettiği kavram yani ‘gösterilen’den (göstergenin kavramsal boyutu) oluşur. Göstergebilimde ‘gösterge’ sözcük görüntü ya da anlam üreten herhangi bir şey olabilir”.

Gösterilen; göstergenin ifade ettiği anlamı oluşturan kavramdır. Gösterileni

incelediği ve“semiology” adını verdiği göstergebilime Sassure, Şekil 3-3’te sunulan

model ile katkıda bulunmuştur.

Şekil 3-3: Saussure’un Anlam Öğeleri

Kaynak: John Fiske, İletişim Çalşmalarına Giriş, Çev: Süleyman İrvan, Bilim Sanat Yayınları, Birinci Basım, Ankara, 1990, s.67.

Buradan da anlaşıldığı gibi Saussure; gösteren ve gösterilen ilişkisinin

anlamlandırılmasıyla ilgilenmiştir. Şekil 3-3’te, Saussure’un ortaya koyduğu

anlamlandırma süreci ve anlam öğeleri görülmektedir.

Göstergebilim üzerine çalışmalar yapan önemli düşünürlerden bir diğeri ise,

Roland Barthes’tır. Barthes’ın göstergebilimle ilgili düşünceleri şöyledir239:

238 Seyide Parsa, Alev Fatoş Parsa, Göstergebilim Çözümlemeleri, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, 2002, s.8

Gösterge

gösteren (göstergenin fiziksel varlığı)

artı gösterilen (zihinsel kavram)

anlamlandırma

dışsal gerçeklik ya da anlam

Page 161: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

144

“Gösterge, kendisi o şey olmadığı halde, o şeyi çağrıştırarak iletişimde bulunan araçtır. Göstergenin biçim ve içerikten oluşan ikili bir yapısı bulunmaktadır; ‘gösteren’ biçim, ‘gösterilen’ ise içeriğin karşılığıdır”.

Anlam ve anlamlandırmayı inceleyen Barthes, göstergebilime

“anlamlandırmanın iki düzeyi” (düzanlam, yananlam) düşüncesi ile katkıda

bulunmuştur. Düzanlam; Saussure’un çalıştığı, anlamlandırmanın birinci düzeyidir. Bu

düzey, göstergenin göstereni ve gösterileni arasındaki ilişkiyi ve göstegenin dışsal

gerçeklikteki göndergesiyle ilişkisini betilemektedir. Yananlam ise göstergenin,

kullanıcıların duygularıyla, heyecanlarıyla ve kültürel değerleriyle buluştuğunda oluşan

etkileşimidir240. Yani düzanlam nesneldir, yananlam ise özneldir. Örneğin; aynı

çocuğun iki fotoğrafının çekiminden birinde filtre kullanılarak vurgu arka plana

yapılabilir, diğerinde ise ışık yoğun olarak çocuğun gözlerine yansıtılabilir ve vurgu

çocuğun göz rengine yapılabilir. Düzanlamsal açıdan her iki fotoğrafta da çocuk vardır

ancak yananlamsal bakımdan (yani fotoğrafın nasıl çekildiği bakımından) aralarında

duygusal farklılıklar bulunur.

Bu araştırmada, göstergebilimde yer alan gösteren, gösterilen, düzanlam ve

yananlam kavramları kullanılarak reklamlar çözümlenecektir.

1. Araştırmanın Amacı, Hipotezi, Örneklemi ve Yöntemi

Bu çalışmanın bilimsel geçerliliğinin olması amacıyla konu, araştırma ile

varılmak istenen nokta (yani amaç) ve araştırmanın yapıldığı yöntem hakkında bilgi

verilecektir.

1.1. Araştırmanın Amacı

Bu çalışmada yapılan araştırmanın amacı; televizyon reklamlarında çocuklar

üzerinde etkili olabileceği düşünülen unsurların belirlenmesidir.

1.2. Hipotez

Hipotez: Televizyon reklamlarında Milenyum Kuşağı çocuklarının (1994-2003)

kişisel ve sosyal gereksinimlerinin uyarılması ve doyurulmasına yönelik unsurlar –“ait

239 A.g.e., s.15 240 Fiske, age., s.116

Page 162: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

145

olma”, “güç”, “özgürlük”, “eğlence”- içeren reklamların satın alma sürecinde, tüketim

davranışları üzerindeki etkileridir.

1.3. Örneklem

2002 ve 2006 yılları arasında çekilen, Milenyum Kuşağı çocuklarının(temel

karakteristik özellikleri dikkate alınarak) kullanıldığı, çocuklara ve yetişkinlere yönelik

televizyon reklamları.

1.4. Araştırmanın Yöntemi

Bu araştırmada izlenen yöntem; göstergebilimsel analiz yöntemidir.

2. Televizyon Reklamı Çözümlemeleri

Çalışmanın bu bölümünde televizyon reklamları; çocuklara yönelik reklamlarda

bulunan çocuk unsuru ve yetişkinlere yönelik reklamlarda bulunan çocuk unsuru olmak

üzere iki yönden ele alınmaktadır. Böylece, reklamcıların dolaylı ve doğrudan

yaklaşımla çocukları etkilemek için ne gibi kavramlara vurgu yaptıkları belirlenmiştir.

Analiz edilen ilk dört reklam; Algida Max, Minicom, Ülker Gofret ve Sütaş Hüptrik

ürünlerinin televizyon reklamlarıdır. Bu reklamlarda hedef kitle çocuklardır. Analiz

edilen diğer dört reklam ise; Alo, Domestos, Danone Danino ve İçim Süt televizyon

reklamlarıdır. Bu reklamlarda ise hedef kitle yetişkinlerdir.

2.1. Algida Max “Şarkıcı Aslan”

Yapım yılı: 2006

Süre: 55 sn.

Hızlı tüketim malları üreten kuruluşlar arasında dünyanın önde gelen çokuluslu

kuruluşlarından Unilever, bünyesinde bulundurduğu üç global bölüm –gıda, ev bakımı,

kişisel bakım- ile bir çok markayı tüketicilerle buluşturur. Unilever’in gıda

kategorisinde yer alan markalarından biri Algida’dır.

Dondurma sektöründe lider konuma sahip olan Algida, Türkiye'de 1990 yılında

faaliyete geçmiştir. Türkiye'de TSE standartlarına sahip ilk dondurma markası olan

Algida; sektöre ve tüketiciyi bilinçlendirmeye yönelik yatırımlar yaparak dondurma

tüketiminin 0,5 litreden 1 litreye yükselmesine katkıda bulunmuştur. Algida, bugün

Page 163: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

146

Türkiye'nin tüm illerine ulaşmakta, ayrıca Türki Cumhuriyetler ve Balkanlar olmak

üzere 11 ülkeye de ihracat yapmaktadır241.

Algida, yıl boyu tüketicilere dört ana alt marka altında –Cornetto, Magnum,

Max, Carte d’Or- ürünler sunmaktadır242. Çocuklara yönelik bir ürün olan “Algida

Max”ın reklam filmi bu çalışmada çözümlenen ilk televizyon reklamıdır.

Bu reklamı, Tablo 3-1’de sunulan şekilde çözümleyebiliriz.

Tablo 3-1: Algida Max “Şarkıcı Aslan” Çözümleme Tablosu

Gösteren Gösterilen Düzanlam Yananlam

Futbol

Erkek çocukların plajda eğlenmek için oynadıkları oyun.

11’er oyuncudan oluşan iki takımın, dikdörtgen alanda gol atarak skor kazandığı bir takım sporu.

Oynamaktan yalnızca erkek çocukların zevk aldığı, kızların ise ilgisini pek çekmeyen bir aktivite.

Birleştirilen iki Algida Max

dondurma

Kız çocukların futbol oynayan arkadaşlarını izlemekten sıkılması üzerine vakit geçirecek bir aktivite bulma çabası.

İki dondurmanın gökyüzüne doğru kaldırılarak havada çapraz hale getirilmesi

Büyük bir heyecan yaratmak amacıyla, izledikleri çizgi filmlerden esinlenerek, iki kişinin dondurmalarıyla güçlerini birleştirmesi. Max’ın eğlencenin simgesi olması.

Konser

Tüm çocukların eğlenmek için Aslan Max’ı dinlemek üzere birlikte katıldıkları aktivite.

Bir sanatçı veya müzik grubunun sahnede müzisyenler eşliğinde onları dinleyenler için gerçekleştirdiği müzik dinletisi.

Çocukların en sevdikleri kahramanlardan Aslan Max’ın bir yıldız olarak gösterildiği sahnenin, çocukların Algida Max dondurmasını yiyerek ortaya çıkması ve konserde bulunma hissinin yaratılması.

Aslan Max

Şarkıcı

Algida Max’ın kahramanı

Algida Max tüketen çocukların yakından tanıdığı çizgi kahraman, şarkı söyleyen ünlü bir yıldız, bir çok kişiyi peşinden koşturan, çocukların şarkılarını ezbere bildiği bir şarkıcı.

55 sn. lik bu reklam filmi; plajda futbol oynayan erkek çocuklar ve onları kumda

ters dönmüş bir teknenin üzerine oturmuş izleyen iki kız çocuğunun bulunduğu sahne

ile başlar. Kızlar, eğlenmek için arkadaşlarının oynadığı futbol oyununa

241 Algida, “Algida Türkiye”, http://www.algida.com.tr/f_home.asp, Erişim: 10.04.2006. 242 Unilever, Unilever Hakkında, “Unilever’i Tanıyın”, http://www.unilever.com.tr/ourcompany/aboutunilever/introducingunilever/ Erişim: 10.04.2006.

Page 164: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

147

katılamamaktadır. Bu nedenle de kendilerine eğlenecek başka bir aktivite bulmak

durumundadırlar. Daha önce söz edilen toplumsal cinsiyet rollerinin, çocukların

oynadıkları oyunlara yansıması bu noktada göze çarpmaktadır. Yani bu reklamda futbol,

erkek cinsiyetine özgü bir spor/oyun olarak gösterilmekte ve kızların futbol

oynamadıkları görülmektedir.

Oyun oynayamadıkları için sıkıldıkları yüzlerinden okunan iki kız çocuğa yakın

çekim yapılır ve Algida Max yedikleri görülür. Bu noktada Algida Max, onları mutlu

eden ve onlara oyun oynarken hissettikleri eğlenceyi veren bir unsur olarak

gösterilmektedir. Algida Max yiyen kızların aklına bir fikir gelir. Oturdukları tekneden

ellerinde dondurmalarıyla kalkar, koşar, denizi önlerine alır, ellerindeki iki dondurmayı

havada çapraz olarak birleştirirler. Gökyüzüne doğru tutulan dondurmalardan sarı bir

ışık etrafa yayılır, plajda bir toz bulutu oluşur, toz bulutu bir konser sahnesi haline gelir

ve ortaya şarkı söyleyen bir yıldız olarak “Aslan Max” çıkar. Bu noktada etrafa yayılan

sarı ışık; güçlerin birleştirilmesini temsil etmektedir. Bir çok çizgi filmde, karakterlerin

daha güçlü olmak için grup halinde hareket ettiğini izleyen çocuklar; bu sahnede,

izledikleri çizgi filmlerde ya da oynadıkları bilgisayar oyunlarında gördükleri sahneyi

görmektedirler. Yani bu noktada, adı geçen reklamda, çocukların hayatında önem teşkil

eden “güç unsuru”nun çekiciliğinin kullanıldığı ve reklamda çizgi filmlerden

esinlenildiğini söylemek olasıdır.

Bu reklam filminde, kültürün estetik ilmi unsurlarından müzik; çocukların

eğlence unsurlarından biri olarak ele alınmış ve ürünle bağlantılandırılmıştır. Reklamda,

canı sıkılıp eğlenmek isteyen çocukların Algida Max yediklerinde bambaşka bir

dünyayla karşılaştıkları ve çok eğlendikleri görülmektedir. Pop yıldızları ve müziğin

dünya çocuklarını etkileyen en önemli fenomenlerden olduğundan daha önce söz

edilmişti. Konser veren Şarkıcı Aslan Max; reklamda çocukların hayran olduğu bir pop

yıldızı olarak betimlenerek, gerçekte ürünün potansiyel tüketicisi olan çocukların

sevdikleri müzik yıldızlarından biri olarak gösterilmiştir. Ayrıca reklam jingle’ı özel

olarak Algida Max için tasarlanmış ve akılda kalıcı sözleri ve melodisiyle izleyici

çocukların rahatlıkla ezberleyebilecekleri ve günlük yaşamlarında söyleyebilecekleri bir

şarkı niteliğinde sunulmuştur.

Page 165: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

148

Reklamda dikkat çekici bir diğer unsur, çocukların arasında yetişkinlerin

görülmemesidir. Çocuklar eğlenirken sadece arkadaş grubuyla ve yaşıtlarıyla aynı

havayı solumaktadır. Bir gruba ait olmanın, yani arkadaşlarıyla ortak paydada

buluşmanın çocuklar için çok önemli olduğu daha önce de belirtilmiştir. Bu reklam

filminde, çocukların sergiledikleri ortak paylaşım (bir konserde bulunmak) görülmekte

ve çocukların bunu aileleri yanında olmadan gerçekleştirdikleri, yani özgür ve ayakta

duran bireyler oldukları vurgulanmaktadır. Yetişkinler gibi, yaşıtlarıyla özgürce

eğlenme isteği içinde olan çocuklara, bu yolla ulaşılma çabası gözlenmektedir. Reklamı

izleyen çocuklara (onların da) birer yetişkin gibi eğlenebilecekleri mesajı ve birer birey

oldukları hissi verilmekte, yetişkinler olmadan sadece arkadaşlarıyla birlikte Algida

Max yiyerek aidiyet gereksinimlerini tatmin edebilecekleri, yani kalabalık bir arkadaş

grubuyla ya da yaşıtlarıyla özgürce eğlenebilecekleri vurgulanmakta ve bu yolla iletişim

kurulmaktadır.

Film, “Max çubuklarında bedava yazısını bulduğunda, Max sana hediye”

cümlesiyle son bulur. Ürünün daha çok tüketilmesini sağlamak amacıyla Algida Max

çubuklarına “bedava” yazısı yerleştirilmiştir. Çocuklar ailelerinden aldıkları cep

harçlıklarıyla satın alma davranışlarını gerçekleştirmektedir. Aileler onlara harçlık

vererek her ne kadar idareli para harcamayı öğretmeyi amaçlıyor gibi görünse de, (daha

önce de belirtildiği gibi) günümüz çocuklarının harcama miktarı oldukça yüksektir. Bu

reklamda, çocukların harçlıklarını idareli kullanma zorunlulukları göz önünde

bulundurularak onlara bedava dondurma hediye edildiği ve bu anlamda Algida Max’ın

onların yanında olduğu imajı verilmeye çalışılmaktadır. Ancak aslında bu reklamda,

çocukların harcama miktarlarınının yüksekliği göz önünde bulundurulmakta ve -hediye

kavramı kullanılarak- onların daha çok Algida Max almaya özenmeleri sağlanmaktadır.

2.2. Minicom “Aynştayn”

Yapım yılı: 2005

Süre: 31 sn.

Minicom; dünyaca ünlü işlemci firması AMD tarafından üretilmiş, Microsoft,

Samsung, Seagate, Macromedia ve Solectron gibi yine dünyaca ünlü firmaların

desteğini alarak ortaya çıkarılmış, 13,9x21,6x6,4 cm boyutlarında, ev kullanımı için

Page 166: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

149

oldukça ideal olan, internet erişimini kolaylaştırmak amacıyla tasarlanan küçük bir

cihazdır. Ürün, en küçük evlere bile girmek amacıyla tasarlanmıştır. Türkiye’de e-

kolay.net tarafından pazarlanan kişisel internet erişimcisi, bir internet kullanıcısının

gereksinim duyduğu bütün yazılım ve donanımı içerir. Minicom Türkiye pazarına “her

eve mini bi’ Aynştayn” sloganıyla ve özellikle çocukların internet’ten faydalanması

hedeflenerek sokulmuştur243.

Türkiye’deki çocuklar için tasarlanmış olan Minicom’un işlevleri şöyle

sıralanabilir244;

• Internete bağlanılabilir,

• Doküman, tablo ve grafik oluşturulabilir,

• Oyun oynanabilir,

• Resim ve sunum görüntülenebilir,

• Müzik dinlenebilir,

• Film ve video klip izlenebilir,

• Msn Messenger ile sohbet edilebilir.

Kısacası Minicom, bir internet kullanıcısının gereksinim duyduğu bütün yazılım

ve donanımı içeren, yetişkinler için olduğu kadar teknolojiyle büyüyen günümüz

çocukları için de oldukça ilgi çekici bir üründür.

Tüm bunların yanı sıra Minicom, çocukların eğlenmesi için pek çok özelliğe

sahiptir. Bu özelliklerin kullanımını çocuklar için çekici hale getirmek amacıyla

Minicom alanlara e-kolay.net tarafından demo MP3 ve film fragmanları hediye

edilmektedir. Bu çalışmada daha önce de belirtildiği gibi; yeni çağ çocuklarının en zevk

aldığı aktiviteler arasında müzik dinlemek ve film izlemek bulunmaktadır. Bu nedenle

ürünü pazarlarken müzik ve film kavramlarının vurgulanması, ürünün çocuklara

243 Maxi Haber-Online Sektörel Gazete, “e-kolay.net Minicom’u Türkiye'de Pazara Sundu” http://www.maxihaber.net/arsiv/2005/arsiv_aralik_2005.htm, Erişim: 20.12.2005. 244Minicom, “Minicom Neler Yapabilir?”, http://www.cominicom.com, Erişim: 15.05.2006.

Page 167: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

150

ulaşmasında etkili bir yöntemdir denebilir. “Minicom” reklamı, bu çalışmamızda

çözümlenen ikinci reklam filmi olup; Tablo 3-2’te sunulmuştur.

Tablo 3-2: Minicom “Aynştayn” Çözümleme Tablosu

Gösteren Gösterilen Düzanlam Yananlam

Einstein

Çocuk+Minicom kutusu=Einstein

1879-1955 yılları arasında yaşamış, 1921 yılında fizik dalında Nobel Ödül’ü almış Alman fizikçi.

Minicom’a sahip olunduğunda Einstein gibi akıllı olunabilir.

Dil çıkarmak

Çocukların Minicom kullandıklarında Einstein gibi dil çıkarması.

Dilin ağzın içinden dışarıya uzatılması

Einstein’la özdeşleşen dil çıkarma eylemi dahiliği simgelemektedir. Eğlence unsuru olarak simgelenmektedir.

Çizgi

dairelerden oluşan küçük

şekiller

Ekranın sağında bulunan Minicom logosunun yanından çıkarak sola doğru akan ve yukarıda çıkan jingle sözlerinin önünden sola doğru akan, her karakterin altında farklı bir kavram yazan, diaresel şekiller.

Minicom’un logosunda bulunan, daire şeklinde olan, üzerinde iki küçük yuvarlak daire daha bulunan bulunan simge.

“Pac Man” bilgisayar oyunu karakterine benzeyen Minicomun logosunda yer alan karakter. Reklam filmi süresince Minicom’un işlevlerini izleyiciye aktaran komik şekiller olarak anlamlandırılmaktadır. Eğlenenen ve bilgilenen Minicom kullanıcısı çocukları simgelemektedir.

Minicom

İnternete bağlanmak için donanım ve yazılım açısından minimum konfigürasyona sahip, ekonomik, kullanımı kolay, küçük bilgisayar

13,9x21,6x6,4 cm boyutlarındaki küçük cihaz.

Çocukların teknolojiyle ve internetle tanışıp dünya çocukları gibi geniş bir vizyona kavuşmalarının anahtarı olan cihaz.

31 saniyelik reklam filmi; ekranın sağ alt köşesinde bulunan yeşil-gri Minicom

logosunun içinden ve ekranın sağ üst köşesinden çıkan şekillerin ekranın soluna doğru

akmasıyla başlar. Ekranda sağdan sola doğru akan şekiller, logonun bir parçası olan

“Pac Man” bilgisayar oyunu karakterine benzeyen şeklin değişik versiyonlarıdır. Bu

şekiller, Minicom kullanıcısı olan çocukları simglemektedir. Minicom ile çocukların,

“e-mail” alıp gönderebileceği, “chat” yapabileceği, “müzik” dinleyebileceği, “film”

izleyebileceği, “fotoğraf”lara bakabileceği, “banka”da ne kadar parası olduğunu takip

edebileceği, “sms” yollayabileceği, “alışveriş” yapabileceği, “telefon” görüşmesi

Page 168: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

151

yapabileceği, “haber”lere göz atabileceği, “oyun” oynayabileceği, ilgilendikleri “spor”

hakkında bilgilenebileceği, reklamda soldan sağa akan şekillerin altına sözü geçen

kavramların yazılması yoluyla belirtilmiştir. Ayrıca beyaz fon üzerine yeşil-gri renkli

logo, fonda beyaz alanın geniş kullanımı sayesinde oldukça belirgin bir unsur olarak

dikkat çekmektedir.

Çocukları simgeleyen küçük şekiller sağdan sola doğru aktığı sırada, ekranın

ortasında ekranı eninde doğru bölen fosforlu yeşil renk belirir, jingle’daki ritimle

uyumlu olarak hızla açılır ve ekranı paralel olarak üçe böler. Küçük şekiller altta ve

üstte soldan sağa doğru akmaya devam ederken dikkat çekici bir unsur olarak, üstte

akan şekillerin arasında reklam jingle’ının sözleri belirir ve tüm reklam filmi boyunca

sözler soldan sağa doğru akar. Jingle metni şöyledir;

“Okumayı söktüm çoktan diyosan com com minicom com, bu minicomdan iste babandan com com minicom com, interneti içinde çoktan minicom com com minicom com, neden olmasın sende de aynştayn? com com minicom com”.

Metinden de anlaşılacağı gibi, sözler çocuklara yönelik yazılmıştır. Ürünün

hedef kitlesi olan çocuklara, akılda kalıcı sözler ve basit bir melodiyle onların

dünyasından seslenilmektedir. Minicom reklamının, daha çok ilköğretim döneminde

okumakta olan çocuklara yönelik olduğu “okumayı söktüm çoktan diyosan” sözlerinden

anlaşılmaktadır. Bu noktada, çocukların bu ürünü alarak “okumayı söken çocuklar”

grubuna dahil olacağı vurgulanmaktadır; yani bu yolla, Minicom’un, onların “aidiyet

hislerini tatmin eden” bir ürün olduğu belirtilmektedir.

Reklamdaki “iste babandan” sözleri, toplumsal cinsiyet rollerine bir gönderme

yapmaktadır. Sanayileşme sürecine girilmesiyle birlikte çalışan kadınların sayısında

artış olduğu bu çalışmanın “Toplumsallaşma Araçları-Aile” bölümünde belirtilmiştir.

Ancak kadın, çalışmasına rağmen; hala daha Türk kültüründe yer alan “eve gelir getiren

kişi erkektir” kalıbını yıkamamıştır. Ayrıca toplumda, teknolojiyi yakından takip eden

yetişkinlerin genellikle erkekler olduğu göz önünde bulundurulduğunda, çocuğun bu

ürünü neden babasından istemesinin uygun görüldüğü, bizi bu konuda düşünmeye sevk

edebilir.

Page 169: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

152

“Neden olmasın senden de aynştayn?” cümlesinde, bu ürünü kullanan çocukların

da ünlü bilim adamı Einstein gibi akıllı ve başarılı olacağı vurgulanmakta ve böylece

yetişkin olduklarında güçlü birer birey olacakları vaad edilmektedir. Ayrıca “interneti

içinde çoktan” cümlesinde Minicom’un en önemli işlevinin internet olduğu ve interneti

kullanarak Einstein gibi bilgili olunabileceği vurgulanmaktadır.

Jingle’dan söz ettikten sonra filmdeki görsellere bakıldığında; bir kız çocuk, bir

erkek çocuk ve Einstein yüzleri, bir de Minicom kutusu reklamın en belirgin öğeleri

olarak öne çıkmaktadır. Ekranın üst ve alt bölümlerinde şekiller akarken, orta sol

bölümünde gülen bir kız çocuğunun yüzü belirir daha sonra çocuğun yüzünün sağında

teker teker; “+” işareti, Minicom kutusu, “=” işareti ve dil çıkaran Einstein yüzü belirir.

Böylece ekranda “1+3=4” gibi bir matematik işlemi görseli ortaya çıkmış olur. Bu

görsel; çocukların okulda matematik dersinde çözmeye alışık oldukları “dört işlem”i

temsil etmektedir.

Gülen kız çocuğu, “okumayı çoktan söken” mutlu çocuğu temsil etmektedir. Bu

kız çocuğu Minicom kutusu ile biraraya geldiğinde Einstein’a dönüşür. Yani çocuk

teknolojiyle ve internetle tanışıp geniş bir vizyona kavuşur, bilgilenir ve Einstein gibi

akıllı olur. Daha sonraki sahnede kız çocuğun yerine erkek çocuğu belirir ve görüntüler

bir önceki sıralamayla ekranda tekrar görülür. Bu noktada, bu ürünün hem kız çocuklara

hem de erkek çocuklara hitap eden, yani oyuncak araba ya da oyuncak bebek gibi

cinsiyet ayrımı gözetmeyen bir ürün olduğu belirtilmektedir.

Reklamda, Einstein’ın dil çıkardığı dünyaca ünlü fotoğrafı kullanılmıştır. Dil

çıkarmak, eğlenmek anlamına gelir245. Çocuklara; Einstein’ın dil çıkaran eğlenceli bir

kişi olduğu, Minicom’un eğlenceli bir ürün olduğu iletilmekte ve reklamı izleyen

çocukların zihninde Einstein’ın dil çıkarmasını taklit eden çocuğun Minicom kullanarak

eğlendiği izlenimi yaratılmaya çalışılmaktadır.

Minicom reklamı, iki çocuk yüzünün ve bu iki çocuğun Minicom tutan ellerinin

ekranda yanyana belirmesiyle devam eder. Çocuklar sırayla, ellerinde tuttukları

245 Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/sozbul.asp?KELIME=dil+%E7%FDkarmak&YENIARAMA=+++Ara+++, Erişim: 04.05.2006

Page 170: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

153

Minicom’ları ekrana yaklaştırarak dil çıkarırlar. Minicom reklam filmi; ürünle birlikte

kullanılabilen ekran, klavye, mouse görüntüsünün, bilgi talebi için başvurulabilen

erişim numarası, internet adresi ve e-posta adresi detaylarının ve ürünün ne kadar fiyatla

taksitlendirildiğinin ekranda görünmesi ile sona erer.

2.3. Ülker Gofret “Okul Servisi”

Yapım yılı: 2005

Süre: 35 sn.

Ülker; bebek besinleri, bisküvi, çikolata, diyet ve diyabetik ürünler, dondurma,

içecek, kahvaltılık, kahve, kek, sakız, süt ve süt ürünleri, şekerleme, yağ gibi çok çeşitli

ürün gruplarıyla pazarda adını duyurmuş güçlü bir firmadır. Ülker markası, adı geçen

ürün grupları içinde de bir çok marka yaratmıştır. “Çamlıca”, “Çokonat”, “Metro”,

“Albeni”, “Bizim”, “Caramio”, “Kremini”, “Rondo”, “İkram”, “Çokokrem”, “Dankek”,

“Mavi Yeşil”, “Link”, “Cola Turka”, “Sunny”, “Cafe Crown”, “İçim”, “Chewydent” bu

markalardan bazılarıdır.

1944 yılında İstanbul’da bisküvi üretimiyle pazara dahil olan Ülker, adını ve

üretimini büyüterek 1974 yılında ihracata başlamıştır. Birtakım üretim makinelerini

kendi bünyesinde üretmeye başlayan Ülker; adım adım margarin, bitkisel yağ,

endüstriyel yağ, süt ve gazlı içecek sektörlerine girmiştir246.

Ülker’in büyük-küçük bir çok kişinin bildiği gofret ürünü, Türkiye’de halen bir

çok kişinin en sevdiği çikolatalı ürünler arasındadır. Bu bölümde çözümlemeye

çalıştığımız üçüncü reklam; çocuklara yönelik olarak yapılmış olan ve Tablo 3-3’te

çözümlemeye çalıştığımız “Ülker Gofret” reklamıdır.

246 Ülker, Tarihçe, “1944’den bugüne uzanan bir lezzet öyküsü”, http://www.ulker.com.tr/ulkerportal/kurumsal/tarihce/, Erişim: 10.02.2006

Page 171: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

154

Tablo 3-3: Ülker Gofret “Okul Servisi” Çözümleme Tablosu

Gösteren Gösterilen Düzanlam Yananlam

Okul servisi

Çocukların toplu olarak tezahürat yapıp eğlendikleri alan.

Öğrenim gören öğrencileri ücretli veya ücretsiz olarak evden okula ve okuldan eve ulaştıran vasıta.

Öğrencilerin kendilerini özgür hissettikleri ve okul arkadaşlarıyla okula giderken veya okuldan dönerken bir araya gelip eğlendikleri özel alan.

Kız çocuk

Servisteki erkekler arasındaki tek kız. Saçları iki yandan örgülü, yüzünde kızgın ifade olan çocuk.

Ergenlik çağına erişmemiş dişi birey.

Elindeki çikolatayla erkeklerin gürültü yapmasını engelleyen ve onlar farkında olmadan kendi istediğini onlara uygulatan akıllı çocuk.

Erkek

Çocuklar

Okul servisinde, okul formalaryla, kendilerinden geçercesine zıplayarak ve tezahürat yaparak eğlenen çocuklar.

Ergenlik çağına erişmememiş eril bireyler.

Futbol hayranı, grup psikolojisiyle topluca ortak bir davranış sergileyerek kendilerini bir gruba ait hisseden, bulundukları ortamda baskın olmak isteyen çocuk grubu.

Ülker

Çikolatalı Gofret

Kız çocuğun erkek çocukların tezahüratını kesmek için kullandığı araç, tezahüratın sona ermesini sağlayan eğlenceli yiyecek.

Ambalajında kırmızı ve sarı renklerin ağırlıklı olduğu, üzerinde ürünün resmi olan dikdötgen biçimli bisküvili çikolata.

1) Çocukların tezahürat yapmaktan daha eğlenceli buldukları kavram. 2) Çocukları, bulundukları ortamda zayıf olduklarını hissettikleri anda, sahip olduklarında onları arzu ettikleri ölçüde güçlü kılan kurtarıcı.

35 saniyelik reklam filmi, topluca tezahürat yapan okul formalı erkek çocukların

okul servisinin içinde zıpladıkları görüntüyle başlar. Daha sonra ekranda, erkeklerin

arasında ilk sahnede farkedilmemiş olan, servis koltuklarından birinde oturan bir kız

çocuğunun sinirli yüzü belirir. Kızın tezahürattan rahatsız olduğu yüzündeki ifadeden

anlaşılmakta olup, tezahüratı bir gürültü olarak algıladığı, bulunduğu ortamdan sıkıldığı,

ayağa kalkıp arkadaşlarına katılmamasından, oturduğu yerden somurtmasından ve

kulaklarını parmaklarıyla kapamasından açıkça anlaşılmaktadır.

Page 172: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

155

Erkek çocukların futbol maçlarını takip ettiği ve tezahüratı bir futbol maçına

yönelik yaptıkları, serviste arka planda yer alan bir çocuğun elinde tuttuğu futbol

topundan anlaşılmaktadır. Reklamda, Türk toplumunda en popüler spor olan futbolun

bir mesaj verme unsuru olarak kullanıldığı görülmektedir. Erkek çocukların bu popüler

spora olan ilgisi, onları birleştiren ortak nokta olarak dikkat çekmektedir. Ortak noktası

olan çocuklar böylece bir grup oluştururlar ve toplu halde hareket ederler. Bu noktada

çocukların kendilerini bir gruba ait hissederek toplu halde hareket ettikleri, yani

güçlerini birleştirdikleri görülmektedir. Reklamda, erkek çocukların güçlerini

birleştirdikleri, hep bir ağızdan yaptıkları tezahürattan anlaşılmaktadır;

“Oynayın oynayın, bu taraftar için oynayın”.

Tezahürat yapan çocukların deşarj oldukları ve çok eğlendikleri yüzlerindeki

ifadeden görülmektedir.

Reklam filminde okul servisi; yalnızca çocukların bulunduğu, çocukların özel

alanı olarak gösterilmektedir. Onlara “sus” diyen ya da “otur” diyen yetişkin bir servis

görevlisi yoktur. Anne-baba ve öğretmenlerinden duymaya alışık oldukları uyarılardan

uzak olan çocuklar; okul servisinde diledikleri gibi, özgürce davranmanın tadını

çıkarmaktadırlar. Yani zıplayarak, seslerini yükselterek etrafa aldırış etmeksizin, toplum

içerisinde ancak bir stadyumda sergilenebilecek davranışları sergilemektedirler.

Toplumsal cinsiyet rollerine de bir gönderme yapılan bu reklam filminde,

kızların futboldan hoşlanmadıkları ve bu sporun onların ilgisini çekmediği

gösterilmektedir. Futbolun erkeklerin ilgi alanına giren bir spor olduğu ve tezahüratın,

kızların yapmaktan zevk almadığı bir aktivite olduğu belirtilmektedir.

Arkadaşlarının gürültüsünden rahatsız olan kız çocuğu bir anda, arkadaşlarının

sesini bastıran bir tonla, “Arkadaşlar, aranızda Ülker Çikolatalı Gofret sevmeyen var

mı?” diye bağırır. Çocuklar, okulda öğretmenleri onlara soru sorduğunda (Bu sorunun

cevabını bilen var mı?), soruya cevap vermek için parmak/el kaldırır. Reklamdaki kız

çocuğunun, çocukların okulda duymaya alışık olduğu bir cümle kalıbı kullanarak, erkek

çocukların dikkatini kolayca çektiği görülür. Bu cümleyi duyan çocuklar genellikle

sessizce düşünür ve sorunun cevabının ne olduğunu bulmaya çalışır, reklam filminde de

Page 173: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

156

soruyu duyan çocukların aynen sınıfta öğretmen varken yaptıkları gibi sessiz oldukları

ve düşündükleri görülmektedir.

Sorulan soruya kimsenin parmak/el kaldırmaması sonucu, cevabın “hayır”

olduğu anlaşılır. Yani servis içindeki çocukların hepsininin Ülker Çikolatalı Gofret

sevdiği ve bu nedenle el kaldırmadığı ve tezahüratı kestiği, sessiz kaldığı görülür. Ülker

Çikolatalı Gofret, bir güç unsuru olarak kullanılmıştır. Kız çocuk, tezahürat yapan erkek

çocuklardan daha üstün ve güçlü olduğunu belli ederek onları susturmak için Ülker

Çikolatalı Gofret’i kullanmaktadır. Ülker Çikolatalı Gofret’le ilgili herhangi bir

düşünce, futbol için tezahürat yapmaktan daha eğlenceli bir unsur olarak izleyiciye

aktarılmaktadır.

Ülker Gofret; reklam filminin sonunda önce ambalajlı olarak sonra da

ambalajından çıkarılıp ortadan ikiye bölünerek gösterilmektedir. Ses ve gofretin

görüntüsü izleyiciye birarada sunularak ürün cazip hale getirilmekte ve izleyicide satın

alma hissi yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu görüntünün ardından gelen en son karede, kız

çocuğun yüzü ekranda belirir. Çocuk Ülker Gofret’i ısırır ve büyük bir keyif aldığını;

ürünün çok lezzetli olduğunu ifade eden bir hareketle, iki yana doğru sallanarak ifade

eder. Bu reklamda genel olarak dikkat çeken noktalardan sonuncusu, erkeklerin

zıplayarak kızın ise oturarak eğlendiğidir. Yani, reklamın son sahnesinde toplumsal

cinsiyet rollerine dair bir gönderme daha bulunduğunu söylemek olasıdır. Türk

toplumunda var olan “erkekler zıpır, kızlar ağırbaşlı olur” düşüncesi, Ülker Çikolatalı

Gofret reklamında izleyiciye verilen mesajlardan biridir.

2.4. Sütaş Hüptirik “Rapçi Çocuklar”

Yapım yılı: 2005

Süre: 42 sn.

Bugün 1200 ton süt işleme kapasitesine sahip olan Sütaş; 1974 yılında Bursa’nın

Karacabey ilçesinde 5 ton süt işleme kapasitesiyle faaliyete başlamıştır. 100’ü aşkın süt

toplama merkezi ile, 20 bini aşkın süt üreticisinden, günde ortalama 800 ton süt

toplayan Sütaş; topladığı sütü her gün içme sütüne, yoğurda ve tereyağına

dönüştürmektedir. Bu ürünler yılın her günü, 40 bin satış noktasına ulaşmaktadır.

Page 174: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

157

Pazarlama araştırmaları şirketlerinin verilerine göre Sütaş; yoğurt, ayran, peynir ve

tereyağında Türkiye pazarının lideri konumundadır247.

Sütaş sekiz temel üründe üretim yapmaktadır248;

• Pastörize Süt.

• UHT Süt.

• Yoğurt.

• Ayran.

• Peynir.

• Tereyağı.

• Portakal suyu.

• Süttozu.

Bu ürünleri ise; temel ürünler (süt, yoğurt, ayran, katı ürünler, meyve suyu),

çocuk ürünleri (aromalı sütler, kıtırlı, meyve aromalı çocuk yoğurdu, meyve püreli

çocuk yoğurdu, okul ayranı), keyif-lezzet ürünleri (özellikli yoğurtlar, özellikli

peynirler, krem şanti, mayonez, ketçap) ve form-sağlık ürünleri (light ürünler) olmak

üzere dört kategoride pazarlamaktadır.

Bu bölümde çözümlemeye çalıştığımız dördüncü reklam; çocuklara yönelik

olarak yapılmış olan “Sütaş Hüptrik” reklamı olup, Tablo 3-4’te sunulmuştur.

247 Sütaş, “Kurumsal”, http://www.sutas.com.tr/sayfa.php?bolum=1&altbolum=1, Erişim: 04.05.2006 248 Sütaş, “Ürünler”, http://www.sutas.com.tr/urun.php, Erişim: 04.05.2006

Page 175: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

158

Tablo 3-4: Sütaş Hüptrik “Rapçi Çocuklar” Çözümleme Tablosu

Gösteren Gösterilen Düzanlam Yananlam

Şarkı

Söyleyen İki Çocuk

14 kişilik çocuk grubunun sözcüleri.

Sokağın ortasında, sağda altı kişi, solda altı kişiden oluşan çocukların ortasında ayakta duran kız ve erkek çocuk.

Müzik ve dansı birleştirip hip hop müzik yapan ve şarkı söyleyen, çocukları ve gençleri peşinden sürükleyen sokak şarkıcılarının oluşturduğu, yutdışındaki ünlü grupları simgeleyen bir çocuk grubunun öne çıkan lider şarkıcıları.

İnek

Dj (disk jockey). Sokakta şarkı söyleyen grubun müzik yapımından ve eğlenceden sorumlu olan çizgi karakter.

Süt veren hayvan. Çocuklar güldüren eğlence unsuru

Grafiti

Şarkı söyleyen çocukların arkasındaki panoda bulunan “Hüptrik” yazısı.

Genellikle topluma açık yerlerdeki duvar veya panolara yazılan veya boyanan metin veya resimler.

Çocukların özgürce kendilerini ifade etmek amacıyla kullandıkları panoya yazdıkları, sevdikleri ürünün adının metni. Çocukların arasında popüler olan kavram “Hüptrik”in renkli metni. Savunulan düşünce.

Hüptrik

Yendiğinde “bir numara” olunan, tadına doyulmayan, lezzetli, yoğurtlu meyveli püre.

Atıştırmalık bir ürün.

Özgür çocukların satın aldığı, besin değeri yüksek bir ürün. Sahip olunduğunda, akranlar, arkadaşlar arasında popülerliğe ulaşmanın yolu.

Hüptürmek

Hüptirk’i yeme biçimi.

Ürünün ambalajını açtıktan sonra ürünü yemek için yapılan, Hüptrik’i ağıza götürerek hızla içe çekme hareketi.

Hüptrik’e özel yeme biçimi. Çocukların üründen söz ederken kendi aralarında kullanabilecekleri eğlenceli sözcük. Sadece çocuklara özel yaratılmış kavram.

Page 176: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

159

42 saniyelik bu reklam filmi ön planda iki çocuğun, on dört kişilik bir çocuk

grubunun arasında müzik eşliğinde, bir sokakta görünmesi ile başlar. Ön planda yer alan

çocuklar arasından kız çocuğunun, “Hüptrik” şarkısını söylemeye başlamasıyla, grup

içindeki çocuklar da şarkı eşliğinde dans etmeye başlar. Kız çocuk bu noktada; reklam

filmi boyunca ön planda şarkı söyleyerek (arkadaşlarıyla birlikte oluşturduları ve)

savundukları “Hüptrik hüptürme” fikrini ifade eden iki liderden biri konumundadır. Kız

çocuk, günümüz çocuklarının hayran oldukları dünya müzik türlerinden biri olan rap

tarzında bir şarkı söylemektedir ve diğer lider; erkek çocuk ise ona eşlik etmektedir.

Müzik, bu çalışmada (daha önce de söz edildiği gibi) yeni nesil çocukların hayatındaki

en önemli unsurlardan biridir. Bu amaçla müzik, hedef kitleyi oluşturan çocuk

izleyicilerin dikkatini çekmek için etkili bir unsur olarak ön plana çıkarılmıştır. Reklam

jingle’ının sözleri şöyledir;

“Sütaş’tan benzersiz bir paket; yoğurtlu, meyve püreli lezzet. Yemekten önce beş tane yerim, annecim n’olur beni affet. Yoğurt var içince bu Hüptrik’in, tadına doyulmaz meyveli pürenin. Hüptür, hüplet, süper lezzet, hüptürürsen bir numara sensin. Hadi hüptür, hadi hüptür, hadi hüptür. Hadi hüptür, hadi hüptür hadi hüptür.”.

Rap müzik; Amerika’da zencilerin hayat biçimini yansıtan, ifade eden, toplumda

oluşan genel fikirleri eleştiren kültürün müziğidir. Toplumun fikirlerine başkaldıran,

aykırı fikirleri benimseyen bu bireylerin oluşturduğu ve söylediği şarkılarda

“başkaldıran sözler” bulunur. Bu tarzı benimseyen kişilerin giyimleri de kendilerine has

kültürün içerisinde oluşmuştur. Diğer bir deyişle; bu gruptaki bireyler toplumda yaşayan

bireylerin genel olarak benimsedikleri giyimden farklı giyinirler ve dikkatleri üzerlerine

çekerler. Genellikle sokakta grup halinde yapılan dans ve müziğin birleşiminden oluşan

bu kültürü yansıtan unsurlardan biri de, sokak duvarlarına veya panolara savunulan

fikirlerin/düşüncelerin yazıldığı grafitilerdir. Tüm bunları biraraya getiren bireyler bir

grup oluşturarak, toplumun “kendi düşüncelerini” duymasını sağlamayı

amaçlamışlardır.

Sütaş’ın Hüptrik reklam filminde yer alan çocukların tarzı, yukarıda sözü edilen

rap tarzıyla bütünleştirilmiştir. Çocukların savundukları fikir; “Hüptürürsen bi numara

sensin” cümlesi üzerine temellendirilmiştir. Reklam filminde; bu ürün tüketildiğinde,

toplumda yer alan çocukların arasından olumlu bir biçimde sıyrılınarak, popüleritesi

Page 177: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

160

fark edilir derecede artan bir çocuk haline gelindiği vurgulanmaktadır. Günümüz

çocukları için popüler olmak, yani akran grubu arasında özenilen kişilerden biri olmak,

takdir edilmek (bu çalışmada daha önce de belirtildiği gibi) oldukça önemlidir.

Reklamcılar, çocukların bu yöndeki eğilimlerini göz önünde bulundurarak hazırladıkları

reklam filminde; onlar üzerinde etkili olmayı hedeflemiştir.

Çocuklar genellikle toplum içinde sağlıksız ve abur cubur olarak nitelendirlen

(şeker, cips, vb.) gıdalardan hoşlanırlar. Ancak Hüptrik; sağlıklı besinlerden, yani

yoğurt ve meyveden oluşan bir üründür ve dolayısıyla çocukların genel olarak tükettiği

sağlıksız ürünlerden farklı bir ürün olarak öne çıkarılmaktadır. Yani bu reklamda yer

alan çocuklar, toplumdaki diğer çocuklar arasında oluşmuş olan genel fikrin dışına

çıkarak, onlara Hüptrik’in özelliklerinden ve sağladığı faydadan (bir numara

olmak/popüler olmak) söz etmektedir.

Hüptrik reklamında yer alan çocukların eleştirdiği bir diğer genel fikir ise;

yemekten önce atıştırmanın yetişkinler tarafından olumsuz karşılanmasıdır. Jingle

metninden de anlaşılacağı gibi, reklamdaki çocuk grubu bu fikre başkaldırmaktadır.

“Yemekten önce beş tane yerim, annecim n’olur beni affet” sözleri bu başkaldırıyı

açıkça ifade etmektedir. Bu reklamda; özgür, istediğini istediği kadar yiyebilen ve

bunun için gerekirse annesine itiraz eden, kendine güvenli ve istediğini yapan çocuk

profili çizilmektedir. Bu noktada, reklamın hedef kitlesi olan günümüz çocuklarının

özelliklerinin; reklamda yer alan çocuklarla benzerlik taşıdığını söylemek olasıdır.

Jingle’da dikkat çeken “Hüptür” sözcüğü, Hüptrik’i yeme biçimi olarak

gösterilmektedir. Çocukların kendi aralarında ürettiği, birbirleriyle iletişim kurarken

kullandıkları bazı sözcükler, simgeler vardır. Bu sözcükler ve simgeler yetişkinler

tarafından pek kullanılmamaktadır. Dolayısıyla çocuklar bu iletişim biçimiyle

kendilerine uyarladıkları bir dil oluşturmuşlar ve kalıpların dışına çıkarak özgürleşmiş

olduklarını ifade etmişlerdir. Reklamcılar tarafından ürünün kullanıcılarına özel

oluşturulmuş olan “hüptürmek” sözcüğü; çocukların dünyasına girmek için yaratılmış

bir sözcük olarak dikkat çekmektedir.

Page 178: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

161

2.5. Alo Deterjan “Süper Anne”

Yapım yılı: 2006

Süre: 43 sn.

1837 yılında William Procter ile James Gamble bir ortaklıkla Procter&Gamble

şirketini kurmuşlardır. Mum ve sabun üretimiyle faaliyete geçen şirket; zaman

içerisinde piyasaya bulaşık tozu, sentetik deterjan, bitkisel margarin gibi yeni ürünler

sunmuştur. 1980’li yıllarda Amerika’nın en büyük çokuluslu kuruluşlarından biri haline

gelmiş ve Pampers Always, Pantane Pro-V, Tide, Ariel gibi markalarla, dünya

piyasasında bir lider olmuştur. P&G; bugün 130’u aşkın ülkede toplam beş milyar

tüketiciye yaklaşık 250 marka pazarlayan, 10 yıl içinde ürün hacmini ikiye katlamayı

hedefleyen bir kuruluştur249.

Türkiye’de 1987 yılında faaliyete geçen P&G’nin ürünleri; ev ve kumaş bakım

ürünleri (Alo, Ariel, Ace, Mr. Proper), güzellik ve sağlık bakım ürünleri (Pantane,

Blendax, Rejoice, Herbal Essences, İpana, Max Factor), kadın ve hijyen ürünleri (Orkid,

Alldays, Discreet) ve bebek bakım ürünleri (Prima, Prima Islak Havlu) olmak üzere dört

kategoride pazarlanmaktadır250.

Bu bölümde çözümlemeye çalıştığımız beşinci reklam; yetişkinlere yönelik

olarak yapılmış ancak dolaylı yoldan çocukların etkilenmesi amaçlanarak tasarlanmış

“Alo Deterjan” reklamıdır. Tablo 3-5’de adı geçen Alo reklamının çözümleme

tablosunu sunuyoruz.

249 P&G Türkiye, “Şirketimiz”, http://www.pg.com.tr/procter/sirketimiz_index.htm 250 P&G Türkiye, “Ürünlerimiz”, http://www.pg.com.tr/procter/urunlerimiz_index.htm

Page 179: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

162

Tablo 3-5: Alo Deterjan “Süper Anne” Çözümleme Tablosu

Gösteren Gösterilen Düzanlam Yananlam

Anlatıcı Çocuk

Arkadaşlarına ilginç hikayesini anlatan, söylediklerini arkadaşlarına dinletip onları heyecanlandıran, annesine hayran erkek çocuk.

Grup içindekilerin sessiz kalarak dinlediği, onlara konuşma yapan çocuk.

Annesini ondan arkadaşlarına uzun uzun söz edecek kadar çok seven çocuk. Anneye hayran evlat.

Arkadaş Grubu

Aralarından bir kişinin annesinin üstün güçlerini anlattığı, diğerlerinin ise anlatılanları şaşkınlıkla dinlediği, dört çocuktan oluşan grup.

Okul, mahalle, takım, iş vb. çeşitleri olan, kişileri birbirine bağlayan ortak noktalar üzerine temellendirilen, birden fazla kişiden oluşan paylaşım grubu.

Çocukların başlarına gelen ilginç olayları anlatıp arkadaşlarını etkildiği ve böylelikle popülerlik kazandığı alan

Anne “Süper güçleri olan” “süper” kahraman.

Çocuk sahibi olan ve çocuğunun gereksinimlerini karşılayan kadın.

Çocuğunun onu başkalarından farklı görmesi nedeniyle yanında kendini güvende ve korunaklı hissettiği kişi. Araba kullanan modern kadın.

Beyaz Gömlek

Görülmeyen kirlerin görüldüğü erkek kıyafetinin bir parçası.

Erkeklerin giydiği, düğmeli beyaz renkli kumaş.

Çocuğun temizliğinin ve annenin bu konudaki başarısının gösterildiği alan.

“S” harfi

Daire şeklinde kesilmiş turuncu kağıt üzerindeki beyaz renkli harf. Çocukların kahramanı Superman’in simgesi, “Süperanne”nin simgesi.

Türk alfabesinin 22. harfi.

Kahramanca davranışlar sergileyen ve gerçeküstü gücü olan kişilere layık olan simge.

Alo

Güçlü formülüyle, gözle görülmeyen kirleri söküp atan, beyazlık sağlayan deterjan.

Çamaşır deterjanı

Temizlikte başarılı olmanın, böylelikle çocukların gözünde hayran olunan model olmanın sırrı. “Süper annelerin süper temizlik gücü”.

Page 180: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

163

43 saniyelik bu reklam filmi bir çocuğun, odasında üç arkadaşına annesinin

süper güçleri olduğuna dair konuşmaya koyulmasıyla başlar. Çocuk arkadaşlarına,

annesinin araba kullanırken kafasını geriye çevirdiğinde arabanın geri geri gittiğini

söyler. Arkadaşları onu hayret ifadesiyle dinlerken çocuk, annesinin bir diğer gücünden;

annesinin parmağını yerinden söküp tekrar taktığından söz eder. Son olarak ise, bir

bakışta görünmeyen şeyleri gördüğünü iddia eder. Çocuk tüm bunları anlatırken,

(çocukta bu fikirlerin oluşmasının gerekçesi olan) anne ve çocuğun paylaştığı anlar,

ardarda sahnelerle ekranda gösterilir.

Arabanın geriye doğru hareketinin geri vitese takılarak gerçekleştiğini bilmeyen

çocuğun, arabanın bu hareketini annesinin baş hareketiyle bağlantılandırdığı görülür.

Kardeşiyle oynayan annesinin, parmaklarını kıvırarak yaptığı numarayı çocuğun gerçek

sandığı görülür. Son olarak annesinin bir arkadaşıyla evde sohbetine şahit olan çocuk,

annesinin arkadaşının, “Yani sen bizim göremediğimiz kirleri mi görüp çıkarıyorsun?”

diyerek annesini yücelttiği sözlere şahit olur ve annesinin herkesin göremediklerini

görmeyi sağlayan güçleri olduğu fikrine kapılır. Aslında anne, çamaşırları Alo ile

yıkamaktadır ve bu sohbetin konusu Alo’dur.

Filmin sonunda anne ve çocuk ekranda belirir. Anne, yüzünde mutlu bir ifadeyle

çocuğunun beyaz gömleğini düzeltir. Anne bu sahnede çocuğuna temiz, lekesiz ve

bembeyaz bir gömlek giydirmenin mutluluğunu ve temizlik konusundaki başarısının

sevincini yaşamaktadır. Çocuk ise karşısında duran annesinin kazağına (bunun

karşılığında) çocukların kahramanı olan Süperman’in kostümünün göğüs kısmında

bulunan, “S” harfli daire şeklinde bir simge yapıştırır. Bu simge, kahramanca

davranışlar sergileyen annesine çocuğu tarafından layık görülen önemli bir ödüldür.

Reklam filminde yer alan anlatıcı çocuk, arkadaşlarına annesinin özelliklerini

anlatarak gruptaki çocukları şaşırtmakta ve böylece onları etkileyerek bir bakıma grup

içinde popüler bir karakter çizmektedir. Reklamı izleyen çocuklarda, (bu sahneleri

gördüğünde kendi annelerinin de Alo kullanmasını ve böylece kendilerinin de

reklamdaki çocuk gibi anlatarak) arkadaşlarını etkileyebilecek hikayelerin oluşacağı

hissi yaratılmak istenmektedir.

Page 181: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

164

Reklam filminde yer alan anne, süper güçleri olan süper bir kahraman olarak

gösterilmektedir. Çocuk, annesini başkalarının annelerinden farklı görmektedir ve ona

hayrandır. Kendini, annesinin yanında güvende ve korunaklı hisseden çocuk; reklamı

izleyen annelere, eğer bu ürüne sahip olurlarsa onların çocuklarının da kendilerine

hayran olabilecekleri mesajını vermektedir.

Bu reklam, her ne kadar annelerin kullandığı deterjan ürününün reklamı olsa da,

çocukların ilgisini çeken, popülerlik, gizem, tek/farklı olma, güçlü olma gibi, bir çok

unsuru içinde barındırmaktadır. Bu nedenle, reklamcıların bu filmde sadece anneleri

değil çocukları da hedeflediğini söylemek olasıdır. Çocukların aile içindeki satın alma

davranışlarını etkilediği göz önünde bulundurulduğunda, reklamcıların bu

yaklaşımlarının nedeni ortaya çıkmaktadır.

2.6. Domestos Çamaşır Suyu “Minik Kovboy”

Yapım yılı: 2005

Süre: 30 sn.

Algida Max reklamının analizinde sözü geçen dünyaca ünlü kuruluş Unilever;

dünyanın bir çok ülkesinde, ev bakım piyasasında yer alan markalarıyla adından sıkça

söz ettirmektedir. “Temiz ve bakımlı evler ve giysiler sayesinde yaşamdan daha fazla

keyif almanıza yardımcı oluyoruz” sloganıyla hareket eden Unileverin ev bakımı

kategorisinde yaratmış olduğu markalara örnek olarak; Cif, Omo, Rinso, Yumoş ve

Domestos verilebilir. Günümüzde dünyanın bir çok ülkesinde kullanılan Domestos

Ultra Çamaşır Suyu 1929 yılında Will Henry tarafından imal edilmiştir. Domestos

sözcüğü Latincede ev anlamına gelen “domos” ve temiz anlamına gelen “tos”

kelimelerinden oluşturulmuştur. 1960 yıllarında Unilever tarafından satın alınan bu ürün

tüm dünyaya pazarlanmaya başlanmıştır.

Türkiye pazarına 1998 yılında giren Domestos, çamaşır suyu kategorisinde

olmayan bir kategori yaratarak; Türk evlerine, ev temizliği konusunda yeni bir anlayış

getirmiştir. Domestos, hijyenin yalnızca “gözle görünen temizlik” olmadığını

vurgulayarak toplumdaki hijyen bilincini artırmaya yönelik bir stratejiyle hareket

Page 182: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

165

etmektedir251. Bu bölümde çözümlemeye çalıştığımız altıncı reklam, Domestos reklamı

olup, Tablo 3-6’da “Minik Kovboy” Çözümleme Tablosu ile sunulmaya çalışılmıştır.

Tablo 3-6: Domestos Çamaşır Suyu “Minik Kovboy” Çözümleme Tablosu

Gösteren Gösterilen Düzanlam Yananlam

Çocuk

Nerede nasıl oynayacakları bilinmeyen ailenin küçük bireyi.

Yetişkin olmayan birey

Yaşı itibariyle oyuna meraklı kişi. Mikroplu da olsa her yerde eğlenmek üzere oyun oynamak isteyen kişi.

Banyo Çocuğun oyun alanı

İçinde tuvalet ve duşun bulunduğu evin bir odası.

Mikropların bol olduğu ve çocukların oyun oynamasının uygun olmadığı alan.

Kovboyculuk Çocuğun banyoda oynadığı oyun.

Bir oyun çeşidi.

Erkeklerin her an her ortamda oynamaktan hoşlandığı oyunlardan biri.

Domestos

Koyu kıvamlı formülüyle %100 hijyen sağlayan, görünmeyen kirleri yok eden deterjan.

Çamaşır Suyu

Evi görünmeyen kirlerden, çocukları bulundukları her alanda onlar için tehlikeli olabilecek mikroplardan korumanın sırrı. Güvenilir çamaşır suyu.

30 saniyelik bu reklam filminde sarışın, küçük bir çocuk banyoda klozete

oturmuş kendi kendine kovboyculuk oynamaktadır. Kafasında kovboy şapkası olan

çocuk, elini tabanca şekline sokarak etrafta bulunan hayali düşmanlarına ateş

açmaktadır. Banyoda oyun oynarken küçük kovboy, klozetin kapağını kaldırıp altına

elini sokar, yani mikropların yoğun olarak bulunduğu bir alana dokunur. Bu noktada

devreye Domestos girer ve tuvaletin içine uygulanarak tüm mikropları temizler.

Domestos Çamaşır Suyu’nun Minik Kovboy reklam filmi, başrol oyuncusunun

çocuk olması nedeniyle çocukların da dikkatini çekmek üzere tasarlanmıştır diyebiliriz.

Çocuk, bu reklam filminde nerede oynayacağı önceden tahmin edilemeyen kişi olarak

gösterilmiştir. Yani bir çocuğun, yaşı dolayısıyla her an, her yerde (banyoda bile) oyun

oynama isteği içinde olabildiği vurgulanmaktadır. Banyo, çocuğun oyun alanı olarak

gösterilmektedir. Ancak mikropların çoğalmasına uygun bir ortam olması nedeniyle

251 Unilever, “Markalar”, http://www.unilever.com.tr/ourbrands/homecare/ Erişim: 10.04.2006

Page 183: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

166

banyo, aslında toplumda çocukların oyun oynamaması gereken bir alan olarak kabul

edilir. Bu noktada Domestos banyonun temizliğini sağlayan araç olarak dikkat

çekmektedir.

Reklamda Domestos; yetişkinlere, mikroplardan çocuklarını korumak açısından

iç rahatlığı sağlayan bir deterjan olarak sunulmasının yanında, çocuklara özgürlüklerini

ve eğlence haklarını doyasıya yaşamalarını sağlayan bir kurtarıcı olarak

gösterilmektedir. Kovboyculuk toplumda bir çok erkek çocuğun oynamayı çok sevdiği

bir oyundur. Hazırlanan reklamı izleyen çocuklar üzerinde; filmdeki çocuğa özenme

hissi oluşturularak, toplumdaki/ailedeki sınırlamadan (onun gibi) kurtulma ve özgürce

oyun oynama isteği yaratılmaya çalışılmıştır. Bu arzuyu duyan çocukların, ailelerini

Domestos almaları için yönlendirmeleri konusunda harekete geçirilmesi amaçlanmıştır

demek olasıdır.

2.7. Danone Danino “Anne Yardımı”

Yapım yılı: 2005

Süre: 39 sn.

Danone şirketleri; Türkiye'de sütlü ürünler ve şişelenmiş su pazarlarında faaliyet

göstermek üzere, 1 Mart 1997'de Groupe Danone ve Hacı Ömer Sabancı Holding'in

%50-50 ortaklık yapısı ile kurulmuştur. Groupe Danone, Türkiye'deki süt ve sütlü

ürünler pazarlarındaki faaliyetlerini "Danone Tikveşli Gıda ve İçecek Sanayi ve Ticaret

A.Ş." ticari ismi ve Danone, Tikveşli, Birtat, Petit Danone, Danette, Dany markaları ile

sürdürmektedir. Bununla beraber Groupe Danone; Türkiye'deki şişelenmiş su

pazarındaki faaliyetlerine de "Danone Hayat İçecek ve Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş."

ticari ismi ve Hayat, Akmina, Evian, Flora, Şaşal marka portföyü ile devam etmektedir.

Danone Türkiye; İsviçre merkezli gıda devi Nestle'nin Türkiye'deki süt ve sütlü

ürünler işini satın alarak Türkiye’de sütlü ürünler piyasasına girmiştir. Önce 1998

yılında Tikveşli’yi satın almış ve 1999 yılında da Birtat’ı satın alarak büyümüştür.

Groupe Danone; uluslarası ürün yelpazesi arasından bulunan Danone, Petit Danone,

Page 184: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

167

Danette ve Dany markalarını lanse ederek sütlü ürünler pazarında öncü bir konuma

gelmiştir252.

Danone’nin pazarda bulunan ürünleri; Akmina, Akmina Meyveli, Hayat, Şaşal,

Birtat, Activia, Hayat Levite, Tikveşli, Danette, Petit Danino, Dany, Danone Meyveli

Yoğurt, Danone Doğal, Vital’dir253.

Petit Danino, özellikle çocukluk çağında önemli olan sağlıklı ve dengeli büyümenin

gerekliliği düşüncesi üzerine temellendirilerek üretilmiş bir üründür. Büyüme çağındaki

çocukların sağlıklı gelişimine katkıda bulunan, çocuklar için önerilen günlük kalsiyum

gereksiniminin %30’unu karşılayan ayrıca, protein ve vitaminler açısından zengin bir

ürün olarak öne çıkarılmaktadır254. Bu bölümde çözümlemeye çalıştığımız yedinci

reklam; Danone Danino “Anne Yardımı” olup, çözümleme tablosu, Tablo 3-7’de

sunulmaya çalışılmıştır.

Tablo 3-7: Danone Danino “Anne Yardımı” Çözümleme Tablosu

Gösteren Gösterilen Düzanlam Yananlam

Çocuk

Boyu kısa olduğu için atılan basketi engelleyemeyen, annesinin basket atabilmesi için yardım ettiği kısa boylu birey.

Yetişkin olmayan birey Kısa boylu olduğu için takımın güçsüz olan oyuncusu.

Basketbol

Uzun boyluların avantajlı olduğu bir oyun.

5’er kişiden oluşan karşılıklı iki takımın sahadaki topu karşı takımın potasına atması ile skor kazandığı takım sporu.

Çocukları biraya getiren ve böylelikle onların toplumsallaşmasına katkıda bulunan bir spor dalı.

Takım

Oyuncuları

Birbirleriyle rekabet içinde olan iki takımın 10 kişilik çocuk grubu.

Aralarında basketbol maçı yapan iki takımın üyeleri.

Çocukların bazen hırs yapıp kendilerini geliştirmelerini sağlayan topluluk.

Anne

Çocuğunun potaya basket atabilmesi için ona yardımcı olan kadın.

Çocuk sahibi olan ve çocuğunun gereksinimlerini karşılayan kadın.

Çocuğun mutsuz olmaması için duruma el koyup onu mutlu etmek için gereksinimlerini karşılayan kadın.

252 Danone, http://www.danone.com.tr/A1.html, Erişim: 10.03.2006. 253 Danone, “Ürünler”, http://www.danone.com.tr/B.html, Erişim: 10.03.2006. 254 Danone, “Petit Danino”, http://www.danone.com.tr/OrnekUrun8(petit_danone).html, Erişim: 10.03.2006.

Page 185: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

168

Tablo 3-7’nin devamı

Danino

Ev yapımı yoğurda göre iki kat fazla kalsiyum içeren ve çocuğun boyunun uzamasını sağlayan “Büyüten lezzet”.

Yoğurt.

Annelerin bir an önce yetişkin olmaya özenen çocukları için üretilmiş, çocukların boylarının uzamasını sağlayarak onları yetişkin olmaya yaklaştıran anahtar. Annelerin yardımcısı.

39 saniyelik reklam filmi Danino; ön planda “Henüz Danino denememiş

annelere kısa bir hikaye” cümlesinin görünmesi, arka planda ise basket formaları giymiş

dört çocuğun ekranda belirmesiyle başlar. Çocuklar basketbol maçı yapmaktadır.

Basketbol oyuncularının boylarının genellikle uzun olması nedeniyle toplumda,

“basketbolcular uzun olur” kanısı yerleşmiştir. Reklamda bu düşünceyle bağlantılı

olarak yer alan basketbol sporu, yalnızca uzun boyluların başarılı olabildiği bir spor dalı

olarak gösterilmektedir.

Ayrıca spor, çocukların arkadaşlarıyla biraraya gelerek toplumsallaştığı bir

ortamdır. Spor yaparak ortak bir ilgi alanını paylaşan ve bu paylaşım sayesinde grup

içinde nasıl davranılması gerektiğini, kurallara uymanın gerekliliğini öğrenen çocuklar,

başarmanın yarattığı “kendine güven” duygusunu ve bir konuda başarılı olunduğunda

hissedilen “güçlü olma” duygusunu tadar. Bir çok konuda bir an önce bilgi ve deneyim

sahibi olmak isteyen günümüz çocukları; reklamda verilen bu kavramlardan

etkilenmeye meyillidir diyebiliriz. Günümüz çocuklarının bir an önce büyüme isteğini

göz önünde bulunduran reklamcıların; sağlıklı bir gıdadan (yoğurttan) oluşan

Danino’nun reklamını, bir spor dalı üzerine temellendirmesinin nedeni, yukarıda

belirtilenlerle bağlantılandırılabilinir.

Maç esnasında çocuklardan birine yakın plan çekim yapılır ve karşı takımın

oyuncuları arasındaki paslaşmayı engellemek amacıyla elleri havada zıplayan bir çocuk

ekranda belirir. Çocuk paslaşmayı engelleyemez ve karşı takım basket atarak sayı

kazanır. İzleyenler arasında, havada zıplayan ancak rakibinin skor üretmesini

engelleyemeyen çocuğunu izleyen ve çocuğun bu duruma çok üzüldüğünü gören anne;

maç devam ederken, bu kez cocuğunun eline top geçtiğini ancak bu sırada karşı takımın

savunmasından uzun boylu bir çocuğun, topu kesmeye çalıştığını fark eder. Annelik

Page 186: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

169

içgüdüsüyle, (çocuğunun basket atmasına yardımcı olmak amacıyla) sahaya fırlar,

çocuğunu kucaklayıp kaldırır ve çocuğunun potaya sayı yapmasını ve skor üretmesini

sağlar.

Ancak reklam; “Çocuğunuza böyle yardım edemezsiniz ama Danino

yedirebilirsiniz” dış sesiyle devam eder. Danino’nun ev yapımı yoğurtla

kıyaslandığında, iki kat daha fazla kalsiyum içerdiği belirtilir. Reklam filmi, basketbol

sahasınında devam eden maçın görüntülendiği sahne ile devam eder. Ancak bu defa dört

çocuk, “yedekler” olarak, devam eden maçı sahanın kenarından ayakta izlemekte ve bir

yandan da Danino yemektedir. Aralarında Danino yemeyen tek çocuk, annesi sahaya

fırlayan çocuktur. Anne, yine çocuğuna yardım etmek üzere onun yanına gelir, ancak bu

defa ona, çocuğunun yanında duran rakip takım oyuncusunun elinde fazladan bulunan

açılmamış Danino’yu verir. Dış ses bu sırada şöyle demektedir; “Çocuğunuzun boyunun

uzamasına yardımcı olmak istiyorsanız siz de Danino’yu deneyin”.

Danino, annelerin bir an önce yetişkin olmaya özenen çocukları için üretilmiş,

çocukların boylarının uzamasını sağlayarak onları yetişkin olmaya yaklaştıran anahtar

anlamına gelmekte, annelerin yardımcısı olarak gösterilmektedir.

2.8 Ülker İçim Süt “Anlatan Çocuk”

Yapım yılı: 2002

Süre: 24 sn.

Bu bölümde, çözümlemeye çalıştığımız sekizinci reklam; daha önce hakkında

kısaca bilgi verdiğimiz Ülker Firması’nın “İçim Süt” reklamı olup, Tablo 3-8’de

sunulmaktadır.

Page 187: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

170

Tablo 3-8: Ülker İçim Süt “Anlatan Çocuk” Çözümleme Tablosu

Gösteren Gösterilen Düzanlam Yananlam

Çocuk

Ağaçlara tırmanan kedileri kurtarmak için uzun boylu olmak gerektiğini düşünen İçim Süt içen kişi.

Yetişkin olmayan birey.

İçim Süt’ün kalsiyumlu olduğunu ve kalsiyumun “uzun boylu” olmakla alakalı bir kavram olduğunu bilen, bilgili ve ne istediğini bilen çocuk.

İtfaiyeci şapkası

Çocuğun kedileri kurtarmak için itfaiyeci olmak gerektiğini düşünmesi nedeniyle kafasına taktığı şapka.

Sert ve kırmızı renkli şapka.

Çocuk için gücün, kahramanlığın bir sembolü olan aksesuar.

İçim Süt

Çocukların sevdiği ve reklamda, bir sahne yıldızı olarak gösterilen süt.

Kalsiyum içeren sağlıklı içecek.

Her konu hakkında bilgili olmak ve bir an önce büyümek isteyen günümüz çocuklarının, tercih ettiği süt.

Süt; çocuklarının sağlıklı gelişimine fayda sağlayan bir ürün olarak yetişkinlerin,

bir an önce büyümek isteyen çocukların bu arzusuna katkıda bulunan bir ürün olarak da

dolaylı yönden çocukların ilgisini çeken bir üründür. Bu nedenle Ülker İçim Süt

“Anlatan Çocuk” reklamının ilk hedef kitlesinin yetişkinler, gizli hedef kitlesinin ise

çocuklar olduğu söylenebilir.

24 saniyelik bu reklam filmi; beyaz üzerine mavi desenler olan bir alanda İçim

Süt şişesinin görünmesiyle başlar. Süt şişesi sahnede bulunan bir yıldız gibi

gösterilmektedir. Şişe, hareketli çekimler ve etkili bir kurgu ile, alanın arkasından

önünde doğru yaklaştırılarak izleyiciye yürüyen ve dans eden bir şarkıcıymış gibi

sunulmaktadır. Sütün, çoğu yetişkinin zaten ilgi alanında olması nedeniyle,

reklamcıların bu filmin ilk sahnesinde, çocukları etkilemeye çalıştığı görülmektedir.

Müziğin; günümüz çocukların ilgi alanındaki unsurlardan bir olduğu bilinmektedir. Süt

şişesinin bir yıldız gibi gösterilmesinin nedeni, böyle açıklanabilir.

Süt şişesinin arkadan öne doğru hareket etmesi esnasında, dış sesin “Niye İçim

Süt İçiyorsun?” sorusu duyulur. İçim Süt şişesi, arka planda kalır ve ön planda “Çünkü

Kalsiyumlu” diyen bir çocuk belirir. Çocuk, sorunun kendisine onu izleyenlerden biri

tarafından yöneltildiği düşünerek, onu izleyenlere (yani kameraya) bakarak soruyu

Page 188: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

171

cevaplandırmaya devam eder. “Kalsiyum uzun boylulara denir. Ben de uzun boylu

olacağım, çünkü itfaiyeci olmak istiyorum. Kediler ağaçlara tırmanıyor, ben de onları

kurtaracağım” diyerek cümlesini bitirir.

Reklamda görülen çocuk, isteği konusunda (boyunu uzatarak itfaiyeci olmak ve

kedileri kurtarmak) araştırma yapmış ve İçim Süt içerek bu isteğine ulaşabileceğini

anlamıştır. Bunun nedenini ise, İçim Süt’ün kalsiyum içermesi olarak açıklamaktadır.

Ülker İçim Süt “Anlatan Çocuk” reklamında reklamcıların; çocuğu, bilgili ve ne

istediğini bilen, kahraman olmaya ilgi duyan bir birey olarak gösterdiği gözlenmektedir.

Sözü edilen çocuğun, günümüz çocuk profiline uyan özellikler sergilediğini

söyleyebiliriz. Bu nedenle, reklamı izleyen yetişkinlerin, reklamdaki çocuğu kendi

çocuklarına benzetebileceğini düşünerek bu reklamı tasarladıklarını söylemek olasıdır.

Ayrıca; çocuk izleyicilerin de reklamdaki çocuğu kendilerine benzetebileceği

olasıdır. Kendilerini en çok tercih ettiği kitle iletişim aracında gösterilen çocukla

özdeşleştiren çocuk izleyicilerin, toplumda bulunan çocuk grubuna ait olmak amacıyla

bu ürünü tercih etmesi; reklamcıların bu reklamı tasarlarken belirlediği amaçlarından

biri olarak öne çıkmaktadır. Süt içerek güçleneceğini, itfaiyeci olarak ailesinden özgür

(ayakları üzerinde duran) bir birey haline geleceğini, arkadaşlarıyla ortak bir zevki (İçim

Süt içmek) paylaşarak eğleneneceğini ve bir gruba ait olacağını vaad eden bu reklam

filminde, çocukların etkilendikleri kavramların kullanıldığı görülmektedir.

Page 189: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

172

ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ VE SONUÇ

Günümüzde hızla artan rekabet ortamı; hızlı küreselleşme, yeni ürünler vb.

sonucu yeni bir boyut kazanan pazarlama dünyası, yeni ürün/hizmetlerle ve televizyon

reklamlarıyla çocukların hayatına girmek için önemli bir çaba sarfetmektedir. Bu

çabalar ise, yeni kuşak çocuklarının markalarla kurduğu ilişkilerin, akıl almaz boyutlara

gelmesine neden olmuştur.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, dünya üzerinde bu gelişime tanık olan

toplumlar da gelişmekte ve bu toplumlarda yer alan kentli çocuklar da, teknolojinin

onlara sunduğu yenilikleri gözlemleyerek, kendilerine özel alanlar yaratmaktadırlar.

Diğer bir deyişle, kendilerini güçlü ve önemli hissettiren yeni dünya düzenine uyumlu

bir yaşam sürdürmeye çalışmaktadırlar.

Yeni çağın çocuk tüketicilerinin davranışları; gelişen teknoloji, değişen aile

yapısı, alışkanlıklar vb. gibi bir çok nedenden dolayı oldukça değişmiştir. Eskiye göre

daha bilinçli bir çocuk profili olması nedeniyle pazarlamacılar ve reklamcılar; ürünlerini

bu kitlelere iletmek ve satışları artırmak amacıyla, çocuklara yeni bir anlayışla

seslenmektedirler. Çeşitli teknolojik olanaklarla bir çok konu hakkında araştırma

yaparak bilgi edinen, alışkanlıklarını bir çok markadan haberdar olarak ve üzerinde

düşünerek yapılandıran, kolay kolay ikna olmayan bu çocukları anlayabilmek ve

etkileyebilmek için pazarlamacılar ve reklamcılar; çocukları izlemekte ve stratejilerini

“gözlemlerine” göre oluşturmaktadır.

Yeni kuşak çocukları pazarlamacılar tarafından gözetlenen bir dünyada

yaşamaktadırlar. Bu çocukların yaşamları ve gelecekte neler olabileceği hakkında bir

çok araştırma yapılmaktadır. Gelişen teknoloji; çocuklara dijital, mobil ve sanal hayatlar

sunmakta, bu durum onları solo yaşamlara itmekte ve hayal güçlerini köreltmektedir

diyebiliriz. Hazır hayallere konan ve gözetlenen dünyada yaşamaktan sıkılmayan yeni

kuşak çocuklarına, pazarlamacılar özel ürünler sunmakta, onların dünyasını çözmeye

çalışmakta ve yeni stratejilerle onları etkilemeye çabalamaktadırlar.

Page 190: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

173

Bu çalışmanın konusu olan 1994-2003 yılları arasında doğan Milenyum Kuşağı

kentli çocuklar; aile bireyi olarak, ebeveynlerinin satın alma davranışlarını etkileme

güçleri ile ve kendi gereksinimlerini karşılamak için ebeveynlerinden aldıkları

harçlıkların yüksekliği nedeniyle, pazarlamacıları, geleneksel anlayıştan, geleceğe

yönelik bir anlayışa yönlendirmektedirler. Doğal olarak pazarlamanın tutundurma

karması elemanlarından olan reklamlarda da, bu doğrultuda bir gelişim görülmektedir.

Kitle iletişim araçlarından televizyonun ve televizyonda yayınlanan reklamların;

çocukların satın alma davranışlarını şekillendiren birer unsur oldukları ve hem

yetişkinlere hem de kendilerine yönelik yapılan reklamlardan, hem ebeveynlerin hem de

çocukların etkilendikleri, bazı araştırmalarla ortaya çıkmıştır. Reklamcıların yetişkinlere

ve çocuklara yönelik televizyon reklamlarında, çocukları etkilemek ve onları satın alma

eylemine yönlendirmek için, (yeni çocuk kimliğini göstererek) hangi kavramları

kullandığı, üçüncü bölümde, göstergebilimsel çözümleme yoluyla yapılan araştırmanın

konusunu oluşturmaktadır.

Çocukların satın alma davranışlarını tetikleyen ve satın alma konusunda onları

motive eden unsurlar (kavramlar) vardır. Çocukları tüketime yönelten motiflerin en çok;

Maslow’un gereksinimler kuramının bir basamağı olan sosyal gereksinimlerden ve

Freud’un psikanalitik kuramının bir unsuru olan kişilikle ilgi geliştirdiği basamaklara

dayanan kişisel gereksinimlerden kaynaklandığını söylemek olasıdır.

Bir çocuğun sosyal hayatının aile ve arkadaşların arasında şekillendiği, özellikle

okula başlamasıyla çocuğun sosyalleşme sürecinin arttığı bilinmektedir. Günümüzde bu

süreç daha da erken başlamakta; çalışan anne-babaların, çocuklarını okul öncesi

programlara (anaokulu veya kurslar) yönlendirmeleri ile çocuklar da (yetişkinler gibi)

bütün günlerini dışarıda geçirmektedirler. Böylece sosyal olarak kabul edilme, çocuğun

davranışlarını motive eden en önemli unsurlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır. Bu

nedenle çocuk; arkadaşlarının “şık” olarak nitelendireceği yönde giyinmeye, onların

onaylayacağı ve seveceği markaları seçmeye dikkat eder. Yani çocuk, kendisini (sosyal

olarak) olumlu yansıtan seçimler yaparak sosyal gereksinimlerini karşılar.

Çocuk kim olduğuna, neye inandığına, nasıl davrandığına ya da davranması

gerektiğine ve neyin kendini iyi hissettirdiğine ilişkin olarak kendini sorgular. Böylece

Page 191: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

174

büyüme sürecinde kendisini duygusal olarak tanımlamaya çalışır. Bu noktada, onu

neyin mutlu ettiği ve neyin üzdüğü çok önemlidir. Dolayısıyla arkadaşlarının onun

hakkında ne düşündüğü çocuğun kişisel olarak tatmin olmasını sağlar. Örneğin; kızlar

için “güzel” görünmek ve “güzel” olduğunu hissetmek çok önemlidir. Erkekler için de

“güçlü” olmak ve “güçlü” görünmek çok önemlidir.

Bu çalışmada; çocuk unsurunun kullanıldığı, çocuklara ve yetişkinlere yönelik

2002 ve 2006 yılları arasında çekilen televizyon reklamları incelenmiş ve bazı sonuçlara

varılmıştır.

Yeni çağın çocuklarının yaşamında spor, reklamlarda oldukça önemli bir

eğlence aracı olarak görülmektedir. Çocukların arkadaşlarıyla bir takım halinde

katıldıkları bu aktivite, onların grup içinde nasıl davranmaları gerektiğini öğrenmesine

destek olmaktadır. Onların bir gruba ait olma hislerini tatmin eden sporun; arkadaşlığın

ve arkadaş grubuna dahil olup onlar tarafından onaylanmanın, çocukların

yaşamlarındaki önemi göz önünde bulundurulduğunda, reklamlarda öne çıkan bir unsur

olarak gösterildiğini söylemek olasıdır.

Spor, bir oyun niteliği taşıması bakımından çocukların eğlenmelerini sağlarken,

paylaşım konusunda da çocuklara yol göstermektedir. Ayrıca spor, çocukların

ustalıklarını sergileyebildikleri bir oyun olarak dikkat çekmektedir. Reklamlarda,

rekabet ortamında, spordaki ustalığını sergilemeye çalışan çocukların bu aktivite ile

kendilerini güçlü hissettikleri görülmektedir. Ustalıklarını sergileyen çocuklar, spor

yaparak popüler olma isteği içinde bir tavır da sergilemektedirler. Bu noktada,

çocuklara yönelik reklamlarda; çocukları etkilemek amacıyla spor aktivitesi

kullanılmakta ve çocuklar spor aracılığıyla “ait olma”, “güç”, “eğlence” unsurları

kullanılarak, satın alma davranışına yönlendirilmektedirler.

Çocuklara yönelik çözümlenen reklamlarda, müziğin çocukları etkileyen bir

unsur olarak dikkat çektiği söylenebilir. Reklamlarda müzik, çocukların yaşamında

önemli bir gereksinim olarak öne çıkarılmaktadır. Müzik yıldızlarının dünya çocuklarını

etkileyen en önemli fenomenlerden biri olduğunu göz önünde bulunduran reklamcıların,

çocukları etkilemek amacıyla, reklamlarda kullandıkları jingle’ların yaratılması

konusunda büyük çaba harcadıklarını söylemek olasıdır. Reklam jingle’larının akılda

Page 192: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

175

kalıcı sözler ve ritmlerle, çocukların rahatlıkla ezberleyebilecekleri biçimde yapıldığı

görülmektedir. Ayrıca jingle sözlerinin, çocukların kendi aralarında kullandıkları ya da

kullanabilecekleri sözler olmasına dikkat edilmektedir. Çocukların dünya müzik

listelerini takip ettiklerini dikkate alan reklamcılar, bu listelerde yer alan şarkıların

benzeri olan, ancak daha basit melodiler ve sözler taşıyan şarkılarla çocukların dikkatini

çekmeye çalışmaktadır diyebiliriz.

Reklamlarda, müziğin etkisiyle çocukların eğlendikleri görülmektedir. Grup

içinde veya yalnız şarkı söyleyen çocukların, konsere katılarak hep beraber aynı ortamı

soluyarak şarkı söyleyen çocukların, bir gruba ait olma hislerini bu şekilde tatmin

ettikleri görülmektedir. Ayrıca bunları yaptıkları sırada yanlarında yetişkinlerin

bulunmamasının ve kendilerinin reklamlarda özgür bireyler olarak gösterilmesinin, bir

an önce büyüme isteği taşıyan yeni kuşak çocuklarını etkilemek amacıyla yapıldığı

söylenebilir. Özgür olma isteği taşıyan çocukların, ürünleri kullanarak özgür olma

gücünü elde edebilecekleri, reklamlarda izleyiciye verilmek istenen hislerden biri olarak

öne çıkmaktadır.

Reklamcıların çocukları etkilemek için kullandığı bir diğer kavram ise,

teknolojidir. Teknolojinin geliştiği bir dünyaya doğan çocuklar, gelişmiş teknolojiyi

takip etmekte ve her konuda bilgi sahibi olmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle de

reklamlarda kullanılan efektler ve sunulan ürün özellikleri teknolojinin, ürünü sunan

firmalar için de önemli olduğunu vurgulamakta ve çocuklarda, teknolojiyi takip etme

konusundaki hassasiyetlerinin desteklendiği duygusu yaratılmaya çalışılmaktadır.

Böylece reklamcılar; reklamlarda teknolojiyi ön plana çıkararak çocukların (satın

aldıkları) ürünü üretenlere kendini yakın hissetmelerini, yani teknolojinin bir çok kişi

tarafından takip edilen bir kavram olduğunun gösterilmesini ve çocukların ait olma

hislerinin tatmin edilmesini amaçlanmaktadırlar.

Ayrıca, reklamlarda görülen markaların, internet sitelerinin olduğu da dikkat

çekmektedir. Internet’in bilgi çağında yaşayan çocuklar için vazgeçilmez bir unsur

olduğu göz önünde bulundurulduğunda, reklamcılar ürün tanıtımlarını televizyonla

koordineli olarak internette de yapmaktadırlar. Bir çok markanın internet sitesinin

olduğu ve bu sitelerde çocuklara yönelik oyunlar bulunduğu görülmektedir. Internet’e

Page 193: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

176

bağlanarak araştırma yapan, eğlenen, arkadaşlarıyla interaktif olarak konuşan

çocukların, satın almayı düşündükleri ürünleri de araştırmak isteyebilecekleri

düşünülerek, çocukları internete girmeye yönlendiren reklamcılar, onlarla duygusal bir

bağ kurmaya çalışmaktadır diyebiliriz.

Çocukları etkilemek için, reklamlarda çizgi kahramanların kullanıldığı

görülmektedir. Çizgi filmlerde, bilgisayar oyunlarında çocukların çizgi kahramanlarla

aralarında duygusal bağ kurduklarını göz önünde bulunduran reklamcıların,

reklamlarda; çizgi kahramanları öne çıkardığı görülmektedir. Çizgi kahramanların

reklamlarda, çocukların eğlence gereksinimlerini gidermeye yönelik kullanımı ile

reklamcılar, çocukları etkilemeye çalışmaktadırlar.

Oyuncakların çocukların ilgisini çektiği bilinmektedir. Bu nedenle reklamcıların,

ürünleri sunarken; çocuklarda oyuncaklarla oynama duygusunu yaratmaya çalıştığı

görümektedir. Çağrışımlar yaparak oyuncaklarla eğlenme hissi, reklamlardaki ürünlerle

özdeşleştirilmektedir.

Yetişkinlere yönelik reklamların, yetişkinleri satın almaya yöneltmek amacıyla

yapıldığı görülse de; aslında, çocukların yetişkinlerin satın alma tercihleri üzerindeki

gücü göz önüne alınır ve gizli olarak çocuklar hedef kitle haline getirilir.

Çocuklar reklamlarda, ebeveynlerin gereksinimlerine yönelik ürünlerde de söz

sahibi bireyler olarak öne çıkmaktadırlar. Ebeveynlerin, alışveriş öncesinde ve

esnasında çocukların fikirlerini alır hale geldiği bilinmektedir. Yetişkinlere yönelik

reklamlarda, çocuk unsurunun baskın hale gelmesi, bu durumu açıklar niteliktedir.

Modern yaşam koşullarına ayak uydurma çabasında olan, vakitlerinin büyük bir

kısmını çalışarak dışarıda geçirdiği bilinen “anne”ler; reklamlarda çocuklarının gözünde

“kahraman” olma isteğindeki bireyler olarak gösterilmektedir. Reklamlar; çocukları

şaşırtarak, onlara ev içinde “özgür” oyun alanları tanıyarak, (ilgi alanlarında) anneleri

çocuklarının başarılarına katkıda bulunan “kahraman” bireyler olarak göstererek,

yetişkinleri de tüketime sevk etmektedirler.

Bu çalışma ile, çocukların ilgi alanları ve etkilendikleri basit kavramlar ortaya

konmuş ve pazarlamacılar ve reklamcıların, geleceğe yönelik pazarlama anlayışı

Page 194: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

177

çerçevesinde şekillendirmiş oldukları bakış açıları değerlendirilmiştir. Televizyon

reklamlarında “ait olma”, “güç”, “özgürlük”, “eğlence” kavramlarını kullanarak

reklamcıların, çocukların dünyasına girme ve onları etkileme çabaları irdelenmiştir.

Sözü edilen etkilerin ne yönde, ne biçimde olduğu ve geleceğin yetişkinleri olarak

çocukların, ailelerine satın alma davranışları konusunda ne oranda etki yapabildikleri

başka araştırmalarla ortaya konabilir. Reklam-çocuk-aile etkileşiminin bu araştırmalarla

farklı bulgular getireceğini söylemek olasıdır.

Sonuç olarak; stratejilerini geleceğe yönelik pazarlama anlayışı içerisinde

şekillendiren işletmelerin hedef kitlesini, geleceğin yetişkinleri olan Milenyum Kuşağı

olarak belirlediklerini söyleyebiliriz. Ancak işletmelerin; günümüz çocuklarını tüketime

yönlendirmek amacıyla, televizyon reklamlarında eğlenceli bir tavır sergilemesi ve

onlara en değer verdikleri kavramlarla seslenmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Çocukların toplumsallaşma sürecine katkıda bulunan aile, arkadaş grubu, okul, kitle

iletişim araçları ve satın alma davranışlarına etkide bulanan demografik, sosyo-kültürel

ve psikolojik unsurlar, onların dünyasını şekillendiren etkenlerdir.

Page 195: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

178

KAYNAKÇA

1. KİTAPLAR

1.1. TÜRKÇE KİTAPLAR

AKSOY Atilla, ‘Yeni’ Reklamcılık, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul,

1.Baskı, Kasım 2005.

ALPAY Y. Başarının Oluşumu, Kültürel Dayanışma Yayınları, İstanbul, 1977.

AR Aybeniz Akdeniz, Marka ve Marka Stratejileri, Detay Yayıncılık, Ankara, 2004.

ARI Ramazan - ÜRE Ömer, YILMAZ Hasan, Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi –

Eğitimin Psikolojik Temelleri, Mikro Yayınları, Konya,1999.

ARPACI Tamer - TUNCER Doğan - AYHAN Doğan Yaşar - BÖGE Erinç - ÜNER

M.Mithat, Pazarlama, Gazi Yayınları, Ankara, 1992.

BAŞARAN İbrahim Ethem, Eğitim Psikolojisi, Gül Yayınevi, Ankara, 1994.

BOCOCK Robert, Tüketim, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, Ekim 1997.

BOND Jonathan - KIRSHENBAUM Richard, Radar Altı İletişim- Günümüz

Kuşkucu Tüketicisine Ulaşmanın Yolları, Çeviren: Aycan Akyıldız, MediaCat

Kitapları, Kapital Medya A.Ş., İstanbul, 2004.

BOZKURT İzzet, Bütünleşik Pazarlama İletişimi, MediaCat Kitapları, Kapital Medya

A.Ş., İstanbul, 2000.

BOZKURT İzzet, İletişim Odaklı Pazarlama: Tüketiciden Müşteri Yaratmak,

Kapital Medya Hizmetleri A.Ş., İstanbul, 2005.

ÇANKIRILI Ali, SAYGILI Sefa, Çalışan Kadın ve Problemli Çocuklar, Adım

Yayınevi, İstanbul.

DOLU Şükrü, Medya ve Tüketim Çılgınlığı, Düşünen Adam Yayınları, İstanbul, Ekim

Page 196: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

179

1993.

DUTKA Solomon, DAGMAR Ölçülür Reklam Sonuçları İçin Reklam Hedeflerini

Tanımlamak, Çeviren: Haluk Mesci, Reklamcılık Vakfı Yayınları, İstanbul,

Nisan, 2002

ELDEN Müge, Reklam Yazarlığı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2004.

ELDEN Müge - ULUKÖK Özkan - YEYGEL Sinem, Şimdi Reklamlar, İletişim

Yayınları, İstanbul, 2005.

ELKIN Frederick, Çocuk ve Toplum; Çocuğun Toplumsallaşması, Çeviren: Nazife

Güngör, Gündoğdu Yayınları, Ankara, 1995.

ERSÖZ GUNİNDİ Aysel, Cinsiyet Rollerine İlişkin Beklenti, Tutum, Davranışlar ve

Eşler Arası Sorumluluk Paylaşımı (Kamuda Çalışan Yönetici Kadınlar Örneği),

T.C. Kültür Bakanlığı Yayınlan, Ankara, 1999.

FISKE John, İletişim Çalşmalarına Giriş, Çeviren: Süleyman İrvan, Bilim Sanat

Yayınları, Birinci Basım, Ankara, 1990.

GODIN Seth, Permission Marketing (İzinli Pazarlama), Çeviren: Murat Ermert, Rota

Yayın, İstanbul, 2001.

GODIN Seth, Fikir Virüsü: Pazarlamada Yeni Boyutlar, Çeviren: Elif Özsayar,

Rota Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Nisan 2004.

GÜRÜZ Demet, Reklam Yönetimi, Ege Üniversitesi Basımevi, 2. Baskı, İzmir, 1999.

HILL Sam - RIFKIN Glenn, Radikal Marketing, Çeviren: Kıvanç Kutmandu, Kapital

Medya Hizmetleri A.Ş., MeidaCat Kitapları, Ankara, 2001.

HOFSOOS Emil, Reklam ve Yönetim, Çeviren: Ayça Haykır, Öteki Yayınevi, Ankara,

1999.

İÇÖZ Orhan, Hizmet Pazarlaması, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, Ocak, 2005.

İÇÖZ Orhan, Turizm İşletmelerinde Pazarlama, Turhan Kitabevi, Ankara, 2001.

Page 197: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

180

JUDITH Lazar, İletişim Bilimi, Çeviren: Cengiz Ank, Vadi Yayınları, Ankara, Ekim,

2001.

KARABULUT Muhittin, Tüketici Davranışı Pazarlama Yeniliklerinin Kabülü ve

Yayılışı, Minnetoğlu Yayınları, İstanbul

KARAFAKIOĞLU Mehmet, Pazarlama İlkeleri, Literatür Yayıncılık, İstanbul, 2005.

KOCABAŞ Füsun - ELDEN Müge, Reklamcılık, Kavramlar, Kararlar,

Kurumlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 2004.

KOCABAŞ Füsun - ELDEN Müge - YURDAKUL Nilay, Reklam ve Halkla

İlişkilerde Hedef Kitle, İletişim Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2002.

KOTLER Philip, Pazarlama Yönetimi Çözümleme Planlama ve Denetim, Çeviren:

Yaman Erdal, Bilimsel Yayınlar Derneği Yayın No:2, Ankara, 1975.

LAZAR Judith, İletişim Bilimi, Çeviren: Cengiz Ank, Vadi Yayınları, Ankara, Ekim,

2001.

LINDSTORM Martin, Brandchild, Çeviren: Aytül Özer, Duygu Günkut, CSA Yayın

Ajansı, İstanbul, 2003.

MCQUAIL Denis - WINDAHL Sven, Kitle İletişim Modelleri, Çeviren: Konca

Yumlu, İmge Kitabevi, Ankara,1997.

MISIRLI İrfan, Genel İletişim: İlkeler, Yöntemler, Teknikler, Detay Yayıncılık,

Ankara, 2003.

ODABAŞI Yavuz - BARIŞ Gülfidan, Tüketici Davranışı, Mediacat Kitapları,

İstanbul, 2003.

OSKAY Ünsal, İletişimin ABCsi, Simavi Yayınları, İstanbul, 1992.

ÖNGÖREN Mahmut Tali, Televizyona Açılan Pencere, Gazeteciler Cemiyeti, Ankara,

1972.

Page 198: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

181

PARSA Seyide – Parsa Alev Fatoş, Göstergebilim Çözümlemeleri, Ege Üniversitesi

Basımevi, İzmir, 2002.

POSTMAN Neil, Çocukluğun Yokoluşu, Çeviren: Kemal İnal, İmge Kitabevi

Yayınları, Ankara, 1. Baskı, Nisan, 1995.

SELÇUK Ziya, Gelişim ve Öğrenme, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2000.

SENBİR Hakan, Z Son İnsan Mı?, 0 Kitaplar Okuyan Us Yayınları, İstanbul, 2004.

SENEMOĞLU Nuray, Gelişim Öğrenme ve Öğretim, Özsen Mat Ankara, 1998.

SOLOMON Michael R., Tüketici Krallığının Fethi, Kapital Medya A.Ş., İstanbul,

2004.

TAN Mine, Çocukluk: Dün ve Bugün-Toplumsal Tarihte Çocuk, Yurt Yayınları,

İstanbul, 1994.

TEK Ömer Baybars - ÖZKUL Engin, Modern Pazarlama İlkeleri, Birleşik

Matbaacılık, İzmir, 2005.

TEZCAN Mahmut, Çocuk Sosyolojisi, Kök Yayıncılık, Ankara, Eylül 2005.

TOKOL Tuncer, Pazarlama Yönetimi, Vipaş A.Ş., Bursa, Ekim 1998.

TÜRKMEN İsmail, Reklam Yönetimi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, No:583,

Ankara, 1996.

YAVUZER Haluk, Çocuğu Tanımak ve Anlamak, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2003.

YAZICI Selim, Öğrenen Organizasyonlar, Alfa Yayınları, İstanbul, 2001.

YÜKSEL Ahmet Haluk, İkna Edici İletişim, Anadolu Üniversitesi Yayınları,

Eskişehir, 1994.

UZTUĞ, Ferruh, Markan Kadar Konuş, Mediacat Kitapları, İstanbul, 2003.

YAVUZER Haluk, Çocuğu Tanımak ve Anlamak, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2003.

YAZICI Selim, Öğrenen Organizasyonlar, Alfa Yayınları, İstanbul, 2001.

Page 199: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

182

ZILLIOĞLU Merih, YÜKSEL Ahmet Haluk, İletişim Bilgisi, Anadolu Üniversitesi

Yayınları, Eskişehir, 1994.

- Pazarlamanın Yeni Ufukları, : 7 Gurudan Fütüristik Pazarlama Yaklaşımları

(derleme), Kapital Medya Hizmetleri A.Ş., İstanbul, Kasım, 2005.

1.2. İNGİLİZCE KİTAPLAR

ARIES Philippe “Centuries of Childhood: A Social History of Family Life”

(Translated by Robert Baldick), Vintage Books, New York, 1962.

ADDOCK Dennis - BRADFIELD Ray - HALBORG Al - ROSS Caroline, Marketing

Principles & Practice, Pitman Publishing, UK, 1995.

ARIES, Philippe, Centuries of Childhood: A Social History of Family Life

(Translated by Robert Baldick), Vintage Books, New York, 1962.

BELCH George E. - BELCH Michael A., Adverrtising and Promotion: An

Integrated Marketing Communication Perspective, The McGraw Hill

Companies, Inc., USA, 2004.

CLOW Kenneth E. - BAACK Donald, Integrated Advertising, Promotion, &

Marketing Communications, Pearson Education Inc., (2nd ed.)New Jersey,

USA, 2004.

ELLİS Jeanne. Ormrod Human Learning Theories, Principles, and Educational

Applications, Merrill Publishing Company,1990.

JAIN Subhash C., International Marketing Management, Wadsworth Publishing

Company, California, USA, 1991.

JUGENHEIMER Donald W. - WHITE Gordon E., Basic Advertising, South-Western

Publishing Co., USA, 1991.

KOTLER Philip, Marketing Management, Analysis, Planning and Control,

Page 200: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

183

Prentice Hall, New Jersey, USA, 1980.

KOTLER Philip - ARMSTRONG Gary, Marketing: An Introduction, Prentice Hall

International Inc., USA, 1997.

KOTLER Philip - ARMSTRONG Gary, Principles of Marketing, Pearson Prentice

Hall, 11th ed., USA, 2006.

KOTLER Philip - ARMSTRONG Gary - SOUNDERS John - WONG Veronica,

Principles of Marketing, Prentice Hall Inc., USA, 1999.

LANE W. Ronald - KING Whitehill Karen - RUSSEL Thomas J., Kleppner’s

Adertising Procedure, 16th editon, Pearson Prentice Hall, USA, 2005.

LINN Susan, Consuming Kids: The Hostile Takeover of Childhood, New York, The

New Press, 2004.

MCNEAL James U. The Kids Market: Myths and Realities, Paramount Market

Publishing Inc., USA, 1999.

SCHILLER Robert D., “Market and Media Evaluation” The AIA Handbook of

Adertising to Business, Industry, Government and the Proffessions, The

MacMillan Company, USA, 1969.

SIEGEL David L - COFFEY Timothy J. - LIVINGSTON Gregory, The Great Tween

Buying Machine, Dearborn Trade Publishing, USA, 2004.

SMITH P.R., Marketing Communications, Kogan Page Limited, London, 1998

SOLOMON Michael R., Consumer Behaviour: Buying, Having and Being, Pearson

Education Inc., NewJersey, 2002.

TERPSTRA Vern - SARATHY Ravi, International Marketing, The Dryden Press,

Florida, USA, 1991.

VECCHIO Gene Del, Creating Ever-Cool: A Marketer’s Guide to a Kid’s Heart,

Page 201: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

184

Pelican Publishing Company, 3rd printing, USA, 2002.

WALTERS C.Glenn, Consumer Behavior Theory and Practice, Richard D.Irwin,

Inc.,1974.

WELLS William - BURNETT John, MORIARTY Sandra, Advertising Principles and

Practices, Prentice Hall Inc., New Jersey, USA.,1998.

2. MAKALELER

2.1. TÜRKÇE MAKALELER

A. Güngör., ERSOY Özlem, “Televizyonun Okulöncesi Dönem Çocuklarına Etkisine

İlişkin Anne-Baba Görüşleri”, 10.YA-PA Okulöncesi Eğitimi ve

Yaygınlaştırılması Semineri, Ankara, 22-25 Mayıs 1994.

ARSLAN Kahraman, “Otomobil Alımında Tüketici Davranışlarını Etkileyen

Faktörler”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Dergisi, Sayı 3, Haziran 2003.

ATAY Mesude, ÖNCÜ Elif Çelebi, “Elektronik Bakıcı Televizyon”,

http://isbank.net.tr/channels/egitim/okul_oncesi/televizyon.asp, 04.10.2005.

BAYDAR Mustafa Çetin “Türkiye Özel Radyoculuğu”, Yeni Türkiye Medya Özel

Sayısı, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri Yayını, Sayı:12, Kasım-Aralık 1996.

BAYSAL Aşkın “Pazarlamaya Fütüristik Bir Bakış”, Media Cat Aylık Pazarlama

İletişimi Dergisi, Yıl:12, Sayı:118, Kasım, 2004.

BEÇENE Maruf, “Çocukla İletişim Kurma Yolları”,

http://www.psikolojikdanisma.net, 29.03.2006.

BIÇAKÇI Baskın “İnternet Reklamcılığı: Bu Sefer Olacak mı?”, Media Cat Aylık

Pazarlama İletişimi Dergisi, Yıl:12, Sayı:116, Eylül 2004.

BİRBEN Gülçin “X-Kuşağı”, Human Resources İnsan Kaynakları ve Yönetim

Page 202: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

185

Dergisi, İstanbul, Mart-Nisan, 2001.

BÜYÜK Sedef Seçkin, “Hedefteki ‘Etkin’ Grup”, Capital Aylık İş ve Ekonomi

Dergisi, Mart, 2003.

ÇELENK Sevilay, “Medyada Şiddete Duyarlık”, Simge Kulanımı Oturumu,

Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1. Baskı, Mayıs 2005.

DYSON Esther, “Global Geleceğin Yol Haritaları Nasıl Okunmalı?”, Pazarlamanın

Yeni Ufukları: 7 Gurudan Fütüristik Pazarlama Yaklaşımları (MediaCat

Forum 2004 sunumları derlemesi), Kapital Medya Hizmetleri A.Ş., MediaCat

Kitapları, İstanbul, Kasım, 2005.

ELDEN Müge, “Reklamların Çocuklar Üzerindeki Etkilerinin Fiziksel, Zihinsel,

Psikolojik ve Toplumsal Gelişimleri Reklamların, Toplumun Tüketim Toplmu

Haline Dönüşmesindeki Etkileri Oturumu”, “Reklamların İzleyiciler

Üzerindeki Etkileri” Paneli, RTÜK Yayın No:10, 1.Baskı, Ankara, Temmuz

2004.

FRITSCHE Michael, “Çoğunluğun Sorunu Azınlıklar”, Birikim Dergisi, , Birikim

Yayınları, İstanbul, Sayı 28, Ağıstos 1991.

GRANT John, “Marka Pazarlamasının Daha Zekice Yapılması Şart”, Media Cat

Aylık Pazarlama İletişimi Dergisi, Yıl:12, Sayı:117, Ekim 2004.

İNCİRLİOĞLU Emine Onaran, KILIÇBAY Barış, “Internet Zamanında Aile İlişkileri”,

Kültür ve İletişim, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Mezunları Vakfı,

8(2), Ankara, 2005.

KARACOŞKUN M.Doğan,“Bireysel ve Toplumsal Çözülmede Televizyon Unsuru

Üzerine Düşünceler”, http://www.turnofftv.tuketiciler.org/makale1.doc,

09.01.2006.

KURUOĞLU Huriye, “Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri”,

Page 203: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

186

http://www.cocukaile.com/Moduller/Makaleler/MakaleIndex.aspx?Kodal=5

&KS=200653185048844, 20.03.2006.

LYNN John A., Pazarlamanın Yeni Ufukları: 7 Gurudan Fütüristik Pazarlama

Yaklaşımları (MediaCat Forum 2004 sunumları derlemesi), “Reklamın

Geleceği.: Bilgiye Doyan Tüketiciye Ne, Nasıl Söylencek?”, Kapital Medya

Hizmetleri A.Ş., İstanbul, Kasım, 2005.

MANGIR Mine - HAKTANIR Gelengül, BOSTAN S., Dokuz Yaş Çocuklarının

Televizyon Reklamlarını Değerlendirmeleri Üzerine Bir Araştırma, Ankara

Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları:1293 Bilimsel Araştırma ve İncelemeler:

717, Ankara, 1993.

NAZİK Hamil, “Çocuk ve Tüketim”, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi,

Yıl:6, Sayı:64-65, Haziran-Temmuz 2005,

http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi64-65/orta-nazik.htm.

OLUÇ Mehmet, "Satın Alıcıların Davranışlarının Dinamikleri I", Pazarlama Dergisi,

Yıl:5, Sayı:27, Mayıs 1991.

ÖZKAN Mücella - BEDÜK Saadet, “Kitle İletişim Araçlarından, Televizyon Tv

Reklamlarının Çocukların Giyimi Üzerindeki Etkileri”

http://www.kto.org.tr/tr/dergi/dergiyazioku.asp?yno=400&ano=50,

01.09.2005.

TEKİNAY N.Aslı “Yeni Milenyum Senaryoları”, Capital, Aylık İş ve Ekonomi

Dergisi, http://www.capital.com.tr/haber.aspx?HBR_KOD=2836,

01.01.2000.

YAVUZ Sutay, “Türkiye’de Değişen Hanhalkı ve Aile Kompozisyonları:1968-1998

Dönemi için Demografik Bir Değerlendirme”, Hacettepe Üniversitesi

Sosyolojik Araştırmalar e-Dergisi,

http://www.sdergi.hacettepe.edu.tr/sutaymakale.htm, 17 Mayıs 2004.

YILMAZ Coşkun “Radyonun Yeniden Keşfi”, Yeni Türkiye Medya Özel Sayısı, Yeni

Page 204: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

187

Türkiye Medya Hizmetleri Yayını, Sayı:12 Kasım-Aralık 1996.

- “Açıkhava IKEA’ya Rekor Kırdırıyor”, Marketing Türkiye Outdoor&Sign,

Temmuz, 2005.

- “Alışveriş Çılgınlığına Çocuklar da Kapıldı”,

http://www.ntvmsnbc.com/news/297994.asp, 26.11.2004.

-“Cep Telefonu, Müzik ve Fotoğraf Tutkusu Sattırıyor”, Sabah Gazetesi

http://www.sabah.com.tr/tek101-20060114.html, 10.11.2005.

- “İzinli Pazarlamanın Temelleri”, www.messagemarketer.com, 10.01.2005.

- “Küresel Bir Marka Yaratmak Artık Çok Zor”, Media Cat Aylık Pazarlama

İletişimi Dergisi, Yıl:13, Sayı:124, Mayıs 2005.

- “Kahvaltıyla Dünya Turu”, İkeyif,

http://www.insankaynaklari.com/CN/ContentBody004.asp?BodyID=2764,

23.04.2004.

- “Kuşak Farkına Dikkat”, http://www.infomag.com.tr/content/19062, 22.09.2005.

- “Mucize Öğün Kahvaltı”, Yaşam Pınarım Dergisi, Sayı:8,

http://www.indeksiletisim.com/hizmet_goster.asp?ID=418&hizmet_id=10,

20.02.2006.

- “Reklam Bir Oyundur”,

http://www.infomag.com.tr/v2/dosyalar/haber/10072-Reklam Bir

Oyundu.pdf, 02.12.2003.

- Spider-Man, Doğan Egmont Yayıncılık, Mayıs 2006.

- WinxClub, Epilson Yayıncılık, İstanbul, No:19, Mayıs 2006.

Page 205: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

188

2.2. İNGİLİZCE MAKALELER

ALEXANDER Alison - BENJAMIN Louise M. - HOERRNER Keisha - ROE Darrel

“We’ll be Back In a Moment’: A Content Analysis of Advertisements in

Children’s Television in the 1950’s”, Journal of Advertising, CtC Press, USA,

Volume 27, Number 3, 1998.

AUSTIN M. Jill - LYNN Mary, “Targeting children online: Internet advertising ethics

issues”, Journal Of Consumer Marketing, Vol. 16, No. 6, Reed of Middle

Tennessee State University, Tenessee, USA, 1999.

BUIJZEN, Moniek - VALKENBURG Patti M, “The Effects of Television Advertising

on Materialsm, Parent-Child Conflict, and Unhappiness: A review of Research”,

Applied Developmental Psychology, no: 24, 2003.

FRITSCHE, Michael, “Çoğunluğun Sorunu Azınlıklar”, Birikim Dergisi, Birikim

Yayınları, İstanbul, Sayı 28, Ağıstos 1991.

GAY Kathlyn, “Caution! This May Be and Advertisement: A Teen Guide to

Advertising”, Franklin Watts, New York, 1992.

HENDRICK Harry, “The Child as a Social Actor in Historical Sources: Problems of

Identification and Interpretation”, James Allison (editor), Research with

Children : Perspectives & Practices, GBR: Falmer Press, London, 1999.

KRISITS Bernd, “A Brand Is A Friend”, ViewPoint-Online Magazine, OgilvyOne

Worldwide, Mayıs 2004

http://www.ogilvy.com/viewpoint/view_ko.php?id=41441&iMagaId=1.

LEVINE R.A., “Child Psychology and Anthropology: an environmental view”,

Biosocial Perspectives on Children, C.Panter-Brick (ed), Cambridge:

Cambridge University Press, UK, 1998.

LEVINSON Jay Conrad, “Selecting Media”, The Guerrilla Marketing Online Report

www.gmarketingcoach.com , March 2005.

Page 206: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

189

MUTTE Jean Lois

http://www.careerjournaleurope.com/hrcenter/articles/20040913-

expatica.html, 2004.

O’SULLIVAN Terry, “Advertising and children: what do the kids think?”, Qualitative

Market Research: An International Journal, Emerald Group Publishing

Limited, Vol. 8, No. 4, 2005, www.emeraldinsight.com/1352-2752.htm.

SMITH, Lois J, “A Content Analysis of Gender Differences in Children’s Advertising”,

Journal of Broadcasting and Electronic Media, Vol.38, No.3.

TERRY O’Sullivan, “Advertising and children: what do the kids think?”, Qualitative

Market Research: An International Journal, Emerald Group Publishing

Limited, Vol. 8, No. 4, 2005, www.emeraldinsight.com/1352-2752.htm.

- “Children’s Food Choices, Parents’ Understanding and Influence, and the Role of

Food Promotions”, Office of Communications, Research and Market Data,

Child Obesity-Food Advertising in Context,

www.ofcom.org.uk/research/tv/reports/food_ads/, July 2004 Report.

-“Sells Like Tween Spirit”, Media And Marketing Europe Emap Information-part of

Emap Communications, July, 2003.

- “Teaching the Millennial Generation”,

http://knowledge.emory.edu/index.cfm?fa=printArticle&ID=956,

10.03.2006

-“Yankelovich Study Shows That Leveraging 'Pester-Power' is Outdated”, Carolina

NewsWire,

http://caroli4444nanewswire.com/news/News.cgi?database=topstories.db&c

ommand=viewone&id=3051&op=t, 27.06.2005.

Page 207: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

190

3. İNTERNET

• http://en.wikipedia.org, 26.03.2006.

• http://games.zeeks.com, 15.02.2006.

• http://media.mcdonalds.com, 06.08.2005.

• http://www.tdk.gov.tr, 04.05.2006.

• http://tr.wikipedia.org, 02.10.2006.

• http://www2.coca-cola.com, 15.02.2006.

• http://www.aslanmax.com, 10.04.2006.

• http://www.algida.com.tr, 10.04.2006.

• http://www.cominicom.com, 15.05.2006.

• http://www.danone.com.tr, 10.03.2006.

• http://www.fisher-price.com, 18.05.2006.

• http://www.gillette.com, 10.02.2006.

• http://www.infomag.com.tr, 22.09.2005.

• http://www.maxihaber.net, 20.12.2005.

• http://www.mcdonalds.com, 20.02.2005.

• http://www.mcdonaldsindia.com, 20.02.2005.

• http://www.reklamlar.tv/, 13.03.2006.

• http://www.sell.com, 18.05.2006.

• http://www.pg.com.tr, 03.04.2006.

• http://www.psikolojisayfam.com, 01.05.2006.

• http://www.sutas.com.tr, 04.05.2006.

• http://www.teknoturk.org, 12.01.2005.

Page 208: T.C. GELECEĞE YÖNELİK PAZARLAMA …docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/...T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Halkla İlişkiler ve Tanıtım

191

• http://www.tojet.net, 18.05.2006.

• http://www.toybox.com.tr, 02.04.2006.

• http://www.turkcell.com.tr, 04.04.2006.

• http://www.ulker.com.tr, 10.02.2006.

• http://www.unilever.com.tr, 10.04.2006.

• http://www.winxclub.com.tr, 18.04.2006.

4. TEZLER

KALAR Suzanne, The Impact of Child-Directed Media Consumption on Consumer

Intelligence, PhD. Dissertation, The University of Texas at Austin,

http://www.lib.utexas.edu/etd/d/2004/kalars71570/kalars71570.pdf,

December, 2004.

KAPIZ Serap, Sosyal Değişim Sürecinde İş-Aile Yaşamı Etkileşimi, Yayımlanmamış

Doktora Tezi, İzmir, 2002.

UZAR Kubilay, Reklamın Güdüleyici Unsurları ve Tüketici Davranışında

Güdülemeye Etki Eden Unsurlar, G.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Bilim

Uzmanlığı Tezi, Ankara, 1994.