Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ...

18
ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ASKERLER MESELESİ VE FİRARİLERİNDİVANI HARB‐İ ÖRFİ’DE YARGILANMALARI (19141918) Ercimet SARIAY * Öz Birinci Dünya Savaşı’nda birçok cephede savaşmak zorunda kalan ve savaşa seferberlik ilan ederek giren Osmanlı Devleti, savaş sonuna kadar gittikçe artan bir şekilde insan gücü eksikliğiyle karşılaşmıştır. Bunun temel nedenlerinden biri de firari askerler sorununun ortaya çıkmasıdır. Bir askerin savaşmayı reddetmesi ve askerlik hizmetinden kaçması olarak tanımlanabilecek firar, savaş boyunca devletin ilan ettiği seferberliğe yönelik en önemli dirençlerden biri olmuştur. Asker firarileri bir yandan cephedeki ordunun savaşma kabiliyetini zayıflatırken, diğer taraftan ciddi bir iç güvenlik sorunu oluşturmuştur. Öte yandan merkezi hükümet, firariler sorununu hızlı ve etkin bir şekilde çözmek amacıyla olağanüstü durumlarda uygulamaya konulan Divanı Harbi Örfileri (bir tür olağanüstü mahkeme) gündeme getirmiştir. Bu minvalde Ankara vilayetinde de özellikle firari askerleri yargılamak üzere Ankara Divanı Harbi Örfisi kurulmuş, vilayetteki firari askerler burada yargılanarak çeşitli kararlar alınmıştır. Bu çalışmada firari askerler sorununun Ankara vilayetine nasıl yansıdığı, sorunun ortaya çıkış nedenleri, halkın bu durumdan nasıl etkilendiği, merkezi hükümetin ve yerel yönetimin bu sorunla nasıl baş etmeye çalıştığı gibi sorulara cevap aranmıştır. Çalışmada firari askerlerin karış‐ tıkları olayların boyutları ve etkileri arşiv belgeleri ışığında ortaya konmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler Ankara Vilayeti, Firari Askerler, Firariler Sorunu, İdarei Örfi, Divanı Harbi Örfi THE ISSUE OF THE FUGITIVE SOLDIERS IN ANKARA PROVINCE AND THEIR JURISDICTION IN DIVANI HARBI ORFI (19141918) * Öğr. Gör. Dr., Aksaray Üniversitesi Atatürk İ lkeleri ve İ nkı lap Tarihi Bölümü Öğretim Elemanı, Aksaray/Türkiye. [email protected] ORCİD:0000-0002-0570-8441 Makalenin Gönderilme Tarihi: 04.09.2019 Makalenin Kabul Tarihi: 09.10.2019 Makalenin Yayı nlanma Tarihi: 25.10.2019 Makalenin Türü: Araşt ı rma TARİHİN PEŞİNDE ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ‐ Yıl: 2019, Sayı: 22 Sayfa: 105122 THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCHYear: 2019, Issue: 22 Page: 105122

Transcript of Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ...

Page 1: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

  

 

 

ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ASKERLER MESELESİ VE 

FİRARİLERİN DİVAN‐I HARB‐İ ÖRFİ’DE YARGILANMALARI 

(1914‐1918)  

Ercimet SARIAY* 

 

Öz 

Birinci Dünya Savaşı’nda birçok cephede savaşmak zorunda kalan ve savaşa seferberlik 

ilan ederek giren Osmanlı Devleti, savaş sonuna kadar gittikçe artan bir şekilde insan 

gücü eksikliğiyle karşılaşmıştır. Bunun temel nedenlerinden biri de firari askerler soru‐

nunun ortaya çıkmasıdır. Bir askerin savaşmayı reddetmesi ve askerlik hizmetinden 

kaçması olarak tanımlanabilecek firar, savaş boyunca devletin ilan ettiği seferberliğe 

yönelik en önemli dirençlerden biri olmuştur. Asker firarileri bir yandan cephedeki or‐

dunun savaşma kabiliyetini zayıflatırken, diğer taraftan ciddi bir iç güvenlik sorunu 

oluşturmuştur. Öte yandan merkezi hükümet, firariler sorununu hızlı ve etkin bir şekilde 

çözmek amacıyla olağanüstü durumlarda uygulamaya konulan Divan‐ı Harb‐i Örfileri 

(bir tür olağanüstü mahkeme) gündeme getirmiştir. Bu minvalde Ankara vilayetinde de 

özellikle firari askerleri yargılamak üzere Ankara Divan‐ı Harb‐i Örfisi kurulmuş, vilayet‐

teki firari askerler burada yargılanarak çeşitli kararlar alınmıştır. Bu çalışmada firari as‐

kerler sorununun Ankara vilayetine nasıl yansıdığı, sorunun ortaya çıkış nedenleri, hal‐

kın bu durumdan nasıl etkilendiği, merkezi hükümetin ve yerel yönetimin bu sorunla 

nasıl baş etmeye çalıştığı gibi sorulara cevap aranmıştır. Çalışmada firari askerlerin karış‐

tıkları olayların boyutları ve etkileri arşiv belgeleri ışığında ortaya konmaya çalışılmıştır. 

 

Anahtar Kelimeler 

Ankara Vilayeti, Firari Askerler, Firariler Sorunu, İdare‐i Örfi, Divan‐ı Harb‐i Örfi 

 

THE ISSUE OF THE FUGITIVE SOLDIERS IN ANKARA PROVINCE AND THEIR 

JURISDICTION IN DIVAN‐I HARB‐I ORFI (1914‐1918) 

 

* Öğr. Gör. Dr., Aksaray Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Öğretim Elemanı, Aksaray/Türkiye. [email protected] ORCİD:0000-0002-0570-8441

Makalenin Gönderilme Tarihi: 04.09.2019 Makalenin Kabul Tarihi: 09.10.2019 Makalenin Yayınlanma Tarihi: 25.10.2019 Makalenin Türü: Araştırma

TARİHİN PEŞİNDE ‐ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ‐ 

Yıl: 2019, Sayı: 22 

Sayfa: 105‐122 

THE PURSUIT OF HISTORY ‐INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH‐ 

Year: 2019, Issue: 22 

Page: 105‐122 

Page 2: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

106 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22

Abstract 

The Ottoman Empire, which had to fight on many fronts during the First World War and entered 

the war with total mobilization, increasingly faced with the lack of manpower until the end of the 

war. One of the main reasons for this is the emergence of the problem of fugitive soldiers. The term 

“fugitive”, which can be defined as a soldierʹs refusal to fight and fleeing military service, was one 

of the most important resistance to the mobilization declared by the state during the war. On the 

one hand, military fugitives undermined the armyʹs ability to fight, and on the other hand created a 

serious internal security problem. In this study, questions such as how the problem of fugitive 

soldiers were reflected in Ankara province, the reasons for the emergence of the problem, how the 

public was affected and how the central government and local government tried to deal with this 

problem were sought. In the study, the dimensions and effects of the incidents involving fugitives 

were tried to be revealed in the light of archival documents. On the other hand, the central govern‐

ment introduced the Divan‐i Harb‐i Örfi (a kind of extraordinary court) which was put into prac‐

tice in extraordinary situations in order to solve the problem of fugitives quickly and effectively. In 

this respect, Ankara Divan‐i Harb‐i Örfi was established in the province of Ankara to judge especi‐

ally the fugitives, and they were judged here, and various decisions were taken. 

 

Keywords 

Ankara Province, Fugitive Soldiers, Issue of Figutives, İdare‐i Örfi, Divan‐ı Harb‐i Örfi 

 

 

Page 3: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 107

GİRİŞ 

Avrupa’da başlayıp bütün dünyayı etkisi altına alan I. Dünya Savaşı, bir 

taraftan milyonlarca insanın canına mal olurken, diğer taraftan büyük mad‐

di kayıplara yol açmıştır. Bunun yanı sıra savaş, savaşa katılan devletlerin 

çokluğu, savaş teknolojisindeki yenilikler ve devletlerin sosyal ve ekonomik 

bünyesinde meydana getirdiği sıkıntılar açısından da daha önceki savaşlara 

nazaran ağır sonuçlar doğurmuştur. Osmanlı Devleti de böylesi büyük bir 

savaşa oldukça kapsamlı bir seferberlikle dâhil olmuştur. Bu bağlamda dev‐

let,  savaşın  siyasî,  sosyal  ve  ekonomik  alanlardaki  yıkıcı  etkisine maruz 

kalmıştır.  

Birinci Dünya Savaşı öncesinde Trablusgarp ve Balkan Savaşları’yla si‐

yasî  açıdan  yalnızlaşan  Osmanlı  Devleti,  mevcut  topraklarını  muhafaza 

etmek  amacıyla  birtakım  ittifak  teşebbüslerinde  bulunmuştur.  İngiltere, 

Rusya ve Fransa nezdinde yapılan ittifak teşebbüslerinin sonuçsuz kalması 

üzerine,  19.  yüzyılın  sonlarından  itibaren  ekonomik  ve  askerî  ilişkilerini 

geliştirmiş  olduğu  Almanya’nın  safında  (ittifak  bloğu)  savaşa  girmiştir.1 

Birinci Dünya Savaşı’nda birçok cephede savaşmak zorunda kalan ve sava‐

şa topyekûn seferberlikle giren Osmanlı Devleti, savaş sonuna kadar gittik‐

çe  artan  insan  gücü  eksikliğiyle  karşılaşmıştır.  İnsan  kaynağı  eksikliğinin 

giderilmesi ve  savaş  için halkın  seferber edilmesinin önündeki önemli en‐

gellerden  biri  de  firari  askerler  sorunudur.2  Savaşta  hastalıklar  nedeniyle 

binlerce  askerin  ölmesi,  bu  sorunu  daha  önemli  bir  hale  getirmiştir.  Söz 

konusu sorun, özellikle savaşın sonlarına doğru, ordunun savaşma kabiliye‐

tini engelleyerek baş edilemeyecek boyutlara ulaşmıştır.  

Bir askerin savaşmayı reddetmesi ve askerlik hizmetinden kaçması ola‐

rak  tanımlanabilecek  firar,  savaş  boyunca  devletin  ilan  ettiği  seferberliğe 

yönelik  en  önemli dirençlerden  biri  olmuştur. Asker  firarileri  bir  yandan 

cephedeki  ordunun  savaşma  kabiliyetini  zaafa  uğratıp  gücünü  zayıflatır‐

ken, diğer  taraftan ciddi bir  iç güvenlik  sorununu beraberinde getirmiştir. 

Bunun nedeni ise firar eden askerlerin hiç de küçümsenmeyecek bir kısmı‐

nın başta eşkıyalık olmak üzere birçok suça karışmasıdır. Askere alınıp bir‐

liklerinden firar edenlerin yanı sıra bakaya olanlar ve izinli olarak birliğin‐

den ayrıldığı hâlde bir daha geri dönmeyenlerin bir kısmı da benzer suçlara 

karışmışlardır.  Bu  bağlamda  firari  askerler,  askerî  açıdan  olduğu  kadar, 

sosyal açıdan da önemli bir sorun teşkil etmişlerdir. 

  

1 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1995, Alkım Yayınevi, Ankara 2004, s. 58-60. 2 Hakan Yaşar, “Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti’nin Firari Askerler Sorununa Dair Genel Bir Değerlen-

dirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt 16, Sayı 32, Bahar 2016, 7.

Page 4: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

108 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22

FİRARİ ASKERLER SORUNUNUN ORTAYA ÇIKIŞI  

Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesiyle ordu, birçok cephede 

savaşmak  zorunda  kalmıştır.  Bu  durum  savaşacak  insan  gücü  ihtiyacını 

oldukça arttırmıştır. Merkezi hükümet, seferberlik ilanıyla birlikte, askerlik 

çağına gelen herkesi askere çağırmıştır. Bu süreçte ortaya çıkan firari asker‐

ler meselesi seferberliğin tam olarak uygulanmasını engellemiştir.3  

Firar etmek, bir nevi devlet ve birey arasındaki zımni sözleşmenin  tek 

taraflı olarak ihlal edilmesidir. Her ne kadar resmi söylemde ahlaken, dinen 

ve hukuken  yasaklanmış olsa da  firar,  sosyal ve  askeri  açıdan bir gerçek 

olarak  karşımıza  çıkmaktadır.4 Diğer  taraftan  bu mesele  iç  güvenliği  de 

zaafa  uğratmıştır.  Devlet  bir  yandan  cephelerde  savaşla  boğuşurken  bir 

yandan da ülke içinde asayişi temin etmek için firarilerle uğraşmak zorunda 

kalmıştır. 

Savaş süresince ordudan firar etmenin farklı sebepleri olsa da, temel ge‐

rekçe askere alınan kişinin beklentilerinin devlet tarafından karşılanamama‐

sıdır. Daha  açık  söylemek  gerekirse,  fiziksel  ve  zihinsel  yorgunluğun  yol 

açtığı  tükenmişlik duygusu, beslenme ve giyinme konusundaki eksiklikler 

ve yaşanan çeşitli hastalıklar firarların önde gelen sebepleridir. Savaşın son‐

larına doğru bu tür olumsuzlukların maddi imkânsızlıklardan dolayı daha 

da artmasına paralel askerlerin birçoğu açlık ve hastalıktan ölme korkusuyla 

firar etmişlerdir.5 Ayrıca savaşı kazanamama ve savaş süresinin belirsizliği, 

askerlerin moral  olarak  umutsuzluğa  kapılmalarına  sebep  olmuştur. Öte 

yandan çeşitli usulsüzlükler ve rüşvet karşılığı firarlara göz yumulması gibi 

etkenler de firarları arttırmıştır.6 Bütün bu olumsuzluklara rağmen askerlik 

vazifesini ve vatan savunmasını büyük bir  fedakârlıkla yerine getiren yüz 

binlerce Türk ve Müslüman askerini de unutmamak gerekir. 

Firari  askerlerin,  firar  ettikten  sonra nasıl  yaşadıkları,  ne  iş yaptıkları, 

nasıl geçindikleri gibi sorulara verilecek  farklı cevaplar bulunabilir. Ancak 

en gerçekçi cevap bunların çok büyük bir bölümünün eşkıyalık ve çetecilik 

yaparak hayatlarını  idame ettirdikleridir. Öyle ki birçok belgede eşkıyalık 

ve  firar  kavramları  iç  içe  geçmiş  ve  birlikte  kullanılmıştır.7  Seferberlik  ve 

harp esnasında  firar eden  (silahlı veya  silahsız olarak) neferler  sabit bir  iş 

bulamadıkları ve bir nevi kanun kaçağı olarak görüldüklerinden, çoğu za‐

man hayatta kalabilmek için en kolay yol olarak eşkıya çetelerine katılmayı 

3 Mehmet Beşikçi, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Seferberliği, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2015, s. 267. 4 Beşikçi, s. 268. 5 Erik Jan Zürcher, Savaş, Devrim ve Uluslaşma: Türkiye Tarihinde Geçiş Dönemi (1908-1928), Ergun Aydınoğlu (çev.),

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2005, 184-188; Beşikçi, s. 279. 6 Beşikçi, s. 281; Yaşar, s. 13. 7 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 10/38; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 11/6; BOA, DH. ŞFR. 88/3.

Page 5: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 109

yeğlemişlerdir. Firarın hukuken suç sayılması ve bu suça verilecek cezanın 

idam cezası olmasına8 rağmen firar olayları savaş boyunca gittikçe artan bir 

seyir izlemiştir. 

Firari askerlerin büyük bir kısmı firar ettikten sonra köylerine ve ailele‐

rinin yanına dönmüşler,  ancak  suçlu ve  aranmakta olduklarından bu du‐

rumu kalıcı olarak  sürdürememişlerdir. Aile efradı da onları geçici olarak 

kollayabilmiştir. Neticede  asker  firarileri  bir  çeteye  veya  eşkıya  grubuna 

iltihak ederek, sonu belirsiz bir yola girmişlerdir.9  

I. Dünya  Savaşı  süresince  firarilerin  yol  açtığı  eşkıyalık,  çetecilik,  yol 

kesme, postalara  saldırma, yağmalama gibi vakaların ülkenin her  tarafına 

yayıldığı söylenebilir. Bu vakalar geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Ankara 

vilayetinde de yaygın bir şekilde görülmüştür.10 

  

ANKARA VİLAYETİNDE FİRARİ ASKERLERİN FAALİYETLERİ 

Belgelere bakıldığında, Ankara vilayetinde, asker firarilerinin karıştıkla‐

rı  olaylarının  1917/18  yıllarında  yoğunluk  kazandığı  söylenebilir11 Asker 

firarilerinin karıştıkları vaka türlerinin genellikle, haneye tecavüz, eşkıyalık, 

çetecilik, gasp, öldürme ve yaralama, dağa adam kaldırma, çiftlikleri basa‐

rak soyma gibi eylemler olduğunu söylemek mümkündür.12  

Ankara  vilayetindeki  firari  askerler  farklı  bölgelerden  gelen  firarilerle 

birleşerek, irili ufaklı çeteler kurmuşlar ve eşkıyalık faaliyetlerine başlamış‐

lardır. Firariler genelde bir çete reisinin etrafında toplanarak müstakil grup‐

lar halinde eylemlerini gerçekleştirmişlerdir. Belgelerde çete üyeleri isim ve 

lakaplarıyla yer alsa da bu kişilerin faaliyetlerini birlikte yürüttükleri anla‐

şılmaktadır.13 Bazen sayıca küçük firar çeteleri birleşerek daha güçlü çeteler 

oluşturmuşlardır.14 Böylece daha etkili eylemler yapmayı amaçlamışlardır. 

Yakalanan asker firarilerinden bir kısmının daha sonra birkaç kez firar ettik‐

leri de kayıtlarda görülmektedir.15 Hatta 20‐30 kez yakalanıp yine firar eden 

askerlerden bahsedilmektedir.16 Bu durumun cezaların sık sık hafifletilmesi 

veya affedilmesiyle ilişkisi olduğu söylenebilir. Çünkü devlet, asker firarile‐

rini  tamamen kaybetmek  istememiş, onları  cephe gerisindeki hizmetlerde 

8 Asker firarileri, Divan-ı Harp’te yargılanarak genellikle idama mahkûm edilmekteydiler. Ancak bazı hafifletici gerekçeler

öne sürülerek idam cezaları çoğunlukla on iki ay müddetle hidemat-ı şakkaya (ağır bir işte çalıştırmak) çevrilmiştir. BOA, İ.DUİT. 108/92.

9 Beşikçi, s. 293; Yaşar, s. 18. 10 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 22/3. 11 I. Dünya Harbi’nin devam ettiği bu yıllarda Osmanlı Hükümetlerinin karşılaştığı sosyal, ekonomik ve askeri sıkıntıları

göz önünde bulundurursak bu durumun gayet anlaşılabilir olduğu aşikârdır. 12 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/38. 13 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 45/39. 14 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 44/19. 15 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 45/39; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 44/32. 16 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49.

Page 6: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

110 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22

kullanmayı düşünmüştür. İnsan kaynağının son derece kısıtlı olduğu savaş 

ortamında bu  tür uygulamalara  sık  sık başvurulmuştur. Çetelerin birlikte 

hareket  etmelerinin  yanı  sıra17  birbirlerinden  ayrılarak  müstakil  hareket 

ettikleri de belgelerden anlaşılmaktadır.18 Bu gibi durumlar çeteler arasında 

çıkar çatışmasının yaşandığına işaret etmektedir. 

Firari  asker  çeteleri Ankara  vilayetinin  çeşitli mevkilerinde  farklı  za‐

manlarda değişik amaçlarla eşkıyalık faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Firari‐

ler genellikle hayatlarını  sürdürmek ve  temel  ihtiyaçlarını karşılamak  için 

köy basma,19 dağa adam kaldırma, hırsızlık yapma, yol kesme, katl  20 gibi 

eylemlere  başvurmuşlardır. Bu  eylemleri  yaparken  hem  köylüye  hem de 

güvenlik güçlerine zarar vermişlerdir. Firari asker çetelerinin  insan kayna‐

ğını  eğitimsiz  köylü  kitleleri  oluşturduğu  için,  faaliyet  alanları  da  büyük 

ölçüde kırsal  alanlar olmuştur. Asker  firarilerinin genellikle kendi  köyleri 

etrafında toplandıkları belgelerden anlaşılmaktadır. Firarilerin sarp ve kaya‐

lık alanlarda, dağlarda, mağaralarda, nehir kenarlarında yaşadıklarına şahit 

olunmuştur.21  

Firari çeteler çoğu kez köyleri, çiftlikleri, evleri basarak, halkın hayvan‐

larını, paralarını ve eşyalarını gasp ederek halka maddi olarak büyük zarar‐

lar vermişlerdir.22 Bazen de öşür memurlarına  saldırarak görevlerini  yap‐

malarını engellemişlerdir.23 Bunun yanı sıra yol kesmek suretiyle halkın can 

ve mal güvenliğini tehdit eden fiillerde de bulunmuşlardır. Belgelerde firari‐

lerin şekavetlerini yansıtan buna benzer birçok örneğe rastlamak mümkün‐

dür.24  

Asker firarileri eylemlerini yürütürken bir taraftan köylüyle diğer taraf‐

tan da güvenlik güçleriyle karşı  karşıya gelmişlerdir. Böylesi durumlarda 

çıkan çatışmalarda  firarilerden, köylülerden ve güvenlik güçlerinden yara‐

lananlar ve ölenler olmuştur. Bu hususta da kayıtlarda bir hayli örneğe şahit 

olunmuştur.25 Firariler her zaman  jandarma  ile çatışmayıp bazen de kendi 

aralarında çatışmışlardır. Bu tür vakalarda da yine yaralanma ve can kayıp‐

ları yaşanmıştır.26 Zaman zaman firarilerin fütursuzca asker elbisesi giymek 

suretiyle  çiftlikleri  basıp  yağmaladıkları  anlaşılmaktadır.27  Ancak,  asker 

17 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 28/53. 18 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49. 19 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 45/39. 20 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/38; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 28/53. 21 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49. 22 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 48/4. 23 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 52/19. 24 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 48/4. 25 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 48/4. 26 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 30/23. 27 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 55/30.

Page 7: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 111

firarisi eşkıya çeteleri güvenlik güçleri karşısında uzun süre direnememişler, 

sonuçta çoğu canlı ya da ölü olarak ele geçirilmişlerdir.28  

  

ASKER  FİRARİLERİNİN  EYLEMLERİNİ  ÖNLEMEYE  YÖNELİK 

ALINAN TEDBİRLER 

Firarilerin eşkıyalıkları devam ederken hükümet ve güvenlik güçleri ne 

gibi tedbirler almışlar ve bu tedbirleri nasıl uygulamışlar ve ne ölçüde başarı 

sağlamışlardır? Her şeyden önce firari askerler meselesi hükümet açısından 

iki noktada önemlidir. Birincisi, firar eylemi bir nevi zorunlu askerliğin red‐

dedilmesi anlamına gelir ki,29  savaş ortamında bu kabul edilemez bir du‐

rumdur. İkincisi ise firar meselesinin bir iç güvenlik meselesi haline gelerek 

merkezi otoritenin meşruiyetine gölge düşürmesidir. Bu nedenle,  acil ön‐

lemler alınması bir zorunluluk olmuştur.  

Hükümet, bu noktada bir durum tespiti yaparak Ankara ve diğer vila‐

yetlere  bir  yazı  göndermiştir.  Yazıda  her  tarafta  piyade  ve  süvari  birçok 

eşkıya çetesi  türediği, bunların köyleri, çiftlikleri basarak  soydukları, dağa 

adam kaldırdıkları, cinayet işledikleri, güvenlik güçlerine saldırdıkları ifade 

edilmiştir. Buna  karşılık  jandarmanın  nitelik  ve  nicelik  açısından  oldukça 

yetersiz  kaldığı, dolayısıyla  asayiş  ve  emniyetin  sağlanamadığı  vurgulan‐

mıştır. Ayrıca, seferberlikle birlikte jandarmanın bir kısmının orduya alındı‐

ğı, dolayısıyla Anadolu’da  jandarma kuvvetinin azaldığı ve asayişin sağla‐

namadığına dikkat çekilmiştir.30 Jandarma eksikliği diğer vilayetlerde oldu‐

ğu gibi Ankara için de önemli bir sorun teşkil etmiştir. Bu bağlamda vilayet‐

te  jandarma ve  takip müfrezelerinin sayılarının arttırılması gerekmektedir. 

Keza  savaş öncesinde  taşrada, asayişi  sağlamada yetersiz kalan  jandarma, 

savaşla birlikte  firarilerin  takip ve yakalanmasında daha güç bir durumla 

karşı karşıya kalmıştır. 

Dâhiliye Nezareti, Ankara vilayetine gönderdiği bir yazıda asker firari‐

lerinin eşkıyalık ve çetecilik  faaliyetlerinin düzenli olarak nezarete bildiril‐

mesini ve bu konuda hassas olunmasını istemiştir.31 Böylelikle merkezi hü‐

kümet eşkıyalık faaliyetlerini yakından takip edip gerekli önlemleri almayı 

amaçlamıştır. Ankara  vilayetine  bağlı  sancak  ve  kazaların  sivil  ve  askeri 

yöneticileri de bölgelerindeki eşkıyalık  faaliyetlerini  tespit ederek nezarete 

bildirmişlerdir.  Belgelerde  bu  tespitler  ve  alınacak  önlemler  açıkça  ifade 

edilmiştir. Örneğin, 20 Ağustos 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti’ne gönde‐

28 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 44/32; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/38; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 45/39;

BOA, DH. EUM. 6.Şb. 48/4. 29 Beşikçi, 309. 30 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 38/24. 31 BOA, DH. ŞFR. 88/3.

Page 8: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

112 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22

rilen bir yazıda, Yozgat köylerinde silahlı eşkıya çetelerinin çoğaldığı, bun‐

ların  köyleri  basarak  aşar memurlarını  yıldırdıkları  ve  asayişi  bozdukları 

belirtilmiştir. Ayrıca eşkıyalığın devam etmesinde başlıca etkenlerden biri‐

nin jandarmanın görevini suiistimal etmesi olduğu, jandarma Tabur Komu‐

tanı Tevfik Bey’in rüşvet aldığı ve derhal vilayet merkezine alınması gerek‐

tiği, yöredeki asker  firarilerinin cephedekilerden  fazla olduğu, rüşvet alın‐

maz ve tecrübeli bir komutan atanırsa firar ve eşkıyalık sorununun kolaylık‐

la halledileceği ifade edilmiştir.32 Bu söylemlerin eşkıyalık ve firar sorununa 

dar bir bakış açısı getirdiği muhakkaktır. Oysa mesele sadece komutan de‐

ğiştirmek veya rüşvetin önüne geçmekle çözümlenemeyecek kadar çetrefil‐

lidir. Yine de bu  ifadelerin çözüme yönelik  tespitler noktasında önemli ol‐

duğu söylenebilir.  

Dâhiliye  Nezareti’nden  Sadarete  yazılan  başka  bir  yazıda  jandarma 

kuvvetinin azlığı ve eşkıyalığın önlenmesine yönelik tespit ve tedbirlerden 

söz  edilmektedir.  Bu  belgede  eşkıya  çetelerinin memleketin  her  tarafına 

yayıldığı,  bunların  asayişi  bozucu  eylemlerde  bulundukları  belirtilerek, 

jandarma kuvvetinin emniyeti  sağlamada yetersiz kaldığı  ifade  edilmiştir. 

Bu  durumun  temel  sebebi  olarak,  jandarmanın  büyük  bir  kısmının  ordu 

emrinde olması gösterilmiştir. Dolayısıyla bölgede jandarma sayısı azalmış, 

eşkıyanın takibi ve yakalanması daha da güçleşmiştir.33 Gerçekten de sefer‐

berlik,  yalnızca Ankara  vilayetinde değil ülkenin  her yerinde  iç  güvenlik 

birimlerinin  sayısını oldukça  azaltmıştır. Bunun  tersine  asker  firarileri  ço‐

ğalmıştır. Daha  önce  değinildiği  gibi  firari  eşkıyalığının  önlenemeyişinin 

önemli faktörlerinden biri de  jandarma kuvvetinin nicelik ve nitelik olarak 

kifayetsizliğidir. 

Ankara  jandarma alay komutanının bir tezkiresinde,  jandarmanın vila‐

yetteki  durumu  ve  eşkıya  çetelerinin  faaliyetleri  üzerinde  durularak,  bir 

takım önerilerde bulunulmuştur. Tezkirede, takip müfrezelerinin görevleri‐

ni ciddiyetle yerine getirmedikleri, jandarma ve asker müfrezelerinin tek bir 

komutanlık emrinde olması gerektiği, karakolların ve  jandarma miktarının 

yetersiz olduğu,  jandarmanın  işini yapmak yerine halkı soyduğu,  toplama 

jandarmalarla  işlerin yürümeyeceği ve köylünün  jandarmanın zulmünden 

şikâyetçi  olduğu  belirtilmiştir. Bu  sebeple  bir  an  önce  jandarma  sayısının 

artırılması ve karakolların  çoğaltılması önerilmiştir. Ayrıca yeni  jandarma 

okullarının açılarak karakol komutanı yetiştirilmesi tavsiye etmiştir.34  

32 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 25/21. 33 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/38; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 13/4. 34 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49.

Page 9: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 113

Çorum mutasarrıfı Süleyman Bey  ise, 30 Nisan 1918  tarihli yazısında, 

müfreze  takip  komutanının  halktan  zorla  para  topladığını,  seksen  kişilik 

piyade  takip müfrezesinin  yaşlılardan  oluştuğunu,  genç  neferlere  ihtiyaç 

duyulduğunu,  jandarmanın köylüyü ezdiğini,  firarilerin halkın bir günlük 

ekmeğine bile göz diktiğini,  liva dâhilinde dört binden  fazla  asker  firarisi 

bulunduğunu, ciddi ve esaslı bir zabıta teşkilatıyla asayişin daim olacağını 

ve böylece asker firarilerinin de çoğalmayacağını söylemiştir. Ona göre asıl 

tehlike halkın can, mal ve namusunu korumakla yükümlü olan  jandarma‐

nın  içinde bulunduğu acziyettir. Halk kendini korumak  için  silahlanmaya 

başlarsa asker firarileri çoğalabilir ve eşkıyalık artabilir. Dolayısıyla Anado‐

lu şekavet ocağı haline gelen Rumeline benzeyebilir. Mutasarrıf Bey, duru‐

munun hassasiyetine dikkat çekmiş ve meselenin hükümetin başına büyük 

belalar açacağını vurgulamıştır: “Binaenaleyh ahval‐i ehemmiyetle nazar‐ı dikka‐

te alınarak ihmal ve te’hir itmiyerek esaslı teşkilat ve tedabir‐i inzibatiyenin icrasına 

müstemilen  tevessül  idilmesi hükümetimizin menafi’i aliyesi muktezasından oldu‐

ğunu arz iderim”.35  

Ankara valisi Süleyman Kani Bey de,  26 Mayıs  1918  tarihli  yazısında 

güvenlik  güçlerinin  halkın  servetine  göz  diktiğini,  jandarmanın  elindeki 

silahların eşkıyanın elindekilerinden bile kötü olduğunu, cephanesinin ye‐

tersiz kaldığını belirterek,  jandarma,  firariler ve eşkıyalık konusundaki gö‐

rüşlerini  şöyle  ifade  etmiştir:  “…Köylüleri  kendilerine  celb  idecek muamelatda 

bulunmadıktan başka takibatı adeta zulm itmeğe veya serveti şahsiye cem’ine vesile 

ittihaz  idecek  idrak  ve  hamiyetten  binasib  kimseler  olması,  eşkıya  elinde mavzer 

tüfenkleri  bulunduğu  halde  jandarmaların  çabuk  bozulan masdel  Rus  tüfenkleri 

isti’mal eylemeleri ve  takib müfrezelerinin de kafi mikdarda cephane bulunmaması 

derdest olunan firarilerin pek yakın merkezlere gönderilmeleriyle tekrar firarlarında 

müşkilat bulunmaması…”.36 Süleyman Kani Bey yazısının devamında, genç 

ve  eğitimli  jandarmaya  ihtiyaç  olduğunu,  orduya  yazılmayan  bakaya  ve 

asker  firarilerinden yararlanılmasını  istemiştir. Ayrıca yaya piyadenin kâfi 

gelmediğini,  eşkıyanın  ise  atlı  olarak  dolaştığını  vurgulamıştır.  Köylüye 

zulmeden  jandarmanın da  şiddetle cezalandırılmasını  talep etmiştir. Böyle 

yapılmaz  ise  köylünün  hükümet  karşısında  eşkıyaya  sempati duyar  hale 

geleceğine dikkat çeken Süleyman Kani Bey, derdest edilen asker firarileri‐

nin ahz‐ı asker  şubelerinde uzun  süre  tutulmamasını derhal  firara müsait 

olmayacak uzak mıntıka ve kıtalara gönderilmesini tavsiye etmiştir.37  

35 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49. 36 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49. 37 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49.

Page 10: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

114 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22

Ankara valisinin bu tespit ve önerileri göz önünde bulundurulduğunda, 

jandarmanın içinde bulunduğu zafiyet açıkça anlaşılmaktadır. Jandarmanın 

köylüye zulmetmesi, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi, eğitim‐

siz ve fiziksel zayıflığı bunun ispatıdır. Ancak bunu bütün jandarma birim‐

leri  için  söylemek  tabi ki mümkün değildir.  İşini  ciddiye  alıp  canla başla 

çalışan güvenlik güçlerini de unutmamak gerekir.  Jandarmanın teknik do‐

nanıma sahip olmaması, ihtiyaçlarının gerektiği gibi karşılanmaması, iyi bir 

eğitim almaması jandarmaya isnat edilecek bir zafiyet değildir. Diğer taraf‐

tan seferberlik ve savaş ortamının yol açtığı iktisadi, sosyal ve askeri sıkıntı‐

lar hükümetin  elini  kolunu bağlamış, özellikle  yeterli  jandarma  istihdamı 

konusunda vilayetten gelen talepleri karşılayamamıştır. 

Merkezi hükümet ve Ankara valiliği arasında yapılan yazışmalarda fi‐

rariler ve eşkıyalık konusunda yapılan tespitler doğrultusunda bazı düzen‐

lemeler  yapılarak  ve  uygulamaya  konmuştur.  Örneğin,  firari  askerlerin 

cezalandırılması,38 işini yapamayan komutanların görevden alınması,39 ida‐

re‐i örfi uygulaması, silahların  toplanması 40  jandarma ve karakol noksanı‐

nın giderilmeye  çalışılması41  eşkıya  çetelerinin  takip ve  yakalanmalarında 

başarılı olanların ödüllendirilmesi,42  şehit ailelerinin mağdur edilmemesi,43 

gibi  tedbirler  bunlardan  bazılarıdır.  Uygulamalar  esnasında  bir  taraftan 

firariler  derdest  edilirken,  diğer  taraftan  ise  kaçışlar  devam  etmiştir.  Jan‐

darma ve takip müfrezeleri ise kaçakları sürekli takip etmişlerdir. Takipler 

esnasında yaralanmalarla birlikte birçok can kaybı da yaşanmıştır.44  

Kısacası,  firari askerler sorunu  tüm ülkede olduğu gibi Ankara vilaye‐

tinde de önemli bir mesele haline gelmiştir. Özellikle seferberliğin  ilanı ve 

Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesiyle bu sorunun, sosyal, askeri ve  iç gü‐

venlik açısından önemli bir problem oluşturduğu görülmüştür. 

  

38 1914 tarihli Askeri Ceza Kanunu göre firarın cezası ölümdü: Seferberlikte hidmet-i askeriyeden veyahud mahall-i

ictimadan veya kıt’asına veya vazifesine hin-i sevk veya azimetinde firar edenler tahakkuk ettiği günün ferdasından iti-baren yedinci günü nihayetine kadar avdet itmezse idam olunur. Düstur II. Tertib, Cilt 6, 24 Temmuz 1330, 981. Harp esnasında firar dâhil askeri suçlarla ilgili davalara Divan-ı Harpler bakmıştır. Ölüm cezasını da Divan-ı Harplar vermiştir. Ölüm cazsının amacı diğer askerlere ibret olarak göstermektir. Ancak bu cezaya en son çare olarak başvurulduğu söy-lenebilir. Çünkü insan gücü eksikliği savaş sonuna doğru önemli bir sorun haline gelmiştir. Beşikçi, 316-318.

39 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 11/21; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 21/24. 40 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 17/85. Ankara vilayetinde İdare-i Örfiye 25 Ağustos 1918 tarihinde Meclis-i Vükala kararı ve

İrade-i Seniyye ile kaldırılmıştır. BOA, DH. EUM. 6.Şb. 43/18. 41 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 22/3. 42 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 11/6; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 14/15. 43 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 30/18. Hükümet eşkıya takibinde rol oynayan kişilerin şehit olmaları halinde geride kalanların

mağdur olmaması için örtülü ödenekten para yardımı yapmıştır. Çünkü mağduriyet hâsıl olursa diğer aileler bundan olumsuz etkilenebilir, takip işleri ve çetelerle mücadele sekteye uğrayabilir.

44 BOA, DH. EUM. 6.Şb. 10/38; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 30/23; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 37/49; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 38/24; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 44/32; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 45/39; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 48/4; BOA, DH. EUM. 6.Şb. 28/53.

Page 11: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 115

ÖRFİ İDARE VE DİVAN‐I HARB‐İ ÖRFİLER  

Arşiv taramasında Ankara vilayetindeki suçluların özellikle asker firari‐

lerinin Ankara Divan‐ı Harb‐i Örfisi’nde yargılandıkları ve cezaların da bu 

yargılamalar sonucunda verildiğine şahit olunmuştur. Bu konudaki örnek‐

lere geçmeden önce örfi idare ve Divan‐ı Harb‐i Örfilerin tarihsel gelişimi üze‐

rinde kısaca durmak yararlı olacaktır.  

Günümüzdeki sıkıyönetimin Osmanlı literatüründeki karşılığı olan idare‐

i örfiye  (örfi  idare) nin kavram ve kurum olarak ortaya çıkışı oldukça yeni‐

dir.45  İdare‐i örfiye kavramı  ilk olarak 1876  tarihli Kanun‐ı Esasi’de yer al‐

mıştır.46 Kanûn‐ı Esasî´nin 113. maddesi, hükümete olağanüstü zamanlarda 

örfî  idare  ilân etme yetkisi  tanımıştır.47 Örfî  idare, asayişin mülkî  idare  ile 

sağlanamadığı yerlerde bölgesel olarak ilan edilmekte olup, örfî idare altına 

alınan mahallerde kurulan mahkemelere de, “Divân‐ı Harb‐i Örfî” adı veril‐

miştir. Örfî idarenin temel amacı en kısa sürede kamu düzenin ve asayişin 

sağlanmasıdır. Bunun için de suçluların kısa sürede yargılanmaları ve ceza‐

landırılmaları gerekmiştir. Dolayısıyla caydırıcılığı yüksek, hızlı çalışan bir 

yargı organına ihtiyaç duyulmuştur. 

İlke olarak bir mahalde Dîvân‐ı Harb‐i Örfî kurulmasına veya kaldırıl‐

masına Heyet‐i Vükelâ (Bakanlar Kurulu) tarafından karar verilmiştir. Hü‐

kümet, mahkemelerin kuruluşuna dair kararları, mülkî veya askerî yönetici‐

lerin  görüşlerine  başvurmak  suretiyle  alabildiği  gibi,  kendiliğinden mah‐

keme kurulmasına karar verebilir. Mahkemelerin kurulmasının kaçınılmaz 

olduğu olağanüstü durumlarda, mahallî idare tarafından da bu mahkeme‐

ler kurulabilir. Örneğin,  I. Dünya Savaşı başlangıcında,  seferberlik dolayı‐

sıyla kurulacak mahkemeler  için mahallî‐ askerî  idareciler yetkili kılınmış‐

lardır. Bütün bu düzenlemeler çerçevesinde genellikle mahkemelerin kuru‐

luş formalitesine uyulmuştur.48  

İlk faaliyet döneminde Dîvân‐ı Harb‐i Örfîlere bağlı heyet‐i tahkîkiye ve 

müstantık49 benzeri herhangi bir ön  soruşturma mercii bulunmadığından, 

zanlının  tüm  sorgulaması mahkeme  huzurunda  yapıldığı  gibi,  ön  soruş‐

turma merciinin  oluşturulduğu  II. Meşrutiyet dönemi ve  sonrasında  esas 

yargılama yine mahkeme huzurunda yapılmıştır. Askerî mahkeme olması 

45 Osman Köksal, “Osmanlı Devleti´nin Son Dönemlerinde Örfî İdare Uygulaması”, Türkler, Cilt 13, Yeni Türkiye Yayınla-

rı, Ankara 2002, s. 795. Sıkıyönetimin kısa bir tarihçesi için bkz. Hasan Refik ERTUĞ, “Memleketimizde Fevkalade Hal Rejimleri”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, 1948, s. 71-75.

46 Bülent Daver, Fevkalade Hal Rejimleri, Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, 1961, s. 116. 47 Madde şu şekilde ifade edilmiştir: “Mülkün bir cihetinde ihtilâl zuhûr edeceğini müeyyed âsâr ve emarât görüldüğü

hâlde hükûmet-i seniyyenin o mahalle mahsûs olmak üzere muvakkaten idâre-i örfiyye i’lânına hakkı vardır. İdâre-i ör-fiyye kavânîn ve nizâmât-ı mülkiyenin muvakkaten ta’tîlinden ibâret olup idâre-i örfiyye tahtında bulunan mahallin sûret-i idâresi nizâm-ı mahsûs ile ta’yîn olunacaktır”. Düstur, Cüz-ü Râbi’, Dâru´t-Tıbâati´l-Âmire, İstanbul, 1878, s. 19.

48 Köksal, s. 799. 49 Sorgu hâkimi.

Page 12: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

116 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22

nedeniyle yargılama  sırasında muhâkeme usulü bakımından öncelikle as‐

kerî mevzuat uygulanmıştır. Mahkemeye sevk edilen kişinin, ön soruştur‐

ması yapılıp lüzûm‐ı muhâkeme kararından sonra, son soruşturması Dîvân‐

ı Harb‐i Örfîce yapılmıştır.  İttifakla veya çoğunlukla alınan karar zanlının 

yüzüne karşı okunarak “tefhîm” olunmuştur.50 Eğer zanlı herhangi bir ne‐

denle yargılama esnasında mahkemede hazır bulunamamışsa bu durumda 

gıyaben verilen mahkûmiyet hükmü, adı geçen kişi yakalandığında vicâhî 

muhakemesi tekrar icra edilmek üzere karar altına alınmıştır.  

Hükümlerin, mutlak çoğunlukla ve  temyiz hakkı olmaksızın,  fakat bir 

gerekçeye dayanarak verilmesi gerekir.51 Mahkeme tarafından verilen karar, 

o  andan  itibaren  kesinlik  kazanmıştır.  Çünkü Dîvân‐ı Harb‐i Örfîler  tek 

dereceli mahkemeler olup, kararın bir üst mercide kontrolüne  imkân ver‐

memiştir.52 Dîvân‐ı Harb‐i Örfîler, birer askerî mahkeme olarak doğrudan 

görev  yaptıkları  yerin  örfî  idare  kumandanının  emir  ve denetimi  altında 

görev yapmıştır. Dolayısıyla, mahkemelerin tam anlamıyla yargı bağımsız‐

lığına sahip olduklarını söylemek zordur.53 

  

ANKARA  DİVAN‐I  HARB‐İ  ÖRFİSİ’NDE  YAPILAN  YARGILA‐

MALAR VE VERİLEN CEZALAR 

Ankara vilayeti ve çevresinde, özellikle de seferberlik sonrasında asayiş 

ve güvenliğin sağlanması amacıyla örfi idare ilan edilmiştir. Savaş ortamın‐

da ordudan kaçışlar arttığı için yapılan yargılamaların çoğu da asker firari‐

leriyle ilgili olmuştur. Bununla birlikte bazı cinayet ve cünha suçlularının da 

Divan‐ı  Harb‐i  Örfilerde  yargılandıkları  görülmektedir.  Ankara  Divan‐ı 

Harb‐i Örfisi de bu çerçevede yargılamalar yaparak bazı kararlar vermiştir. 

Öncelikle  şunu belirtelim ki asker  firarilerinin yargılanmalarına  ilişkin bel‐

gelerde yargılamalar sonucunda genellikle idam cezası yerine çeşitli hafifle‐

tici gerekçeler ileri sürülerek firar eden askerlere on ikişer ay hidemat‐ı şakka54 

cezası verilmiştir.55 

26 Ekim 1916 tarihinde Harbiye Nezareti Umur‐ı Mehakim Müdüriye‐

ti’nden Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver  imzasıyla Sadaret’e 

yazılan  tezkirede:  “Firar  itmelerinden  ve  tecavüz‐ü müddet  cürümünden  naşi 

Ankara, Mucur, Keskin Ahz‐ı Asker Şubası Divan‐ı Harb mahsuslarınca idamları‐

50 Köksal, 800. Tefhim: Verilmiş olan kararın veya hükmün taraflara hâkim veya mahkeme başkanı tarafından söz ile

bildirilmesi. Türk Hukuk Lugatı, s. 329. 51 Düstur, II. Tertip, Cilt 2, s. 674. 52 Düstur, II. Tertip, Cilt 6, s. 658-659. 53 Köksal, s. 801. 54 Taş taşımak, toprak kazmak gibi, mahkûmlara yaptırılan ağır hizmetler. 55 BOA, DH. SYS. 112/22; Ankara’da Örfi İdare Meclis-i Vükela kararı ve irade-i seniyye ile 25 Ağustos 1918 tarihinde

kaldırılmıştır. BOA, DH. EUM. 6. Şb. 43/18.

Page 13: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 117

na karar virilmiş olan ma’lumul esami efradın keyfiyeti kararları hastalık ve zaruret‐

ten  idemedikleri aile hissiyatıyla beraber kanun‐u  ‘adm vukuflarından  ileri geldiği 

müsteban olduğundan haklarındaki hükm‐i idamın hidemat‐ı şakkaya tahvili…”.56 

İfadeleri yer almaktadır. Bu bilgilerden  sonra  firari askerlerin  isimleri, do‐

ğum yerleri ve yaşları liste halinde verilmiştir. İrade‐i seniyyenin infaz gö‐

revi de padişah, sadrazam ve harbiye nazırından oluşan üçlü imza ile onay‐

lanmıştır. Görüldüğü üzere mahkeme hastalık ve aile özlemi gibi mazeretle‐

ri göz önünde  tutarak asker  firarilerinin cezalarını hafifletmiştir. Amaç bu 

kişilerden insan gücü olarak yararlanabilmektir. 

14 Mart 1916  tarihinde Harbiye Nezareti Umur‐ı Mehakim Müdüriye‐

ti’nden Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver  imzasıyla Sadaret’e 

yazılan tezkirede isnat edilen suç ve verilen cezanın ağırlığı dikkat çekmek‐

tedir: “ Yozgadlı  İsmail oğlu Mehmed’in kıtasından  firar  iderek bazı refikalarıyla 

Kocayayla karyesi civarında vaki ormanda dere içinde ihtifa itdikleri haber alınma‐

sıyla  jandarma müfrezesiyle  derdestlerine  giden  karye‐i mezkure muhtarı  sanisi 

Süleyman’ı kurşunla cerh ve katl  eylediği  ‘indel muhakeme sabid olmasına mebni 

kanun‐ı umumi‐i cezanın 174’ncü maddesinin birinci fıkrasına tevfiken on beş sene 

müddetle  küreğe  konulmasına…”.57  4 Nisan  1916  tarihinde  sadarete  yazılan 

tezkirede ise iki asker arasındaki münakaşanın ölümle sonuçlanan bir cina‐

yete dönüşmesi ve olayla ilgili olarak yapılan yargılama ve verilen karardan 

bahsedilmektedir: “…Hasan oğlu Aziz’in arkadaşı Hacı Ali’nin kendisine karşı 

vaki olan namusşeknane akval ve harekatından menfi’l olarak hasıl olduğu  tüfenk 

kurşunuyla merkumu cerh ve katl eylediği bilmuhakeme sabit olmasına mebni Mül‐

kiye Ceza Kanunname‐i Humayunun 174. Maddesine tevfikan on beş sene müddet‐

le küreğe konulmasına…”.58  

Cephede  bulunan  asker  eşleri  evlerinde,  bahçelerinde  ve  tarlalarında 

korumasız  ve  zayıf  kalmışlardır. Dolayısıyla  ahlaken  ve  fıtraten  zayıf  ve 

cahil kişiler  asker  eşlerine  zorla  tecavüz  etmişlerdir. Bu kişiler de Divan‐ı 

Harb‐i Örfilerde  yargılanmışlardır.  Bu  gibi  olaylara  ilişkin  yargılamalara 

birkaç  belgede  şahit  olunmuştur.59 Ankara Divan‐ı Harb‐i Örfisi,  tecavüz 

suçunu  işleyen  faillere olayın boyutuna göre genellikle üç yıl kürek cezası 

vermiş, ceza irade‐i seniyye ile tasdik edilerek infaz edilmiştir. 

Ankara Divan‐ı Harb‐i Örfisi, asker ve asker firarileri dışında farklı hu‐

suslarda da yargılamalar yaparak, bir  takım kararlar vermiştir. Örneğin, 7 

Mayıs 1916 tarihinde Harbiye Nazırı Vekili Talat imzasıyla sadarete yazılan 

56 BOA, İ. DUİT. 107/58. 57 BOA, İ. DUİT. 170/16. 58 BOA, İ. DUİT. 170/38. 59 BOA, İ. HB. 171/53. Diğer örnekler için bkz. BOA, İ.HB. 169/13; BOA, İ.HB. 170/9; BOA, İ.HB. 171/57; BOA, İ.HB.

172/24; BOA, İ.HB. 173/44; BOA, İ.HB. 173/15; BOA, İ.HB. 172/51; BOA, İ.HB. 169/4.

Page 14: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

118 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22

tezkirede yer alan bilgilere göre, tütün kaçakçıları ile kolcular arasında silah‐

lı  çatışma  çıkmış, çatışma  sırasında  firari Hankoz  İbrahim  jandarma Atıfı 

katletmiştir. Yargılama neticesinde Hankoz İbrahim on beş sene kürek ceza‐

sına çaptırılmıştır.60 Bir başka  tezkirede  ise,  İç nahiyesinin Yakacık köyün‐

den Tekenişin oğlu  İsmail bin Abdi’yi  taammüden katlettiği muhakemece 

sabit  olan  Kavas  oğullarından  Sadık’ın Mülkiye  Ceza  Kanunu’nun  yüz 

yetmişinci maddesine tevfikan idamına ve olaya karışan Ankara’nın Hacet‐

tepe mahallesinden Köpekçi Hacı Ahmed  bin Ahmed’in  de  on  beş  sene 

müddetle küreğe konulmalarına karar verilmiştir.61 

Ankara Divan‐ı Harb‐i Örfi’de,  farklı  tür de cezalandırma örneklerine 

de  tesadüf  edilmiştir. Ancak  belgelerde  fail, mağdur  ve  suç  belirtilirken, 

verilen ceza ve müddeti belirtilmemiştir.62 Bunun yanı sıra, mahkemelerde 

az da olsa cebren kız kaçırmak, cerh ve katl eyleminde bulunmak gibi suçla‐

ra ilişkin kararlar da verilmiştir.63 Bu bağlamda, Ankara Divan‐ı Harb‐i Ör‐

fisi’nde ağırlıklı olarak asker ve asker firarilerine yönelik suçlara ilişkin yar‐

gılamalar  yapılmıştır. Yargılamalar  sonucu verilen  cezalarda bazen  askeri 

bazen de mülki ceza kanunu dikkate alınmıştır. 

 

SONUÇ 

Osmanlı Devleti’nin  I. Dünya Savaşı’na girmesiyle birlikte,  firariler so‐

runu tüm ülkede olduğu gibi Ankara vilayetinde de önemli bir mesele hali‐

ne gelmiştir. Bu  sorunun,  savaşın  sonuna kadar, vilayet dâhilinde,  sosyal, 

askeri ve güvenlik bakımından bazı sıkıntılara yol açtığı görülmüştür. Eşkı‐

yalık,  soygun,  öldürme  ve  yaralama  gibi  fiiller  bunların  belli  başlılarıdır. 

Hükümet ve yerel yönetim bu  tür eylemlerin üstesinden gelmek  için bazı 

tedbirler almışsa da bunlar yeterli olmamıştır. Çünkü devlet eylemleri  ta‐

mamen durdurabilecek yeterli sayıda kolluk gücünden ve ekonomik güçten 

yoksundur. Vilayetin sivil ve askeri yöneticileri firariler konusunu yakından 

takip ederek gerekli tedbirleri almaya çalışmışlarsa da, uygulamada kısmen 

başarı gösterebilmişlerdir.  

Merkezi Hükümet, firariler konusunda attığı önemli adımlardan biri de 

örfi idarenin (sıkıyönetim) ilan edilmesidir. Bu bağlamda Ankara vilayetin‐

de de, özellikle seferberlik sonrasında asayiş ve güvenliğin sağlanması ama‐

cıyla  örfi  idare  ilan  edilerek, Ankara Divan‐ı Harb‐i Örfisi  kurulmuştur. 

Savaş ortamında asker firarileri çoğaldığı için, Ankara Divan‐ı Harb‐i Örfisi 

de bu çerçevede yargılamalar yaparak bazı kararlar vermiştir. Yargılamalar 

60 BOA, İ.DUİT. 170/104. 61 BOA, İ.HB. 172/63. 62 BOA, BEO. 4389/329130. 63 BOA, BEO. 4384/328776; BOA, BEO. 4384/328780; BOA, BEO. 4384/328760; BOA, BEO. 4384/328750.

Page 15: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 119

sonucunda, özellikle idam cezaları çeşitli hafifletici gerekçeler ileri sürülerek 

on ikişer ay hidemat‐ı şakka cezasına çevrilmiştir.  

Asker firarilerinin eşkıyalık, hane basma, soygun, adam öldürme ve ya‐

ralama gibi eylemleri, birçok can ve mal kaybına yol açmış, özellikle kırsal 

kesimde  yaşayan halk, bir  taraftan  firari  eşkıyasının diğer  taraftan kolluk 

güçlerinin  arasında  kalarak  yine  en  çok  ezilen  sınıf  olmuştur.  İlginç  olan 

diğer bir husus ta, firari asker çetelerinin büyük bir bölümünün, Milli Mü‐

cadele  sırasında  eşkıyalığı  bırakarak  bağımsızlık  mücadelesine  katılmış 

olmalarıdır.  

 

 

 

Page 16: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

120 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22

KAYNAKÇA 

Arşiv Belgeleri 

‐Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) 

‐BOA, BEO. 4389/329130; BOA, BEO. 4384/328776; BOA, BEO. 4384/328780; 

BOA, BEO. 4384/328760; BOA, BEO. 4384/328750. BOA, DH. EUM. 6. Şb. 

10/38; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 11/6; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 22/3; BOA, DH. 

EUM. 6. Şb. 37/38; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 45/39; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 

44/19; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 44/32; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 37/49; BOA, DH. 

EUM. 6. Şb. 28/53; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 48/4; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 52/19; 

BOA, DH. EUM. 6. Şb. 30/23; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 55/30; BOA, DH. EUM. 

6. Şb. 45/39; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 38/24; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 25/21; 

BOA, DH. EUM. 6. Şb. 13/4; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 11/21; BOA, DH. EUM. 

6. Şb. 21/24; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 17/85; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 43/18; 

BOA, DH. EUM. 6. Şb. 22/3; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 11/6; BOA, DH. EUM. 6. 

Şb. 14/15; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 30/18; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 10/38; BOA, 

DH. EUM. 6. Şb. 30/23; BOA, DH. EUM. 6. Şb. 43/18; BOA, DH. SYS. 112/22; 

BOA, DH. ŞFR. 88/3; BOA, İ. DUİT. 108/92; BOA, İ. DUİT. 107/58; BOA, İ. 

DUİT. 170/16; BOA, İ. DUİT. 170/38; BOA, İ. DUİT. 170/104; BOA, İ. HB. 

171/53; BOA, İ. HB. 169/13; BOA, İ. HB. 170/9; BOA, İ. HB. 171/57; BOA, İ. 

HB. 172/24; BOA, İ. HB. 173/44; BOA, İ. HB. 173/15; BOA, İ. HB. 172/51; 

BOA, İ. HB. 169/4; BOA, İ. HB. 172/63.  

Resmi Yayınlar 

‐Düstur, Cüz‐ü Râbi’, İstanbul 1878. 

‐Düstur, II. Tertip, Cilt 2. İstanbul 1330. 

‐Düstur, II. Tertip, Cilt 6. İstanbul 1334. 

Araştırma Eserleri 

‐ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914‐1995, Alkım Yayınevi, Ankara 

2004. 

‐BEŞİKÇİ, Mehmet, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Seferberliği, İstanbul: Türki‐

ye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2015. 

‐DAVER, Bülent, Fevkalade Hal Rejimleri, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler 

Fakültesi Yayınları, Ankara, 1961. 

‐ERTUĞ, Hasan Refik, “Memleketimizde Fevkalade Hal Rejimleri”, Ankara 

Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, 1948, 67‐82. 

‐KÖKSAL, Osman, “Osmanlı Devleti´nin Son Dönemlerinde Örfî İdare Uygu‐

laması”, Türkler, Cilt 13, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, 795‐803. 

‐SHAW, Stanford, J., Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu: Savaşa Gi‐

riş, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2014. 

‐YAŞAR, Hakan, Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti’nin Firari 

Askerler Sorununa Dair Genel Bir Değerlendirme, Çağdaş Türkiye Tarihi 

Araştırmaları Dergisi, Cilt 16, Sayı 32, Bahar 2016. 

‐ZÜRCHER, Erik Jan, Savaş, Devrim ve Uluslaşma: Türkiye Tarihinde Geçiş Dönemi 

(1908‐1928), Ergun Aydınoğlu (çev.), İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 

İstanbul, 2005. 

Page 17: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 121

EK‐I: Firari Askerlere Verilen Cezaya İlişkin İrade‐i Seniyye 

 

  

Page 18: Tarih Peşinde Dergisi - ANKARA VİLAYETİ’NDE FİRARİ ...tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi22/S22_05.pdfdirme”, Çağdaş Türkiye Tarihi Ara ştırmaları Dergisi, Cilt 16, Say

122 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22

EK‐II: Vilayet Jandarma Alay Kumandanlığının Tezkire Sureti (DH. EUM. 6. Şb. 37/49.