STRATEJİK İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ
description
Transcript of STRATEJİK İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ
STRATEJİK İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ
Uludağ ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü
Yüksek Lisans ProgramıDoç. Dr. Yücel SAYILAR
DERSİN İÇERİĞİ
1.Bir örgütsel alt sistem olarak insan kaynakları yönetiminin
yapısını ve unsurlarını tanıtmak.
2.İnsan kaynakları yönetimi alanının kavramsal gelişimini tarihsel
perspektifle özetlemek.
3.İnsan kaynakları yönetiminde stratejik perspektifi gelişim
dönemleri itibariyle incelemek.
3a.Stratejik Planlama Dönemi
3b.Pozisyon Okulu / Rekabet Stratejileri Dönemi
3c.Kaynak Bağlılığı Okulu / Yetkinliklere Dayalı Strateji
Dönemi
DERS PLANLAMASI-1
1.Hafta: Giriş: İnsan kaynakları yönetiminin içeriği.
2.Hafta: İnsan kaynakları yönetimi alanının gelişimi: Personel yönetimi :1930-1980 dönemi
3.Hafta: İnsan kaynakları yönetimi alanının gelişimi: 1980 ve sonrası dönem.
4.Hafta: İnsan kaynakları yönetiminde stratejik perspektif: Temel arayışlar ve sorunsallar.
5.Hafta: Stratejik planlama dönemi: Andrews ve Ansoff’un planlama yaklaşımlarında insan kaynakları yönetimi
6.Hafta: Ara sınav
DERS PLANLAMASI-2
7.Hafta: Stratejik planlama dönemi: Mintzberg’in planlama yaklaşımında insan kaynakları yönetimi
8.Hafta: Pozisyon okulu / rekabet stratejileri dönemi: Porter’ın rekabet stratejisi yaklaşımında insan kaynakları yönetimi.1
9.Hafta: Pozisyon okulu / rekabet stratejileri dönemi: Porter’ın rekabet stratejisi yaklaşımında insan kaynakları yönetimi.2
10.Hafta: Kaynak bağlılığı kuramı / insan kaynakları yönetiminde yetkinliklere dayalı yaklaşım 1.
11.Hafta: Kaynak bağlılığı kuramı / insan kaynakları yönetiminde yetkinliklere dayalı yaklaşım 2.
BÖLÜM 1:
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİN
İÇERİĞİ
YÖNETİM DÜŞÜNCESİNDE SİSTEM YAKLAŞIMI
İşletmelerin örgütsel varlıklarının analizinde, 1950’li yıllardan beri
kullanılan önemli araçlardan biri sistem yaklaşımıdır. Bugün yönetim
ve örgüt kuramlarının önemli bir bölümü bu yaklaşımın temel
varsayımlarına dayalı olarak kurgulanmakta ve geliştirilmektedir.
Sistem yaklaşımı 1920’lerden itibaren von Bertalanffy tarafından
geliştirilmiş Genel Sistem Teorisi çerçevesinde yönetim literatürüne
taşınmıştır.
Sistem anlayışı, olay ve olguları kendisini oluşturan parçalar ve
olguların meydana geldiği bağlamla birlikte bütüncül olarak
inceleme fikrine dayanmaktadır.
SİSTEM YAKLAŞIMININ TEMEL VARSAYIMLARI 1.
Sistemin tanımı:
1.Sistem belirli parçalardan (alt birimler, alt sistemler) oluşmaktadır.
2.Bu parçalar arasında belirli ilişkiler tanımlanabilmektedir.
3.Alt sistemlerden oluşan analiz birimi (bir işletme, aile, kurum,
sosyal olgu) bir dış çevre içinde varlık sürdürmektedir.
SİSTEM YAKLAŞIMININ TEMEL VARSAYIMLARI 2.
Temel sorular:
1.Sistem (analiz birimi) nedir?
2.Sistemin önemli parçaları nelerdir?
3.Parçaları birbirine bağlayan ana süreçler nelerdir?
4.Sistemin ana amaçları nelerdir?
5.Sistemin dış çevresel unsurları ve ilişkileri nelerdir?
SİSTEM YAKLAŞIMININ TEMEL VARSAYIMLARI 3.
Temel kavramlar:
1.Sistem ve alt sistemler: Tanımı gereği sistemler kendilerini
oluşturan alt unsurlardan meydana gelmektedir. Mekanik,
biyolojik veya sosyal sistemler için belirli alt sistemlerin
tanımlanabileceği varsayılır.
2.Karşılıklı bağımlılık: Sistemi oluşturan alt sistemler birbirleri
ve sistemin bütünü ile karşılıklı bağımlılık ilişkisine sahiptir. Alt
sistemin bağımsız bir varoluşu yoktur. Sistem söz konusu karşılıklı
bağımlılık ilişkilerini yöneten düzenleyici mekanizmalara sahiptir.
SİSTEM YAKLAŞIMININ TEMEL VARSAYIMLARI 4.
3.Kapalı ve açık sistemler: Her sistem, belirli çevresel koşullar
altında varlığını sürdürmektedir. Sistemin yaşaması söz konusu
çevre ile enerji, bilgi veya materyal alışverişini gerektiği biçimde
sürdürebilmesine bağlıdır. Mekanik sistemler dış çevreden yalıtık
olarak tasarlanabilir. Ancak biyolojik ve sosyal sistemler açık sistem
özelliği göstermektedir. Söz konusu açıklık farklı düzeylerde
gerçekleşebilmektedir.
4.Sistemin sınırları: Sınır, sistemin nerede başlayıp nerede bittiğini
gösterir ve her sistemin belirli sınırları olduğu varsayılmaktadır. Bu
anlamda sınır, sistemin kontrolündeki iç değişkenler ile kontrol
dışındaki çevresel değişkenleri birbirinden ayırmaktadır.
SİSTEM YAKLAŞIMININ TEMEL VARSAYIMLARI 5.
5.Dış çevre: Sistem yaklaşımında, her açık sistemin, bir dış çevresel
ortama bağımlı olduğu varsayılmaktadır. Çevrenin sistem açısından
önemi, sistemi etkileme ya da belirleme potansiyeline göre
değişmektedir. Özellikle sosyal olguların analizinde farklı çevresel
koşullar ve bunların analiz birimini etkileme güçleri önem
taşımaktadır.
6.Entropi ve negatif entropi: Entropi kavramı termodinamiğe
aittir. Entropi, enerjinin tükenmesi, faaliyetlerin aksaması, dengenin
kaybolması, karışıklıkların oluşması biçiminde ortaya çıkan “bozulma
eğilimi”ni ifade etmektedir. Açık sistemler, dış çevreleri ile ilişkilerini
ve iç çevredeki karşılıklı bağımlılıkları yönetecek düzenleyici
mekanizmalar geliştirerek entropiye karşı koymaya çalışırlar. Bu
yeniden düzenleme becerisi ise “negatif entropi” olarak adlandırılır.
SİSTEM YAKLAŞIMININ TEMEL VARSAYIMLARI 6.
7.Dengeli durum ve dinamik denge: Tüm açık sistemler bir
denge durumunu koruma eğilimindedirler. Negatif entropi
becerilerini bu amaçla kullanırlar. Ancak burada sözü edilen statik bir
denge değildir. Değişen çevresel koşullar altında farklı denge
kombinasyonları oluşturulabilir. Yani dinamik bir dengeleme süreci
mevcuttur.
8.Eşsonuçluluk: Açık sistemlerde girdiler ile çıktılar arasındaki ilişki
kuramsal olarak çok sayıda tanıma sahiptir. Yani aynı sonuçlara
farklı girdiler veya girdi kombinasyonları ile ulaşmak mümkündür. Bu
duruma eşsonuçluluk ilkesi adı verilmektedir.
SİSTEM YAKLAŞIMI PERSPEKTİFİNDEN
İŞLETMELER / ÖRGÜTLER 1.
1.İşletmeler bir sistemdir: İşletmeler, kendi içinde alt unsurlara
ayrılabilen, bu unsurlar arasında karşılıklı bağımlılık ilişkisi taşıyan,
sınırları belirli olan ve alt sistemleri arasında düzenleyici
mekanizmalara sahip olan sistemler olarak kabul edilebilirler.
2.İşletmeler bir açık sistemdir: İşletmeler bir dış çevre içinde
faaliyet göstermektedirler. Dış çevre ile kurdukları girdi-süreç-çıktı
ilişkisi, dış çevrenin karakteristiklerine göre farklı oranlarda işletme
üzerinde etkilidir.
dış çevre / environment
süreç (dönüşüm)transformation
sistemin sınırları / boundaries
girdiler / inputs çıktılar / outputs
SİSTEM YAKLAŞIMI PERSPEKTİFİNDEN
İŞLETMELER / ÖRGÜTLER 2.
3.İşletmelerde entropi ve negatif entropi eğilimi vardır:
İşletmeler, farklı çevresel koşullar altında kendi faaliyetlerinin ve
yapılarının bozulma eğilimine karşı negatif entropi geliştirme
becerisine sahiptirler. Yönetsel karar alma ve uygulama mekanizmaları
söz konusu becerinin temel araçları olarak kabul edilmektedir.
4.İşletmeler için dinamik denge ve eşsonuçluluk ilkesi
geçerlidir: İşletmeler farklı çevresel koşullarda farklı denge durumları
yaratıp koruyabilirler. Öte yandan aynı sonuçlara farklı girdiler ya da
girdi kombinasyonları kullanarak ulaşabilirler. Bu alternatif davranma
biçimlerinin varlığı yönetsel iradenin varlık alanını yaratmaktadır.
ülke ekonomisi
sektör
tedarikçiler
aracılar
devlet
düzenleyiciler
üretim
pazarlama
finans
tedarik
işletme
İKY
İK bulma ve seçme
eğitim ve geliştirme
performansyönetimi
Ödüllendirme ve ücretleme
rakipler
müşteriler
SİSTEM YAKLAŞIMI PERSPEKTİFİNDEN
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ 1.
1.Tanım: İnsan kaynakları yönetimi, işletme amaçlarını
gerçekleştirme sürecinde, birey davranışını yönlendirmek amacıyla
tasarlanan ve işletilen alt sistemi ifade etmektedir. Diğer bir deyimle
İKY bireysel düzeyde davranış manipülasyonunun araç kitini
oluşturmaktadır.
İKY hem ilgili örgütsel alt sistemin (departmanın) hem de bu sistemin
işlevinin adı olarak kullanılmaktadır.
1980’lerin başından itibaren İKY kavramının geliştirilmesi ile birlikte,
işgücünün bir örgütsel “kaynak” olarak tasarlanması ve yönetilmesi
fikri üzerinde durulmaya başlanmıştır.
SİSTEM YAKLAŞIMI PERSPEKTİFİNDEN
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ 2.
1.İKY’nin Alt Sistemleri: İnsan kaynakları yönetimi, kendi içinde alt
alt sistemlere ayrılarak analiz edilebilecek belirli süreçler üzerinden
gerçekleştirilmektedir.
İKY alt sistemleri, teknik işlevleri itibariyle yüzyılın başından bu yana
önemli bir değişim göstermemiştir.
İKY’nin stratejik bir perspektifle ele alınması ile birlikte alt sistemlerin
hem kendi içindeki bütünlüğü hem de örgütün diğer alt sistemleri ile
ilişkisi yeniden kavramsallaştırılmıştır.
PLANLAMA
İK planlaması
İş analizleri
KADROLAMA
Personel tedariki
Seçme ve yerleştirme
Oryantasyon
DEĞERLEND. VE
ÖDÜLLEND.
Performans yönetimi
Ücretlendirme
Teşvik sistemleri
EĞİTİM
Eğitim ve geliştirme
Kariyer planlama
ENDÜSTRİİLİŞKİLERİ
Toplu pazarlık
Toplu sözleşme
Sendikal ilişkiler
KORUMA VE GELİŞTİRME
İş güvenliği
İşçi sağlığı
İş yaşamının kalitesi
Bilgi sistemleri
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİPERFORMANS GÖSTERGELERİ
İşgören devir hızı, devamsızlık oranları, işgücü verimliliği, iş tatmini, müşteri memnuniyeti, iş kazaları, meslek hastalıkları, üretim hatalarının düzeyi, çatışma,
toplu iş uyuşmazlıkları
İÇSEL VE DIŞSAL BELİRLEYİCİLER
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ
ALT SİSTEMLERİ
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI
VE İŞ ANALİZLERİ
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI VE İŞ ANALİZLERİ
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI 1.
1.Tanım: İnsan kaynakları planlaması, örgütün belirli bir zaman
periyodu içinde ortaya çıkacak personel ihtiyacının önceden tahmin
edilmesi sürecidir. İlgili dönemde gerekli personelin nicelik, nitelik ve
istihdam edileceği pozisyon itibariyle tanımlanması söz konusudur.
2.Temel Belirleyiciler: İKP’nın örgütsel açıdan içsel ve dışsal iki grup
belirleyicisi bulunmaktadır. Çevresel belirsizlik düzeyi, rekabet
koşulları, teknoloji ve yasal düzenlemelerin getirdiği fırsat ve tehditler
İKP açısından önemli dışsal değişkenlerdir.
Örgütsel strateji, ölçek ve mevcut işgücü yani insan kaynağı profili ise
içsel değişkenleri oluşturmaktadır.
Örgütsel strateji
İnsan kaynakları stratejisi
Coğrafi farklılaşma ve ölçek
Mevcut işgücü
İçsel Belirleyiciler
Çevresel belirsizlik
Rekabet koşulları
Teknoloji
Yasal düzenlemeler
Dışsal Belirleyiciler
İKP’NIN TEMEL BELİRLEYİCİLERİ
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI VE İŞ ANALİZLERİ
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI 2.
3.Temel Süreçler: İnsan kaynakları planlaması, iki temel süreç
içermektedir. Bunlar işgücü arzının ve işgücü talebinin belirlenmesidir.
İşgücü arzı örgütsel ihtiyaçları karşılama potansiyeline sahip
bireylerden oluşmaktadır. Örgütsel talebe uygun nicelik ve nitelikteki
işgücü arzı hem örgüt içi piyasadan hem de örgüt dışında ulusal işgücü
piyasasından karşılanabilir.
İşgücü talebi ise belirli bir dönemde ortaya çıkacağı tahmin edilen
niceliksel ve niteliksel işgücü ihtiyacını ifade etmektedir. Örgütsel
düzeyde öncelikle bu talebin belirlenmesi daha sonra da arz
kaynaklarının tespit edilmesi gerekmektedir.
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI VE İŞ ANALİZLERİ
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI 3.
3.İşgücü Talebinin Belirlenmesi : İnsan kaynakları planlaması
sürecinde kullanılan bazı araçlar yoluyla geleceğe dönük İK talebi
tahmini yapılabilmektedir.
*Organizasyon şeması ve iş tanımları
*İşgücü genel envanteri
*İşgücü beceri envanteri
*Personel devir hızı
*Devamsızlık oranları
*İstatistiksel yöntemler
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI VE İŞ ANALİZLERİ
İŞ ANALİZLERİ VE İŞ TANIMLARI 1.
1.Tanım: İnsan kaynakları yönetiminin diğer alt sistemlerine temel
oluşturan ana süreçlerden biri iş analizi çalışmalarıdır.
İş analizi, bir örgütte gerçekleştirilen her bir “iş”in niteliği, gerekleri
ve çalışma koşulları itibariyle tek tek incelenmesidir.
İş tanımları ise iş analizinden elde edilen bilgilerin standart biçimde
derlenerek ifade edildiği formlardan oluşmaktadır.
İş analizi sürecinin çıktısı “organizasyon el kitabı”dır.
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI VE İŞ ANALİZLERİ
İŞ ANALİZLERİ VE İŞ TANIMLARI 2.
2.İş Analizinden Elde Edilen Bilgi Türleri: İş analizi süreci sonunda
örgütsel yapıyı oluşturan her bir pozisyonun içeriğini netleştiren,
böylelikle iş ve görev çerçevesini rasyonelleştiren verilere ulaşılır.
Bu veriler diğer İK alt sistemlerinin kurulmasında kullanılan temel
girdilerdir.
*Görev ve sorumluluklar
*Kullanılan makine ve ekipman
*İş üzerindeki kontrol
*Performans standartları
*Örgütsel ilişkiler
*İşin fiziksel koşulları / ortamı ve risk faktörleri
*Gerekli eğitim ve deneyimler
İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI VE İŞ ANALİZLERİ
İŞ ANALİZLERİ VE İŞ TANIMLARI 3.3.İş Analizi Süreci: İş analizleri, örgüt içindeki uzmanlar tarafından ya da örgüt dışından danışmanların yürüteceği bir proje bazında gerçekleştirilebilmektedir.
Analiz çalışmasının içeriği, amacı ve çıktılarının kuruma
duyurulması
Analiz edilecek iş grupları belirlenmesi ve yöntem
tercihi
Takvimin belirlenmesi, kuruma duyurulması ve
analiz çalışmasının başlatılması
Ham veriler üzerinden derlenen iş tanımlarının kilit yöneticiler ile görüşülmesi.
Revizyon
Örgüt şeması, iş
tanımları ve diğer
örgütsel bilgileri içeren
organizasyon el kitabı
İNSAN KAYNAKLARI SEÇME VE
YERLEŞTİRME SÜRECİ
İNSAN KAYNAĞI SEÇME VE YERLEŞTİRME (KADROLAMA) SÜRECİ
İnsan kaynağı seçme ve yerleştirme süreci iki temel alt süreci
içermektedir
1.Aday araştırma ve bulma (temin/recruiting)
2.Adaylar arasından seçme ve yerleştirme (kadrolama/staffing)
İK seçme ve yerleştirme alt süreci, örgüt ihtiyaçları doğrultusunda
gerekli nicelik ve nitelikte çalışanın bulunmasını ve istihdam
edilmesini sağlayacak biçimde tasarlanır.
Örgütsel Strateji
İnsan Kaynakları Stratejisi
İnsan Kaynakları Planlaması
Kadrolama
Sistemin Belirleyicileri
KADROLAMA SÜRECİNİN BELİRLEYİCİLERİ
Kadrolama sürecinin tasarımını, amaçlarını ve çalışma politikasını
şekillendiren üç temel belirleyici vardır:
Örgütsel Strateji / İK Stratejisi / İK Planlaması
Kadrolama
Örgütsel Sonuçlarİnsan Kaynakları Yönetimine İlişkin Sonuçlar
Birey-Örgüt UyumuYüksek Örgütsel Performans
Birey-İş UyumuEğitim Etkinliği
Düşük Devir HızıYüksek Çalışan Mn.Yüksek Çalışan Per.
Sistemin Çıktıları
KADROLAMA SÜRECİNİN ÇIKTILARI
Bir insan kaynakları alt süreci olarak kadrolama faaliyetleri örgütsel ve
işlevsel düzeyde belirli sonuçlar üretmektedir.
1. AŞAMAADAY ARAŞTIRMA VE BULMA / TEMİN / 1.
Kadrolama sürecinin ilk aşaması, aday araştırma ve bulma işlemlerini içermektedir.
Bu aşamada,
1.İK planlaması ile belirlenmiş olan işgücü ihtiyacının / talebinin ne şekilde karşılanacağına ilişkin “tercihler” netleştirilir.
2.Bir sonraki aşama olan kadrolama için gerekli “aday havuzu” oluşturulur.
1. AŞAMAADAY ARAŞTIRMA VE BULMA / TEMİN / 2
Aday araştırma ve bulma aşamasında aday havuzunun oluşturulmasını sağlayacak iki temel kaynak kullanımı söz konusudur.
1.İç kaynaklar
2.Dış kaynaklar
İşgören talebi
Aday araştırma ve bulma
İç kaynaklar
Dış kaynaklar
Aday havuzu
Seçme ve Yerleştirme
1.AŞAMA
ADAY ARAŞTIRMA VE BULMA / TEMİN / 3
ADAY HAVUZU OLUŞTURMADA İÇ KAYNAKLAR
Örgütün halihazırda sahip olduğu insan kaynağı “iç işgücü
piyasasını” oluşturmaktadır.
Örgütsel düzeyde işgücü ihtiyacının karşılanmasında ilk olarak mevcut
çalışanlar arasından adaylar belirlenebilir.
Farklı pozisyonlar için iç ve dış kaynaklara yönelme konusunda farklı
öncelikler tercih edilebilir.
1.AŞAMA
ADAY ARAŞTIRMA VE BULMA / TEMİN / 4
ADAY HAVUZU OLUŞTURMADA İÇ KAYNAKLAR
İç işgücü piyasasının kullanımında iki uygulama biçimi söz konusudur:
1.Terfi:Bir çalışanın statü, ücret, yetki ve sorumluluk bakımından daha
üst düzeyde bir pozisyona yükseltilmesidir. “Kıdem” ve “performans
düzeyi” karar kriteri olarak kullanılabilmektedir.
2.Nakil:Bir çalışanın statü, ücret, yetki ve sorumluluk bakımından aynı
düzeydeki işler arasında yatay olarak yer değiştirmesidir.
1.AŞAMA
ADAY ARAŞTIRMA VE BULMA / TEMİN / 5
ADAY HAVUZU OLUŞTURMADA DIŞ KAYNAKLAR
İç işgücü piyasasının yetersiz olduğu veya ortaya çıkan işgücü
ihtiyacının gerektirdiği durumlarda “yeni” işgücü teminine yani “dış
işgücü piyasasına” başvurmak söz konusu olmaktadır.
1.İş ilanları
2.Doğrudan başvurular
3.Sosyal ağlardan gelen öneriler
4.Aracı kurumlar
5.Staj
6.Geçici istihdam
7.Yarı zamanlı çalışma
8.İşgören kiralama
2. AŞAMA / KADROLAMA / 1
Aday bulma sürecinin sonunda işletme içi ve dışı işgücü
piyasasından sağlanan adaylar ile bir “aday havuzu”
oluşturulmaktadır.
Bu aşamada, bireyin hem “iş” hem de “örgüt” ile uyumunu
sağlayacak eşleştirmenin gerçekleştirilmesi söz konusudur.
Kadrolama aşaması kendi içinde ardışık ilişkilere sahip bir dizi
“işlemi” içermektedir.
ADAY SEÇME VE YERLEŞTİRME SÜRECİNİN AŞAMALARI
Başvuruların Kabulü (İlk inceleme / eleme)
Başvuru Formu Doldurtma
Sağlık Muayenesi
İşe Alma Kararı (İş Teklifi)
Referans İncelemesi
İşe Alma Görüşmesi (İkinci Görüşme)
Sınav veya Testlerin Uygulanması
İşe Yerleştirme
Başvurunun reddi/ adayın elenmesi
2.AŞAMA / KADROLAMA / 2
1.Başvuruların Kabulü – İlk Görüşme / Eleme:
İç ve dış işgücü piyasasından sağlanan başvurular bir ilk
değerlemeye tabi tutulur.
Bu işlem bir seçme değil “eleme” işlemidir.
Belirlenen kriterler itibariyle uygunsuz olan adaylar ilk basamakta
elenir.
2.Başvuru Formu Doldurtma:
Genel kriterler itibariyle aday olmaya engel olmayanlardan ayrıntılı
bilgiler alınır.
Bu işlemle sonraki işlemler için bir bilgi tabanı oluşturulur.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 3
3.Sınav ve Testlerin Uygulanması:
Bu aşamada adayların bilgi düzeylerini ölçmeye yönelik sınavlar ve /
veya psikolojik / fiziksel özelliklerini tespit etmeye yönelik psikoteknik
testler kullanılır.
Elde edilen sonuçlar adayların başvuru dosyalarında kayıt altına alınır.
4.İkinci Görüşme (İş Görüşmesi):
Adaylara ilişkin ayrıntılı bilgilerin edinildiği ve birey ile örgüt ve iş
arasındaki eşleşme düzeyinin tespit edildiği işlemlerdir.
Eleme değil adaylar arasından “seçme kararının” netleştirildiği
aşamadır.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 4
4.İş Görüşmesi:
İş görüşmeleri bir dizi farklı mülakat, panel ya da ekip çalışmalarından
oluşmaktadır.
Bu aşama, adayların “teknik” niteliklerinden çok “davranışsal”
niteliklerinin incelendiği aşamadır.
“Birey–iş” uyumunun ve “birey–örgüt” uyumunun sağlanmasına
yönelik eşleştirme kararı bu aşamadan elde edilen bilgiler temelinde
verilmektedir.
KADROLAMA / 5
4a.İş Görüşmesi Süreci:
Görüşmeye Hazırlık: Görüşmecinin ve görüşmeden elde edilmesi
beklenen sonuçlara göre sorular ile görüşme tekniğinin
belirlenmesidir.
Görüşmenin Gerçekleştirilmesi: Farklı zaman dilimlerinde birkaç
farklı teknik uygulanarak aday hakkında ayrıntılı veriler elde edilir.
Değerleme Sonuçları: Görüşmelerden elde edilen tüm bilgiler seçim
kararına temel oluşturacak biçimde belirli bir formatta bir araya
getirilir.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 6
4b.İş Görüşmesi Türleri:
Standart (yapılandırılmış) Görüşme: Önceden belirlenmiş soruların
tüm adaylara aynı biçimde sorulduğu mülakattır. Aynı sorular
karşısında adayların gösterdiği farklı görüşler ve tepkiler not edilir.
Serbest (yapılandırılmamış) Görüşme: Görüşme sürecinde her
adaya farklı bir tartışma konusu verilerek düşünce ifadesine izin veren
görüşme biçimidir.
Baskılı Görüşme: Adaylara önceden belirlenmiş açık uçlu sorular
yöneltilir. Sorular aday üzerinde baskı kuracak ve stres yaratacak
formüle edilir. Amaç sinirsel kontrol ve baskıyı yönetebilme becerileri
ölçmektir.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 7
4b.İş Görüşmesi Türleri:
Sıralı Görüşme: Adayların farklı zaman ve yerlerde farklı
görüşmecilerle mülakata ya da ortak çalışmaya alınmasıdır. Burada
çoğunlukla İK yöneticisi, adayın görev yapacağı departmandaki
hiyerarşik amirleri ve işletmenin tepe yöneticisi ile görüşmeler
gerçekleştirilmekte ve hepsinin değerlendirmeleri yine adayın
dosyasında kayıt altına alınmaktadır.
Komisyon Görüşmesi (Panel): Adayların birkaç görüşmeciden oluşan
bir komisyon önünde görüşmeye alınması yöntemidir. Komisyona
çoğunlukla İK yöneticisi ile birlikte hiyerarşik amirler katılmaktadırlar.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 8
4b.İş Görüşmesi Türleri:
Grup Görüşmesi: Seçme sürecindeki adayların birlikte
değerlendirildiği çalışmalardır. Bu tekniğin amacı, işin gerektirdiği
bilgilerin kullanım biçimlerinin yanı sıra beklenen çalışma
davranışlarının hangi düzeyde gerçekleştiğini incelemektir.
Adayların topluluk içindeki davranış biçimleri, kendini ifade etme,
hakimiyet, çatışma ve uzlaşma davranışlarını izlemek yani iş ortamını
grup teknikleri ve kurgular yoluyla canlandırmak amaçlanmaktadır.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 9
4b.İş Görüşmesi Türleri:
Grup Görüşmesi:
Bir görüşmeci bir grup adayı karşısına alıp sorular yöneltebilir. Böylece
düşünceyi ifade etme biçimini, diğerleri ile iletişim ve etkileşimi izlemek
mümkün olmaktadır.
Bir diğer yöntem, adaylardan oluşan bir grubun çeşitli tekniklerle bir
arada çalışma yapması ve görüşmecilerin gözlemci statüsünde bu
çalışmalara katılmasıdır.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 10
4b.İş Görüşmesi Türleri:
Grup Görüşmesi:
Grup görüşmelerinde özellikle adayların aktif olarak rol aldıkları ve
görüşmecilerin gözlemci statüsünde kaldıkları çalışmalar adaylar
hakkında önemli ipuçları vermektedir:
Örnek Olay
Rol Oynama
İşletme Oyunu
Bu tekniklerden en çok kullanılanlardır.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 11
5.Referans Araştırması:
Görüşme sürecindeki çalışmalardan elde edilen aday bilgileri başvuru
dosyalarında kayıt altına alındıktan sonra adayların geçmiş iş
deneyimleri değerlendirilir ve referans araştırması yapılır.
6.Sağlık Muayenesi:
Yasal olarak öngörülen sağlık tetkikleri dışında adayın çalışacağı işin
gerektirdiği daha kapsamlı sağlık kontrolleri de bu aşamada
gerçekleştirilir. Bu tespitler işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri ile
meslek hastalıklarının önlenmesi açısından önem taşımaktadır.
Uyuşturucu ve bulaşıcı hastalıklara ilişkin araştırmalar da
yapılabilmektedir.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 12
7.İş Teklifinin Yapılması:
Aday seçme sürecinde birbiri ardına yürütülen işlemler sonucunda her
bir adayın işe uygunluğu konusunda karar vermeyi sağlayacak bir bilgi
birikimi oluşturulur.
Nihai “seçim kararı”, açık olan pozisyona ve işin niteliğine göre değişen
biçimlerde sahip/tepe yönetici, ilgili departmanın yöneticileri ve
İK yöneticisinden oluşan iki ya da daha çok katılımlı çalışmalar
sonucunda kesinleştirilir.
Belirlenen adaylara iletilmek üzere “resmi iş teklifi” hazırlanır.
Sürecin en kritik aşaması, örgütsel ihtiyacın tanımlanmasının ardından
adayların teknik ve davranışsal niteliklerinin doğru ölçülmesi ve ilgili
eşleşmenin doğru yapılmasıdır.
2.AŞAMA / KADROLAMA / 13
8.İşe Yerleştirme:
Kadrolama aşamasının son işlemi işe yerleştirmedir.
İş teklifi hazırlanarak ilgili adaylara bildirilir. İş teklifinin içerdiği
koşulların karşılıklı olarak kabul edilmesinin ardından “iş sözleşmesi”
imzalanır.
İş sözleşmesinin imzalanması ile bir İK alt süreci olan KADROLAMA
sona erer.
Bu noktadan sonra çalışanın ilk mesai gününden itibaren görev
çerçevesi, departman ve işletmenin bütünü hakkında bilgilendirilmesi
yani “aday oryantasyonunun” sağlanması ile eğitim süreci ile ilk
bağlantı gerçekleştirilir.
İNSAN KAYNAKLARI GELİŞTİRME VE
EĞİTİM SÜRECİ
EĞİTİM VE GELİŞTİRME 1.
Tanım:
Eğitim, çalışanların yetenek, beceri ve bilgi düzeylerinde değişim
yaratacak öğretme/öğrenme faaliyetlerini içeren süreçtir.
Geliştirme ise mevcut birikimlerin ilerletilmesini sağlayan öğrenme
çabalarını içermektedir.
Eğitimin temel amacı, çalışan davranışının ve niteliklerinin, işletme
amaçlarına uyumlaştırılmasını (davranış manipülasyonunu)
sağlamaktır.
Eğitim ve geliştirme faaliyetleri İK’na yapılan en önemli yatırım aracı
olarak kabul edilmektedir.
Eğitim konularının belirlenmesi
Pedagojik yöntem seçimi
Eğitim tekniğinin seçimi
Eğitime katılacak çalışanların belirlenmesi
Eğitimcilerin belirlenmesi
Eğitimin süresi ve mekanı
Eğitim bütçesinin hazırlanması
EĞİTİM VE GELİŞTİRME 2.
Eğitim Sürecinin Temel Adımları
Eğitim süreci beş temel adımda tasarlanmakta ve işletilmektedir.
EĞİTİM VE GELİŞTİRME 3.
Temel Eğitim Yöntemleri / İşbaşı Eğitim Uygulamaları
1.Yönetici gözetiminde eğitim
2.Yetki devri yoluyla eğitim
3.Formen aracılığı ile eğitim
4.İşe alıştırma (oryantasyon) eğitimi
5.Rotasyon
6.Takım çalışmalarına katılma
7.Staj
EĞİTİM VE GELİŞTİRME 4.
Temel Eğitim Yöntemleri / İşdışı Eğitim Uygulamaları
1.Konferans ve seminerler
2.Kurslar
3.T Grup / duyarlılık eğitimi
4.Örnek olay yöntemi
5.Rol oynama yöntemi
6.İşletme oyunu yöntemi
7.Teknoloji destekli eğitimler
Eğitim hedeflerinin tespiti
Eğitimcilere yönelik ölçümler Eğitim süreçlerinin
revizyonu
Eğitim planlama
ve diğer İK süreçlerine
geri bildirim
Eğitim organizasyonuna yönelik ölçümler
Eğitime katılanlara yönelik ölçümler
Davranışsal değişim
İş sonuçlarındaki değişim
Eğitim sonuçlarının değerlendirilmesi
EĞİTİM VE GELİŞTİRME 5.
Eğitimde Ölçme ve Değerleme
Eğitim amaç ve hedeflerinden hareketle eğitimden beklenen iş
sonuçlarının tanımlanması ve eğitim etkinliğinin ölçümü
gerekmektedir.
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 1.
Tanım
İnsan kaynakları yönetimi alt süreçlerinden biri olarak performans
yönetimi, çalışanların bireysel düzeyde “başarı” düzeylerinin tespit
edilmesi ve geliştirilmesini amaçlamaktadır.
Performans yönetim süreci, örgütsel amaçlar, hedefler ve stratejik
gereklerin bireysel düzeye tercüme edilmesini sağlayan en önemli
araçlardan birini oluşturmaktadır.
Performans yönetim sürecinin çıktıları, İK planlaması, eğitim, kariyer
planlama, ücretleme ve ödüllendirme gibi diğer İK süreçlerinin temel
girdilerinden birini oluşturmaktadır.
Performans boyutlarının tespitiiş sonuçları / davranışsal sonuçlar
Performans göstergelerinin tespiti
Birey / ekip performans hedefleri
Değerleme periyotlarının belirlenmesi
Değerlemecilerin belirlenmesi / eğitimi
Performans ölçümü ve geribildirim
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 2.
Sürecin Temel Adımları
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 3.
Sürecin Temel Adımları
1.Kurumsal Hedefler Hiyerarşisinin Oluşturulması
İnsan kaynakları yönetimi alt süreci olarak performans yönetimi,
örgütsel hedefler hiyerarşisi ve stratejik doğrultudan aynı
tasarlanamaz. Bu nedenle “bireysel başarı”nın tanımlanabilmesi için
öncelikle örgütsel düzeyde “ne”yin “nasıl” yapılacağının net biçimde
belirlenmesi gerekmektedir.
Örgütsel hedef :
1.Özkaynaklarda yıllık %12 artış sağlamak
2.Pazar payını yıllık %15 artırmak
3.İhracatı ve yurt dışı faaliyetleri artırarak toplam gelirin %50’sini yurt
dışından elde etmek.
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 4.
Sürecin Temel Adımları
1.Kurumsal Hedefler Hiyerarşisinin Oluşturulması
Kimya sektöründen Akkök Grubu’nun 2012 iş planı:
*Yıllık ihracatı %10 artırmak (2010 /417 milyon dolar)
*Yatırımlarda katma değerli ürünlere odaklanmak (karbon
elyaf)
*2015 yılında toplam cironun %30’unun ihracattan gelmesini
sağlamak.
*Yurt dışı pozisyonu güçlendirmek, bu amaçla yabancı
ortaklığa gitmek (Dow Chemical)
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 5.
Sürecin Temel Adımları
2.Performans Boyutlarının Tespiti
Temel olarak iş sonuçları ve yetkinlikler bazında iki boyutlu ölçüm
gerçekleştirilmektedir. Bunların hangisinin sisteme esas olacağı veya
ağırlıkları belirlenmelidir.
İş hedefleri bazında yapılacak performans ölçümünde bireysel
hedefler, örgüt / departman / süreç düzeyinde tespit edilerek
ilişkilendirilen hedeflerden türetilmektedir.
Yetkinlikler bazında yapılacak performans ölçümünde ise örgütsel
yetkinlikler ile bireyin çalıştığı pozisyonda, bu yetkinliklere katkısı
açısından gerekli olan bireysel yetkinlikler temel alınmaktadır. Liderlik,
iletişim, çatışma yönetimi, ekip çalışmasına yatkınlık, esneklik,
girişimcilik, müşteri odaklılık vb.
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 6.
Sürecin Temel Adımları
3.Performans Göstergelerinin ve Hedeflerinin Belirlenmesi
İş sonuçları ve yetkinlikler bazında performansın hangi göstergeler
üzerinden ölçüleceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Örneğin iş
sonuçları için, satış rakamları, müşteri memnuniyeti, müşteri ziyareti
sayısı, verimlilik ve maliyetlerde iyileştirme rakamları gibi sayısal
hedefler kullanılabilmektedir.
Yetkinlikler boyutunda ise liderlik, çatışma çözümleme, ekip
çalışmasına / işbirliğine yatkınlık gibi yetkinlik tanımlarından yola
çıkılarak göstergeler tasarlanmaktadır.
İŞLETME PERFORMANSI YÖNETİMİ
KAPSAMLI DÜSÜNMEKOrganizasyonda diğer departmanlar tarafından yürütülen çalışmaları algılarBir konu ya da unsurun, daha büyük bir sistem ya da sürecin bir parçası olabileceğini anlarKonuları uluslararası bir bakış açısıyla algılarOrganizasyonel yapı hakkındaki farkındalığını muhafaza ederOrganizasyona bağlı konular, yapı ve dinamikler hakkındaki değişiklikleri takip ederOrganizasyonu etkileyen mali konular hakkında bilgi sahibidir
MUHAKEME ETMEDeğişim fırsatlarını fark ederMantıklı, rasyonel ve iyi muhakeme edilmiş yargılara varırFikirlerini ve bilgiyi açık / net bir şekilde ifade eder
STRATEJİK DÜSÜNMEUzun dönemli organizasyonel hedeflere ulaşmaya çalışırUzun dönemli organizasyonel stratejileri göz önünde bulundurmalarıiçin diğerlerini cesaretlendirir
OPERASYON YÖNETİMİKARAR VERMEAcil kararları belirlerSayısal verileri, sözel verileri ve diğer tüm bilgi kaynaklarını analiz ederİlişkileri, veriler içindeki kalıpları, sebep-sonuç ilişkilerini algılarÇıkarımlar yaparKendi inisiyatifiyle, hatırlatmaya gerek duymadan hareket eder
PUANLANDIRMA SKALASI
4 İleri Yüksek yetkinlik düzeyi :Göstergelerin %80'i tamamiyle gözlemlendi.
3 İyi :Bu görev alanı için yetkinliğin açık, şüphesiz kanıtları var.Göstergelerin %60'ı tamamiyle, gerisi kısmen gözlemlendi.
2 Geliştirilebilir :Bazı olumlu kanıtlar var, ama geliştirmeye açık.Göstergelerin %40'ı tamamiyle veya kısmen gözlemlendi.
1 Zayıf :Az sayıda kanıt var.Göstergelerin %20'si kısmen gözlemlendi, bazı göstergeler hiç yok veya olumsuzyönde.
KY Kanıt Yok :Mülakatta yetkinliği gözlemleme olanağı yaratılamadı.
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 7.
Sürecin Temel Adımları
4.Değerlemecilerin Belirlenmesi:Çok Kaynaklı Geribildirim
Performans yönetimi sürecinde verilerin güvenilir biçimde toplanması
hem bireyler hem de örgüt açısından önem taşımaktadır.
Bu nedenle özellikle davranışsal boyutta yapılan değerlemelerde
subjektif yargıların etkisi azaltmak için “çok kaynaklı geribildirim”
uygulanmaktadır.
360 derece geribildirim sistemi, bireyin performansını “doğrudan
gözlemleyebilen” tüm “tarafların” performans ölçüm sürecine
değerlemeci olarak katılmalarını esas almaktadır. Değerlemecilerin
katkısı, nihai performans skorunun hesaplanması açısından farklı
ağırlıklar taşıyabilmektedir.
Özdeğerleme
Yöneticiler
MüşterilerEkip / iş arkadaşları
Astlar
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 8.
Çok Kaynaklı Geribildirim / 360 Derece Geribildirim
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 9.
Sürecin Temel Adımları
5.Değerleme Periyotlarının Belirlenmesi
Performans yönetimi sürecinde ilgili ölçüm ve değerlemelerin hangi
periyotlarda (zaman aralıklarında) ve ne zaman yapılacağının önceden
belirlenmesi ve kuruma duyurulması gerekmektedir.
İşletmenin sektörüne veya dönemsel iş yüküne göre farklı değerleme
periyotları ve zamanlar belirlenebilir.
Örneğin aylık, üç aylık veya altı aylık dönemler halinde; haziran ve
aralık ayları sonlarında gibi zaman tespitleri yapılıp ilgili taraflara
duyurulması gerekmektedir.
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 10.
Sürecin Temel Adımları
6.Değerleme ve Geribildirim / Açık Görüşme
Performans yönetimi sürecinin son aşamasında ilgili taraflarca
performans ölçümünün gerçekleştirilmesi ve bireysel düzeyde
sonuçların sistematize edilmesi söz konusudur.
Performans değerleme sonuçları açık görüşme ile ilgili çalışanlarla
paylaşılabilir ve çalışana açık geribildirim verilebilir.
Ayrıca performans değerleme sonuçları ücretleme ve ödüllendirme
sistemi ile kariyer planlama ve eğitim alt sistemlerine girdi
oluşturmaktadır.
PERFORMANS YÖNETİM SÜRECİ 11.
Sürecin Temel Adımları
7.Değerleme Hataları ve Sistem Revizyonu
Performans yönetimi sürecinde iki temel hata oluşabilmektedir:
1.Sistemden kaynaklanan (yapısal) hatalar
2.Değerlemecilerden kaynaklanan hatalar (insan hatası)
Ölçme hatalarının ve hata kaynaklarının tespitinin ardından sistemin
gözden geçirilmesi söz konusudur.
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 1.
Ücretin Tanımı
Ücret, “çalışmanın karşılığında emek sahibinin elde ettiği fayda/getiri”
biçiminde tanımlanmaktadır.
Ücretin oluşumu, ücret düzeyleri ve ücrete ilişkin çalışan haklarının
korunması açısından ücret iktisadi ve hukuksal boyutlarıyla da geniş
biçimde ele alınmaktadır.
Endüstri ilişkilerinin daha gelişkin olduğu Kıta Avrupası’nda, ücret
yönetimi sendikalar ve yasal düzenlemelerin önemli belirleyiciliği
altındadır.
Firmaların daha çok karar özerkliğine sahip olduğu ABD sisteminde ise
ücret yönetimi ile ilgili konularda firmaların güçlü aktör konumunda
oldukları gözlemlenmektedir.
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 2.
Ücretin Tanımı
Ücret yönetimi, bir İKY alt süreci olarak çalışanların örgüte
yarattıkları katkı karşılığında elde edecekleri tüm kazanımların
belirlenmesini ifade etmektedir. Ücret yönetimi süreci, özellikle kariyer
planlama ve performans değerleme süreçleri ile doğrudan ilişkilidir.
Çalışanların kazanımları daha geniş bir kavram olarak “ödül (reward)
sistemleri” adı altında toplanmaktadır.
Ödüller, maddi olan ve olmayan biçiminde ikiye ayrılmakta, ücret
maddi ödüller kapsamında bir alt kazanım grubunu oluşturmaktadır.
Toplam Ödüller
Maddi Olmayan Ödüller
Maddi Ödüller
Doğrudan Ücret Dolaylı Ücret
Ek KazanımlarSosyal
YardımlarDeğişken
ÜcretTemel Ücret
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 3.
Temel Ücret Bileşenleri
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 4.
Temel Ücret Bileşenleri
Temel Ücret: Kök veya baz ücret şeklinde de nitelendirilen temel
ücret, ücret paketinin ana unsurudur. İş değerlemesi sonuçları ve
piyasa ücret düzeylerine göre belirlenir. Belli bir pozisyon için
çoğunlukla temel ücret aralıkları tespit edilmektedir.
Ancak bazı işlerde temel ücret çok düşük tutulmakta ya da hiç
belirtilmeyebilmektedir.
Değişken Ücret: Değişken ücretler temel olarak çalışan
performansına bağlı olarak farklılaşan kazanımları ifade etmektedir.
Parça başına (üretilen veya satılan) prim, kıdeme dayalı ücret artışı,
kar paylaşımı, hisse senedi opsiyonu vb uygulama biçimleri söz
konusudur.
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 5.
Temel Ücret Bileşenleri
Ek Kazanımlar: Temel ve değişken ücret dışında, çalışanlara çoğu kez
nakdi olmayan biçimlerde sağlanan kazanımları ifade etmektedir.
Örneğin hayat ve sağlık sigortaları, emeklilik planları, özel araç, telefon
ya da konut tahsisi, işle ilgili veya iş dışında belli seyahatlerin /
faaliyetlerin finansmanı gibi ücret dışı kazanımlar yaratılabilmektedir.
Sosyal Yardımlar: Yine değişken ve temel ücret dışında bir takım
nakdi ödemeler veya toplu yararlanılabilir olanaklar yaratılarak, iş
dışında sosyal bir fayda sağlamak ya da ek gelir yaratmak yoluyla
çalışanların kazanımları zenginleştirilebilmektedir. Örneğin yıl sonu /
bayram ikramiyeleri, kar paylaşımları, ulaşım, kreş olanakları, yemek,
giyim, kira ödemeleri gibi uygulamalar bu kapsamda yer almaktadır.
İş Analizleri İş Tanımı ve İş Gerekleri
İş Değerlemesi
İş Yapısı ve Hiyerarşisi
Nihai Ücret Yapısı
Bireysel Ücretler
Ücret Politikası
Piyasa Ücret Araştırması
Mevcut Ücretler
Ücret Değişkenliği:
KıdemPerformansYetkinlik vb.
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 6.
Ücretin Belirleyicileri
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 7.
Ücretin Belirleyicileri
Dört temel faktör nihai ücret yapısının belirlenmesinde etkili
olmaktadır:
1.İş değerlemesi: Örgüt içindeki işlerin kolaylık/zorluk esası ve
gerekleri itibariyle karşılaştırılması ve gruplanması işlemidir. Buna göre
sıralanan iş grupları için ücret aralıkları belirlenmektedir.
2.Mevcut ücretler: Örgütte halihazırdaki ücret sistemi ve düzeyleri
önemli bir belirleyicidir. Mevcut kazanımları azaltmak çoğu kez
mümkün olmadığı için ücret dengelerini oluşturmak uzun dönemli bir
çalışmayı gerektirmektedir.
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 8.
Ücretin Belirleyicileri
Dört temel faktör nihai ücret yapısının belirlenmesinde etkili
olmaktadır:
3.Ücret politikası: Ücret politikası, ücret sistemine yön gösterecek
temel tercihleri ifade eder:
*Ücret yapısı (farklılık derecesi ve temeli)
*Piyasa ücret düzeyine göre denge (yüksek/eşit/düşük)
*Ücret paketinin bileşenleri
*Ücret performans ilişkisi
4.Piyasa ücret düzeyi: Dış işgücü piyasasında, ücretlerin hangi
düzeyde gerçekleştiği ve bu düzeylere örgütün yaklaşımı bir diğer
belirleyicidir. İşletme, farklı pozisyon ve işler için farklı yaklaşımlar
geliştirebilir.
İş değerlemesiMevcut ücret düzeyi
Ücret politikasıPiyasa ücret düzeyi
Eğitim sonuçlarıKariyer planları
Performans değerleme sonuçları
ÖDÜL VE ÜCRET YÖNETİMİ
Çalışan motivasyonu
Çalışan memnuniyeti
İş sonuçları üzerinde kontrol
Çalışan davranışı üzerinde kontrol
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 9.
Sistemin Girdileri ve Çıktıları
ÖDÜLLENDİRME VE ÜCRET YÖNETİMİ 10.
Sistemin Girdileri ve Çıktıları
Ödüllendirme ve ücret yönetimi, bir İKY alt sistemi olarak çalışan
davranışının yönlendirilmesi ve örgüt amaçlarına uyumlaştırılması
açısından en önemli araçlardan birini oluşturmaktadır.
Örgütsel tercihler doğrultusunda, eğitim, kariyer planlama ve
performans değerleme sistemlerinin sonuçları ücret yönetimi alt
sisteminin girdilerini oluşturmaktadır.
Çalışan memnuniyeti ve motivasyonunun sağlanması, örgütsel
amaçlar/hedefler ile bireysel amaç ve hedeflerin ilişkilendirilmesi,
çalışanlara davranış yönü ve teşviklerinin verilebilmesi, sistemin temel
sonuçlarını oluşturmaktadır.
STRATEJİK YÖNETİMDE TEMEL
KAVRAMLAR
STRATEJİ
Sözcük kökeni itibariyle Latincedir.
Etimolojik açıdan bir savaş terimidir.
Stratos (ordu) / Agein (yol göstermek)
STRATEJİK YÖNETİMİN TEMEL KAVRAMLARI 1.
Strateji kavramının üzerinde uzlaşılmış tek bir tanımı yoktur.
İlgili literatürde aşağıdaki boyutlara vurgu yapılarak tanımlandığı
görülmektedir:
1.Örgütün uzun vadeli planlama aracı olarak strateji:
Strateji, bir örgütün uzun vadeli amaçlarını belirlemesi, bunlara
ulaşmak için gerekli eylem setini oluşturması (program/aksiyon) ve
ilgili kaynak tahsislerini gerçekleştirmesi sürecidir (Chandler,1962).
STRATEJİK YÖNETİMİN TEMEL KAVRAMLARI 2.
2.Örgütün rekabet alanının tanımlanması olarak strateji:
Strateji, bir örgütün rakiplerine karşı nasıl yarışacağına dair
geliştirdiği geniş bir perspektif, duruş veya pozisyon demektir
(Porter,1980).
3.Bütüncül bir örgütsel bakış açısı olarak strateji:
Hiyerarşik birimler arasındaki bağlantılar yoluyla örgüte bütüncül
bakmak gerekmektedir. Taktik, muharebe birliklerini kullanma
sanatıdır, strateji ise savaşı kazanmak için muharebeleri kullanma
sanatıdır (Clausewitz,1997).
STRATEJİK YÖNETİMİN TEMEL KAVRAMLARI 3.
VİZYON
Örgütün gelecekte kendisini görmek istediği yerdir.
MİSYON
Örgütün, vizyonunu gerçekleştirme yolunda kendisine biçtiği
varoluş/çalışma sebebidir.
STRATEJİK YÖNETİMİN TEMEL KAVRAMLARI 4.
AMAÇLAR
Örgütün misyonunu netleştirmek için uzun vadeli olarak
belirlediği sonuç ifadeleridir.
HEDEFLER
Amaçları somutlaştırmak için kullanılan; zaman, miktar, para vb
değişkenler bazında ifade edilen göstergelerdir.
STRATEJİK YÖNETİMİN TEMEL KAVRAMLARI 5.
STRATEJİ
Planlama anlayışı açısından: Vizyon, misyon, amaç ve
hedefler ile bunlara ulaşmayı sağlayacak eylemleri belirme
süreci olarak tanımlanmaktadır.
Rekabetçi anlayış açısından: Örgütün varlığını
sürdürmesini sağlayacak davranma biçimlerinin kendisi
olarak tanımlanmaktadır.
STRATEJİK YÖNETİMİN TEMEL KAVRAMLARI 6.
STRATEJİK DÜZEYLER
1.KURUMSAL STRATEJİ (Corporate Strategy) / Uzun vade
Bir örgütün kurumsal düzeyde (şirketler topluluğu / holding) hangi
sektörlerde faaliyet gösterip hangilerinden çakileceğine ilişkin
temel kararların belirlendiği düzey.
2.İŞLETME STRATEJİSİ (Business Strategy) / Uzun vade
Bir örgütler topluluğu içinde ya da bağımsız biçimde tek bir örgüt
düzeyinde formüle edilen rekabet stratejisi.
STRATEJİK YÖNETİMİN TEMEL KAVRAMLARI 7.
3.İŞLEVSEL STRATEJİ (Functional strategy) / Orta vade
Bir örgüt içinde işletme stratejisinin uygulanmasına yönelik olarak
belirlenen alt stratejiler (finans, pazarlama, iky vb.)
4.OPERASYONEL STRATEJİ (Action Plan) / Kısa vade
Bir departman ve iş birimi düzeyinde hedeflere ulaşmayı sağlayacak
uygulama ayrıntıları, eylem biçimleri.
5.BÜTÇE VE PROGRAMLAR (Budgets and Programs) / Çok
Kısa Vade
Eylem planlarının nasıl uygulanacağını gösteren
günlük/haftalık/aylık çalışma ayrıntıları ve bütçeleri.
STRATEJİK YÖNETİMİN TEMEL KAVRAMLARI 8.
STRATEJİK YÖNETİM
Stratejik yönetim, örgütlerin tepe yönetimi tarafından
gerçekleştirilen, vizyon, misyon, amaç ve hedeflerin
belirlenmesi, bunlara ulaşmayı sağlayacak rekabetçi
pozisyonun seçilmesi için gerekli planlama, uygulama ve
kontrol süreçlerini içeren bütüncül yönetim yaklaşımının
adıdır.
Stratejik Yönetim Örgütlerdeki Uygulamalara İlişkindir:
Stratejik yönetim, örgütlerin varolma mücadeleleri sürecinde,
içinde bulundukları çevresel koşullarda oluşan değişikliklere
ürettikleri karşılıklara ilişkin bir “pratiği” içermektedir.
Stratejik Yönetime İlişkin Akademik İlgi İşletme
Davranışını İncelemektedir:
Stratejik yönetim alanında gelişen akademik çalışmalar
1950’lerden günümüze kadar gelmektedir. Bu akademik
araştırmaların gözlemlediği temel değişken “işletme davranışı”
dır.
STRATEJİK YÖNETİM
DÜŞÜNCESİNDE TEMEL OKULLAR
Stratejik Yönetim Düşüncesinin Temel Sorunsalı:
Rekabetçi bir ortamda bazı işletmelerin diğerlerine göre daha
uzun süre ayakta kalmaları, daha yüksek performans
göstermeleri nasıl açıklanabilir?
Temel Araştırma Soruları:
1.Rekabet avantajının kaynağı nedir?
2.Rekabet avantajının uzun vadede korunmasını sağlayan
mekanizma nedir?
Araştırma Olgusu:
Rekabet avantajı olgusu stratejik yönetim alanındaki düşünce ve
araştırmaların odağında yer almaktadır.
STRATEJİK YÖNETİMDE DÜŞÜNCE OKULLARI
1950’li yıllardan bu yana gelişen stratejik yönetim düşüncesinde
iki önemli okulun ortaya çıktığı kabul edilmektedir.
Bunlar Süreç Okulu ve İçerik Okulu ’dur.
SÜREÇ OKULU
Sürece ilişkin yaklaşımlar stratejinin “nasıl”ı ile ilgilenir?
Etkili stratejilerin nasıl şekillendiği, çevreye uyum sağlamak üzere
örgütlerin sistem ve süreçlerini nasıl değiştirdikleri açıklanmaya
çalışılır.
Süreç okulu daha çok stratejinin “formülasyonu” üzerine
odaklanmaktadır.
Örgütsel yapı ile planlama, uygulama ve kontrol süreçlerinin
stratejik formülasyona nasıl uyumlaştırılacağı üzerinde durulur.
Süreç okulunun temsilcileri Planlama Yaklaşımı ile Andrews,
Ansoff; Öğrenme Yaklaşımı ile Mintzberg’dir.
İÇERİK OKULU
İçeriğe ilişkin yaklaşımlar stratejinin “ne” olduğu ile ilgilenir?
Bu yaklaşımlar, örgütlerin yüksek performansını belirleyen
endüstriyel koşullar, pazar kombinasyonu ve çevresel güçlere
karşı stratejik konumlanma gibi konuları tartışmaktadır.
İçerik okulu daha çok stratejik “tercih” üzerine odaklanmaktadır.
Rekabet avantajı yaratan koşulların stratejik davranış açısından
incelenmesi önem taşımaktadır.
İçerik okulunun temsilcileri Rekabet Stratejileri yaklaşımı ile
Porter; Kaynaklara Dayalı Yaklaşım ile Wernerfelt ve
Barney’dir.
İç çevre
Dış çevre
Süreç İçerik
Planlama YaklaşımıAnsoff
Rekabet Avantajı (Pozisyonlama) Yaklaşımı
Porter
Öğrenme YaklaşımıMintzberg
Kaynaklara Dayalı Yaklaşım
Wernerfelt, Barney
TEMEL DÜŞÜNCE OKULLARININ İLİŞKİLİLİĞİ
STRATEJİK YÖNETİMDE DÜŞÜNCE OKULLARININ ORTAK
VARSAYIMLARI-1
1.Örgütlerde alınan bazı kararlar (stratejik) diğer kararlara göre
(taktik ve operasyonel) daha önemlidir. Çünkü bu kararlar örgütün
uzun vadeli başarısı (performansı) üzerinde belirleyici olurlar.
Örneğin:
Hangi endüstride/pazarda faaliyet göstermeliyiz?
Faaliyet gösterdiğimiz endüstri/pazar içinde rakiplerimize karşı nasıl
konumlanmalıyız?
Örgütü stratejik tercihlerimiz/kararlarımız doğrultusunda nasıl
yapılandırmalıyız?
STRATEJİK YÖNETİMDE DÜŞÜNCE OKULLARININ ORTAK
VARSAYIMLARI-2
2.Stratejik kararlar belirsizliğin hakim olduğu ortamlarda
verilirler. Çevresel belirsizlik “yönetsel tercih”in ön koşuludur.
3.Stratejik davranış bir “sınırlı rasyonel” davranıştır. Karar
vericilerin tercih yaparken kullandıkları belirli rasyonel veriler
bulunmaktadır (Pazar büyüklüğü, büyüme trendleri, ürün çeşitleri,
rakiplerin sayısı, kapasite büyüklüğü, yatırım tutarları vb). Ancak
karar vericiler eksik bilgi, sınırlı öngörü, zaman kısıtı, bilgi işleme
sınırlılıkları gibi belli baskı ve kısıtlar altında hareket ederler. Bu
nedenle sınırlı rasyonellik söz konusudur.
STRATEJİK YÖNETİMDE DÜŞÜNCE OKULLARININ ORTAK
VARSAYIMLARI-3
4.Pazar güçleri, işletmeler arasındaki rekabet avantajlarını hızlı
biçimde eşitleyecek kadar mükemmel çalışmamaktadır.
Pazar, hızlı işleyen bir mekanizma değil, çeşitli nedenlerden
dolayı (patentler, işlem maliyetleri, markalar, giriş-çıkış, taklit
engelleri vb.) aksak işleyen bir mekanizmadır.
Bu durum, örgütlerin yarattıkları rekabet avantajlarını uzun
vadede korumalarına olanak vermektedir.
STRATEJİK YÖNETİMDE SÜREÇ
OKULU:
PLANLAMA YAKLAŞIMI
Stratejik planlama dönemi 1960-1980 yılları arasında etkili olmuş
klasik yaklaşımı temsil etmektedir.
Dönem, stratejinin nasıl geliştirilmesi (formüle edilmesi) gerektiği
yolunda sistematik açıklamaların yapıldığı çalışmaları
kapsamaktadır.
Stratejinin kontrollü ve akılcı bir yolla geliştirilebileceği ve
böylelikle organizasyonel davranışa yön verilebileceği ön
kabulünden hareket edilmiştir.
STRATEJİK PLANLAMA ANLAYIŞININ ÇEVRESEL KOŞULLARI-1
*1950 ve 60’lı yıllar organizasyonların hızla büyüdüğü ve büyük
ölçekli işletmelerin yapısal ve yönetsel sorunlar yaşamaya
başladığı yıllardır.
*İkinci Dünya Savaşı’ndan 50’lerin sonuna kadar tüm pazarlarda
arz yetersizliği (talep fazlası) vardır. Elektrikli aletler, kimyasallar,
ilaç vb inovasyona dayalı sektörlerde talep yüksektir.
*Para maliyeti düşük, piyasalar büyüme yönünden istikrarlıdır.
*Rekabetin temeli ölçek ekonomilerinden yararlanmaya ve iç
süreçlerde maliyeti düşürmeye bağlıdır.
STRATEJİK PLANLAMA ANLAYIŞININ ÇEVRESEL KOŞULLARI-2
*1970’lerde ekonomi tarihsel bir kırılma yaşar. Büyüme hızları
düşer ve duraklama dönemleri yaşanır.
*1945’ten itibaren başlayan yoğun talep fazlası ve büyüme özellikle
60’larda yatırım oranlarını yükseltmiştir. 70’lerde hem talep belirli
oranlarda doymuş hem de kapasite fazlalıkları oluşmuştur.
*1930’lardan sonra egemen olan Keynesyen refah devleti anlayışı
krize girmiştir. 1974 Petrol Krizinden sonra dalgalı kur uygulaması,
yüksek enflasyon ve artan uluslar arası rekabet, belirleyici
koşulları oluşturmuştur.
STRATEJİK PLANLAMA ANLAYIŞININ ÇEVRESEL KOŞULLARI-3
*1950 ve 60’larda yaşanan istikrarlı büyüme dönemi geçmiş
verilere ve büyüme oranlarına bakarak geleceği tahmin etmeye izin
vermiştir. İstikrarlı büyüme, dış çevreye ilişkin belirsizliği
azaltmaktadır. Bu durumda strateji formülasyonu mümkün
olabilmektedir.
*Önceden belirlenmiş stratejinin, hızlı değişmeyen koşullarda
organizasyona yayılması ve realize edilmesi de mümkün
olmaktadır. Dönemin temel sorunsalı rakiplere göre hareket
etmek veya avantaj yaratmak değil, mevcut koşulları en iyi biçimde
değerlendirecek ölçeği ve bu ölçeğe ilişkin kontrol ve
koordinasyonu sağlamaktır.
STRATEJİK PLANLAMA ANLAYIŞININ İÇERİĞİ-1
Stratejik yönetimde planlama yaklaşımı Kenneth R. Andrews ve H.
Igor Ansoff tarafından şekillendirilmiştir.
Bu öncü çalışmalarda stratejik yönetim, bilimsel açıdan değil,
yöneticilerin yaşadıkları kontrol ve koordinasyon sorunlarına çözüm
üretmek açısından ele alınmıştır.
STRATEJİK PLANLAMA ANLAYIŞININ İÇERİĞİ-2
Stratejik planlama yaklaşımına Andrews’un katkısı SWOT Analizi
olarak bilinen tekniği geliştirmesidir. Bu dönemde Senaryo analizi,
BCG Matrisi vb birçok analiz tekniği geliştirilmiştir.
SWOT Analizi esas itibariyle işletmenin iç ve dış çevresini birbiri ile
ilişkilendirmesi açısından önemlidir.
İç çevre işletmenin kaynak ve kabiliyetlerindeki güçlü ve zayıf
unsurları; dış çevre ise pazar koşullarındaki değişimlerden doğan
fırsat ve tehditleri ifade etmektedir.
SWOT Analizi ile yapılması gereken bir işletmenin mevcut
konumunu ve bunun gelecekte nasıl değişeceğini belirlemektir.
STRATEJİK PLANLAMA ANLAYIŞININ İÇERİĞİ-3
Ansoff’a göre strateji;
Üst yönetim düzeyinde dikkatli bir inceleme ve değerlendirmeden
sonra verilen kararların bir sonucudur.
Üst düzey yönetim tarafından alınan kararlar daha sonra
organizasyonun tüm alt kademelerine iletilir.
Bu anlamda strateji, açık, bilinçli ve amaçlı olarak geliştirilen,
uygulamadan önce (ex ante) ortaya çıkan planları temsil etmektedir.
Stratejik planlama, işletmenin mevcut konumundan, hedefler ile
tanımlanan yeni konumuna geçmeyi sağlayacak planın tasarlanması
sürecidir.
STRATEJİK PLANLAMA ANLAYIŞININ İÇERİĞİ-4
Ansoff stratejik planlamada Boşluk Analizi tekniğini geliştirmiştir.
Boşluk Analizinin dört adımı bulunmaktadır:
*Gelecekte izlenecek hedef setinin belirlenmesi
*İşletmenin mevcut konumu ile öngörülen hedefler arasındaki
boşluğun / farkın tanımlanması
*Boşluğu dolduracak eylem setlerinin (stratejinin) tanımlanması
*Alternatif eylem setlerinin karşılaştırılması ve en etkin eylem setinin
seçilmesi
*Andrews ve Ansoff’un yaklaşımları “tahmin et ve hazırlık yap”
(predict and prepare) anlayışına dayanmaktadır.
STRATEJİK PLANLAMA ANLAYIŞININ İÇERİĞİ-5
Senaryo Analizi Tekniği
Ancak 1970’lerin ortalarından itibaren değişen koşullar belirsizliği
artırmış ve bu teknikleri yetersiz kılmıştır.
Belirsizliği yüksek olduğu koşullarda senaryo tekniği ile muhtemel
gelecekler tasarlanarak geleceğe hazırlanmak gündeme gelmiştir.
Wack tarafından geliştirilen teknik, sonuçların tahmin edilmesine
odaklanmaktan çok, sonuçları doğuracak güçlerin/trendlerin
analizine dayanmaktadır.
Kontrol dışı güçlerin farklı kombinasyonlarından hareket edilerek
farklı gelecek senaryoları ve farklı eylem setleri tanımlanmıştır.
Durum Analizi
Senaryolar AlternatifEylem Setleri
Planlama
Dış Çevre
Fırsat / Tehdit
İç Çevre
Üstünlük / Zayıflık
İyimser Senaryo
Normal Senaryo
Kötümser Senaryo
A Planı
B Planı
C Planı
D Planı
Amaçlar
Hedefler
Programlar
Projeler
STRATEJİK PLANLAMA YAKLAŞIMININ İŞLEYİŞ SÜRECİ-1
STRATEJİK PLANLAMA YAKLAŞIMININ İŞLEYİŞ SÜRECİ-2
ÇEVRE ANALİZİ
Çevre analizinin iki temel amacı vardır: Mevcut durumun tespiti ve
hedeflenen duruma erişebilmek için gelecek koşulların tahmini.
SWOT Analizi iki boyutta yapılmaktadır: Dış çevre ve iç çevre
1.Dış Çevre: Uzak ve yakın çevre olarak ayrılır. Uzak çevre, politik,
ekonomik, sosyolojik ve teknik eğilimlerdeki genel değişimleri izlemeyi
gerektirir. Yakın çevre ise faaliyette bulunulan sektördeki/pazardaki
rakipler, müşteriler, dağıtımcılar, tedarikçiler, devlet gibi birincil
aktörleri içermektedir.
Bu alanlarda analiz ve tahminler yapılarak gelecek dönemde işletmeyi
etkileyecek fırsat ve tehditler anlaşılmaya çalışılır. Söz konusu analiz
rakiplerden bağımsız yapılmaz.
STRATEJİK PLANLAMA YAKLAŞIMININ İŞLEYİŞ SÜRECİ-3
ÇEVRE ANALİZİ
1.İç Çevre: İç çevre ise işletmenin kendi yapısındaki kaynak ve
kabiliyetlerini ifade etmektedir.
Bunlar, finansal kaynaklar, insan kaynakları, sistem ve süreçler,
örgütsel yapı, teknoloji, kültür ve yönetim tarzı olarak sayılmaktadır.
Bu alanlar itibariyle işletmenin rakiplerle karşılaştırılarak
incelenmesi, fırsat ve tehditler açısından güçlü ve zayıf yanlarının
belirlenmesi gerekmektedir.
STRATEJİK PLANLAMA YAKLAŞIMININ İŞLEYİŞ SÜRECİ-3
SENARYO GELİŞTİRME
Çevre analizinin amaçlarından biri stratejilerin üzerine inşa edileceği
koşulları tahmin etmektir. Ancak bu tahmin tutmadığında stratejik
planlama süreci çöker. Bu nedenle farklı koşullara uygun farklı
senaryolar geliştirilerek stratejik eylem konusundaki alternatifler
çoğaltılmaya çalışılır.
Senaryo yöntemi işletmeleri, çevresel belirleyicilikten (determinism)
uzaklaştırabilecek bir araç olarak görülmektedir.
STRATEJİK PLANLAMA YAKLAŞIMININ İŞLEYİŞ SÜRECİ-4
SENARYO GELİŞTİRME
Senaryo analizi iki adımda gerçekleştirilmektedir.
1.Kritik güçleri belirleme: İşletmenin faaliyetini doğrudan
etkileyecek düzenlemeler ya da aktörlerdir. Politik istikrar, yatırım
politikaları, para politikaları, potansiyel rakipler, olası krizler bu
kapsamda sayılabilir.
2.Muhtemel davranışları belirleme: Bu kritik güçlerin gelecekte
nasıl davranacağını ya da değişeceğini tahmin etmektir. Bu noktada
iyimser, kötümser ya da normal senaryolar üretilir.
STRATEJİK PLANLAMA YAKLAŞIMININ İŞLEYİŞ SÜRECİ-5
ALTERNATİF EYLEM SETLERİ GELİŞTİRME
Tasarlanan senaryolardan yola çıkarak her bir senaryonun
gerçekleşmesi durumunda işletmenin “ne” yapacağına ilişkin farklı
eylem setleri geliştirilir.
Her bir eylem seti farklı bir stratejiyi ifade eder ve farklı kazanımlara ve
maliyetlere sahiptirler.
STRATEJİK PLANLAMA YAKLAŞIMININ İŞLEYİŞ SÜRECİ-6
STRATEJİK PLANIN TAMAMLANMASI
(EYLEM SEÇİMİ VE UYGULAMA)
Belirlenen her bir eylem setinin veya planın hayata geçirilmesi için
gerekli düzenlemelere karar verilir. Burada, stratejinin “nasıl”
uygulanacağı sorusuna cevap bulunur. Bu kapsamda:
*Soyuttan somuta indirgenen amaç ve hedefler
*Hedefleri gerçekleştirmek için uygulanacak projeler/programlar
*Uygulamanın denetimini sağlayacak bütçe ve performans kriterleri
belirlenir.
STRATEJİK PLANLAMA YAKLAŞIMININ SINIRLILIKLARI VE
ELEŞTİRİSİ-1
*Planlama yaklaşımı genel olarak, amaçlar (ulaşmak için mücadele
edilen sonuçlar) ile araçlar (amaçlar için izlenecek yol ve yöntemler)
arasındaki ilişkileri belirleyen klasik anlayış üzerine kuruludur.
*Planlama anlayışı geçmiş verilere bakarak geleceği tahmin edebilme
varsayımına dayalıdır. Ancak bu varsayım istikrarlı ortamlar için
geçerlidir.
*Değişimin hızlandığı, işletmeleri etkileyen faktör ve etmenlerin
karmaşıklaştığı ortamlarda hayatta kalma mücadelesi stratejileri
anında ve niyetlenilmeyen (emergent) biçimde ortaya çıkarmaya
başlamıştır.
STRATEJİK PLANLAMA YAKLAŞIMININ SINIRLILIKLARI VE
ELEŞTİRİSİ-2
*SWOT Analizi gibi araçlar etkin kullanılamamakta veya yanlış
anlaşılmaktadır.
*Büyüme olgusuna ilişkin koşullar ve yaklaşımlar değişmiştir. İlişkisiz
büyüme yerine ilişkili büyümenin yaratacağı etkilerin örgütsel
performansa olumlu etkileri ortaya konmuştur. Yatırım kararlarında
klasik portföy yaklaşımı yerine yetkinliklerin kullanımı esasına dayalı
kararların alınması fikri ön plana çıkmıştır.
*Planlama yaklaşımı stratejinin ne olduğu konusunda sessiz kalmakta ve
daha çok formülasyon sürecine odaklanmaktadır. Bu durum işletmelerin
karşı karşıya olduğu rekabet probleminin çözümü açısından yetersizlik
yaratmaktadır.
STRATEJİK YÖNETİMDE SÜREÇ
OKULU:
ÖĞRENME YAKLAŞIMI
ÖĞRENME YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-1
Öğrenme Yaklaşımı 1970’lerden başlayarak özellikle 80’li yıllarda
Henry Minztberg tarafından geliştirilmiştir. Yaklaşım Ansoff
öncülüğünde geliştirilen Planlama Yaklaşımına önemli eleştiriler
getirmektedir.
Mintzberg’in yönelttiği temel araştırma sorusu:
“Organizasyonlarda stratejiler nasıl şekillenmektedir?”
“How do strategies form in organizations?”
Bu çerçevede oluşturulan strateji tanımı:
“Strateji, kararlar dizisinde ortaya çıkan bir örüntü/şablondur.”
“Strategy is a pattern in a stream of decisions.”
ÖĞRENME YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-2
Minztberg, iki kavram arasında ayrım yaparak strateji tanımına
ulaşmaktadır:
Yönetimin planları ya da niyeti ve organizasyondaki fiili uygulama.
Diğer bir deyimle;
niyetlenilen (intended) ile gerçekleştirilen (realized) arasındaki
ayrım öğrenme yaklaşımının temelini oluşturmaktadır. Minztberg için
strateji tanımına esas olan kavram niyetler ya da kararlar değil
eylemlerdir.
Bu çerçevede strateji tanımı da “eylemler dizisinde ortaya çıkan
örüntü/şablon” biçiminde yeniden düzenlenmektedir.
NİYETLENİLEN STRATEJİ
BİLİNÇLİ STRATEJİ
GERÇEKLEŞEN STRATEJİ
GERÇEKLEŞMEYEN STRATEJİ
TESADÜFİ STRATEJİ
ÖĞRENME YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-3
Minztberg, organizasyonlarda yönetimlerin niyetleri veya öngörüleri ile
fiili olarak gerçekleşen uygulamalar ya da eylemler arasında yaptığı
ayrım dayalı olarak stratejileri bir kavram çifti ile çeşitlendirmektedir.
“Bilinçli Stratejiler” (delibrate strategies)
“Tesadüfi Stratejiler” (emergent strategies)
ÖĞRENME YAKLAŞIMINDA STRATEJİ ÇEŞİTLERİ-1
Minztberg’e göre farklı sektörlerde, dolayısıyla farklı koşullar altında ve
ölçeklerde faaliyette bulunan organizasyonların tek bir strateji
formülasyonuna gitmeleri mümkün değildir.
Hem stratejinin formülasyon süreci hem de ortaya konulmuş strateji
(stratejik davranış biçimi ya da tercihler) birbirinden farklı olacaktır.
Bu çerçevede organizasyonların strateji formüle etme biçimlerinin,
“tamamen bilinçli stratejiler” geliştirmek ile “tamamen tesadüfi
stratejiler” izlemek arasında çeşitli salınımlar göstermesi
gerekmektedir.
ÖĞRENME YAKLAŞIMINDA STRATEJİ ÇEŞİTLERİ-2
Minztberg iki uçta yer alan bilinçli ve tesadüfi stratejiler arasında sekiz
farklı strateji tipi tanımlamaktadır:
Planlı stratejiler (planned strategies)
Girişimci stratejiler (entrepreneurial strategies)
İdeolojik stratejiler (ideological strategies)
Şemsiye stratejiler (umbrella strategies)
Süreç stratejileri (process strategies)
Bağlantısız stratejiler (unconnected strategies)
Mutabakat stratejileri (consensus strategies)
Dayatılmış stratejiler (imposed strategies)
TAMAMEN BİLİNÇLİ STRATEJİLER-1
(Pure Delibrately Strategies)
Minztberg’e göre bir organizasyonda tamamen bilinçli bir strateji
formülasyonunun gerçekleşebilmesi üç temel koşula başlıdır:
1.Kesin niyet: Organizasyonel düzeyde bir eyleme geçilmeden önce
istenen eylemin ne olduğunun önceden kesin olarak bilinmesi gerekir.
Yönetim ne yapmak istediğini ve öngördüğü eylemin tüm detaylarını
belirlemiş olmalıdır.
TAMAMEN BİLİNÇLİ STRATEJİLER-2
(Pure Delibrately Strategies)
2.Benimseme: İşletmeler açısından faaliyetlerin bir kollektif eylem
niteliği taşıması, yönetim tarafından öngörülen eylem ya da
uygulamaların diğer organizasyonel aktörlerce de kabul edilmesini
gerektirmektedir. Dolayısıyla yönetimin öngördüğü eylem biçimlerinin
çeşitli kontrol mekanizmaları yolu ile organizasyonun tamamına
yayılması ve kabul edilmesi gerekmektedir.
TAMAMEN BİLİNÇLİ STRATEJİLER-3
(Pure Delibrately Strategies)
3.Gerçekleşme: Söz konusu kollektif kabule sahip niyetlerin tam
öngörüldüğü biçimde gerçekleşmesi gerekmektedir. Yani öngörülen ile
gerçekleşen arasındaki farkın sıfıra yakın olması istenmektedir.
Dolayısıyla herhangi bir dışsal etkenin (pazar koşulları, teknolojik ya da
politik değişkenlikler vb.) niyetlenilen eylemler ile gerçekleşen eylemler
arasında fark yaratacak bir etkide bulunmaması beklenmektedir.
Bunun için de dış çevrenin tamamen tahmin edilebilir olması veya
organizasyonun kontrolü altında olması gerekir.
TAMAMEN TESADÜFİ STRATEJİLER
(Pure Emergently Strategies)
Tesadüfi stratejiler ani olarak şekillenirler ve çevresel koşullara göre
çok hızlı değişkenlik gösterebilirler. Tamamen tesadüfi stratejiler
uygulayacak organizasyonların bulunamaması gibi tamamen tesadüfi
stratejiler izleyen organizasyonları da reel olarak tespit etmek
mümkün değildir.
Tamamen tesadüfi stratejilerin oluşması için önceden belirlenmiş bir
niyetin hiç bulunmaması gerekir ki bu düzeyde bir belirsizlikten söz
etmek güçtür. İçinde faaliyet gösterilen çevrenin belirli bir stratejiyi ya
da davranış örüntüsünü organizasyona empoze etmesi gerekir.
PLANLI STRATEJİLER
Planlı stratejiler daha çok bilinçli strateji tipolojisine yakınlık
göstermektedirler. Bu tür bir strateji formülasyonu üst düzey yönetimin
amaç ve hedeflerinin (niyetinin) açık ve net olmasını, söz konusu
amaç ve hedeflere nasıl ulaşılacağına dair ayrıntılı programlama ve
bütçeleme çalışmalarını gerektirmektedir.
Çevresel belirsizliğin mümkün olduğunca düşük olması ya da
organizasyonun kendi koşullarını çevreye dayatabilme gücüne sahip
olması ve detaylı planlama süreci için yeterince zamana sahip
olunması söz konusudur.
Madencilik şirketleri, kamu kuruluşları özellikle de ordu için
geçerli görünen bir strateji biçimi olarak örneklenmektedir.
GİRİŞİMCİ STRATEJİLER
Küçük ölçekli ya da yeni kurulmuş organizasyonlarda sahipliğin
belirleyici olduğu ve doğrudan kontrolün gerçekleştiği bir yönetim
biçiminin uygulanması mümkündür. Bu organizasyonlarda pazar ve
pazara ilişkin davranışın belirlenmesinde liderin kişisel vizyonu ve
seçimleri etkin olmaktadır.
Seçilen stratejinin formülasyonu, organizasyona yayılması ve kontrolü
önemli ölçüde birincil ilişkiler üzerinden yürütülebilmektedir.
Açık ve net bir niyet vardır ancak bunun ayrıntılı plan ve
programlara dökülmediği gözlemlenmektedir. Kişisel vizyona bağlı
stratejiler hızlı değişim gösterebilmektedirler.
Restoranlar, butik tarzı üretim yapan giyim firmaları vb. bu tür bir
strateji formülasyonu izleyebilmektedir.
İDEOLOJİK STRATEJİLER
Bazı organizasyonlarda vizyon kişisel olduğu kadar kolektif nitelikli de
olabilmektedir.
Organizasyonun neyi nasıl yapması gerektiğine ilişkin genel kabuller
oluşmuştur ve bunlar tüm aktörler tarafından önemli ölçüde
paylaşılmaktadır.
Buradaki amaç ve hedefler çoğu kez değişmez niteliktedir. Geçmişte,
geleneklerde ve inançlarda kökleşmiş durumdadır. Amaç ve hedeflerin
dış çevreye empoze edilmesi ya da organizasyonun çevreden izole
edilmesi söz konusudur.
Dini kurum ve kuruluşlar, yardım kuruluşları bu türden strateji izleyen
organizasyonlara örnek gösterilmektedir.
ŞEMSİYE STRATEJİLER
Şemsiye stratejiler, merkezi (bürokratik ya da kişisel) kontrolün düşük olduğu organizasyonlar açısından geçerli kabul edilmektedir.
Bu organizasyonlarda yönetim, diğer aktörler üzerinde kısmi kontrole sahiptir. Davranışa ve eylemlere yön verecek genel ilkeler ya da sınırlar yönetim tarafından belirlenir. Organizasyonun diğer kademeleri ya da bölümleri bu sınırlar içinde bir davranış özerkliğine sahiptir. vizyon kişisel olduğu kadar kolektif nitelikli de olabilmektedir.
Örneğin tüm ürünleri yüksek fiyatlı segmente dahil olması istenir. Ancak bu ürünlerin ne olacağı dikte edilmez. Özellikle yüksek çevresel belirsizlikte farklı birimlerin eylemlerinin (cevaplarının) gerekli olduğu koşullarda bilinçli bir merkezi strateji belirlemek mümkün değildir.
İleri teknoloji üreten firmalar, inşaat şirketleri bu türden stratejiler izleyebilmektedir.
SÜREÇ STRATEJİLERİ
Çevresel belirsizlik ve karmaşıklığın daha yüksek olduğu, organizasyonun çevre üzerindeki kontrolünün çok düşük olduğu ortamlarda farklı birimlere daha yüksek düzeyde karar özerkliği sağlayan strateji yaklaşımı süreç stratejileri olarak adlandırılmaktadır.
Burada üst düzey yönetim, stratejinin içeriğine ve ana hedeflere ilişkin genel bir yönlendirme yapmak yerine alt birimleri dolaylı yoldan etkilemektedir.
Yönetim, diğer aktörler için stratejinin içeriğinden çok oluşum sürecini şekillendiren bir danışmanlık rolü oynar. Üst düzey yönetim ana sistemi tasarlar ve diğer birimlere bu sistem içinde kendi eylemsel örüntüsünü oluşturma esnekliği tanır.
Süreç stratejileri çok fonksiyonlu ya da departmanlı ve büyük ölçekli organizasyonlar için geçerlidir. Merkez, örneğin stratejik planları yapacak kadroyu ve planlama yöntemini belirler. Ancak stratejinin ne olacağına karar vermez.
İLİŞKİSİZ STRATEJİLER
Mintzberg, ilişkisiz stratejileri bilinçli ve tesadüfi stratejiler ayrımını belirleyen “niyet” kavramı etrafında tartışmaktadır. İlişkisiz stratejiler, stratejiyi belirleyen kadronun ya da yöneticinin niyetinin önceden belirli olmadığı, süreç içinde tesadüfi olarak geliştiği ancak zaman içinde bir davranış örüntüsüne dolayısıyla bir stratejiye dönüştüğü durumlar için tanımlanmaktadır.
Mintzberg, araştırma örnekleminde yer alan bir film yapımcısını tipik örnek olarak göstermektedir. Norman McLaren, National Film Board of Canada’ya bağlı olarak çalışan bir yapımcıdır. Birlik 1940-60 arasında birçok filmin yapımcılığını üstlenmiştir ve bunların az bir kısmı kısa film ya da deneysel film niteliğindedir. Ancak söz konusu kısa filmlerin hemen tamamı McLaren tarafından çekilmiştir.
Bu bireysel tercih ve davranış, önceden, sonraki 20 yıla dair olarak belirlenmemiştir. Ancak süreç içinde şekillenen tercihler bir eylem örüntüsünü, dolayısıyla kişisel bir stratejiyi ortaya koymaktadır. Bu strateji Birlik’in genel stratejik doğrultusunun da dışında kalabilmektedir.
MUTABAKAT STRATEJİLERİ
Tesadüfi davranışa en yakın stratejilerden biri olarak mutabakat stratejileri gösterilmektedir.
Mintzberg’e göre organizasyonlardaki farklı aktörlerin belirli bir dönem boyunca birlikte çalışmaktan ve öğrenmekten doğan ortak deneyimlerine dayalı olarak bir davranış örüntüsü üzerinde mutabakat sağlayabildiklerini ve bu mutabakatın bir strateji olarak organizasyonun geri kalanının davranışını şekillendirebildiğini belirtmektedir.
Mutabakat stratejileri merkezi yönetimin açıkladığı niyetlerden ya da kolektif niyetlerden değil kolektif eylemden kaynaklanmaktadır.
Örneğin arka arkaya başarılı olan dizi filmlerin ardında bir yapımcılık şirketinin bu alanda uzmanlaşması ya da kaliteli birkaç elektronik ürünün başarısının ardından üretici firmanın kaliteli ürün stratejisini benimsemesi gibi durumlar kolektif eylemin öğrettikleri sonrasında şekillenen stratejileri ifade etmektedir.
DAYATILMIŞ STRATEJİLER
Mintzberg’in tipoloijisi içinde son olarak tanımlanan strateji tipi
dayatılmış stratejilerdir. Burada organizasyonun çevresel koşullarının
tamamen kontrol dışında olması ya da organizasyon dışındaki bir
aktörün kendi bilinçli stratejisini organizasyona dayatması söz
konusudur.
Mintzberg bu durumu, özellikle devlete bağlı kuruluşların politik
kararlara bağımlılığı açısından yorumlamaktadır. Devlete ait bir
havayolu şirketinin satın alım kararları ya da hizmet stratejisinin ilgili
bakanlıkça politik olarak belirlenmesi ya da bir ordunun içinde
bulunulan uluslar arası konjonktürün gerekleri dolayısıyla savaşa
girmesi dayatılmış stratejilere örnek gösterilemektedir.
MİNTZBERG’İN TASARIM OKULUNA TEMEL ELEŞTİRİLERİ
(CRITIQUE OF THE DESIGN SCHOOL)
1.Tasarım okulu içinde üretilen yaklaşımların kendisi değişime direnç
göstermektedir.
2.Strateji formasyonu öğrenme ve eyleme değil kavramlaştırmaya
odaklanmaktadır. Stratejik yönetime ilişkin tüm bilgilerin önceden
bilinebileceği varsayımına dayanılmaktadır.
3.Organizasyonel yapının stratejiyi mükemmel biçimde izleyeceği
varsayılmaktadır. Strateji ve stratejistin rolü fazla ön plandadır.
4.Formülasyon ile uygulama birbirinden ayrı düşünülmektedir.
“Yapmak için önce bilmek ve düşünmek gerekir” şeklindeki klasik batı
rasyonalitesi hakimdir.
STRATEJİK YÖNETİMDE İÇERİK
OKULU:
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMI
STRATEJİK YÖNETİMDE İÇERİK OKULU
Stratejik yönetimde stratejinin nasıl formüle edildiğine ve “nasıl”
ortaya çıktığına değil “ne” olduğuna odaklanan yaklaşımlar içerik
okulunu oluşturmaktadır.
Bu anlayışa sahip pozisyon/rekabet avantajı yaklaşımı ile kaynaklara
dayalı yaklaşım geniş ölçüde kabul gören çalışmalardır.
İçerik okulunu oluşturan yaklaşımlar daha çok iktisat kuramlarına
dayanmaktadır.
REKABET AVANTAJI / POZİSYONLAMA YAKLAŞIMI
Michael PORTER
Süreç yaklaşımının 1970’lerden itibaren yaşadığı sorunlar ve işletme
davranışını açıklamak konusunda yetersiz kalışı bu yıllarda yoğunlaşan
yeni araştırmalarla birlikte 1980’lerde Rekabet Avantajı Yaklaşımını
doğurmuştur.
Rekabet avantajı yaklaşımı, yüksek performans için “doğru
endüstrinin seçilmesi” ve endüstri içinde pazar güçlerine karşı doğru
“rekabetçi pozisyonun” belirlenmesi biçiminde ifade edilen iki
koşulu öne çıkarmaktadır.
Yaklaşım Michael Porter tarafından ortaya atılmıştır ve günümüzde de
geliştirilmeye devam etmektedir.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ ÇEVRESEL KOŞULLARI
*1970’lerin ortalarından itibaren bir çok piyasada arz fazlası oluşmaya
başlamıştır.
*Önceki dönemde talep fazlasını karşılamak için üretime odaklanılmış
ve büyüyen pazarlara sürekli yatırım yapılmıştır.
*İç piyasalardaki arz fazlasının yanında Japonya ve G. Kore gibi uzak
doğu ülkelerine ait işletmeler Avrupa ve ABD pazarında önemli bir
etkinlik elde ettiler.
*1980’lerden itibaren hakim olan liberal iktisat politikaları birçok ülkede
önemli oranlarda özelleştirme yapılmasına yol açtı. Tekel durumundaki
birçok sektör de rekabete açılmış oldu.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-1
1.İşletme Çevresinin Tanımlanması ve Analizi
Porter öncelikle “çevre” kavramsallaştırmasını farklılaştırmıştır.
Porter’a göre bir rekabet stratejisi formüle edebilmek için öncelikle
organizasyonun çevresi ile doğru ilişkilendirilmesi gerekir.
Çevre, sektörel çevreyi ya da operasyonel çevreyi kapsar. Seçilecek
alternatif stratejiler ve karlılık üzerinde önemli bir belirleyicidir.
Politik, sosyal ve yasal güçler gibi ikincil değişkenler analize dahil
edilmemiştir. Bunların pazardaki tüm organizasyonları genel olarak
aynı düzeyde etkileyeceği varsayılmıştır.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-2
1.İşletme Çevresinin Tanımlanması ve Analizi
Porter’a göre stratejik davranış, tercihler ve karlılık büyük oranda
sektörel rekabet yoğunluğuna bağlı olarak değişecektir.
Rekabet yoğunluğu ise sektörel yapının sonucudur.
Sektörel yapıyı beş güç oluşturmaktadır. Bu beş güç genişletilmiş
rekabet kavramının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Sadece
“doğrudan” rakipler değil “dolaylı” ve “potansiyel” rakipler de
analize dahil edilmektedir.
Söz konusu beş güç : Müşteriler, mevcut rakipler, yeni
yatırımcılar, ikame mal üreticileri ve tedarikçilerdir.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-3
1.İşletme Çevresinin Tanımlanması ve Analizi
Porter’a göre bu beş gücün oluşturduğu kolektif etki sektörel rekabet
yoğunluğunu belirlemektedir.
Rekabet yoğunluğu sektörden sektöre değişmekte ve farklı rekabet
kurallarına, farklı stratejik alternatiflere ve kar potansiyellerine yol
açmaktadır.
Beş güç, sektörler açısından uzun vadeli etkiye sahiptir. Bu nedenle
strateji geliştirmenin hareket noktası olmalıdırlar.
Bu kapsamda Porter’ın yaklaşımının ilk ayağını netleştirilmiş ve
sistematik hale getirilmiş bir çevre analizi oluşturmaktadır.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-4
2.Rekabet Stratejilerinin Tanımlanması ve Somutlaştırılması
Rekabet stratejisinin formülasyonu bir pozisyonlanma sürecidir.
Porter’a göre beş sektörel güce karşı işletmenin, kendisini savunacağı
ve bu güçleri çıkarı doğrultusunda yönetebileceği bir “pozisyon”
geliştirmesi gerekmektedir.
İşletmenin kendisini sektörel güçlere karşı pozisyonlamasını sağlayacak
üç genel strateji (generic strategy) vardır.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-5
2.Rekabet Stratejilerinin Tanımlanması ve Somutlaştırılması
Farklılaşma stratejisi: Rakip ürünlere göre farklı özellik ve
fonksiyonlara sahip yüksek kaliteli ürünler üreterek rekabet etmek.
Maliyet liderliği stratejisi: Standart ürünleri rakiplerden daha düşük
maliyetler ile üreterek rekabet etmek.
Odaklanma stratejisi: Genel bir pazara hitap etmek yerine alt
pazarlara yoğunlaşarak, bir talep boşluğunu doldurarak rekabet etmek.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-6
2.Rekabet Stratejilerinin Tanımlanması ve Somutlaştırılması
Farklılaşma stratejisi: Rakip ürünlere göre farklı özellik ve
fonksiyonlara sahip yüksek kaliteli ürünler üreterek rekabet etmek.
Maliyet liderliği stratejisi: Standart ürünleri rakiplerden daha düşük
maliyetler ile üreterek rekabet etmek.
Odaklanma stratejisi: Genel bir pazara hitap etmek yerine alt
pazarlara yoğunlaşarak, bir talep boşluğunu doldurarak rekabet etmek.
Bu stratejiler işletmeye rakiplerden farklı bir kimlik kazandıracak,
müşterilerin neden kendisini tercih etmesi gerektiğini belirleyecek ve
işletme içinde yönetim ve organizasyona ilişkin uygulamalara temel
teşkil edecektir.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ İÇERİĞİ-7
3.Stratejilerin Uygulanması ve Değer Zinciri Analizi
Porter’a göre rekabet avantajı, bir işletmenin müşterileri için yarattığı
“değer”den kaynaklanmaktadır.
Rekabet avantajı yaratabilmek için tüm temel süreçlerin (üretim,
pazarlama, finans, ar-ge, insan kaynakları yönetimi) bütüncül olarak
ele alınması gerekmektedir.
Değer zinciri analizi ile hangi faaliyetlerin stratejik açıdan uygun
olduğu, mevcut ve potansiyel farklılaşma kaynaklarının ne olduğu,
katma değer yaratmayan faaliyetlerin neler oluğu ortaya konmaktadır.
Değer zinciri analizi işletmenin iç çevresine yönelik bir analiz olarak
geliştirilmiştir.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMINDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-1
Porter’a göre bir sektörün yapısını oluşturan güçler, diğer sektörlere
göre genel karlılık düzeyini belirlerken, sektör içindeki kar farkları
ise işletmelerin izledikleri farklı stratejiler tarafından
belirlenmektedir.
Porter’ın yaklaşımında, işletmenin hangi sektörde faaliyet
göstereceği ve seçilen sektörde hangi rekabet stratejisinin
izleneceği belirlendikten sonra bu stratejinin gerçekleştirilmesi
(uygulanması) için hangi yönetsel ve yapısal düzenlemelere
gidileceği ve bunların nasıl bir değer üretme zinciri oluşturacağı
belirlenmektedir.
Sektör Analizi
Stratejik Alternatifler
Yönetim ve Organizasy
on
Değer Zinciri
Rakipler
Müşteriler
Tedarikçiler
İkame mal üreticileri
Potansiyel yatırımcılar
Maliyet liderliği
Farklılaşma
Odaklaşma
Kaynak ve kabiliyetler
Örgütsel gereklilikler
Temel faaliyetler
Yardımcı faaliyetler
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMINDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-2
Rekabet stratejileri yaklaşımının önerdiği stratejik yönetim süreci
aşağıdaki biçimde şematize edilebilir.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMINDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-3
1.Sektörel Yapının Analizi
Porter sektörel karlılığı ve işletme karlılığını etkileyen beş temel güce
bağlı değişkenleri belirlemektedir:
*Pazara giriş tehdidi
*İkame malların tehdidi
*Alıcıların pazarlık gücü
*Tedarikçilerin pazarlık gücü
*Mevcut rakipler arasındaki rekabetin yoğunluğu
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMINDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-4
1.Sektörel Yapının Analizi
Sektörel güçlerin ağırlıkları serktörler arasında farklılık göstermektedir
ve bu güçlerin kolektif etkisi sektörün karlılık potansiyelini ortaya
koymaktadır.
Bu güçler lehte ise birçok işletme yüksek karlar elde edebilmektedir
(ilaç, basın yayın, gıda vb.). Ancak bunların biri ya da birkaçı aleyhte
geliştiğinde iyi yönetilmelerine rağmen ancak birkaç işletme yüksek kar
elde edebilmektedir.
Sektörel güçlerin ağırlığı ile karlılık arasında ters orantı vardır.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMINDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-5
2.Alternatif Rekabet Stratejilerinin Tercihi
Sektörel güçlere karşı işletmenin kendisi nasıl savunacağı sorusunun
cevabı stratejiyi ortaya koymaktadır. Porter’a göre işletmeler üç
stratejik alternatiften birini seçmek ve uygulamak zorundadır. Bu
konuda net bir tercih yapamayan işletmeler (stuck in the middle)
başarısız olacaklardır.
Maliyet liderliği: Aynı kalitede ürünleri rakiplerden daha düşük
maliyetlerle üretebilmeyi amaçlamaktadır. Üründe yüksek
standartlaşma gereklidir. Düşük maliyet yapısı, ölçek ekonomisi, tam
kapasite kullanımı, öğrenme etkinliği, süreç iyileştirme, tasarım
geliştirme ve yönetim uygulamalarındaki farklılıklarla
gerçekleştirilebilmektedir.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMINDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-6
2.Alternatif Rekabet Stratejilerinin Tercihi
Farklılaşma: İşletmenin talep farklılaştırması yaratarak mevcut talebi
daha iyi karşılayacak ürün ve hizmetler üretmesini ifade etmektedir.
Standartlaştırma değil müşteri gözüyle farklılaştırma söz
konusudur. Strateji, yenilik, tasarım, kalite vb unsurlar üzerinde
yoğunlaşmayı gerektirmektedir.
Odaklanma: Bu strateji ile hedeflenen, geniş değil dar bir pazara
hitap ederek belirli bir müşteri kitlesine ulaşmaktır. İşletmeler pazar
bölümlendirmesi yaparak (segmentation) sadece bir bölümün
ihtiyaçlarına odaklanırlar.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMINDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-7
3.Yönetim Tarzı ve Örgütsel Yapı
İşletmelerin üç stratejik davranış arasında bir tercih yapmaları
gerekmektedir. Çünkü bu stratejilerin her biri farklı örgüt yapıları, insan
kaynakları yönetimi uygulamaları, farklı yönetsel süreç tasarımları
(liderlik, iletişim, motivasyon vb.) ve farklı finansman, üretim ve
pazarlama tercihlerini gerektirmektedir.
Örneğin maliyet liderliği stratejisi standartlaştırma, verimlilik artırma
ve maliyet düşürmeye odaklanan düzenlemeler gerektirirken
farklılaşma stratejisi yenilik, tasarım, imaj, marka yönetimi vb alanlara
odaklanan bir yönetim ve örgütlenme anlayışını gerektirmektedir.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMINDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-7
4.Değer Zinciri Analizi
Son adımda seçilen stratejinin uygulanması için gerekli değer zincirinin
tasarımı yapılmaktadır. Burada işletme kendisini rakipleri ile
karşılaştırarak, seçilen stratejiyi daha etkin biçimde uygulamak için
gereken temel ve yardımcı faaliyetlerin ne olduğuna karar vermek
zorundadır.
Bu kapsamda temel faaliyetler, üretilen ürün ya da hizmetin tedarik,
üretim ve pazarlama süreçlerini oluştururken, bu süreçlerin işletilmesi
için ihtiyaç duyulan insan kaynağı, finansman ve ar-ge çalışmaları ise
destek faaliyetlerini ifade etmektedir.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ SINIRLILIKLARI VE
ELEŞTİRİSİ-1
Porter’ın yaklaşımı, sektör yapısını uzun vadede değişmez kabul
etmektedir. Buna göre işletmenin iki soruya cevap vermesi
gerekmektedir.
Nerede (hangi sektörde) faaliyet gösterilecektir?
Nasıl (bu sektörde hangi strateji ile) rekabet edilecektir?
Ancak bu yaklaşım belirli sınırlılıklar taşımaktadır.
1.Temel stratejiler daha çok üretim işletmeleri ve özel sektör
kuruluşları için uygun görünmektedir. Bu kavramsal çerçeve, hizmet
sektörü ve kamu kurumlarının ihtiyaçlarını karşılamamaktadır.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ SINIRLILIKLARI VE
ELEŞTİRİSİ-2
2.Porter’ın yaklaşımında farklı stratejik konumlara sahip işletmeler
arasındaki rekabetçi farklar tam olarak açıklanmasına karşın aynı
stratejiyi izleyen alt işletme grupları arasındaki rekabetçi farklara
herhangi bir açıklama getirilmemektedir. Ancak asıl rekabet aynı
stratejiyi (maliyet ya da farklılık gibi) izleyen işletmeler arasında
gerçekleşmektedir.
3.Sektör içindeki kar bölgeleri uzun dönemde aynı kalmamakta, kısa
dönemde değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle yaklaşım, hızlı
değişen kar bölgelerine göre hangi uygulamaların nasıl takip edileceği
konusuna bir açıklık getirememektedir.
REKABET AVANTAJI YAKLAŞIMININ SINIRLILIKLARI VE
ELEŞTİRİSİ-3
4.Porter, işletmelerin üç strateji arasında net bir tercih yapmaları
gerektiğini belirtmektedir.
Ancak araştırmalar, karma strateji izleyen işletmelerin de sektör
ortalamasının üzerinde kar elde edebildiklerini göstermektedir.
Örneğin Walmart, Toyota gibi firmalar, yüksek kaliteli
(farklılaştırılmış) ürünleri görece düşük fiyatlarla satma stratejisini
başarıyla uygulayan işletmeler olarak gösterilmektedirler.
STRATEJİK YÖNETİMDE İÇERİK
OKULU:
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIM
STRATEJİK YÖNETİMDE KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIM-1
Kaynaklara dayalı yaklaşım strateji kavramının içeriğine yönelik
çalışmalardan biri olarak kabul edilmektedir.
1990’lı yıllardan itibaren gelişmeye başlayan yaklaşımın, Hamel ve
Prahalad, Wernelfelt ve Barney gibi önde gelen araştırmacıları
bulunmaktadır.
Kaynaklara dayalı düşünce, firmalara ilişkin gözlemini, rekabetçi açıdan
formüle ettiği araştırma sorusuna dayandırmaktadır:
“Firmalar neden birbirinden farklıdır?”
STRATEJİK YÖNETİMDE KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIM-2
Kaynaklara dayalı yaklaşım, firmalar arası farklılıkların nedenlerinin
rekabetçi avantaj farklarını da açıklayabileceğini öne sürmektedir.
Yaklaşım, endüstriler arası ve endüstriler içi farklılıklara bakarak
rekabetçi başarı farklarını açıklayan pozisyon okulu yerine “firmalar
arası farklılığa” dikkat çekmektedir.
Rekabetçi anlayış sürdürülmekte ancak rekabet stratejisinin açıklandığı
(dayandığı) temel değişmektedir.
Kaynaklara dayalı yaklaşımın temel kavramı “YETKİNLİK” tir.
Bu kavramla birlikte işletme dışı çevrenin değil “işletme içi
çevrenin” analizi yeniden ön plana çıkmaktadır.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMIN GELİŞTİĞİ ÇEVRESEL
KOŞULLAR-1
1990’lı yıllar, daha öncesinde rastlanmayan ölçüde ve karmaşıklıkta
“değişim” yaşanan bir dönemi temsil etmektedir.
Politik sistemde (Sovyet sisteminin çökmesi)
Ekonomik sistemde (liberal politikaların yükselişi, özelleştirme ve
ticareti serbestleştirme hareketleri (Uruguay Raund’u, Dünya Ticaret
Örgütü, NAFTA, AB)
Finansal sistemde (teknolojik gelişmeye paralel olarak dünya
piyasalarının ve fon hareketlerinin küreselleşmesi, finans
piyasalarındaki gelişme ve düzenlemeler
Rekabet kavramının yeniden yorumlanması ihtiyacını doğurmuştur.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMIN GELİŞTİĞİ ÇEVRESEL
KOŞULLAR-2
1990’lı yıllardaki asıl belirleyici değişim, teknolojik gelişmeler ile birlikte
bilgisayar teknolojisi ve internetin arge’den pazarlamaya kadar tüm
işletme süreçlerini yeniden düzenlemesi oldu.
Bu durum:
1.Hizmet (danışmanlık, sigorta, finans vb) sektörünün ekonomiler içindeki payının artmasına,
2.Emek yoğun sektörlerin gelişmemiş ülkelere transferine
3.Gelişmiş ülkelerde bilgi yoğun üretimin ve bilgi işçisi denen beyaz yakalı çalışanların sayısının artmasına
4.Küreselleşmiş rekabetin yerel firmalar üzerindeki baskısının artmasına yol açmıştır.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMIN İÇERİĞİ-1
Kaynaklara dayalı yaklaşımda, dış çevresel güçlerin işletmenin stratejik
başarısı üzerindeki etkileri kabul edilmektedir.
Ancak işletmeler arasındaki performans farkları konusunda asıl
belirleyicinin “temel yetkinlikler” olduğu ileri sürülmektedir.
TEMEL YETKİNLİK: İşletmeyi rakiplerinden farklı kılan kaynak ve
kabiliyetlerden oluşmaktadır. Bu kaynak ve kabiliyetler, beşeri,
finansal, teknolojik vb. bir alanda geliştirilebilmektedir.
Bir kaynak veya kabiliyetin yetkinlik olarak kabul edilebilmesi için iki ön
koşul öne sürülmektedir:
1.Rakiplerden farklı olma.
2.Bir performans farkı yaratabilme.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMIN İÇERİĞİ-2
STRATEJİK SEÇİM: Bir işletmenin hangi sektörde faaliyet göstereceği ve bu sektörde hangi rekabet stratejisini izleyeceğine dair seçim sektörün çekiciliği veya kar potansiyeline dayanmamaktadır.
Stratejik seçimin temelini, ilgili sektörün kar potansiyelini işletme lehine değerlendirmeyi sağlayacak kaynak ve kabiliyetler yani yetkinlikler oluşturmaktadır.
Kaynaklara dayalı okul için asıl önemli olan koşullar değil o koşulların işletme lehine nasıl yönetileceğidir.
Pazardaki fırsat ve tehditlerin işletmeyi nasıl etkileyeceği o işletmenin kaynak ve kabiliyet birikimine göre değişecektir.
Dışsal girişimcilik değil içsel girişimcilik stratejik üstünlük getirmektedir.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-1
Kaynaklara dayalı okulda, strateji geliştirme süreci temel olarak bir
yetkinlik geliştirme sürecidir. Kaynak ve
Kabiliyetlerin Analizi
Yetkinliklerin Değerlendirilmesi
Stratejinin Belirlenmesi
Kaynak boşluğunun belirlenmesi
Kaynaklar
Kabiliyetler
Sürdürülebilirlik
Sahiplik ve kontrol
İçsel yetkinlikler
Dışsal fırsatlar
Kaynak tabanını geliştirmek için yatırım alanlarının belirlenmesi
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-2
1.Kaynak ve Kabiliyetlerin Analizi:
Kaynaklar: Bir işletmenin üretim araçları, tek tek işgörenlerin yetenekleri, patentler, marka hakları vb dahil üretim süreçlerindeki tüm girdilerdir.
Kabiliyetler: Söz konusu kaynakları kullanarak işletmenin bir bütün olarak yapabildikleri, becerileridir.
Kaynaklar sahip olunan “varlıklar” iken kabiliyetler bunları kullanarak iş “yapabilme yeteneğini” ifade etmektedir.
İşletmenin tüm kaynak ve kabiliyetleri eşit öneme sahip değildir.
Stratejik kaynak ve kabiliyetler, temel yetkinlikleri (core competence) oluşturmaktadır.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-3
1.Kaynak ve Kabiliyetlerin Analizi:
Temel yetkinliklerin belirli özellikleri olmalıdır:
*Bir yetkinlik yeteneklerin entegrasyonu olmalıdır.
*Bir yetkinlik ekonomik varlık değil canlı bir organizma gibi olmalıdır.
*Yetkinlik, müşteri algılamasına dayanan önemli (ayırt edici) bir yarar sunmalıdır.
*Yetkinlikler rakiplerden farklılaşmayı sağlamalıdır.
*Yetkinlikler yeni pazarlara açılmak için köprü görevi görebilmelidir.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-4
2.Kaynak ve Kabiliyetlerin Değerlendirilmesi:
Değerlendirme, strateji geliştirme açısından temel yetkinliklerin gelir (rant) sağlama potansiyellerinin belirlenmesidir.
Temel yetkinliklerin getirisi iki anahtar faktöre bağlıdır:
*Yetkinliğin işletmeye sağladığı rekabet üstünlüğünün sürdürülebilirliği
*İşletmenin, yetkinliğin sağladığı gelirler üzerindeki sahiplik ve kontrol yeteneği.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-5
2.Kaynak ve Kabiliyetlerin Değerlendirilmesi:
TEMEL YETKİNLİKLERİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ
Bir yetkinliğin uzun vadede sürdürülebilirliği dört koşula bağlıdır:
1.Dayanıklılık derecesi
2.Şeffaflık derecesi
3.Transfer edilebilirlik derecesi
4.Taklit edilebilirlik derecesi
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-6
2.Kaynak ve Kabiliyetlerin Değerlendirilmesi:
SAHİPLİK VE KONTROL DÜZEYİ
Sahiplik ve kontrol problemi, mülkiyet haklarının tanımlanamadığı durumlarda gelir tahsisi sorunundan kaynaklanmaktadır.
İşletme, patentler, yayın ve isim hakları, markalar ve ticari sırlar gibi soyut varlıklara da sahip olmakla birlikte mülkiyet hakları bazı durumlarda tam tanımlanamamaktadır.
Bu durum insan kaynakları açısından iki önemli sorunu yaratmaktadır:
1.İşletmenin sahip olduğu teknoloji ile çalışanların oluşturduğu insan sermayesi arasında net bir ayrım yapılamaması.
2.Çalışanlar ile hizmet sözleşmeleri üzerindeki kontrolün sınırlılıkları
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-7
2.Kaynak ve Kabiliyetlerin Değerlendirilmesi:
İşletmelerin yetkinlikleri (kaynakların bazıları ve kabiliyetler) insan kaynağına bağlıdır ve insan kaynağının nitelikleri rekabetçi avantaj elde etme ve sürdürmede anahtar rol oynamaktadır.
Ancak İK yatırımları yoluyla niteliklerin artırılması bir yandan işletmenin bu kaynağa bağımlılığını artırmakta diğer yandan çalışanların işgücü piyasasındaki değerlerini artırarak işletmeden ayrılma eğilimini doğurmaktadır.
Bu nedenle insan kaynağına dayalı yetkinliklerin değerlendirilmesinde sahiplik ve kontrol koşulları kritik öneme sahiptir.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-8
3.Stratejinin Belirlenmesi:
Belirtilen niteliklere uygun yetkinliklerin ne olduğunun tespitinin ardından üst yönetimin, bu yetkinliklerin kullanımını sağlayacak strateji tasarımını yapması gerekmektedir.
Burada stratejinin belirleyicisi sektörel yapı değildir. Çünkü sektörel yapılar da hızlı değişmektedir.
Hangi sektörlerde nasıl rekabet edilmelidir sorusunun cevabı yetkinliklere bakılarak verilmelidir.
Stratejiyi belirleyen işletmenin sahip olduğu özgün kaynak ve kabiliyetlerdir.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-9
3.Stratejinin Belirlenmesi:
Kaynaklara dayalı yaklaşımda strateji belirleme süreci, işletmenin rakiplerine göre neyi daha iyi yaptığını ve bu üstünlüğün nasıl korunacağını netleştirme sürecidir.
Öte yandan rakiplere karşı sağlanan bu üstünlük, yani yetkinlik, işletmenin hangi sektörlerde nasıl büyüyeceğinin de bir belirleyicisi konumundadır.
İşletmelerin ilişkili büyümenin avantajlarından nasıl yararlanacakları yaklaşımın araştırma sorularından birini oluşturmaktadır.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMDA STRATEJİ GELİŞTİRME
SÜRECİ-10
4.Kaynak Boşluğunun Belirlenmesi:
Dördüncü adımda mevcut yetkinliklerin korunmasının ötesinde gelecekte geçerli olacak kaynak ve kabiliyetlerin öngörülmesi söz konusudur.
Rekabet avantajını süreklileştirmek ve geliştirmek, değişen müşteri istek ve beklentilerine cevap vermek, yeni yatırım alanlarına açılabilmek için kaynak tabanını geliştirecek yatırımlar yapılması gerekmektedir.
Gelecekte geçerli yetkinliklerin neler olacağı ve bunların gerektirdiği yatırımların tahmin edilmesi, strateji geliştirme sürecinin son adımını oluşturmaktadır.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMIN ELEŞTİRİSİ -1
Kaynaklara dayalı yaklaşım, sadece sektörler arası kar farklarının
nedenlerini değil, daha önemlisi aynı sektör içindeki işletmeler arası
kar farklarını açıklayarak stratejik yönetim düşüncesine önemli bir katkı
sağlamıştır.
Böylelikle kaynaklara dayalı yaklaşım
1.Yatırım kararlarına (sektör tercihine)
2.Sektör içerisindeki rekabet stratejisine yön veren “temel yetkinlik”
kavramını geliştirerek iki temel soruya cevap vermektedir.
Temel yetkinliklerin “içsel” bir değişken olması, yöneticiler açısından
stratejik manevra alanını da genişletmektedir.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMIN ELEŞTİRİSİ -2
Rekabet stratejileri yaklaşımı kritik bir soruya cevap vermede
yetersiz kalmıştır:
Rekabet yoğunluğunun en çok yaşandığı aynı stratejik gruplar içinde
(aynı stratejiyi izleyen rakipler arasında) rekabetçi avantajın temel
dayanağı nedir?
Kaynaklara dayalı okul, temel yetkinlikler kavramı ile yani işletmelerin
kaynak ve kabiliyetleri arasındaki farkın işletmeler arası avantaj /
performans farklarını yarattığı fikri ile önemli bir açılım getirmiştir.
Ancak bu yaklaşımın netleştiremediği sorular bulunmaktadır:
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMIN ELEŞTİRİSİ -3
1.Rekabet stratejileri yaklaşımı kritik bir soruya cevap vermede
yetersiz kalmıştır: İşletmeler temel yetkinliklerini nasıl belirler ve
yönetirler?
Yetkinliklerin ayrıcı özellikleri (kapalılık, karmaşıklık, ticarileşmeme,
özgünlük) onları uzun vadede taklit edilemez başarının kaynağı haline
getirmektedir.
Ancak taklit edilemezliği sağlayan bu koşullar aynı zamanda temel
problemin de kaynağını oluşturmaktadır.
Çünkü “nedensel belirsizlik” hem rakipler hem de işletmenin kendisi
için geçerlidir. Aynı nedenle işletmeler de yetkinlik belirleme ve
geliştirme konusunda yetersiz kalacaklardır.
KAYNAKLARA DAYALI YAKLAŞIMIN ELEŞTİRİSİ -4
2.Temel yetkinliklerin sahip oldukları özelliklerin rakipler tarafından
taklit edilmeyi önlediği öne sürülmektedir.
Ancak kuramın dayandığı temel kavramın bu kadar belirsizlik içermesi
öneli bir zayıflık olarak görülmektedir.
Öte yandan yetkinlik sayılan karakteristikleri değişime kapalı bir
yapının oluşmasına da neden olmaktadır. Yönetilmesi güç, yavaş
oluşan ve direnç gösteren yetkinlikler önemli sorunları da beraberinde
getirmektedir.
Yapılan araştırmalar, kapalı ve karmaşık teknolojik bilginin ürün
geliştirmede büyük ilerlemeler sağlandığında taklide karşı koruduğunu,
ancak küçük ürün değişikliklerinin taklide karşı koruma sağlamadığını
göstermektedir.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ
KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
1.Dönem: Endüstriyel Devrim ve Fabrika Düzeni
Endüstriyel devrim 18. yüzyılın başlarında İngiltere’de başlamış ve 19.
yüzyılın başlarında ABD’de gelişmeye başlamıştır.
Endüstriyel devrimle birlikte sermaye ve emeğin ayrışması hızlanmış,
üretim araçlarının mülkiyeti temelinde belirlenen kapitalist
toplumsal düzen ortaya çıkmaya başlamıştır.
Dönemin radikal farklılığı fabrika (manifacturing) düzeni içinde
üretimin başlamasıdır. Fabrika üretimi, tarımdan farklı üretim
ilişkilerinin geliştiği ortamı oluşturmaktadır.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
1.Dönem: Endüstriyel Devrim ve Fabrika Düzeni
*Fabrikalar, aile içinde veya ustalık/zanaatkalık düzeni içinde
gerçekleşen geleneksel üretimin yerini almıştır.
*Ücrete bağımlı yaşayan bir sınıfın ortaya çıkmasına yol açmıştır.
*Fabrika düzeni, ustalık sahibi ancak üretim araçlarının sahibi olmayan
veya niteliksiz, tarım kökenli işgücünü bir araya getirmiştir.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
1.Dönem: Endüstriyel Devrim ve Fabrika Düzeni
*Fabrika içinde üretim “iş”in rasyonalizasyonu ve “işbölümü”
kavramlarını yaratmıştır.
*“Üretim” görevi alt parçalara bölünmüş, rutinleştirilmiştir.
*Çalışanlar, makinaların temel olduğu üretim sürecinde uzmanlaşmış,
tekrara dayalı ve özerkliği olmayan işler üstlenerek sürecin
unsurlarından biri haline gelmişlerdir.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
1.Dönem: Endüstriyel Devrim ve Fabrika Düzeni
*Fabrika içinde üretim son olarak, “yönetim (management)” ve
“gözetim (supervising)” sorunlarını beraberinde getirmiştir.
*Ancak bu dönemde gözetim, sermaye sahibi adına “ustabaşı
(foreman)” ünvanı taşıyan kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir.
İlgi tümüyle üretim, malzeme ve pazar üzerinedir. İşçi işveren ilişkisi
pür haliyle işverenin çıkarını maksimize etmeye dayanan bir içeriğe
sahiptir.
Bu koşullar 18. yüzyılın ilk yarısında devam etmiştir.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
2.Dönem: Modern İşletme ve Yönetsel Kapitalizm
*1850’lerin ortalarından itibaren özellikle ABD’de göze çarpan en
dramatik değişiklik işletmelerin büyüklüklerinde gerçekleşmiştir.
*Tarım dışı nüfusun %70’i artık fabrikalarda istihdam edilmektedir.
*Sermaye sahipliği ile operasyonel süreçler birbirinden ayrılmıştır.
*Organizasyon yapısı çok departmanlı hale gelmiştir.
*Maaş ile çalışan ara kademe yöneticiler ortaya çıkmıştır.
*Fabrikalarda yarı nitelikli veya niteliksiz çok sayıda işgücü çalışmaya
başlamıştır.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
2.Dönem: Modern İşletme ve Yönetsel Kapitalizm
*Teknoloji ve işletme ölçeğindeki gelişmelere karşın çalışanlar ve
çalışma ilişkileri konusunda herhangi bir gelişme söz konusu değildir.
*Çalışanlar, işletmenin “mülk”lerinden biri konumundadır ve üretim
teknolojisi ve süreçlerinin iyileştirilmesine çalışılmaktadır.
*Çalışma ilişkileri, amirler ile çalışanlar arasında, sistematize
edilmemiş, baskıya ve acımasızlığa dayalı bir biçimde sürdürülmüştür.
*Dönem düşük verimlilik ve ücretler, çok yüksek işgören devir hızı,
şiddetli yönetim/çalışan çatışmaları ile karakterize olmaktadır.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
2.Dönem: Bilimsel Yönetim, Refah Çalışmaları ve Endüstriyel
Psikoloji
*Birinci Dünya Savaşı’ndan itibaren bilimsel yönetim ve refah
çalışmaları eş zamanlı olarak işleri, çalışan yönetim ilişkilerini ve
çalışma koşullarını iyileştirmeye yönelmiştir.
*Mühendislik bilimlerinin gelişimi fabrika sistemini rasyonalize etmiştir.
*İşlerin ve çalışan davranışının mühendislik ilkeleri etrafında tasarımı
başlamıştır.
*İşlevsel yönetim anlayışı ile yönetim ve üretim faaliyetleri birbirinden
ayrılmıştır.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
2.Dönem: Bilimsel Yönetim, Refah Çalışmaları ve Endüstriyel
Psikoloji
*Taylor’un çalışmaları ile birlikte “personel yönetimi” alanını
oluşturacak ilk uygulamalar da bu dönemde başlamıştır.
*İş tanımlama, personel seçme, eğitim, iş geliştirme ve ücretleme gibi
uygulamalar yöneticilerin sorumluluğuna verilmiştir.
* “Economic Man” görüşü bilimsel yönetim akımına da temellik etmiş,
dönemin çalışmaları “iş ve süreçler” üzerine odaklanmış, çalışanlar
açısından bir düzenleme öngörülmemiştir.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
2.Dönem: Bilimsel Yönetim, Refah Çalışmaları ve Endüstriyel
Psikoloji
*Taylor’un bilimsel yönetiminin yanı sıra, refah çalışmaları da aynı
dönemde işçi sorunlarına sistematik bir yaklaşım getirmeyi
amaçlamıştır.
*Refah çalışmaları ile endüstriyel ilişkilerde çatışmaları azaltmak,
çalışma ilişkilerini sendika çözümü dışında iyileştirmek, işçi
verimliliğini artırmak ve devir hızını düşürmek hedeflenmiştir.
*1900’lerin başında özellikle büyük işletmelerde “Welfare or Social
Secretary” ünvanı taşıyan yöneticiler çalışmaya başlamıştır. Bunlar
personel yöneticilerinin öncülleri konumundadır.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
2.Dönem: Bilimsel Yönetim, Refah Çalışmaları ve Endüstriyel
Psikoloji
*Endüstriyel psikoloji, 1900’lerin başından itibaren İKY alanına katkı
yapan bir diğer başlığı oluşturmaktadır.
*Bilimsel yönetim iş ve iş süreçlerine, refah çalışmaları çalışma ilişkileri
ve genel çalışma koşullarına odaklanırken EP, çalışanlara ve bireysel
farklılıklara odaklanmıştır.
*EP’nin amacı, işin fiziksel ve psikolojik maliyetlerini en aza indirerek
işgücü etkinliğini maksimize etmektir.
*Yüzyılın başında ilk psikoloji dernekleri ve kurumsal yayınlar
oluşturulmuş, özellikle 1.Dünya Savaşı yıllarında uygulamalı psikoloji
kabul görmüş ve işletmeler tarafından da benimsenmiştir.
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ KAVRAMININ TARİHSEL GELİŞİM
SÜRECİ
2.Dönem: Bilimsel Yönetim, Refah Çalışmaları ve Endüstriyel
Psikoloji
*Birinci Dünya Savaşı’ndan itibaren sayılan üç akımın etkisiyle gelişen
uygulamalar, İKY’nin ayrı bir işlevsel ve mesleki alan olarak gelişimini
başlatmıştır.
*Özellikle ABD’de bu yıllar savaş ekonomisi şartları geçerlidir.
İşgücünün ve üretimin önemli bölümü silah sanayii, ordu ve kamu
hizmetlerinde çalışmaktadır. Nitelikli işgücü çok kıttır ve devir hızı
tarihsel olarak en yüksek düzeyindedir. Ücretler yükselmiş, işgücü
maliyetleri artmış, verimlilik önemli bir problem haline gelmiştir.
*Devlet tarafından merkezi istihdam departmanı kurulmuş, hem bu
departman hem de üniversiteler üzerinden personel yönetimine ilişkin
dersler verilmeye başlanmıştır.