STEPHEN KING PETER STRAUB

533

Transcript of STEPHEN KING PETER STRAUB

Page 1: STEPHEN KING PETER STRAUB
Page 2: STEPHEN KING PETER STRAUB

STEPHENKING&

PETERSTRAUBTILSIM

TheTalisman,1983

Çeviren:BelkısÇorakçı

KapakTasarım:ÖmerKüçük

Page 3: STEPHEN KING PETER STRAUB

BukitapRUTHKING

veELVENASTRAUB'asunulmaktadır.

Page 4: STEPHEN KING PETER STRAUB
Page 5: STEPHEN KING PETER STRAUB

SoonacımaTom'lanikimiztepeyevarıpaşağıya,

uzaktakikasabayabaktığımızda,

parıldayanüçdörtışıkgördük...

belkihastalarvardıoevlerde;

yıldızlarincecikparlıyordu;

kasabanınyanıbaşındadanehirvardı...

enikoskocabirmil,korkunçsakinvemuhteşem.

MarkTwain,HuckleberryFinn

Yenielbiselerimyağiçinde,vıcıkvıcıktı,benimdecanımçıkmıştı.

MarkTwain,HuckleberryFinn

Page 6: STEPHEN KING PETER STRAUB

BİRİNCİKİTAP

IŞIKLARINSÖNÜŞÜ

Page 7: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:1

ALHAMBRAOTELİVEBAHÇELERİ

115Eylul 1981gunu, Jack Sawyer adındabir çocuk, ellerini blucininin ceplerine sokmuş,

kararla suyun birleştigi noktada duruyor, sakin Atlas Okyanusuna bakıyordu. On ikiyaşındaydıamaboyuyaşınagoreuzundu.Denizdenesenbirruzgar, fazlacauzamışkumralsaçlarınıarkayadogruuçurupgeniş,guzelalnınıaçtı.Çocukuçaydanberihayatınıdoldurankarmaşık, acılı duygular arasında, oylece duruyordu. Annesinin Los Angeles'de, RodeoYolu'ndakievikapatıpmobilyaları,çekleri,emlakkomisyoncularınıhallettiktensonraCentralPark'ın batısında bir apartman dairesi tutmasından beri. O daireden de, New Hampshirekıyısındakibusessizsay iyeyerinekaçmışlardı.Jack'indunyasındakitumduzenyokolmuştuartık.Hayatıdurmadandegişen,kontrolsuzbirsureçolmuştu.Tıpkıkarşısındakikıpırdayansugibi.Annesionuoradanorayagötürüyorduama,annesinioradanorayagötürenneydi?

Annesikaçıyordu,kaçıyordu.Jack oldugu yerde dondu, bomboş kumsalın once sol, sonra sag tarafına baktı. Solda

Arcadia Lunaparkı vardı. Ilkbahar başından sonbahar başına kadar coşan taşan bir yerdi.Şimdiboşvesakingorunuyordu.Kalbinikivuruşarasındakihaligibi.Tırmanantren,kapanıkgokyuzune karşı kapkara bir iskeleydi. Demir karkası sanki komurdenmiş gibi kara karagorunuyordu.Orada Jack'in yeni arkadaşı SpeedyParker vardı. Ama çocuk şu anda SpeedyParker'iduşunemezdi.Sag taraftaAlhambraOtelivebahçelerigozeçarpmaktaydı.Çocugunduşunceleri o yana dogru akıyordu. Ilk geldikleri gun Jack'e sanki otelin damı uzerinde birgokkuşagıgormuşgibigelmişti.Birturugurdubu.Dahaiyişeylerolacagınınvaadiydi.Amaaslındagokkuşagıfalanyoktu.Ruzgargulusagdansola,soldansagadonupduruyordu.Çaprazruzgarlara tutulmuştu. Jack kiraladıkları arabadan inmiş, annesinin seslendirmedigi, amaiçinden geçirdigi istege, bavullarla ilgilenmesi istegine hiç aldırmaksızın durup yukarıyabakmıştı.Ruzgargulununtepesindedonupduranpirinçhoroz,onunyukarısındadayalnızcaogrigökyüzüvardı,okadar.

Annesisonunda,"Bagajıaçdabavullarıal,yavrum."diyeseslenmişti."Artisteskisiannenoteleyerleşipkendinebiriçkibulmakistiyor.""Birmartini,"dediJack.

"Insan cevapverecekse, 'Okadaryaşlıdegilsin,' demesi gerekir."Annesibuyukbir çabagöstererekarabadaninmeyesavaşıyordu."Okadaryaşlıdeğilsin."

Anne ona baktı. Yirmi yıldır B sınıfı ilmlerden tanınan tipik Lily Cavanaugh (Sawyer)bakışıylabaktı.Sırtınıdogrulttu."Burasıiyiolacak,Jacky."dedi."Herşeyduzelecekburada.Iyibiryerburası."

Page 8: STEPHEN KING PETER STRAUB

Otelin damı uzerinden bir martı yukseldi. Jack'e bir an için ruzgar gulunun horozuhavalanmışgibigaripve tedirginbirduygugeldi. "Birsure telefonlardankurtulmuşoluruz,tamam mı?" 'Tabii." dedi Jack. Annesi, Morgan Amca'dan saklanmak istiyordu. Olmuşkocasınınişortagıylaartıkkapışmakistemiyordu.Birmartinialıpyatagınagirmek,yorganıkafasınınüzerineçekmekistiyordu.Anne,neyinvarsenin?

Çok fazla olum vardı etrafta. Dunya yarı yarıya olumden oluşmuştu. Martı yukardanbağırdı.

"Haydiyavrum,haydi,"dediannesi."Girelimguzelotele."Jackozamaniçinden,neyseisleriyicesarpasararsaTommyAmcayardımedernasılsa,diyedüşündü.

Oysa Tommy amca olmuştu bile. O haber henuz telefon hatlarının obur ucunda, onlaraulaşmayıbekliyordu.

2Alhambradenizedogruuzanan,kocagranitkayaların uzerinde,devbirVictoriadonemi

binasıydı.Çevreyeçokiyiuyanbirhalivardı.NewHampshirekıyısınınbirkaçmilyukarısında,granitten bir koprucuk kemigiydi sanki. Kara tarafındaki ozenle duzenlenmiş bahçeleri,Jack'inkıyıdadurduguyerdenpekazgorunuyordu.Koyuyeşilbirgolge,okadar.Pirinçhorozgökyüzünekarşıdikilmiş,batıkuzeybatıyönünedönmüştü.Lobidekibirplakada,1838yılındailk Kuzey Metodist Konferansının burada toplandıgı duyuruluyordu. Daniel Webster otoplantıda ateşli, ilham verici, upuzun bir konuşma yapmıştı. Plakaya gore Webstertoplananlaraşoylesoylemişti:"Bugundenbaşlayarak,koleliginbirAmerikankurumuolarakhastalanmayabaşladığını,tümeyaletvediyarlarımızdayakındaöleceğinibilin."

3Boylecegelmişlerdi geçenhafta.NewYork'daki telaşlı gunleride sonbulmuştu.Arcadia

plajında, Morgan Sloat'un avukatları yoktu. Durmadan arabalardan inip insanın burnunaimzalanacakkagıtlar,dosyalanacakkagıtlaruzatıpdurmuyorlardı.ArcadiaPlajındatelefonlarogleyin başlayıp gecenin uçune kadar çalmıyordu (Herhalde Morgan Amca, New York'daoturanların California saatine gore yaşamadıgını unutuyordu). Hatta Arcadia Plajındatelefonlarhiç,amahiççalmıyordu.

Say iyekentinedogruyaklaştıklarında,annesigozlerinikısmış,olancadikkatiylearabayısurerken, Jack yolda bir tek insan gormuştu. Boş bir alışveriş arabasını surukleyerekkaldırımdayuruyenihtiyarbiradam.Ustlerindeyineobomboş,grigokyuzuvardı.Rahatsızbirgokyuzu.NewYork'dakinintersine,buradaruzgarsesiheptekduzeydi.Bomboşcaddevesokaklar,tra ikdeolmayınca,fazlagenişgibigorunuyordu.Boşdukkanlarıncamına,"YALNIZHAFTA SONLARI AÇIKTIR." diye yazılar yapıştırılmıştı. Hatta daha beteri, bir kısmına"HAZİRAN'DAGÖRÜŞÜRÜZ"diyebileyazılmıştı.Alhambra'nınönündekicaddedeyüzlerceboşparkyerivardı.BitişiktekiArcadiaÇayEvi'ndedemasalarbomboştu.

Hırpanikılıklı,çatlakihtiyarlardaboşalışverişarabalarınısokaklardaçekipduruyorlardı.

Page 9: STEPHEN KING PETER STRAUB

Lily, ogluna, "Ben omrumun enmutlu uç haftasını bu yerde geçirdim," diye anlattı tamihtiyarın yanından geçerlerken. (Jack ihtiyarın korkudolu bir kuşkuyla donup arkalarındanbaktıgınıgormuştu...Agzıkıpırdıyor,birşeylersoyluyorduama, Jackduyamıyorduonunnededigini.) Annesi birden direksiyonu kırdı, rampayı çıktı, arabayı otelin on bahçe kapısınayanaştırdı.

Ihtiyaçduyacaklarıher şeyibavullara,hurçlara,plastik torbalaradoldurup, telefonun tizsesine aldırmadan evden çıkmaları, o ses anahtar deliginden geçip onları koridor boyuncaizlerkendealdırışetmemeleribuyuzdendi.Arabanınbagajınıvearkakanepesinitorbalarvekutularla doldurup saatlerce Henry Hudson Parkway'den kuzeye, sonra 1-95' boyuncakuzeydoguyailerlemeleridebuyuzdendi.LilyCavanaughSawyerbirzamanlarburadamutluolmuş diye. 1968'de, Jack dogmadan bir yıl once Lily, Oscar'a aday gosterilmişti. Alevilmindekiroluiçin.Alev,Lily'ninoteki ilmlerindendahaiyibir ilmdi.Ondagosterdigisanatyetenegi de, her zamanki kotu kız rollerinden daha ustun olmuştu. Kimse Oscar'ı Lily'ninkazanmasınıbeklemiyordu.HeleLilyhiçbeklemiyordu.NevarkiLilyiçinoalışılmışkalıpsoz,"kazanmakdegil, adaygosterilmek onemlidir," sozu gerçek sayılıyor, kendisibuna tumuyleinanıyordu.Onurduymuştu.Gerçekten,derinbirzevkduymuştu.PhilSawyerdeonunilkdefaprofesyonel saygınlıga ulaşmasını kutlamak uzere karısını almış, Alhambra Oteline uçhaftalıgına, tatilegetirmişti.Kıtanın ta oburyanma.Oteldekiodalarında,yatakta şampanyaiçerek Oscar'ların dagıtılma torenini televizyondan seyretmişlerdi ikisi. (Eger Jack'in yaşıdaha buyuk olsa, birtakım hesapları yapabilecek durumda olsa, kendisinin varlıgınakavuştuğuyerindeAlhambraoteliolduğunuhesaplayabilirdi.

En iyi yardımcı aktris adayları okunurken, aile içi soylentilere gore Lily kocasına şoyledemişti: "Eger bunu ben kazanırsam Lily salonda yok derlerse, sivri topuklarımı giyer,göğsününüstündedansederim."

Ama odulu Ruth Gordon kazanınca Lily bu sefer, 'Tabii, hakkıdır ve çok da yetenekli,"demişti. Sonra da kocasının kaburgalarını durterek, "Bana hemen bu tur bir rol daha bul,beceriklimenajer,"diyeeklemişti.

Ama o tur roller bir daha çıkmamıştı. Phil'in olumunden iki yıl sonra Lily MotosikletManyaktanadlıfilmde,eskimiş,durmadanacıesprileryapanbirfahişerolünücanlandırmıştı.

Jack bavulları bagajdan indirirken, annesinin şimdi o donemleri yeniden yaşamaktaoldugunubiliyordu.D'Agostinomarkabavul, tamD'AGhar lerininoradanyırtılmış, içindekiçorapların,fotogra ların,satrancın,komikkitaplarınvebaşkaeşyalarınuçlarıfırlamıştı.Jackdokulenlerinçogunuotekibavullaratıkmayıbaşardı.Lilyagıradımlarlaotelinmerdivenleriniçıkmakta,ihtiyarkadınlargibizorlukladikdurmayaçalışmaktaydı.Arkasınadonmeden,"Benoteldenbiriniyollarım,"diyeseslendi.

Jack tıkış tıkış bavulların başında dogruldu, demin gokkuşagını gordugunden pek eminoldugugrigokyuzunebirdahabaktı.Yoktugokkuşagı.Birtekorahatsız,biçimdegiştirengrigökyüzüvardı.

Osırada:"Banagel,"dedibiriarkasından...netbiçimdeduyulabilenbirsestibu.

Page 10: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack,"Ne?"diyerekarkasınadöndü.Oradabomboşbahçelerivegeldikleriyolugördü."Efendim?"dediAnnesi.Kapınıntokmağınıtutmuş,eğilmişti."Yanlışlık," dedi Jack. Ne gokkuşagı vardı, ne de ses. Ikisini de unutup annesine baktı.

Annesi koca kapıyla mucadele ediyordu. Jack ona, "Dur, yardım edeyim," diye seslenipmerdivenlereatıldı.Elindebüyükbavullakazaklarıdoldurduklarıkartonbavulutaşıyordu.

4Speedy Parker'la karşılaşıncaya kadar Jack'in oteldeki gunleri tıpkı uyuyan bir kopegin

gunleri gibi zaman olçusunden yoksun geçti. Tum hayatı bir ruya gibi geliyordu ona ogunlerde.Golgelerle,anlatılmazgeçişlerledoluydu.Birgece onceTommyAmcanıntelefonlagelenolumhaberibiletamuyandıramamıştıonu... tumşokniteligineragmenhemde.EgerJackmistik olsa, kendisini birtakım başka kuvvetlerin ele geçirdigine, annesini de, onu dayonetmeyekalktıgınainanırdı.OnikiyaşındakiJackSawyer.Birşeyleryapmayaihtiyaçduyanbirvarlıktı.Ogunlerinogurultusuzpasi ligi,heledeNewYork'dansonragelince,onunaklınıkarıştırmış,benliğindetemelbirsarsıntıyayolaçmıştı.

Jackkıyışeridi uzerindedururken,orayanasılgeldiginihiçhatırlamıyordu.Oradane işioldugunudabildigi yoktu.Herhaldeyas tutuyorum,diyeduşundu.TommyAmca için.Amazihni uykuya dalmıştı sanki. Vucudunu kendi basma, kendini savunmak uzere yalnızbırakmıştı.GeceLilyilebirlikteseyrettikleriprogramınkonusunubilehatırlamıyordu,neredekaldıkafasınıniçindekihayallerinnüanslarınıkavramak.

Annesi sigarasından derin bir soluk çekip ona dumanlar arasından gozlerini kısarakbakarken, "Bu taşınmalar yordu seni," demişti. 'Tek yapacagın, bir sure dinlenmek, Jack.Burasıiyibiryer.Fırsatolduğukadartadınıçıkaralım."

Karşılarındaki televizyon ekranınınbiraz fazlaca kırmızı renkleri arasındaBobNewhartsağelindetuttuğupabucagülümseyerekbakıyordu.

"Benöyleyapıyorum,Jacky,"diyegülümsediannesi."Zevkiniçıkarıyorum,dinleniyorum."Jack saatine goz attı. Televizyonun karşısında iki saattir oturuyorlardı. Bu programdan

önceneseyrettiklerinihiçhatırlamıyordu.TamJackyatagınagitmekuzerekalkarkentelefonçaldı.MorganSloatAmcayinebulmuştu

anlaşılanonları.MorganAmcanınverdigihaberlerhiçbirzamanpeksevindiriciolmazdıama,bu seferki onun standartlarına gore bile yamandı galiba. Jack odanın ortasında durmuş,annesinin telefonda konuşurken yuzunun nasıl giderek soldugunu, bembeyaz oldugunuseyrediyordu. Elleri son birkaç aydır kırış kırış bir hale gelen boynuna dogru yukseldi,parmakları bastırdı. Konuşmanın sonuna kadar hemenhiçbir şey soylemedi ama sonunda,'Teşekkur ederim, Morgan," diye fısıldayıp telefonu kapattı. Sonra Jack'e dondu. Herzamankindenhasta,herzamankindenyaşlıbirhalivardı."

"Şusırasağlamolmangerek,Jack,tamammı?"Jackkendinihiçdesağlamhissetmiyordu.Annesi onun elini tuttu, konuştu. 'Tommy Amca bugun ogleden sonra araba kazasında

ölmüş.Arabadakaçmış."

Page 11: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack'in solugu bogazına tıkandı. Cigerleri boşalmış gibi oldu. "La Cienega Bulvarı'ndakarşıya geçerken bir kamyonet çarpmış ona. Bir tanıgın ifadesine gore, siyah beyaz birkamyonetmiş,yanlarınaVAHŞİÇOCUKdiyeyazılmışama....amaokadar."

Lilyaglamayabaşladı.BiransonraJackkendinindeaglamaktaoldugunugorerekşaşırdı.Bunlarınhepsiüçgünönceolmuştu.Jack'earadangeçenzamançokuzunmuşgibigeliyordu.

515Eylul1981gunu, JackSawyeradındabirçocuk,kumsaldabirSirWalterScott roman

şatosugibiyukselenotelinkumsalındadurmuş,hareketsizsularabakıyordu.Aglamakistiyor,ama gozyaşları bir turlu gelmiyordu. Çevresini olum sarmıştı. Dunya hep olumdenoluşuyordu. Gokkuşagı falan da yoktu. Vahşi Çocuk kamyoneti, Tommy Amca'yı dunyadançıkarıvermişti. Tommy Amca, Los Angeles'da olmuştu. Bu dogu kıyılarına çok uzaktı LosAngeles. Oysa Jack gibi bir çocuk bile, kendisinin aslında bu kıyılara ait oldugunuanlayabiliyordu.Insançıkıpkoşedenbirrozbi lisandviçalmakiçinbileboynunakravattakmaihtiyacınıduyuyorsa,kendisibatıkıyısındayaşayacaktipdeğildemekti.

Babasıolmuştu,TommyAmcaolmuştu,annesidebelkioluyorolabilirdi.Burada,ArcadiaplajındadaolumuhissediyorduJack.MorganAmca'nıntelefonlarındangeliyorduolumunsesi.Busay iyeyerininmevsimsonundakiolgunlugu,melankolisikadarbelirginbirşeydegildibuduygu. Çevredeki varlıkların dokusunda vardı. Okyanustan esen ruzgarın kokusunda vardı.Korkuyordu... uzun zamandır hep korkmuştu. Burada, bu sessiz yerde bulunmak yalnızcabunun farkına varmasına yol açmıştı. Belki de olumun 1-95 yolu boyunca onlarla birliktegeldigini,gozlerinikısarakarabayısurdugunu,sigaradumanlarıarasındanonaradyodaguzelbirmüzikbulmasınısöylediğinianlamasınayardımcıolmuştu.

Babasının bir zamanlar kendisine, "Sen yaşlı insan kafasıyla dogdun," dediginihatırlıyordu.Ama şu anda yaşlı gibi hissetmiyordukafasını. Çok gençhissediyordu.Korku,diyedüşündü.Çokkorkuyorum.Burasıdünyanınsonbulduğuyer,tamammı?

Martılar yukardaki gri havanın içinde donuyorlardı. Sessizlik de hava kadar griydi.Annesiningözaltlarındagiderekbelirginleşenhalkalarkadarölümcüldü.

6KaçgunsurdugunubilemedigibuboşsureninsonundalunaparkagiripdeLesterSpeedy

Parker'le karşılaştıgında, kendisini bir şeylerin yakalamış, ele geçirmiş oldugu duygusunasılsa uzerinden kalkmıştı. Lester Parker kıvırcık kır saçlı bir siyahtı. Yanaklarında derinçizgilervardı.Eskidengezgincibir"blues"muzikçisiykenneleryapmışolursaolsun,şuandahiçdikkatiçekmeyenbiriydi.Konuşurkendepekdikkatiçekecekbirşeysoylememişti.AmaJack, amaçsız adımlarla lunaparka yaklaştıgı, Speedy'nin solgun gozlerini gordugu anda,başındakisersemligingeçiverdiginihissetmişti.Tekrarkendinibulmuştuçocuk.Sankiyaşlıadamdan çocuga sihirli bir akım geçmişti. Speedy ona gulumsemiş, "Eh, bakıyorum banaarkadaşgeldi,"demişti."Küçükbirgezgingeldiyanıma."

Page 12: STEPHEN KING PETER STRAUB

Dogruydu. Jack artık birtakım guçlerin tutsagı degildi. Daha bir an once kendini ıslakpamukhelvasına sarılı gibi hissederken şimdi serbest kalmıştı. Ihtiyarın çevresindebir angumuşrengibirnimbuskıpırdargibioldu,birışıkparıldadı.Jackgozlerinikırpıştırdıgıandayokoldu.Jackihtiyarınelindeağırbirsaplısüpürgetutmaktaolduğunuilkdefagördü.

"Iyimisin, oglum?"Hademe elini onun sırtına dayadı, kendi sırtını geriye dogru buktu."Dünyabirdenbirekötüleştimi?Yoksaiyileştimibiraz?"

"Şey...iyileşti,"dediJack."Ohaldedoğruyeregelmişsinbence.Adınnesenin?"Kuçukgezgin,demiştiSpeedyonailkgun.GezginJack,demişti.Elindekisaplısupurgeyibir

kızla dans ediyormuş gibi kucaklamış, konuşmuştu. Karşında Lester Speedy Parker var,oglum.Kendideeskidenbirgezgindi.Yaa,oyle.Speedyyollarıbilirdi.Tumyollarıbilirdieskigunlerde.Birorkestramvardı,GezginJack.Bluesçalardı.Gitarmuzigi.Birkaçplakdayaptım.Ama hiç dinledinmi diye sorup da seni utandırmak istemem.Her hecesinin kendine goreritmikbirniteligivardı.Hercumlesitempolu,ezgiliydi.SpeedyParker'ınelindegitaryerinesupurge vardı ama, hala muzisyendi o. Jack onunla konuşmaya başladıktan sonra birkaçsaniye içinde, cazı o kadar çok seven babasının bu adamı gorse ne kadar zevkleneceginidüşündü.

Uç dort gun boyunca Speedy'nin peşinde gezdi, onun çalışmasını seyretti, elindengeldiginceonayardımetti. Speedyonabazençivileri çaktırıyor,boyasıdegişecekkısımlarızımparalatıyordu. Speedy'nin talimatı altında yaptıgı bu işler, o gunlerde tum egitiminioluşturmaktaydı ama kendini daha iyi hissetmesine yol açıyordu. Jack artık Arcadiakumsalındaki ilk birkaç gununu bir ıstırap suresi olarak gormekte, yeni dostunun gelipkendisini o sureden kurtardıgına inanmaktaydı. Çunku dosttu Speedy Parker. O kesindi.Oylesine kesindi ki, bir miktar esrarengizlik bile içeriyordu. Jack o sersemligi uzerindenattıgından beri, (ya da Speedy o açık renk gozlerinin bir bakışıyla onun o sersemliktenkurtardıgındanberi),omrundebulduguenyakındostuolmuştubuihtiyaronun.Birtek,belki,Richard Sloat hariç. Richard'ı Jack belki beşikten beri tanırdı. Şimdi Tommy Amca'yıkaybetmiş olmanın korkusu, annesinin olmek uzere oldugunun korkusuyla birleşince,Speedy'ninosıcakvarlığınınileridenonuçağırmaktaolduğunuhissediyordu.

Jack'in içine bir kere daha, kendisinin dışardan yonlendirildigine, kullanıldıgına dairtedirginedicibirduygugeldi.Sankionuda,annesinide,denizkenarındakibuunutulmuşyeregörünmeztellerçekipgetirmişti.

Jack'iburadaistiyorlardı...herkimseonlar.Yoksaçılgınlıkmıydıbu?Gozununonuneboşalışverişarabasınıkaldırımdançekipkendi

kendinebirşeylermırıldananodeliihtiyargeldi.Havada birmartı bagırdı. Jack kendi kendine, bazı duygularını Speedy Parker'e açmaya

kararverdi.Speedyonudelisansada,onagulsedeaçacaktı.GulmeyeceginibiliyorduaslındaJack.Eskidosttuonlar.ÇünküJackbuyaşlıhademeyeneisterseanlatabileceğininfarkındaydı.

Nevarkihenuzbunahazırdegildi.Buyukçılgınlıktıbu.Dahakendisibilenehissettiginitamanlayamıyordu.İsteksizbirhareketlelunaparkaarkasınıdöndü,kumlarınüzerindenotele

Page 13: STEPHEN KING PETER STRAUB

doğruilerledi.

Page 14: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:2

BACAAÇILIYOR

1Aradan bir gun geçti ama Jack Sawyer bir gun daha akıllanmadı. Hala bir şey

anlayamıyordu.Nevarkidungeceomrununenkotukabuslarındanbiriniyaşamıştı.Ruyadakorkunç bir yaratık, annesini almaya geliyordu. Çevreyi cuce gosteren bir canavardı. Gozualnının yanlış yerinde, cildi peynir gibiydi. Çuruyordu sanki cildi. "Annen neredeyse oldusayılır, Jack, dua edecek misin?" diye sordu canavar. Jack biliyordu. Ruyalarda hep bilirdiinsan... Jackdecanavarınradyoaktifoldugunuanlamıştı.Elinionasurduguandakendisideolecekti. Uyandıgında butun vucudu terden sırılsıklamdı. Haykırmamak için kendini guçtutuyordu. Nerede oldugunu hatırlayabilmek için dalgaların o duzenli sesini dinlemekzorundakaldı.Tekraruykuyadalmasısaatlersürdü.

Sabah oldugunda annesine o ruyayı anlatmak niyetindeydi ama, Lily'nin tatsızlıgıustundeydi. Camkonuşmak istemiyordu. Sigara dumanlarından oluşmuşbulutların arasınasaklanıp duruyordu. Ancak Jack otelin kahvaltı salonunda uydurma bir bahaneyle çıkmayayeltenirkengülümsediannesiona.

"Buakşamneyemekistediğinekararver.""Öylemi?""Oyle.Uydurmayemekyemeyelim.BentaLosAngeles'tenkalkıpNewHampshire'ekadar

kendimisosislisandviçlezehirlemeyegelmedim.""HamptonPlajındakibalıklokantalarındanbirinideneyelim,"dediJack."İyi.Şimdigit,oyna."Git, oyna, diye duşundu Jack* acı acı. Bu acı tutum ona yabancıydı. Ah, Anne; tam

soylenecek soz. Sogukkanlı. Git, oyna. Kiminle? Anne, neden buradasın sen? Biz nedenburadayız? Ne kadar hastasın? Niçin bana Tommy Amca'dan soz etmiyorsun? MorganAmca'nınniyetine?Neden...

Sorular,sorular.Hiçbirinindezerrekadardegeriyoktu,çunkuonlarıcevaplayacakkimseyoktuortada.

MeğerkiSpeedy...Ama gulunç bir şeydi bu. Yeni karşılaştıgı bir tek siyah ihtiyar, nasıl çozebilirdi Jack'ın

sorunlarını?Yine de Jack boş plajın kumları uzerinde ilerlerken Speedy Parker'le ilgili duşunceler

Page 15: STEPHEN KING PETER STRAUB

oynaşıyorduzihnininsınırlarında.

2Burasıdünyanınbittiğiyer,tamammı?diyedüşündüJacktekrar.Martılarbaşınınuzerindekigrihavatabakasıiçindedolaşıyorlardı.Takvimegoremevsim

hala yazdı ama, burada,ArcadiaPlajında yaz, Işçi Bayramındabiterdi. Sessizlik de havanınkendisikadargriydi.

Ayagındakilastikpabuçlarabaktı,birininuzerinebirazziftyapışmışoldugunugordu.Kumzifti, diye duşundu. Çevre kirlenmesinin bir turu. Bunun ayagına nereden bulaştıgınıbilmiyordu.Rahatsızolupsudanbiradımgeriyeçekildi.

Tepedekimartılardonuyor, bagırıyorlardı.Bir tanesi tambaşının uzerindebagırdı, Jackyamyassı,hemenhemenmetalikçatırtıyıandırırsesiduydu.Başınıçevirdigindekuşunkanatçırparakalçalıpbirkayanınuzerinekondugunugordu.Martıbaşınıçevirdi,ani,hemenhemenrobot gibi hareketlerle çevresine baktı. Sanki yalnız oldugundan emin olmaya çalışıyordu.Sonrabirden, deminyukardan attıgımidyeninduştugu yeredogru atıldı.Midye çatlamıştı.Yumurtagibiçatlamıştı.Jackiçindekietigordu.Halakıpırdıyordu...yadabelkihayalindeoylegörüyordukendisi.

Bunuseyretmekistemiyorum.Ama daha o başını çeviremeden once martının san, kanca gagası eti çekiştirmeye

başlamıştı. Onu lastik gibi uzatıyordu. Jack midesinin yumruk gibi sıkıştıgını hissetti.Zihninde o gerilmiş dokuların çıglık attıgını duyuyordu... anlamlı bir ses degil... yalnızcabeyinsizetinacıylahaykırışı.

Başımçevirmek,martıyıgormemekistediamayapamadı.Martınıngagasıaçıldı.Jackbiraniçinokirlipembeagzıgordu.Midyeninetitekrarkabugunadogrubuzuldu,martıdosdogruJack'e baktı. Gozleri olum karasıydı. Her korkunç gerçegi onaylayan bakışlarla bakıyordu:Babalar olur, anneler olur, amcalar olur...Yale'denmezunolsalar, yelekli takımelbiseleriylebankaduvarlarıkadarsaglamgozukselerbileolurler.Çocuklarbileolurbelki...Sonundakalakalacanlıdokularınoaptalca,beyinsizçığlığıkalır.

"Hey,"dediJackyukseksesle.Aslındaduşundugunusanıyor,sesininçıktıgınıbilmiyordu."Hey,banabirfırsatverin."

Martıavınınüzerinekondu,karaboncukgözleriyleonabaktı.Sonratekraretiçekiştirmeyebaşladı.Birazistermisin,Jack?Bak,hâlâkıpırdıyor...öyletazeki,öldüğünübilmiyorbiledaha!

Güçlüsarıgagaetebirdahasarıldıveçekti.Esssssneeeetttt...Derken koptu. Martının kafası yukarıya, gri Eylul goklerine dogru kalktı birden. Bogazı

kıpırdadı. Yine Jack'e bakıyor gibiydi. Odanın neresine giderseniz gidin, hep size bakanfotoğrafgibiydi.Veogözler...tanıyorduJackogözleri.

Birdenbireannesiniistedi...onunlacivertgozleriniozledi.Çokkuçuklugundenbuyanaonuboylesine bir çaresizlik duygusuyla istedigini hatırlamıyordu. La-la, diye şarkı soyluyordu

Page 16: STEPHEN KING PETER STRAUB

annesibeynininiçinde.Onunsesiruzgarınsesiydi.Şimdiburada,azsonrakimbilirnerede?La-la,uyuartık,bebekJack,babanavagitti,şimdigelir,falan ilan.Annesininonukucagındasallayışının anıları. Peş peşe Herbert Tareyton'lar içişinin anılan, belki bir senaryoyuokuyuşunun... mavi sayfalar derdi annesi onlara... Jack hatırlıyordu... mavi sayfalar. La-la,Jacky,herşeyyolunda.Seniseviyorum,Jacky,Şşşş...uyuartık.La-la.Martıonabakıyordu.

Jackbirandabogazınısıcak,tuzlubirsuyladoldurankorkununiçinde,hayvanıngerçektenkendisinebakmaktaoldugunugordu.Okaragozler(kimingozleri?)goruyorduJack'i.BuakışıdatanıyorduJack.

Gagasından hala bir parça et, sallanıyordu.Martı Jack'e bakarken onu emip agzına aldı.Gagasıaçıldı,yüzündegarip,amainkâredilemeyecekbirgülümsemebelirdi.

Jackdonupkoştu.Başınıegmiş, sıcak, tuzlugozyaşlarınakarşıgozleriniyummuş, lastikpabuçlarıkumlarabatabatakoşuyordu. Insanyukselse,martınınbakışaçısındanbaksa,birtekonu,onunayakizlerimgorurduogrigunde.JackSawyer,yaşıonikiveyalnız.Oteledogrukoşuyor.SpeedyParkerunutulmuş,sesigözyaşlarınıverüzgârınarasındakaybolmuş.

Jackdurmadanişitilmezbirbiçimdesesleniyor:hayır,hayır,hayır.

3Kumsalın tepesinde soluk soluga durdu. Sol tarafına bir sancı saplandı. Kaburgalarının

ortasındanbaşlıyor,koltukaltınadogruyukseliyordu.Belediyeninorayayaşlılariçinkoydugukanepelerdenbirineoturdu,saçlarınıyüzündenkaldırdı.

"Kendini kontrol etmen gerek. Eger Çavuş Fury, Sekizinci Birlige giderse, UluyanKomandolarakimkomutanlıkeder?

Gulumsedi.Kendinigerçektendahaiyihissetti.Buradan,onbeşmetreyuksektenbakıncaher şey gerçektendaha iyi gorunuyordu.Belki barometrik basıncın degişmesinden falandı.TommyAmca'nınbaşınagelenkorkunçbirşeydiama,herhaldedayanabilirim,diyeduşundu.Zamanla kabul etmeyi ogrenirdi. Annesi oyle demişti en azından. Morgan Amca sonzamanlarda,herzamankindenfazlacansıkıyorduama...ohepcansıkardızaten.

Annesinegelince...esasmeseleoradaydı,değilmi?Kanepede oturup pabucunun burnuyla kumları kazırken, annesinin belki de hala iyi

durumdaolabileceginiduşundu.Birşeyiyoktubelki.Mumkundu.Nedeolsa,kimsekalkıpdaannesinde kanser oldugunu açıkça soylemiş degildi. Evet, Kanser olsa, Jack'i burayagetirmezdi, degil mi ama? Isviçre'ye giderlerdi. Annesi soguk mineral banyolarına girer,tedavialtınaalınır,birşeylerolurdu.Yapardıbunları.

Demekbelki...Ancakduyulabilenkurubirfısıltısesibilincineulaştı.Yerebaktıgındagozleriiriiriaçıldı.

Solpabucunun içkısmındakikumlarhareketetmeyebaşlamıştı. Incecikbeyazkumlar, çapıbelki bir parmak boyunda bir daire çizerek donuyorlardı. Bu halkanın ortasındaki kumlarbirdençoktu,kumunyuzeyindebirgamzeaçılmışoldu.Belkibeşsantimderinligindevardı.Çukurun kenarları da hareket halindeydi. Durmadan donuyordu yan duvarları. Saatin tersi

Page 17: STEPHEN KING PETER STRAUB

doğrultuda,hızladönüpduruyordu.Gerçekdegil,dedikendikendinehemen.Amayuregiyinehızlanmayabaşlamıştı.Soluguda

hızkazanmıştı.Gerçekdeğil,budaohayallerdenbiri,okadar...yadabelkiyengeçfalandır.Amaneyengeçtinedehayallerdenbiri...burasıcanısıkıldıkça,korktukçahayalinigordugu

ötekidiyardeğildi.Yengeçolmadığıdagüngibiortadaydı.Kumdahahızlıdonmeyebaşladı,sesurkutucuvekuruoldu,Jack'inaklınastatikelektrigi

getirdi.Geçenyıl iziklaboratuvarındaLeydenkavanozuylayaptıklarıbirdeneyi.Amaoincesesherşeydençokbirdelininsolukalıpverişine,birinsanınsonsoluğunabenziyordu.

Çokenkumlararttı,onlardadonmeyebaşladı.Artıkgamzefalandegildi.Kumdabirbacaaçılmıştı.Tayfununbaşaşagıolmuşugibibirşey.Parlaksarırenktebirçikletkagıdıbelirdi,uzerikapandı,tekrarortayaçıktı,birdahaortuldu,birdahaçıktı...Herortayaçıkışında,bacabirazdahagenişledi,çikletkagıdınınuzerindekikumlartekrarkalktı.Duşmanbirel,yapılmışyatagın ortusunu çekiyordu sanki. JUICY FRUIT diye okudu Jack. Sonra kagıt yukarı dogruhavalandı.

Kumdahahızlı,dahahızlıdonuyordu.Tıslamasıkorkunçtu.Hhh-haaaahhhhdiyebirsesçıkıyordu. Jack baktı. Once hipnotize olmuş gibi, sonra odu kopmuş gibi baktı. Kumlarkocamankarabirgozgibiaçılıyordu.Deminmidyeyikayayaatan,sonradaetini lastikgibiçekenmartınıngözüydübu.

Hhhhhaaaahhhh,diyealayettikumunolu,kurusesi.Bubirzihinsesidegildi.Jackbununyalnızcakendikafasınıniçindeolmasınınekadaristerseistesin,gerçektioses.Takmadişlerifırladı.Jack.VahşiÇocukonaçarpıncatakmadişlerişangırşungurfırladıagzından,isterYalemezunuolsun,isterolmasın,VahşiÇocukkamyonetigelinceinsanıntahttadişleriuçar,Jack.Uçmakzorunda.Annende...

Yine deliler gibi koşuyordu. Kor gibiydi. Arkasına bakmıyordu. Saçları alnından uçuyor,gözlerikoskocamanaçılmış,korkuiçindeydi.

4Jackelindengeldigikadarhızlıyuruyerekotelin loş lobisinegirdi.Buranıngenelhavası,

koşmaisteginiengellemeyeyetiyordu.Kutuphanegibisessizbiryerdi.Yuksekpencerelerdengiren gri ışık, zaten solmuş halıların gorunumunu daha yumuşatıyor, dahabulanıklaştırıyordu. Jackdanışmamasasının onundengeçincebirazdahahızlandı,kulrengisuratlıgorevlideyuvarlakkapıdansalonaçıkmakiçinoanıseçti.Hiçbirşeysoylemediamakaşları arasındaki her zamanki çatıklık bir santimetre daha alçaldı. Insan kendini kilisedekoşarkenyakalanmış gibihissediyordu. Jackkolununyeniyle alnını sildi, asansorlerekadarolan yola yuruyerek devam etti. Dugmeye bastıgında gorevlinin yakıcı bakışlarını kurekkemiklerinin arasında hissediyordu. Bu bir hafta içinde bu adamın gulumsedigini yalnızcaannesinitanıdığızamangörmüştü.Ogülümsemebilenezaketinsınırınaancakulaşıyordu.

Odalarında yalnız kaldıkları zaman annesi Jack'e, "Herhalde insan Lily Cavanaugh'yuhatırlamak içinoyaştaolmakzorunda,"demişti.Eskidenolsa,çevirdigiellikadar ilmin(B

Page 18: STEPHEN KING PETER STRAUB

ilmleri kraliçesi derlerdi ona), herhangi birinden hatırlanıp tanınmak, tanıyan ister şofor,istergarson,isterdukkantezgahtanolsun,onusaatlerceneşelikılmayayeterdi.Şimdiobasitzevkbiletadınıkaybetmiştiartık.

Jack, kıpırdamayan asansor kapısının onunde ayak degiştirdi. Kulagında hala kumbacasından yukselen o ses vardı. Bir an için gozunun onunde Thomas Woodbine belirdi.Saglam, rahatTommyWoodbineAmca. Jack'in vasilerindenbiriydi o.Dertlere vekaygılarakarşı,yaslanacaksaglambirduvardı...LaCienegaBulvarındaoluyatıyordu.Dişlerionmetreilerdekiçamurlararasında,mısırpatlağıgibiydi.Jackdüğmeyetekrarbastı.

Haydiartık!Derken daha beter bir şey gordu. Annesi iki katı suratlı adam tarafından bir otomobile

bindiriliyordu. Jack birden idrar etme ihtiyacını duydu. Avucunu asansorun çagırmadugmesine yapıştırdıgında, arkadaki danışma masasından kul rengi suratlı gorevlininayıplayansesiduyuldu.Jackotekiavucunukarnınınaltındakiosihirlinoktayabastırdı.Orayabastırıncasidiktorbasındakibasınçazalıyordu.Osıradainmekteolanasansorunugultusunuduydu. Gozlerini yumdu, bacaklarını sımsıkı bitiştirdi. Annesi pek guvensiz bir haldegorunmuştugozune.Aklıkarışmış,neyapacagınıbilmezgibiydi.Adamlaronukopektaşırgibikolaylıkla arabaya sokmuşlardı. Ama bu gerçekte oluyor degildi, Jack biliyordu bunu. Biranıydı.Hemannesinindeğil,kendisininbaşınagelmişti.

Asansorunmaun kapıları iki yana kayıp içerinin loşlugunu gosterdiginde, Jack eskimiş,soyulan aynadakendi yuzunu gordu. Yedi yıl oncesinin o olayı benligini bir daha sardı. Ikiadamdanbiriningozlerininsarıyadonuşmekteoldugunuseyrediyordu.Otekininelidegişiyor,toynakgibibirşeyoluyordu.Sert.Insanelidegildisanki.Birisiçatalladurtmuşgibiasansoruniçinesıçradı.

Mumkun degildi! Bu hayaller mumkun degildi. Bir adamın gozlerinin maviyken sarıyadonuştugunugormuşolamazdı.Annesideiyiydi,birşeycigiyoktu.Korkacakhiçbirşeyyoktu.Nekimseoluyordunedebirşey.Tehlikedeyalnızcamartınınmidyeyeyonelttigitehlikeydi.Gözleriniyumdu,asansöryukarıyadoğruyükselmeyebaşladı.

KumlardakioşeygulmuştuJack'e.Otekiasansorlerinkapalıagızlarıonundenhızlageçti.Lambrikaplıkoridordansagasaptı,duvarlardakiresimlerarasındankendiodalarınadogrukoştu.Buradakoşmakokadarbuyukgunahgibigelmiyorduinsana.407'yle408'itutmuşlardı,ikiyatakodası,birkuçukmutfakvekumsala,okyanusabakanbirsalondanoluşankuçukbirdaireydi.Annesibiryerdençiçeklerbulmuş,onlarıvazolarayerleştirmiş,yanlarınadabirkaçtane çerçeveli fotograf koymuştu. Jack beş yaşında. Jack on bir yaşında. Jack bebekkenbabasınınkucagında.BabasıPhilipSawyer,DeSoto'nundireksiyonunda.OfakirlikgunlerindeMorganSloat'la ikisioarabaylaCalifornia'yagitmişlerdi.Oylesineyoksuldularki, genelliklegeceleriarabadauyumakzorundakalıyorlardı.

Jack408'inkapısınıaçıpsalonadalarken,"Anne?Anne?"diyeseslendi.Onu çiçekler karşıladı, fotogra lar gulumsedi, cevap gelmedi. "Anne!" Kapı arkasından

kapandı,Jackmidesininbuzgibikesildiginihissetti.Salonunortasındansagtaraftakibuyukyatak odasına dogru koştu. "Anne!" Bir vazo dolusu parlak renkli çiçek daha. Boş yatak

Page 19: STEPHEN KING PETER STRAUB

kolalanıputulenmişgibiydi.Oylegerginduruyorduki,insanyorganabirbozukparafırlatsa,sıçrardı. Başucu masasında kuçuk kahverengi şişeler içinde vitaminler ve obur haplarduruyordu. Jack geriledi. Pencereden kapkara dalgaların ustune ustune gelmekte oldugunugörüyordu.

Iki adam iniyordu ozelligi olmayan bir arabadan. Adamların da ozelligi yoktu. Annesineuzanıyorlardı..."Anne!"diyehaykırdı.

"Duydum, Jack!" Annesinin sesi banyodan geliyordu. "Ne oluyor..?" "Hah," dedi Jack.Kaslarınınbirdengevşediğinihissetti."Bağışlabeni...neredeolduğunubilemedimde."

"Banyo yapıyorum," dedi annesi. "Akşam yemegi için hazırlanıyorum. Hala izin var mıböyleşeylere?"

Jack artık tuvalete gitme ihtiyacı duymadıgını farketti. Koltuklardan birine gomulupgözlerinikeyiflekapadı.Annesihâlâiyiydi...

Şimdilikiyi,diyefısıldadıkaranlıkbirses.Jackzihnindebacanıntekrardonedoneaçılışınıgördü.

5Kıyıyolununyedisekizmililerisinde,Hamptonkasabasınınhemendışında,IstakozŞato

adlı bir lokanta buldular. Jack gunun olaylarını pek kestirmeden anlatmıştı. Kumsaldakikorkusuşimdidenha i liyor,geçiyordu.Jackokorkuyubellegindekuçultmeyeçalışmaktaydı.Kırmızı ceketli bir garson geldi. Sırtında sarı bir Istakoz deseni vardı. Onları upuzun, çizgiçizgibirpencereninyanındakimasayagötürdü.

"Madam bir içki alırlar mı?" Garsonun yuzu buz gibi, mevsim dışı New Englandsuratlarındandı. Jack adamın kendi sırtındaki Ralph Lauren spor cekete, annesininozenmeksizingiydigiHalstonelbiseyetepkisinisezinceiçinidahatanıdıkbirkorkukapladı.Evini ozleme duygusuydu bu. Anne, eger gerçekten hastaysan, burada işimiz ne? Burasıbomboşbiryer!Ürkütücü!Tanrım!"Banabirelemantermartinigetirin,"dediannesi.

Garsonkaşlarınıkaldırdı."Madam?""Bardaga buz, buzun uzerine zeytin, zeytinin ustune de Tanqueray cini. Ondan sonra.,

anlıyormusunuz?"Anne,Tanrıaşkına,adamıngözlerinigörmüyormusun?Sensevimlioluyorumsanıyorsun...

okendisiylealayettiğinisanıyor!Gözlerinigörmüyormusun?Hayır, goremiyordu. Her zaman başkalarının duygularına karşı o kadar anlayışlı olan

annesinin bu ozdeşleşme noksanlıgı Jack'in kalbine yeni bir agırlık binmesine neden oldu.Geriçekiliyorduannesi...birçokbakımdan.

"Evet,madam.""Ondansonrabir şişevermutalıyorsun.Nemarkaolursaolsun,bardagınyanındabiraz

tutuyorsun,sonravermuturafakaldırıpbardağıbanagetiriyorsun.Tamammı?""Evet, madam." Su gibi soguk New England gozleri annesine hiç sevgisiz bakıyordu.

Page 20: STEPHEN KING PETER STRAUB

Burada yalnızız, diye duşundu Jack. Aslında bunu ilk defa olarak anlıyordu. Hem de nasılyalnızız!"Yaküçükbey?"

"BenbirCocaColaricaedeyim,"dediJacksefilbirsesle.Garson uzaklaştı. Lily çantasında biraz arandı, sonunda bir paket Herbert Tareyton'la

dogruldu. (Onlara Tarrytoon derdi annesi. Jack'in bebekliginden beri. "Bana şu raftanTarrytoon'larımı getirir misin, Jacky?" der, o da getirirdi.) Bir tane çıkarıp yaktı. Uç kereöksürüpdumanpüskürttü.

Jack'inkalbinebiragırlıkdahabindi.Ikiyılonceannesisigarayıtumuylebırakmıştı.Jackdeoçocuklukmasumiyetivekaderciligiyleonuntekrarbaşlamasınıbeklemişti.Annesihepiçerdisigarayı.Yineiçecekti.Amaoaraiçmemişti.Uçayonce,NewYork'taiçmiştiilkolarak,Carltonotelinde. Salondaduman u leye u leyedolaşıyor, plakdolabınınkarşısınaoturuyor,kendieskirockplaklarıylaölenkocasınıneskiplaklarınıeldengeçiriyordu.

"Yinesigarayamıbaşladın,anne?"diyesormuştuJack."Evet,buseferlahanayaprağıiçiyorum,"demiştioda.

"Keşkeiçmesen.""Sentelevizyonuaçsanolmazmı?"Sesindeyineherzamankikesinveserttonvardı.Jack'e

doğrudöndüğündedudaklarıgepgergindi."BelkiJimmySwaggart'i,yadaPederIke'ıbulursun.Sendualarıdinleyiprahibelerleaminde."

"Özürdilerim,"diyemırıldanmıştıJackda.O zamanki, Carlton'du. Lahana yapragıydı. Ama burada yine Herbert Tarrytoon'lara

donmuştu.Aynıeskimavilibeyazlıpaket.Sigaralarınsapları iltreyebenziyorduama,degildi.Birkeresindebabasıbirine,benWinstoniçiyorum,karımKaraAkciğeriçiyor,demişti.

"Birgariplikfarkettinmi,Jack?"diyesorduannesi,pırılpırılgozlerinionadikerek.Sigarasısag elinin ikinci ve uçuncu parmakları arasındaydı. Jack'e bir şey soylesin diye meydanokuyordu. "Anne, bakıyorum yineHerbert Tarrytoon içiyorsun. Artık kaybedecek bir şeyinkalmadığınamıinanıyorsun?"demesinibekliyordu.

"Hayır,"diyekarşılıkverdiJack.Ose il,şaşkınyuvaozlemibirkeredahaiçiniurpertti,canıaglamak istedi. "Bir tek bu yer garip. Biraz tuhaf." Annesi çevresine bakıp sırıttı. Sırtı sarııstakozlu ceket giymiş iki başka garson mutfak kapısının onunde durmuş, alçak seslekonuşuyorlardı.Anaogulunoturduguyerinkarşısındaki loca gibi kısmın salonaaçılan arkıaltında bir kadife kordon sallanmaktaydı. Iç kısımda sandalyeler masaların uzerinekaldırılmış, zigurat gibi dizilmişti. Diger taraftaki dev pencereler, Jack'in aklına OlumunSevgilisi'ni getiren o kıyıya bakıyordu. Annesinin çevirdigi ilmlerden biriydi o da. Filmdeannesi,bolparasıolanbirgençkızdı.Esmer,yakışıklıbiryabancıyla,ailesininisteginekarşıçıkıp evleniyordu. Esmer, yakışıklı yabana onu okyanus kıyısında bir eve goturuyor, delietmeyeçalışıyordu.Bu ilmzatenLilyCavanaugh'nunkariyerindetipiksayılırdı.Nicerenksizilmindehepunutulmayamahkumgençaktorlerarabalarınıbaşlarındaşapkalarıylakullanmışdurmuşlardı.

Page 21: STEPHEN KING PETER STRAUB

Karşıdakikadifekordonunucunabirduyuruasılmıştı."BUKISIMKAPALI"."Birazhüzünlü,değilmi?"dediLily.'TwilightZone'uhatırlatıyor."Annesibunaosağlambulaşıcıgülüşüylegüldü."Yaa,Jacky,Jacky,Jacky,"dedi,eğilipoğlununsaçlarınıgülümseyerekkarıştırdı.Jackonuneliniitti.Odagulumsuyordu...(amaannesininparmaklarıbirerkemiktisanki.O

öldüsayılır,Jack...)"Mallaradokunmayın.""Kasamdankalk.""Yaşınagörekalçanbiçimli.""Ah,bendenbuhaftasinemaparasıçıkmaz.""Doğru."Filmden repliklerdi bunlar. Birbirlerine gulumsediler. Jack omrunde aglama istegini bu

kadar yogun hissetmemişti. Onu bu kadar çok sevdigini de hatırlamıyordu. Annesinde birayrılıkkatılığıvardışuanda.KaraAkciğerleregeridönmesidebununbirparçasıydı.

İçkilergeldi.Annesibardağınıonunkinedoğrukaldırdı."Bize."'Tamam."İçtiler.Garsonelindelistelerleyaklaştı."Onakatımıdavrandım,Jacky?""Belkibiraz,"dediçocuk.Annesidüşündü,sonraomuzsilkti."Senneyiyorsun?""Levrekherhalde.""İkiolsun."Jackherikisiiçindeısmarladı.Kavalyelikyaptı.Çekingenlikhissediyorduama,annesinin

oyleistediginibiliyordu.Garsongittiginde,annesiningozlerindenpekdebaşarısızolmadıgınıokudu. Bu işlerin çogu Tommy Amcanın başı altından çıkmıştı. Bir keresinde Hardee'yegittiklerinde Tommy Amca, "Senden umutluyum, Jack." demişti. "Bir de şu sarı peynirmerakınıtedaviedebilirsek,olacak."

***Yemekler geldi. Jack balıgını kurtlar gibi yedi. Sıcak, limonlu ve pek guzeldi. Lily kendi

tabagındakiyle oynayıp durdu, birkaç yeşil fasulye yedi, sonra lokmaları saga sola itmeklevakitgeçirdi.

YemeginortasınavardıklarındaJack,"Okulikihaftaoncebaşladı,"diyeduyurudabulundu.UzerindeARCADIABOLGEOKULLARIyazılısarıotobuslerigordukçesuçlulukduyuyordu.Budurumda,herhaldegülünçtüsuçlulukduyması.Amaduyuyorduişte.Kendisiokulkaçağıydı.

Annesi ona soru soran gozlerle baktı. Bir içki daha soylemiş, onu da bitirmişti. Garsonüçüncüsünügetiriyordu.

Page 22: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jackomuzlarınıkaldırdı."Birsöyleyeyimdemiştim.""Gitmekistiyormusun?""Hı?Hayır!Buradagitmekistemem!""İyi,"dediannesi."Çünküaşıkâğıtlarınyanımdadeğil.Aşısızseniokulaalmazlar,ahbap.""Banaahbapdeme,"dediJack.AmaLilyaralarındakibueskişakayagülümsemedi.Çocuk,sennedenokuldadeğilsin?Seszihnindengelmiyormuşda,sahidenduyuluyormuşgibigözlerinikırpıştırdı."Birşeymioldu?"diyesorduannesi."Yo.Şey...lunaparktabiradamvar.Hademe,bakıcı,oylebirşey.Yaşlıbirsiyah.Bananeden

okulagitmediğimisordu."Annesi egildiginde sesindemizahtan eser yoktu. Insanı korkutacak kadar ciddiydi. "Sen

onanededin?"Jack yineomuzlarını kaldırdı. "Nekahetteyimdedim.HaniRichard'a olmuştu.Doktorda

Morgan amcama, Richard'ın altı hafta okula gidemeyecegini soylemişti. Ama dolaşıyor,oynuyor,herşeyiyapıyordu."Jackbirazgülümsedi."Benceşanslıydı."

Lilybirazrahatladı."Yabancılarlakonuşmanhoşumagitmiyor,Jack.""Anne,oyalnızca...""Kimoldugubanavızgelir.Yabancılarlakonuşmamistemiyorum."Jackgriyunsaçlısiyah

adamıduşundu.Okoyurenk,katkatyuzu,oaçıkrenkgozlerigozununonunegeldi.Kıyıdabiriskelenin uzerinde elinde de supurge. O iskele lunaparkın yıl boyu açık kalan tek kısmıydı.Tenhaydıhep.

Amaburada,bubomboşrestorandaannesiyleotururken,soruyusoransiyahadamdegil,kendisiydi.Nedenokuldadeğilimben?

Soyledigisebeptençocuk.Aşıkagıtlarınyok.Burayaseninevrakınımıgetirecekti?Oylemisanıyordun?Okaçıyor,oğlum,sendeonunlakaçıyorsun.Sen...

"Richard'danhaberaldınmı?"diyesorduannesi.Jacksesiduyduguanda,pekyumuşakbirses olmadıgını anladı. Ses Jack'e çarptı, Jack'in elleri titredi, bardagı masadan duştu, yereçarpıpkırıldı.Ohemenhemenöldü,Jack.

Donenkumbacadakisestibu.Zihnindeduydugusesti.MorganAmca'nınsesiydi.Benzerdeğil,andırırdeğil...gerçeksesiydi.Richard'ınbabasınınsesi.

6Arabayladönerlerkenannesiona,"Neolmuştuorada,Jack?"diyesordu."Hiçbirşey.KalbimbirGeneKrupasolosuyaptı."Elleriyleonpaneluzerindegosterdi."Bir

cıvataattı.Hastanedekigibi.""Benimle dalga geçme, Jacky." On paneldeki aletlerin ışıgında yuzu solgun ve çokmuş

gorunuyordu. Sag elinin ikinci ve uçuncu parmakları arasında yine sigara vardı. Çok yavaş

Page 23: STEPHEN KING PETER STRAUB

suruyorduarabayı.Kırkmilin uzerineaslaçıkmıyordu. Içki içtigi zamanhepboyleyapardı.Koltugunu da one çekmişti. Etekleri dizlerinin uzerine sıvanmış, dizleri direksiyonun ikiyanındaleylekgibigozukuyordu.Çenesineredeysedireksiyonsimidininuzerindeydi.Birançokyaşlıgözüktü.Jackbakışlarımkaçırdı.

"Yapmıyorum,"diyemırıldandı."Neyi?""Dalgageçmiyorum.Elimseğirirgibioldu.Özürdilerim.""Ziyamyok."dediannesi."BenRichardSloat'lailgilibirşeysanmıştım.""Degil." Yalnızca babası bana kumsaldaki kum deliginden seslendi, o kadar. Kafamın

içinden benimle konuştu. Senin sesler duydugun ilmdeki gibi. Senin yarı olu oldugunusöyledi.

"Onuözlüyormusun,Jack?""Kimi?Richard'ımı?""Yok,SpiroAgnew'u!ElbetteRichard'ı.""Bazen." Richard Sloat okula Illinois'de gidiyordu. Din derslerinin mecburi oldugu,

kimseninergenlikçıkarmadığıoözelokullardanbirine."Onugöreceksin."AnnesiJack'insaçlarınıokşadı."Anne, bir şeyin yok ya?" Bu kelimeler istemeyerek agzından dokulmuştu. Kendi

parmaklarınınbacaklarınabattığınıduydu.Annesi, "Yok tabii," derken bir sigara daha yaktı, hızım da yirmi mile indirdi. O sıra

yanlarından eski bir pikap, kornasını çala çala geçti. "Hiç bu kadar iyi hissetmemiştimkendimi."

"Kaçkilokaybettin?""Jack,azkilodanveçokparadanzarargelmez."Durakladı,onagulumsedi.Yorgun,acılıbir

gülümsemeydi.Jack'abilmekistediğigerçeğiaçıklamışoldu."Anne...""Yeterartık.İşleryolunda.Nediyorsaminan.Bakbakalımradyodaiyibirşeyvarmı?""Ama...""FM'ebak,Jacky,sesinidekes."JackbirBostonistasyonundacazmuzigibuldu.Biraltosaksafon."AllTheThingsYouAre"

şarkısıçalıyordu.Amayanısıraokyanusunsesi sinsi sinsiheranvardı.Dahasonra Jack'ingozune, tırmanan trenin iskelet silueti ilişti, peşindenAlhambraOteli de ortaya çıktı. Egerburasıevse,evlerinedönmüşlerdi.

Page 24: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:3

SPEEDYPARKER

1Ertesi gunguneşgeridondu.Etkili, parlakbir guneşti. Işıgını yamyassıkumsala, Jack'in

penceredengorebildigikırmızıkiremitlidamlarabirboyatabakasıgibiyayıyordu.Tailerdekibirdalgaışıklakatılaşmışgorundu,parıltısınıdosdogruJack'ingozlerininiçinedogruyolladı.Jack'esankibuışıkCalifornia'dakindenfarklıgibigeliyordu.Buradaguneşinışıklarıdahaince,dahasoguk,dahaazbesleyicigibiydi.Okyanusunilerisindekidalgaeridi,kendinitoparlayıpbirdahadogruldu,uzerindengozkamaştıranaltınrengibirışıksekti.Jackbaşımbaşkatarafaçevirdi. Duşunu yapmış, giyinmişti. Vucut saati ona, okul otobusunun duragına gitmesigerektiginisoyluyordu.Yedionbeş.Amatabiibugunokulagidecekdegildi.Artıkhiçbirşeynormaldegildiçunku.Annesiyleikisiyenibirgununonikisaatiboyuncayinehayaletlergibidolanıpduracaklardıboşboş.Neprogram,nesorumluluk,neevodevi...nededuzen!Birtekyemeksaatleri,okadar.

Bugun okul gunu mu, degil mi, onu da bildigi yoktu. Jack yatagının yanında dururken,dunyanın şekil niteligini bu kadar kaybetmesi karşılıgında panige kapıldı... Cumartesioldugunusanmıyordu.Geriyedogrugidipbellegindekiilkkesingunuhatırlamayaçalıştı.OdageçenPazar'dı.Oradansayasayagelince,Perşembe'yevardı.PerşembegunleriBayBalgo’nunbilgisayarderslerivardı.Sabahilkdersdebedenegitimiydi.Yanihayatınormalkenoyleydi...Odonemkapanalıancakbirkaçayolmuştuama,Jack'esankiebediyenkaybedilmişbirdonemgibigeliyordu.

Odasından salona çıktı. Perdenin kordonunu çekince parlak guneş ışıgı odaya doldu.Mobilyaların rengi açılıverdi. Televizyonun dugmesine bastı, kendini sert kanepeye attı.Annesidahaenazonbeşdakikakalkmazdı.Belkidahadageçkalkardı.Geceuçiçkiiçtiginegöre...Jackannesininyattığıodanınkapısınabaktı.

Yirmidakika sonrakapıyı yavaşça tıkırdattı. "Anne?"Onabogukbirmırıltı cevapverdi.Jackkapıyıbirazaraladı,içeriyebaktı.Annesibaşınıyastıktankaldırmış,yankapalıgozlerleonabakıyordu."Jack.Günaydın.Kaçsaat?""Sekizfalan."

'Tanrım.Çokmuaçsın?"Doğrulupoturdu,avuçlarınınşişyerlerinigözlerinebastırdı."Biraz.Buradaoturmaktansıkıldım.Kalkacakmısındiyemerakettim.""Elimden gelse kalkmam. Gucenir misin? Sen yemek salonuna in, kahvaltı et. Biraz

kumsaldagezin,ha?Anneneyataktabirsaatdahatanırsangunboyuçokdahatatlıbirinsangibi davranabilir." 'Tabii." dedi Jack. 'Tamam. Sonra goruşuruz." Annesinin başı yastıga

Page 25: STEPHEN KING PETER STRAUB

düşmüştübile.Jack televizyonu kapadı, blucininin cebini yoklayıp anahtarını kontrol ettikten sonra

odadançıktı.Asansor kafuru ve amonyakkokuyordu.Hademelerdenbiri, arabayla taşıdıgı şişelerden

biriniegipdokmuşolmalıydı.Kapılaraçıldı,kulsuratlıdanışmagorevlisionakaşlarınıçattı,başım kibirle çevirdi. Bir ilm artistinin arsız çocugu olmak burada sana ayrıcalıkkazandırmaz,ahbap!Hemsennedenokuldadegilsinbakalım?Jackyemeksalonununlambrilikoridoruna saptı. Salonun adı Kuzu Egeri'ydi. Masalar boştu. Kurulup servise hazırlanmışmasalaraltıtanekadardı.Beyazbluzlu,kırmızıfarbalalıeteklibirgarsonkızonabaktı,sonragozlerini kaçırdı. Enuzakmasada yaşlı bir çift karşılıklı oturmuşlardı. Başka kahvaltı edenyoktu.Jackbakarkenyaşlıadammasanınuzerinedogruegildi,karısınıntabagındakisahandayumurtayıbıçağıyladörtparçahalindekesti.

'Tekkişimi?"KuzuEgeri'ningunduzleri şe ligini yapankadın, yanıbaşındabitivermişti.Rezervasyondefterininarasındanbiryemeklistesiniçekmeyebaşlamıştıbile.

"Caydım,teşekkürederim."Jackoradankaçtı.Alhambra'nınkahvesalonu,PlajSalonuadınıalmıştı.Lobininyantarafında,boşvitrinlerle

doluloşkoridorungerisindeydi.Jackbardaoturupsıkkınifadeliaşçınınbeykınlarıtabagınakoyusunugozundecanlandırıncaiştahıkaçtı.Annesikalkanakadarbekleyebilirdi.Dahaiyisi,dışarı çıkıp bir çorek, bir sut falan alırdı. Kasabaya giden yolun uzerindeki dukkanlardasatılıyordu.

Otelinkocamanonkapısınıaçtı,guneşışıgınaçıktı.Parlakışıkbiraniçingozleriniyaktı.Dunya yamyassı bir parlaklık haline gelmişti. Jack gozlerini kıstı, keşke guneş gozlugumualsaydım,diyeduşundu.Kırmızı tugla terasta ilerleyipdortbasamakmerdiveni indi,bahçeyolununpatikasınaayakbastı.

Ölürseneolacaktı?Jack'eneolacaktı o zaman... nereyegiderdi?Kimbakardıona?Yabekleneninenkotusu

olurda,annesiootelodasındasahidenvetemelliölürse?Başınıikiyanasalladı,Alhambra'nınduzenlibahçesindeiçindenyukselenpanikvucudunu

çatlatmadan once bu kotu duşunceyi kafasından kovalamaya çalıştı. Aglamayacaktı. Budurumaduşurmeyecektikendini.Tarrytoon'ları,annesininkaybettigikiloları,zamanzamanonun ne kadar yonunu kaybetmiş gibi gorundugunu duşunmeyecekti. Hızlı adımlarlayuruyordu.Ikielinipantolonununceplerinesokmuştu.Patikadansıçrayıpotelinasfaltyolunaindi.Okaçıyor,evlat...sendeonunlakaçıyorsun.Kaçıyoramakimden?Vedenereye?Burayamı?Yalnızcaburayamı?Buterkedilmişsayfiyeyerinemi?

Kıyı boyunca kasabaya dogru giden geniş yola vardı. Onundekimanzara apaçıktı artık.Jack'i emip içine çekebilecek, guvenden yoksun kapkara bir dunyaya fırlatabilecek birmanzaraydı. Yolun uzerinden bir martı uçtu, uçarken kuçuldu, tırmanan tren siluetininarkasınageçti.

LesterSpeedyParkerokırsaçları,buruşukyuzuyleoralardabiryerlerdeolmalıydı.Onu

Page 26: STEPHEN KING PETER STRAUB

gormesigerektiJack'in.Richard'ınbabasıylailgilidurumunasılkesinbiçimdeanladıysa,bunudaaynıkesinliklebiliyordu.

Birmartıçıglıkattı,birdalgaaltınışıgınıJack'eyolladı,JackbirdenMorganAmca'ylayenidostu Speedy'yi mecaz anlamında birbirinin zıddı iki kişi gibi gordu. Sanki GECE'yleGUNDUZ'un heykelleriydi onlar. AY'la GUNEŞ'tiler. KARANLIK'la AYDINLIK'tılar. Jackbabasının bu eski cazcıdan hoşlanacagına karar verdigi anda, yaşlı zencinin içinde hiçbirkotuluk bulunmadıgından emin olmuştu. Morgan Amca'ya gelince, o bambaşka turlu biryaratıktı. Morgan Amca işi için yaşardı. Anlaşmalar yapar, satışlar gerçekleştirirdi. Oylemuhteristiki, tenistehatalıtoplarıbilekarşılar,ogluylaoynadıgıkagıtoyunlarındabilehileyapardı. Jack'e hile yapıyor gibi gelmişti birkaç kere onunla oyun oynarken. Zarafetlekaybetmeyiöğrenmişbirideğildi.

GECEveGUNDUZ,AYveGUNEŞ,KARANLIKveAYDINLIK...hepsindedesiyahadam,ışıklıolanını simgeliyordu. Bu noktaya vardıgında, Jack'in otel bahçesinde kontrol altına aldıgıpanikduygusubirkeredahakabardıiçinde.Ayaklarınıkaldırakaldırakoşmayabaşladı.

2Speedy'yi gri, boyası soyulan binanın dışına çomelmiş, kalın bir kablonun çevresine

plaster sararken gordu. Çelik rengi yune benzeyen saçlarla dolu başını one egmişti. Sıskakalçalarıneredeyse iş tulumununyeşermişpoposunudelipdışarı fırlayacaktı. Çizmelerinintozlukoseleleriburuntarafındasurftahtalarıgibiyukarıdonmuştu.Jackonanesoyleyeceginihiç kararlaştırmamış oldugunu farketti. Hatta bir şey soyleyip soylemeyecegini bile bildigiyoktu.Speedysiyahyapışkanbandıkablonunçevresinebirkeredahadoladı,başınısalladı,cebinden çakısını çıkarıp bandı bir cerrah titizligiyle kesti. Jack becerebilse buradan dakaçardı.Ihtiyarınişineengelolacaktı.HemzatenSpeedy'ninkendisineyardımedebileceginidüşünmekçılgınlıktı.Boşbirlunaparkınhademesineyardımedebilirdiki?

DerkenSpeedybaşınıçevirdi,çocugunoradaoldugunugordu,tamvekatıksızbirsevinçlegulumsedi. Yuzundeki buruşuklar derinleşince Jack onu en azından rahatsız etmedigindeneminoldu.

"GezginJack,"dediSpeedy."Bendenuzakdurmayakararverdindiyekorkuyordum.Hemdetamdostolmayabaşladığımızsırada.Tekrargörüştüğümüzesevindim,evlât."

"Öyle."dediJack,"Bendesenigördüğümesevindim."Speedy çakıyı tekrar gomleginin cebine attı, ince kemikli vucudunu oyle atletik bir

hareketledoğrulttuki,sankihiçağırlığıyokmuşgibioldu."Burasıneredeysekafamaçökecek,"diyemırıldandı."Azarazaronarıyorum.Herşeyişlesindiye."Sustu, Jack'inyuzunedikkatlebaktı. "Dunyagalibapekokadarguzeldegil şusıra.Gezgin Jackbiryıgınkaygılarınaltındaezilmiş.Öylemi?"

"Hmm, biraz," diye başladı Jack. Kaygılarını anlatmaya nasıl başlayabilecegini halabilmiyordu. Normal cumleler halinde ifade edemezdi. Normal cumleler her şeyi mantıklıgosterirdi. Bir... iki... uç: Jack'in dunyası artık duz bir çizgi halinde ilerlemiyordu.Söyleyeceklerigöğsündebirağırlıkgibiydi.

Page 27: STEPHEN KING PETER STRAUB

Karşısındakiuzunboylu,zayıfadamase ilbakışlarlabaktı.Speedy'ninellericeplerinintadibine sokulmuştu. Gur kır kaşları çatıktı. Renksiz denilebilecek kadar açık renk gozleriyukseldi.Jack'inkilerleçakıştı.Jackbirandakendinidahaiyihissetti.Nedeninianlamıyorduama,Speedyonadogrudanduyguaktarabiliyordu.Sankigeçenhaftatanışmamışlarda,yıllaröncetanışmışlar,çokdahauzunsüresohbetetmişlergibi.

"Eh şimdilik bu kadar yeter çalıştıgımız." diye soylendi Speedy. Gozleri Alhambra'dantarafa baktı. "Biraz daha devam edersem kotu iş çıkarmaya başlarım. Galiba sen benimçalışmaodamıhiçgörmedin,değilmi?"

Jackbaşınıikiyanasalladı."Birşeyiçmevaktigeldi,evlât.Tamvakti."Iskele boyunca, uzun adımlarla yurumeye başladı. Jack da onunpeşine duştu. Iskeleden

inip otlar ve topraklar uzerinden binalara dogru ilerlerken Speedy'nin şarkı soylemeyebaşlamasıJack'işaşırttı.

GezginJack,bizimGezginJack,Yoluuzunonun,

Dönüşüdahadauzun.Tam şarkı soylemek de sayılmaz, diye duşundu Jack. Şarkıyla konuşma arası bir şeydi.

Sözlerolmasa,Speedy'ninkaba,güvendolusesipekzevkvermezdiinsana.Birçocukiçinçokuzunyol,Dönüşüdahadauzun.

Speedyomzuüzerindenonapırıltılıbakışlarlabaktı."Neden bana oyle isim taktın?" diye sordu Jack. "Neden Gezgin Jack oluyorum?

California'dangeldimdiyemi?"Açık mavi bilet kulubesine varmışlardı. Tırmanan trenin dibindekine. Speedy ellerini

tekrar ceplerine tıktı, topukları uzerinde dondu, omzunu mavi kulubeye dayadı.Hareketlerininhızı ve guvenligi ona tiyatro sahnesindeymiş gibi bir hava veriyordu. Jack'esanki,oandaosoruyusoracağınıSpeedyöncedenbiliyormuşgibigeldi.

California'dangeldimdiyor,Orayadöneceğinibilmiyormu...

diyeşarkıyadevamettiSpeedy.Duşuncelibirheykelebenzersuratındaki ifade Jack'ebirazduygusuzgeldi.

Oncayolugeldimdiyor.ZavallıGezginJackgeridönmeyemecbur..."Ne?"diyesorduJack."Geridonmekmi?Annemgalibaevibilesattı.Yadakirayamıverdi

ne...Nedemekistediğinianlamıyorum,Speedy."Speedy buna şarkıyla cevap vermeyip normal konuşmaya donunce Jack rahatladı.

Page 28: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Herhalde benimle daha once karşılaştıgını hatırlamıyorsun, degil mi Jack? Hatırlıyormusun?"

"Seninledahaöncemikarşılaştım?Neredeoldubu?""California'da...yani...banaorasıydıgibigeliyor.Peksandıgıngibideolmadı,GezginJack.

Çokyogunbir ikidakikaydı... durbakayım... dort-beşyıl onceolmalı.Bindokuzyuzyetmişaltıda."

Jack ona afallamış gozlerle baktı. Bin dokuz yuz yetmiş altı, ha? Kendisi yedi yaşındaolmalıydıosıra?

"Gel, çalışma odama gidelim," dedi Speedy. Aynı agırlıksız zarafetle kulubeye dayanıpdogruldu.Jackonuizledi.Tırmanantreninsutunlarıarasındangeçtiler,yerleresaçılmışboşbiratenekelerinin,şekerkagıtlarınınarasındanilerlediler.Treninraylarıbaşlarınınuzerindebitmemişbirgokdeleninşaatınabenziyordu.Speedybirbasketbolcununzarafetiylehareketediyordu.Başıdik,kolları sarkıktı.Vucudununoluşturduguaçı, adımlarınıatışı çokgençti...sankiyirmiyaşındabiriydiSpeedy.

Derken tekrar guneş altına çıktılar. Geri donen elli yıllık fark adamın saçlarını hemenkırlaştırdı, ensesine çizgiler ekledi. Jack ışıga çıkmadan duraladı. Speedy'nin bu esrarengizgençleşmesi ona her zamanki hayal diyarın pek de uzakta olmadıgını, çevrede dolaştıgınıfısıldıyordu.

Bindokuzyuzyetmişaltı,ha?California,ha?Jack,Speedy'ninpeşisırailerledi.Yaşlıadamlunaparkın sınırına yakın yerdeki kırmızı kulubeye dogru gidiyordu. Jack emindi onunlaCalifornia'dahiçkarşılaşmadıgından. .. amahayallerinino gozle gorulebilecekkadar somutvarlıgı,onaogunlereaitbirbaşkaolayıhatırlatıyordu.Altıyaşınınsonlarındakigoruntulerveduygular.Jackbabasınınburosunda,kanepeninarkasındaoyuncakotomobiliyleoynuyordu...babasıyla Morgan Amca birdenbire, hiç beklenmedik anda, hayal diyardan soz etmeyebaşlamışlardı. Bizde nasıl izik varsa, onlarda da sihir var, tamam mı? Tarıma dayalı birmutlakiyet.Bilimyerinesihirkullanıyor.Amaonlaraelektrikverirsekneforskazanacagımızıduşunebiliyor musun? Modem silahları orada uygun kimselerin eline ulaştırırsak?Düşünebiliyormusun?

O noktada biraz dur, Morgan. Benim aklımda oyle ikirler var ki, daha sendüşünmemişsindirbile...

Jack babasının sesini neredeyse net biçimde duyabiliyordu. Tırmanan trenin dibindekigolgelikte,hayallerindiyarıkıpırdargibioldu.TekrarSpeedy'ninardındanyurumeyebaşladı.Yaşlı adam kırmızı kulubenin kapışım açmış, sırtını kapının kanadına dayamış,gülümsemeksizingülümsüyordu.

"Aklına bir şey takılmış, Gezgin Jack. Arı gibi beyninde vızlayan bir şey. Genel Mudurodasınagirdebanaanlatbakalım."

Ogulumsemebirazdahageniş,birazdahabelirginolsa,Jackbelkigeridonupkaçardı.Alayedilmekorkusuhala pek yakınlardadolanıyordu.Ama Speedy'nin tumbenligi, ilgi dolu birkonukseverlik yansıtmaktaydı. Yuzundeki derinleşen çizgilerin anlamı buydu. Jack onunyanındangeçipkulübeyegirdi.

Page 29: STEPHEN KING PETER STRAUB

Speedy'nin odası kuçuk bir dikdortgenden ibaretti. Içi de dışı gibi kırmızıydı. Çalışmamasası ve telefonu yoktu. Yerde iki turuncu portakal sandıgı duruyordu. Duvaradayanmışlardı.Elektriksobasınınikiyanındaydılar.Sobaprizetakılmamıştı.Pontiac'ların'50modellerindekikaloriferlerebenzerbirşeydi.Odanınortayerindetahtadan,sırtıyuvarlakbirokulsandalyesiylebirdesolukgrikoltukduruyordu.

Koltugunkollarısankibirkaçkuşakboyuncakedilertarafındanparalanmıştı.Içininelyafısaç gibi her yana pırtlamış gorunuyordu. Okul sandalyesinin arkasına kazılarak bir suruhar leryazılmıştı. Iskartaeşyalar.Atıldıgıyerdentoplanmış.Birkoşedeikikumecepkitabı,otuzsantimyuksekligindeduruyordu.Otekikoşedeucuzbirpikapgozeçarpmaktaydı.Speedybaşıylaelektriksobasınıgostererek,"BuralaraOcak'ta,Şubat'tagelirsen,bununedenaldıgımıanlarsın,evlat."dedi."Soguk!Brrr!"AmaJackosıraportakalsandıklarınınuzerindekiduvarayapıştırılmışresimlerebakıyordu.

Birtekihariçhepsierkekdergilerindenkesilmişçıplakkadınresimleriydi.Kafalarıkadarkocagoguslukadınlar,çıplakbacaklıkadınlar.Jack'eyuzlerihemilginç,hemdeigrençgeldi.Sanki bu kadınlar once onu oper, sonra etinden ısırarak et koparırlarmış gibi. Bazılarıannesindengençdegildi.Birkaçıda Jack'denbirkaçyaşbuyuktulerancak. Jack'ingozleribuihtiyar dolu tenler uzerinde gezindi. Hepsinde. Gencinde, yaşlısında, pembesinde,kahverengisinde, şansında... Hepsi o dokunsun diye ileri fırlamak ister gibiydi. SpeedyParker'inyanındadurupkendisinebaktıgınıkuvvetlehissediyordu.Derkençıplakresimlerinarasındakimanzararesmiiliştigözüne.Biraniçinsolukalmayıbileunuttu.

Odafotograftı.OdaJack'edogruuzanıyorgibiydi.Sankiuçboyutluydu.Upuzun,çimenlikbir alan, ilerdeki alçak daglara dogru uzanıp gidiyordu. Yukarda gokyuzu saydam gibiydi.Biliyordu Jack o yeri. Oraya hiç gitmemişti aslında... ama biliyordu orayı. Hayallerdekiyerlerdenbiriydiorası.

"Gozalıyor,degilmi?"dediSpeedy. Jackbirdenneredebulundugunuhatırladı.Melezbirkadın, fotografmakinesine arkasını donmuş, omzunun uzerinden ona gulumsuyordu. Evet,diyeduşunduJack.Speedy,"Çokguzelbiryer,"dedi."Onubenkendimastım.Otekikızlar,benburaya taşındıgımda vardı. Yırtıp çıkarmayı içim goturmedi. Bir bakıma bana gezginlikgünlerimihatırlatıyorlar."

JackşaşkınbakışlarlaSpeedy’yebaktı,ihtiyaradamonagözkırptı."Oyeribiliyormusun,Speedy?"diyesorduJack."Yenineredeolduğunubiliyormusun?""Belkibiliyorum,belkidebilmiyorum.Afrikaolabilir...Kenya'dabelki.Belkideben oyle

hatırlıyorumdur.Otur,GezginJack.Rahatkoltuğageç"Jackkoltuğuçevirdi,hayaldiyarıgörebilecekgibiayarladı."OAfrikamı?""Belki de çok daha yakın bir yerdir. Belki gidilebilecek bir yerdir... istedigim anda. Yani

insançokgörmekistiyorsa."Jack birden titremekte oldugunu farketti. Bir suredir titriyordu hatta. Ellerini yumruk

yaptı,titremebusefermidesinegeçti.Hayal diyarı gormek istediginden pek de emin degildi. Yine de Speedy'ye soru soran

Page 30: STEPHEN KING PETER STRAUB

bakışlarlabaktı.Yaşlıadamsandalyeyetünemişti."OrasıAfrika'dafalandeğil,değilmi?""Eh,bilemem.Olabilirde.Benorayakendimbirisimtaktım,evlât.OrayaDiyardiyorum."Jacktekrarresmebaktı...upuzungamzeliova,alçakdağlar.Diyar.Doğruydu.Adıbuydu.Bizde nasıl izik varsa, onlarda da sihir var, tamammı? Tarıma dayalı bir mutlakiyet...

modemsilahlarıuygunadamlaraulaştırsak...MorganAmcaplankuruyordu.Babasıdacevapveriyor,onufrenyapmayazorluyordu:Orayanasılgirecegimizkonusundadikkatliolmalıyız,ortak...unutma,borçluyuzonlara.Hemdegerçektenborçluyuz...

"Diyar,"dediSpeedy'ye.Sorusormaktançok,kelimenintadınabakıyorduağzında."Havasıbir zengininmahzenindekienguzel şarapgibi.Yagmuruyumuşak.Oylebiryer,

evlât.""Orayagittinmi,Speedy?"diyesorduJack.Dürüstbircevapumuyordu.Ama Speedy onu hayal kırıklıgına ugrattı. Gulumsedi yaşlı adam. Bu seferki gerçek bir

gülümsemeydi.Birsıcaklıkgölgesideğildi.BiransonraSpeedykonuştu."BenhiçAmerikaBirleşikDevletleri'ndençıkmadım,Gezgin

Jack.Savaşzamanındabile.GittiğimenuzakyerTeksas'laAlabama.""Peki...diyarıneredenbiliyorsun?"Kelimeağzınayeniyeniyerleşmeyebaşlamıştı."Benim gibiler her tur hikayeyi dinler. Iki başlı papaganları, kendi kanatlarıyla uçan

insanları,değişipkurtolaninsanları,kraliçelereaithikâyeleri...Hastakraliçelere."...bizdekifizikgibi,onlardasihir,tamammı?Melekler,kurtlar."Benkurthikayesiçokduydum,"dediJack."Çizgi ilmlerdebilevar.Onun

biranlamıyokki,Speedy.""Belkideyok.Amaduydugumagoreadamınbiriyerdenbirturpsokse,yarımmililerdeki

bir başka adam o turpun kokusunu alıyormuş. Hava o kadar tatlı ve duruymuş." "Amamelekler...""Kanatlıadamlar."

"Ya,hastakraliçeler,"dediJack.Bunuşakaolaraksoylemektiniyeti...senburayıkafandanuydurdun, supurgeli soytarı. Ama kelimeler agzından çıktıgı anda, kendini de pek hastahissetmeye başladı.Martının kara gozunun,midye etini koparırken kendisine nasıl faniligihatırlatırcasına baktıgını duşundu. Sonra tuccar kafalı Morgan Amca'nın, "Kraliçe Lily'yitelefonaçağırırmısın?"dediğinihatırladı.

Bfilmlerikraliçesi.KraliçeLilyCavanaugh."Evet,"dediSpeedyalçaksesle,"Dertheryerdevar,evlât.Hastakraliçe...belkiölüyorhattâ.

Ölüyor,evlât.Birikidünyadaonubekliyor.Acabakimseonukurtarabilirmidiyebekliyor."Jackonaagzıaçıkbaktı.Sankiyaşlıhademekarnınabir tekmepatlatmışgibibaktı.Onu

kurtarmakmı?Annesinikurtarmakmı?Panikduygusuyakasınabirkeredahasarıldı...nasılkurtarabilirdi kendisi onu? Bu çılgınca konuşmalar, annesinin gerçekten olmekte oldugunumugösteriyorduotelde?

"Senin gorevin var, Gezgin Jack." dedi Speedy ona. "Bu gorev yakanı bırakmayacak, işin

Page 31: STEPHEN KING PETER STRAUB

doğrusudabu.Keşkeöyleolmasaydı.""Nedensozettiginianlayamıyorum."Jack'insesisankibogazındakisıcakbirtorbayagirip

kayboluyordu. Odanın bir başka koşesine baktı, orada duvara dayalı eski bir gitar gordu.Yanında da incecik bir şilte, rulo yapılmış duruyordu. Speedy gitarına yakın yerdeyatmaktaydı.

"Acaba?"dediSpeedy."Gungelir,nedemekistedigimianlarsın.Sandıgındançokdahafazlaşeybiliyorsun."

"Amaben..."diyebaşladıJack,sonrabirdensustu.Birşeyhatırlamıştı.Korkusudahabilearttı. Geçmişin bir parçası daha saldırıyordu uzerine. Dikkatini çekmeye çalışıyordu.Vucudunu ince bir ter tabakası kapladı. Teni buz gibiydi. Sanki uzerine hortumla buharpuskurtmuşlerdi.Iştebuanıyıkafasındansilmeyeugraşıyordudunsabah.Asansorunonundebeklerken,tuvaletegitmekistediğinekendinibuyüzdeninandırmıştı.

"Bir şey içme vakti geldi dememiş miydim?" diye sordu Speedy. Egilip yerdekidöşemelerinoynakbirtahtasınıkaldırdı.

Jack sıradan gorunuşlu iki adamın annesini zorla arabaya bindirmeye ugraştıkları osahneyitekrargördü.Tepelerindekocabirağacındallarıotomobilinüzerinesarkıyordu.

Speedyyerdoşemesininaltındakiboşluktanbardakboyundabirşişeçıkardı.Camıkoyuyeşildi. Içindekisıvısiyahgibiydi. "Busanayardımedecek,yavrum.Bir tatmanyeter... seniyepyeniyerlereyollayacak,sözünüettiğimşeyibulmakiçinbirbaşlangıçyaptıracak."

"Kalamam,Speedy,"diyepatladıJack.Alhambra'yabiranoncedonebilmekiçinbuyukbirsabırsızlık başgostermişti içinde. Yaşlı adam, yuzundeki şaşkınlık ifadesini belirgin birhareketlekontrolaltınaaldı,sonraşişeyitekrardoşemeninaltınakoydu.Jackayagakalkmıştıbile."Kaygılıyım,"dedi.

"Anneniçinmi?"Jackbaşınısalladı,gerigeri,açıkdurankapıyayanaştı."Ohaldegitonugör,kafanırahatlat.Burayaistediğinzamangelebilirsin,GezginJack.""Peki."dediçocuk.Amadışarıyadogrukoşmadanoncebirankararsızkaldı."Sanıyorum..."

dedi."Sanıyorumdahaönceneredekarşılaştığımızıhatırladım.""Yoo, hayır, benim kafam karışmış," diye başını iki yana salladı Speedy. Ellerini de

kaldırmış,sagasolasallıyordu."Senhaklıydın.Geçenhaftadanoncehiçkarşılaşmadıkikimiz.Sengitannenebak,kafanırahatlat."

Jack kapıdan fırladı, boyutu olmayan guneş ışıgının altında, lunaparkın yuvarlak kapıkemerindengeçipsokagaçıktı.GeçerkentepesindeIKRAPANULAIDACRAyazılarınıgorebildi.Geceleribuyazıyıışıklandırıyorlar,parkınadıikiyandandadoğruokunabiliyordu.AyağındakiNikespabuçlarınaltındatozlaruçuştu.Jackkaslarınızorladı,dahahızlıhareketetmeyeçalıştı.Öyleki,kapınınaltındandışarıfırladığındakendiniuçuyorsandı.

Bin dokuz yuz yetmiş altı. Jack o gunRodeo Caddesinde yuruyordu.Haziran ayında birogleden sonra. Yoksa Temmuz mu?., herhalde kurak mevsimde bir ogleden sonra. Ama

Page 32: STEPHEN KING PETER STRAUB

herkesintepelerdeçıkabilecekkuruçayıryangınlarıiçinkaygılanmayabaşlamamevsimindenonceydi yine de. O gun nereye gitmekte oldugunu hatırlayamıyordu Jack. Bir arkadaşınınevinemi?Acelesiolanbirişdegildiherhalde.Hatırladıgışey,artıkheranbabasınınhayaliylekarşılaşmaktanvazgeçtigiydi.PhilipSawyer'inavkazasında olumundensonra,golgesiuzunsureJack'inenbeklemedigizamanlardakarşısınaçıkarolmuştu.Jackhenuzyediyaşındaydı.Amaçocuklugununbirkısmınınkendisindençalınmışoldugunubiliyordu.Altıyaşındakihalişimdi gozune inanılmayacak kadar saf ve kaygısız gorunuyordu. Ama annesinin gucuneguvenmesini ogrenmişti. Şekilsiz ve vahşi tehditler artık karanlık koşelerde, yarı açıkdolaplarda,loşsokaklarda,boşodalardapusukurupüzerineatılmayaçalışmıyorlardı.

Oamaçsızyazoglesonrasındakiolaylaronunbugeçicihuzurunuoldurmuştu.1976'nınogununden sonra Jack altı ay boyunca odasının ışıgı yanık uyudu, uykularını hep kabuslardoldurdu.

Otomobilkarşıkaldırımda,Sawyer'lerinuçkatlıbeyazevindenikiuçevilerdedurdu.Yeşilbir otomobildi. Jack'in tek bildigi, Mercedes olmadıgıydı. Gorunce tanıdıgı tek arabaMercedes'tiçunku.Direksiyondakiadam,yanındakicamınıindiripJack'egulumsedi.Çocugunilk duşuncesi, bu adamı tanıyorum, demek oldu... Bu adam Phil Sawyer'i tanıyan biriydi.Herhalde durup oglunamerhaba demek istemişti. Adamın gulumseme ifadesi nedense bumesajıyansıtıyordu.Rahat,zorlamasızbirgulumsemeydi.Birbaşkaadamyolcukoltugundanegilip Jack'e kor gozluklerinin gerisinden baktı. Gozluk camları yuvarlaktı. O kadar koyurenktiler ki, hemen hemen siyah gibiydiler. Bu ikinci adambembeyaz ipek elbise giymişti.Sürücübirsüredahasürdürdügülümsemesini.

Ondan sonra, "Evlat, Beverly Hills oteline nereden gidilir, biliyor musun?" diye sordu.Demekyabancıydıyinede.Jackiçindeufacıkbirhayalkırıklığıhissetti.

Parmagıyla yolun ilerisini gosterdi.Otel oracıktaydı.O kadar yakındı ki, babası kulubunoradadüzenlediğisabahkahvaltısıtoplantılarınayürüyerekgiderdi.

"Dosdoğruilerdemi?"derkensürücühâlâgülümsüyordu.Jackbaşınıevetanlamındasalladı."Zekiçocuksun."dediadam.Ikinciadamyukseksesleguldu."Nekadaruzak,bir ikrinvar

mı?"Jackbaşınıikiyanasalladı."İkiblokfalanmı?""Evet." Jack biraz rahatsız olmaya başlamıştı. Surucu hala gulumsuyordu ama,

gulumsemesiartıkyapma,katıve içiboşbirhalegelmişti.Yanındakiyolcunungulmesi isehışırtılı,ıslakbirgülüştü.Sankinemlibirşeyiemiyormuşgibi.

"Beşblokmu?Altımı?NeDersin?""Beşaltıfalanherhalde."Jackbunusöylerkenbiradımgeriçekildi."Eh, sana teşekkur borçluyum, delikanlı," dedi surucu. "Şeker sevmezsin herhalde, ha?"

Sıkılıyumruğunupenceredendışarıuzattı,avucunuyukarıçeviripaçtı.Birşeker."Senin.Al."Jacktedbirlibiradımatıpazıcıkilerledi.Kafasındayabancıadamlardanşekeralmaklailgili

bin uyan birbirini kovalıyordu. Ama bu adam hala arabadaydı. Bir şeye kalkışırsa, daha o

Page 33: STEPHEN KING PETER STRAUB

kapıyıaçamadanJackyarımblokilerdeolurdu.Almamakuygarlıkdışıydızaten,Jackbiradımdaha atıp yaklaştı. Adamın gozlerine baktı. Gozleri maviydi. Gulumsemesi kadar katıydı.Jack'iniçgudulerionaeliniindiriporadanuzaklaşmasınısoyluyordu.Parmaklarınışekerebeşaltısantimkadaryaklaştırdı,sonraparmakucuylabirdokundu.

Surucunun eli Jack'inkini kavrayıverdi. Kor gozluklu yolcu yuksek sesle guldu. Jackşaşırarak,bileginitutmuşolanadamıngozlerinebaktı,onlarındegişmekteoldugunugordu...değişmekteolduğunusanıyordu,evet.Maviykensarıolmayabaşlamışlardı.

Azsonrakesinliklesarıolduadamıngözleri.Otekiadamarabanınkapısınıaçıp indi,arkadandolaştı. Ipektakımelbisesininyakasına

minikbiraltınhaçtakmıştı.Jacktelaşlaçekilmekistediamasurucuparlakparlakgulumsedi,onusımsıkıtuttu."YOO!"diyebağırdıJack."İMDAT!"

KaragözlüklüadamJack'intarafındakiarkakapıyıaçtı."İMDAT!"diyehaykırdıJack.Kara gozluklu adam onu bukup kapıdan sıgabilecek bir poza sokmaya çalışıyordu. Jack

direndi.Halabagırıyordu.Adamsapekbirçabagostermedenonudahasıkıtuttu. Jackonunellerine vurdu, sonra o elleri kendi uzerinden itmeye çalıştı. Dehşet içinde farkına vardı...parmaklarına degen bu şey deri degildi. Başını çevirdi, ceketin beyaz kolundan uzanıpkendisiniyantaraftankavrayanşeyinsert,batıcı,yapmabirpençeyebenzereklemlibirşeyolduğunugördü.Eklemleriolanbiruzantıydı.Jacktekrarbağırdı.

Sokagınilerisindensertbirsesduyuldu:"Hey,bırakınoçocugu!Sizesoyluyorum?Rahatbırakınçocuğu!"

Jackbirdenrahatladı,kendisinikavrayankollararasındadonebildigikadardondu.Blokunkoşesindenonlaradogrukoşanuzunboylu,zayıfbirsiyahtı.Halabagırıyordu.GozlukluadamJack'i kaldırımın uzerine attı, arabanın arkasından koşarak dolaştı. Jack'in arkasındakievlerdenbirininkapısıçarparakkapandı.Birtanıkdaha.

"Çabuk,çabuk,"dedisurucu.Gazabasmıştıbile.Beyazlıadamyolcukoltugunaatladı,arabatekerlerini çevirdi, gıcırdayarak Rodeo Caddesi'nde çaprazlamasına ilerledi, guneş yanıgı,tenis kılıgı giymiş bir adamın kullanmakta oldugu Clenet'e çarpmaktan kıl payı kurtuldu.Clenet'inklaksonubirçığlıkattı.

Jackkaldırımdankalktı.Başıdonuyordu.Yanıbaşındabejsafaritakımgiymişkelbiradambelirdi,"Kimdionlar?"diyesordu."Adlarınıöğrendinmi?"

Jackbaşınıikiyanasalladı."Kendininasılhissediyorsun?Polisiaramamızgerek.""Oturmakistiyorum,"dediJack.Biradımgeriçekildi."Polisiaramamıistermisin?"diyesorduadam.Jackbaşınıyineikiyanasalladı.Adam,"Inanamıyorum,"dedi. "Buralardamıoturuyorsun?Daha oncesenigordum,degil

mi?""AdımJackSawyer.Evimşurada."

Page 34: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Beyaz ev," diye başını salladı adam. "Sen Lily Cavanaugh'un oglusun. Gel, seni evinegötüreyimistersen."

"Ötekiadamnerede?"diyesorduJack."Siyahadam...bağıran."Tedirginbiradımatıpsafariliadamdanuzaklaştı,ikisinindışında,sokakbomboştu.Lester Speedy Parker'di bagırarak ona dogru koşan adam. O gun hayatını kurtaran,

Speedy'ydi.Jackbunuanladı...oteledahahızlıkoşmayaçalıştı.

3Annesi agzından bir tomar duman ufurerek, "Kahvaltı ettinmi?" diye sordu. Başına bir

eşarbıturbangibibaglamıştı.Saçlarıboylecesaklanınca,yuzuJack'edahakemikli,dahanaringorundu.Ikiparmagıarasındauçsantimboyundabirsigaraizmaritivardı.Jack'inbaktıgınıgörünceonutuvaletmasasınınüzerindedurantablayabastırıpsöndürdü.

"Şey,peksayılmaz"dediJackyatakodasınınkapısından."Bana ya evet ya da hayır de." Annesi tekrar aynaya dondu. "Bu muphemlik beni

öldürüyor."AynadaLily'ninyüzünemakyajyapanelvebilekdeğnekgibiincecikti."Hayır,"dediJack."Eh,birdakikabekleozaman.Annenkendiniguzelleştirsin,seniaşagıyagoturur,canınne

istiyorsaalır.""Peki.Tekbaşımaçokcansıkıcıgeldide.""Ne diye canın sıkılıyormuş, anlayamıyorum." Aynaya egilip yuzunu inceledi. "Istersen

salondabekle,olurmu,Jacky?Makyajımıyalnızyapmakdahahoşumagider.Kabileninsırlarısözkonusu,anlarsınya!"

Jacksesçıkarmadandöndü,salonayürüdü.Telefonçaldığındayarımmetreileriyesıçradı."Açayımmı?"diyeseslendi.'Teşekkürederim."Annesininsesisoğukkanlıydı.Jackkulaklığıkaldırıp'alo'dedi.Morgan Sloat Amca, "Neyse, çocuk, sonunda sizi buldum," dedi hattın obur ucundan.

"Anneninkafasındannelergeçiyoroyle?Birileriayrıntılaradikkatetmeyebaşlamazsaburadabaşımıztamderdegirecek.Soyleannene,benimlekonuşmasıgerek...necevapverirseversin,benimlekonuşmasışart.Güvenbana,evlât."

Jack telefonun elinden sallanmasına izin verdi. Içinden o telefonu kapatmak, annesiylebirliktearabayaatlayıpbirbaşkaeyalettekibirbaşkaotelegitmekgeliyordu.Amakapatmadı.Seslendi."Anne,MorganAmcatelefonda.Onunlakonuşmanşartmışdiyor."

Annesi bir an sessiz kaldı. Jack, keşke yuzunu gorebilseydim, diye duşundu. Sonunda,"Buradanaçıyorum,Jacky,"dedi.

Page 35: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jackneyapmakzorundakalacagınızatenbiliyordu.Annesikalkıpyatakodasınınkapısınıyavaşça kapattı, ayak sesleri duyuldu, içerdeki telefonu açtı. 'Tamam, Jacky," diye seslendi.Jack de, 'Tamam" diye geri seslendi. Sonra kulaklıgı tekrar kulagına dayadı, solumasıduyulmasındiyeağızkısmımdaavucuylaörttü.

"Yaman numara, Lily" dedi Morgan Amca. "Harika. Hala ilm çeviriyor olsaydım, belkibununla basının ilgisini toplardık. 'Bu artist neden kayboldu' diye yazılar falan. Ama artıkmantıklıbirinsangibidavranmanınzamanıgelmedimi?"

"Beninasılbuldun?"diyesorduLily."Seni bulmak zormu sanıyorsun? Bana bir şans tanı, Lily. Derhal New York'a donmeni

istiyorum.Kaçıpdurmabirdaha.""Kaçıyormuyum,Morgan?""Okadardaçokzamanınyok,Lily.BenimdeseniNewEngland'ınheryerindekovalamaya

vaktimyok.Hey,durbirdakika...çocuğuntelefonuhiçkapamadıki!""Kapadıbalgibi."Jack'inkalbibirkaçsaniyeöncedurmuştu."Çekiltelefondan,çocuk,"dediMorganSloat'unsesiona.Annesi,"Gülünçolma,Morgan,"diyeazarladı."Ben sana neyin gulunç oldugunu soyleyeyim, hanfendi. Hastanede olman gerekirken

saçma sapan bir say iye yerindesin, gulunç olan o. Bir milyon iş karan vermemiz gerek,haberin yok mu? Oglunun egitimini de duşunuyorum. Iyi ki de duşunuyorum. Yoksa sengözdençıkardıngalibaokonuyuda."

Lily,"Artıkseninlekonuşmakistemiyorum,"dedi."Istemiyorsun ama mecbursun. Oraya gelecegim, gerekirse seni hastaneye zorla

yatıracagım.Hazırlıklaryapmamızgerek,Lily.Yonetmeyeugraştıgımşirketinyansısenin.SengidincedeJack'inolacak.Jackiçingereklihazırlıklarınyapıldıgındaneminolmakistiyorum.Eger New England'da kalmakla Jack'e bakabildigini sanıyorsan, demek bildigimizden dahahastasın."

"Neistiyorsun,Sloat?"diyesorduLilyyorgunbirsesle."Ne istedigimi biliyorsun... herkesin hakkını almasını istiyorum. Adil olanı yapmak

istiyorum.Jack'ebenbakacagım,Lily.Onayıldaellibindolarverecegim.Bunubirduşun,Lily.Doğrudürüstbirüniversitedeokumasınısağlayacağım.Senonuokulabileyollayamıyorsun."

"SoyluSloat,"dediannesi."Bucevapmısence?Lily,seninyardımaihtiyacınvar.Tekteklifedendebenim.""Seninpayınne,Sloat?"diyesorduannesi."Bal gibi biliyorsun. Hakkım neyse onu alırım. Kendi payım olanı alırım. Sawyer Sloat

şirketindeseninsahipolduğunhisseler...benoşirketiçinazmıkanterdöktüm...benimolmalıonlar.Anlaşmalarbirsabah,ogleyekadarhazırlanır,Lily.Ondansonradasizinbakımınıziçin

Page 36: STEPHEN KING PETER STRAUB

gerekenleridüşünürüz."'TommyWoodbine'abakıldıgıgibimi?"dediannesi."Morgan,bazenbanaoylegeliyorki,

Phil'le senbiraz fazlabaşarılı oldunuz.Emlak işlerinebuyukyatırımlarabaşlamadan* onceSawyerSloat'uyonetmekdahakolaydı.Hatırlarsanozamanmuşterilerinizbirkaçkomedyen,yarımduzinedeumutluartistlesenaryoyazarıydı.Buyukparalargelmedenoncehayatıdahaçokseviyordum."

"Yonetmek dahamı kolaydı? Sen kimi kandırıyorsun?" diye bagırdıMorganAmca. "Senkendinibileyonetemiyorsun!"Sakinleşmekiçinçabagostermeyeçalıştı.'TomWoodbine'dansözettiğinideunutacağım.Buseniniçinbilefazlaâdîbirhareketti,Lily."

'Telefonukapatıyorumartık,Sloat.Buradanuzakdur.Jack'dendeuzakdur.""Senhastaneyegiriyorsun,Lily.Bukaçmalaraartıkbirson..."Annesi cumlenin orta yerinde telefonu kapatmıştı. Jack de kendi elindekini kapattı,

pencereye dogru bir iki adım attı, telefonun yakınlarında olmamaya çalıştı. Kapalı yatakodasındayalnızcasessizlikvardı.

"Anne?"diyeseslendi."Evet,Jacky?"Sesindehafifbirtitremehissetti."İyimisin?İşleryolundamı?""Benmi?Tabii."Ayaksesleriyavaşçakapıyadogruyaklaştı,kapıaçıldı.Gozlerikarşılaştı.

Maviyemavi. Lily kapıyı ardına kadar açtı. Gozleri bir daha karşılaştı. Bu sefer bakışlardatedirginbiryogunlukvardı."Elbetteherşeyyolunda.Nedenolmayacakmış?"Gozlerayrıldı.Aralarındabirşeyinbilincigidipgelmiştiamaneyin?Jack,acabatelefonudinledigimibiliyormu,diyemeraketti,sonraanladı.İlkdefaolarakpaylaştıklarıbuşey...annesininhastalığıydı.

"Şey,"dediutanarak.Annesininhastalıgı,okonuşulmayacakbuyukkonu,aralarındadahadabüyüyüvermişti."Bilmem...MorganAmcasankibiraz..."Omuzlarınıkaldırdı.

Lily urperdi, Jackbir onemlişeyidahaanladı.Annesikorkuyordu.EnazındanJackkadarkorkuyordu.

Lilyagzınabirsigarasoktu,çakmagınıyaktı,deringozlerindenbirdelicibakışdahageldi."Osiniradamaaldırma, Jack.Canımsıkıldı, çunkuondankurtulamamışoldugumuanladım.Morgan Amcan bana zorbalık taslamaktan hoşlanıyor." Dumanları u ledi. "Korkarım artıkcanımkahvaltıistemiyor.Senaşağıinipbuseferdoğrudürüstbirkahvaltıetsene."

"Benimlegel,"dediJack."Birsüreyalnızkalmakistiyorum,Jack.Anlamayaçalış."Anlamayaçalış.Güvenbana.Büyüklerinsöylediğibusözlerhepbaşkabiranlamagelirdi."Dondugundedahaneşeliolurum,"dediannesi."Sozveriyorum."Aslındademekistedigi

şuydu:Haykırmakistiyorum.Anıkdayanamayacağım.Çıkburadan!Defol!"Gelirkensanabirşeygetireyimmi?"

Page 37: STEPHEN KING PETER STRAUB

Lily başını iki yana salladı, ona cesaretle gulumsedi. Jack odadan çıkmak zorunda kaldı.Onun da canı kahvaltı istemiyordu artık. Koridor boyunca asansore dogru yurudu.Gidebilecegibirtekyervardıyine.Amabuseferoyleoldugunuaşagıyainmeden,kulsuratlıgörevliylekarşılaşmadanbiliyordu.

Kamyonetininköşedenfırlayanhayalibelirdi.Vitesiniyükseltiyor,hızınıarttırıyordu.

4Speedy Parker kırmızı kulubede degildi. Iskelede de degildi. Orada iki çocuk top

oynuyordu.Sankisavaştaymışlarda,kaybedecekleriniikisidebiliyorlarmışgibioynuyorlardı.Speedy tırmanan trenin altında da yoktu. Jack Sawyer kavurucu guneşin altında amaçsızcadonupdolandı,boşyollara,parkınbarakalarınabaktı.Korkususıkışıpbirdugumhalinegeldi.YaSpeedy'yebirşeyolmuşsa?Olacakşeydegildiama,yaMorganAmca,Speedy'yiogrenmiş(nesiniöğrenecektiki)veonu...Jack'inhayalinde,VahşiÇocuk.

Jack ne yana gidecegini bilmeksizin yerinden fırladı. Panik duygusu içinde, MorganAmca'yıçarpıtanaynalarınonundenkoşarkengordu.Biçimibozuluyor,deformeoluyordu.Kelkafasında boynuzlar uzuyor, sırtı kambur oluyor, koca parmakları birer kurek halinegeliyordu.Jackbirdensagadondu,kendinibeyaztahtalardanyapılmışyuvarlakbirkulubeninönündebuldu.

İçerdenritmikbirtaptaptapsesigeliyordu.Sesedoğrukoştu.Birboruyaçarpandemirmi,orseinençekiçmi?Çalışmasesimi?Tahtalarınarasındabirkapıtokmagıbuldu,kuçukkapıyıitipaçtı.

Çizgili bir karanlıga dogru adım attıgında ses daha da guçlendi. Çevresindeki karanlıkbiçim degiştiriyor, boyut degiştiriyordu. Ellerini uzattı, branda bezine dokundu. Bez yanakaydıgındasarıbirışıkuzerinedokuldu.Speedy'ninsesi,"GezginJack."dedi.Jacksesedogrudondu,hademeyiyansokulmuşbiratlıkarıncanınyanıbaşındaotururgordu.Elindebirkeski,onunde beyaz bir at vardı. Speedy "keskiyi yavaşça yere bıraktı. "Artık konuşmaya hazırmısın,evlât?"diyesordu.

Page 38: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:4

JACKGEÇİŞYAPIYOR

1"Evet,artıkhazırım,"dediJacksonderecesakinbirsesle.Sonradagözyaşlarınagömüldü.Speedyonunyanınayaklaşırken,"Hey,GezginJack,"dedi."Hey,yavrum,sakinol.Sakinol

bakayım..."AmaJacksakinolamıyordu.Birdenherşeyçokfazla,çokagırgeldiona.Yaaglayacak,yada

kapkara bir dalganın altında kalacaktı. Bu kara dalgayı aydınlatan altın ışıklar yoktu. Gozyaşları canını yakıyordu ama, aglayıp boşalmazsa korkunun kendisini oldureceginihissediyordu.

"Senagladabirazaçıl,GezginJack,"dediSpeedy.Kollarınıonunomuzlarınasardı.JackalevalevyananşişsuratımSpeedy'ninincegomleginedayadı,onunkokusunukokladı.OldSpicegibi, tarçın gibi, çoktan beri kutuphaneden çıkarılmamış kitaplar gibi. Iyi kokulardı bunlar.Rahatlatıcıkokulardı.KollarınıSpeedy’yedoladı.Avuçlarıadamınsırtındakikemikleredegdi.Kemiklersivrisivriydi.Derisiüstleriniancakörtüyordu.

"Rahatlayacaksan agla," dedi Speedy onu yavaşça sallayarak. "Bazen iyi gelir, bilirim.Speedy senin neler hissettigini biliyor. Gezgin Jack. Ne kadar yol gidecegini de, ne kadaryorgunolduğunudabiliyor.Ağlaeğerrahatlayacaksan."

Jackbusözlerizarzoranlıyordu.Önemliolansesintonuydu.Yatıştırıcı,sakinleştirici..."Annemgerçektenhasta,"dedisonundaSpeedy'ningöğsünedoğrukonuşarak,"Sanıyorum

buraya,babamıneskiortagındanuzaklaşmakiçingeldi.BayMorganSloat'dan."Burnunuhızlaçekti. Speedy'den uzaklaştı, biraz geriledi, 'şiş gozlerini avuçlarıyla ovaladı. Utanmayışınaşaşıyordu.Daha oncegozyaşlarıheptiksindirmiş,utandırmıştıonu.Altınayapmakgibibirşeydihemenhemen.Acabaannesiherzamansertveguçluolduguiçinmiboylehissediyordu?Herhaldenedenlerdenbiridebuydu.LilyCavanaugh'dagözyaşıgörenpekolmamıştı.

"Amaburayagelişininteknedenibudeğildi,değilmi?""Hayır,"dedi Jackalçaksesle."Sanırım...buraya olmeyegeldi."Sesi inanılmayacakkadar

tizleşti,okelimeyisöylerkenyağlanmamışmenteşegibigıcırdadı."Belki," dedi Speedy. Jack'e dengeli bakışlarla bakıyordu. "Ve belki sen de buraya onu

kurtarmayageldin...onuvetıpkıonungibibirkadını.""Kim?"dediJackuyuşmuşdudaklarıarasından.Biliyordukimoldugunu.Adımbilmiyordu

ama,kimolduğunubiliyordu.

Page 39: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Kraliçeyi,"dediSpeedy."AdıLauraDeloessian.Diyar'ınKraliçesi."

2"Yardım et bana," diye homurdandı Speedy. "Gumuş atı kuyrugunun tam altından tut.

Güzelbirhareketdeğilama,sanırımkızmaz.Onuaitolduğuyerekoymamayardımet.""Onagümüşatmıdiyorsun?""Oyle," diye sırıttı Speedy. Alt ust dişlerinden toplam bir duzine kadarı gozuktu.

"Atlıkarıncaatlarınınhepadlarıvardır,biliyormuydun?Kaldır,GezginJack."Jack beyaz atın tahta kuyrugunun altına uzandı, parmaklarını kenetledi. Speedy

homurdanarakkahverengielleriyleatın onayaklarınıtuttu.Birlikteonuatlıkarıncanındiskiüzerineçıkardılar.

"Birazsola,"diyesoluduSpeedy.'Tamam...şimdioturt,GezginJack!Sağlamoturt!"Atısıngınuzerinegeçirdiler,biradımgerilediler.Jacksoluksolugaydı.Speedysırıtıyordu.

Siyahadamalnındanterlerisildi,sırıtarakJack'edöndü."Yamanız,değilmi?""Öylediyorsan..."diyegülümsediJack."Oylediyorum!Oyleyiz!"Speedyeliniarkacebineattı,koyuyeşilşişeyiçıkardı,kapagını

açtı,içti...biraniçinJackçokgaripbirşeydeniyiceeminoldu.Speedy'niniçindenarkatarafıgörüyordu.SaydamolmuştuSpeedy.Hayaletgibi.YokoluyorduSpeedy!

Yokoluyor...diyedüşündüJack.Yadabaşkabiryeregidiyor.Amabuçokçılgıncabirfikirdi.Hiçaklauymuyordu.

DerkenSpeedyeskisigibimaddeleşti.HerhaldegözlerioyunoynamıştıJack'e..biraniçin...Hayır,Hayıröyledeğildi.BiranboyuncayoktuSpeedyorada!...hayalgörmüşolmalıydı.Speedyonakeskingozlerlebakıyordu.Şişeyi Jack'edogruuzatırkenbaşınıbiraz salladı,

caydı, şişenin kapagını kapadı, tekrar cebine soktu. Donup Gumuş At'a tekrar baktı.Gülümsüyordu."Çokyamanız,GezginJack."

"Speedy...""Hepsininadıvardır,"dediSpeedy.Yavaşçadolaşmayabaşladı.Atlıkarıncanınçevresinde

dolaşıyor,ayaksesleriyüksekbinanıniçindeyankılanıyordu.Tepedekiahşapkirişlerarasındabirikikuşyavaşçaottu.Jackdeonunpeşindenyurudu."GumuşAt...Geceyarısı...bununadıİzci...şukısrakdaEllaSpeed."

Siyahadambaşınıarkayaatıpşarkıyabaşladı,kuşlarürküpuçuştular:"EllaSpeedçokegleniyordu...baksanaBiliMartin'inyaptıgını anlatayım...Hey, şunların

uçuşunabak!"Guldu.AmaJack'edondugundeyineciddiydi. "Anneninhayatınıkurtarmanındeneyinebaşlamakistiyormusun,Jack?Onunvesanasöylediğimötekikadının?"

Page 40: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Ben..." ...bilemiyorum,demekistiyordu.Amaiçindenbirsesbaşkaşeysoylemekteydi.Oses, sabahleyin hatırladıgı o iki adamla ilgili anının kapalı durdugu odacıktan gelmekteydi.Guçlubirsesti:Biliyorsun!BaşlamakiçinSpeedy'yeihtiyacınolabilirama,aslındabiliyorsun.Jack,biliyorsun.

Osesiöyleiyitanıyorduki!Babasınınsesiydio!"Nasılyapacağımısöylersenyaparım,"dedidengesizbiçimdeyükselipalçalanbirsesle.Speedykarşıduvaradogruyurudu.Duvardatahtadanyapılmış,pekilkelbirmurayvardı.

Koşan atları gosteriyordu. Jack o duvarı babasının yazı masasının kayarak kapanan egrikapagınabenzetti.(OmasaşimdiMorganSloat'unburosundaydı.Annesiylesongidişlerindeonuoradagörmüşlerdi.BunuhatırlamakJack'iniçineince,sütgibibiröfkeakmasınayolaçtı.)

Speedycebindenkocabirhalkayageçirilmişanahtarlarçıkardı,duşuncelibirtavırlaeldengeçirdi, aradıgı anahtarıbuldu,birkilide sokupçevirdi. Sonraasmakilidi çıkardı,halkasınıitip kapadı, gogus ceplerinden birine attı, duvarı oldugu gibi geriye itti. Içeriye harikuladeparlakbirguneşışıgıdoldu,Jackgozlerinikısmakzorundakaldı.Tavandadalgalarınaksidansetmeye başlamıştı. Atlıkarıncaya binenlerin seyrettigi o ne is okyanus manzarasınabakıyorlardı.YumuşacıkbirdenizrüzgârıJack'insaçlarınıalnındangeriyedoğruuçurdu.

"Bunukonuşacaksak, guneş ışıgındakonuşmakdaha iyi," dedi. Speedy. "Şurayagidelim,GezginJack,sanaanlatabileceklerimianlatayım...butunbildigimokadardegilama.Tanrısenigerikalanınıbilmektenkorusun."

3Speedyalçakseslekonuşmayabaşladı.SesiJack'eokşayıcıvesakinleştiricigeliyordu.Iyi

işlenmişderigibi.Jackbazenkaşlarınıçatarak,bazenağzınıaçarakdinledi."Seninohayaldediğinşeyleribiliyorsun,değilmi?"Jackbaşınısalladı."Onlarhayaldegil,Gezgin Jack.Nehayalnederuya.Oyergerçekbiryer.Yaniyeterince

gerçek.Buradançokfarklıamayinedegerçek.""Speedy,annemdiyorki...""Şimdilikonubırak.ODiyar'ıbilmez... amabirbakıma,biliyorda sayılır.Çunkubaban...

babaniyibiliyordu.Oötekiadamda...""MorganSloatmı?""Evet,herhalde.Odabiliyor."Speedyacıbirsesleekledi. "Oradaonunkimoldugunuda

biliyorum...Hemdenasılbiliyorum!Öfff!""Odandakiresim...Afrikadeğil,değilmi?""Afrikadeğil.""Birhilemi?""Hiledeğil."

Page 41: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Babam bu yere gitti yani, oyle mi?" Sorarken içinden cevabı zaten biliyordu. Birçokşeylerindogruolmadıgınıortayakoyacakbircevaptı.Ama isterdogruolsun, isterolmasın.Jack inanmak istiyordu.Sihirlidiyarlar?HastaKraliçeler?Tedirginediyorduonubudurum.Aklından korkuyordu. Çocukken annesi ona defalarca, hayalleri gerçek olaylarla karıştırma,dememişmiydi? Çok sert davranırdı annesi bu konuda. Jack'i biraz da korkutmuştu: Belkikendidekorkuyordu,diyeduşunduJackilkdefaolarak.OkadaruzunsureJack'inbabasıylayaşayıpdabirşeybilmemesineolanakvarmıydı?Jackpeksanmıyordu.Belki,diyeduşundu.Belkifazlaşeybilmiyordu...yalnızcakorkacakkadarbiliyordu.

Delirmek. Annesinin konuştugu konu buydu. Gerçekle hayal arasındaki farkı goremeyeninsanlardeliolurlardı.

Amababasıbaşkatürlübirgerçeğibiliyordu,değilmi?BabasıveMorganSloat.Bizdekifiziğekarşılıkonlardasihirvar,tamammı?"Babansıksıkgiderdi,evet.Ötekiadamda...Groat...""Sloat."'Tamam o! O da giderdi. Ama senin baban gormeye, ogrenmeye giderdi. Jacky. Oteki

adamsa,sırforanınservetiniçalabilmekiçingiderdi."'TommyAmcamıMorganSloatmuöldürdü?"diyesorduJack."Onunorasınıbilmiyorum.Amasenbenidinle,GezginJack.Çunkuvakitdar.EgerbuSloat

denenadamınburayageleceğinisanıyorsan...""Çok kızgın gibiydi" dedi Jack. Morgan Amcanın buraya gelmesini duşunmek bile

korkutuyorduonu."...o zaman vakit sandıgımızdan da kısa. Çunku annenin olmesine belki de o kadar çok

üzülmez.İkizlisidekesinlikleKraliçeLauraölsündiyebekliyor.""İkizlimi?""BudunyadakibazıkimselerinDiyar'daikizlilerivar,"dediSpeedy."Herkesinyok,çunku

orasıbukadarkalabalıkdegil.Belkiburadakiyuzbinkişiyekarşılıkoradabirkişivar.Amaikizlilerenkolayşekildegidipgelebilenlerdir."

"BuKraliçe...annemin...ikizlisimi?""Evet,öylegibigörünüyor.""Amaannemhiçbirzaman...?""Hayır,gitmedi.Sebepyoktu.""Babamındabir...ikizlisivarmıydı?""Evet,gerçektendevardı.İyibiradam."Jack dudaklarını yaladı. Ne kaçık bir konuşmaydı bu boyle! ikizliler, diyarlar? "Babam

buradaölünceikizlisideoradaöldümü?""Evet.Tamaynızamandadeğilama,hemenhemen."

Page 42: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Speedy?""Ne?""Benimikizlimvarmı?Orada?"Speedyona oyleciddibaktıki, Jacksırtının urperdiginiduydu."Seninyok,evlat.Senden

yalnızcabirtanevar.Senözelsin.BuSmootdenenadamagelince...""Sloat,"dediJackhafifçegülümseyerek."...evet,herneyse,obiliyorbunu.Yakındaburayagelmesininbirnedenidebuzaten.Senin

hareketegeçmeningereklerindenbiridebu.""Neden?" diye patladı Jack. "Eger kanserse ben ne yapabilirim? Eger kanserse, annem

hastanedeolacagıyerdeburalardaysa,demekçaresiyok,egerburadaysa,anlaşana,demek..."Yaşlaryinegözünedolacakgibioldu,Jackyutkundu."Demekbütünvücudunayayılmış!"

Butunvucuduna.Evet,budakalbininbildigigerçeklerdenbiriydi.Hızlakilokaybedişinin,gozaltlarındamorhalkalaroluşmasınınaltındakigerçek.Butunvucuduna.AmalutfenTanrım,hey,Tanrım,lütfen,neolursun,obenimannem...

"Yani,"diyedevamettiboğukbirsesle,"hayallerdiyarıneişeyarayabilir?""Sanırımşimdilikyeterinceçeneçaldık,"dediSpeedy."Senbirtekşeyeinan,GezginJack:

Eğerbiriyiliğindokunmayacakolsa,sanaaslagitmengerekdemezdim.""Ama...""Sus artık, Gezgin Jack. Sana ne demek istedigimi birazcık gostermeden, gerisini

anlatamam.İşeyaramaz.Gelbenimle."Speedy tek kolunu Jack'in omuzlarına sardı, onu atlıkarıncanın diski uzerinde yuruttu.

Birlikte kapıdan çıktılar, boş lunaparkın yan yollarından birinde ilerlediler. Sol taraftaÇarpışanOtolarvardı.Kepenkleriçakılmış,kapalıydı.Sagdabirdizibarakagozeçarpıyordu.Halkaatıpkazanma,Pizzasatışyeri,Tufekatışbarakası...odaçakılıydı.Tahtaları uzerindevahşihayvanlarınsolmuşresimlerivardı...arslanlar,kaplanlar,ayılar...amanTanrım!

Genişbiranayolaçıktılar.BuranınadıBroadwalkCaddesiydi.AtlanticCity'yebenzetilmeyeçalışmıştı.ArcadiaLunaparkınınbiriskelesivardıama,yapılıptamamlanmamıştı.Amabinayuz metre kadar sollarında, yuvarlak giriş kapısı ise iki yuz metre saglarındaydı. Jackdalgalarıntekdüzesesiniduyabiliyordu.Martılarınoyalnızlıkçığlıklarınıda.

Speedy'yebaktı.Şimdineolacak,diyesormakistiyordu.Bunlarciddimi,yoksazalimbirşakamıdiyesormakistiyordu...amahiçbirinisormadı.

Speedyyeşilçamşişeyiuzatıyordu."Oşişe..."diyebaşlayacakolduJack."Seni oraya goturecek," dedi Speed,. "Oraya gidenlerin çogunun boyle bir şeye ihtiyacı

yokturamasenepeydirorayagitmedin,değilmiJacky?""Hayır."Ensonnezamangozlerinibudunyadayumuphayaldiyarındaaçmıştı?Ozengin,

hayatdolukokularıensonnezamankoklamış,saydamgoklerenezamanbakmıştı?Geçenyıl

Page 43: STEPHEN KING PETER STRAUB

mı?Hayır.Dahaeski...California...babasıolduktansonra.Demekyaşıaşağıyukarı...Jack'ingözleriiriiriaçıldı.Dokuzyaşındaydı!Nekadaruzunzaman!Üçyıl!Kimi tatlı, kimi karanlık ve tedirgin edici hayallerin, ruyalarınboylesine fark edilmeden

kayıp uzaklaşmasını duşunmek korkunçtu. Sanki Jack'in hayal gucunun bir kısmı acıçekmedenvehabervermedenölmüştü.

ŞişeyiSpeedy'dençabucakaldı.Neredeyseduşuruyordu.Biraztelaşakapıldı.Hayallerdenbazıları tedirgin ediciydi, evet. Annesinin dikkatle seçilmiş uyarı sozleri, gerçekle hayalikarıştırmama konusundaki ogutleri de (yani bir başka deyimle, delirme, Jacky, yavrum,tamammı?) biraz korkutucuydu, evet.Ama şu anda, odunyayı da kaybetmek istemediginifarketmekteydi.

Speedy'nin gozlerine bakıp duşundu: O biliyor. Şu anda kafamdan geçenlerin hepsinibiliyor. Kimsin sen, Speedy? "Bir sure oraya gitmedin mi, kendiliginden nasıl gidileceginiunutursun,"dediSpeedy.Şişeyedogrubaşınısalladı."Buyuzdenyanınasihirlibirsualdım.Busuozeldir."Speedybusonkelimeyibirtursaygıylasoyluyordu."Buoradanmı?Diyar'danmı?"

"Degil. Orada da biraz sihir vardır, Gezgin Jack. Fazla degil ama, biraz. Bu sihirli suCalifornia'dangelme."Jackonakuşkulugözlerlebaktı.

"Haydi,biryudumaldabak,gidiyormusun,gitmiyormusun,"diyesırıttıSpeedy."Osudanyeterinceiçersen,canınınistediğiyeregidersin.Karşındagerçektenbilenbirivar."

"Tanrım... ama Speedy..." Korkmaya başlıyordu. Agzı kurumuştu. Guneş aşın parlaktı.Nabzınınşakaklarındahızlıhızlıattıgınıduyuyordu.Dilininaltındabakırsıbirtadvardı.Jackiçinden,"Osihirlisuyuntadıdaböyleolacak,"diyedüşündü."Korkunçolacak."

"Eğerkorkardageridönmekistersen,biryudumdahaiç,"dediSpeedy"Şişe benimle mi gelecek? Soz veriyor musun?" O esrarengiz yerde kalakalmak, annesi

buradaSloat'unpençesindeölürkenoradandönememekkorkunçolurdu."Sözveriyorum.”"Peki." Jack şişeyi dudaklarına goturdu, sonra biraz uzaklaştırdı. Korkusu bir felaketti.

Keskinveacıydı."İstemiyorum,Speedy,"diyefısıldadı.LesterParkeronabaktı.Dudaklarıgulumsuyorduamagozlerindehiçgulumsemeyoktu...

sertbakıyorlardı.Odunvermiyorlardı.Korkutucuydular.Jackkaragozleriduşundu.Martınıngözlerinivekumdakigirdabı.Benliğinibirkorkukapladı.

Şişeyi Speedy'ye uzattı. "Geri alamazmısın?" diye fısıldadıgında sesi guçsuz, cılız çıktı."Lütfen!"

Speedy cevap vermedi. Jack'e annesinin olmekte oldugunu, Morgan Sloat'un gelmekteoldugunu hatırlatmadı. Ona korkak demedi. Oysa Jack omrunde kendini bu kadar korkakhissetmemişti. Tramplenden atlamaktan vazgeçip indiginde, tum arkadaştan onuyuhaladığındabile.Speedyyalnızcabaşınıçeviripbirbulutabaktı,ıslıkçalmayakoyuldu.

Bu sefer Jack'in korkusuna bir de yalnızlık duygusu karıştı. Iki duygunun birleşimi tum

Page 44: STEPHEN KING PETER STRAUB

benliğinisardı.Speedyonaarkasınıdönmüştü.Speedyonunlailgilenmiyordu."Pekâlâ,"dediJackbirden."Pekâlâ,istediğinbuysa,yapacağım."Şişeyibirkeredahakaldırdı,yenibirşeydüşünmeyefırsatkalmasındiyeçabucakiçti.Tadıdeminkibeklentilerindendedahafelaketti.ŞarapiçmişligivardıJack'in.Biraztadına

varmayı da ogrenmişti. (Ozellikle annesiyle balık yerken içtikleri sek beyaz şaraplardanhoşlanıyordu).Buiçtigidebirazşarababenziyorduama,şaraplaalayedenbirsıvıydı.Tadıkeskin,tatlı,çurukgibiydi.Canlıuzumlerdendegilde,oluuzumlerdenyapılmışgibiydi.Hemde,güzelbirhayatsürmemişölüüzümlerden.

Agzının içi o igrenç, tatlı-mor lezzetle dolarken sanki uzumleri de gozunun onundegorebiliyordu...mat,tozlu,fazlairi,çirkinbirduvaratırmananbirasmauzerinde.Guneşçoksessizdi.Birtek,tepededönüpduransineklerinvızıltısıvardı.

Yutkundu, incebirateşbogazındanaşagı salyangoz izi gibikaydı. Jackgozleriniyumdu,yuzunuburuşturdu.Midesiagzınagelmek uzereydi.Kusmadı.Amaegerkahvaltıetmişolsakusacağındanemindi.

"Speedy..."Gozleriniaçtı,sozleriningerikalanıbogazındaoldu.Oigrençşarabıkusma ikrinitumuyle

unuttu.Annesini unuttu.MorganAmcayı unuttu, babasını unuttu, başkahemenhemenherşeyideunuttu.

Speedyyoktu.Tırmanantreniniskelesiluetigitmişti.BroadwalkCaddesigitmişti.Başkabiryerdeydikendisiartık.Şeyde..."Diyarda..."diyefısıldadı.Tumvucudubirkorkuvesevinçkarışımıylasarsıldı.Ensesindeki

saçlarınkıpırdadıgınıhissediyordu.Dudaklarınınkoşelerinibirgulumsemeninçekiştirmekteolduğunuhissediyordu."Speedy,bengeldim,Tanrım,Diyardayım!Ben..."

Amaiçinebirdehşetduygusudolmadı.Bireliniagzınakapadı,yavaşçaolduguyerdeuçyuzaltmışderecedöndü,Speedy'ninsihirlisuyununkendisinigetirdiğibuyerebaktı.

4Okyanus yine oradaydı ama şimdi çok daha koyu, zengin bir mavi renge burunmuştu.

Jack'in omrunde gordugu en canlı çivit rengi. Bir an hipnotize olmuş gibi durdu.Denizdenesenruzgarsaçlarındaydı.Ufukçizgisinebaktı.Çivitmavisiokyanusun,solmuşblucinrengigökyüzüylebuluştuğuçizgiye.

Ufukçizgisininkıvrımı,azdaolsa,kesinliklebellioluyordu.Başımsallayıpkaşlarınıçattı, otekitarafadondu.Kıyıotlarıyuksekvedolaşıktı.Azonce

atlıkarınca binasının oldugu yere dogru uzanıyorlardı. Iskelede de gitmişti. Onun yerinde,kocagranitkayalardenizedogruinmekteydi.Dalgalarokayalaraçarpıyor,aralarınagiriyor,sesli sesli suzuluyorlardı.Kremagibi yogunkopuklerhavalara sıçrıyor, sonra ruzgaronlarıdağıtıyordu.

Page 45: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jackbirdensolelinisolyanağınagötürdü,ikiparmağıylayanağınıtutupçimdikledi.Gözlerisulandıama,hiçbirşeydeğişmedi.

"Gerçek,"diyefısıldadı.Kayalarayenibirdalgavurdu,köpüklertekrarsıçradı.JackbirdenBroadwalkCaddesininyinedeyerindeoldugunuanladı...birbakıma.Tepeden

aşagıya egri bugru bir araba yolu iniyordu. Gerçek dunya diye duşundugu yerde lunaparkkapısının durdugu noktadan başlıyor, kendi durmakta oldugu yerden geçiyor, devamediyordu.Buyoluotlarburumuştuama,Jackbakıncaburanınarasıradaolsahalakullanılanbiryololduğunuhissediyordu.

Kuzeyebaktı.Sagelindeyeşil'şişeyihalatutuyordu.BaşkabirdunyadaSpeedy'ninelindekapaklabeklemekteolduğugeldiaklına.

Onunkarşısındankayıpmıoldun?Herhaldeoyleolmalı.Vaycanına!Yolboyuncakırkadımattıgındakarabogurtlençalılarınarastladı.Dikenlerarasındaomrundegorduguentombul,enkoyurenkkarabogurtlenlervardı.Jack'inkarnı,deminkiiksiriprotestoiçinolacak,fenahaldeguruldadı.

Karaböğürtlen?Eylülde?Neonemivardı?Bugunolanlardansonra(kisaatdahaonbileyoktu.)Eylul'debogurtlen

olmasına şaşmak, kapının tokmagını yuttuktan sonra aspirin almaya itiraz etmek gibi birşeydi.

Jackuzandı,biravuçbogurtlenkopardı,agzınaattı.Şaşılacakkadartatlıydılar.Ne istiler.Gulumsedi (dudakları masmavi kesilmişti), bir avuç daha kopardı... sonra uçuncu kerekopardı.Omrundebukadarguzelbirşey tatmamıştı.Sonradan, teknedenibogurtlendegil,havanınoinanılmazduruluğunundarolüvar,diyekararverdi.

Dorduncu seferkoparırkenelleridikenlerdençizildi. Sanki çalıona,yeterartık,diyordu.Çiziklerin enderin olanını emdi. Baş parmagının altındaki şişkin kısımdaydı. Sonra kuzeyedoğrutekraryolakoyuldu.Yavaşgidiyor,heryanabirdenbakmayaçalışıyordu.

Bogurtlenden biraz uzaklaşınca durup guneşe baktı. Daha kuçuk gibiydi. Ama dahaateşliydi.Ha ifbir turunculukmuvardıguneşte?Haniortaçagdankalmaresimlerdeoldugugibi?Vargaliba,diyedüşündüJack.Hem...

Bir çıglık koptu.Tatsız bir çıglık. Eski, paslı bir çivi, bir tahtadan çekiliyormuş gibi. Sagtaraftangeliyorduses.Jack'indüşüncelerinidağıttı.Omuzlarımkaldırarakoyanadöndüğündegözleriiriiriaçıldı.

Bir martı... buyuklugu akıl durdurucuydu. Inanılmazdı. Ama martıydı yine de. Somutbiçimdevardı, gerçektimartı.Kartal boyundaydı.Duzgunbeyazkafası bir yanaegikti.Oltagibikıvrıkgagasıaçılıpkapandı.Kanatlarınıoynattı,çevredekiotlarıkıpırdattı.

SonrahiçkorkmaksızınJack'adoğrusekmeyebaşladı.Jack'inkulagınaçokha ifolarak,birçokborununbirarada otmesinebenzerbirsesgeldi,

hiçnedeniyokkenannesinidüşündü.Bir an kuzeye baktı... gitmekte oldugu yone. O ses oraya çekiyordu onu. Içinde

Page 46: STEPHEN KING PETER STRAUB

odaklaşmamışbirtelâşbelirdi.Düşünmeyevakitbulduğunda,çoktanberiaçlığımçektiğimbirşeyi istemek gibi, diye duşundu.Dondurma, patates kızartması, belki de taco. Insan o şeyigorenekadaranlamazdı.Gorenekadarortadayalnızcaisimsizbirihtiyaçvardı.Sizitedirginederdi.Sinirliederdi.

Kocamanbirçadırabenzeryerinsırıklarını,kubbesinigördü.Birtüriribaraka.Alhambra'nın oldugu yer, diye duşundu. Martı o sıra ona tekrar bagırdı. Jack martıya

dondu, onun bir buçuk metre otede oldugunu gorunce kaygılandı. Gaga tekrar açıldı, kirlipembeagızgozuktu.Aklınadunkuolaygeldi.Midyeyikayayaatanmartıdaonatıpkıbunungibikorkunçbakışlarlabakmıştı.Sırıtıyordumartıona...kesindibu.DahayakınasektigindeJackonunpiskokusunualdı...ölübalıkveçürümüşyosunkokusu.Martıonatısladı,kanatlarınıtekraroynattı.

"Defolburadan,"dediJackyukseksesle.Kalbikuturkuturatıyordu.Agzıkurumuştu.Amamartıdankorkmayaniyetiyoktu.Nekadarbüyükmartıolursaolsun."Defol!"

Martı gagasını tekrar açtı... sonra bogazı inanılmaz biçimde korku verecek şekildekıpırdadı,garip,nabızatışıgibiseslerçıktı...yadaöylegeldi.

"AyyeöyyyoooYack...ayyeöyyyooo..."Anneölüyor,Jack...Martı sarsak bir adımla ona biraz daha yaklaştı. Kabuk gibi ayakları dolaşık otlara

basıyordu.Gagasıaçılıyor,kapanıyordu.KaragozleriJack'inkilereçakılmıştı.Jackneyaptıgınıbilemedenyeşilşişeyikaldırıptekrariçti.

O korkunç tad gozlerini tekrar yumup yuzunu buruşturmasına yol açtı... açtıgı zamankarşısındakisarıilantahtasınaboşgozlerlebaktı.Sarıtahtadakoşanikiçocugunresmivardı.Bir kız, bir oglan. Altında YAVAŞ ÇOCUKLAR diye yazılıydı. Bir martı (bu seferki normalboydaydı)bağırarakhavalandı.BesbelliJack'inapansızbelirmesindenkorkmuştu.

Jack çevresine baktı, yerini şaşırıp afalladı. Karnı bogurtlen doluydu. Bir de Speedy'ninsihirli suyu vardı midesinde. Oldugu yerde dondu, bacakları tatsız tatsız titredi. Levhanındibindekikaldırandadoğrulupoturdu,omurgasıürperdi,dişlerisımsıkıkenetlendi.

Birdenbaşınıikidiziarasınaegdi,agzınıaçtı.Herşeyikusacagındanemindi.Amayalnızcaikikerehıçkırdı,boğulacakgibioldu,sonramidesiyavaşyavaşsakinleşti.

Bogurtlenlerden,diyeduşundu.Bogurtlenlerolmasa,kesinkusardım.Başımkaldırdıgındagerçekdışıduygutekrargeldi.Diyardakiootburumuşyoldaaltmışadımancakyurumuştu.Bundanemindi.Biradımıaltmışsantimolsa,yoo,diyelimkiyetmişbeşsantimolsa,pekpekellimetreyürümüşolmasıgerekirdi.Oysa...

Arkasına baktı, koca ark kapıyı gordu. Uzerinde kırmızı har lerle ARCADIA LUNAPARKIyazan kapıyı. Gozleri keskin olmasına ragmen, yazı okuyamayacagı kadar uzaktaydı. SagtaraftaAlhambra'nınbinası,bahçeleri,ardındadadenizvardı.

Diyardaellimetreyürümüştü.Buradaiseyarımmilyolalmıştı."UluTanrım!"diyefısıldadıJackSawyer.Ellerinigözlerinebastırdı.

Page 47: STEPHEN KING PETER STRAUB

5"Jack!Jack,oğlumGezginJack!"Speedy'nin sesi, eski kamyonetin çamaşırmakinesi gibi sesi arasındanyukselmekteydi.

Jack başını kaldırdı. Kolları, bacakları pek dermansızdı. Çok eski bir kamyonetin agır agırkendisine yaklaşmakta oldugunu gordu. Arka kısmı el yapmasıydı. Yurudukçe sallanıyordu.İğrençtürkuazbirrengeboyanmıştı.DireksiyondaSpeedyvardı.

Kaldırımayanaştı,motordan"Hap!Hap!Hap!Hap!Hap!"diyeseslerçıktı,sonramotorukapattı,çabucakindi.

"İyisinya,Jack?"JackşişeyiSpeedyalsındiyeuzattı."Seninsihirlisutamanlamıylaleş,Speedy,"dedibitkin

birsesle.Speedygucenmişgibigorundu...sonragulumsedi."Kimsanailacıntadıguzelolmalıdedi

ki,GezginJack?""Kimsedemediherhalde."Jackgucununbirazınıngeridonmekteoldugunuhissediyordu.

Yavaşyavaş.Yabancılıkduygusunungeçmesineparalelolarak."Artıkinandınmı,Jack?"Jackbaşınısalladı."Olmaz,"dediSpeedy."Okadarıyetmez.Yüksekseslesöyle.""Diyar,"dediJack."Gerçektenvar.Gerçek.Birkuşgördüm..."Sustu,ürperdi."Nasılkuş?"diyesorduSpeedyhemen."Martı. Dev bir martı..." Jack başını iki yana salladı. "Inanmazsın." Bir duşundu, sonra

ekledi."Yoo,herhaldeseninanırsın.Başkakimseinanmazama,seninanırsın.""Konuştumu?Oradakuşlarınçogukonuşur.Genelliklesaçmaşeylersoylerler.Bazılarıda

mantıklıkonuşur...amasapıkbirmantık...çoğunlukladayalansöylerler."Jack yinebaşını sallıyordu. Speedy'nin bunlardan çokdogalmış gibi soz etmesi, kendini

dahaiyihissetmesineyolaçmaktaydı."Sanıyorumkonuştu.Amasanki..."Çabagostererekduşundu. "LosAngeles'deRichard'la

birlikte gittigimiz okulda bir çocuk vardı. Brandon Lewis diye biri. Konuşması kusurluydu.Lafı zoranlaşılırdı.Kuşda oyleydi.Amanedediginibiliyorum.Annemin olmekteoldugunusöyledi."

Speedykolunu Jack'ın omuzlarına sardı, bir sure kaldırımınkenarında oyleceoturdular.Alhambra'nındanışmagorevlisi,yineherzamankigibisolgun,kuşkulu,elindekocabirdestemektupla çıktı. Speedy'yle Jack, onun yolun koşesine kadar yuruyup mektupları postakutusuna atışınabaktılar.Geri dondu, Jack'le Speedy'ye incebir bakışla baktı, sonra tekrarAlhambra'nınyolunasaptı.Azsonralükstrum'larınardındakelkafasıancakgörünüroldu.

On kapının açılıp kapanma sesi rahatlıkla duyuldu. Jack'in içine korkunç bir sonbahar

Page 48: STEPHEN KING PETER STRAUB

yalnızlıgıduygusudoldu.Geniş,bomboşyollar.Kumtepecikleriyledolu,kocaman,boşkumsal.Boşlunapark.Tumoyuncaklarıkilitaltında.Annesininkendisinidunyanınsonugibibiryeregetirmişolduğunudüşündü.

Speedy başını yana buktu, o bal gibi sesiyle şarkıya başladı. "Ben çok gezdim, çokeglendim...bukoyuiyibilirim...yazgittiartık,evet,kışdageliyor...kışgeliyorbenimdecanımartık...yineyolaçıkmakistiyor..."

SusupJack'ebaktı."Senindecanınyolculukistiyormu,GezginJack?"Jack'inkemiklerindebirkorkudolaştı."Herhalde,"dedi."Egeronabiryardımıolacaksa.Onayardım...Onayardımedebilirmiyim,

Speedy?""Edebilirsin,"dediSpeedyenciddisesiyle."Ama...""Bu iştedunyakadar 'ama'var,"diyekonuştuSpeedy. 'Trenlerdolusu 'ama'var,Gezgin

Jack.Sanakolayolacakdemiyorum.Başarılıolacagınadasozvermiyorum.Sagdonersindiyebilesözveremem.Deliolmadandönemeyeceğinidebilemem.

"YolunçoğunuDiyar'daalmangerek,çünküorasıçokdahaküçük.Onadikkatettinmi?""Evet.""Edeceğinitahminetmiştim.Şuyoldaçokmesafealdın,değilmi?"Deminki soru Jack'in aklına tekrar geldi. Konunun dışındaydı ama, sormak zorundaydı.

Bilmesişarttı."Yokoldummu,Speedy?Benikaybolurkengördünmü?"Speedyellerinibirtekkereçırpıp,"Şöylecegittin,"dedi.Jack agır, isteksiz bir gulumsemenin; dudaklarına yayıldıgını hissetti... Speedy de ona

gülümsedi."BunuBayBalgo'nunbilgisayardersindeyapmakisterdim,"dediJack.Speedyçocukgibi

güldü,Jackdaonakatıldı.Gülmekiyigeldi.Böğürtlenlerintadıkadariyihemenhemen.BirkaçsaniyesonraSpeedyayrıldı,konuştu."Diyar'agitmeninbirnedenivar,Jack.Oradan

almangerekenbirşeyvar.Çokgüçlübirşey.""Oradamıo?""Orada.""Annemeyardımıolurmu?""Onada...ötekinede.""Kraliçe'yle!"Speedybaşınısalladı."Nediro?Nerede?Nezamanonu..."

Page 49: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Durbiraz!"diyeelinikaldırdıSpeedy.Dudaklarıgulumsuyorduamagozlericiddi,hemenhemenhüzünlüydü."Birerbirerkonuşalım.Hem,Jack...bilmediğimşeylerisanasöyleyemem...izinverilmeyenşeyleridesöyleyemem."

"izinmi?"diyesorduJackşaşkınlıkla."Amakim...""Işteyinebaşladın,"dedi Speedy, "Dinlebeni,Gezgin Jack.Mumkunoldugukadar çabuk

yolaçıkmangerek.OBloatdenenadamgelipseniyakalamadan...""Sloat.""Evet,o.Ogelmedengitmengerek.""Amaannemirahatsızeder,"dediJack.Bununedensoylediginikendidemerakediyordu.

Dogruolduguiçinmi,yoksaSpeedy'nindedigiyolculugaçıkmaktankurtulmakiçinmi?SankiSpeedyzehirliolabilecekbiryemekkoyuyorduönüne."Onutanımazsın!O..."

"Onutanırım,"dediSpeedyalçaksesle."Onueskidentanırım.GezginJack.Odabenitanır.Uzerinde izini bırakmışımdır. Gizlidir o izler... ama vardır. Annen kendini koruyabilir. Enazındanmecburbuna...birsüreiçin.Çünküseningitmenşart."

"Nereye?""Batıya,"dediSpeedy."Buokyanustanöbürüne.""Ne?"diyebagırdıJack.Omesafeyiduşunmekafallatmıştıonu.Birdenaklına,uçgeceonce

televizyondagordugureklamgeldi.Adamınbirionbinmetreyuksektekiuçagınbufesindenlezzetliyiyecekleralıpyiyordu.Jackannesiylebirokyanustanbirokyanusadefalarcauçmuştu.New York'dan Los Angeles'e uçarken guneşin hiç batmamasına da için için pek sevinirdi.Zamanıkandırıyormuşgibibirduygu.Çokdakolaydı.

"Uçaklagidebilirmiyim?"diyesorduSpeedy'ye."Hayır!" Speedy hemenhemenbagırmıştı bu kelimeyi soylerken. Gozleri kaygıyla iri iri

açılmıştı.GuçlueliyleJack'inomzunasarıldı."Sensenol,aslagokyuzuneçıkayımdeme!Asla!OradaykenDiyar'akayıverirsensonra..."

Arkasınıgetirmedi.Jack'inhayalinde,kendisi,blucini,kırmızıtişortuylebiruçaktanmermigibifırlamış,paraşütsüzolarakaşağıdüşüyordu.

"Yuruyeceksin,"dediSpeedy."Fırsatoluncaotostoplagidersin...amadikkatliolmangerek.Çunkuoradayabancılarvardır.Bazılarıdelidir.Kimiseniokşamak,kimisanasaldırmakister.AmabazılarıgerçektenYabancı'dır,Jack.Onlarherikidunyadaayagıolaninsanlardır...herikiyanıdagorurler.Korkarımseningelmekteoldugunuçokgeçmedenanlayacaklardır.Vesenibekliyorolacaklardır."

"Onlar..."kelimeyiaradı."İkizlimi?""Bazıları oyle,bazılarıdegil.Şuandadahafazlasınısoyleyemem.Amabecerebilirsen ote

yana geç. Oteki okyanusu bul. Fırsat varsa Diyarda yol al. Daha hızlı gidersin. Şu suyu dayanmaal..."

"Ondannefretediyorum!""Nefret ettigine boş ver." dedi Speedy sert bir sesle. "Oraya git... bir yer bulacaksın. Bir

başkaAlhambra.Orayagirmekzorundasın.Korkunçbiryer,kötübiryer.Amagirmenşart."

Page 50: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Nasılbulacağımorayı?""Osanaseslenir.Açıkseçikduyarsın,evlât.""Neden?"diyesorduJack.Dudaklarınıyaladı."Okadarkötüysenedengitmemşart?""ÇünküTılsımorada,"dediSpeedy."ÖtekiAlhambra'nıniçindebiryerde.""Nedensözettiğinianlamıyorum!""Anlayacaksın."Speedyayagakalktı,uzanıpJack'inelinituttu.Jackdakalktı.Ikisikarşılıklı

durdular.Yaşlısiyahadamvebeyazküçükçocuk."Dinle,"dediSpeedyşarkısoylergibibirsesle.'Tılsımseninelinegelecek,GezginJack.Çok

buyukdegil,çokdakuçukdegil,tıpkıbirkristaltopabenzeyecek.GezginJack,sevgiliGezginJack, sen onu getirmek için California'ya gidiyorsun. Ama sorunun şu senin: Onu elindendüşürdünmü,herşeykayboldudemektir."

"Nesoylediginianlamıyorum,"dediJacktekrar.Inatçılıkediyordubirbakıma."Aslındasende..."

"Olmaz," dedi Speedy. Ama sesi anlayışlıydı. "O atlıkarıncayı sabaha kadar bitirmekzorundayım. Çene çalacak vaktim yok. Şimdi sana başka şey soyleyemem. Herhalde yinerastlayacağız.Yaburada...yadaorada."

"Amabenneyapacağımıbilmiyorum!"dediJack.Speedykamyonetinkapısınıaçıyordu."Hareketegeçmeneyetecekkadarbiliyorsun,"diyecevapverdi.'Tılsımagideceksin,'Jack.

Osenikendineçekecek."'Tılsımnedemek,onubilebilmiyorum!"Speedy guldu, kontak anahtarını çevirdi. Kamyonet çalıştı, egzozundan mavi dumanlar

çıktı.Speedy"Sözlüğebakarsın!"diyebağırıparabayıgerivitesealdı.Gerigerigitti,manevrasınıyaptı, sonrakamyonetArcadiaLunaparkınadogruuzaklaştı.

Jack kaldırımın kenarında durmuş onun arkasından bakarken, omrunde kendini bu kadaryalnızhissetmediğinidüşünüyordu.

Page 51: STEPHEN KING PETER STRAUB

JACK'LELILY

1Speedy'ninkamyonetivirajıalıp lunaparkkapısındagozdenkayboluncaJackoteledogru

yurumeyebaşladı.BirTılsım.BaşkabirAlhambra'da.Birbaşkaokyanusunkıyısında.Yuregibomboşgibiydi. Speedyyanındaolmayıncabu işona oyle zor, oylebuyukgorunuyorduki!Biraz da muphemdi. Speedy konuşurken Jack onun o karmaşık imalarım, tehditlerini vetalimatını anlıyormuşgibibirduyguyakapılmıştı amaşimdiher şeykarışmıştı yine.Diyargerçekti ama.Okesinbilgiyeelindengeldigi kadar sarıldı, içindehemsoguk,hemde sıcakduygularhissetti.Gerçekbiryerdiorası.Kendisideorayatekrargidecekti.Henuzherşeyipekanlamıyorolsabile.Cahilbiryolcuolsabile...yinegidecekti.Şimdiartıkbirtekannesiniiknaetmeye çalışmak kalıyordu. 'Tılsım" dedi kendi kendine. Bu kelimeyi tekrarlayarak yolunsonuna geldi, birkaç basamaklık merdiveni sıçrayarak çıkıp patikaya daldı, lukstrumlararasındailerledi.Alhambra'nıniçininkaranlıgı,kapıarkasındankapandıgıandaşaşırttıonu.Lobiuzunbirmagaraydı...golgeleribirbirindenayırmak içinateşyakmakgerekirdi.Solgungorevlimasanıngerisindekıpırdandı,akçılgozleriniJack'edikti.Birmesajvardıbugozlerde,evet. Jack yutkunup arkasını dondu. Bumesaj onu daha guçlu kılıyordu. Buyutuyordu onu.Amacıazarlamaolsabile,etkisibuydu.

Asansorlere dogru dimdik yurudu. Adımları telaşsızdı. Siyahlarla dolaşıyorsun, ha?Omzunasarılmalarınaizinveriyorsun,ha?Asansordevbirkuşgibiindi,kapılarıaçıldı, Jack.bindi.Uzerindeparlakbir4bulunandugmeyebasmakuzeredondu.Gorevlihalaresepsiyonmasasınınbaşında, onaaynımesajı yolluyordu. Zencihayranı, zencihayranı, zencihayranı(oylesi hoşuna gidiyor, ha, velet? Sıcak ve siyah... sana oylesi gerek, ha?) Kapılar bereketversinkapandı.Jack'inmidesipabuçlarınadoğrudüşergibioldu,asansöryukarıyayükseldi.

Nefret aşagıda, lobide kaldı. Asansordeki hava, birinci kata vardıkları anda degişiverdi.Jack'inartıktekyapacağı,annesinetekbaşınaCalifornia'yagideceğinihabervermekti.

MorganAmca'nınseninadınakagıt falan imzalamasına fırsatverme,yeter...Asansordençıkarken Jack ilkdefa olarak, acabaRichard Sloat babasınınnasıl biri oldugunu anlıyormudiyemeraketti.

2Çizgiçizgidalgalar uzerindegidenminikteknelerigosterentablolarınarasındankoridor

boyunca ilerledi. 408 numaralı kapı aralık duruyor, içerinin bej halısı gorunuyordu.Pencereden giren guneş duvarda dikdortgen bir aydınlık yaratmıştı. "Hey Anne," dedi Jackiçeriyegirerken."Kapıyıkapatmamışsın.Nelerolu..."Odadayalnızdı,"...yor?"diyesorusunu

Page 52: STEPHEN KING PETER STRAUB

mobilyalara yoneltti. "Anne?" Derli toplu odada bir karışıklık var gibiydi. Dolmuş, taşmaküzerebirsigaratablası,sehpadayanyarıyasudolubirbardak.

Jackbuseferpaniğekapılmayacağınadairkendikendinesözverdi.Agırbirturyaptı.Annesininyatakodasıkapısıaçıktı.Odanıniçikaranlıktı.Lilyperdeleri

hiçaçmazdı."Hey,oradaoldugunubiliyorum,"diyeseslenipodanın içindengeçti,banyonunkapısına

vurdu. Cevap gelmedi. Jack kapıyı açtı, muslugun yanında pembe diş fırçasını, tuvaletmasasındasaçfırçasınıgordu.Fırçadaaçıkrenksaçlarvardı.LauraDeleossian,diyeseslendiJack'inkafasınıniçindenbirses.Gerisingeribanyodançıktı.Buisimetkiliyorduonu."Öff,yinemi?"diyemırıldandıkendikendine."Nereyegitti?"

Sahnegözününönündebelirmiştibile.Kendi yatak odasına giderken gordu o sahneyi. Jack'in boş bavulu, kitapları, çorapları...

Kendi banyosuna bakarken de gordu. Havlular yere atılmıştı. Kimisi banyonun kenarınaasılmış,kimisidemasanınüzerindeydi.

Morgan Sloat kapıdan giriyor, annesini kollarından yakalıyor, surukleyerek alt kataindiriyordu...

Jackçabucaksalonadöndü,buseferkanepeninarkasınabilebaktı....sonraonuyankapıdançıkarıyor,birarabayabindiriyordu...gözlerisarıyadönedöne...Telefonu açıp sıfırı çevirdi. "Ben Jack Sawyer. 408'den arıyorum.Annembenim için bir

mesajbıraktımı?Buradaolmasıgerekiyorduama...hernedense...şey...""Birbakayım,"dedikız.Jacktelefonasarılıpbekledi,kızınsesiazsonraduyuldu."408için

mesajyok,üzgünüm.""Ya407?""Onlarınikisiaynıyer,"dedikız."Son bir saat içinde ona konuk falan geldimi? Bu sabah gelen oldumu? Onu gormeye

yani?""Onuresepsiyonbilir,"dedikız."Benbilemem.Birsorayımmı?"Jack,"lütfen,"dedi.Kız, "Bu sıkıcı yerde yapacak bir şey çıkınca seviniyorum," diye karşılık verdi.

"Kapatmayın."Biraz daha bekledi. Kızın sesi geldiginde, "Konuk yok," dedi. "Belki sizin için odaya bir

mesajbırakmıştır.""Evet,birarayayım."Jacktelefonuse ilhaldekapadı.Resepsiyongorevlisidogruyusoyler

miydi? Aslında elbette Morgan Amca bu odaya gelip annesini kaçıramazdı. O dahaCalifornia'daydı. Ama bu işi yapmak için başkalarını yollayabilirdi. Speedy'nin soz ettigi oinsanları.HerayağıbaşkadünyadaolanYabancı'ları.

Jack odada daha fazla kalamayacagım anladı. Kanepeden fırladı, tekrar koridora çıktı,

Page 53: STEPHEN KING PETER STRAUB

kapıyı arkasından kapadı. Birkaç adım ilerledikten sonra oldugu yerde durdu, geri dondu,kapıyıkendianahtarıylaaçtı,ikisantimkadaritti,donupasansorlereyurudu.Belkideannesianahtarınıalmadançıkmıştı...belkilobidekidukkanainmişti.Belkioradakigazetebayiindenbirgazetealıyordu.

Hah.Yazbaşındanberiannesininelindebirtekgazetegormuşdegildiki!Yalnızcamahalliradyoyayınlarındaanlatılanlarıdinliyordu.

Ohaldeyürüyüşeçıkmışolabilirdi."Hımmm... sporyapıpderin soluklaralıyordubesbelli.Yadakoşuyordu.LilyCavanaugh

birdenbireyuzmetreyarışlarınakatılmayakararvermiş.Kumsaldagelecekolimpiyatlariçinçalışıyor...

Asansor onu lobiye indirdiginde, dukkana goz attı. Yaşlıca sarışın bir kadın, tezgahınbaşından', gozluklerinin uzerinden ona geri baktı. Ra larda oyuncak hayvanlar, birkaç incegazete,birkaçdergi.

Jack,"Özürdilerim,"deyipdöndü.Kocaman saglıksız bir saksı çiçeginin yanındaki bronz plakaya bakar buldu kendini...

hastalanmayabaşladı,yakındaölecek.Dukkandaki kadın ha if oksurup bogazını temizledi. Jack o sozlere epey zamandır

bakmaktaolduğunufarketti."Evet?"dedikadınarkasından.Jacktekrarozurdiledi,lobininortayerinedogruldu.Nefretdolugorevlitekkaşınıhavaya

kaldırdı,sonrayandönüpboşmerdivenedoğrubaktı.Jackkendinizorlayıpadamayaklaştı."Bayım," dedimasanın onune gelince. Adam sankiKuzey Carolina'nın başkentini, ya da

Peru'nun bir numaralı ihraçmalını hatırlamaya çalışıyordu. "Bayım." Adam kaşlarını çattı.Neredeysebulacaktıaradığıcevabı...kimsekendisinirahatsızetmese.

Bunların hepsi numaraydı. Jack biliyordu. Konuştu. "Acaba bana yardım edebilirmiydiniz?"

Adam sonunda gozlerini ona dogru çevirmeye razı oldu. "Ne yardım istedigine baglı,çocuk."

Jackbugizlialayıanlamamazlığageldi."Azönceannemindışarıyaçıktığınıgördünüzmü?""Azöncenedemek?"Alayifadesiartıkneredeysegözlegörülebilecekkadardı."Dışarıçıktığınıgördünüzmü?Bilmekistediğimo.""Sevgilinleoradaeleleykengördüdiyemikorkuyorsun?"'Tanrım!Ammaberbatbirinsansın!"Jackkendiagzındançıkanbusozlerekendideşaştı.

"Hayır,ondankorkmuyorum.Yalnızcaannemdışarıçıktımıdiyemerakediyordum,sendebukadar rezil biri olmasan bana soylerdin. "Yuzunu ateş basmıştı. Ellerinin yumruklaştıgınıgördü.

"Eh,evet,çıktı,"dediadam.Donuparkasındakiduvarıkaplayanminikkutularabaktı."Amayerindeolsam,dilimedikkatederdim!Bendenozurdileseniyiolur,zuppeBaySawyer.Benim

Page 54: STEPHEN KING PETER STRAUB

degözümvar.Nelernelerbilirim.""Sençeneyarıştır,benişimiyarıştırayım,"dediJack.Bucumleyibabasınıneskiplaklarının

birinden hatırlamıştı. Belki şu duruma tam uymuyordu ama, agzına iyi geldi. Adam dagözlerinikırpıştırınca,yerineoturduğunudahaiyianladı.

"Belki bahçededir, bilmiyorum," dedi adam asık suratla. Ama Jack çoktan kapıya dogruyönelmişti.

'B' ilmlerinin kraliçesi otelin bahçesinde yoktu. Zaten olsa, Jack onu otele girerken degorurdu.HemLilyCavanaughbahçedegezecektiplerdendegildi.Kumsaldakoşuyaçalışmakonanasıluymuyorsa,budaöyleuymuyordu.

BroadwalkCaddesi'ndenbirkaçarabageçti,birmartıbağırdı,Jack'inyüreğisıkıştı.Parmaklarınısaçlarınınarasındangeçirdi,sokagınsagına,solunabaktı.Belkidegerçekten

Speedykonusundameraklanmıştıannesi.Belkioglununbugaripyeniarkadaşımbirkontroletmek istemiş, lunaparka dogru yurumuştu. Jack daha az tanıdıgı obur yone saptı, kasabayolunakoyuldu.

Alhambra bahçelerinin kenar lukstrumları dışında ilk dukkan Arcadia Çay Evi'ydi. IşçiBayramındansonrakalanbirorası,birdeeczanevardı. Jackkaldırımdakısabirkararsızlıkgeçirdi.Amaorası annesini bulabilecegi ilk yer oldugundan, sonunda adımını attı, yaklaşıpcamdaniçeriyebaktı.

Kasanın başında, saçlarını tepesine toplamış bir kadın oturmuş sigara içiyordu. Pembeelbiseligarsonkızkarşıduvarayaslanmıştı. Jackoradamuşterigoremedi.DerkendukkanınAlhambra tarafındaki duvarı dibinde yaşlı bir kadının kahve incanını dudaklarınagoturdugunugordu.Oradaçalışanlarhariç,bukadıntekbaşınaydı.Jackyaşlıkadının incanınızarifbirhareketletabagabırakışmabaktı.Sonrakadınçantasındanbirsigaraçıkardı...Jackiçibulanarakonunkendiannesiolduğunuanladı.Yaşetkisibirandasiliniverdi.

AmaJackoetkiyiunutamadı.Sankiçiftmercekligozlukcamlarındangormuştuonu.LilyCavanaughileyaşlıkadınaynıvücutiçindeydiler.

Jack kapıyı yavaşça açtı ama, tepedeki çıngıragı sallamadan edemedi. Kasadaki sarışınkadıngulumseyerekbaşınısalladı,garsonkızdogruldu,elbisesiniduzeltti.Annesionagerçekbirşaşkınlıklabaktı,sonraaçıkçagülümsedi.

"Aman, dolaşan Jack, boyun oyle uzadı ki, o kapıdan girdiginde seni bir an için babansandım."dedi."Bazenonikiyaşındaolduğunuunutuveriyorum."

3"Bana'DolaşanJack'dedin,"diyereksandalyeyiçekti,oturdu.Annesininyüzüçoksolgundu.Gözlerininaltındamorluklarhemenhemençürükgibiydi."Babandasanaöyledemezmiydi?Birdenaklımageldi.Bütünsabahdolaştındurdun""BanaDolaşanJackmiderdi?

Page 55: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Onabenzerbir şey... derdi, evet. Sen çokkuçukken,Gezgin Jack!"dedibirdenkesinbirifadeyle. 'Tamam, oylederdi.SanahepGezgin Jackderdi.Çimenler uzerindesenbizedogrukoşarken. Komikti herhalde. Yukarda kapıyı açık bırakmıştım. Çıkarken anahtarını alıpalmadığındanemindeğildim."

"Gordum," dedi Jack. Annesinin farkında olmadan verdigi bu yeni bilginin heyecanıylatitriyorduhâlâ.

"Kahvaltıistermisin?Ooteldebiryemekdahayemekistemedicanım."Garsonkızyanlarınagelmişti."Delikanlı?"diyesordu,notdefterinikaldırdı."Seniburadabulabileceğimineredenbildin?""Gidecekbaşkaneresivarki?"diyesorduannesimantıklımantıklı.Sonragarsonadondu.

"Onaüçyıldızlıkahvaltıdangetirin.Boyugündeikibuçuksantimuzuyor."Jackarkasınayaslandı.Neresindenbaşlayacaktılafa?Annesi onamerakla baktı, Jack de başladı... şimdi başlaması şarttı. "Anne, ben bir sure

gitsem,idareedebilirmisin?""Nedemekidare?Birsüregitmeknedemek?""Yaniacabasen...MorganAmca'dangelendertlerlebaşaçıkabilirmisin?"Annesi gepgergingulumseyerek, "Sloat'uben idare ederim,"dedi. "Bir sure, en azından.

Neleroluyor,Jacky?Biryeregidecekdeğilsinkisen!""Mecburun," dedi. "Ciddi soyluyorum." Kendini oyuncak isteyen bir çocuk gibi gordu.

Bereket versino anda garsonkız elindekızarmış ekmekler vebir bardakdomates suyuylaçıkageldi. Jackbirangozlerinikaçırdı.Tekrarannesinebaktıgında, annesikızarmışekmegialmış,üzerinereçelsürüyordu.

"Gitmemgerek,"dediJack.Annesiekmegionauzattı.Yuzuduşuncelibirifadeylekıpırdadıamabirşeysöylemedi.

"Ben bir sure goremeyebilirsin, anne." dedi çocuk. "Sana yardım etmeye çalışacagım. Oyüzdengitmemgerek."

"Banayardımetmekmi?"Sesiinanmazgibiydi.Jackbuşaşkınsestonununyuzdeyetmişbeşgerçekolduğunuhesapladı.

"Seninhayatınıkurtarmayaçalışacağım.""Hepsibukadarmı?""Yapabilirim.""Demek benim hayatımı kurtarabilirsin. Bu çok eglenceli işte, Jacky bebek. Televizyona

versen, akşam haberlerinden hemen sonra yayınlardı bu ilmi. Hiç televizyonculuga hevesettinmisen?"Uzerinekırmızıreçelbulaşmışbıçagıbıraktı,gozleriniyapmacıkbirşaşkınlıklairiiriaçtı.AmabunumaradananlamazlıgınaltındaJackikişeygordu.Birkorkununkabarışı,birde...belkiJack'inbirşeyleryapabileceğinedairbellibelirsizumut.

"Senolmazdesenbilebenyinededeneyeceğim.Bariizinver."

Page 56: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Oh,buharikabiranlaşmaişte.Özellikledenedensözettiğinianlamadığımagöre...""Amabenceanlıyorsun...bencebir ikrinvar,anne.Çunkubabamolsahemenanlardıne

demekistediğimi."Annesininyanaklarıkızardı,agzıincelipbirçizgioldu."Okadarhaksızlıkediyorsunkiayıp

oluyor,Jacky.Philip'inbilebileceğişeyleribanasilahdiyekullanamazsın.""Bildiğişeyler,bilebileceğideğil.""İyicezırvaladın,berbatettinortalığı,oğul."Garsonosıradayumurtatabagınımasayakoyuyordu.Tabaktasosislerdevardı.Kızbirden

hızlasoluğunuiçineçekti.Garson kız uzaklaşınca annesi omuz silkti. "Buraya geleli mustahdemle bir turlu uyum

sağlayamadım.Amazırvazırvadır,yinedezırvadırişte"."Seninhayatınıkurtaracagım,anne,"diyetekrarladı Jack."Bununiçinçokuzaklaragidip

birşeygetirmemgerek.Bendeonuyapacağım.""Keşkenedensözettiğinibilseydim."Bunormal,sıradanbirkonuşma,dediJackkendikendine.Arkadaşımınevindebirikigece

kalabilir miyim dermiş gibi bir şey. Sosisi ortasından kesti, yarısını agzına attı. Annesidikkatleonabakıyordu. Sosisi çignedi, yuttu,bu sefer agzınabir çataldolusuyumurtaattı.Speedy'ninşişesiarkacebindekayagibiydi.

"Keşkesanasessizceilettiğimmesajlarıduyupcevaplasaydın."Jackyumurtasınıyuttu,buseferağzınapatateslerdenattı.Lily elini kucagına koydu. Jackne kadar uzun sure susarsa, konuştugunda annesi onuo

kadariyidinlerdi.Dikkatikahvaltısındaymışgibiyaptı.Yumurtasosispatates,sosispatatesyumurta,patatesyumurtasosis...sonundaannesininbağıracakhalegeldiğinihissetti.

BabambanaGezginJackdermiş,dedikendikendine.Yaptıgımdogru.Bundandogrusunuseçemezdim.

"Jack...""Anne,"dedi."Bazenbabamseniçokuzakbiryerdenaramazmıydı?Oysasenonunkentte

olduğunusanıyorolurdun,değilmi?"Annesikaşlarınıkaldırdı."Bazen onu içerde sanarak bir odaya girdigin, hatta orada oldugunu bildigin, ama

bulamadığınolmuyormuydu?"Birazbunudüşünsünhele."Hayır,"dediannesi.Buinkârıikisideunutmayaçalıştılar."Hemenhemenhiçolmadı.""Anne,banabilekaçkereoldu,"dediJack.

Page 57: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Herzamanbiraçıklamasıvardıama.Biliyorsun,vardı.""Babambirşeyleraçıklamaktapekustaydı,bunubilirsin.Heledeaçıklamasızorşeyleri.Bu

konudaçokbecerikliydi.Böylebirsanatajanıolmasınındasırrıbuydu."Annesiyinesessizleşmişti."Nereyegidiyordu,biliyorumben,"dedi Jack. "Orayabendegittim.Dahabu sabahyine

gittim.Busefergidersem,seninhayatınıkurtarmayaçalışacağım.""Hayatımın senin tarafından kurtarılmaya ihtiyacı yok, kimsenin kurtarmasına ihtiyacı

yok."diyetısladıannesi.Jacktabağınabaktı,birşeymırıldandı."Neydio?"diyeüstelediLily."Benceihtiyacıvar."Gözlerinikaldırıponunkilerebaktı."Yasanahayatımınasılkurtarmakniyetindesindiyesorsam?""Cevap veremem. Çunku kendim de tam anlayamıyorum henuz. Anne, zaten okula

gitmiyorum...birşanstanıbana.Belkibirhaftadafalandönerim."Annesikaşlarınıkaldırdı."Dahauzundasürebilir,"diyekabullendiJack."Sen delisin bence." Ama benliginin bir kısmının inanmaya can attıgını goruyordu Jack.

Zaten bir sonraki sozu de bunu kanıtladı. "Eger... eger ben seni bu esrarengiz yolculugayollayacakkadardeliolsam...yinedebirtehlikeyeatılmayacağındaneminolmakisterdim."

"Babamhepgeridöndü,"dediJack."Seninhayatını tehlikeyeatmaktansakendiminkiniatmayatercihederim."Bugerçekde

aralarındabirsürebüyükyerkapladı."Fırsat bulunca ararım. Ama iki hafta geçer de aramazsam, yine de kaygılanma. Geri

döneceğimibil.Babamınhepdöndüğügibi.""Bu baştan sona çılgınlık. Ben de dahil hem. Bu gitmen gereken yere nasıl gideceksin?

Neredeymişoyer?Yeterinceparanvarmı?""Ihtiyaçduyacagımherşeyimvar,"derkenJackinşallahilkikisorununuzerindedurmaz

diyedualarediyordu.Sessizlikuzadı, sonunda Jack, "Galibaçoguyoluyuruyerekalacagım,"dedi."Dahafazlaanlatamam,anne."

"GezginJack...Neredeyseinanacağım...""Evet,"diyebaşınısalladıçocuk,"Evet!"içindenduşunuyordu:Belkidesenonun,gerçek

Kraliçe'nin bildiklerinden bazılarını da biliyorsun... bu yuzden beni bu kadar kolaybırakıyorsun."Evet,doğru.Bendeinanıyorum.Buyüzdendoğrusayılıyor."

"Eh,bennedersemdiyeyim,nasılsagideceğinegöre...""Gideceğim.""...o zaman ne dedigimin onemi yok." Ogluna cesaretle baktı. "Ama onemi oldugunu

içimdenbiliyorum.Burayamumkunoldugukadarçabukdonmeniistiyorum,oglum.Hemengitmiyorsun,değilmi?"

Page 58: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Mecburum."İçinederinbirsolukçekti."Evet,hemengidiyorum.Sendenayrılırayrılmaz.""Neredeyseinanacagımbusaçmalıklara.TamPhilSawyer'inoglusunsen.Buralardabirkız

falan bulmuşdegilsin, degilmi..?"Ogluna keskin bakışlarla baktı, "Yo, Kız yok. Peki. Kurtarbakalım hayatımı. Çık yola." Başını iki yana salladı. Jack'e o gozlerde aşırı bir parlaklıkgörüyormuşgibigeldi."Mademgidiyorsun,çıkartık,Jacky.Yarınarabeni."

"Arayabilirsem."Ayağakalktı."Arayabilirsen. Elbette. Bagışla beni," Hiçbir şey gormeden masaya baktı. Bakışları

odaklaşmışdeğildi.Yanaklarınınortayerindealbeneklerparlıyordu.Jackegiliponuoptu,annesielinihavadasalladı.Garsonkızikisinebaktı.Sankisahnederol

yapıyorlardı.Annesinesoylersesoylesin,Jackonuniçindekiinanmazlıgıyuzdeelliazalttıgınıhissediyordu.Yaniannesiartıkneyeinanmasıgerektiğinibilmiyordu.

Lilybiranonabaktı,gozlerindetekraralevlerparıldadı.O kemi?Gozyaşımı?"Dikkatliol,"dedi,garsonaişaretetti.

"Seniseviyorum,"dediJack."Aslaboylebirsozleayrılma."Hemenhemengulumsuyordu."Çıkyolculuguna,GezginJack.

Bendurumunnekadarçılgıncaolduğunuanlayamadançık.""Çıktım." Jackdonup restorandan çıktı. Başı gepgerginhissediyordu.Kafatası kemikleri,

usttekietigerecekkadarbuyumuşgibi.Oboşsarıguneşışıgıbirandagozlerinesaldırdı.Jackarkadandukkanınkapısınınçarparakkapandıgınıduydu,uzerindekiçıngırakçaldı.Gozlerinikırpıştırdı, tra igi kollamadan Broadwalk Caddesini aştı. Karşı kaldırıma vardıgında, otelegidipbirkaçkıyafetalmasıgerektiginihatırladı.AnnesidukkandanhalaçıkmamıştıJackoteledalarken.

Gorevli danışma masasında ha if gerileyip ciddi bakışlarla baktı. Jack ondan kendisinedogru bir duygu akımı hissetti. Bir an, adamın kendisine neden bu kadar şiddetli tepkigosterdigini anlayamadı. Annesiyle yaptıgı konuşma sandıgından erken bitmişti ama, onagunlerce surdu gibi gelmişti. O konuşmadan once de bu adama "rezil" demişti. Ozur mudilemeliydi?Zatennedenkızıpdaöylesöylediğiniartıkhatırlamıyordubile...

Annesiizinvermiştigitmesine...yolculuguyapmasınaizinvermişti.Resepsiyoncununateşsaçanbakışları altında lobide ilerlerken sonundabununnedenini de anladı.GerçiTılsım'ınadındansözetmemişti.Amaetseydibile,gezisininodeliceamacınıanlatsaydıda...annesionubilekabulederdi.Onadonuşteotuzsantimboyundabirkelebekgetirip fırındapişireceginisoylese,kelebegiyemeyibilekabulederdi.Garipolurduama,yinedegerçekbirgoruşbirligiolurdu.Böylesamançöplerinesarılmasıbirbakımakorkusununderinliğinigösteriyordu.

Ama sanlısının bir nedeni de, ta içinden, bunların saman çopu olmayıp tugla parçasıoldugunubilmesindendi.Annesionagitmesi için izinvermişti,çunkuodaDiyarınvarlıgınıbiliyordu,seziyorduiçinden.

Acabahiçgeceyarısıuykusundanoismiduyarakuyanmışmıydı?LauraDeloessian!407 ve 408 numaralarını taşıyan dairede sırt çantasına rastgele birkaç giysi attı.

Çekmecedebirşeyeparmagıdegdiyse,boyudafazlabuyukdegilse,hemençantayaatıyordu.

Page 59: STEPHEN KING PETER STRAUB

Gomlekler,çoraplar,birkazak,jokeyşortu.Jackbejblucininisımsıkıruloyaptı,onudazarzortıktı.Osıra,çantanınrahatsızlıkverecekkadaragıroldugunufarketti.Gomleklerleçoraplarınçogunu çıkardı. Kazagı da çıkardı. Diş fırçasını son anda hatırladı. Çantanın kayışlarınıomuzlarından geçirdi. Pek agır sayılmazdı. Şuncacık yukle butun gun bile yuruyebilirdi.Salonun ortasında sessizce durdu, veda edecek bir kimsenin yoklugunu guçlu biçimdehissetti.Annesionungittigindeneminolmadandonmezdiburaya.Şimdidonse, gitmediyeemir vermek zorunda kalırdı çunku. Jack bu uç odaya, alıştıgı, sevdigi eviymiş gibi vedaedemezdi. Otel odaları, ayrılışları duygusuzca kabullenirdi. Sonunda telefon bloknotunayürüdü,otelinincekaleminielinealdı,enüstkağıdaaltaltaüçsözyazdı.

TeşekkürlerSeniseviyorumvedöneceğim.

4JackincekuzeyguneşialtındaBroadwalkCaddesindeilerlerkennerede...geçişyapacagını

düşünüyordu.GeçişiyapmadanönceSpeedy'yibirdahagörmelimiydi?Mutlakakonuşmalıydıonunlabirkeredaha.Gidecegiyerhakkındaoyleazşeybiliyorduki.,kimlerlekarşılaşacaktı,neyiarıyordu...aslındabirkristalkureyebenziyor.TılsımhakkındaverecegiogutbukadarcıkmıydıSpeedy'nin?Birdeyereduşurmemesinedairuyarı.Jackhazırlıksızlıgınıhissettikçeiçibulanırgibioldu.Hiçdevametmediğibirdersinsınavınagirecekmişgibiydi.

Beriyandan,olduguyerdegeçişiyapmakda istiyordu.Okadarsabırsızdı.TekrarDiyaradonmek zorundaydı. Bunu şu anda anlamıştı. Duyguları ve ozlemleri arasında, o gerçek depırıl pırıldı. O havayı tekrar solumak istiyordu. Açlık duyuyordu ona karşı. O uzun, genişovalar,oalçakdaglar çagırıyorduonu.Yuksekotlarladolu tarlalar, içlerindenakandereler!Jack'intumvucuduozluyorduomanzarayı.Neredeyseşişeyiçıkarıpagzınadayayacaktıama,o anda şişenin eski sahibini bir agaca dayanmış oturuyor gordu. Elleriyle dizlerinikucaklamıştı. Yanında kahverengi, iri bir kesekagıdı duruyordu. Kagıdın içindekilerin enüstündekocabirsandviçgözeçarpmaktaydı.

"Harekete geçtin artık," diye gulumsedi Speedy. "Yola kovuldun bakıyorum. Vedalarınıettinmi?Annenbirsüreevedönmeyeceğinibiliyormu?"

Jackevetanlamındabaşını salladı. Speedysandviçionauzattı. "Açmısın?Bubana fazlabüyük."

"Bendeminbirşeyleryedim,"dediçocuk."Sanavedaedebildiğimememnunum.""Bizim Jack heveslendi, şahlanıyor, eşiniyor." Speedy uzun kafasını yana egmişti. "Hızla

gidecek.""Speedy?""Ama senin için aldıgım şeyleri bırakıp gitme. Hepsi bu kesekagıdında. Gormek ister

misin?"

Page 60: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Speedy?"AdamgözlerinikısarakoturduğuyerdenJack'ebaktı."BabamınbeniGezginJackdiyeçağırdığınıbiliyormuydun?""Şey,herhaldebiryerdeduymuşumdur,"diyesırıttıSpeedy."Haydi,geldeneleraldıgımı

gör.Hemsanailknereyegideceğinisöylememgerek,değilmi?"Jackrahatlayıpyaklaştı.Yaşlıadamsandviçikucagınakoydu,kagıdıkendinedogruçekti.

"MutluNoeller,"dedi,eskibircepkitabıçıkardı.JackonunRandyMcNallyyolatlasıoldugunugördü.

"Sağol,"deyipkitabıSpeedy'ninelindenaldı."Oradaharitayok.BuyuzdenMcNally’ninharitasındakiyollaragoregitmeyebak.Ozaman

gideceğinyerevarırsın.""Peki,"Jacksırtçantasınıindiripkitabıiçinesoktu.Speedy,"Bundansonrakinioşıkçantayasokmakzorundadegilsin,"dedi."Bunucebinde

taşısandaolur."Elinigomleginingoguscebinedaldırdı.Lily'ninsigarasıgibiikinciveuçuncuparmagıarasınakıstırdıgıbirşeyiçıkardı.Beyaz,uçgenbiçimindebirşey.SonundaJackonunbirgitarmızrabıoldugunuanladı. "Bunualvesakla.Biradamagostereceksin.Sanayardımedecek."

Jackmızrabı elinde evirip çevirdi. Bunun gibisi hiç gormemişti. Fildişindendi. Uzerindekıvrılançizgilerdenoluşandesenler,sankianlaşılmazyazılarvardı.Soyutbirguzelligesahipti.Amamızrapolarakkullanılamayacakkadarağırgibiydi.

"Adamkim?"diyesorduJack.Mızrabıpantolonceplerindenbirinesoktu."Yuzundekocabiryaraizivar...Diyar'ageçinceonuazsonragoreceksin.Birmuhafız.Dış

Bolge muhafızlarının bir yuzbaşısı aslında. Gormen gereken bayanı gorebilecegin bir yeregoturecek seni. Boylelikle, başını neden tehlikeye soktugunun oteki nedenini de ogrenmişolacaksın. Oradaki arkadaşım senin ne yaptıgını anlayacak, seni o bayana ulaştırmanın biryolunubulacak!"

"Bubayan..."diyebaşladıJack."Evet,"dediSpeedy."Anladın.""Kraliçeo.""Ona iyi bak, Jack. Onunla karşılaştıgın zaman gorecegini gor. Onun ne oldugunu gor,

anlıyor musun? Sonra da batıya dogru yola koyul." Speedy ayaga kalkıp çocugu dikkatleinceledi. Sanki Jack Sawyer'i tekrar gorebileceginden ilk defa kuşku duyuyordu. Yuzununkırışıklıklarıkıpırdadı,Speedykonuştu:"Bloat'danuzakdur.Onunizinigozle,uyanıkol.Onunda, ikizlisinin de. Dikkat etmezsen Bloat senin nereye gittigini ogrenir. Ogrenince de, kazpeşine duşmuş tilki gibi izler seni." Speedy ellerini ceplerine soktu, Jack'e tekrar baktı.Soyleyecekbaşkaşeylerbulmayaçalışırgibiydi.'Tılsım'ıal,evlat,"diyebitirdisozlerini."Alvesağsalimgerigetir.Oseninyükün.Amainsanyükündenbüyükolmakzorunda."

Jack, Speedy'nin sozlerine oyle dikkat ediyordu ki, gozlerini kısarak bakıyordu yaşlı

Page 61: STEPHEN KING PETER STRAUB

adamın yuzune. Yaralı adam. Dışmuhafızlar Yuzbaşısı. Kraliçe.Morgan Sloat yamyam gibipeşinde. Ulkenin obur ucunda, kotu, korkunç bir yerde, bir yuk. "Peki," dedi. Keşke yineçayhanedeannemlekahvaltıediyorolsaydım,diyedüşündü.

Speedy sıcacık gulumsedi. "Evet Gezgin Jack, tamam." Gulumseme daha da derinleşti."Geçişiyapmazamanıngeldi,ha?"

"Herhalde."Koyu renk şişeyi arka cebinden çekti, kapagını açtı.Tekrar Speedy'yebaktı.OnunsolgungözleriJack'inkilereçakılmıştı.

"Speedyelindengeldiğincesanayardımedecek."Jackbaşınısalladıgozlerinikırpıştırdı,şişeyiagzınadogrukaldırdı.Otatlı,çurumuşkoku

bogazındaistegidışındabirspazmyarattı.Şişeyidahakaldırdı,tadvekokuagzınıdoldurdu,midesikasıldı.Yutkundu,okaba,yakıcısıvıboğazınadöküldü.

Jack gozlerini açmadan saniyelerce once, çevresindeki kokuların zenginliginden vedurulugundan, Diyar'a geçmiş oldugunu anladı. Atlar, çimenler, baş donduren bir çig etkokusu;toz;birdeoberrakhavanınkendisi.

Page 62: STEPHEN KING PETER STRAUB

AraBölüm

SLOATBUDÜNYADA(I)

"Çokfazlaçalıştıgınınbendefarkındayım,"dediMorganSloatoglunaoakşam.Telefondakonuşmaktaydılar.Richardyatakhanekoridorundakitelefonunbaşındaydı.Babasıise,SawyerSloatburosununenustkatındakiodasında,çalışmamasasınınbaşındaydı.BeverlyHills'deydiburo."Amabak,sensenoldaunutma,evlat,bazışeylervardırki,dogrudurustyapılmasınıistiyorsan kendi elinle yapman gerek. Ozellikle de muteveffa ortagımın ailesi soz konusuoldugu zaman. Umarım kısa bir yolculuk olacak. NewHampshire'de yapılacak her şeyi birhaftadolmadanbitirebilecegimisanıyorum.Bitinceseniyineararım.BelkiCalifornia'dabirtrengezisiyaparız.Eskigünlerdekigibi.Adaletyineyerinegelecek.Güvenyaşlıbabana."

Bu binanın kontratı ozellikle tatlı bir iş olmuştu. Bu da yine Morgan'ın her şeyi kendiyapma hevesi sayesinde boyleydi. Sawyer'le ikisi once kısa sureli bir kira anlaşmasıkoparmışlar, sonra dizi dizi davalar sonucu onu uzun vadeli kira kontratına çevirmeyibaşarmışlardı.Oturupbinanınmetrekarekirasını hesaplamış, gerekli degişiklikleri yapmış,kısımkısımyenikiracılaravermekuzereilanlarvermişlerdi.BinadaeskikiracıolarakbirtekgirişkatındakiÇinlokantasıkalmıştıartık.Metrekaredegerininçokaltındabirkiraoduyordu.Üçtebirikadarbirşeyhemenhemen.

Sloat onunla mantıklı konuşmaya çalışmıştı ama, adam kendisinden daha yuksek kirasızdırmak istediklerini anlayınca, birden Ingilizce bilmez, anlamaz oluvermişti. Sloat'unonunla anlaşma çabaları birkaç gun kor topal uzamış, derken gunun birinde, çıraklardanbirininarkadakimutfakkapısındanbirkovayagıarkadakiçopavlusunaçıkarmaktaoldugunugormuştu.Birandakendinidaha iyihissetmeyebaşlayanSloatadamı izlemiş,yagıoradakiçopvarilineboşalttıgınıdagormuştu.Daha fazlasına ihtiyacıyoktu.Ertesigun,arkaavluyulokantadan ayıran bir çit dikildi, bir sonraki gun de Saglık Bakanlıgının ihbar almışmufettişleriÇinlininburnunacelbidayadılar.Bundansonraçıraklarherturluçopveartıgı,buarada yagları, lokantanın içinden geçirip on kapıdan çıkararak Sloat'un yeni yaptırdıgı çopyerine goturmek zorunda kalıyorlardı. Yeni çop yeri lokantaya fazla yakındı. Muşterilertavsamaya başladı. Yemek yerken burunlarına çop kokuları gelir olmuştu. Dukkanın sahibiIngilizcebilgisini yeni baştanhatırladı, kirayı iki katına çıkarmayı teklif etti. Sloat ona, sestonuminnet yansıtan, ama anlamı olmayan bir konuşmayla cevap verdi. O gece uç kadehmartiniiçtiktensonraarabasınaatlayıpevindenlokantayageldi,bagajdanbirbeyzbolsopasıçıkardı, bir zamanlar sokaga bakan, şimdi ise çop varillerine bakan kocaman camları kırıpparçaladı.

Evet,bütünbunlarıyapmıştıama,aslındaonlarıyaptığızamanhenüzSloat,Sloatdeğildi.ErtesisabahÇinlibirgoruşmedahaistedi,buseferkirayıdortkatınaçıkarmayıteklifetti.

Page 63: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Işteşimdiadamgibikonuştun,"dediSloatona."Ohaldeşoyleyapalım.Ekipruhuyaratmayakatkısıolsundiye,camınızıntakılmagiderlerininyansınıbizkarşılayalım."

SawyerveSloat'unbinayıelegeçirmesindendokuzaysonratumkiralaradamakıllıartmış,başlangıçtayaptıklarımaliyet-kartahminlerikotumsergorunmeyebaşlamıştı.Bugunartıkbubina işi Sawyer ve Sloat'ın enmutevazi işleri arasında kalmıştı ama,Morgan yine de, yeniyaptıkları modern binalara ragmen, burayı gordukçe gurur duyuyordu. Ne zaman o kendidiktirdigi çitin onunden geçse, şirkete ne kadar katkısı oldugunu hatırlıyor, şimdikitaleplerininnekadarmantıklıolduğunabirkeredahahakveriyordu!

Isteklerinin adilolduguyolundakibuduyguyuRichard'lakonuşurkendehissetmekteydi.Zaten Phil Sawyer'in hisselerini devralmak istemesi Richard için degil miydi? Richard birbakıma Morgan'ın olumsuzlugunu temsil ediyordu. Oglu once en iyi iş idaresi okullarınıbitirecek, hukukmasteri yapacak, ondan sonra şirkete gelecekti. Bu hazırlıklarla donanmışolarak,RichardSloatartık irmanıntumgiriftveduyarlı işlerinigelecekyuzyılaaktaracaktı.Çocugunkimyagerolmakkonusundakiogulunçhevesi,aslababasınınkararlılıgıkarşısındadayanamazdı. Richard babasının işinin çok daha ilginç oldugunu anlayacak kadar akıllı birçocuktu.Testtuplerininbaşındaugraşmaktançokdahakazançlıoldugudaayrı.Bu'araştırmakimyageri' olma hevesi çabuk geçecekti! Gerçek dunyaya bir kere bakması yetecekti. EgerRichard,JackSawyer'inhakkınıyememekonusundakaygıduyarsa,ozamandaonayıldaellibin dolarla universite egitiminin, adil olmak bir yana, pek comert bir teklif olduguanlatılabilirdi.Harikabir tekliftibu.Zaten Jack'inbu işi isteyecegi, yadayapacakyetenegesahipolacağıbellimiydi?

Beriyandan,kazalardaolmadıkşeylerdegildi.JackSawyer'inyirmiyaşınavarabileceginibilekimgarantiedebilirdiki?

"Aslında mesele tum formaliteleri, sahiplik anlaşmalarını duzenli hale getirmek," dediSloatogluna,"Lilyepeydirbendenkaçıyor.Beyniiyicepeyniredondu,inanbana.Biryıldahayaşayacagınısanmıyorum.Şimdiyerinibuldugumagoregidiponugormezsem,işisavsaklar,paralarıbirvesayetvakfınafalandevreder,kontrolunudabanavermezbakarsın.Bak,kendidertlerimle senin canım sıkmak istemem. Yalnızca birkaç gun evde olmayacagımı habervermekistedim.Belkitelefonedersindiye.Banamektupfalanyaz.Geziyideunutma,tamammı?Californiatrenyolculuğunubirkeredahayapmamızşart."

Çocukmektupyazacagınasozverdi,çokçalışacagınasozverdi,babasıiçin,LilyCavanaughiçin.Jackiçinkaygılanmayacağınasözverdi.

BusozdinlerevlatgungelipStanfordyadaYalegibibuyukbiruniversiteninsonsınıfınavardıgında Sloat ona Diyar'ı da gosterecekti. Richard'ın o zaman yaşı, vaktiyle Sloat'unDiyar'la ilk tanıştıgı yaştan altı yedi yaş daha kuçuk olacaktı. (O zamanlar daha KuzeyHollywood'daki ilk burolarındaydılar. Phil Sawyer ortagına anlatıyor, Sloat once şaşırıyor,sonra kızıyordu. Phil'in için için kendisiyle eglendiginden emindi çunku. Daha sonrailgilenmeye başlamıştı ama. Phil'in başka bir dunyayla ilgili bunca kurgu bilim zırvalıgınıkendikendineuyduramayacagınıhissetmişti.SonundaRicharddaDiyar'ıgorunce,ozamanakadar ikrinidegiştirmemişsebile,ozamandegiştirecekti.Odunyayabirbakmakbileinsanın

Page 64: STEPHEN KING PETER STRAUB

bilimadamlarınaolanosarsılmazgüveniniyerlebiretmeyeyeterdi.Sloat avucunu dazlak kafası uzerinden kaydırdı, sonra bıyıklarım elledi. Oglunun sesini

duymakonuanlaşılmazbirbiçimderahatlatmıştı.Richardoterbiyeli'adımlarıylakendisini"izledigisureceherşeyyolundademekti.Spring ield-Illinois'deşusıragecebastırmıştıartık.Richard Sloat, ThayerOkulununNelson binasında, yeşil koridordan yuruyor, kendi çalışmamasasına gidiyor olmalıydı. Belki babasıyla geçirdikleri ve geçirecekleri guzel gunleriduşunuyor, belki babasının California kıyısındaki ozel demiryolunu hatırlıyordu. Babasınınbindigi jet yuzlerce mil kuzeyden geçerken, Morgan Sloat yine de pencereden bakacak,bulutlarınaralanıpmehtabınmanzarayıgöstermesinidileyecekti.

Morganhemenişindençıkıpevinegitmekistiyordu.Evinekadaryolyarımsaatsurmezdi.Kıyafetinidegiştirir,birşeyleryer,belkibirazkokainçekmeyebilevakitbulurduhavaalanınagitmedenonce.AmadahaonceMarina'yaugramasışarttı.Oradabirmuşteriylekonuşacaktı.Fıttırmıştıadam.Toplumhayatındançekilmekuzereydi.Ondansonrada,yeniSawyerSloatprojesininkorfezikirlettiginiilerisurendernekuyeleriylebirtoplantıyapmasıgerekiyordu.Buturişleriertelemekolmazdı.GerçiSloatkendikendine,LilyCavanaughveoglukonusunuhallederetmez,muşterilerdenbazılarınıtas iyeedeceginedairsozler,kararlarvermişti.Artıkbuyuk işlerle meşgul olacaktı o. Koskoca dunyaların komisyonculugunu yapacaktı bundanboyle. Payı da yuzde on duzeyinde kalmayacaktı. Şimdi geriye bakınca, Phil Sawyer'e nasılolupdabukadaruzun suredayanabildigimanlayamıyordu.Ortagı hiçbir zamankazanmakiçin oynamazdı. Ciddi degildi o açıdan. Kafasında sadakat, onur gibi birtakım duygusalkavramlar dolaşırdı. Çocukları buyuturken yarı uygar hale getirmek, gozlerindeki bagıaçmadan once onları saygınlıga hazırlamak için soyleyip durdugumuz zırvalara inanırdıgerçekten. Şimdiki ugraşıları gerçimaddesel gorunuyordu ama, Sawyer'lerin kendisine çokşeyborçluolduklarınıhissediyorduhep.Nekadarborçluolduklarınıduşunurkenhazımsızlıgıgogsundebirkalpkrizigibihissetti.Guneşliparkyerindearabasınadogruyuruyor,buyandancebindenbirhazımilacıçıkarıpağzınaatıyordu.

Phil Sawyer azımsamıştı onu.Acısı hala içinden çıkmıyordu. Phil onu, kafesinden ancakgerektikçeçıkarılabilecekevcilleştirilmişbirçıngıraklıyılanolarakgorurdu.Başkalarıdaoylegorurdu. Park bekçisi, kovboy şapkasının kenarı altından onu suzuyordu. Sloat arabasınınçevresindedondu,çizikveyaçarpmaiziaradı.Hazımilacıerimiş,yemekborusunualevalevyakıyordu.Boynu iyice terlemeyebaşladı. Park bekçisi onunla şakalaşılamayacagını bilirdi.Dahaikihaftaonce,BMW'sininkapısındabirçizikbuldudiyetamanlamıylacanınaokumuştuSloat adamın. Azarladıkça bekçinin yeşil gozlerinde bir vahşi saldırganlıgın tutuşmasınıseyrediyor, daha usteliyor, acaba bana karşı bir hareket yapar mı diye zevkle bekliyordu.Sonunda bekçi kendini tutamamış, çok zayıf bir sesle, belki de çizigin başka bir yerdeoldugunu onermişti. Lokanta otoparklarında falan. Işık da iyi degildi oralarda. Belki Sloatgörememişolabilirdi.

OzamanSloatona,"kapakokmuşagzım,"demişti."Kuçumsediginbuçizigitamirettirmekbana senin haftalıgının iki katına patlayacak. Seni şu an kovmam gerekirdi, itoglu.Kovmayışımın tek nedeni, yuzde iki ihtimalle belki de haklı olabilirsin diye. Dun geceChasen'dençıktıgındabelkidekapıkulpununaltınabakmamışımdır.Belkibakmışımdır,belkibakmamışımda.Buyuzdenkovmuyorumseni.Amabirdahabana"Gunaydın,BaySloat"ve

Page 65: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Gule gule Bay Sloat"dan başka laf edersen kendini kapının dışında bulur, neye ugradıgınışaşırırsın."Iştebuyuzdenbekçişimdionunarabayıinceleyişiniseyrediyor,guleguledemekiçinbileyanaşmayıgozealamıyordu.Sloatbazenpenceredenadamınarabadabiryeridelilergibi, ova ova sildigini, kuş pisliklerini temizledigini, çamurları yok ettigini goruyordu. Işteyöneticilikdemekbudemektizaten.

Otoparktançıkarkendikizaynasındabekçiyebaktıgında,adamınsuratındakiifadeninPhilSawyer'inolurkenkiifadesinepekbenzediginigordu.Utah'dakiobomboşarazideolurkenkiifadesine.Uzaklaşırkenkendikendinegülümsüyordu.

***Philip Sawyer, Morgan Sloat'u daha ilk tanışmalarından başlayarak hep azımsamıştı. O

zamandahaYale'inbirinci sınıfındaydılar.Belkidebeniazımsamakkolaydıdaondan,diyeduşunduMorgan.Akron'dangelme,şişsuratlı,şişman,taşralıbirsafteron.Ohio'danomrundeilkdefaayrılıyordu.ArkadaşlarınınNewYork'danrahatrahatsozedişlerini,"21"den,"StorkKlup"den,Brubeck'den.ErrolGarner'denkonuşuşlarınıdinlerkencehaletinisaklamakiçinazmı ter dokmuştu? Elinden geldigi kadar rahat bir ifadeyle, "Ben kentin aşagı kısmımseviyorum,"diyelâfakarışmıştıbirkeresinde.Bunusöylerkenavuçlarısırılsıklam,yumruklarısıkılıydı. (Sabahları uyandıgında Morgan genellikle avucunda kendi tırnaklarının izlerinibulurdu hep.) TomWoodbine o zaman ona, "Hangi aşagı kısmı, Morgan?" diye sormuştu.Otekiler kıkırdaşmışlardı tabii. "Broadway ve Village gibi yerler işte." Yine guluşmuşlerdiçocuklar.Hemdedahahızlı.Morganyakışıklıdegildi.Şıkdadegildi.Gardrobu ikielbisedenoluşuyordu.Ikisidekoyugri,ikisidekorkulukomuzluydu.Saçlarıdahalisedeykendokulmeyebaşlamıştı.Kısasaçlarınınarasındankafasınınpembederisigözüküyordu.

Yo, guzellikten eser yoktu Sloat'da. Nedenlerin birazı da ondan kaynaklanıyordu.Yumruklarıhepsıkılıydı.Sabahlarıavucundabulduguoçuruklerruhununbirfotografıgibiydi.Oteki çocuklar gosterişe onem veriyorlardı. Sawyer gibi onların da pro illeri iyi, midelerisarkmamış,davranışlarırahatveguvenliydi.Hepsikoltuklaragomulmuş,ayaklarınıkoltugunkolu uzerinden atmış otururlarken, Morgan elbisesi buruşmasın diye ter içinde ayaktadururdu.Çevredekaşmirkazaklar, omuzlara atılıpbaglanırdı.Kimi aktor, kimioyunyazan,kimişarkıyazarıolacaktıbugençlerin.Sloatbaştanberikendiniyonetmenolarakgorurdu.Hepsiniancakkendisininçözebileceğikarmaşıkişleredolaştıracaktıo.

Sawyer'le Tom Woodbine oda arkadaşıydılar. Ikisi de Sloat'un gozune hayalleresıgmayacak kadar zengin birileri gibi gozukuyorlardı. Woodbine'ın tiyatroya ilgisi ortakarardı.Dramaderslerinegelişi,grubakatılışı,Philoradadiyeydi.Ozelokuldangelmebirgençolan ThomasWoobine'in digerlerinden bir farkı da, çok ciddi ve çok açık sozlu bir çocukolmasıydı. Hukukçu olmak niyetindeydi. Daha şimdiden bir yargıç için gerekli dikkat vetarafsızlıgada sahipgibiydi. (Onu tanıyanların çogu, sonundaYuksekMahkeme uyesi falanolacagınainanırlar,kendisibundanpekutanırdı.)WoodbineaslındaSloat'unolçulerinegoreyeterinceihtiraslıbirinsandegildi.Iyiyaşamaktançok,dogruyaşamayaonemverirdi.Amatabii onun her şeyi vardı. Kazara bir şeyi eksikse, diger insanlar onu da ona hemenveriyorlardı.Gerekdoganın,gereksedostlarınbukadarşımarttıgıbirinasılihtiraslıolabilirdiki?Sloatondanhemenhemenbilinçdışıolaraknefretetmekteydi.Birturluonu'Tommy"diye

Page 66: STEPHEN KING PETER STRAUB

çağıramıyordu.Yale'dekidortyıllarıboyuncaSloat ikioyununyonetmenliginiyaptı.Biri"ÇıkışYok"adlı

bir oyundu. Okul gazetesinin eleştirisinde, "O keli bir karmaşıklık" diye degerlendirilmişti.Ikincisi de "Volpone"du. Gazete onunla ilgili olarak, "Fır donen, alaya, karanlık, inanılmazderecede kirli," demişti. Bu niteliklerin çogundan Sloat sorumlu tutuluyordu. Belki de yapıolarak yonetmen degildi aslında. Goruşu fazla yogun ve kalabalıktı. Bu durumda, ihtirasıazalmadı ama, yon degiştirdi. Madem ki yeri kameranın arkası degildi o da kameranınkarşısındakiinsanlarınarkasındaolurdu.PhilSawyerdeboyleduşunmeyebaşlamıştı.ZatenPhiltiyatrosevgisininsonundakendisininereyegotureceginibilemeyenbiriydi.Belkiyazarve aktorlerin ajanı olarak başarılı olabilecegini duşunuyordu. Son sınıftayken bir gun Phil,Sloat'a,"Haydi,LosAngeles'egidelim,biracentelikkuralım,"dedi."Delicebir ikir,annemiz,babamızçokkızacakama,belkideyürütürüz.İkiyılaçkalacaksak,kalalımbakalım."

PhilSawyer'inaslındazenginolmadıgınıSloatilkyılogrenmiştizaten.Yalnızcagorunuşuöyleydi.

"ParamızyettigizamanTommy'yiavukatımızolaraktutarız.Ozamanakadarodahukukubitirir."

"Evet, tabii," demişti Sloat. Buna vakti gelince engel olmayı hesaplıyordu. "Adımız neolacak?"

"Neistersen.SloatveSawyeriyimi?Yoksaalfabeyegöremigidelim?""Sawyer ve Sloat, tabii, daha iyi. Alfabetik duzen." demişti Sloat. Için için kuduruyordu.

Ortağınınonuşimdidenikinciplanaittiğinihissediyordu.Ikisininde annesi, babası bu ikri hiç tutmadı. Phil'in tahmini dogru çıktı. Yeni ortaklar

eldenduşmebirDeSoto'yla(Morgan'ındıaraba...Sawyer'inkendisinenelerborçluoldugununbirkanıtıdaha)LosAngeles'edogruyolaçıktılar.KuzeyHollywood'dabirburotutuporayıfareler ve pirelerle paylaşarak kuluplere gitmeye, kartvizit dagıtmaya başladılar. Bir şeyçıkmadı.Dortaylıkbirsurebomboşgeçti.Ellerindekomikolabilmekiçiniçenbirkomedyen,yazı yazamayan bir yazar, parayı nakit isteyen bir striptizci vardı. Derken bir gun ogledensonramarihuanaçekipviskiiçerlerken,PhilSawyerkıkırkıkırgulerekSloat'aDiyar'dansozetti.

"Benneleryapabiliyorum,biliyormusun,muhteriskerata?Gezginimben,ortak.Hemtanerelerekadargidiyorum."

Artıkikisidegidipgelmeyebaşlamışlardı oteye.KısasuresonraPhilSawyerbirpartidegençbiraktrisbuldu,birsaatsonradailkonemlimuşterilerinikazanmışoldular.Kızınuçdearkadaşı vardı. Onlar da ajanlarındanmemnun degildiler, içlerinden birinin erkek arkadaşıdogrudurustbir ilmsenaryosuyazmıştı.Birajanaihtiyacıvardı.Onundabirarkadaşıvardı...Uçuncuyıllarıdolmadanyenibirburo,kendilerinebirerdairetuttular,Hollywood,pastasınınbir dilimini ,ele geçirdiler.Diyar, Sloat'unkabullendigi, amahiçbir zamananlayamadıgı birbiçimde,kutsamıştıonları.Uğurgetirmişti.

MuşterilerleSawyerugraşıyor,Sloatparaişlerine,yatırımlara,acenteliginticaretkısmınabakıyordu. Sawyer parayı harcamak zorundaydı. Ogle yemekleri, uçak biletleri... Sloat ise

Page 67: STEPHEN KING PETER STRAUB

saklıyordu.Budaona,birazınıcebeatmahakkınıveriyordu.ŞirketiyeniyenialanlaraitenhepSloat'tu. Emlak komisyonculugu, muteahhitlik, imalat anlaşmaları. TommyWoodbine, LosAngeles'egeldiğinde,SawyerveSloatartıkbeşmilyondolarlıkbirşirketolmuştu.

Sloateskisınıfarkadaşındanhalanefretetmekteoldugunugordu.TommyWoodbineonbeşkiloalmıştı.Lacivertyeleklitakımlarıyla,gorunuşuolsun,davranışıolsun,yargıçlaraherzamandan çok benziyordu. Yanakları her zaman biraz kırmızıydı (alkolik mi acaba? diyemerakediyorduSloat),nezaketi,kibarlıgı,duşuncelihalibirbaşkaydı.Dunyaonunuzerindebirtakımizlerbırakmıştı.Gozuçlarındabilgeceminikçizgiler,gozlerdebirtemkinlilik.Sloatbir anda anladı. Phil Sawyer'in, kendisine soylenmedikçe durumu asla kavrayamayacagınıbiliyordu, TommyWoodbine'in dev bir sırrı vardı. Ne kadar parlak bir genç olursa olsun,TommyWoodbine aslında homoseksueldi. Belki o kendine 'şen' derdi. Bu durum her şeyikolaylaştırabilirdi.NitekimsonundaTommy'denkurtulmayıdakolaylaştırmıştı.

Sapıklar sık sık oldurulurdu, degil mi ya? Hem yeni yetme bir çocugun yetiştirilmesorumlulugunuyuzotuzkilolukbirsapıgabırakmayıkimisterdi?PhilSawyerbuyukbirhatayapmış,Tommy'yiservetininyoneticisi,oglununvasisitayinetmiştiama,birbakımaSloat,Phil'ibuyanlışkararınacısonuçlarındankurtarmışoluyordu.KatillerDiyar'dangetirilmişti.Çocugunkaçırılmaişiniyuzlerinegozlerinebulaştıranoikikişiydiyine.Kaçarkenbirkırmızıışıktan geçmişler, yurtlarına donemeden neredeyse tutuklanma tehlikesiyle yuzyuzegelmişlerdi.

Sloatbelkibinincikereolarak,keşkePhilSawyerhiçevlenmeseişlernekadardahakolayolurdu,diyeduşundu.Lilyolmasa, Jackdeolmazdı. Jackolmasa,sorunlardaolmazdı.Sloat,LilyCavanaugh'nunoncekihayatikonusundaayrıntılıraporlarderlemiş,Philbelkionlarahiçbakmamıştıbile.Raporlardanekadarsurekiminleoldugufalanhepyazılıydı.Birbaksa,oaşkıbiranda,kamyonetinWoodbine'i oldurdugugibi oldurmekiştendegildi.Belkideokumuştuda, yine etkilenmemişti Phil. Lily Cavanaugh ile evlenmeyi istiyordu çunku. Evlenmişti de.Lanet olası ikizlisi de Kraliçe Laura'yla evlenmişti. Yine bir azımsama. Ikisi de aynı sonavarmışlardı.Haketmişlerdi.

Sloatmemnundu.Budurumdabir iki ayrıntı daha çozumlenirse her şey yoluna girecekdemektir,diyeduşundu.Buncayıldansonra!ArcadiaPlajındandondugunde,SawyerveSloatşirketiçantadakeklikolacaktıartıkonuniçin.Diyar'dadadurumbunabenziyordu.OrasıdaMorgan'ın kucagına duşmeye hazırdı. Kraliçe olur olmez, ulkeyi kocasının eski vekiliyonetmeyebaşlayacaktı.Kendisinin(veSloat'un)istedigitumufakdegişikliklerigetirecekti.O zaman akmaya başlayacaktı paralar işte! Sloat,Marina del Rey yoluna saptı. Yalnız paradeğil,herşeyakıpgelecektiozaman!

Muşterisi Asher Dondorf, Marina'nın biraz ilerisinde, bir kondo'nun alt kısmındaoturuyordu.Eskibir karakter artistiydi. Yetmişli yılların sonlarında şaşılacakkadar çok rolalmış,televizyondizilerindedeiyicetanınmıştı.Sevimligençdedektifçiftinevsahibirolundeo vardı. Yazarlar onun rolunu arttırdıkça, Dandorf daha çok seyirci mektubu almayabaşlamıştı. Genç dedektif çiftin manevi babası gibi olmuştu artık. Bir iki cinayeti onaçozduruyorlar,onudatehlikelerleyuzyuzegetiriyorlardı.Maaşıikikatınaçıktı,sonrauçkat,dortkatoldu,altıyılsonradizisonbuluncadatekrarsinemayadondu.Sorunişteozaman

Page 68: STEPHEN KING PETER STRAUB

patladı. Dandorf kendini yıldız sayıyordu ama, studyolar ona karakter oyuncusu gozuylebakıyorlardı. Tutulan biri olmakla birlikte, projelerde gerçek agırlıgı olamaz, diyorlardı.Dandorf soyunma odasına çiçekler yollanmasını, ona ozel kuafor, ozel diksiyon hocasıtutulmasını bekliyor, daha fazla para, daha fazla saygı, daha fazla sevgi istiyordu. OysaDandorfdaişyoktu.

Sloat arabasını parkedip indi, kapıyı kaldırıma surtmemeye ozen gosterdi. Bir kararavarmıştıSloatsongunlerde.Şubirkaçguniçinde,JackSawyer'inDiyar'ıbildiginiogrenir,yadabundankuşkulanırsa,öldürecektiçocuğukesinlikle.Bazırizikolarkabuledilemezdi.

Kendikendinegulumsedi, agzınabir sindirimhapıdahaattı, kondo'nunkapışımvurdu.Şimdidenbiliyorduzaten.AsherDondorfnasılsakendinioldurecekti.Bunuevininsalonundayapacak, mumkun oldugu kadar şatafatlı olmasını saglayacaktı. Pis bir olumun, ipoteginielinde tutan bankaya karşı bir intikam oldugunu sanıyordu salak. Dandorf solgun suratı,titreyenelleriylekapıyıaçtığındaSloat'unsıcakselâmıgerçekteniçtengelmeydi.

Page 69: STEPHEN KING PETER STRAUB

İKİNCİKİTAP

DENEYLERYOLU

Page 70: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:6

KRALİÇENİNPAVYONU

1Jack'ingozlerininhemen onundeki testeredişliotlarkılıçgibiuzunvedikgorunuyordu.

Bunlar ruzgarda egilmez, ruzgarı keserdi. Jack başını kaldırırken inledi. Bu otlardaki kibironda yoktu. Midesi su dolu gibiydi. Alnı, gozleri yanıyordu. Kendini itip dizleri uzerindedogruldu, zorlanarak ayaga kalktı. Tozlu yolda upuzun bir at arabası ona dogru geliyordu.Arabacı sakallı, kırmızı suratlı bir adamdı.Arabada taşıdıgı fıçılarınbiçimine çok yakınbirvucudu vardı. Jack'e bakıyordu. Jack başını salladı, başıboş dolaşan bir çocuk izlenimiyaratmayaçalıştı.Ayagakalkıncaartıkmidesininbulanmasıgeçmişti.HattaLosAngeles'tenayrıldıgındanbuyanakendinihiçbukadar iyi hissetmemişti galiba.Yalnızca saglıklı degil,uyumlu, vucuduyla akortlu gibiydi. Buranın ılık, tatlı havası yuzunu okşadı. Ne guzelkokuyorduhava...çiçekkokuluydu.Çevredekiçigetkokusununaltından,oçiçeksiniteligiyinedebellioluyordu.Jackelleriniyuzundengeçirdi,arabacıyabaktı.Ilkdefaburanınbiryerlisinigörüyordu.

Arabacıonabirşeysoylersenediyecekti?Acaba Ingilizcemikonuşuyorlardıkiburada?Onun alıştıgı Ingilizceden mi? Ya Ortaçagdaki kraliyet Ingilizcesini falan konuşuyorlarsa?Böylebirşeyolursadilsizrolüyapmayakararverdi.

Arabacı sonunda gozlerini Jack'den ayırdı, atlarına dilini şaklattı. Çıkardıgı ses pekIngilizceyebenzemiyordu.Amabelkiyalnızatlaraboyledeniyorduburada.Jackotlararasındageriledi.Adamonatekrarbaktı,başıylaselamverdi,Jackşaşırdı.Adamınhareketinedostça,nededuşmancaydı.Yalnızcaeşitlerarasındabir iletişimdi.Paydossaatigelsesevinecegim,arkadaş, dermiş gibi bir şey. Jack de selam verdi. Ellerini ceplerini sokmaya çalıştı, bir anşaşkınlıkonunaptalgibigösterdi.Arabacıgüldü.Gülüşündebirtatsızyanyoktu.

Jack'inkıyafetidegişmişti.Ayagında itillikadifepantolonuyerine,yunlukumaştan,epeysertdokunmuş,bolbirpantolonvardı.Ustundeisemavikumaştanbedeneoturmuşbirceketgozeçarpıyordu.Ceketin onudugmeyerinekumaştankancave iliklerlekapanıyordu.Tıpkıpantolon gibi bu da belli ki elde dikilmişti. AyagındakiNikes'ları da gitmiş, yerine deridensandaletlergelmişti.Sırtçantası,incebiraskıylaomuzageçenderibirtorbaolmuştu.Arabacıdatıpkıbuturbirkıyafetiçindeydi.Onunceketideridendi.Çoklekeliydi.Oyleki,artıkhalkaiçindehalkalaroluşmuş,ağaçgövdelerininkesitiniandırıyordu.

Arabatoztoprakarasındatangırdayarakgeçti.Fıçılardanmayalıbirakokusuyükseliyordu.Biraların arkasında ust uste uç sarı teker goze çarpıyordu. Jack once hiç duşunmeksizinkamyonlastigisandıonları.Kokusunualırken, uzerinindumduzoldugunudafarketti.Krem

Page 71: STEPHEN KING PETER STRAUB

gibibirkokusuvardı.Gizlilezzetlerilhamedenbirkoku.Birdenkarnıacıktı.Peynirdibunlar.Amatadınıbildigipeynirlerdendegildi.Peynirtekerlerininarkasından,arabanınengerisindeduzensizşekildeustusteyıgılmışçigetlerduruyordu.Uzunparçalarhalindekesilmişti.Ipgibiiçorganlardavardı.Onlarıpektanıyamıyordu.Sinekleryıgınınuzerindepırılpırıldı.Çigetinkeskin kokusu, peynirin uyandırdıgı açlık duygusunu yok etti. Araba geçer geçmez adımınıatıpyolunortasınaçıktı,onuntepedegözdenkayboluşunabaktı,sonrapeşisıra,kuzeyedoğruyolakoyuldu.

Tepeye kadar olan yolun yansına vardıgında, oteki taraftaki o koca çadıra benzer yerinyuksek direklerini, dalgalanan bayraklarını yine gordu. Geçen sefer yedigi bogurtlenlerinonundengeçerkençadırdaoldugugibiortayaçıkmıştı.Aslındakocabirpavyonduorası.Ikiyanadoğruuzanıyordu.Birkocakapısı,birbahçesivardı.Alhambragibibirgariptibiçimi.

Yazlık saray, diyordu içguduleri Jack'e. Alhambra gibi bu da okyanusun kenarındaydı.Insanlar kuçuk gruplar halinde koca pavyonun içinde, çevresinde dolaşıyorlardı. Mıknatısgücünekapılmışgibiydiler.Toplanıyor,sonrayinedağılıyorlardı.

Erkeklerden bazıları parlak renkli, zengin giysiler giymişlerdi ama daha çogu Jack'ingiydiklerinebenzerkılıklardaydılar.Kadınlardanbirkaçıparlakbeyazelbiseleriçindeavludadolaşıyorlardı. Kapının dışında birkaç daha kuçuk çadır vardı. Araya derme çatma ahşapkulubelerdekatılmıştı.Oradada insanlardolanıyor,birşeyleryiyor,birşeylersatınalıyor,konuşuyorlardı.Amadışardakilerindavranışıdaharahat,daharastgelegibiydi.OkalabalıgınarasındaJackyüzüyaralıadamıbulmakzorundaydı.

Öncedönüparkasınabaktı,lunaparkaneolduğunuanlamayaçalıştı.Ellimetrekadarilerdesabançekenbirçiftkuçuk,siyahatgoruncelunaparkınbirçiftlik

halinegetirilmişoldugunusandı.Amakenarlardainsanlardurmuş,sabanıseyrediyorlardı.Ozamanbununbirturyarışmaoldugunuanladı.Derkengozuçokiriyan,kızılsaçlıbiradamatakıldı.Beldenyukarısıçıplaktı.Olduguyerdetopaçgibidonuyordu.Uzanmışelindeagırbircisimtutmaktaydı.Birdendurdu,agırcismisavurdu,cisimepeyuzagauçtu,otlukalanınbirucuna duştu, çekiç oldugu ancak o zaman anlaşıldı. Lunapark bir panayır yeriydi, çiftlikdeğildi.Jackoradayiyeceksatılanmasaları,babalarınınomzundadolaştırılançocuklarıgördü.

PanayırıniçindeacabaişlerinduzenliyurumesinisaglayanbirSpeedyParkervarmıydı?İnşallahvardır,diyeumduJack.

Yaannesi?Halaçayhanedekahvaltımıediyor,oglumunedenyolladımdiyepişmanlıkmıduyuyordu?

Jackdöndü,demingeçenarabanınizleriüzerindenyazsarayınınkapısınadoğruilerledi.

2Kapıdakikalabalıgınhepbirliktedonupkendisinebakacaklarından,onunyabancılıgınıbir

andasezeceklerindenkorkuyordu.Elindengeldikçegozleriniyereegiyor,zorbirişiyapmayagidençocukgibigorunmeyeçalışıyordu.Belkibirtakımalışverişleryapsındiyeyollanmıştı.Yuzundenneleralacagımhatırlamayaçalıştıgıokunuyordu.Birkurek, iki tırmık,biryumak

Page 72: STEPHEN KING PETER STRAUB

sicim, bir şişe kaz yagı... Ama yavaş yavaş, kalabalıktaki yetişkinlerin kendisine hiç dikkatetmediginianladı.Yahızlı,yayavaşyuruyorlar,mallarabakıyorlar,halıları,demirkapkaçagı,bilezikleri gozden geçiriyorlardı. Bunların hepsi kuçuk çadırlarda sergilenmekteydi. Sonratahtakupalarlabirşeyleriçiyor,birbirininkolunuçekiştiripbirşeylersoyluyor,durupbirazsohbet ediyor, kapıdakimuhafızlarla konuşuyorlardı. Herkes kendi işiylemeşguldu. Jack'innumara yapması o kadar gereksizdi ki, gulunçtu adeta. Dogruldu, kendine yol açıp kapıyadoğruyanaşmayabaşladı.

Kapıdan oyle rahat rahat geçemeyecegini hemen anladı. Iki yandakimuhafızlar herkesidurdurup sorular soruyorlardı. Yaz sarayına girmek isteyen herkes giremiyordu içeriye.Bazıları belgelerim gosteriyor, ya da rozetlerini, muhurlerini gosterip geçiyorlardı. Jack'deyalnızcaSpeedyParker'ınverdigiomızrapvardı.Onunkabuledileceginipeksanmıyordu.Oandabirimuhafızlarayaklaştı,gumuşrozetinigosterdi,geçmesinisoylediler.Peşindengelenadam durduruldu. Muhafızlarla tartıştı, derken sesi ve davranışı degişti, Jack adamınyalvarmayabaşladığınıanladı.Muhafızbaşınıikiyanasalladı,adamauzaklaşmasınıemretti.

Jack'insagındanbirsesduyuldu."Onunadamlarıgeçmektezorlukçekmiyorama!"Busoz,bu diyarın dili konusundaki kuşkulan çozumlemiş oldu. Jack, acaba bana mı soyledi diyebaşınıçevirdi.

Amayanıbaşındakiortayaşlıadambusozubirbaşkasınasoyluyordu.Ikisidebasitkılıklargiymişlerdi. Saray kapılarının dışındakilerin çogu oyleydi. Ikinci adam, "Iyi de yapıyorlar,"diyekarşılıkverdi."Kendisiyolda,geliyor.Bugunbiraraburayavarırherhalde."Jackonlarınpeşinetakıldı,kapıyasokuldu.

Ikiadamyaklaşırkenmuhafızlardabiradımileriçıktılar.Adamlarınikisideaynımuhafızayurudu, oteki muhafız en yakınındaki adama işaret etti. Jack geri kaldı. Yaralı adamı halagorememişti. Subay da yoktu buralarda hiç. Gorunen tek askerler bumuhafızlardı. Ikisi degenç koylulerdi herhalde. Enli, kırmızı suratları, fırfırlı uniformaları vardı. Suslenmiş çiftçiçocukları gibiydiler. Jack'in izledigi iki adam herhalde sınavdan geçmiş olacaklar ki, birazkonuştuktan sonra uniformalılar yol verdi, onları içeri aldılar. Bir muhafız Jack'e keskinbakışlarlabaktı,Jackbaşınıçevirdi,geriledi.

YaraizliYüzbaşıyıbulmadıkçabusarayaaslagiremeyecekti.Bir grup erkek, demin Jack'a bakan muhafıza yaklaştılar, tartışmaya başladılar. Bir

randevuları vardı. Çok onemliydi. Çok buyuk paralar soz konusuydu. Ama ne yazık kiustlerinde gerekli kagıtları yoktu. Muhafız başını salladı, sallarken çenesi gomlegininvolanlarınadegdi.Jackonlarıseyreder,Yuzbaşıyınasılbulacagınıduşunurken,grubunlideriellerini havada çeviriyor, gogsunu yumruklayıp duruyordu. Yuzu tıpkı muhafızınki gibikızarmıştı. Sonundaparmagıyla askeringogsunudurtmeyebaşladı.Oburmuhafızdaorayageldi.İkisidesıkkınveöfkeliydiler.

Uzun boylu, dimdik yuruyen bir adambelirdi. O da uniformalıydı ama, askerlerden çokfarklıydı. Belki uniformasını giyiş biçimindendi. Uniforma aslında savaşlara oldugu kadar,operet sahnelerine de uyacak bir modeldeydi. Sessizce yaklaşan bu adamın gomlegindefırfırları yoktu. Şapkası uç koşeli degil, sivriydi. Muhafızlarla konuştu, sonra kuçuk grubunliderinedondu.Artıkbagırmalarda,parmakladurtmelerdekesilmişti.Buadamalçaksesle

Page 73: STEPHEN KING PETER STRAUB

konuşuyordu. Jack tehlikenin yok oldugunu hissetti. Gruptakiler ayaklarını kıpırdattılar,omuzları sarktı. Birer ikişer uzaklaşmaya başladılar. Subay onların arkasından baktı, sonrasonbirsözsöylemeküzeremuhafızadoğrudöndü.

Grubun arkasından bakarken yuzu bir an için Jack'e dogru dondugunde, Jack guneşteparlayanbirşeygormuştuadamınyuzunde.Soluk,uzunbiryaraizi,saggozaltındanbaşlayıpzikzaklarçizerekçenehattınınüzerinekadariniyordu.

Subaymuhafızlara başını salladı, sonrahızlı adımlarla ilerledi, sagına solunabakmadankalabalıgın arasına daldı. Besbelli yazlık sarayın sag tarafındaki bir yere gidiyordu. Jackhemenonunpeşindenseyirtti.

"Bayım!"diyeseslendiamasubayhiçduymadankalabalığınarasındanilerledi.Jackbir grupkadınve erkegin çevresindenkoşarakdolaştı. Ellerindekidomuzuoradaki

çadıradogruçekmeyeçalışıyorlardı.Onlardankurtulunca ikibaşkagrubunarasındandaldı,sonundasubayayaklaşmayıbaşardı,uzanıpdirseğinedokundu."Yüzbaşım!"dedi.

Subay oldugu yerde dondu, Jack'i bakışlarıyla dondurdu. Yakından bakılınca yara izikabarıkvecanlıydı.Sankibirsurungenvardıadamınyuzunde.Jackyuzdeguçlubirsabırsızlıkifadesigördü."Nevar,çocuğum?"diyesorduadam.

"Yuzbaşım, sizinle konuşmam gerektigini soylediler... bir Bayan'ı gormem gerek amasaraya girebilecegimi sanmıyorum. Ha, size bunu gostermeliydim. " Uzerindeki alışıkolmadığıpantolonunkocacebineelidaldı,parmaklarıüçgencisminçevresindekapandı.

Çıkarıp avucunda uzattıgı zaman vucudunu bir şok sardı... elinde tuttugu şey mızrapdeğildiartık.Upuzunbirdişti.Köpekbalığıdişibelki.Üzerindealtıngibidesenlervardı.

Jack Yuzbaşının yuzune bakınca aynı şoku orada da gordu. Deminki sabırsızlıktan eserkalmamıştı.Oguçluhatlardabirkararsızlık,hattabiranlıkbirkorkubellioldu,Yuzbaşıelinikaldırdı. Çocuk onun suslu dişi alacagını sandı. Alırsa verecekti ona. Ama adam çocugunparmaklarınıdişinüzerinekapattı."Benitakipet,"dedi.

Buyuk pavyonun yan tarafına dogru yuruduler. Yuzbaşı Jack'i dik brandadan salyangozbiçimindebirsundurmayasoktu,içerininloşışıgındaadamınyuzupembekalemleboyanmışgibirenkaldı."Oişaret,"dedisakinbirsesle,"Neredenbuldunonusen?"

"SpeedyParker'den.Sizibulupbunugostermemisoyledi."Adambaşınıikiyanasalladı."Oadıtanımıyorum,işaretibanavermeniistiyorum.Hemen."Jack'inbileginisıkıcakavradı."Veronubana.Sonradaneredençaldığınısöyle."

"Dogru soyluyorum," dedi Jack. "Lester Speedy Parker'den aldım. Lunaparkta çalışıyor.Amabanaverdiğizamandişdeğildi.Gitarmızrabıydı."

"Başınanelergeleceginibilmiyorsungaliba,çocuk.""Onutanıyorsunuz!"diyedirendiJack."Banasizitarifetti.DışMuhafızlarınYuzbaşısıoldugunusoyledi.SizibulmamıSpeedysoyledibana."

Yuzbaşı yinebaşını iki yana salladı, Jack'inbilegini dahada sıkı tuttu. 'Tarif et banabuadamı. Yalan soyleyip soylemedigini bu sefer anlayacagım. Senin yerinde olsam açıkkonuşurdum."

Page 74: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Speedy yaşlıdır," dedi Jack. "Eskiden muzisyenmiş." Adamın gozlerinde bir tanımakıvılcımıparladıgınıgorurgibioldu."Siyahtır...siyahbiradam.Saçlarıbeyaz.Yuzundederinkırışıklarvar.Oldukçazayıfamagöründüğündendahakuvvetli."

"Siyahbir adammı?Yani kahverengimidemek istiyorsun?" "Eh, siyahadamlar aslındatamsiyaholmazlar.Beyazadamlarındatambeyazolmadığıgibi."

"Parkeradlıbirkahverengiadam."YüzbaşıJack'inbileğinibıraktı."BuradaonaParkusderler.Demeksenşeydengeliyorsun..."Ufuktagorunmeyenbiryere

doğrubaşınısalladı."Evet,öyle,"dediJack."VeParkusda...yaniParker..;seniKraliçemizigormeyeyolladı.""Bayan'ıgormemiistedi.

Sizin beni ona gotureceginizi soyledi." "Bunu çabucak yapmamız gerek," dedi Yuzbaşı."Sanırımnasılyapacagımıbiliyorumamakaybedecekvaktimizyok."Planınıaskerlere ozgubir dikkatle hazırlıyordu. "Şimdi beni dinle. Buralarda bir hain var. Bu yuzden, sen benimoglummuşsun gibi yapacagız. Obur kesimde oturan oglum. Ufak bir işte emrime karşıçıkmışsın,bendesanakızmışım.Rolumuzu iyioynarsaksanırımkimsebizidurdurmaz.Enazından,içerisokabilirimseni...amagirdiktensonradurumdahazorlaşacak.Yapabilirmisindersin?Oğlumolduğunainandırabilirmisinmilleti?"

"Benimannemartist,"dediJack.Bunusöylerkengururduyuyordu."Eh, o halde bakalım sen neler ogrenmişsin." Yuzbaşı bundan sonra goz kırparak Jack'i

şaşırttı. "Canını yakmamaya çalışacagım." Sonra Jack'i bir daha şaşırttı, onu pazusundankuvvetleyakaladı."Gidelim,"dedi,sundurmadançıktı,Jack'idepeşindensürükledi.

"Sana mutfagın arkasındaki taşlıgı yıka diyorsam, sen de taşlıgı yıkayacaksın," diyebagırıyordu Yuzbaşı yuksek sesle. Çocuga bakmıyordu. "Bunu ogren. Ne diyorsam onuyapacaksın.Yapmadınmı,cezasınıçekeceksindemektir."

"Amataşlarınbirazınıyıkadım,"diyesızlandıJack."Ben sana birazını yıka demedim!" diye haykırdı Yuzbaşı. Jack'i çekiştire çekiştire

gidiyordu. Kalabalık onların geçmesi için yol açmaya başlamıştı. Bir kısmı Jack'e anlayışlıanlayışlıgülümsüyordu.

"Hepsiniyıkayacaktım.Hemengeridönüp..."Yuzbaşımuhafızlarahiçbakmadanonuçekerekkapıdangirdi."Yapma,baba!"diyebagırdı

Jack."Canımıyakıyorsun!""Dahadaçokyakacağım!"Yüzbaşıonuavluyasokmuştu.Avlununoburucunda,sarayagirentahtabasamaklarvardı."Şimdirolunudikkatlioynasan

iyiedersin,"diyefısıldadıkocaadam.SonraJack'inkolunuçürütecekkadarsıkarakilerledi."Sözdinleyeceğimesözveriyorum!"diyebağırdıJack.Koridora girmişlerdi. Sarayın içerisi pek de çadıra benzemiyordu. Labirent gibi

koridorlarla,küçükodalarladoluydu.Dumanveyağkokuyordu."Sözmü?"diyekükrediYüzbaşı."Söz!Sözveriyorum!"

Page 75: STEPHEN KING PETER STRAUB

Birkoridordandigerinesaptıklarında,birgrupşıkgiyimliadamınkanepelereyaslanmışdurmakta olduklarını gorduler. Adamlar başlarını çevirip bu gurultucu ikiliye baktılar.Içlerindenbirtanesi,oanakadarkucaklarındakatlanmışçarşa lartaşıyanikikadınaemirlervermekleeğlenirken,başımçeviripJack'eveYüzbaşıyakuşkulugözlerlebaktı.

"Bendesenigebertenekadardöveceğimesözveriyorum,"dedi.Yüzbaşıbağırarak.Adamlardan bir ikisi gulduler. Geniş kenarlı şapkalar giymişlerdi. Şapkaları kurklerle

susluydu. Çizmeleri kadifedendi. Açgozlu, duşuncesiz yuzleri vardı. Hizmetçilerle konuşanadamhepsininamirigibiydi.Gergin,muhterissuratı,onundengeçensubaylaçocuguinceledi."Neolur,yapma!"diyeağladıJack."Lütfen!"

"Her lutfen içinbirkırbaçyiyeceksin,"diyehomurdandıYuzbaşı.Adamlaryinegulduler.Zayıfolanıdudaklarınabıçakçeligikadarsogukbirgulumsemeyayılmasınaizinverdi,sonratekrarhizmetçileredöndü.

Yuzbaşı çocugu içinde tozlanmış tahtamobilyalar bulunan boş bir odaya soktu, içeriyegirdiklerinde Jack'in agrımaya başlayan kolunu bıraktı. "Bunlar onun adamlarıydı," diyefısıldadı."Acabaozamanhayatnasılolacak..."Başınıikiyanasalladı,biraniçinsankiacelesiniunuttu. "Iyi Çiftçilik Kitabı'nda, dunya yumuşak başlılara miras kalacak deniyor ama, buadamlardazerrekadaryumuşakbaşlılıkyok.Bildikleribirtekşeyvar.Servetistiyorlar!Herşeyi..." Gozlerini yukarıya devirdi. Dışardaki adamların neleri istedigini saymak ona guçgeliyordu. Sonra tekrar çocuga baktı, "Çabukolmamız gerek.Amaonun adamlarının henuzogrenemedigi birkaç gizli yolu var bu sarayın." Başını yana dogru salladı, ahşap duvarıgosterdi.Jackonunpeşindenilerledi.Yuzbaşıduvardakitozlubirtahtanınuzerindekiikiyassıçivibaşım itti,birkapıaçıldı,darbirarkageçitçıktıortaya.Dikduranbir tabuttanyuksekdegildi. "Onu şoyle bir goreceksin ama herhalde bu kadar sana yeter. Fazlasına imkan yokzaten."

Çocuksessizişarettalimatınauyupgeçitteilerledi."Bendurdiyenekadardosdogruyuru,"diye fısıldadı Yuzbaşı. Sonra arkalarındaki kapıyı kapadı. Jack zi iri karanlıkta yavaşçayürüyordu.

Koridor saga sola kıvrılıyor, arasıra bir çatlaktan giren ışıkla aydınlanıyordu. Jack kısazamanda yon duygusunu tumuyle kaybetti, yol arkadaşının fısıldadıgı emirlere gore ilerleroldu.Biraraburnunane isbirkızarmışetkokusugeldi,azsonra leşgibi lagımkokularıyladolduortalık.

"Dur,'dediYüzbaşısonunda."Şimdiseniyukarıkaldırmamgerek.Kollarınıkaldır.""Görebilecekmiyim?""Azsonraanlarsın."YuzbaşıJack'ikoltukatlarındanyakaladı,yerdenkaldırdı."Onundebir

levhavar,"diyefısıldadı."Onusolakaydır."Jackkorgibiuzandı,dumduztahtayadokundu.Tahtakolaycayanakaydı,koridoradolan

ışıkonakediyavrusuboyundabir orumceginkaçmaktaoldugunugosterdi.Karşısındaotellobisiboyuncakocabirodabelirmişti,içerisibeyazlargiyinmişkadınlarla,suslumobilyalarladoluydu. Annesi ve babasıyla gezdikleri bir muzeyi hatırlatıyordu. Odanın orta yerinde,kocamanbiryataktabirkadın,kendindengeçmiş,yatmaktaydı.Çarşa larınuzerindeyalnızca

Page 76: STEPHEN KING PETER STRAUB

başıveomuzlarıgörünüyordu.Jackduyduğuşokvekorkudanneredeysebağıracaktı.Yataktakikadınannesiydi.Annesiydi

o...veölüyordu."Gordunonu,"diye fısıldadıYuzbaşı.Çocugudahada sıkı tuttu. Jackagzı açık, annesine

baktı. Oluyordu, kuşku yoktu artık buna. Teni bile beyazlaşmış, saglıksız bir gorunumeburunmuştu. Saçlarının rengi açılmıştı. Hem de birkaç ton açılmıştı. Çevredeki hemşirelertelaş içinde koşturuyor, çarşa ları duzeltiyor, masanın uzerindeki kitapları toparlıyorlardıama, meşgul gorunmelerinin nedeni, hastaya nasıl bir yardımda bulunabileceklerinibilmemelerindendi.Boylebirhastayayardımedilemeyecegininfarkındaydılar.Olumubiray,yadabirhaftageciktirebilirlerse,onadasevinirlerdi.

Jack balmumu gibi gozuken o yuze tekrar baktı. Sonunda yataktaki kadının annesiolmadıgınıanlayabildi.Çenesidahayuvarlaktı.Burnununbiçimidahaklasikti.Olmekteolanbu kadın, annesinin ikizlisiydi. Laura Deloessian'dı. Eger Speedy, Jack'in daha fazla şeygormesiniistemişsebile,bunaimkanyoktu.Bubeyazyuz,okadınhakkındahiçbirşeybellietmiyordu.

'Tamam,"diyefısıldadı,levhayıtekraryerineitti.Yüzbaşıonuyereindirdi.KaranlıktaJacksordu."Nesivaronun?""Kimse anlayamıyor," dedi adamın sesi. "Kraliçe goremiyor, konuşamıyor, hareket

edemiyor..."Biransessizlikoldu,sonraYüzbaşıonunomzunadokundu."Dönmemizgerek."Karanlıktan sessizce çıktılar, tozlu odaya donduler. Yuzbaşı uniformasındaki tozları,

orumcekaglarınısilkeledi,başınıha ifyanaegdi,Jack'ibirsuresuzdu.Yuzundekikaygılarpekbelirgindi."Şimdibirsorumacevapvermengerek."dedi.

"Sorun.""Senonukurtarmakiçinmigönderildin?Kraliçeyikurtarmakiçinmi?"Jackbaşınıevetanlamındasalladı."Sanıyorum...dahadogrusu,işiminbirkısmıbu.Bana

bir tek şey soyleyin." Durakladı. "Dışardaki hainler neden devleti devralmıyorlar? Kraliçeonlarıdurdurabilecekdurumdadeğil."

Yuzbaşı gulumsedi. Bu gulumsemede hiçbir neşe yoktu. "Ben ve adamlarım," dedi. "Bizonlaraengelolabiliriz.Dışbolgelerdeaskerazdır...oralardaneleroldugunubilmiyorum...amaburadaKraliçeyikoruyabiliriz."

Yaralı olmayan yanagında, gozunun altındaki bir kas seyirdi. Avuçlarını birbirinedayamıştı."Sanaverilentalimat,emir.,herneyse...batıyagitmenigerektiriyor,değilmi?"

Jack adamın kaslarının titreşimini hissedebiliyordu. Kendini zor kontrol edebiliyorduadam. "Evet, oyle," dedi. "Batıya gitmem gerek. Iyi olur mu? Gitmeli miyim batıya? OtekiAlhambra'ya?"

"Bilemem,bilemem,"diyepatladıYuzbaşı.Biradımgerilemişti."Buradançıkmamızgerek.Sana ne yapacagım ben soyleyemem." Artık Jack'a bakamıyordu bile. Çocuk bunun farkınavardı.'Tekbildigim,buradabirdakikadahakalamayacagın...durbakalım,Morgangelmeden

Page 77: STEPHEN KING PETER STRAUB

senisağsalimburadançıkarabilecekmiyiz...""Morganmı?" diyepatladı Jack. Bu ismi yanlış duydugunu sanmıştı. "Morgan Sloatmu?

Burayamıgeliyor?"

Page 78: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:7

FARREN

1Yuzbaşı,Jack'insorusunuduymamışgibiydi.Bukullanılmayan,tozluodanınbirkoşesine

dogru,sankioradagorulecekbirşeyvarmışgibibakıyordu.Derinderinduşunmekteydi.Jackanlıyordubunu.Tommyamcasıogretmiştiona.Duşunmekteolanbirbuyugunduşunceleriniyandakesmek,sözünükesmekkadarbüyükbirterbiyesizlikti.Amayinede...

Sloat'danuzakdur.Izinikollaonun.Hemonun,hemdeikizlisinin...kazpeşineduşmuştilkigibiizlerseni.

Speedysoylemiştibunu.JackosıratumdikkatiniTılsımkonusunatoplamışoldugundan,neredeysebuuyarıyıgozdenkaçıracaktı.Şuandahatırlamıştıosozleri.Sırtınayumrukyemişgibisarsılarakhatırlamıştıhemde.

"Nasılbirio?"diyesorduYüzbaşıyatelâşla."Morganmı?"Yüzbaşıbirrüyadanuyanmışgibioldu."Şişmanmı?Şişman,ha ifkelleşenbirimi?Kızıncaboyleyapıyormu?"Jackdoguştangelen

taklit yetenegini kullanmaya başladı. O yetenegi sayesinde babasını, en yorgun olduguzamanlarda bile kahkahalarla guldurmeyi başarırdı. Şu anda da Morgan Sloat'un taklidiniyapıyordu.Yuzunebiryaşlılıkifadesigeldi.MorganAmcanınbozukçaldıgızamanlaralnınasılkırışıyorsaJack'inkideoylekırıştı.Aynıandaavurtlarınıiçineçekti,başınıegipgerdanınıkatkatyaptı.Dudaklarıuzanıpsarktı,kaşlarıhızlayukarıaşagıoynamayabaşladı."Boyleyapıyormu?"

"Hayır,"dediYuzbaşı.AmabirazonceJackonaSpeedyParker'ınyaşlıoldugunusoyledigizaman gozlerinde nasıl bir pırıltı yanıp sonduyse şimdi de oyle olmuştu. "Morgan uzunboyludur. Saçları uzundur." Yuzbaşı bir elini omuzları hizasında tutup saçların ne boydaoldugunu anlatmaya çalıştı. "Ayagı da topaldır. Bir ayagı sakat. Çizmesinin tabanı dahayüksektiroayağında.Ama..."Omuzlarınıkaldırdı.

Taklidiniyaptığımdaonutanımışsınızgibigeldi!Siz...""Şşş!Okadarbağırma,çocuk!"Jacksesinialçalttı."Galibaonutanıyorum,"dedi.Ilkdefaolarakkorkuyuyogunbirduygu

olarakhissediyordu.Onueliyletutabilecektineredeyse.MorganAmcaburada,ha?Tanrım!"MorganMorgan'dır.Onunlaşakalaşmayagelmez.Haydigel,çıkalımburadan."

Page 79: STEPHEN KING PETER STRAUB

PençesiyineJack'inpazusunasarıldı.Jackyüzünüburuşturduamakendinituttu.ParkerburadaParkusoluyordu.SonraMorgan...bukadarrastlantıfazlaydı."Dahadeğil,"dedi.Aklınabirsorudahagelmişti."Kadınınbiroğluvarmıydı?""Kraliçeninmi?""Evet.""Bir oglu olmuştu," dedi Yuzbaşı isteksiz bir sesle. "Evet. Çocugum, burada kalamayız.

Neredeyse...""Anlatınbanaonu!""Anlatacakbir şeyyok,"diyekarşılıkverdiYuzbaşı. "Bebekliginde oldu.Dogalı altıhafta

bileolmamıştı.ÇocuguMorgan'ınadamlarındanbirinin,belkiOsmond'unbogmuşoldugunadair soylentiler dolaştı. Ama oyle soylentiler çabuk çıkar. Morgan'ı da, Osmond'u da peksevmemgerçi.Amabunakarşılık,heronikiçocuktanbirininbeşikteykenoldugunudeherkesbilir.Hiçsebepyokkennedenboyleesrarengizbiçimdeolduklerinibilenyoktur.BizdeTanrıçivisiniçakıyor,diyebiratasozuvardır.KralçocuklarıbileistisnasayılmazbuyukMarangoziçin.O...Yavrum?Birşeyinyokya?"

Jack çevresindeki dunyanın soldugunu hissetti. Sendeledi. Yuzbaşı onun yakaladıgındaelleritüygibiyumuşacıktı.

Kendisidebebekliğindeneredeyseölüyordu.Annesi anlatmıştı ona hikayeyi. Annesi onu beşiginde sessiz ve hareketsiz bulmuştu.

Dudakları mosmordu. Yanakları sondurulmuş cenaze mumları kadar renksizdi. Annesibagırarak salona koşmuştu bebegi kollarına alıp. Salonda babasıyla Sloat yerdeoturmaktaydılar. Bir yandan şarap içiyor, bir yandan esrar çekiyorlardı. Çok sarhoştular.Televizyonda bir gureş maçı seyretmekteydiler. Babası hemen onu karısının kollarındankapmış, sol eliyle burun deliklerim sımsıkı kapatmış (Çuruklerin bir ay geçmemişti Jacky,derdi annesi), agzını onunkine kapatıp soluk vermeye başlamıştı. Morgan bir yandandurmadan,"Yararıolmaz,Phil,yararıolmaz!"diyebağırıpdurmuştu.

Jackbunudinlediginde,"MorganAmcapekkomik,degilmi,anne?"diyesormuştu.Annesideyuzundeneşesizbirgulumsemeyle,"Evet,çokkomik,Jacky,"deyipbirHerbertTarrytoondahayakmıştıelindekiizmaritten.

"Çocuk!"diyefısıldadıYüzbaşı.Jack'iöylesarstıki,başıboynununüzerindesallandı."Evlât!Allahkahretsin!Birdekalkarbayılırsan...""Bir şeyim yok," dedi Jack. Sesi çok uzaktan geliyor gibiydi. Yuzbaşı onu sarsmaktan

vazgeçti,yüzünekuşkulubakışlarlabaktı.Tamam,"dediJack.Birdenkendiyanagınaelindengeldigikadarguçlubirtokatattı.Ayy!

Amabuhareketidünyanınyenibaştannetleşmesineyolaçtı.Beşikteykenneredeyse oluyordukendisi.Ozamanoturduklarıapartmandairesiniancak

hayal meyal hatırlayabiliyordu. Annesi oraya Teknikolor Ruya Sarayı derdi. Salonunpenceresinden gozukenHollywoodmanzarasından oturu. Kendisi beşiginde olum tehlikesi

Page 80: STEPHEN KING PETER STRAUB

geçirmişti.OsıradababasıylaMorganSloatşarapiçiyorlardı.Insançokşarapiçtimiçokçişegiderdi. Evi hatırladıgı kadarıyla, salondan tuvalete gitmek için, o sıra bebek odası olanyerdengeçmekşarttı.

Gozunun onunde canlandırabiliyordu: Morgan Sloat ayaga kalkıyor, rahat bir ifadeylesırıtıyor, biraz gideyim de şaraba yer açayım, Phil, gibilerden bir şey soyluyor, babası isedonupbakmıyordubile.Osıratelevizyondakikarşılaşmaheyecanlıbirnoktasındaydıçunku.Morgansalonuntelevizyondangelenparlakışıgındanayrılıpbebekodasınınalacakaranlıgınageçiyordu. Jack Sawyer orada, ayaklarını da içine alan bebek pijaması içinde uyumaktaydı.Sıcacık,guveniçinde,altbezikupkuru.Morganamcanınsiluetinisalonunaydınlıkkapısındagoruyordu.Alnıkırışkırış,dudaklarısarkık.SonraMorganAmcayakındadurankoltugunpufyastıgını alıyor, uyuyanbebeginbaşı uzerinekoyupbastırıyordu sımsıkı. Tek eliyle yastıgıbastırırken tek eliyle de bebegin sırtına bastırmaktaydı. Tum hareket belirtileri bitinceyekadar. Sonra Morgan Amca yastıgı, Lily'nin bebek emzirirken oturdugu koltuga tekrarbırakıyor,tuvaletegiriyordu.

Eğerannesirastlantıeserihemenoandaçıkagelmese...Bütünvücudunubuzgibibirtertabakasıkapladı.Boyle mi olmuştu gerçekten? Olabilirdi. Kalbi ona, oyle oldu diyordu. Rastlantı çok

kusursuz,çokuygundu.LauraDeloessian'ın,DiyarKraliçesininoğlu,altıhaftalıkkenbeşiğindeölmüştü.PhilveLilySawyer'inoglualtıhaftalıkkenbeşigindeolumtehlikesigeçirmişti...veMorgan

Sloatdaoradaydı.Annesibuhikayeyihepbirespriylebitirirdi.JackytekrarsolukalmayabaşladıgındaPhil

Sawyer'in nasıl onu hastaneye yetiştirmeye çalışırken Chrysler'i parçalamasına ramakkaldığınıanlatırdı.

Oldukçakomikti,evet.

2"Şimdiyürüartık,"dediYüzbaşı."Peki."Jackhâlâdermansızdı.Başıdönüyordu."Peki,gidel...""Şşşş!"Yuzbaşıyaklaşansesleriduyuncahemenbaşınıçevirmişti.Sagtara larındakiduvar

tahta degil, brandadandı. Yerden on santim yukarda bitiyordu. Jack aralıktan, oradangeçmekteolançizmeliayaklarıgördü.Beşçiftaskerçizmesi.

Birsesduyuldumırıltılararasında:"...onunbiroğluolduğunubilmiyordum."Bir başkası cevap verdi. "Eh, piçlerin çocugu da piç olur... senin bunu bilmen gerekir

Simon."Bu soz uzerine herkes gulmeye başladı. Jack'in okulda buyuk çocuklardan duydugu tur

kahkahaydı bu. Kahvelere dadanan, kuçuklere hakaret dolu isimler takan agabeylerdenduydugu kahkahalardandı. Birisi çocugu pis bir isimle çagırdıgında, otekiler hep boyle

Page 81: STEPHEN KING PETER STRAUB

gülerlerdi."Susun, susun," dedi bir uçuncusu. "Kulagına giderse otuz gune kalmaz, diş bolge

görevindebulursunkendini."Mırıltılardolaştı.Guluşmeler boguklaştı. Biri bir espri daha savurdu, bu seferki duyulamadı. Guluşerek

uzaklaştılar.Jack,Yuzbaşıyabaktı.Adamgozlerinibrandaduvaradikmiş,dudaklarıdişlerininuzerinde

gerilmiş, oylece duruyordu. Deminki geçenlerin kimden soz ettikleri ortadaydı. Mademkonuşanlar vardı, demek dinleyen de olabilirdi. Dinlememesi gereken biri. Apansız ortayaçıkanbupiçinkimolduğunumerakedenbiri.BukadarınıJackyaşındabirçocukbileanlardı.

"Yeterinceşeyduydun,"dediYuzbaşı."Artıkgitmemizgerek."Jack'isarsmakistiyorgibibirhalivardı...amapekcesaretedemiyordu.

Aldığıntalimat,yadaemir...batıyagitmenigerektiriyor,değilmi?Adamdeğişti,diyedüşündüJack.İkikeredeğişti.Birincisi,Jack'ineskidunyadagitarmızrabıolanodişigosterdigizamanolmuştu,ikincisi

de, Jack batıya gidecegini açıkladıgı zaman. Davranışı once tehdit doluyken, şimdi çocugaelindengelenyardımıyapmayahazırgibiydi...neyibasarsındiye?

Söyleyemem...amaneyapacağınıbensöyleyemem.Âdetadinselbirdehşetduygusuvardıadamdı...yadadinselbirkorku.Buradan çıkmak istiyor, çunku yakalanacagımızdan korkuyor, diye duşundu Jack. Ama

yalnızokadardeğil,dahasıdavar,değilmi?Buadambendenkorkuyor,Çünkü..."Haydi,"dediYüzbaşı."Haydi,yürüJasonaşkına!""Ne aşkına?" diye budalaca bir soru sordu Jack. Ama Yuzbaşı onu odadan dışarı dogru

itmekteydi.Çocuguyançekipyansurukleyerekkoridoraçıkardı.Koridorunbirduvarıahşap,Ötekiduvarısertbrandaydı.

"Buyoldangelmedikti,"diyefısıldadıJack.Yuzbaşıda,"Gelirkengordugumuzadamlarınonundentekrargeçmekistemiyorum,"diye

geri fısıldadı. "Morgan'ın adamları. Uzun boylusunu gordun mu? Hani bir yanındanbakıldığındaötekiyanıgözükecekkadarsıska..."

"Evet." Jack dudaklardaki o incecik gulumsemeyi, aynı anda hiç gulumsemeyen gozlerihatırlıyordu.Otekiadamlaryumuşaktı.Amazayıfadamkatıgorunuşluydu.Deliligihatırlatanbirhalivardı.Birşeydaha...Jack'etanıdıkgelmiştioadam.

"Osmond,"dediYuzbaşı.BiryandanJack'isagadogruçekiyordu.Kızarmışetkokusudahada guçlenmekteydi. Jack et kokusunun kendisini bu kadar acıktırdıgını hatırlamıyordu.Korkuyordu. Zihnen ve ruhen uçurumun kenarındaydı. Belki deliligin eşigindeydi... agzısulanıpduruyordu.

"Osmond,Morgan'ınsagkoludur,"diyehomurdandıYuzbaşı."Çokfazlaşeygorur.Senide

Page 82: STEPHEN KING PETER STRAUB

ikikeregörmemesinitercihederim,evlât.""Nedemekistiyorsunuz?""Hsssst!" Jack'in kolunu daha da sıkı kavradı. Bir kapıya asılı kocaman kumaş perdeye

dogru yaklaşıyorlardı. Jack'e gore, duş perdesine benziyorduorası. Amadokunuşu kaba veseyrekti.Filegibiydihemenhemen.Yukardakihalkalarıdakromdandegil,kemiklendi."Şimdiağla,"diyefısıldadıYüzbaşıJack'inkulağınasıcacıkbirsesle.

Perdeyiçekti, Jack'ikocamanbirmutfagasoktu.Ortalıktayemekkokularıkolgeziyordu.Içerisiçokbuharlıydı. Jackocakların,bacanın,beyazbaşortulu,rahibelerebenzerkadınlarıngorunumune baktı. Bir kısmı upuzun bir olugun başına dizilmiş, kırmızı suratlarında terdamlalarıylabulaşıkyıkıyorlardı.Diğerlerimutfağınortayerindeuzanantezgâhınbaşında,birşeyler dilimliyor, soyuyor, hazırlıyorlardı. Biri elinde bir tepsi dolusu pişmemiş turtaylayürümekteydi.HepsidurupYüzbaşı'nınJack'imutfağaitişinebaktılar.

"Birdahagormeyeyim!"diyebagırdıYuzbaşı,Jack'e.Onusilkeleyipduruyordu.Biryandanhızlamutfagınkarşıtarafınadogruilerlemekteydiler.Karşıduvardaçiftkanatlıbirkapıvardı."Duymayayım, anladınmı?Birdaha işini yapmamazlıkedersen sırtınınderisini yarar, senihaşlanmışpatatesgibisoyarım!"

Sonraalçaksesletısladı."Hepsihatırlar,hepsidedikodueder.Ağladedimsana!"Yuzu yaralı Yuzbaşı onu buhar dolu mutfakta yuruturken Jack gozunde annesini

cenazecinin salonunda canlandırdı. Tabutun içinde yatıyordu. Beyaz organza bir elbisegiydirilmiştiona.Bir ilmindegiydigigelinlik.Yuzugidereknetleşti.Kulaklarındaminikaltınkupelervardı.Jack'inonaikiyılonceyılbaşındaaldıgıkupeler.Sonrayuzudegişti,çenesidahayuvarlak oldu, burnuduzleşti, soylulaştı, saçları bir ton açıldı, telleri sertleşti. KarşısındakiLaureDeloessian'dıartık.Içindeyattıgı tabutdadegişmiş,agaçtanoyulmabirşeyolmuştu.Viking'lerinkullanacağıtürdenbirşey.Toprağagömülmektençok,ateşeatılmayauygun.Evet,bu kadın kraliçe Laura Deloessian'dı. Ama Jack'in hayalinde, annesinin o ilmde giydigigelinligi giyiyordu. Kulaklarında Tommy Amca'yla birlikte seçtikleri kupeler vardı. BirdenJack'ingozlerineyakıcıgozyaşlarıdoldu.Sahtedegildibuyaşlar...gerçekti.Yalnızannesiiçindegil,buumutsuzkadınlarınherikisiiçindeaglıyordu.Birbirindenayrıevrenlerdeolmekteolan,amaikisideölmedenöncekopmayacakbirbağlabağlıbulunanbuikikadıniçin.

Goz yaşlarının arasında, beyazlar giyinmiş çok iri yan bir adamın kendilerine dogrukoşmaktaoldugunugordu.Başındaaşçıkulahıyerinekırmızıbirbantvardı.Jackyinedeonunaşçıbaşıoldugunuanladı.Mutfagınpatronuydubuadam.Elindedeuçdişli,pektehlikelibirtahtaçatalvardı.

"DEFOLUN!" diye bagırdı onlara. Fıçı gibi gogsunden çıkan ses incecikti. Ayakkabıcıçıragınıazarlayanhomoseksuelmuşterisesinebenziyordu.Amatahtaçataldagulunecekbirşeyyoktu.Tehlikeliydio.

Kadınlar onun saldırısı onunden kuşlar gibi kaçıştılar. Turtaları taşıyan kadınıntepsisindenbirturtayereduşupparçalandı,kadınumutsuzbirçıglıkattı.Yerlereçileksularıyayılmaktaydı.Kangibikıpkırmızı.

"DEFOLUN MUTFAGIMDAN, SERSERILER! BURASI KESTIRME YOL DEGIL! BURASI YOLGEÇEN HANI DEGIL! BENIM MUTFAGIM BURASI! KENDILIGINIZDEN HATIRLAMAZSANIZ

Page 83: STEPHEN KING PETER STRAUB

MARANGOZTANRIADINAŞİŞLERİMSİZİ!"Çatalınıonlaradogrusavururkenbaşınıbirazyanaçevirdi,gozlerinikıstı.Sankitumsert

tehditlerine ragmen kan gormeye dayanamayacakmış gibiydi. Yuzbaşı elini Jack'inensesinden çekti, rahat gibi gozuken bir hareketle uzandı. Bir an sonra aşçıbaşı yerdeydi.Sırtustuserilmiş,kalmıştı.Tahtaçatal,çileksularınınpişmemişhamurparçalarınınarasındayatıyordu.Kocaadamyerdedebeleniyor,kırılansagbileginiovalayıpoinceciksesiyleavazıçıktıgı kadarbagırıyordu.Oldum,diyehaykırıyor,Yuzbaşınınonu oldurdugunu soyluyordu.Enazındansakatlandığıdoğruyduama.Dış

Muhafızların gaddar, kalpsiz Yuzbaşısı sag elini kırmıştı onun. Hayatının geri kalanınıçaresiz bir dilenci olarak yaşamak zorunda bırakmıştı onu. Canını dayanılmayacak kadaryakmıştı...

"Kessesini!"diyekukrediYuzbaşı.Adamsesinikesti.Hemdehemen.Yerdekocabirbebekgibi yatıyordu. Sag elini gogsune dogru kıvırmıştı. Kırmızı alın bandı çarpılmış, tek kulagı,miniksiyahkupesiylebirlikteortayaçıkmıştı.Tombulyanaklarıtitriyordu.Yuzbaşımutfagındev efendisinin uzerine egilirken, kadınlar gunlerini ve gecelerini geçirdikleri bu yerintartışılmazpatronununduştugudurumkarşısındatitreştiler.Jackhalaaglıyordu.Birkenaraçekilmişti.Ağzıaçık,yüzifadesikomikti.

Yuzbaşı, "Dinle de sana Iyi Çiftçilik Kitabında bulunmayan bir ogut vereyim," dedi.Burunlarıbirbirinedegecekkadaregilmiştiadamınuzerine.AmaJack'inkolunututanpençesidehiç gevşememişti buarada.Agrısı bereket versinuyuşmayabaşlıyorduartık. "Asla amaaslainsanınuzerinebıçakla,yadaçatalla,yadamızraklayurume...bunuancakonuoldurmekniyetindeysenyap.Aşçılarınsinirliolmasıdogaldırama,birmuhafızyuzbaşısınasaldıracakkadarazmamalıdır.Anladınmıdediğimi?"

Aşçıgozyaşlarıiçinde,meydanokurhavadabirşeylermırıldandı.Jackanlayamadı.GalibaYüzbaşınınannesinivearkaavludakiköpekleriilgilendirenbirşeydi.

"Olabilir,"dediYuzbaşı."Obayanıhiçtanımadım.Amayinedesorumacevapvermedin."Aşçıyı tozlu çizmesiyledurttu. Yavaşdurttu amaaşçı tekmeyemişgibi çıglık attı.Kadınlartekrarkıpırdandılar.

"Aşçılar,silahlarveYuzbaşılarkonusundaanlaştıkmı,anlaşmadıkmı?Anlaşmadıksabirazdahadersvermemgereksana."

"Anlaştık!"diyesoluduadam."Anlaştık!Anlaştık!Ani...""Iyi. Çunku bugun daha başka dersler de vermek zorundayım." Jack'i tekrar ensesinden

yakalayıp sarstı, Jack bir çıglık attı. Yapmacık degildi bu çıglık. "Eh, herhalde teksöyleyebileceğibu!Aptalbuçocuk!Gerizekâlı!Anasıgibi."

Yüzbaşıkapkaranlıkbakışlarıylamutfağısüzdü."İyigünler,Bayanlar.Kraliçekutsasınsizi.""Sizedeiyigunler,"dedikadınlarınenyaşlısı.Egilipreveransyaptı.Otekilerdeonutaklit

ettiler.Yuzbaşı, Jack'i tekrar suruklemeye başladı. Jack'in kalçası bulaşık oluguna çarptı, çocuk

Page 84: STEPHEN KING PETER STRAUB

tekrarbagırdı.Sıcaksularsıçradı.Damlalarıyerintahtadoşemelerineduşupaktı.Tıslıyordusular.Okadarkaynarsuydu.Bukadınlarınelibusuyun içindeydi,diyeduşundu Jack.Nasıldayanıyorlar?DerkenYuzbaşıJack'iensesindenneredeysetaşırdurumda,ikincibirperdedengeçiripbirholeçıkardı.

"Püff!"diyesoluduYüzbaşıalçaksesle."Hoşlanmadımbuişten.İyiolmadı."Sola, saga, sonra tekrar sola baktı. Jack artık pavyonun dış duvarına yaklaşmakta

olduklarınıhissediyordu.Buyerindışardanokadarkuçukgorunduguhalde,içinegirincenasılbu kadar buyuk olabildigine şaşmaktaydı. Yuzbaşı onu bir kapıdan dışarı itti, kendilerinitekrar gun ışıgında buldular. Ogleden sonraydı. Guneş oyle parlaktı ki, Jack içerininkaranlığındansonragözleriniyanmasındiyekapamakzorundakaldı.

Yuzbaşıhiçkararsızlıkgostermedi.Bastıgıyerdeçamurlarvıcıkvıcıktı.Ortalıksamanveattersikokuyordu.Jackgozlerinitekraraçtı,birahırveyaambaronundengeçmekteolduklarınıgordu.Birbrandaperdeyarıaçıktı.Içerdentavukgıdaklamalarıdageliyordu.Sıskabiradam,ayagındasandaletler,uzerindeyalnızcakirlibirpantolon,tırmıklasamansavuruyordu.Ahırıniçindemidilliboyundabiratonlarabaktı.OnundengeçtiktensonraJack'inaklıbaşınageldi,negördüğünüanlayabildi.Atınikikafasıvardı.

"Hey,"dedi."Oahırabirbakabilirmiyim,o...""Vakityok.""Amaoatın...""Vakit yok dedim." Yuzbaşı sesini yukseltip bagırdı. "Bir daha işini ihmal ettigini

yakalarsamseniikimislidöverim!""Bir daha yapmam!" diye haykırdı Jack. Içinden bu numaranın artık biraz eskidigini

düşünüyordu.Tam karşılarında kocaman tahta kapılar dışarıya açılmaktaydı. Aralık duruyordu kapı.

Jack'inyönduygusu,pavyonuniçindengeçiparkakapısınageldiklerinifısıldıyordu.'Tanrıyaşükür,"dediYüzbaşıdahanormalbirsesle."Şimdi...""Yuzbaşı!" diye seslendi bir ses arkalarından.Bagıranbir ses degildi ama, sinsi, agırlıgı

olanbirsesti.Yuzbaşıolduguyerdedurdu.Tamelinikapıyauzatırkenduymuştusesi.Sankiseslenenadamdatamoânıbekliyordu.

"Belkidebeni...III.oğlunuzatanıştırmaktabirsakıncagörmezsiniz..."Yuzbaşı,Jack'ideçekerekdondu.Avlununortayerinde.Yuzbaşınınokadarkorktuguadam

duruyordu...Osmond.Koyugri,melankolikgozlerlebakmaktaydıonlara. Jackogozlerdebirşeyinkıpırdadıgınıgordu.Derinlerde.Korkusubirdendahadakeskinleşti,batıcıoldu.Delibuadam...Aklınailkgelendüşüncebuydu.Zırdelihemde.

Osmondonlaradogru ikiadımattı.Solelindesapınaderi sarılmışbirkırbaç tutuyordu.Sapıha ifincelerek,omzunauçkeredoladıgıtendonlabirleşmekteydi.Çıngıraklıyılankadarkalınbirkırbaçtı.Ucunayakınyerdebirduzinekolaayrılıyordu.Herbiriorulmuşderiydi.Herbirininucundakabayapılmış,parlakmadenimahmuzlarvardı.

Page 85: STEPHEN KING PETER STRAUB

Osmondkırbacın sapını çekti, kangalomzundan tırsanarak sarktı.Adamsapıkımıldattı,madeniuçlaryerdekiçamurlardayavaşçakıpırdandı.

"Oglunuzmu?" diye tekrarladı Osmond. Bir adam daha yaklaştı. Jack birden bu adamınnedentanıdıkgeldiginianladı.Kendisinikaçırmayaçalıştıklarıgun...beyazlargiymişadambudeğilmiydi?

Belkidebuydu,diyedüşünüyorduJack.

3Yuzbaşı tek yumrugunu sıktı, alnına goturdu, one dogru egildi. Bir anlık kararsızlıktan

sonraJackdeaynışeyiyaptı."Oglum Lewis," dedi Yuzbaşı kazık gibi bir sesle. Jack onun hala egik durumda

konuştugunugoruyordu.Gozlerinisoladogrudevirmişti.Jackdeegikbekledi.Kalbigumburgümbüratıyordu.

'Teşekkurederim,Yuzbaşı.Teşekkurederim,Lewis.Kraliçesizikutsasın."Adamkırbacınsapıyla ona dokundugunda Jack neredeyse bagıracaktı. Bir anda dogruldu, çıglıgı guçengelledi.

Osmondikiadımuzaklarındaydı,Jack'eodeli,melankolikbakışlarıylabakıyordu.Deribirceketgiymişti.Parlakçivilerlesusluyduuzeri.Galibaelmastıoçiviler.Gomlegipekfırfırlıydı.Sagbilegindezincirbirbilezikşıngırdıyordu.Sesinçıkması,durmadankırbacınıkıpırdattıgıiçindi.Saçlarıgeriyedogruçekilipbeyazsatenbirkurdeylebaglanmıştı.Ikikokuçıkarıyorduadam. Insana ilkulaşan,Lily'nin"erkekparfumleri"dedigikokulardandı.Yani tıraş losyonu,kolonya falangibibir şey.Osmond'unkullandıgıkokukoyuvepudragibiydi. Jack'ınaklına,eskiden çevrilmiş renksiz Ingiliz ilmlerinde, yoksul birinin Old Bailey'de yargılanmasınabenzersahnelergeldi.Yargıçlarveavukatlarhepperukagiyerlerdio ilmlerde.Jack'egore,operukalarınsaklandıgısandıkvekutularherhaldeOsmondgibikokardı.Kuru,tatlı...çorekgibibir koku. Bunun altında, daha onemli ve daha tatsız bir koku daha vardı. O da geliyorduçocugunburnuna.Katkatterlerin,kirlerinkokusu.Seyrekyıkanan,yadahiçyıkanmayanbirinsanınkokusu.

Evet.Buadamogünkendisinikaçırmayaçalışanikiyaratıktanbiriydi.Jack'inmidesidüğümoldu,sancıdı."Biroglunuzoldugunubilmiyordum,YuzbaşıFarren,"dediOsmond.BusozleriYuzbaşıya

soyluyordu ama, gozleri Jack'in uzerindeydi hala, Lewis, diye duşundu çocuk. Adım Lewis,unutmayayım.

Yuzbaşı, "Keşkeolmasaydı," diyehomurdandı. Jack'e o ke venefretle baktı. "Onubuyukpavyona getirerek onurlandırıyorum, kalkıp kopek gibi davranıyor. Onu nerede oynarkenbuldum,biliyormusunuz..."

"Evet,evet."dediOsmonddalgınbirgulumsemeyle. Jackheyecanla, "tekkelimesinebileinanmadı,diyeduşundu.Tekkelimesinebile!"Çocuklarkotudur.Tumerkekçocuklarkotudur.Değişmezbirkuraldırbu.Aksiyondur."

Page 86: STEPHEN KING PETER STRAUB

KırbacınsapıylaJack'inbilegineyavaşçadokundu.SinirleriçokgerginolanJackbirçıglıkattı...sonrautanarakkıpkırmızıkesildi.

Osmond kıkır kıkır guldu. "Kotu, evet, kuraldır... tum erkek çocuklar kotudur. Ben dekötüydüm.Bahsegirerimkisizdekötüydünüz,FarrenHa?Kötümüydünüz?"

"Evet,Osmond,"dediYüzbaşı."Çokmukotuydunuz?"diyesorduOsmond.Inanmasızorduama,adamçamurlarıniçinde

danseder gibi hareketler yapmaya başlamıştı. Eşelenip duruyordu. Ama bu hareketlerdekuşkuverecekbiryanyoktu.Osmondçokince,çoknarinolduguhalde,Jackonabakıncabirhomoseksuellik titreşimialmıyordu.Konuşmatonukıvrakbileolsa,dayanagıyoktubunun.Yo,adamdangelentitreşimleryalnızcakötülük...vedelilikti."Çokmukötü?Pekçokmukötü?"

"Evet, Osmond," dedi Yuzbaşı Farren tahta gibi bir sesle. Yanagındaki yara izi ogledensonragüneşindeparıldadı.Pembedençokkırmızıoldurengi.

Osmond irticali dansını başladıgı gibi apansız yarıda kesti. Yuzbaşı'ya buz gibi gozlerlebaktı.

"Kimsebilmiyordubiroğlunuzolduğunu,Yüzbaşı.""Piç o," dedi Yuzbaşı. "Aptal da. Ustelik tembel de oldugu ortaya çıktı." Birden donup

Jack'insuratınabirtokataşketti.Fazlahızlıvurmamayaçalışmıştıama,elisankibirodunduadamın.Jackuluyarakçamurlaradevrildi,elikulağınadoğruuçtu.

"Çokkotu,pekçokkotu,"diyemırıldandıOsmond.Yuzubuseferbomboş,ipince,sinsibirifadeyeburunmuştu."Kalkayaga,kotuçocuk.Babalarınınsozunudinlemeyenkotuçocuklarıncezalandırılmasıgerekir.Kotuçocuklarsorguyaçekilmelidir."Kırbacıbiryanadogrusavurdu,kurubirsesçıktı. Jack'inzihnibir ilişkidahakurdu,Osmond'unkırbacınınçıkardıgıbuses,sekizyaşındaykenoynadıgıoyuncaktufeginsesinintıpkısıydı.Jack'inde,RichardSloat'undaböyletüfeklerivardı.

OsmonduzanıpJack'inçamurlukolunubeyaz,orumcekgibieliylekavradı,çocugukendine,o kokulara dogru çekti. Tatlı pudra ve bayat kir kokusuna.Manyak gri gozleri Jack'inmavigözlerineciddiciddibaktı.Jackçişiningeldiğinihissetti,pantolonunuıslatmamakiçinkendinisıktı.

"Kimsinsen?"diyesorduOsmond.

4Buikikelimesankihavada,üçününbaşlarıüzerindeasılıkaldı.Jack, Yuzbaşının kendisine ciddi, ama uzuntusunu saklayamayan bir bakışla bakmakta

oldugunufarketti.Tavuklargıdaklıyor,birkopekhavlıyor,biryerlerdenyaklaşanbirarabanınsesiduyuluyordu.

Banagerçegisoyle,yalanıhementanının,diyorduogozler.SenbirzamanlarCalifornia'dakarşılaştığımbirkötüçocuğabenziyorsun...oçocukmusun?

BiraniçinJack'indudaklarındahercevapbiraradatitreşti.

Page 87: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack... Ben Jack Sawyer'im, evet, California'lı çocugum. Bu dunyanın kraliçesi benimannemdi, sonra oldum. Patronunu, Morgan'ı da tanıyorum... Morgan Amca... sana her şeyianlatırım,yeterkiomanyakgozlerinigozumdençek,çunkubençocugumdaha...çocuklaroyleyapar...herşeyianlatır.

Osıradaannesininsesigeldikulağına.Serttiannesininsesi.Alayedergibiydi."Ne var ne yoksa anlatacak mısın bu adama, Jacky? Bu adama, ha? Bayat erkek

losyonlarının satış yeri gibi kokuyor, Charles Manson'un ortaçag kopyası gibi gorunuyor...ama sen bilirsin. Istersen onu kandırabilirsin... dert degil... ama sen bilirsin. "Kimsin sen?"diyesorduOsmondtekrar.Dahabileyaklaşmıştı.Jackonunyuzundebuyukbirguvengordu...insanlardanistedigicevaplarıalmayaalışkındı...hemyalnızonikiyaşındakiçocuklardandadeğil.

Jackderin,titrekbirsolukaldı.(insansesiningürçıkmasınıüstbalkonunenarkasıralarınakadarulaşmasınıisterse,sesidiyaframınındibindençıkarmalıdır.Jacky.Ozamansesyukarıçıkarkendahadabüyür.)Avazıçıktığıkadarhaykırdı.

"BENHEMENGERİDÖNECEKTİM!VALLADÖNECEKTİM!"Osmondbekledigititreksesi,fısıltıyıduyabilmekiçiniyiceegilmişbeklerkenbuturlubir

sesiduyunca,sankiJackonatokatatmışgibiyerindensıçradı.Gerilerkenkırbacınınuzerinebastı,neredeysedüşüyordu.

"Senilanetolasıbücür...""DONECEKTIM!NEOLURSUNDOVMEBENIOSMOND,BENGERIDONECEKTIM!BURAYA

GELMEYİHİÇİSTEMEMİŞTİMHİÇİSTEMEMİŞTİMHİÇİSTEMEMİŞTİM..."YuzbaşıFarrenuzanıponunsırtınabir şaplakattı. Jackhalahaykırarakyuzukoyunyere

çamurlarayapışıverdi."Geri zekalıdır demiştim size." diyordu Yuzbaşı. "Ozur dilerim, Osmond. Onu canını

çıkaranakadardöveceğimdeneminol.Buçocuk...""Buradaneişivaroyleyse?"diyebagırdıOsmond.Sesibuseferkadınsesigibicırtlakçıktı.

"Ne işi var senin yassı burunlu piçinin burada? Bana çocugun izin kagıdını gostermeyekalkma! Kagıdı olmadıgını biliyorum!Onu kraliçenin cebinden bir yemek yesin diye kaçaksoktuniçeri...belkidekraliçeningumuşçatalbıçagınıçalsındiye...kotuo.Birbakmakyeteranlamakiçin.Çokkötü,dayanılmayacakkadarkötü!"

Kırbaçbirdahasakladı.Buseferoyuncaktabancagibidegil,gerçekbir22gibisesçıkardı.Jack içinden, ucunun nereye gidecegini biliyorum, diye duşunmeye vakit buldu. Aynı andakocaman,alevgibibirpençesırtınaindi.Acısıetinebattı,batarkeneksileceğiyerdedahaarttı.Sımsıcak,delirticibiracıydı.Jackçamurlararasındabağırıpkıvrandı.

"Kötü!Çokkötü!Dayanılmayacakkadarkötü!"Her "kotu" deyişinde Jack'in sırtında yeni bir pençe izi açılıyor, çıglıgı yeni baştan

yukseliyordu. Teni alev alev yanmaktaydı. Bunun boyle ne kadar surecegini bilemiyordu.Osmondhervuruştansonraiyicemanyaklaşmayabaşlamıştı.Tamosıradabirsesduyuldu."Osmond!Osmond!Hah,buradaymış,çokşükür!"

Page 88: STEPHEN KING PETER STRAUB

Koşuşanayaksesleriduyuldu.Osmond'unsesiöfkelivesoluksoluğaçıktı."Nevar?Nevar?Neoluyor?"Bir el Jack'in kolunukavrayıp onu ayaga kaldırdı. Çocuk sendeleyince o elin kolu beline

sarılıpdestekoldu.PavyondangeçerkenokadarkatıvekendindenemindavrananYuzbaşınınşimdibukadarşefkatliolmasışaşılacakşeydi.

Jacktekrarsendeledi.Dunyagozlerininonundeyuzuyordu.Herşeybulanıktı.Sırtındanılıkkanlar suzuluyordu. Çabuk kabaran bir nefretle Osmond'a baktı. O ke ve sersemlige iyi birmerhemoldubu.

Bunusenyaptın... canımıyaktın, tenimikestin.Banabak,Manyak,egerelimesenden oçalmafırsatıgeçerse...

"İyimisin?"diyefısıldadıYüzbaşı."Evet.""Nevar?"diyehaykırdıOsmonddemindayağıyarıdakesenikiadama.Birinci adam, Jack'laYuzbaşı'nın gizli odaya giderkenkoridorda gordukleri zuppelerden

biriydi. Otekiyse, Jack'in Diyar'a ilk gelişinde karşısına çıkan o arabacıya benziyordu. Çokkorkmuşbirhalivardı.Yaralıydıdagaliba.Başınınsoltarafındakibiryaradankanlarakıyor,yuzununsolyanınıhemenhementumuylekaplıyordu.Solkoluyırtılmış,derisidesıyrılmıştı."Nediyorsun,eşekherif?"

Arabacıanlattı."TumIşçilerKoyununoteyanındavirajıdonerkenarabamdevrildi."Agırkonuşuyordu.Şokiçindebirigibiydi."Oglumoldu,Efendim!Fıçılarınaltındaezildikaldı.SonMayısÇiftliğigünündeonaltıyaşınıdoldurmuştu.Annesi..."

"Ne?"diyebagırdıOsmondtekrar."Fıçılarmı?Içkimi?Kingsland'larmıyoksa?YanibanabirarabadolusuKingsland'ıparçaladıgınımısoyluyorsun,keçiburunluherif?Onumudemekistiyorsunyoksaaaa?"

Osmond'unsesiosonhecede,operasoyluyormuşgibiyukseliverdi,titredi,gıcırdadı.Aynıanda tekrar dansetmeye de başladı... ama bu sefer o ke dansıydı yaptıgı. Şarkıyla dansınbileşimioylegaripolduki,Jackistemedendudaklarınayukselenbirgulmeyiortmekiçinikielinibirdenagzınagoturmekzorundakaldı.Buhareket,gomlegininyarıksırtındagerilmesineyolaçtı,dahaYüzbaşıonubirmırıltıylauyarmadan,hemenkendinegeldi.

Arabacı sabırla, sanki Osmond hikayenin tek onemli noktasını kaçırmış gibi (ona oylegeliyordu herhalde) soze devam etti. "On altı yaşındaydı, Efendim. Annesi bugun benimlegelmesiniistememişti.Nasılolduda..."

Osmond kırbacı havaya kaldırdı, beklenmedik, kor edici bir hızla indiriverdi. Kırbacınsapını sol eliyle gevşek biçimde tutuyordu. Uç kısımdaki kuyruklar çamurlara yayılmıştı.Şaklama sesi. 22 gibi degil de, oyuncak tufek gibi çıktı. Arabacı bagırarak geriye dogrusendeledi,elleriyuzunedogruuçtu,kirliparmaklarınınarasındanyenifışkırankanlarsızmayabaşladı.Adambagırarakdevrildi. "Efendim!Efendim!Efendim!"diyehaykırıpduruyorduoboğuk,gargaragibisesiyle.

Page 89: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack,"Gidelimburadanhemen!"diyeinledi."Dur," dedi Yuzbaşı. Ciddi suratı bir dereceye kadar yumuşamış gibiydi. Gozlerindeki o

parıltıumutmuyduyoksa?Osmondozüppeyedöndü,odabiradımgeriledi.Etli,kırmızıdudaklarıkıpırkıpırdı."Kingslandmıydı?"diyesoluduOsmond."Osmond,kendinibukadarüzme..."Osmond bilegini oynattı, kırbacın çelik uçlu kuyrukları zuppenin çizmelerine çarpıp

takırdadı.Adambiradımdahageriledi."Bananeyapıpneyapmayacagımısenmisoyleyeceksin?Senyalnızsordugumacevapver.

Canımsıkkın,Stephen.Hemdedayanamayacağımkadarsıkkın.Kingslandmıydı?""Evet,"dediStephen."Üzgünümamaöyleydi.""Dışyoldamıoldu?""Osmond...""Dışyoldamıoldudedim,sersem?""Evet,"diyeyutkunduStephen."Elbette." Osmond'un incecik suratında bembeyaz, igrenç bir gulumseme belirdi. 'Tum

işçilerKoyubaşkaneredeolacak?Uçarmıkoydedigin?Ha?Uçupdayerdegiştirecekdegilherhalde,haStephen?Uçarmı?

Uçarmı?""Hayır,Osmond,elbetteuçamaz.""Uçamaz. Demek dış yolda saçıldı kaldı fıçılar, tamammı? Bir araba dolusu fıçının Dış

Yol'dayatıpdurdugu,degerliiçkilerintoprakkurtlarızevkiniçıkarsındiyeyerleredokuldugudoğrumu,değilmi?"

"Evet...evet.Ama....""Morganoyoldangeliyor!"diyebagırdıOsmond."Morgangeliyor...atlarınıdanasılsurer,

bilirsiniz!Arabasıvirajıdönerdeoyığınlakarşılaşırsabelkiarabacısıdurmayavakitbulamaz!Devrilebilir!Ölebilir!"

'Tamım!"dediStephen.Solgunsuratıikitondahaağardı.Osmondyavaşçabaşınısalladı."BenceegerMorgan'ınarabasıdevrilirse,hepduaedelim

de,sağkurtulacağınaölsünbari.Bizimiçindahaiyiolur!""Ama...ama..."Osmondonubırakıp,Yuzbaşıyla"oglu"nundurmaktaolduguyerehemenhemenkoşarak

yaklaştı.Arabanhâlâyerde,çamurlararasında,"Efendim!"diyebağırarakkıvranıyordu.Osmond'un gozleri Jack'e ilişti, sonra o orada yokmuş gibi uzerinden kaydı. "Yuzbaşı

Farren,"dedi."Sonbeşdakikanınolaylarınıizledinizmi?"

Page 90: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Evet,Osmond.""Dikkatleveyakındaninceledinizmi?Ölçüptarttınızmı?Dikkatettinizmi?""Evet,sanıyorum.""Sanıyormusunuz?Nekadarkusursuzbirsubaysınızsiz,Yuzbaşı!Ilerdeyinekonuşacagız,

Yuzbaşı! Sizin gibi mukemmel bir Yuzbaşının nasıl olup da boyle kurbaga gibi bir ogulçıkardığınıkonuşacağız."

GözlerikısacaJack'inüzerindeduraladı.Bakışlarıçoksoğuktu."Ama şimdi buna vakit yok, degil mi? Yok, hayır. Bence en cesur adamlarınızdan bir

duzinesinialın,birankaybetmedenDışYol'agoturun.Herhaldekokuyadogrugidersenizkazayerinibulursunuz,değilmi?"

"Evet,Osmond."Osmondçabucakgokyuzunedogrubaktı."Morgansaataltıdabekleniyor...belkibirazdaha

erkengelir.Şimdisaat...iki...evet,ikigibi.İkimidirdersiniz,Yüzbaşı?""Evet,Osmond.""Yasennedersin,piçkurusu?Onüçmü?Yirmiüçmü?Seksenbirmiyoksasaat?"Jack ona aptal aptal baktı. Osmond nefretle yuzunu buruşturdu, Jack de kendi içindeki

nefretintekrarkabardığınıhissetti.Canımıyaktın,eğerelimefırsatgeçerde...OsmondtekrarYuzbaşı'yabaktı."Saatbeşekadar,kırılmamışfıçılarınhepsinikurtarmaya

bakınderim.Beşten sonra,benceyolueldengeldigi kadar çabuk temizleyipaçın.Anladınızmı?"

"Evet,Osmond.""Haydi,gidinohalde."Yuzbaşı Farren yumrugunu alnına dayayıp egildi. Jack hala aptal aptal bakarak, hala

Osmond'danbeyninabız gibi atarcasınanefret ederek, onu taklit etti.Osmonddaha selambaşlarkenonlarasırtınıçevirmiştibile.Arabacıyadoğruyürüyor,kırbacınışakırdatıyordu.

ArabacıOsmond'unyaklaştığınıduydu,bağırmayabaşladı."Yürü,"diyeJack'inkolunusondefaolarakçektiYüzbaşı."Bunuseyretmekistemezsin.""İstemem,"diyefısıldayabildiJack.'Tanrım,elbetteistemem."AmaYuzbaşıFarrenkapınınsagkanadınıaçıpbirliktepavyonunkapısındançıkarlarken

Jack istemedigi sesleri duydu... aynı sesleri o gece ruyasında da hep duydu. Bir ıslık veşaklama,peşindenbirçıglık,bir ıslıklışaklamadaha,peşindenikincibirçıglık...Osmonddaseslerçıkarıyordu.Soluyorduadam.Neyaptıgını,donupbakmadandaanlıyorduinsan.ZatenJack'incanıhiçbakmakistemiyordu.

Amaoldukçaemindi.GülüyorduOsmond.

Page 91: STEPHEN KING PETER STRAUB

5Pavyonundışındakiaçıkalandaydılar.Yinekalabalıkvardı.Gelipgeçenlergözlerininucuyla

Yuzbaşı Farren'e bakıyorlardı... hep uzagından geçiyorlardı onun. Yuzbaşı hızlı adımlarlailerlerkenyuzugepgergin,kafasındangeçenduşuncelerlekapkaranlıktı.Jackonayetişebilmekiçinkoşmakzorundakalıyordu.

"Şansımız varmış," dedi Yuzbaşı birden. "Çok şansımız varmış. Sanıyorum niyeti seniöldürmekti."

Jackonaçenesiaçıkbaktı.Ağzıkurumuş,sıcacıktı."Delidir,biliyorsun.Pastayıkovalayanadamkadardeli."Jack bu deyimi omrunde duymadıgından, ne demek oldugunu da bilmiyordu ama,

Osmond'undeliolduğugörüşüneodakatıldı."Pekined...""Dur," dedi Yuzbaşı. Jack cebindeki dişi verdikten sonra girdikleri o kuçuk çadıra

gelmişlerdi."Buradadurvebenibekle.Kimseylekonuşma."Yuzbaşı çadıra girdi. Jack durmuş bekliyor, çevreyi seyrediyordu. Yanı başından bir

palyaço geçti. Jack'e yan gozle baktı ama, havaya atıp tuttugu minik, renkli toplarıntemposunu hiç kaybetmedi. Palyaço'nun peşinden bir yıgın pasaklı çocuk, Fareli KoyunKavalcısınıizlergibigeliyorlardı.Memesineiri,kirlibirbebektutmuşgençbirkadınJack'e,birikisikkeverirseonakendikendineyapabilecegihoşbireglenceogreteceginisoyledi.Jacktedirgin,başkatarafabaktı.Kadıngulmeyebaşladı."Ooooo,buguzelçocukçokutangaç!Gelburaya,güzelim!Gelde..."

"Defol,orospu,yoksaaltmutfağayollarımseni."Yuzbaşı çıkagelmişti. Yanında bir başka adamla birlikte çıkmıştı çadırdan. Ikinci adam

yaşlıveşişmandıama,Farren'leortakbiryonuvardı...operetlerdenfırlamabiraskerdençok,gerçek bir askere benziyordu. Bir eliyle ceketinin dugmelerini şişko gobegi uzerindeiliklemeyeuğraşırkenöbürelindeborazanabenzerbirâlettaşıyordu.

Kirli bebegi taşıyan kız Jack'e bir daha bakmadan hemen uzaklaştı. Yuzbaşı yanındakiadamın borazanım eline aldı, onundugmeleri iliklemesini beklerken bir yandanda bir şeysoyledi. Adam başını salladı, ilikleme işim bitirdi, borazanı geri aldı, otturerek yurumeyebaşladı. Bu Jack'in bu diyara ilk geldiginde kulagına çalınan seslere benzemiyordu. O seferbirçok boru bir agızdan çalınmaktaydı. Sesler bir tur gosteri gibiydi. Bu seferki ise fabrikadüdüğünebenziyordu.İşbaşıemriydibirtür.

YüzbaşıJack'inyanınadöndü."Benimlegel,"dedi."Nereye?""Dış Yola." Bakışı yan korkulu bir ifadeyle Jack Sawyer'in uzerinde dolaştı. "Babanım

babasıorayaBatıYoluderdi.GittikçedahakuçukkoylerarasındangeçerveDışBolge'yevarır.

Page 92: STEPHEN KING PETER STRAUB

Ondan sonra da orada kalır. Hiçbir yere gitmez... ya da cehenneme gider. Sen batıyagideceksen,Tanrıseninleolmalı,evlat.AmaTanrınınkendisibileDışBolge'denilerigitmeyecesaretedemezmişdiyeduyuyorum.Haydi,gel."

Jack'inkafasınabiryıgınsoruakınetmekteydi.Milyonlarcasoru.AmaYuzbaşıfazlahızlıbiradımtemposututturduğundan,onlarısoracaksoluğubulamadı.Tepeyedoğruolanyokuşuçıktılar,Jack'inbudiyarailkgeldigiyerevardılar.Fuaryeriyakınlarındaydıartık.Jackoradakigorevlilerinbagırdıgını,milletioyunlaradavetettiginiduyuyordu.Ikidakikaoynasanızodulukazanırsınız diye bagırıyordu adamlar. Denizden esen ruzgar, sesleri çok net olaraktaşımaktaydı. Beri yandan, agız sulandıran yiyecek kokuları da geliyordu. Sıcak yemekkokuları.Kebapmısırvekızarmışet.Jack'inkarnıguruldadı.KorkunçOsmond'dankurtuluncakarnıacıkmıştı.

Fuaryerinevarmadansagadonduler.Buseferkiyol,pavyonunyolundançokdahagenişti.DışYoldiyedüşündüJack.Sonraiçiürpererekdüzeltti:Yo...BatıYolu.Tılsım'agidenyol.

Yüzbaşıyayetişmekiçinyinekoşmayabaşladı.

6Osmond'unhakkıvardı,kokuyu izlemeleriyeterdi.Ogarip isimlikoyebirmilkalakoku

burunlarınageldi.Yoluzerindedoguyagitmekteolantra ikpekyogundu.Çoguatlıarabalardı.Atlararasında

ikibaşlısıyoktuama.Arabalarherhaldebudiyarınluksarabalarıolmalı,diyeduşunduJack.Bazılarınında uzerine tepelemeçuvallar,balyalaryıgılıydı.Kimiçig et,kimikafesler içindecanlıtavuktaşıyordu.Koyunhemendışındayanlarındaniçikadındolubirarabaurkutucubirhızla geçti. Kadınlar guluyor, bagırıyorlardı. Biri ayaga kalktı, eteklerini ta beline kadarkaldırdı,dansedergibihareketleryaptı.Neredeysearabadanduşupboynunukıracakkenbirarkadaşıonuyakalayıpçekerekoturttu.

Jackyinekızardı.Gozunun onundedeminkigençkadınınbembeyazmemesibelirdi.Ucukirlibebeğinağzındaydı."Ooo,buçocukçokutangaç!"

Farrenadımlarınıdahadahızlandırarak,Tanrım!"diyemırıldandı."Hepsisarhoşbunların!Dokulen Kingsland'ları içmişler! Orospular da sarhoş, arabacı da! Ya devrilecekler, yakayalardandenizeuçacaklar...neysebirkayıpsayılmaz.Hastalıklıorospular!"

Jacksoluksoluğa,"Buncatrafikgeçebildiğinegöreyolaçıkolmalıherhalde."dedi.Koyegirmişlerdi.GenişBatıYolu'nunbukısmınatozlarıyatıştırmakiçinyagdokulmuştu.

Arabalar gelip geçiyor, insanlar karşıdan karşıya geçiyor, herkes fazla yuksek seslekonuşuyordu.Jacklokantayabenzerbiryerindışındaikiadamıntartışmaktaoldugunugordu.Biri apansız otekine bir yumruk attı. Az sonra ikisi yerlerde yuvarlanıyorlardı. Demek teksarhoşolanorospulardeğil,diyedüşündüJack.Bütünköyhalkınasibinialmış.

YüzbaşıFarren,"Yanımızdangeçenarabalarhepbuköydenyolaçıkmış,"dedi."Belkiküçükarabalargeçebiliyorolabilirama,Morgan'ınarabasıküçükdeğil,evlât."

"Morgan..."

Page 93: STEPHEN KING PETER STRAUB

"BırakMorgan'ışimdi."Içkinin kokusu giderek guçleniyordu. Jack Yuzbaşıya yetişmeye ugraşırken ayakları

agrımaya başlamıştı. Her halde uçmil kadar yuruduk, diye duşundu. Benim dunyamda nekadarederbu?BirdenSpeedy'ninsihirliiksirinihatırladı.Yokolmuşturdiyeduşunerekeliniarka cebineuzattı ama ... oradaydı. Jack'in içindeki çamaşır şimdiherneyse, ona saglamcakıstırılmış,duruyordu.

Koyunbatısınageçtiklerindearabatra igiazaldı,onunyerineyayatra igifenahaldearttı.Çogu sendeliyor, guluyordu. Buram buram içki kokmaktaydılar. Bazılarının ustu başı daıslaktı.Sankiyereuzanıpkopeklergibiiçmişlerdi.Gulenbiradam,sekizyaşlarındakigulenbirçocuguelindentutmuş,gidiyordu.Alhambra'nındanışmagorevlisinefenahaldebenziyorduadam. Jack bu ikisinin ikizli oldugunu hemen anladı. Adam da, çocuk da sarhoştu. Jackarkalarındanbakarkençocukkusmayabaşladı.Babası...yadaJack'inbabasıdiyeduşunduguadam onu kolundan tutup fena halde sarstı. Çocuk çalılara dalıp kendi basma kusmakistediginde bırakmadı. Sonunda çocuk, babasının ardından tasmalı kopek gibi yurumekzorundakaldı,yolkenarınayıkılmışhorlayanbirihtiyarınüzerinedoğrukusarakilerledi.

Yuzbaşı Farren'in suratı karardıkça kararıyordu. "Allah belalarını versin topunun," diyesöylendi.

En sarhoşlar bile Yuzbaşının uzagından geçmeye çalışmaktaydılar. Pavyonun dışındakimuhafızkulubesinegeldigindedurakladılar.Yuzbaşıbelinederibirkınbaglamıştı.Jackbununiçinde bir tur kısa kılıç bulunması gerektigini duşunmuştu. Serseriler fazla yaklaştıgındaYüzbaşıeliyleokılıcadokunuyor,serserihemenuzaklaşıyordu.

On dakika kadar sonra, Jack artık koca adama yetişemeyecegini duşunmeye başladıgısırada, kaza yerine vardılar. Arabacı virajı kapalı donmeye çalışırken araba devrilmiş,yuvarlanmıştı.Fıçılardatabiiyolunheryanınasaçılmıştı.Çogukırılmışoldugundanyolunokısmı sırılsıklam çamurdu. Atlardan biri arabanın altında ezilmiş, olu yatıyor, yalnız arkaayakları gorunuyordu. Ikinci at yandaki hendegin içindeydi. Kulagından kırık bir fıçınınparçasıdışarıuzanıyordu.Jackbununkazasonucuolabileceginepekinanamadı.Herhaldeatfena yaralanmış, birisi onun ıstırabına eldeki en kestirme imkanla son vermeye çalışmıştı.Ötekiatlargörünürlerdeyoktu.

Arabanınaltındakiatlahendektekiatarasındaarabacınınogluyatıyordu.Kolları,bacaklarıaçık,uzanmıştıyolun uzerine.Yuzununyansıgoklerebudalaveşaşkınbir ifadeylebakıyor,öbüryansıisekıpkırmızı,üzerikıymıkgibiparçalarladoluhaldegörünüyordu.

Jackçocuğunceplerinindışarıçekilmişolduğunudaferketti.Kaza yerinin çevresinde dolanıp duran bir duzine kadar insan vardı. Yavaş yuruyorlar,

arasıra bir nal izinin çukurunda birikmiş içkiden avuçlarıyla alıyorlar, ya da mendillerinibatırıp ıslatıyorlardı. Çogu sendeliyordu yururken. Sesleri yuksekti. Ya guluyor, ya dabirbirlerine çatıyor, dalaşıyorlardı. Jack'in annesi nice ısrarlardan sonra Richard'la ikisininkotu sinemalardan birinde çifte ilm seyretmeye gitmesine izin vermişti bir zamanlar.Filmlerden birinin adı. Yaşayan Olulerin Gecesi, oburunun adı da Olulerin Şafagı'ydı. BuinsanlarJack'eofilmlerdekisarhoşlarıhatırlatıyordu.

Page 94: STEPHEN KING PETER STRAUB

YuzbaşıFarrenkılıcınıçekti.Jack'intahminettigigibikısa,işeyararbirkılıçtı.Romantikkitaplardakiinceuzunkılıçlarabenzeryeriyoktu.Kasapbıçagındanbirazdahauzundu.Uzeriçentikdoluydu.Sapıderikaplı,bıçagıkoyurenkti.Birtekkeskinkenarıaçıkrenkparlıyordu.Çokkeskingibiydi.

"Uzaklasınbakalım," diyebagırdı Farren. "Kraliçenin içkilerindenuzaklasın, yagmacılar!Kanımızıdoldurmayıkesinbakalım!"

Hoşnutsuz homurtular yukseldi ama herkes Yuzbaşı Farren'den uzaklaştı. Yalnızca kelkafasındanyeryeraksaçlaruzamışyaşlıbiradamkaldı.Çokşişmandıadam.Jack'egoreyuzellikilovardı.Boyudaikimetreninbirhayliüstündeydi.

"Hepimizle birden doguşmeyimi duşunuyorsun, asker?" diye sordu, emir uzerine birazuzaklaşanköylüleredoğruelinisalladı.

Yuzbaşı Farren adama "Elbette," diyerek sırıttı. "Birincisi sen olduktan sonra, hazırım,sarhoş serseri seni." Farren'in yuzundeki sırıtma ifadesi daha da genişledi, koca adam buifadenin gucunden geriledi. Yuzbaşı devam etti. "Gel ustume istersen. Seni dogramak,bugününtekzevkliişiolacak."

Sarhoşdevmırıldanarakçekildi."Hepiniz buraya bakın!" diye bagırdı Farren. "Çekip gidin çabucak! Kraliçenin

pavyonundanbirdüzineadamımyolaçıktı!Bugörevelbettekihoşlarınagitmez,bendeonlarısuçlayamam. Ustelik hareketlerini engelleyemem de! Bence askerler gelmeden koyunuzedonup evinizin bodrumuna saklanmaya ancak vaktiniz var! Oyle yapmak kendi yararınızaolur!Dağılın!"

Koyluler birer ikişer koye yonelmişlerdi bile. Demin Yuzbaşıya meydan okuyan iriyarıadam da peşlerindeydi. Farren homurdandı, sonra tekrar kaza yerine dondu. Sırtındanceketiniçıkardı,arabacınınoğlununyüzüneörttü.

"Acaba hangisi epelerini boşalttı çocugun," diyemırıldandı duşunceli bir sesle. "Bilsemakşambastırmadançarmıhagererdim."

Jackcevapvermedi.Yuzbaşıuzunsureoluçocugabaktı.Tekeliyleyuzundekiyaraizinisıvazlayıpduruyordu...

SonundabaşınıkaldırıpJack'ebaktığında,yenikendinegelmişgibigöründü."Artık gitmen gerek, evlat. Hemen. Osmond geri zekalı oglumu daha çok soruşturmaya

kararvermedenönce.""Siziniçinnekadarzorolacakdurum?"diyesorduJack.Yuzbaşıbirazgulumsedi. "Sengitmişolursanbenimbaşımderdegirmez.Annesinegeri

yolladım derim, ya da o keye kapıldım, kafasına odunla vurdum, oldu derim. Osmond herikisine de inanır. Dalgın zaten. Hepsi oyledir. Kraliçenin olmesini bekliyorlar. Uzun dasürmeyecek.Meğerki..."

Sözlerinibitirmedi."Git,"dediJack'etekrar."Gecikme.Morgan'ınarabasınınsesiniduyarsanyoldanuzaklaş,

Page 95: STEPHEN KING PETER STRAUB

ormanınderinliklerinedal.Iyiceuzaga.Yoksakokunualırsenin.Kedinasılfarekokusualırsatıpkıoyle.Birterslikoldugunubirçırpıdaanlaro.Yanikendiemrinetersduşenbirşeyolursa.Şeytanınbiridir."

"Yaklaştıgını duyar mıyım? Arabanın yani?" diye sordu Jack çekingen bir sesle. Yolunilerisinedogrubakıyordu.Ha ifyokuştuyol.Ilerisibirçamormanıydı.Ormanıniçikaranlıktırherhalde, diye duşundu. Morgan da karşı taraftan geliyor olacaktı. Içini korku, yalnızlık vecesaret kırıcı birmutsuzlukkapladı. “Speedy, yapamambenbu işi!Anlamıyormusun?Bençocuğumdaha!

"Morgan'ın arabasına altı çift at koşuludur. On uçuncu at da en one koşulmuştur," diyeanlattı Farren, "Dort nala kalktıkları zaman ses topragı sarsan bir gok gurultusu gibi olur.Elbetteduyarsın.Kaçmayadabolbolvaktinolur.Mutlakasaklan."

Jackbirşeyfısıldadı."Ne?"diyesorduFarrensertbirsesle."Gitmek istemiyorumdedim,"dedi Jackbirazdahayukseksesle.Gozlerindenneredeyse

yaşlar boşalacaktı. Bir kere başlarsa sogukkanlılıgım kaybedeceginden, karşısındaki adama'benibuiştenkurtar,birşeyyap,korubeni'diyeyalvarmayabaşlayacağındanemindi.

YuzbaşıFarren,"Benceseninisteyipistemediginihesabakatmakiçingeçkalınmış,"dedi."Hikâyenibilmiyorum,bilmekdeistemiyorum,evlât.Adınıbilebilmekistemiyorum."

Jackoracıkta,omuzlarısarkık,gözleriyanarak,ellerititreyerekdurmuşonabakıyordu.Farrenanibiröfkeyleona,"Doğrultomuzlarını!"diyebağırdı."Kimikurtaracaksın?Nereye

gidiyorsun?Buhalinleuçmetrebilegidemezsin?Gerçiadamsayılmakiçinçokgençsinama,hiçdeğilseadammışgibinumarayapabilirsin,değilmi?Tekmeyemişköpeğebenziyorsun!"

Jack alınmıştı. Omuzlarını dogrulttu, gozlerini kırpıştırarak gozyaşlarını onledi. Gozleriarabacının yerde yatan ogluna ilişti, içinden, hiç degilse o durumda degilim henuz, diyeduşundu.Hakkıvar.Kendimeacımayavaktimyok.Dogruydu.Amayinede,benligininiçinebukadarkolaycauzanıpgereklidugmelerebasmayıbilenyuzuyaralıYuzbaşıyakarşıgaripbirnefrethissetmektengerikalmadı.

"Birazdahaiyi,"dediFarrenkurubirsesle."Fazladeğilamabiraz.""Sağolun."Jack'insesindealayvardı."Aglayıp kendini kurtaramazsın, evlat. Osmond peşinde. Morgan da yalandan peşine

duşecek.Belkide...belki seningeldiginyerde,desorunlarvardır.Amaşunual.EgerParkussenibanayolladıysa,herhaldesanabunuvermemiistiyordur.Alvesonradagit."

Uzattıgıbirmadeniparaydı. Jackkararsızlıkgosterdi, sonraaldı.Kennedyresimliyarımdolarlıklarkadar,amadahaagırdı.Altınkadaragırdıherhalde.Rengimatbirgumuşrengiydi.GozleriLauraDeloessian'ınpro ilinebakmaktaydı.Annesinenekadarçokbenzedigibirkeredahadikkatiniçekti.Yalnızcabenzerlikdegildisozkonusuolan.Bazı izikselfarklılıklarvardı.Burun daha ince, çene daha yuvarlaktı ama, yine de Jack'in annesiydi bu. Jack biliyordu.Paranıntersiniçevirdi,birhayvangordu.Başıvekanatlarıkartalgibi,vucuduarslangibiydi.Jack'abakıyordusanki.Jacktedirginoldu,parayıpantolonununcebinesoktu.Speedy'niniksir

Page 96: STEPHEN KING PETER STRAUB

şişesininyanına."Neiçinbu?"diyesorduFarren'e."Zamanı gelince anlarsın. Belki de anlamazsın. Hangisi olursa olsun, ben sana karşı

görevimiyaptım.Parkus'ugördüğündesöylersin."Jackiçindeyinebirgerçekdişilikduygusuhissetti."Gitartık,evlat,"dediFarren.Sesidahaalçaktıamadahayumuşakdegildi."Git,işinigor...

yadagörebildiğinkadarınıgör."SonundaJack'ihareketegeçirenyineogerçekdişilikduygusudahadogrusu,kendisinibir

başkasının hayalinin bir parçasıymış gibi gorme duygusu oldu. Sol ayak, sag ayak, sogan,sarımsak...fıçılardanbirininparçalanmışkısmınabirtekmesavurdu,birtekerinkalıntısınınuzerinden atladı, arabanın çevresinden dolaştı, kurumakta olan kanlara, uzerinde uçuşansineklerehiçaldırmadı.Ruyadaolduktansonra,kanındadegeriyoktu,vızıldayansineklerinde...

Yolunçamurlu,enkazdolukısmınınsonunavardıgındadonuparkasınabaktı.AmaYuzbaşıFarren obur tarafa donmuştu. Belki adamlarını gormeye çalışıyor, belki Jack'e bakmaktankurtulmak istiyordu. Hangisi olursa olsun, anlamı hep birdi. Sırtını goruyordu adamın.Bakacakbirşeyyoktu.

Pantolon cebine uzandı, Farren'in verdigi paraya parmaklarının ucuyla dokundu, sonrasımsıkıkavradı.Kendinibirazdahaiyihissettiozaman.BirçocugaşekeralsındiyeverilmişparayıtutargibiilerlediJack.

7Jack, Yuzbaşı Farren'in yerleri sarsan gok gurultusu diye tanımladıgı sesi duydugunda,

belkiiki,belkidedortsaattiryurumekteydi.Guneşbirkereormanınbatıtarafındakiagaçlarınardındagözdenkaybolduktansonrazamanıhesaplamakçokzorlaşmıştı.

Batıdan defalarca arabalar gelmişti. Hepsi herhalde Kraliçe'nin pavyonuna gidiyorlardı.Jackherbirininsesiniduyunca(buradahavaçokduruoldugundansesçokkolayyolalıyordu...Jack'in aklına Speedy'nin anlattıkları geldi. Bir adam tarladan turp sokerken oteki adamınkokuyubirmiluzaktanalması)Morgangeliyorsanıyordu.Hemenyolkenarındakihendegeinip karşı tarafa tırmanıyor, agaçların arasında ilerlemeyekoyuluyordu.Hoşlanmıyordubukaranlıkormanagirmekten.Birazbilegirmekistemiyordu.Biragacıngovdesiardınasaklanıpyolugorebilecekdurumdabeklemekbilekotuydu.Insanınsinirlerinibozuyordu.AmaMorganAmcanın (Osmond'un patronunu, Yuzbaşının tum anlattıklarına ragmen hala o gozlegörmekteydi)kendisiniyolunüzerindeyakalamasıfikridahabiletatsızdı.

Buyuzden,nezamankulagınabirarabasesigelseyoldanuzaklaşıyor,arabageçinceyolageridonuyordu.Birseferindesaghendektekiotlarınarasındangeçerkenayagınınuzerindenbirşeykaydı,Jackyüksekseslebağırdı.

Budiyardantümüyleuzaklaşmakistiyordu.

Page 97: STEPHEN KING PETER STRAUB

Speedy'nin iksiri omrunde tattıgı en berbat sıvıydı ama, birisi karşısına çıksa, meselaSpeedy çıksa, ona gozunu açtıgında kendini eski dunyada, McDonald'ın kapısı dibindebulacagını soylese, tum şişeyi dibine kadar içmeye razıydı. Içinde bir tehlike uyarısıgelişiyordu. Bu ormanın gerçekten tehlikeli oldugunu hissediyordu. Belki de tehlike buormanınkendisiydi.Agaçlarzatenyoladahabiryaklaşmışlardı.Evet.Dahaoncehendekleringerisinekadargelirkenşimdihendekleriniçideagaçdoluydu.Dahaonceormandayalnızcaçamlarveçalılarvardı.Şimdiarayabaşkaturagaçlardakatılmıştı.Bazılarınınsicimgibi,ipgibi birbirine dolaşan siyah dalları vardı. Kokleri de iplik iplik ortadaydı. Hele çalılarınkokleri.. gri, kotu gorunuşlu kokler. "Bizim bu çocuk..." diye fısıldıyordu bu kokler Jack'inbeynindeBİZİMbuçocuk!

Hayalkuruyorsun,Jacky.Fıttırıyorsunbiraz.Amabunaaslındainanmıyordu.Agaçlargerçektendegişmekteydi.Havadakioagırbaskı,birikendisinigozetliyormuşgibi

birduygu...hepsiçokgerçekti.Zihninincanavarcaduşuncelereyonelmesininormandangelenbiretkiyleolduğunainanıyordu.Sankiağaçlaronakısadalgalıbiryayınyapmaktaydı.

Ama Speedy'nin iksir şişesindeki sıvı yarıya inmişti. Amerika Birleşik Devletlerini birbaştan bir başa yurumek için bu kadarı yetmek zorundaydı. Her canı istedikçe bir yudumalmayakalkarsa,NewEnglandyöresindençıkanakadarbiledayanamazdıosıvı.

Aklındakendidunyasınadondugundenekadarçokyolalmışsayılacagıdavardı.Buradakiellimetre,dunyadayarımmilekarşılıkoluyordu.Buoranagore...tabiegerorandadegişkendegilse... burada onmil yuruse, oteki dunyada NewHamsphire'dan çıkmış olurdu. Çizmelikedininçizmelerivardısankiayağında.

Amayinedebuağaçlar...bugriipipkökler...Ortalık iyice kararınca, gokyuzu maviyken mor olunca geçiş yapacagım. O kadar. Bu

ormanı karanlıkta geçmem. Indiana'ya falan vardıgımda elimdeki iksir biterse, o zamanSpeedybanabirazdahayollasınneyapıpyapıp.

Kafasından bunlar geçiyor, bir plan kurmanın ne kadar daha iyi bir duygu oldugunudüşünüyorduki,kulağınaçokfazlaatlıbirarabanınsesigeldi.

Başını yana dogru egdi, yolun orta yerinde durdu. Gozleri iri açıldı, kafasındaki ikisahnenin hayali yıldırım hızıyla geçti. Biri, Mercedes olmayan arabadaki iki adam, biri deVAHŞI ÇOCUK kamyonetiydi. Tommy amcanın cesedi yerde, kanlar içinde. Kamyonetintamponlarından o kanlar damlıyor.Direksiyon simidindeki eller canlandı gozunde... ama eldeğildionlar.Garip,eklemlibirtoynağabenziyordu.

Dörtnalakalktığızamansesitoprağısarsanbirgökgürültüsünebenzer.Jackduruhavanıntaşıyıpgetirdigisesidinlerken,otekiarabalarınasılolupdaMorgan'ınki

sandıgınaşaşıyordu.Birdahaboylebirhatayapmayacagıkesindi.Buseferduydugusesçokkaranlık,içikötülükdolubirsesti.Atlıarabaydı,evet.,amaşeytanınsürdüğübiratlıarabaydı.

Yolun ortasında donakalmıştı. Hipnotize olmuştu. Sanki bir çift fara bakıp kalan birtavşandı.Sesgiderekdahaguçlendi...tekerlerinvenallarınugultusu,kırbacınsesi.Arabacının

Page 98: STEPHEN KING PETER STRAUB

çığlığıdaduyulmayabaşlamıştı:"Hiiyaaa!Hiiiii-yaaaa!HIIIIIYAAAAAA!"Yolun ortasında duruyordu. Duruyordu. Kafasında korkular davul çalmaktaydı.

Kıpırdayamıyorum,ahsevgiliTanrım,kıpırdayamıyorum,Anne,Anne,Anneeeee!Yolun orta yerinde durmuş, hayalinde siyah dev bir saray arabasının yaklaştıgını

goruyordu. "Atları attan çok pumalara benziyordu. Pencerelerde siyah perdelerkıpırdamaktaydı.Arabacıayaktaydı.Saçlarıarkayadoğruuçuyor,gözleriçılgınbakıyordu.

Hiçyavaşlamadanüzerinedoğrugelişinihayalettioarabanın.Kendisinidevirişini,ezişinihayaletti.Bu goruntu onuugradıgı felçten kurtardı. Saga dogru koştu, hendege kaydı, ayakları gri

koklerinaltlarınagirdi,duştu,yuvarlandı.Sonbirikisaattirbirazrahatlamışolanyaralısırtıyenibiracıylaalevlendi,Jack'indudaklarıgerildi.

Ayağakalkıpormanagirdi,çömeldi.Onceilksiyahagaçlardanbirininardınasinmişti.Amaogovdeyedegdigianda...evvelsiyıl

tatile Hawaii'ye gittiginde orada rastladıgı banyan agaçları gibi yaglı ve tatsız bir temashissetti.Kalkıpilerdekiçamağacınınarkasınageçti.

Arabanın ve onunde giden atlıların sesi hala guçleniyordu. Jack her an onların ortayaçıkmasınıbeklemekteydi.Parmakları çamagacının reçinen'kabugu uzerindebir sıkışıpbirgevşiyordu.Dudaklarınıısırdı.

Tam karşısında, agaçlar arasından yolun açıkça gorulebildigi bir boşluk vardı. Yanıyapraklarla dolu bir bakış tuneli. Tam Jack artık Morgan'ın grubunun gelmesinden umutkesecegisırada,birduzinekadaratlıaskerbatıdandoguyadogrudortnalageçti.Enbaştakibayrak taşıyordu. Jack deseni goremedi... gormek istediginden de pek emin degildi. SonraarabanınkendisideJack'indargörüşalanındangeçti.

Geçmesikısasurdu.Belkibirsaniye,belkidahabileaz.AmaJackonutumuylehatırlıyordu.Araba çok kocamandı. Dort metre yuksekliginde vardı en azından. Uzerine isti lenipbaglanmış kutukler de birmetre daha ekliyordu. Arabayı çeken atların her birinin başındasiyahbirtuyvardı.Ruzgardatuyleriyicegeriyeyatıyordu.Jacksonradan,Morgan'ınherhaldeyolculugun her aşaması için yeni bir takım ata ihtiyacı olacagına karar verdi. Bu atlarguçlerinin sonuna yaklaşıyorlardı. Agızlarından kopukler ve kanlar saçılmaktaydı. Gozleriyuvalarındadelidelidönüyor,aklarıgörünüyordu.

Tıpkıhayalindegordugugibi,pencerelerdesiyahperdelerdalgalanmaktaydı.Camyoktu.Birdenkaraperdelerinardındanbeyazbiryuzgorundu.Garip,yontulmuşgibibirbeyazyuz.Oyuzunbirdenbiregorunmesi,perilievinpenceresindebelirenhayaletgibişokyarattı.MorganSloat'unyüzüdeğildi...amayinedeonunyüzüydü.

Ve o yuzun sahibi de Jack'i biliyordu. Ya da nefret ettigi kişisel bir tehlikenin oralardaoldugunubiliyordu.Jackbunugozlerdekiirileşmeden,agzınkoşelerininbirdenaşagıyadogrukıvrılmasındanokudu.

Yuzbaşı Farren ona, kedi fareyi nasıl koklarsa, o da seni koklar, demişti. Jack yuregiburkularak,kokumualdı,diyeduşundu.Buradaoldugumubiliyor.Şimdineolacak?Herkesi

Page 99: STEPHEN KING PETER STRAUB

durduracak,askerleriniüzerimeyollayacak.Derkenbirgrupaskerdahageçti.Bunlardaarabayıarkadankorumaklagorevliolanlardı.

Jack bekledi. Elleri çam agacının govdesinde donakalmıştı. Morgan'ın arabayıdurduracağındanemindi.

Amadurmadılar.Azsonraarabanınveatlarınsesleriazalmayabaşladı.Gözleri.Gözleriaynıydı.Beyazsurattaokaragözler.Ve...Ah,tabii....EVETTTT!Ayagınınuzerindenbirşeykaydı...bileginedogruyukseldi.Jackhaykırıpbiradımgeriledi.

Yılanolabilir diye korkmuştu.Amabaşını egipbaktıgında, o gri koklerdenbirinin ayagınınüzerinedoğrukaymışolduğunugördü.Şimdidebileğinesarılmayaçalışıyordu.

Buna imkan yok, diye duşundu aptal aptal. Kokler kıpırdamaz... Hızla geriledi, bacagınıkokunoluşturdugusertilmiktenkurtardı.Baldırındabiracıvardı.Ipsıyırmışdayaraetmişgibi.Gozlerinikaldırdı,pisbirkorkuduygusununyureginedogrukaydıgınıhissetti.Morgan'ınkendisinifarkettigihaldenedendurmayıpyolunadevamettiginişimdianlamayabaşlamıştıaklınca. Morgan bu ormanda yurumenin, içi piranha dolu bir derede yurumekle aynı şeyoldugunu biliyordu. Yuzbaşı Farren niye uyarmamıştı onu? Jack'in aklına bir tek nedengeliyordu. Yaralı Yuzbaşı bilmiyordu bu durumu herhalde. Belki hiç bu kadar batıyagelmemiştiömründe.

Grimsi kokler hep birden harekete geçmişlerdi artık. Yukseliyor, duşuyor, çamurlararasında Jack'edogruyaklaşıyorlardı.Çılgınlıkbu,diyeduşundu Jack.Bir tanekapkalınkokvardı.Topragayalanolanyirmisantimlikkısmıkoyurenkveıslaktı.Dogruldu.Hintfakirininsepetindençıkmışkobragibikarşısındasalındı.ÇocukBİZİM!EVETTTT.'

Kok ona dogru atıldı, Jack geriledi. Artık bu koklerin yolla arasında bir engel, bir perdeoluşturduklarının farkındaydı. Gerilediginde sırtı bir agaca dayandı... hemen yana dogrufırladı.Avazıçıktıgıkadarbagırıyordu.Agacınkabugukıpırdamıştısırtında.Spazmikbirkasgibikıpırdamıştı. Jackdonupbaktı,o siyah,yapışkanagaçlardanbirinigordu.Kıpırdıyorduagacın govdesi. Kıvrılıyor, kıvranıyordu. Kabugun dugum dugum yerleri korkunç bir suratgibiydi. Bir goz kapkara, vahşi bir bakışla açık, otekisi goz kırpar gibi, igrenç bir ifadeylekapalı.Derkenagacınalt kısmıgıcırtılı bir sesleyarıldı, sarımsıbeyazbir oz suyu sızmayabaşladı.BİZİM!EVETTT!

ParmakgibiköklerJack'inpazusunavekaburgalarına,gıdıklamakistercesinesarıldı.Jack aralarından sıyrıldı. Sagduyusunun sondamlasını buyuk bir irade gucuyle koruyor,

cebinde Speedy'nin şişesini bulmaya çalışıyordu. Kulagına bir dizi yırtılma sesi geldi.Herhaldeağaçlarıngövdeleriyerdensökülüyordu.Olurmuyduböyleşey?

Şişeninboynunuyakaladı,cebindençekti.Kapagıçeviripaçmayaugraşırkengrikoklerdenbiriboynununçevresinekolaylıkladolandı,biransonrabirdencellatilmiğigibisıkışıverdi.

Jack'insolugukesildi.Ellerikendisineboganşeyedogruuçuncaşişeelindenkayıpduştu.Sonunda parmaklarını kokle boynu arasına kaydırmayı başardı. Kok soguk ve sert degildi.Sıcak, yumuşak, et gibiydi. Jackonunlamucadeleetti.Kendibogazındanyukselenhırıltılarıduyuyor,çenesindendamlayansalyalarıhissediyordu.

Page 100: STEPHEN KING PETER STRAUB

Sonbirçabaylakokubogazındanayırmayıbaşardı.Kokozamanelininbileginedolanmayaçalıştı. Jack elini bir çıglıkla çekip uzaklaştırdı, başını egip baktı, şişenin sıçrayarak,yuvarlanarak uzaklaşmaya başladıgını gordu. Gri koklerden biri bu sefer şişenin boynunadolanmıştı.

Jackoyanaatıldı,koklerbacaklarınasarılıpdolandı,çocukyereserildi,uzandı,debelendi,parmakuçlarınışişeyedoğrubirsantimdahayaklaştırmayauğraştı...

Şişenin yan tarafına degdi... hemen kavradı, elinden geldigi kadar hızla çekti. Bu aradakoklerin kendi bacagına iyice dolanmış oldugunu, bacagını sımsıkı yakalamış oldugunufarkediyordu. Şişenin kapagını açtı. Bir başka kok, orumcek agı ha i ligiyle uzandı, şişeyielindenkapmayaçalıştı. Jackonu itti, şişeyidudaklarınadogrukaldırdı.Ovıcıkvıcık,çurukmeyvekokusucanlıbirdokugibiheryanısarmıştıbirden.

Speedy,neolursun,sonuçversin?Yeniyenikoklersırtına,belinesarılır,onusagasolaçevirirkenJackşişedekiiksirdeniçti,

birazıyanaklarındansızdı.Yutkundu,inledi,duaetti...etkisiyoktu...birşeyolmuyordu.Gözlerihâlâkapalıydıama,köklerinkollarına,bacaklarınadolandığınıhissediyordu.

8Sularınblucinine,gömleğinedeğmekteolduğunuhissediyordu.Gelenkoku...Sumu?Çamurvenemkokuşuydu.Duyduğusesler...Blucinmi?Gömlekmi?Kurbağaviyaklamalarıydı...Jack gozlerini açtı, batmakta olan guneşin turuncu ışıgının koca nehirden yansıdıgını

gordu. Nehrin dogu kısmında kopkoyu, sık bir orman vardı. Kendisinin bulundugu batıyamacında geniş bir tarla çarptı gozune. Akşam sisiyle kısmen gorunmek durumundaydı.Toprak nemli ve vıcık vıcıktı. Jack suyun kenarında, en ıslak yerde yatıyordu. Kalın yabanotları bitmişti çevresinde... yakında don mevsimi gelip hepsini oldurecekti. Jack onlaradolanmıştı.Kâbustanuyananbirininçarşaflaradolandığıgibi.

Sendeleyerek,çabalayarakayagakalktı.Ustubaşıçamuriçindeydi.Sırtçantasınınkayışlarıomzunuacıtıyordu.Otları kollarından, suratındankorkuyla itti. SukenarındanuzaklaşırkenyerdeSpeedy'ninşişesinigordu.Yanyatıyordu.Kapagıdabirazilerdeydi.Demincanhavliyleboguşurkenşişedekisıvınınbirazıyaakmış,yadokulmuşolmalıydı.Ancakuçtebirinekadardoluyduşimdişişe.

Biranoradadurdu.Çamurlu lastikpabuçlarıvıcıkvıcıkbalçıgabasmışdurumda, ırmagıbakışlarıyla taradı. Onun kendi dunyasıydı burası. Çok iyi bildigi Amerika BirleşikDevletleri'ydi. Gozune gokdelen falan ilişmedigi gibi, uzayda parıldayan uydulardan biri degozukmuyorduama,yinedeburanınAmerikaoldugundankendiadıkadaremindi.Esassorubaşkaydı.Ötekidünyayagerçektengitmişmiydihiç?

Page 101: STEPHEN KING PETER STRAUB

Tanımadıgı nehre tekrar baktı. Çevrenin manzarası da yabancıydı. Uzaktan gelen inekbogurtulerini dinledi. Içinden, burası başka bir yer, Jack yavrum dedi kendi kendine. ArtıkArcadiaplajındaolmadığınkesin.

Yoo, Arcadia plajı degildi burası. Ama Arcadia'nın çevresini pek iyi tanımadıgı için,okyanuskokusununulaşamayacagı,dortbeşmil içerdebiryerdeyimdirdiyedekesinkararveremiyordu.Birkabustanuyanarakgelmiştiburaya.Belkidekabustuhepsigerçekten.Çigettaşıyan arabadan, kabugu kıpırdayan agaçlara kadar hepsi. Belki uykusunda gezerkengormuştu o kabusu. Akla uygundu. Annesi oluyordu. Şu anda ona, bu gerçegi çoktan beribiliyormuşgibigeldi.Belirtilerivardı.Bilinciinanmakistemese,inkaretsede,bilinçaltıdogrusonucavarmıştı.Boylebirdurumdapekalakendinihipnotizeetmişolabilir,okaçıkserseriSpeedyParkerdeonayönvermişolabilirdi.Tabii.Hepsibirbirinepekgüzeluyuyordu.

Jackurperdi,zorluklayutkundu.Yutkunurkenbogazıacıdı.Anjingibiacımadıda,yaralıbirkasgibiacıdı.

Solelinikaldırdı.Şişeyisagıylatutuyorduçunku.Avucunuyavaşçabogazınadayadı.Biraniçin, çene altındaki sarkıklık ve kırışıkları kontrol eden yaşlı kadınlara benzedi. Tambogazortasındakiçıkıntınınyukarısındasıyrıkyeribuldu.Fazlakanamamıştıamadokununcaçokacıveriyordu.Boynunasarılankökyapmıştıbunu.

"Dogruhepsi,"diye fısıldadı Jack.Gozlerio turuncusularda,kurbagalarınviyaklamasını,uzaktanineklerinböğürmesinidinliyordu."Hepsidoğru."

9Jacktarladayokuşyukarı,doguyasırtınıvererekilerledi.Yarımmilkadargittiktensonra,

zatenzonklayansırtınaçantaiyiceagrıvermeyebaşladı.Evet,Osmond'unkırbaçyaralarıdaacıyordu. Birden bellegi harekete geçti. Speedy'nin vermeye çalıştıgı o koca sandviçireddetmiştiama,SpeedygalibakendiyedigindenartanıyinedeJack'intorbasınasokmuştu,öyledeğilmi?Jackgitarmızrabınincelerkenyapmıştıbunu.

Midesibudüşünceyesarıldı.Çantayısırtındanindirdi,akşamınilkyıldızlarıaltındaçantanınkapaklarındanbiriniaçtı.

Iştesandviçoradaydı.Hembirparçası,yansıfalandegil...butunu.Birgazetesayfasınasarılıpsokulmuştu oraya. Jack'in gozleri sıcacık yaşlarla doldu. Keşke Speedy burada olsa da onukucaklaşanı,diyedüşündü.

Dahaondakikaönceonakaçıkserseridiyordun.Yuzu utançtan kıpkırmızı kesildi ama, bu utanç sandviçi beş altı lokmada mideye

indirmesineengelolmadı.Çantayıtekrarkapadı,omuzladı.Ilerlemeyekoyuldugundakendinibirazdahaiyihissediyordu.KarnızilçalmayıkesincekendinegelmiştiJack.

Çok geçmeden, karanlıgın içinde parıldayan ışıklar gordu. Bir çiftlik evi. Kopeginhavlamaya başladıgını duydu... buyuk kopek oldugu belliydi. Jack bir an için oldugu yerdedondu.

İçerdedirdiyedüşündü.Yadabağlıdır...umarım.

Page 102: STEPHEN KING PETER STRAUB

Sagadogruilerledi.Birsuresonrakopekhavlamazoldu.Jackçiftlikevininışıklarınırehberalarakazsonradarbirasfaltyolavardı.Durupsagınasolunabaktı.Netarafagideceginihiçmihiçbilmiyordu.

Evet, sayın bayanlar baylar, karşınızda Jack Sawyer, iliklerine kadar sırılsıklam,pabuçlarınıniçibilevıcıkvıcık,heryanıçamuriçinde.Aferin,Jack!

Yalnızlık ve yuva ozlemi duyguları, içinde tekrar kabardı, Jack o duygularla boguştu.Parmagınatukuruphavadahızlasilkeledi, iki iridamlasagadogruuçmuşgibigeldiona.Budurumdaodasagadondu,yurumeyebaşladı.Kırkdakikakadarsonra,yorgunluktanbitkindurumda,yenibaştanacıkmış(budahadabeterdi),karşısındabirçakıllıkuyu,başındadabirturkulubegordu.Darbirpatikanınkarşıtarafındaydı.Patikanınagzınazincirgerilmişti.Jackegilipzincirinaltındangeçti,kulubeyeyurudu.Kapıasmakilitlekilitlenmiştiama,yanduvarınaltındaki toprak yenmiş gibiydi. Ahşap duvarın dibindeki bir avuç topragı da kazıp delikaçmak bir dakikalık işti. Oradan içeriye suzuldu, sonra çantasını da çekti. Kapıdaki kilitkendinidahabilegüvendehissetmesineyolaçıyordu.

Çevresinebaktıgında,biryıgınçokeskialetvearaçlargordu.Burasıuzunzamandanberikullanılmamıştı gorunuşe gore. Tabii boyle olması Jack'in işine geliyordu. Çamurlugiysilerinin verdigi duygudan hiç hoşlanmadıgı için ilk iş olarak soyundu. Pantolonceplerinden birinde Yuzbaşı Farren'in kendisine verdigi madenı para degdi eline. Çıkarıpbaktıgında, Farren'in parasının 1921 basımı gumuş bir dolar haline geldigini gordu. Biryuzunde kraliçenin başı, otekinde kartal-arslan karması hayvan yoktu artık. ParanınüzerindekiÖzgürlükAnıtı'nabirsürebaktı,sonratekrarblucinincebineattı.

Çantadan temiz giysiler çıkardı. Eskilerini sabah, kurudukları zaman kaldırırım, diyeduşundu. Belki de yolda bir fırsatını bulur yıkardı onları. Bir landromatta yıkar, ya da birdereyesokuptemizlerdi.

Çorap ararken eline ince ve sert bir şey geldi. Çekip baktı, diş fırçası oldugunu gordu.Birden evinin, guvenligin, mantıklı bir yaşamın hayalleri, yani diş fırçasından dogabilecekhayaller tekrar içinde kaban verdi. Bu sefer bu duyguları yenmesi ya da bir kenara itmesimumkundegildi.Dişfırçasıdenilenşey,iyiaydınlatılmışbirbanyodabulunmalıydı.Insanonuelinealdıgında uzerindepamuklupijamalarıolmalıydı.Ayagındasıcacık terlikleriolmalıydı.Soğuk,karanlıkbirsundurmada,çantanındibindençıkmamalıydıinsanınkarşısına.

Yalnızlıkduygusuiyiceesiraldıonu.Kendinitoplumundışındahissetti.Bazıkimselergibiaglayıpbagırmadı.Sessizce,duzenlihıçkırıklarlaidareettidurumu.Nekadaryalnızoldugunuanlayanbirinsanınhıçkırıklarıyla.Dahadauzunsuredevamedecektibudurum.Guvenlikvemantıkyoktuartıkonundunyasında.Yalnızlıkvardı.Birturgerçekvardıama,delilikdeçokyakınbirihtimaldi.

Hıçkırıklar arasında uyuyakaldı. Çantasına sarılmış, uyuyordu. Uzerinde yalnızca temizkulotu ve çorapları vardı. Gozyaşları kirli yanaklarında izler bırakıyordu. Diş fırçasını daavucundagevşekbiçimdetutmaktaydı.

Page 103: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:8

CATLEYTÜNELİ

1Altı gun sonra Jack'in o umutsuzlugundan hemen hemen eser kalmamış gibiydi. Yola

duştugunun ilk gunlerinde çocukluktan çıkıp yeni yetmelige, oradanda yetişkinlige geçmişgibi geliyordu kendisine. Becerikli bir insandı artık. Evet, gerçi Diyar'a bir daha donmuşdeğildi.Onehirkıyısındauyandığındanbuyana,cesaretedememiştibirdahaorayadönmeye.

Kendi kendine akıl yurutuyor, bu dunyada yolculuk daha uzun surse bile, Speedy'niniksirinigerçektengerekeceğigünleresakladığıyargısınavarıyordu.

HemzatenSpeedyonaesasolarakbudunyanınyollarındayolculukyapdememişmiydi?Odaemirlereuyuyorduişte.

Guneşdogduguzaman,karnıtokken,arabalaryanıbaşındanvızırvızırgeçerken,Diyaronainanılmayacakkadaruzakvehayalgibigeliyordu.Unutmayabaşladıgıbir ilmgibi.Arasıraotostopyapıpbir ogretmeninbir satış temsilcisininarabasındayolcukoltugunakuruluyor,herzamankisorularacevapveriyordu.Oylezamanlardagerçektenunutuyorduorayı.Hemenhemen.Diyarondanuzaklaşmışoluyor,kendisiyineyazbaşındakiçocukoluyordu...

Helebuyuk,eyaletlerarasıotoyollarda,birarabaonubiryerde indirip,on-onbeşdakikasonrabirbaşkasıalıncakeyfinedoyumolmuyordu.HerhaldeBalaviayakınlarındabiryerlerdeolmalıydı artık. New York eyaletinin batısında falan. 1-90 otoyolu uzerinde başparmagıhavada,Buffalo'yadogruyurumektendi.Buffalo'dansonra tekrarguneyeyonelecekti. Jack'egore mesele bir şeyi yapmakta degil, en iyi nasıl yapılabilecegini seçmekteydi. BandMcNally’nin haritaları getirmişti onu buraya kadar. Şansı tutarsa, karşısına ta Chicago'ya,Denver'e (belki de Los Angeles'e) kadar giden bir surucu de çıkabilirdi. O zaman Ekimortasındayinedönüşyolculuğunabaşlayabilirdi.

Guneşten yanmıştı. Cebinde, sonbuldugubulaşıkçılık işindenonbeşdolarparası vardı.Kaslarısaglamveguçluyduartık.Yinecanıarasıraaglamakistiyorduama,ose ilgecedenbuyana gozyaşlarının taşmasına izin vermemişti bir daha. Kendini kontrol edebiliyordu, farkoradaydı. Nasıl ilerlemesi gerektigini bildigine gore, olayların uzerine çıkmış demekti.Yolculugunsonunu, çokuzaktaolmasına ragmen,gorebiliyordu.Egerdahaçokbudunyadayolculuk yaparsa, yani Speedy'nin dedigine uyarsa, elinde Tılsım'la New Hampshire'evaktindedönebilirdi.Olacaktı.Sandığındandahaazsorunçıkacaktıkarşısına.

AçıkmaviFordFairlanearababanketedogrukayıponunkoşarakyetişmesinibeklerkenJack Sawyer'in morali bu durumdaydı. U ka dogru alçalan guneşten oturu gozlerini kısıpkoştu.Otuzkırkmil,diyeduşunduiçinden.Sabahbaktıgıharitagozununonundeydi.Oatley,

Page 104: STEPHEN KING PETER STRAUB

diyekararverdi.Kasabanınadıilgiçekmeyen,ufacık,guvenlibiryeroldugunuanlatırgibiydi.YolundailerliyorduJack.Artıkhiçbirşeyzararveremezdiona.

2Jack arabanın kapışım açmadan once egilip pencereden içeriye baktı. Arka kanepede

numuneler,kataloglarveprospektuslerdoluydu.Surucununyanındakiyolcukoltugundadaikivalizdurmaktaydı.Ha iftengobekli,siyahsaçlıadamJack'inegikpozunutaklitedergibiydi.Direksiyonsimidininuzerineegilmiş,penceredençocugabakmaktaydı.Satışelemanıoldugubelliydi. Lacivert elbisesinin ceketi, arkasındaki çiviye asılmış, kravatı gevşetilmiş, gomlekkollarısıvanmıştı.Otuzbeşyaşdolaylarındabirsatışelemanı.Kendibolgesinidolaşıyordu.Konuşmayabayılanbiradamolmalıydı.Hersatışelemanıgibi.Adamgulumsedivalizlerdenbirini kaldırıp arka kanepeye savurdu, sonra ikincisini savurdu, kagıtların uzerine koydu."Birazyeraçalım,"dedi.

Adamınkendisineilksoruolarak,"Nedenokuldadeğilsin?"diyesoracağınıbiliyorduJack.Kapıyıaçarken,"Çokteşekkürederim,"dedi,bindi.Satıcı, "Uzagamı yolculuk?" diye sordu, dikiz aynasından arkayı gozleyerek vitesi taktı,

yavaşçayolunsağşeridinedoğrukaydı."Oatley'ekadar,"dediJack."Sanıyorumotuzmilmine...""Cografyadankalmışolmalısın.Oatleykırkbeşmilkadar."BaşınıçeviripJack'ebaktı.Goz

kırpması çocugu şaşırttı. "Gucendirmek istemedim," dedi adam. "Ama bu yaşta çocuklarınotostopyaptıgınıgormekbeniçokuzer.Buyuzdendenezamangorsemarabamaalırım.Hiçdegilse benimle birlikteyken guvendeler. Sululuk yok, anlıyorsun ya? Dunya delilerle dolu,evlât.Gazeteleriokumuyormusun?Nelerolmuyor!Tehlikedebirsoygibisinizsizler."

"Herhaldehaklısınız,"dediJack."Amabendikkatliolmayaçalışıyorum.""Herhaldedoğudabiryerdeoturuyorsun."AdamhalaJack'ebakıyor,yolakuşlargibiaradabaşınıçevirerekgozkulakoluyordu.Jack

belleğinideligibitaradı,arkadakalmışbirkasabaadıaradı."Palmyra.BenPalmyra'lıyım."Satıcı başını salladı. "Şirin yerdir." Tekrar otoyola dondu. Jack rahatlayarak arkasına

yaslandı. Adam sonunda, "Herhalde okuldan kaçmadın, degilmi?" diye sordu. Işte hikayeyianlatmazamanıgelmişti.

Oylesıksıkanlatmıştıki!Tekdegişenkasabaadlarıydı.Ezberesoyluyormuşgibibirduygugeliyordu artık içine. "Hayır, efendim. Oatley'e bir sure Helen teyzemle oturmak uzeregidiyorum.HelenVaughan.Anneminkızkardeşiolur.Ogretmendir.Babamgeçenkışoldu.Ozamandanberihayatpekzoroldu.Derken ikihafta onceannemin oksurugu iyicekotuleşti,merdivenfalandaçıkamazoldu.Doktoryataktançıkmamasınıistedi.Odakızkardeşindenbirsurebanabakmasınıricaetti.Zatenogretmenoldugunagore,herhaldeOatley'debeniokulasokacaktır.Helenteyzemçocuklarınokuldankaçmasınafalanizinvermezkesinlikle."

"YaniannenseniPalmyra'dantaOatley'ekadarotostoplagitmeküzeremiyolladı?"

Page 105: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Yok, boyle bir şeyi asla yapmazdı. Annem bana otobus parası verdi ama, ben paracebimdekalsınistedim.Herhaldeuzunsureevdenparafalangelecekdegil.Helenteyzemde"deçokparayok.Annemotostopyaptıgımıbilsedeliolurdu.Amaotobusebinmekboşunaparaziyanıgibigeldibana.Beşdolarbeşdolardır.Nediyeotobüsşoförünevereyim?"

Adam ona yan gozle baktı. "Oatley'de ne kadar kalırsın dersin?" 'Tahmin etmesi kolaydeğil.İnşallahannemçabucakiyileşir.""Sakındönüşteotostopyapayımdeme,tamammı?"

Jack, "Artıkarabamızyok,"diyehikayesinedevametti.Bu iştenzevkalmayabaşlamıştı."Inanmazsınız ama bir geceyarısı gelip aldılar onu. El koydular arabamıza. Pis korkaklar.Herkesin o saatte uykuda olacagını biliyorlardı. Karanlıkta gelip arabayı garajdan aldılar.Uyuyorolmasamdoguşurdumoaraba için.Hemsırf teyzeminevinekolaygideyimdiyededegil. Annem doktora gittiginde tepeden aşagı yuruyup daha da beş blok gittikten sonraotobusduragınavarıyor.Yapmamalıydılarbunu,degilmiama?Gelipoylehabersizceçalmak!Elimiz bollaştıgı anda taksitleri odemeye yeniden başlayacaktık. Hırsızlık degil mi buyaptıkları?"

"Benimbaşıma gelse, herhaldebendehırsızlık derdim," dedi adam. "Eh inşallah annençabukiyileşir."

"İnşallah,"dediJackbüyükbirdürüstlükle.Oatley levhaları gozukmeye başlayıncaya kadar bu sohbetle yetindiler. Satıcı tekrar sag

banketeyanaştı,Jack'egülümsedi,"İyişanslar,evlât,"dedi.Jackbaşımsalladı,kapıyıaçtı."UmarımOatley'defazlauzundurmakzorundakalmazsın."Jackonasorusoranbakışlarla

baktı. "Nasıl bir yer oldugunu biliyorsundur..." dedi adam. "Biraz. Pek de iyi biliyorumdiyemem."

"Berbattır.Tra ikteezdiklerihayvanlarıyiyipkarındoyururlardesemyalanolmaz.Gorillerkenti.Birayıyer,bardağıdaiçersin.Leş,leş."

"Uyarınızateşekkurler,"dedi Jack.Arabadanindi.Satıcıelinisalladı,arabayıvitesetaktı.Birkaçsaniyesonra,turuncugüneşedoğrugidenbirsiyahsiluettenibaretkaldı.

3Yol bir mil kadar dumduz araziden geçiyordu. Jack iki katlı evler, çevrelerinde tarlalar

gordu.Tarlalarkahverengiveçıplaktı.Evlerdeçiftlikevidegildi.Seyrekseyrek,oboştarlalaraveotoyoltra iginebakanevlerdi.Ineklerotlamıyor,atlarkişnemiyordu.Nehayvanvardı,nedeçiftlikaletleri.Evlerdenbirininonundeyarımduzinekadarçurumekteolaneskiotomobildurmaktaydı. Buralarda oturanlar belli ki insanları hiç sevmeyen tiplerdi. Oatley bile fazlakalabalık gelmişti onlara. Boş tarlalar onlara şatolarının çevresindeki hendek gibi hizmetediyordu.

SonundaJackbirkavşagavardı.Karikaturlerdekikavşaklargibibiryerdi.Ikidar,boşyolunkesişmesi. Ikisideyokluktangelipyoklugagidenyollar. Jacksırtçantasınıayarladı, ilkdefaolarakyonseçimindeguvensizlikduydu.Koşedeyoladlarınınyazılıoldugulevhalarıtaşıyan

Page 106: STEPHEN KING PETER STRAUB

karadiregeyanaştı.Soladonecegiyeresagamıdonmeliydi?LevhalarınbirindeDOG-TOWNYOUdiyeyazılıydı.Dogtown,ha?Kopekkentiyani!Jackoyolabaktıgındasonsuzbirduzlukgordu.Yabanotlarıyladolu tarlalar,bitmezbirasfalt.Kendi izlemekteolduguyolunadı iseMILL YOLU'ydu. Degirmen yolu yani. Bir mil kadar ilerde, iki yandaki egik agaçlarınoluşturdugubirtunelbaşlıyordu.Karanlıktıiçi.Yanlardasarmaşıklarpeksıktı.Sarmaşıklarabirdelevhaasılmıştı.Yazılargorulemeyecekkadaruzaktaydı. Jackelinicebineattı.YuzbaşıFarren'inverdiğiparayadokundu.

Midesikonuşmayabaşlamıştı.Yakındaakşamyemegiyemesigerekti.Sonradaburadanuzaklaşıpbirazparakazanacagıbirbaşkakasabayagitmeliydi.MiliYolu'nuseçmesişarttı.Hiçdegilse tunelin obur başına varıp karşısında ne bulundugunu gormeliydi. Jack ilerledi,karşıdakitünelinkaranlıkağzıheradımındabirazdahayaklaştı.

Soguk,çamurlu,kokulukiremittozuveyumuşaktopraklakaplıydıtunelintabanı.Jackbiraniçin,bununsonundakendiniyeraltındabulacagındankorktu.Karşıdatunelinbitimindekiışıkgorunmuyordu.Sonratabanınyokuşaşagıdegil,duzoldugunadikkatetti.Tuneldışındakilevhada,"IşıklarınızıYakın"deniyordu.Jackbirtugladuvaratosladı,tozlarıavuçlarınabulaştı."Işık,"diyeduşundu içinde,keşkeonundayakabilecegibir ışıgıolsaydı.Herhalde tunelbiryerdekıvrılıyordu.Tedbirli,agır,dikkatligiderkenduvarabindirmiştiişte.Korlergibi,elleriileriye uzatılmış giderken, avucu çarpmıştı duvara. Tutuna tutuna ilerledi. Çizgi ilmlerinkahramanları boyle bir şey yaptıklarında genellikle kendilerini bir kamyonun burnunayapışmışbuluyorlardısonunda.

Tünelintabanındabirşeytıkırdadı,Jackdondu.Fare,diyeduşundu.Belkidetarlalararasındankestirmeyoluseçmişbirtavşan.Amases

dahabüyükbircanlıyıişaretediyordu.Tekrarduydu.Karanlıkla,birazdahailerde.Korgibibiradımdahaattı.Karşıtaraftanbir

tekkerebirsolukalmasesigeldi.Jackdurdu,buhayvanmıydı,diyeduşundu.Parmakuçlarınemliduvardaydı.Solugunusalmıyor,bekliyordu.Pekhayvansesigibigelmemiştikulagına.Fareveyatavşankesinlikleolamazdı.Okadarbuyuksolukalamazdıonlar.Birkaçsantimdahailerledi.Oradakişeyherneyse,onunkendisinikorkuttugunukabullenmekistemiyormuşgibibirhalivardı.

Bir kere daha dondu. Ilerdeki karanlıktan boguk bir guluşe benzer bir ses gelmişti.Arkasındandatanıdıkbirkoku,güçlü,kaba,küflübirkokusüzüldüburnunadoğru.

Jack başını çevirip arkaya baktı. Girişi ancak yarım gorebiliyordu. Yansı duvarınkıvrımındankaybolmuştu.Çokuzaktaydızaten.Tavşandeliğigibigözüküyordu.

"Nevarburada?"diyeseslendi."Hey!Buradabirşeymivar?Kimsemivar?"Birşeyintüneliçindefısıldadığınıduyargibioldu.Diyar'da degilsin, diye hatırlattı kendi kendine. En kotu ihtimalle, uyuyan bir kopegi

uyandırmıştı herhalde. Ya da uzerine basardı ilerlerse. Tunele bir araba dalmadanuyandırmakladahayatınıkurtarmışolurduaptalköpeğin."Hey,köpek!"diyeseslendi.

"Köpek!"

Page 107: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bu sesine, yuruyen ayak sesleri karşılık verdi. Ama... gidiyorlar mıydı, yoksa geliyorlarmıydı? Yumuşacık, pat pat pat diyen pençe sesleri. Belki de ses arkadan geliyordur, diyeduşundu, başını tekrar çevirdi ama, artık daha ilerlemiş oldugundan tunelin girişini hiçgöremiyordu.

"Neredesin,köpek?"diyeseslendi.Altmış yetmiş santim ardında, bir şey yeri tırmaladı. Jack ileri fırladı, omzumu duvarın

kavisinefenahaldeçarptı.Bir şekil hissetti. Karanlıkta... kopek gibi miydi? Adımını atıp ilerledi, içinde oyle bir

kaybolma duygusu uyandı ki kendini yeni baştan Diyar'da sandı. Tunel o ku lu hayvanatbahçesikokusuyladoluydu.Üzerinegelmekteolanşeydekesinlikleköpekdeğildi.

Buzgibibirhava,yagvealkolkokularıtaşıyarakyuzuneçarptı.Oşeklindahayaklaştıgınısezdi.

Karanlıktaki suratı yalnızca bir an gorur gibi oldu. Kendi içinden gelen hasta bir ışıkgosteriyordusankionu.Uzun,acıifadelibirsurat.Gençolmasıgerekiyorduama,degildi.Ter,yag,alkolkokususolugundaydı.Jackduvaradayanıpyamyassıoldu,yumruklarınıkaldırdı,osıradasurattekrarkaranlıklarakarışıpyokoldu.

Korkusununarasındaayakseslerininyavaşça,amahızlatunelinçıkışınadogruilerlediginiduydu,başınıçeviripgeriyebaktı.Karanlık,sessizlik.Tunelboştuartık.Jackkollarınıkoltukaltlarına soktu, duvara dogru tekrar yaslandı, sırt çantası tuglalara çarptı. Az sonra yineilerlemeyebaşlamıştı.

Jack tunelden çıkar çıkmaz arkasını donup baktı.Hiç ses gelmiyordu. Garip yaratıklarınuzerine saldırdıgı yoktu. Uç adım yaklaşıp içeriye baktı, birden kalbi durur gibi oldu. Ikikocaman turuncugozgeliyorduonadogru. Jack'le aradakimesafeyibirkaç saniyedeyarıyaindirdi. Jack kıpırdayamıyordu. Ayakları asfalta çakılmış gibiydi. Sonunda elini, avucu açık,uzattı.Kendinikorumahareketiydibu.Birre leksti.Gozleronayaklaşmayısurduruyordu.Birklaksonsesiduyuldu.ArabatuneldenfırlamadanbirikisaniyeonceJackkendiniyanaatmayıbaşardı.Kırmızısuratlısürücügeçerken,"Allahbelânı..."diyehaykırdı.

Jack,hâlâgözlerikamaşmışdurumda,arabanınhızlaOatley'edoğrugidişinebaktı.

4Oatley çukurbiryerdeydi. Iki anacaddesivardı.BiriMiliYolu'nundevamıydı.Kocaman

otoparkıolansalaşpurbirbinanınonundengeçiyordu.Birfabrika,diyeduşunduJack.Sonrakullanılmış araba galerileri, alaminut yemek servisi yapan yerler, bir Bowling salonu,bakkaliyedukkanları,benzinistasyonugeliyordu.BunlarınhepsibitincedeOatley’inbeşaltıbloktan oluşan ilçe merkezi başlıyordu. Binaların hepsi eskimiş, ikişer katlı tugla evlerdi.Onlerinearabalarburundanparketmişti.Oteki sokaktabellikiOatley'indaha onemlievleribulunmaktaydı.Evleroradabuyuk,onleribalkonlu,çevreleriçimbahçeliydi.Buikicaddeninkesiştigiyerdebirtra iklambası,akşamınsonışıklarındagozkırparakduruyordu.Sekizblokkadar ilerde ikinci bir tra ik ışıgının yeşile dondugu goruldu. O ışık da bol pencereli, eski,

Page 108: STEPHEN KING PETER STRAUB

buyukbirbinanınonundeydi.Akılhastanesinebenzerbiryerdiorası.Belkidelisebinasıydı.Çevreyeikikatlıevler,neolduğubelirsizbinalarsaçılmıştı.

Fabrikanıncamlarınınçogukırıktı.Evlerindepekçokcamınatahtalarçivilenmişti.Betonavlularda agzına kadar dolmuş çop varilleri duruyordu. Evlerin onemli olanları bile ihmaleugramış gibiydi. Çardakları sarkmış, boyaları gitmişti. Bu kasabanın kullanılmış arabagalerilerindedeherhaldeyürümeyenarabalarsergileniyorolmalıydı.

JackbiraniçinOatley'earkasınıdonupDogtown'agidenbirotostopbulmayaniyetlendi.Odaneresiyse!Amaozamantunelitekrargeçmesigerekecekti.Alışverişmerkezininoralardanbirkornasesigeldi,Jack'inyalnızlıktankurtulmakiçinoyanayürümesinesebepoldu.

Fabrikanın kapışma varıp tuneli iyice arkadabırakana kadar içi rahat etmedi. Camlarınhemenhemen uçte biri kırıktı.Digerlerinin de çoguna karton kapatılmıştı. Jack'in burnunamakine yagı, kayış kokuları, demir şakırtıları geliyordu. Ellerini ceplerine soktu, elindengeldiğikadarhızlıadımlarlayokuşaşağıilerledi.

5Yakından bakıldıgında kasaba, tepeden goruldugunden daha bile kasvetliydi. Araba

galerilerindeki satıcılar pencerelere yaslanıp duruyor, dışarı çıkmayacak kadar bıkkıngorunuyorlardı. Bir zamanlar etrafa umutla çakılan levhalar bile karamsar gorunuyordu.SAHIBINDENKELEPIR!HAFTANINARABASI!Murekkepleriakmıştıbazılevhaların.Yagmurdakalmışgibibirhallerivardı.Sokaklardapekazinsangidipgeliyordu.Jackkasabamerkezinedogruilerlerken,yanaklarıçokmuş,yaşlıbiradamgordu.Tekerleklibiralışverişçantasınıboşolarakkaldırımdasurukluyordu.Yaklaştıgındaadamınbakışlarıduşmancagozuktu.Korkmuşgibiydi. Jack'in elindeki tekerlekli arabayı çalacagını sanmıştı. Dişlerini gosterdi. "Ozurdilerim," dedi Jack. Kalbi tekrar çarpmaya başlamıştı. Ihtiyar arabayı kucaklamaya çalıştı.Karadişetlerinitekrargösterdi,"Özürdilerim,"diyetekrarladıJack."Benyalnızca..."

"Fşşşfiiit!"diyehışırdadıihtiyar.Yanaklarınınkırışıklarıarasındanyaşlarboşalıyordu.Jackçabucakuzaklaştı.

***Yirmi yıl kadar once, yani bin dokuz yuz altmışlarda Oatley herhalde varlıklı bir yer

olmalıydı.MiliYolununilerisiogunlerinbiranısıgibiydi.Benzininucuz,hayatıncanlıoldugugunlerin.Sonrainsanlarkuçukdukkanlaraçıpgeçinmeyeçalışmışlar,birsureiçinbatmamayı,bogulmamayı başarmışlardı. Şimdi ucuz lokantalarda yalnızca canı sıkkın yeni yetmeleroturuyordu. Coca Cola içiyorlardı orada. Tenzilatlı satış yapan dukkanlar da gozeçarpmaktaydı.

Jack eleman arayan bir ilan goremeden yurumeyi surdurdu. Tugla binalar arasındanilerlerkensırtındakiçantadahaagırgelmeyebaşladı,ayaklarıdahaçokagrıroldu.Ayaklarıbukadar agrımasa Dogtown'a kadar da yururdu. Tabii tunelden geçmekmeselesi de olmasa!Oradakurtadamfalanyoktuelbette.Okadarınıanlamıştıartık.Kimsekendisineseslenmişdedegildiotunelde.BunlaryalnızcaDiyar'ınsarsıntılarıydı.Oncekraliçeyigormek,sonrakazada

Page 109: STEPHEN KING PETER STRAUB

olen çocuk, sonraMorgan,oagaçlar!Amabunlaroradaydı!Belkioradanormalbile sayılanşeylerdi.Buradanormalliğeböyleşeylersığmazdı.

Uzun, kirli bir pencerenin onundeydi. Cama MOBILYA DEPOSU diye yazılmıştı. Ellerinicamadayayıparasındaniçeriyebaktı.Birkanepe,birkoltuk...uzerlerindebeyazortuler.Jackyineilerledi,acabayiyecekbulmakiçindilenmemmigerekecek,diyedüşündü.

Biraz ilerde, tahta çakılı dukkanın onundeki arabada dort adam oturmuş, kagıtoynuyorlardı. Jack arabayı geç farketti. Eski siyah bir DeSoto'ydu. Lastikleri de yoktu. Oncamına,GÜZELHAVAKLÜBÜdiyebiryazıyapıştırılmıştı.Jacköncamadoğruyaklaştı.

KendisineenyakınoyuncugozlerinideviripbakarkenJack,"Ozurdilerim,acabanerede,"diyesözebaşlayacakoldu.

"Defol," dedi adam. Sesi ezik ve boguktu. Jack'e dogru ancak yarı yarıya donen surattaergenlikveyaraizlerivardı.Biryanıyassılmıştısuratının.Sankiçocukkenbiriuzerinebasmışgibi.

"Birikigünlükişneredebulurumdiyesoracaktım."'Teksas'taara,"dedisurucuyerindekioburadam.Havlamagibibirgulme,arkakanepede

patladı,birininağzındanbiralariskambillerinüzerinepüskürdü.Onyolcukoltugundakiilkadam,"Dedimsana,çocuk,defol,"diyetekrarladı.Gozlerielaydı

adamın."Yoksasenikendielimlepataklarım."Yapardı, dogruydu. Jack anlamıştı. Oradabir saniyedaha kalırsa adamın o kesi taşacak,

kontrolunukaybedecekti.Sonradonuptekrararabayabinecek,birbiradahaaçacaktı.Yerdeboşbiratenekeleriyuvarlanıpduruyorduzaten.Jackgeriledi,adamonayangozletekrarbaktı.'Teksas'a bakayım bari," diye mırıldandı Jack. Uzaklaşırken arkadan DeSoto'nun kapısınınaçıldığınıduyarmıyımdiyedinlediama,açılanbirbinanınkapısıoldu.

Jackkadınınkuşkulubakışınaarkasınıdondu,karşısındakicansızbinayabaktı.Onkapıyauç beton basamakla çıkılıyordu. Pencerede ışıklı bir BUNWEISER ilanı vardı. YanındaUPDIKE'IN YERI diye ikinci bir yazı daha goze çarpıyordu. Onun birkaç santim altında damucize yazıyı okudu. Elle yazılmıştı: ÇIRAK ARANIYOR. Jack sırt çantasını kaydırıp tekkolunun altına kıstırdı, basamaklan çıktı. Guneşten golgeye geçişi ona bir an için Oatleytünelineilkadımatışınıhatırlattı.

Page 110: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:9

JACKÇİLEÇEKİYOR

1Aradan altmış saat bile geçmemişti ama, Jack SawyerÇarşambaakşamıOatley tuneline

girerkenkindençokfarklıbirruhsaldurumiçinde,OatleyBarınınbuzgibidepoodasındasırtçantasınıkoşedekifıçılarınardınasaklamayaugraşıyordu.Ikisaatekalmadan,işyerikapanırkapanmazkaçmayıplanlıyorduJack.Bunugitmek,yadayolaçıkmakdegilde,kaçmakolarakdüşünmesibiledurumununekadarumutsuzbulduğunugöstermeyeyeterdi.

Altıyaşındaydım,altı,JohnB.Sawyeraltıyaşındaydı,Jackyaltıyaşındaydı.Altı.Çok saçma gozuken bu duşunce her nasılsa bu gece zihninde belirmiş, durmadan

tekrarlanıp duruyordu. Herhalde bu da benim ne kadar korkuyor oldugumu gosterir, diyeduşunuyordu Jack. Olayların uzerine kapanmakta oldugundan emindi. Kafasındaki ısrarlıduşunceninnedemekoldugunubilmiyorduama,duşuncekafasındadonupduruyordu...atlıkarıncayaçakılıbirtahtaatgibi.

Altı.Altıyaşındaydım.JackySawyeraltıyaşındaydı.Tekrartekrardönüpgeçiyorduaynışey.Depoodası,salondanbirduvarlaayrılıyordu.Bugeceduvargurultudengerçekanlamıyla

sarsılmaktaydı.Davulgibigumburduyordu.YirmidakikaoncesinekadarhalaCumagecesiydi.OatleyTekstilDokumadaolsun,DogtownLastik'teolsun,odemelerCumalarıyapılırdı.Iştebuyuzden Oatley Birahanesi de dolmuş taşıyordu. Barın sol tarafındaki duvarda bir duyuruasılıydı.220KIŞIDENFAZLABULUNMASIEYALET331SAYILIYANGINYASASINAAYKIRIDIR.Anlaşılan 331 sayılı yasa hafta sonlarında rafa kaldırılıyordu. Jack'e gore içerde rahat uçyuzden fazla insan vardı o anda. Genny Valley Boys denilen orkestranın çaldıgı kovboymuziklerinidinliyorlardı.Felaketbirorkestraydıamapedallıbirgitarlarıvardı.Smokeybirara,"Buradaöyleadamlarvardırki,pedallıgitarınbileırzınageçerler,Jack,"demişti.

"Jack!"diyehaykırdıLoriseslerinarasından.Lori, Smokey'nin kadınıydı. Jack onun soyadını hala bilmiyordu. Orkestramola vermiş,

plakmakinesiçalıyordu.Gurultununarasındakadınınsesizarzorgeliyordu.Orkestrauyelerişu ara barın ucuna dikilmiş, tenzilatlı içkiden içiyor olmalıydılar. Lori kafasını deponunkapısındanuzattı.Yorgunsarısaçlarınıgeriyeçekipplastiktokaylatutturmuştu.

"Jack,ofıçıyıhemengetirmezsenkolunubükerseninki.""Peki,"dediJack."Getiriyorde."

Page 111: STEPHEN KING PETER STRAUB

Kollarında tuylerindikendikenoldugunuhissetti.Yalnızca soguktandegildibu. SmokeyUpdike kul yutacak adamlardan sayılmazdı. Daracık kafasına sivri aşçı kulahları giyen, iriplastiktakmadişlerkullanan,hırslımorumsukahverengigozlu,aklarısarımsıSmokey.Jack'inhalapekiyitanımadıgı,buyuzdendahadaçokkorktuguSmokey.HernasılsaJack'iesirgibiyanındatutanSmokey.

Plak makinesi bir an için sustu ama kalabalıgın sesi daha da yukselip açıgı kapattı.Kovboyunbiribirsarhoşnarasıattı,birkadınbagırdı,birbardakkırıldı,sonraplakmakinesitekrarbaşladı.SankiSaturn'aroketatılıyordu.

Trafikteezdiklerihayvanlarıyiyorlarorada.Evet,hemdeçiğolarak.Jack aluminyum fıçıya egildi, uç adım kadar yuvarladı, dudakları acıyla kıvrıldı, alnında

terlerdamladamlabelirdi,deponunsogugundaurpertti.Sırtıiyiceisyanediyordu.Fıçıbetontabancagürültüyleilerliyordu.Jackdurdu,derinderinsoludu.Kulaklarıçınlamayabaşlamıştı.

Tekerlekliarabayıfıçınınyanmagetirdi,yuklerkenneredeysedengesinikaybetti.Fıçınınagırlıgı Jack'in agırlıgından pek az eksikti. Fıçı yere çarptı. Jack onu dogrultmaya ugraştı.Parmakları fıçıylaarabanınarasına sıkıştı, zonklamayabaşladı. Jack sol elininparmaklarınıağzınasokupemdi.Gözlerindeyaşlarvardı.

Parmaklarını sıkıştırmasından beteri, fıçının kapagı arasından gazların 'fıssss' diyeçıkmayabaşlamasıydı.EgerSmokeyfıçıdanbiraalırkenkopukluakarsa...yadakapakfırlar,biralarsuratınafışkırırsa...

Eniyisibunlarıdüşünmemekti.Dun gece, yani Perşembe gecesi Smokey'e fıçı gotururken fıçı yan devrilmiş, kapagı

fırladıgı gibi uçmuştu. Depo odasının yerlerini beyaz kopukler kaplamıştı bir anda... Jackoracıktakalakalmış,korkudandonmuştu.Smokey'ninçıglıklarınaaldırdıgıyoktu.Biradegildisanki...Kingsland'dı.KraliçeninKingsland'larından.

OzamanSmokeyilktokadınıatmıştıona.Jack'idepoodasınınduvarınaçarpanbirtokat."Bugünkügündeliğinyandı,Jack,"demiştiSmokey."Birdahaaslayapmazsın,Jack."Jack'inkanınıdonduran,birdahayapmazsınsözüydü.Demekolayıntekrarlanmasıiçinçok

fırsatdoğacaktı.YaniSmokeyUpdikeonunburadauzunsürekalacağınainanıyordu."Jack,çabukol!""Geliyorum,"Jackpo ladı,arabayıkapıyakadarçekti,elyordamıylakapınınkulpunubuldu,

çevirdi,itipkapıyıaçtı.Birdenyumuşakbirşeyeçarptı."Hey,dikkatet!""Ah,özürdilerim,"dediJack."Pataklarımeşeksudangelenekadar!"diyeçıkıştıses.Jacksertadımlarınuzaklaşıpkoridordanduyulmazolmasınıbekledi,sonrakapıyıbirdaha

itti.

Page 112: STEPHEN KING PETER STRAUB

Koridordardı.Yeşileboyanmıştı.Tuvaletgibikokuyordu.Duvarlarındasıvalardokulmuş,kovuklaraçılmıştı.Yazılardayazılmıştı.Tuvaletkapısındabekleyensarhoşlaryazmışlardıoyazılan. En iri yazı, kara keçe kalemle yazılanıydı. TUM AMERIKALI ZENCILERI VEYAHUDİLERİİRAN'AYOLLAYIN!diyordu.

Salondan gelen gurultu, depoda çın çın oterken, burada ardı arkası kesilmeyen tek birugultu halindeydi. Jack egik duran fıçının uzerinden depoya baktı, sırt çantasınıngözükmediğindeneminolmayaçalıştı.

Kurtulmalıydı buradan.Mecburduk Sonunda sesi çıkano olu telefon, Jack'i kara bir buzparçasının içine hapsediyordu. Kotuydu bu. Randolp Scoot daha da kotuydu. Aslında tabiiRandolph Scott degildi adam. Yalnızca onun ellili yıllarda çevirdigi ilmlerdeki halinebenziyordu.SmokeyUpdikeaslındaondanbilekotuydubelki.AmaJackpekeminolamıyorduartık.HeledeRandolphScott'abenzeyenadamıngozlerininrenkdegiştirdiginigordugundenberi.

AmahepsindenkötüsüOatley'di...bundanemindiJack.NewYorkeyaletininOatleykasabası,Jackiçinkurulmuşkorkunçbirtuzakgibiydi.Girmesi

kolay,çıkmasızorbirtuzak.Çıkmasıhemenhemenimkânsızbirtuzak.

2Uzunboylu,gobegidışarısarkanbiradamonundengeçti,tuvaletkapısındasırabeklemek

uzeredurdu.Jack'eo keligozlerlebakarkenbiryandandaagzındatutmaktaoldugukurdanıdudagının bir sag, bir sol tarafına kaydırıyordu. Jack, demin kapıyı açarken herhalde buadamıngöbeğineçarpmışolmalıyım,diyedüşündü.

"Eşek!"diyesoylendişişmanadam.Osıradatuvaletinkapısıaçıldı,biradamdışarıyaçıktı.YurekdurduranbiranboyuncaJack'laadamıngozlerikarşılaştı.RandolphScott'abenzeyenadamdıbu.Ama ilmyıldızıfalandegildi.HaftalıgınıiçkiyeyatıranOatley'liişçilerdenbiriydi.Az sonra taksitlerinin yarısını odedigi arabasına, ya da motosikletine binip gidecektiherhalde.

Gözlerisarıyadönüştü.Hayır,hayalgörüyorsun,Jack,hayalgörüyorsun.Buadamyalnızca......yalnızcabirişçi.Çocugabakışı,yenibirçehreolduguiçin.Belkibukasabadaokulagitmiş,

voleybol oynamış, kilise korosundan bir kızla mercimegi irma vermiş, sonra onunlaevlenmek zorunda kalmış, kız fazla çikolata yemekten şişmanlamış... sıradan bir Oatleyhödüğüişte.Yalnızca...

Amagözlerisarıoldu.Kesartık!Sarıolmadı!Neolursaolsun,kasabayagelirkenkiolayıhatırlatanbirşeyvardıbuadamda...karanlıktaki

olayı.Jack'e eşek diyen şişman adam, Levi's blucin ve temiz beyaz tişort giymiş bu adamdan

Page 113: STEPHEN KING PETER STRAUB

uzaklaşır gibi bir hareket yaptı. Randolph Scott, Jack'e dogru yurumeye başladı. Kocaman,damarlıelleriikiyanındasallanıyordu.

"Çocuk..." demesine kalmadan Jack sarsak bir telaşla kaçışa geçti. Arkasındaki kapıyıkalçasıylaitti,kimeçarptığınaaldırışbileetmedi.

Adamın gozleri mavi buzlar gibi parlıyordu... sonra renk degiştirmeye başladı. Soluyor,renkleriaçılıyordu.

Gurultuler beynine doldu. Kenny Rodgers, Reuben James diye birine sesleniyordu. "Senhep oteki yanagını çevirmişsindir!" diye duyuruda bulunmaktaydı Kenny sarhoşlartopluluguna. "Yumuşak huylu insanları bekleyen daha iyi bir dunya var diye iddiaetmişsindir!" Jack bu salonda pek de yumuşak huylu kimse goremiyordu. Genny Valleyorkestrası tekrar sahneye çıkmış, aletlerini ellerine almaktaydılar. Pedallı gitarı çalanındışındahepsi sarhoş,hepsi sersemlemiş gorunmekteydi... belkideneredeolduklarınınbilefarkındadeğillerdi.Pedalcınınyüzifadesiisecanısıkılmışgibiydi.

Jack'in solunda bir kadın, barın telefonunda konuşmaktaydı. O telefona Jack dunyadadokunmazdıbirdaha...elindengelirsetabii.Bindolarparaverseleryinedokunmazdı.Kadınkonuşurkenyanındakisarhoşarkadaşıelinibluzununyakasındaniçeriyeuzattı.Danspistindebelki yetmiş çift dans etmekteydi. Şarkının temposuna aldırdıkları yoktu. Sarılıyor,surtunuyor, birbirlerinin kalçalarını, sırtlarını okşuyorlardı. Yanaklarından aşagı terlersüzülüyor,koltukaltlarıterdenlekeoluyordu.

"Eh, Tanrıya şukur!" dedi Lori. Barınmenteşeli kapak kısmını Jack geçsin diye kaldırdı.Smokeybirazilerde,yinebarınarkasındaydı.Gloria'nıntepsisinecin-tonik'ler,votkalar,BlackRussian'lar yerleştirmekteydi. Black Russian, Oatley'de biradan sonra gelen en populeriçkiydi.

Jack, Randolp Scott'un kapıdan salona girdigini gordu. Adam Jack'e dogru baktı, mavigozleriçocuguhemenbuldu.Başınıha ifçesalladı.Sankiona,"Konuşacagız,"demekistiyordu."Elbette konuşacagız. Belki Oatley tunelinde olmuş veya olmamış şeyi konuşacagız, belkikırbaçları,belkihastaanneleri.Belkideseninburalardaçokuzunsurekalacagımkonuşuruz...alışverişarabasıiçinağlayanbirihtiyarolanakadarkalırsınbelkide...Nedersin,Jacky?"

Jackürperdi.RandolphScottgulumsedi.Sanki"urpertiyigormuştu...yadahissetmişti.Sonrakalabalıga

karıştı,görünmezoldu.Bir saniye sonra Smokey'nin ince, guçlu parmakları Jack'in omzunu kavradı... en acıyan

yeriniarayıpbulmuştu.Herseferbulurdu.Talimliparmaklardıbunlar.Siniruçlarınıbulabilenparmaklardı.

"Jack,dahahızlıhareketetmengerek,"dediSmokey.Sesihemenhemenanlayışlıgibiydiamaparmaklarıomuzadahaderinbatıyor,yokluyordu.Solugu,aralıksızemipdurdugunaneşekerleri gibi kokmaktaydı. Takma dişleri sakırdayıp duruyordu. Dişler biraz kayıncaarasından ayıp sayılabilecek bir hışırtı duyuluyor, Smokey dişleri emerek tekrar yerineoturtuyordu."Dahahızlıhareketetmengerek.Demekkıçınınaltındaateşyakmamgerekeceksenin.Nedemekistediğimianlıyorsun,değilmi?"

Page 114: STEPHEN KING PETER STRAUB

"E-evet,"dediJack.İnlememeyeçalışıyordu."Iyi. Iyi ohalde." Smokey'ninparmaklarıbirazdahaderinebattı, oradaki sinirleri acıttı.

Jackbuseferinledi.Smokey'ebukadarıyeterdi.Eliniçekti."Yardım et de şu fıçıyı kaldırayım, Jack. Hem çabuk olalım. Cuma geceleri insanlar içki

içmekister.""Cumartesisabahısayılır,"dediJackaptalgibi."Ozamandaiçmekisterler.Haydigel."JackhernasılsaSmokey'ninfıçıyıkaldırmasınayardımetmeyibaşardı.Fıçısonundabarın

altındakiyereyerleşti.Smokey'ninince,ipgibikastangomlegininaltındaşişipkabarıyordu.Kafasındakikagıttanyapılmaaşçıbaşıkulahıhiççarpılmadı.Kenarıhemenhemensolkaşınadegiyor,yerçekimikurallarınameydanokuyordu.Jacksolugunututarakbaktı,Smokeykırmızıplastik bir kapagı fıçının agzına geçirdi. Fıçı o kapagın deliginden soluk verirken havagereğindenbirazdahahızlıçıktı...amaköpükgörünmedi.Jacksoluğunusaldı,içindenşükretti.

Smokeyboşalanfıçıyıonadogrusalladı."Şunuarkaya,depoyagotur.Sonratuvaletisiliptemizle.Bugünöğledensonrasananesöylediğimihatırlıyormusun?"

Jackhatırlıyordu.Saatuçtehavabaskınıalarmıçalıpyureginiagzınagetirdigindeolmuştu.Lorigulmuş,"Jack'idefterdensil,Smokey,sanırımtozuttu,"demişti.Smokeygulumsemeyen,kısılmışgozleriylebakmış,Jack'eyaklaşmasıiçinişaretetmişti.SonrabununfabrikapaydoszilioldugunuanlatmıştıJack'e.Dogtown'dakişişirmeplastikoyuncaklaryapanfabrikadadaaynıtürpaydosziliçalındığınısöylemişti.Barınyakındadolmayabaşlayacağınıdaanlatmıştı.

"Sen,benveLori'yleGloriaşimşekgibihızlıçalışmakzorundakalacagız,"demiştiSmokey."ÇünküCumalarıkartalçığlığıduyulunca,Pazar,Pazartesi,Salı,ÇarşambavePerşembegünleriçıkaramayacagımız parayı çıkarmak zorundayız demektir. Sana fıçı getir dedim mi, dahacumlembitmedençıkarıpgetirmişolmalısın.Tuvaletideheryarımsaattebirpaspaslamangerek.Cumageceleriçeyreksaattebirkişikusar."

"Kadınlarınkitamam,"dediLoriyaklaşırken.Saçlarıçokincetelli,dalgalıvesarıydı.Tenide çizgi romanlardaki vampirler kadar beyazdı. Ya nezlesi vardı, ya da fena halde kokaintiryakisiydi. Habire burnunu çekiyordu. Jack içinden, herhalde nezledir diye duşundu.Oatley'de kimsenin kokaine parasının yetecegini pek sanmıyordu. "Kadınlar tuvaletierkeklerinkikadarkötüolmuyorama.Yaklaşıyorsabile,ulaşamıyor."

"Kessesini,Lori.""Patla!"diyecevapverdikadın.Smokey'nineliyıldırımgibiuçtu.Birçatırtısesiduyuldu.

Smokey'nin avucunun izi Lori'nin yanagına kıpkırmızı çıktı. Lori sızlanmaya başladı... amaJack'iniyiceiçibulanmıştı.Kadınıngozlerindehemenhemenmutlubirifadegoruncedahadaşaşırdı.ButürdavranışıbirsevgibelirtisisayanbakışlarlabakıyorduLori.

"Sensıkıçalış,sorunçıkmaz,"dediSmokey."Fıçıistedigimzamançabukolmayıunutma.Yarımsaattebirtuvalettekusmukpaspaslamayıdaunutma."

Jack o sırada Smokey'e buradan ayrılmak istedigini tekrar soylemiş. Smokey de Pazaröğledensonraylailgilisahtevaadinitekrarlamıştı.Neyaranvardıkionudüşünmenin?

Page 115: STEPHEN KING PETER STRAUB

Çıglıklar daha da yukselmeye başlamıştı. Kahkahalar da oyle. Bir sandalyenin kırılırkençıkardıgıçatırtıyabiracıçıglıkkarıştı.Yumrukkavgasıbaşlamıştı.Bugeceuçuncukavgaydıbu.Danspistindebaşlamıştı.Smokeybirkufurmırıldandı.Jack'iitipyanındangeçti."Kaldıroboşfıçıyı,"dedi.

Jack boş fıçıyı tekerlekli arabaya yukledi, kapıya dogruldu. Ilerlerken tedirgin bakışlarlaRandolphScott'uarıyordu.Onukavgaseyredengruptagördü,birazrahatladı.

Depoodasındaboşfıçıyıdigerboşlarınyanmakoydu.Updike'ninbarındaaltıfıçıbitmiştibugece.Bu işbitincesırtçantasını tekrarkontroletti.Birançantanınkayboldugunusanıptelaşa kapıldı, kalbi gumbur gumbur çarpmaya başladı. Sihirli iksir oradaydı. Bu dunyayageçince gumuş dolar haline gelen Diyar parası da oradaydı. Saga dogru kaydı. Alnını terkaplamıştı.Ikifıçınınarasındaneliniuzatıpyokladı.Işteoradaydı.Kalbininvuruşlarıduzenegirer gibi oldu. Ama hala titriyor, dizleri kesiliyordu. Bir tehlikeden kıl payı kurtulmaktangelenduyguydubu.

Erkekler tuvaleti berbat durumdaydı. Akşamın daha erken saatleri olsa Jack rahatlıklakusardıama,yavaşyavaşkokuyaalışmayabaşlamıştı...enkotusudebuyduzaten.Sıcaksuyukovaya doldurdu, tuvalete doktu, sonra paspasını yerdeki inanılmaz pisliklerin uzerindengeçirmeye başladı. Zihni son iki gunu yeni baştan tarıyordu. Tuzaga kısılmış bir hayvan,yakalananbacağınanasılkaygılanırsa,odaöylekaygılanıyorduogeçengünlere.

3Jack ilk defa olarak Oatley barına girdiginde içerisi karanlık ve salaşpur bir yerdi. Plak

makinesi, oyunmakineleri hep prizden çekilmişti. Bir tek ışık vardı, o da barın uzerindekiışıktı.Birelektroniksaatgozeçarpıyorduduvarda.Ikidagarasındagibiydi.GaripbirUFO'ydusanki.

Jackbirazgulumseyerekbarayaklaşmıştı.Osıradaarkasındanbusesin,"Burasıbirbar,"dediğiniduydu."Reşitolmayanagöreyerdeğil.Senaptalfalanmısın?Defolburadan."

Jack yerinden sıçramıştı. Parmakları cebindeki madem paraya dokunuyor, daha onceçalıştıgı yerdeki gibi bir iş umuyordu. Şuradaki tuberelerden birine oturacak, bir şeyısmarlayacak,sonradaişisteyecektiaklınca.Elbettekibuyaştabirçocuguişealmakyasayaaykırıydı... ozellikle de velisi veya vasisi tarafından imzalanmış bir çalışma izni olmadıgısurece.Bununanlamıaçıktı.Jack'iasgariucrettendahaazbirparayaçalıştırmakmumkundu.Hem de çok daha azma. Pazarlık başlayacaktı az sonra. Genellikle iki numaralı hikayeylebaşlardıpazarlık...Hainüveybabahikayesiyle.

Oldugu yerde dondu, arkadaki loca gibi kısımlardan birinde tek başında oturan adamıgordu. Adam Jack'e dondurucu, nefret dolu bir bakışla bakıyordu. Ince bir adamdı ama,bedenininyanlarındaolsun,boynundaolsun,ipgibiincekaslarıpekguçluydu.Beyaz,bol,aşçıpantolonu,basmadaaşçıkulahıgiymişti.Başıdaracık,sansargibiydi.Saçlarınıkısakesmişti.Şakaklarıağarmayabaşlıyordu.Ellerindebiryığınfatura,birdehesapmakinesivardı.

"ÇırakAranıyor"ilanınızıgordum,"dediJack.Amapekfazlaumudukalmamıştı.Buadamonu işe almazdı. Jackdeonunyanında çalışmak istedigindenpekemindegildi zaten.Hain,

Page 116: STEPHEN KING PETER STRAUB

zalimbirinebenziyorduadam."Gordun demek, oyle mi?" dedi locadaki adam. "Deme kokulu kırmadıgın gunlerde her

nasılsaokumasınıöğrenmişsin."Bar oldugunubilmiyordum,"dedi Jack. Elindeolmadankapıyadogrubir adımgeriledi.

Kirlicamlardaniçeriyegirenbirışıkyereolugibiserildi,bubarabaşkabirboyutuvarmışgibibirhavaverdi."Benburayı...yani...hemiçki,hemızgarasatanbiryersandım.Gideyimbari."

"Gelburaya."Adamınkahverengigözlerionadengelibakışlarlabakıyordu."Yo,ziyamyok,"dediJackkorkulubirsesle."Benartık...""Gelburaya.Otur."Adambirkibritçakıppurosunuyaktı.Kagıttanaşçıkulahınakonmuş

birsinekhavalanıpkaranlıklarakarıştı.GozleriJack'denayrılmıyordu."Seniısıracakdegilim,"dedi.

Jack yavaşça yaklaştı, locanın karşı tarafına suzuldu, kerevete oturdu, ellerini masanınuzerinde derli toplu biçimde ustuste koydu. Altmış saat sonra, gecenin saat yarınımda,saçlarındanterlerdamlayarakerkekler tuvaletinisilerken Jack içinden,yo,obiliyordu,diyeduşundu.Tuzagın ustunekapanmasınayolaçanşey Jack'inkendibudalacaguveniolmuştu.Tuzak o gun Smokey Updike'ın karşısına oturdugu anda kapanmıştı zaten. Yalnızca Jackfarkında degildi bunun. Boyle tuzaklar habersiz kurbanların uzerine çok kolay kapanırdı.Kurbansudaboğulacağına,biradaboğuluyorduOatley'deyalnızca.Tekfarkıbuydu.

Eğerkaçmışolsaydı...Ama kaçmamıştı. O kahverengi gozlerin soguk bakışlarım karşılamaya ugraşırken, belki

burada bir iş bulurum yine de, diye duşunmuştu. Daha onceki işinde, Golden Spoonlokantasının sahibi Minette Banberry iyi kadındı. Jack'e oldukça iyi davranmıştı. Hattagiderkenonukucaklamış, opmuş, yanma uç de koca sandviç vermişti.Ama Jackkanmamışyinede.Buturiyidavranışlar,neolursaolsunhepkendikarlarınıduşunmesinionleyemezdiinsanların.Açgözlülüklerimaskeleyemezdi.

NewYork'da asgari ucret saat başına uç dolar kırk sentti. Golden Spoon'unmutfagındayazılıydı bunun boyle oldugu. Ama aşçı Haiti'liydi. Ingilizcesi pek yoktu. Ulkeye herhaldekaç3;girmişti. Yemekleri çok guzel pişirebiliyor, kızartmaları tam kıvamında çıkarıyordu.GarsonluktaBayanBanberry'yeyardımedenkızguzeldiama,gerizekalıydı.Ozelbiryardımdernegikanalıylabulmuştubuişi.Boyledurumlardaasgari ucretgeçerlidegildi.Aptalkızopeltek diliyle Jack'e saat başına tam bir dolar yirmi beş sent aldıgını, butun bu paralarınkendisininolduğunusöylemişti.

Jack bir buçuk dolar alıyordu. Pazarlıkla varmıştı bu paraya. O sıra BayanBanberry'ninbulaşıkçısıkaçmamışolsa,birsabahkahvemolasındandonmemezliketmemişolsa,kadınınpazarlıgarazıolmayacagını,birdolaryirmibeştenfazlayaçıkmayacagınıdabalgibibiliyordu.Canınisterse...başkayerebak,dergeçerdiçocuğa.

Yeni edindigi ozguven ona bu karşısındakinin de yeni bir Bayan Banberry oldugunusoyluyordu.Kadındegil,erkekti.Şişmandegil,ipgibisıskaydı,hiçgulumsemiyorduama,yinedeikincibirBayanBanberry'ydi.

Page 117: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Işarıyorsun,ha?"Beyazpantolonlu,kagıtşapkalıadampurosunuuzerindeCAMELSyazılıkul tablasınınkenarınabıraktı.Orayakonmuşbirsinek,bacaklarınısıvazlamaktanvazgeçipuçtugitti.

"Evetefendim.Amasizindesöylediğinizgibiburasıbirbarve..."Tedirginlikduygusutekrarbelirmiştiiçinde.Okahverengigozler,osarıgozaklarırahatsız

ediyorduonu.Avaçıkmışbirkediningözleriydibunlar.Jackgibiçoookfaregörmüşgözlerdi."Evet,burasıbenim,"demiştiadam."AdımSmokeyUpdike."Eliniuzatmıştı.Jackşaşırarak

adamın elini sıktı. Adam çocugun elini bir tek kere, acıtacak kadar sıkmakla yetindi, sonragevşektuttu...amabüsbütünbırakmadı."Evet?"diyesordu.

"Hu?"dediJack.Aptalgibigorundugununde,çokkorktugunundafarkındaydı.Sesideoyleçıkmıştı.Updike'ınelinibırakmasınıistiyordu.

"Ananbabansanakendinitanıtmayıhiçöğretmedimi?"Buoylebeklenmedikbirsozduki,JackneredeyseGoldenSpoon'dakullandıgıisimyerine

asıladımkaçıracaktıagzından.Oismiartıkyavaşyavaş"yolculukismi"olarakkabullenmeyebaşlıyordu.LewisFarren'diJack'inkullandığıad.

"JackSaw...IllSawtelle,"dedi.Updike çocugun elini biraz daha tuttu, kahverengi gozleri hiç kıpırdamadı. Sonra eli

bıraktı. "Jack Saw-lll-Sawtelle demek," dedi. "Herhalde telefon rehberindeki en uzun isimseninkiolmalı,ha?"

Jackbirazkızardıamabirşeysöylemedi."Pek buyuk sayılmazsın," dedi Updike. "Kırk kiloluk bira fıçısını tekerlekli arabaya

yükleyebilirmisindersin?""Sanırım," dedi Jack. Bunu yapıp yapamayacagını hiç bilmiyordu aslında. Ama sorun

olacağınısanmıyordu.Böyleölgünbiryerdefıçılarpekseyrekdeğiştirilmekzorundaydı.Updikeonunzihniniokuyormuşgibikonuştu."Evet,şuandaburasıboş.Amasaatbeşten

sonraepeydolar.Haftasonlarındaysaiyicedolar.İşteparanıozamanhakedeceksin,Jack.""Bilemiyorum,"dediJack."Kaçparalıkişbu?""Saatte bir dolar," dedi Updike. "Keşke daha fazla verebilseydim, ama..." Omuzlarını

kaldırdı,eliylemasadakifaturalarıtıpışladı.Hattabirazgulumsedibile.Sankiçocuga,anlarsınevlat,diyordu.Oatley'deherşeyberbatdurumda.1971'denberi fakirleşiyoruz.Amagozlerihiçgülümsemedi.Ohareketsiz,kedigibibakışlarlaJack'ebakıpduruyordu.

"Fazlabirparasayılmaz."dedi Jack.Yavaşkonuşuyorduama,elindengeldigikadarhızlıdüşünmeyeçalışmaktaydı.

Oatley ban bir mezardı. Televizyon seyredip içkisini yudumlayan bir tek muşteri bileyoktu.BesbelliOatley'deherkesiçkisiniarabasındaiçiyor,oraya'klup'diyordu.Çokçalışmakgerekenbiryerdebirbuçukdolarbileazolabilirdiama,buradabelkibirdolariyiparaydı.

"Hayır,degil,"diyekabullendiUpdike.Tekrarhesapmakinesinedondu."Hayır,fazlapara

Page 118: STEPHEN KING PETER STRAUB

değil."Sesinden,isterkabulet,isterreddetdediğibellioluyordu.Pazarlıkpayıyoktu."Belkideuygundur,"dediJack."Eh, iyi o halde.Amabir konuyudaha kesinleştirmemiz gerek. Sen kimdenkaçıyorsun?

Kim var peşinde senin?" Kahverengi gozler yine Jack'e dikilmişti. Derin derin bakıyordu."Peşindebirivarsa,geliphayatımızorlaştırmasınıistemem."

Busoz Jack'in ozguveninipeksarsmadı.Belkidunyanınenzeki çocugu sayılmazdıama,işverenlere anlatabilecegi ikinci bir paravan hikayeyi kararlaştırmadan bu yolculugusurduremeyecegini bilecek kadar aklı vardı. Iki numaralı hikayeydi bu. Hain uvey babahikâyesi.

"Ben Vermont eyaletinin kuçuk bir kasabasındanım." dedi, "Fenderville'den. Annemlebabamikiyılonceboşandılar.Babamvelayetimialmakistediamayargıçbeniannemeverdi.Genellikleöyleyapıyorlar."

"Hemdenasıl!"Adamtekrarfaturalarınaegilmiş,hesapmakinesinielinealmıştı.AmaJackonunyinededikkatledinlemekteolduğunakararverdi.

"SonrababamChicago'yagitti,birfabrikadaişbuldu,"diyedevamettiJack."Banahemenhemenherhaftamektupyazar.Amageçenyıldanberigormeyegelmiyor.GeçenyılAubreyonubiriyidövdüydü.Aubreybenim..."

"Uvey baban mı?" deyiverdi Smokey. Jack'in gozleri bir an için kısıldı, ilk guvensizligi,kuşkularıgeridondu.Updike'ınsesindeanlayışyoktu.HemenhemenalayediyordubuadamJack'le.Sankianlatılanlarınuydurmaolduğunubiliyordu.

"Öyle,"dedi."Annemonunlabirbuçukyılönceevlendi.Aubreybeniçokdövüyor.""Hazin. Jack. Çok hazin." Bu sefer Updike gozlerini kaldırdı. Bakışlarında inanmaz bir

alaycılıkvardı."Demeksendebabanagidiyorsun.İkinizmutlumutluyaşayacaksınız.""Eh, umarım oyle olur." Jack'e birden ilham geliverdi. 'Tek bildigim, asıl babamın beni

hiçbir zaman boynumdan dolaba asmadıgı." Tişortunun yakasını aşagıya çekti, oradaki izigosterdi, solmayabaşlamıştı artık iz.GoldenSpoon'daykenrengidahacanlı,hemenhemenmordu. Orada kimseye gostermesine gerek olmamıştı. Iz tabii Diyar'da bogazına sarılankökünbıraktığıizdi.

Smokey Updike'ın gozlerinin şaşkınlıkla iri iri açıldıgını gorme zevkine ulaştı. Hemenhemen şoka kapılmıştı adam. One dogru edildi, elindeki sanlı pembeli faturalardan birazıdağıldı."UluTanrım!"diyemırıldandı."Üveybabanmıyaptıbunu?"

"Ozamanbendeevdenayrılmayakararverdim.""Buralara gelir mi? Giderken aşırdıgın arabayı, motosikleti veya cuzdanı bulmaya gelir

mi?"Jackbaşınıikiyanasalladı.Smokey bir an daha baktı Jack'e. Sonra hesapmakinesinin sondurme dugmesine bastı.

"Benimledepoodasınagel,evlât,"dedi."Neden?"

Page 119: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Fıçıları gerçekten kaldırabilir misin, gormek istiyorum. Ben istedigimde fıçıyıgetirebilirsen,işealdımgittiseni.".

4Jack aluminyum fıçıları kaldırıp tekerlekli arabaya yukleyebilecegini kanıtladı. Hatta

adamı,buişikolaylıklayapabildiginebileinandırdı.Fıçıyıduşurupburnunayumrukyemesiertesigününolayıolacaktı.

"Eh, fena degil," dedi Updike. "Gerçi yaşın uygun degil, bunu yaparken belki bir yeriniburkarsınama,odaseninsorunun."

Jack'e işe ogleyinbaşlayıpgeceninbirinekadarçalışabilecegini soyledi. "Dayanabildiginsürece,"diyedeekledi.Parayıherakşamkapanışsaatindeödeyecekti.Nakitolarak.

Tekrar on tarafa geçtiler, Lori'yi gorduler. Lacivert basketbol şortu giymişti. Şort oylekısaydıki,altındannaylonkulotugorunuyordu.Kolsuzbirbluzuvardısırtında.Incetellisarısaçlarınıplastikbirtokaylaarkasındatutturmuştu.BirPallMallsigarası içiyordu.Sigaranınağızkısmııslakverujlekeliydi.İkimemesiarasındairibirhaçsallanıyordu.

"BuJack,"dediSmokey."Çırakaranıyorilânınıvitrindenal."Lori,Jack'e,"Kaçevlât,"dedi."Henüzvaktinvar.""Kessesini.""Susturöyleyse."Updike kadının poposuna bir tokat attı. Sevgi tokadı degildi bu. Kadın sendeledi, barın

kenarınatutundu.JackgözlerinikırpıştırırkenOsmond'unkırbacınınçıkardığısesihatırladı."Kocaherif,"dediLori.Gozlerineyaşlardoluyordu.Amamemnunbirbakışdayokdegildio

gözlerde.İşleryolundaydıgalibabukadınagöre.Jack'inilktedirginligidahabelirginleşmişti.Dahadakeskinleşmiştielbette.Hemenhemen

birkorkuyadönüşmekteydi."Bizim durumumuza boşver, evlat," dedi Lori çocugun yanından geçerken. "Sana boyle

yapmaz.""Adı Jack... evlat degil," diye atıldı Smokey. Yine deminki locaya gidip oturmuştu.

Faturalarınıtopluyordu."Çocuğuikihamburgerpişirsen.Saatdörtteçalışmayabaşlayacak."Lori vitrindeki yazıyı çıkardı, plakmakinesinin arkasına koydu. Bu işi defalarca yapmış

gibibirhalivardı.Jack'inyanındangeçerkenonagözkırptı.Telefonçalmayabaşladı.Uçubirden telefonabaktılar.Apansız, pek tizbir sesle çalıyordu. Jack'in gozune, duvara

yapışmışkarabirsulukgibigorunuyordu.Garipbirandıbu.Hemenhemenzamansızbirandı.Lori'ninnekadarsolgunoldugunufarketti.Yanaklarındakitekrenk,solukergenlikizleriydi.SonraSmokeyUpdike'ınyuzundekizalimifadeyidegordu.Uzunparmaklıellerindedamarlarıçıkık çıkıktı. Telefonun uzerindeki yazıda, LUTFEN UÇ DAKIKADAN FAZLA KONUŞMAYIN

Page 120: STEPHEN KING PETER STRAUB

denmekteydi.Telefonosessizliğiniçindeuzunuzunçaldı.Jackbirdenbuyukbirkorkuyakapılarak,Beniarıyorlar,diyeduşundu.Uzaktanarıyorlar!

Çoookuzaktan!Updike,"Cevapverseneşuna,Lori,"dedi."Aptalmısınnesin?"Loritelefonailerledi.Titreyen,zayıfbirsesle,"Oatleyban,"dedigiduyuldu,sonradinledi."Alo?Alo?...off,kesin

be!"Telefonuçarparakkapattı."Kimseyok.Çocuklaryapıyor.Bazendesaçmasorularsoruyorlar.Hamburgerlerininasıl

seversin,çocuk?""Jack!"diyekükrediUpdike."Jack,tamam,tamam,Jack.Hamburgerlerininasılistersin,Jack?"Jack,ortapişmişsevdiginisoyledi.Uzerindehardalvesoganla.Oturupkurtlargibiyedi,bir

bardak da sut içti. Açlıgı dinince tedirginligi de azaldı. Çocuklardı arayan. Kadın oylesoylemişti. Ama yine de Jack'in gozleri ikide bir telefona donuyor, içindeki merak sonbulmuyordu.

5Saat dort oldu, barın boşlugu ve tenhalıgı Jack'i kandırmak için ozel bir dekor olarak

hazırlanıp sonra kaldırılmış gibi gozuktu. Kapı açıldı, işçi tulumu giymiş bir duzine kadaradam içeri girdi. Lori plak makinesini prize taktı, atariyle uzay oyunu da takıldı. GelenadamlardanbirkaçıbagırarakSmokey’iselamladılar.Oincecikgulumsemesiylekarşılıkverdi,incigibi takmadişlerinigosterdi.Çogubira ısmarladılar. Iki uç tanesiBlackRussian istedi.Içlerindenbiri(JackonunGuzelHavaKlubuuyelerindenoldugundanhemenhemenemindi)plakmakinesinebirkaçbozukparaattı,MickeyGulley,EddieRabbit,WaylonJenningsvedahabirkaçkişininsesini salonadavetetti.Smokey, Jack'edepodankovaylayerbezinialmasını,barınkarşısındakikocadanspistinipaspaslamasınısoyledi.Cumaakşamınıbeklemekteolanpistşimdibomboştu.YerlersilinipkuruduktansonrabirdecilalanmasınıistiyorduSmokey."Kendisuratınyerdensanasırıttığındaanlarsınkiolmuş,"dedi.

6BöylelikleJack'inUpdikeharındakihizmetibaşlamışoldu.Saatdörttebeşteoldukçadolarburası.Eh,Smokey'ninkendisineyalansöylediğiniiddiaedemezdi.Jack yemegini bitirip ucretini hak etmege hazırlandıgında bar bomboştu. Ama saat altı

Page 121: STEPHEN KING PETER STRAUB

oldugundabelkiellikişivardı içerde.GarsonkızGloriaişbaşıyaptıgızamanmuşterileronuçıglıklarla,alkışlarlakarşıladılar.Gloria,Lori'ninyardımınakoştu,birkaçsurahişarap,bolbolBlackRussian,sonugelmezsayıdabiralardağıttı.

Fıçıların yanı sıra Jack durmadan kasa kasa bira şişesi de taşıyordu bara. Budweiser'dibiralar tabii. Birkaç yoresel marka da vardı. Jack'in elleri su toplamaya, sırtı agrımayabaşlamıştı.

Kasaları ve fıçıları almak için depo odasına gidip gelirken (bana bir fıçı çek, Jack, sozuşimdidenbirkabusolmuştuçocuga)aradapaspasıalıpdanspistinedegidiyordu.Birelindecilaşişesivardı.Birkeresindeboşbirbiraşişesibaşınınyanındanvınlayıpgeçti,onubirkaçsantimle ıskaladı. Jack hemenbaşım egdi. Kalbi çarpıyordu. Smokey sarhoşmuşteriyi kapıdışarı ederken takmadişleri timsahdişi gibi pırıl pırıldı. Penceredenbakan Jack, sarhoşunsendeleyipparkmetrenindireğineçarptığınıgördü.

Smokey bardan sabırsız bir sesle seslendi. "Boşver, Jack! Sana çarpmadı ki! Sen pisligitemizle."

Smokeybirsaatkadarsonraonuerkeklertuvaletineyolladı.Ortayaşlı,saçlarınıJoePynetipi kestirmiş bir adam pisuarlardan birinin onunde, tek elini duvara dayamış, otekiyleorganınıtutmuşduruyordu.Yerde,çizmelerininarasındabirkusmukgölüoluşmuştu.

Adam kapıya dogru gerilerken, 'Temizle şunu, çocuk," dedi. Jack'in omzuna onu yereyıkabilecekgüçtebirtokatpatlattı."İnsanşuyadabuşekildeyeraçmalımidesinde,değilmi?"

Jackkapıkapanıncayakadarkendini tutmayıbaşardı, sonrakontrolunukaybetti,midesiağzınageldi.

Tek kene in başına zor ulaştı, bagını egdiginde, orada son muşteriden kalma dışkınınkokularçıkaraçıkarayuzdugunugordu.Jackyedigiyemegintamamınıkustu,birikikısasolukaldı, sonra tekrar kustu. Titreyen elini sifona uzatıp çekti. Duvarların gerisindenWaylon'laWillie'ninTeksasşarkılarıgeliyordu.

Birdenannesininyuzubelirdigozununonunde.Filmlerindeoldugundançokdahaguzeldi.Gozleriirivekara,birazdahuzunluydu.Alhambra'dakiodadayalnızdıannesi.Yanıbaşındakitablada,çoktanunutmuşoldugusigarasıtutuyordu.Aglıyorduda,Jackiçinaglıyordu.Jack'inyuregioylesızladıki,oandaannesineduydugusevgiveozlemdenolebilirdi.Ozledigidunyadaolaylı tunelleryoktu.Tokatlanmayıbekleyenkadınlaryoktu.Bir yandan işerkenbiryandankendi ayaklarının dibine kusan adamlar yoktu. Annesinin yanında olmak istiyordu Jack,SpeedyParker'denkendisinibatıyayolladığıiçinnefretediyordu.

Ozguvenindengeriyekalanyokolmuştuoanda.Tumuyleveebediyenyokolmuştu.Bilinçliduşuncelerini, çocuksu bir çıglık bastırıyordu: Annemi istiyorum, ne olur, TanrımANNEMIistiyorum...

Dizleri su kesilerek, titrek adımlarla tuvaletin başından uzaklaşırken kendi kendine,tamam bu iş sonuna geldi artık Allah belanı versin Speedy bu çocuk evine donuyor, diyeduşunuyordu.Annesioluyorolsabile,gozundedegildioanda.Oacıdoluaniçinde,herhangibir etoburun yiyebilecegi herhangi bir hayvan gibiydi. O anda annesi ona sarılıp opse,vücudunusarankanserdenölmesinirahatlıklakabulederdi.

Page 122: STEPHEN KING PETER STRAUB

Başınıduvaradayadı,yavaşyavaşkontrolünüyenibaştankazandı.Bilinçlibirsüreçdeğildikazanması. Yalnızca zihnin basit bir sıkışması gibiydi. Phil Sawyer'a ve Lily Cavanaugh'yagorebir şeydi.Birhatayapmıştı.Buyukbirhata.Amageridonmeyecekti.Diyargerçekbiryerdi.Tılsımdagerçekolabilirdi.Kendikorkaklığıyüzündenannesiniöldürmeyecekti.

Kovayı sıcak suyla doldurdu, pisligi temizledi. Oradan çıktıgında saat on buçuk olmuş,kalabalık dagılmaya başlamıştı. Çalışanların yeriydi Oatley kasabası. Hafta içi gecelerdeiçkicilerdeevlerineerkendönüyorlardı.

Lori,"Hamurgibisararmışsın,Jack,"dedi."Birşeyinyokya?""Birgazoziçsemolurmudersin?"Loribirşişegazozgetirdi,Jackdanspistinipaspaslarkeniçti.OnikiyeçeyrekkalaSmokey

onatekrardepoodasınagidipbirfıçıgetirmesinisoyledi.Jackfıçıyızarzorgetirebildi.BireçeyrekkalaSmokeykalabalıgabiranonceiçkilerinibitiripgitmeleriiçinhaykırmayabaşladı.Loriplakmakinesini iştençekti,DickCurlesssesiuzayıpiniltiyedonuşerekoldu,birkaçkişiisteksizce itiraz etti. Gloria atariyle uzay oyununun işlerini çekti, pembe kazagım sırtınageçirdi,çıkıpgitti.Smokeyışıklarısöndürüpsonkalanbirkaçmüşteriyekapıdandefetti.

"Pekala,Jack,"dedionlargidince."Iyiişçıkardın.Dahailerlemepayınvarama,başlangıçolarakiyisayılır.Depoodasındayatabilirsin."

Jack, Smokey'nin zaten teklif etmedigi gundeligini istemek yerine, hemendepo odasınaseyirtti.Oylebitkindiki,demindukkandanzorlaçıkarılanosarhoşlarınkuçukbirkopyasınabenziyordu.

DepoodasındaLori'yibirkoşedeçomelipoturmuşbuldu.Çomelişbiçimizatenkısaolanşortunutehlikelisayılabilecekkadaryukarısıvamıştı.Jackbiraniçinonunkendisırtçantasınıaraştırmaktaoldugunuduşunuptutukbirkorkuyakapıldı.Azsonra,elmaçuvalınınuzerineikibattaniye sermeye ugraştıgım anladı. Bir yuzunde NEW YORK DUNYA FUARI yazılı bir desatenyastıkkoymuştubattaniyelerinüzerineLori.

"Sanabiryuvahazırlayayımdedim,evlât,"dediJack'e."Sagol."AslındabasitbirjesttiamaJackgozlerineyaşlardoldugunuhissetti.Kendinizor

tutupgülümsedi."Çokteşekkürler,Lori.""Dertdegil.Burada işinkotu olmaz, Jack. Smokeyokadarda fenabiridegildir.Birkere

tamsan,sandıgınınyansıkadarbilekotuolmadıgımanlayacaksın."Bunukendiniinandırmakistemişgibisöylüyordu.

"Belkihaklısın,"dediJack.Sonraiçindengelerekekledi."Amabenyanngidiyorum.Oatleybanagörebiryerdeğilgaliba."

"Belki gidersin, Jack... belki de bir sure kalmaya karar verirsin. Once bir uyu hele." Busozlerdezorlamalı,dogalolmayanbirşeyvardı.Azoncegulumseyip,sanayuvahazırlıyorum,derkenki içtenlikten eser yoktu. Jack bunu farketti ama, başka bir şey yapamayacak kadaryorgundu.

"Bakarız,"dedi.

Page 123: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Elbettebakarız."Lorikapıyayoneldi,kirliavucuylaonabir opucukyolladı. "Iyigeceler,Jack."

"iyigeceler."Gomlegini çıkarmaya çalışırken vazgeçti, bıraktı. Yalnızca lastik ayakkabılarını çıkarıp

oylece yatmaya karar verdi. Depo odası soguk ve urperticiydi. Elma çuvallarının uzerineoturdu,tambaşınıNEWYORKhatırasıyastıgakoyacagısıradaiçerdenbardakitelefonunacıacı çalmaya başladıgı duyuldu. Beynine igne gibi saplanıyordu zil sesi. Ona kıpırdayan grikökleri,kırbaçları,ikibaşlıtaylarıdüşündürüyordu.

Zırr,zırr,zırrdiyesessizliğeişliyorduzil.Zırr,zırr,zırr.Çocuklarınarayıpgırgırgeçmesaatiçoktangerilerdekalmıştı.Yatmıştıartık

çocuklar. Zırr, zırr, zırr. Alo Jacky benMorgan seni ormanlarımda hissettim kurnaz itoglu.KOKUNU ALDIM ormanlarımda senin. Kendi dunyanda guvende oldugunu nasılsanabiliyorsun?Benim ormanlarım oraya da sokulmuş durumda. Son sansın, Jacky. Ya evedönersin,yadapeşindenaskeryollarız.Kurtulamazsın.Aslakur...

Jack ayaga kalktı, çoraplarıyla odanın kapısına dogru koştu. Tum vucudunu bir urpertikaplamıştı.

Kapıyıbirazcıkaraladı.Zırr,zırr,zırr.Sonundabirsesduyuldu."Alo.OatleyBan.Busaattebarionemliolsunsebebi."Smokey'nin

sesiydi bu. Bir duraklama oldu. "Alo?" Yine sessizlik. "Cehennemin dibine git!" Smokeytelefonu çarparak kapattı, Jack onun yuruyup merdivenlerden ust kata, Lori'yle paylaştıgıodayaçıktığınıduydu.

7Jackşaşkınbakışlarlasolelindekihesappusulalarıylasagelindekikagıtvebozukparalara

bakıyordu.Ertesisabah,saatonbirdi.Perşembesabahı.Patrondangündeliğiniistemişti."Bunedir?"diyesordu.Hâlâinanamıyordu."Okumayı bilmiyor musun?" dedi Smokey. "Saymayı herhalde biliyorsundur. Benim

istediğimkadarhızlıdeğilsinJack.Henüzdeğilsin.Amayeterincezekisin."Jack bir elinde yeşil hesap işleri, oburunde paralarla oylece oturuyordu. Alnının

ortasındakidamardagizlibiröfkeatmayabaşlamıştı.KONUKFİŞİdiyeyazıyorduyeşilfişlerinüzerinde.GoldenSpoon'da

BayanBanberry’ninkullandığıfişlerintıpkısıydı.Yazılarıokudu:1hmbrg$1.351hmbrg$1.351st551gz55

Page 124: STEPHEN KING PETER STRAUB

vergi30Enaltınatoplamolarak$4.10sayısıyazılmıştı.Jackbirgunlukişindendokuzdolarpara

kazanmış olmalıydı. Smokey hemen hemen yansını hesaba kesiyordu. Sag elindeki paralardörtdolardoksansentti.

Başınıkaldırıpöfkeylebaktı...önceLori'yebaktı.Kadınutanıpbakışlarınıkaçırdı."Bukalleşlik,"dediJackincecikbirsesle."Jack,yanılıyorsun.Yemeklistesindekifiyatlarabakarsan...""Benimdemekistediğimodeğil,sendebalgibibiliyorsun!"Lori tedirgin, kıpırdandı. Smokey'nin çocuga bir tokat atmasını bekliyor gibiydi. Ama

Jack'ekorkunçbirsabırlabakmayısürdürdü:"Yatakparasıalmadım,dahaneistiyorsun?""Yatakmı!"diyebagırdıJack.Kanıyanaklarınayukselmişti."Ammadayatak!Betonyere

seriliçuvallar!Neyatak!Birdeonunparasınıalsaydın,kalleşseni!"Lori bir korku sesi çıkardı, Smokey'e baktı... ama Smokey masanın karşısında, Jack'e

bakarak oturuyor, ikisinin arasında puronun dumanları havaya yukseliyordu. Smokey'ninbaşındayenibiraşçıkülahıvardı.Budakâğıttandı.

"Orada yatmam konuşmuştuk," dedi çocuga. "Sen bedava mı diye sordun, ben de evetdedim.Yemeklerindensozedilmemişti.Konuşmuşolsakbelkibirçaresinebakabilirdik.Belkidebakamazdık.Amasenonusözkonusuetmedin.Şimdidesonucunakatlanmakzorundasın."

Jack titriyordu. Gozlerine o ke gozyaşları dolmaktaydı. Konuşmaya çalıştıgındaboğazındanancakboğukbirhınkıçıktı.Konuşamayacakkadaröfkelenmişti.

'Tabiişimdieğeryemeklerdemüstahdemindirimitalepedersen...""Cehennemin dibine git!" diyebildi Jack sonunda. Dort kagıt dolarla bozuklukları kaptı.

"Bendensonrakiçocuğaöğretirsinneyapmasıgerektiğini!Bengidiyorum!"Kapıyadogruilerledi.O kesineragmen,okaldırımavaramayacagınıbiliyordu.Duşunuyor

değil,kesinliklebiliyordu."Jack."Elikapınıntokmagınadokundu,onukavrayıpçevirmekistedi...amakulagınagelenseste

inkar edilmez bir tehdit gizliydi. Elini indirdi, oldugu yerde dondu. O kesi bir anda yokolmuştu. Kendini yaşlanmış, ufalmış hissetmekteydi. Lori barın arkasına geçmişti. Bir ezgimırıldanarakyerlerisupuruyordu.Smokey'ninJack'idovmeyeceginekararvermiştigorunuşegöre.Başkaşeylerinzatenönemiyoktu.Demekişleryolundaydı.

"Haftasonukalabalığıbastırmaküzereykenbenitekbaşımabırakacakdeğilsinherhalde.""Buradangitmekistiyorum.Benikandırdın.""Kandırmadım,"dediSmokey."Sanaanlattımişte.Egerkesenezararverenbirivarsa,oda

sen kendinsin, Jack. Şimdi yemek paralarını konuşabiliriz. Belki yiyeceklerde yuzde elliindirim,içkilerdebedava.Dahaoncehiçbukadarınarazıolmamıştım.Heledezamanzaman

Page 125: STEPHEN KING PETER STRAUB

işealdıgımçocuklar için.Amabuseferkihaftasonuozelliklekalabalıkolacak.Bolgeyeelmatoplamaya gelmiş bir alay goçmen işçi var şu anda. Hem senden hoşlandım, Jack. Banabagırdıgındabuyuzdentokatatmadımsana.Amabelkideatmalıydım.Neolursaolsun,haftasonundaihtiyacımvarsana."

Jacköfkesininbiraniçingerigeldiğinihissetti,sonraöfketekraryokoldu."Yayinedegidersem?"diyesordu."Cebimdeeskisindenbeşdolarfazlaparavar.Buberbat

kasabadankurtulmakdaekstrabirikramiyesayılır."Smokey o incecik gulumsemesiyle Jack'e bakarak konuştu. "Dun gece birisi kustugunda

arkasındantuvaletitemizlemiştin,hatırlıyormusun?"Jackbaşınısalladı."Adamnasılbiriydi,onudahatırlıyormusun?""Saçlarıkısakesilmiş,hakigiyinmiş...nevaryani?""ODiggerArwell'dir.AsıladıCarltonama,onyılboyuncakasabamezarlıklarınaobaktıgı

içinherkesonaDigger(kazıcı)diyor.Oolayyirmiotuzyılonceydi.Nixonbaşkanseçildigindeodapolisyazıldı.ŞimdiPolisMüdürü."

Smokeypurosunuelinealdı,birsolukçekti,Jack'ebaktı."Digger'laeskidostuz,"dedi."Şimdiburadançekipgitsen,inanbana,Digger'labaşınderde

girer. Belki seni zorla evine yollar sonunda. Ya da burada elma toplatır. Belediyenindonumlerceelmalıgıvar.Belkidayakdayersin.Diggeryollardagezençocuklarameraklıymışdiyededuydum.Özellikleerkekçocuklara."

Jack,adamınorganımtutuppisuarınbaşındadikilişinihatırladı.Ürperdi,midesibulandı."Burada oldugun surece benim kanadımın altına sıgınmış sayılırsın bir bakma," dedi

Smokey."Amasokagaçıktınmı,neolacagınıkimneredenbilebilir?Diggerhiçbirşeyigozdenkaçırmaz. Devriye arabasıyla nereden geçecegi belli olmaz. Belki kolayca kasabadan çıkargidersin, belki de koca Plymouth'uyla yanma yanaşıverir. Digger pek akıllı sayılmaz ama,burnuiyikokualırzamanzaman.Yada...belkibiritelefonederona."

BarınarkasındaLoribulaşıklarıyıkıyordu.Ellerinikuruladı,radyoyuaçtı,şarkıyakendisidekatıldı.

"Bak,sanabirşeysoyleyeyim,"dediSmokey, Jack'e."Senburalardabirazkal, Jack.Haftasonundadaçalış.Sonrasenipikababindiripkasabadankendimçıkarırım.Razımısın?Pazarogledensonragidersinburadan.Cebindeyaklaşıkotuzdolarparanolur.Beklemediginpara.Oatleyokadardakötübiryerdeğilmişdersingiderken.Nediyorsun?"

Jackokahverengigozlerebaktı,sarımsıgozaklarını, uzerindekikırmızıbeneklerigordu,Smokey'nin takma dişli içten gulumseyişini farketti. Içinde, ben bu anı bir kere dahayaşamıştımgibilerdenbirduyguuyandı.

Smokey'nin her şeyi bildigini hissetti birden. Soyledikleri yalandı. Ama Jack buna bilealdırmadı.CumaveCumartesigecelerisabahlarakadarçalıştıktansonra,herhaldePazargunuikiye kadar uyurdu. Smokey ona, geç oldugu için pikapla goturemeyecegini soylerdi.

Page 126: STEPHEN KING PETER STRAUB

Televizyonda maçı seyrediyor olurdu. Jack da yuruyemeyecek kadar yorgun olurdu. BelkiSmokeymaçıseyretmeyearaverirdeeskidostuDigger'atelefonederdiyekorkuyorolurdu."ŞuandaMiliYolu'ndayuruyor,Digger.Istersenyakalasanaonu!Sonradaburayagel, ikinciperdeyisahneleyelim.Biralarbenden.Amaçocukburayagerigelenekadarhelayakusma."

Birincisenaryoydubu.Başkalarıdageliyorduaklına.Herbiribirazfarklı,amahepsienindesonundaaynı.

SmokeyUpdike'ıngülümsemesibirazdahagenişledi.

Page 127: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:10

ELROY

1Benaltıyaşındayken...Oncekiikigece,busaatoldugundabaryavaşyavaştenhalaşmayabaşlamıştıama,busefer

muşterilersankişafagıkarşılamakniyetindeydiler.Ikimasaboştuyalnızca.Kendisituvaletegitmeden onceçıkankavganınkahramanlarıydıonlar.Şimdioralardakimasalarkaldırılmış,milletaçılanboşluktadadansediyordu.

Jack barın iç tarafı boyunca yuruyup elindeki kasayı buzdolabının yanına koyarkenSmokey, "Hele ki geldin," dedi. "Sen şuradakileri al gotur, gelirken de Bud'dan getir. Zatenönceonugetirmengerekirdi."

"Loribanasöylemedi..."Ayagında korkunç bir acı hissetti. Smokey koca pabucuyla Jack'in lastik ayakkabısına

basmıştı.Jack'inağzındanboğukbirçığlıkkurtuldu,yaşlarıngözleriniyaktığımhissetti."Sus," dedi Smokey. "Lori hiçbir şey bilmez, sen ise bilecek kadar akıllısın. Hemen koş,

banabirkasaBudgetir."Jack depo odasına dondu. Topallıyordu. Acaba ayagımın kemiklerimi kırıldı diyemerak

etti. Olabilirdi. Dumandan ve gurultuden başı donuyordu. Orkestranın uyelerinden ikisisahnedeyalpalamayabaşlamışlardı.Birduşuncekafasındadigerlerineegemenoldu.Belkidekapanış saatine kadar bekleyemezdi. O kadar dayanamazdı belki. Eger Oatley birhapishaneyse, bu bar da Jack'in hucresiyse, Smokey Updike kadar, yorgunluk da gardiyanısayılırdıJack'in.Dahabileçokhattâ.

Diyar'ın bu kesiminin nasıl bir yer olduguna ilişkin kaygılarına ragmen, iksirden içmekkurtulmanınkesinbiryoluolurdu.Biryudumalıpgeçişyapardı...Oradabatıyadogrubirmilyurumeyi başarırsa... ya da belki ikimil gidebilirse... hemen bir yudum daha alır, AmerikaBirleşik Devletlerine doner, bu kentten çok uzaklarda olur, belki Bushville'e, ya daPenmbroke'avarmışolurdu.

Benaltıyaşındayken,Jackyaltıyaşındayken,o...Bud kasasını aldı, sendeleyerek tekrar kapıya yoneldi... uzun boylu, koca elli kovboy,

RandolphScott'abenzeyenkovboy,oradadurmuşonabakıyordu."Merhaba, Jack,"dedi. Jackonungozlerinincivcivpençesigibisapsarıoldugunugorunce

içinden yukselen korkuya teslim oldu. "Sana birileri buradan git demedi mi? Pek soz

Page 128: STEPHEN KING PETER STRAUB

dinlemiyorsungaliba,değilmi?"JackkollarındaBudkasasıyladuruyor,osarıgozlerebakıyordu.Birdenaklınakorkunçbir

düşüncegeldi.Tüneldekioyaratıkbuydu...ölüsarıgözleriylebuinsanmüsveddesiydi."Rahatbırakbeni,"dediğindesesibirfısıltıgibiçıktı.Adamdahadayaklaştı."Seningitmişolmangerekiyordu."Jack gerilemeye çalıştı... sırtı duvara dayandı. Randolph Scoot'a benzeyen kovboy onun

üzerineeğildi.Jackonunsoluğundaölüetkokusualdı.

2Jack'inPerşembeoglendeişebaşlamasıyladorttekalabalıgıngelmesiarasındageçensure

içindebardakiÜÇDAKİKADANFAZLAKONUŞMAYINyazdıtelefonikikereçalmıştı.BirincisindeJackhiçbirkorkuhissetmemişti.ZatenarayandaSendikanınavukatıydı.Iki saat sonra Jack şişeleri toplarken telefon tekrar çalmaya başlamıştı. Jack'in başı bu

sefer,kuruormandayangınkokusualmışhayvangibikalkmıştı...amakokladıgışeyateşdegil,buzdu.Telefonabakmıştı.Kendibulunduguyerdenuzaklıgıbirbuçukmetrevaryoktu.Adetatelefonubuztutmuşgörmeyibekliyordubaktığında.'

Amahertelefongibibirtelefondu.Soğukda,ölümde,yalnızcaiçindeydi.Hipnotizeolmuşgibibaktıtelefona."Jack!"diyebağırdıSmokey."Cevapverşulanetolasıtelefona!Nediyeparaveriyorumben

sana?"Jack,Smokey'ebaktı.Koşeyekısılmışbirhayvangibihissediyordukendini...AmaSmokey

de ona, tam Lori'ye tokat atmadan once yuzunde beliren o ince dudaklı, sabırsız ifadeylebakmaktaydı.

Jacktelefonadoğruhareketegeçti.Ayaklarınınkıpırdadığınınfarkındabiledeğildi.Osoğuktabakasının içinegiderekdahaçokgiriyordu.Kollarında tuylerikabarıyor,burnunun içindeıslaklıklarhissediyordu.

Uzanıptelefonututtu,elleriuyuştu.Kaldırıpkulağınatuttu,kulağıuyuştu."OatleyBan,"dedioölümcülkaranlığa...ağzıuyuştu.Telefondangelenses,çoktanolmuşbirvarlıgınoçatlak,hışırtılıhomurtusunabenziyordu.

Yaşayan canlıların bakamayacagı, bakarlarsa delirecekleri turden bir yaratıktı sanki. Buzlududaklarının, buz kataraktlarından korleşmiş gozlerinin bir darbesiyle insanı oldurebilecekbir yaratıktı. "Jack," diye fısıldadı o gıcırtılı ses telefondan kulagına... Jack'in suratı uyuştu.HanidişçikoltugunaoturmuşkendişçiinsanabirazfazlaNovocainenjekteedersebiruyuşmaduygusu olur ya... oyle oldu. "Çabuk eve don, Jack." Çok uzaklardan, ışık yılları kadaruzaklardan,kendi sesininaynı sozu tekrarladıgınıduydu. "Oatleyban,kimsevarmıorada?Alo?...Alo?.."

Page 129: STEPHEN KING PETER STRAUB

Soğuk,buzgibisoğuk.Bogazı uyuştu. Içine bir soluk çektiginde cigerleri donar gibi oldu.Neredeyse yureginin

karıncıkvekulakçıklarıdonacak,düşüpölecekti.Buz gibi ses fısıldadı. "Tek başına yollara duşen çocukların başına kotu şeyler gelebilir,

Jack.Kimeistersensor."Jack telefonu telaşlı, sarsak bir hareketle kapattı, elini geriye çekti, sonra gozunu

telefondanayıramadan,öylecedurdu."Yinemio sersem, Jack?"diye sorduLori. Sesi çokuzaktangeliyor gibiydi.Ama Jack'in

demin telefona cevap veren sesinden daha yakındı yine de. Dunya artık geri geliyordu.Telefonunkulaklıgıuzerindekendielininizinigoruyorgibiydi.Parlakbuzlardanbiriz.Jack'inbakışlarıaltındaobuzlareridi,siyahplastiğinüzerindenakmayabaşladı.

3Işte o gece, o Perşembe gecesi, Jack bu kasabanın Randolp Scott'unu ilk defa olarak

gormuştu. Kalabalık pek Çarşamba gecesi oldugu kadar degildi. Haftalıkları kazanmagunundenbirgunoncekigecelereuyarbirkalabalıkvardı.Amayinedebarıntumtaburelerivemasalarıdoluydu.

Buadamlarınçogu,sabanlarınboşdurdugukırsalalanlardangelmeydi.Belkiaslındaçiftçiolmak isteyen, ama nasıl olunacagını unutmuş olan adamlardı. Çogunun başlarında JohnDeerekasketlerivardıama, Jack'ebunlarpektraktorsurebilecektiplergibigorunmuyordu.Bunlar işçi tulumu giyecek adamlardı. Goguslerine adları renkli ipliklerle işlenmiş haldeçalışacakadamlardı.Anahtarlarınıkemerlerinde taşıyordubuadamlar.Yuzlerindekırışıklarvardı ama, o kırışıklar gulme izleri degildi. Agızları sarkık ifadeliydi. Kovboy şapkalarıgiymişlerdi. Jack taburelerin gerisinden bara dogru baktı. Içlerinden sekiz tanesi çignemetutunureklamlarındakiCharlieDaniels'ebenziyordu.Amabunlarçigneyentipdedegillerdi.Sigaralarınıyakıptüttürentiplerdi.Hemdebolbol.

Jack plakmakinesinin on tarafındaki kopukleri silip temizlerken Digger Atwell kapıdangirdi. Plak makinesi kapalıydı. Televizyon maçı veriyor, bardaki adamlar dikkatleseyrediyordu.BirgeceonceAtwellsporkılıktagelmiştiburaya.Hakigomlek,kocamangogusceplerindedizidizikalemler, çelikburunluçizmelerle.Bugece ise lacivertpolis uniformasıgiymişti.Gıcırdayanderikemerindekocamanbirtabancaasılıydı.

Jack'ebaktı.Jack'inaklındanSmokey'ninsözügeçti.Erkekçocuklarailgisifazladır.Jack bir şeyden suçluluk duyuyormuş gibi buzuldu. Digger Atwell yavaşça sırıttı. "Biraz

dahakalmayamıkararverdin,çocuk?""Evet,efendim,"diyemırıldandıJack.Plakmakinesininuzerinebirazdahadeterjansıktı.

Oysatemizlenmişti lekeçoktan. JackaslındaAtwell'inoradanuzaklaşmasınıbekliyordu.BirsuresonraAtwelluzaklaştı.Jackbaşınıçeviriponunbaradogruyuruyuşunebaktı.IştetamosıradadabarınsolucundakiadamdönüpJack'ebaktı.

RandolphScott,diyedüşündüJackhemen.Tıpkıonabenziyor.

Page 130: STEPHEN KING PETER STRAUB

Ama gerçek Randolp Scott'un yuzunde, tum sert hatlara ragmen belirgin bir kahramangorunumuvardı.Sertdeolsa,gulumsemesinibilenbiryuzunhatlarıydıohatlar.Buadamise,canısıkkın,hemenhemençılgınbirtipebenziyordu.

Jackadamınkendisinebakmaktaoldugunuhissedincegerçekbirkorkuyakapıldı.Birantelevizyondan başını çevirip barda kim var kim yok diye bakıyor da degildi. Bu adam sırfJack'ebakmakiçindönmüştü.BiliyorduJackbununböyleolduğunu.

Telefon.Oçalantelefon.Jack buyuk bir çabayla bakışlarını kaçırdı. Plakmakinesine dondugunde korku içindeki

yüzününhayaliplağınüzerindehortlakgibiyansıdı.Duvardakitelefonçalmayabaşladı.Barınsolucundakiadamtelefonabaktı, sonra tekrar Jack'ebaktı. Jackplakmakinesinin

yanında, elinde deterjan şişesiyle donmuş kalmıştı. Saçları diken diken oluyor, tenidonuyordu.

Loritelefonadogruyururken,"Yineoserseriyseelimebirdudukalıpkulagınaçalacagım,Smokey,"diyesöylendi."Vallayaparım."

Sanki bir tiyatro eserinde rol yapıyordu. Biletleri pahalıya satılan bir oyunda. Bu kocadunyadatekgerçekinsanlarbirJack'inkendisi,birdeobardanonabakanokocaellikorkunçkovboydu.OnundagözlerimJack...tamanlamıyla...göremiyordubile.

Birdenkovboyunağzı"Evinedön,"diyekıpırdadı,sonraadamgözkırptı.Telefonçalmayıkesti.Loritamaçmaküzereeliniuzatırkenkesti.RandolpScottbaradondu,bardagındakiiçkiyibitirdi,"Banabirtanedaha,musluktanver,

tamammı?"diyeseslendi."Vaycanına!"diyemırıldandıLori."Butelefonahayaletlergirmiş."

4Dahasonra,depoodasındaJack,Lori'yeoRandolpScott'abenzeyenadamınkimoldugunu

sordu."Kimebenzeyenadam?""Eskibirkovboyaktörüne.Barınsolucundaoturuyordu."Lori omuzlarını kaldırdı. "Bana kalırsa hepsi birbirlerine benziyorlar. Jack. Hoşça vakit

geçirmeyeçalışmışserseriler.Perşembegecelerigenelliklekarılarınınparasıylaiçerler.""Biralaramusluktandiyor."Lori'ningozleriparıldadı."Ha,anladım,oherif !Gaddarbirine

benziyor." Bu son sozu adeta begenerek soyluyordu. Birinin burnunun duzgunlugunu,gülümseyişininparlaklığınıtarifedergibiydi.

"Kimo?""Adınıbilmiyorum,"dediLori."Busonhaftagelmeyebaşladı.Dahaoncehiçgormemiştim.

Herhaldegöçmenişçilerdenfalanolmalı.""Tanrıaşkına,Jack...banabirfıçıgetirdemedimmisana?"Jackosıradabuyukfıçılardan

birini tekerlekli arabaya dogru yuvarlamakla meşguldu. Çocugun kendi agırlıgıyla fıçının

Page 131: STEPHEN KING PETER STRAUB

agırlıgı birbirine pek yakın oldugundan, arabaya yuklemek epey dengeleme çabasıgerektirmekteydi.SmokeykapıaralıgındansesleninceLoribagırdı,Jackolduguyerdesıçradı.Fıçının kontrolunu kaybetti, fıçı yanlamasına devrildi, kapagı şampanya şişelerinin kapagıgibifırladı,biralarbeyazbirfıskiyegibifışkırmayabaşladı.SmokeyhalabagırıyorduamaJackyalnızca biralara donmuş bakışlarla bakıp durmaktaydı. Sonunda Smokey ona bir tokatpatlattı.

Yirmi dakika sonra tekrar bara dondugunde şiş burnuna bir kagıt mendil tutuyordu.RandolphScottgitmişti.

5Altıyaşındayım.JohnBenjaminSawyeraltıyaşında.Altı...Jack başını iki yana salladı, karşısındaki o işçi olmayan işçi kendisine dogru egilip

yaklaşırken zihnini toparlamaya çalıştı. Gozleri... sarı ve sanki kabuk kabuktu. Kırptıgındahızla, sut gibi, yuzer gibi bir ifadeyle kırpıyordu onları. Jack dikkat etti. Goz kapakları inipkalkmıyor,yalnızcairislerinüzeriniincebirzarörtüpaçılıyordu.

"Gitmişolmangerekirdi,"diyefısıldadıoyaratıktekrar.Giderekkıvrılmaya,sertleşmeyekabuklanmayabaşlayaneliniJack'edoğruuzatıyordu.

Kapıçarparakaçıldı,leşgibibiriçkikokusugeldi."Jack, dalga geçmekten vazgeçmezsen seni pişman ederim," dedi Smokey, Randolp

Scott'un arkasından. Scott geri çekildi. Artık elleri şekil degiştirip sertleşmiyordu. Yenidennormalelolmuşlardı.Kocaman,guçlueller.Ustleridamarlarladolueller.Gozleryinekapaklarıkıpırdamaksızınkırpıldı...sonraadamıngozleriartıksarıdegil,açıkmavioldu.Jack'esonbirkerebaktı,çıkıptuvaleteyöneldi.

Smokey, Jacky'e dogru geliyordu. Aşçı kulahı one dogru egilmiş, dudakları bir timsahsırıtmasıylaaralanmıştı.

"Birdahasöyletme,"dediSmokey."Busanasonuyan.Ciddiolduğumainan."TıpkıOsmondolayındaoldugugibiJack'ino kesibirdentekrarkabardı.Belkidehaksızlıga,

adaletsizligekarşıolanoumutsuz o ke insanınhiçbiryaşındaoldugukadar şiddetliolmaz.Bazen universite ogrencileri de aynı o keyi hissettiklerini sanırlar ama, onların hissettigiancakentelektüelbiryankıdır,okadar.

Buseferoöfkekabarıptaştı."Ben senin kopegin degilim, bana oyle davranmaktan vazgeç," dedi Jack. Hala titreyen

bacaklarıylaSmokeyUpdike'adoğrubiradımattı.Smokey,Jack'inbubeklenmediköfkesindenafallayıpbiradımgeriçekildi."Jack,seniuyarıyorum..."

Page 132: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Hayır,asılbenseniuyarıyorum,"diyenkendisesiniduyduJack."BenLoridegilim.Tokatyemektenhoşlanmam.Banavurursan,bende sanageri vururum,yadaonabenzerbir şeyyaparım."

SmokeyUpdike'ıntedirginligiçokkısasurdu.Oatleygibibiryerdeomrunugeçirirkençokfazlatecrübeedinmişsayılmazdıama,özgüveniyeterdi.

UzanıpJack'inyakasınasarıldı."Banakafatutma,Jack,"diyerekonukendineçekti."Oatley'deoldugunsurecekopegimsin

balgibi.Oatley'dekaldığınsürece,senicanımistediğindeokşar,canımistediğindedöverim."Çocuguboynunuyerindençıkarırcasına,birtekkeresarstı.Jackdiliniısırdı,acıylabagırdı.

Smokey'ninyanaklarındakırmızılekelerucuzallıkgibiparlamayabaşlamıştı."Senne cenderedeoldugunuanlamıyorolabilirsin, Jack.Ama fena sıkışmışdurumdasın.

Oatley'de kaldıgın surece benim kopegimsin. Ben gitmene izin verene kadar da Oatley'dekalacaksın.Bunuşimdidenöğrenmeyebaşlasanfenaolmaz."

Yumrugunugeriyedogrukaldırdı.Tavandaasılı uççıplakampulun ışıgı,nalbiçimindekiyuzugununelmaslarımparıldattı.Sonrayumrukonefırladı,Jack'insuratınınyantarafınaindi.Jack'inkafası,yazılarladoluduvaratosladı,biryanı fenahaldeuyuştu,agzınıkendikanınıntadıdoldurdu.

Smokeyonabaktı...kendinepanayırdanbirdanamıalsın,yoksabirpiyangobiletimialsın,pek karar veremeyen bir adamın bakışları vardı yuzunde. Herhalde çocugun yuzundebekledigiifadeyitamgorememişolmalıydı.Yakasınatekrarsarıldı.Besbelliikincivuruşiçinpozunuayarlamakistiyordu.

Osıradabirkadınbagırdı.Sesbardangeliyordu."Yapma.Glen!Yapma!"Erkekbagırtılarıduyuldu.Çogutelaşlıseslerdi.Birbaşkakadınbagırdı.Tiz,insanınkulagındaçınlayanbirses.Sonrabirtabancapatlamasıduyuldu.

Smokey, "Allah kahretsin!" diye haykırdı, Jack'i duvara savurdu, oldugu yerde dondu,kapıdanfırladı.Tabancabirdahapatladı,bircanansıçığlığıkoptu.

Jack'ineminoldugubirtekşeyvardı...Buradangitmevaktigelmişti.Barkapandıgızamandeğil,yarındeğil,Pazarsabahıdeğil...hemen!

Bardaki patırtılar siniyor gibiydi. Canavar dudukleri duyulmadı. Belki de kimseyaralanmamıştı... Ama Jack birden, Randolp Scott'a benzeyen o işçinin hala koridorunilerisindekituvaletteolduğunuhatırladı.

Buzgibi,birakokuludepoodasınagirdi, fıçılarınyanmadizçoktu,elleriniarkayauzatıpsırt çantasını aradı. Içinde bir guvensizlik duygusu uyandı. Parmakları hiçbir şeyedegmiyordu.Oradayalnızcabetonzeminvardı.Demekbirindenbiri.,yaSmokey,yadaLori,çantayı oraya sakladıgını gormuş, almış olmalıydılar. Seni Oatley'de daha uzun suretutabilmekiçinyavrum.Birdeniçirahatladı.Burahatlamaduygusudademinkikorkusukadaryoğunoldu.Parmaklarıçantanınnaylonunadeğmişti.

Jack çantayı çekti, deponun arka tarafındaki mal teslim kapısına baktı. Bu kapıyıkullanmayınekadardaisterdi!Koridorundibindekiyangınkapısınakadaryurumeyihiçcam

Page 133: STEPHEN KING PETER STRAUB

istemiyordu.Erkeklertuvaletininonundengeçecektiozaman.Amaarkadakibukapıyıaçarsabarınüzerindekiampulyanardı.Smokeymeşgulsebile,Lorigörür,gösterirdiona.

Ohalde...Koridoraçıkankapıyadogruyurudu,birazaraladı,gozunudayayıpdışarıyabaktı.Koridor

boştu. Bu iyi, diye duşundu. Demek kendisi çantayı ararken Randolp Scott bobrekleriniboşaltmış,kavgayıseyretmeküzerebaradönmüştü.Harika.

Harika ama, belki de hala tuvalettedir. Onunla koridorda karşılaşmaya varmısın, Jack?Gözlerininsarıyadönüşmesiniseyretmekistermisin?Eminolanakadarbekleşene!

Amayapamazdıbunu.Çunku Smokeyonunbaradonmedigini, Lori veGloria ilebirlikteçalışmadıgınıfarkettigiandaburayagelir,deminvermekteoldugudersibitirmeyekalkardı.Ohalde...

Ohaldesine?Yürühaydi!Belkioradasenibekliyordur,Jacky...belkibirandaüzerineatlayacaktır...Hangisi?Smokeymi,işçimi?Jackbirandahakararsızlıkgeçirdi,sonrakoridoraadımını

attı.Içerdengelengurultulumuzigeragmenparmaklarınınucunabasabasayuruyor,yuregigümbürgümbüratıyordu.

Altıyaşındaydım,Jackyaltıyaşındaydı.Neolmuşyani?Nediyeaklınagelipduruyordubu?Altı.Koridorherzamankindenuzungorunuyordu.Sankicambazipiuzerindeyurumekteydi.Uç

taraftakiyangınkapısıpekagıryaklaşıyordu.Ustdudagını terdamlalarıkaplamıştı.Gozlerisag taraftaki tuvaletinkapısındaydı.Koridorundibindedekırmızıboyasısolmayabaşlayanyangınkapısı vardı.Uzerindeki yazıda, "YALNIZTEHLIKEANINDAKULLANIN!ALARMZILIÇALAR!" diye yazılıydı. Ama o zil iki yıldan beri bozuktu. Jack çopleri oradan çıkarmaktakararsızlıkgösterdiğizamanLorisöylemiştibozukolduğunu.

İşte,sonundahemenhemenvarmıştıkapıya.Tuvaletkapısınıntamönündengeçiyordu.İçerde...omda...biliyorum.Dışarıfırlarsabağırırım...belkide...Jacktitreyeneliniuzattı, tehlikekapısınındemirsurgusunututtu.Surgununsogukoluşu

birrahatlıkduygusuverdiona.Biraniçinburadangerçektenkurtulabilecegine,geceniniçineadımınıatıpözgürkalabileceğineinandı.

Oandaarkasındanbirkapınınaçılıparkasındakiduvaraçarptıgıduyuldu,bireluzanıpsırtçantasınasarıldı. Jack'inagzındantuzagaduşmuşbirhayvanıntiz,umutsuzçıglıgıyukseldi,kendini tehlikekapısınadogruattı.Ne sırt çantasınıkorumayaugraşıyordu,nede içindekiiksirşişesini.Egerçantanınkayışlarıkoparsa,kendisiuçauçadışardakiçopvarilleriyledoluavluyafırlayacaktı...başkadabirşeyistemeyecekti.

Amaçantanınnaylonkayışlarıkopmadı.Kapıbirazaralandı,dışarınınkaranlıgıgozuktu,sonra kanat tekrar kapandı. Jack bu sefer kadınlar tuvaletine dogru çekildi, oldugu yerdedonduruldu, karşıya itildi. Duvara sırttan çarpsa, iksir şişesi tuzla buz olurdu. Çantadaki

Page 134: STEPHEN KING PETER STRAUB

giysileriyle RandMcNally haritaları çuruk uzum kokuları içinde kalırdı. Ama Jack lavaboyayandançarptı.Duyduğuacıkorkunçoldu.

Işçi agır adımlarla ona dogru yuruyordu. Kıvrılmaya, toynaklaşmaya başlayan elleripantolonununbelinidüzeltmekteydi.

"Gitmiş olman gerekirdi, çocuk," dedi kalınlaşan sesiyle. Sesi her geçen saniye, hayvanhomurtusunabirazdahabenziyordu.

Jack sola dogru kaymaya başladı. Gozleri adamın yuzunden bir an bile ayrılmıyordu.Adamıngozleriartıkhemenhemensaydamolmuştu.Sarıbiledegildi.Içindengelenbirışıklaaydınlatılmışgibiydi...Korkunçbirhortlağıngözleri.

"Ama Elroy'a guvenebilirsin," dedi kovboy kılıklı yaratık. Sırıttıgında agzında dişlerininupuzun, uçları kıvrık dişler oldugu gozuktu. Birkaçının ucu kırıktı. Birkaçı da çuruyupkararmıştı. Jackavazı çıktıgıkadarbagırdı. "Yo,Elroy'aguvenebilirsin,"dediyaratık.Sesiniköpekhırlamasındanayırtetmekgüçtü."Canınıfazlayakmayacak."

Jack'eyaklaşırken,"Guvendesin,"diyehırladı.Konuşmayadevamediyorduama,artıknedediğinianlamayaolanakkalmamıştı.Yalnızcahırıldıyordu.

Jack'inayagıkapınınyanındakiçoptenekesineçarptı.KovboykılıklıyaratıkonakabukluelleriniuzatırkenJacktenekeyikaptı,fırlattı.TenekeElroyyaratıgıngogsuneçarpıpsekti.Jackkapıyı açtı, tuvaletten fırladı, sola dogru, yangın kapısına dogru atıldı. Demir surguyuyakaladıgındaElroy'unhemenarkasındaoldugunuhissediyordu.KapıyıaçıpOatleyBarı'nınarkaavlusunafırladı.

Kapınınsagtarafındabirdiziçopvarilivardı.Jackkorgibionlarınarkasınadogruldu,uçtanesiniçekti,devrilipşangırdadıklarınıduydu,Elroyonlaraçarptıgındabiro kehomurtusuyükseldi.

Jacktamvaktindedonupyaratıgındevrildiginigordu.HattabaşkabirŞeyigormeyebilevakitbuldu...AhTanrımkuyrugumuvarnesivar oyleonun...Yaratıktamanlamıylahayvanolmuştuartık.Gözlerindenaltınışıklarsaçılıyordu.Anahtardeliğindençıkanışıklargibi.

Jack bir adım gerileyip uzaklaşmaya çalışırken bir yandan da sırt çantasını eliyle çekti,kapağı«1yordamıylaaçmayauğraştı.Parmaklarıbirerodunkesilmişti.Zihniuğulduyordu...

...JackyaltıyaşındaydıTaunyardımetsinSpeedyJackyaltıyaşındaydı,neolursunTanrım...

...kafasında birbiriyle tutarlı olmayan duşunceler ve yakanlar vardı. Yaratık hırladı, çopvarillerini savurdu. Jack bir pençesinin havaya kalkıp indigini, varilinmadenini yırtar gibiikiyeyardıgınıgordu.Pençe tekrarkalktı, yaratık sendeledi,hemenhemen tokezledi, sonraJack'e dogru yaklaşmaya başladı. Hırlıyordu. Suratı gogus hizasına inmişti. HavlamalararasındaJackonunnesoylediginihernasılsaanladı."Seniyalnızdovecekdegilim,odlekpiliç...öldüreceğimseni...sonra."

Bunukulaklarıylamıduyuyorduyoksabeyniylemi?Önemiyoktu.Budünyaylaötekiarasındakiuzaklıkbirzarkadarincelmişti.Elroy-yaratıkhırladı,dahayaklaştı.Arkaayakları uzerindedogruldugundadengesinizor

Page 135: STEPHEN KING PETER STRAUB

koruyordu.Giysilerininolmayacakyerlerişişduruyor,sivridişlerledoluağzındandilidışarıyasarkıyordu.BurasıOatleyBarınınarkaavlusuydu.Otbürümüş,çöpyığılıbiryerdi.Kenardabirdepaslısomyaatılmışduruyordu.Aygokteyuvarlakbirkemikgibiydi.Yerdekiherkırıkcamparçasını,bakanbirgozgibiparıldatıyordu.BuNewHampshire'dabaşlamamıştı,degilmi?Hayır. Yo, annesi hastalandıgında da başlamamıştı. Lester Parker'ın ortaya çıkışıyla dabaşlamamıştı.Bununbaşlangıcıtaa...

Jacky altı yaşındaydı. Herkes California'da oturuyordu. Kimse başka bir yerdeoturmuyorduveJackdealtı....

Çantanınkayışlarınıbirdahayokladı.Yine geliyordu yaratık. Dans ediyor gibi bir hali vardı. Bir an için Disneyin çizgi

ilmlerindeki karikaturlere benzedi, Jack gulmeye başladı. Yaratık hırlayıp Jack'in uzerineatıldı.AgırpençeleriJack'ibirkeredahaıskaladı.Birkaçsantimleıskaladı.Yaratıkdansedergibihareketlerleotlarınveçoplerinarasınabirdahadevrildi.Elroybusefersomyayaduştu,her nasılsa patlak yaylara dolandı. Hırlayarak, agzından kopukler saçarak debelenirken tekayağıpaslıyaylaraiyicedolandı.

Jackçantanıniçindeşişeyiaradı.Çorapların,kirlidonlarınarasınıyokladı,şişeninboynunuyakalayıpçekti.

Elroy-yaratık bir o ke kukremesiyle havayı yırtar gibi yaptı, sonunda somyanınyaylarındankurtuldu.

Jackkendiniotlarınuzerineatıpyuvarlandı.Solelininikiparmagısırtçantasınınkayışınıtutuyor, sagı şişenin boynunu kavrıyordu. Baş parmagıyla kapagı çevirmeye çalıştı, kapakfırladı.

Peşimdengelebilirmi?diyemerakettişişeyidudaklarınadogrukaldırırken.Bengidinceyolumdabirdelikmiaçılıyor?Odapeşimdengeçipötetaraftaişimibitirebilirmi?

Jack'inagzıçurukuzumtadıyladoldu.Ogurdu,midesiagzınagelirgibioldu.Sıvıtersyolagidiyordu. Sinuslerini, genzini doldurmuştu. Agzından bir inilti kurtuldu. Elroy-yaratıgınbagırdıgınıduyuyorduamasesuzaktangeliyordu.SankioOatleytunelininbirucunda, Jackoburuçundaydı.Buseferkesinliklebirduşmeduygusuvardıiçinde.Ah,Tanrım,yaburadabirkayadanfalanduşuyorsam?Çantaylaşişeyisıkısıkıtutuyordu.Gozlerisımsıkıkapalıydı.Neolacaksaolsundiyebekliyordu.Elroy istergelsin istergelmesin,kendisi isterDiyar'a, isteryoklugagitsin...Butungecezihnindedonupduranduşunceatlıkarıncanınatıgibiydi. Jackoatınboynunasarıldı,sihirlisıvınınkorkunçkokusuiçinde,hangisonadogrugidiyorsaorayasürüklenirkenüzerindekigiysilerindeğişmekteolduğunuhissetti.

Altı,ahevetherkesaltıyaşındaydı,hiçkimsebaşkabiryaştadegildi,osaksafonuçalandaCalifornia'ydı, baba, Dexter Gordon mu o, yoksa annem biz bir hata çizgisinde yaşıyoruzderkenbunumusoyluyor,ahBaba,senMorganAmcaylanereyegidiyorsun,ahBaba,bazenosana oyle bakıyor ki, sanki kafasının içinde bir hata çizgisi varmış, gozlerinin gerisindedepremleroluyormuş,senodepremlerdeölüyormuşsungibibakıyor,ahBaba!

Duşuyor, kıvrılıyor, havada donuyordu.Mor bir koku bulutunun içindeydi Jack Sawyer...JohnBenjaminSawyer...Jacky,Jacky...

Page 136: STEPHEN KING PETER STRAUB

...altı yaşındaydı bu olmaya başladıgında... o saksafonu kim çalmıştı. Baba? Ben altıyaşındaykenlamçalmıştıonu...Jackyaltıyaşındayken,Jackyal...

Page 137: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:11

JERRYBLEDSOE'NUNÖLÜMÜ

1...tiyaşındayken...başlamıştıbuiş,Baba.OnuOatley'evedahaotelereçekenmekanizmao

zamanbaşlamıştıişlemeye.Yuksekseslibirsaksafonmuzigivardı.Altı.Jackyaltıyaşındaydı.Once dikkati tumuyle babasının kendisine yeni getirdigi oyuncaktaydı. Oyuncak birotomobildi.Londrataksilerininbiçimindeydi.Tuglakadaragırdı.Yazıhanenincilalıparkeleriüzerindebirkereitilincetâkarşıduvarakadargidiyordu.Akşamadoğruydu.Havaçokgüzeldi.Arabarahatrahatkanepeninarkasınakaymıştı.Havatertibatlıyazıhanedebirgevşeme,birrahatlama duygusu yaygındı... yapılacak iş kalmamıştı. Yarını bekleyemeyecek bir telefonfalan yoktu. Jack agır oyuncak taksiyi sert lastik tekerleri uzerinde itiyor, bir yandan solosaksafonunmuzigikulaklarınıdolduruyordu.Siyahotomobilkanepeninayaklarındanbirineçarptı, yan dondu, durdu. Jack onun peşi sıra kanepenin altına emekledi. Babası ayaklarınımasanın uzerine kaldırmıştı. Morgan Amca da kanepenin karşısındaki koltuklardan birinekurulmuşoturmaktaydı.Ikisinindeellerindeiçkilerivardı.Neredeysebardaklarınıellerindenbırakacaklar,pikabıkapayıpaşağıya,arabalarınaineceklerdi.

HepimizaltıyaşındaykenkimsebaşkayaştadeğilkenCalifornia'dayken..."Kim çalıyor bu saksafonu?" diye soruyorduMorganAmca'nın sesi. Yan ruyada gibiydi.

Degişik anlamda tanıdık bir sesti. O sesteki bir şey Jack'in kulagında yılan gibi kıvrıldı.Oyuncakarabanıntepesinedokundugundaarabaparmaklarınabuzgibigeldi.Sankiçeliktendeğildebuzdandı.

"DexterGordonçalıyor,"diyecevapverdibabası.Onunsesiyineherzamankigibitembelvedostçaydı.Jackavucuylaarabayısıkıcakavradı.

"Güzelplak.""Şarkınınadı,BabamBoruÇalıyor.Eskiamagüzel,değilmi?""Ben de arayayım." Jack birden Morgan Amca'nın sesindeki o garipligin ne oldugunu

anladı...MorganAmca cazmuziginden hiç hoşlanmazdı. Yalnızca Jack'in babasının yanındaseviyornumarasıyapardı.Jack,MorganSloat'lailgilibugerçegitaçocuklugundanberibilirdi.Babasının nasıl olup da farkedemeyişine şaşıyordu. Morgan Amca o plagı hiçbir zamanarayacak degildi. Niyeti yalnızca Phil Sawyer'e yag çekmekti. Phil Sawyer'ın bunufarkedemeyişinin nedeni de, belki herkes gibi onun da Morgan Sloat'a hiç dikkatetmemesindendi. Morgan Amca zeki ve sinsiydi. Lily onun için, akbaba kadar zeki, sarayavukatı kadar sinsi, derdi. Insanın gozunu aldatırdı Morgan Amca. Bakınca gozunuz onunuzerinden kayıverirdi. Çocuklugunda herhalde ogretmenleri onun adını hatırlamakta bile

Page 138: STEPHEN KING PETER STRAUB

zorlukçekmişlerdir,diyedüşünüyorduJack.MorganAmcabirden, "Buadam ote taraftanasılolurdu,birduşunsene,"diyerek Jack'in

tumdikkatinikendi uzerinde topladı.Sesindekisahtekarlıkhalahissediliyorduama, Jack'inbaşını kaldırıp oyuncagını sıkıca kavramasına sebep bu degildi. Ote tarafta sozu beyninegulumseyerek girmişti Jack'in. Şimdi de çanlar çalıyordu beyninde. Ote taraf dedikleri yer,Jack'in hayallerinin yeriydi. Bunu bir anda kavramıştı. Babasıyla Morgan Amca onunkanepeninarkasındaolduğunuunutmuşlardı.Hayallerdenkonuşacaklardı.

BabasıbiliyorduHayallerUlkesini. Jackneannesine,nedebabasınaHayaller ulkesindenaslasozedebilmişdegildiama,babasıbiliyordu,çunkubilmekzorundaydı,işokadarbasitti.Bukadarladakalmıyordu. Jack'in ifadeedemedigiduygularagore,babasıHayaller'iguvenlihaldetutmayadayardımaoluyordu.

Ama her nedense o duyguyu kelimelendirmek zordu.Morgan Sloat'la Hayaller arasındailişkikurmaksaçocuğudahadatedirginetmekteydi.

"Hey!"dediMorganAmca."Buadamtamanlamıylaakıllarınıbaşlarındanalıronların,nedersin?BelkionubirbölgeninDüküfalanyaparlar."

"Belkidükyapmazlar,"dediPhilSawyer."Bizimkadarseverlerseyapmazlar."AmaMorganAmcaonusevmiyor,Baba,diyeduşundu Jack.Bununçok onemlioldugunu

anlayıvermiştibirden.Onuhiçsevmiyor.Aslındasevmiyor.Bumuzikonagorefazlayukseksesli.Kendisindenbirşeylergötürdüğünühissediyor...

"Sen o konuda benden çok daha fazla şey bilirsin," dedi Morgan Amca. Sesi sakin vehuzurluymuşgibiçıktı.

"Eh, ben daha sık sık gittim oraya. Ama sen de arayı kapamayı iyi başarıyorsun." Jackbabasınınsesindegülümsemeduydu.

"Eh, ben de bir hayli şey ogrendim, Phil. Ama aslında, biliyor musun... bana orayıgosterdiginiçinsanahepminnetduyacagım."Minnetkelimesininikihecesisankidumanla,kırılancamsesleriyledoluydu.

Neolursaolsun,bukuçukuyarılarınhiçbiriJack'inoyogunmutlulukduygusunubozamadı.Ikibuyukbuodadaoturmuş,Hayaller'denkonuşuyorlardı.Boylebir şeyinolabilmesi adetasihir sayılırdı. Soylediklerini anlayamıyordu Jack. Kullandıkları kelimeler yetişkinlerinkelimeleriydi. Ama altı yaşındaki Jack yine de Hayal Ulkesinin o harika sevinç duygusunuhissetmekteydi.Konuşmalarınanaçizgisinianlayabilecekyaşadagelmişti.Hayallergerçekti.Jacky her nasılsa o hayalleri babasıyla paylaşıyordu. Sevincinin yansı bundan ilerigelmekteydi.

2"Dur,bazışeyleriiyiceanlayayım,"dediMorganAmca.Jackybuiyicekelimesinibirbirine

dolananyılanlarabenzetti."Bizdenasıl izikvarsaonlardadasihirvar,tamammı?Sozkonusuaslındatarımadayalıbirmutlakiyet.Bilimyerinesihirkullanıyor."

Page 139: STEPHEN KING PETER STRAUB

'Tabii,"dediPhilSawyer."Ve anlaşıldıgına gore yuzyıllardır da boyle devam ediyorlar. Hayatları hemen hiç

değişmemiş.""Siyasaldalgalanmalarhariç,doğru."OsıradaMorganAmca'nınsesigerilimdoldu,saklamayaçalıştıgıheyecan,agzındançıkan

sessizhar lerinarasındaçatırdadı."Osiyasalşeyleriunutalım.Birazkendimiziduşunelimdedegişiklikolsun.Phil,şimdisen,Diyarkonusundakarlıişyaptıkdiyeceksin,bendesanahakverecegim. Oraya degişiklik sokmaya kalkarken dikkatli olalım diyeceksin. O konuda sanaitirazedecekdeğilim.Bendeaynışeyihissediyorum."

Jackbabasınınsessizliğimhissedebiliyordu."Pekala," diye devam etti Sloat. "Şoyle duşunelim. Kendimiz için yararlı bir tutumu

benimseyip, yararları bizden yana olan kimselere de yayalım diyelim. Çıkarımızı fedaetmeyelim ama sagladıgı şeyler konusunda açgozluluk de etmeyelim. Bu insanlara çok şeyborçluyuz, Phil. Bak, bize neler sagladılar! Bence orada tam anlamıyla sinerjist bir durumagelebiliriz.Bizimenerjimizonlarınkinibesler,aklımızabilegelmeyenşeylerçıkarortaya,Phil.Ve sonunda comert gorunuruz... comertiz de zaten. Ama bize de zararı dokunacak degilelbette." Belki kaşlarını çatıyordu o anda. Belki avuçlarını birbirine dayamıştı. 'Tabii bendurumuapaçıkgorebiliyordegilim,bunubiliyorsun.Amabenceyalnızcasinerjibileyeterlibiriyat sayılır. Ama Phil... onlara bir de elektrik verirsek, durumumuz ne kadar saglamlaşır,duşunebiliyor musun? Modern silahları orada seçilmiş bazı insanların eline ulaştırırsak?Duşunebiliyormusun?Muthişbirşeyolurbence.Muthiş.'"Ellerihemenhemenıslakbirsesleçırpıldı. "Seni hazırlıksız avlamak istemem ama, bence boyle şeyler duşunmenin zamanıgeldi...düşünmekyalnızca.Diyar'lailgimizisıklaştırmakaçısından."

PhilSawyerhalabirşeysoylemiyordu.MorganAmcaellerini tekrarçırptı.SonundaPhilSawyertaahhüdegirmeyenbirseslekonuştu."Senilgimizisıklaştırmakmıistiyorsun?"

"Benceseçilmesigerekenyolo,evet.Sanasebeplerinideanlatırdımamageregiyok,Phil.Biz oraya birlikte gitmeye başlamadan once durum nasıldı, hatırlıyorsundur. Bak, belki bubaşarıyıkendikendimizedesaglayabilirdik.Belkigerçektenyapabilirdik.Amabenşahsenoeskizavallımüşterilerintemsilcisiolmadığımızamemnunum."

"Durbirdakika,"dediJack'inbabası."Uçaklar,"diyorduMorganAmca."Uçaklarıdüşün.""Dur bir dakika, yavaş ol, Morgan. Benim aklıma gelen duşunceler henuz senin aklına

gelmemişşeyler.""Yenifikirlerherzamanhoşumagider,"dediMorgan.Sesiyinedumanlıydı."Pekala.Benceoradaneyaptıgımızkonusundadikkatliolmamızgerek,ortak.Buyukşeyler

yaparsak, buyuk degişiklikler getirirsek, burada kendi kuyrugumuz tutuşur. Her şeyindoğurduğusonuçlarvardır.BazısonuçlardahiçhoşşeylerOlmayabilir."

"Negibi?"diyesorduMorganAmca.

Page 140: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Savaşgibi.""Delisinsen,Phil.Öylebirşeygörmedik...meğerkiBledsoe'dansözediyorolasın...""TabiiBledsoe'dansözediyorum.Obirraslantımıydı?"Bledsoe mu? Jack meraklanmıştı. Bu adı daha once de duymuştu ama, bellegi biraz

bulanıktı."Eh,oişinsavaşabenzeryeriyok.Açıkkonuşmakgerekirseilişkiyigöremiyorum.""Pekala...uzunsureonceoradabirYabancı'nınnasılKralıoldurdugunuduymuşmuydun?

Hiçkulağınagelmişmiydiöylebirşey?""Evet,sanırım,"dediMorganAmca.Jackonunsesindekisahteliğitekrarhissetti.Babasının koltugu gıcırdadı. Ayaklarını masanın uzerinden indiriyor, başı one dogru

egiliyordu."Osuikastoradaufakçaptabirsavaşayolaçmıştı.Eskikralıntaraftarlarıbirkaçsoylunun liderliginde ayaklanmışlardı. Soylular bu fırsatla iktidarı devralma peşindeydiler.Arazikapacak,zenginlikleriniarttıracak,düşmanlarınıhapseattıracaklardı."

"Hey, abartma," diye atıldı Morgan. "Bunları ben de duydum. Adamlar aynı zamanda oçılgın, işlemekbilmez sistemebiraz da duzen getirmek istiyorlardı. Bazen başlangıçta sertolmakşarttır...bunahakverebiliyorum."

"Zaten onların politikasını yargılamak bize duşmez, o da dogru. Ama benim soylemekistedigim başka şey. Oradaki o kuçuk savaş yaklaşık uç hafta kadar surdu. Bittiginde belkitoplamyuzkişiolmuştu.Belkidedahaaz.Kimsesanaosavaşınnezamanbaşladıgımsoyledimi?Yılıneydi,gününeydi,biliyormusun?"

"Hayır."dediMorganAmca.Sesikaranlıktı."Bir Eylul 1939'du. Burada aynı gunde Almanlar Polonya’yı işgal ettiler." Babası birden

sustu,Jackykanepeninarkasındasiyahtaksisiniavuçlayıpsessizceesnedi."Saçmabu,"dediMorganAmcasonunda."Onlarınsavaşımıbizimkinibaşlattı?Senbuna

gerçekteninanıyormusun?""Inanıyorum,"dedi Jack'inbabası. "Oradakio uçhaftalıkpatırtınınburadaaltıyıl suren,

milyonlarcakişininölümüneyolaçansavaşınsebebiolduğunainanıyorum,evet.""Eh..." Morgan Amca başka bir şey soylemedi. Jack onun sesinden, patlamaya hazır bir

öfkeyekapıldığınıanlıyordu."Dahasıdavar.Benoradapekçokinsanlakonuştumbukonuyu.Edindigimizlenimegore

kralı olduren yabancı gerçek bir Yabancıymış. Ne demek istedigimi anlıyorsundur. Onugorenler, Diyar kıyafetinin uzerine iyi olmadıgını soylediler. Yoresel adetleri bilmiyor gibidavranıyormuş...parayıbaşlangıçtapekbilemiyormuş."

"Ya.""Evet.Kralıbıçakladıktansonraonuhemenparçaparçaetmeselerdi,bukonudakesinlikle

eminolabilirdik.Amabenyinedeeminimkioaslında...""Bizimgibimiydi?"

Page 141: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Bizim gibiydi, evet. Bir ziyaretçi. Morgan, bence oraya çok fazla karışmamamız gerek.Çunkuetkilerininneolabileceginibilemeyiz.DogrusunusoylemekgerekirsebencebizheranDiyar'daolupbitenlerinetkisialtındayız.Hembaksanabirçılgınşeydahasöyleyeyim."

"Söylebari,"dediSloat."Dışardakitekdünyadaorasıdeğil."

3"Saçma,"dediSloat."Ciddiyim.Birikikereorayagittigimdeiçimdedahabaşkabiryereçokyaklaştıgımadair

birduygubelirdi.Diyar'ınDiyar'ına..."Evet,diyeduşundu Jack.Evet,dogru oyleolmalı.DiyarınDiyarı.Dahabileguzelbiryer.

Onunotesindede,Diyarındiyarınındiyarıvar.Onunotesindenondanbileguzelbiryerdahavar...

DiyarındiyarıO sırada birden uykuya dalıverdi. Agır taksi kucagındaydı. Tum vucudu agırlaşmıştı

uykudan.Parkeyereiyiceyapışmıştı...amaöyledehafifvemutluyduki!Konuşma devam etmiş olmalıydı herhalde... Jacky'nin kaçırdıgı çok şey soylenmiş

olmalıydı. Jacky yukselip alçalıyor, bir agırlaşıp bir ha i liyor, Baba Saksafon Çalıyor'unmuzigiyle uçuyordu. Bu arada Morgan Sloat herhalde once tartışmış olmalıydı. Yumuşakbiçimdeama,içiniçinyumruklarınısıkarak,alnımkırıştırarak!Çunkuonunplanıvardı.Sonrakendini ikna olmuş gibi gostermek zorunda kalmıştı. Konuşmanın sonunda, yani bugunOatley-New York'la bilinmeyen bir Diyar" kasabası arasında bir yerde bulunan on ikiyaşındaki Jacky Sawyer açısından sonunda, Morgan Sloat mutlaka ogrendiklerine şukranduydugunubelirtmişveinanarakkonuyukapatmıştı.AmaJackuyandıgızamanilkduyduguşeybabasınınbirsorusuoldu."Hey,Jackkayıpmıoldune?"MorganAmcaazsonraşoylededi."Galibahaklısın,Phil.Senolaylarıntaçekirdeginigorebilmeyeteneginesahipsin.Harikabirşeybu."

"Jacknerede?"dedibabası tekrar. Jackkanepeninaltındakıpırdandı,bu sefergerçektenuyandı.Siyahtaksikucağındanyeredüştü.

"Aha,"dediMorganAmca."Küçükadamdabüyükkulak!"Babası,"Oradamısın,yavrum?"diyeseslendi.Koltuklarınçekilmesesiduyuldu,ikiadam

ayağakalktılar.Jack,"Oooooh,"dedi,taksiyitekraryavaşçakucagınaaldı.Bacaklarıtutulmuşgibiydi.Pek

rahatsızdı.Ayağakalktığındadizleribükülecekti.Babası guldu. Ayak sesleri Jack'e yaklaştı.Morgan Sloat'un kırmızı, şiş suratı kanepenin

tepesindebelirdi. Jackesnedi,dizlerinikanepeninarkakısmınadayadı.BabasınınsuratıdaSloat'unkinin yanında belirdi. Babası gulumsuyordu. Bir an için iki surat kanepeninyukarısında,havanın içindeyuzuyormuşgibi gorundu. "Evet gidelim,uykucu,"dedibabası.

Page 142: STEPHEN KING PETER STRAUB

ÇocukMorganAmca'nınyuzunebaktıgındaoyuzdehesapçıbakışlargordu.Bakışlaryavaşçaşişkoyanaklarıngerisineçekilipsaklandı,sankibirkayaardınayılangibikıvrıldı.YenibaştanRichard Sloat'un babası olmuştu adam. Pahalı Noel armaganları getiren Morgan Amcaolmuştu. Hep terleyen, kimsenin dikkat etmedigi Morgan Amca. Ama demin nasıldı?Insanlaşmışbirdepremgibiydi.Gozleriningerisindekihataçizgisindeparçalananbiradamgibiydi.Patlamayıbekleyenbirbombagibiydi...

"Evegiderkenbirdondurmayavarmısın,Jack?"diyesorduMorganAmca."Hoşunagidermi?"

"Hu?"dediJack.Babası, "Lobideki o yerde durur alırız," diye açıkladı.MorganAmca, "Şapır şupur," diye

takıldı."İşteşimditamsinerji'denkonuşuyoruz."Jack'ebirkeredahagülümsedi.***

Bu olay o altı yaşındayken olmuştu. Şimdi de boşlukta agırlıksız duşerken yine oldu...Speedy'ninoigrençmoriksiribogazındayukseldi,burnununarkasındakikanallaragirdi,altıyaşının o ogle sonrasını zihninde tekrar yaşamasına yol açtı. Sihirli iksir bellegini tumdencanlandırmışgibihatırlıyordu.Oyledehızlahatırladıki,kocaogledensonrayıbirkaçsaniyeiçindeyenibaştanyaşadı.Buaradasihirliiksirinbuseferkendisinikusturacağınıdaanladı.

MorganAmca'nıngozlerindendumanlartutuyordu.Jack'indeiçindebirsorunundumanıtütüyordu.Dışarıfırlamakiçinzorlanıyorduosoru...

KimDeğişiklikler,nedeğişikliklerKimyapıyorodeğişiklikleri,baba?Kim......oldurdugu Jerry Bledsoe'yu? Sihirli iksir çocugun agzından dışarı fırladı, burun

kanallarını yaktı, aynı anda Jack altında yumuşak topragı hissetti. Direnmekten vazgeçti,bogulmaktansa kusmayı tercih etti. Jerry Bledsoe'yu olduren şey neydi? Igrenç mor sularJack'inagzınadolupdışarıugradı,çocukkendinikorgibigeriyeitti,kollan,bacaklarıyuksek,sertotlararasındadogruldu.Jackemeklerdurumdakaldı,bekledi.Birkatırkadarsabırlıydı.Ikinci ogurtuyu bekliyordu. Midesi kasıldı, daha o inlemeye vakit bulamadan mor sıvıgogsunu,bogazınıtekraryakıpfışkırdı.Dudaklarındansicimgibipembesalyalarsallanıyordu.Jackzayıfbirhareketleonları sildi, sonraellerinipantolonunakuruladı. JerryBledsoe,evet.Jerry...gomleginingogsundeadıyazardıhep.Benzinistasyonuişçilerigibi.Jerryoldugunde...Çocukbaşımikiyanasalladı,ellerinitekrarağzınagötürüpdudaklarınısildi.Sonratesteregibiotlara tukurdu. Anlayamadıgı bir hayvansal gudu, yerdeki kusmukların uzerine toprakatmasınayolaçtı.Ikincibirre leksleavuçlarınıtekrarpantolonunasildi,ancakondansonrabaşımkaldırdı.

Dizçokupoturdu.Akşamınsonışıklarıgorunuyordu.Toprakbiryolunuçundaydı.KorkunçElroy-yaratık peşinden gelmemişti. Bunu hemen anladı. Kafeslere kapatılmış kopekler onahırlıyor,parmaklıklarıpençeliyorlardı.Kafeslerinkarşıtarafındaahşapbiryapıvardı.Oradan

Page 143: STEPHEN KING PETER STRAUB

da kopek seslerini andırır gurultuler yukselmekteydi goklere. Bu besbelli Oatley Barındangelenseslerintıpkısıydı.Birbirinebagıransarhoşlarınsesleri.Birbar...buradaadıherhaldehan falan olacaktı. Ya da kahve. Speedy'nin iksiri artık midesini bulandırmıyordu. Bulantıgeçinceçevredekimaltkokularınıaldı.Bukahvedekilerinkendisinigörmesineizinveremezdi.

Birankopeklerdenkaçmanınnasılbirşeyolacagınıduşundu,sonraayagakalktı.Gokyuzubaşının uzerinde kapanıyor, kararıyordu. Geride, kendi dunyasında neler oluyordu peki?Oatley'inortasındabirkıyametmikopuyordu?Belkibirsel,belkibiryangınmı?Jackyavaşçahandanuzaklaştı, uzunotların arasında yanyan ilerledi.Altmışmetre kadar sonra, gozuneilişendigerbinalarınpencerelerindemumlaryakılmışoldugunugordu.Yalanlardabiryerdendomuz kokusu geldi. Jack hanla ilk ev arasındaki yolun yansım alınca kopekler hırlamayıkestiler.JackağıradımlarlaBatıYolunadoğruyürüdü.Gecekaranlıkvemehtapsızdı.

JerryBledsoe.

4Başkaevlerdevardı.Jackonlarıonlerinegelenekadargoremedi.Geridebıraktıgıkahvede

içki içen gurultucu sarhoşlar hariç, Diyar halkı erkenden yatıyordu. Bu seferki kuçukpencerelerdemumlaryakılmamıştı.Kuçuk,karanlıkevler,BatıYolununkenarındaşaşılacakbiryalnızlıkiçindeydiler...birterslikvardı.Çocukdergilerindekibilmecelergibibirşey...AmaJack onun ne oldugunu anlayamıyordu. Gorduklerinin hiçbiri başaşagı degildi, hiçbiri alevalmamıştı, hiçbir şeyde dikkati çekecek bir gariplik yoktu. Evlerin çogunun damı samanyıgınıydı.Jackboylekulubeleriduymuştuamahiçgormemişti.Morgan,diyeduşundu,birdenpanige kapıldı. Orris'liMorgan. Birden ikisi birden belirdi gozunun onunde.Uzun saçlı, tekçizmesidolguluadamla,babasınınteriçindeişkolikortagı.Ikisibiranbirleşti.MorganSloat...korsan saçlı, ha if aksak yuruyen adam. Ama Morgan... bu dunyanın Morgan'ı, Jack'inkarşısındagördüğüdiyarıntektersyanıdeğildi.

Jackşuandakuçuk,tekkatlıbirbinanınonundengeçiyordu.Tavşankulubesigibibiryerdi.Koyu renk tahtalar çapraz çakılmış, çılgın 'X' desenleri oluşturuyordu uzerinde. Bunun dadamındasamanlarortuluydu.EgerşuandaOatley'dençıkıyorolsa,dahadogrusuOatley'denkaçıyorolsa,bukocatavşanyuvasındanebulmayıumabilirdi?Birdenanladı.Birtelevizyonekranınınışıgıgorunmeliydipencereden.AmatabiiDiyar'ınevlerindetelevizyonyoktu.Onuşaşırtan şey aslında parlak ekranın yoklugu degildi. Başka bir şeydi. Genel manzarada bireksiklikvardı.Neolduğunuanlayamasabile,eksikliğihissedebiliyorduinsan.

Televizyon... televizyon alıcıları... Jack evin onunden geçti, yol boyunca kapıların sokakkenarınaçokyakınoldugunadikkatetti.ikincievindamısamandegil,çalıçırpıydı.Jackkendikendine gulumsedi. Buminik koy onaHibbiton'u hatırlatıyordu. Acaba buraya belediyeninadamları ugrarda, şu kopekkulubesinin sahibine, "Bayan, bubolgeyekablo çekiyoruz, çokduşukbiraylıkucretkarşılıgındasizidebaglarız,onbeşyenikanal,sporkarşılaşmaları,havaraporları,heristediğinizprog..."

Bunuduşunurkenbirdenanladı.Buevlerin onlerindeelektrikdiregi yoktu.Kabloyoktu.Gokleretelevizyonantenleriuzanıpmanzarayıkarıştırmıyordu.Batıyoluboyuncabirdirekler

Page 144: STEPHEN KING PETER STRAUB

ormanıyolusınırlayıpgitmiyordu,çunkuDiyar'daelektrikyoktu. Iştebuyuzdenneyin tersoldugunu anlamak istememişti Jack. Çunku Jerry Bledsoe hiç degilse bir sure için SawyerSloat'unelektrikçisiveustabaşıydı.

5BabasıylaMorganSloatogunBledsoe'nunadınıandıklarındaJackoadıhiçduymadıgını

duşunmuştu. Oysa şimdi hatırlıyordu. Ustabaşının adını daha once de bir iki kere duymuşolmalıydı.Nevarki JerryBledsoeherzaman için Jerry'di.Tıpkıgoguscebindeyazdıgıgibi."Jerry şu hava tertibatını duzeltemez mi?" "Jerry'ye soyle de şu kapının menteşeleriniyaglasın,olmazmı?Gıcırdamasıbenideliediyor."Jerryde,iştulumutertemiz,utulu,pasrengisaçları yamyassı taralı, yuvarlak çerçeveli gozluguyle çıkagelir, bozukolanher neyse tamirederdi. Bir de Bayan Jerry vardı. Işçi tulumunun utu katlarım boyle duzgun koruyan kadınoydu.MinikJerry'lerdevardı...SawyerSloatonlarıhephatırlardı.Noel'lerde.Jack'inyaşıçokkuçuk oldugundan, Jerry adını kedi Tom'un ezeli hasmıyla karıştırır, Jerry'leri dev bir faredeliğindeyaşıyorlarsanırdı.Duvarınaltındakisüpürgeliğeoyulmuşyuvarlakbirdelikte.

Ama kim oldurmuştu Jerry Bledsoe'yu? Neden babasıylaMorgan Sloat hep Noellerde okadartatlıdavranıyorlardıBledsoe'larınçocuklarına?

Jack Batı Yolu'nun karanlıgında ilerlerken, keşke Sawyer Sloat'un ustabaşınıunutabilseydim, diye duşundu. Keşke o gun kanepenin arkasına girdigi anda uyumayabaşlasaydı.

Uykuyaşuandadaçokihtiyacıvardı.Altıyılgeriyegidenokonuşmanıniçindeuyandırdıgıduygulardan uzaklaşmak için istiyordu uyumayı. Son evi iki mil kadar geçince kendineuyuyacakbiryerbulacagınadairsozverdi.Bir tarlabelki.Hattabirhendek.Bacaklarıartıkkıpırdamakistemiyordu.Kasları,hattâkemikleri,herzamankininikikatıağırlığındaydı.

Jack'in kapalı bir yere babasının ardı sıra girip, Phil Sawyer'in kayıplara karıştıgınıgormesi olaylarından birinin hemen arkasından yer almıştı o konuşmalar. Daha sonra daolmuştu babasının oyle kaybolma olayları. Yatak odasından, yemek odasından, SawyerSloat'dakikonferanssalonundanyokolmuştukaçkere.OseferdeRodeoYoluuzerindekievingarajındaepeyşaşırtıcıbirnumaraçekmişti.

Jack bahçedeki tumsegin ardında, goze gorunmeden oturuyordu. Beverly Hills'in buyoresinde'tepe'denmeyeenlayıkyukseltilerbunlardıişte.Babasınınevdençıktıgını,cebindebozuk para veya anahtarları şıngırdatarak çimenler uzerinden ilerleyip garaja yan kapıdangirdigini gordu. Garajın onundeki beyaz kapının birkaç saniye sonra açılması gerekiyorduama o kapı inatla kapalı kaldı. Jack o sıra babasının arabasının evin onundeki kaldırımaparketmiş oldugunu gordu. Lily'nin arabası ise evde yoktu. Lily az once agzına bir sigarakıstırmış,ToprakYol ilmininprovasınagidecegini,kimseninTanrıaşkınakendisinebirşeysormamasını soyleyip arabasına binmiş, gitmişti. Jack birkaç dakika bekledi, hiçbir şeyolmadı. Sonunda Jack çimenlik tepeyi dolaşıp ilerledi, garaja girdi. Içerisi bomboştu. Betontabanda koyu renk yag lekeleri vardı. Duvarlardaki kancalardan aletler sarkıyordu. Jackşaşkınlıkla inledi, "Baba?" diye seslendi, emin olmak için her tarafı tekrar aradı. Duvar

Page 145: STEPHEN KING PETER STRAUB

dibindeki golgede bir çekirge gordu. Bir an için kotu yurekli bir sihirbazın gelip babasını...Derkençekirgegorunmezbiryarıktangiripkayboldu.Hayır,babasıçekirgeolamazdı.Elbetteolamazdı. "Hey,"dedi çocukkendikendine.Gerigeriyankapıyagitti, garajdançıktı.RodeoYolu'nun çimenlerine guneş vurmuştu. Birini çagırmak istiyordu ama... kimi? Polisi mi?Babamgarajagirdi,benonuoradabulamadım,korkuyorum...

IkisaatkadarsonraPhilSawyersokagın ustbaşındanyuruyerekgeldi.Ceketiniomzunaatmış, tek parmagıyla taşıyordu. Kravatını gevşetmişti. Jack'in gozune dunya gezisindendönenbiradamgibigöründü.

Jacknobetbeklemekteolantepeciktenkoptu,olancahızıylababasınauçtu.OnundizlerinesarılırkenPhilSawyer,"Nekadardahızlıkoşuyorsun,GezginJack,"dedi.

Eveyaklaşırkeniçerdetelefonunçaldıgımduydular.Jack'iniçindebirgudu,belkibabasınayakınolmaistegindendoganbirgudu,inşallahtelefononikikereçalmıştırda,arayanbabamyetişemeden kapatır, diye dua etmesine yol açtı. Babası onun saçlarını okşadı, kocaman,sıcacıkelinionunensesinedayadı,sonrakapıyıaçtı,beşkocaadımdatelefonunyanmavardı."Evet,Morgan,"dediğiniduyduJackybabasının."Öylemi?Kötühabermi?Eh,söyleseniyiolurbana. Evet." Uzun bir sessizlik oldu. Çocuk o arada telefondan Morgan Sloat'un kesikcumlelerinianlayamadanduyabiliyordu."Ah,Jerry.Tanrım.ZavallıJerry.Hemengeliyorum."BabasıdosdogruJack'ebaktı.Gulumsemiyordu.Gozdekırpmıyordu.Yalnızcabakıyorduoyle."Geliyorum, Morgan. Jack'i de getirmek zorundayım ama o arabada bekleyebilir." Jackkaslarınınrahatladıgınıhissetti.Oylememnunolmuştuki,nedenarabadabeklemekzorundaolduğunusormadıbile.Oysabaşkazamanolsasorardı.

PhilarabayıRodeoYolu'ndanBeverlyHills'esurdu,SunsetBulvarı'navarıncasolasaptı,büroyadoğruldu.Hiçbirşeysöylemiyordu.

Karşıdan gelen tra igin arasından geçip binanın yanındaki otoparka girdi. Orada dahaşimdidenikipolisarabası,bir itfaiyearabası,MorganAmca'nıncepboyubeyazMercedes'i,ustabaşınınpaslıPlymouth'udurmaktaydı.GirişinhemenyanındaMorganAmcabirpolislekonuşuyor,adamagıragırbaşınısallıyor,besbellianlayışgosteriyordu.MorganSloat'unsagkoluincecikgençbirkadınınomzunusıkıpdurmaktaydı.Kadınuzerinebuyukgelenbirelbisegiymiş gibiydi. Yuzunu Morgan Amca'nın gogsune gommuştu. Bayan Jerry'ydi bu. Jackbiliyordu.Beyaz birmendili gozlerine bastırıyordu.Başlıklı, yagmurluktu bir itfaiyeci, içeriholdekibiryıgınkırıkcamıbirarayatoplayıpbirkumeyaptı.Phil,"Birdakikaburadaotur,emi,Jacky?"deyiparabadanatladı,kapıyadogrukoştu.GençbirÇinlikadınotoparkınucundakibetonaoturmuşbirpolislekonuşmaktaydı,onundeharapbiraletyıgılıydı.Jackonunbisikletolduğunuanladı.Soluğunuiçineçekerkenburnunaacıdumankokularıgeldi.

Yirmi dakika sonra babası Morgan Amca'yla birlikte binadan çıktı. Morgan Amca halaBayanJerry'ninomzunasarılmışdurumda,Sawyer'lereelsallayarakvedaetti.Kadınıkendiarabasının yolcu koltuguna bindirdi. Jack'in babası da arabasına bindi, otoparktan çıkıpSunsettrafiğinekarıştı.

Jack,"Jerry'yebirşeymiolmuş?"diyesordu.Babası,"Aklagelmezbirkaza,"dedi."Elektrik...bütünbinayanabilirdi."

Page 146: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Jerry'yebirşeyoldumu?""Öylekötüşeylerolduki,öldüzavallı,"dedibabası.Jack'le Richard Sloat'un kulaktan kaptıklarıyla hikayeyi toparlayabilmeleri iki ay surdu.

Jack'inannesi,Richard'larınevhizmetçisideeksikayrıntılarıtamamladılar.Enkotuayrıntılarhizmetçidengelenlerdi.

JerryBledsoeCumartesigunubinanınguvenliksistemindekibirarızayıonarmakuzereişegelmişti. Hafta içi gunlerde bu duyarlı sisteme el atarsa, yanlışlıkla alarmı çaldırabilir,binadaki kiracıları korkutabilirdi. Guvenlik sistemi binanın ana elektrik panosuna baglıydı.Panogirişkatıholunde, onubir tahtaylakaplı yerdeydi. Jerry aletlerini yerekoymuş, tahtakapagı açmıştı. Binanın boş oldugunu, alarm çalarsa kimsenin telaşa kapılmayacagınıbiliyordu. Sonra bodruma inmiş, kendi çalışma odasından telefon açmış, bolge karakolunakendisi bir daha telefon edene kadar Sawyer ve Sloat binasından gelebilecek uyanlaraaldırmamalarınısoylemişti.Girişkatmaçıktıgında,yirmi uçyaşında,LoretteChangadlıÇinkokenlikadınbisikletiylebinanınotoparkındadolaşıyor,onbeşgunekadaraçılacakyenibirlokantanınilânlarınıarabalaradağıtıyordu.

BayanChangsonradanpoliseverdigiifadedebinanınoncamındaniçeriyebaktıgındabirişçininbodrumkatındangirişkatınaçıkışınıgordugunu soylemişti.Daha işçi tornavidasınıalıppanoyadogrukaldırmadanoncekadınotoparkınayaklarıaltındatitrediginihissetmişti.Herhaldekuçukbirdepremolmalı,diyeduşunmuştu.OmruboyuncaLosAngeles'deyaşamışbiriolarak,ufaktefeksismikolaylardantelaşlanmazdıLoretta. JerryBledsoe'nunayaklarınıaçıp yere saglam bastıgım gormuştu. Demek o da hissetti, diyordu. Sonra adam başımsallamış,tornavidasınıyavaşçapanoyauzatmıştı.

İşteoandaSawyerveSloatbinasınıngirişholübircehennemedönmüştü.Pano bir anda dikdortgen biçiminde bir alev kitlesine donuşmuştu. Panodan fırlayan

şimşegebenzermavimsi sarı ışıklar işçinin çevresini sarmıştı. Elektronikdudukler otuyor,otuyordu.KAAUAAAM!KAAUAAAAM!Duvardanbir seksenboyundabir ateşparçası fırladı,zaten olmuşolan JerryBledsoe'yuyanaattı,koridorboyunca lobiyedogruyuvarlandı,diyeanlatıyorduLorettaChang. Saydamkapı tuzlabuzolmuştu.Gençkadınpisliklerini fırlattıgıgibi en yakın jetonlu telefona koşmuştu. Karşı kaldırımdaydı telefon. Itfaiyeye binanınadresiniverirkenbisikletininkapıdanfırlayanokuvvetinetkisiyleegrilipbukulmuşoldugunugormuştu. Jerry Bledsoe'nun kızarmış cesedi hala panonun onunde, ayakta sallanıpduruyordu. Binlerce volt vucuduna akıyor, vucudu kıpırdatıp duruyordu. Ustabaşının tumvucuttuylerivegiysilerinindebuyukkısmıyanmış,yokolmuştu.Tenikulgibi,yeryerlekelekeydi.Gözlüğüerimişkahverengiçerçevemacungibiburnununüzerineyayılmıştı.

***JerryBledsoe.Kimyapıyordegişiklikleri,Baba?Jackkendiniyurumeyezorladı,sonevden

sonra en az yarım saat daha yurudu. Gokyuzunde tanımadıgı yıldızlar degişik biçimlerdeparıldıyordu.Okuyamadığıbirdildemesajlardıbunlar.

Page 147: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:12

JACKPAZARAGİDİYOR

1O geceDiyar'da, tatlı kokan bir saman yıgını içinde uyudu. Once yıgının içine giren bir

tunel açmıştı. Oradan temiz hava alabiliyordu. Bir sure kulak kabartıp tıkırtı dinledi. Tarlafarelerinin samanyıgınlarına bayıldıgını duymuştubir yerlerden.Bu yıgındada fare varsa,herhalde Jack Sawyer adlı koca fareden korkmuş, sessizleşmiş olmalıydı. Yavaş yavaşsakinleşti. Sol elinin parmakları Speedy'nin şişesini okşuyordu. Kaybolan kapagın yerineşişenin agzını dereden buldugu bir mantarla tıkamıştı. Belki mantardan kopan bir parçaşişenin içine duşerdi. Belki duşmuştu bile. Ne yazık... o guzelim lezzet, bozulmuş muyduyoksa!

Samanlarınarasındayatıpozledigisıcagıntadınıçıkarırkeniçindekiduygularınenyogunurahatlama duygusuydu. Sanki sırtındaki yuz kiloluk yuku yere indirmişti. Diyar'daydı yine.Orris'liMorgangibi,KırbaçlıOsmondgibi,YaratıkElroygibiharikatiplerinvatanıydıburası.Herşeyolabilirdiburada.

Ama Diyar guzel de olabilirdi. Bunu çocuklugundan hatırlıyordu. Herkes California'daotururken, kimse başka yerde oturmazken... Diyar guzel bir yer olabilirdi. Şu anda oguzellikleri çevresinde hissediyordu. Sakin, tatlı bir saman kokusu... Diyar'ın havası kadartatlı.

Acababirsinek,yadayusufçuk,duştugutuzagıkıpırdatanbirruzgarçıkardakurtulmasınısaglarsaboylerahatlarmıydı?Jackbilemiyordu...amakendisiartıkOatley'dende,GuzelHavaKluplerinden de, çalıntı alışveriş arabaları için aglayan gozu yaşlı, kusmuk kokuluihtiyarlardan da kurtulmuştu... en onemlisi, Smokey Updike'dan ve Oatley Barındankurtulmuştu.

HerşeyerağmenyolculuğunabirsüreDiyar'dadevamedebileceğinidüşünmekteydi.Bunudüşünerekuykuyadaldı.

2Ertesi sabah Batı Yolu uzerinde iki, hatta belki uç mil kadar yurudu. Guneş pırıl pırıl,

tarlalarınkokusuyazsonuhasatkokuşuydu.Osıradabirarababelirdi,bıyıklıçiftçiyaklaşıpbağırdı.

"Pazaramı,evlât?"

Page 148: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jackonaagzıaçıkbaktı.Yanyarıyapanigekapılmıştı.BuadamIngilizcekonuşmuyordu.Eskiİngilizcebilekonuşmuyordu.Hiçİngilizcedeğildisöyledikleri.

Çiftçininyanındabirkadınvardı.Uçyaşlarındabirçocugukucagındatutuyordu.Jack'etatlıtatlıgülümsedi,kocasınagözlerinidevirdi."Çocukaptal,Henry."

BunlarIngilizcekonuşmuyor...amahernecekonuşuyorlarsa,bennedediklerinianlıyorum.Hattaodildeduşunuyorum...hepsiokadardadegil...odildegoruyorum...odillegoruyorum...hernedemekseo.

JackaynışeyiDiyar'ageçengelişindedeyapmışoldugunuşimdianlıyordu.Amaoseferkafasıfazlacakarışıkoldugundanfarkınavaramamıştı.Herşeyçokhızlıolupbitmişti.Herşeypekbirgaripgörünmüştü.

Çiftçi onedogruegildi, gulumsedi,korkunçdişlerinigosterdi. "Aptalmısın, çocuk?"diyesorduiyiyüreklibirtavırla.

"Hayır."Jackdeelindengeldigikadargulumsedi.Aslında'Hayır'dememiş.Diyardilindekikarşılıgınısoylemişti.Geçişiyaparkendili,duşunceleridedegişiyordu.Kelimedagarcıgındaosozcuk yoktu ama, ne demek oldugunu yine de biliyordu. Tıpkı giysilerinin degiştigi gibidegişiyordubunlarınhepsi. "Aptaldegilim.Annemyabancılarlakonuşurkendikkatlioldedide..."

Buseferçiftçininkarısıgülümsedi."Anneninhakkıvar,"dedi."Pazaramıgidiyorsun?""Evet.Batıya.""Atla oyleyse arkaya,” dedi Henry. "Vakit ilerliyor. Malımı satıp gun batarken donmek

istiyorum.Mısırlarbirazzayıfama,mevsimsonumalı.Buaymısırçıktıgınaşukuryinede.Belkibiralıcısıçıkar."

"Sagolun," dedi Jack. Arabanın arkasına tırmandı. Duzinelerce mısır, iplerle baglanıpyıgılmıştıburaya.Egerbumısırlarzayıfsa,iyisinasılolurduacababuralarda?BunlarJack'inomrundegorduguenirimısırlardı.Ayrıcakuçukkabaklar,başkasebzelerdevardı.Koşedekibalkabaklarıturuncudegildekırmızımsıydı.Jackonlarıngerçektenbalkabagıolupolmadıgınıbilmiyordu ama, tadı harika olmalıydı. Karnı guruldadı. Yola çıktı çıkalı, açlıgın ne demekoldugunudaogrenmişti.Gelipgeçicibirşeydegildiaçlık.Okuldabirazcıkhissedipbirbiskuvi,bir Coca Cola'yla bastırabilecek, giderilebilecek bir şey degildi. Yakın dostu olmuştu artıkJack'in.Bazenbirazuzaklaşıyor,amahiçtemelligitmiyordu.

Yuzu arkaya donuk, ayaklarını aşagıya sallandırıp oturmuştu. Sandaletleri topragadegecekti neredeyse. Bu sabah yolda tra ik pek boldu. Çogu da pazara gidiyordu herhalde.Henryikidebiryanındangeçentanıdıklaraelsallıyor,bağırarakselâmveriyordu.

Jack hala bu elma renkli balkabaklarının tadını merak etmekteydi. Acaba bir sonrakiyemegineredengelecekti?Birdenminikparmaklarsaçlarınasarıldı,gozleriniyaşartacakbirkuvvetlebaşınıarkayaçekti.

"Jason!" diye bagırdı bebegin annesi. Ama hoşgoren bir azarlamaydı bu aslında. (Nasılçektiçocuğunsaçım,gördünmü?Amannekuvvetlioğlumuzvar!)"Jason,ayıpbuyaptığın!"

Jasonsırıttı.Hiçbozulmamıştı.Yuzundekocaman,guneşgibiparlakbirgulumsemevardı.

Page 149: STEPHEN KING PETER STRAUB

Tatlı bir ifade. Jack da geri gulumsedi... Bunu hesaplayarak yapmamıştı ama, Jason'unannesinindostluğunudakazanıvermişti.

"Otur,"dediJasonbuyeniağabeye.Hâlâsırıtıyordu."Hıı?""Kcak.""Anlamıyorum,Jason."."Otu...kcak.""Anlamı..."YaşınagöreoldukçayapılıolanJasonkendiniJack'inkucağınaattı.Hâlâgülümsüyordu.Otu...kcak...haanladım,diyedüşündüJack.Çocuğunağırlığındankarnıağrırgibioldu."Jason kaka çocuk!" diye bagırdı annesi. Ses tonunda yine, "Ne şeker, degil mi" havası

vardı.Jasondurumukavradığından,yinesırıttı.Jasonbebeğinaltınınıslakolduğunufarketti.İyiceıslaktıhemde.Diyar'ahoşgeldin,Jacky.Oradakucagındaçocuklaotururkenıslaklıkyavaşyavaşkendigiysilerinegeçmeyebaşladı.

Jackgüldü,yüzünümavigökleredoğruçevirdi.

3BirkaçdakikasonraHenry'ninkarısıarkatarafageldi,Jason'uJack'inkucağındanaldı."Ahh, ıslak bebek, kaka bebek," dedi aynı hoş goren sesle. (Benim Jason'um ne de çok

işiyor!)Jackbunudüşününcegüldü,kadındaonunlagüldü.Jason'unaltınıdegiştirirken Jack'ebir suru soru sordu. Sık sık sorulan sorulardıbunlar.

Ama Diyar'dayken dikkatli olmak zorundaydı. Yabancıydı burada. Sorularda bazı tuzaklarolabilirdi.BabasınınMorgan'lakonuşansesigeldikulagına... gerçekbirYabancı...nedemekistediğimianlarsın.

Kadının sorularına verdigi cevapları kocanın da dikkatle dinlemekte oldugunuhissediyordu.Esashikayeyibirazdegiştirereksorularıcevapladı.Işararkenanlattıgıhikayeyideğilde,otostoplardaanlattığıhikâyeyi.

Tum Işçiler Koyundenim, dedi onlara. Jason'un annesi bu koyun adını hayal meyalduymuştu. Gerçekten o kadar çok mu yol aldım, diye duşundu. Kadın nereye gitmekteoldugunu sordu, Jack da, California adlı bir koye gidecegini soyledi. Orayı kadın hiçduymamıştı.Jackpekşaşırmadı...amakarıkocanın,"Ne?Californiamı?Yokoylebiryer!Senkimikandırmayaçalışıyorsun?"diyebiragızdanbagırmadıklarınasevinmişti.Diyar'dadapekçokkoylerolmalıydı.Uzaktayaşayanlarhiçduymamışolabilirlerdi.Elektrikdiregiyoktubirkere. Film yoktu. Televizyon yoktu. Bu halka Malibu'da, Sarasota'da neler olup bittiginianlatanhiçbirşeyyoktu.Bunlarbiresrarperdesiardındayaşıyor,diyeduşundu.Oyleoluncada,adınıduymadıklarıbirköyümeraketmiyorlar.

Page 150: STEPHEN KING PETER STRAUB

Soru sormadıkları gibi, kuşkulanmadılar da. Jack onlara babasının geçen yıl oldugunu,annesinin çok hasta oldugunu soyledi. Neredeyse Kraliçenin adamlarının geceyarısı gelipahırdaki eşege el koydugunu soyleyecekti ama, sonra sırıttı. Bunun akıllıca bir şeyolmayacagınakararverdi,atladı.Annesionaverebildigikadarparavermiş(oparalarcebindeçubukoluvermiştişimdi),Californiaköyüne,Helenteyzesininyanınayollamıştı.

"Zorgünleryaşıyoruz,"dediBayanHenryçocuğunukucaklayarak.'Tümİşçileryazsarayınayakın,değilmi?"Henryilkdefaolarakkonuşuyordu."Evet,"dediJack."Oldukçayakınyani.""Babanınnedenöldüğünüanlatmadın."Başını da çevirmişti. Gozlerini kısmış, olçen bakışlarla bakıyordu. Az onceki nezaketi

gitmişti.Rüzgârdakalmışmumunalevigibisönmüştü.Evet,tuzaklarvardıbukonuda."Hastamıydı?" diye sorduBayanHenry. "Bugunlerde çok hastalık var, çiçek, veba... zor

günleryaşıyoruz..."Jack'inbiranaklından, "Hayır,hastadegildi,BayanHenry,"demekgeçti. "Hastadegildi,

yuksekvoltajçarptıonu.Cumartesigunuişegitmişti.BayanJerry'lekuçukJerry'leri,buaradabeni, evde bırakmıştı. Bu işler biz hepimiz supurgeligin dibindeki yuvarlak deligin içindeyaşarken oldu. Kimse başka yerde oturmazdı o zamanlar. Hem biliyor musunuz, babamtornavidasınıtelleredokundurduguandaolduolanlar.BayanFeenyvardı.RichardSloat'lardaçalışırdı. Morgan Amca'nın telefonda konuştugunu duymuş. Diyormuş ki, elektrik çarpmışonu.Pişirmiş.Gozlugu eriyipburnunaakmış.Amasizgozluknedirbilmezsiniz, çunku sizinburadagozlukyok.Gozlukçudeyok.... elektrikde!Uçakda!Sakın sonunuzBayan JerrygibiolmasınBayanHenry,sakın...

Bıyıklıçiftçi,"Hastaolupolmadığınıboşver,"dedi."Siyasetleilgisivarmıydı?"Jack ona baktı. Agzı kıpırdıyordu ama sesi çıkmıyordu. Ne diyecegini bilemiyordu. Çok

fazlatuzakvardı.Henrybaşımsalladı.Sorusunacevapverilmişgibidavrandı."Atlaarabadan,evlat.Pazarşu

ilerikitepeninardında.Buradanorayayürüyebilirsinherhalde,değilmi?""Evet,"dediJack."Herhaldeyürürüm."Bayan Henry’nin aklı karışmış gibiydi... ama Jason'u Jack'den uzakta tutuyordu. Sanki

bulaşıcıbirhastalığıvardıJack'in.Çiftçi hala omzunun uzerinden geriye bakmaktaydı. Huzunlu huzunlu gulumsedi.

"Uzgunum.Iyibirçocugabenziyorsunamabizlerbasit insanlarızburalarda...Uzakyerlerde,deniz kıyılarında olup bitenleri çozmek efendilerin işidir. Kraliçe ya olur, ya da olmez...sonundabirgunelbettekiolecek.Tanrıçivileriniçakarergeç.Amakuçukinsanlarbuyuklerinişinekarışırlarsacanlarıyanar."

"Benimbabam...""Babanıbilmekistemiyorum!"dediHenrysertbirsesle.KarısıJack'denuzaklaştı.Jason'u

bagrına basıyordu. "Ister iyi insan olsun, ister kotu insan. Bilmiyorum, bilmek de

Page 151: STEPHEN KING PETER STRAUB

istemiyorum.Tekbildigim,olmuşoldugu.Okonudayalansoylediginisanmıyorum.Ogluisezorgunleryaşıyor,kaçıyormuşgibigorunuyor.Ogulpekburalıgibigorunmuyor.Inonuniçinarabadan.Benimdeoğlumvar,bak."

Jackindi.Gençkadınınyuzundekikorkuifadesineuzulmuştu.Kendisiyaratmıştıokorkuifadesini. Çiftçinin hakkı vardı... kuçuk insanlar buyuklerin işine karışmamalıydı. Haklarıyoktu.Akıllarıvarsakarışmazlardı.

Page 152: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:13

GÖKTEKİADAMLAR

1Kazanmak için oylesine ter doktugu paraların birdenbire çubuklar haline gelmesi Jack'i

tam anlamıyla şoka suruklemişti. Beceriksiz ustaların elinden çıkmış minik yılanlarabenziyorduparalar.Amaşokkısasurelioldu,azsonraJackkendikendineguldu.Buçubuklarparaydıburadaelbette.Geçişiyaparkenherşeydegişiyordu.Gumuşdolar,buraya ozgubirsikkeoluyor,gomlekyelekoluyor,Ingilizceburanındilioluyor,bildigimizAmerikanparasıdaçubuklar haline geliyordu. Eklemlerle birbirine baglı çubuklar. Cebindeki birinci gruptaeklemlerlebirbirinetutunmuşondortçubukvardı.Ikincisindekilerinsayısıyirmidenfazlaydı.Demekböylesidenkgeliyordu.

Sorun asıl paranın ne kadar oldugunda degil, iyatların nasıl oldugundaydı. Pazarınortasında ilerlerken neyin ucuz, neyin pahalı oldugu konusunda hiçbir şey bilmediginianlıyordu.Birhatayaparsa...neolurdusonuacaba?Kovalarlarmıydıburalardan?Canınımıyakarlardı? Belki. Oldururler miydi? Herhalde hayır... ama kesinlikle emin olmaya imkanyoktu.Küçükinsanlardıbunlar.Siyasaltiplerdeğildi.Jackisebiryabancıydı.

Yavaşadımlarlakalabalık,gurultulupazarınbirucundanotekiucunakadaryurudu.Birteksorunla mucadele ediyordu kafasında. O sorun da midesinde dugumleniyordu. Karnı fenahalde açtı. Bir ara uzaktan Henry'nin keçi satan biriyle pazarlık etmekte oldugunu gordu.BayanHenry kocasının yanı başında duruyordu. Biraz arkaya çekilmiş, erkeklere birbiriylerahatça pazarlık edebilmeleri için yer açmıştı. Jack'e arkası donuktu. Bebegi kollarındatutuyordu. Jacon, diye duşundu Jack. Minik Henry'lerden biri. O sırada Jason onu gordu,tombul elini kaldırıp salladı. Jack hemen arkasını dondu, Henry'lerden uzaklaşmaya,kalabalığınöbürtarafınageçmeyeçalıştı.

Hertaraftakızarmışetkokularıtutuyordu.Satıcılarıniriliufaklıkomurateşleriuzerindeetleri çevirerek pişirip sattıklarına dikkat etti. Evde pişirilmiş ekmege benzer bir şeyinarasına koyup uzatıyorlardı muşteriye. Sanki açık arttırma yapılıyordu bu yiyecekler için.Alıcıların çoguHenry gibi çiftçiydi. Fiyat soylendikçe tek ellerini, parmakları açıkdurumdahavaya kaldırıp işaret veriyorlardı. Jack satışların birkaçını dikkatle izledi. Hepsinde paraolarako eklemli çubuklardanveriliyordu... amakaç tanesi yeterliydi?Hoş onemi yoktu ya?Nasılsabirşeyleryemekzorundaydı.Bualışveriştekendisininyabancıoldugunuanlasalarda,anlamasalarda,mecburdubuna.

Birpantomimgosterisininonundengeçti.BuyukbirkalabalıktoplanmıştıamaJackyinedepekdikkatetmedi.Kalabalıkguluyor,alkışlıyordu.Brandadanbirkulubenin onunegeldi.

Page 153: STEPHEN KING PETER STRAUB

Orada irikıyımbiradamduruyordu.Pazularındadovmelervardı.Onundebuyukbirkomurateşiyakılmış,uzerinekocamanbirdegnekkonmuştu.Degnegeirietparçalarıgeçirilmiş,ikiuçtakiikiçocuksürekliolarakçeviriyorlardı.

"Lezzetlietler!"diyebagırıyorduadam."Guzeletler!Alın,yiyinguzeletlerimden!Enguzeletler burada!" Kendisine yakın taraftaki çocuga, "Kuvvetli çevir, Allah belam versin," dedi,sonrayinebağırmayakoyuldu.

Oradanyanındakızıylageçmekteolanbirçiftçielinihavayakaldırdı,sonrabaştanikincieti gosterdi.Degnegi çevirençocuklarbirandurdular,patronlarıoetparçasını çıkardı,birekmeginarasınakoydu.Çocuklarınbiriekmegialıpçiftçiyekoştu,çiftçieklemlerdestesindenikibuçukkoparıpuzattı.Çocukkoşarakpatronadonerkençiftçigerikalançubuklarıcebinesoktu,kocasandviçtenkeyi lebir lokmaısırdı,kalanınıkızınaverdi.Kızdaısırırkenhemenhemenbabasıkadariştahlıgörünüyordu.

Jack'in midesi buruluyor, gurulduyordu. Gormesi gerekeni gormuştu. Ya da oyleumuyordu.

"Guzel etleri Guzel etler! Guzel..:" Koca adam birden susup Jack'e baktı. Ufak ama zekigozleri uzerindekaşlarıbirbirinebirazyaklaştı. "Karnının şarkısıduyuluyor,dostum,"dediJack'e. "Eger paran varsa alışverişini kabul eder, bu gece senin için de dua ederim. Paranyoksa,ozamanobudalasuratımkarşımdançek,tozol."

Çırakların ikisi de gulduler. Oysa çok yorgun oldukları belliydi. Sanki kendilerinitutamıyorlarmışgibigüldüleryinede.

Ne var ki giderek daha guzel kızaran etlerin kokuları Jack'in oradan ayrılmasına izinvermiyordu. Cebindeki çubuk destelerinden kuçuk olanını çıkardı, eliyle etlerin soldanikincisinigosterdi.Konuşmadı.Konuşmamakdahaguvenligibigeliyorduona.Satıcıhomurtugibi bir ses çıkardı, kemerinden bıçagını tekrar eline aldı, bir dilim kesti. Demin çiftçiyekestigi dilimden daha kuçuktu bu seferki. Ama Jack'in midesi boyle şeyleri duşunecekdurumdadeğildi.Çılgıncaseslerçıkarıyordu.

Satıcıetiekmegin uzerinekoydu,çocuklaraverecegiyerdekendisigetirdi. Jack'inçubukdestesinielinealdı,ikiçubukkıracağıyerdeüçtanekırdı.

Jack'in beyninin içinde annesinin alaya sesi çınlıyordu Tebrikler, Jacky... yedin kazıgıbakıyorum!

Satıcı Jack'in yuzune bakıyor, çuruk dişleriyle sırıtıyor, yigitse bir şey soylesin dermişgibilerden meydan okuyordu. Hepsini almadıgına, uç tanecik aldıgıma şukret, der gibiydi.Boynundayaftavaradetasenin,çocuk.Benyabancıyımveburadayalnızımdiyebagırıyorsunâdeta.Haydibakalım,meseleçıkaristersen!

Jack ne hissederse etsin, mesele çıkaramazdı. Içinde yine o incecik, çaresizlik o kesinihissetti.

"Git yoluna!" dedi satıcı. Usanmıştı. artık Jack'den. Elini çocugun yuzune dogru uzattı.Parmaklarıyaralıydı.Tırnaklarınınaltlarındakanlarbirikmişti."Yiyeceginialdın.Gitburadanartık."

Page 154: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack içinden duşunuyordu. Cebimden bir fener çıkarıp sana gostersem, şeytanlarkovalıyormuşgibi kaçardın. Sanabiruçakgostersemherhaldedelirirdin.Belkide sandıgınkadargüçlüdeğilsin,ahbap.

Gulumsedi Jack. Belki o gulumsemede satıcının hoşlanmadıgı bir şey vardı. Koca adamJack'danikiadımuzaklaştı,yüzünebiraniçintedirginbirifadegeldi.Kaşlarıtekrarçatıldı.

"Git buradan dedim sana!" diye kukredi. "Git, Jason belam versin!" Jack bu sefer donupuzaklaştı.

2Etçoklezzetliydi.Jackonuda,altındakiekmegidehemenmideyeindirdi,yolunadevam

ederken avuçlarına akan sularını da yaladı.Domuz eti tadı vardı., amabiraz farklıydı. Tadıdaha yogun, kokusu daha başkaydı. Her ne eti olursa olsun, Jack'in içindeki boşlugu iyidoldurmuştu.Okulagiderkenbeslenmeçantasındahepbunugötürse,binyılbıkmazdıJack.

Artıkmidesinisusturmayıbaşardıgınagore,hiçdegilsebirsureiçinidareedebileceginegore, çevresine daha bir ilgiyle bakabilecek hale gelmişti. Kendi pek farkında olmasa bileyavaş yavaş kalabalıgın arasında erimeye de başlıyordu. Çevre koylerden pazara gelmişherhangi biri gibiydi. Tezgahlar arasında agır adımlarla yuruyor, ne var ne yoksa bir andagormeye çalışıyordu. Yavaş yavaş kendini yabancı hissetmekten kurtuldu. Herkes rahattı.Gülüyorlar,tartışıpçekişiyorlar,pazarlıkediyorlardı.Kimsenincanısıkılmışhaliyoktu.

Pazar yeri ona kraliçenin pavyonunu hatırlatıyordu. Yalnız o gerilimi, o taşkın havasıeksikti.Kokularburadadapekzenginbirkarışımdı.Enbaskınolanlarıkızarmışetvebirdehayvantersikokularıydı.Insanlarınkılıklarıyinerenkrenkti.BazılarıoyleşıktıkiJackellerinesubiledökemezdi.

Halıcıtezgâhınınbaşındaduraladı.Buradasatılanhalılarakraliçeninportresidokunmuştu.Jack birden Hank Scof ler'in annesini hatırladı, gulumsedi. Hank eskiden, Los Angeles'dekiokulda Jack'le Richard Sloat'un arkadaşıydı. Bayan Scof ler'in ev dekorasyonu zevki dedunyada en ozenti zevkti. O gorse bayılırdı bu Laura DeLoessian portreli halılara. Saçlarıorulupbaşına topuzyapılmış!HerhaldeScof ler'lerinduvarlarındakiokadife ustuneAlaskataylarınınresimlerinden,oseramikSonYemekpanosundançokdahagösterişliydi.

Jack bakarken halılardaki surat degişir gibi oldu. Kraliçe'nin yuzu gitmiş, yerine kendiannesininyüzügelmişti.Gözlerifazlasiyah,tenifazlabeyaz...

YuvaozlemiJack'inyakasınabirkeredahasarıldı.Anne!Annecigim!Tanrım,neişimvarburada benim! Acaba ne yapıyordu annesi şu saniyede? Pencerede oturmuş, sigara içerekokyanusumuseyrediyordu?Yatagınınbaşucundakitabıaçık,onumubekliyordu?Televizyonmuseyrediyordu?Sinemadamıydı?Uyuyormuydu?Ölüyormuydu?

Olmekmi?diyesordukotubirses.Jackengelolamadandevametti.Oldu,Jack.Çoktanolduo.

Yeterartık.Gözyaşlarınıngözleriniyaktığınıhissetti.

Page 155: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Nedenbukadarüzgünsün,evlât!"Başınıkaldırdı.Şaşalamıştı.Halıcıonabakıyordu.Odaetsatıcısıkadaririyarıydı.Onunda

kollarıdovmeliydi.Amagulumsemesiaçıkveguneşliydi.Içindebirgaddarlıkyoktu.Esasfarkbuydu.

"Birşeyimyok,"dediJack."Birşeyyoksa,demekbirşeydüşünüyorsun,yavrum.""Okadarmı kotu gorunuyordum?"diye birazcık gulumsedi Jack.Oda rahatlamış, rahat

konuşuyordu. En azından şu an için. Belki de konuşmasındaki yabancılıgı halıcınınfarkedememesibuyüzdendi.

"Evlât,sankibirtekdostunvarmış,onudakurtyemişgibibirhalinvardı."Jack yine gulumsedi. Halıcı dondu, buyuk halının yan tarafına uzanıp bir şey aldı. Oval

biçimli,ucundasapıolanbirşey.Dondugundeışıkyansıdı.Elindekibiraynaydı.Kuçuk,ucuzbirşeygibigöründüJack'e.Panayırdaatıcılıködülüdiyeverilentürşeylerden.

"Al,çocuğum,"dedihalıcı."Birbakbakalım,haklımıymışım."Jack aynaya baktı, agzı açık kaldı. Oyle şaşırdı ki, kalbi çarpmayı unuttu. Aynadaki

kendisiydi. Ama daha çok bir çizgi ilm kahramanına benziyordu. Bir çocugun eşegedönüşmüşhali.Yuvarlakmavigözlerikahverengiolmuş,bademgibiuzamıştı.Saçlarıdümdüz,supurgegibi,alnınınortasınasarkıyordu.Yeleyepekbenzerbirhalivardı.Tekelinikaldırıpsaçımarkayaatmakistediginde,elialnınınçıplakteninedegdi,oradasaçbulamadı.Satıcınınkeyi leguldugunugordu.Engaribiouzuneşekkulaklarıydı.Ikiyandanaşagıyasarkıyor,çeneçizgisininaltınakadariniyordu.Jackbakarkenkulaklardanbirihafifkıpırdadı.

Birdenhatırladı:BENDEVARDIBUNLARDANBÎRTANE!'Hayaller'devardıöylebiraynası.Ötekidünyadaiseo...şeydi...şey...Jack'inyaşıdorttenfazlaolamazdı.Otekidunyada(orayıNormaldunyadiyeduşunmekten

vazgeçmiştihiçfarkındaolmaksızın)kocaman,mermerarkalıbiraynaydı.Arkaortasındabirpembelikvardı.Gunlerdenbirgunoynarkenonuevin onundekibetonyoladuşurmuş,aynayuvarlanıp yolun ızgarasından içeriye duşmuştu. Ebediyen gitti diye duşunmuştu o zamanJack. Yolun kenarına oturmuş, kirli avuçlarını yuzune kapayıp aglamıştı. Oysa ebediyengitmemişti işte. Eski oyuncagına yine kavuşmuştu. Uç dort yaşındayken ne kadar hoşunagitmişseşimdideyineokadarhoşunagidiyordu.Sevinçlesırıttı.Aynadakihayaldegişti,eşekbuseferkedioldu.KediJack.Gözleriyeşiledönüştü,kulaklarıkısaldı,gri,dikvetüylüoldu.

"Boylesidaha iyi,"dedi satıcı, "Daha iyisin şimdi, yavrum.Bençocuklarımutlugormeyiseverim. Mutlu çocuk, saglıklı çocuktur. Saglıklı çocuk da dunyada yolunu kolay bulur. IyiÇiftçilikKitabındaboyleyazıyor.Yazmıyorsadayazmalı.Benkendievimdekikitabaeklerim.Tabiiparaarttırıpdaevimebirkitapalabilirsem.Aynayıistiyormusun?"

"Evet!" diye bagırdı Jack. "Evet, harika olur!" Cebinde çubuklarını aradı. Kaygılarınıunutmuştu."Nekadar?"

Satıcıkaşlarınıçattı,kimsegoruyormudiyeçevresinebakındı."Koycebineoglum.Derin

Page 156: STEPHEN KING PETER STRAUB

yerine koy. Aferin. Neyin varsa aynı şey. Birazını gosterdin mi topunu kaybedersin.""Efendim?"

"Aldırma. Para istemem. Al aynayı. Zaten onuncu ayda dukkanıma gotururken arabadayansıkırılacak.Annelerçocuklarınıgetiripbaktırıyor,deniyoramagenelliklesatınalmıyorlar!

"Eh,inkâretmiyorsunuzbari,"dediJack.Satıcıonabirazşaşırarakbaktı,sonundaikisidegulmeyebaşladılar."Dikendillibirmutlu

çocuk,"dedi satıcı. "Dahabuyuyuncegelbenigor, evlat. Sendebudilvarkenkalkarguneyegideriz,satışımızüçkatınaçıkar."

Jackkıkırdadı.Yamandıadam.'Teşekkurederim,"dedigindeaynadakikedisuratına inanılmazbir sırıtma ifadesigeldi.

"Çokteşekkürederim.""Benimiçinduaetsen."Adambirazdüşündüktensonraekledi."Paranıdaiyikolla."Jackaynayıcebinedikkatleyerleştiripilerledi.OnuSpeedy'ninşişesininyanınasokmuştu.İkidakikadabirparalarınıyokluyor,yerindemidiyekontrolediyordu.Buralardahırsızlarınbololduğunuanlıyordu.

3Halındanikitezgahsonra,tekgozundebantbulunan,içkikokanbiradam,çiftçininbirine

iribirhorozsatmayaugraşıyordu.Buhorozualıp tavuklarınınkumesinekoyarsa,on ikiayboyuncayumurtalarınınhepikisanlıolacağınısöylüyordu.

AmaJack'innehorozugorecekgozuvardınedesatıcıyıdinleyecekkulagı.Tekgozlubiradamıngosterisiniseyredençocuklarınarasınakarıştı.Buyukbirkafestebirpapaganvardı.Kocaman bir şeydi. Hemen hemen çocuklar grubundaki en kuçuklerin boyunda vardı.Heineken bira şişeleri gibi duzgun, koyu yeşil bir rengi vardı. Parlak altın rengi gozleri ilkbakıştagozeçarpıyordu...dorttaneydigozleri.Çunkupavyonunahırındagordugutaygibibupapaganında ikibaşıvardı.Kafesesarıpençeleriylesımsıkı tutunuyor, iki tarafaaynıandabakıyordu.Tepesindekiibiklerbirbirinedokunuyordu.

Kendi kendiyle konuşuyordu papagan. Çocuklar bu işe bayılmışlardı. Jack dikkat edinceçocuklarınpekhoşlanmalarınakarşın,buikikafayapekdeşaşmadıklarınıanladı.Omrundeilkdefasinemayagiden,koltuktasersemlemişdurumdaoturançocuklarabenzemiyorlardı.Dahaçok,herhaftaseyrettikleriçizgi ilmibirdahaseyredipeglenirgibibirhallerivardı.Evet,bupapaganharikaydı,amapekdeolmadıkbirşeydegildionlaragore.Zatenharikalaraençabukalışanlardaengençlerolurdu.

"Baauuurk!Yukarısınekadaryüksek?"diyesordudoğudakibaş."Alçakalçak!"Budabatıdakibaşıncevabıydı.Çocuklarkıkırdaştı.Doğudakibaşbusefer,"Graak!Soylularıngerçeğinedir?"dedi."Kralomruncekraldır.Amabirkereşovalyeolmakherkeseyeter!"Jackgulumsedi.Diger

Page 157: STEPHEN KING PETER STRAUB

çocuklardanbazılarıgülüştü.Enküçüklerşaşkınifadeliydi."BayanSpratt'indolabındanevar?"dedidoğudakibaş."Kimseningoremeyecegibirşey!"BatıbaşınınbucevabıJack'inaklınıkarıştırırkenoteki

çocuklarınhepsikahkahadankırıldılar.Papağanbirazdoğrulupalttakisamanlarapisledi."AlanDestrygeceyarısınedenkorkupöldü?""Karısınıbanyodançıkarkengördü,grook!"Çiftçi uzaklaşıyordu. Tek gozlu satıcı horozu ona satamamıştı. Bir hışımla çocuklara

döndü."Defolunburadan!Defolunbentekmeyipatlatmadan!"Çocuklardagıldılar.Jackdeonlarlakaçtı.Koşarkenbaşınıçeviripharikapapaganasonbir

kerebaktı.

4Bir başka tezgahta iki çubuga bir elmayla bir kap sut aldı. Omrunde tattıgı en ne is, en

lezzetlisuttu.Bizimoradaboylesutolsa,Nestlede,Hersheydebirhaftayakalmazi laseder,diyedüşündü.

Sutunu bitirmek uzereyken Henry ailesinin agır agır kendinden tarafa ilerlemekteoldugunugordu.Kabı tezgahtakikadınauzattı,kadındaalıpkalansutugugumun içinegeriboşalttı.Jackustdudagındakisuttenbıyıgısilerekaceleoradanuzaklaşırken,inşallahbendenoncesutiçenlerarasındacuzzam,herpesfalanyoktur,diyeduşundu.Amahernedenseoturşeylerinburalardavarolduğunupeksanmıyordu.

Pazarkoyununilerlerinedogruyurudu,pandomimcileri,kapkaçaksatanikişişmankadını,ikibaşlıharikapapaganıgeçti.Papaganınsahibiartıkhiçsaklamadantoprakbirtestideniçkiiçiyor, kulubenin bir yanından bir yanına yalpa vuruyordu. Horozu bogazından yakalamışsallıyor, gelene gidene sesleniyordu. Jack adamın kolunun horoz tersiyle leş gibi oldugunugordu, yuzunu buruşturdu. Sonra çiftçilerin toplandıgı açıkmeydandan geçti. Bir an oradamerakladuraladı.Çiftçilerinçogukildenyapılmapipolariçiyorlardı.Ortadabirkaçdatopraktestivardı.Onlarıeldenelegeçiriyorlardı.Geniş,otlakbiralandabudalagozluatlarbaşlarınıeğmişotlamaktaydı.

Jackhalıcınında onundengeçti.Adamonugorunceelinikaldırıpselamladı. Jackdeelinikaldırıp selama karşılık verirken adama sevecegi bir ozdeyiş soylemek istedi ama, sonravazgeçti.Kendinipekyalnızhissettigininfarkınavarmıştıbirden.Yabancıydı.Tekbaşınaydıburada.

Kavşagavardı.Kuzeyeveguneyegidenyollarkoyyolundanbirazdahaiyiydi.BatıYoluçokdahagenişti.

Ah, Gezgin Jack, dedi kendi kendine. Gulumsemeye çalıştı. Omuzlarını dikleştirirkenSpeedy'nin şişesinin aynaya çarpıp tıngırdadıgını duydu. Işte Gezgin Jack, Diyar'ın 90numaralıotoyolunaadımatıyor,diyegeçirdiiçinden.Ayaklarım,banaoyunoynamayınsakın!

Page 158: STEPHEN KING PETER STRAUB

Yürümeyebaşladı.Kısazamandaokocamanhayalülkesiyutuverdionu.

5Dort saat kadar sonra, ogleden sonranın ortalarında, Jack yuksek otların arasına, yolun

kenarına oturdu, uzaktan bocek kadar gorunen bir grup adamın karşıdaki pek de saglamgorunmeyen kuleye tırmanışını seyretti. Dinlenip elmasını yemek için iyi bir yer seçmişti.Batıyoluokuleyeençokbunoktadayaklaşıyordu.Yinedearasıenazındanuçmilvardı.Belkidahabilefazlaydı.Buradahavanınodogaustuberraklıgımesafelerianlamayızorlaştırıyordu.Tekbildiği,kuleyibirsaattenberigörebildiğiydi.

Jackelmasınıyedi,yorgunayaklarınıdinlendirdi,okuleninneolabileceginiduşundu.Otlukbir alanınorta yerinde oylece tekbaşınadurupduruyordu.Tabii o adamlarınorayanedentırmandıgını da merak etmekteydi. Pazar koyunden ayrıldıgından beri ruzgar pek duzenliesiyordu. Kule Jack'e gore ruzgar altındaydı. Ama ruzgar kesildikçe yine de adamlarınbirbirineseslendiğiduyulabiliyordu.Gülüşüyorlardıda.Bolbolgülüyorlardıaralarında.

Pazar koyunden ayrıldıktan beşmil kadar sonra Jack bir başka koye girmişti. Tabii beşminikevlebirtekdukkanıntoplulugunakoydenilebilirse.Dukkanbellikiuzunsuredenberikapalıydı. Oradan beri başka koy çıkmamıştı karşısına. Kuleyi gorene kadar, acaba DışBolge'yimivardım,diyemeraketmişti.YuzbaşıFarren'insoyledikleriniiyihatırlıyordu:DışBolgeden oteye geçtin mi, Batı Yolu artık hiçbir yere gitmez... belki cehenneme gider.Tanrı'nınkendisininbileDış,Bölgenindışınaçıkmayacesaretedemediğiniduymuşluğumvar.

Jackbirazürperdi.Amaokadarçokyolaldıgınapekinanmıyordu.Dahaoncekisefer,Morgan'ınarabasından

saklanırkenduydugurahatsızlıklardaneseryoktubirkereiçinde.Ocanlı,kıpırdayanagaçlarbesbelliOatley'degeçireceğiiğrençgünlerinbirönhabercisiydi.

Busefer,sabahsamanyıgınındauyandıgındanbuyanaiçihuzurdoluydu.Henryadlıçiftçiona arabadan inmesini soyleyene kadar en ufak bir tedirginlik hissetmemişti. Diyar'ınbirtakım garipliklerine ragmen aslında iyi bir yer oldugu duygusu vardı içinde. Ne zamanistersekendiniburanınbirparçasıgibihissedebilirdi...yabanadeğildiburada.

GeçmiştedeuzunsurelerboyuncaDiyar'ınbirparçasıoldugunuanlıyorduartık.TekrarBatıYolunakoyuldugundaaklınagaripbirduşuncegeldi.YanIngilizce,yarıDiyardilindebirduşunceydi:Benruyagorurken,gordugumunruyaoldugunuancaktamuyanmayabaşladıgımsıradaanlıyorum.Ruyadanbirdenbireuyanırsam,yenisaatfalançalarsa,ozamançokşaşkınuyanıyorum.Once uyanıklık ruyaymış gibi geliyor. Ruya koyulaştıgı zaman, burada yabanadegilim.Demekistedigimbumu?Peksayılmazama,yakın.Eminimkibabamdasıksıkderinrüyagörmüştür.HerhaldeMorganAmcahemenhiçderinrüyagörmez.

TehlikelibirdurumhissederetmezSpeedy'ninşişesindenbiryudumalmaktakararlıydı.Hattaurkuntuvericibirşeygorurgormezyapacaktıbuişi.Oylebirşeyolmazsa,butungunburada devam edecekti yoluna. Belki geceyi bile burada geçirmeye razı olurdu. Tabii oelmadanbaşkayiyecekbirşeybulursa.Amabulamıyordu.Batıyoluuzerindehiçsandviçvehamburgerdükkânıfalanyoktu.

Page 159: STEPHEN KING PETER STRAUB

Pazaryerindensonrakikavşaktaagaçlarvardıama, sonkoyudegeçinceartıkoagaçlaryerini çayırlara bırakmıştı. Jack kendini engin bir okyanusun ortasında yuruyormuş gibihissetmekteydi.Guneşparlak, amahavaserindi.Eylul sonu, elbet serinolur,diyeduşundu.Tek başınaydı. Yanından ne yaya, ne de araba geçti. Ruzgar oldukça duzenli esiyor, otlarokyanusundaiçiniçekiyor,otlarıdalgalandırıyordu.

Birisi,"Kendininasılhissediyorsun,Jack?"diyesorsa,"Neşeli,"diyecevapverirdi.Birkaçsaatönceağladığınıhatırlatanolsaşaşardı.

Jackbuyukbirduyu tecrubesigeçirmekteydi.Kendisineyepyenigelenseslervekokularalıyor, goruntulerle karşılaşıyordu. Alıştıgı duyular ise ilk defa olarak yoktu. Bir bakıma,oldukçatecrubelibirçocuktukendisi.LosAngeles'debuyumuştu.Babasıartistajanı,annesiartistti.Safbiriolsa,budegişiklikonudahaçokşaşırtır,sarsardı.Amanedeolsaçocuktuyine.Avantajıoradaydızaten.Ogunokırlıkyerde tekbaşınayurumekonabuyukbirduyuyukugetirecekti. Belki çılgınlıga, hayallere goturebilirdi bu onu. Yetişkin biri olsa, rahatlıklagotururdu zaten. Yetişkin biri şu anda hemen Speedy'nin şişesini arardı. Hem de titreyenparmaklarla.BirsaatbiledayanamazdıBatıYolu'ndayürümeye.

Tanrım,nekadarmutluyum,dedikendikendine.Neşeiçindeydi.Şimdidekarşısınamerakedebileceğibukuleçıkmıştı.Beni kimse oraya tırmandıramaz, diye duşundu. Elmayı bitirmiş, koçanına gelmişti.

Gozlerini kuleden ayırmaksızın yuruyordu.Ayagının burnuyla bir çukur açtı, elma koçanınıorayagömdü.

Kule,tahtalardankurulmuştu.Enazındanyuzaltmış,yuzyetmişmetreyuksekligindeydi.Içi boş, kare tabanlıydı. Tahtaları X biçiminde çakılmıştı. Tepede bir platform vardı. Jackgözlerimkısıpbaktı,adamlardanbirkaçınınoradadolaşmaktaolduğunugördü.

Yolunkenarınaoturdu,dizlerinigogsuneçekipkucakladı.Otlarbirkeredahakuleyedogrudalgalandı.Jackkulenindesallanmasıgerektiğinihesapladı,midesibulanırgibioldu.

Benikimsetırmandıramaz,diyedüşündütekrar.Birmilyonverselerçıkmam.Derken adamları orada ilk gordugu andan beri olacak diye korktugu şey oluverdi. Bir

tanesikuledendüştü.Jack ayaga fırladı. Yuzundeki ifade, sirklerde zor bir numara yapılırken yer alan kazaya

tanıkolmuşkimselerinoağzıaçık,üzgünifadesiydi.Allahkahretsin,ah...Jack'ingozleri incangibiaçıldı.Çenesibiraniçindahabileaşagıyasarktı,hemenhemen

gogus kemigine degdi, agzı şaşkın, inanmaz bir gulumseme ifadesiyle genişledi. Kulenintepesinden duşmuş degildi adam! Ruzgar falan da uçurmuş degildi onu. Platformun ikiyanında dil gibi çıkıntılar vardı. Tramplene benzer şeylerdi. Adam birinin ucuna yurumuş,atlamıştıboşluga.Yanyoldaadamdanbirtakımçıkıntılaruzandı.Paraşutolmalı,diyeduşunduJack.Amaaçılmasınavakitkalmayacaktı.

Oysaparaşütdeğildi.

Page 160: STEPHEN KING PETER STRAUB

Kanatlardı.Adamın duşuşu yavaşladı, sonra yerden on beş metre kadar yuksekte durdu, tersine

dondu. Adam yukarıya dogru uçarak kuleden uzaklaşmaya başlamıştı. Kanatları yukarıyukseldiginde o kadar çok kalkıyordu ki, birbirine degiyordu adeta. Sonra buyuk bir guçleaşağıyainiyor,biryüzücününfinişkulacındakigibiitiyorduhavayı.

Vay canına, diye duşundu Jack. Şaşkınlıgından kalıp unlemler kullanıyordu.Bunadapesdenirdiartık.Bununüstüneolmazdı.Vaycanına,şunabak,vaycanına!

Osıradaikinciadamatladı,sonrauçuncusu,sonradadorduncusu.Beşdakikadankısabirsure içinde, elli kadar insan uçuyordu gokyuzunde. Girift ama belirgin rotalar çizerekuçmaktaydılar.Kuledenuzaklaşıyor,sekizçiziyor,donupkuleninoteyanınageçiyor,birsekizdahaçiziyor,platformaçıkıyor,aynışeyiyenidenyapıyorlardı.

Goktedansedipuçtular.Jacksevinçlegulmeyebaşladı.EskiEstherWilliams ilmlerindekisubaleleriniseyredergibibirduyguyakapılmıştı.Oyuzuculerkolaygosterirlerdiyaptıklarıişi.ÖzellikledeEstherWilliams.Sankisizdearkadaşlarınızlaaynışeyiyapabilirmişsinizgibi.

Amabir farkı vardı. Uçan adamlarda hareketleri çabasız yapmaduygusu yoktu.Havadakalmak için çok enerji harcadıkları belliydi. Jack bir an için onların canının da acıdıgındaneminoldu.Hanibazızorbedenegitimihareketlerindeoldugugibi.Yakınanolursaantrenor,"Zorlanmayankazanamaz,"diyebağırırdıhani.

Aklınayenibirşeygeldi.Birkeresindeannesi,balesanatçısıarkadaşıMyrna'yıgormeyegiderkenJack'ideyayınaalmıştı.Kadınbalestudyosundaçalışmalarınıyapıyordu.Jackonungrubunu bazı gosterilerde seyretmişti. Annesi hep gotururdu Jack'i. Aslında seyretmesisıklaydı.AmaMyrna'yıçalışırkenhiçgormemişti...heledeyakından.Baleyisahnedegormekleçalışmayıseyretmekarasındabuyukfarkvardı.Sahnedeherkesçabasızcapuant'larınucundakayıyormuş gibi gorunurdu. Studyoda isemuzik yoktu. Yalnızca koreografçının el çırparaktempo tutuşu, ikide bir eleştiriler haykırışı vardı. Asla aferin yoktu. Yalnızca eleştiri vardı.Sanatçının yuzu terle kaplıydı.Mayoları da ıslaktı. Koca oda ter kokuyordu.Kaslar titriyor,tendonlar kabarıyor, damarlar atıyordu. Koreografçının el çırpması ve despotça bagırmasıdışındatekses,adımlarınsesivesoluklardı.Jackbusanatçılarınyalnızekmekparasıpeşindeolmadıklarını,zavallılarınkendilerinineredeyseoldurmekteoldugunuozamananlamıştı.Ençokdayuzifadelerinihatırlıyordu.Yorgunbirkonsantrasyonveacı.Oacınınderinliklerindedesevincisezmişti.Evet, sevinçvardıo ifadeninaltında. Jack'ikorkutmuştubu.Çunkuonaanlaşılmaz,açıklanmazbirşeygibigelmişti.Hangiinsankendinibukadaracıyasokarakzevkalabilirdiki?

Buradadagordugum şeyyine acı, diyeduşundu.Bunların acabagerçektenkanatlarımıvardı, yoksa takma kanatmı kullanıyorlardı? Flaş Gordon gibimiydiler, yoksa Icarus veyaDaedalus tipi kanatlı mıydılar? Jack'e gore pek de farketmezdi. Hiç degilse kendisi içinfarketmezdi.

Sevinç.Biresrarengizlikiçindeyaşıyorlar.Buinsanlarbiresrarengizlikiçindeyasıyor.Onları ayakta tutan şey sevinç. Onemli olan buydu. Onları ayakta tutan şey sevinçti.

Page 161: STEPHEN KING PETER STRAUB

Kanatları istersırtlarındangelişmişolsun, isterorayabaglarla, tokalarla tutturulmuşolsun.Dunkuuzaktangordugubugorunumdedeaynışeyvardı.Tumenerjiyiyatırımyapıpdogalkanunlarıbiranlıgınatersineçevirmeçabası.Butersinedonuşunbukadarkısasurmesivebukadar çok şey istemesi korkunçtu. Insanlarınbunayinedeheves etmesi ise, hemkorkunç,hemdeharikuladeydi.

Vehepsidebiroyun,diyeduşundu,birandabundaneminoldu.Biroyun!Belkiobiledegil.Belkibiroyununprovası.Azseyircisiolacak,çabucaksonaerecekbiroyununprovası.

Sevinç, diye duşundu tekrar. Ayaga kalkmıştı. Yuzunu çevirmiş, uzakta uçan adamlarabakıyordu. Saçları ruzgardan alnına yapışmaktaydı. Jack'inmasumlukdonemi hızla sonunayaklaşıyordu. Sıkıştırsalar kendi bile kabul ederdi boyle bir sonun hızla yaklaşmaktaoldugunu.Bir çocukyollarda tekbaşınabunca zamangeçirip,Oatley'debaşınagelenlerdengeçip, yine de masum kalmayı bekleyemezdi. Ama durup gokyuzune baktıgı o andamasumiyetçepeçevresarmışgibiydionu.Herşeybirgökkuşağıydıoanonungözünde.

Sevinç...nekadardaneşelibirkelime.Butunbuişlerinbaşlangıcındanberi(odanezamandı,Tanrıbilir)kendinihiçbukadariyi

hissetmemişti. Tekrar Batı Yolu'na koyuldu. Adımları ha if, yuzu guleçti. Ikide bir donuparkasınabakıyordu.Uçanadamlarıuzunsuregordu.Diyarhavasıoyleduruyduki,goruntuleribuyutuyor gibiydi. Onları goremez olduktan sonra bile içinde sevinç duygusu bitmedi.Kafasınıniçindebirgökkuşağıtaşıyordu.

7Guneş alçalmaya başladıgında Jack geçiş yapmayı durmadan ertelemekte oldugunu

farketti. Bunun tek nedeni sihirli iksirin o korkunç tadı da degildi. Buradan ayrılmakistemediğiiçinerteliyordugeçişi.

Kuçukbirdereakıyorduotlarınarasından.Agaçlardabelirmeyebaşlamıştı.Tepeleriyassı,okaliptusebenzeragaçlar.Biraz ilerde,sagtarafta,koskocabirsuvardı.Oylekocamandıki,son bir saatten beri Jack ona gokyuzunun bir parçası diye baka gelmişti. Ama degildi. Birgöldü.Büyükbirgöl,diyedüşündü.HerhaldeötekidünyadaOntariogölüolacaktıbu.

Kendini pek iyi hissetti. Dogru yondeydi. Belki biraz fazla kuzeye kaçmıştı ama BatıYolu'nun yakında sapıpdogru biçimde ayarlanacagından emindi. Sevinç diye tanımladıgı ocoşkunneşeduygusuşimdierimiş,tatlıbirdinginlikhalinegelmişti.Diyarhavasıkadardurubirduygu.Bumutluluğunugölgeleyenbirtekşeyvardı.Odaoanıydı.

(altı,altıyaşında,Jackyaltıyaşında...)JoeBledsoe.Nedenzihnibirtürlüistemiyorduonuhatırlamasını?Yo...biranıdegildibu...ikianıydı.Duşundu.OncebenveRichard,BayanFeeny'ninolayıkız

kardeşine anlatışını dinliyoruz. Elektrigin nasıl akıp adamı haşladıgını, gozlugunu eritipburnuna yapıştırdıgım, kadının nasıl bunu Bay Sloat telefonda anlatırken duydugunuanlatışınıdinliyoruz.Dahasonrabirdeotekianıvar.Kanepeninarkasında,kulakkabartmakistemeksizin,babamınsozleriniduymak."Herşeyinbirdesonucuvardır.Bazısonuçlarhiçde

Page 162: STEPHEN KING PETER STRAUB

hoşolmayabilir."Ve JerryBledsoe'yudahoşolmayanbirşeyetkilemişti, oyledegilmi?Birinsanıngözlüğüburnununüstüneerirse,hoşdenemezdibuna...

Jackdurdu!Olduğuyerdekazıkkesilmişgibidurdu.Nedemeyeçalışıyorsunsen,diyesordukendikendine.Nedemeyeçalıştıgınıbiliyorsun,Jack.Babangitmiştiogun.Oda,MorganAmcada.Ikisi

birdengitmişlerdi.Burayagelmişlerdi.BuevrendeCalifornia'yakarşılıkneresivarsa,oradaolmalıydılar.Oradabirşeyyapmışlardıherhalde.Yadaiçlerindenbiriyapmıştı.Belkibuyukbir şey, belki de yalnızca irice bir taşı alıp fırlatmak gibi bir şey... ya da ...belki ... bir elmakoçanımtopragagommekgibibirşey!!!Veoharekethernasılsa... otekievreneyansımıştı.Ötekievreneyansımış,oradaJerryBledsoe'yuöldürmüştü.

Jack urperdi. Anlıyordu zihninin bunu hatırlamayı neden istemedigini. O oyuncakotomobil,oerkeksesleri...DexterGordon'unsaksafonçalısı... Jackyhatırlamakistememişti,çünkü.

(kimyapıyordeğişiklikleri,baba)Çunkubundançıkacakanlamagore,kendisininbuevrendeykenyaptıgıbirhareket,kendi

dunyasındaçokkotusonuçlarayolaçabilecekti.UçuncuDunyaSavaşınımıbaşlatacaktı?Belkio kadar da degil! Son zamanlarda kral falan oldurdugunu hatırlamıyordu. Ama acaba JerryBledsoe'yu kebap etmek için ne kadar bir hareket yeterli olmuştu? Acaba Morgan Amca,Jerry'ninikizlisinimivurmuştu?(Ikizlisivarsatabii)Diyarkodamanlarındanbirineelektriginneoldugunugostermeyemiçalışmıştı?Yoksadahakuçukbirsebepmivardı?Belkibirpazaryerinde bir dilim et satın almak kadar kuçuk bir şey! Kim yapıyordu degişiklikleri? Kimyapıyordu?

Birsel...biryangın?Jack'inağzıbirdenkupkuruoldu.Yolunyantarafındakidereyeyurudu,kıyısınadizçoktu,elinidaldırıpbiravuçsualdı.Eli

birdendondu.Akarsuya,batmaktaolanguneşinrenklerivurmuştu...amadahaçokkırmızıydırenk...dere,sudançokkanabenziyordu.Derkenkapkarakesildi,biransonradasaydamlaştı...Jackosuyuniçindebirhayalgördü.

Bogazından bir hırıltı yukseldi çocugun. Morgan'ın arabasını goruyordu. Batı Yolu'ndakoşmaktaydı atlan. Arabacı yerinde, ayaga kalkmış, kırbacını şaklatıp duran da Elroy'du.Kırbacı tutan şey bir el degildi. Bir tur toynaktı. Elroy kullanıyordu o kabus arabayı! Kocadişleriylesırıtıyordu.JackSawyer'ibirdahagorebilmeyecanatıyor,sabırsızlıktanoluyorduElroy.Birpençedekarnınıyarmak,barsaklarınıdışarıyaçıkarmakistiyordu.

Jackdereninyanmadizçokmuştu.Gozlerineredeyseyuvalarındanugrayacaktı.Dudaklarıkorkuvedehşetletitriyordu.Bugoruntudeonuençokkorkutanbirtekşeyvardı.Çokkuçukbirşeydiaslında.Amaanlamıveenkorkunçolanıbuydu.Atlarıngozlerindeışıklarparlıyor,kızıllıklaryansıyordu.Karşılarındaışıkvardıçünkü...batangüneşinışığı.

Arababuyolunüzerinde,batıyadoğrugelmekteydi...kendisinikovalıyordu.Jack emekleyerek sudan uzaklaştı. Ayaga kalkmak istese bile, başaracagından pek emin

Page 163: STEPHEN KING PETER STRAUB

degildi. Yola dogru emekledi, yuzukoyun yere serildi. Speedy’nin şişesiyle halıcının aynasıkarnınabatargibioldu.Başınıyanaçeviripsağyanağımyolunzemininesımsıkıbastırdı.

Serttoprağınuğultusunuduyabiliyordu.Uzaktaydıhenüzaraba...amayaklaşıyordu.TepesindeElroy...içindeMorgan...MorganSloatmı?Orris'liMorganmı?Onemiyoktu.Ikisi

debirdi.Titreyentopragınhipnotizeedicietkisindenbuyukçabagosterereksıyrıldı,ayagakalktı.

Speedy’nin şişesini çıkardı. O şişe iki evrende de hiç degişmiyordu. Tepesine kapattıgımantarı çekti. Mantar zerrelerinin şişenin içine dokulmesine aldırış bile etmedi. Şişedekisıvınınyuksekligibeş santimancakvardıartık.Tedirginbakışlarla sol tarafınabaktı. Sankiarabanınufuktaheranbelirmesinibekliyordu.Atlarıngozlerindegurupışıklarıyla!Elbettekihiçbirşeygormedi.Diyar'daufuklar otekidunyadaoldugundançokdahayakındı.Seslerdedaha uzaga gidebiliyordu.Morgan'ın arabası en azından onmil doguda olmalıydı. Belki deyirmi.

Amayinedepeşimde,diyeduşunduJack.Şişeyidudaklarınakaldırdı.Tamiçecegisıradazihnisankibirçıglıkattı.Hey,durbirdakika!Durbirdakika,salak...olmekmiistiyorsunsen?Oteki dunyada batı otoyolunun orta yerinde ortaya çıkmak komik olurdu herhalde.... Suratyapankamyonlarınaltındakalıvermek...

Jackyolunkenarınadogruseyirtti... sonra tedbirliolmak içinotlararasındabironadımdahailerledi,içinederinbirsolukçekti,buyerintatlıhavasınıkokladı,ohuzurduygusunu,ogökkuşağıduygusunubulmayaçalıştı.

Onunnegibibirduyguoldugunuhatırlamamgerek,diyeduşundu.Ihtiyacımolabilir...belkiburayauzunsüredönemeyebilirim.

Otların ilerlerine baktı. Dogudan dogru gece yaklaşıyordu artık. Ruzgar serindi,ürpertiyorduama,yinehoşkokularladoluydu.Saçlarınıuçuruyordu.

Hazırmısın, Jacky?Gozleriniyumdu,kendinio igrenç tada,arkasındangelecekkusmayahazırlayarakçelikleştirdi.

"Şerefe,"dedi...veiçti.

Page 164: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:14

BUDDYPARKINS

1Morsıvılarıkusarkensuratıtopraktanbirkaçsantimuzaktaydı.Dortşeritlikocaotoyolun

yan tarafındaki otların arasındaydı. Başını iki yana salladı, dizleri uzerinde dogruldu. Budunya kokuyordu. Fena kokuyordu. Jack kendini itip otlar uzerindeki mor sıvıdanuzaklaşmayaçalıştı.Kokubirazdegiştiysede,yokolmadı.Havadagaz,benzindiger isimsizzehirler dolaşıp duruyordu. Ayrıca havanın kendisi de yorgunluk, bezginlik kokuyordu.Otoyoldangelengurultulerbilekatkıdabulunuyordubuolenhavaya.Birtra iklevhasınınarkayuzu,Jack'intepesindedevboyutlardaboşbirtelevizyonekranıgibiydi.Zorlanıpayagakalktı.Yolunkarşıtarafında,birazilerdeçokbuyukbirsugorunuyordu.Rengigrigibiydi.Yuzundekotu bir karanlık vardı. Oradan da alttaki yorgunlugun ve madensel artıkların kokusuyukselmekteydi.Ontoriogolu... şu ilerdekikuçukkentdeyaOlcott,yadaKendallolmalıydı.Kilometrelercesapmıştıyolundan.Belkiyuzmilkaybetmişti.Yanidort,dortbuçukgunlukyol.Jacktra iklevhasınınyuztarafınadogrugeçerken,inşallahdurumbusandıgımdandahakotuçıkmaz,diyeumuyordu.Başınıkaldırıpsiyahhar lerebaktı,agzınısildi.ANGOLA.Angolamı?Neredeydiorası?Dumanlıhavanınarasındanilerdekikentedoğrubaktı.

***Degerli yol arkadaşı Rand McNally atlası ona bu koca suyun Erie golu oldugunu

söylüyordu...Jackgünlerkaybettiğinisanırken,aslındagünlerkazanmışdurumdaydı.Buavantajıonabirtekşeyogretiyordu.DemektehlikegeçergeçmeztekrarDiyar'ageçiş

yapmasıdogruolurdu.YaniMorgan'ınarabasıburalardanbatıyadogrugeçipgittiktenhemensonra.Amaonuyapmadanonce,hattayapmayıduşunmedenonce,JackSawyer'inşugorunenkente kadar gidip, oteki evrendeki hareketlerinden oturu burada bir şeylere yol açıpaçmadıgını kontrol etmesi gerekiyordu. Ben hiçbir degişiklik yaptım mı Baba? Yamaçtanaşagı,kentedogruyurumeyebaşladı.Onikiyaşındabirçocuk.Blucinli,kareligomlekli.Yaşınagore boyu uzun. Kılıgı şimdiden hırpanileşmeye başlamış. Yuzune birdenbire buyukkaygılarınifadesiyerleşmişbirçocuk.

Yamacınyanyolunda,kafasındayineİngilizcedüşünmeyebaşladığınıfarketti.

2Gunler sonra, Ohio'nun Cambridge kentinden 40 numaralı otoyola çıkan Buddy Parkins

adında bir adam, yolda durup uzun boylu bir çocugu arabasına aldı. Çocuk adının Lewis

Page 165: STEPHEN KING PETER STRAUB

Farrenoldugunusoyluyordu.Yuzundekikaygı ifadesidepekgeçicibir şeyebenzemiyordu.Buddy'nin içinden çocuga, ha i le, evlat... en azındankendi çıkarın içinha i le, demekgeldi.Ama çocuk konuşmaya başladıgında, zavallının dertlerinin on kişiye yetecek kadar buyukoldugunuanladı.Anasıhastaydı,babası olmuştu,BuckeyeGolununoradaogretmenolanbirteyzeyegitmekteydi.ÇokderdivardıLewisFarren'in.Yıllardırcebindebeşdolarıbiraradagormemiş gibi bir hali vardı. Ama Buddy yine de bu çocugun bir noktada kendisinikandırmaktaolduğunuhissediyordu.

Bir kere çocugun ustunde çiftlik kokuları vardı, kent kokuları yoktu. Buddy Parkins'lekardeşleriAmandayakınlarındayirmidonumlukbirçiftlikişletirlerdi.ÇiftlikleriColumbus'unotuz mil kadar guney dogusuna duşuyordu. Bu nedenle Buddy koku konusunda yanılmışolamayacagını biliyordu. Çocugun uzerinde koyluk yerlerin kokusu vardı. Buddy de çiftlikkokuları arasında buyumuştu. Ambarın, gubrenin,mısırın, bezelyenin kokusunu iyi tanırdı.Yanındakiçocuğunyıkanmamışgiysilerindedeokokularvardı.

Sonragiysilerinnetipgiysileroldugukonusudaonemliydi.BayanFarrenherhaldeiyicehastaolmalı,diyeduşunuyorduBuddy.Çocuguboyleyırtıkblucinle,uzerinebirikmişkatkatkirlerden tunçlaşmış, sertleşmiş bir blucinle yola çıkardıgına gore! Ya pabuçlar? LewisFarren'in lastik pabuçları neredeyse ayagından dokulecekti. Bagları tir il tir il, kapkara,kumaşıyeryeryırtıktı.

"Demekbabanınotomobilinialdılar,ha,Lewis?"diyesorduBuddy."Evet,anlattıgımgibioldu...piskorkaklargeceyansındansonrageliparabamızıgarajdan

çaldılar. Bence izin verilmemeli boyle şey yapılmasına. Hele de çok çalışan, ilk fırsattataksitleriniyeniden odemeyebaşlayacakolankimselere.Sizcede oyledegilmi?Haklıdegilmiyimyani?"

Çocugun o durust, guneş yanıgı suratında belki Nixon Affından ya da DomuzlarKorfezindenbuyanaenciddisoruyusoruyorolmanınifadesivardı.Buddy'niniçindenonundediginikabuletmekgeldi.Boyleçiftlikkokanbirçocugunheriyiyureklisozunukabulederdizaten. Yapısı oyleydi Buddy'nin. "Herhalde her olayın iki cephesi var," dedi sonunda. Bunusoylerkençokdamutludegildi.Çocukgozlerinikırpıştırdı,başınıtekrarileriyeçevirdi.Buddyiçindebirkaygıhissetti.Çocugunoderinkederlerininbiryansımasınıhissetti.LewisFarren'eokadarihtiyaçduyduğucevabıvermemişolduğuiçinpişmanlıkduydu.

Onu biraz neşelendirebilmek amacıyla, konuyu geçmişten gelecege çevirmeye çalıştı."HerhaldeteyzenBuckeyeGölündeilkokulöğretmenidir,"dedi.

"Evet,öyle.İlkokulöğretmeni.HelenVaughan."Yüzifadesideğişmemişti.Ama Buddy aynı şeyi tekrar duyar gibi oldu. Gerçi Buddy kendini pek Henry Higgins

saymazdı. Omuzikli oyundaki profesor gibi insanların nereli oldugunu dilinden anladıgınıiddia edecekkadar ileri gitmezdi.Amabu çocugunOhio'dadogupbuyumedigindenhemenhemenemindi.Sestonuyanlıştıbirkere.Sesininişçıkışlarıyanlıştı.Ohiosesidegildibuses.HeledeOhio'nunkırsalkesimindenhiçdeğildi.Biraksanvardıçocukta.

BelkiçocukCambridgeyadabaşkabirbuyukOhiokentindebuyumuş,boylekonuşmasınıoradaöğrenmişti.Olabilirmiydi?Buddyhernedenseöyleolmasıgerektiğinikabuletti.

Page 166: STEPHEN KING PETER STRAUB

Beriyandan,LewisFarren'inbirturluelindenbırakmadıgı,sımsıkıtutupdurduguogazetedeBuddyParkins'inenbuyukkorkularınıonaylıyorgibiydi.Galibabuguzelkokulugençyolarkadaşı bir kaçaktı. Anlattıklarının hepsi de yalandı. Gazetenin adı, Buddy'nin gorebildigikadarıyla, ANGOLA HERALD'dı. Afrika'da vardı Angola diye bir yer. Bir yıgın Ingiliz birzamanlarorayaparalı askerdiyeakmıştı.BirdeNewYork'dakiAngolavardı.Erie golununkıyısında. Son zamanlarda gazetelerde oraya ait resimler gormuştu ama, nedenini pekhatırlayamıyordu.

"Sanabirsorusormakistiyorum,Lewis,"dedi,hafiföksürüpboğazınıtemizledi."Evet?"deyipbeklediçocuk."Kırk numaralı devlet yolu uzerindeki cici bir kentten gelen bir çocuk, nasıl oluyor da

elindebirAngolagazetesitaşıyor?Angolaçokuzakbiryer.Merakettim,evlât."Çocukbaşınıeğipkoltuğunasıkıştırdığıgazeteyebaktı."Ha,bunubuldumben,"dedi."Yokcanım!""Evet,buldum.Bizimoradakiotobüsgarajında,birbankınüzerindeduruyordu.""Busabahsenotobüsgarajınamıgittin?""Parayısaklayıpotostoplagitmeyekararvermedenhemenonceydi,BayParkins.Sizbeni

Zanesvillekavşagınayakınyerdeindirirsenizyolumçokkısakalır.Belkiakşamyemegindenönceteyzeminevinevarırımbile."

"Olabilir," dedi Buddy. Birkaç millik yolu tedirgin bir sessizlik içinde aldı. Sonundadayanamadı. Gozlerini yoldan ayırmaksızın, çok alçak sesle sordu. "Evlat, sen evden mikaçıyorsun?"

Lewis Farren gulumseyerek şaşırttı onu. Sırıtıyor denilemezdi. Sahte de degildigulumsemesi.Gerçektengulumsuyorduçocuk.Evdenkaçma ikrikomikgeliyorduona.Sankigıdıklıyorduonu.Buddybaşınıçevirdiktenbiransonraçocukdaonabaktı,gözlerikarşılaştı.

Biran,iki,uç...nekadarsurmuştuoetki?BuddyParkinsosureiçinde,yanındaoturmaktaolanpasaklıçocugunçokguzeloldugunufarketti.Gerçidokuzaylıktanbuyukhiçbirerkekiçinbusıfatıkullanmayayanaşmazdıama,LewisFarren'inçokguzeloldugunuanlıyordu.Içindekimizahanlayışıbiraniçinkaygılarınıoldurmuştu.OçehredenBuddyParkins'e,uçyeniyetmeoglu olan bu elli iki yaşındaki adama parıldayan ifade durust ve iyi bir ifadeydi. Başınaalışılmadıkşeylergelmiş, iyibirinsanınifadesi.OnikiyaşındaoldugunusoyleyenbuLewisFarren'inBuddyParkins'dençokdahafazlagormuşgeçirmişligivardı.Onuguzelleştirenşeybuydu.

"Hayır,kaçakdeğilim,BayParkins,"dedi.Sonra gozlerini kırpıştırdı, bakışları tekrar kendi içine dondu, parlaklıgını kaybetti,

içlerindeki ışık sondu, çocukarkasınayaslandı,yıgıldı.Tekdizinikamınaçekti, tabanını onpaneledayadı,gazetesinikoltuğunadahabiriyikıstırdı.

"Yo, herhalde degilsin," dedi Buddy Parkins. Gozlerini tekrar yola çevirdi. Rahatlamışgibiydi.Nedeninipekanlayamıyordu."Herhaldekaçakdegilsin,Lewis.Başkabirşeyvarama

Page 167: STEPHEN KING PETER STRAUB

sendeyinede."Çocukcevapvermedi."Çiftliktemiçalıştınsen?"Lewisşaşkıngözlerleonabaktı."Evet,çalıştım.Üçgündenberi.Saatiikidolardan."Veannenhastalıgınaaraveripşu ustundekileribileyıkamadıseni teyzemeyollamadan,

oylemi?diyeduşunduBuddy.Konuştugundabaşkaşeysoylediama."Lewis,benimleevimegelmeni istiyorum. Sana kaçıyorsun falan demiyorum. Ama eger sen sahiden Cambridgedolaylarındabiryerdengeliyorsan,buarabayıyemeyehazırımben.Lastikleriyle,kaportasıylamotoruylahemde.Benimdeuçoglumvar.Enkuçugu,Billy,sendenuçyaşbuyukancak.Erkekçocukları nasıl beslemek gerektigini iyi biliriz bizim evde. Istedigin kadar kalabilirsin. Kaçsoruya cevap vermek istedigine baglı tabii. Çunku gelirsen sana o soruları sormakzorundayım.Enazından,ilkdefakarşılıklıyemeğimiziyediktensonra."

Tekeliylekısakesilmişsaçlarınısıvazladı,donupçocugabaktı.LewisFarrenşuandadahanormalbirçocukgibigörünüyordu."Seniseveseveağırlarız,evlât."

Çocukgülümsedi."Çokiyisiniz,BayParkins.Amagelemem.Biranöncegidip...teyzeme...""BuckeyeGölündekiteyzenemi?"diyeyardımaolduBuddy.Çocukyutkundu,tekraryolunilerlerinebaktı.Buddy,"Yardımaihtiyacınvarsaederim,"dedi.Lewis adamın koca pazusunu pat pat okşadı. "Beni arabanıza almanız yeterince buyuk

yardım.Doğrusöylüyorum."On dakika kadar suren bir sessizlikten sonra Parkins çocugun ince uzun siluetinin

Zanesville kavşagında yuruyerek uzaklaşışını seyrediyordu. Bu pasaklı yabancı çocugu eveyemek yemeye goturse herhalde Emmie başının etini yerdi. Ama bir kere çocuklakonuştuktan sonra, Emmie kesinlikle sofraya iyi takımları koyar, elinden geleni yapmayaçalışırdı.BuddyParkinsaslındaBuckeyeGolundeHelenVaughandiyebirkadınbulundugunainanmıyordu. Bu Lewis Farren denilen esrarengiz çocugun bir annesi olduguna bile tamanlamıyla inanamıyordu. Oyle çok oksuze benziyordu ki çocuk! Bir iş peşine giden oksuz!Buddyçocuğunyolkıvrımındagözdenkayboluşunabaktı.

Bir an arabadan atlayıp çocugun peşinden koşmak geldi içinden. Onu geri donmeyezorlamakistedi...derkengözününönündesaataltıhaberlerindegösterilenodumanlımanzarabelirdibiraniçin.Angola,NewYork.Birkeredenfazladeginilmeyigerektirmeyecekboyutta,kuçukbirfelaketyeralmıştıAngola'da.Gazetelerdekihaberyıgınlarıaltındagomulupgidenolaylardanbiri.Buddy'ninbirkaçsaniyelikhaberdenanlayabildiginegore,yerdeaçılankuyugibi delikten dumanlar tutuyordu, insanlar çevredeki enkaz haline gelmiş arabalardaydı...arabaların uzerine bir şeyler devrilmişti. Sahne boyle bir şeydi. Buddy Parkins çocugungozden kayboldugu yere dogru bir kere daha baktı, sonra el frenini bıraktı, arabayı birincivitesealdı.

Page 168: STEPHEN KING PETER STRAUB

3BuddyParkins'inbellegiaslındasandıgındandahaiyidurumdaydı.EgerLewisFarrenadlı

o esrarengiz çocugun oyle sıkı sıkı tutmakta olduguAngola gazetesini gorebilseydi, birincisayfadaşuhaberiokuyacaktı:

GARİPDEPREMBEŞKİŞİNİNÖLÜMÜNEYOLAÇTIHerald Muhabiri Joseph Gargan bildiriyor Angola'nın en yuksek binası olacak olan ve

inşaatıaltıyılsonratamamlanacakolanYagmurkuşuKulesindekiçalışmalaraduntrajikbirnedenlearaverilmişbulunmaktadır.Beklenmedik,garipbiryersarsıntısıbinanıniskelesiniyıkmış,pekçokinşaatişçisinienkazaltınagommuştur.Şuanakadarenkazaltındanbeşcesetçıkarılmış,ikiişçinindehenuzbulunamamışolmalarınaragmen,olmuşolmalarıgerektiginehukmedilmiştir.IşçilerinyedisideSpeiserInşaatşirketindekaynakçıolarakçalışmaktaydılarve olay yer aldıgı sırada bina iskeletinin en ust iki katında, gorev basındaydılar. Dunkudeprem Angola'nın tarihi boyunca bilinen ilk deprem olmaktadır. New York UniversitesiJeoloji kursusu başkanı Armin Van Pelt, muhabirimizin telefonla sordugu soruya karşılık,garip depremi bir "sismik kopuk" olarak nitelendirmiştir. Eyalet Guvenlik Komitesitemsilcileriolayyeriniincelemeyedevametmekteolupuzmanekipler...

OlenadamlarınadlarıRobertHeidel(23yaşında),ThomasThielke(34yaşında), JeromeWild (48 yaşında), Michael Hagen (29 yaşında) ve Bruce Davey (39 yaşında) olaraksıralanıyordu.KayıpdurumdabulunanlariseArnoldSchulkamp(54)veTheodoreRasmussen(43) adlarındaki işçiler oluyordu. Jack artık bu adları hatırlamak için gazeteye bakmakzorunda degildi. Angola'nın tarihindeki ilk deprem, kendisinin Diyar'dan gelip o kentinkıyısınakondugugunolmuştu.JackSawyer'inyuregindekibirduygu,keşkeBuddyParkins'lebirlikte evine gidebilseydim, demekteydi. Keşke o aileyle mutfak masasında yemekyiyebilseydi.Biftek,patates,elmalıturta.SonradaParkins'lerinkonukyatagınayatıpuyurdu.Evdedikilmişbiryorgançekerdiustune.Dortbeşgunboyuncabirteksofrayaoturmakiçinkalkardı yatagından. Ama bunu duşundukçe, gozunun onune o mutfak masasının uzerinedokulmuşekmekvepeynirkırıntılarıgeliyordu.Karşıduvarınaltındakisupurgeligede faredeligi biçiminde dev bir delik oyulmuştu. Parkins'lerin çocuklarının blucinlerindekideliklerdendışarıya incekuyruklarçıkıyordu.Kimyapıyorbu JerryBledsoedegişikliklerini,Baba?Heidel,Thielke,Wild,Hagen,Davey,SchulkampveRasmussen.BuJerrydegişiklikleri!BiliyorduJackonlarıkiminyaptığını.

4Uzerinde koca har lerle BUCKEYEMALL yazılı sanlımorlu levha karşıda belirdi, Jack'in

omzuuzerindengeriyekaydı,sonraoburtaraftatekrarortayaçıktı.Jackozamanlevhanınbirotoparkınortayerindekisarıdiregeçakılmışoldugunugordu.Otopark,aynkuçukbinalardanoluşan bir konaklama yerine aitti. Jack elini cebine attı, tum servetini oluşturan yirmi uçdolaradokundu.

Sonbaharöğlesonrasınınseringüneşialtındakarşıyageçti,otoparkaadımınıattı.

Page 169: STEPHEN KING PETER STRAUB

Demin Buddy Parkins'le konuşmuş olmasa Jack otoyolda kalır, bir sonraki elli mili dealmanın çaresinebakardı. Illinois'e gitmek istiyorduo.RichardSloat'unolduguyere. Iki uçgun içindevarmakniyetindeydioraya.ElbertPalamountain'ınçiftliginde olebayılaçalıştıgıgunlerde, yorgunluktan devrilmemesini saglayan hep Richard'ı gorme hevesi olmuştu.Gozluklu, ciddi suratlı Richard Sloat, Illinois'un Spring ield kentinde, Thayer okulundaydı.Jack'i ayakta tutan, Bayan Palamountain'ın verdigi yemekler kadar, Richard'a duyduguozlemdi. Onu bir an once gormek istiyordu. Ama Buddy Parkins'in daveti bir bakımagerilimini azaltmış, gevşetmişti onu. Bir başka arabaya binip hikayeyi yeni baştananlatabilecek halde degildi. Hem zaten hikaye de artık inanılırlıgını kaybediyordu.Karşısındaki alışveriş merkezi ve konaklama yeri ona bir iki saatlik bir dinlenmesaglayabilirdi. Hele burada bir de sinema varsa. Jack şu anda en saçma aşk ilmini bileseyretmeyehazırdı.

Filmden once (tabii sinema varsa) çoktan beri erteledigi iki şeyi bulup alacaktı. DeminBuddy Parkins'in sık sık ayagındaki pabuçlara baktıgını farketmişti. Ayagından dokulmekuzereydiNikes'ları.Tabankısmıdasertleşmiş,asfaltgibibirşeyolmuştu.Çokyuruduguyadaçokayaktadurduğugünlerdeayaklarıfenaacıyordu.

Ikinci işideannesinetelefonetmekti. Içi oylesuçlulukdoluyduki,buduygusununbilinçduzeyine çıkmasına izin vermek istemiyordu. Annesinin sesini duyunca aglamasınıengelleyebilecekmiydiacaba?Yasesizayıf,dermansızgelirse?Yaçokhastagibigelirse?Lilyoboguk sesiyle ona New Hampshire'a don diye yalvardıgında, batıya gitmeye devamedebilecekmiydi?Annesiniarayacagınıkendindenbilesaklamakistiyordu.Gozununonundesiyah,plastik,paraatılarakçalışantelefonlarbelirdi,ohayalizihnindensilmeyeçalıştı.SankiElroy,yadabirbaşkaDiyaryaratıgı telefonunkulaklıgı içindenuzanacak, Jack'ingırtlagınasarılacaktı.

OsıradaJack'denikiuçyaşbuyukuçtanekız,birSubaruBratarabanınarkasındanatlayıpçarşınınkapışmayakınyerdekiboşparkyerinedikkatsizcekoştular.Birangozefotomodellergibisevinçveşaşkınlıkpozualmışgolunduler.AzsonrakendilerinitoplayıpJack'emeraksızbakışlarlabaktılar, ellerini kaldırıp saçlarınıduzelttiler.Darblucinli bacaklarıuzunuzundu.Gulerkenelleriniagızlarınakapıyorlar,gulmeleribilegulunecekbirşeygibigorunuyordu.Jackadımlarınıuyurgezerlerkadaryavaşlattı.Kızlardanbirionagozattı,yanındakikumralkızabirşeylerfısıldadı.

Benfarklıyımartık,diyedüşündüJack.Onlargibideğilimartıkben.Arabanın surucu yerinden tıknaz, sansın bir çocuk indi. Kolsuzmavi bir yelek giymişti.

Kızlara hiç yuz vermiyormuş numarasıyla hepsini çabucak çevresine topladı. Herhaldeonlardanbirikisınıfdahabuyuktubuçocuklisede.Jack'ebirkerebaktı,başınıçarşıgirişineçevirdi.Uzunboylu,kumralkız,"Timmy?"diyeseslendi."Evet,anladık,"dediçocuk."Buradabu kadar kotu kokan nedir diye baktık." Kızlara kibirli kibirli gulumsedi. Kumral kız Jack'ealayabirbakışlabaktı,sonraarkadaşlarıylabirlikteasfaltayoneldi.OtekikızlarlaTimmyonuizlediler.

Jack onlar iyice uzaklaşana kadar bekledi, sonra çarşının cam kapısını otomatik olarakaçanpaspasabastı.

Page 170: STEPHEN KING PETER STRAUB

İçerininserinhavasıvücudunusardı.***

Çevresinekanepelersıralanmışhavuzunfıskiyesiikikatlıbirevyuksekligindeydi.Ikikatlıçarşıdadukkanlarınonleriaçıktı.Camtavandangaripbirışıkgiriyordu.Ortalıgamısırpatlagıkokularıyayılmıştı.Jackkapılararkasındankapanırkapanmazilkokokuyuduydu.Kocamanbirarabadasatılıyordumısırpatlagı.SinemafalanolmadıgınıhemengorduJack.Timmy'yleuzunbacaklıkızlar,yuruyenmerdivenlerdençıkmaktaydılar.Herhaldeyukardakihamburgerve sosis satan dukkana gidiyorlardı. Lokantanın adı Kaptan Masası'ydı. Jack ellerinipantolonununceplerinesoktu,parmaklarıyineparalarınadegdi.Speedy'ningitarmızrabıylaYüzbaşıFarren'inparasıyanyana,cebindeydiler.Biravuçbozukparaylabirlikte.

Jack'inbulundugukatta,pastaneyleiçkisatandukkanınarasındabirayakkabıcıvardı.Jackhemen oraya yoneldi. Kasadaki gorevli kasanın uzerinden egildi, Jack'in ayakkabılarıelleyişinebaktı.Besbellibir şey çalacagındankuşkulanmıştı. Jackmasadaduranpabuçlarınmarkalarınıhiçtanımıyordu.Nike'lar,Puma'laryoktuburada.Spedster,Bullseye,Zoomsgibimarkalarvardı.Herçiftinbaglarıbirbirinebaglanmıştı.Lastikpabuçtuhepsi...Amakoşucupabucudeğildi.Herhaldebunlardayeter,diyedüşündüJack.

Ayagına uyanların en ucuzunu satın aldı. Mavi ketendendi. Yanlarında kırmızı zikzakçizgileri vardı.Masadaki diger pabuçlardan pek farkları yoktu. Kasaya gidip altı tane kagıtdolarsaydı,satıcıyatorbaistemediğinisöyledi.

Havuzun onundeki banklardan birine oturdu, eski Nike'larını, baglarını açmaksızın,burnuyla topuguna basarak çıkardı. Yenilerini ayagına giyince neredeyse sevinçle içiniçekecekti.Kanepedenkalktı,eskipabuçlarınıkenardakiçopvarilineattı.Varilinuzerinebeyazboyayla,ORTALIGIKIRLETMEYINdiyeyazılmış,altınadahakuçukhar lerle,Tekyuvamızbudünya,diyeeklenmişti.

Jack çarşı boyunca ilerleyip telefon aradı.Mısır patlagı satan arabanın onunde elli sentdahafedaetti,yaglıtuzlupatlaktankocabirkapdolusualdı.Onamısırısatanortayaşlı,melonşapkalı,posbıyıklıadam,telefonlarınustkatta,31numaralıdukkanabitişikkoşedeoldugunusöyledi,enyakınyürüyenmerdivenedoğruelinisalladı.

Jackbiravuçmısınagzınatıkarakyirmiyaşlarındabirkadınınpeşisıramerdivenleriçıktı.Birazdahaonde,genişkalçalarımerdivenintumeninikaplayanbirkadındahavardı.Herikisidepantolontakımgiymişlerdi.

EgerJackbuçarşınıniçindegeçişyaparsa,yadabirikimiluzaktageçişyaparsa,buradaduvarlarını sarsılacak, tavanlar mı çokecekti yani? Kibirli uç kızla Timmy'nin kafaları mıyarılacaktı?Digerinsanlarhastanelikmiolacaktı?Jackmerdiveninortayerindeykenboylebirfaciasahnesicanlandıgozunde.Çıglıklarıbileduyabiliyordu.Aslındayokolan,amayinedevarolançığlıkları.

Angola.YağmurKuşuKulesi.Jackavuçlarınınterlemeyebaşladığınıhissetti,onlarıblucininesildi.Soldabirdukkanıntabelasıpırılpırılparlıyordu.Jacksagadondu,koridorboyuncailerledi.

Page 171: STEPHEN KING PETER STRAUB

Duvarlarveyerlerparlakkahverengifayanslarlakaplıydı.Birazilerdeuçtelefonugordu.Onunkarşısındadaerkeklervekadınlartuvaletlerininkapılarıvardı.

Jack ortadaki telefona yuruyup 'O' numarayı çevirdi, sonra bolge kotunu çevirdi,Alhambra'nınnumarasınıekledi.Cevapverensantrale,

"Dörtyüzyedivedörtyüzsekiz'dekiBayanSawyer'eödemelitelefon,"dedi."Jackarıyor."Santraltelefonusuitebagladı.Jack'ingogsusıkışıverdi.Telefonçaldı,sonraikinci,uçuncu

kereçaldı.Azsonraannesininsesiduyuldu."Ah,Jack,sesiniduydugumanasılsevindim!Bugıyaben

annelik benim gibi birine zor geliyor. Sen yanımda olup garsonlara nasıl davranmamgerektiğinisöylemeyinceneyapacağımıbilemiyor,seniçoközlüyorum."

"Senogarsonlaragorefazlakibarsındaondan,"dediJack.Oylerahatlamıştıki,aglamayabaşlayacaktıneredeyse.

"İyimisin,Jack?Doğrusunusöylebana."'Tabiiiyiyim.Evet,iyiyim.Bilmekistediğim,acabasen.yani...''Telefondaelektronikbirfısıltıoldu,kumsalrüzgârlarıgibibirparazitduyuldu."Ben iyiyim," dedi Lily. "Harikayım. En azından, daha kotu degilim... egermerak ettigin

buysa.Herhaldeseninneredeolduğunubilmemiyiolur."Jackdurakladı.Parazityineduyuldu."ŞimdiOhio'dayım.YakındaRichard'ıgörebileceğim.""Evenezamandönüyorsun,Jacky?""Bilemem.Keşkebilebilsem.""Demekbilemezsin... bak, Jack, eger baban sana o saçma adı takmamış olsa... ya da sen

bendenoizniondakikadahaerken,yadaondakikadahageçistemişolsan..."Parazitarttı,annesininsesinigolgeledi. Jackonunoçayhanedekihalinihatırladı.Yorgun

ve zayıf. Yaşlı bir kadın.Parazit kesilince sordu. "MorganAmcaylabaşınderdegiriyormu?Senirahatsızediyormu?"

Annesi,"MorganAmcanıçoktedirginsavdımburadan,"diyegüldü."Orayamıgeldi?Geldi,ha?Senihâlârahatsızediyormu?""Seningidişinden ikigunsonradefettimonu,yavrum.Senonun içinkaygılanıpkendine

dertyaratma.""Nereyegidecegini soyledimi?"diye sordu Jack.Amadahabu sozler agzından çıkarken

telefonda elektronik çıglıklar duyuldu. Dudukler kulagını tırmaladı Jack'in. Çocuk yuzunuburuşturdu,telefonukulagındanbirazuzaklaştırdı.Parazitoyleyukseksesliydiki,bukoridorakim adımını atsa duyardı. "ANNE!" diye bagırdı Jack. Telefonu kulagına cesaret edebildigikadar yaklaştırmıştı. Parazit, gıcırtı, dudukler daha da arttı. Sanki istasyonlar arasınaayarlanmışbirradyonunsesifazlaaçılmışgibidolu.

Birden hat sessizleşti, Jack telefonu kulagına yapıştırdı, yalnızca olu havanın kapkarasessizliginiduydu."Hey,"dedi,telefonunkancasınıtıkırdattı.Telefondakiyamyassısessizlik

Page 172: STEPHEN KING PETER STRAUB

kulağınabaskıyapıyorgibiydi.Birden,sankikancaylaoynamaksebepolmuşgibi,çevirsesiduştu.Mantıklıbirşeydibu

hiçdeğilse.Jacksağelinicebineattı,birparadahaaradı.Kulaklıgısoleliyletutuyor,sagıylacebiniyokluyorduki,birdençevirsesininkesilipboşluk

verdiğiniduydu,donakaldı.Morgan Sloat'un sesi, sanki adamyanı başındaduruyormuş gibi net bir tonda konuştu.

"Eve don, Jack."Havayı biçen bir neşterdi sanki o ses. "Sen bir an once eve don. Biz zorlagötürmeden."

"Durun," diye yalvardı Jack. Kendisine zaman tanınması için yalvarıyordu. Aslında oylekorkuiçindeydikiağzındanneçıktığınınfarkındadeğildi.

"Daha fazla duramam, kuçuk dostum. Artık sen bir katilsin. Haklıyım, degilmi? Sen birkatilsin.Sanadahafazlaşanstanıyamayız.BiranonceNewHampshire'dakioyazlıkyeredon.Hemen.Yoksabelkiçuvaliçindedönersin."

***Jack telefonun kapandıgım duydu, kulaklıgı elinden duşurdu. Duvardaki telefon sarsıldı,

sonrayerindeoynadı,düştü.Öncetellereasılıkaldı,sonragürültüyleyereçarptı.Erkeklertuvaletininkapısıaçılıpduvaravurdu,Jack'inarkasındanbirses,"DeveninBAŞI!"

diyebağırdı.Jack dondu, yirmi yaşlarında bir gencin telefonlara bakmakta oldugunu gordu. Genç

adamın onunde beyaz onluk, boynunda papyon kravat vardı. Dukkanların birinde çalıştıgıbelliydi.

"Benyapmadım,"dediJack."Kendikendineoldu.""Vaycanına!"AdamJack'ebiranfincangibigözlerlebaktı.Jack koridorda geri geri gitmeye başladı. Merdivenlerin yan yoluna vardıgında genç

adamın,"BayOlafson!Telefon,BayOlafson!"diyehaykırdığımduydu,dönüpkoşmayabaşladı.Dışarısıpırılpırıl aydınlık, şaşılacakkadar rutubetliydi. Jackgozlerikamaşmışdurumda

kaldırımdayurudu.Otoparkınyarımmilkadarilerisinde,siyahlıbeyazlıbirpolisarabasınınkoşeyi donup alışverişmerkezine dogruldugunu gordu. Jack yan dondu; ilerlemeye devametti.Birazilerdealtıkişilikbiraile,çarşınınoburkapısındanbirbahçekoltugunuçıkarmayauğraşıyorlardı.Jackyavaşladı,kankocanınkoltuğuçaprazeğişiniseyretti.

Kuçuk çocuklar işi daha da zorlaştırıyorlardı. Polis arabası tembel tembel ilerleyipotoparkagirdi.

UgraşanaileninbulundugukapıyıgeçtigindeJackyaşlı,siyahbiradamıntahtabirsandıkuzerindeoturmaktaoldugunugordu.Kucagındabirgitartutuyordu.Jackyaklaşırken,adamınayaklarınındibindekimadenikaseyidegordu.Yuzukirlicamlıkaragozluklerle,genişkenarlı,lekelibirşapkaylasaklanmaktaydı.Blucinceketininkolufilderisigibiburuşburuştu.

Jack adamdan uzak geçebilmek için kaldırımın kenarına yanaştı, o sırada adamınboynundakibeyazkartonayazılmışyazılarıgördü.Rahatçaokunabiliyordu.

Page 173: STEPHEN KING PETER STRAUB

DOĞUŞTANKÖRİSTEDİĞİNİZŞARKIYIÇALAR

ALLAHRAZIOLSUNTamgeçerkenadamınkısıkbirfısıltıyla,"Yaa,öyle,"dediğiniduydu.

Page 174: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:15

KARTOPUŞARKISÖYLÜYOR

1Jackhemensiyahadamadoğruseyirtti.Yüreğigümbürgümbüratıyordu.Speedy?Siyah adam eliyle yoklayarak kasesini buldu, kaldırıp salladı. Içinde birkaç bozuk para

şıngırdadı.BuSpeedy.OkaragözlüklerinardındakiSpeedy.Jack emindi bundan. Ama bir an sonra da, adamın Speedy olmadıgından emindi.

Speedy'ninomuzlarıbukadarkoşelibukadargenişdegildi.Gogsudebukadarenlidegildi.Omuzlarıyuvarlak,birazegikti.Gogsubuyuzdeniçinegoçmuşgibidururdu.MississippiJohnHurtgibiydio,RayCharlesgibideğildi.

Şugözlüklerinibirçıkarsa,omu,değilmieminolurdum.Speedy'nin adını yuksek sesle soylemek uzere agzını açtıgı sırada yaşlı adam birden

gitarınıçalmayabaşladı.Buruşukparmaklarıkurumuşcevizlergibiydi.Guzelçalıyordu.Jackazsonramelodiyitanıdı.Babasınıneskiplaklarındanbiriydi.'MississipiJohnHurtAramızda'adlılongplaydendi.Köradamşarkısöylemiyorduama,Jacksözleribiliyordu.

İyiyüreklidostlar,söyleyinbana,ZordeğilmiLewis'iyepyenibirmezardagörmek,Meleklergömdüktensonra...

O sırada sansın gençle uç kız çarşının o kapısından çıktılar. Kızların ellerinde birerdondurma kulahı vardı. Delikanlı sosisli sandviç yiyordu. Jack'in durdugu yere dogruilerlediler.Tumdikkatiniyaşlı siyahavermişolan Jackonlarıgormedibile.KarşısındakininSpeedyolduguduşuncesine saplanmışkalmıştı. Speedydehernasılsaonunzihniniokuyorolmalıydı.YoksanasılbirdenbireMississipiJohnHurtşarkılarıçalmayabaşlayabilirdi?HemdetamJack'inaklındanoşarkıcıgeçerken...ÜstelikşarkıdaJack'inyolculukadıdageçiyordu.

Sansıngenç,sosislisandviçinisolelinealdı,geçerkenJack'insırtınaelindengeldigikadarhızlıbirtokatindirdi.Jack'indişleridilininüzerinekapandı.Acısıdayanılacakgibideğildi.

"Fazlakırıtma,kokarca!"dedidelikanlı.Kızlargülüşüpbağrıştılar.

Page 175: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack one dogru sendelediginde kor adamın kasesine çarpmıştı. Bozuk paralar dokuldu,yuvarlandı.Müziğinsesidebuaradakesildi.

TipikAmerikalıgençleuçprensesiuzaklaşıyorlardı,Jackarkalarındanbaktı,artıkalışmayabaşladıgıoçaresizo keyibirkeredahahissetti.Kendibaşınaolmaktangeliyordubuduygu.Insanların insafınakalmış sayılacakkadargençti.Kolay lokmaydı.RuhhastasıOsmond'dangaddarElbertPalamountain'akadarherkesin.YaşlıçiftçiyegoregundeliginhakkımvermekiçininsanEkimyagmurlarıaltındatarlalardaonikisaatçalışmalı,oglemolasındakamyonungolgesinde ayakta durmalı, soganlı sandviç yiyip Incil'den Hazreti Eyub'un sabrınıokumalıydı.

Jack'inuzaklaşangençlereyetişmekgibibirniyetiyoktu.Yalnızcaiçindekigaripbirduygu,isterseyetişebileceginisoyluyorduona.Birçeşitgucuvarmışgibihissediyordu.Elektrikyukugibi bir şey. Bazen bunu başkaları da anlıyormuş gibi geliyordu ona. Kendisine bakansuratlardanokuyorduanladıklarını.Amaşimdicanıbuinsanlarayetişmekistemiyordu.Tekistediğirahatbırakılmaktı.Çünkü...

Koradamelleriyleyoklayarakdokulenparalarınıbulmayaugraşıyordu.Ellerikaldırımınuzerindeagıragırilerlemekteydi.Sankiokuyordukaldırımı.Bironsenterastladı,alıpkaseyeattı.Trink!

Jack ta uzaktan kızlardan birinin sesini duydu. "Neden izin veriyorlar orada kalmasına?Öylekabagörünüşlüşeyki!"

Dahauzaktanötekininsesigeldi."Gerçektenöyle!"Jack diz çokup yardım etmeye koyuldu. Bozuk paraları birer birer topluyor, adamın

kasesine koyuyordu. Yerde siyah adamla yan yanayken ekşi ter kokusunu, kuf kokusunu,baygın mısır kokusunu alabiliyordu. Şık giyinmiş çarşı muşterileri onların açıgındandolaşmaktaydılar.

"Sagol, sagol," diyemırıldanıyordu kor adam tekduze bir sesle. Jack adamın solugundabaharatkokularıaldı."Sağol,Allahrazıolsun,sağol."

BuadamSpeedy.Yoo,Speedydeğil.Sonundaonukonuşmayazorlayan,yanındanekadarazsihirli iksirkaldıgınıhatırlaması

oldu...bundadaşaşılacakbirşeyyoktu.Ikiyudumuancakkalmıştı.Angola'daolupbitenlerdensonrabirdahaDiyar'agitmeyecesaretedipedemeyeceginibilmiyordugerçi.Amaannesininhayatımkurtarmaktadahâlâkararlıydı.Demekkigeçişiyapmasıdaşarttı.

Tılsım dedikleri şey her ne olursa olsun, Jack'in onu almak için oteki tarafa geçmesizorunluydu.

"Speedy?""Sagol, teşekkurler, Allah razı olsun, bir tanesi şu tarafa yuvarlanmamış mıydı?" Adam

parmağıylagösterdi."Speedy!BenJack!"

Page 176: STEPHEN KING PETER STRAUB

"BuralardaSpeedy(*)diyebirşeyyokevlat.Hiçyokhemde."Adamınelleribetonuzerindedeminişaretettigitarafadogrukayıyordu.Sonundabeşsentibulupkaseyeattı.Otekielişıkgiyinmiş bir kadının ayakkabısına degdi. Kadının guzel, boş ifadeli yuzu tiksintiyle kırıştı,hemenoradanuzaklaştı.

(Speedy:Hızlı)

Jacksonparayıçamurlarıniçindenaldı.Gumuşbirdolardı...BiryuzundeOzgurlukAnıtınınsuratıvardı.

Gozlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Kirli suratından akarken onları titreyen koluylasildi.JackoandaThielke,Wild,Hagen,DaveyveHeideliçinaglıyordu.Annesiiçinaglıyordu.LauraDeLoessian içinaglıyordu.Arabacınınçamurlarda,cepleridışarıyaçekilmişdurumdayatanoğluiçinağlıyordu.Amaençokdakendisiiçinağlıyordu.Yollardanusanmıştı.

BelkiinsanCadillac'lagidiyorolsa,hayallerdekiyolculuklargibiolabilirdiama,otostoplagidince,hikayeuydurauyduragidince,elalemininsafınasıgınmışdemekti.Birsınavdıbuturyolculuk.Jackartıkyeterincesınavdangeçtiginiduşunuyordu.Amaaglayarakkurtulabilecegibirşeydegildikibu!Aglayıpsızlanmayakalkarsaannesikanserdenolecek,MorganAmcadaJack'inhakkındangelecekti.

"Yapamayacağımgaliba,Speedy!"diyeağladı."İnanamıyorum,dostum."KoradambuseferdokulenparalarıbırakıpelleriyleJack'iaradı.Duyarlı,sezgiliparmaklar

Jack'inkolunubuldu,yakaladı.Jackherparmagınucundakinasırlarıhissedebiliyordu.AdamJack'ikendineçekti,ter,sıcakvebaharatkokularıarasındaJackyuzunuSpeedy'ningogsunegömdü.

"Haa,evlât!BenSpeedyfalanbilmemamasengalibaonaçokgüveniyorsun.Sen...""Annemi ozluyorum, Speedy," diye agladı Jack. "Sloat da peşimde. Çarşıdaki telefonda o

vardı,ovardı.Hemenkotusuokadarlakalmıyor.EnkotusuAngola'daoldu...YagmurKulesi...deprem... beş kişi... ben, ben yaptım. Speedy, ben oldurdum onları. Bu dunyaya geçerkenöldürdümonları.BabamlaMorgannasılJerryBledsoe'yuöldürdülerseöyle!"

Baklayıçıkarmıştıagzındanartık.Enkotusunu.Bogazınaagırlıkverensuçlulukduygusunukusmuştu. Bogacaktı yoksa o duygu onu. Birden bir aglama krizine tutuldu. Ama bu seferkorkudandeğil,rahatlamışolmaktanötürüağlıyordu.Söylemiştiartık.Katildikendisi.

"Uuuu-iii!" diye bagırdı siyah adam. Sapıklar gibi zevklenmişti sanki. Jack'i ince, guçlukoluylabagrınabasıp salladı. "Senpek agır bir yuk taşımaya çalışıyorsun, evlat.Oyle, evet.Belkibirazınısırtındanindirseniyiedersin."

"Benöldürdümonları,"diyefısıldadıJack."Thielke,Wild,Hagen,Davey...""Eger dostun Speedy burada olsa," diye soze başladı siyah adam, "sana butun dunyayı

omuzlarında taşıyamazsın derdi, evladım. Yapamazsın bunu. Kimse yapamaz. Dunyayısırtındataşımayakalktınmı,öncesırtınkırılır,sonradaruhunkırılır!"

"Benonlarıöl...""Kafalarınatabancadayayıptetikmiçektinbirilerinin?"

Page 177: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Hayır...deprem...bengeçişyaptım...""Ben oyle şeyleri anlamam," dedi siyah adam. Jack ondan biraz uzaklaşmış, merakla

yuzunebakıyordu.Amasiyahadambaşımotoparkadogruçevirmişti.Egergerçektenkorse,demek polis arabasının guçlu motor sesini oteki arabalardan ayırabiliyordu. Dosdogruyaklaşan polis arabasına bakmaktaydı çunku. 'Tek bildigim, senin bu oldurme ikrini birazgeniştuttugun.Şimdibizburadaotururkenkarşımızdabirikalpkrizindenolse,benoldurdumdiyeceksin.Ah,benburadaoturuyorumdiyeoldu,aaaah,vaaah,diyeceksin,ha?"Yaşlıadamkeyiflegüldü.

"Speedy...""BuradaSpeedydiyebirşeyyokdedimya,"diyetekrarladısiyahadam.Sonraçarpıkbir

guluşle sarı dişlerini gosterdi. "Bir tek, kendilerini suçlamakta acele eden tipler var. Belkibaşkalarının başlattıgı şeylerin suçlarım ustleniyorlardır. Sen belki kaçıyorsun, belki dekovalanıyorsun,yavrum!"

Gitarındabirlaakoruvurdu."Belkideakoruntutmuyorbiraz."Buseferdoakoruvurdu.Jackelindeolmadangülümsedi."Belkidebirbaşkasıelatıyordurseninalanına."Tekrar la akoruna donmuştu. Sonra gitarını kaldırıp bir kenara koydu. Bir arada polis

arabasındaki ikipolisyazı turaatıyorlar, ihtiyarkartopupolisarabasınabinmek istemezseiçlerindenhangisininonadokunmakzorundakalacağınıkararlaştırmayaçalışıyorlardı.

Ihtiyartekrarguldu."Belkisonundamahv,belkigam,belkişu,belkibuvardır,"dedi.SankiJack'inkorkularıömründeişittiğienkomikşeymişgibidavranıyordu.

"Amanelerolabileceğinibilemiyorumkieğer...""Kimsebirhareketiyapıncaneolacagımbilemez,degilmi?"diyeonunsozunukestibelki

Speedy olan, belki de olmayan siyah adam. "Hayır, kimse bilmez. Bunu duşunursen hiçevindençıkamazsınki!Çıkmayakorkarsın!Seninsorunlarınnedir,bilmem,evlat.Bilmekdeistemem.Depremlerdenfalandemvurmakbelkideçılgınlık.Amabanayardımedipparalarıtopladıgına,hiçbirinideçalmadıgınagore(tıkırtılarısaydım,oradanbiliyorum)bendesanabirogutvereyimistersen.Bazışeylereengelolmakinsanınelindengelmez.Bazenbiribirşeyyaptıdiyeinsanlarolur.,amabelkiokişioşeyiyapmasaydıçokdahafazlainsanlarolurdu.Nedemekistediğimianlıyormusun,evlât?"

KirligüneşgözlükleriJack'edoğrueğildi.Jack içinden derin bir rahatlama duygusu hissetti. Anlıyordu, evet. Kor adam zor

Seçeneklerden soz etmekteydi. Zor seçeneklerle suç işleme arasında bir fark oldugunusöylüyordu.Belkibuiştebirsuçyoktu.

Belkidesuçluazöncekendisineevedönmesinisöyleyenadamdı.Koradameliniuzatıpgitardabirremajorakoruvurarakkonuştu."Hattabelkideherşey

Tanrı'yahizmetetmekiçindir.Anamınbanadediğigibi,belkiseninananındasanadediğigibi.

Page 178: STEPHEN KING PETER STRAUB

Tabii anan iyi bir kadınsa. Belki biz bir şeyi yapmayı duşunuyor, sonra başka bir şeyyapıyoruzdur.KutsalKitapbiryıgınşeysoylerama,içlerindenkotuymuşgibigorunenlerbileTanrı'yahizmettir.Nedersin,evlât?"

"Bilemiyorum," dedi Jack durustlukle. Kafası karmakarışıktı. Gozlerini kapadıgı andatelefonunduvardankopupucundatelleriylemanyakbirkuklagibiduşuşugeliyordugozununönüne.

"Eh,kokuyabakılırsabuişseniiçmeyesurukluyorgaliba.""Ne?"diyeşaşaladıJack.Sonraduşundu. Ben zaten Speedy'nin Mississippi John Hurt'e benzedigini hep duşunurdum. Buadam da bir John Hurt şarkısı çalıyordu... Şimdi bana sihirli iksirden soz ediyor. Dikkatlidavranıyorama,ondansözettiğindeneminim...öyleolmakzorunda!

Jack alçak sesle, "Zihin okuyorsun herhalde," dedi. "Oyle degil mi? Bunu Diyar'da mıöğrendin,Speedy?"

"Zihinokumaktananlamam,"dediköradam."AmafarlarımsönelibuKasım'datamkırkikiyıldoluyor.Kırkikiyıldainsanınburnuda,kulaklarıdaepeykeskinleşir.Sendenucuzşarapkokusualıyorum.Üstündenbaşındantütüyor.Sankisaçlarınıonunlayıkamışsın!"

Jackgaripbirsuçlulukduydu.Kendisisuçsuzkenbirionusuçladımıhepboylebirduyguyakapılırdızaten.Budunyayageçişyapmadanonce,hemenhemenboşalmışbirşişeyeşoylebirdokunmuştu, okadar.Dokunmakbiledehşetledoldurmuştu içini. Sihirdibubal gibi.Guçlusihirdi.Vebazeninsanlarınölümünesebepoluyordu.

"içmedimaslında,gerçekteniçmedim,"diyebildisonunda,"Yolaçıkarkenyanımaaldıgımhemen hemen bitti sayılır. Onu... yani... tadını sevmiyorum bile!" Midesi korkuylaburkuluyordu.Sihirliiksiriduşunmekbilemidesinibulandırmaktaydı."Amabirazdahalazım.Neolurneolmazdiye."

"Dahamorşarap,ha?Senyaştabirçocuga,ha?"Koradamguldu,birelinihavadasalladı."Yahu,sanaogereklideğil.Hiçbirçocuğunihtiyacıyokozehire...yolculukyapabilmekiçin."

"Ama...""Bak,senineşelendirmekiçinbirşarkısöyleyeyim.Galibaihtiyacınvar."Şarkıyabaşladı.Şarkısoyledigizamansesikonuşurkenkisesinehiçbenzemiyordu.Derin,

tok, guçlu bir sesti. Konuşurkenki ince zenci tizleşmeleri yoktu. Hemen hemen egitilmiş,kulturlu bir sesti.Opera şarkıcılarınınki gibi. Jackkollarında, sırtında tuylerinindikleştiginihissetti.Kaldırımdabulunanlarınbaşlarıoyanadöndü.

"Kırmızıkuşsekmeyebaşlayıncaaa....gözyaşıakacakötmeyebaşlayıncaaa..."Jack'in içindebunudaha oncededuymuşgibibirduyguuyandı. Ihtiyarosarıdişleriyle

sırıtırkenbuduygununneredengeldiginianladı.Obaşlarınnedendondugunudeanladı.Busesteharikuladeguzel,yabanabirdurulukvardı.Yarımmililerdekiturpunkokusunugetirenhavanındurulugugibibirşey.ŞarkıbirTinPanAlleysarkışıydıamaseskesinlikleDiyar'aaitbirsesti.

"Kalk...kalkyatağındanuykucuuu...çık...çıkyatağındanartııık,yaşa,sev,gül,eğl..."

Page 179: STEPHEN KING PETER STRAUB

Gitar da, adamın sesi de birden kesildi. Dikkatle adamın yuzune bakıp kirli gozlukcamlarının gerisinden Speedy Parker'ın gozlerini gormeye çalışan Jack başını kaldırdı,ihtiyarınyanınadikilmişduranikipolisigördü.

Korgitarcıbirdenkonuştu."Biliyorsun,gozumgormuyorama,burnumakesinliklelacivertbirkokugeliyor."

Polislerdenbiri,"Allahbelanıversin,Kartopu!"diyebagırdı."Buçarşıdaçalışmayacaksındemediler mi sana? Yargıç Hallas ne dediydi geçen defa seni kodese tıktıgında? MerkezCaddesiyleMuralCaddesiarası,başkayerolmaz,demedimi?Ammadabunadınartık!Şeyinçürüdügitti,hâlâda..."

İkincipoliseliniarkadaşınınomzunadayayıpçenesiyleJack'igösterdi.Birincipolisçocugadondu."Gitanneninyanına,çocuk!"dedikısaca.Jackkaldırımboyunca

yürümeyebaşladı.Kalamazdıartıkburada.Yapabilecegibirşeyolsabilekalamazdı.ŞansıvardıkipolislerbuKartopudenilenadamla

ugraşıyorlardı. Jack'e ikinci kere baksalar, kimligini isterlerdi garanti. Ayagında ister yenipabuç olsun, ister olmasın, kılıgı yine de perişandı. Polislerin yollara duşmuş çocuklarıtanımasıokadardazorişdeğildi.Jackdetipikyolçocuğuydu.

KendiniZanesvillecezaevinetıkılmışgordu.Buranınpolisleriherhaldetertemizgiyinmiş,lacivertüniformalıgençlerdi.HepsiPaulHarvey'idinler,hepsiBaşkanReagan'ıtutardı.Jack'inkiminçocuğuolduğunuöğrenmeyeçalışacaklardı.

Hayır,Zanesvillepolislerininkendisineikincikerebakmasınıistemiyordu.Arkasından,birmotorsesiyaklaştı.Jackçantasınıomzundaduzeltti,başımegipyenipabuçlarınasankiçokilgileniyormuşgibi

baktı,gözününucuylapolisarabasınınyanındankayıpilerlediğinigördü.Araba ikinci şeride çıkarken kor adam birden kanepede başını çevirip arka camdan

dosdoğruJack'ebaktı......Jackgerçi kirli gozluk camlarınıngerisini goremiyorduama,Lester "Speedy"Parker'in

kendisinegözkırptığınıkesinliklebiliyordu.

2Jack rampadan inip koşeyi donene kadar başka bir şey duşunmemeyi başardı. Otoyol

kenarındaki levhalarabakıyordu.Dunyadaki tekkesin şeybunlardı.Karanlıkbirdepresyonduygusuçocugunçevresindedoneniyor,kararlılıgınıtuketmeyeçalışıyordu.Budepresyonunbir kısmının yuva ozleminden geldigini kendisi de anlamaktaydı. Ama bu seferki duygu,onceki yuva ozlemlerini çocukça gosteriyordu. Jack kendini tumuyle havada hissediyor,tutunacakhiçbirsağlamdalbulamıyordu.

Tra ik levhalarının altında dururken, intihar edecek durumda oldugunu biliyordu. Birsureden beri yoluna devam edebilmeyi, Richard Sloat'u gorme hevesine borçluydu. BelkiRichard'ın kendisiyle birlikte batıya gelmek isteyecegi de belli belirsiz bir hayal gibi hep

Page 180: STEPHEN KING PETER STRAUB

varlıgını koruyordu. Sawyer'le Sloat'un ilk garip gezisi bu olacak degildi herhalde. AmaPalamountain çiftligindeki o yorucu çalışmalar, sonra da Buckeye çarşısında olup bitenler,bununyalnızcahayalolduğunufısıldıyorduJack'e.

Evine don, Jack, canın çıktı senin, diye fısıldadı bir ses kulagına. Devam edersenhayatındanolacaksın...gelecekseferellikişiölürbelkideseninyüzünden.Yadabeşyüz.

1-70Doğu.1-70Batı.Birdencebindeoparayıyokladı.Budünyadagümüşdolarolanparayı.BuişeTanrılarkarar

versin,diyegeçirdiiçinden.Nederlerseoolsun.Karankendisiveremeyecekkadarbitkindi.Sırtında deminki delikanlının vurdugu yer hala agrıyordu. Tura gelirse doguya yonelecek,evinedönecekti.Yazıgelirsedevamedecekti...birdahadaardınabakmayacaktı.

Banketin tozları arasında durdu, parayı serin Ekim havasının yukarlarına dogru fırlattı.Parayukseldi,havadadondu,dondu,guneş ışınlarımyansıttı. Jackbaşınıarkayabukuponugözleriyleizledi.

***Eskibirstation-wagonarabaylaoradangeçmekteolanbiraileçeneyikesipmeraklaJack'e

baktılar.Arabayıkullananadamkelleşmeyeyuztutmuş,muhasebecitiplibiriydi.Bazıgecelergogsunde ve sol kolunda batıcı agrılarla uyanıyordu. Kafasından garip garip duşuncelergeçiyordu oyle zamanlarda. Seruven. Tehlike. Soylu bir amacı izlemek. Korku ve şan, şerefhayalleri.Başınıikiyanasalladı,duşuncelerininetleştirmeyeçalıştıadam.Artıkarkadakalançocuğadikizaynasındanbaktı.Çocukeğilmiş,yerdekibirşeyebakıyordu.

Kendine gel, Larry, dedi adam kendi kendine. Kafan çocuklar için yazılmış seruvenromanlarınadöndü.

Larrytra iginarasınadaldı,arabayıyetmişmileçıkardı,kirliblucinliçocuguunuttu.Saatüçteevinevarabilirsemaçıseyredebilirdirahatlıkla.

***Parayeredüştü,Jacküzerineeğildi...yazıgelmişti...amahepsibununladakalmıyordu.Paranın uzerindeki kadın Hurriyet Heykeli degildi. Laura DeLoessian'dı. Diyar'ın

kraliçesiydi.Amaopavyondagordugurengikaçmış,olusurattannekadardafarklıydı!Buyuzzekiveuyanıktı.Hevesliydi.Guzeldi.Klasikbirguzellikdegildiondaki.Çenehattı,yanakhattıyeterincekesindegildi.Ondakiguzellik,yetenegikadar,iyiyurekliliginindebelliolmasındangeliyordu.

Annesininyüzünedeokadarçokbenziyorduki!Jack'in gozlerine yaşlar dolar gibi oldu, gozlerini kırpıştırmak zorunda kaldı. Aglamak

istemiyordu.Birgun içinyeterinceaglamıştı.Aradıgı cevapgelmişti işte.Aglayacakbirşeydeğildibu.

Gozlerini tekrar açtıgında Laura DeLoessian gitmişti. Parada yine Hurriyet Heykelininyüzüvardı.

Page 181: STEPHEN KING PETER STRAUB

Amacevapyinekesindi.Jackegildi,parayıtozlarınarasındanaldı,cebinekoydu,70numaralıotoyolunbatıyagiden

tarafınadoğruyokuşaşağıinmeyebaşladı.

3Bir gun sonra gokyuzu bembeyazdı.Havada da yagmuru haber veren bir serinlik vardı.

OhioIndianasınırınapekfazlabiryolkalmamıştı.Jack, Lewisburg'un orman kenarındaki yolcu konaklama yerindeydi. Agaçlar arasına

saklanmış durmaktaydı. Iri yarı, kel adamın Chevy Nova arabasına binip tekrar yolakoyulmasınıbekliyordu,inşallahyagmurbaşlamadangider,diyeummaktaydı.Islanmadandayeterikadaruşuyorduçunku.Genzitıkalıydısabahtanberi.Sesinezleliçıkıyordu.Galibanezleoluyordusonunda.

Diksesli,kelkafalışişmanadamkendiniEmoryW.Lightolaraktanıtmıştı.Jack'iarabasınasaat on birde, Dayton'un biraz kuzeyinde almıştı. Jack biner binmezmidesinde bir yumruhissetmiştihemen.DahaoncedeEmoryW.Light’ınarabasınabinmişoldugunuhissediyordu.Vermoont'dakendiniTomFergusondiyetanıtmıştıadam.Ayakkabıcıdatezgahtarımdemişti.Pennsylvania'daiseadıBobDarrent'di.Lisedemuavinlikyapıyordu.BuseferkiLight,BirinciTicaretBankası,ParadiseFallsşubesibaşkanıydı.FergusoninceuzunveesmerkenDarrentyapılı, pembe yanaklıydı. Bu seferki şişman, baykuş gibiydi. Gozleri gozluk camlarınıngerisindehaşlanmışyumurtagibiiriiriydi.

Amabutunbufarklılıklaryalnızcayuzeydeydi.Jackheruçununde,kendianlattıgıhikayeyisoluksuz bir ilgiyle dinlemiş olduklarını hissetmişti. Hepsi ona kız arkadaşın var mı diyesormuşlardı.EnindesonundaelleriniJack'indizinedayamıştıadamlar.Jackdonupyuzlerinebaktığında,yarıçılgınbirumutgörmüştüorada.Belkibirazdasuçluluk.

Fergusonona,ondolarkazanmakisteyipistemediğinisormuştu.Darrentyirmidolardandemvurmuştu.Lightiseellidolarakadaryukseltmiştiişi.Solpabucununbilegineherzamanbirellidolar

soktugunu soylemişti. O parayı Bay Lewis Farren'e vermeye can atıyordu. Randolphyakınlarındagidebilecekleribiryervardı.Boşbirambar.

JackbudegişenLight'larınartan tekli leriyleyolculugun tarzınındegişmesiarasındabirbaglantı kurmuyordu. Ilk defasında Ferguson elini bacagına attıgında Jack hemen, "Hayır,sağolunbayım,benilgilideğilim,"demişti.

Daha once de el atanlar olmuştu elbette. Sinemalarda genellikle. Bazen demagazalardakıyafet prova ederken. Jack hayır deyince, satıcı hemen, "Peki, bir de lacivert bleyzer'ideneyin,"deyipkonuyukapatırdı.

Los Angeles'in yakışıklı on iki yaş çocukları bu tur şeylere tahammul etmeyi erkenogrenmiş olurlardı. Tıpkı guzel bir kadının metroda sıkıştırılmaya alışması gibi. Insansonunda, bu olayın gunu mahvetmesine yol açmaksızın bir çare bulmayı ogreniyordu.Ferguson'unki gibi dogrudan yaklaşımlar yine tuzaklardan iyiydi. Insan hayır deyip

Page 182: STEPHEN KING PETER STRAUB

sıyrılıyordubutürlüsünden.Yada...California'dasıyrılıyordu.Doguluerkeklerbesbelliredcevabınakarşı farklı tepki

göstermekteydiler.Ferguson arabayı ani bir frenle gıcırdatarakdurdurmuş, "Senbana sapıkmı diyorsun?"

diyebağırmıştı!"Şuişebak,çocuğunbiriniarabanaalıyorsun,sanasapıkdiyor!"Jackonaşaşkınbakışlarlabakmıştı.Buhareketehazırlıklıdegildi.Arabaapansızdurunca

kafasını da on panele fena çarpmıştı. Demin ona kahverengi gozlerinde tatlı bakışlarlabakmaktaolanFergusonşimdionuöldürmeyehazırmışgibibakıyordu.

"Inçabuk!"diyehaykırmıştı."Sapıkolansensin,bendegilim!Benimkarımvar!Çocuklarımvar! Belki haberim olmayan piçlerim var! Sapık degilim ben! Sapık sensin, in çabukarabamdan!"

Osmond'lakarşılaştıgındanbuyanabukadarkorktugunuhatırlamıyordu Jack.Fergusononu indirdikten sonra hemen gazlayıp çevreye çakıllar saçarak uzaklaşmıştı. Jack iki adımgerilemiş, oturup sırtını oradaki taş duvara dayamış, gulmeye başlamıştı. Bir plan yapmakşarttı.Birzamanlarbabası, "Herciddi sorun içinbirpolitikahazırlamakgereklidir,"demiş,Morgan da ona hevesle katılmıştı. Ama Jack onun da aynı ikirde olmasının kendisiniengellemesineizinverecekdeğildi.

HazırladıgıpolitikaBobDarrantolayındaiyisonuçvermişoldugundan,EmoryLigh'dadabaşarılı olacagından emindi... ama bu arada uşuyor, burnu fena akıyordu". Keşke gitseydiLight buradan artık. Jack agaçların arasından bakınca onu gorebiliyordu. Elleri ceplerinde,ileri geri dolaşmaktaydı adam.Arabasının egzozundandumanlar çıkıyordu.Agaçlar aslındaseyrekti. Her konaklama yeri gibi ortalık çop varilleriyle, naylon torbalarla doluydu. Birakutulan, hamburger kutuları. Pepsi şişeleri her yandaydı. Yanlışlıkla insanın ayagı çarpsa,tangırdayarak yuvarlanmaya hazırdılar. Şu çalılara da bir kadın kulotu atılmıştı. Orada birlastik... yaramaz şeyler de pek boldu. Zaten tuvaletin duvarları da yazı doluydu. EmoryW.Lightgibibirininhoşlanacağıtürdenyazılar.

Diyar'ı ozluyorum, diye duşundu Jack. Buna hiç şaşmadı. Ohio'nun batısında, otoyoluzerinde,ikiagaçarasındadurmuştitriyordu.Sırtındabirbuçukdolaraaldıgıincebirkazakvardı.İriadamınbiranöncebinipgitmesinibekliyordu.

Jack'inbenimsediğipolitikaçokbasitti:İrielliinsanlarıkendinedüşmanetme!Birdençocukrahatlayarakiçiniçekti.Oluyorduişte.EmoryW.Light'ınyuzuneyarıo keli,

yantiksintidolubirifadegelmişti.Arabasınayuruyupbindi,hızlagerigiderkenoradangeçenkamyonabindirmesineramakkaldı,sonradadönüpuzaklaştı.

Jackçevresinebirkeredahabakındı.Berbatbiryerdiburası.Gozleriumumituvaletinarkaduvarındaydı.Buradabirolumduygusuvargibigeliyorduona.Yalnızbukonaklamayerindedegil,içindengeçmekteoldugutumbolgede.Bazengozuylebilegorebiliyormuşgibioluyorduölümü.

Yuvaozlemitekrardondu.Diyar'a,okoyumavigoklerinaltına,okıvrılanu kunkarşısınadönmekistiyordu.

Page 183: STEPHEN KING PETER STRAUB

AmaöyleyapmakdaJerryBledsoedeğişikliklerineyolaçıyordu.O konuda bir şey bilmem... tek bildigim, belki de sen oldurme ikrini biraz geniş

tutuyorsun.Tuvaletedogru ilerledi.Bu sefer gerçekten çişi gelmişti. Yolda uç kerehapşırdı. Yuzunu

buruşturdu, bogazı karıncalandı. Hastalanıyordu, evet. Harika. Daha Indiana'ya bile gelmişdeğildi.Havasoğuktu.Ormanıneşiğindeydi.Binecekarababulamamıştı.Üstelikdehas...

Duşunce yanda kesildi. Jack park yerine baktı, çenesi sarktı, agzı açıldı. Bir an içinpantolonunuıslatacağındankorktu.Göğsündenaşağıdakalantümorganlarıkasılıvermişti.

Yirmi kadar boş park yerinin otesinde Morgan Amca'nın koyu yeşil BMW'si toz içindedurmaktaydı.Yanılmasınaimkanyoktu.Hemdehiçyoktu.Californiaozelplakası.MLS,yaniMorganLutherSloat.Hızlayolalmışabenziyorduaraba.

Ama eger uçakla New Hampshire'a gittiyse, arabası nasıl burada olabilir? Jacksersemlemişti.Bubirraslantı,Jack,yalnızcabir...

O sırada, paralı telefonun başındaki arkası donuk adamı gordu ve raslantı olmadıgınıanladı. Sırtında ordu artıgı lacivert bir anorak vardı. Içi kurkluydu. Daha soguk havalarınceketi. Ister sırtı donuk olsun, ister olmasın, o geniş omuzlan, o koca sırtı kimseylekarıştırmayaolanakyoktu.

Telefondaki adam bu yana donmek uzere kıpırdadı. Telefonu kulagıyla omzu arasınakıstırmıştı.

Jacktekrarerkeklertuvaletininköşesindengeriyeçekildi.Benigördümü?Hayır,diyecevapverdikendikendine.Hayırsanmıyorum.Ama...AmaYuzbaşıFarrenonaMorgan'ın...yaniotekiMorgan'ınkokualabildigini,kedilernasıl

farenin kokusunu alırsa, Jack'i oyle koklayabilecegini soylemişti. Koklamıştı da gerçektenadam onu. Jack o igrenç ormanda saklandıgı yerden adamın beyaz suratındaki o ifadeyigörebilmişti.

BuMorgandaalırdıkokuyu.Zamanverilirse.Köşeyedoğruyaklaşanayaksesleri.Jacksuratıkorkudanuyuşaraksırtçantasınıçekti,yereduşurdu.Geçkaldıgınıbiliyordu.

Yavaşdavranmıştı.ŞimdiMorgankoşeyidonecek,onuensesindenyakalayıpgulumseyecekti.Merhaba,Jacky,diyecekti.Oyunbittiartık,degilmikuçukvelet!Uzunboylu,avceketigiymişbiradamköşeninönündengeçti,Jack'eilgisizbirbakışlabaktı,suiçmekiçinçeşmeyeilerledi.

Geri donuyordu. Geri donuyordu artık Jack. Suçluluk duymuyordu. En azından şimdilik.Yalnızca o korkuyu duyuyordu. Çantasını açtı. Speedy'nin şişesi oradaydı. Içindeki sıvınınyüksekliğiüçdörtsantimancakvardı.

Hiçbirçocugunyolculukiçinozehire ihtiyacıolmayabiliramabenimvarSpeedy,benimvar!

Page 184: STEPHEN KING PETER STRAUB

Son yudumları kullanıyordu belki. Umurunda degildi. Geri donuyordu oraya. Yuzune birgülümsemeyayıldı,yüreğindekikorkuyusankiinkâretti.Dönüyorduartık.

Yineayaksesleri.BuseferkikesinlikleMorganAmcaydı.Adımlarısert,birazdaduzensizdi.Ama korkmuyordu artık Jack. Morgan Amca bir koku almıştı. Oysa koşeyi donunce oradakimseyigöremeyecekti.

Jack soluk aldı, egzoz kokularını içine çekti, şişeyi dudaklarına dogru egdi, kalan ikiyudumunbiriniiçti.Sonragözlerinisımsıkıyumduve...

Page 185: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:16

WOLF

1...güçlübirgüneşışığıkapalıgözlerinedeğdi.Sihirliiksirinbogucutatlıkokusununarasındabirbaşkakokudahaalıyordu...sıcakhayvan

kokusu.Seslerinideduyuyordu.Çevresindehayvanlarvardı.Jack gozlerini korkuyla açtı ama once hiçbir şey goremedi... ışıktaki degişiklik oyle ani

olmuştuki,birisiapansızküçükbirodadaikiyüzvatlıkbirampulyakmışgibiolmuştu.Yanma sıcak, post kaplı bir şey degdi. Urkutecek gibi degmedi... ya da Jack oyle umdu.

Geçiyorum-acelem-var-eyvallahdermişgibidegdi.OsıraayagakalkmayaçalışanJacktekraryeredevrildi.

"Hey!Hey!Uzaklaşondan!Hemendedimsana!"Gur,saglıklıbusesibirhayvanbogurmesiizledi."HayAllah!Aklınızyokmusizin!Uzaklasınondanbengözünüzüoymadan!"

Jack'ingozleriDiyarışıgınaalışmıştıartık.Hayvansurusununortayerindedurandevgibigenç adamı gordu. Zarif hareketlerle hayvanların sagrılarına yavaşça vuruyor, onlarıdagıtmaya çalışıyordu. Jack dogrulup oturdu, hemen Speedy’nin şişesini buldu. Şişede çokdegerli o son yudum vardı. Onu yerine kaldırdı. Kendisine arkası donuk durmakta olanadamdangözlerinihiçayırmıyordu.

Uzunboyluydu.Enazındanbirseksenbeşherhalde.Omuzlarıoylegeniştiki,buboyuylabilebirazoransızduruyordu.Upuzun, siyah, yaglı saçları, sırtındakurekkemiklerinekadarsarkmıştı. Hayvanların arasında kıpırdadıgında kasları şişip açılıyordu. Surusunu Jack'denuzağa,batıyolunadoğrusürmeyeçalışmaktaydı.

Dikkat çeken bir tipti. Arkası donuk oldugu halde. Ama Jack'i esas şaşırtan kıyafetiydi.Diyar'dagördüğüherkes,buaradakendisi,hepbolpantolon,tunik,yelekgiyiyordu.

Buadamınisesırtındamavibirblucintulumvardı.Adam yuzunu donunce Jack korkunç bir şokun bogazına dogru yukseldigini hissetti.

Hemenayağafırladı.Elroyyaratıktıbu.SürününçobanıElroyyaratıktı!

2

Page 186: STEPHEN KING PETER STRAUB

Amagalibada...değildi!Jackbelkibunu farkedecekkadarbilekalmazdıoradaama...korkusununbuyuklugunden

olduguyerdedonakalmıştı.Karşısındakiniiyicegorebilmesiveonuizleyenolaylar...sinemaolayı,kulubeolayı,SunlightYuvasıolayıhepbuyuzdenbirbiriniizledi.Avcınınfenerigozunualdığıiçinkaçamayangeyiktenfarkıyoktu.

Tulumlu adam yaklaşırken Jack duşundu: Elroy bu kadar uzun boylu, bu kadar genişomuzlu degildi. Gozleri de sarıydı... Bu yaratıgın gozleri pırıl pırıl, inanılmaz bir turuncutonundaydı. O gozlere bakmak, içindemumyakılmış bir balkabagına bakmak gibiydi.HemElroy'ungulumsemesindedelilikvecinayetizlerivarken,buadamınsuratıkocaman,neşelivezararsızdı.

Ayakları çıplak, kocaman, yayıktı. Ayak parmakları ikili uçlu gruplar halinde toplanmışduruyordu. Ustleri çok tuyluydu. Elroy'unkiler gibi toynak degildi. Jack şaşkınlık, korku vegülmeisteğiyleyansarhoştu.

Yaratık Jack'le arasındaki mesafeyi azaltıyordu. Gozleri daha da parlak bir turuncuolmuştu.Derkençamurlubirelârengedönüştü.Jackbuaradaoyüzdekigülümsemenindostçaoldugukadarşaşkınlıkyansıttıgımgordu.Ikişeyiaynıandaanladı.Birincisi,buyaratıktanbirzarargelmeyecegiydi. Zerrekadarbile. Ikinciside, çok zekidegildi karşısındaki.Belki zayıfdeğildiama...hızlıolmadığıkesindi.

"Wolf!"dedikıllıhayvançocuksırıtarak.Diliuzunvesivriydi.Jackurpererekonuntıpatıpkurdabenzediginiduşundu.Wolfdemekdekurtdemektizaten.Keçiye falandegildekurdabenziyordu. Inşallahzararsızdiyeduşunurkenyanılmamışımdır,dedi içinden.Okonudabirhata yaptımsa... artık başka hata yapar mıyım diye korkmama gerek kalmaz zaten. Hiçbirzaman, "Wolf Wolf!" Elini uzatıyordu. Jack ellerin de ayaklar gibi tuylerle kaplı oldugunugordu. Yalnız bu tuyler daha inceydi. Yakışıklıydı aslında. Avuçlarındaki tuyler daha gurdu.Renkleridedahaaçıktı.Taylarınkâküllerigibi.

Tanrım,galibabenimleelsıkışmakistiyor!Tedbirli davranıyordu ama aklına Tommy Amca gelmişti. Tommy Amca ona, insan el

sıkışmayı asla reddetmemelidir, derdi. En kotu duşmanıyla bile. Sonradan istersen onunlaolumunedovuşamaonceelinisık.Jackeliniuzattı,acabakemiklerimkırılırmıdiyeduşundu...yadaelimiyermibubenim?

"Wolf!Wolf ! Tokalaşalımhemen!Hemen!" Çocuk yaratık sevinçle bagırıyordu. "Hemen!Aferin,Wolf!Hemen!Wolf!"

Tum taşkın hevesine ragmen Wolf un el sıkışı yumuşaktı. Avuç tuyleri de yastık gibikoruyorduinsanınelini.Jackiçinden,Sibiryaayısınabenzeyen,samankokanbiryaratıktaişçitulumuvecandan tokalaşma,diyeduşundu.Dahaneler!Yoksabenipazarakendikilisesinefalanmıdavetedecek?

"Aferin Wolf a! Hemen! Hemen!" Wolf koca kollarını kendi bedenine sardı, guldu.Kendindenpekmemnundu.SonraJack'inelinetekrarsarıldı.

Buseferpompalargibisallıyordueli,Jack,benimdebirşeyyapmamgerek,diyeduşundu.

Page 187: STEPHEN KING PETER STRAUB

Yoksabusafvesevimligenç,güneşbatanakadarsıkacakelimi."Hemen! AferinWolf!" Bu sozler yeni dostunun en sevdigi sozlerdi galiba.Wolf bunları

Jack'inağzındanduyarduymazelinibıraktı.Jackrahatladı.Deniztutargibibirşeyhissetmişti."Yabancısın,değilmi?"dediWolf.Tüylüellerinitulumununyanceplerinesoktu."Evet,"dediJackde.Bukelimeninburalardakianlamınınneolduğunudüşünüyordu.Apayrı

biranlamıvardıbesbelli.Belirginbiranlam."Evet,herhaldeyabancıyım."'Tabiioyle!Kokundanbelli.Hemen!Anladım.Fenakokmuyorama,biliyormusun?Komik

kokuyor.Wolf !Benimadımbu.Wolf!Wolf !Wolf !"Başınıarkayaatıpguldu.Sesiulumagibiçıktı.

"Jack,"dediJackde."JackSaw..."Elitekraryakalandı,sallanmayabaşladı."Sawyer," diyebitirdi sozunu Jack eli serbest kalınca.Gulumsedi.Birisi kafasınabir şey

indirmişgibihissediyordu.Beşdakikaoncepisbirheladuvarınınardındaduruyordu.Şimdiiseburada,insandançokhayvanabenzeyenbugençlebirlikteydi.

Üsteliknezlesideyokolmuştu.

3"Wolf, Jack'le tanıştı! Jack Wolf la tanıştı! Hemen! Tamam! Iyi! Ah, Tanrım! Ah, Jason!

İnekleryolaçıktı!Ammadasalaklar!Wolf!Wolf!"Bağıraraktepedenaşağı,yoladoğrukoştu.Sürüsününyarısıyoldaydıgerçekten.Hayvanlar

şaşkın şaşkın çevrelerine bakmıyor, sanki "deminki otlar nereye gitti" diye soruyorlardı.Aslındaineklekoyunarasıbirşeylerdi.Böylebirmelezsoyanedeniracaba,diyemeraketti.

Birden gulme krizi tuttu. Jack oturup gulmeye başladı. Ellerini agzına kapatmış, sesçıkarmamayaçalışıyordu.

Hayvanlarınenbuyugununyuksekligiyuzyirmisantimiaşmıyordu.Postlarıkurkgibiydiama, Wolf un gozlerinin o çamurlu rengindeydi. Yani turuncu olarak parlamadıgızamanlardaki gibi. Dort ayaklarının uzerinde boynuz gibi çıkıntılar vardı. Hiçbir işeyaramayan şeyler.Wolf onları yoldan içeri aldı. Hayvanlar korku gostermeksizin, uslu uslugeldiler.

JackhoşlanmıştıWolfdan.Ilkgoruştehoşlanmıştı.TıpkıElroy'danilkgoruştekorkmasıvenefret etmesi gibi. Çelişki garipti, çunku ikisi birbirine çok benziyordu. Tek farkı, Elroy'undahaçokkeçiye,Wolfunsakurdabenzemesiydi.

JackagıradımlarlaWolfunsurusunuotlatmaktaolduguyereyurudu.OatleyBarındaarkakoridordaayaklarınınucunabasabasailerlerken

Elroy'un kokusunu nasıl aldıgım, onun varlıgını nasıl hissettigini hatırladı. Belki otekidunyadaki bir koyundaWolf ’unkokusunu oyle alabilirdi. Elroy'un ellerininnasıl kalınlaşıpkabuklaşmaya, biçim degiştirmeye başladıgım hatırladı. Dişleri nasıl da uzuyor, siyah

Page 188: STEPHEN KING PETER STRAUB

beneklerledolu,sivridişleroluyordu!"Wolf!"Wolfdonuponabaktı.Gulumsuyordu.Gozleriyineparlak turuncuydu.Biranhemvahşi,

hemdezekigozuktu.Sonragozlerdekiışıksondu,oçamurlurenk,oherzamankişaşkınelagözlerkaldı.

"Senbirtür...kurtadammısın?"'Tabiiöyleyim,"diyegülümsediWolf."Üstünebastın,Jack.Wolf!"Jack bir kayaya oturdu, duşunceli gozlerle Wolf a baktı. Artık hiçbir şeyin kendisini

şaşırtamayacağınısanıyorduama,Wolfbuişidepekgüzelbaşardı."Babannasıl,Jack?"diyesorduorahatsesiyle."Philnealemdebugünlerde?Wolf!"

4Jack baglantıyı kurmaya çalıştı. Sanki beyni boşalmış gibi oldu. Bir an kafası bomboş,

oturakaldı,sonraWolf ’unyuzunundegiştiginigordu.Omutlu,çocuksumerakifadesigitmiş,yerinebirhüzüngelmişti.Burundeliklerihızlaaçılıpkapanıyordu.

"Oldu,degilmi?Wolf!Uzuldum,Jack.Nebudalayım!Budalayım!"Wolfeliylekendialnınabir tokat attı, acısından bu sefer gerçek anlamıyla uludu. Çıkardıgı ses Jack'in kanımdondurdu.Sürününçobanıtedirginbakışlarlaçevresinebaktı.

"Ziyanıyok,"dediJack.Kendisesikulagınasankibaşkasıkonuşuyormuşgibigeldi."Ama...neredenbildinsen?"

"Kokundegişti,"dediWolfrahatlıkla."Oldugunuseninçıkardıgınkokudananladım.ZavallıPhil!Neiyiadamdı!Sanaaçıkçasöyleyebilirim,Jack!Babançokiyiadamdı!Wolf!"

"Evet,"dediJackde."Amaonuneredentanıyorsun?Babamolduğununasılanladın?"Wolf sankibu soruçokbasitmişde cevapgerektirmiyormuşgibibaktı Jack'e. "Onunda

kokusunuhatırlıyorumelbette.Kurtlartümkokularıhatırlarlar.Seninkokundaonunkigibi."Jack kendini yere atıp tepine bagıra gulmek istiyordu. Insanlar ona gozlerinin, agzının

babasına benzedigini çok soylerlerdi. Ama babası gibi koktugunu kimse, soylememiştibugüne,kadar.Herhaldebuişteçılgınbirmantıkvardı.

"Onunasıltanıdın?"diyesordu.Wolfşaşalamışgöründü."Ötekiylebirliktegeldi,"dedisonunda."Orris'dengelenle.Bençok

kuçuktum.Otekikotuydu.Bizdenbazılarınıçaldı.Babanbilmiyordu."Bunuaceleyleeklemişti.SankiJackkızacakmışgibigeliyorduona."Wolf!Yoo!Babaniyiydi.Phil.Amaöteki..."

Başımağırağırikiyanasallıyordu.Yüzündekiifadeaçıktı.Birçocuklukkâbusuyaşıyordu."Kotu," dedi. "Budunyada kendine bir yer yaptı demişti babam. Çogu zaman Ikizlisinin

içindeydi ama senindunyandangelmeydi.Onunkotu oldugunubiliyorduk.Amakim inanırkurtlara? Kimse! Baban da biliyordu onun kotu oldugunu. Ama kokusunu bizim kadaralamıyordu.Bukadarçokkötüolduğunubilemiyordu."

Page 189: STEPHEN KING PETER STRAUB

Wolfbaşınıarkayaatıptekraruludu,sesigöklerdeyankılandı.

Page 190: STEPHEN KING PETER STRAUB

AraBölüm

SLOATBUDÜNYADA(II)

MorganSloatbuparkayısatınalırkenKayalıkdaglarınındogusunun1Ekim'denitibarenbuzlardiyarıoldugunusanmaktaydı.Şimdi isevucudundannehirlergibi terlerboşalıyordu.Elini parkasının cebine attı, kuçuk çelik bir kutu çıkardı. Kilidinin altında onminik dugmevardı. Birkaçına dikkatle bastı, kutunun uzerindeki ekranda birtakım sayılar gozuktu.Dunyanın en kuçuk kasası, diye reklam edilmekteydi bu alet. Onu Zurih'ten almıştı. Satanşirketin dedigine gore, olu yakma fırınında bir hafta kalsa, karbonçelik govdesi yine deerimeyecekti.

Kapakçıtdiyeaçıldı.Sloat ikiminikkadifeaçtı,yirmiyıldanberi sakladıgıbir şeyebaktı.Buncaderdesebep

olanoveletdogmadançokoncesindenberi.Tenekebiranahtardı.Birzamanlarbiroyuncakkurşun askerin kurma anahtarıydı. Sloat o oyuncagı California'nın Point Venuti denilenkasabasında, kuçuk bir dukkanın vitrininde gormuştu. Karşı koyamadıgı, koymak daistemedigi birdurtuyledukkanagirip askeri beşdolara satın almıştı. Istedigi askerdegildizaten.Dikkatiniçekenşey,anahtardı.Dukkandançıkarçıkmazanahtarıçıkarıpcebineatmış,askeridesokaktakiçöpvarilinefırlatmıştı.

Lewisburgotoparkında,arabasınınyanındadururkenanahtarıkaldırıpbaktı.TıpkıJack'inmızrabı gibi, bu anahtar da Diyar'da bambaşka bir «ey haline geliyordu. Bir keresindeDiyar'dandonerkenanahtarıişyeribinasınıngirişholundeyereduşurmuştu.HerhaldeiçindeDiyarsinirindenbirazkalmışolmalıydıki,birsaatsonraJerryBledsoedenilenoaptaloradaoluvermişti. Eline mi almıştı Jerry onu? Ya da belki ustune basmıştı. Sloat bilmiyordu.Aldırmıyordu da. Jerry'den hoşlanmazdı zaten. Ustabaşının çifte sigortası olduguna gorekarısının da durumu eskisinden iyiydi. Anahtarı bulan Phil Sawyer olmuştu sonunda.Morgan'a geri verirken, "Al, Morg, ugurundu galiba, degil mi?" demişti. "Zavallı Jerrygötürüldüktensonralobidebuldum."

Evet,lobide.Herşeyinyanıkkoktuğulobide.Herşeyinyanıpkavrulduğulobide.Birtekbutenekeanahtarsağlamkalmıştıorada.Otekidunyadagaripbir yıldırım fırlatmakaynagı halinedonuşuyordubuanahtar. Sloat

onuincebirgümüşzincirleboynunaastı."Sanageliyorum,Jacky,"dedihemenhemenşe katlibirsesle."Bugulunçoyunubirsona

vardırmanınzamanıgeldiartık."

Page 191: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:17

KURTLASÜRÜ

1Wolf bir suru şey anlattı, bir ara ayaga kalkıp suruden yol ustune çıkan hayvanları geri

çagırdı,yarımmilkadarbatıdakidereyedogrusurdu. JackonaneredeoturdugunusoruncaWolfkolunubellibelirsizkuzeyedogrusalladı.Ailesiylebirlikteoturdugunusoyledi.Jackbirazaçıklamasınıisteyinceşaşırmışgorundu,karısıveçocuklarıolmadıgınıbelirtti.Wolfun"KocaDolunay"dedikleridonemeulaşmasınadahabir ikiyıl vardı.Ogunu sabırsızlıklabekledigiyüzündekiohevesdolu,safgülümsemedenbelliydi.

"Amaailemleoturuyorumdedin!""Ha, ailem!Onlar!Wolf!" diye gulduWolf. 'Tabii.Onlar!Hepbir arada otururuz. Suruyu

kollamakgerek,anlarsınya!Onunsürüsünü.""Kraliçeninmi?""Evet. Inşallah hiçbir zaman olmez kraliçemiz." Wolf sag yumrugunu alnına dayayıp

eğilerekgaripbirselâmçaktı.Jack'indahasonrasordugusorulardurumubirazdahaaçıklargibioldu.YadaJack'eoyle

geldi.Wolfbekardı.Bukelimeonapekyakışmasada...durumoyleydi.Sozunuettigiailepekkocamanbiraileydi.Açıkçası,

Kurtlar ailesiydi. Goçebe, ama sapma kadar sadık bir ırktılar. Dış Bolge'nin dogusunda,yerleşmeyerlerininbatısındabulunanboşalandasağasolagöçerekyaşayıpgidiyorlardı.'

Wol lar saglam, guvenilir işçilerdi genellikle. Guçleri efsaneleşmişti. Cesaretleri unsalmıştı. Içlerinden bazıları doguya, yerleşme yerlerine gitmiş, orada Kraliçeye muhafızolarak, askerolarak,hatta ozelmuhafızolarakhizmetediyorlardı.Wolfunanlattıgınagorehayatlarında iki onemli şey vardı: Biri Kraliçe, ikincisi de aileydi.Wol ların çogu kraliçeyeböylesürügüderekhizmetediyordu.

Bu inek-koyunlarDiyar'ıngereket,gerekyun,gerekseyag içinenbellibaşlıkaynagıydı.Wolf bunu dogrudan soylemiyordu ama, Jack dinlediklerinden bu anlamı çıkarıyordu. Tumsurulerkraliçeyeaitti.Çobanlıkişini,tabaşlangıçtanberihepWol laryapıyordu.Işleribuydu.Jack'inaklınaBufalo'larlaKızılderililergelmişti... tabiibeyazadamobolgeleregelipdengeyibozanakadar.

Jack ellerini ensesinde kenetlemiş, sırtustu yatıyordu. Benligini harikulade bir barış ve

Page 192: STEPHEN KING PETER STRAUB

huzurduygusukaplamıştı."Neoldu,Jack?""Hiçbir şey,"diye gulumsedi Jack. "Wolf, aydedeyuvarlakoldugunda sengerçektenkurt

halinegeliyormusun?""Elbette geliyorum!" diye karşılık verdiWolf. Pek şaşırmışa benziyordu. Sanki Jack ona,

tuvaletegittiktensonrapantolonunuçekermisindiyesormuşçasınaşaşırmıştı. "Yabancılaröyleolmuyor,değilmi?Philsöylemiştibanaolmadıklarını."

"Ya...sürü?"diyesorduJack."Sendeğişinceonlar..."Wolfciddibirsesleanlattı."Yo,değiştiğimizzamansürününyanmagitmeyiz.Jasonaşkına!

Elbette gitmeyiz! Gidersek yeriz onları, anlamıyor musun? Surusunu yiyen Wolf iseoldurulerek cezalandırılır. Iyi ÇiftçilikKitabında oyle yazılı.Wolf !Wolf?Ay yuvarlakolduguzamangidebilecegimizyerlervardır.Surunungidecegiyerlerdevardır.Onlaraptaldırama,dolunaydabizdenuzakdurmasınıbilirler.Wolf!Bildiklerideiyitabii!"

"Amaeğersürününhayvanlarınıyemiyorsanız,neyiyorsunuzohalde?""Sendebabangibihabiresorusoruyorsun.Wolf!Amaziyanıyok.Evet,etyiyoruz.Elbette

etyiyoruz.Kurtdeğilmiyizbiz?"Diyar'dakiherkesgibiWolfdapekesrarengizdi.Hemharikulade,hemdeürküntüvericibir

esrarvardıondada. Jack'inbabasıylaMorganSloat'u tanıması,onların Ikizlilerinidefalarcagormuşolmasıdaesrarengizliginekatkıdabulunuyordu.Amatumsebepodegildi.WolfunhersoyledigisozJack'inaklınabirduzineyenisorugetirmekteydi.OsorularındaçogunaWolfyacevapvermiyor,yadaveremiyordu.

Philip Sawtelle'le Orris'in ziyaretleri bunlardan biriydi. Onlar geldiklerinde Wolf daha"kuçukay"donemindeydi.Ikikızkardeşiveannesiylebirlikteoturuyordu.Konuklaryalnızcaoradangeçmekteydiler. Jack'in şimdi yaptıgı gibi.Amaonlardogudanbatıyadegil, batıdandoguya gidiyorlardı. Wolf bunları anlatırken Jack'e, "Dogrusunu istersen bu kadar batıyagelmişolduğuhaldedahabatıyagidenilkinsansenigörüyorum,"demişti.

Çocuklugundagorduguokonuklarınikisideneşeliinsanlardı.Sorunlarsonradançıkmıştıortaya.YaniOrris'dengelensorunlar.AncakJack'inbabasınınortagıkendinebudunyadabiryer edindikten sonra çıkmıştı. Wolf bunu tekrar tekrar soyluyordu. Ama bu sefer galibaSloat'dan soz ediyor, onun Orris gibi gozuktugunu anlatıyordu. Wolf un anlattıgına goreMorgan onun kız kardeşlerinden birini çalmıştı. Annesi yavrunun çalındıgını ogrendiktensonrabirayboyuncahepkendipençeleriniısırmışdurmuştu.ZamanzamanbaşkaWol larıdaçalıyorduMorgan.Wolfsesinialçaktı,yuzundenbatılkorkularladolubirifadeyleJack'etopaladamın bu kurtları oteki dunyaya goturdugunu, yani yabancıların diyarına goturdugunu,onlaraoradasürüyüyemesiniöğrettiğinisöylemekteydi.

Jack,"Busizingibileriçinçokkötübirşey,öyledeğilmi?"diyesordu.Wolfuncevabıbasitti."Lanetleniröyleleri!"JackbaşlangıçtaMorgan'ınbuWol larıkaçırdıgınısanmıştı.Amadinlerken,durumunpek

deoyleolmadıgınıanladı.Çalınan,buyaratıklarınzihinleriydi.Yanikraliçeyebaglılıklarınıbir

Page 193: STEPHEN KING PETER STRAUB

kenaraatıpMorgan'abaglanıyorlardı.MorganSloat'a,yadaOrris'liMorgan'a.BuradandogalolarakaklınaElroygeldi.

Sürüsünüyiyenbirkurtöldürülerekcezalandırılır.Sonra da yeşil arabalarını durdurup kendisine yol soran, şeker veren, onu arabalarına

bindirmeyeçalışanadamlarıhatırladı.Ogözler.Değişiyorduogözler.Öylelerilanetlenir.Okendinebudünyadabiryeredindi.ŞuanakadarJackkendiniguvendevesevinçiçindehissediyordu.Diyar'adondugune,bu

temizhavayısoludugunamemnundu.Ohio'nunogrihavasındançokdahahoştuburası.Sonrayanındadakocaman,dostçadavranışlıWolfvardı.Issızbiryoredeydiler.Çevrelerindebaşkahiçkimseyoktu.

Kendinebudünyadabiryeredindi.Wolfababasınısordu.YanibudunyadakiPhilipSawyer'i.AmaWolfyalnızcabaşınıikiyana

sallamaklayetindi.Azsonra, iyiadamdı,dedi.Ikizlisidevardı.KendisibirYabancı'ydı.AmaWolfunbildigibukadarlakalıyordu. Ikizlidemek,bir turkardeşlikdemekoluyordu.OndanotesineaklıermiyorduWolfun.PhilipSawyer'idetarifedemiyordu.Hatırlamıyorduçunku.Birtekkokusunuhatırlıyordu.Tumyabancılargorunuşteiyiolurduama,aslındagerçekteniyiolanbirtekPhilSawyer'dionagore.BirkeresindeWolfavekardeşlerinehediyelergetirmişti.GeçişyaparkendeğişmeyenbuhediyelerdenbirideWolfungiydiğiiştulumuydu.

"Hep giyerim," diye anlatıyordu. "Beş yıl kadar giydikten sonra annem atmamı istedi.Eskidiartıkdedi.Kuçuldudedi!Wolf!Amabenvazgeçmedim.Sonundaannembirdavulcudankumaşaldı.Batıyadogrugitmekteolanbirdavulcudan.Kaçparaverdi,bilmiyorum,dogrusu,Wolf! sormayadakorkuyorum, Jack.Kumaşımaviyeboyadı, banaaltı tulumdikti.Babanıngetirdiklerinişimdiyatarkenkullanıyorum.Wolf!Wolf !Yastıkyapıyorumkendime."Wolftatlıtatlıgulumsedi.Bu,Jack'epekdokundu,uzanıponunelinituttu.Eskihayatındaolsabunuaslayapmazdı.Şuanda,yapmamaklabirşeylerkaybettigineinanıyordu.Wolfunsıcak,guçluelinitutmakçokhoşunagitmişti.

"Babamısevdiğinememnunoldum,Wolf,"dedi."Severdim!Severdim!Wolf!Wolf!"Tamosıradayeryerindenoynadı.

2Wolfkonuşmayıkesti,şaşkınbakışlarlaçevresinebaktı."Wolf?Neolu...""Şşşş!"OsıradaJackdeduydu.Wolfunduyarlıkulaklarısesidahaoncefarketmiştiama,azsonra

artmıştı ses. Çok geçmeden, sagır sultanın duyabilecegi hale gelmişti. Hayvanlar da

Page 194: STEPHEN KING PETER STRAUB

çevrelerine baktılar, sonra sesin kaynagından uzaklaşmaya çalıştılar, birbirini ite kakakaçıştılar.Sankibir radyooyunundabirisininçarşafyırttıgınıanlatmak içinyapılanefektti.Çokağıryırtılanbirçarşaf.Amasesartıyor,artıyordu.SonundaJackçıldıracağınısandı.

Wolfayagasıçradı.Şaşkın,aklıkarışmış,korkuiçindeydi.Mırıltıyabenzeyenyırtılmasesidahadayukseldi,surudeavazıçıktıgıkadarmelemeyekoyuldu.Hayvanlarınbirkısmıdereyegiriyordu.Jackiçlerindenbirininpofdiyesuyadevrildiginigordu.Arkadaşlarıitiştirmiştionu.Hayvan kotu bir çıglık kopardı. Bir başka inek-koyun, onun uzerine devrildi. Derenin karşıyamacı alçak ve ıslaktı. Yeşil otlar, çamurlar kaplamıştı orayı. Inek-koyunlardan bazıları otarafavarmayıbaşardı,hemençamurabulandılar.

"Salakhayvanlar!"diyebagırdıWolfonlara!Yamaçtanaşagı,dereyedogrukoştu.Oradailkdevrilenhayvanzatenölmeküzereydi.

"Wolf!" diye bagırdı Jack. AmaWolf onuduyamıyordu. Yırtılma sesi oyle guçlenmişti kiJackzatenkendisesinibilezorduyuyordu.Başınıha ifsagaçevirdi,dereninkendindenyanaolankıyısınabaktı,agzışaşkınlıktanaçıkkaldı.Havayabirşeyleroluyorduorada.Yerdenbirmetreyuksekliktekihavadonmeye,kıpırdamayabaşlamıştı.JackhavanıniçindekiodeliktenBatı Yolu'nu gorebiliyordu ama, yol bulanıktı. Sıcak havada yerden yukselen dumanlarınardındaymışgibititriyordugörüntü.

Havayı yara gibi çeken bir şey var... bir şey geliyor... bizim taraftan? Ah, Jason, ben degelirken boyle mi yapıyorum? Ama o korkunun arasında bile biliyordu kendisinin boylegelmediğini.

Böylegeleninkimolabileceğihakkındadabirfikrivardı.Hementepedenaşağıkoşmayabaşladı.

3Yırtılma sesi devam edip gidiyordu. Wolf derede dizustu çokmuştu. Ikinci devrilen

hayvanınayagakalkmasınayardımediyordu.Alttakiilkdevrilen,suylasuruklenmeyebaşladı.Vücuduhareketsizdi.

"Kalkayağa!Jasonbelâmversin!Kalkayağa!Wolf!"Hayvanıitiyor,kakıyor,kalkabilmesiiçinelindengeleniyapmayaçalışıyordu.Sonundaiki

kolunuhayvanınkarnınasarıpyukarıyadogruçekti. "WOLF!HEMEN,HAYDI!"diyebagırdı.Gomleginin kolları pazularının hizasından yarıldı. Her yanından sular saçılanWolf, gozlerituruncu alevler gibi parlayarak ayaga fırladı.Mavi tulumu suyu emince siyah gibi olmuştu.Hayvanınburun"deliklerindensularboşalıyordu.Wolfonukopekyavrusugibibagrınabastı.Hayvanıngözleriakakbakıyordu.

"Wolf!"diyebağırdıJack,"Morganbu!Gelen..."Wolf avazı çıktıgı kadar, "Suru!" diye geri bagırdı ona. "Wolf!Wolf ! Zavallı surum! Jack,

sakınsen..."Gerisiduyulamadı.Yerlerititretenbirgokgurultusununarasındakayboldu.Gokgurultusu

Page 195: STEPHEN KING PETER STRAUB

biraniçinolanetolası,tekduzeyırtılmasesinibilebastırdı.Wolfunhayvanlarıkadarşaşkındurumda olan Jack başım kaldırıp masmavi masum gokyuzune baktı. Bir iki beyazbulutcuktanbaşkabirşeyyoktugökte.

GokgurultusuWolfunsurusunubusbutunpanigeugrattı.Kaçmayaçalışırkenaptallıklarıyuzunden birbirine çarptılar, sulara yuvarlandılar. Jack kemik kırılması sesleri, peşindenmelemeler, acılı çıglıklar duydu. Wolf o keyle bagırıyordu. Kurtarmaya çalıştıgı hayvanıkucağındandüşürdü,dereninkarşıkıyısındakiçamurlaradoğrukoştu.

Daha o oraya ulaşamadan once beş altı hayvan ona çarpıp devirdiler. Sular fışkırdı,ışıklandı.JackzavallıWolfunobudalahayvanlarınayaklarıaltındaezilipbogulmatehlikesiyleyüzyüzeolduğunugördü.

Hemen dereye dogru koştu. Sular, kalkan çamurdan kapkara kesilmişti. Akıntı surekliolarak Jack'i devirmeye çalışır gibiydi. Meleyen bir hayvan, gozleri yuvalarında donerekyanıbaşındankoştu,Jack'idedevirmesineramakkaldı.Jackyuzunesıçrayansularıngozlerinedolmasınıengellemeyeçalıştı.

Artıkobirteksestümdünyayıdoldurmuşgibiydi:Wolf.Morgan'aaldırma.Hiçdeğilseşimdilikaldırma.Wolfunbaşıdertte.Wolfunıslakbaşıbiransularınuzerindebelirdi,sonrauçhayvanbirdenoyanaseyirtti,

Jack yalnızca o tuylu eli gorebildi. Tekrar ilerledi. Hayvanların arasından geçmeyeuğraşıyordu.Bazılarıhâlâayaktaydıinek-koyunların.Birkısmıdadevrilmiş,boğuluyordu.

"Jack!"Busesyırtılmasesinidebastırdı.Jack'intanıdığıbirsestibu.MorganAmca'nınsesi."Jack!"Birgokgurultusudahaduyuldu.Buseferkigoklerdetopatışlarıgibiyuvarlanayuvarlana

uzaklaştı.Jacksoluksoluga,ıslaksaçlarıgozlerinegirerkendonupomzununuzerindengeriyebaktı.

Lewisburg-Ohio yakınındaki konaklama yerine dogru bakıyordu aslında. Bozuk bir camınardındangorurgibigoruyorduorayı.Amagoruyorduyinede.Tuvaletinduvarı,donupduranhavanınhemensolundaydı.BirChevroletpikabınarkatamponusagdagozukuyordu.Dahabeşdakika once Wolf la ikisinin sakin sakin oturup konuştukları yerde duruyordu Chevrolet.IkisininortayerindeMorganSloat, tıpkıAmiralByrd'inGuneyKutbunasaldırısınıhatırlatırbiçimdedikilmişti.Kocaman,kırmızısuratıcinayetişleyecekkadaro keliydi.O ke...vebirşeyha.Zafermi?Evet.Jackemindibuifadeninzaferolduğundan.

Derenin ortasında, kasıklarına kadar gelen suda durdu. Yanından hayvanlar geçiyorduikidebir.Meliyor,boguruyorlardı. Jack'in iri iriaçılmışgozlerigerçegindokusundaaçılanodeliğebakıyordu.Ağzıdahadafazlaaçılmıştı.

Benibuldu,ahTanrım,benibuldu."Oradasındemek, taşkafaveletseni!"diyebagırdıMorganona.Sesiulaşıyorduama,bir

dunyanıngerçegindenotekiningerçeginegelirkenbirazboguklaşıyordu.Telefonkulubesinin

Page 196: STEPHEN KING PETER STRAUB

içindebağıranbirininsesinidinlemekgibiydi."Şimdigöreceğiz,değilmi?Değilmi?"Morgan bir adım attı. Yuzu yumuşak plastikten yapılmış gibi titriyordu. Jack onun

avucundabirşeytutmaktaoldugunugordu.Boynunaasılmışduranbirşeyitutuyordu.Kuçuk,parlak,gümüşrengibirşey.

Felç olmuş gibi duruyordu Jack. Sloat iki evren arasındaki delikten ilerlemekteydi.Yaklaştıkça degişmeye başladı. Yatırımcı, toprak spekulatoru, Hollywood ajanı MorganSloat'dan, Orris'li Morgan'a dogru degişiyordu. Olmekte olan kraliçenin tahtının varisine.Kırmızı, sarkık yanakları inceldi, renkleri soldu. Saçları yeniden çıktı, alnını çerçeveledi.Morgan'ın Ikizlisinin uzun saçları vardı. Omuzlarına kadar, siyah, olu gorunumlu saçlar.Ensesindebirkurdeleylebağlamıştıonları.Amaçoğudakurdeledenkurtulmuştu.

Parkasıtitrergibioldu,birangozdenkayboldu,sonrapelerinvekapişonhalindeyenidenbelirdi.

MorganSloat'unayagındakisuetçizmeler,dizdenyukarıyavarankoyurenkderiçizmeleredönüştü.Üstuçlarıkıvrılmıştı.Birininkenarınabirdebıçaksokuluydu.

Avucundatuttuguufacık,parlakşeyisebuaradamavialevlerpuskurenbiryıldırımaletinedönüşmüştü.

Biryıldırım...Ah,Taftam...elinde..."Jack!"Buseferkisesleniş,ağzısudolubirininsesiydi.Jackolduguyerdedondu,hayvanlardanbirineçarpmaktanzorkurtuldu.Wolfunbaşının

tekrar battıgım gordu. Ellerinin ikisi de havada sallanıyordu. Jack oraya atıldı. Yoldahayvanlardanbirininsagrısıonafenaçarptı,Jackdevrildi,solukalırkencigerlerinesudoldu.Çabucak tekrar ayaga kalktı. Oksuruyor, bogulmamaya ugraşıyordu. Bir eliyle koynunuyoklayıpşişeyiaradı.Belkisuyadüşmüştürdiyekorkuyordu.Yoo,hâlâyerindeydi.

"Çocuk!Döndebanabak,çocuk!"Vakit yok,Morgan, uzgunum! Senin yıldırımından kurtulmaya çalışmadan once,Wolf ’un

sürüsüyüzündenboğulmaktankurtulmayabakmamgerek.Önce...Mavi alev Jack'in omuz başından cızlayarak geçti. Derenin çamurlu kıyısında duran

hayvanlardan birine çarptı, zavallı hayvan dinamit yutmuş gibi oldugu yerde patlayıverdi.Çevresine igne gibi ince kan damlaları fışkırdı, Jack ortalıga yagmur gibi et lokmalarınınyağdığınıgördü.

"Dondebanabak,çocuk!"Buemirdekigucuhissedebiliyordu.SesinkuvvetisankiJack'inyüzünüavuçlarınaalmış,çevirmeyeuğraşıyormuşgibiydi.

Wolftekrardebelenipdogruldu.Saçlarısuratınayapışmıştı.KamaşangozleriIngilizçobanköpeklerigibibakıyordu.Öksürüyor,sendeliyor,sankineredeolduğunubilmiyordu.

"Wolf!"diyebağırdıJack.Amaoandagökgürültüsütekrarpatladı,onunsesinibastırdı.Wolfegildi,çamurlusularakustu.Biransonrabirhayvandahagelipçarptı,Wolfbirdaha

sularagömüldü.

Page 197: STEPHEN KING PETER STRAUB

Tamam,artık,diyeduşundu Jackumutsuzluk içinde.Buseferki tamam... gitti artık.Oyleolmalı.Onuunutupburadankaçmalıyım...

Ama yine de Wolf a dogru gidiyordu. Yoluna çıkan hayvanları iterek yaklaşıyorduarkadaşına.

"Jason!"diyebagırdıOrris'liMorgan. Jackanladı.Diyar'ınTanrısınaseslenmiyor, Jack'inadınıhaykırıyordu.BuradaJackdeğildio.Jason'du.Amakraliçeninbebekliğindeölmüştü...

Tekrarocızırtılıelektrikgeçtiyanından?Adetasaçlarınıniçindegeçti.Otekikıyıyaçarptı,Wolfunhayvanlarındanbirinidahadumanetti.Yoo,tamdayoketmemiştihayvanı.Bacaklarhalaoradaydı.Çamuradorttanedirekgibisaplanmıştı. Jackbakarkendortyanadevrildiler."DONDEBANABAK,ALLAHBELANIVERSIN!"Sudayız.Nedensuyaatıpbizikebapetmiyor?Benide,Wolfuda,bütünhayvanlarıda?

Birdenbeşincisınıf izikbilgisinihatırladı.Elektrikbirkeresuyadegdimi,heryanabirdengidebilirdi...eskiçıktığıkaynağabile.

Wolfun sular altındaki yuzunu gormek zihnindenoduşunceleriuzaklaştırdı.Hala sagdıWolf. Ama inek koyunlardan birinin altındaydı. Hayvan yaralı degildi. Yalnızca korkudandonakalmıştıolduguyerde.Wolfunelleriacıklı,umutsuzbirenerjiyleharekethalindeydi.Jackyaklaşırkenellerdenbirihareketsizleşti,yüzmeyebaşladı.

Jackhiçyavaşlamadansolomzunualçalttı,inek-koyunaolancahızıylaçarptırdı.Hayvan yavru falan degildi. Jack belki onu yerinden bile kıpırdatamazdı. Hele de akıntı

boyle ters gelirken. Ama Diyar hayvanları kuçuk oldugundan, Jack de olanca gucunukullandıgından, hayvan sendeledi, bir an için oldugu yere oturdu, sonra kıyıya dogru attıkendini.Jack,Wolfuneliniyakaladı,olancakuvvetiyleasılıpçekti.

Wolf agaç govdesi gibi isteksizce çıktı yuze. Gozleri yan kapalı, dalgın bakıyordu.Kulaklarından,burnundan,ağzındansularboşalmaktaydı.Dudaklarımosmorkesilmişti.

Jack,Wolfututmuşdururkensaglarındanvesollarındanbirermavialevdahageçti.Ikisidereniniçindevalsyapmayaçalışanikisarhoşaberkiyorlardı.Çamurlukıyıdabirhayvandahaparçalanıphavayauçtu.Alevlerçamurlarınuzerinesaçıldı,sonrakuruyereuzandılar."Wolf!"diye bagırdı Jack, "Wolf! Tanrı aşkına!" "Auuuh!" diye inlediWolf. Jack'in omzu uzerindençamurlusularakustu."Auuuuhh!"

Jack artık Morgan'ı kıyıda gorebiliyordu. Uzun boylu, siyah pelerinli biri. Kapişonu ovampirsuratımpekbirbeyazgostermekteydi.Diyarsihiriburadabilebelliediyordukendini.Morgan şişman degildi burada, yuzu bile incelmiş, yakışıklı olmuştu. Elindeki yıldırımıuzattıkçahavayımavialevlerleyarılıyordu.

"Sen de, salak dostun da!" diye haykırdı Morgan. Dudakları bir zafer gulumsemesiyleyayılmıştı.Sarıdişleri,Jack'inbiraniçinhayalettiğigüzelliğidesüpürüpgötürdü.

Wolfbir çıglıkatıp Jack'inkollarındasarsıldı.Morgan'abakıyordu.Gozleri turuncubirerateşti.Nefretvekorkuylaparlıyorlardı.

"Senişeytan!"diyebagırdıWolf."Senişeytan!Kızkardeşim!Cankızkardeşim!Wolf!Wolf !Senişeytan!"

Page 198: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack şişeyi koynundan çekti, içinde zaten bir tek yudum vardı. Tek koluyla Wolf ututamazdı. Zaten de tutamıyordu.Wolf da kendi kendine ayakta durabilecek halde degildi.Neyse,önemiyoktu.Onuzatenötekidünyayagötüremezdiyanında...yoksagötürebilirmiydi?

"Seni şeytan!" diye bagırdı Wolf yine. Aglıyordu. Islak suratı Jack'in kolu uzerindenkaymaktaydı.Mavitulumununsırtısulardabalongibikabardı,yüzdü.

Ortalıkyananotvehayvankokularıyladoluydu.Gökgürültülerikıyametikoparıyordu.Buseferalevöylesineyakındangeçtiki,Jackburundeliklerininkıvrıldığınıhissetti."EVET;IKINIZDE!"diyehaykırdıMorgan."YOLUMAÇIKMAYIOGRETECEGIMSIZE!YAKIP

KAVURACAĞIMİKİNİZİDE!MAHVEDECEĞİMSİZİ!""Wolf,tutun,"diyeseslendiJack.Arkadaşınıdogrultmaçabasındanvazgeçti.Yalnızcaelini

kendiavucunaalıpsımsıkıtuttu.'Tutunbana,anladınmı?""Wolf!"Jack şişeyi dudaklarına dikip kaldırdı, çurumuş uzumlerin o igrenç tadı son defa olarak

agzına yayıldı. Şişe artık boştu. Yutkunurken Morgan'ın yıldırımlarından birinin şişenincamınaçarptıgınıduyduamacamkırılmasesipekuzaktangeldi... birelektrik tıkırtısındanibaretkaldı.Morgan'ınöfkelihaykırışlarıgibi.

Bir delige geri geri duşuyormuş gibi hissetti. Bir mezar belki. Wolf un elini oyle sıkıtutuyorduki,acısındaninledi.Başıdonuyordu.Derkenguneşışıgıyokoldu.Ekimayınınogriışıgınadonuştu.Jack'inyuzunesogukyagmurdamlalarıçarptı.Içindedurmaktaoldugusuyundeminkinden çok daha soguk oldugunu hissetti. Uzaklardan bir ugultu duyuluyordu. Otoyoldakimotorgürültüsü.Amatamtepesindengelmekteydises.

Imkansız... diye duşundu. Ama gerçekten imkansız mıydı? Bir an hayalinde Diyarkamyonlarıbelirdi...

Döndüm...diyedüşündüsonra.Aynıyere,aynızamanadöndüm.Hapşırdı.Nezlesidegeridönmüştü.Amaikişeyvardıki...onlareskisininaynısıdeğildi.Tuvalet yoktu burada. Ustten geçen otoyolun altındaki buz gibi suyun içinde

durmaktaydılar.Wolfdayanındaydı.İkincideğişiklikbuydu.VeWolfavazıçıktığıkadarbağırıyordu.

Page 199: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:18

WOLFSİNEMAYAGİDİYOR

1Tepelerindenbirkamyondahagurleyerekgeçti,motorunukukretti.Ustgeçitsarsılıyordu.

WolfbirçığlıkatıpJack'esarıldı,ikisininbirliktesuyadevrilmelerineramakkaldı."Kesartık!"diyebağırdıJack."Bırakbeni,Wolf!Kamyongeçtialttarafı!Bırakbeni!"Wolfunsuratınahiç istemeyerekbir tokatşaklattı...Wolfunkorkusupekacıklıydı.Ama

isteracıklıolsun,isterolmasın,WolfJack'denenaşagıkırksantimuzun,yetmişkilokadardadahaagırdı.Daggibiyditepesinde.Egerdevirirdeikisinibirliktebubuzgibisularagomerse,enazındanzatürreeolacaklarıkesindi.

"Wolf!Hoşlanmadım!Wolf!Hoşlanmadım!Wolf!Wolf!"Ama sarılışı biraz gevşemişti. Az sonra kolları iki yanma sarktı. Yeni bir kamyon

tepelerinden gurleyerek geçerken Wolf buzuldu, ama Jack'a sarılmamayı başardı. Çocuga,"Kurtar beni, lutfen kurtar beni... Olsem daha iyi buraya gelmekten" diyen bakışlarlabakıyordu.

Ben de isterdim kurtulmayı, Wolf, ama Morgan var otede. O olmasa bile, zaten sihirliiksirimdebitti.

Başını egip sol eline baktı. Speedy’nin kırık şişesinin boynu hala avucundaydı. Sıkı sıkıtutuyorduonu.Wolf’unöylecanhavliylesarıldığındabiryerinikesmemişolmasımucizeydi.

Jackşişeyifırlatıpattı.Cup!Bu sefer iki kamyon geçti ustlerinden. Gurultu iki kat daha guçlu oldu. Wolf korkuyla

bagırdı,ellerinikulaklarınakapattı. JackgeçişiyapıncaWolf ’unellerindekituylerinçogununyokoldugunugormekteydi.Amahepsiyokolmamıştıyinede.Dikkatlebakıncaarkadaşınınişaretveortaparmaklarınıntıpatıpaynıboydaolduğunudagördü.

"Yuru, Wolf," dedi kamyonların gurultusu biraz uzaklaşınca. "Gidelim buradan. Vaftizedilmeyibekleyenikisersemebenziyoruz."

Wolfuelindentuttu,elininnekadarsıkıkavrandıgımhissedinceyuzunuburuşturdu.Wolfbunugördü,elinibirazgevşetti.

"Benibırakma,Jack,"dediWolf."Lütfen,lütfenbırakmabeni!""Yo,Wolf,bırakmam,"dediJack.Içiniçin,nasılsokuyorsunbaşınıbubelalara,sersem,diye

duşundu. Ohio'nun batısında bir ust geçidin altında, yanında sevgili kurdunla buluyorsunkendini.Nasılbeceriyorsunbunları?Kursunamıgittin?Hembuarada...aydedenedurumda

Page 200: STEPHEN KING PETER STRAUB

acaba,Jacky?Hiçhatırlıyormusunonuda?Hatırlamak istemiyordu.Zatengokyuzunebulutlardanbirbattaniye ortulmuştu.Yagmur

bardaklardanboşalıyordu.Ayınnehaldeolduğunubilmeyeolanakyoktu.Şansınekadardıozaman?Otuzabirmiydi?Yirmisekizebirmiydi?Şansınekadarolursaolsunyetmezdi.Bugidişdegidişdeğildi."Hayır, seni bırakmayacagım," diye tekrarladı.Wolfu suyun kenarına dogru yuruttu. Sıg

yerde kırık bir oyuncak bebek sırtustu yuzuyordu. Maviş gozleri kararan goklere dogrubakmaktaydı. Jack'in kol kasları Wolfu çekmekten sızlamaya başlamıştı. Geçiş sırasındaolancagücüyleasılmakhiçdekolayolmamıştı.Omuzeklemiçürükdişgibiağrıyordu.

Sudançıkıpotluk,çöpdolukıyıyaadımlarınıattılar,Jackhementekrarhapşırdı.

2BuseferJack'inDiyar’daaldıgıyolbatıyadogruyarımmilkadarolmuştu.Wolf ’unsuruyu

su içsinler diye goturdugu, sonradanda içinde bogulmasına ramak kaldıgı o dereye kadar.Buradaisekendinionmildahabatıdabuluyorduanladıgıkadarıyla.Kıyıyaçıktılar.SonundaJack'i,Wolfçekerekçıkarmakzorundakaldı.GununsonışıgındaJackilerdekiotoyolçıkışındabirlevhagörebildi:ARCANUM-SONOHIOÇIKIŞI-EYALETSINIRI15ML.

"Otostopyapmamızgerek,"dediJack."Otostopmu?"Wolf’unsesikuşkularladoluydu."Dur,sanabirbakalım."IdareederdigalibaWolf.Heledekaranlıkta.Uzerindehalamavi tulumuvardı.Tulumun

yakasındaOSHKOSHyazılıbiretiketbelirmişti.Evdokumasıgomlegi,orduartıgıgomleklerebenzemişti.Eskidençıplakolanayaklarındakocamanloafer'lervebeyazçoraplarvardı.

Engaribi,Wolf’unburnununüzerindekiJackLennontipiyuvarlakgözlüklerdi."Wolf,sengörmezorluğuçekermiydin?YaniDiyar'da?""Çektigimin farkında degildim," dediWolf, "Herhalde oyle olmalı.Wolf ! Burada bu cam

gozlerleçokdahaiyigordugumkesin.Wolf !"Başınıçeviripustgeçidintra iginebaktı.Jackbiran için onun orada neler gormekte oldugunu tahmin etmeye çalıştı. Kocaman, çelikcanavarlar, iri sarı gozleriyle inanılmaz bir hızla, kukreyerek geçiyordu. Wolf birden,"İstediğimdendahanetgörüyorum,"diyebezginbirifadeylebitirdisözlerini.

3Iki gun sonra yorgunluktan canı çıkmış, ayakları şiş iki çocuk, 32 numaralı otoyolun

sagındakiKENTGIRIŞIlevhasıylasolundakikonaklamayerinigeçipIndianaeyaletininMunciekentine adımlarını atıyorlardı. Jack'in otuz sekiz derece ateşi vardı. Surekli oksuruyordu.Wolf ’un suratı şişmiş, rengi atıktı. Boks maçında dayak yemişe benziyordu. Bir gun once,bulduklarıbirambarınyanındagozlerineilişenagaçtanelmatoplamayakalkışmıştı.Tamust

Page 201: STEPHEN KING PETER STRAUB

dallara vardıgı sırada kovanlarını orada kurmuş olan bir grup arı uzerine saldırmıştı.Wolfçabucakinmiştitabiiagaçtan.Başınınçevresindedonupdurankahverengibirbulutlabirlikteama. Tek gozu hepten kapalı, burnu kocaman bir turp gibi şiş halde, yine de elmaların enirisini Jack'e yedirmekte direnmişti. Hiçbiri pek ahım şahım degildi elmaların. Tatsızdı,kurtluydu. Jack'indecanızatenpekyemekistemiyordu.AmaWolfoelmaları toplamakiçinoncaçileyiçektiğinegöre,reddetmekyürekisterdi.

Yanıbaşlarından koca bir Camaro gurleyip geçti. Içinden biri, "Hey, eşeklere bak!" diyebagırdı,arkasındansarhoşkahkahalarıduyuldu.Wolfbirçıglıkdahakopardı,Jack'iyakaladı.Başlangıçta Jack, eninde sonunda Wolf arabalara karşı duydugu bu korkuyu yener diyedüşünmüştüama,şimdiepeygüvensizdibukonuda.

"Birşeyyok,Wolf,"dedibezginbirsesle.Arkadaşınınkolunukendiomzundanogunbelkiotuzuncukeresıyırıpindirdi."Gittiler,işte"

"Negürültü!"diyeinliyorduWolf."Wolf!Wolf!Negürültü,Jack.,kulaklarım,kulaklarım!"Susturucu, diye duşundu birden Jack. California surat yollarını gorsen bayılırdın, Wolf !

Oraya vardıgımızda hala birlikte yolculuk yapıyorsak bir bakarız. Sonra araba yarışlarına,motosiklet yarışlarına da gideriz. Bayılacaksın hepsine! "Bazı kimseler o sesten hoşlanır,biliyormusun?"dedi yuksek sesle. "Bazıları..."Birdenyine oksuruk tuttu, çocuk iki buklumoldu.Birandünyagözündekülrengikesildi,sonratekrarağırağırnetleşti.

"Hoşlanmak mı?" diye mırıldandı Wolf. "Jason! Kim hoşlanabilir bundan, Jack? Ya helekokulan!.."

Wolf için en kotu şey kokular olmalıydı... bunu anlıyordu Jack. Daha geleli dort saatdolmadanWolfburayaKotuKokularUlkesidemeyebaşlamıştı.EnazonkerekusmuştuWolfo ilk gece boyunca. Başlangıçta ilk çamurlu derenin sularını kusmuş, sonradan kuru kuruogurmeye başlamıştı. Kokudan, diye anlatmıştı se il bir sesle. Jack'in bu kokulara nasıldayanabildiğimanlayamıyordu.Kimsenindayanabileceğişeydeğildi.

Insan Diyar'dan ilk dondugunde, içinde yaşarken farkına bile varmadıgı kokularınsaldırısınaugrardıburada.BunuJackdebiliyordu.Dizelyakıtı,otoegzozları,sanayiartıkları,çopler, kirli su, kimyasalmaddeler... sonra., tekrar alışıyordu insan. Ya alışıyor, ya da kokuduyusu uyuşuyordu. Ama Wolfa oyle bir şey oldugu yoktu. Otomobillerden nefret ediyor,kokulardannefretediyor,budunyanıntumundennefretediyordu.Jackhiçsanmıyorduonunalışacagını artık. Wolf u bir an once Diyar'a geri goturmezse, belki de çıldırırdı zavallı.ÇıldırırkenherhaldeJack'ideçıldırtırdı.Zatenramakkalmıştıöylebirşeye.

Yanlarındaniçitavuklarladolubirçiftlikarabasıgeçti.Peşindendurmadankornaçalanbirdizi sabırsız otomobil vardı. Wolf kendini Jack'in kucagına atacaktı neredeyse, Jackhastalıktan dermansız oldugundan geriye dogru sendeledi, çop dolu, dikenli hendegeyuvarlandı,poposununüzerineotururkendişleribirbirinevurdu.

"Üzgünüm,Jack,"dediWolfsefilbirsesle."Allahbelamıversinbenim!""Seninsuçunyok.Yoruldum.Beşdakikalıkmolavaktigeldi."WolfdagelipJack'inyanına

oturdu. Sessizdi. Jack'e kaygıyla bakıyordu. Çocugun hayatını ne kadar zorlaştırdıgınınfarkındaydı. Jack'inacelesioldugunuseziyordu.YalnızMorgan'dankaçmak içindegil,başka

Page 202: STEPHEN KING PETER STRAUB

nedenlerle çabuk gitmek istedigini biliyordu. Çocugun uykusunda annesini sayıkladıgının,bazenagladıgınında farkındaydı.Amauyanıkkenaglamasıyalnızca ilkgeçişiyaptıklarında,ust geçidin altında Wolf çileden çıktıgı zaman olmuştu. Jack o zaman anlatmıştı Wolfaotostopunnedemekoldugunu.WolfkimseninarabasınabinmekistemediginisoyleyinceJackyolun kenarına oturmuş, yuzunu ellerine gomup aglamaya başlamıştı. Sonra kesmiştiaglamayı. Bu iyiydi... ama ellerinin arasından arkadaşına baktıgında yuzunde oyle bir ifadevardıki,Wolfonunkendisinibukotukokular ulkesindeyalnızbaşınabırakacagındaneminolmuştu.JackyanındaolmazsahemendelirirdiWolf.

4SonrakalkıpArcanumsapagınayurumuşlerdi.NezamanyanlarındanbirarabageçseWolf

irkiliyor, Jack'e sarılmaya çalışıyor, elini uzatıyordu. Bir kamyon şoforu onlara, "Arabanıznerede, tekerlekler?" diye seslendi. Jack bu sozu uzerinden suyunu silken kopek gibi silkti,yoluna devam etti.Wolf ne zaman geride kalsa, ya da yandaki ormanlara dogrulma hevesigosterse,onuelindentutupçekiyordu.Enonemlisi,sapagavarmaktı.Otoyoluzerindeotostopyasaktı. Arcanum çıkışma geldiler mi, kolaydı. Bazı eyaletlerde otostop suç olmaktançıkarılmıştıartık.Jack'inbirgecebirambardayanyanauyudugubirserserisoylemiştibunu.Ama suç sayılsa bile, otoyola çıkış rampasında yapılırsa polisler gorseler bile gozyumuyorlardıbirdereceyekadar.

Ilk iş rampaya varmaktı. Inşallah yolda karşılarına devriye arabası falan çıkmazdı.WolfhakkındaneduşunecekleriniaklınagetirmekbileistemiyorduJack.HerhaldeCharlesManşonseksenlerdehortladı,gözünedeJohnLennongözlüğütaktısanacaklardı.

Rampayavarıpbatıyagidenşeridintarafınageçtiler.OndakikakadarsonraeskipuskubirChrysleryanaşıpyavaşladı.Surucusukalınenseli, şenbiradamdı.Kasketindeçiftlik aletlerisatanbirfirmanınadıyazıyordu.Eğiliponlarakapıyıaçtı.

"Atlayınçocuklar!Berbatbirgece,degilmi?""Sagolunbayım,gerçektenoyle!"diyecevapverdi Jack neşeyle. Kafası çok meşguldu. Wolf u hikayenin neresine yerleştirebileceginiduşunuyordu.BuyuzdenWolfunyuzundekiifadeyigoremedi.Adamgorduama.Yuzuhemenkatılaştı."Kötübirkokumuvar,evlât?"

BusestonuJack'ibirandagerçegedondurdu.Nezaketteneserkalmamıştıbuseste.Yuzifadesikadarkatıydı.AdamsankiOatleyBarınagirmeyehazırbirmüşteriydi.

JackdönüpWolfabaktı.Wolfunburundelikleriaçılıpaçılıpkapanıyordu.Kokarcakokusualmışayıyabenziyordu.

Dudakları yalnızca çekilip dişlerini meydanda bırakmakla kalmamış, ustelik kırış kırışolmuştu.

"Nesivarbunun?Gerizekalımı?"diyesordukasketliadamJack'e."Yo,şey,yalnızca..."Wolfbirdenhırlamayabaşladı.Birbueksiktiişte.

'Tanrım!"dediadam.Inanamıyormuşgibibirhalivardı.Gazabastıgıgibiçıkışrampasınaatıldı, arka kapı kendi kendine çarpıp kapandı. Stop lambaları yagmurlu havada parıldadı,

Page 203: STEPHEN KING PETER STRAUB

kırmızıışığıoklargibiikiçocuğunbulunduğuyanauçtu."Iştebuharika!"dediJack.BirhışımlaWolfadondu.Wolfonuno kesikarşısındabuzuldu.

"Buharikaişte!Adamınarabasındabirtelsizolsaşimdipolisiarıyorolurdu.Arcanumyolundaikikaçıgınotostopyapmayaçalıştıgınıhaberverirdi!Jason!YadabuyukIsa!Yadaherkimse!Vızgelir!Dahafazlabelamıaçmakistiyorsun,Wolf?Bunubirikikeredahayaparsangorursunnelerolacağım!Olanbizeolacak!"

Yorgun,şaşkın,çaresiz,tukenmişdurumdaolanJack,Wolfunustuneyurudu.BirtokattaJack'inkellesiniomuzlarıüzerindenayırabilecekkadargüçlüolanWolfdurmadangeriliyordu.

"Bağırma,Jack..."diyeinledi."Kokular...orayagirmek...okokulararasınakapanmak...""Benkokumokualmadım,"diyehaykırdıJack.Bagırırkensesiçatlargibioldu.Bogazıher

zamandan çok agrıdı. Ama kendini tutamıyordu. Ya bagıracak, ya delirecekti. Islak saçlarıgozlerinegiriyordu.Başımsilkeleyipsaçlarınıarkasınaattı,Wolfunomzunabirtokatşaplattı.Birçatırtı sesiduyuldu, Jack'ineli fenahaldeacıdı.Taşavurmuştusanki.Wolfbagırdı, Jackdahadakızdı.Wolfunyalansoylemesinekızıyorduençok.BuseferkigidişindeDiyar'daaltısaattenfazlakalmamıştıama,kesinlikleeminoldugubirşeyvarsa,deminkiadamınarabasıvahşi hayvan ini gibi kokuyordu. Kahve, bira, hava temizleyicisi karışımı bir koku. Bir şeydahavardı.Dahakaranlık,dahaıslakbirkoku...

Boguksesiyle, "Hiçkokuyoktu?"diye tekrarbagırdı.Wolfun otekiomzunadabir tokatattı.Wolf tekrarbagırdı,olduguyerdedondu,babasındandayakdiyençocukgibidavrandı.Jackonunsırtınavurmayabaşladı.Acıyanelleri,hervuruştaWolfunıslaktulumundansularsıçratıyordu.Wolfdaherseferindebagırıyordu."Biranoncealışsaniyiedersin!Şrak!Çunkuşimdigelenarabapolisdeolabilir!Şrak!YadaBayMorganBloatolabilir!Şrak!KusmukyeşiliBMW'siyle"Şrak!Bebekliketmektedevamedersençokcanımızyanar!Şrak!Anlıyormusunbunları?"

Wolf hiçbir şey soylemedi. Yagmur altında, iki buklum duruyor, Jack'e arkası donuk,titriyordu. Aglıyordu da. Jack kendi bogazına bir yumrunun tıkandıgını hissetti, gozleribatmayabaşladı.Boyleoluncao kesidahadaarttı.Içindekikorkunçbirduyguaslındakendicanınıyakmakistiyordu.Wolfuncanınıyakarsakendicanınıdayakabilirdi.Harikabiryoldubu.

"Dönbutarafa!"Wolfdöndü.Gözlüklerininardındanyaşlarboşalıpduruyordu.Burnudaakıyordu."Nedediğimianladınmı?""Evet,"diyeinlediWolf."Evet,anladım...amaonunlaaynıarabadagidemezdim,Jack.""Nedenmiş o?" Jack ona o keyle bakıyordu. Iki elini kalçalarına dayamıştı. Başı ogle

ağrıyorduki!"Çünküölüyorduoadam,"dediWolfalçaksesle.Jackonabakakaldı.Tümöfkesiyokolmuştu.

Page 204: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Jack,bilmiyormuydun?"diyesorduWolfyavaşça,"Wolf!Kokusunualamadınmı?""Hayır."Jack'insesiincecik,alçacıkçıkmıştı.Islıkgibi.Çunku...evet,odabirkokualmıştı.

Dahaöncehiçduymadığıbirkoku.Sankibirkarışım...Hatırladı...gücütükendi.Yanparmaklığınönüneoturuverdi,Wolfabaktı.Gubre ve çuruk uzum. Ona benziyordu koku. Yuzde yuz o degildi ama, igrenç derecede

yakındı.Gübreveçürüküzüm."Kokuların en kotusu." dediWolf. "Insanlar nasıl saglıklı olacaklarını unuttukları zaman

olur.Bizona...Wolf.'.,karahastalıkderiz.Adamkendindeohastalıgınoldugunubilmiyordubilesanırım.Hem...buYabancılaralamıyorlarokokuyu,değilmi,Jack?"

"Hayır," diye fısıldadı çocuk. Şu anda bir kuvvet onu New Hampshire'a, annesininAlhambra'dakiodasınagötürse,annesindendeaynıkokuyumualacaktı?

Evet, aynı kokuyu alacaktı. Teninin gozeneklerinden fışkırıyor olacaktı koku. Gubre veçürüküzümkokusu.KaraHastalık.

"Bizonakanserdiyoruz,"diyefısıldadıJack.Bizonakanserdiyoruzveannemdedevar."Nasıl otostop yaparım, bilemiyorum," dedi Wolf. "Istersen tekrar denerim, Jack... ama

içerdekikokular...gerçidışarda,havadadolaşanlardakötüama,içerdekiler..."Işte Jackozamanyuzunuellerinegomupaglamayabaşlamıştı.Yarıumutsuzluktan,ama

daha çok yorgunluktan. Evet,Wolf un Jack baktıgında yuzunde gordugunu sandıgı ifade dedogruydu.Bir an içinWolf u oracıktabırakmakgelmişti Jack'in içinden. California'ya varıpTılsım'ıbulması ihtimali zatenuzaktı. Şimdi oyleuzaklaşmıştıki,ufuktabirnoktaolmuştuartık.Wolfbuişiyavaşlatmaklakalmayacaktı.EnindesonundaikisinidekodesetıktıracaktıWolf. Hem de çok geçmeden. Nasıl açıklayabilirdi Jack durumu? Zaten Wolf u o mantıklıRichardSloat'adanasılaçıklayabilirdi?

Wolf o anda Jack'in yuzunde o soguk ve hesapçı gorunce dizlerinin bagı çozulur gibiolmuştu. Hemen kendini dizustu yere attı. Victoria çagımelodramlarındaki gibi Jack'in ikielinesarıldı.

"Gidip de beni yalnız bırakma, Jack," diye agladı. "Arkadaşın Wolf u yalnız bırakmaburalarda.Bernburaya^sengetirdin,lütfen,lütfenyalnızbırakmabeni..."

Bundan sonra artık bilinçli ve anlamlı kelimeler yok oldu. Wolf belki de konuşmayaçalışıyordu ama, hıçkırmaktan başka bir şey yapmıyormuş gibiydi. Jack içinde derin birbezginlikhissetti.Buduygununşuankihalinepek iyiuydugunu farketti.Benibırakma,sengetirdinbeniburaya...

Durumortadaydı.Wolfartık Jack'insorumluluguydu.Evet.Hemdenasıl!Wolfuelindentutmuş, Diyar'dan Ohio'ya getirmişti. Omzunun sancısı yeterdi bunu hatırlatmaya. Başkaçaresi yoktu tabii. Wolf boguluyordu. Bogulmasa bile, Morgan yıldırımıyla yakacaktı onusonunda. Isterse o anda Wolfa donup, hangisini tercih edersin, dostum, diye sorabilirdi.Buradaolupkorkmayımı,yoksaoradaolupölmeyimi?

Page 205: STEPHEN KING PETER STRAUB

Sorabilirdi,evet.Wolfdacevapveremezdi.ÇunkukafasıpekdehızlıçalışmıyorduWolfun.AmaTommyAmca'nınpek sık kullandıgı bir Çin atasozu vardı:Hayatını kurtardıgın adamartıkölenekadarseninsorumluluğundadır.

Tartışmabiryana,herşeybiryana.Wolfonunsorumluluğuydu."Benibırakma,Jack,"diyeaglıyorduWolf."Wolf-Wolf!Lutfenbırakmabeni...sanayardım

ederim,gecelerinöbettutarım.Çokşeygelirelimden.Amaneolursun,neolursun...""Aglamayıkesdeayagakalk,"dediJackalçaksesle."Senibırakmayacagım.Amaşudeminki

adamburayapolisfalanyollamadanhemenuzaklaşmamızgerek.Kıpırda."

5"Şimdi ne yapacagımızı planladın mı, Jack?" diye sorduWolf çekingen bir sesle. Yarım

saatten beri Muncie kentinin dışındaki sapakta, yol kenarında oturuyorlardı. Jack, Wolfadondugunde, Wolf onun gulumsemekte oldugunu gorup sevindi. Gerçi yorgun birgulumsemeydi ama, gozler altındaki koyu renkhalkaları gormezdengeliyorduWolf. Jack'inkokusudahadabeterdi.Hastakokuşuyduresmen.Amayinede...gülümsüyorduhiçdeğilse.

"Galibaşukentteneyapmamızgerektiginibiliyorum",dediJack."Daha,birkaçgunonce,yenilastikpabuçlarımıaldığımdadüşünmüştüm."

Ayaklarınıkıvırdı,Wolflaikisipabuçlaraneşesiz,birsessizlikiçindebaktılar.Mahvolmuş,kirlenmişti pabuçlar. Sol tekin tabanı ayrılmaya başlamıştı. Daha Jack bunları alalı... alnınıkırıştırıpduşundu.Ateşioluncazorduşunuyorduinsan.Uçgun.Daha uçgunolmuştu,evet.Oysanekadareskigörünüyorlardı.

"Neyse,"diyeiçiniçektiJack.Sonraneşelenirgibioldu."Şuilerdekibinayıgoruyormusun,Wolf?"

Dedigibinahiçdeilginçolmayanbiraçılarkalabalıgındanoluşmuşgrituglabirbinaydı.Dev bir otoparkın orta yerinde, bir adaya benziyordu. Wolf o otoparkın asfaltının nasılkokacagınıçokiyibilmekteydiolu,çurukhayvanlargibi.Bogardıokokuonu.Jackisefarkınabilevarmazdı.

"Filmnedir,Jack?"diyesorduWolf.Jack'inbaşınafenahaldedertoldugunubiliyordu.Buyuzdenartıkpekitirazdaetmiyordubirşeylere.Hattatedirginoldugunubilebellietmemeyeçalışıyordu. Ama bu sefer içinde korkunç sezgiler vardı. Film seyretmekle otostop yapmakaynı derecede kotuymuş gibi geliyordu ona. Jack yolda hızla giden bu taşıtlara 'otomobil'demişti.BazılarınadaChevy,Jartran,stationwagonfalandiyordu.BunlarherhaldeDiyar'dakipostaarabalarıgibiolmalıydı.Yoksaarabalardanbazılarınadafilmmideniyordu?

Olabilirdide.Jackbirden,"Göstermekanlatmaktandahakolay,"deyiverdi."Sanırımbeğeneceksin.Gel."Jack hendekten sendeleyen adımlarla çıktı, bir an dizustu çoktu. "Jack, iyisin ya?" diye

sorduWolfkaygıyla.Jackbaşınısalladı.Otoparkadogruyurumeyebaşladılar.AsfaltgerçektenWolfuntahmin

Page 206: STEPHEN KING PETER STRAUB

ettiğikadarkötükokuyordu.

6JackArcanum-Ohio'danMuncie-Indiana'yakadarolanotuzbeşmillikyolunbuyukkısmım

Wolf un o koca sırtı uzerinde gelmişti. Wolf otomobillerden korkuyor, kamyonlardan odukopuyor, herkokudanbulantılaraugruyordu.Anidenyuksekbir sesduyulursa avazı çıktıgıkadarbagırıpkoşmayabaşlıyordu.Amaberiyandan,yorulmaknedirbilmiyordu.Hemdehiç.Jackyorulduğunugörmemiştionunşuanakadar.

Başlangıçta Jack oneduşmuş,yorgunbacaklarınınelverdigihızlaArcanumrampasındanuzaklaşmışlardı. Başı zonkluyor, şakakları atıyordu çocugun. Bir uşuyor, bir sıcaklarbasıyordu.Wolfkolaylıklaonunsolunageçti.Adımlarıuzundu. Jack'erahatlıklayetişiyordu.Biri koşarken, oteki yalnızca hızlı yuruyor gibiydi. Jack içinden, belki de polis konusundaparanoya bu benimki, diye duşunmekteydi. Ama deminki kasketli adam gerçekten pekkorkmuştu.Pekdebozulmuştu.

Çeyrek mil kadar yol aldıklarında Jack'in dalagına bir sancı yapıştı. Wolf ’dan kendisinibirazsırtınaalmasınıricaetti.

"Hıı?"diyesorduWolf.Jackelişaretleriyletarifetti.Wolfunsuratınabirsırıtmaifadesiyayıldı.Sonundaanlayabildigibirkonugelmiştiortaya.

Yapabileceğibirşeyçıkmıştı."Atabinergibimi?"diyesordukeyifle."Evet,herhalde..."'Tamam!Wolf!Hemen!Kardeşlerimi de alırdım sırtıma!Atla, Jack!"Wolf egildi, ellerini

kıvırıpüzengigibituttu."Ağırgelmeyebaşlarsambenihemenind..."Daha sozler agzından çıkamadan Wolf onu sırtına almış, şimşek hızıyla koşmaya

başlamıştı. Gerçekten koşuyordu. Buz gibi, yagmurlu hava Jack'in saçlarını sıcak alnındangeriyesavuruyordu."Wolf,kendiniçokyoruyorsun!"diyebağırdıJack.

"Hiçyorulmuyorum,Jack!Wolf!Wolf !Koşuyoruz...hemen!"GeçişiyaptıklarındanbuyanaWolfilkdefaolarakmutluydu.Ikisaatboyuncakoştu.ArtıkArcanum'unbatısınageçmiş,tekşeritlibiryolunkenarından,karanlıklar içindekoşuyorlardı. Jackyan taraftaboşbirambargördü.Bakımsızbirtarlanınkenarındaydı.Geceyioradageçirdiler.

Wolfuntekistedigi,tra iginkaynaştıgıkentcaddelerindenuzakdurmaktı.Jack'indeniyetiyoktuoralarasokulmaya.WolfhiçyorulmuyorduamaJackbirkereonumolavermeyezorladı.Indiana sınırına yakın yerde, Harrisville dışında bir yol ustu dukkanında. Wolf yolunkenarındasabırsızsabırsızbeklerkenJackbirgazetesatınaldı,havaraporunudikkatleokudu.Tum meteoroloji haberleri o sayfadaydı. Dolunay 31 Ekim gunune rastlayacaktı. CadılarBayramı gunune. Pek de iyi uymuştu dogrusu. Jack gazetenin baş sayfasını çevirdi, gunun

Page 207: STEPHEN KING PETER STRAUB

tarihinebaktı...dünkügazeteydibu.DünEkim'in26'sıydı.

7Jack cam kapılardan birini açıp koca binanın holune adımını attı. Başını çevirip Wolfa

baktı.Wolfiyigibiydi.Yani...oldukça.AslındaWolfuniyimserligindengeliyordubuhali.Gerçibirbinaiçindeolmaktanhoşlanmıyorduama,neyse,arabadegildihiçdegilse.Hoşbirkokuvardıburada.Ha if,lezzetlibirkoku.Yadadahadogrusu...oalttayatanekşikokuolmasahoşolacaktı demek yerinde olurdu.Wolf sola dogru baktı, bir camın gerisindeki beyaz şeylerigördü.Hoşkokuonlardangeliyordu.

"Jack,"diyefısıldadı."Hım?""Şubeyazşeylerdenistiyorum,lütfen.Amasidiktenkoymasınlar.""Sidikmi?Nelerzırvalıyorsunsen?"Wolfistediğiniifadeedebilmekiçindahaciddibirkelimearadıvesonundabuldu."Idrar." Parmagını uzatıp, ışıgın aydınlattıgı şeyi gosterdi. Açık renk bir sıvı. Uzerinde

"TEREYAĞLEZZETİ"diyeyazıyorducamın."Şubirtüridrar,değilmi?Kokusunabakılırsaöyleolmalı."

Jack'inyuzundeyorgunbirgulumsemebelirdi."Yapaytereyaglımısırpatlagı,evet,"dedi."Sakinolbiraz,tamammı?"

'Tabii,Jack.Hemen."Wolfunsesipekusluçıkıyordu.Gişede bilet satan kızın agzında kocaman bir çiklet vardı. Çignemeyi kesti, once Jack'e,

sonra iri yarı arkadaşınabaktı. Çiklet yarı açık agzında kocamanmorbir topak gibi durupduruyordu.GözlerideviriptekrarJack'ebaktı.

"İkikoltuk,lütfen,"dediJack.Cebindenrulohalindekiyırtıkpırtıkparalarınıçıkarmıştı.Tekdolarlarveenortadadaöksüzbirbeşlik.

"Hangi ilme?" Kızın bakışları bir Jack'e, birWolfa kayıyordu. Tenismaçı seyreder halivardı.

Jack,"Şimdibaşlayanne?"diyesordu.Kız yan tarafa seloteyple tutturdugu kagıda baktı. "Sinema Dort'te Uçan Ejder var. Bir

Kung-Fu ilmi.ChuckNorrisoynuyor."Gozleriilerigerikıpırdıyordu."SinemaAltı'daçift ilmvar.İkisideRalpBakshiçizgifilmi.BiriSihirbazlar,birideRinglerKralı."

Jack'iniçirahatlamıştı.Wolfnedeolsaboyufazlauzamışbirkocabebektenbaşkaneydiki? Çizgi ilmlerden hoşlanırdı bebeler. Bu iş iyi olacaktı sonunda. Wolf bu Kotu KokularDiyarı'ndahiçdegilsekendisinieglendirecekbirşeybulmuşolacaktı.Jackdebuaradaikiuçsaatlikbiruykukestirebilirdi.

"Çizgifilmlereolsun,"dedi.^

Page 208: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Dortdolarlutfen.Indirimlisabahmatinelerisaatikidebitti."Birdugmeyebastı,mekanikbirseseşliginde ikikartonbiletkutununyangındanduştu.Wolfkuçukbirçıglıkatıpgeriyekaçtı.

Kızonabaktığındakaşlarınıkaldırmıştı."Sinirlifalanmısınız,bayım?""Hayır, ben Wolf ’um," dedi Wolf. Gulumsediginde bol sayıdaki dişleri gozuktu. Şimdi

guldugunde, bir gun oncekine gore daha fazla diş gosteriyordu Wolf. Kız o dişlere baktı.Yalanıpdudaklarınııslattı.

Jack omuzlarını kaldırarak, "Bir şeyi yok," dedi. "Yalnızca biraz... şey... Çiftlikten pek sıkçıkmazda..."Kızabeşdolarıuzattı.Kızsankiopisparayıcımbızlatutmayıtercihedermişgibibirhareketlealdı.

"Yürü,Wolf."Ikisi mısır patlagının satıldıgı yere dogru donerken Jack elini tekrar pantolon cebine

daldırmıştı.Kız,yanıbaşındaduranadamadöndü."Şununburnunabak,"dedi.Jackdedönüpbaktı.Wolfunburunkanatlarıritmikhareketlerleaçılıpkapanıyordu."Kesşunu,"diyemırıldandıJack."Neyikeseyim,Jack?""Burnunuöyleyapma.""Çalışırım,Jack...ama...""Şşş.""Birarzunuzmuvar,evlât?"diyesordusatıcı."Evet, lutfen.Birnaneşekeri,birpaketbiskuvi,birazdamısırpatlagı...enbuyukkagıtta.

Yağkoymayınlütfen."Adam istenenleri hazırladı, tezgahın uzerinde onların onune dogru itti. Wolf hemen

mısırlarındurdugukartonkutuyuikieliyleyakaladı,kocaçenesiniyaklaştırıpiçindenyemeyebaşladı.

Adamonasessizcebaktı.Jack, "Çiftlikten pek çıkmaz da," diye tekrarladı. Içinden, acaba gişedeki kızla bu adam

gorduklerinifazlagaripbulurdapolisfalançagırırlarmıdiyekaygılanıyordu.Buiştekomikbirtarafbulundugunuhissetmekteydi.BuduyguilkdefagelmiyorduJack'e.NewYork'dayadaLos Angeles'de olsalar, kimse donup Wolfa ikinci kere bakmazdı. Hele uçuncu kere, aslabakmazdı. Besbelli hoşgoru kotası ulkenin orta kısımlarında biraz duzey duşmesineugruyordu. Ama beri yandan, eger New York veya Los Angeles'de olsalar Wolf da çoktandelirmişolurdu.

Satıcı,"Herhaldeondanböyleolmuş"dedi."İkidolarseksenvereceksin."Jack parayı içi burkularak verdi. Bir ogle sonrasını sinemada geçirmek ugruna tum

servetininbirçeyreğinigözdençıkardığınıgörüyordu.

Page 209: STEPHEN KING PETER STRAUB

Wolfagzınıdolduranmısırpatlaklarıarasındansatıcıyagulumsemekteydi.JackbuifadeyiWolf un 1 numaralı dostça gulumsemesi olarak tamdı ama satıcının aynı kanıda olupolmadığındanpekemindeğildi.Öyleçokdişvardıkiogülümsemede...yüzlercediştisanki!

ÜstelikWolfunburundeliklerideyineaçılıpkapanmayabaşlamıştı.Jackçocuklardançokyetişkinlereyakışacakbirkadercilikle,lanetolsun,çagırsınlarpolisi

isterlerse,diyeduşundu.Zatengecikeceklerikadargecikmişlerdi.Wolfkokuyadayanamadıgıiçinotostopyapıparabalarabinemiyorlardı.Jackkendikendineolsungerçegikabullenmeyekararverdi.Yakındageçecek,Wolfalışacakdeyipduruyorduama,herhaldehiçalışamayacaktıarkadaşı bu dunyaya. Ne yapacaklardı o zaman? Indiana'yı yuruyerekmi aşacaklardı. Yoo,Wolfyuruyerekaşacak,Jack'isırtındataşıyacaktı.Amadahaoncesinemayagirmelerişarttı.İkifilmbitenekadar,yadapolislergelenkadarbiruykuçekmeliydiJack.Okadar.

Satıcı,"İnşallahfilmiseversiniz,"dedi."Herhalde,"diyekarşılıkverdiJack.Yürümeyebaşladığında,Wolfunkendisiniizlemediğini

farketti.Wolf satıcının başı uzerindeki bir şeye şaşkın bakışlarla bakıp duruyordu. Jack debaşını kaldırdı. Duvarda Stephen Spielberg'in kapalı yerler ilmiyle ilgili, uzerinde ışıklaroynaşanafişinigördü.

"Haydi,yürü,Wolf,"dedi.

8Wolf bir terslik olacagını daha kapıdan girerken hissetti. Salon kuçuk, karanlık ve kuf

kokuluydu. Korkunçtu buradaki kokular. O anda Wolf un burnuna gelen kokuları bir şairkoklasa, boşa çıkmış hayallerin kokusu derdi. Wolf şair falan degildi ama. Onun gordugukadarıyla,hepsinibastırankoku,sidiklimısırpatlağıkokuşuydu.Birdeniçindenkusmakgeldi.

Derkenışıklardahadakararmayabaşladı,ortalıkbirmağarayabenzedi."Jack,"diyeinledi.Arkadaşınınkolunasarıldı."Jack,buradançıkmamızgerek,tamammı?""Hoşuna gidecek,Wolf," diyemırıldandı Jack. Arkadaşının kaygılarını anlıyordu ama ne

kadar derin olduklarını farkedemiyordu. Wolf her zaman mutsuzdu zaten. Bu dunyayageldiğindenberitekduygusumutsuzluktu."Birdene,"dediJackona.

"Pekala."Jacksozunkelimeanlamınıalgıladıysada,alttakioincetitreşimikavrayamadı.Otitreşim,Wolf un artık iplik gibi incelmiş kontrol yetenegine iki eliyle sıkı sıkı sarılmaktaolduğunubelliediyordu.OtururlarkenJack,arkadaşınıyolkenarındakikoltuğaalmaakıllılığınıgosterdi.Kocayaratıgındizleribukuldu,bacaklarıaralıgasıgabilmekiçinrahatsızbirpozaldı.Artıkpekdeistemediğimısırpatlaklarınıgöğsünebastırmıştı.

Tam onlerindeki koltukta bir kibrit alevi parlayıp sondu, Jack'in burnuna esrar kokusugeldi.Sinemalardaboyleşeyokadarolagandıki,insanfarkettigiandahemenunuturdu.AmaWolfsankibirormanyangınınınkokusunualıyordu.

"Jack!...""Şşş,filmbaşlıyor."

Page 210: STEPHEN KING PETER STRAUB

Vebendeuyuyorum,diyeeklediiçinden.Bundansonrakibirkaçdakika içindeWolfunnebuyukkahramanlıklargosterdigini Jack

aslabilemeyecekti.Wolfunkendisidepekfarkındadegildi.Tekbildigi,Jack'inhatırıiçinbukabusadayanmasıgerektigiydi.Herhaldebirterslikyok,diyordukendikendine.Jackuyuyorbile.HembiliyorsunkiJacksenitehlikelibiryeregoturmez.Dayanbiraz...bekle...Wolf !.,birşeyolacakdeğil...

Ama Wolf donemsel bir yaratıktı. Ustelik aylık doruguna da yaklaşmaktaydı o sıra.Sezgilerisonderecedekeskinleşmişti.Onlarakarşıdurmakartıkçokzordu.Mantıgıonabirtehlikeolmadığımsöylüyordu.OlsaJack'inkendisiniburayagetirmeyeceğinisöylüyordu.Amabudatıpkıhapşıracakbiradama,kilisedehapşırmanınayıpolduğunusöylemekgibibirşeydi.

Karanlıktaoturmuş, ormanyangınınınkokusunuburnuna çekipduruyordu.Bukaranlık,kokulumagarada,nezamanyanındanbirgolgeyuruyupgeçse,korkuylabuzulmekteydi.Heranyukardakikaranlıklardankafasınabirşeyduşmesinibekliyorgibiydi.Derkenmagaranınkarşıtarafındakisihirlipencereaçıldı,Wolfkorkudanterlerdokerek,yuzundedehşetdolubirkorku maskesiyle, karşısındaki otomobillerin devrilişini, binaların alev alev yanışım,insanlarınbirbirinikovalayışınıseyretti.

"Fragmanlar,"diyemırıldandıJack."Seveceksindemiştimsana..."Başkaseslerdevardı.Biri 'Sigaraiçilmez,'diyor,digeri. 'Yerlereçopatmakyasak'diyor,

birüçüncüsü,'grupindirimivardır,'diyordu."Wolf, başımız dertte," diye mırıldandı Jack. Sonra bir şey daha soyleyecek oldu ama

ağzındanyalnızcabirhorlamasesiçıkabildi.Geriplandakiseslerinsonuncusu,"Şimdidorduncu ilmimizisunuyoruz,"diyeduyuruda

bulunurken Wolf kontrolunu kaybetti. Bakshi'nin Ringler Kralı ilminin sesi pek yuksekti.Projeksiyoncudahergunduzseansındaoldugugibisesisonunakadaraçmatalimatıalmıştı.Gıcırtılar, akortsuz gurultuler çıkıyordu. Sihirle pencere tekrar açıldı ve Wolf orada ateşigördü.Turuncuvekırmızırenkleryerdeğiştiripduruyordu.

Böğürerekayağafırladı,yanuykuluhaldekiJack'ideçekiştiripkaldırdı."Jack!" diye bagırdı. "Kalk, çıkalım. Buradan kaçmamız şart! Yangını gormuyormusun?

Wolf!Wolf!""Öntarafta!"diyebağırdıbiri.Birbaşkası,"Kessenizesesinizi!"diyehaykırdı.Sinema6'nınarkatarafındakikapıaçıldı."Neleroluyorburada?""Wolf,sus,"diyetısladıJack.'Tanrıaşkına!""Oouuuuuuu-ooooooo!"diyeuluduWolf.Birkadın,lobidengelenbeyazışıktaWolfadikkatlebaktı,avazıçıktığıkadarbağırdı,küçük

oglunu çekiştirerek kapıya dogru suruklemeye başladı. Çocuk dizleri uzerine kapaklandı,yerdekimısırpatlaklarıüzerindekaydı.Lastikpabuçlarındanbiriayağındançıkmıştı.

"Ooouuuu-oooooohhhhhoooohhhhhooo!"

Page 211: STEPHEN KING PETER STRAUB

Onde oturan esrarkeş donmuş, garip bir ilgiyle onlara bakıyordu. Bir elinde sigarasınıtutmaktaydı. Yedek sigarası da kulagının uzerine kıstırılmış duruyordu. "Daha neler," diyemırıldandı."Londra'yainenkurtlaryinemihareketegeçti?"

Jack bu sefer, "Pekala, çıkıyoruz," dedi. "Dert degil. Bir tek... bagırma artık, tamammı?Tamammı,ha?"

Wolfukapıyadoğrugötürmeyebaşladı.BezginlikduygusutekraresiralmıştıJack'i.Lobinin ışıgı gozlerini kamaştırdı. Demin çocugunu salondan çıkaran kadın bir koşeye

sinmiş, oglunu kucaklamış, duruyordu. Jack'le hala uluyanWolf un kapıdan lobiye çıktıgınıgördüğüandaçocuğukaptığıgibidışkapıyadoğruatıldı.

Mısır satıcısı, gişedeki kız, projeksiyoncu, uzun pardesu giymiş,mudur kılıklı bir adambelirdi.

Aynı lobiye açılan diger sinemaların kapıları da aralanmıştı. Karanlıktan suratlar dışarıbakıyor,patırtınınnedeninianlamayaçalışıyorlardı.Jack'ingozune,deligindenbakanfarelergibigöründüler.

Pardesulu adam, "Defolun!" diye bagırdı. "Defolun buradan! Polisi çagırdım bile. Beşdakikayakadargelirler!"

Çok çagırdın, diye geçirdi içinden Jack. Zihninde bir umut ışıgı belirmişti. Daha vakitolmamıştıkipolisfalançağırmaya!Hem...belkidehiççağırmazdıadam.

"Gidiyoruz zaten," dedi. "Bakın, ozur dilerim. Agabeyimde sara var... kriz geldi. Ilacınıyanımızaalmayıunutmuşuz."

Sarasözügeçincegişecikızlasatıcıürperdiler.SankiJackcüzzamdemişgibidavrandılar."Haydi,yürüWolf."Mudurun bakışlarının indigini, dudaklarının tiksintiyle kıvrıldıgını gordu. Onun baktıgı

yerebakıncaWolfuntulumununarkatarafındakikocamanlekeyigördü.Altınııslatmıştı!Wolf da gordu. Gerçi Jack'in dunyasını pek tanımıyordu ama, o tiksinti dolu bakışın ne

anlamageldiğinibiliyordu.Yükseksesli,kişnergibihıçkırıklaragömüldü."Jack,özürdilerim,Wolf,özürdiliyor...çok!"Müdür,"Götüronuçabuk,"deyiparkasınıdöndü,uzaklaştı.JackkolunuWolfasardı,tekrarkapıyadogruilerledi."Haydi,gel,Wolf,"dedi.Alçaksesle,

şe katli bir tonda konuşuyordu.Wolf a hiç bu kadar çok acımamıştı. "Benim suçum, senindeğil...gel,haydi."

"Özürdilerim,"diyekesikkesikhıçkırdıWolf."Berbatbirşeyimben,Allahbelâmıversin...işeyaramazbirşeyim."'Tersine,çokiyisin.Gel."Kapıyıitipaçtı,Ekiminayınınserinhavasınaçıktılar.Çocuguylaçıkankadınyirmimetrekadarilerdeydi.Jack'leWolfugorunce,arabasınadogru

Page 212: STEPHEN KING PETER STRAUB

gerigeriyanaştı.Çocuğuönünderehinetutansoyguncugibitutuyordu."Onubanayaklaştırmayasın!"diyebağırdı."Duyuyormusun?Yaklaştırmaonubana!"Jackonuyatıştırmakiçinbirşeysoylemekistediama,soyleyeceksozbulamadı.Çokfazla

yorgundu.Wolf ’la ikisidonupuzaklaşmayaçalıştılar.Otoparkın içindengeçerlerken Jacksendeledi.

Birdengözlerininkarardığımhissetti.Wolf ’unhemenkendisinikucagınaaldıgımfarketti.Bebekgibitaşıyorduonu.Biryandan

daağlıyorduWolf."Jack,çokuzgunum.LutfenWolfdannefretetme.BeniyibirWolfdaolabilirim.Birazbekle,

göreceksin...""Sendennefretetmiyorum,"dediJack."Biliyorum...sençokiyibir..."Sozlerinibitiremedentekraruyuyakalmıştı.Uyandıgındaakşamoluyordu.Muncieçoktan

arkalarındakalmıştı.Wolfanayoldanayrılmış,orumceagıgibidolaşıkçiftlikyollarına,toprakpatikalarasapmıştı.Yonunuaslaşaşırmadanilerliyordu.Goçmenkuşlarınoguçlusezgileriniandırırbirduyguylahabirebatıyadoğrugitmekteydi.

GeceyiCammack'dabulduklarıboşbirkulübedeuyuyarakgeçirdiler.SabaholduğundaJackateşininbirazdüşmüşolmasıgerektiğinihissetti.

28 Ekim gunuydu ve vakit ogleye yaklaşıyordu... Jack birden Wolf un avuçlarının kılbürümüşolduğunugördü.

Page 213: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:19

JACKHÜCREDE

1O gece bir yarımda yanmış bir tarla, bir yanında ormanlık olan bir kulubede kamp

kurdular.Tarlanıntaoburucundabirevvardıama,JackyinedekulubedençıkmadıkçaWolflaikisi için pek bir tehlike olacagını sanmıyordu. Guneş battıktan sonraWolf kalkıp ormanagirdi. Çok yavaş hareket ediyordu. Yuzunu topraga dogru egmiş, yaklaştırmıştı. Jack onugozden kaybetmeden once, gozlugunu kaybetmiş miyoplara benzedigini duşundu. KendinipektedirginhissediyorduJack.HayalindeWolfutuzagabasmış,kıvranırkengoruyordu.Wolfdönerkendimdikyürümekteydi,ikielinde,ormandantopladığıbirtakımbitkilervardı.Kökleriparmaklarınınarasındansallanıyordu.

"Neogetirdiklerin,Wolf?"diyesorduJack."Ilaç,"dediWolfaksibirsesle."Amaçoketkilileridegil,Jack.Wolf !Budunyadahiçbirşey

fazlaiyideğilzaten!""İlaçmı?Nedemekistiyorsun?"AmaWolfbaşkaaçıklamayapmadı.Tulumununcebindenikitahtakibritçıkardı,dumansız

birateşyaktı,Jack'denbirkonservekutusubulmasınıistedi.Jackyandakihendektebirbiratenekesibuldu.Wolfalıpkokladı,burnunuburuşturdu.

"Yineoleşkokular.Sulâzım,Jack.Temizsu.Senyorgunsunbenkendimgideyim.""Wolf,nepeşindeolduğunubilmekistiyorum.""Bengiderim,"dediWolfozaman."Şutarlanınkarşısındabirçiftlikvar.Wolf !Oradasuda

vardır.Sendinlen."Jack'in hayalinde bir sahne belirdi. Çiftçinin karısı mutfakta bulaşıkları yıkarken

penceredenbakıyor,Wolfugörüyor...birelindebirbirakutusu,birelindekökbitkilerle."Yoo,bengiderim,"dedi.Çiftliginuzaklıgıikiyuzmetrevaryoktu.Evinpencerelerindendokulensarıışıklartarlayı

yansına kadar aydınlatıyordu. Jack bira tenekesini bahçedeki çeşmeden rahatça doldurdu,donuş yoluna koyuldu. Yan yolda, yerde kendi golgesini gorunce başımkaldırıp gokyuzunebaktı.

Ayhemenhemenyuvarlaktı.Doğuufkundanyükselmeyebaşlamıştı.Jack içikaygılarladoluolarakkulubeyedondu,suyuWolfaverdi.Wolfalıpkokladı,yine

yuzunuburuşturduamahiçbirşeysoylemedi.Tenekeyiateşinustunekoydu,getirdigikokleri

Page 214: STEPHEN KING PETER STRAUB

kırıp ufalayarak içine atmaya başladı. Beş dakika kadar sonra igrenç bir koku yukselmeyebaşladı.BuseferJackyuzunuburuşturdu.Wolfunosıvıyıkendisineiçirmeyekalkacagındankuşkusuyoktu.İçerseöleceğindendekuşkusuyoktu.Ağır,acılıbirölümleherhalde.

Gozlerinikapayıpyuksek sesle,numaradanhorlamayabaşladı.Wolfonuuyuyor sanırsauyandırmazdı. Hasta bir insanı kimse uyandırmadı zaten, oyle degilmi? Jack de gerçektenhastaydı.Ateşitekraryükselmişti.İkidebirürperiyor,biryandandaterdöküyordu.

Kirpiklerininarasındangozetledi.Wolfuntenekeyiateştenalıpkenarakoydugunugordu.Sogumasını bekliyordu. Bu arada Wolf gozlerini gokyuzune dogru kaldırdı. Kıllı elleriyledizlerinikucaklamıştı.Yüzürüyagörürgibi,çokdagüzeldi.Değişikbirgüzellik.

Ayabakıyor,diyedüşündüJack.İçindebirkorkukabardı.Degiştigimiz zamansurununyakınmasokulmayız.Hiç sokulurmuyuz?Yerizonları eger

sokulursak!Wolf,söylesenebana,sürübenmiyimşimdi?Jackürperdi.Beşdakikakadarsonra,tamJackgerçektenuyuyacagısıradaWolftenekeyedogruegildi,

kokladı,başınısalladı,kutuyuelinealdı,Jack'induvarayaslanıpuzandıgıtarafadogruyurudu.Jackgözlerinisımsıkıyumdu,tekrarhorlamayabaşladı.'

"Hadi hadi, Jack," dedi Wolf neşeli bir sesle. "Uyanık oldugunu biliyorum. Wolfukandıramazsın."

JackgözleriniaçıpWolfagücenikbakışlarlabaktı."Neredenbildin?""Insanlarınbiruykukokusuvardır, birdeuyanıkkokusuvardır,"dediWolf. "Yabancılar

bilebiliyordurherhaldefarkını.,değilmi?""Galibabilmiyoruz,"dediJack."Herneyse,şunuiçmengerek.İlaçbu.Hemeniç,Jack.Hemen.""İstemiyorum."Tenekedenyükselenkokuçürükgibiekşibirkokuydu."Jack,"dediWolf,"Sendendehastalıkkokusugeliyor."Jackhiçbirşeysöylemedenarkadaşınabaktı."Evet,oyle,"dediWolf."Gittikçedekotuleşiyor.Aslındapekfenaduzeydesayılmazhenuz...

ama...Wolf!İçmezsenyakındaçokkötüleşebilir.""Wolf, eminim ki Diyar'da otların kokusunu almakta birincisindir. Ama burası Kotu

KokularUlkesi,unuttunmu?Belkidetopladıgınotlarınarasındazehirliotlarvardır,bendeiçince..."

"Bunlariyileri,"dediWolf."Yalnızcafazlaguçludegiller,lanetolsun!"Wolfuzgungibiydi."Buradadaher şeypekokadarkotu kokmuyor, Jack. Iyi kokulardavar.Ama iyi kokularınhepsibuilaçotlarıgibi...zayıfyani.Sanırımbirzamanlaronlardagüçlüymüş."

Wolfhulyalıgozlerini tekrarayadogrukaldırdı, Jackeski tedirginliginingeridondugunuhissetti.

Page 215: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Herhaldeburasıbirzamanlariyibiryerdi,"dediWolf.'Tertemiz,güçlübiryer...""Wolf!"diyesorduJackalçaksesle."Wolf?Avuçlarınıyinetüylerbürüdüsenin!"Wolfirkildi,Jack'ebaktı.BiraniçinJack'eaçgozlerlebaktı,yadaateşliolduguiçinJack'e

öylegeldi.Sonrasilkindi,kötübirrüyadanuyanırgibioldu."Evet,"dedi."Amaokonudakonuşmakistemiyorum.Seninkonuşmanıbileistemiyorum.

Önemiyok.Yanihenüzyok.Wolf!Senilacınıiç,Jack.Tekyapmangerekenbu."BesbelliWolfhayırcevabınarazıolmayacaktı.EgerJackilacıiçmezse,uzanıpagzınıaçar,

zorlaiçinedökerdibelkide.Jackacıbirsesle, "Unutma,bu ilaçbeni oldurursesende tekbaşınakalırsınama,"dedi,

uzanıptenekeyialdı.Tenekehâlâılıktı.Wolfunyuzunekorkunçbiruzuntuifadesiyayıldı.Yuvarlakçerçeveligozlugunuburnunun

uzerinde yukarıya dogru itti. "Seni incitmek istemem, Jack.Wolf hiçbir zaman dostu Jack'iincitmekistemez."Yüzündekiifadeöylesefildiki,içtenliğiolmasagülünçduracaktı.

Jackteslimoldu,tenekedekisıvıyıiçti.Ogucenikvese ilifadeyedayanamazdıçunku.Ilacıntadıdatahminettigikadarkotuçıktı.Biraniçindunyasarsılırgibioldu.SankiDiyar'ageçişyapıyormuşgibihissettikendini.

"Wolf!"diyebağırdı."Wolf,elimitutbenim!"Wolftuttu.Kaygılıveheyecanlıbiryüzüvardı."Jack?Jacky?Neoldu?"Ilacın tadı agzından yavaş yavaş yok oluyordu. Aynı anda, annesinin hastayken içirdigi

konyakgibibirsıcaklıksarmayabaşladı içini.Dunya tekrarçevresindebelirlendi.Herhaldedeminkisarsıntıdahayalindeydi...amaJackpeksanmıyorduöyleolduğunu.

Neredeyse gidiyorduk. Ramak kalmıştı. Belki de bu işi sihirli iksir olmadan dayapabilirim...belkibaşarırım!

"Jack,neoldu?"Jack,"Kendimidahaiyihissediyorum,"dedi,gülümsemeyibaşardı."Yalnızcakendimidaha

iyihissediyorum,okadar.""Kokundadahaiyi,"dediWolfneşeyle,"Wolf!Wolf!"

2ErtesigundeiyileşmeyedevamettiJack.Amadermanıhiçyoktu.Wolfonusırtınaalıpyola

koyulduysa da pek az yol alabildiler. Ortalık kararırken geceyi geçirecek bir yer aramayabaşladılar.Jackkirlibirhendektetahtabirsundurmagordu.Çevresiçopyıgınlarıyla,eskimişotolastikleriyledoluydu.Wolfitirazetmedenkabuletti.BütüngünsessizvesuratsızdıWolf.

Jackhemenuyudu,geceninonbirindetuvaletegitmeihtiyacıylauyandı.YanınabaktıgındaWolf un yerini boş gordu. Herhalde yine ot toplamaya gitmiştir, diye duşundu. Burnunu,buruşturdu.AmaegerWolfonayineilaçiçirmekistese;çoktaniçirirdizaten.Ilacıniyigeldigi

Page 216: STEPHEN KING PETER STRAUB

deinkâredilemezdi.Çıkıp sundurmanın yan tarafına yurudu. Bobreklerini boşaltması epey uzun surdu. Bir

yandan* gokyuzune bakıyordu. Ekim sonlarında ve Kasım başlarında ulkenin orta-batıbolgesinde sık sık rastlananoaldatıcı gecelerdenbiriydi.Kış tumzalimligiylebastırmadanhemenönce.Ortalıkyazdankalmadenecekkadarsıcaktı.Tatlırüzgârinsanısankiokşuyordu.

Tepede ay gorunmekteydi. Beyaz, yuvarlak ve çok guzeldi. Yeryuzune net, ama yine dealdatıcı ışıklarını yolluyor, gozukenleri hem gosteriyor, hem de saklıyordu. Jack baktı...hipnotizeolmuşgibihissettikendini.Hemenhemenhiçaldırmıyordu.

Değiştiğimizzamansürününyanmagitmeyiz!Hiçgidermiyiz?!Şimdisürübenmiyim,Wolf!Aydedenin bir suratı var gibiydi. Jack orada Wolf un yuzunu goruyor, ama pek

şaşırmıyordu. Ne var kiWolf un oradaki suratı her zamanki gibi açık ifadeli, biraz şaşkındegildi. Dar bir ifadeydi. Kapanıktı. Evet... karanlıktı. Uzerindeki tuylerden oturu karanlıktıbelki.Amayoo...tüylerinönemiyoktu.Niyetindenötürükaranlıktıoifade.

Yanlarınasokulmayız.Sokulsakonlarıyeriz,Jack,değiştiğimizzamanbiz...Aydakisuratkemiktenoymagibiydi.Hırlayanbirhayvanınsuratıydı.Sıçramadanhemen

önceyaptığıgibibaşınıhafifeğmişti.Ağzıaçık,içidişdoluydu.Yeriz, oldururuz, oldururuz, OLDURURUZ. Jack omzuna bir parmagın dokundugunu

hissetti,parmakyavaşçaaşağıya,belinedoğrukaydı.DemindenberiduvardibindeöyleceduranJackbirandatekrarişemeyebaşladı."Senikorkuttumgaliba,Jack,"dediWolfarkasından."Ozurdilerim,Jack.HayAllahbenim

belâmıversin."AmaJackbiraniçinWolfunbuişeuzuldugunepekdeinanmadı.OnasankiWolfbunları

söylerkensırıtıyormuşgibigeldi.Onunkendisiniyiyeceğindeneminoldu.Tuğlaev...diyedüşündübirden.Saklanabileceğimbirtuğlaevimbileyok."Korkutekraryakasınasarıldı,kupkurubirkorku,damarlarındakiateşinkindendahasıcak

dolaştı.Kimkorkarhainkurttan,hainkurttan,hainkurttan..."Jack?"Benkorkarım,benkorkarım,ah,Tanrım,benkorkarımhainkurttan...Yavaşçaarkasınıdöndü.Wolfunyuzu, dahademinyanyanayatarlarkenha if tuyluyken, şimdi sakalları o kadar

yuksekten başlayarak fışkırıp yuzunu kaplamıştı ki, hemen hemen şakaklarından aşagısıkapkaraydı.Gözleripırılpırılveturuncubakıyordu.

"Wolf, bir şeyin yok ya?" diye sordu Jack boguk bir fısıltıyla. Sesi ancak bu kadarçıkabiliyordu.

Page 217: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Evet, iyiyim," dedi Wolf. "Ay'la birlikte koşuyordum. Çok guzeldi. Koştum... koştum...koştum... ama bir şeyim yok, Jack." Wolf bunu kanıtlamak için gulumsediginde, agzındakikocaman,devdişlergozuktu.Jackkorkuylabuzuldu.Filmlerdekicanavarlarınagzınabakmakgibibirşeydibu.

Wolfonunyuzundeki ifadeyigordu,kabalaşmışyuzhatlarındabir uzuntubelirdi.Amaouzuntunun altında... pek de çok altında degildi hatta... başka bir ifade daha vardı. Sevinen,sırıtan, dişlerini gosteren bir başka ifade. Avını kovalamaya, agzından burnundan kanboşalana kadar kovalamaya ve bundan zevk almaya hazır bir ifade. Seyrederken gulmeyehazırbirifade.

Kendisiavolsa,yinegülerdi!Heledekendisiavsa..."Jack,uzgunum,"dedi."Vakit...geliyorartık.Birçareduşunmemizgerek.Belki...yarın.Bir

çare...mecburuz..."Göğebaktı,yüzüneohipnotizeolmuşbakışlargeldi.Birdenbaşımkaldırıpuludu.Jack'esankiaydaonacevapverircesineuluyormuşgibigeldi.Benliğinibirdehşetkapladı.OgecebirdahauyuyamadıJack.

3Ertesi gunWolf biraz daha iyiydi. Biraz, hiç degilse. Ama oyle gergindi ki, çatlayacaktı

neredeyse. Jack'e ne yapmak gerektigini dili dondugu kadar anlatmaya çalışıyordu. Tam osırada tepelerinden bir jet uçagı geçti. Wolf ayaga fırladı, koştu, ona uludu, yumrugunukaldırıpsalladı.Kıllıayaklarıçıplaktı.Şişmiş,ucuzpabuçlarınıpatlatmıştı.

Jack'e ne yapmak gerektigini anlatmaya ugraşıyordu ama, soyledikleri ancak kulaktandolmabilgilerdi.Kendidunyasındabudegişimininnasıloldugunuçokiyibilirdi.Amaburadabuişçokdahakotuolurdubelki,pahaguçluvedahatehlikeliolurdubuYabancılarDiyarında.Hissediyordu.Ogucunkendiiçinedoldugunuhissediyordu.Bugeceaydogdugundaoguçesiralacaktıkendisini.

Jack'ebirzararvermekistemediginidurmadantekrarlıyordu.Jack'incanınıyakmaktansakendiniöldürmeyitercihedeceğinisöylüyordu.

4Daleville, kasabadan çok koye benzeyen bir yerdi. Jack oraya ogle vakti vardı, nalbur

dükkânınagirdi.Birelinipantolonununcebinesokmuştu.Cebindeparalarınıavuçluyordu."Birşeymiistedin,yavrum?""Evetefendim,"dediJack."Birasmakilitistiyordum.""Şutarafagel,birbakalım.Yalevar,Mossiervar,Lok-Titevar...neistersenvar.Sennasılbir

şeyisterdin?"

Page 218: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Buyukbirşey,"dediJack.Satıcıyakaranlıkbakışlarlabakıyordu.Yuzugergindiamaeskigüzelliğibüsbütündeyokolmuşdeğildi.

"Büyükbirşey,"diyemırıldandı."Niyeistiyorsun,sorabilirmiyim?""Kopegim,"diyebaşladıJack.Hikaye.Yinebirhikayeuydurmasıgerekiyordu.Buseferkini,

sonikigeceyigeçirdiklerikulubedençıkmadanhazırlamıştıkafasında."Kopegimiçinlazım.Onukilitlememgerek.Isırıyor."

5Seçtiğikilitondolarlıktı.BudurumdaJack'incebindeyalnızcaondolarkalmışoluyordu.Bu

kadarparaharcamakgerçiiçineoturdu,birarabirbaşkakilitseçmeyideduşunduamasonraaklınaWolfundüngecekihaligeldi.Gözlerindenturuncuışıklarsaçarkenkihali.

Ondolarıçıkarıpuzattı.Kulubeyedonerkenyoldadurmadangelipgeçenarabalarabaşparmagıylaişaretverdiama

tabiikimseduruponualmadı.Belkidegorunuşufazlaçılgın,fazlagaripti.Zatenodakendinioylehissediyordu.Nalburdukkanındagordugugazete,guneşinbatmasaatininaltıoldugunusoylemekteydi.Ayınkaçtadogacagıyazılıdegildiama Jackengeçyedidedogmuşolacagınıtahminediyordu.Şimdizatenbirolmuştusaat.OgeceWolfunereyekapatacagıhakkındadazerrekadarfikriyoktu.

Benikilitlemengerek,Jack,demiştiWolfona.Iyice,saglamcakilitlememgerek.Çunkuegerçıkarsamkarşımaçıkanı,elimegeçeniyokederim.Senibile, Jack.Senibile.Buyuzdenbenisıkıcakilitlemengerek.Neyaparsamyapayım,nedersemdiyeyim,sakınaçmakapımı.Uçgun.Jack.Aytekrarküçülmeyebaşlayanakadar.Üçgün...hattâbelkidört...emindeğilsen.

Evetamanereyekilitleyecekti? Insanlardanuzakbiryerolmasışarttı.Uludugunukimseduymasındiye.Ayrıca,yatıpkalktıklarıokulubedençokdahasaglambiryerolmasıdaşarttı.Eger Jackondolarlıkguzelimkilidiniokulubeninkapısınaasmayakalkarsa,Wolfrahatlıklaarkaduvarıyıkıpçıkardıoradan.

Nereyepeki?Bilmiyordu.Amabirşeybulmakiçinaltısaatikaldığınıbiliyordu.Belkidedahabileaz...Jackadımlarınıdahadahızlandırdı.

6Buraya gelene kadar birkaç boş ev gormuşlerdi, evet. Hatta bir iki tanesinde

gecelemişlerdi bile. Jack, Daleville'den donerken gozu hep boş ev tabelalarında,levhalarındaydı.Satılıkyadakiralıkbirşeygorurmuyum,diyebakmıyordu.AslındauçgunboyuncaWolfubirçiftçininyatakodasınafalankilitleyemeyeceginikendisidebiliyordu.Amaeğerevlerdenbirininşarapmahzenifalanvarsa...belkiolabilirdi.

Perimasallarındakilergibisaglambirtaşduvaraoturmuşmeşeagacındansaglambirkapı.

Page 219: STEPHEN KING PETER STRAUB

Yeraltında bir oda. Hiçbir yaratıgın bir aydan once kendine bir tunel kazıp çıkamayacagıturdenbiryer.Wolfubarındırabilirdioylebiryer.Topraktabanlatoprakduvarlardabiryeriniacıtmamasınısağlardı.

Amaboşmahzenliboşevlerherhaldeotuzkırkmilgerilerindekalmışolmalıydıartık.Aydogmadanokadaryolualıpgeriyegidemezlerdi.Hemzaten,acabaWolfboylebirzamandakırkmil koşmaya razı olurmuydu? Sırf kendisini kilitleyebilmek için çabaladıgını bile bilehemde?

Yaçokgeçkalırlarsa?YaWolf 'artıkkendisinikilitletmeyerazıolmazsa?Yaoaltta saklıhain kişiligi yuzeye çıkmaya başlamışsa, bu yeni dunyada çevresine bakınıp yiyeceklerinnerelerde bulundugunu araştırmaya koyulmuşsa? O zaman Jack'in cep dikişlerini yırtacakkadarağırgelenkocakilidinhiçbiryarandaolmazdı.

Geridonebilirim,diyeduşundubirdenJack.DonupDaleville'edogruyuruyebilir,sonradayurumeyedevamedebilirdi.BirikigunekadarLapel'e,hattaCicero'yayaklaşmışolurdu.Belkiogleden sonra bir yem dukkanında çalışır, ya da bir çiftlikte iş bulurdu. Sonra tekrar yolakoyulur, birkaç gunde Illinois sınırına varırdı. Ondan sonrası kolaydı.Nasıl yapacagım tambilmemekle birlikte, sonunda Spring ield'e varabileceginden de emindi. Thayer okuluna.Illinois'egirdiğindenbirgünsonraoradabulurdukendini.

Kulubeyekadarolansonçeyrekmillikyoluyururken,biryandandaWolfuRichardSloat'anasıl açıklayacagını duşunuyordu. Eski arkadaşı Richard Sloat, gozluklu, kravatlı, ciddigorunuşlubirçocuktu.Çokmantıklıbirinsandı.Çokzekiveçokinatçıolmasınaragmen.Birşeyi gozuyle gormuyorsa inanmazdı. Çocukken bile peri masallarına pek ilgi gostermezdiRichard.BalkabaklarınıatlıarabalaraçevirenperilerinbulunduguDisney ilmlerihiçhoşunagitmezdi.Aynalarlakonuşankraliçeleronahiçheyecanvermezdi.BoyleşeylerRichard'ınaltıyaşındaykenkibeyniniyoramayacağıkadarsaçmaşeylerdi.Sekizyaşında,onyaşındayken,hiçaldırmazdıbunlaratabii.Onudahaçok,elektronmikroskobundakibirgoruntuilgilendirirdi.RubikKupu'nudoksansaniyedeyapar,çozerdi.Jackonunbirseksenboyundabirkurdukolaykolaykabullenebileceğimpeksanmıyordu.

Yolunuzerindebirkararsızlıkgeçirdi.Wolfugeridebırakıpyolunadevametmeyi,Tılsım'ıbulmayıdüşündü.

Yasurubensem?diyesordukendikendineiçinden.SonrabirdenWolfunkorkansurusunukurtarmakiçinyamaçlaratırmanışı,kendinisularaatışıgözününönünegeldi.

7Kulubeboştu.Kapınınaçıkoldugunugoren Jack,Wolfunçıkıpbiryeregitmişoldugunu

hemenanladı. Inanmayainanmayahendegi inipkulubeyedogruyaklaştı.Wolfkendibaşınaon beş adım bile uzaklaşamazdı buradan. "Ben dondum," diye seslendi. "Hey,Wolf? Kilidialdım?"Sesinikimseninduymadıgınıhissediyordu.Kulubeninkapısındaniçeriyebakıncabusezgilerindehaklıoldugunuanladı.Sırtçantasıiçerdekikerevetinuzerindeydi.Yanında1973baskısıbirdergiduruyordu.Penceresizkulubeninbirkoşesinebirkaçodunyıgılmıştı.Başkabir şey yoktu içerde, Jack oldugu yerde dondu, çaresiz bakışlarla hendegin ust kenarlarına

Page 220: STEPHEN KING PETER STRAUB

baktı.Her yanda eski lastikler vardı. Çoplerin arasından eskiden dagıtılmış siyasal broşurler

uçupduruyordu.UzerindeLUGAR'ınadıyazılıydı.BiryerdeçarpılmışbirConnecticutplakasıiliştigozune.Biraşişeleri,ustlerindekisolmuşetiketler...amaWolfgorunurlerdeyoktu.Jackelleriniagzınaborugibituttu,"Hey,Wolf,bendondum!"diyebagırdıtekrar.Cevapbekledigiyoktu.Zatendealamadı.Wolfgitmişti.

"Allah kahretsin," diye mırıldandı, ellerini kalçalarına dayadı. Içi çelişkili duygularladoluydu.Biryandanrahatlamaduygusu,biryandanheyecan.WolfherhaldeJack'inhayatınıkurtarmak için uzaklaşmış, gitmişti. Anlamı bu olmalıydı bu gidişin. Jack, Daleville'e dogruyola çıkar çıkmaz, kaçıvermişti. O yorulmaz bilmez bacakları kim bilir kaç mil oteleregötürmüştüonu!Oralardaayındoğmasınıbekliyordu.Kimbilirhangitaraflardaydı!

Jack'inheyecanınınbirazıdabundanilerigeliyordu.BelkiWolfşukarşıdagozukenormanadagirebilir,oradabuldugutavşanlarla, tarla fareleriyle,dahabaşkahayvanlarlakarnını tıkabasadoyurabilirdi.Fenadaolmazdı.AmabelkiWolfunburnuhayvansurulerininkokusunualır,onlarınpeşineduşer,ozamanda,kendisitehlikelerleyuzleşirdi.Belkiçiftçiyleailesininkokusunu bile alabilirdi. Daha da beteri, yakınlarda bir kasaba veya kent bulundugunuhissedebilir,koklayabilirdiWolf.Jackpekeminolamıyorduama,degişmişhalindeWolfbelkikaldırımdarastladığıinsanlardanbirdüzinesininhakkındangelebilirdi.

"Allahkahretsin!"diyesoylendikendikendine.Hendeginkenarına tırmanmayakoyuldu.Wolf u gormeyi pek ummuyordu aslında. Belki de bir daha hiç gorecek degildi onu. Belkibirkaç gun sonra bir gazetede korkunç bir kurdun sebep oldugu katliamı okuyacaktı. Birkasabanınanacaddesinde,açbirkurdunyaptıkları...Yineisimlersıralanacaktıgazetede.Tıpkıozamankigibi...Thielke,Heidel,Hagen...

Onceyoladogrubaktı.Wolfun;siluetinidoguyadogrugiderkengormeyiumuyordusanki.Batıyagidemezdi.Daleville'dendonmekteolanJack'lakarşılaşmakistemezdi.Yolbomboştuzaten.

Tabiiboşolacaktı.Güneşdeinişegeçmiştiyukarda.Jackbakışlarınıyandakitarlayadoğruçevirdi.Oradadakıpırtıyoktu.KatilKurduAvlamaÇabalarıSürüyor,diyecektigazetemanşetleribirkaçgünsonra.Tamosıradaormanınkenarındakikocakayahareketedergibioldu.Jackbirdenonunkaya

olmayıpWolfolduğunuanladı.Topuklarınınüzerindeçömelmiş,Jack'edoğrubakıyordu."Senihaydutserseri,"dediJack.Rahatlamıştıama,biryandandademinWolfungittigine

sevinmişolduğunuunutamıyordu.Orayadoğruilerledi.Wolfhiçkıpırdamadı.Opozdadonmuş,yoğunlaşmışgibiydi.Jack'inbirsonrakiadımıdaha

dafazlacesaretgerektirdi.Yirmi adım kadar attıktan sonra, Wolf ’un bu arada degişmeye devam ettigini farketti.

Saçları daha gurleşmiş, daha kabarık olmuştu. Sanki yıkanıp fon makinesiyle kurutulmuşgibiydi.Sakalıartıkgozlerininhemenaltındanbaşlıyordu.Butunvucudu irileşmiş,dahabir

Page 221: STEPHEN KING PETER STRAUB

güçkazanmıştı.Gözlerisıvıışıklarladoluydu.Turuncuturuncuparlıyordu.Jackkendini zorlayıpdahada yaklaştı. Bir araWolf ’un ellerinindegişippençeoldugunu

sanıncaduraladıama,sonradanellerinuzerinituylerinkaplamışoldugunuanladı.Wolfateşsaçangozlerleonabakmayadevamediyordu.Jackaradakiuzaklıgıtekraryarıyaindirdi,sonradurdu. Diyar'da Wolf a ilk rastladıgından bu yana, arkadaşının yuzundeki ifadeyi ilk defaokuyamıyordu. Belki Wolf çok fazla yabancılaşmıştı artık. Ya da belki o tuyler saklıyorduyüzünü.Tekkesinolanşey,Wolf’unartıkgüçlübirduygununelindeesirolduğuydu.

OnikiadımkalaJackkesinolarakdurdu,kendinizorlayıpogözlerebaktı."Azkaldıartık,Jacky,"dediWolf.Ağzıaçıldı,okorkunçgülümsemegöründü."Kaçtınsanmıştım,"dediJack."Buradaoturdum,seningelişinigörmekistedim.Wolf!"Jack bu sozun ne anlama geldigini bilemedi. Içinden Kırmızı Şapkalı Kız'ın masalını

hatırlıyordu.Wolfundişleri ozelliklebol, keskinve guçlu gorunuyordu. "Kilidi aldım,"dediJack.Cebindençıkarıpgösterdi."Benyokkenaklınabirfikirfalangeldimi,Wolf?"

Wolfunbütünyüzü...gözleri,dişleri,herşeyibirdenparlıyordu."Artıksurusensin,Jacky,"dedi,sonrabaşınıkaldırdı,agzındanupuzun,korkunçbiruluma

sesiçıktı.

8Oandaoradadahaazkorkanbir JackSawyerolsabelki, "Keszırvalamayı,"derdi,Yada

belki"Boyledevamedersentumulkeninkopekleribaşımızauşuşur,"derdi.Amabusozlerinikisi de bogazında kalakaldı. Bir şey soyleyemeyecek kadar korkuyordu.Wolf ona yine birnumaralı gulumsemesini sundu, agzı televizyonda gosterilen bir bıçak reklamına benzedi.Sonra pek bir çaba gostermeksizin ayaga kalktı. Gozundeki John Lennon gozlugunu sakalıgiderekdahayukarıya itiyordu. Jack'eboyudahadauzamışgibigorundu.Oatleyharındakibirafıçılarıkadardakalınlaşmıştı.

"Budünyadagüzelkokularınızdavar,Jacky,"dediWolf.Jacksonundaonunruhsaldurumunuanlayabildi.CoşkudoluyduWolf.Zorşartlarlabirmaç

kazanmışgibiydi."İyikokular!Wolf!Wolf!"Jackbiradımgeriledi,acabaonubenmikuruyorumdiyemeraketti."Bunudahaoncehiç

söylememiştin,Wolf,"diyebildi."Dahaoncesidahaonceydi,şimdiiseşimdi,"dediWolf."Iyişeylervar.Pekçokiyişeyler...

çevremizde.Wolfbulacakonları...görürsün."Busozlerdurumudahadabeterediyordu.Jackonuniçindekiohayvansalaçlıgıhissediyor,

parlayankızılgözlerdengörebiliyordu.Yakaladığımıyerim,diyorduogözler.Yakalar,yerim!"Umarımoiyişeylerinhiçbiriinsandeğildir,Wolf,"dediJackalçakbirsesle.

Page 222: STEPHEN KING PETER STRAUB

Wolfkafasınıkaldırdı,yarıuluyan,yangülenseslerçıkardı."Wolfuncamyemekistiyor,"dedipekdeneşeliolmayanbirsesle."Ah,Jacky,kurtlarnasılacıkır,birbilsen!Yemekyemelerişarttır!YEMEK!Wolf!""Seni o kulubeye kapatmam şart," dedi Jack. "Hatırlıyorsun, degil mi, Wolf? Kilidi

aldım*dedim ya? Kıramayasın diye dua etmekten başka çaremiz yok. Haydi, oraya dogrugidelimartık,Wolf.Beniçokkorkutuyorsun!"

BuseferkikahkahaWolfungogsundensankibalonlarhalindeçıktı."Korkutmakmı?..Ya,evet,Wolfbiliyor!Wolfbiliyor.Jacky!Korkukokusuçıkarıyorsun!"

"Pekdeşaşırmadım,"dediJack."Haydi,kulübeyegidelimartık,tamammı?""Yo, ben kulubeye girmem," dedi Wolf. Upuzun, sivri dili, dişlerinin arasından dışarıya

dogruuzandı."Bengirmemoraya,Jacky.Wolfgirmez.Wolfkulubeyegiremez."Çenesiaçıldı,dişleriparıldadı."Wolfhatırladı,Jacky.Wolf!Hemenhatırladı!Evet,Wolfhatırladı!"

Jackyinegeriledi."Yinekorkukokuyorsun.Pabuçlarındabilevar.Pabuçlar,Jacky!Wolf!"Pabuçlarınkorkukokmasıbesbellipekkomikti."Kulübeyegireceksin.Esashatırlamangerekeno.""Yanlış!Wolf!Sengireceksin,Jacky!KulübeyeJackygirecek!Hatırladım!WolfKurdun gozleri turuncudan mora dogru donuştu. "Iyi Çiftçilik Kitabında vardı, Jacky.

Surusunu incitmek istemeyen kurdun hikayesinde. Hatırladın mı? Hatırladın mı Jacky?Ambarasurugiriyordu.Hatırlamıyormusun?Sonrakilitkapıyatakılıyordu.Kurtdegişmekteolduğunuanlayıncasürüyüambarasokuyordu,sonradakapıyıkilitliyordu.Sürüsünebirzararvermiyordu." Çene tekrar açıldı, koyu renk, uzun dil zevkle kıvrıldı. "Yapmıyor! Yapmıyor!Sürüsünezararvermiyor!Wolf!Hemenyapalım!"

"Üçgünokulübedekapalıkalmamımıistiyorsun?"diyesorduJack."Benimyiyecekbulupyememgerek, Jacky,"Wolf sondereceaçıkbirdillekonuşuyordu.

Çocukonungozlerinderenginyinedegiştiginedikkatetti."Aybeniyanınaalıncayememşart.Buradaiyikokularvar,Jacky.Pekçok.Wolfiçiniyiyiyeceklervar.Aybeniserbestbırakınca,Jackydekulübedençıkar."

"Yabenüçgünkapalıkalmakistemezsem?""OzamanWolf,Jacky'yiöldürür.SonradalanetlenirWolf.""BunlarınhepsiİyiÇiftçilikKitabındamıyazılı?"Wolf başını evet anlamında salladı. "Hatırladım. Tam zamanında hatırladım, Jacky. Seni

beklerken."JackhalakendiniWolf ’unonerisinealıştırmayaugraşıyordu.Uçgun uçgeceaçkalacaktı

gorunuşe gore. Wolf da serbestçe dolaşacaktı. Kendisi hapisteyken Wolf dunyada nereyeisterseorayagidecekti.AmaWolf ’undegişimsuresinisagsalimsonaerdirmenintekyoludabuyduherhalde. Iş uçgunaçkalmave olmegibi ikişıkarasındaseçimyapmayagelince,aç

Page 223: STEPHEN KING PETER STRAUB

kalmaya elbette razı olurdu. Sonra birden, bu yer degiştirme işinin aslında hiçbir şeyidegiştirmedigini anladı. Kendisi kulubedeyken bile ozgur sayılırdı. Wolf ise, serbestçedolaşabildigi halde, yine de bir tutukluydu. Yalnızca onun kafesi Jack'inden biraz dahabuyuktu,okadar.Wolfyinekonuştu."Iyiki IyiÇiftçilikKitabıvar,yoksakendikendimehiçdüşünemezdim,"dedi.

Gozleri tekrar, parladı, başını ozlem dolu bir ifadeyle goge kaldırdı. "Çok kalmadı artık,Jack,.Sürüsensin.Senikilitlememgerek."

"Pekâlâ,"dediJack."Herhaldebuşart."Bu da Wolf a çok komik geldi. Bir yandan gulerek kolunu Jack'in beline sardı, çocugu

havayakaldırdı,tarlanınkarşıtarafınakadartaşıdı."Wolfsanaiyibakacak,Jacky,"dedi.Sesiyumuşacıktı.Hendeğinkenarınagelinceonuyerebıraktı.

"Wolf,"dediJack.Wolfçenesiniaçtı,kasığınıkaşımayakoyuldu."Aslainsanöldürmemelisin,Wolf,"dediJack."Bunuunutma...ohikâyeyihatırladığınagöre,

insanoldurmemengerektiginidehatırlarsın.Çunkuegeroldurursensenikesinlikleavlarlar.Peşinebirsürüinsandüşer;yakalarlarseni,Wolf.İnanbana.Deriniyüzerler!"

"İnsanöldürmem,Jacky.Hayvanlarinsanlardandahaiyikokuyor.İnsanöldürmem.Wolf!"Yamaçtan aşagı indiler. Jack kilidi cebinden tekrar çıkardı, halkaya birkaç kere geçirip

kapattı, anahtarın nasıl kullanılacagım Wolf a gosterdi. "Sonra anahtarı kapının altındaniçeriyeitersin,oldumu?"diyesordu."Seneskihalinegelince,benanahtarıtekrarsanadogrukaydırırım."Jackkapınınaltınabaktı.Beşsantimeyakınbiraralıkvardıorada.

'Tabii,Jacky.Senbanaverirsinoradan.""Eee,şimdineyapacağız?"diyesorduJack."Hemenkulübeyegireyimmi?""Şurayaotur."Wolfkapınınotuzsantimberisindekibiryerigösteriyordu.Jackonameraklabaktı,sonrakulubeyegirdi,tamonungosterdigiyereoturdu.Wolfaçık

durankapınınhemendışındaoturuyordu.Jack'ebakmaksızınelinionauzattı.Jackuzatılanelituttu. Tavşan boyunda kıllı bir yaratıgı tutar gibi oldu. Wolf minik eli oyle sıktı ki, Jackneredeysebagıracaktı.Wolfyineyukarlarabakıyordu.Yuzuhulyalı,dalgınvehuzurluydu.BirikisaniyesonraJackeliniWolf’unavucunadaharahatbirpozdayerleştirebildi.

"Çokbekleyecekmiyizböyle?"diyesordu.Wolf’uncevapvermesibirdakikakadarsürdü."Biraz,"dedi,minikelitekrarsıktı.

9Oylece oturdular. Kapının iki yanında oturuyor, tek kelime soylemeden bekliyorlardı.

Derken ortalık kararmaya başladı. Wolf son yirmi dakikadan beri belli belirsiz titremeleriçindeydi.Ortalıkkarardıkçaelindekititremedahadaarttı.Biryarışatınınyarışbaşlamadanöncekititremesigibibirşeyolmalıydıbu.

Page 224: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Aybenialmayabaşlıyor,"dediWolfyumuşakbirsesle."Yakındabirliktekoşacağızonunla,Jack.Keşkesendegelebilseydinbizimle."

Başını çevirip Jack'e baktı. Çocuk onun bu sozu içtenlikle soyledigini anladı. Ama beriyandan, seninle yan yana koşabilecegim gibi, senin peşinden de koşabilirim, dostum, dergibiydi.

Jack, "Artık kapıyı kapatmamız gerek herhalde," dedi. Elini Wolf ’unkinden kurtarıpçekmeyeçalıştıama,obırakmadançekemedi.

"Jacky'yikilitleyelim,Wolfudadışarıkilitleyelim."Wolf ’ungozleribiranElroy'unkilergibiparıldadı.

"Unutma,sürüyükoruyorsun,"dediJack.Kulübeyearkaarkagirdi."Suru ambara giriyor, kilit de kapıya asılıyor. Kurt surusune zarar vermiyor." Wolf ’un

gözlerindenateşsaçılmazoldu,renkyineturuncuyadönüştü."Kilidikapıyatak.""Bendeonuyapıyorumya,"dediWolf.'Takıyorumişte."Kapattı,Jack'ikaranlıktabıraktı.

"Duydunmu,Jacky?İştekilidinsesi,"Jackduymuştu.Sonraanahtarçevrildi."Şimdi anahtarı şuradan kaydır," dedi Jack. "Işte anahtar," Parıldayarak içeriye kayan

maden gozuktu. "Sagol," diye soludu Jack. Egilip anahtara parmaklarını degdirdi, alıpavucunda oyle sıktı ki, neredeyse gomecekti onu tenine. Avucundaki çuruk beş gungeçmeyecektisonradan.Dahasonra,tutuklanmatelaşıiçinde,çurugungeçtigininfarkınabilevaramayacaktı.Anahtarıcebinesoktu.DışardaWolfsoluksoluğakonuşuyordu.

"Bana kızdın mı, Wolf?" diye fısıldadı Jack kapıdan. Bir yumruk kapıya indi, "Hayır!Kızmadım!Wolf!""Pekala,"dediJack."Insanoldurmeyeceksin,Wolf.Onuunutma.Yoksaseniyakalar,öldürürler."

"InsanoldooooOOOOUUUUU-OOOOOOHHHHOOOO!"Sozlersıvıbirhırıltıyadonuştu,Wolfunkocagovdesikapıya tosladı, tuyluayaklarıaşagıdakiaralıktangozuktu. Jackarkadaşınınkapıyayaslanmışoldugunuanlıyordu."Kızmadım, Jack!"diyefısıldadıWolf.Deminuluduguiçinutanmışgibiydi."Wolfkızmadı.Wolfistiyor,Jacky.Azkaldıartık.Öyleazkaldıki!"

"Biliyorum,"dediJack.Içindenaglamakgeliyordu.KeşkeWolfukucaklayabilseydi.Keşkeoçiftlikevindeolsalardı...kendisidışarda,Wolfdagüveniçindeomahzendeolsaydı.

Wolfunyinedehapisteolduğuyolundakiotedirginedicidüşüncetekrargeldiaklına.Wolfunayaklarıkapınınaltındabirazkaydı. Jack'e sankiayaklardahauzamış,daralmış

gibigeldi.Wolfhomurdandı,soludu,tekrarhomurdandı.Kapıdanuzaklaştı,"Aaah!"dermişgibibir

sesçıkardı."Wolf?"diyesorduJack.Kulaklarısağıredicibirulumayükseldi.Wolfhendeğinyamacınadoğrutırmandı."Dikkatli ol!" Onun duyamayacagım biliyordu artık Jack. Duysa da anlayamayacagından

korkuyordu.

Page 225: STEPHEN KING PETER STRAUB

Birkaçulumadahaduyuldu.Serbestbırakılmışbiryaratıgınsesiolabilecegigibi,kendinegeldigindehapisteoldugunuanlamışbiryaratıgınumutsuzsesideolabilirdioses.Jackpekhangisi oldugunu anlayamıyordu. Acılı, gerçekçi, garip şekilde guzel bir ses. Wolf geceniniçinde uzaklaşıyordu. Jack kollarını gogsunde kavuşturuncaya kadar titremekte oldugunufarketmedi.

Ulumalaruzaklaştı,seshafifledi.Wolfartıkaylabirliktekoşuyordu.

10UçgunuçgeceboyuncaWolfdurupdinlenmeksizinyiyecekaradı.Hersabah,şafakvakti

yatıpogleyekadaruyuyor,buişibiragaçkovugundayadakayaoyugundayapıyordu.Kendinikesinliklehapiste gibi hissetmiyordu. Jack'induyguları neolursaolsun, onunkiler farklıydı.Tarlanınkarşıtarafındakiormangenişvebuyuktu.IçiWolfundogalyiyecekleriyledoluydu.Fareler,tavşanlar,kediler,kopekler,sincaplar...Bunlarınhepsinikolaylıklabulabiliyordu.Sırfoormandakalsa,değişimsüresiboyuncarahatrahatyetecekyiyeceğibulurdu.

Ama Wolf ayla birlikte koşuyordu. Kendini ormana hapsedemezdi. Degişimini nasılengelleyemezse, bunu da yapamazdı. Dolaştı durdu. Ay onu nereye gotururse oraya gitti.Bostanları,tarlaları,odaklan,ıssızyerlerdekievleri,yapımhalindekiyolları,yamaçları,kırlarıdolaştı. Yarı yetenegi, koku alabilme duyusundan geliyordu. Hiç şaşmıyordu burnu. Dehaduzeyineerişmişbirburundu.Beşmilotedentavukkumesininkokusunualıpsıgırvekoyunkokusundan ayırt etmekle de kalmıyordu. O basit işti. Tavukların hareket ettigini bilehissedebiliyordu Wolf. Uyuyan domuzlardan birinin bir ayagının yaralı oldugunu bileanlayabiliyordu.

Hemdebudunyada...çunkuonugudenbudunyadakiaydegildi.Yoksaomuydu?DunyaartıkkimyasalmaddeveolumkokmuyorduWolfunburnuna.Bugezilerisırasındadahailkelbiryaşamkarşılamıştıonu.Dunyanıno ilk tatlıkokusundannekalmışsaonu içineçekiyor,buranınDiyar'labirzamanlarpaylaştıgıniteliklerintadınıçıkarıyordu.Insanlarınyaşadıgıbireve yaklaşırken, evin kopeginin belini bir pençede kırarken, vucudunu iki lokmadamideyeindirirken bile, topragın altından temiz suyu olan serin nehirlerin akmakta oldugunuhissediyorduWolf.Batıdakidaglarınguzelliginisezebiliyordu.Degişimhalindekibirkurtiçinharikulade bir yerdi burası. Insan oldururse lanete ugrayacagım da biliyordu. Insanöldürmedi.

Hiçinsangörmediğiiçinöldürmedi.ÜçgünlükdeğişimisırasındaWolf,İndiana'dabulunandigerhayatturlerinioldurupyedi.Buaradabirkokarcavebirkaçvahşikedideyedi.Ilkgecealçaktanuçanbirkaçyarasayıagzıylayakaladı,kafalarını ısırdı,vucutlarınıyuttu.Bolbolevkedisiveköpeğiyedi.Pekçokdomuzavladı,öldürdü.

Iki keresinde,peşineduştugu avı oldurmemesi gerektiginihissetti.Budakendini kendidiyarındaymışgibihissetmesineyolaçtı.Bununbirincisi,ormandakibiraçıklıktabirtavşanıkovalarken oldu. Ikincisi de çiftligin birindeki baglı bir kopekti. Bir anda omurgasında birurpertihissetti,oavdanvazgeçti.Buralarıkutsalyerlerdi.Kutsalyerlerde,birşeyoldurmezdiWol lar.Oradanuzaklaştı.Esrarengizbirhayatyaşıyor,buhayatıyaşarkenkendiniçokrahat

Page 226: STEPHEN KING PETER STRAUB

hissediyordu.JackSawyer'eolanborçlarınıdaaslaunutmadı.

11KulübedekilitliykenJackbaşkazamanlardandahasakindüşünebildiğinifarketti.Bu yerde eşya olarak bir tek tahta kerevet vardı. Eglence için de ancak o eski dergiye

bakabiliyordu. Penceresi olmayan bu yerde, ancak gun ışıgı varken, kapı altındaki aralıktagorulebiliyordu resimler. Yazılar birer tırtıldan ibaretti. Okunmuyordu. Uç gunu nasılgeçirebilecegini bilemiyordu Jack. Kerevete yurudu, diziyle sertçe vurdu, donup oturdu,düşünmeyebaşladı.

İlkfarkınavardığı,kulübeniniçindekizamankavramınındışardakindendeğişikolduğuydu.Dışarda saniyeler çabucak geçer, dakikaların içinde erir, onlar da saatlerin içinde erirdi.Koskoca gunler metronom tiktakı gibi haftalara donuşurdu. Kulubede ise saniyeler inatediyor, bir turlu yurumuyordu. Uzayıp uzayıp igrenç canavar saniyeler haline geliyorlardı.Dışardabirsaatbiterkeniçerdebeşsaniyebilegeçmekbilmiyordu.

Jack'in farkınavardıgı ikincişey,zamanınnekadaryavaşgeçtiginiduşunmenin işidahabeterettigiydi.Insandikkatinisaniyelereverince,onlarkıpırdamayıbusbutunreddediyordu.Jackkalkıpkulubeniniçindeilerigeriyurumeyebaşladı,uçgunesıgabilecekosonsuzsayıdakisaniyeleri duşunmemeye çalıştı. Bir ayagını otekinin onune basıp adımlarını sayarakhucresinin iki yirmiye uçmetre kadar bir yer oldugunuhesapladı.Neysebari, gece oluncauzanacakkadaryervardemekti.

Demekhücreninçevresinidolaşsa,onmetrekadaryolyürümüşolacaktı.Yüzyetmişturattığızamandabirmilyürümüşsayılacaktı.Yemek yiyemiyordu belki ama, hiç degilse yuruyebilirdi. Jack kolundan saatini çıkardı,

cebinekoydu.Osaateancakkesinliklemecburolduğuzamanbakacağınayeminetti.Birincimillikyolununbirçeyreginialmıştıki,hucredehiçsubulunmadıgınıhatırladı.Ne

yiyecek vardı ne de su. Herhalde susuzluktan olmek uç dort gunden uzun surerdi. Wolfdonersemeseleyokdemekti...Yani...meseleyokdegilde...olmemişolurduenazından.AmayaWolfdönmezse?Ozamankapıyıkırmakzorundakalacaktı.

Ohaldebuişişimdidenesedahaiyiederdi.Gücüyerindeyken.Kapıyayuruyupikieliyleitti.Sonradahahızlıitti,menteşelergıcırdadı.Jackdenemekiçin

omzuylamenteşebulunmayantarafayuklendi,omzuacıdıamakapıyapekbirzarargeldiginisanmıyordu.Omzunudahahızlıçarptı.Menteşeleryinegıcırdadıamakapıbirmilimetrebilekıpırdamadı. Wolf olsa o kapıyı tek eliyle koparırdı. Jack omuzlarını kıyma etsekıpırdatamayacaktı.TekçareWolfubeklemekti.

***GeceyarısınakadarJackyedisekizmilkadaryurumuştu.Kaçkereyuzyetmişturyaptıgını

şaşırmıştıçunku.Yediyadasekizmilolmalıydı.Yorgundu.Karnıgurulduyordu.Kulubeniniçi

Page 227: STEPHEN KING PETER STRAUB

idrar kokuyordu. Jack duvar dibine işemek zorunda kalmıştı. Duvar tahtaları arasında birçatlakolanyere.Hiçdegilsebirazıdışarıyagitsindiye.Vucuduyorgunduamauyuyabileceginipeksanmıyordu.Bukulubeyekapanalıbeşsaatancakgeçmişti.Kulubezamanbiriminegoreiseyirmidörtsaatsayılırdı.Yatmayakorkuluyordu.

Kafası rahat degildi. Kafası izin vermiyordu uyumasına. Geçen bir yıl boyunca okudugukitaplarınbir listesiniçıkarmayaçalıştı.Sonra, ogretmenlerinin listesini çıkardı.Sonra,LosAngeles Dodgers takımının oyuncularını hatırlamaya ugraştı. Ama tedirgin edici sahnelergozunun onunden gitmek bilmiyordu.Morgan Sloat'un havada bir delik açışını goruyordu.Wolfunyuzununehrinsuyualtındagoruyordu.JerryBledsoesarsılıyor,elektrikpanosununkarşısında titriyor, gozlugunun çerçevesi eriyip burnuna yayılıyordu. Bir adamın gozlerisarıyadönüyor,elitoynakhalinegeliyordu.MorganSloatyaklaşıyordukarşıdan.Kelkafasındasiyah saçlar bitiyordu. Ama aslında Jack'e dogru degil, annesine dogru yuruyorduMorganSloat.

Karanlıkta bir tur daha atarken kendi kendine, "FatsWaller'in şarkıları," diye soylendi,"AyaklarıÇokBuyukvar,sonra,KabahatIşlemedimvar,sonraJitterbugValsivar.Ha,birde,YaramazlıkYapmavar."

Elroy yaratık annesine dogru uzanıyordu. Igrenç bir şeyler fısıldıyor, elini annesininkalçasınadayıyordu.

"OrtaAmerikaülkelerininadlan,Nikaragua,Honduras,Guatemala,KostaRica..."Çok yorulup yere uzandıgı, çantasını başının altına çektigi zaman bile, Elroy'laMorgan

Sloat kafasında fır donmeye devam ettiler. Osmond kırbacını Lily Cavanaugh'un sırtındaşaklatıyor, gozlerini fıldır fıldır çeviriyordu. Wolf şaha kalkıyordu. Kocaman bir Wolf!KesinlikleinsanolmayanbirWolf!Veoandakalbinebirkurşungiriyordu.

***Ilk ışıkla uyandı. Burnuna kan kokusu geliyordu. Butun vucudu su diye haykırmaktaydı.

Yiyecekistedigiyoktu.Inledi.Boyleuçgecedahageçirmeyedayanılamazdı.Gunışıgınınyatıkgelmesikulubeninduvarlarınıvetavanınıdagorebilmesinisaglıyordu.Dungecesandıgındandaha buyuk gorunuyordu şimdi. Tekrar bobreklerini boşaltması gerekiyordu. Oysavucudundan o degerli suları ziyan etmenin kotu bir şey oldugunu da biliyordu. Sonundakulübenindahagenişgörünmesinin,yerdeyatmasındanötürüolduğunuanladı.

Burnunatekrarkankokusugeldi.Yangozlekapıyadogrubaktı.Kapıaltındakiaralıktanbirtavşanın arka ayakları, derisi yuzulmuş olarak içeri itilmişti. Kanları sıza sıza yatıyorlardıtahtaların uzerinde. Pırıl pırıl da parlıyordu. Ustlerinin çizik çizik ve kirli olması, kapınınaltındanzorlanaraksokulduğunugösteriyordu.Wolfonuaçbırakmamayauğraşıyordu.

"HayAllah,"diyeinlediJack.Tavşanınbutlarıinsanbacagınapekfazlabenziyordu.Jack'inmidesibulandı.Amakusacagıyerdeguldu,bukarşılaştırmaya için içinşaştı.Wolf sahibineherzamanavkuşugetirenevköpeğinebenziyordu.

Jack butları iki parmagıyla yavaşça aldı, kerevetin altına koydu. Içinden hala gulmekgeliyorduamagözlerideyaşlıydı.Wolfbirincigeceyisağçıkarmıştı.Jackdeöyle.

Page 228: STEPHEN KING PETER STRAUB

Ertesisabahkapınınaltındanbeyazbirkemiğesarılmışbirbaşkaetparçasıgeldi.

12DorduncugununsabahıJackbirininhendeginyamacınıkayarakindiginiduydu.Urkenbir

kuşcıyakladı,sonrakulubenindamındanhavalandı.Agırayakseslerikapıyadogruyaklaştı.Jackdirsekleriüzerindedoğrulupkaranlıktagözlerikırpıştırdı.

Koca bir vucut kapıya çarptı, orada kaldı. Alttaki aralıktan bir çift lekeli pabuçgörünüyordu.

"Wolf?"diyesorduJackalçaksesle."Anahtarıver,Jack."Jack elini cebine attı, anahtarı çıkardı, iki pabucun arasından dışarıya dogru itti. Iri,

kahverengibirelbelirdi,anahtarıaldı."Su getirdin mi?" diye sordu Jack. Wolf un korkunç armaganlarından emebildigim

emmesineragmen,vucudutehlikelişekildekurumuştu.Dudaklarışişmiş,çatlamış,diliagzınasığmazolmuş,sankipişmişti.Anahtarkilidesokuldu,Jackkapınınaçıldığınıduydu.

Derkenkilitkapıdançıkarıldı."Biraz," diye cevapverdiWolf deminki soruya. "Gozlerini kapat, Jacky.Karanlıga alışkın

gözlerin.Kamaşırsonra."Jackkapıaçılırkenellerinigozlerinekapadıysada,içeriyedolanışıkyinedeparmaklarının

arasından girip gozlerini yakmaya yetti. Acıyla inledi. "Yakında geçer, dedi Wolf. Hemenyanıbaşındaydı.Jack'ikucaklayıpkaldırdı."Sıkıkapagozlerini,"diyeuyardı,sonrakulubedenarkaarkaçıktı.

Jack, "Su,"diye sızlanırkenpaslıbirkabındudaklarınadegdiginihissetti.Wolfunnedenkulubeden hemen çıkmak istedigini de anladı. Dışarda hava çok temiz ve tatlı geliyorduburnuna.SankiDiyar'danyeniithaledilmişbirhavaydı.Ikiyudumsuiçti,omrununenlezzetliyemegini yemişgibioldu. Subogazındankıvrılarakaşagıyadogrukaydı. Sankikuruyanbirbitkiyesuveriliyordu.

Wolf kabı onun dudaklarından çekti. Oysa Jack daha doyamamıştı. "Daha çok verirsemkusarsın,"dediWolf."Açgözlerini,Jack.Amaazıcıkaç."

Jacktalimatauydu.Birmilyonışıkzerresigözlerinedoldu,acıdanbağırdı.Wolfoturdu,Jack'ikollarıylasardı."Içbirazdaha,"deyipkabıtekraruzattı."Gozlerinide

birazdahaaç."Bu sefer ışık daha az acıttı. Jack kirpiklerinin arasından bakarken yeni bir yudum su

boğazındanaşağıyakaydı."Ah,"dediJack."Suyubukadarlezzetliyapannedir?""Batırüzgârı,"dediWolfhemen.Jackgozlerinidaha iriaçtı.Hendeginçevresindekiyeşilvekahverengikarışımı renklere

Page 229: STEPHEN KING PETER STRAUB

baktı.BaşınıWolf’unomzunadayamıştı.Wolf’unmidesiJack'insırtınadayanıyordu."İyimisin,Wolf?"diyesordu."Karnıniyicedoydumu?""Wolfherzamanyiyecekbulur,"dedirahatça.Sonraçocuğunbacağınıokşadı."Banaoetlerigetirdiğiniçinteşekkürederim.""Sözverdim.Sürüsendin,unuttunmu?""Yo, unutmadım," dedi Jack. "O sudan biraz daha içebilir miyim?" Wolf ’un kucagından

kayıpyereindi,karşısındadurdu.Wolfkabıonauzattı.JohnLennongozluguyerliyerindeydi.Sakalıyanaklarındapekha if

bir golgeydi... Siyah saçları hala uzun ve yaglıydı ama, omuzlarına kadar varmıyordu.Yuzundekiifadehuzurluvedostça,hemenhemenyorgungibiydi.Tulumununuzerinegribireşofman kazagı giymişti. Kendine iki beden kuçuk bir şeydi. Gogsunde INDIANAÜNİVERSİTESİATLETİZMKLÜBÜdiyeyazıyordu.

Tanıştıklarındanbuyana,ençokinsanabenzedigianşusıraydı.Gerçienbasituniversitederslerini bile anlayabilecek gibi gorunmuyordu ama, lise takımının en yaman futbolcusuolabilirdi.

Jackbiryudumdahaiçti.Wolfkabınbirkenarınıtutmuş,bırakmıyordu.Jackbuyukyudumalırsaçekmeyehazırdı."Sahideniyimisin?"

"Hemdenasıl,"dediWolf.Eliylekamınıovaladı.Şişgobegitulumununuzerindenbilebellioluyordu."Yalnızcayorgunum.Azuyudum,Jack."

"Kazağıneredenbuldun?"'Biripeasmışlardı,"dediWolf."Buralarısoğuk,Jacky.""insanlarazararvermedin,değilmi?""Vermedim.Wolf! Suyuyavaş iç.Gozleribiran turunculaşıpmutlumutluparıldadı, Jack

onunhiçbirzamantamanlamıylainsanabenzeyemeyeceginibirkeredahaanladı.Wolfagzınıkocamanaçıpesnedi"Birazuyusam,"dedi.Sırtınıyamacadahabiruydurdu,başın,dayasladı.Biraniçindeuyuyuvermişti.

Page 230: STEPHEN KING PETER STRAUB

ÜÇÜNCÜKİTAP

DÜNYALARINÇARPIŞMASI

Page 231: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm20

YASAADINAGÖZALTI

1O gun ogleden sonra iki sularında yuzmil daha batıya ulaşmışlardı. Jack Sawyer sanki

kendisideaylabirliktekoşuyormuşgibihissediyordu...okadarkolayolmuştubuiş.Jacktumaçlıgına ragmen, teneke kutudaki suyu yavaş yavaş yudumlamakla yetindi ve Wolf ’unuyanmasınıbekledi.SonundaWolfkıpırdadı,"Hazırımartık,Jack,"dedi,çocugukapıpsırtınabindirdiveDaleville'edoğruyolakoyuldu.

WolfkaldırımınkenarınaoturupdikkatiçekmemeyeçalışırkenJackoradakihamburgercidukkanına girdi. Once erkekler tuvaletine girip yan beline kadar soyundu.Mutfaktan gelenızgara kokuları tuvaletteyken bile agzının sulanmasına yol açıyordu. Jack orada ellerini,kollarını, gogsunu ve yuzunu iyice yıkadı, sonra başınımuslugun altına sokup saçlarını daoradakisıvısabunlayıkadı.Buruşturdugukagıthavlularbirbiriardındançopsepetineduşupduruyordu.

Sonunda bufenin başına donebilecek hale gelmişti. Oradaki uniformalı kız siparişinialırkenonabaktı.Islaksaçlarınabakıyorolmalıydı.Jacksiparişininhazırlanmasınıbeklerkenkızgeriçekilipsırtınıduvarayasladı,hiççekinmeyenbakışlarlaJack'iincelemeyedevametti.

Jack kapıya dogru dondugunde ilk hamburgerini ısırmaya başlamıştı bile. Salçasıçenesindensızıyordu.Karnıoyleaçtıki,çignemeyebilevakitayıramıyordu.Uçlokmadakocasandviçin çogu gitmişti. Tam agzını kocaman açıp kalan kısmı bir lokmada bitirmeyeugraşırken camın dışındaWolf un çevresine bir yıgın çocuk toplanmış oldugunu gordu. Etlokmasıağzındabüyüdü,midesikapanıverdi.

Jack derhal dışarıya çıktı. Bir yandan agzındaki eti, ekmegi, turşuyu, salata yapragını,domates lokmasını ve sosu yutmaya ugraşıyordu. Çocuklar sokakta Wolf ’u uç yanındankuşatmışlardı.DemingarsonkızJack'anasıliçtenliklebaktıysa,onlardaWolfaaynıbakışlarlabakıyorlardı.Wolfkaldırımdaelindengeldigikadar ikibuklumoturmayaçalışıyordu.Başınıegmiş, boynunu kaplumbagalar gibi içine çekmişti. Kulakları sanki başına yapışmış gibigorunuyordu.LokmaJack'inbogazınaoturdu,zorlayutkundugundaancakbirbogumaşagıyainebildi.

Wolfyangozleonabaktı,gozlegorulurşekilderahatladı.Uzunboylu,blucingiymiş,yirmiyaşlarındabirgençadam,parkettigikırmızıpikabınkapısınıaçtı,dışarısarkıpgulumseyerekbaktı. Jack elinden geldigi kadar rahat bir sesle, "Biraz hamburger al, Wolf," dedi. Içindehamburgerbulunankutuyuuzattı.Wolfalıpkokladı,sonrabaşınıegdi,kutununiçindenkocabirlokmaısırdı,düzenlihareketlerleçiğnemeyebaşladı.Çocuklarşaşkınvehayran,bireradım

Page 232: STEPHEN KING PETER STRAUB

dahayanaştılar. Içlerindenbirkaçıkıkırdaşıyorlardı. "Nebuboyle?"diye fısıldadısansınbirkızarkadaşına."Canavarmıne?"Yedisekizyaşlarındabiroglançocugukızıitiponuneçıktı,"Ahmakişte,okadar,"dedi."AdıHulkolmalı.Hıı?Diiymi?Tamammı?"

Wolf ısırdıgı sandviçten geri kalanını kutudan agzıyla çekmeyi başardı. Tumunu agzınasokupavucuylaiçeriitti.Dizlerininarasındanyerekıyılmışsalataparçalarıduştu,mayonezveetinsuyuçenesineveyanagınabulaştı.AgzınagirenlerWolfunkocadişleriarasındaçabucakkahverengibirmacunadönüştü.Onuyuttuktansonrakutuyabulaşanlarıyalamayakoyuldu.

Jackkutuyuyavaşçaonunelindenaldı."Hayır,"dediçocuklara,"Obenimkuzenim.Canavarfalandegil,adıdaHulkdegil.Hadi,sizdagılındabiziyalnızbırakınbakalım,hu?Haydi...biziyalnızbırakındedim."

Çocuklarbakmayadevamediyorlardı.Wolfparmaklarınıyalamayakoyulmuştu."Onaöylebakıpdurursanızkızdırırsınız.Kızarsaneyapar,bilemem."Deminki çocuk televizyondaboyle şeyleri çok seyrettigi için,buhamburgeretoburunun

kızarsaneleryapabilecegikonusundaepeybir ikrivardı.Biradımgeriledi.Çocuklarınçogu,daonunlabirliktegerilediler.

"Haydi,gidin,"dediJack.Amaçocuklartekrardonmuşlardı.Wolfkocabirdaggibiayagakalktı.Yumruklarısıkılıydı."Allahbelanızıversin,bakmayın

bana!"diyehaykırdı."Kendimikomikhissettirmeyin!Herkeskendimikomikhissettiriyor!"Çocuklar bir anda dagıldılar. Wolf soluk soluga, suratı kıpkırmızı, oylece durup onların

koşeyi donuşune baktı. Onlar gozden kaybolduktan sonra kollarım gogsunde kavuşturdu,bakışlarınıJack'eçevirdi.Çokutanmıştı."Wolfbağırmamalıydı,"dedi."Çocuktubunlardaha."

"Korkutmakadamolmalarımsaglar,"diyebirsesduyuldu.Ikisibirliktedonduler.Kırmızıpikaptaki adamdı bu. Hala onlara gulumsuyordu. "Ben de omrumde boylesini gormedim,"dedi."Kuzenmisinizikiniz?"

Jackkuşkulukuşkulubaşınısalladı."Hey, niyetim burnumu sokmak degil." Adam bir adım yaklaştı. Rahat davranışlı, siyah

saçlıbirgençti.Kolsuzyelek, içinedekareligomlekgiymişti."Ozellikledekimseyekendimigulunçhissettirmek istemem,anlıyorsunuz,degilmi?"dedi,durakladı, ikielinikaldırıpboşavuçlarını gosterdi. "Aslında size ilk baktıgımda epey zamandan beri yolculukta bunlarherhaldediyedüşündüm."

Jack,Wolf ’abaktı.Ohalautanmışdurumda,elleriylebedeninikucaklamışduruyorduamabiryandandagözlerinibuyeniadamdanayırmıyordu.

"Ben de yaptım aynı şeyi," diye devam etti adam. "Buradaki liseyi bitirdigim yıldı.Otostopla ta kuzeyCalifornia'yakadar gittim, sonradadondum.Herneyse, yolunuzbatıyadoğruysasizibirazgötürebilirim."

"Binemem,Jacky!"diyegürültülüşekildefısıldadıWolf.Jack, "Ne kadar batıya?" diye sordu. "Biz Spring ield'e gitmek istiyoruz. Orada

arkadaşlarımvar."

Page 233: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Hey,dertdegil,senyor."Adamellerinitekrarkaldırdı."BenCayuga'nınbutarafınakadargidiyorum. Illinoissınırınınyanıbaşına.Birdakika izinverin,birhamburgeralayım,hemenatlargideriz.Dosdogru.Birbuçuksaatfalansurer...belkidedahaaz.Spring ield'ekadarolanyolunyansımalmışolursunuz."

"Yapamam!"diyefısıldadıWolfyine.Adamdevam ediyordu. "Bir tek sorun var. Ben on kanepeye biraz eşya da koydum.Bir

tanenizkamyonetinarkasındagitmekzorunda.Orasıbirazrüzgârlıolur."Jack,"Amanbuneguzelşans,"dediiçtenlikle."Sizhamburgerialıpdonun,bekliyoruz.Çok

dateşekkürederiz."AdamdükkanagirergirmezhemenWolfadöndübirşeylerfısıldadı.***

AdıBili(KısacaBuck)Thompsonolangençadamelindeikihamburgerleçıktıgında,Wolfuarkayadiz çokmuş, iki eliyle iki yana sarılmış,burnunudahavayakaldırmışbuldu. Jack onkanepeyeyerleşmişti.Seloteypleyapıştırılıpsonra telzımbaylakapatılmışve uzerineguzelbir koku sıkılmış naylon torbalar onun yanıbaşındaydı. Yo, koku sıkılmış degil, zatentorbalardaçiçektomurcuklarıolduğuyantaraftangözüküyordu.Kokuondandı.

AdamgeçerkenbirhamburgeriWolfafırlattı."Banahalabirazaçgibigorundunde,"dedi,sonrasurucuyerine,naylontorbalarınoburyanınabindi."Dişininkovugundakalırgibigeldi.Kuzeninetaşatıyorumsanma.Al,budasenin.Okendininkinibitirdibile."

Yuzmilyolgittiler.Wolfsaçlarınıuçuranruzgardanoturupekmutluydu.Hızonuhipnotizeediyordu.Burnunabuhızlagelipgeçenkokularda ilginçti.Gozleriparıldayarakbaşımsagasolaçeviriyor,havayıkoklayıpduruyordu.

Buck Thompson kendini çiftçi olarak tanıtmıştı. Gaz pedalını yere yapıştırarak gittigiyetmişbeşdakikaboyuncadurmaksızınkonuştu, Jack'abir teksorubilesormadı.SonundaCayuga'yavarıparabayıbirtoprakyolasoktu,sonsuzgibigozukenbirmısırtarlasınınyanınaparketti,elinicebineatıpkumaşabenzeyenbeyazkagıdabirazduzensizsarılmışbirsigaraçıkardı.Jack'inelinetutuşturdu."Gozukararmak,gozukızarmakfalanduymuştumama,seninkuzenin çok gulunç." dedi. "Heyecanlandıgı zaman bundan biraz içsin, emi? Doktoruntavsiyeside."

Jacksigarayıdalgınbirhareketlegomlekcebinesoktu,arabadanindi."Sagol,Buck,"dedisürücüye.

Buckhâlâkonuşuyordu."Onuyemekyerkengörünceşaştımkaldım.Biryerdenbiryeregelmesininasılsağlıyorsun?Mamavardiyemisesleniyorsun?"Wolfyolculuğunbittiğinianlayıncakamyonetinarkasındanatlayıpindi."Birdahabinelim,"diyebağırdı."Jacky,birdahabinelim.""Keşkeolabilseydi,"diyekarşılıkverdiJack."Gel,birazyürüyelim.Belkiyinebiriçıkar."Artıkşansınındegiştigineinanmayabaşlamıştı.GozaçıpkapayanakadarIllinoissınırına

gireceklerdi. Bir kere Spring ield'e, Thayer okuluna, Richard'a ulaşırsa, her işin yolundagitmeye başlayacagından da emindi. Ama Jack'in kafası hala kulube zaman birimine gore

Page 234: STEPHEN KING PETER STRAUB

çalışmaktaydı.Oradagerçekdışıgelir,gerçegiçarpıtırdı.Nitekimkotuşeyleryenidenolmayabaşladıgında oyle hızlı oldu ki, Jack olayları kontrol edemedi. Jack'in Illinois'i gormesi içinaradanepeyzamangeçmesigerekti.OsüreiçindedeJackkendiniyenibaştankulübedebuldu.

2Onları SunlightYurdu'nagoturecekolaylardizisi, çocuklarCayuga levhasınınbulundugu

yeri geçtikten on dakika sonra başladı. Levhada Cayuga -Nufus 3.596 diye yazıyordu amakasabanınkendisigorunurlerdeyoktu.Sagtara larındauçsuzbucaksızbirmısırtarlasıuzanıpyatmakta, solda çıplak bir tarla, ilerde yolun nasıl kavis yaptıgım gormelerine izinvermekteydi.Yamyassıbirarazideydiler.Jackotostopolanagıbulmakiçinherhaldekasabayakadar yurumek zorunda olduklarını kavradıgı sırada yol uzerinde bir araba belirdi, hızlaonlaradoğruyaklaştı.

"Arkayabineyimmi?"diyebagırdıWolf.Sevinçleellerinibaşınınuzerinekaldırmıştı."Wolfarkayabinsin!Hemen!"

Jack,"Oarabatersyondegidiyor,"dedi."Sakinol,bırakyanımızdangeçsin,Wolf.Kollarınıdaindir.Yoksakendisineişaretveriyorsunsanır."

Wolfisteksizisteksizkollarınıindirdi.Arabayolunvirajınayaklaşmıştı.BirazdahailerleseJack'leWolf un yanından geçecekti.Wolf çocuksu bir sesle, "Arkaya binmek yok, ha?" diyesordu.

Jack başını iki yana salladı. Arabanın yan kapısındaki oval biçimli armaya bakıyordu. Oarmaherşeyolabilirdi.YabanHayatıKorumaDernegindenEyaletTarımIdaresinekadarherşey.Amaarabavirajıalınca

JackonunPolisarabasıolduğunuanladı."Poliso,Wolf,"dedi. "Birpolis. Senyurumeyedevamet,usluol,kendini rahatbırak.Bu

adamındurmasınıistemiyoruz.""Polis ne demek?" Wolf un sesinde bir kararma seziliyordu. Arabanın dosdogru kendi

üstlerinegeldiğinigörmekteydi."PolislerWolf’larıöldürürmü?""Hayır,"dediJack."Wolf ’larıhiçbirzamanoldurmezler.Kesinlikle."Amabusozlerinpekbir

yaranolmadı.Wolfarkadaşınıneliniyakaladı,titremeyebaşladı."Lütfenelimibırak,Wolf,"diyeyalvardıJack."Adamınkomiğinegidecek."Wolf’uneliyanınasarktı.Polis arabası onlara yaklaşırken Jackdireksiyonbaşındaki adama goz attı, sonradonup

birkaçadımgerigitti,boylelikleWolfugoruşalanıiçinealmayaçalıştı.Gordugumanzarapekcesaretvericidegildi.Arabayıkullananpolisinkocaman,etli,hamurgibi,tahakkumediciifadeyansıtan bir suratı vardı. Bir zamanlar elmacık kemiklerinin bulundugu yeri şimdi yaglarburumuştu.Wolfunkorkusudayuzundenaçıkseçikokunuyordu.Gozlerinden,açılıpkapananburundeliklerinden...dişlerinidegösteriyorduWolf.

Jackona,"kamyonetinarkasınabinmekçokhoşunagitti,değilmi?"diyesordu.

Page 235: STEPHEN KING PETER STRAUB

Wolf un korkusu biraz silindi, yuzunde gulumsemeye pek yakın bir ifade belirdi. Polisarabası gurleyerek yanlarından geçti. Jack surucunun donup kendilerine baktıgını hissetti."Pekâlâ,geçtiartık,"dediJack."Kurtulduk,Wolf."

Arabanınmotorsesinintekraryükselmeyebaşladığınıgörüncedurupdöndü."Polisgerimigeliyor?""Herhalde Cayuga'ya donuyordur," dedi Jack. "Sen arkana bakmaktan vazgeç, ben ne

yapıyorsamonuyap.Adamagözünüdikme."Wolf la Jack yurumeye devam ettiler, arabaya aldırış etmiyormuş gibi davranmaya

çalıştılar.Arabainadınaonlarınarkasındakalmayaçalışıyormuşgibiydi.Wolfyaninilti,yanhomurtugibibirsesçıkardı.

Polis arabası onları solladı, yanlarından geçti, fren lambaları parıldadı, sonra yollarınıçaprazkeserekönlerindedurdu.Poliskapıyıaçıpindi.

Aşagı yukarı Jack'in boyundaydı. Tum kilolarını suratında ve gobeginde taşıyordu.Bacaklarısıska,kollarıveomuzlarıisenormalbirinsankadardı.Göbeğidışarıfırlıyordu.

Kolunu kıvırıp açık duran kapıya »dayandı. "Sabırsızlıktan oluyorum," dedi çocuklara."Neymişbakalımsizinhikâyeniz?Anlatın."

Wolf,Jack'inarkasınageçti,omuzlarınısarkıttı,ellerinitulumununceplerinesoktu.Jack, "Biz Spring ield'e gidiyoruz, memur bey," dedi. "Otostop yaptık... belki de

yapmamamızgerekirdi.""Demekbelkiyapmamanızgerekirdi.Vaycanına!Şuarkanasaklanmayaçalışantipdene?

Kaçıkfalanmı?""O benim kuzenim." Jack bir an, telaş içinde, duşunmeye çalıştı. Her zaman anlattıgı

hikayeyi,Wolf ’u da içine alacak biçimde degiştirmesi, genişletmesi gerekiyordu. "Onu evegoturmem gerek. Spring ield'de, Helen Teyzesiyle oturuyor. Yani benim Helen Teyzemle,Öğretmenolanteyzemle,Springfield'de."

"Neyapmış?Biryerdenmikaçmış?""Hayır,öylebirşeyyok.Yalnızca..."Polisonaifadesizgözlerlebaktı."Adlarınız."Jackbuseferbirikilemesıkışmışoldu.WolfçokgeçmedenonuJackdiyeçagırırdı.Kendisi

poliseneisimsoylersesoylesin,Jackolduguortayaçıkardınasılsa."AdımJackParker,"dedi."Buda..."

"Birdakika.Kendiadınıkendisoylesinistiyorum.Heysen.Adınınneoldugunuhatırlıyormusun,taşkafa?"

Wolf,yineJack'inarkasınasinmeyeçalıştı.Başınıegmiş,çenesinigogsunegommuştu.Birşeymırıldandı.

"Duyamıyorum,oğlum.""Wolf,"diyefısıldadı.

Page 236: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Wolf. Tahmin etmeliydim herhalde. Ilk adın ne? Yoksa ad yerine numara mı verdilersana?"

Wolfgözlerinisımsıkıyumdu.Bacaklarınıbirbirinesürtüpduruyordu."Yürü,Phil,"dediJackona.Wolfherhaldebuismiunutmamayıbaşarır,diyedüşünüyordu.Ama tam kelime agzından çıkarken Wolf başını kaldırdı, sırtım dikleştirdi ve bagırdı.

"JACK!JACK!JACKWOLF!"Jackhemen, "Onubazende Jackdiye çagırırız," dedi ama, iş işten geçmişti ve kendi de

farkındaydı. "Beni çok sevdigi için... ona bir tek ben soz geçirebiliyorum. Belki onu evinebıraktıktansonrabirkaçgünkendimdeSpringfield'dekalırım.Yerleşsin,alışsındiye."

"Seninsesinidinlemekteniyiceusandım,oglumJack.Haydişimdisende,kuzeninPhilJackdaarkakanepeyebinindebudurumubirduzeltelimbakalım."Jackkıpırdamayıncapoliselinikocatabancasınınkabzasınadegdirdi."Bininarabaya.Onceobinsin.Nedenokulagideceginizyerdeevinizdenyüzmiluzaklardadolaşıyormuşsunuz,anlamakistiyorum.Arabaya...hemen!"

"Ah,memurbey,"diyebaşladıJack.EnsekokundeWolfsoludu."Hayır.Yapamam,"diyebirfısıltıyükseldiağzından.

"Kuzenimin bir sorunu var," dedi Jack. "Klostrofobi diyorlar. Dar yerlerden, arabalarıniçinden korkuyor, deli oluyor. Otostop yaptıgımızda yalnız pikaplara, kamyonetlerebinebiliyoruzkioarkadagidebilsin."

"Arabayabinindedim,"diyegürledipolis.Biradımilerleyiparkakapıyıaçtı."YAPAMAM!"diyebagırdıWolf."WolfBINEMEZ!Kokuyor,Jacky...kokuyororası."Burnuve

dudağıkıvrıldı,buruşburuşoldu.PolisJack'e,"Onuarabayabindir,yoksabenbindiririm,"dedi.Jack yalvarmaya başladı. "Wolf, çok surmeyecek!" Uzanıp arkadaşının elini tuttu. Wolf

istemeyerek elinin tutulmasını razı oldu. Jack onu polis arabasının arka kanepesine dogruçekti.Wolfresmenyolunasfaltınaayaklarınısürüyordu.

Bir iki saniye boyunca, sanki durumu kurtarabileceklermiş gibi gorundu. Wolf kapınınçerçevesinedokunacakkadaryaklaştıarabaya.Oandatumvucudusarsıldı.Ikieliylekapınınustkenarınasarıldı.Sankiarabanın ustunu ikiyebolecekti.Sirklerdegosteriyapankuvvetliadamlarınnumaralarınabenzerbirşey.

"Lütfen,"dediJackalçaksesle,"Mecburuz."Ama Wolf korkular içindeydi. Burnuna gelen koku her neyse, ondan pek tiksiniyordu.

Başınıhırslaikiyanasalladı.Ağzındanakansalyadaarabanıntepesinedamladı.Polis Jack'in yanından dolandı, kemerinden bir şey çekip çıkardı. Jack bu çekilen şeyin

tabancaolmadıgınıgormeyeancakvakitbuldu.PoliscopuWolfunensesineindirdi.Wolfunustbedeniarabanınarkakanepesinedevrildi,sonratumvucuduyoluntozlarıuzerinekaydı,serildi.

"Senotekikapıdanbin,"dedipolisJack'e.Copukemerinesoktu."Sonundabuunçuvalınıdaiçeriatabileceğiz."

Page 237: STEPHEN KING PETER STRAUB

IkiuçdakikasonraCayugayolunakoyulmuşlardı."Kuzenineneolacagınıbiliyorum,"dedipolis."Kuzeninsetabii,kihiçsanmıyorum."DikizaynasındanJack'ebaktı.Gozlerikuruuzumtanelerigibiydi.

Jack'in tum kanı çekilir gibi oldu. Kalbi gumbur gumbur çarpmaya başladı. Gomleginingogus cebindeki o sigarayı hatırlamıştı. Elini cebe dayadı, sonra polis bir şey diyemedenhemençekti.

"Onapabuçlarınıgiydirmemgerek,"dediJack."Ayağındanfırlayacakhaldeler.""Boşver," dedi polis. Ama Jack egildiginde itiraz etmedi. Dikiz aynasındaki goruntuden

kurtuldugu anda Jack once Wolf un birinci pabucunu topugundan geçirdi, sonra hemensigarayı çıkarıp kendi agzına attı, ısırdı, garip lezzeti olan kuru otlar diline yayıldı. Jackçignemeye başladı. Bogazına bir şey batar gibi oldu. Birden dogruldu, elini agzına kapattı,dudaklarınıaralamadanoksurmeyeçalıştı.Bogazıtemizleninceıslanmışotları,dahadogrusuesrarıyuttu.Diliyledişleriniyaladı,kalanizleriyoketmeyeçalıştı.

Polis,"Sizibazısürprizlerbekliyor,"dedi."Ruhunuzabirazgüneşışığı(*)girecek."(Güneşışığı:Sunlight)

"Ruhumagüneşışığımıgirecek?"diyesorduJack.Acabapolisesrarıağzımaattığımıgördümü,diyemeraklanmıştı.

"Kafandadabirikişişlikbelirecek."Polis,Jack'indikizaynadakigörüntüsünesırıttı.***

Cayuga Belediye binası bir karanlık koridorlar ve dar merdivenler topluluguydu.Borulardaki suların sesi gurul gurul duyuluyordu. Polis onları sagdaki son merdiveneyoneltirken, "Sizebirşeyanlatayım,çocuklar,"dedi. 'Tutukludegilsiniz.Bunuanladınızmı?Sorguiçingozaltındasınız.Birtelefonhakkımızvardiyemavallarduymakistemiyorum.Kimoldugunuzu, niyetinizin ne oldugunu bize dogru durust soyleyene kadar kurtulamazsınız.Duydunuz mu? Şimdi Yargıç Fairchild'ı gorecegiz. Dogruyu soylemezseniz sonucunu agırodersiniz.Yukarı.Haydi!"Merdiveninustbaşınavardıklarındapolisbirkapıyıitipaçtı,ortayaşlı, tel çerçeveli gozluk takmış, siyah elbise giymiş bir kadın onundeki daktilodan başınıkaldırdı."İkikaçakdaha,"dedipolis."Yargıcageldiğimizisöyle."

Kadınbaşınısalladı,telefonunkulaklıgınıelinealdı,birikikelimekonuştu."Girebilirsiniz,"derkengözleribirWolfa,birJack'egidipgeliyordu.

Polis onları bitişik odaya dogru itti. Kapıyı açtıgında, o odanın ilkinden iki kat buyukoldugu gozuktu. Upuzun bir duvar boyunca kitap ra ları vardı. Oteki duvara çerçevelifotogra lar, diplomalar, serti ikalar asılmıştı. Pancurlar inikti. Ince uzun, sıska, koyu renkelbise giymiş bir adam masanın başında oturuyordu. Gomlegi buruşuktu. Ince bir kravattakmıştı.Onlargirerkenkocamasanınbaşındanayagakalktı.Suratıharitagibiçizgidoluydu.Saçlarıoylesiyahtıki,ancakboyaolabilirdi.Odadasigaradumanlarıdolaşıpduruyordu."Ee,negetirdinbakalım,Franky?"Sesipektok,hemenhementiyatroartistlerininseslerigibiydi.

"FrenchLickYolundabulduğumikiçocuk.Thompson'unçiftliğininoralardaydılar."Yargıç Fairchild'in yuz çizgileri bir gulumsemeye işaret eder biçimde bukuldu, gozleri

Page 238: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack'edöndü."Üstünüzdekimlikvarmı,çocuğum?""Hayırefendim,"dediJack."Memur Williams'a her şeyin dogrusunu anlattınız mı? Anlattıgınızı sanmıyor olmak,

yoksasiziburayagetirmezdi.""Evet,efendim,"dediJack."O halde bana anlatın hikayenizi." Masanın çevresinden donerken sigara dumanlarının

arasındangeçti,koşeyeelinidayayıpyarıyaslandı,yanoturdu.Gozlerinikırpıştırarakyenibirsigara yaktı... Jack yorgun çukur mavi gozlerine baktıgında, bu adamın kendisine hiçacımayacağınıhemenanladı.

Yinebaşıdertteydi.Jackiçinekocabirsolukçekti."BenimadımJackParker.Bubenimkuzenim.Onundaadı

Jack. JackWolf. Ama asıl adı Philip. Daleville'de bizim evde kalıyordu. Çunku babası oldu,annesidehastaydı.Benonu

Springfield'egerigötürüyorum.""Birazgerizekâlımı?""Birazyavaş,"dediJack.BiryandanWolfabaktı.Arkadaşıhiçbirşeyinfarkındadegilmiş

gibiydi."Annenin adı ne?"diye sorduYargıç,Wolf a.Wolf hiçbir cevapvermedi.Gozleri sımsıkı

kapalı,ellericeplerinesokuluydu."Helen,"dediJack."HelenVaughan."Yargıçmasanınkoşesindenkalktı,yavaşçaJack'edogruyurudu."Seniçkimiiçtin,oglum?

Birazdengenbozukgibi.""Hayır."YargıçFairchildJack'eiyiceyaklaştı,aralarındaotuzsantimkalıncaegildi."Solugunuver,"

dedi.Jackağzınıaçıpsolukverdi."Hayır. Içki yok." Yargıç tekrar dogruldu. "Ama bana soylediklerinin arasında tek dogru

olanşeydebuydu,öyledeğilmi?Beniişletmeyemiçalışıyorsun,çocuk?""Otostop yaptıgımız için uzgunum," dedi Jack. Çok dikkatli konuşması gerektigimin

farkındaydı. Agzından çıkanların, serbest kalmalarını saglayabilecegi bir yana, zatenkelimeleritelaffuzetmektedezorlukçekiyordu.Herşeyçokyavaşoluyormuşgibigeliyorduona. Tıpkı kulubedeyken oldugu gibi, saniyeler metronomun temposundan ayrılmıştı."Aslındahiçotostopyapamıyoruzgibibirşey, çunkuWolf... yani Jack,arabalarabinmektennefretediyor.Birdahaaslayapmayız.Birsuçişlemedik,efendim,doğrusöylüyorum."

"Anlamıyorsun,oglum,"dediYargıç.Uzaklaradalmışgozleritekrarparıldadı.Jackiçinden,bundanzevkalıyor,diyeduşundu.Adammasasınınarkasınageçti."Meseleotostopyapmaktadegil.Sizbuyaşınızdayollardasınız...tekbaşınıza...Negeldiginizyerbellinedegittiginizyer.Budurumdabelayaçanak tutuyorsunuz."Sesikoyurenkbirbalgibiydi. "Bizimbueyalettesize garip gelecek bir kuruluşumuz var... eyalet makamlarınca onaylanmış, inansmanıeyaletçe yapılan bir kuruluş... sırf sizin durumunuzdaki çocukların yararına olsun diye

Page 239: STEPHEN KING PETER STRAUB

kurulmuşbiryer.Adı,'BaşıboşÇocuklariçinSunlightGardenerInançYurdu'.BayGardener'ingençler için yaptıgı çalışmaların sonuçlarınımucize sayılabilir. Biz ona en inatçı çocuklarıyolladık,gozaçıpkapayanakadardizçokmuşIsapeygamberdenyardımisteroldular.Bencebuçokharikuladebirşey,değilmi?"

Jack yutkundu. Agzı kulubedeyken oldugundan daha bile kuruydu. "Ah, efendim,Springfield'eçokacelevarmamızgerek.Herkesmeraked..."

"Bundan kuşku duyarım," diye gulumsedi Yargıç. Yuzundeki tum kırışıklar derinleşti."Ama,bakınsizebirşeysoyleyeyim.SizSunlightYurdunagiderkenbendeSpring ield'ebirtelefonaçar,buHelen...Wolfmuydusoyadı?YoksaHelenVaughanmı?"

"Vaughan,"dediJack.Yüzükıpkırmızıkesildi."Evet?"dediYargıç.Wolfbaşınıikiyanasalladı,sonraeliniJack'inomzunadayadı.Yargıçona,"Kendinemigeliyorsun,evlâdım,"dedi."Banayaşınısöyleyebilirmisin?"Wolfgözlerinitekrarkırpıştırdı,Jack'ebaktı.Jack,"Onaltı,"dedi."Yasen?""Oniki.""Ya. Seni çok daha buyuk sanmıştım. Başınız derde girmeden yardım gormeniz için bir

sebepdahaişte...değilmi,Franky?"

Page 240: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:21

SUNLIGHTYURDU

1Yurt,çocuklarınoynadıklarıkupkupbloklardanyapılmışgibibirşeydi.Rastgelekurulmuş

birbinaydı. Yeni yer gerektikçebinayaekyapmışlardı.Birdenpencerelerin çogundademirbulunduğunugördü.Binagözünebircezaevigibigözüktü,oçocuksuizlenimkayboldu.

Tarlalardaki çocukların çogu aletlerini ellerinden bırakmış, polis arabasının geçişiniseyrediyorlardı.

Franky Williams bina onundeki meydanı dondu, durdu, motoru susturdu. Binanın onkapısındanuzunboylubiradamçıktı,enustbasamaktaduruponlarabaktı.Ikielinigogsununonunde kenetlemişti. Uzun beyaz saçlarının altında yuzu inanılamayacak kadar gençgorunuyordu. Hatları sanki estetik cerrahi urunuydu. Kime neyi isterse satabilecek birinsanın tipik yuzu. Giysileri de saçları kadar beyazdı. Beyaz takım elbise, beyaz pabuçlar,beyazgomlek,boynundadabeyazbirfular.Jack'leWolfarkakanepedeninerlerkenadamyeşilbir guneş gozlugu çıkarıp gozune taktı, gulumsemeden once iki çocugu inceliyormuş gibigöründü.Sonragözlüğüçıkarıptekrarcebinesoktu.

"Vayvayvay,"dedi."Sizolmasanızhalimizniceolurdu,memurbey?""İyigünler,PederGardener,"dedipolisdeona."Herzamankidurummu,yoksabuikiçocukgerçekbirsuçmuişlediler.""Başıboşçocuklar,"diyekarşılıkverdipolis.Ellerinikalçalarınadayayıppederegozlerini

kısarakbakıyor, sanki o beyazlık gozlerini kamaştırıyormuş gibi davranıyordu. "Fairchild'agerçekadlarınısoylemediler.Bubuyukolanı..."diyerekparmagıylaWolf ’ugosterdi,"...buhiçkonuşmadı.Arabayabindirmekiçinbilekafasınavurmakzorundakaldım."

Gardener başını acıklı bir ifadeyle iki yana salladı. "Onları getirin de kendilerini takdimetsinler.Sonraformalitelerebakarız.Bunlarınbukadarşaşkındavranmasıiçinbirsebepvarmı?"

"Yalnızcabüyüğününkulakarkasınavurdum.""Hımmmm."Gardenerparmaklarınıbirbirininçevresindenkaydırıpiyicekenetleyerekbir

adımgeriçekildi.Williams çocukları uzun taraçaya çıkanmerdivenlere yuruturken Gardener başını yana

egdi, iki çocugu suzdu. Jack'le Wolf ust basamaga vardılar, taraçaya ilk adımlarını attılar.Franky Williams alnındaki terleri sildi, onların yanında durdu. Gardener sisli sisli

Page 241: STEPHEN KING PETER STRAUB

gulumsuyorduamagozleri çocuklarınbirbirine,bir oburunegidipgelmekteydi.Biran içingozlerinden sert, soguk, tanıdık bir bakış fışkırır gibi oldu, Jack'e yoneldi. Peder tekrargozlugunu cebindençıkarıp taktı.Gulumsemesi yine oyle sisli ve zarifti ama, Jackbu sahteguven duygusuna kendini kaptırmış olmasına ragmen o deminki bakışla oldugu yerdedonduğunufarketti...çünküaynıbakışıdahaöncedegörmüştü.

Peder Gardener gozlugunu burnunun uzerinde biraz aşagıya kaydırdı, çerçeveleriyleoynadı."Adlan?Adlan?Baylar,bizeadlarınızıverebilirmisiniz?"

"BenJack,"dediçocuk...sonrabirdensustu.Mecburolmadıkçabirkelimedahasoylemekistemiyordu.Gozlerininonundebirhayalbelirdi,kendiniyineDiyar'daymışgibigordu.AmabuseferDiyarkötüvekorkunçtu.Dumanlar,alevler,işkencegörenvücutlarvardıetrafta.

Güçlübirelonudirseğindenyakaladı,doğrulttu.Jackdumankokusuyerinekolonyakokusualdı. Bol bol surulmuş bir kolonya. Bir çift melankolik goz dosdogru çocugun gozlerinebakıyordu.

"Senkötübirçocukmusun,Jack?Çokkötübirçocukmusun?""Yo,bizyalnızcaotostopyaptıkve...""Bencebirazsarhoşsunsen,"dediPederGardner."Sana ozelbir ihtimamgosterilmesini

saglayalım,olmazmı?"Elçocugundirseginibıraktı.Gardeneryavaşçauzaklaştı,gozlugunu"tekrarburnununüzerindeyukarıyaitti."Herhaldebirsoyadındavardır,"dedi.

"Parker,"diyecevapverdiJack."Evvvveett!" Gardener tekrar gozlugu çıkardı, dans eder gibi bir yarım donuş yaptı,

gözleriniWolfadikti.Jack'einanıpinanmadığınıbelliedecekbirşeyyapmamıştı."Aman ne guçlu bir yapı, degil mi?" dedi. "Harika bir şey. Buralarda senin gibi guçlu

kuvvetli bir çocuk elbette ki çok işe yarar, Tanrıya şukur. Sizden de Bay Jack Parker'inörneğineuymanızıveadınızıvermeniziricaedebilirmiyim?"

JacktedirginbakışlarlaWolfabaktı.Wolfbaşınıegmiş,hızlıhızlısoluyordu.Agzınınyantarafındançenesinedoğrusalyasısızmaktaydı.Çalıntıkazağınıngöğsündeyankir,yarıyağbirlekevardı.Wolfbaşınıikiyanasalladıamabuharekettebiranlamyoktu...sinekkovarmışgibisallıyordubaşını.

"Adın,oglum?Adın?Adın?Bilimidiyorlarsana?Paulmu?Artmı?Sammymi?Hiçbirimideğil?Dahatumturaklıbirisimmi?Georgemuöyleyse?"

"Wolf,"dediWolf."Ah,buçokguzel."Gardener ikisinebirdensırıttı. "BayParker'leBayWolf. Içeriyekadar

onlaraeşliketmek istermiydiniz,MemurWilliams!ŞansımızvarmışkiBayBastdaburadakalıyor. Bay Hector Bast bizde asistanlık yapıyor. Onun sayesinde Bay Wolf ’u da soyupgiydirebilecegiz demektir." Gozluk çerçevesinin uzerinden iki çocuga baktı. "Biziminançlarımızagore,Tanrı'nınaskerlerieniyiuniformalıykenyururler.HectorBastdahemenhemen dostumuz Wolf kadar iridir, kuçuk Jack Parker. Gerek kıyafet, gerekse disiplinbakımındaniyihizmetverebileceğizdemektir.Rahatolacak."

Page 242: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Jack,"diyefısıldadıWolfalçaksesle."Evet.""Başımacıyor,Jack.Fenaacıyor.""Başınız size ıstırap mı veriyor, Bay Wolf?" diye sordu Sunlight Gardener. Dans eden

adımlarlaWolfadogruilerledi,kolunuçekti,yuzundeabartmalıbirtiksintire leksiokundu.Kolonyanınkokusundandı,Jackbiliyordu.BöylekokularWolfaamonyakgibigeliyordu.

"Aldırma oglum." Gardener,Wolf un gosterdigi tepkiden hiç etkilenmemiş gibiydi. "BayBastveyaBaySinger...hattabelkide otekiyardımcılardanbiri içerdeonunçaresinebakar.Frank,galibasanabunlarıYurt'agötürdemiştim."

MemurWilliams sırtına igne batırılmış gibi tepki gosterdi. Yuzu daha da kızardı, garipvücudubinanınkapısınayöneldi.

SunlightGardener'ıngozleritekrarJack'eışıklarsaçtı,çocukobakışlardayalnızcaeglenenbir ifade gordu. Bu beyazlı adam aslında deliydi. Gardener'ın kolunda kalın bir altın zincirsallanıyordu.Ucubaşparmagınasarılmıştı.Jack'ınzihninde,saklayankırbacınsesicanlandıvebuseferGardener'inkoyugrigözlerinitanıdı.

Gardener,Osmond'unikizlisiydi.PederGardeneryaneğilerekonlaraaçıkdurankapıyıgösterdi."İçeriye,delikanlılar,"dedi.

2IçeriyegirdiklerindeGardener,"Acabadahaoncehiçkarşılaşmışmıydık,BayParker?"diye

sorduJack'e."Banabukadartamdıkgelmenizinbirnedeniolmalı,öyledeğilmi?""Bilmem,"dediJack.Biryandandikkatlebinanıniçiniinceliyordu.Duvardibindekiuzunkanepeler lacivertkadifekaplıydı.Halı ormanyeşili gibiydi.Uzeri

deri kaplı iki kocamasa vardı. Onlar da karşı duvarın dibine konmuşlardı. Birinde oturansivilceligençbaşınıkaldırdı,Jack'aduşmanca,saldırganbakışlarlabaktı.Ince,siyahsaçlı,daryuzlu, zeki ve huysuz gorunuşlu biriydi. Beyaz balıkçı yakalı kazagının cebine isim etiketiiğnelenmişti:SİNGER.

"Amabiryerdekarşılaşmışolduğumuzusanıyorum,sencedeöyledeğilmi,oğlum?Eminolki karşılaşmışızdır. Ben unutmam. Bir kere gordugum bir çocugun yuzunu asla unutmam.Başınbundanöncedederdegirdimi,Jack?"

Jackbunacevapolarak,"Sizidahaöncehiçgörmedim,"dedi.Birincigençyerindenkalkmış,hazırolduruyordu.Odabeyazbalıkçıyakalıkazakgiymiş,

gogsuneaskerlergibiisimetiketitakmıştı.Iriyapılıydı.Ellerisinirlihareketlerleikiyanındankemerine,blucinininceplerine,sonratekrar ikiyanınagidipgeliyordu.Boyuenazındanbirdoksan beş vardı. Kilosu da yuz kilo olmalıydı. Suratı sivilce doluydu. Bast bu olmalıydıherhalde.

"Eh, belki sonra hatırlarım," dedi Sunlight Gardener. "Heck, gel de yeni gelenlere

Page 243: STEPHEN KING PETER STRAUB

muameledeyardımcıol,olmazmı?"Bastonedogruilerlerkenkaşlarıçatıktı.Wolfaiyiceyaklaşıpoyleyanındangeçmeyeozen

gosterdi.Kaşlarıdahabileçokçatıldı.Wolf ’ungozlerihepkapalıydı.EgergozleriniaçmışolsaBast'ınaygibialnım,zalimkuçukgozlerinigorebilecekti.BastbakışlarınıJack'eçevirdi,"Gel,"diyemırıldandı,elinimasayadoğrusalladı.

Gardener yamyassı bir sesle, "Kayıtlarını yap, sonra çamaşırhaneye gotur, kıyafet bul,"dedi. Jack'epırılpırıl gulumsedi. "JackParker,"dedialçak sesle. "Aslındakimoldugunuçokmerakediyorum,JackParker.Bast,cepleriniiyiceboşaltmalarınadikkatet."Bastsırıttı.

SunlightGardenerodanınortasındanFrankyWilliams'adogruilerledi.Polisartıkoldukçasabırsızhaldeydi.Pedercebindencüzdanınıçekti.Jackonunparalarıpolisinavucunasaymayabaşladığınıgördü.

"Senburayadikkatet,ukala,"dedimasadakiçocuk.Jackhemenonadondu.Çocukelindekikurşun kalemle oynuyordu. Yuzunde dogal o kesini pek saklayamayan alaycı bir sırıtmaifadesivardı."Yazıyazmasınıbilirmi?"

"Valla...sanmıyorum,"dediJack."O halde onunkini de sen doldur." Singer iki form uzattı. "Ustte kuçuk har le, altta el

yazısıylayaz.Şu'X'işaretlerininolduguyere."Arkasınayaslandı,kalemidudaklarınakaldırdı.JackdelikanlınınbuhareketiSunlightGardner'danöğrenmişolmasıgerektiğinidüşündü.

JACK PARKER, diye yazdı, oteki forma da PHILIP JACK WOLF adını doldurdu, altlarınıimzaladı.

"Şimdi Indianaeyaletininkoruması altındasınız.Otuzgunboyuncada oylekalacaksınız.Kendiniz daha uzun kalmaya karar verirseniz, o başka tabii." Singer kagıtları tekrar kendiönüneçekti."Sizşimdi..."

"Karar vermekmi?" diye sordu Jack. "Ne demek karar vermek?" Singer'in yanaklarındaha if bir kırmızılık belirdi. Başını yana egip gulumsedi. "Herhalde bilmiyorsunuz. Buradakiçocuklarınyuzdealtmışındanfazlasıkendiistegiuzerinekalıyor.Odamumkun,evet.Buradakalmayakararverebilirsiniz."

Jackyüzünüifadesiztutmayauğraştı.Singer'in dudakları tiki varmış gibi kıpırdıyordu. "Iyi yerdir burası. Kotulediginizi

duyarsamdayaktan gebertirim.Omrunuzde gordugunuz en iyi yerdir, ondan eminim.Hemsize bir şey daha soyleyeyim mi? Başka çareniz de yok zaten. Sunlight Yurduna saygıgöstermekzorundasınız.Anladınızmı?"

Jackbaşınısalladı."Yao?Odaanladımı?"Jack başını kaldırıp Wolf a baktı. Wolf agzından soluk alıp vermeye başlamıştı yine.

"Sanıyorum.""Pekala. Ikiniz ranza arkadaşı olacaksınız. Sabahları beşte kalkılır, M kilisede toplanılır.

Yedidetarlaişi,sonrayemeksalonundakahvaltı.Tekrartarlaya,ogleyekadarçalışma.Ogleyinhemyemek,hemIncilokuma.Herkessıraylaokur,neyi seçipokuyacagınıza oncedenkarar

Page 244: STEPHEN KING PETER STRAUB

verseniz fena olmaz. Şarkılar bolumunden o edepsiz kısımlar yasak, başka yerdenseçeceksiniz... yoksa disiplin ne demekmiş, ogrenirsiniz. Ogle yemeginden sonra tekrarçalışma."

Basma kaldırıp keskin gozlerle Jack'e baktı. "Hey, Sunlight Yurdu'nda bedava çalışılırsanmayın. Eyaletle anlaşma yapıldı. Herkese saat ucreti odenir. Burada kalış giderleriniz,kıyafet,yiyecek,elektrik,ısınmafalanladenkleştirilir.Hesabınızasaatbaşınaellisentişlenir.Yanihaftadaotuzdolar. Pazarları Sunlightkilisesindegeçirilir. Yalnızcabir saatlik SunlightGardenerDuaSaativardır."

Yuzundekikırmızılıkgeçti,Jackanladıgınıbelirtircesinebaşınısalladı.Mecburdubunabirbakıma.

"Eger iyi çıkarsınız, ya da insan gibi konuşabiliyorsanız... ki çogu beceremez... o zamanDE'ye girersiniz. Yani Dışarı Ekibi'ne. Iki DE vardır. Biri sokaklarda, oteki hava alanındaçalışır.Herneyse,otuzgununuzvar.Busureiçindesizeburayagelmedenoncenekadarpisserserileroldugunuzu,hayatınızınnekadarkotuoldugunugosterecegiz.Bunadahemen,şuandabaşlıyoruz."

Singer ayaga kalktı. Yuzu sonbahar yapraklarının rengindeydi. Parmak uçlarınımasanınüzerinezarifbirhareketledayadı."Cepleriniziboşaltın.Hemen"

"Hemen!"diyeyankıladıWolf."BOŞALTIN!"diyebağırdıSinger.HEPSİNİGÖRMEKİSTİYORUM!"Bast,Wolfunyanınagelipdurdu.PederGardenerpolisiarabasınakadargeçiripdonmuş,

Jack'ayaklaşmıştı.Kulağınamırıldandı:"Kişiseleşyalarınçocuklarıgeçmişlerineçokfazlabagladıgımbulguladık.Yıkıcıoluyor.Bu

yöntemiçokyararlıgörüyoruz.""BOŞALTIN CEPLERI!" diye haykırdı Singer tekrar. Bu sefer o kesini açıktan açıga

gösteriyordu.Jack cebinden yol boyu birikmiş şeyleri çıkardı. Elbert Palamountain'ın karısının ona

burnunu koluna silmesin diye verdigi kırmızı mendil, iki kibrit kutusu, birkaç dolar, birazbozukpara...hepsialtıdolarkırkikisentediyordu.SonraAlhambraOteli407numaralıodanınanahtarıvardı.Kendindekalmasınıistedigiuçeşyasınıavucundasıktı."Herhaldesırtçantamıdaisteyeceksiniz."dedi.

Singer, "Elbette, budala!" diye kızdı. "Elbette isteriz. Ama daha once o saklamayaçalıştıklarımgörelim.Hemen."

Jack istemeye istemeye Speedy'nin gitar mızrabını, bilyeyi ve gumuş doları cebindençıkarıpmendilininüzerinebıraktı."Bunlaruğuryalnızca,"dedi.

Singermızrabıkaptı."Hey,budane?Yanineyeyarar?""Mızrap.""Demek mızrap!" Singer elinde çevirdi, kokladı. Isırmaya kalksa Jack ona bir yumruk

atacaktı."Demekmızrap.Yalanatmıyorsunya?"

Page 245: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Bir arkadaşım verdi onu bana." Jack kendini pek yapayalnız hissediyordu. Alışverişmerkezinin dışında rastladıgı Kartopu'nu duşundu. Kendisine Speedy'nin gozleriyle bakanKartopu'nu.SpeedyParker!OnunsoyadınışimdikendisoyadıolarakseçmiştiJack.

"Herhalde çalmıştır," dedi Singer. Havaya konuşuyordu. Mızrabı da mendilin yanmabıraktı. "Şimdi sırt çantası," dedi. Jack çantayı sırımdan indirince Singer birkaç dakikaboyunca,gittikçesıkılarakiçiniaradı.Sıkıntısı,Jack'insonkalangiysilerininkirlidurumundanilerigeliyor,sabırsızlığıdauyuşturucubulamamaktankaynaklanıyordu.

Speedy,nerelerdesin şimdi? "Ustundeyok,"diyeyakındıSinger. "Vucudunudaarayalımmı?"

Gardenerbaşınıikiyanasalladı."BakalımBayWolf’danneöğrenebileceğiz,"dedi.Bastbirazdahayanaştı.Singer,"Eee?"diyesordu.Jack,"Onuncebindebirşeyyok,"diyeatıldı."OcepleriBOŞistiyorum,BOŞ!Herşeymasaya!"Wolfellerinitulumunaskılarınıtaktı,gözleriniyumdu.Jack,"Seninceplerindebirşeyyok,değilmi?"diyesordu.Wolfbaşınıevetanlamında,birtekkere,pekağırsalladı."Otaşıyor!Malonda!"diyebagırdıSinger."Gelburayakocasalak...dokmasayahepsini."

Elleriniikikereçırptı."BunuFairchildaramamış!Williamsdaaramamış!Inanılmazbirşey...rezilolacaklarikiside!"

Bast suratını Wolf ’unkine yaklaştırıp hırladı. "Ceplerini masaya hemen boşaltmazsansuratınıparçalarım."

Jackyavaşça,"Yap,Wolf,"dedi.Wolf inledi. Sonra top yaptıgı sag elini tulumun cebinden çıkardı, masaya egildi,

parmaklarınıaçtı. Iki tahtakibritle ikiparlak,minikçakıl taşıgorundu.Taşlarrenkliydi.Soleliniaçtığındaikitaşdahaötekilerinyanınayuvarlandı.

Singer,"Hap!"diyebağırıptaşlaraatıldı.Garnederona,"Aptallaşma,Sonny,"dedi.

***Sonunda ust kata çıkmak uzere merdivenlere yuruduklerinde Singer, "Beni aptal

durumunaduşurdunuz,"dediyavaşamao kelibirsesle.Basamaklar,eskimişpembebirgulluhalıylakaplıydı.

Suslukısımyalnızcaaltkattakikabulodalarıydı.Gerisieskivebakımsızdı."Bunapişmanedecegim sizi. Ahdimolsun... burada hiç kimse Sonny Singer'i aptal durumunaduşuremez.Burayı hemen hemen ben yonetirim, budalalar. Hay Allah!" Ince suratım Jack'inkineyaklaştırdı."Ammanumara,ha!Kocasalakveçakıltaşları.Bunuödemenizuzunsürecek."

Jack,"Cebindebirşeyolduğunubilmiyordum,"dedi.

Page 246: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack'laWolfunbiradım onundeSingerbirdendurdu,gozleridaraldı, yuzugerildi.DahaSingertokadıatmadanönceanlamıştıJackneolacağını.

Wolf,"Jack?"diyefısıldadı."Birşeyimyok,"dediJack.Polis,"Elbette,"dedi.Yargıç 'Jack'edondu. "Sizbiraysonraburayayinegelin.Bakalımbelleginizbirazyerine

gelmişmi!Nedenseningözlerinokadarkırmızı?""Biraz batıyor gozlerim," dedi Jack. Polis havladı. Jack onun gulmuş oldugunu sonradan

anladı."Gotur onları, Franky," dedi. Yargıç. Telefona uzanmıştı bile "Otuz gun sonra bambaşka

çocuklarolacaksınız...inanınbana."Belediye binasının merdivenlerinden inerlerken Jack polise Yargıcın neden yaşlarını

bilmekistediginisordu.Polisenaltbasamaktadurdu,donupJack'eateşsaçangozlerlebaktı."Sunlightgenellikleçocuklarıonikiyaşındaykenalır,ondokuzoluncasalıverir."Sırıttı."Yaniradyodafalanadınıhiçmiduymadınız?Buralarınenunluinsanıdır.Daleville'debileSunlightGardener'ınbilindiğinisanırdım."Dişleriufacık,rengikaçmış,düzensizçekirdeklergibiydi.

3Yirmidakikasonrakendileriniyinekırlıkyerlerdebuldular.Wolf polis arabasının arkakanepesinehiç zorluk çıkarmadanbinmişti. FrankyWilliams

copunubelindençekipona,"Bunumuistiyorsunyine?"diyesormuştu."Belkideaklınıbaşınagetirir,ha?"Wolftitremiş,burnunukırıştırmış,amaJack'inpeşisıraarabayabinmişti.Binerbinmezeliyleburnunututmuş,agzındansolukalıpvermeyebaşlamıştı. Jackonunkulagına,"Buradan kurtulacagız, Wolf," diye fısıldadı. "Bir iki gun, o kadar. Nasıl kurtulacagımızıdüşünürüz."Önkoltuktan,"Konuşmayın!"diyebirsesyükseldi.

Jackkendinigaripşekilderahathissediyordu.Birkurtuluşyolubulabilecegindenemindi.Kanepedearkasınayaslandı.Wolfunelielinde,penceredentarlalarıseyretmeyekoyuldu.

"İşte,orası,"dediFrankyWilliams."Müstakbeleviniz."Jacktarlalararasındasurrealistbiçimdeyukselentugladuvarlarıgordu.Duvarlariçerisini

gostermeyecek kadar yuksek olduktan başka, bir de ustelik tepesinde uç sıra dikenli tel,çimentosundadacamkırıklarıvardı.Arabadikenliveduztellerleçevrilitarlalarınarasındangeçerekyaklaşıyordu.

Williams,"Onbeşdonumarazilerivar,"dedi."Yaçitle,yaduvarlaçevrili...Inanın!Çocuklarkendileridiktileroçitleri."

Geniş bir demir kapıya vardılar. Polis arabası oraya dogru sapar sapmaz kapı açıldı.Herhalde elektronik bir sinyalle açılmıştı. Polis, 'Televizyon kamerası var," diye açıkladı."İkinizibekliyorlar."

Page 247: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack egilip camdan baktı. Blucin ceketli çocuklar iki yandaki tarlalarda çalışıyor, orakbiçiyorlardı.Kimiçekçekarabalarıylagidipgelmekteydi.

Williams, "Ikinizin sayesinde yirmi dolar kazandım," dedi. "Yargıç da yirmi kazandı. Neharika,değilmi?"

"Sizbenimcanımıyakarsanız,bensizincanınızıikikatyakarım,"dediSinger,Jack'e."AmaPederGardener'in onunde canımıyakarsanız, o zamandort kat canınızı yakarım, anladınızmı?"

'Tamam,"dediJack."Sanıyorumanladım.Bizekıyafetverilmeyecekmi?"Singerdonupmerdivenleriçıkmayabaşladı.Jackbirandurupçocugunzayıfsırtınabaktı.

Sende,dediiçinden.SenveOsmond.Gününbilinde.Sonrailerledi,Wolfdaonuizledi.IçinekutularyıgılmışupuzunbirodadaSingerkapıdabeklerken,uzunboylu,ifadesizyuzlu

birçocuk,uyurgezergibihareketlerleraflarıarıyordu."Ayakkabıdaver.Uniformaayakkabısıolsun,yoksabutungunkureksallatırımsana,"dedi

Singerkapıdibinden.Çalışançocugabakmıyordubile.BubıkkınifadeSunglightGardener'denöğrendiğiderslerdebiriolmalıydı.

Çocuk sonunda odanın bir ucundan kocaman, siyah bir çift baglı pabuç buldu, Jack dabunlarıWolf un ayagına giydirdi. Singer onları daha ustteki kata, yatakhanekatına çıkardı.BuradaSunlightYurdu'nungerçekkimliginisaklamakiçinhiççabagosterilmemişti.Darbirkoridor vardı. Boyu yirmi metreyi aşıyordu. Iki yanındaki oda kapılarında, goz hizasınagözetlemedeliklerioyulmuştu.Jack'ingözünecezaevigibigörünüyordubuyatakhane.

Singer onları biraz yuruttu, kapılardan birinin onunde durdu. "Ilk geldigi gun kimseçalışmaz. Yarın programa başlarsınız. Şimdi buraya girin, Indilerinize bakın, beşe kadarkendinizi oyalayın. Ben gelip sizi gunah çıkarma seansına goturecegim. Yeni formaları dagiyin,ha!"

Jack,"Yanibiziüçsaatliğineburayakilitleyecekmisin?"diyesordu."Bendeyanındaoturupelinimitutayım?"diyepatladıSinger."Banabak,burayagonullu

gelmişolsaydınız,serbestbırakırdım,etrafıgoruptanırdınız.Amasizieyaletgozaltınaaldı,polisburayagetirdi.Suçlusayılmasanızda,farkınızbiradım.Belkiotuzgundensonragonulluolursunuz...şansınızvarsa.Buaradaodanızagirin,hayvangibidegildeinsangibidavranmayaçalışın."Sabırsızbirhareketleanahtarıkilidesoktu,kapıyıaçtı,yanındadurdu."Girinhaydi.Yapılacakişlerimvar."

"Eşyalarımızneolacak?"Singerrolyapıyormuşgibiiçineçekti."Senidensiz...malınımıçalacaktık?"Jackkendinituttu,cevapvermedi.Singertekrariçiniçekti."Pekala.Sizinadınızasaklayacagız.Dosyayakoyupuzerineadınızı

yazacagız. Alt katta, Peder Gardener'in çalışma odasında. Paralarınız da orada duracak.Serbest bırakıldıgınız gune kadar, tamammı? Şimdi sizi itaatsizlikten rapor etmeden girinşuraya.Yaparımdedimmiyaparım."

Page 248: STEPHEN KING PETER STRAUB

Wolf la Jack kuçuk odaya girdiler. Singer kapıyı kapadıgı anda tavandaki ışık otomatikolarakyandı,penceresizodavemadeniranzagorundu.Koşedebirlavabo,birdealuminyumsandalye vardı. Başka hiçbir şey yoktu. Duvarlarda, burada eski kalanların yapıştırdıklarıresimlerinbantizlerigorunuyordu.Kapınınkilididondu.Jack'leWolfkapıyabakıpgozetlemepenceresindeSinger'insuratınıgördüler."Usludurun,"diyereksırıttı,sonrakayboldu.

"Yo, Jacky," dedi Wolf. Tavan zavallının başından iki santim yuksekti. "Wolf buradakalamaz."

"Otursaniyiedersin,"dediJack."Üstyatağımıistersin,alttakinimi?""Hı?""Alttakinegeç,otur.Buradabaşımızdertte.""Wolfbiliyor,Jacky.Wolfbiliyor.Burasıkötübiryer.Kalamayız.""Nedenkötübiryer?Yani...neredenbiliyorsun?"Wolfkendiniatıpaltyatagaoturdu,yenigiysileriniyanınakoydu,orayakonmuşolanbir

kitaplaikibroşuruelinealdı.KitapIncil'di.Maviderigibiyapaybirciltiçindeydi.Jackkendiyatagındaduranbroşurleregozattı."EbediSevabaGidenYuksekYol"ve'TamıSiziSeviyor"."Wolfbiliyor.Sendebiliyorsun, Jacky."Wolfonabaktı.Kaşlarıçatıktı.Sonratekrarelindekikitaplarabaktı,sayfalarınıtaradı.Herhaldeömründeilkdefakitapgörüyordu.

"Beyazadam,"dediWolf.SesiokadarhafifçıktıkiJackzorduydu."Beyazadammı?"Wolf broşurlerden birini havaya kaldırıp tuttu. Arka kapagında Sunlight Gardener'in

renksizbirresmibasılıydı.Guzelimsaçları ruzgardauçmaktaydı.Kollarını ikiyanaaçmıştı.Tanrınınsevdiğisevapkâradam!

"Bu,"dediWolf."Oldururbuadam,Jacky.Kırbaçla.Burasıonunyerlerindenbiri.Yo,Wolfonunyerlerindenbirindeaslakalmamak.JackSawyerdekalmamalı.Asla.Buradankaçmamızgerek,Jacky."

"Kaçacagız," dedi Jack. "Sana soz veriyorum. Bugun olmaz, yarın da olmaz... planyapmalıyız.Amaçabukkaçacağız."

Wolfunayaklarıyataktandışarıuzanıyordu."Çabuk."

4Soz vermişti Çabuk diye. Wolf çok korkuyordu. Jack onun Diyar'da Osmond'u gorup

gormediginibilmiyorduama,duydugundanemindi.Osmondçok unluyduDiyar'da.HeledeWolf un ailesi, Morgan'dan çok ondan nefret ediyor ve korkuyordu. Jack de, Wolf da, buadamınOsmondoldugunutanıdıklarıhalde,oonlarıtanıyamamıştı.Budurumdaikiihtimalvardı.YaGardeneroyunolsundiyeonlarıtanımamazlıktangeliyordu,yadaJack'inannesigibibirtürikizliydi.YaniDiyar'dabireşiolduğununfarkındadeğildi.

Budogruysa,ozamanJack'leWolfkaçmak içinuygunzamanıbekleyebilirlerdi.Vakitlerivardı.Dikkateder,öğrenirlerdi.

Page 249: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jackhaşırhaşıryenigiysilerigiydi.Siyah,kutburunlupabuçlarsankionkiloydu.Herbiriikiayagadagiyilebilircinstendi.Wolf ’udauniformagiymeyebinzorluklarazıetti.Sonraikisideyataklarınauzandılar.Jackarkadaşınınhemenhorlamayabaşladıgınıduydu,birsuresonrakendi de daldı. Ruyasında annesi karanlık bir yerdeydi. Yardım istiyor, imdat diyebağırıyordu.

Page 250: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:22

VAAZ

1Ogleden sonra saat beşte koridorda bir zil sesi duyuldu. Upuzun, tonsuz bir sesti.Wolf

yatağındanfırlarkenkafasınıüstyatağaöylehızlıçarptıkiJack'ideuyandırdı.Zilonbeşsaniyekadarçaldıktansonrasustu,Wolfyatışmadı.Elleriylekafasınıtutarakodanınköşesinedoğruyürüdü."Kotu bir yer, Jack!" diye bagırdı. "Kotu bir yer... hem de çok. Kaçmalıyız. Kaçmalıyız,

hemen!"Duvarlarınyumruklandığıduyuldu."Susturşusalağı!"Dışardan tiz, kişner gibi bir gulme sesi duyuldu. "Şimdi ruhlarınıza guneş ışıgı dolacak,

çocuklar!Okocaheri insesinebakılırsa,onaiyidegelecek!"Kıkırdaşmalar,yineokişneyenkahkaha...korkudolubirçığlığabenzeyengülüş!

"KötüJack!Wolf!Jason!Kötü!Kötü,kötü..."Koridoraçıkankapılaraçılıpduruyordu.Jacküniformapabuçlarınsesleriniduydu.Ustyataktanindi.Kıpırdamakiçinkendinizorlamasıgerekiyordu.Uykuylauyanıklıkarası

birdurumdaydı.BuminikodanıniçindeWolfadogruyurumek,havanıniçindendegilde,balıniçindengeçmekgibiydi.

Kendiniöyleyorgunhissediyorduki...öyleyor..."Wolf,"dedi."Wolf,kesartık.""Yapamam, Jacky!" diye hıçkırdı Wolf. Hala kafasını tutuyordu. Sanki patlamasını

engellemeyeçalışmaktaydı."Mecbursun,Wolf.Şimdikoridoraçıkmakzorundayız.""Yapamam,Jack!"Wolfhâlâhıçkırıyordu."Kötüyerburası...kötükokular..."Koridordanbirininseslendiğiduyuldu.HeckBast'tıgaliba."Herkesgünahçıkarmayaa!"Bir başkası da aynı çıglıgı yankıladı, sonra hepsi bir agızdan, koro halinde soylemeye

başladılar.Garipbirmaçtezahüratıgibiydi."Buradansağkurtulacaksaksoğukkanlıolmalıyız.""Yapamıyorum,Jacky,soğukkanlıolamıyorum...kötü..."

Page 251: STEPHEN KING PETER STRAUB

Onların da kapısı neredeyse açılacaktı. Ya Bast, ya da Sonny Singer gorunecekti... hattabelkide ikisibirden. Jack'leWolfungunahçıkarmayaniyetleriyoktu. Jack'induşunebildigikadarıyla,belkiyenigelenlerebirkaçhatayapmahoşgorusutanınıyorolabilirdiama,nekadarçabukarayakarışırlarsa,sonundakaçmalarıokadardahakolayolurdu.YanındaWolfvarkenkalabalıgakarışmakdapekkolayolacakdegildiherhalde. Içinden,kocaadam, senibuyereduşurdugum için beni bagışla, dedi. Amadurumboyle. Biz durumu yenmezsek durumbiziyener.Sanasertdavranmam,yineseninkendiiyiliginiçindir.Sonrakendikendine,Umarım,diyedeekledi.

"Wolf,"diyefısıldadı."Singer'inbeniyinedövmesiniistermisin?""Yo,Jack,hayır...""Ohaldebenimlekoridoraçıksaniyiedersin.Unutmakisenindavranışın,Bast'laSinger'in

banadavranışınıetkileyecek.Singerbanaseninçakıltaşlarıniçinvurmuştu.""Biri ona da vurabilir," dedi Wolf. Sesi kısık, peştendi ama, gozleri birden daralmış,

turunculaşmıştı. Jackbiranodudaklarınarasındadişlerigordu.Wolfsırıtmışdegildiama...dişleribüyümüştüsanki.

"Onuaklınabilegetirme,"dediJack."Durumudahabeteretmektenbaşkaşeyeyaramaz."Wolfellerinibaşındanindirdi."Jack,bilemiyorum...""Lütfendenermisin?"diyesorduJack.Kapıyatelâşlabirkeredahabaktı.Wolftitreyenbirsesle,"Denerim,"dedi.Gözlerindeyaşlarparıldıyordu.

2Ustkatkoridorunaakşamışıgıgirmesigerekiyorduamagirdigipencerelereışıksuzgeci

konulmuşgibiydi.Çocuklardışardaguneşigorebiliyorlardıama,ışıgıpekiçeriyegiremiyordu.Kocapencerelerinpervazındabitiveriyorduışık.

Yirmikapının onundekırkerkek çocukdurmaktaydı.Kapılarınonubir yanda,onu oburyandaydı.Jack'laWolfensonçıkanlarolmuşlardıamageçkalışlarınakimsepekdikkatetmedi.Singer,Bastvebaşkaikiçocukazarlayacakbirbaşkasınıbulmuşlardı.

Kurbanları dar bedenli, gozluklu, on beş yaşlarında bir çocuktu. Hazır ol pozununkarikaturu gibi bir halde duruyordu. Pantolonu postallarının bileklerine yıgılmıştı. Iç donuyoktu.

"Vazgeçmedinmisendahabundan?"diyesorduSinger."Ben...""Kessesini!"Bagıranbirbaşkayardımcıydı.Dordudeblucingiymişlerdi.Digerçocuklar

gibicinlipantolonuyoktuustlerinde.Jacksonradan,bubagıranınWarwickoldugunuogrendi.DördüncüsüdeCasey'di.

"Bizkonuşurkenbizkonuşuruz!"diyehaykırdıWarwick."Hâlâmıelinoranda,Morton?"Mortontitredi,birşeysöylemedi.

Page 252: STEPHEN KING PETER STRAUB

"CEVAPVERONA!"diyehırladıCasey.Morton,"Hayır,"diyefısıldadı."NE?BAĞIRSANA!"BuSinger'di."Hayır,"diyeinlediMorton."Birhaftayapmazsaniçdonunugerialabilirsin."Singerbunubuyukbiriyilikyapıyormuş

gibisöylüyordu."Şimdiçekpantolonunu,sersem."Mortonburnunuçekerekpantolonunutoparladı.Çocuklarhepbirliktegünahçıkarmayaveakşamyemeğinegittiler.

3Gunah çıkarma, yemekhanenin karşısındaki kocaman, çıplak duvarlı odadaydı. Karşıdan

fasulye ve sosislerin deli edici kokuları geliyor, Jack ise Wolf un burun deliklerininkıpırdadıgını gorebiliyordu. Koca gun boyunca, Wolf ’un gozlerindeki donukluk ilk defakayboldu.Gözlerilgiyleparıldamayabaşladı.

Jackaslındabugunahçıkarma işindenpekkorkuyordu.Wolfabelliettigindendahaçokkorkuyordu.Yatagındasırtustuyatarken tavanda,koşedebirkara lekegormuştu.Onceonuolu bir bocek sanmış, biraz yaklaşırsa bocegi yakalayan orumcek agını da gorebilecegineinanmıştı.Amabocekfalandegildio.Mikrofonduresmen.Eskimodeldinlemeaygıtı.Ucundanteliçıkıyor,sıvanıniçindegorunmezoluyordu.Saklamakiçinpekbirçabagosterilmemişti.Budahizmetinbirparçası,çocuklar.SunlightGardenerherkesteniyidinler.

JackmikrofonugorupsonradankoridordaMorton'laolanoçirkinsahneyideseyrettiktensonra, bu gunah çıkarma seansının pek haşin ve korkutucu olacagını duşunmuştu. Birisiçıkacaktıortaya.BelkiSunlightGardener,belkiBastveyaSinger...onauyuşturucukullandıgımzorla itiraf ettirmeye çalışacaktı. Hırsızlık ettigini, yerlere tukurdugunu, gecelerimasturbasyonyaptıgınısoyletmeyeçalışacaktı.Bunlarıyapmamışsabile,itirafettirenekadarustunevaracaklardı.Jackbunadayanabileceginisanıyorduama,Wolf ’undayanacagındanpekokadaremindeğildi.

Ama gunah çıkarma seansının ilginç yanı, çevredeki çocukların bu seansı pek heveslekarşılamalarıydı.

Içkadro,yaniblucinlivebeyazbalıkçıkazaklıçocuklarsalondaontarafayakınoturdular.Jack çevresinebakındı, digerlerinin açıkdurankapıyabeklenti içindebakmaktaolduklarınıgordu.Gelenkokulargerçektenguzeldi.Heledegunlerdirkarınlarınıarasırabirhamburgerledoyurmayaçalışmışolanlariçin.DerkenSunlightGardenersalonazindeadımlarlagirdi.Jackyuzlerdeki ifadenin memnuniyete donuştugunu gordu. Demek ozledikleri, yemek degildiaslında.DahademinyukardapantolonsuztitreyenMortonbilesevinçtenkendindengeçmişgibiydi.

Çocuklarayagakalktılar.Wolfoturuyordu.Burundelikleriaçılıpkapanıyor,korkusubellioluyordu.SonundaJackonungömleğinesarılıpçekerekayağakaldırdı.

Page 253: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Onlar ne yaparsa aynını yap,Wolf," diye mırıldandı. Gardener gulumseyerek, "Oturun,çocuklar," dedi. "Oturun lutfen." Oturdular. Gardener, ayagına solmuş bir blucin, uzerineinsanın gozunu alacak kadar beyaz bir gomlek giymişti. Gulumseyerek çocuklara baktı.Çocuklardaonagenellikletapanbakışlarlabakıyorlardı.Jack'ingozunebirçocukilişti.Dalgalıkumralsaçlarıvardı.Alnınarastlayanlarbuklegibikabarıyordu.Çenesigerideydi.MinikelleriTommyAmcanınkilerebenziyordu.Çocukyandondu, guldugunu saklamak için elini agzınakapattı,Jackbundanbirazcesaretlendi.Besbelliburadaolupbitenlerpekdeherkesietkilemişsayılmazdı. Ama çogu etkilenmişti yinede.Kapılmış gitmişlerdi.Hele dişlek bir çocuk tamanlamıylahayranbakışlarlabakıyorduSunglihtGardener'e.

"Duaedelim.Heck,bizerehberlikedermisin?"Heckrehberliketti.Hızlavemekanikbirsesleduayısoyledi.Kasettenduadinlergibibiretkiyayıldı.Tanrıdan,once,gelecekgunlervehaftalariçindekendilerinedestekolmasınıistediler,sonrakusurlarınıbagışlamasınıvedahaiyibir insanolabilmeleri içinkendilerineyardımetmesini istediler.Hecksozlerini, "Isa'nınhatırıiçin,Amin,"diyebitirdi,yerineoturdu.

'Teşekkur ederim, Heck," dedi Gardener. Bir sandalyeyi alıp ters çevirmiş, uzerine atabiner gibi oturmuştu. Bu gece en çekici hali uzerindeydi. Jack'in sabah tanık oldugu oçılgınlıgından eser yoktu. "Şimdi bir duzine gunah çıkarma dinleyelim.Daha fazla olmasın.Andy,bizerehberlikedermisin?"

Warwick yuzunde dindar bir ifadeyle Heck'in yerini aldı. 'Teşekkur ederim, PederGardener,"dedi,sonraçocuklaradöndü."Günahlar,"dedi."Kimbaşlıyor?"

Birhareketoldu,sonraellerkalkmayabaşladı.İkialtı...sonradokuzelkalktı."RoyOwdersfelt,"dediWarwick.RoyOwdersfeltuzunboylu,burnununucundatumorgibi

koca bir beni olan bir gençti. Kemikli ellerini ovuşturup duruyordu. "Geçen yıl anneminçantasından on dolar para çaldım," dedi o tiz, cırtlak sesiyle. Tek eli yuzune gitti, beninedokundu,tutupbuktu."Parayıalıplunaparkagittim,bozdurdum,langırtoynadım,parabitti!Annem o parayı gaz faturasını odemek için saklamıştı. Bu yuzden bir sure kaloriferimizisondurduler!"Gozlerinikırpıştırarakçevresinebaktı."Kuçukkardeşimoyuzdenhastalandı,zatürreeolupIndianapolishastanesinekaldırıldı.Benparayıçaldığımiçin!"

"Benimitirafımbu!"RoyOwdersfeltoturdu.Sunglight Gardener sordu. "Roy bagışlanabilir mi?" Çocuklar bir agızdan, "Roy

bağışlanabilir,"dediler."Aramızdanbirionubağışlayabilirmi,çocuklar?""Buradakilerbağışlayamaz.""Kimbağışlayabilironu?""Tanrı,tekoğluİsa'nıngücüaracılığıyla."SunlightGardenerbuseferRoyOwdersfelt'edondu."Isa'yaaracılıketmesiiçinduaedecek

misin?"

Page 254: STEPHEN KING PETER STRAUB

'Tabiiedecegim."RoyOwdersfeltdengesizbirseslebagırırken tekrarbeninibuktu. Jackonunağlamaktaolduğunufarketti.

"Annen bir daha geldiginde, ona karşı ve kardeşine karşı gunah işlemiş oldugunuanladıgını soyle. Tanrı'dan bagışlanmayı diledigini, çok uzgun oldugunu anlat. Yapacakmısın?"

"Hemdenasıl!"SunlightGardener,AndyWarwick'ebaşınısalladı."Başkagünah."dediWarwick.Saataltıolupseansbitenekadar,salondaJack'leWolfhariçhemenherçocugunelihavaya

kalkmıştı. Gunahlarından birini buradakilere anlatmaya hevesleniyordu hepsi. Çoguhırsızlıktan soz etti, bir kısmı içki çalıp kusana kadar içtiklerini anlattılar. Tabii bol bol dauyuşturucuhikâyesidinlendi.

Sozu Warwick veriyordu ama, onlar anlattıkça Sunlight Gardener'den aferin bekliyor,döküldükçedökülüyor,anlattıkçaanlatıyorlardı.

Jack sıkılarak, gunahlarını sevdiriyor onlara, diye duşundu. Adama bayılıyorlar. Onunonaylamasını istiyorlar. Onayı da yalnızca itiraf ettikleri zaman veriyor. Bir kısmı belki deuyduruyordurbugünahları.

Yemekhanedengelenkokulargiderekguçleniyor,Wolfunkarnıdurmadangurulduyordu.BiraraçocugunbiriPenthousedergisindeki igrençdedigikadınresimlerinenasılbaktıgınıanlatırkenWolfunkarnıöyleyükseksesleguruldadıki,Jackonudürtmekzorundakaldı.

AkşamınsonitirafındansonraSunlightGardenerkısa,muziklibirduasundu,sonrakapıdadurdu, çocuklar onunden geçerek çıkmaya başladılar. Jack'le Wolf geçerken adam Jack'ibileğindentuttu.

"Seninledahaoncekarşılaştım."Gozlerisankiitirafet,diyordu.Jack'iniçindendeetmekgeldi.

Evet,karşılaştık,tanışıyoruz,evet.Sırtımıkırbaçlakanattın."Hayır,"dedi."Yo,evet.Evet.Seninlekarşılaştım.California'damı?Mainemi?Oklahomamı?Nerede?"İtirafet."Sizitanımıyorum,"dediJack.Gardenerkıkırkıkırguldu. Jackbirdenanladı.Gardener içindenseviniyor, zıplıyor,dans

ediyor,kırbacınışaklatıyordu."SenPiyer'edeIsa'yıgosterdediklerindeoylesoylemişti.AmaPiyeryalansoyluyordu.Bencesendeyalansoyluyorsun.Teksas'damıydı,Jack?ElPasomu?Birbaşkahayatta,Kudus'temikarşılaştıkyoksa?YadaGolgota'da,Isa'nınçarmıhagerildigitepedemi?"

"Sizededimki...""Evet, evet biliyorum, ilk defa karşılaşıyoruz dedin." Yine guldu. Wolf kapıdan ve

Gardener'denmumkunoldugukadaruzakdurmaktaydı.Kokudan...Jackanlıyordu.Adamıno

Page 255: STEPHEN KING PETER STRAUB

tıraşlosyonununboğucukokusundan.Veonunaltındada...deliliğinkokusundan."Benkimseninyuzunuunutmam,Jack.Neyuzunuturum,nedeyer.Hatırlayacagımnerede

karşılaştığımızı."GözleriJack'denWolfadöndü.Wolfhafifinleyipgeriledi,adamyineJack'edöndü."Yemeğiniafiyetleye,Jack.SendeWolf.SunlightYurdundaasılyaşamınızyarınbaşlıyor."Merdivenleregidenyolunyansındadönüptekrararkasınabaktı."Benyüzveyerunutmam,Jack.Hatırlayacağım."Jackiçindenbuzgibi...Tanrım,inşallahhatırlayamaz,diyeduşundu.Benburadankurtulup

ikibinmiluzaklaşanakadar.Sırtınabirşeyfenahaldeçarptı,Jackkoridorauçarkendengesinibulabilmekiçinkollarını

deligibihavadaçevirdi,sonundakafasınıyerinbetonunaçarptı,gözündeyıldızlaruçuştu.Dogrulup oturdugunda Singer'le Bast yan yana durmuş sırıtıyorlardı. Arkalarında Casey

vardı.WolfuzaktanSinger'leBast'abakıyordu.DuruşundakibirhavaJack'itelaşlandırdı."Hayır,Wolf,"dedikesinbirsesle.Wolfundikleşmişomuzlarıindi.HeckBastbirazgulerek,"Yo,bırakyapsın,"dedi."Dinlemeonu,kocaayı.Geldebirdene.

Yemektenönceısınmaktanhephoşlanmışımdır."Singer,Wolf ’abaktı. "Bıraksalagı,Heck,"dedi. "Oetyıgınıyalnızca."Başını Jack'edogru

salladı."Kafaburada.Degiştirmemizgereken;kafabu."Ellerinidizlerinedayayıpiyiniyetlibuyuklerin çocuklarla konuşurken yaptıkları gibi Jack'e dogru egildi. "Ve degiştirecegiz de,BayParker.Bunainanın."

Jackbilerek,kararlıbirsesle,"Has...tir,zorbaeşşoğlu,"dedi.Singer tokat yemiş gibi irkildi, yakasından boynuna ve suratına bir kırmızılık yukseldi.

HeckBasthırlayarakilerledi.Singer,Bast'ınkolunasarıldı.GözleriniJack'denayırmaksızın,"Şimdiolmaz,sonra,"dedi.Jackayagakalktı. Ikisinebirliktealçaksesle, "Bendenkorksanız iyietmezmisiniz?"diye

sordu.HectorBastyalnızcakızgınkızgınbaktıamaSonnySingerenikonukorkmuşgibiydi.BiranJackSawyer'inyuzundebirşeygormuştu.Guçluveyasaklayıcıbirşey...IkiayonceyoktuöylebirşeyJack'inyüzünde.ArcadiaPlajındanyolaçıkanakadardahaküçükbirçocuktuJack.

4Jack'e gore bu yemegi Tommy Amca tarif etse, tipik Amerikan yatılı okul yemegi der,

haksızlık etmiş de sayılmazdı. Çocuklar uzunmasalarda yiyorlardı. Her masaya içlerindendordu servis yapıyordu. Gunah çıkarma seansından sonra temiz beyazlar giymişti bugörevliler.

Birdesofraduasıedildiktensonrayemeklergeldi.Kocacamkaseleriçindekurufasulyeler

Page 256: STEPHEN KING PETER STRAUB

dortuzunmasadaeldenelegeçirildi.Ardındantabaklardadumanıtutenucuzkırmızısosisler,ananaskonservesi,kartonkutuiçindesutler.Hepsininuzerinde"Bagıştır;paraylasatılmaz"veya,"IndianaEyaletiSütÜrünleriKurumu"diyeyazılıydı.

Wolftumdikkatinivererekciddiciddiyiyordu.Başınıegmiş,birelindeheranbirekmekparçası, onu lokmayı itmek, yada tabaktaki sosu silmek için kullanıyordu. Jack'inbakışlarıaltında beş sosisle uç kase fasulyeyi mideye indirdi. Jack o minicik, penceresiz odayıduşununce, acaba bu gece uyurken bana gaz maskesi mi gerekecek diye merak etmektenkendini alamadı. Herhalde gerekecekti. Ama oyle bir şey verilecegi yoktu Jack'e. Wolf undördüncükeretabağınafasulyeyialışınaüzgüngözlerlebaktı.

Yemekten sonra butun çocuklar ayaga kalkıp sıra oldular, sofraları topladılar. Jacktabaklan, kurt kemirmişe benzeyen ekmegi ve sut kutularınımutfaga taşırken gozunu açıktutmaktaydı.Sütkutularınınetiketleribirşeyianlamasınayolaçıyordu.

Bu yer bir cezaevi degildi. Çalışma kampıydı burası. Herhalde yatılı okul falan gibigosteriliyordu.Yasabesbelliburayıbirtakımmufettişlerindenetimialtındatutuyordu.Ensıkteftişedilendemutfakolmalıydı.Ustkatpencerelerindedemirparmaklıklarvardı,tamam.Yamutfakpencerelerinde?Jackpeksanmıyordu.Parmaklıktakılırsasorusorançokolurdusonra.

Mutfakherhaldeiyibirkaçışolanağıtanıyabilirdi.Jackorayıdikkatleinceledi.California'dakiokulunmutfagınapekbenziyordu.Yerlerveduvarlarfayans,musluktaşları

kocaman, tezgahlarpaslanmazçelikti.Dolaplar sebzekilerleriolacakboydaydı.Eskimodel,konvayor kemerli bir bulaşık makinesi bir duvara dayalı durmaktaydı. Çocuklardan uçu,beyazlar giymiş bir adamındenetiminde omakineyi çalıştırmayabaşlamışlardı bile. Adamince,solgun,faresuratlıbiriydi.Ustdudagına iltresizbirsigarayapıştırılmışduruyordu.Jackonu bir bakışta muhtemel bir mutte ik olarak nitelendirdi. Sunlight Gardener'in kendiadamlarınasigaraiçmeiznivereceğinipeksanmıyorduçünkü.

Duvarda asılı çerçeveli serti ikada, bu mutfagın Indiana Eyaleti ve ABD Devletistandartlarınauygunolarakkabuledildiğibelirtilmekteydi.

Vepencerelerdeparmaklıkfalanyoktu.FaresuratlıadamJack'ebaktı,sigarasınıaltdudagındansoktu,lavabolardanbirininiçine

doğrufırlattı."Ikiniz yenisiniz, ha?" dedi. "Eh, yakında eskirsiniz, Sunlight Yurdunda herkes çabucak

eskir...öyledeğilmi,Sonny?"Sonny Singer'e kustah kustah sırıttı. Singer'in ise, boyle bir gulumseme karşısında ne

yapacagınıhiçbilmedigiortadaydı.Kafasıkarışmışgibigorundu.Ozguvenikalmamıştı.Çocukolmuştuyenibaştan.

"Çocuklarlakonuşmanyasak,biliyorsun,Rudolf,"dedi."Sen o yasagı dur buk de..." dedi Rudolf. Bakışları Singer'in uzerinde tembel tembel

geziniyordu."Bunubiliyorsun,değilmi?"Singer onabakarkendudakları titriyordu.Agzını kararlı bir hareketle sımsıkı kapayıp o

titremeyiengelledi.

Page 257: STEPHEN KING PETER STRAUB

Sonrabirdendondu,olancasesiyle,"Geceduası!"diyebagırdı."Haydi,gidiyoruz!Sofralarıtoplayıpkoridoraçıkın,geçkaldık!Geceduası!"

5Çocuklar tel kafese alınmış çıplak ampullerin aydınlattıgımerdiven aralıgına doluştular.

Duvarlarıslaksıvaydı.WolfungözlerininsağasoladevrilişiJack'inhiçdehoşunagitmiyordu.Buyolculuktansonrabodrumkilisesihoşbir surprizoldu.Bodrumkatınınbuyukkısmı

modern bir yedek kilise haline getirilmişti. Havası temizdi. Ne fazla sıcak, ne fazla soguk.Oksijenibolbirhavaydı.Jack'inkulagınahavalandırmanınugultusugeliyordu.Kilise,birortayolunikiyanınadizilmişbeşersıradanoluşmaktaydı.Karşıdayuksekbirkursuvearkadakimorperdeninönündedebasit,tahtadanbirhaçgözeçarpıyordu.

Biryerlerdenbirorgsesigelmekteydi.Çocuklar sessizce sıralara geçip oturdular. Kursudeki mikrofonun ucunda kocaman,

profesyonel havalı bir koruyucu kafes vardı. Jack vaktiyle annesinin yanı sıra ilmseslendirmelerine falan gitmiş biri oldugundan, bunun konuşmacı fazla yaklaşıp sesibozmasın,diyekullanıldıgınıbiliyordu.Başıboşçocuklaryurdundaboylebiraygıtarastlamakona biraz garip geldi. Kursunun iki yanında video kameraları duruyordu. Biri SunlightGardener'in sag pro ilini, oteki sol pro ilini almak uzere ayarlanmıştı. Bu gece ikisi dekapalıydı.Duvarlardahepkalınmorperdelervardı.Sagtaraftakiperdehiçkesintisizdevamediyordu.Amasolduvardacambirdikdortgengozeçarpmaktaydı.Caseyoradaprofesyonelgorunumlubirersespanelininbaşındaoturuyor,parmagıtape-recorder'indugmesinde,hazırbekliyordu.JackbakarkenCaseymasadankulaklıklarıaldı,kulaklarınageçirdi.

Kilisedesutunlaruzerineoturmuşaltıtanekavisliahşapkirişgozeçarpmaktaydı.Bualtıarkınarası,beyaz,sesgeçirmezbirpanellekaplıydı.

Evet,burasıkiliseydiama,beriyandanbirradyo-televizyonstudyosuydu.Jack'ingozununönündeJimmySwaggart,RexHumbard,JackVanImpesankigeçittöreniyapıyorlardı.

Arkadaşlar, elinizi evinizdeki televizyona dayayın, sizi tedavi edecegiz. Birden içindenbağırabağıragülmekgeldi.

Sahnenin sol tarafındaki kapı açıldı. Sunlight Gardener gorundu. Baştan aşagı beyazlargiymişti.Jackçocuklardançogununsuratındanhayranlıktantapınmayadogrugidenifadelergordu,gulmesiniyinezortuttu.Mikrofonadogruyurumekteolanbeyazhayaletonakuçukkenseyrettiğibazıtelevizyonreklâmlarınıhatırlatıyordu.

Wolfonadönüpboğukbirseslefısıldadı."Neoldu,Jack?Çokkomikkokmayabaşladın."Jackeliniağzınakapayıpöylepüskürdüki,burnundanfışkıranlarparmaklarınabulaştı.SunlightGardener,yuzunesaglıklıparıltılarlaelindekiIncil'insayfalarınıçevirdi.Besbelli

derinmeditasyonhalindeydi. Jack bu aradaHeckBast'ın yuzundeki o yangın sonrası arazigörünümünü,SonnySinger'inkuşkulubakışlarınıgördü,çabucakkendinitoparladı.

CamardındakikontrolodasındaCaseydikleşmiş,SunlightGardener'euyanıkbakışlarını

Page 258: STEPHEN KING PETER STRAUB

dikmişti. Gardener yakışıklı suratını Incil'inden kaldırıp o bulutlu, hulyalı, tumuyle deligozlerini karşısındaki cemaate yonelttiginde Casey bir dugmeye bastı, koca birteperecorder'inbobinleriağırağırdönmeyebaşladı.

6"Kotuluk edenler için siz uzulmeyin." dedi Sunlight Gardener. Sesi alçak, muzikli

düşünceliydi."Haksızlıkedenleredegıptaetmeyin.Onlarsonundakesilmişotlargibidüşecektir.Yeşilbitkilergibisolupkuruyacaklardır.Tanrıyainanınveiyilikyapın;OzamanDiyar'dayaşarsınız..."(JackSawyeryüreğiningöğsündetehlikelibirtaklaattığımhissetti.)"....veiyibesleneceksiniz.Tanrıyısevin,osizekalbinizinistediğiniverir.YolunuzuTanrınınkineuydurun,Onagüvenin;Obunlarıverecektir...Öfkedenuzakdurun,gazabıterkedin;Yakınıpsizdekötülüketmeyin.Çünkükötülükedenlerkesilipdökülecektir.AmaTanrıyauyanvebekleyenlereOnunDiyar'ımiraskalacaktır."SunlightGardenerelindekiİncil'ikapattı.'Tanrınınkutsamasıbukutsalsözleriokuyanlarınüstüneolsun."dedi.Uzun sure kendi ellerine baktı. Casey'in kabininde koca bobinler donuyordu. Gardener

gozlerinikaldırdı,birdenJackadamıniçiniçinhaykırdıgınıduyargibioldu."Kingslandşarabımıyoksa?KocabirarabadolusuKingslandşarabınımıdevirdin,salakherif?Banabunumusöylemeyeçalışıyorsuuuuuun?"

SunlightGardenerkarşısındakigençerkekcemaatinidikkatle inceledi,osuratlardaonabakmayısurdurdu...yuvarlakyuzler,inceyuzler,çurukyuzler,sivilceli,ergenlikliyuzler,sinsiyüzler,açıkyüzler,gençyüzler,güzelyüzler.

"Bununanlamıne,çocuklar?Otuzyedinciduayıanlıyormusunuz?Buguzelşarkıyıanlıyormusunuz?"

Hayır, diyordu çocukların yuzleri. Sinsisi, açıgı, tatlısı, sivilcelisi. Pek anlamıyorum. Ben

Page 259: STEPHEN KING PETER STRAUB

beşincisınıfakadarokudum,sonrayolculukyaptım,serserilikettim,başımderdegirdi...senanlat...senanlatbana...

Birden Gardener mikrofonun içine avazı çıktıgı kadar haykırıp şok yarattı: "DERTETMEYİNDEMEK!"

Wolfyerindebüzüldü,hafifçeinledi."Şimdianladınıznedemekolduğunu,değilmi?Osözüduymuşsunuzdur,değilmi?"Jack'inarkasındaoturanbiri,"Evet,"deyiverdi.SunlightGardener,"Elbette,"diyesırıttı."Dertetmeyin!İyilâf,değilmi?Çokiyilâf...evet!""Evet...EVET!""Buduayagore,kotulukyaparılariçinsizkaygılanmayacaksınız!DERTETMEYECEKSINIZ!

EVET! Gunah işleyenler için gamlanmayacaksınız! Tanrıyla yuruyup Tanrıyla konuşursanızherşey iyiolacakdiyor.Bunuanlıyormusunuz, çocuklar?Bunuanlayabilecekkulagınızvarmı?"

"Evet!"HeckBast,"Haleluya!"diyebağırdı,yüzündeilâhıbirgülümsemebelirdi.Büyüteçgibigözlüktakmıştembelbirçocuk,"Amin,"diyeekledi.Sunlight Gardener mikrofonu alışkın bir tavırla eline aldı, Jack bir kere daha sahnede

gosteri yaparıları hatırladı. Gardener sahne uzerinde hızlı adımlarla bir saga, bir solayuruyordu.Aradayarımadımlabirdans iguruyapıyordu.BiranDizzyGillespie,biranJerryLeeLewis,biranStanKenton,biranGeneVincentoluyordu.

"Demekkorkmamızagerekyok!Hiçyok!Sizeayıpresimlergostermekisteyençocukiçinsizkendinizirahatsızetmeyin!Birsolukesrarbirşeyyapmaz,almazsankorkaksındiyeniçinde kaygılanmayın! Hem de hiç! ÇUNKU TANRIYA ULAŞTINIZ MI ONUNLA BIRLIKTEYÜRÜYECEKSİNİZ;HAKLIMIYIM?"

"EVET!""EVETTABİİ!VETANRIYAULAŞTINIZMIONUNLAKONUŞACAKSINIZ;HAKLIMIYIM?""EVET!""SİZİDUYAMIYORUM!HAKLIMIYIM?""EVET!!!"diyebağırırkenbirkısmıheyecanlaönearkayasallanıyordu."HAKLIYSAMHALELUYADEYİN!""HALELUYA!""HAKLIYSAMEVETDEYİN!""EVET!"Bir one bir arkaya sallanıp duruyorlardı. Jack'le Wolf da onlarla birlikte sallandılar.

Çaresizdiler.Jackçocuklardanbazılarınınresmenağlamaktaolduğunugörüyordu.

Page 260: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Şimdi bana şunu soyleyin," dedi Gardener. Onlara sıcak bakışlarla bakıyordu. "Burada,SunlightYurdunda,kötülükyapanayervarmı?Ha?Nedersiniz?"

"Yeryok!"diyehaykırdıdişlekçocuk."Bu dogru!" Sunlight Gardener konuşucu kursusune bir kere daha yaklaştı. Mikrofonu

ustacasilkeleyipbacağınadolanankabloyuyanaaldı."Işte sizin biletiniz bu. Burada yalancılara ve eşitsiz çalışanlara yer yok. Bana haleluya

diyebilirmisiniz!""Haleluya!"diyekarşılıkverdiçocuklar.Sunlight Gardener, "Amin," dedi. Tanrı diyor ki... Isaiah bolumunde diyor... Tanrıya

dayanırsanızyukselirsinizdiyor...yaa,oyle...kartalkanatlarıyla...gucunuzonkişiningucuolurdiyor.Bendesizediyorumki,SUNLIGHTYURDUKARTALLARINYUVASIDIR;BUNAEVETDERMİSİNİZ?"

"EVET!!!"Birboşlukdahaoldu,SunlightGardenerkursununikiyanınasarıldı,başımduaediyormuş

gibi egdi, beyaz saçları biçimli biçimli sarktı. Yeniden konuştugunda sesi peştendi. Başınıkaldırmadı.Çocuklarsoluksuz,dinlediler.

"Amadüşmanlarımızvar,"dediSunlightGardenersonunda.Fısıltıdanbirtonyüksektisesi.Mikrofononcacıksesikaptı,birgüzeltaşıdı.

Çocuklariçleriniçektiler...ortalıktasonbaharyapraklarınınhışırtısıdolaştı.Heck Bast mat gozlerle çevresine bakmıyor, ergenlik sivilceleri birer alev kıvılcımı

oluyordu.Tropikbir hastalıga tutulmuşabenziyordu çocuk. Sanki "Duşmanı bana gosterin,bakınneoluyorona!"demekistiyordu.

Gardenerbaşınıkaldırdı.Deligözlerindeyaşlarvardı."Evet, duşmanlarımız var," diye tekrarladı. "Indiana Eyaleti burayı iki kere kapatmaya

kalktı.Biliyormusunuz,radikalhumanistlerbenimburada,SunlightYurdundaçocuklaraIsa'yıvevatanlarınısevmeyiogretişimetahammuledemiyorlar.Buonlarıkızdırıyor.Hem,birşeydahabilmekistiyormusunuz,çocuklar?Karanlıkbirsırrıbilmekistiyormusunuz?"

Hepsiönedoğrueğildiler.GözleriSunlightGardener'eçakılmıştı."Bizonlarıyalnızkızdırmaklakalmıyoruz,"dediGardenerbogukbir fısıltıyla. "Bizonları

aynızamandakorkutuyoruuuuuuz!""Haleluya!""Eveeeet!""Amin!"SunlightGardenermikrofonubirçırpıdatekrarkaptı,gezintisinebaşladı!Sagasola, ileri

geri!Dansadımlarıylagidipgidipgeliyordu!Birkelimehaykırıyor,kelimeyikolunukaldırarakdestekliyor,gokleredogrubakıyor,oradakoltugunakurulmuşdinlemekteolanTanrı'yahitapediyordu.

Page 261: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Bizonlarıkorkutuyoruz,evet!Oyleçokkorkuyorlarki,biriçkidahaiçmek,biresrardahaçekmek,birkokaindahakoklamakzorundakalıyorlar!Onlarıkorkutuyoruz!ÇunkuonlargibiTanrıyı inkar eden, Isa'dan nefret eden radikal humanistler bile gerçek Tanrı sevgisininkokusunualabilir,alıncadakafalarınatokmağınineceğinibilirler!"

"Buyuzdenburayaekmufettişleryollarlar,mutfaktezgahlarınınaltınagizliceçopatarlar,ya da unumuza hamam bocegi salarlar! Burada çocukların nasıl dovuldugune dair saçmadedikodularyayarlar.Sizdayakyiyormusunuz?"

"HAYIR!"diyebagırdıçocuklargucenikbirsesle.Morton'undakafasınıherkeslebirlikteikiyanasallayıphevesleinkaretmesiJack'iepeyşaşırttı.Oysayanagıçurumeyebaşlamıştıbileçocuğun.

"Bize humanist televizyon programlarından işguzar muhabirler yolluyorlar!" diyetiksintiyle bagırdı Sunlight Gardener. "Onlar geliyor, kime komplo kuracaklarını arıyorlar.Daha onceboyleşeyleriçokyapmışlar,uzmanıolmuşlar,durust» insanlaraçamuratmışlar,evlerineesrarveuyuşturucusaklamışlar.

"Amabizonlarıdakandırdık,değilmi,çocuklar?"Uğultuluonaylamalaryeraldı."Ne kimseyi bir sırıga baglanıp zincire vurulmuş buldular, ne kimseye deli ceketi

giydirilmişbuldular...duyduklarıdedikodulardogruçıkmadı,degilmi?Hiçbirçocuguntırnagıda sokulmemişti, saçı tıraş da edilmemişti! Ancakbirkaç çocuk onlara tokat yedik dediler!Yemişlermiydi?Evet!Bunukendim, alnımaçık,Tanrınınhuzurunda soyleyebilirim!Kutsalkitapbilediyorki,sopayıeksikettinmiçocuguşımartırsın...bunainananlarHaleluyadesin,çocuklar!"

"HALELUYA!""Indiana Eyalet EgitimKurumu benden kurtulmayı, şeytana yer açmayı çok istemesine

ragmen, iş tokada gelince Tanrının buyruguyla Eyaletin yasasının paralel oldugunu kabuletmekzorundakaldılar,sopayıeksiketmeninçocuğuşımartacağımbildiler!

"Buradamutlu çocuklar gorduler! Saglıklı çocuklar gorduler! Tanrıyla yuruyen, Tanrıylakonuşan,Haleluyadiyebilençocuklargördüler!"

ÇocuklaryineHaleluyadiyebildiler."Evetdiyebilirmisiniz?"Onudabaşardılar.SunlightGardenerkürsüyedöndü.Tanrıkendisinisevenlerikorur.Yorgun,kafasıkarışıkçocuklarabirdinlenmeyeriolanbu

yeribiravuçesrarçeken,komünistâşığıhümanistefedaedecekdeğil."Gazeteci ve televizyonculara uydurma hikayeler anlatacak birkaç çocuk var," dedi

Gardener."Programdaoyalanlarıdinledim.Çocuklaryuzleriniekrandagostermeyecekkadarkorkaktı amabenonların seslerini tanıyordum! Insanbir çocugubesledimi, gece annesiniözleyipağladığızamanbaşınıkendigöğsüneyasladımı,onunsesiniunutmazartık.

Page 262: STEPHEN KING PETER STRAUB

"O çocuklar artık gittiler. Tanrı gunahlarını bagışlasın. Umarım bagışlar, evet.... amaSunlightGardenerâdilbirinsandır..."

Bunun ne utanç verici bir itiraf oldugunu belli etmek için başını da egdi, kaldırdıgındagözleriöfkesaçıyordu.

"Sunlight Gardener bagışlamaz onları... bagışlayamaz. Sunlight Gardener onları tekraryollarasaldı.OnlarşimdiDiyar'ayollandı.Amaoradakarınlarıdoyurulmayacak.Oradaonlarıağaçlarbileyiyebilir.Canavargibidirağaçlar."

Salonudehşetdolubirsessizlikkapladı.CampanelinardındaCaseybilesolgunvebirgaripgörünüyordu.

"Kutsalkitapdiyorki,TanrıKabil'iCennetBahçesi'nindogusunayolladı.Yollarasalınmakdatıpkıöyledir,çocuklarım.Buradasizingüvenlibircennetinizvar."

Hepsinibakışlarıylataradı."Amazayıfolursanız...yalansoylerseniz...ozamanvayhalinizeCehennemsizibekliyor...

tıpkıisteyerekorayagidenleribeklediğigibi."Unutmayın,çocuklar."Unutmayın."Duaedelim."

Page 263: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:23

FERDJANKLOW

1Sunlight Yurdundan tek kurtulma yolunun Diyar'a geri donmek oldugu Jack'in kafasına

ancakbirhaftasonradanketti.SunlightYurdundankurtulmanınbirbaşkayoludahaolsa,hertehlikeyigözealır,önceonudenerdi.

Boylehissetmesininsomutbirnedeniyoktu.Yalnızcaiçindenbirses,buradakotuolanın,orada hiç dayanılmaz olacagını fısıldıyordu. Belki de burası her dunyada kotu olan birnoktaydı. Hani elmadaki bir çuruk içeriye uzanır, ta çekirdege kadar gider ya... tıpkı oyle.Sunlight Yurdu yeterince kotuydu. Bunun Diyar'daki karşılıgının nasıl bir yer oldugunugörmeyedepekhevesiyoktu...mecburolmadıkça.

Amabelkibiryoluolabilirdi.Wolf, Jack ve Dış Ekibe girecek kadar şanslı olmayan diger çocuklar (çogu oyleydi)

gunlerini'UzakTarla'denilenyerdegeçiriyorlardı.Orasıyolunbirbuçukmilkadarilerisinde,Gardener arazisinin uçundaydı. Çocuklar orada taş topluyorlardı. Yılın bu mevsimindeyapılabilecekbaşkatarlaişiyoktu.SonurunlerEkimsonlarındahasatedilmişti.AmaSunlightGardener'ınsabahdualarındasıksıktekrarladığıgibi,taştoplamakhermevsiminişiydi.

JacksabahleyinYurt'unikieskikamyonundanbirininarkasınabinmişgiderken,yanındaWolf la birlikte Uzak Tarla'yı inceledi. Bu bolgede sonbahar yagışlı geçiyordu. Uzak tarlaçamur içinde, yapış yapıştı. Onceki gun bir çocuk kısık bir sesle tarlaya bir kufur etmiş,insanınçizmesiniyutarburası,demişti.

Jack, acaba kaçabilir miyiz diye, belki kırkına kere duşundu. Haydi, ileri, diye bagırıpWolf ’la ikimiz bir koşu koparabilir miyiz? Nereye? Kuzey tarafa... şu agaçların oraya. Taşduvarınoraya.Arazioradabitiyor.

Belkibirçitvardıamaorada!Tırmanırlardı.WolfçitevarıncaJack'iöteyanafırlatırdıgerekirse.Telbelkidikenliydi.Altındangeçerlerdiozamanda...Yada...YadaWolfçıplakeliylekoparırdıteli.Jackbunuduşunmekbileistemiyorduama,Wolf ’un

kuvveti yeterdi, onu biliyordu. Kendisi isterse, Wolf yapardı. Elleri yırtılırdı... ama şimdibenliğiyıkılıyordu,budahabeterdi.

Yasonra?

Page 264: STEPHEN KING PETER STRAUB

Diyar'a geçiş tabii. Içindeki ses, eger Sunlight Gardener'a ait alandan çıkabilirlerse birşanslarıolabileceğinifısıldıyordu.

Singer'laBastdeonlarıkamyonlarlaizleyemezlerdi.UzakTarla'dadonecekilktekerleklerbatardıbumevsimde.

Koşuolacak...basitveilkel.Denemekgerek.Yurtbinasındadenemekteniyi.Hem....Jack'i guden yalnızca Wolf ’un umutsuz durumu degildi. Lily’yi de çok merak etmeye

başlamıştı.JackmecburiHaleluya'larçekerken,santimsantimölüyorduo.AmaJackkendinihazırlayamadanönceFerdJanklowdenedi.Aklınyolubirdir,Haleluyadiyebilirmisiniz?

2Işoldugundanhızlıoldu.JackbiraraFerdJanklow’unsaçmalarınıdinlerkenoglanbirden

fırlayıpkuzeye,taşduvaradogrubirkoşukopardı.Oanakadar,ogundehergungibiigrençbir gundu. Hava soguk ve renksizdi. Yagmur, hatta kar kokusu vardı. Jack agrıyan sırtımdogrultup,SonnySingeryakınlardamıdiyebaktı. Sonny, Jack'aeziyetetmektenhoşlanırdı.Ayagına basmak, merdivende itmek sofrada tabagını fırlatmak gibi eşek şakaları Sapardı.SonundaJackkendinikasıpdüşmemeyi,dikkatliolmayıöğrenmişti.

NedenSonny'ninarkadaşlarınıtoplayıpkendisinibiriyidovmediginianlayamıyorduJack.Belki SunlightGardeneryeni çocuga ilgi gosterdigi içindi.Bunuduşunmek istemiyor, hattaduşunmekten korkuyordu ama, buyuk ihtimalle dogruydu. Sonny Singer'in tepesinebinmemesi,Gardener'inonatembihgeçmişolmasındandıbelki.Ozamanburadanbiranoncekaçmaktayararvardı.

Sagmabaktı.YirmimetrekadarilerdeWolftaştopluyordu.Dahayakındaodişlekçocukvardı... Donald Keegan. Donny, Jack'e hayran bakışlarla sırıttı, agzından salyası aktı, Jackhemenbaşkatarafabaktı.

Ferd Janklow solundaydı. Alnında buklesi olan çocuktu o. Bir haftadır iyi arkadaşolmuşlardıFerd'le.

Ferdalaycıbirifadeylesırıtıyordu."Donnysanaâşık,"dedi.Jack,"Keszırvayı,"diyeçıkıştı.Yanaklarınınkızardığımhissediyordu."Senizinversenaşkyaşardıseninle.Yapmazmiydin,Donny?"DonnyKeeganopaslısesiylegüldü.Nedendiğinianlamamıştıbile.Jack,"Kesseniyiedersin,"dedi.Kendinipekrahatsızhissediyordu.Donnysanaâşık.Işin kotu yanı, Donny denilen geri zekalı galiba sahiden aşıktı ona. Hem tek aşık olan

Donnydedegildi.Jackkendisiniarabasınaalıpevegoturmeyiteklifeden,sonracayıpçarşıdaindirenadamıhatırladı.Ilkfarkedenoadamoldu,diyegeçirdiiçinden.Bendekidegişmeher

Page 265: STEPHEN KING PETER STRAUB

neyse,onuilkoadamgördü.Ferd,"Buralardaçokpopüleroldun,Jack."dedi."HeckBastbileilgilenirsanırım."Jackkızararak,"Hastasınsen,"dedi.Ferdbirdenelindeki taşıbırakıpdogruldu,hızla çevresinebakındı,balıkçıkazaklılardan

hiçbirininkendisinebakmadıgımanladı, Jack'edondu."Bucansıkıcısohbetikeselimçunkubenartıkgidiyorum,hayatım,"dedi.

Öpücükyollargibiseslerçıkardı.Yüzüpekheyecanlıveışılısıldı.Birandakoşmayabaşladı.Taşduvaradoğru.Devadımlarla,çabalayaçabalayagidiyordu.Muhafızları faka bastırmıştı gerçekten. En azından, bir dereceye kadar. Pedersen,

Warwick'ekızlardansozediyordu.Peabodyadlı,atsuratlıDışEkipbaşıdabirsure içinbuçocuklarınbaşınagetirilmişti.HeckBast'e,SunlightGardener'lebirliktebirişiiçinMuncie'yegitmeonurutanınmıştı.Ferdepeyyolalmıştıki,şaşkınbirçığlığınyükseldiğiduyuldu.

"Hey,heybirikaçıyor!"Jack,Ferd'inardındanagzıaçıkbakıyordu.Yıldırımgibigidiyorduçocuk.Kendiplanının

elinden alınmasına ragmen, Jack sevinçli bir heyecan içindeydi. Ona iyi şanslar diliyorduiçinden.Git!Koş!Yolunaçıkolsun,alaycıitoğlu!Git,Jasonaşkına!

DonnyKeegan, "Ferd Janklowbu!"diyemırıldandı, sonrayineher zamankikahkahasınıattı.

3Çocuklar o akşam da gunah çıkarma salonunda toplandılar. Bu toren her akşam

yapılıyorduzaten.AndyWarwicksalonagirdi,seansınertelendiginisoyledi,yemekten oncebirsaataralarındasohbetedebilecekleriniaçıkladı,sonradadönüpçıktı.

Jack,Andy’nintümhavalarınarağmenkorkuiçindeolduğunuhissetti.FerdJanklowdagörünürlerdeyoktu.Jackçevresinebakındı.Hiçsesçıkmıyordu.Egerdostluksohbetibuysa,yasessizoturun

denilse ne yapacaklardı? Dokuzla on yedi yaş arası otuz çocuk salonda oturmuş, ellerinebakıyor,tırnaklarınıyiyor,suratasıyorlardı.Aynıolayakurbanolmuşlardı.Gosteriellerindenalınmıştı.Onlaritirafdinlemekistiyorlardı.Dahaçokistedikleride,itiraftabulunmaktı.

KimseFerd Janklow'dansozetmedi.SankiFerdomimikleri,oesprileriylehiçbirzamanaralarındabulunmamıştı.

Jack'in içinden ayaga kalkıp çocuklara haykırmak geldi. Ama yapmadı. Bunun yerine,ömründeyapmadığıkadardikkatledüşünmeyeuğraştı.

Çocukburadayok,çunkuonu oldurduler.Bunlarınhepsideli.Delilikbulaşıcıdegilmidirsanıyorsunsen?GuneyAmerika'dakioçılgınyerdeneleroldu,baksana!Renkligozluktakanherifonlarazehirliiçkiyiiçmeleriniemretti,başüstünepatron,dediler,hepsidikipiçtiler.

Jackçevresindekiyorgun, ifadesizyuzlerebaktı,SunlightGardenerşuanda içeriyegirse

Page 266: STEPHEN KING PETER STRAUB

hepsininnasılcanlanacağını,nasılneşeleneceğinidüşündü.SunlightGardener emretse... yaparlardı. Içerlerdi zehiri. Jack'leWolf u kollarından tutar,

onlarındaagzınazorlaboşaltırlardı.Ferd'inhakkıvardı. Jack'inyuzundebirşeygoruyordubunlar.Diyar'dangelmebirşey...vebelkiseviyorlardıonubiraz..HeckBast'ietkileyendebuolmalıydı.Bastkimseyivehiçbirşeyisevmeyealışkındeğildi.Evet,belkibenibirazseviyorlar,diyedüşündü...AmaOnu...Gardener'idahaçokseviyorlardı.Yaparlardı.Deliydibunlar.

Ferddeburadaolsa,aynışeyisoyleyebilirdiona.Soylerdi.BiraraJack'a,kendisiniSunlightYurdunaannesiylebabasınıngetirdiginisoylemişti.ÇokdindarHristiyan’dıannesiylebabası.Ne zaman biri agzını açıp bir dua soyleyecek olsa hemen kendilerini dizustu bulan turdenkimselerdi. Ikisi de Ferd'i anlayamıyorlardı. O başka mayadan bir insandı. Herhalde Ferdşeytanın çocugu, diye duşunmekteydiler. Komunist, radikal bir humanist. Dorduncu kereevden kaçıp Franky Williams tarafından yakalandıgında annesiyle babası onu SunlightYurduna getirip bırakmışlardı. Anneyle baba tabii Sunlight Gardener'e bir goruştebayılmışlardı.Zeki, sorunlu, asiçocuklarınıTanrıyolundaegitecekti.SunlightGardeneronagirdigi bu yolun yanlış oldugunu gosterecekti. Sunlight Gardener onu evinden, kentinsokaklarındankurtaracaktı.

FerdayrıcaJack'e,gazetedeçıkanyurtlailgilioyazıyıannesiylebabasınındagorduklerinianlatmıştı.Sonraanneylebabaogullarınabirkartpostalamışlar,uzerine,'Tanrıyalancılarıvesahte peygamberleri bir alev golunde yakar," diye yazmışlardı. Fred ise onlara birmektupyazmış,mutfaktakiRudolfomektubugizlicepostalamıştı."IyiadamdırDolph,"diyorduFred.Sonra bir an susmuş, "Ferd Janklow'a gore iyi adam nedir, biliyor musun, Jack?" diyesormuştu.*"Nedir?"

"Satınalınmışolarakkalanadamdır,"Ferdoalaycı,gucenikkahkahasınıpatlatmıştısonra."PostaservisleriiçinDolph'aikidolarvermekyeter.Bendeeveyazdıgımmektupta,egerbudediginizdogruysaumarımSunlightGardenerotekidunyadakendinebirasbesttulumbulur,çunkuburadaolupbitenlerhakkındaoylehızlıyalanlarsoyluyorkiyarışatlarıonayetişemez,diyeyazdım.Gazetedeyazılandedikodularda,deli ceketleride,hucrede... hepsidogruydu.Tabiikanıtlanamazdı.Buherifkaçık, Jack...amazekibirkaçık.Bukonudabirhatayaparsanseninde,PhilWolfundacanınıfenayakar."

Jack bunun uzerine, "Sunday Report muhabirleri insanları suçustu yakalayıp olaylarıortayaçıkarmaktapekbeceriklidirama,"demişti."Annemhepöyleder."

"Eh,bizimkideepeykorktu.Sesitizleşti,ayakayakçıkmayabaşladı.SenHumpreyBogart'ıTheCaineMutiny ilmindegormuşmuydun?Muhabirlergelmedenoncebirhaftaboyuncahepoyleydi Gardener. Onlar gelir gelmez bal reçel kesildi. Mantıgına kusur bulamazdın. Oysaondan onceki hafta felaketti. BayDondurmao sıra altına etti, inanbana.BennyWoodruff ’ıelinde Supermendergisiyle yakaladı diye uçuncu katınmerdivenlerinden tekmeyle aşagıyaattıgı hafta da o haftaydı. Benny uç saat baygın kaldı. Akşama kadar da kendisinin kimolduğunu,neredeolduğunuhatırlayamadı."

Ferdduraklamıştıbiran."Geleceklerinibiliyordu.Eyaletmufettişlerininherzamansurprizteftişegeleceginidehep

Page 267: STEPHEN KING PETER STRAUB

bilir.Deliceketlerinitavanarasınasaklar,hücreyidesamankurutmakulübesidiyeyutturur."Yineaynıalayagücenikkahkahasınıatmıştı."Annemle babam ne yaptı, biliyor musun, Jack? Mektubumun fotokopisini Sunny

Gardener'e yolladılar. Babam bana yazdıgı bir sonrakimektupta, bunu benim iyiligim içinyaptıklarınısoyluyordu.Sonraneoldudersin?Ferd'inhucresırasıgeldi...ozanamlababamınsayesinde!"

Aynıgücenikgülüş."Sanabirbaşkaşeydahasoyleyeyim.Geceduasındasoyledikleriyalandegil.Muhabirlerle

konuşançocuklarınhepsiortadankayboldu...yaniyakalayabildikleri."Jack içinden, Ferd'in de şimdi yok oldugu gibi, diye duşundu. Wolf u seyrediyordu bir

yandan.Ürperdi.Elleribuzgibisoğuktu.ArkadaşınPhilWolf,diyedüşündü.Wolfuntüylerimiuzuyorduyine?Bukadarçabukmuuzardı?Olamazdıherhalde.Amaoda

yaklaşıyordutabii.Denizlerdekigelgitkadarkaçınılmazdı.Jack,bizburadaoturupdurmadanburadaoturmanıntehlikelerindensozederken,annen

nasılacaba?KraliçeLilynasıl?Kilomuveriyor?Sengariphapishanedekoksalarkenoacılarıbirerdişgibihissetmeyemibaşlıyor?Morganyıldırımınıateşleyipkansereyardımcıolmayamıkalkışıyor?

Deli ceketi konusu şoka ugranmıştı Jack'i. Hucreyi gerçi gormuştu. Yurt'un arkabahçesindetekbaşınaduran,buzdolabınıandırır,çirkin,demirdenbirşeydi.AmaGardener'inçocukları oraya kapattıgına inanamamıştı. Ferd'in agır başlı konuşması onu yavaş yavaşinandırdı.BusohbetiUzakTarla'nıntaşlarınıayıklarkenyapıyorlardı.

"Burada duzeni tıkırında," demişti Ferd. "Para basıyor adeta. Dinsel gosterileri hemradyoyayayınlanıyor,hemdekapalıdevreTVyayınlarıiçinkasetolaraksatılıyor.Tumulkeye.Biz onun tutuklu dinleyicileriyiz. Radyoda sesimiz, televizyonda goruntumuz harika. RoyOwdersfelt burnundaki o benden sut sagmadıgı zamanlarda yani. Casey var bir kere.Gardener'in ozelradyoveTVyapımcısı.Caseyhersabahvaazını,herakşamduasınıkasetealır. Sonra keser, atar, montajını yapar, Gardener'i Bili Graham'a benzetir, biz de maçtezahuratı yapan stad halkı gibi oluruz. Casey'in yaptıgı bu kadarla da kalmaz. Bu duzenindahisidir o. Odandaki mikrofonu gordun mu? Onları Casey yerleştirmiştir. Her şey onunkontrol odasına gider. O odaya da ancak Gardener'in ozel çalışma odasından geçilir.Mikrofonlar sesle harekete geçtigi için boşuna bant ziyan etmez. Ilginç bir şey oldu muSunlight Gardener'e saklar. Gardener'in telefonuna bir mavi kutu monte etmiş, herifşehirlerarası telefonlarını beleş edebiliyormuş.Televizyonyayınımdakaçak alıyor. Zorbirvaazgosterisindensonrayangelippis ilmlerseyretmesiniduşunebiliyormusun?Hoş,degilmi?Herifsapınakadarsahtekâr,Jack.Veburada,Indiana'da,bayılıyorlarona."

Ferdbundansonrayüzünüburuşturmuş,başınıçevirmiş,yeretükürmüştü."Şakaediyorsun,"demiştiJack.Ferdozamanenciddisesiyle,"FerdJanklow,SunlightYurdununkuklaordusukonusunda

Page 268: STEPHEN KING PETER STRAUB

aslaşakayapmaz,"diyekarşılıkvermişti."Herifzengin.Maliyeyebirşeybildirmekzorundadegil.MahalliEgitimKurulunukafayaalmış.Ondan odlerikopuyor.Hele içlerindebirkadınvar,nasılkorktugugozundenbelli.Surprizteftişlerideheponcedenbilir,soylemiştimsana.Burayı dipten bucaga temizleriz oyle zamanlarda. Piç Bast kalkar, çuval bezinden ceketleritoplayıp tavan arasına kaldırır, hucreye ambardaki samanları getirip doldururlar. Heri lergelincebizihepsınıftabulurlar.SenbuAşkGemisinegelelikaçkeresınıfagirdin,Jack?"

"Hiç,"demiştiJack."Hiç yaa!" Ferd'in bakışlarında sevinç okunmuştu. Aynı gucenik guluş kurtulmuştu

agzından. O guluşun ne demek istedigi belliydi; "Sekiz yaşıma geldigimde neyin farkınavardım,biliyormusun?Hayatbanakalleşdavranıyorduvedurumunçabucakdegişecegideyoktu.Belkidehiçdegişmeyecekti.Içimyanıyorama,bununbirkomikyanıdayokdegil.Nedemekistediğimianlıyorsun,değilmi,arkadaş?"

4Jack oturmuş bunları duşunurken ensesine sert parmakların sarılıp onu yukarı dogru

kaldırdıgınıhissetti.PissolukkokularıarasındayuzudondurulduvekarşısındaHeckBast'ınsuratıbelirdi.

"Pederle ben Muncie'deyken o fesatçı dostunu hastaneye getirdiler," diye anlattı.Parmaklarıbiryandansıkıyor,sıkıyordu.Acısıdayanılırgibidegildi.Jackinledi,Hecksırıttı.Sırıtınca agzından leş kokan yeni soluklar kurtuldu. "Peder haberi telsizinden aldı. Janklowfırındakırkbeşdakikakalmıştakogibiolmuştu.Tedavietmeleriepeyzamanalacak."

Sırfbanaanlatmıyor,diyeduşunduJack.Buradakiherkeseanlatıyor.BiziFerd'inhalasagolduğunainandırmakistiyor.

"Senpisyalancınınbirisin,"dediHeck'e."Ferdaslında..."Heck Bast ona bir tokat patlattı, Jack yere serildi. Çocuklar çevresinden kaçıştılar. Bir

yerlerdenDonnyKeegan'ıngülüşüçınladı.Biro kekukremesiduyuldu.Jackbaşınıkaldırdı.Gozlerikamaşmıştı.Netgorebilmekiçin

başınıikiyanasalladı.Heckdöndüğünde,WolfuJack'inbaşınakorurcasınadikilmişbuldu.Üstdudağıgeriçekilmiş,tepedengelenışıkgözlükcamlarınagaripturuncubirrenkvurdurmuştu.

Heck,"Demektaşkafasonundadansakalktı,"deyipsırıtmayabaşladı."Eh,bencehavahoş!Gelbakalım,kenefsuratlı!Geldedansedelimseninle."

Wolf hala hırlayarak, alt dudagından salyaları akarak ilerlemeye başladı. Heck onunlakarşılaşmakuzerebiradımattı.Herkesonlarayeraçmakiçinkaçışırkensandalyelerinmarleyüzerindeçekilmesesiduyuldu.

"Neleroluyorbur..."Ses kapıdan geliyordu. Sonny Singer. Sorusunu bitirmesine gerek kalmamıştı. Neler

oldugunu goruyordu. Gulumseyerek kapıyı kapattı, sırtını yasladı, kollarını gogsundekavuşturupkaranlıksuratısevinçleparlayarakseyretmeyekoyuldu.

Page 269: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack'inbakışlarıtekrarWolflaHeck'edöndü."Wolf,dikkatlimi!"diyebağırdı."Dikkatliolacağım,Jack".Wolf’unsesihırıltıyaokadarbenziyorduki!"Hadi, dans edelim, eşek herif !" diye homurdandı Heck Bast. Oldugu yerde bir kovboy

donuşuyaptı,yumruguWolf ’unsagelmacıkkemigineçarptı, uçdortadımgerilemesineyolaçtı. Donny Keegan o tiz sesiyle guldu. Jack bu sesin sevinç kadar huzun sesi oldugunubiliyorduartık.

Yumruksaglambiryumruktu.Başkadurumolsa,kavgaoandabitmişolurdu.AmaHectorBast'ınşansıkesattı.Atabildiğitekyumrukokadarlakaldı.

Kendineguvenerektekrarilerledi.Kocayumruklarıgogsuhizasındaydı.BuseferWolf ’uneli o yumruklaradogruuzandı ve...Wolf,Heck'in yumrugunuavucuyla yakaladı.Heck'in elikocamandı.Wolf’unelidahakocamandı.

Wolf’unyumruğuHeck'inkiniyutuverdi.Wolf’unyumruğusıkıştı.İçerdenincekurudallarınönceçatlamasına,sonrakırılmasınabenzerseslergeldi.Heck'in guvenli gulumsemesi de once biraz kıvrıldı, sonra kaskatı dondu. Bir an sonra

acıylahaykırmayabaşladı."Suruye fenalıketmeyecektin, salak,"diye fısıldadıWolf. "Incil şuymuş, Incilbuymuş. Iyi

ÇiftçilikKitabındanaltısatırokusanbilirdinki..."Çatır...!"...asla..."Kütür...!"...aslasürüyezararverilmez."HeckBastdizleri uzerineçoktu.Haykırıyor,aglıyordu.Wolfonunyumrugunuhalakendi

yumruguiçindetutmaktaydı.Heck'inkoluyukarıdogruuzanıyordu.HeckoandaHayHitlerselamıçakanbirNazi'yebenziyordu.Wolf ’unkolutaşgibikatıydıamayuzundenpekbirçabagösterdiğininizlerifalanokunmuyordu.Ateşsaçangözlerhariç,yüzühemenhemensakindi.

Wolfunavucundankanlardamlamayabaşladı."Wolf,yeter!"Okadarıkâfi!Jack hızla çevresine bakındı, Sonny'nin gitmiş oldugunu gordu. Kapı açık duruyordu.

Çocukların hemen hepsi ayaktaydı. Wolf ’dan mumkun oldugu kadar uzaklaşmayaçalışmışlardı.Yuzleridehşetvekorkuyansıtıyordu.Odanınortasındakihareketsiz tablohiçdegişmiyordu. Heck Bast dizlerinin ustunde, kolunu yukarı dogru uzatmış, yumruguWolf’unkininiçinde,veyumruktanyerekanlardamlıyor.

Dışardanmillet kapıya yıgılmayabaşlamıştı. Casey,Warwick, Sonny Singer, uç iri adamdaha.SunlightGardenerdegeldi.Elindekuçuk,siyahbirçantavardı.Gozlukkılıfındanbirazkabacabirşey.

"Yeter dedim sanal" Jack yeni gelenlere bir goz attı,Wolf a dogru atıldı. "Hemen bırak!Hemendedim!"

'Tamam,"dediWolfalçaksesle.Heck'inelinibıraktıgındaJackezilmiş,biçiminikaybetmişbir topak gorebildi. Heck'in parmak eklemleri çıkmış, parmaklar olmayacak yonleredoğrulmuştu.Elinigöğsündetutuyor,inleyipağlıyordu.

Page 270: STEPHEN KING PETER STRAUB

'Tamam,Jack."GelenlerinaltısıbirdenWolfuyakaladılar.Wolfyarımbirdonuşyaptı,tekkolunukurtardı,

onlarıitti.Warwickgerileyipduvaraçarptı.Birisibirçığlıkattı.'Tutun onu," diye bagırdı Gardener. 'Tutun! Tutun Isa aşkına!" Elindeki siyah çantayı

açıyordu."Hayır,Wolf,"diyebağırdıJack."Yapma,yeteri"Wolf bir an dahamucadele etti, sonra kendini bıraktı, sırtını duvara dayamalarına izin

verdi. Jack'in gozune hepsi Guliver'e saldıran cuceler gibi gozukuyorlardı. Sonny nihayetWolf’dankorkmayabaşlamıştı.

'Tutunonu,"diye tekrarladıGardener.Çantadanbirhipdermikenjektorçıkarmıştı.Sinsigülümsemesiyüzünetekraryerleşti.'Tutun,İsaaşkına!"

Jack,"Oiğneyeihtiyacınyoksenin!"diyebağırdıWolfa."Jack?"Wolfbirdenkorkmuştu."Jack?Jack?"GardenerdonupWolfayoneldi,Jack'iyolundanitti.Itişiguçluydu.Jacktopaçgibidonup

Morton'açarptı,obagırdı,Jack'demikropvarmışgibikaçtı.Wolfgeçkalmışolmaklabirliktetekrar mucadele etmeye başladı ama onlar altı kişiydi. Fazlaydı. Belki Wolf un degiştigizamanarastlasa...fazlasayılmayabilirdi.

"Jack!"diyebağırdı."Jack!Jack!"'Tutun onu, Tanrı aşkına!" diye fısıldadı Gardener. Dudakları gerilmiş, dişlerini açıkta

bırakmıştı.İğneyiWolfunkolunadaldırdı.Wolfkaskatıkesildi,başınıarkayaatıpuludu.Geberteceğimseni,diyedüşündüJackiçinden.Geberteceğimseni,geberteceğim!Wolfçabaladı,kaybetti.Gardenergeriçekildi,sogukgozlerlebaktı.Wolftekdizinikaldırıp

Casey'in koca gobegine çarptırdı Casey'in içinde tum hava agzından çıktı. Adam geriledi,sonratekraryanaştı.BirikidakikasonraWolföncesarsılmayabaşladısonraçöktü.

Jackayagakalktı.O kedenaglıyordu.Arkadaşınıyakalayanbeyazkazaklılaradogruatılmakistedi.OandaCasey'inyumrugunuWolf ’unsuratınasavurdugunugordu.Wolf ’unburnundankanlarboşalmayabaşladı.

ElleruzanıpJack'igerituttu.Omucadeleetti,sonraçevresinebaktı,UzakTarla'dabirliktetaştopladığıçocuklarınkorkudolusuratlarınıgördü.

"Onuhucredegormekistiyorum,"dediGardener.Wolfosırayerekapaklanmakuzereydi.Yavaşça Jack'e donen Gardener, 'Tabii Bay Parker bana daha once nerede karşılaştıgımızısöylerse,obaşka,"diyeekledi.

Jack durmuş, kendi ayaklarına bakıyordu.Hiçbir şey soylemedi. Gozleri yanıyor, sıcacıkyaşlarcanımyakıyordu.

"Hucreye o halde," dedi Gardener. “Arkadaşının sesi çıkmaya başlayınca kararındeğişebilir,BayParker."

Page 271: STEPHEN KING PETER STRAUB

Gardenerdönüpsalondançıktı.

5Jack'le otekiçocuklarsabahduasına inerkenWolfhalabagırıyordu.SunlightGardener'in

gozleri Jack'in solgun, gergin suratındaydı. "Şimdi soyleyecek misin, Bay Parker?" demekistiyordu.

Wolf,obenimannem...benimannem...Jack'le oteki çocuklar iki grup halinde kamyonlara giderken Wolf hala bagırıyordu.

Hucreninyanındangeçerken Jackellerinikulaklarınakapatmamak içinkendiniguç tuttu.Ohomurtular,oçığlıklar,ohıçkırıksesleri!

BirdenSonnySingeromuzbaşındabeliriverdi."Peder Gardener odasında senin itirafını bekliyor, şu anda, kenef surat!" dedi Sonny.

"Bilmek istedigi şeyionasoylediginandasalagıhucredensalacakmış, sanahabervermemiistedi."Sonny'ninsesiipekgibiydi.Yüzüdetehlikeliydi.

Wolf un hucreden çıkmak için attıgı çıglıklar, demir duvarlara vurması, duvarlarısarsması,..

Ah,Wolf,obenimANNEM...Jack,"Onabilmekistedigişeyisoyleyemem,"dedi.BirdenyuzunuSonny'yedogruçevirdi.

Diyar'danedindigiguçherneyse,onukonsantreedipSonny'yeyoneltti.Sonnyikikocaadımgeriledi.Yuzubozuldu,birkorku ifadesineburundu.Sankihastalanıvermişti.Kendiayagınadolanıptökezledi,yandakikamyonatutundu.Kamyonoradaolmasa,yeredüşecekti.

"Pekala, dedi Sonny. Sesi inilti gibi çıkıyordu. "Pekala, unut dedigimi." Ince yuzu tekrarkustahlaştı. "Peder Gardener hatırlatmanı istedi. Arkadaşının çıglıkları sanaymış. Anlıyormusun?"

"Kimebağırdımbiliyorum.""Binin kamyona!" dedi Pedersen ciddi bir sesle. Ama Sonny'nin yanından geçerken

Pedersenburnunakötübirkokugelmişgibiyüzünüburuşturdu.JackkamyonyolakoyulduktansonrabileWolfunçıglıklarınıduyabiliyordu.Motorlarçok

gurultuluçalıştıgıhaldehemde.Wolf ’unçıglıklarıbirturludinmekbilmedi.ArtıkJack'inzihni,Wolf ’un zihniyle bir baglantı kurmuştu.UzakTarla'ya vardıktan sonra bile duyabiliyorduoçığlıkları.Sesinkendikafasındangeldiğinibilmekhiçyardımaolmuyorduduruma.

Ogle yemegi saatine yalan, Jack birdenbire Wolf ’un çıglıklarının kesildigini kesinlikleanladı. Gardener onu hucreden çıkartmıştı, kuşku yoktu. Bu çıglıklar fazla dikkat çekerdiçünkü.Ferd'eolanlardansonra,SunlightYurdunadikkatçekilmesiniistemezdi.

Akşamadogruçalışmagruplarıdonerken,hucreninkapısıaçık,içideboştu.Jackustkata,odayaçıktığındaWolfualtyatağayatmışbuldu.JackiçerigirinceWolfonagülümsedi.

"Başınacıyormu,Jack?Çürüğübirazdahaiyigibi.Wolf!"

Page 272: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Wolf,iyimisin?""Bağırdım,değilmi?Kendimitutamadım.""Wolf, uzgunum," dedi Jack. Wolf ’un bir garip hali vardı... teni çok beyazdı. Kendisi

küçülmüşgibiydikOluyor, diye duşundu Jack. Yo, diye duzeltti zihni. Wolf zaten Morgan'dan kaçmak için

dunyaya geçiş yaptıklarından beri oluyordu. Ama şimdi daha hızlı oluyordu. Çok beyaz.,ufalmış...ama...

Jack'iniçinebuzgibibirduyguyayıldı.Wolf ’un çıplak bacaklarıyla kolları aslında çıplak falan degildi. Ustlerini bir tuy tabakası

kaplamıştı.İkigeceöncebutüyleryoktu.Jackbundanemindi.Pencereye koşup dışarı bakmak, ayın yuvarlak olup olmadıgını kontrol etmek geldi

içinden.Onyedigünyanılmışolabilirmiydi?Wolfyatagından,"Henuzdegişmevaktidegil,Jacky,"dedi.Sesikuruveboguktu.Hastasesi

gibiydi. "Ama beni kapattıkları o karanlık, kokulu yerde degişmeye başladım. Wolf! Evet,degişmeyebaşladım.Kızmıştım,korkuyordumdaondan.Bagırıyordumdaondan.Bagırmakkendiliginden Degişiklik getirebilir. Uzun sure bagırırsam!" Wolf bacaklarındaki kıllarısıvazladı."Geçeryakında."dedi.

"Gardenersenisalıvermekiçinpazarlıkonerdi,"diyeanlattıJack."Amabenistedigi iyatıödeyemedim.İstedimama...ama...Wolf...annem..."

Sesisöndü,gözyaşlarıarasındaboğuldu."Şşş.Jacky.Wolfbiliyor.Çokiyi."Wolfonagülümsedi,uzanıpelinituttu.

Page 273: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:24

JACKGEZEGENLERİSAYIYOR

1SunlightYurdundabirhaftadaha,Tanrıyardımetsin!Aydagiderekbüyüyordu.PazartesigunuSunlightGardenerçocuklaragulumsedi,başlarınıegipdostlarıFerdinand

Janklow'uniyileşmesindenoturuTanrıyaşukretmeleriniistedi.FerdhastanedekaldıgısıradaTanrıyolunuseçmiştiGardener'in soylediginegore.Bunları yuzu gulerekanlattı.Annesiylebabasını hastaneden odemeli olarak aramış, onlar da şehirlerarası telefonda ogullarınındogru yola gelmesinden oturu şukurler etmişlerdi. Ve o gun gelip ogullarını almışlardı.Indianatopragınınaltınabiryerlerdegomuluolmalı.YadaDiyar'daneresiIndiana'yakarşılıkgeliyorsaorada...orayaEyaletDevriyesidehiçgitmez!

Salıgunutarladaçalışılmayacakkadarsogukveyagışlıydı.Çocuklarınçogunaodalarındakalıp uyumaları, ya da okumaları için izin verildi. Ama Jack'le Wolf a eziyet gunleri artıkbaşlamıştı.Wolfambardakiçoplerivarilvariltaşıyıpatıyor,sonrasaganakyagmuraltındayolkenarındaki kulubelerin içlerini de temizlemek zorunda bırakılıyordu. Jack'e ise tuvaletleritemizlemegorevi verilmişti.Warwick'leCaseyonakotuluk yaptıklarını sanıyorlardı.OatleyBarınıntuvaletinihiçgörmemişolduklarınasıldabelliydi?

SunlightYurdundabirtekhaftanızkaldı,evetdiyebilirmisiniz!HectorBastÇarşambagunudondu.Elidirseginekadaralçıyaalınmıştı.Kocaman,hamur

gibisuratıöylesolgunduki,sivilcelerikıpkırmızıduruyorduüzerinde."Doktorlarbelkidesagelinihiçbirzamankullanamazsındiyor,"diyeanlattı."Senvekaçık

arkadaşınbununcevabınıvereceksiniz,Parker!"Jack ona, "Aynı şey oteki eline de mi olsun istiyorsun?" diye sordu. Ama aslında

korkuyordu. Heck'in gozlerinde gordugu şey yalnızca intikam hıncı degildi. Oldurme istegiparlıyorduogözlerde.

"Benondankorkmuyorum,"dediHeck."Sonnydiyorkihucredegaddarlıgınınçogugitmiş.Sonny'yegöre,birdahaorayatakılmamakiçinneolsayaparmış.Sanagelince..."

Heck'insolyumrugusavruldu.Soluaslındasagıkadarbilebeceriklidegildi.AmaJackkocaadamınhıncınaşaşkınlaşmışoldugundanyaklaşanyumrugugoremedi.Suratındapatlayıncadudaklarıgaripbirgulumsemeyihatırlatırbiçimdeayrıldı,sonradapatladı.Gerileyipduvaratosladı.

Birkapıaçıldı.BillAdamsdışarıbaktı.

Page 274: STEPHEN KING PETER STRAUB

Heckona,"Kapatokapıyıyoksasendeyersin!"diyehaykırdı.Adamsdayakyemeğehevesliolmadığındankapıyıhemenkapattı.Heck,Jack'edoğruilerledi.Jackduvarıitipdoğruldu,yumruklarınıkaldırdı.Heckdurdu."Hoşunagidecek,degilmi?"dediJack'e.'Tekellibiriylekavgaetmekhoşunagiderelbette!"

Suratınabirkırmızılıkyayıldı.Uçuncu kat koridorunda ayak sesleri duyuldu,merdivenlere yoneldi. Heck, Jack'e baktı.

"GelenSonny.Haydi,durma.Sıvışburadan.Nasılsasenincanınaokuyacagız,dostum.Seninde, koca salagın da. Peter Gardener yapabilecegimizi soyluyor. Meger ki sen ona bilmekistediğişeyisöyleyesin."

Hecksırıttı."Banabiriyilikyapda...söylemeona,emi,kenefsurat!!"

2HücredeWolfunbirşeylerinineksildiğidoğru,diyedüşünüyorduJack.KoridordaHeckBast'lakarşılaştıgındanbuyanaaltısaatgeçmişti.Neredeysegunah

çıkarma seansının zili çalacaktı. AmaWolf hala alt yatakta horul horul uyuyordu. DışardayağmurSunlightYurdunundamlarımvearazisinidövmeyedevamediyordu.

Gaddarlık degildi Wolf un kaybettigi. Zaten onu yok eden de yalnız hucre degildi. Jackemindibundan.SunlightYurdubiledegildi.Budunyanıntumuydu.Wolfsılaozlemiçekiyordu.Canlılıgınınçogunukaybetmişti.Seyrekgulumsuyor,hiçbirzamangulmuyordu.WorwickonayemeginiparmaklarıylayiyordiyebagırdıgızamanWolfsiniyor.Vakitkaybetmemekgerek,Jacky.Çünküölüyorumben.Wolfölüyor.

Heck Bast,Wolf ’dan korkmadıgını soylemişti. Gerçekten de, korkacak bir şey kalmamışgibigörünüyordu.Heck'ineliniezmekWolfunyapabildiğisonkuvvetgösterisiydigaliba.

Günahçıkarmaseansınınziliçaldı.Ogeceseanstan,yemektenveduadansonraJack'laWolfodalarınadonduklerindeheriki

yatagıdasırılsıklam,sidikkokarbuldular.Jackkapıyagitti,tutupaçtı,Sonny,WarwickveVanZandtdenilendevikarşıdadurmuşsırıtırgördü.

Sonny,"Herhaldeyanlışodayagirdik,kenefsurat,"dediSonnyona.'Tuvaletsandık.Oradaçokbokbulunduğuiçinolsagerek."

VanZandtgülmektenpatlayacaktı.Jackonlarauzunuzunbaktı,VanZandt'ıngülmesibirdenkesildi."Kimebakıyorsunöyle,sersem?Burnunmukırılsınistiyorsun?"Jack kapıyı kapattı, dondu,Wolf u giyimli halde ıslak yataga yatmış uyur gordu. Sakalı

çıkmayabaşlamıştıWolfun.Amayuzuhalasolgundu.Tenigerginveparlaktı.Hastasuratıydıtam.

Page 275: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bırakonu,uyusun,diyegeçirdiiçindenJack.Okadaryorgunsa,uyusunorada.Hayır,oleşyataktauyumasınaizinveremezsin.Veremezsin!Jack yorgun adımlarla yaklaştı, Wolf u sarsarak yan uyandırdı, kokan şilteden kaldırdı,

tulumunuüzerindensoydu.Kıvrılıpyerdeuyudular.Sabahakarşıdorttekapıaçıldı, Sonny,Heck'lebirlikte içeriyegirdi, Jack'iyançekipyan

sürükleyerekGardener'inbodrumdakiçalışmaodasınaindirdiler.Gardenerkoşedekimasanınbasmaoturmuş,ayaklarımdakaldırıpmasayadayamıştı.Bu

saatte bile giyinikti. Tam arkasında Isa'yı Galile denizinin uzerinde yururken gosteren birresim asılıydı. Havarileri agızları açık bakıyorlardı. Gardener'in sagındaki pencere camı,karanlıkstüdyoyugöstermekteydi.Casey’inoçılgınaygıtlarlaçalıştığıyerdiorası.Gardener'inkemer iliklerinden birine agır bir anahtar zinciri takılmıştı. Ucunda asılı olan bir yıgınanahtarıavucundatutuyordu.Konuşurkenbiryandanonlarlaoynamaktaydı.

"Buraya geldiginden beri bir kere bile gunah çıkarmadın, Jack," dedi Sunlight Gardener.Sesinde ha if bir sitem seziliyordu. "Itiraf ruha iyi gelir. Gunahım itiraf etmeyenin ruhukurtulamaz. Ben Katoliklerin o aptalca, putperest gunah çıkarma yontemlerinikastetmiyorum. Kardeşlerinin ve Kurtarıcın Isa'nın onunde gunah çıkarmaktan sozediyorum."

"Sizebir sakıncası yoksabendebu işKurtarıcımla aramdakalsın istiyorum,"dedi Jackdengelibirsesle.Korkusuna,şaşkınlıgınaragmen,Gardener'inyuzuneyayılano keifadesinindetadınıçıkarmayıbildi.

"Bencesakıncasıvar!"diyehaykırdıPederGardener.Jack'inbobreklerinebiracısaplandı,dizüstüyerekapaklandı.

Sonny arkasından, "Peder Gardener'a ne dedigini kulagın duysun, kenef surat!" dedi."Bazılarımızonukoruruzburada."

Gardener ciddi bir sesle, "Guvenin ve sevgin içinTanrı senden razı olsun, Sonny," dedi,sonradikkatinitekrarJack'eçevirdi."Kalkayağa,oğlum."

Jackkalkmayıbaşardı,kalkarkenSunlightGardaner'inpahalı,açıkrenktahtadanyapılmışmasasınatutundu."Asıladınne?""JackParker."

Gardener'inbaşımbellibelirsizsalladıgınıgordu,donmeyeçalıştıamabirangeçkalmıştı.Bobreklerindeyenibiracıdahapatladı. Jackbagırdı, tekraryereyıkıldı,alnındakiyeniyenirengisolmaktaçürüğüdüşerkenmasanınköşesineçarptı.

"Nerelisin,yalancı,küstahşeytanevlâdı!""Pennsylvania."Acıbusefersoloylugununetliustkısmındapatladı.Yerdekihalınınuzerineembriyogibi

kıvrıldı,dizlerinikarnınaçaktı."Kaldırınayağa."Sonny ile Heck, Jack'i kaldırdılar. Gardener elini beyaz ceketinin cebine attı, bir Zippo

çakmakçıkardı.Parmağıylavurupupuzun,sarıbiralevçıkardı,onuyavaşçaJack'inyüzüneyaklaştırdı.Yirmi beş santim. Benzinin kokusu geliyordu burnuna. On beş santim. Sıcaklıgı da

Page 276: STEPHEN KING PETER STRAUB

hissedebilmeyebaşladı.Sekizsantim.Sonrabirsantimdaha...belkiyarımsantim...onoktayageldimi,rahatsızlıgınyeriniacıalacaktı.SunlightGardener'ingozleridumanlıvemutluydu.Dudaklarındabirgülümsemeningölgesioynaşıyordu.

"Yaa!"Heck'insoluğusıcaktı.Leşgibidekokuyordu."Evet,yakın!""Nerelisin?"Jack,"Sizidahaöncehiçgörmedim,"diyesoludu.Alevdahayaklaştı,Jack'ingozlerisulanmayabaşladı.Tenininkavruldugunuhissediyordu.

Başımgeriçekmeyeuğraştı,SonnySingerileriitti."Neredegordumseni?"diyesoluduGardener.Çakmagınalevikaragozbebeklerindedans

ediyordu.İkizlergibi."Sonşansın!"Söyleona,Tanrıaşkına,söyleona!"Karşılaştıksabilehatırlamıyorum,"diyesoluduJackde."BelkiCalifornia'dadır..."Zippobirçıtırtıylasöndü,Jackrahatlayarakhıçkırdı."Gerigötürünonu,"dediGardener.Jack'ikapıyadoğrusürüklediler.SunlightGardener,"Birişineyaramayacak,"diyordu.Arkasınıdonmuş,Isa'nınsuuzerinde

yuruyenresminedalmışgitmişti."Bununacısınısendençıkarırım.Bugecedegilseyarıngece.Yarındeğilseöbürsügece.Nedenkendiişinikolaylaştırmıyorsun,Jack?

Jackhiçbirşeysöylemedi.Biransonrakolunukürekkemiğinekadarbüktüler.İnledi."Söyleona,"diyefısıldadıSonny.Jack'in de benliginin yarısı soylemek istiyordu. Cam yandıgı için degil ama... ama itiraf

ruhaiyigeldiğiiçin.O çamurlu avluyu hatırladı. Aynı adam, başka bir zarf içinde ona yine kim oldugunu

soruyordu.Kendikafasındanoandageçmişolanduşuncelerihatırladı.Banaodeligozlerlebakmayıkesersen,sananeistersensoylerim.Çunkubençocugumdaha.Çocuklaroyleyapar.Herşeyisöyler.

Birden annesinin sesini de hatırladı. Sert sesini. Bu herife içini mi dokeceksin, diyesoruyordu.

"Bilmediğimşeyisizesöyleyemem,"dedi.Gardener'indudaklarıkurubirgülümsemeyleayrıldı."Odasınagötürünonu,"dedi.

3SunlightYurdundayalnızcabir tekhaftadaha...Amindiyebilirmisinizkardeşler!Bir tek

upuzunhaftadaha.HerkeskahvaltıtabaklarınıbırakıpçıktıktansonraJackmutfaktaoyalanıpduruyordu.Yeni

bir dayak ya da işkence tehlikesini goze aldıgının farkındaydı... ama bu sefer onemsiz

Page 277: STEPHEN KING PETER STRAUB

gorunuyordugozune.DahauçsaatonceSunlightGardenerneredeysedudaklarınıyakıyordu.Adamın çılgın gozlerini gormuş çılgın yuregini hissetmişti. Boyle bir olaydan sonra dayaktehlikesigerçektenönemsizdi.

Rudolf un aşçıbaşı kıyafeti de dışardakiKasım gokleri gibi gri bir tona donuşmekteydi.Jack fısıltıyla adını çagırınca Rudolf kanlanmış, alaycı gozlerini ona çevirdi. Solugu leş gibiucuz viski kokuyordu. "Buradan uza bakalım, yeni yavru. Seni iyi kolluyorlar." Bilmiyormuyumsanıyorsun!

Jack urkekbakışlarını antikabulaşıkmakinesine çevirdi.Makine takırdıyor, tıslıyor, kapkaçagıiçinedoldurançocuklarabuharlarufuruyordu.ÇocuklarJack'leRudolp'abakmıyorgibigorunuyorlarsa da, bu yalnız gorunuşteydi. Jack de bunu çok iyi biliyordu. Dedikodularyayılacaktı elbette. Hem de nasıl! Sunlight Yurdunda insanın parasını elinden alırlar, parayerineortadadedikodulartedavülederdi.

"Buradan kaçmam gerek," dedi Jack. "Ben ve iri yan arkadaşım. Biz şu arka kapıdançıkarkenbaşkatarafabakmakiçinkaçparaistersin?"

"Geldiginde ustunde olan para şimdi sende olsaydı bile odeyemezdin, arkadaş," dediRudolf.Sözlerikatıydıama,Jack'eanlayışlıgözlerlebakıyordu.

Dogruydu.Herşeyigitmişti.Gitarmızrabıda,gumuşdolarda,bilyede,altıdolarda...hepsigitmişti. Bir zarfa konup muhurlenmiş, bir yerde saklanıyordu. Herhalde Gardener'in altkattakiçalışmaodasında.Ama...

"Bak,sanabirsenetveririm."Rudolfsırıttı."Buhırsızlar,keşleryuvasındayatıpkalkanbirininsenedikomikşey,"dedi.

"Senedinyerindekalsın,budala."JackyeniedindigiguçleriolancakuvvetiyleRudolfaçevirdi.Bugucusaklamanınyollarıda

vardı.,birdereceyekadarenazından...amaJackbuseferhepsiniortayadoktu.Rudolfbiradımgeriçekildi.Yüzündebiraniçinkargaşalıkveşaşkınlıkokundu.

"Benimsenedimsaglamdırvesanırımsendebunubiliyorsun,"dediJackalçaksesle."Banabiradresver,paranıyollarım.Kaçpara?FerdJanklowikidolaramektuppostaladıgınısoyledi.Bizçıkarkenbaşkatarafabakmaniçinondolaryetermi?"

"Neonyeter,neyirmi,nedeyuz,"dediRudolf.Jack'inyuzuneonuçokkorkutanbirhuzunlebakıyordu.Wolflaikisininnasılbiraçmazasıkıştıgınıanlamasınaasılbubakışyolaçtı."Evet,boyleşeyleridahaoncedeyaptım.Bazenbeşdolara.Bazende,isterinanisterinanmaama,bedavabileyaptım.FerdieJanklowiçindebedavayapardım.İyiçocuktu.Buitoğulları..."

Rudolfsuvedeterjandankızarmışyumrugunuhavayakaldırıpyeşilfayansduvaradogrusalladı. O sırada Morton'un bakmakta oldugunu gordu, ona ateş saçan bakışlarını dikipkorkutmayaçalıştı,Mortonhemengözlerinikaçırdı.

"Ohaldenedenhayırdiyorsun?"diyesorduJackumutsuzlukiçinde."Çunkukorkuyorum,budala,"dediRudolf.

"Nedemekistiyorsun?İlkgeldiğimgeceSonnysanaçıkışmayabaşladığında..."

Page 278: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Singer!"Rudolfbirelinitiksinmişgibihavadasalladı."BenSinger'denkorkmam.Bast'tanda,nekadaririolursaolsun,yinekorkmam.Benimasılkorktuğumo!""Gardenermi?"

"Ocehennemdengelmebirzebani,birşeytan,"dediRudolf.Birkararsızlıkgeçirdi,sonraekledi."Bak,hiçkimseyesoylemedigimbirşeysoyleyeyimsana.Birseferindebanahaftalıkzarfımı vermekte geç kalmıştı. Odasına gittim. Genellikle gitmem. Oraya gitmektenhoşlanmam. Ama bu sefer mecbur kaldım... gormem şarttı adamı. Paraya acele ihtiyacımvardı, anlıyorsun ya? Koridorda yuruyordu. Odasına girdi. Yani orada oldugunu kesinliklebiliyordum. Gidip kapısını vurdum, kapı kendiliginden açıldı. Kilitlenmemişti. Ne gorsembeğenirsin?Adamiçerdeyoktu."

Rudolfunsesidahadaha i lemişti.SonundaJackaşçınındediklerinimakineningurultusuarasındazorlukladuyarhalegelmişti.Ayrıcaadamıngozlerikorkuluruyagormuşçocuklarıngözügibiaçılmıştı.

"Belkikayıtstudyosundadırdedimamayoktu.Kiliseyedegeçmemiştiçunkuoraylaaradakapıyoktu.Odasındandışarıyaaçılanbirkapıvardır.Odariçerdenkilitlenmişvesurgulenmişdurumdaydı.Nereyegitmiştiohalde,ha?Nereyegitmişti?"

Cevabı çok iyi bilen Jack, Rudolf a donmuş gibi bakıyordu. "Bence adam cehennemdengelme bir şeytan. Herhalde esrarengiz bir asansore binip yer altına, merkeze indi," dediRudolf."Sanayardımetmekisterdimama,yapamam.Sunlightdenenherifekalleşliketmemisaglayacak kadar para Fort Knox'da bile yoktur. Artık git buradan. Belki yoklugunu henuzfarketmemişlerdir."

Amaetmişlerditabii.JackikiyanasallanankapıdançıkarkenWarwickarkasındanyanaştı,kenetledigi ikieliyle Jack'insırtınınortasınavurdu. JackboşyemekhanedeyeredevrilirkenCasey hiç yoktan ortaya çıktı, ayagını uzatıp çelme taktı. Jack duramadı. Çelmeye takıldı,ayakları havalandı, sandalyelerin arasına devrildi. Utanç ve o ke gozyaşlarını engellemeyeçalışarakayağakalktı.

Casey, 'Tabaklarını amma yavaş bırakıyorsun mutfaga, kenef surat," dedi Casey. "Biryerinebirşeyolursonra."

Warwicksırıttı."Öyle.Şimdiyukarıçık.Kamyonlarkalkacak...bekliyorlar."

4ErtesisabahdörtteyineuyandırılıpSunlightGardener'inbodrumodasınagötürüldü.GardenerokumaktaolduguIncil'denbaşınıkaldırdı,onukarşısındagorunceşaşırmışgibi

yaptı."İtirafetmeyehazırmısın,JackParker?""Benimitirafedilecek..."Yineçakmakçıktı.Alevburnununüçsantimilerisindedansetmeyebaşladı."Itiraf et. Nerede karşılaştık?" Alev daha da yaklaştı. "Agzından alacagım, Jack. Nerede?

Nerede?"

Page 279: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Saturn'da!" diye bagırdı Jack. Aklına bir tek bu gelmişti. "Uranus'ta! Merkur'de!Asteroid'lerinbirinde!İo'da!Ganymede'de!Dei..."

Acıbuseferolancagucuylekarnınınaltkısmındapatladı.HectorBastsaglameliyleJack'inbacaklarınınarasınauzanmış,husyelerinisıkmıştı.

"İşte,"diyeneşeylegüldüHeckBast."Olacağıbuydu,esprikumkuması!"Jackhıçkırarakyereyığıldı.Sunlight Gardener yavaşça egildi. Yuzu sabır yansıtıyordu. Hatları pek guzelleşmişti.

"Gelecekseferburayaarkadaşımgetirecegiz,"dediyumuşacıksesiyle."Ooluncatereddutdeetmem.Bunubirdüşün,Jack.Yarıngeceyekadar,"

Jack yarın gece Wolf la ikisinin burada bulunmaması gerektiginde kararlıydı. Eger tekgidebilecekleriyerDiyar'sa,Diyarolsunbakalım,diyedüşünüyordu.

...geçişiyapabilirsetabii.

Page 280: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:25

JACK'LEWOLFCEHENNEMEGİDİYORLAR

1Geçişi alt kattan yapmak zorundaydılar. Jack geçip geçemeyeceklerini duşunmekten çok

bunuduşunuyordu.Odadaykenyapmakdahakolayolurduama,Wolf lapaylaştıklarıo se ilkovuk uçuncu kattaydı. Yerden on sekiz metre yuksekti. Jack Diyar cografyasını vetopografyasınıbilmediginden,Indiana'nınkarşıtınınnedurumdaoldugunudabilemezdi.Bukonudariskegirmeyigözealmayacaktı.Biryerdendüşerlersekafalarınıkırarlardısonra.

"NeyapacaklarınıWolfaanlattı."Anladınmı?""Evet,"dediWolfhevessizbirsesle."Yinedetekrarlabana.""Kahvaltıdan sonra salonun karşısındaki tuvaletlere gidecegim. Birincisine girecegim.

Kimsegittigimi farketmezse, sendegelipgireceksin.OradanDiyar'ageçecegiz.Tamammı,Jacky?"

'Tamam," dedi Jack. EliniWolf un omzuna dayayıp sıktı.Wolf ha if gulumsedi. Jack birkararsızlıkgeçirdi,sonra,"Senibuişesoktuğumiçinüzgünüm,"dedi."Hepsibenimsuçum."

"Degil,Jack,"dediWolfanlayışla."Bunudeneriz.Belki..."Wolf ’ungozlerindeufacıkbirumutparıldargibioldu.

"Evet,"dediJack."Belki."

2Jackkahvaltı edemeyecekkadar korkuyordu. Çokdaheyecanlıydı.Amayemezsedikkati

çekmekten de çekiniyordu. Yumurtaları, talaş tadındaki patatesleri zorla yuttu, hattatabağındakibirparçabeykınıbileyedi.

Hava açıyordu. Gece don vardı. Uzak Tarla'daki taşlar katılaşmış plastik gibi yapışmışolacaktıherhaldeyere.

Tabaklarmutfağataşındı.SonnySinger,HectorBastveAndyWarwickgunlukprogramlarıalırkençocuklarınbuyuk

salonagirmesineizinvardı.

Page 281: STEPHEN KING PETER STRAUB

Yayılıpoturdular,boşboşbaktılar.Pedersen'inelinde,Gardenerkuruluşununyayınladıgıbirdergininyenisayısıvardı.Isa'nınGuneşIşıgı.Sayfalarınıtembeltembelçeviriyor,ikidebirbaşınıkaldırıpçocuklarısüzüyordu.

Wolf sorusoranbakışlarını Jack'e çevirdi, Jackbaşımsalladı.Wolfkalktı, salondançıktı.Pedersen başını kaldırıp baktı, Wolf ’un holden geçip karşıdaki tuvaletlere girdigini gordu,tekrarbaşınıdergiyeeğdi.

Jackiçindenaltmışakadarsaydı,birkeredahasaymakiçinkendinizorladı.Omrununenuzun iki dakikasını yaşadı. Sonny'yla Hector gelip milleti kamyonlara goturecek diye odukopuyordu.Ondanoncekendinituvaleteatmakzorundaydı.AmaPedersenaptaldegildi.JackeğerWolf’unhemenpeşindengidersePedersenbirşeylerdenkuşkulanırdı.

Sonunda Jack ayaga kalktı, kapıya yoneldi. Kapı ne kadar da uzaktaydı! Ayakları daağırlaşmışgibiydi.Yürüyoryürüyor,kapıbirtürlüyaklaşmıyordu.Birseraptısanki.

Pedersenbaşınıkaldırdı."Nereyegidiyorsun,kenefsurat?"'Tuvalete,"dediJack.Dilikupkuruydu.Korkuncainsanlarınagzınınkurudugunuduymuştu

amadilkuruması?"Neredeysegelirler,"diyebaşınıpencereyedogrusalladıPedersen,"KendinitutdaUzak

Tarla'dayaparsın.""Büyükişimvar,"diyesızlandıJack."Tabii...belkidekocaarkadaşınlaoynaşmakistiyorsunuzdurorada.Neşelenmekiçin.Don,

oturyerine.""Gitohalde,"dediPedersenkızarak."Oradadurupnesızlanıyorsun"Tekrardergisinedöndü.Jackholügeçti,tuvaletlerbölümüneadımınıattı.

3Wolfyanlıştuvaletegirmişti.Ortalardakibirine.Kapınınaltındangozukenokocapostallar

başkasınınolamazdı.Jackkapıyıitti.Içerisiikisinepekufaktı.Wolf ’unoguçluhayvankokusudamüthişti.

"Pekâlâ,"dediJack."Şimdideneyelim.""Jack,korkuyorum."Jacksinirlisinirligüldü."Bendekorkuyorum.""Amabiznasıl..""Bilmiyorum.Eliniverbana."Buiyibirbaşlangıçtıherhalde.Wolfkıllıellerini (hemenhemenpençedenebilirdiartıkoellere) Jack'inavucunauzattı,

Jack o ellerden kendisine dogru esrarengiz bir gucun aktıgını hissetti. Wolf ’un gucutukenmemişti demek henuz. Yalnızca yeraltına girmişti. Kaynak sularının sıcak havalardabazenyaptığıgibi.

Page 282: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jackgözleriniyumdu."Dönmekiste,"dedi."Dönmekiste,Wolf.Yardımetbana!""İstiyorum,"diyesoluduWolf."Elimdengelirseyaparım!Wolf!""Hemen.""Hemen."Jack, Wolf ’un ellerini daha sıkı kavradı. Burnuna Lizol kokusu geliyordu. Bir yerlerden

geçenbirarabanınsesiduyuluyordu.Birtelefonçaldı.Jackiçinden,sihirlisuyuiçiyorum,diyeduşundu.Zihnimdeiçiyorumonu...hemen.Içiyorum.Kokusunualıyorum.Mosmor,yogunvetaze...Tadıağzımda.İşteboğazımdangeçiyor...

O tad agzını ve bogazım doldurdu, dunya altlarında sallandı, Wolf, "Jack, oluyor!" diyebağırdı.

Bu ses Jacky'nin konsantrasyonunu sarstı, bir an için bu yaptıgının bir hile oldugunuanladı.Koyun sayarakuyumaya çalışmakgibi bir şeydi bu.Dunya çevresinde tekrardengekazandı.Lizolkokusugeridöndü,birinintelefonacevapverdiğiduyuldu."Alo,kimarıyor?"

Aldırma... hile degil... hiç degil, sihir bu. Bu sihiri ben kuçukken de yapmışım. Şimdi deyaparım.Speedydeöylededi,körşarkıcıKartopudaöylededi.SİHİRLİSUBENİMZİHNİMDE...

Olanca gucuyle denedi, tum iradesini kullandı... geçişi o kadar kolay yaptılar ki ikisi deşaşırdılar. Sanki yumruklarını bir granite indiriyorlardı ama, o granit aslında kagıttan birkopyaydı.Parmakeklemlerimkıracağıyerde,tersine,hiçhissetmiyorlardıbileonu.

4GozlerisımsıkıkapalıolanJack'e,yerayaklarınınaltındankayıyor,sonradabusbutunyok

oluyorgibigeldi.Allahkahretsin,yinededüşüyoruz,diyedüşündükeyfikaçarak.Amaduşmedegildibu.Yalnızcaha ifbirkaymaydı.AzsonraWolflaikisisaglamyerebasıp

durdular.Tuvaletintaşlarınadeğil,toprağabasıyorlardı.Burunlarına kukurt ve lagım karışımı bir koku gelmekteydi. Olumsu bir kokuydu. Bir

felâketti.Jackbukokukarşısındatümumutlarınınyokolduğunuhissetti."Jason!Nebukokuboyle?"diyehomurdandıWolf."Ah,Jason,bukoku!Buradakalamayız!

Jacky,kalamayız..."Jack'in gozleri bir anda açıldı. Wolf da aynı anda Jack'in ellerini bırakıp gozleri kapalı

durumda sendeleyerek ilerlemeye başladı. Jack arkadaşının ustune uymayan o Çinlipantolonuylakareligomlegininyerineyineilkkarşılaştıklarındaustundeolanişçitulumunungeldiğinigördü.JohnLennongözlüğüyoktu.Ve...

...veWolfbiruçurumunkenarınagidiyordu.Aradabirmetrevaryoktu."Wolf!"Jackatıldı,kollarınıWolf’unbelinedoladı."Wolf,yoo!""Jacky, kalamam," diye inledi Wolf. "Bu bir Çukur... O çukurlardan biri. Morgan açtırdı

buraları.Duydumonunaçtırdığını.Kokusugeliyor..."

Page 283: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Wolf,uçurumvar,düşeceksin!"Wolf ’ungozleriaçıldı,ayaklarınındibindenbaşlayandumanlıbacayıgorunceçenesiduştu.

Kocaçukurundumanlıderinliklerindekıpkırmızıbirateş,hastalıklıbirgözgibiparıldıyordu."BirÇukur,"diyeinlediWolf."Ah,Jacky,birÇukurburası.KaraYureginfırınlarındanbiri.

Karayürekdünyanınortasıdır.Kalamayız,Jacky,kötülerinenkötüsübuişte.".,Jack'in ilk soguk duşuncesi, Diyar cografyasıyla Indiana cografyasının farklı olduguydu.

SunlightYurdundabuyükseltiye,buiğrençkuyuyakarşıtbirşeyyoktu.Birbuçukmetresagdaolsaydık,diyeurperdiJack.Içibulanırgibioldu.Aslındageçişi ilk

tuvalettenyapacaklardı.EğerWolfsözdinleseydi...Sözdinleseydi,kendileriniyükseltinindışında,uçurumunyukarısındabulacaklardı.Bacaklarındaki kuvvet kesilir gibi oldu. Wolf a tutundu. Bu sefer destek bulmak için

tutundu.Wolf onu dalgın dalgın kucakladı. Gozleri iri iri açılmış, rengi turunculaşmıştı. Yuzunde

yoğunbirkorkuvardı."BubirÇukur,Jacky."Uç yıl once annesiyle Colorado'ya gittiklerinde gordukleri Molibden maden ocagına

benziyorduburası.Vail'e,kayakyapmayagitmişlerdi.Birgunhavafazlasogukdiye,otobusturunayazılmışlardı.Turdagörmüşlerdimolibdenmadenini.Sidewinderkentidışında.

"BenceCehennemebenziyor, Jack,"demiştiannesi.Otobusunpenceresindenbakanyuzuhuzunluydu. "Keşke boyle yerleri kapatsalar. Hepsini. Topraktan ateş ve olum çıkarıyorlar.Cehennembalgibiişte."

Çukurdanyogundumanlaryukseliyordu.Bacanınyanlarızehirlibirgrimadenlekaplıydı.Çapıyaklaşıkyarımmilkadardı.Içindedarbiryolduvarlardadonedoneaşagıyainmekteydi.Jackoyoldayukarıçıkan,aşağıinenişçilerigördü.

Birturhapishaneydiburası.SunlightYurdunasılhapishaneyse,budaoyleydi.Bukarşıdagordukleri de hukumluler ve onların gardiyanlarıydı. Hukumluler çıplaktı. Ikişer ikişerarabalara, aletlere koşulmuşlardı. Aramalarda o igrenç, yaglı yeşil cevherden koca bloklaryukluydu. Insanların yuzleri acıyla buruşmuştu. Kirlerden leke içindeydi o yuzler. Kırmızıyaralarvardıyüzlerinde.

Gardiyanlar da onların yanında çalışıp ugraşıyordu. Jack onların insan olmadıklarınıhemen gordu. Vucutları çarpık çurpuktu. Elleri pençeydi. Kulakları Mister Spak'inkiler gibisivriydi.Bunlargargoyl!Diyeduşundubirden.Fransakatedrallerininduvarlarınakabartmaolarakişlenenoyaratıklar!Annemdekikitaptaresimlerivardı.Geziphepsinigorecektikama,benim ruyama girip de gece yatagımı ıslattıgımı farkedince vazgeçmiştik. Buradan mıgelmişti o yaratıklar? Birisi gelip burada mı gormuştu onları? Ortaçagdan biri geçiş miyapmıştı?Burayıgörmüş,bunucehenneminbirtürümüsanmıştı?

Amabubirhayaldeğildiki!Gargoyl'ların elinde kırbaçlar vardı. Tekerlek seslerinin, iniltilerin arasında, o kavurucu

sıcakta. Jack o kırbaçların şakırtısını da duyuyordu. Wolf la ikisi bakarlarken bir ekip,

Page 284: STEPHEN KING PETER STRAUB

tırmanmayokuşunun ustbaşındaduraladı.Başlarıegik,boyuntendonları fırlaktı.Bacaklarıyorgunluktantirtirtitriyordu.

Başlarındaki canavar egri bugruydu. Omurgasını kıllar burumuştu. Kuyrugu bacaklarınadolanıyordu.Kırbacınıişçilerininbirbirine,biroburuneindirmeyebaşladı.Bagırıyor,Jack'inbeynini delen igrenç bir dilde birtakım sozler haykırıyordu. Osmond'un kırbacını susleyenmetal boncuklardanbununkindede vardı.Goz açıp kapayanakadarbir işçinin kolu yarıldı,ötekininensesipatladı.

Adamlarbagırdılar,dahadaçokegildiler.Kanlarıyerleredamladı.Yaratıkseslerçıkardı,sag kolunu savurdu, kırbacını işçilerin başı uzerinden geçirdi. Son bir çabayla yukleniparabayı uçurumun kenarından duze çıkardılar. Bir tanesi dizustu kapaklandı. Tukenmişti.Arabaonedogrugelinceohareketonuyuzukoyunyereserdi,tekerlerdenbirisırtındangeçti.Jack zavallının omurgasının kırılma sesini duydu. Yarış hakeminin sıktıgı tabanca gibi birsesti.

Gargoylkudurmuşgibihaykırdı,arabasarsıldı,sonradevrildi, içindekiyukuetrafasaçtı.Yaratık,yerdekiişçininyanınaikiadımdavardı,kırbacınıkaldırdı.Tamoanda,olmekteolanişçibaşınıçeviripdosdoğruJack'ingözlerinebaktı.

FerdJanklow'du.Wolfdagördü.Birbirlerinesarıldılar.Vegerisingerigeçişyaptılar.

5Daracık, sımsıkı bir yerdeydiler... tuvaletin içinde... Jack hiç soluk alamıyordu. Wolf un

kolları sımsıkı sarmıştı çunku onu. Bir ayagı da sırılsıklamdı. Her nasılsa, tuvaletin içinebasmıştı ayagını. Harika! Boyle şeyler Ilkçagın Yenilmez Savaşçısı Conan'ın başına hiçgelmiyordu.

"Jack,yo,Jack,yo,Çukur,Çukurduo,yoJack...""Yapma,yapmaWolf!Döndük!'"Yo,yo,y..."Wolfkollarınıyavaşçaçekti,gözleriniaraladı."Döndükmü?""Elbette.Hemen.Bırakbeni,kaburgalarımıkıracaksın.Zatenayağımdaşulanetolası..."Tuvaletlerbolumununkapısıgumburtuyleaçıldı,fayanslıiçduvaraçarptı,neredeysebuzlu

camlarkırılacaktı.Tuvaletindekapısıaçıldı.AndyWarwickbirgozattı, sonra tiksintidolu ikikelimeçıktı

ağzından:"Sizisapıklar!"

Page 285: STEPHEN KING PETER STRAUB

SersemlemişWolfukareligomleginingogsundenyakaladı,dışarıçekti.Wolfunpantolonutuvaletkagıdınınasılıolduguçiviye takıldı, çiviyiduvardansoktu.Tuvaletkagıdıaçılaaçılayerde yuvarlandı.Warwick,Wolf umusluklara dogru itti.Musluklar tam kasıgına çarpacakhizadaydı.Wolfyeredevrildi,ellerikasığınauçtu.

Warwick,Jack'edondu.OsıradatuvaletinkapısındaSonnySingerdabelirdi.IçeriuzanıpJack'iyakasındançekenooldu.

"Ee,sapıkseni..."diyebaşladıSonny...amaancakokadarsoyleyebildi.Jackburayaduştuduşeli gozune zıtlamıştı Sonny Singer'i. O sinsi karanlık yuzuyle, Sunlight Gardener'i taklitetmeye çalışmasıyla, kendisine 'kenef surat' adını takmasıyla, yataga işeme ikrinibulmasıyla...

Jack'insagyumruguuçtu.HeckBastusuluvahşiceuçmadıda,dirsektendogruduzgunveguçlubiçimdeuçtu.BirinciuçuşundaSonny'ninburnunubuldu.Rahatçaduyulabilenbirçıtırtıoldu.Jack'inoankikeyfinepayanyoktu.

"Işte!" diye bagırdı Jack. Ayagını tuvaletin içinden çekti. Yuzune ne is bir gulumsemeyayıldı,kafasındaWolfaelindengeldigikadarkuvvetlebirduşunceyoneltti:Durumumuzfenadeğil,Wolf...senbiritinelinikırdın,benikincisininburnunu...

Sonnygerigerisendeledi.Bağırıyor,burnundankanlarfışkırıyordu.Jacktuvalettençıktı.ElleriJohnL.Sullivenpozunda,gogsundeyumruklanmıştı."Benikolla

demiştimsana,Sonny.Şimdidesanahaleluyademesiniöğreteceğim.""Heck!"diyebağırdıSonny."Andy!Casey!Birisigelsin!"O anda bir şey... sanki tugla dolu agır bir şey duştu Jack'in ensesine. Jack muslukların

uzerindeki aynalara dogru uçtu. Aynalar cam olsa hemen kırılır, Jack'in orasını burasınıkeserdi.Amaburadaaynalarcilâlıçelikti.İntiharafırsattanınmazdıSunlightYurdunda.

Jackbirkolunukaldırıp çarpmayıbirdereceyekadaryumuşatmayıbaşardı.AmadonupHeckBast'inkendisinesırıttıgınıgordugundehalagozleribulanıkgoruyordu.HeckBastsagelindekialçıylavurmuştuona.

Heck'ebakarkenJackbirdenanladıveiçibulanırgibioldu.Sendin!""Canımyandı,"dediHeckalçısınısoleliyletutarak."Amadegdi,kenefsurat!"onedogrubir

adımattı.Sendino!OtekidunyadaFerd'inbaşınadikiliponuolenekadardovensendin.Sendino...

gargoyl'dunsen...oseninikizlindi!Jack'in içini oyle dayanılmaz bir o ke kapladı ki, Heck yaklaşırken iki eliyle arkasındaki

muslugun kenarlarına sarıldı, iki ayagını birden karşısına savurdu. Ayaklar Heck'in tamgogsune çarptı, onu ilerde kapısı açık duran tuvalete savurdu. Indiana'ya dondugundetuvaletin içinebasanpabucun iziHeck'inbeyazkazagınıngogsunde lekegibigorunuyordu.Hecktuvaletegumdiyeoturdu,şaşkıngorundu.Kolundakialçı,porseleneçarpıpkotubirsesçıkardı.

Artık otekiler de içeri doluyorlardı.Wolf ayaga kalkmaya ugraşmaktaydı. Saçları alnına

Page 286: STEPHEN KING PETER STRAUB

dokulmuş,yuzuneyapışmıştı.Sonnyonunustuneilerliyordu.Birelihalaburnundaydı.NiyetiWolf’utekmeleyiptekrardevirmekti.

Jackalçaksesle,"Evet,git,dokunbakalımona,Sonny,"dedi.Sonnyolduğuyerdedurdu.Jack, Wolf ’un bir koluna sarılıp kalkmasına yardım etti. Wolf un her zamankinden kıllı

oldugunu ruyadaymış gibi, hayal meyal farketti. Bu olaylar onda fazla gerilim yaratıyor.Değişimigetiriyorona...buhiçbitmeyecek...hiç...

Wolf la ikisi gerilediler... Warwick, Casey, Pedersen, Peabody, Singer ustlerine dogrugeliyorlardı. Heck de duştugu tuvaletten çıkmaktaydı. Jack bir şeyi daha farketti. Onlardorduncu tuvaletten geçiş yapmışlardı. Heck Bast beşincisinden çıkıyordu. Demek otekidünyadaancakyandakituvaletedönecekkadarkıpırdamışlardı.

Sonny,"Şutuvaletteokşaşıyorlardı,"diyebagırdı.Sesigenizdengeliyordu."Gerizekalıylagüzelçocuk!Warwick'leikimizonlarışeyleridışardayakaladık!"

Jack'in kalçası buz gibi duvara' degdi. Kaçacak başka yer yoktu.Wolf ’u bıraktı,Wolf ’unomuzlarısarktı.Gözlerikamaşmış,durumukötüydü.Jackyumruklarınıkaldırdı.

"Gelinbakalım,"dedi."Birincikim?"Pedersen,"Hepimizlemikapışacaksın?"diyesordu."Mecbur kalırsam yaparım," dedi Jack. "Ne yapacaksınız? Beni Isa'ya mı kurban

edeceksiniz?Gelin!"Pedersen'in yuzunden bir sıkıntı ifadesi geçti, Casey'in bakışları resmen korku yansıttı.

Durdular... resmen durdular. Jack'in içinden bir anlık vahşi, budalaca bir umut yukseldi.Çocuklarona,kuduzkopegebakargibibakıyorlardı.Kopegisonundaelbettehaklayacaklardıama...aradabirisiısırılabilirdi.

"Yana çekilin, çocuklar," dedi yumuşak, guçlu bir ses. Hepsi sevinerek yana çekildiler.Yuzlerine rahatlamış bir ifade geldi. Gelen Peder Gardener'di. Peder Gardener bilirdi neyapmakgerektiğini.

Yaklaşıpçocuklarıkoşeyekıstırdı.Busabahsiyahpantolon,beyazsatengomlekgiymişti.Gomleginkollarıbolvebuzguluydu.LordByron'ayakışacakbirşeydi.Elindeyinehipodermikçantasınıtutuyordu.

Jack'e bakıp içine çekti. "Incil'de homoseksuellik konusunda ne deniyor, biliyormusun,Jack?"

Jackonadişlerinigösterdi.Gardenerbaşınıhüzünlühüzünlüsalladı.Bendebunubekliyordum,dermişgibidavrandı."Eh,bütünçocuklarkötüdür.Aksiombu."Çantayıaçtı,hipoparıldadı.Gardener aynı sakin sesiyle konuşmaya devam etti. "Ama bence sen ve arkadaşın

sapıklıktandahakötübirşeyyapıyordunuz.Büyüklerinizeaityerleregidiyordunuzbelkide."Sonny Singer'le Hector Bast şaşkın, tedirgin bakışlarla bakıştılar. "Sanıyorum bu

Page 287: STEPHEN KING PETER STRAUB

kotulugun...busapıklıgınbirazıdabenimsuçum."Enjektoruçıkardı,baktı,sonraampuluelinealdı. ÇantayıWarwick'e uzatıp ilacı doldurdu. "Çocuklarımı itirafa zorlamaya hiçbir zamaninanmam ben. Ama itiraf olmazsa, Isa yolunda karar kılınamaz. Isa yolunda kararkılınamayıncadakotulukbuyumeyedevameder.Nekadaruzuluyorolursamolayım,sanırımartık rica etme zamanı doldu, Tanrı adına talep etme zamanı geldi. Pedersen. Peabody.Warwick.Casey.Tutunonları!"

"Odabedvurayıb!"diyebagırdıSonnyyeni,genizdensesiyle.Herkesidirsekleriyleitiponegeçmeyeçalışıyor,gözlerindenefretparıldıyordu."Odavurbakistiyorub!"

"Şimdiolmaz,"dediGardener."Belkidahasonra.Bununiçinduaederiz,değilmi,Sonny?""Evet."Sonny'ningözlerindekipırıltıpekateşlenmişti."Bütüdgüdduaedeceğib."Wolfderinbiruykudanuyananadamgibihomurdandı, çevresinebakındı. Jack'i tutmuş

olduklarını gordu, enjektoru gordu, Pedersen'in kolunu Jack'in kolundan kolaylıkla sıyırdı.Boğazındanşaşılacakkadargüçlübirhomurtuyükseldi.

"Hayır!BırakınOnu!"Gardener, Wolf un gormez yanına sokuldu. Osmond gibi zarifti hareketleri. Dans eder

gibiydi.Igneparıldadıvedaldı.Wolfdondu.Biryerinebirşeybatmışgibibogurdu...zatendebatmıştı.EliniiğneyeattıamaGardenerodarbedenustacakaçtı.

Kamaşmışgozleriyle, ruyagorurgibibakançocuklar telaşlakapıyadogruldular.Wolfunöfkesinetanıkolmakistemiyorlardı.

"BırakınONU!...bira...kın...""Wolf!""Jack...Jacky..."Wolfarkadaşınaşaşkıngozlerlebaktı,gozlerinrengikaleidoskopgibidegişiyordu.Elaiken

turuncu, sonra çamurlu bir kırmızı oldu. Tuylu ellerini Jack'e uzattı. O sırada Hector Bastarkadanyaklaştı,ensesinevuruponuyereyıktı.

"Wolf!Wolf!"JackHector'aıslak,öfkeligözlerlebaktı."Eğeronuöldürdünse,itoğlu...""Şşş,BayParker," diye fısıldadıGardener, Jack'in kulagına. Jack igneninkolunabattıgını

hissetti."Sakinolunşimdi.Ruhunuzabirazgüneşışığısokalım.Ondansonra,yüklübirarabayıdönenyokuştanyukarıitmekistiyormusunuz,bakarız.Haleluyadiyebilirmisiniz?"

Otekkelime,kendindengeçinceyekadarkafasındadolaştıdurdu.Haleluya...haleluya...haleluya...

Page 288: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:26

WOLFHÜCREDE

1OnlarJack'inayıldıgınıfarketmedençokonceJackkendinegelmiş,uzunsureayıkyatmıştı.

Ama kendisinin kim oldugunu, neden bu halde oldugunu, durumunun ne oldugunu ancakderece derece anlayabildi. Bombardımandan kurtulmuş bir asker gibiydi. Kolunda igneningirdigi yer acıyordu. Başı oylesine agrıyordu ki, gozleri nabız gibi atmaya başlamıştı.Susuzluktandaölmeküzereydi.

Bilinçmerdivenindebir basamakdaha yukarı çıktı, sol eliyle sag kolundaki acıyan yeredokunmaya çalıştı, yapamadı. Yapamayışının nedeni, kollarının kendi bedenine sarılmışdurumda olmasındandı. Burnuna eski, tozlu bez kokusu geliyordu. Yıllarca tavan arasındabeklemişeskibirizciçadırınınkokusugibiydi.Ondakikadırkirpiklerininarasındanbakmaktaolduğuhalde,oandaancakanladınegiymişolduğunu.Deliceketi!

Ferdolsabunuçokdahaçabukanlardı,oglumJack,diyeduşundu.Ferd'iduşunmek,başagrısına ragmen zihninin odaklaşmasını sagladı. Biraz kıpırdadı, başındaki batıcı acılar vekolundakizonklama,inlemesinesebepoldu.Engelolamadı.

HeckBast,"Ayılıyor,"dedi.SunlightGardener,"Olamaz,"diyekarşılıkverdi."Onaverdigimdozerkektimsahıbilefenç

eder.Enerkenakşamdokuzdaayılır.Heck,buakşamçocuklarıngunahlarımsenindinlememistiyorum.Akşamduasıolmayacagımdasoyleonlara.Uçagayetişmemgerek.Uzunbirgeceolacak.Sonny,senkal,banabudefterlerdeyardımet."

Heck."Sesiayılıyorgibiydiama,"dedi.Sunlight:"Haydi,git,Heck.BobyPeabodydeWolf’ubirkontroletsin."Sonnykıkırdadı."Orayatıkılmayıpeksevmiyor,değilmi?"Ah,Wolf, seni yine hucreye tıktılar, diye sızlandı. Jack. Uzgunum... benim suçum... hepsi

benimsuçum...O sıradaSunlight'ın cevabımduydu: "Cehennemlikler selameti saglayacakyollardanpek

hoşlanmazlar. Içlerindeki şeytanlar olmeye başlayınca haykırmaya kalkarlar. Evet, sen git,Heck."

"Başüstüne,PederGardener."Jack, Heck'in çıkışım duydu ama gormedi. Henuz gozlerini açıp bakmaya cesaret

edemiyordu.

Page 289: STEPHEN KING PETER STRAUB

2Kaba yapılmış, kabamonte edilmiş, olu dogan çocukmezarına benzeyen hucredeWolf

butungunuhaykırarakgeçiriyor,yumruklarınıduvarlaraindiriyor,ikiayagıylatabandakifırınkapagı gibi yere tekmeler atıyor, bacakları ta kasıklarına kadar sızlıyordu. Boyleyumruklamakla, tekmelemekle buradan kurtulamayacagım o da biliyordu. Bagırdı diyeserbestbırakacaklarıdayoktuelbetteonu.Amabaşkaturlusuelindengelmiyordu.Wolf ’larınennefretettişeyböylekapatılmaktı.

BagırtılarıSunlightYurdununarazisindeçınlıyor,bitişiktarlalarabileyayılıyordu.Busesiduyançocuklarürkekürkekbirbirlerinebakıyor,hiçbirşeysöylemiyorlardı.

RoyOwdersfeltalçaksesleMorton'a,"Busabahonutuvalettegordum,gaddarlaştı,"diyefısıldadı.

Morton,"SahidenSonny’nindediğigibisapıklıkmıyapıyorlardı?"diyesordu.DemirkafestenbirWolfçığlığıdahayükseldi,ikiçocukdaoyanabaktılar."Hemdenasıl!"dediRoyhevesle. "Benpekgoremedim, çunkuboyumkısa.AmaBuster

Oatesönümdeydi.Kocaoğlanınyangınsöndürmeâletikatlarşeyivarmışdiyor."Morton saygılı bir sesle, "Tanrını!" dedi. Belki de kendi standart altı boydaki şeyini

düşünüyordu.Wolfbutungunbagırdıamaguneşbatmayabaşlarkensustu.Çocuklarbuyenisessizligi

urkuntuvericibuldular.Sıksıkbirbirlerinebakıyorlardı.Dahabilesıkbakmayabaşlamışlardı.Gozleridemirkafestenpekayrılmıyordu.Hucreninboyu ikimetre,yuksekligibirmetreydi.Batıyabakankenardakikarebiçimiparmaklıklıkapakdışında,tambirdemirtabuttu.Neleroluyorduo tabutun içinde?Çocuklarmerak içindeydi.Gunahçıkarmaseansındaherakşamkendinden geçen bu oglancıklar, o sıra bile gozlerini salonun tek penceresinden pekayıramıyorlardı.Pencereönbahçeyebaktığı,hücrearkabahçedeolduğuhalde.

Neleroluyorduorada?Hector Bast kimsenin aklım itira lara vermedigini hissediyor, çileden çıkıyordu. Ama

duruma bir çare bulamıyordu. Çunku bunun neden boyle oldugunu tam kavrayamıyordu.Çocuklarıbuzgibibirbeklentiduygususarmıştı.Yuzleriherzamankindensolgundu.Gozleriuyuşturucualanlarınlagibiparıldıyordu.

Neleroluyorduorada?Nelerolduğusonderecebasitti.Wolfaylabirlikteydioanda.Hava deliginden giren guneş ışıgı yukselirken hissetmişti bunu. Işık giderek kızarmaya

başlıyordu. Ayla birlikte olmak için vakit daha erkendi. Vucudu hazır degildi. Bu iş canınıyakacaktı.Amaolacaktıyinede.HerWolfaolurduergeç.Çokfazlabaskıaltındakaldıklarında,mevsimliveyamevsimsiz,mutlakaolurdu.Wolfçokuzunsuredenberikendinitutmuştu.Jackoyle istiyor diye yapmıştı bunu. Bu dunyada Jack'in hatırı için çok buyuk kahramanlıklargöstermişti.BazılarımJackpekazbilecek,derinliğini,kapsamımaslaanlayamayacaktı.

Page 290: STEPHEN KING PETER STRAUB

Ama artık oluyorduWolf. Ve ayla birlikte gidiyordu. Ayla gitmek olmeyi daha dayanılır,adetakutsalbirhalegetirirdi.Wolfdabuyuzdenbirrahatlık,birmemnuniyetduymaktaydı.Artıkmücadeleetmemekharikuladebirduyguydu.

Ağzıbirdenkocakocadişlerledolmuştu.

3Heck çıktıktan sonra koca odada bir sure yalnızca yazıhane sesleri duyuldu. Sunlight

Gardener'inbelindekianahtarlarınşıngırtısı,birdosyadolabınınaçılıpkapanması..."Abelson.İkiyüzkırkdolarotuzsent."Tuşlarabasıldı.PeterAbelsondışekipteçalışanbirçocuktu.Tumdışekipelemanlarıgibi

zeki,kişiliksahibi, izikselkusuruolmayanbiriydi.Jackonuancakbirkaçkeregormuştuama,karikatürromanlardakitiplerebenzetiyordu.

"Clark.Altmışikidolaronyedisent."Tuşlarayinebasıldı.SonnyToplamdüğmesinebasıncamakinesarsıldı."Düşüşyapmış,"diyeyorumdabulunduSonny."Benonunlakonuşurum,senaldırma.Şimdi lutfenbeni lafatutma,Sonny.BaySloatonu

çeyrekgeçeMuncie'yevarmışolacak,yolumuzdauzun.Geçkalmakistemiyorum."Özürdilerim,PederGardener."Gardener'in verdigi cevabı Jackduyamadıbile. Sloat adı ondabuyukbir şok yaratmıştı.

Amayinedebenligininyansıpekşaşırmamıştıbuişe.Bunundaortayaçıkacagınıbiliyordubilinçaltı.Gardenerbaştanberikuşkulanıyordu.Besbellipatronuncanınıayrıntılarlasıkmakistememişti.Belkide Jack'i yardımsızkonuşturamayacagını kabullenmek istememişti.Amasonunda etmişti o telefonu. Nereye? Doguya mı? Batıya mı? Jack bunu bilmek için nelervermezdi!Morgan,LosAngeles’tenmigeliyorduyoksaNewHampshire'denmi?

Alo, Bay Sloat. Umarım sizi rahatsız etmiyorumdur ama mahalli polis bana bir çocukgetirdi...dahadogrusuşuikiçocukamabenzekiolanıylailgileniyorum.Onutanıyorgibiyim.Yadabelkibana oy... Yanibelki oburbenligim tanıyordunAdını JackParkerolarakveriyorama...efendim?Tarifmiedeyim?Peki...

Vebalonpatlamıştıtabii.Benilâfatutma,Sonny.BaySloatonuçeyrekgeçeMuncie'deolacak...Süresonunayaklaşıyordu.Sanabiranönceevedöndemiştim,Jack...Artıkçokgeç.Bütünçocuklarkötüdür.Aksiyombu.Jack başını biraz kaldırdı, odanın karşı tarafına baktı. Gardener'le Sonny Singer,

Gardener'inmasasınınotetarafınaoturmuşlardı.Sonnyhesapmakinesinintuşlarınabasıyor,Gardeneronarakamlarısoyluyordu.Hepdışekipteçalışanlarınadlarıgeçmekteydi.Alfabetiksırayagore.SunlightGardener'inonundebirmuhasebedefteri,çelikbirklasmankutusu,bir

Page 291: STEPHEN KING PETER STRAUB

yıgındaduzensizzarfduruyordu.GardenerbirzarfıhavayakaldırıpuzerindekikaralamalarıyukseksesleokurkenJackdazarfınarkasınıgorebiliyordu.Ikimutluçocukresmivardızarfınarkasında. Her birinin elinde bir Incil. Zıplaya sıçraya kiliseye dogru gitmekteydiler. Eleletutuşmuşlardı.Resminaltında,"İSANINIŞIĞIOLACAĞIM"diyeyazılıydı.

'Temkin.Yüzaltıdolarvedenk."Ozarfdaçelikçekmeceyegirdi.Sonny,"Yinekaytarıyorgaliba,"dedi.'Tanrıgerçeğigörüramabekler.Victoriyidir.Şimdisusdabuişialtıdanöncebitirelim."Sonnytuşlarabastı.İsa'nındenizdeyürüyenresmiaçıkduruyor,ardındakikasanıniçigörünüyordu.Jack,SunlightGardener'inmasasındabaşkailginçşeylerdeoldugunugordu.Ikizarfvardı.

BirininuzerindeJACKPARKER,otekindePHILIPJACKWOLFEdiyeyazılıydı.Kendisırtçantasıdaoradaydı.

ÜçüncüilginçşeydeSunlightGardener'inanahtardestesiydi.Jack'in gozleri anahtarlardan, odanın sol tarafındaki kilitli kapıya dondu. Bu kapı

Gardener'indışarıyaçıkışözelkapısıydı.Belliydi.Ahbiryoluolsada..."Yellin.Altmışikidolarondokuzsent."Gardener içini çekti, son zarfı da çelik çekmeceye koydu, muhasebe defterini kapadı.

"Anlaşılan Heck haklıymış. Sanırım sevgili dostumuz Bay Jack Parker uyandı," Gardenermasanınçevresindedolaşıpyaklaştı.Deli,sisligozleriparlıyordu.Elinicebineattı,çakmagınıçıkardı. Jack içinden panik duygusunun yukseldigini hissetti. "Ama senin adın Jack Parkerdegil,degilmisevgiliyavrum?AsıladınJackSawyer,degilmi?Ya,evet,Sawyer.Vesanaçokilgigösterenbirisipekyakındageliyor.Onaanlatacakbiryığınilginçşeyimizolacak,öyledeğilmi?"

SunlightGardenerguldu,Zippo'nunkapagınıaçtı,karatekeri,islerinkarartıgı itiliortayaçıkardı.

"İtirafruhaiyigelir,"diyefısıldayıpçakmağıçaktı.

4Güm."Neydio?"diyesorduRudolf.Fırındanbaşınıkaldırmış,dinliyordu.Akşamyemegihemen

hemenhazırdı.Onbeşiricehindiböreği.İyikızarıyorlardı."Neneydi?diyesorduGeorgeIrwinson.DonnyKeeganmuslukbaşındapatatessoyarkenyine"Yuk-yuk-"diyegüldü.Irwinson,"Benbirşeyduymadım,"dedi.Donnyyinegüldü.Rudolfonatedirginbakışlarlabaktı."Patateslerisoyasoyabitireceksin,aptal."

Page 292: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Yuk-yuk-yuk!"Güm!"İşte...buseferduydunherhalde,değilmi?"Irwinsonbaşınıikiyanasalladı.Rudolfbirdenkorktugunuhissetti.Buseslerhucredengeliyordu.Yanisamankurutmayeri

sanılması gereken hucreden. Ne samanı! Koca çocuk vardı hucrede. Bu sabah arkadaşıylasapıklıkyaparkenyakalandıdenilenkocaçocuk.ArkadaşıdadunRudolfaruşvetteklifedendi.SoylentileregoreKocaOglan,Bastkafasınavurmadan oncegaddarlaşmıştı.BazılarınagoreKoca Oglan Bast'in elini de kırmıştı. Sıkarak kırdı diyorlardı. Yalandı tabii. Yalan olmakzorundaydı,ama...

GÜM!BuseferIrwinsonbaşınıkaldırıpçevresinebakındı.Rudolftuvaletegitmegereginiduydu.

Belkitauçuncukattakituvaletegiderdi.Uçsaatinmezdibelkiaşagıya.Kotubirşeylerolacakgibiydi.Çokkötübirşeyler.

GÜM-GÜM!HindiliböreklerinAllahbelâsınıversin.Rudolfönlüğünüçıkardı,tezgâhınüstünefırlattı,kapıyadoğruldu."Nereyegidiyorsun?"diyesorduIrwinson.Sesibirdenpekfazlatizleşmişti.Titriyorduda.

Donny Keegan patatesleri hırsla soymaya devam etti. Futbol topu boyundaki patatesler osoyuncagolftopuboyunainiyordu.Siyahsaçlarıyüzünedökülmekteydiçocuğun.

GÜM!GÜM!GÜM-GÜM-GÜM!Rudolfsoruyacevapvermedi,ikincikatmerdivenlerinevardıgındakoşuyordu.Indiana'da

zor gunler yaşanmaktaydı o sıra. Iş bulmak zordu. Sunlight Gardener ise peşin ve nakitödüyordu.

Rudolf yine de, başka iş aranıp zamanı gelmedimi diye duşunmekteydi. Kurtarın beniburadandiyebilirmisinizarkadaşlar!

5GÜM!Hucrenin fırınkapagıgibikapısı ikiyeyarıldı.Biran,hucreylekapagınarasındakarabir

boşlukbelirdi.Birsüresessizlik.Sonra:GÜM!Altsürgügıcırdadı,yamuldu.GÜM!Sürgükırıldı.

Page 293: STEPHEN KING PETER STRAUB

Hucreninkapısıkocamanmenteşelerinigıcırdatarakaçıldı.Ikikocaman,kara,tuyluayakdışarıyauzandı.Tabanlarıkarşıyadönüktü.Uzunparmaklarıtoprağadoğrualçaldı.

Wolfyavaşyavaşdışarıyakaymayabaşladı.

6AlevJack'ingozlerionundeilerigerigidipgeliyordu.Ilerigeri,ilerigeri.SunlightGardener

sahne sihirbazıyla, alim rolu yapan aktor arası bir şeye benziyordu. PaulMuni rolleri gibi.Komiktihali.Jackbukadarkorkuyorolmasagülerdi.Belkiyinedegülecekti.

"Şimdi sana birkaç sorum var, sen de cevaplayacaksın," dedi Gardener. "Bay Morganbunların cevaplarını senden çok kolaylıkla alabilir. Kesin. Ama ben ona zahmet vermekistemiyorum.Evet...nezamandanberigöçyolculuklarınıyapabiliyorsun?"

"Nedemekistediğinizianlamıyorum.""Diyar'anezamandanberigidebiliyorsun?""Nedensözettiğinizibilmiyorum."Alevyaklaştı."Zencinerede?""Kim!""Zenci.Karaherif !"diyebagırdıGardener."Parkermi,Parkusmu,adıherneyse!Nerede

o?""Kimdensözettiğinizibilmiyorum.""Sonny!Andy!"diyehaykırdıGardener."Soleliniçözün.Banauzatıptutun."Warwick,Jack'inomzundanuzanıpbirşeyleryaptı.AzsonraJack'inelinisırtındanonune

dogrukaydırıyorlardı.Fenahaldeuyuşmuşolankola ignelerbatargibioldu. Jackmucadeleetmeyeçalıştıamayararıyoktu.Eliuzattılar.

"Parmaklarımaçın."Sonny,Jack'inyuzukparmagınıbiryanaçekerkenWarwickdeortaparmagını oburyana

çekti.GardenerhemenZippo'sununaleviniikiparmakarasındaoluşan'Vgibiyerinyumuşakdokusunatuttu.Acıçokfazlaydı.Solkolundanyukarıvuruyor,tumvucudunayayılıyordu.Tatlıbirızgarakokusuyükseldi.Kendisi.Yanıyordu.Kendisi.

OnasonsuzgibigelenbirzamandansonraGardenerZippo'yugeriçekti,şrakdiyekapattı.Alnınıboncukboncukterlerkaplamıştı.Soluksoluğaydı.

"Şeytanlarvücuttançıkarkenbağırır,"dedi."Evet,bağırır.Bağırmazmı,çocuklar?""Evet,Tanrıyaşükür,"dediWarwick.Sonny,"Sizinsayenizde,"diyekatkıdabulundu."Ya, evet, biliyorum. Gerçekten biliyorum. Çocukların da, şeytanların da sırlarını iyi

bilirim." Gardener kıkırdadı, sonra egildi, yuzunu Jack'inkine iyice yaklaştırdı, arada birkaç

Page 294: STEPHEN KING PETER STRAUB

santimkaldı.TıraşlosyonununkokusuJack'inburnunudoldurdu.Kokubirfelakettiama,yinede kendi derisinin yanma kokusundan iyiydi. "Bak, Jack. Ne zamandan beri Diyar'a gidipgeliyorsun?Zencinerede?Annennekadarbiliyor?Kimleresöyledin?Zencisananelersöyledi?Öncebukadarıylabaşlayalım."

"Nedensözettiğinizibilmiyorum."Gardenersırıtıpdişlerinigösterdi."Çocuklar," dedi. "Bu çocugun ruhuna biraz daha guneş ışıgı sokacagız. Sol elini tekrar

bağlayın,sağınıçözün."Sunlight Gardener çakmagını tekrar açtı, emirlerin yerine gelmesini bekledi. Parmagı

çakmağınüzerindehazırdı.

7GeorgeIrwinson'laDonnyKeeganhâlâmutfaktaydılar."Dışardabirivar,"dediGeorgesinirlisinirli.Donny bir şey soylemedi. Patates soymayı bitirmiş, fırının yanında duruyor, ısınmaya

çalışıyordu.Neyapacagımpekbilmiyordu.Koridorun ilerisinde itirafseansıyapılmaktaydı.Onu biliyordu. Kendisi de orada olmak istiyordu. Itiraf demek guvenlik demekti. Burada,mutfaktakendinipekurkekhissediyordu...amaRudolfonlaragitmeleriiçinizinvermemişti.Eniyisiburadakalmaktı.

"Birsesduydum."dediGeorge.Donnyguldu."Yuk!Yuk!Yok!"'Tanrım!Şuseninguluşunvarya...deliediyorinsanı,"dedi

George. "Yatagımda, yastıgımın altında Kaptan Amerika çizgi romanı var. Dışarda kim vardiyebirbakarsansonrasanaokitaptanokurum."

Donnybaşınıikiyanasalladı,yineoeşekgülüşüylegüldü.Georgekapıya ilerledi. Sesler.Tırmalamalar.Tırmalama sesinebenziyordu.Birisi kapıyı

tırmalıyor olmalıydı. Içeri alınmak isteyen bir kopek vardı sanki orada. Evini yuvasınıkaybetmişbiryavrukopek.Amahangiyavrukopekikimetrelikkapınıntatepesiniturnalardıki?

Georgepencereyeyoneldi,dışarıyabaktı.Karanlıktahiçbirşeygorunmuyordu.Hucredeokaranlıklarınarasındadahakarabirgölgedenibaretti.

Georgetekrarkapıyadoğrudöndü.

8Jackoylehızlıbagırdıkibogazınınyırtılacagımsandı.Caseydeyanlarınagelmişti.Gobegi

dışarıya taşan Casey. Iyi de olmuştu onlara gore. Şimdi Jack'in kolunu zaptetmeye uç kişibirdenugraşıyorlardı. Casey,Warwick ve Sonny Singer. Parmakları açıp eli alevin uzerindetutmaktaydılar.

Page 295: STEPHEN KING PETER STRAUB

Gardener çakmagı çekince Jack'in elindemadenı para buyuklugunde siyah, uzeri kopukköpükbiryaragörüldü.

Gardenerayagakalktı, uzerinde JACKPARKERyazanzarfımasadanaldı, getirdi. Zarftangitarmızrabımçıkardı.

"Nebu?""Gitarmızrabı,"diyebildiJack.Ellerialevalevbiracıdeniziydi.j"Diyar'dane?""Nedemekistediğinianlamıyorum.""Bune?""Bilye.Körmüsün?""Diyar'dabubiroyuncakmı?""Nedem...""Biraynamı?""...ekist...""Hızlıçevirincegözdenkaybolanbirtopaçmı?""...ediğini...""BİLİYORSUN!BALGİBİBİLİYORSUN;SAPIKPİÇKURUSUSENİ!""Anlamıyorum!"GardenereliniJack'inyanağınaşaklattı.Gümüşdolarıçıkardı.Gözleriparlıyordu."Bune?""HelenTeyzeminverdiğibiruğur.""Diyar'dane?""Birkutubisküvi."Gardenerçakmağıuzattı."Sonşansın,çocuk.""Vibrafonoluyor,cazmüziğiçalıyor.""Sağeliniyineuzatın,"dediGardener.Jackmücadeleettiamasonundaeliniuzatmayıbaşardılar.

9Fırındahindin"borekleryanmayabaşlamıştı.GeorgeIrwinsonyaklaşıkbeşdakikadanberi

kapıdibindeduruyor,açacakcesaretibulamıyordu.Kapıbirdahatırmalanmamıştı."Korkacak bir şey olmadıgını gosterecegim sana, odlek!" dedi George hevesle, "Insan

Tanrı'yainanıyorsakorkacakbirşeyyoktur!"Bukoca laftansonrakapıyı tutupaçtı.Eşiktedevgibi,kara,golgelibir şeyduruyor,goz

yuvalarındankırmızıateşlersaçılıyordu.George'ungozlerihavayakalkıpbirdeninentuylueliizledi.Yirmisantimevaranparmakvetırnaklaropençeninuçundaydı.OparmaklarGeorgeIrwinson'un kafasını boynundan kopardı, kafa odanın ortasına dogru uçtu, kanları akmayabaşladı.GulmekteolanDonnyKeegan'ınpabuçlarınınburnunaçarptı.DelilergibiguluyorduDonnyKeegan.

Wolfkendinidortayakustumutfagaattı.DonnyKeegan'ınyanındanhiçbakmadangeçti,

Page 296: STEPHEN KING PETER STRAUB

holeçıktı.

10Wolf!Wolf!Hemenşimdi!Jack'in zihnindeki Wolf un sesiydi ama daha tok, daha derin, daha hakim bir sesti.

Beynindekiacılarıbıçakgibiyarıyordu.Wolfaylagidiyor,diyeduşundu.Bunubilinçlendirmekonahembirzaferduygusu,hemde

birhüzünverdi.Sunlight Gardener yukarıya dogru bakıyordu. Gozlerini kısmıştı. O anda o da hayvana

benziyordu.Tehlikekokusualanbirhayvan."Peder?"diyesorduSonny.Sesliseslisoluyordu.Gozbebekleriirileşmiştiçocugun.Jack,o

dazevkalıyor,diyeduşundu.Konuşmayabaşlarsam,işkenceyarımkaldıdiyeuzulecekSonnySinger.

Gardener,"Birsesduydum,"dedi."Casey,gitmutfağıvebüyüksalonudinlebakayım.""Peki."Caseyçıktı.Gardener,Jack'abaktı."BenyakındaMuncie'yedogruyolaçıkmakzorundayım,"dedi."Bay

Morgan'labuluşuncaonaderhalbazıbilgilervermek istiyorum.Buyuzden,benimlehemenkonuşmangerek,Jack.Kendinidahafazlaacıçekmeyezorlama."

Jackonabaktı, inşallahkalbiminnasıl çarptıgı boynumdakidamardanbelli olmuyordur,diyedüşündü.EğerWolfhücredençıkmışsa...

Gardener, Speedy'nin verdigi mızrabı tek eliyle havaya kaldırdı. Bir elinde de YuzbaşıFarren'inverdiğiparavardı."Nebunlar?"

"Geçişyaptıgımdabunlarkaplumbagahusyesioluyor"Jackbunusoylediktensonravahşibiristerikahkahasıpatlattı.

Gardener'inyüzüöfkedenkıpkırmızıkesildi.'Tekrarbaglayınkollarını,"dediSonny'yleAndy'ye."Kollarımbaglayın,sonrapantolonunu

indirinbupiçkurusunun.Kendihusyeleriniısıtıncaneolacakmış,birbakalım."

11HeckBast itiraf seansında sıkıntıdan patlamak uzereydi. Bu soylenenlerin hepsini daha

once de duymuştu. Hepsi sıradan gunahlardı bunlar. Annemin çantasından para aşırdım,okulun bahçesinde esrar çektim, kese kagıdına zamk sıkar koklardık, onu yapardık, bunuyapardık. Çocukça şeyler.Heyecanı yoktu bunların. Elinin sancısını aklındanuzaklaştıracakbir heyecan getirmiyorlardı. Heck'in canı bodrumda, Sawyer denen çocukla ugraşmakistiyordu.Sonradakocaoglanasıragelir,kendisinihernasılsaşaşırtan,saglamsagelinihaşatedenoayınınhakkındangelirlerdi.Evet,ogerizekalıylaugraşmakzevkliolacaktı.Belkidemirkeskisifalankullanmakgerekirdi.

Page 297: STEPHEN KING PETER STRAUB

Vernon Skarda adındaki çocuk konuşuyordu o sıra. Sesi tekduzeydi, "...sonra ikimizanahtarların orada oldugunu gorduk, tamam mı. O dedi ki, haydi, atlayalım, şu binanınçevresindebirdolaşalım,dedi.Amabenbununyanlışoldugunubiliyordum,onadasoyledim.Odediki..."

Ah, Tanrım, diye duşundu Heck. Elinin acısı adeta çıglık atıyordu. Sancı haplarıodasındaydı.SalonunarkatarafındaPeabody'ninağzınıbirkarışaçıpesnediğinigördü.

"Boylece atlayıp turu yaptık, sonra o dedi ki, dedi ki..." Kapı birden oyle hızla açıldı kimenteşelerinden çıktı, duvara çarptı, sekti. TomCassidy adlı çocuga çarptı, onu yere yıktı,uzerine devrildi. Salona bir şey daldı. Heck Bast once onu omrunde gordugu en kocamankopeksandı.Çocuklarbagrıştılar,sandalyelerindenfırladılar...sonraolduklarıyerdedondular.Gozleri incan gibi açılmış, inanmaz bakışlarla o grimsi siyah hayvana bakıyorlardı. Wolfayaklarınınuzerindedogruldu.Çinlipantolonuylakareligomlegihala uzerindeydi.Birazdargeliyordu.

VernonSkardabaktı,gözleriyuvalarındanuğradı,çenesiaşağıyasarktı.Wolf kukredi. Çocuklar çevresinden uzaklaşırken o onlara ateş saçan bakışlarla baktı.

Pedersenkapıyaseyirtti.Wolfoylekocamanduruyorduki,kafasıtavanadegecektineredeyse.Sıvılara ozgu bir hızla harekete geçti, ambar kirişi gibi kalın kolunu savurdu. PençeleriPedersen'insırtındabirkanalaçtı.Birançocugunomurgasıortayaçıktı,netşekildegorundu.Kanlanmış bir kabloya benziyordu. Etler ve kanlar duvarlara saçıldı. Pedersen sendeleyenadımınıholeattı,oracığadevrildikaldı.

Wolf dondu... parıldayan gozleri Heck Bast'a dikildi. Heck, sinirleri felç olmuş bacaklarıuzerindeayagakalktı,bukırmızıgozlu,tuylucanavarabaktı.Kimoldugunubiliyorduonun...dahadoğrusu,eskidenkimolduğunubiliyordu.

ŞuandatekrarcanınınsıkılıyorolabilmesiiçinnelervermezdiHeck!

12Jack tekrar sandalyeye oturtulmuştu. Yanık, zonklayan elleri yine sırtına kıvrılmış, deli

ceketi sımsıkı baglanmıştı. Sonny ceketin baglarını insanı deli edecek kadar sıkı baglamış,sonraJack'inÇinlipantolonuylaiçdonunuindirmişti.

Gardener Zippo'yu Jack'in gorebilecegi bir yerde tutarak, "Şimdi beni dinle, Jack," dedi."Hemdeiyidinle.Sanatekrarsorularsormayabaşlayacagım.Dogrudurustcevapvermezsen,birdahaömrününsonunakadarcinselgünahişlemektenkorkmazsın."

SonnySingerbunakahkahalarlaguldu.O çamurlu, yarı olu şehvetbakışı geridonmuştugözlerine.Jack'inyüzünehastabirheveslebakıyordu.

"Peder Gardener! Peder Gardener!" Bu Casey'in sesiydi. Telaşlı gibiydi. Jack gozlerinitekraraçtı."Yukardamüthişbirpatırtıdırgidiyor!"

"Şimdirahatsızedilmekistemiyorum.""DonnyKeeganmutfaktadelirmişgibigülüyor!Sonra..."

Page 298: STEPHEN KING PETER STRAUB

Sonny,"Şimdirahatsızedilmekistemediğinisöyledi,"dedi."Duymadınmı?"AmaCaseysusamayacakkadarkaygılıydı."Sonrabuyuksalondadasankiisyançıkmışgibi

seslervardı!Bağırtılar!Çığlıklar!Sankibir..."BirdenJack'inzihniinanılmazgüçtebirkükremeyledoldu:Jacky!Neredesin?Wolf!Neredesin,söylehemen!"Sankibirköpeksürüsüfalansalınmışgibiydi!"Gardenergözlerinikısmış,Casey'ebakıyordu.İncedudaklarıbirçizgiolmuştu.Gardener'inçalışmaodası!Bodrumdaki!Dahaöncegeldiğimizyer!Yandanmıinilecek,Jacky?Merdivenlerden!Merdiven,Wolf!Tamam!Hemen!Okadardı.Wolf,Jack'inzihnindençıktı.ÜstkattanJackayakseslerivebağırtılarduydu."PederGardener?"diyesorduCasey.Herzamanpekkırmızıolansuratışimdibembeyazdı.

"PederGardener,neoluyor?Ne...""Sus!" dedi Gardener. Casey tokat yemiş gibi sindi. Gozleri iri iri açılmış, gucenik

bakıyordu.Kocaçenesititremeyebaşlamıştı.Gardeneronunyanındangeçti,kasayayurudu.Oradan koca bir tabanca çıkarıp beline soktu. Peder Sunlight Gardener omrunde ilk defakorkuyormuşgibi,şaşkınmışgibigörünüyordu.

Yukardancamkırılmasınabenzerseslergeldi,sonraonubirgıcırtıizledi.Singer,Warwickve Casey'in gozleri yukarıya dogru dondu... sıgınaga saklanmış da alarm sesini dinleyeninsanlarabenziyorlardı.

Gardener, Jack'a baktı. Yuzune bir sırıtma ifadesi geldi, agzının koşeleri sanki sicimlebağlıymış,ustabirkuklacıosicimleriçekiyormuşgibikıpırdadı.

"Burayagelecek,degilmi?"dediSunlightGardener. Jackcevapvermişgibibaşınısalladısonra."Gelecek...amaburadançıkabileceğinisanmıyorum."

13Wolfsıçradı.HeckBastalçılısagkolunuonunbogazınınonunetutmayıbaşarmıştı.Muthiş

biracıylabirliktebirçatırtıduyuldu.Wolfhavayatozlaruçurarakalçıyıveiçindekieliısırdı...kopardı. Heck budala gibi durmuş, eskiden elinin bulundugu yere bakıyordu. Bilegindenkanlardökülmekteydi.Beyazbalıkçıkazağımcanlı,sıcakbirrengeboyamaktaydıokanlar.

"Lutfen,"diyeinlediHeck."Lutfen,lutfen,yapma..."Wolfagzındakielitukurdu.Yılanhızıylayaklaşmıştı. Dişleri bogazına geçerken Heck garip bir duyguya kapıldı, ondan sonrasınıbilemedi.

14

Page 299: STEPHEN KING PETER STRAUB

PeabodysalondanfırlarkenPedersen'inkanlarınabasıpkaydı,tekdizustuneçoktu,tekrarkalktı,girişkatıkoridoruboyuncakoşmayabaşladı.Koşarkenbiryandanustunebasmakusupduruyordu.Çocuklarheryanadogrukaçmakta,panikiçindebagrışmaktaydılar.Peabody'ninpanigi pek onlarınki kadar degildi. Olaganustu durumlarda ne yapması gerektiginihatırlıyordu.Hoşhiçbirdurumunbudereceolağanüstüolacağıdakimseninaklınagelmemiştielbette. Herhalde Peder Gardener olaganustu derken, çocuklardan birinin fıttırıp bir başkaçocuğubıçaklamasınıfalandüşünmüşolmalıydı,okadar.

Yeni gelenlerin kaydının yapıldıgı odanın arka tarafında, Gardener'in "yardımcılarım"dediğikabadayılarıntoplandığıbirodavardı.

Peabody oraya girip kapıyı kilitledi, telefonu açıp imdat numarasını çevirdi. Az sonraFrankyWilliams'lakonuşuyordu.

"Sunlight Yurdundan Peabody," dedi. "Yanınıza mumkun oldugu kadar çok adam alıphemenburayagelmenizgerek,MemurWilliams.Burasıcehennemin..."

Dışardanacıbirçıglık,ardındandatahtakırılmasesiduyuldu.Birhırlama,birhavlamavekükreme...çığlıkkesildi.

"...dikâlâsı...kıyametkopuyor!"diyebitirdisözlerini."Netürkıyamet?"diyesorduWilliamssabırsızbirsesle."Gardener'ıverbana.""Peder'inneredeoldugunubilmiyorumamasiziburayaister,onubiliyorum,insanlaroldu.

Çocuklaröldü.""Ne?""Sizçokadamalıpgelin,yeter,"dediPeabody."Çokdasilâhalın."Birçığlıkdahakoptu,ağırbirşeyedüştü...galibaönholdekikocaaynadevrilmişti."Makinelitüfekgetirinbulabilirseniz."Holun kristal avizesi duştu. Peabodyyuzunu buruşturdu. Canavar galibaher yanı çıplak

elleriyleyıkacaktı."Varsaatombombasıgetirin,"diyeeklediPeabody.Saçmalamayabaşlamıştı."Ne..."Peabody telefonu hemen kapattı. Masanın altındaki boşluga emekledi, kollarını başının

çevresine sardı, bunlar inşallah ruyadır diye dua etmeye başladı. Omrunde gordugu enkorkunçkâbus.

15Wolfbirincikatkoridoruboyunca,onkapıyadogru,kudurmuşçasınakoşuyordu.Yalnızca

aynayıdevirmekveavizeyialaşagıetmekiçinduraladı.Avizeyeasıldı,Tarzangibisallandıvebunu avize yerinden sokulene kadar surdurdu. Koridor halısının uzerine kristal damlalarısaçıldı.

Aşağıtaraf...Jackaşağıtaraftaydı.Şimdi...netaraftıaşağısı?

Page 300: STEPHEN KING PETER STRAUB

Oyaratıgıngitmesiniartıkbekleyemeyenbirçocuk,saklandıgıdolabınkapısınıaçtıgıgibifırladı,merdivenlerdenyukarıyaatıldı.Wolfonuyakaladı,koridorafırlattı.Çocukkapalıduranmutfakkapısınaçarptı,kemiklerininkırılmasısesiduyuldu,yereyığıldıkaldı.

Wolf ’unbeyninde,dokulentazekanlarınkokusuyuzuyordu.Saçlarıkanlıbuklelerhalindesarkmaktaydı. Sakallarına, burnunakanlarbulaşmıştı.Kafasındaki duşunceye sahipolmayaugraşıyordu ama bu zordu. Çok zordu, Jacky'yi çok çabuk bulması gerekiyordu. Duşunmeyeteneğinitümdenkaybetmedenönce.

Sonhızlatekrarmutfagaatıldı.Içeriyeburadangirmişti.Dortayakuzerineindi.Opozdadahahızlıhareketedebiliyordu.Kapalıbirkapınınonundengeçerkenbirdenhatırladı.Odaryer.Mezarainergibiydi.Kokusuıslakveağırgelmiştiboğazına...

Aşağıtaraf.Okapınınardında.Hemen!"Wolf!"diyebagırdı.Birincive ikincikatlardadolaplara saklanmışbekleşençocuklarbu

sesi bir uluma gibi duydular.Wolf direk gibi iki kolunu kaldırdı, kapıya indirdi. Kapı ortayerindenyarılıpaçıldı,arkadakimerdivenetahtaparçalarıvekıymıklarkustu.Wolf içindengeçti...evet,odaryerburasıydı.Bogazgibiydi.BeyazadamınsoyledigiyalanlarıJack'leZayıfWolforadadinlemekzorundakalmışlardı.

Jackşimdideoradaydı.Wolfonunkokusunualabiliyordu.AmaBeyazAdam'ınkokusunudaalabiliyordu.Barutkokusunuda!Dikkat...Ya, oyle. Wol lar dikkatliydi. Wol lar koşar, parçalar, oldururdu ama, gerektigi zaman

dikkatliydiler.Merdivenleridort ayak uzerinde indi.Dumankadar sessizdi.Gozleri stop lambaları gibi

kırmızıparlıyordu.

16Gardener giderek daha sinirli oluyordu. Jack'e delirmek uzereymiş gibi gorunmekteydi.

Gozleribiroyana,birbuyanadonupduruyordu.Casey'inJack'idinlemekteoldugustudyodankapalıkapıya,sonraJack'e.

Üstkattangelengürültülerbirsüredenberikesilmişti.SonnySingerkalkıpkapıyayöneldi."Çıkıpbakayımacaba...""Hiçbiryeregidecekdeğilsin!Dönburaya!"Sonny,Gardener'dentokatyemişgibibüzüldü."Neoldu,PederGardener?"diyesorduJack."Birazsinirligibisiniz."Sonny onu bir tokatla kotu sarstı. "Agzından çıkana dikkat et, kenef surat! Dikkat et, o

kadar!""Sendesihirligibisin,Sonny.Sende,Warwick.ŞuiçerdekiCaseyde..."

Page 301: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Susturunşunu!"diyebagırdıGardenerbirden."Hiçbirşeyyapamazmısınızsiz?Herşeyibenkendimmiyapmalıyımburada?"

Sonny,Jack'ebirtokatdahaattı.Buseferkiçokdahasertti.Jack'inburnukanamayabaşladıamayuzugulumsedi.Wolfçokyakındaydıartık....veWolfdikkatlidavranıyordu.Jack'iniçindeburadansağkurtulabileceğinedairçılgınbirumutuyandı.

Caseybirdendoğruldu,kulaklarındakikulaklıklarıfırlattı,enterkomundüğmesinebastı."PederGardener!Dışmikrofonlardansirenseslerialıyorum!"Gardener'ingözleriiriiriaçılıpCasey'edöndü."Ne?Kaçtane?Nekadaruzakta?""Sayısıçokgibi,"dediCasey."Henuzyaklaşmışdegiller.Amaburayageliyorlar.Onakuşku

yok."Gardener'in sinirleri o zaman boşaldı. Jack bunu hemen farketti. Adam bir an kararsız

oturdu,sonraelininyantarafıylaağzınıpekzarifbirhareketlesildi.Mesele yukarda olup bitenler degil... yalnızca siren sesleri de degil. Wolf un yakında

oldugunu biliyor. O da kendine gore onun kokusunu alabiliyor... bu işten hiç hoşlanmıyor.Wolf, bir şansımız olabilir? Hala kurtulabiliriz! Gardener tabancayı Sonny Singer'e uzattı."Benimnepolislekonuşacak,nedeyukardaolupbitenlerleugraşacakvaktimvarşimdi,"dedi."En onemlisi Morgan Sloat. Ben Muncie'ye gidiyorum. Sen ve Andy benimle geleceksiniz.Sonny. Bu tabancayı dostumuz Jack'dan ayırma. Ben arabayı garajdan çıkarayım. Kornayıçaldığımzamanikinizgelin."

"YaCasey?"diyemırıldandıWarwick."Evet,tamam,Caseydegelsin,"diyekabullendiGardenerhemen.Jackiçinden,sizibırakıp

kaçıyor,diyeduşundu. Salaklar sizi.Kaçıyor işte.Gungibiortada.Goremiyorsanızbeyninizsulanmışsizin.Okornayıyıllarcabeklersinizburada.Yiyeceklerevetuvaletkagıtlarıyetersetabiiosüreboyunca.

Gardener ayaga kalktı. Sonny Singer, yuzune yeni gelen kasıntı ifadeyle onunmasasınaoturdu,tabancayıJack'eçevirdi.Gardener,"Eğergerizekâlıarkadaşıgelirse,vuronu,"dedi.

Sonny,"Nasılgelebilir?"diyesordu."Hücredeo.""Boşver,"dediGardener. "Kotuo. Ikisidekotubunların.Kesinbu.Aksiyom.Geri zekalı

gelirseonuvur.İkisinidevur."Destesindekianahtarlarıkarıştırdı,birtanesiniseçti."Kornasesiniduyuncagelin,"dedi.

Kapıyıaçıpçıktı.Jackkulaklarımdikipsirenleriduymayaçalıştıamaduyamadı.KapıSunlightGardener'inarkasındankapandı

17Zamanuzayıpgidiyordu.Birdakika sanki ikidakikagibi geçiyor, ikidakikanınboyuondakikayavarıyordu.Dort

Page 302: STEPHEN KING PETER STRAUB

dakika ise enazındanbir saat kadardı.Gardener'in uç yardımcısı "Tıp"oynuyor gibiydiler.Sonny,SunlightGardener'inmasasındabastonyutmuşgibioturuyordu.Buyeriçokgozundebuyuturdu Sonny. Tabancayı Jack'in burnuna nişanlamıştı. Warwick hole açılan kapınınyanındaduruyor,Casey ışıklıstudyoda,kulagınakulaklıklarıgeri takmış,dinliyordu.Gozlericampenceredenyandakikiliseninkaranlıgınabakıyor,hiçbirşeygormuyor,yalnızcaboşboşbakmayadevamediyordu.

"Siziyanındagoturmeyecek,biliyorsunuz,degilmi?"dediJackbirden.Agzındançıkanseskendisinibilebirazşaşırttı.Dengelivekorkusuzbirsesti.

"Kessesini,kenefsurat!"dediSonny.Jack,"Sakınkornayıduyanakadarsoluğunututmayakalkışma,mosmorkesilirsin,"dedi."Birsözdahasöylerseburnunukır,Andy."Jack, 'Tabii,kırburnumu,Andy,"dedi."Sendevurbeni,Sonny.Polislergeliyor.Gardener

gitti.Sizinuçunuzu,deliceketigiymişbircesedinbaşındabulacaklar."Sustu,sozunuduzeltti."Deliceketigiymiş,burnukırıkbircesedin."

"Vurona,Andy.”dediSonny.AndyWarwickkapınınoradan Jacky'ninoturduguyeredogruyurudu. Jack'indeli ceketi

sımsıkıbağlanmış,pantolonuylaiçdonuayakbileklerineyığılmıştı.JackyüzünüWarwick'edoğrukaldırdı.'Tamam,Andy,vurbana.Hiçkıpırdamam.Öyledururum.Yamanhedef."Andy Warwick yumrugunu sıktı, geriye dogru kaldırdı... sonra bir kararsızlık geçirdi.

Gözlerinikırpıştırdı.Gardener'in masasında bir saat vardı. Jack'in gozleri bir an oraya dondu, sonra tekrar

Warwick'e baktı. "Dort dakika oldu,Andy.Bir insanın arabayı garajdan çıkarması ne kadarsürer?Heledeacelesivarsa?"

Sonny Singer, Sunlight Gardener'in koltugundan fırladı, masanın çevresinden dolaşıpJack'evuracakmışgibiyaptıamadahairiolanWarwickonudurdurdu.Warwick'inyuzundekaygıokunuyordu.Derinbirkaygı.

"Dur,"dedi."Bunlarıdinlemekzorundadeğilim!Benasla..."Jack, "Casey'e sorsana, sirenler ne kadar yaklaşmış?" dedi. Warwick'in kaşları daha da

çatıldı. "Sizkapanakısıldınız, anlamıyormusunuz?Resminimi çizmemgerek?Durumkotuburada. O anladı. Kokusunu aldı! Sizi kapanda bırakıp kaçtı. Yukardan gelen seslerebakılırsa..."

Singer kendini Warwick'in gonulsuz kıskacından kurtardı, Jack'in yanagına bir yumrukpatlattı.Jack'inbaşıbiryanadöndü,sonrayavaşçatekrardoğruldu.

"...durumunuzçokkötü,"diyebitirdideminkisözünü.Sonny,"Susyoksagebertirim"diyetısladı.

Page 303: STEPHEN KING PETER STRAUB

Saatilerliyordu."Beşdakikaoldu,"dediJack."Sonny..."Warwick'insesindebirgariplikvardı."Şununsırtındanceketiçıkaralım.""Olmaz!"Sonny’ninçığlığıgücenikveöfkeliydi...içindekorkudavar."Pedernedemişti,biliyorsun,"diyeaçıkladıWarwickhızla. "Daha" once, televizyoncular

geldiğinde.Kimsedeliceketlerinigörmeyecekdedi.Anlamazlar,dedi.Onlargörürse..."Klik!Buenterkomdu."Sonny! Andy!" Casey'in sesi panik içindeydi. "Yaklaşıyorlar! Sirenler! Tanrım! Ne

yapmamızgerek?""Şunuhemençozelim!"Warwick'inteni iyicesolmuştu.Yalnızcayanaklarında ikipembe

benekvardı."PederGardenerdediki...""Nededigi bana vız gelir!"Warwick'in sesi alçaldı, çok korkanbir çocugun tipik sozleri

döküldüağzından"Yakalanacağız,Sonny!Yakalanacağız!"Jack'asirenlerşuandaduyabiliyormuşgibigeldi.Belkidehayalindeduyuyordu.Sonny'ningozlerikararsız,korkunçbakışlarlaJack'edondu.Tabancayıyandogrulttu,Jack

biraniçinSonny'ninkendisinigerçektenvuracağınısandı.Amaartıkaltıdakikadolmuştu.PatrondanMuncieyolunaçıkışıbildirenkornasesihala

gelmiyordu."Sen çoz onu," dedi Sonny suratını asarak, "Ben ona elimi surmek istemiyorum. O bir

günahkâr.Hemdesapık."SonnytekrarmasayadonerkenAndyWarwick'inparmaklarıdeliceketinindugumleriyle

uğraşıyordu."Bir şey soyleme aklın varsa," diye soluyordu bir yandan. "Yoksa seni kendi ellerimle

öldürürüm."Sağkolserbestkaldı.Solkolserbestkaldı.Kollariçindehiçkemikyokmuşgibikucağınayığıldılar.Hernoktasınaiğnelerbatıyordu.Warwick igrenç ceketi çekipbusbutun çıkardı,başını egipelindeki ceketebaktı, yuzunu

buruşturdu.Karşıduvarakoştu,ceketiSunlightGardener'inkasasınasokmayauğraştı."Çekpantolonunu,"dediSony,"Senimiseyredeceğizburada?"Jackuçkurubuldu,çekti,elindenkaçırıptekrardüşürdü,yenidenbuldu,çekti.Klik!yineenterkom."Sonny!Andy!"Casey'insesipanikiçindeydi."Birşeyduyuyorum!""Virajdan mı sapıyorlar?" diye bagırdı Sonny. Warwick deli ceketini kasaya tıkma

Page 304: STEPHEN KING PETER STRAUB

sabalarınadahabirhızverdi."Önkapıyamıdönüyor!..""Hayır!Kilisede!Birşeygöremiyorumamaoradabirşeyvar..."Oncebirpatlamasesi,sonracamkırılmasıduyuldu,Wolfcamekanıkırıpkilisetarafından

stüdyoyaatladı.

18Casey'inçığlıklarımikrofondaiğrençbiçimdeabartılıyor,yükseliyordu.Studyonuniçindekısabircamfırtınasıyeraldı.Wolfdortayakustuegikkontrolpanelinin

uzerine duştu, kayarak, tırmanarak indi. Gozlerinden kırmızı ışıklar saçılıyordu. Uzunpençeleri dugmelere rastgele bastı. Sony marka tape-recorder'ın koca bobini donmeyebaşladı.

"KOMUNISTLER!" diye haykırdı Sunlight Gardener'in sesi. Ton en yuksege donmuştu.Casey'inçıglıklarını,Warwick'in"Vur!Vur!"emirlerinibastırıyor,duyulmazhalegetiriyordu.Ama Gardener'in sesi de yalnız degildi. Geri planda, bir cehennemmuzigi gibi, on kapıyayaklaşanpolissirenlerideduyuluyordu.

"ONLAR SIZE O AYIP KITAPLARA BAKMAKTAN BIR ZARAR GELMEYECEGINISOYLEYECEKLERDIR.DEVLETOKULLARINDADUAETMENINYASAKOLMASININONEMIYOKDIYECEKLERDIR. HATTA ONIKI ABD MILLETVEKILIYLE IKI SENATORUN KANITLANMIŞHOMOSEKSÜELLİĞİNİNDEÖNEMİYOKDİYECEKLERDİR.ONLARSİZEDİYECEKLERKİ..."

Casey'insandalyesi,odayabakancamadogrudevrildi.Başıotarafadonuncebiranhepsiçocugunacıylayuvalarındanfırlamışgozlerinigorebildiler.WolfkontrolpanelininkenarındansıçradıgındabaşıCasey'inkarnınaçarpmıştı...Hemenokarınadaldı.Çenesibirmakinehızıylaaçılıpkapanmayabaşladı.

"Vuronu,Sonny!Vurolanetolasıyaratığı!"diyeböğürdüWarwick.Sonny, "Bencebunuvurmakdaha iyi," deyip Jack'edondu.Buyukbir sonucavarmışbir

adamıngüvenivardısesinde.Başınıyukarıaşağısalladı,sırıtmayabaşladı."...GUNUGELIYOR,ÇOCUKLAR!YA,EVET,OGUNBUYUKGUN!OGUNOCEHENNEMLIK

KOMUNISTHUMANISTLER,0ATEISTLERANLAYACAKLAR,GORECEKLERKI,KAYALARBILESIPEROLAMAYACAKONLARA!HEPSIGORECEKLER...AH.EVET...HALELUYADEYIN...HEPSIGÖRE.."Wolfhırlıyor,yırtıyordu.

Sunlight Gardener, devlet okullarına duayı sokmamakta direnen komunist humanistcehennemliklereateşpüskürüpduruyordu.

Dışardan siren sesleri, çarpan otomobil kapılan, birbirine, " Yavaş ol, çocuk korkuyor,"diyenseslerduyulmaktaydı.

"Evet, hep senin başının altından çıktı. Sen yarattın butun bunları." Sonny kırkbeşligikaldırdı.NamluOatleytünelininağzıkadarkocamangöründü.

Studyoyla oda arasındaki cam içeriye dogru patladı. Grimsi siyah, tuylu bir şekil odayasıçradı. Burnu camın kesmesinden oturu hemen hemen ikiye yarılmıştı. Ayakları kan

Page 305: STEPHEN KING PETER STRAUB

içindeydi.Insansesinebenzeyenbirseslebagırdı.Jack'inkafasındakiduşunceoyleguçluyduki,onugeriyedoğrusendeletti.

SÜRÜYEZARARVERMEYECEKSİN!"Wolf!"diyebağırdıJack."Dikkatet!Dikkatet,elindetab..."Sonny kırkbeşligin tetigini çekti. Iki kere ust uste çekti. Kapalı yerde patlama kulakları

sagır edici oldu. Kurşunlar Wolf ’a nişanlanmamıştı. Jack'e nişanlanmıştı. Ama Wolf unvucudunagirdiler.ÇunkuoandaWolfikiçocugunarasında,havada,sıçrardurumdaydı.Jackarkadaşının yan tarafında kurşunların çıktıgı yerde iri, kanlı delikler açıldıgını gordu.Kurşunların yolu sapmıştı.Wolf un kaburgaları bu arada tuzla buz olmuştu. Iki kurşun daJack'edeğmedi,yalnızcabirtanesiyanağınınhemenyanındangeçti."Wolf!"

Wolf ’unçeviksıçramasıbirgaripoldu.Sagomzuonedogrubukuldu,vucududuvaraçarptı.KanlarıfışkırırkenduvardanSunlightGardener'inçerçeveliresmiyeredüştü.

SonySingergulerekWolf ’adondu,onubirdahavurdu.Tabancayıikieliyletutuyordu.Geritepmenin etkisiyle omuzları sarsılmaktaydı. Durgun havada barutun dumanı uzun suredagılmadan kaldı. Wolf dort ayak ustu dogruldu, sonra her nasılsa ayaga kalktı. Tuylerurperten,acıdolu,yaralıbirkukreme,SunlightGardener'ınhoparlordekisesinibilebastırdı.Sonny,Wolfudorduncukerevurdu.Buseferkurşunsolkoldabirdelikaçtı,kanveetparçalarıuçtu.

JACKY!JACKY!AHJACKY!ACIYOR;CANIMÇOKACIYOR..._Jacksendeleyerekilerledi,Gardener'ınmasasaatimkaptı.Elaltındakienyakınşeyoydu."Sonny, dikkat et!" diye bagırdı Warwick. "Bak..." O anda Wolf, karnı kıpkırmızı kanlar

içinde, Warwick'in uzerine atıldı. Birbirlerine sarıldılar, bir an için dans ediyormuş gibigöründüler.

"...EBEDİYENBİRATEŞGÖLÜİÇİNDEYANACAKLARDIR!ÇÜNKÜİNCİLBİZEDİYORKİ..."Jack saati Sonny'nin kafasına olanca gucuyle indirdi. O anda Sonny de donmeye

çalışıyordu.Plastikkırıldı,saatinrakamlarırastgeleparlayıpsönmeyebaşladılar.Sonny dondu, tabancayı dogrultmaya çalıştı. Jack saati bir daha savurdu. Yatay olarak,

kolunabiryayçizdirereksavurduveSonny'ninagzımbuldu.Sonny'nindudakları igrençbirgulumsemeyleayrıldı.Dişlerikırılırkenkotubir çatırtıduyuldu.Parmagı tetigi tekrarçekti.Kurşunkendiikiayağınınarasınasaplandı.

Sonnyduvaraçarptı,döndü,kanlıağzıylaJack'esırıttı,tabancayıdoğrultmayaçalıştı."Senicehen..."Wolf,Warwick'ifırlattı.Warwickhavadarahatlıklauçtu,tamSonnyateşederkenSonny'nin

sırtınaçarptı.Kurşunsapıttı,taperecorder'ındonenbobinlerindenbirineçarptı,onudagıttı.SunlightGardener'ınhaykıransesisustu.Hoparlörlerdendevbiruğultugelmeyebaşladı.

Wolf kukreyerek, sendeleyerek Sonny Singer'in uzerine yurudu. Sonny kırkbeşligi onaçevirdi,tetiğiçekti.Kuru,güçsüzbir'çıt'sesiduyuldu.Sonny'ninsırıtmaifadesisarsıldı.

"Yo," dedi alçak sesle. Tetigi tekrar çekti, bir daha, bir daha denedi.Wolf onun yanma

Page 306: STEPHEN KING PETER STRAUB

vardıgındatabancayıelindenfırlattı,Gardener'inkocamasasınınoburyanınakaçmayaçalıştı.Tabanca Wolf ’un kafasına çarpıp sekti, Wolf son derledigi guçle masanın obur yanındakiSonny'ye atıldı, uzerinden uçarken oradaki her şeyi dagıttı. Sonny geriledi amaWolf onunkolunuyakalamayıbaşardı.

"Hayııır"' diye bagırdı Sonny. "Yapmasan iyi olur, tekrar hucreye kapatılırsın! Buradabenimsözümgeçer,ben...ben...bennnnnn...!"

Wolf, Sonny'ninkolunubuktu. Bir yırtılma sesi duyuldu. Sanki çocugunbiri bir tavugunkızarmışbudunuyerindensokuyordu.BirandaSonny'ninkoluWolf ’undevpençesindekaldı.Sony geriye dogru sendeledi. Omzundan kanlar fışkırıp duruyordu. Jack orada beyaz birkemiğinucunugördü.Hemendöndü,delilergibikusmayabaşladı.

Biraniçinbütündünyagrioldugözünde.

19Tekrar donup baktıgındaWolf karmakarışık odanın orta yerinde sallanarak duruyordu.

Gozlerisoluksarıbirrengedonuşmuştu.Sonmekteolanmumlargibiydi.Yuzunedebirşeyoluyordu.Kollan,bacaklarıdadegişmekteydi.TekrarWolfoluyordu.Jackbunugordu,sonraneanlamageldigini anladı.Efsanelervedestanlar, kurt adamlarayalnızcagumuşmermilerişler derken yalan soyluyorlardı. Ama bazı noktalarda, busbutun yalan degildi soyledikleri.Wolfdeğişiyordu,çünküölmekteydişuanda.

"Wolf,hayır!"diyebagırdıJack.Ayagakalkmayıbaşardı.Wolfadogruyanyolualdı,birkangölündekaydı,tekdizüstüneçöktü,tekrarayağakalktı."Hayır!"

"Jacky..."Sesipeşten,genizden,hırıltıgibiçıktı...amaanlaşılabiliyordu.Üstelik...inanılmazbirşeydiama...Wolfgülümsemeyeçalışıyordu.Warwick, Gardener'in kapısını açmayı başarmıştı. Geri geri merdivenlerden çıkıyordu.

Gözlerifincangibi,bakışlarışokiçindeydi."Defol!"diyebağırdıJackona."Defolburadan!"AndyWarwickkorkanbirtavşangibikaçtı.Enterkomdanbirsesduyuldu.FrankWilliams'insesiydi.Parazitibastırdı.Korkudolubir

sesti ama, aşın bir heyecanla da doluydu. 'Tanrım, şuna bak! Sanki biri kıymamakinesinikapmışvedelirmiş!Birkaçınızmutfağıkontroledin!"

"Jacky..."Wolfdevrilenbirağaçgibidüştü.Jackdizçoktu,onututupçevirdi.Wolf ’unyanaklarındakituyleryokoluyordu.Gozleriyine

elaydı.Çokyorgungörünüyordu."Jacky..."WolfkanlıelinikaldırıpJack'inyanağınadokundu."Vurdu...mu.,seni?""Hayır,"dediJack.Arkadaşınıneliniavucunaaldı."Hayır,Wolf,banahiçdegmedi.Hiçbiri

bile."

Page 307: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Ben..." Wolf ’un gozleri kapandı, sonra yavaşça tekrar açıldı. Inanılmaz bir tatlılıklagulumsedi, her kelimenin uzerinebasabasakonuştu.Bu sozlerimutlaka soylemek istedigibelliydi."Sürüyü...korudum."

"Evet, korudun," dedi Jack. Gozlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Yakıyordu yaşlargozlerini. Wolf ’un yorgun başını bagrına yaslayıp agladı. "Elbette korudun... hem de nasılkorudun,dostumWolf..."

"SevgiliJacky.""Wolf,benüstkataçıkıyorum.Polislervar...cankurtaran...""Yo!"Wolfbüyükbirçabaylakendinitekrartopladı."Devamet...sendevamet..""Sensiz gitmem, Wolf!" Butun ışıklar çift olmuştu gozunde. Wolf ’un başını yanık elleri

arasındatutuyordu."Sensizgitmem,ı-ıh...asla...""Wolf...budunyadayaşamakistemiyor."Parçalanmış,kocagogsunederinbirsolukçekti,

yinegülümsemeyeçalıştı."Kokuyor...çokkötükokuyor.""Wolf...dinle,Wolf..."Wolf başını yavaşça salladı. Jack, arkadaşının avuçlarındaki tuylerin de yok olmaya

başladığınıgördü.Korkunçbirgörünümdübu."Seniseviyorum,Jacky.""Bendeseniseviyorum,Wolf."dediJack."Hemdenasıl!"Wolfgülümsedi."Geridönüyorum,Jacky...hissediyorum.Geridönüyorum..."Wolf’unelleriJack'inavuçlarındabirdenmaddeselliğinikaybetti."Wolf!"diyebağırdıJack."Evedönüyorum...""Wolfhayır!"Kalbininburkuldugunuhissetti.Yarılacaktıkalbineredeyse.Evet,kırılabilirdi

demekkalpler.Bunuçokiyihissediyordu."Wolfgeridon,seniseviyorum!"Wolfabirha i likgelmişti.Sankipüreoluyordu...birhayaloluyordu...birHayal!

"...smarladık..."Wolfsoluyor,yokoluyordu.Yokoluyordu..."Wolf!""...seviyorum,J..."GitmiştiWolf.Yalnızcademinyattığıyerdekikanizikalmıştı.Tanrım,"diyeinlediJack,"Ah,Tanrım,Tanrım!"Kollarımbedeninesardı,inleyerekönearkayasallanmayabaşladı.

Page 308: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:27

JACKYİNEYOLLARADÜŞÜYOR

1Zaman geçiyor, Jack geçen zamanın kısa mı yoksa uzun mu oldugunu bilemiyordu.

Kollarıylabedeninikucaklamış, oyleceoturuyordu.Sankideliceketihala uzerindeymişgibi.Birone,birarkayasallanıyor,durmadaninliyor,acabaWolfgerçektengitmişolabilirmidiyekaygılanıyordu.

Gitti.Ah,evet,gitti.Bilinbakalımonukimöldürdü?Kimöldürdü,Jack?Biraraparazitsesibirazhaşinleşti,onunhemenarkasındanbirçatırtıoldu,seslerinhepsi

birdenarttı.Parazitde,ustkattakikonuşmalarda,binanınonundekiotomobilmotorlarıda.Jackhayalmeyalfarkınavardı.

Devamet.Wolfsanadevametdedi.Yapamam.Yapamam.Yorgunum,neyapsamyanlışoluyor,insanlaröldü...Kesartık,kendineacıyıpdurma,salak!Annenidüşün,Jack.Hayır!Yorgunum.Rahatbırakbeni.YaKraliçe?Lütfen,rahatbırakbeni...Sonunda merdivenlerin ust başındaki kapının açıldıgım duydu. Bu onu yerinden

kaldırmayayetti.Buradagörülmekistemiyordu.Onuarkabahçedeyakalasalarolurdu.Amabukırıkdokuk,kanlekeli,dumanlıodada,kendisineişkenceedilen,arkadaşınınolduruldugubuodadaelegeçmekistemiyordu.

Ne yaptıgının farkına bile varmaksızın uzerinde JACK PARKER yazılı zarfı aldı. Içinebaktıgında gitar mızrabını, gumuş dolan, eskimiş cuzdanını, Rand McNally dunya atlasınıgordu.Zarfıyanaegincebilyeyidegordu.Hepsinisırtçantasınasoktu,omzunaaldı.Kendinihipnotizmaetkisindebirçocukgibihissediyordu.

Merdivendetedbirliayaksesleri."...neredeburanınlanetolasıışığı...""...garipbirkoku...hayvanatbahçesigibi...""...dikkatedin,çocuklar..."Jack'in gozune çelik dosya çekmecesi ilişti. Içinde zar lar duzenli biçimde yerleşmiş

duruyordu. Her birinin arkasında ISA'NIN IŞIGI OLACAGIM diye yazılıydı. Onlardan da iki

Page 309: STEPHEN KING PETER STRAUB

tanesinialdı.Şimdi tamşukapıdan çıkarken seni yakalarlarsa, yalnız cinayettendegil, hırsızlıktanda

tutuklarlar.Önemiyoktu.Şuandazatensırfhareketetmişolmakiçinhareketediyordu.Arka bahçe bomboştu. Jack merdivenlerin en ustunde durdu, inanamayarak çevresine

baktı. On taraftan sesler geliyor, ışıkların parlayıp sondugu belli oluyor. Polis telsizlerininparazitiduyuluyor,ıslıklarıyayılıyordu.Amaarkabahçebomboştu.Hiçmantıkyoktubuişte.Herhalde kafaları fazla karışmıştı adamların. Içerde buldukları şeyler şaşkına çevirmiştionları...

Boguk bir ses Jack'in yedi sekizmetre solundan duyuldu. 'Tanrım! Inanabiliyormusunbuna?"

Jack'in başı o yana dondu. Orada demir devrinden kalma bir tabut gibi duran şey...Hucreydi. Içine bir fener tutulmuştu. Jack dışarıya uzanan pabuçları gorebiliyordu. Birisiuzanmış,inceliyorduhücreyi.

Kapıyabakanseslendi."Bukapagınsurgusukırılmış,menteşelerikopmuş.Kimyapabilirbunu?Menteşelerçelik.Amabak...kıvrılmışlar!"

Boguk ses tekrar konuştu. "Boş versene menteşeleri... buraya çocukları kapatmışlar,Paulie!Bencegerçektenkapatmışlar!Çocukları!Duvarlardaadlarıkazınmış!"

Işıkhareketetti."İncildendecümlelervar..."Işıktekrarkıpırdadı."...resimlerde var. Kuçuk resimler. Çop adamlar, kadınlar... çocukların çizdigi gibi...

Tanrım...Williamsbiliyormuydubunusence?""Herhalde,"dediPaulie.Ohâlâkıvrıkmenteşelerlesürgüleriincelemekteydi.Paulie içeriye uzanıyor, arkadaşı geriliyordu. Jack hiç saklanmaksızın avlunun ortasına

dogru yurudu, onların arkasından geçti. Garajın yanından ilerleyip yolun kenarına çıktı.Buradan binanın onunde duran polis arabalarını gorebiliyordu. Durmuş bakarken bircankurtaranavazavazyaklaştı.Işıklarıdönüyor,sireniyankılanıyordu.

"Seniçoksevdim,Wolf,"diyemırıldandıJack.Kolunuıslakgozlerindengeçirdi.Karanlıktayolboyuncailerlemeyebaşladı.Birmilkadarbatıyagitmedenyakalarlarbeniherhalde,diyedüşünüyordu.

Ama uç saat geçtiginde hala yuruyordu Jack. Besbelli polislerin binadaki işleri henuzbitmemişti.

2Ilerdeotoyolgozuktu.Yailktepenin,yadaikincitepeninardında.Turuncufarışıklarından

verüzgârıngetirdiğimotorseslerindenbelliydi.

Page 310: STEPHEN KING PETER STRAUB

Çopyıgılıbirsubaşındadurdu,kaynaktanfışkıraninceciksuylayuzunu,elleriniyıkadı.Suinsanı felçedecekkadarsoguktuama,ellerindekizonklamayıbir sure içinkesmeyeyaradı.Eskitedbirlidavranışınıyavaşyavaşyenidenbuluyordu.

Biranolduğuyerde,Indianagöklerininaltındadurdu,kocakamyonlarınsesinidinledi.Ağaçlardamırıldananrüzgârsaçlarınıhavayakaldırdı.YüreğiWolfunkaybıylaağırlaşmıştı

ama,özgürolmanınzevkiniobilesilemiyordu.Bir saatkadarsonrabirkamyonyavaşladı,kenardadurmuşbaşparmagıyla işaretveren

yorgun,solgunçocuğualdı.Jackbindi."Netarafa,evlât?"diyesordusürücü.Jack hikaye anlatamayacak kadar yorgun ve uzgundu. Zaten hayalmeyal hatırlıyordu o

hikâyeyide.Herhaldezamanlahatırlanın,diyedüşündü."Batıya,"dedi."Nereyekadargidiyorsanız.""Eyaletinortalarınakadar.""Güzel,"dediJack.Sonrahemenuyuyakaldı.KocakamyonbuzgibiIndianagecesindeilerledi.TeypteCharlieDanielsçalıyordu.Batıya

doğru,Illinois'edoğrufarlarınıkovalayıpdurdular.

Page 311: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:28

JACK'İNRÜYASI

1TabiiWolfuhe*anruhundataşıyordu.Wolfevinedonmuştuama, Illinoisotoyollarında

ilerleyen kamyonlarda, tozlu arabalarda, Wolkswagen'lerde her an Jack'in yanındaydı. Bugulumseyen hayalet Jack'in yuregini deliyordu. Ara sıra Wolf ’un o koca kıllı cussesiniyanıbaşındaoturur,arabanınsarsıntısıylasallanırhaldegorurgibioluyordu.SonundaozgurkalmışolanWolf,balkabagırenkligozlerininiçigulerekbakıyorduona.JackbaşınıçevirdigizamanavucundaWolf ’uneliniozluyordu.Wolf ’akarşınasılsabırsızdavrandıgınıhatırlamakonu utandırıyor, yuzunun kızarmasına sebep oluyordu. Kaç kere Wolf ’u terketmeyiduşunmuştuyollarda!Ayıp,ayıp!Wolfgerçekanlamda...Jackzorluklabuldukelimeyi...gerçekanlamdasoyluydu.BudünyayahiçyakışmayanbusoylukişiJack'inuğrundaölmüştü.

Surumu korudum. Jack Sawyer artık suru degildi. Surumu korudum. Zaman zaman bugarip,etkileyiciçocuğuarabalarınaalmışolankamyonsürücülerivesigortasatıcıları...çocuğuustunun başının kirine ragmen, daha once omurlerinde otostopçu almamış olmalarınaragmenalmışolanbuinsanlar,yangozlebaktıklarındaçocugunyutkunupgozlerindekiyaşla,ngeritutmayaçabaladığınıfarkediyorlardı.

IllinoisyollarındahızlailerlerkenWolfunyasınıtutuyorduJack.Bueyaletegirdiktensonraotostoptasıkıntıçekmeyeceginioncedenbiliyorduhernasılsa.Dogruçıkmıştı.Başparmagınıkaldırıp yaklaşan surucunun gozlerine baktıgı anda tamamdı. Hemen durup alıyordu onu.Suruculerinçoguhikayeyibileanlattırmıyorlardı.Jackyalnızyolculukyapışınıaçıklamakiçinbir iki cumle soyluyor, bu onlara yetiyordu. "Spring ield'deki bir arkadaşımı gormeyegidiyorum." "Birarabayıoradanalıpevegoturecegim." "Harika,harika,"diyordusuruculer.Belkidedinlemiyorlardıbile Jack'innededigini. Jackanlayıpanlamadıklarının farkındabiledegildi.Onungozunun onunde,WolfDiyarhayvanlarındankurulu surusunu kurtarmak içinnehreatılıyor,Wolfhamburgerkutusunaburnunudaldırıyor,Wolfkulubeninkapısıaltındaniçeriye yiyecek itiyor, ses kayıt studyosuna camları kırarak giriyor, kurşunları yiyor, eriyipgidiyordu... Jack bu sahneleri tekrar tekrar gormek istemiyordu ama mecbur kalıyordu.Bunlarıgörmekgözlerininyaşlardanyanmasınayolaçıyordu.

Danville'inbirazdışında,kısaboylu,ellilik,kırsaçlı,ciddiifadelibiradamonuarabasınaalmıştı. Adam yirmi yıldan beri ilkokul beşinci sınıfta ogretmenlik yapıyordu. DireksiyonukullanırkensinsibakışlarlaikidebiryanyanJack'ebakıyordu."Uşumuyormusun,ahbap?Ocekettendahakalınbirşeygiymengerekirdi."

"Birazuşuyorumgaliba,"dediJack,SunlightGardenerherhaldeblucinceketlerinkışboyu

Page 312: STEPHEN KING PETER STRAUB

tarlada çalışmaya yetecegini sanıyordu. Ama artık hava iyice urpertici olmaya başlamış,insanınteniningözenekleriniyakıyordu.

"Arkakanepedebirkabanımvar,"dediAdam."Alonu.Yo,itirazetmeyekalkışma.Okabanseninartık.İnanbana,benonsuzkalıncadonacakdeğilim."

"Ama...""Seninbukonudaseçmeşansınyok.Oartıkseninpalton.Giydedene."Jack arka kanepeye uzandı, koca kabanı çekip kucagına aldı. Once palto ona şekilsiz,

kişiliksiz gorundu. Çevirmeye çalışırken ustten dikişli cebini, sonra koca dugmesini gordu.Üstünepipotütünününkokususinmişti.

"Bueskikabanım,"dediadam."Arabadatutuyorum,çunkuneyapacagımıbilemiyorum...geçenyılçocuklarbanaiçikürklübirtanealdılar,budaseninoldu."

Jackpaltoyugiydi.Blucinceketiniçıkarmadan, ustunegiydi. "AmanTanrım,"dedi.Sankikocabirayıkucaklamıştıonu.

"Iyi,"dediadam. “Bundanboylebuzgibi ruzgaraltında,yolkenarındadurdugunzaman,Oglen-Illinois'luMylesP.Kiger'eteşekkuredebilirsin.Canınıkurtardıdiye.Senino..."MylesP.Kiger bir şey daha soyleyecekmiş gibi gorundu ama, kelime bir an dudaklarında duraladı.Adam hala gulumsuyordu. Gulumsemesine utangaç bir hava sinmişti. Kiger başını onuneçevirdi.SabahıngriışığındaJackadamınyanaklarınabirkırmızılıkyayıldığınıgördü.

Senin(nasılcanınıdiyecekti?)Yoo!Guzelcanını...sevimli,çekici,hayranlıkuyandırıcı... Jackelinikocacepleresokuppaltoya

dahasıkısarındı.MylesP.Kigergözleriniyolunilerisindenayırmıyordu."Öhöm,"dediKiger.Karikatürromanlardakiadamlargibidavranıyordu.Jack,"Paltoyateşekkürler,"dedi."Gerçekten.Nezamangiysemsizeminnetduyacağım.""Iyi.Birşeydegil,"dediKiger."Unutgitsin."AmabiraniçinyuzuzavallıDonnyKeegan'ın

yuzunebenzemişti. "Ilerdebiryervar,"dediKiger.Sesikesik, sahtebir sukunetledoluydu."Öğleyemeğiyiyebilirizistersen."

"Bendeparakalmadı."Jack'inbusözügerçektenikidolarotuzsentuzaktı."Düşünme,"dediKiger.Sağlambasınıyakıpsöndürmeyebaşlamıştıbile.Trenvagonugibigribirbinanınonundekiotoparkasaptılar.Ortakapınınuzerindeneon

ışıkEMPIRELOKANTASIdiyordu.Kigerbinanınuzunpencerelerindenbirininonundedurdu,arabadanindi.Jackbupaltonunkendisinisıcaktutacagımanlamıştı.Kollan,gogsusoguktankorunarakyanıpsonenışıgınaltındakikapıyadogruyurudugusıradaKiger'ınhalaarabanınyanındadurmaktaoldugunu farketti.KırsaçlıadamJack'denancakbeşaltı santimuzundu.Arabanınüzerindenonabakıyordu.

"Bak,"dediKiger...Jackhemen,"Paltonuzugeriistersenizhemenveririm,"deyiverdi.

Page 313: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Yo,artıkosenin.Amakarnımınpekaçolmadıgınıanladım.Hemenyoladevamedersemvakittenkazanırım,evebirazdahaerkenvarırım."

'Tabii,"dediJack."Senburadankolaylıklayenibirarababulursun.Kolaylıkla.Eminim.Çakılıpkalacagınbir

yerdeindirmezdimseni.""İyi.""Durbirdakika,"dediadam."Sanaogleyemegiısmarlayacagımdedimdi,ısmarlayacagım

yinede."Elinipantolonununcebineattı,birkagıtparaçıkarıparabanınuzerindeJack'euzattı.Rüzgârsaçlarınıuçuruyor,alnınayapıştırıyordu.

"Yo,sağolun,"dediJack."Benimbirikidolarımvar.""Senkendineiyibirbifteksoyle."Kigerarabanınuzerindenegiliyor,kagıtparayıbircan

yeleğiuzatırgibiuzatıyordu.Yadabircanyeleğineuzanırgibi.Jackisteksizadımlarlayaklaştı,parayıKiger'inparmaklarındanaldı.Ondolardı.'Teşekkur

ederim.Gerçekten.""Bak,şugazeteyidealsana.Okuyacakbirşeyinolur,ha?Beklemekzorundakalırsanfalan."

Kiger kapıyı açıp arabanın içine uzanmış, arka kanepedeki gazeteyi almıştı. "Ben okudumçoktan,"dedi,Jack'edoğruattı.

Kaimpaltonunkollarıöylebolduki,Jackgazeteyikollardanbirininiçinekolaylıklasokmayıbaşardı.

Myles P. Kiger bir an arabanın açık kapısı yanında durdu, gozlerini kısıp Jack'e baktı."Gücenmezsensöyleyeyim,ilginçbirhayatsüreceksin,"dedi.

"Şimdidenyeterinceilginç."Jackdoğrusöylüyordu.Salisburybiftegibeşdolarkırksentti.Yanındapatateskızartmasıdavardı.JackAmerikan

barın kenarına oturdu, gazeteyi açtı. Haber ikinci sayfadaydı. Bir gun once, bir Indianagazetesinin baş sayfasında okumuştu Jack aynı şeyi. KORKUNÇ CINAYETLERLE ILGILITUTUKLAMALAR YAPILDI: Cayuga-Indiana Sulh Hakimi Ernest Fairchild'la polis memuruFrankB.Williams,devletparasını suistimaldenve ruşvet kabul etmekten tutuklanmışlardı,konuSunlightGardenerYuvasındaaltıçocuğunölübulunmasıylailgiliydi.TanınmışdinadamıRobert "Sunlight" Gardener gorunuşe gore polisin gelmesinden az once kaçmıştı. Henuztutuklanması için emir çıkarılmamış olmakla birlikte... ACABA KENDISI IKINCI BIR JAMES-JONESMUYDU?Gardener'inresmialtındakisatırdabusorusoruluyordu.ResimdeGardeneren cakalı pozundaydı. Iki elini goklere kaldırmış saçları kusursuz bukleler halindedokulmekteydi, polis kopekleri tam elektrikli çitlerin kenarında bazı çocukların torensizgomulmuş oldugumezarları bulup ortaya çıkarmıştı. Beş ceset. Çogu çurumuş oldugundankimlik saptamak mumkun olamamıştı. Ama Ferd Janklow'u tanıyabileceklerdi besbelli.Annesiylebabasıonugerçekbirtorenlegomebileceklerdi.BuaradadakendiIsasevgilerininzeki,asiçocuklarınınasılolupdaböylebirsonagötürdüğüneşaşıpduracaklardı.

Salisburybiftegigeldigindetadıhemtuzlu,hemdebirazyungibiydiamaJackyinedeherlokmasını yedi. Ekmegini koyu sosa batırıp onu da bitirdi. Tabagında bir tek patates

Page 314: STEPHEN KING PETER STRAUB

bırakmadı. Tam yemegini bitirdigi sırada, başında Detroit Tiger takımının kasketiyle birkamyon şoforu geldi. Sırtında bir parka vardı. Agzında kocaman bir puro goze çarpıyordu."Yolun batıyaysa gotureyim, evlat," dedi. "Ben Decatur'a gidiyorum." Boylelikle Spring ieldyolununyansınıbirçırpıdaalmışoluyorduJack.

2O gece, kamyoncunun tavsiye ettigi uç dolarlık bir otel odasında Jack iki belirgin ruya

gordu. Ya da gordugu birçok ruyadan ancak bu ikisini hatırladı. Belki de ikisi upuzun birruyanınikibolumuydu.Jackodayagirincekapıyıkilitlemiş,koşedekilavaboyagozatmış,sırtçantasınıyastıgınınaltınasokmuş,sonraDiyar'daaynaolanbilyeyiavuçlayıpderhaluykuyadalmıştı. Ruyası muzikli, tam bir sinema ilmi gibiydi. Trompet ve saksafon sesleri iyiceduyuluyordu. Richard, diye duşundu Jack mahmurmahmur. Yarın Richard Sloat'la birlikteolacağım.Sonrauykununbilinçsizliğindeeridi.

Igrenç,dumanlartutturenbirarazideWolfkendisinedogrukoşuyordu.Ikisinibirbirindençirkinbir dikenli tel ayırmaktaydı.Arazidederinhendeklerde vardı.Wolf bunlardanbirinikolaylıklaaştı,neredeysetelleretoslayacaktı.

Dikkatet,diyebağırdıJack.Wolf tellere duşmeden kendini toparladı. Koca pençelerinden birini sallayıp Jack'e

yaralanmadığımanlatmayaçalıştı,sonratedbirlibiradımlatelleriaştı.Jackiçindeinanılmazbirrahatlamahissetti.Wolfölmemişti.WolfyinebulacaktıJack'i.Wolfteliaştıktansonrayineileridogrukoşmayabaşladı.Ikiçocugunarasındakiarazinin

boyu esrarengiz biçimde uzayıp iki katına çıktı. Hendeklerden gri dumanlar yukseliyor,yaklaşankocacüsseyibulanıkgösteriyordu.

Jason!diyebağırdıWolf.Jason!Jason!Benhâlâburadayım,diyeseslendiJack.Ulaşamıyorum,Jason!Wolfulaşamıyor!Denesen,diyebağırdıJack.Allahkahretsin,vazgeçme!Wolf bitmek bilmeyen dolaşık tellerin yeni bir yıgını onunde duraladı. Jack dumanların

arasından onun dort ayak ustune indigini, ileri geri dolaştıgım gordu. Tellerde bir aralıkarıyordu. Bir yandanbir yana gidip geliyor, her geçen saniye biraz daha tedirginleşiyordu.SonundaWolftekrarayagakalktı,ellerinikocatelleredayadı,itti.Wolfyapamıyor,Jason!Wolfyapamıyor!

Seniseviyorum,Wolf!diyebağırdıJackdumanlıovanınötelerine.JASON!diyehaykırdıWolfda.DİKKATLİOL!SENİALMAYAGELİYORLAR!SAYILARIÇOK!Jack,nekadarçokdiyesormakistediamasoramadı.Biliyordu.Osırada,yaruyanınniteligidegişti,yadayenibirruyabaşladı.Kendisiyineoharabolmuş

sesikayıtstudyosundaydı.SunlightYurdunda.Ortalıkbarutveyanıketkokuyordu.Singer'in

Page 315: STEPHEN KING PETER STRAUB

parçalanmış vucudu yerde yatmaktaydı. Casey'in cesedi kırık camlardan dışarı sarkıyordu.Jack yerde oturmuş,Wolf u kucagında tutuyordu.Wolf un olmekte oldugunubir kere dahaanladı.AmaWolfoandaWolfdeğildi.

JackkucagındaRichardSloat'untitreyenvucudunututuyordu.OlmekteolanRichard'dı.Ociddi,siyahçerçeveligozlugunardındaRicard'ıngozleriamaçsız,acılıbirbiçimdeparlıyordu.Yo, hayır, hayır, hayır, diye soludu Jack dehşet içinde. Richard'ın kolu parça parçaydı.Gogsundebiryaravardı.Kanları gomleginiboyuyordu.Orasındaburasındabeyazkemiklerbirerdişgibiparlamaktaydı.

"Olmekistemiyorum,"dediRichard.Herkelimeagzındaninsanustubirçabaylaçıkıyordu.Jason...yapmamalısın...yapmamalıydın...

Sendeölüyorolamazsın,diyecivardıJack.Birdesen...Richard'ınustbedeniJack'inkollarındasarsıldı,bogazındanuzun,sulubirsolukyukseldi.

Birden sakinleşen gozleri Jack'inkileri buldu. Jason! Bu çok uygun isim, leş kokan havanıniçinde asılı kaldı. Beni sen oldurdun, diye soludu Richard. Gozleri bulanıp tekrar netleşti,vucudu Jack'in kollarında daha bir agırlık kazandı. Artık hayat yoktu o vucutta. JasonDeLoessianşokdolubakışlarımkaldırdı...

3...ve JackSawyerbuDecaturotelininsoguk,yabanayatagındakendinegeldi.Pencereden

vuran sarı sokak ışıgında, kendi solugunun dumanlarını gordu. Bagırmamak için ellerinibirbirinekenetledi,cevizkıracakmışgibisıktı.Ciğerlerindenbirtutamdumandahaçıktı.

Richard.Wolfoölüarazidekoşuyor,sesleniyordu...nediyordu?Jason.Çocuğunyüreğiyerindesekti,birçitiaşanyarışatıgibitepti.

Page 316: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:29

RICHARDTHAYER'DE

1Ertesi sabah saat on birde yorgun bir Jack Sawyer, çim spor sahasının başında sırt

çantasınıomzundankaydırdı.Ta ilerdekareliceketvebeyzbolkepigiymişikikişiellerindemakinelerle binaların onundeki yola dokulmuş yaprakları temizliyorlardı. Jack'in solunda,Thayer kutuphanesinin hemen arkasında, ogretmenlerin otoparkı vardı. Okulun kocakapısındangirilincearabayoludonerek ilerliyor,patikalar sahalarınarasınagirip sonrabuyollabirleşiyordu.Kocaokulunenetkileyicibinasıkutuphaneydi.Çelikvecamkarışımıbirbina.

Jackkutuphaneninbahçesineaçılanikincikapıyıdagormuştu.Obahçeepeygenişti.Arkatarafında çoplerin biriktirildigi yer vardı. Alçak bir tepeye tırmanıldıgında futbol sahasınavarılıyordu.

Jack onundeki çimenlik uzerinden dershane binalarının arka tarafına dogru yurumeyebaşladı. Ogrenciler yemekhaneye dogruldukları sırada kendisi de Richard'ın odasınavaracaktı.NelsonBinası,BeşinciKapı.

Kurumuşotlarabasabasailerliyordu.MylesP.Kiger'inpaltosunadahasıkısarıldı.Jackpekogrenciyebenzemiyorsabile,paltobenziyorduenazından.Thayerbinasıyla,SpencerHousedenilen yatakhane binası arasında yoluna devam etti. Spencer binasının pencerelerindenyemeğehazırlanançocuklarıntembelseslerigeliyordu.

2Jackyanadogrubaktı,yaşlıcabiradamheykeligordu.Ha ifkamburdu.Masayuksekliginde

bir kaide uzerinde durmuş, elindeki kitabın kapagını inceliyordu. Ciltli, kocaman bir kitap.ElderThayer,diyekararverdi Jack.Kolalıyaka,papyonkravat, frakceketi...Başınıelindekikitabaeğmişti.Kitapsankidershanebinalarınadoğruişaretediyordu.

Jackçatalavarıncasagagidenpatikayasaptı.Birdenilerdekiustpencerelerdenbirgurultukoptu.Çocuklartempotutarakbağırıyor,"Etheridge!Etheridge!"gibibirismitekrarlıyorlardı.Derkenbağırtılar,çığlıklarkoptu,eşyalarınçekilmesiniandırırseslerduyuldu."Etheridge!"

Jackarkasındakalanbirkapınınkapandıgınıduydu,başımçeviripbaktı,koyusarı saçlı,uzun boylu bir çocugun Spencer binası merdivenlerinden aşagı koştugunu gordu. Onusoguktanyalnızcaboynundakiuzunmavikaşkolukoruyordu.Uzunyuzuhemyorgun,hemdekustahtı. O keli bir son sınıf ogrencisi... tipik! Jack kabanının kapişonunu basma çekti,

Page 317: STEPHEN KING PETER STRAUB

patikadayolunadevametti.Penceredeki ses, "Kimse kıpırdamasın!" diye bagırdı. "Ilk sınıf ogrencileri, hareketsiz

durun!"Jackötekibinayadoğruilerlemeyisürdürdü."Sandalyeleri kıpırdatıyorsunuz!" diye haykırıyordu arkasından aynı ses. "Duyuyorum!

KESİN!"BirdenJackarkasındakiöfkelisonsınıföğrencisininkendisineseslendiğiniduydu."HEMEN Nelson binasına git. Kim olursan ol, hemen gitmezsen seni mudure şikayet

ederim!""Başüstüne,"dediJack.Olduğuyerdedöndü,çocuğungösterdiğiyöndeilerlemeyekoyuldu."En azından yedi dakika geç kaldın!" diye bagırdı Etheridge arkasından. Jack şaşırdı,

koşmayabaşladı."Koşdiyorumsana!"Jackhızımarttırdı.Yolubirdenyokuşaşagıinmeyebaşladı.Inşallahdogruyoldayımdır,diyeduşundu.Dogru

yoldaydı.Osıradaupuzun,siyahbirarababelirdi.Anakapıdanyenigirmiş,yaklaşıyordu.Jackiçinden,belkideoarabadakinormalbirveli

falandeğildir,diyedüşündü.Siyaharabakibirlibirağırlıklayaklaştı.Hayır,diyekararverdiJack.Kuruntuyapıyorum.Ama yine de yerine çakılmış, kıpırdayamıyordu. Araba tepenin dibine vardı, durdu,

motorunukapatmadı.Siyahbirşofor indi,arkakapıyıaçtı.Yaşlı,aksaçlıbiradamçıktı.Biryabancı.Yaşlıoldugundanzorhareketediyordu.Sırtındasiyah,kalınbirpaltovardı.Gomlegikusursuz kolalı, kravatı siyahtı. Şoforune başını salladı, ana binaya dogru yurudu. Jack'denyana hiç bakmadı. Şofor başını kaldırıp yukarıya baktı, acaba kar yagacak mı diyeduşunuyormuş gibi gorundu. Jack bir adım geriledi, yaşlı adamın Thayer binasına girişiniseyretti. Şofor hala goklere bakıyordu. Jack patikanın içinde sanki eridi. Geriledi, binanınköşesinisiperaldı,sonrageridönüpkoşmayabaşladı.

***Nelson binası uç katlı tugla bir binaydı. Alt kattaki iki pencereden, bir grup son sınıf

ogrencisinin kanepelere yayılmış bir şeyler okumakta oldugunu gordu. Boyle imtiyazlaryalnızcasonsınıf ogrencilerine ozguyduokullarda.Birkısmıdasehpalar uzerinde iskambiloynuyordu.Televizyonseyredenlerdevardı.

Gorunmeyenbirkapınınkapanmasesiduyuldu,Jackilerdekibirkapıdançıkanuzunboylu,sarışın son sınıf ogrencisini gordu. Etheridge.Çocukkendikaldıgı binayadogru ilerlemeyebaşladı.

Jackbeşnumaralı kapıya giderken ruzgar onuneredeyseuçuracaktı. Sonundadar tahtakapıyıbuldu.Okapıdansonra,köşeyekadarpencereleruzanıyordu.

Buranın uçuncu penceresine varınca rahatladı. Richard Sloat vardı burada. Gozlugukulaklarınasaglamcaoturmuş,kravatınındugumubiçimli,ellerindeha ifmurekkeplekeleri...masasındaoturmuş,kocabirkitabı sankihayatıonabaglıymışgibiokuyordu. Jack'edogru

Page 318: STEPHEN KING PETER STRAUB

yan donmuştu. Jack bu fırsattan yararlanıp Richard'ın o sevgili pro ilini bir sure seyretti,sonraelinikaldırıpcamıtıkırdattı.

Richard'ın başı kitaptan kalktı, telaşla çevresinde dolaştı. Bu ani ses onu korkutmuş,şaşırtmıştı.

"Richard,"diyeseslendi Jackyavaşça.Arkadaşınınşaşkınsuratıonadondu.Richard oyleafallamıştıki,sersemgibigörünüyordutamanlamıyla.

"Pencereyi aç,"dedi Jack."Dudaklarını yavaşyavaşkıpırdatıyordu,Richard'ınnedemekistediğini,duyamasabile,anlamasınıistiyordu.

Richardmasasından kalktı. Şokun etkisiyle hala yavaş hareket ediyordu. Jack pencereyiyukarıyaitergibibirişaretyaptı.Richardpencereyevarıncabiranpervazıtuttu.Jack'eciddigozlerle baktı. O kısacık, eleştirici bakışta Jack kendi kirli suratım, yıkanmamış saçlarını,ziyaretbiçimindekigaripligi,dahadabirsuruşeyibilinçlendirdi.Yinenelerpeşindesinsen?SonundaRichardpencereyiaçtı.

"Çoğuinsanlarkapıdangelir,"dediRichard.Jack hemen hemen gulerek, "Harika," diye karşılık verdi. "Ben de çogu insanlara

benzediğimzamankapıdangelirim.Şimdibirazgeriçekil,tamammı?"Richard daha tam kendini toparlayamamış gibi iki adım geriledi. Jack kendini çekip

pervazatırmandı,sonrabalıklamapenceredengirdi."Uff!""Iyi,hoşgeldin,"dediRichard."Galibasenigordugumesevindimbile.Amaneredeyseogle

yemeginegitmekzorundayım.Sendebirduşyap.Herkesyemekhaneye inmiştirherhalde."Sustu.Neçokkonuştuğunaşaşırmışhalivardı.

Jack birden Richard'a ozenle davranmak gerektigini hissetti. "Bana da biraz yiyecekgetirebilirmisin?"diyesordu."Açlıktanölüyorum."

"Harika,"dediRichard."Onceherkesi,buaradababamımeraktandeliyeçeviriyorsun,hiçgeregi yokken kaçıyorsun, sonra buraya hırsız gibi giriyor, benden karnını doyurmak içinyiyecekçalmamıistiyorsun.Tamam,tabii,yaparım.Harika."

"Konuşacakçokşeyimizvar,"dediJack."Eger," dedi Richard elleri cebinde ha if one egilerek. "Eger bugun hemen New

Hampshire'adonmekuzereyolaçıkarsan,yadababamatelefonetmeme,gelipsenialmasınısöylememeizinverirsen,sanayiyecekgetirmeyeçalışırım."

"Seninleherşeyikonuşmayahazırım,Richie.Herşeyi.Geridönmeyide...tabii."Richardbaşınısalladı."Nerelerdeydinsen?"Kalıncamlıgozlukleringerisindegozlerialev

alevdi. Birden gozu kırpıştı. "Hem annenle ikinizin babama davranış biçimini nasıl haklıgosterebileceksin sen? Allah kahretsin, Jack... bence gerçekten hemen New Hampshire'adönmelisin."

"Donecegimzaten,"dedi Jack."Sanasozveriyorum.Amadaha oncegidipbirşeyalmamgerek.Biryereoturabilirmiyim?Çokyorgunumda!"Richardbaşıylakendiyatagınıgosterdi,sonrakişiliginingerektirdiginiyaptı,eliniyazımasasınınbaşındakisandalyeyedogrusalladı.

Page 319: STEPHEN KING PETER STRAUB

OrasıJack'edahayakındı.Holde bir kapı çarptı, birileri bagırarak Richard'ın kapısı onunden geçtiler, ayak sesleri

duyuldu.Jack, "Sunlight Yurdu haberlerini hiç okudun mu?" diye sordu. "Ben de oradaydım. Iki

arkadaşımöldüSunlightYurdu'nda.Hem,sözümeinan,Richard,ikincisibirkurtadamdı."Richard'ın yuzu geriliverdi. "Işte bu inanılmaz bir rastlantı, çunku..." "Ben gerçekten

SunlightYurdundaydım,Richard.""Anlaşılıyor,"dediRichard."Pekala,yarımsaatekadargelir,sanayiyecekgetiririm.Ondansonradasanabitişikodadakiminkaldıgımanlatmamgerek.AmabunlarınhepsiSeabrookAdasımasalları,öyledeğilmi?Doğruyusöylebana."

"Eh,herhaldeoyle."Jack,MylesP.Kiger'inpaltosunuomuzlarındankaydırdı,sandalyeninarkasınayığılmasınaaldırmadı.

"Döneceğimbirazdan,"dediRichard.Jack'egüvensizbirhareketleelsallayıpkapıdançıktı.Jackpabuçlarınıbirtekmedeayağındançıkardı,gözlerinikapadı.

3Richard'ınSeabrookAdasımasallarıdemesininnedeniniJackiyihatırlıyordu.Oadayason

keretatilegittiklerizamandankalmaydıbudeyim.Ikiaileyıllıktatillerinihemenheryılbiraradageçirirlerdi.TabiiPhilSawyerhayattayken.

O oldukten sonraki yaz, Morgan Sloat'la Lily Sawyer bu gelenegi surdurmeyi denemişler,SeabrookAdasında(GuneyCarolinaaçıklarında)dortkişilikyerayırtmışlardı.Orasıenmutluyazlarınıgeçirdikleriyerdi.Amabusondeneyleripekiyisonuçvermedi.

Çocuklarbirbirinindostlugunaveyakınlıgınaalışkındılar.Seabrookadasıgibiyerleredealışkındılar. Richard Sloat'la Jack Sawyer tum çocukluklarını boyle tatil otellerininkumsallarında geçirmişlerdi. Ama bu sefer genel hava esrarengiz biçimde degişmişti.Hayatlarınabeklenmedikbirciddilikgirmişti.Birgariplikvardı.

Phil Sawyer'in olumu gelecegin rengini degiştirmişti. Jack ilk defa o yaz, babasınınmasasına yerleşip oturmak istemedigini hissetmişti. Hayattan daha fazla şey bekliyordu.Daha fazla ne? Onu biliyordu. Bildigi pek az şeyden biri de oydu. Bu fazlalık, her zamankiHayal'leriyleilgiliydi.Kendindebunuhissettigizaman,birbaşkaşeyindahafarkınavarmıştı.Arkadaşı Richard hem bu "fazlalık" duygusunu hissedemiyor, hem de bunun tam tersiniistiyordu.Richarddahaazşeyistiyordu.SaygıduyamayacağıhiçbirşeyiistemiyorduRichard.

Jack'le Richard tatil tembelligi içinde gezip dolaşıyor, çene çalıyorlardı. Pek uzaklaragitmiyorlardıaslında.Motelinarkasındakitepedeçamlıkbirormanvardı.Ençokoormanınkenarına tırmanırlardı. Aşagıda motelin koca havuzu pırıl pırıl parlardı. Lily CavanaughSawyer o havuz boyunca yorulup usanmadan yuzer dururdu. Masalardan birinde deRichard'ınbabasıotururdu.Sırtındabornozuylaoradasandviçyer,biryandandaelindeki işlitelefonlakonuşurdu.

"Boyle şeylermi senin istedigin?" diye sordu Jack arkadaşına.Richard elindekiThomas

Page 320: STEPHEN KING PETER STRAUB

Edison'unHayatıkitabınıyanıbaşınabırakmıştı."Istedigimmi?Yanibuyuyuncemi?"Richardbusorudanpeksarsılmamıştı."Guzelbirşey

herhalde.İstermiyim,istemez,miyim,onupekbilemem.""Sen ne istedigini biliyormusun, Richard?Hep araştırma kimyageri olacagımdiyorsun.

Nedendiyorsunbunu?Yani...nedemekbu?""Araştırmakimyageriolmakistiyorumdemek,"diyegülümsediRichard."Nedemekistedigimianlıyorsun.Araştırmakimyageriolmayıistemenneden?Zevklibiriş

olduğuiçinmi?Yoksakanserinçaresinibulupmilyonlarcainsanıkurtarmakmıistiyorsun?"Richardonanet bir bakışla baktı. Gozluk camları gozlerini oldugundan iri gosteriyordu.

Dortaydırtakmayabaşlamıştıogozlugu."Kanseritedaviedebilecegimisanmıyorum,hayır.Amamesele orada degil. Mesele olayların nasıl oluştugunu anlamakta. Aslında her şey birdüzenegöreişliyor.Görünüşerağmenhemde.İnsanararsaodüzenibulabilir."

"Düzen.""Evet,negülüyorsun?"Jack sırıttı. "Belki şimdi beni deli sanacaksın. Ben bu zengin adamların golf toplarını

kovalamalarını,telefonlarahaykırmalarımgülünçgösterecekbirşeybulmakistiyorum.""Ozatengarip,"dediRichard.Niyetikomiklikyapmakdeğildi."Amasencehayattaduzendendahafazlabirşeylerdahayokmu?"Jack,Richard'ınmasum,

kuşkucusuratınabaktı."Birazcıkdasihiristemiyormusun,Richard?""Biliyormusun,bence senaslındaboşluk istiyorsun.Birkaos,"dediRichard.Yuzubiraz

kızarmıştı. "Galiba benimle alay ediyorsun. Eger sihir istiyorsan, inandıgım her şeyimahvedersin.Sihiristeyen,gerçeğimahveder."

"Belkidegerçektekdeğildir.""AlisHarikalarÜlkesindekitabındatekdeğilelbette,"dediRichardkızarak.Çamların arasından yuruyup uzaklaştı. Jack ilk defa olarak bu konunun arkadaşını

kızdırdıgını hissetti. Uzun bacakları Richard'a çabucak yetişmesini sagladı. "Seninle alayetmiyordum,"dedi."Yalnızcanedenkimyagerlikistediğinimerakettim."

Richarddurdu,Jack'eciddibakışlarlabaktı."Boyle konularla beni deli etmekten vazgeç," dedi. "Bunlar Seabrook adası masalları.

Ulkenin altı yedi aklı başında adamından biri olmak zaten zor. Bir de en iyi dostumunfıttırmasınıistemem."

OndansonraRichardSloatnezamanJack'dehayalcilikbelirtilerigorse,"SeabrookAdasıMasalları"demehuyunuedinmişti.

4RichardyemekhanedendonenekadarJackduşunuyapmış,ıslaksaçlarıbaşınayapışarak

Page 321: STEPHEN KING PETER STRAUB

masadakikitaplarıgozdengeçirmeyebaşlamıştı.Richardelindeyaglıbirkagıtpeçeteiçindebol yiyecekle kapıdan girdiginde, Jack içinden, acaba hangi kitaptan soz etsem konuşmayadahaiyibaşlamışolurum,diyekararvermeyeçalışıyordu.

"Neydiyemek?"diyesorduJack."Şansın varmış. Galeta ununda kızarmış tavuk. Buranın mutfagında pişirilen yemekler

arasında,ölenhayvanaacımaksızınyiyebileceğintekyemek."YağlıpeçeteyiJack'euzattı.Dörtpiliç parçasından inanılmaz guzellikte ve yogunlukta kokular yukseliyordu. Jack hemenyumuldu.

"Ne zamandan beri domuzlar gibi yiyorsun sen?" Richard yatagın kenarına oturmuş,gözlüğünüburnununüzerindeyukarıyadoğruitiyordu.

Tuvit ceketinin içine kahverengi V yaka kazak giymiş, kazagı pantolonunun içinesokmuştu.

Jack içinden, acaba kazagının eteklerini bile pantolonunun içine sokacak kadar duzenlibirineinsanDiyarkonusundanasıllâfanlatır,diyemeraketti.

"En son dun oglende yemek yedim. Biraz acıktım, Richard," diye açıkladı. "Bana piliçgetirdiginiçinteşekkurederim.Harikabirşey.Omrumdeyedigimenguzelpiliç.Senkusursuzbirinsansın.Okuldankovulmayıgözealdınbuuğurda."

"Sanaşakageliyor,degilmi?"Richardkazagınıçekiştiripkaşlarınıçattı."Egerbirigelirdeseniburadabulursabeniherhaldegerçektenkovarlar.Buyuzdenşakayıkes.SeninasılNewHampshire'agöndereceğimizikonuşalım."

Biranlıksessizlikoldu.Jack'danmeraklıbirbakış,Richard'danciddibirbakış.Sonunda Jack, "Biliyorum, ne yapmakta oldugumu anlatmamı istiyorsun, Richard," dedi

ağzındalokmasıyla."Amainanbana,kolaybirşeydeğilbuistediğin."Richard, "Degişmişsin, biliyormusun," dedi. "Biraz daha... buyumuş gorunuyorsun.Ama

hepsibukadardeğil.Çokdeğişmişsin.""Degiştimibiliyorum.SendeEyluldenberibenimlebirlikteolsan,sendedegişirdin."Jack

gulumsedi,Richard'ınçatıkkaşlarına, cici çocukkılıgınabaktı,onaaslababasınınnasılbirioldugunu anlatamayacagına karar verdi. Yapamazdı bunu. Olaylar anlatırsa anlatsın. AmaJack'deöylecellâtdamanyoktu.

Arkadaşı, Jack'a kaşlarını çatmaya devam ediyordu. Besbelli hikayenin başlamasınıbekliyordu.

Jack bu mantıklı dostunu inanılmaza inandırmaya kalkışmadan once bir dakika dahakazanmakamacıyla sordu. "Bitişikodadaki çocukokuldanmı ayrılıyor?Bavullarını kapınındışınakoymuştu."

"Evet,Okonu çok ilginç,"dediRichard. "Yani senin sozlerine gore ilginç. Çocukgidiyor.Hatta gitti bile. Biri gelip eşyalarını alacakherhalde. Bu soyleyeceklerimdenkimbilir nasılanlamlarçıkaracaksınama,oçocukReuelGardener'di.Kaçtıgımiddiaettiginoyurduyonetenpapazınoglu."Richard, Jack'inbirdenbirebir oksuruknobetine tutulmasına aldırış etmedi.

Page 322: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Birçok bakımdan Reuel normal bir arkadaş sayılmazdı dogrusu. Kimse onun gidişineuzulecek degildir sanırım. Babasının yonettigi yerde çocukların oldugu yolunda haberlerduyulmayabaşladığısıradaonabirtelgrafgeldi,Thayer'denayrılmasıistendi."

Jack bogazına kaçıp kendisini bogmaya çalışan piliç lokmasını çıkarmayı başarmıştı."SunlightGardener'inoğlumu?Onunbiroğlumuvardı?Buradamıydı?"

"Dönembaşındagelmişti,"dediRichardsakinsakin."Sanabunuanlatmayaçalışıyordum."Thayer Okulu birden Jack'in gozune Richard'ın asla anlayamayacagı kadar tehlikeli

görünmeyebaşlamıştı."Nasılbirçocuktu""Sadistinbiri,"dediJack."Bazenodasındangerçektengaripseslergelirdi.Birkeresindeşu

arkadaki çop varilinde olu bir kedi gordum, gozleri de, kulakları da yoktu. Çocuga baktıgınanda, tam kedilere işkence edecek biri, diye duşunursun zaten. Eski Ingiliz tutunleri gibikokardı."Richardbiransessizkaldı,zamanıayarlardı,sonrasordu."SengerçektenSunlightYurdundamiydin?"

"Otuzgunboyunca.Cehennemdi.Yadacehenneminbitişikkomşusuydu."Jacksolukaldı,Richard'ınçatık,,amahiçdegilseyaninanmışsuratınabaktı."Bunuanlamaksanazorgelecek,Richard, farkındayım. Ama yanımdaki arkadaşım kurt adamdı. Beni kurtarmak ugrunaölmeseydişuandadayanımdaolacaktı."

"Birkurtadam.Avuçlarındakıllarla.Herdolunaydadegişedegişe."Richardgulengozlerleçevresinebakındı.

Jackonunbakışlarınınkendisinedonmesinibekledi."Neyaptıgımıbilmekistiyormusun?Neden ulkeyi bir başından bir başına otostopla dolaşmaya kalktıgımı ogrenmek istiyormusun?" "Anlatmazsan avazım çıktıgı kadar bagıracagım," dedi Richard. "Ben anneminhayatınıkurtarmayaçalışıyorum."Agzındançıkanbucumleonagoreçokaçıkseçikbiranlamtaşıyordu.

"Bunu nasıl yapacaksın?" diye patladı Richard. "Annen herhalde kanser. Babamın sanadurmadananlatmayaçalıştıgıgibi,onundoktorlara,bilimeihtiyacıvar...senisekalkıpyollaradüşüyorsun!Annenineyinyardımıylakurtaracaksın,Jack?Sihiryardımıylamı?"

Jack'ingozleriyanmayabaşladı."Dogrubildin,Richard,dostum."Kolunukaldırdı,ceketindirseğininemligözlerinebastırdı.

"Hey,sakinol,hey,banabak..."Richardonunkolunutelâşlaçekti."Aglama, Jack, ne olursun. Biliyorum, korkunç bir şey. Niyetim asla seni... yani... işte..."

Richardsessizceyaklaşmış,Jack'inomzunuokşuyordu."Bir şeyimyok,"dedi Jack.Kolunu indirdi. "Bu çılgınbirhayaldegil,Richard. Sananasıl

gorunurse gorunsun, degil." Dogrulup dikleşti. "Babam bana Gezgin Jack derdi. ArcadiaPlajındaki bir ihtiyar da oyle diyordu bana." Jack içinden, inşallah Richard'ın acımaduygularının aradaki kapıları açtıgı konusunda yanılmıyorumdur, diye duşunuyordu.Arkadaşınınyüzünebaktığıandayanılmadığınıanladı.Richardkaygılı,şefkatligörünüyordu.

Jackhikâyesinebaşladı.

Page 323: STEPHEN KING PETER STRAUB

5ÇevrelerindeNelsonBinasıyaşamıdevamediyordu.Heryatılıokulgibihemsakin,hem

gurultuluydu.Aradabagırtılar,gulmesesleriduyuluyordu.Kapınınonundengelipgeçenayaksesleri işitiliyor,amahiçbiridurmuyordu.Ustkattakiodadanhemadımlar,hemmuziksesiduyulmaktaydı. Jack sonunda çalınan Mavi Sihir şarkısını tanıdı. Richard'a Hayaller'ianlatmaya başladı. Hayaller'den Speedy Parker'e geçti. Yerde, kumlarda done done açılanbacadankendisineseslenensesianlattı.SonraRichard'aSpeedy'ninsihirliiksirininasılalıpDiyar'ageçişyaptığınıtarifetti.

"Amabenceverdiğişeyucuzbirşaraptı,"dediJack."Dahasonra,iksirbittiktensonra,geçişiçinonaihtiyacımolmadığınıanladım.Kendikendimedeyapabiliyordum."

"Pekâlâ,"dediRichardifadesizbirsesle.Jack Diyar'ın nasıl bir yer oldugunu Richard'a anlatmaya ugraştı. Hayvanların çektigi

arabalan,yazpavyonunungorunumunu,oradakizamansızlıgıvegaripniteligi.Sonra,YuzbaşıFarren'ianlattı,olmekteolanKraliçeyianlattı,oradandakonuIkizlileregeldi.Osmond.TumIşçilerkoyundekiosahne.DışBolgeyolu,yaniBatıYolu,Richard'ayanındataşıdıgıokutsalşeylerigosterdi.Gitarmızrabınıveparayı.Richardonlarıalıpparmaklarıarasındaçevirdi,birşey soylemeksizin geri uzattı. Jackbundan sonraOatley’de geçirdigi o feci zamanı yenidenyaşadı.Richard,arkadaşınınOatleyserüveninisessizce,amagözleriniiriiriaçarakdinledi.

Jack, Lewisbury konaklama yerindeki tuvalet faslım anlatırken Morgan Sloat'la Orris'liMorgan'ıhikâyedenustacaçıkardı.

SonraWolf un ilk gordugu zamanki halini tarif etmeye koyuldu.O guleç yuzu, o giydigitulumu... gozlerineyineyaşlaryukseliyordu.Wolf ’uotomobillerebindirirkennelerçektiginianlattıgı sıradaaglamasıRichard'ı gerçekten şaşırttı. Jacko sıradahissettigi sabırsızlıgı vetahammulsuzlugusuçlulukduyarakanlatıyordu.Birara,artıkaglamamayakararverdi,uzunsuredesozunututmayıbaşardı.Wolfunilkdegişmesinibogazısıkışmadandilegetirebildi.Ondan sonrayineduygulandı.O keylehikayesinedevametti, Ferd Janklow'akadar geldi, osıragözleriyineyanmayabaşladı.

Richarduzunsurehiçbirşeysoylemedi.Ayagakalktı, çekmecedenbir temizmendilalıpgetirdi. Jack burnunu gurultuyle sildi. "Işte olanlar bunlar," dedi Jack. "Çogu bu yani." "Sennelerokuyorsun?Nefilmlergördün?"

"Allahbelanıversin,"dediJack.Odakalktı,sırtçantasınıalmakuzereilerledi.AmaRicharduzanıp onu kolundan yakaladı, çekti. "Uydurdun demiyorum. Bence hiçbirini uydurmuşdeğilsin.""Öylemi?"

"Evet. Aslında ne duşundugumu tam bilmiyorum. Ama bana bilerek ve isteyerek yalansoylediginkanısındadegilim."Eliyanınasarktı."SunlightYurdundaydın,onainanıyorum.Onakesin inanıyorum.Wolf adlı bir arkadaşın vardı, orada oldu, ona da inanıyorum. Uzgunumama, buDiyar dedigin yeri ciddiye alamıyorum.Arkadaşının kurt adamoldugunuda kabuledemiyorum."

"Yanibenidelisanıyorsun,"dediJack.

Page 324: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Bencebaşındertte.Durumunkotu.Amababamatelefonetmeyecegim.Senideburadankovmayacagım. Bu gece burada, şu yatakta yatmak zorundasın. Bay Haywood'un yatakkontrolüyapmayageldiğiniduyarsak,yatağınaltınasaklanırsın."

Richard'agenelmudurgibibirhavagelmişti.Ellerinikalçalarınadayadı,odayıeleştiricibakışlarla suzdu. "Biraz dinlenmen gerek. Eminim ki sorunun buyuk nedeni oradankaynaklanıyordur. O korkunç yerde olesiye çalıştırmışlar seni. Zihnin çarpılmış. Şimdidinlenmeyeihtiyacınvar.""Evet,var,"dediJack.

Richardgozlerinitavanadevirdi."Benimbirazdanbasketçalışmasınagitmemgerekamasenburadasaklanabilirsin.Dahasonrayemekhanedensanayiyecekdegetiririm.Onemliolan,dinlenmeyeihtiyacınolması.Birde,evedönmeyeihtiyacınvar."

"NewHampshireevdeğil,"dediJack.

Page 325: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:30

THAYERGARİPLEŞİYOR

1Jack pencereden paltolarına sımsıkı sarınmış, binalar arasında gidip gelen çocukları

görebiliyordu.Etheridgedegeçti.Kaşkolüarkasındadalgalanarakkayboldu.Richard yatagın yanındaki dar dolaptan bir tuvit ceket çıkardı. "Ne soylesen New

Hampshire'e donmen gerektigi konusundaki ikrimi degiştirmem," dedi. "Benim şimdibasketegitmemgerek.GitmezsemKoçFrazerdondugundebanaoncezaturukoşturur.Bugunonunyerinebaşkabirkoççalıştıracakbizi.Frazerkaçanıncanınaokurumdedi.Senburadantemiz giyecek ister misin? Bir gomlegim var, sana uyar... babam New York’tan yollamıştı.BrooksBrothersyanlışnumarayollamış."

"Gorelim," dedi Jack. Sırtındakiler kesinlikle berbat durumdaydı. Kirden oylekatılaşmışlardı ki, Jackkendinidomuzahırındayaşayan,herkesinhorladıgı bir yaratık gibihissediyordu.Richardonanaylonkılıfınıniçindebirbeyazgomlekuzattı."Harika,sagol,"dediJack.Gömleğitorbadançıkardı,topluiğneleriniayıklamayakoyuldu.Üstüneolacaktıgömlek.

"Birdeceketvar,onudadeneyebilirsin,"dediRichard."Dolaptaensonyerdeasılı,bleyzer.Provaet,olurmu?Kravatlarımdandabirinialbari.Birigelirse,St.LouisGunduzluokulundanGazeteMubadelesiiçingeldim,dersin.Yıldaikiuçkereoylebirşeyyapılıyor.Bizimçocuklaroraya gidiyor, onlarınkiler buraya geliyor, birbirimizin gazetesini çıkarıyoruz." Kapıyayürüdü."Yemektenönceuğrar,nasılsındiyebakarım."

Ceketcebineikitükenmeztakılmıştı.Ayrıcaceketininherdüğmesideilikliydi.Birkaç dakika içinde Nelson Binası son derece sakin bir yer oldu. Jack, Richard'ın

penceresindenbaktıgında,kutuphanebinasınınpencerelerindemasalardaoturmuşçocuklarıgorebiliyordu.Patikalardavebahçeningerikalankısmındakimseyoktu. Israrlıbir zil çalıpduruyor, dorduncu dersin başlayacagım duyuruyordu. Jack gerindi ve esnedi. Içine birguvenlikduygusudondu...birokuldubuçevresindeki.Zillerçalıyor,dersleregiriliyor,basketantrenmanları yapılıyordu. Belki burada bir gun daha kalabilirdi. Belki holdeki paralıtelefonlarınbirindenannesinibilearayabilirdi.Uykuaçığınıkapayabileceğikesingibiydi.

Dolabayurudu, bleyzeribuldu.Kolundaki etikethala çıkarılmamıştı. SloatbunudaNewYork’tan yollamıştı ogluna. Ama Richard hiç giymemişti. Gomlek gibi, ceket de bir bedenkuçuktu Jack'e.Omuzlarıpekgeriliyordu.Amakesimirahatoldugundan,kollarınınucundangömleğinmanşetiancakbirsantimçıkıyor,iyiduruyordu.

Jack bir de kravat çıkardı. Kırmızı beyaz çizgili, uzerinde mavi çapalar. Takıp bagladı,

Page 326: STEPHEN KING PETER STRAUB

aynadakendinebaktı,yukseksesleguldu.Sonundabaşarmıştı.Ne isyenibleyzer,şıkkravat,kargibigömlek,alttadaburuşukblucin.Evet,tambirliseöğrencisiydi.

2Richardbuaradaherhalde JohnMcPheeveLewisThomashayranıolmuştu. Jack ra lara

bakıpbirkitapseçmeyeçalıştı.Panda'nınBaşparmagı'nıadındanoturubegendi,alıpyatagauzandı.

Richard basket antrenmanından bir turlu donmek bilmiyordu. Jack odada dolaştı.Richard'ınnedenbukadargeçkaldıgınıanlayamıyor,aklınapeşpeşefelaketihtimallerigelipduruyordu.

Jack beşinci ya da altına kere saatine baktıgı sırada, bahçede artık hiç ogrencigöremediğinifarketti.

Richard'ınbaşınagelenherneyse,bütünokulunbaşınagelmiştiherhalde.Vakit akşama yaklaştı. Richard olmuş muydu yoksa! Belki de tum Thayer Okulu halkı

olmuştu.Olumculhastalıgıgetirendekendisiydi.Richard'ıngetirdigipiliçdışındabutungunbir şey yememişti ama karnı aç degildi: Se il durumda oturuyordu Jack. Nereye gitse hepfelâketmigötürecekti?

3Derkenkoridordabirkeredahaayaksesleriduyuldu.Jackustkattankontrbasmuziginingumgumunubellibelirsizduydu,plakoldugunuanladı.

Ayakseslerikapınındışındadurdu,Jackhızlakapıyadoğruldu.Eşikte Richard duruyordu.Mısır puskulu saçlı iki çocuk geçerken odaya baktılar, sonra

ilerlediler.Müzikkoridoradahaçokgeliyordu."Neredeydinbütünöğledensonra?"diyesorduJack.Richard,"Birazgariptidogrusu,"dedi."Ogledensonrakidersleriiptalettiler.BayDuffrey

çocukların dolaplarına bile gitmelerine izin vermedi. Hepimiz basket antrenmanınagötürüldük.Antrenmandahabilegaripoldu."

"BayDufreykim?"Richard onun anlamamasına şaşıyormuş gibi baktı. "Bay Dufrey mi kim? Bay Dufrey

Müdür.Buokulhakkındahiçmibirşeybilmiyorsunsen?""Hayır ama yavaş yavaş ogreniyorum. Antrenmanın nesi garipti?" "Hani sana Koç

Frazer'in bir arkadaşı gelecek demiştim ya! Hani kaçanı cezalandırırım demişti. Biz de AlMaguiretipiyamanbirbasketçibekliyorduk.ThayerOkulununatletikfaaliyetleripekparlakdeğildir.Buyenigelenözelbirşeyolmalı,diyorduk."

"Dur,bentahminedeyim.Adamsporkonusundahiçbirşeybilmiyordu."

Page 327: STEPHEN KING PETER STRAUB

Richard şaşkınlıkla çenesini kaldırdı. "Evet, evet, bilmiyordu." Jack'e duşunceli gozlerlebaktı. "Agzındaher an sigara vardı. Saçları uzunve yaglıydı.Koç'a falanbenzer yeri yoktu.Koçların selam bile vermeyecegi bir tipti. Gozleri de bir tuhaftı. Bahse girerim esrar daçekiyordur." Richard kazagını çekiştirdi. "Basketten hiç anlamıyordu gibi geldi bana. Biziçalıştırmadı bile. Isınmadan sonra biz genellikle markaj çalışırız. Bu sefer rastgele koşuppotaya basket attık durduk. O da bize bagırdı habire. Guluyordu. Sanki çocukların basketoynaması omrunde gordugu en garip şeydi. Sporu komik bulan bir koç gordun mu senomrunde?Isınmasuresibilegaripti.Bize,sınavyapındiyor,kendisisigarasınıtutturuyordu.Nesayısayıyor,netempoveriyor...herkeskendikendineyapıyordu.Sonra,haydibirazkoşun,dedi.Gerçektendeligibibiradamdı.YarınKoçFrazer'eşikâyetetsemiyiolacak."

"Benolsamneona,nedemüdüreşikâyetederdim,"dediJack.Richard, "Ha, anlıyorum," diye karşı çıktı. "Bay Duffrey de onlardan biri, degil mi?

Diyar'dangelmebiri.""Yadaonlarhesabınaçalışıyor,"dediJack."Herşeyeboylekulptakılabilir,anlamıyormusunsen?Neterslikolsaboylediyebilirsin.

Fazlakolay...buyollaherşeyiaçıklarsın.Delilikboyleolur işte.Gerçekolmayanbaglantılarkurarsınkafanda."

"Vegerçektevarolmayanşeylerigörürsün."Richardomuzlarınıkaldırdıamasuratındasefilbirifadevardı."Kendinsöyledin,"dedi.Jack, "Bir dakika," dedi ona. "Sana Angola'daki binaların yıkılmasını anlatmıştım,

hatırlıyorsun,değilmi?""YağmurKuşuKulesi.""Yamanbelleğinvar.Sanıyorumokazabenimsuçumdu.""Jack,sengerçekten...""Deliyim,biliyorum.Bak,içerigeçipakşamhaberleriniseyretsekbenikimseeleverirmi

dersin?""Sanmam.Çocuklarınçoğudersçalışıyorlardırşusırazaten."Çunku burada neler olup bittigini bilmiyorlar, diye duşundu Jack. Ama soylemedi. Cici

kuçuk yangınlar, sevimli depremcikler... birilerinin gelmekte oldugunun işaretleri... benialmaya...bizialmaya...

"Benim biraz degişiklige ihtiyacım var, ahbap," dedi Jack. Richard'ın peşinden yeşilbadanalıkoridoraçıktı.

Page 328: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:31

THAYERCEHENNEMEDÖNÜYOR

1Degişikligi ilk Jack farkettiveneoldugunuanladı.Daha oncedeolmuştu.Richardodaya

dönmeden.Jackartıksezmeyiöğrenmişti.UstkattangelenMaviSihirmuzigisusmuştu.Buyuksalondakitelevizyondanehaberler,ne

devideofilmivardı.Televizyonuykuhalindeydi.Richard,Jack'adöndü,konuşmaküzereağzınıaçtı.Ilkkonuşan Jackoldu. "Hoşlanmadım, ahbap,"dedi. "Yerli tamtamları susmuş.Her taraf

fazlasessiz.""Haha..."Richard'ınsesiaşıninceçıkmıştı."Richard,sanabirşeysorabilirmiyim?"Tabu,sor.""Korkuyormusun?"Richard'ın yuzu, en çok istedigi şeyin 'Hayır, ne munasebet' diyebilmek oldugunu

gosteriyordu.Hayır,NelsonBinasıakşamlarıbusaattehepboyleolur,diyebilmekistiyordu.AmaneyazıkkiRichardyalansoylemeyibeceremezdi.SevgiliRichard...Jackiçindenbirsevgidalgasınınkabardığınıduydu.

"Evet,"dediRichard."Birazkorkuyorum.""Birşeydahasorabilirmiyim?""Herhalde.""Nedenikimizdefısıltıylakonuşuyoruz?"Richardonauzunuzunbaktı,birşeysoylemedi.

Sonratekraryeşilkoridorasaptı,yürümeyebaşladı.Odalarınkapılarıyaaralık,yadaardınakadaraçıktı. Jack4numaralıodadantanıdıkbir

koku duydu, kapıyı parmaklarıyla itti. "Hangisi keş bunların?" diye sordu. "Ne?" Richardsarsılmıştı. Jack sesli seslikokladı. "Gel sendekokla!"Richardodayauzanıpbaktı.Çalışmalambalarının ikisi de yanıktı. Bir masada tarih kitabı açık duruyor, otekinde Kimya kitabıhazırbekliyordu.Duvarlaraposterleryapıştırılmıştı.CostadelSol,FrodoveSam,EddieVanHelen.Kimyakitabınınüzerinebırakılmışkulaklıktanpekhafifbirmüziksesigelmekteydi.

"Eger yatagın altına arkadaş sakladıgın içinkovulabiliyorsan, esrar içeni rahatkovarlar,değilmi?"diyesorduJack.

'Tabiikovarlar,"dediRichard.Tabladaduranesrarlı sigarayaşok içindebakıyordu. Jackona parmakları arasındaki yanıkları gosterdigi zaman bile bu kadar şoka kapılmamıştı.

Page 329: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Nelsonbinasıboş,"dediJack."Gülünçolma!"Richard'ınsesisertti."Boş ama." Jack eliyle koridoru gosterdi. "Bir biz ikimiz kaldık. Otuz çocugu sessiz

boşaltmakdakolayişdeğildir.Çocuklarçıkmadı.Kayboldu.""Diyar'agittilerdemekistiyorsunherhalde.""Bilemem," dedi Jack. "Belki hala buradalardır. Ama biraz farklı duzeydelerdir. Belki de

oradalardır.BelkiCleveland'agitmişlerdir.Amabizimbulunduğumuzbuyerdedeğiller.""Kapat o kapıyı," dedi Richard birden. Jack yeterince hızlı hareket edemeyince kendisi

uzanıpkapattı."Oyanansigarayısöndürmeyecekmiş...""Elimibilesürmem,"dediRichard."Onlarışikâyetetmemgerek.BayHaywood'a.""Yapar mısın bunu?" Jack hayranlıkla soruyordu. Richard bozuldu. "Yo... herhalde

yapamam,"dedi."Amahoşlanmıyorum.""Düzenemiaykırı?"diye"sorduJack."Oyle." Richard'ın gozleri gozluk camlarının gerisinden meydan okuyordu. Tekrar

koridordayurumeyebaşladı. "Buralardaneleroluyor, anlamak istiyorum,"dedi. "Hem inanbana,anlayacağımda."

Jack içinden, bu belki saglıga esrardan bile zararlıdır. Richie, diye duşundu, sonraarkadaşınınpeşindenyürüdü.

2Holdedurmuşdışarıbakıyorlardı.Richardçimenlikmeydanıgosterdi.Gununsonışıkları

altında Jackbir grup çocugunElderThayerheykeli altında toplanmışdurmaktaolduklarınıgördü.

"Sigaraiçiyorlar!"diyebağırdıRichardöfkeyle."Çimeninortasındasigaraiçiyorlar."Jack birden deminki odadaki esrar kokusunu duşundu. "Içiyorlar, evet," dedi Richard'a.

"Hemsigaramakinesindençıkmasigaradadeğil!"Richardparmakeklemleriyle cama o keli o keli vurdu. Jackonungarip şekildeboşalmış

yatakhaneyi unutuverdigini goruyordu. Deri ceketli, sigara tiryakisi yedek koç daunutulmuştu. Jack'in deliligi bile unutulmuştu. Richard'ın yuzundeki ifade bir tek şeysoylemekteydi: Bu çocukların boyle okulun kurucusunun heykeli dibinde sigara içmesi,dunyanın duz oldugunu soylemek kadar, asal sayıların kalansız bolunebilecegini soylemekkadarsaçma!

"Richard,"dedi."OçocuklarThayerokulundandegil,degilmi?""Sentamdelirmişsin,Jack.Bunlar son sınıf. Hepsini tanıyorum. O komik deri kulahı giymiş olanı Norrington. Yeşilpantolonlusu Buckley. Garson da orada... Little ield de... kaşkollusu Etheridge," diye bitirdisözlerini.

"OnunEtheridgeolduğundaneminmisin?"

Page 330: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Elbette eminim!" diye bagırdı Richard. Birden dondu, pencerenin camım yukarıya itti,soğuğadoğrusarktı.

Jackonugeriçekti."Richard,lütfen,benidinle..."Richarddinlemekistemiyordu.Dönüptekrarsarktıpencereden."Hey!"Yo,dikkatleriniçekme,Richard,Tanrıaşkına..."Hey,çocuklar!Etheridge!Norrington!Littlefield!Neleroluyororada?"Guluşmeler ve konuşmalar birden kesildi. Etheridge'in kaşkolunu takmış olan çocuk

dondu, Richard'a baktı. Onları gorebilmek için başını ha ifçe kaldırmıştı. Kutuphaneninışığıylabatangüneşinsonışıklarıyüzünedüştü.Richard'ıneliağzınadoğruuçtu.

ÇocugunyuzununsagtarafıEtheridge'ebirazbenziyordu...dahayaşlıydı...usluçocuklarıngitmediginiceyerdebulunmuşbirEtheridge'di.Yuzununoburyanıbiryaralartopluluguydu.Alnındakikraterinaltındanhilâlgibibirgözbakıyordu.Ağzınınköşesindenbirtekdişdışarıyauzanmıştı.

Ikizlisi,diyeduşunduJackkesinbiçimde.BuEtheridge'inikizlisi.Hepsimiikizlibunların?Little ield'inikizlisi,Norrington'unikizlisi,Buckley'inikizlisifalan....?Amabuolamaz...yoksaolabilirmi?

"Sloat!" diye bagırdı Etheridge-yaratık. Nelson Binasına dogru iki adım attı. Işıklaryüzününyaralıtarafınıaydınlattı.

"Kapa pencereyi," diye fısıldadı Richard. "Kapa pencereyi. Yanılmışım. Etheridge'e çokbenziyor ama o degil. Belki agabeyi. Belki biri agabeyinin suratına asit atmıştır. O dadelirmiştiröyleolunca.AmaEtheridgedeğil,kapapencereyiJack,hemenkapa..."

AşagıdaEtheridge-yaratıkonlarabiradımdahayaklaştı,sırıttı.Diliigrençşekildeuzundu.Ağzındansarktı.

"Sloat!"diyebağırdıtekrar."Bizeyolcunuver!"Jack'leRichardyerlerindensıçrayıpbirbirlerinebaktılar.Geceyibirulumasesiyırttı...geceolmuştu,evet.Sonışıklarbitmişti.Richard,Jack'abaktı,Jackbiranarkadaşınıngozlerindegerçekbirnefretgordu.Babasının

gozleri.Burayanedengeldin, Jack?Hu?Nedenbenibulaştırdınbupislige?NedenbusaçmaSeabrookAdasımasallarınıgetirdinbaşıma?

"Gitmemiistermisin?"diyesorduJackyavaşça.BiranRichard'ıngözlerindenöfkekıvılcımlarıtutuştu,sonrayineeskiiyiliğigeridöndü."Hayır," dedi, elini dalgın bir hareketle saçlarından geçirdi. "Hayır, hiçbir yere gidecek

degilsin.Etrafta...etraftavahşikopeklervar.Vahşikopekler,Jack.Thayerbahçesinde!Gordunmüsenonları?"

"Evet, gordum, Richie," dedi Jack yavaşça. Richard saçlarını elleriyle duzelteyim derkenbozdu.Jack'inkusursuzarkadaşıbirazderbedergörünmeyebaşlıyordu.

Page 331: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Boynton'atelefonetmeli.Guvenlige.Onuyapmalı,"dediRichard."YaBoynton'a,yakentpolisine,yada…"

Çayırınkarşıtarafındakiagaçlardanbirulumasesiyukseldi.Hemenhemeninsansesinebenzer bir uluma. Richard o tarafa baktı. Dudakları titriyordu. Hasta gibiydi. YalvarangözleriniJack'eçevirdi.

"Pencereyikapa,olmazmı,Jack?Ateşimvargaliba.Sanıyorumsoğukalmışım.""Herhalde,Richard,"dediJack.Pencereyiindirdi,ulumasesinikesmeyeçalıştı.

Page 332: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:32

"YOLCUNUDIŞARIYOLLA!"

1"Yardımetşuna,Richard,"diyesoluduJack."Çekmeceli dolabı kıpırdatmak istemiyorum. Jack,"Richard'ın sesi çocuksuve inatçıydı.

Gozlerinin altındaki mor halkalar demin salonda oldugundan daha belirginleşmişti şimdi."Yeriorasıdeğilonun."

Dışardakibahçedeulumalaryineyükseldi.Yatak kapının onune çekilmişti. Richard'ın odasındaki tum eşyalar yer degiştirmiş

durumdaydı.Richarddurmuş,çevresindekibuduzensizligegozlerinikırpıştırarakbakıyordu.Yataga yuruyup battaniyeleri aldı, birini hiç konuşmadan Jack'e uzattı, otekini yere serdi.Bozukparalarıylacuzdanınıcebindençıkardı,duzgunbiçimdemasanınuzerinekoydu,sonrabattaniyeyeuzandı,yanlarınıkaldırıpbedeninesardı.Gozluklerihalagozunde,yuzusessizbirmutsuzluğuyansıtıyordu.

Dışardaki sessizlik yogun ve ruya gibiydi. Yalnızca ara sıra uzaklardan yukselen ulumaseslerivardı.NelsonBinasıdaesrarengizbiçimdesessizdi.

"Dışardaolanlarhakkındakonuşmakistemiyorum,"dediRichard."Öylekalsınistiyorum!""PekiRichard,onukonuşmayız,"dediJack."İyigeceler,Jack.""İyigeceler,Richard.""?Richardonamuphem,çokyorgunbirgulumsemeyoneltti.Amaogulumsemedeyinede

Jack'inyureginihemısıtacak,hemburkacakkadarsıcaklıkvardı.Richard,"Bunlarınhepsinisabahakonuşuruz,"dedi."Ozamandahaanlamlıvemantıklıgelir,eminim.Ateşindeduşerherhaldeozamanakadar."

Sonrayandonupgozlerinikapadı.Beşdakikasonra,sertyerdeyatmasınaragmenderinbiruykuyadalmıştı.

Jack uzun sure oturdu, dışardaki karanlıga baktı. Bazen Spring ield caddesinden geçenarabalarınışıklarınıgoruyorduamabazendeışıklarvearabalarbileyokoluyor,sankiThayerokulugerçeğindışınakayıporadatekbaşınaduruyormuşgibiyalnızkalıyordu.

Ruzgar hızlanmaktaydı. Jack bahçedeki agaçların son donmuş yapraklarının kıpırdarkençıkardıgı çıtırtıyı duyuyordu. Dallar birbirine vurdukça kemik gibi sesler çıkarıyordu.Binalarınarasındauğulduyordubuzgibirüzgâr.

Page 333: STEPHEN KING PETER STRAUB

2"Geliyor,"dedi Jackgerginbir sesle.Aradanbir saateyakın suregeçmişti. "Etheridge'in

ikizlisi.""Kimoo?""Boşver,"dediJack."Senuyu.Görmekistemezsin."AmaRicharddogruluyordu.Gozleribinayadogruyuruyengolgeyeilişmedenoncebahçeye

doğrubaktı.Sankibirşokauğradı,birkorkuyakapıldı.Karşıbinayısaransarmaşıklardahabusabahyapraksız,pekaçıkyeşilkenşimdiçirkinbir

halalmıştı.Parlakbirsarırengedönüşmüştü."Sloat!Yolcunubizever!"BirdenRichardherşeydençokuyumayıistedi.Bugripgeçenekadaruyuyacaktıaralıksız.

Uyandıgında hastalıgının grip olduguna karar vermişti. Soguk algınlıgı falan degil, resmengripti.Ondangoruyordubu igrençhayalleri.Açıkpencerededurmasaydıkeşke.YadadahaonceJack'ipenceredeniçerialmasaydıkeşke.Richardbunuduşunduguiçinbirandapişmanoldu,derinbirutançduydu.

3JackyangozleRichard'abaktı.O solgun ten,odışarıugramışgozler,Richard'ıngittikçe

sapıttığınıanlatıyordu.Pencerenin dışındaki yaratık kısa boyluydu. Buzlu çimenlerin uzerinde dururken uzun,

kıvrık parmaklı elleri ta dizlerinin hizasına kadar geliyordu. Uzerinde ordumalı bir parkavardı.SolgoguscebinekeçekalemleEtheridgediyeyazmıştı.Ceketinfermuarıçekilmemişti.Onuaçıkduruyordu.Içindenyırtık,buruşukbirgomlekgorunmekteydi.Biryanındakanveyakusmuk lekesine benzer bir leke vardı. Buruşuk lacivert kravatına E markası işlenmişti.Kravataikidiken,kravatiğnesigibitakılmışduruyordu.

BuyeniEtheridge'inyüzününyalnızcayansıişlevgörüyordu.Saçlarındakirlervardı."Sloat!Yolcunubizever!"Jack, Etheridge'in manyak ikizlisine tekrar baktı, gozleri takıldı. Yaratagın gozleri

yuvalarında titredi.Diyapozongibi titriyordubebekleri. Jackbakışlarınıkaçırmak için çabaharcamakzorundakaldı.

"Richard,"diyeinlediJack."Gözlerinebakma."Richardcevapvermedi.GaripbirilgiyleEtheridge'insırıtankopyasınabakıyordu.Jackkorktu,arkadaşınıomzuyladürttü."Ah,"dediRichard.BirdenJack'inelinesarıldı.Kendialnınagoturdu."Sıcakmıyım?"diye

sordu.JackeliniRichard'ınalnındançekti.Alnıbirazılıktıama,okadar.

Page 334: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Epeysıcak,"diyeyalansöyledi."Biliyordum." Richard rahatlamıştı. "Birazdan revire gidecegim, Jack. Sanırım bana bir

antibiyotikgerek.""Onubizever,Sloat!""Çekmecelidolabıpencereninönüneçekelim,"dediJack."Sen tehlikede degilsin, Sloat!" diye seslendi Etheridge. Guven vermek istercesine

sırıtıyordu.Yaniyüzününsağıöylesırıtıyordu.Soluaynıölübakışlabakmaktaydı.Etheridge'enasılbukadarçokbenzeyebilir?"diyesorduRichardgaripbirsukunetle"Sesi

camdannasılbukadarnetduyulabilir?Yuzundenevar?"Sonsoruyusorarkensesitizleşmiş,deminkitelaşınatekrarulaşmıştı.OsonsoruşuandaenonemlisorugibigeliyorduRichardSloat'a."Etheridge'inkravatınıneredenbulmuşJack?"

"Bilmiyorum," dedi Jack. Içinden, şu anda kesinlikle Seabrook adasındayız, Richie, diyedüşündü.Buişsenikusturanakadarsürecek.

"Veronubize,Sloat,yoksageliralırız!"Etheridgeyaratıkyamyamgibisırıtıptekuzundişinigösterdi."Yolcunudışarıyolla,Sloat,oolmuşzaten.Oolmuş!Egeryollamazsanyakındakokusunu

duyacaksın!"Jack,"Yardımetdedolabıçekeyim,"diyetısladı."Evet,"dediRichard."Evet,peki.Onuçekelim,sonrabenyatıyorum.Belkibirazdanrevire

giderim.Nedersin,Jack?Nedersin?İyibirplanmı?"YüzüJack'eevetdesindiyeyalvarıyordu."Bakarız,"dediJack."Sırayla,öncedolap.Belkitaşatarlar."

4Az sonra Richard yine uyumuş, uykusunda mırıldanmaya başlamıştı. Bu da yeterince

kötüydüama,gözlerindenyaşlarakmayabaşlayıncaişdahabeteroldu."Onu feda edemem," diye inliyordu Richard. Beş yaşındakilerin şaşkın sesiyle

konuşuyordu. Jack ona baktı. Teni buz gibi kesildi. "Onu feda edemem, babamı istiyorum,lutfen biri babam nerede soylesin, daha şimdi dolaba girdi ama dolapta yok, babamıistiyorum,obananeyapacağımısöyler,lütfen..."

Kocabirtaşcamıkırıpodayadaldı,Jackavazıçıktığıkadarbağırdı.Taş,dolabınarkasınaçarptı.Dolabıtampencereninonuneçekmişlerdiçunku.Birkaçkırık

cametrafasaçıldı,sağavesoladüştü,dahadaparçalandı."Yolcunubizever,Sloat!""Yapamam,"diyekıvrandıRichardbattaniyeninaltında."Ver onu bize!" Gulen, uluyan bir ses yukseldi dışardan. "Onu Seabrook Adasına geri

götüreceğiz,Richard!SeabrookAdasına...yeriorası!"

Page 335: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bir taşdaha. Jack içguduselbirhareketlebaşını egdi.Bu taşdadolabınarkasına çarptı.Köpekleruluyor,havlıyor,hırlıyordu.

"Seabrook Adası olmaz!" diye mırıldandı Richard ruyasında. "Babam nerede? Dolaptançıkmasınıistiyorum!Lütfen,lütfen,SeabrookAdasıolmaz,omasallarolmaz.LÜTFEN..."

Jackdizustuçoktu,Richard'ıelindengeldigikadarhızlasarstı,uyanmasınısoyledi,bubirrüya,dedi,uyanTanrıaşkına,uyan,dedi.

"Lutfen-lutfen-lutfen."Boguk,insansesinebenzemeyenbirkoroyukseldidışarda.DoktorMoreau'nunadasındangeliyordusankisesler.

"Uuuu-yanuuuu-yan-uuuu-yan!"diyeikincibirkorokarşılıkverdi.Köpeklerhavladı.Taşlartekraruçtu,pencerenincanımınbirazınıdahakırdı,dolabınarkasınaçarptı,dolabı

sarstı."BABAM DOLAPTA!" diye bagırdı Richard. "BABA, ÇIK ORDAN, LUTFEN ÇIK,

KORKUYORUM!""Lüüüt-feeeen-lüüüt-feeen-lüüüüt-feeen!""Uuuuu-yaaaan-uuuuu-yaaaan-uuuu-yaaaan!"Richard'ınellerihavadasavruluyordu.Taşlar uçup dolaba çarpıyordu. Yakında buyuk bir taş gelecek, ucuz mobilyayı ya

parçalayacak,yadaüstlerinedevirecekti.Dışardakiler guluyor, bagırıyor, igrenç şarkılarına devam ediyorlardı. Kopekler

kalabalıklaşmıştı.Onlardahırlayıphavlıyordu."BABAAAAAAA...!"Richardtüylerürpertentizbirçığlıkattı.Jackonunyanağınabirtokatsavurdu.Richard'ın gozleri açılıverdi. Bir an Jack'e hiç tanımayankorkunçbakışlarla baktı. Sanki

gordugu ruyaaklınıbaşındanalmışgibiydi.Sonraupuzun, titrekbir solukçekti, içini çekergibisaldı.

"Kabus," dedi. "Ateşten herhalde. Korkunç. Ama neydi, tam hatırlamıyorum!" Bunu pekaceleeklemişti.Jack'inböylebirsorusoracağındankorkunçolmalıydı.

"Richard,buodadançıksakiyiolurbence,"dediJack."Buoda...?"Richard,Jack'eonudelisanıyormuşgibibaktı."Bunuyapamam,Jack.Ateşim

çokyüksek.Enazındankırkolmalı,belkikırkbir,kırkiki...Benasla...""Richard, ateşin bir derece ya yukselmiştir, ya da yukselmemiştir bile," dedi Jack sakin

sakin."Okadarbileolduğunusanmıyorum...""Yanıyorumben,"diyeitirazettiRichard.'Taşatıyorlar,Richard.""Hayaller taş atamaz, Jack." Sanki bir ruh hastasına basit ama onemli bir

Page 336: STEPHEN KING PETER STRAUB

gerçeği*açıklıyordu."BunlarhepsiSeabrookAdasımasalı.Buyalnızca..."Pencereyebiravuçtaşdahaçarptı."Yolcunudışarıyolla,Sloat!""Gel, Richard," dedi Jack. Arkadaşım omuzlarından tutup ayaga kaldırdı, kapıya yurutup

koridoraçıkardı.ÇokacıyorduRichard'a.BelkiWolfaacıdığıkadardeğilama...yakındı."Yo...hastayım...ateşim...yapamam..."Arkalarındadolababiravuçiritaşdahaçarptı.Richardbirçığlıkattı,boğulmaküzereolanbirçocukgibiJack'esarıldı.Dışardanvahşi,çığlıklıgülmesesleriduyuldu.Köpekleruludu,birbiriyleboğuştu.Jack, Richard'ın yuzunun daha da beyazlaştıgını gordu. Çocuk ayakları uzerinde

sallanıyordu. Jack atıldı ama Richard'ı yakalayacak kadar çabuk davranamadı... Richard birandaReuelGardener'inodasınınaçıkdurankapısındaniçeridevrildi.

5Basit bir baygınlıktı. Jack baş parmagıyla işaret parmagı arasındaki baglantı noktasını

çimdikleyinceRichardhemenayıldı.Dışardaolupbitenlerhakkındakonuşmuyordu. Jack'innedensözettiğinianlamamazlıktangeliyordu.

Koridorda tedbirli adımlarlamerdivenlere dogru ilerlediler. Buyuk salona vardıklarındaJackbaşınıiçeriuzatıpbirıslıkçaldı."Richard,şurayabak!"

Richard isteksizce baktı. Salon altust durumdaydı. Sandalyeler devrilmiş, koltuklarınyastıkları bıçaklarla yarılıp içleri açılmıştı. Elder Thayer'in duvarda asılı duran yaglı boyaportresinin suratı kazınmış, birisi kalemle adamın beyaz saçları arasına bir çift boynuzçizmiş,birbaşkasıburnununaltınabirbıyıkeklemiş,bir uçuncusudebacaklarınınarasınakababirphalluskondurmuştu.Kupadolabınıncamıdabinparçahalindeyerdeyatıyordu.

Jack arkadaşının yuzundeki o sarhoş gibi, inanmaz korku ifadesinden pek hoşlanmadı.Richardiçintanıdığı,sevdiğiThayerokulununböyledeğişmesindense,koridordacinlerinciritatması, canavarların mekik dokuması bile bir bakıma daha kolay kabul edilecek şeylerdi.ThayerOkulunuRichardbellikisoyluveiyibiryerdiyekabulediyordu.Hiçbirşeyindeğerininkalmadıgısaçmabirdunyada,saglambirkaleydiRichard'agoreorası.Dolabagirenbabalarbileçıkmayabiliyordubudünyada.

"Kim yapmış bunu?" diye sordu Richard o keyle. "Manyaklar yapmış!" Bu cevabı kendikendinevermişti."Öyleolmalı."Jack'ebaktı.Yüzünebirkuşkuifadesibulutgibiyerleşti."BelkiKolombiya'lılardır,"dedibirden."BelkiKolombiyalılardır.Bubiruyuşturucusavaşıylailgilidirbelki,Jack.Buaklınagelmişmiydi?"

Jack'in içinden bir kahkaha patlatmak geldi. Işte bu ancak Richard Sloat'un aklınagelebilecek bir açıklamaydı. Kolombiyalılar. Kokain savaşı onları Illinois'un Spring ieldkentindekiThayerokulunagetirmiş,sevgilidostumWatson...Busorununçozumşansıyuzdeyedibuçuk.

Page 337: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Herşeymümkünherhalde,"dediJack."Bizüstkatabirbakalım.""Nediye,Tanrıaşkına?""Şey... belki birini buluruz orada." Aslında Jack buna kendi de inanmıyordu ama,

soyleyebilecegi bir sozdu en azından. "Belki orada saklanan biri vardır. Bizim gibi normalbiri."

Richard,Jack'ebaktı,salondakidokuntuyebirkeredahabaktı,yuzuneoacıifadesitekrargeldi.Sankidemekistiyorduki,benbusahneyedahafazlabakmakistemiyorumamanedenseyalnızbunabakmakgeliyoriçimden.Birsorgubu.Limondilimini ısırmakgibi,karatahtayıtırnağımlaçizmekgibi,çatakfayansasürtmekistemekgibibirsorgu.

"Ulkedeuyuşturucubol,"dediRichardkonferansverirgibi."Geçendebirdergideokonudabiryazıokudum,Jack.Belkidışardakiotiplerkeştir!Belkihepsi..."

"Yürü,Richard,"dediJackalçaksesle."Merdivenleri çıkabilir miyim, bilemiyorum." Richard o zayıf itirazlarından

vazgeçmiyordu."Belkiçıkamayacakkadarateşliyimdir.""Eh, iyi bir Thayer ogrencisine yakışır biçimde çaba gostersen," dedi Jack. Onu

merdivenleredoğruyürüttü.

6Ikincikatsahanlıgınavardıklarında,sankidışardabirkaçduzinedegilde,yuzlercekişilik

birkalabalıkvarmışgibiseslerduyulmayabaşlamıştı.Kiliseninçanlarıdeliceseslerçıkararakçalıyordu.

Bu çan sesleri başıboş kopeklerin bahçede deli gibi koşmasına yol açtı. Birbirlerinesaldırıyor, çimenler uzerinde yuvarlanıyordu kopekler. Çimenler çok bozulmuş, yer yerkelleşmiş,renkleriatmıştı.Jackpenceredenbakarkenbirkopekoradakiagacadogrusaldırdı,bir başkası Elder Thayer'in heykelinin uzerine atıldı. Kopegin dişleri kapanırken tunçheykeldenkanlarakmayabaşladı.

Jackiçibulanarakbaşınıçevirdi."Haydi,gel,Richard,"dedi.Richarditirazetmedenyürüdü.

7Ikinci katta tummobilyalar devrilmiş, pencere camları kırılmış, yerlerde taşlar yatıyor,

plaklarsağasolauçmuş,rastgeleduruyordu.Elbiselerdehertarafasaçılmıştı.Uçuncu katta hava buhar dolu, dumanlıydı. Tropik iklim gibi de sıcak bir nem vardı.

"Duşlar"diyeyazılıkapıyayaklaştıklarındaiçerdenkorkunçbirsıcaklıkhissettiler.Saunagibi."Buradakal,"dediJack."Benibekle."

'Tabii, Jack."Richard'ınsesisakindi.Duşlardanakansuyaragmenduyabilecekkadarbirsesiancakçıkarıyordu.Gözlükcamlarıbuğulanmıştı.Silmekiçinbirçabagöstermiyordu.

Page 338: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack kapıyı itip içeriye girdi. Içerde sıcaklık yapış yapış ve yogundu.Ustu başı bir andaterden ve nemden sırılsıklam oldu. Fayans duvarlar suyun sesini yankılayıp ugulduyordu.Duşlarınyirmisideaçıktı.Hepsininsuyu,ortayerdeyığılısporkıyafetlerinedoğruçevrilmişti.Sular o giysilerden yavaşça akıyor, yerde golleniyordu. Jack pabuçlarını çıkardı, kenardandolaştı. Duşların dibinden gidiyor, ıslanmamaya, haşlanmamaya çalışıyordu. Bumusluklarıkim açtıysa, soguk suyu açma zahmetine katlanmamıştı besbelli. Jack hepsini birer birerkapattı.Aslındabunuyapmasıiçinbirnedenyoktu.Hiçbirnedenyoktu.Vakitkaybettigiiçinkendi kendini azarlıyordu bir yandan. Buradan kurtulmak için bir yol arıyor, duşunuyorolması gerekirdi. Nelson Binasından ve Thayer Okulu bahçesinden bir an once, baltakafalarınainmedenkurtulmalarışarttı.

Evet,birnedeniyoktu.BelkidekaostanduzenyaratmakihtiyacınıduyantekkişiRicharddeğildi.

TekrarkoridoraçıktığındaRichard'ıbulamadı."Richard?"Yüreğiningöğsünüparçalamakistercesineçarptığınıduydu.Cevapgelmedi."Richard!"Havadakolonyakokularıvardı.Bolmiktarda."Richard,necehennemdesin!"Richard'ıneliJack'inomzunadokundu,Jackbirçığlıkattı.

8DahasonraRichardona,"Niyeöylebağırdın,anlayamıyorum,"dedi."Bendimalttarafı.""Sinirlerimbozukdaondan,"diyeaçıkladıJack.Uçuncukatta,AlbertHumbertdiyeka iyeliadıolanbirçocugunodasındaoturmaktaydılar.

Richard o çocuga Gobek Albert diye isim takmış olduklarını anlatıyordu. Okulun en şişkoçocuguydu. Jack buna inanıyordu. Odanın içi şaşılacak kadar bol yiyecekle doluydu.Çikolatalar, gofretler, fındık fıstık, şekerler... Çocugun en korkulu hayali belli ki baskettakımındanatılmakyada sınavdaçakmakdegil, geceuyandıgındamısırpatlagı veyaakideşekeribulamamaktı.Yiyeceklerinçoğusağasolaatılmıştı.Bazıkavanozlarkırılmış,içindekilerdokulmuştu. Dolabın ust katında kavanoz kavanoz yenileri duruyordu. Birinin uzerindekikartta,"Annendenmutludoğumgünüdilekleriyle,sevgilioğlum..."diyeyazılıydı.

Demek bazı seven anneler şeker yolluyor, bazı seven babalar da Brooks Brothers'danbleyzerceketleryolluyor,diyeduşunduJack.Bunlarınarasındabirfarkvarmı,yokmu,onudaJasonbilirancak.

Gobek Albert'in odasında, kendilerine çılgın bir ziyafet çekecek kadar yiyecek buldular.Dilim dilim salamlar, sirkeli yagda kızartılmış patates cipsleri, bir paket biskuvi... Jack,Albert'in koltugunu koridordan bulup getirmiş, pencerenin onune koymuş, oturuyordu..Richard,Albert'inyatağınayerleşmişti.

"Evet,kesinliklesinirlisin,"dediRichard.Jackonabirbiskuvidahaikramettigindebaşım

Page 339: STEPHEN KING PETER STRAUB

iki yana salladı. "Paranoid gibisin. Son iki ayı yollarda geçirdigin için olmalı. Eve, anneninyanınadönüncebirşeyinkalmaz,Jack."

Jack boşalan biskuvi kutusunu elinden fırlatarak, "Richard," dedi. "Numarayı bırakalım.Dışarda,okulunbahçesindenelerolduğunugörebiliyormusun?"

Richard dudaklarını yaladı. "Onu sana açıklamıştım," dedi. "Ateşim var benim. Buyukihtimalle bunların hiçbiri olmuyordur aslında. Duzen yine yerindedir. Benim zihnim egipbüküyordurumu.Obirihtimal.İkinciihtimalde...şey...uyuşturucusatıcıları..."

Richard,Albert'inyatağıüzerindeÖneeğildi."Senuyuşturucufalankullanmayıdenemedin,değilmi,Jack?Yollardayken?"ZekibakışlarparıldıyorduRichard'ıngozlerinde.Iştebudabirihtimal,diyorduaklından.

Budadeliliginbiryolu.Jackbelkiçılgınbiruyuşturucuoyununakarışmıştır.Buinsanlaronuizlemekiçindoluşmuşturburaya.

"Hayır,"dediJackyorgunbirsesle."Bensenihepgerçekçiliginsimgesisayardım,Richard.Kendibeyninidolaylarısaptırmakiçinkullanacağınhiçaklımagelmezdi."

"Jack...bukelimeoyunu...kendindebalgibifarkındasın.""Spring ield-Illinois'da uyuşturucu savaşları, ha?" dedi Jack. "Seabrook Adası masalı

anlatanhangimizşimdi?"Tam o anda Albert Humbert'in penceresinden içeri iri bir taş uçtu, pencerenin camım

parçalayıpyerleresaçtı.

Page 340: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:33

RICHARDKARANLIKTA

1Richardbağırdı,kolunuyüzünesiperetti.Camlarheryanauçuyordu."Yollaonudışarı,Sloat!"Jackayağakalktı.İçinidonukbiröfkedoldurmuştu.Richardonunkolunasarıldı."Jack,hayır!Uzakduropencereden!""Allah kahretsin!" diye hırladı Jack. "Benden yenilecek bir pizzaymışım gibi soz

edilmesindenbıktımusandım."Etheridge-yaratık bahçe yolunun ortasında durmuştu. Çimenleri ayıran kaldırımdan

onlarabakıyordu."Defoloradan!"diyebağırdıJackona.Beyninebirdenbirilhamdolmuştu.Birankararsızlık

geçirdi, sonra tekrarhaykırdı. "Sanaoradandefolmanı emrediyorum!AnnemKraliçe adınaemrediyorum!Hepinize!"

Etheridge-yaratık suratına kırbaç yemiş gibi irkildi, sonra şaşkınlıgı geçti ve sırıttı. "Ooldu,Sawyer!"diyeseslendi.AmaJack'ingozleridahabirkeskinleşmiştisonseruvenlerindenbu yana. Yaratıgın suratındaki sahte zaferin altındaki tedirginlik duygusunu sezebiliyordu."KraliçeLauraöldü,seninannendeöldü.NewHampshire'de...Öldüvekokuştubile..."

"Defol!"diyebağırdıJack.Etheridge-yaratığınyinebüzüldüğünügördü.RicharddaJack'inyanına,pencereninonunegelmişti."Neyebagırışıyorsunuzikiniz?"diye

sordu.Aşagıdakisırıtanyaratıgabakıpduruyordu."EtheridgeneredenbiliyorseninanneninNewHampshire'deolduğunu?"

"Sloat!"diyebağırdıyaratık."Kravatınnerede?"Richard'ınsuratınasuçlubirifadegelipyerleşti,eligömleğininaçıkyakasınauçtu."Buseferlikbağışlarız...yolcunubizeyollarsan,Sloat!"diyehaykırdıyaratık."Onuyollarsan

herşeyeskihalinedöner!Bunuistersin,değilmi?"Richard başım evet anlamında sallaya sallaya yaratıga bakıyordu. Jack onun başını

sallamakta oldugundan emindi. Bakmadıgı halde. Richard'ın yuzunde se il bir ifade vardı.Gözleriakamayanyaşlarlaparıldıyordu.Herşeyineskihalinedönmesiniokadarçokistiyorduki!

"Buokulusevmiyormusun,Sloat?"diyebağırdıyaratıkyukarıya.

Page 341: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Evet,"diyekekelediRichard.Hıçkırığınıyutmayaçalıştı."Evet,tabiiseviyorum!""Bu okulu sevmeyen serserilere ne yaparız, biliyorsun, degilmi? Ver onu bize! Her şey

sankioburayahiçgelmemişgibiolsun!"Richardyavaşçadöndü,Jack'ekorkunçboşgözlerlebaktı."Senkararver,Richie,"dediJackyumuşakbirsesle."Ustunde uyuşturucu taşıyor, Richard," diye seslendi yaratık. "Dort beş çeşit! Kokain,

esrar,melek tozu!Batıyayolculugununparasını çıkarmak içinhepsini satıyor!Sanageldigizamansırtındaolanogüzelpaltoyuneredenaldısanıyorsun?"

"Uyuşturucu!"diyemırıldandıRichardürperiprahatlayarak."Biliyordum.""Ama buna inanmıyorsun," dedi Jack. "Senin okulunu degiştiren şey uyuşturucu degil,

Richard.Heleşuköpekler...""OnudışarıyollaSİ..."Etheridge-yaratığınsesihafifliyor,uzaklaşıyordu.Iki çocuk tekrar aşagıya baktıklarında onu goremediler. Jack yavaşça, "Baban nereye

gitmiştidersin?"diyesordu."Dolaptançıkmadığızamannereyegitmiştisence,Richard?"Richard donup ona baktı. Her zaman sakin, zeki ve rahat olan yuzu sanki parça parça

oluyormuş gibi se ildi. Gogsu inip kalkmaya başladı, birden Jack'in kollarına yıgıldı, panikiçindeonasarıldı."Annemedokundu!"diyebagırdıJack'e.Tumvucudutitriyordu.Neredeyseçokecekti."Banadokundu,banadokunduoradakibirşeybanadokunduveNEOLDUGUNUDABİLEMİYORUM!"

2Richard yanan alnını Jack'in omzuna dayayıp yıllardır içinde tuttugu hikayeyi nihayet

agzındançıkardı.Sozlerbiçimibozulmuşmermilergibi,kulçelerhalindeçıkıyorduagzından.Jack onu dinlerken kendi babasının nasıl garaja girip, kayboldugunu, iki saat sonra nasılilerdekikoşeyidonupgeldiginihatırladı.OolaydayeterincekotuyduamaRichard'ınbaşınagelen bin beterdi. Richard'ın ille gerçek diye tutturup ona demir pençeyle sarılması da buolaylaaçıklanmışoluyordu.Gerçek,butungerçekveyalnızcagerçekdeyipduruyorduRichard.Her tur hayali, hatta kurgu bilimi bile istemeyişi de açıklanmış oluyordu. Jack okuldan dahatırlardı. Richard gibi tipler neHeinlein'a, neAsimov'a, neArthur C. Clarke'a ne de LarryNiven'e yuz verirlerdi. Onun yerine kosinusleri, logaritmaları tıksırana kadar yutmayahazırdılar.Richardisehepsindenbeterdi.Onunhayalnefretiokadarderindiki,odevolarakokunması gerekmiyorsa eline roman aldıgı gorulmemişti. Çocukken ozeti çıkacak kitaplarıJack'eseçtirir,neolduklarınaaldırmaz,elinealıncapilavyiyormuşgibiçigner,yutardı. Jackiçin Richard'ın begenecegi bir hikaye bulmak iddia haline gelmişti. Onu oyalayacak,ilgilendirecek, ayaklarını yerden kesecek bir şey... Jack'e oyle olurdu bazen iyi bir romanokudugunda.RomanlarıniyilerihemenhemenHayallerkadariyiolurduonagore.Diyar'ınbiraçıdangorunumunuanlatırgibiolurduherbiri.AmanekadarugraşırsaugraşsınRichard'ıniçinde bir kıvılcım tutuşturamamıştı. Ister Al Midilli olsun, ister Şeytan, ister Ben BirEfsaneyim...Richard'ın tepkisi hepaynıydı.Kaşlarını çatar, dikkatleokur, sonundada çatık

Page 342: STEPHEN KING PETER STRAUB

kaşlı,dikkatlibirkitapodeviyazardı.Odevya5-6gibibirnotalır,yadaIngilizceogretmeniogunpekcomertbirgunundeysebelki7alırdı.Richard'ınteşekkuregeçmeonurunuarasırakaçırmasınınsorumlusuhepbubeşlerlealtılardı.

Jack, William Golding'in "Sinekler Tanrısı"nı bitirdiginde vucudunu ateşler basıyor,urperiyordu.Biryandanhayranlıkduyuyor,biryandankorkuyordu.Guzelkitaplarbittigindehep duydugu duyguyu duyuyordu yine... keşke bitmese, diyordu. Keşke devam etse... tıpkıhayatgibi...Amahayatoguzelromanlardanokadardaha,sıkıcı,okadardahaamaçsızdıki!Richard'ınosırabirkitap odevihazırlamasıgerektiginibildigi içinonavermiştiSineklerinTanrısı’nı.BukayıpçocuklarınvahşiligedonuşhikayesininRichard'ı sarsacagındanemindi.AmaRichardokitabıdadigerkitaplargibilaplapokumuş,sonradaotopsiyapargibibirodevdaha hazırlamıştı. Neyin var senin? diye patlamıştı Jack o zaman. Guzel bir hikaye nedenulaşamıyor sana, Richard? Richard ona şaşkın şaşkın bakmış, Jack'in o kesini bir turluanlayamamıştı.Sonunda,eh,uydurmahikâyeniniyisiolmaz,öyledeğilmi?deyivermişti.

Ogun Jack iyiceşaşalamıştıRichard'ınher turhayal urununu reddetmesine.Amaşimdibiraz daha iyi anlıyordu. Anlamak istediginden de daha iyi belki. Herhalde Richard'a birkitabınkapagımaçmak,odolabınkapagınıaçmakgibigeliyordu.Belkiherrenklikitapkapagıonacanındanbezdiğiosabahıhatırlatıyordu.

3Richardbabasınıondekibuyukyatakodasınınbolmeşeklindeayrılmışdolabınagirerken

gormuştu. Babası kapıyı da ardından kapatmıştı. Richard beş... belki altı yaşındaydı. Yediolmadıgı kesindi. Beş dakika beklemiş, sonra on dakika beklemiş, babası dolaptan halaçıkmayınca biraz korkmaya başlamıştı. Seslenmişti ona. Babası cevap vermeyince dolabayaklaşıp yaklaşıp tekrar seslenmiş, aradan on beş dakika geçip babasından hala ses solukgelmeyinceRicharddolabınkapısınıaçıpiçeriyeyürümüştü.İçerisimağaragibikaranlıktı.

Vebirşeyolmuştuoanda.Kaimtuvit ceketleri,pamuklugomlekleri, ipekleri ite ite ilerlerkendolabıno tozlu,guve

kokusununyerinebirbaşkakokugelmeyebaşlamıştı. Sıcak, ateşlibirkoku.Richard onunugormeden ilerlemeyi surdurmuştu. Babasının adını haykırıyor, dolabın dibinde yangınçıktıgım,babasınınyanmaktaoldugunuduşunuyordu.Kokuyangınkokuşuyduçunku.Birdenbastığıtahtalarınayağınınaltındayokolduğunuhissetmişti.Toprağabasmaktaydı.Garipkarasinekler uçuyordu çevresinde. Pabuçlarının uzerine konuyordu o sinekler. Gozleri deduyargalarının uçundaydı. Baba! diye bagırıyordu Richard. Ceketlerle takım elbiseler degitmişti.Amaayaklarınınaltındabembeyazkarlaryoktu.Kapkara,kirlibirtoprakvardı.Leşkokanbir toprak.Herhaldebu igrenç sineklero topraktançıkıyordu.Richard'ın çıglıklarınabaşka çıglıklar cevap veriyordu. Çıglıklar ve delice kahkahalar. Çevresinde dumanlardolanıyordu. Richard donup sendeleyerek geldigi tarafa ilerlemeye başlamıştı. Korler gibiellerini oneuzatıyordu.Ceketleriarıyor,o tozkokusunu,oguvekokusunuarıyordu.Birdenbileğinebirelsarılmıştı.

Baba?diyesormuştuRichard.Başımegipbaktıgındabileginesarılanelininsaneliolmayıp

Page 343: STEPHEN KING PETER STRAUB

kabuklu, yeşil bir kol oldugunu gormuştu. O yeşil kol, bir başka uzun hortuma baglıydı.Hortumun ucu karanlıkta kayboluyor, o tarafta yalnızca karanlıktan bakan bir çift san,yukarıyadoğruçekikgözgörünüyordu.AçaçbakmaktaydıgözlerRichard'a.

Richard haykırarak kendini kurtarıp kor gibi karanlıklara atılmıştı. Arayan parmaklarıbabasının spor ceketlerini, takım elbiselerini yeniden buldugu, kulakları askılarıntokuşmasındançıkanomantıklısesiişittigisırada,yeşiluzantıbuseferensesinesarılmıştı...vesonradakaybolmuştu.Richard,yuzukulgibi,titreyerekbeklemiştiodolabındışında.Tamuç saat beklemişti. Dona dona. Tekrar içeriye girmeye korkuyordu. O sarı gozlerdenkorkuyordu.Babasınınolmuşoldugundangiderekdahaçokeminoluyordu.Dorduncusaatinsonunda babası odaya donmuştu. Ama dolaptan degil, odanın kapısından girmişti. Girdigikapı Richard'ın arkasındaydı. O andan sonra Richard hayal denilen şeyden kesinlikle uzakdurmuştuartık.Hayallehiçbirilişkisiolsunistemiyordu.Ogunkuonayetmişti.Butunomruboyuncayeterdibukadarı.Hemenayagafırlayıpbabasınakoşmuştu.SevgiliMorganSloat'a.Onu oyle sımsıkı kucaklamıştı ki, kolları bir hafta agrımıştı.Morgan onu kaldırıp kucagınaalmış, ona gulmuş, neden bu kadar solgun oldugunu sormuştu. Richard da gulumsemiş,herhalde kahvaltıda yedigi bir şeyin dokundugunu, şimdi kendini daha iyi hissettiginisoylemiş, babasınınyanagını opupkokusunu içine çekmişti.Aynı gun ogleden sonrabutunmasalkitaplarını,resimlikitaplarını,kuçukler içinokumakitaplarını,perimasalıkitaplarınıtoplamışbirkutuyadoldurmuş,bodrumaindiripbırakmıştı.Içinden,depremolupyeraçılsa,bu kutuyu yutsa uzulmem, hatta sevinirim, diye duşunmuştu. Oyle bir şey olmamıştı amaRichardkitaplarımkaranlığakapattığıiçinmemnunduyinede.

Bir daha bakmamıştı onlara. Babasının dolabına da girmemişti. Ara sıra ruyasında,yatagının altında biri varmış gibi gorurdu. Ya da odasının dolabında. Sarı, çekik gozlu biri.Amabileginesarılanyeşiluzantıyıasladuşunmemişti.ThayerokulundaogunarkadaşıJackSawyer'inkollarınayığılıpağlayıncayakadar.

Yeterdionaogünküserüveni...ebediyen.

4Jack aslında Richard'ın, hikayesini anlattıktan ve rahatça agladıktan sonra tekrar aşagı

yukarınormalhaline,omantıklıkişiliginedoneceginiummuştu.Richard'ınişisonunakadargoturmesiniistedigiyoktu.Çılgınlıgınendışucunukabullenecekkadartavizverse,omuthişzekasınıbirkurtuluşyolubulmakiçinJack'eyardımetmeyeyoneltebilirdi.Thayerokulundankurtuluşyolu,hiçdegilse.JackozamanRichard'ıtumuyledelietmedenonunhayatındançıkıpgidebilirdi.

Ama oyle olmadı. Jack onunla konuşmaya, orta kendi babası Phil'in garaja nasıl giripkayboldugunuanlatmayaçalıştıgındaRicharddinlemeyireddetti.Ogeçmişgunde,odolaptaolupbitenlerinhikayesi açıga çıkmıştı ama (Richardhala inatla o işinbir hayal oldugundadireniyordu),yinedahafazlasınıistemiyorduRichard.Hiçbirzaman.

Ertesi sabah Jack alt kata indi, kendi eşyalarıyla Richard'ın ihtiyaç duyacagını sandıgışeyleri toparladı... diş fırçası, ders kitaplan, defterler, bir degişimlik kıyafet. O gunu Gobek

Page 344: STEPHEN KING PETER STRAUB

Albert'in odasında geçirmeye karar vermişti Jack. Oradan bahçeyi ve dış kapıyıkollayacaklardı.Gecebastırıncabelkikaçabilirlerdi.

5Jack,Albert'inmasasınıaradı,birşişebebekaspirinibuldu.Birsureşişeyebaktı,buminik

turuncu hapların Albert'in sevgili annesi konusunda tıpkı o şekerler kadar tanıtıcı bilgiverdigini duşundu. Şişeden bir duzine kadar hap aldı, goturupRichard'a verdi, o da dalgındalgınyuttu."Geldeşurayauzan,"dediJack.

Richard, "Olmaz," dedi. Ses tonu aksi, tedirgin ve son derecede mutsuzdu. Pencereyedondu."Nobettutmamgerek,Jack.Egerboylebirolayolacaksa,birininnobetteolmasışart.Çünkümütevelliheyetekomplebirraporvermekgerek.Dahasonra."

Jackeliniha ifçeRichard’ınalnınadokundurdu.Alnıserindi.Hattahemenhemensoguktu.AmaJackyinede,"Ateşindahadayukselmiş,Richard,"dedi."Oaspirinleretkiyapanakadaruzansaniyiedersin."

"Yükselmişmi?"Richardonaacıklıbirminnetlebaktı."Sahiyükselmişmi?""Evet,öyle,"dediJackciddiciddi."Geldeyat."Richard yattıktan beş dakika sonra uyumuştu. Jack, Gobek Albert'in koltugunda

oturmaktaydı.Koltugundaortasıyatagınşiltesigibiçokmuştu.Richard'ınsolgunyuzuagarangünlebirliktemumgibiparlamayabaşladı.

6Gun her nasılsa geçti. Saat dort dolaylarında Jack de uyuyakaldı. Uyandıgında ortalık

kararmıştı. Ne kadar uyudugunu bilmiyordu. Tek bildigi, ruya gormedigiydi. Bunaşukrediyordu. Richard tedirgin tedirgin kıpırdanıp durmaktaydı. Jack onun da yakındauyanacagınıtahminetti.Kalkıpgerindi,sırtınınnasıldatutulmuşoldugunaşaştı.Pencereyeyuruyupdışarıbaktı,hareketsizdurdu,gozleri incangibiaçıldı.Ilkaklındangeçenduşunce,Richard'ıuyandırmakistemiyorum,demekoldu.Bunugörmesiniistemem.

Ah,Tanrım,buradankurtulmamızgerek.Hemdemumkunoldugukadarçabuk.Jackiyicekorkmuştu.Ne sebeptenoldugubilinmez,dogrudan uzerimizegelmektenkorkuyorlar ama,yinedekaçmamızgerek.

Richard'ıgerçektengoturecekmiydiyanında?Onlarpeksanmıyorlardıherhalde.Belliydisanmadıkları. Jack'in arkadaşını daha fazla çılgınlıklara maruz bırakmak istemeyeceginivarsayıyorlardı.

Geçişyap,Jack.Mecbursunvekendindebiliyorsun.Richard'ıdaalmakzorundasın,çunkuburasıtambircehennemoluyor.

Yapamam.Diyar'ageçmekRichard'ıtamanlamıyladelirtir.Ziyanıyok.Mecbursun.Yapabileceginşeylerinen iyisibu.Belkidetekyapabileceginbu.

Page 345: STEPHEN KING PETER STRAUB

Çünküonlarbunubeklemiyorlar."Jack?" Richard dogrulmuş, oturuyordu. Yuzunde garip, çıplak bir bakış vardı. Gozlugu

yoktuçünkü."Jack,bittimi?Rüyamıymış?"Jack yatagın kenarına oturdu, kolunu Richard'ın omzuna attı. Pesten, avutucu bir sesle,

"Hayır,"dedi."HenüzbitmediRichard.""Sanırımateşimdahadayukseldi,"diyeaçıklamadabulunduRichard. Jack'denuzaklaştı,

pencereyeyurudu.Gozlugunusageliylekulpundantutmuştu.Takıpdışarıyabaktı.Pırılpırılgozlu yaratıklar gezinip duruyordu. Richard pencerede uzun sure durdu, sonra o kadarkendindenumulmayanbirşeyyaptıki, Jackanlamaktabileguçlukçekti.Richardgozlugunubilinçlibirhareketlegözündençıkarıpyereattı.Buzgibibirsesçıktı,merceklerdenbirikırıldı.Richardbusefergözlüğünüzerinebasıpikicamıdatuzlabuzetti.

Yerdenaldı,baktı,aldırmazbirtavırlaAlbert'inçopsepetinefırlattı.Karavana.Richard’ınyuzune inatçı bir ifade gelmişti. Yuzu sanki, artık gormek istemiyorum, diyordu. O halde,görmeyeceğim.Çaresinebaktım.Odayeter.Ebediyen.

"Şuna bak," dedi yamyassı, şaşmamış bir sesle. "Gozlugumu kırdım. Bir gozlugum dahavardı ama onu da iki hafta once jimnastik dersinde kırmıştım. Gozlugum olmadı mı korgibiyimdir."

Jack bunun dogru olmadıgını biliyordu. Ama bir şey soyleyemeyecek kadar afallamıştı.Richard’ınyaptıgıburadikalhareketeuygunbircevapbulamıyordu.Deliligekarşısondirenişeylemineöyleçokbenziyorduki!

"Ateşimdeyükseldisanıyorum,"dediRichard."Dahaaspirininvarmı,Jack?"Jacktekkelimesoylemedenmasanınçekmecesineaçtı,şişeyiRichard'auzattı.Richardaltı

yadasekiztanedahayuttu,sonratekraruzandı.

7Gece bastırırken, durumu konuşmaya defalarca soz veren Richard defalarca sozunden

dondu.Buradangitmekkonusunukonuşamam,diyordu.Buolupbitenleridekonuşamazdı.Yanişimdikonuşamazdı.Ateşitekraryukselmişti.Kendiniçokdahakotuhissediyordu.Belkikırkdereceydiateşi.Uyumayaihtiyacıvardı.

"Richard, Tanrı aşkına!" diye kukredi Jack. "Bana numara yapıyorsun! Senden hiçbeklemezdim!"

"Saçmalama," dedi Richard kendini Albert'in yatagına atarken. "Ben hastayım, Jack.Hastaykenbuçılgıncaşeyleritartışmamıbekleyemezsin."

"Richard, gidip seni yalnız bırakmamı istermisin?" Richard başını çevirip bir an Jack'abaktı,gözleriniağırağırkırpıştırdı."Yapmazsın,"dedi,sonratekraruykuyadaldı.

8

Page 346: STEPHEN KING PETER STRAUB

Saat dokuz sularındabahçe yine o esrarengiz sessizliklerindenbirine gomuldu. Richardsendeleyensagduyusunadahaazyukbineceginisezmişgibihemenuyandı,ayaklarınıyatagınyantarafındanaşagıyasallandırdı.Duvarlardakahverengibirtakımlekelerbelirmişti.Onlarabakıpduruyordu.SonundaJackonayaklaştı,Richarddaonugördü.

"Kendimi çok daha iyi hissediyorum, Jack," dedi hemen. "Ama buradan gitmeyikonuşmanınbizehiçbiryaranolmaz.Ortalıkkaranlıkve..."

"Bugecegitmemizgerek,"dediJackciddibirsesle."Onlardışardabizimişimizinbitmesinibekliyorlar. Sırf bekleseler yeter. Duvarlarda mantarlar oluşmaya başladı. Gormedimdiyemezsinherhalde."

Richardhoşgoruylegulumsedi, Jackçiledençıktı.Richard'ıçokseverdiamaşuandaonubiryumruktaomantarkaplıduvarayapıştırmakgeliyorduiçinden.

TamoandakocamanbeyazboceklerGobekAlbert'inodasınagirmeyebaşladı.Duvardakimantar lekelerinin içinden çıkıyorlardı. Sanki o kahverengi lekeler doguruyordu onları.Kıvrılıyor, bukuluyor, vucutlarının yarısı içerde, yansı dışarda kıvranıyor, sonra lekeninortasındankurtulupyeredüşüyor,körgibiyatağadoğruilerliyorlardı.

Jack acaba Richard'ın gozleri benim sandıgımdan da mı bozuk, diye merak etmeyebaşlamıştı.Yoksasongoruştuklerindenbuyanamıbozulmuştu?Çokgeçmeden,ilkkanısındahaklı oldugunu anladı. Richard enikonu iyi goruyordu. Duvarlardan çıkan o jelatin gibiyaratıkları kesinlikle gordugu belliydi. Avazı çıktıgı kadar bagırıp Jack'e yaslandı. Yuzutiksintiylekıvrılmıştı.

"Bocekler,Jack!Ah,Tanrım!Bocekler!Bocekler!""Birşeyolacakdegil,degilmi,Richard?"diye sordu Jack. Arkadaşını kendinde var oldugunu bilmedigi bir kuvvetle yerindetutabiliyordu."Sabahıbekleriz,değilmi?Sorunyok,değilmi?"

Bocekler duzinelerle fışkırıyordu. Sonra yuzlere donuştu. Tombul, balmumu gibi beyaz,fazla irikurtlar.Birkısmıyereduşunceçatlayıpyarılıyor,birkısmıtoparlanıponlaradogruilerliyordu.

"Böcekler,Tanrım,kaçmalıyız,mecburuz..."'Tanrıyaşükür,buçocuksonundaışığıgördü,"dediJack.Sırt çantasını sol koluna taktı, sagıylaRichard'ın dirsegini yakaladı, onu kaldırıp kapıya

surukledi. Beyaz bocekler pabuçlarının altında ezilip duruyordu. Artık yer tahtalarınınarasından da çıkmaya başlamışlardı. Ayıp sayılacak bir çogalma yer almaktaydı Albert'inodasında.Tavandakibirçatlaktannehirgibiboceklerdokulup Jack'insaçlarına,omuzlarınakondular, orada kıpırdanmaya başladılar. Jack onları elinden geldigi kadar silkeledi, biryandanavazavazbağıranRichard'ıkapıyadoğrusürükledi.

Galibagidiyoruz,diyedüşündüJack.Tanrıyardımcımızolsun,sanıyorumgidiyoruz.

9Yine buyuk salondaydılar. Thayer okulundannasıl kaçabilecekleri konusundaRichard'ın

Page 347: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack kadar bile ikir sahibi olmadıgı kısa zamanda ortaya çıktı. Jack bir tek şeyi çok iyibiliyordu. Şu anda Nelson Binasının kapısı dışında hukum suren o aldatıcı sessizligegüvenecekdeğildi.

Buyuk salonun penceresinden bakarken Jack ilerde sekizgen biçiminde bir tugla binagördü.

"Onedir,Richard?""Hu?"Richard'ıngözleribahçeyikaplayankaraçamurlardaydı."Şutuğlabina.Buradanzarzorgörünüyor.""Omu?Odepo.""Deponedemekyani?""Adınınanlamıyokartık,"dediRichard.Gozlerihalaçamurdaydı."Revirgibi.Bizimrevire

deKremlikderler.Eskidenobinabirmandıraymışdaondan.1910'akadar.Gelenek,Jack,enönemlişeyo.Thayer'isevişiminnedenlerindenbiridebu."

Richardçamurlubahçeyebirdahabaktı,"Yanieskidensevişimin,"dedi."Kremliğianladım.Deponedenpeki?"RichardyavaşyavaşThayerveGelenekyaklaşımınaısınmayabaşlamıştı."Springfieldbölgesidemiryolubaşlangıcıydıeskiden,"dedi."HattâÖyleki...""Hangieskigünlerdensözediyorsunsen,Richard?""Binsekizyüzseksenler,doksanlar.Bak,aslında..."Richard'ınsesizayı ladı.Miyopgozlerisalonunçevresindedolanıyor,yenibeyazbocekler

arıyorduherhalde.Yoktuburada.Henuzyoktuyani.Amaduvarlardabirkaçkahverengibenekbelirmeyebaşlamıştı.Böceklerhenüzgelmemişsebile,yakındagelirlerdi.

"Haydi,Richard,"dediJack."Senizorlakonuşturmakgerekmezdieskiden."Richard biraz gulumsedi, gozleri Jack'e dondu. "Spring ield on dokuzuncu yuzyılın son

yirmi yılında Amerika'nın en buyuk uç dort demiryolu kavşakmerkezinde biriydi. Cografıdurumu uygundu." Sag elim yuzune goturdu, işaret parmagıyla, olmayan gozlugunu yukarıitmek istergibiyaptı, sonraelini indirdi,birazutanmışgorundu. "Spring ield'denheryonetrenlerkalkardı.Buokulunkurulmanedenide,AndrewThayer'inimkânlarıgörebilmişolması.Doğuyaolduğukadarbatıyadamalsevketmeninpotansiyeliniilkgörenoydu."

Jack'inzihnindebirdenparlakbirışıkyandı,tümdüşünceleriaydınlanıverdi."Batıkıyısınamı?"Midesibirtaklaattı.Zihnindekiparlakışıgıngosterdigiyoluhenuztam

kavrayamıyorduama,aklınailkgelenkelimepırılpırılveçoknettiTılsım!"Batıkıyısımıdedin?""Elbettededim."Richard,Jack'egaripgaripbakıyordu."Jack,sağırmıoluyorsunsen?"

Page 348: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Hayır," dedi Jack. Spring ield Amerika'nın en buyuk demiryolu kavşaklarından biriydi..."Hayır,iyiyim,"Batıyamalsevketmeninpotansiyeliniilkgörenoydu...

"Biraniçinçokgaripgöründünde."KendisibirbakımaDışBölge'yetrenlemalyollamanınpotansiyeliniilkgörendi.Jack biliyordu, kesinlikle biliyordu. Spring ield hala bir tur onem taşıyordu. Belki hala

sevkiyatmerkeziydi.BelkideMorgan'ınsihrininburadabukadariyiişlemesibundandı.Richardanlatıyordu"Buradakomurstoklarıbulunurdu.Vagondepolarıvardı.Milyarlarca

millikdemiryoluhatlarıburadanbaşlardı.TumalanbugunThayerokulununbahçesiiçinde.Topragı birkaçmetre kazsan, hemen çeşit çeşit raylar bulursun.Amabina olarakbir tek ogordugunkalmış.Depo.Aslındagerçekdepofalandegilmiş.Birkere fazlakuçuk. Ilkbakıştabelli. Orası demiryolumerkez burosuymuş. Istasyonmuduruyle esas patron, işlerim oradayaparlarmış."

"Neçokşeybiliyorsun..."dedi Jack.Otomatikolarakkonuşurgibiydi.Kafasıhalaogaripyeniışıkladoluydu.

"Thayergeleneğininparçasıorası."dediRichard."Şimdineolarakkullanılıyor?""İçindeküçükbirtiyatrovar.TiyatroKulübübazeneserlersahnelersediye.Amasonbirkaç

yıldırTiyatroKulübüpekfaaldeğil.""Kilitlimidirdersin?""Depoyunedenkilitlesinler?"diyesorduRichard."Eskizamanoyunlarınındekorlarından

parçamıçalınacakyani?""Demekiçeriyegirebiliriz,öylemi?""Sanırımevet.Amaneden..."Jackping-pongmasalarınınilerisindekikapıyıgösterdi."Oradanevar?""Ocaklar.Yiyecekısıtmakiçinbirmicrowavefırın.Jack...""Yürü.""Jack,galibaateşimtekrarçıkıyor."Richardzayıfzayıfgulumsedi."Belkibirsureburada

kalsamiyiolur.Bugeceşukanepelereuzanırız..."Jackciddibirsesle,"Duvarlardakikahverengilekelerigoruyormusun?"deyipparmagıyla

işaretetti."Hayır.Gözlüğümolmadanneredengöreyim?""Eh,lekelerbelirdi.Birsaatekalmaz,beyazböceklerdeçıkıp..:""Peki,"dediRichardaceleyle.

Page 349: STEPHEN KING PETER STRAUB

10Ocakların, fırınlarınbulunduguyerkokuyordu.Besbelli içlerineyemeklerkonmuş, sonra

bozulmuştu.Ortadaduranyiyeceklerdeküfiçindeydi.Jack, Richard'ı pencereye dogru çekti, dışarı baktı. Depo buradan çok iyi gorunuyordu.

Onungerisindeçitvedışarıkıvrılançıkışyoluvardı."Birkaç saniyeye kadar dışarı çıkıyoruz," diye fısıldadı Jack. Pencereninmandalım açıp

camıyukarıyaitti.Okulunvarlıgınınnedeni,AndrewThayer'inimkanlarıgormuşolması...sendegorebiliyor

musunimkânları,Jack?Belkidegörüyorum,diyedüşündü.Richardürkekbirsesle,"Oinsanlardanmıvardışarda?"diyesordu."Yok."Jackşöylebirbakmıştı.Varmış,yokmuş,pekdefarketmiyorduartık.Amerika'nınuçdortbuyukdemiryolukavşagındanbiri...demiryolunakliyesiişindeservet

vardı...çogubatıkıyısına...kendisibatıyamalsevketmeninpotansiyelini ilkgorenadamdı...batıya...batıya...batıya...

Penceredeniçeriyekoyubiryosunkokusuylaçopkokusukarışımıgirdi.JacktekbacagınıpencerepervazınınkenarındanatıpRichard’ınelinesarıldı."Haydi,gel,"dedi.

Richardgeriçekildi.Yüzükorkudanpekbiruzamıştı."Jack...bilemiyorum...""Burasıçokuyor,"dediJack."Yakındaboceklerledolacagıdaayrı.Yuruhaydi.Biribenibu

penceredeotururkengörürse,farelergibiorayakoşabilmeşansımızıdakaybederiz.""Bunlarınhiçbirinianlamıyorum!"diyebagırdıRichard."Buradanelerolupbittiginizerre

kadaranlamıyorum!""Sus ve yuru. Yoksa seni bırakırım, Richard. Yemin ederim bırakırım. Seni çok severim

ama,annemölüyorbenim.Kendidertlerinikendinçözdiyebırakırım."Richard, Jack'inyuzunebaktıvegozluguolmamasına ragmenonundogruyusoylemekte

olduğunugörebildi.Jack'inelinituttu.'Tanrım,korkuyorum,"diyefısıldadı."Kimkorkmuyor?"dediJack.Kendiniitti.Ayaklarıbirsaniyesonrayerinbalçıkçamuruna

bastı.Richarddayanınaatladı."Depoya koşacagız," diye fısıldadı Jack. "Elli metre falan sanırım. Kilitli degilse içeriye

girecegiz, kilitliyse, Nelson'a bakan tarafta elimizden geldigi kadar saklanacagız. Kimseninbizigörmediğindenveortalığınsakinolduğundaneminolunca...""Çitegideceğiz."

'Tamam."Belkidegeçişyapmakzorundakalırızamaşimdilikonuboşver,diyeduşunduJack. "Arkadaki o servis yoluna. Bana oyle geliyor ki biz Thayer okulundan çıktıgımız andaburada işler yoluna girecek. Çeyrek mil gittik mi arkamıza bakıp yatakhanelerin vekütüphaneninışıklarınıgörebileceğizherhalde,Richard."

Page 350: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Oçokiyiolur,"dediRichard.Sesiinsanınyüreğiniyakıyordu.'Tamam.Hazırmısın?""Herhalde.""Depoyakoş.Butarafduvaradayanvedur.Egilkiçalılarsaklasın.Çalılarıgoruyormusun?"

"Evet."'Tamam.Marş!"Nelsonbinasındanfırlayıpdepoyadoğrukoşmayabaşladılar.

11Onlar yolun yansında, agızlarından buhar çıkararak, çamurlara bata çıka koşarken,

kiliseninçanlarıigrençbirsesleçalmayabaşladı.Kopeklerinkorohalindeulumasıdaçanlaracevapverdi.

Donmuşlerdihepsi...buyuksınıfogrencileri.Jack,Richard'ınelineuzanırkenodaonunkineuzandı.Ellerkenetlendi.

Richard bagırıp Jack'i sola çekmeye ugraştı. Parmakları Jack'in elini felç edercesinesıkmıştı.Ince,beyazbirkurt,deponunarkasındanortayaçıktı,onlaradogrukoşmayabaşladı.Kurtlarınyonetimkurulubaşkanıydıbu. Jackonunogun limuzinarabadaninenyaşlıadamoldugunu tanıdı. Oteki kurtlarla kopekler de onun peşindeydi. Jack birden bunlardanbazılarınınkopekolmadıgınıanladı.Birkısmıogrencilerdi.Şekildegiştirmişlerdi.Bazılarıdayetişkininsanlardı.Öğretmenlerdiherhalde.

"BayDufrey!"diyebagırdıRichard.Parmagıylaişaretediyordu.Jackdeligibi,gozluksuzdeiyigoruyorsun,Richie,diyeduşundu. "BayDufrey!Tanrım,buBayDufrey!BayDufrey!BayDufrey!"

Boylece JackdaThayerOkulununmudurunu ilkdefaolarakgormuşoldu.Ufak tefekbirihtiyardı. Kır saçlıydı. Kocaman, kanca bir burnu vardı. Yuzu buruşuk, maymun gibiydi.Kopeklerlebirliktedortayakustundekoşuyor,kepibaşındaoynayıpduruyor,birturluyereduşmuyordu. Jack'e sırıttı, Richard'a da sırıttı. Upuzun dili agzından sarktı, nikotindensararmışdişlerigöründü.

"BayDufrey!AhTanrım!Ah,sevgiliTanrım!BayDufrey!BayDu..."Jack'idahahızlı,dahahızlıçekiyordusoladogru.JackdahairiydiamaRichard'ınkuvveti

kapıldıgıpaniktengeliyordu.Havadapatlamalaryeralmaktaydı.Okotuçopkokusugiderekguçlendi. Jack çamurunyerden fışkırma seslerini duyuyordu. Surunun onundeki beyazkurtiyice yaklaşmıştı. Richard ondan uzaklaşmaya, çite yaklaşmaya ugraşıyordu. Haklıydı ama,yanlıştıbu.Yanlıştı,çunkuulaşmalarıgerekenyerdepoydu,çitdegil.Depoonemliydi.Çunkuorası Amerika'nın uç dort demiryolumerkezinden biriydi ve çunku Andrew Thayer batıyasevkiyatınoneminiilkgorenadamdı.ŞuandaJackdabazıimkanlargoruyordu.Bunlarınhepsisezgiydi tabii. Ama Jack artık bu evrensel konularda guvenebilecegi tek şeyin sezgileriolduğunuöğrenmişti.

"Yolcunu bırak, Sloat!" diye homurdanıyordu Dufrey. "Yolcunu bırak! O sana gore fazla

Page 351: STEPHEN KING PETER STRAUB

güzel!"Ama yolcu da ne demek, diye merak etti Jack. Richard onu kor gibi çitlere çekmeye

çalışırkenJackdeonuöğrenciöğretmenkarmasısürüyedoğruçekti.Yanidepoyadoğru.Yolcunedemek,belli.Yolcu,birşeyebinipgidendemek.Neredenbineryolcu?Depodan...

"Jack,ısıracak!"diyebağırdıRichard.OndekiKurtDufrey'learayıçokaçmıştı.Ustlerineatladı.Agzıkocamanaçıktı.Arkalarında

birçatırtıoldu,Nelsonbinasıkavungibiyarılıverdi.BuseferRichard'ınparmaklarınıkıracakkadarsıkanJack'di.Çılgınçanlarçalarken,havai

fişeklergibiseslerçıkarırken,oRichard'ıçekerekkoşmayaçalışıyordu.'Tutun!"diyehaykırdı.'TutunRichard,gidiyoruz!"Duşunmeyevakitbulmuştu;Rollerdegiştiartık.ŞimdisuruRichardoldu.Obenimyolcum.

İkimizedeTanrıyardımetsin!"Jack,neoluyor?"diyehaykırdıRichard."Neyapıyorsun?Kesartık!KESARTIK!"RichardhalabagırıyorduamaJackartıkonuduymuyordu.Birdenofelaketduygusukara

bir yumurta kabugu gibi açıldı, beyni ışıklarla doldu. Ha if, tatlı bir hava... bir mil ilerdekitarladan çıkarılan turpun kokusunuduyabileceginiz kadar temiz bir hava. Jack bir hız alsa,tümbahçeyiaşabileceğinihissetti.Belkiuçardıbile.Sırtlarınakanattakıpuçanoadamlargibi.

Opiskokununyerinişimdiışıkveduruhavadolduruyordu.Biraniçinherşeygozunenetvetemizgöründü.Biraniçinherşeygökkuşağıydı.

Boylece Jack Sawyer bir kere daha Diyar'a geçiş yaptı. Bu sefer yıkılıp dokulen Thayerokulunun bahçesinde, başını egmiş olanca hala koşarken, kopekler çevresinde hırlaşırkenyaptıgeçişi.

VebuseferMorganSloat'unoğluRichard'ıdayanındagötürdü

Page 352: STEPHEN KING PETER STRAUB

AraBölüm

BUDÜNYADASLOATDİYAR'DAORRlS

Jack'laRichard'ınThayer'dengeçişyaptıgıgeceninsabahı, saatyedide,MorganSloatdaThayerOkulununanakapısıdışındaparketti.ArabasınıbıraktıgıyerdeYALNIZCASAKATLARIÇINdiyebir levha vardı amaSloat ona onemvermedenbaktı, elini cebine attı, bir kokainkutusu çıkardı, birazım burnuna çekti. Harika bir maddeydi bu. Acaba Diyar'da dayetiştirilebilirmi,diyemeraketti.Oradadaetkiliolurmuyduacaba?

GeceninikisindeGardener,Sloat'unBeverleyHills'dekievinetelefonediponuuyandırmış,olupbiteni anlatmıştı.O sıra Spring ield'devakit geceyarısıydı.Gardener'in sesi titriyordu.Morgan'ın o keleneceginden, Jack Sawyer'i bir saat arayla kaçırdıgı için ona kızacagındankorktuğubelliydi.

"Oçocuk...okötü,kötüçocuk..."Sloatöfkeyekapılmamıştı.Tersinekendiniolağanüstüsakinhissediyordu.Benliğininöteki

yansındangelenbirönsezisidoğruçıkmışgibiydi.YaniiçindekiOrristarafından."Sakin ol," diye avuttu Gardener'i. "Benmumkun oldugu kadar çabuk oraya geliyorum.

Beklebeni,yavrum."Gardenerbaşkaşeysoylemeden,Morgankapatmıştı telefonu.Yatagındauzanıpyatmıştı

bir sure. Ellerini gobeginin uzerinde kavuşturup gozlerini yumunca vucudunun hiç agırlıgıkalmadıgınıhissetmişti...biraniçin...sonra,altındabirhareketduydu.Tekerlekleringıcırtısı,nallatınsesi,arabacınınküfürleri.

GözleriniOrris'liMorganolarakaçtı.Herzamankigibisevinçduydu.Buduygununyanındakokain,bebekaspirinigibikalırdı.

Gogsudaralmış,kilosuazalmıştı.MorganSloat'unkalpvuruşlarıdakikadaseksenbeşleyuzyirmiarasındadegişir,canısıkkınolduguzamanlarhepyuksekolurdu.Orris'inki isealtmışyetmiştenyukarıpekçıkmazdı.MorganSloat'ungormetesti20/20sonuçverirdiamaOrris'liMorgandahadaiyigorurdu.Arabanınyanduvarındakiherminikçatlagınyonunugorebilir,ruzgarda uçan incecik perdelerin dokusuna hayran olabilirdi. Kokain, Sloat'un burnundakikoku alma hassasiyetini koreltmişti. Orris'in burnu tertemizdi. Tozun, topragın, havanınkokusunuçokiyialırdı.Herbirmolekülühissedipdeğerinianlıyormuşgibiydi.

Sloatgerideboşbiryatakbırakmıştı.Yataktakocaman,agırvucudununçokerttigiyerhalabellioluyordu.AmakendisişuandaherhangibirRolls-Royce'unkoltugundandaharahatolano atlı arabanın koltugunda oturmaktaydı. Dış bolgenin son duragına dogru gidiyordu. DışBolgeDeposudenilenyere.Andersdiyebiradamlakonuşmaya.Sloatbunlarınhepsinibiliyor,o anda hangi noktada bulundugunu anlıyordu, çunku Orris de hala oradaydı. Kafasının

Page 353: STEPHEN KING PETER STRAUB

içindeydi.BeynineanlatıyorduOrrisbunlarıonun.Hayallerdebeyinenasılbilgiverilebilirse,oyleanlatıyordu.Alçaksesleamaçoknetolarak.SloatnicekerekonuşmuştuOrris'lebuyolla.Orris bu dunyaya geldiginde. Insan geçiş yapar da ikizlisinin vucuduna girerse sonuç iyiniyetlibirbileşimoluyordu.Sloatgerçidahaşiddetlitahakkumolaylarıhakkındadabirşeylerokumuştu. Konu kendisini pek ilgilendirmiyordu ama, anlaşılan bazı zayıf tipler digerdunyalardangelenlerinelindeoyuncakolabiliyorlardı.NitekimOrrisdeMorgan'ınilkbirkaçziyaretindenkötüetkilenmişti.Çokheyecanlanmış,korkuyakapılmıştı.

Araba fena halde sarsıldı. Dış Bolgede yolların durumu pek parlak degildi. Insan yolbulduğunaşükretmeliydi.Orriskoltuğundakıpırdadı,sakatayağıfenahaldeacıdı.

Arabacı, "Rahat dur, Allah belam versin!" diye haykırdı atlardan birine. Kırbacı havadasakladı."Deh,orospuçocukları!Dehdiyorumsize!"

Sloat burada olmanın sevinciyle sırıttı. Birkaç saniyeligine bile olsa. Istedikleriniogrenmişti. Orris'in sesi ona mırıltıyla anlatmıştı hepsini. Araba Dış Bolgeye, yani digerdunyadaThayerOkuluolanyeresabahtanoncevaracaktı.Çocuklaroralardaoyalanırsaonlarıyakalamakmumkundu. Yok eger oyalanmazlarsa, o zamanda Lanetli Topraklar bekliyorduonları.Richard'ındaşuandaoSawyerpiçiylebirlikteolmasıSloat'ukızdırıpo kelendiriyorduama,eğerbirkurbangerekiyorsa...eh,Orris'indeoğluölmüş,odayanmıştı.

Jack'inbuncazamandırhayattakalmasınınteknedeniinsanıçiledençıkaranotekvarlıkolmaniteligiydi.Biryeregeçişyaptıgızaman,neredenyolaçıktıysaonunkarşılıgıolanyereinebiliyordu.OysaSloatherseferindeOrris'inbulunduguyerdebuluyordukendini.OyerbelkiSloat'un gitmek istedigi yerden kilometrelerce uzakta. Şu anda oldugu gibi. O tuvaletlerinyanındaşansıtutmuştu...AmaSawyer'inşansıdahaiyitutmuştu.

"Şansınyakındatükenecek,küçükdostum,"diyemırıldandıOrris.Arababirdahasarsıldı,oyuzunu buruşturdu, sonra sırıttı. Durum basitleşiyordu artık. Son karşılaşma yaklaşıyor,önemkazanıyordu.Yeterdi.

Gozlerini kapayıp kollarını gogsunde çaprazladı. Ayagının altında bir sarsıntı dahahissetti...Sloatgozleriniaçtıgında,kendioturduguapartmandairesinintavanınabakıyordu.Fazlakilolarınıbiraniçibulanarakhissetti,kalbişaşırıpçiftvuruşyaptı,sonrahızlandı.

Kalkıp Batı Kıyısı Ticarı Jet şirketini aradı. Yetmiş dakika sonra uçagım kiralamış, yolaçıkmıştı.Learjetininherkalkışındakigibi,poposunameşaletutuluyorsandı.Spring ield'ebeşellide iniş yaptılar.Orris,Diyar'dakiDışBolgeDeposunayaklaşırken. Sloat birHertz sedankiraladı...veişteşuandaokulunkapısındaydı.Amerika'dayolculukyapmanınavantajlarıdainkâredilemezdidoğrusu.

Arabadanindigindesabahçanlarıdaçalmayabaşladı.Oglununkısabirsureonceayrıldıgıokulbahçesineadımınıattı.

Her şey Thayer'in normal bir hafta içi gununde olması gerektigi gibiydi. Çanlar normalezgilerini çalıyor, ogrenciler bahçede Sloat'un yanından gelip geçiyor, yemekhaneye, ya dasporyapmayagidiyorlardı.Herzamankinegorebelkibirazdahasessizdilerbusabah.Yuzlerisolgun,gözleribirazşaşkındı.Rahatsızbirrüyayıpaylaşmışlargibi.

Tabii paylaştılar, diye duşundu Sloat. Nelson Binasının onunde bir an durdu, duşunceli

Page 354: STEPHEN KING PETER STRAUB

gozlerleorayabaktı.Dunyalararasındakiduyarlıyorelerdeyaşayantuminsanlargibi,bunlardabilmiyorlardıkendilerininnekadargerçekdışıolduğunu.Yantarafayürüdü,birhademeninyerdenbirtakımcamkırıklarınıtopladıgımıgordu.Camlarelmasgibiparlıyordu.OnunegiksırtıuzerindenSloat,NelsonBinasınınbuyuksalonunugorebildi.GobekAlbertSORderecedesessizoturmuş,birkarikatürkitabınabakıyordu.

Sloatdepoyadogruldu.DuşunceleriOrris'inbudunyayailkgeçişyaptıgızamanadondu.Ogunu ozlemle hatırladı. Ozlem duyması igrençti. Neredeyse oluyordu çunku o gun. Ikisi deneredeyse oluyorlardı.Bindokuzyuzellilerinortalarıydı.Şimdikendiyaşıellilerinortasınagelmişti.Çokfarklıydıikisi.

Burodan donuyordu. Los Angeles'de guneş batmak uzereydi. Ufuk morlu sarılıydı. LosAngeles sisinin koyulmaya, yogunlaşmaya başlamasından bir gun once olmuştu o olay.KendisiSunsetBulvarındadurmuş,yeniPeggyLeeplagınınreklamınabakarken,zihnindebirsogukluk hissetmişti. Sanki bir kaynak açılmış da, bilinçaltına birtakım garipliklerboşaltıyordu...sanki...sanki...

(seminalsıvıgibi)...tam ne gibi oldugunu bilemiyordu. Tek bildigi, o varlıgın çabucak ısındıgı,

bilinçlendirildigiydi. Tam bunun o oldugunu, yani Orris oldugunu anladıgı anda, her şeybirden altust oldu. Tıpkı odasındaki gizli kapı gibi. Bir yanında kitap rafı, obur yuzundeChippendaleyazıhanebulunan, ikisideo ikiodayaçokyakışankapıdakigibi...oanda1952modeli Ford'un direksiyonunda oturan Orris'di. Kruvaze ceketi giymiş olan, John Penskekravatı takmış olan, Orris'di. Elini kasıgına uzatan, acı duymadıgı halde, bu rahatsızlıkneredengeliyordiyeyoklayan,Orris'di.ÖmründeiçdonubilegiymişdeğildidahaönceOrris!

Bir an içinde Ford neredeyse kaldırıma çıkıyordu. Zaten pek de altta kalmamış olanMorgan Sloat o zaman işi ele almış, Orris de kendi yoluna gitmek uzere serbest kalmıştı.Şaşkın bakışlarla her yana bakıyor, sevinçten deliye donuyordu. Morgan Sloat'dan geriyekalankısımdasevinçliydi.Birkonugunaevinigezdiren,onundaevikendisikadarbegendiginigörenevsahibigibisevinçliydi.

Orris otomobile servis yapılanbir kafeteryaya yanaşmıştı.Morgan'ın kendisine yabancıgelen paralarıyla bir sure ugraştıktan sonra kendine bir hamburger, bir porsiyon patateskızartması, bir bardak sutlu çikolata soylemiş, siparişi agzından çıkarırken pek de zorlukçekmemişti. Zihnin alt tarafındaki kuyudan kaynak fışkırır gibi çıkıvermişti hepsi. Orrishamburger'den ilk lokmayıçekinerek ısırmış,sonragerikalanınıkaşlagozarasındakurtlargibi yutmuştu. Patatesleri agzına bir eliyle tıkarken, oburuyle de arabanın radyosunukurcalamış, birPerryComo şarkısı bulmuş, bu arada sutu bitirmiş, sonraher şeydenbirertanedahaısmarlamıştı.

Ikinci hamburgerin yarısına vardıgında, Sloat da, Orris de, midelerinin bulanmayabaşladıgınıhissetmişlerdi.Hamburgerin içindekikızarmışsoganhalkalarıpekagırgelmiştibirden.Arabanınegzozkokusudaheryanıkaplamışgibiydi.Avuçları fenahaldekaşınmayabaşladı. Kruvaze ceketi sırtından attı, (bu arada ikinci sut devrilip arabanın kanepesinisırılsıklam etti,) gozleri kollarına dondu. Kollarında çirkin kırmızı lekeler başlamış,buyuyordu.Midesitekraragzınageldi,başınıpenceredençıkardı,kenaratakılıtepsininiçine

Page 355: STEPHEN KING PETER STRAUB

kustu.Orris'inhemenkaçıpkendidünyasınadöndüğünühissetti."Sizeyardımaolabilirmiyim,efendim?""Hmmmm?" Sloat ruyasından uyanıp çevresine baktı. Ince uzun, sansın bir çocuk.

Herhalde buyuk sınıf ogrencilerindendi. Kılıgı tipik okulluydu. Kusursuz lacivert bleyzer,içindeyakasıaçıkkareligömlek,alttadasolukblucin.

Gozlerine duşen saçları eliyle kaldırdıgında, dalgın, ruyadaymış gibi bakışları belli oldu."Adım Etheridge, efendim. Acaba yardıma olabilir miyim diye merak ettim. Haliniz...kaybolmuşgibide..."

Sloat gulumsedi. Çocuga, asıl kaybolmuşgibi gorunen sensin, demekgeldi içinden.Amasoylemedi.Herşeyyolundaydı.Sawyerpiçihalaserbesttiama,Sloatonunnereyegitmekteoldugunubiliyordu.DemekkiJackybirzincirinucundagidiyordu.Gorunmezbirzincir,amazinciryinede.

"Geçmişinhayalleri arasındakaybolmuşum,"dedi. "Eski gunler.Benburalarınyabancısıdegilim,BayEtheridge.Egermerakettiginizbuysa,etmeyin.Oglumburadaogrenci.RichardSloat."

Etheridge'ingözleribiraniçindahaderinhayalleredalmışgibioldu.Şaşkın,kaybolmuşbiröğrenci.Sonrabakışlarınetleşti.'Tabii.Richard!"diyebağırdı.

"Birazdangidipmüdürlekonuşacağım.Öncebirazdolaşmakistedim.""Eh, herhalde bir sakıncası olamaz." Etheridge kolundaki saate baktı. "Benim bu sabah

servisnöbetimvar.Eğergerçektenbirşeyeihtiyacınızyoksa..."'Teşekkürederim."Etheridgeonabirbaşselâmıverdi,sonrauzaklaştı.Sloatarkasındanbaktı,sonraNelsonBinasıylaaradakalanuzaklığıbakışlarıyla taradı. Kırık pencere yine gozune çarptı. Taş atılmıştı. Tam isabet. Nelson

binasıylaşusekizgenbinaarasındakibiryerdeikiçocugunDiyar'ageçişyaptıgınıvarsaymakgerekiyor demekti. Isterse o da peşlerinden gidebilirdi. Kapıyı açar, geçişi yapardı. Kilitlidegildi ya! Şu andaOrris'inbedenineredeyse, oradabulurdukendini. Yakınlardabir yerdeolmalıydı. Hatta belki de depo bekçisiyle karşı karşıya. Diyarda yuzmil uzak bir yere inişyapıpdaaradakiyolculuğuarabaylayapmakgibisorunlarçıkmayacaktıbusefer.

Çocuklar buyuk ihtimalle yola koyulmuş olmalıydılar. Lanetli Topraklar'a. Eger durumoyleyse,LanetliTopraklaronlarınişinibitirirdinasılsa.SunlightGardener'inikizlisiOsmonddaAnders'inagzındanbildigiherşeyinasılsaalabilecekyetenekteydi.Osmond'laokorkunçoğlu.Kendisiningeçişyapmasınahiçbirgerekyoktu.

Yalnızcabelkibirgozatmakiçin.TekrardanOrrisolmanınkey i için.Birkaçsaniyeliginebileolsa.

Birde, eminolmak için tabii. Çocuklugundan itibaren tumhayatıhepeminolmanınbiruygulamasıgibigeçmişti.

Çevresinebakındı, Etheridge'in oralardaolmadıgını gordu, sonradeponunkapısını açıp

Page 356: STEPHEN KING PETER STRAUB

içeriyegirdi.Içerinin kokusu kotu, karanlık, inanılmaz denecek kadar eskiyi hatırlatan bir kokuydu.

Eskimiş makyaj malzemelerinin, brandadan yapılma dekorların kokusu. Bir an için, acabageçişyapmaktandaha inanılmazbir şeymiyaptımdiyeçılgınbirkuşkugirdiaklına.Sankizamaniçindegeriyegitmiş,PhilSawyer'leikisininöğrenciolduğunugünleredönmüştü.

Yavaşyavaşgozleriiçerininkaranlıgınaalıştı,dekorlarıgorebilmeyebaşladı.Birandurdu,tozkokusunuiçineçekti,gozlerinipenceredengirenışıgaçevirdi.Işıktitredi,dahakoyualtınrenginedondu.Lambaışıgıgibioldu.Diyar'daydı.ŞıpdiyegeçmiştiDiyar'a.Degişikliginhızısarsıcıbirsevinçdoldurdu içine.Genelliklebirduraklamaolurdu.Biryerdenbiryerekayışduygusuolurdu.Onunnedeni,ikibedeniarasındakiuzaklıktankaynaklanıyordu.YaniSloat'laOrris'in nerede olduklarına gore degişiyordu. Bir keresinde Japonya'da bir Hollywoodromanınıplaseetmekiçintemaslaryaparkengeçişyaptıgındaduraklamaoyleuzunsurmuştuki,dunyalararasındakiomantıksızboşluktakayboldugunusanıpkorkmayabilebaşlamıştı.Amabuseferkiöyleyakın,öyleyakındıki!Hanibazenonaöylegelirdiki.

(Orris'eöylegelirdiki)Birerkeklebirkadınsekshalindeykenaynıandaorgazmaulaşıyorlarmışgibi.Kurumuş boya ve branda kokusunun yerine Diyar'ın lamba yagının yanma kokusu

geliyorduşimdi.Masanınüzerindekilambadandumanlaryükselmekteydi.Soltaraftabirmasaduruyordu.Kabatabaklariçindebiryemeğinartıklarıvardı.Üçtabak.

Orris bir adım attı, sakat ayagını surukledi. Tabaklardan birini egip ışıgın yaglardaparıldamasınısagladı.Bundankimyemişti?Andersmi?Jasonmu?YoksaRichardmı?Kendioğlumyaşasaydı,RushtonolacaktıoRichard!

Rushton Buyuk Ev'in yakınındaki golcukte yuzerken bogulmuştu. Piknige gitmişlerdi.Orris'le karısı biraz şarap içmişlerdi. Guneş de pek sıcaktı. Henuz çok kuçuk olan ogullarıuyuyordu. Orris'le karısı once sevişmiş, sonra uyuyakalmışlardı guneşin altında. Derkençocugunçıglıklarıylauyanmıştı.Rushtonsularadogrugitmiştianlaşılanuyandıgında.Birkaçkulaç atacak kadar yuzmeyi biliyordu. Korkuya kapılmadan boyunu aşacak kadar. Orristopallayaraksuyagirmiş,dalmışçocugunoldugutarafaelindengeldigikadarhızlayuzmuştu.Ayagından,hepo lanetolasıayagından...oyuzdengecikmiş,budaoglunun olumunesebepolmuştu.Çocugunyanınavardıgında,çocukbatıyordu.Orrisonuyakalayıpsaçlarındançekeçekekıyıyagetirmişti.

NeyazıkkiRushtonozamanakadarmosmorkesilmişveölmüştü.AltıhaftasonradaMargaretkendiniöldürmüştü.Bu olaydan yedi ay sonraMorgan Sloat'un çocugu da yuzme dersi sırasında neredeyse

boguluyordu.OdasudantıpkıRushtongibimosmorçıkarılmıştı.Amacankurtarangorevlisiağızdanağızayapaysolunumuygulamış,RichardSloatdadünyayageridönmüştü.

Tanrıçivilerinibildigigibiçakar,diyeduşunduOrris.Tamosıradabirhorlamasesiduyupbaşınıçevirdi.

Depo bekçisi Andres koşedeki postun uzerine kıvrılmış, yatıyordu. Yanında bir şarap

Page 357: STEPHEN KING PETER STRAUB

testisidevrilmiş,şarabınçoğusaçlarınabulaşmıştı.Birdahahorladı,sonrainledi.Kötürüyalargörüyorgibiydi.Orrisiçinden,gordugunhiçbirruyagerçekgeleceginkadarkotuolamazdiyeduşundu.Bir

adımdahayaklaştı,pelerinivücudunasarıldı.Anders'eacımayangözlerlebaktı.Sloat cinayetplanlamasını bilirdi.Amao cinayetleri hepOrris gelip işlerdi. Jack Sawyer

bebekkenagzınayastıgıkapatıponubogmayaçalıştıgında,Sloat'unvucudundaOrrisvardı.Utah'daPhilSawyer'inöldürülmesinide,ikizlisiPrensPhilipSawtelle'inöldürülmesigibi,yineOrrisyönetmişti.

Sloatkandanhoşlanırdıama,bıçakkemigedayandıgında,alenisivardıkana.TıpkıOrris'inAmerikan yemeklerine alerjisi oldugu gibi. Bu yuzden Sloat'un planladıgı kotu işleriuygulamakonakalıyordu.

Benim oglum oldu, onunki hala yaşıyor. Sawtelle'in oglu oldu, Sawyer'inki hala yaşıyor.Ama bunlar tela i edilebilir. Edilecek de. Size Tılsım yok, kuçuk dostlarım. Sizin sonunuz,Oatley'in radyoaktif karşılıgı. Adalet terazisine ikiniz de birer olum borçlusunuz. Tanrıçivileriniçakar.

"EğerTanrıçakmazsa,bençakarım,kuşkunuzolmasın,"dediyükseksesle.Yerdekiadamtekrarinledi.Sankiduymuştubusozleri.Orrisonabiradımdahayaklaştı.

Bekionubirtekmeyleuyandırmakniyetindeydi.Sonrabaşınıha ifçeyanaegdi.Uzaktannalseslerigeliyordu.Tekergıcırtılarıdavardı.

Osmond geliyordu herhalde. Guzel. Buradaki işi Osmond yapsın, daha iyi olur, diyeduşundu. Akşamdan kalma bir adamı sorguya çekmeye hevesi yoktu. Hele de adamın nediyeceğinibiliyorolduğunagöre.

Orriskapıyadogrugitti,tutupaçtı,şeftalirengiDiyarşafagınabaktı.Yaklaşanseslerdeotaraftan,dogutarafındangeliyordu.Biranoguzelışıklarıseyretti,sonratekrarbatıyadondu.Orada gokyuzu halamordu. Çuruk gibi. Toprak da koyu renkti. Bir tek, guneşi yansıtan ikiparalelçizgiaydınlıktı,okadar.

"Çocuklarsizölümünüzedoğrugittiniz,"diyedüşündüOrrismutlumutlu...O sırada aklına gelen duşunce onu daha damutlu etti. Belki de şimdiden olmuşlerdi o

çocuklar."İyi,"dediOrris.Gözleriniyumdu.Bir an sonraMorganSloat, ThayerOkulu tiyatrosununkapı tokmagını tutmuşdurumda

kendigözleriniaçtı,batıyayapacağıyolculuğuplanlamayakoyuldu.Belkidebirbellekyolculuguyapmanınzamanıgelmişti.California'daPointVenutidenilen

küçükbirkasabaya.Belkidahaöncedoğuyabiryolculuk...Kraliçe'yiziyaret,sonrada...Yanındaduranheykele,"Denizhavasıbanaiyigelir,"dedi.Tekrargerisingeridepoyagirdi,cebindekiminikkutudanbirazdahakokainçekti,boylece

zindeleşmişolarakyokuşaşağı,arabasınadoğruyürümeyebaşladı.

Page 358: STEPHEN KING PETER STRAUB
Page 359: STEPHEN KING PETER STRAUB

DÖRDÜNCÜKİTAP

TILSIM

Page 360: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:34

ANDERS

1Jack birden farkına vardı. Gerçi hala koşuyordu ama, ince bir hava tabakasına basarak

koşuyordu.Çizgi ilmlerdeyereduşmeden oncehavada iki takla atmayavakit bulankomiktipler gibiydi. Ama aşagısı oyle beş yuz metre falan degildi. Altında toprak bulunmadıgınıanlamayaancakvakitbulmuştuki,birbuçukmetrekadarduştu,kendiniyinekoşardurumdabuldu.Sendeleyipdoğruldu,osıradaRichardüzerinedüştü,ikisibirlikteyuvarlandılar.

"Dikkatet,Jack!"diyebagırıyorduRichard.Amakendiogudunukendidinlemekniyetindeolmadığıbelliydi.Gözlerisımsıkıkapalıydı"Kurdadikkatet!BayDufrey'edikkatet!Dik..."

"Kesartık,Richard!"Busoluksuzbagırtılaronuherşeydençokkorkutuyordu.Richardtambirdeligibiydi.Tambirdeligibi."Kesdiyorum,iyiyiz!Gittileronlar!"

"Etheridge'edikkatet!Böcekleredikkatet!Dikkatet,Jack!""Richard, onlar gitti diyorum! Çevrene bak, Jason aşkına!" Jack bu dedigini kendisi

yapmayavakitbulamamıştıhenuz.Amageçişibaşarıylayaptıklarındanemindi.Havadurgunvetatlıydı.Geceçoksessizdi.Birtekılıkrüzgârınsesivardı.

"Dikkatet,Jack!Dikkatet,Jack!Dikkatet,dikkat..."Kafasınıniçindekotubiryankıgibi,Nelsonbinasınındışındakikopekçocuklarınkorosunu

duyuyordu: "Uuuuu-yaaaan, uuuuuyaaaan, uuuu-yyaaaannnn! Luuuut-feeeen, luuut-feeeen,lüüüt-feeen!"

"Dikkat et, Jack!" diye bagırıyordu Richard. Yuzu topraga kapandı. Allah'a yaranmayaçalışan inançlı bir Muslumana benzedi. "DIKKAT ET! KURT! BUYUK SINIF OGRENCILERI!MÜDÜR!DİKK..."

Jack, Richard'ın gerçekten çıldırdıgı korkusuna kapılıp arkadaşının yakasına sarılarakbaşınıdoğrulttuvesuratınabirtokataşketti.

Richard'ın sozleri yanda kesiliverdi. Jack'a boş gozlerle baktı, Jack çocugun solgunyanagındakendi beşparmagının izinin kızarmayabaşladıgını gordu.Duyduguutanç yandakesildi,nasılbiryerdebulunduklarınıanlamamerakıöneçıktı.Işıkvardıburadademek.Yoksaobeşparmağınizinigöremezdi.

Bu sorunun kısmı cevabı kendi içinden geldi. Kesin bir cevaptı.Hiç degilse bir noktayakadar.

DışBölge,Jacky.DışBölgedesinşimdi.

Page 361: STEPHEN KING PETER STRAUB

AmabunudüşünmeyevakitayırmadanönceRichard'ıbirhaleyolasokmalıydı."İyimisin,Richie?"ÇocukJack'edonmuşgücenikbirifadeylebakıyordu."Banavurdun,Jack."'Tokatattım.İsteriyekapılarıinsanlaraöyleyapılır.""Ben isteriye kapılmamıştım! Ben omrumde is..." Richard sustu, ayaga fırladı, vahşı

bakışlarla çevresine baktı. "Kurt! Kurda dikkat etmemiz gerek, Jack! Çiti aşarsak biziyakalayamaz!"

Bir anda fırlayıp karanlıga dogru koşabilirdi. Başka bir dunyada kalmış olan çite dogrukoşmayaçalışabilirdi...tabiiJackonuhemenyakalamasaydı.

"Kurtgitti,Richard.""Hıı?""Başardık.""Sennedensözediy...""Diyar,Richard!BizDiyardayız!Geçişyaptık!"Veyaparkensendneredeysekolumunomzumdançıkmasınasebepoluyordun, inançsızseni,diyeduşundu

Jack.Biryandan,zonklayanomzunuovalıyordu.Birdahaseferebiriniyanımdasuruklersembirçocukseçeceğim.Noelbabaya,paskalyatavşanınahâlâinananbirçocuk.

"Gülünçbu!"dediRichardağırağır."Diyardiyebirşeyyoktur,Jack."Jack en ciddi sesiyle, "Eger yoksa nasıl oluyor da kocaman beyaz kurt şu anda kıçını

ısırmıyor?"diyesordu."Yadalanetolasımüdürünnedenısırmıyorseni?"Richard,Jack'ebaktı,agzınıbirşeysoyleyecekgibiaçtı,sonratekrarkapadı.Çevresinebu

sefer daha bir dikkatle baktı (ya da Jack oyle umdu). Jack de aynı şeyi yaptı, bir yandansıcaklıgınvetemizhavanıntadınıçıkarmayaçalıştı.Morgan'laodelilergrubuheranburayada geçebilirdi ama şu an için buraya donmenin o dogal zevkinden yararlanmamaya imkanyoktu.

Bir tarladaydılar.Yuksek,sarımsıotlarvardı.Uçlarısakalsakaldı.Bugdaydegildibunlar.Ama bugdaya pek benzeyen bir şeydi. Yenilebilecek bir tahıl. Tarla her yana dogru gozalabildiginceuzanıpgidiyordu.Tatlıruzgarotlarıyumuşacıkdalgalarhalindekıpırdatıyordu.Sag tarafta ahşap bir bina goze çarpmaktaydı. Onundeki direge bir lamba asılmıştı.Bakıldıgında goz kamaştıracak bir sarı alevle yanıyordu. Jack binanın sekizgen biçimindeoldugunugordu.Ikiçocukışıkhalkasınınkenarınainişyapmışlardı.Halkanınoburtarafındadabir şey vardı.Metaldenbir şey. Lambanın ışıgını yansıtıyor, parıldıyordu. Jack gozlerinikıstı,ogumuşyansımayabaktı...vesonraanladı.Içindekiduygu,beklentisinindogruçıktıgıyolundaydı.Bilmeceninikiparçasıböylelikleyerineoturmuşoluyordu.

Demiryoluhattıydıbu.Yonunukaranlıktaanlamayaolanakyoktuama,Jackoraylarınnetarafagittiğinibildiğikanısındaydı:

Page 362: STEPHEN KING PETER STRAUB

Batıya.

2"Yürü,"dediJack.Richard,"Orayagitmekistemiyorum,"diyekarşılıkverdi."Nedeno?""Çok çılgınca şeyler oluyor." Richard dudaklarını yaladı. "O binada da her şey olabilir.

Köpekler.Deliler."Dudaklarımtekraryaladı."Böcekler.""SanaartıkDiyar'dayızdedim..Deliliklerbitti.Burasıtemiz.Off,Richard,kokusunudamı

alamıyorsun?""Diyardiyebirşeyyoktur."Richard'ınsesipekzayıfçıkıyordu."Çevrenebak.""Hayır,"dediRichard.Sesidahadazayıflamıştı.İnatçıbirçocuğunsesiydi.Jackotlardanbirtutamyoldu."Şunlarabak!"Richardbaşınıçevirdi.Jackonusarsmaisteğinezorengeloldu.Bunu yapacagı yerde otları fırlatıp attı, içinden ona kadar saydı, sonra tepeye dogru

yürümeyebaşladı.Başınıeğdiğinde,deribirkıyafetgiymekteolduğunugördü.Richarddaöylebirkılıktaydı.Alnınakırmızıbirbantbağlanmıştı.

Frederick Remington tablolarından fırlama bir şeye benziyordu. Ellerini ustundenkaydıran Jack, Myles P. Kiger'in sıcacık paltosunun bir Meksikalı battaniyesine, ya da onabenzer bir şeye donuşmuş oldugunu gordu. Herhalde turizm reklamlarındaki tiplerebenziyorum,diyedüşünüpsırıttı.

JackuzaklaşırkenRichard'ınyüzünebirpanikifadesigelmişti."Nereyegidiyorsun?"Jackgeridöndü.ElleriniRichard'ınomuzlarınakoydu,gözlerineciddibakışlarlabaktı."Buradakalamayız,"dedi."Onlardanbazılarıpeşimizdengelebilir.Belkihemengelemezler,

belki de gelebilirler, bilemiyorum. Bizi yoneten kanunlar hakkında bildiklerim, ufacık birçocugunmıknatıs hakkında bildikleri kadar. Mıknatıslar bazen çeker, bazen iter, hepsi bu.Amaşimdilikbilmemgerekendebuzaten.Buradankaçmamızgerek.Hepsibukadar."

"Bunlarıbenrüyamdagörüyorum.Eminimrüyamdagördüğümden."Jack başını eski pusku ahşap binaya dogru salladı. "Ister içeriye gel, ister burada kal.

Kalmakistersenbensonragelirsenialırım.Orayabirbaktıktansonra.""Bunlaraslındaolmuyor,"dediRichard.Gozluksuz, çıplakgozleri iri iriaçılmış,bakışları

boş,sankitozlugibiydi.BirankapkaraDiyargoklerine,oradakiyabancıduzendekiyıldızlarabaktı,sonrabaşımçevirdi,"Ateşimvar.Gribim.Gripçoksalgındı.Bubirsayıklamadonemi.

Page 363: STEPHEN KING PETER STRAUB

Senbenimsayıklamamdabaşrolüoynuyorsun,Jack.""Eh, elime fırsat geçince Sayıklama Aktorleri Sendikasına birini yollar uyelik kartımı

aldırırım," dedi Jack. "Bu arada, istersen sen burada kal, Richard. Madem butunbunlar"7aslındaolmuyor,ohaldekorkacakbirşeyinyokdemektir."

Tekraryurumecebaşladı.Richard'labirkaçboylekonuşmadahayapsa,çocukkendisinindedeliolduğunaiyiceinanacaktıgaliba.

TepeninyansınavardığındaRicharddaonayetişti."Senialmayagelirdim,"dediJack."Biliyorum.Amabendegeleyimdedim.Mademkinasılsahepsirüya...""Eh,oradakimsevarsasençenenikapalıtut.Sanırımbiriolmalı.Deminbiripencereden

banabakıyorgibigelmişti.""Neyapacaksın?"diyesorduRichard.Jack gulumsedi. "Kaygılanmayacagım, Richie, yavrum," dedi. "New Hampshire'den

ayrıldığımdanberitekyaptığımbu.Kaygılanmıyorum."

3Binanın onundekibalkonlukısmavardılar.Richardduydugupaniktengelenbirkuvvetle

Jack'inomzunasarıldı,sıktı.Jackbezginbezginonadondu.Richard'ınbukavramahareketlerisonhızlabezdiriyorduonu.

"Nevar?"diyesordu."Bubirrüya,"dediRichard."Kanıtlayabilirim.""Nasıl?""ArtıkIngilizcekonuşmuyoruz, Jack!Birbaşkadiliçokiyikonuşuyoruzama,buIngilizce

değil.""Evet,"dediJack."Garip,değilmi?"Basamaktançıkmayabaşladı,Richard'ıtekbaşına,ağzıaçık,bıraktı.

4BirikisaniyesonraRichardkendinitoparladı,Jack'inpeşindenyetişti.Tahtamerdivenin

basamaklarıaşınmış,oynak,kıymıklıydı.Bazılarınınaralıklarındanalttakiotlarbaşvermişti.Otelerin karanlıgından çocukların kulagına uykulu boceklerin tekduze ugultusu geliyordu.Ağustosböceklerinincırcırsesideğildibu.ÇokdahatatlıbirsestiJack'egöre.

Kapınındışındakilambaartıkarkalarındakalmıştı.Golgelerionlerineduşuyordu.Kapınınuzerinde eskiden kalma, solgun bir işaret vardı. Jack onu bir an için Cyril alfabesindenhar lerleyazılmışsandı.Rusçakadarokunmazbirşeydi.YaklaşıncayazınınDEPOoldugunuokuyabildi.

Page 364: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack kapıyı vurmak uzere elini kaldırırken başını iki yana salladı ve durdu. Hayır.Vurmayacaktı.Burası ozelbirevdegildi.KapıdaDEPOdiyeyazılıydı.Demekburasıkamuyaaitbirbinaydı.Otobüs,trengarlarıgibibirşey.

Kapıyıitipaçtı.Dostçabirlambaışıgıyla,pekdostçaolmayanbirses,balkonaaynıandaulaştı.

"Defol,şeytan!"diyegıcırdadıçatlakses."Defol,zatensabahagidiyorum!Yeminederim!Trenyerindehazır!Gitburadan!Gidecegimeyeminettimvegidiyorum,onun içingitartıkburadan...gitvebenihuzuriçindeyalnızbırak!"

Jack kaşlarını çattı, Richard yine şaşkınlıkla agzını açtı. Iç oda temizdi amapek eskiydi.Yerdeki tahtaları oyle eskimişti ki, buruşmuş gibi gorunuyordu. Duvarlar da oyleydi. Birduvardabalinagemisikadarkocamanbiratlıarabanınresmiasılıydı.Resimdeeskimiş,yuzuburuşburuştu.Yıkılmakuzerebirtezgahodayıikiyeboluyordu.Onungerisinde,karşıyagelenduvardakipanonunbiryanındaGELENARABA, otekindeGIDENARABAdiyeyazılıydı.Uzunsuredenberiotabloyabirşeyyazılmamışoldugubelliydi.Jack'egorebirisiorayaenyumuşaktebeşirlebilebirşeyyazmayakalkışsatahtayarılır,dökülürdü.

OrtadakitezgahınyantarafındaJack'inomrundegorduguenkocamansaatduruyordu.Iribirşampanyaşişesikadardı.İçiyeşilbirkumladoluydu.

"Beni rahat bıraksana! Sana soz verdim, yapacagım! Lutfen Morgan! Yalvarırım! Sozverdimdiyorum.İnanmıyorsan,hangarabak.Trenhazır.Yeminederim,hazırtren!"

Aynı tur konuşmalar surup gidiyordu. Iri yarı, yaşlı adam, odanın sag koşesinde egrilipbukulmekteydi. Jack adamın boyunun en azından bir doksan oldugunu tahmin etti. Egikdurmasına ragmen yine de belliydi. Deponun alçak tavanı başının tepesinden on santimyukardaydı. Yaşı yetmiş de olabilirdi, dinç bir seksen de olabilirdi. Kar gibi beyaz sakalıgozlerinin hemen altından başlıyor, ta gogsune kadar iniyor, uçları bebek saçları gibiinceliyordu. Omuzları genişti. Şimdi egik olmasına ragmen, yıllar boyunca ona agır yuklertaşıtıpkırılmasınayolaçılmışgibigozukuyorlardı. .Gozlerininuçlarındankırışıklaryelpazegibiyayılmaktaydı.Alnıkırışkırıştı.Tenimbalmumugibibirsarıydı.Uzerindekırmızıçizgilibir beyaz etek vardı. Çok korktugu belliydi. 0st perdeden çıkmaya ugraşıyordu ama, hiçbirgücüveyetkisiolmadığıaçıkçaanlaşılıyordu.

Jack donup 'Richard'a baktı. Ihtiyar onun babasının adını soylediginde ne tepkigosterdigimmeraketmişti.AmaRichardşuandaboyleincenoktalaradikkatedecekdurumdadeğildi.

"Bensandığıninsandeğilim,"diyerekihtiyarayaklaştı."Uzaklaş!" diye haykırdı adam. "Numaralarına karnım tok! Şeytan kendine sevimli bir

suratdaedinebilir!Defol!Yapacagım!Trenyolaçıkmayahazır.Sabaherkenden!Yapacagımdedimmiyapacağımdemektir.Artıkgitburadan,tamammı?"

Sırt çantası Jack'in koluna takılmış, sallanıyordu. Jack tezgaha yaklaşıp çantanın içiniaraştırdı, aynayıveparaçubuklarınıbirkenara itti.Parmaklarıaradıgı şeyibulupavuçladı.Yuzbaşı Fanen'in verdigi madenı paraydı bu. Uzerinde kraliçenin resmi olan para. Onutezgahın uzerine pat diye koydu, odanın yumuşak ışıgı LauraDeLoessian'ın guzel pro ilini

Page 365: STEPHEN KING PETER STRAUB

aydınlattı,Jackannesiylearadakibenzerliğebirkeredahaşaştı.Başlangıçtadaokadarçokmubenziyorlardı? Yoksa ben onları daha çok duşundukçe benzerlikleri daha mı çokgörebiliyorum?Onlarıbirbakımabenmibirarayagetiriyor,tekvarlıkyapıyorum?

Jack tezgaha yaklaşırken ihtiyar daha bile geri çekilmişti. Sanki niyeti duvardan dışarıçıkmaktı. Sozler agzından isterik bir sel gibi dokulmeye başladı. Ama Jack parayı tezgahakovboy ilmlerinde barmenden içki isteyen kotu adamlar gibi şaklatınca, o da konuşmayıkesti.Parayabaktı,gozleririiriaçıldı,agzınıntukuruktenıslanmışkoşelerititredi.FincangibiaçılmışgözleriJack'inyüzünedöndüvesonundaonuilkdefagörebildi.

"Jason," diye fısıldadı titreyen bir sesle. Deminki sızlanması sona ermişti. Bu sefer sesikorkudandeğil,dehşettentitriyordu."Jason!"

"Hayır,benimadım..." Jackbirdensustu.Odildedudaklarınayukselenkelime Jackdegil,yineJason'du.

"Jason"diyebagırdı yaşlı adam. Sonrakendini dizustu yere attı. "Jason, sen geldin! Sengeldinveartıkherşeyiyiolacak,evet,herşeyiyiolacak,herşeyiyiolacakveherturluşeydeiyiolacak!"

"Hey,"dediJack."Hey,aslında...""Jason!Jasongeldi,Kraliçeiyileşecekvehertürlüşeydeiyiolacak!"Jackbugozyaşıdolutapınmaya,ihtiyarındeminkiaksilenmelerindendahabileazhazırdı.

Richard'adöndüamaoradandabiryardımgelmedi.Richard kapının sol tarafına, yere uzanmış, ya uyumuştu... ya da çok iyi uyku taklidi

yapıyordu."Öff,Allahkahretsin,"dediJack.Ihtiyar dizlerinin ustundeydi. Bir şeyler geveliyor, aglıyordu. Durum once gulunçken

sonradan evrensel bir komiklik duzeyine ulaştı. Jack tezgahın kapagını buldu, kaldırıparkasınageçti.

"Ayaga kalk, ey iyi ve sadık kul," dedi Jack. Acaba Isa ile Buda'nın karşısına hiç bu tursorunlarçıkıyormuydudiyemerakediyordu."Kalkayağa,efendi."

"Jason! Jason!" diye hıçkırdı ihtiyar. Beyaz saçları Jack'in sandaletli ayaklarının uzerineegilmişti. Birden ayakları opmeye başladı. Ufaktan tef ekten de opmuyordu. Kocaman,şapırdayaşapırdaya,seslisesliopuyordu.Jackçaresizlikiçindegulmeyebaşladı.Illinois’denkurtulmayı başarmıştı. Şu anda kocaman bir tahıl tarlasının orta yerinde, salaşpur birdeponuniçindeydiler.DışBolge'debiryerlerde.Richardkapınınyanındauyuyordu.BugaripihtiyardaJack'inayaklarımöpüyor,sakallarıfenahaldegıdıklıyordu.

"Kalk"' diye bagırdı Jack kıkırdayarak. Bir adım geri gitmeye çalıştı ama beli tezgahadayandı."Kalkayağa,sadıkkul!Basayaklarınınüstüne,yeterartık!"

"Jason!Muh!Herşeyiyiolacak!Muh-muh!"Jackdelilergibi,"veherturluşeydeiyiolacak,"diyeduşundu,ihtiyarayakparmaklarını

operken tekrar kıkırdadı. "Burada. Diyarı da Robert Burns okuduklarını bilmezdim ama

Page 366: STEPHEN KING PETER STRAUB

demekkiokuyorlarmış..."Muh-muh-muh.Öf,yeterartık,dayanamıyorum."KALK!" diye bagırdı avazı çıktıgı kadar. Ihtiyar sonunda kalkıp onun karşısında durdu.

Titriyor, aglıyor, Jack'in gozlerine bakamıyordu. Ama inanılmaz genişlikteki omuzları birazdoğrulmuştu.Okırıkgörünümdenkurtulmuştu.Jackbunamemnunoldu.

5Jackihtiyarlaanlamlıbirkonuşmabaşlatanakadararadanbirsaatgeçmesigerekti.Biriki

kelimekonuşmalarına kalmıyor, ihtiyar yeni baştan "Jason, ah, sevgili Jason, ne buyuksun"faslınabaşlıyordu.Peşindenyineayakopmeyegeçecektiherhalde.Jackihtiyardanhoşlanmış,onaacımıştıyinede.Acımak için,kendisiniokulyemekhanesininkuyrugundahayalediyor,birdenoraya IsayadaBudageliverse,nehalegeleceginiduşunuyordu.Somakabullenmesigerekenbirşeydahavardı.BenligininbiryanıAnders'inbudavranışınahiçdeşaşırmıyordu.Evet, kendini Jack gibi hissediyordu ama, yavaş yavaş biraz... oteki gibi de hissetmeyebaşlamıştı.

Amaoölmüştü.Dogruydu, evet. Inkar edilmez biçimde dogruydu. Jason olmuştu. Herhalde olmesinde

Orris'liMorgan'ınepeyroluvardı.AmaJasongibitipleringerigelmekgibibirhuyuoluyordu,öyledeğilmi?

Jack,Anders'idogrudurustkonuşturmakiçingeçensureyiiyidegerlendirilmişsayıyordu.HiçdegilseRichard'ınuykukonusundanumarayapmadıgınıanlamıştı.GerçektenuyuyorduRichard.Budaiyisayılırdı,çünküAnders'inMorgan'lailgilisöyleyeceğiçokşeyvardı.

Birzamanlarburanın,dunyanınensonundakidepooldugunusoyluyordu.Buradansonradünyanıncanavarcabiryerhalinegeldiğinianlatıyordu.

"Nasılcanavarca?"diyesorduJack.Anders piposunu yakarken, "Bilmiyorum," dedi. Karanlıga dogru baktıgında yuzu bir

tuhaftı. "Lanetli Topraklarla ilgili pek çok hikaye anlatılır ama her biri otekinden farklıdır.Hepsi de aynı şekilde başlar. 'Benim tanıdıgım biri, Lanetli Toprakların kenarında uç gunkaybolan birine rastlamış,' diye başarlarlar sozlerine. Hiç kimsenin, 'Ben kendim LanetliTopraklardaüçgünkayboldum,'dediğiniduymadım.Farkıanlıyormusunuz,Jason,efendim?"

"Anlıyorum," dedi Jack yavaşça, Lanetli Topraklar. Adı bile ensesindeki saçların dikendikenolmasınayetiyordu."Kimsebilmiyorohaldenasılbiryerolduğunu."

"Kesinbilenyok,"dediAnders."Amaanlatılanlarınbirçeyreğibiledoğruysa...""Neleranlatıyorlar?""Oradaki felaketlerin Orris'in cevher ocaklarındakileri normal gibi gosterecegini.

Tepelerdenveboşyerlerdenyuvarlanarakuçanateş topları varmış.Peşlerindeuzun, siyahizlerbırakıyorlarmış.Gunduzleri siyahmışo izler.Geceleripırılpırılparladıklarınıduydum.

Page 367: STEPHEN KING PETER STRAUB

Insan o ateş toplarından birine fazla yaklaşırsa feci biçimde hasta oluyormuş. Saçlarıdokuluyor,butunvucudundayaralaraçılıyormuş.Sonrakusmayabaşlıyormuş.Kırkyıldabiriyileşiyormuşama,çogunluklakusakusasonundamidesiyırtılıyor,bogazıpatlıyormuş,sonrada..."

Andersayağakalktı."Efendim!Nedenoylebakıyorsunuz?Penceredenbirşeymigordunuz?Oraylarınuzerinde

birşeymivar?"Andersvahşibakışlarınıpencereyeçevirdi.Radyasyon zehirlenmesi, diye duşunuyordu Jack. O bilmiyor ama, radyasyon

zehirlenmesininbelirtileriniharfiharfineanlattı.Okuldabir yıl oncehemnukleer silahlarıhemde radyasyonamaruzkalmanınetkilerini

izik dersinde okumuşlardı. Annesi hem nukleer silahlanmayı onleme, hem de nukleertesislerinçevrekirliliginekatkılarını onlemederneklerindefaalolarakçalıştıgından,Jackbuderslereözellikledikkatetmişti.

LanetliTopraklar ikrineradyasyonzehirlenmesinedeguzeluyuyor,diyeduşundu.Sonrabir şey daha geldi aklına. Ilk testler batıda yapılmıştı. Hiroşima bombasının prototipi birkuleden asılarak sallandırılmış, sonra patlatılmış, cansız mankenlerin yerleştirildigi çevremahallelerde oyle buyuk zarara yol açmıştı ki,Ordunukleer patlamanın ve yaratacagı ateşfırtınasınınnelereyolaçacagıkonusundaenikonu ikirsahibiolmuştu.SonundayineUtahileNevada'yagoturmuşlerditestleri.Sonradayeraltınaindirmişlerdi.Oboşyerlerdeboldevletarazisivardı.Oralardadenedikleritekşeydebombalardeğildi.

EgerKraliçeolurse,Sloatopisliginnekadarınıgetirirdiburayaacaba?Şimdiyekadarnekadarınıgetirmişti?Budekovilhattı,otürmallariçinbirnakliyesistemimiydi?

"Iyigorunmuyorsunuzefendim,hiçiyigorunmuyorsunuz.Yuzunuzçarşafgibibembeyazkesildi.Yeminederim!"

"Birşeyimyok,"dediJackyavaşça."Otur.Hikâyenedevamet.Piponudayak.Sönmüş."Anders piposunu agzından çekti, yeniden yaktı, gozlerini Jack'den tekrar pencereye

çevirdi.Buseferbakışlarıoyleboşdegildi.Korkularladoluydu."Amahikayelerindogruolupolmadığınıherhaldeyakındakendimdeöğreneceğim."

"Oneden?""ÇunkuyarınsabahLanetliTopraklarıniçindenbiryolculugaçıkıyorum.Şafaklabirlikte,"

dedi Anders. "Orris'li Morgan'ın şeytan makinesini kullanacagım. Içine de kim bilir hangiiğrençşeytanmallarıyüklenmişolacak."

Jackonabaktı.Yüreğigümbürgümbüratıyordu.Kanıkafasınıniçindeuğuldamaktaydı."Nereye?Nekadaruzağa?Okyanusamı?Kocamansuyamı?"Anders başını yavaş yavaş evet anlamında salladı. "Oyle," dedi. "Suya. Hem de..." Sesi

alçaldı, guçsuzbir fısıltıoldu.Gozlerikaranlıkpencereyedogrudevrildi.Oradan isimsizbirşeyinkendilerinigözetlediğinden,sözlerinekulakmisafiriolduğundankorkuyordusanki.

Page 368: STEPHEN KING PETER STRAUB

"OradaMorganbenimlebuluşacak.Mallarınıoradanöteyegötüreceğiz.""Öteyenereye?"diyesorduJack."Karaotele,"diyefısıldadıAnderstitrekbirfısıltıyla.

6Jack'in içinden tekrar kahkahalarla gulmek geldi. Kara Otel... tıpkı korku romanlarının

adlarıgibibirşey!Amaberiyandan...zatenbuolaylarzinciribiroteldebaşlamışdegilmiydi?Alhambra'da! New Hampshire'de, Atlas Okyanusu kıyısındaki otelde. Buyuk Okyanuskıyısında da bir otel daha mı vardı? Belki eskimiş, Victoria çagı manastırlarına benzer,korkunçbirotel!Buupuzun,garipseruvenoradamısonbulacaktı?Alhambra'nınkarşıtıolan,yakınında da garip bir lunapark bulunan bir yerdemi? Bu ikir son derece uygundu. Garipbiçimdeuygundu.İkizlilerveikizlemelerfikrindenilhamalıyormuşgibiydi...

"Bananedenöylebakıyorsunuzefendim?"Anders heyecanlı ve tedirgin gibiydi. Jack bakışlarının yonunu hemen degiştirdi. "Ozur

dilerim,"dedi,"Düşünüyordum."Gülümsedi,adamdaonaçekinerekgülümsedi."Hembanaöyledemektenvazgeçsenkeşke.""Nedemektenefendim?""Efendim.""Efendim?"Andersşaşırmışgibiydi.Jack'insözünetekraretmiyor,açıklamaistiyordu.Jack

bunuüstelerseişibüsbütünkarıştıracağınıhissetti."Boş ver," dedi. One dogru egildi. "Bana her şeyi anlatmanı istiyorum. Bunu yapabilir

misin?""Çalışırımefendim,"dediAnders.

7Sozlerbaşlangıçtaagzındanyavaşyavaşçıkıyordu.ButunomrunuDışBolgedetekbaşına

geçirmiş bir adamdı. Fazla konuşmaya alışkın degildi. Şimdi karşısında kendisinekonuşmasınıemredençocuk,enazındanhanedansulalesindendi.BelkideTanrıgibibirşeydi.Ama yavaş yavaş ihtiyar açıldı, konuşması rahatladı, hızlandı. Sonu gelmeyen, ama sonderecedetahrikedicihikayesininilerikısımlarınaulaştıgındasozleriyleyarışıyordu.AdamınaksanınarağmenJacksöylenenlerirahatçaizleyebilmekteydi.Biryandandadüşünüyordu.

Anders, Morgan'ı tanıyordu. Çunku Morgan ne de olsa Dış Bolge'nin lorduydu. Gerçekunvanı,yaniOrris'liMorganadıpekşatafatlıbiradsayılmazdıama,aslındaonanedesenizaynıanlamageliyordu.Orrisdenilenyer,DışBolgeninendogusundakalanyerleşmeyeriydi.Koca otluk alanın tek duzenli kesimiydi. Morgan, Orris'in yonetimini elinde bulundurduguiçin,DışBolgenindigerkısımlarınıdadolayısıylayonetiyordu.AyrıcasononbeşyıldanberikotuWol larMorgan'danyanameyletmeyebaşlamışlardı.Onceleribununpekonemiyokmuş

Page 369: STEPHEN KING PETER STRAUB

gibigeliyordu.Kotulerazınlıktaydı.(Anderskotukelimesinikullanırken,kendidilindekuduzanlamınagelenkelimeyepekbenzerbiçimdetelaffuzediyordu.)Amasonralarıkotukurtlarınsayısıgiderekartmıştı.Anders'inkulagınagelenlerdogruysa,Kraliçehastalandıktanbuyanaçobanlar ulusunun yansından fazlası tutulmuş durumdaydı bu hastalıga. UstelikMorgan'ınkomutasındakitekyaratıklaronlardegildi.Başkalarıdavardı.Dahakotuleri... insanıbir tekbakışladeliedebilenleri.

JackhemenElroy'udüşündü.OatleyBarındakiyaratığı.Tüyleriürperdi."DışBölgeninbutarafınınbiradıvarmı?"diyesorduJack."Efendim?""Bizimşuandabulunduğumuztarafı."'Tambiradıyok,efendim.AmainsanlarburayaEllis-Breaksderler.""Ellis-Breaks." diye tekrarladı Jack. Zihninde artık Diyar'ın kabataslak bir haritası

canlanmaya başlıyordu. Bir kere, asıl Diyar vardı .Orası Amerika'daki dogu bolgesininkarşılığıydı.DışBölgedemek,orta-batıeyaletlerinekarşılıkgelenkısımdemekti.Büyükovalar(Ellis-Breaksmi? Illinoismu?Nebraskamı?) sonradaLanetliTopraklar, yaniAmerika'dakibatıbölgesi.

Anders'eokadaruzunsure,oylesabitbakışlarlabaktıki,adambirkeredahatedirginoldu."Özürdilerim,"dediJack."Devamet."

Anders'in anlattıgına gore, babası Dış Bolge Deposu'ndan doguya araba suren en sonarabacıydı. Anders de ona çıraklık etmişti. Ama doguda daha o gunlerde bile karışıklıklar,ayaklanmalar vardı. Eski Kral'ın oldurulmesi ve onu izleyen kısa savaş, o ayaklanmalarınbaşlangıcı olmuştu. Savaş bittiginde tahta Kraliçe Laura geçmişti ama, isyanların sonugelmemiştibirturlu.Giderekdahadoguya,dahadoguyayayılıyorlardı.LanetliTopraklardanfırlayıp yayılan bir salgın gibiydiler. Bazılarına gore, kotuluklerin hepsi batı'dankaynaklanıyordu.

Jack, "Ne demek istedigini anlayabildigimden pek emin degilim," dedi. Ama yuregianlıyorduaslında.

"Kara parçasının sonundan," dedi Anders. "Buyuk Su'yun kenarından. Benim gidecegimyerden."

Yani kısacası, her şey benim babamın geldigi yerden başlıyor. Babamın, benim,Richard'ın...veMorgan'ın!

Anders'e gore karışıklıklar Dış Bolge'ye varmış, şimdi de Wolf kabilesinin kısmenbozulmasınayolaçmıştı.Nekadarbozulduklarınıkimsekesinolarakbilemezdiama,kurtlarbugidişdurdurulmazsasonlarınıngeleceğindenkorkmaktaydılar.Kargaşalıksonradanburayıaşıpdahadoğuyadayayılmıştı.Kraliçeninhastayattığı,ölümeyaklaştığısöylenenyerlere.

"Budoğrudeğil,değilmi,efendim?"diyesorduAnders...yalvarıyorduâdeta.Jackonabaktı."Bununcevabınıbileceğimemiinanıyorsun?"diyesordu."Elbette"dediAnders."Onunoğludeğilmisiniz?"

Page 370: STEPHEN KING PETER STRAUB

Biran için Jack'edunyaçoksessizmişgibigeldi.Dışardaboceklerinugultusususmuştu.Richardseslisoluklarınınarasında,zamanzamansessizkalıyordu.

KendikalbibiledurmuşgibiydiJack'in.Belkiendurgunşeydeoydu.Azsonrakendisesi,sonderecesakin,konuştu."Evet,benonunogluyum.Vededigindogru.

Kendisiçokhasta.""Ama oluyor mu?" diye direndi Anders. Gozleri resmen yalvarıyordu. "Oluyor mu,

efendim?"Jackbirazgülümsedi,sonracevapverdi."Orasınıgöreceğizbakalım."

8Anders'inanlattıgınagorekargaşalıkbaşlayanakadarOrris'liMorganaztanınmışbirsınır

Lord'undan başka bir şey degildi. Bu komik unvan ona, leş kokulu, yaglı adamın biri olanbabasındankalmıştı.Morgan'ınbabasısaglıgındaherkesinalayettigibiriydi.Olumudeoylekomikolmuştu.

"Birgünşeftalişarabıiçipishaloldu,keneftecanverdi."Insanlar yaşlı adamın oglunu da bir soytarıya çevirmeye pek hazırdılar. Ama Orris'de

idamlar başlayınca gulmeler hemen kesilmişti. Eski Kralın olumunden sonra kargaşalıklarsırasındaMorganyükselmişti...Biruğursuzlukyıldızınınyükselmesigibi.

BunlarınDışBolgegibibiryerdepekonemiyoktu.Anders'indediginegore,genişveboşalanlar politikayı insana onemsizmiş gibi gosteriyordu. Onlar için tek onemli olan, Wolfkabilesindeki degişiklikti. Kotu kurtların çogu Oteki Tarafa gittigine gore, onun bile burahalkınaetkisipekfazladeğildi.

Kraliçenin hastalık haberi buralara ulaştıktan bir sure sonra, Morgan hemen cevherocaklarından doguya birtakım igrenç, egri bugru esir adamlar yollamıştı. Bu esirlere kotukurtlarvebaşkagaripyaratıklargozkulakoluyordu.Başlarında,elindekırbaçtaşıyankorkunçbiradamvardı.Işinyenibaşladıgısıralardasıksıkburalardabulunuyorduamasonraortadankaybolmuştu. Korkunç haftaları ve ayları buradan beşmil kadar guneydeki evinde geçirenAndersonungidişinigormektenpekmemnunkalmıştı.DedikodularagoreMorganokırbaçlıadamıdoguyaçagırmıştı.Oradaolaylarpekcoşkundu.Andersbunundogruolupolmadıgınıbilmedigigibi,pekaldırmıyorduda.Yalnızcaoadamıngittigineseviniyordu.Yanındasıska,iğrençvekorkunçbirçocukgezdirirdikırbaçlıadam.

"Adı?"diyesorduJack."Adıneydi?""Efendim, bilemiyorum. Wol lar ona Kırbaçlı derlerdi. Esirler yalnızca Şeytan derlerdi.

Benceikisidehaklıydılar.""Züppelergibimigiyiniyordu?Kadifeceketler?Üzeritokalıparlakpabuçlar?"Andersbaşınıevetanlamındasallayıpduruyordu.,,"Çokkeskinbirkokusurunurmuydu?"

"Evet,evet,sürünürdü!""Kırbacınınucundaderidensicimler,onlarınucundadamadenîkapakçıklarvarmıydı?"

Page 371: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Evet,efendim,korkunçbirkırbaçtı.Adamdaçokustaydıonukullanmakta.Çok!"Osmond'du bu. Sunlight Gardener'dı. Burada, Morgan'ın hesabına bir projeyi

yurutuyordu... o sırada Kraliçe hastalanmış, Osmond da gerisin geriye yaz sarayınaçağrılmıştı.VeJackoradarastlamıştıona.

"Oğlunasılbirşeydi?"diyesorduJack."Sıska," dedi Anders yavaşça. "Bir gozu patlaktı. Hatırladıgım o kadar. Ona... Efendim,

Kırbaçlı'nın ogluna bakmak kolay bir şey degildi. Wol lar babadan çok oguldan korkuyorgibiydiler.Oguldakırbaçolmadıgıhalde.Baktıgınızdadakolaygoremiyordunuzonu.Karanlıkbirtipti."

"Karanlıkmı?"dediJack."Evet. Wol lar kolay gorulemeyenlere oyle derler. Fakat bakar, goremezsiniz. Busbutun

gozukmemeye imkan yokmuş kurtlara gore. Ama insan usulunu, hilesini bilirse, kendinigorulmesi zor biri yapabilirmiş. Wol ların çogu bilir. Bu orospu çocugu da biliyordu. Buyüzdentekhatırladığım,çokzayıfolduğu,karagünahlarkadardaçirkinolduğu."

Andersdurakladı."Can yakmaktan hoşlanırdı. Ufacık şeylerin canını yakardı. Hayvanları balkonun altına

gotururdu. Oradan en korkunç çıglıkları duyardım..." Anders urperdi. "Evime kapanmamınnedenlerinden biri de buydu, anlarsınız. Ufacık hayvanların acı çektigini gormek istemem.Banaçokkötüduygularverir."

Anders'inhersoyledigiJack'inzihnindeyeniyenisorulardoguruyordu.OzelliklerWol larkonusundaAndersnebiliyorsaogrenmekistiyordu.Onlarınadınıduymakbileyuregindebiryandanzevk,biryandandakendiWolfuiçinderinbirözlemuyanmasınayolaçmaktaydı.

Ama zaman kısaydı. Bu adam şafakla birlikte Lanetli Topraklara dogru yola çıkıyordu.Morgan yakında, peşinde o deli ogrencilerle çıkagelebilirdi. Richard uyanabilir, durmadansozunuettikleribuMorgan'ınkimoldugunusorabilirdi...okaranlıkçocugunkimoldugunudasorabilirdi...NelsonBinasındakomşulukettiğitipefazlasıylabenzeyenokaranlıkçocuğun...

"Geldiler," diye mırıldandı Jack. "Gruplar halinde geldiler. Osmond da onların başıydı.Buradançağrılanakadar,yadaİndiana'daduaseanslarıdüzenlemekzorundakalanakadar..."

"Efendim?"Anders'inyüzüyineşaşkındı."Geldiler ve... ne yaptılar peki?" Jack sordugu bu sorunun cevabını zaten bildigini

hissediyordu.AmaAnders'insöylemesiniistiyordu."Demiryolunutabii,"dediAnders."Batıya.LanetliTopraklaragidenhatları.Yarınbenimde

üzerindeyolculuğabaşlayacağımrayları.""Olmaz,"dediJack.Gogsundesımsıcak,korkunçbirheyecan,bombagibipatlayıvermişti.

Ayaga kalktı. Kafasında bir şimşek çakmıştı birden. Onemli şeylerin birleşip butunleştiginihissediyordu.

Anders kendini dizustu yere attıgında Jack'in yuzune de çok guzel, harikulade bir ışıkgelmişti.Richardbuseslekıpırdadı,uykuluuykuludoğrulupoturdu.

Page 372: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Sendeğil,"dediJack."Ben.Benveo."ParmağıylaRichard’ıgösterdi."Jack?"Richardonamahmurgozlerle,miyopmiyopbakıyordu."Nedensozediyorsunuz?

Buadamnedenyerlerikoklayıpduruyor?""Efendim...emrinizbaşımüstüne...amaanlayamıyorum...""Sendeğil,"dediJack."Biz.Trenibizgötüreceğizseninyerine.""Ama,efendim,neden?"diyebildiAnders.Başınıkaldırmayacesaretiyoktu.JackSawyerkaranlıklaradoğrubaktı."Çünkü..."dedi."Ohatlarınsonundabirşeyvar.Onualmakzorundayım."

Page 373: STEPHEN KING PETER STRAUB

AraBölüm

SLOATBUDÜNYADA(IV)

AralıkayınınonuncugunundepaltosunasımsıkısarınmışbirMorganSloat,LilySawyer'inyatagının yanındaki tahta sandalyede oturuyordu. Uşuyordu. Kaşmir paltosuna sıkı sıkısarılıyor, ellerini ceplerine sokuyordu. Ama gorunuşunun aksine, epey keyi liydi. Lilyoluyordu. Uzaklaşıyor, uzaklaşıyordu. Kimsenin asla geri donemedigi yere dogru. Futbolsahasıboyundabiryataktayatankraliçelerbiledönemezdioradan.

Lily'ninyatagıokadarbuyukdegildi.Kendisinindekraliçeyebenzeryeriyoktu.Hastalıktum guzelligini yok etmişti. Yuzu çokmuş, yirmi yıl yaşlanmıştı. Sloat onun elmacıkkemiklerinisüzdü.Sivribirerçıkıntıydıokemikler.Alnıkaplumbağakabuğugibiolmuştu.Hapkadarkalmışvucudubattaniyelerinaltındapekazbirtumsekyapıyordu.SloatbuotelinLilyCavanaugh Sawyer'i kendi başına bırakmak için para aldıgını biliyordu. Odeyen kendisiydiçunku.Artıkodasındakikaloriferesıcaklıkyollamıyorlardı.ZatenotelintekmuşterisiLily'ydi.Resepsiyoncudan ve aşçıdan başka, otelin mustahdemleri yalnızca Portekizli odahizmetçileriydi.Onlardatumvakitlerinilobiyitemizlemeklegeçiliyorlardı.HerhaldeLily'ninuzerine bunca battaniyeyi orten o hizmetçiler olmalıydı. Sloat geldiginde koridorun karşıtarafındakiodayayerleşmişti.ResepsiyoncuylahizmetçileredeLir/yegozkulakolmalarınıtembihlemişti.

Acabagozleriniaçacakmıdiyemerakından,birsozsoyledi."Dahaiyigorunuyorsun,Lily.Bencegerçekteniyileşmebelirtilerivar."

Lily agzından başka yerini kıpırdatmaksızın, "Neden insan taklidi yapıyorsun,anlamıyorum,Sloat,"dedi.

Sloat,"Eniyidostunbenim,"diyekarşılıkverdi.Bu sefer Lily gozlerini açtı. Bakışları Morgan'ın umdugu kadar da mat degildi. "Defol

buradan,"diyefısıldadı."Ayıpbiryaratıksınsen!""Sana yardım etmeye çalışıyorum. Keşke bunu hatırlasan. Butun evrak hazır, Lily. Tek

yapacagın, imzanı atmak. Attın mı, senin de, oglunun da hayatı tamamdır." Sloat, Lily'yememnunbirhuzunlebaktı."Jack'inyerinisaptayamadıgımıdasoyleyeyim.Sonzamanlardakonuştunmuonunla?"

"Konuşmadığımıbiliyorsun."Lilyağlamadı.Sloat'usevindirmeyeniyetiyoktu."Benceçocuğungerçektenburayadönmesigerek.Sencedeöyledeğilmi?""Cehennemindibinegit,"dediLily."Izninlebanyonukullanacagım,"Morganayagakalktı.Lilyonaaldırmadantekrargozlerini

Page 374: STEPHEN KING PETER STRAUB

yumdu. Sloat, "Inşallah başını belaya sokmuyordur," dedi yatagın yanma dogru yururken."Yollaraduşençocuklarınbaşınaçokkorkunçşeylergeliyor."Lilycevapvermedi."Duşunmekistemedigim şeyler." Yatagın ucuna varmıştı. Banyoya dogru yoluna devam etti. Lilyçarşa ların ve battaniyelerin altında buruşmuş bir kagıt mendil gibi yatmaktaydı. Sloatbanyoyagirdi.

Içerde ellerini ovaladı, kapıyı yavaşça kapadı, iki muslugu da açtı. Ceketinin cebindenkuçuk,kahverengibirkutuçıkardı. Ikigramlıktıkutu.Sonra içcebineuzandı,birderiçantaiçindekiaynayı,jileti,kısaemmesazınıdaçıkardı.Aynanınüzerinesekizdebirgramkadarsaf,Perumalı, pul kokain doktu, jiletiyle kıydı, sazın içinden burnuna çekti, bogulur gibi oldu,derin bir soluk aldı, solugunu iki saniye kadar tuttu. "Aaah." Burun kanalları tuneller gibiaçıldı.Genizdenmaliçinedogruyayıldı.Sloatellerinisuyunaltınatuttu,başparmagıylaişaretparmağınınemlendirdi,burundeliklerinesoktu.Sonraelleriniveyüzünükuruladı.

O guzelim tren, diye duşundu. O sevimli, guzel tren... Oglumdan çok o trenden gururduyuyorumgaliba.

HayalindekitreningörüntüsünehayranlıkduyuyorduMorganSloat.ikidünyadadaaynıydıo tren. Diyar'a teknoloji goturme planının ilk başarılı sonucuydu. Yararlı yukuyle PointVenuti'ye kadar gidiyordu. Sloat gulumsedi. Kokain beynine ulaşmış, her şeyin iyi olacagımesajını vermişti oraya. Kuçuk Jacky Sawyer o kuçuk Point Venuti kasabasından sagçıkabilirse çok şanslı bir çocuk sayılırdı dogrusu. Zaten oraya varması bile buyuk şanstı.LanetliTopraklardangeçmesigerektiginegore!AmaSloatiçiniçinçocugunotehlikeliPointVenutikasabasınavarmasınıda istemiyordegildi.HattaKaraOtelebilegiripsagçıkmasınıistiyordu. O otel binası yalnızca tahta ve çividen, tugla ve taştan degildi. Aynı zamandacanlıydı...Sloatçocugunoradansagçıkmasınıistiyordu,çunkuçıktıgızamanohırsızınelindebelkideTılsımolurdu.Eğerbugerçekleşirse...

Evet,oharikuladeolaygerçekleşirse,herşeytamanlamıylaiyiolacakdemekti.JackSawyerde,Tılsımda,ikiyebölünüvereceklerdiobinadançıkarlarsa.MorganSloatdayeteneklerininkendisinehakkazandırdıgıyereulaşmışolacaktı.Gozunde

kendi hayali belirdi bir an için. Iki kolunu yıldızlı gokyuzune açmış... dunyalara dogru...Tılsımın korudugu her şeye dogru. Yıllar once Agincourt'u satın alırken umdugu her şeyedoğru.Jackkazandırabilirdionabütünbunları.Mükemmel!

Budüşünceyikutlamakiçinkutuyutekrarçıkardı,aynavejilettöreninegerekgörmeksizin,minikbirkaşıklabeyaztozuöncebirburundeliğine,sonraötekineçekti.Tatlı!Hımmmm!

***Burnunuçekerek tekraryatakodasınadondu.Lilybirazdahacanlıgibiydiama,Morgan

Sloat'unkey iokadaryerindeydiki,kadındakihayatbelirtileribileonunruhunukarartmadı.Çukurgozleriçindekiparıltı,Sloat'uizliyordu."Sloatamcayenibiralışkanlıkedinmiş,"dediLily.

"Sendeölüyorsun,"diyekarşılıkverdiSloat."Hangisinitercihederdin?""Ondançekmeyedevamedersensendeölürsün."

Page 375: STEPHEN KING PETER STRAUB

Sloat onun duşmanlıgına aldırmaksızın sandalyeye tekrar yerleşti. 'Tanrı aşkına, buyuartık, Lily," dedi. "Herkes kokain çekiyor artık. Sen toplumla ilişkini kaybetmişsin. Yıllardırkaybettin.Birazdenemekistermisin?"Kutuyuçıkarıpucundakizincirlekaşığısalladı.

"Defolburadan."Sloatkutuyuonunyüzünedahayaklaştırıpyinesalladı.Lilyyatağındasokmayahazırlananbiryılangibidoğruluponunyüzünetükürdü."Orospu!"Sloatçekildi,yanağındantükürüksüzülürkenmendilinesarıldı."Opistozokadarharikabirşeyse,nediyeçekmekiçintuvaletesaklanıyorsun?Sus,cevap

verme,yalnızbırakbeni.Senibirdahagörmekistemiyorum.Sloat.Defolburadankocaşişko."'Tek başına oleceksin, Lily." Morgan'ın içi buz gibi bir neşeyle dolmuştu. 'Tek başına

oleceksin.Bukomikkuçukkasabadasenifakirlergibi,belediyehizmetiylegomecek.Oglundaolecek, çunku kendisinibekleyenolaylarlabaşa çıkamayacak, ikinizinde adınıbirdahahiçkimse duymayacak." Sırıttı. Tombul elleri bembeyaz, kıllı birer yumruk olmuştu. "AsherDondorf ’uhatırlıyormusun,Lily?Muşterimizdihani,Flanagan'laFlanagan ilmindeyardımcısanatçıydı.GeçendeHollywoodReporterdergisindeonunhakkındabiryazıokudum.Birkaçhaftaoluyor.Kendinievininsalonundatabancaylavurmuş.Amaiyinişanalamamış, olecegiyerde, kurşun damagından girip agzının tavanını patlatmış, şimdi komadaymış. Yıllarcaoyleceyaşayabilirmiş.Çuruyenekadar."Yatagadogruegildi,alnıkırışkırışoldu."BanaoylegeliyorkiAsher'leseninpekçokortakyanınızvar."

Lilyonataşgibibakışlarlabaktı.Gozlerisankikafasınıniçinedogrukaçmıştı.OandaLilybir elinde tufek, bir elinde Incil, sınırlarda çarpışan o demir kadınlara benziyordu. "Oglumbenim hayatımı kurtaracak," dedi. "Jack benim hayatımı kurtaracak ve sen de ona engelolamayacaksın."

"Eh,göreceğizbakalım,öyledeğilmi?"dediSloat."Göreceğizneolacağını!"

Page 376: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:35

LANETLİTOPRAKLAR

1"Amaguvendeolurmusunuz, Efendim?"diye sorduAnders. Jack'in onundediz çokmuş,

kırmızılıbeyazlıeteğiçevresineyayılmıştı."Jack?"diyesorduRichard.Sesiyinesızlanırgibiydi."Sengüvendeolurmusun?"diyesorduJackdeadama.Anders beyaz saçlı başını kaldırdı, gozlerini kısarak Jack'e baktı. Sanki kendisine bir

bilmecesorulmuştu.Kocaman,şaşkınbirköpeğebenziyordu."Sennekadargüvendeysenbendeokadargüvendeolurum,onudemekistiyorum.""Ama,efendim...""Jack?"Richard'ınkavgacısesitekrarduyuldu."Uyuyakalmışım,şimdiuyanmışolmalıyım

ama, bakıyorum, hala bu garip yerdeyiz. Demek hala ruya goruyorum... ama uyanmakistiyorum,Jack.Burüyayıgörmekistemiyorumartık.Hayır,istemiyorum."

Evet, zaten gozlugunu de o yuzden kırmıştın, dedi Jack içinden. Yuksek sesle, "Bu ruyadeğil,Richie,yavrum,"dedi."Yolaçıkmaküzereyiz.Birtrengezisiyapacağız."

"Hı?" Richard yuzunu ovalayarak dogruldu. Eger Anders etek giymiş koca bir kopegebenziyorsa,Richarddatamanlamıylauykudanyeniuyanmışbebeğebenziyordu.

"Jason Efendim," dedi Anders. Aglayacakmış gibi bir hali vardı. Rahatlamıştı adam. Oyuzdenaglamakuzereydi."Boylemiistiyorsunuz?OşeytanmakinesiniLanetliTopraklardangeçirmekmiistiyorsunuz?"

"Evet,öyle,"dediJack.Richard,"Neredeyiz?"diyesordu."Biziizlemediklerindeneminmisin?"Jack ona dondu. Richard sarı doşeme tahtalarının uzerinde oturuyor, gozlerini hızla

kırpıştırıyor,çevresinihalasisgibibirkorkununsarmışoldugubellioluyordu."Pekala,"dediJack."Sorunacevapvereceğim.Diyar'ınEllis-Breaksdenilenyerindeyiz..."

"Başımağrıyor,"dediRichard.Gözlerinitekrarkapamıştı.Jackdevametti."VeşimdibuadamıntreninebinipLanetliTopraklar'ıgeçereksiyahotele,

yadaonaenyakınyerekadargidecegiz.Hepsibu,Richard.Isterinanisterinanma.Yolanekadarçabukçıkarsak,bizikovalayabileceklerdendeokadarçabukkurtulmuşoluruz."

"Etheridge," diye fısıldadı Richard. "Bay Dufrey," Deponun duvarlarına baktı, sanki

Page 377: STEPHEN KING PETER STRAUB

peşlerine duşenlerin o duvarlardan fırlayarak içeriye doluşmasını bekledi. Son derecedemantıklıbirsesleJack'e,"Beyintümörübu,anladım,"dedi."Ondandır...başımınağrısı."

"EfendimJason,"diyorduAnders.Öylesineeğilmekteydiki,dökülensaçlarıyeredeğiyordu."Ne kadar iyisiniz. Yuce efendim, hizmetkarınıza ne kadar iyi davranıyorsunuz. Kutsalvarlıgınızıhaketmeyenlerekarşınekadariyisiniz..."Onedogruyanaştı.Jackonuntekrarayaköpmeyekalkışacağınıanlayıpdehşetekapıldı.

Richard,"Hemtümörepeyilerlemişdurumda,"dedi."Ayagakalklutfen,Anders."Jackbiradımgeriledi."Kalkdedim,haydi,yeterartık."Ihtiyar

one dogru emeklemeye devam ediyor, Lanetli Topraklara gitmekten kurtuldugu için nasılrahatladığınıifadeediyordu."KALK!"diyepatladıJack.

Andersbaşınıkaldırdığındaalnıkırışkırıştı."Pekiefendim."Yavaşçakalktı."Beyin tumorunu buraya getiriver, Richard," dedi Jack. "Bumenhus treni kullanabilecek

miyiz,birbakalım."

2Anderstezgahınarkasınageçmiş,birçekmeceyiçekiyordu."Sanırımşeytanla/çalıştırıyor

o treni, Efendim." dedi. "Garip şeytanlar, hepsi bir arada çalıştırıyor. Canlı degillermiş gibigorunuyorlaramacanlılar,evet."Çekmeceden Jack’in omrundegormedigienuzun,enkalınmumu çıkardı. Tezgahın uzerindeki kutudan Anders otuz santim boyunda, dar, yumuşaktahtadanbirlevhaseçti,birucunuyananlambayayaklaştırdı.Tahtanınucualevaldı,Andersonunlaelindekidevmumuyaktı,sonra"kibritinisilkeleyipsondurdu,alevbitincebirsurededumanlaryükseldi."Şeytanlarmı?"diyesorduJack.

"Garip,dortkoşeşeyler...sanıyorumiçindeşeytanlarvar.Bazentukuruyor,bazenkıvılcımsaçıyorlar!Sizegösterebilirim,JasonEfendim."

Başka bir şey soylemeden kapıya yoneldi. Mumun tatlı ışıgı bir an için yuzununkırışıklıklarını sakladı. Jack onun peşinden dışarıya, Diyar'ın tatlı havasına çıktı. BirdenSpeedyParker'induvarındakiçerçevelifotografıhatırladı.Ozamanbileaçıklanmazbirguçledoluymuş gibi gorunen fotografı. Uzakta o resimdekine benzer bir dag yukseliyordu.Eteginden başlayan tahıl tarlaları her yana uzanmaktaydı. Richard Sloat kararsız adımlarlaJack'inpeşindengelmişti.Eliylealnınıovalayıpduruyordu.Gumuşrengiraylar,manzaranıngerikalanıylauyumsuz,batıyadoğruuzanıpgitmekteydi.

'Trenin garajı arkada efendim," dedi Anders. Hemen hemen utangaç bir hareketleDepo'nun yan tarafına dondu. Jack uzaktaki daga bir kere daha baktı. Bu sefer Speedy'ninresmindeki daga pek benzetemedi. Bu daha yeniydi. Genç bir dagdı. Dogu dagı degil, batıdağıydı.

"BuJasonlâfıdaneoluyor?"diyefısıldadıRichardkulağına."Senitanıdığınısanıyor.""Anlatmasızor,"dediJack.Richard başındaki banda dokundu, sonra Jack'in pazusuna sarıldı. "Okula ne oldu, Jack?

Page 378: STEPHEN KING PETER STRAUB

Köpeklereneoldu?Neredeyiz?""Yurusen,"dediJack."Herhaldehalaruyagoruyorsundur.""Evet."Richard’ınsesindeaçık

birrahatlamavardı."Evet, oyleolmalı,degilmi?Halauyuyorum.BanaDiyar'lailgilioçılgınşeylerianlattın,şimdidehepsinirüyamdagörmeyebaşladım."

"Oyle," dedi Jack. Anders'i izlemeye başladı. Ihtiyar koca mumu elinde bir meşale gibitutaraksekizgenbinanınkoşelerinipeşpeşedonuyordu.Ikiçocukyuksek,sarıotlararasındaonuizlediler.Derkenışıkikincibirbinanınuzerineduştu,orayıikiucuaçık,koridorgibibiryerolarakgosterdi.Gumuşrengiraylarbirkapıdangiripotekindençıkıyordu.Andersorayavarınca donup çocukları bekledi. Havaya kaldırdıgı mumun ışıgında uzun sakalı, garipkıyafetiylebirefsanedenfırlamışbüyücüyebenziyordu.

"Buradaişte...geldigindenberiburadaduruyor,bundansonradaşeytanlarkullansınonu,"dediAnders.Kaşlarınıçatarakçocuklarabaktı,kırışıklıklarderinleşti."Cehennemicadı.Kotubir icat."Çocuklar onunegeçtigindeoyinedonuparkasınabaktı. Jack'laAndersotrenlebiraradaobinadabulunmaktanbilehoşlanmıyorlardı"Yukununyansıyuklendi.Leşgibikokanşeyler."

Jack içeriye girdi, Anders'i de kendisini izlemeye zorladı. Richard gozlerini ovuşturarakpeşlerindengeldi.Kuçuktrenburnunubatıyaçevirmiş,raylarınuzerindebekliyordu.Garipbirlokomoti ivardı.Ardındakontrolkabini,onunardındadauzeribrandaortulubirtekvagon.Anders'inhoşlanmadıgıkokuovagondangeliyordu.Yanlışbirkokuydu.Diyarkokusudegildi.Madenî,yağlıbirkokuydu.

Richardhemenyanadoğruilerledi,yereoturdu,sırtınıduvaradayayıpgözlerinikapadı."Nasılçalıştığınıanlıyormusunuzefendim?"diyesorduAndersalçaksesle.Jackbaşınıikiyanasalladı,raylarınyanısıratreninburnunadogruyurudu.Evet,Anders'in

şeytanlarıoradaydı.Jack'intahminettigigibi,dortkoşeakulerdibunlar.Onaltıtanesiikisırahalindeyanyanadizilmiş,lokomoti inenondorttekerininuzerindekikasayaoturtulmuştu.Lokomoti in on tarafı, bakkalın çıragının kullandıgı motorlu bisikletin onundeki taşımakasasına benziyordu. Ama bisikletin oturma yerinin bulunması gereken yerde, Jack'ebambaşkabirşeyihatırlatankontrolkabinivardı...neyihatırlattığınıbilemiyorduşuanda.

"Şeytanlardikdurandeğneklekonuşuyor,"dediAnders.Jack kuçuk kabine tırmandı.Degnek dedigi vites koluydu.Uç vitesi vardı şanzımanın.O

zamanbukabininneyebenzediginihatırladıJack.Butreninişlemesistemi,golfsahalarındakullanılanominikotomobillerintıpkısıydı.Akuyleçalışan,uçvitesliminikbirtaşıt.Viteslerinbiriileri,biriboş,birdegeri.Diyar'daçalışabilecektektrendebuyduherhalde.MorganSloatözelimalettirmişolmalıydıbunu.

"Kumlardaki şeytanlar tukurup kıvılcım saçıyor, degnekle konuşuyor, sonra degnek detrenihareketettiriyorefendim,"diyeanlattıAndersomzununbaşındanhevesle.Yuzundekikırışıklarşaşılacakkadarartmıştı.

"Sabahamıyolaçıkacaktın?"diyesorduJackihtiyara."Evet,"

Page 379: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Amatrenşimdidenhazır,değilmi?""Evetefendim."Jackbaşınısalladı,aşağıyaatladı."Yükünedir?""Şeytanişleri,"dediAndersciddiciddi."KötüKurtlariçin.Karaotelegötürsünlerdiye."Jackiçinden,egerşimdiyolaçıkarsakMorgan'ınbiradımonundeolurum,diyeduşundu.

TedirginbakışlarıRichard'adondu.Oyineuykuyadalmayıbaşarmıştı.Egerdikbaşlı,hastalıkhastasıRichardolmasa,JackhiçbirzamanSloat'unçufçufunarastlamazdı.OzamanSloatdabuşeytansilahlarınıonakarşıkullanırdı...karaoteleyaklaştıgında.Çunkuootelbuyolculugunsonuydu. Jackartıkemindibundan.Budagosteriyorduki,Richardbutunoçaresizliginevecansıkıcılığınarağmen,buyolculuktaçokönemliolacaktı.Jack'insandığındanfazla.Sawyer'inogluyla Sloat'un oglu: PrensPhilip Sawtelle'in ogluylaOrris'liMorgan'ın oglu. Bir andunyaJack'inçevresindedonergibioldu,yapacagışeyler içinRichard'ınşartoldugunadair içindebirduyguuyandı.Karaotelde.OsıradaRichardkıpırdandı,agzıaçıldı,deminkiduyguJack'denuzaklaştı.

"Şu şeytan mallarına bir bakalım," deyip trenin arka tarafına yurudu. Yolda ilerlerken,taban doşemelerinin iki ayrı parçadan oluştugunu gordu. Buyuk kısım, daire biçiminde veortadaydı.Çevreyioluşturanbiryarıktansonra,dışdoşemeduvarlarakadarvarıyordu.Jackdonen sahne diye bir şey gormemişti ama, prensibi anlıyordu. Bu daire taban, yuz seksenderece donebilmekteydi. Normal olarak trenler dogudan geliyor, sonra taban donupburunlarımtekrardoğuyaçeviriyordu.

Branda koyu kahverengi, kalın bir iple baglanmıştı. Ip oyle tuyluydu ki, çelik yunu gibigorunuyordu.Jackbirucunukaldırmakiçinugraştı,altınagozattı,yalnızcabirkaranlıkçıktıkarşısına."Yardımetbana,"dediAnders'e.

Ihtiyar yaklaştı, kaşlarını çattı, guçlu kolunun bir hareketiyle dugumu çozdu. Brandagevşedivesarktı. Jackucunubuseferkaldırdıgında,vagonunyansınınyassı tahtakutularladolu oldugunu gordu. Uzerlerinde MAKINE PARÇALARI diye yazılıydı. Tufek, diye geçirdiaklından. Morgan asi Wol larını silahlandırıyor. Vagonun obur yarısında da iri dikdortgenkutular isti lenmişti. Içinde naylon torbalara doldurulmuş, yapışkan gorunumlu bir maddevardı.Jackbununneolabileceginiduşunemiyorduama,masumbirşeyolmadıgındanemindi.Brandayıbırakıpgeriçekildi,Andersipiçekti,düğümütekrarattı.

"Bugecegidiyoruz,"dediJack.Bunaşimdikararvermişti."Ama,Jasonefendim...LânetliTopraklar.,geceleyin...acaba...""Farketmez," dedi Jack. 'Tum şaşırtma hilelerini uygulamam gerek. Morgan'la kurtların

Kırbaççıdedigi oteki adambeniarayacaklar.Ustelikorayabu trenibeklediklerindenon ikisaatöncegötürebilirsembelkiRichard'laikimizinsağkurtulmaumudumuzdoğar."

Andersgamlıgamlıbaşınısalladı,yineiribirköpeğebenzedi.Jack, Richard'a baktı. Oturdugu yerde, agzı açık, uyuyordu. Anders, Jack'in kafasından

geçenleribiliyormuşgibi,uyuyanRichard'abaktı."Orris'liMorgan'ınbirogluvarmıydı?"diyesorduJack.

Page 380: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Vardı efendim. Morgan'ın kısa evliliginden Rushton adında bir erkek çocuk dunyayagelmişti."

"SonraneoldubuRushton'a?"Sankitahminedemiyormuşumgibi,diyedüşündüJack."Öldü,"dediAnders."Orris'liMorgan'ınkaderindebabaolmakyoktu."Jack urperdi.Duşmanınınnasılhavayı sarsarakgeçişyaptıgını,Wolfunbutun surusunu

öldürmesinenasılramakkaldığınıhatırlamıştı."Gidiyoruz!"dedi."LütfenbanayardımetdeRichard'ıkabinebindirelim,Anders.""Efendim..."Andersbaşınıegdi, sonrakaldırdı. Jack'ehemenhemenbabacabirkaygıyla

baktı."Yolculukenazikigunsurecek...belkideuç.Batıkıyısınaancakozamanvarabilirsiniz.Yiyeceğinizvarmı?Akşamyemeğimipaylaşmakistermisiniz?"

Jack başım iki yana salladı. Tılsıma giden yolculugun bu son bolumune bir an oncebaşlayabilmekiçinaceleediyordu.Amatamosıradakarnıfenahaldeguruldadı,onaensonyemegini epey once Gobek Albert'in odasında yedigini, yemegin de artık biskuvi veşekerlerden oluştugunu hatırlattı. "Eh, herhalde yarım saatten bir şey çıkmaz," dedi.'Teşekkurederim,Anders.YardımetdeRichard'ıayagakaldıralım,olmazmı?"içinden,belkideLânetliTopraklaradalmayabendeokadarheveslideğilim,diyedüşünüyordu.

Ikisi birlikte Richard’ı çekip ayaga kaldırdılar. O uyuyan bir fare gibi gozlerini açtı,gulumsedi,'ayakustutekraruykuyadaldı."Yemek,"dediJack."Gerçekbiryemek.Canınistiyormu,arkadaş?"

Richardgerçekustubirmantıkla,"Ruyalarımdahiçyemekyemem,"dedi.Esnedi,gozlerinisildi. Sonunda ayaklarına basabildi. Artık Anders'le Jack'e dayanmıyordu. "Ama karnımoldukça aç dogrusu. Çok uzun bir ruya goruyorum, degilmi, Jack?" Bundan hemen hemengururduyuyorgibiydi.

"Öyle,"dediJack."Hey,bineceğimiztrenbumu?Karikatürgibibirşey.""Öyle.""Onusürebilecekmisin,Jack?Biliyorumrüyadayımama...""Evdekioyuncaktreniçalıştırmaknekadarzorsabudaancakokadarzor,"dediJack."Ben

dekullanabilirim,sendekullanabilirsin.""Benkullanmakistemiyorum."Richardbuzulmuştu.Sızlanmatonusesinegeridondu."O

trenehiçbinmekistemiyorum.Odamadönmekistiyorum.""Geldebirazyemekye." Jack,Richard'ı tutupdışarıyayuruttu. "SonraCalifornia yoluna

koyulacağız."***

Boylelikle Lanetli Topraklara girmeden once Diyar bu çocuklara en guzel yanlarındanbirini daha gostermiş oldu. Anders onlara, çevredeki tarlalarda yetişen tahıldan yapılmışlezzetli bir ekmek, yumuşacık pişmiş kebaplar, içleri sulu sulu sebzeler, içmek için de

Page 381: STEPHEN KING PETER STRAUB

baharatlı,pembebiriçkisundu.Jack'ebupapayagibigeldiama,aslındaolmadıgınıbiliyordu.Richardmutlubirtransagirmişgibiçigneyipduruyordu.YemeginsularıçenesindenakarkenJack uzanıp sildi. "California," dedi Richard birden. 'Tahmin etmeliydim." Jack onunCalifornia'nın bilinen delilik şohretinden soz etmekte oldugunu sandı, soru sormadı. O şuanda Anders'in zaten pek fakir olan kilerini nasıl boşaltmakta olduklarına kaygılanıyordu.Amayaşlıadamtezgahınkarşıtarafındakisobayagidipgeliyor,herseferindeyeniyiyeceklergetiriyordu.Odunsobasıydıosoba.Anders'inbabasıkurmuştuburaya.Yenigelenyiyecekler,mısırunundanborek,danaincikjoleli,tavukbudunabenzeyenamatadıfarklıolan...neydiotad? Çiçek mi? Dilinin uzerinde patlar gibi oluyordu o lezzet. Jack salyasının akacagındankorktu.

Uçu kuçuk bir masanın çevresine oturdular, mumun yumuşak ışıgı altında yemeyebaşladılar.YemeginsonundaAndershemenhemenutanarak, içiyarıyakadarkırmızışarapdolubirtestigetirdi.Jackkendinibirbaşkasıtarafındanyazılmışsenaryoyuoynuyormuşgibihissederekküçükbirkadehiçti.

3IkisaatsonraJackuykuluuykuluduşundu.Buziyafetyemegibirhatamıolmuştuyoksa?

Bir kere Ellis-Breaks'den ve Depodan yola çıkmaları pek sandıgı kadar kolay olmamıştı,ikincisi,Richard'ındelirmetehlikesioldukçaciddiydi.Uçuncusu...buhepsinden onemliydi...şuandaLanetliTopraklarınuzerindeydiler.ButopraklarRichard'ınolabilecegindençokdahadeliydi.Konsantredikkatgerekiyorduburadangeçmekiçin.

Yemekbitinceuçutekrargarajadonmuşler,sorunlardahemenbaşlamıştı.Jackyaklaşanolaylardankorkuyordu.Korkmaktaçokhaklıoldugunudaşimdianlamıştı.Belkibukorkusuonukusurluhareketetmeyezorlamıştı. Ilk sorun,Anders'ebahşişolarakYuzbaşıFarren'inmadenıparasınıvermeyekalktıgındabaşgostermişti.Andersbununuzerine,sankiJasononuarkasındanbıçaklamışgibidavranmıştı. Imansızlık!Hakaret! Jackparateklifetmekleyalnızhakaretetmişolmakladakalmıyordu.Mecazıolarakadamındinine,inancınaçamursurmuşoluyordu.Dogaustu,olumdendonmuşyaratıklarbesbellikullarınaparavermiyorlardı.Anderselini şeytan kutuları dedigi akulerden birine çarpacak kadar sinirlenmişti. Belki trenin yantarafınabirdeyumrukpatlatabilirdi.Jackyarımbirateşkesizarzorsaglayabildi.Andersonunozur dilemesini de istemiyordu. Para teklif etmesi onu ne kadar rahatsız ediyorsa, ozurdilemesi de bir o kadar rahatsız ediyordu. Sonunda ihtiyar, çocugun ne kadar uzuldugunugoruncebirazsakinleştiamanormaldavranışınaancakçokdahasonradondu.Jackona,belkideYuzbaşıFarren'inverdigiparanınbaşkagorevlerivardır,dedigizamannormalleştiancak,"Sen tumuyle Jason degilsin," dedi ihtiyar. "Ama Kraliçenin parası belki kaderinde sanayardımcıolur."Başınıağırağırsallıyordu.Vedaedişidepekyarımağızolmuştu.

BununyarınedenideRichard'dankaynaklanıyordu.Çocuksubirpanikolarakbaşlayanşey,azsonrakoskocabirkorkuyadonuşmuştu.Treneyaklaşmayıreddediyordu.Ozamanakadargarajdadolaşmış,trenepekbakmamış,dalgıngorunmuştu.SonundaJack'inkendisiniogariptaşıtabindirmekonusundaciddioldugunuanlamış,zıvanadançıkmıştı. Işin inanılmazyanı,onu en çok rahatsız eden şeyin California'ya gitmek olmasıydı. "YO! YAPAMAM!" diye

Page 382: STEPHEN KING PETER STRAUB

bağırıyorduJackonutrenedoğruçektikçe."BENODAMADÖNMEKİSTİYORUM!""Belki bizi izliyorlardır, peşimizdedirler, Richard," dedi Jack bezgin bir sesle. "Yola

koyulmamızgerek."Uzanıparkadaşınınkolunututtu."Zatenhepsirüya,unuttunmu?"Anders,"Ah,efendim,efendim,"diyerekortalıktaamaçsızcadolaşıyordu.Jackyaşlıadamın

kendisinehitapetmediğinianladı."ODAMADÖNMEKİSTİYORUM!"diyehaykırdıRichard.Gözleriniöylesıkıyummuştuki,bir

şakağındanöbürşakağınauzanantekbirkatçizgisigörünüyordu,okadar.YineWolf ’dananılar.Jack,Richard'ıbirkeredahatrenedogruçektiamaRichardkatırgibi

direndi."ORAYAGİDEMEM!"diyebağırdı."Eh,buradadakalamazsın,"dediJack.Çocugukıpırdatabilmekiçinbirdahaçekti,busefer

bir iki adımsuruklemeyidebaşardı. "Richard,bugulunçbir şey,"dedi. "Burada tekbaşınakalmakmı istiyorsun? Diyar'da kalmakmı istiyorsun?" Richard başını iki yana salladı. "Ohaldegelbenimle.Zamanıgeldi.İkigünekadarCalifornia'daolacağız."

"Kotu işler," diye mırıldanıyordu Anders. Gozu çocuklardaydı. Richard başını iki yanasallayıpduruyordu."Orayagidemem,"diyetekrarladı."Otrenebiniporayagidemem."

"California'yamı?"Richarddudaklarını ısırdı, gozlerini tekrar yumdu. "Allah kahretsin," dedi Jack. "Anders,

banayardımedebilirmisin?"Kocaihtiyaronatiksintidolubirbakışlabaktı,sonrailerleyipRichard'ı kollarınaaldı, kaldırdı. Sankikopekyavrusukadarbir şeydiRichard.Zatenkopekyavrularıgibidesesçıkarıyordu.Andersonukontrolkabinindekikanepelerdenbirinebıraktı."Jack!" diye haykırdı Richard. Kendi başına Lanetli Topraklara surukleneceginden korkargibiydi. "Buradayım," dedi Jack. Gerçekten de kabine tırmanmaktaydı. 'Teşekkur ederim,Anders,"dediihtiyara.Ogamlıgamlıbaşınısalladı,sonratekrarkoşeyeçekildi."Kendineiyibak,"dediJack.Richardağlamayabaşlamıştı.Andersonaacımayanbakışlarlabaktı.

Jack kontak dugmesini itti, şeytan kutusundan iki dev mavi kıvılcım fışkırırken motoruguldayarakhayatadondu."Işteçalıştı,"dediJack.Levyeyioneitti.Trengarajdandışarıdogrusuzulmeye başladı. Richard urperdi, dizlerini karnına çekti. Çember haline gelmeyeugraşıyormuşgibiydi. "Saçma! Imkansız!"gibi sozlermırıldanıyor, Jack'inkulagınayalnızcatıslayansessizhar lergeliyordu.Sonundayuzunudizlerininarasınagomdu.Jack,Anders'eelsalladı, o da ona salladı, bu arada lamba ışıklı garajdan dışarıya, karanlıgın içine çıktılar.Anders'in silueti onların çıktıkları kapıda belirdi. Sanki peşlerinden koşmaya karar vermişgibiydi. Tren saatte otuzmildenhızlı gidemezdi Jack'e gore, şu andahızı sekiz dokuzmilevaramamıştı bile. Çok yavaştı. Jack kendi kendine, batı, batı, batı, diye mırıldandı. Anderstekrar garaja girdi, ak sakalı gogsunu kıragı gibi kapladı. Tren sarsılıp ileri atıldı, birmavikıvılcımdahayukarıyadoğruuçtu,Jackoturduğuyerdearkasınadönüpnegeliyordiyebaktı.

"HAYIR!"diyehaykırdıRichard.NeredeyseJack'inkabindendışarıyuvarlanmasınasebepolacaktı."YAPAMAM!GIDEMEMORAYA!"Başınıdizleriarasındançıkarmıştıama,hiçbirşeygördüğüyoktu.Gözlerihâlâsımsıkıkapalıydı.Tümsuratıbirparmakeklemigibikırışkırıştı.

"Kes sesini," dedi Jack. Ilerde raylar tarlaların ortasında birbirine daha yakın gibi

Page 383: STEPHEN KING PETER STRAUB

gozukuyorlardı.Karanlıkdaglar,yaşlıdişlerdi.Batıbulutlarıarasındauçuyorgibiydiler.Jacksonbirkeregeriyebaktı.Depo'nunışıgıgiderekuzaktakalıyordu.Andersışıklıkapıdaupuzunbir golgeydi. Jack elini son bir kere salladı, uzun golge de salladı. Jack onune donup tahıltarlalarınınuçsuzbucaksızlıgınabaktı.Mesafelerpeklirikti.EgerLanetliTopraklarboylebiryerse,önlerindekiikigünpeksakingeçeceğebenziyordu.

Ama tabii boyle bir yer olamazdı. Hem de hiç olamazdı. Mehtap ışıgında bile tahılıngiderek seyrelmeye başladıgı, arazinin çalılaştıgı gorulebiliyordu. Degişiklik Depo'danayrıldıktanyarımsaatkadarsonrabaşlamıştı.Renkbileyanlışbirrenktiartık.Hemenhemenyapay bir renkti. Daha onceki o guzel, organik sarı degildi. Fazla sıcaga yakın kalmışlıgınşansıydı. Içindekihayat ozsuyutukenmişbirsarılıktı.Richard'dadaaynıhalvardı.Birsurehızlıhızlısolukalıpverdi,sonraaldatılmışbirkızgibisessizce,utanmadanaglamayakoyuldu,onunardındandatedirginbiruykuyadaldı.Uykusundabirara,"Donemem,"diyemırıldandı.YadaJack'eöylegeldi.Sayıklıyorduuykusunda.

Manzaranın tum karakteri 'degişiyordu artık. Ellis-Breaks'in geniş tarım alanlarındansonra, kuçuk vadilerle, saklı çukurlarla dolu, kara agaçların doldurdugu bir yer halinegeliyordu. Her yanda koca kayalar yatmaktaydı. Kuru kafalar, yumurtalar, dev dişler gibi.Topragınkendisidedegişmişti.Çokdahakumluydu.Ikikeresinde,birvadininyanduvarlarırayların iki yanında yukseldi. Jack baktıgında yalnızca kızıl dorukları, uzerindeki alçak,surunen sarmaşıkbitkileri gorebildi.Arada sıradabirhayvan saklanmak uzerekaçıyormuşgibi bir duygu geliyordu ama ışık pek zayıftı, hayvan fazla hızlıydı, bu yuzden Jack onutanıyamıyordu.Ama Jack'egore, aynıhayvan ogle guneşindekendi evinin caddesinde,ortayerdedursa,kendisiyinetanıyamazdıonu.Kafasıfazlairi,olmasıgerektigininikikatımıydı,yoksa Jack'emi oylegeliyordu?Buhayvanın insanlarıngozlerindensaklanmasıdaha iyibirşeydiherhalde.

Doksan dakika geçtiginde Richard uykusunda inliyordu. Manzara da tam bir acayiplikhalinegelmişti.Klostrofobikvadilerin ikincisinden çıktıklarında Jackbir açıklıkduygusuylasarsıldı.BirandakendiniDiyar'da,hayallerindekiDiyar'dahissetti.Amasonra,agaçlarınnasılegribugruoldugunukaranlıklabilefarketti.Sonradakokuyualdı.Herhaldebunudahaoncede, bilinçlendirmedigi halde hissediyordu ama, o onunde açılan koca alandaki agaçlarınişkencegormuşhayvanlargibikıvranansiluetinigorenekadarhavadakibukotuluk,bufelaketkokusunu anlayamamıştı. Ahlaksızlıgın kokusu. Cehennem ateşinin kokusu. BuradakokuyorduDiyar.Yada...hemenhemenkokuyordu.

Uzunzamanonceolmuşçiçeklerinkokusuvardıburada.Onunaltındada,tıpkıOsmond'unaltkokusugibi,dahakaba,dahaguçlubirkokuvardı.EgerMorgan,ikirolundenbirindeykenbunlara sebep olmuşsa, bir bakıma Diyar'a olumu getirmiş demekti. Ya da Jack boyledüşünüyordu.

Artık karşılarında kıvrılan vadiler, gizli kovuklar kalmamıştı. Arazi geniş, kızıl bir çoldu.Garip kıvrık agaç govdeleri bu koca çolun yan yamaçlarına noktalar serpiştirmişti. Jack'inonunde iki gumuş rengi ray, koyu kırmızı boşluga dogru uzanmakta, yanlarda boş çolkaranlıklarıniçineyayılmaktaydı.

Gorunuşolarakboştuarazienazından.Jackbirkaçsaatboyuncaokaçışan,oransızkuçuk

Page 384: STEPHEN KING PETER STRAUB

hayvanlardanbaşkabirşeyerastlamamıştı.Amazamanzamangozununyantarafındanbellibelirsiz bir kayma hareketi sezdigini hissediyor, gormek için dondugunde, onu gitmişbuluyordu.Başlangıçta izlenmekteoldugunusandı.Sonra,yirmiotuzdakikalıkkısabirsureboyuncapeşindeThayerOkulundakikopekyaratıklarınbulunduguna inandı.Nereyebaksa,bir şeyin hareketi yeni bitmiş oluyordu. Ya agaçlardan birinin ardına girmiş, ya da kumasaklanmış oluyordu. Bu arada Lanetli Toprakların çolu gozune hiç de boş gibigorunmemekteydi.Oludedegildi.Hertarafkaygan,saklıbirhayatladoluydu.Jacktreninviteskolunudahadaileriitmeyeugraştı,iradesiyleonuhızlandırmaya,dahahızlandırmayaçalıştı.Richardkanepesineyıgılmış,titriyordu.Jackbutunocanlıların,kopekde,insandaolmayanoyaratıklarınkendilerineilgigöstermekteolduğunuhayaletti,inşallahRichard'ıngözlerikapalıkalırdiyeduati.

"HAYIR!"diyebağırdıRicharduykusunda.Jack bir kere daha kabinden duşer gibi oldu. Etheridge'le Bay Dufrey'in peşlerinden

koştugunu gozleriyle goruyordu sanki. Dilleri dışarda, gittikçe yaklaşıyorlardı. Bir saniyesonra,gorduguşeyinvagonungolgesioldugunuanladı.Ogrencilerlemudurlerisonendogumgünümumlarıgibiyokoldular.

"ORADA DEGIL!" diye bagırdı Richard. Jack solugunu dikkatle içine çekti. Ikisi deguvendeydiler.LanetliTopraklarıntehlikelerifazlaabartılmıştı.Edebıbirgelenektibudemek.Birkaç saatekadarguneşdogacaktı. Jackkol saatini gozununhizasınakadarkaldırdı, trenebineli ikisaatbilegeçmemişoldugunuanladı.Agzıkocamanbiresnemeyleaçıldı,depodaokadarçokyediğiiçinbirkeredahapişmanlıkduydu.

Tereyağındankılçekergibi,diyedüşündü.Buiştıpkıterey...Kafasında cumleyi tamamlamak uzereyken ateş toplarındanbirincisini gordu ve guveni

birdahadüzelmeyecekşekildealtüstoldu.

4Çapı en azından uçmetrelik bir ışık topu u kun kenarından içeri yuvarlandı. Cızır cızır

sıcaktı.Oncedosdogrutrene,okgibifırladı.Jackkendikendine,"Vaycanına!"diyemırıldandı.Anders'in ateş topları konusunda soylediklerini hatırlıyordu, insan o ateş toplarına çokyaklaşırsa hastalanır... saçları dokulur... vucudunda yaralar açılır... kusmaya başlar... kusarkusar,sonundamidesiçatlar,bogazıpatlar...Yutkundu.Zoroldu.Sankiçiviyutuyordu."LutfenTanrım,"dediyukseksesle.Devtophızlaonlaradogrugeliyordu.Sankibirzihnivardıda,JackSawyer'le Richard Sloat'u bu dunyadan_ silmeye karar vermişti. Radyasyon zehirlenmesi.Jack'in midesi sıkıştı, altında husyelerinin dondugunu hissetti. Radyasyon zehirlenmesi.Kusarkusar,sonundamidesiyırtılır...

Anders'in ikram ettigi omukemmel yemekler neredeysemidesinden dışarı fırlayacaktı.Ateş topu dosdogru trene yaklaşmayı surduruyordu. Yolda kıvılcımlar puskurtuyor, kendienerjisiyle cızırdıyordu.Ardındauzayıpgidenaltın rengibir iz vardı. Sanki sihirliymiş gibiuzerindengeçtigi topraktayeni alevler tutuşturuyordu.Tamo sıradaateş topuyerevurupsekti, zikzakçizdi, onlara zararvermedensoladogrukaydıgitti. Jackdeoandakendilerini

Page 385: STEPHEN KING PETER STRAUB

izlediginisandıgıhayvanlarışoylebirgorebildi.Topungaripışıgıonabesbellitreniizlemekteolanbirgrupdeformeyaratıgıgosterdi.Kopektibunlar.Yadaeskidenkopektiler.Belkiatalarıköpekti.JacktedirgingözlerleRichard'abaktı,onunhâlâuyuduğundaneminolmayaçalıştı.

Treni izleyenyaratıklaryılangibiyereyapıştılar.Kafalarıkopekkafasıgibiydiama,arkaayakları pek simgeseldi. Tuysuz ve kuyruksuzdular. Islak gibi gorunuyorlardı. Pembe, kılsızvucutları yeni dogmuş farelerin vucudu gibi parıldıyordu. Hırladılar. Gorulmekten nefretediyorlardı. Demin Jack'in yamaçlarda gordukleri de bu igrenç şeylerdi. Ortaya çıkıncasurungengibiyassılmış,tıslıyor,hırlıyorlardı.Surunerekilerlemekteydiler.Ateştoplarıylabutoplarınkuyruklarındanonlardakorkuyorlardı.Jackosıraateştoplarınınkokusunualdı.Tophızla, hemen hemen o keyle u ka dogru uzaklaşıyordu. Çarpık agaçlardan bir sırayıaydınlatmaktaydı.Cehennemateşi.Ahlâksızlık.

Ikinci bir ateş topu u ku aşıp ortaya çıktı, çocukların soluna dogru seyirtti. Kokusukaybolan bagların, yıkılan umutların, kotu isteklerin kokuşuydu. Jack yuregi agzında, bukokularınhepsinialabiliyorduateştopundan.Deformekopeklerkalabalıgıbagırarakdişlerinigosteriyor, kocaman kırmızı vucutlarını kırmızı tozlar içinde surukluyorlardı. Kaç taneydibunlar?Kafasını govdesinin içine saklamaya çalışanbir agaç alev alev yanıyordu.O agacıngerisindenikiköpekonadişlerinigösterdi.

Üçüncübirateştopugenişufkuaşıpçıktı,trendenepeyuzağadoğruseyrederkenJackçölleyamacın birleştigi yerde bir kulube gorur gibi oldu. Onunde iri, humanoid bir yaratıkduruyordu.Erkekti.Jack'edoğrubakıyordu.Cüssesi,kıllılığı,kuvveti,kötülüğü...

Jack,Anders'inkuçuktrenininbukadaryavaşyolalmasınaçokbozuluyordu.Kendiside,Richardda,ilgigosterenherkesinteftişineaçıktıbudurumda.Ilkateştopuortayaoşekilsizkopekleri çıkarmıştı ama,LanetliToprakların insan sakinlerini yenmekdahaguçolabilirdi.IşıkyokolmadanJackkulubeninonundekiyaratıgınbaşınıçevirmiş,treningidişenbakmaktaoldugunu gordu. Başı kocamandı. Eger şimdiye kadar gordukleri kopekse, insanları nasılolurdu acaba buranın? Son ışıklarla birlikte, insan benzeri yaratık kulubesinin yan tarafınadonup gozden kayboldu. Arkasından kalın, surungen kuyrugu gibi bir kuyruk sarkıyordu.Ortalıkkarardı,herşeygorunmezoldu.Kopeklerde,insan-hayvanda,kulubede.Jackonlarıgerçektengördüğündenbileeminolamadı.

Richarduykusundasıçradı,Jackeliniobasitviteskolunadayadı,yuklendi,dahafazlahızkazanmaya ugraştı. Kopek gurultuleri yavaş yavaş gerilerde kalıp duyulmaz oldu. Jack teriçinde,kolunukaldırıpsaatiniyinegözhizasınagetirdi,geçenbaktığındanbuyanayalnızcaonbeşdakikageçmişoldugunugordu.Tekraresnemesikendinideşaşırttı,depodaokadarçokyediğiiçinbirkeredahapişmanoldu.

"HAYIR!"diyebağırdıRichard."HAYIR!ORAYAGİDEMEM!"Oraya, ha? diye meraklandı Jack. Neresiydi "orası" dedigi? California mı? Yoksa

korkabileceğiherhangibiryermi?Kontrolünükaybedebileceğineinandığıhayalibiryermi?

5Jackbutungecevitesinbaşınıbekledi,Richarddauyudu.Ikidebirateştoplarıgelipgelip

Page 386: STEPHEN KING PETER STRAUB

geçiyordu. Kokulan, olu çiçek kokusuyla, saklı kotuluklerin kokusuyla birleşip havayıdolduruyordu.Arasıraşekilsizkopeklerinsesidegeliyordu.Başkazavallıyaratıklardavardı.Garip, kıvrık agaçlar hala manzarayı noktalıyordu. Akuler ikide bir mavi kıvılcımlarınıpuskurtmekteydiler. Richard normal uykunun ilerisinde bir yerlerdeydi. Çok istedigibilinçsizlige sarılmıştı. Artık acı çıglıkları atmıyordu. Yalnızca yıgılmış, kesik kesik soluyor,sanki solumak için kendisinde bulunandan daha fazla enerji gerekliymiş gibi gorunuyordu.Jack gunun dogması için hem dua ediyor, hem bir bakıma bundan da korkuyordu. Sabaholdugundaohayvanlarınhepsini gorebilecekti... amabaşkaneler gorecekti acaba?A*a sıraRichard'agoz»atıyordu.Arkadaşınıntenigaripsayılacakkadarsolgundu.Kulrengigibi olubirrenkalmıştı.

6Sabaholduvekaranlıklaraydınlandı.Doguu kundapembebirşeritbelirdi,kısazamanda

pembealangenişledi,iyimserpembeligigokyuzunundigertara larınadayaydı.Jack'ingozleride bir o kadar kırmızıydı herhalde. Bacakları agrıyordu. Richard kanepeye boylu boyuncauzanmış,soluguhalakesikkesik, isteksizdi.Dogruydu.Yuzugerçektengaripbirkulrenginedonuşmuştu. Goz kapakları titreyerek ruya goruyordu. Jack, inşallah yine bagırmaz, diyeduşundu.Richard'ınagzıaçıldıamaiçindençıglıkdegil,yalnızcadilininpembeucuçıktı.Ustdudağınıyaladı,homurdandı,sonratekrarostüporkomasınadöndü.

Jackdeoturupgozlerini kapamayı çok istiyorduamayinedeRichard'ı rahatsız etmedi.Ortalık aydınlanıp Lanetli Topraklar'ın nasıl bir yer oldugunu gordukçe, kendisi dayandıgısurece Richard'ın uyanmaması için dua eder olmuştu. Richard'ın gosterecegi tepkiyikarşılamayı hiç canı istemiyordu. Biraz agrı, birmiktar yorgunluk... dogrusu bunlar, huzurduygusukarşılığındaödenecekfiyatolarakoldukçaucuzsayılırdı.

Kısıkgozleriylebaktıgındagordugumanzara,hiçbirvarlıgınmahvolmaktankurtulamadıgıbirmanzaraydı.Ayışıgındakocamanbirçolgibigorunuyordu.Arasıraagaçlaradarastlananbir tur çol. Gozunekızıl bir toprakolarak çarpmış olan şey aslındapudra gibi tozdu. Insanbassabelkidebileklerinekadargomulurdu içine.Belkidedizlerinekadar.Buaçlıktan olenkurutopraktanosakatagaçlarçıkıyordu.Şoylebakınca,gecegorunduklerigibiydiler.Sankikıvrılıp kendi koklerinin arasına saklanmaya çalışıyorlardı. Bu bile yeterince kotuydu. YanimantıklıRichardiçinyeterincekotuydu.Amainsanbuagaçlaradogrudandegilde,şoyleyangozlebakınca,ıstırapçekenbircanlıyabenziyorlardı.Dallaryayakarırcasınayukarıyaaçılmışkollara, ya çıglık halindedonmuşbir suratabenziyordu. Jack agaçlaradogrudanbakmadıgısurece,oacılısuratlarıtumayrıntılarıylagorebiliyordu.Açıkduranagzı,sarkıkburunu,bakangozleri, yanaklardaki çizgileri.Kufrediyor, yalvarıyor, bagırıyorlardı ona. işitilmeyen seslerihavadabir dumangibiydi. Jack inledi. Lanetli Toprakların tumvarlıkları gibi bu agaçlardazehirlenmişti.

Kızılımsıtoprakikiyanakilometrelerceuzanıyor,arasırasidikrengiparlaksarıotlaryenisurulmuş yaglı boya gibi goze çarpıyordu. Renkleri o renk olmasa, oraları vaha gibigorunecekti.Çunkuherbirikuçuk,yuvarlakbirsubirikintisininçevresindeydi.Sularsiyahtı.Yuzlerindeyaglaryuzuyordu.Sularnormalsudanyogunduama.Yaglıbirmaddeydi.Zehirliydi

Page 387: STEPHEN KING PETER STRAUB

besbelli. Jack'in gordugu ikinci golcuk, tren geçerken sularını dalgalandırmayabaşladı. Jackonceokarasularındacanlıoldugunuduşunupdehşetekapıldı.Gormekistemedigioagaçlargibi ıstırapmıçekiyordusularda?Derkenkarasuyunyuzunebir şeyinyukseldiginigordu.Geniş kara bir sırt, ya da beden, yuvarlandı, sonra kocaman bir agız açıldı, boşlugu ısırdı.Hayvandasuyunrenginde,kapkaraydı.Vaycanına,dediJack.Balıkmıydıo?Boyualtımetrevar gibi gelmişti Jack'e. O ufacık golcuk için fazla buyuktu. Dev bir kuyruk suyun uzerindebelirdi,sonrahayvanbatıpgözdenkayboldu.Demekgölepeyderindi.

Jackbaşını kaldırıpu kabaktı.Kafa gibi yuvarlakbir şeyinufuktankendisinebakmaktaoldugunubiranhissetmişgibiydi.LochNesscanavarınıgormuşgibibirşokadahakapıldı.Ufuktanbirkafaonanasılbakıyorolabilirdi,Tanrıaşkına?

Çunku ufuk gerçek ufuk degildi de ondan... bunu sonunda anlayabildi. Gece boyuncagorebildigikadarıylaLanetliTopraklarınboyunupekazımsamıştı.Guneşyukselirkenşuandagenişbirvadininiçindebulundugunuanladı.Çevresindegordugusonçizgidunyanınkenarıdegil, etraftaki tepelerdi.Herhangibir şey izliyorolabilirdi onu.Tepelerinhemenardındanilerlemesi yeterdi. Timsah kuyruklu humanoid'i hatırladı. Butun gece Jack'i izlemiş,uyumasınıbeklemişolabilirmiydi?

Tren korkunç vadinin içinden puf-puf diye yoluna devam ediyordu. Insanı çiledençıkaracakkadaryavaşlamışgibigeliyorduJack'e.

Çevredeki tum tepelerin doruklarını bakışlarıyla taradı, kayaları aydınlatan guneşışıklarından başka bir şey goremedi. Arkasına dondugunde korku ve gerilim tumyorgunlugunu unutturuyordu. Richard tek kolunu gozlerinin uzerine atmış, hala uyuyordu.Kimolsayetişebilir,izleyebilirdionları.Uyumalarımbekleyebilirdi.

Sol taraftaki saklıbirhareket solugunu tutmasınayolaçtı.Birhareket... kaygan... Jack'inhayalindetepelerdenonlaradogrukayanyarımduzinetimsahadambelirdi.Ellerinigozlerinesiperetti,ohayaligordugunusandıgıtarafabaktı.Kayalardaotozlutopragınrengindekızıldı.Aralarından dogal patikaya benzer bir iz tırmanarak çıkıyordu. Iki kayanın arasındakıpırdayan şeyin insana en kuçuk bir benzerligi bile yoktu. Bir yılan... Ya da Jack oylesanıyordu.Yolun saklanabilecegi tarafınakaymıştı. Jackokoca surungengovdeyi kayalarınardındagozdenkaybolurkenbirangorebilmişti.Derisigaripşekildeburuşukgibiydi.Yanıktıdagaliba.Yan tarafındagalibakaradeliklervardı... Jackbaşımçeviriponun tekrar çıkacagıyerigormeyeçalıştı.Birkaçsaniyesonra,devbirtırtılkafasınabenzeyenkafayıgordu.Birazıkırmızı tozlara gomulmuş, kıvrılarak yaklaşıyordu. Uzeri ilm tabakasıyla kaplıymış gibigözlerivardı.Amakafabirtırtılkafasıydı.

Birkayanınaltındanbirbaşkahayvanfırladı.Kocakafalı,vucudusuruklenenbirşey.Tırtılkafaonadondu.Jackkaçanhayvanınoşekilsizkopeklerdenoldugunugordu.Tırtılkafa,postakutusunabenzerkocaagzınıaçtı,kopegiiçinealıverdi.Jackkemikkırılmasesininetbiçimdeduyabildi.Kopeginbagırtısıkesildi.Devtırtılonuhapyutargibiyutuvermişti.Osıratırtılınkarşısındaateş toplarındanbirininbıraktıgı izbelirdi. Jack'inbakışlarıaltındakocahayvantozların içine batan bir gemi gibi daldı. Besbelli ateş topu kuyruklarının kendisine zararvereceginianlıyordu.Altasaklanıyordu.Jackonungozdenbusbutunkayboluşunabaktı,sonrabakışlarını sarı otlarla bezeli kızıl yamacın tumunde gezdirdi, hayvan acaba nerede tekrar

Page 388: STEPHEN KING PETER STRAUB

yüzeçıkacak,diyemeraketti.

7Richardöğledensonrageçsaatteuyandı.Jack'inbuaradagördüklerişunlardı:Tepelerdenkendisinebakanenazbirkafa(kesin)ÜzerinegelenikiateştopuIlk bakışta iri bir tavşan iskeleti sanılan, sonra insan yavrusu oldugu anlaşılan, etleri

tümüyleyenmiş,raylarınyanındayataniskelet.Aynıbebeğinyuvarlakparlakkafatası...tozlarayanbatmışKocakafalıkopeklerdenbirsuru...Otekisurulerdendahayaralı.Bazıları treninpeşi sıra

emeklemiş,ağızlarınınsuyuakmayabaşlamıştı.Uç ahşap kulube... insan barınagı. Demek ki Lanetli Toprakların bir yerlerinde, yaşayan,

avlanmayaçalışaninsanlaryaşıyordu.Ufacık,deridenyapılmışgibibirkuş...Tuysuz...ButamDiyaryaratıgıydı.Suratımaymun

gibi,sakallı,kanatuçlarındadaparmaklarıvardı.Ve hepsinden kotusu de (bunu da gordugunu sanıyordu) iki hiç tanınmaz hayvan, kara

golcuklerinbirindensu içmekteydiler...Uzundişleri, insangozleri,domuzgibi onbedenlerivardı.Vucutlarınınarkakısmıisekedigibiydi.Jackerkegininhusyelerininarkasındayastıklargibi sallanıp topraga degdigini gormuştu. Bu canavarların oluşmasına yol açan şey neydi?Nukleer hasar herhalde, diye duşundu Jack. Başka hiçbir şeyin dogayı deforme etme gucuyoktu ki! Yaratıklar doguştan zehirlenmişlerdi. Zehirli golcuklerden su içiyor, geçen trenehırlıyorlardı.

Bizimdünyamızdadaböyleolabilirbirgün,diyedüşündüJack.Müthiş!

8Ayrıcagordugunusandıgışeylerdevardı.Teniçokısınmış,kaşınıyordu.MylesP.Kiger'in

paltosunundegişimiylemeydanagelenbattaniyegibişalıçoktanatmıştıyere.Ogleolmadan,evdokumasıgomleginideçıkarmıştı.Agzındafecibirtadvardı.Paslımadenveçurukmeyvetadlarınınasidikbirkarışımı.Saçdiplerindenakanterlergozlerinegiriyordu.Oyleyorgunduki,ayaktaykenbileruyagormeyebaşlamıştı.Tepelerdekalabalıkkopeksurulerigoruyordu.Tepede kızıl bulutların açılıp Richard'a ve kendisine alevli kollarını uzattıgını goruyordu.SonundagozlerigerçektenkapandıgındaOrris'liMorgan'ıgordu.Boyudortmetreydi.Siyahlargiymişti. Çevresine yıldıranlar atıp duruyordu. Topraktan tozlar puskurtuyor, kraterleraçıyordu.

Richardinledivemırıldandı."Hayır,hayır,hayır."Orris'liMorgansisgibidağılıpyokoldu,Jack'inacıyangözleriaçıldı."Jack,"dediRichard.

Page 389: STEPHEN KING PETER STRAUB

Trenin karşısındaki kızıl arazi boştu. Yalnızca ateş toplarının kara izleri vardı o tarafta.Jackgözleriniovdu,Richard'abaktı.Richardhafiftengerindi."Eee,nasılsın?"dediJack.

Richard,külrengisuratıyukarıyadönük,gözlerinikırpıştıraraksırtüstüyatıyordu."Sorduğumiçinözürdilerim,"dediJack."Yo,dahaiyiyim.Gerçekten."Jacksongerilimindendekurtuldugunuhissetti."Halabaşım

ağrıyorama,dahaiyiyim.""Çok gurultu çıkarıyordun?., şeyin... ımmm..." Jack, Richard’ın gerçegin ne kadarına

dayanabileceğinekararveremiyordu."Uykumdamı?Evet,herhaldeoyleoldu."Richard'ınyuzukıpırdadıamaJackbuseferçıglık

beklemiyordu.Richarddevametti."Ruyagormedigimiartıkbiliyorum,Jack.Beyintumorumdeyok."

"Neredeolduğunubiliyormusun?""Otrende.Oihtiyarıntreninde.LânetliTopraklardediğiyerde.""Vaycanına,"diyegülümsediJack.Richardkülrenginerağmenbirazutanıpkızardı."Nasıl oldu bu?" diye sordu Jack. Richard'ın bu degişiminin ne kadarına guvenmesi

gerektiğindenhâlâemindeğildi."Ruya gormedigimi biliyordum," derken Richard'ın yanakları daha da kızardı. "Galiba...

galibamucadeleyi kesmenin zamanı geldi. Diyar'daysak Diyar'dayızdır. Ne kadar imkansızolursaolsun."GozleriJack'inkileribuldu,içlerindekişakacıparıltıJack'işaşırttı."Depodakiodevkumsaatinihatırlıyormusun?"JackbaşınısallayıncaRichardanlattı."Aslındaondanoldu.Onugordugum zaman, her şeyi kendiminuydurmadıgımı anladım.Onuuyduramayacagımıbiliyordum. Yapamazdım. Asla. Eger ilkel bir saat uyduracaksam, tekerlerden, açılardanoluşmuşbirşeyolurdu...bukadardabasitolmazdı.Demekbenuydurmadım.Ohaldegerçekti.Ozamanda...herşeygerçekti."

"E,şimdikendininasılhissediyorsun?"diyesorduJack."Uzunsürediruyuyorsun.""Hâlâöyleyorgunumkikafamıdiktutamıyorum.Pekiyideğilimkorkanın.""Richard,sanabirşeysormakzorundayım.California'yagitmektenkorkmaniçinbirsebep

varmı?"Richardbaşınıeğdi,hayırdermişgibiikiyanasalladı."Karaoteldiyebiryerihiçduydunmu?"Richardbaşınısallamayadevamediyordu.Dogrusoylemiyor,diyeduşunduJack.Cesaret

edebildigi kadarını goguslemişti. Bundan fazlası... Jack birden daha fazlasının da varoldugundaneminoldu.Hemdepek çok.Amabeklemesi şarttı.Karaotelevarıncayakadar,belkide.Rushton'unikizlisiyleJason'unikizlisi;evet,birliktevaracaklardıTılsım'ınevinevezindanına.

"Eh,pekâlâ,"dedi,"Doğrudürüstyürüyebiliyormusun?"

Page 390: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Herhalde.""Iyi, çunku şimdi yapmak istedigim bir şey var... yani artık beyin tumorunden olmuyor

olduğunagöre,demekistiyorum.Bununiçindeyardımınaihtiyacımvar.""Neymişo?"diyesorduRichard.Titreyeneliyleyüzünüsildi."Arkavagondakiokasalardanbirikisiniaçıpkendimizesilahbulabilirmiyizdiyebakmak

istiyorum.""Bensilahtannefretederim,"dediRichard."Sendeetmelisin.Kimseninsilahıolmasaydı

seninbabandahiçbirzaman...""Hımm,domuzlarındakanadıolsaydıuçabilirlerdi,"dediJack."Amabirininbiziizlemekte

olduğundanhemenhemeneminim.""Eh,belkibabamdır,"Richardumutluydu.Jack homurdandı, vitesi birinci yuvaya itti. Tren hemen yavaşlamaya başladı. Durdugu

zamanJackvitesiboşataktı,"inebilirmisindersin?"Tabii,"dediRichard.Çabucakayagakalktı.Amadizleribukuldu,hementekraroturdu.Yuzu

daha bile grileşmişti. Alnında ve ust dudagında nemler parlıyordu. "Ah, belki debeceremeyeceğim,"dedi.

Jack, "Kendini dinleye dinleye yap," diye fısıldadı. Yaklaşıp onu dirseginden tuttu, oburelininemlialnınadayadı."Rahatbırakkendini."Richard'ıngözleribirankapandı,sonrabüyükbirgüvenleJack'ingözlerinebaktı.

"Fazlaanikalktım,"dedi."Uyuşmuşum.İğnelerbatargibioldu.""Ağırdanal."Jackarkadaşınıayağakaldırdı."Acıyor.""Birazdan geçer. Yardımına ihtiyacım var, Richard." Richard bir deneme adımı attı,

agzındanhavakurtuldu."Offf."Otekiadımınıdaattı.Oneegilipavuçlarınıbacaklarınadayadı,sıvazladı. Jack seyrederken Richard'ın yuzu degişti. Bu sefer acı degil, bir şaşkınlık ifadesiyerleştibakışlarına.

Jackarkadaşınınbakmaktaoldugutarafabaktı,tuysuz,maymunsuratlıkuşlardanbirinintreninönündengeçmekteolduğunugördü.

"Evet, burada bir yıgın garip yaratık var," dedi Jack. "O brandanın altındanbirkaç tufekbulabilirsekkendimiçokdahagüvendehissedeceğim."

"Otepelerinardındanevardırdersin?"diyesorduRichard."Aynışeyindevamımı?""Hayır, sanıyorum insanlar varorada.Onlara insandiyebilirsek. Iki kerebirilerininbize

baktığınıyakaladım."Richard'ın yuzundeki ani panigi gorunce ekledi. "Senin okuldan biri oldugunu

sanmıyorum. Ama galiba yine aynı derecede kotu... seni korkutmaya çalıştıgımı sanma,dostum.BenLânetliTopraklarısendenbirazdahafazlaseyrettim."

"LanetliTopraklar,"dediRichardkuşkulubir sesle.Gozlerini kısıpkızıl tepelereyer yer

Page 391: STEPHEN KING PETER STRAUB

gozukensarıotlarabaktı."Ah...oagaç...ay...""Biliyorum,"dediJack."Aldırmamayıogrenmekzorundasın.""Boylebirse illigikimyaratabilir?"diyesordubuseferRichard."Dogaldegilbu,biliyorsun."

"Belki bir gun ogreniriz." Jack, Richard'ın kabinden inmesine yardım etti. Ikisi birlikte,tekerinyukarısındakalanbasamaktadurdular.'Tozlarabasma,"diyeuyardıJack."Derinliginekadar,bilemeyiz.Senioradançekipçıkarmakzorundakalmakistemem."

Richardurperdi.Belkiyangozlebirhaykıranagaçdahagormuştu.Ikiçocukdurantreninkenarına basa basa arkaya dogru ilerlediler, sonunda arka vagona binebildiler. Kenarındamerdivenvardıarkavagonun.

Jack tuylu ipi çekti. Anders'in onu nasıl o kadar kolayca bollaştırdıgını hatırlamayaçalışıyordu. "Galiba bu tarafta," dedi Richard. Cellat ilmigi gibi bir ip ucunu tutup kaldırdı."Jack?""Birdenesene."

Richarddugumutekbaşınaaçacakkadarguçludegildi.Jackyardımedinceilmikyokoldu,ipbollandı,brandakutuların uzerineçoktu. Jackenyakınkoşeyikaldırdı.MAKINEPARÇASIyazılıkutular,sonradaJack'indahaoncegormedigi,MERCEKLERyazılıkutular."Işte,şurada,"diyebagırdı."Keşkebirdemirkeskimizfalanolaydı."Başınıkaldırıpyamacadogrubaktıgındasessizbiragaçagzınıaçıpbagırdı.Sesçıkarmaksızın.Birkafadahamıvardıorada?Belkidedevtırtıllardanbirionlaradogrukayıyordu."Haydi,kutularıaçmayaçalışalım,"dedi,Richardçekinerekyaklaştı.

Altıkereyuklendiktensonrabirharekethissettiler,çivilergıcırdadı.Richardbastırmayadevam ediyordu. 'Tamam," dedi Jack ona. Richard gucunu kullandıktan sonra deminkineoranladahasolgunvedahasaglıksızgorunmeyebaşlamıştı."Benbirseferdahayuklendimmiolacak."Richardgeri çekildi,kuçukkutuların uzerinedevrilmesineramakkaldı.Toparlandı,brandanınaltındatekrararanmayakoyuldu.

Jackkutununbaşındadurdu,çenesinikastı.Ellerinikapagınkoşesinedayadı, içinederinbirsolukçektiktensonrakaslarıtitreyenekadarbastırdı.Tambırakacagısıradaçivilertekrargıcırdadı,tahtadandışarıkaymayabaşladı.Jack,"AĞĞĞĞHHH!"diyebağırdı,kapağısöktü.

Kutuda yarım duzine, gıcır gıcır, yaglanıp dizilmiş tufek yatıyordu. Jack bu turlusunuomrundegormemişti.Elinealdı,nasılçalıştıgınıanlamayaçalıştı.Otomatikbirsilahti.Demekşarjoruolmalıydı.Egildi,namluyukullanarakMERCEKLERyazılıkutulardanbiriniaçtı.Tamtahminettiğigibişarjörleroradaydı.

"Bu Uzi," dedi Richard arkasından. "Israil yapımımakineli. Çokmoda bir silah sanırım.Teröristlerinensevdiğioyuncak."

"Neredenbiliyorsun?"Jackikincibirtüfeğeuzanıyordu.'Televizyonseyretmekten...neredenolacak?"Jack şarjoru denedi. Once baş aşagı sokmaya çalıştı, sonra dogrusunu buldu. Emniyetin

yerinikeşfedipaçtı,yinekapadı."Neçirkinşeybunlar,"dediRichard.

Page 392: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Sanadavar,yakınma."Jack,Richardiçindebirşarjoraldı.Birazduşunduktensonratumşarjorleri kutudan çıkardı, ceplerine tıktı, Richard'a da fırlattı. Richard yakaladı, koynunasoktu.

"Ööö!"dedibiryandan.Jack,"Amabubizimsigortamız,"demekzorunluğunuhissetti.

9KabinedonduklerianRichardkanepeyeyıgıldı.Gidişgelişveugraşmaonuntumenerjisini

tuketmişti. Ama yanında Jack'e de oturacak yer bıraktı, arkadaşı treni tekrar hareketettirirkengözlerikapanarakseyretti.Jackbattaniyeyikaptı,tüfeğinionunlasilmeyekoyuldu.

"Neyapıyorsun?""Yağıtemizliyorum.Sendeyapsaniyiedersin.Benbitirince."Gunungerikalanıboyuncaikiçocukteriçindekabindeoturdular,aglayanagaçlara,kotu

kokuya, açlıklarına aldırmamaya çalıştılar. Jack arkadaşının dudakları çevresinde pembebeneklerbelirmeyebaşladıgınadikkatetti.SonundaRichard'ınUzi'sinielindenaldı,yaglarınıkendisisildi,şarjörünütaktı.Dudaklarınınçatlaklarındatuzlariyicecanyakıyordu.

Jack gozlerini kapadı. Belki de vadinin tepesinden bakan o kafaları gormemişti. Belkikimseninonlarıizledigiyoktu.Akulerincızırdadıgını,kıvılcımçıkardıgınıgoruyordu.Richardkontrolüaldı.AzsonraJackuyudu,rüyasındahepyiyecekgördü.

10Richard, Jack'in omzunu sarsıp onu dunyaya dondurdugunde Jack ruyasında kamyon

lastigi boyunda bir pizza yiyordu. Vadiye golgeler yayılmaya yeni başlamıştı. Aglayanagaçlarıngoruntusubirazyumuşuyordu.Tokbirışıkyumuşacıkyayılıyor,golgeleruzuyordu.Korkunç sarı otlar tatlı bir turuncuya donuşuyor, solan kızıl guneş ışıgı vadinin ust kenarıboyuncadizilmişkayalarakendirenginiveriyordu."Bunugormekistersindiyeduşundum,"dedi Richard. Agzının çevresinde yeni yeni kızarıklar vardı. Zayıf bir ifadeyle sırıttı. "Banaolağanüstügibigeldi...manzarayani."

Jack,Richard'ıngurupışıklarıkonusundabilimselaçıklamalaragirecegindenkorktu.Amaarkadaşı izik konuşamayacak kadar yorgun veya hastaydı. Sessizlikte iki çocuk akşamıngelişini,yeniyenirenkleriseyrettiler,derkengökyüzümoradönüştü.

'Trendebaşkanelervar,biliyormusun?"diyesorduRichard."Nelervar?"Aslındaaldırdıgıyoktu. Iyibirşeyolamazdınasılsa. Inşallah ilerdeyinebukadarguzelguruplargorebilirim,diye umuyordu o. "Plastik patlayıcı. Birer kiloluk paketlerde... sanıyorum birer kiloydu. Ovagondakilerbirkentihavayauçurmayayeter.Tufeklerimizdenbirikazaylapatlarsa,yadabirisiotorbalarabirkurşunisabetettirirse,butrenyerdebirdelikolurkalır."

"Sen yapmazsan ben de yapmam," dedi Jack. Sonra yine guruba dondu. Onsezilergetiriyordu bu manzara içine. Anılar da getiriyordu. Alhambra'dan ayrıldıgından bu yana

Page 393: STEPHEN KING PETER STRAUB

başındangeçenlerihatırlatıyordu.Annesininokuçukçayhanedeçayiçişinihatırladı.Yorgunveyaşlıbirkadın.SonraSpeedyParker'ınagaçdibindeoturması.Wolf ’unsurusunugudusu.Oatley'inkorkunçbarındaSmokey ileLori. SunlightYurdundanefretettigi o suratlar.HeckBast,SonnySinger,ötekiler,Wolfuçokkötüözlüyordu.

BatanguneşdahaduyarlıhalegetirmiştiJack'i.Bununnedeninianlayamıyordu.Richard'ınelini tutmak geldi içinden. Neden olmasın? diye duşundu, elini uzattı, arkadaşının terliavucunadokundu,parmaklarıonunkilerinçevresinekapandı.

"Kendimioylehastahissediyorumki,"dediRichard."Oncekigibidegil.Karnımçokberbathalde.Suratımdakaşınıyor."

"Buyerdenkurtuldugumuzdaiyileşeceksinsanırım."Jackbunusoylerken,nekanıtınvar,doktor, diye soruyordu kendi kendine. Onu zehirlenmekte olmadıgını nereden biliyorsun?Kanıtıyoktu.Kendiniyeniicatettigi,yadakeşfettigibirduşunceyleavutuyordu.Richardkaraoteldeolacaklariçinşarttı.RichardSloat'aihtiyacıolacaktı.Plastikpatlayıcıyıtanıyabilenbiriolduğuiçindedeğil.

Richard daha once de gitmiş miydi kara otele hiç? Tılsım'ın yanma sokulmuş muydu?Arkadaşına baktı. Richard kısa kısa, sık sık soluyordu. Eli Jack'in avucunda buz gibi birbalmumuheykeleliydi.

"Bu tufegi artık istemiyorum," dedi Richard. Onu kucagından itti. "Kokusu midemibulandırıyor."

"Pekala,"Jackboşeliyletufegialıpkendikucagınakoydu.Agaçlardanbiriyandangozuneilişti, sessizce haykırdı. Yakında şekilsiz kopekler de kol gezmeye başlayacaklardı. Jacksolundakalan tepelerebaktı.Richard'ın tarafındakalanlara.Orada insanabenzerbir varlıkkayalarınarkasınasaklandı.

11"Hey!"diyebirsesçıktıağzından.İnanamamıştı."Hey,Richard.""Nevar?Sendemihastalandın?""Galibaoradabirivar.Senintarafta."Oradakiyuksekkayalaratekrarbaktıamabirhareket

göremedi."Vızgelir,"dediRichard."Vız gelmese iyi olur. Zamanı nasıl ayarlıyorlar, goremiyor musun? Ortalık onları

göremeyeceğimizkadarkararsındiyebekliyorlarbiziavlamakiçin."Richardsolgözünübirazaraladı,gönülsüzbirteftişebaşladı."Kimseyigöremiyorum.""Ben de artık goremiyorum ama gidip silahları aldıgımızamemnunum. Dogrul, otur ve

çevrenedikkatet,Richard.Buradansağkurtulmakistiyorsan.""Amma işguzarsın,Tanrım."AmaRichardkendini toparladı, iki gozunu açtı. ^Gerçekten

pekbirşeygöremiyorum,Jack.Ortalıkiyicekararıyor.Senherhaldehayalindebazı..."

Page 394: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Şşş,"dediJack.Kayalarlatepearasındabirbedenindahakaymaktaoldugunuseziyor,yadaöylesanıyordu."İkitanevar.Bakalımüçolacakmı?"

"Hiçolacakmıdemekgerek.Zatenbizekimnedenzararversin?Yani,herhalde..."Jackbaşınıçevirdi,ilerikiraylarabaktı.Haykıranağaçlardanbiriningövdesininardındabir

şeykımıldadı.Köpektendahairibirşey.Jackbunufarketti."Ooo-ooo!"dedi."Sanırımbiribizibekliyor."Birankorkuonufelçetti.Uçsaldırganakarşı

kendini korumak için ne yapması gerektigini bilemiyordu. Midesi donuverdi. KucagındakiUzi'yi kaldırdı, ona boş bakışlarla baktı, acaba onu kullanabilir miyim gerçekten, diyedüşündü.LânetliTopraklarınhaydutlarındadatüfekvarmıydı?"

"Richard, uzgunum," dedi. "Ama bu sefer sanırım durum gerçekten berbat. Yardımınaihtiyacımolacak."

"Benneyapabilirim?"Richard'ınsesitizbirçığlıkgibiydi.'Tüfeğinial,"deyipuzattıJack."Hemçömelmemizgerek.Açıkhedefsunmamakiçin."Diz çoktu, Richard da onu taklit etti. Su altındaymış gibi agır hareket ediyordu.

Yavaşlatılmış bir ilmdi sanki. Arkalarından uzun bir çıglık sesi geldi, tepelerinden ikincisiduyuldu."Onlarıgördüğümüzüanladılar,"dediRichard,"Amaneredeler?"

Busorununcevabıçabucakgeldi.Morumsuakşamışıklarınınaltındahalagorulebilenbiradam., ya da adama benzer bir şey, siperinden çıktı, yamaçtan aşagı, trene dogru koştu.Paçavralarabenzergiysileriarkasındadalgalanıyordu.Kızılderililergibibagırıyor,eliylebirşeyi havaya kaldırıyordu. Eklemli bir sopaydı herhalde elindeki. Jack bunun ne işeyarayacagını duşunurken, ince bir aletin kafasına birkaç santim uzaktan vınlayıp geçtiginiduydu.Görmektençok,duydu."Vaycanına!Bunlardaokveyayvar!"dedi.

Richardinledi,Jackonunortalığakusacağındankorktu."Onuvurmamgerek,"dedi.Richardyutkundu,kelimeyepekbenzemeyenbirsesçıkardı."Allahkahretsin,"dediJack.Uzi'ninemniyetiniaçtı.Başınıkaldırıpbaktıgında,adamınbir

okdahaattıgınıgordu.Nişanıdogrualınsa, Jackbirdahabirşeygoremezdi.Amabuokdazararsızcakabininyantarafındangeçti.JackUzi'yikaldırdı,tetiğebastı.

Olupbitenlerinhiçbirinibeklemiyordu.Tufeginelindehareketsizkalacagını,sozdinleyipbirkaçmermi fırlatacagını sanıyorduo.OysaUzi çocugun ellerindebir hayvan gibi sıçradı,kulakzarlarınıpatlatacakbirsesduyuldu.Barutunkokusuburnunuyaktı.Treninarkasındakiadam kollarını şaşkınlıkla havaya attı. Bu yaralandıgından degildi. Jack sonunda parmagınıtetiktençekmeyiakıl etti.Kaçmermiziyanettigininhiç farkındadegildi. Şarjordekaç tanekaldığındandahaberiyoktu.

"Vurdunmu,vurdunmu?"diyesorduRichard.Adamşimdi vadinin yanındankoşuyor, kocamanyassı ayakları pat pat yere vuruyordu.

Jackbunlarınayakolmadıgınıgordu.Adamraketgibibuyukbirşeylerinuzerindekoşuyordu.Kar pabuçlarının Lanetli Topraklar kopyası. Siper bulmak için agaçlardan birinin arkasına

Page 395: STEPHEN KING PETER STRAUB

ulaşmakniyetindeydi.JackUzi'yi ikieliylekaldırıpnişanaldı, tetigiyavaşçabastırdı.Tufekellerindeyinesekti

ama, birinci seferki gibi olmadı.Mermiler geniş bir ark çizdi, en azından bir tanesi hede ibuldu,adamyanlamasınadevrildi,kamyonçarpmışgibikalakaldı.Karpabuçlarıayaklarındanfırladı.

"Banasenintufegiver,"dediJack.Richard'danikincitufegialdı.Haladizustunde,treninontarafındakikaranlığayarımşarjörüboşalttı,oradabekleyenyaratığıöldürmeyiumdu.

Trenebirbaşkaokçarptı,sonrabiryenisikabininyanındansekti.Richardyerdetitriyor,aglıyordu."Benimkinidoldur,"dediJack.Cebindenbirşarjorçıkarıp

Richard'ın burnuna uzattı. Ikinci saldırganı gorebilmek için vadinin yan tarafına baktı. Birdakikageçmedenortalıkartıkgöremeyecekkadarkararacaktı.

"Onugoruyorum,"diyebagırdıRichard."Işte...şurada!"Sessizce,aceleylekayalararasındailerleyengolgeyigosterdi.JackikinciUzi'ninşarjorunugurultuyleorayaboşalttı.BuişbitinceRichardmakineliyiondanaldı,ötekinielinetutuşturdu.

Sag taraftan, "Cici çocuklar, iyi çocuklar," diye bir ses geldi. Ne kadar uzaktan geldiginianlamak mumkun degildi. "Siz durun, ben de dururum, tamam mı? Bitti bu iş artık. Ciciçocuklarsınız...belkiotüfeğibanasatarsınız.Güzelöldürüyorbakıyorum."

"Jack!”Richardpanikiçindeuyarıyorduonu."Oklarlayayıat!"diyebağırdıJack.HâlâRichard'ınyanında,çömelikdurumdaydı.Richard,"Jack,yapamazsın,"diyefısıldadı."Atıyorum işte," diye cevap verdi ses. Hala onlerinden geliyordu. Ha if bir şey tozlara

düştü."Ciciçocuklar,durunartık.Tüfeğibanasatın,tamammı?""Peki,"dediJack."Geldegörelimseni."“Tamam!"Jackviteskolunuçekti, trenidurdurdu.Richard'a fısıldadı. "Benbagırıncasonhızlakolu

öneit,tamammı?""Ah,Tanrım!"diyesoluduRichard.Jack,Richard'ınyeniuzattıgıtufeginemniyetininaçıkoldugunukontroletti.Alnındanbir

damlaterdosdoğrusağgözününiçinebaktı."Şimdiherşeyiyi,değilmi?"dedises."Çocuklardoğrulabilir.Doğ-ru-ul!"Uuuu-yaaaan,uuu-yaaaan,uuu-yaaaan,lüüüt-feen,lüüüütfen.Tren konuşan sese dogru yavaşça kaydı. "Elini vites koluna daya," diye fısıldadı Jack.

"Neredeysevakitgeliyor."Richard'ıntitreyeneliufacık,çocukeligibiydi.Birşeybecerebilecegebenzemiyordu.Ama

viteskolunauzandı,tuttu.Jack'ingozununonuneAnders'inodunsobasıonuneçomelmişkensorusoruşugeldi."Ama

guvende olacak mısınız, efendim?" Kendisi bu soruya uçan bir cevap vermişti. Ciddiyealmamıştı.SmokeyUpdike'ınbirafıçılarınıtaşımışbirçocukiçinLânetliTopraklarneydiki?

Page 396: STEPHEN KING PETER STRAUB

Şimdi ise altına yapacagından korkuyordu. Richard'ın yediklerini kusacagından dakorkuyordu.

Bagırtılı bir gulme sesi, kabinin yanındaki karanlıktan yukseldi. Jack dogruldu, tufegikaldırdı, agır bir vucut kabinin yanına çarpıp oraya yapışınca bir çıglık attı. Richard viteskolunuitti,trenileridoğrufırladı.

Çıplak,kıllıbiradamkabininyanınaasılmıştı.AdamıngovdesitepelerindedogruldugundaJack, "alsanavahşibatı,"diyeduşundu.Richardhaykırdı, Jack'inbarsaklarını iççamaşırınaboşaltmasınaramakkaldı.

Surathemenhementumdişlerdenoluşuyordu.Yaratılıştankotubirsurattı.Zehirliyılansuratı gibi Jack o dişlerden zehir damladıgını sandı. Minik burun bir yana, yaratıkkoskocamandı.Devbiryılanabenziyordu.Tekelindebirbıçakparıldamaktaydı. Jack tetigebastı.Nişanalmaksızın,panikiçindeateşetti.

Yaratıkbirandadegişti,yerindesallandı,Jack'inokocaelivebıçagıkaybolmuşgormesidebirazvakitaldı.Yaratıkkanlıbirkolsavurdu,Jack'ingomleginilekeledi.JackhiçduşunmedenUzi'yionungöğsünenişanladı,tetiğitekrarçekti.

Koca goguste kırmızı bir magara açıldı, dişler birbirine çarptı. Jack parmagım tetiktençekmiyordu.Uziburnunukendikendinekaldırdı,yaratıgınbaşıbirandakandoldu.Sonrayokoldu. Yalnızca kabinin tabanındaki kan lekesi kaldı. Bir de Jack'in gomlegindeki leke. Ikiçocuğunrüyagörmedikleriburadanbellioluyordu.

"Dikkatet!"diyebağırdıRichard.Jack,"Vurdumonu!"diyesoludu."Nereyegitti?""Düştü.Öldüartık.""Elinikopardın,"diyefısıldadıRichard."Nasılyaptınbunu?"Jack ellerini one uzattı, titreyişlerine baktı. Ortalıgı bir barut kokusu sarmıştı. "Nişan

almasınıbilenadamtaklidiyaptım,"dedi.Sonraelleriniindirdi,dudaklarınıyaladı.***

On iki saat sonra guneş tekrar dogdu, Lanetli Toprakları aydınlattı.O gece iki çocukdauyumamışlar,askerlergibi,tufekleriellerindenobettutmuşlardı.Kulaklarıenkuçukbirsesekarşı kirişteydi. Trenin ne kadar cephane taşıdıgı duşunulurse, Jack'in ikide bir vadinintepelerinerastgeleateşetmesideanlayışlakarşılanabilirdi.Ikincigunboyunca,çevredeinsanveyacanavarvarsabile,çocuklarınkaygılanmadangeçmesineizinverdiler.Demektufekleribiliyorlar,diyeduşundu Jack.YadaDiyar'ınbatıkesiminde,okyanusayakınyerinde,kimseMorgan'ın treninebulaşmak istemiyordu.BunlarıRichard'asoylemedi.Richard'ıngozlerinebulanık bir ilm çekilmiş gibiydi. Bakışları bir turlu odaklaşmıyordu. Ateşi varmış gibigörünüyorduçocuk.

12

Page 397: STEPHEN KING PETER STRAUB

OgününakşamınadoğruJack'inburnunatuzlusuvenemlihavakokularıgelmeyebaşladı.

Page 398: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:36

JACK'LARICHARDSAVAŞAGİDİYOR

1Oakşamgurupdahadagorkemlioldu.Okyanusayaklaştıkçaaraziaçılıyor,duzleşiyordu.

Jack treni erozyona ugramış bir tepenin dorugunda durdurdu, arka vagona geçti. Bir saatboyunca yukleri yokladı. Işıklar kaybolup son dordun yukselinceye kadar. Altı kutu bulupkabinegetirdi.HepsininüzerindeMERCEKLERdiyeyazılıydı.

"Şunları aç,"dediRichard'a. "Bir sayımyap.Seniambarcıolarakatadım.Şarjorler seninsorumluluğunda."

Richardalayabirsesle,"Harika,"diyekarşılıkverdi."Oncaegitimiboşunaedinmedigimibiliyordumzaten."

Jackarkavagonabirdahageçti,MAKINEPARÇASIkutularındanbirininkapagınıaçtı.Buişlemeşgulkenkaranlıktansert,kababirçığlıksesiduydu.Bunutizbiracıçığlığıizledi.

"Jack,Jack,oradamısın?""Buradayım," diye seslendi Jack. Çit uzerinde sohbet eden çamaşırcı kadınlar gibi

birbirlerine seslenmelerini dogru bulmuyordu ama, Richard'ın sesi panige kapılmak uzereolduğunugöstermekteydi.

"Çabucakdönecekmisin?""Hemengeliyorum!"JackUzikutusunadahakuvvetleyuklendi,LanetliTopraklarıgeride

bırakmıyorlardıartık.Jackfazlauzunduraklamakistemiyordu.Kutuyukabinetaşıyabilseçokdahabasitolurduamafazlaağırdı.

Hiçdeağırdeğil...benimUzi'lerimonlar,diyedüşündüJack.Karanlıktagüldü."Jack?"Richard'ınsesiçoktizvetelâşlıydı."Sakinol,ahbap!""Banaahbapdeme,"dediRichard.Kutununkapagındaçivilersesverdi,kapakaralandı,Jacktutupkopardı.Yaglıtufeklerden

ikisini kaptı, tam geri donecegi sırada gozune bir kutu daha ilişti. Kuçuk televizyonlarıntaşındığıkartonkutularkadardı.Üzerindeayrıcabrandavardı.

Jack soluk mehtap ışıgında o tarafa yoneldi, yolda ruzgarın yuzune degdigini hissetti.Temizdirüzgâr.Çürümüşlükkokusuyoktu.Temizbirnemveoyanılmaztuzkokusu.

"Ne yapıyorsun?" diye azarladı Richard. "Jack, silahlarımız var! Mermilerimiz de var!

Page 399: STEPHEN KING PETER STRAUB

Nedendahaçokalmakistiyorsun?Senoralardaoynarkenbirşeyburayatırmanabilir.""Dahatufekgerek,çunkutufeklerinısınmaegilimivardır,"dediJack."Mermidedahaçok

gerek, çunku çok ateş etmek zorunda kalabiliriz. Benim de televizyon seyretmişligim var,unuttunmu?"Yolunadevametti.Okarekutudaneolduğunugörmekistiyordu.

Richardonunkolunasarıldı.Panikduygusupençesinisankidemireçevirmişti."Richard,birşeyolmaz...""Birşeysenikapıpgötürebilir...""NeredeysesonunageldikLanet...""Birşeybenikapabilir,Jack!Beniyalnızbırakma!"'Richard goz yaşlarına gomuldu. Jack'e arkasını donmedigi gibi yuzunu avuçlarına da

gommedi. Durdugu yerde yuzu buruştu, gozlerinden yaşlar fışkırmaya başladı. Jack'eçırılçıplakgözüktüoanda.Jackonukollarınaaldı,kucakladı.

Richard,"Birşeysenikapıpoldurursebenneolurum?"diyehıçkırdı."Nasılkurtulurumbuyerden?"

Bilmiyorum,diyedüşündüJack.Gelmektenbilmiyorum.

2Boylece son cephane seferine Richard da onunla birlikte geldi. Jack onu merdivenden

iterektırmandırmak,vagonuntepesindetutmak,inmesineyardımetmekzorundakaldı.Sankititrek bir kocakarıyı karşıdan karşıya geçiriyordu. Mantıklı Richard'ın aklı başına gelmeyebaşlamıştıartık...Amafizikseldurumusürekliolarakkötüyegidiyordu.

Kare kutunun tahtaları arasından makine yagı sızıyordu ama uzerinde MEYVE diyeyazılıydı.Pekyersizdesayılmazdıbusoz.Jackkutuyuaçtıgındaiçiniananaslarladolugordu.Patlayantürden.

"UluTanrım!"diyefısıldadıRichard."Yardımet.Sanırımherbirimizdörtbeştanesinikoynumuzasokabiliriz.""Neden istiyorsun bu kadar silahı?" diye sordu Richard. "Orduyla falan mı kapışmayı

bekliyorsun?""Onungibibirşey."

3Richard vagonun uzerinde ilerlerken gokyuzune baktı, içine bir baygınlık geldi.

SendeledigindeJackonasarıldı,duşmesiniengelledi.Richardbugoktekiyıldızkumelerininnekuzey, ne de guney yarıkure yıldızlarına benzemedigini anlıyordu. Yabancı bir desenoluşturmaktaydı bu yıldızlar. Ama yine de bir desen vardı. Belki bu yerin denizcileri buyıldızlara bakarak yon buluyorlardı. Bu duşunce, olayların gerçekligini Richard'ın kafasına

Page 400: STEPHEN KING PETER STRAUB

sokmayayaramıştı.Hemdesarsıcıbiçimde.Jack'in sesinin kendisine ta uzaklardan seslenircesine ulaştıgını duydu. "Hey, Richie!

Jason!Neredeysedüşüyordunaşağıya!"Sonundakabinedönmeyibaşardılar.Jack levyeyi ileri vitese taktı, marşa bastı, Orris'li Morgan'ın projektor ışıgı ilerlemeye

koyuldu.JackkabintabanınınyantarafınabaktıgındadortUzimakinelisi,yirmiyeyakınşarjoryığını,onelbombasıgördü.Pimleri,çekilerekaçılanbirakutularınıntepelerindekilergibiydi.

"Şimdigetirdiklerimizyetmezse,boşverartık,"dediJack."Nebekliyorsunsen,Jack?"Obaşınıikiyanasallamaklayetindi."Herhaldebenisafteronunbirisanıyorsundur,değilmi?"diyesorduRichard.Jacksırıttı." Herzamanöylesandım,ahbap.""Banaahbapdeme!""Ahbap-ahbap-ahbap!"Bu sefer bu eski şafakufakbir gulumsemedogurdu. Pek şenbir

gulumsemedegildi.Richard'ın yalnızcadudak çevresindeki kırmızılıklardahabir parıldadı.Amabudahiçyoktaniyiydi.

"Ben uyursam sen idare edebilir misin?" diye sordu Richard. Tufegi yana koymuş,kanepeyeyerleşiyor,Jack'inbattaniyesiniuzerineçekiyordu.'Tırmanmalar,taşımalar...galibagerçektenhastayımçünkükendimibitkinhissediyorum."

"İdareederim,"dediJack."Okyanusun kokusunu alıyorum galiba," dedi Richard. Jack onun sesinde sevgi, nefret,

özlemvekorkununbirkarışımınıhissetti.Richard'ıngözlerikapandı.Jack marşa daha kuvvetli basıp yere yapıştırdı. Herhangi tur bir sonun yakın oldugu

duygusudahabirkuvvetlendi.

4AybatmadanLanetliTopraklarınsonsefaletidegozlerionundekaybolmayabaşladı.Tahıl

tarlaları yeniden belirmişti. Buradaki bitkiler Ellis-Breaks'dekinden daha bir kabaydı ama,yine de bir temizlik ve saglık duygusu veriyorlardı. Jackmartı benzeri kuşların seslenişiniduydu.Çokyalnızlıkduygusutaşıyanbirsesti.Tarlalarmeyveveokyanustuzukokuyordu.

Gece yarısından sonra tren artık agaçlar arasında ilerlemeye başladı. Çogu yaprakdokmeyenagaçlardı.Çamkokusunabenzeyenkokularıotuzlukokuylakarışıyor,yaklaşmaktaoldukları yerle yola çıktıkları yer arasındaki baglantıyı perçinliyordu. Jack'le annesi kuzeyCalifornia'da pek uzun zaman kalmış sayılmazlardı oradan. Belki de Bloat tatil için sık sıkoraya gidiyor diye uzak durmuşlardı oradan. Ama annesinin kendisine, Mendocine veSausalitodolaylarındakiarazininNewEngland'apekbenzediginisoyleşinihatırlıyordu.NewEngland dekoru arayan ilmciler genellikle eyaletin kuzeyinde çekerlerdi sahnelerini.

Page 401: STEPHEN KING PETER STRAUB

Seyircilerindeçoğufarkıpekanlayamazdı.Böyleolmalıydızaten.Garipama,yolaçıktığımyeredönüyorgibiyim.Richard:Orduylakapışmayımıbekliyorsun?Richard'ınuyudugunamemnundu.Osoruyacevapvermektenkurtulmuştu.Enazından...

şimdilik.Anders:Şeytanişleri.KötüKurtlariçin.Karaotelegötürsünlerdiye.Şeytan işleri denilen şey, Uzi makinelileri, plastik patlayıcı, el bombalarıydı. Buradaydı

şeytanişleri.KotuKurtlarburadayoktu.Vagonhemenhemenboştuartık.Jackbudurumusondereceinandırıcıbuluyordu.

Iştesanabirhikaye,Richie,yavrum.Uyuyoroldugunaçokseviniyorum,boylecesanabuhikayeyianlatmaktankurtuluyorum.Morganbenimgeldigimibiliyorvebanabirsurprizpartihazırlıyor.Amapastadançıplakkızlardegil,kurtadamlarçıkacak.EllerindedepartiarmaganıolarakUzimakinelileriveelbombalarıolacak.Bizbirbakımabutrenialıpkaçırdık.Programında on-on iki saat ilerisinde seyrediyoruz ama, yine de Diyar çufçufunu bekleyen Kurtlarınkampınadogrugidiyoruz.Benceyaptıgımızbu.Bizimdebulabildigimizhersurprizetkeninikullanmamızşart.

Jackeliniyüzününbiryanındagezdirdi.Treni Morgan'ın vurucu kuvvetine varmadan durdurmak daha kolay olurdu. Kampın

çevresinidolaşabilirlerdi.Hemdahakolay,hemdedahagüvenli.AmaozamankötüKurtlarsağkalmışolur,anlıyormusunRichie?Yerdeki cephane yıgınına baktı, acaba ben gerçekten Morgan'ın Wolf tugayına bir

komandobaskınımıduşunuyorum,diyemeraketti.Ammakomando!BulaşıkçılarKralıJackSawyer'le, koma kurbanı arkadaşı Richard. Acaba çıldırdım mı ben? diye duşundu. Oyleolmalıydıherhalde.Çunkuplanladıgıgerçektenbuydu.Karşıtarafbunuhiçbeklemezdi.Hemocualınacakçokşeyvardı.Kendisidovulmuş,Wolfoldurulmuştu.Richard'ınokulunuveakılsaglıgınındaçogunumahvetmişlerdi.HerhaldeşuandaMorganSloatdaNewHampshire'deannesinirahatsızediyorolmalıydı.

İsterdelilikolsun,isterolmasın,ödeşmezamanıgelmişti.Jack egildi, doldurulmuş Uzi'lerden birini eline aldı, tren raylar uzerinde kayarken

kollarındatuttu.Tuzkokusugiderekdahagüçleniyordu.

5SabahınilksaatlerindeJackmarşpedalınayaslanıpbirazuyudu.Boylebirhareketin"Olu

adammanevrası"diyeadlandırıldıgınıbilse,moraliherhaldeyukselmezdi.ŞafaksoktugundeonuuyandıranRichardoldu.

"İlerdebirşeyvar."JackoşeyebakmadanonceRichard'ısuzdu.GunışıgındaRichard'ındahaiyigorunecegini

Page 402: STEPHEN KING PETER STRAUB

ummuştuamaokozmetikşafakbileRichard'ınhastalıgınısaklayamıyordu.Yenigununrengiteniningriliğinisarıyadönüştürmekteydi,okadar.

"Hey! Tren! Merhaba koca tren!" Ses genizdendi. Bir garipti. Hayvan hırlamasına pekbenziyordu.

Kibritkutusugibidarbirbinayadoğruyaklaşmaktaydılar.BinanındışındakinobetçikulubesininonundebirWolfduruyordu.AmaJack'inWolf ’uyla

arasındakitekbenzerlikoturuncugozlerdenibarettiWolfunkafasıyamyassıydı.Sankidevbir el, tepesindeki yuvarlaklıgı bastırmıştı. Yuzun ust yarısı, açık duran çenenin uzerinde,uçurumtepesindedurankayagibiydi.Şuankisevinçifadesibilehatlarındakiokabaaptallıgısaklayamıyordu.Yanaklarındanorulmuşsaçlarsarkıyordu.Alnında'X'biçimindebiryaraizivardı.

Wolf un uzerinde paralı asker uniforması gibi bir şey vardı. Ya da kendisi paralı askeruniformasını oyle sanıyordu belki. Şalvar gibi bol yeşil pantolon, siyah çizmelerin içinesokulmuştuama,çizmelerinparmakyerikesilmiş,Wolfunuzuntırnaklıkıllıayaklarınınucudışarıçıkmıştı.

"Tren!"diyebağırdıaradakiuzaklıkellimetrekalınca.Durduğuyerdesıçramaya,sırıtmayabaşladı.Parmaklarını"Tren!Tren!TrenŞIMDIDENGELDIIŞTE'"Agzıesnergibiaçıldı,kırık,sarıdişlerigözüktü."Erkengeldiniz,tamam,tamam!"

"Bu da ne?" diye sorduRichard. Eli Jack'in omzuna sımsıkı sarılmıştı ama sesi oldukçadengeliçıkıyordu."BirWolf.Morgan'ınkilerden."

Allahkahretsin,adıagzımdankaçtı!Eşekkafambenim!Amaşimdionuduşunecekzamanyoktu.Nobetçikulubesineyaklaşıyorlardı.Wolfunniyetibellikitreneçıkmaktı.Jackbakarkenoayaklarınıyerevuruptozkaldırdı.Çıplakgogsune işeklikgibiçapraztaktıgıkayışabirbıçaksokuluyduamatabancası,tüfeğiyoktu.

Jack,Uzi'ninkontroldüğmesinitekatışaayarladı."Morganmı?Morgankim?HangiMorgan?""Şimdiolmaz,"dediJack.Konsantrasyonu bir noktaya yoneldi... Wolf ’a. Ona sırıtırken Uzi'yi aşagıda, onun

göremeyeceğiyerdetutuyordu."Anderstreni!İştegeldi!Hemen!"Koca bir el lokomoti in yan tarafına uzandı.Wolf agzından kopukler saça saça sırıtarak

kulpasarıldı,basamağınüzerinesıçradı."Hey,ihtiyarnerede?Wolf!Neredeo..."JackUzi'yikaldırdı,Wolfunsolgözünebirkurşunsıktı.Parıldayanturuncugozmumalevigibipufdiyesondu,Wolfgeriyedevrilipbasamaktan

aşağıyadalışyaptı,yeredüştü."Jack!" Richard onu dondurdu. Onun da yuzuWolf ’unki kadar şaşkındı. Ama onunkinde

Page 403: STEPHEN KING PETER STRAUB

sevinçdeğil,korkuokunuyordu."Babamımıdemekistedin?Babammıbulaşmışbuişe?""Richard,banagüveniyormusun?""Evet,ama...""Ohaldeboşver.Boşverşimdi.Zamanıdeğil.""Ama...""Birtüfekal.""Jack...""Richard,birtüfekal!"Richardeğildi,Uzi'lerdenbirinialdı."Silahtannefretederim,"dediyine."Evet, biliyorum. Ben kendim de pek bayıldıgımı soyleyemem. Ama şimdi odeşme

zamanı."

6Raylaryuksekbirkampkapısınayaklaşıyordu.Kapınınarkasındanhomurtular,bagırtılar,

tezahurat sesleri, ritmik el çırpmaları, yere vurulan çizme sesleri gelmekteydi. Daha aztanınanbaşkaseslerdevardıamabunlarJackiçinbirtekanlamifadeediyordu.Askeriegitimoperasyonu.Nobetçikulubesiyleyaklaşankapıarasındakiuzaklıkyarımmilkadardı. Içerdebupatırtıvarken,obirteksilahsesinipekkimseninduymuşolabileceginisanmıyorduJack.Tren elektrikli oldugundan, sesi hemen hemen hiç yoktu. Surpriz etkeni onlardan yanaydıherhalde.

Raylar ilerdeçiftkanatlıkapınınaltındagorunmezoluyordu. Jackkapınınkaba tahtalarıarasındangünışığınıgörebilmekteydi.

"Jack, yavaşlasan fena olmaz." Kapıyla aralarında yuz elli metre kalmıştı, içerden şarkısoylergibi sesleryukseliyordu.Talimkomutları! Jack,H.G.Wells'inManimal’leriniduşunupürperdi.

"Olmaz,ahbap.Kapıdangeçtiksay.Seninancaktezahüratavaktinvar.""Jack,sendelimisin?""Deliyim,biliyorum.""Yuzmetre.Akulerugulduyor,mavikıvılcımlarsıçrıyordu.Ikiyandaaraziçıplaktı.Burada

tahılyok,diyeduşunduJack.EgerNoelCowardoturupdaMorganSloat'lailgilibiroyunyazsa,adınıKELEKRUHkoyardıherhalde.

"Jack, ya bu tren raydan çıkarsa?" "Eh, olabilir herhalde," dedi Jack. "Ya kapıdangeçtiğimizderaylarbitiverirse?""Ozamanhapıyutarız,değilmi?""Ellimetre.

"Jack, sen gerçekten aklını kaçırdın, degil mi?" "Herhalde. Tufeginin emniyetini aç.Richard."Richardemniyetiaçtı.

Gümpat...homurtu...marşadımısesleri...kayışgıcırtıları...bağırmalar...insansesiolmayanve Richard'ın tuylerini urperten bir kahkaha. Richard'ın yuzunde gordugu kararlılık Jack'in

Page 404: STEPHEN KING PETER STRAUB

gururla sırıtmasına yol açtı. Beni desteklemeye kararlı... bizim mantıklı Richard benidesteklemeyetamanlamıylakararlı.Yirmibeşmetre.

Çıglıklar... bagırmalar... haykırılan komutlar... kalın, surungensi bir çıglık... Jack'inensesindekisaçlarkabarıverdi.

"Bundankurtulursaksanaenguzelsosislisandviçiısmarlanın,"dedi.Richard,"Ruşvetçi!"diyebağırıpgülmeyebaşladı.Oanyüzündekisağlıksızsarılıkbirazsilinirgibioldu.

Beş metre... soguk tahtalara ragmen kapı saglam gibiydi. Evet, çok saglam. Jack acababüyükbirhatamıyaptımdiyedüşünmeyeancakvakitbuldu.

"Çömel,ahbap!""Banaahp..."Trenkapıyatosladı,ikisibirlikteönedoğrufırladılar.

7Kapı gerçekten epey saglamdı. Ustelik iç tarafına iki çapraz tahta çakılmıştı.Morgan'ın

treni pek o kadar buyuk sayılmazdı. Lanetli Toprakları aştıktan sonra akulerde de pek cankalmamıştı.Çarpmasonucuraydançıkmasıiştendegildi.Çocuklarınikisideolebilirlerdi.AmabukapınınbirdeduyarlıAsiltopuguvardı.YaniAmerikanyontemlerinegoreyapılmışpırılpırılmenteşelersiparişedilmiştibukapıiçin.Amadahagelipteslimalınmamıştı.Lokomotifkapıyatosladığıanda,eskimişdemirmenteşeleryerlerindenkopuverdi.

Tren saatte yirmi beşmil hızla kapıdan girdi, kapıyı da onunde iterek ilerledi. Kampınçevresindebir savunmabarikatıvardı.Kapıkarkurelememakinesigibiobarikatıortadankaldırdı,tahtalarınıdevirdi,tellerinisürükledi.

BuaradacezaegzersizleriyapmaktaolanbirWolf ’adaçarptı.Wolfunayaklarıyuruyenkapının altında kayboldu, kesildi... çizmeleriyle birlikte! Wolf bagırtılar ve homurtulararasındahemendegişmedoneminegirmeyebaşladı,tırnaklarıylakapıyatırmandı.Tırnaklargozlegorulurşekildeuzuyordu.Kapıonbeşmetrekadarilerlemişti.JackvitesiboşaalıncayakadarWolfdainanılmazbiçimdetepesinevarmıştıkapının.Trendurdu.Kapıdevrildi.Tozlaruçuştu, Wolf kapının altında kaldı. Son vagonun altında bir yerde Wolf un kopmuşayaklarındandakıllaruzuyordu.Dahabirkaçdakikauzayacaktı.

KampıniçindekidurumJack'inumabilecegindendahaiyiydi.Burahalkıbellikiheraskeritesisteolduğugibierkenuyanıyordu.Dışarıya,eğitimeçıkmışlardıçoğu.

"Sağtaraf!"diyebağırdıRichard'a.“Neyapacağım?"Jackagzınıaçtı,bagırdı:SokaktaezilenTommyWoodbineamcaiçin,çamurlubiravluda

kırbaçla dovulerek oldurulen tanımadıgı bir arabacı için, Ferd Janklow için, SunlightGardener'in o leş bodrumunda olenWolf için, annesi için... ama hepsinden çok da, KraliçeLauraDeLoessian için...odaannesiydionun! Jack,Diyar'da işlenmekteolanbuyuksuç içinbağırdı.Jasonolarakbağırdı.Sesigökgürlemesigibiydi.

Page 405: STEPHEN KING PETER STRAUB

"HAKLAONLARI!"diyehaykırdıJackSawyer/JasonDeLoessian...sonrasoltarafaateşaçtı.

8Jack'intarafındapekdeduzgunolmayanbirgeçittorenialanıvardı.Richard'ıntarafında

alçakbirahşapbinagozeçarpıyordu.RoyRogers ilmlerindekiambarlarabenzerbiryerdi.Ama Richard oranın kışla oldugunu tahmin etti. Aslında bu garip yer, Jack onu Diyar'agetirdiginden beri gordukleri arasında Richard'a en tanıdık gelen yer olmuştu. Televizyonhaberlerinde bu tur yerleri çok gormuşlugu vardı. Guney veOrta Amerikalı, CIA destegiyleegitilen asiler hep bu tur egitim yerlerinde kalırlardı. Ama o kamplar genellikle Florida'daolurdu. Bu kışladan fırlayanlar pek Kubalıya benzemiyordu zaten. Richard bunların neolduğunuanlayamadı.

Bazıları ortaçag resimlerindeki şeytanlara, satirlere benziyordu. Bir kısmı da dejenereinsan denilebilecek tiplerdi. Magara adamlarıydı daha çok. Içlerinden bir tanesinin kabukkabuk derisi, petek gozleri vardı. Richard Sloat'a bir tur timsah gibi gorundu. Ayakta, dikyuruyenbirtimsah.Obakarkenyaratıkkafasınıkaldırdı,Jack'indahaoncededuyduguçıglıgıattı; GroooOOOO!Tum cehennemkaçkını yaratıklar derin bir şaşkınlık içindeydiler. TamoandaJack'inUzi'sigümbürtüylehareketegeçti.

Jack'in tarafında yaklaşık iki duzine Wolf vardı. Toren alanında jimnastik hareketleriyapıyorlardı. Nobetçi kulubesindeki Wolf gibi bunlar da genellikle yeşil egitim pantolonugiymişlerdi. Çizmelerinin burunları hep kesilmişti. Goguslerinde işeklik gibi kayışlarçaprazlanmıştı.HepsidışardakiWolfgibiaptalsuratlı,kötüifadeliydi.

Hareketlerinin orta yerinde durmuş, içeriye giren trene bakıyorlardı. Bir de, ayaklarıkesilen bahtsız arkadaşlarına. Jack bagırınca harekete geçtiler ama artık iş işten geçmiştiçoktan.

Morgan'ınbeş yıl boyuncakuvvetine, gaddarlıgına, kendisinekarşı duydugukorkuveyabaglılıga gore seçtigi Wolf tugayının buyuk çogunlugu daha ilk salvoda tas iye olmuştu.Sendeleyipdevrilmekteydiler.Gogusleriyanlıyor,kafalarıpatlayıpkanlarıfışkırıyordu.Şaşkınöfkehomurtuları,acıdoluçığlıklarsarmıştıçevreyi...amaçoğubağıramadanöldüler.

Jackşarjoruçıkardı,biryenisinitaktı.TorenalanınınsoltarafındakaçıpkurtulabilendortWolfugordu.Yakınyerdedeikitanesiateşhattınınberisinegeçmeyibaşarmışlardı.Ikisideyaralıydı ama, şu anda ikisi de Jack'in ustune geliyorlardı. Uzun tırnakları koşarken tozkaldırıyor,suratlarındakıllaruzuyor,gozleriateşsaçıyordu.OnlarlokomotifedogrukoşarkenJackağızlarındandişlerininuzadığını,göğüslerindenyenikıllarınfışkırdığınıdagördü.

Uzi'nintetiginiçekti.Namluyutumgucunuharcayarakaşagıyadogrubastırıyordu.Tepmeyukarı itiyordu çunku namluyu. Saldıran Wol ların ikisi birden oyle bir şiddetle geriyesavruldularki,havadaakrobatlargibitaklaattılar.OtekidortWolfhiçduraklamadı.Dahaikidakikaöncekapınınbulunduğutarafadoğrukoştular.

Kışla binasından dışarı dokulen çeşitli yaratıklar da sonunda durumu kavramayabaşlamışlardı.BuyenigelenlergerçiMorgan'ıntreninikullanıyorlardıama,dostolmadıklarıortadaydı.Konsantrebirsaldırıyazamanyoktu.Gruphalinde onedogru ilerlediler.Richard

Page 406: STEPHEN KING PETER STRAUB

Uzi'sininnamlusunugogushizasındakiyanduvaradayadı,ateşaçtı.Mermileronlarıbiçiyor,geri puskurtuyor. Keçiye benzeyen iki yaratık dort ayak ustu yere çoktuler... daha dogrusudorttoynakustu!Binayadogrukaçmayasavaştılar.Richarddigeruçunubiçti.Içindekicoşkunvahşetduygusualışmadığıbirşeydi.

Kurşunlartimsahyaratıgınyeşilkarnınıdayardı,içindensiyahbirsıvıaktı.Yaratıkgeriyedogrudevrildi,kuyruguyastıkgoreviyaptı.Tekrarayagafırladı,Richard'ıntarafındantrenesaldırdı.Oguçluçıglıgınıbirkeredahaattı...buseferRichard'aosesteigrençkadınsıbirtonvarmışgibigeldi.

Uzi'nintetiğiniçekti,hiçbirşeyolmadı.Şarjörboştu.Timsah yaratık agır bir kararlılıkla hareket ediyordu. Gozleri oldurebilecek bir o keyle

parıldamaktaydı... zeka da vardı o bakışlarda. Kabuklu gogsundememeye benzer çıkıntılarsallanıyordu.

Richardgozlerini timsahyaratıktanayırmaksızınegildi, elleriyleyokladı,bir elbombasıbuldu.

Seabrook Adası, diye duşundu ruyadaymış gibi. Jack buraya Diyar diyor ama, aslındaburası Seabrook Adası. Korkacak hiçbir şey yok, hiçbir şey. Kesinlikle ruya bu. Yaratıgınkabuklukollarıgırtlagımasarıldıandauyanacagım!Ruyaolmasabileuyanacagım!Jackbeninasılolsakurtarır....biliyorumkurtaracağını.Biliyorum,çünküJackbuyerdebirtürtanrı.

Elbombasınınpiminiçekti,korkuyakapılıpelindenerkenfırlatmamakiçinmucadeleetti,sonrabombayıelaltındanfırlattı."Jack,eğil!"

Jackkabininyankenarlarındandahaaşagıyaegildi.HiçbakmadanyapmıştıbuhareketiRicharddaegildi.Amaegilmeden onceo inanılmaz timsahyaratıgınbombayıyakaladıgını,yemeyeçalıştığınıgördü.

Patlama Richard'ın bekledigi gibi boguk olmadı. Kulak zarlarını delebilecek, en azındanfenahaldeacıtacakcinstenoldu.Birşapırtısesiduydular.Sankibirisitreninyantarafınabirkovasuatmıştı.

Richard baktı, lokomoti in, kabinin ve vagonun kara kanlarla, barsak parçalarıylakaplanmışoldugunugordu.Kışlanıntumonduvarıuçmuştu.Parçalarıkanlıydı.Biryerdebirçizmeniniçindebirayakçarptıgözüne.Kopmuşbirayak.

Iki keçi yaratık enkazın altındandogruldu.Richard egilip yeni bir şarjor buldu, tufeginesoktu.Ortalıkpekısınıyordu.Jack'intahminettiğigibi.

"Vuuuur!"diyesessizbirçığlıkyükseldiRichard'ınbeyninden.Tekrarateşaçtı.Jackbombanınpatlamasındansonrakafasınıkaldırdığında,ilksalvodankurtulandörtWolf

u kapıdan dışarı fırlarken gordu. Korkuyla bagırıyorlardı. Yan yana koşmaktaydılar. Jackonlaranişan alıp ateş edebilirdi.Uzi'yi kaldırırken vazgeçip indirdi.Onları gene goreceginibiliyordu oysa. Belki de kara otelde. Budalalık ediyordu. Ama ister budalalık olsun, isterolmasın...arkadanvuramazdıo.

Kışladanoanda tiz, kadınsıbir çıglıkyukseldi. "Çıkındışarı!Çıkındiyorumsize!Haydi!Yallah!"Arkasındanbirkırbaçşaklamasıduyuldu.

Page 407: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jackbusesitanıyordu.Sonduydugunda,sırtındadeliceketivardı.Nerededuysatanırdıosesi.

"Gerizekâlıarkadaşıgelirsevuronu."Eh,onuyaptıngerçi,diyeduşunduJack.Amaşimdiodeşmezamanıgeldi.Sesinintonuna

bakılırsa,belkibunusendebiliyorsun!"Yakalayınonları!Neyinizvarsizin,korkaklar?Yakalayın!Herşeyibenkendimmiyapmak

zorundayım?Peşimizdengelin!Peşimizdengelin!"Yıkıkkışlanıngerisindenuçyaratıkbelirdi.Içlerindenyalnızcabirtanesigerçekinsandı...

Osmond.Birelindekırbacı,otekindebirStentufegivardı.Kırmızıpelerin,siyahçizme,beyazipekli pantolon giymişti. Paçaları genişti pantolonun. Uzerine kırmızı taze kan beneklerisıçramıştı.Solundakeçimsibiryaratıkvardı.Blucinvekovboyçizmesigiymişti.YaratıklaJackbiranbirbirlerinebaktılarvebirbirlerinitanıdılar.Oatleyharındakiokorkunçkovboydubu.RandolphScott'tu.Elroy'du. Jack'e sırıttı, uzundili agzındanyılangibiuzandı, ustdudagınıyaladı.

"Yakalaonu!"diyebağırdıOsmond,Elroy'a.Jack Uzi'yi kaldırmaya çalıştı ama birden tufek ellerinde pek agırlaşmıştı. Osmond

yeterince kotuydu. Elroy'un yeniden ortaya çıkması ondan daha kotuydu. Ama ikisininarasındaki obur yaratık tambir kabustu.Osmond'unogluReuelGardener'inDiyar kopyasıolmalıydı bu. Sunlight'ın oglu. Biraz çocuga benzedigi dogruydu. Zalim beyinli birmanyakçocuk.

Teni bembeyaz, kendisi çok sıskaydı. Kollarından birinin ucunda Jack'e Osmond'unkırbacının ucunu hatırlatan uzantılar vardı. Gozlerinden biri başka tarafa bakıyordu. Zatenikisiaynıdüzeydededeğildi.Yanaklarındakocakocakırmızılekelervardı.

Bunun bir kısmı radyasyon zehirlenmesi... Jason! Herhalde Osmond'un oglu ateştoplantıdan birine fazla yaklaşmış. Ama bir kısmı da... Jason... Buyuk Isa... neymiş bununannesi?DünyalaraşkınaNEYMİŞBUNUNANNESİ?

"Yakalayın sahtekarı!" diye bagırıyordu Osmond. "Morgan'ın oglunu sag bırakın amasahtekârıhaklayın!SahteJason'uöldürün!Gelinburaya,korkaklar!Kurşunlarıbittizaten!"

Kukremeler,bagırtılar.Jackyenibirkurtgrubununazsonraturlugaripyaratıklareşligindekışlanın arkasından ortaya çıkacagını biliyordu. Patlamadan korunmuş olmalıydılar orada.Saklanıyorolmalıydılar.Osmondolmasa,oradaöylecekalacaklardı.

"Yollaraçıkmamalıydın,odlektavuk!"diyehomurdandıElroy.Trenedogrukoştu.Kuyruguhavadadalgalanıyordu.ReuelGardener...yadaonunbudunyadakikarşılıgı...miyavlargibibirsesçıkardı,onunpeşindengelmeyeçalıştı.Osmonduzandı,onugerituttu.Parmaklarıcanavarçocuğuniğrençsürüngenboynunasarılmıştı.

Jack o zaman Uzi'yi kaldırdı, tum şarjoru Elroy'un suratına boşalttı. Kurşunlar keçiyaratıgıntumkafasınıkopardı.AmaElroy,kafasızbirvucutolarakyaklaşmaya,koşmayabirsuredahadevametti.Ellerindenbirininparmaklarıerir,birbirineyapışırgibioldu,toynagadönüşmeyebaşladı,geriyedevrilmedenönceJack'inkafasınadoğrusavruldu.

Page 408: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack şaşkın gozlerle ona baktı. Oatley barındaki o korkunç karşılaşmayı nice gecelerruyasında gommuştu. O canavardan kaçmaya çalışmıştı hep. Şimdi o yaratıgı her nasılsaoldurmuştuartık.Bunuzihnibirturlukabuledemiyordu.Çocuklukkabusunuoldurmekgibibirşeydibu."BuReuel!AhJackahTanrımahJasonbuReuelbuReuel..."Richard'ınelindekiUzidebirkaçmermikustu,sonraşarjorubitti.Reuelsilkinipbabasınınpençesindenkurtuldu.Trene dogru koşmaya başladı. Bir yandan miyavlıyordu. Ust dudagı geriye dogru kıvrıldı,sahtegibigörünenupuzundişleriortayaçıktı.

Richard'ınsonkurşunlarıReuel'ingogsunegirmişti.Deriyelegidelindi,yaralarındankoyurenk bir kan sızmaya başladı, başka da bir şey olmadı. Reuel belki bir zamanlar insanolabilirdi...herhalde oyleydibelkide...amaneolursaolsun,şuanda insanolmadıgıkesindi.Kurşunlar onu yavaşlatmamıştı bile. Elroy'un cesedi uzerinden şeytan gibi sıçradı. Islakkaplumbağalargibikokuyordu.

Jack'in bacagına bir sıcaklık yayılmaya başlamıştı. Once ılık, sonra iyice sıcak.Neydi o?Sankicebindebirçaydanlıkkaynıyordu.Amaduşunecekvaktiyoktu.Olaylarhızlayeralıyordukarşısında.HemdeTechnicolorrenkli!

RichardUzi'siniindiripgeriyedogrusendeledi,elleriniyuzunekapadı.KorkudolugozleriReuel-yaratıga parmaklarının arasından bakıyordu. "Beni yakalatma ona, Jack! Beniyakalamasın..."Reuelkopuklersaçasaçamiyavlıyordu.Ellerilokomoti inyantarafınaçarptı,sesibirgaripgeldi.

Jack onun parmak aralarında kaim, ile gibi aglar oldugunu gordu. "Don buraya!" diyebagırıyorduOsmondogluna.Sesindekikorkupekbelliydi."Gelburaya,okotu...butunçocuklarkötüdür!Buaksiyomdur,burayagel,burayagel!"

Reuelgargaragibibirsesçıkardı,heveslehomurdandı.Richard'adelicegibigorunenbirhareketlekendiniyukarıçekti.Richardkabininenuzakköşesinegerileyipsindi.

"BENİYAKALATMAAAA.."YeniWol lar,yenigaripyaratıklarkoşeyidonuportayaçıkmaktaydı.Içlerindenboynuzlu

biryaratıkdevrildi,ötekilerüzerinebasarak,ezerekgeçtiler.Jack'inbacağınıosıcaklıkhalkahalindesarıyordu.Reuel tek bacagını kabinin kenarı uzerinden attı. Soluyor, uzanıyordu. Bacagı

titremekteydi.Bacakdeğil,dahaçokbirahtapotuzantısıydı.JackUzi'yikaldırıpateşetti.Reuel yaratıgın yuzunun yansı pasta gibi parçalanıp dokuldu. Içinden kurtlar saçılmaya,

kıvrımkıvrımkıvranmayabaşladı.Reuelhâlâgeliyordu.ParmakarasıağlıelleriniJack'euzatmaktaydı.Richard'ınçığlıkları,Osmond'unçığlıklarınakarışıyor,tekçığlıkoluyordu.Sıcaklık Jack'in bacagını mengene gibi sararken birden Jack onun ne oldugunu anladı.

YüzbaşıFarren'inverdiğiparaydı.Anders'inalmakistemediğipara.Elinicebineattı.Paraavucundabirmadencevherigibiydi.Kavradıgıandaondangelenguç

Page 409: STEPHEN KING PETER STRAUB

dev bir voltaj gibi vucuduna yayıldı. Reuel de hissetti bunu. Zafer dolu homurtuları korkumiyavlamalarınadönüştü.Gerilemeyeçalıştı.Gerikalantekgözüyuvasındadönüyordu.

Jack parayı cebinden çıkardı. Elinde kor gibi alev alevdi. Sıcaklıgı Jack de hissediyordu.Amaonuyakmıyordunedense.

Kraliçe'ninprofiligüneşteparıldadı."Onun adına, igrenç yaratık!" diye bagırdı Jack. "Defol bu dunyadan!" Yumrugunu açtı,

avucunuReuel'inalnınadayayıpbastırdı.Reuel'lebabasıbiragızdanbagırdılar...Osmond'unsesitizbirsopranosesiydi.Reuel'inki

bocek vızıltısına benziyordu. Para Reuel'in alnının içine, tereyagına batırılan sıcak şiş gibikaydı. Igrenç, kara bir sıvı, fazla demli çaya benzeyen bir sıvı Reuel'in başından Jack'inbilegine dogru aktı. Sıcaktı sıvı. Içinde minik kurtlar vardı. Jack'in teninde kıvrılıyor,kıpırdıyorlardı. Isırdıklarını da hissetmekteydi. Ama yine de sag elinin iki parmagım dahahızlıbastırdı,parayıcanavarınkafasınındahaiçerlerineitti.

"Defolbudünyadan,kötüyaratık!Kraliçeadına,veoğluadına,defolbudünyadan!"Reuel bagırıp aglıyor, Osmond da onunla birlikte bagırıp aglıyordu. Yaklaşan takviyeler

gerilemiş,Osmond'unarkasınagizlenmişlerdi.Yuzlerindebatılkorkularoynaşıyordu.Jackçokbüyükgörünüyorduonlara.Parlakbirışıksaçan,kocamanbirvarlıkolmuştu.

Reuel sarsıldı, bir kopuklu, ıslak ses daha çıkardı. Kafasından akan kara sıvılar sarıyadonuştu. Son bir kurt... uzun, kalın, beyaz bir kurt, paranın açtıgı delikten çıktı, kabinin^tabanınadüştü.Jacküstünebasıncaezildi,Reuelbiryığınhalindeyıkıldı.

Karşıdanoylediryeisçıglıgıyukseldiki,Jackkafasınınosesleyarılacagımsandı.Richardyerde,doğmamışbebeklerinpozundayatıyordu.Kollarıylakafasınıkucaklamıştı.

Osmondavazavazbağırmaktaydı.Kırbacınıvemakinelisinidedüşürmüştü."Ah, rezil!" diye haykırıp yumrugunu Jack'a salladı. "Bak şu yaptıgına! Pis, kotu çocuk!

Senden nefret ediyorum... ebediyen ve ebediyetin otesinde nefret ediyorum! Pis sahtekar!Gebertecegimseni!Morgangebertecekseni!Ah,benimsevgilioglum!PIS!BUYAPTIGINIÇINMORGANÖLDÜRECEKSENİ!MORGAN!"

Otekilerdeaynıçıglıgafısıltıylakatıldılar.JackbunuduyuncaSunlightYurdundakiseslerihatırladı:Haleluyadiyebilirmisiniz.Sonrahepsisustular.Buaradabaşkabirsesduyulmayabaşlamıştı.

Jack,Wolf ’lageçirdigiozevkli ogledensonrayıhatırlayıverdi.Dereninyanındaoturuyor,otlayansuruyuseyrediyorlardı.WolfailesinianlatmıştıJack'e.Tatlıbirgundu.TabiiMorgangelenekadar.

ŞimdideMorgantekrargeliyordu.Sakinbirgeçişyaparakdegil,gumburtuyleyaklaşarakgeliyordu.

"Morgan!Bu...""OrrisLord'u...""OrrisLord'u..."

Page 410: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Morgan...Morgan...Morgan..."Yırtılmayabenzeyen ses gittikçe guç kazandı.Wol lar tozlara egilmiş, secde ediyorlardı.

Osmond o çılgın dans igurunu yaptı, kara çizmeleri yerdeki kırbacın eklemli ucunda stepfigürlerisergiledi.

"Kötüçocuk!PisÇocuk!"Şimdiödeyeceksin!Morgangeliyor!Morgangeliyor!"Osmond'un yirmi metre kadar sagındaki hava kıpırdamaya, titremeye başladı. Fırının

üzerindekihavagibititriyordu.Jackdonupbaktı,Richard'ımakineliler, işeklerveelbombalarıarasında,savaşçılıkoyunu

oynarkenduşupuyuyakalmışbirbebekgibiyatargordu.AmaRicharduyumuyordu.Bubiroyundegildi. Jackbunlarıçok iyibiliyordu.EgerRichardbabasının ikidunyaarasındakibirdeliktenortayaçıktığınıgörürse...delirirdi.

Jackarkadaşınınyanınauzandı,kollarınıonasımsıkısardı.Çarşafyırtılmasıgibisesdahadayükseldi,birdenMorgan'ınçılgınbiröfkeyekapılmışsesiduyuldu:

"Treninşusıraburadaneişivar,budalalar?"ArkadanOsmond'untizçığlığıyükseldi."Pissahtekâr,benimoğlumuöldürdü!""Gidiyoruz, Richie," diye mırıldandı Jack. Kollarını daha da sıktı. "Gemiyi terketmenin

zamanıgeldi."Gozlerinikapatıpkonsantreoldu...biranbirbaşdonmesiduydu,sonraikisibirliktegeçişi

yaptılar.

Page 411: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:37

RICHARDHATIRLIYOR

1Yanaveaşagıyadogruduygusuvardı.Sankiikidunyaarasındakısabirrampavarmışgibi.

Jack, Osmond'un gittikçe uzaklaşan çıglıgım duydu, sonra duymaz oldu: "Kotu! Butunçocuklar!Aksiyom!Bütünçocuklar!Pis!Pis!"

Birankendileriniincecikbirhavanıniçindehissettiler.Richardbagırdı.SonraJack'intekomzu topraga çarptı,Richard'ınkafasıdagogsuneçarptı. Jackgozleriniaçmadan,Richard'ıkucaklamışdurumda,dinleyerek,koklayarak,yerdeyatıyordu.

Sessizlik.Saltsessizlikdeğil...birikikuşötüşünüdekapsayanbirsessizlikKokuserinvetuzluydu.Iyibirkokuydu...amaDiyar'ınkokabilecegikadardatatlıdegildi.

Jackburadabile(burasıherneresiyse)obellibelirsizaltkokuyualabiliyordu.Benzincilerdeyerdoşemelerininaltındangelenyagkokusugibibirşey.Çokfazlasayıda insanınçokfazlasayıdamakineçalıştırdıgı, tumatmosferikirlettigibiryerinkokusu.Burnualışmıştıartıkokokuya.Buradabilealabiliyordu.Otomobilbulunmayanbuyerdebile.

"Jack?İyimiyiz?"Tabii,"dediJack.Gözleriniaçtı,söylediğisözündoğruolupolmadığımanlamayaçalıştı.Ilkbakıştaiçinebuyukbirkorkudoldu.BelkideMorgan'danacelekurtulmatelaşıiçinde

Amerika'yadonecegiyerdebirzamanyolculuguyapmıştı.Burasıyineaynıyerdiama,dahaeskiydi. Terkedilmişti. Uzerinden de bir yuzyıl geçmişti sanki. Tren hala Rayların ustundeduruyordu. Ama başka hiçbir şey deminki gibi degildi. Rayları otlar burumuştu.Paslanmışlardı.Buradanoteye,kimbilirnereleregidiyorlardı!Eklemyerlerisungerleşmişbirgörünümalmıştı.Çürümüştü.Aralardahepyüksekotlarvardı.

Richard'adahasıkısarıldı,ozayıfbirseslebağırdı,gözleriniaçtı."Neredeyiz?"diyesorduJack'e.Çevresinebakıyordu.Biryandaupuzunbirbarakavardı.

Ondulesaçdamıparıldıyordu.Ikiçocukancakodamınetolarakgorebiliyorlardı.Binanıngerikalanım sarmaşıklar ve yaban otları kaplamıştı. Binanın onunde iki direk vardı. Belki birzamanlarbirlevhavardıodireklereçakılı.Varsabile,şimdiyerindeyelleresiyordu.

Jack,"Bilmiyorum,"dedi,ardındanenbüyükkorkusunuseslendirdi."Belkidezamandaileriyegeçtik."Richard’ınguldugunuduyuncaşaşırdı. "Ohaldegelecektepekbirşeyindegişmeyecegini

görmekiyibirduygu."Jack'edireklerdenbirinetutturulmuşbirkâğıtparçasınıgösteriyordu.

Page 412: STEPHEN KING PETER STRAUB

Yazılarınrengisolmuştuama,yinedeokunabiliyordu.GİRMEKYASAKTIR!

MendocineŞerifininEmriyleCaliforniaEyaletPolisininEmriyleİHLÂLEDENLERHAKKINDAKOVUŞTURMAAÇILACAKTIR!

2Jack kendini bir yandanpek budala, bir yandanpek rahatlamış hissederek sordu. "Eger

neredeolduğumuzubiliyorduysannediyesordunohalde?""Yenigordum,"diyekarşılıkverdiRichard. Jack'inRichard'asitemetme istekleribirden

yokoldu.Richard'ıngorunuşukorkunçtu.Sankigaripbirverem,cigerlerinidegildebeyninikemiriyordu. Bunun nedeni yalnızca Diyar'a gidip gelmenin verdigi sarsıntı olamazdı. Onauyumsaglamayabilebaşlamıştı..Şuandaise,dahabaşkabirşeyvardı.Kendincegeliştirdigigerçeklerden sapan bir yeni gerçek degildi yalnızca. Ona bile uyum saglayabilirdi belki...Zamanverilirse...Amakotuadamlarınarkasındakendibabasınınbulundugunuanlamak,diyedüşündüJack.Böylebirolayhayatınzevkleriarasındasayılamazdıherhalde.

"Pekala,"derkenJacksesinineşeliçıkarmayaçalıştı.Birazdaneşelenmeyibaşardı.Reuelgibi bir canavardan kurtulmak, oldurucu kanserden yatan bir çocugu bile neşelendirebilirherhalde,diyeduşunuyordu."Kalkbakalımayaga,Richie,yavrum.Yerinegetirmemizgerekenverilmişsozlerimizvar.Uyumadan oncekilometrelerceyolalmamızgerek.Sendeyineherzamankigibibozguncusun."

Richardyuzunuburuşturdu."Sendeespriyetenegivardiyeniidametmeli,"dedi."Nereyegidiyoruz?"

"Bilmiyorumamaburalardabiryerolmalı.Hissediyorum.Zihnimetakılmışbirbalıkoltasıgibi.""PointVenutimi?"

Jack donup Richard'a uzun uzun baktı. Richard'ın gozlerindeki anlamı okumaya imkanyoktu.

"Bununedensordun,ahbap?""Orayamıgidiyoruz?"Jack omuzlarını kaldırdı. Belki. Belki de degil. Ikisi agır agır ot burumuş talim alanında

yurumeyebaşladılar.Richardkonuyudegiştirdi."Onlarhepsigerçekmiydi?"Paslıçiftkapıyayaklaşmaktaydılar.Yeşilkapınınyukarısındamavigokyuzugorunuyordu."Herhangibirkısmıgerçekmiydi?"

"Iki gun boyunca, saatte yirmi beş, en çok otuzmil yapan bir elektrikli trenle yolculukyaptık,"dediJack."VehernasılsaSpring ield-Illinois’denkuzeyCalifornia'ya,kıyınınyakınınageldik.Şimdisensöylebakalım,gerçekmiymiş!"

"Evet...evetama..."

Page 413: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jackkollarımuzattı.Bileklerindekırmızışişliklervardı.Kaşınıyor,yanıyorlardı."Isırıklar,"dediJack."Kurtlardan.ReuelGardener'inkafasındandökülenkurtlardan."Richardolduğuyerdedöndü,gürültüylekusmayabaşladı.Jack onu tuttu. Yoksa devrilecekti Richard. Jack arkadaşının ne kadar zayı ladıgına

şaşıyordu.Tenininnekadarsıcakolduğunadaşaşıyordu."Oylededigimiçinuzgunum,"dediJack.Richardbirazkendinitoparlamışgibiydi."Kabalık

ettim.""Ettindoğru.Amabelkidebusayede.,anlarsın...""Seniinandırabildimmi?""Evet. Belki." Richard ona yaralı bakışlarıyla baktı. Alnını da sivilceler basmıştı. Agzının

çevresiyaradoluydu."Jack,sanabirşeysormakzorundayım.Cevapvermeni istiyorum.Birşeysaklamadan.Sormakistediğim..."

Alı,biliyorumnesormakistediğiniRichie,yavrum."Birkaçdakikasonra,"dediJack."Birkaçdakikayakadarbiryıgınsoruvebenimbildigim

cevaplarortayaserilecek.Amadahaönceyapmamızgerekenbirişvar.""Neişi?"Jack cevap verecegi yerde trene dogru yurudu, bir an orada durup baktı. Motora, boş

kabine,vagona.FarkındaolmadanhepsinimiyanındagetirmiştiCalifornia'ya?Sanmıyordu.Wolf ’lageçişyapmakzorolmuştu.Richard'ıThayer'denDiyar'asuruklerkenneredeysekoluomzundan çıkıyordu. Ikisini de bilinçli olarak, çabalar sonucu yapmıştı. Bu sefer geçişiyaparken, hatırlayabildigi kadarıyla treni hiç duşunmemişti. Yalnızca Richard'ı Wol larıneğitimkampındanuzaklaştırmak,buişideçocukbabasınıgörmedenyapmakiçinçabalamıştı.Dunyadandunyayageçişyaptıgındaherşeybirazdegişikbirhalegeliyordu.Birbakıma,geçişiilibir tur tecrubegerektiriyormuşgibiydi.Gomlekleryelekoluyor,blucinleryunpantolonoluyordu.Para,eklemlidegnekcikleredonuşuyordu.Amatrenoradanasılsaburadadatıpkıöyleydi.Morgangeçişlenitelikkaybetmeyenşeyibulmayıbaşarmıştıdemek.

Zatenoradadablucingiyiyorlardı,Jacky.Evet. Osmond'un da yalnız kırbacı degil, bir de makinelisi vardı. Morgan'ın makinelisi.

Morgan'ıntreni.Sırtındakitüylerdikendikenoldu.Anders'insesikulağında,Kötüişler,diyefısıldadı.Kotuydu,dogru.Çokkotuyduhemde.Anders'inhakkıvardı.Tumşeytanların,birleşmesi

gibibirşeydibu.Jacklokomotifkabinineegildi,Uzilerinbirinialdı,içineyenibirşarjorsoktu,Richard'ınsolgun,düşüncelibirilgiyledurupbakmaktaolduğuyeredoğruyürüdü.

"Sagkalmameraklılarınınkampınabenziyorburası,"dedi."HaniUçuncuDunyasavaşınahazırlanıyoruzdiyekamplarakapanantiplerinyerlerinemi."

"Evet,biraz.KuzeyCalifornia'daboylebirkaçyervar...birsurekullanılıyor,sonrainsanlaruçuncuDunyaSavaşınailgilerinikaybediyorlar.Hemenbaşlamıyordiyekaybediyorlar...yada

Page 414: STEPHEN KING PETER STRAUB

başkabirsebeplekonudanuzaklaşıyorlar.Benim...benimbabamanlatmıştıbunlarıbirara."Jackbirşeysöylemedi."Otüfekleneyapacaksın,Jack?"'Treniyokedeceğim.İtirazınvarmı?"

Richard urperdi. Agzına tiksinmiş gibi bir ifade geldi. "Hiç yok." "Uzi bu işi başarırmıdersin?Oplastigeateşedersem?"'Tekkurşunlaolmaz.Butunşarjorbelki.""Gorelimbakalım."Jackemniyetiaçtı.

Richardonunkolunasarıldı."Kendimizçitinöteyanınageçsekbelkiiyiolur.""Pekâlâ."Sarmaşıklarla kaplı bir çitti. Jack Uzi'yi yassı plastik paketlerine dogru nişanladı. Tetigi

çekti, Uzi kukredi. Ateş bir an esrarengiz bir biçimde namlunun ucunda duruyormuş gibigorundu.Kuşlarşaşkınbirkorkuylabagrıştılar,ormanındahasessiztara larınadogruuçtular.Richard yuzunu buruşturdu, avuçlarını kulaklarına kapadı. Branda sıçrıyor, dans ediyordu.Şarjorboşalmış, trenhala rayların uzerindedurmaktaydı. "Eh, iştebuharikaydı,"dedi Jack."Aklınadahabaşka..."Vagonbuyukbirkukremeylemavibiryangıngibipatladı.Jackvagonunraylarınuzerindehavayayukseldiginibilegordu.Uçacaktısanki.Richard'ınboynunasarıldı,onuaşağıyaçekti.

Patlamalaruzunsuresurdu.Madenlerıslıkçalıyor,başlarınınuzerindenuçuyordu.Karşıkibarakanın damına bir maden yagmuru yagmaktaydı. Arada sırada iri bir parça duştukçekampanagibisesçıkarıyor,bazendeJack'inbaşıuzerindekiçitebirşeylerçarpıyordu.Açılandelik çocugun iki yumrugundan buyuk oluyordu. Richard'ı yakaladı, onu kapıya dogrusürüklemeyebaşladı.

"Hayır!"diyebağırdıRichard."Raylar!""Ne?""Ra..."Başlarınınüzerindebirşeyuçtu,ikiçocukeğildiler,kafalarıbirbirineçarptı."Raylar!"diyebağırdıRichard.Solguneliylekafasınıovalıyordu."Yoldandeğil!Raylardan!""Tamam!"Jackpekanlamamıştıamasorusormadı.Biryerleregitmelerişarttı.Ikiçocukpaslanmaktaolantenekeçitboyunca,askerlergibisurunerekilerlediler.Richard

birazdahaöndeydi.Raylarınkamptançıktığıyere,çittekiaralığadoğrugidiyordu.Jack omzunun uzerinden geriye baktı. Gormek isteyecegi kadarını gordu. Trenin buyuk

kısmısanki tozolupuçmuştu.Kıvrıkmadenparçalarınınbazısı tanınabilir,bazısı tanınmazhalde,sagdasoldayatıyordu.Butreninyapıldıgı,parasınınodendigiyerlerde.Şarapnelçarpıpolmemeleri bir mucizeydi çocukların. Hele bir yerlerinin bile çizilmemiş olması kesinlikleinanılırgibideğildi.

Artık işin en kotu yanı bitmişti. Kapının dışındaydılar. Ayaktaydılar. Bir patlama dahagelirsehemeneğilmeyedehazırdılar.

Richard,"Babamtreniniuçurmandanhoşlanmayacak,Jack,"dedi.Sesi son derecede sakindi. Ama Jack ona baktıgında, arkadaşının aglamakta oldugunu

gördü.

Page 415: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Richard...""Yo,hemdehiçhoşlanmayacak."Richardkendisözünükendisicevaplargibiydi.

3Sıkotlardizboyundaydı.Kamptanuzaklaşanraylarınarasındayukselmişlerdi.Jackguney

dogrultusunda gitmekte olduklarını sanıyordu. Raylar paslı, çoktan kullanılmamışdurumdaydı.Yeryerkıvrılmış,eğrilmişlerdi.

Jackdehşetdolubirdüşünceyle,depremdenolmuş,diyegeçirdiaklından.Arkalarındaplastikler patlamayadevamediyordu. Jack tambitti sandıgı şıradabir yeni

patlama,duyuluyordu.Arkasınabirkerebaktı,goktebulutgibikalankaradumanlarıgordu,yangınınçıtırtısınıdinledi.Californiakıyısındauzunsureyaşamışinsanlarınhepsigibiodakorkardıyangından.Amaçıtırtıyoktu.OrmanlarbileNewEngland'dakigibiydiburada.Sıkvenemli.DuruvekuruhavalıBajayöresinintamtersine.Ormanlarcanlıgibiydi.Raylarağaçların,çalıların arasından geçiyordu. Sarmaşıklar herhalde zehirliydi. Jack farkında olmadanbilegindekikızarıklıklarıkaşıdı.Raylarınarasındakikumlarbileku luydu.Gizlibiryergibiydiburası.Esrarengizbiryer.Birsırlarbölgesi.

Hızlı bir adım temposu tutturdu. Polisler veya itfaiyeciler gelmeden bu raylardankurtulmak istiyordu.HızlıyurumekaynızamandaRichard'ıkonuşturmamayadayarıyordu.Butempoyututturmakiçinçokfazlaçabagöstermekzorundaydı.Yoksasorusoracaktı.

Ikimilkadargittiklerinde Jackbukurnazlıgından oturukendikendinikutlarkenRichardincecik,fısıltıgibibirsesleseslendi."Hey,Jack..."

Jack dondugunde, geride kalmış olan Richard’ın yıkıldıgını gordu. Bembeyaz tenindekırmızılekeleryaragibiydi.

Jackkoşuponuzoryakaladı.Richard’ınhiçagırlıgıkalmamıştı.Boşbirkesekagıdıkadarhafifti.

"Ah,Tanrım,Richard!""Birikisaniyeoncesinekadariyiydim,"dediRichardaynızavallısesle.Solumasıçokhızlı

ve kuruydu. Gozleri de yan kapalıydı. Jack goz aklarını ve renkli bebeklerin alt yanınıgörebiliyordu."Birden...baygınlıkgeldi.Bağışla."

Arkalarındanbirpatlamadahaduyuldu,parçacıklardamayagdı.Jackoyanabaktı,sonragözlerinikaygıylaraylaraçevirdi.

"Banatutunabilirmisin?Senibiraztaşıyayım."Wolf’dananılar,diyedüşündü.'Tutunurum,""Yapamazsansöyle.""Jack, yapamayacak olsam yaparım demezdim." Richard’ın cesaret verici huyu geri

dönmüştü.Jack, Richard'ı ayaga kaldırdı. Richard sallanarak durdu. Birisi yuzune u lese devrilecek

Page 416: STEPHEN KING PETER STRAUB

gibiydi.Jackdonupçomeldi,elleriniuzengigibikıvırdı,RichardJack'inboynunasarıldı.Jackayaga kalktı, gidebildigi kadar hızla yola koyuldu. Tırısa kalkmış sayılabilirdi. Richard'ıtaşımakhiçzorolmuyordu.BununteknedeniRichard'ınkilovermişolmasıdadegildi. Jacksonzamanlardafıçılartaşımış,sandıklarkaldırmış,elmalartoplamıştı.SunlightGardener'inUzakTarla'sındaazçalışmamıştı...Haleluyadiyebilirmisiniz?Bunlarsaglamlaştırmıştıonu.Amasağlamlaşmaonunbenliğinekadardauzanıyordu.Teknedeniikidünyaarasındaakrobatgibigidipgelmekdegildi.Jackbirbakıma,yapmayaçalıştıgışeyinyalnızcaannesininhayatınıkurtarmak olmadıgını sezer gibiydi. Başından beri çok daha buyuk bir şey yapmayaçalışıyorduo. Iyi bir iş yapmayaugraşıyordu. Şu andadaboyle çılgınca girişimlerin insanısağlamlaştırdığınısezmekteydi.

Koşmayabaşlamıştıgerçekten.Richard,"Beniburadadeniztutarsakafanakusacağım,"diyegüldü."Sanagüvenebileceğimdeneminim.Richie,yavrum!"Jacksoluyupsırıttı."Burada...kendimiçokgülünçhissediyorum.Canlıbirpolodeneğigibi.""Öyledegörünüyorsundurherhalde,ahbap.""Bana...ahbapdeme,"diyefısıldadıRichard.Jack'insırıtmasıdahadagenişledi.İçinden,ah,

Richard,çokyaşasen,diyedüşündü.

4"Oadamıtanıyordun,"diyefısıldadıRichard,Jack'intepesinden.BuJack'isankiuykudanuyandırdı.Richard'ısırtınaalalıondakikaolmuştu.Birmilkadar

yolgitmişlerdi.Havahâlâtuzkokuyordu.Raylar,diyedüşündüJack.Buraylarbenimtaliminettiğimyeremigidiyor?"Hangiadamı?""Kırbanvemakinelisiolanı.Tanıyordum.Onusıksıkgörürdüm.""Nezaman?"diyesoluduJack."Çok uzun zaman once. Ben çocukken." Richard isteksiz bir sesle ekledi. "O garip dolap

rüyasınıgördüğümzamanlardafalan."Sustu."Amaodarüyadeğildi,değilmi?""Yo,herhaldedeğildi.""Evet.OkırbaçlıadamReuel'inbabasımıydı?""Sennedersin?""Babasıydı,"dediRichard,yaslıyaslı.'Tabiibabasıydı."Jackdurdu."Richard,buraylarnereyegidiyor?""Biliyorsunnereyegittiğini."Richard'ınsesindegarip,boşbirsakinlikvardı.

Page 417: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Evet... bildigimi sanıyorum. Ama senden duymak istiyorum." Jack duraladı. "Sendenduymayaihtiyacımvarherhalde.Nereyegidiyor?"

"PointVenutidenilenbirkasabaya."Richard'ınsesiyineaglayacakgibiydi."Oradabuyukbirotelvar.Seninaradığınomubilmemama,sanırımo."

"Bencede,"dediJack.Tekraryolakoyuldu.Richard'ınbacaklarınıkendikollarıylatutuyor,sırtı agrıya agrıya rayları izliyordu. Ikisini de, annesini kurtaracak sırrın bulundugu yeregötürecekolanorayları.

5Yururlerken Richard anlattı. Babasının bu çılgın işlere bulaşması konusuna birdenbire

girmedi.Çevresindedolaşarakyaklaşmayakoyuldu."Oadamı onceden tanıyordum,"dedi. "Bundanhemenhemeneminim.Evegelirdi.Bize.

Heparkakapıyagelirdi.Kapıyıçalmazdı.Vurmazdıda.Sanki...turnalardıkapıyıbirçeşit.Içimurperirdi. Oyle korkardım ki, altıma yapacakmışım gibi gelirdi. Uzun boylu bir adamdı.Biliyorum,butunbuyuklerçocuklarauzunboyluymuşgibigozukuramabuadamçokuzundu.Beyaz saçları vardı. Kara gozluk takardı çogunlukla. Aynamerceklilerden de takardı bazen.Sunday Report gazetesinde hakkındaki yazıyı gordugumde onu bir yerlerden tanıdıgımıduşunmuştum.Televizyondaohabergosterilirkenbabam ustkatta,masasındaçalışıyordu.Ben televizyonun karşısında oturmaktaydım. Babam içeriye gelip ekranda neler oldugunugorunce neredeyse elindeki içkiyi duşurecekti. Sonra hemen kanal degiştirdi, Uzay Yoludizisiniaçtı.

"Ama o zamanlar adam Sunlight Gardener adını kullanmıyordu. Yani eskiden, babamıgörmeyegeldiğinde...pekhatırlayamıyorumama,Banlonmuydu...Orlonmuydu..."

"Osmondmu?"Richard'ıngozleriparladı.'Tamam,oydu.Ilkadınıhiçduymadım.Amabirikiaydabirfalan

gelirdi. Bazen daha da sık gelirdi. Bir ara her gece geldi. Bir hafta boyunca. Sonra altı aygorunmezoldu.Ogeldigindeodamagider,kapımıkilitlerdim.Kokusundanhiçhoşlanmazdım.Birtürkokusürünürdü...tıraşlosyonuherhaldeama,kokusuondandahafazlaydı.Parfümgibi.Ucuzparfüm.Amaonunaltındada..."

"Altındaonyılyıkanmamışbiradamgibikokuyordu,değilmi?"Richardgözleriniiriiriaçıponabaktı."BendeonuOsmondolaraktanıdım,"diyeanlattıJack.Bunudahaoncedeanlatmıştı.Hiç

degilsebirazını.AmaozamanRichardpekdikkatlidinlememişti.Buseferdinliyordu."NewHampshire'in Diyar karşılıgında, yani onu Indiana'da Sunlight Gardener olarak tanımadanönce."

"Ohaldeo...oşeyidegörmüşsündür.""Reuel'imi?" Jackbaşını iki yana salladı. "Reuel herhalde o sıra Lanetli Topraklardaydı.

Birkaç radikal kobalt tedavisi uygulatıyor olmalıydı kendine." Jack yaratıgın suratındaki

Page 418: STEPHEN KING PETER STRAUB

iltihap akan yaralan, içindeki kurtları duşundu. Kendi kızarık, şiş bileklerine baktı, urperdi."Reuel'i o son ana kadar hiç gormemiştim. Amerikalı ikizlisini ise hiç gormedim. Osmondgelmeyebaşladığındasenkaçyaşındaydın?"

"Dortfalansanıyorum.O...dolaptakiolayolmamıştıhenuz.Ondansonraadamdandahadaçokkorkmayabaşladım."

"Dolaptakişeysanadokunduktansonramı?""Evet.""Oolaysenbeşyaşındaykenmioldu?""Evet.""İkimizdebeşyaşındayken.""Evet.Artıkbeniindirebilirsin.Birazyürürüm."Jack onu indirdi. Sessizce yuruduler. Başları egikti. Birbirine bakmıyorlardı. Beş

yaşındaykenbirşeyuzanmış,Richard'adokunmuştu.Çocuklaraltıyaşındayken.(Altı,Jackyaltıyaşındaydı)JackbirgunbabasınınMorganSloat'labiryerhakkındakonuştuklarınıduymuştu.Jack'in

Hayal ulkesidiye tanıdıgıbiryer.Aynıyılındahasonralarındabirşeykaranlıktanuzanmış,onada,annesinededokunmuştu.MorganSloat'unsesindenbaşkabirşeydegildiouzanan.Morgan Sloat, Utah'ın Yeşil Nehir yoresinden sesleniyordu. Telefonla arıyordu. Hıçkırıklariçindeydi. Phil Sawyer ve TommyWoodbine'la birlikte uç gun once oraya ava gitmişlerdi.Universiteden arkadaşları Randy Glover o yıl yoktu. Utah'ın Blessington kentinde ftp otelişletiyorduRandy.GenellikleodaonlarlabirlikteavaçıkardıamaoyılKarayip'lerdeyatıylagezintiyeçıkmıştı.AylardanKasımayıydı.MorgantelefondaPhil'invuruldugunusoyluyordu.Başka bir avcının kurşunuyla vurulmuştu gorunuşe gore. Tommy Woodebine'la ikisi onudallardan yaptıkları bir sedyeye yatırmışlardı. Phil, Glover'in jipinde kendine gelmiştiMorgan'ınanlattıgınagore.Morgan'dan, Jack'eveLily'yesevgilerini iletmesini istemişti.Onbeşdakikasonraölmüştü.Morganosırajipidelilergibienyakınhastaneyesürüyordu.

Phil'i vuran Morgan degildi. Silah patladıgında uçunun bir arada bulunduguna Tommytanıktıgerekirse.Amatabiigerekmemiştiöylebirşey.

Jack şu anda, yine de birini tutup cinayet işlettirmedigini soyleyemeyiz, diye duşundu.Belki olup bitenler hakkında Tommy amcanın da kendine gore kuşkuları vardı. O haldeTommy amca sırf Jack'le olum halindeki annesi korunmasız kalsın diye oldurulmemiş deolabilirdi.BelkiMorgan,kocahomo'nundurmadanPhilSawyercinayetikonusundaimalardabulunmasından bıkmış, geçen yılki tra ik kazasını ayarlamıştı. Jack cildinin tiksintiylebüzüldüğünühissetti.

"Babanlababamsonkerebirlikteavagittiklerindeoadamsıkgeliyormuydu?"diyesorduJackhırsla."Jack,dahadörtyaşındaydım..."

"Degildin. Altı yaşındaydın. Adam gelmeye başladıgı zaman dorttun. Babam Utah'davuruldugu zaman altıydın. Hem sen pek fazla şey unutmazsın, Richard. Babamın olumu

Page 419: STEPHEN KING PETER STRAUB

sıralarındageliyormuydu?""Birhaftaboyuncahergecegelişiozamandıişte."Richard'ınsesiancakduyulabiliyordu.

"Avgezisindenhemenönce."Bu olup bitenler Richard'ın kendi suçu degildi ama Jack kızgınlıgına hakim olamıyordu.

"BabamUtah'takioavkazasındaoldu,TommyAmcaLosAngeles'deezildi.Babanındostlarıarasındaölümorambirhayliyüksek,Richard."

"Jack..."Richard'ınsesiincecikvetitrekti."Gerçiolanoldu,geçengeçti,Richard...amaokulununpenceresinitıkırdattıgımdasenbana

delidedin,Richard.""Jack,senhiçanlamıy...""Evet,herhaldeanlamıyorum.Çokyorgundum.Banayatacakyerverdin.Karnımaçtı,bana

yiyecekbuldun.Harika.Amaençokihtiyaçduydugumşeyseninbanainanmandı.Biliyorum,bu kadarını beklemek de fazlaydı ama... hay Allah! Sozunu ettigim adamın kim oldugunubiliyordun! Daha once de babanın hayatına bulaştıgının farkındaydın! Oysa bana, senSeabrook adasının guneşinde fazla kalmışsın, falan ilan dedin, ikimiz daha iyi dostuzsanırdım,Richard."

"Hâlâanlamıyorsun.""Neyi?Seabrookadasındançokkorktuğuniçinbanabirazcıkbileinanmadığınımı?"Jack'in

sesigüceniklikletitriyordu."Yo,dahafazlasındankorkuyordum.""Ya, oylemi?" JackdurupRichard'ın se il solgun suratınabaktı. "MantıklıRichardbaşka

nedenkorkabilir?""Korkuyordum,"dediRichardçoksakinbirsesle."Bugizlişeylerhakkındabirazdahaçok

şey bilirsem... bu Osmond denilen adam, ya da o dolapta olan şey hakkında daha çok şeybilirsem...babamıartıksevemeyeceğimdenkorkuyordum.Haklıymışımda."

Richardincecik,kirliparmaklarınıyüzünekapadı,ağlamayabaşladı.

6JackdurupRichard'ınaglayışınabaktı,kendibudalalıgınakızdı.Morgannasılbiriolursa

olsun,yinedeRichardSloat'unbabasıydı.Richard'ınparmaklarında, yuzununkemiklerindeMorgan'ın hayali dolaşır gibiydi. Unutmuşmuydu bunları?Hayır... ama bir an için Richardkonusundaugradıgıhayalkırıklıgıesiralmıştıruhunu.Sinirlioluşudaroloynamıştı.Tılsımçok, çok yakındaydı artık. Jack onu sinir uçlarıyla hissediyordu. Tıpkı bir atın çolde sukokusunualışıgibi.Businirliliğibaşkatürlütepkilergöstermesineyolaçıyordu.

Ustelikbuçocuksenineniyiarkadaşın,Jacky...sinirlisinamaRichard'ıhırpalama.Hastazavallı...belkifarkındadeğilsinama...

Eliniuzattı.Richardonuitmeyeçalıştı.Jackçekilmedi.Richard'ıtuttu,onasarıldı.Ikisiboş

Page 420: STEPHEN KING PETER STRAUB

raylarınortasındabirsüreöylecedurdular.Richard'ınbaşıJack'inomzundaydı."Dinle,"dediJackgaripbirsesle."Çokfazlakaygılanmamayaçalış...biliyorsun...herşeye...

boş ver şimdilik, Richard. Suyun akıntısına bırak kendini!" Ne budalaca sozlerdi bunlar!Kanseri olan birine, uzulme, yakında televizyonda Yıldız Savaşları başlayacak, eglenirsin,demekgibibirşeydi.

'Tabii," dedi Richard. Jack'den ayrıldı. Yaşlar kirli suratında çizgi çizgi izler bırakmıştır.Eliylegözlerinisildi,gülümsemeyeçalıştı."Herşeyiyiolacak,herşeyiyiolacak..."

"Veherturluşeyde iyiolacak,"diyeonakatıldı Jack.Birliktebitirdiler,birliktegulduler,herşeyyolunagirdi.

"Yürü,gidelim,"dediRichard."Nereye?""SeninTılsım'ınıalmaya.Anlattıklarınabakılırsa,PointVenuti'deolmalı.Onumuzdeki ilk

kasabaorası.Yürü,Jack,gidelim.Amayavaşyürü...sözlerimdahabitmedi."Jackonameraklabaktı,sonraağırağıryürümeyebaşladılar.

7Artık baraj yıkılmış, Richard hatırlamaya başlamıştı. Beklenmedik bir bilgi yagmuru

saçıyordu.Jackbaştanberi,bilmedigiparçalardanoluşanbirbilmeceyiçozmeyeçalışmaktaoldugunu anladı. Eksik bilgilerin hepsi Richard'da vardı. Richard daha once de gelmişti buaskerikampbenzeriyere.Birincibilgioydu.OrasıRichard'ınbabasınaaitti.

"Aynıyerolduğundaneminmisin,Richard?"diyesorduJackkuşkuyla."Eminim. Oteki taraftayken bile biraz tanıdık gelmişti zaten bana. Buraya geçiş

yaptığımızda...eminoldum."Jackbaşınısalladı.Başkaneyapabileceğinibilemiyordu."PointVenuti'yegelirkalırdık.Kampagelmedenonceheporayagelirdik.Trenyolculugu

çokkeyiflibirgeziydibenimiçin.Kaççocuğunbabasıözeldemiryolusahibidirki?""Pekçokdegil,"dediRichard."HerhaldeDiamondJimBrady'ninvedahabirkaçkişininozel

treniolabilirama,onlarbabamı,değilmi,bilemiyorum.""Benimbabamonlarınduzeyindedegildi,"derkenRichardbirazguluyordu. Jack içinden,

Richard,yavrum,çokşaşırabilirsin,diyedüşündü."PointVenuti'ye,kiralanmışarabayla,LosAngeles'dengelirdik.Kaldıgımızbirmotelvardı.

Babamla ben, ikimiz." Richard sustu. Gozleri sevgiyle sislenmişti. "Sonra... bir sure oradakaldıktansonra...babamıntreninebiner.HazırlıkKampı'nagiderdik.Kuçukbirtrendi."Jack'ebaktı,şaşırmışgöründü.Bizimbindiğimizgibibirşeydiherhalde.""YaHazırlıkKampı?"

Richard onu duymamış gibiydi. Paslı raylara bakıyordu. Burada saglamdı raylar. AmaRichardherhaldedeminkikıvrıkyerlerihatırlıyordu.Bazıyerlerderaylarınuçlarıiyicehavayakalkmıştı.Kıvrılmıştı.Kopukgitartellerigibi. JackoraylarınherhaldeDiyar'daiyidurumda

Page 421: STEPHEN KING PETER STRAUB

olduğunudüşündü.Sevgiylebakılıyor,korunuyorlardıorada."Bakşuradabirdekovilhattıvarmış."dediRichard."Babamonunbindokuzyuzotuzlarda

çalıştıgını soylerdi.MendocineBelediyesiKırmızıHattı.Belediyeninmalıdegilmiş.Ozelbirşirketinmiş.İflâsettiklerinde...yaniCalifornia...biliyorsun..."

Jackbaşınıevetanlamındasalladı.California'daherkesotomobilsuruyor,biryerdenbiryerearabaylagidiyordu."Richard,nedenanlatmadınbanabuyeri?"

"Babamınsanaaslasoylemememiistedigişeylerdenbiribuydu.Sende,annenlebabanda,bizimarasıratatileKuzeyCalifornia'yageldigimizibiliyordunuz.Onunziyanıyokama,treniveHazırlıkKampınıduymasınlar,diyordu.SoylersemPhil'inkızacagını,çunkubununbirsırolduğunusöylüyordu."

Richarddurakladı."Soylersem bir daha beni asla getirmeyecegini soyluyordu. Ortak oldukları için

sanıyordum.Amaherhaldedahabaşkanedenlerivarmış."Dekovilhattı,otomobillerveotoyollaryuzundeni lasetmiş."Richardduşunceliydi."Işte

benigoturdugunyerdeasıloonemliydi,Jack.Garipbiryerdiama,hidrokarbonkokusuyoktu.Bukonudadahauzunsürekonuşabilirim."

Jackyinebaşınısalladı,birşeysöylemedi."Dekovilşirketisonundahattıtumuylesatmış.Biremlakşirketinesatmış.Onlardabura

halkınınkıyıdaniçerleredoğruyayılacağınısanarakalmışlar.Amaöylebirşeyolmamış.""Sonradababansatınalmış.""Evet, herhalde. Aslında bilmiyorum. Hattı satın alması konusunda pek konuşmazdı.

Dekovilyerinegerçekdemiryoluhattıdöşeyişinideanlatmazdı."Buyukbir işolmuşolmalı,diyeduşundu Jack.Sonracevherkuyularınıhatırladı.Morgan

Sloat'unelindesınırsızesir-emekgücüvardı."Normalhatdoşettiginibiliyordumama,bakıpkendigozumlegordugumiçinbiliyordum.

Dekovildeğildihatlar."Jackegildi.Evet,raylarıniçindekiçifteçentigigorebiliyordu.Eskidekovil, traversleriniç

kısmındakiçentikleredöşenmişti."Kuçukkırmızıbirtrenivardı,"dediRichardhulyalıbirsesle."Birlokomotif,ikidevagon.

Dizel yakıtıyla çalışırdı.Babamonaguler, çocuklarla erkekleri birbirindenayıran tek şeyin,oyuncaklarının iyatıoldugunusoylerdi.PointVenuti'nin uzerindeki tepedeeskibirdekovilistasyonuvardı.Kiraladıgımızarabaylaorayaçıkar,parkeder,trenebinerdik.Istasyonuneskieskikoktugunuhatırlıyorum.Amakotubirkokudegildi.Guneşlibiryerdi.Trenoradaolurdu.Babamda... "Hazırlık Kampı yolcuları, trene, Richard!" derdi. "Biletin hazırmı?" Trende yalimonata, ya buzlu çay bulunurdu. Kabinde otururduk. Bazen babam arkaya bir şeyleryüklemişolurduamabizöndeotururdukve...ve..."

Richardzorluklayutkundu,elinigözününönündengeçirdi."İyigünlerdi,"diyebitirdisözlerim."Biro,birdeben.Hoştu."

Page 422: STEPHEN KING PETER STRAUB

Çevresinebakındı.Gözlerindeyaşlarparlıyordu."Hazırlıkkampındatreniçevirecekbirpistvardı,"dedi."Ogünlerde.Eskigünlerde."Boğazındankorkunç,boğulurgibibirhıçkırıkyükseldi."Richard..."Jackonadokunmayaçalıştı.Richardonunelinisilkti,biradımuzaklaştı,yanaklarındakiyaşlarıelinintersiylesildi."Okadarbuyukdegildimozaman,"diyegulumsedi.Yadagulumsemeyeugraştı."Ozaman

hiçbirşeybüyükdeğildi,Jack.""Değildi,"dediJackde.Kendisinindeağlamaktaolduğunufarketmişti.Ah,Richard.AhTanrım!"Evet," diye gulumsedi Richard. Çevredeki ormanlara bakıp kirli ellerinin tersiyle

gozyaşlarınıbirdahasildi."Ozamanhiçbirşeybuyukdegildi.Eskigunlerde,bizçocukken...HepimizCalifornia'dayaşarkenvehiçkimsebaşkayerdeyaşamazken."

Jack'ebaktı,gülümsemeyeçalıştı."Jack,yardımetbana,"dedi. "Ayagımı tuzagasıkışmışgibihis...hissediyorumve...ben...

ben..."Richarddizustukapaklandı,saçlarıyorgunyuzunedokuldu,Jackyanınaçomeldi...fazlasını

sizeanlatmayagonlumnasıldayansın... işte,birbirleriniavuttular...ellerindengeldigikadar.Bunu kendi acı tecrubelerinizdende bilirsiniz herhalde. Bu avutmalar hiçbir zaman yeterliolmaz.

8"Çit o zaman yeniydi," dedi Richard tekrar yola koyulabildiklerinde. Tuzlu hava daha

belirgindi artık. "Bunu hatırlıyorum. Levhada daHAZIRLIKKAMPI diye yazılıydı. Atlanacakengellervardı,tırmanılacakiplervardı,tutunupsallanılacakiplerdevardı.IkinciDunyasavaşıilmlerindekikamplarabenzerbiryerdi.Adamlarınhepsişişmandı.Hepsibirornekgiyinirdi.Gri eşofman. Gogsunde kuçuk har lerle Hazırlık Kampı diye bir yazı. Pantolonun iki yanıkırmızı şeritli. Hepsi her an kalp krizi geçireceklermiş gibiydi. Bazen gece kalırdık. Bir ikikeresindebütünhaftasonukaldık.Kışladadeğil.Orasıformtutturmakisteyenlerinyeriydi."

"Yapmayaçalıştıklarıeğeroysa.""Evet, dogru. Yapmaya çalıştıkları oysa. Her neyse, biz bir çadırda kalıyorduk. Kamp

yataklarındayatıyorduk.Muthişti!"Richardyineozlemlegulumsedi."Amasenhaklısın,Jack...oradakilerinhepsiformtutturmakisteyenişadamlarınabenzemiyordu.Ötekiler..."

"Ötekilernasıldı?"diyesorduJackalçaksesle."Bazıları... çogu, oteki dunyadaki o kıllı yaratıklar gibiydi." Richard oyle alçak sesle

konuşuyorduki,Jackduyabilmekiçinkulaklarınıdikmekzorundakalıyordu."Wol larıdemekistiyorum. Yani... biraz normal insana benziyorlardı ama pek de fazla degil. Çok... kaba bir

Page 423: STEPHEN KING PETER STRAUB

görünüşlerivardı.Anlıyormusun?"Jackbaşınısalladı.Anlıyordu."Gozlerineyakındanbakmaktankorktugumuhatırlıyorum.Arasıragozlerindegaripışıklar

parıldardı.Beyinleriyanıyormuşgibi.Otekilerinbazıları..."Richard'ıngozlerineanlamışgibibirifadegeldi."Ötekilerinbazılarısanaanlattığımobasketbolkoçunabenziyorlardı.Hanidericeketgiyipsigaraiçenine."

"BuPointVenutinekadaruzakta.Richard?"'Tambilmiyorum.Amaikisaattefalangidiyorduk.Trendehiçhızlısayılmazdı.Koşanbir

adamınhızındaydıbelki.Hazırlıkkampıyirmimildenfazlaolamaz.Belkidahabileaz.""Ohaldebelkionbeşmilimizkaldı.BelkideokadarbiledeğilŞeye..."(Tılsım'a)"Evet,öyle."Jackguneşkararırkenbaşınıkaldırıpbaktı,bulutlarıngeldiginigordu.Isıbirdenbeşderece

düşmüşgibioldu,ortalıkmatlaştı,kuşseslerisustu.

9Ilk işareti Richard gordu. Basit bir tahta levhaya, beyaz uzerine siyah har lerle yazı

yazılmıştı. Rayların solundaydı. Direge sarmaşık sarılmıştı. Uzun zamandır orada oldugubelliydi.Amayazınınruhubuguneuyundu: IYIKUŞLARUÇAR,KOTUÇOCUKLAROLUR.EVEDÖNMENİÇİNSONŞANS:DÖNEVİNE.

"Sendonebilirsin,Richie,"dediJack."Bencehavahoş.Seningitmeneizinverirler.Tehlikeliolmaz.Buişseniniçindeğil."

"Bencegalibabenimdeişim,"dediRichard."Senibunabensürükledim.""Hayır.Babamsurukledi.Kaderimizsurukledi.YadaTanrı.YadaJason.Herkimse.Bende

gitmiyorum.""Pekâlâ,"dediJack."Devamedelim."LevhayıgeçerlerkenJackayağınıuzattı,birKung-Futekmesiyledireğidevirdi."Aferin,ahbap,"dediRichard.Birazgülümsüyordu."Sağol.Amabanaahbapdeme."

10Richardyinedalgınveyorgungörünmeyebaşlamıştıama,yolboyubirsaatkonuştudurdu.

Buyuk Okyanusun gittikçe kuvvetlenen kokusuna dogru gidiyorlardı. Richard bir yıgın amanlattı.Hepsiniyıllardıriçindetutmuştu.Jackyuzundenbellietmemeklebirlikteçokşaşkındı.

Page 424: STEPHEN KING PETER STRAUB

Buyalnızçocuk için içindebuyukbiracımaduygusukabarmıştı.Babasınınsevgisindenbirkırıntıkazanmakiçinnekadardaugraşmıştı! IstemeyerekbunlarıaçıklıyorduRichard. Jackdonup arkadaşının solgun rengine baktı. Yanaklarındaki, alnındaki, agzının çevresindekiyaralarıgozdengeçirdi.Oçekingen,fısıltılısesidinlediveiçinden,iyikiMorganSloatbenimbabamdeğildidiyeşükretti.

Richard,Jack'erayınbukesimindehatırladıgıyolişaretlerinianlattı.Biryerde,agaçlarıntepesindenbirambarındamınıgördüler.Damınüzerindesolmuşbirsigarareklâmıvardı.

Richard gulumseyerek, "Yirmi harika tutunden ne is dumanlar çıkar," dedi. "Ama ogünlerdeambarıntamamıgörünüyordu."

Çifttepeliuluçamıgosterdi.Onbeşdakikasonra,"Şutepeninardındakocamanbirkayavardı,kurbağayabenziyordu,"dedi."Bakalımhâlâoradamı!"

Oradaydı. Kurbagaya da gerçekten benziyordu. Biraz. Insan hayalini zorlarsa. Belki uçyaşındaolmanındakatkısıvardı.Yadadört.Yadayedi.Richardosırakaçyaşındaysa.

Richard demiryoluna bayılıyordu. Hazırlık Kampına da tutkundu. Ama Point Venuti'yisevmiyordu.Birazkendinizorlayınca,kaldıklarımotelinadınıbilehatırladı.KingslandMotel.Jackbuadınkendisinihiçşaşırtmadığınıfarketti.

Kingsland Motel, diyordu Richard. Babasının çok ilgi gosterdigi o eski otelin birazilerisindeydi motel. Richard pencereden baktıgında eski oteli gorebiliyordu. Hiç desevmiyordu orayı. Koskocaman, eski ve harap bir yerdi. Kovukları, oyukları, kuleleri, garipbiçimli,pirinçruzgargulleri!Ruzgarolmasadadonerdururduruzgargullerinintepesindekipirinçkuşlar.Pencerededuruponlarındonuşunuseyrettiginihatırlıyordu.Kimikuş,kimiay,kimiÇinsimgeleriydi.Okyanusköpürürkenonlargüneştegöztaparlardı.

"Boşmuydubina?"diyesorduJack."Evet.Satılıktı.""Adıneydi?""Agincourt." Richard durdu, çocukça bir soz ekledi. "Siyahtı. Tahtadandı ama taş gibi

duruyordu. Eskimiş kara taşlar gibi. Bu yuzden babamla arkadaşları oraya Kara Oteldiyorlardı?"

11JackbuseferkisoruyukısmenRichard'ıoyalamakiçinsordu."Babanootelisatınaldımı?

Hazırlıkkampınıaldığıgibionudaaldımı?"Richardbirazduşundu,sonraevetanlamındabaşınısalladı."Evet,"dedi."Sanıyorumaldı.

Birsuresonra.Orayailkgitmeyebaşladıgımızda,otelinkapısındasatılıklevhasıvardı.Amabirgidişimizdegöremedim."

"Amaoradahiçkalmadınız,öylemi?""Yokcanım,"diye urperdiRichard. "Beniorayaancakzincirleçekereksokabilirdi...belki

yinedegirmezdim.""İçinehiçmigirmedin?""Hayır.Hiçgirmedim,hiçdegirmeyeceğim."

Page 425: STEPHEN KING PETER STRAUB

Ah,Richie,dostum,sanaaslaasladememekgerektiğiniöğretmedilermi?"Babandamı?Odamıhiçgirmedi?""Bildigim kadarıyla girmedi," dedi Richard en bilgiç sesiyle. Işaret parmagı burnunun

kemerine yukseldi, gozlugunu yukarı itecekmiş gibi oldu ama gozluk falan yoktu. "Içeri hiçgirmediginebahsegirmeyebilehazırım.Oradanbenimkadarodakorkuyordu.Benim içinkonuyalnızcakorkuydu.Amababamiçin,okadarlakalmıyordusanıyorum.Babam..."

"Evet?"Richard isteksiz bir sesle, "Babam orayı bir tutku haline getirmişti," dedi. "Oyle

sanıyorum."Richardsustu.Gozleridalgın,eskigunleriduşunuyordu."Hergungidipbinanınkarşısında

dururdu.YaniPointVenuti'yegeldigimizzamanlar.Hembirikidakikadadegil.Uçsaatfalandururdu.Bazendahadauzun.Genellikleyalnızgiderdioraya.Amaherzamandegil.Babamın...garipdostlarıvardı.""Wolflarmı?"

"Sanıyorum."Richard'ınsesihemenhemenkızgınçıkmıştı."Evet,sanıyorumbazılarıWolfolabilir... yadaadlarıherneyse.Elbiselerinin içinde rahatsız gibiydiler.Hepkaşınıyorlardı.Insanların kaşımaması gereken yerlerini kaşıyorlardı. Bazıları da basketbol koçunabenziyordu.Katıvegaddaradamlardı.HazırlıkKampındagorduklerimdenbazılarıdagelirdi.Bak, sanabir şeysoyleyeyim, Jack... oadamlarobinadan oylekorkuyorlardıki...babamdanbileçokkorkuyorlardı.Yanmayaklaştıkçabüzülüyorlardıkorkudan."

"YaSunlightGardener?Ohiçgelmişmiydi?""Hı-hıı,"dediRichard."AmaPointVenuti'yegeldiginde... otedegordugumuzadamadaha

çokbenziyordu.""Osmond'amı?""Evet.Amaonlarpeksıkgelmezdi.Genelliklebabamyalnızgiderdi.Bazenyalokantadan,

ya motelden, kendisine sandviç hazırlayıp paket yapmalarını isterdi. Sokak kanepesineoturur, otele baka baka yemegini yerdi. Ben Kingsland'da lobinin penceresinden babamınotelebakışını seyrederdim.Oyle zamanlarda yuzunu hiç sevmezdim.Korkuyormuş gibiydi.Amabirbakıma...zevkleniyormuşgibiydide."

"Zevklenmek,ha?"dediJack."Bazenbanayanındagitmekisteyipistemedigimisorardı.Benherseferindehayırderdim.

Obaşını sallardı. Bir seferinde, hatırlıyorum, 'Daha vakit var,' dedi. 'Her şeyi anlayacaksın,Rich...zamanla.'Beniçimden,eğerkaraotelleilgiliyseanlamakistemiyorum,diyedüşündüm.

"Birgunsarhoşkenobinadabirşeyoldugunusoyledi.Uzunzamandanberiorada,dedi.Yataklarımızda yatıyorduk, hatırlıyorum. Fırtına vardı o gece. Ruzgar ugulduyor, dalgalarkumsala gurultuyle çarpıyordu. Agincourt'un tepesinde donen ruzgar gullerinin gıcırtısıduyuluyordu.Korkunçbirsesti.Obinayı,oodalarıdüşünüyordum...hepsideboş..."

"Yalnızca hayaletler," diyemırıldandı Jack. Arkasında ayak sesi duyar gibi oldu, hemendönüpbaktı.Kimseyoktu.Demiryolubomboştugörebildiğikadarıyla.

Page 426: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Evet,dogru.Birtekhayaletler,"diyeonakatıldıRichard."Bendebabama,degerlibirşeymi,baba,diyesordum."

"Varlıklarınendeğerlisi,dedi.""Ben, o halde biri girer, çalar, dedim. Bu konu... nasıl diyeyim... uzerinde konuşmak

istedigim bir konu degildi ama babamın uyumasını da istemiyordum. O ruzgarın sesi, odalgalarınsesivarken,yalnızkalmakistemiyordum.

"Babamgüldü.Birşıkırtıduydum.Yerdeduranşişedenkendinebirazviskidahadoldurdu."Kimseçalacakdegil,Rich,dedi.Agincourt'agirenbirserseri,omrundegormedigişeyleri

gorur."Içkisiniiçti.Uykusunungeldiginianlıyordum.Sonrayinekonuştu.Dunyadaoşeyebirtekkişidokunabilir,odaorayayaklaşamayacakbile,Rich,dedi.Bunugarantiedebilirim.Beniilgilendiren tekyanı,oradada,buradadaaynıolması.Degişmiyor...yanibildigimkadarıyladegişmiyor.Benimolsun isterdim.Çok işimeyarardı.Onunlanelerneleryapabilirdim.Amabirbakıma,bencebulunduğuyerdekalmasıdahaiyi."

"Osırabenimdeuykumgelmişti.Amayinedeonasözettiğişeyinneolduğunusordum.""Nededi?"Jack'inağzıkupkuruydu."Ona taktıgı isim..." Richard bir kararsızlık geçirdi, kaşlarını duşunceli bir tavırla çattı.

"Ona,mumkunolanbutundunyalarıneksenidedi.Sonraguldu.Buseferbaşkabirisimtaktı.Seninhoşlanmayacağınbirşey."

"Neydio?""Kızacaksın.""Haydi,Richard,söyleartık.""Ona...şey...PhilSawyer'inçılgınlığıdedi."Jack o ke yerine baş donduren bir heyecan hissetti. Oydu tabii. Tılsım'dı.Mumkun olan

butun dunyaların ekseni. Kaç dunya olabilirdi? Tanrı bilirdi ancak. Amerika toprakları, asılDiyar, varsayımlı Diyar Diyar'ı, ve boylece devam edip gidebilirdi. Berber dukkanlarınınonundeki direklerde donen helezon gibi. Bir dunyalar evreni. Boyutlu bir dunyalarmakrokozmu.Hepsindededegişmeyenbirtekşeyvardı.Birtekbirleştiricikuvvet.Kesinlikleiyiolanbir şey.Şusıraokotuyerdehapisbileolsa.Tılsım...mumkunolan tumdunyalarınekseni. Aynı zamanda da Phil Sawyer'in çılgınlıgı mıydı o? Herhalde. Phil'in çılgınlıgı...tutkusu...Jack'intutkusu...MorganSloat'un...Gardener'in...vetabiiikiKraliçe'nindeumudu."Meseleikizlilerlekalmıyor,"dedialçaksesle.Richardgozleriadımlarında,yuruyordu.UrkekbirbakışlaJack'ebaktı.

"Mesele ikizlilerle kalmıyor, çunku iki dunyadan fazla var. Uçuzluler... dorduzluler... kimneredenbilebilir?BuradaMorganSloat,oradaOrris'liMorgan,belkibirbaşkayerdedeAzreelDüküMorgan.Amaooteliniçinehiçgitmemiş."

"Nedensozettiginianlayamıyorum,"dediRichardezikbirsesle.Busestonunda,amasenyine de konuşmaya devam edeceksin, gibi bir anlam vardı. Saçmalıktan delilige dogru yolalacaksın.SeabrookAdasıyolcuları,gemiye!

Page 427: STEPHEN KING PETER STRAUB

"içeriyegiremiyor!YaniCalifornia'lıMorgangiremiyor...nedeninibiliyormusun?ÇunkuOrris'liMorgangiremiyordaondan.Orris'liMorgan'ıngiremeyişide,California'lıMorgan'ıngiremeyişinden. Eger içlerinden bir tanesi bu otelin kendine karşılık gelen kopyasınagiremiyorsa,ozamanhiçbirigiremiyor.Anlıyormusun?"

"Hayır."JackbukeşfindenheyecanlanmışolduğundanRichard'ınnedediğiniduymadı."IkiMorgan olsun, ya da iki duzineMorgan olsun. Onemi yok. Iki Lily veya duzinelerce

dunyada duzinelerce kraliçe, Richard, bunu duşun bir! Nasıl da karışıyor insanın zihni!Duzinelercekaraotel...amabaşkabirdunyadabelkikaralunaparkolur...karatreylerolur...neolurbilemem.AmaRichard..."

Sustu, oldugu yerde durdu. Richard'ı omuzlarından tutup çevirdi, yuzune baktı. Gozleriparlıyordu.Richardondanuzaklaşmayaçalıştı,sonradurdu.Jack'inyuzundekiateşliguzellikonu trans haline sokmuştu. Richard bir an için her şeyin mumkun olduguna inandı.Birdenbire,kısabirsüreiçin,kendiniiyileşmişhissetti.

"Ne?"diyefısıldadı."Bazışeylerdışlanmıyor.Bazıinsanlardışlanmıyor...Onlar...şey...tektabiatlı.Başkaifade

edecekkelimebulamıyorum.Onlardatıpkıonungibi...yani...Tılsımgibi.Tektabiatlı.Ben.Bentektabiatlıyım.Bir ikizlimvardıamaoldu.YalnızcaDiyar'dadegil,bizimkihariç,başkatumdunyalarda da oldu. Bunu biliyorum. Hissediyorum. Babam da biliyordu. Sanıyorum banaGezgin Jack demesinin nedeni buydu. Ben eger buradaysam, orada degilim demektir.Oradaykendeburadadeğilim.Ve...Richard...sendeöylesin."

Richardonaağzınıaçamadanbaktı."Hatırlayamazsın. Ben Anders'le konuşurken sen kendinde degildin. Ama Orris'li

Morgan'ınbiroğluvarmış.Anderssöyledi.AdıRushton'muş.Okim,biliyormusun?""Evet," diye fısıldadı Richard. Gozlerini hala Jack'inkilerden ayıramıyordu. "Benim

ikizlimdi.""Evet,oyle.OçocukkuçukkenolmuşdediAnders.Tılsımtektabiatlı.Bizdetektabiatlıyız.

Baban oyledegil.BenOrris'liMorgan'ı otekidunyadagordum.Babanabenziyoramababandeğil.Okaraotelegiremez.

Richard. Şimdi giremez. Ama benim tek tabiatlı oldugumu nasıl biliyorsa, senin oyleolduğunudabiliyor.Benimölmüşolmamıister,senidekendindenyanaister.

"Çunku o zaman... eger bu Tılsım'a sahip olmaya karar verirse, gidip alasın diye seniyollayabilir,öyledeğilmi?"

Richardtitremeyebaşladı."Boşver."dediJackciddibirsesle."Babanonakaygılanmakzorundakalmayacak.Tılsımı

bizçıkaracağızdışarı.Amaoeldeedemeyecek.""Jack, ben o yere girebilecegimi sanmıyorum," dedi Richard. Ama çok kısık, zayıf bir

fısıltıylakonuşuyordu.Jackyürümeyebaşlamışolduğundanonunbusözlerinihiçduymadı.

Page 428: STEPHEN KING PETER STRAUB

Richardonayetişmeküzerehızlandı.

12Konuşmalarhızınıkaybetmişti.Oglevaktigeldivegeçti.Ormançoksessizleşmişti.Jackiki

kere kıvrık, garip govdeli agaçlar gordu. Raylara çok yakın yerde bitmişlerdi. O agaçlarıngörünüşünühiçbeğenmiyordu.Tanıdıkgeliyorduonaoağaçlar.

Richardgozleriadımlarındayururkensonundasendeleyipduştuvebaşınıçarptı.BundansonraJackonubirkeredahasırtınaalıptaşıdı.

"İşte,Jack!"diyeseslendiRichardnedensonra.Ilerderaylareskibirgarajagiripgozdenkayboluyordu.Garajınkapılarıaçıktı.Içerisiloş,

tozlugibiydi.BurasıbelkibirzamanlarRichard'ındedigigibihoşbiryerolabilirdiama,şimdiartık oyledegildi.Garajın ilerisindebirotoyol gozukuyordu.101numaralı otoyolherhalde,diyetahminettiJack.

Dahaötededeokyanusvardı.Dalgalarınsesiduyuluyordu."Geldikgaliba,"dedikurubirsesle.Richard,"Hemenhemen,"diyecevapverdi."PointVenuti,yolunbirmilkadar ilerisinde.

Tanrım...keşkeorayagitmekzorundaolmasaydık,Jack...Jack?Nereyegidiyorsun?"Jackhiççevresinebakmadı.Raylardanindi,ogaripagaçlardanbirininçevresindendolaştı,

otoyola yoneldi. Otların arasından gidiyordu. Garajdan, yaniMorgan Sloat'un ozel trenininevindenbirkıpırtıvebirsesduyuldu,Jackotarafabakmadıbile.

Yolavardı,karşıyageçti,ilerledi.

131981 yılının Aralık ayı ortalarında Jack Sawyer adlı bir çocuk karayla denizin birleştigi

yerdedurdu.Elleriniblucinininceplerinesokmuş,durgunBuyukOkyanusabakıyordu.Onikiyaşındaydı.Yaşınagoreolaganustuguzeldi.Kumralsaçlarıuzuncaydı...belkigeregindenfazlauzundu...amadenizinruzgarıosaçlarıalnındanarkayadogruitiyor,guzelyuzunu,genişalnınıortaya çıkarıyordu. Orada durup, olmekte olan annesini, sonra yanında olan ve olmayandostlarını duşundu, daha sonra da dunya içindeki dunyaları ve her birinin nasıl kendirotasındailerlemekteolduğunudüşündü.

Buncayolaldım,dedikendikendine...urperdi.GezginJack,okyanustanokyanusa.Gozleribirden yaşlarla doldu. Tuzlu kokuyu derin derin içine çekti. Buradaydı işte... Tılsım dayakınındaydı.

"Jack!"Jackonceonabakmadı.Gozleribuyukokyanusadalmıştı.Guneşışıgıdalgalaravuruyordu.

Kendisiburadaydı.Varmıştıburaya.Başarmıştı.Kendisi..."Jack!"Richardonunomzunavurdu,dalgınlıktankurtulmasınısağladı.

Page 429: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Bak!" Richard, agzı açık, yolun ilerisindeki bir şeyi gosteriyordu. Point Venuti'ninbulunduğutaraftaherhalde."Şurayabak!"

Jack baktı. Richard'ın şaşkınlıgını anlıyordu ama, kendisi hiç şaşmıyordu. Richard,babasıyla PointVenuti'de kaldıklarımotelin adını soyledigindenasıl şaşmadıysa, yine oyleşaşmıyordu.Meseleşaşkınlıkdeğildiama...

Amaannesinigörmekyinedehoşbirşeydi!Yuzuyerdenbeşmetreyuksekteydi.Jack'inhatırladıgındandahagençbiryuzdu.Lily'nin

en unluolduguzamanlardakiyuzuydu. Saçlarıkoyusarıveparlaktı.Geriye çekilipTuesdayWeldtipibiratkuyruguyapılmıştı.Yuzundekiotipik,aldırmazgulumsemeisesırfkendisineaitti. Filmdunyasındabaşkahiçkimse oylegulumsemezdi.O icatetmiştibugulumsemeyi.Patentidehalaondaydı.Tekomzunun uzerindengeriyebakıyordu. Jack'e.Richard'a...mavibüyükokyanusa.

Annesiydi... ama Jack gozlerini kırpıştırdıgı anda yuz degişti. Pek az degişti. Çene hattıyuvarlaklaştı, elmacık kemikleri çıkıklıgını kaybetti, gozler daha bile derin bir mavi oldu,saçlarkoyuldu.ArtıkLauraDeLoessian'ınyuzuolmuştu.Jason'unannesinin.Jackgozlerinibirdaha kırpıştırdı, yine kendi annesini gordu. Annesi yirmi sekiz yaşındayken. Şakadananlamıyorsanbenneyapayım,dermişgibigülümserken.

Birreklâmpanosuydukarşısındaki.Tepesindedeyazılarvardı.'B'KATEGORİSİFİLMLERYILLIKÜÇÜNCÜFESTİVALİ

POİNTVENUTİ,CALİFORNIABİTKERSİNEMASI10-20ARALIK

KARŞINIZDABUYILLILYCAVANAUGH"Jack, annen," dedi Richard. Sesi dehşet içinde ve boguk çıkıyordu. "Bu rastlantı mı

yalnızca?Olamaz,değilmi?"Jack başını iki yana salladı. Hayır, rastlantı degildi. Onun gozlerini ayıramadıgı kelime,

tabii, KRALIÇE kelimesiydi. "Haydi gel," dedi Richard'a, "Hemenhemen geldik sanıyorum."ikisiyanyana,yolunyanısıraPointVenuti'yedoğruyürüdüler.

Page 430: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:38

YOLUNSONU

1Jack,Richard'ınçokmeyehazırduruşuna, terdenparıldayanyuzunebakıyorduyururken.

Çocukcagız kendini yalnızca irade gucuyle surukluyormuş gibiydi. Yuzunde ıslak gorunuşlubirkaçsivilcedahabelirmişti.

"İyimisin,Richie?""Hayır,kendimipekiyihissetmiyorum.Amayinedeyuruyebiliyorum,Jack.Benitaşımana

gerekyok."Başınıegdi,suruklenmeyisurdurdu. Jackodemiryoluveo istasyonla ilgilioncaanısı olan arkadaşının şu an gerçekten çok rahatsız oldugunu, çok acı çektigini, kendisininçektiginden bile fazlasını çektigini goruyordu. Bu yoldan, bu otlardan, bu zehirlisarmaşıklardan... ve en sonunda da, parlak renge boyanmışken hiç boyası kalmayankapkaranlıkbirbinadanötürü.

Bacagımbudalacabirtuzagasıkışmışgibihissediyorum,demiştiRichard. Jackbunuçokiyi anlayabiliyordu ama, yine de Richard kadar derinlemesine anlamasına imkan yoktu. Okadar anlayışa dayanamayacagını biliyordu. Richard'ın çocuklugunun bir dilimi, yakılarak,dağlanarakçıkarılmıştıiçinden.İçidışınaçekilmişti.Demiryoluylaoölüistasyontekbaşlarınayeterlerdi Richard'a. Oysa bu yetmiyormuş gibi, babası hakkında her yeni ogrendigi vekabullendigi şeylebirlikte, çocuklugununyeniyenikısımlarımahvoluyordu.Tıpkı Jackgibi,Richard'ın da butun hayatı Diyar'ın çizgileri çerçevesinde katlanıvermişti. Richard budeğişikliğehiçhazırdeğildi.

2TılsımkonusundaRichard'asoylediklerinindogruoldugunayeminedebilirdiJack.Tılsım

onlarıngeldiginibiliyordu.Jackdeonunvarlıgınınannesininresmiolanilanıgorduguandanitibarenhissetmeyebaşlamıştı.Şimdioduyguçokdahaguçluveacilbirhalegelmişti.Sankikilometrelerceotedebuyukbirhayvanuyanmış,homurtusutopragıtitretiyordu.Yadau kunhemenotesindekiyuzkatlıbirbinadakitumampullerbirandayanmış,çıkardıgıışıkyıldızlarısaklamaya başlamıştı... ya da birisi dunyanın en buyuk mıknatısını harekete geçirmiş, omıknatıs Jack'i kemerindeki tokadan, cebindeki bozuk paralardan, dişlerindeki dolgulardançekiyor, iyice kendine çekmeden rahat edemeyecekmiş gibi davranıyordu. O homurdananhayvan, o ani parlayan ışık, o mıknatıs ozlemi, hep birlikte Jack'in gogsunde yankılanıpdurmaktaydı.Orada,PointVenutitarafındabirşeyJackSawyer'iistiyordu.JackSawyer'inise

Page 431: STEPHEN KING PETER STRAUB

kendisinibukadarkuvvetleçagıranvarlıkhakkındatekbildigi,onunbuyukolduguydu.Kuçukbirşeyinbukadargücüolamazdı.Filkadar,kentkadarbirşeyolmalıydı.

Jackbukadarkocamanbirşeyinasılidareedebileceginiduşundu.Tılsımsihirlivekaranlıkbireskioteldehapisti.Herhaldeorayakonmasınınyansebebi,onukotuellerdenkorumaksa,yarı sebebi de, niyeti ne olursa olsun herhangi bir kimsenin onu idare etmesinin zorolmasıydı. Idareedeyimderken insanınyakendine,yadaTılsım'azararvermesi iştenbiledegildi. Jackkendisiniçagırankuvvetihissederken, inşallahTılsım'ın onundezayıfkalmam,diyeduaetmekteydi.

"Anlayacaksın, Rich." Jack bunuRichard'ın agzından duyunca şaşırdı. "Babambana oylediyordu,"diyedevamettiRichard."Anlayacakmışım.Anlayacaksın,Rich."

Jack,Richard'akaygılıgozlerlebakarak, "Oyle,"dedi. "Şimdikendininasılhissediyorsun,Richard?"

Agzının çevresindeki yaralara ek olarakRichard'ın alnı da sivilcelerin arasına serpilmişkırmızılekelerle,çıkıntılarladolmuştu.Biryıgınbocekkendileriniderisininaltınagommuşlergibigorunuyordu.JackbiraniçinRichard'ıokulunda,kendisipencereyetırmandıgızamankihaliyleduşundu.Gozlugu gozunde, kazagı pantolonunun içine sokulmuş,duzenliRichard.Oçocukbirdahageridönecekmiydiacaba?

"Halayuruyebiliyorum,"dediRichard."Amaacabaonumudemekistiyordu?Anlayacagımşeybumuydu..."

Jack,"Yüzündedeğişiklikvar,"dedi."Birazdinlenmekistermisin?""Hayır.Okaşıntılarıhissedebiliyorum.Sırtımdadavarsanıyorum.""Birbakayım."Richardyolunortayerindedurdu,kopekgibi itaatkardavrandı.Gozlerini

yumdu, agzından soluk alıp vermeye başladı. Alnındaki, şakaklarındaki kırmızı benekleralevlendi. Jack onun arkasına geçti, ceketini ve kirli gomleginin etegini kaldırdı. Sırttakibenekler daha kuçuktu. O kadar şiş degildi. Richard'ın zayıf omuzlarından beline dogruyayılıyordu.İsilikgibibirşeydi.

Richardmoralibozukbiçimdeiççekti."Sırtındadavaramakötüdeğillerpek,"dediJack."Sagol." Richard soluk aldı, başını kaldırdı. Tepede gri gokyuzu sanki dunyanın uzerine

çokebilecekmişkadaragırgorunuyordu.Okyanuskayalardagumburdedi."Aslındabirikimilvaryok,"dediRichard."Yürürüm."

"Gerektigi zaman seni sırtımda da taşırım." Jack bu sozle Richard'ın yakında yinedermansızkalacağınainandığınıaçığavurmuşoluyordu.

Richard başını iki yana salladı, gomlegini tekrar pantolonunun içine sokmak içinbeceriksizbirçabagösterdi."Bazensanki...bazensankiyapamazmışımgibigeliyor..."

"O otele girecegiz, Richard," dedi Jack. Richard'ın kolunu tutmuş, onu adım atmayazorluyordu. "Sen ve ben. Birlikte. Girince ne olacak, hiç duşunemiyorum ama sen ve bengireceğizoraya.Bizidurdurmakiçinkarşımızanedikilirsedikilsin.Bunuunutmasakın."

Page 432: STEPHEN KING PETER STRAUB

Richard ona yarı korku, yan minnet dolu bir bakışla baktı. Jack o anda Richard'ınyanaklarındaçıkmayahazırlananyenikızarıklıklarıngolgesinidegorebildi.Kendisini çekipduranogücübirdahahissetti.KendisiRichard'ınasılçekiyorsa,tıpkıöyle.

"Babamı demek istiyorsun," dediRichard. Gozlerini kırpıştırdı. Aglamamaya çalışıyorduama,heyecanbütünduygularınıbüyütmekteydi.

"Herşeyidemekistiyorum,"dediJack.Bupekdedoğrusayılmazdı."Haydi,gidelim,dostum.""Amabennezamananlayacagım?Bazışeylerihiç..."Richardsavunmasızgozlerinitekrar

kırpıştırdı.Jackonunçevreyibulanıkgörmekteolduğunuhatırladı."Dahaşimdidenanladıklarınepeyarttı,Richie,"dediarkadaşına.Bir an için Richard'ın yuzunde yurek burkan acı bir gulumseme belirdi. Anlamak

istedigindençokdahafazlasıanlatılmıştıona.Jackdeoanda,keşkeThayerokulundangeceyarısı tek başıma kaçsaydım, diye duşunuyordu. Richard'ınmasumlugunu koruma donemiçok gerilerde kalmıştı artık. Eger eskiden oyle bir ihtimal vardıysa tabii. Jack'in goreviningerekli bir parçasıydı Richard. Guçlu ellerin yuregine sarıldıgını hissetti. Jason'un elleri.Tılsım'ınelleri.

"Gidiyoruz,"dedi.Richardyineaynıtempodayürümeyebaşladı."PointVenuti'debabamıgöreceğiz,değilmi?"diyesordu.Jack,"Senikollayacağım,koruyacağım,Richard,"dedi."Sürüsensinşimdi.""Ne?""Kimsesanabirzararveremeyecek.Senyeterkikaşınakaşınaöldürmekendini."Richard yururken kendi kendine mırıldandı. Elleri kızarık şakaklarına dogru yukseldi,

ovaladı, ovaladı. Ara sıra parmaklarını saçlarının arasına daldırıyor, kopek gibi kaşıyordukendini.Kısmîrahatlama,homurdanmasınayolaçıyordu.

3RichardgomleginikaldırıpsırtındakikaşıntılarıgosterdiktenazsonrailkDiyaragaçlarını

gorduler. Otoyolun kara tarafında yetişmiş bir agaçtı ilki. Kara dalları ve biçimsiz, kalıngovdesi,kızılyapraklızehirlisarmaşıklarınarasındanyukselmişti.Budakdelikleriyagoz,yaagız gibi açıktı çocukların karşısında.Dibindeki sarmaşık yaprakları ruzgar esiyormuş gibihışırdıyor, kıpırdıyordu. "Haydi, karşıya geçelim." Jack arkadaşının agacı gormemişolabilecegini umuyordu. Arkadan yapraklar arasında kıpırdayan koklerin çıkardıgı hışırtısesleriduyuluyorduhâlâ.

Birçocukmuo?Çocukolabilirmioradaki?Belkideçoközelbirçocuk?Richard'ın elleri yine şakaklarınadogruuçtu.Yanaklarındaki yeni kızarıklıklarbir korku

ilmimakyajınabenziyordu.LilyCavanaugh'uneski ilmlerindenbirindeçocukcanavarrolune

Page 433: STEPHEN KING PETER STRAUB

çıkmışgibiydi.Jack,Richard'ınellerininüstündedekırmızılıklarbaşladığınıgördü."Gerçektenyürüyebilecekmisin,Richard?"diyesordu.Richard başını salladı. 'Tabii. Daha bir sure." Gozlerini kısıp yolun karşısına baktı. "Şu

normal bir agaç degil, degilmi?Omrumde boyle agaç gormedim.Kitaplarda bile. BuDiyarağacı,değilmi?"

"Korkarımöyle,"dediJack."DemekkiDiyarçokyakında,değilmi?""Herhaldeöyle""Yaniilerdebuağaçlardandahadagöreceğiz,değilmi?""Mademcevabınıbiliyorsun,neden soruyu soruyorsun?Off, Jason, ammadaaptalca laf.

Ozur dilerim, Richie... Galiba o agacı gormezsin diye umuyordum. Evet, herhalde ilerdeyenilerinederastlayacağız.Yanlarınafazlasokulmayalım."

GeçtikleriyerlerzatenDiyartarafındanişgaledilmişebenziyordu.Richard."Sırtımabirdahabakabilirmisin?"diyesordu.'Tabii." Jack gomlegin etegini tekrar kaldırdı. Canı inlemek istedi ama agzından ses

çıkarmamayı başardı. Richard’ın sırtı sıcaklık verecek kadar kızgın kırmızı şişliklerledolmuştu."Birazdahakötü,"dedi.

"Banadaöylegelmişti.Birazdiyorsun,ha?""Biraz."Az sonra Richard krokodil bir bavula benzeyecek, diye duşundu Jack. Ya da Fil Adamın

oğluna.***

Ilerde iki agaç birleşiyordu. Govdeleri birbirinin çevresinde donuyor, ama sevgiden çokşiddet ifade ediyordu. Jack hızla yururken oraya baktı. Govdelerin kabugunda kendilerinedogru açılmış agızların kufurler ya da opucukler yollamakta oldugunu hissetti. Koklerinbirbirine surtundugunu duydugundan ise emindi. "ÇOCUK! BIR ÇOCUK VARORADA! BIZIMÇOCUKORADA!"

Dahaakşamaçokvardı.Amahavakaranlık,puslu,eskibirgazetefotografıgibikumluydu.Tanınmaz otlar kaplıyordu otoyolun kara tarafını. Hiç çiçekleri yoktu. Yaprakları da azdı.Birbirine dolanmış yılanlara benziyorlar, dizel yakıtı gibi kokuyorlardı. Guneş ara sırabulutların arasından solgun bir alev gibi parlıyor, Jack'e eskiden gordugu bir Indianafotografınıhatırlatıyordu.OralardabiryerdenTılsımonugiysilerindenyakalamışgibiçekti.Mumkun olan tum dunyaların nexus'u. Richard'ı o cehenneme goturuyordu kendisi. OradaRichard'ınhayatı içintumgucuylemucadeleedecekti.Gerekirseayakbileklerindençekerekgotururdu Richard'ı. Richard da bunu hissetmiş olmalıydı. Bir yandan yanlarım, sırtımkaşırkenbiryandandaitirazetmedenyürüyorduçünkü.

Bunu yapacagım, dedi Jack kendi kendine. Cesaretlenmek için boyle soyledigini

Page 434: STEPHEN KING PETER STRAUB

farkedemedi.Birdüzinedeğişikdünyadangeçmekzorundabilekalsam,yapacağım.

4Yolun uç yuzmetre kadar ilerisinde bir grupDiyar agacı yol kenarına soyguncular gibi

dizilmişti. Jack karşı taraftan ilerlerken onların dolaşık koklerine baktı. Sanki bir iskeletikucaklıyorlardıtoprakta.Jackyutkundu,Richard'ıarkasındatasmaylaçekergibisurukleyerekhızlıadımlarlaoradangeçti.

5BirkaçdakikasonraJackSawyerilkdefaolarakPointVenuti'yigördü.

Page 435: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:39

POINTVENUTI

1Point Venuti çukurda kalmış bir yerdi. Tepenin okyanusa inen yamaçlarına sarılmış

gibiydi.Arkasındadahayuksektepelerkaranlıkgokyuzunedogruyukseliyordu.Buruşburuşdev illergibiydiler.Yoltahtaduvarlarınyanısırailerledi,sonrabirkoşeyidonuncedaruzunmetalbirbinagozuktu.Yafabrika,yadabirambarolmalıydı.Onunaşagısında,yamaçtaterasterasdahabaşkadepolarvebinalardavardı.Jack'inbaktıgıyerden,yolbirsuregozukmuyor,ancak karşı yamaca tırmanmaya başladıgı zaman tekrar ortaya çıkıyordu. Ordan SanFrancisco'yadogrudevamedipgitmekteydi.Yalnızcaambarlarınmerdivengibiinendamlarıvardı ortada.Yanlarında çitle çevrilmişotoparkyerleriyle, ta uzakta, sag taraftadadenizinkurşunı rengiyle. Yolun gorunen kısmında insan falan yoktu. En yakın fabrikanınpencerelerinde kimsenin başı gozukmuyordu. Boş park alanlarında tozlar uçuşmaktaydı.Point Venuti terkedilmiş bir yere benziyordu ama Jack biliyordu oyle olmadıgını. MorganSloat'lahempaları...yaniDiyar'dakiçuf-çufsavaşındansağkurtulanlar,GezginJack'le

MantıklıRichard'ıburadabekliyorolacaklardı.Tılsım,Jack'eseslendi,onuhızlıyurumeyezorladı."Eh,geldikişte,arkadaş,"deyipadımımattıJack.

PointVenuti'ninikiyenidikkatçekenyanıçokgeçmedengozeçarptı.Birincisi,birCadillaclimuzinarabanınarkatamponununyaklaşıkyirmibeşsantimlikucuydu. Jackarabanınpırılpırıl siyah boyalı oldugunu, tamponunun parıldadıgını, stop lambasının da bir ucunugorebildi.BununşoforlugunuyapanWolfinşallahHazırlıkKampıkurbanlarıarasındadır,diyegeçirdiiçinden.Sonraokyanusadogrubirkeredahabaktı.Grisularvurupduruyordukıyıya.Adımınınortayerindeykenambarbinasınındamındabirhareketdikkatiniçekti.GELBURAYAdiyeçagırdıonuTılsımomıknatısgucuyle.PointVenutisıkılanbiryumrukgibikuçulmuşebenziyordu. Ilerdebirdamın uzerindekaranlıkamarenksiz, ruzgargulubiçimindebirkurtbaşınındonmekteoldugunuancakgorebildi.Rastgele,saglısolludonupsonrapeşpeşeturlartamamlayan ruzgar gulune bakarken, kara oteli ilk defa gormekte oldugunu anladı. Depobinalarının damlarından, ilerki yoldan, kasabanın gorunmeyen kesiminden yanılmaz birduşmanlıkyukselmekteydi.Insanyuzundebirtokatgibihissediyorduoduşmanlıgı.DiyarşuandaPointVenuti'yedogrukanıyor,diyeduşunduJack.Gerçeklikpekincelmiştiburada.Kurtkafası anlamsız hareketlerle havada kıpırdıyor. Tılsım, Jack'i çekmeyi surduruyordu. GELBURAYAGELBURAYAŞIMDIGELŞIMDIŞIMDIGELŞIMDI...Jack,Tılsımınoinanılmazbiçimdedurmadanartançekmegucununyanındabirdesesioldugunu,kendisinebirşarkısoylemekteoldugunu hissetti. Sozleri ve ezgisi olmayan bir şarkı... ama başka kimsenin duyamadıgı,alçalanveyükselenbirşarkı.

Page 436: STEPHEN KING PETER STRAUB

TılsımbiliyorduJack'inorüzgârgülünügördüğünü.PointVenutibelkihemKuzeyhemdeGuneyAmerika'nınenyozlaşmış,en tehlikeliyeri

olabilir, diye duşundu Jack. Ama yine de kendisinin Agincourt oteline girmesine engelolamayacaktı. Richard'a dondu. Kendini bir aydan beri yalnızca dinlenip egzersizyapmışçasına enerjik hissetmişti bir anda. Arkadaşının durumuna karşı duydugu şokuyuzunde gostermemeye çalıştı. Richard da engel olamazdı ona.Mecbur kalırsa zorla iterdiRichard'ı o otelden içeri. Zor durumdaki arkadaşının, tırnaklarını saçlarının arasındangeçirişine,şakaklarını,yanaklarınıkaşıyışınabaktı.

"Buişiyapacagız,Richard,"dedi."Biliyorum,yapacagız.Kafamızaneleratarlarsaatsınlar,karşımızaneçılgınlıklarçıkarırlarsaçıkarsınlar,yapacağız."

"Dertlerimizinbizimlebaşlarıderdegirecek..."RichardfarkındaolmadanDr.Seuss'unbirsozunutekrarlıyordu.Durakladı."Benbaşarabilirmiyim,bilemiyorum.Dogrusubu,Jack.Ayaküstündebirölügibiyim."Jack'eacılıbakışlarlabaktı."Neoluyorbana,Jack?"

"Bilmiyorum ama bu olanları nasıl durdurabilecegimizi biliyorum." Içinden, inşallah budoğrudur,diyordu.

"Bunu bana babam mı yapıyor?" diye sordu Richard se il bir sesle. Ellerini şiş suratıuzerinden kaydırdı. Sonra gomlegini pantolonunun içinden çekti, karnındaki kızarıklıklarabaktı. Şişlikle dolu alan, Oklahoma haritası biçimindeydi. Belinden başlıyor, iki yanındanyukarı,hemenhemenboynunadogruuzanıyordu."Birturvirushastalıgıgibi.Babammıverdibuhastalığıbana?"

"Bilerekyaptığınısanmıyorum,Richie,"dediJack."Bununbiranlamıvarsatabii.""Yok,"dediRichard."Hepsigeçecek.SeabrookAdasıekspresiyolunsonunageldiartık."Richardonunhemen

yanındaydı. Jackbiradımattı,Cadillac'ınkuyruk ışıklarınınbiryanıpbirsondugunugordu,sonraarabaönedoğrukaydı,görünmezoldu.

Bu sefer surpriz saldın yapamayacaklardı. Cephane yuklu trenle bir çiti yarıp orta yeredalamayacaklardı. Ama Point Venuti'de herkes onların gelecegini biliyor olsa bile, yine deyolunadevamettiJack.Kendinizırhkuşanmış,sihirlikılıçtaşıyorgibihissetmekteydi.PointVenuti'de kimsenin ona zarar verecek gucu yoktu. En azından,Agincourt oteline varıncayakadaryoktu.YanındaMantıklıRichard'labirlikte,geliyorduJack.Herşeyiiyiolacaktı.Uçadımdaha atmadan, Tılsım'ın şarkısına uyan kasları onun kendini savaşa giden bir şovalye gibihissetmesini sagladı.Annesinin ilmlerindengelenbirhayaleuydurmuştukendini. Sanki atustundeydi. Başında geniş kenarlı bir şapka, kalçasında bir silahı vardı. Bu kasabayıtemizlemeyegidiyordu.

Idam Kentine Son Tren'di ilmin adı. Hatırlıyordu. Baş rollerde Lily Cavanaugh, ClintWalkerveWillHutchinsvardı.1960yapımı.Öyleolsunbakalım,diyedüşündü.

2DortbeşDiyaragacıilkboşbinalarınyanındatopraktankurtulmakiçinmucadeleverdiler.

Page 437: STEPHEN KING PETER STRAUB

Belki hep oradaydılar, belki de degildiler. Jack demin baktıgında onları gordugunuhatırlamıyordu.Amaoagaçlarıgormemek,suruhalindekiVahşikopeklerigormemeklebirdi.Köklerinintopraktakıpırdayışınıdinleyerekdepoyadoğru,yanındaRichard'layaklaştı.

“Bizimçocuk!BİZİMÇocuk.'""Yolunkarşıtarafınageçelim,"dediRichard'a.Onayardımetmekiçineliniuzattı.Karşı tarafa vardıkları andaDiyar agaçlarındanbiri gozle gorulebilecekbiçimdeuzandı.

Koklerinide,dallarınıdauzatıponlarıyakalamakistergibidavrandı.Çıtırdayandalveyılangibikok,ortaçizgiyioluşturansarıboyanın,sonradaasfaltınikinciyarısınınuzerindenaşıpçocuklaradoğruldu.JacksoluyanRichard'ıdirseğindenyakaladı,sonrakolundankavradı,hızlaçekti.

(BENIM BENIM BENIM BENIM ÇOCUK O! EVEETTTT!) Yırtılma sesine benzer bir seshavayıdoldurdu,JackbiraniçinOrris'liMorgan'ıgeçişyapıyorsandı.BurayageçipkarşısındaMorganSloatoluvermesinibekledi.Elindebirmakineliyle,alevmakinesiyle,ateştekızdırılmışkerpetenle, reddedilemeyecek son tekli ini yapan Morgan Sloat... ama Richard'ın o kedenkuduranbabasınınyerine,Diyaragacınıntepesiyolunortayerineçarptı,dallarıuzerindebirkeresekti,ölübirhayvangibiyanayuvarlandı.

"Ah,Tanrım,"dediRichard."Bizikovalamakiçinyerindençıktı."Jack de tam bunu duşunuyordu. "Kamikaze agaç," dedi içinden. "Galiba Point Venuti'de

işlerkızışacak.""Karaotelyüzündenmi?"'Tabii...amaTılsımyuzundende."Başınıçevirinceonmetrekadarilerdeikincibirdiyar

agacı gordu. Etobur agaçlardanbiri daha.Duzen karmakarışık olmuştuburada. Iyiyle kotu,aklakarabirbirinekarışmışgibiydi.

Jack konuşarak yaklaşırken gozlerini agaç kumesinden hiç ayırmıyordu. En yakındakiağacındallarımonlaradoğrueğişini,sesiniduymuşkadarkesinliklebilinçlendirdi.

BelkidebukasababaştansonakocamanbirOatley'dir,diyeduşunuyorduJack.Belkibunaragmen başaracaktı yine de. Ama ilerde oyle bir tunel gorurse asla girmezdi. Jack Sawyer.Elroy'unPointVenutikopyasıylakarşılaşmayıhiçmihiçistemiyordu.

"Korkuyorum," dedi Richard arkasından. "Jack, ya başka agaçlar da topraktan çıkarsaöyle?"

"Biliyormusun,agaçlarhareketlibileolsa,pekuzagagidemediklerinigozlemledim.Seningibibirşapşalbileherhaldebirağaçtankaçmayıbaşarır."

Yolun son donemecini alıyorlardı. Ambarları geçmiş, yokuş aşagı inmekteydiler. Tılsımsesleniyor, sesleniyordu. Jack sonunda virajı kıvrıldı, Point Venuti'nin geri kalan kısmınıkarşısındagördü.

Içindeki Jason kimligi yoluna devam ettiriyordu onu. Point Venuti belki bir zamanlarsevimli bir tatil kasabası olabilirdi ama o gunler çoktan gerilerde kalmıştı. Artık PointVenuti'nin kendisi bir Oatley tuneli olmuştu. Ve Jack de onun içinden geçmek zorundaydı.

Page 438: STEPHEN KING PETER STRAUB

Yolun çatlak, parça parça yuzeyi, Diyar agaçlarıyla çevrelenmiş yangından çıkma kulubeenkazlarınınarasındangeçmekteydi.Buevlerde,fabrikalarınişçileriyaşamışolmalıydı.Birikitanesi biraz saglamca kalmış, hepsinin ne mene evler oldugunu gosteriyordu. Yanmışotomobillerinçarpılmışkarkaslarıoradaburadayatıyordu.Hepsiniotburumuştu.AçıkdurantemellerdeDiyaragaçlarınınkokleriyavaşyavaşkıpırdamaktaydı.Kararmıştuglavetahtalarçarpılmıştı.Kırılmışbanyoküvetleri,borular...enkaz.Jack'ingözünebeyazbirparıltıiliştiamakoklerinaltındakibiriskeletinkemigioldugunuanlayıncahemenbaşınıçevirdi.Birzamanlarçocuklar bisiklete binerlerdi bu sokaklarda. Ev kadınları mutfaklarda bir araya gelir,ucretlerden, işsizlikten yakınırlardı. Erkekler bahçe yollarında arabalarım siler, cilalarlardı.Hepsigitmiş,yokolmuştuartık.Ilerdekibahçededevrilmişbirbahçesalıncagıduruyordu.Pasiçindeydi.Otlarınveçöplerinarasındanbacaklarıhavayauzanmaktaydı.

Kasvetligökyüzündekızılımsıışıklargözkırpıpsönüyordu.Yanık evlerin bulundugu iki blokluk alanın alt tarafında, bir boş kavşakta olu bir sokak

lambası asılı duruyordu. Onun berisindeki binanın duvarında AY! OY! ANNEMI ÇAGIRIN!sozleri okunuyor, bir vitrinde bir otomobilin ucu gorunuyordu. Yangın buradan oteyeyayılmamıştı ama Jack keşke yayılsaydı diye geçirdi içinden. Point Venuti zatençurumekteydi.Yangınçurumekteniyiydiyine.Yansıkopmuşbirilanınasıldıgıilkdukkanbirkitapçıydı.TEHLIKELIGEZEGENKITABEVI.SonraÇayveSempatiçayhanesi,Ferdy'ninsaglıkbesinleridukkanı.Jackpekazınınadınıokuyabiliyordu.Çogununboyalarıçoktansoyulmuştu.Dukkanlar kapalıydı. Tıpkı fabrikalar ve depolar gibi terkedilmişti. Jack durdugu yerdenvitrinlerin kırılmış oldugunu goruyordu. Içleri kara karaydı. Kaburgaları sayılan çıplak birkadın,otelintepesindekiruzgargulugibiagıragırdonuyorduçoplusokakta.Sarkıkmemeleri,kasıktuylerivardı.Yuzuturuncuyaboyanmış,saçlarıdaturuncuydu.Jackolduguyerdedurdu,boyalısuratlıdelikadınınkollarınıkaldırışını,bedeninidonduruşunu,solayagıylabirkopekleşinetekmeatışınıveopozdaheykelgibidonuşunuseyretti.PointVenuti'ninamblemiymişgibiopozdakalmıştıkadın.Ayagıyavaşyavaşyereinipbastı,vucuduolduguyerdeyavaşçadöndü.

Kadınıgeçtiklerindeyineboşdukkanlargorduler.Derkenanacadde,ailelerinyaşadıgıbircaddeyedonuştu.Yanieskidenailelerinyaşadıgı.Binalarınboyalarıyinedokuktu.Ufacık,ikikatlıevlerbellikibirzamanlarbeyazdıama,şimdiduvarlarıyazılarladoluydu.Gozunebiryazıilişti:ŞİMDİDENÖLÜSÜNdiyeyazılmıştı.Çoktanberivargibiydioyazıduvarda.

JASON; SANA IHTIYACIM VAR, diye seslendi Tılsım. Kullandıgı dil konuşma dilinin hemüstünde,hemaltındaydı.

"Yapamam,"diyefısıldıyorduRichardyanıbaşında."Jack,biliyorumyapamayacağımı."Bir dizi boyaları soyuk evden sonra yol yine yokuş aşagı inmeye başladı. Jack iki siyah

Cadillaclimuzininkuyruklarınıgordu.Anacaddeninikiyanındaydılar.Burunlarıyokuşaşagıçevrilmiş,motorları çalışır durumdaydı. Derken kara otelin ust kısmı Cadillac'ların ve se ilevlerinarkasındanortayaçıktı.Sontepeninardında,havadauçuyorgibiydi."Orayagiremem,"diyetekrarladıRichard.

"Bendahaşuagaçlarısagsalimgeçebilecegimizdenbileemindegilim,"diyekarşılıkverdiJack."Aceleetme,Richard."

Page 439: STEPHEN KING PETER STRAUB

Richardgaripbirsesçıkardı.Jackonunaglamaktaoldugunubirsaniyesonraanlayabildi.Kolunu Richard’ın omzuna attı. Manzaraya o otel egemendi. Orası kesindi. Otel, PointVenuti'ninsahibiydi.Uzerindekihavanında,altındakitopragında.Jackorayabakarkenruzgargullerinindegişikyonleredonmekteolduklarınıgordu.Kulelersivrikılıçlargibiyukseliyordugöklere.Agincourtgerçektendetaştanyapılmışabenziyordu.

Binyıllıktaştan.Ziftgibikara.Ustkatpencerelerininbirindebiranbirışıkparlayıpsondu.Jack'esankiotelkendisinegozkırpmışgibigeldi.SonundaJack'ibukadaryakınındagorunceiçiniçinegleniyordusanki.Biransonrakaranlıkbirgolgepenceredenuzaklaştı,sonradabirbulutunhayalidüştücama.

BinanıniçindebiryerdenTılsımyalnızJack'induyabildiğişarkısınadevamediyordu.

3"Galibabuyudu,"diyesoluduRichard.Otelinustkısmınıtepeninardındagorduguandan

bu yana, kaşınmayı unutmuştu. Yanaklarındaki şiş kızarıklıklarının arasından ve uzerindenyaşlar aşagıya kayıyordu. Jack onun gozlerinin hep şişlikler arasında kaldıgını gordu. ArtıkgozlerinikısmakistedigizamanbilegozlerinikısmakzorundakalmıyorduRichard."Imkansızama,oteldahaküçüktü,Jack.Eminimbundan."

"Şu anda hiçbir şey imkansız degil," dedi Jack. Aslında bu soze hiç gerek bile yoktu.Imkansızlıkların alanına çoktan geçmişlerdi. Agincourt oyle buyuk, oyle gorkemliydi ki,kasabanıngerikalanıylavahşicesineoransızduruyordu.

Karaotelinmimarısusupusu,okuleleri,oruzgargulleri,okupolaları,çıkıntıveoyuklarıburayı şaka havasında bir hayal gibi gosterecegi yerde, kotu bir yer gibi gosteriyordu. Birkabustu sanki. Bir tur Anti-Disneyland'a ait gibiydi; Donald Duck'un Huey'i, Dewey'i veLouise'yiboğazladığı,MickeyMouse'unMini'yivurduğubiryer.

"Korkuyorum,"dediRichard.JASONŞİMDİGEL,diyeseslendiTılsım."Bendenuzaklaşma,dostum.Yağdankılçekergibigireceğiz."JASONŞİMDİGEL!DiyarağaçlarıkümesiJackyaklaşırkenhışırdadı.Richard korkuyla bir adım geride kaldı. Jack içinden, belki de Richard artık onunu

goremiyor,diyeduşundu.Hemgozluguyoktu,hemdegozlerişişipgittikçekapanıyordu.Jackelini arkaya uzatıp Richard'ın elini tuttu, elinin ve bileginin ne kadar incelmiş oldugunufarketti.

Richardsendeleyerekilerliyordu.SıskabilegiJack'inelindealevalevdi."Neyaparsanyap,sakınyavaşlama,"dediJack."Yanlarındangeçelim,yeter."

"Yapamam,"diyehıçkırdıRichard."Seni taşıyayımmı? Ciddiyim,Richard. Bu iş çok daha kotuye gidebilirdi. Kampta onun

adamlarının o kadar çogunu temizlememiş olsaydık, elli adımda bir nobetçi çıkardıkarşımıza."

Page 440: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Benitaşırsanhızlıgidemezsin.Seniyavaşlatırım."YaşimdineyaptıgınısanıyorsunAv/diyeduşunduJack."Yanımdaolveyıldırımgibiatıl,

Richie,"dedi."Benüçdeyince.Tamammı?Bir...iki...üç!"Richard'ın koluna asıldı, agaçların onunden koştu. Richard sendeledi, soludu, sonunda

dogrulupduşmedenilerlemeyibaşardı.Agaçlarındiplerindentozbulutlarıyukseldi,topragınparçalanma sesleri duyuldu, dev boceklere benzer parlak yaratıklar dışarı ugradı. Kuçukkahverengibirkuşdiptekiotlarınarasındanhavalandı, ilhortumugibibirkokuzandı,onuhavadakaptı.

Birbaşkakok Jack'insolbilegineyoneldiamaulaşamadı.Govdeninkabugundakiagızlaruludu,haykırdı.

(SEVGİLİ?SEVGİLİÇOCUK?)Jack dişlerini sıktı, Richard Sloat'u oradan uzaklaştırmaya çalıştı. Agaçların tepeleri

sallanmaya, egilmeye başlamıştı. Kok toplulukları kendi bagımsız iradeleriyle hareketediyorlarmışgibiyolunortasındakiçizgiyeyonelmişlerdi.Richardtokezledi,yavaşladı,başınıçeviripJack'inöteyanındanuzananağaçlaradoğrubaktı.

"Yuru!" diye bagırdı Jack. Richard'ın koluna asıldı. Kızarıklıklar sımsıcaktı teninde.Richard'ıçekti.Çokfazlasayıdakök,ortaçizgiyiaşmış,sevinçleonlarayaklaşıyordu.

"Tanrım!"diyebağırdıRichard,"Jason!Beniyakaladı!Beniyakaladı!"Jackdehşetlebaktı, kokunucunun, korbir toprakkurdununkafası gibi kalkıpkendisine

baktıgını gordu. Kok havada tembel bir hareketle dondu, Richard'ın yanan koluna bir keredahasarıldı.Ötekiköklerdeyolunüzerindenonlaradoğrukayıyorlardı.

Jack,Richard'ıçekebildigikadarhızlaçekti,yirmisantimkadarmesafekazandı.Richard'ınkoluna sarılmış olan kok gerildi. Jack kollarını Richard'ın beline sardı, onu acımasızca geriçekti.Richardkorkunçbirçıglıkattı.Jackbiraniçinarkadaşınınkolununkoptugundan,omzuhizasındanayrıldıgındankorktu.AmaiçindenbirsesÇEK!diyordu.Topuklarınıyeregomdu,dahabilekuvvetliasıldı.

Ikisibirlikteneredeysekoklerinarasınadevriliyorlardı.Richard’ınkolunasarılantekkokkopmuştuçunku.Jackayaktakalmayıbirkaçadımgerilemesisayesindebaşardı.Richard'ıdaçekebilmekiçinbeldenikibuklumolmuştu.Boylelikleagaçlarıgeçtiler.Aynıanda,dahaoncededuyduklarıogaripsesduyuldu.BuseferJack'inRichard'akoşdemesigerekmedi.

En yakındaki agaç topraktan çıktı, yerleri sarsan bir gumburtuyle Richard’ın ancak birmetreötesinedevrildi.Ötekileryoladevrildiler.Köklerinihavadasaçgibisalladılar.

"Hayatımı kurtardın," dedi Richard. Yine aglıyordu. Şok ve korkudan çok, zayı lıktan veyorgunluktanağlıyordu.

"Şuandanitibarensırtımaalıyorumseni,"dediJacksoluksoluga.Egildi,Richard'ınsırtınaçıkmasınayardımetti.

4

Page 441: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Sana soylemem gerekirdi," diye fısıldadı Richard. Yuzu Jack'in boynuna dayanmış,yanıyordu.AgzıJack'inkulagınayakınyerdeydi."Bendennefretetmeniistememama,etsende seni suçlayamam. Sana soylemem gerekirdi, biliyorum." Agırlıgı hemen hemen hiçkalmamıştı.İçiboşalmışbirçuvalgibiydi.

"Neyi?"Jack,Richard'ısırtınıngenişyerineoturtmuştu."Babamıziyaretegelenadam...Hazırlıkkampında...vedolapta,"Richard'ınboşçuvalgibi

vucuduJack'insırtındatitredi."Sanasoylememgerekirdi.Amakendimebilesoylemiyordum."TenikadarsıcakolansoluğuJack'inkulağınıyaktı.

Jackduşundu.Tılsımyapıyorbunuona.Biransonraduşuncesiniduzeltti.Hayır,karaotelyapıyor.

BirsonrakitepedeburunlarıyokuşaşagıparketmişolanikiCadillac,çocuklarınagaçlarlamucadelesisırasındakaybolmuşlardıama,karaotelduruyordu.Jack'inileriyedogruattıgıheradımladabuyuyordu.Sıska,çıplakkadındaotelinkurbanlarındanbiriolmalıydı.Dukkanlarınonunde gosterisine devam ediyordu. Puslu havada minik kırmızı ışıklar dans ediyor, gozkırpıp yok oluyordu. Zamandiye bir şey yoktu.Ne sabahtı, ne ogleden sonra, ne de gece...zamanın Lanetli Topraklarındaydılar. Agincourt oteli taştan gibiydi. Oysa Jack onun taştanolmadıgınıbiliyordu.Tahtaları kalsi iyeolmuş, kalınlaşmış, kendikendinekararmıştı. Içtendışadogrukararmıştı.Pirinçruzgargullerindekurt,karga,yılanveJack'intanıyamadıgıdairedesenler vardı. Ters ruzgarladonupduruyorlardı. Pencerelerdenbirkaçı Jack'i uyarırcasınaparıldadı.Amabelkidehavadaki kızıl ışıkların yansımasıydı o.Tepenindibini veotelin altkatını hala goremiyordu. Kitapçıyı, çayhaneyi ve yangından kurtulan oteki dukkanlarıgeçmedendegöremeyecekti.MorganSloatneredeydi?

Zaten tum karşılama komitesi neredeydi? Jack, Richard'ın incecik bacaklarını daha sıkıkavradı. Tılsım'ın kendisini çagıran sesini yine duymuştu. Kendi içinde daha saglam, dahagüçlübirbenliğinşahakalktığınıhissetti.

"Söylemediğimiçinbendennefretetme..."dediRichardsesisönüpkaybolurken.JASON;GELBANAGELŞİMDİ!Jack,Richard'ınbacaklarınasarılıp,birzamanlarbirçokevinbulunduguyanmışalanıgeçti.

DiyarağaçlarıfısıldaşıpkıpırdadılaramaJack'eulaşamayacakkadaruzaktaydılar.Boş sokagın ortasındaki deli kadın dondu, çocukların tepeden aşagı yaklaştıgını gordu.

Oldugu pozda dondu, gozlerini Jack'e dikti. Bir an, serap gibi gorundu kadın. Gerçekolamayacakbirşeydi.Açlıktanolmekuzere,çalısaçlı,turuncusuratlıbirkadın.Derkenbirdenfırlayıp karşı kaldırımdaki isimsiz dukkanlardan birine daldı. Jack sırıttı. Aslında farkındadeğildiama,birzaferduygusu,zırhlıbiriyilikduygusuiçinedoluponudaşaşırttı.

"Oraya gerçekten girebilecek misin?" diye soludu Richard. Jack, "Şu anda her şeyiyapabilirim,"diyekarşılıkverdi.

O otelde hapis duran şarkı sesli nesne emretse, Richard'ı sırtında ta Illinois’ye kadargerisingeri taşıyabilirdi. Içindeyemdenbirkararlılıkuyandı,duşundu:Burasıçokkaranlık,çünkübütünbudünyalarburadaüstüstegelmiş,birfilmeüçfotoğrafçekilmişgibiolmuş.

Page 442: STEPHEN KING PETER STRAUB

5Point Venuti halkını daha gormeden hissetti. Ona saldırmayacaklardı. Jack demin deli

kadınındukkanakaçıpsaklandıgınıgorduguandaeminolmuştubundan.OnuseyrediyorduPoint Venuti halkı. Pencerelerin gerisinden, çardakların altından, boş odaların arkasındanbakıyorlardıona.Korkuylamı,öfkeylemi,yoksaçaresizliklemi,orasınıpekanlayamıyordu.

Richardsırtındauyuyakalmış,yadabayılmıştı.Kesikkesiksoluyordu.Jackkopekleşininçevresindendolandı,kitapçınınvitrinininbulunmasıgerekenyerebaktı.

Ilkgozuneçarpanşey,yeresaçılmışbiryıgınhipodermikenjektoroldu.Duvarlardakikitapra ları esner gibi bomboştular. Dukkanın karanlık gerisinde bir hareket hissetti. Iki kişikaranlıkta belirdi. Ikisinin de sakalı vardı. Ince uzun, çıplaktılar. O kadar sıskaydılar ki,tendonlarıipgibifırlaktı.Dortdeligozunaklarıparıldadı.Ikiadamınbirisırıtıyordu.Birtekeli vardı. Ereksiyonhalindeydi.Buolamaz,diyeduşundu Jack.Neredeydi adamın oteki eli?Arkasınabaktı.Oradabiryığınbeyazkol,dolaşıkhaldeyatıyordu.

Jackötekidükkânlarınvitrinlerinebakmadıamaogeçerkengözleronuizledi.Azsonraikikatlıkuçukevlerinonundengeçiyordu.ŞIMDIDENOLUSAYILIRSINyazısıyan

duvardaydı.Pencerelerebakmayacağınadairkendikendinesözverdi.Bakamazdı.Turuncusaçlıturuncusuratlarbiraltkatpenceresindenbakıyordu.Bitişikevdenbirkadın,"Yavrum,"diyefısıldadı.'TatlıyavrumJason."BuseferbaktıJack.

Şimdidenolusayılırsın.Kadınkırıkpencereninhemenyanındaydı.Memebaşlarınasokulmuşzincirlerisallayıpşakırdatıyor,yanyangulumsuyordu. Jackonunboşgozlerinebaktı,kadınellerinisarkıtıpkararsızbirhareketlepenceredençekildi.Zinciraşağıyasarktı.

Odalarınarkalarından,kirişlerinarasından,teraslarınaltlarındangözleronuizliyordu.Otelkarşıdaydı.Amatamonlarınhizasındadegildi.Yolkıvrılmışolmalıydı.Agincourtşu

andasolundakalıyordu.Deminkikadargorkemlimiydi?IçindekiJasonparıldadı,karaotelinçokbüyükolmasınarağmen,pekdedağgibiolmadığımgördü.

GEL SANA ŞIMDI IHTIYACIM VAR, diye şarkı soyledi Tılsım. HAKLISIN; GORUNMEKİSTEDİĞİKADARDABÜYÜKDEĞİL.

Son tepenin dorugunda durup aşagıya baktı. Oradaydılar, evet. Hepsi. Kara otel deoradaydı.Tumuyle.Amacadde,plajınkumlarınadogruiniyordu.Kumlarbeyazdı.Aradarengikaçmışdişlergibikayalargorunuyordu.Agincourt ilerde,birazsolda,şahlanmışduruyordu.Okyanus tarafında koca bir dalgakıran vardı. Denize dogru epey uzun bir mesafeyeuzanıyordu. On tarafında, uzun bir sıra halinde bir duzine kadar siyah limuzin arabadurmaktaydı. Bazıları tozlu, bazıları ayna gibi pırıl pırıldı. Hepsinin motoru çalışırdurumdaydı.Beyazegzozpuskurtuyorlardı.FBIajanlarıgibisiyahtakımgiymişadamlarçitinyanındailerigeridolaşıpsankinobettutuyordu.Ellerinigozlerinesiperetmekteydiler. Jackadamlardan birinin yuzunden parıldayan iki kırmızı ışıgı gorunce içgudusel olarak yanaçekildi, evlerden birinin duvarı ardına saklandı. Adamın durbunle baktıgınıbilinçlendiremedenhareketegeçmişti.

Page 443: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bir iki saniye boyunca herhalde tepenin dorugunda apaçık gozukmuştu. Bir anlıkdikkatsizlikneredeyseyakalanmasınayolaçacaktı.Solugunusaldı,duvaradayanıpomuzlarınıdinlendirmeyeçalıştı.Richard'ısırtındayükseltipdaharahatbirpozagetirmeyeuğraştı.

Neyse, kara otele deniz tarafından yaklaşması gerektigini biliyordu hiç degilse artık.Demekkigörünmeksizinkumsalainmekzorundaydı.

Tekrar dogruldugunda, evin koşesinden aşagıya dogru baktı. Morgan Sloat'un sayısıazalmış ordusu ya limuzinlerde oturuyor, ya da çit boyunca geziniyordu. Jack bir çılgınlıkânındaKraliçe'ninyazsarayınıhatırlayıverdi.Oradaykendeböylebirtepededurmuş,rastgeledolaşan insan kalabalıgını seyretmişti. Şimdi nasıldı orası acaba? Kendisine tarih oncesikadareskigelenogun,gorunumdebirduzen,birhuzurvardı.Şimdiodabozulmuşolmalıydı.Biliyordu Jackbunu.Osmondokocaçadırpavyondakiher şeyiyonetiyorolmalıydı. Içeriyegirmehakkınasahipolanlar,başlarınıçeviriphızlıadımlarlagiriyorolacaklardı.YaKraliçe?Beyazyataktakiotanıdıkyüzühatırlamadanedemiyordu.

Jack'inyuregibirandadonargibioldu.Pavyondakihastakraliçeninhayaligeriplanakaydı.GozununonundeSunlightGardenerbelirdi.Kırbacıelindeydi.Deniztarafındanesenruzgaraksaçlarını uçurup guneş gozlugunun camlarına indiriyordu. Jack bir an adamın o çurumuşlosyonkokusunudaduyargibioldu.Beşdakikaboyuncasolukalmayıunuttu.Duvarındibindeoylece durup baktı. Kırbaçlı adam, siyah elbiselilere emirler haykırıyor, dans adımlarıyladonuyor, Jack'in goremedigi bir şeyi parmagıyla gosteriyor, hareketinden belli, pek debeğeniyordu.

Jacksolukalmayıhatırladı."Ilginç bir durumla karşı karşıyayız, Richard," diye mırıldandı. "Canı istedikçe iki kat

büyüyebilenbirotelvarkarşımızda.Önündededünyanınendeliadamıduruyor."Jack'inuyuyorsandığıRichard,"...lermaş..."gibibirşeymırıldanıpJack'işaşırttı."Ne?""İlerimarş,"diyefısıldadıRichardçokzayıfbirsesle."Yürü,ahbap."Jackelindeolmadanguldu.Birsaniyesonra,evlerinarkasındandikkatleaşagıya,kumsala

doğruiniyor,yüksekotlarınarasındanplajaulaşmayaçalışıyordu.

Page 444: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:40

SPEEDYKUMSALDA

1Tepenin etegine varınca Jack otların arasına yatıp emeklemeye başladı. Richard'ı bir

zamanlar sırt çantasını taşıdıgı gibi taşıyordu. Yuksek otların bittigi yere gelince, karnınınuzerinde surunurken dikkat kesildi. Tam karşısında aşagı yolun obur tarafında, kumsalbaşlıyordu. Grimsi kumlardan, havanın ve ruzgarın etkisiyle hırpalanmış yuksek kayalarfırlamıştı.Grimsisukopurerekkıyıyavuruyordu. Jackyolunsol tarafınadogrubaktı.Otelinbirazötesinde,plajyolununiçtarafında,dilimlenmişdüğünpastasınabenzereski,yıkıkdökükbirbinavardı.Tepesindekiyazınınortasıdokulmuşancakbellihar leriokunuyordu:KINGSLATEL.KinglandMotel, diye hatırladı Jack.Morgan Sloat'un kara oteli seyretmek için ogluylabirlikteyerleştigiyer.Beyazbirhayalyolundahaotesindekıpırdadı.BuSunlightGardener'di.Besbellisiyahelbiseliadamlarınıazarlıyor,ellerini tepenin uzerinedogrusallıyordu.Benimburaya indigimi bilmiyor, diye duşundu Jack. Adamlardan birinin saga sola bakarak plajyolunda ilerledigini gordu. Gardener bir kesin komut hareketi daha yaptı, Ana Caddenindibine parketmiş limuzin, otelden uzaklaşıp siyah elbiseli adama dogru gitti, ona paralelolarakilerlemeyebaşladı.AdamAnaCaddeninkaldırımınavardığıandaceketinindüğmeleriniaçtı,omuzaskılığındanbirtabancaçıkarıpelinealdı.

Limuzin'lerde suruculer başlarını çevirip tepenin uzerine dogru baktılar. Jack şansınaşukretti. Beş dakika daha geç kalsa, tabancalı Wolf, şarkı soyleyen varlıga ulaşma ugrunayaptığıbuyolculuğusonaerdirecektidemek.

Otelin yalnızca iki ust katım gorebiliyordu. Bir de damda deliler gibi donen pirinçyaratıkları. Yer hizasından baktıgı için otelin onundeki dalgakıranın da yedi sekizmetreyekadaryükseldiğinigörebiliyordu.Kumlarıgeçipsuyadoğruilerlemekteydi.

ŞIMDI GEL ŞIMDI GEL diye seslendi Tılsım. Kelimeleri kelime degildi ama, iziksel birçabuklaşmayıemrediyordu.

Tabancalı adam artık gorunmuyordu. Suruculer hala tepeye, o Wolf un Point Venutidelilerinedogruyurumekteolduguyerebakmaktaydılar.SunlightGardenerelindekiboruyuagzınagoturupkukredi."Bulonu!Bulunmasınıistiyorum!"Borusunubirbaşkasiyahlıadamaçevirdi."Sen!Beyinsiz!Sokagınoburyanınasenbak...okotuçocugubul...enkotuçocugu..."Sesiazalırkenikinciadamsokağınöbürkaldırımınageçti.Elindetabancasıhazırdı.

Jackelinegeçebileceken iyi fırsatınbuoldugunuanladı.Kimseplajyolunabakmıyordu.Hiç kıpırdamayan Richard'a, "Sıkı tutun," diye fısıldadı. "Koşma zamanı." Bacaklar uzerineyukseldiginde, Richard'ın sırtının otlar uzerinde gorunebilecegini biliyordu. Iki buklum

Page 445: STEPHEN KING PETER STRAUB

otlardanfırladı,plajyolunaadımınıattı.BirkaçsaniyesonraJackSawyerplajkumlarıuzerindeyuzukoyunyatmaktaydı.Richard'ın

bir eli omzuna sımsıkı sarılmıştı. Jack ayaklarıyla kendini ite ite ilerliyordu. Ilk kayalarınardına varmak amacındaydı. Oraya varınca hareketi kesti, başını ellerine dayayıp yattı.Richard sırtında bir yaprak kadar ha ifti. Hızlı hızlı soluyordu. Deniz ancak altı yedimetreilerdeydi. Jack hala Sunlight Gardener'in, adamlarının beceriksizligini, yeteneksizligini ilanedenbagırtılarınıduyabilmekteydi.ÇılgınsesiAnaCaddedeiniminiminliyorduTılsımJack'iilerlemeyeçağırıyor,çağırıyor,çağırıyordu.

Richardsırtındanyuvarlanıpdüştü."İyimisin?"Richard incecik elini kaldırıp parmaklarını alnına degdirdi. Baş parmagını da yanagına

dayadı."Herhalde.Babamıgörebiliyormusun?""Henüzdeğil.""Amaodaburada.""Herhalde.Oyleolmalı."Kingsland,diyeduşunduJack.MorganSloatomoteldeolmalıydı.

Yedi yıl once sık sık kullandıgı motelde. Jack birden Morgan Sloat'un yakında oldugunukuvvetlehissetti.Onunyerinibilmeksankiekbirgüçverdiçocuğa.

"Eh, onun için kaygılanma." Richard'ın sesi kagıt kadar inceydi. "Yani, benim onakaygılandığımıdüşünüpkaygılanma.Benceöldüo.Jack."

Jack arkadaşına yeni bir telaşla baktı. Richard gerçekten deliriyor muydu yoksa? Ateşiolduğukesindi.TepeninüzerindenSunlightGardener,"YAYILIN!"diyebağırdıborusuyla.

"Yanisence..."Jack o sıra bir başka ses daha duydu. Gardener'in o keli komutunun altına saklanıp

fısıldayanbirses.Yantanıdıkbirsesti. Jackosesin tınısını,kadansınıhementanıdı.Kiminsesioldugunuanlayamadan once,bununkendisinirahatlatanbirsesoldugunuanladı.Artıkyakınması,plankurmasıgerekmiyordu.Herşeyyolunagirecekti.Sesinsahibinitanıyamadanöncebuduygularvardıiçinde.

"JackSawyer,"diyetekrarladıses."Butarafa,evlât."SpeedyParker'insesiydi."Benceoyle,"dediRichardoarada.Şişgozlerinitekrarkapadı,dalgalanılkıyıyaattıgıbir

cesedebenzedi.Bence babam olu, demek istiyordu Richard. Ama Jack'in aklı arkadaşının

sayıklamalarındançokuzaktaydı."Butarafa,evlât,"diyebirdahaseslendiSpeedy.Çocuksesinsukenarındakiyuksekkayalargrubundangeldiginianladı.Sularokayalarınuçtebirinekadarvarıyor,yalnızüstleridışardakalıyordu.

"Speedy,"diyefısıldadıJack."Evet,öyle.Osersemlersenigörmedenburayagel,olurmu?Arkadaşınıdagetir."

Page 446: STEPHEN KING PETER STRAUB

Richardhalakumdasırtustuyatıyordu.Elleriniyuzunekapamıştı."Haydi,gel,Richie,"diyefısıldadıJackonunkulağına."Kumsalınbirazilerisinegitmemizgerek.Speedyburada."

"Speedy mi?" diye fısıldadı Richard da. Oyle yavaş bir sesle fısıldadı ki Jack zorlukladuyabildi.

"Bir dost. Şuradaki kayaları goruyor musun?" Richard'ın başını tutup biraz kaldırdı."Onlarınarkasında.Obizeyardımedecek,Richie.Şuandayardımadaçokihtiyacımızvar."

"Pekgöremiyorumaslında,"diyeyakındıRichard."Öyledeyorgunumki...""Sırtımaçıkyine."Arkasınıdondukumahemenhemenyamyassıuzandı,Richard'ınkolları

onunomzunasarıldı,zayıfbiçimdetutundu.Jackkayanınkenarındanbaktı.Plaj yolundanSunlightGardener,KinglandMotel'edogru

yuruyor,biryandansaçlarınıduzeltiyordu.Karaotelkorkunçbirşahlanışhalindeydi.Tılsımyine agzını açtı, Jack Sawyer'e seslendi. Gardenermotelin kapısına varınca durdu, iki elinibirdensaçlarındangeçirdi,başını ikiyanasalladı,birdenolduguyerdedondu,uzunbirsıraoluşturanlimuzinleredogruyurudu.Borusunukaldırdı."HERONBEŞDAKIKADABIRRAPOR!"diye kukredi. "GOZCULER... BIR BOCEK KIPIRDADIGINI GORSENIZ BANA HABER VERIN!CİDDİYİM...HEMDEÇOK!"

Gardeneruzaklaşıyordu.Başkaherkesonabakmaktaydı.Tamzamanıydı.Jackarkasındakikayayabirtekmevurupfırladı,Richard'ınsıskakollarınasarılıpegildi,kumsalboyuncakoştu.Ayaklarııslakkumlarısıçratıpduruyordu.UçbirleşikkayademinSpeedyilekonuşurkençokyakında gibi gelmişti ama, şimdi sanki yarım mil ilerdeymiş gibi oldular. Aradaki mesafekapanmak bilmiyordu. Sanki o koşarken kayalar da geriliyordu. Jack arkasından silah sesiduymayı bekledi. Oncemermiyimi hissedecekti, yoksa sesimi duyacaktı? Yere duşmedensesiduyacakmıydı?Sonunda uçlukayagrububuyudu,buyuduve Jackorayavardı.Kendiniyüzükoyunyereattı,koruyucukayalarınardınadoğrukaydı.

"Speedy!" Her şeye ragmen, sesi hemen hemen guluyordu. Ama renkli bir battaniyeninyanına oturup sırtım kayaya dayamış olan Speedy'i gorunce guluşu bogazında kurudu,umudunundayansıyokoldu.

2SpeedyParker'in durumuRichard'danbile beterdi.Hemde çokdahabeter. Yuzu çatlak

çatlak gorunuyordu. Jack'e dogru başım salladıgında çocuk Speedy’nin de umutsuzluguonayladıgınıhissetti. Speedyeski, kahverengibir şortgiymiş,başkadabir şeygiymemişti.Tümcildifenahaldehastaydı.Sankicüzzamdı.

"Otur, Gezgin Jack," diye boguk, çatlak bir fısıltı çıktı Speedy'nin agzından. "Duymangerekençekşeyvar,onuniçinkulağınıiyiaç!"

"Nasılsın?"diyesorduJack."Yani...Tanrım...Speedy,seniniçinyapabilecegimbirşeyvarmı?"

Richard'ıyavaşçakumlarınüzerinebıraktı.

Page 447: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Dedigimgibikulagınıaç.Speedyiçinkaygılanıpdurma.Şuhalimlepekdeiyidegilimama,sen yapacagını başarırsan yine iyi olabilirim. Kuçuk arkadaşının babası verdi bu hastalıgıbana... kendi ogluna da vermiş gorunuşe bakılırsa. Bizim Bloat, oglunun o otele girmesiniistemiyor.Amasenonuorayagötürmelisin,oğlum.Tekçarebu.Yapmakzorundasın.

Speedy, Jack'lekonuşurkenarasırasolupkaybolurgibioluyor, sonra tekrarbeliriyordu.Jack'iniseiçindenbagırıpaglamakgeliyordu.Wolf olduguzamanbilebukadaristememiştiağlamayı."Biliyorum,Speedy,"dedi."Anlamıştımonu."

"Aferinoglum."Yaşlıadambaşınıyanaegdi,Jack'idikkatlesuzdu."Sensinistenen,okesin.Yolsenideğiştirmiş,üzerindeizbırakmışbakıyorum.Beklenensensin.Yapacaksın."

"Annemnasıl,Speedy?"diyesorduJack."Lütfensöylebana.Hâlâsağ,değilmi?""Ilkfırsattaonatelefonedipiyioldugunuduyabilirsin,"diyekarşılıkverdiSpeedy."Ama

onceonualmangerek,Jack.Çunkuegeralamazsanannenolur.KraliçeLauradaoyle."Speedyzorlukladogruldu,yuzunuburuşturdu,dikleşti."Bak,sanasoyleyeyim.Saraydahemenhemenherkes umut kesti ondan. Olu diye gozden çıkardılar onu." Yuzunde bir tiksinti okundu."Morgan'dankorkuyorlar.ŞimdidenonabaglılıkyeminietmezlerseMorganonlarınderisiniyuzer,biliyorlar,Lauracançekişirken.AmaDiyar'ınuzakyorelerindeOsmondgibiikiayaklıyılanlardolaşıyor,halkaonunçoktanoldugunusoyluyorlar.Oolurse,GezginJack,oolurse..."Mahvolmuş yuzunu çocugunkine yaklaştırdı. "O zaman iki dunyada da dehşet başlar. Karadehşet.Senannenetelefonedebilirsin.Amadahaönceonualmangerek.Mecbursun.Tekumutonda."

Jack'inonanedemekistediğinisormasıgerekmiyordu."Anladığınasevindim,evlât."Speedygözlerinikapadı,başımkayayadayadı.Birsaniyesonragozleritekraraçıldı."Kaderler,yazgılar,meseleorada.Seninsandıgından

dahafazlayazgılar.Rushtonadınıhiçduydunmu?Herhaldeduymuşsundurbuncazamanda."Jackbaşınısalladı."ButunbuyazgılargetirdiannenitaAlhambraoteline,GezginJack.Benoturmuşbekliyor,

sonundaseninorayageleceginibiliyordum.BurayadaTılsımçektiseni,evlat.Jason.Oadıdaduymuşsundursanırım."

"Obenim,"dediJack."OhaldeTılsım'ıal.Sanabukuçukşeyigetirdim.Birazyardımıolur."Battaniyeyiyorgun

birhareketlekaldırdı. Jackonun lastiktenyapılmışoldugunu,battaniyeolmadıgınıozamanfarketti.

Onu Speedy'nin yanık gibi gorunen ellerinden aldı. "Ama otele nasıl girecegim?" diyesordu."Çittengiremem,Richard'ıtaşıyarakdayüzemem."

"Şişirşunu."Speedy'ningözleriyenidenkapandı.Jackdeminbattaniyesandığışeyiaçtı.Bacaksızbiratabenzerşişirmesaldı.'Tanıdınmı onu?" dedi Speedy'nin sesi. Bu halinde bile, o seste ozlem dolu bir ha i lik

vardı."Seninleikimizkaldırmıştıkonubirsüreönce.Sanaisimlerinöneminianlatmıştım."

Page 448: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack birden hatırladı. Speedy'i gormeye gelmişti o gun. Onu atlıkarınca atlarıyla birsundurmadabulmuştu.Bayandanyararlanacaksınamaguceneceginisanmamçunkuonuaitolduguyerekoyuyorsun.Şimdibusozdedahagenişbiranlamkazanmıştı.Jack'inkafasındabilmeceninbirparçasıdahayerineoturdu."GümüşTay,"dedi.

Speedyonagozkırptı.Jack'iniçinde,hayatındakiherşeyinonubunoktayagetirmekiçinkomplokurduğuyolundabirduyguuyandı."Arkadaşıniyimi?"

"Sanırım." Jack tedirgin bakışlarla Richard'a baktı. Richard yan donmuş, kesik kesiksoluyordu.Gözlerikapalıydı.

"Mademkiöyle,şişirGümüşTay'ı.Oçocuğuneolursaolsunyanındagötürmekzorundasın.Odaplanınbirparçası."

Speedy'nincildibuaradadahadabozulmuştu.Kulrenginedonuşuyordu.Jacklastikatınşişirmimemesiniağzınaalmadanönce,"Sanabiryardımımolabilirmi,Speedy?"diyesordu.

'Tabii.PointVenuti'dekieczaneyekoş,birşişekaşıntımerhemial."Speedybaşınıikiyanasalladı."SenSpeedyParker'enasılyardımcıolabileceginibiliyorsun,evlat.Tılsım'ıal.Benimtekihtiyacımolanyardımo."

Jackmemeyeüfledi.

3Kısabirsuresonratıkacımemeyetakıyordu.Atşişinceyaklaşıkyuzyirmisantimboyunda

olmuştu.Sırtıanormaldenecekkadargenişti."Richard'ı buna bindirebilecek miyim, bilemiyorum," dedi. Yakınıyor degildi. Yalnızca

yükseksesledüşünüyordu."O emirleri yerine getirmeyi başaracak, Gezgin Jack. Sen onun arkasına otur. Onu tut,

yardımet.Tekgerekenbu."GerçektendeRichardkendinikayalarıngolgesineçekmeyibaşarmış,açıkduranagzından

düzenlisoluklaralıpvermeyebaşlamıştı.Belkiuyuyordu,belkiuyanıktı.Jackeminolamadı."Peki,"dediJack."Odalgakıranıngerisindeiskelefalanvarmı?""Iskeleden iyisi var, Jacky. Dalgakıranın arkasına geçmeyi basardın mı, sutunları

goreceksin. O otelin bir kısmını suyun tam uzerine yapmışlar. Sutunların arasında birmerdivengoreceksin.Richard'ımerdivendençıkar.Kendiniarkabalkondabulacaksın.Buyukpencerelervarorada.Haniaslındakapıolanpencereler.Onlardanbiriniaçıncakendiniyemeksalonunda bulacaksın." Speedy gulumsemeyi başardı. "Yemek salonuna girince sanırımTılsım'ınkokusunualacaksın.Ondansakınkorkma,oglum.Osenibekliyor...uysalkopekgibigelecektireline."

"Şuadamlarınpeşimdengelmesinineengelleyebilir?""Of,onlarkaraotelegiremez."Speedy'ninyuzununherçizgisindenokunananlam,Jack'in

bubudalalığındantiksindiğinigösteriyordu.

Page 449: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Onubiliyorum.Sudaykendemekistedim.Nedenpeşimdensandallafalangelemesinler?"Bu sefer Speedy acılı, ama gerçek bir gulumseme ifadesine ulaşmayı başardı. "Sanırım

nedenini goreceksin, Gezgin Jack. Bloat'la adamları sudanuzak dururlar, hii, hii. Şimdi onakaygılanma.Senyalnızsöylediklerimihatırlaveonualmayabak,anladınmı?"

"Gidiyorum bile." Jack kayalara yaklaştı. Niyeti kenarından kara oteli ve plaj yolunugozetlemekti.Gorunmedenyoluaşmayı,gorunmedenSpeedy'ninyanınavarmayıbaşarmıştı.HerhaldeRichard'ıbirkaçmetreçekipsuyaulaştırmayı,atınsırtınabindirmeyidebaşarırdı.Siyahelbiselibiradam,KinglandMotel'inenkazınınkapısındançıkmaktaydı.Jackonunkaraotelebakmamayaçalıştığınıgörüyordu.

Birıslıkbaşladı.Kadınçığlığıkadartizveısrarlıydı."Atıl!"diyefısıldadıSpeedyboğukbirsesle.Jack başını kaldırdı, otluk yamacın tepesinden siyah elbiseli bir adamın olanca gucuyle

duduk çalıp parmagıyla da kendisini gostermekte oldugunu gordu. Adamın siyah saçlarıomuzlarındadalgalanıyordu.Saçlar,elbise,guneşgozlugu...hepsisiyahtı..OlumMelegigibibirşeydiadam.

"ONUBULDUN!BULDUN!"diyebagırdıGardener."VURONU!BANAKELLESINIGETIRENKARDEŞİMİZEBİNDOLAR!"

Jack kayaların ardına tekrar sindi. Yarım saniye sonra bir kurşun kayanın on tarafınaçarpıpsekti,peşindendesesigeldi.Neyse,onuartıkogrenmişoldum,diyeduşunduJack.BiryandanRichard'ınkolunasarıldı,onaraftadogruçekti.Demekoncedevriliyorsun,patlamayısonraduyuyorsun.

"Şu anda gitmen gerek," dedi Speedy telaşla. "Otuz saniye sonra çok daha fazla silahpatlayacak.Mumkunoldugukadaruzunsuredalgakıranınardındakal, sonrabirden fırlavegeç.Alonu,Jack."

Jack, Speedy'ye kaygıyla bakarken ikinci kurşun da kayadan sekti. Jack, Richard'ı raftınonuneitti,onunyeleyehemensarılacakkadaraklıbaşındaoldugunugoruncesevindi.Speedysagelinihavayakaldırdı.Hemel sallamış,hemdeonlarıkutsamışoluyordu. Jackdizleriyleraftıitti,hemenhemensuyadegecekkadaryanaştırdı.Duduksesitekrarçınladı.Jackayagakalktı,raftsuyaaçıldığındaohâlâkoşuyordu.Kendiniraftaçekerkenyarıbelinekadarıslandı.

Dalgakırana dogru son hızla ilerlemek için ellerini kurek gibi kullanıyordu. Ucunavardığındaköşeyidöndü,apaçıksudayinesonhızlailerlemeyeçalıştı.

4Bundan sonra artık Jack tum dikkatini kulaçlarına verdi. Morgan'ın adamları Speedy’yi

oldurursekendisininneyapacagınıduşunmemeyeçalıştı.Otelinaltdireklerinevarmalıydı,okadar.Birkurşunsuyadaldı.

Jack'inbirbuçukmetrekadarsolundansularfışkırttı.Dalgakırandandaikincibirkurşununsektiğiniduydu.Otümgücüylekulaçlamayadevametti.

Page 450: STEPHEN KING PETER STRAUB

Nekadaroldugunuhiçbilmedigibirzamangeçti.OndansonraJackraftınyanmaindi,oyleyuzmeyebaşladı.Budurumdabacaklarıyladamakasyapabiliyor,salıdahahızlıitebiliyordu.Gozukmeyen bir akıntı onu amacına dogru itmekteydi. Sonunda sutunlar gozuktu. Yuksek,uzerikabuk tutmuş sutunlardı.Tahtadandılar.Telefondiregi kadarkalındılar. Jack çenesinisudan kaldırdı, suya uzanmış kara otelin buyuklugunu gordu. Sag tarafa baktı ama Speedyyerindenkıpırdamamıştı.Yoksakıpırdamışmıydı?KollarıdegişikgorunuyorduSpeedy'nin.Belkide...

Yıkılmak uzereolankuçukevlerinotluyamacındabirhareketoldu. Jackbaktıgındadortsiyah elbiselinin kumsala inip koşmaya başladıklarını gordu. Rafta bir dalga çarptı, onuneredeyse Jack'den ayıracak gibi oldu. Richard inledi. Iki adam parmaklarıyla Jack'igösteriyorlardı.Dudaklarıkıpırdamaktaydı.

Ikincibiryuksekdalgasalısalladı,JackSawyer'ide,salıdatekrarkumsaladogruitecekmişgibioldu.

Dalga,diyedüşündüJack.Nedalgası?Salınburnutekrarinişyaptıgında,burununuzerindenbaktı.Balıkolamayacakkadariri,gri

birsırtsularıniçinegomulmekteydi.Kopekbalıgımı?Jacksuyuniçindeçırpmaktaolduguikibacagını duşundu. Başını suya soktu. Puro biçiminde, dişli bir beyazlıgın kendisine dogrugeldiğinigörmektenkorkuyordu.

Öylebirşeygörmedi.Amagördüğüdeonuyeterinceşaşırttı.Sıgmışgibiduransuyun içibirakvaryumkadardoluydu.Amabalıklarnormalboydave

normalbiçimdedegildi.Buakvaryumdayalnızcacanavarlaryuzuyordu. Jack'inbacaklarınınaltındadevboyda,olaganustuçirkinhayvanlarladolubirhayvanatbahçesivardı.Herhaldesuderinleştiginden beri salın altındaydı onlar. Suyun her yanı kalabalıktı çunku. Wol larıkorkutan yaratık, uç metre kadar ilerledi. Yuk katarı kadar uzundu. Jack bakarken sudanyukseldi. Gozlerini orten saydam bir zar açılıp kapandı. Uzun bıyıkları agzının hemenuzerinden işleniyordu.Agzıasansorkapısıgibiydi.YaratıkJack'inyanındankayıpgeçti,sulardamlayanburnunuhavayakaldırdı.TüylüprofiliNeandertalAdam'abenziyordu.

Bloat'laadamlarısudanuzakdurur,demiştiSpeedy.Gülmüştüde.Tılsım'ıkaraotelekapatanguçherneyse,onunyanlışinsanlarınelinegeçmemesiiçinbu

yaratıkları buraya getirmişti. Speedy de bunu biliyordu. Yaratıkların koca govdeleri raftıitiyor, sutunlaradahada yaklaştırıyordu.Amadalgalar yuzunden Jack kıyıda olupbitenleridoğrudürüstgöremiyordu.

Bir ara yukseldiginde Sunlight Gardener'in, saçları arkasında uçarak çitin yanındadurdugunu, kocaman bir tufegi Jack'in başına nişanladıgını gordu. Sal o sıra dalgalararasındaki çukura gomuldu, kurşun Jack’in başının uzerinden geçti, sesi duyuldu. Gardenerikinci kere ateş ettiginde balıga benzer uç metre boyunda bir yaratık kurşunu yedi, tekhareketleyuvarlandı,tekrarsuyabattı.Jackonunvucudununyantarafındaaçılankocadeligigordu. Bir dahaki yukselişinde Gardener kumsalda koşuyordu. Besbelli Kingsland Motelegitmekteydi.DevbalıkJack'içaprazlamasütunlaradoğruitmeyisürdürüyordu.

Page 451: STEPHEN KING PETER STRAUB

5Bir merdiven demişti Speedy. Jack terasın altına girer girmez loş ışıkta onu aramaya

başladı.Kalındirekleryosunlarla,denizkabuklarıylakaplanmıştı.Dortsırahalindeydiler.Egermerdiven,buterasyapılırkenkonmuşsa,belkideşimdikullanılmazhalegelmişti.Zatenuzeriyosunvekabuklakaplıbirtahtamerdivenigormekdekolaydegildi.Direklereskihallerindendahakalındışimdi.Jackkollarınıraftıngerisinesardı,uzerinetırmanmakiçinokalınkuyrugukullandı.Sonraurpererek,titreyerekıslakgomleginindugmeleriniaçtı.Richard'ınverdigi,birnumaraküçükgömlek.Onuraftınüzerineattı.Pabuçlarısudazatenayağındandüşmüştü.Islakçoraplarını da çıkardı, gomlegin uzerine attı. Richard raftın on tarafındaydı. Dizleri bukuk,kendisiöneeğikti.Gözlerinide,ağzınıdakapatmıştı.

"Merdiveniarıyoruz,"dediJack.Richardbusözüanladığınıbaşınınbellibelirsizbirhareketiylebelirtti."Merdivendençıkarabilirmisindersin,Richie?""Belki,"diyefısıldadıRichard."Eh,buralardabiryerdeolmalı.Belkibudireklerdenbirinetakılıdır. Jack ikieliylesuları

kulaçladı,raftıilksıradakiikidireğinarasınagetirdi.Tılsım'ın çagrısı artık surekliydi. Jack'i raftan alıp taraçaya konduracak kadar da guçlu

gibiydi.Birinciveikincisıradireklerarasınagirdiler.Tepelerindeterasınkaranlıgıvardıartık.Burada da tıpkı dışardaki gibi, havada minik kırmızı kıvılcımlar parlayıp sonuyordu. Jacksaydı:Dort sıra direk vardı.Her sırada beş tane.Merdiven yirmi yerdenbirinde olabilirdi.Terasaltınınkaranlığında,odireklerinarasında,kendinilabirenttegibihissediyorduinsan.

"Bizi vurmadılar," dedi Richard yamyassı bir sesle. Sanki "Dukkanda ekmek kalmamış,"dermişgibitonsuzsöylüyordubunu.

"Biraz yardım aldık." Richard'a baktı. Dizlerinin uzerinde yıgılmıştı Richard. Yardımsızdünyadaçıkamazdıomerdiveni.

"Birdireğegeliyoruz,"dediJack."Eğildebiziit,olurmu?""Ne?""Direğetoslamamızıönle,"diyetekrarladıJack."Haydi,Richard.Yardımınaihtiyacımvar."Işe yaradı. Richard sol gozunu araladı, sag elini raftın kenarına dayadı. Kalın direge

yaklaşırlarkençarpmamakiçinsoleliniuzattı.Birdendirektekibirşeyşrakdiyesesçıkardı.Richardhomurdandı,eliniçekti.Sankibirağızkapanmıştı."Neydio?"dediJack.Richard'ıncevapvermesinegerekyoktu.Çocuklarınikisidedireklere

sarılmışsalyangozabenzeryaratıklarıgorduler.Onlarındagozlerikapalıydı.Agızlarıdaoyle.Jackellerinisuyadaldırdı,raftıdireğinçevresindendolaştırdı.

"Ah,Tanrım,"dediRichard.Odudaksızağızlardadişlerdevardı.'Tanrım,dayanamı...""Dayanmakzorundasın,Richard."dediJack."KumsaldaSpeedy'ninnedediginiduymadın

mı?Şimdiyekadarbelkideölmüştüro,Richard.Ölmüşse,bizotelegirebilelimdiyeöldü."

Page 452: STEPHEN KING PETER STRAUB

Richardgözleriniyinekapamıştı."Omerdivendençıkabilmekiçinkaçsalyangozoldurmekzorundakalırsakkalalım,yinede

çıkacaksın,Richard.Hepsibu.Bukadar.""Allahbelanı versin," dediRichard. "Benimle boyle konuşman gerekmez.Bıktımbu zart

zurtundan. Merdivenden çıkacagımı biliyorum... nerede olursa olsun. Yalnız dayanabilirmiyim, onu bilemiyorum. Canın cehenneme." Richard bu konferansı gozleri kapalı olarakvermişti.Bitirdiğizamanbinzorluklagözleriniaçtı."Deli,"dedi.

"Sanaihtiyacımvar.""Deli.Nasılsa çıkacagımmerdiveni, eşek kafalı." "Ohalde, bulalımmerdiveni." Jack raftı

önedoğruitti.Birsonrakisırayadoğru.Vebirdenmerdivenigördü.

6Merdivenen içteki ikisıradireginortayerinde,dosdogruaşagıya iniyordu.Tepesindeki

karanlık dikdortgen golge, yukarda terasa açılan bir kapak oldugunu gostermekteydi.Karanlıktahayaletgibiydimerdiven.Ancakgörünüyordu.

"Işimiz iş, Richie," dedi Jack. Raftı dikkatle direkler arasından geçirirken çarpmamasınaozengosterdi.Diregetutunmuşyuzlercesalyangozumsuyaratıkdişlerinigosterdiler.Birikisaniye içinde at raftın kafası suyun altına dogru batmaya başladı. Jack en alt basamagıyakalamak uzere uzandı. 'Tamam," dedi. Once ıslak gomleginin kolunu basamaga bagladı,sonraoburkoluatınkuyrugunadolayıpdugumledi.Neyse,bariraftburadaolacaktıdonuşte.Tabiioteldensagkurtulabilirlerse.Jack'inagzıbirdenkuruyuverdi.Tılsımşarkısoyluyor,onuçagırıyordu.Raftın uzerindedikkatleayagakalktı. "Oncesen,"dedi. "Bu işkolayolmayacak.Amasanayardımedeceğim."

"Seninyardımınaihtiyacımyok."Richardayagakalkarkenonedevrilirgibioldu, ikisinindesularadüşmesineramakkaldı.

"Yavaşol.""Yavaşoldemebana."Richardikikolunuaçıpkendinidengeledi.Agzınıbuzmuştu.Soluk

almayakorkuyordu.Önedoğrubiradımattı."İyi.""Eşek."Richard sol ayagını kıpırdattı, sag kolunukaldırdı, sag ayagını one getirdi. Artık

elleriylemerdiveninenaltbasamağınıtutabilirdi.Sağgözünüiyicekısmıştı."Gördünmü?""Iyi,"dedi Jack. Ikielinikaldırıpbeşparmagınıaçmış, izikselyardımtekli iyleRichard'ı

incitmekistemediğinianlatmayaçalışıyordu.Richard elleriyle merdivene asıldı, ayakları one kaydı, raftı da çekti. Bir saniye sonra

suların uzerinde asılı kaldı. Raftın alttan kayıp gitmesine yalnızca Jack'in bagladıgı gomlekengeloldu.

"İmdat!"

Page 453: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Ayaklarınıgeriçek."Richarddenileniyaptı,tekrardikdurdu.Hızlıhızlısoluyordu."Yardımedeyim,tamammı?"'Tamam."Jack rafta emekleyipRichard'ın onunegeçti.Buyukbirdikkatle ayagakalktı.Richard iki

eliyle alt basamaga sarıldı, Jack ellerini Richard'ın sıska kalçalarına dayadı. "Seni yukarıkaldırmaya çalışacagım. Ayaklarınla tekme atmamaya çalış. Kendini yukarı çekip dizini altbasamaga basmaya bak. Once ellerinle bir ust basamagı tut." Richard tek gozunu açmayaçalıştıvebaşardı.

"Hazırmısın?""Asıl."Raft onekaydı ama Jack,Richard'ı o kadaryukarıya itti ki, dizini ilkbasamagabasması

kolaylaştı. Sonra Jackmerdivenin iki yanına sarıldı, kollarının ve bacaklarının gucuyle salıdengelemeyeugraştı.Richardhomurdanıyor,otekidizinidebasamagabasmayaugraşıyordu.Çabucakyapabildi.İkisaniyesonraRichardSloatmerdivendeayaktaydı.

"Dahayukarıçıkamam,"dedi."Galibadüşeceğim.Öylehastayımki,Jack.""Birbasamakdaha,lütfen.Ondansonrasanayardımedebilirim."Richard ellerini yorgun yorgun kıpırdattı. Jack terasın altına dogru bakıyor, merdiven

boyunun belki on metre olabilecegini duşunuyordu. "Şimdi ayaklarını kıpırdat. Lutfen,Richard!"

Richardöncebir,sonraötekiayağımikincibasamağabastı.Jack ellerini Richard'ın ayaklarının iki yanına dayayıp basamagı kavradı, asıldı, kendini

yukarı çekti. Raft altta yarım daire çizerek dondu ama Jack artık dizlerini ilk basamagadayamayıbaşarmıştı.Raft Jack'in gergingomleginebaglı durumda, tasmalı kopekgibi ilerigeridolandı.

MerdiveninuçtebirinegeldiklerindeJackbirkolunuRichard'ınbelinedoladı,karasularadüşmesiniengellemeyeçalıştı.

Sonunda dikdortgen kapak Jack'in başının uzerinde gorundu. Jack, Richard'a sarıldı.Richard'ın başı baygın gibi Jack'in omzuna dayandı. Jack arkadaşının da, merdivenin deçevresindenkolunuuzatıpkapagıyokladı.Yaçivilerlekapatılmışsa?Amakapakhemenaçıldı,kut diye terasın uzerine devrildi. Jack sol kolunuRichard'ın koltuk altlarından geçirdi, onukaranlıktanyukarıya,terastakideliğinüsttarafınaçekti.

Page 454: STEPHEN KING PETER STRAUB

AraBölüm

SLOATBUDÜNYADA

Kingsland Moteli yaklaşık altı yıldır boştu. Uzun sure boş kalan binaların çogu gibi,ku lenmişvesararmışgazetekagıdıkokuyordu.BukokubaşlangıçtaSloat'urahatsızetmişti.Çocuklugunda anneannesi evlerinde olmuştu. Sloat'ların. Dort yıl hasta yatmış, sonundaolmeyibaşarmıştı.Işteonunolumkokusudatıpkıboyleydi.Sloatbukokuyuistemiyordu.Buanılarıdaistemiyordu.Buonunenbüyükzaferdakikasıydıçünkü.

Amaartıkonemiyoktu.Jack'inHazırlıkKampınaerkengelmesiyleortayaçıkanoçiledençıkana kayıpların da onemi yoktu. Onceki telaş ve kaygıları artık sinirli bir heyecanadonuşmekteydi. Başı egik, dudakları kıpırdanarak, gozleri pırıl pırıl, odada dolaşıyordu.Richard'labirlikteeskidenkaldıktanodaydıbu.Bazenelleriniarkasındakenetliyor,bazenbiryumrugunu oteki avucuna indiriyor, bazen kel kafasını okşuyordu. Çogu zaman,universitedeyken yaptıgı gibi geziniyordu odada. Yumrukları sıkılı, avuçlarına gorunmezçivilerbatabata.Midesibirekşiyor,birhafifliyordu.

Dananınkuyruğukopacaktı.Yo,hayır.Fikirdoğru,cümleyanlıştı.Kopmayok,birleşme,bütünleşmevardı.Herşeybirleşiyordu.Richard artık oldu. Oglum oldu. Oyle olmak zorunda. Lanetli Topraklardan canını ancak

kurtardıamaAgincourt'tandünyadasağçıkamaz.Oldu.Bukonudakendinihayallerekaptırma.Onu JackSawyer oldurdu.Bunun için canlı

canlıgözlerinioyacağımonun."Amaonubendeöldürdüm,"diyefısıldadıMorganolduğuyerdebirandurarak.Birdenbabasıgeldiaklına.GordonSloat,Ohio'daLutheranmezhebindenbirpapazdı.Morgantumçocuklugunuosert

vekorkuvericiadamdankaçarakgeçirmişti.SonundadaYale'ekaçmıştı.DahaliseninikincisınıfındaykenkafasınatakmıştıYale'i.Bununnedenleriarasındabirtaneçokonemlisivardı.Zihni bunukabul etmiyordu ama, ruhununderinliklerinde gomuluydu oneden.Orası kaba,taşralıbabasınınaslagelmeyecesaretedemeyecegibiryerdi.EgerbabasıYaleUniversitesineadımınıatmayacesaretederse,birşeyolacaktıona.Oşeyinneoldugundan liseliSloatpekemindegildi...amaHainSihirbazınustuneDorothybirkovasuattıgındasihirbazaneolduysa,ona benzer bir şeydi kesinlik. Ve bu sezgileri galiba dogru çıkmıştı. Babası hiç ayagınıbasmamıştı Yale'e.Morgan'ın o okuldaki ilk gunlerinden itibaren, babanın ogul uzerindekigücüzayıflamayabaşlamıştı.Bubiledeğerdioçabalara.

Page 455: STEPHEN KING PETER STRAUB

Amaşimdi, yumrukları sıkılı, tırnakları yumuşakavuçlarınabatarakdururkenbabasınınsesiniduyuyorduİnsankendioğlunukaybediyorsa,budünyadanekazanırki?

Bir an o boş motel kokusu, anneanne kokusu, olum kokusu doldu burun deliklerine.Boğulurgibioldu.MorganSloat,Orris'liMorgankorkuyordu.

Nekazanmışolur...İyiçiftçilikkitabıdiyorki,insankenditohumunuhiçbirşeyuğrunafedaetmemeli...İnsannekazanır...Oinsanlanetlenir,lanetlenir,lanetlenir......eğerkendioğlunukaybederse...Leşkokanbadana.Kıyıkoşede tozhalinegelen farepisliklerininkokusu.Deliler.Deliler

vardısokaklarda.İnsannekazanır...Birdencevapzihnindebelirdi."Dunyayı kazanır!" diye haykırdıMorgan çurumekte olan odanın içinde. Gulerek tekrar

dolaşmayabaşladı."İnsandünyayıkazanır...Jasonaşkına,dünyadayeterzaten!"Bir yandan guluyor, bir yandan adımlarının hızım arttırıyordu. Çok geçmeden sıkılı

yumruklarınıniçindenkanlardamlamayabaşladı.***

Ondakikakadarsonrakapıyabirarabagelipdurdu.Morganpencereyeyurudu,SunlightGardener'inCadillac'tanfırladığınıgördü.

Birkaç saniye sonra adam iki yumruguyla kapıyı dovuyordu. Uç yaşında bir çocuguno kelenipyerleriyumruklamasıgibi.Morganadamıniyicefıttırmışoldugunugordu,acababuiyimi,yoksakötümü,diyedüşündü.

"Morgan!"diyehaykırdıGardener."Kapıyıaçın,Efendim!Haberler!Haberlerimvar!"Seninhaberlerininhepsinibendurbunumlegordum.BirazdahavurkapıyaGardener.Ben

debirkararavarayım.Deliolmaniyimi,yoksakötümü?Iyi,diyekararverdiMorgansonunda.Indiana'daGardenerenkritikandapanigekapılmış,

Jack'in hakkından gelmeden kaçmıştı. Ama bu andaki yas onu tekrar guvenilir bir kimseyapıyordu.EgerMorgan'ınbirkamikazepilotunaihtiyacıvarsa,SunlightGardeneruçagailkatlayanolurdu.

"Kapıyıaçın,Efendim!Haberler!Haberler!Ha..."Morgankapıyıaçtı.KendideçokheyecanlıolmasınaragmenGardener'egosterdigisurat

sonderecesakindi."Yavaşol,"dedi."Yavaş,Gard.Birdamarınçatlayacak.""Otelegittiler...kumsal...kumsaldaykenateşettikonlara...sersemler ıskaladı...suda,diye

duşundum...sudaavlarızdedim...osıraderinlerinyaratıklarıyukseldi...tufegindurbununden

Page 456: STEPHEN KING PETER STRAUB

gördüm...OkötüçocukMERCEĞİMDEYDİ...sonra...yaratıklar...tıpkı...tıpkı...""Sakinol,"diyeavuttuonuMorgan.Kapıyıkapadı, içcebindenşişeyiçıkardı,Gardener'e

uzattı.Okapagınıaçıpikikocayudumiçti.Morganbekledi.Yuzuiyilikdoluvesakindi.Amaalnınınortasındabirdamaratıyor,elleribiraçılıpbirsıkılıyordu.

Otele gitmişlerdi demek. Morgan o boyalı, kafalı ata benzer gulunç raftı durbunuylegörmüştü.

"Oglum," dedi Gardener'e. "Jack onu rafta bindirirken sag mı yoksa olu mu oldugunuadamlarıngörebilmişlermi?"

Gardenerbaşınıikiyanasalladı...amagozlerineyeinandıgınıbelliediyordu."Kimsekesinbilmiyor,Efendim.Bazılarıkıpırdadığınıgördükdiyorlar,bazılarıdakıpırdamadıdiyorlar."

Onemiyok.Ozamanolmemişolsabileşimdiolmuştur.Obinadabirsolukaldımıcigerleripatlar.

Gardener'inyanaklarıviski renginedonuşmuştu.Gozleridoluyordu.Şişeyigerivermedi.Oylecetutupdurdu.Sloat'agorehavahoştu.Oneviskiistiyordunedekokain.Bindokuzyuzaltmışlardadendiğigibi,doğalsarhoştuoşuanda.

"Başındananlat,"dediMorgan,"Busefersözlerintutarlıolsun."Gardener'inMorgan'a ilk soylediklerinde eksik olan tek şey yaşlı zencinin de kumsalda

olduguydu. Morgan onu da neredeyse tahmin edecekti. Ama Gardener'in sozlerine devametmesineizinverdi.Gardener'insesiavutuyorduonu.Öfkesiçokzindeleştiriciydi.

GardenerkonuşurkenMorganelindeki seçenekleri sonbir kere aklındangeçirdi, oglunudenklemindışınaattı,atarkenufacıkbirpişmanlıkzonklamasıduydu.

Insannekazanır?Dunyayıkazanırveodayeter...yadabudurumda,dunyaları.Başlangıçtaiki tane. Zamanla daha çok. Istersem hepsini yonetebilirim... Evrenin Tanrısı gibi bir şeyolabilirim.

Tılsım.BuTılsım...Anahtarmı?Hayır.Yoo,hayır.Obir anahtardegil, bir kapı.Kilitli bir kapı.Kendisiyle kaderi arasında.Okapıyı açmak

degil, yok etmek istiyordu. Tumuyle, ebediyen yok etmek, bir daha asla kapanmamasınısağlamakistiyordu...kilitlenmesiisehiçsözkonusuolmayacaktıartık.

Tılsımkırılınca,bütünodünyalarkendisininolacaktı."Gard!"dedi,odadatekrardolaşmayakoyuldu.Gardeneronabaktı.Gözlerisorusorargibiydi."İNSANNEKAZANIR?"deyiverdiMorganşenbirsesle."efendim...anlayamadım..."Morgantamonunkarşısındadurdu.Gozleriçakmakçakmaktı.Yuzukırışıklıklarladoluydu.

Page 457: STEPHEN KING PETER STRAUB

Dahadakırıştı,Orris'liMorgan'ınyüzüoldu,sonratekrarMorganSloatoldu."Dunyayıkazanır,"dediMorgan.ElleriniOsmond'unomuzlarınadayadı."Dunyayıkazanır

vedünyadayeter.""Efendim, anlamıyorsunuz," dedi Gardener, Morgan'a bir deliye bakar gibi bakıyordu.

"Sanırım içeriye girdiler. ONUN oldugu yere. Onları vurmaya çalıştık ama yaratıklar...derinlerinyaratıkları.,yukseliponlarıkorudu.TıpkıIyiÇiftçilikKitabındayazılıoldugugibi...eğeriçeriyegirdilerse..."Gardener'insesigiderekyükseliyordu.Nefretveyeisdoluydu.

"Anlıyorum,"dediMorganonuavuturcasına.Seside,yuzudesakinlemişti.Amaellerihalasıkılıp açılıyor, sıkılıp açılıyordu. Avuçlarının kanı da yerdeki halıya damlamaya devamediyordu.Ku lenmişhalıya."Evvet,anladım,hemdenasıl!" Içeriyegirdilervebenimoglumbirdahaaslaçıkmayacak.Sendeoğlunukaybettin,Gard.Şimdidebenkaybettim."

"Sawyer!"diyeuludaGardener."JackSawyer!Jason!Olanet..."Peşindenbiryıgınyakasıaçılmadıkkufursıraladı,bunubeşdakikakadarsurdurdu.Jack'e

her iki dilde kufur etti. Sesi titriyor, uzuntu ve o ke tutuyordu.Morgan oylece durup onunboşalmasınıbekledi.

SonundaGardenersoluksoluğasusupşişedenbiryudumdahaaldı.Morgankonuştu.'Tamam!Bendendealbirokadar!Şimdidinle,Gard...dinliyormusun?""Dinliyorum,Efendim."Gardener/Osmond'ungözleridikkatdoluvepırılpırıldı."Oglum o otelden hiçbir zaman çıkmayacak ve sanırım Sawyer de çıkmayacak. Buyuk

ihtimalle, orada karşısına çıkanlarla başedecek kadar Jason'laşmamıştır daha. Tılsım onubelki de oldurur, veyadelirtir, yada yuz dunya oteye savurur.Ama çıkması dabir ihtimal,Gard.Evet,oradanbelkideçıkabilir."

Gardener,"Osolukalıpvermişen,en,enkotuorospuçocugu",diyefısıldadı.Elişişeyidahasıkıtuttu.Parmaklarısıkıştı,sıkıştı,sonundatermosunçeliğindeçukurlaşmalarbaşladı.

"İhtiyarzencikumsaldamıdiyorsunsen?""Evet.""Parker,"dediMorgan.Osmonddaaynıanda"Parkus,"dedi."Ölmüşmü?"Morganbunusorarkensesindepekilgiyoktu."Bilmiyorum.Sanırım.Adamyollayıpgetirteyimmi?""Hayır!"dediMorganaksibir sesle. "Hayır... amabizoraya,onunyanınagidiyoruz, oyle

değilmi,Gard?""Gidiyormuyuz?"Morgansırıtmayabaşladı."Evet,Sen...ben...hepimiz.ÇunkuegerJackoteldençıkarsailkonceorayagidecektir.Eski

silaharkadaşınıkumlardaöylecebırakamaz,değilmi?"

Page 458: STEPHEN KING PETER STRAUB

Gardener de sırıtmaya başladı. "Hayır," dedi. "Bırakamaz." Morgan ilk defa olarakavuçlarındaki o batıcı acıyı duydu. Yumruklarını açtı, içlerindeki yarım ay biçimindeoyuklardantaşankanlarabaktı.Sırıtmasıbozulmadı.Hattâdahadayayıldı.

Gardeneronaciddibakışlarlabakıyordu.Morgan'ın içinibirguçlulukduygusudoldurdu.Eligerdanınadoğruuzandı,yıldırımsaçananahtarıbulupavuçladı.

"İnsandünyayıkazanır,"diyefısıldadı."BanaHaleluyadiyebilirmisin?"Agzı kulaklarına dogru gidiyordu. Kuduz bir kurt gibi, hasta hasta guluyordu. Ama

ifadesindesinsi,hainvegüçlübiryanvardı."Yürü,Gard,"dedi."Kumsalainelim."

Page 459: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:41

KARAOTEL

1RichardSloatölmemiştiama,Jackdostunukucağınaalıpkaldırdığındakendindedeğildi.Sürükimşimdi?diyeWolf’unsesiniduydubeyninde.Dikkatliol,Jacky!Wolf!Dik...GELBANA!ŞIMDIGEL!diyeseslendiTılsımoguçlu,sessizsesiyle.GELBANA,SURUYUDE

GETİR,HERŞEYİYİOLACAKHERŞEYİYİOLACAKHER..."...türlüşeydeiyiolacak,"diyegıcırdadıJack'insesi.One dogru bir adım atacak oldu, yerdeki kapaktan tekrar aşagıya duşmekten kıl payı

kurtuldu. Idam sehpasının kapagıydı sanki.Manyakça bir çifte idam. Arkadaşınızla birliktesallanın, diye çılgınca bir duşunce geçti Jack'in aklından. Kalbinin atışı kulaklarındagumburduyordu. Bir an başını egip aşagıdaki karanlık sulara kusmak geldi içinden. Sonrakendinitoparladı,kapağıayağıylakapadı.Artıkbirtekdönenrüzgârgüllerininsesikalmıştı.

JackyüzünüAgincourt'adoğruçevirdi.Ayakları geniş bir balkona basmaktaydı. Bin dokuz yuz yirmilerde ve otuzlarda burası

modabiryerkeninsanlarherhaldebubalkonda,şemsiyeleraltınakonmuşmasalardaoturur,kokteyllerini yudumlardı. Ellerinde belki Edgar Wallace, belki Ellery Queen romanlarıbulunurdu. Ya da ilerde golge halinde gozuken Los Cavernes adasını seyrederlerdi. Ufuktamavi...balinasırtıgibi.Erkeklerbeyaz,kadınlarpastelrenklergiymişolurlardı.

Birzamanlar...belki.Şimdi yer tahtaları çatlamış, kıvrılmış, yarılmıştı. Jack bu terasın eskiden ne renge

boyanmış oldugunu anlayamıyordu. Şu anda artık siyahtı. Otelin diger kısımları gibi.Annesininciğerlerindekihabisurlarıhangirenktetahayyülediyorsa,orenkteydibuotel.

Yedi metre kadar ilerde Speedy'nin soyledigi kapı-pencereler vardı. Eski gunlerdekonuklar oradan çıkıyorlardı balkona. Geniş şeritler halinde sabun surulmuştu camlarına.Pencerelerkörgözlerebenziyordu.

Birininüzerinde:EVEDÖNMEKİÇİNSONŞANSIN

diyeyazıyordu.Dalgalarınsesi.Damlardadonenruzgargullerininsesi.Tuzludenizinveeskidendokulmuş

içkilerin kokusu. O zamanlar guzel olan, şimdi kırışmış ve olmuş olan insanların doktugu

Page 460: STEPHEN KING PETER STRAUB

içkiler. Sonra, otelin kendi kokusu. Jack sabunlu pencereye tekrar baktı, yazının degişmişolduğunugörüncepekdegerçekanlamdaşaşmadı.

OZATENÖLDÜ,NEUĞRAŞIYORSUN?(sürükimşimdi?)"Sensin,Richie,"dediJack."Amayalnızsendegilsin."Richard, Jack'inkollarındahorlama

sesiyleitirazsesiarasıbirşeyçıkardı."Haydi,"dediJack.Yürümeyebaşladı.

2Jack Agincourt'a dogru yaklaşırken sabunlu cam daha buyuyormuş gibi gorundu. Sanki

karaotelonakör,amanefretdolubirşaşkınlıklabakıyordu.Buraya girebilecegine gerçekten inanıyor, sonra da çıkabilecegini gerçekten umuyor

musun,küçükçocuk?içindeokadarJason'lukolduğundangerçekteneminmisin?Deminhavadagorduklerinebenzerkızılkıvılcımlarsabunlucamınuzerindeoynaşıyordu.

Biranşekillendiler. Jackmeraklabaktı.Kıvılcımlarateşcinlerioldular.Hepsikapınınpirinçtokmağınakaydı,oradatoplandı.Kapınınkulputavdademirgibikorhalindeparıldadı.

Haydiküçükçocuk.Dokunkulplardanbirine.Denesene!Jack bir zamanlar, altı yaşında bir çocukken, elini elektrik ocagının borusuna uzatmış,

sonradugmesini "hızlı"ya çevirmişti.Ocagınnekadar çabuk ısınacagınımerak etmişti. Birsaniye sonraparmagını çekti.Kabarmıştıbileparmagınucu.Birde çıglık atmıştı Jack.PhilSawyer koşarak gelmiş bir bakmış, sonra ogluna, bu kendini yakma konusundaki sapıktutkununnezamandanberibaşladığımsormuştu.

JackkucagındaRichard'ladurmuş,korhalindekikapıkulplarınabakıyordu.Haydi,kuçukçocuk.Ocaknasılyaktı,unuttunmu?Parmagımçekmeyevaktinolacaksanmıştın.Kırmızılıkbirdakikadanoncebaşlamıyornasılsa,diyeduşunmuştun.Amacanınhemenyanmıştı,degilmi? Bu seferki nasıl olacak dersin, Jack? Yeni yeni kıvılcımlar kayıyordu kulplara dogru.Madenlererimeyebaşlayacakgibibir rengedonuşmuştu.Egerdokunursa sıvımadenelinegomulecek, etini yakacak, kanını kaynatacaktı. Acısı daha once duyduklarının hiçbirinebenzemeyecekti.

Kollarında Richard'la bir sure durup bekledi, Tılsım'ın tekrar kendisine seslenecegimumuyordu. Ya da içindeki Jason kişiliginin su yuzune çıkmasını bekliyordu. Ama beynindebelirenannesininsesioldu.

Durmadan seni bir şeyin durtmesi mi gerek, Jacky? Haydi bakalım, koca çocuk... buseferkinikendikendineyap.İstersenyapabilirsin.Herişiniötekimiyapmalı?

"Peki,anne,"dediJack.Birazgulumsuyorduamasesikorkudantitriyordu."Seninhatırıniçin.İnşallahyanımdayanıkmerhemivardır."

Uzandı,alevtokmaklardanbirinikavradı.Amasıcakdegildi!Buişbaştansonabirhayaldi.Kulpılıktıama...okadar.Jackbastırırken

butun kulplardaki kırmızılık silindi. Kapıyı içeriye dogru ittiginde Tılsım tekrar seslendi,

Page 461: STEPHEN KING PETER STRAUB

tüylerinidikendikenetti.AFERIN! JASON! BANA! BANA GEL! Kollarında Richard'la adımını kara otelin yemek

salonunaattı.

3Eşigi aşarken hareketsiz bir kuvvetin varlıgını hissetti... olu eli gibi bir şey. Bu er*onu

dışarıyadoğruitiyordu.Jackbastırdı,birikisaniyesonraitilmeduygususonaerdi.Odapekdekaranlıkdegilmiamasabunlucamlarburayamonokronbirışıkveriyordu.Jack

bundanhiçhoşlanmadı.Sistekalmışgibi,korgibihissettikendini.Duvarlarıniçinde,sıvalarınçurumeyebaşladıgıyerlerdekotukokularvardı.Boşçaglarınveekşikaranlıgınkokuları.Amadahabaşkaşeylerdevardıburada.Jackbunubiliyor,korkuyordu.Çünküburasıboşdeğil!

Ne gibi şeylerin var oldugunu bilmiyordu. Ama Sloat'un buraya girmeye asla cesaretedemedigini, başkalarının da girmeye kalkışmadıklarını biliyordu. Hava agır ve tatsızdı.Cigerlerineagıragırzehirdolargibioldu.Çevresindekiçeşitlikatların,dehlizlerin,geçitlerin,gizliodaların,çıkmazlarınbaskısınıhissetti.Giriftbirmezargibiydiburası.Birdelilikvardıçevrede. Yuruyen bir olum, saçmalayan bir mantıksızlık. Jack bu kavramları ifade edecekkelimeleribelkibulabilir,belkidebulamazdıama,seziyorduhepsiniyinede...Neoldugunubiliyordu. Kozmosun tum Tılsım'larının kendisini bu kotuluklerden koruyamayacagını dabiliyordu.Garipbirtorendansınabaşlamışgibiydi.Koreogra isiyapılmamışbirdans.Kendibaşınaydı.

Ensesinibirşeygıdıkladı.Jackelinioradangeçirdi,yandöndüRichardkucağındainledi.Agınınipligindesallanankocaman,siyahbirorumcekti.Jackbaşınıkaldırdı,agıtavandaki

vantilatorunkanatlarıarasındagordu.Kirlibir lekegibi.Orumceginvucuduşişti. Jackonungozlerini de gorebiliyordu. Daha once omrunde orumcek gozu gordugunu hatırlamıyordu.Jack sallanan orumcegin çevresindendonupmasalara dogru kaydı.Orumcek ipinin ucundadönüponuizledi.

"FİSHIRFIZ!"diyehaykırdıbirdenJack'e.Jack de haykırdı, panik içinde Richard'ı olanca gucuyle kendine yasladı. Çıglıgı yuksek

tavanlıyemeksalonundayankılandı.Ilerdekigolgelerdekofbirmetaliksesoldu,sonrabirisigüldü.

"FISHIRFIZ!FISHIRFIZ!"diyebagırdıorumcek.Sonrabirdenagınatırmandı,tavanadogruyükseldi.

Jack kalbi çarparak ilerledi, Richard'ı yemek salonunun masalarından birinin uzerineyatırdı. Çocuk bir daha inledi, sesi pek ha if çıktı. Jack onun giysilerinin altında iki çıkıntıhissedebiliyordu.

"Senibirsürebırakmakzorundayım,dostum,"dediJack.Yukardakigolgelerdenaynıçıglıkduyuldu: "...ona iyi...bakarım... sanada... ishırfız... is

hırfız..."Karanlık,vızlayanbirminikgülüşduyuldu.

Page 462: STEPHEN KING PETER STRAUB

Masanın altındaki rafta katlanmış keten ortuler duruyordu. En ustteki iki uç tanesi kufiçindeydi ama ortalarda o kadar kotu durumda olmayan bir tane de vardı. Jack onu alıpRichard'ınüstüneörttü,boynunakadarçekti,dönüpuzaklaşırgibioldu.

Örümceğinsesiyineduyuldu...."onaiyibakarım...fishırfız..."Jack başını kaldırdı, orumcegi goremedi. O soguk gozleri duşunebiliyordu ama hayaldi

tabii.Hepsihayaldi.Gozunun onunde içbulandırıcıbir sahnecanlandı: orumcekRichard'ınyüzünde!Dudaklarınınarasındangiriyor,biryandandafishırfız,fishırfızdiyebağırıyor.

Ortuyu Richard'ın tepesine kadar çekip agzını da kapatmayı duşundu ama, onu cesedebenzetmeyiiçiningötürmediğinifarketti.Birdavetiyeolurdubuhemenhemen.

TekrarRichard'ınbaşınadondu,oradadurdu.Kararsızdı.Bubinadakikuvvetlerherneise,kararsızlıgının onları çok sevindirdiginin de farkındaydı... Onu Tılsım'dan uzak tutacak herşeyidesteklerdionlar.

Elinicebineattı,iri,yeşilbilyeyiçıkardı.Otekidunyadaaynaolanını.Jackbuaynanınkotuguçlerekarşıherhangibirozelgucuoldugunainanmakiçinhiçbirsebepgoremiyorduama...Diyarmalıydınedeolsa...IyibiryerdiDiyar...LanetliTopraklarhariç.Yaratılıştaniyiolanbirşeyin,herhaldekötülüğekarşıbirgücüolmalı,diyorduJack.

Bilyeyi Richard'ın avucuna koyup parmaklarını kıvırdı. Richard'ın eli kapandı, sonrayavaşçaaçıldı.

Tepedebiryerdenörümceğinpisgülüşüduyuldu.Jack,Richard'ınüzerindeeğildivemırıldandı."Elindetutonu,Richie.Sıkıtut,ahbap.""Bana.,deme,"dediRichardmırıltıgibi.Amaeliyavaşçabilyeninüzerinekapandı."Sagol,Richie,yavrum,"Jack,Richard'ınyanagınıha ifçeoptu,sonrayemeksalonununçift

kanatlıkapılarınadogruilerledi.Alhambragibi,diyeduşundu.Yemeksalonuoradabahçelereaçılıyor,buradadasuya.Çiftkanatlıkapılaraynı.

Ilerlerkeno olu elinkendisiniyine ittiginihissetti.Otel reddediyorduonu.Tekrafdışarıitmeyeçalışıyordu.

Boşversene,dediJackiçinden.Yolunadevametti.İtenkuvvetçabucakyokoldu.Jack yaklaşırken çifte kapılar, bizim başka yollanınız da vardır, diye fısıldadılar. Jack

içerlerdenomadençınlamasesinitekrardurdu.Sloat'dan korkuyorsun, diye fısıldadı çifte kapılar. Ama bu sefer ses yalnız onlardan

gelmiyordu. Jack butun otelin sesini duymaktaydı. Sen Sloat'dan korkuyorsun. Bir de kotuWol lardan.Okeçigibiyaratıklardan.Aslındabasketbolkoçuolmayanbasketbolkoçlarından.Sen silahlardan, patlayıcılardan, sihirli anahtarlardan korkuyorsun. Biz burada boyle şeyleriçinhiçkaygılanmayız,kuçuk.Bunlarbizevızgelir.MorganSloatbirkarıncadanbaşkabirşeydegildir. Yirmi yıllık omru var. Bu bizim için bir soluk alıp vermenin suresidir. Biz karaoteldekileryalnızcaTılsım'ıonemseriz.Tummumkundunyalarınnexus'unu.Senburayabirhırsızgibigeldin,bizimolanşeyibizdençalmayakalktın.Sanabirkeredahasoyluyoruz.Senin

Page 463: STEPHEN KING PETER STRAUB

gibi ishırfızlariçinbaşkayollarımızdavarbizim.Direnirsenonlarınneoldugunuogrenirsin.Kendiliğindenanlarsın.

4Jackkapınınoncebirincikanadını,sonraikincisiniitti.Menteşelerkıvrılırkentatsıztatsız

gıcırdadılar.Nedeolsayıllardırilkdefaaçılıyorlardı.Kapılarıngerisindekaranlıkbirkoridorvardı.BulobiyegidiyordiyeduşunduJack.Veeger

burasıgerçektenAlhambragibiyse,merdivenlerdenbirincikataçıkmamgerek.Okattabüyükbalosalonunubulacaktı.Almayageldiğişeybüyükbalosalonundaolmalıydı.Jackarkasınabaktı,Richard’ınkıpırdamamışoldugunugordu,koridoraadımınıattı.Sonra

kapıyıarkasındankapattı.Koridordaagır agır ilerlemeyebaşladı.Yırtık, kirlipabuçları çuruyenhah uzerinde ıslak

ıslakhışırdıyordu.BirazilerdeJackyineçiftkapılarıgördü.ŞurasıAltınSalon,tamkarşısındakiiseMadenciler

Salonuolmalıydı.Beşadımdahailerde,kapısındakuşresimleriyleMendocinosalonuvardı.MaunkapıyaANNENBAGIRABAGIRAOLDUdiyeyazılmıştı.Koridoruninanılmayacakkadarilerisindesulubirışıkgörünüyordu.Lobi.Klank.

Jack yıldırım hızıyla dondu, koridora açılan kapılardan birinde bir hareketin ışıltısınıgördü.

(?taşmı?)(?gözetleyenkapılarmı?)Jack gozlerini tedirgin tedirgin kırpıştırdı. Koridorun duvarlarımaun lambri kaplıydı. O

tahtalardaçurumeyebaşlamıştı.Taşyoktu.Deminkiuçsalonunkapılarıdakapıydı.Normal,dikdortgenkapı.Gozetlemeyencinsten.AmaJackbiraniçinkatedralkapısıgibiyuvarlakustlukapıların açıldıgını gorur gibi olmuştu. Bu kapı boşluklarında yukardan inen demirparmaklıklarvardı.Alt tarafı sivriydiparmaklıkdemirlerinin.Açdişlergibi.Kapı indirildigizamanosivrilikleryerdekidelikleregiripoturuyordu.Taştanyuvarlakkapıfalanyok,Jacky.Kendinbak.Kapıişte.SenoyukardaninenkapılarıLondraKulesindegormuştun.Yıllaronceannenle ve Tommy amcayla gittiginizde. Biraz itilliyorsun yalnızca, hepsi o kadar... Amamidesindekibuduygudayanılmazbir şeydi.Amagordumonları.Geçişyaptım... biran içinDiyar'daydım.Klank.

Jacköbürtarafadöndü.Yanaklarınıvealnınıterlerkaplamıştı.Ensesindekisaçlardimdikti.Yine gordu.Madenı bir parıltı. O odalardanbirinin loşlugunda.Koca taşlar gunah kadar

karaydı. Yuzlerini yosunlar yeşertmişti. Berbat albino bocekler deliklere girip çıkıyordu.Duvarlarda on beş yirmi adım aralıkla halkalar vardı. Oralara takılması gerekenmeşalelerçoktangitmişti.

Klank.Bu sefer gozunu kırpmadı bile. Dunya gozlerinin onunde yana kaydı, akan su ardından

goruluyormuşgibititredi.Duvarlarsiyahımsımaundutaşyerine.Kapılardaindirmelidemir

Page 464: STEPHEN KING PETER STRAUB

parmaklıdegil,basbayagıkapıydı.Kadınlarınnaylonçoraplarıkadarincebirzarlabirbirindenayrılanikidünyaşimdiüstüsteçakışmayabaşlıyordu.

Jack içindeki Jason kişiliginin de Jack kişiligiyle birleşmeye başladıgını hissetti. Ikisininbileşimiolanbirüçüncüvarlıkçıkıyorduortaya.

Bileşimnedir, bilmiyorumama,umarımguçludur... çunku okapıların ardındabir şeylervar...hepsininardında..

Jackkoridordatekrarlobiyedoğruilerlemeyekoyuldu.Klank.Buseferdünyalardeğişmedi.Tahtakapılartahtakapıolarakkaldı,hareketdegözükmedi.Amatamşuranınarkasında.Tamarkasın...Boyalı, çift kanatlı kapıların ardından bir ses duydu. Orada HERON BARI diye yazılıydı.

Duyduguseseski,kocamanpaslanmışbirmakineninhareketlegeçirilmesinebenzerbirsesti.Jackhemen.

(Jasonhemen)açılmaktaolanokapıyadöndü.(yükselmekteolanparmaklıklaradöndü)eliniçabucak(kesesine)cebinedaldırdı.(keseyeleğininkuşağınatakılıydı)BlucininincebindeparmaklarıSpeedy'ninverdiğigitarmızrabınıbuldu.(köpekbalığıdişinibuldu)HeronBar'danneçıkacagınıbeklerkenotelinduvarlarıbogukbogukfısıldadı.Fishafızlarla

başaçıkmakiçinbaşkayollarımızdavar.Vakitvarkengitmeliydin...çunkuartıksurendoldu,küçükçocuk.

5Klan...GÜM!Klan...GÜM!Klank...GÜM!Sesyuksek,sarsakvemetalikti. Insanlıkdışıniteligi Jack'i insansesindençokdahafazla

korkutuyordu.Adımlarınıbudalacabirtempoylaatmakta,yaklaşmaktaydı.Klank...GÜM!Klank...GÜM!

Page 465: STEPHEN KING PETER STRAUB

Uzun bir sessizlik oldu. Jack boyalı kapıların biraz sagına çekilip sırtını duvara dayadı,bekledi.Sinirlerioylegergindiki,sesçıkaracaktıneredeyse.Uzunsurehiçbirşeyolmadı.Jackklanklayan şeyin bir boyut kapagından duştugunu, geldigi dunyaya geri gittigini umdu. Bukazıkgibisahtepozdansırtıağrıyordu.Omuzlarınısarkıttı.

O sıra kırılma gibi bir ses duyuldu, kocaman, beş santim boyunda tırnakları olan birmadeni el kapının uzerindeki resmi delip dışarıya uzandı. Jack tekrar duvara yapıştı, agzıdehşetleaçıldı.

VeçaresizlikiçindeDiyar'ageçiverdi.

6Yukardaninendemirkapınınardındasiyahımsıpaslızırhgiymişbirivardı.Silindirmiğferi

kara yatay bir aralıkla goz yerinde kesilmişti yalnızca. O da iki santimden geniş degildi.Migferin tepesinde kırmızı bir tuy goze çarpıyordu. Oradan da içeriye bocekler giripçıkıyordu. Jack bunların Thayer okulunda duvarlardan dokulenlerle aynı oldugunu gordu.Migfer paslı şovalyenin omuzlarına inen bir boyunlukla son buluyordu. Kadınların sallarıgibiydiomuzluk.Pazularıvekollarıagırçeliklekaplıydı.Dirsektetelorguzırhtaneklemyerivardı. Ustleri asırlık pisliklerle doluydu. Şovalye kıpırdadıkça o orguler çocuk aglar gibigıcırdıyordu.

Zırhlıellerinucubirermızraktısanki.Jack taş duvara yaslanmış duruyordu. Karşısındaki şekle bakıyor, gozlerini ondan

alamıyordu. Agzı kurumuştu ateşten. Gozleri yuvalarında tempolu olarak, kalp vuruşlarınaadımuydurarakheranbirazdahabüyüyorgibiydi.

Şövalyeninsağelindebirsavaşçekicivardı.Onbeşkilolukpaslı,çelikbaşlı...cinayetâleti.Yukardaninenkapı.Unutma,okapıikinizinarasında...Amaoanda,yakındahiçbirinsanbulunmadıgıhalde,yukardakitekerdonmeye,parmaklık

kapıağırağıryükselmeyebaşladı.

7Pençe kapıdan çekilmişti. Orada bir delik kalmıştı yalnızca. Kapıya boyanmış kırlık

manzara,gokyuzundekideliklesurrealistbirhavayagirmişti.Sankiresimdekiavcıgunufenagittidiyekızmış,gokyuzunupatlatıvermişti.Derkensavaşçekicinintokmagıkapıdapatladı,parçaladı,Jackuçantahtaparçalarındankorunabilmekiçinelleriniyuzunekapadı.Sivriuçlueltekrargorundu.Oncebiryana,sonraotekiyanauzandı,deligigenişletti,çekildi.Çekiçikincikereindi,kapınınbüyükbirparçasıkopuphalıyadüştü.

JackartıkHeronBar'ıngolgelerindedevzırhlıhayaligorebiliyordu.Buzırh,karaşatodaJack'le karşı, karşıya gelenin giydigiyle aynı degildi. Şatodaki, silindir biçiminde birmigfergiymişti.Tepesindekırmızıtüyvardı.Bununmiğferiçelikbirkuşuncilâlıkafasınabenziyordu.Iki yanından boynuzlar çıkıyordu. Boynuzlar hemen hemen kulak hizasındaydı. Jack zırhın

Page 466: STEPHEN KING PETER STRAUB

gogusparçasınabaktı.Orgudendi.Altındazincirlerdendokunmuşbironluketekvardı.Çekiçher iki dunyada da aynıydı. Şovalye ikizliler onu iki dunyada da aynı anda indiriyorlardı.Tiksinerekyapıyorlargibiydibuişi.Böylebirhasımakarşı,gerekvarmıydısavaşçekicine?

Kaç,Jack,kaç!Doğru,diyefısıldadıotel.Kaç!Fishırfızlarhepöyleyapar!Kaç!KAÇ!"Amakaçmadı.Olurdekaçmazdı...çunkuo fısıldayansinsisesinhakkıvardı.Fishırfızlar

gerçektendekaçarlardı.Amabenhırsızdegilim,diyeduşunduJackciddiciddi.Buyaratıkbenioldurebilirama,yine

dekaçmayacağım.Çünkühırsızdeğilimben."Kaçmayacagım!"diyehaykırdıo ifadesiz çelikkuşkafasınadogru. "Hırsızdegilimben!

Duyuyormusun?Benimolanşeyialmayageldimvehırsızdeğilim!Migferin soluyan deliklerinin derinlerinden homurtulu bir çıglık yukseldi. Şovalye uzun

tırnaklıpençelerinikaldırdı,yumrukyapıpindirdi.Biriyeredogru,otekisagaindi.Kapıdakikır manzarası bitmişti. Menteşeler koptu, kapı uzerine dogru devrilirken Jack kuşlardanbirinin resimden fırlayıp uçarak kaçtıgım, gozlerinin Walt Disney çizgi ilmlerindeki gibikorkuylaaçıldığınıgördü.

Zırhtıpkıkatilbirrobotgibiuzerinegeliyordu.Bacaklarıkalkıyor,sonrainiyordu.Boyuikimetredenfazlaydı.Kapıdangeçerkenboynuzlarıüstpervazdaikiçizikoluşturdu.

Soruişaretigibiydiçizikler.Kaç!diyeuyardıkafasındabirses.Kaç,hırfız,diyefısıldadıotel.Hayır, diye karşılık verdi Jack. Yaklaşan şovalyeye baktı, parmakları gitar mızrabının

çevresinde sıkıştı. Diken parmaklı eller kuş migferin goz kapagına yukseldi, kapagı tutupkaldırarakaçtı.Jacksoluksuzkaldı.

Miğferiniçiboştu.SonraoellerJack'edoğruuzandı.

8Dikenparmaklıelleryukseldi,silindirmigferiikiyanındantuttu,yavaşçakaldırdı,içinden

enazındanuçyuzyaşındagoruneno kelibirihtiyarınyuzuçıktı.Eskimişkafasınınbiryanıezilmişti.Tenindenkırıkyumurtakabugugibibirşeylerfışkırmıştı.Yaradasiyahveyapışkanbirmaddedeyayılıyordu.Beyindigaliba.Çurumuşbeyin.Solumuyorduadam.KırmızıkenarlıgozleriJason'acehennemalevlerigibibakıyordu.Sonrasırıttı,Jasononuninsanıparçalamayahazırsivridişlerinigördü.

Şövalyesakırdayarakilerledi.Amateksesodeğildi.Jasonsola,anaholedoğrubaktı.(lobiye)şatoda

Page 467: STEPHEN KING PETER STRAUB

(otelde)ikincibirşovalyedahabulundugunugordu.Buseferkidahaalışılmışbirmigfergiymişti.

Onun arkasından bir uçuncusu geliyordu... sonra da dorduncusu. Koridordan yavaş yavaşyaklaşmaktaydılar. Eski zamanın hareketli zırhları şimdi içlerinde bir tur vampir yaratıkbarındırıyordu.

O sırada eller onu omuzlarından yakaladı. Eldivenlerin ucundaki sivri parmaklaromuzlarınavekollarınagomuldu.Sıcacıkkanlarakmayabaşladı,buruşukyuzkorkunç,açbirgulumsemeifadesineburundu.Dirseklerdekizincirorgulerçıglıkatarkenoluşovalyeçocugukendinedoğruçekti.

9Jackacıylahaykırdı.Sivriparmaklaretininiçindeydi...vucudununiçindeydi...bunungerçek

olduğunu,birazdahasürersekendisiniöldüreceğinianladı.Miğferiniçindekiokaraboşluğadoğruçekiliyordu.Amaboşmuyduorasıgerçekten?Jackkaranlıgınortasındaikikızılparıltıgorurgibioldu...gozsanki.Zırhelleronuyukarı

kaldırdı.Jackdonarcasınauşudugunuhissetti.Tumkışlarbirleşmiş,birtekkışolmuşgibi...veobuzgibihavaboşmiğferdendışarıboşalıyordu.

Benigerçektenoldurecekveozamanannemdeolecek,Richarddaolecek,Sloatkazanacak,beniöldürecek,öldürecek

(dişleriyleparçalayacak)benidonduracak...JACK!diyeseslendiSpeedy'ninsesi.(JASON!diyebağırdıParkus'unsesi.)Mızrap, evlat! Mızrabı kullan! Iş işten geçmeden! JASON AŞKINA MIZRABI KULLAN IŞ

İŞTENGEÇMEDEN!Jack'in parmaklarımızrabı kavradı. O seferinde para nasıl ısındaysa bu da oyle sıcaktı.

Uyuşturucu sogugun yerine beynini coşturan bir zafer duygusu geldi. Mızrabı cebindençıkardı,omuzlarınagomulençeliktırnaklarınacısındanbagırdıamazaferduygusunuyinedekaybetmedi.,otatlıDiyarsıcağı,oapaçıkgökkuşağıduygusu.

Mızrap...evetmızrapolmuştuyine...parmaklarınınarasındaydı.Guçlu,agırbir ildişiydi.Üzerindegaripdesenlervardı.OandaJack.

(veJason)odesenlerinbiryüzoluşturduğunugördü...LauraDeLoessian'ınyüzü.(LilyCavanaughSawyer'inyüzü.)

Page 468: STEPHEN KING PETER STRAUB

10"Onunadına,igrençşey!"diyebagırdılarikisibiragızdan...amabirteksesçıktı...birtek

varlıgın sesi... Jack/Jason. "Dunyayı senden alındırmak için! Kraliçenin ve oglunun adınadünyayısendentemizlemekiçin!"

Jasongitarmızrabınıyaşlıvampiryaratığınbembeyaz,buruşuksuratınaindirdi.Aynıandayaratıkgeçişyaptı,mızrabınsiyahboşlugadogruindigigoruldu.JackbirandahaJasonoldu,vampiryaratıgınkırmızıgozlerinininanmazbakışlarladışarıugradıgınıgordu.Mızrapburuşburuş alnına daldı. Bir an gozler uzerini ilm kaplamış gibi oldu, sonra da patladı, içindenfışkıransiyahsıvıJack'ineline,bileğineyayıldı.Sıvınıniçiminik,ısırgankurtlarladoluydu.

11Jackduvaradogrufırlamıştı.Başınıçarptı.Başının,omuzlarıylakollarınınacısınaragmen

mızrabıelindenbırakmadı.Zırhteneke,konservekutularındanyapılmışgibitangırdıyordu.Jackbiraraonunşişmeye

başladığınıfarketti,gözlerinikorumakiçinelinikaldırdı.Zırhkendikendiniparçaladı.Heryanaşarapnelsaçmadıama,parçalanıpyıkıldı...Jackşu

anda pis bir otelin alt katında kanlar içinde olmasa da, ilm seyrediyor olsa, kahkahalarlagulerdi.Cilalıçelikmigferbogukbirtakırtıylayereyuvarlandı.Boyunluguzırhıniçineduştu.Onvearkaparçalar,arasıboşkitapdesteklerigibiyıkıldılar.Ikisaniyeboyuncaku luhalıyametalyağdı,sonundaortadabirhurdayığınıkaldı.

Jack duvara dayanarak dogruldu, zırhın tekrar kalkıp toparlanmasını bekliyormuş gibibaktı.Aslındadabekliyorduoylebirşeyi.Bekledigiolmayıncasola,lobiyedogrudondu...veuçyenizırhınagıragırkendisinedogruyaklaşmaktaoldugunugordu.Birininelindepeynirgibi,ku lubir tugvardı.Uzerinde Jack'in tanıdıgıbir sembolgoze çarpıyordu.Orris'liMorgan'ınaskerlerindegormuştu.Arabayaeşlikedenlerdebu tugdan taşıyorlardı.Morgan'ın işareti...amabunlarMorgan'ınyaratıklarıdegildiki...Jackbunuhayalmeyalanlayabiliyordu.Butugutaşımalarınınnedeni,korkuiçindekikonugabirturşakaydı.Kendivarlıknedenleriniçalmayagelmiştibukonukburaya.

"Yeterartık,"diyefısıldadıJackbogukboguk.Mızrapparmaklarıarasındatitredi.Birşeyolmuştu ona. Hasara ugramıştı zırha saldırırken. Fildişi eskiden krem rengindeyken şimdidikkatiçekecekkadarsararmıştı.Üzerindeincecikçatlaklargörülüyordu.

Zırhlarhâlâyaklaşıyorlardı.Biriupuzunbirkılıççekti.Ucuçatallıydı."Artıkyeter,"diyeinlediJack."Ah,Tanrım,lutfen,yeterartık,yorgunum,yapamam,lutfen,

yeter,yeter..."GezginJack,dostumGezginJack..."Speedy, yapamam!" diye bagırdı. Gozyaşları kirli yuzunden aşagıya sızdı. Zırhlar bir

fabrikanınkonvayörkemeriüzerindekibirleştirilmeyehazırotoparçalarıgibiyaklaşıyorlardı.Miğferleriniçindekibuzgibikaranlıklardakutuprüzgârlarınınuğultusunuduydu.

Page 469: STEPHEN KING PETER STRAUB

...senCalifornia'yaonualmayageldin."Lütfen,Speedy,yeter!"Karametalrobotsuratlar,paslıkollaronayaklaştı,uzandı.Elindengeleniyap,Gezgin Jack,diye fısıldadıSpeedy.Onundasesiyorgundu.Sonrayok

oldu,Jacktekbaşınakaldı.

Page 470: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:42

JACKVETILSIM

1Bir hata yaptın... dedi bir ses Jack Sawyer'in beyninin içinden. Heron barın kapısında

durmuş,yaklaşanzırhlarabakıyordu.Zihnindebirgozaçıldı,karşısındao kelibiradamgordu.Gençirisibirçocukgibiydihemenhemen.Birkovboykoyunde,kamerayadogruyuruyordu.Ikitabancasınınkılı larınınçıtçıtlarınıaçıyordu.Birhatayaptın...Elliskardeşlerin ikisinideöldürmengerekirdi!

Annesinin tum ilmleri içinde Jack'in en çok sevdigi Idam Kentine Son Tren olmuştu.1960'da çekilmiş,1961'depiyasaya çıkmışbir ilmdi.WarnerBrothers ilmiydi.O zamanıntum Warner Brothers kovboy ilmleri gibi bunun da başrollerini televizyon dizilerindenaktorler doldurmuştu. Maverick dizisinden Jack Kelly (kibar kumarbaz rolunde), BourbonSokagındanAndrewDuggan(kotuyureklisıgırcızengin),televizyondaChoyenneBodie'debirtipçizenClintWalkerdeemeklişerifRaffeEllisrolundeydi.Silahlarınısonbirkerekuşanmakzorundakalıyordu. IngerStevens'adanssalonundakikızroluverilmiştiamaBayanStevensciddi şekilde bronşit olunca rol Lily Cavanaugh'ya kalmıştı. Boyle rolleri komadayken bileyapardı o. Bir keresinde Jack, annesiyle babası onu uyuyor sandıgı bir sırada, onların altsalondakonuştuklarınıdinlemişti.Annesiyalınayakmutfaga,sualmayagiderkengaripbirsozsoylemişti... garip olmalıydı, çunku Jack hiç unutamamıştı o sozu. "Canlandırdıgım butunkadınlarsevişmesinibiliramahiçbiridoğaldavranmayıbilmez,"demiştiPhil'e.

Warner'in Sugarfoot diye bir başka ilminde rol almış olan Will Hutchins da vardı builmde. IdamKentine SonTren'i Jack'in en çok sevmesininnedeni de onunoynadıgı roldu.AndyEllistipi...zırhlarkarşıdanyaklaşırkenonuhatırlamıştıJack'inyorgunzihnioanda.

AndyEllis,şeri inkorkakkuçukkardeşiydi.Ancakensonandao keleniyordu.Butun ilmboyuncarezilolduktansonra.

Tozlu,genişsokakta ilerlerkentabancalarınıçıkarıyor, "Haydi,gelin!Gelin!Hazmınben!Hatayaptınız!Elliskardeşlerinikisinideöldürecektiniz!"diyehaykırıyordu.

Will Hutchins buyuk bir aktor sayılmazdı ama, o anda başarmıştı... en azından Jack'ingozunde başarmıştı. Çocuk olumune gidiyor ve bunu da biliyordu. Ama yine de gidiyordu.Gerçikorkuyorduama,adımlarıisteksizdegildi.Hevesliydi.Yapmakistedigişeydenemindi.Tabancalarıçekerkenkibeceriksizliğinerağmen.

Zırhlar aradaki uzaklıgı kapıyorlardı. Oyuncak robotlar gibi iki yana sallanmaktaydılar.Sırtlarındaanahtarmıvaracaba,diyedüşündüJack.Olmalıydı.

Page 471: STEPHEN KING PETER STRAUB

Onlara dogru dondugunde sarı mızrap parmaklarının arasında, sanki bir ezgi çalmayahazırdı.

Zırhlar bir kararsızlık geçirir gibi oldular. Onun korkusuzlugunu hissetmiş gibiydiler.Otelinkendisidekararsızgibiydi.Belki once onemsemedigibir tehlikeyihissediyordu.Yerdoşemeleri gıcırdadı, kapılar çarparak kapandı, damdaki ruzgar gulleri bir an donmeyikestiler.

Zırhlar yine ilerledi. Uygun adım geliyorlardı. Birinin elinde dikenli gulle vardı. Tahtasaplıydı.Ortadakisavaşçekici,sonuncusudaçataluçlukılıçtaşıyordu.

Jack birden onlara dogru yurumeye başladı. Gozleri parladı, gitar mızrabım kaldırıponundetuttu.Jasonparıltısıvardısuratında.VebirdengeçişyaptıkendinibiraniçinDiyar'dabulduve Jasonoldu.Kopekbalıgıdişi sankialevalmışgibiparlıyorduburada.Uçşovalyeyeyaklaşırken,birimigferiniçıkardı,yinebeyaz,yaşlıbirsuratbelirdi...Sarkıkgerdanıerimişbirmumuhatırlatıyordu.MiğferinisavurduğundaJasonkolaylıklaeğilipkaçtı.

vetekrargeçişyaptı.Jackkimliginedondu.Oandamigferarkasındaki lambriduvaraçarptı.Karşısındabaşsız

birzırhduruyordu.Bu beni korkutur mu sanıyorsun? diye duşundu Jack nefretle. Korkutmaz... sen de

korkutmuyorsun.Bitireceğimbuişi,okadar.Bu sefer otelin dinlemekte oldugunu hissetmekle kalmadı. Otel Jack'in çevresinde

buzulmuştu. Bir sindirim organının dokusu, zehirli bir şey yiyince nasıl buzerse oyle. Ustkattakibeşodadabeşkoruyucuşovalyeolurkenpencerelertabancagibipatladı.Jackzırhlaradoğruilerledi.

Tılsımtatlısesiylezaferşarkısısöylüyordu.JASON!BANA!"Gelin!"diyebagırdı Jackzırhlara.Sonragulmeyebaşladı.Elindedegildi.Gulmeyihiçbu

kadarkuvvetle istememişti.Kaynaktan fışkıransugibiydiguluşu.Yadaderinbir ırmaktan."Gelin,hazırımsize!Hangimanyakyuvarlakmasadangeliyorsunuzbilmiyorumama,omdakalsanızdahaiyiederdiniz!Birhatayaptınız!"

Kahkahalarla gulerek ama için için kararlı, kendini kafası olmayan zırha dogru attı.Ortadakikafasızzırhsallanıpduruyordu.

"Elliskardeşlerinikisinideoldurecektiniz!"diyebagırdı.Mızrapbuzgibihavatabakasınıgeçerkenzırhparçalanıpyığıldı.

2LilyCavanaugh,Alhambra'dakiyatakodasındanbirdenokumaktaoldugukitaptanbaşını

kaldırdı.Birsesduydugunusanmıştı...Yoobirsesdegil,Jack!Bomboş,upuzunbirkoridordansesleniyordu.Belki de aşagıdaki lobiden.Dinledi. Gozleri açılmış, dudakları kısılmış, yuregi

Page 472: STEPHEN KING PETER STRAUB

umutladoluydu...amabirşeyduyamadı.Jackyhalauzaklardaydı.Kanserhalakendisinilokmalokmayiyordu.Ağrıkesiciyialmasınadadahabirkocasaatvardı.

O şişedeki hapların hepsini birden almayı gittikçe daha sık duşunuyordu. Agrıyıdindirmekle kalmazdı o zaman. Temelli bitirirdi. Kanseri tedavi edemiyoruz diyorlar ama,sakıninanmayın,BayKanser...bunlardanbirdüzineyutundabakın.Nedediniz?Varmısınız?

BunuyapmayışıJack'denoturudu.Onutekrargormeyiokadarçokistiyordu,sesinihayalediyordu artık... hem Jack yalnız annesine seslenmiyor, eski bir ilminden bir repliksöylüyordu.

"Kaçıkbir cadalozsunsen,Lily,"dedikendikendine.TitreyenparmaklarıylabirHerbertTarrytoondahayaktı.Ikisolukçekipsondurdu.Ikisoluktanfazlasıoksurugubaşlatıyordubugunlerde. "Kaçık cadaloz." Kitabım yine eline aldı ama okuyamadı. Gozlerinden yaşlarboşalıyordu. Içiacıyordu.Okahverengihaplarınhepsinibirdenyutmak istiyordu.Amaonutekrargörmeyideistiyordu.Güzelalınlı,parlakgözlü,sevgilioğlunu.

Don evine, Jacky, diyeduşundu. Lutfen çabukdon, yoksabir dahakonuştugumuzda ruhmasasındankonuşuna.Lütfen,Jack,lütfenevinedön.

3Dikenligülleyitaşıyanşövalyebiranyerindesallandı,boşiçinigösterdi,sonraodapatladı.

Tek kalanı çekicini kaldırdı... sonra yıgıldı kaldı. Jack enkazın arasında bir an durdu. Halagülüyordu.AmaSpeedy'ninmızrabınabaktığındagülmesikesildi.

Koyusarıolmuştuartık.Çatlaklardairileşmişti.Boşver,GezginJack.Sendevametyoluna.Butenekelerdenbirtanedahavarsanırım.Varsa

haklarsın,değilmi?"Mecbursamyaparım,"diyemırıldandıJackyükseksesle.Yerdeki zırhlara bir tekme savurdu, koridorda yurumeye koyuldu. Lobiye varıp kısaca

çevresinebakındı.JACK!BANAGEL!JASON!BANAGEL!diyeseslendiTılsım.Jack merdivenlerden çıkmaya başladı. Yarıya vardıgında ust kata baktı ve şovalyelerin

sonuncusunu gordu. Ust sahanlıkta durmuş, aşagıya, ona bakıyordu. Dev bir yaratıktı. Uçmetre boyundaydı. Tepesindeki tuyu siyahtı. Migferinin goz aralıgından kızıl parıltılargörünüyordu.

Elindekorkunçbirkılıçvardı.Jackbiranmerdivendedondukaldı,sonratekrartırmanmayakoyuldu.

4Enkötüsünüensonasaklamışlar,diyedüşündüJackilerlerken.Vebirden.

Page 473: STEPHEN KING PETER STRAUB

geçişyaptıtekrarJasonoldu.Şovalyehalasiyahzırhlıydıamafarklıydı.Migferininyuzkapagıaçıktı.Içinden

kanlekelerindengorunmeyenyaralıbiryuzJack'ebakıyordu.Jackbuyaralarıtanıdı.ŞovalyeLânetliTopraklardakiateştoplarınabirazdahayaklaşmıştımutlaka.

Merdivendebaşkavarlıklaryanındangeçmekteydi.Onlarıpekgoremiyordu.Eli tırabzanuzerinde kaymaktaydı. Tırabzan, otelde tahtadan, Diyar'da demirdendi. Yanından geçeninsanlar,siyah ipekgomleklierkekler,kocaman,buzgulueteklikadınlardı.Çokşıkgiyinmiş,saçlarınamucevherlertakmışlardı.Guzelamabahtsızgibiydiler.Hayaletleryaşayanlarahepöylegörünürdü.Yoksanedenböyledehşetyaratsındıhayaletfikri?

JASON!BANA!diyeseslendiTılsım.Birandaparçaparçagerçeklerbirleşirgibioldu.Jackgeçiş yapmadı ama, duşer gibi oldu, kendini eski bir şatonun kulesinde, çuruk tahtamerdivenlerde buldu. Korkmadı. Duşuş devam ediyordu. Sonunu bulamayıp ebediyendüşeceğihiçaklınagelmedi.Kaybolacağıda.BunlarJason'aoluyordu.

(veJack'eoluyordu)Goz açıp kapayana kadar... bir adım atana kadar. Geri donecekti. O tek yaratıktı. Boyle

birininkaybolabilecegineinanmıyordu.Budunyalarınherbirindebiryerivardıçunkuonun.Amahepsindebirandavarolamam,diyedüşündüJason.

(Jack)Onemli olan o, farklı olan o. Ben her dunyadan geçerim. Belki goremeyecek kadar hızlı

geçerim.Ardımdasestenbir izbırakırım.Havaorayakapanır.Saniyeninbindebirinde.Benbaşkayerdeuzaydayerkaplarım.

Bu dunyaların hepsinde kara otel, kara bir harabeydi. Dunyalar bunlar, diye duşundu.California ile Diyar arasında bir gergin hat vardı şimdiden. Birinde deniz kukruyor, kıyıyasaldırıyorduamaolubiryeşildi.Gokdekangrenolmuşgibiydi.Otekindevagonkadaririuçanyaratıklar kanatlarını kapayıp çaylak gibi pike yapıyorlardı dunyaya. Koyuna benzer bir6hayvanıkapıptekraruçuyorlardı.

Geçişyap...geçişyap...geçişyap...Sözlerbeyninden,birkumarbazınkarıştırdığıkartlargibihızlageçti.

Işteyineoteldeydi.Tepedeoşovalyeninyarımduzinekopyasıduruyordu.Amahepsininamacıaynıydı.Farklarınonemiyoktu.Işteşudunyadakarabirçadırıniçindeydi.Çadıryeryeryırtılmış,aradangokyuzugorunuyordu.Çurumuştentebezikokuyorduhertaraf.BudunyadaJack/Jason bir ipin uzerinde yurumekteydi. Kara şovalye karga yuvası gibi bir sepetiniçindeydi.Jackilerlerkentekrargeçişyaptı,tekraryaptı,tekraryaptı.

Tum okyanus yanıyordu. Otel yine Point Venuti'dekine benziyordu. Ama okyanusa yarıgomulmuş durumdaydı. Jack bir an kendini bir asansorde gordu. Şovalye ust kattaydı. Birkapaktanaşagıya,onabakıyordu.SonraJackbiryokuştaydı.Yokuşkocabiryılantarafındankorunuyordu.Uzun,kaslıvücudununzırhı,parıltılıkarapullardı.

Bunun sonuna nerede ve ne zaman varacagım? Ne zaman duzeyleri bitirip siyahlıgadalacağım?

Page 474: STEPHEN KING PETER STRAUB

JACK!JASON!diyeseslendiTılsımherdünyada.BANA!VeJackdegeldiona...buiştıpkıyuvayadönüşgibioldu.

5Haklıydı.Bunlarınhepsiolurkenbir tekbasamakçıkmıştıamagerçektekrarsomutlaştı.

Karaşövalyesi,yaniJackSawyer'inkaraşövalyesi,üstkatsahanlığındaydı.Kılıcınıkaldırdı.Jackkorkuyorduamatırmanmayısürdürdü.Speedy'ninmızrabınıönündetutuyordu."Seninleuğraşamam,"dediJack."Yolumdançekilseniyiede..."Kara golge kılıcı savurdu. Kılıç inanılmaz bir kuvvetle indi, Jack yana atıldı. Kılıç

merdiveninbasamağınaçarptı,onuolduğugibiçökertti.Şovalye kılıcını çekip kurtardı. Jack iki basamak daha çıktı. Speedy'nin mızrabı hala

parmaklarının arasındaydı... birden dagılıverdi. Yumurta kabugu gibi parçalanmıştı. ÇoguJack'inayağındakilastikpabuçlaradöküldü.Jackonlaraaptalgözlerlebaktı.

Ölübirkahkahanınsesi.Kılıç, uzerine kıymıklar ve çurumuş ku lu parçacıklar yapışmış oldugu halde şovalyenin

zırhlıellerindehavayayukseldi,gozaralıgındayinekırmızıışıltılarparıldadı.Jack'inyukarıyakaldırdıgıyuzunde,burnununustuhizasındabirçizgihalindekanınıikiyeboluyordusankiopırıltılar.

Yineaynıdondurucukahkaha...kulakladuyulanbirşeydegildi. Jackbuzırhındaotekilergibiboşoldugunubiliyordu.Oluolmayanbirruhagiydirilmişçelikbircekettenbaşkabirşeydegildi.Amakahkahayıkafasınıniçindeduyuyordu.Kaybettin,kuçuk...ogaripoyuncagınbenigeçmeneyaracağınagerçekteninanıyormuydun?

Kılıç bir daha indi. Islık çalarak indi ve bu sefer çapraz indi. Jack o kızıl bakıştan tamvaktindeayırıpegilmeyibaşardı.Kılıcınuzunsaçlarınınucundangeçtiginihissetti.Sonrakılıçtırabzanınbirmetrelikbirkısmınıkoparıpboşluğauçurdu.

Şovalyenin surtunenmadenler gibi sesi Jack'in uzerineyaklaştı.Migferi igrenç, alayaveyapayalnızdı.Kılıçbirgüçlüvuruşdahayapmaküzeretekrarhavayakalktı.

Jack,geçişiçinsihirliiksireaslındaihtiyacınyoktu...şimdidebutenekekutuyudevirmekiçinomızrabaihtiyacınyok!

Kılıç havayı yırtarak bir daha indi. Huşşş, diye bir ses çıkardı. Jack karnını içine çekipkendinigeriyeattı,tümkaslarıkasıldı,omzundailkzırhtankalantırnakdeliklerisızladı.

Kılıç gogsunun bir santim uzagından geçip tırabzanın kalın parmaklıklarını kurdan gibidogradı.JackboşlugadogrudevrilirkenkendiniBusterKeaton'umsubirfarsoynuyorsandı.Solundakiyaralıtırabzanasarıldıgındaikitırnagınınaltınakıymıklarsaplandı.Canıoyleyandıki,gozlerininpatlayacagındankorktu.Sonrasageliyletutunupkendinidengelemeyibaşardı,düşmektenkurtuldu.

Sihirseninkendinde,Jack!Bunuanlayamadınmıbuanakadar?Biranoradasoluksoluga

Page 475: STEPHEN KING PETER STRAUB

durdu,sonratekrarmerdivenleriçıkmayabaşladı.Gozleriyukardakiboşmadenısurattaydı."Siziyoketmezamanı,SirGawain!"

Şovalye migferini tekrar yana egdi. Ince bir hareketti bu... Pardon, evlat? Bana mısöylüyorsunyoksa?Sonrakılıcıindirdi.

Jack belki korkudan korleşmişti. Her nedense o kılıç savurma hareketlerinin ne kadaryavaş tempolu oldugunu daha once farkedememişti. Hareketin her evresi belliydi,zorlamalıydı. Belki eklemleri paslanmıştır, diye duşundu. Ne olursa olsun, kafasınıtoparlayınca,savrulankılıcıniçtarafınageçmesikolayoldu.

Parmak uçlarında yukselip yukarı uzandı, kara migferi iki eliyle kavradı. Metal içbulandıracakkadarılıktı.Ateşiolanbirinintenigibi.

Jack peşten ve sakin bir sesle, "Dunyayı senden arındırmak için," dedi. "Onun adınaemrediyorumsana."

Migferin içindekikızıl ışık,oyulmuşbirbalkabagının içindekimumgibibirandasondu,migferin en az sekizkilolukagırlıgı Jack'in ellerinebindi.Alttaonu taşıyacakbir şeyyoktuartıkçünkü.Zırhınvücutkısmıyereyıkılmıştı.

"Ellis kardeşlerin ikisinide oldurmeliydiniz!"dedi Jack.Boşmigferi fırlatıp aşagıya attı.Miğferaltkattayereçarptı,oyuncagibiyuvarlandı.Oteltitrergibioldu.

Jackikincikatıngenişkoridorunasaptı.Burada,nihayet,ışıkgorebiliyordu.Temiz,netbirışık. Gokte uçan adamları gordugu gunku gibi. Koridorun sonunda yine çift kapılar vardı.Kapalıydı ama ustlerinden ve altlarından yeterince ışık sızıyordu. Kilidin bulundugu duşeyaralıktandagiriyordu.Jackburadan,ötetaraftakiışığınçokparlakolduğunuanladı.

O ışıgı gormeyi çok istiyordu. Kaynagını gormek istiyordu. Onu gormeye gelmişti. Nicekaranlıklardangeçmiştioışığıbulabilmekiçin.

Kapılar agırdı. Ustlerinde altın yapraklarla yazılmış, şimdi soyulmuş bir yazı vardı amahâlâokunabiliyordu.DİYARBALOSALONU.

"Hey, Anne," dedi Jack Sawyer alçak, şaşkınlık dolu bir sesle. O ışıga dogru yuruyordu.Yuregimutlulukdoluydu,içindekiduygugokkuşagıydı.Gokkuşagı!"Hey,Annegalibageldim...gerçektengeldim."

Yavaşça,içidehşetdolu,ikikapınınkulplarınıikieliyletuttu,bastırdı.Kapılarıaçarkenotemizbeyazışıkdahadagenişledi.Jack'inyukarıyakalkıkhayretdoluyüzünedüştü.

6SunlightGardeneroanda,yaniJacksonşovalyeyidevirirkenkumsaldadurmuşkaraotele

dogru bakıyordu. Boguk bir gumleme sesi duydu. Sanki otelin içinde bir yerde dinamitpatlamıştı. Aynı anda Agincourt'un ikinci kat pencerelerinde parlak bir ışık parıldadı.Tepedekipirinçheykelciklerbirandahepbirliktedurdular.

Gardener o gun Los Angeles ozel polisleri gibi bir kılıktaydı. Beyaz gomleginin uzerinesiyahbolbiryelekgiymiş,omzunatelsiziniasmıştı.Yururkentelsizinantenisagasolatitreyip

Page 476: STEPHEN KING PETER STRAUB

duruyordu.OtekiomzundaWeatherby,360'ınıtaşımaktaydı.Uçaksavarkadarkocamanbiravtufegi. Kim olsa imrenirdi buna. Gardener onu altı yıl once satın almıştı. Eski av tufeginiatmasıgerektigizaman.Weatherby'ningerçekzebraderisindenkılıfıCadillac'ınbagandaydı.Oğlununcesediyleyanyanayatıyordu.

"Morgan!"Morganoyanadonmedi.Kumlardandişgibifırlamışgrikayalarınardında,ha ifsolunda

duruyordu.Bukayanınsekizmetreotesinde,suyunıslattıgıkumçizgisininbirbuçukmetreyukarısındaiseSpeedyParker,yaniParkusyatmaktaydı.BirzamanlarParkusolarakOrris'liMorgan'ınmimlenmesinivedamgalanmasınıemretmişti.Morgan'ıniribeyazoyluklarınıniçtara larında, vatan haini damgaları vardı. Diyar'da vatan hainleri bu işaretten tanınırdı.Damganınyanaklarınadegildeoyluklarınabasılması,KraliçeLaura'nınmudahalesisayesindeolmuştu.Bacaklarındaolunca,giysilerisaklıyorduonları.Morgan...yaniherikiMorganda...bumudahalesindenoturukraliçeyidahaçokseviyordegildi.AmaParkus'aolannefreti,oseferkihainlikkomplosununkokusunualdıdiye,giderekartıyor,büyüyordu.

Şu anda Parkus/Parker kumlarda yuzukoyun yatmaktaydı. Kafası yaralarla doluydu.Kulaklarındankumlarakanlardamlıyordu.

Morganonunhalasagoldugunainanmakistiyordu.Sagoldugunaveacıçektigine.Amabeşdakika once Gardener adamlarıyla kumsala indiginden beri Parker'in soluk alıp verdigigözükmezolmuştu.

Gardener seslendigindeMorgan o yana donmedi. O şimdi duşmuş olan eski duşmanınıincelemeklemeşguldü.İntikamıntadıyokturdiyenlernekadardayanılmışlardı!

"Morgan!"diyetısladıGardenertekrar.Morganbuseferkaşlarınıçatıpdöndü."Eee?Nevar?""Bak!Otelindamı!"Morgan tum ruzgar gullerinin ve dam suslerinin hareketsiz durmakta oldugunu gordu.

Ruzgar hızlı olsun, hiç olmasın, hep aynı hızla donen o manivelalar durgundu. Aynı andaayaklarınınaltındakitoprakbiraztitredi,sankiomuzsilkti,yinehareketsizkaldı.Devboydabir yeraltı hayvanı, kış uykusunda mı silkinmişti? Morgan kendisine oyle geldiginiduşunecektiama,Gardener'in iri iriaçılmışkanlıgozlerinenedemeliydi? Içinden,herhaldekeşke Indiana'dan hiç kaçmasaydım diye duşunuyorsundur. Gard, dedi. Orada hiç depremolmaz,öyledeğilmi?

Agincourt'unpencerelerindeosessizışıktekrarparıldadı."Ne demek bu, Morgan?" diye sordu Gardener boguk bir sesle. Oglunun olumu için

duydugu çılgın o ke ilk defa olarak can korkusuyla biraz sinmişti.Morgan bunu anladı. Bukotuydu.AmaGardener'i gerektiginde tekrar çıldırtmakkolaydı.Ne var kiMorgan şu andaesas sorunun dışında hiçbir şeye enerji harcamak istemiyordu. O sorun da dunyayı, dahadogrusutumdunyalarıJackSawyer'dentemizlemekti.Çocukcansıkmaklabaşlamış,sonradanSloat'unhayatınınenkorkunçsorunuhalinegelmişti.

Gardener'intelsizihayatadöndü.

Page 477: STEPHEN KING PETER STRAUB

"DördüncükızılmangadanSunlight'a!KonuşSunlight!""BenSunlight,dördüncümanga.Neoldu?"Gardener'e birbirinin eşi olan dort heyecanlı, kekelemelerle dolu rapor peşpeşe geldi.

Kendilerinin de gorup hissetmedigi hiçbir yeni bilgi yoktu bu raporlarda. Işık parlamaları,ruzgargullerinindurması,depremonhabercisiolabilecekbirhareket...amaGardeneryinedeher raporu gozleri parlayarak, dikkatle dinledi, zekice sorular sordu, hermesajın sonunda'Tamam!"dedi,arayada'Tekrarla!""Aldım!"gibisozlerkattı.Sloatonubirfelaket ilminderolyapıyormuşgibigördü.

Eger bu davranış Gardener'i rahatlatıyorsa, Sloat'a gore hava hoştu. Hiç degilseGardener'in sorularına cevap vermekten kurtulmuştu... Şimdi duşunuyordu da... belki deGardener zaten sorusunun cevaplandıgını istemiyordu. Bu radyo numaralarını boylesürdürmesibelkiondandı.

Koruyucularyaolmuş,yadailetişimkuramazhalegelmişlerdi.Ruzgargulleribuyuzdendurmuştu. Işık parlamaları da aynı anlama geliyordu. Jack henuz Tılsımı alamamıştı. Onualmış olsa, Point Venuti gerçekten titrer ve sarsılırdı. Sloat artık Jack'in onu alacagınainanıyordu.Yazgıcıydıbuçocuğun.Amaböyleolmasıonukorkutmuyordu.

Eliboynundakianahtarıkavradı.Gardener'in telsize soyleyebilecegi her şey bitmişti artık. Telsizi tekrar omuzladı,

Morgan'airiiriaçılmışşaşkıngozlerlebaktı.OtekkelimesoylemedenMorganellerinionunomuzlarına dayadı. Olen oglundan başka kimseye biraz sevgi duyuyorsa... çarpık bir sevgitabii... o da bu adamaydı. Orris'liMorgan'ın Osmond'la ilişkisi de,Morgan Sloat'un Robert"Sunlight"Gardener'lailişkisideçokgerileredayanmaktaydı.

Utah'taPhilSawyer'idaşuomuzundakinebenzerbirtüfeklevurmuştuGardener."Dinle,Gard,"dedisakinbirsesle."Kazanacağız.""Bugdan emin misin?" diye fısıldadı Gardener. "Sanırım koruyucuları oldurdu. Morgan,

biliyorum, kulaga çılgınlık gibi geliyor ama, bence gerçekten..." Sustu. Dudakları titriyor,aralarındasalyalargörünüyordu.

"Kazanacagız,"diyetekrarladıMorganaynısakinsesle.Bunuinanaraksoyluyordu.Içindekadersezgilerivardı.Çokuzunyıllarbeklemiştibununiçin.Kararlarıciddiydi.Halageçerliydi.Jack elinde Tılsım'la dışarıya çıkacaktı. Çok guçlu bir varlıktı Tılsım... ama kırılabilecek birşeydi.

Gözleriarkadaşınınomzundakitüfeğe,sonrakendiboynundakianahtaradöndü."Çıktıgında onun çaresine bakmak için her şeyimiz hazır," dedi. "Iki dunyada da. Sen

cesaretinikoruduğunsürece,Gard.Benimyanımdaolduğunsürece."Titreyendudaklarbirazsabitleşti."Morgan,elbetteben...""Oğlunukiminöldürdüğünühatırla,"dediMorganyavaşça.JackSawyerelindekiyananparayıDiyar'daReuelGardener'inalnınabastırdıgıanda,altı

yaşından beri sara nobetleri geçirip duran dunyalı Reuel Gardener de Illinois’den yolculuk

Page 478: STEPHEN KING PETER STRAUB

yapmaktayken bindigi Cadillac'ta fena halde sarsılmıştı. Zaten Diyar'ın Reuel'i de altıyaşındanberiLânetliTopraklarhastalığınayakalanmışbiriydi.

DunyaReuel'ideolmuştuaynıanda.Morarmış,bogulurgibiolmuş,SunlightGardener'inkollarındacanvermişti.

Gardener'ingözleriyuvalarındanuğruyordu."Unutma,"diyetekrarladıMorgan."Kötü,"diyefısıldadıGardener."Bütünçocuklar.Aksiyomatik.Heledeoçocuk."'Tamam,"diyeonayladıMorgan,"Oduşunceyesarıl!Onudurdurabiliriz.Amabenmutlaka

yolaaçılantaraftan,kuruyereçıkmasınısağlamakistiyorum."Gardener'ideminParker'iseyretmekiçinduraladıgıkayanınorayagoturdu.Oluzencinin

kafasınaşişbeyazsineklerkonmayabaşlamıştı.Morganbaktı.Eh, iyiydi.Sinekleriçinçıkanbir dergi olsa, Morgan o dergiye yazar, Parker'in yerini bildirirdi. Gelin, gorun, derdi hersinege.Hepsigelirler,çurumekteolanetlereyumurtalarımbırakırlardı.Ikizlisininoyluklarınıdamgalayanadamda,kurtlardoğururdu,iyiyditabii.

Parmağınırıhtımadoğruuzattı."Raft oranın altında," dedi. "Ata benziyor... nedendir bilemem. Golgeler arasında saklı,

biliyorum.Amasenherzamaniyinişancıolageldin,Gard.Onabirkaçkurşunsık.Batırlanetolasışeyi."

Gardener tufegini dogrulttu, durbununden baktı. Bir sure iri namlu ileri geri, ha if ha ifkıpırdadı.

"Gordum,"diyemırıldandıGardenersevinçle.Tetigiçekti.Yankısulardayayıldı,sonundaduyulmazoldu.Tufeginnamlusuyukseliptekraralçaldı.Gardenerbirdahaateşetti.Sonrabirdaha.

"Vurdum," dedi ve tufegi indirdi. Cesareti yerine gelmişti. Utah gorevinden donduguzamankigibigururlagulumsuyordu."Artıksuyuniçindeboşbirderiparçasıoldu.Durbundenbakmakistermisin?"TüfeğiSloat'auzattı.

"Hayır.Vurdumdiyorsanvurmuşsundur.Artıkkarayoluylaçıkmakzorunda.Hangiyondenburayadoğrulacağımdabiliyorum.Elindeyıllardırbizdeolanbirşeybulunacak."

Gardenerparlayangözlerlebaktı."Şu tarafa çıkalımderim."Tahta kaldırımı gosteriyordu. Çitin hemen içindeydi.Oradaki

kanepedenicesaatleroturupkaraotelebakmış,balosalonundakivarlığıdüşünmüştü."Peki..."Iştetamosıradatoprakinlemeye,sarsılmayabaşladıayaklarınınaltında.Yeraltıyaratıgı

uyanmıştı.Silkiniyor,kükrüyordu.Aynı anda Agincourt'un her penceresini goz kamaştıran bir ışık doldurdu. Bin guneşin

ışığı.Pencerelerbirandapatladı,camkırıklarıbirelmasyağmurugibiuçuştu."OGLUNUHATIRLAVEBENITAKIPET!"diyekukrediSloat.Içindekiyazgısezgileridaha

Page 479: STEPHEN KING PETER STRAUB

nettişimdi.Reddedilmezbirşeydi.Herşeyerağmenkazanmakyazgısıydıonun!İkisibirlikteyükselipalçalanarazininüzerindenkaldırımadoğrukoşmayabaşladılar.

7Jack yavaş hareket ediyordu. Içi yogun duygularla doluydu. Buyuk balo salonunda

yurumekteydi.Yukarıyabakıyor,gozleriparlıyordu.Yuzundeharikuladebeyazbirışıkvardı.Herrenginkarışımıolanbirbeyazışık.Şafakrenkleri,gruprenkleri,gökkuşağırenkleri.

Tılsımbaşınınüzerinde,havadaydı.Yavaşyavaşdönüyordu.Kristalbirkureydi.Çevresibirmetreyeyakındı.Parıltısıoylemuthiştiki,aslındaboyunun

nekadaroldugunubilmeyepek imkanyoktu.Yuzeyindezarifbiçimdekıvrılan ışık çizgilerivardı.Paralelvemeridyenlergibi.Nedenolmasın?diyeduşundu Jack.Odehşetveşaşkınlıkduygusuyladoluyduhala içi.Dunyao...TUMdunyalar...mikrokosmhalinde.Ayrıcamumkunolantümdünyalarındaekseni.

Şarkısöylüyor,dönüyor,parlıyorduTılsım.Jack onun altında durdu, kendini ılık bir kuvvetin kucagında hissetti. Ruyada gibiydi. O

kuvvetin kendi içine dogru, milyonlarca tohumu uyandıran kuvvet gibi aktıgını hissetti.Zihnininbilinçkesimindebirsevincinroketgibiyukseldiginiduydu.Osevincecevapolarak,onunyükselişinitaklitedereksesideyükseldi.

"Gelbanaohalde!"diyebağırdı.veyavaşçakayarak

Jasonoldu."Gel bana o halde!" diye tekrar bagırdı Diyar'ın o tatlı dilinde. Gulerek bagırdı. Ama

yanaklarındanyaşlarboşalıyordu.Buyolunotekiçocuklabaşladıgını,kendisiylesonbulmakzorundaolduğunuanladı,kendinibıraktıve

tekrargeriyekaydı

JackSawyeroldu.YukardaTılsımhavada titredi, yavaşçadondu, ışık ve ısı saçtı, iyilikbeyazlık saçtı. "Gel

bana!"Tılsımaşağıyadoğruinmeyebaşladı.

8Boylece,nicehaftalardan,zorluseruvenlerden,karanlıklardan,umutsuzluklardan,bulunan

ve kaybedilen dostluklardan sonra, nice emeklerden, ıslak samanlar arasında geçirilengecelerden, şeytanlarla karşılaşmalardan sonra (ki onlardan biri de kendi ruhunda

Page 480: STEPHEN KING PETER STRAUB

yaşıyordu)...bunlarınhepsindensonra,Tılsım'ınJackSawyer'egelmesiişteböyleoldu.***

Jack onun inişini seyretti. Içinde kaçma istegi yoktu ama, dunyaların riskini, o nazikdengesinihissediyordu.IçindekiJasonbenligigerçekmiydi?KraliçeLaura'nınogluolmuştu.Artık Diyar halkının adını yemin ederken kullandıgı bir hayaletti o yalnızca. Ama Jack obenligin gerçek olduguna karar verdi. Jack'in Tılsım yolculugu, Jason'un gerçekleştirmesigerekenbiryolculuktu.BuyuzdenJasonbirsuredahayaşamıştı.Jack'ingerçektenbirikizlisivardı.Birbakımayani,Jasonegerhayaletse,oşovalyelerkadarhayaletse,bupırılpırılkureparmaklarınadeğdiğiandayokolabilirdi.Jackonubirkeredahaöldürmüşolurdu.

Kaygılanma,Jack,diyefısıldadıbirses.Sıcakvenetbirsesti.Tılsım iniyordu. Bir kure, bir dunya, butun dunyalar... bir ışık, bir sıcaktı. Iyiligi yine

beyazlıgında yansıyordu. Beyaz şeylerin hep oldugu, ya da olması gerektigi gibi, çok kolaykırılabilecekbirşeydi.

O inerken Jack'in kafasında dunyalar dondu. Artık gerçegin katları arasında geçişyapmıyordu.Tümbirgerçeklerevreninigörebiliyordu.Hepsibirbirininüzerineçakışmıştı.

Bir dunyalar evrenini, bir iyilikler kozmosunu tutmak uzere uzanıyorsun, Jack Bu sesbabasınınsesiydi.Düşürmesakın,oğlum.Jasonaskına,düşürmesakın.

Dunya ustune dunya ustune dunya... kimi harikulade, kimi bir cehennem... hepsi de buyıldızın, bu kristal kurenin sıcak beyaz ışıgıyla aydınlandı. Kure yavaşça havanın içindenkayarakindi,JackSawyer'intitreyenparmaklarınadoğruyaklaştı.

"Gelbana!"diyeseslendiJackonunşarkısınakarşı,"Gelbanaşimdi!"Uzattıgı ellerden bir metre kadar yukardaydı. Ellere yumuşacık tedavi edici ışıgım

yolluyordu... bir birine, bir ikisine... Yavaşça donuyordu. Ekseni ha if egikti. Jack onunyuzeyinde kıtaların, okyanusların, buz kutlelerinin kıpırdayan, degişen parlak çizgilerinigorebiliyordu.Tılsımbirankararsızlıkgosterirgibioldu,sonraçocugunuzattıgıelleriniçinekaydı.

Hiçsebepsizsırıtmaktaolduğunufarketti.

Page 481: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:43

HERYERDENHABERLER

1LilyCavanaughazonceJack'insesiniduydugunuhayalettiktensonrarahatsız,kabuslubir

uykuya dalmıştı. Bir anda yatagında dogrulup oturdu. Haftalardan beri ilk defa olarakyanaklarının o mum gibi solgunluguna parlak bir renk yayıldı. Gozleri vahşi bir umutlaparlıyordu.

"Jason?"diyesoludu,sonrakaşlarıçatıldı.Oglununadıbudegildiki!Oysademingorduguruyada,buisimdebirogluvardı.Kendisidebaşkabiriydizaten.Ilaçtanolmalıydıelbette.Ilaçrüyalarınıdaçarpıtmayabaşlamıştıartık.

"Jack?"diyeseslenditekrar."Jack,neredesin?"Cevap gelmedi... ama Lily onun varlıgını hissetti. Sag oldugundan emin oldu. Uzun

zamandanberi,belkialtıaydanberiilkdefakendiniiyihissediyordu."Jacky,"dedi,sigarapaketinesarıldı.Sigaralarabiranbaktı,sonrafırlattı,karşıduvardaki

şomineyeattı.Ogunyakılacakbaşkaçerçopunustune."Galibasigarayıhayatımdaikincikerebıraktım,Jacky,"dedi."Dayan,evlâdım.Annenseviyorseni."

2Wolf hucreden kaçtıgında Sunlight Yurdunun mutfagında bulunan Donny Keegan o

korkunç geceden sag çıkmayı başarmıştı. Onunla birlikte mutfak nobetinde olan GeorgeIrwınsonadlıçocukokadarşanslıçıkmamıştı.ŞimdiDonnygelenegedahauygunbiroksuzleryurdundaydı. Muncie, Indiana'da. Sunlight Yurdundaki bazı çocukların tersine, gerçektenoksuzduDonny.Gardenereyaletinhoşunagitsindiyebirkaçdagerçek oksuzukabuletmekzorundaydı.

Oanda loşbir ustkatkoridorununyerlerinisilmekteolanDonnybirdenbaşınıkaldırdı,çamurlugozleriiriiriaçıldı.Surekliolarakkaryagdırmaktaolanbulutlarbatıyadogrubirdenaçılmıştı.Birtekgüneşişimgeliyordu.Oyalnızlığıiçindekorkunçveharikuladegüzeldi.

"Haklısın, ONU SEVIYORUM!" diye bagırdı Donny zafer dolu bir sesle. Ferd Janklow'asesleniyordu aslında. Ama kafası beyine yer bırakmayacak biçimde oyuncaklarla dolu olanDonny,onunadınıçoktanunutmuştu."OçokgüzelvebendeonuSEVİYORUM!"

Donny'nin agzından o budala guluşu kurtuldu. Ama bu sefer o guluş bile guzeldi. BaşkaçocuklardanbazılarıodalarınınkapısınayuruyupDonny'yeşaşkınşaşkınbaktılar.Yuzuneo

Page 482: STEPHEN KING PETER STRAUB

tekguneşışınıduşmuştu.ÇocuklardanbiriyanındakineDonny'ninbiraniçinIsa'yabenzedigiyolundabirşeylerfısıldadı.

Oangeçti,bulutlartekrarilerledi,gokyuzununaçıkyeriniorttuler.Akşamoldugundakaryinehızlanmış,kışınilkbuyukfırtınasıbaşlamıştı.Donnykısacıkbiraniçinsevgivezaferinne demek oldugunu hissetmiş bulunuyordu. Ama çabuk geçti. Ruyaların hep geçtigi gibi...geçtikten sonra bile Donny o duyguyu unutmadı. Vadedip inkar edenin yerine, soz veripyerinegetirenduyguyu.Otatlı,açık,harikuladesevgiyi,beyazlıktangelenosevinci.

3Jack'laWolfuSunlightYurdunayollayanYargıçFairchildartıkyargıçfalandegildi.Yuksek

Mahkemeyesonitirazlarıreddedilincehapsegirecekti.Girecegikonusundahiçkuşkuyoktu.Agır hapis. Belki hiç çıkamazdı. Yaşlıydı, pek saglıklı sayılmazdı. O lanet olası cesetleribulamamışolsalardı...

Koşullara gore elinden geldigi kadar neşeli kalmayı başarmıştı. Ama şu anda evindekiçalışma odasında, oturmuş çakısıyla tırnaklarını temizlerken içine buyuk bir depresyondalgasıçoktu.Çakıyıbirdentırnaklarındanuzaklaştırdı,ucunaduşunceligozlerlebiranbaktı,sonra getirip sag burun deligine soktu. Bir an orada tuttu, "Lanet olsun, nedenyapmayacakmışım?" diye fısıldadı, elim yukarıya dogru hızla itti. Çakının upuzunucu oncesinüsleriniyardı,sonrabeyninideldi.

4SmokeyUpdike,OatleyBarındabirmasayaoturmuş,gunlukfaturalarıinceliyordu.Onunde

hesapmakinesivardı.TıpkıJackonuilkgorduguzamannepozdaysa,yineopozdaydı.Amaşimdivakitakşamadogruydu.Loriakşamınilkmuşterilerineservisyapmayabaşlamıştı.Plakmakinesinde"ÖnümdeBirŞişeOlsa"şarkısıçalıyordu.(Göbekolacağına!)

Bir an her şey normaldi. Bir an sonra Smokey Updike birden dikleşti, kagıt kulahıkafasından arkaya dogru devrildi. Elleri beyaz tişortunun sol gogsune dogru uçtu. Orayagümüşdikenlibirçekiçinmiştisanki.Wolfolsa,Tanrıçivileriniçakar,derdi.

Aynıandaızgaraocağıbüyükbirgürültüylepatladı,duvardakiilânaçarpanparçalaronudayerinden duşurdu, ortalık birbirine girdi. Dukkanı agır bir gaz kokusu sarmıştı. Ocaktangeliyordu.Loribağırdı.

Plak makinesi hızlandı; 45 rpm, sonra 78, 150, 400! Kadının sesi çılgın maymunlarınhaykırışlarına dondu. Derken plakmakinesinin tepesi havaya uçtu, renkli camlar her yanasaçıldı.

Smokey başını hesapmakinesine egdiginde,makinenin kızıl camında bir tek kelimeninparlayıpsöndüğünügördü.

TILSIM-TILSIM-TILSIM-TILSIM-TILSIMOandagözleripatladı.

Page 483: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Lori, gazı kapa!" diye bagırdı muşterilerden biri. Oturdugu tabureden inip Smokey'edondu. "Smokey, soyle ona..." Ama Smokey'nin iki gozunden fışkıran kanları gorunce avazıçıktığıkadarbağırdı.

BiransonraOatleyBarınıntamamıgöklereuçtu.İtfaiyearabalarıDogtown'danveElmira'dangelenekadarkentin çogu alevler içindeydi.Buyukbir kayıp

sayılmaz,çocuklar...amindiyebilirmisiniz?

5Thayerokulundanormalhayatgeridonmuştu.Okısadonemiçindeokuldaolanlar,gariptir

ruyaolarakhatırlanmaktaydı.Gununsondersiyenibaşlamıştıhenuz.Indiana'dakikaryagışı,Illinois'desulusepkenbirserpintiydi.Çocuklardersteuyukluyorlardı.

Birdenkiliseninçanlarıçınlamayabaşladı.Başlarkalktı,gozleraçıldı.Thayerbahçesininheryanındasolmaktaolanrüyalaryenidencanlanırgibioldular.

6Etheridge yuksekmatematik dersindeydi. BayHunkins'in tahtaya yazdıgı logaritmalara

dalgındalgınbakarkenelikasıgındayukarıaşagıkayıpduruyordu.Derstençıkıncabuluşacagıoşiringarsonkızıduşunmekteydi.Kızkulotçorapgiymiyor,jartiyerliçorapgiyiyordu.Siyahjartiyer.Yataktadaçıkarmıyorduonu.Etheridgepencereyedogrubaktı,ereksiyonunuunuttu,garson kızı unuttu, hiç nedensiz, Sloat geldi aklına. Miskin Richard Sloat. Onu mızmızlararasında saymak çok dogalken, çocuk nedense pek oyle sayılmıyordu. Sloat'u duşunurken,acabaiyimi,diyemeraketti.Dortgunonceokuldansessizceayrılmışolan,kendisindenhaberdealınamayanSloat'unpekdeiyiolmamasınıumuyorduiçiniçin.

***MudurodasındaBayDufrey,GeorgeHat ielddiyebirçocugunsınavdakopyaçektigi için

okuldan uzaklaştırılmasını goruşuyordu. Çocugun babası çok o keliydi. Zengin bir adamdı.Tamosıradaçanlaroduzensizezgiyebaşladı.ÇansesibittigindeBayDufreykendiniellerivedizleriuzerindeyerdebuldu.Kırsaçlarıgozlerinedokulmuş,dilidışarısarkıyordu.BabaElderkapıdaydı.Sırtınıkapıyadayamış,gozleri fal taşıgibiaçılmış,bakıyordu.O kesiniunutmuş,şaşkınlıkvekorkuiçindeydi.BayDufreyyerdedörtayakyürümekte,havlamaktaydı.

***GobekAlbert tam çan sesleri başladıgında bir şeyler yemek uzereydi. Bir an pencereye

dogrubaktı,dilininucundakibirşeyihatırlamayaçalışanbirinsangibigorundu.Sonraomuzsilkti, cips paketini açmaya devam etti. Annesi bunlardan bir koca kutu yollamıştı ona.Çocugungozleriaçıldı.Biran için...amauzunbiran için... torbanın içini tombul,kıpırkıpırbeyazkurtlarlakaynaşırgördü.

Derhalbayıldı.

Page 484: STEPHEN KING PETER STRAUB

Kendine geldiginde torbaya tekrar bakacak cesareti topladı, demin gordugunun hayaloldugunuanladı.Elbette!Başkaneolabilirdi?Amayinedebuhayalonunuzerindeguçluvegaripbiretkibıraktı.Nezamanbircipspaketiaçsa,yadabirgofret,birşekerpaketiaçsa,aynısahne canlanıyordugozunun onunde. Ilkbahar geldigindeAlbert on yedi kilo vermiş olarakThayer tenis takımında oynuyordu. Omrunde ilk defa bir kadınla yatmıştı. Sevinçtenkendindengeçiyordu.Annesininsevgisindensağkurtulacağınailkdefagüvenmekteydi.

7Çanlar çalmaya başladıgında hepsi çevrelerine baktılar. Bazıları guldu, bazıları kaşlarını

çattı,birkısmıgozyaşlarınagomuldu.Ikikopeginbiryerlerdehavladıgıduyuldu.Bugaripti.Thayerbahçesineköpekgirmesiyasaktıçünkü.

Çanların sesi bilgisayarla ayarlanmış tempoda degildi. Okul gazetesi de sonradan bunuonayladı. Bir işguzarın bilgisayar programını degiştirdigini yazdı. Çalan ezgi bir Noelsarkışıydı.

"MutluGünlerYineGeldi."

8JackSawyer'insevgiliWolfununannesigerçikendisininhamilekalamayacakkadaryaşlı

oldugunainanıyorduama,onikiayoncekiDegişmesırasındaadetgormemişti.Uçayoncedeuçuzdogurmuştu.Ikisikız,birierkek.Sancılarıkotuolmuştu.Buyukçocuklarındanbirinindeolmek uzereoldugunuhissediyordu.Oçocuk ote tarafagitmişti,biliyordubunu.Birsuruyukorumakiçingitmişti.Oradaolecekti.Kendisideonubirdahahiçgoremeyecekti.Zordubu.Doğumsırasındacanınınyanmasındançokbuacıdanağlamıştı.

Ama şimdi, dolunay altında, yeni yavrularının yanında yatarken birden dondu, erkekyavruyuçekipyalamayabaşladı.HalauyumaktaolanyavruWolfkollarınıannesininboynunadoladı,yanagınıonungogsuneyasladı,ikisi»degulumsediler.Anneniniçindebulundugubuyabanauykuhalinde,kafasındabir insanduşuncesibelirdi.Tanrıçivilerini iyi çakar.Butunkokuların gazel oldugu o dunyaya dokulenmehtap, ikisini kız yavruların yanında uyurkenaydınlattı.

9Goslin,Ohio'daBuddyParkinsadlıbiradamortalıkkararırkenkumesitemizliyor,pislikleri

kurekkurekatıyordu.Agzınaveburnunabezdenbirmaskebaglamış,uçuşangubretozlarınıncigerine dolmamasını saglamaya çalıştı. Ortalık amonyak kokuyordu. Başı agrımayabaşlamıştıbukokudan.Sırtıdaagrıyorduzaten.Uzunboylubiradamdı.Kumesintavını isehiçyuksekdegildi.Zoriştiyaptıgı.Uçogluvardı.Kumestemizlenecegizamanhepsiortadanyokolurdu.Neyse,neredeysebitiyorduve...

Çocuk!Büyükİsa!OÇocuk!

Page 485: STEPHEN KING PETER STRAUB

Birden kendini Lewis Farren diye tanıtan o çocugu hatırlamıştı. Net olarak ve sevgiyle.Helen Faughan adlı teyzesine gitmekte oldugunu iddia eden çocugu. Buddy ona, kaçıyormusun diye sordugunda, donup baktıgı zaman yuzunde buyuk bir iyilik ve inanılmaz birguzellik yansıtan çocugu. Buddy'nin gozlerinde gokkuşakları uçurtan, fırtınaların sonunusimgeleyenbirgüzellik.

Soluyarakdogruldu,kafasınıkumesinkirişlerineçarptı,gozlerineyaşlardoldu...amayinede deliler gibi sırıtıyordu. Ah, Tanrım, çocuk orada, ORADA! diye duşundu Buddy Parkins.Orasınınneresioldugunuhiçbildigiyoktuoysa.Yinedeiçinetatlı,guçlubirseruvenduygusudolmuştu. On iki yaşında ilk defa De ine Adası kitabını okurken, on dort yaşında bir kızınmemesini ilk defa avuçlarken duydugu o duygu.Heyecanından sendeledi, gulmeye başladı.Kurekelindenduştu,tavuklaronaşaşkınvebudalabakışlarlabakarkenBuddyParkinstavuktersleri arasında dans etmeye koyuldu. Maskesinin gerisinden guluyor, parmaklarınışıkırdatıyordu.

"Orayavardı!"diyebağırdıtavuklaragülerek."Sonundabaşardı...orayavardıvealdı."Sonradan,herhaldekokudansarhoşolmuşumdiyekendiniinandırmayaçalışacaktı.Ama

hepsi o kadar degildi. Bir ilham, bir vahiy gelmişti sanki Buddy'ye. Ne oldugunuhatırlayamıyordu. Hani okuldayken Edebiyat ogretmeni anlatmıştı. Bir buyuk şair bolmiktardaafyonalmışveşiiryazmayabaşlamış.Amaayıldıktansonraşiirinibitirememiş...

Onungibi,diyeduşundu.Amabirbakımaoyleolmadıgınıbiliyordu.Osevincineneyinyolaçtıgınıhatırlayamamaklabirlikte,tıpkıDonnyKeegangibi,sevincingelişiniaslaunutamadı.Buyukbirseruvenedegmeduygusunudaunutamadı.Sankibiraniçinharikuladeguzel,beyazbirışığabakmıştı.İçindegökkuşağınınherrengiolanbirbeyazlığa.

10BobbyDarin'in eski bir şarkısı vardı: 'Topraktan kokler fışkırdı... blucin ve çizme giyen

kokler...atonlarıuzaga...atonlarıuzaga..."Indiana'nınCayugakentidolaylarındaçocuklarbuşarkıyı çok sevebilirlerdi eger o kadar eski bir şarkı olmasa. Onların çagından oncesininsarkışıydı. Sunlight Yurdu bir haftadan fazladır boştu. Daha şimdiden perili ev diye adıçıkmayabaşlamıştı.Uzaktarlanınçitineyakınyerdebulunancesetlerebakılırsa,pekdesaçmadegildibuinanç.Emlakçınındiktigisatılıklevhasıoradasankidokuzgundurdegildebiryıldırduruyormuş gibiydi. Binanın iyatında bir kere indirim yapılmış, ikinci bir indirimdüşünülüyordu.

Amagerekkalmadı.IlkkarlarCayuga'yaduşerken(veJackSawyer'inparmaklarıTılsım'adegerken) mutfagın arkasındaki gaz tupleri patladı. Eyaletten bir gorevli gelmiş, bir haftaonce tuplerdekibutun gazı boşaltmıştı.Adamo tuplerin içine girip sigarayaksanızbir şeyolmazdiyeyeminlerediyordu.Ama iştepatlamıştıyine.TamOatleyBarınınpatladıgıandahemde.

SunlightYurdugözaçıpkapayanakadarbirkülyığınıhalinegeldi.Haleluyadiyebilirmisiniz?

Page 486: STEPHEN KING PETER STRAUB

11Butundunyalardabirşeylerkıpırdadı,birazdegişikbiryereoturdu...amaPointVenuti'de

okadarlakalmadı.Oradayerinaltındakihayvanuyanmıştı,kukruyordu.Yetmişdokuzsaniyeboyuncadauyumadısismografraporlarınagöre.

Deprembaşlamıştı.

Page 487: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:44

DEPREM

1Jack,Agincourt'undasarsılıpparçalanmayabaşladıgımancakbirsuresonraanladı.Bunda

şaşılacak bir şey yoktu. Içine yine garip bir duygu doldu. Bir bakıma kendisi Agincourt'dadegildi.PointVenuti'de,Mendocinebolgesinde,California'dadadegildi.Amerika'da,Diyar'dafalandadegildi.Amasayısızdunyalarıniçindeydi.Aynıandahepsinde.Odunyalarınbellibiryerindededegildi.Heryerindeydi.Kendisiydiçunkuodunyalar.TılsımherhaldebabasıPhilSawyer'in sandıgından da çok daha buyuk bir şeydi. Yalnız mumkun olan tum dunyalarıneksenideğil,dünyalarınkendisiydi...dünyalarvedünyalarınarasındakiboşluklar.

Buradakitransandantalizm,magaradayaşayanTibet'libirermişibiledelirtmeyeyeterdi.Jack Sawyer her yerdeydi. Jack Sawyer her şeydi. Elli bin dunya aşagıda, Afrika'ya karşılıkgelen bir çolde bir ot susuzluktan oluverdi. Bir başka dunyada ejderhalar gezegeninuzerindekibirbuluttaçiftleşiyorlardı.Alevlisoluklarıbuzgibihavayakarışıyordu.Jackerkekejderdi... Jack dişi ejderdi... Jack spermdi... Jack yumurtaydı. Birmilyon evren ilerde uç toztanecigiyıldızlararasıboşluktauçtu.Jackotozlardı.Jackaradakiboşlukta.Galaksilerbaşınınçevresinde upuzun kagıt şeritleri gibi donuyordu. Kader rastgele delikler açıyordu onlarınuzerinde. Onları makrokozmik bir piyanistin ezgisini çalan alet gibi kullanıyordu. Jack'inmutludişleribirportakalı ısırdı. Jack'inmutsuz teni, başkadişlerkendisini ısırırkenacıylabagırdı.Birmilyarçiçektarhındabir trilyontozdu.Annesininrahmindebir oncekihayatınıduşunen bir yavruydu. Peru'da bir yumurta, Ohio'daki Buddy Parkins'in kumesinde birsamandı.BuddyParkins'inburnundakitozdu.Onuhapşırtantuylerdi.Gemilerdekiatomlardı,yaratıksınkokuşuydu.

Yüreğivurdu,bingüneşışıksaçtı.Uçankırlangıçlarolupdünyalardanhavalandı.Diyarcehenneminincevherkuyularındaöldü.Etheridge'inkravatındabirnezlevirüsüoldu.Uzakyerlerderüzgârolupesti.Jackşimdi...şimdi...Tanrıydı,Tanrı...yadaonaokadaryakınbirşeydiki,farkıönemsizdi.Hayır! diye bagırdı Jack korkuyla.Hayır, ben Tanrı olmak istemiyorum? Lutfen! Lutfen!

Page 488: STEPHEN KING PETER STRAUB

Tanrıolmakistemiyorum,yalnızcaanneminhayatınıkurtarmakistiyorum!Birdensonsuzluk iskambilgibikapanıyordu.Daraldı,bir tekbeyaz ışınoldu, Jacko ışını

izleyipBaloSalonunadondu.Aradanyalnızcabirkaçsaniyegeçmişti.Tılsım'ıhalaellerindetutuyordu.

2Dışarda toprak sanki çılgınca bir dansa başlamıştı. Gelgit hareketi kararını degiştirmiş,

sular çekilmeye koyulmuştu. Kumlar ıslak ıslak ortadaydı. Garip balıklar sıçrıyordu ıslakkumlarda.

Kasabanın gerisindeki tepeler aslında kayalıktı ama şu anda çamur birikintilerindenfarksızgorunmekteydiler.Çatlıyor,yanlıyor,bintarafauçuşuyorlardı.Biranagızgibiaçılıyor,sonra tekrar yıkılarakkapanıyorlardı.Aşagıya topraklar kaymaktaydı. Toprakların arasındafabrikakadarkocamankayalardavardı.

Morgan'ınWolf tugayı, Jack'la Richard'ın Hazırlık Kampına habersiz saldırısında buyukkayıpvermişti.Şimdiçogubatılbirkorkuylabagırarakkaçarkensayılarıdahadaazaldı.Birkısmıtekrarkendidunyasınadondu,bazılarısagsalimulaştı,çogudaoradakikarmaşadayokoldu.

Dunyalarınhepsindebunabenzer şeylerolmaktaydı.UçWolf ’danoluşanbir grup, siyahderi ceketler giymiş,motosikletebinmişolarak, radyolarındamuzik çala çala ilerlerkenbirbinayaçarptılar.

Birkısmıhaykıraraksokaklardakoşuyordu.Degişimleribaşlamaktaydı.Çıplakmemelidelikadınagıragıronlarınonuneçıktı.Elleribaşındakisaçlarıyoluyordu.Gorunuşusakindi.SaçtutamlarındanbiriniWolflarauzattı.Saçlarınkanlıkökleri,otlargibisallandı.

“Alın,"diyegülümsedikadınonlara."Birbuket!Size!"Wol larhiçsakindegillerdi.Birtanesibirkoldarbesiylekadınınkafasınıkopardı,koşmaya

devametti.

3Jack ele geçirdigi şeyi, utangaç bir çocuk avucundan yem yiyen orman yaratıgını

seyrediyormuşgibi,soluksoluğaseyrediyordu.Avuçlarınınarasındapırılpırıldı.Parlayıpsönüyor,parlayıpsönüyordu.Kalbiminatışınagöre,diyedüşündü.Cama benziyordu. Ama avuçlarında bir yumuşaklıgı vardı. Belli belirsiz. Jack bastırdıgı

zamansankibirazçokuyordu.Bastırılanyerlerdenışıklardışarısaçılıyordu.Solelindenkoyumavi,sağındanalkırmızı.Gülümsedi...sonragülümsemesisoldu.

Boyleyapmaklabelkimilyarlarca insanı olduruyorum...yangınlar,seller,Tanrıbilirdahaneler.Angola'daçökenkuleyiunuttunmu?

Page 489: STEPHEN KING PETER STRAUB

Hayır, Jack, diye fısıldadı Tılsım. O zaman Jack onun bastırdıgında neden yumuşakoldugunuanladı.Canlıydı.Tabiicanlıydı.Hayır,Jack;Herşeyiyiolacak...herşeyiyiolacak...vehertürlüşeydeiyiolarak.Yalnızinan;doğruol;ayağakalk,sendelemeşimdi.

Zihnindesükûn...derinbirsükûn.Gokkuşagı, gokkuşagı, gokkuşagı, diye duşundu Jack. Acaba bu harikulade balondan

ayrılabilecekmiyim,diyemeraketti.

4Aşagıdakikumsalda,tahtakaldırımdaGardenerkorkuiçindeyuzukoyunyerekapanmıştı.

Parmaklarıkumlaragömülüyordu.Miyavlargibibağırmaktaydı.Morgansarhoşgibionaseyirtti,omzundakitelsiziyırtarcasınaçekipaldı."Dışarda kalın!" diye bagırdı telsize. Birden dugmeyi açmadıgını farketti. Bastı, tekrar

bagırdı: "DIŞARDA KALIN! KASABADAN KAÇMAYA KALKARSANIZ KAHROLASI TEPELERBAŞINIZA YIKILIR! BURAYA GELIN! BANA GELIN! BU GORDUGUNUZ BASIT BIR TIYATROEFEKTI! BURAYA GELIN! KUMSALIN ÇEVRESINDE HALKA OLUN! GELENLERINIZODULLENDIRILECEK! GELMEYENLERINIZ LANETLI TOPRAKLARDAKI MADENKUYULARINDAOLECEK! GELINBURAYA! BURASI AÇIK! UZERINIZEBIR ŞEYDUŞMEYECEKYEREGELİN!BURAYAGELİN,ALLAHKAHRETSİN!"

Telsiziyanafırlattı,telsizkırıldı.İçindendüzinelerleuzunantenliböcekçıkmayabaşladı.Morganegildi,haykırıpduranGardener'iyakalayıpkaldırdı."Kalkbakalım,dunyaguzeli,"

dedi.

5MasasallanıponuyereattıgındaRichardbaygınolduguhaldebagırdı.Jackbusesiduydu,

Tılsım'ıngetirdiğihayaldenkurtuldu.Agincourt'un fırtınaya tutulmuş gemi gibi gıcırdayıp sallanmakta oldugunu farketti.

Çevresine baktıgında tahtalar yerinden fırlıyor, tozlar uçuşuyordu. Kirişler ileri gerisallanmakta,albinoböceklerTılsım'ınışığındankaçmayaçalışmaktaydı.

"Geliyorum,Richard!"diyebagırdı,donupyurumeyebaşladı.Birkere tokezledi,elindekikureninkırılabileceginibildigindenonuhavadatutarakdevrildi.Çarparsakırılırdı.Ozamannelerolurdu.Tanrıbilir.Tekdizüstüneçöktü,kıçüstüoturdu,sonrayineayağakalktı.

AşağıdanRichardtekrarbağırdı."Richard!Geliyorum!"Yukardan kızak çıngırakları gibi bir ses duyuldu. Jack başım kaldırdı. Avize sarkaç gibi

sallanıyor, giderek de hızlanıyordu. Kristalleri birbirine vurup çıkarıyordu o sesi. Jackbakarkenzincirkoptu,avizeyerebirbombagibiçarptı,camparçalarıuçuştu.

Jack donup koca adımlarla odadan çıktı... komedi ilmlerinde dans eden bahriyelilere

Page 490: STEPHEN KING PETER STRAUB

benziyordu.Koridordaileriyedogru!Yerlersallandıkçabirbirduvara,biroburuneçarpıyordu.Doşeme

tahtalarıikidebiraralanıpbirleşmekteydi.DuvaraherçarpışındaTılsımaileridogruuzatıyor,odaakkorgibiparıldıyordu.Merdivenlerdenaslainemezsin.Mecburum.Mecburum.

Az once siyah şovalyeyle karşılaştıgı sahanlıga vardı. Dunya başka bir turlu egilipbükülüyordu.Jacksendeledi,yerdekimiğferindeligibiyuvarlanışınabaktı.

Aşagıya bakıp duruyordu. Basamaklar durmadan dalgalanıyor, içini bulandırıyordu. Birtanesiyukarıbüküldü,aradakapkaraboşlukgözüktü.

“Jack!""Geliyorum,Richard!"Omerdivenlerdendünyadainemezsin.İnemezsin,evlât.Mecburum. Mecburum. Degerli, kolay kırılabilir Tılsım'ı elinde tutarak ilk basamaga

adımımattı.Merdivenbinbirgecemasallarındanfırlamabiruçanhalınınkasırgayatutulmuşhâligibiydi.

Basamaklar yine yukseldi, Jack kara şovalyeninmigferinin peşinden arada beliren karadeligedogru fırladı.Bagırdı,geriyesendeledi,Tılsım'ıbagrınabastı,sagıylakavradı,solunuarkasınauzatıpduşuşunudesteklemeyeçalıştı.Elihiçbiryeredokunmadı.Topuklarıçukurunkenarınaçarptı,geriye,yokluğadevrildi.

6Deprembaşlayalıellisaniyeolmuştu.Yalnızcaellisaniye.Amadepremgörmüşherkesinde

sizesoyleyebilecegigibi,objektifsaatosıra tumanlamınıkaybediyordu.LosAngeles1964depremindenuçyılsonratelevizyonroportajcılarıdepremdenkurtulanbirineolayınnekadarsürdüğünüsorduklarında,osakinbirselle,"Hâlâdevamediyor,"demişti.

DeprembaşladıgındanaltmışikisaniyesonraPointVenutitepelerininhepsiyaylaolmayakararvermişti.Çamurlubirsesçıkararakkasabanınuzerineyıkıldılar,geriyebirteksivrikayaçıkıntısıkaldı.Agincourt'ugösterenbirparmakgibi.Suçlayanbirparmak.

7KumsaldaMorgan Sloat'la Sunlight Gardener birbirine tutunarak durmaktaydılar. Sanki

hulahopçeviriyorlarmışgibikıvrılıpduruyorlardı.Gozleribirkorkuylayuvalarındanfırlayan,alevler kusan birkaç Wolf da onların yanına gelmişti. Başkaları da geliyordu. Hepsi yadegişiyor,yadadegişmişti.Giysileriustlerindenlimelimesarkıyordu.Morganbirtanesininkendini yere atıp topragı ısırmaya başladıgını gordu. Sanki toprak oldurulebilecek birduşmanmış gibi. Bir kamyonet, yanlarındaki VAHŞI ÇOCUK yazılarım parıldatarak PointVenutimeydanındayıldırımgibiilerledi.Omeydandavaktiyleçocuklar,annelerikendilerinedondurma alsın diye, ya da uzerinde Agincourt'un resmi bulunan biskuviler alsın diyesızlanırlardı.Kamyonetmeydanınucunavardı,kaldırımaçıktı,kumsalageçti,tozlaruçuşarak

Page 491: STEPHEN KING PETER STRAUB

yaklaştı.Kumlardayersonbirkereyarıldı,TommyWoodbine'ıçigneyenVAHŞIÇOCUKburunustu daldı, ebediyen yok oldu.Deposupatlarken alevler yukseldi.Morganorayabaktıgındababasınıncehennemitarifedişinihatırladı.Osıradayeryinekapandı.

"Dengenikoru!"diyeseslendiMorgan,Gardener'e. "Bencebinayıkılacak,onudaaltındaezecek.Amaçıkarsa,senvuracaksınonu.Depremolsunveyaolmasın."

Gardener,"Kırılırsabilecekmiyiz?"diyetizbirçığlıkattı.MorganSloatsırıttı."Bileceğiz,"dedi"Güneşsimsiyaholacak."Yetmişikincisaniyedoldu.

8Jack'in sol eli tırabzanın kalanını tuttu, Tılsım gogsunde alev alev parladı, uzerindeki

paralel ve meridyen daireleri bir ampulun içindeki teller gibi gorundu. Jack'in topuklarıkıvrıldı,tabanlarıkaymayabaşladı.

Düşüyorum!Speedy!Düşü...Yetmişdokuzsaniye.Durdu.Öylece,birdenbirekesildi.AmaJackiçin,tıpkı1964olayındankurtulanadamgibi,haladevamediyordu.Enazından,

beynininbirkısmında.Çukurdan kendini tekrar yukarı çekti, kıvrık basamagın orta yerinde durdu. Soluk

soluğaydı.Yüzüterdenparlıyordu,Tılsımıbağrınabasıyordu.Durduvesessizliğidinledi.Biryerlerdeağırbirşey,belkibirgardırop,dengesinikaybedipdevrildi."Jack!Lutfen!Galiba oluyorum!"Richard'ınkısık, çaresiz sesigerçektendeçocugunson

gücünüharcadığınıgösteriyordu."Richard!Geliyorum!"Merdivenden inmeye başladı. Basamaklar egri bugruydu. Birkaçı eksikti. Boşlukların

uzerindenatlamasıgerekiyordu.Biryerindedortbasamagınpeşpeşeeksikoldugunugordu.BireliyleTılsım'ıgöğsünebastırdı,ötekinikırıktırabzanadayayıpkaydıraraksıçradı.

Eşyalar hala devriliyordu. Cam kırılma sesleri çınlamaktaydı. Bir yerlerde bir tuvaletinsifonukendikendinepeşpeşeçekiliyordu.

Lobidekikızılagaçtankayıtmasası,ortasındanyarılmıştı.Çiftekapılarardınakadaraçık,içeriyegüneşdoluyordu.Küflühalıoışığınaltındabuhartüttürmekteydi.

Bulutlaraçılmış,diyeduşundu.Jack.Guneşpatlıyordışarda.Sonraardından,bukapılardançıkacağız,Richie,yavrum,diyegeçirdiiçinden.Senveben.Koskocamanvegururlu.

Heronbarınınonundengeçipyemeksalonunagidenkoridor,esrarengiz ilmlerdekisetleri

Page 492: STEPHEN KING PETER STRAUB

hatırlatıyordu.Herşeyaltusttuorada.Tabansoladogrumeyillenmiş,ikiyerdedevehorgucugibi kamburlaşmıştı. Tılsım'ın aydınlıgında oranın karanlıgını inceledi. Sonra adımlarınıatmayabaşladı.

YemeksalonunadaldıveRichard'ıyerde,masaortusunedolanmışyatarbuldu.Burnundankanlarakıyordu.Jackyaklaştıgızaman,yuzundekikırmızışişkinliklerdenbazılarınınpatlamışoldugunu, içlerinden bocekler çıkıp yanagında yurumeye başladıgım gordu. Bir tanesi deRichard’ınburnundançıktı.

Richard bagırdı. Zayıf, kopuklu, se il bir çıglık attı, elini burnuna goturdu. Bir olumçığlığıydıbuçığlık.

Gömleğiyükselipalçalıyor,altındabirşeylerinkımıldadığıbellioluyordu.Jack salonun çarpık tabanında sendeleyerek ilerledi... orumcek karanlıklardan sarktı,

zehrinihavayakörgibifışkırttı."Fishırfız!"diyesızlandıoböceksesiyle"Senifishırfız,koyonuyerine,koyonuyerine!"JackhiçduşunmedenTılsım'ıhavayakaldırdı. Işıgı tertemiz,beyaz... birgokkuşagı alevi

saçtı... orumcek titredi, arkasını dondu. Bir saniye sonra agın ucunda sallanan, dumanlarçıkaranbirkomurparçasıydıartık.Bumucizeyeayıracakzamanyoktu.Richardoluyordu.Jackonunyanınavardı,dizçöktü,masaörtüsünüçarşafgibikaldırdı.

"Sonunda oldu, ahbap," diye fısıldadı, arkadaşının etinden çıkan bocekleri gormemeyeçalıştı.Tılsım'ıkaldırdı,duşundu,sonraRichard'ınalnınadayadı.Richardse ilbirçıglıkattı,ondanuzaklaşmayaçalıştı.Jackelinionunsıskagogsunedayayıparkadaşınıtuttu.ZordegildiRichard'ıkıpırdamadantutmak.BöceklerTılsım'ınaltındapişerkenpisbirkokuçıktı.

Yaşimdi?Birşeydahayapmalıyım...amane?Gozlerinikaldırdıgında,birazilerde,giderkenRichard'averdigiyeşilbilyeyigordu.Oteki

taraftaaynaolanbilyeyi.Jackbakarkenbilyebirazyuvarlandı,sonradurdu.Yuvarlandı,evet...çunkubilyeydio.Bilyeninişiydiyuvarlanmak.Bilyeleryuvarlakolurdu.BilyeleryuvarlaktıveTılsımdayuvarlaktı.

Zihnindebirışıkyandı.Jack bir eliyle Richard'ı tutarak Tılsım'ı onun vucudu uzerinde yavaşça yuvarlamaya

başladı. Gogsune vardıgı zaman Richard debelenmeyi kesti. Jack onun herhalde bayılmışoldugunu duşundu ama bir bakışta yanıldıgını anladı. Richard gozlerini açmış, buyuk birşaşkınlıkla ona bakıyordu... ...yuzundeki sivilceler ve yaralar da gitmişti! Sertleşmiş kırmızışişiklersoluyordu.

"Richard!"diyebağırdıdelilergibigülerek."Hey,Richard,şuişebak!Bwanajujuyapıyor!"Tılsım'ıyavaşçaRichard'ınkarnı uzerindeyuvarladı.Avucuyla itiyordu.Tılsımpırılpırıl

parladı, net, sozsuz bir armoniyi şarkı olarak soyledi. Bir saglık ve tedavi şarkısı. SonraRichard'ın kasıklarına. Jack çocugun iki sıska bacagını birleştirdi, Tılsım'ı birleşme çizgisiuzerinden ayak bileklerine kadar da yuvarladı. Tılsım parlak mavi oluyor, derin kırmızıoluyor...sarıoluyor.Hazirançayırlarıgibiyeşiloluyordu.Sonratekrarbeyazoldu.

Page 493: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Jack,"diyefısıldadıRichard."Bununiçinmigelmiştik""Evet.""Çokgüzel,"dediRichard.Birkararsızlıkgeçirdi.'Tutabilirmiyim?"Jack içindebir hasislikhissettiBir anTılsım'ı bagrınabastı.Hayır!Kırarsınbelki!Hem

zaten,obenim!Benonunugrundakoca ulkeyiaştım!Şovalyelerlesavaştım!Sanavermem!Benim!Benim!Be...

Elinde Tılsım birden buz gibi bir sogukluk yaydı. Bir an... Jack için dunyanın butundepremlerinden daha korkunç olan bir an için kapkara kesildi. Beyaz ışıgı sonmuştu. Jackonunkaranlıgıiçindekaraoteligordu.Dehlizleri,koridorları,mahzenleriyle.Kuleleri,ruzgargülleriyle.

SendeyeniAgincourtmuolacaksınşimdi?diyefısıldadıTılsım.Çocuklardaotelolabilir...isterse.

Annesinin sesi kafasında net biçimde yankılandı: Onu paylaşmak istemiyorsan, Jackyarkadaşın için onu tehlikeye atamıyorsan, o zaman oldugun yerde kal, daha iyi. Odulupaylaşmaya, odulu tehlikeye atmaya razı olamıyorsan... eve gelmeye zahmet bile etme.Çocuklaromurleriboyuncahepbusozleriduyarlarama,işgerçegebinincepekkolayolmuyor,değilmi?Eğeronupaylaşamıyorsan,bıraköleyimahbap.Çünküofiyatayaşamakistemem.

Tılsım'ın agırlıgı birden çok fazlalaşmıştı. Ama Jack yine de onu kaldırdı, Richard'ınellerinekoydu.Ellerbembeyaz,iskeletgibiydi...yinedeRichardtutabildi,taşıyabildiTılsım'ı.Jackoagırlaşmaduygusununkendihayalindengeldiginianladı.Ohastabencilliginden.Tılsımyenibaştanoharikulade ışıgıyla aydınlandı, Jack içindeki karanlıgın yokoldugunuhissetti.Kendi kendine, insan bir şeyin sahibi oldugunu, onu ne kadar kolaylıkla verebilecegindenanlar...diyedüşündü,sonraodüşüncedegeçti.

Richardgülümsedi,yüzüogülümsemeyleçokgüzelleşti.Jackonungülümsediğinidefalarcagormuştu ama bu seferkinde daha once hiç gormedigi bir huzur vardı. Anlayışını aşan birhuzur. Tılsım'ın beyaz, iyileştirici ışıgında Jack, Richard'ın yuzunu gordu. Hala hasta veyorgundu ama iyileşiyordu. Tılsım'ı bebekmiş gibi gogsune bastırdı, pırıl pırıl gozleriyleJack'egülümsedi.

"EgerSeabrookAdasıekspresibuysa,benmevsimlikabonmanalmayahazırım,"dedi."Buiştenkurtulursaktabii."

"Dahaiyimisin?"Richard'ın gulumsemesi Tılsım'ın ışıgı gibi parladı. "Dunyalar kadar daha iyiyim," dedi.

"Şimdibanayardımet,Jack."Jackonunomzunututmaküzerehareketegeçti,RichardTılsım'ıuzattı."Oncebunualsaniyiolur,"dedi."Benhalabirazdermansızım.Hemseninlegitmekistiyor.

Hissediyorum."Jackonualdı,Richard'ınkalkmasınayardımetti.RichardkolunuJack'inboynunasardı."Hazırmısın...ahbap?"

Page 494: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Evet,"dediRichard."Hazırım.Amahernedensedenizyolumuzkapandıgibigeliyor,Jack.Deminkipatırtıdaoterasınçöktüğünüduydum."

"Bizonkapıdançıkıyoruz.Tanrıoarkapencerelerdenkumsalainenbiriskelebilekurmuşolsa, ben yine on kapıdan çıkardım. Biz kaçmıyoruz buradan, Richie. Parasını odeyenmüşterilergibiçıkacağız.Benceepeybirşeylerödedim.Sennedersin?"

Richardincecikeliniuzatıpavucunuaçtı.Solmayabaşlayankızarıklıklarhâlâbelliydi."Bencebirdenemeliyiz,"dedi."Tokalaşalım,Jacky."JackkendiavucunuRichard'ınkineşaklattı,sonraikisibirliktekoridoraçıktılar,yurumeye

başladılar.Richard,Jack'inomzunaasılıyordu.KoridorunyansındaRichardyerdekimadenzırhparçalarınabaktı."Budane?"dedi."Konservekutuları,"Jackgülümsüyordu."Jack,sennedemeyeça...""Boşver, Richard," Jack sırıttı. Kendini hala iyi hissediyordu ama, vucuduna gerilimler

dolmayabaşlamıştıyinede.Deprembitmişti...amasorunbitmemişti.Morganonlarıbekliyorolacaktı.Gardenerde.

Boşver.Suyuakıntısınabırak.Lobiye vardılar, Richard çevresine şaşkınlıkla baktı.Merdivenlere, kırık kayıtmasasına,

devrilmiş kupalara, bayraklara, eskiden duvara çakılmışken şimdi burnunu posta kutusunasokmuşduranayıkafasına...sankioradankokualıyorduhayvan.Balkokusubelki.

"Vaycanına,"dediRichard."Burasıyıkılmışhemenhemen."Jack,Richard'ıçiftekapılaragötürdü,onungüneşeaçgözlerlebakışınıseyretti."Bunagerçektenhazırmısın,Richard?""Evet.""Babandışarda.""Hayır,değil.Oöldü.Oradakionun...nesidiyordun?İkizlisi.""Ya?"Richard başını salladı. Tılsım'ın yakınlıgına ragmen yine yorgun gorunmeye başlamıştı.

"Evet.""Müthişbirçatışmaolacağabenzer.""Eh,elimdengeleniyaparım.""Seniseviyorum,Richard."Richardgülümsedi."Bendeseniseviyorum.Jack.Şimdisinirlerimçökmedengidelim."

9Sloat gerçekten de her şeyi kontrolu altına aldıgına inanıyordu. Durumu tabii. Ama en

Page 495: STEPHEN KING PETER STRAUB

onemlisi, kendini. Buna inanmayı ta oglunu gorene kadar surdurdu. Oglu besbelli zayıftı,besbelli hastaydı ama sagdı. Kolu Jack Sawyer'in omzunda, kara otelden çıkıyor, Jack'ingöğsüneyaslanıyordu.

Sloat,PhilSawyer'inpiçikonusundakiduygularınadahakimoldugunusanmaktaydı.Dahaonce Jack'i elinden kaçırmasına, o kesi yol açmıştı. Once kraliçenin pavyonunda, sonra daortabatıbolgesinde.Tanrım,veletOhio'yubiryerisıyrılmadangeçmişti.OysaOhioOrrisiçinavuçiçiydi.Guçlukalesiydionun.Nevarkio kesikontrolsuzdavranmasınayolaçmış,çocukda aradan sıyrılmıştı. Sonunda bastırmayı başarmıştı o kesini. Başarmıştı ama, şimdi yinekabarmıştıişte.Birisobayabenzinatmışgibi.

Onun oglu, hala sag. Kendisinin dunyaları bırakmak istedigi oglu ise duşmemek içinSawyer'edayanıyordu.

Hepsiokadardadegildi.Sawyer'inelindedunyayaduşmuşbiryıldızgibi,Tılsımdavardı.Sloat buradan bile hissedebiliyordu onu. Yerçekimi birden artmış, onu aşagıya çekiyor,çarpıntılara ugratıyor, zamanı hızlandırıyor, etini kurutuyor, goruşunu donuklaştırıyormuşgibiydi.

"Acıyor!"diyebağırdıGardeneryanıbaşında.Depreme gogus geripMorgan'ın yanına gelmiş olanWol ların çogu şimdi sendeleyerek

uzaklaşıyor,elleriniyüzlerinekapıyorlardı.Birkaçıkusmayabaşlamıştı.Morgan bir anlık bir korku hissetti... sonra o kesi, heyecanı ve patron olma hayallerini

besleyençılgınlığıçığrındançıktı,kontrolünüyerlebiretti.Başparmaklarınıkulaklarınasoktu,acıtacakkadarbastırdı.Sonradiliniçıkardı,yakında

olecekJackSawyerpiçineparmaklarınısalladı.Azsonraustdişleri indi,dilininucunukesti.Sloatfarkınabilevarmadı.Gardener'iyeleğininyakasındanyakaladı.

Gardener'insuratıkorkudanberbattı."Çıktılar,onualmış,Morgan...Efendim...kaçmamızgerek,hemenkaçmamızgerek..."

"VURONU!" diye haykırdıMorgan, Gardener'in suratına, "VURONU; SERSEM; O SENINOĞLUNUÖLDÜRDÜ!HEMONUVUR,HEMDETILSIM'I!KOLLARINDAYKENVURVEKIR!"

Sloat,Gardener'inkarşısındadansetmeyekoyulmuştu.Yuzudurmadankıpırdıyordu.Başparmaklarım tekrar kulaklarına soktu, obur parmaklarını oynattı, dili yine dışarı ugradı.Cinayetişlemeyehazırbirçocuğabenziyordu.Gülünçvebirokadardakorkunç.

"OGLUNU OLDURDU! OCUNU AL OGLUNUN! ONU VUR! TILSIMI DA VUR! BABASINIVURMUŞTUN,ŞİMDİNEOĞLUNUVUR!

"Reuel,"diyemırıldandıGardenerduşuncelibirsesle."Evet.Reuel'io oldurdu.Dunyanınenkötüorospuçocuğuo.Bütünçocuklar.Aksiyomatik.Amao...o..."

Karaoteledogrudondu,Weatherbee'siniomzundadogrulttu.Jack'leRichardkıvrılmışonmerdivenlerin dibine varmışlardı. Az oncesine kadar duzgun olan geniş tahta kaldırımdayürüyorlardı.Dürbündeikiçocukkamyonkadarkocamandı.

"VUR ONU!" diye uludu Morgan. Kanayan dilini tekrar çıkardı, anaokulu çocukları gibi

Page 496: STEPHEN KING PETER STRAUB

bağırdı.Ayaklarınıdayerevurupduruyordu."ONUVUR'ONUDAVUR!"diyehaykırdı.Weatherbee'nin namlusu milim milim kayıyordu. Tıpkı Gardener'in lastik atı vurmaya

hazırlandıgı zamanki gibi. Sonunda durdu. Jack Tılsımı gogsune bastırmış, oyle taşıyordu.Durbunun kesişen hedef çizgileri o parlaklıgın uzerindeydi. Mermi ona çarpacak,parçalayacak, guneş siyah olacaktı... ama olmadan once, o en kotu çocugun gogsununpatladığınıgöreceğim,diyedüşünüyorduGardener.

"Öldübil,"diyefısıldadı,tetiğebasmayahazırlandı.

10Richardbaşınıbuyukbirçabaylakaldırdı,gozleriguneşışıgınınbirnoktadanyansımasıyla

kamaştı.Ikiadam.Biribaşınıha ifyanaegmiş,otekidansediyorgibi.Yineoışıkyansıması.Richard

birdenanladı...Jackyanlıştarafabakıyordu.Jack,Speedy'ninyatmaktaoldugukayalaradogrubakmaktaydı.

"Jackdikkatet!"diyehaykırdı.Jackşaşırarakdöndü,"Ne..."Herşeyhızlaoldu. Jackhemenhemenhepsinikaçırdı.Richardgordu,anladı,amaJack'e

hiçbir zaman anlatamadı. Işık nişancının tufeginden bir daha yansıdı, ışını Tılsım'a degdi.Tılsımdaonugerisingerinişancıyayansıttı.RichardsonradanJack'ebunlarısoylemişti.Amabu da, Empire State binasının yalnızca birkaç katlı oldugunu soylemeye benziyordu.Azımsayıcıbiranlatımdı.

Tılsım yalnızca guneş ışıgını yansıtmakla kalmamış, onu her nasılsa çok buyutmuştu.Geriyekapkalın,kurdelegibibir ışındemetiyollamıştı.Uzay ilmlerindekigibibir şey. Işınyalnızcabirsaniyegozukmuştuama,Richardbirsaatsonrabileonuhalagorebiliyordu.Oncebeyaz,sonrayeşil,sonramavi,veensonrada,solarkenlimonumsusarıgüneşışığırengi.

11"Oldubil,"diyefısıldadıGardener.Vebirdahadurbuncapcanlıalevlerledoldu.Kalıncamı

parçalandı. Dumanı tuten durbun fuzesi geri tepip Gardener'in sag gozune girdi.Weatherbee'nin haznesindeki kurşunlar patladı, tufegin orta kısmı parçalandı. Uçanparçacıklardan biri Gardener'in sag yanagını hemen hemen baştanbaşa yok etti. Başkaparçalar da uçuyordu. Sloat'un çevresinde bir fırtına gibiydiler. Ama o bu işten inanılmazbiçimdesaglamkurtuldu.UçWolfkalmıştısonundayanlarında.Ikisihemenkaçmayabaşladı.Üçüncüsüsırtüstüyeredevrilipöldü.Weatherbee'nintetiğiikigözününarasınasaplanmıştı.

"Ne?"diyekükrediMorgan.Kanlıağzıaçıkduruyordu."Ne?Ne?"Gardenerçizgifilmtiplerinebenziyordu.

Page 497: STEPHEN KING PETER STRAUB

TüfeğiyanaattığızamanSloatonunsolelinintümparmaklarınınkopmuşolduğunugördü.Gardener'in sag eli gomlegini kadınsı, zarif hareketlerle çekiştiriyordu. Iç kemerine bir

bıçak sokmuştu. Deriden bir kılıf içinde. Ince uzun, krom çerçeveli ildişi kını çıkardı, birdüğmesinebastı,yirmisantimboyundasustalıdışarıfırladı.

"Kotu," diye fısıldadı. "Kotu!" Sesi yukselmeye başlıyordu. "Butun çocuklar! Kotu!Aksiyomatik bu! AKSIYOMATIK!" Kumların uzerinden Agincourt'un kaldırımına dogrukoşmayabaşladı.Jack'leRichard'adoğru.Sesiyükseldi,yükseldi,sonundatizbirçığlıkoldu.

"KÖTÜ!KÖTÜ!İİİİİ..."Morganolduguyerdebirandahadurdu,boynundakianahtarıkavradı.Onututtuguanda

kendipaniğekapılmışdüşüncelerinedehakimoldu.İhtiyarzenciyegidecek.Benonuoradaavlayacağım."İİİİİİİ..."diyehaykırıyorduGardener.Koşarkenbıçağınıdaöneuzatmıştı.Morgandondu,sahilekoştu.Wol larınhepsininkaçtıgınıpekfarkedemiyordubile.Ziyanı

yoktuzaten.JackSawyer'ihaklayacaktı.Tılsım'ıda.Tekbaşınayapacaktıbunu.

Page 498: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:45

PEKÇOKSORUNUNÇÖZÜMLENDİĞİKUMSAL

1Sunlight Gardener deliler gibi Jack'e dogru koşuyor, yaralı suratından kanlar akıyordu.

Korkunç bir çılgınlıgınmerkezi haline gelmişti. Pırıl pırıl guneş altındaydı. Point Venuti'debelki de yıllardır guneş parlamamıştı. Kasaba yıkık binalardan, kırık borulardan, kıvrıkkaldırımlardanoluşmuşbirenkazdı.Jack'inarkasındaAgincourtotelibirsesçıkardı.Inlemesesinebenzerbirses.SonraJackbinlercetahtanınbirbiriuzerineyıkılmaktaoldugunuduydu.Duvarlar devriliyor, toz duman birbirine karışıyordu. Çocuk kumsalın ilerisinde MorganSloat'un an kadar golgesini gordu, onun Speedy Parker'a dogru gitmekte oldugunu anlayıpyüreğiburkuldu.YadaSpeedy'nincesedine.

"Bıçağıvar,Jack,"diyefısıldadıRichard.Gardener'inyaralıelindenbembeyazgömleğinekanlarakıyordu."İİİİİİ..."diyebağırdı."Neyapacaksın?"diyesorduRichard."Neredenbileyim?"dedi Jack.Verebilecegi en iyi, endogru cevapbuydu.Budeliyinasıl

yenebilecegihakkındazerrekadar ikriyoktu.Amayenecekti.Bundanemindi.Kendikendine,"Elliskardeşlerinikisinideöldürmeliydin,"diyemırıldandı.

Gardener bagırarak kumların uzerinden yaklaşıyordu.Amahala epeyuzaktaydı. Yuzunukızıl bir maske kaplamıştı. Işe yaramaz sol eli kumlara da kanlar saçıyordu. Aralarındakiuzaklık bir saniyede yarıya inmiş gibi oldu.Morgan Sloat oraya varmışmıydı acaba? Jack,Tılsım'ınitmesigibibirdürtüduydu.Onuileriyeitenbirdürtdü.

"Kötü!Aksiyomatik!Kötü!"diyehaykırdıGardener.Richardyükseksesle,"Geçişyap,"dedi.veJackdeyaptıoteliniçindeykenyaptığıgibi.KendiniDiyarguneşinkavurucusıcagıaltında,Osmond'unkarşısındadururbuldu.Guveni

birden kayboldu. Her şey aynıydı ama her şey farklıydı. Başını çevirmese bile, arkasındaAgincourt'dançokdahabeterbirşeyindurmaktaoldugunubiliyordu.Diyar'dakikaraşatoyudışından hiç gormemiş olmakla birlikte, kocaman kapılardan bir dilin kendisine dogruuzanmaktaolduğunubiliyordu...Osmond'unJack'igerisingeriorayasüreceğidekesindi.

Osmondsaggozunubirbantlakapatmıştı.Solelindelekelibireldivenvardı.Kırbacınıno

Page 499: STEPHEN KING PETER STRAUB

garip eklemlerle dolu ucu omzunun kıpırtısıyla oynadı. "Ya, evet," diye tısladı. "Bu çocuk.YuzbaşıFarren'inyanındakiçocuk." Jack,Tılsım'ıkorurcasınakarnınadogruçekti.Kırbacınuçlarıyerdekıpırdadı."Birçocukdunyayıkaybederse,bircamtoponanekazandırır?"Kırbaçcanlıymış gibiydi. Adamın her ufacık hareketinde oynuyordu. Kendi kendine yerden kalkargibioluyordu."HIÇBIRŞEY!HIÇBIRŞEY!"Osmond'ungerçekkokusu,oçurukvepislikkokusuyukseldi,incecikdeliyuzugaripşekildeburuştu.Sankialtındabiryıldırımçatlamıştıteninin.Kırbacınıomzuüzerinekaldırdı.

"Yılan piç!" dedi Osmond. Kırbacın ucu Jack'e dogru indi, o geriledi ama yeterincegerileyemedi.Birdenpaniğekapılmıştı.

TekrargeçişyaptığındaRichard'ıneliomzunasarıldı,kırbacıniğrençsesideyokoldu."Bıçak!"diyorduSpeedy'ninsesi.Jackiçguduleriylesavaşarakkırbacıneskidenbulunduguyeriniçtarafınadogruadımattı.

Oysa tumbenligigeriyekaçmak istiyordu.Richard'ınelionunomzundankaydı,Speedy'ninsesi bagırdı, silindi. Jack ışıldayan Tılsım'ı karnına yasladı, sol eliyle tuttu, sagını kaldırdı.Parmaklarısihirliymişgibi,kemiklibirbileğesarıldılar.

SunlightGardenerkıkırdadı."JACK!"diyehaykırdıRichardarkasından.Yinebudunyadaduruyordu.Guneşışıklarıaltında.SunlightGardenerdebıçaktutanelini

indirmeçabasındaydı.Gardener'inyaralısuratıJack'inkindenbirkaçsantimuzaktaydı.Çopkokusuylahayvanleşi

karışımıbirkokugeldi,ustleriniorttu."Hiçbirşey,"dediGardener,"Haleluyadiyebilirmisin?"Zarif,öldürücübıçağınızorlayıpitti,Jackdeonugeritutmayıbaşardı.

"JACK!"diyebağırdıRichardtekrar.SunlightGardenerparlakkuşgözleriyleonabakıyordu.Bıçağıitmeyedevamediyordu.Sunlightneyaptıbilmiyormusun?dediSpeedy'ninsesi.Hâlâmıbilmiyorsun?Jack,Sunlight'ındelidelidansedengözünebaktı.Evet.Richard koştu, Gardener'in ayak bilegine bir tekme savurdu, sonra şakagına zayıf bir

yumrukindirdi."Babamıöldürdün,"dediJack.Gardener'intekgözüyineparıldadı."Oğlumuöldürdün,kötüpiç!""MorganSloatsanababamıöldürmeniemrettivesendeöldürdün."Gardenerbıçağınıbeşsantimkadaryaklaştırdı.Eskidensağgözününbulunduğuyerdeyarı

irinvebirkantopağıvardı.Jack haykırdı... korkuyla, o keyle, nice zamandır içine attıgı duygularla haykırdı.

Terkedilme, çaresizlik, ihmal... hepsi de babasının olumuyle gelmiş duygulardı. Bu aradaGardener'inbıçaklıelinitayukarıyakadaritmişoldugunufarketti.Tekrarbagırdı.Gardener'inparmaksızsoleliJack'insolkolunavurupduruyordu.Jacktambıçaklıelikıvırmayıbaşaracagı

Page 500: STEPHEN KING PETER STRAUB

sırada koluyla gogsu arasına sokulan et parçasını hissetti. Richard hala Gardener'inçevresinde doneniyordu ama Gardener de parmaksız elini Tılsım'a yaklaştırmaya devamediyordu.

GardeneryüzünüJack'inkineyanaştırdı."Haleluya,"diyefısıldadı.Jack tum vucudunu kıvırdı, sahip olduguna inandıgından çok daha fazla kuvvet harcadı,

Gardener'inbıçaklı elineyuklendi.Parmaksız el yanadogru fırladı. Jackbıçaklı elinbileginisıktı.Pençesindeipgibitendonlaroynadı.Sonrabıçakyereduştu.ArtıkJack'inkaburgalarınadurmadan sokulmaya çalışan parmaksız el kadar zararsızdı. Jack tum vucuduyla dengesinikaybedenGardener'eyüklendiveonugeriletti.

Tılsım'ıGardener'edogruuzattı.Richard,"Neyapıyorsun?"diyebagırdı.Yaptıgıdogruydu,dogruydu,dogruydu.Jack,Gardener'edogruyurudu.Adamhalaonabakıyordu.Amaguveninibirdereceyekadaryitirmişgibiydi.Tılsımyineyaklaştı.Gardenersırıttı,gozundeyenibirkantopagıdahabelirdi,adamkendinivahşiceTılsım'adogruattı...Sonradayerdekibıçagıalmakuzeredalışyaptı.Jackatıldı,Tılsım'ınılıkyuzeyiniGardener'inteninedegdirdi.HaReuel,haSunlight,diyedüşünüyordu.Sonragerisıçradı.

Gardeneryaralıbirhayvangibibogurdu.TenindeTılsım'ındegdigiyerkapkaraydı.Yavaşyavaş sıvılaştı, akmaya başladı, altından kafatası gorundu. Jack bir adım daha geriledi.Gardenerdizleriuzerineduştu.Başınınbutunderisimumgibiolmuştu.Yarımsaniyeiçindegeriyeyalnızcapırılpırılkemiklerkaldıyakasınınyukarısında.

Seneksildin,diyedüşündüJack.İyideoldu!

2"Pekâlâ,"dediJack.İçigüvenledoluydu.Delice."Haydi,onagidelim,Richie..."Richard'a baktıgında arkadaşının yine yıkılma durumuna geldigini gordu. Kumların

üzerindesallanıyordu.Gözleriyankapalıydı."Belkisenbuseferburadaoturupbeklesendahaiyi,"dediJack.Richardbaşınıikiyanasalladı."Geliyorum,Jack.SeabrookAdası.Sonunakadar...yolunta

sonuna.""Onuöldüreceğim,"dediJack."Yani...becerebilirsem."Richardbaşını inatlasalladı. "Babamıdegil.Soyledimsana.Babam oldu.Benibırakırsan

emekleyerekizlerimseni.Şuherifinbıraktığıpisliğiniçinden...mecburkalırsam."Jack kayalara dogru baktı. Morgan'ı goremiyordu ama orada oldugundan da hiç kuşku

duymuyordu. Speedy hala hayattaysa, Morgan şu anda o durumu degiştirmek için tedbiralıyorolabilirdi.

Jackgulumsemeyeçalıştıysadabaşaramadı."Sanabulaşabilecekmikroplarıduşun."dedi,birandahakararsızkaldı,sonraTılsım'ıisteksizbirhareketleRichard'auzattı."Senitaşırım.Amasendebunutaşımalısın.Düşürmetopu,Richard.Eğerdüşürürsen..."

Page 501: STEPHEN KING PETER STRAUB

NedemiştiSpeedy?"Düşürürsenherşeykaybedilir.""Düşürmem."Jack,Tılsım'ıRichard'ınellerinetutuşturdu,Richardyineodokunmaylaiyileşirgibioldu...

ama pek fazla da iyileşmiş sayılmazdı. Yuzu çok solgundu. Tılsım'ın parlak ışıgında, polisfotoğrafçısınınresimlediğiçocukcesetlerigibiydi.

Otelyapıyor.Zehirliyoronu.Amaoteldeğildi.Yanitümüyleodeğildi.Morgan'dı.Morganzehirliyorduonu.Jackdondugunde,Tılsım'dan gozunu bir dakikalıgınabile ayırmak istemedigini farketti.

Sırtınıeğdi,elleriniüzengigibikıvırdı.Richard tırmandı. Bir eliyle Tılsım'ı tutuyor, otekiyle Jack'in boynuna sarılıyordu. Jack,

Richard'ınoyluklarınıkavradı.Tuy gibi ha if. Onun da kendi kanseri var.Hayatı boyunca olmuş.Morgan Sloat kotuluk

radyoaktivitesiyayıyor.Richarddabundanölüyor.Speedy'ninarkasındayattıgıkayalaradogrukoşmayabaşladı.TepesindeTılsım'ınışıgını

vesıcaklığınıheranhissediyordu.

3SırtındaRichard'lakayalarınsolunadogrukoştu.Içihalaoçılgınguvenledoluydu...Bunun

çılgınlık oldugunu da birdenbire, kotu bir sarsıntıyla anladı. Kahverengi pantolon giymiştombulbirbacakkayalarınardındanuzandı,çelmetaktı.

Allahkahretsin!diyezihinselbirçığlıkattıJack.Bekliyordutabii.Salak.Richarddabirçığlıkattı,Jacktoparlanmayaçalıştı,yapamadı.Morganonuokuldakuçukçocuklarıdevirenbuyuksınıfogrencisikadarkolaydevirmişti.

SmokeyUpdike'laOsmond'dan.Gardener'den,Elroy'dansonra,onudeviredevirebirkayanınarkasındanayağınıuzatanşişkoMorganSloatdevirmişti.

JackduşerkenRichard,"Yiyy!"diyebagırdı.Birleşikgolgelerininsolaveileriyedevrildigigoruldu.Hindutanrılarıkadarbolkoluvardıgolgenin.Tılsım'ınpsişikagırlıgınındegiştigini...sonratekrardeğiştiğinihissetti.

"ONUKOLLARİCHARD!"diyebağırdıJack.Richard, Jack'inkafası uzerineduştu.Gozlerikocamanve uzgundu.Boynununtendonları

piyanotellerigibidikilmişti.DuşerkenTılsım'ıhavadatutuyordu.Agzıikiyanadogruçekilipgerilmişti.Yereonceyuzuçarptı.Bozukbirroketinburnugibi.Buradakumpekincedegildi.Irikumdu.Aradataşlardavardı.Richarddepreminfırlattıgıiribirtaşainişyaptı.Kotubirsesçıktı.Richardbiraniçinkafasınıkumagommuşbirdevekuşunabenzedi.Poposuhavadasagasolasallanıyordu.Yanındaokotusesolmasa,bupozkomikbirpozolurdu.Resmiçekilecekbirpoz."MantıklıRichardPlajdaÇılgınlaştı".Amaşuandahiçkomikdeğildi.

Page 502: STEPHEN KING PETER STRAUB

Richard'ınelleriyavaşçaaçıldı...Tılsımha ifmeyildebirmetre ileriyeyuvarlandı,oradadurdu,gökyüzünüvebulutlan,yüzeyindedeğilde,ışıklıiçindeyansıttı.

"Richard!"diyebağırdıJacktekrar.Morganarkasındabir yerdeydi ama Jackonubir an içinunutmuştu.Guvenide tumuyle

kaybolmuştu.Çocukgibikandırılmışhissediyordukendini.Richardda...Richard..."Rich..."Richard yuvarlanarak dondu, Jack onun zavallı yorgun suratını kanlarla kaplı gordu.

Başının derisinden bir kapak kalkmış, hemen hemen gozune kadar sallanıyordu. Yırtık biryelkengibi. JackoderininaltyuzundekisaçlarınRichard'ınyanagınadegdiginigoruyordu...saçlıderininkalktığıyerdedeRichardSloat'unkafatasıkemiğipırılpırıldı.

"Kırıldımı?"diyesorduRichard.Sesiçığlıkgibitizdi."Düştüğümdekırıldımı?""Sağlam,Richie...ora.."Richard'ın kenarları kanlı gozleri Jack'in arkasındaki bir şeyebakarak açıldı. "Jack! Jack,

bakark..."Tugla gibi bir şey... Morgan Sloat'un Gucci pabucu... Jack'in bacaklarının arasına,

husyelerinebirtekmesavurdu.Tamhedefebirvuruştu.Jackonebukuldu,omrununenbuyukacısınıduydu.Bağıramadıbile.

"Okırılmadıamasenpekiyigörünmüyorsun,Jacky,yavrum,"dediMorganSloat."Hemdehiç!"AdamagıragırJack'inustunegeliyordu.Tadımçıkarmakistedigiiçinyavaşgeliyordu.Jack

onunla hiçbir zaman resmi olarak tanıştırılmamıştı. Bazı anlarda o yuzu kocaman birarabanın penceresinde bembeyaz bir surat olarak gormuştu. Jack'in varlıgını anlayan karagozleri vardı. Wolf un surusunu otlattıgı çayırda durmadan şekil degiştiren bir varlıktı.Anders'ingözlerindebirgölgeydi.

AmaOrris'liMorgan'ışuanakadarhiçgormemiştim,diyeduşunduJack.Jack'inustundesolmuş, kirli bir kısa pantolon vardı. Asya koylulerinin giydikleri gibi bir şey. Ayagındakisandaletlerbilektenbaglıydı.AmakendisiJasondegildi,Jack'di.Kasıgıdonmuşbirsancınıntakendisiydi.

OnmetreilerdeTılsımduruyordu.Karakumluplajaışıgınıboşaltmaktaydı.Richardyoktuorada.AmaJackbunudahasonrafarkedecekti.

Morgan lacivert bir pelerin giymişti. Yakasından gumuş bir klipsle tutturuluyordu.PantolonuSloat'unkigibiyumuşakyönlüydü.Tekfarkıçizmeleriniçinesokulmuşolmasıydı.

Morganha if topallayarakyuruyordu.Aksakayagıkumlardaçizgihalinde izbırakıyordu.Kıpırdayıncapelerininyakasınıtutanklipsaşagıyakaydı.Jackbirdenoklipsinpelerinlehiçbirilgisiolmadıgınıanladı.Pelerinbaglabaglanıyordu.Buboynundakibirturmadalyondu.Jackonceonuminik,minyaturbirgolfsopasısandı.Kadınlarınbileziklerinetaktıklarıgibibirşey.Laf olsun diye. Ama Sloat yaklaşınca, baktıgı susun fazla ince oldugunu anladı. Ucu da golfsopasıgibideğildi.Sivribitiyordu.

Page 503: STEPHEN KING PETER STRAUB

Yıldırımâletinebenziyordu.***

"Yo, hiç iyi gorunmuyorsun, çocuk," dedi Orris'li Morgan. Jack'in inleyerek yatmaktaolduguyeregeldi.Çocukdizlerinibukmuş,ellerikasıgında,yatıyordu.Morganegildi,ellerinidizlerine dayayıp Jack'i inceledi. Arabasının ezdigi bir hayvana bakıyordu sanki. Ilginçolmayanbirhayvana."Hiçdeğilsin."

Morgandahadayaklaştı."Benimiçinepeysorunoldun,"dedi."Çokzararverdin.Amasonunda...""Galibaölüyorum,"diyefısıldadıJack."Henuz degil. Biliyorum, insan oyle hisseder ama, inan bana, henuz olmuyorsun. Beş

dakikasonraanlarsınölmeninnasılbirduyguverdiğini.""Yo... gerçekten... Içim kırık..." diye inledi Jack. "Egil... soylemek istiyorum... rica...

yalvarırım..."Morgan'ınkaragözlerisolgunyüzündeparladı.BelkideJack'inyalvarmasıhoşunagitmişti.

Yuzu Jack'inkineneredeysedegecekti. Jack'inbacaklarıacıdanbukukduruyordu.Birdenbireonları işekgibisavurdu.Birankasıgındankarnınabirşeybatırılıyormuşgibihissettiamasandaletlerinin Morgan'ın suratına çarpması, dudagını patlatması, burnunu yana bukmesi,acıyıdeğergösterdi.

Orris'li Morgan geriye sendeledi, ıstırap ve şaşkınlıkla kukredi, pelerini kocaman biryarasanınkanatlarıgibiaçıldı.

Jack ayaga kalktı. Bir an karşıda kara şatoyu gordu. Agincourt'dan çok daha buyuktu.Donumlercealanustunekurulmuşgibigorunuyordu.Biryandandakendindengeçmiş(yadaolmuş) olan Parkus yatıyordu. Jack kumlarda uslu uslu duran Tılsım'a dogru atıldı vekoşarken.

geçişyaptıkendiniyineAmerika'dabuldu.

"Ah, seni piç!" diye bagırdı Morgan Sloat. "Seni se il piç! Suratım! Suratım! Mahvettinsuratımı!"

Ozon kokusu gibi bir koku duyuldu, Jack'in sagındanmavimsi beyaz bir yıldırım geçti,kumlardaçatırtılıbirsesçıkardı.

O sırada Jack, Tılsım'ı tekrar yakaladı! Kasıgındaki acı bir anda dinmeye başladı. CamküreyielindetutarakMorgan'adöndü.

MorganSloat'undudagıkanıyor,eliyanagındanayrılmıyordu.Jackiçinden,inşallahbirkaçdişinidekırmışımdır,diyedüşündü.Sloat'unöbürelindeyıldırımâletivardı.

Yeni bir yıldırımgelirken Jack saga kaydı. Ellerini oneuzatmıştı. Tılsımdurmadan renkdegiştiriyordu.Sloat'unyakındaoldugunuanlamışgibiydiTılsım.Kureniniçindenbirugultugeliyor, Jack bunu çok iyi duyuyordu. Duymaktan çok, elindeki titreşimden anlıyordu.

Page 504: STEPHEN KING PETER STRAUB

Tılsım'ıniçindebirbeyazışıkşeridiaçıldı.Ortasındangelenbirışıkşaftıgibiydi.Sloatkendiniyanaattı,anahtarınıJack'inkafasınauzattı.

Alt dudagından kanları sildi. "Canımı yaktın, pis velet," dedi. "O cam topun şimdi sanayardımaolabileceğinisanma.Onunömrüseninkindenbirazdahakısaolacak."

"Ohaldenedenkorkuyorsunondan?"diyesorduçocukküreyitekraruzatarak.Sloat yine kendini yana attı. "Sanki Tılsım da yıldırım atabilirmiş gibi. Jack içinden,

Tılsım'ınneleryapabileceginibilmiyor,diyeduşundu.Tılsımhakkındahiçbirşeybildigiyok.Birtek,onuistediğinibiliyor.

"At elindenonu," dedi Sloat. "Atdedim, kuçuk sahtekar. Yoksakafanın tepesini şu andauçururum.Atdedim."

"Korkuyorsun."dediJack."ŞimdiTılsım'ıkarşındagörüncegelipalmayakorkuyorsun.""Gelip almak zorunda degilim, sahtekar seni. At elinden. Kendi elinle kırdıgını gorelim,

Jacky.""Gel kendin al. Sloat." Jack o kenin içinde kabardıgını hissediyordu. Jacky. Annesinin

kullandıgıotakmaadıSloat'unıslakagzındanduymakdelietmiştionu."Benkaraoteldegilim,Sloat. Çocugum ben. Cam bir topu bir çocuktan alamazmısın?" Çunku Jack elinde Tılsım'ıtuttugusureceikisininbaşabaşolduklarınıbiliyordu.Koyumavibirkıvılcımfırladı,Tılsım'ınortasında, merkezinde oldu. Bir ikincisi onu izledi. Jack hala Tılsım'ın o guçlu mırıltısınıhissedebiliyordu.KendisininyazgısındavardıTılsım'ıalmak.Ondanbekleniyordubu.Tılsımda onun varlıgını dunyaya geldiginden beri biliyordu. Jack bunu yeni yeni anlamaktaydı.Tılsım onun gelip kendisini kurtarmasını beklemişti. Bir tek Jack Sawyer'e ihtiyacı vardı,başkakimseyeyoktu."Gel,birdene,"diyetakıldıJack.

Sloathırlayarakanahtarıonadogruuzattı.Çenesindenkanlardamlıyordu.Biranşaşkıngorundu.Ahırakapatılmışbirboga gibi çaresiz ve o keliydi. Jackonagulumsedibilehatta.Sonra Jack'in gozleri yan tarafa, Richard'in kumlarda yatmakta oldugu yere dondu,gulumsemesi yuzunde soldu. Richard'in yuzu tumuyle kana bulanmıştı. Kumral saçları dakandanvıcıkvıcıktı.

"Seniit..."diyebaşlayacakolduamagozlerinibaşkatarafaçevirmesihataolmuştu.Yakıcıveseslibirışıktamyanındakikumlarasaplandı.

Jack, Sloat'adondu.Oda tamyenibir yıldırımdahaatmaktaydı. Jack'in ayaklarına. Jackdans eden adımlarla geri gitti, yıldırım kumları sarı bir bulamaç gibi eritti, sonra anındadondular,dumduzbirbuzkesildiler."Oglunolecek,"dediJack."Annenolecek,"dediSloatda."Benkafanıuçurmadanatolanetolasışeyielinden.Hemen.Bırakdedim!"

"Sengitdesansarlarlayat!"diyekarşılıkverdiJack.Morgan Sloat agzını açtı, bagırdı, bir dizi kanlı diş gosterdi. "Senin cesedinle yatarım!"

Anahtarı Jack'in kafasına nişanlayıp hazırlandı. Gozleri parlıyordu. Sonra elini kaldırdı,anahtar goge dogru dondu. Sloat'un yumrugundan upuzun bir yıldırım fırladı, gokyuzukarardı. Bu karanlıkta Tılsım da, Morgan Sloat'un yuzu de pırıl pırıl parlıyordu. Sloat'unyuzundeki parlaklık, Tılsım'ın ışıgının oraya duşmesinden oturuydu. Jack içinden, herhalde

Page 505: STEPHEN KING PETER STRAUB

benim yuzum de parlıyordur, diye duşundu. Tılsım'ı birden Sloat'a dogru uzattı. Bunu neamaçlayaptıgınıTanrıbilirdi.Anahtarduşurtturmekiçinmi,onukızdırmakiçinmi,guçsuzoldugunu ona kabul ettirmek için mi? Ama Jack o anda, Morgan Sloat'un yeteneklerinintumunuhenuzbilmediginianladı.Karagoktenkocamankar taneleridokulmeyebaşlamıştı.Sloat giderek yogunlaşan kar perdesi ardında gorunmez oldu. Jack onun ıslak kahkahasınıduydu.

4Lilyhastayatagındanbinzorluklakalkıppencereyekadaryurudu.Aralıkayınınoluplajına

baktı. Plajı kaldırımdaki bir tek sokak ışıgı aydınlatıyordu. Birden pencerenin dışında birmartıbelirdi.Gagasınınbiryanındanbir solucansallanıyordu.LilyoandaSloat'uhatırladı.Martıonabenziyordu.

Oncesarsıldı,sonratoparlandı.Gulunçbiro kehissetti.MartıSloat'anasılbenzerdi?Martıonu nasıl rahatsız ederdi? Dogru olamazdı bu. Soguk camı parmagıyla tıkırdattı. Kuşkanatlarını biraz kımıldattı ama uçmadı. Lily onun zihninden buz gibi bir duşunceninkendisinedoğruaktığınıradyosesikadarnetbiçimdealgıladı.

Jackölüyor,Lily...Jackölüyor...Hayvanbaşınıöneuzattı,gagasıylacamıtıkırdattı.Olüyooooooo."HAYIR!"diyehaykırdıLily."CEHENNEMOL,SLOAT!"Buseferparmagıylavurmadı,cama

yumrugunusavurdu,camkırıldı,yumrukuzandı,martıbagırarak,duşercesinekaçtı.Buzgibihavapenceredekidelikteniçeriyedoldu.

Lily'ninelindenkanlardamlıyordu.Yo,yalnızcadamlamıyor,akıyordu, ikiyerinden fenakesmiştielini.Kırıkcamlarıtopladı,sonraelinigeceliğininbedeninesildi.

"BUNU BEKLEMIYORDUN, DEGIL MI, SERSEM?" diye bagırdı kuşa. Hayvan bahçeninuzerinde tedirgin tedirgin uçuyordu. Lily gozyaşlarına gomuldu. "Rahat bırak artık Jack'i!Rahatbırak!OĞLUMURAHATBIRAK!"

Her yanı kan içindeydi. Soguk hava içeriye doluyor, pencere zangırdıyordu. Dışarda ilkkarlarıngöktendökülmekteolduğunusokakışığındangördü.

5"Dikkatet,Jacky."Hafifbirses.Solundan.Jackorayadöndü,Tılsım'ıfenergibihavayakaldırdı.Işığıyalnızcadüşenkarlarıgösterdi.Başkabirşeyyoktu.Karanlık...kar...okyanusunsesi.“Terstaraf,Jacky."

Page 506: STEPHEN KING PETER STRAUB

Sagadondu.Ayaklarıbuzlaşankarlardakayıyordu.Sesyaklaşmıştı.Jackdebuseferdahahızlıdönmüştü.

Tılsım'ıkaldırdı."Geldeal,Sloat!""Şansınhiçyok,Jack.Seniistediğinanavlayabilirim."Arkasından... daha da yakın. Ama Jack Tılsım'ı kaldırdıgında Sloat gorunurlerde yoktu.

Yüzünekarlarçarpıyordu.Solukalıncasoğuktanöksürmeyebaşladı.Sloatonuntamönündekıkırdadı.Jackçekildi,Speedy'yetakılıpdüşecekgibioldu."Huu-huuu,Jacky!"Sol taraftaki karanlıktanbir el uzandı, Jack'in kulagını çekti. Jack o yanadonerkenkalbi

gümbürgümbüratıyordu.Gözlerifincangibiaçılmıştı.Ayağıkaydı,tekdiziniyeredayadı.Richardboğuk,iniltiylehorultuarasıbirsesçıkardı.Yukardangökgürültüsüduyuldu.Sloat'unyarattığıkaranlıktan."Atbanaonu!"diyetakıldıSloat.Okarlıkaranlıgın içindendansedenadımlarla ilerleyip

ortaya çıktı. Sag eliyle parmak şıklatıyor, soluyla anahtarı Jack'e dogru tutuyordu.Hareketlerindesıçrargibi,elektriklibir tempovardı. Jack'eeskizamanorkestraşe lerigibigorundu.XavierCugatbelki."Atsanabana!Paslaşmatalimi,Jack!MorganAmcanla!Nedersin,Jack?Haydi,dene!Topuat,birbebekkazan!"

JackTılsım'ıgeriye,kendisagomzunaçekmişoldugunufarketti.Niyetideoyduzaten.Benisinirlendirmeyeçalışıyor.Paniğeuğratmayaçalışıyor.Bıraktırmayaçalışıyorbeni.

Sloatyinekayboldu.Karlaruçuştu.JacksinirlisinirlidönendidurduamaSloatyoktu.Belkidekaçtı...belki..."Neoldu,Jacky?"Yo,hâlâburadaydı.BiryerlerdeSolda."Babanölürkengülmüştüm,Jacky.Yüzünegülmüştüm.Motorusonundadurduğuzaman..."Sesibulanıktı.Biransilindi,sonragerisingeriduyuldu.Sagdan.Jackoyanadondu.Neler

olduğunuanlayamıyor,sinirleribozuluyordu."Yüreğimkuşgibikanatlanmıştı.Böyleuçmuştu,Jacky!"Karanlıktan bir taş geldi. Jack'e degil, cam kureye dogru atılmıştı. Jack egildi. Sloat'u

bulanıkşekildegördü,sonrayinegöremezoldu.Birsessizlik...Sloatyinebelirdi.Yepyenibirplakçalmayabaşlamıştı."Annenleyattım,Jacky,"diyearkadangeldises.Tombul,sıcakbirelpantolonununkıçını

yakaladı.

Jack bu sefer donerken Richard'ın uzerine duşuyordu. Gozyaşları... sımsıcak, acı dolu,o keli... gozlerinden taşıyordu. Nefret ediyordu onlardan. Ama yine de taşıyorlardı. Inkar

Page 507: STEPHEN KING PETER STRAUB

etmeyeolanakyoktu.Ruzgarcanavargibiugulduyor,sankidevlertuneldebagırıyordu.Sihirseninkendinde,demiştiSpeedy.Amaşimdineredeydiosihir?Nerede,ah,nerede?

"Anneminadınıpisağzınaalma!""Çokyattımonunla,"diyeeklediSloatgururlubirneşeyle.Sessağdangelmişti.Karanlıktaşişkobirgölge."Davetüzerine,Jacky!"Arkataraftan.Yakından.JackdonupTılsım'ıkaldırdı.Tılsımbeyazbirışıkçıkardı.SloatgerilediamaoaradaJack

onun yuzunde bir acı ve o ke ifadesi gorebilmişti. O ışık dokunuyordu Sloat'a. Canınıyakıyordu.

Soylediklerine aldırış etme... hepsi yalan ve bunu sen de biliyorsun. Ama bu işi nasılyapıyor?AdamEdgarBergengibi.Yo...karanlıktatrensoyankızılderililergibi.Nasılyapıyor?

"Bu sefer bıyıklarımı biraz alazladın, Jacky," dedi Sloat. Sulu sulu guldu. Soluk solugagibiydiama,fazladadegildi.Hemdehiçfazladegildi.Jacksıcaktakalmışkopekgibisoluyorduonun karşısında. Gozleri telaşla karanlıklarda Sloat'^ arıyordu. "Ama sana bu yuzden kintutacakdeğilim,Jacky.Durbakalımşimdi...nedensözediyordukbiz?Ha,evet,annen..."

Bir sessizlik, bir soluma, sonra karanlıktan bir taş ıslık çalarak geldi. Jack'in şakagınaçarptı.JackdöndüğündeSloatyineyokolmuştu.Yinekarperdesininardınakaçmıştı.

"Bacaklarınıbanaoylesarardıkibagırırdımacısından!"dediSloat,Jack'intamarkasından."OOOOH-OOOOH!"

Elinedüşme,senidelietmesinefırsatverme...Amaelindedeğildi.Bupisherifannesindensözediyorduonun."Kessesini!Susartık!"Sloatkarşısındaydı.Oyleyakındıki, Jackonukarlararagmengorebildi.Amabir titreşim

gibigordu.Sankisualtındaymışgibi.Karanlıktanbirtaşdahageldi.Jack'inbaşınınarkasınaçarptı. Jack one sendeledi, Richard'ın uzerine bir daha duşecek gibi oldu. Richard karörtüsününaltındayakındagörünmezolacaktı.

Yıldızlarıgördü...birdenneolduğunuanladı.Sloatgeçişyapıyordu!Geçişyapıyordu!Gidiyor...sonrageliyordu!Jackolduguyerdedondu.Karşısındabirdegildeyuzduşmanvarmışgibidavranıyordu.

Yıldırımkaranlıktandar,yeşilimsimavibir ışıngibigeldi. JackTılsım'lauzandıona.TekrarSloat'ayansıtmayıumuyordu.Geçkalmıştıama.Yıldırımsöndü.

Ohaldeonunedenoradagöremiyorum?Diyarda?Cevapkafasındaşimşekgibiçaktı...Tılsımdabuaradaşahanebirbeyazışıksaçtı.Karlar

lokomotifprojektörügörmüşgibiaydınlandı.Onuoradagoremiyorum,çunkubenomdadegilim!Jasongitti...bentektabiatlıyım!Sloat

Page 508: STEPHEN KING PETER STRAUB

oradakibirplajageçişyapıyor.OradaOrris'liMorgan'danbaşkakimseyok.Birde,Parkusadlı,cançekişenbiradam.Richardoradadegil,çunkuOrris'liMorgan'ınogluRushtonuzunzamanonce oldu ve Richard da tek tabiatlı! Daha once geçiş yaptıgımda Tılsım oradaydı... amaRichardyoktu!Morgangeçişyapıyor...kıpırdıyor...gerigeliyor...benidelietmeyeuğraşıyor...

"Huu-huuu!Jaaaa-ckyyy!"Soldan."Buradayım!"Sağdan.Ama Jack artık sesin nereden geldigini dinlemiyordu. Tılsım'a bakıyordu. Işareti

bekliyordu.Ömrününenönemliişaretini.Arkasından.Buseferarkasındangelecekti.Tılsımışıkyaydı.Karlaradoğrugüçlü...Jack dondu... ve donerkenDiyar'a geçiş yaptı... pırıl pırıl guneşin altına! Orris'liMorgan

vardı karşısında. Koskocaman. Jack'in hileyi anladıgını bir an farkedemedi. O anda Jack'inarkasınageçmek uzere topal topal,hızla ilerlemekteydi.Suratındaarsızçocuksırıtışıvardı.Pelerini arkasında dalgalanıyordu. Sol ayagını suruyup duruyordu. Çizmesini kumlarkaplamıştı. Jack'in çevresinde kumlar çizik çizik, iz doluydu.Morgan onun etrafında donupdurmakta, annesi hakkında pis yalanlar soylemekte, taş atmakta, onu tedirgin etmekteydidurmadangeçişyaparak.

Jackavazıçıktığıkadarbağırdı:"SENİGÖRÜYORUM!"Morganbuyukbir şokveşaşkınlık içindeonadondu,bireliyıldırım aletininçevresinde

kıvrıldı."GÖRÜYORUM!"diyebağırdıJacktekrar."Birturdahaatalımmı,Sloat?"Orris’liMorganelindekialetinucunuonadogrultupsalladı.Suratınaoaptalcaşaşkınlıgın

yerinehemenkurnazbirifadegelmişti.Zekibiradamoldugundan,durumuntumolanaklarınıbir anda gorebiliyordu. Gozleri daraldı. Jack tam o anda, Orris gozlerini kısıp yıldırımınıyolladıgı anda neredeyse tekrar geçiş yapacaktı. Bu arada olebilirdi ama, duşmanını iyitanımasıkurtardıonu.Yerindedurdu,yineişaretibekledi.Sihirliişareti.BiransolugunututtuJackSawyer.Morgankurnazlıgıylabirazdahaazgururduyanbiriolsa,JackSawyer'ibelkideöldürebilirdi.Nedeçokistiyorduoandabunuyapmayı!

Ama tam Jack'in bekledigi gibi, Morgan'ın hayali Diyar'dan silindi. Jack soluk aldı.Speedy'nin govdesi (Parkus'un, diye duzeltti Jack aklından) az ilerde hareketsiz yatıyordu.İşaretgeldi.Jacksoluğunusaldıvegeçişiniyaptı.

PointVenutiplajınıyenibirbuztabakasıkaplamış,Tılsım'ınışığınıyansıtıyordu."Birelikaybettin,degilmi?"diyefısıldadıMorganSloatkaranlıktan.KarlarJack'inyuzunu

dovuyor, ruzgar bacaklarını, boynunu, alnını donduruyordu. Bir otomobil boyu uzaktaSloat'unyuzunugordu.Alnıyinekırışkırış,kanlıagzıaçıktı.AnahtarıfırtınanıniçindenJack'e

Page 509: STEPHEN KING PETER STRAUB

dogru uzatıyordu. Kahverengi elbisesinin kolu kar tutmaya başlamıştı. Jack sol burundeliginden kara bir kan sızmakta oldugunu gordu. Sloat'un gozleri ıstırap dolu karanlıgıniçindeparlıyordu.

6RichardSloat,kafasıkarmakarışık,gozleriniaçtı.Heryanıdonuyordu.Oncehiçbirduygu

hissetmeksizin, olmuşum herhalde, diye duşundu. Bir yere duşmuştu. Belki Thayerbahçesindebiryere.Donmuştu.Olmuştu.Artıkbirşeyolamazdıona.Biranlıkbaşdondurucubirrahatlamahissetti.

Başıyinefenahaldeacıdı.Sogukelindenakankanlarıhissetti.Buduygularınikisidebirtekşeyeişaretediyordu.RichardLlewellynSloatşuandaneredeolursaolsun,henuz olmuşdegildi.Yaralıydıyalnızca.Kafasındanbirdilimkesilmişgibihissediyordu.Neredeoldugunupekbilemiyordu.Soguktu.Gozleriuzunsurebaktı,sonundakarlarıniçindeyatmaktaoldugumesajını beynine ulaştırdı. Kış gelmişti demek. Gokten uzerine yeni karlar duştu. O sıradababasınınsesiniduyduveherşeyihatırladı.

Richard elini kafasının tepesinde tutuyor, çekmiyordu. Ama çenesini ha ifçe kaldırdı,babasınınsesiningeldiğitarafabaktı.

Jack Sawyer, Tılsım'ı tutuyordu. Richard'ın ikinci algıladıgı şey bu oldu. Tılsımkırılmamıştı. Richard oldugunu sandıgı sırada tattıgı rahatlamanın bir eşini daha duydu.Gozlugu olmadıgı halde, Jack'in yenilmemiş bir hali oldugunu farketti, bu onu çokduygulandırdı. Jack tıpkı bir... bir kahraman gibiydi. Oyleydi! Pislik içinde, saçları dagınık,şaşılacakkadargençbirkahraman.Heraçıdanyanlışbirrol.Amayinedekahramandı.

Jack'in yine Jack oldugunu gordu. Richard. O inanılmaz yabana nitelik gitmişti. Onikiyaşındagibigorunmeyeçalışanbir ilmyıldızıhaliyoktu.BoyleolmasıonunkahramanlıgınıRichard'adahabiledeğerligösterdi.

Babası sırıtıyordu. Ama o onun babası degildi. Babasının içi çoktan boşaltmış, yokolmuştu.PhilSawyer'eimrenmekle,ihtiraslarınınyakması,kavurmasıyla...

"Sonsuzakadarböyledönüpduramayız,"dediJack."SanaTılsım'ıaslaverecekdeğilim.Sendeonuelindekiâletleyokedemezsin.Vazgeç."

Babasınınelindekianahtarınucuyavaşçaalçaldı,dosdoğruRichard'auzandı."OnceRichard'ıvururum,"dedibabası. "ArkadaşınRichard'ınkomurolmasınıgerçekten

gormekistiyormusun?Hımmm?Istiyormusun?Tabiiyanındayatanoigrençyaratıgadaaynışeyiyapmaktangeriduracakdeğilim."

Jack'leSloatkısacıkbakıştılar.Babasışakaetmiyordu.Richardbiliyordubunu.EgerJack,Tılsım'ı vermezse, gerçekten vuracaktı onu. Sonra da ihtiyar siyah adamı, Speedy'yiöldürecekti.

"Yapma,"diyefısıldamayıbaşardı."Aldırmaona,Jack.Söyledefolsun!"JackdönüpgözkırparakRichard'ıhemenhementedirginetti.

Page 510: STEPHEN KING PETER STRAUB

"AtTılsım'ı,"dedibabasınınsesi.Richard'ın korku ve dehşetle açılan gozleri onunde Jack avuçlarını egdi ve Tılsım'ın

düşmesineizinverdi.

7"Jack,yooo!"Jack donup Richard'a bakmadı. Bir şeyi feda etmedikçe ona sahip olamazsın, diye

hatırlatıyordu zihni ona. Insan ne kazanır? Hiçbir şey kazanmaz. Sıfır. Bunu okuldaogretmezler.Yollardaogrenirinsan.FerdJanklow'danogrenir,Wolf ’danogrenir,burunustukendiniyereatanRichard'danöğrenir.

İnsanyabunlarıöğrenir,yadadünyanınkaranlıkbiryerindeölürdü."Artıkoldurmeyok,"dediCaliforniaplajında,karlaraltında.Kendiniçokyorgunhissetmesi

gerekiyordu.Dortgunlukbirdehşetiyaşamıştınedeolsa.Şimdi, ensonunavardıgındada,acemi sporcular gibi atıvermişti topu elinden. Ama kulagına gelen ses kesinlikle Anders'insesiydi.Jack/Jason'unonundedizçokenAnders'insesi;Herşeyiyiolacak,herşeyiyiolacakvehertürlüşeydeiyiolacak.

Tılsımkumlardaparladı,yanındakikarlardamladamlaeridi...damlalardanbirigokkuşagıoldu,oandaJackiçindebirşeyifedaetmeninotemizduygusunuhissetti.

"Artıkkandökmeyok.Git,kıronukırabiliyorsan,"dedi."Sanaacıyorum."Morgan Sloat'u Çok yıkan bu son soz oldu. Kafasında zerre kadar mantık kalmış olsa,

karların arasından bir taş bulur, fırlatır. Tılsım'ı parçalardı. Parçalanırdı da... o kolaykırılabilecekhaliyle.

AmaMorganbunuyapacağıyerdeanahtarınıTılsım'açevirdi.Bunu yaparken kafasının içi Jerry Bledsoe'nun ve karısının sevgi ve nefret içeren

hayalleriyledoluydu.JerryBledsoe'yuooldurmuştu.NitaBledsoe,LilyCavanaugholmalıydıaslında...birtokatatıpburnunukanatanLilyCavanaugh...dokunmayaçalıştığında...

***Alevler fışkırdı...yeşil-mavialevler...Tılsım'adogruuçtu,onaçarptı, uzerineyayıldı,onu

yananbirguneşhalinegetirdi.Biraniçinbutunrenkleroradaydı.Biraniçinbutundunyalaroradaydı.Sonrayokoldu.

TılsımyutmuştuMorgan'ınanahtarındangelenateşi.Yalayıpyutmuştu.Karanlık geri dondu. Jack'in ayakları altından kaydı. Speedy Parker'ın baldırları uzerine

oturuverdi.Speedybirhomurtusesiçıkardı,kıpırdadı.Bir an her şey sessiz kaldı... sonra Tılsım'dan alevler bir sel gibi yayıldı. Jack'in gozleri

ıstıraplıbirdüşünceyleiriiriaçıldı.(köredecekseni!Jack,körede...)

Page 511: STEPHEN KING PETER STRAUB

BirdenPointVenuti'nindegişmişcografyası,Tanrıfotografmakinesinin laşınıparlatmışgibi aydınlandı. Jack, Agincourt'u gordu. Yarı yarıya yıkılmıştı. Alçalmış tepeleri gordu.Richard'ısırtustuyatarkengordu.Speedy'yiyuzukoyunyatmış,başınıyanaçevirmişgordu.Speedygülümsüyordu.

MorganSloatgerigeri itildi,kendianahtarınınalevlerionubir ortu gibi sardı.Tılsım'ınemdigiateş,tıpkıSunlightGardener'indurbunununışıgıolayındaoldugugibi,binleçarpılarakgerigelmişti.

Dunyalararasındabirdelikaçıldı.SonuOatley'evarankocabirtunel...JackoradaSloat'ugordu.Şıkkahverengielbisesiyanıyordu,iskeletikalmışbirelihalaanahtarıtutmaktaydı.Otüneldegidiyordu.Gözlerikaynıyorduyuvalarında.Amaaçıktılar...farkındaydılar.

Giderkenonundegiştigini gordu Jack. Pelerin, yarasanınkanatları gibiydi amaalev alevyanıyordu.Çizmeleryanıyor,saçlaryanıyordu.Anahtarminikbiryıldırımmızrağıolmuştu.

Günışığısardıçevreyitekrar!

8Sel gibi gelip boşaldı gun ışıgı. Jack karlı kumlarda şaşırarak durdu. Kulaklarında ve

beynininiçindeMorgan'ınuzaklaşanolumçıglıgınıhaladuyuyordu.Dunyalararasındakisonugelmeztünelde,yokluğadoğrugidiyorduo.

"Jack?" Richard dogrulmuş, kafasını tutarak oturuyordu. "Jack, ne oldu? Merdivendendüştümgaliba."

Speedykarlardakıpırdıyordu.Kollarıylakendini itti, Jack'ebaktı.Gozleri çokyorgundu...amayüzündeyaralarkalmamıştı.

"Aferin,Jack,"dedi,sırıttı."İyi..."Soluksoluğatekraryıkıldı.Gokkuşagı,diyeduşunduJacksarhoşgibi.Ayagakalktı,yineduştu.Yuzundedonankarlar

gozyaşı gibi eriyordu. Diz ustu dogruldu, ayaga kalktı. Gozlerinde benekler uçuşuyordu.Morgan'ınazoncedurmaktaolduguyerdekikocamanyanıkizinigordu.Onundaucugozyaşıdamlasıgibiuzuyordu.

"Gokkuşagı!" diye bagırdı Jack Sawyer. Ellerini goklere kaldırdı. Bir yandan guluyor, biryandanağlıyordu."Gökkuşağı!Gökkuşağı!"

Tılsım'ayürüdü,eğiliponualdı.Hâlâağlıyordu.RichardSloat'agoturdu.EskidenRushtonolanRichardSloat'a.SonraSpeedyParkerolan

SpeedyParker'agötürdü.İkisinideiyileştirdi.Gökkuşağı,gökkuşağı,gökkuşağı!

Page 512: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:46

BİRYOLCULUKDAHA

1Onları iyileştirdi ama bunun nasıl oldugunu hiç hatırlamıyordu. Hiçbir ayrıntıyı

hatırlamıyordu.BirsureTılsımelindeparıldadı,şarkılarsoyledi,Jackateşintaşıphastalarınüzerineyayıldığınıhissedergibioldu.Tekhatırlayabildiğidebukadardı.

SonundaTılsım'ınoharikuladeışığısoldu...soldu...söndü.Jackannesinidüşününceağzındanboğukbirçığlıkkurtuldu.Speedyeriyenkarlarınarasındaonayaklaştı,kolunuonunomuzlarınaattı."Yine donecek ışıgı, Gezgin Jack," dedi. Gulumsedi. Ama Jack'in iki katı kadar yorgun

gorunuyordu. Speedy iyileşmişti... iyileşmişti amahala pek iyi degildi. Bu dunya olduruyoronu,diyeduşunduJackhayalmeyal.Enazından,SpeedyParkerolanyanınıolduruyor.Tılsımonuiyileştirdi...amayinedeölüyor.

"Senona iyilik ettin, o da sana etsin istiyorsun," dedi Speedy. "Kaygılanma.Gel buraya,GezginJack.Gelarkadaşınınyattığıyere."

Jack geldi. Richard eriyen karların içinde yatıyordu.Kafasından kalkan o korkunç kapakartık yoktu. Saçlarının arasından uzun, beyaz bir yer saçsız olarak gorunuyordu. Hiç saççıkmayacaktıbirdahaoradan.

"Elinitutonun.""Neden?Niçin?""Geçişyapacağız."Jack, Speedy'ye soru soran gozlerle baktı ama Speedy bir açıklama yapmadı. Yalnızca

başınısalladı.SankiJack'e,evet,doğruduydun,demekistiyordu.Eh,diyedüşündüJack.Şuanakadarhepgüvendimona...UzanıpRichard'ınelinituttu.SpeedydeJack'inöbürelinituttu.Birsarsıntıbileduymadanüçübirliktegeçtiler.

2Jack'in tahmin ettigi gibiydi. Orada, kara kumlarda, yanında duran adam her bakımdan

sağlamvesağlıklıbiradamdı.

Page 513: STEPHEN KING PETER STRAUB

Jack ona dehşet dolu gozlerle baktı. Biraz da tedirginlik duyuyordu. Bu yabancı adam,Speedy'yebirazbenzeyenküçükkardeşiolabilirdiancak.

"Speedy...BayParkus...yani...siznesiniz...""Sizlerindinlenmeyeihtiyacınızvar,"dediParkus."Seninkesinliklevar,otekidelikanlının

dahadaçokvar.Olumenekadaryaklaştıgımancakkendisibilebilecek.Odabunukimseye...kendinebileitirafedecektipdeğil."

"Evet,"dediJack."Oradahaklısınız.""Buradadahaiyidinlenir."Parkusbunusoylediktensonrakumlarda,şatonuntersiyonde

ilerlemeyekoyuldu.Richard'ı kucagında taşıyordu. Jack elinden geldigi kadaronu izlemeyeçalıştı ama giderek geride kaldı. Solugu çabucak tıkanıyor, dizleri kesiliyordu. Kafası sonçatışmanınetkisiylezonklamaktaydı.Şoksarhoşluğuherhalde,diyedüşündü.

"Neden... nereye..." Ancak bu kadarı çıkabildi soluklarının arasından. Tılsım'ı gogsunebastırmış,öyletaşıyordu.MattıTılsım.Dışıışıkgeçirmiyorgibiydi.İlginçdedeğildi.

"Biraz ileriye," dedi Parkus. "Arkadaşınla sen daha demin onun bulundugu yerdedinlenmekistemezsinizherhalde,değilmi?"

Jackçokyorgunolmasınarağmenyinedebaşımikiyanasalladı.Parkusomzununüzerindengeriyebaktı,sonrahüzünlügözleriniJack'eçevirdi."Orasıkotulukkokuyor,"dedi."Onunkotulugu.Senindunyangibikokuyor,Jack.Benceikisi

birbirineinsanıtedirginedecekkadarbenziyor."Tekraryolakoyuldu.Richardhâlâkollarındaydı.

3Kırkmetrekadarilerdedurdu.Buradakarakumlarbirazdahaaçıkbirrengedonuşuyordu.

Beyaz degildi ama, griydi en azından. Parkus, Richard'ı yavaşça yere yatırdı. Jack de onunyanınauzandı.Kumlarsıcaktı.Çoktatlıbirsıcak.Karyoktuburada.

Parkusonunyanmabağdaşkurupoturdu."Şimdi uyumak zorundasınız," dedi. "Belki yarından once uyanamazsınız. Sizi kimse

rahatsızetmez.Birbakın."KolunuotekidunyadaPointVenutiolanyeredogrusalladı.Jackoncekaraşatoyugordu.

Birduvarıboydanboyayıkılmıştı.Sankiiçindemuthişbirpatlamayeralmışgibiydi.Sıradanbirşatogorunumuneinmiştiartık.Kotulugudaglanıpyokolmuş,yasadışıhazinesialınmıştı.Birtaşyığınıydı,okadar.

Jackotelerebaktıgındadepreminburadapekdeşiddetliolmadıgınıgordu.Zatenyıkılacakdahaazşeyvardı.Denizinsurukledigitahtalarlakurulmuşabenzeyenbirkaçkulubeyıkılmıştı.Birkaçpatlamışatarabasıgordu.BunlarotekidunyadaCadillac'tıbelki.Belkidedegillerdi.Birdeikiinsancesedivardı.

"Sagkalanlargitti,"dediParkus. "Neoldugunubiliyorlar.Orris'in oldugunude.Siziartık

Page 514: STEPHEN KING PETER STRAUB

rahatsızetmezler.Buradavarolankötülükbitti.Bunubiliyormusunuz?Hissediyormusunuz?""Evet,"diyefısıldadıJack."Ama...BayParkus...sizsakın...sakın...""Gitmek,oylemi?Evet.

Pek yakında. Sen ve arkadaşınbir iyi uyku çekeceksiniz amadaha oncebiraz konuşmamızgerek.Uzunsürmez.Birazbaşınıgöğsündenkaldırmamricaedeceğim."

Jackçabagösteripbaşınıkaldırdı,gözlerinibirazdahaaçtı.Parkusbaşınısalladı."Uyanıncadoguya yuruyun... ama geçiş yapmayın!Bir sure burada kalın.Diyar'da. Sizin

taraftaçokfazlaolaylaroluyor.Kurtarmaekipleri,habermuhabirleri...Jasonbilirdahaneler!Bereketversinkarlarkimsegormedeneriyecek.Birkaçkişigormuşolacak,onlarıdadelidiyebirkenaraitecekler."

"Nedengitmenizgerekiyor?""Artık işime donmeliyim, Jack. Burada yapılacak çok şey var. Morgan'ın olum haberi

doguyadogruyolaçıkmıştırbile.Hızlagidiyordur.Dahaşimdidenhaberingerisindekaldım.Onunegeçmeliyimbecerebilirsem.DışBolge'yevarmakistiyorum...sonradadoguya...kotuleroralardan kaçmaya başlamadan." Okyanusa baktı. Gozleri soguk, çakmak taşı gibi griydi."Faturageldimi,insanlarödemekzorundadır.Morgangittiamahâlâborçvar."

"Sizburadapolisgibibirşeysiniz,değilmi?"Parkus başını evet anlamında salladı. "Sizin Baş Yargıç ve Baş cellat dediginiz şeylerin

bileşimi.Buradayani."Guçlu,sıcakeliniJack'inbasmadayadı."Sizintarafta,yalnızcaoradanorayadolaşanadamınbiriyim.Buldugumişteçalışır,bazenbir ikişarkıçalarım. Inanbana,zamanzamanohayatıçokdahafazlaseviyorum."

Yinegülümsedi.BuseferSpeedyoldu."Vesenoadamıarasıragoreceksin,Jacky.Oyle.Zamanzaman,şuradaburada.Biralışveriş

merkezinde,belkibirparkta."Jack'egözkırptı."AmaSpeedy...pekiyideğil,"dediJack."Nesivarsa...Tılsım'ındokunamadığıbirşey.""Speedy yaşlı," dedi Parkus. "Benim yaşımda ama sizin dunyanız onu benden fazla

yaşlandırdı.Yinededahabirkaçyılıvar.Belkibirazdahafazlahattâ.Kaygılanma,Jack.""Sözmü?"diyesorduJack.Parkussırıttı."Öyle,"dedi.Jackdeyorgunyorgunonasırıttı."Arkadaşınlaikinizdoguyadogrugidin.Beşmilkadaryuruyun.Şualçaktepeleriaşın.Agır

agır gidin. Buyuk agacı arayın.Omrunuzde gordugunuz en ulu agacı. O agaca varınca, Jack,Richard’ın elini tut ve geçişini yap. Kendini California'da dev bir kızıl agacın yanındabulacaksın. Içinden tunel oyulmuş bir agaç. Yol geçiyor tunelden. O yol, On yedi numaralıyoldur.StoreyvilleadlıbirkuzeyCaliforniakasabasınındışındaolacaksınız.

Kasabayagirin.TrafikışığınınoradabirMobilbenzincisivar.""Yasonra?"

Page 515: STEPHEN KING PETER STRAUB

Parkusomuzsilkti."Pekkesinbilmiyorum.BelkitanıyacağınbirinerastlarsınJack.""Amabiznasıl...""Şşş,"dediParkus.EliniJack'inalnınadayadı.Tıpkıannesininyaptığıgibi.Bebekken."Bukadarsoruyeter.Siziniçinherşeyiyigideceksanıyorum."Jackuzandı,karanlıkkureyi

koluylakucakladı.Gözkapaklarınasankikurşunlarasılmıştı."Cesurvedurustdavrandın, Jack,"dediParkusciddibir sukunetle. "Keşkebenimoglum

olsaydın...çokisterdim...Cesaretiniçinseniselamlıyorum.Inancıniçinde.Birçokdunyalardasana çok şey borçlu olan insanlar var. Bir çogunun şu ya da bu şekilde bunun farkındaolduğunudasanıyorum."

Jackgülümsemeyibaşardı."Birazdahakalın,"dedi."Peki.Senuyuyanakadar.Kaygılanma,Jack.Buradasanahiçbirşeyzararvermez.""Annemhepderdiki..."Kafasındakidüşünceyibitiremedenuykuonuesiraldı.

4Derin uyku onu bir turlu bırakmadı. Ertesi gun Jack teknik olarak, esrarengiz biçimde

uyanıktı. Uyku degil de, zihni uyuşturucu bir etki, gunun buyuk kısmı boyunca devam etti.Ruyadagibiydi.Richarddatıpkı Jackgibi,yavaşlatılmış ilmtemposundahareketediyordu.Sonunda iki çocuk kendilerini dunyanın en ulu agacının altında buldular. Çevrelerindeormanın tabanı ışıklıydı. On koca adam el ele verse o agacın çevresini sarmaya yetmezdi.Boyutâgöklereyükseliyordu.Diyariddiasınıntipikörneği.

Kaygılanma, demişti Parkus. Jack başını kaldırıp agacın tepesine dogru baktı. Farkındaolmamasınaragmenaslındaduygusalolarakçokyorgundu.Agacınululugu içindeancakbirzerre heyecan dogurabildi. Jack elini o şaşılacak kadar duzgun kabuklara dayadı. Babamıolduren adamı oldurdum, dedi kendi kendine. Tılsım'ın karanlık, gorunuşte olu govdesinikucakladı.Richarddayukarıbakıyordu.Tepelerindebirgokdeleninyuksekligivardı.Morganolmuştu.Gardenerdeoyle.Plajdakikardaşimdiyekadarerimişolmalıydı.Amaherşeygeçipbitmemişti.Jackbirplajdolusukarınkafasınıdoldurdugunuhissediyordu.Birzamanlar,onabinyılgeridekalmışgibigelengunlerde,Tılsım'aparmaklarınıdegdirdigi anda içinedolanzaferveheyecandandelireceginiduşunmuştu.Oysaşimdihiç oylebirşeyyoktuyureginde.Kafasınıniçinekaryagıyordu.Parkus'untalimatındanilerisinidegoremiyordu.Kocaagacınkendisiniayaktatutmaktaolduğunufarketti.

"Elimitut,"dediRichard'a."Amaevenasıldöneceğiz?""Kaygılanma." Richard'ın elini avucuna aldı. Jack Sawyer'in kendisini ayakta tutabilmek

içinbiragaca ihtiyacıyoktu. JackSawyerLanetliTopraklar'dangeçmiş,karaoteliyenmişti.Jack Sawyer cesur ve durusttu. Jack Sawyer beynine kar yagan, on iki yaşında, yorgun birçocuktu.Kolaycakendidünyasınageçişyaptı.Richard’adaonunlabirliktekaydı.

Page 516: STEPHEN KING PETER STRAUB

5Orman kuçulmuştu. Bir Amerika ormanıydı şimdi. Agaçların ust dalları farkedilebilecek

kadar daha aşagıdaydı. Jack çevresindeki her şeyin degişikligini ancak sezgileriyle farketti,sonraonundeçiftşeritliasfaltyolugordu.Yirminciyuzyıl,tekmesinihemensavurdu.Yolainişyaptıgıanda,birmotorsesiduydu,Richard'ıçekerekyanakaçtı,tamosıradabeyaz,kuçukbirRenault hızla geldi, yoldan geçti. Araba, agacın govdesine oyulmuş tunele girdi. Bu agaçdiyardakininyansıkadarbuyuktuancak.Arabadakibiryetişkinle ikiçocuk,onayinedebirharikayabakargibibakıyorlardı.NewHampshire'danburayaonugormeyegelmişlerdi.ArkakanepedekikadınlaikiçocukagızlarıaçıkJack'leRichard'adabaktılar.Çocuklarınyolustundehiçyoktanbeliriverdiğinigözleriylegörmüşlerdi.KaptanKirk'leMisterSpockgibi.

"Birazyürüyebilirmisin?"'Tabii,"dediRichard.JackOnyedinumaralıyolaadımınıattı,ağacıngövdesindekikocatüneleyürüdü.Butun bunları ruyamda goruyorum belki de, diye duşundu. Hala Diyar’ın plajında da

olabilirdi.Richardyanındabaygın,herikisiParkus'uniyiyureklikorumasıaltında.Annemhepderdiki...Annemhepderdiki…

6Hava guneşli olmasına ragmen bir sis içindeymiş gibi ilerleyen Jack Sawyer'le Richard

Sloatsonundakızılağaçormanındaçıktılar,yokuşaşağıinenyoldayürümeyisürdürdüler....derdiki,herfilminenönemlikişisikameramandır...Vücudunundahaçokuykuyaihtiyacıvardı.Zihnininbirtatileihtiyacıvardı....vermutdediğin,iyibirmartiniyimahveder...Richardonusessizceizliyordu.Duşunceleriçindeydi.Adımlarıokadaryavaştıki,Jackyol

kenarındaduruponunyetişmesinibeklemekzorundakaldı.Storeyvilleolmasıgerekenkuçukbir kasaba, yarım mil kadar ilerde belirdi. Yolun iki yanında alçak beyaz binalar gozeçarpıyordu.Birininuzerinde,"ANTIKACI"diyebirlevhavardı.Binalardansonratra ikışıgınıgorduler.Boşbirkavşaktaydı.JackyantaraftaMOBILbenzincisininadınıdaokuyabiliyordu.Richardbaşınıegmiş,çenesigogsunde,yuruyordu.Oyaklaşınca,Jackarkadaşınınagladıgınınihayetfarkedebildi.KolunuRichard'ınomzunaattı."Birşeyibilmeniistiyorum,"dedi.

"Nedir?"Richard'ınyüzügözyaşılekelerinerağmenmeydanokurgibiydi."Seniseviyorum,"dediJack.Richard'ıngozleritekraryolunasfaltınadondu.Jackkolunuonunomzundançekmedi.Az

sonraRichardbaşınıkaldırdı,dosdogruJack'ingozlerinin içinebaktı,başınısalladı. Iştebu,LilyCavanaugh'unoglunabir ikikeresoyledigibirşeyebenziyordu: Jacky,bazen içinisesliolarakdökmekzorundadeğildirinsan.

Page 517: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Yolaçıkıyoruz,Richie,"dediJack.Richard'ıngozlerinisilmesinibekledi."SanırımbiribiziMobilbenzincisindebulacak."

"Hitler'dir belki!" Richard avuçlarını gozlerine bastırdı. Biraz sonra hazırdı. Iki çocukStoreyville'edoğruyürüdüler.

7Bir Cadillac.Mobil pistinde golge bir yereparketmişti. Eldorado.Arkasında koca bir TV

anteniyle.Treylerevkadarkocamandı.Ölümkadarkaranlıktı."Ah,Jack,eyvaaah,"diyeinlediRichard.Jack'inomzunasarıldı.Gozleriaçılmış,dudakları

titriyordu.Jack vucuduna yeni baştan adrenalin doldugunu hissetti. Ama artık onu diriltmiyor,

yalnızcayorgunlugunudaha fazlahissettirmeyeyarıyordu.Çok fazlaşeygeçmiştibaşından,çok fazla, çok fazla. Jack kristal kureyi kavrayıp benzinciye dogruldu. "Jack!" diye zayıf birçıglıkattıRichardarkasından."Nehaltediyorsun?Onlardanbirio!Thayer'dekiarabalardan!PointVenuti'dekiarabalardan!"

"Parkusburayagelmemizisöyledi,"dediJack."Delisinsen,ahbap,"diyefısıldadıRichard."Biliyorum.Amabuişiyigidecek.Göreceksin."Hembanaahbapdeme."Cadillac'ınkapısıaçıldı,solukblucinli,guçlubirbacakdışarıuzandı.Çizmeninburnunun

kesik,kıllıparmaklarındışardaolduğunugörmekiçiniyepyenibirkorkuyladoldurdu.Richardyanıbaşındatarlasıçanıgibibirçıglıkattı.BirWolf ’tutabii...Jackbunudahaadam

onlaradonmedenbiliyordu.Boyu ikimetrevardı.Saçlarıuzun,birazdapisti.Dolaşıkhaldeyakasına kadar iniyordu. Adam dondu, Jack turuncu gozlerin parladıgını gordu... korkusubirdenbirsevincedönüştü.

Fırladıgıgibionadogrukoşmayabaşladı.Kendisineşaşkıngozlerlebakanbenzinciyehiçaldırış etmedi. Dukkancılara da. Saçları uçuyordu alnından. Yırtık lastik pabuçları şlap şlapseslerçıkarıyordu.Yuzundebaşıdonuyormuşgibibirsırıtmaifadesivardı.GozleriTılsım'ınkendisigibiparlıyordu.

Mavitulum:Gogsundeaynıyazı.Yuvarlak,çerçevesizgozlukler:JohnLennongozlukleri.Vekocaman,hoşgeldindiyenbirgulumseme."Wolf!"diyebagırdıJackSawyer."Wolf,sensagsın!Senhayattasın!"Sıçradıgındaaralarındaikimetrevardı.Wolfonurahatçayakaladı,sevinçlesırıttı.

"Jack Sawyer!Wolf! Şu işe bak! TamParkus'un dedigi gibi! Bataklık gibi kokan bu yeregeliyorum,birdebakıyorum,sendegeliyorsun!Jack'learkadaşı!Wolf!Güzel!Harika!Wolf!"

JackonunkendiWolfummadıgınıancakkokusundananlayabildi.AmaaynıkokuonabuWolfunbirakrabaolduğunudaanlattı.Çokyakınbirakraba.^

"Kardeşinitanıyordum,"dediJack.Halaonunguçlukollarındaydı.Yuzunebaktıgında,dahayaşlı,dahagüçlüolduğunugördü.Amayinedeçokiyibiryüzdü.

Wolf, Jack'i yere indirirken, "Kardeşim Wolf," dedi. Bir elini uzatıp parmagının ucuyla

Page 518: STEPHEN KING PETER STRAUB

Tılsım'a dokundu. Yuzunde dehşet dolu bir saygı ifadesi vardı. Dokundugunda kureninderinliklerindenbirparlakkıvılcımdoğdu,yinederinliklerindekayboldu.Kuyrukluyıldızgibi.

Wolfsoluğunuçekti,Jack'ebaktı,sırıttı,Jackdaonasırıttı.Richarddayanlarınavarmıştı.Onlarabakıyordu.Şaşkınvetedbirlibakışlar.Jacksozlerine,

"Diyar'dakötüWolflarkadariyiWolflardavardır,"diyebaşladı.Wolf,"Pekdeçoktur,"diyesözekarıştı.Richard'a elini uzattı. Richard bir an elini çekti, sonra uzatıp tokalaştı. O anda dişlerini

sıkışıJack'e,çocuğunvaktiyleHeckBast'ayapılanmuamelegibibirşeybeklediğinianlattı."Bu benimWolf ’umun kardeşi," dedi Jack gururla. Ha if oksurup bogazını temizledi. Bu

kardeşe duygularını nasıl ifade edebilecegini bilemiyordu. Wol lar taziyeden anlar mıydı?Onlarıntörelerindevarmıydı?

"Kardeşiniçokseverdim,"dedi."Benimhayatımıkurtardı.Richardhariç,omrumdeeniyiarkadaşımdısanırım.Öldüğüneçoküzüldüm."

"Şimdioayda,"dediWolfunkardeşi."Geridonecek.Herşeygider,JackSawyer.Aygibi.Veherşeygelir...aygibi.Haydi,yürü.Bukokuluyerdenuzaklaşalım."

RichardşaşırmışgibiydiamaJackhemanladı,hemduygulandı.Mobilbenzincisindesıcakve yaglı hidrokarbon kokuları dolaşıyordu. Kızarmış hidrokarbon kokulan. Içini gosterenkahverengibirtülperdegibi.

Wolf,Cadillac'ayurudu,tıpkıbirşoforgibionlaraarkakapıyıaçtı. Jackiçinden,herhaldeşoförzaten,diyedüşündü."Jack?"Richardkorkmuşgibiydi.

"Birşeyyok,"dediJack."Amanereye...""Anneme,sanıyorum.Ulkeninbirbaşındanbirbaşına,Arcadiaplajına...NewHampshire'e.

Birincisınıfyolculuk.Gel,Richie."Arabaya yuruduler. Arka kanepenin yan tarafında eski bir gitar kılıfı duruyordu. Jack

yüreğinintekrartaklaattığınıhissetti."Speedy!"Wolfunkardeşinedondu."Speedybizimlemigeliyor?""BenpekSpeedydiyebir

kimseyitanımıyorum,"dediWolf."Biramcamvardı,obirazhızlıydı.Sonratopaloldu...Wolf !Artıksürübilegüdemiyordu."

Jackparmağıylagitarkılıfınıgösterdi."Buneredengeldi?"Wolf sırıttı,bol sayıdakidişlerinigosterdi. "Parkus,"dedi. "Bunusizebıraktı.Neredeyse

unutuyordum."Arka cebinden eski bir kartpostal çıkardı. On tarafında tanıdık atlarla dolu bir

atlıkarıncanınresmivardı.Resimdekiinsanlareskizamankılıgındaydı.Karteskiligindenipekgibiyumuşaktı.

Jackonuelindeçevirdi,oncebasılıminikyazılarıokudu:ARCADIAPLAJIATLIKARINCASI,4Temmuz1894.

Speedy'ydi...Parkusdegildi...busatırlarıoyazmıştı.Elyazısıduzensiz,yanlışlarladoluydu.

Page 519: STEPHEN KING PETER STRAUB

Yumuşakmorkalemleyazmıştı.Harikalar yarattın, Jack. Gitar kılıfındakilerden neye ihtiyacın varsa kullan, kalanını ya

sakla,yadaat.Jack kartı arka cebine soktu, Cadillac'a bindi, pu la kanepeye kuruldu. Gitar kılıfının

kapatmabantlarındanbirikopmuştu.Otekiuçunuaçtı.RicharddaJack'inarkasındanbinmiştiarabaya."Vaycanına!"diyefısıldadı.

Kılıfıniçiyirmidolarlıkkâğıtparalarladoluydu.

8Wolfonlarıevegoturdu.Jackgerçiosonbaharınolaylarınıpekçabukunutmayabaşlamıştı

ama, bazı olaylar ebediyen beynine daglanmış gibiydi. Richard'la ikisi Eldorado'nun arkakanepesindeoturuyorlar,Wolfonlarıdoguya,doguya,doguyadoguyagoturuyordu.YollarıiyibiliyorduWolf.Onlaraarasırakasetçalıyordu.Ensevdigi,"Ormandakoş"şarkısıydı.Kulaklarısagır edecek kadar bagırtıyordu. Sonra uzun bir sure, solundaki camı açan dugmeninçalışırkençıkardığısesidinliyordu.Busesmestediyorduonugörünüşegöre.

Doguya, doguya, doguya... her sabah, dogan guneşe, her akşam, esrarengiz karanlıga.Kulaklarında John Fogerty'nin şarkısı, sonra ruzgar... yine John Fogerty, yine ruzgar, cammekanizmasınınsesi.

Guzelyemekleryediler.Kocamanhamburgerleryediler.Kentuckyusulukızarmışpiliçleryediler.Richard'laJackkızarmışpiliçbutlarınıalıparabayageldiklerindeWolf(sesebakılırsa)kemikleriyleyiyordubutlan.Yirmibirparça falan. JackbirdenWolfunmısırpatlagıolayınıhatırladı.Neredeolmuştuo?Nuncie'de.SunlightYurdunakapatılmadanhemenonce.Sırıttı.Yuregine bir ok saplanır gibi oldu. Pencereden baktı, gozlerindeki yaşları Richard'agöstermemeyeçalıştı.

IkincigeceJulesburg'dadurdular.Coloradoeyaletinde.Wolfonlarataşınanbirmangaldapiknikızgarasıpişirdi.Izgarayıarabanınbagajındançıkarmıştı.Yemekmükellefti.

"Bayılıyorumbuadama,"dediRicharddüşüncelibirsesle."Yaa,bende.Kardeşinibirtanısaydın!""Keşketanısaydım."Richardartıklarıtoplamayabaşladı.BundansonrasoyledigisozJack'i

büsbütünşaşırttı."Benbirçokşeyiunutmayabaşlıyorum,Jack.""Nedemekistiyorsun?""Ne soyluyorsam onu. Aştıgımız her kilometreyle, olup bitenleri biraz daha az

hatırlıyorum. Hepsi sisleniyor. Galiba... kendim de boyle istiyorum. Bak, annenin iyiolduğundaneminmisin?"

Jack uç kere annesine telefon etmeye çalışmıştı. Cevap çıkmıyordu. Buna pekkaygılanmıyorduJack.Işleryolundaydı.Oyleumuyordu.Orayavardıgındabulacaktıannesini.Hasta...amasağ.Öyleumuyordu.

"Evet."

Page 520: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Ohaldenedentelefonacevapvermiyor?""Sloat telefona bir numara yapmıştır," dedi Jack. "Alhambra kadrosunun hizmeti

konusundadayapmıştır...bahsegirerim.Annemhalaiyi.Hastaama...yinedeiyi.Halaorada.Onuhissedebiliyorum."

"Egerbutedaviedicişeyçalışırsa..."Richardha ifçeyuzunuburuşturdu,sonracesaretinitoplayıp konuya daldı. "Sence hala... yani annen acaba hala benim... anlıyorsun... sizinlekalmamaizinverirmi?"

"Hayır," dedi Jack arkadaşının artıkları toplamasına yardım ederken. "Seni herhalde biroksuzler yurduna falankapatır.Belki hapse attırır. Saçmalama,Richard, elbette kalabilirsinbizimle."

"Ama...babamınyaptıklarındansonra...""Obabandı,Richie,"dediJackapaçık."Sendeğildin.""Sendebanahabirehatırlatmazsın,değilmi?Yani...belleğimidiriltip?""Unutmakistiyorsanhayır.""İstiyorum,Jack.Gerçektenistiyorum."Wolfyanlarınageliyordu."Hazırmısınız?Wolf!""Hazırız,"dediJack."Dinle.Wolf...ŞuScootHamiltonkasetiniçalsana,ha?"'Tabii,Jack.Sonradabenimkiniçalalımmı?""Ormandakoş,değilmi?""Güzelşarkı,Jack!Ağır!Wolf!Tanrısalbirağırlığıvar!""ÖyleWolf,"GözlerinideviripRichard'abaktı,Richarddagözlerinidevirdi,sırıttı.ErtesigunNebraskaveIowa’yıgeçtiler.BirgunsonraSunlightYurdununenkazıonunden

geçiyorlardı. Jack,Wolf ’unkendilerinimahsusburadangeçirdiginiduşunmekteydi.Belkidekardeşininolduguyerigormekistemişti.Sevdigikasetiçalıyordu.Sesisonunakadaraçmıştı.AmaJackyinedeonunhıçkırmaktaolduğunuduyabiliyordu.

Zaman... havada asılı kalmış gibi bir zaman. Jack uçuyordu sanki. Içinde boşluk, zafer,doyumduygularıvardı.Görevinibaşarıylabitirmişti.Veterhisolmuştu.

Beşincigün,gurupvaktinedoğru,NewEngland'agirdiler.

Page 521: STEPHEN KING PETER STRAUB

Bölüm:47

YOLCULUĞUNSONU

1California'danNewEngland'akadarolanoupuzunyolculuksankibirtekgundebitmişgibi

gelmeye başladı onlara. Gunler suren bir tek gun.Hayat boyu suren bir akşam.Guruplarla,avazavazmuziklerledolu.Tanrım,alıştımbunaenikonu,diyeduşunduJack.Gozuikincikerepaneldekisaategittiğinde,aradanüçsaatgeçmişolduğunugördü.

NewEngland'agirdiklerianTılsımtekrarparıldamayabaşlamıştı.Normalzamanlarıngeridöndüğünühaberveriyordu.BelkidezamanınJackSawyer'egeridöndüğünühaberveriyordu.InsanlarkocaEldorado'nuncamlarındaniçeribakıyor,acabaMickJagger,yadaFrankSinatramı geliyor, diyemerak ediyorlardı. Yo, biziz, dostlar. Durmadan uyukluyordu Jack. Bir arauyandı. Colorado muydu burası? Illinois miydi? Muzik yine kulakları deliyor, Wolfparmaklarını tempolu olarak şıklatıyor, araba sarsılmadan, kayarak ilerliyordu. Richard biryerlerdenbirkitapbulmuş,onuokumaktaydı.Broca'nınBeynidiyebirkitap.Richardsaatinkaçoldugunuheranbilmişti. Jackgozlerini tavanadevirdi,muziginveakşamınrenklerininkendisiniesiralmasınaizinverdi.

Yapmışlardı! Başarmışlardı her şeyi... bir tek New Hampshire'ın o bomboş plajkasabasındayapacaklarışeykalmıştıgeriye.

Beşgün,upuzunbirgurupvaktiydi.OrmandaKoş!Richardonunkardeşiydi!Kardeşiydi!Zaman geri dondugunde Tılsım da geri dondu. Hayata dondu. Beşinci akşam guneş

batarken. Oatley, diye duşundu Jack. Richard'a o tuneli ve bardan geriye kalanlarıgosterebilirdim.Wolfayolusoyleyebilirdim...amaOatley'itekrargormekistemiyordu.Bundanebirzevk,nedebirdoyumvardı.Kendisiruyalardaykennekadarhızlıyolaldıklarınıanladı.Wolfonları1-95yolunasokmuştu.Connecticut’taydılar.ArcadiaPlajınabirkaçeyaletkalmıştı.Jackartıkkilometrelerisaymayabaşladı.Dakikalarıda.

221Aralık akşamı, Jack Sawyer'ın yola çıkışındanyaklaşık uç ay sonra, Eldoradonihayet

Alhambraotelininçakıllıbahçeyolunasaptı.Batmaktaolanguneşsolanbirsarıydı...maviydi...şahane bir mordu. Bahçede çıplak dallar birbirine vuruyordu kış ruzgarında. Bir haftaoncesinekadaroagaçlarınarasındaminikbocekleriyakalayıpyiyenbiragaçdavardı.Kuçukhayvanları da. Sincapları, kuşları, otelin resepsiyoncusunun kedisini bile. Bu kuçuk agaçbirdenbire olmuştu. Bahçenin diger canlıları şimdi çıplak olsalar bile, uyku halinde, ama

Page 522: STEPHEN KING PETER STRAUB

sağlıklıydılar.Eldorado'nun çelik kuşaklı radyalleri çakıllarda ses çıkarıyordu. Muzik sesi çınlıyordu

arabanıniçinde.JohnFogertysöylüyordu."Herkesbenimsihirimibiliyor!"Cadillacçiftekapıların onundedurdu. Içerdeyalnızcakaranlıkvardı.Farlarsondu,araba

gölgedekaldı.Egzozundanhafifhafifdumançıkarıyordu.Parklambalarıyanmaktaydı.Gününsonundagurup,renkyelpazesiniaçmıştıbatıufkunda.Burada:Hemen,şuanda.

3Cadillac'ınarkasındaha if,kararsızbirışıkvardı.Tılsımışıldargibioldu.Amaışıgızayıftı.

Sönenbirateşinparıltısıgibiydi.Richard yavaşça Jack'e dondu. Yuzu korku içindeydi. Elindeki kitaba iki eliyle sarılmış,

çarşafsıkançamaşırcıkadınlargibibüküyordu.Richard'ınTılsım'ı,diyedüşündüJack.Gülümsedi."Jack,istersen...""Hayır,"dediJack."Ben'sesleninceyekadarbekle."Arabanınarkakapısınıaçtı,inmekuzereykenRichard'abaktı.Richardkanepedebuzulmuş,

oturuyordu.Kitabıkıvırıpdurmaktaydı.Sefilbirhalivardı.Jack duşunmeden gerisin geri içeri kaydı, onu yanagından optu, Richard kolunu bir an

Jack'inboynunasardı,onusımsıkıkucakladı,sonrabıraktı.İkisidebirşeysöylemediler.

4Jacklobiyeçıkanonmerdivenlerebaktı,sonradonupgeriye,bahçeyolununucunayurudu.

Orada demir bir parmaklık vardı. Aşagısında kayalar kumsala iniyordu. Sag tarafta, rengikoyulangökyüzünekarşı,ArcadiaLunaparkınınatlıkarıncasıgörünüyordu.

Jackyüzünüdoğuyaçevirdi.Esenrüzgârsaçlarınıalnındankaldırıpgeriyeyatırdı.KüreyielindehavayakaldırdıJack.Sankionuokyanusasunuyordu.

521 Aralık 1981 gunu Jack Sawyer adlı bir çocuk suyla karanın birleştigi yerde durdu,

ellerindedegerlibirnesne,Atlasokyanusunungecedurgunlugunabaktı.Ogunon uçyaşınıbitirmiştiamafarkındadegildi.Olaganustuguzeldi.Kumralsaçlarıuzundu.Belkigeregindenbirazdahauzundu.Amadenizdenesenruzgarsaçlarınıuçuruyor,geniş,guzelalnınıortayaçıkarıyordu. Orada durup annesini duşundu. Burada, birlikte kaldıkları odaları duşundu.

Page 523: STEPHEN KING PETER STRAUB

Annesibirışıkyakacakmıydıopencerede?Jack'eyakacakgibigeliyordu.***

Jack,Tılsım'ınışığındagözlerivahşiceparlayarakdöndü.

6

Lilytitreyeneliyleduvarıyokluyor,ışıgındugmesinibulmayaugraşıyordu.Bulduveyaktı.Onuoankimgorsegozlerinikaçırırdı.Sonbirhaftaiçindekanserçokyayılmıştıiçine.Key inikaçıracakbirşeyinyaklaşmaktaoldugunubiliyordusankihastalık.LilyCavanaughotuzyedikilo geliyordu. Cildi çokmuş, kemiklerinin uzerinde parşomen gibiydi. Gozlerinin altındakimor halkalar siyahlaşmıştı artık. Gozler çukurlardan ateşli, yorgun bir zekayla bakıyordu.Gogsu erimiş, gitmişti. Kollarındaki etler gitmişti. Kalçalarında ve oyluklarının arkalarındayatakyaralarıaçılmayabaşlamıştı.

Hepsibukadarladakalmıyordu.Geçenhaftabirdezatürree'yetutulmuştu.Bubitkindurumundatabiihersolunumhastalıgınaadaydı.Eniyikoşullardabileolabilirdi

oyle şeyler. Bu durum da iyi koşul falan sayılmazdı. Alhambra'nın kaloriferleri geceleriçıtırdamayı çok uzun zamandan beri kesmişti. Ne zaman kestiginden kendisi pek emindegildi. Zaman onun için de, tıpkı Eldorado'nun içindeki Jack için oldugu kadarmuglaklaşmıştı. Yalnızca kaloriferin, yumruk vurup camı kırdıgı gece sondugunu biliyordu.Sloat'abenzeyenmartıyıuçurmakiçin.

OgecedenberiAlhambraboşbirkartonkutuyadönmüştü.İçindeöleceğibirtabuttu.Alhambra'daolanlardanSloatsorumluysa,dogrusuiyibaşarmıştı.Kimseyoktuortalıkta.

Kimse!Ne hizmetkarlar, ne bakım elemanları, ne kustah agızlı resepsiyoncu. Sloat hepsinicebinekoymuş,götürmüştü.

Dort gun once, kuş kadar iştahını doyuracak yiyecegi bulamayınca, yatagından kalkmış,koridordaasansorekadaryurumuştu.Yanındabirsandalyesurukluyor,arasırakoyupustuneoturuyordu. Yururken de baston gibi dayanıyordu ona. Kırk adımlık yolu kırk dakikadaalabilmişti.

Düğmeyebasmışbasmış,amaasansörgelmemişti.Düğmeninışığıbileyanmamıştı."Lanet olsun!" diye mırıldanmıştı Lily boguk bir sesle. Sonra yirmi adım daha atıp

merdivenlerinbaşınagelmişti."Hey!" diye seslenmişti aşagıya. Arkasından hemen bir oksuruk nobeti tutmuştu.

Sandalyeninüzerindeikibüklümolmuştuöksürürken.Seslendigimi duymayabilirler ama, oksurugumu duymamalarına imkan yok, diye

geçirmiştiaklından.Amakimsegelmemişti.Iki kere daha bagırmıştı. Yine bir oksuruk nobeti. Sonra koridorda geri yurumeye

koyulmuştu.Merdivenlerdeninmeyecesaretiyoktu.Insebirdahaaslaçıkamazdı.Aşagıdada

Page 524: STEPHEN KING PETER STRAUB

kimse yoktu zaten. Ne lobide, ne salonlarda. Telefonlar da kesikti. En azından, kendiodasındaki kesikti. Başka taraftan da zil sesi falan gelmiyordu. Inmeye degmezdi. Lobidedonarkalırdısonra.

"Jacky!"diyemırıldanmıştı."Hangicehennemd..."Yineoksurmeyebaşlamıştı.Yanyoldabaygınlıkgeçiripyıkıldı,sandalyeuzerinedevrildi.

Birsaatkadarobuzgibiyerdeyattı.Belkizaturresiozamanazmıştı.Hey,BuyukharfK!Benbumahalleyiyenitaşındı.BanaBüyükHarfZdiyebilirsin!Bitişçizgisinekadaryarışalımmı?

Hernasılsaodasınadonmeyibaşarmıştı.Ondanberiateşiduşmuyordu.Solumasıgiderekdahasesliolmuş,cigerleribirerakvaryumadonmuştu.Amahalatutunuyordu.Çunkuzihnininbirkısmıdelicedirenmekteydi.Jack'ingittiğiyerdendöneceğindenemindi.

7Sonkomasınınbaşlangıcı,kumdaaçılanbirgamzegibioldu.Donenkumlarınilkgamzesi.

Ciğerlerindeşangırdayanzincirlerdahakurusesçıkarmayabaşladı.Derken bir etki onu derinleşen bu gidişten geriye çevirdi, eliyle duvarı yoklayarak ışık

dugmesiniaramasınayolaçtı.Yatagındankalktı.Oysabunuyapacakgucuyoktu.Birdoktorduysa,gulerdi.Yinedekalktı. Ikikereduştu,sonundaayaktadurmayıbaşardı.Dudakuçlarıaşağıyaçekiliyordu.Sandalyeyiaradı,buldu,yakalayıppencereyedoğrusürüklemeyebaşladı.

'B' ilmleri kraliçesi Lily Cavanaugh'un yerinde yeller esiyordu. Bu yuruyen iskelet, bukanserinkemirdigivarlıkondançokfarklıydı.Pencereyevarıpdışarıyabaktı.Oradabirinsansiluetiduruyordu...birdeışıklıküre.

10"Jack!" diye bagırmaya çalıştı, bogazından ancak bir fısıltı çıkabildi. Elini kaldırıp,

sallamayauğraştı.Baygınlık.(HaaaaJıhhh...)üzerinekapandı,pencereninpervazınasarıldı."Jack!"Birden siluetin elindeki top pırıl pırıl ışıklandı, sahibinin yuzunu aydınlattı. Jack'in

yüzüydü...Jack'di...Oh,Tanrıyaşükür,Jack'di.Jackevedönmüştü.Siluetkoşmayabaşladı."Jack!"Çukurakaçmışolugozlerbirazdahaparıldadı.San,gerginyanaklarındanyaşlarsuzulmeye

başladı.

8

Page 525: STEPHEN KING PETER STRAUB

"Anne!"Jack lobiyi koşarak geçti. Telefon santrali kapkaraydı. Sanki yangından çıkmıştı. Jack

aldırmadı.Annesinigörmüştü.Halikötüydü...penceredebirkorkuluktu!"Anne!"Merdivenleriikişerikişer,uçeruçerçıkmayabaşladı,Tılsımpembebirışıkçıkardı,sonra

ellerindekarardı."Anne!"Koridordan odaya dogru. Ayakları uçuyordu. Sonunda onun sesini duyabildi... O peşten

gülüşüdeğil...tozlubirgıcırtıydıduyduğu.Ölümünsınırındangelenbirses."Jacky?""Anne!"Odayadaldı.

9Aşagıdaki arabada Richard Sloat kaygılı gozlerle camdan yukarı bakıyordu. Ne işi vardı

burada! Jack'in ne işi vardı?Richard'ın gozleri yandı. Ust kat penceresini gormeye savaştı.Başımyanaegdiginde,ustpencerelerinbirkaçındankoredicibirışıkparıldadı,otelinbutuncephesiaydınlandı.Richardbaşınıdizleriarasınagömüpinledi.

10Annesi pencerenin onunde, yerdeydi... Jack sonundaonuoradabulabildi. Buruşuk, tozlu

yatak boştu. Odanın tumu boş gibiydi. Çocuk odası gibiydi. Jack'inmidesi donar gibi oldu,kelimeleribogazında takılıpdurdu.OsıraTılsımbirbuyuk ışıkdahasaçtı,odadakiherşeyrenksizbirbeyazadönüştü."Jacky?"diyeinlediannesitekrar.Jack,"ANNE!"diyehaykırdı,onupencerenindibinde,kirlihalınınuzerindegordu.Zayıfvesıska.Saçlarıhalıyayayılmıştı.Elleriufacıkhayvanpençelerigibiydi."Ah,Tanrım,Anne,Ah,kutsalolanherşey,"diyegeveledi,hernasılsahiçadımatmadanodanıniçindeilerledi,âdetayüzdü.

Hastalıgınyogunkokusugeliyorduburnuna.Yaklaşanolumunkokusu.Jackdoktordegildi.Lily'nin vucudunda neler olup bittigini bilemezdi. Ama bir tek şeyi biliyordu... annesiolmekteydi. Hayatı gorunmez çatlaklardan sızıp sızıp gidiyordu. Çok az zaman kalmıştı.Oglununadınıikikeresoylemişti.Bundanfazlasınagucuyoktu.Jackaglamayabaşlamıştıbile.Elinionunbaygınalnınadayadı,Tılsım'ıyere,onunhemenyanınabıraktı.

Annesinin saçları kumlu gibi, alnı sıcaktı. "Ah, Anne, Anne," dedi Jack. Onu kucakladı.Yuzunu hala goremiyordu. Ince geceliginin altında kalçaları sıcaktı. Soba kadar sıcak.Kemiklerinin uzerinde ona yastık gibi gorev yapacak et kalmamıştı. Bir an zaman durdu,annesi tekbaşınabırakılmışhastavepisbir çocukoldu. Jackonukaldırdı. Sankibirkucakelbise kaldırıyordu. Gozlerinden davetsiz yaşlar fışkırmaya başlamıştı. Jack inledi. Lily'nin

Page 526: STEPHEN KING PETER STRAUB

kollarıcansızgibisarktı.(Richard)Richarddahissetmişti...bukadarkotusunudegilama!JackonusırtındaPointVenuti'nin

zehirli havasına dogru taşırken. O sıra Richard'ın cildinde kuçuk sivilceler ve kızarıklıklarvardı.Odaateşgibiyanıyordu.AmaJack'e,ondadahabirhayatvarmışgibigeldi.Annesindeşuanolduğundandahafazla.Amayinede,oğlununadınısöyleyebilmişti.

(amaRichardneredeyseölüyordu)Adını soylemişti. Jack o umuda sarıldı. Pencereye kadar yurumuştu. Adını soylemişti.

Imkanı yoktu. Akıl almazdı... olecegim duşunmek ahlaksızlıktı. Bir kolu cansız sarkıyordu.Alyansı parmagından duşmuştu. Surekli aglıyordu Jack. Duramıyordu. Farkında degildi.'Tamam,Anne,"dedi.'Tamam,artıktamam,tamam..."

Kollarındatuttuğuhareketsizvücuttan,onaysayılabilecekbirtitreşimçıktı.Jackonuyavaşçayatagabıraktı,annesiyanayuvarlandı.Jackyatagadizinidayayıponun

üzerineeğildi.Saçlarannesininyüzündendöküldü,yüzümeydanaçıktı.

11Bir zamanlar, bu yolculugun en başında, utanç verici bir anda annesini yaşlı bir kadın

olarak gormuştu. Bitmiş, tukenmiş bir kadın, çay salonunda kahvesini yudumluyordu. Jackonutanıdıgıanda,yaşlılıketkisigeçmişti.LilyCavanaughSawyerkendikimliginedonmuştu.Aslında Lily Cavanaugh asla yaşlanamazdı. Ebedı bir sarışındı. Bıçak gibi bir gulumseyişivardı.İlânpanosundakiresmiyleoğlunacesaretverenLilyCavanaugh'yduo.

Yataktakikadınoilandakiartistepekazbenziyordu.Jack'ingozyaşlarıgozlerinibiraniçinköretti."Ah,olmaz,olmaz,"dedi,avucunuonunsarıyanağınadayadı.

Lily'de elini kaldıracak kadar kuvvet yok gibiydi. Jack onun elini kendi avucuna aldı."Lütfen,lütfenyapma..."Söyleyemiyordubile.

Ufalmış kadının ne kadar çaba gostermiş oldugunu o zaman anladı. Pencereye onuaramayagelmişti.Jackbunubirdenanlayıverdi.Annesibiliyorduonungelecegini...geldigini.Onungelecegineguvenmişti.Bubirbakıma,Tılsım'ınkendisiyle ilgiliydibesbelli.DonecegisaniyeyibilebilmiştiJack'in.

"Buradayım,Anne,"diyefısıldadı.Burundeliklerindenbirıslaklıkbalongibikabardı.Onuhiçdüşünmedenkoluylasildi.

Bütünvücudununtitremekteolduğunuilkdefafarketti."Getirdimonu,"dedi.Büyükbirgururvebaşarıduygusutadıyordu."Tılsım'ıgetirdim!"Sandalyeninyanında,yerde,Tılsımışıksaçmayadevamediyordu.Amaışıgızayıf,kararsız,

bulutluydu.Richard'ıiyileştirmekiçinokureyivucudu*uzerindeyuvarlamıştı.Speedy'yedeaynışeyiyapmıştı.Amabuseferkibaşkaolmakzorundaydı.Bunubiliyorduama,neolmasıgerektiğinibilemiyordu...acababilmekmiydimesele,yoksainanmakistemekmiydi?

Page 527: STEPHEN KING PETER STRAUB

Tılsım'ıkıramazdı.Annesininhayatınıkurtarmakiçinbile...Okadarınıbiliyordu.OsıraTılsım'ıniçibulutlubirbeyazlıkladoldu.Nabızgibiatmalarsıklaşıpbirleşti,surekli

bir ışık oldu. Jack ellerini onadegdirdi. Tılsımkor edici bir ışıkdemeti çıkardı.Gokkuşagı!Neredeysekonuşacaktı!SONUNDA!

Jack tekrar yataga ilerledi. Tılsım ışıgını yere, tavana, duvara saçıyor, yatagı pırıl pırılaydınlatıyordu.

Annesinin yatagı yanında durdugunda Tılsım'ın dokusu parmakları altında degişir gibioldu. Cama benzer sertligi degişti, kayganlaştı, gozenekli oldu. Jack'in parmak uçlarıneredeysegömülecektiTılsım'a.Küreyidolduranbulutkaynadı,sonrakarardı.

Jackoandaguçlu,ihtiraslıbirduyguyakapıldı.Uçayonceyolaçıkarkenboylebirşeyeaslainanamazdı.Diyar'ailkgeçişiniyaparken,Tılsım'ıngorunmeyenbiranlamdadegişecegini,bukan ve dert varlıgının başka bir şey olacagını hissetti. Ebediyen degişecekti. Ve Jack onukaybedecekti. Tılsımonunolmayacaktı artık. Yuzeyi de bulutlanıyordu, yumuşuyordu. Camdeğilde,adiplastiktisanki.

JackdegişenTılsım'ıaceleannesininellerineuzattı.Tılsımgorevinibilirdi.Buaniçinvardıo.Dahîbirişçilikonusırfbuaniçinyaratmıştı,başkabiraniçindeğil.

Jack ne olmasını bekledigini bilmiyordu. Bir ışık parlamasımı? Bir ilaç kokusumu?Birgongsesimi?

Hiçbirşeyolmadı.Annesihareketsiz,amakesinbirbiçimdeölmeyedevamediyordu."Lütfen,"diyepatladıJack."Lütfen...Anne...Lütfen..."Solugu gogsunde katılaştı. Tılsım'ın duşey çizgilerinden biri hiç sessiz ayrılıyor,

yarılıyordu.Annesininellerinebirışıkboşaldı.Ogevşek,içiboşalantoptangiderekdahafazlaışıkdökülüyordudışarı.

Bahçedenkuşlarınanişarkısıduyuldu.Varlıklarınıkutluyorlardı.

12Ama Jack bunun pek az farkına varabildi. Soluk almadan egildi, Tılsım'ın annesinin

yatagınaboşalışınabaktı.Bulutlubeyazlıkdolupdoluptaşıyorduiçinde.Yarıklar,kıvılcımlarcanlandırıyorduküreyi.Annesiningözlerikıpırdadı."Ah,Anne,"diyefısıldadıJack."Ah..."

Tılsım'ın yangından altın rengiyle gri karışımı bir ışık çıktı, annesinin kollarına duştu,yayıldı.Kurumuşyüzündekaşlarıbellibelirsizçatıldı.

Jackkendinibilmeksiziniçiniçekti.(Ne?)(Müzikmi?)Tılsım'ın kalbinden gelen altın rengi ışık, Lily'nin vucudunda guçleniyordu. Onu sarıp

sarmalıyordu.Yarı saydam,amabirazdasaydamsızdı. JackbusıvıdokununLily'ninzavallıgogsune, incelmiş bacaklarına kayışına baktı. Tılsım'ın yangından harikulade bir koku

Page 528: STEPHEN KING PETER STRAUB

dokuldu. Tatlı ve acı, çiçek ve toprak, tumuyle iyi, mayalı bir koku. Dogum kokusu, diyeduşunduJack.Oysaomrundegerçekbirdogumgormemişti.Jackonucigerlerineçektiginde,kendisinindeoandogmaktaoldugunuhissetti.Tılsım'ınyangıbirvajinagibiydi.TabiiJackhiç vajina da gormemişti. Yapısı hakkındaki bilgileri de pek azdı. Gozleri Tılsım'ınyangındaydı.

Karanlıkpencerelerindışındakioinanılmazgürültüyü,okuşsesleriniilkdefafarketti.(Müzikmi?(Ne...?)Kuçuk, top gibi bir ışık Jack'ın goruş alanına girdi, açık yarıkta bir an durdu. Tılsım'ın

bulutlu yuzeyinin altındaydı.Kıpırdayıpduruyordu. Jack gozlerini kırpıştırdı. Sanki bubir...Peşinden bir ikincisi geldi. Bu sefer Jack minik kurenin uzerindeki mavi ve kahverengiişaretleridegorebildi.Kıtasahillerivedaglıkyerler.Oufacıkdunyada,şaşkınbirJackSawyer,çokdahaminikbirparlaklıgabakıyordu.Hattaoradadabirbaşka Jacky,atomboyundabirbaşka dunyaya bakmaktaydı. Bu ikisini bir başka dunya izliyordu. Donuyor, yarıktançıkıyordu.

Annesisağelinikıpırdatıpinledi.Jackaçıktanaçıgaaglamayabaşladı.Yaşayacaktı.Artıkbiliyordubunu.HerşeySpeedy'nin

dedigi gibi olmuştu. Tılsım annesinin yorgun ve hasta vucuduna zorla hayal yolluyor, onuoldurenkotulugu olduruyordu.Egildi, içindenTılsım'ı opmekgeldi. Burnuna çiçekkokularıdoldu. Burnunun ucundan bir gozyaşı damlası duştu, Tılsım'ın ışıgında mucevher gibiparıldadı. Yarıktan bir dizi yıldız çıktıgını gordu. Parıldayan bir sarı guneş geniş siyahkaranlıgıniçindeyuzdu.MuzikdolduruyorduTılsım'ı.Odayıda,tumdışdunyayıda.Yarıktayabana bir kadının yuzu belirdi. Çocuk yuzleri de... sonra başka kadınların yuzleri... Jack'inyanaklarındanyaşlarboşalıpduruyordu.AnnesininyuzudevardıTılsım'ıniçinde...B ilmlerikraliçesinin...JackodunyalarınarasındakendiyuzunuTılsım'dandogmakuzeregorunce,içiduyguyla patlayacak gibi oldu. Genişledi Jack. Içine ışık Soluyordu. Annesinin gezlerinin ikisaniyeaçıkkaldığınıgördüğüzamançevresindekitümsesleriduyabilmeyebaşladı...

(kuşlar kadar canlı, dunyalar kadar canlı şeyler vardı Tılsım'ın içinde... kulagına muzikseslerigeliyordu.Trombonlar,trompetler,saksafonlar...nicekurbaga,kaplumbagavekuşunortak şarkısı. Insanlar sihirimi biliyor, diye şarkı soyluyordu Wol lar da bir agızdan. Birgemininburnunasularsıçradı,balıklaryuzdu,birgokkuşagıyerevurupbirçocugagidecegiyolu gosterdi... Coşkunbir orkestramuzigi tumkalbiyle çınlıyordu.Oda o seslerin bileşimiolanbirteksesledoldu.Vitesdegiştirenkamyonlarınsesi,fabrikaduduklerininsesi,patlayanbir lastigin sesi, bir çatapatın sesi... bir çocuk bagırdı, sesi yukseldi, yukseldi, Jackgöremediğinifarketmedi,sonrayenidengörebilmeyebaşladı.

Lily'ningozleri iri iriaçıldı. Jack'e"Neredeyimben?"dermişgibişaşkınbakışlarlabaktı.Yenidoğanbirbebeğinbakışıydıbu.Sonraağzındanşaşkınbirsolukçıktı...

...venehirlerdolusudunyalar,galaksiler,evrenler,Tılsım'ıniçindendışınadogruçekildi.Hepsi Lily'nin agzına ve burnuna doldular... pırıl pırıl, onun solgun tenine kondular. Çigdamlalarıgibiydiler.İçeriyedoğrueridiler.Biranannesibirışıkkaynağıgibigöründü.

...biraniçinTılsım'dıannesi.

Page 529: STEPHEN KING PETER STRAUB

Yuzundenbutunhastalık silindi. Filmlerdeki gibi yavaşyavaşolmadı.Bir andaoldu.Biranda. Hastaydı... sonra iyiydi. Pespembe, saglıklı bir renk parıldıyordu yanaklarında. Cılızsaçlarıcanlanmış,koyubalrenginedönmüştü.

Annesionabakarkenodaannesinebaktı."Ah...ah...Tanrım..."diyefısıldadıLily.Gökkuşağıparlaklığısoluyorduartık.Amasağlıkkalıcıoldu."Anne?" Jack ona dogru egildi. Parmaklarının altında bir şey selofan gibi buruştu. Bu

Tılsım'ınboşkalankabuguydu. Jackonubaşucumasasının ustunekoydu.Bunuyapabilmekiçin annesinin ilaç şişelerindenbazılarını itti. Bir kısmı yereduştu ama onemi yoktu. IlacaihtiyacıolmayacaktıartıkLily'nin. Jackboşkabugubuyukbirsaygıylamasayakoydu.Birazsonraonungitmişolacağım...bilmesebile...hissediyordu.

Annesi gulumsedi. Harikulade, doyum dolu, biraz şaşırmış bir gulumseme... Merhaba,dünya,işteyineben!Nedersinbuna?

"Jack,evedondun,"dedisonunda.Serapgormedigindeneminolmakistermişgibigozleriniovaladı.

'Tabii,"dediJack.Gulumsemeyeçalıştı.Yuzundenboşalangozyaşlarınaragmenyinedeiyibirgülümsemeydi."Elbettedöndüm."

"Kendimi...çokdahaiyihissediyorum,Jacky.""Öylemi?"Avuçlarıylagözlerinikuruladı."Çokiyi,Anne."Lily'ningözlerindenışıksaçılıyordu."Sarılbana,Jacky."Boşbiryazotelinindorduncukatındakibirodada,JackSawyeradlıonuçyaşındabirçocuk

one dogru egildi, gozlerini kapadı, annesini sımsıkı kucakladı ve gulumsedi. Okulla,arkadaşlarla, oyunlarla, muziklerle dolu yaşamı ona geri dondu. Geceleri kolalı gibi gerginçarşa lar arasında yatabilecekti. On uç yaşında bir çocugun normal hayatı (eger on uçyaşındakiçocugunhayatınanormaldenilebilirse)onageridonmuştu.Jackbunuanladı.Tılsımonadabunuvermişti.BaşınıçeviripbakmayıhatırladığındaTılsımoradayoktu.

Page 530: STEPHEN KING PETER STRAUB

SONSÖZ

KaygılıkadınlarladolubembeyazbirodadaDiyarKraliçesiLauraDeLoessiangözleriniaçtı.

Page 531: STEPHEN KING PETER STRAUB

SONUÇ

Buhikâyeburadabitiyor.Birerkekçocuğunhikâyesiolduğuiçinburadabitmekzorunda.Birerkeğinhikâyesiolmayadönüşmeksizin,dahafazladevamedemezdi.İnsanyetişkinlerleilgilibirhikâyeyazdığızamannerededuracağınıçokiyibilir...evliliktebitirir.Amagençlerhakkındayazanlar,nisbeteniyibiryerbuluporadadurmakzorundadırlar.Bukitaptakikişilerinçoğuhalenhayattadır,varlıklıvemutludurlar.Gününbirindehikâyeyitekrarelealıp,onlarınsonlarınınnasılgeldiğinebakmakilginçolabilir.Bunedenlehayatlarınınokısmınışimdiaçıklamamakakıllılıkolur.

-MarkTwain,TomSawyer

Page 532: STEPHEN KING PETER STRAUB

-ARKAKAPAK-"Seninbirgörevinvar,GezginJack,"demiştiSpeedyona."Yakanıbırakmayacakbirgörev.İşin

doğrusubu.Keşkeböyleolmasaydı."JackSawyer'in,olmekuzereolanannesinikurtarabilecek,ana-oguluyoketmeyeugraşan

düşmanıyenebilecektekşeyoTılsım'dı.AmaJack,amacınaulaşabilmekiçinyalnızcaAmerikaBirleşik Devletleri'ni baştan başa geçmekle kalmayacak, inanılmaz guzelliklerle ve korkunçtehditlerledoluDİYARtopraklarınıdaaşmakzorundakalacaktı.

Jack,DIYAR'agittigizaman,oradakendidunyamızınKaranlıkÇagı'ndanpekaz farklıbirdunya bulur. Havası billur gibidir. Bir mil ilerdeki tarladan bir turp sokulse, kokusugelebilmektedir. Ama bu dunyada hayatlar, iyiyle kotu arasındaki surekli çatışmada mumalevigibikolaylıklasonebilmektedir.Jackorada"Ikizler"ikeşfeder.Bunlardunyadantanıdıgıbazıkimselerinkişiliklerininyansımasıdır.Içlerindeenonemlisi,Jack'inannesininikiziolanKraliçe Laura'dır. Bu dunyadan pek az insan DIYAR'a geçiş yapabilmektedir. Jack'in olenbabasıgibi,onunkötüyürekliortağıMorganSloatdabuişteoldukçadeneyimlidir!...

Jack,Tılsım'ıalmakuzerebatıyadogruyolalırkenheradımdakarşısınayurekdurdurantehlikelibirseruvençıkar.Indiana'dabaşıboşbirçocuklaryurdundahapsedilipsadist,dindarbir fanatik yonetici tarafından uygulanan işkenceden tutun da, Kraliçe Laura'nındüşmanlarınınsaldırılarınauğramayakadar.AmaJackkararlıdır...

Page 533: STEPHEN KING PETER STRAUB