SlamDunk Dergi - Sayi 34

44
PLAY OFF’LAR DA BEKLENİLDİĞİ GİBİ BİR SLAMDUNK HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ İLK RAUND DERRICK ROSE “ŞİMDİ YA DA HİÇBİR ZAMAN” OVERTIME HABERLER LAKERS & BOSTON REKABETİ 13 - 19 Mayıs 2013 / SAYI: 34 KİMİSİNE YAZ GELİYOR, KİMİSİNE KARA KIŞ… LA CLIPPERS susunca Silahlar

description

Haftalik Basketbol Dergisi

Transcript of SlamDunk Dergi - Sayi 34

Page 1: SlamDunk Dergi - Sayi 34

PLAY OFF’LAR DA BEKLENİLDİĞİ GİBİ BİR

SLAMDUNKHAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ

İLK RAUND

DERRICK ROSE “ŞİMDİ YA DA

HİÇBİR ZAMAN”

OVERTIME HABERLER

LAKERS & BOSTON REKABETİ

13 - 19 Mayıs 2013 / SAYI: 34

KİMİSİNE YAZ GELİYOR,

KİMİSİNE KARA KIŞ…

LA CLIPPERS

susuncaSilahlar

Page 2: SlamDunk Dergi - Sayi 34
Page 3: SlamDunk Dergi - Sayi 34

NE FİNALDİ ama? “Formula 1” kıvamın da ama “Fi-nal Four” tadında, enfes bir final izledik. Bir kez daha kalbimizi kazandın Olympiakos. Fakat,

en başından beri bu başarıyı yeniden yakalayabileceklerini sanmıyordum. (Hangimiz bunu düşünüyorduk ki zaten?) Geçen sene için ortak kanı, ‘bir mucizenin gerçekleştiği ve bu takımın bir daha aynı başarıyı tekraralayamayacağı’ düşüncesi idi. Bütün hafta bunu konuştuk eşle dostla. Fakat basketbol öyle güzel bir oyun ki, yine şakasını yaptı bizlere. Olympiakos gibi düşük bütçeli ve sınırlı kapasiteli bir takım, yine şapkadan tavşanı çıkarıverdi. Se-zon başında bu mucizenin yaratıcısı Ivkoviç’in takımdan ayrılması ve yerine, çokta deneyimli sayılmayacak Georgios Bartzokas’ın takımın başına getirilmesi, bir iki rötuşla genel olarak iskeleti kuruması ile yoluna devam etmesini yadırgamış ve tekrar zirveye yürüyebileceklerini düşünmemiştik. Her zaman paranın ve iktidarın gücüne inanmış biz zavallı dünyayılara “olympos’un tanrıları” iradenin ve aklın her zaman galip gelebileceğini bir kez daha kanıtlamış oldu. Anadolu Efes ile girdiği ‘çeyrek final’ mücadelesinde az da olsa umutlanmıştık. İstanbul’da ki muhteşem dönüşümüzle “Final Four”a göz kırptığımız ilizyonunu da yaşamıştık ama bizi fena tokatladılar ve son dörde kalmayı başardılar. Cuma günü oynadıkları CSKA maçında ise, hangi akla hizmet bu bu yürekli Yunan çocuklarının azmini ve iradesini küçümseme gafletinde bu-lunduk. Ama çok önemli bir basket-bol atasözünde söylendiği gibi. “Bir şampiyonun yüreğini asla küçümse-meyin.”

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 3

Olympiakos’a“100” verirsen...

Genel Yayın YönetmeniBilgehan Aras

Page 4: SlamDunk Dergi - Sayi 34

www.slamdunkdergi.com

YAZIŞMA ADRESİ TALATPAŞA CADDESI ÇELENK SOK. NO: 27/A KAT:4

GÜLTEPE / KAĞITHANE / İSTANBULTEL: +90 (212) 325 91 25 - FAX: +90 (212) 258 70 59

Genel Yayın Yönetmeni Bilgahan Aras

[email protected]

Yazı İşleri Müdürü Burçin Yalçın

[email protected]

Haber Müdürü Bulut Çiftçi

[email protected]

Görsel Yönetmen Çetin Akdeniz

[email protected]

Fotoğraf Editörü Utku Ulutaş

[email protected]

NBA Editörü Mutlu Nazlı

[email protected]

Katkıda Bulunanlar Bora Eriş, Berk İybar, Jeffy Ancel, Zeynep

Demiralp, Yasin Bakır, Emre Gürel, Berk Sarıoğlu, Yavuz Öziçer, Harun Özdemir

Reklam Rezervasyon Bilgehan Aras

[email protected]+ 90 (533) 552 07 49

Yayının Türü: Yerel SüreliYayıncı: Baras Basım Yayın

Adresi: Sanayi Mah. 1673. Sok. No: 34-34510 Esenyurt / İstanbulTel: 0 (212) 622 63 63 Fax: 0 (212) 605 07 98

Slamdunk Haftalık Basketbol Dergisi, Baras Basım Yayın tarafından yayınlanmaktadır.Yazı ve fotoğrafların tüm hakkı Slamdunk Dergisi’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Slamdunk Dergisi Türkiye Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz

vermiştir.

SLAMDUNK

Page 5: SlamDunk Dergi - Sayi 34

SLAM DUNK DERGİSİ OLARAK GENEL DÜŞÜNCEMİZ...Türkiye’de ki NBA sever kesimin, en doğru, en hızlı ve en güvenilir kaynağından “Türkçe” haber alma isteği, çok uzun zamandır var olan bir gerçektir bence. Şimdi bu şansı ve fırsatı “SlamDunk Dergisi” ile yeniden yakaladık gibi görünüyor...

Mutlu Nazlı

anılmıyorsam bunun büyük lütüf olduğunun bizim nesil farkında-dır. Kolağa demode gelebilir

ama bilgiye ulaşımak bir tık kadar uzak bir dönemde yaşıyoruz. Fakat her zaman elimize alacağımız, o baskı kokulu bir derginin özlemini de çekiyoruz.

İlk basketbolla tanıştığımda sadece 8 yaşındaydım. NBA’i ilk kez tek kanal olan TRT’de pazar günleri yayınlanan “NBA Action” programında görmüştüm. Basketbolu ve NBA’i tek kanallı döne-minde mecburen izlemek zorunda kalı-yorduk. İşte bu sopurun tek kanallı yıllar-da ki macerası böyle başlamıştı. Daha sonraları haftada bir gün yayınlanan canlı maçlar için uykusuz kaldık. 1995’den sonra aylık çıkan ve sınırlı sayılarda şehir-lere ulaşan dergiler için ayın birinde nöbet tutardık. Haftalık yayınlanan gaze-telerde efsanelerimizi okumak için heye-canla bir bekleyiş içine girerdik. Daha sonraları internet devreye girdi ve bizler “nba.com” ile tanıştık. Ama bu defa da karşımıza yıllardır eksikliğini hissetiğimiz yabancı dil sorunsalı çıktı.

Yani anlayacağınız bu sevgimize ket

vurmaya meyilli bir sorunla karşı karşıya kaldık. Şimdi ise ne kadar şanslı bir neslin NBA’le bu kadar iç içe kalışını izliyoruz ve bununla mutlu oluyoruz.

Artık NBA haberlerine, videolarına ve ya fotoğraflarına çok çabuk ulaşabiliyor ve bunun için evde olmamıza dahi gerek duyulmuyor.

“NBA League Pass” sayesinde bir tıkla tüm maçları canlı ya da gece uykusundan fedakârlık etmeden ertesi gün içerisinde izleyebiliyoruz. Bir NBA takımını saha da ve de Türkiye’de görmek mi? Bundan 10 yıl önce bana söylenseydi çok zor olarak nitelendirecekken artık Avrupa turnesi kapsamında saha da NBA oyuncularını görmek rutin bir şey haline dönüştü.

Türkiye’de pek çok şey gibi “basketbol kültürümüzde” şekil değiştirdi.

“12 Dev Adam” sloganı ile yola çıkan milli takımımızın da basketbolun Türk halkına sevdirilmesinde ne kadar büyük katkı sağladığını da biliyoruz.

Y

“12 Dev Adam” sloganı ile yola çıkan milli takımımızın da basketbolun Türk halkına sevdirilmesinde ne kadar büyük katkı sağladığını da biliyoruz”

Başta medya patronları olmak üzere birçok kişi artık Türkiye’de sporun sade-ce futboldan ibaret olmadığını görüyor. Yatırımlarını da bu şekilde yapılandırma-ları ve vizyon gerisine düşmeme istekleri özellikle NBA basketbolu için değer kazandı.

Şu anda önümüzde gerçekten zorlu bir sürecin olduğunun farkındayız. Fakat sevgili Bilgehan Aras ile ne durumlardan ve ne zorlu yollardan geçtiğimizi unut-madık. Sağlam ve zengin temeller ile yolumuza imkanlarımız dahilin de devam edip özlenilen dergiyi sizlerle basılı ola-rak buluşturmak tek isteğimiz.

Şimdi bizim yapmamız gereken çeşitli spekülatif haberleri bir kenara bırakmak ve eleştirileri geldiğimiz yola göre oluş-turmak. Ben inanıyorum ki en kısa süre-de siz değerli okuyucularımızın eksik ola-rak gördükleri noktaları tamamlayarak bu büyük başarıyı hep beraber yaşayaca-ğız.

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 5

Page 6: SlamDunk Dergi - Sayi 34

“Şimdi ya da hiçbir zaman”

NBA.com yazarlarından Steve Aschburner, Bulls’un seride ikinci maçı kaybetmesinin ardından yükselen Derrick Rose seslerini değerlendirdi.

layı “Şimdi ya da hiçbir zaman” diye özetleyen Steve

Aschburner, Derrick Rose’un geçen sene bu zamanlar sakatlandığını ve aslında normal sezonun sonlarına doğru Derrick Rose’un bu yıl oyna-mayacağını herkesin kabullendiğini belirtirken, ortaya çıkan Bulls-Heat serisinin tekrar Derrick Rose isteği doğurduğunun altını çizdi.

Derrick Rose’un kesin olarak bir sakatlığının bulunmadığını ve oyun-cunun şu an oynamamasının tek

sebebi olarak “psikolojik” durumu-nun müsait olmadığının da bilgisini verdi. Bir yıldız oyuncunun oyna-ması için tüm şartlarının oluştuğu-nu vurgulayan Steve Aschburner, “ışıklar, seyirci, Bulls takımı, serideki eşitlik,” kısacası herşey Derrick Rose’un dönmesi için çok müsait diye belirtti. Rose’un dönme ihti-malinin tüm NBA severleri heye-canlahdırdığı bir gerçek. Ama şu var ki, yıldız oyuncunun sakatlığı uzun vade de dönüşünü engelliyor.

O

6 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 7: SlamDunk Dergi - Sayi 34

“Şimdi ya da hiçbir zaman”

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 7

Overtime

Page 8: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Overtime

“KARA MAMBA” lakaplı basketbolcunun avukatları, annesi Pamela Bryant’ın, oğlunun profesyonel kariyeri öncesindeki forma ve eşyalarını satmayı planladığı New Jersey’de bulunan Goldin Müzayede Evi’nden, satışın durdurulmasını talep etti. Pamela Bryant, Kobe’nin beş yıl önce kendisine eski eşyalarını artık istemediğini ifade ettiğini söylemişti. Ünlü

basketbolcunun eşyalarını satışa çıkaran müzayede evi yetkilileri ise Nevada eyaletinden ev almak isteyen anne Bryant’a 450 bin dolar avans vermişti. Kobe Bryant, New Jersey eyaletinin Camden şehrindeki bölge mahkemesine gönderdiği dilekçede, annesine eşyalarını asla vermediğini bildirdi. Annesinin, “Evet ama eşyaları geri istediğini de söylemedin” ifadesinin

doğru olmadığını kaydeden ünlü basketbolcu, satışın durdurulmasını istedi. Bryant, dilekçesinde ayrıca eşyaların kendisi için manevi değeri olduğunu vurgulayarak, “Hak edilerek kazanılmış eşyalarımı çocuklarıma bırakmak istiyorum” ifadesini kullandı. Müzayede evinin avukatları geçen hafta yaptıkları açıklamada, Bryant’ın eşyalarla ilgilenmediğini ve

annesinin, eşyaları saklamak için bir depoya ayda bin 500 dolar ödediği bilgisini vermişti. Kobe’nin ebeveynlerine verdiği iddia edilen iki şampiyonluk yüzüğü, Los Angeles Lakerslı oyuncular tarafından imzalanmış bir basketbol topu, 1996 yılında Lower Merion Lisesi’nde oynarken kazanılmış şampiyonluk yüzüğü, lise yıllarında giydiği 24 ve 33 numaralı formaların da

içinde bulunduğu eşyalar, müzayede evinin “goldinauctions.com” isimli internet sitesinde “Bryant’ın Koleksiyonu” adı altında hala satışta bulunuyor. Sitede, açık arttırmanın haziran ayında başlayacağı bilgisi de yer alıyor. Bu arada, Goldin Müzayede Evi, Honus Wagner’in nadir bulunan beyzbol kartını yıl içinde 2,1 milyon doların üzerinde fiyata satmıştı.

Los Angeles Times gazetesinin haberine göre, NBA tarihinin en fazla skor üreten dördüncü ismi Kobe Bryant, play-off’lar öncesi nisan ayında yırtılan aşil tendonundan sonra şimdi de annesiyle uğraşıyor.

Kobe’nin başı annesiyle dertte!

8 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 9: SlamDunk Dergi - Sayi 34

S L A M D U N K D E R G İ A P P S T O R E ’ D A . K E N D I A P L I K A S Y O N U Y L A D A Y A Y I N D A . I P A D V E I P H O N E ’ U N U Z L A T Ü R K I Y E ’ N I N T E K O N L I N E H A F T A L I K B A S K E T B O L D E R G I S I N I I S T E D I Ğ I N I Z Z A M A N , I S T E D I Ğ I N I Z H E R

Y E R D E O K U Y A B I L I R S I N I Z . T E K Y A P M A N I Z G E R E K E N A P P S T O R E ’ D A N “ S L A M D U N K ’ I Ü C R E T S I Z I N D I R I P, K E Y I F L E O K U M A Y A B A Ş L A M A K . . .

O N L I N E H A F T A L I K B A S K E T B O L D E R G I S I S L A M D U N K D E R G I . C O M

A P P L E S T O R E ’ D A

Page 10: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Overtime

hazır bulunacağını kendileri duyurmak istedi. İşte size herkesten önce biletinizi almanız ve en iyi koltuğu seçmeniz için bir fırsat!

biletinizi almalasınız.Thunder takımının herkesi büyüleyen dansçı kızları da sizlere bir mesaj göndererek sadece takımın değil ayrıca dans takımının da organizasyonda

NBA’İN EN GÜÇLÜ takımlarından Oklahoma City Thunder’ın katılacağı muhteşem organizasyona siz de tanıklık etmek istiyorsanız hemen

Seri üretimde bu tip bir kokpit ve gösterge paneli olmayacak

Thunder İstanbul’a geliyor Oklahoma City Thunder takımıyla Fenerbahçe Ülker atasında oynanacak maçın biletleri satışa çıktı…

10 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 11: SlamDunk Dergi - Sayi 34
Page 12: SlamDunk Dergi - Sayi 34

12 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 13: SlamDunk Dergi - Sayi 34

NBA’de sadece oyuncularımız değil, orada görev yapan gazetecilerde artık göz önünde. Tıpkı yıldızlara dokunabilen Barabaros Tapan gibi... Röportaj: Mutlu Nazlı

BENİM İÇİN HALA POTA YOKTUR KARE VARDIR

izi biraz kendi ağzınızdan dinleyelim.

BARBAROS TAPAN: 20 yıla yakın bir süredir Los Angeles´da yaşi-yorum. Evliyim. Genç yaşlar-da spora başlayan ilgim yir-mili yaşlarda geldiğim Los Angeles’da da devam etti. Amerikan Futbol federasyo-nundan B lisansım var, Los Angeles´da bulunan Miguel Contreras Lisesi’nin 5 yıl boyunca Teknik direktörlü-ğünü yaptım. Televizyon ve Sinemaya olan merakımdan dolayı hobi olarak başlayan haber ve röportaj yapma merakı ilerleyen yıllarda önce DHA sonra CNN TURK, Fanatik, D Smart Los Angeles temsilciliğine geldi. Türk basketbolcularımızın NBA´e geliş yıllarından beri NBA´de saha ve soyunma odaları röportajları yapıyorum. Ayrıca Hollywood dünyası ve filimler ile ilgili röportajla-rımda oluyor.

Sizin basketbolla tanışma hikâyeniz nedir?

BT: Benim basketbol ile tanışmam çocukluk yıllarım-da Kuzguncuk´ta mahalle-miz de yapılan basketbol sahasında oldu. Sahanın açı-lışından iki gün sonra pota ve

file bir anda yok olurken yağmur çamur demeden yıl-larca potasız ve filesiz kareye atışlar yaparak maçlar yaptık. Benim için hala pota yoktur kare vardır mantığı bugün içinde geçerlidir.

Türk basın mensubu ola-rak size karşı yaklaşım nasıl?

BT: NBA´in genel olarak yabancı ülkeleri temsil eden basın mensuplarına göster-diği güzel bir ilgi var. Herkes işini çok profesyonel yapı-yor. Çünkü herkes bu şovun bir parçası. Ben daha çok

“Staples Center” ağırlıklı iş yaptığım için Lakers ve Clippers´ın maçlarını takip ediyorum. Kobe Bryant´ın THY ile olan işbirliği son yıl-larda bize karşı olan sevgiyi de arttırdı diyebilirim.

NBA maçlarını yerinde takip edebilen birisi olarak

S

“Kobe Bryant´ın THY ile olan işbirliği son yıllarda bize karşı olan sevgiyi de arttırdı diyebilirim”

oradaki atmosfer hakkında ne söyleye bilirsiniz?

BT: NBA’deki maçların hepsi tamamen çok iyi hazırlanılarak yapılan harika bir görsel şov niteliğinde. Maç önceleri arenaların dışına kurulan görseller, maç başı şovları, dansçı kız-lar, çeyrek ve mola araları çok eğlenceli geçiyor. Tuttuğunuz takım ilk yarıya yenik girse bile maç arala-rındaki şovlar yine sizi ikinci yarıya neşeli sokuyor.

Amerikalıların basketbo-la ilgisi nasıl? Onlarda “Euroleague”e ilgi duyu-yorlar mı?

BT: Amerika´da basketbol kültürün bir parçası. Burada insanların spor kültürü ve ahlakı ile tanışması çok küçük yaşlarda okullarda uygulanan programlarla başlıyor. Orta okul ve lise yıllarında ortalama her öğrencinin yaklaşık 4-5 değişik spor alanında uygu-lamalı olarak eğitim alıp, bil-gili olması temeli var. İnsanlar kolej yıllarına gelin-ce gittikleri okulların takım-larına daha da sahip çıkıyor-lar. Hayatları boyunca bu böyle devam ediyor. Bugün Los Angeles´da bir UCLA vs USC derbisine giderseniz

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 13

Overtime Röportaj

Page 14: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Overtime Röportajemin olun tribünlerde okul-larının maskotlu şapkalarını takmış ceketlerini giymiş 70-80 yaşlarında tonton taraftarları da görürsünüz.

Euroleague burada  pek bilinen ve takip edilen bir  konu değil, sezonluk sporların çok oluşu ve yayıncı kuruluşların fazla değer vermemesi herhalde önemli nedenlerden birisi.

Şu ana kadar en zorlandı-ğınız röportajınız hangisi?

BT: Enes Kanter´in NBA´deki ilk Türkçe vere-ceği röportajı yapıyorduk. Benim içinde manevi değeri vardı. Ama bazen işler pek planlanan şekilde olmaya biliyor. Mac sonuna kalmıştı iş ve Utah yenilmişti. Takımın bir an önce soyun-ma odasından çıkıp yarın oynayacakları maça yetiş-mesi durumu vardı. Enes´i tam oyuncuların duşlarını aldıkları kapının önünde

yakaladık. Roportaj başladı ama arkadan çok kötü duş-lardan su sesleri, şarkı söy-leyen oyuncuların sesleri geliyordu. Bu da yetmez gibi takımın PR sorumlusu röportaj sırasında karşımıza dikildi ve röportajı çabuk bitirmemiz için işaret yapı-yordu. Kısacası bayağı bir stress yaşadık. Bir diğeri de Kobe´nin bir Lakers maçı sonrasında hiç haberi olma-dan sakat ayağına geçirilmiş koruyucu ile 20 dakika aya-ğıma basması durumu var. Kobe´de ayağımıza basma-dı demeyiz artık.

Kazandıklarında ya da kaybettiklerinde oyuncu-ların yanında oluyorsunuz. Genel anlamda bakarsak nedir maç sonrası durum-ları.

BT: Maç sonrası durumlar eğer takım kaybetmiş ya da kazanmışsa doğal olarak değişebiliyor. Bu ayrıca sezonluk grafiğe´de bağlı bir durum. Ama oyuncular

basketbol dışında da genel olarak medya mensupları ile bayağı profesyonel çalı-şıyorlar. Herkesin bu işin bir parçası olduğunu iyi ve kötü günde şartlar ne olursa olsun biliyorlar. Genellikle her takımı takip eden çekir-dek bir yerel medya grubu var.

Başınıza gelen ilginç ya da her daim aklınızda kalan bir anınız var mı?

BT: Lakers´ın 2010 sezo-nunda kazandığı şampiyon-luğun son maçında Staples Center´da maçı takip eden yaklaşık yerel ve dünya basınından 1000´e yakın kişi vardı. Maçın son çeyre-ğini durumu önceden kesti-rebildiğimden ve Staples Center´ı iyi bilen birisi ola-rak Lakers´ın soyunma odasının kapısında CBS´den Lakers maçlarının yorumcusu Jim Hıll ile geçirdim. Lakers Şampiyon oldu ve Kupa ile birlikte soyunma odasına girerken

“Staples Center, evim oraya yürüme mesafesinde artık orası da ikinci bir evimiz oldu”

Page 15: SlamDunk Dergi - Sayi 34

arkama baktığımda en fazla 100 kişinin girebileceği soyunma odası için 1000 kişi sırada bekliyordu. Şanslı bir şekilde ve şu an Efes´de oynayan arkadaşım Sasha Vujacic sayesinde içeriye girmeyi başardık ve patla-yan şampanyalardan da yüzümüze nasibini aldık.

NBA’de bulunmaktan zevk aldığınız saha hangi-si?

BT: Staples Center, evim oraya yürüme mesafesinde artık orası da ikinci bir evi-miz oldu.

Takım tutuyor musunuz peki?

BT: Hayatımın yarısı Los Angeles´da geçti, Los Angeles Lakers ve Beşiktaş taraftarıyım.

Sitemizi ve dergimizi nasıl buldunuz?

BT: Görsellik ve takip açı-sından çok güzel ikisi de, takipteyim.NBA için kısa kısa konuşalım;

En sevdiğiniz takım: Los Angeles LakersEn sevdiğiniz oyuncu: Kevin Durant , Kobe Bryant , Ömer AşıkEn sevdiğiniz koç: Stan Van Gundy, onu görünce aklıma ilk rahmetli Aydan Siyavuş gelir her zaman, çok sıcak kanlı bir insan, karakteri bizim Türk insanımıza çok benziyor, Hido onu Türkçe “Babacım” olarak çağırırdı.En sevdiğiniz NBA dans grubu: Lakers GirlsEn sevdiğiniz nostaljik takım: 80´lerin Lakers´ıEn sevdiğiniz nostaljik oyuncu: Kareem Abdul Jabbar, Charles Barkley, Micheal Jordan, Larry BırdEn sevdiğiniz nostaljik koç: Jerry Sloan ve John Wooden (UCLA)Bu sene için şampiyonluk tahmini:

Miami HeatPlay-off MVP tahmini: LeBron James

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

BT: Türkiye´de hızla gelişen genç bir nüfusumuz var ve gençlerin futbol dışında artık Basketbol ve diğer spor dal-larına gösterdiği güzel bir ilgi var. Ülke olarak gelece-ğimiz olan gençlere yatırım yapmalıyız. Spor kültür ve ahlakını okullarda vereceğimiz temel eğitimlerle uygulayabilirsek inanıyo-rum ki geleceğin Türk gençleri bizleri Dünya´daki üst düzey her spor alanında gurur duyacağımız şekilde temsil edecektir. Sizlere sahsım adına öncelikle gönül vererek yapmış oldu-ğunuz bu güzel işlerden dolayı teşekkür ediyor, Spor´un ve sağlığın her zaman yanınızda olmasını diliyorum.

Page 16: SlamDunk Dergi - Sayi 34

KİMİSİNE YAZ GELİYOR,

16 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 17: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Yaz geliyor. Yani bunu benim söylememe gerek yok tabii, evlerin pencerelerinden sokağa taşan biber

kokuları ve şortları çekip sahillere yüklenmiş insan topluluklarından bu çıkarımı yapmak çok da

zor değil ama sahiden de yaz geliyor. Koskoca bir sonbaharı, kış ve ilkbaharı atlatmamızın ardından

henüz başlayan play-off’ların nihayeti olan NBA finalleri de geliyor aynı zamanda.

Yazı: Görkem Çolak

20 Nisan’dan bu yana her play-off maçında jeneriklik hareketler seyrediyoruz ve son yıllarda çehresinin değiştiğinden sıkça söz ettiğim NBA hiç olmadığı kadar zevkli olmaya başladı. Ama diyorum ya; artık bazı şeyler farklı NBA tarihinde. Lakers ve Boston gibi ligin tartışmasız en iyi iki takımı süpürülmenin hemen eşiğinde dururken lig tarihindeki başarısızlıklarına adeta nazire yapan Los Angeles Clippers ve Miami Heat gibi takımlar hegemonyalarını diğer takımlar üstünde iyice kurdular ve birçoğunun hedefi şampiyonluk. Peki, ligin bu değişen çehresinde, Lakers ve Boston cephelerinde neler yanlış yapıldı?

KOŞMAYAN, KOŞAMAYAN, YORULAN TAKIMLAR…Demin düşüşlerinden bahsettiğim ligin köklü takımları

Lakers ve Celtics her ne kadar play-off’lara yedinci sıradan girmiş olsalar da hem kulüp hem de bireysel olarak NBA tarihine damgalarını vurmuş isimlerle inşa edilmiş takımlar. Ama özellikle Celtics’in sıkıntı çektiği noktaysa rakipleri atletik yıldızlarla dolu olan bu takımların koşma ve o atletik rakiplerine ayak uydurma konusunda büyük sıkıntı çekiyor olmaları. 48 dakikalık ve hem fiziksel hem de mental anlamda büyük mücadelelere sahne olan maçlara ayak uydurmak için yeteneklerinden su sızdırmıyor olsalar da bir süre mücadeleye ayak uydurma konusunda büyük sıkıntılar çekiyor ve maçtan kopuyorlar.

New York Knicks serisine bakacak olursak, en basitinden Carmelo gibi bir skorer ve J.R Smith gibi atletik bir adamı kimin karşılayacağı sorusuna bile Boston kadrosu gibi kısıtlı bir kadroda ne cevap vereceğini bilemiyor insan. Hâliyle oyuncularla arasında pek de yaş farkı bulunmayan Doc Rivers’ın işi de bu noktada hayli zor. Sezonun ortalarında,

KİMİSİNE KARA KIŞ…

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 17

Page 18: SlamDunk Dergi - Sayi 34

henüz Rondo sakatlanmamışken Boston’dan zaten play-off’larda konferans finali civarı başarıları körü körüne Boston’lular hariç hiç kimse beklemiyordu ama Rondo önderliğinde bir şeyler olabileceğinin de herkes farkındaydı. Bunun üzerine Rondo sakatlanınca takımın verimi, atletizmi ve uzunları besleyen adamsız temposu da yarı yarıya düştü. Play-off’ların ilk turunda Knicks’e süpürülmenin eşiğine gelmelerinin sebebi de bu oldu.

Tecrübe, genellikle hayatın her alanında en büyük anahtarlardan biridir ama işin içine atletizm ve tempo gibi genç işleri girince Boston’un yaşlıları bu anahtarların açamadığı bir kapıyla muhatap olmak zorunda kaldı. Kazanmak için rakipten daha iyi olmak kuralının doğruluğunun da şartların gelişmesiyle doğru orantılı olduğunu gösteriyor bize Boston’un yaşlı kurtları. Kazanmak için inançları tam, kalben tamamı ile hazırlar ama sahaya inince tıkanıyorlar. Jason Terry’nin play-off’lardan yanılmıyorsam 1-2 hafta önce LeBron James’in kendisini poster yapması üzerine söylediği “Hiçbir şey umurumda değil, üzerimden smaç basması bile,” minvali laflarıyla bu anlattığım kanıyı doğruluyor fakat kendisi play-off’ların ilk, kendileri için play-off’ların son turunda şu ana kadarki üç maçta pek de bir varlık gösteremedi. Dallas’tayken kazandığı şampiyonluğun ardından akıllara düşen “Tüm kariyeri boyunca böyle oynasaydı, bir Ray Allen olur muydu?” sorusunun da cevabının hayır olduğunu da bizlere göstermiş oldu.

“KAPASİTESİ VAR, ÇALIŞMIYOR…”Boston’la Lakers’ın ligin en ‘hayal kırıklığı’ iki

takımı olduğundan demin bahsetmiştim, ikisinin sorunları da farklı farklı tabi. Farklı sebeplerden dolayı kimisi başarılı olamıyor, kimisinin kapasitesi var ama olmuyor. Sezon başından beri LAL’in en büyük sıkıntısı da buydu işte. Sezon içerisinde bünyesinde bir sürü yıldız bulundurduğu hâlde Lakers’ı yakan şey, o yıldızları bir arada oynatamamak oldu. Burada deminki Boston örneğinin aksine koç, daha doğrusu koçları suçlamak yanlış olmaz çünkü suçun büyük kısmı onların. Sezon başında göreve başlayan Mike Brown’un cezasının biraz erken kesildiği düşüncesindeyim fakat sonrasında göreve gelen prosedür gereği takımı başarıya ulaştıracağına ucundan inancımızı da öldüren bir adam D’Antoni oldu. Kobe’nin sakatlığında bile biraz payı var D’Antoni’nin maç başı en az 40 dk oynatarak.

D’Antoni’nin dışında kadroya bakacak olursak oyuncular da sezonun belli bir kısmına kadar tembelliklerinin büyük payıyla beraber oynamaya bir türlü alışamadılar ve yedinci sıradan girmeyi son anda başardıkları play-off’lara “şansları yok” etiketini de beraberlerinde götürdüler. Rakipleri de kendileri gibi yaşlı bir takım olan San Antonio

“Tecrübe, genellikle hayatın her alanında en büyük anahtarlardan biridir ama işin içine atletizm ve tempo gibi genç işleri girince Boston’un yaşlıları bu anahtarların açamadığı bir kapıyla muhatap olmak zorunda kaldı”

18 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 19: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Lakers ve Celtics

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 19

Page 20: SlamDunk Dergi - Sayi 34

20 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 21: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Spurs olan Lakers şu anda seride 3-0 geride ve büyük bir rotasyona gitmek için hazırlıklar yapmaya başladılar bile. Hem şu anda sakat olan ve döndüğünde 2 senesi kalmış olacak olan Kobe için, hem de bir top oynamayı beceremeyen oyuncuları için. Lakers için yaz değil kara kış geliyor bir bakıma…

Yapan yapıyor…Bu yazımda sürekli yaşlı iki takım olan

Lakers ve Boston’un neden başarısız olduklarına gem vurdum ama bu anlattığım şeylerin biraz da bahane olduğunu, San Antonio Spurs’e baktığımız zaman anlayabiliyoruz. 5 yaş gençleşmiş bir Tim Duncan, skor yükünü her şekilde sırtına alabilecek bir adam olan, Tony Parker ve yıllara rest çekerek oyunundan hiçbir şey kaybetmeyen Manu Ginobili’nin arkasına da Leonard gibi tamamlayıcı. Kombinler yapan Popovich’in eğer “ligin en işini bilen koçu” diye bir ödül olsaydı tartışmasız sahibi olacağına ben kendim kefilim.

Tıpkı Boston ve Lakers gibi yaşlı oyunculardan oluşan, dolayısıyla yavaş bir oyun planına uyan Spurs için “Lakers ve Boston’dan farklı olarak ayrıca ne yapıyor?” diye soracak olursanız biraz soyut bir cevap olacak ama “biraz -daha- verimli, orta hallice düşünerek ve fazlaca yürekli oynuyorlar” diyebiliriz. Spurs’ün lay-off’lara ikinci sıradan girme, Duncan’ın sanki gençlik iksiri içmiş gibi

5 yaş genç bir Duncan’a dönüşme sebebi de bu aynı zamanda; yürekli oynamak.  Buna ek olarak Popovich’in gamebook’larındaki fark, takımın hücum silahlarının fazlalığı gibi ek sebepler de Spurs başarısının arkasındaki sebeplerden birkaçı. Spurs bu yaşını başını almış oyunculara rağmen kupayı Dallas’tan sonra bir kez daha kupayı Texas!a getirirse şahsen finalde Miami’yi elemiş olmaları dışında hiçbir şeye şaşırmam zira yaşlı kurtların içindeki genç delikanlıların hala ölmediğini onları izlerken görebiliyoruz.

NBA’de play-off ilk turları bitmek üzere. Finallere doğru her gün bir adım daha atıyoruz ve yazının başında söylediğim gibi yaz geliyor. Duncan, Ginobili ve Parker gibi genç delikanlılara biber kokularıyla ve Back to The Future’un “go Johnny go go!” ezgileri eşliğinde geliyor, Lakers ve Boston’dakiler için soğuk mu soğuk bir kara kışın bedenine bürünmüş olarak geliyor. Farklı şekillerde de olsa yaz geliyor ve bu yaz, filmin sonunda bastonlu delikanlıların yüzünün güleceği bir yaz olacak gibi duruyor.

Lakers ve Celtics

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 21

Page 22: SlamDunk Dergi - Sayi 34

2013 sezonu sürpriz sakatlıklarla başlayan ve geçen bir sezon oldu. Bu sezonun pek normal geçtiğini söylenemez. Çünkü beklenmeyen inişler ve çıkışlar yaşandı ve kötü sürprizlerle karşılaşıldı. İyi ya da kötü playoff’lara gelindi.

Yazı : Çağrı Baştürk

ilk raundPlay-Off’lar da

Page 23: SlamDunk Dergi - Sayi 34

NBA Play-Off’lar

Page 24: SlamDunk Dergi - Sayi 34

OKLAHOMA – HOUSTONBu seri ne kadar 4-2 Oklahoma galibiyeti ile

kapansa da, ben 2006’da ki Miami – Dallas serisindeki müthiş geri dönüşü yaşayacağız sanıyordum. Houston yanıltmadı bizi. Harden olsun Ömer Aşık olsun, inanılmaz katkılar yaptılar ve takımlarını sırtladılar. Houston’ın playoff’lara kalmasındaki gizli etkenlerden en önemlisi Jeremy Lin olsada. Lin bütün sezon boyunca ortalıkta gözükmese de sayı ve asist hanesini güçlü tutmayı başardı. Bu seride tüm NBA severleri üzecek bir olay yaşandı. Russell Westbrook maalesef sakatlandı. İkinci maçta Patrick Beverley ile girdiği mücadele sonucunda dizinden sakatlanan Westbrook menüsküs yırtığı nedeniyle ameliyat olucak. Önemli bir dipnot düşmek gerekirse de Westbrook NBA’e girdiğinden beri bir maç bile kaçırmamış bir oyuncuydu. Kulüp tarafından ise ne zaman iyileşeceğine dair haber gelmedi ve bizlerde merakta beklemekteyiz. Bu seri Kevin Durant’ın serisi oldu ve 4-2 ile tamamlandı.

LOS ANGELES CLIPPERS MEMPHIS GRIZZLESSClippers’ın gücüyle Memphis’i

karşılaştırdığımızda kağıt üstünde Clippers Memphis’i siler atar. Fakat yılın savunmacısı ödülünü alan Marc Gasol önderliğinde, Memphis’teki her oyuncunun ciddi anlamda maçlara daha fazla katkısı var. Bu nedenledir ki Memphis seriyi 4-2 kazanmasını bildi. Paul ve arkadaşlarını Los Angeles’a geri yolladı. Açıkçasını söylemek gerekirse ben Memphis’in kazanmasını ummuyordum. Çünkü Chris Paul, Blake Griffin, DeAndre Jordan, Caron Butler gibi isimler bütün sezon takımların kabusu olmuşken sürpriz şekilde inişli çıkışlı bir sezon geçiren Memphis’e elenmelerini hiç birimiz beklemiyorduk. Ama ben Memphis ile gurur duydum ve yollarının açık olmasını ümit ediyorum.

“Marc Gasol önderliğinde, Memphis’teki her oyuncunun ciddi anlamda maçlara daha fazla katkısı var”

24 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 25: SlamDunk Dergi - Sayi 34

NBA Play-Off’lar

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 25

Page 26: SlamDunk Dergi - Sayi 34

26 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 27: SlamDunk Dergi - Sayi 34

NBA Play-Off’lar DENVER NUGGETS GOLDEN STATE WARRIORSYılın çaylağı ödülünü Kyre Irvıng’in aldığı

doğru mu yoksa bu yoldan vazgeçilcek mi? Biri Kyle Thompson ve Stephen Curry’i durdursun. Bu serinin 4-2 bittiğine ve GSW’ın üstünlüğü ile bittiğine inanabiliyor musunuz? Ben bile inanamıyordum neredeyse. Denver müthiş bir sezonu geride bırakırken playoff’lara çok ama çok umutlu girdi. Ama küllerinden doğan ve azmin en üst sınırlarına ulaşmış bir takım karşılarında beklemiyorlardı. Gerçekler acıtır. GSW, Denver’ı gerçek anlamıyla ezdi geçti.

SAN ANTONIO SPURSLOS ANGELES LAKERSSitemde bulunmak istiyorum ve bu cümleleri

yazarken tamamen duygusal davranacağım. Çünkü artık Lakers yönetiminin mantıksal hareket ettiğini kim söyleyebilir? Jerry Buss öldükten sonra Lakers’ın toparlanmasını ve basketbol ruhunu yakalamasını bekliyordum ama takım gittikçe dibe battı. Üstüne Kobe ve Nash, sakatlıkları derken San Antonio Tım Duncan ve Tony Parker’ın rahat oyunlarıyla Lakers’ı bir kez daha gömdü. Black Mamba seni bekliyoruz bir an önce geri dön. Son okuduğum bilgilere göre Kobe ameliyatını tamamladı. Dikişleri bile alındı. Şu an iyileşme sürecinde. Farklı spekülasyonlara kapılmayın değerli okuyucular. Kobe eski Kobe olarak geri dönücek. Bunu en iyi “Mamba”severler bilir. Unutulmadın Jerry Buss!

MIAMI – MILWAUKEE Şu bir gerçek ki LeBron en iyi sezonunu

geçiriyor. Kendisi de röportajlarında bahsettiği gibi her zaman en iyisini yapmak ve en iyisi olmak için çabalıyor. Wade ve Bosh ona eşlik ediyor. Shane Battier, Mario Chalmers, Mike Miller ve Ray Allen ise bu süreçte figüran gibi kaldı. Evet, bunu bir tiyatro oyunu gibi düşünebilirsiniz. Temsilcimiz Ersan’ın gün geçtikçe yükselen performansının yanında Milwaukee maalesef ki Brandon Jennings’i

“Tim Duncan ve Tony Parker, rahat oyunlarıyla Lakers’ı bir kez daha gömdü”

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 27

Page 28: SlamDunk Dergi - Sayi 34

kaybetti. Diyeceksinizki satılmadı sakatlanmadı nasıl kaybetti? Evet, satılmadı sakatlanmadı ama basketbol adına da hiçbir şey yapmadı. İddaa da bulunurum ki ben çıkıp gitsem, en azından daha fazla katkı veririm, o takıma fazlalık olmam. Monte Ellis ve Ersan çok savaştı ama bu seri 4–0 gibi hazin bir sonuçla bitti. Miami harikulade geçirdiği sezonun ardından playoff’lara da harika başlayarak serisine devam ediyor.

BROOKLYN NETS - CHIGAGOBen böyle eğlenceli, bu kadar çekişmeli ve azimli

bir playoff eşleşmesini çok az görmüşümdür. Yani 15 yıldır basketbolla ve NBA ile ilgilenirim, takip ederim ama bu kadar savaşan, terinin son damlasına kadar mücade eden iki takımın çekişmesini zor gördüm (küçük enişte şu an bu okurları duyuyorsan). Bu seri 4-3 bitti ama sanki 100 maç oynandı ve ucu bucağı olmayacakmış gibiydi. Artık izlerken bizler yoruluyorduk. Ama bu seride unutamadığım bir pozisyon var ki sizler de tahmin edebilirsiniz. Taj Gibson’ın Kurt Humpries’i basketboldan soğutmasıydı. Aman Allah’ım o nasıl bir balta indirmedir. Bu pozisyonun bir benzerini Andrew Bogut Javale McGee’ye, Javale McGee’de Andrew Bogut’a yaptı. Resmen oyuncular birbirlerinden intikam alıyorlar ve hırslarını dışarı atmaya çalışıyorlar. Nets’de Deron Williams, Gerald Wallace ve Reggie Ewans ayakta kalan isimlerdi. Joe Johnson beklentilerden çok ama çok uzaktı. Nets’e geldiğine pişman gibiydi açıkçası. Ama Chigago’da Marco Belinelli’den tutun Taj Gibson’a kadar her oyuncu ses tellerindeki son sese kadar, vücutlarındaki son ter damlası akana kadar ve kalplerindeki son ritim atana kadar basketbol oynadılar. İnandılar ve serinin 7.maçında kazanmasını bildiler.

INDIANA PACERS – ATLANTA HAWKSEmin olun sanki bu eşleşme olmadı. Diğer

serilerle karşılaştırırsak oyuncu istatistiklerine bile bakmaya gerek yok. Ama Indiana gerçekten pek sürpriz olmasa da bir üst tura yükselmeyi başardı.

Uyuyan devi uyandırdı Paul George. Sezonu inişli çıkışlı bitirdi. Bir maçta saha da resmen hayaletken bir maçta Indiana ondan soruluyordu sanki. Tabii David West’i de unutmamak lazım. Hornets’dan geldiğinden beri Indiana’ya ne kadar gücü varsa hepsini yığdı. Sanki Paul Pierce’ın Boston için yaptığı fedakârlıklar gibi, West’de NBA’e geldiğinden beri Indiana’daymış gibi davranıyordu. Bu gerçekten umut verici ve gururlandırıcı. Atlanta’da taşlar derinden oynuyor. Josh Smith yaşayan bir “ormancı”. Burası kesin. Baltaları paha biçilemez. Ama tek Josh Smith ile bu takımda yükselemez. Atlanta’nın yapılanmaya gitmesi gerekiyor tekrardan ve umarımda buna bir an önce çare bulurlar. Bu seride 4-2 Indiana üstünlüğü ile sona erdi.

NEW YORK KNICKS – BOSTON CELTICSYeşil Dev, New York şehrine alışamadı. Bu seri

ne kadar 4-2 bitse de, ben Boston takımını ayakta alkışlamak istiyorum. Siz de durmayın bu yazıyı okurken alkışlayın. Çünkü Doc Rivers resmen yokluk içerisinde bu takımı buraya kadar getirdi yine. Jason Terry, Kevin Garnett, Paul Pierce, Jeff Green, Brandon Bass, Avery Bradley. Boston bu 6 oyuncuyla resmen playoff’lara geldi ve oynadı. Başta Jeff Green olmak üzere Pierce ve KG yaşlandıklarını hissetirmediler. New York cephesinde ise gençliğin azmi vardı. Smith, Anthony, Kidd (Evet Kidd yaşlı ama hala triple-double yapabilen bir oyuncu yaşlı olabilir mi? Kesinlikle hayır!). New York kanatlandı resmen onları durdurabilene aşk olsun. Kazandıkları maçın hepsinde de neredeyse 3.periyotta maçı bitirdiler ve son periyotları rahat oynadılar. Ben New York’u konferans finalinde göreceğimden umutluyum.

28 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 29: SlamDunk Dergi - Sayi 34

NBA Play-Off’lar

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 29

Page 30: SlamDunk Dergi - Sayi 34

susuncaSilahlar

Çok düşük bir tempoda basketbol oynamalarına rağmen Blake Griffin ve DeAndre Jordan gibi iki

smaç makinesine ve Chris Paul gibi NBA’in en iyi organizatörüne sahip olan LA Clippers geçen

sezondan bu yana bizlere çok keyifli dakikalar yaşatan bir takım. Keyifli bir takım olmalarının

yanında bu sezon Şampiyonluk adayı olabileceğini gösteren Clippers’ın sezonun bu sene biraz erken bitti.

Yazı: Ege Tolgay Altınay

30 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 31: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Los Angeles Clippers

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 31

Page 32: SlamDunk Dergi - Sayi 34

lippers’ın beklentisinden kısa ama bize dolu dolu yaşattığı sezonu sizlere hatırlatmaya ve Clippers organizasyonunu nasıl bir geleceğin

beklediğini sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Bu sezon gerek takımın uyumu ile gerek yedeklerden aldıkları üstün katkı ile Los Angeles Clippers tehlikeli bir takım olarak girdiği sezonu şampiyonluk adayı olarak tamamladı. Takım iyi bir noktadaydı ancak sezon sonuna doğru yavaşlayan Clippers için sezon, Play-offlar’da Memphis’e seride 2–0 öndeyken 4-2 elenmeleri ile son buldu. Yazımda ise burada kısaca özetlediğim Clippers sezonunu biraz daha detaylı anlatacağım.

“SEZON BAŞINDA ÇOK UYGUN BİR TAKIM KURULDU”Sezon başında Lakers’ın yaptığı flaş transferler

yüzünden yaptıkları transferler biraz geri planda kaldı. Ancak Clippers bu sezon başında yedeklerine çok büyük yatırım yaptı. Benchini Crawford ve Barnes gibi iki skorer kısayla güçlendirdi. İlk beşin doğal gelişimi ve genç oyun kurucusu Eric Bledsoe’nun da iyi oynamasıyla birlikte Clippers’ın büyük silahı Chris Paul’den sonra benchi güçlü hale gelmişti. Herşey iyiydi güzeldi ancak sezon başında alınan yenilgiler ile birlikte Clippers’ın yedek uzun sıkıntısı yaşadığı ortaya çıktı.

LA Clippers’ın bu sorunu çözen adam ise son

sezonunu felaket geçiren ve Dallas tarafından takımdan gönderilen Lamar Odom oldu. Odom’ın geçen sezon yerlerde sürünen şut yüzdesini Clippers’a yetti diyebiliriz. Uzun rotasyonunun 3’e çıkması Clippers’ın 17 maçlık bir galibiyet serisi kazanıp “Batı Konferansı” birincisi olmasını sağladı. Clippers artık Chris Paul’ü oynatmadan bile çok rahat kazanabilen bir takım haline geldi.

Geçen sene en büyük iki şampiyonluk adayından biri olan Chicago Bulls’un da benchi çok iyiydi ve oyuna girdikleri anda rakip takım hücumda bir anda duvara çarpıyordu. LA Clippers’ın kurduğu bu benchi ise Chicago’nun savunma benchinin hücum versiyonu gibi. Yedekler oyuna girdiğinde Crawford’ın ve Barnes’ın skor katkısına Bledsoe’nun topa baskısı eklenince rakip kısalar kolayca oyundan düşebiliyordu. Ayrıca kullandıkları bu geniş rotasyon sayesinde deplasman turlarında yorgunluk belirtileri göstermedikleri için maç kayıpları olmuyordu.

C

32 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 33: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Los Angeles Clippers

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 33

Page 34: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Los Angeles Clippers

34 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 35: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Sezonun ortlarına geldiğimizde ise Clippers’ın gerek yaşadığı sakatlıklar gerek oyuncuların form düşüklüğünden, batının zirvesinden bir anda üçüncülüğe geriledi. Bu bölümde de Chris Paul’ün sakatlanması ile de takım uzunca bir süre toparlanamadı. Sezon başında sahaya kötü bir oyun ortaya koyan Denver Nuggets’ın toparlanması ile birlikte Clippers sezon sonunda üçüncülük koltuğundan da düşüp dördüncülük koltuğu için Memphis ile yarışmaya başlamıştı.

Sezonun sonunu ise Chris Paul’ün sağlıklı dönmesiyle iyi bitirdi Clippers. Los Angeles ekibi sezonun sonunda çıktığı son 7 maçı da kazanarak playoff’larda saha avantajı olan son takım olmayı başardı. Paul kazanılan 7 maçın 6’sında 10 veya üzeri asist yaptı, 10 asist barajını aşamadığı tek maç ise play-off’da elenecekleri takım Memphis’di. Play-off’ların ilk maçında Clippers Memphis’e karşı iyi sayılabilecek bir basketbolla kazanmayı başardı ancak Memphis henüz savunmasını tam yapamıyordu. İkinci maçı ise Memphis kazanmak için herşeyi yaptı ancak Chris Paul’ün durdurulamaz maç sonu oyunu ile Clippers kazanıp saha avantajını kaybetmeden yoluna devam ediyordu. Ev sahibi takımın değimesi ile Memphis inanılmaz bir savunma baskısı yaptı ve Clippers’ın hücum düzenini alt üst etmeyi başardı. Randolph, Blake Griffin ile pota altında girdiği itiş kakış sayesinde 3.

sezonunu geçiren genç yıldızı oyundan düşürmeyi başardı. Durum böyle olunca işler Chris Paul’e kaldı. Paul çok iyi oynadı ancak seriyi 4–2 kaybetmelerini engelleyemedi.

“BUNU KOBE DE, LEBRON DA, DENEDİ OLMADI. PAUL DENİYOR YİNE OLMAYACAK”Bir oyuncunun takımın skorunu sırtlaması

gerçekten çok zor bir iştir. Kaan Kural’ın söylediği bu söz de gerçekten çok anlamlı, asıl kimliği skorer olan oyuncuların bile kaldıramadığı bir görev takım skorunu sırtlamak. Kobe bile bunu denerken defalarca kaybetti, Chris Paul’ün ise yapma şansı elbette daha az. Öyle de oldu Paul inanılmaz maçlar çıkardı inanılmaz oynadı ancak bir yere kadar. 4–2 elendiler Memphis’e ancak ortada ne takım düzeni ne de Clippers’ın en büyük silahı yedekler kaldı. Geçen sezon Chris Paul’un gelmesi ile playoff’lar da 2. tura çıkan Clippers bu sezon daha iyi bir kadroya sahipti ancak geçen sene 7 maçta elendikleri Memphis’e 6 maçta elenip 2013 sezonunu noktaladılar.

Chris Paul 6 maçlık Memphis serisinde: %53 saha içi isabetiyle 22.8 sayı, 4 riband , 6.3 asist 1.8 top çalma ve 1.5 top kaybı ortalamaları ile oynamıştı.

“CHRIS PAUL, KALIR MI?”Böyle güzel bir sezonun bu kadar kötü

noktalanması tüm oyuncuları taraftarları derinden üzecektir. Ancak hiç kimsenin Chris Paul kadar üzeleceğini düşünmüyorum. Geçen sezon kontratını uzatma teklifini reddeden Amerikalı yıldızın vereceği karar bu yaz ligin kaderini değiştirecek en önemli şey. Benim tahminim Chris Paul, Clippers’tan ayrılıp genç, potansiyelli bir takım ile anlaşma sağlayacak ve bence seçmek isteyeceği iki takım var: Houston Rockets veya Cleveland Cavaliers. İkisi de genç ve geleceği parlak takımlar. Dediğim gibi benim ki sadece tahmin. Son söz Chris Paul’ün tabi ki.

” PAUL GİDERSE CLIPPERS NE YAPACAK? “Lokavt sezonunun hemen başında büyük

umutlar ile Chris Paul’u kadrosuna katan LA Clippers umudunu Paul’un gitmemesine bağlamalı ve onu ikna etmek için elinden geleni yapmalı.

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 35

Page 36: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Yazı: Fırat Can Ölmez

Daha önce kaç defa 3-1 galip olan takım seriyi kaybetmiştir bileniniz var mı? Ya da siz bunlardan kaçına tanık oldunuz? Tamam kabul ben de fazla olmadım ama bir tanesi hala aklımda. 2003 playoff’u Detroit Pistons ve Orlando Magic. Maç içinde belli sayılardan gelmek bu maçın yanında hafif kalıyor.

MOTOWN

36 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 37: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Motown Çocukları

ÇOCUKLARI

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 37

Page 38: SlamDunk Dergi - Sayi 34

38 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 39: SlamDunk Dergi - Sayi 34

ir çaylak olarak takıma girdiğinde eğer bir ‘’süper yıldız’’ geleceğin yok ise çevrende olan oyuncuların seni biraz da olsa taşımasına yardımcı olman gerekir. Billups, Ben Wallace ve Hamilton gibi oyuncuların arasına tam oturan bir seçim

ile Tayshaun Prince ve Mehmet Okur Detroit’e adımını atıyordu. Detroit, o sezonu yani 2002 – 2003 sezonunu 52 galibiyet 30 mağlubiyet ile Merkez grubunda lider, genelde 5. olarak tamamlıyordu. Normal sezonda takımın en skorer oyuncusu maç başına 19.7 ortalama ile Hamilton idi. Tamam skor yükünü Hamilton abimiz çekerken Ben Wallace’ı da unutmamak lazım. Wallace; 15.4 ribaund, 6.9 sayı, 3.2 blok, 1.6 asist ve 1.4 top çalma ile her kulvarı domine ediyordu.

Playoff rakibi ise T-Mac’li, Garrity’li, Armstrong’lu tecrübe abidesi gözlüklü abi kariyerinin sonlarına gelmiş koca çocuk Horace Grant’li ve Shawn Kemp’li o zamanlar henüz çaylak sezonunu geçiriyor olan Giricek ve Gooden’lı kadrosuyla Orlando Magic oluyordu. Magic ise o sezonu 42 galibiyet 40 mağlubiyet ile Atlantik grubunda 4. Genelde ise 16. Sırada tamamlayarak playoff görüyorlardı. Orlando’nun normal sezonda en skoreri maç başına 32.1 sayı ortalaması ile tabiki T-Mac idi. Takımın her alana yardımcı olan oyuncusu ile çaylak Gooden’dı ve bu performansının kaymağını çok uzun süreler yiyecekti. Gooden; 13.6 sayı, 8.4 ribaund, 1.1 asist, 0.8 top çalma ve 0.7 blok ortalamaları tutturmuştu.

Saha avantajı Pistons’taydı. Ancak rol çalan T-Mac oluyordu ilk maçta Pistons potasına atılan 43 sayı ile. Hamilton 28 sayı ile karşılık vermek istese de yetmiyordu. Bitime 1 dakika kala skor 94-88 iken Billups’ın kullandığı üç sayılık atış girmiyor,

sonrasında yapılan taktik fauller ile maç 99-94 Orlando galibiyetine dönüşüyordu. Maçtan sonra Pistons tarafından T-Mac’e övgüler yağıyordu. Carlisle; “Bu adam tartışmasız gezegende bulunan en iyi oyuncu. Bunu biliyoruz ve onun nasıl sayı yapacağını herşeyi biliyoruz. Ancak eğer her maç 40 sayıyıyı geçerse bizim için gerçekten zor olacak” diyordu. McGrady ise; “Bir ara hiç şut kaçırmayacağım zannettim” diyerek günü özetliyordu.

İkinci maç sırasında Carlisle sanırım ilk maç sonunda söylediklerinin başına gelmesinin burukluğunu yaşıyordu. T-Mac yanmayı bırakmış alev alıyordu adeta. 16/26’lık saha içi isabetiyle 46 sayı atıyor ve ondan başka herhangi bir takım arkadaşı çift haneli rakamlara ulaşamıyordu. Ancak bu sefer skoru iyi bölen Pistons galibiyeti hanesine yazdırarak seriyi eşitliyordu. Billups 15, Cliff Robinson ve Ben Wallace 10, Hamilton ise 30 sayı ile üretilen 89 sayının 65’inin altına imzalarını atıyorlardı. Bu galibiyet yeniden birşeyleri kanıtlama adına çok önemli bir tavırdı.

3.maç ilk iki maç kadar olmasda T-Mac’in domine ettiği bir maç olarak kayıtlara geçti. 29 sayı bulan McGrady’e yardımcı Darrel Armstrong’un 20 sayısı eklenince tadından yenmez bir galibiyet daha oldu. Detroitte ise Billups’ın 22 sayısına bench’ten Williamson’ın 16 sayılık katkısı yeterli olmuyordu. Şu ana kadar çoğu şey Orlando adına iyi gidiyordu ancak bazı haberlerde çıkan “Tek kişilik takım” söylemlerine Amrstrong sert çıkıyordu; “İnsanların bu takımın tek kişilik takım demeleri çok saçma. O kesinlikle bizim adamımız ve şüphesiz bizi buraya getiren kişi ama diğer herkes ona yardımcı oluyor, kolluyor” diyordu. 20 sayıdan sonra bunu söylemek çok doğal değil mi? Evet… Çok kolay bence...

Hamilton ise; “Bazı küçük şeyleri unuttuk mesela birbirimize yardım etmeyi, zayıf olduğumuz

T-Mac’li, Garrity’li, Armstrong’lu tecrübe

abidesi gözlüklü abi, kariyerinin sonlarına gelmiş, koca çocuk Horace Grant’li ve Shawn Kemp’li kadrosuyla Orlando Magic bir efsaneydi

Motown Çocukları

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 39

Page 40: SlamDunk Dergi - Sayi 34

taraflarda birşeyler yapmalıyız” diyordu. Ancak Hamilton’ın sözleri lafta kalıyordu.

4.maça gelirken serinin fiilen bitmesi için Magic galibiyeti, Orlandolu taraftarların ecel teri dökmesi için Pistons galibiyeti yeterli olacaktı.Savunmada yeniden karalar bağlayan Pistons için serinin özeti T-Mac nereye double team oraya oluyor gibiydi.Armstrong ve Gooden’ın da katkı vermesiyle bir tarafa sevinç diğer tarafa ise üzüntü hakimdi.İlk üç maçta Billups ile kafa ayakta kalmaya çalışan Hamilton 5 sayıda kalıyordu.Ancak söylenmesi gereken son bir söz olduğunun farkındaydı T-Mac; “Takım sakinliğini koruyarak ve oyuna odaklanarak güvenle başarıyı yakalıyoruz. Şimdi tek ihtiyacımız seriyi bitirmek” derken Billups “Bu olanları açıklayamam, ne olduğunu gerçekten anlamıyorum bize” diyordu.”Umut fakirin ekmeği” o gün Pistons’lı oyuncuların akıllarında dolaşan düşünce olsa gerek.

Bir devam filmi çekmek için nelere sahip olmanız gerekir bir düşünelim. Konu sabiti açısından ilk filme uygun senaryo ve oyuncuların yanına yeni dinamikler eklemeniz gerekir. Bunları çok etkili biçimde harmanlarsak eğer IMDB’de 8 puanın üzerini görebiliriz. Yazının bundan sonraki bölümü dağılmanın kelime anlamını arayanlara geliyor.

Bir çaylak olarak kendini kanıtlaması gerekiyordu ancak koçu zaten ortalama üstü kadrosunda şampiyonluk yolunda bazı riskleri almak istemiyordu. Çaylak sezonu 42 maç (5 maç ilk beş), 1.1 ribaund, 0.6 asist, 0.2 top çalma ve 0.3 blok ortalaması ile sonlanmıştı. Ancak herşey playoff’larda başlayacaktı California’lı solak adına.

Detroit 3-1 gerideydi seride. Artık Carlisle için deneme yanılma maçıydı. Tayshaun’un görevi ise T-Mac’i durdurmak. Oldukça başarılı oluyordu bu konuda.Pistons ezip geçiyordu 31 sayı ile.Prince, serinin bu maçta 33 dakika sahada kalarak 15 sayı, 6 ribaund, 2 asist, 1 blok ve 1 top çalma ile sayı ve ribaund kariyer rekorunu kırıyordu. Serinin sonuçlanan maçlarında 28 dakika süre alıp 2 sayı, 3 ribaund, 2 asist, 1 blok performansı verebilmişti sadece. Michael Curry ve Prince takımın en önemli savunucuları olarak McGrady’i 19 sayıda tutmuşlar ve iki maçtır skor yapan Armstrong’a sayı şansı vermemişlerdi. Prince maçtan sonra ise gurur ve şaşkınlık yaşıyordu; “Oynayacağıma dair en ufak bir fikrim bile yoktu, benim için süpriz oldu” diyordu Prince.

McGrady ise oldukça bıkkın bir tavırla “Ne zaman beni savunan oyuncuyu geçsem bir başkası benim için orada bekliyordu. Müthiş bir strateji” diye dert yanıyordu.

Altıncı maç. Çoğu kişiye göre Magic’in kontra yumruklarını Pistons üzerine yönelteceği maç olarak görülüyordu. McGrady geri dönmüştü. Yeniden 37’yi buldu. Ancak muhteşem üçlü “bir görüşmemiz daha var” dercesine bir hücum performansı koydu ortaya. Billups 40, Hamilton 22 ve Ben Wallace 20. Geri dönüşün mimarı Prince ise 5 sayı ve 7 ribaund’la tamamlıyordu maçı. Beşinci maçta olduğu gibi, hatta serinin genelinde olduğu

40 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 41: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Orlandolu taraftarların ecel

teri dökmesi için Pistons galibiyeti yeterli olacaktı.Savunmada yeniden karalar bağlayan Pistons için serinin özeti T-Mac nereye double team oraya oluyor gibiydi

Motown Çocukları

13 - 19 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 41

Page 42: SlamDunk Dergi - Sayi 34

gibi kimse McGrady’nin skorlarına yaklaşamıyordu. Son iki maçın farklı kaybedilmesi ve serinin eşitlenmesi efsane bir son maçın yanında tabi mental olarak zorluyordu Magic oyuncularını. McGrady; “Görünüyor ki bizi biraz germeyi başardılar. Ancak bununla yüzleşip yedinci maçı yaşamalıyız. Herşeyi masaya yatırıp, tartışıp, nasıl bir üst seviyede oynarız bunu konuşmalıyız” diyordu. 40 sayı atan Billups’da “Şut atmalıyız. Son maçta yeniden agresif olmalıyız” diyerek aslın taraftara inceden mesajı veriyordu.

Ve efsaneler arasına zaten girmiş olan bir seride yaşanabilecek en güzel an yedinci maç. Pistons taraftarını arkasına alarak inanılmaz başlıyordu. 7 dakika geçerken 8-20 öndeydi. Topu McGrady’ye ulaştıramayan Magic, Giricek ve Gooden üzerinden sayılar bulmaya başladı. T-Mac ilk periyotta bir saha içi isabetiyle 4 sayı ve 2 asist yapabilmişti. İkinci periyot ise ilkinden farklı değildi yarının bitimine 4 dakika kala fark 12 sayıya kadar çıkınca Doc Rivers molayı aldı. Bir takım moladan nasıl kötü dönebilir ki Rivers’ın molaları David Blatt’ın molalarıyla kapışır. Moladan sonra farkın 15’e çıkması “çanlar kimin için çalıyor” sorusunun cevabıydı sanki. Yarı skoru 46-58 Pistons lehine. Arada Rivers bilemem belki Fatih Terim edasıyla “bu sizin son şansınız çıkın ne yapıyorsanız yapın” demiş olabilir mi? Bilemiyoruz ama eğer dediysede takımın bunu düz mantıkla anladığı aşikar fark azalmayı bırak bir sayı iki sayıda olsa açılıyordu. Periyot skoru 62-83 bitince Magic’te tüm takım “ulan o son maçta laubali davranmayacaktık.. Pehh..!” diye hayıflanıyordur sanırım. Pistons son 2 dakikaya kadar 20 sayının altında bırakmadı hiç maçı ve efsane bir geri dönüş ile hazırlanan pastanın çileğini koydu. Aslında kağıt üzerinde biraz daha ağır bassalarda böyle ezici bir üstünlük sağlamaları kendi güvenleri açısından oldukça yararlı olmuştur. T-Mac 21 sayıda kalıyordu. Pistons da ise Billups 37, Hamilton 22 ve kariyer rekorunun bir kez daha kıran Tayshaun Prince 20 sayı ile galibiyeti Palace’a getiriyordu. Billiups temkinliydi; “Gururlanmalıyız ama çok sevinemeyiz Philadelphia maçımız varken”

McGrady ise; “iyi takım kazandı. Ben bir insanım. Her gece mükemmel oynamamı bekleyemezsiniz. Daha iyi olacağız, daha güçlü döneceğiz. Şimdi kızımla vakit geçireceğim ve daha sonrasında önümüzdeki sezonun çalışmalarına başlayacağım” diyerek takım arkadaşlarına dokundurmayı unutmuyordu arada.

Detroit 1990’da Bulls’a karşı oynadığı yedinci maçtan sonra ilk kez bir yedinci maç oynuyordu. Ancak böylesi değil tabi. Orlando evine dönerken, Pistons bu galibiyetin sonra Phliadelphia’yı konferans yarı finalinde 4-2 ile geçiyor finalde ise tarihinin en iyisi Kidd’li, Kenyon Martin’li Nets’e süpürülerek sezonu kapatıyordu. Ancak taraftarına Ron Artest olayına kadar yaşadıkları en büyük heyecan fırtınasını yaşatmış oluyorlardı. Sezon başında Carlisle’ın yarattığı bu sinerji ile Larry Brown’ın gelmesi ile şampiyonluğa kadar uzanan bir sezon geçirecekler.

Motown Çocukları

Detroit 1990’da Bulls’a karşı

oynadığı yedinci maçtan sonra ilk kez bir yedinci maç oynuyordu. Ancak böylesi değil tabi

42 / SLAMDUNK / 13 - 19 MAYIS 2013

Page 43: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Motown Çocukları

Page 44: SlamDunk Dergi - Sayi 34

Yedİ Yazar, Yedİ aYrı üslup

50 başYapıt daHa