Simültane tercümanın dünyası: Çeviriyorum öyleyse iletişim var

1
Çevirmen yahut tercüman, ileti şmek isteyen fakat birbirleriyle aynı dili konuşmayan insanlar arasında gerçekleşen ileti şimin ortamıdır. Bazen büyülü bir i ş gibi gelir insana yaptıkları. Hele de simültane çevirinin gerçekleşti ği bir toplantıda. Kulaklarında kulaklık, önlerinde mikrofon olan iki insan iki farklı dilde konuşurlar fakat gayet iyi anlaşabilirler. Sizin “Nasılsınız?” demenizle onun “Fine thanks, and you?” demesi arasında bir fark yoktur çünkü. Aslında salonun arka taraflarında bir yerlerde, bir kutuda oturan iki insan, sizin “Nasılsınız?”ı “How are you?”ya, onun Fine thanks, and you?”sunu “İ yiyim, ya siz nasılsınız?”a duyduğu anda çevirmektedir. Üstelik konuşmalar her zaman bu kadar gündelik olmayabilir. Taraflardan biri jeolojik katmanların arasında sıkı şş gaz kütlelerinin moleküler bileşimindeki yüzde sıfır nokta yedi yüz on üçlük falanca elementin basınç karşısında geçirdi ği transformasyonlardan bahsederken yek di ğeri bu gazın istihsali hususunda Avrupa Birli ği müktesebatıyla Filipinler mevzuatındaki bilmem hangi madde arasındaki çeli şkilerin tahkim çerçevesinde nasıl karara bağlanabileceğinden bahsediyor olabilir! Küçülen dünyada büyüyen ileti şim Çünkü çevirmenler olarak, ağzınızdan çıkanı başka kulaklar duysun istiyoruz. Bunun için, sadece tercüme yapmıyoruz. şüncelerinize tercüman oluyoruz. Dünya her gün küçülüyormuş, öyle diyorlar. Dünya küçüldükçe dünya üzerindeki 6800 dili konuşan insanlar birbirlerine yaklaşıyor. Bir insanın tüm bu dilleri konuşamayacağını biliyoruz. Türkçe, İ ngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, İ spanyolca, İ talyanca, Portekizce, Arapça, Çince, Japonca gibi 100 milyonlarca ki şinin konuştuğu büyük dillerin bile hepsinin tek bir ki şi tarafından bilinmesi neredeyse olanaksız. İşte bu yüzden, yaşlı küresel köyümüz bir süre daha biz tercüman evlatlarına ihtiyaç duyacak. Bir konferans salonunda size çay, kahve ve kurabiye servisi yapanlar gibi biz de hizmet sektöründe çalı şıyoruz. Biz de i şimizi iyi yapmaya, “iyi çeviri” yapmaya uğraşan sizler gibi çalı şanlarız. İ yi çeviri, doğru çeviridir. Ne ekleyen ne eksilten çeviridir. Hem konuşanın sözüne sadık, hem konuştuğumuz dilin esaslarına sadık çeviridir. İ yi çeviri, güzel çeviridir. Eveleyip gevelemeyen, dinleyenin içindeki dinleme zevkini öldürüp yerine sıkıntı doldurmayan çeviridir. Siz bakmayın “Çeviri kadın gibidir: Güzeli sadık olmaz, sadı ğı güzel ,” diyenlere. Elbette çevirdiklerimizde eksikler var. Hiçbir ileti şim kayıpsız olmaz. Siz patronunuzla ya da kocanızla mükemmelen ileti şiyor musunuz ki arada dil engeli olan bir insanla da mükemmel ileti şesiniz. Ama yine de dünyanın her yerinde yüz binlerce (yazılı metinleri de dahil edersek, milyonlarca, milyarlarca) insan her gün birbirlerini çevirmenler aracılı ğıyla anlıyorlar. Sözlü çeviriler ana hatlarıyla üç alanda gerçekleşir: 1. Simültane çeviri . Kimileri “eşzamanlı” ya da “andaş” kavramlarını tercih etse de biz buna kendi aramızda Simül ” deriz. Konuşmacının ağzından çıkan kaynak dildeki söz teknik bir sistem aracılı ğıyla kulaklarımıza eri şir ve ağızlarımızdan hedef dilde çıkar. Bir ucundan et girip öbür ucundan sosis çıkan fabrikaların biraz daha karmaşı ğını şünün! Bizim beyinlerden oluşmuş makinelerimize cümleler İ ngilizce girer Türkçe çıkar; Türkçe girer Fransızca çıkar vb. 2. Ardıl çeviri. Biz buna kendi aramızda “konsek” deriz. İ ngilizce ardıl anlamına gelen “consecutive” sözcüğünün kısaltmasıdır. Konuşmacının sözü bittikten sonra sahneyi biz alırız ve onun cümlelerini ya da bütün konuşmasını başka bir dilde yeniden dillendiririz. 3. Fısıltı çeviri. İ ngilizcesi “whisper”dır ve tercüman jargonunda da (buna Rusça ya da Fransızca tercümanlar da dahildir genellikle İ ngilizcesi kullanılır. Teknik sistemin olmadı ğı bir simültane çeviri gibidir. Konuşulan sözleri dinleyicinin kulaklarına çevirerek fısıldarız. Çoğu zaman aynı toplantıda ardıl çeviri ile birlikte kullanılır. Örneğin 10 Türk 2 yabancı konuğun olduğu bir toplantıda, Türkçe konuşmaları fısıltıyla iki yabancı konuğa aktarırken, onların sözlerini de 10 Türkçe konuşan konuğa ardıl olarak çeviririz. Çünkü 10 ki şinin kulağına birden fısıldamamız zordur! Bu bilgilerin ı şı ğında, bir daha bir konferans salonunda simültane çeviri kabini görürseniz, içerideki çevirmenlere fındık, fıstık, şekerleme atmayacağınızı umuyoruz. Gerçi aslında bu hiç de fena fikir olmayabilir, zira bir çevirmenin bir çeviri gününde bir maraton koşucusu kadar şeker tüketti ği söylenir. Yalnız ben ki şisel olarak çikolatayı tercih ederim, söyleyeyim. Bitter olursa sevinirim! 18 ARALIK 2011 PAZAR [email protected] BARIş YILDIRIM SiMÜLTANE TERCÜMANIN DÜNYASI öyleyse ileti ş im var ÇEV i R i YORUM İletişim, der orta malı bilgi, bir mesajın bir vericiden bir alıcıya bir ortam üzerinden gönderilmesidir. İletişimin ortamı önemlidir, inanmayan sevdiğine aşkını bir alışveriş merkezinin kalabalık yemek mekânında ilan etsin bir de her sesin uhrevi bir tonla yankılandığı bir vadi yamacında. Farkı hemen hissedeceksiniz! Peki nedir konferans çevirmeni olmak? Bunlar nasıl insanlardır? Bu nasıl bir iştir? Bu konuda ilk söyleyebileceğim şey, çevirmenliğin bazılarının sandığı kadar kolay, bazılarının sandığı kadar da zor olmadığıdır. Dünyadaki her iş gibi bunu da iki kulaklı, bir burunlu insanlar yapar. (Ben hiç görmedim üç kulaklı bir tercüman!) Dünyadaki çoğu işi yapan insanlar gibi bu işi yapanlar da üstün zekâlı ve/veya yetenekli insanlar değildirler. Ama dünyadaki bazı işleri yapan insanlara göre (ama mesela bir maden işçisine ya da market kasiyerine göre değil) çok daha fazla çalışmaları gerekir. Tahminlere göre şu anda ülkemizde 100 ila 200 insan bu işten hayatını kazanmaktadır. Çalışma alanları dildir. Hem de öncelikle yabancı dil değil, kendi dilleri. Çocukluğundan beridir iki dilli (bilingüal) yetişmiş az sayıda insandan biri değilseniz, mesela, “Bizim çocuk anadili gibi Fransızca konuşuyor,” sözü mübalağa sanatına verilmiş bir örnekten başka bir şey olamaz. İki dilli yetişmeyen hiç kimse çocukluğundan beridir içinde yetiştiği, her şivesini anlayabildiği, kelimeler yarım yamalak telaffuz edildiğinde bile anlamı mükemmelen kavradığı anadili kadar bilemez bir başka dili. Aslına bakılırsa, iki dilli yetişenlerin çevirmen olması çok daha zordur, zira onlar bu dilleri birbirleriyle ilişkileri içinde öğrenmemişlerdir. Homo-tercumanus denilen bu tür, gün ışığının olduğu saatlerin çoğunu “kabin” denilen 3-4 metrekarelik kulübelerde geçirir. Temel besinleri sudur. Neredeyse su kadar da kahve ve çay tüketirler. Göçebe bir türdür. Havaalanları ve otoyollar, konferans salonlarından sonra en çok görüldükleri yerlerdendir. Geceleri çoğunlukla otel otel gezerler. Toplantı hangi kentteyse o kentteki bir otelde sabahlarlar. Yani çevirmen olmak hem meşakkatli hem eğlenceli bir iştir. Üstelik insanlar arası iletişimi sağlamış olmanın verdiği haz da cabası. KONFERANS ÇEVi RMENi OLMAK

description

18 Aralık 2011'de (Bursa) Olay Pazar gazetesinde yayımlanan yazım

Transcript of Simültane tercümanın dünyası: Çeviriyorum öyleyse iletişim var

Page 1: Simültane tercümanın dünyası: Çeviriyorum öyleyse iletişim var

Çevirmen yahut tercüman, iletişmekisteyen fakat birbirleriyle aynı dili

konuşmayan insanlar arasındagerçekleşen iletişimin ortamıdır. Bazenbüyülü bir iş gibi gelir insana yaptıkları.Hele de simültane çevirinin gerçekleştiğibir toplantıda. Kulaklarında kulaklık,önlerinde mikrofon olan iki insan iki farklıdilde konuşurlar fakat gayet iyianlaşabilirler. Sizin “Nasılsınız?” demenizleonun “Fine thanks, and you?” demesiarasında bir fark yoktur çünkü.

Aslında salonun arka taraflarında biryerlerde, bir kutuda oturan iki insan, sizin“Nasılsınız?”ı “How are you?”ya, onun“Fine thanks, and you?”sunu “İyiyim, ya siznasılsınız?”a duyduğu anda çevirmektedir.Üstelik konuşmalar her zaman bu kadargündelik olmayabilir. Taraflardan birijeolojik katmanların arasında sıkışmış gazkütlelerinin moleküler bileşimindeki yüzdesıfır nokta yedi yüz on üçlük falancaelementin basınç karşısında geçirdiğitransformasyonlardan bahsederken yekdiğeri bu gazın istihsali hususunda AvrupaBirliği müktesebatıyla Filipinlermevzuatındaki bilmem hangi maddearasındaki çelişkilerin tahkim çerçevesindenasıl karara bağlanabileceğindenbahsediyor olabilir!

Küçülen dünyada büyüyen iletişimÇünkü çevirmenler olarak, ağzınızdan

çıkanı başka kulaklar duysun istiyoruz.Bunun için, sadece tercüme yapmıyoruz.Düşüncelerinize tercüman oluyoruz.

Dünya her gün küçülüyormuş, öylediyorlar. Dünya küçüldükçe dünyaüzerindeki 6800 dili konuşan insanlarbirbirlerine yaklaşıyor.

Bir insanın tüm bu dillerikonuşamayacağını biliyoruz. Türkçe,İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça,İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Arapça,Çince, Japonca gibi 100 milyonlarca kişininkonuştuğu büyük dillerin bile hepsinin tekbir kişi tarafından bilinmesi neredeyseolanaksız. İşte bu yüzden, yaşlı küreselköyümüz bir süre daha biz tercümanevlatlarına ihtiyaç duyacak.

Bir konferans salonunda size çay, kahveve kurabiye servisi yapanlar gibi biz dehizmet sektöründe çalışıyoruz. Biz deişimizi iyi yapmaya, “iyi çeviri” yapmayauğraşan sizler gibi çalışanlarız.

İyi çeviri, doğru çeviridir. Ne ekleyen neeksilten çeviridir. Hem konuşanın sözünesadık, hem konuştuğumuz dilin esaslarınasadık çeviridir.

İyi çeviri, güzel çeviridir. Eveleyip

gevelemeyen, dinleyenin içindeki dinlemezevkini öldürüp yerine sıkıntıdoldurmayan çeviridir.

Siz bakmayın “Çeviri kadın gibidir:Güzeli sadık olmaz, sadığı güzel,” diyenlere.Elbette çevirdiklerimizde eksikler var.Hiçbir iletişim kayıpsız olmaz. Sizpatronunuzla ya da kocanızlamükemmelen iletişiyor musunuz ki aradadil engeli olan bir insanla da mükemmeliletişesiniz. Ama yine de dünyanın heryerinde yüz binlerce (yazılı metinleri dedahil edersek, milyonlarca, milyarlarca)insan her gün birbirlerini çevirmenleraracılığıyla anlıyorlar.

Sözlü çeviriler ana hatlarıyla üç alandagerçekleşir:

1. Simültane çeviri. Kimileri“eşzamanlı” ya da “andaş” kavramlarınıtercih etse de biz buna kendi aramızda“Simül” deriz. Konuşmacının ağzındançıkan kaynak dildeki söz teknik bir sistemaracılığıyla kulaklarımıza erişir veağızlarımızdan hedef dilde çıkar. Birucundan et girip öbür ucundan sosis çıkan

fabrikaların biraz daha karmaşığınıdüşünün! Bizim beyinlerden oluşmuşmakinelerimize cümleler İngilizce girerTürkçe çıkar; Türkçe girer Fransızca çıkarvb.

2. Ardıl çeviri. Biz buna kendiaramızda “konsek” deriz. İngilizce ardılanlamına gelen “consecutive” sözcüğününkısaltmasıdır. Konuşmacının sözü bittiktensonra sahneyi biz alırız ve onuncümlelerini ya da bütün konuşmasınıbaşka bir dilde yeniden dillendiririz.

3. Fısıltı çeviri. İngilizcesi “whisper”dırve tercüman jargonunda da (buna Rusçaya da Fransızca tercümanlar da dahildirgenellikle İngilizcesi kullanılır. Tekniksistemin olmadığı bir simültane çevirigibidir. Konuşulan sözleri dinleyicininkulaklarına çevirerek fısıldarız. Çoğuzaman aynı toplantıda ardıl çeviri ilebirlikte kullanılır. Örneğin 10 Türk 2yabancı konuğun olduğu bir toplantıda,Türkçe konuşmaları fısıltıyla iki yabancıkonuğa aktarırken, onların sözlerini de 10Türkçe konuşan konuğa ardıl olarakçeviririz. Çünkü 10 kişinin kulağına birdenfısıldamamız zordur!

Bu bilgilerin ışığında, bir daha birkonferans salonunda simültane çevirikabini görürseniz, içerideki çevirmenlerefındık, fıstık, şekerleme atmayacağınızıumuyoruz. Gerçi aslında bu hiç de fenafikir olmayabilir, zira bir çevirmenin birçeviri gününde bir maraton koşucusukadar şeker tükettiği söylenir. Yalnız benkişisel olarak çikolatayı tercih ederim,söyleyeyim. Bitter olursa sevinirim!

10 ! 18 ARALIK 2011 PAZAR

ıvır zıvır

[email protected]

BARIşYILDIRIM

[email protected]

ÖZER KUTLU

SiMÜLTANETERCÜMANIN DÜNYASI

öyleyse iletişim var ÇEViRiYORUM İletişim, der orta malı bilgi, bir mesajın bir vericiden bir alıcıya bir ortam üzerinden gönderilmesidir. İletişimin ortamı önemlidir, inanmayan sevdiğine aşkını bir alışveriş merkezinin kalabalık yemek mekânındailan etsin bir de her sesin uhrevi bir tonla yankılandığı bir vadi yamacında. Farkı hemen hissedeceksiniz!

dükkânıGitar çalan tişört

IPad için ICade

Kartopu yap-at

Yolda yürürken ya da pikniğe gittiğinizde canınızsıkıldığında hem biraz müzik alıştırması yapmak

hem de etrafınızdakileri eğlendirmek istiyorsanız bu ürüntam size göre. Gitar çalan tişört temel olarak bir gitarınçıkarabildiği sesleri çıkarabiliyor. Önemli olanparmaklarınızı doğru yere yerleştirip gitarın telinevurmak. Belinize takabileceğiniz mini hoparlör iseperformansınızı herkesin dinleyebilmesi için…

70’li yıllarda doğanlarınokul harçlıklarını

yatırdığı yerlerin başındaoyun salonları, ya da dahabilinen adıyla atari salonlarıyer alırdı. O günlerinoyunlarına ve oyunmakinelerine özlem duyanlaraise güzel bir haberimiz var.ICade firmasının ürettiği buaparata IPad’inizi takarak, oeski “Arcade” oyunlarınostaljik bir tatlaoynayabilirsiniz.

Kartopu savaşlarında en can sıkıcısı cephanenizin çabucaktükenmesi ve sizden daha hızlı kartopu yapabilen

rakibinizin soğuk bombalarına hedef olmaktır. Bu otomatikkartopu yapma ve atma makinesi ile kışın karşınızda rakipbulamayacaksınız. Dondurma kaşığına benzeyen ancak çapıdaha büyük olan bölüm karı alıp top şekline getirmeye yarıyor.Uzun ve kavisli olan kısım ise çok fazla kol gücü harcamadanmermi kartoplarınızı fırlatmanız için tasarlanmış.

Peki nedir konferans çevirmeni olmak?Bunlar nasıl insanlardır? Bu nasıl bir iştir?

Bu konuda ilk söyleyebileceğim şey,çevirmenliğin bazılarının sandığı kadar kolay,bazılarının sandığı kadar da zor olmadığıdır.Dünyadaki her iş gibi bunu da iki kulaklı, birburunlu insanlar yapar. (Ben hiç görmedim üçkulaklı bir tercüman!) Dünyadaki çoğu işiyapan insanlar gibi bu işi yapanlar da üstünzekâlı ve/veya yetenekli insanlar değildirler.Ama dünyadaki bazı işleri yapan insanlaragöre (ama mesela bir maden işçisine ya damarket kasiyerine göre değil) çok daha fazlaçalışmaları gerekir. Tahminlere göre şu andaülkemizde 100 ila 200 insan bu işten hayatınıkazanmaktadır.

Çalışma alanları dildir. Hem de öncelikleyabancı dil değil, kendi dilleri. Çocukluğundanberidir iki dilli (bilingüal) yetişmiş az sayıdainsandan biri değilseniz, mesela, “Bizimçocuk anadili gibi Fransızca konuşuyor,” sözümübalağa sanatına verilmiş bir örnekten

başka bir şey olamaz. İki dilli yetişmeyen hiçkimse çocukluğundan beridir içinde yetiştiği,her şivesini anlayabildiği, kelimeler yarımyamalak telaffuz edildiğinde bile anlamımükemmelen kavradığı anadili kadar bilemezbir başka dili. Aslına bakılırsa, iki dilliyetişenlerin çevirmen olması çok daha zordur,zira onlar bu dilleri birbirleriyle ilişkileri içindeöğrenmemişlerdir.

Homo-tercumanus denilen bu tür, günışığının olduğu saatlerin çoğunu “kabin”denilen 3-4 metrekarelik kulübelerde geçirir.Temel besinleri sudur. Neredeyse su kadar dakahve ve çay tüketirler. Göçebe bir türdür.Havaalanları ve otoyollar, konferanssalonlarından sonra en çok görüldükleriyerlerdendir. Geceleri çoğunlukla otel otelgezerler. Toplantı hangi kentteyse o kentteki birotelde sabahlarlar.

Yani çevirmen olmak hem meşakkatli hemeğlenceli bir iştir. Üstelik insanlar arası iletişimisağlamış olmanın verdiği haz da cabası.

KONFERANS ÇEViRMENi OLMAK

PAZAR

Adet kanamaları sırasında ağrı duyulmasıdismenore (ağrılı adet) adı verilir. Adet

sancıları kadınların doktora başvuru sebepleriarasında ilk sıralarda bulunmaktadır. Adetgören kadınların yarıdan fazlası her ay 1-2 günadet döneminde hafif ağrı duyar. Dismenoredurumunda ağrı günlük işlerinizi yapmanızıengelleyecek şiddette olur. Adet sancısı yanındaşiddetli bel ağrısı, bulantı, kusma, ishal, başağrısı, halsizlik gibi yakınmalarınız olabilir.

Adet sancısının iki çeşidi vardır ; Birinci tip ( Primer ) adet sancısı: Burada

genital organlarda başka bir anormallik yoktur.Ağrı normal adet periyodundan kaynaklanır. Butip ağrıda kanama sırasında rahimin kaslarınınşiddetli kasılmasına neden olan prostoglandinadı verilen maddeler sorumlu tutulmaktadır.Bu çeşit ağrılar ergenlikte adet kanamalarıbaşladıktan 1-2 yıl sonra ortaya çıkar.Kanamadan 1 günönce başlar,kanamanın 3. veya4. günü geriler.Genellikle ileriyaşlarda doğumyaptıktan sonraortadan kalkar. İkinci tip

(Sekonder ) adetsancısı: Bu tip adetsancısında genelliklealtta başka biranormallik yatar. Daha ileri yaşlarda ortayaçıkar. Kramplar ve ağrılar daha uzun sürer.Adet kanamasından hemen önce başlar vekanama süresince hatta kanamadan sonra dadevam eder. En sık rastlanılan sebepleri:

Çikolata kistleri: Rahim içini döşeyentabakanın rahim dışında da bulunmasıdurumudur. Hormonal değişimler ile budokunun olduğu bölgelerde kanama odaklarıolur, şiddetli ağrılar ortaya çıkar.

Rahim urları (Myomlar): Rahim duvarınıoluşturan kasların iyi huylu tümörleridir.Şiddetli kanama ve ağrılara neden olabilirler.

Adet sancısı nedeniyle doktora gittiğinizdegenellikle doktorunuz yakınmalarınızı dinleyip,basit bir jinekolojik muayene sonucunda tanıkoyabilir. Ayrıca şu testler de istenebilir:

Pap smear

Bazı kan ve idrar analizleri Ultrason Laparoskopi; Burada anestezi altında özel

optik aletler ile göbek deliğinden girilerek karınboşluğu direkt olarak incelenebilir.

sağlıkAğrılı âdet görme

DİSMENORE

Tedavi: Adet sancısının belirli bir nedenibulunursa tedavi bu nedene odaklanır.Ancak genellikle bir neden bulanamaz, budurumda tedavi ağrının giderilmesineyönelik olur.

AğRI KESiCi iLAÇLAR: Non-steroid anti-inflamatuar adı verilen bazı ilaçlarprostoglandin salgısını azaltarakkrampları azaltabilirler. Genellikle ağrınınbaşlaması ile ilaçlar başlanır ve 2-3 günkullanılabilir. DOğUM KONTROL HAPLARI:

Yumurtlamanın baskılanması ile adetsancısında belirgin bir azalma olur. Rahimiçi tabaka incelir , böylece bu tabakadandaha az prostoglandin maddesi salgılanır.Bu daha az kanama , daha az kasılma vedaha az ağrı anlamına gelir. CERRAHi: Adet sancısına yol açanurların veya çikolata kistlerinin

çıkarılmasına yönelik cerrahi işlemleryapılabilir.

Diğer tedaviler:Magnezyum ve kalsiyumdan zenginbeslenme MasajAkupunktur EgzersizSICAK UYGULANMASI; Karın alt kısmınasıcak uygulanması, ılık banyo veya ısıtıcıpetler yararlı olabilir. UYKU: Düzenli ve yeterli uyku desteksağlayacaktır. GEVşEME TEDAViLERi: Meditasyonveya yoga ağrılar ile başa çıkmanızıkolaylaştırır.

Adet sancıları başka hastalıklar işle karışabilir.Bu nedenle öncelikle doktorunuzla görüşünüz.Doktorunuzun önerilerini dikkate alınız.

OLAY PAZAR 18 ARALIK_Mizanpaj 1 16.12.2011 17:29 Page 10