SERUM VE PERİTON SIVISINDAKİ SİTOKİN SEVİYELERİNİN ...Kan CA-125 seviyesinin hasta ve kontrol...
Transcript of SERUM VE PERİTON SIVISINDAKİ SİTOKİN SEVİYELERİNİN ...Kan CA-125 seviyesinin hasta ve kontrol...
T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI
SERUM VE PERİTON SIVISINDAKİ SİTOKİN
SEVİYELERİNİN ENDOMETRİOZİS TANISINDAKİ
YERİ
DR. EBRU ÜNAL
UZMANLIK TEZİ
TEZ DANIŞMANI
PROF. DR. İSMET KÖKER
Araştırma Fonu Proje No: TF2006LTP15
ADANA-2008
II
TEŞEKKÜR
Uzmanlık tezimin hazırlanması aşamasında her türlü destek ve yardımlarından
dolayı değerli hocam Prof. Dr. İsmet Köker’e minnet ve şükranlarımı arz ederim.
Tezimin hazırlanması sırasındaki yardımlarından dolayı değerli hocam Yard. Doç. Dr.
Levent Toksöz’e ve Balcalı Hastanesi Biyokimya Laboratuarı çalışanlarına teşekkür
ederim.
İhtisas eğitimim süresince ve tezimin hazırlanması esnasında bana gösterdiği
sabır ve destekten dolayı sevgili anneme ve sevgili eşime, canım oğluma teşekkür
ederim.
III
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR II İÇİNDEKİLER III TABLO LİSTESİ V ŞEKİL LİSTESİ VI KISALTMA LİSTESİ VII ÖZET ve ANAHTAR SÖZCÜKLER VIII ABSTARCT-KEYWORDS IX 1. GİRİŞ 1 2. GENEL BİLGİLER 3 2.1 ENDOMETRİOZİS 3 2.1.1. Tanım 3 2.1.2. Epidemiyoloji 4 2.1.3. Patoloji 5 2.1.3.1. Makroskopik Görünüş 5 2.1.3.2. Mikroskopik Görünüş 7 2.1.4. Semptom 8 2.1.5. Teşhis 10 2.1.5. Sınıflandırma 11 2.1.7. Tedavi 12 2.1.7.1. Medikal Tedavi 12 2.1.7.2. Cerrahi Tedavi 13 2.1.7.2.1. Ablatif Cerrahi Tedavi 13 2.1.7.2.2. Cerrahi Olarak Endometriozisis Lezyonunun Çıkarılması 13 2.2. ENDOMETRİOTİK DOKUNUN PARAKRİN DÜZENLENMESİ 14 2.2.1. Endometrioziste İmmunolojik Faktörler 14 2.2.2. Periton Sıvısı 15 2.2.3. Sitokin 15 2.2.3.1. İnterlökin-1β 16 2.2.3.2. İnterlökin-6 17 2.2.3.3. İnterlökin-8 17 2.2.3.4. İnterlökin-11 18 2.2.3.5. İnterlökin-18 19 2.2.3.6. Leptin 19 2.2.3.7. Pregnancy-Assosiated Plasma Protein A 21 2.2.3.8. Tumor Necrosis Factors 21 2.2.3.9. CA-125 22 3. GEREÇ ve YÖNTEM 23 3.1. Hasta Seçimi 23 3.2. Sitokin Düzeyleri Ölçümü 23 3.3. İstatistiksel Analizler 24 4. BULGULAR 25
4.1. CA-125 Seviyelerinin Karşılaştırılması 26 4.2. İL-6 Seviyelerinin Karşılaştırılması 28 4.3. TNF-α Seviyelerinin Karşılaştırılması 29 4.4. İL-1 Seviyelerinin Karşılaştırılması 29 4.5. İL-11 Seviyelerinin Karşılaştırılması 29
IV
4.6. İL-18 Seviyelerinin Karşılaştırılması 29 4.7. PAPP-A seviyelerinin karşılaştırılması 31 4.8. Leptin seviyesinin karşılaştırılması 32 4.9. İL-8 Seviyelerinin Karşılaştırılması 33
5. TARTIŞMA 35 6. SONUÇ ve ÖNERİLER 40 7. KAYNAKLAR 42 8. ÖZGEÇMİŞ 51
V
TABLO LİSTESİ
Tablo no Sayfa no Tablo 1. Suçlanan mediatörler ve infertilitenin oluşum mekanizması 9 Tablo 2. Klinik bulgular 10 Tablo 3. Endometriozis evresine göre olguların dağılımı 25 Tablo 4. Demografik özelliklerine göre olguların dağılımı 25 Tablo 5. Şikayetlerine göre olguların dağılımı 26 Tablo 6. Sitokinlerin kan serum ve periton sıvısındaki seviyeleri 34
VI
ŞEKİL LİSTESİ
Şekil no Sayfa no
Şekil 1. Pudra kahverengisi lezyon 5 Şekil 2. Şeffaf bül 6 Şekil 3. Endometrial polipoid implantlar 6 Şekil 4. Çukulata kisti 7 Şekil 5. Endometriozisin histomorfolojik görünümü 7 Şekil 6. Kan CA-125 seviyesinin hasta ve kontrol grubundaki karşılaştırılması 27 Şekil 7. Kan CA-125 seviyesi ve fertilite arasındaki ilişki 28 Şekil 8. İL-18 periton seviyesi ile disparoni arasındaki ilişki 30 Şekil 9. PAPP-A kan seviyesinin gruplar arasındaki karşılaştırılması 31 Şekil10.Periton sıvısı leptin seviyesi bakımından hasta ve kontrol grubu arasındaki fark 32 Şekil 11. Pelvik Ağrı ve periton sıvısı İL- 8 arasındaki ilişki 33
VII
KISALTMA LİSTESİ
ACTH: Adrenocorticotropic hormone ASEM: Amerikan Üreme Sağlığı Birliği BMI: Body Mass Index CSF: Colony Stimulating Factor CT: Computer Tomography CRH: Corticotropin-releasing Hormone CTNF: Ciliary Neurotrophic Factor CT-1: Cardiotrophin 1 CA-125: Cancer Antigen 125 ELİSA:Enzyme-linked Immunosorbent Assay FSH: Follicle-stimulating Hormone FasL: Fas Ligand GnRH: Gonadotropin-releasing Hormone ICAM-1: Hücre İçi Adezyon Molekülü-1 Ig: İmmünglobülin İFN: İnterferon İL: İnterlökin LAF: Lenfosit aktive edici faktör LİF: Lymphocyte Inhibitor Factor LH: Luteinizing Hormone kD: Kilo Dalton MDGF: Monocyte Derived Growth Factor MR: Magnetic resonans mRNA: massenger Ribonucleic Acid NK Hücresi: Natural Killer Hücresi OSM:Oncostatin M PAPP-A: Pregnancy assosiated plasma protein A R-AFS: Revised-American Feritility Society TNF: Tumor Necrosis Factor sICAM-1: Çözünebilen Hücre İçi Adezyon Molekülü-1
VIII
ÖZET
Serum ve Periton Sıvısındaki Sitokin Seviyelerinin Endometriozis Tanısındaki Yeri
Amaç:
Endometriozisi olan hastaların periton sıvısı ve serumlarında İnterlökin-1, 6, 8, 11, 18, TNF-α, PAPP-A, Leptin ve CA-125 seviyelerini değerlendirerek hastalığın klinik tanısını sağlayacak non-invazif ve pratik testin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem:
Etik Kurul onayı alındıktan sonra, Haziran 2005- Aralık 2007 tarihleri arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalına başvuran ve laparoskopi yapılan hastalar çalışmaya alındı. Bu çalışmada endometriozisi olan 15 olgu hasta grubuna, endometriozisi olmayan olgulardan 22’si ise kontrol grubu olarak belirlendi. Laparoskopi sırasında hasta ve kontrol grubundan alınan periton sıvısı ve kan örnekleri Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi biyokimya laboratuarında İnterlökin-1, 6, 8, 11, 18, TNF-α, PAPP-A, Leptin ve CA-125 seviyeleri ölçüldü. Bulgular:
Hastaların medyan yaşı 30 (min-maks: 20-44), medyan BMI 25 (min-maks: 20-31) idi. Yapılan istatistiksel testler sonucunda endometriozisi olan hastaların serum CA-125 seviyesi anlamlı olarak yüksek bulundu (p=0,03). Disparonisi olan kişilerin periton sıvısı İnterlökin-18 seviyesi düşük bulundu (p=0,029). Hasta grubunun periton sıvısı leptin seviyesi kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde düşüktü (p=0,007). Sonuç:
Endometriozisin etiyopatogenezinde birçok sitokin sorumlu tutulmaktadır. Periton sıvısı leptin seviyesi ileri evre endometrioziste azalmıştır. Kan CA-125 seviyesi endometriozis tanısı ve takibinde kullanılabilecek bir testtir. Yapılan çalışmada literatür ile uyumlu sonuçlar bulunmuştur. Anahtar Kelimer: Endometriozis, Sitokin, Pertion Sıvısı, Serum, Laparoskopi.
IX
ABSTRACT
Serum and Pritoneal Liquid Cytokines Levels of Patients for the Diagnosis of Endometriosis
Objective:
The aim of our study was to develop a practical non-invasive test for the diagnosis of endometriosis by evaluating the peritoneal liquid and serum levels of Interleukin-1, 6, 8, 11, 18, TNF-α, PAPP-A, Leptin and CA-125 among the patients with endometriosis. Material-Method:
After having the Cukuoruva University ethical commity approval, the study was held in Cukurova University Medical Faucilty Obstetrics and Gynecology Department between June 2005 and December 2007. 15 patients with endometriosis was our study group and 22 patients without endometriosis were our control group. During laparoscopy peritoneal liquid and peripheral blood sample were taken and Interleukin-1, 6, 8, 11, 18, TNF-α, PAPP-A, Leptin and CA-125 were measured in Cukurova University Balcalı Hospital Biochemistry Laboratory. Results:
Median age of the patients was 30 (min-max: 20-44) and median BMI of the patients was 25 (min-max: 20-31). Serum CA-125 levels of the patients with endometriosis were higher than the controls (p=0.03). Peritoneal liquid IL-18 levels of patients with dysparonia were lower than normals (p=0.029). Peritoneal liquid leptin levels of patients with endometriosis were lower than the controls (p=0.007). Conclusions:
Variable cytokines are tought to be responsible in the pathogenesis of endometriosis. Peritoneal liquid leptin level was lower in advanced endometriosis. Serum CA-125 level may be used in the diagnosis ond follow-up of endometriosis. The results of the study conducted were similar to the literature. Key Words: Endometriosis, Ctokines, Peritoneal Liquid, Serum, Laparoscopy.
1
1. GİRİŞ Endometriozis üreme çağındaki kadınların % 10’unu etkileyen östrojen bağımlı
benign jinekolojik bir hastalıktır. Endometriozis endometrial dokunun uterin kavitenin
dışından yer alması ile karakterizedir. Pelvik ağrı, dismenore ve infertilite gibi
semptomlara sebep olabilir. Genel kabul gören Sampson’nun retrograd menstruasyon
hipotezine göre periton boşluğuna ilerleyen menstrüel kan implante olup
endometriozise ilerleyen canlı endometrial hücreleri içermektedir.1 Sağlam fallop tüpü
olan kadınların % 75-95’inde retrograd menstrüasyon olmaktadır. Reflu olan
endometrial hücrelerin pelviste implante olup endometriozise ilerlemesinin neden
sadece bazı kadınlarda olduğu hala açıklık kazanmamıştır. Peritoneal sıvıdaki
çözünebilen faktörler ve hücre içeriği endometriozisin implatasyon ve ilerlemesinden
sorumlu tutulmuştur. Endometriozis ilişkili inflamatuar cevap, doku tamiri ve
neovaskularizasyon peritoneal sıvıdaki makrofaj ve sitokinlere bağlıdır.2 Sitokinler,
hücre çoğalması, aktivasyonu, motilitesi, adezyonu, kemotaksisi ve morfogenezinde rol
alan muhtelif proteinlerdir.
İnterlökinler (İL-1, İL-2, İL-6, İL-8) ve TNF-α’yı içeren birkaç sitokinin
endometriozisin patogenezi ile ilişkisi daha önce çalışılmıştır.3-7 İL-8 ve TNF-α’nın
endometrial hücrelerin adezyon ve çoğalmasını başlattıkları bilinmektedir.8-9
Endometriozisle ilişkili immünolojik değişiklikler lokal ve sistemik olabilir.
Sitokinler uyum içinde üretilir ve benzer yada aksi etki gösterebilirler. Sitokinler ile
endometriozisin ilişkisini rapor eden birçok çalışma araştırılan sitokon sayısına, periton
sıvısı veya serumda sitokin seviyesinin çalışılmasına veya hasta grubuna bağlı olarak
sınırlamalar içermektedir.
Endometriozisin tanısını koymak için altın standart laparoskopidir. Laparoskopi
invazif bir yöntem olmakla beraber periferik kan veya Douglastan kuldosentez ile
peritonel sıvı aspirasyonu yapılarak alınan örnekte endometriozis tanısı koyduracak
herhangi bir belirteç net olarak telaffuz edilememektedir.
Çalışma bu sınırlamaları aşmak amacıyla planlanmıştır. Endometriozisli olguların
periton sıvısı ve serum örneklerinde değişik özellikteki sitokinler araştırıldı.
Endometriozisi olan ve olmayan olguların periton sıvısı ve serumlarında İL-1, İL-6, İL-
8, İL-11, İL-18, CA-125, leptin, PAPP-A ve TNF-α seviyelerini karşılaştırarak
2
hastalığın tanısını koymadaki yeri ve bu sitokinlerin dismenore, disparoni, pelvik ağrı
ve primer infertilite ile ilişkisi araştırıldı.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. ENDOMETRİOZİS
2.1.1. Tanım
Endometriozis, endometrial bez ve stromanın uterus kavitesi ve kas tabakası
dışında bulunmasıdır. Endometriozisin görüldüğü en sık bölge pelvis olmakla beraber
vücutta herhangi bir yerde endometrial adacıklar görülebilir.
Endometriozisin histogenezisini tanımlamak için birkaç teori ortaya atılmıştır.
I-Retrograd menstruasyon teorisi:
1920 yılında Dr. John Sampson tarafından ileri sürülmüştür. Menstrüel dokunun
fallop tüplerinden ilerleyerek pelvik organlara ekimini ve büyümesini izah eder.
Menstrüel kandaki endometriyumun tubalardan peritona kaçışını sağlayacak anatomik
bir defekt kadındaki endometriozisin gelişimini arttırır. Genital organda menstrüel
kanın dışarı atımını sağlayan yolda herhangi bir tıkanıklık olması bu genç kadınlarda
endometriozis oluşum insidansını arttırır.
II-İmplantasyon Teorisi:
Endometrial dokunun menstrüasyon sırasında fallop tüpünden geçerek batına
dökülmesi ve yerleşmesini savunur. Bu nedenle endometriozisin gelişimi periton
boşluğuna ulaşan doku miktarına, endometrial hücrelerin peritona yapışmasını sağlayan
faktörlere, veya kadının immün sisteminin menstrüel kanı yok edebilmesine bağlıdır.
III-Doğrudan transplantasyon teorisi:
Epizyotomi yerinde, sezaryen ve diğer cerrahi skarlarda endometriozis
oluşumunu izah etmektedir. Pelvis dışındaki dokularda endometriozis gelişimi
endometrial hücre veya dokuların lenfatik veya kan yoluyla yayılımı ile olabilir.
IV-Çölomik Metaplazi Teorisi:
Çölomik kavite (periton) farklılaşmamış hücreler ve endometrial dokuya
dönüşme potansiyeli olan hücreler içermektedir. Bu teori endometriumu da içeren
pelvik organların tamamının çölomik kaviteyi döşeyen hücrelerden köken aldığını
embriyolojik çalışmaların sonucuna dayanarak savunmaktadır.
4
V- İndüksiyon teorisi:
Çölomik metaplazi teorisinin daha genişletilmiş formudur ve peritona yayılan
endometrial debrinin farklılaşmamış periton hücrelerini aktive ederek metaplaziye gitmesini
sağlayan faktör salgıladığını ileri sürer. Periton hücrelerinin kendiliğinden ya da bir etken
yardımı ile metaplazi geliştirdiğini gösteren bir delil yoktur.
Diğer çalışmalar göstermiştir ki endometrial dokunun farklı bir yerde implante olduğunu
fark etmeyen immün yetmezlikte endometriozis görülmektedir. Doğal öldürücü hücre
aktivitesinde otolog endometriuma sitotoksisitenin azaldığını gösteren çalışmalar vardır.
Endometriozisli kadınların periton sıvılarında lökosit miktarının ve bu hücrelerden salınan
sitokin miktarının artması, endometriozisin başlaması ve ekilmiş ektopik dokuların büyümesine
sebep olabilir. İmmün sistem kesinleşmemiş olmakla beraber önemli bir ölçüde endometriozis
patogenezinde rol almaktadır .10
2.1.2. Epidemiyoloji
Endometriozisin genel populasyondaki kesin oranı bilinmemektedir. Endometriozis
jinekolojik sebeple opere edilen hastaların % 1'inde, sterilizasyon uygulanan hastaların %
6-43'ünde, pelvik ağrı nedeniyle laparoskopi yapılan hastaların % 12-32'sinde, infertilite
nedeniyle laparoskopi yapılan hastaların % 21- 48'inde görülür. Endometriozis kronik pelvik
ağrı ve dismenore nedeniyle laparoskopi olan genç kızların % 50'sinde tespit edilmektedir.
Yaş, ırk ve sosyoekonomik durumun endometriozis prevalansına olan etkisi hala
tartışmalıdır. Teşhiste ortalama yaş 25-35 arasındadır. Endometriozis nadiren postmenopozal
kadınlarda tespit edilir. Sosyoekonomik seviyesi yüksek olan kadınlarda endometriozisin daha
sık görülmesi bu kadınlarda gebeliği ertelediklerinden dolayı olduğu düşünülmektedir.
Sosyoekonomik düzeyi aynı olan siyah ve beyaz kadınlarda endometriozis riski aynıdır.
Endometriozise ailesel yatkınlık olabileceği ihtimali tartışılmaktadır. Bir kadında
endometriozis varsa birinci derece kadın akrabasında endometriozis olma ihtimali % 7'dir.10
5
2.1.3. Patoloji
Endometriozis en sık over, posterior kuldesak, uterus, fallop tüpü, sigmoid kolon,
appendiks ve round ligamanda izlenir. Daha az sıklıkla tutulum olabilen diğer bölgeler; vajina,
serviks ve rektovajinal septumdur. Bunlar posterior kuldesaka ekilen lezyonların invazyonu
sonucu oluşur. İnguinal kanal, abdominal veya perineal skarlarda, ureter, mesane, böbrek,
akciğer, karaciğer, diafram, vertebra ve ekstremitelerde de ender olarak görülebilir.
2.1.3.1. Makroskopik Görünüş
Endometriotik implantların değişik görünümleri vardır. Over ve periton yüzeyindeki
lezyonlar genellikle kırmızı makül veya nodül şeklinde, normal endometriyum dokusuna benzer
şekilde görülebilir. Bu implanların büyüklüğü birkaç milimetre ile bir kaç santimetre arasında
değişebilmektedir. Hemosiderin birikimi sarı, kahverengi, siyah renk değişikliğine sebep
olabilir (Şekil (pudra kahverengisi lezyon).
Pigmentsiz lezyonlar; periton üzerinde beyaz opasiteler, şeffaf bül (Şekil 2) veya pembe
polipoid implant (Şekil 3)11 şeklinde görülebilir. Etraf peritonda, dokuların retraksiyonu sonucu
skar ve periton cepleri oluşabilir.
6
Şekil 2- Şeffaf bül
Şekil 3- Endometrial polipoid implantlar
Endometriozis derin infiltratif hastalık şeklinde de görülebilir. Posterior
kuldesak, pelvik yan duvarlar, posterior broad ligaman ve overde tümöre benzeyen
kitlesel lezyonlar, invazyon ve yaygın fibrozis sonucu oluşabilir. Retroperitoneal alana
derin bir şekilde ilerleyebilir hatta üreteri de içine alabilir. Kuldesaktaki lezyonlar
rektovajinal septuma ilerleyebilir. Rektosigmoid kolon ve ince barsak bu alanlara
yapışabilir. Over yüzeyindeki endometriotik odak fibröz bir kapsül kaplı kan ve sıvı
içeren kist halini alabilir. Bu endometriotik kistler (endometrioma) birkaç milimetre ile
10 santimetreye kadar büyüyebilir. Menstrüasyon ile olan kanama kistin koyu kırmızı
veya mavimsi hemorajik renk değişikliğine sebep olur. Kan pigmentinin zamanla
azalması sonucu kalın, katran kıvamında içerik oluşur ve bu nedenle çukulata kisti de
denir (Şekil 4).11
7
Şekil 4- Çukulata kisti
Bazen, içerik sarı saman rengi veya şeffaf sıvıya dönüşebilir. Bu kistler ile
pelvik yan duvar veya fallop tüpü arasında ince veya yoğun fibroid adezyonlar sıklıkla
oluşur ve kistin görülmesini engelleyebilir.
2.1.3.2. Mikroskopik Görünüş
Endometriozis histomorfolojik olarak esas endometriyuma benzer.
Endometriyotik implantların dört ana komponenti endometriyal bez, endometriyal
stroma, fibrozis ve hemorajidir (Şekil 5).11
Şekil 5- Endometriozisin histomorfolojik görünümü
8
Her bir içeriğin bulunma oranı değişkendir ve lezyonun yaşına ve bulunduğu
yere bağlıdır. Örnek alınan lezyonlarda endometriyotik dokunun bulunabilmesi yeterli
doku örneğinin alınmasına ve örnekten sık kesit alınmasını gerektirir.
Ektopik implantlarda bulunan endometriyotik bezlerin düzgün şekil ve
büyüklüğü yoktur. Bezler mitotik figürler içeren normal siklik değişiklikler
gösterebildiği gibi estrojen ile yalancı çok katlı epitel oluşumu veya progesteron etkisi
ile vakuol ve intraluminal sekresyon yapabilir. Bezler endojen ve ekzojen östrojene
farklı tepkiler verebilir. Bu, steroid hormon reseptörünün fonksiyon ve içeriğindeki
farklılığını veya normal bez-stroma ilişkisinin bozulmasına bağlı olabilir. Bezler
tepkisel olduğunda, epitel incelir, ve menstrüasyon zamanında kanama olur.
Ötopik ve ektopik endometrial stroma dokusu benzerdir. İmplantlarda, normal
endometriyumda spiral arteriollere benzeyen küçük arterioller bulunur. İnterstisiyel
hemoraji ile birlikte kan ürünleri ve hemosiderin-laden makrofajları sık görülür.
Eskimiş endometriotik implantlarda fibrozis oluşabilir. Bu histolojik bulgu
sadece fibroblast çoğalması ve hemosiderin pigment depolanması olan endometrioma iç
çeperinde sıklıkla izlenir.
2.1.4. Semptom
Endometriozis hastalığının semptomu ve şiddeti hastalığın yaygınlığına,
bulunduğu organa ve menstrüasyon gününe göre değişir. Endometriozisli kadınların en
sık şikayeti pelvik ağrıdır, bu menstrüasyondan hemen önce artar ve adetin sonunda
azalır. Diğer semptomlar ise adet sancısı, disparoni, anormal uterin kanama ve
infertilitedir.
Endometriozis, kronik pelvik ağrısı olan hastaların üçte birinde görülür. Ağrı
kramp tarzında, künt veya keskin olarak tarif edilir ve menstrüasyon döneminde artar.
Ağrı tek yada iki taraflı olabilir ve birçok hasta rektal basınç hissi veya bel ağrısından
yakınır. Endometriomanın rüptürü sonucu oluşan kanamadan dolayı akut karın ağrısı
oluşabilir.
Dismenore disparoniye oranla daha sıktır. Hastalığın yaygınlığı ile ağrı arasında
ilişki vardır. Endometriotik implantın morfolojik görünüşü ile ağrı birbirinden
9
bağımsızdır. Kuldesak, uterosakral ligaman, rektovajinal septum ve vajende invazif
endometriotik nodülleri olan hastalarda disparoni sıktır.
Oligomenore, polimenore, adet periodunun ortasında yada menstrüasyondan
hemen önce kanama gibi anormal uterin kanamalar endometriozisli kadınların üçte
birinde görülür. Anormal kanamalar endometriozis ile ilişkili diğer durumlardan
örneğin; oligoanovulasyon, luteinize unrüptüre folikül, luteal faz defekti veya fibroid
gibi patolojilerden kaynaklabilir.
Gastrointestinal sistem veya üriner sistemde ve pelvis dışında bulunan
endometriozis, bulunduğu yere göre semptom verir. Mesane tutulumunda sık idrara
çıkma ve ani idrara yetişme hissi olur. Mukoza invazyonu varsa hematüri görülür.
Üreteral veya nadir görülen böbrek endometriozisi yan ağrısı veya görünür hematüriye
neden olur. Gastrointestinal sistem ile alakalı semptomlar ise; ishal, rektal kanama,
konstipasyon ve diskezidir. Tüm semptomlar adet döneminde artabilir.
Ekstrapelvik enometriozis vaka raporları çok sayıda mevcuttur. Pulmoner
endometriozis adet döneminde oluşan hemoptizi ve dispne ile seyreder. Kutanöz
endometroziste ise adet döneminde oluşan hassasiyet, şişlik ve kanama vardır.
İnfertil kadınların % 25-50’sinde endometriozis vardır ve endometriozisi olan
kadınların % 30-35’i infertildir. Endometriozis ve infertilite arasındaki ilişki iyi
bilinsede patogenezi henüz tam açıklığa kavuşmamıştır. Endometriozis ve
endometrioma adezyon oluşturarak pelvik anatomiyi ve oositin tuba tarafından
tutulumunu bozar. Daha hafif formlarda oluşan infertiliteyi açıklayacak birkaç teori
ileri sürülmüştür (Tablo 1).
Tablo 1- Suçlanan mediatörler ve infertilitenin oluşum mekanizması
Anatomik bozukluk ve tubanın tıkanıklığı
Anovulasyon, luteal faz bozukluğu ve hormonal bozukluklar
Galaktore veya hiperprolaktinemi
Periton sıvısındaki sitokinler
Otoimmünite
Peritondaki lökositler ve peritonun inflamatuar cevabı
Periton sıvısındaki prostoglandinler
Embriyonun implantasyon defekti ve spontan abortus
10
2.1.5. Teşhis
Hastalık prepubertal kızlarda ve hormon tedavisi almayan postmenapozal
kadınlarda nadiren tanı alır. Teşhis genellikle 3 veya 4. dekatta konur. Endometriozisin
klasik semptomlarından olan pelvik ağrı, dismenore, disparoni, anormal menstrüel
kanama ve infertilite şikayeti olan hastalarda düşünülmelidir. Adneksiyel kitle ve
infertilitesi olan hastalarda endometriozis düşünülmelidir. Ayrıca endometriozis olan
birçok hasta asemptomatik de olabilir. Hastaların fizik muayene bulguları hastalığın
lokalizasyon ve evresine bağlı olarak değişebilir (Tablo 2).
Tablo 2- Klinik bulgular Kuldesak veya uterosakral ligamanda lokalize hassasiyet
Kuldesak veya uterosakral ligamanda veya rektovajinal septumda palpe edilen
hassas nodüller
Uterusun hareketi ile ağrı oluşması
Hassas, büyümüş adneksiyel kitle
Uterus veya adneksin fiksasyonu
Pelvik muayenede net bir bulgu gözlenemeyebilir. En sık görülen bulgu ise
posterior fornikste palpasyon ile hassasiyettir. Uterosakral nodüller en iyi rektovajinal
muayene ile tespit edilir. Muayenede endometriozise bağlı nodüller, endometriomaya
bağlı büyümüş overler, veya uterusun kuldesaka yapışıklığı tespit edilebilir.
Endometriozisin tanısında altın standart laparoskopi ile lezyonun gözle
görülmesidir. Genellikle laparoskopi hem en önemli tanı, hem de en önemli tedavi
yöntemidir. Opere edilen bir hastada endometriozisin tüm morfolojik şekilleri
gözlenebilir.
Laparaskopide implantları içeren tüm yapılar tespit edilmelidir. Kuldesakı net
değerlendirmek için periton sıvısı aspirasyonu gerekebilir. Over ve fossa overikanın
değerlendirilmesi için mevcut adezyonlar açılmalıdır. Overin pelvik yan duvara yapışık
olması halinde burda endometriozis varlığı düşünülmelidir. Cerrahın lezyonu görerek
11
koyduğu teşhis periton biyopsiden daha değerlidir. Fakat lezyon hakkında şüphe varsa
biyopsi alınmalı ve patolojik incelemesi yapılmalıdır.
Ultrason ile ovaryen endometrioma teşhis edilebilir, fakat peritondaki implantların
teşhisinde ultrasonun faydası yoktur. Endometriozis, morfolojik olarak genellikle iki
boyutlu olduğu için MR, CT veya ultrason genellikle negatif sonuç verir. Fakat obez
veya muayenesi zor olan, veya uterusa bağlı ağrısı olduğu düşünülen hastalarda teşhis
amaçlı bu tetkikler kullanılabilir.
İntestinal endometriozis nadir olarak seromüsküler tabakaya ilerleyip mukozayı
infiltre ettiğinden baryumlu barsak filmleri, kolonoskopi çok ileri evre vakalar dışında
teşhiste faydalı değildir. Rektum ön duvarının kuldesakı kapattığı ileri evre hastalarda
MR veya rektal ultrason istenebilir.
Barsaktakine benzer olarak mesane serozasından başlayan lezyon nadiren
mukozaya ilerler, bu nedenle sistoskopinin fazla yardımı olmaz. Bir veya iki üreterin
konstrüksiyonundan şüphelenilen vakalarda görüntüleme yöntemi faydalı olabilir. İleri
evre vakalarda böbrek fonksiyon bozukluğu görülebilir.
2.1.6. Sınıflandırma
Endometriozis hastalığında birçok sınıflandırma geliştirilmiştir. En sık
kullanılan sistem 1979 yılında Amerikan Üreme Sağlığı Birliğinin (ASEM)
yayınladığıdır. Bu sistem 1985 ve 1997’de tekrar düzenlenmiştir. Bu sistemde
endometriotik implantın büyüklüğü, yeri ve adezyonla ilişkisine göre puan verilir. Yeni
ASRM sınıflandırılması infertilite için yapılmıştır ve implantın morfolojik görünüşünü
de içerir.
Endometriozis minimal, hafif, orta ve ciddi olarak sınıflandırılır. Hafif hastalık
peritonun 5cm2sinden küçük alanda ve over üzerinde minimal implant olmasıdır.
Adezyon çok az veya hiç yoktur. Orta formda yüzeyel veya derin invazyon gösteren
birçok implant vardır. Ciddi formda ise birçok yüzeyel ve derin implant vardır ve over
endometriomalarını içerir. İnce veya yoğun adezyonlar genellikle mevcuttur. Fakat ağrı
veya infertilite semptomları ile korele herhangi bir evreleme sistemi henüz yoktur.12
12
2.1.7. Tedavi
Endometriozis tedavisinde hedef semptoma yönelik ağrının giderilmesi,
fertilitenin sağlanması, korunması ve endometriotik odaklardaki tekrarlama ya da
ilerlemenin geciktirilmesi veya önlenmesidir.
Genel olarak endometriozisin medikal, konservatif cerrahi tedavilerine rağmen
hastalığın yıllık rekürrensi % 5-10 olup olguların yaklaşık % 50’sinde sorun tekrar
karşımıza çıkabilmektedir. Tedavinin hastalığın gerçek aktivitesini ne ölçüde etkilediği
tartışmalıdır. Diğer yandan endometriozis implantları ile normal endometrium arasında
mikroskopi, reseptörler, endokrin cevap açısından ancak % 50- 60 benzerliğin olduğu
ve tedavi ile implantlardaki gelişim suprese olsa bile her zaman atrofinin
sağlanamayacağı bilinmektedir. Endometriotik odağın davranış şeklindeki farklılıklar
da olguların tedaviye yanıtlarını değerlendirmede yanlışlıklara neden olabilmektedir.
2.1.7.1. Medikal Tedavi
Medikal tedavi ile fekundite artmayacağından ve hastalık ortadan
kalmayacağından dolayı endometriozise bağlı infertilitesi olan hastalarda medikal
tedavi kontrendikedir. Medikal tedavinin tek geçerli endikasyonu geçici olarak ağrının
giderilmesidir. Geleneksel medikal tedaviler yalancı gebelik veya yalancı menopoz
durumu sağlayarak geçici amenore oluşturur.
Daha önceki çalışmalarda nulliparöz kadınlarda endometriozisin sıklığının fazla
olmasından dolayı gebeliğin hastalığın oluşmasını engellediği düşünülmüştür. İlk
geliştirildiği yıllara göre oral kontraseptiflerin hormon dozu azaltıldığı halde bazı
hastalarda semptomları belirgin olarak azaltır. Bütün kadınları tüm zamanlarda
etkileyerek semptomlarını azaltacak bir doz şeması vermek zordur fakat genel hormon
kullanım şeması izlenmelidir. Monofazik düşük doz (<50µg östrojen) hormon seviyesi
sabit olan haplar, değişik hormon seviyesi içerenler gibi kırılma kanaması yapmadan
semptomları baskılarlar. 20µg dan az hormon içeren haplar kırılma kanamasına sebep
olabilirler. 3-6 aylık sürekli tedavi kesilme kanaması yapmadığı için aylık kullanıma
tercih edilmelidir. Bu şekilde oluşturulan amenore ile dismenore de azaltılır. Yeni
geliştirilen deriye yapıştırılan kontraseptif hormonlar da bu amaç için kullanılabilir.
13
Medroksiprogesteron asetat 30 mg, 90 gün kullanımı gebelikteki yüksek progesteron
seviyesini taklit ederek ağrıyı azaltır ve nodülarite ve hassasiyeti azaltır. 6 ay, 30mg
noretinodrel kullanımı da ağrının azalmasını sağlar.
Semptomatik postmenopozal endometriozis premenopozal endometriozise göre
çok az görülmektedir. Östrojen azalması semptomların azalmasına sebep olmaktadır.
Bu nedenle overden östrojen üretimini azaltan tedaviler geliştirilmiştir. Danazol, GnRH
agonisti bu amaçla kullanılmaktadır.10
2.1.7.2. Cerrahi Tedavi
2.1.1.1.1. Ablatif Cerrahi Tedavi
Bazı cerrahi tedavi yöntemleri geniş doku diseksiyonu gerektirmeden hızlı
şekilde uygulanabilir. Bunlar lazer vaporizasyonu ile termal ablasyon, monopolar ve ya
bipolar elektrokoagülasyon, argon ışın koagülasyonu, endokoagülasyon, ve harmonik
skalpel koagülasyon yöntemleridir. Bu enerji sistemlerinin doku derinliğine etkileri
sınırlı olduğu için eksik veya yetersiz tedaviye sebep olabilmesi bu yöntemlerin
kullanımı konusunda soru işareti oluşturur. Termal ablasyon tekniklerinin herbirinde
cerrahideki nihai kararı cerrah vermektedir. Ne kadar doku yakıldığı, patolojinin
invazyon derinliği, tama yakın harabiyet verilip verilmediği cerrahın kararıdır.10
2.1.1.1.2. Cerrahi Olarak Endometriozis Lezyonun Çıkarılması:
Yüzeyel veya derin endometriozisin çıkarılması ile hastalığın tam tedavi edildiği
düşünülür. Eksizyon bıçak, elektrocerrahi, CO2 veya fiber lazer veya harmonik skalpel
bu amaçla kullanılabilir. Endometrioma kistleri en iyi kistektomi ile tedavi edilir, kistin
drenajı ve kist duvarının yakılması tekrar endometrioma gelişmesine sebep olabilir.10
14
2.2. ENDOMETRİOTİK DOKUNUN PARAKRİN DÜZENLENMESİ
2.2.1. Endometrioziste İmmunolojik Faktörler
Retrograd menstrüasyon, kadınlarda sık görülen bir olay olsa da retrograd
menstrüasyonu olan her kadında endometriozis gelişmez. Endometrial dokunun
peritona tutunması, yaşamını devam ettirmesi ve çoğalması dönemindeki immünolojik
bozukluk karmaşıktır. Endometriozisli kadınlarda immün sistemde değişiklikler olabilir
ve hastalık pelvik kaviteden kaynaklanan canlı endometrial hücrelerin azalmış
immünolojik klirensi sonucu gelişebilir.13 Otolog endometrial hücrelere karşı azalmış
hücre kaynaklı sitotoksisitenin, endometriozisle beraber olduğu rapor edilmiştir.14-16 Bu
çalışmalarda kullanılan tekniklerin hedef hücre ve metodlarında belirgin değişkenlik
mevcuttur.17,18 Otolog endometrial hücrelerin, bir kadının immün sistemine doğal bir
hedef oluşturduğunu söylemek zordur, çünkü diğer otolog dokuların otolog
transplantasyonu genelde başarılıdır.15 Endometriozisi olan hastaların olmayanlara göre
otolog endometrial hücrelere karşı daha düşük NK hücre aktivitesine ve sitotoksisiteye
sahip olduğu gösterilmiştir.19 Ayrıca NK hücre aktivitesinde, normal bireylerde dahi
geniş varyasyon mevcuttur. Bu da sigara ve ilaç kullanımı ve egzersiz gibi değişkenlerle
bağlantılıdır. Ektopik dokunun immün gözetimden kaçışından sorumlu birkaç parakrin
mekanizma tanımlanmıştır. Bu mekanizmalardan birtanesi hücre içi adezyon molekülü-
1 (ICAM-1) ve adezyon molekülünün çözünen formu (sICAM-1) arasındaki immün
hücre yüzey resptörüne bağlanmadaki yarıştır.20 Yakınlarda yapılan çalışmalar
endometriotik stromal hücrelerin ötopik endometriyum hücrelerine göre sICAM-1
molekülünü daha fazla salgıladığını göstermiştir.21 ICAM-1’in immün hücre
yüzeyindeki reseptörüne bağlanması NK-ilişkili antijenin tanınması ve sitotoksik
olaydan sorumludur. sICAM-1, ICAM-1’in reseptörüne bağlanmasında yarışır bu
nedenle ICAM-1 fonksiyonunu inhibe eder.
İmmün sistemin takibinden kaçışta diğer bir yol ise Fas- Fas ligand (FasL)
sistemidir. FasL salgılayan hücre Fas taşıyan hücreye bağlandığında apaptozis ile
ölümüne neden olur. Makrofajdan salınan özgün sitokinlerin endometriozisli kadınların
periton sıvılarında arttığı bilinir ve endometriotik hücrelerde FasL salınımını uyarır. Fas
aracılı apaptozis immün sistem cevabında eksikliğe neden olur. Ektopik endometriumun
15
bir özelliği de immün süpresif faktörleri fazla miktarda salgılama kabiliyetinin
olmasıdır ve böylece ektopik dokunun temizlenmesinde azalmaya sebep olur.
Otoimmün cevabın klinik ile ilişkisi, serum otoantikor seviyesi ve endometrial
seviyedeki hücre hasarı arasındaki korelasyon ve endometriozisi olan kadınların
farmakolojik olarak otoantikorlarının azaltılması sayesinde fertilitelerinin düzelmesi ile
desteklenir.22
2.2.2. Periton Sıvısı
Periton sıvısı jinekolojik operasyonlar sırasında genellikle vezikouterin boşluk
veya kuldesak da izlenir. Periton sıvısı temel olarak plazmanın sızıntısı ve over
eksüdasından, küçük bir kısmı da mezoteliyal yüzey salgısı ve tubalardan sızan sıvıdan
oluşmaktadır. Periton sıvısının hücre içeriği pelvik organların yüzeyinden ve immün
hücrelerden ve bunların ürünlerinden oluşmaktadır. Periton sıvısının miktarı dinamiktir
ve adet dönemi ile değişir, ovulasyon sırasında en fazla miktardadır.23 Endometriozisi
olan kadınlarda periton sıvısı hacmi normal kontrol, tubal hastalık veya açıklanamayan
infertil hastalara göre daha fazladır. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki endometriozisi
olan kadınların periton sıvılarında daha fazla aktif makrofaj ve diğer immün sistem
hücreleri ve ayrıca daha fazla büyüme faktörü ve sitokin bulunmaktadır.24
2.2.3. Sitokin
Sitokinler, uyarılmış lenfosit, monosit, makrofaj ve diğer bazı hücrelerde
sentezlenen ve salındıkları zaman, salındıkları hücrenin çevresindeki hücrelere
(parakrin) veya doğrudan salındıkları hücreler üzerine etkili (otokrin); çoğu 20-30 kD
ağırlığında bir grup potent peptid veya glikoprotein yapısında suda çözünebilen
maddelerdir. İmmün ve inflamatuar olaylara katılan hücrelerin etkinliklerinin
arttırılması sitokinler aracılığı ile olur. Sitokinler antijen için spesifik değillerdir.
Sitokinler 10-5- 10-10 molar konsantrasyonlarda biyolojik olarak etkindirler. Etkileri
çeşitli faktörlerle düzenlenebilir. İndüklenebilir nitelik taşırlar.
Aktif T lenfositler tarafından sentezlenip salınan sitokinler ‘lenfokin’; aktif
monosit ve makrofajlardan sentezlenip salınan sitokinler ‘monokin’ ve lökositler
16
arasında etkileşim yapan sitokinler interlökin adı altında toplanmışlardır. Son yıllardaki
gelişmelerle interlökinlerin bir kısmının, lökositlerden başka hücreler tarafından da
yapıldığı ve lökosit olmayan hücreleri de etkiledikleri anlaşılmıştır.25-29
Tsudo ve arkadaşları sitokinlerin sadece immün hücrelerden değil endometriotik
implantlardan da salgılandığını ileri sürmüşlerdir. Endometriotik hücrelerin İL-6
mRNA’sını oluşturup ve İL-6 proteini sentezledilerini ve TNF-α’nın doz bağımlı olarak
İL-6 sentezini uyardığını göstermişlerdir. Endometriozisli hastaların makrofaj ve
endometriotik stroma hücreleri İL-6 sentezlenmesi açısından karşılaştırıldığında iki tip
hücreden de TNF-α uyarımı ile benzer düzeyde İL-6 salgılandığı tespit edilmiştir.30
Sitokinler genel olarak birbiri ile ilişkili aşağıdaki etkinlikleri gösterirler:
Lenfoid hücrelerin ve diğer bazı hücrelerin çoğalmasını ve farklılaşmasını
sağlar, immün cevabı düzenleyerek baskılar veya şiddetlendirirler, inflamasyona katılan
hücreleri aktive ederler; reaksiyon yerine toplayarak orada tutarlar; çeşitli biyolojik
etkinlikler gösterirler, bazı hipofiz hormonlarının ve diğer biyolojik maddelerin sentez
ve salınmasına neden olurlar, akut faz cevabı ve ateş oluştururlar, antiviral etkinlik
gösteririler (İFN’lar ve TNF-α gibi bazı sitokinler için), kemik iliğine etki ile
hematopoetik düzenlemeye katılırlar, baş ağrısı, myalji, ateş gibi genel infeksiyon
bulguları, yüksek konsantrasyona ulaşınca şok bulguları, çoklu organ yetmezliği gibi
toksik, hatta öldürücü etkiler oluştururlar.
2.2.3.1. İnterlökin-1β
LAF (lenfosit aktive edici faktör) olarak da bilinen 18 kD ağırlığında bir
sitokindir. İL-1α ile % 25 homologtur fakat biyolojik etkinlikleri aynıdır. Dentritik
hücre, keratinosit, makrofaj, glial hücre, endotel hücresi, bazı B hücreleri ve
nötrofillerden salınır.25-29
Başlıca biyolojik etkinliği şu şekildedir:
T hücre aktivasyonu, hemopoetik büyüme faktörü için kofaktör, nötrofili, ateş
,İL-1, İL-2, İL-4, İL-5, İL-6, İL-8, İFN, CSF, TNF sentezinin uyarılması, sinoviyal
hücre aktivasyonu, kollejenaz aktivasyonu, osteoklast aktivasyonu, endotel hücresi ve
makrofaj aktivasyonu, inflamasyon mediatörü, hepatosit aktivasyonu (akut faz
proteinlerinin sentezi), katabolik olaylar (kaslarda protein yıkımı), prostoglandin
17
sentezinin indüksiyonu, CRH ve ACTH salınımının uyarılması, vasküler endotelyal ve
düz kas hücrelerinde proliferasyon ve prokoagülan aktivitenin artması, adezyon
moleküllerinin ekspresyonunda artış, infeksiyona karşı özgün olmayan direnç ve TNF
ile birlikte etkileri vardır.
2.2.3.2. İnterlökin-6
İnterlökin 6 ilk olarak preaktivasyon halindeki normal insan lenfositleri ve
Ebstein Barr virüsünce transformasyona uğratılmış B lenfositler tarafından
immünglobulin salgılatan bir faktör olarak tanımlanmıştır. 26 kD ağırlığında olup 184
aminoasitten oluşur. Başlıca T ve B lenfositler, monositler, fibroblastlar, keratinositler,
endotelyal hücreler, astrositler, kemik iliği stromal hücreleri ve mezenşimal hücreler
tarafından sentez edilir. İnsanda İL-6 ailesi içinde ayrıca İL-11, LİF, OSM, CTNF ve
CT-1 yer alır.
İL-6’nın başlıca biyolojik etkileri:
B hücrelerinden Ig yapımının uyarılması, T hücre aktivasyonu ve İL-2 yapımının
uyarılması, hematopoetik koloni stimülasyonu, hepatosit aktivasyonu (akut faz
proteinlerinin sentezi), ateş, prolaktin, büyüme hormonu ve luteinizan hormonun
salınmasında stimülatör etki, glukokortikoid sentezinin uyarılması, osteoklast
aktivasyonu, keratinosit büyümesinin stimülasyonu, infeksiyonlara karşı nonspesifik
dirence sebep olurlar.
İL-6’nın endometriozis patogenezindeki rolü detaylı olarak çalışılmıştır.
Endometriozisli hastalarda peritoneal makrofajlardaki31, endometrial stromal
hücrelerdeki32,33 ve periferal makrofajlardaki İL-6 cevabı bozulmuştur. Endometriozisli
hastalarda endometriotik hücrelerden salınan İL-6’nın, interferon-γ ile birlikte sICAM-1
molekülünün makrofajlardan salınımını uyarırlar.
2.2.3.3. İnterlökin-8
CXC kemokin ailesinden, 8-14 kD ağırlığında bir sitokindir. NCF olarak da
bilinir. Periferik kan mononükleer hücreleri, fibroblastlar, endotelial hücreler ve
keratinositler tarafından sentezlenir. Yapımı IL-1 ve TNF tarafından uyarılmaktadır.
İmmün cevapta inflamasyon bölgesine nötrofil kemotaksisine sebep olan en önemli
18
mediatördür.34 Bu özelliği sebebiyle monosit kökenli büyüme faktörü (MDGF) olarak
da adlandırılmıştır. In vitro olarak nötrofillerde respiratuar patlama yapar ve katalizin
enzimi varlığında lizozomal enzim salınımını arttırır. Potent anjiogenik, pro-
inflamatuar, büyüme uyarıcı faktördür. Nötrofillerin kandida albikans üzerine öldürücü
etkisi İL-8 ile arttırılır.
Gebe olmayan normal endometriumda İL-8 perivasküler alanda tespit
edilmiştir35, bu endotel hücreleri üzerinde doğrudan etkisi olduğu kadar dolaşımdaki
lökositlere de kemotaktik etkisi olduğunu düşündürmüştür. Nötrofil aktivasyonu etkisi
endometriozis gibi inflamatuar hastalıkların patogenezini açıklar.36 Yapılan iki
çalışmanın raporuna göre endometriozisli hastaların periton sıvılarında İL-8
konsantrasyonu artmıştır.9,37 Fakat konsantrasyonu hastalığın evre ve yaygınlığı ile
uygunluk göstermemiştir.
2.2.3.4. İnterlökin-11
İL-11 inflamasyonda görev alan çok fonksiyonlu bir sitokindir. Sitokinlerin
gp130 ailesindendir. Daha önce hematopoetik büyüme faktörü olarak tanımlanmıştır.
TNFα, İL-1β, İL-12 ve nitrik oksit üretimini inhibe ederek makrofajın fonksiyonunu
azaltır.38-40 İL-6 ile fonksiyon benzerliği olmasından ve reseptör komplekslerinde gp130
molekülünü kullanmalarından dolayı artık aynı sınıfta yer almaktadırlar.41-43
Hematopoetik etkisine ek olarak doku remodelling‘i uyarır, doku inflamasyonu ve
hasarında değişik şekillerde koruyucu etki gösterir. Bu koruma proinflamatuar sitokin
üretiminin inhibisyonu ve apaptozisin engellenmesi ile olmaktadır.44
Zhao ve arkadaşları daha önce artmış aromataz sentezinin artmış İL-11 nedeniyle
olduğunu rapor etmiştir.45 Noble ve arkadaşları endometriotik implantta artmış İL-11
salınımını tespit etmişler ve endometriozisteki artmış aromataz salınımının kısmen İL-
11 ile düzenlendiğini öne sürmüşlerdir.46 Aromataz östrojen oluşumunu katalize eder ve
bunun endometriozisin oluşumu ve devamında önemli rol oynadığına inanılır.47
İL-11, inflamatuar durumlarda transkripsiyon faktörü ve nükleer faktör kappa
inhibisyonu ile tedavi edici potansiyeli olabileceği düşünülmüştür.48
19
2.2.3.5. İnterlökin-18
İnterlökin-18 daha önce interferon-γ uyarıcı faktör olarak bilinirdi. Aktif
makrofajlardan salınan immün düzenleyici bir sitokindir.49 Epitelial hücreler, over,
endometriumdan da salınmaktadır.50,51 İnterlökin-18’in fonksiyonel özellikleri İL-
12’ye, yapısal özelliği de İL-1 ailesinden olan proteinlere benzer fakat etkisini ikisinden
de bağımsız olarak göstermektedir.52 İnterlökin-18 24 kD ağırlığında prekürsör madde
olarak üretilir ve aktif formu olan 18kD monomere dönüşmesi için İL-1 converting
enzyme gerekmektedir.53-55
İnterlökin-18 makrofaj, T hücresi ve NK hücrelerinden interferon-γ üretimini
uyarır.56,57 İnterlökin-18 T helper 1’in cevabını ve NK hücrelerinin sitotoksik
aktivitesini güçlendirir.57,58 İnterlökin-18 proinflamatuar aktivitesini İL-1β, İL-6, İL-8,
monosit kemoatraktan protein-1 ve TNF-α üretimini indükleyerek sağlar. Dahası
İnterlökin-18 matriks metalloproteinaz-1, -9 ve -13 ve ICAM-1 sentezini arttırır.59
Periton sıvısındaki İL-18 peritondaki endometriotik implantların gelişiminde rol
alabilir. Endometriozisi olan kadınlarda peritona makrofajlar diğer hücrlere göre daha
çok çekilirler ve makrofajdan salınan sitokin miktarı çok artmıştır.37,60
2.2.3.6. Leptin
1994 yılında Zhang ve arkadaşları tarafından keşfedilen leptin, adını Yunanca
leptos (ince) kelimesinden alan, sitokinlere benzeyen ve 167 aminoasit içeren protein
yapısında bir hormondur. Molekül ağırlığı 16 kD’dir ve vücutta birçok alanda
fonksiyon gördüğü tespit edilmiştir.61,62 İnsanlarda 7. kromozomun uzun kolunda
bulunan (7q31) ob/ob geninde kodlanmıştır. İlk defa ob/ob mutant farelerde bir
mutajenik gen ürünü olarak belirlenmiştir.63,64 Vücutta başlıca adipoz dokuda
sentezlenen leptinin, bir miktar plasenta, gastrik epitel, iskelet kası, hipofiz ve meme
bezi tarafından da salgılandığı gösterilmiştir.65,66 Kanda serbest ve proteine bağlı
formda bulunur. Leptinin aktivitesinden serbest formun sorumlu olduğu
düşünülmektedir.
Leptinin vücuttaki başlıca rolü beyin (özellikle hipotalamus) üzerine negatif
geri bildirim etki ile gıda alımını ve enerji metabolizmasını düzenlemek ve obezite
20
gelişmesini engellemektir.61 Ayrıca, metabolizmanın düzenlenmesi,67 cinsel gelişim,68
üreme,69 hematopoez,70 immünite,71 gastrointestinal fonksiyonların düzenlenmesi,72
sempatik sinir sistemi aktivasyonu,61 anjiyogenez 73 ve osteogeneziste74 de çok önemli
rolleri olduğunu saptanmıştır.
Gerek leptin defekti (ob/ob), gerekse leptin reseptör defekti (db/db) olan
farelerde immün fonksiyonların bozulduğu tespit edilmiştir. Bu bozukluklar başlıca
hücre aracılı immün yanıtta olmaktadır ve özellikle viral ve bakteriyel infeksiyonlara
karşı yanıtta azalma ve azalmış makrofaj fonksiyonları olarak kendini göstermektedir.
Leptin lökosit sentezini uyarır ve eritropoietin hormonunun eritrositlere olan etkisini
arttırır.71 Tıpkı bakteriler gibi leptin de makrofajları aktive ederek fagositozu güçlendirir
ve onlardan pro- ve anti-inflamatuar sitokin salınımını uyarır.75 Aynı zamanda yara
iyileşmesini kısalttığı ve neovaskülarizasyonu arttırdığı da tespit edilmiştir.73
Leptinin plasenta tarafından da sentezlendiğinin76 ve leptin reseptörlerinin
plasenta ve overde de eksprese edildiğinin anlaşılması,76,77 leptinin reprodüktif sistem
üzerinde de önemli etkilere sahip olabileceğini düşündüren ilk keşifler olmuştur.
Leptinin üreme fonksiyonundaki rolünü belki de en iyi gösteren bulgular obez
C57BL/6J ob/ob farelerinin genetik olarak hipogonadotropik hipogonadizm
göstermeleri ve steril olmalarıdır. Ayrıca steriliteleri kilo verme (diyet kısıtlaması) ile
de düzelmemektedir. Bu farelere leptin verilmesi ile puberte başlamış ve infertilite
düzelmiştir. Ayrıca, normal sıçanlara leptin verilmesi ile de pubertenin başlamasının
hızlandığı görülmüştür.78
İnsanlarda düşük leptin seviyelerinin veya diürnal ritminin bozulmasının
hipotalamik hipogonadizm ve amenore ile sonuçlandığı görülmüştür.79 Hipotalamustan
GnRH, hipofizden FSH, LH ve prolaktin salınımını stimüle ettiği gösterilen leptinin,80
bu etkisini nöropeptid Y üzerinden gösterdiği sanılmaktadır. Nöropeptid-Y, yüksek
konsantrasyonlarda gonadotropin aksı üzerine inhibitör etkilidir. Böylece düşük gıda
alımı ve/veya aşırı enerji harcanması gibi koşullarda seviyesi artarak seksüel
matürasyonu ve üremeyi inhibe eder. Ayrıca leptinin gonadotropin ve seks steroid
sentezini ve sekresyonunu arttırdığı da saptanmıştır.81
21
2.2.3.7. Pregnancy-Assosiated Plasma Protein A
Pregnancy-assosiated plasma protein A ilk olarak gebe serumunda 1974 yılında
izole edilmiştir. 80kD ağırlığında trofoblastik makromoleküler glikoproteindir, gebelik
ilerlediğinde maternal dolaşımdaki konsantrasyonu artar.82 PAPP-A’nın gebelikteki
miktarını ölçmüş birkaç çalışma vardır. PAPP-A özellikle ilk trimesterde Down
sendromu taramasında prognostik önemi vardır.
PAPP-A’nın biyolojik fonksiyonu bilinmemektedir. Sinosich ve arkadaşları
PAPP-A’nın insan granülosit elestazının özgün inhibitörü olduğunu rapor etmişlerdir.83
Bu fonksiyonu nedeniyle dişi genital organlarında proteolitik hemostazı sağladığı,
sperm ve embriyonun maternal lökositler tarafından proteolize uğratılmasını önlediği
düşünülmektedir. Ancak PAPP-A gebe olmayan kadınların serumlarında, foliküler
sıvılarda, sekretuar endometriyumda, vasküler endotelyumda, seminal plazmada, aktif
olarak prolifere olan fetal ve yetişkin dokularda da tespit edilmiştir.84,85
2.2.3.8. Tumor Necrosis Factors
Tumor necrosis factors farklı hücrelerce salgılanabilen inflamatuar olayda önemli
rolü olan bir sitokindir. TNF’nin birçok fizyolojik ve patolojik üreme olayında faydalı
ve önemli etkileri olduğuna inanılır. Üretilen TNF miktarı hastalık sürecindeki rolünün
kontrolünde temel faktördür. Esas TNF, TNF-α’dır. NK hücresi, T hücresi, nötrofil,
makrofaj, aktif lenfosit ve birkaç hematopoetik olmayan hücrelerce salgılanır.
Lenfositlerce salınan TNF-β hakkında az şey bilinmektedir. TNF’lerin esas görevi
sitokin kaskadını başlatmaktır. TNF-α aktif T helper hücrelere yardımcıdır.
İnsan endometriumunda TNF-α, endometrial büyüme ve dökülmenin normal
fizyolojisinde görev alır. TNF-α özellikle sekretuar fazda epitel hücrelerde
sentezlenir.86 TNF-α için boyanan stromal hücreler çoğunlukla menstrüel siklusun
proliferatif fazındadır. Bu bulgular sitokinlerin hormonlardan etkilendiğini
göstermektedir.87
Endometriozisli hastaların periton sıvılarında TNF-α konsantrasyonu artmıştır ve
bazı çalışmalarda artmış konsantrasyon hastalığın evresi ile paralellik göstermiştir.88
Bu artmış TNF-α konsantrasyonunun kaynağı değişkendir. Bazı in vitro çalışmalara
22
göre bu hastalarda peritondaki makrofaj ve periferal kan monositleri artmıştır.33 Aktif
makrofajlar endometriozisin patogenezinde kritik rol oynamaktadır. Salınan TNF-α
hastalığın lokal ve sistemik tezahüründe önemli yere sahiptir. Diğer inflamatuar
olaylarda ki öneminden dolayı bu sitokinin endometriozisin patogenezinde merkezi
etkisi olduğu olasıdır.89 Dahası, periton sıvısındaki seviyesinin ölçümü endometriozisin
cerrahi dışı tanı koynmasında temel olabilir.90 Endometriozisin tedavisinde TNF-α
blokörlerinin kullanımı düşüncesi yenilerde ilgi görmektedir.91
2.2.3.9. CA-125
Serum CA-125 200,000 D ağırlığında bir glikoproteindir. Çölomik epitel
derivelerinde (endometrium, endoserviks, tubalar, periton, plevra, perikardiyum)
bulunan ve en sıklıkla müsinöz olmayan epitelyal over karsinomalarında bulunan bir
belirteç olan CA-125 düzeyleri, orta ve ciddi endometriozisi olan kadınlarda belirgin
olarak yüksek; minimal ve hafif endometriozisi olanlarda ise normal bulunmuştur.92
Menstrüasyon sırasında endometriozis olsun olmasın kadınlarda CA-125 seviyelerinde
bir artış gösterilmiştir.93
CA-125 düzeylerinin orta ve şiddetli endometrioziste artış sebebi açık değildir.
Endometriozis lezyonlarının normal endometriuma göre daha fazla miktarda CA-125
kapsadığı ve beraberindeki inflamasyonun CA-125’in düzeyinde artmaya yol açtığı
hipotezi ortaya konmuştur. Ayrıca normalde periton boşluğundan dolaşıma sınırlı
miktarda antijen diffüzyonuna bariyer olan peritonun, endometriotik implant
bölgelerinde hasarlanmış olması dolaşıma daha fazla CA-125 salınmasına neden
olmaktadır.94
CA-125 özgünlüğünün % 80 üzerinde olduğu birçok çalışmada bildirilmiştir. Bu
yüksek özgünlük düzeyi, endometriozis olduğu bilinen infertilite ve ağrı şikayeti olan
kadınlarda belirlenmiştir.
CA-125‘in düşük duyarlılık seviyesi (birçok çalışmada % 20-50), bu testin
endometriozis tanısı için klinik kullanımında sınırlamalara sahiptir. Teorik olarak
duyarlılık, menstrüel dönem boyunca yükselebilir. CA-125 seviyesindeki bu yükselme
endometriozisi olan kadınlarda daha belirgindir. Seri CA-125 ölçümü, tedaviden
sonraki dönemde endometriozisin tekrarlama ihtimalini takipte kullanılabilir.95
23
3. GEREÇ VE YÖNTEM
3.1. Hasta Seçimi
Etik Kurul onayı alındıktan sonra, Haziran 2005- Aralık 2007 tarihleri arasında
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalına
pelvik ağrı, primer infertilite nedeniyle başvuran ve benign jinekolojik hastalık
nedeniyle laparoskopi yapılan 50 olgu çalışmaya alındı. Olgulardan bilgilendirilmiş
onam formu alındı. Olguların hiçbiri hormon tedavisi kullanmıyordu ve son iki ay
içinde histerosalfingografi çektirmemişti, ayrıca hiçbirinin otoimmün hastalığı, pelvik
inflamatuar hastalığı veya son altı ay içinde gebelik hikayesi yoktu.
Olgulara menstrüel siklusun foliküler fazında genel anestezi altında laparoskopi
uygulandı. American Fertility Society’nin sınıflandırmasına uyularak pelvisin görsel
değerlendirilmesi ile endometriozis tanısı ve evrelemesi yapıldı. Endometriozisin
mevcudiyeti, yeri, hacmi ve evresi operasyon bulgularına kaydedildi. Tubalar, overler,
Douglas boşluğu ve barsaklar görsel olarak değerlendirildi.
Anestezi uygulanmadan önce hastanın periferik damarından steril boş tüpe 10
ml kan örneği alınarak ve 400 g hızında 20 dakika santrifüj edildikten sonra serum
örneği tahlil zamanına kadar -80 oC de saklandı.
Laparoskopide cerrahi girişim yapılmadan önce periton sıvısından örnek alındı.
Laparoskopi sırasında periton sıvısında kan ve pelvik infeksiyon, malign jinekolojik
hastalık tespit edilen olgular çalışma dışı bırakıldı. Periton sıvı örneğindeki hücreleri
ayırmak için 400 g hızında 10 dakika santrifüj edildi ve supernatant ayrılarak tahlil
zamanına kadar -80 oC saklandı.
3.2. Sitokin Düzeyleri Ölçümü
Daha önce alınıp dondurulmuş periton sıvı ve kan serum örnekleri oda ısısında
çözdürüldükten sonra Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi
24
Biyokimya Laboratuarında çalışıldı. Kan serum ve periton sıvısındaki İL-1, İL-6, İL-8
seviyesi Biosource marka ELİSA kit (Belgium) kullanılarak, TNF-α seviyesi IBL
marka ELİSA kit (Minneapolis, USA) kullanılarak, İL-11 seviyesi RayBio marka
ELİSA kit kullanılarak, İL-18 seviyesi Bender MedSystems marka ELİSA kit (Austria),
Leptin seviyesi ise DRG marka ELİSA kit (Germany) kullanılarak ölçüldü. Kan serum
ve periton sıvı CA-125 seviyesi Roche marka chemoluminescense kit (Indianapolis)
kullanılarak ölçüldü. Kan serum ve periton mai PAPP-A seviyesi Brahms marka
supersensitive immunochemical method TRACE kit ile (Germany) belirlendi.
3.3. İstatistiksel Analizler
Verilerin istatistiksel analizinde SPSS 16.0 paket programı kullanıldı. Kesikli
değişkenler (Disparoni, Dismenori gibi) sayı ve yüzde olarak, sürekli değişkenlerse
(Yaş, BMI, Sitokin Değerleri gibi) ortanca ve minimum - maksimum olarak özetlendi.
Kesikli değişkenlerin karşılaştırılmasında Ki Kare test istatistiği kullanıldı. Hasta
kontrol grupları arasında sürekli değişkenlerin (Yaş, BMI, Sitokin Değerleri gibi)
karşılaştırılmasında bağımsız gruplarda t testi istatistiği veya Mann Whitney U testi
kullanıldı. Bazı sürekli değişkenlerin normal dağılım varsayımını sağlamaması
nedeniyle sürekli değişkenler arasındaki korelasyon Sperman Korelasyon katsayısı ile
incelendi. Endometriozis değişkeninin risk faktörlerini belirlemek ve düzeltilmiş Odds
Ratio'ları elde etmek için Lojistik Regresyon kullanıldı. Endometriozisi göstermek için
kan CA125 ve periton sıvısındaki Leptin değerlerinin kesim noktasını belirlemek
amacıyla ROC Analizi yapıldı. Tüm testlerde istatistiksel önem düzeyi 0,05’ nin altı
olarak alındı. Kullanılan ortalama ifadesi aritmetik ortalamayı değil ortancayı
belirtmektedir.
25
4. BULGULAR
Prospektif olarak 50 olgu çalışma kapsamına alındı. Olgulardan sekizinin
operasyon sırasında batınında kan bulunduğundan çalışma kapsamına alınmadı. Ayrıca
saklanma ve çözünme sırasındaki teknik sorunlar nedeniyle beş olgunun örnekleri
kullanılamadı. 37 olgunun 15’inde (% 40,5) endometriozis mevcut olup çalışma
grubuna dahil edildi. Bu 15 olgunun 10’unda (% 66,6) endometrioma (evre dört
endometriozis) mevcuttu. Olgulardan üçünde (% 20) evre bir, birinde (% 6,6) evre iki
ve birinde (% 6,6) evre üç endometriozis vardı. Endometriozis evresine göre olguların
dağılımı Tablo 3’te gösterilmiştir. Endometriozis bulunmayan 22 olgu (% 59,5) kontrol
grubu olarak kabul edildi. Olguların demografik özellikleri Tablo 4’de görüldüğü gibi
yaş ortancası 30 (min-maks: 20-44), BMI ortancası 25 (min-maks: 20-31) idi.
Şikayetlerine göre olguların dağılımı ise Tablo 5’te gösterilmiştir.
Tablo 3- Endometriozis evresine göre olguların dağılımı Evre Sayı %
I 3 20
II 1 6,6
III 1 6,6
IV 10 66,6
Toplam 15 100
Tablo 4- Demografik özelliklerine göre olguların dağılımı
Çalışma grubu
(n=15)
Kontrol grubu
(n=22)
Toplam
(n=37)
Yaş Medyan (Min -Maks) 26 (22-46) 29 (20-44) 30 (20-44)
BMI Medyan (Min –Maks) 23,6 (20-29) 25,7 (20-31) 25 (20-31)
26
Tablo 5- Şikayetlerine göre olguların dağılımı
Şikayet Çalışma grubu
n (%)
Kontrol grubu
n (%)
Toplam (n)
%
Dismenore 12 (80) 11 (50) 23 62,2
Disparoni 8 (53,3) 10 (45,5) 18 48,6
Pelvik Ağrı 11 (73,3) 11 (50) 22 59,5
Primer İnfertilite 13 (86,7) 14 (63,6) 27 73
Tablo 5’de görüldüğü üzere çalışma grubundaki 15 olgunun 12’sinde (% 80)
dismenore, 8’inde (% 53,3) disparoni, 11’inde (% 73,3) pelvik ağrı, 13’ünde (% 86,7)
primer infertilite mevcuttu. Kontrol grubundaki 22 olgunun 11’inde (% 50) dismenore,
10’unda (% 45,5) disparoni, 11’inde (% 50) pelvik ağrı, 14’ünde (% 63,6) primer
infertilite mevcuttu. Bu semptomların en az bir veya daha fazlası aynı hastada
mevcuttu.
Ayrıca olguların BMI ve yaş bakımından disparoni, pelvik ağrı, dismenore,
primer infertilite ilişkisi değerlendirilmiş ve aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark
tespit edilmemiştir.
4.1. CA-125 Seviyelerinin Karşılaştırılması
Yapılan analiz sonucunda CA-125 kan değeri bakımından hasta ve kontrol grubu
arasındaki farkın istatistiksel olarak önemli olduğu (p=0,03) tespit edilmiştir. Şekil 6’da
görüldüğü üzere hasta grubunda CA-125 değeri ortalaması kontrol grubuna göre daha
yüksek bulunmuştur.
27
1522N =
HastaKontrol
CA-
125
KAN
SEV
IYES
I
50
40
30
20
10
0
-10
2
Şekil 6- Kan CA-125 seviyesinin hasta ve kontrol grubundaki karşılaştırılması
Periton sıvısı CA-125 değerine göre hasta ve kontrol grubunda istatistiksel olarak
anlamlı bir fark saptanmamıştır.
Çalışmaya alınan olgular primer infertilitesi olan ve olmayanlar şeklinde
ayrılarak CA-125 kan değerine göre karşılaştırıldılar. Aralarında istatistiksel olarak
anlamlı fark olduğu (p=0,044) tespit edildi. Şekil 7’de görüldüğü üzere primer infertil
olgularda CA-125 kan değeri ortalaması daha yüksek bulunurken periton sıvısındaki
değerleri arasında fark tespit edilememiştir (Tablo 6).
Kan CA-125 değeri için kesim noktası olarak 12,2 alınırsa, bu değerin üstündeki
olgular hasta ve altındakiler ise sağlıklı olarak kabul edildiğinde doğruluk yüzdeleri
yani duyarlılık (Sensitivity) ve seçicilik (Specificity) değerleri sırasıyla 0,67 ve 0,60
olarak saptanmıştır.
28
1027N =
FERTILITE
normalprimer infertil
CA-
125
KAN
SEV
IYES
I
50
40
30
20
10
0
-10
Şekil 7- Kan CA-125 seviyesi ve fertilite arasındaki ilişki
Olgular dismenore, disparoni, pelvik ağrı şikayetlerine göre gruplara ayrıldığında
kan ve periton sıvısı CA-125 değerleri karşılaştırıldığında anlamlı fark görülmemiştir.
4.2. İL-6 Seviyelerinin Karşılaştırılması
Hasta ve kontrol grupları karşılaştırıldığında kan serum ve periton sıvısı İL-6
seviyesi bakımından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilememiştir
(Tablo 6).
Olguların tamamında periton sıvı ve kan serum İL-6 seviyeleri bakımından
disparoni, dismenore, primer infertilite ve pelvik ağrı ile ilişkisi değerlendirilmiş ve
yapılan istatistiksel analizde anlamlı fark tespit edilememiştir.
29
4.3. TNF-α Seviyelerinin Karşılaştırılması
Hasta ve kontrol grupları karşılaştırıldığında kan serum ve periton sıvısı TNF-α
seviyesi bakımından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilememiştir
(Tablo 6).
Olguların tamamında periton sıvı ve kan serum TNF-α seviyeleri bakımından
disparoni, dismenore, primer infertilite ve pelvik ağrı ile ilişkisi değerlendirilmiş ve
yapılan istatistiksel analizde anlamlı fark tespit edilememiştir.
4.4. İL-1 Seviyelerinin Karşılaştırılması
Hasta ve kontrol grupları karşılaştırıldığında kan serum ve periton sıvısı İL-1
seviyesi bakımından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilememiştir
(Tablo 6).
Olguların tamamında periton sıvı ve kan serum İL-1 seviyeleri bakımından
disparoni, dismenore, primer infertilite ve pelvik ağrı ile ilişkisi değerlendirilmiş ve
yapılan istatistiksel analizde anlamlı fark tespit edilememiştir.
4.5. İL-11 Seviyelerinin Karşılaştırılması
Hasta ve kontrol grupları karşılaştırıldığında kan serum ve periton sıvısı İL-11
seviyesi bakımından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilememiştir
(Tablo 6).
Olguların tamamında periton sıvı ve kan serum İL-11 seviyeleri bakımından
disparoni, dismenore, primer infertilite ve pelvik ağrı ile ilişkisi değerlendirilmiş ve
yapılan istatistiksel analizde anlamlı fark tespit edilememiştir.
4.6. İL-18 Seviyelerinin Karşılaştırılması
Hasta ve kontrol grupları karşılaştırıldığında kan serum ve periton sıvısı İL-18
seviyesi bakımından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilememiştir
(Tablo 6).
30
Olguların tamamında periton sıvı ve kan serum İL-18 seviyeleri bakımından
dismenore, primer infertilite ve pelvik ağrı ile ilişkisi değerlendirilmiş ve yapılan
istatistiksel analizde anlamlı fark tespit edilememiştir.
Çalışmaya alınan olgular disparonisi olan ve olmayanlar şeklinde ayrılarak İL-18
periton sıvısı değerine göre karşılaştırıldılar. Aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark
olduğu (p=0,029) tespit edildi. Şekil 8’de görüldüğü üzere disparonisi olan olgularda
İL-18’in periton sıvısındaki değeri ortalaması daha düşük bulunurken kan serum
değerleri arasında fark tespit edilememiştir.
Şekil 8- İL-18 periton seviyesi ile disparoni arasındaki ilişki
Korelasyon analizine göre kan ve periton sıvısındaki İL-18 seviyesi arasında
pozitif korelasyon tespit edilmiştir (r= 0,588 ve p= 0,005).
31
4.7. PAPP-A seviyelerinin karşılaştırılması
Hasta ve kontrol grupları karşılaştırıldığında kan serum ve periton sıvısı PAPP-A
seviyesi bakımından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilememiştir
(Şekil 9, Tablo 6).
Olguların tamamında periton sıvısı ve kan serum İL-6 seviyeleri bakımından
disparoni, dismenore, primer infertilite ve pelvik ağrı ile ilişkisi değerlendirilmiş ve
yapılan istatistiksel analizde anlamlı fark tespit edilememiştir.
1522N =
HastaKontrol
PAPP
-A K
AN S
EVIY
ESI
40
30
20
10
0
Şekil 9- PAPP-A kan seviyesinin gruplar arasındaki karşılaştırılması
Korelasyon analizi sonucunda kan ve periton sıvısındaki PAPP-A seviyeleri
arasında pozitif korelasyon tespit edilmiştir (r=0,521 ve p=0,001).
32
4.8. Leptin seviyesinin karşılaştırılması
Hasta ve kontrol grupları karşılaştırıldığında kan leptin seviyesi bakımından
aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilememiştir (Tablo 6).
Yapılan analiz sonucunda leptin periton sıvısı değeri bakımından hasta ve kontrol
grubu arasındaki farkın istatistiksel olarak önemli olduğu (p=0,007) tespit edilmiştir.
Şekil 10’ da görüldüğü üzere hasta grubunda leptin değeri ortalaması kontrol grubuna
göre daha düşük bulunmuştur.
1522N =
HastaKontrol
LEPT
IN P
ERIT
ON
EAL
SIVI
SEV
IYES
I
140
120
100
80
60
40
20
0
-20
Şekil 10- Periton sıvısı leptin seviyesi bakımından hasta ve kontrol grubu arasındaki fark
Olguların tamamında periton sıvı ve kan serum leptin seviyeleri bakımından
disparoni, dismenore, primer infertilite ve pelvik ağrı ile ilişkisi değerlendirilmiş ve
yapılan istatistiksel analizde anlamlı fark tespit edilememiştir.
Periton sıvısı leptin değeri için kesim noktası olarak 18,6 pg/ml alınırsa, bu
değerin altındaki olgular hasta ve üstündekiler sağlıklı olarak kabul edildiğinde
doğruluk yüzdeleri yani duyarlılık ve seçicilik değerleri sırasıyla 0,73 ve 0,73 olarak
saptanmıştır.
33
4.9. İL-8 Seviyelerinin Karşılaştırılması
Hasta ve kontrol grupları karşılaştırıldığında kan serum ve periton sıvısı İL-8
seviyesi bakımından aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilememiştir
(Tablo 6).
Olguların tamamında periton sıvı ve kan serum İL-8 seviyeleri bakımından
disparoni, dismenore, primer infertilite ve pelvik ağrı ile ilişkisi değerlendirilmiş ve
yapılan istatistiksel analizde anlamlı fark tespit edilememiştir.
Pelvik ağrısı olan olguların periton sıvılarında İL-8 seviyesi Şekil 11’de
görüldüğü gibidir.
Şekil 11- Pelvik ağrı ve periton sıvısı İL- 8 arasındaki ilişki
34
Tablo 6- Sitokinlerin kan serum ve periton sıvısındaki seviyeleri Medyan (ortanca) Min - Maks Medyan
(ortanca) Min - Maks Serum HASTA KONTROL
P
CA-125 22 2,3-37,9 12 2-34 0,03
İL-1 0.2 0-3,2 0,1 0-7 0,593
İL-6 1 0-169 0 0-129 0,249
İL-8 39,7 0,6-689,5 22,9 0-288 0,249
İL-11 0,5 0-112 1 0-534 0,572
İL-18 333,1 139-1260 350 151-1000 0,748
TNF-α 2,1 0-10,5 1,8 0-8,1 0,143
Leptin 12,6 1,2-74,7 37,6 1,1-120 0,056
PAPP-A 7,1 1-81,3 3 2,4-12 0,915
Peritonal Sıvı
CA-125 576 23-3997 880 23-4210 0,636
İL-1 0,8 0-64,4 1 0-18,7 0,8
İL-6 23 0-500 31,9 0-500 0,703
İL-8 39 0-1000 131 0-1000 0,304
İL-11 1,1 0-4,3 0,6 0-244,6 0,795
İL-18 449 279-1318 517 148-2914 0,383
TNF-α 14,1 0,3-690 4,1 0-453,4 0,304
Leptin 12,4 1,9-43,2 38,4 2,9-118 0,007
PAPP-A 24 3,9-76 23,5 0-46 0,614
35
5. TARTIŞMA
Prospektif olarak yapılan çalışmada İL-1, İL-6, İL-8, İL-11, İL-18, leptin, PAPP-
A, CA-125 ve TNF-α sitokinlerinin kan ve periton sıvısındaki düzeyleri bakımından
endometriozisi olan ve olmayan olgular karşılaştırılmıştır. Ayrıca bu sitokinlerin seviyesi
ile primer infertilite, disparoni, dismenore ve pelvik ağrı gibi semptomların varlığının
ilişkisi araştırılımıştır. Çalışmada 37 olgunun 15’inde (% 40.5) endometriozis mevcut
olup çalışma grubuna dahil edildi. Bu 15 olgunun 10’unda (% 66.6) endometrioma (evre
dört endometriozis) mevcuttu. Olgulardan üçünde (% 20) evre bir, birinde (% 6.6) evre
iki ve birinde (% 6.6) evre üç endometriozis vardı.
Endometriozisin tanı ve takibinde en yaygın olarak kullanılan serum belirteci CA-
125’tir. İleri evre endometriozisli olguların kanlarında CA-125 seviyesinin yüksek olması
bu antijenin dolaşıma endometriotik hücrelerden geçtiğini düşündürmüştür.92,96
Ektopik endometrial hücrelerdeki CA-125 membran seviyesi, ötopik hücrelere göre daha
yüksektir. Endometriozis ile ilişkili inflamasyon periton sıvısına CA-125’in geçişini
arttırmaktadır.97
Maiorana ve arkadaşları endometriozisi olan ve R-AFS skoru yüksek olan olgularda
CA-125 seviyesinin arttığını tespit etmişlerdir. Endometriozisli olgularda pelvik ağrı ve
CA-125 arasında ilişki tespit edememişlerdir.98 Mol ve arkadaşlarının CA-125 ölçümünün
endometriozis tanısındaki yeri konulu metaanaliz sonucuna göre evre üç ve dört
endometriozisli olgularda CA-125 seviyesini belirteç olarak tespit etmişlerdir.99
Dawood ve arkadaşları, endometriozisli olguların periton sıvılarındaki CA-125
seviyesini kana göre daha yüksek bulmuşlar fakat periton sıvı CA-125 seviyesinin farklı
evredeki endometriozisli olgularda değişiklik göstermediğini belirtmişlerdir.100
Çalışmamızda kaynak verilerine uygun şekilde hasta grubunda kan CA-125
seviyesi istatistiksel olarak anlamlı şekilde (p=0,03) yüksek tespit edilmiş ve periton
sıvısındaki CA-125 seviyesinde fark bulunamamıştır. Bu nedenle periton sıvısındaki CA-
125 seviyesinin endometriozis teşhisinde belirleyici etkisi olmayacağı düşünüldü.
Çalışmamızda Maiorana ve arkadaşlarının çalışmaları ile uyumlu olarak pelvik ağrı ile
CA-125 seviyesi arasında ilişki gösterilememiştir. Primer infertilitesi olan olgularda ise
kan CA-125 seviyesi daha yüksek bulunmuştır (p=0,044).
36
İL-6 overin steroid üretimi, folikülogenezisin regülasyonu ve implantasyonda rol
alır.101 Hem ötopik hemde ektopik endometrium İL-6 üretmektedir.95
Harada ve arkadaşları endometriomalı infertil 39 olguda İL-6 ve TNF-α
seviyesini değerlendirmiş ve aktif endometriozisli olguların periton sıvılarında İL-6 ve
TNF-α seviyesinin yükseldiğini söylemişlerdir.102 Cheong ve arkadaşlarına periton
sıvısında İL-6 seviyesinin endometrozisli olgularda arttığını ve bunun hastalığın evresi ile
doğru orantılı olduğunu söylemişlerdir.103 Martninez ve arkadaşları minimal ve hafif
endometriozisli olgularda serum İL-6 seviyesinin yükseldiğini söylemişlerdir.104
Bedaiwy ve arkadaşları endometriozisi olan ve olmayan olgularda serum İL-6
seviyesinin tanıda kullanılabileceğini söylemişlerdir.90 Akoum ve arkadaşları ötopik ve
ektopik endometriumda İL-6 üretildiği için serum İL-6 seviyesinin endometriozis
varlığından bağımsız bir faktör olarak kullanılmasının sınırlı olduğunu öne
sürmüşlerdir.105 Çalışmamızda, serum ve periton sıvısı İL-6 seviyesi bakımından kontrol
ve hasta grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Primer
infertilite, disparoni, dismenore ve pelvik ağrı ile serum ve periton sıvısı İL-6 seviyesi
arasında ilişki bulunamamıştır.
TNF-α aktif makrofajlardan salınır ve etkili inflamatuar, sitotoksik ve anjiogenik
özelliği vardır. Endometriozisin ilerlemesi ve endometriozise bağlı infertilitede rolü
olabilir. TNF-α’nın endometriozisli olguların periton sıvısında arttığını belirten
çalışmalar vardır.37,106 Bedaiwy ve arkadaşlarına göre periton sıvısındaki TNF-α seviyesi
endometriozisli olgularda artmıştır.90 Fakat bazı çalışmalarda ise TNF-α seviyesinin
endometriozisli olgularda farklı olmadığı görülmüştür.102 Çalışmamızda da hasta ve
kontrol grubu arasında periton sıvı ve serum TNF-α seviyesi açısından istatistiksel fark
tespit edilememiştir. Primer infertilite, disparoni, dismenore ve pelvik ağrı ile serum ve
periton sıvısı TNF-α seviyesi arasında ilişki bulunamamıştır. Bu, TNF-α için çalışılan
tahlil yönteminin farklı olmasına, çalışmaya alınan populasyona, endometriozis
hastalığının farklı özellikler göstermesine bağlı olabilir.
İL-1 kronik inflamasyonda paradoksik olarak anti-inflamatuar etki gösteren pro-
inflamatuar bir sitokindir. Akoum ve arkadaşları endometriozisli olguların periton
sıvılarında İL-1 seviyesinin arttığını söylemişlerdir.107 Mori ve arkadaşları akut pelvik
inflamasyonu olan veya evre bir-iki endometriozisi olan hastalarda kotrol grubuna göre
periton sıvıdaki İL-1 beta seviyesinin arttığını bildirmişlerdir. 108 Çalışmamızda hasta ve
37
kontrol grubu arasında periton sıvısı ve serum İL-1 seviyesi açısından istatistiksel fark
tespit edilememiştir. Primer infertilite, disparoni, dismenore ve pelvik ağrı ile serum ve
periton sıvısı İL-1 seviyesi arasında ilişki bulunamamıştır.
Endometrozisli olguların periton sıvılarındaki İL-11 konsantrasyonun seviyesini
ilk çalışan Gazvani ve arkadaşları periton sıvısı İL-11 seviyesinin endometriozis varlığı
ve evresi ile ilişkisi olmadığını bildirmişlerdir.109 Çalışmamızda hasta ve kontrol grubu
arasında periton sıvısı ve serum İL-11 seviyesi açısından istatistiksel fark tespit
edilememiştir. Primer infertilite, disparoni, dismenore ve pelvik ağrı ile serum ve periton
sıvısı İL-11 seviyesi arasında ilişki bulunamamıştır.
Periton sıvısındaki İL-18’in diğer sitokinler ör; İL-8 ve TNF-α üzerinde
düzenleyici etkisi olduğundan dolayı peritondaki endometriotik implantların gelişmesinde
rolü olabilir. Arici ve arkadaşları 50 endometriozisli ve 18 normal olguda periton sıvısı
İL-18 seviyelerini karşılaştırmışlar ve periton sıvısındaki İL-18 düzeyinin endometriozisli
olgularda yüksek olduğunu söylemişlerdir.110 İL-18 seviyesini peritonda endometriozis
odakları olanlarda endometrioması olanlara göre daha yüksek bulmuşlardır. Bu durumu,
peritondaki implantlar skar dokusuna dönüştükçe anjiogenik ve metalloproteinaz ilişkili
olayların farklılık gösterebilmesine bağlamışlardır.
Zhang ve arkadaşları periton sıvısı İL-18 seviyesini endometriozisli olgularda
kontrole göre daha düşük bulmuşlar, serum İL-18 seviyesi arasında gruplar arasında fark
tespit etmemişlerdir. Bunun endometriozisin patogenezinde rol alabileceğini
belirtmişlerdir.111 Çalışmamızda serum ve periton sıvısı İL-18 seviyeleri arasında
istatistiksel fark tespit edilmemiştir. Fakat disparonisi olan olguların periton sıvısı İL-18
seviyesi kontrol grubuna göre daha düşük bulunmuştur.
Periton sıvısındaki PAPP-A’nın esas kaynağı bilinmemektedir fakat hem over
hem de endometrium periton sıvısındaki PAPP-A oluşumuna katkısı olabilir. PAPP-A
üretimindeki siklik değişiklikten steroid hormonu sorumludur. Progesteronun PAPP-A
üretimini düzenlediği gösterilmiştir. Arici ve arkadaşları 60 endometriozisli olgu ve 38
olguluk kontrol grubunda periton PAPP-A seviyesini karşılaştırmış ve endometriozisli
olguların periton sıvılarında PAPP-A seviyesinin yüksek olduğunu ve bunun
endometriotik implantlardan PAPP-A salınımına bağlı olduğunu söylemişlerdir. Fakat
ortalama değerin yüksek olmasına rağmen her endometriozisli hastada PAPP-A’yı yüksek
tespit etmemişler ve bu nedenle bu sitokinin tarama amaçlı kullanılamayacağını öne
38
sürmüşlerdir.112 Çalışmamızda periton sıvısı ve serum PAPP-A seviyesi bakımından
hasta ve kontrol grupları arasında anlamlı fark tespit edilememiştir. Primer infertilite,
disparoni, dismenore ve pelvik ağrı ile serum ve periton sıvısı PAPP-A seviyesi arasında
ilişki bulunmamıştır.
Leptin adipozit bir hormondur ve yakın zamanda tip-1 sitokin olarak
tanımlanmıştır. Anjiogenik özelliği vardır ve üreme sistemi üzerinde etkisi olduğu
gösterilmiştir. Leptin intrinsik anjiogenik ve mitojenik etki ile inflamatuar sitokinleri ve
matriks metalloproteinazları uyarır. Matriks metalloproteazların endometrial hücrelerinin
mezotel içine invazyonunun başlamasında önemli rolü vardır. Estradiol ve progesteron,
serum leptin seviyesini etkilemektedir. Doğal ve gonadotropin ile indüklenmiş sikluslarda
luteal ve geç folliküler dönemde serum leptin seviyesinde artış tespit edilmişitir.113
Matarese ve arkadaşları 13 endometriozisli olgunun periton sıvısında leptin
seviyesini yüksek bulmuşlardır.114 De Placido ve arkadaşları evre bir ve iki
endometriozisli olguların periton sıvısı leptin seviyesini üçüncü ve dördüncü evre
olgulara göre yüksek bulmuştur.115 Fakat Arici ve arkadaşları 20 endometriozisli olgunun
periton sıvılarındaki leptin seviyesi bakımından anlamlı bir fark tespit edememiştir.116
Mahutte ve arkadaşları yüzeyel ve hafif endometriozisi olan olguların periton sıvılarında
leptin seviyesini daha yüksek tespit etmişler buna karşılık ileri evre endometriozisi olan
olguların periton sıvısı leptin seviyesini hastalığın yaygınlığı ile paralel olarak belirgin
şekilde azaldığını bildirmişlerdir. Bulgularına dayanarak leptinin endometriozis evre bir
ve iki patogenezinde etkili bir rol aldığını söylemişlerdir.117 Çalışmamızda hasta
grubunun % 66,6’sı evre dört endometriozisli olgudan oluştuduğundan dolayı hasta
grubundaki periton sıvısı leptin seviyesi istatistiksel olarak anlamlı şekilde düşük
bulunmuştur (p=0,007). Bu, kaynak verilerine uygundur. Serum leptin seviyesi
bakımından gruplar arasında fark tespti edilmemiştir. Bunun periton sıvı leptin
seviyesinin az olması ile ilgisi olabilir. Primer infertilite, disparoni, dismenore ve pelvik
ağrı ile serum ve periton sıvısı leptin seviyesi arasında ilişki bulunamamıştır.
İL-8 etkili bir anjiogenik ajandır ve endometriozis patogenezinde rol alır.
Nötrofiller için kemoatraktandır ve insan endometrium dokusunda üretilir, böylece
otokrin büyüme faktörü olarak etki ederek endometrial stromal hücrelerin çoğalmasını
uyarır. Aktif over siklusu olan her kadının periton sıvısında bir miktar İL-8 tespit
edilebilir. İL-8 konsantrasyonu endometriozisli hastaların periton sıvısında normal
39
bireylere göre yüksek bulunur.9,37 Gazvani ve arkadaşları değişik jinekolojik nedenlerle
laparoskopi yapılan 50 hastanın kan ve periton sıvı örneklerini toplamıştır.
Endometriozisli olguların periton sıvısındaki İL-8 düzeyinin endometriozisi olmayanlara
göre daha yüksek bulmuşlar ve erken evre endometriozisi olan bireylerde bu yüksekliğin
ileri evre endometriozisli olgulardan daha fazla olduğunu tespit etmişlerdir. Bu durumun
İL-8’in patogenezde neovaskülarizasyonu uyararak önemli etki gösterdiğini
söylemişlerdir. Alınan kan örneklerinde İL-8 seviyesi bakımından gruplar arasında fark
tespit etmemişlerdir.118 Çalışmamızda gruplar arasında serum ve periton sıvısı İL-8
seviyesi bakımından fark tespit edilmemiştir. Bu, bizim hasta grubumuzun % 66,6’sının
ileri evre endometriozisli olgulardan oluşmasından ve İL-8‘ in öne sürüldüğü gibi erken
evrede daha belirgin artmasından, ileri evrede oluşan skar dokusunun artık İL-8
üretmemesinden kaynaklanabilir. Primer infertilite, disparoni, dismenore ve ile serum ve
periton sıvısı İL-8 seviyesi arasında ilişki bulunamamıştır.
40
6. SONUÇ ve ÖNERİLER
Bu çalışmada endometriozis tanısı konmuş 15 olgu ve benign jinekolojik hastalık
nedeniyle opere edilmiş 22 olgunun kan serum ve periton sıvıları İL-1, İL-6, İL-8, İL-11,
İL-18, leptin, CA-125, PAPP-A ve TNF-α düzeylerine göre karşılaştırılmış ve bu
sitokinlerin tüm olgulardaki primer infertilite, dismenore, disparoni ve pelvik ağrı ile
ilgisi araştırılmıştır. Bunun sonucunda;
1- Serum ve periton sıvısı İL-1 seviyesi açısından gruplar arasında anlamlı fark tespit
edilememiştir. Kan serum ve periton sıvısı İL-1 seviyesinin primer infertilite,
dismenore, disparoni ve pelvik ağrı ile ilgisi bulunamamıştır.
2- Serum ve periton sıvısı İL-6 seviyesi açısından gruplar arasında fark olmadığı görüldü.
Kan serum ve peritoneal sıvısı İL-6 seviyesinin primer infertilite, dismenore, disparoni
ve pelvik ağrı ile ilgisi tespit edilemedi.
3- Hasta grubunda serum CA-125 seviyesi (medyan:22, min-maks:2.3-37.9) istatistiksel
olarak (p=0,03) yüksek bulunmuştur. Primer infertilitesi olan hastaların kan CA-125
seviyesi istatistiksel olarak (p=0,044) yüksek bulunmuşdu.
4- Serum ve periton sıvısı İL-8 seviyesi açısından gruplar arasında fark görülemedi.
5- Periton sıvısı leptin seviyesi hasta grubunda (medyan:12,4, min-maks:1-43)
istatistiksel olarak (p=0,007) düşük bulunmuştur. Kan serum ve periton sıvısı leptin
seviyesinin primer infertilite, dismenore, disparoni ve pelvik ağrı ile ilgisi tespit
edilememiştir. 6- Serum ve periton sıvısı PAPP-A seviyesi açısından gruplar arasında fark tespit
bulunamadı. Kan serum ve periton sıvısı PAPP-A seviyesinin primer infertilite,
dismenore, disparoni ve pelvik ağrı ile ilgisi tespit edilememiştir.
7- Serum ve periton sıvısı TNF-α seviyesi açısından gruplar arasında fark özlenmedi.
Kan serum ve periton sıvısı TNF-α seviyesinin primer infertilite, dismenore, disparoni
ve pelvik ağrı ile ilgisi bulunamadı.
8- Serum ve periton sıvısındaki İL-18 seviyesi açısından gruplar arasında fark tespit
edilememiştir. Disparoni varlığı ve periton sıvısı İL-18 seviyesi arasında istatistiksel
olarak ilişki (p=0,029) olduğu görüldü.
41
9- Serum ve periton sıvısı İL-11 seviyesi açısından gruplar arasında fark tespit
edilememiştir. Kan serum ve periton sıvısı İL-11 seviyesinin primer infertilite,
dismenore, disparoni ve pelvik ağrı ile ilgisi tespit edilememiştir. Bu çalışmada endometriozisi olan ve olmayan olgular karşılaştırılmış olup serum
ve periton sıvısındaki sitokin seviyelerinin bazılarında fark olduğu tespit edilmiştir.
Serumda CA-125’in artması ve periton sıvısında leptin seviyesinin azalması, ileri evre
endometriozis tanısında periferik kan örneklemesi ve kuldosentez ile periton sıvı
örneklemesinin birlikte yapılmasının tanıya yardımcı olacağını düşündürmektedir. Tek
bir belirtecin tespitinden ziyade birden çok sitokinin aynı anda belirteç olarak
kullanılması endometrioziste tanıyı ve hasta takibinin yapılmasını kolaylaştıracaktır ve
özgünlüğü arttıracaktır. Etken sitokinlerin belirlenmesinin immünoterapi ile
endometriozis tedavisini sağlayacak çalışmalara öncülük edeceğini düşünmekteyiz.
42
7. KAYNAKLAR
1- Sampson JA. Peritoneal endometriosis is due to menstrual dissemination of endometrial tissue into peritoneal cavity. Am J Obstet Gynecol 1927; 14:422-469.
2- Calhaz-Jorge C, Costa AP, Barata M, Santos MC, Melo A, Palma-Carlos ML. Tumour necrosis factor
alpha concentrations in the peritoneal fluid of infertilewomen with minimal or mild endometriosis are lower in patients with red lesions only than in patients without red lesions. Hum Reprod 2000; 15(6):1256-60.
3- Iwabe T, Harada T, Tsudo T, Tanikawa M, Onohara Y, Terakawa N. Pathogenetic significance of
increased levels of interleukin-8 in the peritoneal fluid of patients with endometriosis. Fertil Steril. 1998; 69(5):924-30.
4- Maas JW, Calhaz-Jorge C, ter Riet G, Dunselman GA, de Goeij AF, Struijker-Boudier HA. Tumor
necrosis factor-alpha but not interleukin-1 beta or interleukin-8 concentrations correlate with angiogenic activity of peritoneal fluid from patients with minimal to mild endometriosis Fertil Steril. 2001;75(1):180-5.
5- Koninckx PR, Kennedy SH, Barlow DH. Pathogenesis of endometriosis: the role of peritoneal fluid.
Gynecol Obstet Invest 1999; 47 Suppl 1:23-33. Review. 6- D'Hooghe TM, Xiao L, Hill JA. Cytokine profiles in autologous peritoneal fluid and peripheral blood of
women with deep and superficial endometriosis. Arch Gynecol Obstet 2001; 265(1):40-4. 7- Gazvani R, Templeton A. Peritoneal environment, cytokines and angiogenesis in the pathophysiology of
endometriosis. Reproduction. 2002; 123(2):217-26. Review. 8- Garcia-Velasco JA, Arici A. Interleukin-8 stimulates the adhesion of endometrial stromal cells to
fibronectin. Fertil Steril 1999; 72(2):336-40. 9- Ryan IP, Tseng JF, Schriock ED, Khorram O, Landers DV, Taylor RN. Interleukin-8 concentration
are elevated in peritoneal fluid of women with endometriosis. Fertil Steril 1995; 63:929-932. 10- Bieber EJ, Sanfilippo JS, Horowitz IR. Clinical Gynecology.1th Ed., Philadelphia: Churchill Livingstone,
Elsevier Inc., 2006: 159-179. 11- www.endometriosis.org , 2007. 12- Gibbs, Ronald S.; Karlan, Beth Y.; Haney, Arthur F.; Nygaard, Ingrid E. Danforth's Obstetrics and
Gynecology. 9th Ed., Lippincott Williams & Wilkins. 2001: 230-245.
43
13- Dmowski WP, Steele RN, Baker GF. Deficient cellular immunity in endometriosis. Am J Obstet Gynecol 1981; 141:377-83.
14- Steele RW, Dmonwski WP, Marmer DJ. Immunologic aspects of endometriosis. Am J Reprod Immunol
1984; 6:33-6. 15- Osterlynck D, Cornillie FJ, Waer M, Vandeputte M, Koninckx PR. Women with endometriosis show a
defect in natural killer cell activity resulting in a decreased cytotoxicity to autologous endometrium. Fertil Steril 1991; 56:45-51.
16- Vigano P, Vercillini P, Di Blassio AM, Colombo A, Candiani GB, Vignali M. Deficient
antiendometrium lymphocyte-mediated cytotoxicity in patients with endometriosis. Fertil Steril 1991; 56:894-9.
17- Hill JA. Immunology and endometriosis. Fertil Steril 1992; 58:262-4. 18- Hill JA. ‘Killer cells’ and endometriosis. Fertil Steril 1993; 60:928-9. 19- Taylor RN, Ryan IP, Moore ES, Hornung D, Shifren JL, Tseng JF. Angiogenesis and macrophage
activation in endometriosis. Ann N Y Acad Sci 1997; 828:194-207. 20- Witkowska AM, Borawska MH. Soluble intercelluler adhesion molecule-1: an overview. Eur Cytokine
Netw 2004; 15:91-8. 21- Vigano P, Gaffuri B, Somigliana E, Busacca M, Di Blasio AM, Vignali M. Expression of intercelluler
adhesion molecule mRNA and protein is enhanced in endometriosis versus endometrial stromal cells in culture. Mol Hum Reprod 1998; 4:1150-6.
22- Carbone E, Terrazzano G, Ruggiero G, Zanzi D, Ottaiano A, Manzo C, Karre K, Zappacosta S.
Recognition of autologous human dentritic cells by human NK cells. Eur J Immunol 1999; 29:4022-9. 23- Maathuis JB, Van Lokk PF, Michie EA. Changes in volume, total protein and ovarian steroid
concentrations of peritoneal fluid throughout the human menstruel cycle. J Endocrinol 1978; 76:123-33. 24- Harada T, Iwabe T, Terakawa N. Role of cytokines in endometriosis. Fertil Steril 2001; 76:1-10. 25- Kılınçturgay K. Sitokinler. In: Kılıçturgay K (Ed.) İmmünoloji 2003. Nobel&Güneş. İstanbul, 2003;113-
151. 26- Nicod Lp. Ctkones-1; Overview. Thorax 1993; 48:660-67. 27- Abbas AK, Lichtman AH. Ctokines. In: Abbas AK, Lichtman AH (Eds.) Cellular and Molecular
Immunology, 5th Ed. Sauders, 2003;243-274.
44
28- Goldsby RA, Kindt TJ, Osborne BA. Cytokines. In: Goldsby RA, Kindt TJ, Osborne BA. (Eds.) Kuby Immunology, 4th Ed. W.H. Freeman and Company, 2000; 303-327.
29- Kunkel SL, Strieter RM. Ctokines and Chemokines in Lung Inflammation and Injury. In: Fishman AP,
Elias JA, Fishman JA, Grippi MA, Kaiser LR and Senior RM eds. Fisherman’s Pulmonary Disease and Disorders. 3th Ed. New York, McGraw-Hill International Edition,1998; Volume One,315-324.
30- Tsudo T, Harada T, Iwabe T, Tanikawa M, Nagano Y, Ito M, Taniguchi F, Terakawa N. Altered
gene expression and secretion of interleukin-6 in stromal cells derived from endometriotic tissues. Fertil Steril 2000; 73:205-11.
31- Rier SE, Parsons AK, Becker JL. Altered interleukin-6 production by ertoneal leukocytes from patients
with endometriosis. Fertil Steril 1994; 61:294-9. 32- Tseng JF, Ryan IP, Milam TD, Murai JT, Schriock ED, Landers DV, Taylor RN. Interleukin-6
secretion in vitro is upregulated in ectopic and eutopic endometrial stromal cells from women with endometriosis. J Clin Endocrinol Metab 1996; 81:1118.
33- Braun DP, Gebel H, House R, Rana N, Dmowski NP. Spontaneous and induced synthesis of cytokines
by perpheral blood monocytes in patients with endometriosis. Fertil Steril 1996; 65:1125-9. 34- Sarnanta KA, Oppenheim JJ, Matsushima K. Interleukin-8 (Monocyt derivated neutrophil chemotactic
factor) dynamicaly regulates it’s own receptör expression on human neutrophil. Biol Chemistry 1990; 265:187-9.
35- Critchley HO, Kelly RW, Kooy J. Perivascular location of a chemokine interleukin-8 in human
endometrium: preliminary report. Hum Reprod 1994; 9:1406-9. 36- Peveri P, Walz A, Dewald B, Baggiolini M. A novel neutrophil-activating factor produced by human
mononuclear phagocytes. Jexp Med 1988; 167:1547-1559. 37- Rana N, Braun DP, House R, Gebel H, Rotman C, Dmowski WP. Basal and stimulated secretion of
cytokines by peritoneal macrophages in women with endometriosis. Fertil Steril 1996; 65:925- 930. 38- Du XX, Williams DA. Interleukin-11: a multifunctional growth factor derived from the haemapoietic
microenvironment. Blood 1994; 83:2023-30. 39- Redlich CA, Gao X, Rockwell S, Kelley M, Eliaa JA. IL-11 enhances survival and decreases TNF
production after radiation induced thoracic injury. J Immunol 1996; 157:1705-10. 40- Trepicchio WL, Bozza M, Pednault G, Dorner AJ. Recombinant human IL-11 attenuates the
inflammatory response through downregulation of proinflammatory cytokine release and nitric oxide production. J Immunol 1996; 157:3627-34.
41- Neben S, Turner K. The biology of interleukin-11. Stem Cells 1993; 11:156-62.
45
42- Du XX, Doerschuk CM, Orazi A, Williams DA. A bone marrow stromal –derived growth factor, interleukin-11, stimulates recovery of small intestinal mucosal cells after cytoablative therapy. Blood 1994; 83:33-7.
43- Kobayashi S, Teramura M, Oshimi K, Mizoguchi H. Interleukin-11. Leuk Lymphoma 1994; 15:45-9. 44- Maze R, Moritz T, Williams DA. Increased survival and multilineage hematopietic protection from
delayed and severe myelosuppressive effects of a nitrosourea with recombinant interleukin-11. Cancer Res 1994; 54:4947-5.
45- Zhao Y, Nichols JE, Bulun SE, Mendelson JR, Simpson ER. Aromatase P450 gene expression in
human adipose tissue. Role of a Jak/STAT pathway in regulation of the adipose-specific promoter. J Biol Chem 1995; 270:16449-57.
46- Noble LS, Simpson ER, Johns A, Bulun SE. Aromatase expression in endometriosis. J Clin Endocrinol
Metab 1996; 81:174-9. 47- Noble LS,Takayama K, Zeitoun KM, Putman JM, Johns DA, Hinshelwood MM. Prostoglandin E2
stimulates aromatase expression in endometriosis-derived stromal cells. J Clin Endoc Metab 1997; 82:600-6.
48- Baeuerle PA, Henkel T. Function and activation of NF-kappa B in the immun system. Ann rev Immunol
1994; 12:141-79. 49- Okamura H, Tsutsi H, Komatsu T, Yutsudo M, Hakura A, Tanimoto T. Cloning of a new cytokine
that induces IFN-gamma production by T cells. Nature 1995; 378:88-91. 50- Tsuji Y, Tamaoki TH, Hasegawa A, Kashiwamura S, Iemoto A, Ueda H. expression of İnterlökin-18
and its receptor in mouse ovary. Am J Reprod Immunol 2001; 46:349-57. 51- Yoshino O, Osuga Y, Koga K, Tsutsumi O, Yano T, Fujii T. Evidence for the expression of İnterlökin-
18 , IL-18 receptor and IL-18 binding protein in the human endometrium. Mol Hum Reprod 2001; 7:649-54.
52- Kohno K, Kurimoto M. İnterlökin-18, a ctokine which resembles IL-1 structurally and IL-12 functionally
but exerts its effect independently of both. Clin Immunol Immunopathol 1998; 86:11-5. 53- Ghayur T, banerjee S, Hugunin M, Butler D, Herzog L, Carter A. Caspase-1 processess IFN-gamma
inducing factor and regulates LPS-induced IFN-gamma production. Nature 1997; 386:619-23. 54- Gu Y, Kuida K, Tsutsui H, Ku G, Hsiao K, Fleming MA. Activation of interferon gamma inducing
factor mediate by interleukin 1 beta converting enzyme. Science 1997; 275:206-9. 55- Micallef MJ, Ohtsuki T, Kohno K, Tanabe F, Ushio S, Namba M. Interferon gamma inducing factor
enhances T helper 1 cytokine production by stimulated human T cells: synergism with IL-12 for IFN-gamma production. Eur J Immonol 1996; 26:1647-51.
46
56- Okamura H, Tsutsui H, Kashiwamura S, Yoshimota T, Nakanishi K. Interlökin-18: a novel cytokine that augments both innate and acquired immunity. Adv Immunol 1998; 70:281-312.
57- Ushio S, Namba M, Okura T, Hattori K, Nukada Y, Akita K, Tanabe F, Konishi K, Micallef M, Fujii
M, Torigoe K, Tanimoto T, Fukuda S, Ikeda M, Okamura H, Kurimoto M. Cloning of the cDNA for human interferon gamma inducing factor, expression in Escherichia coli, and studies on the biologic activities of the protein. J Immunol 1996; 156:4274-9.
58- Takeda K, Tsutsui H, Yoshimoto T, Adachi O, Yoshida N, Kishimoto T, Okamura H, Nakanishi K,
Akira S. Defective NK cell activity and Th1 response in IL-18 deficient mice. Immunity 1998; 8:383-90. 59- Puren AJ, Fantuzzi G, Gu Y, Su MS, Dinarello CA. Interlökin-18 induces IL-8 and IL-1 beta via TNF
alpha production from non CD14+ human blood mononuclear cells. J Clin Invest 1998; 101:711-21. 60- Garcia-Velasco JA, Arici A. Chemokines and Human reproduction. Fertil Steril 1999; 71:983-93. 61- Zhang Y, Proenca R, Maffei M, Barone M, Leopold L,Friedman JM. Positional cloning of the mouse
obese gene and its human homologue. Nature 1994; 372:425-32. 62- Pelleymounter MA, Cullen MJ, Baker MB, Hecht R, Winters D,Boone T, Collins F. Effects of the
obese gene product on body weight regulation in ob/ob mice. Science 1995; 269:540-3. 63- Friedman JM. Role of leptin and its receptors in the control of body weight. In: (Blum WF, Kiess W &
Rascher W eds.) Leptin-the voice of adipose tissue. Johann Ambrosius BarthVerlag, Germany; 1997:3-22. 64- Campfield LA, Smith FJ, Guisez Y, Devos R, Burn P. Recombinant mouse ob protein: evidence for a
peripheral signal linking adiposity and central neural networks. Science 1995; 269: 546 –9. 65- Sinha MK. Human leptin: the hormone of adipose tissue. Eur J Endocrinol 1997; 136:461–4. 66- Hoggard N, Hunter L, Duncan JS, Williams LM,Trayhurn P, Mercer JG. Leptin and leptin receptor
mRNA and protein expression in the murine fetus and placenta. Proc Natl Acad Sci 1997; 94:11073- 8. 67- Kamohara S, Burcelin R, Halaas JL, Friedman JM, Charron MJ. Acute stimulation of glucose
metabolism in mice by leptin treatment. Nature 1997; 389: 374- 77. 68- Magni P, Vettor R, Pagano C, Calcagno A, Beretta E, Messi E, Zanisi M, Martini L, Motta M.
Expression of a leptin receptor in immortalized gonadotropin-releasing hormone secreting neurons. Endocrinology 1999; 140:1581-5.
69- Chehab FF, Lim ME, Lu R. Correction of the sterility defect in homozygous obese female mice by
treatment with the human recombinant leptin. Nat Genet 1996; 12: 318- 20. 70- Bennet BD, Solar GP, Yuan JO, Thomas GR. A role for leptin and its cognate receptor in
haematopoiesis. Curr Biol 1996; 6:1170- 80.
47
71- Lord GM, Matarese G, Howard JK, Baker RJ, Bloom SR, Lechler RI. Leptin modulates the T-cell immune response and reverses starvation-induced immunosuppression. Nature 1998; 394: 897-901.
72- Bado A, Levasseur S, Le Marchand-Brustel Y, Lewin MJM. The stomach is a source of leptin. Nature
1998; 394: 790-3. 73- Bouloumie A, Dresler HCA, Lafontan M. Leptin,the product of the Ob gene,promotes angiogenesis. Circ
Res. 1998; 83:1059- 66. 74- Iwaniec UT, Heaney RP, Cullen DM, Yee JA. Leptin increases the number of mineralized bone nodules
in vitro. J Bone Miner Res 1998; 13: 2-12. 75- Lee FYJ, Li Y, Yang EK. Phenotypic abnormalities in macrophages from leptin-deficient obese mice.
Am J Physiol 1999; 276: 386- 94. 76- Hoggard N, Hunter L, Duncan JS, Williams LM, Trayhurn P, Mercer JG. Leptin and leptin receptor
mRNA and protein expression in the murine fetus and placenta. Proc Natl Acad Sci 1997; 94: 11073- 8. 77- Karlsson C, Lindell K, Svensson E, Bergh C, Lind P, Billig H, Carlsson LMS, Carlsson B. Expression
of functional leptin receptors in the human ovary. J Clin Endocrinol Metab 1997; 82: 4144-8. 78- Chehab FF, Mounzih K, Lu R, Lim ME. Early onset of reproductive function in normal female mice
treated with leptin. Science 1997; 275: 88-90. 79- Laughlin GA, Yen SS. Hypoleptinemia in woman athletes:absence of diurnal rhythm with amenorrhea. J
Clin Endoc Metab1997; 82: 318-21. 80- Yu WH, Kimura M, Walczewska A, Karanth S, McCann SM. Role of leptin in hypothalamic-pituitary
function. Proc Natl Acad Sci 1997; 94: 1023- 8. 81- Kiess W, Blum WF. Leptin,puberty and reproductive function:lessons from animal studies and
observations in humans. Eur J Endoc 1997; 138: 26 - 9. 82- Folkerson J, Grudzinskas JG, Hinderson P, Teisner B, Westergaard JG. Pregnancy-assosiated plasma
protein-A: circulating levels during normal pregnancy. Am J Obstet Gynecol 1981; 139:910-4. 83- Sinosich MJ, Davey MW, Ghosh P, Grudzinskas JG. Specific inhibition of human granulocyte elastase
by human pregnancy-assosiated plasma protein-A. Biochem Int 1982; 5:777-786. 84- James BL, Oxvig C, Overgoard MT. The insulin like growth factor dependent IGFbinding protein-4
protease secreted by human fibroblasts pregnancy-assosiated plasma protein-A. PNAS USA 1999; 96:3149-53.
85- Sinosich MJ, Saunders DM, Grudzinskas JG. Pregnancy-assosiated plasma protein-A and placental
Protein 5 in human ovarian follicular fluid. Ann N Y Acad Sci 1985; 442:269-75.
48
86- Philippeaux MM, Piguet PF. Expression of tumor necrosis factor alpha and its mRNA in the endometrial mucosa during the menstruel cycle. Am J Pathol 1993; 143:480-6.
87- Hunt JS, Chen HL, Hu XL, Tabibzadeh S. Tumor necrosis factor alpha messenger ribonucleic acid and
protein in human endometrium. Biol Reprod 1992; 47:141-7. 88- Eisermann J, Gast MJ, Pineda J, Odem RR, Collins JL. Tumor necrosis factor in peritoneal fluid of
women undergoing laparoscopic surgery. Fertil Steril 1988; 50:573-9. 89- Braun DP, Ding J, Dmowski WP. Peritoneal fluid mediated enhancement of eutopic and ectopic
endometrial cell proliferation is dependent on tumor necrosis factor alpha in women with endometriosis. Fertil Steril 2002; 78:727-32.
90- Bedaiwy MA, Falcone T, Sharma RK, Goldberg JM, Attaran M, Nelson DR. Prediction of
endometriosis with serum and peritoneal fluid markers: a prospective controlled trial. Hum Reprod 2002; 17:426-31.
91- Nothnick WB. Treating endometriosis as an autoimmune disease. Fertil Steril 2001; 75:1-10. 92- Barbieri RL, Niloff JM, Bast RC, Schaetzl E, Kistner RW, Knapp RC. Elevated serum concentrations
of CA-125 in patients with advanced endometriosis. Fertil Steril 1986; 45:630-4. 93- Masahashi T, Matsuzawa K, Ohsawa M, Narita O, Asai T, Ishihara M. Serum CA-125 levels in
patients with endometriosis: changes in CA-125 levels during menstruation. Obstet Gynecol 1988; 72:328-31.
94- Barbati A, Cosmi EV, Spaziani R, Venrura R, Montanino G. Serum and peritoneal fluid CA-125 levels
in patients with endometriosis. Fertil Steril 1994; 61:438-42. 95- Oral E, Arici A. Pathogenesis of endometriosis. Obstet Gynecol Clin North Am 1997; 24:219-33. 96- Pittaway DE, Rondinone D, Miller KA, Barnes K. Clinical evaluation of CA-125 concentrations as a
prognostic factor for pregnancy in infertile women with surgically treated endometriosis. Fertil Steril 1995; 64(2):321-4.
97- Revised American Fertility Society classification of endometriosis. Fertil Steril 1985; 43:351-2. 98- Maiorana A, Cicerone C, Niceta M, Alio L. Evaluation of serum CA 125 levels in patients with pelvic
pain related to endometriosis. Int J Biol Markers 2007; 22(3):200-2. 99- Dawood MY, Khan-Dawood FS, Ramos J. Plasma and peritoneal fluid levels of CA 125 in women with
endometriosis. Am J Obstet Gynecol 1988; 159(6):1526-31. 100- Mol BW, Bayram N, Lijmer JG, Wiegerinck MA, Bongers MY, van der Veen F, Bossuyt PM. The
performance of CA-125 measurement in the detection of endometriosis: a meta-analysis. Fertil Steril 1998; 70(6):1101-8.
49
101-Jacobs AL, Sehgal PB, Julian J, Carson DD. Secretion and hormonal regulation of interleukin-6 production by mouse uterine stromal and polarized epithelial cells cultured in vitro. Endocrinology 1992; 131(3):1037-46.
102- Harada T, Yoshioka H, Yoshida S, Iwabe T, Onohara Y, Tanikawa M, Terakawa N. Increased
interleukin-6 levels in peritoneal fluid of infertile patients with active endometriosis. Am J Obstet Gynecol 1997; 176(3):593-7.
103- Cheong YC, Shelton JB, Laird SM, Richmond M, Kudesia G, Li TC, Ledger WL. IL-1, IL-6 and
TNF-alpha concentrations in the peritoneal fluid of women with pelvic adhesions. Hum Reprod 2002; 17(1):69-75.
104- Martínez S, Garrido N, Coperias JL, Pardo F, Desco J, García-Velasco JA, Simón C, Pellicer A.
Serum interleukin-6 levels are elevated in women with minimal-mild endometriosis. Hum Reprod 2007; 22(3):836-42.
105- Akoum A, Lemay A, Paradis I, Rheault N, Maheux R. Secretion of interleukin-6 by human
endometriotic cells and regulation by proinflammatory cytokines and sex steroids. Hum Reprod 1996; 11(10):2269-75.
106- Overton C, Fernandez-Shaw S, Hicks B, Barlow D, Starkey P. Peritoneal fluid cytokines and the
relationship with endometriosis and pain. Hum Reprod 1996; 11(2):380-6. 107- Akoum A, Al-Akoum M, Lemay A, Maheux R, Leboeuf M. Imbalance in the peritoneal levels of
interleukin 1 and its decoy inhibitory receptor type II in endometriosis women with infertility and pelvic pain. Fertil Steril 2007;3 [Epub ahead of print].
108- Mori H, Sawairi M, Nakagawa M, Itoh N, Wada K, Tamaya T. Peritoneal fluid interleukin-1 beta and
tumor necrosis factor in patients with benign gynecologic disease. Am J Reprod Immunol 1991; 26(2):62-7.
109- Gazvani MR, Bates M, Vince G, Christmas S, Lewis-Jones DI, Kingsland C. Peritoneal fluid
concentrations of interleukin-11 in women with endometriosis. Fertil Steril 2000; 74(6):1182-6. 110- Arici A, Matalliotakis I, Goumenou A, Koumantakis G, Vassiliadis S, Mahutte NG. Altered
expression of interleukin-18 in the peritoneal fluid of women with endometriosis.Fertil Steril 2003; 80(4):889-94.
111- Zhang X, Lin J, Qian Y, Deng L. Decreased levels of interleukin-18 in peritoneal fluid but not in serum
of patients with endometriosis. Fertil Steril 2004; 81(5):1229-34. 112- Arici A, Matalliotakis I, Goumenou A, Koumantakis G, Fragouli Y, Mahutte NG. Increased
pregnancy-associated plasma protein-A (PAPP-A) concentrations in peritoneal fluid of women with endometriosis. Am J Reprod Immunol 2003 ;49(2):70-4.
50
113- Messinis IE, Milingos S, Zikopoulos K, Kollios G, Seferiadis K, Lolis D. Leptin concentrations in the follicular phase of spontaneous cycles and cycles superovulated with follicle stimulating hormone. Hum Reprod 1998 ;13(5):1152-6.
114- Matarese G, Alviggi C, Sanna V, Howard JK, Lord GM, Carravetta C, Fontana S, Lechler RI,
Bloom SR, De Placido G. Increased leptin levels in serum and peritoneal fluid of patients with pelvic endometriosis. J Clin Endocrinol Metab. 2000; 85(7):2483-7.
115- De Placido G, Alviggi C, Carravetta C, Pisaturo ML, Sanna V, Wilding M, Lord GM, Matarese G.
The peritoneal fluid concentration of leptin is increased in women with peritoneal but not ovarian endometriosis. Hum Reprod 2001; 16(6):1251-4.
116- Matalliotakis IM, Koumantaki YG, Neonaki MA, Goumenou AG, Koumantakis GE, Kyriakou DS,
Koumantakis EE. Increase in serum leptin concentrations among women with endometriosis during danazol and leuprolide depot treatments. Am J Obstet Gynecol 2000; 183(1):58-62.
117- Mahutte NG, Matalliotakis IM, Goumenou AG, Vassiliadis S, Koumantakis GE, Arici A. Inverse
correlation between peritoneal fluid leptin concentrations and the extent of endometriosis. Hum Reprod 2003; 18(6):1205-9.
118- Gazvani MR, Christmas S, Quenby S, Kirwan J, Johnson PM, Kingsland CR. Peritoneal fluid
concentrations of interleukin-8 in women with endometriosis: relationship to stage of disease. Hum Reprod 1998; 13(7):1957-61.
51
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Ebru Ünal
Doğum Tarihi ve Yeri : 27,09,1977. İskenderun
Medeni Durumu : Evli
Adres :Güzelyalı Mah. Uğurmumcu Cad. 87 Sok. Sevdiye
Fidancı Apt. Kat 12, Daire 12. Seyhan- Adana.
Telefon :0-505-617-65-00
E. posta : [email protected]
Mezun Olduğu Tıp Fakültesi: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dernek Üyelikleri : Türk Jinekoloji ve Obstetriks Derneği
Yabancı Dil : İngilizce
Diğer Hususlar : 2001;Temmuz, Pittsburgh University Medical Center,
Ear Nose and Throat Center, PA, USA Intern.
2007; Temmuz 25- Eylül 15, stanford University, Medical
Center, Minimally Invasive Surgery Center,CA, USA,
Fellow.
2008; Mart 10-15 Rostock University Helios Clinic
Urogynecology Clinic,Schwerin,Germany, Observer