RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE...

23
bilimname X, 2006/1, 93-115 RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE KAVRAMLAR Mehmet EVKURAN (Doç. Dr. ) Hitit Ü. İlahiyat F. [email protected] Özet Modern bilim anlayışına karşı gelişen ve kadim dünya bilgeliğini temel alan düşüncelerin yaygınlık kazandığı görülmektedir. Bu düşünceler, ezo- terizmden kaynaklanmakta ve farklı bir varlık ve bilgi anlayışı getirmekte- dir. Kutsallık fikrinin merkezi yer tuttuğu bu anlayışta dinler arasında içsel bir bağ kurulmaktadır. René Guénon pek çok mistik ve ezoterik düşünürü etkilemiş olan önemli bir düşünürdür. Bu çalışmamım amacı, onun düşünce yapısını tanıtmak- tır. Beş ana konu altında onun düşünce yapısı ortaya konulacaktır. Modern zamanlar bir yandan dinin gerilemesine tanıklık ederken diğer yan- dan da dinin en mistik formlarının belirli çevrelerde yaygınlık kazanmasına sahne olmuştur. René Guénon, ezoterik/batınî fikirler üzerine yoğunlaşan herkesin ilgisini çekmeyi başarmış bir düşünürdür. Fikirleri kadar kişisel yaşamı da hayli ilgi çekici olan Guénon, dinsel mistisizm üzerine kurulu bir entelektüel çevre oluşturmuş, değişik inanç ve kültürden pek çok insanı etkilemiştir. Kendisi Müslümanlığı kabul etmiş olmasına rağmen, diğer dinlerden entelektüellerin düşünceleri üzerinde de etkili olmuştur. Dinler arasındaki iletişim ve diyalog çalışmalarının sistemli biçimde arttığı bir dönemde, Guénon’un dinlerin aşkın birliği, sahih gelenek, sahte maneviyat ve modernizm eleştirisi konusundaki görüşlerini gündeme taşımak, inanç dünyasının sorunlarını anlamada yararlı olabilir. Makalemizde Guénon’un kitaplarını tarayarak saptadığımız beş konu çerçevesinde görüşlerinin ana çerçevesini ortaya koymayı amaçladık. Çalışmamızda ağırlıklı olarak betimleyici bir yaklaşım sergilemeyi ve

Transcript of RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE...

Page 1: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

bilimname X, 2006/1, 93-115

RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE KAVRAMLAR

Mehmet EVKURAN

(Doç. Dr. ) Hitit Ü. İlahiyat F.

[email protected]

Özet

Modern bilim anlayışına karşı gelişen ve kadim dünya bilgeliğini temel

alan düşüncelerin yaygınlık kazandığı görülmektedir. Bu düşünceler, ezo-

terizmden kaynaklanmakta ve farklı bir varlık ve bilgi anlayışı getirmekte-

dir. Kutsallık fikrinin merkezi yer tuttuğu bu anlayışta dinler arasında içsel

bir bağ kurulmaktadır.

René Guénon pek çok mistik ve ezoterik düşünürü etkilemiş olan önemli

bir düşünürdür. Bu çalışmamım amacı, onun düşünce yapısını tanıtmak-

tır. Beş ana konu altında onun düşünce yapısı ortaya konulacaktır.

Modern zamanlar bir yandan dinin gerilemesine tanıklık ederken diğer yan-

dan da dinin en mistik formlarının belirli çevrelerde yaygınlık kazanmasına sahne

olmuştur. René Guénon, ezoterik/batınî fikirler üzerine yoğunlaşan herkesin ilgisini

çekmeyi başarmış bir düşünürdür. Fikirleri kadar kişisel yaşamı da hayli ilgi çekici

olan Guénon, dinsel mistisizm üzerine kurulu bir entelektüel çevre oluşturmuş,

değişik inanç ve kültürden pek çok insanı etkilemiştir. Kendisi Müslümanlığı kabul

etmiş olmasına rağmen, diğer dinlerden entelektüellerin düşünceleri üzerinde de

etkili olmuştur.

Dinler arasındaki iletişim ve diyalog çalışmalarının sistemli biçimde arttığı

bir dönemde, Guénon’un dinlerin aşkın birliği, sahih gelenek, sahte maneviyat ve

modernizm eleştirisi konusundaki görüşlerini gündeme taşımak, inanç dünyasının

sorunlarını anlamada yararlı olabilir. Makalemizde Guénon’un kitaplarını tarayarak

saptadığımız beş konu çerçevesinde görüşlerinin ana çerçevesini ortaya koymayı

amaçladık. Çalışmamızda ağırlıklı olarak betimleyici bir yaklaşım sergilemeyi ve

Page 2: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

94 Mehmet Evkuran

Guénon’un düşünce yapısının ana hatlarını doğru biçimde ortaya koymayı amaçladık.

Onun ve diğer ezoterik eğilimli düşünürlerin varlık ve bilgi hakkındaki düşüncelerinin

teolojik yorumu ve değerlendirmesi ayrı bir çalışmanın konusu olacaktır.

1. Din ve Sahih Gelenek Anlayışı

Guénon düşüncesinin merkezî kavramını hakikat oluşturur. Guénon’a göre

hakikat tarihsel bir olgu değildir. O, her gelenekte içkin biçimde sembolik olarak

taşınıp korunan içsel ve entelektüel öz, soyut bir ilkedir. Tradisyon tanımı yapılırken

tüm uygarlıklarda esas olan entelektüel öge dikkate alınmak durumundadır.1 Tra-

disyon kavramına açıklık getiren Guénon başka bir incelemesinde Yahudi Kabala

geleneğine değinir. Ona göre kabala sözcüğü en genel anlamıyla tradisyondan başka

bir şeyi ifade etmez. Kabala sözcüğü, batınî ya da inisiyatik tradisyonu anlatmasına

karşılık zahirî düzeyde bir geleneğe de uygulanabilir. Aslında tüm diğer tradisyonlara

da işaret eden kabala kavramı zamanla tikel ve zahirî bir anlama indirgenmiştir. Bu

nedenle bu sözcük özel anlamda İbranî tradisyonu hakkında kullanılır olmuştur.2

Tradisyon kavramına işlerlik ve tarih-üstülük özelliği kazandıran şey de hakikat

ilkesidir. Bu nedenle herhangi bir fikir, öğreti ya da doktrinin kökenini tam olarak

belirlemek -özellikle bu yargı geleneksel hakikat kavramı için geçerlidir.- kesinlikle

önemsizdir.3

Tradisyonel gerçeklik beşer-üstü olduğu için hiçbir zaman sistematik bir

biçim altında ifade edilemez.4 Bu durum hakikatin, özünde taşıdığı sınırsızlık ve

her türlü tarihsel formun ötesinde bulunmasından kaynaklanır. Geleneksel hakikat

somut ve tarihsel bir görüntü altında tecelli etse bile bu, aslında doktrinin kaba bir

taklidinden başka bir şey olmaktan öteye geçemez. Guénon gelenekten, yazılı kül-

türün karşıtı bir şey olan şifahî/sözlü geleneği anlamaz. Bu, onun oldukça dar bir

anlamıdır.5 Ona göre gelenek konusundaki büyük talihsizliklerden biri, geleneğin

âdet ile karıştırılmasıdır. Gelenek beşerüstü iken, buna karşılık âdet kesinlikle köken

itibariyle beşerîdir ve zorunlu olarak bir dejenerasyon içerir.6

Gelenek ile âdetin birbirine karıştırılması yanılgısı, modern zamanlara özgü

1. Doğu Düşüncesi, s. 78.

2. Geleneksel Formlar ve Kozmik Devirler, s. 47

3. Guénon, René, Doğu Düşüncesi, s. 25.

4. Manevî İlimlere Giriş, s. 101.

5. Doğu Düşüncesi, s. 77.

6. Manevi İlimler, s. 20 vd.

Page 3: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 95

sahtecilik furyasının çarpık bir sonucudur. Guénon’a göre âdet/gelenek sahteciliğinin

iki büyük zararı vardır:

1. Mekanik biçimde ve geçerli nedeni olmaksızın, insanları bir takım fiilleri

yapmaya iter. Bu pasif tutum, her türlü sapkın telkinin gücünü ve etkisini artırır.

2. Bunun sonucu olarak da gelenek insanların gözünde gülünç duruma düşer.7

Gelenek tanımlarındaki en büyük eksiklik, entelektüel ögenin hiç dikkate alınma-

masıdır.8

Her geleneksel öğretinin kutsalın tecrübesine dayanan bir farkındalık düze-

yine sahip olduğunu düşünen Guénon, modernlerin aslında, zihinsel yetersizlikleri

nedeniyle asla metafizik gerçekleri göremeyeceklerine inanmaktadır. Zira ona göre

hakikati “görmek”, salt zihinsel bir tecrübe olmayıp, var oluşsal bir katılmayı ve

hatta gelenek içinde erimeyi gerektiren kozmik bir farkındalık ile mümkün olabilir.

Oysa modernler hem zihinsel anlamda hem de kozmolojik düzeyde tam bir körlük

içinde bulunduklarından, geleneksel hakikati ve kutsal olanı algılama şansından

mahrumdurlar.

Guénon, modern zihniyetin, tradisyonların9 farklı olduklarını zannetmesinin

tam bir yanılgı olduğu inancındadır. Bu, tradisyonel doktrinin ne olduğunu bilme-

mek anlamına gelir.10 Gelenek birdir. Amaç ve doktrin hepsinde aynıdır. Ancak her

ne kadar nihaî amaç bir ise de, bu amaca ulaşmayı mümkün kılan yolların çeşitli

olması tabiî ve gereklidir. Guénon inisiyasyon olarak nitelediği mistik ve ezoterik

geleneğin farklı örneklerinden deliller getirir. İslam inisiyasyonunda11 tarikatların,

Hindu geleneğinde ise Yoga’ların çeşitliliğinin, aslında bir ve aynı yolun zorunlu

şubeleri olduğunu düşünür.12

Guénon, geleneksel öğretiler arasında bir amaç birliği olduğunu göstermek

için, dinlerin manevî yapılarını, özellikle mistik ekollerini ele alır. Örneğin Yahudi

Kabalası, İslam Tasavvufu, Taoculuk, Hinduizm ve Şamanizm gibi... Ona göre

dinlerin bu mistik ekolleri arasında benzerliklerinin olması son derece tabiî bir

7. Age, s. 30.

8. Doğu Düşüncesi, s. 78.

9. Tradisyon sözcüğü Guénon literatüründe gelenek anlamına gelmektedir. Bu kavram hiç kuşkusuz

hakikati kendince taşıyan ve temsil eden farklı sahih gelenekleri içerecek bir kapsamda kullanıl-

maktadır.

10. Manevi İlimlere Giriş, s. 100

11. İnisiyasyon kavramı da ağırlıklı olarak Batınîlik anlamında kullanılmıştır.

12. Age, s. 99.

Page 4: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

96 Mehmet Evkuran

husustur. Bu, onların hakikate ve kutsala olan yakınlıklarından ileri gelir. Bunların

birbirlerinden alıntılar yapmış olması söz konusu olamaz. Sadece kaçınılmaz olarak,

tüm tradisyonlarda görülen bir mütekabiliyet ve “eşdeğerlilik” vardır.13

Bu açıklama, dinlerin ilk aşamasında görülmeyen ancak zamanla ortaya çıkıp

somutlaşan bâtınî-tasavvufî akımların, diğer kültürlerden etkilendikleri iddiasını

geçersiz kılmak üzere geliştirilmiş olmalıdır. Ancak yine de Guénon düşüncesine

bakıldığında, yükselen her şeyin birbirine benzediği ya da kutsala yaklaşıldıkça

biçimlerin önemsizleştiği fikrinin tabiî bir neticesi olduğu görülür.

Yeri gelmişken Guénon’un, bâtınî doktrini kabul etmeyenlere yönelik olarak

kullandığı alaysı bir dokundurmaya işaret edelim: “İslam tradisyonu ilâhî lütuf,

hakikatin zekâ yani zekânın içsel ve daha gerçek yönü, insanların budalalık ve

cahilliğine katlanmayı gerektiriyor. Bu da tabiî ki, Kur’an’da 72 kez öğütlenmiş

olmasının da gösterdiği gibi, çok özel bir önem taşıyan sabır erdemini gerektiriyor.”14

Görülmektedir ki Guénon, sonradan Müslümanlığı kabul etmiş olmasına rağmen,

tasavvufçuların “zahir uleması”na karşı kullandıkları üslûbu ustalıkla uygulamaktadır.

Guénon’u okuduğumuzda onun, genelde mistisizmin/tasavvuf felsefesinin tarihsel

muarızlarıyla derin bir tartışma havasıyla hareket ettiğini hissediyoruz. Onun geliş-

tirdiği söylemin, bâtın ulemasının (ezoteriklerin) zahir ulemasına (teologlar) karşı

kullandığı eski söylemlerle büyük oranda örtüştüğü görülmektedir.

Guénon, din (religion) kelimesini eserlerinde bilinçli biçimde kullanmaz. Bunun

nedeni, çağdaş Batı toplumunun dine yüklediği olumsuz anlamdır. O daha çok

gelenek (tradition) kelimesini kullanır. Din sözcüğünün asıl anlamının “bağlayan”

olduğunu belirten Guénon bundan iki yakın anlamlı sonuç çıkarır: ilki, insanları

yüksek bir ilkeye bağlayan, diğeri ise insanları kendi aralarında bir birbirine bağla-

yan. Din (religion) kelimesinin etimolojik anlamı üzerinde duran ve Greko-Romen,

Yahudi ve Hıristiyan dünyadaki kullanımlarından örnekler veren Guénon, dinin

esas olarak üç unsurun birleşiminden ibaret olduğunu söyler. Akide, ahlâk ve ibadet.

Bunlardan birinin eksik olduğu yerde dinin varlığından söz edilemez. Bunlardan

akide dinin entelektüel yönüne, ahlâk sosyal yönüne, ibadet ise ayin/ritüellerle ilgili

yönüne işaret eder.15

Gelenek din ilişkisinde Guénon, geleneği aslî unsur olarak görür. Din, geleneğin

13. Geleneksel Formlar ve Kozmik Devirler, s. 59.

14. Manevi İlimler, s. 14.

15. Doğu Düşüncesi, s. 88.

Page 5: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97

sadece bir veçhesi ve dışsal tezahürüdür. Bu açıdan bakıldığında esas unsur olan

gelenek, belirli bir zaman ve mekânda herhangi bir din şeklinde açığa çıkabilirken,

başka bir bağlamda da daha farklı bir din olarak tezahür edebilir. Kanaatimizce

Guénon, diğer mistik geleneklere teolojik bir meşruiyet sağlamak ve din (religion)

kelimesinin Batı’da kazandığı dezavantajlarından uzaklaşmak amacıyla daha sem-

patik ve güvenli bulduğu gelenek (tradition) kelimesine yönelmiş olmalıdır.

Guénon’un düşüncesinde Hinduizm’in ağırlıklı bir yeri bulunmaktadır. Bu arada

onun henüz ilk gençlik yıllarında Hindu rahipleriyle ilişkisi olduğu hatırlanmalıdır.

O’na göre “Hint geleneği, özgül olarak dinî olan hiçbir şeyin bulunmadığı, buna

karşın geleneğin tüm dallarını yek vücut ve bölünmez bir bütün oluşturdukları bir

örnektir.”16 İşte bu nedenle Hindu, doğal bir metafizikçi’dir. Guénon’un çevrimler

öğretisi incelendiğinde onun bu fikri nerdeyse tamamıyla Hindu kozmolojisinden

aldığı görülecektir.17 Guénon’un yakın arkadaşı ve öğrencisi olan Martin Lings,

onun Batı’ya kutsal hakikati anlatmak için, daha sempatik olan ve dogmatik yönü

pek baskın olmayan bir din olan Hinduizmi seçtiğini belirtir.18

İlkelerini geleneksel doktrinlerden alan farklı düzeylerdeki tüm kurumların,

geleneğin kapsamı içine alınması gerektiğini söyleyen Guénon19, tuhaf bir tartışma

başlatır: Tradisyonların kökeni sorunu... “Tradisyonların kökeninin kuzeyde olduğunu

düşünüyorum. Hatta kutuplarda olduğuna inanıyorum. Bu husus, Veda’larda ve

başka kutsal kitaplarda geçer...Tradisyonların kökeni ne doğu ne de batı, kutupsal-

dır. Bu merkez bazı dönemlerde batıda, bazı dönemlerde ise doğuda bulunmuştur.

Fakat bu merkez ‘tarihsel’ denilen zamanların başlangıcından çok önce, kuskusuz

doğudaydı.”20 Bu değerlendirmeyi yapmasında ve hakikatin coğrafyasını Doğu

olarak göstermesinde, onun Doğu dinlerine duyduğu sempatinin etkili olduğu

düşünülebilir.

Din-gelenek ilişkisini temellendirirken hakikatin tarihsel bir olgu olmadığı,

aksine beşerüstü bir değer olduğunu söyleyen Guénon’un, hakikate yeryüzünde bir

16. Age, s. 136.

17. Age, s. 137. Guénon, açıkça kozmik devirler öğretisinin Hindu dininde yer aldığını ancak bu

öğretinin diğer tradisyonlarda karşılığının da bulunduğunu söyler. kozmik devirler öğretisini açık-

larken de temel olarak Hindu dinsel terimlere (Manvantara, Manu çağları, Jampu Dwipa, meru,

kalpa) başvurur. Ardından bu kavramların İslam geleneğindeki diğer bazı dinlerdeki karşılıklarını

göstermeye çalışır. Bkz. Geleneksel Devirler ve Kozmik Devirler, s. 13, 16 vd.

18. Lings, Martin, Antik İnançlar ve Modern Hurafeler, s. 10, 11.

19. Manevi İlimlere Giriş, s. 102.

20. Geleneksel Formlar ve Kozmik Devirler, s. 30.

Page 6: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

98 Mehmet Evkuran

merkez ve adres tayin etmesi bizce tuhaf bir çelişki gibi durmaktadır. Tradisyonun

merkezinin kutuplar (kuzey kutbu) olduğunun anlaşılmasının, Guénon düşüncesi

içinde bile hangi sorunu çözdüğünün belirsiz olduğunu düşünüyoruz. Gelenek-

din ilişkisini ele alırken Guénon’un temelde problemli bir hareket noktası seçtiğini

düşünüyoruz. İbrahimî dinlerin teistik din anlayışı yerine, doğu dinlerinin özellikle

Hinduizm’in kutsal gelenek anlayışından hareket etmiştir. Ve bu bakış açısının

neticesi olarak da geleneğe din karşısında ontolojik bir öncelik tanımıştır. Bu abar-

tılmış kutsallık motifi adeta içinde her şeyi eriten bir kazan gibidir. Guénon’a göre

süregelen kutsal bir gelenek söz konusudur.

Zuhûr süreci içinde bu geleneksel hakikat, farklı formlar edinmektedir. İşte

dinler Guénon’a göre bu formlardan başka bir şey değildirler. Fakat aynı zamanda

bu formların zahirî yönlerini paradoksal olarak zorunlu göstermektedir. Tutunduğu

şeyin bir form ya da biçim hatta “kabuk” olduğunu düşünen bir insanın zihninde

din adına “hudûd” korunabilir mi? Sonuçta elde kalan şey, nasıl tüketileceği henüz

bilinmeyen, tahrik edilmiş bir kutsallık duygusundan başka bir şey olmamaktadır.

Tanrı fikrinin belirsiz olduğu bazı Doğu dinleri açısından bu değerlendirme uygun

olabilir. Ancak İbrahimî dinler açısından ve özellikle İslam bağlamında düşünüldü-

ğünde bu ciddi bir sorundur. Çünkü İslam öğretisiyle, soyut kutsallık fikri üzerine

kurulu bir elitizmi birbiriyle bağdaştırmak pek mümkün görünmüyor.

Guénon’un dinsel geleneklere ilişkin yaklaşımının en belirgin ve olumlu geti-

risi, hoşgörüdür. Guénon dinlerin ve geleneklerin aynı özden geldiklerini ve hâlâ

hakikatten izler taşıdıklarını belirtmektedir. Bu değerlendirme, kendi içinde dinler

ve gelenekler arasında bir hoşgörü ve empati kültürüne işaret eder.

2. Zahir-Bâtın Düalizmi

Tüm ezoterik düşünce akımlarında görüldüğü gibi, Guénon’cu düşüncenin

belirgin temalarından biri de zahir-bâtın ayrımıdır. Zaten temelde gelenek, hakikat ve

kutsallık üzerine kurulu bir sistemin bu ayrıma gitmesi, mantığı gereği zorunludur.

Kutsal gelenek ve sır motiflerini temellendiren ve onlara işlerlik sağlayan zorunlu

epistemolojik zemini ancak zahir-bâtın ikilemi sağlayabilir.

Adı ve taşıdığı biçim her ne olursa olsun, söz konusu olan her zaman zahir ve

bâtın’dır. Yani görünen ve gizli olandır. Guénon’a göre bunlar zaten tabiatları gereği

böyledir.21 Yoksa bu ayrım, geleneksel öğretiyi ellerinde tutanların keyfî olarak ya da

21. İslam Maneviyatı ve Taoculuğa Toplu Bakış, s. 40.

Page 7: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 99

yüzeysel olarak aldıkları bazı önlemler ve sözleşmeler sonucu oluşmuş değildir. Bu

ayrımın geleneksel formda tekabül ettiği süreçler şöyle ifade edilir: Zahirîlik, daha

basit ve daha kolay kavranılanı içeren ve bu nedenle herkese açık olan yazılı öğretide

yer alır. Bâtınîlik ise İçte, derûnda olandır ve şifahî öğretinin konusudur.22

Guénon zahir-bâtın temasını temellendirmek üzere kimi misaller getirir. Kışr

ve Lubb temsili İslam tasavvufunda oldukça yaygın bir misaldir: “Kabuk (el-kışr),

şeriat yani herkesçe izlenilmek için ortaya konulan, herkese hitabeden dinin zahirî

yasalarıdır. Çekirdek (el-lubb) ise, hakikat, öz, gerçektir. Şeriatın tersine, buna herkesin

gücü yetmez...”23 Düşünürümüz meyve sembolünün kalple bir ilgisi olduğu kadar

aynı zamanda “kozmosun altın yumurtası güneşle de bir ilgisi olduğunu” düşün-

mektedir. Diğer bir örnek ise çember sembolizmidir. Çemberin merkezinde hakikat

yer alır. Çemberin üzerindeki sonsuz sayıda noktalardan merkeze yarıçap çizilebilir.

Benzer şekilde, pek çok zahirî yol vardır. Ancak hakikat tek ve değişmezdir.24

Görüldüğü gibi Guénoncu düşünceyi gerekçelendiren temel hareket noktası

“varlıkların çokluğu” (kesret)dur: “Gerçekten varlıklar çokluk içinde bulundukları

andan itibaren, hangi realizasyon içinde olursa olsun oradan hareket etmek zorun-

dadırlar. Ama bu çokluk, aralarından pek çoğu için aynı zamanda onları durduran

ve tutan bir engeldir. Meyvenin kabuğu, içinin görülmesini engellediği gibi... “25

Bu aşamada zahirin iki paradoksal niteliği açığa çıkıyor. Zahir, hakikatin

tecellisi için zorunludur. Zira o olmazsa “yol” oluşmaz. Ancak, zahir aynı zamanda

hakikati örten bir perde ve ona ulaşmayı önleyen bir engel teşkil etmektedir. Her

gelenek içinde iki eğilim söz konusudur. Birisi zahirle, görünen ile yetinmeyen,

onun ötesindeki hakikate ulaşma çabası içinde olan bâtınî eğilim. Diğeri ise mey-

venin kabuğuna, dışta olana, zahire takılan anlayıştır. Dinsel gelenek içinde zahirle

yetinen insanların büyük bir bölümü için zahirî yasa, bir rehber niteliğinden çok

kaçınılmaz olarak bir bağdır. Fakat aynı zamanda da onların yolu şaşırmalarını ve

kaybolmalarını önleyen bir teminattır: “Böylece nuru doğrudan seyredecek güçte

olmayanlar, hiç olmazsa nurun yansımasını alırlar. Herhangi bir biçimde de olsa,

ilkeye bağlı kalırlar, ancak hiçbir zaman onun gerçek bilincine varamazlar.”26

Oysa geleneksel bâtınîliğe ve hakikatin kutsal anlamına yönelmiş olan bir

22. Doğu Düşüncesi, s. 131.

23. İslam Maneviyatı ve Taoculuğa Toplu Bakış, s. 39.

24. Age, s. 41.

25. Age, s. 37.

26. Age, s. 53.

Page 8: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

100 Mehmet Evkuran

kişinin, zahirî olanı bilmemesi mümkün değildir. Zira daha fazla olan (bâtın), daha

az olanı (zahir), zorunlu olarak içermek durumundadır. Demek ki hangi gelenek

olursa olsun, öze ulaşmak için o geleneğin öngördüğü zahirî yasaya katılmak bir

önkoşuldur. Guénon’a göre zahirî yasa inanç, ahlâk ve ibadetleri (ritüel) kapsar.

Geleneksel bir tarzın daha doğru bir ifadeyle ‘yol’un oluşumunda, zahir ve bâtın

aynı şeyin içsel ve dışsal yüzüymüşçesine birbirine doğrudan bağlı şeyler olarak

telakki edilmektedir. Bu nedenle öncelikle dışsal olana katılıp zahirî yasayı tecrübe

etmek daha sonra da içsel olana bâtına nüfuz etmek gerekir.27

İşte tam da bu aşamada şu soruyu sormak zorunlu hâle geliyor: Peki zahirî

yasaya anlam ve hayat verdiğine inandığınız öze, yani bâtına ulaştığımızda zahirin

işlevsel ve pratik bir anlamı kalır mı? Guénon soruyla dile getirilen zahirin bir

aşamadan sonra terk edilebileceği fikrini bir yanılgı olarak görür ve reddeder:

“Bâtınîliğe (inisiyasyon) ulaşıldıktan sonra bu zahirîliğin terk edilmesinin gerektiği

zannedilmemelidir.”28 Zahirî yasa birilerince derin bir şekilde kavranıp asılsa da,

insanların çoğu için zahir hâlâ, onları yolda tutan, bâtına ulaşma fırsatını mahfuz

tutan bir imkândır. Bu imkânın farkına varılmasa dahi zahir böyle bir işlev görür:

“Din bir yaşam biçimidir. Oysa hakikat saf bilgidir. Şeriata anlam kazandıran şey

bu hakikat bilgisidir. Öyle ki bu geleneğe katılanların çoğu bunun bilincinde bile

olmazlar.”29

Guénon’un zahir ve bâtın ayrımı için önerdiği diğer bir örnekleme ise kavrayış

ve ifade kavramlarıdır. Bâtınîlik, içsel gerçekliğin her türlü formun ötesine geçerek

“kavranışı”na, zahirlik ise bu kavrayışın bir şekilde “ifadesi”ne tekabül eder.30

Her metafizik öğretide daima bâtınî bir şeyin yer almakta olduğu iddiasını

içeren bu öğretiye göre bâtınî olanın en önemli vasfı hatta doğası, özünde bir “ifade

edilemezlik” payı taşımasıdır. Ancak her gelenekte zahir ile bâtın arasındaki ayrım

aynı oranda görülmez. Örneğin bütün geleneksel öğretiler arasında, İslam öğretisi

zahirî ve bâtınî kavramlarını çok net bir şekilde ayırır. Guénon bu ayrımın şeriat-

hakikat kavramsallaştırılmasıyla ifade edildiği düşüncesindedir.31

Biz bu ayrımın tasavvufî ekollerde yapıldığını biliyoruz. Zaten Guénon da

İslam sufizminin tezlerini öne çıkarmakta ve gerçek İslam öğretisi derken tasav-

27. Age, s. 20, 60.

28. Age, s. 55.

29. İslam Maneviyatı, s. 29.

30. Doğu Düşüncesi, s. 133.

31. İslam Maneviyatı, s. 29, 30.

Page 9: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 101

vufun kendine özgü bâtınî yorumlarını esas almaktadır. İslam öğretisi söz konusu

edildiğinde model ve muhatap olarak tasavvufu kabul etmektedir. Tasavvufun

kökeni problemi onun, dinsel öğretinin kalbi olduğu iddiasıyla çözülmektedir:

“Sufîzm dışardan gelmedi. Sonradan ilâve edilmiş bir şey de değil. Aksine, İslamın

özüne ilişkin bir parçadır. Bunsuz İslam öğretisi eksik kalır.”32

Yine bu bakış açısına göre köken sorunu önemsizdir. Zira hakikat tarihsel bir

olgu değildir: “Köken sorunu o kadar önemli değildir, ikinci dereceden bir öneme

sahiptir. Öze ilişkin bir tartışma değildir.”33 Tasavvufun diğer bâtınî ekollerle tarih-

sel değil de, özsel ve eşdeğer bir ilişkisi olduğu sonucuna varıyoruz. Bu tasavvufa

yüklenen anlam ile ilgilidir. “Tasavvuf özü itibarıyla saf metafiziktir. Geleneksel

ilimlerin bir devamı ve uygulamasıdır.”34

Tasavvuf hem hakikat hem de aynı zamanda ona ulaşmak için gerekli olan

yolları içermektedir. İşte tasavvufî geleneğin birer uygulaması olan tarikatlar, hakikate

götüren yollar olarak görülmektedir. Guénon, zahir-bâtın temasını temellendirirken

başvurduğu çember ve merkez örneğini tasavvufî sisteme tatbik etmektedir. Ona

göre her bir tarikat, çemberden merkeze doğru giden yarıçaptır. Çember üzerinde

bulunan her nokta da bir yarıçapa karşılık gelir. Neticede ve hakikatte ise sonsuz

sayıdaki bu yarıçapların tümü merkezde birleşirler. Bu yarıçapların, kişisel yaratı-

lışları ve mizaç farklılıklarını da gösterdiğini belirten Guénon’a göre Allah’a giden

yollar, insanların ruhları kadar çoktur. Nihaî amaç birdir. Çemberin bir merkezi

vardır. Ve tek bir hakikat bulunur. Hakikat yegâne olunca da, gördüğümüz tüm bu

dışsal farklılıklar önemi yitirir. Kişi varlığın kutsal anlamını kavrayıp, yüksek hâl-

lere ulaşınca tüm arızî sınır ve farklar ortadan kalkar. Guénon bu hâli tasavvuftaki

beka motifiyle ifade eder ve bunu “kulun sıfatlarının, Allah’ın sıfatlarına yer vermek

suretiyle ortadan kalkması” şeklinde tanımlar.35

Düşünürümüz sufizm teriminden rahatsızdır. Ona göre İslam tasavvufunu,

sufizm terimi yeterince ifade etmemektedir. Dahası bu, batılıların uydurduğu bir

kelimedir. Bunun yerine inisiyasyon, tasavvufu karşılayan daha uygun bir kelimedir.

Guénon, ezoterik/bâtınî ekolün bir sürdürücüsü sıfatıyla, her gelenekte görüldüğü gibi

İslam geleneğinde de geniş yer tutan zahir ve bâtın uleması arasındaki tartışmanın

kuşkusuz ki farkındadır: “Gerçek şu ki, “sufi’ sözcüğü Kur’an gibi Arapçadır, kural-

32. Age, s. 32.

33. Age, s. 33.

34. Age, s. 35.

35. Age. s. 30.

Page 10: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

102 Mehmet Evkuran

ları doğrudan Kur’an’dandır, ama bu kuralları Kur’an’da bulabilmek için, Kur’an’ın

asıl özünü teşkil eden hakikatler’e göre anlaşılıp yorumlanması gerekecektir. Bu

yorumu yaparken sadece zahir bilginlerinin din, mantık ve dille ilgili yöntemleriyle

hareket edilmemelidir.”36

Bu perspektif, tüm ezoteriklerin ortak özelliğidir. Lafızlar, onların tezlerini

meşrulaştırmaya elverişli değildir. O hâlde, tevile gitmek gerekir. İslam düşünce

geleneği boyunca ortaya çıkan ekollerin, görüşlerini meşrûlaştırmak Kur’an’a

dayanmaya çalıştıkları ve bunun için de tevil yöntemine başvurdukları bilinen bir

gerçektir. Şu hâlde bu sorun sadece mistik ve tasavvufî çevrelerle sınırlı değildir.

Tevil metodunun bizzat kendisinin yanlış olduğuna değil, başta Bâtınîler olmak

üzere çeşitli mezhepler tarafından son derece savruk, gelişi güzel ve keyfî kulla-

nılmasının yanlış olduğuna inanıyoruz. Zira zahirin dili olan dil ve mantık kuralları

dışına çıkıldığında, elde kalan şey keyfiliğin dışında ne olabilir ki!

Guénon bâtınî sürecin ayrılmaz bir parçası olarak şeyhin (Hinduizm’de Guru)

işlevine ve bir silsileye bağlanmanın kaçınılmazlığına işaret eder. Hakikate ulaşmak

İçin tevilin yanı sıra tefekkür şarttır. Bu bakımdan en büyük üstatların yazdıkları,

ancak tefekkür için bir araç ve dayanak olabilir. Yoksa yalnızca bu eserleri okuyarak,

hiçbir şekilde mutasavvıf olunamaz, işte bu noktada insanlar hakikati anlama düzeyi

açısından avam ve havas olmak üzere zorunlu olarak ikiye ayrılırlar: “Her şeyden

önce, yaratılıştan gelen bir yatkınlık veya istidat gerekir. Hiç bir çaba bunların yerini

tutamaz. Ayrıca düzenli bir silsileye de bağlanmak gerekir. Çünkü bu bağlanma ile

meydana gelen ‘manevi tesir’in iletimi isterse en basit derecede olsun, tasavvufun

‘olmazsa olmaz’ bir şartıdır. Bir kez bütünüyle elde edildi mi artık bu aktarım, safi

esoterik bir çalışmanın hareket noktası olur.”37

Her türlü söz, fiil, bağlanma bu bâtınî süreç için bir dayanak ve araçtır. Bâtınî

sürecin zirvesi olan yüce özdeşlik makamı, ‘mutlak, koşulsuz ve süreklilik hâli olan

ve mümkün varlık sınırlarının ötesini ifade eden bir makam’dır.38

Görüldüğü gibi hakikatin, ulaşılması zorlu bir idrak makamını gerektirmesi,

insanların bir kısmının zaten bu sürecin gereklerini yerine getirmekten mahrum

olması ve bu nedenle de bir “silsile”ye bağlanmanın zorunlu oluşu, avam-havas

ayrımının ihtiyaç duyduğu teorik öncülleri sunmaktadır.

36. Age. s. 33.

37. Age, s. 37.

38. Agy.

Page 11: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 103

3. Kozmik Çevrim Teorisi

Guénon’un ana temalarından biri de çevrimler öğretisidir. Bilindiği gibi Hint

mitolojisinde yer alan bu inanç, insanlık tarihinin kozmik bir çevrim içinde yol

aldığını belirtir. Bu itikat, tarihe bir yön ve anlam atfeder. Öğretiye göre başlangıçta,

kutsalın tezahürüne mazhar olan dünyada her şey iyi ve güzeldir, insanlar kutsalın

tecrübesini tam olarak yaşarlar. Ancak zamanla asıldan uzaklaşılır. Her şey tersine

döner, karmaşıklaşır. Kaosla birlikte birtakım doğal âfetler de bu bozulmaya eşlik

eder. Zaman hızlanır. Kısaca anlatılan bu çevrim zorunludur. Kozmik bir yasa

olduğuna inanılır. Karanlık çağa tekabül eden Kali Yuga kozmik çevrimde kutsala

en uzak devreyi, tam bir ifsat dönemini ifade eder. Ancak kozmik çevrim yasasına

göre, Kali Yuga’yı zorunlu olarak kutsal başlangıç dönemi izler. Tıpkı kaosu koz-

mosun izlemesi gibi, bu devrevî/çevrimsel/döngüsel/dairesel harekette de düzen,

düzensizlikten sonra gelir. Kozmik çevrim içinde yer alan her dönemin kendine

özgü özellikleri, alâmetleri vardır. Ve öğretiye göre bu alâmetler salt sosyal ve ahlâkî

düzeyde kalmaz, doğal düzen ve zamanın işleyişi üzerinde de kendini gösterir,

insanlar hangi çağda yaşadıklarını, işte bu alâmetlere bakarak anlayabilirler. Gerçi

insan, çağının farkına varmış olsa bile bu kozmik çevrimi değiştiremez. Sadece bu

zorunlu çevrim içinde kendine bir rol seçip beğenebilir.

Guénon, kozmik devirler öğretisinin çok net olarak Hindu geleneğinde

bulunduğunu ve onun eşdeğerlerinin diğer geleneklerde de gözlendiğini söyler.39

Buna göre her çağı, tezahürün herhangi bir hâlinin tekâmül süreci olarak kabul

etmek gerekiyor. Her türlü değişim belirli bir kozmik süreç içinde gerçekleşmek

durumunda olduğu için, prensiplerden kaynaklanmayan bir değişimin gerçekleş-

mesine olanak yoktur. Yani değişim olarak tespit edilen herşey kendi prensibine

tabî bulunmaktadır. Guénon bu öğretiyi, değişik tradisyonlara tatbik ederken,

Hindu mitolojisinde yer alan ve aynı öğretiyi (Kozmik Çevrim) örnekleyen “araba

tekerleği” motifine değinir. 40

Kozmik çevrim öğretisinde devir kavramı, hem kozmik hem de tarihsel (dünyevi,

fiziksel ve coğrafî) bir karaktere işaret eder. Kozmik çevrim düzeninde sırası gelen

devir, hem insanların zihinsel dünyaları üzerinde hem de toplum ve doğal düzen

üzerinde etkilerini zorunlu olarak gösterir. Zira yine Guénon’a göre zaten kozmik

39. Geleneksel Formlar ve Kozmik Devirler, s. 13.

40. Age, s. 32

Page 12: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

104 Mehmet Evkuran

düzen ile beşerî düzen arasına gerekli ve sabit bir tekâbüliyet bulunmaktadır.41

Kozmik çevrimden Guénon’un ne anladığını doğru bir biçimde ortaya koymak

ve değerlendirmelerde yanıltıcı olmamak için bizzat onun ifadelerine yer vermek

uygun olacaktır: “Bir zaman çevriminin her evresi, ne olursa olsun, sadece olayla-

rın belirlenmesinde etkili olan kendine özgü bir niteliğe sahip değildir, fakat aynı

zamanda bu olayların cereyan ettiği hız da bu evrelerden her birine bağlı olarak

gerçekleşen niceliğe ait olmaktan çok niteliğe aittir.”42

Şu hâlde kozmik çevrim kuramına göre sosyal ve doğal olayların mahiyeti ve

hatta dünyanın aldığı görünüm, içinde bulunduğumuz kozmik devrin niteliğine

bağlıdır. Ancak durum bununla da kalmaz. Olayların içeriğinin yanı sıra, olayların

vuku buluş hızları da aynı kozmik nitelik tarafından belirlenir: “Hıza verilen anlam

gibi, zaman içindeki hız niceliksel bir anlama indirgenemez. Çevrimin değişik

evrelerine göre, kendi aralarında benzerlik kurulacak olay dizileri zaman içinde,

niceliksel olarak eşit sürelerde olup-bitmez.”43

Guénon bu görüşlerini Hint mitolojisinden hareketle temellendirmeye çalışır:

“Bunun çok belirgin örneklerinden birini Mantvantara’yı oluşturan, dört Yuga’nın

karşılıklı sürelerinin azalan ve küçülen oranı içinde bulabiliriz. Bu nedenle günümüz-

deki olaylar daha önceki çağlarda eşine rastlanmayan, görülmemiş bir hızla, üstelik

durmadan artan, yükselen bir hızla cereyan etmektedir. Ve bu hız, çevrimin sonuna

kadar artmaya devam edecektir…Zaman, devamlı artan bir kabz yani daralma hali

ile ifade edilir. Bu hâlin son sınır ‘duruş noktası’na tekabül eder.”44

Buna göre, kozmik çevrimin ilk dönemleri kutsalın tecrübesinin dolaysız

yaşandığı, zamanın yavaş ve dingin ilerlediği huzurlu dönemlerdir. Ancak çevrim

dairesel bir tarzda ilerlemeye başladığında, başka bir ifadeyle tekerlek dönmeye

başladığında gelen her dönem bir öncekine kıyasla bir dejenerasyon oluşturur.

“Zuhûr kronolojisi” gereği tarih belirli dönemler boyunca hakikatin tezahürüne,

belirli dönemlerden sonra da (özellikle kali-yuga’da) mutlak bir bozulma, yozlaşma

ve hakikatten uzaklaşmaya tanık olur.

Her tezahür süreci, zorunlu olarak ilkeden tedricî bir uzaklaşmayı içerir. Gué-

41. Age, s. 14.

42. Niceliğin Egemenliği ve Çağın Alâmetleri, s. 53.

43. Age, s. 53

44. Age, s. 54.

Page 13: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 105

non buna gerçek iniş ya da gerçek düşüş adını verir.45 O’na göre kozmik çevrimin

izlediği süreçte sürekli olarak aşağıya doğru inen bir hareket söz konusudur: “Bu,

ilkeden tedricî bir uzaklaşma anlamına gelen zuhur sürecinin kronolojik bir ifadesidir.

Çevrimin sonuna yaklaşıldıkça, olayların hızının artışını, ağır cisimlerin yukarıdan

düşüşü sırasında görülen hıza benzetebiliriz. Bugünkü insanlığın gidişi, gerçekten

de bir yokuşun tepesinden fırlatılan hareketli bir cismin inişine çok benzemektedir.

Bu hareketli cisim aşağıya ne denli yaklaşırsa hızı da o denli artmaktadır.”46

Guénon, kozmik çevrimin inici hareketini, zuhur sürecinin zorunlu bir ifadesi

olarak değerlendirmektedir: ““(Kozmik iniş) varoluşun pozitif ya da öz kutbundan

hareket edip negatif ya da madde kutbuna doğru inen hareketle gerçekleştiği için,

buradan her şeyin gittikçe, nitelik yönü azalan fakat nicelik yönü artan bir görünüm

kazanmaktadır. Bu nedenle çevrimin son dönemi her alanda niceliğin egemenliğini

sağlamaya doğru özel bir eğilim göstermek zorundadır. 47

Kozmik düşüş hızlandıkça herşey bozulmakta, zaman hızlanmakta ve bunun

sonucunda nitelik kaybolarak nicelik ve madde egemen olmaktadır. Nitekim Guénon

meşhur kitabının adını Niceliğin Egemenliği ve Çağın Alâmetleri olarak tespit eder.

Tabiî bu arada doğal çevre de değişikliğe uğrar. Zira bu dönem, belirli bir kozmik

ana tekabül etmektedir.48

Guénon’a göre yeniden ayağa kalkma ve her şeyin tekrar normale dönmesi,

kozmik düşüş’ün bütünüyle tamamlanmasını ve bir çevrimden diğerine geçiş anını

öngörmektedir. Ancak bu özel anı elbette herkes değil, çevrimin tohumlarını hazır-

lamakla görevli çok az sayıda özel ve seçkin insanlar anlayabilecektir.49

Guénon düşüncesinde, tüm ezoterik ve mistik ekollerde olduğu gibi, seçkin-

cilik (elitizm) önde gelen temalardan biridir. Buna göre mistik öğretiler, bu birinci

sınıf insanlara özgü birinci sınıf hakikatlerdir, insanların çoğu ise yine Guénon’un

ifadesiyle budalalık yaparak, bu hakikati bir türlü anlayamazlar. Oysa bizler, istesek

de istemesek de beşerî ve kozmik düzenle birleşmek zorundayızdır. Şu hâlde içinde

bulunduğumuz çevrimsel dönemin kozmik koşullarıyla kuşatılmış bulunmaktayız.

Ve yaşanılan felaketler, yıkımlar, acılar, çarpıklıklar vb. tamamen kozmik devrin

gidişatının itici (descendent) bir hareket içermesinden dolayıdır. Guénon, yaşadı-

45. Geleneksel Formlar ve Kozmik Devirler, s. 17.

46. Niceliğin Egemenliği, s. 54.

47. Age, s. 55.

48. Agy.

49. Niceliğin Egemenliği, s. 11.

Page 14: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

106 Mehmet Evkuran

ğımız doğal ve sosyal felâketler karşısında son derece rahattır. Telaşa gerek yoktur.

Zira her şeyin vakti gelince olacağına inanan biri için bu gecikmenin biç bir önemi

yoktur: “Şartların gösterdiği alâmetler izlenmelidir. Bunlar, hiç de ‘umulmadık’

alâmetler olmayıp, hem genel düzenin hem de beşerî ve kozmik düzenin kendine

özgü açıklamalarından başka bir şey değillerdir.”50

Çağların alâmetini dikkatle izleyen Guénon aslında bir tür teselli teolojisi

önerir. Yeni bir dönemin hazırlanması için bir başlangıç noktası oluşturmak üzere

Manwantara’nın sonunda herşeyin buluşması gerekiyor: “Tüm tradisyonal veriler

uzun süreden beri Kali-Yuga’nın içinde bulunduğumuzu gösteriyor. Kali-Yuga’nın

tasvirleri bugünkü çağın karakterlerine en çarpıcı biçimde uyan, ileri bir evresinde

bulunduğumuzu gösteriyor.”51

Guénon modern çağa özgü pek çok durum, kavram ve değeri radikalist bir

yaklaşımda ve köktenci biçimde eleştirir. Modern çağın anlamak için onun kozmik

çevrimin kali-yuga adı verilen son evresiyle olan bağlantısını asla göz ardı etmemek

gerekir. Guénon, hakikati yadsıyanların durumunu ele almakta ve yadsımanın hiçbir

şeyi (hakikati) ortadan kaldıramayacağı aksine yasanın, onu yadsıyanların aleyhine

döneceği uyarısında bulunmaktadır.52

4. Sahte Maneviyat

Önceki bölümde Guénoncu düşünce bakımından çağımızın en belirgin yönü-

nün, her şeyin asıl özünden saptırılması ve bozulması olduğunu tespit etmiştik.

Bunun ilk ve en önemli göstergesi dilin bozulmasıdır. Dilde yer alan pek çok kelime,

anlamı açısından yön değiştirmiş ve asıl anlamına karşıt bir anlamda kullanılmaya

başlanmıştır. Guénon bu açıdan özellikle gelenek kelimesinin kimi insanlar tara-

fından yersiz ve tehlikeli kullanılmasına işaret etmektedir.53 Modernler tradisyon

ile âdeti her zaman birbirine karıştırdıkları için, basit âdetlerden ibaret olan her

şeye tradisyon (gelenek) adını vermektedirler. Bu tradisyonun gerçek anlamının

bilinmeyişinden dolayıdır.54 Fakat burada aynı zamanda modern zamanlara özgü

bir şey varlığını hissettirir ki o da, hemen herşeye hakim olan “sahtecilik”tir: “Burada

sahtecilik zihniyetinin bir tezahürü de söz konusudur. Tradisyonun artık kalmadığı

50. Age, s. 9.

51. Age, s. 20.

52. Age, s. 80.

53. Niceliğin Egemenliği ve Çağın Alâmetleri, s. 245.

54. Age, s. 29.

Page 15: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 107

bir yerde bu boşluğu, zahirî olarak, taklitleri doldurur...”55 Buna göre âdet gelenekten

farklı bir şey değil, daha fazlası, ona karşı olan bir şeydir. Guénon bu durumlar için

gelenek-karşıtı (anti-tradisyonel) deyimini kullanır.

Sahtecilik (taklit)56, daha yakından bakıldığında Guénon sistematiğinde, koz-

mik çevrim ile de güçlü bir ilişki içindedir. Zira kozmik çevrimin bu en olumsuz

döneminde (kaliyuga/ahir zaman) nesnelerin kopyaları, bu arada hakikatin de

sahteleri ortalığı doldurur.

Modern dünyada geleneğin yerini almak üzere sahte ve taklit gelenekler geliş-

tiğine göre, peki gelenekçiler nerede duruyor ve kendilerini gelenekçi olarak nitele-

yenlerin yaptıklarının ve söylediklerinin karşılığı nedir? Guénon, modern dünyada

ortaya çıkan gelenekçi akımlar hakkında pek de olumlu düşünmez: “Gelenekçiler,

gelenek hakkında hiçbir gerçek bilgiye sahip olmaksızın, geleneğe doğru sadece bir

tür eğilim ya da istek duyan kişilerdir, işte gerçek ‘geleneksel’ düşünce ile ‘gelenekçi’

düşünce burada ayrılır. Geleneksel düşünce bu bilgiyi özünde bulundurur ve hatta

nerdeyse bizzat bu bilgiyle özdeş olur. Oysa ‘gelenekçi’ ancak basit bir ‘araştırıcı’

olabilir. Ve kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Çünkü şaşmaz ilkelere ve yön

göstergesine sahip değildir.”57

Gelenekçi her şeyden önce geleneğin gerçek anlamından habersizdir. Bu

nedenle o ancak bir araştırmacı düzeyinde etkinlik gösterebilir. Yanılsamalara

düşme ihtimali, onu her an sahte fikirlerle karşılaştırabilir.

Bazen de geleneksel hakikate duyulan özlem ve kutsala kavuşma arzusu, sahte

maneviyata temel olabilir. Yani bir toplum geleneksel ilkelerden saptığında, kaybet-

tiği değerlere tekrar yönelme ihtiyacı duyar. Buna engel olmak için topluma ‘sözde

kurallar’ sunulur. Ve neticede karşı bir gelenek oluşturulur.58 Bu olumsuz oluşumda

en büyük yanıltıcı unsur âdetler olmaktadır. Âdetlerden örülü ”sahte gelenekler”

her şeyden daha çok “karşı-tradisyon” hareketini hazırlar. Bu süreç doğrudan ya

da bilinçsizce işleyebilir. Ancak sonuç değişmez.

Guénon’a göre bu durumun kozmik çevrimle de oldukça güçlü bir bağlantısı

bulunmaktadır: “Bu taklidi ve bu çarpıtmayı mümkün kılan şey nedir? Hatta deyim

yerindeyse çevrimin iniş istikametinde ilerledikçe kendi türü içinde bunu daha çok

55. Agy.

56. Manevî İlimlere Giriş, s.30.

57. Age, s. 248.

58. Manevi İlimlere Giriş, s. 30.

Page 16: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

108 Mehmet Evkuran

mümkün ve daha mükemmel yapan şey nedir? Bunun temel nedeni, en üst nokta ile

en alt nokta arasında mevcut olan ters analoji içinde yatmaktadır... Bu tür taklitler

her şeyi nicelik bakış açısına indirgeme çabasının tam ifadesidir…”59

Burada bahsi geçen sahtecilik ve taklitçilik eğilimlerinin, kozmik çevrimin

doğasından gelen zorunlulukları ve karşı koyulamazlıkları vardır. Sahte maneviyatın

yıkıma götürülmesi için sapmanın, işin sonuna kadar, yani varabileceği en ileri nok-

tasına kadar gitmesi gerekecektir. Ancak böylece Kali-Yuga yani diğer bir ifadeyle

karanlık çağ tamamlanabilecektir: “...Her iki durumda da çevrimsel zuhurun son

noktasıyla ilgili şeylerin söz konusu edildiği gayet açıktır. İşte, ‘nihaî an’ın yeniden

ayağa kalkışı ya da dirilişi, en kesin bir şekilde ve tam olarak, bütün eşyanın, yıkılma

durumuna göre, tam tersine dönüş gibi gözükmesinin nedeni budur.”60

Başka bir ifadeyle tüm bunlar, ilâhî plânın öngördüğü gibi yerine gelmektedir.

Ancak yine de karşı maneviyatın içeriğini oluşturan âdetlere saygı göstermek, Gué-

non’a göre, temelde “budalalığa saygı göstermekten başka bir şey değil”dir.61 Hatta

daha da tehlikeli bir durumdan söz edilmektedir. Karşı-geleneğin yaygınlaşması,

“Deccal’ın hâkim olması” demektir.62

Karşı-gelenek hareketi, modern dünyanın son eseri olarak, gelecek çevrimin

“Altın Çağı”nı süratle hazırlayacaktır. Guénon, ilâhî plânın kaçınılmaz işleyişi karşı-

sında “şeytanın aptallığı”na dikkat çeker. Tabiî burada, O’na göre şeytanı kişileştirmek

gerekmez. Zira önemli olan, onun tekabül ettiği “metafizik rol”dür.63

Sahte maneviyat eleştirsi konusunda düşünürümüzün oldukça dikkatli ve

özenli davrandığı görülmektedir. Zira mistik akımların aldığı en yoğun eleştiri

kutsalın istismarı noktasındadır. Burada Guénon’a katıldığımız önemli bir nokta

var. Gerçekten de geleneksel olana yönelme arzusu, insanlar üzerinde son derece

nostaljik bir etki yaparak hem onları ve hem de geleneğin kendisini gülünç bir

duruma sokmaktadır. Geleneğe duyulan sempati insanları pasifize ederek her türlü

saçma ve tehlikeli telkini kabule hazır bir zihin yapısına yol açmaktadır.

Guénon sahte maneviyata vurgu yaptıktan sonra, onun modern dünyadaki

çarpıcı örneklerine dikkat çeker. Modernizme yönelik tepkiler, eğer iş bu noktada

59. Niceliğin Egemenliği, s. 336.

60. Age, s. 237.

61. Manevi İlimlere Giriş, s.32.

62. Niceliğin Egemenliği, s. 319.

63. Age, s. 285.

Page 17: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 109

kalırsa, bundan hiçbir somut sonuç beklenemez. Ayrıca materyalizmle mücadele

etme bahanesiyle oluşan tutarsız, etkisiz gelenekçi eğilimler ile yeni ruhçuluk

akımı... Bunların tümü Guénon’a göre gelenek düşmanı hareketin bilinçsiz yar-

dımcılarıdır.64

5. Modern Dünya Eleştirisi

Rudyard Kipling’in neredeyse deyim hâline gelmiş bir şiiri vardır:

East is East and West is West.And never the twain shall meat.(Doğu Doğu’dur, Batı’da Batı,Ve bu ikisi hiçbir zaman birleşmeyecektir.)

Kipling’in bu şiirini hatırlatan Guénon, pek çok Batılının da aynı kanaati

taşıdığını söyler.65 Doğu ve Batı söz konusu edildiğinde, kendimizi hemen yanlış

anlama ve yanıltıcı yargılarla dolu bir alanda buluruz. Burada, Batılılarca geliştirilen

Avrupa-merkezli klâsik önyargılar büyük sorun teşkil eder. En temel klâsik önyargı,

uygarlık anlayışı ile ilgili olandır. Buna göre, tüm uygarlıkların kökeni Yunan’a ve

Roma’ya dayanmaktadır. Oysa Guénon, doğru olanın tek bir uygarlıktan değil,

farklı uygarlıklardan bahsetmek olduğunu vurgular.66 Onun uygarlık anlayışının

temelinde zahir-bâtın karşıtlığı teması yatar. Nasıl ki tek ve sabit ilke olan hakikat,

zuhur sürecinde farklı görünümler alıyorsa, işte bu anlayışın zorunlu sonucu olarak

da farklı ve özgün uygarlıklar olmalıdır. Ancak Guénon, modern dünya hakkında

daha farklı düşünür. Modern zihniyet kesinlikle bir uygarlık olma sıfatını hak ede-

mez. O tümüyle kendine özgüdür. Guénon modem dünyanın özelliklerini analiz

ederken, onun eleştirilerinin temel noktalarını görmek mümkündür.

Batı yalnızca Doğu medeniyetine değil, Avrupa Orta Çağına da tepeden

bakmaktadır. Bunun nedeni Batının geliştirdiği ilerleme denen uydurma bir kav-

ramdır. Bu ilerleme hurafesiyle hesaplaşmak gerekir. Zira işte o zaman, Batının tüm

övünçleri ve kibri boşa çıkacaktır: “Batılıların ilerleme dedikleri şey, doğululara göre

değişme ve istikrarsızlıktır. Modern çağın en ayırıcı özelliği olan değişme ihtiyacı,

Doğuluların gözünde, açık bir din olma alâmetidir. Dengeye varan kimse bu ihtiyacı

duymaz artık, bilenin artık aramaya gerek duymadığı gibi...”67

64. Age, s. 254.

65. Doğu ve Batı, s. 7.

66. Age, s. 44.

67. Age, s. 38.

Page 18: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

110 Mehmet Evkuran

Doğu doktrinleri incelenirken, Batının kusurları ve modern dünyada egemen

olan sayısız fikrin sahteliği Guénon tarafından sahtelik olarak nitelenir. Sahtelik,

modern zihniyetin belirgin özelliklerinden biridir. Bu ise onun diğer bir özelliğini

ele vermektedir: Niceliğin egemenliği...

Modern çağın karakteristik özelliği, niceliğin egemen olduğu bir çağ oluşudur.

Herşeyi nicelik görüş açısına indirgeme eğilimi hakimdir. Ve bu bakış açısı (niceliksel)

modern cağlarda insanlığın ulaştığı çevrimsel sürecin koşullarını bütünüyle yansıt-

maktadır. Demek ki sahteliği doğuran niceliksel bakış açısı, içinde bulunulan kozmik

çevrimin zorunlu bir sonucu ve onun bir alâmeti olmaktadır. Batının üstünlüğü,

niceliğin egemenliğinin bir ifadesidir. Zira bu zihin yapısı, yalnızca Batıda doğmuş

olup Doğu’daki etkisi ise batılılaştırmadan başka bir şey sayılmamalıdır. Guénon

burada basit bir coğrafî değil metafizik bir ayrımı söz konusu eder. Zira ona göre

bir de “simgesel bir coğrafya” vardır. Aynı zamanda da Batı, güneşin battığı yeri

ifade etmektedir. 68

Batı’nın uygarlık ve bilim dediği şeye başkalarının da kalkıp pekalâ barbarlık

ve cehalet diyebileceğini ve bu kavramların o kadar da Batının tekelinde olmadığını

belirttikten sonra Guénon, Modern bilim anlayışını ele alır. Modern Batının bilimi

tahlil ve inhilal (dispersion) iken Doğu’nun ilmi terkîb ve temerküzdür (concent-

ration).69

İlkesiz Batı bilimi, kısmî bilgilerin yekûnudur. Bir sahada derinleşerek değil,

bölerek, tekrar sonsuza kadar artırır. Daha yukarı basamağa çıkınca tereddütlere

düşer ve sendeler. Guénon, insanlık tarihinin hiçbir döneminde Batınınki kadar

ilkesiz, cahil bir bilim anlayışı görülmediği ve Batının kendi cehaletini ikrar ettikten

sonra kalkıp bunu bir program ve meslek hâline getirdiği düşüncesindedir. Bunun

en karikatür örneği olarak “agnostisizmi” gösterir.70

Modern zihniyet kesin olarak aşkın ilkelerden mahrumdur. Bunun modern

bilime yansıması pozitivizm ve agnostisizm olmaktadır. Batı cahildir, bilememektedir.

Kendisi bilmediği için başkasının da bilmeye hakkı olamaz, diye düşünür. Aslında

burada bir cehalet itirafı gizlidir. Guénon bunu, Batının kendi cehaletini gizlemesinin

tek yolu olarak değerlendirir. Oysa bilgi hiyerarşisinde, bilimin tepesinde metafizik

yer alır. Zira metafizik, hakikatin saf ve aşkın bilgisidir. Metafizikten yoksun bir bilim,

68. Age, s. 248.

69. Age, s. 37.

70. Age, s. 47.

Page 19: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 111

asla hakikatin bilgisini içeremeyecektir. Guénon’un ısrarlı olduğu noktalardan birisi

de işte burasıdır: “Metafiziğin olmadığı yerde, her çeşit bilgi ilkeden, hakikaten mah-

rumdur. Böyle olması ona bağımsızlık sağlasa da şümul ve derinlik bakımından çok

şey kaybettirmektedir. Batı ilmi kopuk bilgiler kesretinde dağılıp-giderken, olayların

ayrıntısı içinde yok olurken, eşyanın hakiki mahiyetini öğrenemez. Bu acziyetini

örtbas etmek için de eşyanın mahiyetinin bilinemeyeceğini” söyler.71

Başka bir yerde de modern bilimler için “kırıntı” benzetmesini yapar. Günümüz

modem bilimleri, eski geleneksel ilimlerin yozlaşmış birer kırıntılarıdır. Bu yüzden

hiçbir şeyin gerçek açıklamasını yapamamaktadırlar.72

Aslında tam bir yanılsama içinde bulunan modernlerin durumu, “Platon’un

mağara mahkûmları”nı çağrıştırır. Mağarada yaşayan ve gerçeklere arkaları dönük

olan insanlar duvara yansıyan gölgeleri hakikat sayarlar.73 Modern bilim gerçekte

modern zihniyetin tâbi olduğu “hızlı çöküş”ün başka bir ifadesi sayılmakta ve ‘nitelik

görüntüsünden tamamen yoksun tam bir nicelik görünümü vermektedir.74

Guénon günümüzde nesnelerin gerçek anlamlarına nüfuz etmek yerine,

son derece yüzeysel ve kolaycı yollara sapıldığını söylemektedir. Bunun bir somut

göstergesi olarak da modern bilim çevrelerinde bile boş ve içeriksiz tefsir (exegesis)

araştırmaları ve metin eleştirilerinin tercih edilmesini gösterir.75 Modern bilimi

temelinden tenkit eden Guénon, bu vesileyle geleneksel ilim ile de bir mukayesesini

yapar: “İnisiyatik (geleneksel) eğitimle, lâdinî eğitim arasındaki temel fark... Basit

olarak dışarıdan öğrenilmiş bilginin burada hiçbir değeri yoktur. Bu şekilde birbiri

üstüne yığılmış kavramların miktarı ne olursa olsun (çünkü burada nicelik söz

konusudur) önemli olan insanın kendinde taşıdığı gizli imkânları uyandırmaktır.

Platon’un “anımsama” teorisinin gerçek anlamı budur.”76

Eski uygarlıklarda yaşam ve insan etkinlikleri günümüzdeki gibi birbirinden

kopuk ve uzlaşmaz olmadığı gibi, her etkinlik ve her uğraş kutsal bir görev telakki

edilirdi. Guénon bu durumu en iyi anlatan kavramın, Hint öğretisinde yer alan

Swadarma kavramı olduğunu söyler.33 Bu açıdan ilimsiz sanat bir hiçtir. Ancak

seküler ilim, gerçek doktrinden yoksun olduğu için, onun uygulanması sadece

71. Age, s. 51.

72. Niceliğin Egemenliği, s. 12.

73. Age, s. 13.

74. Age, s. 10.

75. Doğu Düşüncesi, s. 134.

76. Niceliğin Egemenliği ve Çağın Alâmetleri, s. 75.

Page 20: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

112 Mehmet Evkuran

modem sanayiin doğmasına yol açmıştır.77 Geleneksel bilimde nitelik belirleyicidir

ve asla nicelik uğruna feda edilmez. Geleneksel bilimin sonucu olan eski sanatlarla,

modern bilimin ürünü olan modern sanayi arasındaki karşıtlık, nitelik ile nicelik

arasındaki temel karşıtlığın “pratik bir uygulaması” gibidir.78

Modern zamanların en popüler kavramlarından biri eşitliktir. Bunun sosyo-

politik ortamdaki ifadesi de demokrasidir. Bu temel kabuller, geleneksel öğretilerde

çok net olarak görülen “hiyerarşi” temasına ters düşmektedir. Guénon bu kavram-

ları, eğitim alanındaki pratik uygulamalarını da zikrederek eleştirir. O’na göre bu

takıntılar niceliğin, niteliğin önüne çıkartılmasının doğal sonuçlarıdır: “Demokratik

ve eşitlikçi görüşlere göre bütün bireyler kendi aralarında eşittir; buna göre bütün

bireylerin ne olursa olsun, herşeye eşit şekilde yetenekli olmaları gerekirmiş gibi

saçma bir varsayımı da beraberinde getirmektedir.”79

Herkese zorla aynı standart eğitimi vermek, insanlarda bulunan üstün manevi

yetenekleri köreltmek ve tekbiçimciliği dayatmak anlamına gelir. Bu da eşitlik adına

yapılmaktadır. Ancak Guénon burada bir uyarı yapar. Bu, aşağıda eşitliktir ve her

türlü nitelikten yoksun ve sadece basit sayısal birlikler durumuna indirgenmiş

varlıklar öngörür.

Modern zihniyetin en belirgin özelliklerinden bir diğeri de basitleştirme ve

avâmîleştirme (vulgarisation) arzusudur. Nesnelerin olabildiğince basit olması

temenni edilmektedir. “Hemen her şeyin herkesin anlayabileceği bir seviyede olması

gerektiği” yanılgısı, öğretilerin avâmîleşmesine yol açmaktadır. Oysa öğretide yer

alan ve onun özünü teşkil eden bâtın’ın zaten doğası gereği ifade edilemezliği yüzün-

den, ortaya kaos çıkar. Modern bilim bu saplantıya takıntılı olduğu gibi Guénon’a

göre, modem zamanlarda görülen felsefî ve dinî anlayışlar da bu avâmîleşme ve

basitleşmeye maruz kalmışlardır.

Avâmîleşmenin zorunlu sonucu “sır düşmanlığı”dır: “Hakikat şu ki, bu modern

düşünce, belli bir derecede ondan etkilenen herkes nezdinde, sırra karşı bir düş-

manlığı ya da hangi alana ait olursa olsun az ya da çok sırra benzeyen her şeye karşı

düşmanlığı içermektedir.”80

Modern seküler bilimin halk kitlesi için yapıldığını ifade eden Guénon, modern

77. Age, s. 72.

78. Age, s. 71.

79. Age, s. 66.

80. Age, s. 29.

Page 21: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 113

bilimin ‘gizli tutulmaya değer’ ya da ‘belli bir elitin kullanımına mahsus’ bir yanı

olmadığını belirtir. Bu yüzden de elitin, modern bilime ihtiyacı bulunmamakta-

dır. Ayrıca modern düşünceye ödün vermek ve öğretiyi avâmîleştirmek, aslında

‘geleneksel düşünceyi oluşturan her şeyin bizzat inkârından başka bir şey olmaya-

caktır. Buna karşın avâmîleşme sürecinde ifade edilemez olan hakikatler bu sürece

karşı direneceklerdir.81 Tüm bunlardan modern bilimin yüzeyselliğinin yanı sıra,

açıklamaktan uzak ve gizleyecek kadar değerli hiçbir şeye sahip olmadığı sonucu

çıkmaktadır. Guénon bu durumu “sırrın keşfedilmemesi için oluşturulan şeytanî

bir desise” olarak tasvir eder.82

Propoganda ve avâmîleşmeyi geçersiz hatta tehlikeli kılan başka bir gerekçe

daha vardır. O da modern insandaki “algı yetersizliği”dir. Avâmileşme, ancak

hakikatin aleyhine işlemek üzere mümkün olabilir. Çünkü konunun bir de kozmik

çevrimle ilgili kaçınılmaz bir yönü bulunmaktadır: “Eğer çağdaşlarımız bütün olarak

kendilerini neyin yönlendirdiğini, yönettiğini ve gerçekten neye doğru yöneldikle-

rini görebilmiş olsalardı, modern dünya bu şekliyle olduğu gibi varolmasını derhâl

durdururdu.”83

Guénon başka bir vurgusunda ise, şimdiki çağın bugün ne ise onun dışında

başka bir şey olamayacağını söylemektedir.84 O hâlde burada modern insanın telafi

edilemez bir dramından bahsetmek gerekecektir. Zira o -eğer Guénon haklı ve onu

yanlış anlamamış isek- istese bile hakikati anlayacak yeteneğe ve yeterliğe sahip

değildir. Modern zamanlarda görülen ve Guénon’un “sahte maneviyat” olarak

nitelediği akımlar modern insanın hakikat karşısındaki dramının yanında diğer

yandan hakikatin vulgarize edilemezliğinin de açık göstergesidir. Dolayısıyla her

türlü propaganda işlevsiz kalacaktır. Propaganda, avâmîleşmeyi zorunlu kıldığından,

hakikatten ödün vermeyi gerektirecektir. Üstelik bu ödün jestinin modern insan

tarafından görüleceği de kesin değildir.

Guénon modern dünyanın yücelttiği ve onu tanımlayan temel kavram, kurum

ve değerlere radikal biçimde karşıt bir tavır içinde görülür. Bilim, ilerleme, hukuk,

medeniyet, hürriyet adalet, akılcılık, bireycilik... Tüm bu kavramlar ona göre açıkça

ortaya konmamış olan ancak fiilen yaşamakta olan bir tür “beşerî din”in putları

ve ilâhlarıdır. Bunlar aslında bir din değil de, dinin yerine geçmek iddiasında olan

81. Age, s. 111.

82. Agy.

83. Age, s. 10.

84. Age, s. 8

Page 22: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

114 Mehmet Evkuran

“karşı-din” unsurlarıdır.85

Hoşgörü kavramı da bu temellendirme sırasında ait olduğu anlamına kavuş-

maktadır: “Doğu ve tradisyonel geleneğe sahip olanlar, asla ‘hoşgörü’ sözcüğünü

bilmezler. Aslında hoşgörü hakikate karşı kayıtsızlıktan başka birşey değildir.

Entellektüellerin tamamen yok olduğu durumda kabul edilebilecek bir şeydir.”86

Düşünürümüze göre hoşgörünün ortaya çıkıp güçlenmesi, hakikatin aramızdan

çekip gittiğinin bir göstergesidir. Zihinleri güçlü biçimde kendine çekecek olan

evrensel ilke yok olduğunda insanlar, her hangi bir sahici öğretiye inanma gücünü

kendilerinde bulamayacaklardır. Guénon’a göre bunun en çarpık sonucu, hoşgö-

rünün modern dünyada yüceltilip yaygınlaştırılmasıdır.

Sonuç

Makalemizde Rene Guéenon’un düşünce yapısını ortaya koymaya ve temel

kavramlarını açıklamaya çalıştık. Düşünürümüz hakikat kavramı ekseninde bir

varlık ve buna bağlı bir bilgi anlayışı üzerinde durmaktadır. Ona göre hakikat, tanımı

gereği tarih üstüdür, her türlü ikicilikten uzaktır. Modern öncesi tüm uygarlıklar

hakikat kavramını entelektüel düzeyde koruyan ve taşıyan bir inisiyatik geleneğe ve

bir tradisyona sahiptir. Tradisyonlar temelde eşdeğerdir ve üst düzeyde aralarında

kesinlikle ihtilaf bulunmaz. Ancak bunu kavramak için tradsiyonların entelektüel

boyutunu anlatan sembolik dinsel dili derinliğine kavramak gerekir. Bu durumunda

zahir-bâtın düalizmini aşmak ve sahih gelenek kavramının gerçek anlamına ulaşmak

da mümkün olacaktır. Tarih kozmik çevrim adı verilen döngüsel bir işleyişe sahiptir.

Bu süreç hakikatin tezahürü ve kendini saklaması ilkesince gelişir. Ancak zamanla

hakikatten uzaklaşıldıktan sonra tekrar ona ulaşmak ve çevrim tamamlanmak

üzere çöküş ve kaos dönemleri yaşanmak durumundadır. Kötülük ve sahtecilik

dönemlerinde hakikatin yerini onun en kötü ve gülünç taklitleri alacaktır.

Guénon, modern dünyaya, kadim dünyanın farklı geleneksel inançlarından

hareketle köklü eleştiriler de getirmektedir. Dinlerin aşkın birliği olarak da anla-

şılabilecek bir öğreti öne sürmektedir. Guénon bâtın kavramına ağırlık vermekle

birlikte onu Bâtınî olarak nitelemek konusunda biraz ihtiyatlı davranmak daha

doğru olacaktır. Zira onunki, zahir ile bâtın arasında gerilimsiz bir ilişki kurmaya

çalışan entelektüel bir arayış görünümündedir. Ancak şurası da bir gerçektir ki, başta

İslam geleneği olarak üzere Guénon’un düşünce yapısının ve değerlendirmelerinin

85. Doğu ve Batı, s. 42.

86. Manevi İlimlere Giriş, s. 103.

Page 23: RENÉ GUÉNON DÜŞÜNCESİNDE TEMEL KONU VE ...isamveri.org/pdfdrg/D02237/2006_10/2006_10_EVKURANM.pdfRené Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 97 sadece bir veçhesi

René Guénon Düşüncesinde Temel Konu Ve Kavramlar 115

teolojik açıdan da değerlendirilmesi ve eleştirilmesi gerekmektedir.

KAYNAKLARGuénon, René, Doğu ve Batı, (çev. Fahrettin Arslan), İz Yayıncılık, İstanbul 1980.

--------------------, Doğu Düşüncesi, (çev. Lütfi Fevzi Topaçoğlu), İz Yayıncılık, İstanbul 1997.

-------------------, “Doğu Metafiziği”, Metafizik Nedir? içinde, (çev. Mustafa Tahralı), Birey Yayınları, İstanbul 1999.

-------------------, Geleneksel Formlar ve Kozmik Devirler, (çev. Lütfi Fevzi Topaçoğlu), İnsan Yayınları, İstanbul 1997.

-------------------, İslam Maneviyatı ve Taoculuğa Toplu Bakış, (çev.Mahmut Kanık ), İz Yayıncılık, İstanbul 1989.

-------------------, Maddî İktidar Ruhânî Otorite, İstanbul 1992.

-------------------, Manevî İlimlere Giriş, (çev. Lütfi Fevzi Toğaçoğlu), İnsan Yayınları, İstanbul 1997.

-------------------, Modern Dünyanın Bunalımı, (çev. Mahmut Kanık), İstanbul 1986.

-------------------, Niceliğin Egemenliği ve Çağın Alâmetleri, (çev. Mahmut Kanık), İz Yayıncılık, İstanbul 1990.

Lings, Martin, Antik İnançlar Modern Hurafeler, (çev. E. Harman, U. Uyan), İnsan Yayınları, İstanbul 1980.