ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım...

16
26 MART 2018 PAZARTESİ SAYI : 58 6 7 2 8-9 12 10 14 Etkinlikte konuşan Rektör Prof. Dr. Yücel Acer “Yeni binasında hizmet veren üniversite hastanesi gururla tanıtacağımız bir hastane oldu. Böy- lesine kaliteli bir sağlık kuruluşunun Çanakkale’ye nasıl değer ve hizmet kattığının görülebilmesini istiyoruz. Hastanemiz, eksikleri hususunda tespit ve incelemelerden geçerek olabilecek en iyi noktaya geldi. Bu- radaki kalite ve başarı, hocalarımızın verecekleri katkılarla olacaktır” dedi. Başhekim Prof. Dr. Okhan Akdur da “Terzioğlu Yerleşkemizdeki yeni binamız 9 katlı ve 4 ayrı bloktan olu- şuyor. 60 bin m2 kapalı alana sahip. Kepez’deki hastanemizin yaklaşık 5 katı büyüklüğünde. En yeni tıbbi cihaz ve ekipmanlar ile donatıldı. Yoğun bakımlarımız, ameliyathane- lerimiz, hasta yataklı servislerimiz, görüntüleme ünitelerimiz ve labo- ratuvarlarımızla Çanakkale halkına hizmet vermeye başladık” dedi. 18 Mart Deniz Zaferi 103. Yıl Kutlamaları Coşku İle Gerçekleşti 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakka- le Deniz Zaferi’nin 103. Yılı Kutlamaları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla büyük bir coşku içinde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan kut- lamalar kapsamında önce Çanakkale 18 Mart Stadyumu’nda ardından Çanakkale Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törene katıldı. Sarp Deresi, Botanik Parkı İçin Islah Ediliyor 14 Mart Tıp Bayramı Kutlama Programı Gerçekleşti Türk Dünyasında Nevruz Konferansı Gerçekleştirildi Afrin Zaferi İçin Lokma Dağıttılar ÇOMÜ Hastanesi Yeni Binasında Prof. Dr. Yücel Acer Prof. Dr. Okhan Akdur Nevruz Bayramı dola- yısıyla Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Troia Kültür Merkezinde “Türk Dün- yasında Nevruz” konulu konferans gerçekleşti- rildi. TÜGVA Çanakkale Temsilciliği Regaip Kandili ve Afrin Za- feri münasebetiyle Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ÖSEM binası önün- de lokma ikramında bulundu. Ezine MYO’da 18 Mart Zaferi Anma Programı Ç anakkale Onse- kiz Mart Üniversi- tesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araş- tırma Hastanesi 550 yataklı yeni binasın- da hizmet vermeye başladı. Yeni hizmet binası için tanıtım etkinliği düzenlendi.

Transcript of ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım...

Page 1: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

26 MART 2018 PAZARTESİ SAYI : 58

6 7

2

8-9

12

10 14

Etkinlikte konuşan Rektör Prof. Dr. Yücel Acer “Yeni binasında hizmet veren üniversite hastanesi gururla tanıtacağımız bir hastane oldu. Böy-lesine kaliteli bir sağlık kuruluşunun Çanakkale’ye nasıl değer ve hizmet kattığının görülebilmesini istiyoruz. Hastanemiz, eksikleri hususunda tespit ve incelemelerden geçerek olabilecek en iyi noktaya geldi. Bu-radaki kalite ve başarı, hocalarımızın verecekleri katkılarla olacaktır” dedi.

Başhekim Prof. Dr. Okhan Akdur da “Terzioğlu Yerleşkemizdeki yeni binamız 9 katlı ve 4 ayrı bloktan olu-şuyor. 60 bin m2 kapalı alana sahip. Kepez’deki hastanemizin yaklaşık 5 katı büyüklüğünde. En yeni tıbbi cihaz ve ekipmanlar ile donatıldı. Yoğun bakımlarımız, ameliyathane-lerimiz, hasta yataklı servislerimiz, görüntüleme ünitelerimiz ve labo-ratuvarlarımızla Çanakkale halkına hizmet vermeye başladık” dedi.

18 Mart Deniz Zaferi 103. Yıl Kutlamaları Coşku İle Gerçekleşti18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakka-le Deniz Zaferi’nin 103. Yılı Kutlamaları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla büyük bir coşku içinde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan kut-lamalar kapsamında önce Çanakkale 18 Mart Stadyumu’nda ardından Çanakkale Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törene katıldı.

Sarp Deresi, Botanik Parkı

İçin Islah Ediliyor

14 Mart Tıp Bayramı Kutlama Programı Gerçekleşti

Türk Dünyasında Nevruz Konferansı

Gerçekleştirildi

Afrin Zaferi İçin Lokma Dağıttılar

ÇOMÜ HastanesiYeni Binasında

Prof. Dr. Yücel Acer Prof. Dr. Okhan Akdur

Nevruz Bayramı dola-yısıyla Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Troia Kültür Merkezinde “Türk Dün-yasında Nevruz” konulu konferans gerçekleşti-rildi.

TÜGVA Çanakkale Temsilciliği Regaip Kandili ve Afrin Za-feri münasebetiyle Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ÖSEM binası önün-de lokma ikramında bulundu.

Ezine MYO’da 18 Mart Zaferi

Anma Programı

Ç anakkale Onse-kiz Mart Üniversi-tesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araş-tırma Hastanesi 550 yataklı yeni binasın-da hizmet vermeye başladı. Yeni hizmet binası için tanıtım etkinliği düzenlendi.

Page 2: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

2

E tkinliğe Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Karişit, Avustralya Konsolosu Dy-lan Wallsh, AK Parti İl Başkan Vekili Ergin Sezen, Çanakkale protokolü ile ÇOMÜ’lü idareciler katıldılar. Açılışta konuşan ÇOMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Okhan Akdur yeni ve modern bir binada hizmet vermeye başlamanın mutluluğunu paylaşarak “Terzioğlu Yerleşkemizdeki yeni binamız 9 katlı ve 4 ayrı bloktan oluşuyor. 60 bin m2 kapalı alana sahip. Kepez’deki hastanemizin yaklaşık 5 katı büyüklüğünde. En yeni tıbbi cihaz ve ekipmanlar ile donatıldı. Yoğun bakımla-rımız, ameliyathanelerimiz, hasta yataklı servislerimiz, görüntüleme ünitelerimiz ve laboratuvarlarımızla Çanakkale halkı-na hizmet vermeye başladık” dedi.

Yenilenen cihaz ve ekipmanlarla hizmet verilen alanlara ve hizmetin kalitesin-deki artışlara değinen Başhekim Akdur, “Kepez’de 35 olan poliklinik sayımız 100’e çıktı. Yoğun bakımlarımızın yatak kapasitesi 19’dan 70’e çıkacak. Acil servisimiz aynı anda 40 hastaya bakabile-cek şekilde tüm ekipmanlarıyla yenilen-di. Genel yatak kapasitemiz iki katına çıkarıldı ve ek binamızla birlikte 550 yatak kapasitesine ulaştı. Organ nakli ile Kalp ve Damar Cerrahisi ameliyathanele-rimiz kendilerine ait ameliyathanelerinin yanı sıra bir bütün olarak düşünüldüğün-de ameliyathane kapasitemiz iki katına çıkarıldı. Sadece fiziki mekan olarak değil tüm cihaz ve ekipman ihtiyacımız yenilendi. Türkiye’de sadece 14 merkez-de bulunan tomografi cihazımız hizmet veriyor. Bu cihazla anjiyografide elde et-tiğimiz kalp damarlarının görüntülenmesi sağlanabiliyor. Bir saniye gibi bir sürede beyin tomografisinin çekim işlemini benzerlerinden çok daha az radyasyonla gerçekleştirilebiliyoruz. Röntgen ünitele-rimiz yenilendi” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu güzel hastane Çanakkale ve bölgemiz hastalarına ihtiyaç duy-

dukları tüm sağlık hizmetini il dışına gitmelerine gerek kalmadan sağlayacak şekilde donatılmış durumda. Ameliyatsız kalp kapak değişimi, ritim bozuklukları-nın dondurularak tedavisi, biyonik kulak dediğimiz yapay kulak takılma işlemi, yapay akciğer uygulaması ve organ nakli uygulamalarının yanı sıra bu uygulama-ların yelpazesini ve sayılarını arttırmayı düşünüyoruz ve planlıyoruz.

İnsanlarımızın hak ettiği sağlık hizmetini almalarına, şifa bulmalarına olanak sağla-yacak olan bu güzel hastanenin yapımın-da ve hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bizimle birlikte hastanenin yapım sürecini her adımda takip eden, desteklerini her an yanımızda hissettiğimiz Rektör Prof. Dr. Yücel Acer olmak üzere, hastane yönetim kadromuza, idari personelimize, hoşgörü ve sabırları için öğretim üyelerimize, tüm hastane çalışanlarımıza tabi ki yüklenici firmaya da teşekkür ediyorum. Hastane-mizin üniversitemize ilimize ve bölgemi-ze hayırlı olmasını diliyorum.”

Rektör Prof. Dr. Yücel Acer ise yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Bugün, Çanakkale’miz ve üniversitemiz için çok önemli ve tarihi bir gün. Ülkemizde sağ-lık gibi önemli bir temel alanda hizmet eden belli başlı 3 sağlık kuruluşu vardır. Bunlardan ilki Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler, ikincisi özel hastaneler ve üçüncüsü de şu an çatısı altında bulundu-ğumuz üniversite hastaneleridir. Bu has-tanelerin üçü bir arada düşünüldüğünde, sağlık alanında Türkiye’de son yıllarda çok ciddi atılımlar gerçekleştirildi. Artık daha nitelikli, kaliteli ve seviyeli sağlık hizmeti veriliyor. Türkiye de devlet üni-versitelerinin bir kısmında araştırma ve uygulama hastaneleri mevcut. Bunların dışında, bazı üniversiteler de devlet has-taneleriyle protokol imzalayarak hizmet vermeye çalışıyorlar. Üniversite hastane-leri vazgeçilebilir kurumlar değildir.

Gerek öğrencilerimiz, gerekse hocala-rımız eğitimlerini ve bilimsel araştır-malarını üniversitemizin hastanesinde tamamlıyorlar. Bu anlamda Tıp Fakültesi için hastaneler vazgeçilmez bir unsurdur. Üniversite hastaneleri sağlık konusunda çevresine büyük hizmet vermektedir.

Yeni binasında hizmet veren üniversi-te hastanesi gururla tanıtacağımız bir hastane oldu. Böylesine kaliteli bir sağlık kuruluşunun Çanakkale’ye nasıl değer ve hizmet kattığının görülebilmesini istiyo-ruz. Hastanemizin yapım aşamasındaki son 3 yılında daha kaliteli hizmet için neler olabilir diye hocalarımızın görüşle-rini alarak yeni eklemeler ve revizyonlar yaptık. Böylece hastanemiz, eksikleri hususunda tespit ve incelemelerden geçe-rek olabilecek en iyi noktaya gelmiş oldu. Buradaki kalite ve başarı, hocalarımızın

verecekleri katkılarla olacaktır.

Çanakkale’ye hizmet anlamında en üst seviyedeyiz. Hastanemizin yapımında bü-yük desteği olan hükümetimize, Kalkın-ma Bakanlığı’na, AK Parti Grup Başkan Vekili ve Çanakkale Milletvekili Av. Bülent Turan’a, milletvekillerimize, katkı sağlayan kurum ve kuruluşlara, üniver-sitemiz adına şükranlarımızı sunuyoruz. Hastanemiz sadece Çanakkale için değil, Türkiye ve bilim dünyası için de büyük katkı sağlayacaktır. Bizleri yalnız bırak-mayıp bugün bu gururu bizlerle paylaşan değerli misafirlerimize de katılımlarından dolayı çok teşekkür ediyor, tekrar hayırlı olmasını diliyorum.”

Konuşmaların ardından hastanenin çeşitli birimleri gezildi.

ÇOMÜ Hastanesinin Yeni Binası TanıtıldıGeçtiğimiz hafta yeni binasında sağlık hizmeti vermeye başlayan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi için tanıtım et-kinliği düzenlendi.

Page 3: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

3

Ç OMÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tamer Demir, 12 Mart 2018 Pazartesi günü hizmete başlayan hastanenin taşın-masındaki amacın devlet hastanesine göre daha merkezi, insanların daha kolay ula-şabileceği, daha yol üstü ve boğaz man-zaralı bir konumda olduğunu belirterek, “ÇOMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ni Devlet Hastanesinden ayıran en temel özellik bu hastanede üçüncü basamak hizmetinin verilmesidir. Üçüncü basamak hizmet, ikinci basamak hizmette konuşlandırılamayan birçok hekimin ko-nuşlandırılması, gerek medikal ve gerek cerrahi olarak her türlü işlemin yapıldığı, hiçbir hastanın hiçbir şekilde bir yere

sevkine mahal bırakmayacak şekilde do-nanım, teçhizat ve kapasitenin bulunma-sıdır.” “İzmir, Bursa ve İstanbul haricinde çevre illerden de buraya hasta gelecek. Trakya Bölgesi dâhil olmak üzere tüm sağlık hizmeti burada alınır hale gelecek” “İstanbul’daki sağlık hizmetinin yoğun-luğu ve kargaşası sebebiyle daha rahat bir sağlık hizmeti için insanlar burayı tercih edecek. Hastanın ve ailesinin kaldığı oda ve verdiğimiz hizmetler daha çağa uygun ve konforlu olacak. Özellikle boğazda olmamızın bir artısı da sağlık turizminin rahatlıkla yapılabileceği bir yer olması-dır. Bu nedenle de bir sonraki hedefimiz Balkan ülkelerine sağlık hizmetinin bu

kurum tarafından sunulmasıdır.Hastanemi ayıran bir diğer özellik de fiziki yapısından öte içindeki çalışan öğretim üyeleridir. Eskiden bir dâhiliye birimi vardı ama şu anda dâhiliyenin alt birimleri var. Daha önce pediatri(çocuk hastalıkları) dediğimiz bir bölüm var-dı şimdi onun altında bir sürü yan dal ortaya çıktı. Bu nedenle bu kurum daha da öne çıkacak. Daha öncesinde dâhiliye endokrin polikliniği ve çocuk cerrahisi polikliniği ve su altı hekimliği polikliniği yoktu. Şimdi bu polikliniklerimiz mevcut. Ayrıca pediatrinin de yan dalları olacak. Biz eğitim veren bir kurum olduğumuz için buradaki sayıyı sadece hastanede

çalışan öğretim üyeleri olarak düşün-müyoruz. Öğretim üyelerimizin sayısı 120 civarında. Tabi ki bu sayıyı yeterli görmüyoruz. Amacımız eksik olan dal-lardaki öğretim üyelerimizi tamamlamak ve her ana dal yanında yan dal açmak-tır. 10 yıllık geçmişi olan bir kurumuz. Kurum daim olan, hizmet veren, hizmetin durmadığı, hizmetin kişiler haiz olma-dığı yerdir. Oradaki hizmeti veren kişi olmadığı zaman hizmet durmamalıdır. Bu nedenle mutlaka ikinci etapta yapaca-ğımız şey, tek olan branşlardaki öğretim üyesi sayımızı artırmaktır. Her alanda en az iki kişi olmalıdır ki hizmet aksamasın, daim olsun.”

ÇOMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Yeni Binasında Hizmete BaşladıKepez’de hizmet veren ÇOMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Terzioğlu Yerleş-kesi girişindeki yeni binasında hizmet vermeye başladı. Kolay ulaşım imkanı, medikal ve cerrahi donanımı ile tercih sebebi olacak hastane, aynı zamanda eşsiz bir boğaz manzara-sına da sahip.

Ç OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Aceri, Rektör Yardım-cıları Prof. Dr. Süha Özden, Prof. Dr. Mustafa Görün, Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Okhan Akdur, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Levent Genç, Genel Sekreter Yardımcısı ve İdari ve Mali İşler Daire Başkanı Ayhan Monus, Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Sinan Karabulgu, taşın-ma süreci tamamlanan Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesini ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Ke-pez’de hizmet veren Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinin, inşaatının tamamlanmasının ardından yeni

binasına taşınma süreci de tamamlandı. Yeni hizmet binasının hastalarına hizmet vermeye hazır olduğunu söyleyen Rektör Prof. Dr. Yücel Acer “Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi; 54.000 metrekare kapalı alanda 378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku Laboratuvarı, Hiperbarik Ünitesi, Organ Nakli Polikliniği, 13 seminer salonu, 250 kişilik konferans salonu, son teknoloji tıbbi cihazları ve uzman, deneyimli sağlık personeli ile her türlü hastanın tanı ve tedavisini yapabilecek teknik donanıma sahip, tıbbın her dalında

kaliteli sağlık hizmeti veriyor. İnşaat için harcanan top-lam meblağın 80 milyon TL’yi bulduğu Sağlık Uygula-ma ve Araştırma Hastanesi modern bir hastane niteliğine kavuştu. Ülkemizde az sayıda merkezde gerçekleşti-rilebilen bazı uygulamalar hastanemizde yapılmaya başlandı. Kardiyoloji birimimizce “ameliyatsız kapak değişimi”, “elektro fizyoloji laboratuvarı”, “koroner anjiyografi” hizmetleri sunulmaktadır. Yeni hastane, sadece Çanakkale’ye değil, tüm bölgeye modern sağlık hizmetini sunmayı amaçlamaktadır” dedi.

Rektör Prof. Dr. Yücel Acer, Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinin Yeni Binasını Ziyaret Etti

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, yeni binasında hiz-met vermeye baş-layan Sağlık Uygu-lama ve Araştırma Hastanesi’ne ziyarette bulundu.

Page 4: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

4ÖZEL RÖPORTAJ

9 Mart Dünya Böbrek Günü dolayısıyla ÇOMÜ TV & Radyo olarak her 7 yetiş-kinden birinde kronik bir rahatsızlık ola-rak bulunan böbrek hastalıkları üzerine Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Serkan Ba-kırdöğen ile konuştuk. ÇOMÜ Gazete’de bu değerli röportaja sizler için tekrar yer veriyoruz.

Sercan Değirmenci: Sağlığımız için böb-reklerimizin önemi nedir? Dilerseniz ilk önce bundan başlayalım.Dr. Serkan Bakırdöğen: Böbreklerimiz aslında sağlığımız için önemli ve hayati işlevleri yerine getirmektedirler. Meta-bolizmamız sonucunda sürekli olarak üretilen bazı zararlı maddeler var. Me-sela, üre ve kreatinin bunlardan bazıları. Metabolizma bugüne kadar tespit edilmiş veya edilmemiş yüzlerce zararlı madde üretmekte. Bu üretilen zararlı maddeler idrar yoluyla böbreklerden dışarı atılmak-ta. Dolayısıyla böbrek yetmezliği olan hastalarda bu zararlı artık maddelerin kandaki seviyeleri yükseliyor ve bunlar ciddi hastalıklara sebep oluyor. Tabii ki böbreğin süzgeç ve filtre görevinden başka görevleri de var, mesela vücu-dun tuz, asit ve baz dengesini sağlamak gibi. Bunun dışında böbreklerimiz aynı zamanda endokrin organlar yani hormon üretiyorlar.

Sağlıklı bir insan günde ne kadar su tüketmelidir?

İnsan vücudunun yaklaşık %60’ı sudan oluşuyor. Buna göre 70 kg’lık bir insanın yaklaşık 42 kg’ı su. Böyle olunca da su-yun vücut için ne kadar önemli bir madde olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Sağlıklı bir

yetişkinin günde 2 ile 3 litre su tüketmesi gerekmektedir. Aslında ideali her insanın günlük olarak çıktığı idrar miktarından yarım litre kadar fazla su tüketimidir. Mesela günde 1,5 litre idrar çıkaran bir kişinin 2 litre su içmesi daha uygun-dur. Hissedilmeyen kayıplar arttıkça su tüketiminin de artması gerekir. Mesela yaz mevsiminde kış mevsimine göre daha fazla su tüketmesi gerekir. Çünkü ciltten ter yoluyla çok fazla su kaybı olmakta. Bunun dışında ateşli hastalığı olan kişile-rin daha fazla su tüketmesi gerekiyor.

Böbreklerimiz neden hastalanır?

Böbreklerin hastalanması iki türlü-dür. Birincisi böbrekler kısa bir sürede hastalanabiliyorlar. Bu hastalık tablo-sunda bazen hastayı diyalize de almamız gerekebiliyor. Fakat vakaların büyük bir kısmı kendiliğinden düzelebilir. Bir de böbreğin kronik rahatsızlığı var, Türk Nefroloji Derneğinin verileri bunlarla ilgili, yani yaklaşık olarak 6-7 kişiden biri kronik böbrek hastası. Bu hastalıkta ise böbrekteki rahatsızlık daha uzun zaman içerisinde yavaş yavaş hastalık oluşturu-yor. Böbreğin çalışma kapasitesi ne kadar azalırsa hastanın evresi o kadar yüksek oluyor ve en son evrede de maalesef hastaları diyalize almamız gerekiyor ya da böbrek nakli yapmak gerekiyor.

Peki hocam böbreklerimizin hastalan-maması için ne yapmamız gerekir?

Hastalanmaması için tabii ki öncelikli olarak sağlıklı ve dengeli beslenilmesi çok önemlidir. Abur cubur gibi gıdalar-dan ve obeziteden kaçınılması gerekmek-tedir. Çünkü obez kişilerde diyabet ve hipertansiyon gelişimi daha sık oluyor ve maalesef bu hastalıklar kronik böbrek

rahatsızlığının gelişmesinde katkıda bulu-nuyorlar. Mevcut olan damar hastalığının da şiddetinin artmasına yol açıyorlar. Dolayısıyla öncelikli olarak sağlıklı ve dengeli beslenilmesi çok önemli.

Diyaliz nedir tam olarak nedir?

Diyaliz öncelikli olarak bir tedavidir. Son dönem böbrek yetmezliği gelişen yani artık böbreklerin çalışma kapasitesi yüzde 10-15’in altına düştüğü zaman başvuru-lan bir yöntemdir. Diyaliz aslında böbrek yetmezliğinde böbreklerin kanı filtre edememesi temizleyememesi sonucu kanda biriken artık maddelerin vücuda zararlı olan bu artık maddelerin vücut-tan uzaklaştırılması işlemidir. Aslında son dönem böbrek yetmezliğinde en iyi tedavi böbrek naklidir fakat pratikte her hastaya böbrek takılamaz. Dolayısıyla nakil yapılamayan hastadada bugün nefrologların görüşü önce karın diyalizi yapılması karın diyalizi de yapamaya-cak olan hastaya hemodiyaliz yapılması şeklindedir.

Kişi böbrek yetmezliği olduğunu nasıl anlayabilir ?

Kronik böbrek yetmezliği gerçekten sinsi bir hastalık. Haftalarca aylarca hatta yıl-larca hiç teşhis edilmeden kalabilir çünkü hastaların şikayetleri bir çok insanda da görülebilecek şikayetlerdir. Mesela iştahsızlık olabilir, bulantı veya kusma olabilir, halsizlik olabilir ve çoğu hastada da bu bulgular vardır. Bazı hastalarda kilo kaybı, ciltte kaşıntı olabilir. Eğer hasta-lardan zamanından kan ve idrar tahlilleri istenmezse hastalığı epey bir süre anlaşı-lamayabilir.

Kalp yetmezliği ortaya çıkabilir ya da mevcut kalp yetmezliği daha da ağırlaşabilir ve yine kalbi saran zar yaprakları arasında sıvı birikebilir. Hatta çok ileri vakalarda beyin ve sinir sisteminin de etkilendiğini görüyoruz. Yani hasta bilincini kaybede-biliyor beyindeki yüksek üre nedeniyle ve bu tip hastaları apar topar diyalize almak mecburiyetinde kalıyoruz.

Peki böbrek yetmezliğinin diyaliz dışında bir tedavisi var mı?

Şimdi aslında böbrek yetmezliğinin diya-liz dışında bir tedavisi var. O da böbrek naklidir. Bugün böbrek nakli böbrek yetmezliğinin en iyi tedavisi olarak görül-mektedir. Yapılan çalışmalar böbrek nakli olmuş hastaların yaşam kalitesinin diyaliz hastalarından daha iyi olduğunu ortaya koymuştur. Fakat pratikte ülkemizde de dünyada da böbrek yetmezliği olan her hastaya nakil yapamıyoruz.

Merak edilen konulardan birisi: Kul-landığımız ilaçlar böbrek hastalığına yol açar mı?

Evet. Kullanılan ilaçların bir kısmı böbreklerden atılmakta dolayısıyla az ya da çok kullanılan ilacın böbreği etkile-me potansiyeli mevcuttur. Ama biz bazı ilaçların bu potansiyelinin daha yüksek olduğunu biliyoruz. Mesela ağrı kesici-lerin çoğu böbrekleri bozabilmekte ama içlerinde daha az yan etkisi olan ilaçlar da var. Bunun dışında bazı antibiyotikler böbrekte ciddi hasar oluşturabiliyorlar. Bazı kanser ilaçları var, böbreklerde ciddi hasar yapabiliyor. O zaman yapılması gereken bir kere hekim önerisi dışında ilaç kullanmamak.

9 Mart Dünya Böbrek Günü

Page 5: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

5

12 Mart Dünya Glokom Günü dolayısıyla ÇOMÜ TV & Radyo olarak halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokom üzerine Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. İsmail Erşan ile konuştuk. ÇOMÜ Gazete’de bu değerli röportaja sizler için tekrar yer veriyoruz.

Uğur Karabulut: Glokom nedir?

İsmail Erşan: Glokom halk arasında göz tansiyonu olarak biliniyor fakat bu tanım biraz eksik. Çünkü spon-tane olarak bir muayene esnasında ölçtüğümüz bir göz tansiyonu ya da göz içi basıncı değerleri bazen yük-sek çıkabiliyor. Doğru sonuç için iyi bir muayene şart. Kabaca glokom ilerleyici görme azlığıyla karakterize bir göz hastalığı olarak tanımlana-bilir. Detaylı muayene gerektiren ve belli aşamalarda görmemizi yavaş yavaş çalan bir hastalıktır.

Toplumda ne sıklıkla görülebilir?40 yaşından sonra yaklaşık %2 civarında görülüyor bu hastalık ama 65 yaşına çıkıldığında %4-5 civarına kadar görülme sıklığı artıyor. Onun için mutlaka 40 yaşından sonra has-talarımıza ya da şikâyeti olmayan sağlıklı bireylere de göz muayenesi-ni öneriyoruz.

Belirtileri nelerdir?

Belirgin bir belirtisi yok, nadir görülen göz tansiyonu tipleri dışında maalesef bu hastaların hiçbir tanıda bize bir ipucu verecek belirtileri yok.

Glokom’un tanısı nasıl konulu-yor?

Glokom hastalığı hakikaten sinsi seyreden bir hastalık, öncelikle tara-ma çok önemli. Tarama sonrasında göz içi basıncını mutlaka ölçüyoruz.Sadece tek bir spot olarak ölçülen göz içi basıncı değeri göz tansiyonu tanısı koymak için yeterli olmuyor. Onun için farklı yöntemlerle gözün hem sinir tabakasını hem de optik sinir dediğimiz yani görme sini-rini görsel olarak analiz ettiğimiz tekniklerle onları değerlendiriyoruz. Bu elde ettiğimiz verileri üst üste koyduğumuzda kişide göz tansiyonu var ya da yok diye tanısını kesinleş-tirmiş oluyoruz.

Kimlerde risk fazladır, bu hasta-lık genetik ya da geçici olabiliyor mu?

Göz tansiyonu aslında yaşlanmayla beraber gözün normal fizyolojik yaşlanmasının da beraberinde gelen bir problem. 40 yaşından sonra %2 civarında risk görülmekte. Bu 65

yaşa çıktığında 3 ve 4’e katlanmak-ta. Onun dışında siyah ırkta beyaz ırka göre daha fazla göz tansiyonu görülmekte. Genetik geçiş de elbette söz konusu, aile bireylerinde göz tansiyonu olan hastalarda yaklaşık 10 kat daha sık görülmekte. Bu nedenle özellikle ailesinde göz tan-siyonu olan bireylerin mutlaka erken tanı amacıyla belli aralıklarla mua-yeneleri gerekmekte. Onun dışında şeker hastalığı olanlar da bu grupta. Miyop olan hastalar hipermetrop olanlara göre daha fazla risk altında. Özellikle kontrolsüz kullanılan göz damlaları da göz tansiyonunu yük-seltmeye meyilli.

Glokom’ un kesin tedavisi müm-kün mü yoksa sadece erteleniyor mu?

Glokom maalesef tedavi edilebilir bir problem değil, sadece bir risk faktörü olan göz içi basıncına mü-dahale edebiliyoruz. Kullandığımız ilaçlar da göz içi basıncını düşürme-ye yönelik ilaçlar.

Tedavi alternatifleri var mı peki?Öncelikle bize keşke bu hastalar daha önce gelseydi dediğimiz pek çok hasta oluyor. Yani maalesef toplumda özellikle gelişmiş ülke-lerde glokom hastalarının maalesef yüzde 50’sininin tanısı zaten yok, gelişmemiş ülkelerde ise yüzde 90 bu olgular tanı almıyor. Ve şuan için biz biliyoruz ki dünyada yaklaşık 60 milyon civarında göz tansiyonu hastamız var. Bunların 4 buçuk milyon civarı da resmi olarak körlük sınırında görme düzeyine sahip bi-reyler. Daha önceki yıllarda maale-sef elimizdeki damlalar sınırlıydı ve bu hastaların pek çoğu göz tansiyo-nu ameliyatlarına giriyorlardı. Ama son 5-8 seneden beri artan yeni ilaç alternatifleriyle beraber elimiz daha güçlü.

Peki, göz tansiyonu dışında görme hastalığı yapan hastalıklar neler-dir?

Miyop, hipermetropi, astigmat vs görme problemlerini çok görüyoruz. Ama asıl önemli olan körlüğe neden olan, katarakt gibi hastalıklar. Türki-ye’de çok şükür ki sağlık politikala-rındaki olumlu gelişmelerle beraber katarakt hastalığı hastanın hekime

ulaşmasının kolay-laşması ile beraber artık problem olmaktan çıktı. Has-tanemizde de günümüz şartlarına uygun bir şekilde ileri bir donanımla ve uygun, kaliteli göz içi mercekle-riyle katarakt ameliyatlarını yapabi-liyoruz. Onun dışında yaşlanmayla beraber sarı nokta hastalığı denilen ve ciddi anlamda kişinin yaşam kali-tesini düşüren hastalığı son dönem-de çok sık görmeye başladık. Bu hastalarda çok fazla bir medikal mü-dahale yapamıyorduk. Ama özellikle son 2-3 yıldır çıkan enjeksiyon türü ilaçlarla tedavi edebiliyoruz. Şeker hastalığına bağlı olarak da çok fazla görme kaybı yaşayan hastalarımız var. Onların belli aralıklarla uygun şekilde bize yönlendirilip muayene-lerinin mutlaka yapılması gerekmek-te. Hastalık bir şekilde ilerliyor, bu ilerleme sürecinde de göz hekiminin müdahale etmesi gerekiyor. Onun dışında çocuk hastalarda özellikle ihmal edilen şaşılıkta okul çağından önce müdahaleler atlanıyor. Yani aslında bir problem olmadığını düşündüğümüz zamanlarda da bir muayene olmakta fayda var.Kesinlikle.

Peki az önce bir sürü hastalık konuştuk göz tansiyonu dışında bunlara yönelik hangi ameliyatlar yapılabiliyor?

Glokom ameliyatları daha az yapıla-bilir ameliyatlar oldu. Onun dışında katarakt ameliyatları pratiğimizde zamanımızı alan ameliyatlar ama bu ameliyatları da başarıyla gerçek-leştirebilmekteyiz. Özellikle şeker hastalarında gözünüzün arkasındaki kanamaların temizlenmesi işlemi de kliniğimizde tedavi edilmeye başlandı. Onun dışında şaşılık ame-liyatları da yapılıyor. Eskiden erkek çocuğu askere gittiğinde şaşılığına zaten bakarlar, tedavi ederler şek-linde bir inanış vardı. Artık bunlar ortadan kalktı, biz böyle çocukları çok küçük yaşlarda görmek istiyo-ruz ve hakikaten de şaşılık varsa ameliyatını zaten yapmak istiyoruz.

26 MART 2018 Sayı : 58

12 Mart Dünya Glokom Günü ÖZEL RÖPORTAJ

Şimdi daha mutlu ve umutluyuz..

Yıl 2018 mart ayı. Şimdi daha mutlu ve umutlu-yuz. 1992’de temelleri atılan Çanakkale Onse-kizmart Üniversitesi güçlü bir kurumsal yapı olmanın yanında, fiziki olarak da geleceğe emin adımlarla yürümenin rahatlığı ve güveni içinde. Araştırma ve Uygulama Hastanemizin daha rahat ve de verimli çalışabilmesi için yaptığımız dev binalarımız hizmete girmiş durumda. Kepez’de çok yetersiz düzeydeki fiziki koşullarda elinden geleni yapmaya çalışan tüm personel, şimdi hakettiği gibi ve daha sağlıklı bir ortamda çalışma imkanı bulacak. İnanıyoruz ki, zor koşullarda iyi şeylere imza atan hastanemiz, bundan sonra daha da iyi şartlara sahip olarak bölgenin tüm ihtiyacını karşılayabilecek bir hale gelecek. Yeni hastanemi-zin hizmete açılmasında emeği olan herkese çok teşekkür ederiz.

Öte yandan, ÇOMÜ’nün göz bebeklerinden birisi olan Eğitim Fakültemiz de, tamamlanmak üzere. Buradaki eğitim öğretim kalitesine ek olarak, ye-nilenen kampüsümüz moral ve motivasyonumuzu daha da yükseklere çıkaracak. Ne mutlu bize.

Ve gelelim çok önemli bir konuya daha. Yıl 2018 mart ayı. Gerçekten bu tarih ÇOMÜ’de çok anlamlı oldu ve de olacak. İşte yıllardır taşeron kadrosunda çalışan ve kendilerini üvey evlat gibi gören yüzlerce çalışanımız artık ÇOMÜ’nün bir ferdi. Sağlık Uygulama ve Araştırma Has-tenemizde 386 fedekar emekçi kardeşimiz artık iş güvencesi altında. İdari ve Mali İşlerde bir o kadar; 206 çalışanımızda öyle. Temizlik işlerin-de 162, koruma ve güvenlik hizmetlerinde 149 çalışanımızda artık daha mutlu. Yıllardır taşeron işçisiyim derken ezilen çalışanlarımız, artık iş güvenliği açısından daha rahat. İnşallah zamanla ücretlerinde de iyileştirmeler yapılacak. Bu alan-da Öz Büro İş Sendikası’nın gayretli örgütlenme çabası ilk meyvesini vermiş durumda. Yetkisini alarak, işçi kardeşlerinin menfaatlerini en iyi şekilde savunmaya ve onlara yeni kazanımlar elde etmeye çalışacak. Evet şimdi daha mutlu ve gelecekten daha umutluyuz.

Page 6: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

6

Ç OMÜ Gazete olarak üniversi-temizin topluluk-larını tanıtmaya devam ediyoruz. Bu sayıdaki ko-nuğumuz üniver-sitemizin sportif gruplardan Aikido

Topluluğu. Topluluk Başkanı Mehmet Sa-ruhan ile topluluğun faaliyetleri hakkında konuştuk.

ÇOMÜ GAZETE: Topluluğunuzda mev-cut üye sayınız ne kadar?

Mehmet Saruhan: Şu anda topluluğumuz-da aktif olan 60 üyemiz var.Peki topluluğa kadınların ilgisi nasıl?Açıkçası kadınların katılımı erkeklere oranla çok daha fazla. Mesela şu an bün-yemizdeki üyelerimizden çoğu kadın-lardan oluşuyor. Aikidonun güç gerektir-meden sadece eklemlere baskı yapılarak düşmanını yenme felsefesi kadınlarımız için çok önemli bir nokta.

Topluluğunuz halka açık mı yoksa sadece üniversite öğrencileri mi katıla-bilir?Topluluğumuz üniversite topluluğu olduğu için üniversite personelleri ve öğrencilerine açık durumda. Üniversite bünyesinde olmayanları maalesef ki top-luluğumuza alamıyoruz. Topluluk dışında

ders verdiğim başka bir spor kulübü var üniversite dışından katılım sağlamak isteyenleri oraya yönlendiriyoruz.

Topluluğunuza üye olmak isteyen kişi-ler için belirli şartılarınız var mı? Herhangi bir şartımız yok. Yaş, cinsiyet, din, dil, ırk, hiçbir şekilde bakılmaksızın herkesi kabul ediyoruz. Sonuçta spor herkesi aynı platform altında toplayan

mükemmel bir ortamdır. Sadece aikido konusunda devamlılığının olup olmadığı-na dikkat ediyoruz. Çünkü Aikido devam-lılık isteyen uzun bir uğraştır.

İlerleyen zamanlarda yapacağınız bir projeniz var mı?10 -11 Mart 2018 tarihinde Kadına Şiddete Hayır adlı bir aikido semineri düzenledik. Aikido semineri herkesin alıştığı sempozyum veya panel şeklinde olmayacaktır. Seminerde öncelikle kadına şiddete hayır ile ilgili güncel bir bilgilen-dirme Prof. Dr. Gülgün Yazıcı hocamız tarafından yapıldı. Bilgilendirmeden sonra İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Aikido Topluluğu eğitmenlerinden biri

olan Özgür Gökdu-man Aikido hakkında kısa bir konuşma yaptı. Daha sonra İTÜ ile ÇOMÜ Aikido toplulukları tarafından Aikido gösterileri yapıldı. Bu gösterilerden sonra aikido dersleri verildi. Bu derslerde bir kadı-nın dışarıda maruz kalabileceği fiziksel saldırılara yönelik bir eğitim verildi. Bu eğitimlerimize şu an çok ilgi var. 2019 yı-lında bu projemizi aynı çatı altında tekrar yapmayı planlıyoruz.

Topluluğunuz hangi yılda ve kimin öcülüğünde kuruldu?2015 yılında topluluğun akademik danış-manı Hasan Abanoz öncülüğünde benim tarafımdan kuruldu.

Aikido dışında herhangi bir sporla ilginiz var mı?Aikido dışında karetede siyah kemer sa-hibi oldum wushuda kahverengi iki beyaz bandım var, yüzme hakemliği ve atletizm hakemliğine sahibim. Sporun her alanın-da kendimi geliştirmeyi seviyorum.

K onferans, İstiklal Marşı’nın okunma-sının ardından, konuşmacı olarak katılan Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özkul Çobanoğ-lu’nun hayat hikâyesinin anlatılması ile devam etti.

Konuşmasına herkesin Nevruz Bayramı-nı kutlayarak başlayan Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu, Nevruz Bayramının köken-lerinin Türk milletine dayandığı belirtti.

Nevruz Bayramının öneminden bahseden Çobanoğlu, “Nevruzla beraber hayvan-ların dam altında beslenmesi bitecek, hayvanlar yaylalara çıkacaktır. Bütün kış kar altında kalmış, ekim ayında ektiğiniz ekinlerin ahvali kar çekildikçe ortaya çı-kacaktır. Dolayısıyla 21 Mart hem göçebe kültürü açısından hem de toprağa yerleşik ziraatçılıkla uğraşan kültürler açısından önemli bir bayramdır” dedi.

“Bu günü tek bir anlama indirmek yanlıştır”

Çobanoğlu “Türk Dünyasının her ye-rinde Nevruz Bayramı resmi tatil, resmi tatil olmayan nadir ülkelerden biri biziz. Osmanlı devletinde ve Cumhuriyetin ilk başlarında kutlanıyordu. Günümüzde Nevruz Bayramına yeni anlamlar yüklen-di. Dolayısıyla bu günün tek bir anlamı yok” dedi. Çobanoğlu sözlerini, biz de bu

günü resmi bayram olarak kutlamalıyız, yeni anlamlar katmalıyız diyerek sürdür-dü.

Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süha Özden, akademisyenler ve öğrencilerin katılımı ile gerçekleşen konferans, Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu’nun konuşmasının ardından soru cevap bölümüyle sona erdi.

Türk Dünyasında Nevruz Konferansı Gerçekleştirildi

Nevruz Bayramı dolayısıyla Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Troia Kültür Merkezinde “Türk Dünyasında Nevruz” konulu konferans gerçekleştirildi.

Aikido Topluluğu’nu Tanıyalım

Page 7: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

7

A yvacık Kaymakamlığı, Ayvacık Belediyesi, Ayvacık MYO, Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü, Ayva-cık İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Mart, Mayıs ve Haziran ayları boyunca Ayvacık ilçesindeki ilköğre-tim okullarını ve öğrencilerini kapsayan Ayvacık Troya 2018 Şenlikleri başladı. Program çerçevesinde ÇOMÜ Müzik Performans Topluluğu, BESYO ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri çeşitli etkinlikler gerçekleştiriliyor.

Etkinlikler Ayvacık ilçesindeki tüm ilköğretim okulları bahçelerinde ve Ayvacık Kapalı Spor Salonunda gerçek-leştirilecek.

Etkinlikler kapsamında Çocuk tiyatrosu, Müzik dinleti-si, Aikido gösterisi, uçurtma şenliği, okul bahçelerinin ağaçlandırılması, futsal ve voleybol karşılaşmaları, çevre temizliği gibi faaliyetlerin gerçekleştirilmesi amaçlanıyor.

Ç anakkale İl Müftülüğü ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Regaip Kandili dolayısıyla Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğrenci Sosyal Etkinlik Merkezi’nde (ÖSEM) kermes etkinliği gerçekleştirildi. Öğrenci, akademik ve idari personele, İl Müftülüğü Kur’an Kursu ho-caları ve öğrencilerin hazırlamış olduğu ikramlar sunulurken Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları ve Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları tarafından ya-yımlanan Kur’an-ı Kerim, Kur’an-ı Kerim Meali ile Hz. Peygamber ve Güven Toplumu isimli dini kitaplar hediye edildi.

Yoğun ilgi gösterilen kermeste öğrencilerin talep, öneri ve şikayetleri alınırken Müftülük ve Vakıf mensupları tüm katılımcıların Regaip Kandilini kutladılar.

TÜGVA’dan Öğrencilere Lokma Dağıtımı T ürkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Çanakkale Temsilcili-ği Regaip Kandili ve Afrin Zaferi münasebetiyle Çanak-kale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğrenci Sosyal Etkinlik Merkezi (ÖSEM) binası önünde lokma ikramında bulun-du.

Öğrenciler, akademik ve idari personelin büyük ilgi gös-terdiği etkinlikte TÜGVA Çanakkale İl Temsilcisi İsmail Demir ÇOMÜ Gazete’ye konuştu. İsmail Demir “Gerek 18 Mart Zaferimiz, gerek Afrin Zaferimiz’den dolayı Mart ayı Çanakkale için önem arz eder. Yine en az bunlar kadar önem arz eden bulunduğumuz Recep ayı ve girmiş olduğumuz 3 aylar dolayısıyla gençliğimize bir farkında-lık oluşturmak adına lokma ikramında bulunmak istedik” ifadelerine yer verirken gençliğin tarihlerini iyi bilmeleri konusuna da dikkat çekti.

MüftülüktenKandil Özel İkramı

Ayvacık Troya 2018 Şenlikleri Başladı

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çan Meslek Yüksekokulunun (MYO) staj yapacak olan öğrencilerine sertifikalı Temel İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimi verildi. 2 gün süren eğitim, Çan Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi B sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Ediz Sait Yörü tarafından verildi. Konuşmasına 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferini hatırlatarak başlayan Yörü, Şehitlerimize ve Gazilerimize rahmet dile-di. Eğitimde öğrencilere tüm sektörlerdeki riskler ve iş kazalarına görsel videolarla dikkat çekildi. Ayrıca eğitimde İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı, iş kazaları, meslek hastalıkları, elektrikle çalış-malarda iş güvenliği, yangın ve korunma yolları, kişisel koruyucu donanımlar, güvenlik ve sağlık işaretleri, etik, hijyen, ilkyardım, fiziksel, kim-yasal, biyolojik, ergonomik ve psikososyal risk etmenleri vb. konular ele alındı. İki gün süren eğitimde Ediz Sait Yörü konuşmasının sonunda öğrencilere yapacakları staj ve iş hayatında sağ-lıklı ve kazasız çalışmalar dilediğini belirterek, “Bu eğitimle sizlerin iş kazası ve meslek hastalığı geçirmemesine vesile olabilmek büyük mutluluk-tur” diyerek sözlerini bitirdi.

Çan MYO’da Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi

Page 8: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

8

Ankara Türk Dünyası Müzik Topluluğu Konseri Beğeni İle İzlendi

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 103. Yıl Dönümü etkinlikleri kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Ge-nel Müdürlüğü Ankara Türk Dünyası Müzik Topluluğu tara-fından müzik ve dans gösterisi İÇDAŞ Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlü-ğü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda protokol üyesi ve birçok sanatseverin katılımcı olduğu etkinlik izleyicilerden tam not aldı.

Programa, Çanakkale Türküsü ile başlayan programı solistle-rin seslendirmiş olduğu Kaza-kistan, Türkmenistan, Tataristan ve Kırgızistan gibi Türk halk müziği eserleri takip ederken programın kapanışı Hoş Geliş-ler Ola parçasıyla yapıldı.

Etkinlik, Çanakkale Vali Yar-dımcısı Ali Candan, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Dokuz ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Yardımcısı Necmet-tin Akben’in sanatçılara günün anısına çiçek ve hediye takdim etmesi ile sona erdi.

Elveda Saraybosna Adlı Ti-yatro Oyunu Sahnelendi

Susanne Scheider’in yazdığı, Tayfun Erarslan’ın yönettiği El-veda Saraybosna tiyatro oyunu Çanakkale’de sahnelendi.

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103. Yıl Dönümü etkinlikleri

kapsamında, 2018 Troya Yılı münasebetiyle Van Devlet Ti-yatrosu’nun İÇDAŞ Kongre Merkezinde sahnelediği «Elveda Saraybosna» adlı tiyatro oyununu çok sayıda sanatsever izledi.

“Bir şeyler görmek istiyorsanız acele edin, her şey yok olma-dan” fikriyle Saraybosna’daki savaş günlerini, savaş sürerken yerin altındaki bir radyo istas-yonunda yayın yapmaya çalışan bir kadını ve onun yanında bu-lunan bir adamın yaşadıklarını konu alan tiyatro oyunu beğeni

ile izlendi.

Oyun sonunda İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Se-dat Arslan oyunculara günün anısına hediye ve çiçek takdim ederken oyunculara ve tüm izleyicilere teşekkür etti.

18 Mart’ta İlk Tören Cumhu-riyet Meydanı’nda Gerçek-leştirildi

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103. Yıldönümünde ilk tören Cumhuriyet Meydanı’nda ger-çekleştirildi.

Cumhuriyet Meydanı’ndaki törende; Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Vali Orhan Tavlı, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mithat Kemal Algül ve Çanakkale Belediye Başkan Vekili Adnan Güler tarafından Atatürk Anı-tı’na çelenk sunuldu.

Ardından Milli Savunma Baka-nımız Sayın Nurettin Canikli, Vali Orhan Tavlı, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mithat Kemal Algül ve Çanak-kale Belediye Başkan Vekili Adnan Güler’in birlikte hazır

18 Mart Deniz Zaferi 103. Yıl Kutlamaları Coşku İle Gerçekleşti

Page 9: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

9

Cumhuriyet Meydanı’ndaki törende; Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Vali Orhan Tavlı, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mithat Kemal Algül ve Çanakkale Belediye Başkan Vekili Adnan Güler tarafından Atatürk Anı-tı’na çelenk sunuldu.

Ardından Milli Savunma Baka-nımız Sayın Nurettin Canikli, Vali Orhan Tavlı, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mithat Kemal Algül ve Çanak-kale Belediye Başkan Vekili Adnan Güler’in birlikte hazır

bulunmalarıyla Altın Madalya Şanlı Bayrağımıza toka edildi. 21 Pare top atışından sonra saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı’nın okunmasıyla Cumhuriyet Meydanı’ndaki tören son buldu.

Erdoğan, 18 Mart Stadı’nda Çanakkale Halkına Hitap Etti

Konuşmasında tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kim ki bayrağımıza alternatif düşünmeye kalkarsa kalkanların Cudi’de ne olduğu-nu gördünüz. Gabar’da ne oldu-

ğunu gördünüz. Tendürek’te ne olduğunu gördünüz. Ne dedik ‹İnlerine gireriz›. ‘Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır. Toprak, eğer uğurunda ölen varsa vatandır’. Tek vatan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Vatanımızı bölemeyecekler. Böldürmedik ve ne oldu Suri-ye’ye kaçtılar. Kandil’e kaçtılar. Onlar kaçacak, biz kovalayaca-ğız dedi.

Erdoğan, “Çanakkale Deniz Zaferimizin 103. yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu tarihi günde tüm şehitlerimizi ve gazilerimiz rahmetle yad ediyoruz. Böy-le bir gençlik olduktan sonra Allah’ın izni ile yeni yeni Ça-nakkale Zaferlerini yakalamaya hazırız” ifadelerini kullandı.

Törende, İçişleri Bakanlığı›nın ‹Biz Anadolu›yuz› projesi kapsamında, Türkiye›nin değişik illerinden kente gelen öğrenciler, ‹Çanakkale Şehitleri›ne› isimli şiiri okudu.

Sanatçı Yücel Arzen yönetimindeki ‹Birileri Var’ adlı gösteri sahnelendi. 18 Mart Stadyumu’ndaki tören, geçit töreniyle sona erdi.

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103’üncü yıl dönümü törenle-rine, saat 14.30’da, Tarihi Geli-bolu Yarımadası’ndaki Şehitler Abidesi’nde devam edildi.

18 Mart’ta Çanakkale

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 103. Yıl Dönümü’nde Çanakka-le halkı yine meydandaydı. Gü-nün erken saatlerinde başlayan etkinliklere sadece Çanakkale halkı değil yurtiçi ve yurtdışın-

dan gelen turistler de yoğun ilgi gösterdi.

Nusret Mayın Gemisi tüm dün-ya bayraklarıyla süslenirken Çanakkale Boğazı’na günün anlam ve önemine dikkat çek-mek için 2 adet savaş gemisi yerleştirildi. İskele Meydanı’na kurulan sahnede gün boyu Şehitlik Abideleri’nden canlı yayın verildi.

Birçok kuruluşun aktif olduğu günde Türk Anneler Derneği, Türkan Saylan Kültür Derneği kermes düzenledi. Birçok el emeği ürünün satışının yapıl-dığı kermeste misafirlere pilav ikramında bulunuldu.

Fener Alayı Coşkuyla Kut-landı

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 103. Yıl Dönümü etkinlikleri kapsamında 18 Mart tarihinde saat 19.30’da birçok dernek üyesi ve halk Cumhuriyet Mey-danı’nda toplandı. Meşale, Türk bayrakları ve Afrin Zeytindalı Harekatı’na dikkat çekmek için zeytin dalıyla yürüyen halk “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” , “Şe-hitler Ölmez Vatan Bölünmez”, Her Türk Asker Doğar” gibi sloganlarla yürüyüşü tamamla-dılar. Cumhuriyet Meydanı’nda başlayıp İskele Meydanı’na kadar süren yürüyüşü Çanakka-le Mehter Takımı’nın konseriy-le tamamlayan halkın her sene olduğu gibi bu senede ilgisi yoğundu.

18 Mart Deniz Zaferi 103. Yıl Kutlamaları Coşku İle Gerçekleşti

Page 10: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

10

ÇOMÜ Radyosu Kampüs FM Kam-püs Özel programı’nda 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’nü Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölü-mü’nden Doç. Dr. Nazan Kaymaz’dan dinledik. Sercan Değirmenci’nin sunumu ile gerçekleşen Kampüs Özel, ÇOMÜ Gazete’de de sizlerle buluşuyor.

Sercan Değirmenci: Hocam hoş geldi-niz. 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü için buradayız. Güncel bir konu, öncelikle marttan başlamak istiyorum, neden 21 Mart? Doç. Dr. Nazan Kaymaz: Öncelikle çok teşekkür ederim yayın akışı içerisinde bu konuya yer verdiğiniz için. Down Send-romu en sık görünen Kromozomal bozuk-luluktur. Tirozinemi 21 diye de adlandır-maktadır. Yirmi birinci kromozomdan üç adet bulunmasıdır, normalde kromozom çiftlerinde hücrelerimizden ikişer adet bulunmakta ancak özelikle yirmi birinci kromozom üç adet ise Down sendromu fenotipi genotipi gelişmektedir. 21 Martın Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü belirlenmesi bu tirozinemi 21 sim-gelemektedir. Down Sendromunun kesin nedeni tam olarak bilinmiyor. Ancak ana rahminde oluşan yanlış bölünme sonucu ortaya çıkmaktadır; bir hücre anneden bir hücre babadan gelmektedir. Peki down sendromunun görülme sıklığı nedir?

Görülme sıklığı şöyle; şu anda dünyada altı milyonun üzerinde down sendromlu birey olduğu belirtilmekte. Türkiye’de verilerin pek yeterli olduğunu söyle-nemez ama 100 bin kadar down send-romlu birey olduğunu düşünmekteyiz. 800 kişide bir görülme sıklığı var ancak annenin yaşıyla bağlantılı down sendro-mu gelişmesi mümkün. Örneğin 35 yaş ve üzeri gebeliklerde 250 kişide bir iken

oran 45 yaş ve üzeri gebeliklerde oran 100 kişide 1 şeklinde artmaktadır. Yalnız bu demek değildir ki genç annelerde de down sendromlu gebelik ihtimali yoktur.

Türkiye’den bahsettik hocam. Bir de Çanakkale’ye bakarsak down sendrom hasta sayısına yönelik bir verimiz var mı?

Üniversitede takip ettiğimiz toplamda 32 down sendromlu birey var. 2017 yılında 15 yeni vakamız mevcut.

Gebelikte down sendromunun varlığı nasıl anlaşılır?

Gebelik takibinin kesinlikle aksatılmama-sı gerekiyor. 11. haftadan itibaren tarama-lara başlıyoruz. İkili test sonrasında üçlü dörtlü test ve entegre test dediğimiz hatta anne kanından fetal kan hücrelerinin tes-piti ile tanı oranlarımız %99’un üzerine kadar çıkabiliyor. Bu bulguların yanlış negatiflik ya da yanlış pozitiflik oranları var yani gebelik down sendromlu olduğu halde test normal gelebiliyor. Dolayısıyla kesin tanımız da amniyosentez gebelik süresinde.

Yanılma payımız var yani?

%5 gibi bir yanılma payımız var.

Tarama sonucunun pozitif çıkması durumunda ne gibi adımlar izlenmeli ya da tarama testi sonucu pozitif çıkan olgular mutlaka pozitif midir, bunda da bir yanılma payı oluyor mu?

Tabi ki oluyor. Bu durum daha önce down sendromlu çocuğu olan anneler için de geçerli, down sendromu sonraki gebe-liklerde de tekrarlayabiliyor. Down send-romunun kendi içinde de farklı tipleri var. Özellikle genç annelerde translokasyon tipi söz konusuysa tekrarlar olabiliyor. Ve babada da kromozom analizi yapmak

gerekiyor bu tekrarlar açısın-dan.

Peki doğum sonrasına baktığımız zaman; doğum sonrası nasıl anlaşılır down sendromu, yeni doğan bebekte fizik tedavi, ameliyat ya da herhangi testler yapılıyor mu?

Eğer anne gençse ve tarama testleri normal geldiyse doğum sonrası yapılan ilk fizik incelemede fark edilebiliyor. Genelde yuvarlak yüz, çekik göz, üst göz kapağında epikantüs dediğimiz katlan-tı, küçük-kısa kafa yapısı, kalın ense, küçük kulaklar, basık burun, avuç içi çizgilerinin uzun ve tek olması, ayak baş parmağının ayrık olması gibi bir takım tipik özellikler var. Bu özelliklerin hepsi bir hastada bulunmayabilir. Ya da bu fenotipik özelliklerin bulunduğu bireyler down sendromlu olmaya bilir. Yalnız şüphelendiğimiz zaman mutlaka genetik analiz istiyoruz. Genel olarak kas ve ek-lemlerde gevşeklik söz konusu olabiliyor dolayısıyla baş kontrolünde sıkıntılar, emme yutmada sıkıntılar gelişebiliyor. Bu anlamda erken fizyoterapi önem taşıyor. Bireyin-çocuğun erken fizyoterapiye yönlendirilmesi ileriki sonuçlar için çok önemli.

Bebeklik döneminde peki erken müda-hale tam olarak neleri kapsıyor?

Erken müdahale için fizyoterapiden bahsettik. Eklem ve kas gevşekliği çok önemli. Çünkü hasta yutmayı kas gev-şekliği nedeniyle başaramadığı zaman büyümesinde de bir takım gecikmeler söz konusu olabiliyor. Emme yutma bozuk olduğu için yaşıtlarına oranla büyümesi geç olabiliyor. Zihinsel kapasitesi biraz

daha geri aralıkta başlıyor. Hastalar bu anlamda erken destekleme programları ile başarılı sonuçlar alabiliyor. Fizyote-rapi, dikkat, algı eğitimleri, özel eğitim bu hastalar için kesinlikle şart. Hastada bulguların gelişmesi beklenmemeli, mut-laka gebelik takipleri, gebelik ultrasonu normal olan vakalarda da doğum sonrası tekrar etmek lazım.

Ailelerin de eğitilmesi lazım. Bu konu-da ailelerin bilinçlendirilmesine yöne-lik örneğin Çanakkale’de herhangi bir kuruluş var mı?

Evet,engelli derneğimiz var. Ona bağlı bir de bu hastaların gittikleri özel eğitim kurumları oluyor. Tabi hastalar düzenli eğitim programlarına girmeleri gerekti-ğinin farkına varan ve bunun anlatıldığı hastalar, düzenli olarak eğitim program-larına gidebiliyorlar. Bu tip programların kesinlikle saat ve gün olarak arttırılması gerektiğini düşünüyorum; ileride daha güzel, daha başarılı sonuçlar için.

Down sendromlu bir kişinin ortalama yaşam süresi hakkında da çokça soru var.

Evet ortalama yaşam süresi aslında eskiye göre arttı. Program faydasını gösteriyor. 55 yıl yaşam süresi, ancak 70-80’e kadar çıkabi-liyor.

21 Mart Down Sendromu Farkındalık Günü

Ç anakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇA-SAM) ortaklığı ile oluşturulan Çanakkale Savaş-ları’nın Kültürel Mirası: “Osmanlı Türkçesi Kitap Sergisi” Ezine MYO’da sergilendi. Program Serginin gezilmesinin ardından Yrd.Doç.Dr. Ahmet Esenkaya tarafından gerçekleştirilen “18 mart Zaferi” konulu konferans ile devam etti. Programa Ezine Kaymakamı Ali İkram Tuna, Ezine Belediye Başkanı Haluk Ba-baoğlu, İlçe Jandarma Komutanı J.Yzb. Gürkan Irak, İlçe Emniyet Müdürü Alper Pasinli, Meslek Yükseko-kulu Müdürü Doç.Dr.R.Cüneyt Erenoğlu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Orhan Akman, üniversite akademik ve idari personeli ile öğrenciler katıldı.

Ezine MYO’da 18 Mart Zaferi Anma ProgramıÇanakkale On-sekiz Mart Üni-versitesi Ezine Meslek Yük-sekokulu’nda (MYO) Çanak-kale Savaşları 18 Mart Zaferi anma programı düzenlendi.

Page 11: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

11

1 970 yılından bu yana önce Öğretmen Okulu ardın-dan Eğitim Enstitüsü son olarak da Eğitim Fakültesi olarak kent merkezinde hizmet veren Anafartalar Kampüsü’nün yenilenmesi ile öğrencilerimiz daha uygun şartlarda eğitim-öğrenim görecek, hem ÇOMÜ hem de Çanakkale daha modern bir görünüm kazana-cak.

2 yılda tamamlanması hedeflenen kampüs inşaatında Rektör Prof. Dr. Yücel Acer, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Görün, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Zeki Genç, Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Sinan Karabulgu incelemelerde bulundular. Yaklaşık 40 bin metrekare alana inşa edilen, beş bloktan oluşan ve her blokta toplam 5 kat olan Yeni Anafartalar Kampüsünde, tüm düzenlemeler çevreyle uyumlu şekilde tasarlanıyor ve kampüs arazisinin yüzde 35’inde yeşil alan düzenlemesi yapılıyor.

Arazinin tamamında zemin etütleri ve zemin iyileşti-rilmesi yapılan, radye temel üzerine oturtulan, elektrik ve ısınma da tasarruf sağlanması düşünülerek proje-lendirilen Yeni Anafartalar Kampüsünde; Yönetim Birimleri, Yemekhane, Eğitim Fakül-tesi Binası, Güzel Sanatlar Eğitimi Binası, Devlet Konservatuvarı Bina-sı, Kongre Merkezi, Öğrenci Mer-kezi (Kütüphane, Sığınak, Öğrenci Toplulukları Merkezi, Sürekli Eğitim Merkezi, Uzaktan Eğitim Merkezi) Kapalı Otopark, Servis Alanları ve Spor Salonu yer alacak.

Rektör Acer, Yeni Anafartalar Kampüsünde İncelemelerde BulunduÇanakkale’ye yeni bir çehre kazan-dıracak olan Anafartalar Kampü-sü’nde çalışmalar hızla devam edi-yor. ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer ve beraberindeki heyet çalışma-ları devam eden kampüs inşaatına ziyarette bulundu.

8 Mart Kadınlar günü nedeniyle Çan Belediyesi etkinlikleri kapsamında, kadın girişimciler için Girişimcilik Semineri düzenlendi. Çan Belediyesi Proje Koodi-nartörlüğü ve Çan Meslek Yüksekokulu işbirliğinde düzenlenen seminerde, ilçede bulunan kadınlarda girişimcilik ruhunu ve algısını oluşturma amaçlanarak, başarı örnekleri ile süreçler hakkında bilgi verildi. Açılış konuşmasını yapan Çan Belediye Başkanı Abdurrahman Kuzu “8 Mart Dünya Kadınlar Günü münase-betiyle gerçekleştirdiğmiz Girişimcilik Seminerinde Çanlı kadınlarımızla bir araya geldik. Alanında uzman öğretim görevlilerinin sunumuyla kadınlarımızın ekonomik hayata katılırken yardımcısı olacak giri-şimcilik bilgilerini Çanlı kadınlarımıza aktarılmasını sağladık” dedi. Çan Belediyesi Proje Koordinatörü Nihal Taşçı’nın moderatörlüğünü yaptığı etkinlikte; Öğr. Gör. Nurşen Yılmaz “Kadın Girişimcilerin Başarı Hikayeleri” başlıklı sunumunda, ulusal düzeyde başa-rılı kadın girişimcilerden örnekler verdi. Öğr. Gör. İdil

Elver “Girişimci Motivasyonu ve Pazarlama” başlıklı sunumuyla, kadın girişimcilerin motivasyon düzeyleri ve ürün pazarlama, pazarlama teknikleriyle ilgili bil-gileri aktardı. Öğr. Gör. Günay Koyuncu ise “Bütçeni Yönet” başlığındaki sunumunda, girişimciler için kredi kuruluşları, kredi alma süreçleriyle ilgili pratik bilgiler sundu. Soru-cevap bölümü ile devam eden etkinlik kadın girişimciler tarafından yoğun ilgi gördü.

Çan’da Kadın Girişimciler İçin Eğitim DüzenlendiÇan Belediyesi Proje Koordinatörlüğü ve Çan MYO işbirliği ile Kadınlar Gününde kadın girişimciler için eğitim düzenlendi.

T ürkiye Dağcılık Federasyonu’nun (TDF) her yıl düzenlediği bir etkinlik olan tırmanışın bu sene ÇOMÜ DAT tarafından ikincisi gerçekleştirildi. Etkinliğe ÇOMÜ DAT’dan 8, TDF’den 273 sporcu katıldı.17 Mart Cumartesi günü sekiz sporcu ile birlikte Ayazma bölgesindeki kamp alanına ulaşan ekip saat 05.00’te 281 kişi ile zirve tırmanışına başladı. 5 buçuk saat süren zirve tırmanışı sonucunda 7 kişi ile zirveye ulaşmayı başaran toplulukta zirve töreninin ve İstiklal Marşı’nın okunma-sının ardından geri dönüş gerçekleştirildi. Ayrıca ÇOMÜ DAT her yıl 29 Ekim’de TDF’nin dışında Kaz Dağları’na tırmanışlar da gerçekleştiriyor.

Dağcılık Topluluğu 18 Mart’ta Zirvede

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Dağcılık Topluluğu (DAT) 18 Mart Şehitlerini Anmak İçin Kaz Dağları’na Zirve Tırmanışı Yaptı.

Page 12: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

12

P rof. Dr. Gülbu Tanrıverdi, konuşmasında yükse-kokulun gerçekleştirmiş olduğu bilimsel faaliyetler ile okulun akademik ve fiziki durumuna dair yapılan çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Yapılan toplantıla-rın sorunların çözümüne büyük katkısı olduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr. Yücel Acer konuşmasında şunları söyledi: “Sağlık Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Gülbu Tanrıverdi ve değerli hocalarımızın 3 yıldır gösterdikleri gayret, anlayış ve Rektörlükle yaptıkları işbirliği, so-runların çözümünü kolaylaştırıyor. Sağlık Yüksekokulu bizim için çok önemlidir. Geçen sürede samimi ve aynı zamanda adaletli bir süreç yürüttük. Geçen bu süreçte biz de iyi niyetle hareket ettik. ÇOMÜ olarak güven ve huzur ortamını sağlamış bir üniversiteyiz. ÇOMÜ, te-mel olarak ciddi rahatsızlıkların yaşandığı bir üniversite olmaktan çıktı. Şu anki gündemimiz sadece işe yönelik-tir. Bizlerin hareket noktası, buranın akademik bir yer olduğu bilincidir. Farklı görüşler ifade edilmeli. Bizlerin kriterlerinden en önemlisi, söz konusu bir konu hakkın-da fikir beyanı var ise bunun kaynağının gösterilmesidir. Diğer önemli bir husus da, tespit ettiğiniz konuların ifa-de edilme biçiminin toplumun hassasiyetlerini dikkate alma yönündedir. Ülkenin ve toplumun bir hassasiyeti mevcuttur. Bütün bu hassas olan noktaları önemsemek durumundasınız. Bir şeyi ifade ederken uygun lisanda ifade edilmesi gerekmektedir. Bazı konular düzgün anlatılmalıdır. Maksadının dışına çıkılmamalıdır. Bura-sının bir devlet üniversitesi olduğu unutulmamalı. Bizler kamu ve bilim kurumu olarak hiç kimseye hak etmediği bir cezayı vermeyiz. Bizler için üniversitenin gündemi değerlidir. İşler yolunda gittiğinde daha huzurluyuz. Güzel ve verimli çalışıyoruz. Bilimsel çalışmalarımız ve öğrencilerimizin iyi eğitilmesi bizlerin huzur kaynağıdır.

Gerektiğinde iyi insanlar olarak doğruyu söylemek adı-na sesimizi yükseltelim. Böyle yapılmadığında kurulan huzur ortamı tekrar bozulmaya başlar. Bizlerin bundan sonraki planı üniversitemizi ilk 15’e taşımaktır.” Fakülte olma sürecinin önemine de değinen Prof. Dr. Acer, bu konuyu yakından takip ettiğini ve kalan eksiklerin tamamlanmasının ardından Sağlık Yüksekokulu’nun Fakülte olmasını canı gönülden istediğini ifade ederek yapılan bilimsel, sosyal, kültürel çalışmaların kendisini mutlu ettiğini belirtti. Toplantı soru cevap bölümüy-le sona erdi.

Sağlık Yüksekokulu Akademik Genel Kurul Toplantısı Gerçekleşti

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Yüksekokulu akademik genel kurul toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya, Rektör Prof. Dr. Yücel Acer, Sağlık Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Gülbu Tanrıverdi, Yabancı Diller Yük-sekokulu Müdürü Doç. Dr. Aysun Yavuz ile yüksekokulun akademik ve idari personeli katıldı.

Ü niversitemizin önemli projelerinden biri olan Botanik Parkı Projesi için çalışmalar başladı. Terzioğlu Kampüsü içerisindeki Hasan Mevsuf Spor Salonu’nun yanındaki alanda bulunan Sarp Deresi’nin ıslahı yapımının ihalesi DSİ Çanakkale Şube Müdürlüğü’nce gerçekleştirildi. 315 bin TL’ye mal olacak ıslah çalışmaları kapsamında 315 metre uzunluğunda taş duvarlı tabanı beton alanı yapılacak. Islah çalışmalarının Mayıs ayı içerisinde bitirileceğini ifade eden ÇOMÜ Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Sinan Karabulgu, kampüs içindeki vadiye yapılacak Botanik Parkı’nın üniversitemizin en prestijli

projelerinden biri olduğunu söyledi. Rektör Prof. Dr. Yü-cel Acer ise göreve gelmeden önceki en önemli projele-rinden biri olduğunu ifade ettiği, Terzioğlu Kampüsü’ne yapılacak Botanik Parkı’nın Çanakkale turizmi içinde bir kazanım olacağına inandığını belirterek “Botanik Parkı olarak planladığımız bu projeyle eğitim ve araştırmala-rın yanında bitki tür ve çeşitliliğini öğrencilere ve halka da aktarma fırsatı bulacağız. Kampüslerin salt okuldan, binadan ibaret olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu projeyle ana yerleşkemiz çok daha estetik bir hale gele-cek, güzelleşecek” şeklinde konuştu.

Sarp Deresi, Botanik Parkı İçin Islah EdiliyorÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Terzioğlu Kampüsü içerisinde bulunan Sarp Deresi, Botanik Parkı projesi için ıslah ediliyor.

Bir Saraybosna romanı. Cüda ise roma-nın kahramanı… Farsça bir kelime aslın-da, anlamıysa yurdundan ya da sevdiği şeylerden uzak kalmış olan. Belki de bana bu satırları yazdıran şey romanın kahramanının hissettiklerinin yansımala-rını yoğunca yaşıyor oluşum.

2016’da basılmıştı Cüda, yazarıysa Halil İbrahim İzgi. Köklerine göç eden bir ka-dının hikayesini konu alıyor. Kitaba dair yorumlarda ağır ilerleyişe küçük bir eleş-tiri olsa da 3 kez okuyan ben için oldukça hareketli bir yapıt, süratle ilerleyip finali merak ettiren cinsten. Elinden bıraktır-mıyor. Eşiyle sorunlar yaşayan, New York’un boğduğu monoton bir yaşamın içinde bir kadın, sırtında çantası ile Saraybosna’ya gidiyor. Dönmek için değil ama…

Ben hiç böyle olurmuydum, sen hiç öyle olmasan sevdalinkası, Cüda’yı yola koyan başlıca sebep belki de. Varmıdır aslı asta-rı bu sevdalinkanın diye araştırmaya ge-rek duymadı tabi ki, Cüda’yı yola koyan o mırıldanmaların yüzlercesini hergün çokça dinleyen biri olan ben.

Elbette şehri tanıyanlar için, kitapta ge-çen mekanlar okurken gözlerinin önüne bir filmcesine geliveriyor, bu da kitabın yanında bir fincan kahve tadında oluyor adeta.

Halil İbrahim İzgi’yle geçenlerde sohbet ederken “bir aşk hikayesi yazın, Saray-bosna’da geçsin. Biraz da Mostar serpiş-tirin” dediysem Cüda bir aşk romanı de-ğil sonucunu çıkarmayın. Aşkı oluk oluk hissediyorsunuz. İzgi’nin muhtemelen yeni romanı bu güze çıkar, içinde de bol bol Sebilj olur Başçarşı olur Miljacka olur Neretva olur; siz iyisi mi yenisi çıkmadan bu kitabı okuyun bence…

Cüda: Bir Saraybosna Romanı

Page 13: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

13

P rograma, Rektör Prof. Dr. Yücel Acer, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süha Özden, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tamer De-mir, ÇOMÜ Sağlık Uygulama ve Araştır-ma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Okhan Akdur, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Ünver, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alper Dardeniz, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şevket Yavuz ve akademik personel katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardın-dan, ÇOMÜ Eğitim Fakültesi Müzik Eği-timi Anabilim Dalı Okutmanı Sedat Çılgın ve Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğrencisi Ahmet Kotan’ın müzik dinletisiyle başla-yan tören, Dekan Prof. Dr. Tamer Demir’in açılış konuşmasıyla devam etti.

Dekan Prof. Dr. Tamer Demir konuşma-sında şunları aktardı: “Bundan tam 100 yıl önce 14 Mart 1919’da İstanbul’un işgal edildiği ilk günlerde, yabancı işgal kuvvet-lerine karşı, tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak ilk defa Tıp Bayramı kutlandı. O günlerden bu günlere gelindiğinde 100. yılda 100 Tıp Fakültesi, Türk ve Dünya tıbbına yıldızlar yetiştirir hale geldi. Mo-dern Tıp Eğitiminin 100. yılında, 10. yılını geride bırakan ÇOMÜ Tıp Fakültesi ise 24 profesör, 35 doçent, 61 yardımcı doçent, 4 uzman ve 145 araştırma görevlisi olmak üzere, 816 öğrencisine tıp eğitimi veren, yıldızı parlayan bir tıp fakültesidir.”

Eğitim önceliğimizdir diyen Prof. Dr. Tamer Demir; ÇOMÜ Tıp Fakültesi’nin bugüne kadar gösterdiği ilerlemeyi, yapı-lan çalışmaları ve hedeflediklerini anlattı:“Hedefimiz; ileri teknolojileri kullana-bilen, disiplinli araştırma ve çalışma anlayışına sahip, girişimci, iletişimci, ön

yargısız ve yenilikçi sağlık personelleri ve akademisyenler yetiştirmektir. Çünkü ilerlemenin, gelişmenin, ilmin üst sınırı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti ciddi yol kat etmiş, dünya sağlık ölçütleri seviyesine gelmiştir. Sağlık kurumlarımızın birçoğu dünya standartlarına haizdir. Tıp eğitimin-de standardın sağlanması için kurulmuş Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu (UTEAK), uluslararası bir kuruluş statüsü almış olup diğer ülkelere de aktreditas-yon denetimleri yapmaya başlamıştır. Bu bağlamda öncelikli hedeflerimizden biri de ÇOMÜ Tıp Fakültesi olarak 2019’da akreditasyon başvurusu yapmaktır.”

Prof. Dr. Demir, konuşmasının sonunda, tüm sağlık çalışanlarının ve Tıp Fakültesi öğretim üyelerinin Tıp Bayramını kutladı.Rektör Prof. Dr. Yücel Acer ise Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin, 10 yılı ge-ride bırakarak kurumsallaşmaya başlamış, çok değerli bir Tıp Fakültesi olduğunun al-tını çizerek, açılan yeni hastane ile birlikte gelinen noktayı ve hedeflenen çalışmaları anlattı:

“Türkiye’de Tıp Fakülteleri içinde şuan 25. sırada olan ÇOMÜ Tıp Fakültesi’ni daha ileriye taşımak için çok iyi bir araştırma, uygulama hastanesini üniversi-temize kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Açtığımız hastane, 54.000 m2 kapalı alanı, 378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatağı, 15 ameliyathanesi ve bir kısmı tamamen yeni alınmış tıbbi cihazları ile yeni bir döneme başlıyor. Bu yeni dönemin Tıp Bayramı Haftası’na denk gelmesi güzel bir baş-langıç oldu. Her zaman söylendiği gibi taşı delen şey su damlasının gücü değil, sürekliliğidir bakış açısıyla, genel anlamda

yaptığımız çalışmalar mütevazı çalışmalar olsa da sürekliliğine dikkat ettik ve bu sürekliliği takip ettik. Tıp Fakültesi ile ilgili de mütevazı başlangıçlar, çalışmalar yaptık. Geldiğimiz noktada bu mütevazı başlan-gıçlarımız ve çalışmalarımızın birikimi ile büyük başarılara imza attık ve ÇOMÜ Hastane-sinin hizmete girmesini sağla-dık. Şimdi ise hızla mesafe kat edebilmek için hepimize düşen görev, işlerimize ve öğrenci-lerimize odaklanmak olmalı. Çünkü bir kuruma ait ve onun bir unsuru olarak çalışıyor isek, o kurumun gidişatı doğrudan bizim gidişatımızdır.”

Tıp Bayramı’nın Çanakkale Zaferi ile aynı haftaya denk gel-diğini belirten Rektör Prof. Dr. Acer; “Çanakkale Zaferi’nin 103. yıl dönümünü kutluyoruz. Çanakkale’de günlerce yaşanan yoğun deniz muharebesinin sonucunda 18 Mart 1915’te büyük deniz zaferini kazandık. Ancak zaferden sonra da savaş bitmemiş, çok sayıda şehit verdiğimiz çatışmalar 1916’nın 9 Ocak’ına kadar sürmüştür. Bu yoğun çatışmalarda şehit olan askerlerimizin yanında sağlık çalışanlarımız da şehit olmuştur. Çünkü nerede bir mü-cadelemiz varsa orada doktor-larımız, hemşirelerimiz, sağlık çalışanlarımız var. Kazandığı-mız ne kadar zafer varsa, hepsinin altında doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın

da imzasının olduğunu unut-mamamız lazım” dedi.

Rektör Prof. Dr. Yücel Acer, Tıp Bayramı Haftası’nın sağlık alanında yapılması gerekenlerin konuşulduğu bir süreç olması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Üniversitemiz içerisinde sağlık alanında eksiklikle-rimiz ne ise bunların sizler tarafından konuşulması ve bizlere iletilmesi en büyük arzumuz. Sizlerin tespitleri, önerileri bizler için kesin-likle önemli. Başarı nokta-sında hızlı ilerlemenin yolu sizlersiniz, bizleriz. Sağlık alanındaki üstün çabalarınız için, hem barış hem de savaş dönemlerinde verdiğiniz

mücadeleler için bu ülkenin vatandaşı ve bu üniversitenin rektörü olarak hepinize şükranlarımı sunuyorum.”

Konuşmaların ardından Cüppe Giyme Töreni’ne geçildi. Profesörlüğe, doçent-liğe ve yardımcı doçentliğe yükselen akademisyenlere cüppeleri, Rektör Prof. Dr. Yücel Acer, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süha Özden, Dekan Prof. Dr. Tamer Demir, Başhekim Prof. Dr. Okhan Akdur ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Ünver tarafından giydirildi.

14 Mart Tıp Bayramı sebebiyle Tıp Fakültesi tarafından ilk kez düzenlenen spor müsabakalarının kazananlarına ve müsabakalara katkı sunan öğretim eleman-larına ödülleri ise Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Alper Akçalı ve Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Taş tarafından takdim edildi.

14 Mart Tıp Bayramı Kutlama Programı Gerçekleşti14 Mart Tıp Bayramı Kutlama Programı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Troia Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Page 14: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

14

22 yıl önce ilk kez bir bilgisayar oyunu olarak tanıştığımız Tomb Raider, oyunun çıkışından 5 sene sonra sinemanın büyülü dünyasının da kapılarını aralar. Oyunu ile kıyaslama yapa-bilecek yetide olmadığım için amacım sadece filmler arasında bir karşılaştırma yapmak. 2001 yılında, güçlü ve asi Lara Croft rolü ile bizi ilk tanıştıran Angelina Jolie’dir. Angelina Jo-lie’den yıllar sonra aynı rolde Alicia Vikander’ı yadırgamamak ise pek mümkün değil. Her ne kadar fiziksel açıdan başarılı bir aksiyon sunsa da bir şeyler eksik kalıyor ve ağızda yapay bir tat bırakıyor Vikander.

Senaryoda da ufak değişiklikler söz konusu. İlk filmde aksiyonu tercih eden Lara’dan ikinci filmle birlikte zorunlu bir aksiyon seçimin-de olan Lara’yı izliyoruz. Babasını kaybeden genç Lara, kuryelik yaparak hayatını kazanır ve aslında içten içe babasının ölümünü bir türlü kabullenmez. Ondan kalan mirası da kabul etmeyen mütevazı Lara, işlemler sırasında kar-şılaştığı bir sır sayesinde babasının vasiyetinin peşine düşer. Bu süreç ise zaten filmin neredeyse yarısını oluşturan klişe bir zaman dilimidir. Bu zorlu mücadele sürecinde adaya gidişi sırasında kendisine eşlik eden Lu Ren karakteri ise tam ol-ması gerektiği kıvamda. Öncelikle hayli kaygısız ve umursamaz, ardından ise Lara’ya gerçek bir ortak oluyor. Adaya yolculukla birlikte macera başlıyor evet ama Lara’nın her seferinde ölümün

kıyısından dönmeyi başar-masındaki yapaylık bir türlü geçmiyor. Bu süreçte mücadele ettiği kötü adam karakteri de kötülüğün temsili açısından fazlası ile başarılı, fakat mücadele ettiği unsur açısından eksik gibi. Bunun yanı sıra, Lara’nın tüm mücadelesi babasına duyduğu özlemin yansımasından-dır ki; buradaki eksik ise baba-kız ilişkisinin yetersiz verilişi olur. Flashbackler tatmin etmez, baba Croft duyguyu veremez ya da aksiyona odaklanan izleyici bunu önemsemez diye düşünülür. Bir oyunun filme çevirimini izliyoruz tamam ama bu demek değil ki sadece oyunun verileri ile hareket edelim. Uyarlama-lar konusundaki bakış açım ile ilgili ne kadar yeniliğe açık olduğumu önceki yazılarımda belirtmiştim. Fakat en azından benim gibi bir

Tomb Raider yabancısını da tatmin edebilecek boyutta olmalıydı diye düşünüyorum. Bundan 17 sene önce çekilen bir Tomb Raider dahi dönemi-nin koşulları itibariyle çok daha çekici. Müzik kullanımı, aksiyon detayları ve tabi ki Angelina Jolie. Yeni filmin can alıcı yanı ise efsanelerle dolu olan Himiko’nun sanıldığının aksine bir iyi-lik timsali oluşu. Bunun nasıl olduğunu yazıda paylaşmak yerine filmde görülmesi taraftarıyım. Genelde her sayıda sizinle sevdiğim filmleri pay-laşmaya çalışıyorum fakat bu kez Tomb Raider benim kanaatimde sınıfta kaldı. Yine de bir izleyin, favori Lara Croft’unuzu siz seçin.

Geçmişten Günümüze Tomb Raider

Duvarın dibinde resmim aldılarAk kağıt üstünde tanıyın beni

Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Annesi ilk zamanlar şiir okumasına karşı çıkar. İyi şeylerin olmasına genellikle kötü bir şey vesile olur ya, Yaşar Kemal için de öyle olmuş. Babasının koruyucusu olan Zalanınoğlu adındaki eşkıyanın öldürüldüğünü duyan Yaşar Kemal, sabahlara kadar ağıt yakar. Yaktığı ağıtı annesi dinler ve beğenir. Yaşar Kemal’in ifadesiyle artık annesini de yenmiştir ve bir halk aşığı olma yolunda hiçbir engel kalmamıştır. Or-taokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başlar ve 1940-1941 yılları arasında Çukurova ve Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar 1943 yılında yayımlanır. Güzel talih insanı güzel insanlarla tanıştırır. 1940’larda Adana’da çıkan Çığ dergisi çevre-sinde Pertev Naili Boratav, Nurullah Ataç gibi isimlerle tanışır. Özellikle, ressam Abidin Dino’nun ağabeyi Arif Dino’yla kurduğu yakınlık onun düşün ve yazın dün-yasının gelişimini önemli ölçüde etkiler. 17 yaşınday-ken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşar. Ve hayatının belirli dönemlerinde mahpushane onun uğrak noktası olur. Türk Dili sevdalısı meşhur Kaşgarlı Mahmut gibi Yaşar Kemal de yaşadığı yörede adım adım dolaşır ve folklor (halk bilim) derlemeleri yapar. 1955’te bu güne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’i yayımlar.

“Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliği-ne de baş kaldır…”

Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayıp ayakları bir kez olsun Çukurova topraklarına basmamış, sarı sıcak, kızıl tarla görmemişler bir kez olsun Yaşar Kemal okurlarsa

atmosferin büyüsüne kapılıp hiç yabancılık çekmezler. Anadolu insanına müthiş bir sevgi beslerler. Onun kaleminin büyüsü işte tam da budur. İnsanın günümüzde bitiverecekmişçesine azar azar kullandığı, vicdan, hak, adalet, merhamet, sevgi gibi duygularını kalemiyle besler o. “Ölümü alnıma aldım! Şurada tam yüreğimin ortasında bir yangın var. Oyuyorlar gibi yüreğimi. Gitmeliyim. Dayanamam gayri..”Otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü düzene başkaldıran Memed’in ve insan ilişkile-ri, doğası ve renkleriyle Çukurova’nın öyküsüdür. Yaşar Kemal’in söyleyişiyle ‘’içinde başkaldırma kurduy-la doğmuş’’ bir insanın, ‘’mecbur adam’’ın romanı. Toroslar’ın eteğindeki Değirmenoluk köyünden İnce Memed’in yaşadığı yoksulluk ve aşağılanmaya isyan ederek eşkıyalığa sürüklenmesinin, giderek yörede hü-küm süren ağalık düzenine karşı direnişin simgesi haline gelmesinin öyküsü. “Zulme sessiz kalan bir gün zulme uğrar, haksızlığa karşı durmak insanın onurudur.”Daha ilk sayfalarından itibaren, ruhunda merhamet olan-ların İnce Memed için göz pınarlarında yaşlar biriktire-ceği, kalplerinde bir sızı hissedeceği roman… “Dursun bana dedi ki... Bizim köyde, dedi, çocukları dövmezler. Çocukları çifte salmazlar. Bizim köyün tarla-larında, dedi, çakırdikeni bitmez. Ben, oraya gidiyorum işte...”

Yaşar Kemal – İnce Memed 1

Page 15: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

15

Türkiye’nin Eni İyi Üniversite Radyosu Kampüs FM’de her hafta ünlü sanatçıları sizlerle buluşturma-ya devam ediyoruz. Bu haftaki konuğumuz yaptığı her şarkıyla çıtayı yükseltmeye devam eden Aydın Kurtoğlu. Mütevazı kişiliğiyle bizleri bir kez daha kendine hayran bıraktı.

Hoşbeş harika, sanki kırk yıllık tanışıklığımız var-mışçasına. Tabi asıl konu şarkılar. Hala yeniymiş gibi dinlediğimiz eski şarkıları ve yepyeni çalışması SÖZ. Tüm çalışmalarınızı yakından takip ediyoruz. SÖZ de harika olmuş yine.

Harikasınız. Bende sizi yakından takip ediyorum enerjiniz gayet güzel, özellikle şarkılarıma gösterdi-ğiniz ilgi için çok teşekkür ediyorum.

İkinci buluşmamız bu. Geçen albümümde de birlik-teydik çok güzel bir sohbet gerçekleştirmiştik. Aynı heyecanı yaşıyoruz açıkçası.

Çok teşekkür ediyorum. Biz bu şarkıları yaparken çok emek veriyoruz, şarkıları dinleyiciye ulaştır-mamız gerekiyor. Bu bağlamda da siz bize destek oluyorsunuz, dinleyiciye ulaştırıyorsunuz ve bize büyük katkıda bulunuyorsunuz. Eksik olmayın.

Böyle işler desteklenmez mi hiç? Şarkınızdan bahsede-lim biraz, Tokyo’ya gittiniz klip için.

Ya öyle oldu evet. Şimdi ben şarkılarımı çocuklarım gibi görüyorum. Her birine gerçekten ayrı emek veriyorum,

ayrı değer veriyorum. Tabi ki de her proje farklı şey yapmak niyetindeyim. Bu şarkıyı da sevgili yönetmen Murat Joker’le birlikte sohbet esnasında nasıl bir şey yapalım diye düşünürken, gidilmeyen bir yere gidelim ve orada çekelim klibi dedik. Aklımıza Japonya geldi. Çok uzak bir yer, daha önce gitmemiştim. Hem orala-rı görürüm hem de oraları gösterme imkanı bulurum dedim. Japonya’da sokakta yürüyen bir adamın arayış içerisinde hikâyesini çekmeye çalıştık. Çok keyif aldık,

çok eğlendik, bir o kadar da zorlandık. Hava şartları çok zorladı. Yağmura denk gelmedik o yönden biraz şanslıyız. Diğer yandan o kadar soğuktu ki donduk diyebilirim. Şu an klibi izlerken bile donuyorum, ama sonuç olarak bakıldığı zaman gerçekten çok ke-yif aldım. Güzel bir proje çıktı ortaya. Aynı zamanda Japonya’da, Tokyo’da klip çeken ilk Türk olduk. Bununla da gurur duyuyorum.

Muhtemelen soğuktan olmalı. Japonlar Çanakkale’yi çok ziyaret ediyorlar, çok görüyoruz, çok seviyoruz kendilerini. Gazetelerde bir çok röportaj gördüm. Japonları çok sevmişsiniz siz de. İlgi alaka nasıldı oralarda size?Bayıldım diyebilirim. Orası gerçekten başka bir yer. Sanki dünyadan değilmiş gibi hissettiriyor. Farklı bir kültürleri var, farklı bir saygı anlayışları var. Hiç kimse gibi değiller. Anlatmakla bitmez. Çanakka-le’ye geldiğim zaman uzun uzun konuşma fırsatı bulursak anlatırım.Bizim her daim size kapımız açıktır. Biliyorsunuz biz de ÇOMÜ’nün üniversite radyosuyuz, gençlik sizi seviyor.

Evet. Bilmez miyim? En sevdiğim üniversite radyosu, üniversite öğrencilerinin ayrı bir yeri var. Her zaman ilk tercihimdir organizasyonlarda. Orada gerçekten farklı bir enerji var, onu ben de gerçekten hissediyorum.Muhteşem. Bahar şenliklerinde görebilsek keşke sizi.Çok isterim gelmeyi. Sizleri ziyaret etmeyi.Sıcak sohbetiyle bitmesini istemediğimiz bir röportaj oldu. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere hoşça kalın.

Müzik Gündem’in Konuğu: Aydın Kurtoğlu

Dünya Su Günü nedeniyle Deniz Bilim-leri ve Teknolojisi Fakültesi Su Ürün-leri Temel Bilimler Bölümü tarafından “Dünya Su Günü; Su İçin Doğal Çözüm-ler” konulu panel gerçekleştirildi. Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi toplantı salo-nunda gerçekleşen panele; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Erdem, Dekan Prof. Dr. Fatma Çolakoğlu, akade-mik ve idari personelin yanı sıra öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından açılış konuşmalarını sırasıyla Dekan Prof. Dr. Fatma Çolakoğ-lu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Erdem yaptı.

“Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Kullanılması Ge-rekliliktir”

Dekan Çolakoğlu, Dünya Su Gününün Birleşmiş Millet-

ler tarafından 22 Mart 1993 yılında ilan edildiğini ve her yıl kutlandığını belirterek panelin amacını şu sözlerle açıkladı:

“Tüm ülkelerin giderek büyüyen temiz su ihtiyacına, doğadaki canlılar için hayati önem taşıyan su kaynakla-rının bilinçli kullanımına ve israftan kaçınmaya dikkati çekmektir. Birleşmiş Milletler tarafından organize edilen kutlamalar her yıl farklı bir tema ile gerçekleştirilmek-tedir. 2018 yılının teması ise “Su İçin Doğal Çözümler” olarak belirlenmiştir. Su yaşam kaynağıdır. Suyun ol-madığı yerde canlıların yaşamlarına devam etmesi çok zordur, imkânsızdır. İnsan ihtiyaçlarının sürekli artması buna karşın doğal kaynakların çeşitli sebeplerle azalır durumda olması su kaynaklarını sürdürülebilir kullanıl-masını gerekli kılmaktadır.

Su kaynaklarının sürdürülebilir kullanılarak gelecek nesillerin de kullanabileceği seviyede bırakmak insan-lığın en önemli sorumluluklarından biridir. Ülkemizde su kaynaklarının şuan itibari ile yeterli seviyede olduğu söylenebilir ancak tarım ve sanayideki bilinçsiz, kont-rolsüz uygulamalar ve atık suların doğal su kaynaklarına bırakılması nedeni ile ileri dönemlerde ciddi sorunlarla karşılaşacağımız açıktır. Burada toplanmamızdaki sebep dünya su gününde bu sorunlara dikkat çekmek, bilinç-lenmeyi sağlamak, gelecek nesillere daha iyi yarınlar ve sürdürülebilir bir dünya bırakmayı amaçlamaktır.”

Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Erdem suyun önemi-ne dikkat çekerek, yaşamın olması ve devam etmesi için

suya ihtiyaç olduğunun altını çizdi ve suyun kullanım alanları ile ilgili bilgiler verdi.

Açılış konuşmalarının ardından Deniz Bilimleri ve Tek-nolojisi Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üye-si Prof. Dr. Sezginer Tunçer’in moderatörlüğünü yaptığı “Dünya Su Günü; Su İçin Doğal Çözümler” konulu panele geçildi.

Çanakkale DSİ Şube Müdürlüğünden Ziraat Mühendisi Ayhan Gündoğdu, Gönüllü Doğa Koruyucusu Şahabettin Kalfa, Ziraat Fakültesinden Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yıldırım, Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilgün Ayman Öz, Fen Edebi-yat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğre-tim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Faize Sarış’ın sunumları ve soru-cevap bölümünün ardından panel sona erdi.

Dünya Su Günü; Su İçin Doğal Çözümler Konulu Panel Yapıldı

Page 16: ÇOMÜ Hastanesigazete.comu.edu.tr/dosyalar/Gazete/58-sayi66.pdf378 hasta yatağı, 74 yoğun bakım yatağı ile toplamda 452 yatak kapasitesi ve 15 Ameliyathane, 70 Poliklinik, Uyku

16

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) 26. yılında emin adımlarla yürürken, bir dünya üniversitesi olma yolunda hızla ilerliyor. ÇOMÜ Medya Merkezi Koordinatörlüğü bünyesinde faaliyet gösteren ve yayın hayatına Mart 2012’de başlayan üniversite radyosu Kampüs FM de bu büyümeye katkı sağlıyor.

Yayın hayatına başladığı günden bu güne Dardanel Medya bünyesinde bulunan Radyo TON ile yapılan proto-kolle 94.0 FM bandından yayın yapan üniversite radyosu, bu yılın başında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ile yaptığı protokolle kendine ait 104.7 FM bandından yayın hayatı-na devam ediyor.

ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, konu ile ilgili yaptığı açıkla-mada üniversite radyosu Kampüs

FM’nin artık kendi yayın lisansına sahip olduğunu duyurmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek “Üniversite radyomuz bugüne kadar Dardanel Medya ile yaptığı protokolle 94 FM bandından yayın yapmaktaydı. TRT ve RTÜK ile gerçekleştirdiğimiz uzun görüşmeler sonucunda FM 104.7 yayın lisansını TRT ile yaptığımız protokolle üniversitemize kazandır-dık. Bu anlamda bugüne kadar radyo yayıncılığı anlamında yanımızda olan ve bizleri destekleyen Dardanel Med-ya ailesine teşekkür ediyoruz. Yayın lisansımız, Çanakkale kent merkezi ve çevresini kapsarken üniversite rad-yomuz internet üzerinden ise radyo.comu.edu.tr adresinden tüm dünyadan dinlenebilecek. Kampüs FM, son iki yılda Türkiye’nin en prestijli organi-zasyonlarından olan 4. ve 5. Sihirli Mikrofon Radyo Ödülleri’nde, yakla-şık 40 üniversite radyosu arasından iki

defa birincilik kazanarak ‘Türkiye’nin En İyi Üniversite Radyosu’ unvanını hak etmişti. Yine üniversite radyomuz, geçtiğimiz yıl OYDAR Radyo Aka-demi Ödüllerinde aldığı birincilikle üniversiteler arası radyo yayıncılığı alanında öncü bir konuma gelmişti. Üniversite radyomuzun bu başarıları-nın bundan sonra da devam edeceğine, üniversitemizi alanında en iyi şekilde temsil edeceğine inanıyorum” ifadele-rini kullandı.

ÇOMÜ Medya Merkezi Koordina-törü Vural Bulut da Kampüs FM’nin Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite-si’nin sesi olmaya devam edeceğini vurgulayarak “Radyomuz Terzioğlu Yerleşkesi Öğrenci Sosyal Etkinlik Merkezi (ÖSEM) 2. katında bulunan Radyo ÇOMÜ, Medya Merkezi Stüd-yoları’ndan yayın yapıyor. Merkezi-mizde profesyonel anlamda tasarlan-

mış, akustik ses yalıtımı yapılmış 1 yayın, 2 seslendirme ve 1 prodüksiyon stüdyosu bulunuyor. Genç, dinamik ve enerji dolu ekibiyle güçlü altyapı-sıyla, her saati dolu dolu geçen yayın akışıyla, kaliteyi yakalayabileceğiniz Kampüs FM, nitelikli, tarafsız ve doğru yayıncılık ilkesiyle sürdürdüğü yayınlarında aktüel ve güncel prog-ramlarıyla eğitim, sağlık, teknoloji, kültür, sanat gibi çeşitli konulara, haber bültenlerine, üniversitedeki bilim ve sanat etkinliklerine, Türk ve dünya müziğinin seçkin örnekleriyle hazırlanmış çeşitli müzik programları-na yer verecek. Tüm ÇOMÜ ailesinin, üniversitemizin sesi Kampüs FM’e katkılarını bekliyoruz” dedi.

Üniversite radyosu Kampüs FM’i karasal olarak FM 104.7’den, internet üzerinden ise radyo.comu.edu.tr adre-sinden dinleyebilirsiniz.

Canlı Yayın Stüdyosu