Medikent - Nisan 2014

80
SAYFA 07 Bahar Kabusu ALERJİ Ciltte YAŞLANMA SAYFA 27 Diyet Yapamayanlar NASIL KİLO VERİR? SAYFA 55 & & Kent Sağlık Grubu’nun ücretsiz yayınıdır. ISSN: 1307-2242 Nisan 2014 / Sayı 14 • www.kenthospital.com Online Dergi SAYFA 17 Kent Alsancak Tıp Merkezi

description

- Ciltte YAŞLANMA - Bahar Kabusu ALERJİ - Diyet Yapamayanlar NASIL KİLO VERİR ? - Kent Alsancak Tıp Merkezi - Selülite Kalıcı Tedavi

Transcript of Medikent - Nisan 2014

Page 1: Medikent - Nisan 2014

SAYFA 07

Bahar KabusuALERJİ

CiltteYAŞLANMASAYFA 27

Diyet YapamayanlarNASIL KİLO VERİR?SAYFA 55

&

&

Kent Sağlık Grubu’nun ücretsiz yayınıdır.

ISSN: 1307-2242Nisan 2014 / Sayı 14 • www.kenthospital.com

Online Dergi

SAYFA17

KentAlsancak

Tıp Merkezi

Page 2: Medikent - Nisan 2014

/KentSaglikGrubu /kentsaglikgrubu

KENT ALSANCAK TIP MERKEZİKıbrıs Şehitleri Cad. No:140 Alsancak-İZMİRTel: 0(232) 488 28 28 pbx • Faks: 0(232) 465 30 50

www.kenttipmerkezi.com

Kozmetoloji Kliniği Kent Alsancak Tıp Merkezi bünyesinde hizmet vermeye devam etmektedir.

Akustik Dalga Terapisi (AWT), selülitin başlıca iki nedeni üzerine etki gösteren uygulamadır. Cilt, yağ ve kas dokusuna etki ederek selülitin kalıcı

tedavisini sağlarken, bölgesel incelme ve toparlanma etkisi de yapar.

SelüliteKalıcı Tedavi

Page 3: Medikent - Nisan 2014

OfisHastalıkları

KentAlsancak

Tıp Merkezi

11İYİ HUYLUPROSTAT

İÇİNDEKİLER

NİSANmedikent2014

MedikentKent Sağlık Grubu'nun ücretsiz kurumsal iletişim yayınıdır.

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Ruşen YILDIRIM

Genel Yayın Yönetmeni Nesrin COŞKUN

EditörDilek EKER

TasarımBurhan GÜNAY

İçerik HazırlıkSinan TATLI

Yönetim Yeri8229/1 Sokak No: 56 Çiğli / İZMİR Tel: 0232 386 70 70 (pbx) Faks: 0232 386 70 71www.kenthospital.com [email protected]

Yayın Türü: Bölgesel - Süreli

Yayın KuruluProf. Dr. Ülkü BAYINDIRDoç. Dr. Ömer ÖGEProf. Dr. Yigit GÖKTAYİbrahim AKYILDIZUz. Dr. Tuncay FİLİZUzm. Dr. Arzu ERASLANProf. Dr. Mitat BAHÇECİUzm. Dr. Atilla AYRALProf. Dr. Ethem TANKURTDoç. Dr. Murat TÜMÜKLÜUzm. Dr. Benal ÇUBUKOp.Dr. Filiz AKYOLProf. Dr. Koray TEKINUzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK

Katkıda BulunanlarÖzlem ÜNLÜSertan GÜNTAÇSerdal PEKEYDerya CÖMERTAli DOĞANŞehriban ARSLANSümeyye ÇELİK

Medikent Dergisi, Kent Sağlık Grubu'nun kurumsal iletişimyayınıdır. Dergide yer alan makalelerin telif hakları ve yasal

sorumlulukları yazarlarına aittir. Reklamlardan doğacak haksızrekabetten reklam veren sorumludur. Kaynak gösterilmek

şartıyla makale ve fotoğraflar kullanılabilir. Ücretsiz dergi talebinizi;görüş ve önerilerinizi telefon veya [email protected]

elektronik posta adresimizle bizlere ulaştırabilirsiniz.

YILDA 3 SAYI YAYINLANIR. ÜCRETSİZDİR.

Basım YeriMono Matbacılık İnş. Tur. Tic. San.Büşra Yolver 379 Sokak No: 14/208K.2 2.Sanayi Sitesi Bornova / İZMİRTel: 0 232 461 08 98Faks: 0 232 461 08 70

Basım Tarihi: Nisan 2014Yıl: 8 Sayı: 14

07 43

BaharKabusuALERJİ

31Diyabet 55Diyet

YapamayanlarNasıl Kilo Verir?

59Nihat

Sırdar

Çocuklardabaş agrıları

37Kapsül

Endoskopi 17

35 27

57GUT

HASTALARINAMÜJDE

CiltteYaşlanma

Page 4: Medikent - Nisan 2014

Kent Ailesi olarak yeni yıla yeni umutlar, heyecanlarla girdik. 2013’ü başarıyla geride bırakırken, yeni yılda yeni hedeflerimizin peşine düştük.

Her fırsatta dile getirdiğimiz en büyük iddiamız; alanında en başarılı hekimlerle ancak üniversite hastanelerinde yapılabilen tetkik ve tedavileri uygulayabilen bir hastane olmaktı. Kalp, beyin ameliyatlarından karaciğer, böbrek, kemik iliği nakillerine, jinekolojiden kansere kadar her branşta en zor ameliyatların, tedavilerin yapılabildiği bir hastane olduk. Sadece ülkemiz sınırları içinden değil yurt dışındaki hastalarca da tercih edilen bir hastane haline geldik.

6 yıl önce İzmir’in kalbi Alsancak’ta hizmete açtığımız Tıp Merkezimizi “gündüz hastanesi” kimliğine kavuşturmak da bir başka hedefimizdi. Bu da hedef olmaktan, iddia olmaktan çıktı. Kent Alsancak Tıp Merkezi, Kent Ailesi’ne kadrolu ve konuk hekim olarak katılan çoğu akademisyen hekimlerle “günübirlik” ameliyatların yapıldığı bir butik hastaneye dönüştü.

İşte okumakta olduğunuz 2014’ün ilk Medikent sayısında sizlere güçlenen kadrolarıyla hedefe ulaşıp, “gündüz hastanesi”ne dönüşen Kent Alsancak

Tıp Merkezi’mizi tanıtmak istiyoruz. Tıp Merkezimiz, aynı zamanda “Kozmetoloji Bölümü”yle de iddialı hale geldi. Güzellik Merkezimiz, cilt yenilemeden selülite bu alandaki tüp taleplere yanıt verecek kapasitede. İkinci bir dermatoloji uzmanımız göreve başladı, cihaz parkı yenilendi.

Tıp merkezimizde her gün tam zamanlı endokrinoloji uzmanımız bulunacak. Ortopedi, Gastroenteroloji, Dahiliye, KBB’de uzman sayımız katlandı. Prof. Dr. İbrahim Yegül, Ağrı Merkezimizde; Genel Cerrahi Profesörü Dr. Berkhan Savaşçın, Kent Alsancak Tıp Merkezimizde hizmet verecek “hocaların hocası” hekimlerden biri. Katarakt ameliyatlarını artık son model fako cihazıyla Tıp Merkezi’mizde gerçekleştireceğiz. Ulaşım açısından İzmir’in her köşesinden kolaylıkla ulaşılabilecek, otopark sorunu olmayan, vale hizmeti verilen Tıp Merkezimizde, günübirlik her türlü göz ameliyatı yapılabilecek. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Namık Demir, her cumartesi günü Tıp Merkezi’nde olmaya devam edecek. Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi’de de iddialıyız. Hastasına nakil yapmadan kendi dokularını kullanarak yepyeni bir yüz kazandıran Prof. Dr. Mehmet Mutaf da Kent Ailesi’nde.

Ortopedist sayımızı da artırdık, artık atroskopi ameliyatlarını da Tıp Merkezi’mizde yapacağız. Çocuk psikiyatrisi, diş kliniği dahil hem her branşta uzman hekim kadrosu hem de teknolojik donanımla, görüntüleme merkezimiz, ameliyathanelerimiz, laboratuarlarımızla hastaların hizmetindeyiz.

Sizlere yine dopdolu bir dergi sunmaya çalıştık. Çeşitli hastalıklar konusunda hekimlerimizin makalelerini okuyacaksınız. İzmir Kent Hastanesi’nde kanser tedavisi gören ve bu zorlu mücadeleyi kazanan bir hastamızla yapılan röportajı, Medikal Onkoloğumuz Prof. Dr. Mehmet Alakavuklar’ın görüşlerini ilgiyle okuyacağınızı umuyorum.

2014 bizim için çok özel bir yıl. 10. kuruluş yıldönümümüzü kutlayacağız. Bir sonraki Medikent 10. Yıl özel sayısını da yeni yatırımlar ve müjdelerle dolu olarak sizlerle buluşturacağız.

Sağlıklı günler dileğiyle saygılar sunarım.

Dr. İ. Ruşen YıldırımGenel Müdür

Değerli Medikent okurları,

Page 5: Medikent - Nisan 2014

Sağlığın Kent’ine Hoşgeldiniz!

Page 6: Medikent - Nisan 2014

kent haber01 medikent

2014

Kent Sağlık Buluşmaları

“Kanser sizi bulmadan, siz onu bulmalısınız” sloganıyla meme kanseri farkındalığı oluşturmak amacıyla “Meme Kanserinde Risk Faktörleri, Tanı ve Tedavi” konulu seminerimizi, önce 8 Mart’ta Hilton Oteli’nde, daha sonra da Çiğli Kipa Aile Kulubü’nde düzenledik. Kent Hastanesi Meme Tanı Merkezi ve Medikal

Onkoloji Bölümü uzmanlarının sunumlarıyla kadınların korkulu rüyası meme kanseriyle ilgili akıllardaki her sorunun yanıt bulduğu her iki seminerimiz de geniş bir katılımla gerçekleşti. Seminerlerde kanserin çaresizlik olmadığı, erken tanı ve doğru tedavinin meme kanseriyle mücadelede çok önemli olduğu vurgulandı.

Meme Kanseri Farkındalığı

Çalışanlar için günlük hayatın büyük bir çoğunluğu, iş ortamında geçiyor. Çalışırken kullandığımız cihazlar, masamız ve koltuğumuz oldukça önemli. Çalışanların sağlığını nasıl koruyabileceklerine ve sağlıklı çalışma ortamının nasıl olacağına dair kurum seminerlerimiz, devam ediyor. Bu kapsamda; son olarak Petkim ve Hugo Boss çalışanlarıyla buluştuk.

Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Filiz Akyol’un sunumuyla gerçekleşen “Bilgisayarda Görme Sendromu” konulu seminerlerde; bilgisayar, masa üstü, laptop, tablet hatta akıllı telefonların kullanımının yaygınlaştığı, bu cihazları uzun süreli kullanan kişilerde “Bilgisayar Görsel Sendromu” oluşabileceği ve çalışanların göz sağlığını nasıl koruyabilecekleri katılımcılara anlatıldı.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Atilla Ayral’ın sunumuyla gerçekleşen “Ekranlı Araçlarda Çalışan Sağlığı ve Ergonomi” konulu seminerlerde; hareketsizlik, sürekli oturma, yetersiz dinlenme, uzun süreli tekrarlayıcı hareketler ve duruş bozukluklarının, çalışanlarda kas ve iskelet sistemini zedelediği vurgulanarak, buna bağlı olarak gelişen ofis rahatsızlıklarını önlemenin yolunun ergonomi kurallarını uygulamaktan geçtiği anlatıldı.

Çalışan Sağlığı

8 Mart’ta Hilton Oteli’deki seminer; Prof. Dr. Ömer Harmancıoğlu, Prof. Dr. Mehmet Alakavuklar, Prof. Dr. Münir Kınay, Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, Doç. Dr. Latife Doğanay, Uzm. Dr. Alper Yüksel, Diyetisyen Seda Uşarer ve Psikolog Nezahat Bingöl’ün sunumlarıyla gerçekleşti.

10 Mart’ta Çiğli Kipa Aile Kulubü Kültür Salonu’ndaki seminerimiz, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ömer Harmancıoğlu ve Medikal Onkolog Prof. Dr. Mehmet Alakavuklar'ın sunumuyla gerçekleşti.

Page 7: Medikent - Nisan 2014

02 medikent

2014

kent haber

Kent Sağlık Buluşmaları

Çocuklar en değerli varlığımız. Her çocuk, büyürken özen ister. Çocuklarınızın sağlıklı büyümeleri için Kent Hastanesi olarak anneleri ve babaları kadar özenliyiz. Bu kapsamda Psikolog Nezahat Bingöl’ün sunumuyla “Çocuklarla İletişim Dansı” ve Psikolog Şebnem Türkdalı’nın sunumuyla “Çocuk Psikolojisi” konularındaki seminerlerimiz ile Petkim, Hugo Boss çalışanları ve Çiğli Kipa Aile Kulubü üyeleriyle buluştuk. Seminerlerde Psikolog Şebnem Türkdalı çocukların psikolojik gelişimi, çocuklarda psikolojik sorunlar ve çözümlerini anlatırken; Psikolog Nezahat Bingöl ise, çocuklar ve ebeveynler arasında doğru iletişim kurabilme becerisinin nasıl kazanılacağı ve çocuklara kuralların nasıl öğretileceği konusunda katılımcılara önerilerde bulundu.

Çocuk Psikolojisi

Bu yıl 14 Mart Tıp Bayramı Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi koordinatörlüğünde, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ve İzmir Tabip Odası işbirliğiyle kutlandı.

Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen kutlamada İzmir Tabip Odası Tıp ve Onur ödülleri de sahiplerini buldu. Bu yılki İzmir Tabip Odası Onur Ödülü, uğradığı şiddet sonrası yargı kararı ile hak kazandığı tazminatı, Dr. Ersin Arslan adına tıp öğrencileri için oluşturulan fona bağışlayan , İzmir Kent Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Melek Sedef Güryay’a verildi.

DOKTORUMUZA ONUR ÖDÜLÜ

Obezite, çağımızın sorunu. Beslenme ve Diyet Uzmanımız Seda Uşarer “Obezite ve Çocuklarda Sağlıklı Beslenme" konulu seminerlerimizle bu soruna dikkat çekti. Uşarer, Pınar Süt çalışanları ve Çiğli KİPA Aile Kulubü üyelerine verdiği seminerlerde doğru beslenmenin formüllerini anlattı. Uşarer, okul çağı çocuklarının fastfood beslenmeden uzak tutulması gerektiğini belirtirken, ebeveynlere uyarılarda bulundu. Çocukların kola yerine süt ve ayran içmeye, meyve tüketmeye özendirilmesini istedi.

Obezite ve Sağlıklı Beslenme

Page 8: Medikent - Nisan 2014

kent haber03 medikent

2014

Nöroşirürji Uzmanımız Prof. Dr. Kemal Yücesoy, Sinir Sistemi Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi. Derneğin kuruluşunun 10. yılında başkanlık görevini üstlenen Prof. Dr. Yücesoy, çıtayı daha yukarılara taşımak istediklerini söyledi. Yücesoy, derneğin X. kongresini İzmir-Çeşme’de yapmayı planladıklarını kaydetti.

Prof. Dr. YÜCESOY BAŞKAN SEÇİLDİ

Kongrede temsil edildik

14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla hastanemizin minik ziyaretçileri vardı. Karşıyaka Neşe Erberk Anaokulu’ndan bir grup öğrenci, doktorlarımıza kendi elleriyle hazırladıkları anahtarlıkları hediye ettiler.

Karşıyaka Belediyesi işbirliği ile düzenlediğimiz seminer; Kardiyolog Doç. Dr. Cevad Şekuri “Soğuk Hava ve Kalp Hastalıkları”, Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Safiye Küçükgül ise “Katarakt ve Sarı Nokta” konularındaki sunumlarıyla gerçekleşti.

Kardiyoloji uzmanlarımızdan Doç. Dr. Cevad Şekuri, 13-16 Mart 2014 tarihleri arasında Antalya'da düzenlenen ''X. International Congress of Update In Cardiology and Cardiovascular Surgery'' kongresine katıldı. Şekuri, ''A complicated case of giant left main coronary artery aneurysm: apical diverticular aneurysm" başlıklı çalışma sunumuyla, hastanemizi temsil etti.

Minik ziyaretçilerimiz

Halk seminerlerimiz

Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Suat Buket, Kanaltürk’te yayınlanan “Dr.Aytuğ” programına konuk oldu. Prof. Dr. Suat Buket, programda “Aort anevrizması nedir? Belirtileri nelerdir? Kimlerde anevrizma oluşma riski daha yüksektir? Tanı ve tedavisi nasıl yapılır?” konusunda bilgi verdi.

Cnntürk’te yayınlanan “Sağlık Kontrolü” programına konuk olan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kemal Yücesoy, programda “Bel fıtığı nedir? Nasıl oluşur? Nasıl tedavi edilir?” konusunda bilgi verdi. Hastanemizde gerçekleşen karaciğer nakli ile 8 aylık kızına can aşısı olan doktor anne Bahar Baykal ve karaciğer nakli ekibimizden Doç Dr. Murat Zeytunlu, Kanal D’de yayınlanan “Doktor” programına canlı yayın bağlantısı ile konuk oldular.

Ayrıca EGE TV’de hafta içi her gün yayınlanan “Kentte Sağlık” programında hastanemiz hekimlerince farklı konularda izleyicilere bilgiler verilmeye devam edildi.

TV’de sağlık programlarında yer aldık

Page 9: Medikent - Nisan 2014

04 medikent

2014

kent haber

Türkiye, Figen-Salih Karavaş çiftini 14 Şubat Sevgililer Günü’nde, yazılı ve görsel basında yayımlanan haberlerle tanıdı. Figen Karavaş, karaciğer hastası eşi eski milli atlet Salih Karavaş’a can aşısı olmuştu. Başarılı karaciğer naklinden sonra Karavaş çiftinin sağlık durumu çok iyi. Taburcu olan Figen Karavaş, Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Ekibi’ne çok anlamlı güzel bir pasta ile teşekkür etti. Karavaş çiftine bir ömür sağlıklı ve mutlu günler diliyoruz.

İzmir Kent Hastanesi’nde annesi Dudu Beken’den (47) nakledilen karaciğer parçasıyla 11 Ağustos 2010’da ikinci hayata başlayan Seval Demirel’in (27) ölümü göze alarak dünyaya getirdiği kızı Duru birinci yaşına girdi. Mucize hayatın kahramanı genç anne, kızının ilk yaş gününü yeniden hayat bulduğu hastanede doktorlarıyla, hemşireleriyle kutladı. Cesur anne, kızının bir yaş pastasının mumlarını üflerken, nakli gerçekleştiren Doç. Dr. Murat Kılıç ve Doç. Dr. Murat Zeytunlu başkanlığındaki ekibe bir kez daha teşekkür etti.

İzmir Kent Hastanesi’nde karaciğer nakliyle hayat bulan hastalar arasına Türkmen öğrenci Patma Dovranova (25) da girdi.

Türkmenistan’ın Lebap Bölgesi’nde Köytendağ Şehri’nde ailesiyle birlikte yaşarken üniversite okumak için Türkiye’ye gelen Patma Dovranova Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 1. sınıf öğrencisi. Patma geçen Aralık’ta hastalandı, Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi’ne yattı. Siroz tanısı koyulup karaciğer nakli kararı alınan genç kız, İzmir Kent Hastanesi’ne sevk edildi. Sağlık durumu iyice kötüleşen Patma’ya İstanbul Üniversitesi’nde Elektrik Elektronik Mühendisliği 2. Sınıf öğrencisi kardeşi Yusuf Dovranova (23) donör oldu. 2 Ocak’ta Doç. Dr. Murat Kılıç ve Doç. Dr. Murat Zeytunlu başkanlığındaki Prof. Dr. Çiğdem Arıkan, Prof. Dr. Mehmet Alper, Opr. Cahit Yılmaz, Opr. Dr. Zafer Önen, Opr. Dr. Rasim Farajov ve Dr. Onur Duygu’dan oluşan ekip tarafından Yusuf’tan alınan karaciğer parçası, abla Patma’ya nakledildi. Yabancı öğrenci statüsünde SGK’ya öğrenci sigortası yaptırıp, tek kuruş ödemeden karaciğer nakli olan Patma, “700 liralık sigorta bana yeni hayatın kapılarını açtı. Hayatımı Türk devletine ve Türk doktorlarına borçluyum” dedi.

Mucize annenin bebeği

bir yaşında

Karaciğer Nakli Ekibi’ni duygulandıran sürpriz

Türkmen Patma’ya Kent’te ikinci hayat

Page 10: Medikent - Nisan 2014

Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Suat Buket, Kanaltürk’te yayınlanan “Dr.Aytuğ” programına konuk oldu. Prof. Dr. Suat Buket, programda “Aort anevrizması nedir? Belirtileri nelerdir? Kimlerde anevrizma oluşma riski daha yüksektir? Tanı ve tedavisi nasıl yapılır?” konusunda bilgi verdi.

Cnntürk’te yayınlanan “Sağlık Kontrolü” programına konuk olan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kemal Yücesoy, programda “Bel fıtığı nedir? Nasıl oluşur? Nasıl tedavi edilir?” konusunda bilgi verdi. Hastanemizde gerçekleşen karaciğer nakli ile 8 aylık kızına can aşısı olan doktor anne Bahar Baykal ve karaciğer nakli ekibimizden Doç Dr. Murat Zeytunlu, Kanal D’de yayınlanan “Doktor” programına canlı yayın bağlantısı ile konuk oldular.

Ayrıca EGE TV’de hafta içi her gün yayınlanan “Kentte Sağlık” programında hastanemiz hekimlerince farklı konularda izleyicilere bilgiler verilmeye devam edildi.

Page 11: Medikent - Nisan 2014
Page 12: Medikent - Nisan 2014

Prof. Dr. Ülkü BAYINDIRKent HastanesiGöğüs Hastalıkları Uzmanı

İlkbaharı karşılıyoruz. İlkbahar, doğanın uyanış mevsimi. Çiçek tozlarının havada uçuştuğu ilkbahar, alerjik yapıdaki insanlar için de ne yazık ki sıkıntı mevsimi. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ülkü Bayındır, alerji risk faktörleri ve alerjiye karşı nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda Medikent okurlarını bilgilendirdi.

ALERJİBahar Kabusu

Page 13: Medikent - Nisan 2014

Alerji, benzer koşullarda başka insanlara zarar vermeyen maddelere karşı vücudun gösterdiği

aşırı bir duyarlılıktır. Doğanın canlanmaya başladığı ilkbahar, alerjik yapıdaki insanlar

için sıkıntı mevsimidir. Bir yandan havaya karışan polenler, diğer yandan havaların

ısınması, atmosfer basıncındaki değişiklikler ve havanın nem miktarındaki farklılıklar,

alerjik yapısı olanlarda hastalıkların ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

Risk faktörleriHer dört kişiden biri alerjik yapıdadır ancak

alerjik belirtilerin oluşması için kişinin duyarlı olduğu alerjen ile karşılaşması gerekir. Anne

veya babası alerjik olan kişide herhangi bir şeye karşı alerji gelişmesi riski yüzde 30, hem anne

hem de babası alerjik olan kişilerde ise bu oran yüzde 50-60’a çıkmaktadır. Genetiğin yanında hava kirliliği, endüstriyel kimyasal maddeler, sigara dumanı ve enfeksiyon gibi faktörler de

alerji gelişmesine katkıda bulunmaktadır.

En sık görülen alerjik hastalıklarGenel görüşe göre alerjik hastalıklar, karmaşık

genetik faktörler ile çevresel faktörlerin etkileşimi sonucunda oluşmaktadır. İlkbaharda en sık görülen alerjik hastalıklar, halk arasında

bahar nezlesi veya saman nezlesi diye bilinen ‘alerjik rinit’ ve ‘alerjik astım’dır. Alerjik rinitte ilk belirtiler, çocuklukta veya gençlikte ortaya

çıkar. Burunda ve genizde akıntı, tıkanıklık, kaşıntı, hapşırık, gözlerde sulanma ve kızarıklık tarzındadır. Yaşam kalitesini oldukça bozan bu

rahatsızlık, polenlerin solunmasıyla ve gözlerle temas etmesiyle ortaya çıkar. Her polen,

alerjiye yol açmaz. Ülkemizde özellikle çayır polenleri, hububat polenleri ve yöreye göre

çeşitli ağaç polenleri etkilidir.

“Her alerjik rinitli mutlaka astımlı olur” diye bir kural yoktur, ancak alerjik rinitli kişilerde

astımın ortaya çıkma riski, normal popülasyona göre erkeklerde 4 kat, kadınlarda 6 kat daha fazladır. Astım, krizler halinde nefes darlığı,

hava açlığı, öksürük, az miktarda yapışkan balgam çıkartma ve göğüste tıkanma hissi gibi belirtilerle seyreder. Polen alerjisi olan astımlı

hastalar, alerjik oldukları polenlerle karşılaştıklarında şikayetleri artar. Bu

dönemlerde hastanın ilaç tedavisi, tekrar gözden geçirilmelidir. Hasta başka bir yerde

yaşamaya başlarsa yakınmaları azalır ancak bir süre sonra yeni bölgedeki yeni polenlere karşı

da alerji gelişebilir.

08 medikent

2014

Page 14: Medikent - Nisan 2014

Nelere dikkat edilmeli?

Alerjik solunum yolları hastalığı olanların özellikle ilkbaharda dikkat etmeleri gereken noktalar

Doktora başvurarak alerjik solunum yolu hastalıklarına karşı koruyucu ve

hastalığı kontrol altına alıcı ilaçlar kullanın, uygun bir yöntem ile

mümkünse hangi polenlere karşı alerjik olduğunuzu öğrenin ve bilinçli bir

şekilde korunmaya çalışın.

Polenlerin en fazla olduğu sabah 05.00-10.00 arasında açık havada

kalmamaya çalışın, zorunlu hallerde ağız ve burnunuzu kapatan maske kullanın. Polen zamanı açık havada spor

yapmayın ancak spordan da uzak kalmayın.

Saçlar toz tu�uğu için her akşam saçlarınızı

yıkayıp duş alın.

Page 15: Medikent - Nisan 2014

10 medikent

2014

Polen saatlerinde kapı ve pencerelerinizi kapalı tutun evinizi öğleden sonra havalandırın.

Polen mevsiminde toz, sigara dumanı, boya kokusu, parfüm gibi irritanlara

maruz kaldığınızda şikayetlerinizin artacağını unutmayın.

Çamaşırlarınızı dışarıda kurutmayın.

Seyahatlerinizi polen miktarının nisbeten az olduğu deniz kıyısı yerlere yapın.

Evinizde ve işyerinizde varsa klima �ltresini sık yıkayın veya değiştirin, araba alacaksanız polen �ltreli olanları tercih edin.

Evde tüylü hayvan ve bitki bulundurmayın, bitki yetiştirmekten vazgeçemiyorsanız renkli süs bitkilerini tercih edin.

Kaloriferli evlerdeki kuru hava alerjik rinit ve astımın kötüleşmesine neden olabileceği için mümkün olduğu kadar ev havasını nemli tutmaya çalışın.

Page 16: Medikent - Nisan 2014

İYİ HUYLU PROSTATBÜYÜMESİ HAKKINDA

BİLİNMESİ GEREKEN

11 medikent

2014

Doç. Dr. Ömer ÖGEKent HastanesiÜroloji Uzmanı

Page 17: Medikent - Nisan 2014

12 medikent

2014

erkeklerin korkulu rüyalarından biri. Prostat kanseri ise kabusları. Aslında iyi huylu prostat büyümesi, yaşlanma sürecinin doğal bir sonucu. Dolayısıyla bu doğal süreç hakkında doğru bilgilere sahip olmak, zamanında gerekli muayeneleri yaptırmak çok önemli, böylece yersiz korkulara kapılmaya da gerek olmaz. Prostat kanseri de yine “yaşlı erkeklerin hastalığı” olarak biliniyor. Oysa prostat kanseri

çoğunlukla yaşlı erkeklerde görülse de hastaların önemli bir kısmı 50 ve daha genç yaşta olan erkeklerden oluşuyor. Üstelik erkeklerin çoğu “şikayet yoksa prostat kanseri de yok” gibi yanlış bilgilere sahipler. O nedenle her kadının nasıl bir jinekoloğu varsa, erkeklerin de özellikle belli bir yaştan sonra ürolog takibinde olması çok önemli ve hayat kurtarıcı.

Prostat;“İyi huylu prostat büyümesi, yaşlanma sürecinin doğal bir sonucudur. ”

Prostat bir hastalık değil, üreme

sistemine ait ve her erkekte bulunan bir

organdır. Tabiî ki her organın olduğu gibi

prostatın da hastalıkları vardır.

İyi huylu prostat büyümesi yaşlanma

sürecinin doğal bir sonucudur. 60’lı yaşlara

ulaşan erkeklerin yaklaşık %50 si prostat

büyümesi ile ilgili şikayetler yaşar.

İyi huylu prostat büyümesi kanser

gibi ölümcül bir hastalık değildir

ancak tedavi edilmezse böbrek

yetmezliği gibi yaşamı kısaltıcı

hasarlar verebilir.

İyi huylu prostat büyümesi kansere

dönüşmez ancak iyi huylu büyümüş prostatlarda da

kanser ortaya çıkabileceğinden

ameliyat olmuş hastaların bile düzenli

kontrollerinin yapılması gerekir.

Prostat idrar kesesinin çıkışında yerleştiği ve

içerisinden idrar kanalı geçtiği için prostat

büyümesinin şikayetleri bu

yerleşime bağlı olarak idrar ile ilgili şikayetler

olacaktır.

Zor ve sık idrar yapma, geceleri idrar,

idrar kaçırma, acilen tuvalete koşma,

idrardan sonra rahatlayamama en

sık görülen şikayetlerdir.

Yaş ilerledikçe prostatın hacmi artar

ve yıllar geçtikçe şikayetlerin

artmasının sebebi budur.

İdrar kaçırma önemli şikayetlerden birisidir.

Durum ilerlediğinde, idrar kesesi ve/veya

böbreklerin faaliyetlerinin

bozulduğunun işareti olma ihtimali yüksektir.

İdrarda yanmalar ve kanamalar prostat büyümesine bağlı

olabileceği gibi, mesane kanserlerinin

de habercisi olabileceğinden

mutlaka tetkik edilmesi gereken şikayetlerdir.

Prostat sorunları eş dost tavsiyesi, gazete yazıları veya internet

okuyarak hastanın kendi kendini takip

edebileceği bir durum değildir. Her prostat hastasının mutlaka

bir üroloji uzmanının takibinde olması

gerekir.

Page 18: Medikent - Nisan 2014

13 medikent

2014

Prostat Kanserinde DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Prostat kanseri yaşlı erkeklerin hastalığıdır. Çoğunlukla evet, ancak hastaların önemli bir kısmı da 50 ve daha genç yaşta olan erkeklerdir.

Prostat kanseri korkulacak kadar hızlı ilerlemez. Yanlış. Bazı prostat kanserlerinin yavaş ilerleme eğiliminde olduğu doğrudur. Ancak önemli bir kısım hastalık çok saldırgan ve hızlı seyredebilir.

PSA kanser testidir. Tam olarak öyle değil. PSA kanserden değil, prostat tarafından salgılanan bir antijendir. Kanserde olduğu gibi kanser dışı prostat sorunlarında da PSA yüksekliği görülebilir.

Ailemde prostat kanseri yok, endişelenmeme gerek yok.

Yanlış. Aile öyküsü ve bazı ırklar prostat kanseri riskini

arttırsa da birçok hastanın ailesinde prostat kanseri

yoktur ya da bilinmiyordur.

Yüksek PSA kanser var, düşük PSA kanser yok demektir.

Kanserin PSA seviyesini sıklıkla yükseltmesi yanında bazı

prostat kanseri vakalarında PSA seviyesi düşük çıkar.

Prostat iltihabı gibi bazı durumlar kanser olmamasına

karşın çok yüksek PSA ölçümlerine neden olabilir.

Şikayet yoksa prostat kanseri yoktur.

Yanlış. Prostat kanseri en az şikayet veren kanserlerin

başında gelir. Özellikle erken kanserlerde hiç

şikayet bulunmaz .

Page 19: Medikent - Nisan 2014

14 medikent

2014

PSA testi muayenenin yerini tutar. En büyük yanlış. Özellikle PSA’yı yükseltmeyen kanserlerin tek tanı konabilme şansı muayene sayesinde olur. Sadece PSA’ya güvenirsek prostat kanserlerinin yaklaşık ¼’ünü atlamış oluruz.

Prostat kanseri eşime ya da başkalarına bulaşabilir. Yanlış. Prostat kanseri bir enfeksiyon hastalığı gibi bulaşıcı bir hastalık kesinlikle değildir. Netice itibarıyla cinsel ilişki ile de bulaşması mümkün değildir.

Prostat kanseri tedavisi mutlaka idrar kaçırma ya da

iktidarsızlığa sebep olur. Prostat kanser ameliyatları veya ışın tedavisi sonrası görülebilen

sorunların en sık idrar kaçırma ve iktidarsızlık olasılığı olması

doğrudur. Ancak günümüzde gelişmiş teknik yöntemler ve

deneyimli ellerde bu sorunlar oldukça nadir görülmektedir.

Bazı yiyecekler ve aşırı cinsel ilişki prostat kanserine neden olur. Bunlar söylenti dışında bilimsel değeri olmayan konulardır. Günümüzde prostat kanseri riski açısından genetik ve sigara gibi zararlı alışkanlıklar dışında diğer söylentileri dikkate almamalısınız.

WC

Bazı yiyecekler ve aşırı cinsel ilişki prostat kanserine neden olur. Bunlar söylenti dışında bilimsel değeri olmayan konulardır.

Page 20: Medikent - Nisan 2014

15 medikent

2014

Özellikle hanımlarda ciddi rahatsızlıklara neden olabilen varis şikayetinin ameliyatsız tedavisinde ideal zamanlama kış ve bahar aylarıdır. Bu aylarda yapılacak tedavi sonrası bacaklarda istenmeyen izler ve renk değişiklikleri en az düzeyde kalmakta ve hastanın yaz öncesi tam olarak iyileşmesi için bir süreç sağlanabilmektedir.

Prof. Dr. Yiğit GÖKTAYKent HastanesiGirişimsel Radyoloji Uzmanı

AmeliyatsızVaris Tedavisi için

İDEALZAMANLAMA

Page 21: Medikent - Nisan 2014

16 medikent

2014

Prostat kanseri tedavisi mutlaka idrar kaçırma ya da

iktidarsızlığa sebep olur. Prostat kanser ameliyatları veya ışın tedavisi sonrası görülebilen

sorunların en sık idrar kaçırma ve iktidarsızlık olasılığı olması

doğrudur. Ancak günümüzde gelişmiş teknik yöntemler ve

deneyimli ellerde bu sorunlar oldukça nadir görülmektedir.

Son yıllarda halkın tanımaya başladığı damar-içinden varis tedavisi, endovenöz

(damar-içi) venöz yetmezlik tedavisi olarak da bilinen lazer, RF ve MOCA gibi

tüm modern tedavi yöntemleri bacaklardaki varislerin ve buna bağlı şikayetlerin ortadan kaldırılmasında başarılı bir şekilde uygulanmakta ve

yaygınlık kazanmaktadır. Bu tedavilerde temel yaklaşım radyolojik görüntüleme

eşliğinde ameliyat gerektirmeden ve genel anestezi uygulanmadan varislerin

ortadan kaldırılmasıdır.

Varis ve buna bağlı yakınmalar genellikle yaz aylarında sıcağa bağlı olarak artar. Ancak

damar-içinden ameliyatsız tedaviler için ideal zaman kış aylarıdır. Daha doğrusu güneş

ışınlarının güçlü ve dik gelmediği kış aylarında tedavi sonrası iyileşme daha verimli olmaktadır. Bu şekilde ciltte oluşacak renk değişiklikleri en

az seviyede olmakta ve kozmetik beklentiler açısından da tedavi daha etkin olabilmektedir.

Günümüzde sürekli olarak hasta açısından daha konforlu varis tedavisi seçenekleri

geliştirilmektedir ve damar-içinden yapılan ileri teknolojik tedaviler ön plana çıkmıştır.

Ameliyatsız varis tedavisinde hasta hemen her zaman günlük hayatına hızla dönebilmektedir, ancak tedavi olan damarlardaki iyileşme süreci

ve ciltteki değişiklikler için ayrı bir zamana ihtiyaç vardır ve bunun için en ideal tedavi

planlaması yaz sıcakları başlamadan iyileşme için süre yaratılarak tedavinin yapılmasıdır.

Kış aylarında yapılan tedaviler sonrası bacaklardaki tedavi sürecine bağlı değişiklikler güneşle karşılaşmadan hastalar iyileşmekte ve yaza normal sağlığına kavuşmuş olarak ulaşmaktadır. Bu yaklaşımın bir diğer avantajı da tedavi sonrası birkaç hafta da olsa varis çorabı giyilmesi gereğinin kış-bahar aylarında daha rahat yapılabilmesidir. Özellikle İzmir gibi sıcak şehirlerde yaz aylarında bir gün bile varis çorabı giymek hasta için büyük külfet olabilir.

Page 22: Medikent - Nisan 2014

Kent Alsancak Tıp Merkezi

Şehrin Merkezinde

SAĞLIK MERKEZİ

17 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

Page 23: Medikent - Nisan 2014

Kent Alsancak Tıp Merkezi ne zaman hizmete girdi?

Kent Alsancak Tıp Merkezi Kent Sağlık Grubu bünyesinde Nisan 2008’de açıldı. Yani 6 yıldan bu yana sağlık sektörü içinde modern tıbbın sunduğu tüm olanakları hastalarımıza sağlama çabası içinde hizmet veriyoruz.

Kent Alsancak Tıp Merkezi, İzmir’in kalbi diye adlandırılan Alsancak’ta. Bu konumun avantajları neler?

Alsancak pek çok insan için İzmir’in merkezi, Tıp Merkezi’mizin yer aldığı Kıbrıs Şehitleri Caddesi de İzmir’in iş ve sosyal yaşamın yoğun yaşandığı, 24 saat canlı bir yer. Alsancak’ın sağlık sektöründe de her zaman ayrı bir yeri vardır. Çünkü hekimlerin çoğunun özel muayenehaneleri Alsancak’ta. Yıllardır sadece İzmir değil İzmir dışından gelen hastaların da bir ayağı

Alsancak’ta olur, bu bir alışkanlık halini almıştır. Ancak yıllar geçtikçe tıbbın sunduğu olanaklar artarken, hastaların talepleri de bu doğrultu da değişmiştir. Hastalar artık büyük hastanelerde kuyruklarda bekleyip, koridorlar arasında kaybolmak değil, randevuyla geldiği doktorda muayene olup, aynı çatı altında laboratuvar, radyolojik tetkiklerinin yapılmasını, istisnalar dışında sonuçların aynı gün içinde doktoru tarafından değerlendirilmesini istiyor. Kent Alsancak Tıp Merkezi’mizde hastalarımızın tüm bu taleplerini karşılıyoruz. Çiğli Kent Hastanesi, amiral gemimiz. Hastanemizde görev yapan pek çok alanının başarılı ismi belirli günlerde Alsancak Tıp Merkezi’mizde de hizmet veriyor. İş merkezlerinin yoğun olduğu semtte yer aldığımız için hastalar işe başlamadan önce ya da iş çıkışı hizmet alabildiği gibi öğle tatilinden yararlanmak isteyen hastalarımız da bu saatlerde randevuyla muayenelerini olabiliyorlar. İş merkezlerine yakın olduğu için anne babalar çocuklarının sağlık kontrollerini zaman kaybı yaşamadan yaptırabiliyorlar.

18 medikent

2014

İbrahim AKYILDIZKent Alsancak Tıp Merkezi İşletme Müdürü RöPORTAJ

Page 24: Medikent - Nisan 2014

19 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

100 kişilik bir ekiple hizmet veriyoruz

Merkezi tanıtır mısınız? Hastalar neden Kent Alsancak Tıp Merkezi’ni tercih etmeli?

7 katlı 3 bin metrekare kapalı alana sahip Kent Alsancak Tıp Merkezi’nde kapalı otopark mevcut. Alsancak’ta park büyük sorun. Otoparkımız bu anlamda hastalarımıza ayrı bir konfor sunuyor. İsteyen hastamız vale park hizmetinden de yararlanabiliyor.

Hekim kadromuz çok geniş. 26 branşta aralarında profesör ve doçent ünvanlı akademisyenlerin de yer aldığı uzman hekimlerle hizmet veriyoruz. Görüntüleme Merkezimiz, laboratuvarlarımız son teknoloji ürünü cihazlarla donatılmış durumda. JCI tarafından akredite edilmiş olan merkezimiz hem bu uluslararası kuruluş hem de Sağlık Bakanlığı’nca denetlenmektedir. Hasta ve çalışan güvenliği uluslararası standartlarda sağlanmıştır.

Merkezimizde ilk hasta kabul ettiğimiz Nisan 2008’den bugüne 200 bin kişiye tanı ve tedavi hizmeti verilmiştir.

Tıp Merkezi’mizde 2 ameliyathane, Acil, Göz, KBB, Ortopedi, Göğüs Hastalıkları, Dahiliye, Kardiyoloji, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Plastik Cerrahi, Üroloji, Beyin Cerrahisi, Çocuk Sağlığı, Fizyoterapi, Gastroenteroloji, Dahiliye, Endokrinoloji, Dermatoloji, Genel Cerrahi, Nöroloji, Psikiyatri, Diş poliklinikleri bulunuyor. Ayrıca çocuk ve yetişkinler için psikoloğumuz da poliklinik hizmeti veriyor. Görüntüleme Merkezi’mizde MR, Tomografi, Dijital Röntgen, Mamografi, Kemik Dansitometresi, Ultrason, Panoromik Röntgen cihazlarımız mevcut. Bakteriyoloji, Mikrobiyoloji ve Biyokimya laboratuvarlarımızda da son teknoloji ürünü cihazlar kullanılıyor. Tetkikler hastalar bekletilmeden yapılıyor, sonuçları dijital ortamda doktorlarına ulaştırılıyor. Hastalar istedikleri takdirde internet ortamında sonuçlarını alabiliyor.

Özel sağlık sigortalılara ve anlaşmalı kurum mensuplarına haftanın 6 günü 09.00/18.00 arasındahekim kadrosuyla birlikte 100 kişilik bir ekiple hizmet veriyoruz.

“7 katlı 3 bin m2 kapalı alana sahip Kent Alsancak Tıp Merkezi’nde kapalı otopark mevcut.”

Kafeterya ve bekleme salonu

4. kat çocuk oyun alanı

Page 25: Medikent - Nisan 2014

20 medikent

2014

Kent Alsancak Tıp Merkezi’nin radyoloji ve biyokimya laboratuvarlarından kurulduğu günden bu yana özel muayenehanelerinde çalışan hekim ve hastalarının yararlanması sağlanırken, hizmet konforu teknoloji desteğiyle bir adım öteye taşındı. Kent Sağlık Grubu Bilgi Sistemleri Departmanı tarafından geliştirilen bir yazılım programıyla doktorlara, hastalarına ait radyolojik görüntüleri akıllı telefon ya da tabletlerinden görebilme olanağı yaratıldı.

Doktorlar kadar hastaları da rahatlatan uygulamanın sağladığı kolaylıklar şöyle:Muayenehane hekimleri tarafından radyolojik tetkik ve kan tahlilleri için Kent Alsancak Tıp Merkezi’ne yönlendirilen hastaların laboratuvar sonuçlarına hekimler özel şifre ile ulaşıyor. Hekimler hastalarının röntgen, bilgisayarlı tomografi gibi radyolojik görüntülerine o anda yolda, arabada, evinde ya da ameliyathanede de olsa akıllı telefon ya da tabletleri

aracılığıyla ulaşıp, görebiliyor. Muayenehanelerinde de bilgisayarlarında da bu görüntüleri görüp inceleyebiliyor. Bu hekim ve hastalara önemli bir konfor sağlıyor. Hekim hastasının görüntülerine özel şifre ile ulaşabiliyor. Görüntü ve raporları eline ulaştığında sonuçlar hakkında hemen hastasına bilgi verebiliyor, gerekiyorsa tedavi ve ameliyat konusunda daha hızlı karar alma olanağı yaratılıyor.

Hastaların bu tetkikleri yaptırdıktan sonra sonuçlar için tekrar Kent Alsancak Tıp Merkezi’ne gelmesine, göstermek için tekrar doktorundan randevu almasına gerek kalmıyor. Her iki taraf için de zaman çok önemli ve değerli. Hastaların radyolojik incelemesi ile ilgili ivedi bilgiler doktoruna Alsancık Tıp merkezi Radyoloji uzmanınca telefonla bildiriliyor ve mümkün olan en kısa zamanda raporları hazırlanıyor. Uygulamada paylaşım gizliliği güvenliği her yönüyle koruma altında. Doktorlar sadece ve sadece kendi hastalarına ait bilgilere ulaşabiliyor.

“Hastalarına ait radyolojik görüntüleri akıllı telefon ya da tabletlerinden görebilme olanağı”

Muayenehane Hekimlerine Sağlanan Kolaylıklar…

HİZMETTESINIR YOK

Yüksek çözünürlüklü Dijital Röntgen cihazı

5. kat müdahale sonrası gözlem odası

Tıp Merkezi arka giriş kapısı

Lobi

Page 26: Medikent - Nisan 2014

KENT’İN MERKEZİNDEYİZ

21 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

Kemik yoğunluğu ölçümününde çok hassasolan Dijital Kemik Dansitometri cihazı

Kıbrıs Şehitleri Caddesi Tıp Merkezi ana giriş kapısı

Ameliyathane Kafeterya ve bekleme salonu

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulama salonuBekleme salonuKardiyoloji Kliniği efor testi odası

Page 27: Medikent - Nisan 2014

Kent Alsancak Tıp MerkeziGörüntüleme ve Radyoloji

Laboratuvarı

22 medikent

2014

Teknolojik altyapısının yanı sıra hasta konforu ve memnuniyeti açısından özel tasarlanan merkezde, dünya standartlarında yapılan tüm radyolojik inceleme yöntemleri titizlikle uygulanıyor.

Müzik ve görsel efekt eşliğinde 64 kesit ve gerktiğinde 3 boyutlu çekim yapılabilen “BT” ( Bilgisayarlı Tomografi ) cihazı

1. kat müdahale odası 3. kat lobi

3. kat plastik cerrahi bekleme salonu Göz polikliniği işlem odası

Page 28: Medikent - Nisan 2014

23 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

Page 29: Medikent - Nisan 2014

Doktorlarımızile şifa dağıtmaya

devam ediyoruz.

Soldan sağa-Arka sıra: Doç. Dr. Abdi Sağcan, Opr. Dr. Evrim Doğan Güleç, Uzm. Dr. T uğba EmiroğluOpr. Dr. Barış Pilancı, Dt. Yavuz Türkmen, Opr. Dr. Safiye Küçükgül.

Soldan sağa-Ön sıra: Prof. Dr. Mitat Bahçeci, Dt. Dr. Neslihan Efeoğlu, Uzm. Dr. Tayfun Çağlayan,Opr. Dr. Dilek Sınmaz, Uzm. Dr. Arzu Görgülü Eraslan, Uzm. Dr. Süreyya Paksoy, Prof. Dr. Aytekin Akyüz.

Page 30: Medikent - Nisan 2014

Bahar yorgunluğu nedir?Bahar yorgunluğu yalnızca ilkbahar mevsiminde görülen bir yorgunluktur. Kronik yorgunlukların dışında tanımlanan bir rahatsızlıktır.

Kronik yorgunluklar nelerdir?Kronik yorgunluklar efor, uykusuzluk, aşırı stres, depresyon ve kronik hastalıklara bağlı olan yorgunluk-lardır.

Bahar yorgunluğu neden olur?İlkbaharda havada nem oranı artar. Buna bağlı olarak da havadaki elektrik yükü artar. Artan elektrik yükü, vücut kimyamızı ve fizyolojimizi değiştirir. Bu, bedenimizi bir çeşit adaptasyona zorlar. Bu adaptasyon süreci yorgunluğa neden olur. Süreç, kırsal alanlarda daha kısa sürdüğü için yorgunluk daha hafif hissedilir.

Öte yandan hava kirliliği de bahar yorgunluğunu arttıran önemli bir faktördür. Bu bağlamda şehirlerde fabrika ve egzoz gazları büyük birer risktir.

25 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

Uz. Dr. Tuncay FİLİZ

Kent Hastanesi &Alsancak Tıp Merkeziİç Hastalıkları Uzmanı

BAHAR YORGUNLUĞU DEPRESYONA YOL AÇIYOR!

Page 31: Medikent - Nisan 2014

26 medikent

2014

NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

Düzenli ve disiplinli bir yaşam tarzı benimseyelim. Bunun için de

dengeli beslenelim. Üç ana üç ara öğün

ile beslenmek en ideal olanıdır.

Denge l i B es l enmeBol bol mevsim

meyveleri tüketelim. Yeterince su içelim. Taze sıkılmış meyve

suları son derece yararlıdır. Ada çayı,

ıhlamur gibi bitki çaylarını tercih

edelim.

Bo l s u , B o l me y v e

Güneşli havada şapkasız

dolaşmayalım, açık renkli giysiler,

sıkmayan rahat ayakkabılar tercih

edelim.

G ü n e ş t e n k o r u n u n

Elbette son derece yararlıdır. Fırsat buldukça açık havada kısa mesafeli, fazla yormayan yürüyüşler yapalım. Akşamları yatmadan önce yapacağımız hafif egzersizler rahat bir uyku sağlar.

Sporyararlımıdır?

Alkol ve sigara bahar yorgunluğunu tetikler. Sigarayı mutlaka bırakmalı, alkolü azaltmalıyız. Kafeinli içecek tüketimini azaltmalı, su, meyve suyu ve bitki çayları tercih etmeliyiz.

Nelerden sakınmalıyız?

Halsizlik

İsteksizlik

Uykusuzluk

Ruhsal gerginlik

Kas ağrıları

Baş ağrısı

Hazımsızlık

Bahar yorgunluğu

BELİRTİLERİ! NE YAPMALIYIZ?

Bol sıvı tüketin

Egzersiz yapın

Dengeli beslenin

Sigarayı bırakın

Alkolü azaltın

Page 32: Medikent - Nisan 2014

27 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

Uzm. Dr. Arzu ERASLANKent Hastanesi &Alsancak Tıp MerkeziDermatoloji Uzmanı

YAŞLANMAciltte

Page 33: Medikent - Nisan 2014

28 medikent

2014

“Doğru uygulama hastaların kozmetik açıdan çok iyi hissetmelerini sağlar. ”

Cilt güzelliği oldukça önemli bir unsur. Yıllar izlerini en çok ciltte bırakır. Yaşlanma, ciltte yapısal ve moleküler bozulma ile beraber fonksiyonel bir bozukluğa neden olur. Bu bozulma; kırışıklık, renk değişiklikleri ve gevşekliği de içeren klinik değişikliklerle sonuçlanır. Cildin yaşlanmasına sebep olan birçok faktör vardır. Güneş, çevre kirliliği, stres, beslenme düzensizliği ve serbest radikallerin yarattığı zararlar ciltte kollajen ve elastinlerin bozulmasına yol açar. Zamanla cildin kalitesi bozulur ve kırışıklıklar oluşur; gözaltı ve yanak bölgesindeki hacim kaybı ile daha çökmüş bir görüntü gelişir. Genetik olarak belirli bir hızda yaşlanmaya programlanmış olduğumuzdan cilde gösterilecek özen yaşlanmanın ertelenmesine yardımcı olur.

Cilde hacim ve gençlik kazandıran tedaviler ile artık yıllara meydan okumak mümkün. Nörotoksin enjeksiyonu ve dolgunlaştırıcı maddeler yaşlılık belirtilerini ortadan kaldırmada etkili bir işleve sahiptir. Sundukları çabuk etki ve hızlı iyileşme avantajları sayesinde günümüzün hala en çok rağbet gören yaşlanma karşıtı tedavileri olarak karşımıza çıkar. Fakat bu süreçte uygulanan tedaviler istenmeyen sonuçlar da doğurabilir. Uzman hekimlerce doğru şekilde uygulanması gereken işlemlerdir.

Cilt güzelliğinin devamını sağlamak, yaşlılık belirtilerini en aza indirgemek, zamanla ve güneşin zararlı etkileri sonucu oluşan lekeleri gidermek için çeşitli tıbbi tedaviler uygulanmaktadır. Yaz mevsimine girmeden kışın nemini yitirmiş cildin tekrar toparlanması ve yaza hazır hale gelmesi için şimdiden önlemler almak gerekli.

Kış mevsiminde nemini yitirmiş ve canlılığı azalmış olan cilde uygulanacak hyaluronik asit cildin nemini tekrar kazanmasını sağlayacak, pürüzsüz ve ışıltılı bir görünüm kazanmamıza yol açacaktır. Hyaluronik asit; normalde de deride bulunan kollajen ve elastin doku arasındaki suyun tutulma derecesini arttırarak ciltteki su dengesinin sağlanmasını sağlar. Doğal hyaluronik asit vücutta sürekli yenilenmektedir. Derinin yaşlanması ile beraber hyaluronik asit üretimi giderek yavaşlar; böylece cilt nemini ve hacmini kaybeder, nemsiz, kuru, cansız ve mat bir hal alarak yaşlılık belirtileri gösterir. Hyaluronik asidin yerine konması ile cilt hem eski nemini ve ışıltısını geri kazanır hem de yer çekiminin etkisi ile oluşan sarkmaların giderilmesini, cildin hacminin yerine gelmesini sağlar. Doğru ellerde doğru şekilde uygulanması ve düzenli takiplerle yaşlılık belirtileri geciktirilebilir.

Peki ya kırışıklıklar? Mesela kaşlar kaldırıldığında alında oluşan yatay çizgiler, kaşlarınızı çattığınızda her iki kaş arasında oluşan dikey çizgi veya güldüğünüzde göz çevresinde oluşan ve kaz ayağı olarak da bilinen kırışıklıklar botulinum toksin yardımı ile giderilebilir. Yanlış ellerde uygulama sonucu çok çeşitli komplikasyonlara yol açıp hastaları zor durumda bırakabilirken doğru uygulama hastaların kozmetik açıdan çok iyi hissetmelerini sağlar.

Page 34: Medikent - Nisan 2014

29 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

KİMYASAL PEELING Kimyasal peeling sadece kış mevsiminde belli ilaçlarla uygulanabilen cildi kontrollü soyma ve ciltte kontrollü hasar yaratma yöntemidir. Deriye çeşitli asidik ve bazik kimyasal ajanlar uygulanır. Amaç, deri tabakalarında istenilen derinliğe kadar hasar oluşturmak ve rejenerasyon sırasında yara iyileşmesinin avantajlarından faydalanarak çeşitli lezyonların tedavisini sağlamaktır. Yara iyileşirken deri eklerinden göçle başlayan epidermal onarım ve yeni dermal bağ dokusunun oluşması ile deride daha genç bir görünüm oluşur.

Sadece cilt bakımı için uygulanabildiği gibi leke tedavisinde ve özellikle akne skarlarının tedavisinde önemi büyüktür. Özellikle mezoterapi veya dermaterapi ile kombine edildiğinde başarı oranı oldukça yüksektir.

Yaşam süresinin uzaması ve insanların beklenti düzeylerinin giderek yükselmesi ile beraber dış görünüşe verilen önem daha da artmıştır. Bunun sonucu olarak daha erken yaşlardan itibaren insanlar en önemli giysileri olan ciltlerine daha da dikkat etmektedirler. Doğru zamanda, doğru ellerde ve doğru şekilde yapılan tüm dermokozmetik işlemler insanların aynaya daha özgüvenli bakmalarını sağlar.

DOĞRU YANLIŞ

DOĞRU YANLIŞ

DOĞRU YANLIŞ

DOĞRU YANLIŞ

Kimyasal peeling işlemleri yalnız kış mevsiminde uygulanır.

DOĞRU DOĞRU ve YANLIŞLARDolgu maddeleri uygulaması ile botoks aynı işlem değildir. Dolgu maddeleri özellikle hacim ve nem kaybı tedavisinde kullanılır.

Kimyasal peeling ve cilt bakım işlemleri hem erkek hem kadına uygulanabilir.

Dermaterapi, roller ile uygulanır, ertesi gün işe dönmeye engel değildir.

Botoks kozmetik amaçlı sadece dermatolog ve plastik cerrahi hekimlerce uygulanabilir.

Leke tedavisi yapılırken güneş koruyucu krem kullanmaya gerek yoktur.

Kimyasal peeling gibi leke tedavileri tek seans yeterlidir.

Botoks, güzellik uzmanları tarafından da uygulanabilir.

Sürekli botoks enjeksiyonu yaptırmak yüz kaslarınızı bir daha hareket ettirememenize neden olur.

Page 35: Medikent - Nisan 2014

30 medikent

2014

“PRP ve saç mezoterapisi ile saçlarınızın daha sağlıklı bir görünüm kazanması da mümkün. ”

Dermaterapi, roller adı verilen üzerinde çok sayıda iğnenin bulunduğu silindirik kendi etrafında dönebilen bir cihaz yardımı ile uygulanan bir tedavi yöntemidir.

Amaç yine ciltte kontrollü hasar yaratarak iyileşme sağlanmasıdır. Özellikle gençlerde aknenin medikal tedavisi sonrası gelişen izlerin düzeltilmesi amacı ile kullanılır.

Son dönemlerde oldukça popüler olan platelet rich plasma yöntemi ise hastanın kendi kanının kullanılması ile uygulanır. Hastadan alınan kan santrifüj cihazından geçirildikten sonra kanın trombositlerden yoğun olan özel kısmı hastanın cildine ya da saçlı derisine enjekte edilir. Trombositten zengin olan plazmanın enjeksiyonu ile çeşitli büyüme faktörlerinin ve sitokinlerin salınımı arttırılır. Böylece cilt gençleşmesi sağlanır. Saçlı deriye uygulanımında da saç folliküllerinin uyarılması ile saç dökülmesinin durdurulması amaçlanır.

Saçlarınız çok ince, kırılgan ve mat ise PRP ve saç mezoterapisi ile saçlarınızın daha sağlıklı bir görünüm kazanması da mümkün.

LAZER EPİLASYONLazer epilasyon, vücuttaki istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesi yöntemidir. Farklı cihaz ve tekniklerle uygulanabilir. Günümüzde özellikle çok yoğun çalışan insanların hayat konforunu ve kalitesini arttırmak amacı ile sıklıkla tercih ettiği bir yöntem olmakla birlikte tıbbi nedenlerle de uygulanmaktadır.

Cinsiyet farkı gözetmeksizin hem erkek hem de kadınlara uygulanabilir. 14 yaşını doldurmuş ve son 1 yıldır adet gören genç kızlar için de uygulanabilir bir yöntem olması son yıllarda annelerin kızları için tercih etmesini sağlamıştır.

YANLIŞ

YANLIŞ

DOĞRU

DOĞRU

Doğru cihaz seçimi ve doğru uygulama ile kalıcı epilasyon sağlar. Sadece bayanlar içindir.

Yaz mevsiminde uygulanmaz. (artik yeni üstün teknoloji cihazlar sayesinde yaz kış farketmeden işlemler uygulanabiliyor).

Acısız ve hızlı epilasyon sağlar.

Page 36: Medikent - Nisan 2014

Prof. Dr. Mitat BAHÇECİAlsancak Tıp MerkeziEndokrinoloji veMetabolizma Hastalıkları Uzmanı

31 medikent

2014

YALNIZ VE ÇARESİZ DEĞİLSİNİZ!

Diyabet ya da başka bir deyişle “Şeker hastalığı” gittikçe daha fazla insanı ilgilendiren önemli bir halk sağlığı konusu olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre dünyadaki diyabetli sayısı 2013 yılı verilerine göre 382 milyon. Türkiye’de de durum çok farklı değil; ülkemizde 20-79 yaş arası nüfusun %14.6’sı diyabetik olup, diyabetli kişi sayısı 2012 yılında on milyonu geçmiştir.

Page 37: Medikent - Nisan 2014

“Gizli şeker masum bir durum değildir. ”

Diyabet nedir?Diyabet kan şekerinin yüksekliğiyle kendini gösteren ancak bunun yanında kan yağlarında artışın da eşlik ettiği (kolesterol ve trigliserid) bir metabolik bozukluktur.

Neden diyabet olunur?Karın arka duvarında yerleşmiş “Pankreas” adı verilen organın yeteri kadar “insülin” üretememesi veya üretilen insülinin etkisinin azalması (insülin direnci) ya da her iki durumunda aynı zamanda olması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Diyabet nasıl tanınır?Diyabet tanısı koymak oldukça kolaydır. Diyabet olmayan kişilerin en az 8 saatlik açlık sonrası kan şeker düzeyi 100 mg/dl’yi geçmez. Yemekten 2 saat sonraysa 140’ı geçmez.

Bir kişide diyabet olup olmadığını anlamak için “açlık kan şekeri” ya da “oral glukoz yükleme testi” uygulanır. En az 2 farklı ölçümde açlık kan şekerinin 126 ve üzerinde olması durumunda diyabet tanısı konur.Bazen açlık kan şekeri normal olduğu halde diyabet şüphesi de olabilir. Bu durumda oral glukoz tolerans testi (OGTT) önerilir. Oral glukoz tolerans testinde kişiye sabah aç karnına 75 gram glukoz suda eritilerek içirilir ve 2. saat sonra kan glukozuna bakılır. İkinci saat kan şekeri 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur.

Son yıllarda Hemoglobin A1c ölçümüyle de diyabet tanısı konulmaktadır. Bir kişinin HbA1c düzeyinin 6.5 ve üzeri olması durumunda da diyabet tanısı konulabilir. Ancak bu yöntem kansızlık gibi durumların varlığında yanlış sonuçlar verebileceğinden pek önerilmemektedir.

Gizli şeker nedir?Bir kişinin açlık kan şekerinin 100-126 mg/dl arasında olması veya şeker yüklemesi (OGTT) yapıldığında 2. saat kan şeker değerinin 140-200 mg7/dl arasında olması durumunda “gizli şeker” ya da “prediyabet” tanısı konulur. Gizli şeker de masum bir durum olmayıp, yaşam tarzı değişikliği ve fizik aktivite artışı gibi önlemler alınmazsa çoğu diyabete dönüşmektedir.

Diyabetin çeşitleri nelerdir?Kabaca diyabet, tip 1, tip2, gebelik diyabeti ve diğer spesifik tipler olarak sınıflanabilir. Tüm diyabet olgularının %90-95’i tip 2, kalan %5-10 kadarı da Tip 1 diyabettir.

Tip 1 diyabet nedir?Bu hastalığın eski adı “insüline bağımlı diyabet” ya da “çocukluk çağı diyabeti” olarak da bilinir. Pankreas bezine insülin salgılayan beta hücrelerinin vücudun bağışıklık sisteminin saldırısına bağlı yıkılması sonucu ortaya çıkar. Olguların çoğu cocuk-genç yaşta olmakla birlikte her yaşta görülebilir. Tedavisinde sadece ve sadece insülin kullanılır.

Tip 2 Diyabet nedir?En sık görülen diyabet türüdür. İnsüline bağımlı olmayan diyabet ya da yetişkin başlangıçlı diyabet olarak da bilinir. Bu hastalıkta en azından hastalığın başlangıç döneminde insülin azlığından ziyade insülin etkisinin azalması (insülin direnci) söz konusudur. Hastalık ilerledikçe insülin salgısı da azalmaktadır. Hastaların çoğu şişmandır ve obezitenin kendisi insülin direncine yol açar. Şişman olmayan hastalarda da özellikle göbek bölgesinde yağ birikiminin fazla olması söz konusudur. Olguların çoğu yetişkin olmakla birlikte, obezite sıklığının çocuklarda da artması sonucunda günümüzde çocukluk çağında da sık olarak tip 2 diyabete rastlanmaktadır. Tedavide insülin direncine yönelik ajanlar, insülin salgılatıcılar ve DPP-IV inhibitörü gibi haplar yanında, deri altına yapılan inkretin mimetikleri ilaçlarla tedavi edilmekle birlikte, çeşitli biçimlerde insülin tedavisinden de yararlanılır.

32 medikent

2014

Pankreas

Yemeklerle aldığımız besinler, başta karbonhidratlar, vücudumuzun enerji ihtiyacını karşılamak için glukoza dönüştürülür. Glukoz insülin hormonu sayesinde hücre içine alınarak enerji üretiminde kullanılır ya da karaciğerde glikojen biçiminde depolanır. İşte bu insülin hormonunun yeteri kadar salgılanmaması veya etki gücünün azalması sonucunda hücrelere yeteri kadar glukoz girişi olmaz ve hücre içine giremeyen glukoz kan dolaşımında kalır. Böylece kan şeker düzeyi yükselirken (hiperglisemi), hücrelerimiz “varlık içinde yokluk” çekerler.

İnsülinnedir?

Page 38: Medikent - Nisan 2014

33 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

“Diyabetin geçici bir durum olmayıp kalıcı olduğu ve takibin devamlı olması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır.”

Gebelik diyabeti (GDM) nedir?Daha önce bilinen diyabeti olmayan bir kadında ilk kez gebelik sırasında belirlenen glukoz tolerans bozukluğu olarak tanımlanır. Günümüzde doğurganlık yaşındaki bayanlarda görülen obezite de bunda rol oynayabilir.

Gebelik diyabeti nasıl tanınır? Gebeliğin 24.-28. haftalarında rastgele bir zamanda 75gram glukozla yapılan yükleme testinde aşağıdakilerden herhangi birisinin varlığında (AKŞ: ≥92 mg/dL, 1. saat KŞ: ≥ 180 mg/dL, 2. saat KŞ ≥ 153 mg/dL) gebelik diyabeti tanısı konur.

Gebelik diyabeti için risk faktörleri nelerdir? Şişmanlık, önceki gebelikte gebelik diyabetinin varlığı, iri bebek (4 kg’ın üzeri) doğurmuş olmak, önceki gebeliklerde anomalili bebek dünyaya getirmiş olmak, nedeni bilinmeden ölü doğum yapmış olmak, 35 yaş üzerinde olmak, ailede diyabet ve/veya yüksek tansiyon bulunması ve açlık kan şekerinin 105 mg/dl'nin, tokluk şekerinin 120 mg/dl'nin üzerinde olması sayılabilir. Bu tür risk faktörlerinin varlığında 24-28. haftayı beklemeden şeker yükleme testi yapılmalıdır.

Neler yapmalıyız?Tanı konulur konulmaz beslenme uzmanından (diyetisyen) mutlaka yardım alınmalıdır. Düzenli bir beslenme programı yalnızca diyabetliler için değil herkes için gereklidir. Biz “diyet” veya “perhiz” gibi kelimeleri sevmiyoruz ve “sağlıklı beslenme” terimini tercih ediyoruz. Diyabetin tipine ve evresine göre doktorun önerdiği ilaçlar düzenli olarak alınmalıdır. Mutlaka bir takip defteri edinilmeli ve belirli aralıklarla kan şekeri, kolesterol düzeyleri ve A1c kontrolü yanında idrarda protein kaçağının olup olmadığı (mikroalbüminüri) ve kan basıncı ölçümü yapılmalıdır.

Özellikle insülin kullanan diyabetliler yanlarında takip eden doktorun telefon numarasının da olduğu diyabet kartı ve kan şekeri düşmesine karşın bir parça şeker bulundurmalıdırlar. Sigara asla ve asla kullanılmamalı, alkolden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Günlük egzersiz programı hayatımızın bir parçası olmalıdır. Egzersiz ağır olmamalı ve tempolu yürüyüş gibi aktiviteler tercih edilmelidir. Ayrıca önceden kalp ve solunum sistemi yönünden değerlendirme mutlaka yapılmalıdır. Diyabet takibinde göz, böbrek, kalp ve nöropati açısından belirli aralıklarla kontrol şarttır.

Son zamanlarda yazılı ve görsel basında sıkça yer alan ve bitkilerden hazırlanmış, mucize vaat eden ne içerdiği belirsiz maddelerden kesinlikle uzak durulmalıdır.

Diyabetten korkmalı mıyız?Diyabet asla korkutucu bir durum değildir. Kontroller düzenli yapıldığında, tedavi uyumu iyi olduğunda, beslenmeye dikkat edildiğinde ve düzenli bir egzersiz programıyla hemen hemen her şey normal kalmakta ve belki de diyabet sayesinde daha kaliteli ve uzun bir hayatımız olabilmektedir.

Diyabetin geçici bir durum olmayıp kalıcı olduğu ve takibin devamlı olması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır.

Nisan 2011’de diyabet hastası olduğumu öğrendim; açlık glükozum 300’lerde, tokluk ise 450’lerde idi.

Kendimi 3 gün sonra İzmir Alsancak Kent Tıp Merkezi’nde buldum. Doktorum “kilo vermen gerekiyor.” dedi ve o zamanlar yaklaşık 100 kg idim. Tedavimi düzenleyerek, 1 ay sonraya randevu verdi. 2 ay içerisinde sabah açlık şekerim 111’e, akşam tokluk şekerim 91’e ve HBA1C 8.5’e düşmüştü. Kolesterol 163, trigliserit 99’da ve kilom da 90 kg’den 85 kg’ye düşmüştü. Ekim 2011’de günlük şeker ölçüm ortalamaları 90 ile 105mg, HBA1C 5.1, kolesterol ve trigliserit normal seviyelerde ve kilom 75kg düşmüştü. Artık diyeti bırakmıştım sadece günde 1 çeşit ilaç alıyordum ve inanılmaz şekilde rahatlamıştım. Sağlığıma ulaşmıştım diyabet hastalığım sayesinde. Yanda diyabet tanısı konulduğundaki halimi ve şimdiki halimi görmektesiniz.

Feridun Palankalı

“KİLO VERMEM GEREKİYORDU” Öncesi Sonrası

Page 39: Medikent - Nisan 2014
Page 40: Medikent - Nisan 2014

35 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

Günde yaklaşık 8-9 saat ofiste bilgisayar karşısında oturarak çalışan beyazyakalılar; oturma kaynaklı hareketsizliğe, ergonomi kurallarına uygun olmayan ofis koşullarına ve duruş bozukluklarına bağlı olarak “baş, boyun ve bel ağrısı sorunu” yaşıyor. Daha ağır vakalarda ise, bu ağrılara ek olarak; görme bozukluğu, bel ve boyun fıtığı, bacaklarda varis, sırtta kamburlaşma ve el bileklerinde karpal tünel sendromu oluşabiliyor.

Ergonomi kurallarına uyulması ve gün içerisinde basit egzersizlerin yapılması, ofis hastalıklarının önlenmesinde önem kazanıyor.

Ofis hastalıklarını nasıl önleyebiliriz?

Rahatsızlıkları önlemek, tedavi sürecinden daha kolaydır. Bu nedenle ofis hastalıklarına karşı öncelikle ergonomi kurallarını uygulamanız gerekiyor. Çalışma ortamınızı ergonomik ve sağlığa uygun hale getirmekle işe başlayabilirsiniz. Ergonomi, daha önce “kişinin işe uyumu” için gerekli düzenlemeler iken, artık bugün “kişinin işe, işin de kişiye uyumu” olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla ergonomi kurallarına uymak, artık her zamankinden daha önemli.

Hareketsizlik, sürekli oturma, yetersiz dinlenme, uzun süreli tekrarlayıcı hareketler, duruş bozuklukları, çalışanlarda kas ve iskelet sistemini zedeliyor. Kas ve iskelet sistemi zedelenmesi, mesleki hastalıkların %60’ını oluştururken, ofis çalışanlarının ise %50 gibi yüksek bir oranını etkiliyor. Ofis hastalıkları ve beyazyakalı ağrıları önlemenin yolu ise, ergonomi kurallarını uygulamaktan geçiyor.

Uzm. Dr. Atilla AYRALKent Hastanesi &Alsancak Tıp MerkeziFizik Tedavi veRehabilitasyon Uzmanı

Ofis Hastalıkları ve Beyazyakalı Ağrılar!

Page 41: Medikent - Nisan 2014

36 medikent

2014

Çoğunlukla yapılan iş azaltılamayacağına göre; yumuşak doku zedelenmesini önlemek için vücudumuzu en az zedelenecek şekilde işe adapte etmek ve ergonomi kurallarını uygulamak zorundayız.Uygun bir çalışma ortamı için; kullanacağımız koltuk, monitörün ve klavyenin yeri, çalışma anındaki bakış pozisyonumuz, ayak ve kolumuzun konumu önemlidir. Ofiste çalışırken, en uzun zamanı otururken harcarız. Oturma, bel içi basıncın en fazla olduğu pozisyonlardan birisidir. Otururken, belin nötral şeklini korumalı, beli destekleyecek koltuklar kullanmalıyız. Uygun bir koltuk; beli, sırtı, bacakları ve kolları desteklemelidir. Sırt desteği, 100-110° açılanmaya izin vermeli, oturma kısmı yükseklik ayarlı ve bacaklarda daha az kontak sağlayacak şekilde konkav yüzeyli olmalıdır. Koltuk ve masa, yaptığımız işe, vücut yapımıza ve boyumuza uygun yükseklikte olmalıdır. Masanın, dirsek yüksekliğimizin hizasında olması uygundur.

Oturuş pozisyonunuzu sık sık değiştirmelisiniz. Uzun süreler aynı pozisyonda oturmak anatomik sorunlara, şekil bozukluklarına ve ortopedik hastalıklara yol açabilir. Bu açıdan 40 dakikadan daha fazla aynı pozisyonda sabit oturulmaması gerekiyor.

Bilgisayara yanlış bakış açısı, mesafe, oturma bozukluğu ve uzun süre aynı konumda durmak da baş, boyun, sırt, bel ve omuz bölgesi ağrılarına, hareketlerde tutukluğa, erken yorulmaya ve krampa neden oluyor.

Sırt, bacaklar ve dizler arasında dik açılı bir oturuş sağlanmalıdır. Bu şekilde iskelet ve kas sisteminde oluşabilecek rahatsızlıklar önlenmiş olur.

Başınızı geriye doğru tutmayınız. Aksi halde boyun kaslarınızda yorulma ve kireçlenme gibi sorunlar oluşur.

Sırtınızı dümdüz geriye yaslayın ve monitöre doğru bakın. Eğer aşağı veya yukarı bakıyorsanız, koltuğunuzun ekranınızla aynı düzlemde olmasına özen gösterin. Bu şekilde duruşunuz da düzelecektir.

Bilekleriniz, dirseklerinizden biraz daha aşağıda olmalıdır. Böylece “karpal tünel sendromundan” korunabilirsiniz. Klavye kullanımı veya masa başında yanlış pozisyonda çalışmak, kamburluğa neden olabilir. Otururken dik durmaya özen gösterin.

1 2 3 4

5 6 7 8

Dirsek karşı taraf elle tutularak baş arkası ve aşağıya doğru çekilerek 10 sa. kadar omuz kasları gerilmeli ve serbest bırakılarak hareket karşı omuzda tekrarlanmalı .

Parmaklar kenetlenerek avuç içi karşıya bakacak şekilde el bilek, dirsek ve omuz eklemi gerilmeli 10 sa. Tutularak gevşek bırakılmalı.

Parmaklar ensede kenetlenerek omuzlar geriye doğru çekilerek gerilmeli, 10 sa. beklenerek serbest bırakılmalı.

Parmaklarımızı tam açarak 10 sa. tutma sonra PIP ekleminden kırarak 10 sa. bekleyip serbest bırakma.

Baş yana doğru döndürülerek 10 sa. beklenilmeli ve hareket karşı taraf için tekrarlanmalı.

Baş öne doğru gerilerek 10 sa. beklenilmeli ve serbest bırakılmalıdır.

Her iki omuz kaldırılarak 10 sa. beklenip serbest bırakılmalıdır.

Baş yana doğru gerilerek 10 sa. beklenilmeli ve hareket karşı taraf için tekrarlanmalı.

Page 42: Medikent - Nisan 2014

Kapsül Endoskopi Nedir?

Prof. Dr. Ethem TANKURTKent HastanesiGastroenteroloji Uzmanı

Kapsül endoskopi, sindirim sisteminin kapsül kamera aracılığıyla incelenmesi işlemidir. Standart endoskopiden farklı olarak fiberoptik kablolar kullanmak yerine, içinde kamera bulunan bir kapsülün yutulması ve bu kapsülün sindirim sistemi boyunca görüntü kaydetmesi ile yapılır. Bu görüntüler, hastanın üzerinde taşınan bir cihaz tarafından kaydedilir ve daha sonra monitörde incelenir. Kapsül yutulduktan sonra yaklaşık 8 saat boyunca kayıt alınır, 10 saat sonra vücudu terk eder. Kayıt için karına yapıştırılan sensorlar kullanılır. İşlem bitince bu sensorlar çıkartılır.

37 medikent KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

2014

Page 43: Medikent - Nisan 2014

Ağrısız bir işlem olduğu için analjezi ve sedasyon gerektirmez.

İşlemin standart endoskopiden diğer bir önemli farkı, herhangi bir sedasyon (uyutma) gerektirmemesi, üzerinizde kayıt cihazını taşırken hastaların normal günlük aktivitelerini sürdürebilmesidir.

Bugün için üç çeşit kapsül mevcuttur;• PillCam ESO 2: özofagus (yemek borusu) kapsülü• PillCam SB 2 : ince bağırsak kapsülü• PillCam Colon : kalın bağırsak kapsülü

İnce bağırsak incelemesi, günümüzde en çok kullanılan kapsül endoskopi yöntemidir. Sindirim sistemi kanamalarında, mide ve kalın bağırsakta kanama nedeninin bulunamadığı durumlarda, Crohn hastalığı gibi iltihaplı bağırsak hastalıklarının incelemesinde, ya da ince bağırsak tümörleri gibi hastalıklarda kullanılmaktadır.

Kolon kapsülü ile yapılan kolonoskopi son yıllarda kullanılmaya başlanılmış bir inceleme yöntemidir. Kalın bağırsak incelemesinde günümüzde hala en duyarlı yöntem standard kolonoskopidir ancak bunun yapılamadığı hastalarda (örneğin sedasyon kontrendikasyonu-uyutmanın sakıncalı olduğu-olan hastalar ya da kolonoskopi işlemini kabul etmeyen hastalar) kapsül kolonoskopi tarama amacıyla

kullanılabilir, çünkü ağrısız bir işlem olduğu için analjezi ve sedasyon gerektirmez. Birgün önceden yapılan bağırsak temizliğinden sonra, takibeden sabah kapsül yutulur. On saat kadar işlem sürer, bunun 8 saatinde kalın bağırsak görüntüsü kaydedilir.Bu sürenin bitiminden sonra kapsül dışkı ile kendiliğinden atılır. Kaydedilmiş olan bu görüntüler hekim tarafından daha sonra izlenerek rapor edilir.İşlemin sürdüğü 10 saat boyunca hastanın yatması gerekmez, üzerinde taşıdığı kayıt cihazıyla günlük aktivitelerini sürdürebilir.

İşlemin sürdüğü 10 saat boyunca hastanın yatması gerekmez, üzerinde taşıdığı kayıt cihazıyla günlük aktivitelerini sürdürebilir.

Kapsül Kolonoskopi

38 medikent

2014

Page 44: Medikent - Nisan 2014

39 medikent

2014

Sağlık için;Ne Alkol, Ne de Sigara

Prof. Dr. Ethem TankurtKent HastanesiGastroenteroloji Uzmanı

Prof. Dr. Ülkü BayındırKent HastanesiGöğüs Hastalıkları Uzmanı

Alkol ile karaciğerinizi zehirlemeyin!Alkol, karaciğer hücrelerini tahrip eder. Alkole bağlı karaciğer hastalıklarında tüketilen alkolün miktarı ve süresi kadar beslenme alışkanlıkları, kişisel genetik ve metabolik özellikler de etkilidir. Tüketilen alkolün miktarı fazla, kullanım süresi uzun ise karaciğerde hasar riski artar. Alkole bağlı karaciğer hastalığı, genellikle ileri evrede fark edilir. Karaciğerde alkole bağlı yağlanma veya iltihaplanma, erken saptanıp, alkol kullanımı bırakılırsa genellikle iyileşme sağlanabilir. Bu nedenle alkol ile karaciğerinizi zehirlemeyin.

Uzun yıllar alkol kullanan kişilerde karaciğerde hasar oluşma riski artar. Karaciğerde önce yağlanma başlar, giderek hepatit, geri dönüşü olmayan karaciğer hasarı ve siroza kadar ilerler. Son evrede ise karaciğer yetmezliği gelişir. Alkolün karaciğere verdiği zarar, geç fark edildiğinden, karaciğer hasarlarında erken teşhis için alkol tüketen kişilerin düzenli kontrol yaptırmalarını öneriyoruz. Alkolün karaciğerde yağlanma yapacağını, bunun da karaciğerinizde başka sorunlara yol açacağını unutmayın.

20 kat fazla risk!20 yıl günde 1 paket sigara içenlerde akciğer kanseri riski içmeyenlere göre 20 kat daha fazladır. Sigara dumanına maruz kalmak da akciğer kanseri riskini artırır. Sigara içmeyin ve sigara içilen ortamlardan uzak durun.

Erken menopoz riski!Hamilelerin sigara içilen ortamlardan uzak durmaları gerekir. Sigara dumanına maruz kaldığı için “pasif içici” konumunda olan hamilelerde erken doğumun yanı sıra düşük doğum ağırlıklı bebek riski oluşmaktadır.

Sigaranın kadınlar üzerindeki bir diğer etkisi ise, erken menopoz riskidir. Ülkemizdeki kadınlarda ortalama 48 yaş civarında menopoz başlar. Sigara içme yumurtalıkların yaşlanmasını hızlandırır ve genellikle sigara içen kadınlarda 2 yıl daha erken menopoz gelişir.

Prof. Dr. Namık DemirKent HastanesiKadın Hastalıkları ve DoğumUzmanı

Page 45: Medikent - Nisan 2014

40 medikent

2014

Sağlık için;Ne Alkol, Ne de Sigara

Meme kanserinedikkat!Uzun süre sigara içen kadınlarda meme kanseri oluşma riski, yüksektir. Sigara içen ve sigara içilen ortamlarda bulunan kadınlarda meme kanserine yakalanma riski artmaktadır.

Sigaranın meme kanserinin oluşması ve yayılmasında önemli bir etken olduğunu unutmayın. Hasarlarında erken teşhis için alkol tüketen kişilerin düzenli kontrol yaptırmalarını öneriyoruz.

Alkolün karaciğerde yağlanma yapacağını, bunun da karaciğerinizde başka sorunlara yol açacağını unutmayın.

Sinir uçlarında hasarlanma!Alkol, merkezi sinir sistemini olumsuz etkiliyor ve nörolojik bozukluklara yol açıyor.

• Hafıza, öğrenme ve yargılama kapasitesi, yüksek dozda alkol etkisindeyken etkilenir. Uzun süreli alkol kullanımı ise, hafıza bozukluğunun yanı sıra bunamaya da yol açabilir. • Bunun yanı sıra alkol bağımlılarında sinir uçlarında hasarlanma görülebilir. Hasar, önce el ve ayaklardaki sinirlerde başlar, giderek ilerleme gösterir ve ayaklarda dokunma va sıcaklıkla artan yanma şikayetine yol açan “yanan ayak sendromu” görülür. • “Wernicke-Korsakoff Sendromu (WKS)”; ani başlayan göz bulguları, dengesizlik ve bilinç bozukluğu yapan hayati risk taşıyan bir hastalıktır. Bu sendrom, en sık kronik alkol bağımlılarında izlenir, alkoliklerde tiaminin (B1 vitamini) alımının kısıtlanması ile birlikte alkolün direk nörotoksik etkisi de hastalıktan sorumludur.

Pasif sigara içicisi!Çocukların bulunduğu ortamlarda sigara içilmemelidir. Sigaradan en çok “pasif içici” olan çocuklar zarar görür.

Çocukların yanında sigara içilmesinin ve onların sigara dumanına maruz bırakılmasının; çocuklarda alt solunum yolu enfeksiyonu, akut orta kulak iltihabı, uyku bozukluğu, pnömoni, menenjit (beyin zarı iltihabı) ve astım ataklarının sıklığı ve şiddetini artırdığı bilinmektedir. Özellikle annesi sigara içtiği için çocuklarda öksürük, balgam çıkarma, burun tıkanıklığı gibi belirtiler çok daha sık görülmektedir.

Yanında sigara içilen bebeklerde daha yüksek bir ani ölüm eğilimi saptanmıştır.

Prof. Dr. Ömer HarmancıoğluKent HastanesiGenel CerrahiUzmanı

Dr. Burak PaközKent HastanesiNöroloji Uzmanı

Dr. Selda MohanKent HastanesiÇocuk Hastalıkları Uzmanı

Page 46: Medikent - Nisan 2014

İlk fark ettiğim şudur; son iki yıla ait sıcak ve kalp hastalıkları ile ilgili gazete haberlerimiz ve uzman yorumlarımız ile bilimsel yazıların söyledikleri birbirini tutmuyor.

Genel olarak söylenen yaz ayları, artmış hava sıcaklığı ve belki artan nem oranları sebebiyle kalp hastalıklarının ortaya çıkışının ve ortaya çıktığında da zarar verme riskinin artmış olduğu. Oysa toplum sağlığını, yaygınlığı ve sonuçlarının ekonomik etkileri nedeniyle çok ilgilendiren iki hastalık grubuna ait epidemiyolojik veriler bu bilgiyi ya da sezgiyi doğrulamıyor. Bu nedenle temel olarak iki bilimsel sonucu sıkıcı olmamaya çalışarak sunmak istiyorum:

Bir iyi ve bir kötü haber: İyi haberle başlıyoruz.

Medyada yaz mevsiminin kalp hastalıklarını etkilediği ile ilgili uyarılar çok fazla yer alır, ancak bilimsel veriler kış mevsiminin kalp hastalıklarını daha çok tetiklediğini gösterir. Ancak yaz sıcaklarından daha çok mevsimin getirdiği rahatlıkla hastaların diyetlerine uymaması, egzersizlerini aksatmalarını, aşırı terlemeyle su ve mineral kaybı gibi nedenlerden dolayı doktorlar hastalarını uyarırlar.

Doç. Dr. Murat TÜMÜKLÜKent HastanesiKardiyoloji Uzmanı

Güneşli Günler Göreceğiz!

41 medikent

2014

Page 47: Medikent - Nisan 2014

Kış aylarında yani soğuk mevsimde kalp krizi oluşma riski fazla ve oluştuğunda da daha fazla

hasar verme eğilimindedir. (Kardiyoloji alanında önemli bilimsel yayımlardan biri olan

Am J. Cardiol. 2007 yılı Ağustos sayısında Widlansky ME ve arkadaşları bu konuda iyi bir özet yazdılar. Ayrıca Dr. Robert A. Kloner, Los

Angeles’da 1200 kalp krizi geçiren hastalarda yaptığı çalışmada, yaz aylarında ortaya çıkan kalp krizlerinin kış aylarında görülen kalp krizlerinden

daha az zarar verici etkisi olduğunu bildirdi.)

Gerek kalp yetersizliğine bağlı ilk hastane başvuruları gerekse kalp yetersizliğine bağlıyeniden hastaneye yatış sıklığı, kış aylarında

yaz aylarına göre belirgin olarak fazladır. Yani yeni kalp hastalığı gelişme şansı daha düşük ve

zaten kalp hastalığı olanların hastaneye yatmalarını gerektirecek ölçüde kötüleşme

şansları daha düşük. (Bu konuda bilimsel veriler oldukça bol. İki örnek; Japonya da- Circulation

Journal 2007 ve İspanyada -Eur J Heart Fail. 2002 adlı dergilerde yayımlanan, iki ayrı kıtaya

ait epidemiyolojik çalışmalar.) Altta yatan mekanizma ve gerekçe her ne olursa olsun

bugün bu konuda yaptığım bilimsel veri araştırmasında elde ettiğim gerçekler bunlar…

1

2

Kötü haber:Kesin bir veri olmasa da alanda yıllarca çalışmış hekimlerin sezgileri ve oradan kaynaklanan onlarca yorum yaz aylarının ve özel olarak sıcakların kalp hastaları için önemli riskler taşıyabileceğini ortaya koyuyor. Bilimsel veri yok, istatistiksel bulgular söylemiyor ama sezgisel olarak kalp hasta-larını her yaz başı uyarıyoruz.

Olasılık; yaz aylarında ortaya çıkan rahatlık hissi, hastaları diyetlerine eski dikkati göstermeme, ilaç tedaviler-inde eski özenin kaybolması ile sonuçlanabiliyor. Aşırı terlemeler ile ortaya çıkan sıvı ve bazı mineral, madde kayıpları ek bir yük yaratıyor ya da aynı rahatlık ile kalp hastaları egzersiz program-larında sınırları zorluyor olabilirler.

ÖNERİLER:Sıcak ve güneşin etkin olduğu saatlerde uzun süre

dışarıda kalmayalım. Egzersiz zamanlarımızı güneşin etkin olmadığı zaman dilimlerine planlayalım.

Egzersiz ve günlük aktivitelerde kaybedilen miktara göre ayarlanarak günlük 2 litreyi geçen miktarlarda

bol sıvı tüketelim.

Kalp hastaları diyetlerini bozmamalılar. Bol sıvı içeren antioksidan, vitamin ve minerallerden zengin

taze sebze ve meyve tüketimi yağlı, zor sindirilen gıdalara tercih edilmeli.

Egzersiz programınızı yaparken ya da uygulamakta olduğunuzu değiştirirken hekiminizle tartışmanızı

öneririm. Kalp hastalığının ve sizin egzersiz kapasitenizle uyumlu bir program yapmalısınız. Ancak ilke olarak

diyebilirim ki egzersiz sınırlarımızı zorlamayalım.

Kalp hastalığınızla ilgili ilaçları hekiminizle danışmadan bırakmayınız ve azaltmayınız.Seyahat gibi uzun süreli bir planınız varsa

kontrollerinizi yaptırıp diyet, egzersiz ve ilaçtedavisi planlarınızı gözden geçirin.

SONUÇİyi günler geldi. En azından mevsim, iklim olarak. Biraz dikkatle iyi bir yaz geçireceksiniz eminim. Sağlıcakla kalın..

42 medikent

2014

Page 48: Medikent - Nisan 2014

Genellikle yetişkin yaş grubunda karşılaştığımız baş ağrısı, çocuklarda da sıklıkla görülüyor. Çocuklarda ciddi rahatsızlıkların belirtisi olabilecek baş ağrısını küçümsemeyin.

Çocuklarda baş ağrılarını önemseyin

Uzm. Dr. Benal ÇUBUK Kent HastanesiÇocuk NörolojisiUzmanı

43 medikent

2014

İlk fark ettiğim şudur; son iki yıla ait sıcak ve kalp hastalıkları ile ilgili gazete haberlerimiz ve uzman yorumlarımız ile bilimsel yazıların söyledikleri birbirini tutmuyor.

Genel olarak söylenen yaz ayları, artmış hava sıcaklığı ve belki artan nem oranları sebebiyle kalp hastalıklarının ortaya çıkışının ve ortaya çıktığında da zarar verme riskinin artmış olduğu. Oysa toplum sağlığını, yaygınlığı ve sonuçlarının ekonomik etkileri nedeniyle çok ilgilendiren iki hastalık grubuna ait epidemiyolojik veriler bu bilgiyi ya da sezgiyi doğrulamıyor. Bu nedenle temel olarak iki bilimsel sonucu sıkıcı olmamaya çalışarak sunmak istiyorum:

Page 49: Medikent - Nisan 2014

44 medikent

2014

Baş ağrısı, toplumda çok sık karşılaşılan bir yakınmadır. Erkeklerin yaklaşık % 91’inde, kadınların % 96’sında en az yılda bir kez baş ağrısı olur. Çocuklarda baş ağrısı sıklığı yaşla artmaktadır. Okul öncesi dönemde % 20-24 iken, ergenlikte % 75’e ulaşır. Çocuk nörolojisine ilk kez başvuran hastaların % 8-10’unu baş ağrısı hastaları oluşturur. Çocukların % 12’si baş ağrısı nedeniyle yılda en az bir gün okula gidemez. Çalışmalar, en sık görülen baş ağrısı türünün migren olduğunu ve çocuklarda %3-10 arasında görüldüğünü göstermektedir. 3-5 yaşları arasında baş ağrısı sıklığı erkeklerde daha fazlayken, 5 yaşından sonra kızlarda artmakta ve 9-11 yaşlar arasında her iki cinste eşit sıklıkta görülmektedir.

Baş ağrısı neden oluşur? Başın ağrıya duyarlı yapılarının fiziksel, kimyasal veya iltihabi olarak etkilenmeleri sonucu başağrıları ortaya çıkar. Beyin ve beyin üzerini örten zarların büyük bir bölümünde ağrıyı algılayan yani “ağrı reseptörleri” olarak adlandırılan yapılar yoktur. Başın ağrıya duyarlı yapıları; kafa içinde kafatasının iç yüzeyini kaplayan zarlar, periost, beyin içindeki damarlar, özellikle toplardamar çeperleri iken kafa dışında; kafa derisi ve atardamarları, diş etleri ve kaslardır. Paranazal sinüs hastalıkları, gözler, dişler, baş ve yüz kemiklerinin hastalıkları da baş ağrısına neden olabilir.

Baş ağrısına yol açan risk faktörleri • Enfeksiyonlar (Menenjit , “ensefalit” yani beyin zarları ve beyin dokusu iltihapları, sinüzit, mastoidit, kulak-göz-ağız-boyun enfeksiyonları)• Kafa içi kanamaları, kafa travmaları• Yer kaplayan oluşumlar (Tümör, kist, hematom) • Sistemik hastalıklar (Kanserler, ateş, hipertansiyon, beyin ödemi, kanamalar, “hipoksi” yani oksijen yetmezliği, “kan şekeri ve kan sodyumu düşüklüğü” yani hipoglisemi ve hiponatremi) • Epilepsi nöbetleri ve nöbet sonrası• İşlemler (Cerrahi sırasında başın uzun süreli gerilmiş tutulması, beyin-omurilik suyu alınması vb…) • Kafa içi basınç artması (İlaçlar, damar iltihaplanmaları, hipo-hipervitaminozlar) • Gerilim, depresyon, tedirginlik, stres, psikojenik nedenler

“9-11 yaşlar arasında her iki cinste eşit sıklıkta görülmektedir”

Baş ağrısında tanı için hangi bilgiler değerlendirilmeli?• Yaş ve cinsiyet• Ağrının ne kadar süredir olduğu,• Ağrının sıklığı, süresi, yeri, zamanı, yayılımı var mı, tipi nasıl? (Zonklayıcı, künt, sıkışma şeklinde, delici vb… olup olmadığı, şiddeti, ağrı sırasında çocuk aktivitesini sürdürebiliyor mu yoksa kesiyor veya ağlıyor mu? Çocuk, ışık ve sesten rahatsız oluyor mu? Gece ağrı ile uyanıyor mu?) • Ağrıyı tetikleyen uyarıcılar var mı? (Ağrıyı neler azaltıyor ya da artıyor? Gıdalar ve içecekler (çikolata, dondurma, peynir, çerez, alkol), stres, egzersiz, seyahat, adet kanamaları dönemleri gibi…)

• Ağrının başlayacağını önceden hissetme veya ağrı habercisi olabilecek “Aura” adı verilen bulgular var mı? (Bu bulguların kaynağı; davranışsal (sinirlilik, depresyon), görsel (görme kaybı, ışık çakmaları gibi) veya sistemik (solukluk, bulantı, kusma) olabilir.) • Ağrıya eşlik eden durumlar var mı? (Örneğin ışık, ses, kokular, görme kusurları, görme kaybı, çift görme, göz kapağında düşme, gözün kısılması, gözlerde yaşarma veya kızarma, gözde ışık çakmaları, zik-zak şekiller görme vs… Bulantı ve kusma, yüzde solma veya kızarma, ishal, kabızlık, gözyaşı ve burun akması, vücudun herhangi bir yerinde uyuşma veya his kaybı, baş dönmesi) • Ağrı nasıl sonlanıyor? (Ağrı kesicilerle, kas gevşeticilerle, uykuya dalarak, dinlenmekle, ortam değiştirmekle geçiyor mu?)• Araba tutma öyküsü var mı?• Aile öyküsü (Ailede sık başı ağrıyan, migren, epilepsi, depresyon, hipertansiyon, kafa içi kitle öyküsü olan kişi var mı?) • Baş ağrısı sırasında kan basıncı ölçüldü mü?

Olasılık; yaz aylarında ortaya çıkan rahatlık hissi, hastaları diyetlerine eski dikkati göstermeme, ilaç tedaviler-inde eski özenin kaybolması ile sonuçlanabiliyor. Aşırı terlemeler ile ortaya çıkan sıvı ve bazı mineral, madde kayıpları ek bir yük yaratıyor ya da aynı rahatlık ile kalp hastaları egzersiz program-larında sınırları zorluyor olabilirler.

Page 50: Medikent - Nisan 2014

Akut Baş Ağrıları Ani başlayan, şiddeti artan başağrıları; yerel ise, sinüzit, kulak, göz, diş enfeksiyonları veya ilk migren atağı olabilir. Yaygın ağrı varsa; sistemik enfeksiyon, ateş, travma, hipertansiyon, hipoglisemi, merkezi sinir sistemi enfeksiyonu, elektrolit bozukluğu veya ilk migren atağı da olabilir.

MigrenÇocuklarda akut-yineleyen baş ağrılarının en sık nedenidir. Son 20 yılda çocuklarda migren görülme sıklığı artmıştır. Baş ağrıları ataklarla seyreder, huzursuzluk, başını sallama, keyifsizlik, ışık ve sesten rahatsızlık görülür. Ağrı göz arkasında, alında, kulak arkalarında, sıklıkla çift taraflı ve zonklayıcıdır. Bulantı, kusma ağrıya eşlik edebilir. Ağrıyı, stres, yorgunluk, uykusuzluk, egzersiz, açlık, gürültü, yolculuk, soğuk hava, çeşitli kokular, kafein, nitrit, monosodyum glutamat içeren yiyecekler başlatabilir.

a) Auralı Migren: Baş ağrısından 30-60 dakika önce görülen duyusal, görsel, motor belirtiler (Ağrının başlayacağını haber veren belirtiler “aura” olarak tanımlanır. Çocuklarda en sık görülen aura; solukluk, keyifsizlik, iştahsızlık ve görsel belirtilerdir.)

b) Aurasız-Basit Migren: Çocuklarda migren ataklarının %85’ini oluşturur. Ağrı öncesinde aşırı hareketlilik, huzursuzluk, depresyon, aşırı susama ve solukluk olabilir. Baş ağrısı, 1-72 saat sürebilir. Işık ve sesten rahatsızlık olabilir. Hasta ciddi ağrıdan sonra 8-10 saat uyuyabilir.

Gerilim Tipi Baş AğrısıKas kasılmaları nedeniyle oluşur. Ataklar 30 dakika kısa süreli olabileceği gibi 1 hafta süren ağrı da olabilir. Toplumda en sık görülen baş ağrısı tipidir. Genellikle çift taraflı, basınç yapıcı, sıkıştırıcı karakterdedir, fiziksel aktivite ile artmaz, kafa arkasına ve boyuna yayılabilir. Hafif ve orta şiddettedir.

Kronik, Günlük Baş AğrılarıBir ayda 15 gün veya daha uzun süreli, gün boyu devam eden baş ağrılarıdır. Bu tür baş ağrılarında %45 oranında psikolojik nedenlerin eşlik ettiği saptan-mıştır.

Kronik İlerleyici Baş AğrılarıTüm baş ağrıları içinde en kötü prognozu olan ağrılardır. Kafa içi basınç artışı, kitle lezyonları, tümör, abse, hidrosefali vb .. nedenler araştırılmalıdır.

Küme Tipi Baş AğrısıÇocuklarda ve ergen gençlerde seyrek görülür. Tek taraflı ve göz arkasında ortaya çıkan ağrılardır. Birlikte gözlerde kızarma, yaşarma ve burun akıntısı gözlenir.

“Aurasız-Basit Migren: Çocuklarda migren ataklarının %85’ini oluşturur. ”

Baş Ağrısı Çeşitleri

Page 51: Medikent - Nisan 2014

Baş ağrısı olan çocuklarda beyin görüntüleme hangi durumlarda yapılır? • Çok ani başlangıçlı şiddetli baş ağrısı• Kronik, ilerleyici baş ağrısı• Hayatındaki en kötü baş ağrısı• Anormal nörolojik muayene bulguları• Anormal göz hareketleri• Uykudan uyandıran baş ağrısı, uyanırken kusma • Ağrı ile birlikte denge bozukluğu • 3 yaşından küçükse

Baş ağrısı nasıl tedavi edilir? Baş ağrısı olan hastaların hastaneye başvuruları genellikle ağrıların sıklaştığı, şiddetinin arttığı veya günlük aktivitesini aksattığı zaman olmaktadır. Öykü, muayene ve gerekli tetkikler yapılarak, baş ağrısının altta yatan bir nedene bağlı (enfeksiyon, tümör, kanama vb..ikincil baş ağrısı) olmadığı gösterilmelidir. Baş ağrısının ciddi bir nedene bağlı olmadığını göstermek ebeveynleri ve çocukları rahatlatır.

Çocuklarda ara sıra olan, kısa süreli, ve hafif ağrılar sık görülür, genellikle tedavi gerektirmez. Orta şiddette-tekrarlayan veya ilerleyici, günlük aktiviteye, sosyal yaşama, okula olumsuz etkileri olan başağrılarında tedavi gerekir.

Hasta ve ailenin eğitimi, baş ağrısını kontrol etmede önemlidir. Aile ile birlikte baş ağrısı günlüğü oluşturulması gerekir.

İlaç dışı tedaviler• Özellikle migrende ağrıyı başlattığı bilinen etmenlerden kaçınmak, migreni tetiklediği bilinen gıda maddelerini saptamak, katkı maddesi içeren fabrikasyon besinleri diyetten çıkarmak gerekir. • Düzenli uyku, okul ve ödev zamanlarını ayarlamak, yemek öğünlerini atlamamak, aç olarak okul servisine binmesini önlemek gerekir. • Okul ve arkadaş sorunları, çocuklarda baş ağrısına sebep olan önemli bir faktördür. Okul ve öğretmen ile işbirliği yapmak gereklidir. • Baş ağrısı sırasında özellikle migren atağında çocuklar karanlık ve sessiz odada uyumak isterler ve atakları uyku ile geçebilir, bunun da bir tedavi yöntemi olduğu bilinmelidir.• Davranış tedavileri, gevşeme egzersizleri, bilişsel tedavi, stres yönetimi %80’e varan oranda ağrı kontrolünde etkili olur.

İlaç tedavileri• Baş ağrısı atakları, ayda 3-4 kez olduğunda ve/veya okul ve diğer aktiviteleri etkilemeye başladığında ağrı sıklığını ve şiddetini azaltmak için doktorun uygun gördüğü koruyucu ilaçlar kullanılabilir. Üçten fazla koruyucu ilaç kullanılmış ve yarar görmemişse psikolojik faktörler ve depresyon yönünden araştırılmalıdır. • Akut ağrı başlangıcında ağrı kesici ve mide bulantısı-kusmayı önleyici ilaç başlanarak çocuğun sessiz bir odada dinlenmeye veya uyumaya bırakılması önerilir. Ağrı kesici ilaçlar, haftada 2-3 kezden fazla verilmemelidir. Çoğu hastada ilaç ve ilaç dışı tedavilerin birlikte uygulanması gerekebilir.

46 medikent

2014

Page 52: Medikent - Nisan 2014

47 medikent

2014

“Görme rahatsızlığı hissi, astenopik yakınmalar ve göz yorgunluğu, günde 6-9 saat bilgisayarla çalışanlarda %75, diğer çalışanlarda ise %50 oranında görülüyor. Bilgisayar kullanıcılarının yaklaşık %90’ında görülen bu göz rahatsızlığına “Bilgisayar Görsel Sendromu (Computer Vision Syndrome)” diyoruz. Bilgisayar, tablet ve akıllı telefon kullanıyorsanız, 20-20-20 kuralını uygulayın; 20 dakikada bir, 20 adım ötedeki bir objeye 20 saniye bakın.”

Op.Dr. Filiz AKYOLKent Hastanesi &Alsancak Tıp MerkeziGöz Hastalıkları Uzmanı

Bilgisayar, masa üstü, laptop, tablet hatta akıllı telefonların kullanımı, çalışma ortamımızı ve alışkanlıklarımızı değiştiriyor. Günümüzde hem bilgisayarla geçirilen süre arttı, hem de çocuk, genç, yetişkin her yaş aralığında bilgisayar kullanımı yaygınlaştı. Bunun için de özel bir duruş pozisyonu ve görme eylemine ihtiyacımız var.

Başlangıçta araştırmacılar, bilgisayar kullanımının radyasyon yayımı üzerinde durmuştur. X-radyasyon, optik radyasyon, radyofrekans radyasyon, çok düşük frekanslı radyasyon ve ileri derecedek düşük frekans radyasyonlar

incelenmiştir. 1980 sonları ve 1990 başlarına doğru hamilelerin bilgisayar kullanımı üzerinde yapılan çalışmalarda gebelik ve çocuklar üzerinde sorun oluşmadığı görülmüştür. Wang, 1998 yılında somatik hastalıklar, depresyon ve obsesyonun 1 haftada 30 saatten fazla bilgisayarla çalışanlarda ve 10 yıldan uzun çalışanlarda sık rastlandığını bildirmiştir. 1998 yılına gelindiğinde ise, Thomson; göz yorgunluğu, yanma, kızarıklık, bulanık görme, çift görme gibi göz bulguların en sık rastlanan bulgular olduğunu yayınlamış ve bu rahatsızlıkları “Computer Vision Sendrom (CVS) - (Bilgisayar Görsel Sendromu)” olarak adlandırmıştır.

Teknolojinin yan etkisi:

“Bilgisayar GörselSendromu”

Page 53: Medikent - Nisan 2014

48 medikent

2014

Sendrom, iş verimliliğini

düşürüyor. Uzun süreli bilgisayar kullanımına bağlı olarak

gelişen CVS belirtileri; bulanık görme hissi, gözlerde ağrı, yorgunluk, kızarıklık ve yanma hissi, göz kuruluğu, ışığa duyarlılık, gözlerin kısılarak bakması, ışıkta saçılmalar şeklinde

görmedir. Bununla birlikte baş ve boyun ağrıları da görülen diğer belirtilerdir. Özellikle beyaz yakalı ofis çalışanlarının göz sağlığı için risk

oluşturan bu sendrom, iş verimliliğini de düşürmektedir.

Astenopik yakınmalar, göz yorgunluğu ve görme rahatsızlığı hissi, 6-9 saat bilgisayarla

çalışanlarda %75, diğer çalışanlarda ise %50 görülmektedir. Akomodasyon (uyum) gücünde

zayıflama, konverjansın (yakına bakarken gözün içe hareketi) yakın noktasında kayıp ve yakına

bakışta forya (geçici kayma) oluşması gibi değişiklikler, bir süre bilgisayar kullanıldığında

ortaya çıkabilmektedir. Akomodasyon yetmezliği, düşük füzyonel konverjans ve

ekzoforya 4 gün yakın odaklı çalışanlar ile bilgisayar karşısında çalışanlar

karşılaştırıldığında; bilgisayar kullananlarda bozulmanın daha belirgin olduğu bulunmuştur.

Renkli zeminde renkli harflerle çalışanlarda ise, -0.75 diyoptriye kadar daha fazla akomodasyon

(uyum) yapıldığı görülmüştür.

Bilgisayar kullanıcılarında -0.12 diyoptrilik geçici miyopi saptanmış ama kalıcı miyopi ve

miyopik progresyon konusunda kesin kanıt yoktur.

Kuru göz bulgularıKapak kenarına yerleşik meibomius bezleri, gözyaşı tabakasının üstünü örten ve buharlaşmayı engelleyen yağ tabakasını salgılamaktadır.

Bilgisayar kullanımında göz kırpma, %60’a kadar azalmaktadır. Kırpma olmayınca bezlerden yağ salgılanması ile bu yağın ve gözyaşının yüzeye yayılımı engellenmektedir. Bunun sonucunda ise yanma, batma, “kum varmış” hissi, aniden sulanarak normale dönme çabası gibi kuru göz bulguları oluşmaktadır. Ayrıca bu rahatsızlığı gidermek için daha fazla göz kırpma isteği, kararma boşlukları yaratarak çalışmayı zorlaştırmaktadır. Yüzey düzgünlüğü bozulduğu için kırıcılık da değişmekte ve bulanıklık oluşmaktadır.

Page 54: Medikent - Nisan 2014

49 medikent

2014

Ekran ve görüntü özelliklerinin görme üzerine etkisiEkran özellikleri ve görüntü kalitesi görme yakınmalarını doğrudan etkilemektedir. Harflerin boyut, yapı, stil ve imaj kontrast ve stabilitesi gibi birçok faktör, görüntü kalitesi üzerinde etkilidir.

Ekranda noktalar veya yatay çizgilerden oluşan ve bütünleşen bir görüntü vardır. Burada ufak değişiklikler görüntüyü bozduğunda daha keskin görüş için silier cisim uyarılır. Uzun süreçte bu aşırı göz yorgunluğuna neden olur. Çalışmalar, “dots per inch” değerleri yüksek ekranlarda yorgunluğun azaldığını göstermiştir.

Büyük harfle yazılandansa, büyük-küçük harf kuralı kullanılarak yazım görme açısından daha iyidir. Kelimeler arasında yarım harf, satırlar arasında 1 harf aralığı olmalıdır. Işıklı zeminde koyu renk, koyu zeminde açık harfe göre daha az yorucudur.

Kontrast ve parlaklığın fazla olması yazının bulanıklaşmasında en önemli faktördür. Etraftaki parlak ışık kaynakları ekranda yansıma yaparak görüntüyü bozar, ama bu kronik göz bulguları yaratmaz.

Son çalışmalar, katod ray tüplü veya likid kristal ekranlar arasında CVS açısından fark olmadığını, ancak çevre aydınlatmasının astenopik yakınmaları azalttığını göstermiştir.

Etraftan yansıyan ışıklardan kurtulmak için ekran filtreleri kullanılabilir. Ekran filtreleri, görüşü düzelterek yakınmaları azaltmaktadır.

Ekrandaki bir noktanın yeniden renklenmesi, yenilenme hızıdır. Yenilenme hızı, ne kadar yüksek ise yakınmalar o kadar az olur.

Ekranda elektrik, manyetik ve iyonize radyasyon oluşmamaktadır. Çok az X-ray oluşur, o da ekran camında kalır. Elektromanyetik radyasyon üzerinde ise daha fazla çalışma yapılması gereklidir, şüpheli veriler olsa da doğrulanamamıştır.

Bilgisayarda okumak, kitap okumak gibi değildir. Bilgisayar, tablet ve akıllı telefonda okumak, kitap okumak gibi değildir. Bu cihazlarda harflerin kontrastlığı ve keskinlikleri azalmıştır.

Kitap okurken gözlerin açısı kitabın konumuna göre aşağı yönlüyken; ekrana çoğunlukla göz seviyesiyle paralel ve tam karşıdan bakılmaktadır. Dolayısıyla kitap okunurken gözler kısılıp, göz kapakları ile göz koruma altına alınırken; bilgisayar ekranına bakış açısı nedeniyle gözler doğrudan bakmakta, göz kapakları da daha açık tutulmaktadır. Bu durum, gözlerin daha az kırpılmasına ve daha fazla göz kuruluğuna yol açmaktadır. Bilgisayarda okumanın, kitap okumaya göre göz açısından daha yorucu olduğu ve bilgisayar, tablet, akıllı telefon kullanımında sık sık ara verilip, gözlerin dinlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Bilgisayar yoğun kullanımı ile oluşan göz rahatsızlıklarının tedavisi aslında oluşmadan önlenmesi için çalışmalar yapılmasıdır;

• İyi bir göz muayenesi ile meibomius bezi iltihabı ve kuru göz ile savaşılmalıdır.• Ekran 16-30 inch uzakta olmalıdır. Uzak mesafede yakınmaların azaldığı bilinmektedir. • Ekran göz hizasından 10-20 derece aşağıda veya merkezi 5-6 cm gözden aşağıda olmalıdır. Baş-boyun yakınmaları böyle daha da azalacaktır. Ayrıca göz açıklığı azalarak, kuruluk azalıp görme rahatlayacaktır.• Amerika’da ulusal iş güvenliği sabah ve öğleden sonra 15 dakika ara verilmesini öneriyor. Ancak her saat en az 2 kez uzaklara bakmak gibi molalar verilmelidir. Ara verildiğinde yerinden kalkmak, hızlı adımlarla yürümak, omuz-boyun esnetmeleri yapmak doğru olur.

• Bilgisayar, tablet ve akıllı telefon kullanılıyorsa, 20-20-20 kuralını uygulayabilirsiniz; 20 dakikada bir, 20 adım ötedeki bir objeye 20 saniye bakılmalıdır. Belirli aralıklarla da bilgisayardan uzaklaşılıp, hareket edilmelidir.• Çocuklarda gün içerisinde bilgisayar ve tablet kullanım süresi ve televizyon izleme süresi kontrol altında tutulmalı, 1 saatlik bilgisayar kullanımı için 20 dakikada bir 5-10 dakika ara vermeleri ve bu sürede de uzaklara bakmaları , hareket etmeleri sağlanmalıdır. • Ofiste ya da evde homojen aydınlatma yapılmış olmasına dikkat edilmeli, bulunulan ortamın eşit seviyede aydınlatılmış olmasının, göz için daha az yorucu olacağı unutulmamalıdır. Ortam ne çok aydınlık, ne de fazla karanlık olmalıdır. Yansıma yapıyorsa, perdeler kapatılmalı ya da parlama önleyici ekran filtresi kullanılmalıdır. • Ekran ayarlarının uygun olmasına özen

gösterilmeli, yüksek çözünürlüklü ve yüksek tarama hızlı monitörler kullanılmalıdır.• İri puntolu ve gözü yormayan karakterler, koyu renk zeminler üzerinde açık renk karakterler göz için daha az yorucudur. • Ekranla çalışırken sık sık göz kırpmak yararlı olacaktır. Ayrıca doktor önerisine bağlı olarak, göz kuruluğuna karşı suni gözyaşı damlaları kullanılabilir. • Özellikle çocuklarda gözlerin yılda en az bir kez uzman hekimce kontrol edilmesi yararlıdır. Gözlerde rahatsızlık hissedilmesi halinde en kısa sürede uzman hekime başvurulması gerekir. • Ekranla çalışırken ufak numaralı da olsa gözlük kullanımı gerekliyse, gözlük takılmalıdır. • Ofiste ya da evde klima kullanılıyorsa, ortamın sık sık havalandırılması, nem miktarının optimum seviyede olması göz sağlığı için de yararlıdır.

Göz sağlığı için “20-20-20 Kuralı”

Page 55: Medikent - Nisan 2014

Hareketle, öksürmekle, uzun süre ayakta kalmakla ortaya çıkan bel ağrıları

hastalığının belirtisi olabilir.

KENT HASTANESİ 8229/1 Sokak No:56 35580 Çiğli-İZMİR Tel: (0232) 386 70 70 (pbx) • Faks: (0232) 386 70 71

/KentSaglikGrubu

/kentsaglikgrubuwww.kenthospital.com

www.sgkkent.com

Beyin ve Sinir Cerrahisi KliniğiKent Hastanesi bünyesinde hizmet vermeye devam etmektedir.

Page 56: Medikent - Nisan 2014

YENİLECEĞİNİZİ DÜŞÜNÜRSENİZ, KAYBEDERSİNİZ

Kim bilir her gün kaç kadına “meme kanseri” tanısı koyuluyor… Zorlu tedavi süreçleri, korkular, umutsuzluklar yaşanmaya başlıyor... “Bu hastalık artık eskisi gibi korkulası olmaktan çıktı” denilse de yetmiyor; gerçekten başa gelmeyince neler yaşattığı bilinemiyor. “Nasıl mücadele edilmeli?” sorusunun yanıtları havada kalıyor. Oysa bu çaresizlik anlarına, umutsuzluklara ilaç olacak yanıtlar, birebir yaşayan, mücadele eden ve kanserle savaştan zaferle çıkan hastalarda. O yüzden Medikent’in bu sayısında sayfalarımıza kansere meydan okuyup kazanan hastalarımızdan Belgin Yaramış’ı konuk etmek, yaşadıklarını, deneyimlerini ve önerilerini sizlerle paylaşmak istedik.

Belgin Yaramış, röportajın başında “Yenileceğinizi düşünürseniz, kaybedersiniz” demişti … Bu sözünün peşine takılıp KAZANMIŞTI. Onun sırrı bu sözde saklıydı…

51 medikent

2014

SöyleşiNesrin COŞKUNKent Sağlık GrubuBasın Danışmanı

Page 57: Medikent - Nisan 2014

Sizi tanıyabilir miyiz?

İngilizce öğretmeniyim. Evliyim, 6 yaşında Duru isminde bir kızım var.

Meme kanseri size ne kadar yakın, ne kadar uzaktı? Bu konuda bilgili, bilinçli miydiniz, tetkiklerinizi yaptırıyor muydunuz?

Herkes gibi ben de kanseri sadece “biliyordum” tabii. Ama gün gelip de bir gün kanser olduğumu öğreneceğim aklımın ucundan geçmezdi. Halamın memesinin alınması, kanser teşhisi konması aslında bir erken uyarıydı ama insanoğlu bunu maalesef görmezden geliyor, kendine yakıştıramıyor doğal olarak. Ben yine de kanser olduğumu öğrendiğim yıla dek 2 yıldır tetkiklerimi aksatmadan yaptırıyordum. Ama beni asıl kurtaran elle yaptığım muayene olmuştur.

Meme kanseri tanısını nasıl öğrendiniz, o an ve sonrasında neler hissettiniz?

Elle yaptığım muayenede farklılıklar hissettim. Hemen randevu alıp doktora gittim. Tarih; 16 Ağustos 2011. Kitlenin farkedilmesi ile doktorum bana hemen ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Aslında birtakım ipuçları vardı ama ben inanmak istemiyordum. Muayeneden 10 gün sonra ameliyat masasındaydım. Ameliyat esnasında doktorum eşime durumu anlatmış. Eşim o anda bana söylenmemesi için doktordan ricada bulunmuş. Daha sonra beni hazırlayarak uygun bir dille anlatacağını söylemiş. Nitekim öyle de oldu. Ameliyatın üzerinden bir hafta geçmişti. Ertesi gün doktorla randevumuz vardı yani son geceydi. Benimle bir şey konuşmak istediğini söyledi, karşılıklı oturduk. Doktorun ona gönderdiği patoloji sonucunu gizlice bir çok yerden araştırmış. Hastalığımın hangi aşamada olduğu, ne gibi tedaviler uygulanabileceği hakkında bana ilk bilgileri eşim verdi.

Sonucun kötü olduğunu ama korkmamam gerektiğini söyledi. Bir çok insanın başına geldiğini ve tedaviden sonra yine eski sağlıklı hayatlarına devam ettiklerini sadece biraz sabırlı olmam ve güçlü durmam gerektiğini söyledi. Çok kötü bir andı. Hiçbir şey düşünemedim ilk anda, inanamadım. Kendi ölümünüzü düşünmeye çalıştığınızda aklınız buna isyan ediyor. Sanki bu yalnızca başkalarının başına gelirmiş gibi.

Çünkü yaşam herkese sınırsız görünüyor ya da öyle olmasını istiyoruz. İşte birdenbire kanser gerçeğiyle yüzleşince bu sizin için tam bir yıkım oluyor. Hele de içerde mışıl mışıl uyuyan küçücük bir canınız varsa…

Kanser tanısı almak, insana neler yaşatıyor? Moral bozuklukları, korkular, kemoterapinin yan etkileri , vs.?

İlk etapta –söylediğim gibi- bu sizin için tam bir yıkım oluyor. Sonrasında hayatınızla ilgili bir takım sorgulamalara başlıyorsunuz. Ertelediğiniz şeyler için üzülüyor, hayatınızın her anından keyif almaya çalışıyorsunuz. İçinizdeki endişeye engel olamıyorsunuz bir yandan da. Sevdiklerinizle –özellikle de çocuğunuzla- daha çok vakit geçirmeye çalışıyorsunuz. Ama sonrasında gerek çevrenizdeki insanların desteği gerekse duruşunuzla yavaş yavaş bu fikre alıştırıyorsunuz kendinizi. Hastalıkla ilgili sağlıklı bilgi edinme çalışmaları, tedavi sırasındaki yan etkilere karşı hazırlıklar, doktor arayışları vs. başlıyor. Yani size tanıdık görünen ama aslında hakkında çok az şey bildiğinizi farkettiğiniz bir dünya keşfediyorsunuz ve yeni bir dünyaya uyum sağlamada nasıl sıkıntılar çekiliyorsa aynı sıkıntıları siz de yaşıyorsunuz.

Ameliyat, kemoterapi, radyoterapi bunlar nasıl bir süreç, sizinle aynı kaderi paylaşan hastalara bu süreçte neleri yapmayı, neleri yapmamalarını önerirsiniz?

Kanser tedavisi denince ilk akla gelen kemoterapi oluyor kuşkusuz. Kemoterapi ağır bir tedavi. İlacı aldıktan sonra mide bulantısı, halsizlik,iştahsızlık ve tabii ki kadınlar için bir kabus olan saç dökülmesi yaşanıyor.Önceleri çok yadırgadığınız bu duruma zamanla alışıyorsunuz. Ben değişik renkte peruklarlabu süreci mümkün olduğunca hafif atlatmaya çalıştım. Mide bulantısı için de doktorumun bana verdiği hap ve iğneler vardı. Mide bulantısı dayanılmaz hale geldiğinde ilaçlarımı kullandım. Doktorumun söylediklerini uyguladım,sözünden çıkmadım. Ve galiba en önemlisi SABRETTİM. Tedavimin bittiği ve herşeyin normale döndüğü günleri düşündüm. Kendime bunun sadece tedavisi zor bir hastalık olduğunu, bittiğinde yine herşeyin eskisi gibi olacağını söyleyip durdum. Nitekim öyle de oldu. Radyoterapi, kemoterapi kadar ağır geçmedi ama onun da ciddi yan etkileri oldu.

“Herkes gibi ben de kanseri sadece “biliyordum” tabii. ”

52 medikent

2014

Page 58: Medikent - Nisan 2014

Tanı ve tedavi sürecinde çevrenizin tepkileri nasıldı, size nasıl

davranıyorlardı, siz ne istiyordunuz, beklentileriniz nelerdi?

Bu süreçte çevremdeki herkesin desteği inanılmazdı. Eşim, ailem, arkadaşlarım,

öğrencilerim hep yanımdaydılar. Annem babam her kemoterapi sonrası benimle ilgilenmek için

yanımıza gelmişlerdi. Eşimin moral desteği de çok önemliydi. Tabii ki işin içinden çıkamadığım

zamanlar oldu. Bu zamanlarda beni destekleyen, bu olayı katlanabilir hale getiren hep o olmuştur. Arkadaşlarım da aynı şekilde. Telefonla, mesajla

veya bizzat evime gelerek hep yanımda oldular. Hatta 4. kemoterapim öncesinde hiç

unutamadığım bir moral gecesi düzenlemişlerdi. Bir restoranı kapatmışlardı ve içerisi sadece benim tanıdığım insanlarla doluydu. Kapıda

çiçeklerle karşılandım, içeri girdiğimde bir alkış tufanı, duvarda kocaman bir pankart:

SENİ SEVİYORUZ... Bütün gece eğlendik, oynadık, dans ettik. Ben 3 gün sonra 4.

kemoterapimi almaya gülerek gittim. Öğrencile-rim de 8. sınıfa gelmişlerdi. 5.sınıftan itibaren

benim okuttuğum çocuklardı. Öğretmenler gününde, doğum günümde hiç unutmadılar.

Ben de kendimi iyi hissettiğim zamanlarda onlarla buluşup sohbetler ettim. Akıp giden

yaşamdan kendimi hiç koparmadım. Bu süreçte yalnız olmadığınızı hissetmenin, sevildiğinizi

bilmenin önemi çok büyük.

Kanserle mücadelenizde size en çok moral veren, güç veren

faktörler nelerdi?

Bana en büyük gücü daha önce de belirttiğim gibi kızım ve ailem vermiştir.Onların desteği bu

denli yoğun olmasaydı kolay atlatamayabilirdim ya da başaramayabilirdim. Ama bu arada

tedavimi başarıyla yürüten, sorduğum her soruyu usanmadan cevaplayan, güvenilir ellerde

olduğumu hissetmemi sağlayan İzmir Kent Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr.

Mehmet N. ALAKAVUKLAR’ı n desteği de çok büyüktü. Kendisine binlerce kez teşekkür. Bana

ikinci hayatımı verdi.

Kanser tanısı alan, tedavi gören hastalara mücalelelerinde ışık

tutacak, yol gösterecekönerileriniz neler?

Her şeyden önce kanser ağır bir hastalık evet ama erken tanılarda tedavisi mümkün bir

hastalık. O yüzden kanser tanısı konulduğunda hiç kimse herşeyin bittiğini düşünmemeli.

Aksine aslında herşey yeni başlıyor. Sadece güvendiğiniz bir doktor ile; sabrederek, hayattan

kopmayarak aksine elverdiğisürece daha da hayatla içiçe yaşayarak

hastalığınızı önemsememeli ve tedavinizin yan etkilerini en aza indirmelisiniz.

İzmir Kent Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof.Dr. Mehmet Alakavuklar, Belgin Yaramış’ın, “iyi olacağına olan inancının” iyileşmesinde önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Yaramış’ın zor, sıkıntılı günler geçirdiğini, zaman zaman moralinin çok bozulduğunu ama tüm bunların üstesinden geldiğini belirter Prof. Dr. Alakavuklar şunları söyledi:

“Belgin Hanım’ın başta kızı, eşi, ailesi, öğrencileri, tüm sevenleri onun bu mücadelesinde hep yanında oldu. Bu sevgi çemberi, Belgin Hanım’ın hayata bağlılığı ve iyi olacağına olan inancı, başarısında önemli rol oynadı. Öğretmen olan hastamız tedavi sürecinde ise çok iyi bir öğrenci oldu. Tedavi sürecinde doktorlarını, hemşirelerini dinledi, tüm önerilere uydu. Uyarılarımızı dikkate alarak, tedavisini olumsuz etkileyecek hiçbir öneriye itibar etmedi. Çünkü biz bu süreçte sadece rehberlik yapabiliyoruz, yol gösterici oluyoruz. Belgin Hanım bunu çok iyi değerlendirdi.”

53 medikent

2014

Page 59: Medikent - Nisan 2014

KENT HASTANESİ 8229/1 Sokak No:56 35580 Çiğli-İZMİR Tel: (0232) 386 70 70 (pbx) • Faks: (0232) 386 70 71

/KentSaglikGrubu

/kentsaglikgrubu

Kent Hastanesi; SGK Anlaşmalı Karaciğer Nakli ve

Böbrek Nakli Merkezleri ileOrgan Bağışını desteklemektedir.

www.kenthospital.comwww.sgkkent.com

Bazılarımızınbir kahramana

ihtiyacı var,organ bagısıyla

onların kahramanısiz olun.

Page 60: Medikent - Nisan 2014

55 medikent

2014

Hiç kuşkusuz beslenmenin, sağlığın korunması ve devamlılığına olan katkısı yadsınamaz. Hepimiz hayatımız boyunca sağlıklı, mutlu ve fit bir beden isteriz. Maalesef günlük koşuşturmanın içinde özellikle de iş yaşamında en çok beslenmeyi göz ardı ederiz. İş yoğunluğundan dolayı öğün atlamak, zaman kısıtlılığından dolayı fast-food tarzı besinleri tüketmek kısacası dengesiz beslenmek sonucunda kilo almak kaçınılmaz oluyor.

Diyet Yapamayanlar

Dyt. Seda UŞARERKent HastanesiBeslenme ve Diyet Uzmanı

Nasıl Kilo Verir?

Özellikle yoğun çalışanlar, eğitim için yurt hayatı yaşayan öğrenciler ya da diyet yapamayan kişiler için kilo vermek kimi zaman işkenceye dönüşebiliyor. Bu duruma bir de spor alışkanlığının olmaması eklenince kilo problemi yaşamamak her birey için imkansız hale geliyor.

Atıştırılan abur cuburları kontrolsüz tüketmek, öğle yemeğini fast food tarzı kalorili besinlerle geçiştirmek, sürekli meşrubat, kremalı kahve tüketmek, çalışılan alan içinde ara öğün bulundurmamak, porsiyon kontrolü yapamamak kilo almanın nedenleri arasında sayılabilir.

Oysa beslenmemiz de yapacağımız ufak tefek değişiklikler ile kilo almak engellenebilir hatta kilo bile verilebilir.

Page 61: Medikent - Nisan 2014

56 medikent

2014

Bol bol su tüketmekÇay, kahve ve meşrubat tüketimi su yerine geçmez aksine vücuttan su kaybına neden olur. Hem kaybedilen suyu yerine koyma hem de toksinlerden arınmak için günde mutlaka 2 - 2,5 litre su tüketmelisiniz.

Kahvaltı iyi bir başlangıç olabilirGünün en önemli öğünü kahvaltıdır. Gece boyunca süren uzun açlık sonucu metabolizma hızı düşer. Bu yüzden metabolizmayı uyandırmak için öncelikle güne bir büyük bardak su içerek başlanmalı. Daha sonra 1- 2 dilim tam tahıllı ekmek, az yağlı beyaz peynir, haşlanmış yumurta ve taze sebzelerin olduğu bir kahvaltı ya da tam tahıllı ekmekten yapılmış bir tost ile kahvaltı yapılmalı. Vakti olmayanlar ise az yağlı yoğurt / süt, yulaf ezmesi, taze meyve ve çiğ fındık / bademden oluşan kahvaltıyı tercih edebilirler. Çoğu zaman kahvaltıda pratik ve kolay ulaşılabilir olması nedeniyle açma, poaça gibi besin değeri düşük kalorisi yüksek besinlerin tercih edilmesi fazladan kalori alımına sebep olabilir. Bu yüzden olabildiğince bu besinlerden uzak durulmalı.

Öğle yemeği yememek kilo almaya neden olurÇoğu zaman öğle yemeği kilo vermek amacıyla atlanır ya da aperatif yiyecekler ile geçiştirilir. Bu da bilinenin aksine kilo almaya neden olur. Çünkü akşama doğru çok fazla acıkmış oluruz. Bu yüzden mutlaka öğle yemeğini yememiz gerekir. Bu öğünde hazımsızlığa neden olmayacak, uzun süre tok tutmayı sağlayan, et, tavuk ya da balık gibi besinleri tüketmek daha doğru olur. Bu besinlerin yanına limon ya da sirke ile lezzetlendirilmiş salata ilave edebilirsiniz. Tabi yiyecekleri tercih ederken ızgara olmasına özen göstermek gerekli. Eğer pratik yiyecekler tercih etmeniz gerekiyorsa tavuklu, peynirli ya da ton balıklı sandviç yiyebilirsiniz. Ya da sadece salata isteyip içine peynir, ton balığı, ızgara tavuk / et ilave yapabilirsiniz. Ayrıca salatalarınıza sadece limon, sirke ve 1 tatlı kaşığı kadar zeytinyağı kullanmanız yeterli olacaktır. Haftada iki defa makarna veya pizza ( büyüklüğüne göre ½ ) tercih edebilirsiniz. Yemeklerinizin yanına meyve suyu, asitli ve gazlı içecekler yerine su, ayran ya da maden suyunu seçerek kalori alımınızı azaltabilirsiniz.

Uzun süre aç kalmayınUzun süreli açlıkta vücudun karbonhidrat ihtiyacı artar ve kendinizi fast food, poğaça yerken bulabilirsiniz! Ayrıca bu besinleri yediğiniz zaman canınız daha çok tatlı ister ve kendinize engel olmazsınız.

İştah kontrolü için ara öğün şartÖğleden sonra yapacağınız küçük bir ara öğün akşam yemeğine fazla yüklenmenizi önleyecektir. Küçük bir tost, taze / kuru meyve, ceviz, fındık, badem, süt, yoğurt, ya da sütlü tatlı sağlıklı seçenekleriniz olabilir.

Kahvaltı ile öğle yemeği arası dört saatten fazla ise küçük bir ara öğün tüketilebilir. Örneğin; 3 adet ceviz + 1 adet meyve ya da sütlü kahve gibi. Öğün araları daha kısa ise ara öğün tüketmeye gerek yoktur.

Öğün araları bitki çayı tüketmek için iyi bir fırsattır. Özellikle ana öğünlerden önce naneli bitki çayı içilmesi iştahın kapanmasına yardımcı olur. Yeşil çayın özellikle karın bölgesindeki yağları yakma etkisi yapılan araştırmalarla kanıtlandı. Bu yüzden günde 2 – 3 fincan yeşil çay tüketmek kilo vermenize yardımcı olur. Tabii gebelerin ve kronik rahatsızlığı bulunanların doktoruna danışmasını tavsiye edilir.

Erken akşam yemeğiGeç saatlerde yenen akşam yemeği kilo aldırır. Mutlaka saat 20:00’ ye kadar yemek yenilmelidir. Metabolizma hızı gündüze göre daha yavaş çalışacağı için yenilen yemeklerin sindirimi zor olur. Akşam öğününde sebze yemeği tüketmek daha doğru olacaktır. Sebzeleri lezzetlendirmek için kekik, nane, kırmızı pul biber gibi çeşitli baharatlar kullanılabilir. Böylelikle yemeğiniz lezzetlendirmek için ekstra tuz kullanmanıza gerek kalmaz. Sebze yemeklerinizin yanında yoğurt ve 1 – 2 dilim esmer ekmek tükettiğiniz takdirde hem uzun süre tok kalırsınız hem de pilav makarna tüketmemiş olursunuz.

Sebzeleri kızartarak yemek yerine onları yağlı kâğıt üzerinde baharatlar ve biraz zeytinyağı ile harmanlayıp fırında pişirirseniz fazla kalori alımından kaçınmış olursunuz. Bu arada yemeklerden sonra dişlerinizi fırçalamak atıştırma isteğinizi yok edecektir.

Page 62: Medikent - Nisan 2014

57 medikent

2014

Romatoloji Uzmanı Dr. Tolga Yücetürk, atak geçirme korkusu yüzünden doktor uyarılarıyla bazı yiyecek ve içecekleri mönülerinden çıkaran gut hastalarına diyet listelerini zenginleştirecek çarpıcı önerilerde bulundu. İşte gut hastalarına uygun beslenme ve diyetlerde ezberbozan gelişmeler.

GUTHASTALARINA MÜJDE

Uzm. Dr. Tolga EnverYÜCETÜRK Kent Hastanesi &Alsancak Tıp MerkeziÇocuk Nörolojisi Uzmanı

Gut, kanda artan “ürik asit” adlı maddenin, genetik olarak yatkın bireylerde eklemde birikmesiyle oluşturduğu iltihabi bir eklem hastalığıdır. Hastalığın görülme sıklığı, binde 2-6 arasında değişmektedir. Gut hastalığı, erkeklerde ve ilerleyen yaşlarda, böbrek yetmezliği olanlarda daha sık görülmektedir. Eskiden

hastalara kısıtlanan bazı yiyecekler, artık “özellikle tüketilmesi istenenler” listesine dahil edilmekle birlikte gut hastaları için hala “kesin yasak” gıdalar bulunduğunu hatırlatalım.

Page 63: Medikent - Nisan 2014

58 medikent

2014

Gut için süt için !Gut hastalarına yıllardır yapılan “her türlü proteinden uzak durun” uyarıları, özellikle “süt ve süt ürünleri” tüketimi lehine değişti. Bu yönde yapılan çalışmalara bağlı olarak, gut diyetlerinde ezber bozan gelişmeler yaşandı. En çarpıcısı, süt ve süt ürünlerine yönelik. Süt içmek ve yoğurt yemek, gut riskini azaltıyor. Yani bu ürünlerden kaçmak yerine tüketimini artırmakta yarar var. Günde iki bardak (tercihen yağsız) süt içenlerde, günde bir bardaktan az içenlere göre gut riski yarı yarıya azalıyor. Artık gut için, süt için diyoruz.

Bitkisel kökenli proteinlerEzber bozan değişiklerden diğeri ise, bitkisel kökenli proteinler. Ispanak gibi bitkisel kökenli protein alımının gut riski ve atak olasılığı artışına bir etkisi bulunmadığı yapılan çalışmalarla ortaya konmuş durumdadır. Yani hiçbir sebzenin tüketiminin kısıtlanması için bir neden görülmüyor.

“Artık gut için, süt için diyoruz.”

Yasaklı besinlerGut hastalarının beslenmesinde kesin yasaklar listesinin başında sakatatlar var. Ciğer, böbrek, beyin gibi tüm sakatatlar gut riskini net biçimde artırıyor.İkinci sırada kabuklu deniz ürünleri ve küçük balıklar var. Büyük balıklar biraz daha güvenli sayılmakla beraber yine de fazla tüketilmesinden kaçınmada fayda var. Keza et ürünleri gibi hayvansal kökenli proteinlerin de fazla tüketilmesinin kısmen gut riskini artırabileceği düşünülüyor.

Öte yandan, gut hastalarını su ve alkol tüketimi konusunda da uyarmak da yarar var. Günlük yeterli su ihtiyacının karşılanmaması, gut ataklarını tetikliyor. Özellikle bira ve sert içkiler başta olmak üzere alkol alımı da gut ataklarını tetikleyen diğer faktörler arasında yer alıyor.

Page 64: Medikent - Nisan 2014

59 medikent

2014

17 yıl önce radyoda mikrofon başına geçen Nihat Sırdar, o günden bugüne Türkiye’de radyoculuk duayeni olarak en çok dinlenen programcılarından biri oldu. Radyoda dinleyicilerine seslenirken; radyodaki partneri Sivrisinek ile eğlenceli gösteriler kapsamında sahnede de izleyicileriyle buluşan Nihat Sırdar, dergimize konuk oldu. Nihat Sırdar ile radyonun ve mizahın sosyal psikolojiye olan etkilerini konuştuk.

Nihat Sırdar

“Bir kahkaha bir kilo pirzola”

SöyleşiDilek EKERKent HastanesiKurumsal İletişim

Page 65: Medikent - Nisan 2014

60 medikent

2014

Nihat Sırdar, radyo programlarına nasıl başladı?

1976 yılında İstanbul’da doğdum. Makine ressamıyım ama 16 yaşımdan bu yana radyocuyum. Okuldan mezun olduktan sonra makine ressamlığı yapmadım. Ben radyocu olmak istiyordum. O zamanlar özel radyolar daha yeni açılmaya başlamıştı. Bu açıdan radyocu olmak benim hayalimdi, bu hayali gerçekleştirmekten mutluyum.

Mikrofon başına geçtiğiniz günü hatırlıyor musunuz? Aklınızda kalan hiç unutamadığınız yayınınız var mı?

Hatırlamaz mıyım? 5 Şubat gecesiydi. O gün çalıştığım radyonun doğum günü partisi vardı. İlk kez 5 Şubat’ta mikrofon başına geçtim. O günden bu güne de radyocuyum. Radyonun ne denli önemli olduğunu ve programların işe yaradığını düşündüğüm yayınlar var ki; o yayınları hiç unutamam. Radyoculuk hayatımdaki dönüm noktalarıdır. Hani başka bir ülkede olsa o radyo yayınlarıyla benim ödüller almam gerekiyordu ama Türkiye’de öyle bir durum yok. Örneğin; İstanbul’da çok yoğun bir kar yağışı olmuştu. O gün sabaha kadar yayın yaptım. Akşam 23.30’da mikrofonu açtım sabah 08.00’de mikrofonu kapadım. Yani o gün hiç susmadan yayın yaptım. Ve yolda mahsur kalan bir çok insan vardı. Onları kurtardık. Benzini biten, donma tehlikesi geçiren dinleyicilerimize yardımcı olmaya çalıştık. Yine 17 Ağustos depreminden sonra yaptığım yayınları unutamam. 17 Ağustos’ta radyodan faydalı bilgiler verdim. Yani yardımcı olmak istediğim için o yayını da unutamam.

Radyoda uzun yıllardır mizah ağırlıklı programlar yapıyorsunuz. Bunca yıl başarı çizgisinin sürekliliğini korumak, ses bazlı bir mecra olan radyo için oldukça zor. Nihat Sırdar, bu başarılı çizgiyi nasıl sağladı, nasıl korudu?

Bu, biraz Türkiye ile ilgili aslında. O kadar çok haber ve o kadar hızlı bir gündem var ki konu bulmakta hem de farklı konular bulmakta zorlanmıyor insan. Dolayısıyla program, kendini sürekli yenileyen bir dinamik oluşturuyor. Elimden geldiğince işimi iyi yapmaya çalışıyorum ve gerçekten bunun için çok yoruluyorum. Sonuç alıyorum galiba.

Radyoda mizah programı yapımcısı ve sunucusu olarak sizce “mizah ve bol kahkaha, sağlığa yararlı mıdır?”

İsviçre'deki bilimsel bir araştırma yapılmış. Bu araştırma, gülmenin bağışıklık sistemini güçlendirip, insanın sağlık sistemine olumlu etki yaptığını ortaya koyuyor. Söz konusu araştırmada iki mizah oyuncusundan destek alınıp; deneklere komedi filmlerini izlettirilmiş. Sonrasında ise, filmi izlerken daha çok gülen deneklerin, yarım saat sonra yapılan acı testi esnasında daha fazla acıya dayanabildiği belirlenmiş.

İsviçreli bilim adamlarının bu tespitinin karşısına Türk kasaplarının “Bir kahkaha bir kilo pirzola” tespitini koyabilirim. Ben gülmenin doyurucu ve ömrü uzatıcı olduğuna inanırım. Gülen, mizah yapabilen ve mizaha tahammülü olan insan, bir kere kesin iyi bir insandır. İyi insan olsun, yeter zaten bize.

Mizahın bireysel boyutu, eğlence üzerine odaklanıyor ancak mizahın asıl gücü, toplumsal değerinden ve insanlar arası etkileşimi kolaylaştırmasından kaynaklanıyor. Bu açıdan mizahı siz nasıl yorumluyorsunuz?

Mizah, gücünü eleştiriden ve muhalif olmaktan alır bana kalırsa. Siz insanların ortak sıkıntılarını mizahla anlatırsanız insanları birbirine yaklaştırır ve ilişkilerinin kuvvetlenmesini sağlarsınız. Bunu bire bir yaşadım ben. Akaryakıt fiyatlarını protesto etmek için her sabah dörtlüleri yaktırıp, insanları damat havası eşliğinde oynatıyordum bir ara. Bu, çok büyük ilgi gören bir protesto oldu. Ortak sıkıntısı pahalı yakıt olan insanlar trafikte birbirlerini görüp aynı şeyi düşündüklerini gördüler. Sorduğunuz sorunun uygulamalı yanıtıdır bu bence.

Radyo vazgeçilmez mecralardan biri. Özellikle trafikte yoğun strese maruz kalanlar için radyo dinlemenin sakinleştirici etkisi olduğu biliniyor. Buradan hareketle, eğlence ve bol kahkahanın başta trafikteki insanlar olmak üzere pozitif psikolojik etkileri ile ilgili sizin görüşleriniz nelerdir?

Bütün gün yaşadığınız sıkıntıları düşünün. Akşam saatlerinde beynimiz en yorgun haldedir. Bunun üzerine bir de haberlerle falan daha çok doldurmayı istemez, gülerek kafanızı boşaltmak istersiniz. Benim akşam yayınlarında yaptığım bu. Sabah ise çok farklı. Zihin yeni açılmış ve bilgi istiyor. Haberler ve onun yanında yapılan mizahı kabul ediyor ve sıkılmıyor insanlar. Özellikle trafikte insanların çok dinlemelerinin bir sebebi de bu bence.

Her sabah radyoda sayısız gerçekle milyonlarca insana ulaşıyoruz. Ben öteki Türkiye'den değilim. Bu ülkede yaşayan insanların çektiği sıkıntıları ben de çekiyorum. O köprüde sıkışıyorsa, trafikte sıkışıyorsa ben de sıkışıyorum. O emniyet şeridinden gidenlere sinir oluyorsa, ben de sinir oluyorum. O insanların hissettiklerini ben radyodan dillendiriyorum. Düşündüklerimi mizahi bir dille anlatabilme yeteneğine sahibim. Belki sırf o yüzden insanlar dinliyorlar, seviyorlar. Onlar radyodan söylemek, konuşmak istediklerini radyodan duyuyor. Programdaki mesajlar da yerine ulaşıyor. Örneğin, trafikte emniyet şeridinden gidenlere uygun şarkılarla direkt sesleniyorum. Emniyet şeridi ile ilgili dinleyicilerde bilinç oluşturduğuma inanıyorum.

Sivrisinek ile birlikte zaman zaman da farklı şehirlerde canlı yayınla dinleyicilerinizle buluşuyorsunuz. Yol öykülerinin yanı sıra yemeklerden de sık sık bahsediyorsunuz. Sağlıklı beslenmeye yönelik yemek tercihleriniz nasıldır?

Sağlıklı beslenme konusunda maalesef iyi şeyler söyleyemem size. Çünkü hem sürekli seyahatte olmak hem de düzensiz beslenme saatleri bir kere sağlıklı beslenmeyi engelliyor bizim işimizde. Ayrıca ben gerçekten pisboğazımdır. Sosyal mecralarımda da kendimi “pisboğaz gurme” olarak tanımlıyorum. Lezzetliyse eğer bir yemek, doymuş doymamış yağa falan bakmam ben doyuyor muyum, lezzet alıyor muyum ona bakarım.

Nihat Sırdar, sağlıklı yaşama dair nelere özen gösterir? Önerilerinizi okuyucularımızla da paylaşmak isteriz.

Kilo ile ilgili sorunlarım var. Mümkün olduğunca kilo vermeye çalışıyorum. Bu kilolarının en büyük sebebiyse hareketsizlik. Bu nedenle okuyucularınıza mutlaka hareket etmelerini öneriyorum. Haftada 3-4 gün 20 dakikalık bir yürüyüş bile çok şeyi değiştiri-yor.

Radyo programcısı olarak yoğun bir temponuz bulunuyor. Bu tempo içerisinde zaman ayırabildiğiniz hobileriniz var mıdır?

Klasik otomobil merakım var. Aslında otomobil merakı daha doğru olur. Her tür tekerlekli araca zaafım var elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum yeni modelleri.

Teşekkür ediyorum.

Page 66: Medikent - Nisan 2014

61 medikent

2014

BEBEK DOSTU HASTANE OLMAK

“Her çocuk özeldir ve özen ister” diyerek kuruluşumuzdan bu yana çocuklara özel oluşturduğumuz birçok bölüm ve klinik ile aynı zamanda “çocuklara özel bir hastane” olarak hizmet veriyoruz. Böylece “Bebek Dostu Hastane” oluşumuzla birlikte “çocuklara özel bir hastane” misyonuyla; bebeklerimizin doğumundan büyümelerine dek olan tüm sürecin takibini kesintisiz ve özenle yapıyor, özellikle 16 yaş altı çocuklarımızın gerekli tedavilerini tek bir çatı altında uyguluyoruz. Çocuklarınızın sağlığına değer veriyoruz.

En değerli varlıklarımız, çocuklarımız. Kuruluşumuzdan bu yana binlerce anne, en değerli varlıklarına Kent Hastanesi’nde kavuştu, bebekleri dünyaya gözlerini Kent Hastanesi’nde açtı. Bu, “Bebek Dostu Hastane” olmanın bizler için haklı bir gururu.

“Bebek Dostu Hastane” olarak neler yapıyoruz?

Ana Sınıfı ProgramıGebelikte, doğumda ve bebekli yeni bir hayata başlarken, anneleri neler bekler? Kolay doğum için egzersiz ve solunum uygulamaları nelerdir? Bebek bakımı nasıl yapılmalıdır? Bebeği ile birlikte keyifli ve mutlu günler için anne adaylarına yol gösterecek sağlık ve güvenlik önlemleri nelerdir?

“Bebek Dostu” bir hastane olarak hamilelik sürecinde, doğumda ve doğum sonrası bebek bakımında anne adaylarına rehber olmak amacıyla başlattığımız “Ana Sınıfı Programı”; işte bu soruların yanıtlarını alabileceğiniz detaylı bir program. Eğitimler, bu alanda uzmanlığı da bulunan doğum hemşiremiz Asiye Avcı tarafından veriliyor.

(4 haftalık kurs programına katılmak ve detaylı bilgi için: 444 53 68)

Page 67: Medikent - Nisan 2014

62 medikent

2014

Hamile Yogası Dilek Bulutlar (Yoga Eğitmeni)

Her anne adayı için kendi hamilelik dönemi, özel ve farklıdır. Anne, iki kişi için nefes almaya başlamıştır. Bu hassas ve değerli dönemi, en az stres ve kaygı ile geçirmek için yoga oldukça etkilidir. Yoga, kolay ve huzurlu bir doğum için hamilelere önerilmektedir.

Hamile Yogası düzenli olarak yapıldığında; hamileler, daha rahat bir hamilelik süreci geçirir. Hamilelere uygun temel duruş şekilleri ile doğumu kolaylaştırır. Bedeni güçlendirirken, anne adayını da doğuma hazırlar. Yoga pozları ve nefes çalışmaları ile bulantı, bel ağrısı, kramp gibi şikayetlerde azalma olur. Nefes çalışmalarıyla akciğer kapasitesi artar, böylece hem anne adayı hem de bebek daha fazla oksijen ve enerji alır. Kan dolaşımını artırarak, bebeğin daha iyi beslenmesini sağlar.

Meditasyon ve nefes çalışmaları, anne adayının karnında taşıdığı bebek ile bağ kurmasına yardımcı olur.

Hamile yogası, anne adayını hamileliği süresince ruhsal, fiziksel ve duygusal olarak destekleyen bir uygulamadır. Ayrıca doğuma, doğum sonrasına ve anneliğe; nefesin içinde gevşeyerek, yoga pozları (asana) ile güçlenerek ve anne ile bebek arasındaki bağı kuvvetlendirerek bir farkındalık yaratır. Yoga derslerindeki nefes çalışmaları, mantra okumaları (müzik), yoga pozları, perine bölgesini hem güçlendirmeye hem esnetmeye yönelik Kegel egzersizleri ve dersin sonundaki derin gevşeme, zihni değişen durumlara hazırlarken; hamilelik süreci ve doğum için gerekli olan bedensel gevşemeye de bir alan sağlamaktadır.

Kent Hastanesi ve Mustela işbirliği ile düzenlenen seminerde anne adayları, Kent Hastanesi doktorları ve Doğum Koçu Ayşe Öner ile buluştu.

Anne adaylarını gebelik süreci, doğum ve bebek konularında bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla 14 Aralık 2013 Cumartesi günü Movenpick Otel’de Mustela işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz

"Sağlıklı Bebekler, Mutlu Anneler" seminerinde; hamilelikte ve doğumda nefes egzersizlerinden bebek banyosuna kadar birçok konu interaktif bir anlatımla sunuldu. Bebekli hayata başlarken anne ve babaları neler beklediği, hamilelik ve doğum sürecinde nelerin yapılması gerektiği konusunda anne ve baba adaylarına yol gösterilen seminer, büyük ilgi gördü.

“Sağlıklı Bebekler, Mutlu Anneler”

Gebelik süreci ve izlemi önemli Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Nihal Danaoğlu, "Gebelik süreci ve izlemi" konusunda seminerde bilgiler verdi. Opr. Dr. Danaoğlu, tüm kadınların hamilelik ve doğum süreçlerini sağlık ve güven içerisinde geçirebilmeleri için ihtiyaçları olan bakımı alabilmesi gerektiğini söyledi. Danaoğlu, bunun sağlanabilmesi için öncelikle gebeliğinin farkında olan anne adaylarına ihtiyaç olduğunu belirtti. Danaoğlu, “3.dönem” denilen 28-40 haftalık süreçte "Vajinal kanama- su gelişi, karında ağrı ya da kasılma, şiddetli ve devamlı baş ağrıları, yüz ve ellerde ani şişlik, ani kilo alımı, görme bozuklukları ve sersemlik, bebeğin hareketlerinde azalma, 38 derece ve üstü ateş" olduğunda mutlaka hekime başvurulması gerektiğini ifade etti.

Anne sütü, bebeğe en güzel hediye “Yenidoğan izlemi ve anne sütünün önemi" konusunda konuşan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Selda Mohan, anne sütünün annenin

bebeğine vereceği ilk ve en güzel hediye olduğunu söyledi. Anne ile bebek arasındaki en güçlü bağın, emzirme ve anne sütüyle bebeğin beslenmesi ile oluştuğunu vurgulan Mohan, “Bebeklerimiz için en doğal ve en taze besin olan anne sütünden onları yoksun bırakmayalım. Anne sütünün değerini bilelim. Anne sütü alan bebeklerin IQ değerinin, 8-10 puan daha yüksek olduğu bilinmektedir. Anne sütünün kalitesi annenin kaliteli beslenmesiyle mümkün olur. Anne sütünü artırmak için de doğru teknikle sık sık bebeği emzirmek gerekir." diye konuştu.

Babalar da anneler gibibebeklerini kucaklamalıDoğum ve hamile rehberi Ayşe Öner, hamile eşleriyle birlikte gelen baba adaylarına, "Hamilelik sürecinde eşinize bol bol dokunun. Bebek doğduktan sonra da bebeğe ilgi ve sevgi gösterin. Bebek için baba kucağı da anne kucağı kadar rahat, keyifli ve güvenlidir. Babalar da anneler gibi bebeklerine dokunmalı, kucaklamalı" dedi.

Page 68: Medikent - Nisan 2014

63 medikent

2014

TRENDLER YENILER&

İnsanın aklından geçenleri okuyan bir cihaz geliştirildi. Avusturya’da bir şirket tarafından geliştirilen ve özellikle engelli kişilerin hayatını kolaylaştırıp, tedavilerinde kullanılması amaçlanan cihaz, kafatası derisine yerleştiriliyor. Sistem, elektrotlar sayesinde kullanıcının duygularına tercümanlık yaparak elektronik komutlar veriyor. Şirket yetkilileri, “beyin bilgisayarı” olarak adlandırdıkları bir arayüz geliştirdiklerini, bu arayüz ile çeşitli program ve cihazların el kullanılmadan kontrol edilebildiğini belirtiyor. Kullanıcısının düşüncesine göre hareket edebilen beyin bilgisayarı ya da arayüzü, elektronik uyarıları kullanıcının beyninden alarak belirli görevler ve hareketler için deşifre ediyor.

Oyuncakta yeni trend, eğitici oyunlar. “Kaz Keşfet Dinazor Paleontolojik Keşif” oyuncakları ile çocuğunuzun araştırma ve keşfetme yönünü pekiştirebilirsiniz. Çocuğunuz, dinazor paleontolojik keşif seti oyuncakları ile sıkıştırılmış toprak tabakasını kazarak, iskeletleri bulmak ve bulduğu iskeletleri bir araya getirerek tarih öncesi yaşamış dinazoru keşfedebilir ve bu eserini odasında sergileyebilir.

Beyin Bilgisayarı geliştirildi

Kaz Keşfet DinazorPaleontolojik Keşif

Doğanın izleri giysilerimizde Bahar doğanın canlandığı, yaz da renklendiği mevsimdir. 2014 bahar ve yaz sezonunda modada trend, doğanın pozitif izleri… Çiçekler ve yapraklarla donatılmış giysiler, bahar ve yaz aylarında hem gözlerimizi, hem de ruhlarımızı renklendirecek.

Elie Saab Spring 2014: A Garden Party For the Stars

Page 69: Medikent - Nisan 2014

64 medikent

2014

Bazen çözümsüz olduğuna inandığımız sorunlar nedeniyle darboğaza düşer ve düzlüğe çıkmak için çırpınır dururuz. Böyle zamanlarda “hayat zor” diyerek sitem eder , yine de yaşadığımız kaosu, kimi zaman akıl gücüyle kimi zaman da yüreğimizin sesine kulak vererek anlamaya çalışırız. Üstelik bu kaos durumlarından kurtulmayı başarsak da hayat süregelen akışında yeni yeni karmaşalar yaratır, kısır döngü sürer gider, bizler de yorgun düşeriz.

Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın “Akıl Çizgileri” adıyla yayınlanmış kitabı, işte böyle anları, yani insanlık hallerini eğlenceli bir şekilde gözler önüne seriyor. Kitap, kelimelerle çizgilerin keyifli bir buluşması... Yankı Yazgan, bu kitapta “100 Karede 100 İnsanlık Hali” diyerek kendi çizgileriyle hayatta insanı darboğaza sürükleyen durumları, bu durumlarda sergilediğimiz davranışları ve çözüm önerilerini anlatıyor. Kitabın kurgusuna karikatürler yön verince de önsözün karikatürlerden oluşması gayet anlamlı ve keyifli.

Önsözde kendi çizdiği karikatürlerle kitabın yazılış amacını Yankı Yazgan, şöyle açıklıyor:“Hayata bilimin açtığı akıl penceresinden bakmak, bakış açımızı genişletir ve çeşitlendirir. Düşünülenin aksine, duygularımızı ve sezgilerimizi, en etkin biçimde bu bilimsel perspektifin parçası olduklarınızda kullanabiliriz. Hayatımızın ak ile kara arasına sıkıştığı anlarda bu kitabı okuyun. Bu kitapta çizgilere beynimle, aklımla yazı yazdım, yazılara kalbimle çizgi çizdim. Kitabı ciddiye almasanız da olur; hayatınızı ise ciddiye alın. Kitabı okuyun ve sonra ‘şöyle bir ağız tadıyla gülemedim’ demeyin.”Yankı Yazgan, “Akıl Çizgileri” kitabında insanlık hallerinden en çok mutluluk, mutsuzluk ve ataletin etkilerinden söz ediyor. “Mutlu olmak için mücadele gerekir. İnsan beyninin doğal hali pek ‘olumlu’ sayılmaz; eğitim, sosyal yaşam ve çalışma ki; o bizi zorlayan şeyler, beynimizi aktifleştirerek, iyimser düşünce sisteminin egemen olmasını sağlar.” diyen Yankı Yazgan, ‘mutluluğun çaba ile elde edilebilir bir sonuç’ olduğunu vurguluyor.

Çoğu zaman mevcut koşullarımızı koruma yönünde statükocu tavırlar sergileriz. Yankı Yazgan, bu durumu ‘atalet’ olarak tanımlıyor. Doğru olduğunu, yapmamız gerektiğini bildiğimiz ama bir türlü gerçekleştiremediğimiz değişiklikleri durduran mekanizmanın ‘atalet’ olduğunu belirten Yankı Yazgan, kitabında önemli insanlık hallerinden biri olan ataletin ‘biri beni kaldırsın - biri beni durdursun” şeklinde iki yüzü olduğundan bahsediyor.

Kararlarımızı alırken, hem duygularımızın hem de düşüncelerimizin bizi yönlendirdiğini söyleyen Yankı Yazgan, “Kalbin çarpıntısı, heyecanlandığımızdaki hislerimizi yansıtır. Kalp, geleneksel olarak duyguların sembolüdür. Beyin ise akıl, mantık, kendini kontrol edebilme becerileriyle eşleştirilir. Oysa duyguların da düşüncelerin de anavatanı beynimizdir.” diyor.

“Akıl Çizgileri”, eğlenceli bir başucu kitabı niteliğinde... İnsanlık hallerine dair kendimizden ve çevremizden çok tanıdık saptamalar içeren kitap, yazarın kendi çizdiği karikatürlerle de destekleniyor.

Dilek EKER

KİTAP

Akıl Çizgileri

Yankı YAZGAN

Volkswagen XL1 şarj edilebilir hibrit araba, düşük yakıt tasarrufu ile dünyanın en verimli hibrit aracı olarak tescil edildi. Mart ayında Cenevre Otomobil Fuarı’nda sergilenen otomobil, elektrik gücüyle 50 kilometreye kadar yol alabiliyor.

Dünyanın En Verimli Hibrit Arabası

Page 70: Medikent - Nisan 2014
Page 71: Medikent - Nisan 2014

Bazen çözümsüz olduğuna inandığımız sorunlar nedeniyle darboğaza düşer ve düzlüğe çıkmak için çırpınır dururuz. Böyle zamanlarda “hayat zor” diyerek sitem eder , yine de yaşadığımız kaosu, kimi zaman akıl gücüyle kimi zaman da yüreğimizin sesine kulak vererek anlamaya çalışırız. Üstelik bu kaos durumlarından kurtulmayı başarsak da hayat süregelen akışında yeni yeni karmaşalar yaratır, kısır döngü sürer gider, bizler de yorgun düşeriz.

Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın “Akıl Çizgileri” adıyla yayınlanmış kitabı, işte böyle anları, yani insanlık hallerini eğlenceli bir şekilde gözler önüne seriyor. Kitap, kelimelerle çizgilerin keyifli bir buluşması... Yankı Yazgan, bu kitapta “100 Karede 100 İnsanlık Hali” diyerek kendi çizgileriyle hayatta insanı darboğaza sürükleyen durumları, bu durumlarda sergilediğimiz davranışları ve çözüm önerilerini anlatıyor. Kitabın kurgusuna karikatürler yön verince de önsözün karikatürlerden oluşması gayet anlamlı ve keyifli.

Önsözde kendi çizdiği karikatürlerle kitabın yazılış amacını Yankı Yazgan, şöyle açıklıyor:“Hayata bilimin açtığı akıl penceresinden bakmak, bakış açımızı genişletir ve çeşitlendirir. Düşünülenin aksine, duygularımızı ve sezgilerimizi, en etkin biçimde bu bilimsel perspektifin parçası olduklarınızda kullanabiliriz. Hayatımızın ak ile kara arasına sıkıştığı anlarda bu kitabı okuyun. Bu kitapta çizgilere beynimle, aklımla yazı yazdım, yazılara kalbimle çizgi çizdim. Kitabı ciddiye almasanız da olur; hayatınızı ise ciddiye alın. Kitabı okuyun ve sonra ‘şöyle bir ağız tadıyla gülemedim’ demeyin.”Yankı Yazgan, “Akıl Çizgileri” kitabında insanlık hallerinden en çok mutluluk, mutsuzluk ve ataletin etkilerinden söz ediyor. “Mutlu olmak için mücadele gerekir. İnsan beyninin doğal hali pek ‘olumlu’ sayılmaz; eğitim, sosyal yaşam ve çalışma ki; o bizi zorlayan şeyler, beynimizi aktifleştirerek, iyimser düşünce sisteminin egemen olmasını sağlar.” diyen Yankı Yazgan, ‘mutluluğun çaba ile elde edilebilir bir sonuç’ olduğunu vurguluyor.

Çoğu zaman mevcut koşullarımızı koruma yönünde statükocu tavırlar sergileriz. Yankı Yazgan, bu durumu ‘atalet’ olarak tanımlıyor. Doğru olduğunu, yapmamız gerektiğini bildiğimiz ama bir türlü gerçekleştiremediğimiz değişiklikleri durduran mekanizmanın ‘atalet’ olduğunu belirten Yankı Yazgan, kitabında önemli insanlık hallerinden biri olan ataletin ‘biri beni kaldırsın - biri beni durdursun” şeklinde iki yüzü olduğundan bahsediyor.

Kararlarımızı alırken, hem duygularımızın hem de düşüncelerimizin bizi yönlendirdiğini söyleyen Yankı Yazgan, “Kalbin çarpıntısı, heyecanlandığımızdaki hislerimizi yansıtır. Kalp, geleneksel olarak duyguların sembolüdür. Beyin ise akıl, mantık, kendini kontrol edebilme becerileriyle eşleştirilir. Oysa duyguların da düşüncelerin de anavatanı beynimizdir.” diyor.

“Akıl Çizgileri”, eğlenceli bir başucu kitabı niteliğinde... İnsanlık hallerine dair kendimizden ve çevremizden çok tanıdık saptamalar içeren kitap, yazarın kendi çizdiği karikatürlerle de destekleniyor.

Dilek EKER

Page 72: Medikent - Nisan 2014

KENT SAĞLIK GRUBUKURUMSAL BİLGİ

KENT SAĞLIK GRUBU MEDİKAL KADROMUZ

ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ

Acil ServisUzm. Dr. John FOWLER (Danışman) Uzm. Dr. Melek GÜRYAYUzm. Dr. Fecri BENGİUzm. Dr. Sevilay KARADUMANUzm. Dr. Nesibe Sönmez DEMİRYOĞURAN

Ağız ve Diş HastalıklarıDt. Cüneyt IŞIKER

Ameliyathaneler ve Yoğun BakımlarProf. Dr. Ali Reşat MORALUzm. Dr. Ayhan ÖNALUzm. Dr. Ahmet SUBAŞIUzm. Dr. Erhan OLGUNUzm. Dr. Gökhan AYHANUzm. Dr. Ali Han PİRİMOpr. Dr. Mete RÜKŞENOpr. Dr. Ali AKAY

AlgolojiProf. Dr. M. İbrahim YEGÜL

Beyin CerrahisiProf. Dr. Altay BEDÜKProf. Dr. Kemal YÜCESOYProf. Dr. Sertaç İŞLEKELOpr. Dr. Mehmet Vasfi YARADANAKUL

BiyokimyaUzm. Dr. Gültekin TAŞ

Böbrek NakliOpr. Dr. Uğur SARAÇOĞLUOpr. Dr. H. Işık ÖZGÜUzm. Dr. Ebru SEVİNÇ OK

Check-up MerkeziUzm. Dr. Necdet YETİMUzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK

Çocuk CerrahisiOpr. Dr. Şamil KUDAY

Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDoç. Dr. Çiğdem ARIKANUzm. Dr. Buket ÖZTÜKELUzm. Dr. Mehmet NİSANOĞLUUzm. Dr. Cengiz ÖZTÜRKUzm. Dr. Ahmet KAYAKUzm. Dr. Hüseyin YASLIUzm. Dr. Benal ÇUBUKUzm. Dr. Selda MOHANUzm. Dr. Fatma TATUzm. Dr. Özlem KOCABAŞ

İç HastalıklarıProf.Dr. Mehtap ÇAKIRProf. Dr. M. Niyazi ALAKAVUKLARUzm. Dr. Necdet YETİMUzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRKUzm. Dr. İncu OKAN

HematolojiProf. Dr. Filiz BÜYÜKKEÇECİ

Kadın Hastalıkları ve DoğumProf. Dr. Namık DEMİRProf. Dr. Uçar ASENAOpr. Dr. Orçun SEZEROpr. Dr. Tunç CANDAOpr. Dr. Nihal DANAOĞLUOpr. Dr. Funda GÖDE

Karaciğer NakliDoç. Dr. Murat KILIÇDoç. Dr. Murat ZEYTUNLUProf. Dr. Mehmet ALPEROpr. Dr. Cahit YILMAZOpr. Dr. Zafer ÖNENOpr. Dr. Rasim FARAJOV

KardiyolojiDoç. Dr. Cevad ŞEKURİUzm. Dr. Zülfikar DANAOĞLUUzm. Dr. Murat TÜMÜKLÜ

Kardiyovasküler CerrahiProf. Dr. Suat BÜKETOpr. Dr. Ulusal COŞKUNOpr. Dr. Yılmaz CİRBANOpr. Dr. Arzum KALEOpr. Dr. Makbule KESİCİ

Kemik İliği NakliProf. Dr. Süleyman DİNÇERProf. Dr. Filiz BÜYÜKKEÇECİ

Kulak-Burun-Boğaz veBaş Boyun CerrahisiProf. Dr. Alp DEMİRELLEROpr. Dr. Nihan AKÇAOpr. Dr. Evrim GÜLEÇ DOĞANOpr. Dr. Dilek SINMAZ

Mikrobiyoloji veKlinik MikrobiyolojiUzm. Dr. İsmail AYDIN

NörolojiProf. Dr. Aytekin AKYÜZUzm. Dr. Burak PAKÖZUzm. Dr. Ayfer AKALIN

Çocuk NörolojisiUzm. Dr. Benal ÇUBUK

Çocuk KardiyolojisiProf. Dr. Aytül PARLAR

Çocuk GastroenterolojiDoç. Dr. Çiğdem ARIKAN

DermatolojiUzm. Dr. Arzu Görgülü ERASLANUzm. Dr. Cüneyt SOYAL

Endokrinoloji veMetabolizma HastalıklarıProf. Dr. Mehtap ÇAKIRProf. Dr. Mitat Bahçeci

Estetik ve Plastik CerrahiOpr. Dr. Kamil KILIÇOpr. Dr. Haluk MIDOĞLU

Enfeksiyon Hastalıkları veKlinik MikrobiyolojiUzm. Dr. Işın MÜFTÜOĞLU

Fizik Tedavi ve RehabilitasyonUzm. Dr. Atiye AYRALUzm. Dr. Ceyhun BICILIOĞLU

GastroenterolojiProf. Dr. Ethem TANKURTUzm. Dr. Bülent ŞENGÜL

Genel CerrahiProf. Dr. Sinan ERSİNProf. Dr. Ömer HARMANCIOĞLUProf. Dr. Özdemir YARARBAŞDoç. Dr. Murat KILIÇDoç. Dr. Murat ZEYTUNLUOpr. Dr. Cahit YILMAZOpr. Dr. Zafer ÖNENOpr. Dr. Atilla ÖZEROpr. Dr. Rasim FARAJOV

Göğüs HastalıklarıProf. Dr. Ülkü BAYINDIRUzm. Dr. Aslı TOROSUzm. Dr. Ebru GÜNEŞ

Girişimsel RadyolojiProf. Dr. A. Yiğit GÖKTAY

Göz HastalıklarıOpr. Dr. Safiye CAN KÜÇÜKGÜLOpr. Dr. Filiz KUZUM AKYOL

Çocuk NörolojisiUzm. Dr. Benal ÇUBUK

Çocuk KardiyolojisiProf. Dr. Aytül PARLAR

Çocuk GastroenterolojiDoç. Dr. Çiğdem ARIKAN

DermatolojiUzm. Dr. Arzu Görgülü ERASLANUzm. Dr. Cüneyt SOYAL

Endokrinoloji veMetabolizma HastalıklarıProf. Dr. Mehtap ÇAKIRProf. Dr. Mitat Bahçeci

Estetik ve Plastik CerrahiOpr. Dr. Kamil KILIÇOpr. Dr. Haluk MIDOĞLU

Enfeksiyon Hastalıkları veKlinik MikrobiyolojiUzm. Dr. Işın MÜFTÜOĞLU

Fizik Tedavi ve RehabilitasyonUzm. Dr. Atiye AYRALUzm. Dr. Ceyhun BICILIOĞLU

GastroenterolojiProf. Dr. Ethem TANKURTUzm. Dr. Bülent ŞENGÜL

Genel CerrahiProf. Dr. Sinan ERSİNProf. Dr. Ömer HARMANCIOĞLUProf. Dr. Özdemir YARARBAŞDoç. Dr. Murat KILIÇDoç. Dr. Murat ZEYTUNLUOpr. Dr. Cahit YILMAZOpr. Dr. Zafer ÖNENOpr. Dr. Atilla ÖZEROpr. Dr. Rasim FARAJOV

Göğüs HastalıklarıProf. Dr. Ülkü BAYINDIRUzm. Dr. Aslı TOROSUzm. Dr. Ebru GÜNEŞ

Girişimsel RadyolojiProf. Dr. A. Yiğit GÖKTAY

Göz HastalıklarıOpr. Dr. Safiye CAN KÜÇÜKGÜLOpr. Dr. Filiz KUZUM AKYOL

NefrolojiUzm. Dr. Ebru SEVİNÇ OK

Nükleer TıpUzm. Dr. Ebru ACAR

Ortopedi ve TravmatolojiProf. Dr. Erdal CİLAOpr. Dr. Levent TADOpr. Dr. İbrahim AKEL

Medikal OnkolojiProf. Dr. Mehmet ALAKAVUKLARUzm. Dr. Gürbüz GÖRÜMLÜ

PatolojiDoç. Dr. Latife DOĞANAY

PsikologNezahat BİNGÖL

RadyolojiUzm. Dr. Alper YÜKSELUzm. Dr. Sabri Onur SUMANUzm. Dr. Ali Osman EVLİCEUzm. Dr. Dilşat ÇAMLI

RomatolojiUzm. Dr. Tolga Enver YÜCETÜRK

Tüp Bebek (IVF) MerkeziOpr. Dr. İsrael ARUHOpr. Dr. Tayfun ÖZAYDIN

ÜrolojiDoç. Dr. Ömer ÖGEOpr. Dr. Uğur SARAÇOĞLUOpr. Dr. H. Işık ÖZGÜ

Yenidoğan Yoğun BakımUzm. Dr. İsmail Cengiz ÖZTÜRK

Kat HekimliğiDr. Aylin DURMUŞDr. Ekim BIÇAKÇIOĞLUDr. Ece ZAMANERDr. Emrah GEZERDr. Elçin YücebaşDr. Selçuk Onur DUYGUDr. Tunç PINARDr. Semra DEMİRLİBeslenme ve DiyetDyt. Seda UŞARER

EczacıEcz. Anıl ÖZYAMANEcz. Ayşe Gizem KALYONCU

Page 73: Medikent - Nisan 2014

ÖZEL SAĞLIK SİGORTA ŞİRKETLERİ•Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigortası•AK Sigorta A.Ş.•Allianz Hayat Sigorta A.Ş.•Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi•Axa Sigorta A.Ş. *•Demir Hayat Sigorta A.Ş.•Ergo Sigorta A.Ş.•Groupama Sigorta A.Ş.•Güneş Sigorta A.Ş.•Mapfre Genel Sigorta A.Ş.•Yapı Kredi Sigorta A.Ş.

BANKALAR•Asya Katılım Bankası•T.C. Merkez Bankası Emekli -Çalışan ( Hasta Ödemeli )•TC. Ziraat Bankası & T.Halk Bankası Mensupları•Türkiye Halk Bankası Emekli Sandığı Vakfı•Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Vakfı•Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O•Türkiye İhracat Kredi bankası A.Ş.(Eximbank) (Hasta ödemeli)•Türkiye İş Bankası A.Ş.

RESMİ KURUMLAR•TBMM

ÖZEL KURULUŞLAR•Amcor Tobacco Packaging İzmir Gravür Baskı San.Tic. A.Ş.•Bakioğlu Holding A.Ş•Dirinler Döküm ve Yedek Parça San. Tic. A.Ş.•Dirinler Mak. San. ve Tic. A.Ş.•Dirinler Sanayi Makinaları•Galata Taşımacılık A.Ş•SGR Turizm Eğitim Danışmanlık Tic.Ltd.Şti.•TGE Grup Sigorta A.Ş.•Özkar İnşaat Turizm Gıda Tekstil Özel Eğitim Kurumları San.Tic.Ltd.Şti•İmbat Madencilik A.Ş.

Ağız ve Diş HastalıklarıDr. Dt. Neslihan EFEOĞLU

Anestezi ve ReanimasyonUzm. Dr. Ayhan ÖNAL Uzm. Dr. Ahmet SUBAŞIUzm. Dr. Erhan OLGUNUzm. Dr. Gökhan AYHANUzm. Dr. Ali Han PİRİM

Beyin CerrahisiProf. Dr. Kemal YÜCESOYOpr. Dr. M. Vasfi YARADANAKUL

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Süreyya PAKSOYUzm. Dr. Fatma TAD

DermatolojiUzm. Dr. Fahrünisa UYANUzm. Dr. Arzu GÖRGÜLÜ ERARSLAN

Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıProf. Dr. Mehtap ÇAKIRProf. Dr. Mitat BAHÇECİ

Estetik ve Plastik CerrahiOpr. Dr. Kamil KILIÇOpr. Dr. Haluk MIDILOĞLU

Fizik Tedavi ve RehabilitasyonUzm. Dr. Atilla AYRALUzm. Dr. Atiye AYRAL

GastroenterolojiProf. Dr. Ethem TANKURTUzm. Dr. Abdullah OKAN

Genel CerrahiOpr. Dr. Atilla ÖZER

Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Tayfun ÇAĞLAYAN

Göz HastalıklarıOpr. Dr. Safiye CAN KÜÇÜKGÜLOpr. Dr. Filiz KUZUM AKYOL

İç HastalıklarıUzm. Dr. Tuncay FİLİZUzm. Dr. Tuğba EMÜROĞLUUzm. Dr. İnci OKAN

Kadın Hastalıkları ve DoğumProf. Dr. Namık DEMİROpr. Dr. Barış PİLANCI

KardiyolojiDoç. Dr. Abdi SAĞCANDoç. Dr. Cevad ŞEKÜRİ

Kulak-Burun-Boğaz Opr. Dr. Evrim GÜLEÇ DOĞANOpr. Dr. Dilek SINMAZ

Nöroloji Prof. Dr. Aytekin AKYÜZUzm. Dr. Burak PAKÖZUzm. Dr. Ayfer AKALIN ÖY

Ortopedi ve TravmatolojiProf. Dr. Erdal CİLADoç. Dr. İbrahim AKELOpr. Dr. Levent TAD

PsikiyatriUzm. Dr. Mehmet HANCIOĞLU

RadyolojiUzm. Dr. Serap IŞLAK

ÜrolojiOpr. Dr. Uğur SARAÇOĞLUOpr. Dr. Hasan Işık ÖZGÜ

Danışman PiskologŞebnem TÜRKDALI

ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

ANLAŞMALI KURUMLAR

ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ

Kent Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi

Page 74: Medikent - Nisan 2014

ANLAŞMALI KURUMLARÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

ÖZEL SAĞLIK SİGORTA ŞİRKETLERİ•AK Sigorta A.Ş.•Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigortası A.Ş.•Allianz Sigorta A.Ş.•Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi•Axa Sigorta A.Ş.•Demir Hayat Sigorta A.Ş.•Ergo İsviçre Sigorta A.Ş.•Groupama Sigorta A.Ş.•Güneş Sigorta A.Ş.•Mapfre Genel Yaşam Sigorta A.Ş.•Yapı Kredi Sigorta A.Ş.

BANKALAR•Asya Katılım Bankası•T.C. Merkez Bankası Emekli-Çalışan (Hasta Ödemeli)•TC. Ziraat Bankası & T.Halk Bankası Mensupları Emekli ve •Yardım Sandığı Vakfı•Türkiye Halk Bankası Emekli Sandığı Vakfı•Türkiye Sınai Kalkınma Bankası•Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O•Türkiye İş Bankası

ULUSLARARASI KURULUŞLAR•AID Asistance•Amerikan Hastanesi Tricare International SOS

CGM(COMPU GROUP MEDİCAL TÜRKİYE)•Ace European Sigorta•Ankara Sigorta•Dubai Sigorta•Eureko Sigorta•Fortis Bank Sandık A:Ş.•Generali Sigorta•HDI Sigorta (Ferdi Kaza ve Acil Sağlık)•Halk Sigorta (Birlik)•Ray Sigorta•Sompo Japan Sigorta A.Ş.•Ziraat Sigorta

VAKIF, DERNEK VE ODALAR•Darüşşafaka•Edremit Ticaret Odası

ULUSLARARASI KURULUŞLAR•AID Asistance•Adac•Amerikan Hastanesi Tricare İnternationaL SOS•Axa Assistance•Blue Cross Blue Shield•Bupa International•Companion Global Healthcare•Europ Asistance•International Health Insurance•International Medical Group IMG•J.Van Breda•Marm Sağlık A.Ş.•Redstar Marm•Reise Extra•Remed Assistance•SOS International•SOS International UK•Seven Corners

VAKIF, DERNEK VE ODALAR•Darüşşafaka•Tire Ticaret Odası•Edremit Ticaret Odası

CHECK - UP ANLAŞMALI KURUMLAR•ABN Amro Bank•Acıbadem Sigorta (Arkas, Delphi, Metro, Bosch, Nestle, Denizbank, Generali, TEB, Havaş, Aras Kargo, Tesco Kipa, Gates)•Ak Sigorta (Alliance one, Kaltun madencilik, İmperial Tobacco)•Allianz Sigorta•Allianz Sigorta (Petrol Ofisi)•Anadolu Sigorta (General Motors, Alcon Grubu)•Axa Sigorta•Axa Sigorta (Multinet)•BNP Paribas Cardif Emeklilik•Boyner (Dr.Back-up)•Citibank•Demir Hayat Sigorta•Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri•Finansbank•Garanti Emeklilik•IBM Global Services•IBM TÜRK•Kimtaş•Mapfre Yaşam (JTI,Hugo Boss, Vestel, Unilever, İnci Holding, Global Bilgi)•STMicroelectrics Türkiye•Çimentaş•İnterpartner

Inter Partner Asistance(IPA)•AXA PPP•Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi•Back-up Kişisel Sağlık Sistemi•Bank Asya Platinium Card•Benefit Card•Benefit Global & Avivasa Hayat ve Emeklilik•Benefit Global AIG-Card•Cenoa Sigorta A.Ş Acil Tedavi Sigortası•Dr.Back-up Kişisel Sağlık Sistemi•Dr.Back-up Kişisel Sağlık Sistemi & Fortisbank Kart•Dr.Back-up Kişisel Sağlık Sistemi Temel Sağlık Paketi Acil Tedavi Sigortası•Güneş Sigorta Acil Tedavi Sigortası•Halk Sigorta Acil Tedavi Sigortası•IPA Card•IPA Privilege Card•Işık Sigorta A.Ş.Acil Tedavi Sigortası•Life Center (Medikamed Sağlık)•Life Guıde Card (TTI Grup)•Life Partner Card•MTA Grup•Medline Sağlık Paketi ve Acil Tedavi Sigortası•Metlife Emeklilik Acil Tedavi Sigortası (Deniz Emeklilik)•Metro Turizm Seyahat Organizasyon A.Ş.•Ray Sigorta A.Ş.-Acil Tedavi Sigortası•SBN Sigorta A.Ş. Acil Tedavi Sigortası•Ticket Restaurant (IPA) Asistans Hizmetleri•Türk Asisist Card•Türk Ekonomi Bankası•Zürich Sigorta A.Ş.&Zürih Sigorta HSBC Acil Tedavi Sigortası•Çek Cumhuriyeti Sigortalıları•İNG Emeklilik Acil Tedavi Sigortası

CGM(Compu Group Medical Türkiye)•Ace European Sigorta•Ankara Sigorta•Dubai Sigorta•Eureko Sigorta•Fortis Bank Sandık A.Ş•Generali Sigorta•HDI Sigorta (Ferdi Kaza ve Acil Sağlık)•Halk Sigorta (Birlik)•Ray Sigorta•Sompo Japan Sigorta A.Ş.•Ziraat Sigorta

Page 75: Medikent - Nisan 2014

RESMİ KURUMLAR•TBMM

CHECK-UP ANLAŞMALI KURUMLAR•ABN Amro Bank•Ak Sigorta•Allianz Sigorta•Allianz Sigorta(Petrol Ofisi)•Anadolu Sigorta•Axa Sigorta•Axa Sigorta (Multinet)•BNP Paribas Cardif Emeklilik•Boyner (Dr.Back-up)•Citibank•Demir Hayat Sigorta•Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri•Finansbank•Garanti Emeklilik•Groupama Sigorta (İmperila Tobacco)•IBM Global Services•IBM TÜRK•Kargo,Tesco Kipa,Gates•Mapfre Genel Yaşam (JTI, Hugo Boss, Vestel, İnci Holding, Global Bilgi)•StMicroelectrics Türkiye•Çimentaş•Interpartner

KENT ULAŞIMÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ

ÜCRETSİZ SERVİS GÜZERGÂHLARIMIZÜcretsiz ring servislerimiz, 7’den 70’e tüm İzmirlileribir an önce sağlığına kavuşturmak için hazır bekliyor. Hasta servislerimizin KONAK-KARŞIYAKA-BORNOVA’dankalkış ve hastanemizden dönüş saatleri aşağıdadır. SERVİS KALKIŞ SAATLERİ (09:30 – 13:30)(KONAK-BORNOVA-KARŞIYAKA-KENT HASTANESİ) SERVİS DÖNÜŞ SAATLERİ (12:30)(KENT HASTANESİ-KARŞIYAKA-BORNOVA-KONAK) 1.Güzergâh (Konak-Kent Hastanesi)• Konak (Sabancı Kültür Merkezi)• Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğü Otobüs Durağı• Fevzi Paşa Bulvarı Hisarönü Camisi Durağı• Basmane Şifa Hastanesi Önü• Fuar 9 Eylül Kapısı Önü• Fuar Montrö Kapısı Önü• Fuar Lozan Kapısı Önü• Alsancak Garı Otobüs Durağı• Tariş Genel Müdürlüğü Otobüs Durağı• Bayraklı Üst Geçit• Soğukkuyu Türk Petrol Önü• Seza Eczanesi Önü• KENT HASTANESİ 2.Güzergâh (Bornova-Kent Hastanesi)• Bornova Otogar• Canım Öğretmenim Parkı Önü• Merkez Migros Önü• Hükümet Konağı Önü• Hilal İlköğretim Okulu Önü• Peterson Köşkü Önü• Şok Mağazası Önü• Özkanlar Migros Önü• Tansaş Önü• Bayraklı Smyrna Meydanı• Karşıyaka Yalı Caddesi• KENT HASTANESİ * Hasta servislerimiz sadece belirtilen duraklardanyolcu alır ve durak haricinde durmaz. Not: Pazar günleri servis hizmetimiz bulunmamaktadır.

Page 76: Medikent - Nisan 2014

Mavişehir

Anadolu Cad. (Altınyol)

Anadolu Cad. (Altınyol)

Çevre Yolu

Aydın / ÇanakkaleBornova

Kipa Çiğli

İstasyonaltı Kavşağı

Sasalı

Mavişehir

Yonca Kavşağı

Karşıyaka

Dudayev Bulvarı

Eski Havaalanı Yolu

İzmir-Menemen Demiryolu

ÖZEL KENT ÇİĞLİ HASTANESİ

Page 77: Medikent - Nisan 2014

Talat Paşa Bulvarı

Migros

Kapalı Otopark

Şair Eşref Bulvarı

Atat

ürk C

adde

si (K

ordo

n Yo

lu)

Kıbr

ıs Şe

hitle

ri Ca

d.

PlevneBulvarı

AlsancakGarı

KARŞIYAKA/BORNOVA

Sevinç

Pastanesi

AlsancakVapur İskelesi

Akso

yRe

ciden

ce

KENT

ÖZEL KENT ALSANCAK TIP MERKEZİ

Page 78: Medikent - Nisan 2014

Nasıl oynanır?

Japonca "Sayılar TEK olmalı" anlamına gelen "Suuji wa dokishin ni kag" kelimelerinin kısaltması olan Sudoku, günümüzde Asya'dan, Avrupa ve Kuzey Amerika'ya da yayılan oldukça popüler bir oyundur.

Oyunun amacı dokuzar hücreden oluşan 9 eşit kutuya bölünmüş bir alan üzerinde sayıları tekrar etmeyecek şekilde dizmeyi başarmak. Her satır ve sütunda 1'den 9'a kadar olan sayıları sadece bir kez kullanarak dizmeniz gerekiyor. Aynı şekilde çizgilerle ayrılmış her kutu içerisinde de 1'den 9'a kadar olan sayılar 1 kez kullanılmak zorundadır.

Oynama Yöntemleri

Oyun sırasında sayıları tahmin etmek yerine sadece emin olduğunuz sayıları işaretlemeniz daha mantıklıdır. Her Sudoku'nun sadece bir çözümü vardır ve bu çözümü tahmin ederek bulmak neredeyse imkânsızdır. Bunun yerine bulmacada yüklü gelen sayıları kullanarak diğer bir sayının nerelerde olamayacağı ya da nerede olması gerektiğini saptamak daha mantıklı ve kolaydır veya koyacağınız sayıyı yazmadan önce kafanızdan yazmış gibi davranarak deneyin eğer yanlış sayı ise başka bir sayıyı deneyin sudokuda sağdan sola yukarıdan aşağıya aynı kutu içerisinde aynı rakam bulunmamalıdır.

SUDOKU

16

3 9

7 2

5 4 8 679

4 586

3 2 4 8 139

71

21

53

189

63

21

875

9

4

92 4 8

96

83

58 6

325 6 8

74

99 46

7

2

82

3

3

5 68

56

7

11

28 9

4

9

5

47 1

2

924

6834

125

3

3

14

6 85 6

32

7

Page 79: Medikent - Nisan 2014

Kendinizeyeni bir sayfa açmaya

ne dersiniz?

Page 80: Medikent - Nisan 2014

KENT HASTANESİ 8229/1 Sokak No:56 35580 Çiğli-İZMİR Tel: (0232) 386 70 70 (pbx) • Faks: (0232) 386 70 71

/KentSaglikGrubu

/kentsaglikgrubuwww.kenthospital.comwww.kenttipmerkezi.com

Kent Hastanesi’ninçocuklara özel

bölümleri

• Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü • Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi • Çocuk Acil Servis Hizmeti • Çocuk Nörolojisi Bölümü • Çocuk Cerrahisi Bölümü • Çocuk Kardiyolojisi Bölümü • Karaciğer Nakil Bölümü • Çocuk Gastroenterolojisi

Kent Hastanesi,

hepimizden önceçocuklarımızınhastanesi!Çünkü, çocuklarımız,hepimizin geleceği!