KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili...

14

Transcript of KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili...

Page 1: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların
Page 2: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

325

KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN KOCA-İLİ SOSYO-EKONOMİK TARİHİ

BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (H. 937-M.1531/H.1034-M.1624)

İsmail ÖZÇELİK*

Giriş

Anadolu Eyaleti’nin önemli sancakları arasında bulunan Koca-ili’nin merkez kazası İzmit’tir. Koca İli adı, 16. Yüzyıl başlarında, Osman Gazi devrinden başlayarak, bu havaliyi Konur

Alp ve Kara Mürsel gibi arkadaşlarıyla birlikte fethe çalışan ve 1317 yılında önemli bir başarı ve fetih kazanan Akça Koca’nın adına dayanır. Burasının asıl fethi Orhan Gazi zamanında, 1326 tarihinde gerçekleşmeye başlamıştır. İzmit’in fethi sırasında Akça Koca vefat etmiştir. Koca-ili Sancağı, Kanuni’nin son yıllarına kadar Anadolu eyaletine bağlı olmuştur. Kanuni’nin son yıllarında ise burasının 1533 yılında kurulan Cezayir-i Bahr-i Sefîd Eyaleti’ne bağlandığı Osmanlı sancak listelerinden anlaşılmaktadır. Koca-ili Sancağı’nın, Kanuni’nin hükümdarlığı-nın ilk dönemlerinde şu kazaları vardı: Gebze (Genboze), Yalova, Görele, İznik, İznikmid, Şile, Kandıra ve Geyve, Bunların birçoğu ile ilgili olarak kanun hükmünün olduğu bilinmektedir.1

Osmanlı Devleti toprakları, klasik çağda eyalet, sancak ve kaza düzeni içinde köylerin ve mezraların oluşturduğu coğrafi bütünlükle konar-göçer, yörük, oymak ve aşiretlerin de bulun-duğu idari bölgelere taksim edilmiştir. Bu cümleden olmak üzere, Osmanlı Devleti’nde temel idari birimlerden biri ve en önemlisi sancak olmuştur. Osmanlı idari yapılanmasında devletin temel yapı taşlarından birini oluşturan sancakların yönetim esasları “sancak kanunnameleri” ilkelerine göre icra edilmiştir. Bilindiği gibi sancak idaresinin başında olan ve 16. yüzyıldan başlayarak “mirliva” olarak da adlandırılan “sancakbeyi”, yönetmekle mükellef olduğu idari bölgesel kesitin amiri olup, aynı zamanda ilgili olduğu sancağın askeri birliklerini toplayan bir kumandandı.2 Sancakbeyi, görevini ifa ederken onun en büyük yardımcısı kazai (adli) idarenin başı olan sancak kadısı olmuştur. Sancakbeyleri bulundukları yerin mutasarrıfı olduklarından uygun gördükleri reayaya bazı küçük toprak tevcihleri de yapma yetkisine haizdiler.

Osmanlı Devleti’nde “kanun” tabiri, Abbasîler devrinden beri hem Arapça hem de Farsçada vergi takdir etme, vergi kaydı veya vergi kanunu anlamlarında kullanılmıştır.3 Kanun ve ka-nunname terimleri Osmanlı döneminde genel olarak belirli bir konuya dair hukuki maddeleri ortaya koyan padişah hükmünü ifade etmiştir. Şeri hukukun yanında “örfi” denilen idari, mali, cezai ve çeşitli hukuk sahalarına ait olmak üzere padişahların emir ve fermanları ile vaz edilmiş olan kanun ve nizamlar söz konusuydu. Bunların aynen veya özet olarak bir araya toplamak suretiyle düzenlenen mecmualara veya muayyen bir zümre ya da sahaya ait düzenlemelere “kanunname” denilmiştir.4 Osmanlı kanunnameleri sistematik bakımdan Osmanlı vergi man-tığına ve idari sistemine göre düzenlenmiştir. Ancak bu yasal uygulamalar gerçekleştirilirken

* Prof. Dr. Kırıkkale Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, ([email protected])1 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukukî Tahlilleri, 5. Kitap, Fey Vakfı, İstanbul, 1992, s. 120.2 İsmail Özçelik, Devlet-i ‘Aliyye’nin Kamusal Düzeni ve Kurumları, Gazi Kitabevi, Ankara, 2014, s.220.3 İsmail Özçelik, Devlet-i ‘Aliyye’nin Taşra Yönetimi, Gazi Kitabevi, Ankara, 2016, s.51. 4 Özçelik, Devlet-i ‘Aliyye’nin Taşra .. s.51.

Page 3: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

İsmail ÖZÇELİK

326

bunun yanında “örf ve “âdet” yani içtimai ilişkileri düzenleyen kanunlaşmamış kurallar da “örf-ü maruf” şeklinde kabul görüp, değerlendirilmiştir.

Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların yürütülmesine ilişkin esasları ihtiva etmişlerdir. Bu bağlamda “1531 (H.937) tarihli Koca-ili Sancağı Resm-i Ganem Kanunnamesi”5 ve “1624 (H.1034) tarihli Koca-ili Sancak Kanunnamesi”6 16. ve 17. yüzyılda toplumsal, ekonomik ve idari tarih bakımından Koca-ili Sancağı ve çevresi için ayrı bir önem taşımaktadırlar. İşte bu incelemede söz konusu olan bu iki kanunnamenin tanıtımı, muhtevası ve temel esasları üze-rinde durulmuş, metinlerin tahlili yapılıp değerlendirilmişitr. Böylece 1531 (H.937) ve 1624 (H.1034) tarihli Koca-ili Sancağı Kanunnameleri üzerinden Koca-ili Sancağı’nın sosyo-ekono-mik yapısı ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Koca-ili Sancağı’na Ait 1531 (937) Tarihli “Koca-ili Sancağı Resm-i Ganem Kanunnamesi”7

“Mefâhir’ül kudâti vel-hükkâm, ma‘âdin’ül-fezâili vel-kelâm Koca İli sancağı kâdîleri-zîde fadlu-hum-tevkî‘-i refî-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lum ola ki;

1. Hâliyâ Memâlik-i Mahrûsemde resm-i ganem veren re‘âyânın resmi ganemleri cem‘ olunmalu oldukda, koyunların resmden kaçırub zu‘amâ ve erbâb-ı tîmar ve sair resm-i ganem vermeyen kimes-nelerün koyunlarına halt edüp onların koyunlarıdır deyü resm resm vermeyüb ol sebeble Hizâne-i Âmireme meteveccih olan rüsûm-ı ağnâmdan hayli mal zâyi‘ olub ve bu husûsda defe‘atla te’kîd ve yasak olunub bu asıl hileleri ve telbîsleri kat‘ olunmaduğuı ecilden;

2. Vüzerây-ı azâm ve Rumeli Beğlerbeğisinden gayrı sâir beğlerbeğilerümün ve kadîaskerlerimin ve Hizâne-i Âmirem defterdârlarının ve sancakbeğlerinin ve Dergâh-ı Mu‘allam Ağalarının ve müteferrikalarımın tâifesinin ve kapum halkının ve yeniçerilerüm cemâ‘atinin ve subaşılarun ve çeribaşılarun ve mütevellilerün ve ümenânın ve hisâr erenlerinin ve voynuklarun ve doğancılarun ve yörük eşküncilerün ve müsellemlerün ve yayalarun ve Dergâh-ı Mu‘allâmdan berât-ı hümâyûn ile cihet tasarruf eden tâifenin ve bil-cümle şimdiyadeğin resm-i ganem verü-gelmeyen kimesnelerün umûmen koyunlarından sair re‘âyadan alınduğı gibi iki koyuna bir akçe resm-i ganemlerin alınma-sına emr eyledim.

3. İmdi buyurdum ki, hükm-i hümâyûnmla kulum İlyâs vardukda her birinüz taht-ı kazanızda kendü nefsiniz ile mübâşeret eyleyüb kulumla yürüyüb teftiş edüb göresiz.

4. Her birinüz taht-ı kazasında bu zikr olunan kimesnelerün ne mikdâr koyunları var ise, üzerine varub kanun-ı kadîm üzere Abril’de ellerinde mevcûd olan koyunların ma‘lûm edinüb her birinin ne mikdâr koyunı var ise, âdet üzere sayub isimleriyle ve koyunlarının mikdârı ile müfredât ile defter edüb ba‘dehû iki koyuna bir akçe hesâbı üzere resm-i ganemlerin ve her üç yüz koyundan beş akçe

5 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri, 5. Kitap, Fey Vakfı, İstanbul, 1992, s. 120-122.6 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyudu Kadime Arşivi, Defter-i Mufassalı Liva-i Koca-ili, Defter No. 49,

1624(1034), Ömer Lütfü Barkan, 15-16. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları, (Haz. Hüseyin Özdeğer), İstanbul Üniversitesi İ.Ü. Yay. No. 4302, İstanbul, 2001, s. 33-34.

7 Ahmet Akgündüz, age, s.121-122. Resm-i Ganem (Koyun-Keçi vergisi), fıkıh kitaplarında zekât-ı sevâim bahsi altında işlenen ve hayvanlardan alınan zekât demek olan şer’i verginin Osmanlı Devleti’nde uyguladığı bir vergi çeşididir. Tek nüshası İstanbul müftülüğü şer’i sicilleri arşivi, Üsküdar mahkemesi, no:6/7, s. 54’te yer alan bu kanunname de Koca-ili Sancağı kazalarındaki resm-i ganem ile alakalı bir kısım şer’i hükümler yer almaktadır.17 Recep 937/1531 tarihinde kaleme alınan bu hukuki düzenleme bütün Koca-ili Sancağı kadılarına yazılarak yollanmıştır.

Page 4: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

327

Koca-İli Sancağı Kanunnamelerinin Koca-İli Sosyo-Ekonomik Tarihi Bakımından Değerlendirilmesi (H. 937-M.1531/H.1034-M.1624)

hesâbı üzere resm-i ağılların aldırub kuluma mührünüz ile zabt etdüresiz ve alınan koyun resmin ve resm-i ağılın defterde her birinin koyunun tahtında kayd edesiz.

5. Ve kulum adamalrına emr olunandan ziyâde kimesneden bir akçe ve bir habbe aldırmayasız ve cebr ile kimesnenin koyunun ve kuzusın aldırmayasız.

6. Ve taht-ı kazânızda vâki‘olan evkâf-ı selâtin ve sâir evkâfda ve emlâkde olan koyunları dahi teftiş edüb göresiz. Şunların ki, re‘âyâsının resm-i ganemi defterde üzerlerine hâsıl kayd olunmuş ola veya temlîk olunmuş ola, onun gibileri kangı köydedir? ve kimin vakfı ve mülküdür? Ve resm-i ganemleri ne mikdâr olur? Cabileriniz ve mübâşirlerinüz ma‘lum edinüb müstakil defter edesiz.

7. Ve şunlar ki serbestlik üzere hükümleri olub kendü ra‘iyyetlerinin resm-i ganemi kendülerin ola, anı dahi karyeleri ile ve kimlerin vakıf ve mülkü idüğüni ve mikdârını deftere bile kayd edesiz.

8. Ve kendü ra‘iyyetlerinden gayri hâricden içlerine gelüb sâkin olurlarsa deftere kayd edesiz. Bil-cüm-le ber vechile ihtimâm edesiz ki, şimdi resm-i ganemleri alınan tâifeden hâric-i defter kimesne kalma-ya ve defterden hâric bir koyun dahi kalmaya.

9. Hükümde mezkûr olan kimesnelerden gayrı resm-i ganem vermez dahi ne asıl kimesneler var ise, koyunların onar vecihle sayub defter edesiz ve resmlerin alup zabt etdüresiz. Hâric-i defter koyun kalmakdan hazer edesiz.

10. Sonra müfettişler gönderilüb teftiş olunsa gerekdir. Şöyle ki, emr-i şerifime muhâlif kimesneye zulm ve te‘addî olmuş ola veyahud hâric-i defter koyun buluna sizün adem-i ihtimâmınızdan bilinüb azl ile komayub ziyâde itâba müstahak olursuz, gâfil olmayasız.Şöyle bilesiz, alâmet-i şerife i‘timâd kılasız.Tahrîren fil-yevm’is-sâbi’ fî şehr-i Receb’il Mürecceb sene seb’ ve selâsin ve tis a-mi’ete (7 Receb 937)

“1531 (H.937) Tarihli Resm-i Ganem Kanunnamesi”nin Tahlil ve Değerlendirmesi

Koca-ili Sancağı’nda bulunan bütün kadılara gönderilmiş olan bu kanunnamede; Kadılardan, resm-i ganem vermekle yükümlü olan mükelleflerin, kendi sürülerindeki koyunlarını zeamet ve tımar sahiplerinin koyunlarına dâhilmiş gibi göstermelerinin önüne geçmeleri istenmiştir. Bu sayede Hazine-i Âmire’nin zarara uğratılmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Kanunâmede böyle bir kısmın bulunması bize bölgede mükelleflerin sıklıkla sürülerini saklama yoluna git-miş olduğunu göstermektedir. Bu durum şüphesiz devletin gelirini düşürüp bölgedeki zeamet ve tımar sahiplerinin güçlenmesinin önünü açacaktır.

Kanunnamede, askeri sınıfa mensup olup resm-i ganemi vermeyen kişilerin de kanun gereği iki koyuna bir akçe resm-i ganem vermeleri istenmiştir. Resm-i ganemi toplamakla görev-lendirilmiş olan görevliye bölge kadılarının yardımcı olması istenmiştir. Böylelikle tahsilat sırasında yaşanabilecek bazı olumsuzlukların önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Devletin bölge kadılarından, kazaları dâhilinde kişilerin elinde Nisan ayında ne kadar koyunu var ise koyunla-rın sayılması ve koyunların miktarı üzerinden iki koyunun bir akçe olarak deftere işlenmesinin istenmesi bizlere bu gelir kaynağının güncel bir şekilde takip edildiğini göstermektedir.

Ayrıca ağıl resmi olarak da adlandırılan “resm-i ağıl”ın da her üç yüz koyuna beş akçe olarak toplanıp deftere işlenmesi bölgeden tahsil edilen vergi miktarının artmasını sağlamıştır. Dev-

Page 5: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

İsmail ÖZÇELİK

328

letin vergi tahsilatı sırasında üstünde durduğu konuların başında görevlilerin, mükelleflerden belirlenen miktardan fazla bir miktarı talep etmemesi gelmiştir. Devlet, böyle bir durumun yaşanmaması için bölge kadılarının bu konuda dikkatli olmalarını istemiştir.

Kanunnamede devlet, vakıf sistemi içerisinde yer alan ve kaza dahilinde bulunan sultan veya başka vakıflarda bulunan koyunların ve tımar sahiplerinin çeşitli vergileri toplama hakkına sahip olduğu, dışarıdan müdahalede bulunulamayan serbest tımar olarak adlandırılan yerler-deki koyunlarında sayılıp deftere işlenmesi istenmiştir. Böylelikle devlet, bölgedeki potansiyel vergi kaynağını görmek istemiştir. Bölgede sabit olarak yerleşip yaşayanların dışında bölgeye dışarıdan sürüsüyle gelip yerleşen kişilerin de deftere kayıt edilmesi istenmiştir. Bölgedeki herkese ait olan bütün hayvanların (koyun-keçi) deftere kayıt edilmiş olmasıyla, kayıt dışı kimsenin kalmaması amaçlanmıştır.

Yapılan tahsilat işinden sonra, bölgeye müfettişlerin gönderilip, görevlilerin halka kötü davranıp zorla veya fazla bir miktar para alıp almadıkları ya da sayım dışı kalan koyun olup olmadığının teftiş ettirileceği belirtilmiştir. Şayet bu konularda mesuliyeti bulunan kadılar varsa azledilmenin dışında katledilecekleri de kendilerine kanunnamede hatırlatılmıştır.

Koca-ili Sancağı’na Ait 1624 (1034) Tarihli Sancak Kanunnamesi

Koca ili Mufassal Defterinde8 kayıtlı olan ve Ömer Lütfü Barka’nın “Koca-ili Livası Kanunu” şeklinde kitabında yer alan kanunname9, Koca-ili Mufassal Tahrir Defteri’nde “Kanunname-i Liva-i Mezbur” başlığı altında aşağıdaki şekilde verilmiştir.10

“Kanunname-i Liva-i Mezbur”11

“Evvela Livai Mezburun Resmi Çift ki, ana haraç-ı muvazzaf dirler. Bütün çiftliği tasarruf idenden otuz üç akçe ve nısf çiftlikten on yedi akçe ve rubu’tutandan sekiz akçe alınur. Ve bunlardan ziyade ve yahud noksan üzere olan yine bu i’tibar üzere arzın tahammülüne göre resim alinur ancak bir raiyye-tin iki üç akçeden on iki akçeye varınca olsa ana ekinlü bennak dirler Ol makuleler ekinlü yazılmışdır on ikişer akçe alunur ve ziyade yeri olanlar aynı ile uhdelerine yazılmışdır defterde yazıldığı üzere alınur Ve bir raiyyetin hiç yeri olmassa müzevveç olan ol makulelerden dokuzar akçe resmi bennak alunır ki ana resmi raiyet dirler Ve yeri olmayan mücerred reayadan altışer akçe resmi mücerred alu-nur ol makulelerin altında (mim) yazılmıştır Amma şol mücerred ki elinde yeri olsa kanun-ı kadim üzere resm-i mücerred’in verdikten sonra tuttuğu yerin resmin dahi virür

Ve bu defterde ekseri kurada reayadan sonra hariçden deyü radde çekilmişdir veyahut çekilmemişdir üzerine hariç yazımışdır Ol radde tahtında yazılanlar raiyet değillerdir. Hariç kura reayasıdır ki anda ziraati derler meğer altında (Kef) veyahud ekinlü veyahud (mim) yazılmış ola

8 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyudu Kadime Arşivi, Defter-i Mufassalı Liva-i Koca-ili, Defter No. 49, 1624(1034).

9 Ömer Lütfü Barkan, 15-16. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları, Birinci Cilt, Kanunlar, (Haz. Hüseyin Özdeğer), İstanbul Üniversitesi İ.Ü. Yay. No. 4302, İstanbul, 2001, s. 33-34.

10 Ancak kanunnamenin şekli formatını tamamlayan ve sancak kanunnamelerinde mutad olan ek kısmı Ömer Lütfü Berkan’ın anılan kitabında verilmemiştir.

11 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyudu Kadime Arşivi, Defter-i Mufassalı Liva-i Koca ili, Defter No. 49, 1624(1034). 1-a

Page 6: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

329

Koca-İli Sancağı Kanunnamelerinin Koca-İli Sosyo-Ekonomik Tarihi Bakımından Değerlendirilmesi (H. 937-M.1531/H.1034-M.1624)

Ve öşr’i gallat ve hububat meşhur ve müte’allem ve ma’lum-ı Cümle-i halk-ı ‘alemdir Kadim-ül ey-yemdan nice alınagelmiş ise yine öyle alınur bir habbe ziyade alınmaz

Ve defterde öşri bağ öşri meyve ve öşri ketan ve öşri bostan yazılmışdur yazıldığı üzere alınur

Ve serbest olmayan tımarların nısf-ı badihevasının mirlivaya hasıl kaydolunmuştur ve nısfı sipa-hinindir ve resm-i ganem ve resm-i otlak ve kışlak ve tapuyı zemin ve ‘adeti deştibani cümleten sipahinindir Mirilivanın ve gayrın medhali yokdır defterde gerek yazılmış olsun gerek olmasın.”

“el-Hamdü li’l-lâhi’l-lezi’l haleka’l-insâne min salsâlin ke’l fehhâr .ve halek’l-cânne min-mâricin min nâr ve şerrafe alâ sâiri’l-halâiki bi-ta‘lîmi’l-beyân ve fazzala ümmete Muhammedin alâ sâiri’l-ümemi bi’l-Kurân ve refa‘a’s-semâe ve vaza‘l-arza li-menâfi‘i ehli’l-îmân ve ca‘ale’l-cibâle evtâden li-karâri’l-insi ve’l-cânn ve ahrece minhâ mâehâ ve mer‘âhâ li-meşyi’d-devâbbi ve ehli’l edyân. Ve’s-salâtü ve’s-selâmu alâ Muhammedini’l-meb‘ûsi bi’l-Furkân ve alâ eshâbihî hum hu-dâtü ehli’l-hakki ve’l-irfân. Fe-hâzâ defterun cedîdun sultâniyyun ve mufassalun mahsûsun bi-livâi Koca-ili muharreren bi-emri hulasati’s-selâlatîn fi’l-âlem Hâkimu’l memâlik…..ve’l- Acem bâsitü’l- lütfi ve’l- ihsân el-mueyyed bi-te’yîdil’lâhi’l-memâliki’l-Mennân. el-Me’mûru alâ kâffeti’l-halki bi’l-adli ve’l-ihsân ve huve’s-Sultânü’l- mu‘azzam, ve’l-hakanu’l- mufahham, mâlikü’rikâbi’l-umem. el-Sultan ibni sultanu’s-sultân,-Sultân Murad Han ibni’s-Sultân Ahmed Han hallede’l-lâhu hilâ-fetehû ve zeyyede saltanatahu il‘ inkırâzi’d-deverân bi-kalemi’l-fakîri’l-hakîr el-Kâtib Ahmed ibni Kâtib Muhammed eş-şehîr bi-Kâtib-zâde min-küttâbi’d-Defteri’l-Hakanî. Sümme selleme ile’d-Dîvâni’s-Sultânî fî- Şehri Şevvâl li-seneti erba‘a ve selâsîn ve elf.”12

Kanunnamenin hatimesinde yer alan13 “Fe-hâzâ defterun cedîdun sultâniyyun ve mufassalun mahsûsun bi-livâi Koca-ili muharrer bi-emri hulasati’s-selâlatîn fi’l-âlem Hâkimu’l memâlik…” iba-resi, kanunnamenin yer aldığı defterin yeni, sultanî ve mufassal yani ayrıntılı ve burada yer alan kanunname ile yazılan defterin sultanın emri ile yazıldığını ifade etmektedir.

“…ve huve’s-Sultânü’l- mu‘azzam, ve’l-hakanu’l- mufahham, mâlikü’ -rikâbi’l-umem. el-Sultan ibni sultanu’s-sultân,-Sultân Murad Han ibni’s-Sultân Ahmed Han…” şeklindeki ibareler de onun Sul-tan Ahmed Hanın oğlu Sultan Murad Han olduğunu belirtmektedir.

Kanunname hatimesinin son cümlesi olan, “…bi-kalemi’l-fakîri’l-hakîr el-Kâtib Ahmed ibni Kâtib Muhammed eş-şehîr bi-Kâtib-zâde min-küttâbi’d-Defteri’l-Hakanî. Sümme selleme ile’d-Dîvâni’s-Sultânî fî- Şehri Şevvâl li-seneti erba‘a ve selâsîn ve elf.” şeklindeki kayıt, 1624 (1034) tarihli Ko-ca-ili Kanunnamesini yazan zat ve kanunnamenin tarihi ile alakalıdır. Buna göre; Kanunname ve defteri il yazıcısı olan, babası da “Kâtip Muhammed” olan, “Kâtip Ahmed” tarafından Şevval ayının bin otuz dört yılında kaleme alınmış ve Divan-i Sultanîye teslim edildiği anlaşılmaktadır.

12 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyudu Kadime Arşivi, Defter-i Mufassalı Liva-i Koca ili, Defter No. 49, 1624(1034).V. 1-a-b/2-a Kocaeli Kanunnamesine eklenmiş olan bu kısım (hatime) Ömer Lütfü Barkan’ın kitabında yer almamaktadır.

13 Ömer Lütfü Barkan’ın eserinde kanunnamelerin hatimesine yer verilmemiştir.

Page 7: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

İsmail ÖZÇELİK

330

1624 (1034) Tarihli Koca İli Livâsı Kanunnamesinin Tahlil ve Değerlendirilmesi

Sultan IV. Murad döneminde Kâtip Muhammed oğlu Ahmed adlı kişi tarafından yazıya dökül-müş 1624 (1034) tarihli kanunnameye göre, bölgeden tahsil edilen vergi kalemlerinin sayısı eski kanunnameye oranla artmış olup, ilk olarak çift resmi yazılmıştır. Bu verginin toprak üze-rinden sabit bir miktar olarak alınan14 Harac-ı Muvazzafın mukabili olduğu belirtilmiştir. Ka-nunnameye göre bölgede çift resmi olarak otuz üç akçe alınması istenmiştir. Şayet mükellef yarım çifte sahipse on yedi, dörtte birlik bir toprağı işliyorsa sekiz akçe alınması istenmiştir. Ayrıca kanunnamede kişi üzerinden alınan “resm-i bennak” ve “resm-i müccered” vergileri de yazılmıştır. Bir tımar dâhilinde yeterli ölçekte toprağı olmayan fakat başka bir işle meşgul olan evli reaya, “resm-i bennak”, babasının yanında veya başka bir yerde çalışan reayadan ise “resm-i mücerred” adı altında vergi tahsil edilmiş olup, bu kişilerden çift resmi alınmamıştır.15 Bennaklar, ekinlü (çiftli) bennak ve caba bennak olarak ikiye ayrılmıştır. Ekinlü bennak, küçük bir ölçekte toprağı tasarruf etmiş olup, caba bennak herhangi bir toprak tasarrufuna sahip değildir.16 Kanunnameye göre küçük ölçekte toprağı olan bennaktan on iki akçe, toprağı olmayan bennaktan dokuz akçe resm-i bennak alınmıştır. Mücerredlerin ödemiş olduğu vergi ise altı akçe olmuştur. Kanunnamede ayrıca ürün üzerinden alınan çeşitli vergiler de yazılmış-tır. Bu vergiler, “öşr-i bağ (resm-i bağ), öşr-i meyve (resm-i fevâkih), öşri- keten ve öşr-i bostan (resm-i bostan)” adıyla yazılmıştır.17 Tımar sisteminde serbest ya da serbest olmayan ayrımı olup18 serbest tımarlarda tımar dahiline dışarıdan müdahale olunmazken serbest olmayan tımarlarda müdahale söz konusudur. Bu kanunnamede bu ayrımı net bir şekilde görmekteyiz. Serbest tımar olmayan yerlerde bir kişinin mal, mülk ve davarına zarar verenlerden alınan “bad-ı heva” vergisinin19 yarısının mirlivaya yarısının da sipahiye verildiği belirtilmiştir. Bunun dışında, “resm-i ganem”, “resm-i otlak”, “resm-i kışlak”, “tapuy-ı zemin” ve “âdeti-i deştbâni” adıyla toplanan vergilerin tamamının sipahi tarafından tahsil edileceği yazılmıştır.

Kanunnameler Işığında 16. ve 17.Yüzyıllarda Koca-ili Sancağında İktisadi Hayat

Sanayi Devrimi öncesi toplumlarda insanların yaşantısı genellikle hayvancılık ve tarım faali-yetleri nedeniyle toprağa bağlı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. İnsanlar sürülerine otlak bulmak için senenin belirli bir dönemini hareket halinde geçirmek zorunda kalmışlardır. Bu bağlamda Koca-ili ve civarı hayvancılık ve tarım faaliyetlerinin yapıldığı sulak ve verimli toprakları nede-niyle Yörük ve konar-göçerler için uygun bir alan olduğu gibi, sulu ve kuru ziraatın yapılmasına da müsait bir alan olmuştur. Nitekim 16 yüzyıla ait olan Koca-ili Sancağı’na ait 1531 (H.937)

14 Ahmet Tabakoğlu, Türkiye İktisat Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2008, s. 225.15 Ahmet Tabakoğlu, age, s. 227.16 Bu konu hakkında bkz. Halil İnalcık, “Osmanlılarda Raiyyet Rüsûmu”, Belleten, C. XXIII.-S.92, T.T.K., Ankara, 1995.17 Bu vergiler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ziya Kazıcı, Osmanlılarda Vergi Sistemi, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1997.18 Serbest dirlik, Has ve zeamet olan tımarlar bu çeşit dirliklerdendi. Bunlar padişah hasları sultan ve vezir

vakıflarından başka, vezir, nişancı, defterdar, beylerbeyi, sancakbeyi, divan katipleri, çavuşlar, subaşılar vs. gibi yüksek rütbeli idare amirleri ile diğer memur ve askerlerin has ve zeametleri idari ve mali bakımdan bazı ayrıcalıklar sahip serbest tımarlar olarak değerlendirilmiştir. Bunun sonucu olarak, tımar sahibinin “kışlak ve yaylak”, “tapu”, “cürüm ve cinayet” vergileri gibi miktarı önceden bilinmeyen ve “bad-ı heva” denilen vergileri toplamaya yetkili oldukları tımarlardır. Serbest olmayan dirlikler de; sahibinin “bad-ı heva” vergisini alamadığı dirliklerdir. Bu tür dirliği olanlar, sadece köylünün ürettiği mahsulün vergisini alabiliyorlardı. İsmail Özçelik, Devleti Aliyye’nin Kamusal Düzeni …, s.269-270.

19 Ahmet Tabakoğlu, Gerileme Dönemine Girerken Osmanlı Maliyesi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1985, s. 55.

Page 8: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

331

Koca-İli Sancağı Kanunnamelerinin Koca-İli Sosyo-Ekonomik Tarihi Bakımından Değerlendirilmesi (H. 937-M.1531/H.1034-M.1624)

tarihli kanunname, burada yetiştirilen hayvanlardan alınacak olan resm-i ganem ve ağıl resmi verglerini belirleyen hususları konu edinmiş olduğu da bunun en açık göstergesidir. Kanun-namede hayvancılık bahsi sıkça işlendiğine göre, söz konusu yıllarda Koca-ili çevresinde çok geniş bir hayvancılık faaliyetinin olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki halkın en önemli geçim kay-nağının hayvancılık olduğu görülmektedir.

Sürü sahiplerine gelecek olursak, askeri sınıfa mensup kişilerin de büyük ölçekte sürülere sahip olmuş olduğunu “Vüzerây-ı azâm ve Rumeli Beğlerbeğisinden gayrı sâir beğlerbeğilerümün ve kadîaskerlerimin ve Hizâne-i Âmirem defterdârlarının….berât-ı hümâyûn ile cihet tasarruf eden tâifenin ve bil-cümle şimdiyedeğin resm-i ganem verü-gelmeyen kimesnelerün umûmen koyunla-rından sair re‘âyadan alınduğı gibi iki koyuna bir akçe resm-i ganemlerin alınmasına emr eyledim” ibaresinden anlamaktayız.

Kanunname muhtevasından bazı kişilerin kendi sürülerini zeamet ve tımar sahiplerinin sürü-süne dahilmiş gibi gösterip vergiden kurtulma yollarını aramış olmaları kişilerin elinde büyük ölçekte sürülerin olduğunu düşündürtmektedir. Bunların dışında senenin belli dönemlerin-de sürülerini otlatmak için sancak dahiline sancak dışından reayanın gelmiş olması bölgenin küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine uygun olduğunu göstermektedir. Ayrıca Koca-ili içerisinde bulunan çeşitli vakıflarda yer alan sürülerin ve serbest tımar olarak adlandırılan yerlerdeki sürülerin deftere kaydedilmek istenmesi Koca-ili sancağında yaygın bir şekilde hayvancılık faaliyetinin yapıldığı düşüncemizi kanıtlar niteliktedir.

Bu durum şüphesiz bölgede hayvancılığa bağlı çeşitli üretim kollarının gelişmesine de zemin hazırlamış olmalıdır. Bölgeye ait ele aldığımız ikinci kanunnâme olan 1624 (H.1034) tarihli kanunnamede “resm-i ganem” ve “ağıl resmi”nin üzerinde fazla durulmamasının bölgedeki hayvancılık faaliyetlerinin yüz yıl öncesine göre muhtemelen çeşitlilik arz etmeye başladığı ve hayvancılığın az da olsa gerilemiş olduğunu düşündürmektedir.

Koca-ili Sancağı’na ait elimizdeki ilk kanunnamede tarımsal faaliyetler üzerine herhangi bir bahis geçmemektedir. Bu durum bize 16. yüzyılda Koca-ili Sancağı’nda tarımsal faaliyetlerin yaygın bir şekilde yapılmadığını veya devletin gelir kalemi olarak daha çok hayvancılığa dair olan resm-i ganemin önem arz ettiğini söylemek mümkündür. Elimizdeki ikinci kanunnamede ise aradan geçen yüz yıllık süreç içerisinde tarımsal faaliyetlerin hayvancılığın önüne geçmiş olabileceğini göstermektedir. Bölgedeki tarımsal faaliyetlerin yaygınlaşması üzerine yeterli miktarda toprağın olmadığı, bazı evli veya bekar kişilerin dönüm olarak az bir alanı tasarruf ettiklerini “Evvela Livai Mezburun Resmi Çift ki ana haraç-ı muvazzaf dirler. Bütün çiftliği tasarruf idenden otuz üç akçe ve nısf çiftlikten on yedi akçe ve rubu’tutandan sekiz akçe alınur…bir raiyyetin iki üç akçeden on iki akçeye varınca olsa ana ekinlü bennak dirler Ol makuleler ekinlü yazılmışdır on ikişer akçe alunur ve ziyade yeri olanlar aynı ile uhdelerine yazılmışdır defterde yazıldığı üzere alınur Ve bir raiyyetin hiç yeri olmassa müzevveç olan ol makulelerden dokuzar akçe resmi bennak alunır ki ana resmi raiyet dirler Ve yeri olmayan mücerred reayadan altışer akçe resmi mücerred alunur ol makulelerin altında (mim) yazılmıştır” ibaresinden anlamaktayız.

İkinci kanunnamenin muhtevasından hareketle bölgedeki tarımsal ürün çeşitliliğine gelecek olursak, geniş bir yelpazede tarımsal üretim faaliyetinin gerçekleşmiş olduğunu, çeşitli tahıl ürünlerinin yanı sıra farklı meyve ve sebzenin bölge dahilinde üretilmiş olduğunu “Ve öşr’i gal-lat ve hububat meşhür ve müte’allem ve ma’lum-ı Cümle-i halk-ı ‘alemdir Kadim-ül eyyemdan nice alınagelmiş ise yine öyle alınur bir habbe ziyade alınmaz” ve “Ve defterde öşri bağ öşri meyve ve öşri ketan ve öşri bostan yazılmışdur yazıldığı üzere alınur” ibarelerinden anlamaktayız.

Page 9: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

İsmail ÖZÇELİK

332

Görüldüğü gibi Koca-ili Sancağı’nda çeşitli tahıl ürünlerinin, sebze ve meyve üretimin artmış olması bölgeden tahsil edilmiş olan verginin çeşitlenmesine ve vergi miktarının artmasına ne-den olmuştur. Kanunnamede geçen bu ibareler, bize üretim faaliyetleri kadar Osmanlı mali tarihi, vergi çeşitliliği ve uygulamaları hakkında da bir fikir vermektedir.

Kanunnameden anlaşıldığına göre, Koca-ili’nde, meyve, sebze ve keten üretiminin yaygın olduğu anlaşılmaktadır. Kanunnamede geçen “…ve defterde öşri bağ, öşri meyve ve öşri ketan ve öşri bostan yazılmıştır, yazıldığı üzere alınır.” şeklindeki ifade öşür vergisinin bağlar, meyve bahçeleri ile bostanların ve özellikle de keten üretiminin Kocaeli’nde yaygın olarak yapıldığı-nın kanıtıdır. Bu ibareler Koca-ili yerleşik ve tarımla uğraşan bir kesiminin bağcılık yaptığı ve geçimini buradan sağladığı anlaşılmaktadır. Burada meyve bahçeleri ve bostanların genişçe yer aldığı ve şehir ile buraya yakın olan İstanbul’un ihtiyacının da önmli bir kısmının buradan karşılandığı kuvvetle muhtemeldir.

“Ve serbest olmayan tımarların nısf-ı badihevasının mirlivaya hasıl kaydolunmuştur ve nısfı sipa-hinindir Ve resm-i ganem ve resm-i otlak ve kışlak ve tapuyı zemin ve ‘adeti deştibani cümleten sipahinindir Mirilivanın ve gayrın medhali yokdır defterde gerek yazılmış olsun gerek olmasın” Bu ibareden anlaşıldığı kadarıyla da Koca-ili’de hayvan yetiştiriciliğinin o günün koşullarına göre yaygın olarak geniş bir yer tutuğunu otlak ve meraların sadece orada yerleşik olanlar değil, sancak dışından da gelen göçerlerin varlığı konusunda bize bir fikir vermektedir.

Koca-ili de hububat (tahıl) üretiminin de “Ve öşr’i gallat ve hububat meşhür ve müte’allem ve ma’lum-ı Cümle-i halk-ı ‘alemdir Kadim-ül eyyemdan nice alınagelmiş ise yine öyle alınur bir habbe ziyade alınmaz” şeklindeki ifadeden yaygın olarak yapıldığı görülmektedir.

Sonuç

Kocaeli sancağının, bahsi geçen dönem içerisinde ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı ol-muştur. Ele almış olduğumuz 1531 (H.937) tarihli Kanunname tamamen bölgedeki hayvancılık faaliyetleri hakkında hazırlanmış olup, yaklaşık yüz yıl sonra yazılmış olan 1624 (H.1034) ta-rihli kanunnamede ise ağırlıklı olarak tarımsal faaliyetler üzerinden alınacak vergiler üzerinde durulmuştur. Buradan Koca-ili coğrafyasında geniş bir yelpazede hayvancılık ve hayvan yetiş-tiriciliği faaliyeti yapıldığı ve yerleşik hayatın çok az olduğu buna karşın konargöçer bir kitle-nin bölgede yoğun olarak varlığı dikkat çekicidir. Tahıl üretimi ile sebze, meyve yetiştiricili-ğinin de yaygın olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle 17. yüzyılda ekili dikili alanların Koca-ili de artması yerleşik hayatın burada yoğunlaştığının bir işareti olarak algılanabilir. Bu durum bize yüz yıl içerisinde bölgede, konargöçer yaşantıdan yerleşik hayata doğru bir geçişin olduğunu göstermektedir. Bölgede bazı evli ve bekar erkeklerin bir çiftten az bir toprağa tasarruf etmiş olmaları ve çeşitli tahıl ürünlerinden, sebze ve meyveden alınacak olan vergilerin çeşitlenmesi bu düşüncemizi kanıtlar niteliktedir. Ayrıca vergi kayıtlarına ilişkin olarak gerek görevlilerin gerekse vergi yükümlülerinin suiistimal yapmamaları ve kurallara uymaları hatırlatılmakla bu konuda uyarı yapılması bazı suiistimallerin yaygın olarak yapıldığına kanıt olarak kabul edile-bilir niteliktedir.

Page 10: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

333

Koca-İli Sancağı Kanunnamelerinin Koca-İli Sosyo-Ekonomik Tarihi Bakımından Değerlendirilmesi (H. 937-M.1531/H.1034-M.1624)

KAYNAKÇA

T.K.G.M. Kuyudu Kadime Arşivi, Defter-i Mufassalı Liva-i Koca-ili, Defter No. 49, 1624(1034).

T.K.G.M. Kuyudu Kadime Arşivi, Defter-i Mufassalı Liva-i Koca- ili, Defter No. 49, 1624(1034). 1-a.

T.K.G.M. Kuyudu Kadime Arşivi, Defter-i Mufassalı Liva-i Koca- ili, Defter No. 49, 1624(1034). V. 1-a-b/2-a.

Akgündüz, Ahmet, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukukî Tahlilleri, 5. Kitap, Fey Vakfı, İstanbul, 1992.

Barkan, Ömer Lütfü, 15-16. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları, (Haz. Hüseyin Özdeğer), İstanbul Üniversitesi İ.Ü. Yay. No 4302, İstan-bul, 2001.

İnalcık, Halil, “Osmanlılarda Raiyyet Rüsûmu”, Belleten, C. XXIII.-S.92, T.T.K., Ankara, 1995.

Kazıcı, Ziya, Osmanlılarda Vergi Sistemi, Şamil Yayınevi, İstanbul, 1997.

Özçelik, İsmail, Devlet-i ‘Aliyye’nin Kamusal Düzeni ve Kurumları, Gazi Kitabevi, Ankara, 2014.

Özçelik, İsmail Devlet-i ‘Aliyye’nin Taşra Yönetimi, Gazi Kitabevi, Ankara, 2016.

Tabakoğlu, Ahmet, Türkiye İktisat Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2008.

Tabakoğlu, Ahmet, Gerileme Dönemine Girerken Osmanlı Maliyesi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1985.

Page 11: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

İsmail ÖZÇELİK

334

EKLER

H.1034-M.1624 TARİHLİ KOCA-İLİ SANCAK KANUNNAMESİ VE HATİME KISMI

Page 12: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

335

Koca-İli Sancağı Kanunnamelerinin Koca-İli Sosyo-Ekonomik Tarihi Bakımından Değerlendirilmesi (H. 937-M.1531/H.1034-M.1624)

Page 13: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

İsmail ÖZÇELİK

336

Page 14: KOCA-İLİ SANCAĞI KANUNNAMELERİNİN · Sözünü ettiğimiz sancak kanunnameleri, ilgili oldukları sancağa ait mali, hukuki ve cezai işlemlere dair yapılacak uygulamaların

Koca-İli Sancağı Kanunnamelerinin Koca-İli Sosyo Ekonomik Tarihi Bakımından Değerlendirilmesi

337