Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır....

74
https://www.facebook.com/JeomorfolojiDer Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017 Ocak 2017 www.jd.org.tr https://twitter.com/JeoOrg

Transcript of Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır....

Page 1: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

https://www.facebook.com/JeomorfolojiDer

Jeomorfoloji DerneğiBülteni

Sayı 1 Ocak 2017

Ocak 2017

www.jd.org.tr

https://twitter.com/JeoOrg

Page 2: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği

Coğrafyacılar Derneği Bülteni• Coğrafyacılar Derneği BülteniCilt 2 Sayı 2 Aralık 2015

www.jd.org.tr2

Jeomorfoloji Derneği1.Dönem (2015-2018) Yönetim Kurulu

Hüseyin TUROĞLU (Yönetim Kurulu Başkanı)Hakan YİĞİTBAŞIOĞLU (2. Başkan)Ahmet Evren ERGİNAL (Genel Sekreter)Abdullah SOYKAN (Muhasip Üye)Uğur DOĞAN (Üye)Tuncer DEMİR (Üye)Kirami ÖLGEN (Üye)

Editör: Hüseyin TUROĞLUTeknik Sorumlu: Mesut ŞİMŞEK

Jeomorfoloji Derneği adına sahibi ve yayın yönetmeni: Hüseyin TUROĞLU

Yayın koşulları: Jeomorfoloji Derneğinin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek için dernekçe

sürdürülecek çalışma konuları ve biçimleri ile faaliyet alanlarında (JeomorfolojiDerneği Tüzüğü, Madde 2) belirtilen konularda bülten editörüne teklif edilen ve

yönetim kurulunca uygun bulunan yazılar yayınlanır. Yazıların bilimsel sorumluluğuyazarlara aittir

İletişim:Dernek No: 34-213-165

www.jd.org.tr - [email protected]://www.facebook.com/JeomorfolojiDer

https://twitter.com/JeoOrg

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Page 3: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

www.jd.org.tr 3

İÇİNDEKİLER

Jeomorfoloji Derneği Başkanından ………………………….…...…………………….4

Bilim, Metod, Teknoloji, ProjeJeoarkeoloji: Aşıklı Höyük ÖrneğiUğur Doğan …………………………………………………...……………………..…....8Doğu Karadeniz Dağları’nın Glasyal Morfolojisi Ve Yeni Belirlenen BuzullarGürcan Gürgen …………………………………………………….……………….…...19Kula Yöresinde Türk, İngiliz Ve Hollandalı Yerbilimciler Tarafından SürdürülenJeomorfolojik Amaçlı Çalışmalarda Batı Anadolu’nun Erken Pleyistosen Dönemiİklim ve İnsanlık Tarihine Dair Önemli Bulgulara ErişilmiştirTuncer Demir……………………………………………………………………..……...26Tıbbi Coğrafya; Gelişimi, Araştırma Yöntemleri, Türkiye’deki DurumuLütfi Nazik ……………………………………….……………..………………….…….30Jeomorfoloji ve JeoparklarErdal Gümüş ……...……………………………………………………………….….....35

Etkinlik Değerlendirme, Analiz, Yorum“Yasal ve Bilimsel Boyutlarıyla: Kıyı” Şile Çalıştayının ArdındanHakan Yiğitbaşıoğlu ………………………………………………..………………..…43GEOMED 2016-4. Uluslararası Coğrafya Sempozyumu,Abdullah Soykan ……………………………………..………………………...………45Türkiye’de Coğrafyanın Kurumsallaşması Sürecinde Ankara Üniversitesi TürkiyeCoğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi (TÜCAUM)Ali Özçağlar …………….…………………………………….………………….………48TURQLAKES 2016 Çalıştayının ArdındanEvren Erginal …………………….………………………………………...…………....56

Haber, Duyuruİşkur Nezdindeki Gelişmenin Bilgilendirmesi HakkındaHakan Yiğitbaşıoğlu……………………………………………………………..……...60Jeomorfolojide Başarı Örneği: Tolga GörümEvren Erginal …………………………………………….……………………...…..…. 61Fiziki Coğrafya Araştırmaları Lisansüstü Öğrenci Sempozyumu – 2017 (JD-FCAR)İsa Cürebal ……………….…………………………………………….………………...63“International Symposium on Geomorphology-ISGE-2017”Saadettin Tonbul …………….…………….………………………………...…….…….66

Kitap TanıtımıTürkiye Jeomorfoloji Camiasına Yeni Bir Soluk; “ Jeomorfolojinin Temelleri ”Hüseyin Turoğlu…………….…………………………………………………...…...…69Şile’de Eolinit Oluşumu ve Kumul PaleocoğrafyasıMustafa Karabıyıkoğlu…………………………………………………….………...….72

Üyelerimiz ………………………………………………………………………………74

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Page 4: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Başkanından

Hüseyin Turoğlu

Cilt 2 Sayı 2 Aralık 2015

www.jd.org.tr4

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

1964 yılında MTA merkezli kurulan TürkiyeJeomorfologlar Derneği; 1990’lı yılların başına kadarbaşarılı çalışmalar yaparak hem bilimsel ve hem demesleki konularda etkin performans göstermiştir.Ancak 1990’lı yılların başından itibaren bu etkinliğiniyitirmiş, 2000 ve 2010’lu yıllarda dernek olmagerekliliklerini dahi yerine getirmediği için 2014’ünson aylarında mahkeme kararı ile kapanma aşamasınagelinmiştir.

2000-2015 döneminde Türkiye Jeomorfologlar Derneği’nin yeniden eskihüviyetinin kazandırılması için akademik çevrelerce önemli çabalar sarf edilmişolmasına karşın, sorumluluğu tamamen Türkiye Jeomorfologlar Derneği’ninmevcut yönetimine ait olmak üzere, bu konuda maalesef hiçbir olumlu gelişmekaydedilememiş, Yönetim Kurulunun farklı misyon ve vizyona sahip olduğuanlaşılmış ve Türkiye Jeomorfologlar Derneği için coğrafya ve jeomorfolojicamiasının beklentilerine yönelik bir ümit olmadığı kanaati oluşmuştur.

Türkiye Jeomorfoloji topluluğu 20 yıldan uzun bir süredir kurumsal yapılanmanıneksikliğine ait doğrudan ve dolaylı sıkıntılarını yaşamaktaydı. Bu sıkıntılar son 6-7yıl içinde giderek önemli problemler haline dönüşmeye başladığına ait sinyalleralınmaya başlanmasıyla Ankara, İzmir ve İstanbul’da ilgili ve gönüllüakademisyenlerin katılımlarıyla toplantılar yapılmaya başlandı. Sonrasında, 15kurucu üyenin gayretleri ile yeni bir sayfa açılarak, 24 Nisan 2015 tarihinde“Jeomorfoloji Derneği” kuruluşu gerçekleştirilmiştir.

Jeomorfoloji Derneği’nin 1. Olağan Genel Kurulu 17 Haziran 2015 günü AnkaraÜniversitesi DTCF, Coğrafya Bölümü Muzaffer Göker Salonunda, derneğimizinoy kullanma hakkına sahip 60 asıl üyesinden 45’inin genel kurula katılımıylayapılmıştır. Genel kurul; Geçici Yönetim Kurulu’nun 3 yıl süre ile göreve devametmesine oy birliği ile karar vermiştir.

Jeomorfoloji Derneği olarak misyonumuz iki temel husus odaklıdır. Bunlardanbiri “Jeomorfoloji Eğitimi ve Mesleki Yeterlilik” diğer konu ise “Mesleki Tanınırlıkve Kadro meseleleri” dir. Coğrafya şemsiyesi altında, Fiziki Coğrafya temelli,yaşamda ihtiyaç duyulan modern jeomorfoloji çalışmaları amaçlı meslekiyeterlilikleri kazandıran bir üniversite eğitiminin verilmesi, ayrıca Jeomorfologkadrosu, tanımlaması ve tanınırlığı ile ilgili yanlış, eksik ya da ihmaledilmişliklerin telafi edilmesi için etkin rol oynamak ve bu konularda başarılısonuçlar alınması Jeomorfoloji Derneğinin vizyonunu oluşturmaktadır.

Jeomorfoloji Derneği’nin 31 Aralık 2016 tarihi itibarıyla, dernek tüzüğü üyelikkoşulları esas alınarak Yönetim Kurulu Kararı ile kabul edilen 96 adet kayıtlı asılüyesi vardır.

Page 5: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Cilt 2 Sayı 2 Aralık 2015

www.jd.org.tr

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Derneğimiz; tanıtım, iletişim ve bilgilendirme araçları olarak Türkçe ve İngilizceWEB sayfası (http://www.jd.org.tr/), Facebook(https://www.facebook.com/JeomorfolojiDer), Twitter(https://twitter.com/JeoOrg) hesaplarını kullanmaya devam etmektedir.Jeomorfoloji Derneği’nin geçen 18 aylık görev süresi içinde gerçekleştirmiş olduğufaaliyetlerden bazılarını aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.

Türkiye Ulusal Jeoloji Bilimleri Birliği (TUJBB) Olağan Konsey Toplantısı 08 Nisan2015 günü, MTA Genel Müdürlüğü Uzaktan Algılama Merkezi ToplantıSalonunda gerçekleştirildi. Bu toplantıda Jeomorfoloji Bilim Dalının da temsiledilmesi yaklaşımı içinde davet alınmıştır. Belirtilen toplantıya henüz kurulmaaşamasında olmasına rağmen, Jeomorfoloji Derneğini temsilen Prof. Dr. HüseyinTuroğlu ve Prof. Dr. Uğur Doğan katılmıştır. TUJBB Konsey Toplantısında yeni“Yürütme Grubu” seçimi yapılmıştır. Yönetim Kurulu üyelerimizden vederneğimizi temsilen Prof. Dr. Uğur Doğan; 7 kişiden oluşan Konsey YürütmeGrubu üyesi olarak seçilmiştir.

17 Haziran 2015 tarihinde “Jeomorfolojide Ölçme ve Değerlendirme” temalı,eğitim amaçlı çalıştay (http://www.jd.org.tr/icerik/jeomorfoloji-derne%C4%9Fi-tematik-toplant%C4%B1lar%C4%B1) çok sayıda lisansüstü araştırmacı ve gençakademisyenin katılımı, 10 akademisyenin sunum katkıları ile gerçekleştirilmiştir.2015 ve 2016 yılları yaz ayları sonunda Doğu Karadeniz’de Sel-Taşkın ve Kütlehareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığınıgöstermiş ve afetlerin gerçekleştiği günlerde Hopa (24 Ağustos 2015) ve Arhavi’de(01 Eylül 2016) saha çalışmaları yaparak, raporlar hazırlanmış ve bu raporlararacılığıyla kamuoyu, ilgili kamu kurum ve kuruluşlar nezdinde bilgilendiricigirişimlerde bulunulmuştur. Bu raporların hazırlanması; 24-25 Ağustos 2015tarihlerinde Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu ve Prof. Dr. A. Evren Erginal’ın Hopa veçevresinde (http://www.jd.org.tr/icerik/jeomorfoloji-derne%C4%9Fi%E2%80%99nin-24-a%C4%9Fustos-2015-hopa-seli-ta%C5%9Fk%C4%B1n%C4%B1-ve-heyelanlar%C4%B1-hakk%C4%B1ndaki-%C3%B6n) ve Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu’nun 02-04 Eylül 2016 tarihlerinde Arhavive çevresinde (http://www.jd.org.tr/icerik/01-eyl%C3%BCl-2016-arhavi-sel-ta%C5%9Fk%C4%B1n-k%C3%BCtle-hareketleri-afeti-tespit-ve-%C3%B6neriler)yaptıkları saha çalışmaları ile gerçekleştirilmiştir.

Jeomorfoloji Derneği, Ulusal Jeomorfoloji Sempozyumu serisinin dördüncüsü olanve 15-16 Ekim 2015 tarihlerinde Samsun’da, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, AtatürkKongre ve Kültür Merkezi salonlarında düzenlenen “UJES 2015” e yönetim kuruluüyelerinin katılımı ve sunumlarıyla destek vermiştir(http://www.jd.org.tr/icerik/ujes-2015-ulusal-jeomorfoloji-sempozyumu-ard%C4%B1ndan).

5

Page 6: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Cilt 2 Sayı 2 Aralık 2015

www.jd.org.tr

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Jeomorfoloji Derneği, 24-25 Eylül 2016, Şile - İstanbul “Yasal ve BilimselBoyutlarıyla: Kıyı” temalı olarak planlamıştır. Bu eğitim etkinliğinin temel amacı;konunun hukuki (“3621 sayılı Kıyı Kanunu” ve “Kıyı Kanununun uygulanmasınadair yönetmelikler” kapsamında) ve bilimsel yönüne (jeomorfolojik, morfo-dinamik, hidrografik, biyocoğrafik vb.) ait yeterliliklerin katılımcılara teorik veuygulamalı olarak kazandırılması olmuştur. Bilimsel eğitim etkinliğinin her ikigününde yer alan katılımcılara “Eğitim Sertifikası” verilmiştir(http://www.jd.org.tr/icerik/jeomorfoloji-derne%C4%9Fi-tematik-toplant%C4%B1lar%C4%B1-seri-2-duyurusu).

İŞKUR sayfasındaki “Meslekler Sözlüğü” nde yer alan hatalı ve eksik Jeomorfologve Jeomorfoloji tanımlamasının düzeltilmesi ile ilgili derneğimizin girişimleriolumlu sonuçlanmıştır. İş ve Meslek Danışmanlığı Dairesi Başkanlığı,"Jeomorfolog tanım ve görevleri ile ilgili önerileriniz değerlendirilmiş olup gereklidüzeltmeler yapılacaktır" şeklinde bir mesajı dernek yönetimine iletmiştir.(http://www.jd.org.tr/icerik/i%C5%9Fkur-jeomorfolog-ve-jeomorfoloji-tan%C4%B1mlamas%C4%B1-derne%C4%9Fimizin-giri%C5%9Fimleri-sonucunda).

Derneğimizin 2017 yılı planlı faaliyetleri arasında bir çalıştay (18 Mayıs 2017,Balıkesir), bir ulusal sempozyum (JD-FCAR 2017-http://www.jd.org.tr/icerik/fcar-2017), Fırat Üniversitesi Coğrafya Bölümü ilebirlikte uluslar arası sempozyum (UJES 2017- http://ujes.org/ ) yer almaktadır.Ayrıca Mesleki Yeterlilik Kurulu (MYK) ile görüşmelerimiz devam etmektedir. Bukonuya ait yakın gelecekteki gelişmeler derneğimizin iletişim araçları aracılığı ilejeomorfoloji camiamızla paylaşılacaktır. Jeomorfoloji Derneği Bülteni 1. Sayısıylasizlere ulaşmıştır. Her yılın Ocak ayı içinde derneğimizin bülteni yeni sayıları ilebir önceki yıla ait gelişmeleri içerir kapsamlı olarak sizlerle olmaya devamedecektir. Derneğimizin hakemli dergisinin hazırlık çalışmaları da devam etmekteolup, en kısa süre içinde yayın kabul etmeye başlayacağının müjdesini de vermekisterim.

Dernek çalışmalarımızın Jeomorfoloji ve daha geniş çerçevede Coğrafya camiasınakatkı yapması ve özlenenlerin gerçekleştirilmesine vesile olması dileklerimle,sağlıcakla kalınız.

Hüseyin TUROĞLUJeomorfoloji Derneği Başkanı

6

Page 7: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 7

Page 8: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

JEOARKEOLOJİ: AŞIKLI HÖYÜK ÖRNEĞİ

Uğur Doğ[email protected]

GirişJeoarkeoloji; arkeolojik kayıtlara ilişkin soruları, geniş bir yelpazeye yayılanyerbilimlerinin bakış açısından ele alan ve büyük ölçüde arazi araştırmalarınadayanan çalışmaları kapsar (Rapp ve Hill, 1998; Goldberg ve Macphail, 2006;Benedetti vd., 2011). Bir başka ifadeyle, basit olarak jeoarkeoloji; arkeolojiksorulara yerbilimi tekniklerini kullanarak cevap aranmasıdır (Wilson, 2011).Kayan’a (2002) göre ise “jeoarkeoloji, yer-doğa bilimleri araştırmalarından sağlananbilgilerin arkeolojik araştırmalarda ve bulguların değerlendirilmesinde kullanılmasıanlamına gelen yeni bir bilimsel yaklaşımın adıdır”.

1960’lı yıllara kadar arkeoloji ve yerbilimleri arasındaki etkileşim sınırlı kalmış,sonrasında ise bu etkileşim arkeologların insanı öne çıkaran yaklaşımları ile hızkazanmıştır (Goldberg ve Macphail, 2006; Benedetti vd., 2011). Jeoarkeoloji terimiilk olarak Karl Butzer tarafından 1973 yılında kullanılmış, (Hudson vd., 2008;Benedetti vd., 2011), 1976 yılında ise jeoarkeoloji adında bir özel sayı çıkarılmıştır(Davidson ve Shackley 1976). Böylece önemi giderek artan Jeoarkeoloji üzerinekitaplar ve makaleler yazılmış (ör. Davidson ve Shackley, 1976; Erol, 1992; Waters,1992; Rapp ve Hill, 1998; Pollard, 1999; Kayan, 2002; Beach vd., 2008; Benedetti vd.,2011), arkeoloji ve yerbilimi disiplinleri ve bunlara ilişkin dernekler içerisindejeoarkeoloji araştırma grupları kurulmuş (ör. Uluslararası Jeomorfologlar Birliğiiçerisinde 1997’den beri Jeoarkeoloji Çalışma Grubu bulunmaktadır) ve hatta bazıbilim insanları tarafından yaz kursları açılmıştır. Jeoarkeoloji ile ilgili çalışmalar,ilgili pek çok dergide ve çoğunlukla da Kuvaterner dergilerinde yayımlanmaklabirlikte, “Jeoarkeoloji/Geoarchaeology” ismini taşıyan bir dergi de 1986 yılındanberi yayınlanmaktadır.

Jeoarkeoloji ve bunun yerine zaman zaman kullanılan arkeolojik jeoloji vearkeolojik jeomorfoloji isimlerinin etimolojisi üzerine tartışmalar yıllar önceyapılmıştır (Butzer, 1982; Courty vd., 1989; Rapp, 1975; Rapp ve Hill, 1998; Waters,1992; Goldberg ve Macphail 2006) Türkiye’de ise bu kapsamda, paleocoğrafyaismini taşıyan çalışmalar dışında, arkeolojik jeomorfoloji, arkeo-coğrafya, vejeoarkeoloji adları kullanılmıştır. Goldberg ve Macphail (2006) jeoarkeoloji,arkeolojik jeoloji ve jeolojik arkeoloji arasında bir fark olmadığını, yerbilimleri vearkeolojinin kesişiminde yer alan konuların bu başlıklarda incelendiğini vekendilerinin ise kısa olduğu için jeoarkeoloji terimini kullandıklarınıbelirtmişlerdir. Bunun gibi bazı çalışmalarda arkeolojik jeoloji ismininkullanılması, Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi jeomorfolojinin, jeolojidisiplinin içerisinde olduğu ülkeler ile ilgilidir. İngiltere’de ise jeoarkeoloji,arkeoloji bölümlerinin araştırma alanı olarak düşünülür. Fakat dünya genelindejeoarkeoloji, jeoloji ve coğrafyanın bir alt dalı olarak görülür (Goldberg veMacphail, 2006). Ülkemizdeki durum ve nasıl olması gerektiği Kayan (2002)tarafından belirtilmiştir. Kayan’a göre “arkeolojik araştırmalarda gerekli olan bilgisadece jeolojik olmaktan çok coğrafidir. Coğrafya (Geography) yeryüzü bilimidir”.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr8

Page 9: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Pek çok arkeolojik yerleşme jeomorfolojiden doğrudan etkilenmiş veya mağaragibi jeomorfolojik oluşumların içerisinde kurulmuştur. Yamaç süreçleri, taşkınlar,akarsuyun yatağını yükseltmesi ve yana aşındırması, kıyı kuşaklarında koylarınalüvyonla dolması (alüvyal boğulma) gibi pek çok süreçten antik yerleşmeleretkilenmiş, yer değiştirmiş, hatta tamamı veya bir kısmı gömülmüştür. Ayrıcadeniz ve göl seviyesindeki değişimler ve tektonik etki nedeniyle de yerleşmelerinyer değiştirdiği, sedimanla örtüldüğü veya sular altında kaldığı görülür (Özdaş veKızıldağ, 2013). Diğer taraftan kuraklık, depremler, tsunami vb. gibi doğaltehlikeler de insan ve doğa arasındaki etkileşimde önemli faktörlerdir (Fagan,1999; Oliver Smith ve Hoffman, 1999). Tüm bu etkenlerin araştırılması aşamasındave özellikle arazi koşullarının yeniden yapılandırılmasında kullanılmak üzeregeniş ölçekli ve amaca yönelik detaylı jeomorfoloji haritalarının oluşturulması veplaeo-ekolojinin yapılandırılması gereklidir (Erinç, 1955; Erol, 1992; Bruckner,1997; Fanning vd., 2009). Ayrıca elde edilen arazi verilerinin doğruyorumlanabilmesi için bölgesel ve küresel iklim döngüleri ve ortam değişimleri ilekıyaslanması önemlidir (ör. Berger vd., 2016). Bu nedenle ülkemizde yapılan bazıçalışmalarda olduğu gibi (ör. Erinç, 1979; Kraft vd., 1982; Kayan 1996; Bruckner,1997; Kraft vd., 2001; Bruckner vd. 2002; Bruckner, 2003; Kayan, 2009), pek çokjeoarkeoloji araştırması paleocoğrafya çalışması olarak tanımlanabilir.

Aslında jeoarkeoloji bağımsız bir disiplin değildir, kendisine ait teorisi vecevaplayabileceği soruları yoktur (Wilson, 2011). Jeoarkeologlar ortamsalaraştırma ekiplerinin bir üyesidir ve onlar, arkeolojik sitlerin ve kurulduklarıyerlerin biyotik, jeomorfik ve pedolojik karakterlerinin ve bu ortamların geçmişinsan faaliyetleri ile etkileşimlerini yeniden yapılandırmayı amaçlar (Goldberg veMacphail, 2006). Çok disiplinli bir yaklaşım olan jeoarkeolojide, her geçen yılyaklaşımlar çeşitlenmekte ve kullanılan teknikler artmaktadır. Bunlar şöylesıralanabilir: Tarihlendirme yöntemleri, detaylı haritalama teknikleri, uzaktanalgılama, CBS teknikleri, jeomorfik ve biyotik sistemlerin modellenmesi, jeokimya,sedimantoloji, mikromorfoloji ve paleo-botanide gelişen analitik teknikler(Benedetti vd., 2011). Benedetti vd., (2011) jeoarkeolojideki yaklaşımları üç anagruba ayırmıştır: Bunlar; (1) jeomorfolojik, sedimantolojik ve pedolojik yöntemlerikullanan “paleoyüzey yaklaşımı”; (2) kimyasal, mineralojik ve jeofizikyöntemlerini kullanan “jeokimyasal yaklaşım”; ve (3) kültürel, adli, ekolojik vebiyolojik yöntemleri kullanan “insan ekolojisi’dir”. Paleoyüzey yaklaşımıjeomorfoloji, toprak bilimi, sedimantoloji ve stratigrafinin yöntemlerini kullanarakarazinin yeniden yapılandırılması ve arkeolojik sitlerin belirlenmesi için temel birgerekliliktir.

Görüldüğü üzere kısa bir geçmişe sahip olan jeoarkeoloji yaklaşımı hızla gelişmişve insanlık tarihi ve insanın yaşadığı doğal ortam koşullarıyla olan etkileşimininaydınlatılması üzerine önemli çalışmaların ortaya konulmasını teşvik etmiştir(Erinç, 1955; Bruckner, 1979; Erinç, 1979; Erol, 1992; Haynes, 1995; Redman, 1999;Grayson, 2001; Jackson, 2001; Tilman ve Lehmann, 2001; Bruckner vd. 2002;Kayan, 2002; Bruckner, 2003; Doğan, 2005; Turoğlu, 2005; Goldberg ve Macphail,2006; Levine, 2007; Benedetti vd., 2011; Berger vd., 2016; Turoğlu, 2016).

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 9

Page 10: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Bu yaklaşım aynı zamanda arkeologların merak ettiği veya cevabını bulamadığıpek çok sorunun aydınlatılmasını sağlamıştır. Diğer taraftan da arkeolojik verilerinsanın doğa üzerine olan etkisinin, küresel iklim döngülerinin yerel etkilerinin,eski depremlerin ve şiddetinin, ayrışma ve erozyon hızının, bazı yerşekillerininyaşlarının, vadi tabanlarının evriminin, göl ve deniz seviyelerindekideğişimlerinin anlaşılmasın da kısmen yardımcı olmuştur.

Jeoarkeoloji çalışmaları Türkiye’de bu konudaki öncü ülkeler ile yaklaşık olarak eşzamanlı gelişmiştir. Bunun başlıca nedeni Anadolu’nun topraklarının Paleolitikdönemden beri insanların yaşam alanı olması ve pek çok medeniyete ev sahipliğiyapmış olmasıdır. Bu nedenle, Türkiye topraklarında jeoarkeolojik araştırmalarınyapılabileceği pek çok arkeolojik buluntu sahası ve ören yerleri bulunmaktadır.Ülkemizdeki jeoarkeoloji çalışmaları ile ilgili olarak Erol (1992) “Türkiye’dejeoarkeolojik çalışmalar henüz yeni olmakla birlikte, bu konuda oldukça ilginç birçok örnekverilebilir ve bu örneklerin sayısı hızla da artmaktadır” ifadesini kullanmış ve bukonuda yapılan çalışmaları özetlemiştir.

Ülkemizde yapılan jeoarkeolojik çalışmalarda kıyılarımızdaki antik yerleşmeler(ör. Truva ve Efes) önemli bir etken olmuştur. Bu tip yerleşmelerin sahip olduklarılimanların nasıl doldukları ve yerleşmelerin kara içerisinde kalma süreçleri vesonraki çevresel değişimlerin yeniden yapılandırılması düşüncesi bu çalışmalaraivme kazandırmıştır (ör. Erinç, 1955; Erol, 1963, 1972; Erinç, 1979; Kayan vd., 1980,1988, 2000, 2014; Bruckner, 1997, 2003; Bruckner vd., 2002; Kraft vd., 1980, 1982,2011; Rapp ve Gifford, 1982; Öner, 1997a, b, 1999, 2009). Bu tür çalışmalarınöncülerinden biri sayılabilecek bir araştırma Asi Deltası’ndaki antik SeleukeiaPierria şehri limanın dolması ve kara içlerinde kalması ile ilgili olarak Erol (1963)tarafından yapılmıştır.

Ülkemizin iç kesimlerinde ise plüvyal göl kıyılarında bulunan arkeolojikyerleşmeler ile ilgili jeoarkeolojik çalışmalar sürdürülmüştür (ör. Erol, 1972; 1975;Roberts vd., 1979; Berger vd., 2016). Bunlardan en iyi araştırılanlardan biriÇatalhöyük’tür (Roberts vd., 1999).

Akarsu boylarındaki arkeolojik yerleşmeler ile ilgili jeoarkeoloji çalışmaları iseçok daha geç dönemlerde başlamıştır ve hala oldukça sınırlı sayıda çalışmabulunmaktadır. Bunlardan önemli bir kısmı ise akarsular üzerine yapılacak barajgölleri tarafından sular altında kalacak arkeolojik sitlerde başlatılan kurtarmakazıları sonucunda yapılmıştır (ör. Erol, 1983; Erol vd., 1987; Wilkinson, 1999;Kuzucuoğlu, 2002, 2013; Doğan, 2005; Turoğlu, 2011). Dicle Nehri kıyısındakijeoarkeolojik çalışmalarda Holosen’de akarsuyun yatağını kazma dönemindeinsanların vadi tabanına yerleştikleri, vadi tabanındaki birikme dönemlerinde iseyerleşmelerin vadi tabanını terk ettikleri saptanmıştır (Doğan, 2005). İç AnadoluBölgesi’nde ise Ihlara Vadisinde, Melendiz Çayı’nın sağ kıyısında bulunan AşıklıHöyük akarsu boylarındaki arkeolojik yerleşmelerin kurulma ve terkedilmenedenlerinin ortaya konması açısından önemli bir örneği oluşturur. Bu höyüğünjeoarkeolojik problemleri Kuzucuoğlu (2013) tarafından açıklığakavuşturulmuştur.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr10

Page 11: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Aşıklı Höyük’ün JeoarkeolojisiKızılkaya Köyü yakınında yer alan Aşıklı Höyük’ün konumundan, insanlarınınyerleşmek için su kaynağı olan Melendiz Çayı kenarını, Ihlara Vadisi’nintabanının genişlediği bir yeri ve İç Anadolu’daki obsidiyen merkezlerine yakın,görece korunaklı bir alanın seçtikleri anlaşılmaktadır (Şekil 1). Akeramik Neolitikdönemde kurulmuş daimi bir köy yerleşmesi olan Aşıklı Höyük’teki yerleşimevresi M.Ö. 8200-7500 yılları arasına tarihlendirilmektedir (Özbaşaran vd., 2010;Özbaşaran, 2011). Melendiz Çayı ile yaklaşık aynı seviyede bulunan AşıklıHöyük’ün jeoarkeolojisi ile ilgi başlıca iki önemli soru bulunmaktadır. Bunlardanbirincisi, Aşıklı Höyük neden Melendiz Çayı’nın hemen kenarında ve yaklaşıkaynı seviyede kurulmuş veya öyle görünmektedir? İkincisi ise yerleşme nedenterkedilmiştir?

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr

Şekil 1. Aşıklı Höyük’ün lokasyon haritası

Melendiz Çayı, kaynaklarını doğudaki Melendiz Dağı çevresinden aldıktan sonrafay hatlarını izleyerek bir süre kuzeye doğru aktıktan sonra, tekrar bir yapısalhatla batıya döner ve Aksaray Ovası’ndan geçerek Tuz Gölü’nde son bulur. 5.2My önce oluşan Kızılkaya ignimbiritini (Aydar vd, 2012) üzerleyen Pliyosen gölsedimanlarını kesen Melendiz Çayı’nın drenaj sisteminin Pliyosen-Kuvaternergeçişinde kurulmuş olduğu söylenebilir.

11

Page 12: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Aşınmaya karşı dayanıklı olan sıcak karakterli Kızılkaya ignimbriti içerisinevadisini kazan Melendiz Çayı, içerisinde antik döneme ait pekçok insan yapımımağara ve açık hava yerleşmelerini ve peribacalarını barındıran görülmeye değerbir manzara oluşturan Ihlara Vadisi’nin ortaya çıkmasına neden olmuştur.Derinliği yaklaşık 130 m’yi bulan Ihlara kanyonun oluşmasında Tuz Gölü fayınındüşey atım miktarı (Özsayın vd., 2013) belirleyici bir etken olmuştur. Vadide,Aşıklı Höyük çevresinde, günümüze kadar korunabilmiş 6 seki basamağının(Holosen sekisi hariç) olduğu görülmektedir (Şekil 2). Kapalı havza akarsuyu olanMelendiz Çayı’nın boyuna profilini derecelendirmesi başlıca Tuz Gölü’nünKuvaterner’deki seviye değişimleri, tektonik (özellikle de Tuz Gölü fayındakidüşey atım) ve iklim tarafından kontrol edilmiştir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr

Şekil 2. Aşıklı Höyük çevresinin jeomorfoloji haritası. Harita büyük ölçüde uydugörüntüsünden faydalanılarak çizilmiştir.

Ihlara vadisinin tabanında bulunan Aşkılı Höyük ve çevresinde yapılanjeomorfoljik gözlemler, Höyüğün akarsuyun eski bir sekisi/taşkınovası üzerineyerleştiğini, sonrasında ise Höyük çevresinde akarsu aşındırmasının ve alüvyalboğulmanın olduğunu ortaya koymaktadır (Şekil 3). Bu durum Aşıklı insanlarınınburaya yerleştikleri dönemde Melendiz Çayı’nın yerleşmeyi tehdit edecek birkonumda olmadığını, bir başka ifadeyle; akarsu yatağının bugünkü seviyesinegöre daha aşağı bir seviyede (derinde) olduğunu göstermektedir.

12

Page 13: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

İnsanların bu yerleşmeyi terk etme nedeninin ise vadi tabanında sonradanmeydana gelen alüvyal boğulma ve buna bağlı olarak gerçekleşen akarsuaşındırmasının yerleşmeyi tehdit etmesi ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

Höyük çevresinde sonradan gerçekleşen akarsu aşındırmasının izleri açık olarakgörülmektedir (Şekil 3D). Ayrıca, akarsu kıyısındaki kesitte höyüğün üzerineyerleşmiş olduğu organik malzeme içeren sarımtırak renkli siltlerden oluşantaşkınovası sedimanı yüzeyde görülebilmektedir (Şekil 3F). Onun üzerinde iseakarsuyun yatağının bugünkünden daha yukarda olduğunu gösteren kalıntı kabaçakıllar bulunmaktadır. Çayın batı yakasında yapılan gözlemler ise eski akarsubar deposunun bugünkü akarsu seviyesinden yaklaşık 1,5-2 m yukarıda Holosensekisi olarak kaldığını göstermektedir (Şekil 3C). Ayrıca bu kesimde terkedilmişbir menderesli akarsu yatağı dikkati çeker (Şekil 2). Bu terkedilmiş yatağı veyakopmuş menderesi dikkate aldığımızda, akarsuyun yakın bir zamanda AşıklıHöyük’ün kenarına muhtemel bir taşkın sonrası kestirme kanalı olarak taşındığıve kısmen yatak tipini değiştirmiş olduğu söylenebilir.

Kuzucuoğlu (2013) yapmış olduğu bir çalışamada yukarda bahsi geçen gözlemlerisondaj verileri ile doğrulamıştır. Kuzucuoğlu’nun (2013) bulguları şöyleözetlenebilir: Son Buzul Çağı sırasında vadide örgülü akarsu ortamında çakıldeposu birikmiş ve bu depo Geç Glasyal/Holosen geçişi öncesinde kazılmıştır. Buhidro-klimatik kökenli kazılma, tektonik yükselme ile de desteklenmiş olabilir.Akeramik Neolitik yerleşme Holosen başında Melendiz Çayı kenarınakurulduğunda, vadi tabanı ile kazılmış olan son Buzul Çağı terası arasında önemlibir yükselti farkı vardı ve yerleşme bu seki üzerine kurulmuştu. Arkeolojiktabakalar ve akarsu deposu arasındaki ilişki, Aşıklı Höyük’te Holosen’in ilk iki binyılı sırasında yağışın azaldığını ve akarsuyun durumunu koruduğunu gösterir. İçAnadolu’nun diğer kesimlerinde olduğu gibi yüksek kesimlerdeki, yüksekmiktardaki yağışlar tarafından desteklenen yukarı havza akışları Aşıklıçevresindeki nemliliği artırmıştır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 13

Page 14: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr

Şekil 3. (A) Aşıklı Höyük’ten güneye bakış. (B) Aşıklı Höyük’ten kuzeye bakış. (C) Aşıklı

Höyük, Melendiz Çayı tarafından aşındırılmıştır. Geç Holosen öncesinde yatağı bugünkünden

yüksek olan akarsu, bugün höyük tabanı ile yaklaşık olarak aynı seviyede akmaktadır. (E)

Aşıklı Höyük Geç Glasyal sekisi üzerine kurulmuştur. (F) Geç Glasyal sekisine ait taşkınovası

deposu sekinin tabanında yüzeylenmektedir.

SonuçJeoarkeoloji çalışmaları, arkeoloji ve jeomorfoloji araştırmalarına ve Kuvaterner’i veözellikle de Holosen’i kapsayan paleocoğrafya araştırmalarına farklı bir bakış açısıgetirmektedir. Bu açıdan jeoarkeoloji, coğrafya ve insan arasındaki bağın en güçlüşekilde ortaya çıktığı çalışma alanlarından birini oluşturmaktadır. Bu nedenle,oldukça zengin bir prehistorik ve arkeolojik geçmişe sahip olan ülkemizde,coğrafyacılar, özellikle de jeomorfologlar bu tür çalışmalara daha fazla yönelmelidir.

Aşıklı Höyük örneğinde ise Türkiye’deki diğer bazı akarsularda olduğu gibi,Melendiz Çayı’nın da Geç Pleyistosen-Holosen’deki küresel iklim değişimlerine tepkiverdiği ve buna bağlı olarak da vadi tabanında kazılma ve birikme dönemlerininmeydana geldiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan bu veriler, küresel iklim değişiminindiğer akarsuların Holosen’deki gelişimini nasıl etkilemiş olduğunun sorgulanmasıgerekliliğini de ortaya koymaktadır. Bu çalışmalardan elde edilecek veriler içindebulunduğumuz küresel iklim değişiminin akarsular üzerinde gelecekte oluşturacağıetkileri tahmin etmemiz için bir benzetişim modeli olarak da kullanılabilir.

14

Page 15: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

KAYNAKÇAAydar, E., Schmitt, A.K., Çubukçu, H.E., Akın, L., Ersoy, O., Şen, E., Duncan,

R.A., Gökhan, A., (2012). Correlation of ignimbrites in the central Anatolianvolcanic province using zircon and plagioclase ages and zircon compositions. J.Volcanol. Geotherm. Res. 213–214, 83–97.

Beach, T., Dunning, N., Doyle, M. (Ed.), (2008). Geoarchaeology andgeomorphology: Soils, sediments, and societies: Geomorphology, 101, pp. 413–415.

Benedetti, M.M., Cordova, C.E., Beach, T., (2011). Soils, sediments, andgeoarchaeology: Introduction. Catena 85, 83–86.

Berger, J-F., Lespez, L., Kuzucuoğlu, C., Glais, A., Hourani, F., Barra, A.,Guilaine, J., (2016). Interactions between climate change and human activitiesduring the Early to Mid Holocene in the East Mediterranean basins. Clim. Past, 12,1847–1877.

Bruckner, H., (1997), Coastal changes in western Turkey - Rapid deltaprogradation in historical times”. In: Briand, F. and Maldonado, A. (Eds):Transformations and evolution of the Mediterranean coastline. CIESM ScienceSeries 3, 63–74 (Bulletin de l'Institut océanographique, numéro spécial 18. Muséeocéanographique, Monaco), Monaco.

Bruckner, H., Mullenhoff, M., Handl, M., Van Der Borg, K., (2002), Holocenelandscape evolution of the Büyük Menderes alluvial plain in the environs ofMyous and Priene (Western Anatolia, Turkey). Z. Geomorph. N.F., Suppl.-Bd. 127;Berlin/Stuttgart, 47–65.

Bruckner, H., (2003), Delta Evolution and Culture - Aspects ofGeoarchaeological Research in Miletos and Priene. In: Wagner, G.A., Pernicke, E.and H.-P. Uerpmann (Eds.): Troia and the Troad. Scientific Approaches. Springer-Verlag Berlin, 121-144.

Butzer, K.W., (1982). Archaeology as Human Ecology. Cambridge UniversityPress, Cambridge.

Courty, M.A., Goldberg, P. ve Macphail, R.I., (1989). Soils andMicromorphology in Archaeology. Cambridge Manuals in Archaeology.Cambridge University Press, Cambridge.

Davidson, D.A., Shackley, M.L. (Ed.), (1976). Geoarchaeology: Earth Scienceand the Past. Duckworth Publishers, London.

Doğan, U., (2005). Holocene fluvial development of the Upper Tigris Valley(Southeastern Turkey) as documented by archaeological data. QuaternaryInternational 129, 75 – 86.

Erinç, S., (1955), Gediz ve K.Menderes Deltasının morfolojisi, Türk CoğrafyaKurumu Yayını No: 2, İstanbul.

Erinç, S., (1979), Changes in the Physical Environment in Turkey Since theEnd of the Last Glacial. In: Brice, W. C. (Ed.), The Environmental History of theNear and Middle East Since the Last Ice Age, 87–139, London, Academic Press.

Erol, O. (1963). Asi Nehri deltasının jeomorfolojisi ve dördüncü zaman deniz- akarsu sekileri. Dil ve Tarih Coğrafya Fak. Yay. No: 149, Ankara.

Erol, O. (1972). Konya, Tuzgölü, Burdur havzalarındaki pluvial göllerinçekilme safhalarının jeomorfolojik delilleri. Coğrafya Araştırmaları Dergisi 3-4, 13-52.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 15

Page 16: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Erol, O. (1975). Burdur havzası kuvaterner depoları. Cumhuriyetin 50. yılıYerbilimleri Kongresi 17-19 Ekim 1973, Ankara.

Erol, O, (1983). Paleoekolojik araştırmalarda jeomorfolojinin önemi.TÜBİTAK Arkeometri Ünitesi Bilimsel Topl. Bildirileri III, 13-30. Ankara.

Erol, O., (1992). Türkiye’de arkeometrik ve jeomorfolojik araştırmalar. TürkCoğrafya Dergisi 27, 27-40.

Erol, O., Akkan, E., Elibüyük, M., Doğu, A.F., (1987). Aşağı Fırat BölgesindeBugünkü ve Kuvaternerdeki Doğal Çevre Koşulları. Aşağı Fırat Projesi 1978-1979Çalışmaları. ODTÜ Aşağı Fırat Projesi Yayınları, Seri 1, No: 3, 1-13, Ankara.

Fagan, B., (1999). Floods, famines, and emporers: El Niño and the fate ofcivilizations.Basic Books, New York.

Goldberg, P., Macphail, R.I., (2006). Practical and TheoreticalGeoarchaeology. Blackwell Publishing, Malden, MA.

Grayson, D.K., (2001). The archaeological record of human impacts onanimal populations. Journal of World Prehistory 1, 1–68.

Haynes Jr., C.V., (1995). Geochronology of paleoenvironmental change,Clovis type site, Blackwater Draw, New Mexico. Geoarchaeology 10, 317–388.

Hudson, P.F., Butzer, K.W., Beach, T., (2008). Fluvial deposits andenvironmental history: Scope and context of the 39th annual BGS. Geomorphology101, xiii–xv.

Jackson, J.B.C., (2001). What was natural in the coastal oceans? Proceedingsof the National Academy of Sciences of the United States of America 98, 5411 –5418.

Kayan, İ., (1988). Datça yarımadasında "Eski Knidos" yerleşmesini etkileyendoğal çevre özellikleri. A.Ü. D.T.C.F. Coğrafya Araştırmaları Dergisi 11, 51-70.

Kayan, İ., (1996). Holocene stratigraphy of the lower Karamenderes-Dümrekplain and archaeological material in the alluvial sediments to the North of theTroia ridge. Studia Trioca, ISBN 3–8053–2357–3, Bant 6, 239–249.

Kayan, İ., (20029. Arkeoloji, Jeoloji, Coğrafya-Yeni bir yaklaşım: Jeoarkeoloji.Toplumsal Tarih 101, 64-66.

Kayan, İ., (2009). Kesik plain and Alacalıgöl mound. An assesment of thepaleogeography around Troia. Studia Troica. Band 18, 105-128. Philipp vonZabern, Mainz am Rhein. Germany.

Kayan, İ., (2014). Geoarchaeological research at Troia and its environs. StudiaTroica. Monographien 5. (Troia 1987-2012: Grabungen und Forschungen I.Forschungsgeschichte, Methoden und Landschaft. Teil 2. Herausgegeben vonE.Pernicka, C.B.Rose, P.Jablonka). p. 694-727. Eberhard Karls UniversitatTübingen. Verlag. Dr. Rudolf Habelt GMBH. Bonn. Germany.

Kayan, İ., Kraft, J. C., Erol, O., (1980). Truva doğal çevresinin son 15.000yıldaki değişmeleri. Bilim ve Teknik. Sayı 155, Ekim 1980, Sayfa 8-13. TÜBİTAKYay. Ankara.

Kraft, J. C., Kayan, İ., Erol, O., (1980). Geomorphic reconstructions in theenvirons of ancient Troy. Science. American Association for the Advancement ofScience. Vol. 209, No. 4458, p. 776-782.

Kraft, J.C., Kayan, İ., Brückner, H., (2001). The geological andpaleogeographical environs of the Artemision. A.Ü. D.T.C.F. CoğrafyaAraştırmaları Dergisi. Sayı 11, Sayfa 51-70.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr16

Page 17: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Kraft, J. C., Kayan, İ., Erol, O., (1982). Geology and paleogeographicreconstructions of the vicinity of Troy. Troy, the Archaeological Geology.Supplementary Monograph 4. Rapp G. Jr. and Gifford J. A. (Ed). Princeton Univ.Press. for Univ. Cincinnati, U. S. A. p. 11-41.

Kraft, J.C., Rapp, Brückner, H., Kayan, İ., (2011). Results of the struggle atancient Ephesus: natural processes 1, human intervention 0. From: WILSON, L.(ed.) Human Interactions with the Geosphere: The Geoarchaeological Perspective.Geological Society, London, Special Publications, 352, 27-36.

Kuzucuoğlu, C., (2002). Preliminary observation on the Tigris Valley andterraces between Bismil and Batman. In: Tuna, N., Velibeyoglu, J. (Ed.), SalvageProject of the Archaeological Heritage of the Ilısu-Carchemish Dam ReservoirsActivities in 2000. METU, Ankara, pp. 759–771.

Kuzucuoğlu, C., (2013). Geomorphology of the Melendiz River inCappadocia (Turkey): Setting of pre-pottery neolithic sites of Asikli and Musular,and climate reconstruction during the onset of the Holocene. Geografia Fisica EDinamica Quaternaria 36 (1), 95-105.

Levine, M.A., (2007). Overcoming disciplinary solitude: The archaeology andgeology of native copper in Eastern North America. Geoarchaeology 22, 49–66.

Oliver-Smith, A., Hoffman, S.M. (Eds.), (1999). The Angry Earth: Disaster inAnthropological Perspective. Routledge, New York.

Öner, E., (1997)a. Finike Ovasının Alüvyal Jeomorfolojisi ve Antik LimyraKenti. Ege Coğrafya Dergisi 9, 131-157.

Öner, E., (1997b). Esen Çayı Taşkın-Delta Ovasının Jeomorfolojisi ve AntikPatara Limanı. Ege Coğrafya Dergisi 9, 89–131.

Öner, E., (1999). Letoon Kazı Alanı ve Çevresinde Jeomorfolojik-JeoarkeolojikAraştırmalar. Ege Coğrafya Dergisi 9, 51-82.

Öner E., (2009). Asi Delta Ovasında Alüvyal Jeomorfoloji ve PaleocoğrafyaAraştırmaları. Ege Coğrafya Dergisi 17, 1-25.

Özbaşaran, M., (2011). Re-starting at Aşıklı. Anatolia Antiqua XIX, 27-37.Özbaşaran, M., Duru, G., Teksöz, D., Omacan, S., (2010). Yaşayan Geçmiş:

Aşıklı Höyük. TÜBA-KED 8, 7-20.Özdaş, H., Kızıldağ, N., (2013). Archaeological and Geophysical

Investigation of Submerged Coastal Structures in Kekova, Southern Coast ofTurkey. Geoarchaeology: An International Journal 28, 504–516.

Özsayın, E., Çiner, A., Rojay, B.F., Dirik, K., Melnick, D., Fernández Blanco,D., Bertotti, G., Schildgen, T.F., Garcin, Y., Strecker, M. ve Sudo, M. (2013). Plio-Quaternary extensional tectonics of the Central Anatolian Plateau: a case studyfrom the Tuz GölüBasin, Turkey. “Late Cenozoic Evolution of the Central Anatolia Plateau” In:Çiner, A., Strecker, M. and Bertotti, G. (eds), Turkish Journal of Earth Sciences 22,691–714.

Pollard, A.M., (1999). Geoarchaeology: an introduction. Pollard, A.M., (ed.)Geoarchaeology: exploration, environments, resourches. The Geological Society,London, special publications 165, 7-14.

Rapp, G., Jr. (1975) The archaeological field staff: the geologist. Journal ofField Archaeology, 2: 229–237.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 17

Page 18: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Rapp Jr., G.R., Gifford, J.A., (1982). (ed.) Troy. The archeological geology.Supplementary Monograph 4. University of Cincinati.

Rapp Jr., G.R., Hill, C.L., (1998). Geoarchaeology: The Earth-ScienceApproach toArchaeological Interpretation. Yale University Press, New Haven.

Redman, C., (1999). Human Impact on Ancient Environments. University ofArizona Press, Tucson.

Roberts N., Erol, O., Meester, T., de Uerpmann, H.P., (1979). Radiocarbonchronology of Late Pleistocene. Konya lake,Turkey. Nature 281.5733: 662-664.

Roberts N., Black S., Boyer P., Eastwood W.J., Griffiths H.I., Lamb H.F., LengM.J., Parish R., Reed J.M., Twigg D., Yiğitbaşıoğlu H., (1999). Chronology andstratigraphy of Late Quaternary sediments in the Konya Basin, Turkey: Resultsfrom the KOPAL Project. Quaternary Science Reviews 18, 611-630.

Tilman, D., Lehmann, C., (2001). Human-caused environmental change:Impacts on plant diversity and evolution. Proceedings of the National Academy ofSciences 98, 5433–5440.

Turoğlu, H., (2005). Kızılırmak Deltası ve yakın çevresinin jeomorfolojiközellikleri ve insan yaşamındaki etkileri. İstanbul Üniversitesi İkiztepe Kazılarının30. Yılı Sempozyumu, 01–04 Eylül 2005, Samsun.

Turoğlu, H., (2011). Reconstructing the Paleolanduse of Urartian Period ForYoncatepe Archaeologic Site (Van, Turkey). Çantay Kitapevi, Istanbul.

Turoğlu, H., (2016). Ancient Settlements in the Lower Kızılırmak Valley.Anatolian Rivers between East and West: Axes and Frontiers. Geographical,economical and cultural aspects of the human-environment interactions betweenthe Kızılırmak and Tigris Rivers in ancient times. A series of three Workshops.First Workshop: The Connectivity of Rivers. Pp. 11-12,http://transfers.ens.fr/IMG/pdf/fleuves_ankara-abstracts.pdf, Ankara.

Waters, M.R., (1992). Principles of Geoarchaeology: A North AmericanPerspective. University of Arizona Press, Tucson.

Wilkinson, T.J., (1999). Holocene valley fills of Southern Turkey andNorthwestern Syria: recent geoarchaeological contributions. Quaternary ScienceReviews 18, 555–571.

Wilson, L., (2011). The role of geoarchaeology in extending our perspective.Wilson, L. (ed.) human interactions with the geosphere: the geoarchaeologicalperspective. The Geological Society, London. Special publications 352, 1–9.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr18

Page 19: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

DOĞU KARADENİZ DAĞLARI’NIN GLASYAL MORFOLOJİSİ VE YENİ BELİRLENEN BUZULLAR

Gürcan Gü[email protected]

Türkiye, Akdeniz’e kıyıları olan bir orta kuşak ülkesi olarak, uzun yıllar boyunca,glasyal morfoloji topoğrafyasının sınırlı bazı yerlerde olabileceği, aktüel buzulvarlığının ise neredeyse söz konusu olmadığı bir ülke olarak düşünülmüştür. Buyapılırken, kısa mesafelerde hava durumunu hatta iklim koşullarını etkileyebilenyükselti ve bakı faktörünün etkisi, gücü göz ardı edilmiştir. Bu nedenle Dünya’nınpek çok yerindeki buzul-buzul morfolojisi çalışmaları ile karşılaştırıldığındaTürkiye’deki araştırmalar halâ çok yeni sayılmaktadır. Özellikle aktüel buzullaradeğinen yayınların tarihçesi neredeyse son yüzyıl ile sınırlıdır. Oysa Türkiye’niniç bölgelerindeki yüksek volkanik dağlar ile güney ve güneydoğuda Toroslar,kuzeyde ise Doğu Karadeniz Dağları’nın yüksek kısımları önemli birer Pleistosenbuzullaşma alanıdır. Bu alanlar, bulunduğu enlemler nedeniyle Pleistosen’dekikıtasal buzullaşma alanlarının uzağında kalmakla birlikte, yükseltinin etkisiyledikkat çekici oranda buzullaşmaya uğramıştır.

Türkiye’deki bu üç önemli buzullaşma alanından biri olan Kuzey AnadoluDağları’nda, batıda Karagöl Dağları’ndan başlayıp, doğuda Karçal Dağları’nakadar olan saha, özellikle doğu kısmındaki yüksek zirveler bölgesi çok yoğunolmak üzere, son glasyal dönemde buzullarla kaplanmıştır. 4000 metrelereyaklaşan zirvelere sahip olan bu alanda, Pleistosen kalıcı kar sınırının yaklaşık2500 m’lere inmesi nedeniyle, çoğunlukla kütlenin kuzey yamaçlarında gelişendağ-vadi buzulları 2000 metrenin altına inerken, uzunlukları da yer yer 10 Km’yiaşmıştır (Doğu vd.1993-1996). Günümüzden yaklaşık 100.000 yıl önce başlayıp,16.000-18.000 yıl öncesine kadar etkisini sürdüren soğuk iklim koşullarına bağlıolarak gelişen dağ buzulları, ağırlıklı olarak Würm öncesi fluviyal vadilereyerleşerek orman sınırının altına kadar inmiş, görkemli bir glasyal topoğrafyaoluşturmuştur. Yerel coğrafi koşullara ve özellikle bakı faktörüne bağlı olarakdağların kuzey yamaçları, hem oluşan buzulların kapladığı alanlar, hem debunların kütleleri bakımından güney yamaçlara oranla belirgin biçimde dahagüçlü birer buzullaşma alanı olmuşlardır. Ancak, güneye bakan yamaçlarınyüksek zirvelerindeki sirklerden beslenen buzulların, güney–iç kesimlerdekietkileri dikkate alındığında, bu yüksek dağlık kuşağın genel bir buzullaşma alanıolduğu anlaşılmaktadır. Kuzey yamaçlardaki kadar olmamakla birlikte, bualanlara yerleşen buzulların meydana getirdiği glasyal topografya (Foto:1), budağlık kütlenin güneyindeki yüksek kısımlarında önemli bir buzullaşma alanıolduğunu ortaya koymaktadır (Erinç 1949, Gürgen 2001-2006). Kuzey AnadoluDağları’ndaki buzullaşma sadece kuzeydeki ilk dağ sıraları ile sınırlı değildir. Budağlık kütlenin iç kısımda yer alan yüksek zirveleri ve ikinci dağ sıralarında dadikkate değer bir buzullaşma ve buna bağlı olarak ortaya çıkan glasyal topografyabulunmaktadır. Tatos (Dilek) Dağları’nın, güney iç kısımları ile Karadağ(Gümüşhane) bu örnekleri barındıran alanlara örnek teşkil eden yerlerdenbazılarıdır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 19

Page 20: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Yukarıda, ana hatlarıyla değinilen Doğu Karadeniz Dağları buzullaşması veoluşturduğu topografya, Anadolu’daki gezgin hareketleri ile bunları izleyen doğave yerbilim araştırmalarıyla dikkat çekmeye başlamıştır. Koch (1846) veSstebnitski (1882), gözlemlerine dayanarak, bu dağlık alanın Alp’leri anımsatanbir topografyaya sahip olduğunu yansıtmışlardır. Bunları izleyen dönemde deKrenek (1932), Luteld (1934-1935), yaptıkları gözlem ve saha araştırmalarıyladikkat çeken isimlerdir. 1945 yılından itibaren bu alandaki glasyal morfolojiaraştırmalarına Erinç (1945, 1949, 1952…) damgasını vurmuştur. İzleyen dönemdeYalçınlar (1951), Planhol ve Bilgin (1961), Gall (1966), Loffler (1970)… DoğuKaradeniz Dağları’nın çeşitli kesimlerindeki çalışmalarıyla önemli katkılar sunanaraştırıcıların bazılarıdır. 1990’lardan itibaren ise Doğu vd. (1993-1996…) bualandaki araştırmalara derinlik kazandırmışlardır. Gürgen (2001…), Gürgen veYeşilyurt (2012) ile sürdürülen çalışmalar bir daha farklı kısımlara yönelirken, biryandan da önceki bazı çalışmaların güncellenmesine katkıda bulunmuştur. DoğuKaradeniz Dağları’ndaki bu araştırmalarla ortaya çıkan yeni bulgular ve gelişenaraştırma teknikleri, mutlak yaş tayinine yönelik bazı çalışmalara da dayanakteşkil etmiştir (Akçar vd. 2005).

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Foto 1: Verçenik dağı güneyinde, Salaçor (Yedigöller) deresinin yukarı kesimlerindekitekne vadi (Solda), Tatos Dağlarının güneye bakan yamaçları üzerindeki Çinaçor buzulgölleri (Sağda).

Anlaşılacağı üzere, Doğu Karadeniz Dağları’nın glasyal topografyası belirlidönemlerde yoğunlaşan araştırmalara konu olmuştur. Bu araştırmalarla biryandan buzullaşmanın etkili olduğu alanlar belirlenirken, bir yandan da yöredekibuzul şekillerinin ayrıntıları ortaya konmuştur. Ancak bu araştırmalardanözellikle birini, öne çıkarmak gerekir. Bu, Krenek (1932) tarafından yapılançalışmadır. Avusturya’lı bir dağcı ve öğretmen olan Krenek, 1931 yazında ikiarkadaşıyla birlikte ( J. Böhmer ve L. Sperrlich) Verçenik (Üçdoruk) ve Kaçkardağları arasındaki sahanın güney yamaçlarında amacı dağcılık faaliyeti olan birgezi yapmışlar, bu alandaki gözlemlerinin Viyana’da bir gezi gazetesindeyayımlanmasını sağlamışlardır. Bu yazı, Prof. Dr. R.v. Klebelsberg’in dikkatiniçekmiş, Krenek’e ait notları ve çizimleri kendisinden alarak, buzul dergisindeyayımlanmasını sağlamıştır. İki kroki ile dört fotoğrafa yer verilen, yöredeki bazızirve ve gölleri de betimleyen kısa bir metne sahip olan bu çalışmada, iki küçükbuzulun varlığına değinilmektedir. Krenek’in, çalışmasında yer verilen krokiniteliğindeki iki çizimden birisi, Kaçkar zirvesinin güneyindeki (Kuzeye bakan)yamaç buzulunu, diğeri ise Tatos Dağları üzerinde yer alan, bir sirk buzulunugöstermektedir

www.jd.org.tr20

Page 21: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Krenek (1932) tarafından gerçekleştirilen bu çalışma ile daha önce varlığı birşekilde bilinen glasyal topografya ve özellikle güncel buzullara yönelik ilk somutkanıtlara ulaşılmıştır. Daha sonraki araştırmalarda Krenek I ve Krenek II olarakda adlandırılan buzullar, Doğu Karadeniz Dağları’nın glasyal topografyasıyanında, Pleistosen buzullaşmasından geriye kalan aktüel buzul varlığına vebunların araştırılmasına yönelik önemli bir bilimsel motivasyon sağlamış, izleyendönemlerde zaman zaman yoğunlaşan glasyal morfoloji araştırmaları ile Kaçkar(3932), Verçenik (3709), Altıparmak (3492) ve Karadağ (3331) üzerindeki glasyaltopografya ile birlikte aktüel buzullar da ortaya konmuştur.

Kaçkar Dağı’nın kuzeyindeki buzullardan biri olan ve yaklaşık 1,5 Km.uzunluğundaki vadi buzulu ile Karçal Dağı’nda, aşağı kesimleri döküntüörtüsüyle kaplı buzullar dışında, Kuzey Anadolu Dağları üzerinde günümüzeulaşan tüm buzullar birer sirk ya da yamaç buzulu durumundadır. İçineyerleştikleri sirklerden beslenerek zirvelerden aşağılara doğru kilometrelerceuzanan buzullar, Postglasyal dönemdeki iklim koşullarına bağlı olarak erimişlerve büyük oranda ortadan kalkmışlardır. Günümüzde halen yerel coğrafi koşullarabağlı olarak varlığını sürdüren az sayıdaki güncel buzul ise gündemden hiçdüşmeyen küresel ısınma ve iklim değişikliği tartışmaları arasında daha da büyükbir önem kazanmışken, bazı yeni bulgular bu alana yeniden dikkat çekecekniteliktedir. Gürgen ve Yeşilyurt (2012) tarafından Karçal Dağları’nda belirlenenbuzullar, bir yandan bölgenin aktüel buzul envanterine eklenirken, bir yandan dasahip oldukları bazı özelliklerle dikkat çekmektedir (Foto:2). Bunların başında adıgeçen buzulların kısmen ya da büyük oranda döküntü örtüsü altında bulunmasıgelmektedir. Döküntü örtülü buzullar ve bunların tanımıyla ilgili kuramsaltartışmaları bir tarafa bırakarak, sadece buradaki buzullara odaklanıldığında bile,Doğu Karadeniz Dağları’ndaki aktüel buzul varlığına ve bu konudaki çalışmalarayeni bir bakış açısı kazandırılmalıdır. Bu, özellikle sirk ya da yamaç kısımlarındaçıplak bir yüzeyi bulunmayan küçük buzulların belirlenebilmesi için oldukçaönemlidir. Bu konudaki ikinci güçlük ise bu tür araştırmaların yapıldığıdönemlerle ilgilidir. Bu alandaki glasyal morfoloji çalışmaları sıcaklık ve yağışkoşulları bakımından hava durumunun genellikle en iyi olduğu ağustos ayı içindeyapılmaktadır. Geniş alanlı ve uzun süreli arazi çalışmalarında bu bir gereklilikgibi görülmekle birlikte, bu dönemde yapılan arazi çalışmalarda özellikle varlığıönceden bilinmeyen aktüel buzulların belirlenebilmesi ya hiç mümkünolmamakta ya da tesadüflere kalmaktadır. Bunun sebebi ise o dönemde aktüelbuzulların bulunabileceği yüksek ve korunaklı alanların halen veya genellikle birkar örtüsü altında bulunmasıdır. Bu nedenle özellikle aktüel buzulların tespitineyönelik arazi araştırmalarının, bölgedeki kar örtüsünün en az olduğu dönemlerekaydırılması büyük önem taşımaktadır. Bu koşulları, önceki kış döneminde düşenkar miktarıyla yaz aylarındaki sıcaklık ve buna bağlı olarak gerçekleşen erimeoranları belirlemekle birlikte, eylül ayının ilk yarısı arazi çalışması için genellikledaha uygun görülmektedir. Eylülün sonlarına doğru mevsimin ilk karıdüşebileceği için bu dönemin iyi izlenerek belirlenmesi de önemlidir. Daha öncekiaraştırmaların çoğunda olası aktüel buzulların belirlenememiş olmasında, bualanların aşağı kesimlerinin döküntü örtüsü altında bulunması yukarıkesimlerinin ise halen kar altında olması ve araştırma alanlarının çok geniştutulması etkili olmuştur.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 21

Page 22: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Gürgen ve Yeşilyurt (2012)’de olduğu gibi bu dönemden sonra da gene eylülbaşlarında gerçekleştirilen bazı arazi çalışmaları ve bu çalışmalarda elde edilenbulgular (Gürgen 2014-2015-2016), bölge genelindeki aktüel buzul varlığınayenilerini eklemek ve varlıkları önceden bilinenlerin son morfometrik-morfolojiközelliklerini ortaya koymak açısından önem taşımaktadır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Foto 2: Büyük kısmı bir döküntü bir döküntü örtüsü altında bulunan Karçal Buzulununsirk bölümünde çökme ve kırılmalarla belirginleşen cephe kısmı.

Verçenik Dağı’nda önceden bilinen (Gall 1966, Kurter 1991, Çiner 2003) ve sonrakibazı araştırmalarda varlığını koruduğu teyit edilmeyen buzul ile onun yakınçevresindeki yeni birkaç küçük yamaç ve sirk buzulu (Foto:3) bu koşullar dikkatealınarak belirlenebilmiştir. Verçenik ve Kaçkar zirveleri arasında bulunan vegüney kısma doğru uzantıları bulunan Tatos Dağları da benzer sonuçların eldeedildiği bir başka araştırma alanı olmuştur. Bunlardan ilki Rize (Çamlıhemşin) veErzurum (İspir) arasında özellikle kırsal kesimlerin yerel gereksinimlerinikarşılamak için kullanılan eski kervan yolunun en yüksek kısmını oluşturan“Tatos Gediği” geçidinin hemen yanındaki yüksek zirvenin yamacında belirlenensirk buzuludur (Gürgen 2015).

Foto 3: Sirk bölümündeki çıplak yüzeyin, yıl boyunca genellikle kar örtüsü altında olmasınedeniyle nadiren görüldüğü Verçenik Buzulu (Solda) ve Verçenik zirvesi yakınlarındayeni belirlenen kısmen döküntü örtülü yamaç buzullarından biri.

www.jd.org.tr22

Page 23: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Buradaki buzul da, üzerinin büyük oranda döküntü örtüsü ile (Foto:4) ve yukarıkısımları da yaz sonlarına kadar genellikle karla kaplı olduğu için önceki yıllardagerçekleştirilen çeşitli araştırmalarda belirlenememiştir. Bu konuda verilebilecekbir diğer örneği de Çinaçor buzulu oluşturmaktadır. Gene, Tatos Dağları üzerinde,ana su bölümü çizgisinin güneyindeki iç kısmında, yüksek bir zirvenin (3550 m)kuzeye bakan yamacındaki korunaklı bir sirk içinde bulunan buzul, Krenek (1932)tarafından keşfedilen buzullardan biridir. Uzunca yıllar boyunca üzerinde yeni birsaha çalışmasının yapılmadığı, bulunduğu yerden ismine hatta halen varlığınısürdürüp sürdürmediğine kadar bir dizi tartışmaya açık olan buzulun sondurumu (Foto.5) açıklığa kavuşturulmuştur (Gürgen 2016).

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Foto 4-5: Tatos Gediği buzulunun küçük bir çıplak kısmı dışında, aşağı kesimleri genedöküntü örtüsü altında olup, örtü 5-10 cm. eşildiğinde buzul buzu açığa çıkmaktadır(Solda). Aşağı kesimleri kısmen döküntü örtüsü yukarı kesimleri ise halen kar altındabulunan Çinaçor buzulunun 2016 yılındaki durumu.

Bu araştırmalarda elde edilen bulgular, Doğu Karadeniz Dağları’nda, bilinenyerlerin dışında, bu tür alanların bulunabileceğini ortaya koymaktadır. Bu türalanlardan bazıları önceki araştırmalarda, çıplak buzul kısımlarının da karla kaplıolması nedeniyle sadece döküntü örtüsüyle kaplı alanlar dikkate alınarak,genellikle “kaya buzulları” ya da “moren deposu” olarak tanımlanmıştır. Yüksekzirvelerin ulaşılması son derece güç olan, dik yamaçlardaki her kar beneğininaltında bir aktüel buzul olmayacağı açıktır. Ancak, özellikle yükselti, topografikkoşullar ve bakı durumunun uygun olduğu alanlarda kaya buzulu veya morendeposu olarak değerlendirilen alanların, döküntü örtülü bir buzul olabileceği,farklı araştırma yöntemleri de kullanılarak yeniden ele alınmalıdır. Çok sarp zirvedikliklerini barındıran alanlarda, çok kuvvetli bir fiziksel ayrışma meydanageldiği ve ayrışan unsurların kalın bir döküntü örtüsü oluşturduğugözlenmektedir (Foto.6). Bu örtünün, bulunduğu yer ve morfolojisi, olası döküntüörtülü buzul alanlarının belirlenmesinde önemli ipuçları sunmaktadır.

www.jd.org.tr 23

Page 24: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Foto 6:Buzulların üzerinin biri döküntü örtüsüyle kaplanması, onların çıplak gözlebelirlenmesini güçleştirmekle birlikte, sirk bölgelerine kadar çekilerek yok olma aşamasınagelen buzullar, Doğu Karadeniz Dağları’nda örnekleri görüldüğü üzere, bazen de bu örtüsayesinde varlıklarını sürdürebilmektedirler.

Bu konuda elde edilen yeni bulgular, yöredeki buzul varlığı bakımından değertaşımaktadır. Bu dağlık kütle üzerinde, yakın zamanlarda belirlenen buzullardışında, başka bazı küçük buzullar da olabileceği gibi, tamamen döküntü örtüsüaltında kalan buzulların bulunabileceği de dikkate alınmalı ve bu tür alanlardadaha fazla arazi çalışması yapılmalıdır. Sürekli olarak aynı çalışmalara yapılanatıflarla oluşturulan buzul envanteri belirli dönemlerle mutlaka yenilenmelidir(Gürgen 2016).

KAYNAKÇAAkçar,N.,Yavuz,V., Ivy-Ochs, S.,Kubik,P.W.,Vardar,M.,Schlüchter,C. (2005)

”Kavron vadisindeki buzul çökellerinin Kuvaterner jeolojisi ve 10Be-26A1kozmojenetik yaş tayinleri, Kaçkar Dağları, Doğu Karadeniz, Türkiye.” TürkiyeKuvaterner Sempozyumu, TURQUA-V. İTÜ. Avrasya Yerbilimleri Enst. İstanbul.

Çiner, A. (2003) “Türkiye’nin güncel buzulları ve Geç Kuvaterner buzulçökelleri”, Türk.Jeo.Bül.Cilt:46, Sayı: 1.

Doğu, A.F.; Somuncu, M.; Çiçek, İ.; Tunçel, H.; Gürgen, G. (1993), ”KaçkarDağında buzul şekilleri, yaylalar ve turizm” A.Ü. Türkiye Coğrafyası Araştırmave Uygulama Merkezi Dergisi Sayı:2, s.157–184.

Doğu, A. F.; Çiçek, İ.; Gürgen, G. ve Tunçel, H. (1996) “Üçdoruk (Verçenik)dağında buzul şekilleri, yaylalar ve turizm”, A.Ü, Türkiye Coğ. Araşt. ve Uyg.Merk. Derg. No:5.

Erinç, S. (1945) Doğu Karadeniz Dağlarında Glasyalmorfoloji Araştırmaları,İst. Üniv.Ed. Fak. Yay. Coğ. Ens. Dok. Tez. Ser. No: 1, İstanbul.

www.jd.org.tr24

Page 25: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Erinç S. (1949) “Kaçkardağı Grubunda Diluviyal ve Bu günkü Glasyasyon(Eiszeitliche und gegenwartige Vergletsche-rung in der Kaçkardag-Gruppe)”, İst.Üniv. Fen Fak. Mec. Seri. B.C. XIV. S.3, s.243-245.

Erinç, S. (1952) “The present glaciation in Turkey”, General Assembly and17th International Congress of the International Geographical Union, 8thProceedings, Washington.

Gall, H. (1966) Gletscherkundliche Beobachtungen im Hochgebirge vonLasistan (Nordostanatolisches Randgebirge). Mitteilungen der OsterreichischenGeographischen Gesellschaft, 108, Heft II/III.

Gürgen, G. (2001) ”Karadağ (Gümüşhane) Çevresinin Glasyal Morfolojisi veTurizm Potansiyeli” Ankara Üniversitesi, Türkiye Coğrafyası Araştırma veUygulama Merkezi Dergisi, S:8, s:109-131.

Gürgen G. (2006) “Üçdoruk-Dilek Dağları Güneyinin Glasyal Morfolojisi”Ankara Üniversitesi, Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi,Coğrafi Bilimler Dergisi, Cilt:4,Sayı:2.

Gürgen, G. ve Yeşilyurt, S., (2012) “Karçal Dağı Buzulları (Artvin)”, CoğrafiBilimler Dergisi, Cilt:10, Sayı:1, s:91-104.

Gürgen, G. (2014) “Verçenik Dağı Buzulları (Rize Turkey)” VIII CoğrafyaSempozyumu, 23-24 Ekim 2014, Bildiriler Kitabı, s:73-86.

Gürgen, G. (2015) “Tatos Gediği Buzulu (Rize). Ankara Üniversitesi, TürkiyeCoğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi, Coğrafi Bilimler Dergisi, Cilt:13,Sayı:2, s:161-171.

Gürgen, G. (2016) “Çinaçor Buzulu (Tatos Dağları). Ankara Üniversitesi,Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi, Coğrafi Bilimler Dergisi,Cilt:14, Sayı:1, s:57-69.

Krenek, L. (1932) “Gletscher im Pontischen Gebirge. (Lasistan)”, Zeitschrift f.Gletscherkunde. Bd. 20, S. 129-131, Bildtafel XV u. XVI.

Koch, K.H.E. (1846) Reise im Pontischen Gebirge. Weimar.Kurter, A. (1991) Glaciers of the Middle East and Africa-glaciers of Turkey.

(Richard,S.; Williams, R. S.; and Ferrigno, J.G. editors), Satellite image atlas ofglaciers of the world. United States Geological Survey Professional Paper 1386-G-1,1-30.

Leutelt, R. (1934) “Im Hochgebirge von Lasistan”, Osterr Alpenzeitung Wien,Falge 1145, S. 127 - 140.

Leutelt, R. (1935) “Glazialgeologische Beobachtungen im Lasistanischen”,Hochgebirge. z. f, Gletscherkde. 23, S. 67 - 80.

Loffler, E. (1970) Untersuchungen zum eiszeitlichen und rezentenklimagenetischen Formenschatz in den Gebirgen Nordostanatoliens: HeidelbergGeographische Arbeiten Heft: 27, Heidelberg.

Planhol, X de., Bilgin,T. (1961)”Karagöl kütlesi üzerinde Pleistosen ve aktüelglasiasyon ile periglasyal topoğrafya şekilleri” İst. Üniv. Coğ. Enst. Der. C.6, S:12,s127–146.

Sstebnitski, J. (1882) Das Pontische Gebirge, Pett. Mitt. Leutelt, R. (1934) “ImHochgebirge von Lasistan”, Osterr Alpenzeitung Wien, Falge 1145, S. 127 - 140.

Yalçınlar, İ. (1951) "Soğanlı-Kaçkar ve Mescit Dağı silsilelerinin glasiasyonşekilleri"İst. Üniv. Coğ. Ens. Der. C.I, S.2, s.82–88.

www.jd.org.tr 25

Page 26: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

KULA YÖRESİNDE TÜRK, İNGİLİZ VE HOLLANDALI YERBİLİMCİLER TARAFINDAN SÜRDÜRÜLEN JEOMORFOLOJİK AMAÇLI

ÇALIŞMALARDA BATI ANADOLU’NUN ERKEN PLEYİSTOSEN DÖNEMİ İKLİM VE İNSANLIK TARİHİNE DAİR ÖNEMLİ BULGULARA

ERİŞİLMİŞTİR

Tuncer [email protected]

Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Tuncer Demir’inde içinde yer aldığı İngiliz ve Hollanda’lı jeomorfologlardanoluşan Uluslararası bir grup 2001 yılından beri Batı Anadolu’da SelendiHavzası’nın güney kesimini oluşturan Kula Volkanik yöresinde jeomorfolojikamaçlı bilimsel araştırma ve incelemeler yapmaktadırlar. Bu çalışmalarkapsamında söz konusu yörede Erken Pleyistosen dönemi için paleo-çevrekoşullarının özellikleri hakkında önemli bilgilere ulaşılmıştır.Bulgular, Erken Pleyistosen süresince iklim koşullarında periyodik değişmelerinyaşandığını ve flüviyal süreçlerin bu salınımlardan önemli ölçüde etkilendiğiniortaya koymuştur. İklimdeki bu salınımların 41 bin er yıllık salınımlar şeklindegerçekleşmiştir ve bunun muhtemel sebebinin ise yer ekseni ile yörünge düzlemiarasındaki açının 41 bin er yıllık periyodik değişimin bir sonucu olduğu ilerisürülmüştür (Şekil 1).

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Şekil 1. Doğu Akdeniz’de tespitedilen Erken Pleyistosen iklimsalınımları ve Kula yöresinde BurgazPlatosu üzerinde tespit edilentaraçaların korelasyonu. Taraçalarıoluşturan Paleo-Gedizsedimanlarının iklimin soğuk vekurak olduğu dönemlerde biriktiği,depoların yarılma ve dolayısı iletaraçaların oluşum dönemlerinin isesıcak nemli iklimden soğuk-kurak vesıcak-nemli iklimlere geçişdönemlerinde oluştuğudüşünülmektedir.(Şekil üzerindeki tek sayılar Denizelİzotop Evrelerinden (MIS) sıcaknemli dönemleri göstermektedir).

www.jd.org.tr26

Page 27: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

İklimdeki bu salınımların en belirgin kanıtları ise Paleo-Gediz nehri tarafındanoluşturulan flüviyal taraçaların yöredeki bazaltik lav akıntıları ile örtülü Burgazve Sarnıç platoları altında muhafaza edilerek günümüze kadar korunmuştur(Şekil 2). Gerek sahadaki volkanik kayaçların radyometrik yaş tayinleri ve gereksede taraçaların morfolojik, sedimantolojik ve pedolojik özellikleri bu taraçalarıngünümüzden yaklaşık olarak 1.6 ile 1.2 milyon yılları arasındaki 400 bin yıllıkdönemde oluştuğunu ortaya koymuştur. Toplam sayısı 11 olarak tespit edilen butaraçalardan en eskisi MIS 52 de, en yenisi ise MIS 38 de oluşmuştur. Kulayöresinde Erken Pleyistosen dönemi için iklim salınımlarını işaret eden butespitler, aynı zamanda global iklim salınımlarını belirlemek amacı ile daha önceDoğu Akdeniz’de bağımsız olarak yapılmış deniz dibi sondaj çalışmaları (OceanDrilling Program (ODP 297) sonuçları ile de büyük bir uyumluluk göstermektedir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Şekil 2. Kula yöresinde Burgaz ve Sarnıç Platoları altında tespit edilen Erken Pleyistosentaraça seviyeleri ve muhtemel yönleri (A) ve Burgaz Platosu üzerinde bazaltik lavakıntıları altında 11 seviyede tespit edilen Erken Pleyistosen Pale-Gediz taraçalarınınşematik görünümü.

www.jd.org.tr 27

Page 28: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Kula yöresinde İnterdisipliner özellikte sürdürülen çalışmaların önemli bir diğerözelliği ise Anadolu’da Erken Pleyistosen dönemi insanına ait olduğu ileri sürülenbir artefaktın bulunmuş olması ve bu aletin yaşının büyük bir doğrulukla tespitedilebilmesidir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Şekil 3. Burgaz Platosu üzerinde Bazaltik lav akıntıları altında Pale-Gediz taraçalarınınmuhtemel yönleri ve Artefaktın içinde bulunduğu gömülmüş menderes bölümü. (A-G bazaltikkayaçların 40Ar/39Ar yaş tayinleri için örnek alınan lokasyonları göstermektedir).

Kula yöresinde Erken Pleistosen döneminde oluşan ve Paleo-Gediz Nehri’ne aitbir menderes büklümü ve bu büklümün taşkın ovası üzerinde günümüzdentakriben 1.240 ila 1.170 milyon yılları arasında yaşamış insanların el ürünü olankuvarsitten üretilmiş bir alet (artefakt) tesadüfen bulunmuştur (Şekil 4). Bubuluntunun yaşı ise, içerisinde bulunduğu taşkın ovası oluşumunun öncesi vesonrası dönemlerde meydana gelmiş volkanik lav akıntılarının yüksekçözünürlüklü radio-izotopik tarihleme (Ar-Ar) ve paleomanyetik ölçümler yolu ilebelirlenmiştir. Güvenilir mutlak yaş belirlemelerine dayanan bu tespit BatıAnadolu da, şimdiye kadar bilinenlerin aksine, insanlık tarihinin çok daha eskidönemlere dayandığını ve Batı Anadolu’nun günümüzden yaklaşık olarak 1.240ile 1.170 milyon yıllar arasındaki dönemde insanların Afrika’dan Avrupa’yayayıldığı önemli göç yolu üzerinde bulunduğunu ortaya koyması bakımından sonderece önemli olmuştur.

Hernekadar Batı Anadolu’da daha önce de Paleolitik döneme ait taştan yapılmışbirtakım insan el ürünü aletler bulunmuş ise de bunların ancak çok az birkısmının içinde bulunduğu jeolojik depoların yaşları yaklaşık olarakbilinmektedir. Bu sebepten dolayı Anadolu yarımadasında insanlık tarihinin eneski dönemleri hakkındaki bilgilerimiz yetersiz düzeyde kalmıştır. Nitekim, Kulavolkanik yöresinden yaklaşık olarak 100 km güneyde Büyük Menderes Grabeniiçerisinde bulunan Kocabaş’ta da 2007 yılında traverten depoları içinde 1.3 milyonile 1.1 milyon yılları arasında yaşadığı tahmin edilen ve insana ait bir kafa tasıfosili bulunmuştur. Ancak bu fosilin yaşı ile ilgili olarak birtakım belirsizliklerinbulunduğu ileri sürülmektedir.

www.jd.org.tr28

Page 29: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Hâlihazırda, Kula volkanik yöresinde bulunan bu aletin önemi, onun ait olduğudönemin ve dolayısı ile o dönemde var olan insanların yaşadıkları zamanaralığının radio-izotopik tarihleme ve paleomanyetik ölçümler yolu ile ve büyükbir doğrulukla belirlenmesinden kaynaklanmaktadır. Bulunan bu alet yaklaşıkolarak 5cm uzunluğunda bir kuvarsit kayacından oluşmaktadır (Şekil 5). Aletüzerindeki şekil ve izler üzerinde paleontoglar tarafından yapılan incelemeler, buşekil ve izlerin doğal süreçlere bağlı olarak oluşmaktan ziyade sert bir çekiç veyataş aletle vurulmalar sonucunda oluştuğunu, dolayısı ile insan el ürünü olduğugerçeğini ortaya koymuştur. Bu aletin ait olduğu dönemin yaş tayini büyük birdoğrulukla belirlenmiş ve Anadolu’da İnsan tarafından yapılmış ve kullanılmış eneski alet (artefakt) olma özelliğindedir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Şekil 5. Erken Pleyistosen dönemi insanının el ürünü Artefaktın yakından görünümü.

Asya ile Avrupa arasında önemli bir köprü konumunda olan AnadoluYarımdası’nın Erken Pleyistosen döneminde insanların Afrika’dan Asya veAvrupa’ya yayılmaları bakımından önemli bir köprü olduğu konusunda biliminsanları arasında hemen hemen tam bir görüş birliği bulunmaktadır. Ancak buyayılımın muhtemel güzergahları, zamanlaması ve o dönemlerdeki paleo-çevrekoşulları hakkında ileri sürülen bilimsel görüşler arasında oldukça büyük farklarbulunmaktadır.

Anadolu’da insanlık tarihinin köklerine dair bu son bulgulara Avrupa’nın değişikülkelerinde (özellikle İngiltere ve Hollanda) yazılı ve görsel basında geniş yerverilmiş olup çalışmanın sonuçları SCI kapsamında olan Quaternary ScienceReview dergisinin 109. sayısında yayınlanmıştır.http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0277379114004818

www.jd.org.tr 29

Page 30: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

TIBBİ COĞRAFYA; GELİŞİMİ, ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ,TÜRKİYE’DEKİ DURUMU*

Lütfi NAZİ[email protected]

İnsan, çevresi ile sürekli etkileşim halinde olan bir varlıktır. Yaşamı boyuncabulunduğu ortamı etkileyen ve çoğu zaman da ondan etkilen insanın; mekanı ileyaşamı ve yaşam kalitesi arasında kesintisiz bir ilişkinin var olacağı ilk çağlardanberi bilinmektedir.

Doğanın birçok bilinmeyenin, bilinmeyen olmaktan çıktığı ve sunduğu doğalkaynakların hoyratça kullanıldığı çağımızda, giderek artan yıkıcı faaliyetler veantropojenik tahribatlara karşı, insan sağlığını korumak için de doğadan yararlanmayoluna gidilmektedir. Bu yaklaşım coğrafyacı ve tıpçıları, zorunlu olarak bir arayagetirmiştir. Bilim tarihinin en eski bilim dallarından olan Tıp ve Coğrafya arasındaortaya çıkan bu ilişki; dünya ölçeğinde insan hastalıklarını araştırma çabalarını yaniTıbbi Coğrafyanın çok erken çağlarda ortaya çıkmasına yol açmıştır. Modern tıbbınbabası sayılan Hippocrates (MÖ 460-377), o tarihlerde tıp ve coğrafyayı doğrudanilişkilendirerek, insanın ve hastalıkların somut ve soyut niteliklerinin, çevrefaktörlerine bağlı olarak geliştiğini, sadece fiziksel faktörlerin (hava, iklim, su, toprakve topoğrafya) değil; sosyal (yaşam biçimi, gelenek ve görenekler, alışkanlıklar,yasalar… gibi) ve ekolojik faktörlerin de etkili olacağını belirterek, gelecekteki tıbbicoğrafyanın da çerçevesini çizmiştir. Bu özelliği ile bu değerli bilim adamı moderntıbbın kurucusu olmanın yanı sıra; tıbbi coğrafyanın, coğrafi patolojinin, tıbbiekolojinin ve sosyal hijyenin de habercisi olmuştur. Hippocrates’den 18. yüzyılbaşlarına kadar süren dönem, kaynağını klasik tıptan alan ve giderek modernaraştırma yöntemlerini kullanan ‘tıbbi coğrafyanın gelişim dönemleri’ olarak tanımlanır.

Tıbbi Coğrafya’nın, başlangıç tarihi çok eskiye dayansa da; modern tıbbi coğrafyanıntemelleri ve ilkeleri ile ilgili çalışmalar, 18. yüzyılın ilk yarısında, başta Rusya olmaküzere İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD‘nde yoğunluk kazanmıştır. Rusya’dakonuyla ilgili askeri ve sivil araştırmacılarca hastalıkların dağılımını irdeleyenNozocoğrafya konusunda büyük gelişmeler sağlanmıştır. Bunların devamında 19.yüzyılın ortalarına doğru, hem teorik hem de uygulamalı çalışmalar sonucu; tıbbicoğrafya, Rusya’da bağımsız bir bilim dalı haline gelmiştir. Çalışmaların devamında1961 yılında, Shoshin tarafından, Rusya’da ‘Tıbbi Coğrafya Komisyonu’oluşturulmuştur. Bu kuruluş 1963 yılında Tıbbi Coğrafya Dairesi’nedönüştürülmüştür. Komisyon 1962 yılında yaptığı ilk bilimsel toplantısında; tıbbicoğrafyanın gelecekteki gelişiminin ve bu bilimsel disiplinlerdeki faaliyetlerinkoordinasyonunun yol haritasını çizmiştir (bu komisyonun faaliyetlerine bağlıolarak, Avrupa’nın birçok ülkesinde benzer örgütlenme veya komisyonlaroluşturulmuştur). Tıbbi Coğrafya Dairesi, daha sonra yaptığı her kongresinde,değişik özgün bir konuyu (1965 de coğrafi ortam ve toplum sağlığı, 1968 de insanhastalıkları coğrafyası ve bir tıbbi coğrafya atlasının çerçevesinin esasları, 1973 de birtıbbi coğrafya kadastrosunun oluşturulması, 1979 da tıbbi coğrafik bölgeleme vetahmin, 1983 de tıbbi coğrafyanın yöntem sorunları, 1987 de sosyal yenilenmesüreçleri, 1991 de de tıbbi coğrafya araştırmalarının etkisinin artırılması) işlemiştir.Sonraki toplantılar, tıbbi coğrafyanın özellikle ekolojik boyutuna yoğunlaşmıştır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr30

Page 31: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

ABD’nde tıbbi coğrafya ile ilgili ilk çalışmalar 18. yüzyıl başlarında başlamış, tıp iletıbbi coğrafya birlikte hızlı bir gelişim göstermiştir. Dünyada ilk ‘tıbbi coğrafya atlası’nın yayımlandığı bu ülkede, özellikle epidemiyoloji üzerine çok sayıda çalışmayapılmıştır. Ortamda organik, inorganik ve sosyo-kültürel risk faktörü gruplarınınvarlığından hareket eden tıbbi coğrafyacı May, 1950-1958 yılları arasında yaptığıçalışmalarında ‘insan hastalıklarının ekolojisi’ kavramını geliştirmiştir. Bu kavram dahasonra ‘çevre ile toplum sağlığı’na dönüşerek geleneksel araştırma yöntemlerineeklenmiştir. Bunların sonucu olarak 1960’lı yıllarda tıbbi-coğrafik haritalamalarabaşlanmış ve otomasyona bağlanarak; epidemiyolojik coğrafya, tarihsel epidemiyoloji,coğrafi epidemiyoloji gibi konularda hızlı bir gelişme sağlanmıştır.

Tıbbi coğrafya araştırmaları İngiltere’de 18. yüzyılın sonlarından itibaren, özellikle,sahip olduğu çok sayıda sömürge ülkelerine yayılmış olan İngiliz vatandaşlarınınsağlıklarını korumak için, özellikle tıp doktorları tarafından, tropikal iklimlerin insansağlığı üzerine olan etkileri konusunda çok sayıda çalışma yapılmış ve coğrafiortamın bileşenleri ile insan hastalıklarının dağılımı arasındaki ilişki kurgulanmıştır.Bunun sonucu olarak da farklı hastalıkların dağılımı (nozocoğrafya) ve tıbbi coğrafya(sanocoğrafya) haritaları oluşturulmuştur.Tıbbi coğrafya, 18. yüzyıl başlarındaFransa’da da gelişmeye başlamıştır. Başlangıçta topoğrafya-tıp ilişkisinden yolaçıkılarak; patoloji (hastalıklar bilimi), iklime uyum ve doğa koşullarının insan sağlığıüzerine olan etkileri konularını ele alan çok sayıda çalışma yürütülmüştür.Devamında, ünlü coğrafyacı Sorre’nin 1928 de ‘Pathogenic Complex and MedicalGeography’ ve özellikle 1943 yayımladığı ‘Biological Principles of Human Geography:Section on Human Ecology’ adlı kitaplarla tıbbi coğrafyanın temellerini oluşturmuştur.Çalışmaların büyük bir bölümü sağlıkçı, coğrafyacı, biyolog, jeolog ve etnograflardanoluşan mültidisipliner bir ekip tarafından yürütülerek, Fransa’nın tamamının tıbbi-coğrafik bölgelemesi yapılmıştır.

Tıbbi coğrafya konusunda Almanya’da da önemli çalışmalar yapılarak, birçok kitapve atlas yayınlanmıştır. Bunlar arasında Finke’nin hazırlayıp 1795 yılında yayınlanan‘Experiment in General Practical Medical Geograpy’ adlı eserde tıbbi coğrafyanın;konusunu toplum sağlığı, hastalıklar, hastalıkların önlenmesi ve tedavi üzerindeülkelerin coğrafi koşulları ve toplumların yaşam biçimi yoluyla oluşan sorunlardanalan yeni bir bilim dalı olarak ortaya çıktığı belirtilmiştir. Endemik hastalıklarınAvrupa ülkelerinde, Akdeniz bölgesinde ve Ortadoğu’daki dağılımını gösteren,editörlüğünü Zeis’in yaptığı atlas 1942-45 yılları arasında yayınlanmıştır. Almanya’datıbbi coğrafya konusundaki en önemli eser, endemik hastalıkların dünyadakidağılımını gösteren üç ciltlik atlastır. Rodenwalt ve Jusatz tarafından editörlüğününyapıldığı ve 1952-1961 yılları arası dönemde yayınlanan bu eser, özellikle tıbbicoğrafya haritalaması konusunda büyük bir atılım sağlamıştır. Atlas sadece dağılımve dinamiklerini göstermekle kalmamış; hastalıkların dağılımı üzerine etkiyen çeşitlietiyolojik, biyo-coğrafik, fiziko-coğrafik ve ekolojik faktörleri de ayrıntılıtanımlamıştır.

Rusya’da 1961 yılında oluşturulan Tıbbi Coğrafya Komisyonu’nun faaliyetleri ve eldeedilen sonuçlar, dünyanın değişik ülkelerinde, ulusal ve uluslararası boyuttaörgütlenme, araştırma ve çok sayıda yayın yapılmasına ufuk açmıştır. Bunlararasında en önemlisi Uluslararası Coğrafya Kurumu bünyesindeki Tıbbi CoğrafyaKomisyonu’ dur. Bu komisyon 1969’ dan bu yana, Geographia Medica’yıyayınlamaktadır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 31

Page 32: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Buna karşılık Keller, Shechepin ve Chaklin’ in (1993) editörlüğünde Handbook of MedicalGeography adlı yayın; tıbbi coğrafyanın temel ilke ve yöntemleri ile uygulamalarınıvermesi bakımından son derece önemlidir.

Coğrafya ve tıp bilimlerinin kesişme noktasında, bağımsız bir bilim dalı olarakdeğerlendirilen Tıbbi Coğrafya; belli bir yöredeki doğal ve sosyo-ekonomik faktörlerin,toplum sağlığı, hastalık oluş sıklığı ve bunların coğrafi dağılımı üzerindeki etkileriniaraştıran, bir kurallar sistemidir. Bir hastalığın bir yerde ortaya çıkmasında; başta,ortamın doğal koşulları olan fiziksel nedenler (sıcaklık, sıcaklık terselmesi, yağış gibi),kimyasal nedenler (litolojik ve pedojenik etkiler, mineral yapıları ve oranları gibi),biyolojik nedenler (mikroorganizmalar, asalaklar, mantarlar, polenler gibi) vehidrografik nedenler (su kalitesi, içerdiği minerallerin fazlalığı ve/veya eksikliği, sukaynaklarının kirlenmesi) rol oynar. Bu doğal koşullara ekonomik ve sosyo-kültürelfaaliyetler sonucu ortaya çıkan toprak, hava, su kirliliği, katı, sıvı, gaz atıkları gibiçevresel sorunlar ile yaşam biçimi, gelenek ve görenekler, alışkanlıklar, yasalar… gibibeşeri faaliyetler eklenir.

Hastalıkların hangi ortamlarda ve ne gibi şartlarda meydana geldiğini ve zamaniçindeki değişimlerini izlemek son derece önemlidir. Bunların yanı sıra toplumlarınsağlık ile ilgili ihtiyaçlarının planlanması ve karşılanmasında da tıbbi coğrafyaaraştırmalarının sonuçlarından yararlanmak gerekir. Doğal ve beşeri çevrenin insanyaşamı üzerinde son derece etkili olması; sağlık araştırmalarında hem fiziki, hem debeşeri coğrafyanın araştırma yöntemlerinin kullanılmasını zorunlu kılar.Coğrafya biliminin sağlık bilimleriyle ilişkisi çok eski tarihlere dayanmasına rağmen,modern tıbbi coğrafyanın gelişimi II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızlı bir artışgöstermiştir. Bu artışta insan-çevre ilişkilerinin daha iyi anlaşılması, insanla çevresiarasındaki uyumun hızla bozulması önemli etkenler olarak sıralanabilir. Nüfusundünya genelindeki hızlı artışı ve artan bu nüfusun metropol kentlerde yoğunlaşması,sağlık hizmetlerinin sunumunu ve bu hizmetlere erişimi güçleştirmektedir. Diğertaraftan coğrafya bilimindeki gelişmeler özellikle coğrafi teknolojilerdeki gelişmeler,tüm bu sorunların coğrafi bir bakış açısıyla çözülebilmesi için büyük katkısağlamaktadır.

Tıbbi coğrafyanın temel çalışma konuları- Doğal ve sosyo-ekonomik faktörlerin tıbbi coğrafik yönden incelenmesi,- Çevrenin tıbbi yönetimi,- Toplum sağlığının korunması,- Nozocoğrafya ve sanocoğrafya,- Tıbbi harita ve tıbbi atlas.

Tıbbi coğrafya yöntemleri- Sayısal değişkenlerin alan-karşılaştırmalı analizi (topluluk beslenmesi, gerekligiysiler, sosyal yaşam ortamının unsurları olarak kent ve bina, çalışma ve açık alandadinlenme),- Yaşam ortamı faktörlerinin coğrafi-tıbbi değerlendirilmesi,- Tıbbi coğrafik haritalama (tıbbi-coğrafik atlaslar ve haritalar),- Tıbbi coğrafyada modelleme,- Bölgelerin, hiyerarşik olarak verilen hücreler-taksonlar (zonlama) olarak tıbbi-coğrafik gruplanması,- Tıbbi coğrafyada istatistik yöntemler,- Tıbbi-coğrafik tahminler.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr32

Page 33: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Bu temel esasların gerçekleştirilmesi; haritalama, istatistiksel ve matematikselanalizler, modellemeler, uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri gibi coğrafiteknolojilerin kullanılmasına dayanan daha çok kantitatif çalışmalarıgerektirmektedir.

Yurtdışında tıbbi coğrafya üzerine yapılmış pek çok çalışma ve yayın bulunurken,Türkiye’de bu konuda yapılmış çalışmalar son derece sınırlıdır. 1930 lu yıllardansonra, özellikle sağlık alanında yapılan çalışmaların büyük bir bölümü tıpçılar,jeologlar ve ziraatçılar tarafından yürütülmüştür. Buna karşılık coğrafyacılarınyaptığı çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bu olumsuzlukta, tıbbi coğrafyanınöneminin ülkemizde yeterince anlaşılamamış olmasının yanı sıra, konuyla ilgiliyetkin veya yetişmiş elemanların olmamasının da payı büyüktür. Konuyla ilgiliolarak sadece coğrafyacıları eleştirmek doğru bir yaklaşım olmaz. Bilindiği gibitıbbi coğrafya mültidisipliner bir bilim dalı veya uzmanlık alanıdır. Toplumunsağlık düzeyini belirleyen faktörleri ortaya çıkarmak ve hastalıkların iyileştirilmesiiçin tıbbi coğrafyaya ilişkin çalışmalar; başta tıp olmak üzere coğrafya, jeoloji,biyoloji, fizik, kimya, ziraat, sosyoloji ve ekonomi gibi farklı bilim dallarındanoluşan, yetkin bir ekiple ortaklaşa yürütülmektedir. Ancak ülkemizde bu ortakçalışmayı sağlayacak işbirliği ne yazık ki gerektiğince sağlanamamıştır. Bu nedenlebirçok konuda olduğu gibi, tıbbi coğrafya konusunda da hak edilen düzeyeulaşılamamıştır. En önemlisi de coğrafyacılar sağlığın coğrafi boyutunu, sağlıkçılarda coğrafyanın sağlık boyutunu çok iyi kavrayamamış olmalarıdır.

Günümüz Türkiye’sinde mültidisipliner tıbbi coğrafyanın farklı disiplinleri(özellikle tıp, biyoloji, kimya, ziraat ve ekonomistler) sorunun ekolojik ve beşeriboyutuna bakmaksızın, soruna sadece kendi açılarından yaklaşmaları ve gerekliişbirliğinin sağlanamaması nedeniyle, bütünleşik çözüm ve çözüm önerileriüretilememektedir. Örneğin jeologlar tıbbi jeoloji kapsamında, sadece insan sağlığıüzerinde negatif veya pozitif etki yapan mineral ve kayaçlardan gelen inorganikfaktörleri incelemektedirler. Jeolojinin bu çalışmaları, tıbbi coğrafyanın sınırlı birbölümünü içeren tıbbi jeoloji kavramını ortaya çıkarmıştır. Sonuçta da gelişmişülkelerde ileri boyutlara ulaşan ve insanın yaşam kalitesini standartların çoküzerinde yükselten sağlıkla ilgili gelişmeler, ülkemizde ne yazık ki çözülemeyenproblemler olarak devam etmektedir.

Benzer durum, ülkemizde tıbbi coğrafyanın eğitimi konusunda da yaşanmaktadır.Sağlık problemlerinin büyük ölçüde çözüme kavuşturulduğu gelişmiş ülkelerdekitıbbi coğrafya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra atılım yaparak, büyük bir önemkazanmıştır. Bu ülkelerde tıbbi coğrafyayla ilgili çok sayıda komisyon veorganizasyonlar oluşturularak, birçok kitap, makale, araştırma raporu, harita veatlas yayınlanmıştır. Aynı şekilde tıbbi coğrafya eğitimi için üniversitelerdekürsüler, anabilim dalları ve dersler oluşturulmuştur. Buralarda tıbbi coğrafya,çoğunlukla, coğrafya bölümlerinin alt anabilim dalı olarak ele alınmıştır. Bunakarşılık, matematiksel ve özel konumundan kaynaklanan jeomorfolojik, jeolojik,hidrolojik, klimatik ve vejatatif özellikler ile ekonomik ve sosyo-kültürelözelliklerin (beşeri özellikler) kısa mesafeler dahilinde büyük değişikliklergösterdiği ülkemizde; tıbbi coğrafya eğitimi, az sayıdaki bazı üniversitelerimizde,çoğunlukla seçmeli Tıbbi Coğrafya dersinden öte geçememektedir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 33

Page 34: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Bu durum coğrafyacıların, bu konuya verdikleri önemi yansıtması açısından, sonderece üzücüdür. Böyle olunca da, yurdumuzda tıbbi coğrafyayla ilgili çalışma veyayınlar birkaç makale, yüksek lisans ve doktora tezinden öte geçemediği gibi ‘tıbbicoğrafyacıyım’ diyecek bir uzman da maalesef yoktur.

Eğitimin yeri ve kalitesi, tanınırlık, aranan eleman olma, istihdam, rekabetedebilme, özlük hakları gibi konularda büyük sorunlar yaşayan ülkemizcoğrafyacıları, aynı zamanda kendi içinde ‘fiziki coğrafyacı’ ve ‘beşeri coğrafyacı’olarak ikiye bölünmüş durumdadır. Coğrafyanın doğal ve insan kaynaklıparametrelerin bir bütünü olarak ele alınarak değerlendirildiği çoğu gelişmişülkelerde, böyle bir ayrım söz konusu değildir. Bağlı olarak tıbbi coğrafya buülkelerde, diğer bilim dallarıyla birlikte layık olduğu yerde bulunmaktadır. Bunedenle, söz konusu bu sorunun giderilmesi durumunda, tıbbi coğrafya; ülkemizinsanının yaşam kalitesinin yükseltilmesi, bir takım sağlık problemleri ve buproblemlerden kaynaklanan ekonomik ve iş gücü kayıplarının giderilmesi veya enaza indirilmesi konusunda son derece önemli olduğu gibi, coğrafya eğitimininkalitesini, bölünmüşlüğünün giderilmesini, istihdam ve işbirliği imkanları ilearanan eleman olma özelliğini de artıracağı şüphesizdir.

Bu aşamada öncelikli olarak; coğrafya bölümlerinde tıbbi coğrafyanın zorunlu dershaline getirilmesi, öğrencilere ilgili kurumlarda uygulama veya staj olanaklarınınsağlanması, özellikle Sağlık Bakanlığı bünyesinde tıbbi coğrafya ile ilgili kurul vekomisyonların oluşturulması veya mevcut kurullara coğrafyacıların da dahiledilmesi (bu bakanlık bünyesinde 2003 yılında, aralarında jeoloji mühendislerininde bulunduğu Ulusal Kanser Danışma Kurulu oluşturulmuştur) ve ilgili diğermeslek elemanları veya kuruluşları ile işbirliği ortamının sağlanması gerekir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

__________________________________________________________________________________* Bu yazının hazırlanmasında; ‘Komatina, M. M., 2004, Medical Geology Effects of Geological Environmentson Human Healt. Elsevier.’ (Tıbbi Jeoloji, Jeolojik Ortamların İnsan sağlığı Üzerindeki Etkileri. Türkçe baskıyahazırlayanlar: Y. Örgün ve D. Bayrak. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Çeviri Serisi, No: 2, 498 s,2011) adlı eserden yararlanılmıştır.

www.jd.org.tr34

Page 35: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

JEOMORFOLOJİ VE JEOPARKLAR

Erdal Gümüş[email protected]

Jeopark (Geopark): Jeoparklar 2000 yılında Avrupa’da doğmuş yeni bir doğakoruma ve alan yönetimi kavramıdır. Jeoparklar; içerisinde estetik, nadirlik, eğitimve bilimsel değerleri bakımından üstün nitelikli yer mirası öğelerinin bulunduğusürdürülebilir bir yönetime ve yerel kalkınma programına sahip, sınırları belirliulusal koruma alanlarıdır. Jeoparklar, yeryuvarının oluşumunu, evrimini, geçmişteve günümüzde etkili şekillendirici süreçleri anlayabilmemiz için doğal birlaboratuvar ve kütüphane vazifesi gören, sahalardır.

Jeosit ve Jeomorfosit (Geosite & Geomorphosite): “Jeosit” terimi 90’lı yıllardaIUGS tarafından dünyanın birinci sınıf jeolojik oluşumlarını, yer kürenin geçirdiğibüyük değişim safhalarını, yeryüzünü şekillendiren önemli güncel jeolojik süreçlerya da sıra dışı jeomorfolojik yapıları temsil etmek maksadıyla kullanılmıştır (Gray1994).“Jeomorfosit” terimi Yerkürenin geçmişini anlamak bakımından hususiöneme haiz, muayyen sınırlara sahip ve kendisini çevreleyen yapılardan bilimselolarak belirgin biçimde ayırt edilebilen yüzey şekilleri olarak tanımlanır(Grandgirad 1997 & Reynard 2005). Bunun haricinde son on yılda Jeomorfolojikdeğerleri temsilen pek çok eş, benzer anlamlı terim Zouros (2010) tarafındanderlenmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır: Jeomorfolojik varlık “Geomorphologicalassets” (Panitza & Picante 1993); Jeomorfolojik sit “Geomorphological sites” (Hooke1994); Jeomorfolojik jeotop “Geomorphological Geotopes” (Grandgirard 1997).Panizza (2001) geniş kapsamlı tanımına göre Jeomorfositler bilimsel,kültürel/tarihi, estetik ve/veya sosyal/ekonomik açıdan kavramsal veyahammadde değerine sahip jeomorfolojik yüzey şekilleridir. Reynard (2004)’e göreise Jeomorfosit: yerkürenin iklim ve yaşam tarihini muhafaza eden önemli yeryüzeyi parçalarıdır. Jeomorfositler boyutları bakımından münzevi jeomorfolojikyapılar olabilecekleri gibi geniş yüzey şekilleri/peyzajlar olabilirler (Reynard &Panizza 2005). Zouros (2007) tarafından önerilen Jeomorfositler için analitikdeğerlendirme yöntemi 6 kriterden (1-bilimsel ve eğitim değeri, 2-doğal güzellikve estetik değeri, 3-Kültürel önem, 4-Jeoçeşitlilik, 5-Potansiyel tehditler ve korumagereksinimi, 6-kullanım potansiyeli) ve bunlara bağlı alt kriter bileşenlerindenoluşur. Türkiye’nin ilk ve tek tescilli Avrupa ve UNESCO Jeoparkı olan KulaJeoparkı’na Gumus (2014) tarafından bu yöntem tatbik edilmiştir.

Jeoçeşitlilik (Geodiversity): Jeoçeşitlilik bir Jeoparkın kıymetini anlamada;potansiyel Jeopark sahalarını mukayese etmede başvurulan en önemli kıstaslardanbirisisidir. Jeoçeşitlilik muayyen sınırlar içerisindeki fiziki yüzeyi meydana getirentoprak ve su dahil her türlü doğal jeolojik (kayaç, mineral, çökel, fosil, yapı) vejeomorfolojik (yüzey şekilleri, peyzajlar, süreçler) oluşumu ifade eder. Gray (2004)terimi Jeolojik ve Jeomorfolojik Çeşitlilik’in kısaltılmışı olarak kullanır. Jeoçeşitlilik:“Biyoçeşitlilik” terimininden yer bilimlerine adapte edilmiştir buna karşınJeoçeşitlilik sadece jeositlerin sayısal çokluğuyla değil bu farklı oluşumlararasındaki sonsuz zenginlikteki ilişki ve etkileşim örgüsünü de içerir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 35

Page 36: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomiras (Geoheritage): Beşeri faaliyetlere bağlı olarak ortaya çıkan küreselısınma, türlerin yok oluşu, tabi kaynakların tükenmesi gibi küresel felaketemareleri insanoğlunun yerküre farkındalığı artmıştır. Yakın bir geçmişe kadardoğa koruma ile sadece canlı varlıklar akla gelirken, artık fiziki çevrenin de(topografya, peyzaj, jeolojik ve jeomorfolojik oluşumlar vs.) korunması gerekliliğiortaya çıkmıştır. Bunun başlıca nedenlerinden biri jeolojik ve jeomorfolojikoluşumların, ham madde değerlerinin ötesinde sahip oldukları bilimsel, estetik veentellektüel kıymetlerinin ortaya çıkması; bir diğeri ise pek çok özgün doğaljeolojik ve jeomorfolojik yapının korunmaması halinde tıpkı canlılar gibi soyununtükenebileceği (geological extinction) anlaşılmasıdır.

Avrupa ve UNESCO Jeoparklar Ağı: Yeni bir doğa koruma kavramı olanJeoparklar 2000 yılında Avrupa Joparklar Ağı’nın kurulmasıyla vücut bulmuştur.Kurum Avrupa sınırları içerisindeki Jeoparkların tescili ve koordinasyonundansorumludur. 2004 yılınca UNESCO himayesi altına giren Jeoparklar 2015 yılındaUNESCO IGGP Programı (Uluslararası Yerbilimleri ve Jeoparklar Programı)kurulması ile doğrudan UNESCO sahası olmuşlardır.

Kula Jeoparkı: Manisa’nın Kula ve Salihli ilçeleri sınırları içerisinde yaklaşık300km2 alan kaplamaktadır. Kula volkanlarının şöhreti günümüzden 2 bin yılöncesine; antik dönem Coğrafyacısı Strabon’un “Geographica” adlı eserindeKula’yı kömür karası lavlarından ötürü “Katakekaumene” yani yanmış, ateştendoğmuş yer olarak tarif etmesinde dek uzanır.Kula ve çevresinde peri bacalarından karstik mağaralara, kanyonlardan volkankonilerine 64 tanesi UNESCO tarafından tescilli 120’den fazla jeosite sahiptir.Evliyalar diyarı Kula’da Yunus Emre ve hocası Tabduk Emre Türbesinden kayamezarları ve tarihi Kula konakları ile doğal ve kültürel mirasın eşişiz bir etkileşimsahasıdır. 2013 yılında Türkiye’nin ilk Jeoparkı ilan edilen Kula, halihazırdaTürkiye’nin tek tescilli Avrupa ve UNESCO Jeoparkıdır.

Foto: Kula Jeoparkı kurucusu ve Koordinatörü Dr. Erdal Gümüş Avrupa Jeoparklar Ağı

başkanı Prof. Dr. Nikolas Zouros’dan Jeopark sertifikasını teslim alırken (solda), Kula

Jeopark sertifikası (sağda)

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr36

Page 37: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeolojik zaman ve Jeomorfolojik süreç: Yerbilimlerinde kavranması en zor konumuhtemelen insan ömrünün vakıf olamayacağı kadar uzun zaman aralıklarındafark edemeyeceği kadar yavaş cereyan eden topoğrafyanın jeomorfolojikevrimidir. Dağların aşınarak deniz seviyesine yakın düzlükler haline gelebildiğisöylenmesi kolay lakin kalpten inanması güç bir olaydır. Öyle ki iki asır öncesinekadar Alplerin zirvelerindeki deniz kabuklu fosillerinin veya İsviçredüzlüklerinde, dağlardan onlarca kilometre uzaklıkta tonlarca ağırlığındakimünzevi kaya bloklarının bulundukları yere ne şekilde geldikleri uzun süreaçıklanamamıştır.İşte Kula Jeoparkı tam da bu karmaşaya ışık tutacak bir değere sahip. Kabacayarım milyon yıllık aralıklarla üç büyük püskürme gerçekleştiren Kulavolkanizması mütevazı püskürme trendi ile hiçbir dönem, bir öncekipüskürmenin izlerini tam olarak kapatmamış. Bu sayede, yerbilimleri eğitimialmamış birisi bile nerdeyse yan yan dizilmiş bu volkan konilerinin şekil(morfolojik) farklılıklarının geçmiş zaman içerisinde süregelen aşınmanın eseriolduğunu çabucak kavrayacaktır.

Foto: Kula Jeoparkında günümüzden 15 bin yıl önce oluşmuş konik formlu volkan (solda), 300 bin yıl önce oluşmuş kalkan formlu volkan konisi (sağda)

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 37

Page 38: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Aktif mi, Sönmüş mü: Amerikan Jeolojik Etütler Dairesine göre günümüzdeyarım milyar insan volkanik patlama riski altında yaşamaktadır. Uyuyan buvolkanların yanıltıcı sükûneti tıpkı Pompei’de, Krakatao’da veya Unzen’deolduğu gibi felaketlere yol açar. Smithsonian Volkanbilim Enstitüsü’ne göre Kulavolkanları teknik açıdan aktif kabul edilmektedir. Bu bakımdan son püskürmesini15 bin yıl önce gerçekleştiren Kula Sandal Divlit volkan konisi ile sonpüskürmesini 1995 yılında gerçekleştiren Unzen volkanı (Japonya) arasındakimorfolojik benzerlik dikkat çekicidir.

Foto: Kula Jeoparkı Elekçitepe volkan konisi üzerinde krater (solda) ve Çukurada maarı(sağda), Kula volkanları negatif ve pozitif topoğrafya modeli (üstte)

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Foto: Kula Jeoparkında son püskürmesini 15 bin yıl önce gerçekleştirmiş ve fiilen sönmüşbir volkan (solda), Japonya’da 1792’de 15 bin can almış aktif bir volkan olan UnzenYanardağı (sağda).

Pozitif ve Negatif Topoğrafyalar: Kula Jeopark sahasında volkanik yapıları anatopoğrafya düzleminin üzerinde veya topoğrafyaya gömülü olma durumuna göresınıflandırılabilir. Özellikle nihai jeomorfolojik görünümleri itibariyle oluşummekanizmaları çok farklı olsa da krater ve maar oldukça benzerlik gösterir.

www.jd.org.tr38

Page 39: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Volkanik ve Karstik Mağaralar: Kula Jeoparkı yaygın topoğrafyaların sterotipörnekleri yanında sıra dışı morfolojilere de ev sahipliği yapar. Kula Jeoparksahasında volkanik kayaçlar arasında adalar halinde yüzlek veren kireçtaşlarıiçerisinde karakteristik karstik mağaralar gelişmiştir. Dünya genelinde karstikkayaçlarla özdeşleşen kanyon ve mağaralar Kula Jeopark sahasında volkanik(bazalt) yapılar üzerinde görülmektedir. Volkanik mağaralar bazaltik lavların birzamanlar eriyik halde kilometrelerce aktıkları kanalların kalıntılarıdır. Her nekadar şekillendirici süreç akarsu olmasa da ortaya çıkan görüntü flüvyal sürecinoluşumlarına şaşırtıcı derecede benzer.

Foto: Kula Jeoparkında modern bir insan şistler üzerinde (solda), şistler üzerindeHelenistik – Roma dönemine ait kaya mezarları (ortada), şistler üzerinde 15 bin yıllık kayaresimleri (sağda)

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Foto: Dr. Erdal Gümüş Kula Jeoparkında keşfettiği yeni bir karstik mağarada (solda), Dr.Gümüş Kula Jeoparkında daha bilinmeyen lava mağara galerini incelerken (sağda)

Kültürel Jeomorfoloji: İnsanoğlunun yerküreyi anlama ve anlamlandırmaçabaları insanlık tarihi kadar eskidir. Coğrafi keşiflerden, yazıdan, hatta yerleşikyaşamdan çok daha önceki atalarımız en az bizim kadar jeomorfolojilerleilgiliydiler. Biz doğal peyzajı ihtiyaç ve ihtiraslarımız doğrultusunda yavaş yavaşdeğiştirirken doğal peyzaj da bizleri şekillendirdi. Bu kadim etkileşimin izlerinikültürel ve dini kökenlerimizde bulmak mümkündür. Kula Jeoparkı bu izlerin eniyi takip edilebileceği yerlerden birisidir. Kula Jeopark sahasında prehistorik kayaresimleri ve Helenistik-Roma kaya mezarları gibi en eski kalıntılar MenderesMasifi diye bilinen Paleozoik yaşlı şistlerin faylarla parçalanıp tektonikdeformasyonlarla açılandığı bloklar üzerinde yer alır. Bahsi geçen jeomorfolojikgörünümler günümüzde de ilgi çekmektedir.

www.jd.org.tr 39

Page 40: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfolojik Çeşitlilik: Jeolojik çeşitlilik; belirli bir alanda mineraloji, litolojiveya yaş bakımından farklı özelliklere sahip kayaç çeşitliliği olarak değerlendirilir.Kula Jeoparkını eşsiz kılan özelliklerden birisi jeolojik olarak aynı kökene sahipkayaçların jeomorfolojik olarak çok farklı görünümler arz etmesidir. Kulavolkanizmasında her üç aşamada çıkan ve jeokimyasal açıdan tektip olan bazaltiklavlar sütun bazaltlardan bazaltik lav örtülerine (leçe) çok farklı morfolojileroluşturmuşlardır.

Foto: Kula Jeopark sahasından bir görünüm: arkada Paleozoik yaşlı metamorfik şistler,ortada süksesif lav akıntı ardalanması, önde Miyosen yaşlı kireçtaşları.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Foto: Dr. Erdal Gümüş Kula Jeopark sahasında bir sütun bazalt jeosit sahasında (solda),Dr. Erdal Gümüş Kula Jeopark sahasında bir taş denizini andıran leçeler üzerinde (sağda)

Taşın dili olsa…: Taşın dili olsa neler anlatır kim bilir. Kula Jeoparkı’nın varoluşamacı taşların diline tercüman olmak zira bize anlatacakları çok şey var.Anadolu’nun jeolojik ve jeomorfolojik evrimi, geçirdiği safhalar aynı zamandabizim kendi varoluşumuzun gizlerini de barındırıyor. Kula Jeoparkı Anadolu’nungeçmişine açılan bir zaman tüneli gibidir. Mavi-yeşil renkleriyle etrafındankolayca ayırt edilebilen ofiyolit melanj bir zamanlar Anadolu’nun Tetis Okyanusutabanına tekabül etmektedir. Sahada yer alan metamorfik şistler ise TetisOkyanusu üzerinde adalar halinde yer alan kara kütlelerinin bir bakiyesidir. Lavakıntıları ile kuşatılan kireçtaşları ise Anadolu’da uzunca bir süre hüküm sürengölsel/denizel çökelme ortamlarının kanıtlarıdır. Aslında güncel olarakgördüğümüz tüm peyzajlar boyası jeolojiden, fırçası süreç ve etmenlerden, tuvalijeomorfolojiden oluşan dinamik bir Rönesans tablosudur.

www.jd.org.tr40

Page 41: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

KAYNAKÇAAtalay, İ., (1982) Türkiye Jeomorfolojisine Giriş. Ege Üniversitesi Sosyal

Bilimler Fakültesi Yayınları, İzmirBunburry, J. M. R., (1992) The Basalts of Kula. PhD Thesis, Cambridge

University [(unpublished]Dowling, R. K., Newsome, D., (2006) Geotorusim. Chapter: Reources for

Tourism. Edited by Ross Dowling & David Newsome. Elsevier Butterworth-Heinemann Publication.

Eder, W. F., Patzak, M., (2001) Geological Heritage of UNESCO. EuropeanGeoparks Network magazine No:1

Ercan, T., (1981) Kula Yöresinin Jeolojisi ve Volkanitlerin Petrolojisi [Geologyof Kula region and pertology of volcanics]. PhD Thesis, İstanbul University[unpublished, in Turkish with English abstract]

Erin., S., (1970) The young volcanic topography of the Kula-Adala area.İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi 17, 7–22

Gray, M., (2004) Geodiversity: valuing and conserving abiotic nature. JohnWiley, Chichester, 434pp

Gümüş, E., (2008) Yeni bir doğa koruma kavramı: UNESCO Jeoparklarçerçevesinde Çamlıdere (Ankara) Fosil ormanı fizibilite çalışması. Ondokuz MayısÜniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı. [YayınlanmamışMaster Tezi]

Gumus, E., (2014) Geoparks: multidisciplinary tools for the protection andmanagement of geoheritage in turkey. Kula volcanic area (Manisa) and Çamlıderefossil forest (Ankara) as case studies. Aegean University of Greece, School ofSocial Sciences, [Unpublished Doctorate Thesis]

Hamilton, W. J. & Strickland, H. E., (1841) On the geology of the western partof Asia Minor. Transactions of the Geological Society of London 6, 1–11

Koçman, A., (2004) Natural Wonders of the "Burnt Land (Katakekaumene)":Volcanic Features of Kula Area. Aegean Geographical Journal, 13 (2004), 5-15,Izmir—TURKEY

Panizza, M., (2001) Geomorphosites: concepts, meth ods and example ofgeomorphological survey. In: Chinese Science Bulletin 46, Suppl. vol.: 4-6

Reynard, E., and Panizza, M., (2005) Geomorphosites: definition, assessmentand mapping. An introduction. – In: Géomorphologie. Relief, processus,environnement 3: 177-180

Şen, E., Aydar, E., Bayhan, H., Gourgaud, A., (2010) Physical volcanology ofKula Volcanic Field, western Anatoli. İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü

Şengör, A. M. C., & Yılmaz, Y., (1981) Tethyan evolution of Turkey: a platetectonic approach. Tectonophysics 75, 181–241

Tokçaer, M., (2000) Geochemistry of Kula Geothermal Area. MSc Thesis,Graduate School of Natural and Applied Sciences of Dokuz Eylül University[unpublished]

Zouros, N., (2007) Geomorphosite assessment and management in protectedareas of Greece. Case study of the Lesvos island-coastal geomorphosites.Geographica Helvetica, 62(3), 169

Zouros, N., (2005) – Assessment, protection and promotion ofgeomorphological and geological sites in the Aegean area, Greece.Géomorphologie: relief, processus, environnement, no 3, 227-234

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 41

Page 42: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Cilt 2 Sayı 2 Aralık 2015

www.jd.org.tr

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

42

Page 43: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

“YASAL VE BİLİMSEL BOYUTLARIYLA: KIYI” ŞİLE ÇALIŞTAYININ ARDINDAN

Hakan Yiğitbaşıoğ[email protected]

Jeomorfolojik anlamda kıyılar çoğunlukla hızlı şekillenme özelliğine sahip,dinamik alanlardır. Türkiye kıyılarında da pek çok farklı kıyı tipi bulunmaktadır.Ülkemizde kıyı bölgelerinde yaşayan nüfusun artışı ile sanayi ve turizm gibiekonomik önemi yüksek sektörlerin gelişmesi kıyılarda bazı yasal düzenlemelerizorunlu hale getirmiştir.

24 Nisan 2015 günü kurulan Jeomorfoloji Derneği aynı yılın haziran ayında“Jeomorfolojide Ölçme Değerlendirme” başlığı ile ilk tematik toplantısınıyapmıştır Jeomorfoloji Derneği’nin ikinci tematik toplantısı ise “Yasal ve BilimselBoyutlarıyla: Kıyı” başlığı ile 24 - 25 Eylül 2016 tarihlerinde Şile/İstanbul’dayapılmıştır.

Bu etkinlikte kıyılar jeomorfolojik açıdan ele alınarak, oluşum süreçleri, tipleri veinsan ile olan etkileşimleri ile kıyılarla ilgili yasal düzenlemeler konusunda bilgiverilmiştir. Bu bağlamda yasal tanımlamalar ile bilimsel tanımlamalar arasındakiortak noktalar, belirsizlikler ve farklılıklar da örnek olaylarla irdelenmiş,bilirkişilik yapan veya yapacak olan jeomorfologların karşılaşabilecekleri sorunlarele alınmıştır. Bu konulardaki konuşmalar; İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr.Hüseyin TUROĞLU, Prof. Dr. Meral AVCI, Prof. Dr. Sedat AVCI, AnkaraÜniversitesi’nden Prof. Dr. İhsan ÇİÇEK, Ardahan Üniversitesi’nden Prof. Dr.Evren ERGİNAL ve Ahi Evran Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Lütfi NAZİKtarafından yapılmıştır.

Etkinlik 24 Eylül günü Şile’deki Değirmen Otel’in toplantı salonunda 2 oturumhalinde yapılmıştır. Toplantı farklı üniversitelerden akademisyen, Yüksek Lisansve Doktora öğrencilerinden oluşan 29 katılımcı ve Şile Belediyesi’nden konuylailgili 8 teknik personel ile başlamıştır. İlk oturumun moderatörü olan BalıkesirÜniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah SOYKAN’ın giriş konuşmasının ardından,Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan YİĞİTBAŞIOĞLU açılış konuşması vetematik toplantının tanıtımını yapmış, sonrasında Prof. Dr. Hüseyin TUROĞLU;kıyı elemanlarının yasal ve doğal perspektif açısından tanımlanması ile kıyılarlailgili yasaların Türkiye’deki ilk düzenlenmesinden günümüze kadar olandönemdeki gelişimi konusunda bilgi vermiştir. Daha sonra konuşan Prof. Dr.İhsan ÇİÇEK ise kıyıdaki jeomorfolojik birimler, bunları oluşturan olaylar ileşekillenme üzerinde etkili olan yapı, etken ve süreçler üzerinde durmuştur. Sabahoturumunun son konuşmasında Prof. Dr. Hüseyin TUROĞLU örnek olaylarlakıyılardaki antropojenik müdahaleler sonucunda ortaya çıkan değişimler vebunlardan kaynaklanan yasal sorunlar üstünde durmuştur.

Öğleden sonraki ikinci oturum Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. TuncerDemir’in moderatörlüğünde başlamıştır. Bu oturumda ilk konuşmayı Prof. Dr.Meral AVCI kıyı ekosistemleri, özellikle kıyılardaki vejetasyon ve flora özelliklerihakkında yapmıştır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

“YASAL VE BİLİMSEL BOYUTLARIYLA: KIYI” ŞİLE ÇALIŞTAYININ ARDINDAN”

www.jd.org.tr 43

Page 44: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Yrd. Doç. Dr. Lütfi NAZİK ise akarsularda kıyı kenar çizgisinin nasılsaptanabileceği konusunda hukuk davalarından örneklerle konuşmasınıyapmıştır. Prof. Dr. Sedat AVCI da konuya kıyılarda yaşayan nüfusun artışı veturizm sektöründeki gelişmelerin kıyılar üzerindeki etkilerinden özellikle Akdenizkıyılarından örnekler vererek açıklamalarda bulunmuştur. Son konuşmacı olanArdahan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Evren ERGİNAL ise kıyı alanlarındakijeomorfolojik araştırmalarda kullanılan kronolojik değerlendirme amaçlı güncelyöntemleri kendi araştırmalarından örneklerle açıklamıştır.

25 Eylül Pazar günü ise Şile Belediyesi’nin temin ettiği bir araç ile Şile - Ağvaarasında bir arazi gezisi düzenlenerek toplantıda ele alınan konuların uygulamasıdeğişik kıyı tiplerinden örneklerle yapılmıştır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr44

Page 45: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Antalya’da Düzenlenen GEOMED 2016-4. Uluslararası Coğrafya Sempozyumu,

GEOMED 2016-The 4th International Geography SymposiumHakkında

Abdullah [email protected]

GEOMED2016 adlı 4. Uluslararası Coğrafya Sempozyumu 23-26 Mayıs 2016tarihlerinde Kemer (Antalya) de Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen-EdebiyatFakültesi Coğrafya Bölümünün ev sahipliğinde ve Prof. Dr. h. c. İbrahimATALAY’ ın başkanlığında 26 ülkeden 253 katılımcının katılımı ile yapıldı. Prof.Dr. Recep EFE’nin düzenleme kurulu başkanlığını yaptığı sempozyumun amacı;coğrafya (fiziki ve beşeri) ekoloji, çevre konuları ile ilgili bilim insanlarını,araştırmacıları bir araya getirmek, deneyim ve araştırma sonuçlarını paylaşmak,uluslararası işbirliği imkanlarını geliştirmek olarak belirlenmişti. Kabul edilenözetler ve tam metin çalışmalar “Bildiriler Kitabı-Proceedings’te yayımlandı.Ayrıca seçilen bildirilerin uluslararası dergi veya kitap şeklinde yayımlanmasüreci devam etmektedir. Sempozyuma Türk Coğrafya Kurumu Başkanı Yrd. Doç.Dr. Ahmet ERTEK ve Jeomorfoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. HüseyinTUROĞLU’da katılarak, destek verdiler.

GEOMED (Uluslararası Coğrafya Sempozyumu) toplantılarının ilkiGEOMED2007 adıyla 5-8 Haziran 2007 tarihleri arasında Balıkesir ÜniversitesiFen-edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü ev sahipliğinde, Bölüm Başkanı Prof. Dr.Recep EFE’nin başkanlığında GEOMED2007 adıyla Antalya’nın Kemer ilçesindeRose Otelleri kompleksinde yapıldı. TÜBİTAK, Burdur ve Isparta Valilikleri ileBurdur ve Isparta Sanayi ve Ticaret odaları başta olmak üzere çok sayıdasponsorun destek olduğu toplantıya 28 ülkeden 144 bilim insanı katıldı. Toplantıdili İngilizce olan 1. Uluslararası Coğrafya Sempozyumu sonrasında Dokuz EylülÜniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. h. c.İbrahim ATALAY başkanlığında oluşturulan “Akdeniz Ekosistemleri ÇalışmaGrubu” na 11 ülkeden yaklaşık 57 bilim insanı katıldı. Antalya – Kemer’denbaşlayan saha çalışmaları, Kumluca, Finike, Elmalı, Korkuteli, Burdur, Isparta veAntalya’yı kapsayacak şekilde 5 gün boyunca devam etti. Teke yarımadası baştaolmak üzere Burdur, Isparta ve Antalya ile yakın çevresinin doğal, arkeolojik,tarihi ve kültürel kaynak değerleri ayrıntılı olarak incelendi ve çok ciddi bilimseltartışmalara konu oldu. GEOMED2017’de sunulan uluslararası bildiriler,Proceedings ve Natural Environment and Culture in the Mediterranean Region-I(CSP-UK) adlı kitaplarda yayınlandı.

GEOMED2010 adlı ikinci toplantı ise Dokuz Eylül Üniversitesi Buca EğitimFakültesi Coğrafya Bölümü’nün ev sahipliğinde ve Prof. Dr. h. c. İbrahimATALAY’ ın başkanlığında oluşturulan bir kurul tarafından gerçekleştirildi. 2-5Haziran 2010 tarihleri arasında yine Antalya’ nın Kemer ilçesinden Rose Otellerikompleksinde yapılan ve Prof. Dr. Recep EFE’nin organizasyon komitesibaşkanlığını yürüttüğü bu toplantıya 38 ülkeden 287 katılımcı gelerek tebliğsundu.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 45

Page 46: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

GEOMED2010 adlı toplantının sunum dili İngilizce idi. Bu toplantıda sunulanbildiriler, Proceedings, Journal of Environmental Biology, Natural Environmentand Culture in the Mediterranean Region-II (CSP-UK) adlı yayınlar ile Procedia –Socialand Behavioral Sciences’da Prof. Dr. Recep EFE’nin editörlüğündeyayınlandı. Toplantı sonunda Prof. Dr. h. c. İbrahim ATALAY’ın başkanlığındaoluşturulan “Akdeniz Ekosistemleri Çalışma Grubu” na 14 ülkeden 44 biliminsanı katıldı.

Antalya-Kemer’den başlayan çalışma grubu saha araştırmaları, Kumluca, Finike,Demre, Kaş, Kalkan, Fethiye, Dalyan, Korkuteli üzerinden Antalya güzergâhındadevam etti. Başta Akdeniz ve Toroslar’ın oluşumu olmak üzere çalışılan sahanınfiziki ve beşeri coğrafya özellikleri üzerinde durularak, çok sayıda tartışmaatmosferi oluştu.

Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü ve Coğrafya Bölümütarafından düzenlenen GEOMED2013 (3. Uluslararası Coğrafya Sempozyumu)10-13 Haziran 2013 tarihleri arasında yine Antalya Kemer’de Rose Hotellerikompleksinde yapıldı. GEOMED2013’e Brezilya’dan ABD’ye, Güney AfrikaCumhuriyeti’nden Rusya Federasyonu’na, Avrupa’nın çoğu ülkelerinden ve TürkCumhuriyetlerine, Avustralya’dan Hindistan ve Japonya’ya kadar 45 ülkeden 400civarında akademisyen katıldı. Doğa bilimleri ve coğrafya alanlarında araştırmayapan bilim insanları arasındaki işbirliğinin artırılmasını ve Türkiye’ninuluslararası alanda her yönüyle tanıtılmasının hedeflendiği GEOMED2013’te dahaönceki sempozyumlarda olduğu gibi seminerde sunulan bildiriler, Procedings,Journal of Environmental Biology, Natural Environment and Culture in theMediterranean Region-III (CSP-UK) adlı yayınlar ile Procedia – SocialandBehavioral Sciences’da Prof. Dr. Recep EFE’nin editörlüğünde yayınlandı.Toplantı sonunda Prof. Dr. h. c. İbrahim ATALAY’ ın başkanlığında oluşturulan“Akdeniz Ekosistemleri Çalışma Grubu’na 7 ülkeden 27 akademisyen katıldı.Antalya-Kemer’den başlayan 7 günlük saha çalışması Isparta, Afyon, Eskisehir,Bilecik, Sakarya, Düzce, Bolu, Karabük, Bartın, Amasra, Kurucaşile, Kastamonu,Bolu, Düzce, Sakarya ve İzmit üzerinden İstanbul’da son buldu.

GEOMED Uluslararası Coğrafya Sempozyumu’nun ilk düzenlendiği 2007yılından bu yana Türkiye’de coğrafya bilimine önemli katkıları olmuştur.Sempozyuma Coğrafyacı bilim insanları dışında Türkiye’den konu ile ilgili baştaÇevre, Orman, Turizm, Ziraat, Peyzaj, Biyoloji ve Jeoloji olmak üzere diğerkonularda çalışan bilim insanlarının katılması ve bildiri sunmaları coğrafyanınsaygınlığını arttırmıştır. Coğrafyacıların yaptığı bir organizasyona Türkiye’dediğer alanlarda çalışan akademisyenlerin katılması ve yine aynı organizasyonunönderliğinde uluslararası yayın yapmaları Türkiye’de Coğrafya bilimi açısındanönemli bir konudur. 55 Farklı ülkeden katılımın olması bu toplantının başarı vesaygınlığının Uluslararası ölçekte de önemli bir göstergesi olarakdeğerlendirilmektedir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr46

Page 47: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

.

GEOMED Uluslararası Coğrafya Sempozyumu’nun ilk düzenlendiği 2007yılından bu yana Türkiye’de coğrafya bilimine önemli katkıları olmuştur.Sempozyuma Coğrafyacı bilim insanları dışında Türkiye’den konu ile ilgili baştaÇevre, Orman, Turizm, Ziraat, Peyzaj, Biyoloji ve Jeoloji olmak üzere diğerkonularda çalışan bilim insanlarının katılması ve bildiri sunmaları coğrafyanınsaygınlığını arttırmıştır. Coğrafyacıların yaptığı bir organizasyona Türkiye’dediğer alanlarda çalışan akademisyenlerin katılması ve yine aynı organizasyonunönderliğinde uluslararası yayın yapmaları Türkiye’de Coğrafya bilimi açısındanönemli bir konudur. 55 Farklı ülkeden katılımın olması bu toplantının başarı vesaygınlığının Uluslararası ölçekte de önemli bir göstergesi olarakdeğerlendirilmektedir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 47

Page 48: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

TÜRKİYE’DE COĞRAFYANIN KURUMSALLAŞMASI SÜRECİNDE ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYE COĞRAFYASI ARAŞTIRMA VE

UYGULAMA MERKEZİ (TÜCAUM)

Ali Özçağ[email protected]

Kuruluşundan bugüne yaklaşık 29 yıllık bir süre geçen kısa adı TÜCAUM olanAnkara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi’ninTürkiye coğrafyasını tüm yönleriyle araştırmak yanında, yurt içinde ve yurt dışındacoğrafyanın her alanında yapılan çalışmaları takip ederek bilimsel toplantılardatartışılmasına ve yayınlanmasına ön ayak olmak gibi bir görevi bulunmaktadır.Böyle bir görevi üstlenmiş olan TÜCAUM’un kuruluşuna zemin oluşturannedenlerin başında, 1941 Birinci Coğrafya Kongresi’nin ardından yaklaşık dokuz aysonra 12 Mart 1942 tarihinde Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ndefaaliyete geçen Türk Coğrafya Kurumu’nun tarihsel süreç içindeki durumu, 1980’liyıllarda Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar ile yurt dışında düzenlenencoğrafya kongrelerinde sergilenen Türkiye aleyhtarı çalışmalar gelmektedir. Buitibarla TÜCAUM’un neden kurulduğu sorusuna cevap verebilmek için önceliklebu hususlara kısaca göz atmak gerekmektedir.

İnsanların yeryüzündeki faaliyet sahalarını ve yaşam tarzlarını düzenleyencoğrafyanın devlet politikalarındaki gücü, geçmişte olduğu gibi bugün de öneminikorumaktadır. Yeryüzündeki hâkimiyet mücadelesi, ilk devletlerin ortaya çıktığıdönemlerde başlamış ve halen devam etmektedir. Gelişmişlik düzeyi bakımındanön sıralarda yer alan ülkelerin devlet politikası olarak coğrafya bilimine verdikleriönem açıkça görülmektedir. Özellikle İngiltere’nin bu kapsamda köklü bir geçmişibulunmaktadır. 1830 yılında İngiltere Kralı IV. William’ın himayesinde Londra’dakurulan Kraliyet Coğrafya Kurumu (The Royal Geographical Society), 187 yıldırİngiltere’ye hizmet etmektedir. Coğrafyaya kurumsal anlamda verilen öneme bağlıolarak uluslararası düzeyde kurulan ilk coğrafya birliği ise IGU (InternationalGeographical Union)'dur. 1922 yılında Belçika'nın başkenti Brüksel' de kurulanUluslararası Coğrafya Birliği (IGU), 1922’den önceki faaliyetlerini gayri resmi olaraksürdürmüştür. Halen 87 ülkenin üye olduğu bu birliğe Türk Coğrafya Kurumu daüyedir.

Türkiye’de coğrafyanın bilimsel anlamda değer kazanmasında veteşkilâtlanmasında Birinci Türk Coğrafya Kongresi büyük rol oynamıştır. 06 Haziran1941 tarihinde zamanın Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Hasan Ali Yücel’inbaşkanlığında I. Türk Coğrafya Kongresi başkent Ankara’da Dil ve Tarih-CoğrafyaFakültesi’nde toplanmış ve çalışmalarına 16 gün devam ederek 21 Haziran 1941tarihinde tamamlamıştır. Bu kongrede, ilk ve ortaöğretimde okutulan coğrafyaders programları gözden geçirilerek yeniden düzenlenmiş, yazılması gerekenkitaplar belirlenerek içerikleri tespit edilmiş, coğrafya terimlerinin yeni Türkçe ileanlaşılır hale getirilmesi için komisyonlar oluşturulmuş, Türkiye’nin büyük coğrafibölgeleri ile ikinci dereceden bölgeleri (coğrafi bölümleri) belirlenerek sınırlarıçizilmiş ve raporları hazırlanmış; ayrıca, ülkemizde “Türk Coğrafya Kurumu” adınıtaşıyan bir kuruluşun oluşumuyla ilgili çalışmaların başlatılması kararabağlanmıştır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr49

Page 49: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Birinci Türk Coğrafya Kongresinde alınan kararlar çerçevesinde Türkcoğrafyacıları uzmanlık alanlarıyla ilgili saha araştırmalarına başlamışlar ve kısasürede olumlu sonuçlar alınmıştır. Böylece ülkemizle ilgili coğrafî araştırmalarTürk coğrafyacılar tarafından yapılmaya başlamış, coğrafi araştırmalaryabancılara bağımlı olmaktan kurtulmuştur. Birinci Türk Coğrafya Kongresi’ninçalışmalarını tamamlamasından yaklaşık dokuz ay sonra 12 Mart 1942 tarihindeAnkara’da Türk Coğrafya Kurumu kurulmuştur. Dil ve Tarih-CoğrafyaFakültesi’nde Coğrafya Enstitüsü katındaki bir odayı ofis yaparak çalışmalarınabaşlayan Türk Coğrafya Kurumu’nun görevleri şu şekilde belirlenmişti:

• Türkiye’deki coğrafyacıları bir araya getirerek yurdun coğrafi özelliklerinin çeşitliyönlerden araştırılmasını sağlamak,

• Yurt gezileri ve konferanslar düzenleyerek coğrafyadaki gelişmeleri coğrafyaöğretmenlerine ve ilgililere aktarmak,

• Yapılan çalışmaların sonuçlarını dergi ve kitap çıkararak yayımlamak,• Coğrafya ile ilgili uluslar arası kuruluşlarda Türkiye’yi temsil etmek ve kongrelerine

katılmak

Türk Coğrafya Kurumu’nun başlangıçtaki başarılı çalışmaları övgüyle karşılanmışolup, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün “Türk Coğrafya Kurumu’na çok kıymet veehemniyet veriyorum. Kurum; tarih, tetkik, seyahat, tabiat alanlarında ve bu sebeplekültürde ve edebiyatta çok hizmetler edebilir. Çalışmasına yakından ilgili olacağım. İyidileklerim, bunu kuranlarla ve orada çalışacaklarla beraber olacaktır.” şeklindekidestekleyici ve güven verici sözlerine mazhar olmuştur. Başlangıçta devletinmaddi ve manevi desteğini alan Türk Coğrafya Kurumu, yukarıdaki görevlerinibaşarıyla yerine getirmiş, çeşitli konularda yazılmış araştırmaları kitap ve dergihalinde yayımlamaya başlamıştır. 1940’lı ve 1950’li yıllarda altın devrini yaşayanTürk Coğrafya Kurumu, 1960'lı yıllarda devlet tarafından verilen sınırlı ölçüdekimaddi desteğin kesilmesi yüzünden büyük bir çöküş içine girmiş ve 1975 yılındansonra faaliyetlerini sürdüremez hale gelmiştir. O yıllarda Türk CoğrafyaKurumu’nun yönetim kurulu üyeleri Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-CoğrafyaFakültesi Ülkeler Coğrafyası Kürsüsü’nün öğretim üyelerinden oluşmaktaydı veCoğrafya Enstitüsü içindeki diğer kürsülerdeki öğretim üyeleriyle sürekliçekişmeler ve anlaşmazlıklar yaşanmaktaydı. DTCF’deki mekân sıkıntısıyüzünden DTCF Dekanlığı’nın aldığı bir kararla Türk Coğrafya Kurumu Fakültedışında başka bir mekâna taşınmak zorunda bırakılmıştır. Kurumun kitapları vebirtakım eşyası önce o zamanki kurum başkanı Prof. Cemal Arif Alagöz’ün sahibiolduğu bir daireye yerleştirilmiş, daha sonra Cebeci semtinde (Siyasal BilgilerFakültesine yakın bir konumda) iki dükkân kiralanarak bu mekâna taşınmıştır.Türk Coğrafya Kurumu, 1982 yılına gelindiğinde yeni dernekler kanununungetirdiği yükümlülükleri yerine getirmez olmuştur. Çünkü üyeler aidatlarınıödemiyorlar, olağan genel kurul toplantıları çoğunluk sağlanamadığı için sürekliikinci toplantıya erteleniyor ve ikinci toplantıya katılan az sayıda kişinin imzalarıile yapılabiliyordu. Bu arada Uluslar arası Coğrafya Birliği=IGU’ya olan birikmiş300 dolarlık aidat borcunun ödenebilmesi için Başbakanlık Müsteşarlığındanyardım talebinde bulunulmuştur. Bu söz Türk Coğrafya Dergisi’nin 1943 yılındaAnkara’da basılan Yıl:1, Sayı:2 ön kapağında yer almaktadır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 50

Page 50: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Diğer yandan Kuruma ait kitapların bulunduğu Cebeci semtindeki mekânın kirasıödenemediği için ayrıca büyük bir sıkıntı yaşanmıştı. Çaresizlik içinde kalan KurumBaşkanı Prof. Dr. Cemal Arif Alagöz, Genel Sekreter Prof. Dr. Cevat Rüştü Gürsoy,Muhasip Üye Prof. Dr. Talip Yücel İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü MüdürüProf. Dr. Sırrı Erinç’le görüşerek kurumun kitaplarının Vefa Müşküle Sokak’takiİstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü binasına nakledilmesine karar vermişlerdir.Kırk yıl gibi uzun bir süre başkent Ankara’da faaliyetlerini sürdüren Türk CoğrafyaKurumu’nun kurulduğu yerden İstanbul’a nakledilmesi üzücü ve üzerindedüşünülmesi gereken önemli vaka olarak tarihe geçmiştir. Bu durumungerçekleşmesine sebep olanlar o zaman sürecinde Türk Coğrafya Kurumu’na gerekendesteği ve önemi vermeyen, birbiriyle sürekli çekişen, uzlaşmayan,kurumsallaşmaktan çok kişiselleşmeyi önde tutan Türkiye üniversitelerinin coğrafyabölümlerindeki öğretim üyeleridir.

Böyle bir hezimete uğratılan Türk Coğrafya Kurumu’nun en büyük talihsizliği,Atatürk’ün vefatından sonra kurulmuş olması, Türk Dil Kurumu ve Türk TarihKurumu gibi devletin himayesi altında olmamasıdır. Atatürk’ün manevi kızı ünlüTürk tarihçisi Prof. Dr. Afet İnan, Atatürk’ün Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ninkurulmasından sonra bir “Coğrafya Kurumu” kurulması ile ilgili düşüncelerini şöylenakletmiştir:

“…Bu münasebetle şunu hatırlıyorum. Fakülte (DTCF) kurulması ve programlarıkonuşulduğu esnada Prof. Muzaffer Göker’e (ilk dekan) Atatürk, coğrafya öğrenimi veincelemeleri için uzun bir not yazdırmıştı. Orada tespit ettirdiği fikirlerde coğrafyanın nazariolmaktan ziyade, arazi üzerinde çalışmalar yapılmalı ve yeni metotlara göre incelenecek birTürkiye coğrafyasının yazılması gerekti. Hatta tarih gibi bir “Coğrafya Kurumu”kurulmasını düşünen Atatürk, bu uzun notların sonunda, Fakülte (DTCF) kurulduktansonra ihtiyaca göre böyle bir teşekkülün lüzumu belli olacaktır demiştir.”Bu tarihi açıklamada belirtildiği üzere, ulu önder Atatürk’ün ömrü vefa etseydi TürkCoğrafya Kurumu da Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu ile aynı statüdeolacaktı. Ancak bu durum o günden bugüne gerçekleşmeyip hep hüsranlasonuçlanmıştır. Şöyle ki 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinin ardından yapılankurumsal düzenlemeler kapsamında, Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’nubir çatı altında toplayan 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek KurumuKanunu’na Türk Coğrafya Kurumu’nun da katılması için zamanın Türk CoğrafyaKurumu başkanı Prof. Cemal Arif Alagöz, Genel Sekreter Prof. Dr. Cevat RüştüGürsoy, Muhasip üye Prof. Dr. Talip Yücel tarafından kapsamlı bir raporhazırlanarak konsey üyelerine gönderilmişti. Yakalanan bu fırsatın değerlendirilmesiiçin defalarca ve ısrarla ilgili makamlar nezdinde girişimlerde bulunulmasına rağmen11.8.1983 tarihinde kabul edilen 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih YüksekKurumu Kanunu’na maalesef Türk Coğrafya Kurumu dâhil edilmemiştir.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun ilk başkanlığına atanan emekligeneral Suat İlhan, Türk Coğrafya Kurumu’nun 2876 sayılı Kanunla Yüksek Kurumbünyesinde yer almamasından büyük üzüntü duymuş olacak ki kişisel çabasıylaTürk Coğrafya Kurumu’na alternatif olarak 02 Şubat 1988 tarihinde Yüksek Kurumiçinde bir “Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu” nun kurulmasını sağlamıştır. Suatİlhan, konuyla ilgili düşüncelerini Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu’nun yayınorganı olan “Coğrafya Araştırmaları” dergisini takdiminde şöyle açıklamıştır:

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr51

Page 51: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

“Atatürk Yüksek Kurumuna coğrafya çalışmaları içinde doğrudan görev verilmemektedir.Fakat coğrafyaya ilgisiz kültür düşünmek mümkün değildir. Tarihin, dilin ve diğer bütünkültür unsurlarının güç aldıkları ve güç verdikleri bir coğrafyaları olması gerekir. Buzorunlulukla ve coğrafya bilim çevremizin ihtiyacı da dikkate alınarak, kanunumuzunverdiği kolaylıktan yararlanılmış, Yüksek Kurum Başkanlığına bağlı bir Coğrafya Bilim veUygulama Kolu kurulmuştur.”

“Büyük bir ihtiyaç olarak gördüğümüz coğrafya ile ilgili bir birim oluşturulması,kuruluşumuzun ilk günlerinden itibaren düşünülmeye başlanmış, 2 Şubat 1988 tarihliAtatürk Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu toplantısında Coğrafya Bilim ve UygulamaKolu kurulaması kararı alınmıştır.”

Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu, Suat İlhan döneminde (1989, 1990, 1991, 1992yıllarında) “Coğrafya Araştırmaları” adında 4 sayı dergi çıkartmış, Suat İlhan'ınbaşkanlık görevinin sona ermesiyle Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu’nunfaaliyetine süratle son verilmiştir. Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu’nunkapatılmasında kolun faaliyetleri için ayrılan parasal ödeneğin Suat İlhan’ıninisiyatifinde Türk Tarih Kurumu bütçesinden alınmasının etkili olduğu sonradanortaya çıkmıştır.

Türkiye’de coğrafyanın kurumsallaşma sürecinde Türk Coğrafya Kurumununardından gelen oluşumlardan birisi de Ankara Üniversitesi Türkiye CoğrafyasıAraştırma ve Uygulama Merkezi ya da kısa adıyla TÜCAUM'dur. 1980’li yıllarda,yurt dışında uluslar arası bilimsel toplantılarda özellikle Ermeni ve Rumlobilerinin Türkiye aleyhinde yayınlar yapmaları, ülkemizin üniter yapısını tehditedici propagandalarda bulunmaları, hazırladıkları bölücü coğrafi harita veyayınlarla sürekli olarak saldırıda bulunmaları önemli sıkıntılar oluşturmaktaydı.Değerli meslektaşım Tunçel’in de belirttiği üzere, o günlerde çevremizde yer alanülkelerle ilişkilerimiz pek de dostane değildi. Sovyetler Birliği ile Soğuk Savaşgünlerinden kalan bir gerginlik vardı, Suriye'de Hafız Esad rejimi Hatay üzerindesürekli hak iddia ediyor, okul kitaplarında ve haritalarında Hatay'ı kenditoprakları olarak gösteriyordu, Yunanistan ile kara suları, Ege sorunu ve havasahası anlaşmazlıkları sürekli gündemdeydi ve Bulgaristan'da da MüslümanTürklere karşı belirgin ve ağır bir asimilasyon politikası uygulanıyordu.

Türk Coğrafya Kurumu, bahsettiğimiz nedenlerle bu olumsuzluklara karşıkoyacak durumda değildi. O günlerde yurtiçi ve yurtdışında basılan kitap, dergi,atlas, harita ve benzeri yayımlarda Türk bütünlüğünü ve menfaatlerini zedeleyiciifadelere engel olacak bir bilimsel kuruluşun eksikliği nedeniyle Milli GüvenlikKurulu'nun tavsiyesiyle Yüksek Öğretim Kurulunun 31 Ağustos 1988 tarihlitoplantısında Ankara Üniversitesi bünyesinde "Türkiye Coğrafyası Uygulama veAraştırma Merkezi" adı altında bir merkez kurulmasına karar verilmiştir. Merkezyönetmeliği aynı yıl 25 Aralık 1988 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanmış böylecefaaliyet şekli ve alanı belirginleştirilmiştir. Söz konusu yönetmeliğinin ikincimaddesine göre kurumun amaçları şunlardır:

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 52

Page 52: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

• Türkiye Coğrafyası ile ilgili bilimsel araştırmalar ve incelemeler yapmak, araştırmasonuçlarını yayınlamak, Türkiye Coğrafyası konusunda araştırıcılar yetiştirilmesinekatkıda bulunmak,

• Yurtiçi ve yurtdışında basılan kitap, dergi, atlas, harita ve benzeri yayımlarda Türkbütünlüğünü ve menfaatlerini zedeleyici ifadelere mani olacak ve Türkiye Coğrafyasınıtanıtacak bilimsel faaliyetlerde bulunmak,

• Yurtiçi ve yurtdışındaki üniversite enstitü merkez ve diğer ilgili kurumlarla işbirliğiyapmak,

• Türkiye Coğrafyası ile ilgili iç ve dış yayınları toplayarak referans kaynağı olabilecek birkütüphane, film, fotoğraf, slayt ve benzeri belgelere dayalı arşiv ve dokümantasyonbirimi kurmak,

• Türkiye Coğrafyası ve Türk Dünyası ile ilgili seminer, konferans vb. toplantılardüzenlemek, Türkiye’yi tanıtıcı bilimsel geziler yapmak,

• Türkiye Coğrafyası konularında araştırma yapmak isteyen bilim adamlarının projelerinidesteklemek.

25.12.1988 tarihinde yönetmeliği Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girenbu merkez, doğrudan Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak 1990 yılındafaaliyetine başlayabilmiştir. Bu arada merkez adındaki “Uygulama ve Araştırma”ifadesi, Araştırma ve Uygulama” şeklinde değiştirilerek 18 Mayıs 1992 tarihliResmi Gazete'de yeni "Ankara Üniversitesi Araştırma ve Uygulama MerkeziYönetmeliği" yayınlanmıştır. Bu yönetmeliğe göre günümüzden farklı olarakmerkez kurulunda Coğrafya Bölümü öğretim üyelerinin dışında, 18 kişi dahagörev alacaktır; bunlar, fakültenin Tarih ile Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinden,Hukuk ve Siyasal Bilgiler fakültelerinden, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü'nden,Basın-Yayın Yüksekokulu'ndan, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama veAraştırma Merkezi ile Osmanlı Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden veson olarak üniversite rektörünün seçeceği üyelerden oluşmaktadır. Açıkçagörüldüğü üzere bu denli çeşitli akademik birimlerin elemanlarıyla oluşturulanmerkez kurulunun işleyişinde bir takım sıkıntılar da söz konusu olabilecekti,nitekim, aslında gerçekçi ve sürdürülebilir olmayan bu kurul hiç bir zamantoplanamamıştır. Toplantıların aksaması yüzünden Merkez Kurulu’nunterkibinde değişiklik yapılarak, 19 Şubat 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayınlananyönetmelik değişikliği ile “Merkez Kurulu, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-CoğrafyaFakültesi Coğrafya Bölümü öğretim elemanlarından oluşur”denilmiştir. Şu andaMerkez Kurulu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü kadrosundaki17 öğretim elemanından oluşmaktadır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr53

Page 53: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

TÜCAUM FAALİYETLERİMerkez’in ilk müdürü olan Prof. Dr. Özdoğan Sür, kuruluştan itibaren 1996 yılınakadar görev yapmıştır. 1996 yılında bu göreve Doç. Dr. Ali Fuat Doğu atanmış ve2001 yılına kadar bu görevi sürdürmüştür. Merkez müdürlüğü görevini 2002yılından beri Prof. Dr. Ali Özçağlar yürütmektedir. Faaliyetlerini DTCF CoğrafyaBölümünde sürdürmekte olan Türkiye Coğrafyası Araştırma ve UygulamaMerkezinin 29 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. TÜCAUM’un ülkemizcoğrafyasını tüm yönleriyle araştırmak yanında, yurt içinde ve yurt dışındacoğrafyanın her alanında yapılan çalışmaları takip ederek bilimsel toplantılardatartışılmasına ve yayınlanmasına ön ayak olmak gibi önemli görevleribulunmaktadır. Bu kapsamda 1991 yılında Birinci Coğrafya Sempozyumu ilebaşlangıç yapan TÜCAUM, bugüne kadar sekiz (8) ulusal coğrafya sempozyumuile bir Coğrafi Bilgi Sistemleri çalıştayını, son olarak da 13-14 Ekim 2016tarihlerinde TÜCAUM 2016 Uluslararası Coğrafya Sempozumu’nu başarı ilegerçekleştirmiştir.

SEMPOZYUMLARTÜCAUM’un bugüne kadar gerçekleştirdiği sempozyumları değerli meslektaşımProf. Dr. Harun Tuncel, “25. Yılında TÜCAUM Sempozyumları” başlıklı bildirisindeayrıntılı olarak ele almıştır. Biz burada yapılan sempozyumları genel bir çizelgehalinde göstermekle yetineceğiz.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

TÜCAUM SEMPOZYUMLARI Tarihi Programdaki

bildiri sayısı

Bildiri Kitabı

Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası

Uygulama ve Araştırma Merkezi I.

Sempozyumu

29 Nisan 1991-

01 Mayıs 1991

17 Yayınlanmamıştır

Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama

Merkezi II. Sempozyumu

06-08 Nisan 1994 12 Yayınlanmamıştır

Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi III. Coğrafya Sempozyumu “21. Yüzyıla Doğru Türkiye”

15-19 Nisan 1996 118

Bildiri Özetleri kitabı

basılmıştır.

Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası

Araştırma ve Uygulama Merkezi IV.Ulusal

Coğrafya Sempozyumu Bildiri Metinleri

“Avrupa Birliği Sürecindeki Türkiye’de

Bölgesel Farklılıklar”

25-26 Mayıs 2006 34

Bildiriler kitabı

basılmıştır.

Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası

Araştırma ve Uygulama Merkezi TÜCAUM V.

Ulusal Coğrafya Sempozyumu

16-17 Ekim 2008 56

Bildiriler kitabı

basılmıştır.

Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası

Araştırma ve Uygulama Merkezi TÜCAUM

VI. Ulusal Coğrafya Sempozyumu

03-05 Kasım 2010 62

Bildiriler kitabı

basılmıştır.

Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası

Araştırma ve Uygulama Merkezi TÜCAUM

VII. Coğrafya Sempozyumu

18-19 Ekim 2012

64

Bildiriler kitabı

basılmıştır.

TÜCAUM VIII. Coğrafya Sempozyumu 23-24 Ekim 2014 89 Bildiriler kitabı

basılmıştır.

TÜCAUM 2016 Uluslararası Coğrafya

Sempozyumu

13-14 Ekim 2016 136 Bildiriler kitabı

elektronik olarak

yayınlanmıştır

www.jd.org.tr 54

Page 54: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

SÜRELİ YAYIN2002 yılında Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nün üniversitemiz bünyesindekiaynı alanla ilgili dergilerin birleştirilerek hakemli olarak yılda iki kezyayımlanması yönünde başlattığı çalışmalar kapsamında Dil ve Tarih - CoğrafyaFakültesi Coğrafya Bölümü tarafından çok seyrek aralıklarla yayımlanan“Coğrafya Araştırmaları Dergisi” nin yayımına son verilmiştir. AnkaraÜniversitesi Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafındanyayımlanan “Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Araştırma ve UygulamaMerkezi Dergisi” nin ise ad ve formatının değiştirilerek hakemli olarak her yıl ikisayı halinde çıkartılması yönünde düşünce birliği oluşmuştur. Bu doğrultudaAnkara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi YönetimKurulu 16 Nisan 2002 tarihinde toplanarak 1992-2001 döneminde sekiz sayıhalinde yayımlanmış olan Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Araştırma veUygulama Merkezi Dergisi’nin adının “Coğrafi Bilimler Dergisi (Turkish Journalof Geographical Sciences)” olarak değiştirilmesine oybirliğiyle karar vermiş vealınan bu karar Ankara Üniversitesi Bilimsel Dergiler Kurulu tarafından dauygun bulunmuştur. TÜCAUM’un kuruluşundan günümüze kadar yayınlanmışdergileri şunlardır:

Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Uygulama ve AraştırmaMerkezi Dergisi:1992-2001 döneminde ulusal hakemsiz olarak sekiz sayı olarak yayınlanmıştır.Dergiye http://tucaum.ankara.edu.tr/turkiye-cografyasi-arastirma-ve-uygulama-merkezi-dergisi/ adresinden erişilebilmektedir.

Coğrafi Bilimler Dergisi:2003 yılından günümüze her yıl 2 sayı halinde hakemli olarak yayınlanmaktadır.2016 yılsonu itibariyle Cilt: 14 Sayı 1-2 yayınlanmıştır. Dergi ULAKBİM veritabanında ASOS Index’de taranmaktadır.

ÇALIŞTAYTÜCAUM I. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) Çalıştayı ve Proje Yarışması: 24-25Nisan 2014 tarihlerinde DTCF’de düzenlenen I. Coğrafi Bilgi Sistemleri ve ProjeYarışması’na DTCF Coğrafya Bölümü ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat FakültesiCoğrafya Bölümü, Sakarya Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, KarabükÜniversitesi, Fırat Üniversitesi, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi,Uşak Üniversitesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi Coğrafya Bölümlerinden 40civarında konuk öğrenci ve akademisyen ile İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr.Hüseyin TUROĞLU, Doç. Dr. Hasan ÖZDEMİR; Afyon KocatepeÜniversitesi’nden Doç. Dr. Ünal YILDIRIM, Sakarya Üniversitesi’nden Yrd. Doç.Dr. Mehmet Fatih DÖKER; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Coğrafi Bilgi SistemleriGenel Müdürlüğünden Şube Müdürü Aslı ÖLMEZ, Devlet Su İşleri GenelMüdürlüğü CBS Şube Müdürü Kemal SEYREK, Karayolları Genel MüdürlüğüCoğrafi Bilgi Teknolojileri Şubesi Müdürü Özgenç USLU; ayrıca, Harita GenelKomutanlığı’nın, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün, Meteoroloji GenelMüdürlüğü’nün ve Tarım Sigortaları Genel Müdürlüğü’nün CBS ile ilgiliuzmanları ile ESRİ TÜRKİYE-İŞLEM GIS Şirketler Grubu, BAŞARSOFT,NETCAD, INTERGIS, NOKIAHERE firmalarının temsilcileri ve çok sayıda davetlikatıldı.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr55

Page 55: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

KONFERANSLARTÜCAUM her yıl düzenli olarak konulu ve konusuz konferanslardüzenlemektedir. 2015 yılında “Çevresel Bozulma ve Gıda Güvenliği” konseptiyledört konferans gerçekleşmiştir. 2016 yılında uluslararası sempozyumunhazırlıkları nedeniyle konferans düzenlenememiştir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

Konferans günü, saati ve yeri

Konuşmacı Konferans konusu

19 Kasım 2015 PerşembeSaat 15:30-17.00DTCF Coğrafya BölümüPiri Reis Salonu

Mesut DEMİRCANMeteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü

İklim değişikliğinin çevresel ve sektörel etkileri

03 Aralık 2015 Perşembe Saat 15:30-17.00DTCF Coğrafya BölümüPiri Reis Salonu

Prof. Dr. Zafer KARAERAnkara ÜniversitesiVeteriner FakültesiKlinik Öncesi Bilimler Bölümü

Kenenin coğrafyası

10 Aralık 2015 Perşembe Saat 15:30-17.00DTCF Coğrafya BölümüPiri Reis Salonu

Prof. Dr. Nizamettin KAZANCIAnkara ÜniversitesiMühendislik FakültesiJeoloji Mühendisliği Bölümü

Türkiye ulusal jeopark ağı ve gerçekleşme potansiyeli

24 Aralık 2015 Perşembe Saat 15:30-17.00DTCF Coğrafya BölümüPiri Reis Salonu

Prof. Dr. Nevzat ARTIKAnkara ÜniversitesiMühendislik FakültesiGıda Mühendisliği Bölümü

Türkiye’de gıda güvenliği

ARAŞTIRMA VE UYGULAMA GEZİLERİTÜCAUM, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü lisans ve lisansüstüöğrencilerine yönelik olarak her yıl bölge gezileri düzenlemektedir.

SONUÇUlusal stratejik amaçla kurulan Türkiye Coğrafyası Araştırma UygulamaMerkezi’ne Ankara Üniversitesi Rektörlüğü ayrı bir bütçe, ödenek, mekân vesekreterya verememektedir. Merkezin mekânı olmadığı için DTCF CoğrafyaBölümü bünyesinde fakültenin imkânlarından yararlanarak çok zor koşullardafaaliyetlerini sürdürebilmektedir.

KAYNAKÇAA. İnan (1974), A.Ü.D.T.C.F.’nin Kuruluş Hazırlıkları ve Açılışı. 9 Ocak 1936.

Cumhuriyet’in 50.Yılı Anma Kitabı s. 17, Ankara.Birinci Coğrafya Kongresi 6-21 Haziran 1941. Raporlar, Müzakereler,

Kararlar.Harun Tunçel (2016), 25. Yılında TÜCAUM Sempozyumları, Bildiriler kitabı

s.4-5.S. İlhan (1989), Coğrafya Bilim Uygulama Kolu ve “Coğrafya Araştırmaları

Dergisi”. Coğrafya Araştırmaları s.4.

www.jd.org.tr56

Page 56: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

TURQLAKES 2016 ÇALIŞTAYI’NIN ARDINDAN

A. Evren ERGİ[email protected]

Bilindiği gibi göller iklimsel ve ortamsal değişimlerin doğal arşivleridir. Budoğrultuda Türkiye göllerinde göl karotlarının paleoiklimsel ve paleoekolojikanalizi odaklı proje tabanlı bilimsel araştırmaların sayısı her geçen gün artıyor. Buaraştırmalarda göllerden alınan karot örnekleri tabandan yüzeye izlenerek jeolojikgeçmişte gerçekleşmiş iklimsel ve ekolojik değişimlere ait somut kayıtlar tespitedilebilmektedir. Ardahan Üniversitesi Coğrafya Bölümü ev sahipliğinde, 21-23Haziran 2016 tarihleri arasında düzenlenen "Türkiye Göllerinde Paleoiklimsel vePaleoekolojik Araştırmalar Çalıştayı TURQLAKES2016" bilimsel etkinliği; bu türdenspesifik araştırmaları başarıyla yürüten yerbilimcileri Ardahan ÜniversitesiYenisey Yerleşkesi Hoca Ahmet Yesevi Konferans salonunda bir araya getirmiştir.Çalıştayın ilk günü sözlü sunumlara, izleyen iki günlük kısmı ise Aktaş, Çıldır veTortum gölleri çevresinde saha çalışmalarına ayrılmıştır. Sözlü sunumlarınolduğu gün bir de panel düzenlenerek göl araştırmalarının önemi ve buna olanilginin artması konusunda tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Türkiye BilimlerAkademisi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar’ın da bir açış konuşması ileonurlandırdığı toplantıya Jeomorfoloji Derneği yönetim kurulu üyeleri Prof. Dr.Hüseyin Turoğlu, Prof. Dr. Abdullah Soykan, Prof. Dr. Hakan Yiğitbaşıoğlu veYrd. Doç. Dr. Musa Uludağ da katılarak destek verdiler ve dernek çatısı altındayürütülen mesleki çalışmalar ve işbirliği üzerine paylaşımlarda bulundular.

“Aktaş Gölü Dip Çökellerinin Kuzeydoğu Anadolu’nun Geç Holosen İklimi Açısındanİrdelenmesi” başlıklı TÜBİTAK projesinin de bir iş paketini oluşturan ve aynızamanda TÜBA tarafından desteklenen bu tematik çalıştay Bulgaristan TabiatTarihi Müzesi’nden Prof. Dr. Mariana Filipova-Marinova’nın “First high-resolutionmarinopalynological stratigraphy of Late Quaternary sediments from the central part ofthe Bulgarian Black Sea area: Comparison with Bulgarian Black Sea coastal lakes” başlıklıçağrılı sunumu ile başladı. “Göl çökellerinden iklim kayıtlarının okunması: Anadolugöllerinden örnekler” başlıklı İkinci çağrılı sunum Prof. Dr. M. Namık Çağataytarafından gerçekleştirildi. Ardından göl araştırmalarında paleoiklimsel veekolojik proksiler (belirteçler), fiziksel ve jeokimyasal analiz yöntemleri,palinolojik veriler, 14C tarihlendirme problemi, kalibrasyon ve rezervuar yaşısorunu, göl karotlarının taranması – yeni algoritmalar, göl çökellerinde deprem vevolkanik aktivite izleri gibi konular üzerine yoğunlaşan sunumlar gerçekleştirildi.Türkiye’de yer, çevre ve atmosfer bilimleri alanında doktora yapan Coğrafyacı veJeolog genç araştırmacıların da yoğun ilgi gösterdiği TURQLAKES 2016 çalıştayıbu suretle lisansüstü öğrencilerin modern göl araştırma yöntemleri konusundabilgi sahibi olmaları ve konunun uzmanları ile birebir görüşme fırsatı bulmalarıaçısından da oldukça verimli bir tartışma platformu oluşturdu. Çalıştaydasunulan 15 kadar seçilmiş bildirinin Quaternary International adlı saygınuluslararası dergide basılması öncesinde değerlendirme süreci devam ediyor.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 57

Page 57: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Bu türden tematik çalıştayları düzenleme çabalarımız devam edecektir. Buçalıştayları ve jeomorfoloji sempozyumlarını ilerleyen süreçte JeomorfolojiDerneği olarak periyodik şekilde düzenlememiz gerekiyor. Ayrıca FizikiCoğrafyacı meslektaşlarımızın bu ulusal/uluslararası toplantılara daha fazlakatılması, proje ve yayın işbirliklerine girmesi ve mesleğimizin bu çok önemliçalışma alanında var olmaya çabalamaları gerektiği konusundaki beklentimi de buvesileyle paylaşmak istiyorum.

Tüm meslektaşlarımla sevgi, saygı ve en iyi dileklerimle...

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr58

Page 58: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 59

Page 59: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr60

Page 60: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

İŞKUR NEZDİNDEKİ GELİŞMENİN BİLGİLENDİRMESİ HAKKINDA

Hakan Yiğitbaşıoğ[email protected]

Jeomorfoloji Derneği olarak Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) nezdindeki girişimimizProf. Dr. Hüseyin Turoğlu’nun internet sayfasındaki jeomorfolog tanımı ilemeslek tanımını kontrol etmesiyle başlamıştır. Bu tanımlar jeomorfolog’un neolduğu ve hangi alanlarda çalışabileceği konusunda hatalı ve yanlış yönlendiricibilgiler içermekteydi. Aynı durum, meslek sözlükleri bölümünde Jeomorfolojitanımı için de geçerliydi. Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu ile yaptığımız bir telefongörüşmesi sonucunda İŞKUR Genel Müdürlüğü’nün Ankara’da olmasındandolayı dernek adına yapacağımız bu girişimi takip etme görevini üstlendim.Kurum’la yapılan görüşmeler sonucunda bu konuların 22-23 Aralık 2016tarihlerinde yapılacak toplantılarında ele alınacağı belirtilerek önerilerimizi otarihe kadar iletmemiz istendi. 2017’nin ilk günlerinde ise İŞKUR’dan hemJeomorfolog tanımı ve çalışma alanları, aranılacak nitelikler konusu ile mesleksözlükleri tanımındaki önerdiğimiz düzeltmelerin olduğu gibi kabul edildiği ve2017 de bu şekilde internet sayfalarında yer alacağı bildirildi. Bu vesile ileİŞKUR’da gerekli bağlantıları kurmamıza yardımcı olan ve gelişmeleri hızlandırandeğerli dostum AÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülrezak Altun’a dateşekkürü bir borç bilirim.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 61

Page 61: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

JEOMORFOLOJİ’DE BAŞARI ÖRNEĞİ: Tolga GÖRÜM

A. Evren ERGİ[email protected]

Bilimde araştırma kalitesi bilimsel çıktı, yani ürünle ölçülür. Bilimsel çıktınınkalitesini ise spekülatif söylemlerden uzak, ölçüme ve analize dayalı objektif veriortaya koyup koymadığına göre bilim çevreleri değerlendirir. Bir hipotezi olanbilimsel araştırma sınanabilir ve eleştirilebilir bilgi ortaya koyarken, bu sağlamgörünen, ama ileriki araştırmaların bulgularıyla her an çürütülebilme riski taşıyanaraştırma bulguları bilim insanının motivasyonunu bir yandan dinç tutar, biryandan egolarını törpüler, bir yandan da uluslararası bilim camiasında kendinebir yer edinme veya yerini muafaza etme açısından taşıdığı endişeyi diri tutar.Araştırma sonuçlarının küresel açıdan bilime katkı koyup koymadığını bir biliminsanı her zaman sorgulamalıdır.

Yukarıda yaptığım giriş elbette bilinçli bir mesleki beklenti yanında meslekisitemimi yansıtan bir giriş oldu. Coğrafya biliminin, bilimimizin, mevcut durumuortada. Fiziki Coğrafya’nın ülkemizde en çok çalışılan alt bilim dalı şüphesizjeomorfoloji. Bunu jeomorfoloji konusunda doktoralı araştırmacı sayısı ve yayıngöstergelerinden de anlamak mümkün. Diğer taraftan jeomorfoloji biliminingelişimine ne kadar katkı koyuyoruz? İşte bunu derinden sorgulamak zorundayız.Üstelik sanal alemden eğitim alan coğrafyacıların sayısını da kattığımızda, bir taşadokunmadan, harita çizmeden, sahada çalışmadan, laboratuvara girmedenyetişen (?) coğrafyacılar, jeomorfologlar ve eğiticilerinin mesleğimize vurduğudarbenin büyüklüğünü de ilgili ve sorumluların iyi değerlendirmesi gerekir.

Bu yazının başlığını Jeomorfoloji’de başarı örneği olarak koyduk. Sebebi iseTürkiye Bilimler Akademisi tarafından bir genç meslektaşımıza “Seçkin GençBilim İnsanı” ödülünün layık görülmesi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat FakültesiCoğrafya Bölümü öğretim üyesi Dr. Tolga Görüm akademinin 2016 yılı ödülünüalnının akı ile aldı. Kendisini gönülden kutluyorum. Peki bu başarı örneğininaltında ne yatıyor. Aslında beni/bizi ilgilendirmesi gereken tarafı burası. Dr.Görüm TÜBA’nın 5 aşamalı ve oldukça çetin geçen değerlendirme sürecindenbaşarıyla çıktı. Bunda dünyanın en saygın SCI kapsamında taranan yüksek etkiderecesine sahip uluslararası dergilerinde yayınladığı 21 adet makalesi, projeperformansı, makalelerine SCI kapsamında taranan dergilerden verilen 400’ünüzerinde atıf ve dolayısıyla uluslararası bilim camiasında bu genç yaşında 12’lik hindeksi ile edindiği prestij etkili oldu. Kendisiyle bir abisi, arkadaşı, meslektaşıolarak gurur duyuyorum.

Fazla söz özü bozar. Ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Dr. TolgaGörüm gibi Coğrafyacıların sayısının artması, Türkiye’nin ulusal bilimakademisinden ödüller almaları çok zorlu bir araştırma sürecini, yetişme evresinigerektiriyor.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr62

Page 62: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Yabancı dil becerisinin artması yanında rakamlardan kaçmamak belirleyicifaktörler. Coğrafya’yı bir sosyal bilim havuzunun içinde hapsederek ve dahakötüsü fizik, kimya ve matematikten tamamen soyutlayarak kaliteli FizikiCoğrafya/Jeomorfoloji araştırmaları yapmak mümkün değildir. En azındanuluslararası bilim otobanında. Ülkemizde jeomorfoloji araştırmalarında hep gözardı edilen şey süreçlerin yeterli tahlil edilmemesi oldu. Jeomorfologların artıktasviri, masa başı, klasik yöntemleri terk edip somut, ölçülebilir ve sınanabilirveriler elde etme yolunda kabuk değiştirmesi gerekmektedir. Tolga’yı da farklıkılan ve bilim ödülüne götüren, bu gelenekçi kabuğu doktora yaptığı ITC’dekırması ve dışına taşması oldu.Tüm meslektaşlarıma saygılar sunar, genç arkadaşımı tekrar görülden kutlarım.Yeni başarı öykülerini sıkça paylaşmak dileğiyle...

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 63

Dr. Tolga GÖRÜM (Sağda) TÜBA-GEBİP Ödülünü alırken.

Page 63: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

FİZİKİ COĞRAFYA ARAŞTIRMALARI LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİSEMPOZYUMU – 2017

İsa CÜ[email protected]

Jeomorfoloji Derneği’ nin bu kapsamdaki ilk bilimsel etkinliği olan busempozyum; 19-20-21 Mayıs 2017 tarihlerinde Balıkesir - Burhaniye - Ören’deyerleşik Balıkesir Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu'nda yapılacaktır.Sempozyumunun amacı; Fiziki Coğrafya alanında çalışmalar yapan Lisansüstüöğrencileri (Yüksek Lisans ve Doktora) bir araya getirmek, deneyim, tez vearaştırma sonuçlarını paylaşmak, işbirliği imkânlarını geliştirmektir.

Başvurular “Genişletilmiş Bildiri Özeti” formatında kabul edilecektir.Genişletilmiş özetleri “Bildiriler Kitabı” nda yayınlanacaktır. Sempozyumdayapılacak sunumlar “Sempozyum Bildiri değerlendirme Jürisi” tarafındanizlenecek olup, jüri tarafından seçilen çalışmalar “Jeomorfoloji Derneği Dergisi”ilk sayısı olarak basılacaktır.

Sempozyumun organizasyonu, etkinliğin Balıkesir Üniversitesi birimlerindeyapılacak olması nedeniyle çoğunluğu Balıkesir Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nden (Prof. Dr. Abdullah SOYKAN, Prof. Dr. İsa CÜREBAL, Araş. Gör. YunusEmre MUTLU, Murat YAMAN) oluşan, ayrıca dernek yönetimi ve üyelerinden(Prof. Dr. Hüseyin TUROĞLU, Doç. Dr. M. Kirami ÖLGEN, Yrd. Doç. Dr. MusaULUDAĞ, Mesut ŞİMŞEK, Abdullah AKBAŞ) bir grup tarafından üstlenilmiştir.Sempozyum ile ilgili olarak Jeomorfoloji Derneği’ nin web sayfasında bir arayüzaçılmıştır (http://www.jd.org.tr/icerik/fcar-2017). Sempozyum hakkındaki hertürlü bilgiye bu sayfalardaki bağlantılar kullanılarak ulaşılabilmektedir.

Sempozyum vesilesi ile bir araya gelen akademisyenlerin katılımı sayesinde ilkiŞile İstanbul’ da düzenlenen “Yasal ve Bilimsel Boyutlarıyla: Kıyı” çalıştayınınikincisi Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Jeomorfoloji Derneği’ ninişbirliği ile 18 Mayıs 2017 de Burhaniye’ de yapılacaktır.

Çalıştaya Prof. Dr. Tuncer DEMİR, Prof. Dr. Hakan YİĞİTBAŞIOĞLU, Prof. Dr.Hüseyin TUROĞLU, Y. Doç. Dr. Lütfi NAZİK, Prof. Dr. Meral AVCI, Prof. Dr. A.Evren ERGİNAL konuyla ilgili hazırlamış oldukları sunumlarla katkıyapacaklardır. Sunumların ardından Prof. Dr. Abdullah SOYKAN’ınkoordinatörlüğünde Edremit Körfezi çevresinde farklı kıyı tiplerine ait Kıyı, KıyıKenar Çizgisi arazi uygulamaları yapılacaktır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr64

Page 64: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Jeomorfoloji Derneği İşbirliğinde, 18 Mayıs 2017 Tarihinde, Balıkesir Üniversitesi Burhaniye Uygulamalı Bilimler

Yüksekokulu’nda Gerçekleştirilecek Olan

“YASAL VE BİLİMSEL BOYUTLARIYLA: KIYI”

Çalıştay Programı

Moderatör: Prof. Dr. Tuncer DEMİR (Akdeniz Üniversitesi)

09:00-09:15 Açılış ve Tematik tanıtım,Prof. Dr. Hakan YİĞİTBAŞIOĞLU (Ankara Üniversitesi)

09:15-10:15 Kıyı elemanlarının tanımlanması: Hukuki ve Doğal perspektif,Prof. Dr. Hüseyin TUROĞLU (İstanbul Üniversitesi)

10:15-10:45 Çay-Kahve Arası

10.45-11:45 Akarsu vadilerinde Kıyı Kenar Çizgisi,Yrd. Doç. Dr. Lütfi NAZİK (Ahi Evran Üniversitesi)

11:45-12:45 Kıyı vejetasyonuProf. Dr. Meral AVCI (İstanbul Üniversitesi)

12:45-13:00 Değerlendirme ve KapanışProf. Dr. Evren ERGİNAL (Ardahan Üniversitesi)

13.00-14.30 Öğle Yemeği

14:30-18:00 Edremit Körfezi çevresinde farklı kıyı tiplerine ait Kıyı, Kıyı KenarÇizgisi arazi uygulamaları (Prof. Dr. Abdullah SOYKAN koordinatörlüğünde;Prof. Dr. Hüseyin TUROĞLU, Prof. Dr. Meral AVCI, Prof. Dr. HakanYİĞİTBAŞIOĞLU, Prof. Dr. Evren ERGİNAL, Yrd. Doç. Dr. Lütfi NAZİK’inkatılımı ile gerçekleştirilecektir.)

Not: Detaylı Bilgi ve Çalıştaya kayıt için jeomorfoloji Derneği WEB sayfasını http://www.jd.org.tr/ ziyaret ediniz.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 65

Page 65: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr66

Page 66: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON GEOMORPHOLOGY-ISGE-2017(ULUSLARARASI JEOMORFOLOJİ SEMPOZYUMU-UJES 2017)

Saadettin [email protected]

Değerli Meslektaşlarımız,Jeomorfoloji alanında dünyada ve Türkiye’de pek çok bilimsel çalışmayapılmakta, yeni araştırma yöntemleri uygulanmakta ve bunların bir kısmı hergeçen gün artan sayıdaki çeşitli kongre ve sempozyumlarda sunulmaktadır.Türkiye’de, 2000’li yıllar öncesinde yapılanlar ayrı tutulursa, son yıllardageleneksel hale gelen ve yaklaşık 2 yılda bir yapılan Ulusal JeomorfolojiSempozyumlarının birincisi 2008 yılında Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'nde,ikincisi 2010 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesinde, üçüncüsü 2012 yılındaHatay Mustafa Kemal Üniversitesinde dördüncüsü ise 2015 yılında SamsunOndokuz Mayıs Üniversitesinde düzenlenmiştir.

2017 yılında yapılacak olan Jeomorfoloji Sempozyumu ise, 12-14 Ekimtarihlerinde Elazığ Fırat Üniversitesinde gerçekleştirilecektir. İlgili biliminsanlarını ve araştırmacıları bir araya getirmek, deneyim ve araştırma sonuçlarınıpaylaşmak, uluslararası işbirliği imkanlarını geliştirmek amacıyla yapılacak olansempozyum; Jeomorfoloji Derneği ve Bölümümüzün ortak çalışmasıyla“Uluslararası Jeomorfoloji Sempozyumu” olarak düzenlenecektir. Böylece dahaönce süregelen ulusal nitelikteki sempozyumlar uluslararası hale getirilmiştir.

Uluslararası Jeomorfoloji Sempozyumu (UJES 2017) ile ilgili duyurularıwww.ujes.org web sayfasından takip edebilirsiniz. Sempozyumda sunulanbildiriler “Bildiriler Kitabı-Proceedings’de” yayımlanacaktır. Sempozyum sunumdili Türkçe ve İngilizcedir.

Sempozyumda, jeomorfolojiyle ilgili çalışmalar yapan, jeomorfolojiye ilgi duyan,yaptığı çalışmalarla jeomorfolojinin gelişmesine ve yaygınlaşmasına katkısağlayan, ulusal ve uluslararası tüm bilim insanlarını ve araştırmacıları bir arayagetirmek amaçlanmıştır. Şimdiden katılımlarınız ve yapacağınız katkılarınız içinteşekkürler ederiz.

“Uluslararası Jeomorfoloji Sempozyumunda” sizleri “Bilimin Doğudaki ParlayanYıldızı” Fırat Üniversitesinde, “Eğitim – Medeniyet ve Huzur Şehri'' Elazığ'daağırlamak bizleri onurlandıracaktır. Sempozyuma katılımınızdan mutlulukduyacağımızı belirtir, çalışmalarınızda başarılar dilerim. Saygılarımla.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 67

Page 67: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr68

Page 68: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 69

Page 69: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

TÜRKİYE JEOMORFOLOJİ CAMİASINA YENİ BİR SOLUK; “JEOMORFOLOJİNİN TEMELLERİ”

Hüseyin TUROĞ[email protected]

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr

Kitabın kimliği;

Jeomorfolojinin Temelleri, Çeviri Editörü: Prof. Dr.

Uğur Doğan, Nobel Akademik Yayıncılık, Yayın no:

1258, Çevre ve Yer Bilimleri No: 008, ISBN 978-605-

320-164-9, 3. Basımdan Çeviri, Eylül 2015.

Fundamentals of Geomorphology, Third Edition,

Richard John Huggett, Routledge, the Taylor &

Francis Group, London and New York, ISBN: 978-0-

415-56774-9(pbk), ISBN: 978-0-415-56775-6(pbk),

Third edition published in 2011.

GirişProf. Dr. Uğur Doğan tarafından çeviri editörlüğü yapılan ve NOBEL AkademikYayıncılık tarafından Eylül 2015 te basılan “Jeomorfolojinin Temelleri” isimlikitap; Richard John Huggett tarafından yazılan ve Routledge tarafından 2011yılında 3. Baskı olarak yayınlanan “Fundamentals of Geomorphology” kitabınınTürkçe çevirisidir. Adı geçen kitabın çevirisi; kitabın çeviri editörlüğünü de yapanProf. Dr. Uğur Doğan ile birlikte, Prof. Dr. İhsan Çiçek, Prof. Dr. Ahmet EvrenErginal, Doç. Dr. Cengiz Yıldırım, Doç. Dr. Mustafa Karabıyıkoğlu, Yrd. Doç. Dr.Levent Uncu, Yrd. Doç. Dr. Tolga Görüm’ün uzmanlık alanlarına ait bölümleriüstlenmesi ile uzun, meşakkatli ve özverili bir çalışma sonucu gerçekleştirilmiştir.Richard John Huggett tarafından kaleme alınan ve 3. Baskı olarak yayınlanan“Fundamentals of Geomorphology” isimli kitap; ilk iki baskısı için alınan yapıcıeleştiriler doğrultusunda geniş çapta gözden geçirilip, yeniden şekillendirilerek,jeomorfoloji konusundaki güncel gelişmeleri de kapsayacak şekildegüncellenmiştir. Önceki iki baskısının tanıtım ve eleştirmen yazıları alması, 3.baskının bu yönlendirmeler perspektifinde yapılması ve hem de jeomorfolojialanındaki son gelişmeleri de yansıtıyor olması; “Fundamentals ofGeomorphology” kitabının özellikle Lisans Coğrafya eğitim programı öğrencileriiçin çok önemli bir kaynak kitap haline gelmesine neden olmuştur. Kitabın buözelliği Çeviri Editör Prof. Dr. Uğur Doğan tarafından Türkçeye çevrilmeye değerbulunmuş olmalıdır. Kitabın çevirisi, yukarıdaki yaklaşım çerçevesindeüniversitelerimizdeki lisans seviyesi jeomorfoloji eğitimine katkı sağlamasıamacıyla yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.

70

Page 70: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

AnalizJeomorfolojinin Temelleri isimli çeviri kitabı Nobel Akademik Yayıncılık EğitimDanışmanlık Tic. Ltd. Şti. yayınevi tarafından basılmıştır. 19,5x23,5 cmboyutlarında, tamamı renkli olarak basılmış olan kitap (12+515) sayfadan ibarettir.Metinler; renkli olarak hazırlanan Şekil, Tablo, Levha, Çizelgeler iledesteklenmiştir.

Kitabın dış ve iç kapaklarından sonra “Çevirenler Listesi” yer alır. III ve IVnumaralı sayfalar olan bu liste; 15 konu başlığı, 2 Ek, Terimler Sözlüğü ve Dizin’inçevirisini yapanlar ve kurumlarını içermektedir. V numaralı sayfada özet“İçindekiler” yer alır. Daha sonra, kitabın yazarı Richard John Huggett tarafındankaleme alınan “Yazarın Üçüncü Basıma Önsözü” ve Yazarın İlk Basıma Önsözü”,Çeviri Editörü Ön Sözü” ne yer verilmiştir.

Jeomorfolojinin Temelleri isimli çeviri kitabı; 1. Kısım “Yerşekilleri ve ArazilereGiriş”, 2. Kısım “Yapı”, 3. Kısım “Süreç ve Şekil” olmak üzere 3 temel kısımdanoluşmaktadır.

1.Kısım; “Jeomorfoloji Nedir?”, “Süreç ve Yerşekline Giriş”, “TarihselJeomorfolojiye Giriş” ve “Jeomorfik Sistem” başlıklarına ait 4 bölümden ibarettir.“Jeomorfoloji Nedir?” Bölümünde Jeomorfolojinin doğası, tarihsel yaklaşımlar,Süreç ve diğer yaklaşımlar ile jeomorfolojide öne çıkan prensipler ele alınmıştır.“Süreç ve Yerşekline Giriş” bölümünde ise Jeomorfik sistemler, Jeomorfikmodeller, yerşekli konu alınmıştır. “Tarihsel Jeomorfolojiye Giriş” Yeryüzütarihinin yeniden yapılandırılması, Eski arazilerin izleri, Öngörülemeyen olaylarve Jeomorfik sistemler konularından oluşmaktadır. 1. Kısmın son bölümü olan“Jeomorfik Sistem” de ise Büyük su ve kayaç döngüsü, Arazi yüzeyinin erozyonuve inşaa edilmesi, Tektonizma, erozyon ve iklim, Jeomorfik etkenler olarakinsanlar konuları anlatılmıştır.

2. Kısım “Yapı” temalı içerikleri kapsamaktadır. “Levha Tektoniği ve İlişkiliYapısal Yerşekilleri” ile “Volkanlar, Çarpma Kraterleri, Kıvrımlar ve Faylar”a ait 2bölüm yer alır. “Levha Tektoniği ve İlişkili Yapısal Yerşekilleri”; Levha tektoniği,diyastrofik, volkanik ve plütonik süreçleri, Tektonik levhaların aktif ve pasifkenaarları ile iç kesimlerindeki büyük ölçekli yer şekillerinin karakteristiklerininnasıl etkilediğini, Tektonik jeomorfoloji ve büyük ölçekli yerşekilleri arasındakibağlantıları konu almıştır. “Volkanlar, Çarpma Kraterleri, Kıvrımlar ve Faylar”bölümü; magmatik kayalardan oluşan volkanik ve plütonik yerşekilleri, süreçler,kıvrımlı ve faylı yapılar ve bu yapıların özellikleri konu almıştır.

3. Kısım; toplam hacimin kabaca %75 lik oranı ile aslında kitabın ana bölümüniteliğindedir. Etken ve süreçler ve topografyaları kapsayan içerik ileoluşturulmuştur. Ayrışma ve Arazi Şekilleri, Yamaçlar, Flüvyal Araziler, Glasyalve Glasyoflüvyal Araziler, Periglasyal Araziler, Eoliyen Araziler, Kıyı Arazileri,Karst Arazileri, Arazi, Evrimi: Uzun dönemli Jeomorfoloji başlıklarından oluşan 9bölümle temsil edilir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 71

Page 71: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

DeğerlendirmeKitabın çevirisi sırasında jeomorfolojik terim ve kavramların yerleşmiş ve kabuledilmiş olan Türkçe karşılıkları dikkatlice seçilerek kullanılmıştır. Ancak bazıterim ve kavramların nitelikli Türkçe karşılıklarının bulunamadığı bu yüzden yauygun bir Türkçe karşılık bulunmaya çalışılmış ya da orijinal isimlerininkullanılması tercih edilmiştir. Bu kapsamdaki uygulamalar, yeni kavram veterimlerinde jeomorfoloji ve geniş çerçevede coğrafya literatürümüze girmişolmasına vesile olmuştur. Kitabın çeviri olması ve çevirinin aslına sadık kalınmazorunluluğu, örneklemelerin ve kullanılan görsellerin hemen hemen tamamınınyabancı kaynaklı olması, yer yer kullanılmak zorunda kalınan yabancı terminolojigibi özellikler kitabın çevirisindeki ve değerlendirmesindeki sınırlayıcılar olarakkabul edilebilir.

Kitabın içeriğini oluşturan konular, konuların ele alınış tarzı ve kapsamının;üniversitelerimizdeki coğrafya lisans programı jeomorfoloji eğitimi temelseviyesinin esas alınarak hazırlanmış olması dikkat çekmektedir. İçeriği oluşturankonular; görsek malzemeler ile desteklenen detaylı açıklamaların anlaşılır birTürkçe ile çevirilerinin yapılmasıyla hazırlanmıştır. Teorik içerik ve metodolojikyaklaşımlara ait güncelliğin kitaba aksettirilmesi, kitabın sonundaki zenginfaydalanılan kaynak listesi kitabın olumlu yönlerinden bazılarıdır. Ayrıca, herbölüm sonunda Özet, Deneme soruları ve Önerilen kaynaklara yer verilmesi;lisans eğitimi alan öğrenciler için algı arttırıcı, teşvik edici, yönlendirici bir etkiyapacağı kanaatini oluşturmaktadır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr72

Page 72: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

“ŞİLE’DE EOLİNİT OLUŞUMU VE KUMUL PALEOCOĞRAFYASI”

Mustafa KARABIYIKOĞ[email protected]

Güncel (modern) ve jeolojik geçmişte oluşan rüzgâr kumulları ile ilgili olarak sonbirkaç on yılda yapılmış olan çalışmalarda önemli kavramsal gelişmelergerçekleşmiştir. Bu gelişmelere bağlı olarak kumulların coğrafik konumlarını,morfolojik görünümlerine bağlı olarak sınıflandırılmalarını, dokusal özelliklerini,sedimanter yapılarını ve çökelme ortamlarının açıklamayı öngören tanımsaliçerikli çalışmaların yerini, farklı mekânsal ve zamansal ölçeklerde oluşan vegelişen rüzgâr kumul sistemlerinin oluşumlarını ve gelişimlerini denetleyenjeomorfik ve jeolojik süreçlerin dinamiklerini ortaya koymayı amaçlayançalışmalar almıştır. Bu bağlamda yapılan çalışmalar, ağırlıklı olarak, rüzgârkumul sistemlerinin, deniz seviyelerindeki oynamalara, bölgesel ve küreselölçekte gerçekleşen iklimsel ve tektonik kökenli değişimlere karşı gösterdikleritepkileri açıklamayı öngören araştırma konuları üzerine odaklanmaktadır.Özellikle günümüzdeki ve Kuvaterner dönemindeki rüzgâr kumulları (eoliyen)sistemlerini anlamaya yönelik olarak yerel veya bölgesel ölçekte yürütülen bu türçalışmalar, jeolojik geçmişteki rüzgâr kumulu sistemlerine ait istiflerin kökenlerinive gelişmelerini anlamamıza yol gösterecek 3-boyutlu modellerin oluşturulmasınıyönelik temel bilgilerin elde edilmesine de önemli katkılar sağlamalarıbakımından oldukça önemlidir. Ancak ülkemiz yerbilimcileri arasında güncelveya geçmiş jeolojik dönemlerdeki rüzgâr kumulları sistemlerine ilişkin yapılmışçalışmalar oldukça sınırlı sayıda bulunmaktadır.

Bu bağlamda Ardahan Üniversitesi, Coğrafya Bölümü öğretim üyelerindenProfesör Dr. Ahmet Evren ERGİNAL tarafından yazılmış ve geçtiğimiz yılınsonlarına doğru yayımlanmış olan “Şile’de Eolinit Oluşumu ve KumulPaleocoğrafyası” başlıklı kitap, rüzgâr kumulu sistemlerinin çalışılmasına ilişkinçağdaş bakış açısı doğrultusunda yapılmış olan bir çalışmayı, amaç, yöntem bilimve sonuçları ile birlikte kapsamlı bir bilimsel bütünsellik çerçevesinde, bir kitapformatında düzenleyerek yerbilimleri, çevre araştırmaları, kıyı korunması,coğrafik ve jeolojik kültürel arazi mirası konularında çalışan araştırmacılarındikkatlerine sunması ve bu alan ile ilgili dilimizde yazılmış ilk ve tek kitap örneğiolması bakımından dikkate değer bir yapıt özelliği göstermektedir.Kitap 2016 yılının sonlarına doğru Çantay yayınevi (İstanbul) tarafındanyayımlanmıştır. Toplam 124 sayfa olan bu kitap, “Önsöz” ve “Özet” dışında,“Giriş”, “Literatür Özeti”, “Çalışma Alanının Genel Coğrafi özellikleri”,“Yöntem”, “Bulgular” ve “Sonuçlar” başlıkları altında derlenmiş 6 bölümdenoluşmaktadır. Kitap içerisinde, saha gözlemleri ve laboratuvar analizleri ile ilgiliverilerin görsel olarak algılanmasını da sağlamak amacıyla, özgün renklifotoğraflardan oluşan 57 şekil ve 8 çizelge bulunmaktadır. Kitap, büyük birbölümü ile uluslararası SCI kapsamlı dergilerde yayımlanmış makalelerdenoluşan 200’e yakın bir kaynakça listesi de içermektedir.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 73

Page 73: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

Kitap kapsam olarak, yazarının önsöz ve giriş bölümlerinde de belirttiği gibi,Tübitak ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından desteklenen “ŞileBatısındaki (İstanbul) Fosil Kumullar (Eolinit) ve Çimentolaşmış KokinalarınKökeni ve Karadeniz’in Geç Kuvaterner Su Seviyesi Değişimleri açısındanİncelenmesi” konulu 2 yıllık proje kapsamında yerel ölçekte yürütülenjeomorfoloji, sedimentoloji, mutlak yaşlandırma ağırlıklı saha ve laboratuvarçalışmalarından elde edilen bulguların, Karadeniz’in Kuvaterner evrimi ile ilgiliyapılmış diğer yabancı kaynaklı bilimsel yayınlardaki görüşler ile dedeneştirilerek, Karadeniz’in Kuvaterner döneminde geçirdiği iklimsel ve ortamsaldinamiklerinin ve bu dinamiklerin Şile kıyılarındaki yansımasının güvenilir birkronostratigrafik çerçeve kapsamında ele alınarak yorumlanması ile ilgilidir.Bu bağlamda kitap içerisinde Karadeniz’in Kuvaterner döneminin günümüzdenönceki 800 bin yıl ile 115 bin yıl arasındaki zaman diliminde geçirdiği iklimseldenetimli deniz seviyesi oynamaları ve buna bağlı olarak Şile kıyı kuşağındagerçekleşen rüzgâr kumulu ve kokina oluşumları, paleorüzgâr yönleri vepaleoiklim koşulları hakkında somut paleocoğrafik bilgiler yer almaktadır. Kitapiçeriğinin dikkat çeken diğer bir yönü ise, rüzgâr kumulu ve kokina oluşumları ileilgili yapılacak bu tür araştırmalarda, bilimsel yöntem olarak, fasiyes odaklısedimentoloji çalışmaları yanı sıra, kumul ve kokina çökellerinin kökenlerininbelirlenmeleri ve yorumlanabilmeleri için, ilgili çökellerin SEM, EDX ve X-ışınıkırınımı analizleri gibi ileri düzeyde gelişmiş analitik tekniklerin kullanılarakçimento özeliklerinin ve minerolojik bileşimlerinin saptanmasının; toplam CaCo3

ve mikro ve makro fosil içeriklerinin belirlenerek mikrofasiyes özelliklerininbelirlenmesinin ve güvenilir bir kronostratigrafik çatı oluşturabilmek için OSLyaşlandırması gibi radyometrik yaşlandırma yöntemlerinden yararlanarak mutlakyaşlandırma yapılmasının önemine dikkat çekmiş olmasıdır.Kitap bir bütün olarak akıcı ve anlaşılabilir bir dille yazılmıştır. Bilimsel içeriğibakımından olduğu kadar, kurgulanma ve yazım dili bakımından da bukonularda çalışma yapmak isteyen araştırmacılar için yol gösterici bir örnekçalışma özelliği taşımaktadır.

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr74

Page 74: Jeomorfoloji Derneği Bülteni - ardahan.edu.tr · hareketleri problemleri yaşanmıştır. Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını Derneğimiz bu afetlere karşı duyarlılığını

ÜYELERİMİZ

1 Hüseyin TUROĞLU (Kurucu Üye)2 Hakan YİĞİTBAŞIOĞLU (Kurucu Üye)3 Uğur DOĞAN (Kurucu Üye)4 Tuncer DEMİR (Kurucu Üye)5 Abdullah SOYKAN (Kurucu Üye)6 İhsan ÇİÇEK (Kurucu Üye)7 Muhibullah Kirami ÖLGEN (Kurucu Üye)8 Ahmet Evren ERGİNAL (Kurucu Üye)9 İsa CÜREBAL (Kurucu Üye)10 Cengiz YILDIRIM (Kurucu Üye)11 Lütfi NAZİK (Kurucu Üye)12 Musa ULUDAĞ (Kurucu Üye)13 Tolga GÖRÜM (Kurucu Üye)14 Cihan BAYRAKDAR (Kurucu Üye)15 İlker ALAN (Kurucu Üye)16 İlhan KAYAN17 Barış MATER18 Ayhan SÜR19 Özdoğan SÜR20 Belkiya ERCAN21 Meral AVCI22 Sedat AVCI23 Recep EFE24 Yıldız GÜNEY25 Mesut ŞİMŞEK26 İskender DÖLEK27 Onur ÇALIŞKAN28 Zeynel ÇILĞIN29 Ergin CANPOLAT30 Murat POYRAZ31 Muhammed Zeynel ÖZTÜRK32 Belgin TUROĞLU33 Şakir FURAL34 Belgin SOL35 Mustafa METİN36 Nurcan AVŞİN37 Ergin GÖKKAYA38 Türkan BAYER ALTIN39 Bekir Necati ALTIN40 Mehmet Emin CİHANGİR41 Beyza USTAOĞLU42 Barbaros GÖNENÇGİL43 İbrahim KOPAR44 Murat ATAOL45 Emre ÖZŞAHİN46 Mehmet Fatih DÖKER47 Ayşe Atalay DUTUCU48 Selin YILDIZ

49 Gülbahar GENEL50 Tuba AYDOĞAN51 Seda AKKURT52 Cercis İKİEL53 Emrah ÖZPOLAT54 Yener TÜRKMENOĞLU55 Kadir TUNCER56 Doğukan Doğu YAVAŞLI57 Mehmet DOĞAN58 Topçu Ahmet ERTEK59 Derya Evrim KOÇ60 Erdal GÜMÜŞ61 Erkan YILMAZ62 Fatih ADIGÜZEL63 Esennur BOZDAĞ64 Mehmet TAHTASIZ65 Hakan KAYA66 Mesut DEMİRCAN67 Ali ERKAN68 Abdullah AKBAŞ69 Yılmaz ARI70 Okan BOZYURT71 Ali UZUN72 Ebru AKKÖPRÜ73 Saadettin TONBUL74 Mustafa Taner ŞENGÜN75 Murat SUNKAR76 Zeki BOYRAZ77 Halil GÜNEK78 İlhan Oğuz AKDEMİR79 Ahmet TOPRAK80 Dündar DAĞLI81 Muzaffer SİLER82 Selim GÜNEŞ83 Ebubekir KARAKOCA84 Tufan AYDIN85 Çağlar ÇAKIR86 Derya OK87 Yunus Emre MUTLU88 Ahmet Serdar AYTAÇ89 Merve SANDIKÇIOĞLU90 Neslihan DAL91 Furkan İNAN92 Abdülkadir DURAN93 Ümit DURU94 Onur ALTINAY95 Muhammet TOPUZ96 İpek ÖZALP

Jeomorfoloji Derneği Bülteni Sayı 1 Ocak 2017

www.jd.org.tr 75