Irak sorunu

28
IRAK tam adı: Irak Cumhuriyeti, dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmıĢ olan AĢağı Mezopotamya bölgesinde kurulmuĢ bir devlettir. Bugün Irak, Orta Doğu ’da yer alan stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile Körfez 'in önemli ülkelerinden biri durumundadır . Irak bir ara (savaĢtan önce), Suudi Arabistan ve BirleĢik Arap Emirlikleri 'nden sonra dünyanın üçüncü en büyük petrol rezervine sahipti. Amerika'yla savaĢtan ve iĢgalden sonra üretimde önemli düĢüĢler olmuĢtur . Fakat doğal olarak rezerv sıralamasındaki yerini Irak uzun yıllar BirleĢik Krallığın hakim gücü altında idare edilmiĢtir . BirleĢik Krallığın 1971'de Orta Doğu ’dan tamamen çekilmesi ile, bu bölge üzerinde ABD önder güç olmaya baĢlamıĢtır . Soğuk SavaĢ sonrası Orta Doğu ’da etkisini artıran ABD ’nin Irak’a özel bir politik ilgisi vardır . Yakın dönem Irak tarihi ABD tarafından ĢekillendirilmiĢtir . Irak

Transcript of Irak sorunu

Page 1: Irak sorunu

IRAK tam adı: Irak Cumhuriyeti, dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmıĢ olanAĢağı Mezopotamya bölgesinde kurulmuĢ birdevlettir. Bugün Irak, Orta Doğu’da yer alanstratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleriile Körfez'in önemli ülkelerinden biridurumundadır. Irak bir ara (savaĢtanönce), Suudi Arabistan ve BirleĢik ArapEmirlikleri'nden sonra dünyanın üçüncü en büyük petrol rezervine sahipti. Amerika'ylasavaĢtan ve iĢgalden sonra üretimde önemlidüĢüĢler olmuĢtur. Fakat doğalolarak rezerv sıralamasındaki yeriniIrak uzun yıllar BirleĢik Krallığın hakim gücüaltında idare edilmiĢtir. BirleĢikKrallığın1971'de Orta Doğu’dan tamamençekilmesi ile, bu bölge üzerinde ABD önder güçolmaya baĢlamıĢtır. Soğuk SavaĢ sonrası OrtaDoğu’da etkisini artıran ABD’nin Irak’a özel birpolitik ilgisi vardır. Yakın dönem Iraktarihi ABD tarafından ĢekillendirilmiĢtir.

Irak

Page 2: Irak sorunu

ULUSLARARASI ORTAM VE IRAK

SORUNU• Irak’ta devam eden siyasi, ekonomik, güvenlik ve

insanlık sorunları sadece bu ülkeyi değil tüm bölgeyi

hatta dünyayı yakından ilgilendirmektedir.

Irak, jeopolitiği, doğal kaynakları sosyal, etnik ve

mezhepsel özellikleri ile mevcut sorunları kolaylıkla

siyasal sınırlarının ötesine taĢıyabilmektedir.

• Ülkenin etnik ve mezhepsel çeĢitliliğinin siyasal

sınırlarının ötesinde de devam etmekte olması, Irak

merkezli sorunların bu ülkenin topraklarında

çevrelenmesine imkan vermemekte, sorunlar çevre

ülkelere de yayılmakta ya da onları etkilemektedir.

Ülkenin zengin petrol ve doğal gaz kaynakları da büyük

petrol Ģirketleri ile büyük tüketici devletlerin iĢtahını

kabartmaktadır.

Page 3: Irak sorunu

• SavaĢ sonrası geliĢmeler, bazı komĢu ülkelerin

çıkarlarına uygun bir ortam yaratırken,diğerleri bu

durumdan farklı biçimlerde zarar görmeye

baĢlamıĢlardır. Özellikle de siyasal,güvenlik ve

ekonomik alanlarda riskler artmıĢtır.Irak sorunu, üç

boyutlu, birbiriyle etkileĢim halinde kalıcı etkiler

yaratmıĢtır. Bunlar, savaĢın doğrudan tetiklediği Irak ile

ilgili geliĢmeler, mevcut durumun bölgesel dengeler

üzerine etkileri ve küresel aktör ABD nin yeni durumu

olarak sıralanabilir. Ġfade ettiğimiz alanlardan her

biri, ülkelerin Irak algılamasını/okumasını

farklılaĢtırmıĢtır.

Page 4: Irak sorunu

IRAK SORUNUNUN ORTAYA ÇIKIġI:

SADDAM HÜSEYĠN VE ULUSLARARASI

POLĠTĠKADA IRAK• Bugünkü Irak, Ġngilizler’in I. Dünya SavaĢı’nın ardından

Osmanlı eyaletleri Musul, Bağdat ve Basra’yı ele

geçirmeleri sonucunda doğdu.

• Ġngilizler baĢta ülkeyi doğrudan yönetmeyi düĢündülerse

de, halkın sert muhalefetiyle karĢı karĢıya kalma

korkusuyla bu fikirlerinden vazgeçerek, 23 Ağustos

1921’de Mekke ġerifi Hüseyin Bin Ali’nin oğlu Faysal’I

Irak’ın ilk kralı ilan ettiler.

• 3 Ekim 1923’de bağımsızlığını kazanan Irak, 1932’de

Milletler Cemiyeti’ne üye oldu.

Page 5: Irak sorunu
Page 6: Irak sorunu

• Saddam Hüseyin dönemi pekçok geliĢmelere sahne

oldu ama bunlardan en çok akılda kalanı milyonlarca

insanın ölümüne sebep olan ve sekiz yıl süren Irak-Ġran

SavaĢı’ydı. ġahın’in ülkeden kaçması ve henüz

Humeyni’nin iktidarını pekiĢtirmedeği geçiĢ sürecini

Saddam Hüseyin, bir fırsat olarak gördü.Cezayir

anlaĢması ile göreceli olarak sükunete kavuĢmuĢ olan

Ġran-Irak sınırında kısa süren bir sınır çatıĢması

yaĢandı. Ancak bunu fırsat olarak gören

• Saddam Hüseyin Eylül 1980’de saldırıyı baĢlattı. Her iki

ülkeye de insani ve ekonomik olarak büyük kayıplar

verdiren savaĢ ancak 1988’de BirleĢmiĢ Milletler

tarafından oluĢturulan Ġran-Irak askeri izleme grubu

UNIIMOG denetiminde imzalanan ateĢkes

anlaĢmasıyla sona erdi.

Page 7: Irak sorunu

Körfez SavaĢı ve Sonrası

• Ġran-Irak savaĢı, Irak ekonomisine, alt yapısına ve sosyal

dokusuna büyük zararlar verdi. Küresel ölçekte petrol

fiyatlarının düĢmesi ve Arap ülkelerinden alınan borçların

vadesinin gelmesi Saddam yönetimini zorlamaya

baĢladı.

• Bu çıkmazdan kurtulmak isteyen Saddam Hüseyin’in

aklına gelen ilk çıkıĢ yolu, tarihsel olarak üzerinde hak

iddia edilen Kuveyt’i iĢgal etmek oldu.Irak, Ağustos

1990’da petrol üretim kotalarını aĢmak ve tartıĢmalı

bölgelerden petrol çıkarmakla suçladığı komĢusu

Kuveyt’i iĢgal ederek 19. ili olarak topraklarına kattığını

ilan etti.

Page 8: Irak sorunu

• Saddam Hüseyin’in uzlaĢmaz tutumu karĢısında BM’ye

üye çeĢitli ülkeler, ABD öncülüğünde Suudi Arabistan’a

askeri yığınak yapmaya baĢladı.

• 10 Irak, BM Güvenlik Konseyi’nin 660 numaralı kararı

uyarınca 15 Ocak 1991’e kadar Kuveyt’ten

çekilmeyince Irak, 16 Ocak’da hava bombardımanıyla

baĢlayan Körfez SavaĢı sonunda 27 ġubat’ta

Kuveyt’ten çekilmek zorunda kaldı. Koalisyon güçlerinin

Bağdat’a girmeden 28 ġubat'ta imzaladıkları

ateĢkesin ardından kuzeyde Kürtler, güneyde de

ġiilerin ABD’nin cesaretlendirmesiyle ayaklanmaları

Irak kuvvetlerince acımasızca bastırıldı. Bir milyonun

üzerinde Iraklı Kürt Türkiye ve Ġran'a sığındı. Bunun

üzerine koalisyon güçleri Ağustos 1992’de 36. paralelin

kuzeyi ile 32. paralelin güneyindeki alanları güvenli

bölge ilan ettiler ve çok uluslu Çekiç Güç kuruldu.

Page 9: Irak sorunu

• Temmuz 2002’de, Irak’ın BM Genel Sekreteriyle görüĢmeleri

sonunda, nihai olarak silah denetçilerinin ülkeye geliĢlerini

reddetmesi dönüm noktası oldu. ABD Kongresi, Ekim

2002’de, BaĢkan Bush’a Irak’a karĢı savaĢ açma yetkisi tanıdı. 8

Kasım 2002’de BM Güvenlik Konseyi’nin 1441 sayılı kararıyla silah

denetçilerinin yetkileri arttırılırken, Irak’a da iĢbirliği yapmaması

durumunda “ciddi sonuçlarla karĢılaĢacağı” uyarısı yapıldı. Takiben

denetçiler Irak’a dönerken, süreci fırsata çevirmek üzere harekete

geçen ABD, savaĢ hazırlıklarına hız verdi. BaĢkan Bush, 17

Mart’ta, Saddam Hüseyin ve oğullarına ülkeyi terk etmek için 48

saatlik süre tanıyan bir ültimatom verdi. 20 Mart’ta ABD

öncülüğündeki koalisyon güçleri “Irak’ı kitle imha silahlarından

arındırmak, Saddam Hüseyin’in teröre verdiği desteği kesmek ve

Irak halkını özgürleĢtirmek” gerekçeleriyle saldırıya geçti. 9

Nisan’da baĢkent Bağdat'a giren koalisyon güçleri Saddam Hüseyin

iktidarını devirdi. 15 Nisan’da Irak tümüyle koalisyon güçlerinin

denetimine geçti.

Page 10: Irak sorunu

ABD’NĠN ORTA DOĞU

POLĠTĠKALARINDA IRAK• 11 Eylül saldırıları ve 2003’ün ilk yarısında Irak’a düzenlenen askeri

operasyonun ardından Amerikalı politikacılar “GeniĢletilmiĢ OrtaDoğu Projelesi”nden bahsetmeye baĢladılar. Buna göre bölgeülkelerinin ekonomik ve politik durumları demokrasi ve serbestpiyasa ekonomisi kuralları teĢvik edilerek iyileĢtirilecek, bölgeinsanlarına daha iyi sosyoekonomik ortam oluĢturulacak veböylelikle bölgeden kaynaklanan güvenlik riskleri azaltılacaktı. Genel olarak Orta Doğu’nun ama özellikle de Irak’ın, köktendincilik, terörizm ve kitle imha silahlarının yayılmasınıteĢvik ettiği vurgulaniyordu.

• Amerika’nın bölgeye yönelik politikalarında ekonomik ve politikdurumunun iyileĢtirilmesinin gerekliliği yönünde yaptıkları tümvurgulara rağmen, Irak’ta bu sağlanamadı ve ülkedeki çatıĢmalarınfiilen bitmemesinin de etkisiyle askeri metodlar üzerinde duruldu.

Page 11: Irak sorunu

• Ocak 2007’de ABD’nin son “yeni” Irak stratejisini açıklayan BaĢkan

Bush, ABD halkına ve dünyaya seslendiği konuĢmasında Irak

SavaĢı’nda direniĢle mücadele ve mezhep çatıĢmalarının önlenmesi

konusunda baĢarısız olmalarının sebebini asker sayısının daha

önceden arttırılmamasına bağladı ve konuĢmasında Irak’a 21.500

Amerikan askeri daha gönderilmesini önerdi. Genel olarak

bakıldığında, ABD’nin Irak politikalarının Orta Doğu politikalarıyla

içiçe geçtiği görülmektedir. ABD ve sadık müttefiki Ġngiltere’nin

tutumlarının Irak’ın geleceğinde etkili olması kadar, Irak sorunu da

ABD’yi ve Orta Doğu polikalarını çeĢitli biçimlerde etkilemektedir. Bu

çerçevede bu iliĢki aĢağıda üç ana baĢlık altında ele alınarak, ilk

olarak, ABD’nin Orta Doğu’daki politik hedefleri, ardından Irak

sorununun ABD’nin bölgesel çıkarları ve stratejilerine etkileri ve son

olarak da ABD’nin Irak stratejisi ve baĢarıĢansı analiz edilecektir

Page 12: Irak sorunu

: ABD’nin Orta Doğu’daki Çıkarları

ABD’nin

Orta

Dogu

cikarlari

Enerji

kaynaklarinin

Guvenligi

Terorizmin

engellenmesi

Israil`in

guvenligi

Kitle Imha

Silahlarinin

Yayilmasinin

Onlenmesi

Page 13: Irak sorunu

Irak

sorununu

n ABD’ye

etkileri

Kuresel

duzeyde

guven

kaybi Teroriz

m

ABD askeri

gucunun

sinirlarinin

ortaya cikmasi

Ozguv

en

kaybiOrta

Dogu’daki

bolgesel

dengelerde

ki degisim

Page 14: Irak sorunu

Irak’ta Meydana Gelen Saldırılar

• Sonuç olarak ABD yönetiminin revize ettiği Irak

stratejisinin istenen sonucu vermesi mümkün

görünmemektedir. Bu durumda Irak’ta

mezhepler arası ve etnik çatıĢmalar, direniĢ ve

kriminal suçlar artarak devam edecektir. Orta

vadede çatıĢmalari statistiki olarak azalsa bile

bu bir askeri baĢarıdan çok, çatıĢan tarafların

fiziksel olarak birbirlerinden ayrılması sonucu

olaca sonucu olacaktır.

Page 15: Irak sorunu

IRAK SORUNUNUN BÖLGESEL ETKĠLERĠ VE

KOMġULAR• Irak sorunu, sırf bu ülkedeki Sünni-ġii gerginliğini

arttırmakla kalmamıĢ, Ġslam dünyasında da genel olarakkamplaĢmalara neden olmuĢtur. SavaĢın savunucuları, Irak ġiilerinin çoğunlukla laik olduğunu söylediklerinde, bu grubun emellerinin Saddam Hüseyin’in diktatörlüğüaltında acımasızca bastırıldığını ve bu nedenle de Irakġiilerinin kendilerini gittikçe mezhep ile tanımlamalarınaneden olan bir sürece doğru itildiklerinigözardıediyorlardı. Saddam Hüseyin’in devrilmesinekadar hiçbir ġii topluluk Orta Doğu’da modern bir Arapdevletini yönetmemiĢti. Son geliĢmeler ile Bağdat, Arapġii gücünün merkezi haline geldi. Ama bu artan ġii güç, sonuçsuz kalmadı. Ülkedeki Sünnilerden sert ve ani birtepki geldi. Ġlk önce Amerikan askerlerini hedef alansaldırılar daha sonrasında mezhep savaĢına dönüĢtü.

Page 16: Irak sorunu

Ġran ve Irak sorunu• Ġran ġahı’nın devrilmesi ile baĢlayan ABD-Ġran Ġslam Cumhuriyeti

gerginliği, zaman zaman irtifa kaybetse de, günümüze kadar farklı

Ģekillerde devam etmiĢtir. Söz konusu olumsuz iliĢkide Ġsrail’in rolü de göz

ardı edilemez. 11 Eylül saldırısı, iliĢkilere yeniden olumsuz ivme

kazandıran geliĢmeleri tetiklemiĢtir. ABD, Afganistan’ı iĢgal ederek radikal

Taliban rejimini Irak’ı iĢgal ederek de Saddam rejimini iktidardan

uzaklaĢtırmıĢ, Orta Asya’ya ve Kafkasya’ya yerleĢmeye baĢlamıĢtır.

Ġran, Taliban ve Saddam gibi düĢmanlardan kurtulurken, ABD gibi küresel

bir rakiple komĢu olmuĢ, bu durum Ġran’ı kaygılandırmaya baĢlamıĢtır.

Üstelik ABD’nin artan “radikal Ġslam” karĢıtı ve demokrasi içeren söylemleri

Ġran’ı daha fazla rahatsız etmeye baĢlamıĢtır. Ġran, savaĢtan ekonomik

bakımdan da kârlı çıkmıĢtır. Irak savaĢı ve ardından devam eden

istikrarsızlık dünya petrol ve doğal gaz fiyatlarını 75 dolar seviyesine kadar

çıkartmıĢ, Ġran bu geliĢmeden hatırı sayılır miktarda gelir elde etmiĢtir.

Dünya ekonomisinin petrole bağımlılığı dikkate alındığında bölgedeki siyasi

istikrarsızlık devam ettikçe Ġran bu süreçten ekonomik açıdan kârlı

çıkmaya devam edecektir.

Page 17: Irak sorunu

Suriye ve Irak sorunu• Her ne kadar Suriye 1963, Irak da 1968’den beri Baas Partisi

tarafından yönetiliyorduysa da, iki ülke iliĢkileri uzun yıllardırliderlerinin rekabetleri ve ulusal sorunları çerçevesindeĢekillenmiĢtir.Saddam Hüseyin ve Hafız Esad, Baas ideolojisininliderliği için uzun süre rekabet etmiĢlerdir. Ayrıca Irak’ınĠran’la, Suriye’nin Ġsrail’le anlaĢmazlıkları da iliĢkileri etkilemiĢtir. Soğuk SavaĢ döneminde Suriye SSCB’nin sadık müttefiki olmasınakarĢın, Irak, sık sık saf değiĢtirmiĢ, bu durum iki ülkeyi zamanzaman karĢı karĢıya getirmiĢtir. Hafız Esad, 1970’lerin sonundaSaddam Hüseyin’i Sünni Müslüman KardeĢler örgütüne destekvermekle suçlamıĢ, aynı günlerde baĢlayan Irak-Ġran savaĢındaSuriye Ġran’ıdesteklemiĢtir. Suriye savaĢın baĢında Ġran’a destekvermek için Kerkük-Lazkiye boru hattını kapatmıĢ; buna karĢılıkĠran da Suriye’ye bir milyar dolarlık petrol bağıĢlamıĢ, iki ülkeekonomik ve askeri anlaĢmalar imzalayarak stratejik ittifakkurmuĢlardır. Bu dönemde Ġran, Kürtleri Irak’a karĢısavaĢtırmıĢ, Suriye’de bu politikaya destek vermiĢtir. Bu ittifakiliĢkisi halen devam etmekte; özellikle Irak’taki Amerikan iĢgalinekarĢı konumuyla kendisini göstermektedir.

Page 18: Irak sorunu

Ürdün ve Irak sorunuo ABD ile çok özel iliĢkileri bulunan Ürdün, Irak sorunundan en fazla

etkilenen bölge ülkelerinden biridir. Körfez SavaĢı sonrası dönemde,

ABD’nin yardımı ile ekonomik olarak büyük miktarda zarar

gördüğünü BM’ye kabul ettiren Ürdün, yıllarca önemli miktarda

yardım almıĢtır. Aynı zamanda Saddam Hüseyin’in ambargoları

delme giriĢimine el altından destek veren Ürdün, bu sür eçte de

önemli miktarda gelir elde etmiĢtir.

o Irak’ta devam eden Ģiddet mülteci sorunlarının artmasına da neden

olmuĢ, çok sayıda Iraklı güvenlik kaygıları ile Ürdün’e göç etmiĢtir.

SavaĢın baĢlangıcından Kasım 2006’ya kadar çoğu Irak’ın

batısından ve Bağdat’tan gelen yaklaĢık 700,000 Iraklı mülteci

Ürdün’e sığınmıĢlardır. Altı milyon nüfuslu Ürdün için bu sayı endiĢe

vericidir. Sınırlı kaynakları olan bu küçük ülkenin bu kadar Iraklıyı

hazmetme kapasitesi yoktur. Bunun farkında olan Ürdün yönetimi,

mültecilerin geliĢini mümkün olduğunca sınırlayan önlemler

almaktadır. Örneğin, bir yıllık oturma izni miktarını 150.000 dolar

olarak belirlemiĢtir. Pekçok Iraklı mülteci, bunu ödeyebilecek güçte

değildir ve bu nedenle üç ay içinde ülkeden uzaklaĢtırılma riski ile

karĢı karĢıyadır.

Page 19: Irak sorunu

• Ürdün, Irak’ın bölünmesi halinde ortaya çıkacak bir “Sünni Arap”

devletinin de kendisi için çeĢitli sorunlara yol açabileceğinden

kaygılanmaktadır. Böyle bir devletin vatandaĢlarıyeni Sünni

devletteki sosyal, kültürel ve mezhebi bağlar nedeniyle Ürdün’ün

bağımsızlığı ve istikrarı için sorun teĢkil edebilir.

• Ürdün, kendi topraklarına olası etkilerinden dolayı, Irak savaĢının

baĢlamasını istememiĢtir. KuĢkularında da haklı çıkmıĢ, savaĢ

sonrası yaklaĢık olarak 700.000 civarında mülteciyi konuk etmek

zorunda kalmıĢtır. Yine de Irak’taki rejim değiĢikliği sonrası ülkenin

yeniden yapılanması ve istikrarın sağlanması için elinden geleni

yapmıĢ, Geçici Koalisyon Ġdaresi ile 30.000 Irak polisinin Ürdün’de

eğitilmesine talip olmuĢtur.

• Ürdün nüfusunun neredeyse %10’unu bulan mültecilerin bir süre

sonra çeĢitli sorunlara yol açacağı da bir gerçektir. . Nitekim

mülteciler, Ürdün’de siyasi istikrarı, ekonomik dengeleri ve güvenlik

Ģartlarını altüst edebilirler. Bu nedenle de Irak’taki direniĢçi grupları

destekleme ve Ürdün’de güvenliği tehdit etme olasılıkları yüksektir.

Page 20: Irak sorunu

Suudi Arabistan, Körfez Ülkeleri ve Irak

sorunu• ABD’nin Irak iĢgaline çeĢitli Ģekillerde destek vermek zorunda kalan

Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri Irak’ta sürecin planlanandan çokfarklı seyretmesi üzerine kaygı duymaya baĢlamıĢlardır. ĠĢgal sonrasıgeliĢmeler bölgede ġii etkinliğini arttırırken ABD karĢıtlığını da her geçen gün güçlendirmektedir. Öte yandan yükselen dini radikalizm, mevcut iktidarları zorlamaktadır. Her ne kadar savaĢla birlikte artanpetrol fiyatları bu ülkelerin gelirlerini arttırmıĢsa da, Irak’ın içine düĢtüğüdurum Basra Körfezi’ndeki geleneksel dengeleri alt üst etmiĢtir. Irak’ıniyice zayıflaması Ġran’ın bölgedeki nüfuzunu arttırırken bölgeülkelerindeki ġii nüfus kaygı kaynağı olmaya baĢlamıĢtır.

• Irak SavaĢı öncesi Sudi Arabistan, Saddam’ı tecrit etmek, devrilmesinisağlamak ve böylelikle olası bir savaĢı engellemek için giriĢimdebulunmuĢtu. Bu giriĢim, Irak’ın BM’nin silahsızlanma ile ilgili kararlarınauymasını teĢvik ediyordu. Plana göre, BM ile iĢbirliği içinde çalıĢan veIrak’ın nükleer programı hakkında bilgi veren tüm bürokratlara veaskerlere af sağlanacaktı.

Page 21: Irak sorunu

• Her ne kadar bu plan iĢe yaramadıysa da Suudi Arabistan’ınbölgede giderek daha da aktif bir rol oynamaya baĢladığınıgöstermesi bakımından önemlidir. Irak’taki değiĢimlerdensonra da bölgede önemli Suudi giriĢimleri olmuĢtur. ġubat2007’de Mahmud Abbas, Ġsmail Haniye ve Halid MeĢal’inMekke’de biraraya getirilmesi ve Filistin’de bir birlik hükümetikurmaları konusunda teĢvik edilmeleri ile toplantı sonundataraflara imzalatılan Mekke Deklerasyonu ile Ġsrail’le dahaönce yapılan anlaĢmalara saygı gösterileceğinin taahhütedilmiĢ olması, aktif Suudi politikalarının yakın dönemdekiönemli örneklerindendir.

• Önümüzdeki dönem ABD’nin Orta Doğu stratejlerinde önemlideğiĢiklik sinyalleri alan Suudi Arabistan, Ġran karĢısındagüçlü biri Sünni blok’u oluĢturmaya çalıĢmaktadır. Bazıuzmanlar bu giriĢimin de ABD nin bilgisi dahilindeyapıldığını ileri sürmektedirler

Page 22: Irak sorunu

Ġsrail ve Irak Sorunu

• ABD’nin Irak’ı iĢgali bölge ülkeleri arasında en fazla Ġsrail tarafından

desteklenmiĢtir. Saddam’in iktidardan uzaklaĢtırılması Ġsrail’in bölgedeki

en önemli düĢmanlarından birisini devre dıĢı bırakmıĢtır. Yine de Irak’ta

artan istikrarsızlık ve çatıĢmaların, Ġsrail’in güvenlik beklentilerine tam

olarak cevap vermek yerine, riskleri farklılaĢtırdığını söylemek

mümkündür. SavaĢ Irak’ı Ġsrail’e tehdit olmaktan çıkartarak olası bir

Ġsrail karĢıtı Arap cephesini hemen hemen imkansız hale getirmiĢtir;

fakat bölgede Ġslami radikalizmin artması ve Irak’ın giderek terörizmin

çekim merkezi haline gelmesi Ġsrail’i kaygılandırmaya baĢlamıĢtır.

• Her ne kadar parçalanmıĢ Irak, Ġsrail’e yönelik riskleri azaltacak olsa da

bölgede yükselen ve uzun yıllar devam edebilecek istikrarsızlık yine de

endiĢe kaynağıdır. Parçalanma, beraberinde Kürt devleti gibi yeni

müttefikler doğurabilir ve uzun yıllar sürecek Kürt–Arap çatıĢması Ġsrail

üzerindeki baskıları azaltabilir. Ġsrail, resmi söylemlerinde bağımsız Kürt

devletini desteklediğine dair iddiaları yalanlasa da, gayri resmi olarak

Kuzey Irak’la iliĢkilerini devam ettirmektedir

Page 23: Irak sorunu

Türkiye ve Irak Sorunu• Türkiye, Irak iĢgalinden en fazla etkilenen ülkelerin baĢında

gelmektedir. SavaĢ öncesi ABD ile yaĢanan 1 Mart tezkere kriziTürkiye’yi Irak’la ilgili karar alma sürecinin dıĢında bırakmıĢtır. Irak’taKürt’lerin etkinliğinin artması, ABD-Türkiye iliĢkilerininsarsılması, savaĢ nedeniyle Kerkük-Yumurtalık boru hattınınkapanması, Türkmenlerin durumu ve Irak’ın geleceğinin belirsizliğiTürkiye’yi zorlamaktadır.

• ÇatıĢmaların nitelik değiĢtirerek önce direniĢ ve ardından iç savaĢadönüĢmüĢ olması, savaĢ döneminde geri planda kalan Türkiye’yitekrar ön plana çıkartmıĢtır.87 Gerek ABD askerlerinin lojistikihtiyaçlarının karĢılanması, gerekse Irak halkının hayatınıkolaylaĢtıran mal ve hizmetlerin Türkiye’den sağlanması önemli biraçığın kapatılmasını sağlamıĢtır..

• Türkiye, Irak’ta gittikçe artan Ģiddet ve istikrarsızlıktan çeĢitlibiçimlerde etkilenmektedir. Türk-ABD iliĢkilerinin değiĢenkonumu, bölge ülkelerinin değiĢen rolleri ve ağırlıkları, devlet dıĢıaktörlerin ön plana çıkmaları ve bölgesel istikrarsızlık Türkiye’yietkilemektedir.

Page 24: Irak sorunu

Diğer Aktörler: Avrupa Birliği ve Irak

sorunu• Saddam Hüseyin’in 24 yıllık diktatörlüğü boyunca AB’nin bu ülke ile

hiçbir siyasi ya da sözleĢmeden doğan iliĢkisi olmamıĢ, AB rolü BM

yaptırımlarının uygulanmasını teĢvik etmekle sınırlı kalmıĢtır.

Fakat, bu ülkeye yapılan insani yardımlarda AB önemli paya sahip

olmuĢ, 1992’den beri BM’den sonra ikinci en çok yardımı yapan

kuruluĢ olmuĢtur.

• Avrupa Birliği üyelerinin tek ve ortak bir Irak politikasından söz etmek

mümkün değildir.89 AB üyesi ülkeler Irak sorununu genel olarak dar

ulusal çıkarlarıçerçevesinde ele almaktadırlar. Bu nedenle üye

ülkelerin politikaları birbirinden büyük ölçüde farklılaĢmaktadır.

Örneğin Ġngiltere, Ġtalya, Ġspanya ve Polonya Amerikan iĢgaline tam

destek verirken, Almanya ve Fransa gibi ülkeler ya çekimser kalmıĢ

ya da açıkça muhalefet etmiĢlerdir.

Page 25: Irak sorunu

• Fakat Irak savaĢı planlandığı gibi gitmeyip insan kayıpları arttıkça

ve bazı AB ülkelerinde iktidarlar değiĢtikçe savaĢa ve ABD

operasyonlarına karĢı çıkan bu ülkeler arasındaki ayrıĢma

derinleĢmiĢtir. Buna karĢılık baĢlangıçta kayıtsız destek verir

görünen AB ülkeleri ise bugün gelinen noktada askeri-siyasi

desteklerini yeniden gözden geçirmeye baĢlamıĢlardır. Bu

bağlamda ABD’ye en çok destek veren Ġngiltere’nin desteği bile

tartıĢılır hale gelmiĢtir.

• AB ülkeleri Irak’ta belirleyici ve önemli olmayan roller üstlenmeye

razı olmamaktadırlar. Müdahale sonrasında da fazlaca etkin

olmayan AB ülkeleri Irak sorununda daha çok uzaktan tavsiye ve

telkinlerde bulunmakta, Irak Silahlı Kuvvetleri’ni ve diplomatlarını

eğitmek gibi az riskli alanlarda iĢ yapmak istemektedirler. Bunda

AB ülkelerinin büyük bir kısmının ABD’nin Irak politikalarına açık

destek vermeme arzusuyla, ABD’nin Irak’taki baĢarısızlığının olası

yaygın etkileri arasında bir denge kurma arayıĢının rolü büyüktür.

Page 26: Irak sorunu

Rusya ve Çin’in Irak sorununa

yaklaĢımları

• Rusya, Irak savaĢından en kârlı çıkan ülkelerin baĢında

gelmektedir. SavaĢ nedeniyle yükselen petrol ve doğal

gaz fiyatlarından büyük gelirler elde ederken, ABD’nin

prestij kaybından da siyasi olarak faydalanmaktadır. Irak

gibi önemli bir tedarikçinin piyasalara öngörülenden daha

az petrol arz etmesi Rusya’ya avantaj sağlamaktadır.

Rusya 2005’de petrol ihracatından yaklaĢık olarak 122

milyar dolar kazanmıĢtır. Bu rakam, 2001’in 39 milyar

dolarıyla karĢılaĢtırıldığında büyük artıĢ göstermiĢtir.

2005’deki rakamlar Rusya’daki enflasyon oranlarına göre

ayarlandığında, SSCB dönemindeki 1980’lerin

ortalarından beri en iyi rakamlara iĢaret etmektedir.

Page 27: Irak sorunu

• Rusya, ABD’nin Irak’ta içine düĢtüğü açmazdan politik ve psikolojikolarak da avantaj sağlamaktadır. ABD’nin küresel güç olarakIrak’taki çaresizliği, Arap ülkelerinde artan nefret ve tepkiler, tıpkıSoğuk SavaĢ dönemindeki gibi Rusya’nın denge unsuru olmaĢansını arttırmıĢ görünmektedir. Örneğin Rusya, Türkiye’nin KuzeyIrak’a iliĢkin kaygılarından yola çıkarak ve kamuoyu nezdinde politikpozisyonunu güçlendirmeye çalıĢmaktadır.

• Rusya, resmi söylemlerinde Irak’ta düzenin sağlanması ve toprakbütünlüğünün korunmasını arzu ettiğini beyan etmektedir. Bu açıklamalarıyla barıĢçıl ve dost bir görünüm sunsa da, Irak’taki uzunsüreli çatıĢma ortamı Rusya’nın çıkarlarına uygun bir durum sağlamaktadır.

• Öte yandan Çin, hızla artan enerji ihtiyacı çerçevesinde Irakkonusuna Rusya’dan çok farklı bir konumdan bakmaktadır. Krizinyol açtığı enerji maliyetlerindeki artıĢla baĢ etmek zorunda kalan Çiniçin Irak’ta istikrarsızlığın devam etmesi çıkarlarına uygun değildir. Çin Irak SavaĢı öncesi diğer pekçok ülke gibi bu savaĢınzorunluluğunu sorgulamıĢ, çatıĢmanın önlenmesi için çalıĢılmasıgerektiğini savunmuĢtur

Page 28: Irak sorunu

BM ve diğer uluslararası örgütlerin

konumu• ABD’nin Mart 2003’de diplomasinin baĢarısız olduğunu ve Irak’ı

sahip olduğu Kitle Ġmha Silahları’ndan arındırmak için koalisyon

güçleri ile bir operasyon baĢlatacaklarını açıklaması BM’yi sistem

dıĢına itmiĢtir. Açıklama öncesinde BM Güvenlik Konseyi üyeleri

arasında Irak sorunuyla nasıl baĢa çıkılması gerektiği konusunda

aylarca devam eden görüĢmeler sonucunda ortak bir karara

varılamamıĢtı.

• Irak savaĢının etkileri en fazla BirleĢmiĢ Milletler’in güvenirliğine

zarar vermiĢtir. ABD’nin tek yanlı askeri müdahalesi, BM’nin

saldırıyı önelemede yetersiz kalması, ABD’nin BM’yi ciddiye

almama tavrı zihinlerde “Uluslararası Hukuk”u ve BM sisteminin

güvenirliğini erozyona uğratmıĢtır. Fakat sorunun geldiği aĢama ve

ABD’nin Irak’ta istikrarı sağlayamamasıtekrar BM’yi gündeme

getirmiĢtir.