İ T Ü İnşaat Fakültesi - web.itu.edu.trweb.itu.edu.tr/~karahano/bitirme.pdf · ÖNSÖZ ....
Transcript of İ T Ü İnşaat Fakültesi - web.itu.edu.trweb.itu.edu.tr/~karahano/bitirme.pdf · ÖNSÖZ ....
İ T Ü İnşaat Fakültesi BİTİRME ÖDEVİ
İNŞAAT SEKTÖRÜNDE PREFABRİK YAPILARIN ÜRETİM SÜREÇLERİNİN İYİLEŞTİRİLMESİ VE PLANLANMASI
010030022 Mert ÖĞRETMEN 010030059 Onur KARAHAN
010030063 Onur YALIN 010030910 Yiğit İŞÇİOĞLU
Yrd.Doç.Dr.Gül POLAT TATAR MAYIS 2008
ÖNSÖZ
Günümüzün teknoloji çağı olması nedeniyle inşaat sektörü de bu gelişmelerin
ışığında yerini alma hususunda önemli mesafeler kaydetmiştir. Bilindiği gibi
teknolojik gelişmeler gereksinimler doğrultusunda oluşmaktadır. İnşaat sektörü,
sanayi devrimi sonrası betonarmenin geliştirilmesiyle büyük bir atılım yapmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası yıkılan yapılar nedeniyle oluşan büyük konut açığının
giderilmesinde inşaat sektöründe fabrikasyon üretim devreye girmiş ve
prefabrikasyon uygulamalar başlamıştır.
Bu çalışma kapsamında, inşaat sektöründe kullanımı giderek yaygınlaşan prefabrik
betonarme yapı elemanları ve bu elemanların üretim sistemleri incelenmiş;
yalın üretim (lean production), yalın inşaat (lean construction) felsefeleri ve bu
üretim sistemlerinin prefabrik sektöründeki uygulamaları örnek saha çalışmalarıyla
detaylı bir şekilde irdelenmiştir.
Çalışmamız boyunca bizlere her konuda destek olan ve yardımlarını esirgemeyen
Sayın Yrd. Doç. Dr. Gül POLAT TATAR’a, yaptığımız saha çalışmaları
kapsamında gösterdiği ilgi ve sağladığı imkanlardan dolayı Yapı Merkezi
Prefabrikasyon A.Ş, Sinta Sanayi İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş. , Alacalı İnşaat
Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Astaş Beton Sanayi ve Ticaret A.Ş. yetkililerine teşekkür
ederiz.
Mayıs 2008, İstanbul
Mert ÖĞRETMEN
Onur KARAHAN
Onur YALIN
Yiğit İŞÇİOĞLU
i
İÇİNDEKİLER
Sayfa No:
KISALTMALAR i
ŞEKİL LİSTESİ ii
TABLO LİSTESİ iii
ÖZET iv
1. GİRİŞ 1
1.1.Giriş ve Çalışmanın Amacı 1
2. PREFABRİKASYON 2
2.1. Prefabrikasyonun Tanımı ve Tarihçesi 2
2.2. Prefabrikasyonun Dünyadaki Gelişimi 4
2.3. Türkiye’de Prefabrikasyon 5
2.3.1. Türkiye’de prefabrikasyon sektörü 5
2.3.1.1. Sektördeki firmalar 7
2.3.1.2. Faaliyet alanları ve ürünler 8
2.4. Prefabrikasyon Çeşitleri 9
2.4.1. Kullanılan bileşen ağırlığına göre 9
2.4.1.1. Hafif prefabrikasyon 9
2.4.1.2. Ağır prefabrikasyon 10
2.4.2. Üretim ve pazarlama bakımından 11
2.4.2.1. Açık prefabrikasyon 11
2.4.2.2. Yarı açık prefabrikasyon 11
2.4.2.3. Kapalı prefabrikasyon 12
2.5. Prefabrikasyonun Olumlu-Olumsuz Yönleri ve Gelişimdeki Engeller 12
2.5.1. Dolaysız Avantajlar 12
2.5.1.1. Ekonomik yararlar 12
ii
2.5.1.2. Hızlı üretim 13
2.5.1.3. Kalite 14
2.5.2. Dolaylı avantajlar 14
2.5.3. Prefabrikasyonun olumsuz yönleri 15
2.5.4. Prefabrikasyonun gelişiminde karşılaşılan engeller 16
3. ÜRETİM FELSEFESİ 17
3.1. Üretim Sistemleri ve Tarihçesi 17
3.1.1. Zanaatkârlığa dayalı üretim (Craft production) 17
3.1.2. Seri üretim (Mass production) 17
3.1.3. Yalın üretim (Lean production) 19
3.1.3.1. Yalın düşüncenin gelişimi 19
3.1.3.2. Türkiye’de yalın 20
3.1.3.3. Yalın üretim nedir? 20
3.1.3.4. Yalın üretimin amaçları 21
3.1.3.5. Yalın üretimin prensipleri 21
3.1.3.6. Yalın üretim unsurları 25
3.1.3.7. Yalın üretim teknikleri 25
3.1.3.7.1. TPM 25
3.1.3.7.2. KANBAN 25
3.1.3.7.3. POKA YOKE (Hata önleyici düzenekler) 26
3.1.3.7.4. JIDOKA (Otonomasyon) 26
3.1.3.7.5. 5S (Tertip-Düzen-Temizlik) 26
3.1.3.7.6. SMED (Single Minute of Dies) 26
3.1.3.7.7. Tam zamanında üretim ( JIT / Just-in-time) 27
3.1.3.7.7.1. Tam zamanında üretimi doğuşu 27
3.1.3.7.7.2. Tam zamanında üretim nedir? 28
3.1.3.7.7.3. Tam zamanında üretimin unsurları 28
3.1.3.7.7.4. Tam zamanında üretimin aşamaları 31
3.1.3.7.7.5. Tam zamanında üretiminin avantajları 31
3.1.3.7.7.6. İsraflar 32
3.1.3.7.7.7. Sonuç 33
3.1.3.8. Yalın inşaat kavramı 33
iii
4. PREFABRİK SEKTÖRÜNDE YALIN ÜRETİM 34
4.1. İşveren-Tedarikçi İlişkisi 34
4.1.1. Tedarik zinciri yönetimi (Supply Chain Management) 34
4.2. Üretim Süreci 36
4.2.1. Fabrika organizasyonu (Kaynak Planlaması) 36
4.2.1.1. İşçi ve malzeme yönetim 36
4.2.1.2. Yerleşim planlaması 36
4.2.1.3. Süresel planlama 37
4.2.2. Üretim faaliyetler 38
4.2.2.1. Standardizasyon 38
4.2.2.2. Süre yönetim 38
4.2.2.3. Kalite yönetimi ve denetim 39
4.3. Depolama ve Nakliye 40
4.4. Şantiyede Montaj 41
5. METODOLOJİ 41
6. SAHA ÇALIŞMALARI 47
7. SONUÇ 53
KAYNAKLAR 55
ÖZGEÇMİŞLER 60
EKLER 64
iv
KISALTMALAR
AB : Avrupa Birliği ISO : Uluslararası Standardizasyon Örgütü JIT : Tam Zamanında Üretim (Just-in-time) MDS : Model Dönüş Süresi PUKÖ : Planla-Uygula-Kontrol et-Önlem al TPB : Türkiye Prefabrik Birliği TPM : Toplam Verimli Bakım
v
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No: Şekil 1
Şekil 2
Şekil 3
Şekil 4
Şekil 5
Şekil 6
Şekil 7
Şekil 8
Şekil 9
Şekil 10
: Prefabrike sanayi yapısı…………………………………………
: Prefabrikasyon uygulamalarla yapılmış örnek bir konut………..
: Türkiye’de Prefabrik Sektöründen bazı firmalar………………..
: Prefabrik betonarme yapı elemanlarından köprü kirişleri……….
: Prefabrik betonarme yapı elemanlarından boşluklu döşemeler…
: Hafif prefabrikasyon uygulaması………………………………..
: Ağır prefabrikasyon uygulaması………………………………...
: Seri üretim……………………………………………………….
: Otomotiv sektöründe seri üretim………………………………...
: Yalın üretim felsefesinin amaçları………………………………
1
4
7
8
8
10
10
18
19
21
Şekil 11
Şekil 12
: Yalın üretim ve geleneksel üretimin karşılaştırılması…………...
: Ağır ve büyük ebatlardaki prefabrik elemanların nakliyesi……..
32
41
vi
TABLO LİSTESİ
Sayfa No:
Tablo 1
Tablo 2
Tablo 3
Tablo 4
Tablo 5
Tablo 6
Tablo 7
Tablo 8
: Prefabrike beton üretimi(1998 / TPB)…………………………....
: TPB üyesi firma ve tesislerinin dağılımı (2006 / TPB)…………..
: Yalın üretim ve tasarruf oranları (Yalın Enstitü Derneği, 2008)…
: Yapı Merkezi Prefabrikasyon A.Ş. proje verileri………………...
: Sinta Sanayi İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş. proje verileri……….
: Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Tekirdağ proje verileri…..
: Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Ankara proje verileri…….
: Astaş Beton Sanayi ve Ticaret A.Ş. proje verileri……………….. 52
6
7
24
48
49
50
.51
vii
ÖZET Bu çalışma kapsamında, inşaat sektöründe kullanımı giderek yaygınlaşan prefabrik
betonarme yapı elemanları ve bu elemanların üretim sistemleri incelenmiş;
yalın üretim (lean production), yalın inşaat (lean construction) felsefeleri ve bu
üretim sistemlerinin prefabrik sektöründeki uygulamaları örnek saha çalışmalarıyla
detaylı bir şekilde irdelenmiştir. Çalışma yedi bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde, prefabrikasyonun ortaya çıkış nedeni, prefabrik hakkında kısa
bilgiler verilmiştir. Prefabrik sektöründe seri üretim ve yalın üretim felsefeleri
hakkında değerlendirme yapılmış ve çalışmanın amacından bahsedilmiştir.
İkinci bölümde, prefabrikasyonun tanımı yapılmış, Dünya’daki ve Türkiye’deki
prefabrikasyon sektörünün gelişimi anlatılmıştır. Ardından da, prefabrikasyon
çeşitleri, prefabrikasyonun olumlu ve olumsuz yönleri, prefabrikasyonun gelişine
engelleyen faktörlerin üzerinde durulmuştur.
Üçüncü bölümde, üretim felsefelerinin tanımları yapılmış, çalışma kapsamında
üzerinde durulması amaçlanan yalın üretim felsefesi ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Yalın üretim felsefesinin gelişimi, amaçları, prensipleri, unsurları, teknikleri
anlatılmış ve bu felsefenin inşaat sektörüne uyarlanışı olan yalın inşaat kavramı
tanımlanmıştır.
Dördüncü bölümde, prefabrik sektöründe yalın üretim felsefesinin uygulanışı
kapsamında, işveren-tedarikçi ilişkisi, üretim süreci, üretim faaliyetleri, depolama-
nakliye işlemleri ve montaj işlemleri hakkında detaylı bilgiler verilmiştir.
Beşinci bölümde, çalışmanın hangi aşamalardan oluştuğunun anlatıldığı, araştırmalar
boyunca izlenen yollar ve kullanılan araçların belirtildiği, çalışmanın ana hatlarının
çizildiği Metodoloji yer almaktadır.
viii
ix
Altıncı bölümde, Yapı Merkezi Prefabrikasyon A.Ş, Sinta Sanayi İnşaat Taahhüt ve
Ticaret A.Ş. , Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Astaş Beton Sanayi ve Ticaret
A.Ş. firmaları ile yapılan çalışmalar sonrasında belirlenen iş akış diyagramları (flow
chart) verilmiştir.
Yedinci bölümde ise ilk beş bölümün içerdiği bilgiler ve altıncı bölümde değinilen
saha çalışmaları ışığında ulaşılan sonuç ve değerlendirmeler yer almaktadır.
1. GİRİŞ
1. Giriş ve Çalışmanın Amacı
Günümüzün teknoloji çağı olması nedeniyle inşaat sektörü de bu gelişmelerin
ışığında yerini alma hususunda önemli mesafeler kaydetmiştir. Bilindiği gibi
teknolojik gelişmeler gereksinimler doğrultusunda oluşmaktadır. İnşaat sektörü,
sanayi devrimi sonrası betonarmenin geliştirilmesiyle büyük bir atılım yapmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası yıkılan yapılar nedeniyle büyük bir konut açığı
oluşmuştur. Bu konut açığının giderilmesinde teknolojik gelişmenin yansıdığı sanayi
sektörü yanı sıra, inşaat sektöründe fabrikasyon üretim devreye girmiştir (Ekinci ve
diğ., 2007).
Gelişmiş ve endüstriyelleşmiş ülkelerde, bina projelerinin yapım sürecinde prefabrik
betonarme yapı elemanları yaygın olarak kullanılmaktadır. Bir bina projesinde,
prefabrik betonarme yapı elemanlarının kullanılmasının birçok yararı vardır. Bu
yararlar kısaca, proje toplam maliyetinin azaltılması, projenin hızlı bir şekilde
tamamlanması, yapı elemanlarında istenilen kalite ve dayanımın sağlanması,
malzeme israfının azaltılması, modülarizasyon ve standardizasyon olanaklarının
artırılması ve şantiyede meydana gelebilecek olan iş kazası sayısının önemli ölçüde
azaltılabilmesi şeklinde özetlenebilir (Polat ve Damcı, 2007).
Şekil 1: Prefabrike sanayi yapısı
1
Çoğu ürün için geçerli olan arz fazlalıkları, ürün ömrünün giderek kısalması,
tüketicilerin bilinçlenmesi, ürünlerin kısa sürede taklit edilmesi, kalite-düşük maliyet
uyumunu zorunlu kılan rekabetçi koşullar gibi temel oluşumlar; hem firmalar arası
rekabeti artırmış hem de dünya ekonomisinde her üretilen malın satıldığı 2. Dünya
savaşı sonrası koşulların 80’li yıllara doğru ortadan kalktığını göstermiştir. Yeni
sosyo-ekonomik koşullar geleneksel üretim anlayış ve uygulamalarında değişim
gerektirmekte, bu çerçevede üretim biçimleri kitle üretim (Mass Production)
biçiminden yalın üretim (Lean Production) biçimine doğru bir dönüşüm
geçirmektedir (İpbüken, 2007). Yalın düşünce günümüzde birçok sektörde
kullanılmaktadır. İnşaat sektöründe ise yeni bir yaklaşım olarak benimsenmeye
başlamıştır. Yalın inşaat kavramı iş süreçlerinin güvenirliğini arttırarak israfı
azaltmaktadır. Bu yeni yaklaşım geleneksel yaklaşımın tam tersidir.
Yalın inşaat hedeflerine ulaşmak için belirli ilkelere bağlı çalışmak gerekir. Bunlar;
Döngü süresinin azaltılması,
Belirsizliğin azaltılması,
Şeffaflığın artırılması,
Sürekli gelişim
olarak belirtilmiştir (Taş, 2008).
Bu çalışma kapsamında, inşaat sektöründe kullanımı giderek yaygınlaşan prefabrik
betonarme yapı elemanları ve bu elemanların üretim sistemleri incelenmiş;
yalın üretim (lean production), yalın inşaat (lean construction) felsefeleri ve bu
üretim sistemlerinin prefabrik sektöründeki uygulamaları örnek saha çalışmalarıyla
detaylı bir şekilde irdelenmiştir.
2. PREFABRİKASYON
2.1. Prefabrikasyonun Tanımı ve Tarihçesi
19. yüzyılda gerçekleşen sanayi devrimi ile üretim ve verim her zaman tartışılan bir
konu olmuştur. Yük. Mim. Güler İlbay’a göre “Dünyadaki hızlı nüfus artışı, göçler,
savaşlar ve doğal afetler sonunda ortaya çıkan bina gereksinimini, daha hızlı, nitelikli
ve ekonomik çözümlerle karşılamak gerekmektedir” (İlbay, 1992). Prefabrikasyon
2
ise E. Kulaksızoğlu’nun tanıttığı gibi; kısaca “önceden üretim”, daha geniş anlamda
ise “bir bütünün parçası olan standartlaştırılmış elemanların önceden üretimi ve bunu
takiben yine önceden tespit edilmiş bir plana göre bir araya getirilmeleri öngören bir
üretim ve inşaa sistemidir” (İlbay, 1992). Bununla birlikte, bina gereksinimi ise
belirtilen nitelikler (hızlı, kaliteli ve ekonomik) içerisinde prefabrik yapı
elemanlarının verimli bir şekilde üretimi ile gerçekleştirilebilir. Türkiye
Prefabrikasyon Birliği Genel Sekreteri Bülent Tokman, prefabrikasyonun eski Mısır
ve antik Yunan uygarlıklarına dayandığından bahsetmekte ve prefabrikasyonu yapı
elemanlarının şantiyede dışında üretilerek, şantiyede birleştirilmesine dayanan bir
üretim tekniği olduğundan bahsetmektedir (Acar, 2006). Eski çağlarda yapılan
kemerler ve kubbeler malzemesi ne olursa olsun taş ocaklarında hazırlanıp şantiyede
yerine monte ediliyordu. Bu bize ilkel bir prefabrikasyonun çok eski çağlara hatta
günümüz “şantiyede üretim” kavramının bulunmadığı zamanlara kadar uzandığının
bir kanıtıdır.
Daha sonraları, 19. yüzyılda endüstri devrimi ile birlikte üretim yöntemlerinin
değişerek ve gelişerek mekanize olması, seri üretim yöntemlerinin geliştirilmesi,
buna bağlı olarak üretiminin artması ve yeni malzemelerin bulunması, yapı sektörünü
de ve yapı üretim süreçlerinin sorgulanmasına yol açmıştır. 1824 yılında J. Aspdin
tarafından portland çimentosunun keşfi, 1877’de J. Monier tarafından demirin
çekmede kullanılmak suretiyle betonarme sistemin temellerinin atılması, yapı
üretimini etkileyen önemli gelişmeler olmuştur (Acar, 2006).
Üretim yöntemlerindeki rasyonelleşmenin ve sanayide kullanılan seri üretim
tekniklerinin neden yapı üretiminde de kullanılmadığı sorgulanmaya başlanmış, hatta
“otomobil endüstrisinde kullanılan yöntemlerin yapı endüstrisinde kullanılabileceği”
ileri sürülmüştür (Bemis, 1936). Bu dönemde, özellikle Avrupa’da Walter Gropius,
LE Corbusier ve Auguste Perret’nin prefabrike yapı elemanlarının kullanıldığı
önemli denemeleri olmuştur. Ancak, bu ekonomik, teknolojik ve sosyal gelişmeler,
1930’lara kadar yapı üretiminde prefabrikasyon teknolojisinin kullanılmasına katkıda
bulunmuşsa da, prefabrikasyonun yaygın olarak kullanılması İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu yapı açığı ve iş
gücü eksikliği, hız gereksinimiyle birleşerek prefabrikasyon uygulamaları için en
3
ideal ortamı oluşturmuş ve prefabrikasyonun bugün bilinen anlamıyla yaygın olarak
kullanıldığı dönemi başlatmıştır (Acar, 2006).
Bunlara paralel olarak, Aydın Boysan prefabrikasyonun geleceği hakkında şöyle
diyor; “21. yüzyılın sonunda tek evlerin, şimdiki otomobiller gibi, bitmiş
numunelerinin görülüp beğenilerek alınacağını söylemek kehanet olmaz” ve ekliyor;
“İsterse çok katlı olsun, tüm yapıların taşıyıcı sistemlerinde endüstriyel yöntemler
iyice ağırlık kazanacak, tüm ince yapı ise önceden üretilerek monte edilecektir”
(Acar, 2006).
Şekil 2: Prefabrikasyon uygulamalarla yapılmış örnek bir konut
2.2. Prefabrikasyonun Dünyadaki Gelişimi
Endüstride yapılan iyileştirmelerin ve gelişmelerin inşaat sektörüne yansımaması
düşünülemez. Bununla birlikte, prefabrikasyonun günümüz verimliliğine ulaşması
otomobil endüstrisine bağlanabilir. Prefabrik sektöründeki bu gelişim elbette mimari
düşünce, ortam şartları ile oluşmuştur. Standartlaşma her seri üretici için olduğu
kadar prefabrik üreticisi için de en önemli verim kaynağıdır.
Yük. Mim. Güler İlbay doktora tezinde prefabrikasyonun dünyadaki gelişimini şöyle
anlatmıştır; “Sanayileşmenin gerektirdiği prefabrike yapımına geçiş dünya
ülkelerinde farklı oran ve nitelikte, zamanla kademeler halinde gelişme göstermiştir.
1624 yılında İngilizler tarafından balıkçı donanmaları için ahşap panolardan üretilmiş
bir prefabrik ev geliştirilmiştir. Bu tür evleri 18. yüzyıl’da daha çok Avusturya’da
askeri amaçlar için, 19. yüzyıl Amerika’da salgın hastalıklarda ve afetlerde,
4
savaşlarda kullanılmak üzere inşa edilmiştir. 1960-1965 yıllarından sonra endüstri
prefabrikasyonu benimsemiştir. Ayrıca parasal kaynakların genişlemesi, inşaat
sanayisindeki artış nedeniyle kırsal alanda da yapıda endüstrileşme hareketi
başlamıştır. 1970-1975’lerde İngiltere’de eğitim binalarının %70’inin endüstrileşmiş
yapı yöntemleriyle yapıldığı bilinmektedir. Daubner’e göre; “1960’ların tekdüze,
kutu benzeri prefabrike konutları geçmişe aittir. 1970’e 1980’lerde prefabrike
elemanlar kullanan masif konstrüksiyon yöntemleri düzenli bir biçimde geliştirilmiş
ve Federal Almanya’da yüksek düzeyde kaliteye ulaştırılmıştır”(İlbay, 1992).
Bunlara ek olarak, Mimar Ümit Eşiyok ise “Dünya’daki gelişmeye paralel olarak
prefabrikasyon sektöründe de kalite ve verimlilik ön plana çıkmıştır. Bu sektörde
yeniden yapılanmaya gidilerek firmalar optimum büyüklüklerine ulaşmıştır. Son
yıllarda yapılan bir sınıflandırmada 1950’lerde yoğun kitlesel üretim, 1970’li yıllar
özel eleman üretimi, 1990’lı yıllar toplam kalite yönetimi yılları olarak
adlandırılmaktadır. Avrupa ülkeleri de bu yönde organize olmaktadır” demiştir
(Eşiyok, 2000).
Günümüzde ise TPB Başkanı Koksal Anadol’un söylediği gibi “Bilindiği gibi
oranlarda inşaatların %40-45’i artık beton prefabrikasyon sistemleri ile
gerçekleştirilmektedir (Kuzey Ülkelerinde). AB ülkelerinde ise bu oran %24’ler
civarındadır” (Acar, 2006).
2.3. Türkiye’de Prefabrikasyon
2.3.1. Türkiye’de Prefabrikasyon Sektörü
Göçlerin, afetlerin ve savaşların inşaat sektörünü canlandırdığını ve yapılaşmaya
yönelik politikalar izlenmesini gerektirdiğini biliyoruz. Ülkemizde de Marshall
yardımlarının ardından kentlere başlayan göç dalgası hızlı bir yapılaşmaya neden
olmuştur. Altyapı tesislerinden tutun da sanayi ve konut alanında birçok prefabrik
eleman kullanılmış ve kullanılmaktadır. Yük. Mim. Güler İlbay doktora tezinde bu
konuya değinmiştir; “Türkiye’de Prefabrikasyon Sanayi’nin gelişimini incelemek
için öncelikle kalkınma planlarında konuyu irdelemek gerekir” (İlbay, 1992).
Gerçekten de 1968-1972 arasındaki zamanı kapsayan kalkınma planında açık bir
5
şekilde şöyle denmektedir; “Konut inşaatının istihdam yaratıcı ve özellikle
mevsimlik işsizliği emici niteliği dikkate alınarak, bu sektörde işgücü yoğunluğuna
dayanan geleneksek teknolojilerin kullanılmasına devam edilecektir. Teknolojik
gelişmeler rasyonalizasyon ve standartlaşmaya yönelecek, prefabrike konut
yapımından kesin zorunluluk olmadığı hallerde kaçınılacaktır.” VI. Kalkınma
Planına kadar değişen çok fazla bir şey olmamış fakat VI. Planda prefabrik
teknolojisi kullanımı teşvik edilmiş ve bu sektörle ilgili gelişmiş teknolojiler ithal
edilecektir ibareleri yer almaktadır.
Bunların dışında, Koksal Anadol günümüz üretimi hakkında bir yazısında şöyle
diyor; “Ülkemizdeki sanayi siteleri ve yapıları ile altyapı tesislerinin %85’e yakın
bölümü beton prefabrike yöntemlerle geçekleştirilmiştir. Oysa adı geçen yatırımların
ülke toplam inşaat üretimi içindeki payı %14-15’leri mertebesindedir” (Acar, 2006).
Türkiye’de bu sektörün gelişiminde en büyük rolü de kuşkusuz 24 yıl önce kurulan
Türkiye Prefabrik Birliği üstlenmiştir. Birlik prefabrikasyonun teknik altyapısının
oluşturulmasında gayret göstermiştir.
Görüldüğü gibi ülkemiz prefabrik üretim konusunda batı ülkelerinin gerisinde bir
konumda yer almaktadır. Elbette ki ülkemizin bir deprem kuşağı içerisinde yer
alması özellikle konut inşaatlarında prefabrike sistemlerin kullanılmasını
zorlaştırmaktadır fakat bu sorun biz inşaat mühendislerinin çözmesi gereken bir
sorundur.
Ülke
Beton üretimi (kg/kişi)
Almanya 740 kg/kişi
Belçika 920 kg/kişi
Danimarka 430 kg/kişi
Fransa 520 kg/kişi
İtalya 530 kg/kişi
Türkiye 65 kg/kişi
Tablo 1: Prefabrike beton üretimi(1998 / TPB)
6
2.3.1.1. Sektördeki Firmalar
Sektörde irili ufaklı birçok firma bulunmakla beraber konumuz içerisine giren (üst
yapı elemanları üretimi) firma sayısı azdır. Türkiye Prefabrik Birliğine göre bu
konuda çalışan firma sayısı 23 adettir. Firmalar İstanbul, Bursa, İzmir, Uşak,
Eskişehir, Ankara, Samsun, Niğde, Adana ve Urfa’da konumlanmıştır. Yine Türkiye
Prefabrik birliğinden alınan bilgiye göre sektörün en büyük üretim kapasitesine
Kambeton Limited Şirketi yılda yaptığı 529,800m3’lük üretimle sahiptir. Bununla
beraber Samsun Bafra menşeyli Aybet Beton Prefabrik yaklaşık 500,000m2’lik
alanda üretim yaparak bu alanda en büyük şirket konumundadır.
Şekil 3: Türkiye’de Prefabrik Sektöründen bazı firmalar
Coğrafi Bölge Firma Sayısı Tesis Sayısı
Marmara 9 13
Ege 6 6
Akdeniz 1 1
Karadeniz 1 1
İç Anadolu 6 6
Doğu Anadolu 1 1
Güneydoğu Anadolu 1 1
Tablo 2: TPB üyesi firma ve tesislerinin dağılımı (2006 / TPB)
7
2.3.1.2. Faaliyet Alanları ve Ürünler
Ana başlıklar altında incelersek prefabrik üreticileri elektrifikasyon, çevre düzenleme
elemanları, ulaşım yapı ve tesisleri ve yapı elemanları alanlarında ürünler
üretmektedirler.
Faaliyet alanları çok geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır. Betoya Genel Müdürlüğünü
yapmış olan Bülent Yücesoy bu konu ile ilgili olarak 78 veya 79 yılında Libya’ya
yaptıkları toplamda 250.000 adet çit direği ve payanda ihracatını anlatmıştır (Acar,
2006). Görüldüğü gibi ülkemizde geniş bir yelpazeye üretim yapan firmalar birçok
değişik prefabrike ürün üretiyorlar.
Şekil 4: Prefabrik betonarme yapı elemanlarından köprü kirişleri
Şekil 5: Prefabrik betonarme yapı elemanlarından boşluklu döşemeler
8
2.4. Prefabrikasyon Çeşitleri
Prefabrikasyon sektöründeki yapıları Türkiye’de ve dünya’da incelediğimizde çok
çeşitli yapı elemanlarının olduğu görülmektedir. Bu yapılar ülkeden ülkeye değiştiği
gibi aynı ülke içinde de farklılıklar gösterebilmektedir, hatta aynı fabrikada içinde
bile proje bazında farklılıklar gösterebilirler. Sektörde birçok çeşitliliğin mevcut
olmasına rağmen bunları birkaç alt ana grupta toplayabiliriz.
2.4.1. Kullanılan Bileşen Ağırlığına Göre
Prefabrik yapılarda kullanılan bileşenlerin ağırlığına göre sınıflandırmayı ağır ve
hafif prefabrikasyon olarak yaparız. Yapılan incelemelerde ağır ve hafif prefabrik
tanımları farklı açılardan ele alınarak yapılmıştır. Thomas Schmid ve Carlo Tesla’ ya
göre; bir yapım yöntemini hafif veya ağır olarak tanımlamak, yapı elemanlarının
üretilmesinde kullanılan gerecin özgül ağırlığına bağlıdır. Buna göre; 1000 kg/m3
altında özgül ağırlığa sahip olan malzemelerden üretilen elemanlardan oluşan yapılar
hafif prefabrikasyon, 1000 kg/m3 üzerinde özgül ağırlığa sahip olan malzemelerden
üretilen elemanlardan oluşan yapılar ağır prefabrikasyon olarak adlandırılmaktadır
(Köylüoğlu, Tezcan,1997).
Prof. H.Weber’ e göre ise yapım yöntemleri, yöntemi oluşturan elemanların ortak
ağırlıklarına göre hafif ve ağır olarak sınıflandırılmaktadır. Ancak ortalama eleman
ağırlığı olarak hiçbir sayısal değer vermemiştir. Günümüze kadar yapılan
incelemelerden de anlaşılacağı gibi ağır ve hafif prefabrikasyon kavramlarını sayısal
olarak ifade etmek hatalı olabilir. Bu nedenle çalışmamızda tanımlarımızı sayısal
değer vermeden yapacağız (Köylüoğlu, Tezcan,1997).
2.4.1.1. Hafif Prefabrikasyon
Küçük ve oldukça hafif parçalarla uygulanan prefabrikasyon türüne hafif
prefabrikasyon denir.
9
Şekil 6: Hafif prefabrikasyon uygulaması
2.4.1.2. Ağır Prefabrikasyon
Fabrikada hazırlanmış ağır ve büyük prefabrike yapı elemanlarının vinçlerle
montaj alanına yerleştirilmesi işlemine dayanan prefabrikasyon türüne ağır
prefabrikasyon denir.
Şekil 7: Ağır prefabrikasyon uygulaması
10
2.4.2. Üretim ve Pazarlama Bakımından
Prefabrike sistemlerine üretim ve pazarlama açısından baktığımızda bunları üç ana
başlık altında toplayabiliriz; açık prefabrikasyon, yarı açık prefabrikasyon ve kapalı
prefabrikasyon.
2.4.2.1. Açık prefabrikasyon
Açık sistem, birden çok üretici firma’nın bir ürünün bileşenlerini üretip bu
bileşenlerin birbirleriyle uyum göstererek beraber kullanılabilme özelliğinin olması
ve bu özelliğini ürünün tamamı için kullanılabilmesine dayanan üretim sistemidir.
Açık prefabrikasyon ise, bu mantık çerçevesinde; standart boyut kabulü ve seri
üretim ile birden çok fabrikada kataloglarda önceden tanımlanmış olan yapı
elemanlarının üretilmesi ve şantiyeye getirilip montaj edilmesiyle yapılan
prefabrikasyon çeşididir. Açık prefabrikasyon ileri derecede makineleşmiş yapım
yöntemlerine olanak yaratmak ve iş gücünden büyük tasarruf sağlamak amacını
gütmektedir (Köylüoğlu, Tezcan,1997).
Bu sistemin en önemli özelliği, yapı elemanlarının kataloglardan sipariş edilmesi ile
kısa bir sürede hazır olabilmesi veya önceden üretilerek stoklardan temin
edilebilmesidir. Açık prefabrikasyonda üretici firma, yapı elemanlarının kullanılacağı
yapının özelliklerini bilmesine gerek duymamaktadır çünkü kullanılacak olan
elemanlar daha önceden hazırlanmış olan yapı elemanları katalogundan seçilerek
üretimi yapılacaktır. Tasarım sürecinin, üretim ve montaj süreçlerinden ayrılması,
açık prefabrikasyonun kapalı prefabrikasyondan en önemli farkını oluşturmaktadır
(Eşiyok, 2000).
2.4.2.2. Yarı açık prefabrikasyon
Yarı açık üretim sisteminde; üretilen bir yapı elemanı üretim aşamasında kapalı
özellik gösterir ancak uygulamada diğer yapı elemanlarının başka sistemlerin
elemanı olmasına izin vermektedir. Bu özelliğinden dolayı sistemin mekanizmasının
doğru işlemesi, sistemler arası planlamanın tam ve eksiksiz olarak yapılması gerekir.
Bu kapsamda sistemin açıklığı söz konusu olduğu gibi üretim sürecindeki kapalılığı
sistemin kapalı olan yanını temsil eder.
11
2.4.2.3. Kapalı prefabrikasyon
Kapalı sistem; sistem teorisine göre sistemi oluşturan elemanların her birinin girdisi
aynı zamanda diğer elemanların çıktısıdır (Tapan, 1973). Sistemi bu özelliği
bakımından prefabrikasyon sektörü içinde değerlendirebiliriz. Kapalı prefabrikasyon;
belli bir yapı grubunun parçalarının yalnızca bu yapı grubu için fabrikada özel
şekilde hazırlanmasına dayanan prefabrikasyondur (Eşiyok, 2000). Sadece tek bir
yapının üretimi için elemanları üretimi yapılmakta ve bu elemanların diğer sistemin
elemanlarıyla kullanımı söz konusu olmamaktadır. Her bir yapı için elemanlar özel
olarak dizayn edilip üretilirler. Bu nedenden dolayı her binanın üretiminde tasarım
sürecinin başından montaj sürecinin sonuna kadar olan bütün aşamalarda faklı
yöntemler uygulanmaktadır.
Kapalı sistem çeşitlilik sağlama özelliğine sahip olmasına rağmen günümüzde bu
özelliğini göstermemekte ve çağın gerisinde kalıp talepleri karşılamamaktadır. Bu
durumdan dolayı yapı elemanlarının üretilip piyasaya sürülmesi söz konusu
olmamaktadır. Yani genel olarak çeşitlilik dikkate alınmamakta ve önem
verilmemektedir. Sistemin gelişme gösterip geniş bir uygulama alanı elde edebilmesi
için önemli pazarlar bulabilmesi gerekmektedir bununda elde edilebilmesi için en
başta devlet teşviki gerekliliği öngörülmektedir.
2.5. Prefabrikasyonun Olumlu-Olumsuz Yönleri ve Gelişimindeki Engeller
2.5.1. Dolaysız avantajlar
2.5.1.1. Ekonomik yararlar
Prefabrik yapı elemanlarıyla inşa tekniği geleneksel inşaat yöntemleriyle
kıyaslandığında, fabrika şartlarında üretim, seri imalat, denetim ve benzeri birtakım
faktörlerinin üretimde verimliliği arttırdığı göze çarpmaktadır. Prefabrikasyonun
sağladığı ekonomik yararları sıralamak gerekirse;
Üretimde kalıp, işçilik ve malzemeye bağlı maliyetlerin azalması (Taş, 2004),
12
Prefabrik betonarme yapı elemanlarının üretiminde kalıp bir defa kurulur ve aynı
kalıptan yapılan seri üretim sayesinde kalıp maliyetleri azaltılmış olur (Akısan,
1984; Şentürer, 1983).
Prefabrik betonarme yapı elemanlarının üretiminde beklenen maliyet ile gerçek
maliyet arasında çok büyük farkların ortaya çıkmaması veya belirlenen bütçe
dâhilinde kalınması (Eşiyok, 2000; Köylüoğlu, 1997),
Prefabrik betonarme yapı elemanlarıyla inşa edilen yapının biter bitmez servise
hazır halde olması ve geleneksel inşaata kıyasla daha erken bitmesi sayesinde
yatırımcıya erken kira veya satış geliri sağlamaktadır (Eşiyok, 2000).
İhzarat gereksinimi olmadığından depolama ve stoklama maliyeti olmaz (Toprak,
2002).
Seri imalat ve yüksek üretim hızı ile enflasyondan daha az etkilenme,
Fabrikada yapılan üretimde yapım hızının artması; işçilikten en yüksek verimin
alınması ve malzeme kaybının en aza indirilmesi sayesinde verimlilik artmaktadır
(Akısan, 1984).
2.5.1.2. Hızlı üretim
Prefabrikasyon geleneksel inşaat tekniklerine göre yapım süresinin kısalmasına yol
açmaktadır.
Makinelerin yoğun kullanımı ile daha hızlı bir üretim olanağı sağlamaktadır.
Prefabrikasyon teknolojisi sayesinde kış aylarında da inşaat yapılabildiğinden
işçiler iş yapabilmektedir (Taş, 2004).
Kapalı ortamda gerçekleştirilen prefabrik betonarme yapı elemanlarının
üretiminin mevsim koşullarından etkilenmemesi; şantiyede proje için gerekli
altyapı çalışmaları sürerken taşıyıcı elemanların fabrikada üretilebilmesi;
üretimin sabit olması sebebiyle iş programının daha kesin belirlenmesi ve olası
gecikmelerin öngörülmesi; proje yapım süresini oldukça kısaltmaktadır (Akısan,
1984; Toprak, 2002).
Üretimdeki süreklilik ve tekrar sayesinde uzmanlaşma sağlanır (Eşiyok, 2000;
Köylüoğlu, 1997).
Fabrikadaki imalata montaj sahası hazır olmasa bile başlanması ve devam
edilmesi olanağı.
13
2.5.1.3. Kalite
Prefabrikasyonda kalite kontrolleri, denetimler geleneksel metotlara göre daha efektif
olarak uygulanır. Üretimin her aşamasında ve stoktaki kontroller kalitesi yüksek
üretimi mümkün kılar.
Prefabrikasyon; planlamaya, programlamaya ve kontrole yatkın yapısı nedeniyle,
yüksek kalite olanağı sağlamaktadır kazandırabilmekte ve sonuçta ekonomik
olabilmektedir (Ekinci ve diğ., 2007).
Prefabrikasyonda inşaat kalitesi makinelerle; geleneksel inşaatlarda ise işçilik
kalitesiyle sağlanmaktadır (Sorguç, 1989).
Fabrikada yapılan prefabrik betonarme yapı elemanlarının üretiminde beton
dayanımı için son derece önemli olan kür koşulları en iyi şekilde sağlanır
(Şentürer, 1983).
Fabrika koşullarında, etkili bir denetim altında üretilen prefabrik elemanlar, gerek
mukavemet, gerekse de durabilite bakımından geleneksel yöntemlere göre daha
kaliteli bir seviyedir.
Geleneksel yöntemlerde kontrol edilmesi zor hava ve çevre koşullarını gözeterek
üretim ile prefabrik elemanlarda kalite seviyesini yükseltmek mümkündür.
Kalite kontrolleriyle ile istenilen standartlarda üretim yapabilme olanağı.
Fabrika üretiminde istenilen kaliteye ulaşılabilmesi sayesinde üretilen yapı
elemanları daha uzun ömürlü olmaktadır (Eşiyok, 2000; Toprak, 2002).
2.5.2. Dolaylı avantajlar
Fabrika ortamında yapılan üretimde işçi sayısının şantiye ortamında yapılan
üretime kıyasla daha az olması ve yapılabilen sıkı denetimlerle iş kazası sayısının
azaltılması ile iş gücü daha verimli bir biçimde kullanılır (Şentürer, 1983).
Hammadde ve enerji kaynaklarının daha efektif kullanımı ile çevreye duyarlı,
ekolojik bir üretim teknolojisi kullanılması,
Modüler yapısı ile sürdürülebilirlik özelliği,
Daha uzun ömürlü ve konforlu yapılar elde edilmesi,
İnşaat sektöründe yeni bir iş alanı oluşturması, istihdam ve kalifiye işçi yetiştirme
olanakları,
14
Ön germe tekniklerine olanak sağlaması ile genellikle endüstri yapıları için
büyük önem teşkil eden geniş açıklık geçme olanakları,
Hızlı üretim, montaj ve bunun ekonomik olarak geri dönüşü,
İş başlangıcında üretilecek elemanların miktarı belli olduğundan malzeme
bağlantıları yapılabilmekte, hızlı üretim-montaj ile enflasyondan etkilenme
seviyesi azaltılmaktadır.
2.5.3. Prefabrikasyonun olumsuz yönleri
Başta ekonomi, kalite, hız gibi önemli avantajlar sağlayan prefabrik sistemlerin,
yararlarına kıyasla oldukça azda olsa olumsuz yönleri de vardır.
Ekonomik açıdan güçlü yatırımcılar gerektirmesi ve bahsi geçen güçlü
yatırımcıların eksikliği,
Düzenli ve sistemli bir finansman gücü gerektirdiğinden küçük ve orta
büyüklükteki inşaat yatırımcılarının prefabrikasyonu kullanma zorluğu,
Prefabrike yapı elemanlarının karayolu taşımacılığında en uygun taşıma
uzaklığının 50–150 km arasında olduğu, bazı ülkelerde ise 200 km hatta daha
büyük taşıma uzaklıklarının bile verimli olabildiği belirtilmektedir (Ayaydın,
1981). Belirtilen mesafelerden uzak mesafelerde prefabrik ekonomik cazibesini
nakliye ücretlerinden dolayı kaybetmektedir.
İnşaat sektöründe makineleşmenin artmasıyla beraber insan gücünün kullanımın
büyük oranda azalması ve buna bağlı olarak işsizliğin artma ihtimali (Eşiyok,
2000).
Deprem gibi dinamik yükler altında sistemin dayanımında bazı sorunların ortaya
çıkabilmesi (Hamulu, 1983; Kaleş, 1999; Toka, 2003; Toprak, 2002).
Fabrikada üretim için çok büyük hacimlere ihtiyaç duyulması ve fabrika kurulum
maliyetlerinin çok yüksek olması (Tetik, 1997; Ayazoğlu, 2003).
Üretim, tasarım ve yapım aşamalarında bu işten anlayan nitelikli iş gücü
ihtiyacının oldukça fazla olması (Eşiyok, 2000).
Üretim ve montaj ekipleri koordinasyon sorunlarının stoklama, nakliye
problemleri gibi olumsuz sonuçlar doğurması,
Prefabrik elemanların üretimlerin de ulusal bir kontrol mekanizmasının olmaması
ve bu husustaki devlet politikasının eksikliği.
15
2.5.4. Prefabrikasyonun gelişiminde karşılaşılan engeller
Türk inşaat sektöründe prefabrik yapı elemanların kullanımın Dünyadaki
prefabrikasyon kullanımı ile kıyaslandığında Türkiye’nin bir hayli geride kaldığı
görülür. Prefabrik elemanların düşük kullanım oranı ve prefabrikasyonun gelişimini
etkileyen nedenler aşağıda maddeler halinde verilmiştir.
Betonarme yapı elemanlarının prefabrikasyon olarak üretilmesinin maliyetinin
geleneksel yöntemle üretilmesinin maliyetine kıyasla daha pahalı olduğu inancı
yaygındır (Tokman ve Eryılmaz, 2004).
Beton prefabrike elemanların belirli bir modüler sistem ve standart dâhilinde
kullanılması, aranılan estetik ve hareketliliği sağlayamaması, farklı sosyal ve
ekonomik özelliği bulunan yörelerde aynı tip planların gerçekleşmesi, mimariye
getirdiği kısıtlamalar sistemin büyük eleştiriler almasına neden olmaktadır (Taş,
2004).
Yapım endüstrisinde ürün diğer endüstrilere göre daha uzun ömürlü ve dayanıklı
olduğundan bu özellik belli bir zaman sonra üretim miktarını azaltıcı etki
yapmaktadır (İlbay, 1992).
Prefabrik betonarme yapı elemanlarının hacimli ve ağır olmaları, ve bir çok
durumda fabrika ile şantiye arasındaki mesafenin fazla olması taşıma maliyetinin
yükselmesine sebep olmaktadır (Todd ve diğ., 2004).
Kullanıcılarının hem mimari açıdan (çatlaklar, rutubet, tasarımda yaratıcılığın
yetersiz olması vb.) hem de yapısal açıdan (deprem yükü altında kötü performans
vb.) prefabrik yapı elemanlarının düşük performansından memnuniyetsizliği
(Polat ve Damcı, 2007),
Prefabrik betonarme yapı sistemlerinin deprem yükü altındaki performansının
güvenirliliği hususundaki kaygılar,
Prefabrike sistemlerin devlet tarafından da fazla teşvik ve destek görmemesi
kullanımını kısıtlamamaktadır (Taş, 2004).
Projenin yönetilmesi kapsamında yüklenici ile tasarımcı ve üretici arasındaki
iletişim yetersizliği tüm yapım sürecini olumsuz etkileyebilir (Arditi ve diğ.,
2000).
Prefabrik betonarme yapı elemanlarının tedarik zincirinde, karmaşık bilgi ve
malzeme akışının etkin yönetilmesi (Polat ve Damcı, 2007),
16
Üretimin yetersiz oluşu, işgücünün niteliksiz yapısı, sermaye birikiminin azlığı
gibi fiziksel engeller (İlbay, 1992),
Prefabrik betonarme yapı elemanların kullanıldığı bina projelerinin tasarımında
uzmanlaşmış yapı mühendislerinin, yüklenici inşaat firmalarının ve deneyimli
işçi sayısının yetersiz olması (Polat ve Damcı, 2007).
3. ÜRETİM FELSEFESİ
3.1. Üretim Sistemleri ve Tarihçesi
3.1.1. Zanaatkârlığa dayalı üretim (Craft production)
“Emek yoğun üretim; işinde uzmanlaşmış kalifiye işgücünün koordineli olarak
birlikte çalışarak, tamamıyla müşteri isteklerine göre bir ürünü başından sonuna
kadar üretmesine dayanan, ısmarlama modellerin üretildiği bir sistemdir” (Polat,
2008).
Emek yoğun üretim el maharetine dayandığı için üretilen ürünler arasında üretilen
ürünler arasında tıpatıp eş olan 2 ürün bile bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra son
ürünün fiyatının pahalı olması, ürünü alabilmek için belirli süre beklenilmesi, basit
imalat araçlarının kullanılması, üretimi koordine etme zorluğu gibi dezavantajlar
emek-yoğun üretimin gelişimini engellemiştir ve duraklama dönemine girmiştir.
Henry Ford bu duraklama dönemini sonlandırmak için seri üretim adını verdiği bir
sistem bulmuştur.
3.1.2. Seri üretim (Mass production)
“Seri üretim, Amerikalı şirketlerin öncülük ettiği, otomobil sanayinde yaşanan
önemli bir gelişmedir. Standart ürünler elde edebilmek için deneyimsiz işçileri basit
işlerde kullanarak makineleşmiş bir üretimin gerçekleştiği üretim anlayışıdır. Seri
imalat hareketli montaj hattı fikriyle ortaya çıkmıştır. Frederick Taylor’ un “Bilimsel
Yöntem” olarak adlandırılan prensiplerine bağlı olarak yapılanmış olan doğru
zamanlı imalat işlemleri fikri, seri imalat üretiminde önemli bir yere sahiptir”
(Polat, 2008). Bu teoriye göre işçilerin yaptığı işin dikkatle takip edilmesi verimliliği
arttıracaktır. Bu takip sonucunda bir ürünü üretmek için harcanan ortalama süre
17
tespit edilerek, her üretimin toplam zamanı bilinecek böylelikle maliyetler
hesaplanabilecekti. Ayrıca seri üretimde hem ürünün hem de işin standartlaşması
sağlanmıştır.
Dezavantajları:
1. Üretimde esneklik kriterleri maliyet ve zaman olarak belirlenmiş, müşteri
istekleri göz ardı edilmiştir.
2. Üretim, kalite kontrol, bakım onarım gibi işlerin farklı bölümlerde yapılması
verimsizliğe yol açmaktadır.
3. İşçiler niteliksizleşmekte ve sürekli aynı işi yapmaları dikkatsizliğe yol
açmaktadır.
4. Üretim hızını montaj hattının belirlemesi çalışanlarda strese yol açmaktadır.
5. Merkeziyetçi, bürokratik bir yönetim yapısı vardır
6. Taşeronlarla kıs süreli anlaşmalar yapılmaktadır.
7. Sürekli üretimin olması stok sıkıntısı ve buna bağlı birim maliyetlere etkiyen
stok maliyeti yaratmaktadır.
Yukarıda saydığımız dezavantajlar seri üretimin kriz yaşamasına ve gelişememesine
neden olmuştur.
Şekil 8: Seri üretim
18
Şekil 9: Otomotiv sektöründe seri üretim
3.1.3. Yalın üretim (Lean production)
3.1.3.1. Yalın düşüncenin gelişimi
Çoğu ürün için geçerli olan arz fazlalıkları, ürün ömrünün giderek kısalması,
tüketicilerin bilinçlenmesi, ürünlerin kısa sürede taklit edilmesi, kalite-düşük maliyet
uyumunu zorunlu kılan rekabetçi koşullar gibi temel oluşumlar; hem firmalar arası
rekabeti artırmış hem de dünya ekonomisinde her üretilen malın satıldığı 2. Dünya
savaşı sonrası koşulların 80’li yıllara doğru ortadan kalktığını göstermiştir. Yeni
sosyo-ekonomik koşullar geleneksel üretim anlayış ve uygulamalarında değişim
gerektirmekte, bu çerçevede üretim biçimleri kitle üretim (Mass Production)
biçiminden yalın üretim (Lean Production) biçimine doğru bir dönüşüm
geçirmektedir (İpbüken, 2007).
2. Dünya Savaşı sonrasındaki Japonya’da meydana gelen kaos ortamı, yeni
düşüncelerin gelişmesi için uygun bir ortam oluşturdu. Eiji Toyoda ve Taiichi
Ohno’nun geliştirdikleri Yalın Üretim Sistemi (Lean Production System)’nin birçok
öğesi o tarihlerde Japonya’da başka endüstrilerde de uygulanmaktaydı (İpbüken,
2007). Otomotiv endüstrisinde Ford’ un üretim sistemini geliştiren Toyotacılar Yalın
Üretim Sistemi’nin tüm öğelerini bir araya getirerek ürün planlanmasından, müşteri
ilişkilerine kadar olan bütün aşamaları geliştirdiler. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra
Ford’ un kitlesel üretim sistemini takip etmeyip kendi üretim istemlerini geliştiren
19
Toyotacılar, ilk aşamada ürünlerini sürekli tek parça halinde üretebilmeyi keşfettiler.
Toyota’nın bu yolu seçmesinin sebebi, Ford’un 1920’lerdeki Amerika’sındaki pazar
koşullarının o anda Japonya’da geçerli olmaması ve pazarın ufak ve parçalanmış
durumda olmasıydı. Sonuç olarak, Toyota’nın geliştirdiği Sürekli Üretim Akışı,
yüksek değişik model sayısı, farklı ürünleri üretme kabiliyeti, pazardaki değişkenliğe
ve ürün ömürlerindeki kısalığa karşı gerçekten mükemmel bir başarı idi (İpbüken,
2007).
3.1.3.2. Türkiye’ de yalın
Türkiye’de yalın yaklaşım 1990’lardan beri gelişim göstermekte ve uygulamaları
artmaktadır. Önceleri bağımsız tekniklerin kullanılması şeklinde çıkan uygulamalar
gün geçtikçe bütün bir sisteme dönüşmektedir. Ekonomik krizlerinde büyük etkisiyle
bu dönüşüm şirketlerde görülmektedir. Türkiye’de otomotiv endüstrisi yalın
düşüncenin uygulanmasında daha aktif görülmektedir, Türk işçilerinin kısa bir
sürede Japon işlerinin verimlilik seviyelerine ulaşmaları da buna güzel bir örnek
oluşturmaktadır. Yalın düşüncenin getirdiği yeni teknikler şirketlere tasarruflar
sağlamıştır ancak ülkemizde değer zinciri yaygınlaşmadığı için ülke genelinde etkisi
hissettirememiştir. Sermayenin kısıtlı ve maliyetinin yüksek olduğu ülkemizde
büyümenin lokomotifi verimlilik artışı olmak zorundadır. Yalın Yaklaşım israflar
yüzünden tüketilmekte olan kaynakları verimli kullanabilmenin yollarını
göstermektedir. Tasarruf edilen kaynaklar daha fazla değer yaratmaya
yönlendirildiğinde, hem mevcut pazarlarda daha geniş ekonomik imkânlar
bulunabilir hem de yeni pazarlara doğru büyüme gerçekleştirilebilir (Yalın Enstitü
Derneği, 2008).
3.1.3.3. Yalın üretim nedir?
Yalın Üretim Sistemi görüldüğü kadarıyla, Kitlesel Üretim ve Zanaatkâr Tipi Üretim
Sistemi’nin en iyi taraflarını bir araya getirmiştir. Yalın üretim sistemi kaliteyi
arttırırken birim üretim maliyetlerini ise olabildiğince azaltmakta, fakat aynı
zamanda olabildiğince değişik ürünlerin kısa sürede üretilmesini de olanak
sağlamaktadır. Çalışanlar için de kendilerini geliştirebilecekleri zorlayıcı ve
geliştirici iş imkânları yaratmaktadır. Günümüzde üretim yönetimi ve planlama
20
süreçlerine yönelik tartışmaların çoğu yalın üretim üzerine odaklanılmıştır. Burada
yalın üretim üretime yük getiren tüm israflardan arınmayı hedef alan bir yaklaşımdır
ve emek yoğun üretim ile seri üretimin üstünlükleri bir araya getirilmiştir. Yalın
üretimin temel amacı hızı arttırıp akış süresini azaltarak kalite, maliyet ve teslimat
performanslarını aynı anda iyileştirmektir.
3.1.3.4. Yalın üretimin amaçları
1. Müşterinin istediği ürünleri fonksiyon, kalite ve fiyat açısından
2. Müşterinin istediği zamanda
3. Daha az kaynak harcayarak
4. Müşteri için bir değer teşkil eden faaliyetlere odaklana bilmektir.
Şekil 10: Yalın üretim felsefesinin amaçları
3.1.3.5.Yalın üretimin prensipleri
Değer
Değer; yalın düşüncenin çıkış noktasıdır. Değer üretici tarafından yaratılıp müşteri
tarafından ise tanımlanabilir. Ancak değeri yaratan üreticiler her zaman onu doğru
21
tanımlayamazlar. Amerikan firmaları kısa dönemli rekabet taktikleri ve zincirin
başındaki tedarikçilerden kar transferi yöntemiyle değer yarattıklarını düşünürler.
Genellikle mühendisler tarafından yönetilen ve teknik donanımı çok güçlü olan
alman firmaları, değeri ürünün teknik karmaşıklığı ve teknoloji ile bağlantılı olarak
tanımlama eğilimindedir. Japonya’ da ise değer tanımının bir diğer çarpıtılması olan
değerin nerede yaratıldığı konusu önem kazanmaktadır (Yalın Enstitü Derneği,
2008). Bu özelliğinden dolayı değere müşteri açısından bakılmalı ve düşünülmelidir.
Bu doğrultuda değerin doğru yaratılması için müşteri ihtiyaçlarının belirli bir zaman
diliminde ve belirli bir maliyetle karşılayan belirli bir ürün veya hizmet olarak
tanımlanması gerekir. Çünkü doğru olarak üretilmeyen ürün ya da hizmetin
zamanından önce üretilmiş olması israftır.
Değer Akışı
Yalın düşüncenin bir sonraki adımı değer akışının ifade edilmesidir. Değer akışı;
ham maddenin alınıp bu hammaddenin ürüne dönüşüm sürecindeki hatta son
müşteriye kadar olan bütün safhaları kapsar. Bu safhalar, bünyesinde çok fazla israf
barındırır. Bu israfların ana sebebi değer yaratamayan aktivitelerdir. Bu değer
yaratmayan aktivitelerin kaynak ve zaman israflarının minimize edilmesi
gerekmektedir. Bu amaçla değer tanımlandıktan sonra değer akışındaki israflar
çıkarılmadır. Bunlardan sonra arda kalan değer yaratan aktiviteler sürekli akış
halinde gerçekleştirilmelidir.
Sürekli Akış
Akış ilkesinin potansiyelini ilk algılayanlar Henry Ford ve ortakları olmuştur. 1913
yılında T model arabanın üretimi için gerekli çaba, son montaj hattında sürekli akış
uygulanarak %90 oranında azaltılmıştır ancak bu yaklaşım özel koşullarla sınırlı
kalıştır. Çünkü 19 yıl boyunca hep aynı modelden çok yüksek miktarda üretim
yapmak ancak o günün pazar koşullarında mümkün olmuştur (Yalın Enstitü Derneği,
2008).
Bugünün şartlarında bir üründen milyonlarca değil onlarca talebin üretim ortamında,
bütün ürün tipleri için sürekli akışı sağlamak ve bunu müşteri isteklerindeki
22
değişikliklere uydurmak gerekmektedir. Temel kitle üretiminde; tasarım, üretim ya
da satış aktivitelerindeki işler gruplara ayrılarak iş kolları belirlenir ve departmanlar
oluşturulur. Her ürün departmanlar arasında sonrada diğer ürünler arasında sırasına
göre dolaşmaya başlar bunun sonucunda geriye dönmeler, problemler, gecikmeler
önlenmiş olur. Sürekli akış sağlandığında sipariş alma, tasarım, üretim, araştırma-
geliştirme için ayrılan zaman çok az olacaktır. Bu sebepten dolayı her müşterinin
isteği ürünleri tam zamanında tasarlayabilip üretebilme imkânı sağlanacaktır ve
stoktaki ürünleri itmek için çalışma zorunluluğu kalmayacaktır. Sadece müşteri
isteklerinin karşılanmasına önem verilecektir.
Çekme
Yalın düşüncenin çekme ilkesi müşterilerin ihtiyacı kadar olan değeri almasını
garantilemeye çalışmaktır ve bu ilke müşterinin yaptığı taleple başlar. Çekme
uygulandığında stoklara ihtiyaç duyulmaz. Buda israfı engellemiş olur. Müşterilerde
beklentilerinin zamanında karşılanacağından emin oldukları stokta kalmış ürünleri
elden çıkarmak için kampanyalar gerekmediği için talepte istikrar sağlanır (Yalın
Enstitü Derneği, 2008). Yukarda bahsettiğimiz ilkeler doğru olarak sırasıyla
uygulanıp, müşterilerin değeri işletmeden çekmelerini sağladıklarında süre, maliyet
ve hataların azaltmanın sınırı olmadığını göreceklerdir. Bu sebeple daha iyiye ulaşma
amacında olacaklardır buda bir sonraki aşama olan mükemmellik ilkesini
doğuracaktır.
Mükemmellik
Yalın yaklaşım uygulanan firmalarda köklü iyileşmeler görülmektedir. Bu
iyileşmeler maliyet gerektirmeyen ufak değişiklikler yapılarak sağlanabilir. Ayrıca
yalın bir sistemde, sistemde bulunan herkes her aşamada sürecin bütünü görebildiği
için ve anında geri dönüm olanağı sebebiyle ürün iyileştirmenin daha iyi yolları
bulunabilir.
23
Tablo 3: Yalın üretim ve tasarruf oranları (Yalın Enstitü Derneği, 2008)
Mükemmelliğe giden yolda PUKÖ (Planla-Uygula-Kontrol et-Önlem al) çevrimi
etkin olarak kullanılmaktadır. Bu yaklaşım Toplam Kalite Sistemleri'nde de
mevcuttur. Ancak Yalın Üretim'in farkı problemin tekrarını önlemeyi hızla mümkün
kılmasıdır. Çünkü sistem sürekli akış halindedir, hatalı parça stokları yığılmadan
problem oluştuğu anda fark edilebilir, nedenleri kolaylıkla izlenebilir ve en önemlisi
stok seviyesi azaltıldığından problem kısa sürede giderilemezse tüm sistem duracağı
için organizasyonun bütün birimlerinde acil müdahale sorumluluğunu zorunlu kılar
(Yalın Enstitü Derneği, 2008). Yalın Üretim ilgili tüm tarafların kazandığı bir
çalışma tarzını mümkün kılmaktadır. Tek tek firmaların kârlılığı katlanarak artmakta;
işçiler sadece yüksek ücret değil, ama onun yanı sıra kararlara katılım, çok yönlü
beceriler gibi birçok kazanç sağlamakta; müşteriler tam istedikleri özelliklere sahip,
uygun fiyatlı, kaliteli ürünlere en kısa sürede sahip olabilmekte; tedarikçiler sürekli
fiyat baskısı altında sıkıştırılmak yerine kendini geliştirmesine yardım edilen sürekli
bir iş ortağı durumuna gelmekte; ülkelerin mali kaynakları sürekli israfa karşı savaş
açmış bu sistem sayesinde çok daha etkin kullanılabilmektedir (Yalın Enstitü
Derneği, 2008).
24
3.1.3.6.Yalın üretim unsurları
1. Katılımcılık ve Liderlerin Seçimi
2. Esnek iş gücü
3. Toplam Kalite
4. Toplam Verimli Bakım
5. Düzgün Akış
6. Standardizasyon
7. Sürekli Geliştirme (Kaizen)
8. Yönetimin Desteği
9. Başlangıç Durum Tespiti
3.1.3.7. Yalın üretim teknikleri
3.1.3.7.1. TPM
Toplam Verimli Bakım’ı ifade eder. Çalışanların toplam katılımı ile oluşturulur.
Toplam verimli bakımın amacı donanım ömrünü uzatmak, üretim veya servis için
fabrika ve ekipmanları optimum koşullarda tutmak ve yatırımların geri dönüşünü
artırmak, acil durumlarla başa çıkma yeteneğini artırmak ve güvenliği sağlamaktır
(Özkan, 2008). Toplam verimli bakım sayesinde toplam donanım verimliliği artarak,
küresel tesis verimliliği maksimize olur, makine/teçhizatın bütün yaşam eğrisi
boyunca gerek duyduğu bakım sistemlerini kurulur, süreç hurda oranları, tezgâh ve
hat duruşları, tezgâh arızaları, iş kazalarının azalır (Özkan, 2008).
3.1.3.7.2. KANBAN
KANBAN; JIT’in gerçekleştirilmesini sağlayan mekanizmaya denilmektedir. PULL
(çekme) tipi üretimde bir sonraki operasyon, bir önceki operasyondan gereksinim
duyduğu parçaları, gereksinim duyduğu anda ve miktarda alır. Benzer şekilde bir
önceki operasyon da, bir sonraki operasyonun çektiği kadar üretir. KANBAN, bu
sistemi yürütmeye yarayan bir mekanizmadır (Özkan, 2008).
25
3.1.3.7.3. POKA YOKE (Hata Önleyici Düzenekler)
POKA-YOKE unutkanlık dikkatsizlik dalgınlık vb. durumlara karşı hata yapmayı
önlemek için araç ve yöntemleri kullanarak sıfır hatalı üretime ulaşmayı
hedeflemektedir (Özkan, 2008). Bu sebepten dolayı üretim ile ilgili değişikliklere
gidilerek sorunlar önlenmeye çalışılır.
POKA-YOKE elemanları sonlandırıcı şalterler, ışıklı uyarılar, şablonlar, kılavuzlar,
sensörler, basınçlı şalterler, ayar pimleri, sayaçlar vb. donanımdan oluşur. Temel
fonksiyonları kapatma, durdurma, kontrol ve uyarıdır (Özkan, 2008).
3.1.3.7.4. JIDOKA (Otonomasyon)
Üretimin kalitesini ve verimliliği artırır, israfı ve teslimat süresini kısaltılmasını
sağlar. JIDOKA hattı durdurma yetkisinin operatörlere verilmesi ve problemlerin
kaynağının tespit edilerek giderilmesinin sağlanması, makinelere ürettiği ürünü
kontrol edebilme, bir anormallik gördüğünde otomatik durabilme ve/veya gerekli
sinyalleri verebilme yeteneği kazandırılması, operatör iş gücü ile makine
operasyonlarının birbirinden ayrılması, birden fazla makinenin yönetilmesinin
sağlanması, bir problemle karşılaşıldığında derhal müdahale edilmesi ve böylece kök
nedenin bulunmasının sağlanması gibi prensipler üzerine kuruludur (Özkan, 2008).
3.1.3.7.5. 5S ( Tertip-Düzen -Temizlik )
5S genel anlamıyla; hasarı, kusuru, kurulumu, iş kazalarını, gecikmeleri, hurdaları ve
memnuniyetsizliği minimum yapıp sıfır hatayı amaçlanan üretim tekniğidir.
3.1.3.7.6. SMED (Single Minute of Dies )
Model Dönüş Süresi (MDS), bir partinin son parçasının üretimi ile bir sonraki
partinin ilk hatasız parçasının üretimi arasında geçen süredir. MDS parça, alet,
edevatın toparlanması, parçaların değiştirilmesi, yerleştirme, ayarlama unsurlarından
oluşur. MDS’nin kısaltılması model değişikliklerinin en az zamanda
gerçekleştirilmesini sağlayan, JIT üretimin gerçekleşmesinde büyük katkısı olan bir
26
yalın üretim tekniğidir. Daha kısa MDS, daha sık model dönüşü, daha ufak parti
büyüklükleri, daha kısa geçiş süreleri, üretim içi daha az stok, yüksek rekabet gücü
nedenlerle MDS kısaltılır. Model dönüş faaliyetleri makine durdurularak (parça
üretmeden) yapılması gereken faaliyetler (iç faaliyetler) ve makine çalışır
durumdayken (üretim yaparken) yürütülebilecek (dış faaliyetler) faaliyetlerden
oluşur.
MDS kısaltma adımları, iç ve dış faaliyetlerin birbirinden ayrıştırılması, iç
faaliyetlerin dış faaliyete dönüştürülmesi, tüm faaliyetlerin kısaltılmasından oluşur.
İç ve dış faaliyetlerin ayrıştırılması aşamasında model dönüşü için gerekli gereçlerin
listesi hazırlanır, tüm gereçlerin çalıştığının ve uygun durumda olduğunun kontrolü
yapılır, tüm gereçlerin iş mahallinde hazır bulundurulması sağlanır. İç faaliyetlerin
dış faaliyete dönüştürülmesi aşamasında model dönüş öncesi operasyon şartları,
fonksiyonel standardizasyon, ara aparatların kullanılması sağlanır. Tüm faaliyetlerin
kısaltılması aşamasında paralel operasyonlar, tutucu mekanizmaların geliştirilmesi,
ayarlamaların önlenmesi, faaliyetlerin otomasyonu sağlanır. MDS iyileştirme
çalışmaları 5S ile başlar, 5S ile biter, iç faaliyetler dış faaliyetlere dönüştürülür, iç
faaliyetler iyileştirilir. Vidalar model değiştirme süresinin düşmanıdır, model
değiştirme sırasında panik yaşanmamalı, model değiştirme sonrası ayarlar en aza
indirilmeli, tezgâhta kullanılan kalıplarda standartlaşmaya gidilmeli, tüm setup
faaliyetleri standart hale getirilmelidir (Özkan, 2008).
3.1.3.7.7. Tam zamanında üretim (JIT – Just In Time)
3.1.3.7.7.1. Tam zamanında üretimin doğuşu
JIT kaynakları kısıtlı sermayesi yetersiz olan Japonya’ da ortaya çıkmıştır. 1973
petrol krizinden sonra iyice sıkıntıya giren Japon şirketleri karlılığı yükseltmek için,
çözüm yolu aramaktaydı. Bu çabalar sonucunda TOYOTA firmasının geliştirdiği
Tam Zamanında Üretim doğdu. Bu sistem, müşteri istekleri ve sürekli artan
uluslararası rekabet şartlarında geliştirildi ve günümüzde birçok şirket tarafından
benimsenen bir model haline geldi.
27
3.1.3.7.7.2. Tam zamanında üretim nedir?
Yalın düşüncenin bir tekniği olan JIT bir bakış açısına göre yalnızca stokların
azaltılması olarak tanımlanır. Oysa JIT, sadece ” imalatla ilgili etkinliklerde değil,
malzeme temininden depolamaya, bakım onarımdan mühendislik tasarımına, satıştan
üst yönetime kadar üretim sisteminin diğer alanlarında da etkisini hissettirir. Çünkü
JIT, tüm kuruluştaki zaman ve kaynak kayıplarının önlenmesi ve yok edilmesi
yoluyla iş verimliliğinde önemli ölçüde ve sürekli iyileştirmeyi amaçlayan bir
stratejidir. Daha genel bir ifade ile JIT felsefesi, tüm birimlerin katılımıyla en az
maliyet ve en yüksek müşteri memnuniyetini sağlayacak sürekli iyileştirmeyi
amaçlayan bir stratejidir (Yılmaz, 2008).
Stoksuz üretim olarak da bilinen JIT’ in amacı üretkenliği kısıtlayan, hem müşteriye
hem üreticiye gereksiz israflar yükleyen buna bağlı olarak üreticinin rekabet gücünü
azaltan unsurları ortadan kaldırmaktır.
3.1.3.7.7.3. Tam zamanında üretimin unsurları
A. Katılımın sağlanması ve liderlerin seçimi
Çalışanların Katılımı: JIT düşüncesi yönetim tarafından çalışanlarına aktarılmalı ve
tüm çalışanlara bir program dâhilinde eğitim verilmelidir. Çalışanlar arasında liderler
seçilmeli ve yönetimin kararları alt basamaklara bu liderler aracılığıyla
duyurulmalıdır.
Tedarikçilerin Katılımı: Bu sistemin uygulandığı Japon firmaları genellikle, sıkı
ilişkiler içinde oldukları az sayıda firmadan parça almayı tercih ederler. Bunun
avantajları; ortak anlayışın oluşturulabilmesi, güçlü ve profesyonel yönetilen
firmalarla çalışmak, girdi kalitesini güvence altına almak, uzun süreli beraberlik ve
uzmanlıktan yararlanmak ve firma bilgilerinin rakiplerinin eline geçme riskini
azaltmaktır (Bayraktar, 2007). Ayrıca uzun süreli birlikte çalıştığınız firmalarla
gelecek üretim planları paylaşılarak onlarında kendi iş anlaşmalarını ve planlarını
yapma fırsatı verilmiş olunur buda firmanıza dolaylı katkı sağlamaktadır.
28
B. Esnek iş gücü
Üretim faktörlerinin çok amaçlı olarak kullanılması anlamına gelen esneklik, üretim
kaynaklarının tam verimlilikle çalışmasını sağlamaktadır. Çalışanların esnek iş
gücüne sahip olabilmeleri için belirli eğitimden geçirilmeleri ve birden fazla
uzmanlık alanına hizmet verecek şekilde hazır hale gelmeleri gerekmektedir. Değişik
işleri yapacak hale gelmiş olan işçiler birçok problemi müşteri yansıtmadan çözecek
ve gerekli önlemleri alabilecektir.
C. Toplam kalite
İşletmeler, müşterilerine birbiriyle çelişen 3 unsur üzerine güvence verirler bunlar
kalite, miktar ve maliyet unsurlarıdır. Bu 3 unsurun birbirleriyle çelişmesi nedeniyle
işletmeler bu unsurları dengeleme yoluna gitmek zorundadırlar. JIT toplam kalite
anlayışıyla bu noktada devreye girer. JIT’ in müşteri tanımına göre müşteri sadece
nihai ürünü alan kişi değildir, süreç içinde süreç içindeki her kişi bir önceki aşamanın
müşterisi kabul edilir. Böylelikle kalite tüm sürece yayılmış olur ve hatasız ürünlerin
planlandığı şekilde sürecin devam etmesi sağlanır.
D. Toplam verimli bakım
Bakım Sistemleri süreci arıza bakım, koruyucu/önleyici bakım, kestirimci bakım,
verimli bakım gibi süreçlerden geçerek, bugün toplam verimli bakım sürecine
girmiştir (Özkan, 2008). Toplam verimli bakımın amacı üretim elemanlarının
ömrünü uzatmak, bu elemanları üretime sürekli hazır bulundurmak, acil durumlarla
başa çıkma kabiliyetini arttırmak ve güvenliği sağlamaktır.
Toplam verimli bakım; hazırlık aşaması (üst yönetim kararının duyurulması, tanıtıcı
eğitim ve kampanyalar, organizasyonun hazırlanması, temel hedeflerin belirlenmesi,
proje planının hazırlanması), uygulama aşaması (ekipman verimliliğini iyileştirecek
sistemlerin kurulması, otonom bakım programının geliştirilmesi, bakım bölümü için
bakım programının geliştirilmesi, operasyon ve bakım yeterliliklerinin
geliştirilmesine yönelik eğitim verilmesi, ekipman yönetimi programı hazırlanması)
ve süreklilik aşamasından (yaygınlaştırma ve seviyenin yükseltilmesi) oluşur
(Özkan, 2008).
29
E. Düzgün akış
Müşteri talepleri pek çok işletmede değişkendir ve bu değişkenlik düzgün olmayan
üretim programlarına neden olur bu düzgün olmayan üretim programları işletmelerin
sağlığını ciddi bir şekilde zorlar (Bayraktar, 2007). Bu problemin çözümü için JIT de
düzgün akış yöntemi uygulanır. Bu yöntemde üretim planı içindeki ürün tipleri
üretim adedi ile dengelenir.
F. Standartlaştırma
Uluslararası Standardizasyon Örgütü'nün (ISO) yaptığı tanıma göre, standardizasyon
belirli bir faaliyetten ekonomik fayda sağlamak üzere, bütün ilgili tarafların katkı ve
işbirliği ile belirli kurallar koyma ve kuralları uygulama işlemidir (T.C Başbakanlık
Dış Ticaret Müsteşarlığı, 2008).
Standart (Standard), standardizasyon uygulamaları sonucunda yetkili kurumlarca
hazırlanan ve onaylanan yapılması gereken şartları içeren teknik hesaplar veya
belgelerdir. Başka bir değişle Standard; üretimde ölçümde ve düşüncede birlik ve
bütünlüğü ifade eder.
G. Sürekli geliştirme (Kaizen)
Kaizen kelimesi sürekli küçük iyileştirmeler anlamına gelir. Kaizen’ in temel
unsurları kalite, katılımcılık, isteklendirme, yenilik ve iletişimdir. Kaizen’ de amaç;
problemin temelini bulup tekrarlanmayacak şekilde çözümü geliştirmek ve daha
iyiye ulaşmaktır.
H. Yönetimin desteği
JIT’ in getireceği değişiklikler sürecin tümünde hissedileceği için çalışanların geniş
bir katılımı gerekmektedir. Bu nedenle yönetimin desteğinin alınması şarttır.
30
İ. Başlangıç durum tespiti
Başlangıç durumunun tespit edilmesindeki amaç mevcut durumun görülerek
problemin doğru tespit edilmesini sağlamaktır. Bu da her süreçlerin iyi anlaşılması
ve her noktanın görselleştirilmesiyle mümkün olur. Çünkü görselleştirme ortaya
çıkan problemin anlatılmasını ve aktarılmasını kolaylaştıracaktır.
3.1.3.7.7.4. Tam zamanında üretimin aşamaları
Tam zamanında üretimde; hammadde’nin gelmesinden ürün’ün çıkmasına kadar beş
aşamadan meydana gelmektedir.
1. İşleme süresi: Ürün yapılma süreci
2. Kontrol süresi: Ürünün kaliteli olması,değilse kaliteli olması için yapılan
çalışmaların süresi.
3. Taşıma süresi: Ürünün konumunun değiştirilmesi için harcan süre.
4. Bekleme süresi: Ürünü üretimi, kontrolü ve taşınması için beklenen süre.
5. Depolama süresi: Yarı ürün ve ürünlerin işlem görmesi ya da taşınması için
stoklandığı süredir.
JIT aşamalarından bir tek işlem süresi ürünün değerini arttırabilecek basamaktır.
Geriye kalan dördü ise maliyeti arttırırlar. Bu doğrultuda JIT’in hedefi, işleme süresi
haricindeki süreleri azaltarak, maliyeti azaltmaktır. Bu amaç doğrultusunda sıfır stok,
sıfır makine ayarlama zamanı, sıfır temin süresi ve sıfır taşıma üzerinde durulur.
3.1.3.7.7.5. Tam zamanında üretimin avantajları
Müşteri isteğine bağlı kaliteli ürünler üretmek,
Maliyetlerin azaltılması,
Çalışanların çok yönlü olması,
Verimliliği arttırmak,
Üretim talep ilişkisinin sağlam dengeler üzerine oturtulması,
Stok kaynaklarının ve maliyetlerinin azaltılması,
Tedarik olanaklarını iyileştirmek,
Müşteri ve tedarikçi arasında uzun süreli iyi ilişkiler kurmak,
31
Talep değişimlerini düzgünleştirerek üretimi düzene sokulması,
Üretimde uzmanlaşmayı sağlamak,
Nakliye hızını arttırmak,
İsrafı azaltmak.
3.1.3.7.7.6. İsraflar (Kariyer Hedefleri,2008)
Değer yaratmayan ancak maliyet oluşturan her şeye israf denir.
– Hatalı üretim, düzeltme, tamir, kontrol
– Çalışanların, makinelerin ve ürünlerin beklemesi
– Gereksiz taşımalar, aktarmalar, tasnif
– Ham madde, mamul, yarı mamul stokları
– Uzun mesafeler, gereksiz yürüme ve hareketler
– Gerekenden fazla işleme, gereksiz süreçler
– İhtiyaçtan önce, ihtiyaçtan fazla üretim
– Çalışanların yeteneklerinden yararlanmamak
– Ürünün ambalajlanması ve ambalajlarının açılması
– Sayma, sıralama, kayıt
– Tekrar tekrar yapılan veri girişleri
– Nakliye, taşıma, aktarma,
– İş yükü dengesizlikleri, planlama ve tahmin hataları”
Şekil 11: Yalın üretim ve geleneksel üretimin karşılaştırılması
32
Akış süresini israfları minimize ederek azaldığımızda:
Maliyetlerde azalma olur
Paranın geriye dönüşündeki hızda artış olur
Eskime söz konusu değildir, fazladan boşa stok oluşmaz
İşletme için harcanan sermaye azalır
Yapılan stok miktarı düşer
Kaynaklar daha etkin kullanılır
Teslimat için harcanan süre kısalır
Kalitenin kontrolü artar
3.1.3.7.7.7. Sonuç
JIT tekniği Toplam Kalite Yönetimi ile birlikte uygulanmakta ve şirketlerinin
verimliliğini artmasını sağlamaktadır. Ancak ülkemizde bu tekniğin uygulama
örnekleri oldukça azdır. Ekonomik koşulların ağırlaştığı ve rekabetin arttığı
günümüzde JIT tekniğinin kullanılması şirketlerin verimliliğin rekabet gücünü
arttıracaktır. Aksi durumda maliyetler düşürülemeyecek, kalite arttırılamayacak ve
şirketler zor durumda kalacaktır.
3.1.3.8. Yalın inşaat kavramı
İnşaat işlerinde değer; müşteri isteklerinin optimum zaman ve maliyetle müşteriye
sunulmasıdır. Yalın düşünce günümüzde birçok sektörde kullanılmaktadır. İnşaat
sektöründe ise yeni bir yaklaşım olarak benimsenmeye başlamıştır. Yalın inşaat
kavramı iş süreçlerinin güvenirliğini arttırarak israfı azaltmaktadır. Bu yeni yaklaşım
geleneksel yaklaşımın tam tersidir.
Yalın inşaat hedeflerine ulaşmak için belirli ilkelere bağlı çalışmak gerekir. Bunlar;
Döngü süresinin azaltılması,
Belirsizliğin azaltılması,
Şeffaflığın artırılması,
Sürekli gelişim (Taş, 2008).
33
İnşaat projelerinde kaliteyi gerçekleşenle gerçekleşmesi gerekeni kıyaslayarak
derecelendirebiliriz. Günümüzde bu iki durum arasında farklılıklar olduğu
görülmektedir.
Yalın yönetim sistemi;“Gerçekleşmesi Gereken’ leri “Gerçekleşebilirlik” derecesine
göre sunan bir yaklaşım sistemidir. Bu mantıkta yapılacak planlarda sorulması
gereken sorular şunlardır;
Eylem projeyi hedefine ulaştıracak en iyi sırada mı?
Eylem için belirlenen miktar doğru mu?
Eylem bu koşullarda gerçekleşebilir mi? (Taş, 2008).
4. PREFABRİK SEKTÖRÜNDE YALIN ÜRETİM
4.1. İşveren-Tedarikçi İlişkisi
“Küresel rekabet ortamında rakiplerine karşı üstünlük sağlamış işletmelerin
başarısında müşteri ve tedarikçileriyle kurdukları işbirliklerinin önemli bir yeri
vardır” (Bayraktar, 2007). Bununla birlikte Manohar bir makalesinde işveren ve
tedarikçi ilişkisindeki önemli bir noktaya dikkat çekiyor; “Son zamanlarda işveren
tedarikçi ilişkilerinde uzun süreli anlaşmalar yükselen bir trend olmuştur. Buna
rağmen tedarikçi değiştirmenin yararları hakkında yazılmaya devam etmektedir”
(Manohar ve diğ., 1995).
Manohar’ın aksine Heide bir makalesinde, “Son zamanlarda yapılan araştırmalar da
gösteriyor ki işveren tedarikçi ilişkileri gittikçe daha güçleniyor ve işverenler
tedarikçi seçiminde performansa çok dikkat ediyorlar” (Heide, 1995). Bununla
birlikte Tam Zamanında Üretim (Just In Time Management) felsefesi de tek
kaynaktan uzun süreli anlaşmalarla gerekli hammaddeyi almanın ve üretimi
iyileştirme yönünde atılacak iyi bir adım olduğunu söylüyor (Pheng , 1999).
34
4.1.1. Tedarik zinciri yönetimi (Supply Chain Management)
Tedarik zinciri “Son 15-20 yıldır işletme yönetiminde geleneksel satın alma ve
lojistik fonksiyonundan tedarik zinciri yönetimi olarak adlandırılan entegre malzeme
ve dağıtım yönetimi uygulamalarına doğru stratejik bir dönüşüm yaşanmaktadır.
Tedarik zinciri yönetimi, işletmelere fırsatlar ve rakipleri karşısında üstünlük elde
etme olanağı sunmaktadır” (Bayraktar, 2007). Bayraktar şöyle devam etmektedir;
“En basit biçimde tedarik zinciri, ürünlerin ve müşterilere sunulmasında yararlanılan
süreçleri içeren bir şemsiyedir” (Bayraktar, 2007). Bir başka yorum ise “Tedarik
zincir; hammadde ve yarı mamulleri temin eden, onları nihai ürünlere dönüştüren ve
müşterilere dağıtımını gerçekleştiren zincirdeki tüm üyelerin oluşturduğu bir ağ
olarak tanımlanabilir” (Lee ve Billington, 1992). Bir diğer tanımda ise tedarik zinciri
ile bilgi, malzeme ve para akışlarıyla birbirlerine bağlanan tedarikçilerin üretim
kaynaklarının, dağıtım hizmetlerinin ve müşterilerin oluşturduğu sistem
anlatılmaktadır (Chan, 2003).
Tedarik zinciri yönetiminin yararları ise kısaca aşağıdakilerdir;
Gereksiz kaynak kullanımı ve zaman israfının önüne geçilmesi,
Çevrim süresinin kısalması,
Tamir ve teçhizat hazırlık sürelerinin kısalması,
Planlama döngü zamanının hızlanması ve teslimat performansının iyileşmesi,
Dağıtım ve taşıma maliyetlerinin azaltması,
Verimliliğin ve kârlılığın artması,
Operasyonlar arası iletişim ve işbirliğinin artması,
Stok düzeyinin azalması,
Kapasite gerçekleşme oranının artması,
Daha etkin tahminlerde bulunma,
Kaynaklardan ve tedarikçi/müşteri gücünden daha etkin yararlanma,
Risk paylaşım, engellerin azaltılması ve esnekliğin artması sayesinde yeni
ürün geliştirme ve pazara sunma sürelerinin kısalması,
Müşteri ihtiyaçlarının etkin biçimde karşılanmasıyla müşteri memnuniyetinin
artması (Bayraktar, 2007).
35
Görüldüğü gibi “Başlangıç noktası tüketici, uç noktası ise hammadde tedarikçileri
olan bir yığın işletme yerinde buların tamamını ifade eden tek bir işletme
görünümündeki tedarik zincirleri; işletmelerin iç çalışmalarını en uygun ve basit bir
şekle getirirken, süreçlerde yapılan iyileştirmelerle de işletmeye tüketici
memnuniyetini artırma olanağı sunmaktadır” (Bayraktar, 2007).
4.2. Üretim Süreci
4.2.1. Fabrika organizasyonu (Kaynak planlaması)
Projemizin başından beri tam zamanlı üretim hakkında birçok şey söyledik. Bunlara
ek olarak organizasyonun ve yönetimin JIT için itici bir güç olduğunu belirtmeliyiz
(Pheng, 1999). Bununla birlikte Ayaydın kitabında organizasyon hakkında şöyle
bahsediyor; “Ekiplerin organizasyonu ve koordinasyonu, tasarlama, yönetim, üretim,
denetim, montaj, ve bitirme çalışmalarını sürdürecek olan ekiplerde görev ve yetki
dağıtımının dikkatle yapılması, ekipler arası sıkı bir iletişim ağının kurulması işlerin
aksamadan ve gecikmeden yürütülmesi amacına yönelik bir önşarttır” (Ayaydın ve
Koman, 2004).
4.2.1.1. İşçi ve malzeme yönetimi
Motive ve yapılan işi sahiplenen bir iş gücü yüksek verimlilik sağlar. Özellikle iş
gücü ve yönetim üretim zamanlarını azaltmak için birlikte çaba sarf etmelidir
(Pheng, 1999). Bununla birlikte Pheng bir araştırmasında motivasyonun yapılan işi
sahiplendikçe yani yönetim basamaklarını çıktıkça arttığını ortaya koymuştur
(Pheng, 1999).
Bunların dışında malzeme yönetimi konusunda makineleşmenin yoğunluk
kazanması, işlem tekrarı sayesinde verimlilik artışı, firelerin ve düzeltmelerin en aza
indirilmesi en büyük amaçlardır (Ayaydın ve Koman, 2004).
4.2.1.2. Yerleşim planlaması
“İyi bir işyeri yerleşimi, hemen tüm prodüktivite arttırıcı tekniklerin ön koşullarından
biridir. Yüksek malzeme taşıma maliyetleri, yarı mamul ve son ürünlerin gereksiz
36
yere ve sıkça yer değiştirmesi, malzeme taşıma ekipmanlarında gözlenen yoğun
trafik, malzeme taşıma ekipmanlarının yük dağılımında gözlenen dengesizlik, aşırı
yarı-mamul stokları, işlenmeyi bekleyen yarı-mamul stoklarıyla tıkanmış iş
merkezleri ve giderek artan daha geniş alana duyulan gereksinim, kötü yerleşim
düzenlemelerinin bir sonucu olabilir” (Bayraktar, 2007).
Fabrika içi yerleşimin yanında stoklama ünitelerinin de çok iyi planlanması
mecburidir. Dawood’a göre prekast sektöründe stok alanı planlaması çok önemlidir.
Öyle ki üretimi yapılan elemanların gelişi güzel yerleştirilmesi büyük zaman ve para
kaybına neden olur. Bunu önlemek için simülasyonlardan ve özel programlardan
yararlanmak çok yararlı olabilir (Dawood, 2001).
Pheng’e göre ise yerleşimde yaşanan sıkıntıların üstesinden gelmek için dikkat
edilmesi gerekenler;
Stok alanı için düzgün bir plan ve yerleşim,
Limitli bir alana düzgün bir stoklama ve olabildiğince fazla malzemeyi en iyi
yerleşimde dizme,
Alternatif stoklama metotları kullanma; örneğin bazı prekast elemanları dikey
konumda stoklayabilecek metal çubuk dizayn etmek,
Tam Zamanında Üretim’in üzerine daha fazla eğilmek,
Tedarikçilerle daha iyi bir koordinasyon ile fazla stoklamadan kaçınmak,
Düzgün bir gözetleme (Pheng, 1999).
4.2.1.3. Süresel planlama
Ayaydın süresel planlamayı çok güzel bir şekilde anlatmıştır: “Süreçlerin ve
sürelerin planlanması: Tasarım, üretim, taşıma ve montaj süreçlerinin, malzeme
akışının, bitirme, tesisat vb. İşlerin hem ayrı ayrı, hem de birbirleriyle ilişkili olarak
planlanması, “kaynakların en rasyonel şekilde kullanımı” doğrultusunda,
vazgeçilmez bir önşarttır. Bu tür çalışma aynı zamanda, sürenin de planlanmasını
öngörmektedir. Ancak bu suretle, prefabrikasyonun önemli bir özelliği olan “hızlı
yapımdan” yararlanmak mümkün olabilir” (Ayaydın ve Koman, 2004).
37
Süresel planlama verimliliği arttırmak için yapılır. Öyleyse bu verimlilik artışı nasıl
gerçekleşir? Kısacası süresel planlama nasıl yapılır? İşte bu soruların cevabını Erkan
Bayraktar kitabında iş etüdü ardından iş ölçümü ve hareket etüdü yapılarak
olabileceğinden bahsediyor (Bayraktar, 2007).
4.2.2. Üretim faaliyetleri
Prefabrik yapı elemanları üretim sürecinde kaynakların planlanması ve üretim
faaliyetlerini koordinasyonun önemi çok büyüktür. Prefabrik elemanların üretiminde
standardizasyon, süre yönetimi ve kalite yönetim ve denetimi en etkili faktörler
olarak göze çarpmaktadır.
4.2.2.1. Standardizasyon
Bir bina projesinin yapımında prefabrik betonarme yapı elemanlarının kullanılması,
modülarizasyon ve standardizasyon olanaklarının artırılması konusunda önemli
ölçüde yarar sağlamaktadır (Polat ve Damcı, 2007). Prefabrik üreticilerinin bireysel
çabaları (kalite kontrolünde sıkı kurallar uygulamak vb.) standardizasyonunu ve
modülarizasyonunu sağlamada önemli katkılar sağlayabilir. Ancak, bu çabalar aynı
proje için farklı üreticilerden temin edilen prefabrik betonarme yapı elemanlarının
standardizasyonunu sağlamak için yetersizdir. Prefabrik betonarme yapı
elemanlarının yetersiz standardizasyonu montaj sırasında uyumsuzluk problemlerine
sebep olmaktadır (Polat ve Damcı, 2007).
Endüstriyelleşmiş yapım yöntemlerinin başarısı ülke çapında standardizasyonun ve
modülarizasyonun sağlanmasına bağlıdır (Arditi ve diğ., 2000). Bu konunun önemi
göz önünde bulundurularak ülke çapında Türkiye Prefabrik Birliğinin önderliğinde
yapılabilecek bir standardizasyon çalışması prefabrik elemanların kullanım
yaygınlığını, prefabrikasyonun inşaat sektöründeki payının artışını ve müşterinin
malzemeye erişebilme kolaylığını beraberinde getirecektir.
38
4.2.2.2. Süre yönetimi
Prefabrik betonarme yapı elemanlarının en önemli avantajlarından biri kolay ve hızlı
yapıma olanak sağlamasıdır (Polat ve Damcı, 2007). Kapalı ortamda gerçekleştirilen
prefabrik betonarme yapı elemanlarının üretiminin mevsim koşullarından
etkilenmemesi; şantiyede proje için gerekli altyapı çalışmaları sürerken taşıyıcı
elemanların fabrikada üretilebilmesi; üretimin sabit olması sebebiyle iş programının
daha kesin belirlenmesi ve olası gecikmelerin öngörülmesi; proje yapım süresini
oldukça kısaltmaktadır (Akısan, 1984; Toprak, 2002).
Üretim şartlarının kontrol altında olması ve hangi şartlarda, ne kadar süre değişiklik
gösterebileceğinin tahmini ile üretimde süre yönetimi kolaylıkla yapılabilmektedir.
Hızlı yapım tekniği ve süre yönetimini mümkün kılan prefabrikasyon, iş verimliliği
ve kazancı da beraberinde getirmektedir.
4.2.2.3. Kalite yönetimi ve denetim
Prefabrik elemanların üretim hızı, süresel planlama olanakları gibi önemli
avantajlarının yanı sıra en büyük faydalarından birisi de daha kaliteli ürünler elde
etmektir. Şöyle ki, fabrikada, şantiye ortamına göre, daha iyi çalışma şartlarında
üretim yapılması istenilen kalitede ürün elde edilmesini sağlamakta; ayrıca kıt
kaynaklar verimli bir biçimde kullanılarak malzeme kullanımı optimumda
tutulmaktadır (Akısan, 1984; Eşiyok, 2000; Köylüoğlu, 1997; Toprak, 2002).
Yalın üretimin temel prensiplerinden biri olan kalitenin geliştirilmesi ilkesi
paralelinde üretim yeri ve şartlarının sürekli denetimi ile kalite seviyesini kontrol
altında tutmak ve yükseltmek mümkündür. Fabrika üretiminde istenilen kaliteye
ulaşılabilmesi sayesinde ise üretilen yapı elemanları daha uzun ömürlü olmaktadır
(Eşiyok, 2000; Toprak, 2002). Geleneksel yapım yöntemi üretim tesisleri olan
şantiyelerdeki üretimin kalite ve denetimini sağlamak, fabrikalarda daha kontrollü
koşullar altında üretimi gerçekleştirilen prefabrikasyon elemanlara göre kuşkusuz
daha zor olacaktır. İnşaatların ömürleri, kalitelerinde büyük önem taşıyan ana yapı
elemanı olan betonun dökümü, dayanımı, kürleme olanakları ve bu aktivitelerin
yapılma şartları, seviyeleri, sıklıkları büyük önem teşkil etmektedir. Fabrikada
39
yapılan prefabrik betonarme yapı elemanlarının üretiminde ise beton dayanımı için
son derece önemli olan kür koşulları en iyi şekilde sağlanır (Şentürer, 1983).
Özetle, prefabrikasyon üretimde çalışma şartları, malzeme ve işçilik kalite düzeyini
tutturmak; yapılabilen sıkı denetimlerle, geleneksel inşa yöntemlerine oranla
tartışılmayacak derecede daha kolaydır. Bunun sonucu olarak ta daha kaliteli ve daha
uzun ömürlü yapıların inşası mümkündür.
4.3. Depolama ve Nakliye
Yalın üretimin temel prensipleri arasında yer alan sürecin kapasitesi kadar değil
müşterinin talebi kadar üretilmesi, gereksiz hareketler, taşıma masraflarının
minimize edilmesi gibi hususlar prefabrikasyonun önemini vurgulamaktadır.
Prefabrik betonarme yapı elemanlarının kullanımının olumlu yönlerinden biriside
ihrazat gereksinimi olmadığından depolama ve stoklama maliyeti olmamasıdır
(Toprak, 2002). Depolama ve stoklama işlemlerinin minimum boyutta olması tesis
içi taşımadan kaynaklanabilecek malzeme israfı ve maliyetlerin azaltılması
konusunda büyük yararlar sağlanmaktadır.
Prefabrik betonarme yapı elemanları ağır ve hacimli olmaları nedeniyle, stoklama
imkânı kısıtlamaktadır. Bu etken prefabrik betonarme yapı elemanlarının yüklenici
inşaat firmaları tarafından tercih edilmesini büyük ölçüde engellemektedir (Polat ve
Damcı, 2007).
Öte yandan prefabrik elemanlar ile ilgili karşılaşılan en büyük problemler arasında
nakliye konusu ilk sıralarda gelmektedir. Karayolu ile taşımada izin verilen yük
ağırlıkları ve boyutları, köprülerin ve yolların taşıma kapasitesi ve tünellerin/alt
geçitlerin yatay ve dikey açıklıklarıyla sınırlandırılması, fabrikadan şantiyeye
taşınacak olan prefabrik betonarme yapı elemanların hacimli ve ağır olmaları,
taşımada problemler yaşanmasına sebep olmaktadır (Arditi ve diğ., 2000). Ayrıca,
prefabrik betonarme yapı elemanlarının hacimli ve ağır olmaları, ve bir çok durumda
fabrika ile şantiye arasındaki mesafenin fazla olması taşıma maliyetinin
yükselmesine sebep olmaktadır (Todd ve diğ., 2004). Bu sorunlar, Türk inşaat
40
sektörü katılımcılarının prefabrik betonarme yapı elemanları kullanımına dair karar
verirken dikkate aldığı olumsuz faktörlerdir (Polat ve Damcı, 2007).
Şekil 12: Ağır ve büyük ebatlardaki prefabrik elemanların nakliyesi
4.4. Şantiyede Montaj
İnşaat yapım yöntemi olarak prefabrikasyon, en genel tanımıyla, herhangi bir
malzemeden oluşan yapı elemanlarının fabrika ortamında seri bir şekilde üretiminin
ardından, üretilen bu elemanların fabrika ortamından şantiyeye taşınması ve
elemanların montajıyla biten süreç olarak tanımlanabilir (Doğruöz, 2005). Üretimin
nicelik ve nitelik olarak büyüklüğü ile orantılı olarak belli sayıdaki montaj ekibi
tarafından şantiyede yapılır ve prefabrikasyonun son aşaması da yapılmış olur.
5. METODOLOJİ
“İnşaat Sektöründe Prefabrik Yapıların Üretim Süreçlerinin İyileştirilmesi ve
Planlanması” konulu literatür çalışması yapılmıştır. Daha sonra firmalara gidilerek
üretim süreçleri incelenmiş ve soru cevap çalışması yapılmıştır. Ardından iş akış
diyagramları elde edilmiştir. Son olarak bu çalışmalardan elde edinilen bilgiler
doğrultusunda araştırma ve değerlendirme sistemi oluşturulmuştur.
41
Araştırmamızda izlediğimiz yollar;
Konuyla ilgili araştırmaların yapılıp içeriğin belirlenmesi
o Üretim felsefeleri
o Prefabrikasyon
o Prefabrik sektöründe yalın üretim
Prefabrikasyon sektörü ile ilgili genel bilgilerin toplanması
o Prefabrik yapıların inşaat sektöründeki yeri
o Kullanım alanları ve sektöre uygunluğu
o Ülkemizde ve Dünya’da ki kullanımları
Problemin çözümüne ilişkin çözümlerin tasarlanması
o İş programının hazırlanıp detayladırılması
o Soruların belirlenmesi
İlgili kişi ve kurumlar ile görüşme
o Firmalarla görüşme ayarlanması
o Üretim tesislerinde üretimin incelenip araştırma ile ilgili soruların
sorulması
Veri toplama ve düzenleme işlemleri
İş programının düzenlenip bilgilerin iş programına işlenmesi
Sonuçların irdelenmesi
İlk aşamada, konuyla ilgili literatür araştırmaları yapılıp içerik belirlenmiştir. Bu
aşamada ;
Üretim felsefeleri
Prefabrikasyon
Prefabrik sektöründe yalın üretim
gibi konu başlıkları çıkarılarak içerik elde edilmiştir.
42
Daha sonraki aşamada, prefabrik yapıların inşaat sektöründeki yeri, kullanım alanları
ve sektöre uygunluğu araştırılmıştır. Ülkemizde ve Dünya’daki kullanımlarına
bakılarak karşılaştırma yapılmıştır. Bunların ardından ülkemizdeki prefabrik yapı
elemanı üreten firmalara gidilerek tasarım, üretim, depolama, nakliye ve montaj
süreçlerini kapsayan araştırmalar yapılmış ve sorular sorularak verimliliğin
artırılması amaçlanmıştır.
Bu araştırmalar ve firma ziyaretleri sonucunda prefabrik yapılarda üretim
süreçlerinin iyileştirilmesi konusunda teknikler incelenip, standart bir proje üzerinde
iş programı oluşturulmuştur. Tüm bu çalışmalarda yalın üretim tekniklerinin
kullanılması prefabrik sektörünün inşaat sektörü içindeki önemini ve yararlarını
arttırmış olmakla birlikte kaynakların sınırlı olduğu günümüz şartlarına da uyumunu
arttırmıştır.
Araştırma Araçları
Ms Project Planner
Dijital fotoğraf makinesi
Araştırma Yapılan Firmalar
1. Yapı Merkezi Prefabrikasyon A.Ş. / Paşaköy Tesisleri
Görüşülen Kişi:
İnş. Yük. Müh. Orhan Manzak / ARGE ve Kalite Güvence Müdürü
2. Sinta Sanayi İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş. / Bursa
Görüşülen Kişiler:
İlker Oral: Sinta Sanayi İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş.ortağı,
Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü,
TPB Yönetim Kurulu üyesi
İnş. Müh. E. Hikmet Bayar: Proje Etüt Şefi
Mimar İsmail Hakkı: Üretim Şefi
43
3. Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Muratlı-Tekirdağ
Görüşülen Kişi:
İnş. Müh. Birol Doyranlı / Dizayn Mühendisi
4. Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Ankara
Görüşülen Kişi:
İnş. Müh. Birol Doyranlı / Dizayn Mühendisi
5. Astaş Beton Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Ankara
Firmaların İncelenmesi:
Firmalara yöneltilen sorular, yaptığımız ön araştırmalara dayandırılarak ortaya
çıkarılmıştır. Bu sorular prefabrik yapıların teklif sürecinden montaj sürecine kadar
olan tüm aktiviteleri kapsamaktadır. Firma araştırmaları, ülkemizde prefabrik üretim
teknikleri hakkında bilgi vermiş olup kendi durumumuzu öğrenmemiz açısından ışık
tutmuştur.
I. Tasarım Süreci:
Bu bölümde prefabrik yapı elemanlarının üretimini yapan firmalara; mimari ve statik
tasarımın kime ait olduğu sorusu sorulmuştur. Bununla birlikte yapılacak olan
üretimin tasarım bilgileri ve bunların formatı hakkında sorular yöneltilerek firmaların
tasarım süreçleri üzerine bilgi edinilmeye çalışılmıştır.
II. Teklif Süreci:
İkinci bölüm olan teklif sürecinde; ilk olarak firmalara, kendilerine ulaşan sipariş
formu üzerindeki bilgileri ve bunarlın formatları sorulmuştur. Bu sorulardan sonra
teklif hazırlama sürecinde gerçekleştirilen aktiviteler ve bunların süreleri hakkında
sorular sorularak teklif hazırlama sürecinin ilk aşamaları detaylı bir şekilde
incelenmiştir.
44
Teklif hazırlanırken hammadde maliyetlerinin yıl içindeki değişiminin sürece
yansıması ve bu süreçte kimlerin görev aldığı gibi sorular sorularak kaynak planlama
ve maliyetlerin analiz bilgileri elde edinilmiştir.
III. Üretim Süreci:
Üretim sürecinde firmalara genel olarak 4 ana başlık altında toplayabileceğimiz
sorular yöneltilmiştir.
1. Hammadde
o Tedarik
o Kalite ve kontrolü
o Stok bilgileri
o Taşınması
2. Kullanılan Ekipmanlar
o Vinç sayı ve kapasiteleri
o Üretim bant sayısı
o Verimlilikleri
3. İşçiler
o İşçi sayısı
o İşçi grupları
o Verimlilikleri
o İşçilerin taşerona mı yoksa firmaya mı ait oldukları
o Bekleme sürecinde işçiler nasıl değerlendirildiği
4. Ürünlerin Üretimi
o Ürün tip sayısı
o Üretim sırası
o Üretim sırasında izlenen yol
hakkında sorular sorularak üretimin kalitesi, süresi, maliyeti hakkında bilgiler
toplanıp iş programına işlenmiştir.
45
IV. Depolama Süreci:
Bu bölümde firmalara, üretilen ürünlerin stok alanına ne kadar sürede hangi araçlarla
taşındığı ve bu süreçte hangi bilgilerin raporlandığı soruları sorulmuştur. Bunlara ek
olarak stok alanı özelliği, depolama süreleri, ürünün stok miktarı ile ilgili sorular
sorularak prefabrik yapı elemanı üretiminin en önemli kısımlarından biri olan
depolama süreci hakkında bilgi edinilmiştir.
V. Nakliye Süreci:
Bu bölümde firmalara nakliye sürecinde kullanılan araçlar ve kapasiteleri, bunların
kime ait oldukları sorulmuştur. Ayrıca ürünlerin montaj sahasına ne kadar sürede
ulaştığı ve hangi sıra ile montaj sahasına taşındığı ve nakliye sürecinde hangi
bilgilerin raporlandığı gibi sorular sorulmuştur. Bunların sonucunda nakliye
sürecinin işleyişi hakkında bilgi edinilmiş, süre ve kaynak açısından inceleme
yapılmış ve akış şemasına işlenmiştir.
VI. Montaj Süreci:
En son aşamada firmalara montaj hattında çalışan eleman sayıları, stok alanı ile
montaj alanı arasındaki mesafe, stok alanından montaj alanına ürün’ün taşınma
süresi, montaj hattında çıkan sorunların nasıl giderildiği gibi sorular yöneltilmiştir.
Bunun sonucunda montajın ne kadar sürede ve kaynakla tamamlandığı hakkında
bilgi edinilmiştir.
VII. Üretici Hakkında Bilgiler:
Bu bölümde üretici firmalar hakkında bilgi edinilip sektör hakkında genel bilgilerin
elde edinilmesi amaçlanmıştır. Firmalara, işçi eğitimlerinin yapılıp yapılmadığı,
fabrikada çalışan işçiler ile sahada çalışan işçilerin farkları ve firmaların Prefabrik
Birliği üyeliklerinin olup olmadığı soruları sorulmuştur. Ayrıca prefabrik sektörünün
günümüzdeki durumu ve firmaların gelecekten beklentileri sorularak değerlendirme
yapılması amaçlanmıştır.
46
6. SAHA ÇALIŞMALARI
“İnşaat Sektöründe Prefabrik Yapıların Üretim Süreçlerinin İyileştirilmesi ve
Planlanması” konulu bitirme ödevi kapsamında Yapı Merkezi Prefabrikasyon A.Ş,
Sinta Sanayi İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş. , Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.
ve Astaş Beton Sanayi ve Ticaret A.Ş. firmalarına gidilerek üretim süreçleri
incelenmiş ve soru-cevap çalışması yapılmıştır. Yapılan incelemeler ve soru-cevap
çalışmalarına dayanarak iş akış diyagramları elde edilmiştir. Bu iş akış diyagramları
hazırlanan firmalar, proje bilgileri aşağıda verilmiştir. İş akış diyagramları ise
çalışmanın ekinde mevcuttur.
Yapı Merkezi Prefabrikasyon A.Ş. / Paşaköy Tesisleri
Sinta Sanayi İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş. / Bursa
Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Muratlı-Tekirdağ
Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Ankara
Astaş Beton Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Ankara
47
İŞ KAPASİTESİ:
10 ad. kolon
30 m3 beton
76,5 ton yük
TOPLAM İŞ HACMİ:
KOLON 60 adet 180 m3 459 ton
AGREGA 63,40% 291 ton
ÇİMENTO 13,60% 63 ton
KATKI MADDESİ 0,27% 1.2 ton
DONATI 215 kg/m3 38.7 ton
İŞÇİ HAVUZU:
GENEL MÜDÜR (GM) 1
TEKNİK OFİS ÇALIŞANI (TOÇ) 4
PAZARLAMA VE SATIŞ ELEMANI (PS) 8
MÜHENDİS (M) 9
TEKNİKER (T) 6
TAŞERON İŞÇİSİ (Tİ) 15
DÜZ İŞÇİ (Dİ) 66
EKİPMAN HAVUZU:
TIR (TR) 2
KREN (K) 1
FORKLİFT (F) 4
MOBİL VİNÇ (MV) 2
Tablo 4: Yapı Merkezi Prefabrikasyon A.Ş. proje verileri
48
Tablo 5: Sinta Sanayi İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş. proje verileri
İŞ KAPASİTESİ:
5 ad. kolon
15 m3 beton
38,22 ton yük
TOPLAM İŞ HACMİ:
KOLON 60 adet 180 m3 459 ton
AGREGA 63,40% 291 ton
ÇİMENTO 13,60% 63 ton
KATKI MADDESİ 0,27% 1.2 ton
DONATI 215 kg/m3 38.7 ton
İŞÇİ HAVUZU:
GENEL MÜDÜR (GM) 1
TEKNİK OFİS ÇALIŞANI (TOÇ) 3
PAZARLAMA VE SATIŞ ELEMANI (PS) 2
MÜHENDİS (M) 2
TEKNİKER (T) 4
TAŞERON İŞÇİSİ (Tİ) 10
DÜZ İŞÇİ (Dİ) 40
EKİPMAN HAVUZU:
TIR (TR) 6
KREN (K) 4
FORKLİFT (F) 2
MOBİL VİNÇ (MV) 4
49
İŞ KAPASİTESİ:
7 ad. kalıp
21 m3 beton
54 ton yük
TOPLAM İŞ HACMİ:
KOLON 60 adet 180 m3 459 ton
AGREGA 63,40% 291 ton
ÇİMENTO 13,60% 63 ton
KATKI MADDESİ 0,27% 1.2 ton
DONATI 215
kg/m3 38.7 ton
İŞÇİ HAVUZU:
GENEL MÜDÜR (GM) 1
TEKNİK OFİS ÇALIŞANI (TOÇ) 4
PAZARLAMA VE SATIŞ ELEMANI (PS) 5
MÜHENDİS (M) 5
TEKNİKER (T) 4
TAŞERON İŞÇİSİ (Tİ) 12
DÜZ İŞÇİ (Dİ) 50
EKİPMAN HAVUZU:
TIR (TR) 5
KREN (K) 2
FORKLİFT (F) 4
MOBİL VİNÇ (MV) 3
Tablo 6: Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Tekirdağ proje verileri
50
İŞ KAPASİTESİ:
4 ad. kalıp
12 m3 beton
30,58 ton yük
TOPLAM İŞ HACMİ:
KOLON 60 adet 180 m3 459 ton
AGREGA 63,40% 291 ton
ÇİMENTO 13,60% 63 ton
KATKI MADDESİ 0,27% 1.2 ton
DONATI 215 kg/m3 38.7 ton
İŞÇİ HAVUZU:
GENEL MÜDÜR (GM) 1
TEKNİK OFİS ÇALIŞANI (TOÇ) 4
PAZARLAMA VE SATIŞ ELEMANI (PS) 5
MÜHENDİS (M) 2
TEKNİKER (T) 2
TAŞERON İŞÇİSİ (Tİ) 8
DÜZ İŞÇİ (Dİ) 35
EKİPMAN HAVUZU:
TIR (TR) 4
KREN (K) 1
FORKLİFT (F) 2
MOBİL VİNÇ (MV) 3
Tablo 7: Alacalı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. / Ankara proje verileri
51
İŞ KAPASİTESİ:
5 ad. kolon
15 m3 beton
38,22 ton yük
TOPLAM İŞ HACMİ:
KOLON 60 adet 180 m3 459 ton
AGREGA 63,40% 291 ton
ÇİMENTO 13,60% 63 ton
KATKI MADDESİ 0,27% 1.2 ton
DONATI 215 kg/m3 38.7 ton
İŞÇİ HAVUZU:
GENEL MÜDÜR (GM) 1
TEKNİK OFİS ÇALIŞANI (TOÇ) 4
PAZARLAMA VE SATIŞ ELEMANI (PS) 2
MÜHENDİS (M) 2
TEKNİKER (T) 2
TAŞERON İŞÇİSİ (Tİ) 12
DÜZ İŞÇİ (Dİ) 40
EKİPMAN HAVUZU:
TIR (TR) 4
KREN (K) 2
FORKLİFT (F) 2
MOBİL VİNÇ (MV) 2
Tablo 8: Astaş Beton Sanayi ve Ticaret A.Ş. proje verileri
52
7. SONUÇ İnşaat yapım yöntemi olarak prefabrikasyon, en genel tanımıyla, herhangi bir
malzemeden oluşan yapı elemanlarının fabrika ortamında üretiminin ardından,
üretilen bu elemanların fabrika ortamından şantiyeye taşınması ve elemanların
montajıyla biten süreç olarak tanımlanabilir (Doğruöz, 2005). Şantiyeye en az sayıda
iş bırakacak şekilde, fabrikadaki işçilik kalitesini ve kapasitesini kontrol ederek
çalışma şartlarında belirli bir kalite düzeyini tutturmak ve standartlaşmayı sağlamak
prefabrikasyonun genel amacıdır (Kaleş, 1999; Dördüncü Prefabrikasyon
Sempozyumu, 1989).
Prefabrikasyon maliyetlerin azaltılması, bütçe kontrolü kolaylığı, enflasyondan az
etkilenme, depo ve stok maliyetlerinin olmaması gibi ekonomik yararları, kapalı ve
fabrika ortamında yapılan üretimin sağladığı avantajlarının yanı sıra uzun ömürlülük,
modüler ve sürdürülebilir olma gibi birçok avantaj sağlamaktadır. Ancak
prefabrikasyonun pahalı olduğu inancı, ağır ve büyük hacimli prefabrike elemanların
depolama-stoklama-nakliye imkânlarının zorlukları, depolama sırasında oluşan
zararlar gibi etmenler Türkiye’de prefabrikasyonun gelişimine engel başlıca faktörler
olarak gösterilebilir.
Çoğu ürün için geçerli olan arz fazlalıkları, ürün ömrünün giderek kısalması,
tüketicilerin bilinçlenmesi, ürünlerin kısa sürede taklit edilmesi, kalite-düşük maliyet
uyumunu zorunlu kılan rekabetçi koşullar gibi temel oluşumlar; hem firmalar arası
rekabeti artırmış hem de dünya ekonomisinde her üretilen malın satıldığı 2. Dünya
savaşı sonrası koşulların 80’li yıllara doğru ortadan kalktığını göstermiştir. Yeni
sosyo-ekonomik koşullar geleneksel üretim anlayış ve uygulamalarında değişim
gerektirmekte, bu çerçevede üretim biçimleri kitle üretim (Mass Production)
biçiminden yalın üretim (Lean Production) biçimine doğru bir dönüşüm
geçirmektedir (İpbüken, 2007).
Seri üretimde felsefesinde göz ardı edilen müşteri istekleri, işçilerin niteliksizliği, yol
açtığı sorunlar ve verim düşüklüğü, merkeziyetçi-bürokratik yönetim yapısı,
taşeronlarla yapılan kısa süreli anlaşmalar, sürekli üretimin doğurduğu stok sıkıntısı
ve stok maliyeti üreticilerin yalın üretim felsefesine yönlenmesine yol açmıştır.
53
Temel amacı hızı arttırıp akış süresini azaltarak kalite, maliyet ve teslimat
performanslarını aynı anda iyileştirmek olan Yalın Üretim Sistemi görüldüğü üzere,
Kitlesel Üretim ve Zanaatkâr Tipi Üretim Sistemi’nin en iyi taraflarını bir araya
getirmiştir. Çalışanlar için de kendilerini geliştirebilecekleri zorlayıcı ve geliştirici iş
imkânları yaratmaktadır. Günümüzde üretim yönetimi ve planlama süreçlerine
yönelik tartışmaların çoğu yalın üretim üzerine odaklanılmıştır.
Yalın üretim felsefesinin inşaat sektörüne uygulanmış şekli yalın inşaatta hedeflere
ulaşmak için belirli ilkelere bağlı çalışmak gerekir. Bunlar;
Döngü süresinin azaltılması,
Belirsizliğin azaltılması,
Şeffaflığın artırılması,
Sürekli gelişim (Taş, 2008)
olarak belirlenmiştir.
Yapılan literatür çalışması ve saha çalışmaları da göstermiştir ki, temelleri
Her aşamada durum tespiti,
Sürekli iş geliştirme,
Tedarik zinciri yönetimi,
Standardizasyon,
Düzgün iş akışı,
Toplam kalite,
Esnek iş gücü,
Uzun süreli tedarikçi anlaşmalarına
dayanan yalın üretim tekniklerinin kullanılması prefabrik sektörünün inşaat sektörü
içindeki önemini ve yararlarını arttırmış olmakla birlikte, kaynakların sınırlı olduğu
günümüz şartlarına da uyumunu arttırmış, daha ucuza, daha hızlı, daha kaliteli
üretimi mümkün kılmıştır.
54
KAYNAKLAR
Acar, M.Ş., 2006, Türkiye’de Beton Prefabrikasyonun Tarihçesi,
Türkiye Prefabrik Birliği, İstanbul.
Akısan, L.,1984. Prefabrikasyonun gelişmesinde karşılaşılan engeller, Yüksek Lisans
Tezi, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Arditi D., Ergin U., Gunhan S., 2000, Factors affecting the use of precast concrete
systems. Journal of Architectural Engineering, 6(3), ss. 79-86.
Ayaydın, Y., 1981, Büyük Açıklıklı Prefabrike Betonarme Yapılar, Birsen Kitabevi
Yayınları, İstanbul.
Ayaydın, Y. ve Koman İ., 2004, Mimarlar için 12 Soruda Beton Prefabrikasyon,
BİRMAT Matbaası, İstanbul.
Ayazoğlu, İ., 2003, Prefabrike panel sistemlerle konut üretiminde mimari tasarım
sorunları, Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Bayraktar, E. 2007, Üretim ve Hizmet Süreçlerinin Yönetimi, Çağlayan Kitapevi,
İstanbul.
Bemis, A., 1936, A. Rational Design, Technology Press, MIT, Massachusetts.
Cansun, O., 1978. Türkiye’de prefabrike yapı parçaları üretmek üzere kurulacak
fabrikaların dağılımı ve bireysel üretim kapasiteleri, Doktora Tezi,
İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Chan, F.T.S. (2003): “Performance Measurement in a Supply Chain”, International
Journal Advanced Manufacturing Technology, 21(7), ss. 534-548.
55
Dawood, N. ve Marasini R., 2001, “Stockyard Layout Planning and Management”,
Logistics Information Management, Volume 14, Number 5/6, ss. 328-336.
Doğruöz, İ., 2005, Prefabrike endüstri yapılarının tasarımı, onarımı güçlendirilmesi
ve maliyet karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü. Fen Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul.
Ekinci C.E., Eminel M., Özçetin Z., 2007, Prefabrikasyonun mimarlık eğitimindeki
yeri ve önemi
Eşiyok, Ü., 2000, Konut üretiminde prefabrikasyona bağlı teknolojiler, Yüksek
Lisans Tezi, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Hamulu, H. B., 1983, Prefabrike iskelet sistemlerle tek katlı yapı üretimi, Yüksek
Lisans Tezi, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Heide, Jan B. And Stump, Rodney, Performance implications of buyer-supplier
relationships, Journal of Business Research, Volume 32, Issue 1, Jan
1995, ss. 57-66
İlbay, G.,1992, Türkiye’de prefabrikasyon sanayi’nin yer seçim kararlarının
incelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü,
İstanbul.
İpbüken, Y. 2002. Yalın Enstitü Derneği [online]. [4 Haziran 2007].
http://www.yalinenstitu.org.tr/pdf/kitlesel_ve_yalin_uretim_sistemleri.pdf
Kariyer Hedefleri Web Sitesi [online]. [21 Şubat 2008]
http://planlamaci.blogcu.com/URETIM+SISTEMLERI/
Kaleş, Ö., 1999, Sekiz derslikli temel eğitim binalarının betonarme prefabrike
elemanlarla üretiminde tasarım sorunları, Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü.
Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
56
Köylüoğlu, M. A.,1997, Prefabrike inşaat teknolojileri sempozyumu: Haziran,
İstanbul.
Lee, H.L. ve Billington, C., (1992): “Issues in Supply Chain Inventory: Pitfalls and
Opportunities”, Sloan Management Review, 33(3), ss. 65-73.
Manohar U. Kalwani and Narakesari Narayandas , Long-Term Manufacturer-
Supplier Relationships: Do They Pay off for Supplier Firms?
Journal of Marketing, Vol. 59, No. 1 (Jan., 1995), pp. 1-16
Özkan, M. Bilgi Yönetimi [online]. [4 Nisan 2008].
http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?nt=96
http://www.danismend.com/konular/stratejiyon/YALIN%20URETIM%2
0UZERINE-2.htm
Pheng, Low Sui and Chuan, Choong Loo, Just-in-time management in
precast concrete construction, 1999, MCB University Press.
Polat, G., 2008, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, İnşaat
Yönetimi Kursu,11 Nisan.
Polat, G., Damcı, A., 2007, Türk İnşaat Sektöründe Prefabrik Betonarme Yapı
Sistemlerinin Kullanımını Etkileyen Faktörler, 4. İnşaat Yönetimi
Kongresi, İstanbul, 30-31 Ekim.
Sorguç, D.,1989, Prefabrike Konut İnşaatının Maliyet İndirimi ve İstihdama Katkı
Sorunu, IV.Prefabrikasyon Sempozyumu: Ülke Ekonomisi Açısından
Prefabrikasyon, ss. 69-82.
Şentürer, A.,1983,Endüstrileşmenin bina alanında gelişimi ve Türkiye’nin geçiş
dönemi teknolojileri üzerine bir inceleme, Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü.
Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
57
Tapan, M ., 1973. Betonarme büyük boyutlu prefabrike elemanlarla çok katlı konut
üretiminde tasarım kısıtlamaları üzerine bir araştırma, Doktora Tezi,
İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Taş, E., Y.Doç. Dr. Elçin Taş Web Sayfası [online]. [4 Nisan 2008].
http://atlas.cc.itu.edu.tr/~tase/sunum/yalin.pdf
Taş, N.,2004, Türkiye’de prefabrikasyon ve konut üretimi, İnşaat Dünyası, 254.
T.C Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Web Sitesi [online].[27 Mart 2008.]
http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=detay&yayinID=180&i
cerikID=279&dil=TR
Tetik, O., N.,1997, Betonarme prefabrike endüstri binalarında mimari tasarımı
etkileyen faktörler ve uygulama problemleri, Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü.
Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Todd, P., Rapp, J. G., Charlson, K., ve Holsteen, D.,2004, Aurora Municipal
Center’s stunning design showcases the possibilities of precast concrete
solutions, PCI Journal, 49(6), 80-93.
Toka, F., 2003, Türkiye’deki kalıcı prefabrike konut sistemlerinin örnek bazında
analizi ve değerlendirilmesi
Tokman B., Eryılmaz M. G., 2004, Prefabrike beton endüstrisinin dünü, bugünü,
yarını, Yapı, 271, 95-100.
Toprak, Z., 2002, Prefabrike sanayi yapılarının deprem etkisine göre
değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü,
İstanbul.
Türkiye Prefabrik Birliği, Haziran 2007, Rakamlarla Prefabrik Sektörü 2006 ,
Ankara.
58
Yalın Enstitü Derneği. 2002. [online]. [25 Mart 2008].
http://www.yalinenstitu.org.tr/turkiyede_yalin.asp
http://www.yalinenstitu.org.tr/yalin_dusuncenin_ilkeleri.asp
Yılmaz, F. 1999. Soru Cevap Bilgi Portalı [online]. [23 Mart 2008].
http://www.sorucevap.com/ismeslek/is-
kariyer/yoneticiler/ders.asp?212393
59
Mert ÖĞRETMEN
26 Mayıs 1985 yılında İskenderun'da doğdu. İlkokulu Mithat Paşa İlkokulunda
okudu. Ortaokul ve lise öğrenimini İbni Sina Anadolu Lisesinde 1996-2003
yıllarında tamamladı. 2003 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Bölümünü kazandı ve 2008 yılında bu bölümden mezun oldu.
60
Onur KARAHAN
17 Ağustos 1985 yılında İstanbul’da doğdu. İlkokul ve ortaokulu sırasıyla Maltepe
Ataköseoğlu İ.Ö.O ve Maltepe Feyzullah İ.Ö.O’da tamamladı. Kadıköy Mustafa
Saffet Anadolu Lisesindeki lise eğitiminin ardından 2003 yılında İstanbul Teknik
Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü kazandı. 2008/Güz yarıyılında Erasmus
öğrenci değişim programı kapsamında öğrenim hayatına Newcastle University’de
devam etti. Aynı yıl bahar yarıyılını İ.T.Ü.’de tamamlayarak bu bölümden mezun
oldu ve İnşaat Mühendisi unvanını aldı.
61
Onur YALIN
1984 yılında Mersin'de doğdu. İlkokulu İleri İlkokulunda okudu. Ortaokul ve liseyi
İçel Anadolu Lisesinde okudu. İçel Anadolu Lisesi’ ni 2002 yılında tamamladı. 2003
yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü kazandı. 2008
yılında bu bölümden mezun olarak İnşaat Mühendisi unvanını aldı.
62
Yiğit İŞÇİOĞLU
16 Mart 1986 yılında Mağusa Kıbrıs’ta doğdu. İlkokulu İskele Şehit İlker Karter
İlkokulunda tamamladı. Ortaokul ve lise öğrenimini Mağusa Türk Maarif Kolejinde
1997 ile 2003 yılları arasında gördü. 2003 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat
Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü kazandı ve 2008 yılında mezun oldu.
63