HURÛFÎLİK METİNLERİ...
Transcript of HURÛFÎLİK METİNLERİ...
T Ü R K T A R İ H K U R U M U Y A Y I N L A R I N D A N
X II . S E R İ — Sa. 6
H U R Û F Î L İ K M E T İ N L E R İ K A T A L O G U
Hazırlayan
ABDÜLBÂKİ GÖLPINARLI
T Ü R K T A R İ H K U R U M U B A S I M E V İ - A N K A R A
1 9 7 3
İ Ç İ N D E K İ L E R
İçindekiler .......................................................................................................................... IÖnsöz .................................................................................................................................. 1-33Fadl’Allah'ın hayatı ......................................................................................................... 2-12Eserleri ................................................................................................................................ 12-14Halîfeleri ........................................................................................................................... 14-16Hurufîliğin kaynaklan ve Hurûfilik .......................................................................... 16-24Hurûfîlerin ana kitapları ................................................................................................. 24-25Hurûfî dîninin ibâdetleri ............................................................................................. 25-26İran’da ve Türk illerinde Hurufîlik ............................................................................ 26-33Hurûfî Metinleri Katalogu ............................................................................................. 35
®HURÛFÎ METİNLERİ KATALOGU
Bibliyografya ................................................................................................................... 37—41
Sayfa
MİLLET KÜTÜPHANESİ FARSÇA BÖLÜMÜ
Macmü'a
I. ?II. Nalmı (Fadl’Allâh)
III.IV. ‘AliV. Şarif (Mîr)
VI. Kaliml VII. Rahmat’Allah
VIII. ‘Alî IX. Şarıf (Mîr)
Cryât’ad-dın Muhammad
Câvîdî ‘Alî
Naslml ‘Imâd’ad-dîn
Fadl’Allah
Gıyât’ad-dîn Muhammad
Fadl’Allâh
Na'îml (Fadl’Allâh)
: Dîvan Farsça: Dîvan ”: Fadl’a tarih ”: Dîvan ”: İki tercî’ ”: Tercî’: Şiir: Mesnevi tarzında şiir ”: Şiir
: Istivâ-Nâma ”
: Risâla ”: Şarh-ı Pançâh Paya ”
: Dîvan ”
Mahabbat-Nâma’
Mektup
Câvidân-Nâma
Dîvan
45 - 48 Ali Emîrî F. N.186
49-50 A. E. F. N. 269
51A. E. F. N. 437
52-53A. E. F. N. 438
53-55A. E. F. N. 439
55-56A. E. F. N. 824
56A. E. F. N. 825
56-59A. E. F. N. 920
60-61 •A. E. F. N. 989
IV HURUFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Macmü'a 1
Macmü'a {
Macmü'a
Macmü'a
Fâdıli (Mir) : Risâla
Fadl vs. : Şiirler
Fadl’Allah ‘Arş-Nâma
I. ? Nafâ’ is’al-Hakâ’ıkII. Câvldî ‘Alı Risâla
III. Şarîf (Mir) İsm-u MusammâIV. ? RisâlaV. ? Risâla
VI. ? RisâlaVII. ? Risâla
VIII. İshâk (Sayyid) RisâlaIX. Abu’l-Hasan Zubdat’an-NacâtX . İshâk (?) Risâla
XI. ? RisâlaXII. Fadl’Allâh ‘Arş-Nâma’dan
XIII. ” ” Câvidâu’danXIV. ? RisâlaXV. Fadl’Allâh TVaşıyyat-Nâma
XVI. ? F.ın HalîfeleriXVII. Calâl Safir Şâh Bir mesnevi
XVIII. İshâk RisâlaX IX . ? RisâlaX X . ? 99
Fadâl’AUh Câvidân-Nâma
I. Fadl’Allah : ‘Arş-NâmaII. Rahmat’Allâh Dîvan
? : Sûrelere, âyetlere
Macmü'a Şiirler v
I. Fadl’AllâhII. ?
III. ŞarîfIV. ?
I. Fadl’Allah II. ” ”
III. İshâk
Waşıyyat-NâmaRisâlaMahşar-Nâma’dan Takslm-i Çihl Şabana
'Arş-NâmaNawm-Nâmaİşârat-Nâma
A
A
A
MitâlI Risâla
Sayfa
61-62 . E. F. N. 990
62. E. F. T. 991
62-63 . E. F. 992
63-71 . E. F. N. 993
71-72. E. F. N. 1000
72-73.. E. F. N. 1003
73.. E. F. 1004
73 -74.. E. F. N. 1006
74-75 .. E. F. N. 1009
75-77 .. E. F. N. 1011
77-78 .. E. F. N. 1012
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU V
Şarif Mahşar-Nâma F arşça
Şaıîf Bayan’ al-Wakı'
Macmü'a j I. Fadl’AllihII. ?
İshâk
«
Nawm-NâmaRisâla
Mahram-N âma
Turâb-Nâma
- }
♦ »
Macmü'a •I. İshâk
II. Câvîdî
Şarif
Turâb-Nâma Şarh-ı Pançâh Bayt
Hacc-Nâma
>
»»
Macmü’a -jI. İshâk
II. ”
I. FâdılîII. ?
III. ?
: Turâb-Nâma Wilâyat-Nâma
: Risâla : Nasab-Nâma : Kurban Risâlası
9*« }59î»9»
Macmü'a • IV. ? : İlk Risâlanin telhisi TürkçeV. ? : Gürgan lehçesi lügati Farsça
VI. ? : Bayram namazı TürkçeVII. Fâdılî : Şarh-ı Taksimat Farsça
I. Abu’l-Hasan : Başârat-NâmaV.
FarsçaII. Rafî'I : Başârat-Nâma Türkçe
Macmü'a III. ” : Ganc-Nâma 99IV. PanâhI : Mesnevi tarzında Risâla 9»V. Mitâlî : Miftâh’al-Gayb 99
İshâk : Hwâb-Nâma Farsça
İskurt Muhammad : Salât-Nâma 99
Fadl’AlIâh : Câvidân-Nâma 99
I. Abu’l-Hasan : mesnevi tarzında şiir 99
II. Kamal’ad-dln : Risâlat’al-Kaytâg(İtâ‘at-Nâma)”
Macmüa' III. ?IV. 'AlîV. ?
: Risâla : 8 şiir: Salavâta dâir
9»
99
99
VI. ? : Risâla Türkçe
Şarif : Bayân’al-Wâkı' Farsça
Sayfa
78-79A. E. F. N. 1019
79-82A. E. F. N. 1027
82-83A. E. F. N. 1030
83-85A. E. F. N. 1031
85-86A. E. F. N. 1032
86-88A. E. F. N. 1034
89A. E. F. N. 1035
89-90 A. E. F. N. 1037
90-92 A. E. F. N. 1039
92-96 A. E. F. N. 1041
96-98 A. E. F. N. 1042
98-100 A. E. F. N. 1043
100-102 M. K. F. No. 1046
102-105 A. E. F. N. 1052
105-106 A. E. F. N. 1053
VI HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Macmü'a
Macmü'a
Macmü'a
I. Fadılı II. ?
Risâla -jCâvidân’m bâzı yerlerini şerh i
106 - 107 A. E. F. N. 1054
Sayfa
ÎST. MİLLET K. ŞER’İYYE
Nasîmı : Mukaddimat’al- 111Hakâ’ık Türkçe No. 946
‘Abd’al-Macld b. Far iştah : £Işk-Nâma 99 111 N. 1238
? : Risâla 9» 112 N. 1340
Muhiti : Kaşf-Nâma ” 112-113 N. 1356
I. Mukimi : Wahdat-Nâma Türkçe-ı 113-114II. ‘Abd’al-Mâcid b. Fariştah ; ‘Işk-Nâma N. 1362
‘Abd’al-Macîd b. Fariştah : Ahırat-Nâma ” 114-115 N. 1363
115N. 1364
>» Î9 55 : ‘Işk-Nâma 99 116 N. 1368
‘ArşI
I. Mitâlı II.
III.
Mitâlı
ALÎ EMÎRÎ, MANZUM ESERLER
Dîvan Türkçe
Miftâh’al-Ğayb ” 1Fayd-Nâma ”Dîvan ” JDîvan ”
119-121 N. 385
121-123 N. 390
123-124 N. 391
İST. ÜNİV. K. YAZMALAR0 , 127-128Şerif : Şarh-ı Kaşlda Farsça ]y_ 5q
tv „ 129-130: Divan N> 130
130-131 N. 152
tvt . t „ 131-133Nasıml N> 448
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU VII
Macmü'a
Macmü'a
I. ‘Aliyy’al-A'lâ II.
III.IV.V. ?
‘Aliyy’al-A'lâ
Tavhîd-NâmaFırâk-NâmaMartiyya
Mesnevi
Ivıyâmat-Nâma
F arşça
I. ‘Abd’al-Macîd b.Fariştah: Tarcama-)iH"ab-NâmaTükçe] II. ” ” : Hidâyat-Nâma ” [
IHI. Ahırat-Nâma J
Sayfa
133-136 N. 1158
136-138 N. 1195
138-140 T. Y. N. 9685
KONYA MEVLÂNÂ MÜZESİ K. ABDÜLBÂKt GÖLPINARLI KİTAPLARI
Muhiti
‘ArşıMurtadâ (Darvlş) Remizler
Dîvan»*
Durr-i Y atim (Câvidan Tere.)
Türkçe143
N. 11143 -144
144-147149-150
Not. 1)Not. 2)Önsöz’ün “ Bibliyografya” sında olmayan ve hazırlanmasında faydalanılan kaynaklar Dizin
‘Katalog” un
150150
153155
Ö N S Ö Z
Şimdiye kadar Hurûfîlik ve bu mezhebin, daha doğrusu dînin kurucusu Fad’ Allâh hakkında etraflı bir inceleme yapılmamıştır diyebiliriz. Hurûfîlik hakkında en ciddî incelemeyi, Tehran Üniversitesi Pehlevî dili Profesörü Dr. Sâdık Keyâ’nın “ Vâja-Nâma-i’ Gurgânî” adlı eserinde buluyoruz (Tehran Üniv. Yayını : 133, Tehran-1330 Şemsî-Hicrî; 350 sahîfe). Ancak üstâd, bu değerli eserinde, bilhassa Gurgân lehçesiyle farsçayı kıyaslamayı esas tutmuş, bu yüzden de eserinde, pek değerli ve o zamâna kadar yazılan ve bilinen bilgileri düzelten incelemelerini ancak 9-38 ve 28-313. sahîfelerde hulâsa etmiş, diğer kısımlardaysa lehçe husûsiyetleri üzerinde durmuştur. Daha önce intişâr eden ve sekiz Hurûfî metnini de sunan, Clement Huart’ın ve rahmetli Rıza Tevfik’ın birer incelemesini de ihtivâ eden eseriyse, metinler hâriç, bugün Fadl’ Allâh ve Hurûfîlik hakkında, hiçbir sûretle ihticâca sâlih değildir [1]. Prof. Hellmut Ritter’in “ Die Anfânge der Hur üfıs ette” adh makalesindeki bilgi, gerçekten de pek değerlidir (Oriens, No. 1, Vol. 7 ; 30.6.1945 Leiden, s. 1-54). Ancak şimdiyedek Hurûfî metinleri ayrıca incelenmemiş, bu metinlere âit bir kataloğ, bir bibliyoğrafya yapılmamıştır. “ Islâm Ansiklopedisi” nde Cl. Huart tarafından yazılan “ Fadl’ Allâh” maddesinde, Fadl’ın doğum ve ölüm yılları doğru olmakla beraber hakkında serdedilen mutâlaayla Hurufîliğe ve Fadl’ Allah’a âit kitaplar hakkındaki mutâlaalar yanlış ve yetersiz olduğu gibi faydalandan kaynaklar da ana kaynaklar değildir (cüz. 35, Fadl’ Allâh, İst. Millî Eğitim Basımevi-1947, s. 535-536; Hu-
1 Textes Hourufîs avec Traduction, E. Tc. Eedites par Clement Huart suivis d’une etüde par le Dr. Rızâ Tevfiq; E. J. W. Gibb Memorial, Volüme IX. Leyden : E. J. Brill, Imprimeie Orientale. London - 1909. 1327 H. Bu eserde Hurufîliğin te’vîl esaslarını tesbît eden “ Hidâyat-Nâme” (s. 1-12), Sayyid İshâk’ın “ Mahram-Nâma” si (s. 13-58), “ Nihâyat-Nâma” adlı farsça bir risâle (s. 59-65), dîğer farsça bir risale (s. 66-72), “ Dar Ta‘rlf-i Zarra” adlı farsça bir risâle (s. 73-83), farsça bir başka risâle (s. 84-89), Sayyid Şarlf’in (Mir Şarif) farsça iki risalesi (s. 84-89,90-98), “ Îskandar-Nâma” adh farsça manzum bir risâle (s. 99-125) var. “ Hidâyat-Nâma” nin Tabrîz’de yerleşen As- tarâbâd’lı Haşan’a âid olduğunu İst. Üniv. Farsça yaz. larında 139 No. da kayıtlı nüshasından anlıyoruz. Mir Şarif’in ikinci risalesi, sunduğumuz katalogda, 993 No. daki mecmuanın III. risâlesidir. “ Mahram-Nâma” ve tercemesi de katalogumuzda geçmektedir. Bu metinler, 1138 - 1141 H. yıllarında istinsâh edilmiştir.
F. l
2 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
rûfîlik; cüz. 46, 1950, s. 598-600). El’an çıkmakta olan fransızca ve ingilizçe “ Islâm Ansiklopedisi” ne yazdığımız “ Fadl’ Allâh-ı Hurüfî” makalemizi de, ana kaynaklara dayanmakla beraber bugün yeterli bulmuyoruz (Fransızça; s. 751-754; İngilizçe; s. 733-735). Bu bakımdan Hurûfî metinlerinin en ehemmiyetlilerinin katalogunu sunarken Fadl’m hayâtım, Hurûfîliğin esas inançlarını ve yayılışını bir kere daha ve yeniden yazmayı gerekli ve faydalı bulduk.
FadV Allah'ın hayâtı:
Hurûfı mezhebinin, daha doğrusu dîninin kurucusu Fadl’ Allâh hakkında, devrine en yakın târih kitaplariyle onları kaynak ittihaz eden muahhar kitapların verdikleri bilgi, bizzât Fadl’ Allah’la çağdaş olup onun kurduğu dîne uyanların verdikleri bilgiye hiç uymamaktadır. Bütün kaynaklar, onun hicri VIII. yüzyılda (X IV ) yaşadığında müttefik olmakla beraber meselâ Şams’ud-dîn Muhammad b. ‘Abd’ur-Rah- mân-ı Sahâwî’nin “ Paw>ul-Lâmi‘ li Ahli’l-Karn’it-tâsil,,inde FadPın adının ‘Abd’ur-Rahmân olduğunu, 804 te (1401-1402) öldürüldüğünü bildirmesi (Mısır-Kahire, Miktabat’il-Kudsi-1354; cüz. VI, s. 127-128),979 da (1571) Dakan’de vefât eden Takıyy’ud-din Muhammad b. Mu'm’ud-dın’in, “ <Arafât’ul-tÂşıkIn” de Şâhruh (ölm. 850 H. 1447) tarafından, Temürleng'in ölümünden (807 H. 1404) sonra Bavnat’ta katledilmesini anlatması (Sâdık Keyâ: Vâja-Nâma-i Gurgânl, s. 14), muahhar kaynaklardan Keşf el-Zunün’un “ Câvidân” ve <etArş-Nâma” ( lArs, yahut cUrs-Nâma yazılmış) maddelerinde, adının Calâl’ud-dîn olup 804 te öldürüldüğünü kaydetmesi (I , s. 578; I I , s. 1132), hele Rızâkuh Hân Hidâyat’in (ölm. 1288 H. 1872) “ Rıyld’ul-'Ârifm” de, onun Maşhad’h olduğunu söylemesi tamâmiyle yanhştır.
Fadl5 Allah’ın, “ Mahdüm-zâda” adb kızmm oğlu Amir Nür’ Allah’la, Fadl’ın öldürülmesinden sonra, Hurûfîlerden Ahmad Lor’un, 830 rabîulâhırmın yirmi üçüncü cuma günü (1427), Şâhruh’a sûikastmı müteâkıp (Dauful-Lâmi1, VI, s. 173; H wând M ir: Hablb'us-Siyar, cüz’-i sayum az cild-i sayum; Bombay-1273 H. 1858; s. 127-128) tutularak uzun müddet mahpus kalan, sorgulara çekilen ve bütün bunları, etraflı bir sûrette Fadl’m halîfelerinden Hasan’a uzunca bir mektupla anlatan (Şarkiyat Mecmuasi’mn I. cildindeki makalemize b. îst. 1956, s. 37-57) Amir Gıyât’ud-dın Muhammad b. Husayn b. Muhammad’ul- AstarâbâdPnin farsça “ Îstivâ-Nâma” siyle Fadl’m halîfelerinden Sayyid
HURÛFILİK METİNLERİ KATALOĞU 3
Ishâk-ı Astarâbâdı’nin “ Mahram-Nâma” sı, Fadl’ AHâh-ı Hurüfı’nin hayâtım adım adım izlemek için incelenmesi gereken en mühim iki kaynaktır. “ Îstivâ-Nâma” um başında, FadPm doğumu, hicrî 740 (1339-1340), kurduğu dîni yaymıya başlaması 788 (1386), öldürülmesi 796 (1394) târihlerinde gösterilmiştir (İst. Millet K . Ali Emîri, faTsça, No. 269, l.a). Ali Emîrî’nin farsçalarında 1052 No. da kayıtlı mecmuadaki ilk risâlede de “ j j e Ij#- Cjj£ jl (4 J-Ü jjj - j3jj j JLa j\ j X İ j l j j C.-t ta j j
j Av» «T dU-j öjıi JjzZ* j Jii j ” kaydını görmekteyiz (7.a). Fadl’ın halîfelerinin en yücesi 'Aliyy’ül-A'lâ, “ Kıyâ- mat-Nâma” sinde.
J jv j js öl>- «L» (jrS* j > j j j aJahIIjİ
‘C^S' j y j j ö U ji? j >-1 j j j 4S" Ij jS ”
J l İ£ O C . I||W ‘ ■ ** cj l i ^ { - ■ I
beyitleriyle Fadl’m, hicrî dokuzuncu yüzyıl tamam olmadan 796 zilkadesinin ilk cuma günü öldürüldüğünü tesbît etmektedir (İst. Üni. K . Farsça yaz. No. 1195, 67.a-b). Hurûfî şâirlerinden MuhitFye mensup ve her hâlde onun halîfesi olan cArşı, dîvânında, “ » ^ jU -»-La o ^................ jIU jjıjlj s J jjj öj » ^ 4)1 < i C j
sözleriyle başlıyan beş satırhk mensûr bir başlıkta, kendisinin 970 hic- rîde doğduğunu, FadPın doğumuyla kendi doğumu arasında 230 yıl bulunduğunu, “ jIj ” sözünün de bu 230 yılı gösterdiğini söyleyip bu münâsebetle
-11 J -1 Oı\*i ( 4 1
cJûiaJ j l 0 *-Ü j.P
matla’iyle başlıyan yedi beyitlik faısça bir gazel yazarak Fadl’m doğumunu bildirmektedir (Bizdeki nüs. 13.a-b)[2].
2 Ali Emîrî, farsça, No. 1034 te Sayyid îshâk’m “ Turâb-Nâma” sinde, 2. a da ‘AışI’nin 970 te doğduğu, 1030 da öldüğü kaydedilmiştir.
4 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
c Aliyy’ül-Aclâ, “ Tawhid-]N ama’ ’sinde,
( S J J j ' C - - o b I
beytiyle[3] Fadl’m Astrâbâd’lı olduğunu açıkça bildirdiği gibi (İst. Univ. K . F. Y. 1158, 50.a) bizzat Fadl da “ Nawm-Nâma” sinde Astarâbâd’lı olduğunu söyler (Vdja-Ndma-H Gurgânl, s. 29 ve 1. not). “ Îstivâ-Nâma” - de Horasan ehlinin pîşevâsı gösterilen Sayyid İshâk, “ Hwâb-Nâma”sinde Fadl’m, 772 hicride (1370-1371) İsfahan’da çileye girdiğini ve o zaman otuz iki yaşında bulunduğunu söylemektedir ki (A .E .F . 1042, 25.a-b) bu hisâba göre de doğumu 740 olmakta ve bu kayıt, evvelce arzedilen doğum târihini teyîd etmektedir.
Adının Şihâb’iid-din Fadl’ Allâh olduğunu, gene “ Tawhîd-Nâma” -deki
(_İİ2 j l ^ j ^ <— Si <y o Ij Ju^ââ
beytiyle (İst. Üniv. K . nüshası, 15.a) ona yazılan bir ölüm târihinin,_ j
matlaından açıkça anlaşılmaktadır.
Fadl’ Allah’ın halîfelerinden olduğu, dîvânındaki medhiyelerden anlaşılan Mir Şarîf’in “ Bayân’ul-Wâkıc”ında, Fadl’m seyyid olduğu bildirilmekte ve şeceresi kaydedilmektedir (İst. Üniv. K . No. 152, 78.a-81.a). Aynı şecere, “ Şalât-Nâma-’i Işkurt Dada” de dc mevcuttur (A .E .F . 1043, 51.a) .‘Aliyy’ül-Alâ’mn halîfesi Mir Fâdılî’nin bir ri- sâlesinde de bu şecere var (Aynı, 1039, 30.b. Bu mecmuada ayncaöl_L iiUj j j ^ ^ Ha \ ,Ju Ll j* j i l ” cümlesiyle başlıyan şecere 8. b de mukayyettir). Kaydedilen şecerelerde Fadl’la Hz. ‘Alî arasında, bâzılarında yirmi, bâzdarmda yirmi iki kişi var. Bu aykırılık, bilhâssa babası Bahâ’üd-dın’- le onun babası Hasan’ın, şecerede bir adam olarak BahâHid-dîn Haşan tarzında kaydedilmesinden meydana geliyor. Her iki rivâyette de doku-
3 “ Vâja-Nâma” , bu beytin “ Kursı-Nâma” de olduğunu ve bu mesnevi ile “ Taw- hîd-Nâma” nin, 'Aliyy’ul-A'lâ’nın olması icâb ettiğini söylüyorsa da (s. 282, not. 1, s. 282-284) mesnevideki,
-Ulc j> j j ly (j=~) &“ ljbeytinden, adının “ Tawhîd-Nâma” olduğunu anlamaktayız. Hattâ bu beytin hizasına, hâmije surhla ^1” kaydı da düşülmüştür (15. a).
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Zuncu, yahut sekizinci atasının Muhammad’al-Yamânî oluşu, sanırız ki dikkati çekmesi gereken bir şeydir; çünkü Yemen ülkesinin, hicri üçüncü yüzyılın sonlarından itibaren ( I X ) Bâtmîlerin en mühim merkezlerinden biri olduğunu biliyoruz (Muhammad b. Hasan’al-Daylamî : Kawâ‘idu ‘akâ’idi Ali Muhammad; R. Strothmann basımı; Die Geheimlehre der Batıniten; Dogmatik des Hauses Muhammed. Bibliotheca îslamica. 11. İst. Devlet Mat. 1938; 9-b, 24-25, 95, 96).
Fadl’ın tasavvuf yoluna nasıl sülük ettiğini, halîfesi Sayyid îshâk-ı Astarâbâdî’nin “ Hwâb-Nâma” sinden öğrenmekteyiz. Sayyid îshâk, Fadl’dan naklen bunu şöyle anlatıyor :
Birgün bir derviş, Mawlânâ’mn,
lâj o i j o <*>■ iij* j i
beytini okuyor. Fadl, bu beytin gerçek mânâsını, hocası Kamâl’üd-dîn’- den soruyor. O da, o sırada onsekiz yaşında bulunan Fadl’a, bunun, ibâdet, rıyâzat, aşk, zevk ve cezbeyle anlaşılacağını söylüyor. Bunun üzerine Fadl, kendisini ibâdete veriyor. Tasavvuf yoluna girip “ ne- med-pûş” oluyor. Hacca gidiyor. Dönüşünde Hârezm’e geliyor. Sayyid îshâk’m, Abu’l-Haşan-1 Işfahânî’den rivâyetine göre bir gece, bunda da iş yok diyor; bu gece de bir fütuhât olmazsa vazgeçeyim bu işten. O gece ruyâsında kendisini Astarâbâd’daki bahçesinde görüyor. Burası “ Mak'adı Şıdk” mış (Kurbânı Karim, L IV , 55). Süleyman Peygamber de oradaymış; yakınında da “ Makamı A'râf” varmış (V II , 46). Süleyman, Hüdhüd nerde diye soruyor. Derken Hüdhüd geliyor. Bir kara karga getiriyorlar. Süleyman’ın emriyle tüylerini yolup bahçe dıva- rından dışarıya atıyorlar. Süleyman, bu kargayı Fadl’a teslîm ediyor. Fadl uyanınca, Süleyman Tanrı, Hüdhüd rûh, kara karga da nefis diye ruyâsını yoruyor ve seviniyor. Bu intisâbm, Fadl, 740 ta doğduğuna göre 758 de olması îcâb ederse de gene “ Hwâb-Nâma” de 756 da gördüğü bir rüya ile kendisine rüya yorumunun, Hz. Muhammed tarafından verildiği söylenmektedir (19.a). Bu takdirde intisâb târihi, belki de onsekiz yaşından da öncedir ve söylenen yaş kaydı, tahminen söylenmiştir. İst. Üniv. K.deki farsça yazmaların 448 No.sin.da kayıtlı ve Mitâlı tarafından yazılmış afrsça Nasımi dîvânının 114.b-115.b sahîfe- lerinde, onaltı beyitlik bir mesnevi var. Fadl’a âid olan bu mesnevideki,
a U j j Ç * U U j Z ' j I - - X 5 ö 4 .1 1 ( j \ AS"* mL*ij j j S *
ı j * ^ ' iİ A -0 ^ a r j l j i ( j " l _ / a S "" < J j I (_ J > - a l j j i j î > j u
i ^ öıO ölj jJ j s ja J -İ^
SJ#j I I O jw (j*"5- (_$*-* L -
^ı>- J j l Jİ .İj J 0.5^ ^Jâj L-o-UfS (1)1 (_£*•* ^j-4
ûljS" J t_**«A âlJ ^ l/^ ^
l (_>>■ Jİ '■*' 4J i— IJ
i HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
beyitlerinden, intisâb ettiği zâtın adının Haşan olduğunu öğreniyoruz. Bu zâtın hakkında bilgimiz yoksa da “ kutb-ı ‘âlem, Merd-i Ma'nâ” gibi sözlerle övülmesine nazaran sûfiyyeden ve her hâlde Bâtıniyyeden olduğunu ve yukarıdaki beyitlerin beşincisinden de, Hurûfîlerin tâbî- rince Fadl’ın “ zuhûr ve burûzundan” , te’vîl bilgisine sâhib olup o bilgiyi yayacağından haber verdiğini, doğrucası Fadl’ı bu yola sevkettiğini anlamaktayız.
Fadl’m Hârezm ve Yezd’de bulunduğunu, oradan İsfahan’a bağlı Tokcı ( Tohcı) denen yere gidip orada bir müddet kaldığını, sonra Tebriz’e geldiğini, Cılayırlı Haşan oğlu Sultan Üveys’in (ölm. 775 H. 1374-1375), Fadl’ın meclisine devâm ettiğini, sohbetlerinde bulunduğunu, hattâ Fadl’m ona, teberrüken bir derviş külâhı verdiğini, vezir Zekeriyyâ ve Sâhib-sadr Şayh Hwâca’nın kendisine mûtekid olduğunu gene “ Hwâb-Nâma” den öğreniyoruz (19.a-b). 775 yılı ramazan ayında (1374) kendisine şer’î hükümleri te’vîl bilgisi veriliyor. “ H"âb-Nâma” , Fadl’m bunları, “ Câvidân-Nâma, Mahabbat-Nâma” ve “ cArş-Nâma” de bildirdiğini kaydediyor. “ Vâja-Nâma-’i Gurgânı” , “ Kursı-Nâma” hâşi- yesinde, “ jC* j j ? j L^l |»lj? a S ^ C j I C —a J jl
4S”” ^.lîull jL*^ı öU j >-1 j J j j (j\LWI 1_>j ı_j o j*z>~
I I bili «ul j (JUj
4İ>0 y> J j jC.JİV j jîAİI <—>j 4*-;^ âJİı J l OjjLiâil fj*
» A * j <üll 1j a S \ j j l <ü il j > - L « l o l S - *
û r jl” yazıldığını bildirmekte-
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 7
dır (s. 289-290). Gene “ Vâja-Nâma” den, aynı kitapta, “ *j=tj ’j* " bölümünde, sırrın Tebriz’den Zuhûr ettiğini, “ jUj ” bölümünde de,
ö ° J J J j ^ j i * î t 'J h j l
jljfr 2j>- o l i y jÇ i C/\ ıS^jr* ^
beyitleriyle zâtın, Tebriz’den zuhûr ettiğinin bildirildiğini anlıyoruz (s. 290). Gene aynı kitapta “ ıJJI |»V İr- ” te, Azerbaycan’da kıyâmetin aşikâr olduğunun bildirildiği (s. 291), V “” bölümünde de ayni inancın belirtildiği görülüyor (aynı s.) ; “ Vâja-Nâma” , aym kitaptan naklen, Fadl’ın kurduğu dîni 778 de (1376) yaymıya başladığını söylemektedir (s. 492) [4].
Fadl, kurduğu jlîni, İsfahanMa yaymıya ^aşhımıştır.- Önce ruyâ yorumuyla^ işe başlayıp bununla şöhret kazanıyor. Sonra bir mağarada inzivâya çekiliyor. Musâfir lakabiyle tanınan bir derviş, ölüm halindeyken Fadl, mağaradan çıkıp onun hâlini, hatırını sormıya gidiyor. Derviş, Fadl’a, artık Zuhûr zamânının geldiğini söylüyor ve Tebriz’ deyken gördüğü rüyanın da buna delîl olduğunu haber veriyor. Sanıyoruz ki “ Musâfir” diye anılan bu derviş, Fadl’m bahsettiğini söylediğimiz Şayh Hasan’dır. Kendisini Mahdı tanıyan ve tanıtan Fadl’ın çevresinde, yaşlı bir zât olan Fahr’üd-dîn, Burücurd’lü Calâl, Hora- san’lı Fadl’ Allah, Husayn, Isfahan’lı cAbdul, Nâyîn’li ve Daşt (Raşt ?)h iki kişi ve “ Hac-Nâma” sâhibi, yâni Mir Şarîf’ten ibâret yedi kişi toplanıyor; bunlar Fadl’a ilk inananlardır (s. 286-288). Fadl’m 775 ten önce ve 790 da Tohcı’da bulunduğunu biliyoruz; hattâ 772 de otuziki yaşındadır ve gene İsfahan’dadır, orada çileye girmiştir (H wâb-Nâma, 35.a-b. Bu târihin ve yaş kaydının, doğum yılma göre tam olduğunu da söyliyelim). 775 te (1388) gene İsfahan’da Tohcı’dadır. “ İstivâ-Nâma” - de de Tohcı’dan bahsedilmekte ve Darvîş Husâm’ud-din-i Yazdcurdi’- den rivâyet edilerek bir vak’a nakledilmektedir (80.a-82.b). Şâh Manşür (saltanatı, 789-795 H. 1387-1393) Şîraz’dan gelip İsfahan’ı alamadığı, sonra tekrar gelip zaptettiği Zaman da oradadır (IT’âb-Nâma, 32.a). Bir aralık Giylan ve Damgan’da da bulunmuştur (28.a-38.b).
Fadl’ın son zamanlarının, Bâküye’de geçtiği anlaşılmaktadır (Mahram-Nâma, 47.a). Esâsen onun, bu yerle yakın bir ilgisi vardır.
4 Bu sahîfelerdeki beyitler, A. E. nin farsçalarmda, 1035 No. da kayıtlı “ Hac- Nâma” dedir; 3. nota b.
8 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
“ Câvidân” da, •c-j UjjVI pi ,j~=~ «r c__>T Jljjl ^1•îjji” ^c- ” sözlerinden, Sayyid Haşan adlı bir müridinin, Bâküye’den kendisine bir yazı getirdiğini anladığımız gibi (Vâja-Nâma, s. 32) gene aynı kitapta, “ c - ^ ’S'I ^-ıj ç j j <u_>TIj j j * u < j ı>*-j j ” kaydı mevcuttur ki bu târih, ölümünden aşağı yukarı altı ay öncesini göstermektedir (aynı s.) “ Mahabbat-Nâma” de,
JS <_£jj ‘UÜ U j i ı j j j ^"bjU-
j~ iSy. y 4"ab’ jl j .a j î (_ £ Ij a_vsjj ç I U
dörtlüğüyle Bâkûye’den mektup aldığmı bildirmekte, ‘Aliyy’ül-A'lâ da “ Kıyâmat-Nâma” dc,
j j Lj j&- j j j ^ y ? ^
j C-î j I b ÜJ (_£l I
beyitleriyle orasının, sevgilinin durağı olduğunu açıklamaktadır (aynı).
Fadl, “ Hwâb-Nâma” de belirtildiği gibi Şamahı’da, Kadı Bâya- zıd’in bir rüyasını yorarken, öldürüleceğini de haber vermiş (49.b), bu zâtın evinden kalkıp hücresine giderken Astâbâd’dan gelen bir hü- hümle tutuklanmış, Alıncak kal’asma götürülmüş (50.a), Mirânşâh’ın emriyle hapsedilmiştir (55.a). Muhâkemesinden sonra Şayh İbrahim adlı birisinin fetvâsiyle (Vâja-Nâma, Kursl-Nâma'den \Hac-Nâma] naklen, s. 293), 796 yılı zilkadesinin altıncı günü öldürülmüş, ayaklarına ip bağlanarak cesedi çarşıda, pazarda, yerde sürünmüş, sonra müridleri tarafından alınıp gömülmüştür.
Fadl’ın, elimizde iki tane vasiyyet-nâmesi var. Birinci vasıyyet - nâme, A. E. farsçalarında 993 No.da kayıtlı mecmûaanm 104.-b sahî- felerindedir ve “ Mahabbat-Nâma” nin içinde kendi elyazısiyle bulunduğu bildirilmektedir. Bu vasiyyet-nâmede Fadl, çoluk çocuğundan, dostlarından ayrılmaktan başka hiçbir şeye ehemmiyet vermediğini, bu yazısının dostlara ulaşacağını umduğunu bildirmekte, bilhâssa gecelerinin pek elemli geçtiğini yazmakta, Şirvan’ı Kerbelâ’ya, bütün günlerini âşûrâya, ehil olmıyanları Şimr ve Yezîd’e, kendisini de Hz. Huseyn’e benzetmektedir. Bu kısa vasiyyet-nâme, cüz’î farklarla Prof. Bro'vrae’ın “ Journal the Asiatic Society” deki makalesinden alınarak “ Vâja-Nâma” de yayınlanmıştır (s. 30-31).
ikinci vasiyyeti uzuncadır ve bu vasıyyette “ jil ç'ıL. Sj.LP ” ı diğer hemşirelerine vasiyye tâyin ettiğini bildirmekte, “ Mahabbat-Nâ
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
ma” içinde gönderilen ilk vasıyyetin de “ içle ü piU »ilj çjjJz ” ya yazıldığı belirtilmektedir. Bu vasiyyet-nâme, Ali E. nin farsçalarında, 1009 No.daki mecmûamn ilk risalesidir. îst. Üniv. K . Farsçalarında 1291 No.daki mecmuanın 38.a-45.a sabîfelerinde de vardır ve tarafımızdan, “ Şarkiyat Mecmuası” nda yayınlanmıştır (I I , İst. Osman Yalçın Mat. 1958, s. 53-62).
Fadl, “ Hwâb-Nâma” de yazıldığına göre Tebriz’de, Kamâl’üd-dın-i Hâşîmı adlı halîfesinin delâletiyle -Astarâbâd’h bir kız almıştır. Soyu hakkında, A. E. farsçalarında 1027 No.da kayıtlı, Mîr Şarîf’in “ Bayân’ul- W âkı°’ mın sonunda, ayrı bir yazıyla şu satırlar var (61.b) :
ç j i j iJj j 4.a j S£- Cj ( J d ) l —<~Jİ ı—J ))
o j l a j j j <j l j j C j j j t > - j « i l j
jlo J j j i «û)l ç'zk** j 4)1 ç iS " j 1 t J d l j j y j ^ l
j jlST.Ajlj p - «_(J(J j O < J j l O j - Â>-
J j l <ü)lj^j 1 O j l d J j j i <ö)l ı—jU-vİI ^
tljj ' f z z - O İ J j j j î j j lS ”JjIj> - O j l el j 6İ ı—i\iSCîl 1 £3 ^
tiljjl <ü)l C.*^ < £ j^ ^ L iiij *—jI-SCîI 'ûıl j.*\
j i l» d b jl *5)1 J ^ L k J d b jl «—>l^]l t- t i ü
« j <*5)1 OİjL*s
F a s ’ın öldürülmesine düşürülmüş üç târih var. Bunların biri, Işkurt Dada’nin “ Şalât-Nâma” sinde ( A .E .F . 1043, 3.a) ve Nasîml’- nin farsça dîvânında kayıth (Aynı bölüm, 438, 48.b). Şalât-Nâma’de Nasîmı dîvânındaki târihin, târih kıt’asmdaki ikinci beyit yok. Bu târih lafzîdir. ikinci târihin, târih beyti meşhurdur ve Ahmad Rıfat, “ Mir’ât’ül-makâşıd fî Daf'il-mafâsid” ine bu beyti almıştır (İst. Vezir- hanı, İbrahim Ef. M at; taşbasması-1293, s. 133). Bu târih, kitapçı Râif Yelkenci’de, X V I. yüzyıla âit bir mecmûada ve A. E.nin farsçalarmda438 No.daki Nasîmı dîvânında (48.a-b), aynı K.nin aynı bölümünde439 No.da kayıtlı Naslmî dîvânında kıt’a ve rubâîlerden önce mukayyettir. Nasımî dîvanlarındaki târih kıt’ası, R. Yelkenci’nin mccmûasma
nisbetle daha doğru ve bir beyit de fazladır. Bu iki târihin, de NasimFye âid olduğu anlaşılıyor; fakat ikisinde de mahlas yok. Her halde Fadl’ın katlini müteâlcıb bütün Hurûfilerin tâkıybâta uğraması, mahlas kullanmamasına sebeb olmuştur. Üçüncü târihi, kitap meraklısı Fahri Bilge’deki eski bir Nasımî dîvânının ilk yaprağında görmüş, istinsâh etmiştik. Ali E.nin farsçalarında 186 No.da kayıtlı mecmuada 194.b de aynı târih var; ihtimâl bu da Nasîmı’nindir. Her üç târih de Fadl’m, elli altı yaşında, 796 yılı zilkadesinin altıncı cuma günü öldürüldüğünü bildirmekte. Bu târihlerden birini, 439 No.daki Nasîmî Dîvânı hakkında bilgi verirken yazdığımız için diğer ikisini buraya kaydediyoruz :
j l I jl-A-J 4S" 1—’V * (J-vâ#
j&-\ [5] j j-s?. <'JL*
j j l - i j i j \ a S O j
wUİ tiAS-* ı S üLo J
X»jv* O - I
j « İ J J İ O İ I j j j
.sb dJu A-oj
m
l T İ
1 û ‘ ûL*ob
oLjIS^ j j Ai <^jI
j i j d J j j l^JLS- j \ ( j L ^ j l
4_S I ( J j l ı j U a L » » j l j ı____
J 4 ^ —u / ı J j j l j İJU JL j . A j * j l a ^ j I
l MJ J ' ^ - (- b ^ "
J-5-? «w ıi-Li ti 2j> JL-
* “ <uU” sözüne nazaran “ kİ-” olması ıcâb eder.
10 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU il.
j j cJii
^ ıjji j\ u ;i o
t— JL(~* »A**'
J > -J C — >- J l C -^ Jİ
öljl >“k*î j uOîi A ti! I
M 0 ı
Mîr Fâdılı’nin bir risalesinde, “ >s -k*y <ikij£jJ&- öLj ,_ >-L» L V İ ^ j J e*^ j ^ j '- i ı.l l osS'b iüT/v*-l <Cjl o^y j \j
Jc J »ir- ^ JJİ > 1 İ 3 j j j l J j\j* J' 'jt-l ^j\i j-l.il y jJ j l »4Jİ ^JjjJa- jjjy j £İji> _r Jjl j j^Lio tiiJ^u l” kaydına rastlıyoruz ( A .E .F . 1039, 92.b). Gene Fâdıli’nin bir başka risâiesinin son yaprağında da aynı kaydı görmekteyiz (Aynı bölüm, 990; 63.a). Gerek bu kayıtlardan, gerek Vatikan Müzesi K.deki “ Mahabbat-Nâma” sinin sonundaki<c i İ U j I (j'l; ijL c U j jis. Çy>* 4İ*- J İ t-J £ Ç J*- j J ÛLâ-İ J öl* j i < r J j I a »
. . . j j ; .Ai ” kaydından anlaşılıyor ki Fadl’a, Selçukluların husûsiyeti olan eezır-i zemin” tarzında bir merkad yapılmış (Vâja-Nümd’ye de b. s. 32), 'Aliyy’ül-A'lâ da sonradan onun yanma gömülmüştür. “ Şalât- Nâma” de, mufassal bir sûrette anlatılan (35.b-36.a), daha önce “ Isti- vâ-Nâma” de de geçen ve Almca’da yapılması törenleşen hac merasiminde de tavâfm, “ Maktal-gâh” da yapıldığının belirtilmesi, yalnız Fadl’ın gömüldüğü yere bir türbe binâ edildiğini değil, öldürüldüğü yere de bâzı şeylerin yapıldığını ve böylece Kâ'be’ye benzetildiğini anlatmatkadır (101.a-b).
RafîTnin, 811 hicride (1408) yazdığı “ Başârat-Nâma” nin sonundaki nesir kısmında, Fadl’m, “ muğayyabâtı Hams” i (Kur’ân, X X X I , 34) bildiğini, o cümleden olarak öleeeği vakti, kaatilini, kaatilinin betini benzini, boyunu, kuşağını, adını, babasını, anasını, öldürüleceği şehri, kendisini öldürecek kılıcın kırımın kırmızı olup kıhçta Ayat’ul-Kursı yazılı olacağım, zilkade ayının altıncı perşembe günü ikindiden sonra ve cuma gecesi öldürüleceğini vasıyyetinde bildirdiği yazılıyor (İst. Üniv. K . T. Y . 77, 5O.bSl.a). Hiç şüphe yok ki bunlar, Fadl hakkında
8 Her üç târihi de “ Şarkiyat Mecmuası” nda yayınlamıştık; karşdaştınmz (V , İst. Edebiyat Fakültesi Basımevi -1964; “ Bektaşîlik - Hurufîlik ve Fadl' Allah'ın öldürülmesine üç târih"; s. 15-22).
12 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
sonradan, ve ağızdan ağıza nakledilirken dallanıp budaklanan menka- belerin izlerinden ibârettir. Yalnız burada, Faik Reşid Onat merhumun, “ Hicrî târihleri milâdi tarihe çevirme kılavuzu” nda, 796 zilkadesi gurresinin cuma gününe rastladığını, altmcı gününün çarşamba olduğunu, fakat hiç şüphesiz o yıl, hilâlin cumartesi görülmesi yüzünden altmcı gününün perşembe olduğunu, örfen ikindiden sonra cuma sayıldığına göre katledildiği günün cuma kabûl edildiğini bildirelim. Netekim “ Kursî-Nâme” de de,
SjZ j j *Ji j i Ijf-
j i j jJ.'AZ' j i (j'l
beyitleri bunu teyîd ediyor (Vâja-Nâma, s. 296).
Tahvil dediği yeni dîni yedi kişiyle yaymıya başlıyan Fadl’m fikirlerinin, az zamanda birçok tarafdar bulmuş olduğunu, kendisine, bilginlerden, sâdâttan, hattâ beylerden birçok kişinin mürîd olduğunu, mürîdlerine “ Darvîşân-ı Halâl-hor u râst-güy” dendiğini “ H vvâb-Nâ- ma” den öğreniyoruz (48.a).
Eserleri:
Amir Cıyât’ud-dîn’in “ İstivâ-Nâma” sinde Fadl’m, “ Câvidân- Nâma-’i İlâhi, Mahabbat-Nâma’ -i İlâhî, ‘Arş-Nâma-i* İlâhî” adh eserlerinin adları geçmektedir (7.b). Bunlardan başka “ Nawm-Nâma” adh bir eseri de bu kitaba kaynak olmuştur (27.b). Câvidân, Mahabbat- Nâma, ‘Arş-Nâma” nin adları, Sayyid İshâk’m “ H wâb-Nâma” sinde de geçer; hattâ “ Câvidân” m, Fadl’m ölümünden sonra şöhret bulduğu bildirilir (43.a). Fadl’a “ Câvidân-ı Sağır” adh bir kitap da atfedilmektedir (Vâja-Nâma; s. 14, 24, 2 6 ) ; fakat böyle bir esere rastlıyamadık. Yalnız, kataloğumuzda arzettiğimiz gibi, Câvidân” tercemesi “ Durr-i Yatîm” in başındaki fihristin ser-levhası, ^ j ^ _r& ”dir. Terceme, altı “ U:; I ” sözüyle başhyan ve Gurgân lehçesiyle yazri- mış olan ‘‘ Câvidân” dan değil, bildiğimiz farsçayla yazılmış bulunan ve Cz JjIj li c5JJ ı1'* J'” cümlesiyle başlıyan “ Câvidân” dandır. Bu başlığa nazaran G-urgân lehçesiyle ve her hâlde ilk olarak yazılan “ Câvidân” a “ Câvidân-ı Kabîr” , bu nüsha esas tutularak bilinen farsçayla yazdana, diğerine nispetle daha muhtasar olması ve sonradan yazılması bakımından “ Câvidân-ı Şağîr” denebilir. Fariştahoğlu’nun
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 13
‘“ Işk-Nâma” sma da “ Câvidân” ve “ Câvidân-ı Şağîr” dendiğini biliyoruz.
Fadl’m bir de dîvançesi vardır. Şiirde “ Nalmı” mahlasını kullanan Fadl’ın şiirleri, teknik bakımından kusursuzdur; fakat o, Irân’m Sa'di ve Hafız gibi üstâd ve dev şâirleriyle hiçbir vakit kıyaslanamıyacak bir şâirdir; bu bakımdan Fadl, Irân şâirleri arasında, ancak şiir yazdığı ve bir de telkıyn ettiği fikirler dolayısiyle anılabilir.
“ H wâb-Nâma” da Fadl’m, ‘İzz’üd-dln Şâh Şucâ' (ölm. 786 H. 1384) adına bir de fıkıh kitabı yazdığını, sonra tekrar Sultan Uvays Tebriz’e gelirse görülür diye onun adını sildiğini yazıyor (24.a-b) . Fakat bu kitap henüz bulunamamıştır; belki de zâyi’ olmuştur.
“ Nawm-Nâma” nin nüshaları pek nâdir sayılamaz. Gurgân lehçesiyle yazılmış olan bu mensur eserde, 765’te, 786 cumâdelûlâ ve şevvâl aylarında 786, 792 ve 793 yıllarında ve yıllan belli olmıyan zamanlarda kendisinin gördüğü ruyâları, başkalarının ruyâlarını, bâzı kere ruyâyı gören, gördüğünü anlatmadan keşif yoluyla söyleyip yorumlarını bildiren bir kitaptır. Ruyâlardan bahsedilirken birçok kişilerin adlan da geçer ki bunlar arasında Sultan Uvays, Tohtâmış Hân, Amir Tımür veya Temür, yahut da “ Şal Temür” , yâni Temur Leng’in de adları vardır. Son târih 796 ydını belirtmektedir. Anlaşılıyor ki bu kitap, âdetâ görülen ruyâlar ve yorumları, zaman zaman, hattâ târih sırası gözetilmeden kaydedilmek suretiyle Fadl’ın ölümüne kadar yazılmış, belki kendisi, belki de sonradan halifelerinden biri tarafından kitap hâline konarak tedvin edilmiştir.
“ Mahabbat-Nâma” de mensûrdur ve Gurgân lehçesiyle yazılmıştır. Bu kitabın nüshaları nâdirdir. Hicrî IX . yüzyıl (X V ) Hurûfîlerinden ‘Abd’ul-Macîd b. Fariştah 'İzz’ud-dîn’in “ Hidâyat-Nâma” sı, “ Mahab- bat-Nâma” nin tesiri altında yazılmıştır.
“ cArş-Nâma” bildiğimiz farsçayla yazılmıştır. Mesnevi tarzında, “ fâilâtün fâilâtün fâilât” vezninde manzum bir eserdir. Sonlarında,
j I _/ -Uİ lî i ( J > - çti ^l î j l j Js
j\ I - " A J ' j j o j > - j j l -ülj
beyitlerinde “ cArş-Nâma” ye, “ Câvidân-Nâma” de dendiği söylenmektedir ki buna nazaran Fadl’a nisbet edilen “ Câvidân-ı Şağîr” m “ £Arş- Nâma” olması ihtimâli de düşünülebilir.
14 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Fadl’m en mühim eseri “ Câvidân-Nâma” dir. Gurgân lehçesiyle yazılan ve Fadl’m kurduğu sistemi, ana hatlariyle belirten bu mensûr kitabın bir yerinde Brucurd’den bahsedildiğine ve 796 rebîulâhırında, yâni öldürülmesinden aşağı yukarı altı ay önce Bâkûye’de bulunduğunu açıklamasına nazaran sanıyoruz ki “ Câvidân” da, uzun müddet ve birçok yerlerde, aklına gelen ve iktizâ eden te’vîllerin kaydmdan meydana gelmiş bir kitaptır. Mahdüm-zâda’nin, yâni Fadl’m kızının yazısıyla yazılmış nüshadan 992 yılı ramazan ayının onyedisinde Vachl adlı bilgin ve şâir bir zât tarafından istinsâh edilmiş olan nüsha, A. E. fars- çalarında 920 No.da kayıtlıdır.
Halifeleri:
Fadl’m halîfelerinden Mir Şarıf, “ Bayân’ul-Wâkı‘” adlı kitabında, “ hatırladığım” kaydiyle Fadl’ın halîfelerini şöyle sıralıyor :
Amir Sayyid ‘Ali, Husayn Keyâ b. Tâkıb, Mawlânâ Macd’ud-dîn, Mawlânâ Mahmüd, Mawlânâ Kamâl’ud-dın-i Hâşimî, H"âca Hâfız Haşan, Şayh ‘Alıyy-i Mağzâyiş, Mawlânâ Bâyazıd, Tawakkul b. Dârâ, Mawlânâ Abu’l-Hasan, Amir Sayyid îshâk, Amir Sayyid Nasîmî, Maw- lânâ Haşan b. Haydar, Husayn Gâzı, Sulaymân.
Mir Şarîf, halîfelerin dörtyüz seyyid olup gece gündüz Fadl’ Allah’la beraber bulunduklarını, gittiği yere beraber gittiklerini de sözlerine ekliyor (51.b-52.a). Bunlardan Amir Sayyid 'Alî, “ İstivâ-Nâma” de, “ Halîfat’ Allâh, Waşıyy’ Allâh” diye anılan ve Fadl’ın en güzîde halîfesi olduğu bildirilen ‘Aliyy’ul-A'lâ’dır (2.a, 11.a, 29.b, 37.a). Macd’ud-dîn, Seyyid îshâk ve Nasimı’nin adları da “ Istivâ-Nâma” de geçmektedir (29.a, 37.a). Aynı risâlede Darvîş Bahâ’ud-dîn, Darvîş ‘Alî, Muham- mad-i Nâyını, cİsâ-yı Bitlisi, Muhammad-i Tîr-gar, Tâc’ud-dîn, Sayyid Muzaffar ve Husâm’ud-dîn-i Yazdcurdı adları da var (12.a-b, 37.a, 40.a-b, 43.a-b, 80.a). Işkurt Dada’nin “ Şalât-Nâma” sinde, bunlardan ‘Aliyy’ul- A'lâ, Nasîmı ve Sayyid îshâk’m adları geçer. Bunlardan başka “ Ba- yân’ul-Wâkı‘” sâhibi Sayyid Şarîf’le Câvîdı ve 'Aliyy’ul-A'lâ’nın halîfesi Mir FâdılI de anılmaktadır. Câvidî, 1000 şevvâlinde (1592) yazdığı bir risâlede adının ‘Alî olduğunu açıklamaktadır (A . E. F. 437, 2.a) . Bu zât, Dast-Burlda Muhammad Mlrzâ’dan mustahleftir, o da Mir FâdılI’nin halîfesidir. “ Sar-çaşma-’i hulafâ-yı Câvîdı” , ‘ ‘Câvidân” a, hâşiye tarzında şerhler yazan Hamza’dır. Hamza’nm halîfesi de îşkurt Dada’dir (A . E. F. 1043, 31.a-b). Hamza, 1033 hicride vefât etmiştir (aynı bölüm,
HURÛFILİK METİNLERİ KATALOĞU İS
1034, 2.a). “ Istivâ-Nâma” sâhibi Amir Cıyât’ud-dîn de 'Aliyy’ul-A'lâ’- nın kızkardeşinin oğludur. “ Istivâ-Nâma” den başka bir de “ Turâb- Nâma” adlı risâlesi vardır ve her hâlde Fadl’m, yahut ‘Aliyy’ul-A'lâ’nın halîfelerindendir. Sayyid îshâk’ın “ Mahram-Nâma” sinde, Şâhib-Ta’ - wıTin, yâni Fadl’m mukarreblerinden olan Sayyid Tâc’ud-dın-i Kah- nâ-yı Bayhakî (Cl. Huart: Textes Hourufis; s. 42) ile Mawlânâ Ka- mâl’ud-dîn-i Hâşimı’nin ve evvelce Sultan Üvays’in yakmlarmdan olup Horasan vâlîliğinde bulunan, soma Fadl’ın sohbetine mülâzemete baş- lıyan Amir ‘Aliyy-i Dâmğânî’nin ve Pır Hasan-ı Dâmğânî’nin de adlan geçer (aynı, s. 43). Bu kitapta ve “ Nawm-Nâma” de, bir kısmı devlet ricali olmak üzere daha bâzı adlar anılıyor ki bunların, Fadl’ Allah’la manevî nisbet ve râbıtalarını kesin olarak bilemiyoruz ( Vâja-Nâma, s. 36. Metinlerden örnekler ve farsçaya çevirileri, s. 236-246). Mir Fâdılı, bir risalesinde Fadl’ın halîfelerinden 'Aliyy’ul-A'lâ, Sayyid Abu’l-Haşan, Kamâl’ud-dın-i Hâşimiyy-i Rûmi (Anadolulu olduğu anlaşılıyor) ve Kamâl’ud-din-i Hâşimiyy-i Işfahânî’nin adlarını yazıp “ dkJj j j j ajlijltr" kaydını düşüyor (A . E. 990. Son yap.).
“ Vâja-Nâma” , “ Dânişmandân-ı Âzarbâycân” dan, Fariştahoğlı ‘Abd’ul-Macıd’in,
<— liJbl C-âS” * js j j>- iw>b jlı Ijj\ jl>- jl-i 1 j ;
beyitlerini alıp Fadl’m dokuz halîfesi içinde Macd, Mahmüd, Kamâl-i Hâşimî ve Abu’l-Hasan’ın, Fadl’m mahrem-i esrârı olduğunu bildiriyor (s. 26). Bu dört kişinin içinde ‘Aliyy’ul-A'lâ’nın adı geçmemektedir. Macd, “ Istivâ-Nâma” de, ajJİ ç ıS\~*r J
a-Ip «û)l j l d r J J l j îÜI U'İj*” diye anılan zât olacak (29.b).
Mahmüd’un adı, “ Bayân’ul-Wakı‘” da geçer. Halîfelerin adlarını yazan bütün kitaplardan, Abu’l-Hasan’ın, ‘Aliyy’ul-A'lâ’dan başka bir zât olduğunu anlıyoruz. “ Mahram-Nâma” de Sayyid îshâk’m en birinci râvîsi bu zâttır ve bu zâtın, bizim göremediğimiz “ Fath-Nâma” adb bir kitabı olduğunu da aym eserden anlamaktayız (39.a). Hamâl-i Hâşimî, “ Kursl-Nâma” de,
JL i C-jIsS”" j i j l jp JlS"" j l
j fj S-Uj j l (Jp jl ,sh-*l jl>- j (jji\
16 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
beyitlerine göre her hâlde müsvedde hâlinde olan “ Câvidân” ı yazıp kitap hâline getiren zâttır ( Vdja-Nâma, s. 302-303) ; Fadl’ı evlendiren de bu zâttır.
“ Mahram-Nâma’ ’ de, “ Nakîb-ı Maşhad-i Radawl ‘Abd’ul-Hayy’- dan (25.b), Sayyid Şâyın’ud-din-i Bayhakı’den (30.b-31.a), Sayyid Fahr’ud-dın-i Kazvınl’den (31.a), hattâ Kâsım’ul-amvâr-ı Tabrîzî’den de bahsedilmektedir (24,b). Şâyın’ud-dîn, “ Gulşan-ı Hâz” ı şerheden ve ilhâdla töhmetlenen, ileride bahsedeceğimiz Ahmad Lor vak’asmda da töhmetli sayılan Şâyın’ud-din ‘Aliyy-i Isfahanı olsa gerektir (SaHd Naflsi: Târih-i nazırı u netr dar İran, I, s. 164, 274-275,451; II , s. 779). Sayyid Fahr’ud-dın-i Kazvinî, VIII. yüzyıl müverrihlerinden Hamd’ Allâh-ı MustawfFnin kardeşi Fahr’ud-dın olabilir (aynı, I , s. 223, II , s. 764-765). Ahmad Lor, Kâsım’ul-anwâr’ın dergâhına da gidip gelmesi dolayısiyle onun da aleyhine bir cereyan hâsd olmuş ve Herat’tan Semerkand’e göçmiye memûr edilmiştir. Yalnız şunu da söylemek lüzumunu duyuyoruz :
Biz Kâsım’ul-anwar,ın (ölm. 864 ten, 1462-1463 sonra) şiirlerinde, FadTı takdire, Hurufîliği telkıyne dâir hiçbir şey görmüyoruz. Fakat çok eskiden beri Bâtınîlerin, halkı kendilerine çekmek için kullandıkları bir taktik vardır : Her şöhret kazanmış, halk tarafından büyük tanınmış kişiyi kendilerinden gösterirler; böylece de halkta, öyle büyük bir zat bile bu yolda olduktan sonra elbette bu yol doğrudur kanâatini uyandırırlar. Kâsım’ul-anwâr’m ve belki de Fadl’a ve Hurufîliğe inandıkları tamâmiyle belli olmıyan şahısların bir kısmının adı, Hurûfî kaynaklarında bu maksatla geçmektedir.
m
Hurufîliğin kaynakları ve Hurufîlik:
Bâzı sayıların mukaddes tanınması, bâzı harflere çeşitli mânâlar verilmesi, pek eski devirlerden ve sanırız ki insanlığın ibtidâî ve sihrî inançlarından kalmadır. Bu çeşit anlayışları “ ‘Ahd-i ‘atik” te, bilhâssa Hızkıyâl ve Dânyâl bölümlerinde, “ 'Ahd-i Cadıd” de de “ Yuhannâ’nm vahyi” nde açıkça görüyoruz. Hattâ bu ikinci kitap, bize, ilk harfle son harfin, başlangıç ve sona delâlet ettiğini de bildiriyor (Meselâ I, 8, X X I , 6). Kur’anı Kerîm’in yirmi dokuz sûresinin başlarındaki harflere de zaman zaman çeşitli mânâlar verildiği malûmdur. Husayn b. Manşûr’ al-Hallâc’ın (ölm. 309 H. 922) gerek dîvânında (L. Massignon: Le Dîvoân
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
d’Al-Hallâj: Journal Asiatique, Janvier-Mars, 1931, meselâ b. s. 63, 83, 94), gerek “ Ki t âb al-Tawâsın” inde (L. M . basımı; Librairie Paul Geuthmer-1913, s. 13-14, 31, 56, 60, 63) harflerle adetlere, harflerin adetlere tekaabülüne dâir birçok kayıtlar bulunduğu gibi “Ahbâr -al Hallâj” da da hatta, harflere dâir sözlerinin nakledildiğini (L. M . basımı, Paris-1936, s. 16, 25, 26, 59, 60, 71, 95-96), hattâ Fadl’m sisteminde esas unsurlardan biri olan “ Hatt-ı Istiwâ” dan bile bahsettiğini biliyoruz (aynı, s. 53). Bu husustaki Bâtını inanç da mâlûmumuzdur ( Meselâ Ndsır-ı Hosrav’in “ H^ân-al ihwân” m a ; Yahya el-Khachab basımı; Mısır-Kahire, İmprimerie de Uinstitut Français D,archeologie. Orientale, 1359 H . 1940, s. 66-67 ve gene onun “ Vach-ı Din” ine b. Çâp - hâna-i Şirkat-i Gdvyâni, Barlin-1343, s. 76-77). Ibni 'Arabi’nin “ Fu- tühâtı Makkiyya” sinde harflere büyük bir ehemmiyet verilmekte, bu fikir üzerinde ısrarla durulmaktadır (Mısır-Bulak, 1272; bab. I-V , s. 592; ikinci fasıl, s. 92-101; V. bab, s. 112-130; II . cilt, bab. L X X IX , s. 135-137. Hatm,ul-Wilâya dolayısiyle Bâtınî fikirleri, tam Bâtınî sistemle îzâh eden kısımlar; c. IV , bab. D L V II, s. 215). “ Şacarat’ul-Kawn” - de, insanm İsm-i Muhammad üzerine yaratıldığını bildirdiği gibi (Mısır- Al-Mat. Bahiyya-1310) Ibni ‘Arabi’nin harflere dâir daha birçok risâ- leleri bulunduğunu da burada kaydedelim (b. Osman Yahıa: Histoire et Classification de Uoeuvvre D'Ibn '■Arabi: Enstitut Français de Damas; Damas-1964, I -I I , 1964).
Bütün bunlardan şu sonucu çıkarabiliriz :
Fadl’ Allâh, Bâtınîlerin metodlarım benimsemişti; genç yaşında özenip sülük ettiği yol, Bâtınî inançları telkıyn eden bir yoldu. Harflere verilen mânâlarla, adedî tekaabüllerle o da uğraşmıştı. Hattâ o, <etAhd-ı ‘atık” ve “ Cadıd” den istidlâllerde bulunacak kadar o kitaplarla da meşgul olmuştu (Meselâ A . E. F. 920. Câvidân, 144.b). Her hâlde İbni ‘Arabi’yi de okumuştu. Arapçayı biliyordu, İran edebiyâtına vâkıftı. Zâten “ Ulüm-ı Garlba” ve “ ‘Ulüm-ı Hafiyya” denen ve çok defâ olacak şeyleri, olmadan keşif ve istihrâca yaradığına inanılan bilgiler arasında bir de “ ‘İlm-i Hurüf” un bulunduğunu biliyoruz (718 H. de yazılmıya başlanılan “ Manâkıb’ul-1 Arifin” e b. Prof. Tahsin Yazıcı’nm hazırladığı metin; Türk Tarih Kurumu; Seri: I I I , No. 3. c. I, Ankara, T .T.K. Ba- sımevi-1959, s. 421).
Fadl’ Allâh, Bâtınîlerin te’vîl metodlarmın, bilhaâssa harflere verilen ehemmiyetini ve lüzum gördükçe harflerin sayılarla münâse
18 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
betini ele almış, bütün dînî emirleri, hükümleri, arapçadaki yirmi sekiz ve farsçadaki otuz iki harfe irca’ yolunu tutmuş, tam ve gaayesi belli bir metod hâlinde bulunmıyan ve arzettiğimiz gibi daha ziyade gelecekteki olayları istihraç için kullanılan hurûf bilgisini, devrine göre gerçekten de orijinal bir şekle sokmuş, kendisini Mahdı, Masıh ve Tanrı mazharı, Tanrı zuhuru tanımış ve tanıtmış, bu sûretle Hurûfîliği kurmuştu.
Hurûfî inancım, esas bakımından şöylece hulâsa edebiliriz :
Varlığın zuhûru sesledir. Ses, gayb âleminden ayn âlemine gelen, taayyün âleminde zuhûr eden her varhkta mevcuttur. Ancak canlılarda bil fiil, cansızlardaysa bil kuvve mevcuttur. Cansız birşeyi, başka bir cansıza vur sak onun cevheri olan ses zuhûr eder; canlılardaysa, irâde ve ihtiyârla zâhir olur. Sesin kemâli, kelâm, yâni sözdür; bu da ancak insanlarda zuhûr eder. Söz, harflerden terekküb eder; şu halde sesin ve sözün aslı harftir. Hz. Muhammed, yirmi sekiz harfle konuşmuştur; arapçada yirmisekiz harf vardır ve Kur’ân bu harflerden meydana gelmiştir. Farsçadaysa otuz iki harf mevcuttur. Fadl’ın Câvidân’ı, bu otuz iki harften terekküb etmiştir. Kur’an’da bu dört harf, yâni farsçadaki “ ıi? j £ y ” yerine “ V ” gelmiştir; “ "il ” okunduğu gibi yazılırsa dört harftir : “ ç I J ” . Bu dört harf, yâni farsçadaki dört harfinkaaim-makaamıdır. İnsanın yüzünde yedi siyah hat vardır : İki kaş, dört kirpik, bir saç. İnsan, bu yedi hatla anadan doğduğu için bunlara “ Hutüt-ı Ümmiyya” , ana hatları derler. Bunlar hâl ve mahal, yâni hatlar ve yerleri halamından hisaplanınca ondört olur. Erkekte, ergenlik çağında zuhûr eden yedi hat daha vardır : Sağ ve sol yanlarda iki bıyık, iki sakal, iki burun hatları, bir enfaka, yâni alt dudak altındaki hat. Bunlara da “ Hutüt-ı Abiyya” , yâni baba hatları adı verilir. Bunlar da hâl ve mahal îtibâriyle ondört olur; mecmûu yirmi sekiz eder ve Kur'ân1 m yirmi sekiz harfine mukaabildir. Saç ve enfaka, İ6tivâ ile ortadan ikiye ayrılırsa sekizer olur ve mecmûu onaltı eder. Hâl ve mahal îtibâriyle otuz iki olur ki “ Câvidân” ın yazddığı otuz iki harfe tekaabül eder. Fâtiha sûresi, Kur’ân’ın özüdür ve yedi âyettir; yedi de adı vardır; Sebcul-Matanî, bu adlardan biridir; bu sûre, yüzdeki yedi hatta mukaabildir. Fâtiha okunduktan sonra ellerin yüze sürülmesi de buna işarettir. “ j«T ” denirse yedi âyet sekiz olur; saç da sünnet olduğu veçhile ortadan aynlırsa sekiz olur. Fâtiha’da yedi harf yoktur; “ Hawâ” nin, yâni kadının yüzünde de baba hatları yoktur; bu yüzden de Fâtiha’ya
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 19
“ Umm’ul-Kitâb” denmiştir. Kur’ân’ın sun yirmi dokuz sûrenin başın.' daki hurûf-ı mukatta’âttadır. Bunlar gayr-i mükerrer ondört harftir; “ o 3 ^ e iJ j J I ” Bu harfler, bastedilirse, yâni söylendiğigibi yazılırsa onyedi olur; çünkü “ J l ” de “ ” , “ aL» ” da “ j ” , “ o y ” da “ j ” harfleri vardır. Bu onyedi harfe “ Muhkamât” denir. Günde, seferi olmıyan kişi, farz olarak onyedi rik’at namaz kılar ki bu onyedi muhkemât sayısıncadır. Seferi olansa onbir rik’at namaz kılar. Bu onyedi harften gayrı ^ ^ j i ^ i o u " harfleri onbirdir;bunlara “ Mutaşâbihât” denir; seferi onbir rik’at namaz da mute- şâbihât sayısıncadır; tutariyse yirmi sekiz eder. Seferi olmıyan, her gün onyedi, cumâ günüyse onbeş rik’at namaz kılar; çünkü iki rik’at cuma namazı, dört rik’at öğlenin yerini tutar; mecmuu otuz iki olur.
Hurûfîlik, böylece namazı, orucu, haccı, zekâtı, bütün hükümleri yirmi sekiz ve otuz ikiye tatbıyk edip bu harflerin de insanda olduğunu kabûl eder. Ayrıca kıyâmeti, kıyâmetten önce Mahdî’nin, Dâbbat’ül- Ard’m zuhûrunu, ‘Isa’nın inişini, güneşin batıdan doğmasını, sırâtı, mîzânı, cenneti ve cehennemi de te’vîl edip bu harflere tatbıyk eder.
Hurûfîlerce kâinatın devri, üç esas üzerindedir : Nübüvvet, İmamet, Ulûhiyyet. Nübüvvet, Âdem Peygamber’le başlamış, kemâlini Hz. Muhammed’de bulmuştur. Ondan sonra Hz. Ali ile İmâmet devri başlamış, onbirinci İmam Hasan’ül-'Askarî ile bu devir de bitmiştir. MahdI olan Fadl’m zuhûruyla Ulûhiyyet devri başlamıştır. Bütün, peygamberler, Fadl’ın şehidi, yâni tanığı ve müjdecisidir. Fadl son Zuhûrdur. “ Tawhld-Nâma” deki
beytine göre ondan sonra gelen her kâmil, ancak onun buyruğuna uayr; onun yolunu tutar; bir başka zuhur yoktur ve olmıyacaktır.
Harflerle ve hatlarla dînî emirleri te’vîl, bu inancı hazırlamak için kurulmuş bir metoddur. Hurûfî inancının esası, insanı Allah’laştırmaktır. Bu esasta Fadl’ Allah, eski dinlerden, Müslümanlıkta insana verilen ehemmiyetten ve bilhâssa tasavvuftan fevkalâde faydalanmıştır. Kâinât, Mutlak Varlık’m zuhûrudur; fakat bu zuhûr, kuvvet âleminden, yâni Melekût’tan tabiatler ve unsurlar âlemine gelmiş, göklerle unsurların birleşmesinden cansızlar, nebatlar ve canlılar doğmuştur. Bu devir, insana gelince kemâlini bulmuştur. İnsan, kâinâtın gözbebeğidir; fakat insanların içinde bir insan da bütün insanların gözbebeğidir. O, bütün
20 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
kâinatın âmiri, hâkimi, müdebbiri ve mutasarrıfıdır. Nasıl bütün varlıklar isnasa tâbi’ ve münkâdsa bütün insanlar da o tek insana tâbi’ ve münkâddır. Her devirde bulunan bu tek insan, peygamber ve imâmdır. Peygamberlik, Hz. Muhammed’de kemâliyle zuhûr etmiştir ve bu yüzden o, son peygamberdir. Her peygamberin, sırrına mazhar olan bir vasıysi vardır ki o, kendisinden sonra da ümmetinin imâmıdır. İmamet de Hz. Alî’de kemâlini bulmuş, onun soyundan gelen imâm- larda bu kemâl zâhir olmuştur. Alî ve soyundan gelen îmâmlardan 11. imâm Hasan’ul-'Askerı’de imamet devri bitmiş, Cayba devri (İmâm’m gizleniş devri) başlamıştır. Son İmâm olan Mahdı ile Ulühiyyat devri başlar. Mahdî, Fadl’dır ve ondan sonra, başka bir zuhûr olmıyacağına göre her kemâl sâhibi, ona uymakla kemâle erebilir. Mûsevîlerin bekledikleri Masîh, Hrıstiyanların gökten ineceğini söyledikleri, Müslümanların da kabûl ettikleri 'İsâ ve Hz. Muhammed’in müjdelediği Mahdî, Fadl’dır. Böylece bütün peygamberlerin müjdeledikleri devir başlamış, kıyamet kopmuş, dünyâ, âhıret olmuştur. Çok sonra Bahâîlerin de benimsedikleri bu inançta Hurûfîlik, bir yandan Mûsevîlikten, Hıristiyanlıktan, bir yandan da Müslümanlıktan faydalanmış, bu üç dînin inancını birleştirmiştir. İmameti ve bilhâssa Hz. Alî’den onbirinci İmâm’a kadar olanları tanımakla, Mahdi’nin gaybetine ve zuhûruna inanmakla Şi'a’dan müteessir olan Hurûfîlik, Mahdı’nin âhır zamanda doğacağını kabûl etmekle Sünnîlikten de faydalanmıştır. ‘“ İsa’dan başka Mahdî yoktur” meâlinde olan ve hadîs olarak nakledilen sözü, esas inanç hâline getiren Hurûfîlik (bu söz, hemen bütün Hûrufî kitaplarında vardır), Fadl’ın, aynı zamanda ‘İsâ olduğunu kabûl etmiştir. Onikinci İmâm’ın doğduğuna, birinci kısa gaybetinden sonra gaybet-i kübrâsma ve zamanı gelince Tanrı izniyle zuhûr edeceğine inanan Şî'a-’i İmâ- miyya’nin, Fadl’ı Mahdî olarak kabûl etmesine imkân olmadığından Hurûfîler, Şîca’nın aleyhinde bulundukları gibi “ Kutb” u kabûl eden Şüfiyya’nm da aleyhinde bulunmuşlardır (Bahâîler de aynı yolu, aynı düşüncenin bir sonucu olarak tutmuşlardır). Meselâ Sayyid İshâk,
cJj-Ş (_£j —Sı c£İ J j ^ j l
demektedir (Vâja-Nâma, s. 312). Mîr Şarîf,
ji û l^ - cJ
i i j i i * C - p U - j I p j U ^ - U y b L b j i # i r İÜjSsİj j l (,1^-b eij> < L j * j J elS"
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 21
İİj İjî (j<ı iS_yu jıt» j ı
beyitleriyle Şüfiyya’nin aleyhinde bulunmaktadır (İst. Univ. K . Dîvan, Fars. Yaz. 130, 73.a). Rafı'I de “ Başârat-Nâma” de,
Câhil ü mahrum u ser-gerdân idüm Her nefes bin fikr ile hayran idüm
Gerçi birkaç fenden almışdum haber Seçmez idüm anlarunla hayr u şer
Bir yola gider iken âzâr idüm Gâh yapardum gâh girü bozar idüm
Gâh meşâyihden virür îdüm haber Dır idüm yokdur bulardan mucteber
Her ne dürlü ‘ilme kim kılsam nigâh Nesne feth olmâz idî ıderdüm âh
beyitleriyle Nasımî’ye kavuşmadan önceki halini anlatır (İst. Univ. K . T. y . 130, 113.a-b). cA_rşî de dîvânında,
Bende-î fı vu dâd u lâmam ben Fârığam ez temâm hawf u hater
Sünniyân oldı leşker-î Y a>cüc Kıldı ard üzre fitne-î bı mer
Şı'iyân oldı tâbi'-î Daccâl Âdını kodı Mazhab-i Ca'far
diye her iki tâifeye çatmakta (17.b),
Iy tâlib-i tahkik olan erbâb-ı taşawuf Fadl-ı Hak’a gel feth ola tâ bâb-ı taşawuf
matla’h gazelinde,
Rakş etmenün âdını komış halka-3i tawhîd Şeyda ile dolmış kamu esbâb-ı taşawuf
22 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Seccadesi taklld iledür hırkası tezvir Cühhâli dolandırmağa dülâb-ı taşawuf
gibi beyitlerle tasavvuf erbâbmı kınar (24.b-25.a). Ruhî-i5 Bağdadı, “ terkîb-i bend” inde,
Şüfı ki şafâda geçinür mâlik-i dinar Bir dirhemini alsan olur hatırı derhem
Taklld ile seccâde-nişin olmuş oturmış Tahkikde amma har-i bigsuste-'inândur
gibi beyitlerle tasavvuf erbâbını tezyîf etmekte,
Neydügin fehmitdük esmadan ğared candur bize Bâde-5î şâfl gerek şüfi taşawuf bertaraf
gibi beyitlerle tasavvuf ehlinin, esmâdan haberi olmadığını bildirmektedir. Şî'a’yla Ehl-i Sünnet’e ve tasavvufla tasavvuf erbâbma ta’rîz, hemen her Hurûfî kitabında rastlanan iki unsurdur.
Fadl’ın, yirmi sekiz harfe dört harf daha ilâve ederek otuz ikiye iblâğında, daha doğrusu arapça yerine farsçayı koymasında, “ Câvidân” ı, Kur’an gibi bir vahy eseri ve dînî kitap, hattâ bütün dinleri tamam- lıyan kitab olarak tanımasında ve tanıtmasında sanıyoruz ki millî şuûrun da tesîri vardır ve Fadl, farsçayı din dili yaparak Arab hâkimiyeti yerine Iran hâkimiyetini kuran ve bütün peygamberlerden üstün olduğu kabûl edilen İlâhî zuhûr olmuştur. Bu inanç, Mahmüd-ı Matrüd denen ve Fadl’a muhâlefetle Nuktawi’Iiği kuran Mahmud’da büsbütün meydana çıkmıştır. Ona göre artık Arab devri bitmiş, Acem ( Iran) devri başlamıştır (Sâdık Keyâ: Nuktauviyân yâ Pasihiyâniyân; trân Güde, No. 13, Tîr-mâh 1320 Yazdgurdl, s. 11 ve devamı).
Müfredât âleminden mürekkebât âlemine gelen, feleklerden unsurlara, feleklerin unsurlarla birleşmesinden cansızlar, nebâtât ve hay- vânât âlemine gelen, yenip içilen şeylerle (cansızlar, nebatlar, canlılar) insanda nutfe ve emşâc olup insan suretinde zuhûr eden ve kelâma mazhar olan varlık, bu varlıktaki hayat, maddenin bir hâli, insan sûretinde kazandığı bir kaabiliyet midir, yoksa ruh, şerîat ehlinin kabûl ettiği gibi İlâhî bir nefha mıdır ve ölümden sonra da mevcut mudur, âhıret denen bir başka âlem var mıdır? Bu düşünce, Hurûfîleri epeyce sarsmış görünüyor. Cıyât’ud-dın, “ İstivâ-Nâma” sinde bunu, ‘Aliyy’ul-
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 23
A'lâ’ya sorduğunu, onun, da, sormıya hacet yok, hu kadar kitap okudunuz; bu bapta bilginiz vardır dediğini söylüyor. Gıyât’üd-dın, o Za- mânın “ derviş ân-ı a'lem ve ekmel ve afdal-i asbak” ı olan Darvîş ‘Alı, Darvış Bahâ’ud-dîn, Amir Sayyid ‘ Îmâd’ud-dîn Nasımı, Mawlânâ Mu- hammad-i Nâyini, Darvîş Mawlânâ Hasan-ı Yazdcurdî, Darvîş ‘Aliyy-i Giylâni, Mawlânâ Hasan-ı Haydarî’nin ve diğer dervişlerin, âhıretin bulunduğunu kabûl ettiklerini bildiriyor; Amir Nür’ Allah’ın, kendisini Bitlis’e gönderdiğini, orada 826 hicride (1422-1323) taundan ölen Hadrat-i Bibi-’i Umm’ul-Kitâb, Amîr Kalım’ Allah, Bibi-’i Fâtihat’ul- Kitâb ve Amir Salam’ Allah’ı ruyâda, cennette olduklarını, hattâ Halîfat’ Allah’ın, yâni 'Aliyy’ul-A'lâ’nm Ağboğa adh kölesinin de cennet kapısmda oturduğunu gördüğünü yazıyor (25.a-40.a). Fakat Rûm ehlinden, yâni Anadolu Hurûfîlerinden bir kısmının, ölümden sonra başka bir hayat olmadığım, mürekkebâtın gene müfredâta döneceğini söylediklerini, aynı zamanda insanın, bu yaşayışta otuz iki kelimeyi ârif olunca, yâni Hurufîliği kabûl edince kendisinden teklifin kalkacağına inandıklarım, Bağdad dervişlerinden Amîr cAliyy-i Kayvân, Darvîş Şadr-ı Dıyâ ve Darvîş Hasan’m da bu inançta bulunduğunu bildiriyor (39.b-40.a). Hurûfîlerin bir kısmıysa, namazı da Şâhib - TaVU kıldı, orucu da tuttu; artık bize teklif yok dediğini, Amîr İshâk’ın mürîdle- rininse, insan beşeriyyette kaldıkça, yâni yaşadıkça teklifin kalkmıya- cağım ve âhıretin vücûdunu kabûl ettiklerini söylüyor. Bâzılariyse dünyâ bize cennet oldu; cennette teklif yoktur inancmı güttüklerini söylüyor. Darvîş Muhammad Tîr-gar’le hapisten kurtulup Mâzandırân’dan Amîr Nür’ Allah’la Bağdad’a gittiğini, orada Muhammad Tîr-gar’le bu bahsi konuştuklarını, Muhammad Tîr-gar’in tenâsuhu kabûl ettiğini yazıyor (41.a-42.b). Ulemâdan olup hikmete âit tasnifleri bulunan Mahmüd-ı Hâşânı de, İsfahan’da Fadl’a gelip gitmekte ve âhıreti inkâr etmektedir; fakat Fadl, ölümden sonra insan ruhunun şuûru- nu nefyedişi reddediyor; Mahmûd’a kerâmetler gösteriyor; gömülü parasım bildiriyor; hatırından geçen hikmet meselesini söylüyor (82.b-85.a).
Biz, bütün bunlardan şu sonucu çıkarmak zorunda kalıyoruz :
Âhıreti, rûhu, rûhun bakaasım inkâr eden ve teklifin kalktığını söy- liyen Hurûfîler, galibâ biraz hazımsız, tahammülsüz olanlardır; herkese açılmaması iktizâ eden, çünkü bir toplumun varlığını, ancak disiplinin koruyacağını, bu disiplinin de törelerle, törenlerle, inançlarla sağlana
24 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
cağını idrâk edemiyenlerdir. Buna karşı teklifi, rûhu, âhireti inkâr edenleri reddedenlerse umûmî inzibâtı temine çalışanlardır ve bu reddediş, bu yola yeni sülük edenleri bulandırmamak için bir takıyyeden başka birşey değildir. Meselâ Gyat’üd-dîn, “ Sayyid-i sa'îd-i şahid, Amir Sayyid ‘İmâd’ud-dın Nasîmı” nin, benlik dâvâsını güden şiirlerini ‘Aliyy’ul-A'Iâ’ya sorduğunu, sizden feyzaldığı halde nasıl oluyor da bu kadar büyük dâvâlara girişiyor dediğini, ‘Aliyy’ul-A‘lâ’nın da, benim yüce menzillerim, Kur’an’da “ s Ş "Jt t ^1\ "0UJI y , / ’ gibi âyetlerle anılmaktadır dediğini söylüyor ve bu sorunun üstünden otuz yıl geçti; şimdi beni hayırla ansınlar diye yazıyorum deyip Kur’ân-ı Karîm’de esmâ-yı hüsnû’dan ne kadar “ J*” ismi geçen âyet varsa hepsini sıralıyor (96.a-97.b). Fadl da, Kur’an’da geçen “ Fadl” ların hepsini kendine mâl etmekte; sonra da vasıyyet-nâmesinde Allah’tan bahsetmekte, Hz. Husayn’den dem vurmaktadır. Mir Şarıf, “ Bayân’ul-Wâkı‘” da, Yunan filozoflarından Hukemâ’ya, müteşerriaden mutasavvıfaya kadar hepsinin ma‘âd hakkındaki fikirlerini telhis eylemekte, sonra da öldürülen, ayağma ip takılıp yerlerde sürünen Fadl’a ulûhiyyet isnâd etmektedir. Böyle bir inancı güdenler, ya gerçekten bilgisiz, anlayışı kıt kişilerdir; yahut bu yola yeni girmişlerdir, daha yoldadırlar; birgün inkâra varacaklardır. Fakat bu inancı telkıyn ve temsil eden bilgili kişilerin, hiçbir şeye inanmadıklarına inanıyoruz biz. Bu yüzden de Hurûfiliği, bütün mânâsiyle tam bir Bâtınî din olarak kabul ediyor, şeriata uymak husûsunda söylenen sözlerin bir takıyyeden ibaret olduğuna hükmeyliyoruz (Bâtmîlik için “ Simavmakadısı oğlu Şeyh Bed- reddin’’’ aldı kitabımıza bakınız; İst. Eti Yaymevi-1966, s. 12-29).
Hurûfîlerin ana kitapları:
Hurûfîlerin esas kitabı, Fadl’ın eserleri ve bilhâssa “ Câvidân” dır. Ondan sonra Fadl’m en ileri gelen halîfesi olup “ Halifat’ Allâh, Waşıyy’ Allâh, Halifa-’i Fadl-ı İlâh, Wâkıf-ı asrâr-ı sarâ'ir-i Kalâm’ Allâh, cAliyy-i ‘âlı-’i A clâ” gibi sıfatlarla anılan Amir Sayyid ‘Alî, yâni cAliyy-i A'lâ’nın “ Tavvhld-Nâma” ve “ ICıyâmat-Nâma” si, gene Fadl’ın halîfesi Mir Şarıf’in “ Hace-Nâma, Mahşar-Nâma, îsm u Musammâ, Bayân’ul- Wâkı‘” adlı kitapları, diğer halîfesi Amir tshâk’ın “ Hwâb-Nâma, Işârat- Nâma” , Mahram-Nâma, Turâb-Nâme” si, Amir Ğıyât’uddîn’in “ Istivâ- Nâme” si, diğer halîfesi Abu’l-Hasan’ın “ Başârat-Nâma” si ve “ Zub- dat’un-ÎSacât” ı, Çhâr yâr olarak anılan Kamâl’lerden biri, belki de Kamâl’ud-din-i Hâşimı olduğunu sandığımız Kamâl’ul-Kaytâğ’m. “ îta‘-
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 25
at-Nâma” si, onlardan sonra cAliyy’ul-Aclâ’nın halîfesi Mir Fâdıli’nin “ Risâla” si, “ Şarh-ı Taksimat” ı, Mir FâdılPnin halîfesi Dast - burida Muhammad Mirzâ’dan müstahlef Câvîdı’nin risâleleri, Câvîdı’nin halı fesi Hamza’nın Câvidân’a hâşıye mâhiyetindeki şerhi, Fadl’m halîfesi Nasîmî’nin dîvân’ı, “ Mukaddimat’ul-Hakâ’ık” ı, Nasîmı’den müstahlef RaflTnin “ Başârat-Nâma” ve “ Ganc-Nâma” adlı mesnevileri, ‘Abd’ül- Macid b. Fariştah ‘İzz’ud-dîn’in “ 'Işk-Nâma” ve “ Âhırat-Nâma” si, 960 ta doğan Muhîtı’nin risâleleri ve dîvânı, Hamza’nın halîfesi Işkurt Muhammad Dada’nm “ Şalât-Nâma” si, MulıîtFyc mensup olup 970 te doğan ve 1030 da ölen 'Arşı’nin dîvânı, 966 da sağ olduğunu bildiğimiz MitâlUnin risaleleri ve dîvânıdiT.
Azerbaycan ve İran’dan Anadolu’ya yayılan Hurûfîlik, katalogda görüleceği veçhile hicri IX . yüzyıldan (X V ) îtibâren farsçayı bırakıp türkçeyi kabûl etmiş, Nasîmı, bir dîvan tertîb edilecek kadar türkçe şiir yazmış, “ Mukaddimat’ul-Hakâ’ık” adlı risâlesini türk diliyle tedvin etmiş, onun halîfesi Rafi'ı, iki mesnevisini, 'Abd’ül-Macîd, “ ‘Işk-Nâma” ve “ Âhırat-Nâma” sini türkçe tasnif eylemiş, “ H wâb-Nâma” yi türk- çeye çevirmiş, 901 hicride doğan (1495-1496), yahut o târihte Otman Baha’ya uyanlar tarafından kutub olarak tanınan Akyazıh İbrâhım-i tâni’ye mensûb Yamını, “ Fadîlat-Nâma” sini türkçe yazmış [7], daha önce “ ^ılâyat-Nâma-’i Şâhî” denen Otman Baba Wilâyet-Nâması, dervişlerinden Küçük Abdal tarafından türkçe yazdmış, aynı koldan gelen Muhyi’d-dîn Abdal’sa Hurûfî inançlarını heceyle yazdığı mâni tarzındaki dörtlüklerle yaymıya başlamış, Kasîmı de aynı yolu tutmuştur [8]. X -X I . yüzyıllarda (X V I -X V I I ) yaşayan Darvîş Murtadâ adlı bir Bektâşî dervişi de “ Câvidân” ı, tasarruflarla türkçeye çevirmiştir [9].
Hurûfî dîninin ibâdetleri:Hurûfîler, Fadl’ı Tanrı zuhuru olarak kabûl ettikleri cihetle İslâm
dîninin ibâdetlerinde de değişiklikler yapmışlardır. Başta, tekbîrlerde,
7 “ Fadîlat-Nâma” , Ali Haydar ve Ahmed Hızır adlı iki zat tarafından 1325-1327 de İst. Cihan Mat. da yanlışlarla dolu olarak bastırılmıştır. Yamini, Akyazılı ve Otman Baba’dan, bu basımın 83. s. de bahseder.
8 Muhyi’d-din Abdal ve Kasımı için “ Alevî - Bektâöşî Şâirleri” adlı kitabımıza bakınız; İst. Remzi K. 1963 (s. 14, 16, 267-268, 270).
9 “ Durr-i Yatlm” adı verilen bu çeviri için katalogumuzda, A. Gölpınarh kitaplarının sonuncusuna b.
26 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
şehâdetlerde, meselâ “ -il J-ü 'V' Jl V ûl -V-it ” diye Fadl’m adı eklenen e- Zan ve kaametleri olduğu gibi abdestte, abdest uzuvları yıkanır ve mes- hedilirken Hurûfî inancını, yirmi sekiz ve otuz iki harfi belirten farsça beyitler okunarak alman abdestleri var. Namazda, sûreden sonra otuz iki harfi tamamlamak için “ cArş-Nâma” den beyitler de okunuyor. Rükû’ ve sucûd teşbihleri “ «4 j J-üJI j Jc'bll J-üJIdir. Tahiyyâtta, teşehhüdde, selâmda Fadl’ın adı hulefâsiyle anılmakta. Hacları Alıncak’ta yapılmakta. “ Maktal-gâh” denen Fadl’m öbüldürül- döğü yerde ihrâma bürünüyorlar, orası yedi kere tavâf ediliyor (Her hâlde kıbleleri de orası) ; Mârân-Şâh dedikleri Mîrân-Şâh’ın yaptırdığı, yahut tâmîr ettirdiği Sancariyya kal’asma taş atarak Şeytân’ı taşhyorlar; bu çeşit bir hac ve umre törenleri var. ibâdetleri, Ehl-i Sünnet ve Şica fıkhının birleştirilmesinden meydana gelmiş. Bunları 846 yılından, yâni Fadl’ın öldürülmesinden aşağı yukarı yirmi yıl geçtikten sonra yazılan efİstivâ-Nâma” den (25.a, 38.a) öğrenmekteyiz (96.a-100.b). 1033 te vefat eden (1623-1624) Hamza’nın halîfesi îşkurt Dada’nin “ Şalât- Nâme” sinde de ezan, kaamet, abdest ve namazdan, cuma ve bayram namazlarından, diğer namazlardan ve bilhassa Alıncak’taki hac töreninden bahsedilmektedir; bu kitapta, Fadl’ı Allahlaştıran arapça bir de Hurûfî evrâdı var (39.b-43.a).
Hurûfîler, bu ibâdet tarzını, bilhâssa hac törenini ne kadar ve ne vaktedek yürütmüşlerdir? Sanıyoruz: ki bu, pek az devâm edebilmiştir. Çünkü muahhar kaynaklarda bu hususlara dâir hiçbir kayda rastlaya- mıyoruz; hattâ İşkurt’un “ Şalât-Nâma” sindeki bu bilgiler, bizce, ancak eski kitaplardan bir nakil mâhiyetini taşımaktadır. Islâm dîninin ibâdetlerinde yapılan bu değişiklikler de, şüphe yok ki kasdîdir ve Bâ- tınîliğin Islâm dîninde meydana getirmek istediği yeni bir ayrılığın ifâdesidir; netekim Bahâ5 Allâh ve Bahâ’üerde de aynı şeyi görmekteyiz.
İran'da ve Türk illerinde Hurûfîlik:
Fadl’ Allah’ın öldürülmesiyle Hurûfîlik pek sıkı bir tâkıybe uğramıştı. 830 rabîulâhırnun 23. cumâ günü (1427), Hurûfîlerden Ahmad Lor’un, Şâhruh’a (ölüm. 850 H. 1447) sûikastından sonra (Sahâvl: Daw'ul-Lâmıl, cüz. VI, s. 173; Hablb’us-Siyar, cuz-yi sayum az cild-i sayum; s. 127-128) Ahmad Lor, derhâl öldürülmüştü. Fakat sorgusundan önce öldürülmesinin bir hatâ olduğu anlaşılmış, araştırmaya
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 27
başlanmış, Ahmad’in üstünde bulunan bir anahtar, evinin bulunmasını sağlamış, takke dikmekle geçinen bir Hurûfî olduğu anlaşılmış, dostlarından Mawlânâ Ma'rüf adlı bir hattat da tutulup hapsedilmiş, Fadl’m kızkardeşinin oğlu Hwâca cAdud’ud-dın ve Ahmad Lor’la konuştukları anlaşılan birçok Hurûfî yakalanıp öldürülmüş, cesetleri yakılmış, Fadl’ın torunu Amir Nür’ Allah, “ Îstivâ-Nâma” sâhibi Amir Gıyat’ud- dîn. ve diğer hurûfîler tutuklanmışlar, uzun bir muhâkeme sonunda bırakılmışlardı. Bu arada Ahmad Lor’un, Kâsım’ul-amvâr’ın tekkesine de gidip geldiği anlaşılmış, Herat’tan gitmesi emredilmişti. Sayyid Kasım, bu münâsebetle,
I j U j J İ j l 4 > -
IjU jJb j j JUJİji,* elSjj & 'j*
matla’Iı gazelini yazmış, Semerkand’e gitmiş, Uluğ tarafından saygıyla muamele görmüştü (Habib’us-Siyar, aynı c. ve s.).
Sonradan Fadl’m kızı ve Yûsuf adh bir Hurflfî, Karakoyunlu Cihânşâh zamânında (ölm. 872 İT. 1467) Tebriz’de, Hurûfîlerle bir kıyam tertiplemiş, kıyam bastırılmış, Fadl’m kızı, beşyüze yakın Hurûfî ile tutulup öldürülmüş, cesetleri yakılmıştı.
jrT J-5
C S ' j
j
rubâîsinin de Fadl’ın kızma âid olduğu rivâyet edilir (Dâniş-mandân-ı Âzarbaycan'dan naklen Vâja-Nâma, s. 27). Sayyid îshâk, “ Mahram- Nâma” sinde bu kızı, “ LLJİ *»1 îJS' ” diye anmakta, mesnevilerinde ona, Fadl’m “ Kurrat’ul-cayn’ ’ ı demekte “Vaşıyyet-nâma” sinde de onu, kendisine vasiyy tâyîn. ettiğini açıklamaktadır.
İran’da tenkile uğrıyan Hurûfîler, Anadolu ve Rumeli’yi kendilerine bir sığınak görmüşler, oralara hicret etmişlerdir. H wâca İshâk (ölm. 1310 H. 1892-1893), Fadl’m öldürülmesinden sonra halîfesi 'Aliyy’ul-A'lâ’nm Anadolu’ya geçip Hacı Bektaş tekkesinde oturduğunu, Bektâşîlere Hurûfîliği telkıyn ettiğini söyler (Kâşif’ul-asrâsr ve
28 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Dâfi( ul-aşrür; İst. 1291, s. 4-5). “ Uss-i Zafar” i mehâz edindiğine göre 1242 den (1826) sonra yazıldığı anlaşılan müellifi meçhul “ Idâh’ul-as- râr” da da aynı bilgi verilmektedir (îst. Üniv. K . Türkçe yaz. 4382). Ancak bu rivâyeti daha geriye götüren ve nisbeten kesinleştiren bir belgeye şimdilik rastlanamamıştır. ‘Aliyy’ul-A'lâ’nın, Alıncak’ta Fadl’m yamnda yattığını arzetmiştik. “ Istivâ-Nâma” de, ‘Aliyy’ul-A'lâ’mn822 de (1419) öldüğü tasrîh ediliyor ki FaçU’ın öldürülmesinden yirmi altı yıl sonradır. ‘Aliyy’ul-Alâ’mn bu kadar bir müddet içinde Anadolu’ya geçmesi, Hacı Bektaş tekkesinde bir zaman oturması, tekrar dönüp Alıncak’a gelmesi biraz müsteb’ad görünmektedir. 'Aliyy’ul- A lâ ’ya Nâsımi’nin iddiâlarım soran, cevaplarım kaydeden, Fadl’la münâsebeti olan birçok kişilerin adlarını, sanlarını, onlarla görüştüğü yerleri kaydeden, 826 da Fadl’m soyundan olup taundan ölenleri bildiren, 846 yılı ramazanından bahseden “ Îstivâ-Nâma” sâhibinin, ‘Aliyy’ul- A'lâ’run böyle bir siyâhatı olsaydı, kaydetmemesine ihtimâl verilemez. 'Aliyy’ul-A'lâ’nın eserlerinde de böyle bir gezi intıbâına dâir birşey yok. Fakat buna karşılık Mır Şarîf, “ Hacc-Nâma” sinde, Anadolu’ya geldiğini, Faıjl’m kitaplarıyla Hurufîliğe âid kitapları Anadolu’ya gönderdiğini, getirdiğini, kardeşiyle Karadeniz kıyılarına kadar gittiğini bildiriyor (Vâja-Nâma, s. 282-283; not. 1. Konya, Mawlâlâ Müzesi Katalogu, I, s. 1644 No.daki risalenin îzâhna b. 224-231). Fadl’m halîfelerinden Nasîmî ‘Imâd’ud-dîn’in, Ankara’ya geldiği, Hacı Bayrâm-ı Walı ile görüşmek istediği, 1065 te (1655) vefât eden Oğlarlarşeyhi İbrâhîm’in sözleri arasında geçer (Halîfesi Şunc Allâh ĞaybVnin “ Şııh- bat-Nâma'’’ sinde). 811 den önce Haleb’de, derisi yüzülerek öldürülen bu şâirin, Anadolu’da birçok yerleri gezdiği, halîfeler yetiştirdiği muhakkaktır. Netekim halîfelerinden biri de, Preveze’de medfun olan RafıTdir. Hiç şüphe yok ki Rafî'î de gezip dolaştığı yerlerde halîfeler
6 yetiştirmiştir. Biz, Hurufîliğin Anadolu’da yayılmasında, Rumeli’ye geçmesinde, ‘Aliyy’ul-A'lâ’nın değil, Mır Şarîf’in ve Nasîml’nm tesirini görmekteyiz; Hurûfîlik, Bektâşîlere de bu suretle ve bunlar vâsıtasiyle tesîr etmiştir; netekim hâlâ Nasîmı, Bektâşîlerce kendilerinden sayılmakta, Alevîlerce de yedi büyük ve İlâhî şâirin biri tanınmaktadır ( İslâm Ansiklopedisi1 ne yazdığımız Nasimi maddesine b. cüz. 92, İst. 1962, s. 206-207).
Osmanoğulları ülkesinde Hurûfîlik, X V . yüzyılda saraya kadar nüfûz edecek bir kudret kazanmıştı. Fahr’ud-dîn-i 'Acamı (865 H. 1460).
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 29
Fâtih’in Hurûfîliğe temâyülünü Vezir Mahmud Paşa’dan (879 H. 1474) duymuş, şeriat adına nüfuzunu kullanarak Hurûfîleri, Edirne’de, Üçşe- refeli câmiirdn müderrisi bulunduğu sırada diri diri yaktırmıştı (Macdi: Şakâhk-ı Nu‘mâniyya tere. İst. Mat. Âmire-1269; s. 81-83). Hâmidı, bu vak’ayı, Mahmud Paşa’ya yazdığı bir kasidede,
C-pJ.; j l
I ı~ ' l ^ ^
Ut c J ^ **1 (3^ o •A-*'
Ij\^as> jJaI <_)l(— j j jjîj I j l
beyitleriyle tesbit etmektedir; bu beyitlerin kenarma, i OjLilı k a y d ı da düşülmüştür (İst. Âsâr-ı Atıyka Müzeleri K . 1148, 134.a. İsmail Hikmet Ertayları tarafından yayınlanan tıpkıbasım; İst. 1949; Önsöz, s. 10, metin, s. 284). Nişancı Târihi Kanunî Süleyman devrinde de Hurûfîlerin, Osmanoğulları ülkesinden sürüldüğünü, “ Manc-i Tâ’ifa-i’ Kalandarân-ı Râfıdıyân” başhğıyle bildirmektedir (İst. Mat. Âmire-1279, s. 234-238). <£Wafayât-ı pür ‘ıbar li ul’il-albâb-ı man’i ‘ta- bar” de bu hususta bilgi vermektedir (İst. Üniv. Türk. yaz. 2418; 102.b-103.a).
Bütün bu tenkil hareketlerine rağmen X -X I . (X V I -X V II) yüzyıl- larda Hurufîlik, Bektâşîliğin aslî inançlarından biri olmuş, yayılmıya ve bir yandan Bektâşîlerden, bir yandan müstakili olarak kendisinden mümessiller yetiştirmjye devâm etmiştir. Bektâşîlerce ikinci pîr taıunan ve Bektâşî erkânının vâzn sayılan Balı Sultan (Balım Sultan 922 H. 1516), bir nefesinde,
istivayı özler gözüm Sab'l-matânidir yüzümAna’l-Hakk’ı söyler sözüm Mi'râcımuz dârdur bizim
Haber alduk Muhkamât’dan Seçmeyüz zâtı şıfâtdanBalum nihân söyler Hak’dan İrşâdımuz sırdur bizüm
dörtlükleriyle Hurufîliğin esaslarından bahsetmektedir (A . Gölpmarh: Alevi-Bektâşî Şâirleri, s. 23-24). Evvelce de arzettiğimiz gibi Otman Baba, onun kolundan olanlarca kutub tamnan Akyazılı, aynı koldan Muhyi’d-din Abdal, Yamînî, Hurûfî inançlarını yaymaktadırlar. Mevlevi Yûsuf Sîne-câk’in kardeşi ve dîvan şiirinin kudretli bir şâiri olan Yenicevardar’lı Hayratı (941 H. 1534), Muhiti (doğumu, 960 H. 1443),
30 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
onun halîfesi ‘Arşı (970-1030 H. 1562-1621), “ Miftâh’ul-Gayb” adlı tiirkçe manzum bir risâlesiyle dîvam olan, ayrıca mensûr bir risalesi de bulunan ve Bektâşîlerce Gül Baba diye anılan Mitâlî, türk dîvan edebiyâtuun en kuvvetli ve hattâ tenkidciliği bakımından orijinal bir şâiri olan Rühı-i3 Bağdadı (1014 H. 1605-1606. Rûhî için “ Aylık Ansiklopedi” deki “Rûhî-i Bağdadî” adlı makalemize b. Sayı: 47, cilt: 4. Mart- 1945, s. 1370-1373), Rûhî’nin Bağdad’da bulunduğu sırada orada defterdar olan ve Rûhî tarafından övülen şâir ve müverrih ‘Alî de (1008H. 1599) Hurûfîdir. Mır-‘alam’lik rütbesine kadar yükselen Calâl Bek gibi (982 H. 1574-1575) gerçekten de bilgili bir zât bile Hurufîliğe kapılmıştır. Kendisine Hurûfî diyenlere karşı yazdığı manzum mektubunda,
Ehl-i Hakk’a Hurüfidür dirsin Sen ki ‘ilm-i ledünde kaşırsınWâkıf ol dm mı sen hurüfa nedür muşhafun cevher-i hurüfı ne dürNurdur ismi vu şıfâtı anun müfradâtı Mürekkebâtı anunŞühbe yok oldığında Şaytânî Kadh idenler hrüf-ı Kur’ân’ıHamdu lillâh akîdemizdür hüb Harf-i Kur’ân’a olmışuz mensübIşık olmak yiğ olmadan eşşek Hardan ebterdürür murâ’i ne şek
beyitleriyle Hurûfî ve Işık olduğunu açıkça bildirmekte, Hurûfılere “ Işık” dendiğini de açıklamakta, Hurûfîliği savunmaktadır (b. A . Göl- pmarlı: Hurufîlik ve Mir-Calam Calâl Bek’in bir mektubu. İst. Univ. Türkiyat Mecmuası; Sayı: X IV , 1965, s. 93-110, bilhassa 106-108. sahî- feler).
Bektâşîlerin X . (X V I) yüzyılda yaşıyanlarmda, Muhiti, ‘Arşı ve Mitâlî’de, Kaygusuz’dan, Seyyid Ali Sultan’dan, Akyazılı’ya mensub Yemînî’den istişhâdlarda bulunduğuna göre X . yüzyıldan (X V I) sonra yaşadığı anlaşılan Risâla sahibi YlrânJ’de, silsileleri Fadl’m halîfelerine ulaşanlarda, hattâ Hayratî, Rühı ve ‘Alî’de Hurûfîlik ilk plandadır ve esas inançtır. Onların Abdal, Kalenderi, yahut Bektâşî oluşları çok geride kalmaktadır ve âdetâ Hurûfîliği örtmek için kullanılan bir perdedir. Son Bektâşîlerde, meselâ Melâmî-Hamzavî kutbu Sayyid ‘Abd’ul- Kâdir-i Balhî’ye de (1341 H. 1923) intisâb etmiş olan Mihrâbî İbrahim Baba’da (1338 H. 1919. Alevî-Bektâşî Şâirleri, s. 15-16, 175), âdetâ bir göreneğe uyuş, bir, bu da var gibi görünüş tarzındadır. Hattâ Neyzen Tevfıyk bile (1373 H. 1953). “ Fadl-ı Yazdan” dan, “ Câvidân” ından ve “ Sî vu du” den bahsetmiştir (aynı, s. 17,158-159 ve 159. s. de başlyyan muhammesin üçüncü bendi).
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 31
Mevlevîlikte, hırkanın, deste-gülün yanlarında ve külahın ortasından ve üstten çekilen Istivâda Hurufîliğin tesîrı vardır sanıyoruz; semâ’ hanede, şeyh postundan kapıya kadar çekildiği farzedilen ve semâ’ hâneyi iki dâireye bölen çizgiye de “ Hatt-ı istivâ” denmesinde bu tesir var (b. A . Gölpmarlı: Mevlânadan sonra Mevlevilik, s. 375, 429 ; Mevlevi âdâb ve erkânı, İst. inkılâp K . 1963, s. 78). Aga-zâda Muhammad Dada (959 H. 1652-1653), Siyahi Dada (1192 H. 1710), hattâ Asrâr Dada (1211 H. 1796-1797), hattâ Bahariye şeyhi şâir, ârirf, neyzen ve bes- tegâr Husayn. Fahr’ud-dîn (Fahri) Dada gibi Mevlevi büyüklerinin şiirlerindeki Hurufîlik temlerinin bu tesiri gösterdiği meydandadır. Ancak Mevlevîler ve Melâmîler (Hamzavtler. b. Melâmilik ve Melâmîler, s. 126-128), Hurufîlikten, bu da bulunsun, bunu da biliyoruz gibi bahsetmişler, Fadl, onlarda hiçbir vakit birinci değil, hattâ geri bir plâna bile alınmamıştır (Mevlâna’dan sonra Mevlevîlik, s. 310-317).
•
Kataloğunu sunduğumuz Hurûfî metinlerinin ketebelerine nazaran Hurûfî fa’âliyetinin merkezleri, Rumeli’de Arnavutluk ve bilhâssa Ergirikasrı (Argirokostro: Yanya Vilâyetinde liva merkezi; Kaamûs’ul- A lhâm. II , s. 836), Mısır’da İskenderiye, Anadolu’da Akçahisar ve Osmanoğulları devletinin merkezi olan İstanbul’dur. Ergirikasn’da 'Arşî’nin bir de tekkesi bulunduğunu A. Emîrî’nin farsçalannda 824 No.da kayıtlı “ Mahabbat-Nâma’’ yle aynı K.nin Şer’iye kısmında 1368 No.da kayıtlı ££tIşk-Nâma” nin ketebesinden anlıyoruz. Her iki ketebede de kitapları istinsah eden Ca'far, kendisinin, Ergirikasrı’nın Divitdâr mahallesinden olduğunu ve 'Aışî’ye mensûb bulunduğunu “ o j ^ u - ” diye bildirmektedir. Birincisi 1176, İkincisi 1186 da yazıldığına ve ‘Arşî’nin 1030 da öldüğüne nazaran bu zât, ancak cArşî’nin tekkesinde şeyh olabilir. Ergirikasır’lı olan ve pek çok Hurûfî metni istinsâh eden Mu’azzin ‘İsa b. Kamâl’ud-dın Hwâca da 1200 ve 1212 de istinsâh ettiği “ İstivâ-Nâma” yle “ Mahram-Nâma” ketebesinde Tekye mahallesinden olduğunu kaydetmekte (A . E . F. 269, 1031). İhtimâl zaman geçtikçe Divitdâr mahallesinin adı, Tekye mahallesi olmuş, yahut şöhretine binâen Divitdâr mahallesi, bu adla da anılmıştır ve tekke, 'ArşI’nin yattığı tekkedir, yahut onun adma yapılmıştır. “ cIşk- Nâma” ve “ Ahırat-Nâma” adh iki eseri olan, “ Hwâb-Nâma” yi türk- çeye çeviren cAbd’ul-Macîd’in Tire’li olduğu ve orada medfûn bulunduğu düşünülürse, Tire’nin de X . asr-ı hicride (X V I ) , Hurûfîlik fa’âli-
32 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
yetine sahne olduğu anlaşılır. Devlet arşivindeki kayıtlar, X -X II . yüzyıllarda (X V I -X V I II ) Rumeli’de Filibe, Tatarpazarcığı, Varna, Ah- yolu ve Anadolu’da Eskişehir ve Sivas bölgelerinde Hurûfîlerin bulunduğunu göstermektedir. Bu kayıtları burada hulâsa edelim :
980 zilhiccesinin 14. günü (1573) Filibe ve Tatarpazarcığı kadılarına gönderilen emirde, Filibenin Umur obası köyünde ‘fsâ ve ‘Utman Halıfa’ler, Tatarpazarcığı’na bağlı Mendis köyünde Mustafâ Işık adlı Hurûfîlerin tutulup gönderilmeleri, diğer Hurûfîlerin de tenkil edilmeleri emredilmekte, 984 zilhiccesinin 4. günü (1577) aynı kadılıklara gönderilen emirde ‘îsâ Halifa’yle Mustafâ'nın öldükleri bildirilmekte, ‘Utman Halîfa’nin tutulup Simav Şeyhi olduğu (Sımavna Kadısı Badr’ud-dın yolundan) sâbit bulunduğu, diğer Hurûfîlerin de adlarının tesbît edildiği kaydedilerek başkalarının da teftişi buyurulmaktadır. Böylece hem îrân’a bağlı Alevîlere, hem de Hurûfîlere “ Işık” dendiğini bir kere daha anlıyoruz (Ahmed Refik : Onaltmcı asırda Rafızilik ve Bektâşîlik; İst. Muallim Ahmed Hallt K . 1932, s. 31-32, 36-37). Eskişehir bölgesindeki Alevîlere Seyyid Gazi Işıkları denmekte, bayramlarda küs çalarak şehirlerde gezmelerinin yasaklanması emrolunmakta (s. 16-17), Varna’daki Sarı Saltık zâviyesindeki dervişlere de Işıklar denip (s. 17-18) Ahyolu’daki Hatunili’de Işıkların bulunduğu, Denizli’de Sarı Baba zâviyesindeki dervişlere de Işıklar dendiği anlaşdmak- tadır (s. 16-18, 20-23). Bu arada Akyazıh tekkesinin Varna’da bulunduğunu da öğreniyoruz (s. 19).
Ahyolu’daki Işıkların teftişine dâir Başbakanbk arşivinde 7 No.lu mühimme defterinde, 975 cumâdelûlâsının 11. günü (1567) verilen bir hükümle (Hüküm No. 442) Sivas sancağında Sımavni tarifesinin bulunduğuna dâir aynı defterin 80. s.de 1022 zilhiccesinin 18. günü (1614) verilmiş 9 No.lu bir hüküm var. Görülüyor ki Badr’ud-dın’i (820 yahut823 H. 1417, 1420) pîr tanıyan Bedreddin Sûfîleri de, Bedreddin’de açık bir Hurûfîlik, hattâ Alevîlik temâyülü olmadığı halde, şöhreti yüzünden Alevîlerce seyyid tanınıp bir ocağın pûri sayılması dolayısiyle Hurûfî- liği, tam mânâsiyle değilse bile hiç olmazsa zâhiren benimsemiş bir duruma gelmişlerdir.
Metinlere nazaran Hurûfîlerin, Bektâşî görünerek, Rumeli’de, Mısır’da ve Anadolu’nun bâzı yerlerinde X III . assr-ı hicriye kadar (X I X ) inançlarını muhâfaza ettikleri muhakkaktır; görünüşte Bektâşî olan Hurûfîler, Hacı Bektaş’m adını, ancak korunmak için anıyorlar; onlarca
HURUFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 33
pîr de, Tanrı da “ Şâhib-Ta>wîl” ve “ Şâhib-Bayân” dedikleri “ Fadl-ı Yazdan” dır. Fakat şüphe yok ki bütün Bektâşîler, bu inançta değiller ve onların bir kısmı Fadl’ı belki duyuyor, fakat Hurûfîlikten, Hurûfîlerin te’villerinden haberleri bile yok.
Bugün hâlâ bu çocukça inanç yürüyor mu? Bunu bilmiyoruz; uncak X X . yüzyılın başlarında, biz daha çocukken, bir arnavut Bektâşîden, Bektâşîlerin içinde müstait olanların, ihrâma büründürülerek “ meydan” da [10], ibtidâî bir hac töreni yapılmak, iki mumun arasında yedi kere gidilip gelinerek sa’y edilmek sûretiyle Hurufîliğe alındığını duymuştuk. Al ‘uhdatu ‘alâ’r-râwî.
Hurûfî netinleri Kataloğunda 57 kitabın tavsifi yapılmış, her kitap hakkında, elde edilebilen ve îcâb eden bilgi verilmiştir. Mecmualardaki risalelerle tavsif edilen kitap sayısı, mükerrerler, telhisler ve bâzı şiirler de dâhil olmak üzere 117 dir. Bunların 28 tânesi türkçe, diğerleri fars- çadır. Bunlardan Na'îmPnin (Fadl) dîvânı iki, “ Câvidân” ve biri noksan olmak üzere “ Nawm-Nâma” , “ 'Arş-Nâma” ve Mır Şarîf’in dîvânı üçer adettir. “ Bayân’ul-Wâkı'” iki, biri eksik olmak üzere “ Turâb- Nâma” , “ Mahşar-Nâma” , Mır FâdılFnin farsça bir risâlesi, NasımFnin farsça dîvânı da üçer tânedir. Mitâlı ve 'Arşı dîvanları ikişer, Fariş- tahoğlı ‘Abd’ül-Macîd’in “ cIşk-Nâma” si üç, “ Âhırat-Nâma” si iki adettir. Mükerrerleri, nüshaların mukaayese edilebilmesi bakımından ihmâl edemedik. Böylece ilim âlemine bir hizmette bulanabildiysek ne mutlu bize.
Ahdülbâki GÖLPINARLI
10 “ Meydan” Bektaşî âyininin icrâ edildiği büyükçe odaya verilen addır.
HURÛFÎ METİNLERİ KATALOĞU
B İ B L I Y O G R A F Y A
Önsözü hazırlarken, mürâcaat ettiğimiz kitaplar Kur’ ân-ı Karım, cAhd-ı 'atik, ‘Ahd-ı Cadid
A bd ü lbâki G ölpınarlı: Rûhî-i Bağdadi (Aylık Ansiklopedi; sayı : 47, cilt : 4, mart - 1945).
A bd ü lbâk i G ölpınarlı: Mevlâna’dan sonra Mevlevîlik (îst. İnkılâp K. 1953).
A bd ü lbâk i G ölpınarlı: FadV Allah’ın oğluna âit bir mektup (İst. Üniv. Şarkiyat Mecmuası, I, İst. Üniv. Edebiyat Fakültesi, Şarkiyat Enst. yayın. Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara - 1956).
A bd ü lbâki G ölpınarlı: Fadl’ Alldh-ı HurüfVnin JVaşıyyat-Nâma’si veya Wasâyâ,sı (İst. Üniv. Şarkiyat Mecmuası, II, İst. Osman Yalçın Mat. 1958).
A bd ü lbâki G ölp ınarlı: Nesîmî (Islâm Ansiklopedisi, cüz. 92, İst. Millî Eğitim Basımevi - 1962).
A b d ü lb âk i G ölpınarlı: Mevlevi âdâb ve erkânı (İst. İnkılâp K. 1963).A bd ü lbâk i G ölpınarlı: Alevî - Bektaşi Şâirleri (İst. Remzi K . 1963).A bd ü lbâk i G ölpınarlı: Bektaşilik - Hurûfîlik ve FadV Allah’ın öl
dürülmesine düşürülen Üç târih (Şarkiyat Mecmuası, Y, İst. Edebiyat Fakültesi Basımevi - 1964).
A bd ü lbâki G ölpınarlı: Hurûfîlik ve Mîr-i Alem Celâl BekHn bir mektubu (İst. Üniv. Türkiyat Mec. sayı : X IV , 1965).
A bd ü lbâki G ölpınarlı: Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin (İst. Eti Yayınevi - 1966).
A b d ü lb âk i G ölpınarlı: Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu (c. I, Millî Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü yayınları; Seri : III, No. 6. Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi - 1967).
A b d ü lb âk i G ölpınarlı: Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu (Henüz yayınlanmıyan ciltler).
A bd ü lbâk i G ölpınarlı: FadV Alldh-ı Hurüfi (FransıZça ve İngilizce yayınlanmakta olan İslâm Ansiklopedisi. Fransızça, s. 751-754, İngilizce, s. 733-734).
A b d ’ ül-M ecîd İz z ’ ü d -d în b. F ariştah : ‘Işk-Nâma (İst. Millet K. Ali Emîrî, Şer’iyye, No. 1368).
: Akhbar al-Hallaj (Louis Massıgnon basımı, Librarie Philosophicpıe J. Vrin; Paris - 1957).
Ahm ed R efik : Onaltıncı asırda Rafızîlik ve Bektaşîlik (İst. Muallim Ahmed Halit K . 1932).
‘A liy y ’ ü l -A ‘ lâ: Kıyâmat-Nâma (İst. Üniv. K . Farsça yaz. No. 1195).
‘A liy y ’ ü l-A 'lâ : Tatvhid-Nâma (İst. Üniv. K . F. Y . No. 1158).
‘A rşı: Divân (Konya, Mevlânâ Müzesi K . A. Gölpmarlı Kitapları).
C âvldl ‘ A lî: Risale (Millet K . A. Emîrî, Fars. No. 437).
E flâ k i Ahm ad (D ad a): Manâkıb'ul-1Ârifin (2 . cilt Prof. Tahsin Yazıcı’nın Önsözü ve notlariyle; Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi - 1952-1961).
Em in M uham m ad: Wafayâtı pur hbar li uVil-ablâbı man Vtabar (İst. Üniv. K. Türkçe yaz. No. 2418).
F âd ılî (Mır): Risâla (M. A. E. F. 1039).
F âdılî (Mîr): Risâla (M. A. E. F. 990).
Fadl’ A llâ h -ı H urûfî (N a‘ ım i): Câvidân-Nâma (M. A. E. F. 920, 1000, 1046).
F adl’ A llâ h -ı H urüfi (N a ‘ îmî): Mahabbat-Nâma (M. A. E. F. 824).
F adl’ A llâ h -ı H urüfi (N a‘ im i): ‘Aış-Nâma (M. A. E. F. 992, 1003, 1011).
F adl’ A llâ h -ı H urüfi (N a 'îm î): Navum-Nâma (M. A. E. F. 1011, 1030).
F adl’ A llâ h -ı H urûfî (N a'Im î): Waşıyyat-Nâma (M. A. E. F. 993, 1009).
Fadl’ A llâ h -ı H urûfî (N a 'îm î): Divân (M. A. E. F. 186, 989).
FadPm N asab -N âm a ’si: Risâla (M. A. E. F. 1039).
Farhan g-i C oğrafya5î -iJ îrân : Da3İra-'i Cogrâfyâ’i-i Sitâd-ı Artiş yayını (İsfand - 1329 Şemsî Hicrî, c. IX ).
Ğ aybî Şun’ A llâh : Suhbat-Nâma (Konya, Mevlânâ Müzesi nüshasıyla Osman Ergin nüshasından istinsâh ettiğimiz nüs.)
38 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
G ıy a t ’ u d -d in M uham m ad b. H usayn b. M uham m ad’ u l-A s- tarâbâd ı: tstiwd-Nâma (M. A. E. F. 269).
H âm idî: İsmail Hikmet Ertaylanhn önsözüyle tıpkı-basım (İst. 1949).
R wâııd M ir: HabWus-Siyar (Cüz’ -i sayum az cild-i Sayrım, Bombay - 1273-1858).
H usayn b. M anşür (-A b u ’ l-M u ğît): Kitâb,ut-Tawâsîn (Louis Mas- signon’un hazırladığı metin; Librairie Paul Geuthner -1913).
H usayn b. M anşür (A b u ’ l-M u ğît): Divân (L. Massignon neşri; Journal Asiatique, 1931).
İbni ‘A rabi (M uhyi’ d -dın ): Futühât-ı Makkiyya (4 cilt; Mısır - Bulak - 1272).
İbni ‘A rabi (M uhyi’ d -dîn ): Şacaraİ’ul-Kavm (Mısır - Al-Bahiyya mat. 1310).
İshâk (Sayyid): Turâb-Nâma (M. A. E. F. 1034).İshâk (Sayyid): H^âb-Ndma (M. A. E. F. 1042).İshâk (H*aca) : K â şif ul-asrâr wa Dâfic,ul-aşrâr (İst. 1291).İşk urt M uham m ad: Şalât-Nâma (M. A. E. F. 1043).
: İdâh'ul-asrâr (İst. Üniv. K . Türk. y. 2382).K âtib Çelebi: K eşf el-Zunûn (2 cilt. İst. Maârif Mat. 1341-1342 H.
1941-1943).Clement H u art: Textes Hourufîs avec Traduction (E. J. W . Gibb
Memorial, Volüme IX , Leyden. İ. Brill, İmprimerie Orientale; London -1909).
Clement H u art: FadP Allah, Hurûfîlik mad. (İslâm Ansiklopedisi; cüz. 35, 46. İst. Millî Eğitim Basımevi - 1947, 1950).
M ecdı: Şakacık tere. (İst. Mat. Âmire -1269).
M uham m ad b. H asan ’ a d -D a y la m î: KawâHdu laka*idi Ali M uhammad (R. Strothmann basımı. De Gpheimlehre der Batıniten; Dogmatik des Hauses Muhammad. Biblioteca İslamica. 11. Devlet Mat. 1938).
M urtadâ (B ektaşi D arvîş): Durr-i Yetim (Câvidân tere. Konya, Mevlânâ Müzesi K . Abdülbâki Gölpmarlı kitapları).
M ükrim in H alil Y ın an ç : Cihanşâh (İslâm Ansiklopedisi; cüz. 23, İst. Maârif Mat. 1944).
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 39
40 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
N âsır -ı H osrow : H^ân'a-l-İhıvân (Yahya el-Khachab basımı; Mısır- Kahire. tpmrimerie de L’institut Français D ’archeologie. Orientale, 1359 H. 1940).
N âsır -ı H osrow : Vach-i Din (Çâp-hâna-i’ Şirkat-i Gâvyânî; Berlin- 1343).
N asîm ı cİm â d ’u d -d în (Sayyid): Divân (îst. Üniv. Fars. yaz. No. 448).
N aslm î ‘İm â d ’ u d -d în (Sayyid): Divân (M. A. E. F. 438).
N asîm ı ‘İm â d ’ u d -d în (Sayyid): Divân (M. A. E. F. 439).N işan cı M uham m ad Paşa: Nişancı Tarihi (İst. Mat. Âmire - 1279).
Osman Y a h ıa : Histoire et Clasification de L'oeuvre D'Ibn cArabi (2 cilt; Enstitut Français de Damas; Damas - 1966).
R a fî'i : Başâral-Nâma (İst. Univ. K. Türkçe yaz. 77).
R ıf 'a t A hm ad: M ir’ât’ül-m.akâşıd f i DafHl-mafâsid (İst. Vezirhanı, İbrâhim Ef. Mat. Taşbasması - 1293).
H. R itter (Prof.): Die Anfage der Hurüfisette (Oriens, No. 1, Vol. 7; 30.6.1945. Leiden, s. 1-54).
R ızâkulı Hân H id â y a t: Rıyâd’ul-1 Arifin (Tehran - 1305).Şâdık K eyâ (Dr.): Vâja-Nâma-V Gurgâni (Tehran Üniv. yayın. Teh
ran - 1330 Şemsî Hicrî).Şâdık Keyâ (Dr.): Nuktaviyâıı yâ Pasihâniyân (Irân Güde, 13 Tîr-
mâh - 1320 Yazdgurdî).Sahi: Tazkirat,uş-Şucrâ> (İst. Âmid gazetesi sahibi Muhammad Şukrî
basımı - 1325).Sa'ıd N afîsl: Târih-i nazm u natr dar Irân va dar zabân-ı Fârisi tâ
pâyân-ı karn-ı dahum-ı hicri (2 cilt. Tehran - 1344 Şemsî H.).
Şam s’ ud -d ln M uham m ad b. ‘A b d ’ u r-R a h m â n ’ is-Sahâ^vı: Ad- Daw,ul-Lâmı': li AhVil-Karn’it-tâsıl (Cüz’ . 6 ; Mısır, Kahire; Mat. al-Kudsı -1354).
Ş am s’ u d -d ın Sam ı: Kâmüs'ul-a'lâm (6 cilt. c. II, İst. Mihran Mat. 1316).
Şarîf (Mir): Divân (İst. Üniv. Farsça yaz No. 152).Şarıf (Mir): Bayân’ul-mâkı1 (M. A. E. F. 1027).Ş arîf (Mîr): Hac-Nâma (M. A. E. F. 1035).
Y am în î: Fadilat-Nâma (Ali Haydar ve Ahmad Hızır basım; İst. Cihan Mat. 1325-1327).
M acm ü'a: (M. A. E. F. 186).M acm ü'a: (M. A. E. F. 993).M acm ü'a: (M. A. E. F. 1052).M acm ü'a: Kitapçı Râif YelkencVye âit ve X V I . yüzyılda tertîb edildiği
anlaşılan mecmûa.
Başbakanlık arşivindeki hükümler.
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 41
MÎLLET KÜTÜPHANESİ
FARSÇALAR BÖLÜMÜ
1) Ali Emîrî, Farsça. No. 186. Mecmuâ.
Yumuşak deri üstüne ince mukavva kaplı, şîrâzeli cilt. Yazı ta’lıyk. Sahîfe kenarları ikişer surh cetvelli. Son beyitler ortaya, nusra’lar alt alta gelmek üzere yazılmış. 219 yap. Her s.de 17 satır, her satırda bir beyit var. Mısra’ araları ikişer surh cetvelle ayrılmış. Ken’an Bey’in (Kenan Rıfâı. ölm. 1950) teberruu.
Cilt eb’âdı : 19.6 x 12Yazı eb’âdı : 14 X 8.5I. ?: Dîvân. Farsça.
®aŞ • ı—)U ı_j|j.ıı >■ (jL*1 oüj
(1. b)
Son ve ketebe :
(177. b)
( i 1 ^•U l ı_jj. ll -i) ı_Âj^UI ı _ Â < C - jc
J.Aİ ^ Ijjl i_ılJ dil jUp JS I j i l j i (3 s J
vj c5 ‘"'i cüil
_aİI /* (3 c5
j J i j S ' 1S 2j ju * j - i UaJ» 4JI ı3 j l i i l p üj>- 45"C— a (_gjlj
jUrVI aJI j j*£ jxS~ i l XÂ\Â{ \ji\y\j y>
(178. a)
“ I ” harfinde 90, ‘V ’ de 34, “ o ” de 57, de 1, “ E” da 7, “ c” da 7, “ £” da 1, ‘V ’ da 98, “ j ” da 5, “ j ” de 2, V ” da 1, “ j ” de 1, “ 3” da 3, “ J” da 4, " f” de 33, “ ö” da 16, da 8, de 2, ‘V ’ de 4 gazel var; 374 gazel mevcut. Gazeller 146. b de bitiyor. Sonra tercî’ler
var. Şâir, hiçbir şiirinde mahlasım anmıyor; her şiirin ve tercî’lerin her bendinin son beytinde, överek Fadl’ı anmakta. Bütün şiirleri, Hurûfî inancma dâir. 16.a-b, 25.a-b, 25.b-26.a da olduğu gibi bâzı şiirleri Gürgân lehçesiyle.
II- Na'imı (FadV Allâh-ı Hurüfi. 796 H.1394) : o l D î v a n . Farsça.
35 gazel, 7 kıt’a, 8 rubâî, 4 beyit, 2 terci’ vardır.
• lf>l j l jS " j j
jU ıl (J jjj j
(178. b)
Son : (JaI (j~^t ö ^ (jljitüa
(194. b)
(Bu dîvanda “ I” harfinde 7, “ o ” de 1, “ j ” da 7, “ j ” da 1, “ j ” de 3, ‘V ’ ^ I , “ f” de 4, da 1, de i , ‘V ’ de 5, cem’cm 3İ göze/, aynca CV ’ da I , da 1, KJ” do 1, “ ç" de 1 nâ-tamâm gazel, 4 kıfa, 10 rubâî, 4 beyit ve 2 tercî'le, 55 şiir mevcuttur. Bunların ikisi arapçadır. Şiirler, harflere göre tertiplenmemiştir.)
III. Fadl’m öldürülmesine târih.
lilL* dJJU C o l f i j jİLp
(194. b)
Son • j t jM •Af**»'1
« j l d j l j l O j j ıJLu»
(Aynı)
(Bu târîhi, “ Bektâşîlik - Hurufîlik ve Fadl Allâhhn öldürülmesine düşürülen üç tarih” adlı makalemizde yayınladık; Şarkiyat Mecmuası, V, İst. Univ. Edebiyat Fak. Şarkiyat Enst. İst. Edebiyat Fak. Basımevi - 1964; s. 14-22. Bu tarih, 21-22. s. lerdedir.)
IV. Jc ‘Alı : Dîvftn. Farsça.
: C~wA aS' ,J>- j - s â i j l
46 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
ıjr J_>-j . i ı_»>US~ jjlaJ C-jJf- j
fi 94. b)
Son : jjlöj j i Jlâ j jJp 4iiS" .Lİ
h £ j ölUs-l ı_j
Lil JS"" (j ^
(211. a)
(Bu dîvançede “ <j” kafiyeli 2 kaside, de 1, “ o ” de i kaside, aynı harfte 5 gazel, de 10, “ j ” da, “ j ” de 6irer, “ r” de 2, “ j ” , ve “ ıs” de birer gazel ve 1 terci’, cem’’an 27 şiir var. cAli Fâni, FadVııı mürîd- lerindendir (b. Dr. Sâdık Keyâ: Vâje-Nâma-i> Gurgâni; Tehran Üniv. Yayın. 1330 Şemsî h. s. 299-300.)
V. .Ju j i Şarîf : İki terci’ . Farsça.
Baş : e l j j i C—Jfc ı3 j* <_£I(211. a)
S°n : jUj j i £ iSj^T £***? jlSCil j OV* jJJl ı 3 j j>- J>-
(216. a)
YI. Kallmî Tar-ccıc.
®aŞ • -Lİ j lo Lİ jlc "! j ı_!âjCı j (_g~JkP
(216. a)
S°n • jA j *m ojjjli v»N j (J 6-UjU
( ayn ı)
VII. -ûıl Rahmat’ Allâh : Bir şiir. Fars.
Baş : ıJl—OİJÜİ (jZ*^5ı\j>- *ub ül
j i ı_iaJl l-tol cJftlI
(217. a)
Son • ıT Lvâ-P'i L" AİiilJ CL*6A 41
C—<ljj ( J İ j j (jlj &- Aİaa.’ iL lj C-.âft (2İS. a)
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 47
VIII. J* ‘Alî : Mesuevî tarzında bir şiir. Fars.
®a§ • J Lİ l_2 «-jJl jl ^ j i
j ^ i - ij-i t(218. a)
Son : J & s j Z J y j ' ^ j f e
(Jo J..İ j j> - jJaj j Sı I <JtjS-C^ı.
(aynı)
(1052 No.daki mecmuanın IV . No. ma b.)
IX . Ju J> Şarîf : Farsça bir şiir.
® af : : > Ij (j,-6j j l o ^
i j J j L ^ j i (j— aS”” ls^.5 i j j I
(2i S. oj
S°n : Juf jl*P
i j-J j L (jl*.* 1_İJyvi j A j > -
(2i 8. 6 ;
(Şarîf için “ Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu” adlı kitabımızın I. cildine b. Milli Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayınları; Seri: I I I , No. 6 ; Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi - 1967, s. 224-226.)
*
Mecmûanın sonunda, tertipliyene ve yazana âid olan şu kıt’a var :
o ^Ü U I j A i j l *— Ij »—»U f d /l <__p-lv?
“*• c — iT ÜA
4 (j Zj I CL—_jl <_jjJUaj 4;şJI
(2İ9. aj
48 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
2) Ali Emîrî; Farsça, No. 269.
liJİj’tn-'iM -u£■ j' ij j/'JI iL i jmI Amir Cıyât’ud-dın Muhammad b. Husayn b. Muhammad’al-Astarâbâdi : 4-.UI J\ Istivâ-Nâma.
Kalın, kâğıtla ciltli. 108 yap. Her s. de 14 satır var. Yazı ta’lıyk. Âyet ve hadîslerin, husûsî adların üstleri surh çizgiyle çizilmiş. Sahîfe kenarları surh çizgiyle cetvelli. Ken’an Bey tarafından teberru’ edilmiş. 15 X 10.8 eb’âdında. Yazı kısmı, 12 X 6.9.
B a§ : C» I j
«Jjİ j> - yi\ «Jj Ü jllfl J u?~J jl czJ
(1. b) • • • '
Son ve ketebe :
\j\ C -~ îL jL lij o l i 'y i 4*11
X jI ü j j v _ *-l j l j J jj l- i iu ajj>Cmh
(^jJI J l T ( j I j m *.!l jve>* ı—..^o j l ■
(y^>-\ j <üll «üsî j l < _ £ iS j^0j l (jP
(101. b) \Y\1 lfî»L>**
1. a da şu kayıtlar var :
\ * Y « <Ap «üll c£-Uâl ti_/ ç ’l i j
Vi * VAA ^ lİ
( J t l (Jp J 5J o l J L î j J İ V ^ “\olij lj U Jl>o j-Li d j ^ AY Y 4i**1 < J p 12JI j IjJI
A * (J
104. a ya kadar türkçe Hurûfî ezanı, abdest, abdestte uzuvlar yıkanırken okunacak üçer beyitlik farsça şiirler ve namaz, 105. b - 108. a da duâ ve sadaka hakkında farsça izahlar var.
Amir Ğyât’ud-dîn Muhammad-ı Astarâbâdi, bu kitabı, Fadl’ Allah’ın hayatı, münâsebette bulunduğu kişiler, halîfeleri, gezdiği, gittiği yerler ve öldürülmesi hakkında en doğru ve çok defâ yılını, ayını
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 49
50 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
bile tasrîh ederek bilgi veren en ehemmiyetli kitaptır; bu arada Hurûfî- lerin çeşitli inançları hakkında da bilgi edinmekteyiz (Neşredilmekte olan fraıısızça ve İngilizce İslâm Ansiklopedisindeki “ Fadl’ Allâh Hu- rüfV'’ makalemize b. F. s. 751-754, İ. s. 733-735). Emir Cıyât’ud-dîn’in, Fadl’ın en ileri gelen halîfesi ‘Aliyy’al-A'Iâ’mn kızkardeşinin oğlu olduğunu ve “ İstivâ-Nâma” den başka “ Turâb-Nâma” adlı bir risâlesinin de bulunduğunu, Işkurt Dada diye andan Şayh Muhammad’in “ Şalât- Nâma” adlı risalesinden anlıyoruz (Emîri, Farsça, 1043, 50. a). “ İsti vâ-Nâma” de, Fadl’m soyundan Bibi-’i Umm’al-Kitâb, Amîr Kalâm’ Allâh, Bibi-5i Fâtihat’al-Kitâb ve Amîr S âlâm’ Allah’ın 820 de tâundan öldüklerini bildirmekte (38. a), 846 yılı ramazanının 15. gününü anmakta, ‘Aliyy’al-A'lâ’nın, kendisinin bir sorusuna verdiği cevâbı yazarken, aradan otuz yıl geçtiğini söylemektedir (96. a - 97. b). Bu bakımdan “ İstivâ-Nâma” 825 No.daki mektubun yazılış târîhi olan 836 dan ve 846 yılından sonra kaleme alınmıştır. Ğıyat’ud-dîn Muhammad, Fadl’m halîfelerindendir ve 830 rabîulâhırmm 23. cumua günü (1427), Hurûfılerden Alımad Lor’un Şâhruh’a (ölm. 850 II. 1447) suikastından sonra (b. Şams’ad-din Muhammad b. cAbd,ar-Rahmân Sahâvoi: Şaw’aZ- Lâmı‘ li ahVil-Karn’at-tâsı<; Mısır, Kahire; Miktabat'al-Kudsî - 1354; cüz. 6, s. 173; H wând Mır : Hablb'as-Siyar, Cuz’-i sayım ez cild-i sayum; Bombay - 1273 H. 1858; s. 127-128) Fadl’m torunu Amîr Nür’ Allah’la tutulup uzun müddet hapısta kalmış, sorguya çekilmiş ve bütün bunları Fadl’m halîfelerinden Haşan adlı birine yazdığı uzun bir mektupla anlatmıştır (Bu mektubun metnini Şarkiyat Mecmuası'nin 1. cildinde yayınladık; İst. Üniv. Şarkiyat Enst. Türk Tarih Kurumu Basımevi - Ankara, 1956, s. 37-57). Millet K . Ali Emîrî’nin Fars, lan arasında 1027 No. da kayıtlı bulunan Mîr Şarîf’in “ Bayân’al-Wâkıc” mda 61. b deki Fadl’ın. soy şeceresine nazaran Amîr Nür’ Allâh, Fadl’ın torunudur ve Mahdüm-zâda’nin oğludur. İst. Univ. K . Fars, yaz.larda 1158 No.daki mecmuanın II. risalesi olan ve Fadl’m en ünlü halîfesi 'Ahyy’al-A'lâ’ya âit bulunan “ Fırâk-Nâma” nin başmda, “ LjJLc *11 j ” dendiğine göre de “ Mahdüm-zâda” , Fadl’m kızıdır (Her iki k. a b.). “ Vâja-Nâma” FadPdan sonra onun yerine kızının geçtiğini, 845 te (1441), Tebriz’de bir kıyam hareketi hazırladığını ve ICarakoyunlu hükümdârı Cihân-Şâh Muzaffa’ad-dın (872 H. 1467) tarafından beşyüz kişiyle öldürülüp cesetlerinin yakddığmı bildiriyor (s. 10, not. 2, s. 285. Cihân-Şâh için “ İslâm Ansiklopedisi” ne b. Cüz. 23, s. 173-189.Bu vak*a, 175. s. de zikredilmektedir).
3) Ali Emîrî, Farsça, No. 437. Mecmuâ.Mıklaplı, sırtı ve kenarı meşin, üstü ebrî kaplı cilde kalın kâğıt
kaplanmış. 14.6 X 9.2 eb’âdında; yazı kısmı 10.7 X 5.5. 188 yap. Her s. de 15 satır var. Sahîfe kenarları yeşil ve tek cetvelli; yazı ta’hyk. Ken’an Bey teberruu.
I- J6 Câvldî cA li : Câvidân’m altı “ elif” le (îbtidâ) başlamasına dâir farsça risâle.
Baş : e£Jj>- lj U^l j*m j j *j (Jîjlp (_£İ j İJ>- Jl?- (J Lp (_£İ
(1 b) ■ • • jÂe- I-UjJ jlj~*\
Son . ig" jlg>- j l j ö -î j C-jSv9 jl^>- j e/l
(87. a) j j I
%
1. a da büyük iki mühür var; “ L.S'U j\ bjJı* (_cJÜI ül -UJ-I
jİI Uj J_& j l V jl ” âyetinden (V II , 43) sonra e£ı_iSj” sözünü ve
tuğra şeklinde, fakat iyi çıkmadığı için okunamıyan bir yazıyı ihtivâ etmekte. 2. a da, “ a^l <Js jlS'oJCj İJİİ tk S j oJUj j 2>- j jJİİ &\
. . . . «-—-SU cümlesinde adını, j*
*jU iU o j j jL Jl^i JaJ jl jly.l” sözleriyle de yazdığıtârihi (1000 H. 1592) bildiriyor. Bu K . de 1043 No.da kayıtlı “ Şalât- -Nâma-i’ Işkurt Dada” den, CâvîdPnin, 'Aliyy’al-A'lâ’mn halîfesi Mir FâdılI’nin halîfesi Dast-burida Muhammad Mırzâ’mn halîfesi olduğunu, Câvıdi’nin halîfesinin de Hamza Bek bulunduğunu öğreniyoruz (31.a - b). Aynı bölümde, 1034 No.da kayıtlı mecmûanın 2. a yaprağında da Hamza Bek’in 1033 te (1623-1624) vefât ettiği kayıtlıdır. A. E. Fars, da, 1052 No.da mukayyet mecmuada, 3.a da Hamza’nın, Fatiha sûresine âit îzâhı var.
II- Câvîdî : «jU ^ ^ Şarh-ı Pançâh Paya. Fars.
Baş . j t j l J,o I 4jIj j l ıJLS'b £Î_p (Jl/ J
(87. b)
(1 8 8 . a ) o l j * jh sol j l <j• j- i <ü)l UJI
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 51
52 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
4) Millet, Ali Emîrî, Farsça, No. 438.
Yumuşak, harap meşin ciltli. 19 X 10.2 eb’âdmda. Yazı kısmı 13.8 X 8. Yazı ta’lıyk. 78 yap. Satırlar muhtelif. Başlıklar ekseriya surhla yazılmış. Surhlar solmuş.
iUf Lf r.i Nasîmî 'Imâd’ad-dîn : Divân.
• j j i OIjIj C-ij j ( j C. ,..x Oıîj
j j i jl-> jku t l—Jfe 45”i S j f ö j j ~ Jasî-
(9. a)
Sou : ^ J=T ı>“
(JÜaL*ı
(78. a)
Bu nüsha, kağıdı ve yazısı bakımından X . asr-ı hicrî başlarına (X V I ) , belki de daha evvele âittir. Sağlam ve güzel bir nüsha olmakla beraber ciltlenirken sahîfeler karışmıştır. Baş tarafta rubâîler, ‘Aliyy’al- A lâ ’nm bir tercî’i, Mır Şarif’in “ 44»-j ^ ” başlıklı bir terkîb-i bendi, “ J S ^ ji °.UaS” başlıkh bir kaside var (l .a -8 .b ). 1027 No.da kayıtlı Mır Şarîf’in Jl öL> Bayân’al-Wakı‘” - ında da Fadl’m soyuna ait yazıya göre Fadl’m kızı Mahdüma Nuşrat’in Hâtûn Bibi adlı kızma “ Hwandgâr” denmektedir (61.b). Bu kasidede,
JİJA ÜJ>- j j ' t s A y ü j jL- J
4Üfeli
jUâl j Jjjlj jlU jlj*
jl**» 4-ali jlS"
jl4>-j «L*U jlS" i
JJS jİp { j i C-l» i
j j j -L4İ Jj'j' C ^ iS
jlS '^ S ' o l i # (^Oj _ /U-
beyitlerinden ( 7 .a -8 .b) , medhedilenin Fadl’la münâsebeti, hattâ onun yerine kaaim olan birisi olduğu anlaşılmaktadır. 1. a da başkyan ve 8. b ye kadar süren bu kasidenin sonu 73. b de. 72. b de,
ülİJİ J^j-5 C-*Ij «Ij j î e- aS'
beytiyle başlıyan kıt’anm sonu 74. b dedir. 76. a-b deki mesnevinin sonu, 20. a-b de. Fadl’a ait “ Na'îmî” mahlasiyle 24, Şarîf’e âit iki, Nasımî’ye âit biri yalnız matla’ , biri de nâtamâm olmak üzere 143 şiir var. Ayrıca 48. a-b de,
£ • •*,sL«» j JJm Oj >- <uîs j l i_j' j p - j o
I j Ç ş - j l S ' ı £ j j j \j j J <J
matla’iyle başlıyan Fadl’ın öldürülmesine dâir kıt’a-i târîhiyye var ki bu, 439 No.daki dîvanda da mevcut. 48. b de,
(jo ( j ) ı—Apiı jb _ / J+Âi
j i (_r“*d j * j ^
matla’iyle başlıyan ikinci târih kıt’ası var (Şarkiyat Mec. daki makalemize b. V, İst. Edebiyat Fak. Basımevi - 1964, s. 15-22).
5) Millet K . Ali Emîrî, Farsça; No. 439.
(j-’-ül jU- Lf»î—i Naslmı 'îmâd’ad-din (811 H. 1408 den önce) : jly.ı Dîvân. Farsça. Kenarı zeucîrekli meşin, üstü kalın kâğıt kaplı ciltli. 112 yap. Her s.de 17 satır var. ilk yaprakta Osmanlı tarzı, lâcüverd üstüne sıırh, yeşil ve altınla yapılmış dal ve çiçek motifleriyle müzeyyen başlık var. Sahîfe kenarları lâcüverd ve altın cetvelli. Her şiirden sonra bir satırlık yer açık bırakılmış, bu sûretle şiirler birbirinden ayrılmış. Kağdı kalın, aharlı, filigransız. Yazı ta’lıyk. Kağıt, yazı ve tezhîb bakımından IX -X . asr-ı hicriye (X V -X V I) âit. Nesimi mahlasları surhla yazılmış.
Baş : CJi f j J İ# U j l J ^ y t - I ^ tfl
(1. b)
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 53
Son " (jjUa ç-A C -aA Î Ij ^ J İSC'“ ı j '^ Öb j j>\{ f jA
(112. b )
Başta 2 mesnevi, “ Kalandar-Nâma” başlıklı bir dîğer mesnevi, Eimme-i İ ’tnâ'aşer’i de anan Hz. 'Alî’ye bir medhiye, Necef’i de anan ve sonlarda gene İmamları zikreden Hz. 'Alî’ye diğer bir medhiye, “ Say- yid” mahlasım taşıyan “ Futuwat-Nâma” adlı kasîde tarzında bir şiir. “ I” harfinde 14, ‘V ’ de 3, “ o ” de 48, “ a” da 74, " j ” da 11, “ j ” de 1, CV ’ de 2, ‘V ” da 2, “ g” da, " j ” de ve “ j ” da 1 er, “ ii” de 3, “ J” da 4, “ f” de 23, “ û” da 31, da 8, de 43 tane olmak üzere 270 gazel, 1 tercî’ , bir müstezad, bir muhammes, Fadl’m öldürülmesine bir târîh kıt’ası, 1 kıt’a, 64 rubâî var.
Fadl’m öldürülmesine düşürülen târîh, bizim, “ Şarkiyat Mecmuası” mda yayınladığımız ikinci târihtir (İs t . Üniv. Edebiyat Fak. Şarkiyat Enst. yayın. İst. Edebiyat Fak. Basımevi - 1964; Bektaşîlik - H u rûfîlik ve FadFAllâhhn öldürülmesine düşürülen üç tarih; s. 15-22. B u
tarih, 21. s. dedir). Biz de altı beyit olan târih kıt’ası, bu dîvanda yedi beyittir ve 5. beyit, bizim neşrimizde yoktur. Burada, öldürülme yılım gösteren beyit, son beyitten bir beyit evvel yazılmıştır. Katlin cuma günü olduğu da bildirilmekte ve 1. târihin doğruluğu belirmektedir ( aynı makale, s. 20 ). Bâzı yanlışlar da burada düzeldiği için, son beyti, bİT beyit evvele alarak bu târihi burada bir daha kaydediyoruz :
C fr.sLwâ -Lİj (jj> - o i j l i_ı j f - j i3
jlS^ J l l S j j j I j j ^ 3 t i
dAU J (_AİaJ
Jj jpj Ja 3 I
C -â jj J ö <—-li? cUJ jl d)j> -
Jj_/ J j 4Âİ2J j l iJJ 4>ci! I j
* y .J o » j> -
julj jjİJ^/s Jj j.*# Jj jş (JL«î Jj
j l __^ wUp Jj 4S"~ O J İ j j j
J-û!l <_£ i ^ JiJ!j > - ^
54 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
j \ j j j <J'j S jl ' O j£ - j l AXSj
«A ta j ^ f Ij &S j.s
Nasîmı’nin farsça dîvanının bir nüshası, Konya, Mevlânâ Müzesi K. de 2416 No.da kayıtlı mecmûamn IV. kitabıdır. Ayrıca İst. Univ. K. Farsça yaz. larında 448 No. da, o li o _ ^ Jl Luil >iiJIIj Z--* j C***< 4—-
j ” ketebesi baulunan (115. a ) bir başka nüshası vardır; Ali Emîrî Farsça!arında 438 No. da da bir nüshası mevcuttur; bu dîvanın, arzedilen nüshalarla da karşılaştırılması îcâb eder (tslâm Ansiklopedisindeki Nesimi mad. sine de b. cüz. 92, İst. M . E . Basımevi -1962, s. 206-207).
$
6) Ali Emırî. Farsça. 824.
Düz meşin ciltli, üstüne kalın kâğıt kaplanmış. 119 yap. Her s. de 17 satır var. Yazı ta’hyk. 30. yap. boş; fakat 29. b deki hâşiyefe göre noksan yok.
iıl J J2Â Fadl’ Allah : a U cS--£- Mahabbat-Nâma.
®a§ • o-Uilj> - (_£İ j l j j > ?-j i > j j s j a . . .
J p J C—»I y 1 J İ e z ) o a T p İ ç j Z 0 j Js j »
j< S J -* ^ eJ j l ,Jl
(1 . b ) ■■■ j j )
Son ve ketebe :
o ilj lâ ch ilil aT Xi.~f , j L§\?- j jlJj&lj j
JıAİ ^Usl t_jlj <û)l J il ı_ı_İJy^l «—jV_______ xSCîl C..C
Jİ.Aİ» j l i Aİ^ /jp jJlaş*- £j\ j £ j ([/I Ol <Ü)I
*-.>- 11 ı._J _J1T Î_S J+& _/.** J AJ zj2 jA£’ 0 ü
(J JİJlj (J (_ÂİİJ AjUj AIU« Ai-rf
(119. a ) gH '~r~‘
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 55
56 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Müstensihin “ ^ y - diye kendisini tanıtmasına bakılırsa,‘Arşî’ye nisbet edilen bir tekyede derviş, yahut şeyhtir. ‘Arşı, 1034 No. daki kayda nazaran 970 te (1562-1563) vefât etmiştir (b . ) . “ Ma- habbat-Nâma” nin bâzı nüshaları için “ Vâja-Nâma-i1 Gurgânı” ye b. (s . 46-47).
7) Ali Emîrî. Farsça, 825.
t £ j b l I er jjJI cİjLp Gıyât’ad-dînMuhammad b. Husayn b. Muhammad’al-Husaynl’al-Astarâbâdı: M ektup. Cıyât’ad-dln Muhammad, Fadl’ın halîfelerindendir ve onun öldürülmesinden sonra, Timur’un oğlu Şâh-ruh (ölm . 850 H . ) aleyhine vuku’ bulan sûikastı mûteâkıb Fadl’ın torunu Amîr Nür’ Allâh ve birkaç dervişle, suikastın tertipçileri olarak töhmetlermiş ve hapsedilmiş, sorguya çekilmiş, sonunda serbest bırakılmıştır. Mektup bu hâdiseleri hikâye eder ve Fadl’m halîfelerinden Haşan adlı birine gönderilmiştir. 17. yap. tır.
: £Jb i j*-\
( i . b ) • • • ^ s >
Son : j l ^ - J l j ajçJ ^ j l j
j JJJ j^
ıJU* A îlclcj J Ku* C-âb j j£ - O j
r J 7 ‘ •Bu mektubu, “ Şarkiyat Mecmuası” nda yayınladık; orada Fadl’
Allâh’ın oğluna âit göstermemiz yanlıştır. Tavsifi ve metni için b. Ş. M. No. 1. Türk Tarih Kurumu Basımevi; Ankara - 1956, s. 37-57. Gıyât’ad-dîn’in “ Istivâ-Nâma” si, aynı bölümde 269 No. dadır; bakınız.
®Ali Emîrî. Farsça. No. 920.
8) (^ . j ) ^ J-â» Fadl’ Allâh-ı Hurûfî (NaH m ı. 796 H . 1394) : •t.U jlijU- Câvidân-Nâma. Gürgân lehçesiyle. Ken’an Bey tarafından teberru’ edilmiş.
Kenarı altın zencîrekli düz, koyu vişne rengi meşin, ciltli, mıklâplı. S. kenarlarında ikişer surh cetvel var. Kenarlarda aynı yazıyle ilâve ve tashihler bulunduğuna göre bir başka nüshayla mukaabele edilmiş. Yazısı güzel bir ta’lıyk. 17 X 9.5 eb’adında. Yazı kısmı 13 X 6.8. 437 yap. Her s. de 21 satır var.
Baş : J jljjl Ij^I 1.&I IJijI tjlzj\
L>- C— I Ij * * j ( Kenarda : b o l ) lf-1 j S\jj
'jA iiliıJ I j ç.3-J!\ 'j?'J>\ aÜI jS\i2
• • • > . o — < * j j j j C~aA aS”” (jliU(1 . b )
Son : (J j t i j Li & j j -ZÂ* 13 j(J -'■k-
o L e ı j* «-Us- j Âül j l j l j lj > - Ja
i l j 1 a U ^dU!l <_>j <ül (j’Jj&Liül
aj L j l l-i>- «—Jl»-jl 4İ*ijj >li JHi\ y je -ji\ ji
İJ> - e ilj ç j & İ İ J j * i>- illj ji* Ölr. *JA j * c i ' j j '
6 ^ <uij j(~il y t je - j (_j ~il j ı£ ^ iI-jUS”"
ı_jj .La jT ÂjI^j j j\jıi û.-Uv
İİIj aS"" C—a3 ıi-Li j lİ ^ j ^ c i ( _ £ * ^ j
jS”I aS"” dJJ*j d? j S " d/l « j l j jJ_jIa>- o
j i ı£2 j * j &j (JLİîII O j Ââ a j C-jUp ı—>jJ jil jLâp Jwâi ^
(423. b )
<u»> j j C—4 C-*S”j j . î <j-&
(İM>-j j J C~d <u- û-«Sj
c»-c ^-1 j jİpI JjI j û-^I ~ ^ j L j ^ - ı J n ! ! j c — I
("436. b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 57
Ketebe : JU-»! a1*sj t-J-tj«îJl *—>b$3l C-J»
^Ijlîl t_Jİ j j l 0^;S Ü ^ J ^ -
(_ ^LJ"j jljJU^I ol;. S"y j aU -jj j«p *üil JaI
jlS "i^5" j J-V» c_-;p j l ip j j j i p ,- î £i^0
S ( J O j «la j j j jlSo
J: I 4.1 I J _J ‘ j £ Aj|_*„Jj _j ^ j| 41* '
i—jU S n J i j l jü j~* j 1_® r-i-4 AaJllsjr aS aJI öLLilff-
<öjI (J-yâs O-Jâp j O js) jİI <dl O I ^ l » l j l j^ ^ jj
aİ a#^Isj a^U 1 ıj* vIjIj
^ 1 Jo j j ^Ssj İp f aiîj .«JJt!l j y + » l}Lİ2>-jS" jj j
a*jISCJ <öjla^-L^J jlll Jiîlij * j !j axJT" »-b«,S""
j l i *—® f j^
(jlill J j*c
58 HURÛFİLİK METİNLERİ KATALOĞU
( j ü t ^ j a£~ c>$J? o ljj lTL ) <1/ ‘-j**/’ j
j l ü U - C~~vl o ~ ^ J t— <1/1 (j> -
a] I j j. .^ - *>l__Sl j O jU a jl j
aj* 1 ^^aL]öJ1 t-,y „ loil
j*ıS*b\
(437. a )
(437. b de aynı yazıyle “ jvâill -dİ J ” başlıklı farsça bir kıt’a, 438. a da aynı yazıyle, “ «j>= ” başlıklı ve
u â ^ j j j ^ d*** c S '^ As7j 5
j j-^ ijl j lk U ajl5\.U olSC« j o eX .T.A
makta’iyle biten dokuz beyitlik türkçe bir gazel ve farsça bir müfred vardır. 992 yılı ramazan ayımn 17. günü Vechî mablaslı bir Hurûfî
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
tarafından istinsah edilen bu nüsha, 423. b de aslî nüshanın tetimme- sinde belirtildiği gibi ‘Alî b. Muhammad Husaynî tarafından, Bâküye’- den, “ berâder-i ‘azîz cîsâ” adh birisinin getirdiği “ Mahdüm-zâda” nin hattiyle yazılmış olan “ Câvidân-Nâma” den yazılmıştır. Ali Emîrî’nin farsçaları arasında 1027 No.daki “ Risâla-iJ Ma'âdiyya” nin 61. b yap- rağmda ayrı bir yazıyla Fadl’a soy bakımından bağlı olanlar yazılırken Fadl’m Nuşrat adb kızının, kızı olup Hwan.dgâr diye anılan Hâtûn Bibi’nin ve Amir Nür’ Allâlı’m oğlunun adının 'îsâ olduğunu anlıyoruz. Bu nüsha, Gürgân lehçesiyle de yazılması bakımından, “ Câvidân” m en eski ve sağlam nüshalarından biridir. “ Câvidân” ın, aynı K. nin aynı bölümünde, 1000 N. da kayıtlı, 845 zilhiccesinin aşr-ı evvelinde, yâni Fadl’m öldürülmesinden 48 kûsûr yıl sonra bildiğimiz farsçayla ( Gürgân
lehçesiyle değil) yazılmış çok güzel ve sağlam bir nüshası vardır (b . ) . En eski bir nüshası da îst. Süleymaniye K. e mülhak Fâtih kitapları arasında 3728 No.da kayıtlıdır. 17.5 X 12.5 eb’âdında olan ve yazısı 14 X 10 kısmını kaplıyan, ta’lıykle yazılmış bulunan bu nüshanın istinsah târihi yoksa da kağdı ve imlâsı bakımından bu nüshanın IX . yüzyılın nihâyet ikinci yarısında ( X V ) yazıldığı anlaşılmaktadır. Temellük edenlerden biri, ilk yap. ın a yüzüne “ jb jU -
j - J j ' '& • j J - P j ' j j S j ^
■Ajîjf jAİS’i (JAİ2» aL«U
j l j l j^zJC j ” kaydını düşmüştür. Darvış Murtadâ,
Câvidân’ı 1048 de (1638-1639) terceme etmiştir. Kenarlardaki tashihlerden kendi elyazısı olduğu anlaşılan nüsha, Hz. Mevlânâ Müzesi Kütüphanesine vakfettiğimiz kitaplar arasındadır; “ Dürr-i Yatım” adını verdiği bu tercemenin bir nüshası, gene aynı K. dedir. îst. Üniv. K. Farsç. yaz. 1 arında, 869 No.da kayıtlı Câvidân, Konya M. K. e vakfettiğimiz nüshanın aynı yazısıyledir; Darvış Murtadâ, bu nüshayı, 1049 rabîulev- veli evâilinde (1639 ) yazmıştır. Mezkûr K. de 1256 No. da Câvidân’ın yeni bir yazması vardır.
Câvidân-Nâma’nin altı “ IjdI” ile başladığını İstivâ-Nâma’den (M illet. F . 269, 29. b ) ve Rahmat’ Allâh adlı birisinin bir şiirinden anlıyoruz (b . No. 1186, V I I ) . Farsça nüshalarsa, “ «yJÇ <_slJ,I ^ jl . . . osjS' AjU <j ” diye başlamaktadır. Anlaşılıyor ki Fadl, Câvidân’ını Gürgân lehçesiyle yazmış, sonradan yayılabilmesi için kersdisi, yahut halîfelerinden biri tarafmdan bildiğimiz farsçaya çevrilmiştir.
Ali Emîrî. Farsça. No. 989.
9) ( j j j=- <ül J jı i ) Na'ımî (F a d l ' Allâh-ı Hurûfî, 796 H . 1394) :Divân. Farsça.
Kâğıt üstüne ebrî kaph bir kapağı var. Üstüne kalın kâğıt kaplanmış. 26 yap. Her s. de 16 satır var. Şiirlerin son beyitleri, mısra’Iar alt alta yazılmak suretiyle ortada. S. kenarlariyle mısra’ aralarında birer surh cetvel var. Her satırda bir beyit mevcut. 5. b de başlıyor,25. a da bitiyor. 17.6 X 12 eb’âdmda, yazı kısmı 12.8 X 7.8. K. B. te- berru’u.
bl*X>- j l j S j j 1
Ol^Jİ j i C-ib A j j î jİp aS"
(5 . b )
Son ve ketebe :
^ L . ..Al 4^ ^ ; T\S~'
j ı r (j\ (j L ı j j i ( j i j l l _/JLû!I j\&>• c..^o j l lc
j ^ y i 41İ j 'üÇ' (J, t£ j^ j l OJj» ıjC* 4^-lj>- jJI
Y * â \ j a a (j^l (j ’j l 11 (J ^11 jp
■ib XS~ (_£-UJ-b lj t-JIS" A*i .sb jb >1 Jp
(25. aj®
Alfabetik tertibe tâbi’ tutulmadan yazılan bu dîvançede “ I” harfinde 7, “ o ” de 1, “ i ” de 8, “ j ” da 1, “ j ” de 3, ‘V ’ de 1, " f” de 5, “ û” da, makta’ı olmıyan I, “ j ” da 1, fV ’ de I, “ j ” de 2, cem’an 31 gazel, 5 kıt’a, 25 rubâî, 7 mûfred ve beyit, 2 terci’ , bu sûretle 70 şiir mevcuttur. 1. a da Jc ili, 4. a da farsça bir beyit, “ Jl ”ve “ -c* ^ b j j ” başlıklı iki rubâî var. Bu rubâîleri, Sayyid Ishâk’ın hâl tercemesi bakımından ehemmiyetli gördüğümüzden yazıyoruz :
Ji*** u *İApbj
iib jllp j l 8İS"U oibâ JL*
jUâ/ Jjlc Iwi>-ı_l9jl ^iJ^i- j .
60 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
I Je*- ı_!î j l Jjoj JL-
İJj 1 ^ dlS"l'
^â>- a>- J L ^ % SjA (j)S '
t, , . j l i . . .^» j
25. b - 26. a da arapça hilye ve bilyeye dâir bâzı türkçe sözler;26. b de Muhîtî’den, ‘Arşî’den birer türkçe beyit ve “ £.Lâ” başlıklı iki satırlık farsça bir yazı var (186 No. da kayıtlı mec. nm I I . kitabına b .).
®
10) Ali Emîrî. Farsça. No. 990.
Kenarları ve sırtı meşin, üstü ebrî kaph, üzerine kalın kâğıt geçirilmiş cilt. 15.2 X 10.8 eb’âdında. Yazı 11.7 X 9.1 kısmı kaplamakta; yazı ta’lıyk. Ken’an Bey’in teberuu. 63 yap.
J-Jli j o Mir Fâdılı : J L j Risâla. 58 yap. Her s.de 17 satır var. Hurufîliğe dâir olan bu farsça risalenin adı, metinde ve ketebede anıl- mamaktadır.
Baş : g , ^ ^ ^
(1 b ) • • • J
Son ve ketebe :
J . IT oL.il 4$”lj j XJİj > - (J>*JI j*.*\ I j (jlslî *û)l ^ j
J j l j l ö j »■ »Lilj 01 jLaI j l j.'z+h j liL jl j . * )
«Lob jv ) jj £/ J <-l-*»il j l C — I j j
C-*<o jl ö J l j  îL j < j«o jlj 4j'U c*c j j j l j j
<£s * * J* *?*** û A ı j ' ü . * * i c r d J J ' 5 (58. a )
m
Risâlede, 53. a da Şayh Abu’l-Hasan’dan, “ rıdvân’ Allâhi ‘aleyh” denerek 6 beyit nakledilmekte. 54. b de “ iil.pl « f l j »T JJU o i- j
. . . . J iljji c—l -il *»' iL* ’Jîl” cümlesi geçiyor. Bu K. ninaynı bölümünde 1042 No. da kayıtlı Sayyid İshâk’ın “ Hwâb-Nâma” -
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 61
62 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
sinden, Abu’l-Hasan’ın, Fadl’m halîfelerinden olduğunu anlıyoruz. 1030 No.da kayıtlı mecmûanın II. risalesinde, risale sâbibi, kendisini
“ Jjl <ûll JS~_jill <jjl jLk- J il” diye anıyor (39. b ). 1027
de Mır Şarîf’in “ Kitâb’al-Ma'âdiyya” sindeki şecerede, Fadl’m torunu Amîr Nür’ Allah’ın Habîb’ Allâh adlı bir oğlu olduğu bildiriliyor (61. b ). 1043 No. daki “ Şalât-Nâma-i Işkurt Dada” den, Mîr Fâdıli’nin, 822 de ölen ve ya öldürülen cAliyy’al-Aclâ’nın halîfesi olduğunu öğrenmekteyiz (b . A . Gölpmarlı: Bektâşîlik - Hurûfîlik ve FadV Allah’ın öldürülmesine düşürülen üç tarih; Şarkiyat Mec. V , 1964; s. 15-22). Bu ri- sâle, 1039 No.daki mec.nm ilk risalesidir. Konya, Mevlânâ Müzesi K. e, Hanya Mevlevî-hânesinden gelen kitaplar arasında, 6120 N. da kayıtlı mec. nin da ilk risâlesi, bu risâledir.
58.b - 62.a da hurûfîliğe âit türkçe bazı bahisler ve cAliyy’ul-Aclâ’- nın “ Mahşar-Nâma” sinden nakiller var. 63. a da şu satırlar mevcut :
V ^ (Jy - * j j jl 1 j fjj 1,( çj j m Jj' j J * j j j l j j j j l j jl y j
Bu riöâle, İst. Üniv. K. Farsça yaz. larmda 162 No. da kayıth ve J yılında (1037 ) Darvîş cAbd’ Allâh-ı Bosnavî tarafından yazılmış
olan mec. mn I. risalesidir. 1193 te Bakir Kamuzâda ‘Abd’al-Calîl tarafından. yazılan nüshası da aynı K. nin aynı bölümünde 1292 No. da mukayyettir.
11) Ali Emîrî. Farsça, No. 991. Mecmuâ.Mıklaplı, meşin ciltli, 17.7 X 10.2 eb’âdmda; yazı kısmının eb’âdı
muhtelif. Mawlânâ, Abû-Sacid Abü’l-Hayr, Hafız, Bakî v.s. nin şiirlerini, Hadîkat’as-Su'adâ’nm başmdan bir parçayı ihtivâ eden ve ta’- lıykle yazılmış olan bu mecmûada, 17.a, 20.b, 23.b - 24.a da Fadl’ın (N a H m i) 5 gazeli, 81.b - 84.b. de, Na'imi’nin bir tercî’i, 66.b de Şaıîf’in 4 rubâîsi vardır. Başı ve sonu eksik.
12) Ali Emîrî. Farsça. No. 992.Jjj>- ıl Fadl’ Allâh-ı Hurüfı : jt. cArş-Nâma.Kırmızı meşin ciltli; üstü kalın kâğıt kaplı. 14.6 X 9.8 eb’âdmda.
Yazı kısmı 9.7 X 4.5. 76 yap. Her s.de 15 satır var; her satırda bir beyit mevcut. Bâzı beyitler, mısra’lar alt alta gelmek üzere ortaya yazılmış. Yazı ta’lıyk. Ken’an Bey’in teberru’u.
: j j o !j,\ C.— ,o '{> - ^ol '*d <->
(1 . b )
Son ve ketebe :
l>- 4.1/S -ji liaj.a IJ İU.:*- j : l_b>- (js-j öj>-
jljjr ' ûlS”eXj ( j 4L-i(_£Jj _/ı5>- j _/-£*
'i \ *\V jA** j'-c* l5 .ÜJİyiP^jUıs- ^“ly? ^j\
U jl b İJ.Jİ k_>J [ t ^ - tfjb-lı \ j> - a T >
(76. b )
76. a da,
ti?-" û’ i/ <y~ f ^ lA>p b tl/J ^
j l ç \ /\ »o j l > - j l »uilj ^ lj
ç»t>L. (jj>- ö lü lp j< j I ‘ J » j £ - e j l j l j j j Ij
denmekte ve “ ‘Arş-Nâma” ye “ Câvidân-Nâma” adı da verilmektedir; ancak mensur ve asıl “ Câvidân” bundan ayrıdır. Emir Ğıyat’ad-dın, “ Istivâ-Nâma” de “ Câvidân-Nâma, ‘Arş-Nâma, Mahabbet-Nâma” adlı üç kitabın Fadl’a aidiyetim söylemekte (N o . 269, 29. b ), ‘Arş-Nâma’den beyitlerle istişhadlarda bulunmaktadır ( aynı, 7. b. Dr. Sâdık Keya 'nın
“ Vâ ja -Nâm a-V GurgânVsine de b. Tehran Univ. Yayın. Tehran - 1330, s. 28-29, 302).
13) Ali Emîrî. Farsça; No. 993. Mecmuaâ.
13) Cildinden kopmuş, üstüne kalın kâğıt geçirilmiş. Yazı ta’lıyk.13.5 X 8.8 eb’âdmda; yazı kısmı 10.2 X 5.7. 129 yap. Her s. de 15 satır var. Ken’an B. teberru’u.
I. ? : jjlü-l Nafâ’is’al-Hakâ’ık. Hurûfiyye inancına göre“ hurûf-ı teheccî” yi te’vîl eden farsça mensûr bir risâle. 2. b deki “ -U JjUJ-I u-oUi; £-*” sözünden adını anlıyoruz.
®aŞ • üljljljvu ^Jâ*î
i j ^ i i ; i jjjiâ>-
(1 . b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 63
Son ve târih :
•AjSd 4j*JI * >*1 -CjlC A*İP
(_r o 2 jS* İJUj (Jj.?- Ij_jI aS^a ^jü o JLp JÜ s -b“ ^ j o ~b-
*\“ i <c*> aJLuj (jıs ^A*JI j O jL iljU -Ulij
(19. b )
II. Jc Câvîdı cAlı : Hurûfa dâir bir risâle.
Baş . q \jfi c—-jIp NL«
C-jaU j l ı_İİl_j j L-ll j u İjIp I a S " * Ij ^11p
. . . JLJbjS' l
(19. b )
Son : (_]}j î j i j j aS' (_£jl£lil j t£ jIjî\ 45"jA
4> -jA j j l i j<5"lj» j l jjp- A^JİJ -ULi J j l i j j l j l
JUli U^j âj j l JLjjS"
(39. b )#
Bu risâle, 21.b - 23.a daki,
jl^alS"" C-İ4 j { j J* *— J*
V *i (??*-}' * J
beytiyle başlıyan ve
ö l im ji «-l-JaL*» J j kMj
«_r»L/,l j l ji^ : i£ y r öl
beytiyle biten medhiyeden anlaşıldığına göre bir emir adına yazılmıştır.
26. a da, “ 4>- C..JU <1/1 «uli ^ j p <Jj I j J 45"” Jjj Aİ^ j l j l
aS J jli
vI ^ aS'Is- ^il ^ '"‘î
aS~ C ju o l ^ j j « 2 jj 4*3?j î JJjL* d / j i d )j? - _/jâi ,1/1
. . . A l i j i  JU j C —Jul>- j U ; j J aS' a»Lî ^ j P J j l j i ” sözlerinden,
64 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
“ «jIj »l^j Şarh-ı Pançâh Paya” sahibi Câvîdl’nin olduğunu anlı
yoruz. 38. a da, “ ^ ı>-^ ^ J'c* J'3 (J*J
j l -l*"— j L ^ j i UU- iS ' o lj^âL j j j i i ç j İp j j
(( . . . aS" ıJL-iS" ^Jü jj-1; C-—I” sözleriyle Şaraf’ad-dîn-i Yazdi (858 H .
1454.Hâl tere, ve kitapları için, SaHd NafisVnin “ Târih-i Nazm u natr dar
Irân ve dar zabân-ı fârisi tâ pâyân-ı karn-ı dahum-ı hicri” adlı kitabına b.2 cilt; Tehran -1344 Şemsî hicri, I , s. 248-249, I I , s. 775) ile de münâsebeti bulunduğunu anlıyoruz ( Câvidi ‘A li için 437 No. daki mecmuanınI . risalesinin izâhma b .).
I I I . j.% jû - Sayyid Şarîf : j 4JU*j Risâla-’i îsmu
Musammâ.
Baş . Ij jlii -jli- j ıjZo li-u . . .
I s lp I i ı - j I
("40. « j
Son * ^ İ-U A J kAjfcİ*J l.ıt.111 ( r P 1 jT I
("47. aj
42. a-b de ££ .Xxilj(_£ Ij i ^ u l l s j l l> _/Ji& (j>l j
Lo—> j 4İs-L» sözleriyle Ana
dolu’da bulunduğunu belirttiğine ve üslûbuna göre, Fadl’m halifelerinden olan Sayyid Şarif’indir (M evlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu, c. I, Ankara - 1967, mec. 1643, s. 224 ve devamı). Bu risâle, İst. Üniv. K. Farsça yaz. 1132 No. daki, 1200 H. de Darviş cAli b. Darvış Haşan tarafmdan yazılmış olan mec. nin III . risâlesidir ve tetimmesinde
~L,«- j ^ul (JnJaJ fevJi aJiA tJL~£ ” kaydı mevcuttur. Şarıf’in,
İst. Üniv. K. de, fars. yaz. larda 130 No. da, 77 yap. hk ve kaafiyeye göre tertib edilmemiş bir dîvanı vardır ve bu dîvandaki bir tercî’inde Fadl’a ulaştığını da açıklar (73. b. B u divânın baş tarafta noksanı vardır; Mevlânâ M . yaz. K . da bu dîvandan bahsettik; s. 225. Risâla-i‘ Ism u Musammâ, “ Textes Hourufis,'> de 7. risâle olarak yayınlanmıştır. Clement Huart basımı, Londra -1 9 0 9 ; s. 90-98).
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
IV. ? : <JLj Risâla.
Baş • (j> I ıjp 'jt " ^ ö 1 . . . >«0
(47. b )
^ orl ' j_;iU C.^'ÂS' J j J #lj ^ vAİ j J
j j * j (JL-f ^!>LJlj C— j l Aİlı». (j>l J l j
f J İ ıJt
(48. b )
'Arş-Nâma’deki “ ijUSOI ^ «j;t j* jl nusra’ım şerheden bu risalenin CâvîdPye âid olduğu kanâatindeyiz.
V. ? : JL-j Risâla.
Baş - j ^ j # \ j A , . . . ç**.)
. . . lj
(49. 6;
Son : İ İ ju j j (Jl_ î IJjfcj X İlJ j Jile ( J ^ î
£c- J-* (Jp
(51. a )
VI. ? : 4JUj RisMa.
BaŞ • . . . wUi } j> - jb Uâ <tS'\~i>\ 4*®
(51. a )
S°n : ö \ > -j (j~ jlj (^ jj^ i u,A iJ ’ ^
(52. a )
V II. ? : -JL-j Risâla.
Baş : C-*-Jiljsr
. . . aT
(52. a )
66 HURUFİLİK METİNLERİ KATALOĞU
; öjS"" ^j (J^^" öL-Jİ
(61. b )
V III. j&l ishâk : «JUj Bisâla.
Baş : t jiii Tj,Î.S C S"” aS-" e - J Ü f (_$l jl-b . . .
(62. a )
Son : C—alj?- Alaojlj^- aS”
C,..«ı l j e\j j j l C**Jo C-*“l j o
f66.#
Bu risalenin., Fadl’m hayâtı hakkında Îstivâ-Nâma kadar ehemmiyetli olan “ Hwâb-Nâma” nin müellifi Sayyid îshâk’m olduğunu, son beytini yazdığımız 46 beyitlik mesnevisinin sonlarındaki
j ^ <wa* ü j/Z j-ÂS” d r j j lj
beytinden anlıyoruz (66. a. beyit. 7. Sayyid İshâk için 1031 No.daki tzâha b.J.
IX . jJİ Abu’l-Hasan : âUtjJl âJu j Zubdat’un-Nacât.
Baş '• « l j (_ l j isij^ s ı_JUa (_£l jİJlJ . . .
. . .
(67. a )
Son . ç j ,Xw^ d)\ji?j (J£ j
Cîr*4** cüj
(7 İ. a )
Şayh Abu’l-Hasan, Fadl’m halîfelerindendir. Sayyid tshâk’m H"âb-Nâma’sinde en mühim bir râvî olarak görünür (1042 No. ya b . ) Sacîd Nafîsi, “ Târîh-i Nazm u natr dar îrân ve dar zabân-ı fârisı tâ pâyân-ı karn-ı dahum-ı hicri” de, 771 de onsekiz yaşmdayken Fadl’a, İsfahan’da ulaştığım, 802 de Câvidân’ı nazma çektiğini söylüyor ( c. I I ,
s. 771).
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 67
X. j^ l îshâk (?) : «Jl-j Risâla.
Baş • ^ 3* *—
llâi dAU“ jJ IjU \ S j^ * 3 iS j3^ 4*
r?j. b )
Son : (_£ j3l <ül j s js -Ulj^lâl^j^isU j t— j j
^ jl ^ ç^h-~-< i l j j j j j s â J tû j j l jj^ - l l.xpı—«aSI
(81. b )
$78. b deki şiirde,
jl (jlajj İJ.>- (j\c- {^3^ jZ \ £ jı~ P J^l
jl$>- (j-Jj ^Aj jl; il; 4.; 4İ^
beytinde îshâk mahlası var; risâle sâhibi bu şiiri istişhâd kabilinden almadıysa ve kendi şiiriyse, risâle, Ishâk’ındır. Y i. risalenin sonu da bu beyitle bitmektedir.
X I. ? : Risâla.
Baş : *^i ' j £ , *j| 4İji . . . ^ .
. . . J3l j\ ^ \ U Ü *
(82. a )
Son : j c s jS ' ö\y S J c=if99. a )
X II. ‘Arş-Nâma’den bir parça.
Baş : ^ 4£. ^-î*
jl JjJ ( j i^ \ j T
C-~>-JJ jl wLj>-JJ 0 »»f99. b )
S011 : J İ İ L > - jlj>- J^” iJb-j"1 iS>-(101. a )
Sondaki beyit, ayrı vezindedir; ayrı bir kitaptan alınmış olması gerekir.
68 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
X III . Câvidân’dan bir bahis.
®a§ : . . . _,!l (jÂ''Ji\ «üll J j l J j l J j l aİj i 6 ^
(101. b )
Son : d...,,İŞ iys-C jiâ^a Aspj%\ - U j j S " l j j l aJ j /> jlj-^ j
(102. b )
X IV . ?
" . . . Ukj j l^fU jljiU ol . . .
(102. b )
s°n = ^*>LJl j J^-lj C * j> - Jp oT JâJl \J\
(104. a )
XV. J>jjp- jÜjî J-ü Fadl’ Allâh-ı Hurüfi : Waşıyyat-Nâma
A lijj J ^ i r A*iai_/ ı_3 ^ Jİj*« A»Ij
.5jJ (_£ A,*U Jjljj^ Öl;-4 J-2
^ j 1 ( j s ^ I
jf ^J aS"* ‘i " 11 Is
(Jlilal AÎjii-jl aS* c —I o ljT j'Ââ d/l JU- _/ l-Aa»
jlj5sj aS” _U>- aİ1~ ■ * -*l eJjlc ^ .a ı_>\^\ CJjli.-' j
(j?- jS"l c-*«ı oij$ ö\y jp j _/ jp j l ^t~î
^ 1—’j ' i '—Jj l ’i Jjblj>- Aş lj (jb _Loj »lİIj A^»Ij>-
C-X{
(_y j i 1 j J.j_/ O Aa İU j C J j ıy.~«>- £j*
C ı 'jy .^ j Ijj^ Ip aJL
^J-uU Ijj> j l j^ -s ao*“jJ
l v**l C ji ^1 e a«vaŞ\j Ij '■ •j**j ^
(1/1 Jl IJ _/v5İ (1/1 AS' C*~Aj j l j 1 JP j l ./
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
J i *—-'»“I öJLÎLc ( J İ s i
û-l j (5il2>- <i/lj La a-iplS (j" I aS" j j jL « ı ^ j> j XjL>/
ı _ y ^ i j* Ai>-bJilj J. >- (_g jjj J.*»>_/ jL lA j C jIjI
d)lS"âjJL«Ij j»b j^ î ö ljl (1/1 _/1j
-U**ı j o U jl I^ I5 "a jj
(104. a -b )$
Bu Waşıyyat-Nâma, İst. Üniv. K. Fars. Yaz. 1291 No. da kayıtlı mecmûada bulunan ve tarafımızdan neşredilen Waşıyyat-Nâma’ya nazaran çok kısadır (b . Şarkiyat Mec. I I , İst. Osman Yalçın Mat. 1958, s. 53-62). “ Vâja-Nâma-i’ Gurgâni” de, cüz’î farklarla, Prof. Browne’m “ Journal of the Asiatic Society” deki makalesinden alınarak (1907 ) neşredilmiştir (s . 30-31).
X V I. Fadl’m Halîfelerinin bâzılarımn adları.
Amir Sayyid ‘Alı (A l iy y ’a l-AH â ), Husayn Keyâ b. Nakîb, Mawlânâ Macd’ad-dîn, Mawlânâ Mahmüd, Mawlânâ Kamâl’ad-dın-i Hâşimî, Hafız Haşan, Şayb ‘A lî Mağzâyiş, Mawlânâ Bâyazîd, Tawakkul b. Dârâ, Mawlânâ Abu’l-Hasan.
(104. b )
X V II. «U Calâl Safir Şâb : Farsça bir mesnevi.
• ojSvji j-ûIj j j jUU (_$bj 4j
(105. a )
Son : ^a ( j l 4^-li -IaIj >- Ico j î j (jI
(109. a )m
124 beyit olan bu mesnevi, Konya, Mevlânâ Müzesi yaz. larmda 1644 No. daki çok değerli mec. da V III. risaledir (b . Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu. I , M illi Eğitim B . Eski Eserler ve Müzeler Genel M . yayın. Türk Tarih Kurumu Bas. Ankara -1967, s. 229-230).
X V III. j * l İshâk : Risâla.
ti:®j J (_$i (Ji“W» »k* j j i O l . . .
70 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
JaI 3j a 'j ı j
. . . « i l i(109. b )
• |jj>- j\p> j l (Jj (^^l
( ? ) -CİN ^ j "MI ^ J jb
(117. b )
X IX . ? : Risâla.
® a§ : . . . j j * <ûll i » J - 2 ^ û ° U p . . . <«->>
(117. b )
S°n • j 3_ >-'yi «ÜJİ Sj I
(124. b )
X X . ? : Risâla.
Baş : j J j aJjis<9 .c- Ji o l i L*> _/.k!l j «ü j i
. . . i j f d » l j üIpy j l j j j(İ25. a;
Son ve ketebe:
( ) j I j ı_ilS"" aS"* -Vj Vj 1-* I
<j~i-JJ-3 • • • t--c 15**^ t>* (J^ c5^'
Çjt<-2 0^**“ _jf»5 t İ *j® t/*y^ <!/ û '**^ Cj'
(«JûİI j (j rî j C—»“ (J c -p U j i
(129. a )#
Ali Emîrî. Farsça. No. 1000.
14) Fadl’ AUâh-ı Hurûfî: <uU ûj_,U Câvidân-Nâma.Mıklâplı, üstüne ebrîli kâğıt kaplanmış mukavva ciltli; cilde kalın
kâğıt kaplanmış. 17.8 X 13 eb’âdında. Yazı kısmı 13.7 X 9.7. 251 yap. Her s. de 21 satır var. İlk iki sahîfenin kenarlan ikişer surh cetvelli. Yazı ta’byk. Fasıllar, âyet ve hadîsler surhla yazılmış. Ken’an Bey teberuu.
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 71
. . . 5jj< ax^ > -j ^il (3 >" S"” (S j -j d-j-k>-
f i . b )
Son ve ketebe : ^ ^ j | j 7 ^ Jj|
JUÎL JL» 1 jJ-!b (_£j-VJb (_£
JJ* J ll ÂjJ^I ‘Uj^M Aj-LsÜI V 1 (_jb50l ^
J.vâî aJ.*; J.Âİ-1 yJUSI t_A»>cJl (_Aj*^â!l -U«]l Jj a J*Adllji
OjjF" 4ÜI JjJa (jl>-j* * (J& 0rJJJi *ÛI (JaI csk <_ -;®
4>*.£-\ (_g.2 çinili ^iâ*ll iSjUll (J «c-liJ C-Aj j
«îU'lc j j^ l
(251. a )
Fadl’ın öldürülmesinden 49 yıl sonra yazılmış olan bu nüsha, eski ve sağlam bir nüshadır.
15) Ali Emîrî. Farsça. No. 1003. Mecmua.
Kalın meşin ciltli, mıklaplı. Üstüne kâğıt kaplanmış. 177 yap. Her s. de 15 satır, her satırda bir beyit var. Fasıl beyitleri ortaya, mısra’lar alt alta gelmek üzere yazılmış. 15.3 X 9 eb’âdmda; yazı kısmı10.1 X 5. Ken’an Bey teberruu.
!• J~« Fadl’ Allah : l ‘A rş-Nâma.
(1 . b )
Son ve ketebe :
U- i—JÜa*.« Ij Ll>- j j \*X>~ 2j j (J>*j O j> ~
g .J(76. b )
(992 No. daki îzâha b .)
72 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 73
II. <il Rahmat’ Allâh : o!_j;j Dîvân.
Baş • (_ l ji-iJ jy& ^\zû\
(77. b )Son ve ketebe :
I I i jj aIsÂ'i I ı_j Us"
(böyle ) a j j f - Z (_? 4>ci I j-Uİs , . , C-£
(163. a ) tJallj t * j û ç - j o * 4^
#163.b - 167.b de Rahmat’ Allah’ın bir şiiri, 186.a - 172.b de 'ArşP-
nin Eimme-i Itnâ'aşer’in imâmetleri, vefatları ve medfenleri hakkında türkçe bir mesnevisi, 172.b - 177.a da namazlara ve Hurûfî inancına göre te’villerine âit türkçe bir yazı var. Rahmat’ Allâh’m, Câvidân’ın altı “ I-UjI ” sözüyle başlamasındaki remze âit, 186 No. da kayıtlı mec- mûada farsça bir şiiri vardır (b . V I I . ) .
®16) Ali Emîrî. No. 1004.
Yumuşak meşin cilt. Üstüne kalın kâğıt kaplanmış. 155 yap. Farsça. Her s. de 15 satır var. Az aharlı filigranlı kâğıda yazılmış. X -X I. ( X V I - X V I I ) asr-ı hicriye âit .Yazı ta’lıyk. 16.2 X 11 eb’âdmda. Yazı kısmı 10.6 X 5.2. Kur’ân-ı Kerîm sûrelerinde kaçar âyet olduğunu, sûreler hakkmdaki hadîsleri, okuyana verilecek sevâbı bildiren ve her sûreyi Hurüfiyya inancına göre te’vîl eden bu kitabın adı ve müellifi belli değil. Ketebesi yok. Ken’an B. taeberuu.
®a? : £•>-j\\ Jl® Jl* . . .
. . . Aji^J (S j ^ (3^* ^(.1. b )
Son . 4J j j j i j çjj* <—»Ij î U l> h\ aİ j
(155. a ) iAfi- M <üjl J j ^ j J-U*
®Ali Emîrî. Farsça. No. 1006. Mecmua.
17) Ortası şemseli düz siyah meşin ciltli. Üstüne kahn kâğıt kaplanmış. 204 yap. Her sahîfede 15 satır var. Yazı, güzel bir İran ta’lıykı.
74 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
X. asr-ı hicriye ( X V I ) âit. 22 X 14 eb’âdında. Yazı kısmı 15.1 X 8.3. Ken’an B. teberruu.
Bu mecmuada Şâh DâTnin mesnevî tarzında tasavvufî bir risalesi (Hatimede Nizam i tahallus ettiğini ve bu mesneviyi 836 da yazdığını bildiriyor: 22.a. V I I - V I I I . yüzyıl şâirlerinden N izam i Macd'ad-din
Abü -Nasr olabilir; Târih-i Nazm u natr dar Irân, I I , s. 744), Nasîmî’nin bir tercî’i, Amir Sayyid Şarıf’in iki tercî’i, ‘ Irâkî’nin bir, Avhad’ad-dın’in iki tercî’i, Na'ımî’nin (F . H ) bir tercî’i, Şâh Ni'mat’ AJlâh’m iki, ‘ Irâkî’- nin bir, Câmî’nin iki, Kâsım-ı Anwâr’m bir, Mağribî’nin dört tercî’i, bir mesnevisi, 37 gazeli, 26 rubâîsi, Afdal’ad-dîn-i Kâşı’nin 14 rubâisi, Şâh Ni'mat’ Allâh’ın 50 gazeli, 6 mesnevisi, gene 9 gazeli, 4 rubâîsi, 1 müstezâdı, tekrar 8 rubâîsi, Nasımî’nin 74 gazeli (120.b - 146.a), Şayh Cunayd’in (?) şürleri, Na‘imî’nin (F . H ) sekiz şiiri (150.b - 153.a), SanâTnin Hadika’smdan seçmeler, Kâsım-ı Anwâr’ın bir kasidesi, Salman ve Sa‘di’nin şiirleri, Şâh Ni'mat’ AJlâh’ın mensûr “ Risâla-i3 Kalandariyya” si, “ Risâla-iJ Cârübiyya” si, nefse ve tevhıd makamlarına dâir bir risâle, “ Risâla-i1 Tarîka” , “ Risâlat’al-Fakriyya” , Ma- kâlât-ı Amir Sayyid ‘Alî HamâdanI “ Risala-i1 Haşt Fâ’ida-i* Hâtam-ı Aşamm” ve “ Hikâyat-i Şayh Hasan-ı Bışri” var.
Baş • nljj i j ! j <!l) I jJsJj . . .
( L b)^on : j J (jb rU (J li j l i [â> j s
(204. a )
İlk yap. ın b yüzünde Âzarı’nin noksan bir kasidesi, 2. a da mec.nın fihristi var.
AJi Emîrî. Farsça. No. 1009. Mecmua.18) Mıklaplı, yumuşak ciltli, üstü kaim kâğıt kaplı. Beyit v.s.
surhla yazılmış. Yazı ta’hyk. 15.4 X 11.5 eb’âdında; yazı kısmı 10.8 X 5.7. Satır muhtelif.
I. d js - al Fadl’ Allâh-ı Hurüfî : Waşıyyat-Nâma.
Baş : Ljl?- U ^ j- 'j <— ■ j . . .
. . . sjbil(1 . b )
s®11 • ı jlj.s" o Jjj jl
C i j j lâ ? j l OLp
ü jS ' Aİl'y J ^ ^ 3 (-5 fp. « ;
Bu Vasıyyet-Nâme, îst. Üniv. K. Fars. Y. da 1291 No. da kayıtlı mecmuada 38.a - 45.a daki nüshanın aynıdır. Metin, Şarkiyat Mec. da tarafımızdan yayınlanmıştır ( I I , İst. Osman Yalçın Mat. 1958, s. 53-62).
II. Hurûfîliğe dâir bir risâle.
Baş : jls" i_^ l.s
■ ■ ■ fJLP <jp İ ^ J ^ J ’—>3*r3(9 . b )
®on • C*~xij ji (^ÜaP jL i)l ı_.>- JJ j f A*kp (j ’ i
> Y Y 4i-f!9 . aj
I I I . Mahşar-Nlma’den bir parça.
IV. ? : ( j j j j *jLî |C—Ü Taksim-i Çihl şabana rüzî.
• . . . jîi t i j j ) j i ı s ^ j j j
(19. b )
Son : J x S “jjj^ s 3 j j s X » j Jjjlj J.JLâJjl I^LîjI j
(55. a ) ’ f f * *
Bu risâle, İst. Üniv. K . Fars. yaz. larmda 139 No. da kayıtlı mec.- nm VI. risalesidir.
$
Ali Emîrî. Farsça. No. 1011 Mecmua.
19) Yumuşak meşin ciltli, üstü kalın kâğıt kaplı, mıklaph cilt. 136 yap. Her s. de 15 satır var. 14.3 X 10.5 eb’âdmda. Yazı kısmı10.2 X 6. Ken’an B. teberruu.
I- âjj=- Fadl’ Allâh-ı Hurüfı : 4*lJ j - f cArş-Nâma.
BflŞ : c->-) (O I fis- ,!l ,SI Jİİ g^,i (J
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 75
Son. . ^ j \ (3 -3
(78. a )
992 ve 1003 No. larda da birer nüshası var.
II. j j f - ÂLİ J-ii Fadl’ Allâh-ı Hurufi : **U_>î Nawın-Nâma.
Baş : ^ JjU j£+a CLj jp t—■ > -Vâ j i . . .
jA Aj\.j»jÂ*.a ç £■ C JL -j O j x>- ö j> -J C-ÂU-- li
j [ ^1 d~»»lj C-**o
(82. b )
Son : _j j ı j iL i (J O İ jblJ ^aU? j J <'*6 d/'
£jîl (_y« jJp —Jl j
(120. b )(T a m değildir; 1030 N o .y a bak.)
I I I . j^\ îshâk : «ulJ c>jUI Işârat-Nâma.
Baş • - )3* I 1— •Xj*w (j\ 1* . . ,
j 3 j * \j. ı S ^
(126. b )
Son ve ketebe :
jüjj> - j b j ^ j j l s j Z (jls^l «_,■=* ijjU i
I J lill .AS"
(3 j î ^ 2XÎ j l -L~ıj ,?-J j l J-İ 93jl>- -lûP
t_Aj»wâ)l -Up Oj jjP \ 1 \ <_jCa j <-3 jj«J <—jhSOl Cjt
ti i£ mJ a Ü. <> cJö-;>«Jl
(134. b)
Bu mesnevi, “ jL*” ve “ j j ” yılında, yâni 807 cumadelâhırasında (1404 ) başlanıp aynı yılın recebinin ondördünde tamamlanmıştır. İst. Üniv. K. fars. yaz. 1172 No. da bir nüshası vardır ve “ Işârat-Nâma-i’ Sayyid îshâk” olduğu tasrîh edilmiştir. Mesnevi tarzında yazdmış olan bu risalenin altı yerinde,
76 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
(_£İ j> - J Z I
<uU -Ujl?- j j l
beyti tekrarlanarak Câvidân’ın ele geçirilmesi, okunması tavsiye edilmektedir ( Vâ ja -Nâm a -i* GurgânVye de b. s. 280-281, not. 2 ).
®
Ali Emîrî. Farsça. No. 1012.20) İkisi üstte ve altta, üstü maîn şeklinde ortada, küçük mu-
rabba’lardan meydana gelmiş şemseli, kenarları cetvelli, mıklapk meşin ciltli. Üstüne kalın kâğıt kaplanmış. Yazı ta’Iıyk. “ t ^ “*J_*s t gibi sözler surhla yazılmış. Dikkati çekmesi gereken yerlerin üstüne surh çizgi çizilmiş. 214 yap. Her s. de 21 satır var. Sonu eksik. 20.5 X 14.5 eb’âdında.
Jli. Mi tâli : Risâla.
®aŞ : Ijîlî Ââ-i>- <J «—<‘Ij t j*
(j>* OU.* (Jjl 6 ^ a)_jî Aj'yi v \y& jjvf-l
. . . aSnj J(1 . b )
Son : j.; ( j jl j jl C.> jl t S j j J
d JrT(214. a )
#
l .a da “ i l Jt. ” diye bir kayıt var. 1034 No. da kayıtlı mecmuanın 2. a yaprağında Hamza Bek’in 1033 te (1623-1624) vefat ettiği kayıtlıdır. İst. Üniv. K. Farsça yaz. larmda 448 No. daki farsça Nasımî dîvânı, 966 rabîulevveli evâsıtmda (1558 ) Mitâlî tarafından yazılmıştır. Ali Emîrî’nin manzum eserler bölümünde, 930 No. da kayıtlı dîvânının sonunda,
ü b jîj ' il^-l ^ j i lS^Jİ ^lc ö j> -
z\ j « i JU* e ^ U (S
kıt’ası ve 985 (1567-1568) târihi var. Nüshayı istinsah eden ve “ üstâd” dediğine göre MitâU’ye müntesib olan MahşarFnin bu kıt’ası, istinsah târihinden ziyâde vefat târihine benziyor. Ancak târih mısra’ı, “ jT” kelimesinin meddi hisâba katılmazsa 991, katılırsa 992 ydını ifâde et-
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 77
78 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
- ı ymekte. “ o U ı” sözü “ J..J şeklinde yazılırsa 985 oluyor. Her
hâlde MitâlI’nin Hamza Bek’le bir münâsebeti olsa gerektir. Bektâşîler, Mitâlı’nin, Budun’da medfûn olan Gül Baba olduğunu kabûl ederler. Rivâyete göre Gül Baba, 948 de (1541 ) Budun savaşında bulunmuş ve bu savaşta şehîd olmuş. Ali Emîrî’mn manzum kısmındaki 930 No. da kayıtlı mec. da dîvandan önceki “ Fayd-Nâma” adh mesnevisinin sonunda,
j j ö j i j j «ulcl
beyti, Mitâlî’nin Budun’da bulunduğunu sarahatle göstermektedir (37. a ). Dîvanda,- Eimma-’i İtnâ ‘aşar’i medheden ve mütekerrir mısra’ı,
< ij c£İ U jl ^
olan muhammesi, Bektâşî olduğunu bildiriyor (201.b - 202.a ). Ancak Budun fethinde şehîd olduğu doğru olamaz. Tekkesinin 950-955 te (1543-1548) yapıldığı doğruysa bu tekke, Mitâli’nin sağlığında yapılmıştır (Is lâm Ansiklopedisinde Orhan F . Köprülü’nün “ Gül-Baba” makalesine bakınız ve verdiğimiz bilgiyle karşılaştırınız; Cüz. 38, İst. M . E . Basımevi - 1948, s. 832-834).
Ali Emîrî. Farsça. No. 1019.
21) Üstü ve altı lâle, çiçek ve dal motiflerini hâvî şemseli, kenarları düz cetvelli koyu kırmızı Osmanlı cildi. Yazı ta’lıyk; cümlelerin, şiirlerin, mısra’ların, dikkati çekmesi gereken sözlerin baş ve sonlarına surhla büyücek birer nokta konmuş. 191 yap. Her s. de 21 satır var. 16.10 X 13 eb’âdında. Yazı kısmı 14.2 X 7.3. Ken’an B. T.
Şarîf : 4*U Mahşar-Nâma.
Baş ■ C j i ^ k • • •
j l j l l j S l j t ı—
( i . b ) . . . *£^ j jT i j > - j j ^ ı
Son ve ketebe :
&} ^ a f J ç Jl
j u ' i l JJİ j l j i t «1-4 jJ 4İL»**
jJ U - J * â î j l j L i j l « l ^ j l jj4^>
^jîl ı j* jJp ^!>LJI j .sUlc J_»I C-^kS"" liJiJ ı j j
j j i - ll ol 1 * (_ _ îl t»*9İ^p j j ^Jı^Jl
aî»- -Cb« j j <~“ (j-4 i i j U l ^ “ Ij I ^ 4*«.îM ÂJLJ d
j j İ J j j İ ^Jl^-I ^Ââ!l t_ju>dl (_j»;*«*â!l -J-*JI A) 4?\c -~0 J tjÜÜ* J
(191. a ) • ■ • V ^ 2-* V j * l * J dJ iij c5 jö jls (_gJ
Millet K. Fars. No. 1043 te kayıtlı îşkurt Dada’ıun “ Şalât-Nâma” - sinde “ Mahşar-Nâma” nin, Şarîf’in olduğu açıkça bildirilmektedir (18. a ). Târih-i Nazm u natr, bu kitabı ‘A liyy’al-A'lâ’ya atfederek yanılmıştır ( c. I I , s. 791). Şarîf için “ Mevlânâ Müzesi Yazmalar Katalogu” na bakınız (c . I , No. 1644. Mec. s. 224-231).
191.b - 195.a da Fadl’ın,
^üllf’ l j ı > » j J J z/L» ^JlSv^N ül^Ş-
ıS&
i l ) J a I (J!__-Jli 4J5- öjSsjâ jS" (jl^ lao j» ^nS"
bend beyitlerini hâvi iki tercî’i, 195.a - 204.a da ‘A li’nin ( ‘A liyy ’aV 'Alâ, yahut *A li Fâni) 37 gazeli, bir tercî’i, kenarda Naşîmî’nin bir rubâîsi var.
Millet, Ali Emîrî. Farsça. No. 1027.22) Ortası şemseli, gömme iki cetvelle çerçeveli, kahverengi, mık-
lapb cilt. 61 yap. Her s. de 21 satır var. Yazı siyâkata çalar bir ta’lıyk. 19. yap. sonradan yeni bir yazıyle yazılıp eklenmiş. 20.4 X 13.5 eb’â- dında. Yazı kısmı 15.5 X 8.7. K. B. T.
J t j j i jy Mır Şarîf : 1 _ l ûU Bayân’al-Wâkı‘ .
Baş • I a "\j y j JL?- . . .
li j L * i i jJ £5jI-L» ( j > ) ül^L- j ıj>ja
ı^~JJ û A C->uw j ^ 03*2^* O jy jz i ^ I j dJÖbr
. . . JlJbjZ(1 . b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 79
80 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Son ve ketebe :
jJ İİ A ı l/ jI
I^ajiİI Lijvsâll ‘uLfSJi!! i o l * l l <2~£
{_ } ^ > vi-İJ ^ l—iî 6wl J
Jİ g t _AİI A J* ^jA 1 ^ ^ l*X*o
j l l j Js^lj s.Ij] 45”” i j ) a-Lİ a -j Ia Jj-Â--*I t_.Jl?- J l
ü sJi j l Jsu^â J^lsfO
(61. a )
“ Tetimme” den de anlaşddığı gibi “ Ma'âdiyya” adiyle de anılan bu
kitabın asıl adı, “ Fâtihat’al-kitâb” bölümünde “ j i ^ j i , j j £ \
2 *1jll jU ; aj aS ' J L jj ^1 «-Lijl ( ^ um aS "(J İj ^zaa j jğ . ” cümlesinde
bildirildiği g ib im ij!\ oLj Bayân’al-Wâkı°’ dır ve Hwâca Şayh 'Alı Zayn’- ad-dın adlı birinin adına yazılmıştır. Sa'îd Nafîsî merhum, Şarîf’in Şîrâz’ lı olduğunu, Sayyid Şarıf-i Gurgânî’nin (816 H . 1413-1414) oğlu Amîr Şams’d-dîn Muhammad’in talebesinden bulunduğunu, “ Bayan’al-Vâki0’ ı Zayn’ad-dîn ‘Aliyy-i Vazîr adına yazdığını kaydetmekte, fakat Zayn’ad-dîn hakkında bir bilgi vermemektedir (T â rih -i Nazm u ııatr,I , s. 327. Şems’ad-din Muhammad'’in ölüm yılını, I . c. te 836; 1432-1433; s. 273; I I . c. te 838; 1434-1435; olarak bildiriyor; s. 753).
Şarîf’in, gerçekten de bilgide büyük bir ihatası olduğunu gösteren eserde, eski Yunan filozoflarından Eflâtun ( M . önce 347, yahut 348) ve Aristo’nun ( M .ö . 322), îşrâkıylerin, Ruvâkıylerin, Meşşâîlerin, Tabîiy- yûnun, tslâm mütekellimleriyle Hukemânın, maâd, yâni ölümden sonra diriliş ve âhıret hakkındaki fikirlerini incelemekte, bu arada Imâmiyya’- nin büyük âlimlerinden Şayh Mufîd’in (413 H . 1022), İsmâ'Diyya’den Nâşır-ı Husrav’in (481 H . 1088), Hakîm Ibni Sînâ’nın (428 H . 1036- 1037), Hayyâm’in (515 H . 1121-1122), müfessir Fahr’ad-dın-i Râzî’nin (606 II . 1210), Afdal’ad-dîn-i Kâşî’nin (610 H . 1213), İşrâkıyler Şeyhi Şihâb’ad-dîn’in (587 H . 1191), İbni ‘Arabi’nin (638 H . 1240), Maw- lânâ Calâl’ad-dîn’in (672 H . 1273), Naşîr’ad-dîn-i Tüsi’nin (672 H .
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 81
1274), Şadı’ad-dln-i Kunavi’nin (673 H . 1274), Kutb’ad-dîn-i ŞîrâzP- nin. (710 H . 1310), Kamâl’âd-dîn-i Kâşı’nin (730 yahut 735 H . 1329
yahut 1334), Sayyid Şarîf-i Gurgânî’nin (816 H . 1413-1414), Ni'mat’' Allâh-i Wali’nin (834 H . 1431) ve daha birçok kimselerin kitaplarından, sözlerinden, şiirlerinden istişhadlarda bulunmaktadır. Kitabının ana- kaynakları, Fadl’ Allah’ın Câvidân’ı, Mahabbat-Nâma’si ve diğer kitapları ve şiirleridir. Eserin son kısmında, Fadl’m,
matla’lı 15 beyitlik gazeli şerhedilmiştir.
“ Bayân’al-Wâkı‘” in 1036 da yazdmış dîğer bir nüs. si, aynı bölümde 1052 No. dadır. İst. Üniv. K. Fars. Y. larında, 239 No. da, Darvîş Hidâyat b. Nâşır’ad-dîn b. 'Alî Halil’al-Bağdâdî tarafından 969 recebinde yazdmış bir nüshası vardır; 987 recebinde Muhammad b. ‘Aliyy-i Kazvlnî tarafından yazılmış bir başka nüshası, aynı bölümde 1170 No. dadır ( Vâ ja -Ndm a -i ’ Gurgâni, 979 da yazılmış bir nüs. nin
Kitâb-hâna-i' Milli’de bulunduğunu, Fadl’m gazeline ve diğer şiirlerine, mensur eserlerinden evvel yazddığmdan Hurûfîler tarafından “ Kalâm -ı Kadim ” dendiğini bildiriyor; s. 300-301 ve aynı s. lerin notları).
61. b de ayrı bir yazıyle Fadl’ın nesli hakkında şu bilgi veriliyor :
j j i o j a
j *.a\ O p& >-
iİİj jl Jjıll I j < S ^ ü (-2 j-sL cLİj j l jİp (J j iU dJi jl
^ML-JIj J-ÂfiJI <üjI o l jL*s> j jU
F . 6
Bu yazıdan sonra Şarîf’in, Fadl’ Allah adına bir muamması ve Fadl’m 6 beyitlik bir gazeli yazılıdır :
«UJİ j j t ûj «üI
JL>- ç&j j j j I j Jv» j O j
Ij. - ^lî jlaj (_$j \j Cj -P ^ *a*SIj
82 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
a (7 ^ jh *« Cj
( Ç ) J j . <_jIjJ <_jIj> - j ! C s .j^ J ^ ü _3
J?~\ u~i o l ^ l
jj>- j 4jj/Ç
Ali Emîrî. Farsça. No. 1030. Mecmua.23) Üstü kalın kağıt kaph, sırtı meşin mukavva ciltli. Yazı ta’-
lıyk. 42 yap. Her s. de 14 satır var. 16.7 X 12 eb’âdmda, yazı kısmı 12 x 7.5. K. B. T.
!■ S j j *- ^ Fadl’ Allâh-ı Hurüfi : <ub-ji Nawm-Nâma.
Baş : j Â*a CjJp C j j j . . .
JjU ç p dJUuj C j ö ^^*^1 CJils- li £İ^ j l
j } j ^ C—»Ij ı^«*»o tJ îjU jl aS"” aS””
. . . C~aU5(1 . b )
Son ve ketebe :
j 4»® (j> I 45 ^-î l ( Cj'y l>-) OtA>-
4 U jJ j i i j (J>_) ıdii j jit\]â j
iİİa» Aİ-* C jjU ^ O İ jU ji Aİ - jjp ^ l î j 3& j l ^Lİ
(J jj J j^ i^(38. a )
1032 de yazılmış bir nüshası, Konya, Mevlânâ Müz. K. de 1723 No. daki Mec. da I. kitaptır.
II. ? : «JL-j Risâla.
Raş : j | j | j l ^)LJI aJ,£- II Jlî . . .
. . . LU; AilaJ j
(38. b )
Son : £ j * £ - > j
J j cs- O J v—‘*"1 AÂlaj { j I J»
il J C.JtA j C— Aj J $ ÎA aS"” JjS"" 4>-j lS ^ [
f42. oj
Gurgân lehçesiyle yazdmış olan ve Fadl’ın rüyalarına âid olmakla beraber hayâtına âit de pek değerli bilgileri muhtevi olan, sonradan yazdan birçok Hurûfî kitaplarına kaynaklık eden “ Nawm-Nâma” de, son anılan târih 796 dır. “ Îstivâ-Nâme ” nin de kaynaklarındandır (269
No. ya b. Naıvm -Ndm e’nin değeri, dili, imlâsı ve bu kitaptan alman parçalar ve farsçaya tercemeleri için “ Vâ ja -Nâm a-i Gurgâni” ye b .).
II. risâle 993. No. daki mec. nın XIV. risalesinin tamâmıdır.
Ali Emîrî. Farsça. No. 1031.
24) Üstü kağıt kaplı yumuşak ciltli. Âyet ve hadîslerle mısra’, beyt gibi sözlerin çoğu üsrhla yazümış, yahut remizler gibi üstleri surhla çizilmiş. Yazı ta’lıyk. 5. b den başlıyor, 57. b de bitiyor. Her s. de 16 satır var. S. kenarları tek surh cetvelli. 15.7 X 10 eb’âdında; yazı kısmı 12 x 5.7. K. B. T.
J ^ l Sayyid İshâk : <uU ç j£ - Mahram-Nâma. Gurghân lehçe
siyle.
j$aş . I I aüI
C jjl*a ]lj ^a*!l j Lill Julî e lj^ U j JLâîl aJ (j?-^Jı3l
Ul ^cîl L» j a! I
j l İJJ (_i_jNl g l 'J ^ J C—«AJ iS" U jjVl J j wUj
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 83
j l jv«l <rs j JL-
j y \ * j û » i j } ^ “ j V J->->'
jl^lil ij^sjtA j Oblj-' j OMüj 45«.J I 45* JLİ ü Ij
4-*4J l—4>~ t" ' 1 j
. . . -US” C._jI:Srı.
Son ve ketebe :
J i \ 1 .1; ö b j u o y r j_ ı; / ı
ı j «uîIj C-^IAa j J lsv~ *—*-î^ j
rU Jk^âiJlji <ü)l J *-Uj 4*7Jj 4)1 J-sÂj liJJj *&
_^Âill j > - C—o j l (3 ^>- (Js ö j* î (J^l •A- ' 4-«lJ ç j£ -
c£^Jİ 4>.lj>- j_ *x!l JlS~ j l <j~iJ_P ÜJÜ
Y % * 4â~* tJö.11 j 4*^*^ . . . jİ I 4* » 4İ * j l ^ ^ «S '(5 6 .b -5 7 .a )
1. b de, dîbâcede açıklandığı gibi 828 rabûulevvelinin 21. günü yazılmıya başlanan (1425 ), 40. b de, “ ç^hf dlL j j o US" ,>_! j5” j^ıTlj......................... _>j j * j j< JL-LSjLr ” sözlerine nazaran,herhâlde arada bir yazılmak suretiyle 832 de (1428 ), belki de bu yılın sonlarında biten bu mensûr risalenin adı, bâzı yazmalarda, “ j ” harfinin üstüne bir şedde konarak Muharram-Nâma” tarzında ise de, dîbâcedeki “ . . . 4-Jü o i j (J j jU-L£
sözlerine nazaran “ Mahram-Nâma” olmalıdır. “ JjUuj j j C«jIp l j j
(_£ <—',J l*î*“l J 4jb5" _/j! J '—■’J İ^ Jİ L$ j^ l ^
4 4>\j2«A i— ‘ı j,j1J ^ ■'> - 4 l* ^ Ü
(JjjjJl aUIj j satırlarından da anlaşıldığı üzere “ <u'-ü* ” başhklıyirmi bir bölümden ve bir hâtimeden meydana gelmiştir (2 . a ). Nübüvvet devrinden sonra vilâyet devrinin Hz. Alî ile başlayıp 11. İmâm Hasan’al-Askarı’de tamamlandığını, Mehdî olan Fadl’la ulûhiyyet devrinin başladığını bildirmekte, 19. mukaddimede, ıioVj ÖL.J ÎjcjI jl j . . . ıj jJj j j1 sa_. .u i® _>i £ zA fi ^1 ” satırlarmda da 771 hicride (1369
-1370) doğduğunu bildirmektedir (41. a ). Fadl’m Câvidân’iyle cArş-Nâ-
84 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOGU
ma’si aslî iki kaynağıdır. Kamâl’ad-dîn-i Hâşimî, Amir cAliyy-i Dâm- ğânî, Pîr Hasan-ı Dâmğânî, Sayyid Tâc’ad-dîn-i Bayhaki gibi Fadl’in adamlarmdan da rivayet ve bahisler vardır (28 .a, 39.a, b, 41.b, 45 b. - 50.a-b, 57.a ). Pir Hasan-ı Dâmğânî’nin, Horasan vâlîsi olduğunu, Amir ‘Ali’nin de, önceleri Sultan Uvays’in (757-776 H . 1356-1374) mukar- reblerindenken sonra Fadl’m meclisine devâma başladığını ve Uvays’e mulâzemeti bıraktığımı bildiriyor (39. b ). 41.a-b de Sa'd’ad-dîn Ha- müya’nin (650 H . 1253), Mahdi’nin zuhur vakti hakkında yazdığı arapça iki beytini de Fadl’ın zâmanına tatbıyke uğraşmaktadır. 57.b - 59.a da türkçe ve farsça beyitler v.s. vardır.
®“ Mahram-Nâma” yi Clement Huart, “ Textes Hourufîs avec Tra-
duction, E T C. Etides” de 2. risâle olarak yayınlamıştır (E . J. W. Gibb Memorial, Volüme I X ; Leyden: E . J . Brill, Imprimerie Orientale; London -1909. s. 13-58. Datifi tarafından s.7, 1141 de yazılmış nüsha, “ o*” ıs, yâni şevval olmalı).
•Ali Emîrî. Farsça. No. 1032.
Cildi yok. Kâğıt kaplı. 45 yap. Her s. de 11 satır var. Yazı ta’Iıyk.15.5 X 10.7 eb’âdmda; yazı kısmı 10.9 X 6.8 K. B. T.
25) 1 Sayyid îshâk : .uli i_jI Turâb-Nâma.
®aŞ : jl^5sJ J&.j A f J jl i— Jj l JP'Ip
. . . e y i - aJI^ j A Jli j> - ıjLs^l j l A ^ s j J oJj Jj j
(1 . b )
Son . ^ C - ^ jI lIjj A f ( j U « J I
(1/ j l jJI c î jÂj&\ A f iAjli C...ml A^J^C»
j y ^ \ j a dJJj jv » j j t e aÛI l-kl
cS-i^JI ^ jJp ç % J \ j ^k*JI «üi)l j * U j a : ^
apA j >- .*»i j l I aJI** t-"
(35. a )m
5.b - 6.a da, A f j l O l * J« £j\ j j ı^p l» »bo L«l
Oj j ı_JUj tiX4 A f Jûf-y* A f J-Z.A AxjJJ J İ ÂîU j l c J
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 85
jU »- t-jiy > - C— ijs*- *■ ^ oys""
*(jl^>- j J ejjS"j^ 4J_ Î jJ 0 £ J 4İ*2.İ JP (_£jl jS" jj^ ^ JjjS" 45”* (^J. Jİ
• • • lS^J1. 41—Ü jl-—* ” sözleriyle 814 şevvâlinde (1412 ), Fadl’ı
ruyâsmda gördüğünü, parmağıyla toprağa bir çizgi çizip göklerin, nübüvvete, yerin de vilâyete ve velîlere taalluk ettiğini söylediğini, bu rüya üzerine nübüvvet ve ulûhiyyete dâir, her babında bir de hâtime bulunan bu kitabı üç bâb üzerine yazdığını, “ Turâb-Nâma” adını verdiğini bildiriyor. Hz. Mevlânâ’nın,
j.s ülfi-! j l 4^Jİ &
U «jbşc j «isli
ve
j l j l { ly j* * /
beyitlerini gûyâ Fadl için söylediğini iddiâ ediyor (10. a ). 22. b - 23. a
da, ulûhiyy etten bahsederken “ XI U j jJ #Jb- jJp 4.» JjL» (j< I ^ j- İ j j> -
Jl_j d * U J ja j j 1 j jjs'j.A 4.-sb ^ 4 j i
sözleriyle bu bahs için “ Mahram-Nâma” ye bakılmasını tavsiye etmektedir. “ Mahram-Nâma” yi 828 de yazmıya başladığını, 835 te bitirdiğini bildirdiğine göre (b . No. 1031), 814 te ruyâsını görmüş, fakat bu kitabı, “ Mahram-Nâma” yı yazdıktan, yâni 835 ten sonra tedvîn etmiştir. 29.b - 30.a da, Hz. 'A lî’ye isnâd edilen “ Hutbat’al-Bayân” dan da istişhâdda bulunmaktadır. 1034 No. da bir başka nüshası bulunduğu gibi îst. Üniv. K. Fars. Yaz. da 139 No. da kayıtlı mec. nin IV. risâlesi de “ Turâb-Nâma” dir (85 .b - 107.a ).
x.i j^ , Nişabûr yakınlarındaki x i olsa gerektir ( Farhang-i Cog- râfyâi-'i İran, 1329 Ş. H . c. I X , s. 227).
m
Millet, Farsça; Mecmûa. No. 1034.Yumuşak meşin ciltli; üstü kalın kâğıt kaplı. 71 yap. Her s. de 17
satır var. Yazı ta’lıyk. 15.2 X 10 eb’âdında, yazı kısmı 12 X 5.7 K. B. T.
26)1. J ^ l Sayyid Îshâk : -ulj <-j\j Turâb-Nâma.
BaŞ : j l j 5\j J j l j J j \ JpU -
86 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
a!IN_j 4îLS> j p c ~*o j >- 01 SJjJj j J l^
. . . s *(7 . a )
Son ve ketebe :
ll—Is'A>- AS”” C.ujL^l j J>- { j IJ
(jl-Oİ O j j^ J ıjyP ^1 jİJ , Cj j ?-\ jilp j i I j l ij l
a?- İI i l ^ J L i ! l aS"" « A j l i d . . ^ l A^î^b i j ı-.^ l ^l*ı>-
(^l!i aâp l^-s^j j I IjI (1/jI ^1(3
-OJİJ t l i i azp'j <Jıl j ^>lâ*]ljji]l
v_»kî (jktjUîl öUaL*> ÂjLu ll c j : (_5- -Sl £^1 <j-* j
jJJ i j jÂ>- c»»o j l (J A>- ıJî j j * j *a.jwi (jvâL^-l
«u« aî (j p (j>l ^Jp (j-l (jıiUll <—>j t_A> ^1^1 «Us _/
c_~»-j jfJı (J ı_jı!lj aJUj û ^t^J J (S j"*^ <£j^
\ W A o(33. o;
(1032 No. daki nüshasının izahına b . )
II. (j-bjU- Câvıdı: ^ £ - u »U ; Şarh-i pançâh bayt-i £Arş-Nâma.
B a § : i j> - C i j*A A^U j p j l A$"lj (Jİİ Jb- (J Jjf“ . . ,
^ j Ij cr^î^â>-jl I j ( 5 ^ j A J ij> - (__f5<l)U^li£
. . . U*j
(39. b )
Son : ^ â o ^ «ojIj> - ( j ı j ij a ( j 5 ^ ^ 1 _j
aJIj (_Jİj^aJL ^Pİ <üll J JİJ-- lj (£<0*1 J J .ş jl ijf İJ
ı_jlil
(68. a )
45. b de _^l <üll ç' S ’ _ / l j l j - ^ l ı^jıîlj j aJI Aİ*1>-
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 87
88 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
. . . C~v*l aû t j i aÜI j j j (Jp” sözleriyle Fadl’m halîfesi 'A liyy’al-
‘Alâ’dan (228 H . 1419) bahsetmekte, 47. b de “ J j l j i aS" C-u ®l> {
J { ApdS"* LJl*J! j » l " ~ v û *2 J ^ r ! I A li { y*tı
t j i l j Ç ' (JL.jIpj I j J O L jI ül l)1.j jJ c~i J ~ * J jA > -U>-
j l 5 Şlî ü i j j r .A & J ljiJ j l t—jblal j J ıJ jk J j 0 15 Ja«o _/ C-l»l>-l a^JI
^ L j / I j i j j s j r o î j â <-U,jl j i a S " i?J> aS" j j i (j-l^il j l j i l ^
j ^ *A>>jIj j 1 Ü İ J - 1 ? . l; ç iAj I o r i l j***1 J ^
, j ; j j : ! l awIj j j j OjS^üj t * ^ j j l O h S "
auI
^ ^ jll 5143i! i 4 ^j^ d aS' S"
satırlarına nazaran bu s. ye kadar dîbâcenin sürdüğü ve asıl şerhin bu s. den başladığı ve bu şerhin, takrirlerin yazılmasından meydana geldiği anlaşılmaktadır. Işkurt Dada’nin “ Şalât-Nâma” sinden, Câvîdî’nin şerhi olduğunu anlamakta ( b. No. 1043 üıı izahı), 993 No. daki risalesinden de kendisinin, “ cArş-Nâma” evvelindeki elli beyti şerhettiğini kendisinden öğrenmekteyiz ( I I . risalenin îzâhma b .). Ancak bu, “ Şarh-i Pançâh Paya” değildir (N o . 437, I I . risâle).
Mec. nin diğer s. lerinde bâzı şiirler ve Hurûfîliğe dâir bahisler var.2. a da şu yazılar mevcut :
jÇ. o l İ j flü j 8 i i SiVj
v r * <w*
2. a da Sayyid tshâk’m farsça iki rubâîsi ve bir kıt’a var. Bu iki rubâî, 989 No. daki Na'imi (F a d l ) dîvânında da, 1. a da kayıtlı ( mezkûr
mec. nın îzâhma b .). Câvîdî, 1000 hicride (1592 ) sağdır ve bir risâlesini bu yıl yazmıştır (b . No. 437. Mec. I . risalenin îzâhı).
Ali Emîrî. Farsça. 1035.
27) Ters taraftan muklaplı yumuşak ciltli, üstüne kâğıt kaplanmış. 89 yap. Her s. de 14 satır, her satırda bir beyit var. Yazı ta’bky. Man- zûm, mesnevi tarzında. Sonlarda,
Lc 4İ.*U (j>l d)
4>lî ö 'j b j '
beytiyle bac yolunda tamamlandığı için “ Hâcc-Nâma” adım verdiğini bildiriyor (88. b ). Hurûfî inançlarına dâir. Ken’an B. T. 14 X 11 eb’â- dmda. Yazı kısmı 11 X 7.4.
(_ju Şarıf (S a y y id ): <UJ Hacc-Nâma.
®aŞ • İJjî- J_jl j 4 1»
(1 . b )
Son ve ketebe :
jlc C J j J v ü JJ S * j j j ö j> -
di il s
, .1 (böyle) (j-l JL?-I jj-l JU^ (_Jaî juüi 1 j j o - Jj
\ O . . . öLS* j aL~*>jj
(89. a )
Son beyitten sonra:
Ja>- aj ıjj> - Lxc
-3' a h i ’- r - f lj.
jji jJ j’ I ü p j .mİ d)j > -
beyitleri, metnin yazısiyle yazılmış ve kenara “ c -\j ıs-iijU- CjjJ&- ”
kaydı düşülmüş. Fadl’ Allah’ın halîfelerinden olan Şarîf için 993 No.- daki mecmuanın III ., Câvîdî için 437 No. daki mec. nin I. ve II. risâle- 1 erinin izahlarına b.
Ali Emîrî. Farsça. Mecmû‘a. No. 1037.28) Uzunlamasına ve yarısı yırtılmış yumuşak meşin ciltli. Üstü
kalın kâğıtla kaplı. 15 X 10.5 eb’âdında. Yazı kısmı 11.5 X 6.2. Yazı ta’lıyk. 68 yap. Her s. de 15 satır var.
HURUFİLİK METİNLERİ KATALOĞU 89
I. JL—« Sayyid İshâk : ^l! vLr Turâb-Nâma.
Baş : JU i!s J jl ı--£ j J jl jlÂilp- ^bj
. . . Jj>- JlH j l j<>- jJjvaiJ »J0 Jj j(1. b)
Son ve ketebe :
t>l^!l ^1 (j-* (Jp !>CJI j Jâ*Jl Ji-ÂâJI j i 4)1 j
j j ^ ı >iu4 ^jıxt^\ <_.k i jiJai**!
U V l -C-* f isim silinmiş) (jju& t_3f35. aj
II. Jİ~* Sayyid İshâk : <ul! c .ı 'j j Wilâyat-Nâma.
Ba§ : j j ı a T Ij jJp ( j b Us ( J - ^ j J _/SCi
lIjIİ O l î j l ( j a l ^ j Sij I ^ İ J ^ J J (böyle) aÂjjAÎj
d ....t,S’' j l _j:J OW> jf36. aj
Son ve ketebe :
^>L*Jlj JjNI <^jl j i C-/Vj -ti
^ U j ^ »u-l ü / j l j 'j j J j sLJ C i j
( j i j j j i !>lx* S US"_/ d —"-2 (jp . . . <—jI^ II c ~c
(Muhammed yazdmış, silinip üstüne birisi Murtadâ yazarak istinsahı kendisine mal etmek istemiş. İlk risâledeki silinti de bu yüzden. 64. a-b).
Turâb-Nâma 1032 ve 1034 No. larda da var. Wilâyat-Nâma, ‘Alî adlı birinin adına yazdmış. Nübüvvet, vilâyet ve ulûhiyyetten bahsetmektedir; sekiz bâbdır.
$
Ali Emîrî. Farsça. No. 1039. Mecmua.29) Yumuşak meşin ciltli, mıklaplı. Üstü kâğıt kaplı. Yazı ta’Iıyk.
Husûsî adların ve dikkati çekmesi îcâb eden sözlerin, âyetlerin üstleri surhla çizilmiş. 14.5 X 10 eb’âdında. Yazı kısmı 10.5 X 5.8. K. B. T.
90 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
I. J^ls Mir Fâdıli : JL-j Risâla.
®a? • ota aS" Jli"" ^ (_$ ^ AÎji . . .
. . . Lil L fi j -uiT
(1 . b )
Son ve ketebe :
cl.*jJ iijl 0--4İJİ d j l Öj ^ .Xib o \^>-j a
ol-ijlj <t\> f i " y j (1/Ij (C —*jta)
, . . c-Aİl j Aj\a {Jf j >A>-I AX** . C
^ Y \ “U*" (Jp drj(70. a )
(B u risâle 990 No. da geçmiştir; Fâdıli ve risâlenin diğer nüs. lan
için b .).
II. “ ( j i j j (_£JÜI J i j UII »— ı—*—î ^ _/*>*>■ —>3
» I t_jw j -o—.UjA j o I J j+ “j üLİj aJI* j j 4£"l ju O Aİli ” diye başlıyan
ve Fadl’i, soy bakımından Hz. ‘Ali’ye ulaştıran soy şeceresi (80. b ). (B u şecerede Hz. cA li ile arasında 22 kişi var.)
I I I . Kurban kesmiye âit te’vîili bildiren farsça bir yazı (81. a ).
IV. Mır Fâdılî’nin, bu mec. daki ilk risâlesinin telbîs edilmek suretiyle türkçeye tercemesi.
®a§ • . . . 4S”* jır o ^ ^ aJj? . ..
. . . aS"” C-* j _/(81. b )
Son : Jj| I Jj>- ı_j(_£j aJj Î /j Ij ılJ_}v» (JJj I Ö-U*jj
• • • f ’J ®(T ^(86. aj
V. Gurgân lehçesinden bildiğimiz farsçaya lügat. Farsçalar kelimelerin altlarına yazılmış.
®as • . . . ö i j j I ö j I ^ j j I (Sj I
(88. b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 91
Son : c r * ;(90. b )
( Vö ja -N âm a -P GurgânVnin 40-45., 48-209, 247 ve 314-333. s. e b .)
VI. Bayram namazını anlatan türkçe bir yazı (92. a ).
Bu s. nin sonunda, 990. No. da kayıtlı Mîr Fâdılî’nin risalesinde, 63. a daki “ . . . . o^y jÇs a 5 s L i J j jLj diye başlıyanyazı, aynen ve aşağıya doğru mâil olarak yazılmıştır (b . ) .
V II. J-JU Fâdılî : ^ jt Şarh-ı Taksimat (Türkçeye tercemesi).
®aŞ • jU j aS" JlS"" (S ^ e ' ‘ ' f'**'
aS"" C-âj j J
. . . y(94. b )
Son ve ketebe :
_;S JİJ (_£İJ:>-jl lLjİA J.» iS j* J j \ 6JAJ ^
-A4 ülkL» aJL j . . «mİ
. . . ( S j ı S j Z j l <y> dr lyüll Oj ^ . . . Jvsli
4*>jl ^ (_j ,İ2«İI (jUati ( j l_!ûjl j SîU J
(111. b )
İst. Üniv. K. Fars. Yaz. 139 No. da kayıtlı mec. da 59. b-71. a da 1037 de darvîş ‘Abd’ Allâh-ı BosnavI hattiyle bu risâle var. Bu mec. ninIV. risâlesi de aynı.
#
Ali Emîrî. Farsça. No. 1041. Mecmua.30) Mıklaplı, alelâde meşin ciltli, üstü kalın kâğıt kaplı. 140 yap.
Her s. de 15 satır. Yazı ta’hyk. 14.8 X 8.5 eb’âdında; yazı 11.1 X 5. K. B. T.
I. Abu’l-Hasan : **lj ojLio Başarat-Nâma.
Baş : Lı j j
(1 . b )
92 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Mesnevi tarzında yazılmış olan bu risalede, birçok yerde “ Abu’l- Hasan” adı, ekseriyâ Hz. ‘A lî’yi hatıra getiriyorsa da,
(ju* çzZt jJ* O jl io £/l d J L «
^«^-1 ıj-*J di**» ü lj i O j j ^
j l j l ı—A jL * j i c£k-P ‘-d j
x j £ oıs"
JjLL'l; j S J liT ^ (jl^p j i j^li j i j b j j
*■ * - — 13 O-Ü J <— *ft h. Ij ^ ', ^
(jOkUİI ı—Jj <ül ÂX* (1/^J^ <U* A d/ j >Xİ ^Sİ
beyitlerinden (38. b ), bilhâssa sondaki birçak beytin mensur şerhinde, e6 j Sw* JjL- jl * J* ^ ^ -*o J J-J-Ij;! i_jUS* j \ ı_^U> ” ibaresinden Abu’l-Hasan’a âidiyetini anlamaktayız. Nazım kısmı,
j U j '—-9-\~p i *uC~*li» üljj» <uU jl j jU -
ı_»j c-jl UJp ı_J (jw 17 ^
beyitleriyle bitiyor (52. b) ; ondan sonra mensûr şerh başlıyor (V â ja - Nâma, Kitâb-hâna-V M illVde, baş tarafı eksik ve Sayyid İshâk’a âit kısımları karışmış bir mecmuada bu mesnevVnin Sayyid İshâk'a atfedildiğini bildiriyor; s. 280, not. 2. A bu ’l-Hasan için 1052 No. daki I . risalenin îzâhma b. 6. a-b de, rüyasında, Hz. cA W y i gördüğünü, onun irşâ- diyle FadVa ulaştığını da bildiriyor ki A bu ’l-Hasan tahallusuyla mes- nevfye verilen “ Başârat-Nâma” adının bu rüya ile münâsebeti de düşünülebilir. İst. Üniv. K . Fars. y . da 785 No. da da bir nüshası vardır) .
II. L -i j Rafi‘i : 4.U;_,Uo Başârat-Nâma. Türkçe.
Baş • ***** <J j l
(56. b )
Son : Ij C-j I ı_->UtU~»
(103. b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
96. b de,
t j ■* j** Cj Jj^ 1* “ < - - ® J j l
JLuj «L^JÜjl «i> 'U Jj j-u J^Vi-lji (3 (Jip J j\
j - o l ı—> _ j j a ] j o l i i l j el Oi'^j J_jl
JJ_/*■“ <J ^
^>CJlj ojS" <*'st‘ J_jl dJUj*t> ^lc jJU oU O j l i j j j
t *j c il^ l»v>- #1 j
beyitleriyle Nasîmî’ye mensûb olduğunu, “ Başârat-Nâma” yi Ijl - »Ij 811 yılı ramazan ayının (1409 ) ilk cumua günü bitirdiğini bildirmekte (96.b - 97.a ), sonlarda,
4_!l 1j i ^ S *
oüS" j ç j> - j&- jjı
beytiyle de mahlasım tesbît eylemektedir (103. b ).
Rafı'î, 811 de bu risaleyi yazdığına göre IX . yüzyılın ( X V ) ilk yansında vefat etmiş olması îcâb eder; aynı zamanda Nasımî’nin de 811 den önce öldürüldüğü anlaşılır (Bektaşîlik - Hurûfilik ve Fadl’ A l lah’ın öldürülmesine düşürülen üç tarih adlı makalemize b. Şarkiyat M ecmuası, V . İst. Edebiyat Fak. Şarkiyat Enst. yayın. 1964, s. 14-22).
RafîTnin bu manzum risalesinin, kütüphanelerimizde ve ellerde nüshası boldur. îst. Üniv. K . de, türkçe yaz. larda 310 No. da kayıtlı mec. nin II. risalesi “ Başârat-Nâma” dir. Ali E. nin manzum eserler kısmmda 943 No. da kayıtlı Başârat-Nâma, farsçalarda 920 No. da kayıtlı olan ve hicrî 992 de istinsah edilmiş bulunan “ Câvidân” 1 yazan Vachi’nin elyazısıyladır. Sonunda, “ ^üll «JlSj ” başlıklı bir münâ- cât var;
j lT i j f J+âi <j\ iJU j j j
dJil—?-l J.~S aS"Ij c.jI dJû'ApI (Jp
ljb“ t£İ jlJ ^*L*o j j l 4jLiıpb
beyitleriyle bitiyor (109. b ). 110.a-114.b de de aynı yazıyla Yachı mahlash gazeller var (920 No. ya b .).
94 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
III . RafFı : Matnawl (^l! Ganc-N â m a ).
Baş . (J (S-İ O U j jlf- 0*^" l£
(104. b )Son ve ketebe :
js ip Aİji j / s j j i r j i r j j j i p
Jp siJ -\ ı_AİIj Öj İİj J (£J.y-\ u U jl!
(110. a )
Bu mesnevi de İst. Üniv. K. T. Y. ında 310 No. da kayıtlı mec. ninIII . risalesidir.
IY. ^ L j Panâhî : Mesnevi tarzında türkçe bir risâle.
: lfö‘ 1 j j l a i i l IjuiI j j İ J i l jjl-U jl
(114. b )
®on : 0-u31 <—j^iT J>-j CJ j (_ğpL-
(126. b )
#126. a da,
(Jî* u * j a J (Jî* eA?^" JS"
beytiyle mahlasını, 126. b de,
ıii~Jİ jJJ J ^ ıfJLu 41»jI £ j ' j j jJJ _ 1İj
Jdj^ AiUljl U* j j I J i <_r^~J J i j j t
«U j- io I «J j^ T jj j-û>- (jia>
LS*i'j j->J J » J j j ^ eijb>- s J j3
beyitleriyle de yazıldığı târihi bildiriyor. İst. Üvin. K. T. Yaz. 310 No. daki mecmûanın IY . risalesidir. Konya ,Mevlânâ Müzesi yazmalarında 2467 No. da kayıtlı mecmuada, X V II. risâle olan ve 358 beyit bulunan bu risale (37 .b - 59.b), Nasîmî mahlasını taşımaktadır (Şarkiyat Mec.V , aynı makalemiz, s. 18-20). Eski talebemden Muallim İbrahim Olgun’-
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 95
da, 1141 de İskenderiye’de yazılmış nüshası da Panâhı mahlasıyledir. 955 te (1451 ) vefât eden ve 945 te (1441-1442) Tezkire’sini yazan Sahi, Panâhî adlı “ hoş-tab‘, darvış-nihâd” bir şâirden bahseder (İs t. Âm id Gazetesi sahibi Muh. Şükrî basımı - 1325, s. 113). İhtimâl bu şairindir; yahut da şöhreti ve mezhebi dolayısiyle NasimI mahlasını alan birinindir.
V. Jli. Mitâlî : Miftâh’al-Gayb. Türkçe.
Baş : J (£ ^ (J i l-X>- ^
(128. b )
Son ve ketebe :
jup j j j iLİj I jJiî ju*** j j i (_£j
U & l '
Ü. (Jp C / . J ^ C./ c A ^
\ ç \ Yû*l 4*** j l ^(140. a )
(B u risalenin bir nüshası, Konya, Mevlânâ M . K . de 2416 No. daki mecmuadadır; I I I . ris. M itâlî için 1012 No. daki îzâha b . )
Ali Emîrî. Farsça. No. 1042.
31) Sırtı meşin, alelâde mukavva ciltli, kalın kağıt kaplı. Yazı kötü bir nesih, fakat okunaklı. 69 yap. Satırlar muhtelif. Dikkati çekmesi gereken yerlerin üstleri, yahut altları surh çizgili. 16 X 11.2 eb’âdında. Yazı kısmı 10.8 X 7.5. K. T. B.
(_£.îW jw ıl Sm i Sayyid İshâk-ı Işfahânî : Hwâb-Nâma.
®aş : ^ 5 (J* d / ' & JU -I . . . >-0
(JjU?- j i— jİp j l j &\ ı_JÜ? (_£İ öİJj Um Ul . . . \^-j& 4İ
(1 . b )
96 HURUFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 97
Son ve ketebe :
(j-4 -^d aJ-Uü £jr\ JJl jj>j İ t£ j\j%" j j O
<_A S JLi (JUİj
Iaİİ ı_>\j j uî?- jl (J jj* j J^l J. uı
O jJ JıAİ jİJJL>- t— j j j *j ölijU- JıAİ öIS”-Uj
«OJİ İP —T c$j^j ' ^ -U ö>p dr' cr^JJ-2
<tjTj (jv41 drjl tİ Jr“^ ' J
S i C j f ^
(69. b )$
Işkurt Dada’nin “ Şalât-Nâma” sinde, Fadl’ın halîfeleri arasında adı geçen (5 1 .b -5 2 .a ), Amir Gıyât’ad-din’in “ Istivâ-Nâma” sinde, Horasan ehlinin pîşvâsı olarak bildirilen ve “ Canâb-ı Sayyid’as-sâdât Amîr Ishâk radıya’llâhu anlı” diye anılan (29. b) , Giylân Hurûfilerinin, “ Şâhib-taVil” , yâni Fadl, bütün ibâdetleri yaptı, bizden teklif kalktı demelerine karşılık, beşeriyet kaydında kalındıkça ibâdetin kalkmıya- cağmı söylediği bildiren (41. b ), Gürgân lehçesiyle Mahram-Nâma, yahut Muharram-Nâma adh kitabı yazan (aynı bölüm, No. 1031), “ Turâb-Nâma” adh dîğer bir kitabı (N o . 1037) ve daha birçok risâle- leri, şiirleri bulunan, Sayyid Şarîf’in “ Bayân’ul-Wâkıc” inde, halîfeler arasında anılan (51. b ), Amîr İshâk-ı AstarâbâdPnin bu kitabı, Gı- yât’ad-dîn’in “ Istivâ-Nâma” si kadar ehemmiyetlidir ve Fadl’m hayâtından bahsetmekte, kitaplarından nakillerde bulunmakta, bilhâssa onun, tasavvuf yoluna nasıl ve ne vakit sülük ettiğini, 756 da kendisine rüya tevilinin, Hz. Muhammed tarafından verildiği (19. a ), 775 ramazan ayında şer’î işlere âit tevîlâta mazhar olduğu hakkında bilgi verilmekte, Fadl’m gördüğü rüyaları ve yorumlarım anlatmaktadır. Fadl’m öldürülmesine kadar bütün hayatı adım adım ta’kıyb edilmektedir. 61. a da, 817 de (1414-1415) Sebzvâr’da bulunduğunu bildirdiğine göre “ Hwâb- Nâma” yi, bu yıldan sonra yazmıştır. Fadl’m halîfelerinden Sayh Abu’l- Hasan, bu kitapta birinci derecede bir râvîdir. Sayyid İshâk, bu kitabında bâzı fıkıh mes’elelerinden de bahseder ve Imâmiyye âlimlerinden meşhur £Alam’al-Hüdâ Sayyid Murtadâ’nm (436 H . 1044) ve tefsir sâhibi Fahr’ad-dîn-i Râzî’nin (606 H . 1260) fetvâlarını söyler (52 .a -b ).
Hiç şüphe yok ki S. î., bu kitabında, Fadl’ Allah’ın “ Nawam-Nâma” sini örnek edinmiş ve ondan mülhem olmuştur. Hwâb-Nâma, IX . yüzyıl ( X V ) Hurufîlerindcn, ee‘Işk-Nâma” sâhibi ‘Abd’al-Macld b. Fariştah 'İzz’ad-dîn’at-Tiravı tarafından türkçeye çevrilmiştir. Bu tere, nin bir nüshası, İst. Üniv. K. Türkçe yaz. larında 9685 No. dadır.
98 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Ali Emîrî. Farsça. No. 1043.
32) içi kâğıd kaplı âdî meşin ciltli. Üstü kâğıtlı. 55 yap. Risâlenin kenarları surh cetvelli. Yazı ta’hyk. Her s. de 14 satır var. K. B. T.
I İslcurt Dada : Şalât-Nâma.
" o ’}-*9" J dk** j l t —*İUs> o
j 1 J^ JA ^ J JtJÜ (S j j Jİ & ^
. . . C-Jİj î j
(4 . b )Son ve ketebe :
j k j j t 7~ lj JJJ J ^ 4 f ı-VO J l ıXs _/
cfJLII jII Oj*.ı ı—ıh^JI C-C Jp
jL İp <2j j I j JU- 1 «US" j ı_jı^- t_a■»,./» C-«»Ojl <—jLa_jJI
(jp (j1 JÜI J L f I u j j l l * ^
O jLj> C i j j <dLi jl$>- j j j Ojp <J ı£ j*~ f iSj T j '
(<uJlk^) c -jlif ^1 j i A f « I S " ı —JUs (_$l \ A l (J
«■İPi Afij> j j U y ju lj j i s ( j I ^ f
Jp C—Jj«Â« O jp O ü l j U ' j j j ü U lt
(j-*( 5 2 . a;52. b de,
cSj'j ^— jj ö lrJ jî j l l j (j-*>f A f ^ jL ; jA j l I
beytiyle başlıyan ve
^jlS" s>- j -UİÜ A f ^JİJ ‘JLSf'j 1_İj
beytiyle biten,
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 99
C i j ü jju aj j l J i r (jr ' jS* J
'-**J J^T 4J Cj\
beytinden İbni Kamâl’e, yâni risaleyi istinsâlı eden ‘İsa b. Kamâl’ad- dîn’e âid olduğu anlaşılan 14 beyitlik bir mesnevî var.
1. b de, Fadl’ Allâh’m,
J jb j i r *>■ j lk U ü \A jğ U T j j
jliU - ü l i j j » j j j
matla’lı beş beyitlik gazeli ( Vâ ja -Nâm a -i3 Gurgâni'de 4 beyit, s. 16 ),l.b - 2.a da türkçe, farsça beyit, müfred ve kıt'alar, 2.b - 3.a da, Bek- tâşîlerin Ondört Ma’sûm dedikleri ve ergenlik çağlarına gelmeden şehîd edildiklerini kabûl ettikleri îmâm-zâda’ler ve medfûn oldukları yerler,3. a da, “ jl j> ıj» o başlığıyle ve
•X 2.Âa _}\ 1 ^ (j-i ÂL» ÖİJj' (Jvî*
matla’iyle başlıyan yedi beyitlik vefat târihi (Bektaşîlik - Hurûfîlik ve
FadV Allah’ın öldürülmesine düşürülen üç tarih adlı mak. e b. Şarkiyat Mec. V , s. 20. B u mak. de 2. beyit unutulmuş), 3.b - 4.a da Şâ’ıb’den, ‘A liyy’al-A'lâ’dan, Amvarî’den v.s den farsça beyit ve müfredler, bir de türkçe beyit var. Risâle, 4. b de başlıyor. Işkurt Dada, 31. a-b de, Hamza’nm halîfesi olduğunu, Hamza’nın, “ sar-çaşma-i5 hulafâ-’i Câ- vîdı” olup Câvidı’nin, Dast-borîde Muhammad Mırzâ’dan, onun Mir Fâdıli’den mustahlef olduğunu, onun da Fadl’m halîfesi ‘Aliyy’al-A'lâ’- nm halîfesi bulunduğunu bildiriyor. Aynı K. nin aym bölümünde 1034 No. daki mec. nin 2. a s. de Hamza’nın 1033 hicrîde vefât ettiği kayıtlı olduğuna göre îşkurt Dada X I. yüzyılda ( X V I I ) yaşamıştır.
Risâlede Hurûfî abdestinden, abdestte, her uzuv yıkanır ve mes- hedilirken okunacak farsça beyitlerden, kaametten, namazda, her rik’atte, 32 harfi tamamlamak için
j * j I j j i cJiA
beyitlerinin okunması lüzumundan, cumua ve bayram namazlarından, sünnet, hazarî ve seferî namazlarla işraak, terâvîh, kadr namazlarından, oruçtan, gusülden, Ahncak’ta yapılacak hac töreninden bahsedilmek
100 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
te, 39.b - 43.a da Hurûfî evrâdı, 50.b - 51.a da “ o ^ JîL« ^ LU ı_—3 ” başlığıyle Fadl’ın soy şeceresi kaydedilmektedir.
“ Şalât-Nâma” , başta Fadl’ın Câvidân, Nawm-Nâma gibi eserleri olmak üzere (b . 25. a, 19. a ), ‘A liyy’al-A'lâ’dan ( l l .a -b , 16.a-b, 30.b), Mahşar-Nâma’den (18.a-b, 37.b) , Abu’l-Hasan’ın Câvidân-ı Şağır’inden ( l O . b - l l . a ) , Sayyid îshâk’ın Turâb-Nâma’sinden (29. b, 31. b, 49. b ) Mir Fâdıli’nin Risâla’sinden (19. b, 20. b, 31. a ) ‘ tmâd’ad-dın NasimF- den (18. a ), RafîTnin Başârat-Nâma’sinden (36.b, 44.a-b), Şarh-ı Câvldî’den (8.b, 16.a-b, 38.a-b) Kamâl’al-Kaytâğî’nin İtâ'at-Nâma’sin den (22 .a -b ), hâsılı Hurûfîliğin ana kaynaklarından istişhadlarda bulunmakta, Hamza’nm şerhinden, “ »IjL ^ yül j ”
kaydiyle bahsetmektedir (12. b ). Bundan anlıyoruz ki Şalât-Nâma, 1030 dan sonra yazılmıştır. 51.b - 52.a da, Fadl’ın halîfelerinden bâzılarını, “ ?_,b j ” kaydiyle Amîr Sayyid ‘Alî, Husayn Keyâ b. Nâkıb (N a k ib? ), Macd’ad-dîn, Mahmüd, Kamâl’ad-dîn Hâşimî, H wâca Hâfız Haşan, 'Aliyy-i Mağzâyiş, Bâyazîd, Tawakkul b. Dârâ, Abu’l-Hasan, Amir Sayyid ishâk, Amir Sayyid Nasîmı, Haşan b. Haydar, Husayn Cazı ve Sulaymân’ı anmakta, mecmûunun dörtyüz seyyid olduğunu bildirmektedir. 53. a da, Mirza Muhammad’in, “ Dast- borîde” oluşunun sebebini, Câvîdi’den nakletmektedir. Bu yazının altmda, “ «J* o J O jjiil ^ 1 £s_>!_•” kaydı, nüshanın, Işkurt’a ulaşmış birisinin nüshasından istinsah edildiğinde şüphe bırakmıyor.
Şalât-Nâma, Hurûfîlik inancı bakımından olduğu kadar Hurûfîlik tarîhi bakımından da ehemmiyetli bir kitaptır. Konya, Mevlânâ Müzesine Hanya Mevlevî-hânesinden gelen kitaplar arasında 6120 No. daki mec.- da III . risale Şalât-Nâma” dir (B u mec. daki risalelerin izahlarına b .).
%
Millet, Farsça. No. 1046.
33) Kenarları basma cetvelli, koyu kırmızı ciltli. Üstü kalın kâğıt kaplı. 322 yap. Her s. de 27 satır var. Başlıklar, bap ve fasıllar, bâzı sözler surhla yazdmış; remizler surhla işâretli. S. kenarlarında surh cetvel olduğu gibi cilde yakın yere de surh cetvel çekilerek hâşiye yeri bırakılmış. Yazı ta’lıyk. 20.5 X 12.5 eb’âdında; yazı kısmı 14.1 X 6.3. K. B. T.
«il J-â» Fadl’ Allâh-ı Hurüfı : objU- Câvidân-Nâma.
Baş : (3ljj| j l aî l^ o j l C-JtU- «-İJlil IJkZjl I.AIJİ tJLZj 1 I-UjI İJ&I
. . . j ^ j
( l . b )
Son ve ketebe :
L & \ *İJ û A f -5 ^ (*p ^
jA a*LP lîl J Jâ*!l AJJİ ıl-w ^ _) J
(Jlc- ! ‘»S '{j\ ij\^ - Julî jjdUÎI u j aS) X>J-I (j>^Alltîl «jLp
(JL* ^ * İJ J-U<3 J O j J Ö jîŞjl “'-*■) C-»»l
““ _J ^*d { j lt jS "j jljip -3 0 JJ.J A îJ
j*> j i j ı j ı jb_jl>- c i^^J-5 jl>=**l C-jtSsj _j j L^-l «U
«ÜS-aU C . J C-Jj <U*ı J l J^ZA
fcl ob jlî^ 4?x«J dJl
İJ çJ.alS"" (jl ^ 4 j  ^ - J ( J i j 1
l j c?Aj_jI>- s J ı Li a ,/*» *!ı
(jli j ı_j <1î_j*j »A I lJ
ıjb jl?- %Xıj\j>- ıjl J ji '~ r £ t *
<-jjjJJi j i ip iJsjS~\ tS 'c — i l i j c —i « i s ” ij jb*
< ^ J j ^ a C-jIiS-” ^1 ^ ( j U J I o ^ iA . » j C-jUp _;lâ;j
-*jJI ( J , ~wi - l(322. a )
%
“ öbjU- SxJlyi- öl Ajj v_ £ ” hemze hisaplanmayınca 1195 oluyor. Hamişteki şerhler, 1. b de ilk “ l-c?l ” sözüyle başlıyor, 273. b ye kadar devâm ediyor; şerhi olmıyan s. hemen yok gibi. Şerhler, Gürgân lehçesiyle değil; bildiğimiz farsçayla. Pek azı müstesna, her şerhin sonunda “ »jj- s* ” , yahut “ >jj~ ” kaydı var; ekseriyetle “ ^ d y ” , yahut e< > ^ dj} ” diye başhyor. 93. a da, şerh içinde,
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 101
—V.J I t ij a J i <ü)l ^ ıiiîL>-
< ij J'5 {£ ** {£*& £ J İ * J «-jJaJ
j j i (1)3j, -! y j i o \]oşJm
tarzında Nasîmî’den bir beyitle istişhâd edilmekte, 119. b de,
j l f* - (i/jl *AÎI c5 <u~L* (jüa^ üLLİIp- -tij * j (jUli?
. . . JJl t i \ j i j > - ” sözleriyle Câvîdî’den örnek verilmektedir.
Şerhler 1. b de, ‘MjsjI S -LjL yu, j ç j f j f j î çi£ Jjl j j . . . ^j j VI e*—w j^jj c£W* ^ o.~w *i!î^ Ifj! Jl jjl Jİ 4j Is jj jj. . . ii -l fl jj ■&»- Jl j j l 4S~ jjl <ç£ji j ljjl j^ Jl l jj**- Jjl” diyebaşlamakta, 273. a da, “ ^ J lj ılr 6 jW^ L/} ” sözleriyle bitmektedir (Ham za için 1034 ve 1043 No. lordaki îzâha b .).
Ali Emîrî, Farsça; No. 1052. Mecuma.Cilt eb’âdı : 16.2 X 11.8
Yazı ” : 11 x 7.3
34) Üstü kâğıt kaph mıklaph, kalın kağıt ciltli. Ken’an Bey tarafından teberru’ edilmiş. Yazı ta’lıyk. Sona kadar aynı yazı devâm ediyor. 72 yap. Ekseri s. lerde 15 satır var.
I. ö—J-l _>j1 Abu’l-Hasan : 76 beyitlik mesnevi tarzında bir şiir.
®a§ : ,y~>~ j l (Jl j i <_Â^j 4S&
(1 . b )
Son : ^ > - (j-J c — "is- JaI iLcpl
Ü S » l j J oU »
(3 . a )
Fadl’m hayâtını, “ Istivâ-Nâme” gibi etraflıca anlatan ve onun halîfelerinden Sayyid îshâk tarafından yazdmış olan “ Hwâb-Nâma” de Şayh Abu’l-Hasan-ı Isfahanı’ den birçok rivâyetler var (A l i Emîrî, F . 1042; 19 a, 25. a, 34. a, 39. a - 42. a v .s .). Bu zatın bir de “ Fath- Nâma” adlı kitabı bulunduğunu, gene bu eserden anlıyoruz (39. a ). Bu mesnevi, adı geçen Abu’l-Hasan’a âit olabilir.
3. a da, “ p c ii> ” kaydiyle Fatiha sûresine âit farsça bir îzâhvar. 3.b-4.a da, Hurufîliğe dâir farsça beyitler, türkçe îzâhlar, iki tâne
102 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
de mevzû’ hadîs, 6.a-8.a da gene farsça şiirler mevcut. 7. a daki şu kayıt, Hurûfîlik târihi bakımından mühim :
e- l-b - O j l İJ.>- j j j J J İs))
O-İa j l O-ilfJ j wUİ ?lj C-Â&jijl _j ü-İ ı^JiA j
j i i" . -il JaIj ûljj 1 j\a tjL>o ÖJ.J1 dj*Â »j 3j j j J <9
« j
Bütüıı bu yazılar, metne nisbetle biraz daha ince ta’lıykle, fakat mecmuayı yazanın yazısıyledir. Millet K. Farsça 1034 te kayıtlı mec. da,2. a da, mecmûayı yazanın yazısından ayrı bir yazıyla “ Târîh-i Hamza Bek 1033” kaydı, Muhîtî’nin doğumu, ‘Arşî’nin doğum ve ölüm târihleri var. 1043 No. daki risâlede de Hamza’mn, CâvidFnin halîfesi olduğu bildirilmekte (b . ) .
II. ( <.U ielU l) İIL-j Risâlat’al-Kaytâğ ( Itâ 'at-Nâma) .
®a? • j l j i İJ&I & ojlj
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 103
(8 . b )
Son ve ketebe :
C-İ^î- (£\j j l j
JL fll jJ-SO.1 Sij^piJİ 2JL*J\ JJ-b 6ija j i
J jM l J2* » j (J <uU ^ j i l U jİp j <UİP (_a!I
J i l »b ^ <üp <JjI ^U-âJI X«U c a l i s i ÂlUjII C~c ^
j l j ^*1 sbS'y #L* j j j JS~ SwUj [er./t]\ a U l
/ ”j l O X < jjP <ÜSİ Ja I ^İJİİ i__jI j >__Jja « ^ jlî* * O
^ Jp aSMj I ( Si#s ) £JU= J ^ ^ a î(42. o j
Gurgân lehçesiyle yazılmış olan bu mensur risale, bozuk ibâreli ketebesine göre Kemal Kaytağ ( ? ) adlı birisine aittir. Fadl’ın halifeleri arasında Kamâl’ad-dın-i Hâşimî ve Kamâl’ad-dın-i Rüml adh iki kişi var ki bunlar, “ Şâhib-dawlat” in, yâni Fadl’m “ Çhâr-yâr” mdan sayıl
104 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
makta ( K . H uart: Textes Persans Relatifs a La secte des Houroufî; Leyden: E . J. Brill, Imprimerie Orientale; 1909, London “ E . F . W. Gibb Memorial, series; s. 43; M ir Fâ d ıli: R isâla; İst. Millet K . Fars. 990. Son ya p .). Belki bu risalenin sâhibi bu K. Hâşimı-i Işfabânî’dir.
I I I . Farsça bir risale.
Baş . S>-\j j iij- ta j üj 2x.a j jJÂpIj a} j l j
J d j i n jJîIp j oj >-j j l (j& ry .
±51 j i l aS”” i i î l j i l jJm\> l ) « A - i *AjIjZt
. . . t -
(42. b )
Son . ^ J | j .««LSI *- 1 Ijl^il
(45. b )
IV. ‘Ali adh birinin farsça 8 şi’ri.
Bflş : ( j j ( j t t_i.ll j l s j Z I *31 j i
(_y~J J (_i j j > - J IJL-kltı j l İJ ^
(46. b )
^0rl ' <—Aİ^ j ' ı S ûlJ
ajl j - j- j ^-«1
(54. a)
m
Fadl’m hayâtına âit en etrafh bilgi veren ve Emir G-yât’ad-dın Muhammad b. Husayn b. Muhammad’al- Astarâbâdi tarafmdan 846 yılı ramazanının 15. gününden sonra (1443 ) yazıldığı anlaşılan (M ille t
K . F . 269, 37. a ) “ Îstivâ-Nâma” de, ilk yap. ta Aliyy’al-A'lâ’mn 822 de (1419 ) öldüğü kayıtlıdır. Aynı kısımda 437 No.da kayıtlı “ Şarh-ı Pençâh-pâye-iJ Câvîdi” nin baş tarafında, bu zâtın adının da ‘Ali olduğu kayıtlı. Bu 8 şiir ikinci zatın Câvidi mahlasım kullandığına göre ‘Aliyy’al-A'lâ’mn yahut bir başka ‘Ali’nin olsa gerektir. “ Îstivâ-Nâma” de Fadl’m torunu Emir Nür’ Allâh’la beraber “ Darvîş‘aziz-i mağfur mar- hüm-ı mabrür hâdim al-Haramayn Darvış ‘A lî” adlı birisi de anılmaktadır (12. b, 37. a ).
V. “ Şalavât” a dâir Hurûfî inancına göre yazılmış farsça bir risâle.
Baş : (J,\ . . . ö j -L ^ İ j <ill öl . . .
j 45" jUJ Jıftl j j 4JJİ 4 \JİJj Cj \j L p ı ljl+a>-
• • • u»î(54. a )
Son ve ketebe :
< j^ S ^ J 4Î Ijp J i Lc 4Uİ (Jj
^ j j > - j j l
> Y » r K i ı j 4Î!>W ( İİ£ ) «JUt (J J SÂ ıSjsJı O-U (_JaJ (64. b )
VI. Hurufîliğe dâir bir risâle. Türkçe.
Baş : C J Ij j ü .4 j l ( I j ) \Aj Ia** C-aj
C^âlsi û i > - j j l j l jj*iL(65. a )
Son : ^>*1* Aİlkjjj &jAj <—* j l j l j^lâ-4 tS'ty} ^ ^ i
OjL^J jJ j jİJ^t a i j j i " j (_£j ]j j* ,<â>- 45" O (_£jJjl
^»1 j-U IH C r f j l
,j\*l t^jJjl c£-uJSj l üj>- j o
İÜ* di--jO cr^ j l
£ j/ d ü / j l j - L H dJLoî
(O jIjL*) -U ı "1 ç j
j Jj jL ijl
(70. a )
( Sona kadar gene Hurufîliğe âit bâzı yazılar var.)
«Ali Emîrî. Farsça. No. 1053.
35) Üstü kalın kâğıt kaplı, kenarı zencîrekli ve cetvelli koyu kırmızı, mıklaplı meşin ciltli. 113 yap. Her s. de 17 satır var. Âyet ve ha-
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 105
dişler surhla yazılmış. Yazı güzel bir ta’lıyk. Hicrî X. yüzyıla ( X V I )
âittir zannındayız. 18.5 X 11.8 eb’âdmda. Yazı kısmı 11.7 X 6.6. K.B.T.
tJuji Şarıf : oLj Bayân’al-Wâkı‘ .
• IJU/9 4S"" Ij Ju* > öljA X £ - j JL*"
( j I ) . . . ıj>jA öl^JL»
j-UI ilîîp l i y j aJjS" (j>l j l
z js C~*»Uju» Jp jj iy> -
106 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Soıı
(113. b )
114. a da Şarîf’in farsça 6 beyitlik bir gazeli, 115.b - 118.a da, “ <uU iil ti~j Jjü «U £İ_,1İI £İU» S-L J” başbklı ve “ j ” kaafiyeli bir istihracı var; sonunda “ * i j£ \ «T i «Juillji » v ^ H J jj j j f^r”
yazısı mevcut. Ayrı yazıyle yazılan bu istihrâcm tetimme târihinden de anlaşılıyor ki eser, daha önce yazdmıştır ( “ Bayâ'al- IFâ/cı'” için
1027 No. dalti îzâha b .).
Ali Emîrî. Farsça. No. 1054. Mecmua.36) Yumuşak ciltli, üstü kalın kağıt kaplı. S. kenarları tek surh
cetvelli. 113 yap. Her s. de, 111. b sonunadek 13 satır var. Bâzı remizlerin ve kelimelerin üstleri surhla çizilmiş. 16.2 X 11.2 eb’âdında. Yazı kısmı 11.4 x 6.3. K.B.T.
I. Mîr Fâdıli : Jl-j Risâla.
Baş : c^ > jL j & ç'yS ' ^ aJjÎ . . .
(1 . b ) • ' • ^
Son ve ketebe :
. . . -üjIjJ J j d - i i l i i l i j\î -pl^r c/l J
(84 a ) * 1 d/ s â»U; ^
II. Câvidân’m bâzı yerlerini şerh mâhiyetinde bir risâle.
Baş : o j jz > - j puLS J
(85. b ) • • • ^ SC 'J
^on- • 3 Jj* ı_ıllS"" 4aİ2« ( < - > • J
_J 4i*" jj-4 Âi-L<aJI Ç & Jl® L ” C -^r
(_ -LjJI jJp- ^LJI j o l^-îaİI *ill Sj^JI ,_y(111. b )
©
Birinci risâle 990 ve 1030 No. larda geçti. 990 No. daki îzâha b.II. risalenin müstensihinin babası, 112.b - 113.a da, 1136 da doğan
ve 1160 ta tâundan ölen oğlu Munlâ Husayn olduğunu ve 1150 de is-
tinsâh ettiğini, kitabın jw ” bulunduğunu yazıyor.
Mir Fâdılı’nin bir risalesidir; fakat yazanın, son kısımdan da anlaşıldığı gibi pek çok yanlışları var.
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 107
İSTANBUL
M İLLET K. ŞER’İY Y E
K İTA PLA R I
Millet; Şer’iyye. No. 946.
37) Üstü ebrî kaplı mukavva ciltli. 37 yap. Her s. de 21 satır var. Türkçe. 21.6 X 12.8 eb’âdmda; yazı kısmı 14.8 X 6.3. Mecnsûr bir risâle. Yeni bir yazma.
Nasımı : JjIU-I İZ-ıI. Mukaddimat’al-Haka’ık.
Baş : O b I <—-> ÂüÎU ^ C J l <l1p J ll . . .
(1 . b ) • • • i / j !i f~>. û r . ^
Son . j (J>C*~a j j j> - j j j jJjis- j
SjjJI t—>j j jd A İ jL J j İrAJ î
(37. b ) • • •
Ü
Millet, Şer’iyye. No. 1238.
38) Yıpranmış, kitaba nazaran daba küçük ve her hâlde sonradan bulunup dikilmiş meşin ciltli; fakat ciltten kopmuş vazıyette. 14.5 X
10.3 eb’âdmda. Yazı kısmı 11.3 X 7. K.B.T. Başta fihrist var. Yazı kötü bir nesih. 137 yap.
iziji ^ -usil -Le ‘Abd’al-Macîd b. Fariştah : *»lJ j ic ‘Işk-Nâma.
BaŞ : j t cÜJİİ J . . • **J
jİP^j A^A İj I
Ç j j j t ^ ^
c/ t ^
Son ve tetimme:
j C-jIJa I ita jl j j C-jI^a y
(137 b) (1120 ) _* l « j ( j
(1362 No. ya b .)
Ali Emîrî, Şer’iyye, No. 1340.
39) Kenarları ve sırtı meşin, üstü ebrî kaplı mukavva ciltli. Kâğıt gölgelenmiş; nem görmüş ve yazılar bozulmuş. 88 yap. Her s. de 17 satır var. S. kenarları ikişer surh cetvelle çevrili. 25.5 X 16.8 eb’âdında. Yazı kısmı 17.6 X 10.7. Türkçe .K.T.B.
? : Hurûfîliğe dair. Adı belli değil.
Baş : JpU- j
»L ij U jl'J-l (J ^ { j J j t j f * j l
j ^ j J İ jJp ^jl j l
. . . j- i^ ljl
(1 . b )
Son . l_jı!| 45 (_J-Uİ i !Js i j (_£j Y j J^l
t£j'b^k\s*pI I*Âa ç a j ıS ^ } J (_£:*■ J ç**
J-Ulp iU ^ I J J İ J j ı & j J k b C jU - J ) J J5*İ 4 İjjj
(88. b )
#
Ketebe yok; yazıya ve kağıda nazaran X II. yüzyıla ( X V I I I ) âit bir nüsha. Namaz, ezan, kadir gecesi, kadir namazı, terâvîh, hurûf-ı mukattaât, kıyâmet, muharremât v.s. den bahseden ve her bahse “ <dı_* ” diye başhyan, te’vîle dayanan bir hurûfî kitabı. Yer yer, Câvidân, Nawm-Nâma, ‘Arş-Nâma, Mawlânâ Haşan b. Haydar’in Ism u Mu- samnıâ v.s. gibi Hurûfîlerin anakitaplarmdan istişhâdlarda bulunmakta.
«
Ali Emîrî. Şer’iyye. 1356.
40) Yumuşak meşin ciltli. Yazı ta’Iıyk. Âyetler, “ ” gibi dikkati çekmesi gereken sözler surhla yazılmış. Remizlerin üstlerine surh çizgi çekilmiş. 96 yap. Her s. de 15 satır var. Cilt eb’âdı 17 X 10.7, yazı kısmı 11.5 X 6.3. Türkçe.
Muhiti : <ulJ _ü T Kaşf-Nâma.
Baş : ^.lâJl j i <üll j t-Lij ^ <uîJj 40İ Jwâ*
112 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
t_A::£S1 lÂKı j o i i ’-u**.) 4İLt“l HA û juJ-1
• • • ' j £ h j
( i . b )Son ve ketebe :
^>LJ1 j <U'- s dwL«i I .". İj1->- j
^U- c J j (J e s ç j £>1 ,y> (Jp
\ M A Ai**» -Li ^ j£ .
(96. b )#
Ali Emîrî’nin Farsça kısmında 1034 No. da kayıth “ Turâb-Nâma” yi muhtevi mec. da, 2. a da Muhltı’nin 960 ta doğduğu, ‘Arşi’nin 1030 da öldüğü kayıtbdır. ‘Arşı’nin, Muhîtı’ye mersiyesi bulunduğuna nazaran (Bizdeki lA rşİ dîvânı, 74.b - 76.a), ölümü, 1030 dan öncedir. Dîvânı, Mevlânâ Müzesine vakfettiğimiz kitaplarda, 11 No. da kayıtlıdır ve 1178 de yazılmıştır.
•
Ali Emîrî; Şer’iyye. No. 1362. Mecmua.
41) Türkçe. Kenarı ve sırtı meşin, üstü kalın kâğıt kaplı mukavva ciltli. 179 yap. Her s. 15 satır var. K.B.T. Cilt eb’âdı, 15X9.8. Yazı kısmı 10.7X5.7.
I. Mukimi : o j^ j Wahdat-Nâma.
®aŞ : «JjlS'j J J J ±J J j i -b -(J (j\5 J Js-lJ ^ )
• • • ' iSi ^(1 . b )
S01* : y >j U j l j IjJl j î j î j j î o-U*
o y ^ j y jii U j i j i mi a T j ^ U İ j I
f j(57. a )
1. b de « . . . jjaİiI J S - u y d” diye adımaçıklamaktadır. Konya, Mevlânâ Müzesi K. de Abdülbâki Gölpmar- b kitaplarında, 23 No. da bir nüshası bulunduğu gibi İst. Univ. K. Türk. Yaz. larında 6821 No. da da bir nüshası vardır. Mukîml’nin
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 113
hicrî X -X I. yüzyılda ( X V I - X V I I ) yaşadığım sanıyoruz. “ Wahdat- Nâma” , “ Câvidân” ve “ ‘ Işk-Nâma” nin hulâsasıdır.
II . dr A-şil \e. ‘Abd’ul-Macîd b. Fariştah : ol; ji.* ‘Işk-Nâma.
®aŞ • O^S””-Uj I Jjp-
. . . 6 I 41)
(58. b )
Son ve ketebe :
j jJaJu j J d j \ ^Jl j l ^ l i_J1İ3
(J I j j£ - . . . 0 ^ S"
i_i.ilj 4ÎUj Cj'st J‘ J (böyle ) jtujs.il
("179. o j
Başta, 57.a - 58.a da fihrist var. 58. b de ‘Abd’al-Macıd, “ Jup- jJ&
b-Uİj ^ j l J jjj l j j j jSw CJL"j <1j c/J
(S ^ ji 4 U J İp (J i I diJU-j j j ÂJL-j j i eJÛJ I J l j i ” sözleriyle, Câ-
vidân’ı türkçe telhis eden bu risâlesini 833 şevvâlinde (1430 ) yazdığını bildiriyor. İst. Üniv. K. Türkçe yaz. 310 ve 843 No. lardaki mec. ların ilk risalesi “ Isk-Nâma” dir. 'Abd’al-Macıd’in hâl tere, için, Macdı’nin “ Şa- lçâ’ık tere.” inde, “ ‘Abd’al-Latîf b. Malak” in hâl tere, e b. İst. Mat. Âmire - 1269, s. 67. ‘ Işk-Nâma, İst. da taşbasması olarak M. X IX . yüzyıl sonlarında basılmıştır. Millet K. nin aynı bölümünde, 1238 No. da, 1120 de yazılmış bir nüshası daha var. H"’âca Ishâk (ölm . 1310 H . 1892-1893) “ Kâşif’al-asrâr wa Dâfit,al-Aşrâr” ında Fariştahoğlı’nın, Bâyazîd adlı birisine intisâb ettiğini, onun, Şams’ad-dîn’den, onun da Fadl’dan mus- tahlef bulunduğunu, 864 hicride (1459-1460) öldüğünü yazmaktaysa da bu bilgiyi nerden aldığını bildirmemektedir (İs t . 1291, s. 157).
Ali Emîri, Şer’iyye. No. 1363.42) Sırtı ve köşeleri meşin, üstü ebrî kaplı ince mukavva ciltli. 61
yap. Her s. de 13 satır var. Yazı ta’lıyk. Âyet ve hadîslerle remizler surhla yazılmış. Muahhar bir nüsha. 18 X 12 eb’âdında. Yazı kısmı11.2 X 5.8. Türkçe.
114 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
,> a-s=l -Lt cAbd’al-Macıd b. Fariştah : .ulJo J - T Âhırat-Nâma.
Baş : ^"jJI ’y ,
ajf- 9 3 cJ İj aJIü L P Aîlya j aj'<ü!İ
I ( j l i j ( a— I ) Ai. 1 jj a j&-
( 1 . b ) • • • '■“■'i'5
S°n : p| Jâ\j j j j j d-ULıljl A j j j j l ^mî ^ j l j j j
^6i a ) • . • jL*!I *—'jlv ı-jl
Ayru bölümde 1364 No. da 1192 şevvalinin sonunda ( 1 7 7 8 ) yazılmış bir nüshası daha var. Konya, Mevlânâ Müzesi K . de 2467 No. da kayıtlı mec. mn X I. risalesi, Âhırat-Nâma’dir. İst. Üniv. K . F. Y . la- rında 843. No. da kayıtlı mec. da II. risale, “ Âhırat-Nâma” dır (3 1 5 .b - 3 7 6 .a ) ; 1267 hicride Haşan Tahsin tarafından yazdmıştır.
®Millet, Şer’iyye. No. 1364.
43) Yumuşak, düz ve âdî ciltli. 27 yap. Her s. de 16 satır var. Yazı ta’lıyk. K . B. T. 15.7 X 10.5 eb’âdında. Yazı kısmı 12 X 7.5. Türkçe.
juşil i_c ‘Abd’al-Macıd b. Fariştah : <ul!oj±-T Âhırat-Nâma.
Baş . j .^ \ jvâî Jjo U . . . jjviUI *0)
3 AjL^j ajLİ «üJİ jr-JI Jp
J b j AÜaİJ T a j i -
. . . aS-* a-l.JjJ eJC sJİ
( 1 . b )
Son ve ketebe :
«üll 3 j i j i ( S di^pjJJjl O j j j l 5.- ® ( _ / “i
^Jİ tj* jJp ı3 jj* J İ_jU$0I C*£ ı_jlj^a.Jb jİpI
SX; j j ç j > 3l 0*p <j>J j ? j j£-\ jvüJI * jj> - i £ ^ \
J i * l l J l j - i i 1 ( j I j j  ( j t js
(27. a j (1 3 $ 3 N o . y a b . )
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 115
Ali Emîrî; Şer’iyye. No. 1368. Türkçe.
44) Yumuşak koyu kahverengi meşin ciltli. Şemse sırta geldiğine göre eski bir cilt koparılıp cilt yapılmış. Yazı ta’lıyk. 128 yap. 48. b sonuna kadar iri bir ta’Iıykle yazılmış. 49 .a da yazı değişiyor. Bıruadan îtibâren s. kenarları tek surh cetvelli. İlk kısımda baplar, âyet ve hadisler çizilmiş; yalnız baplar surhla. İlk kısımda satırlar muhtelif; son kısımda her s. de 15 satır var. Başta fihrist mevcut.
iziJ ^ -LşM juc ‘Abd’al-Macıd b. Fariştah : 'Işk-Nâma.
Baş : j 'Ğ p - j Ij j oJj>-I O
JLİ J t 4$"" “Üjl ^ J aJ
Lıwî
(2. b)
Son ve ketebe :
• ■ • ls~- ‘j ^ ^ j '
drj' J f -
< if 'j tSjj ir }
<U> aâ JjP ^İk>- O } 'A* ? j l C-JT
<JlJl J 4jl*j
j f d i j k f
4İ-j j l j j ( j j j ıyj>
Son kısım yazanındır. 128.a - 133.a da bâzı türkçe ve gene Hurufîliğe dâir fevâid var. 1362 deki II. risalenin îzâhma b.
116 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
A. E.
Manzûm
E S E R L E R
Ali Emîrî. Manzûm Eserler. No. 285.
45) Yumuşak, koyu kahverengi meşin ciltli. Üstüne kaim kâğıt geçirilmiş. 109 yap. Her s. de 16 satır var. Yazı ta’lıyk. Makta’lar ekseriyetle, mısra’lar alt alta gelmek üzere ortaya yazılmış. Ortalarda ikişer, kenarlarda birer surh cetvel var. 21.2 X 15 eb’âdmda. Yazı 16 X 10.3 kısmında. K.B.T. Başta ve sonda ekserisi Hurufîliğe dâir bâzı şiirler var.
jt. 'A rş ı: Dîvân. Türkçe.
Ba§ : • ■ • f - i
I -U jI aJ I j p aİA <üll * b
I j l j ı J î j > - ^ J İ ; İ ( j l i j b j O U
(6. a)
Son ve ketebe : 4İS"" ^jJjl jjS"
S * j j t ö-ij f
J 1* ( j » * jb J l iJLjJj j ( jv Ü S ^ I iZ j j J İ ( j l
j l O i b j ^ * 1 5 a*1p <üll âjt-j t i i
c>wül J l5 ” ( j ' l ( j Z - u j-s ( J j j > - l»- J ^ l j - £ > -
1^^5İjP J AÜİ j £>' L>jfJİ ^P
O '* '4 İd O '1'* I t ! / J İ ^ ı <J
(J09.
Ketebeden sonra, altta,
i b - U f (_£-U>J-b l j ı__J l f A f i b ^ ^ 5 j b ( ^ < â î j i l ^Jp
kenarda da<_» l i f i ; I
ou" ÜJUS l l l > - j j **0
ûl*** ^1 «AjL*
beyitleri, kâtip tarafından yazılmış.
120 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Başta, “ Fath-Nâma” den 8 beyit (1 . a ), Rahmat’ Allâh, Mitâlî, Nasımı, Vahdatı, ‘ Izzî-’i Şirvâni, Fadl’dan, Firdawsı, Fudüll, Fathi, Câmî, ‘Abd’ Allâh Hâtifî, Şâdık ‘A lî’den tam, noksan şiirler, “ Kursı- Nâma” den 10 beyit var ( l . b -6 . b ) . Sonda Tufaylî, Ahmad-i Dâ'î, Masıhî, Guvâhî, Sakkâ-i5 Şâhib-bayân, Mawlânâ, Sayfî ( Nızâmoğlıj ’nın birer gazeli, Nasimî’den bir kıt’a (109.b - 111.a ), bazı mensur türkçe yazılar, Rahmat’ Allah’tan 3, Hatâyı’den 2 , Niyâzî’den ( M ışri) 2 şiir, Yamınî’nin “ Fadılat-Nâma” sinden iki parça ve bâzı beyitler var ( U l . b -U 9 . b ) .
W
‘Arşî dîvânında “ I” harfinde 17, de 10, “ o ” de 8, “ i ” de 1, “ E” da 3, “ c” da 2, “ j-” da 3, “ S da 10, “ i” de 1, “ j ” de 56, “ j ” de 21, de 3, “ j ” de 4, da 1, V ” da 1, "J,” da 3, “ Jt” da 1,“ t ” da 3, da 3, "u i” de 3, “ i ” da 7, “ 4” de 14, “ J” da 15, “ f” de 34, “ ö” da 32, da 8, de 21, V de 31 gazel var. 3 tercî’-i bend, 3 terkîb-i bend, Muhitı’ye terkîb-i bend tarzında bir mersiye, 6 mesnevi, 1 müstezad, 35 kıt’a, 1 muhammes, 2 müseddes, Mu- hltî’ye 1 tesdîs, 2 tahmis, 1 bahr-i tavîl, 28 tuyuğ, 26 rubâî mevcuttur. Gazellerin sayısı 316 dır.
lO.a-b deki gazelde,c *>UI (Jc- £]<ujİjO j-U.jS’" ‘i/lj J,j eJ -l
81. b deki tercî’de,
j ! > - jlJL ilp
dediğine göre nisbet silsilesi, Fadl’ın en ileri gelen halîfesi cAliyy’al-Atlâ’ - ya ulaşmaktadır, a harfinde sondan üç evvelki gazelin başında farsça, Fadl’m, hicrî 740 ta, kendisinin 970 te doğduğunu, aralarındaki ikiyiiz otuz yılın, ebced hisâbiyle “ ” terkibine uyduğunu söylediktensonra
ab i£ j \j ül l j P üll
matla’iyle başlıyan yedi beyitlik farsça gazel yazılmaktadır. Bu târîh, A. E. Fars, larındaki 1034 No. da kayıth mec. daki târihin aynıdır ( b ) .
74. b de, “ T JL.] ” redîfli gazelle hem Fadl’ı, hem Esterabâd’ı ve oralıları övüyor (74. b ). “ ” redîfli gazel Şam’ı ve şamhları zemmetmekte (44 .a -b ). j ^ ı s j f j l ” redîfli gazelden (79. b ) ve
(3 ı£ * jt ı_> I
ü lj j *_j I j j j L J ş j £ t j f r
matla’lı gazelden, Ergirikasrı’yla Kerbelâ’da bulunduğunu anlıyoruz. Bir gazelinde Mevlevîleri yerdiği ( 64.b-65.a) , diğer bir gazelinde tasavvuf ehlini zemmettiği hâlde (43 .a -b ),
j * * j-^l ü J j e>' ^ '
matla’lı gazelinde Bektâşîliği övmede ve Bektâşî olduğunu açıklamadadır (81. a ). Muhîtî’ye (doğumu. 960: A . E . F . 1034; 2. a ) tahmisleri ve bir tesdîsi olduğu gibi (94.b - 96.a ) ona birde mersiyesi var (87.a - 89.a ).
ö-Üa.£ j ’> 4>- I js.
ı ) i j I O— t sX j 1 y' ' j llg
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞSs
0-U~j <>\iji üMjl ı
C-JIp <_ta L. I ıJsJLs»
gazeli de, Muhıtı’ye mensûb olduğunu gösteriyor.
'AışFnin aynı bölümde 283 No. da »T Jju jl* tarafından1189 da yazılmış bir dîvanı, 282 de, 1281 de yazılmış bir başka nüshası,284 te, mukabele görmüş yeni bir nüshası vardır. Konya Mevlânâ Müzesine vakfettiğimiz kitaplar arasındaki dîvan, bu nüshaya tamâmiyle uymaktadır. Esrar Tezkiresinin, Arşic’yi Mevlevî göstermesi yanlıştır. Tireli olduğu rivâyet edilen ‘Arşı’nin nerde vefât ettiğini kesin olarak bilemiyorsak da Rumeli’de öldüğünü sanıyoruz.
©Ali Emîrî, Manzûm Eserler. Mecmû’a. No. 390.
46) Mıklaph, kenarı altın zencîrekli kırmızı, düz Osmanlı cildi. 21 X 13 eb’âdmda. Yazı 15.5 X 8.2. içinde MitâlI’nin iki risalesiyle dîvanı bulunan bu mec. 221 yapraktır. Her s. de 19 satır vardır. Yazı ta’hyktir. Başlıklar rokoko tarzında tezkiblidir. Mısra’ araları ve s. kenarları altın cetvellidir.
122 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
I. Jli. Mitâlı : ^ ill Miftâh'al-Ğayb. Türkçe, mensûr.
Baş : ^ o h * ^ ^ •“ * ° j * * " ■ ■ -
. . . j j j J j ^AİJ>- aS" eJl-jLAbl^ U jJi j t i j
(1 . b )
Son : wU* ı Ir u ıS j
-Uc- j j j dl*l ^ 1 ^ 1 jJ İ
(8 . a )
Mensûr kısım, “ j jjUJ tû j j l j jJ-l l.lp i_aSI «01 wU:J-l
j i j l C~c aJu İ ^ a jL«lâil j b UlU-l ^JJI diye bitmekte, aynı
s. de f5. İ>J nıanzûm tetimme,
^ mA>uî,: (JIaİ ji_/j5f"«_j I (_gwüjl ç>lc" üj>-
beytiyle başlayıp 8. a da sona ermektedir (A . E . Farsça, 1041 No. da
V. risaleye b. M itâli için de 1012 No. daki izaha bakınız).
II. Jli. Mitâlı : Fayd-Nâma. Türkçe, manzûm.
Ba§ : . . . . ^
j j j i <_£İ jjIjî>- j I j SI «üil
(8 . b )
Son; jll j jS jl jAJA/J ^a 4>t~j (_£-iJjI a*Ij"
âJİ2 ljl j UaU ÖİS*(_Cİ jJ, jVI a
j>- (_£İ ®'^İİJ> ^
^ U I j j j c^ - Lc ^-Üj IC-aj^II
hî aLs ö-Aj 1 jL«?-l a -1s Ic* j*»> «jj-ü lî Jl aL^>-
f37. a )
Otuz üç kere eesî vü dü” 1056 ediyor; beyitlerin sayısını gösteriyor.
I I I . ıjti* M italı: Dîvân. Türkçe.
®aş • b s j i ^
IJUjI jvi j l (_ wUJjl j Jû aLjIj
(37. b )
Son • û jl j-o> 0 ^^ Lite î j j l * ^
%jUJ:> Olij î j \ ^rb r-Jjl ib ^ jl j j ^ jJ jl ^Uf
iT j o jjliâ «MJ:> ı j i j i cS j-^
u «(221. oj
( a y n ı)
Son kıt’anın Mitâlî’ye Mahşari adlı bir şâir tarafından düşürülmüş vefat târîhi olduğunu sanıyoruz. Yalnız! 985 çıkması için “ oLo ” keli-
" l 9 t Tmeşinin es JL-o $ ” tarzında yazılması îcâb eder. Bu nüsha, MahşarFnin
yazdığı dîvandan istinsâh edilmiş olacak. 2 0 1.b - 202.a da, mütekerrir mısra’ı,
J j , j r ^ - t?' LJjl C5" CT
olan bir muhammesinden, Mitâlî’nin Bektâşî olduğunu anlıyoruz (201.b - 202.a ). Sondan iki beytini yazdığımız târih kıt’ası 9 beyittir.
$
Ali Emîrî. Manzûm Eserler. No. 391.
47) Kenarları ve sırtı meşin kaplı, üstüne ebrî kaplanmış mukavva ciltli. Yazı kötü bir nesih. 130. a dan sonra ayrı bir yazıyle tamamlanmış. 166 yap. İlk kısımda her s. de 23, son kısımda 17 satır var. 23 X 15.6 eb’âdında. İlk kısımda yazı, 16.5 X 10.5 kısmım kaplamakta. Son kısımda rastgele yazılmış. K.B.T. Türkçe.
Jb. Mitâlı : öl j i * Divân.
Baş : j l ^ J \ «il (_>
s * J'
(1 . b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 123
Son ve ketebe : LJilc ^ jl l>-
j^llp dJUj jSw> j j l ıS ^ i
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
.ilita jb jS jl
j l j e jLo t £ } j î dijl ı£Jo ı j j^ £ -
( j j j j aJI « ^ ı_!s (3 û jj C~c <c-j YV.®
(766. b )
(B u dîvân 390 No.daki dîvandan istinsâh edilmiştir.)
îst. Üniv. K.
Y A Z M A L A R I
İst. Üniv. K. Farsça yaz. No. 50.
48) Sırtı ve kenarlan meşin, üstü kâğıt kaplı, mıklaplı cilt. 53.2 Xİ7 eb’âdında. Yazı kısmı 15.3 X 15 kısmını kaplamakta. 196 yap. Her s. de 25 satır var. Yazı nesih. “ t cm i ” gibi dikkati çekmesi gereken yerler surhla yazdmış. Âyet ve hadîslerin ve bâzı sözlerin üstlerine kırmızı çizgi çekilmiş. Kâğıt filigransız ince, az aharlı samânî renkte. Son s. olan 196. a da ketebeyi muhtevi kısım kesilmiş. Yazıya, cilde, kâğıda göre muahhar bir nüshadır. Ancak yer yer, kenarlara nüsha farkları kaydedildiğine göre dîğer bir nüsha ile mukaabele edilmiştir. Âyetlerde dahi yanlışlar olmakla beraber bu yanlışlar, düzeltilemiyecek ve metni bozacak derecede değildir. Nüshada Hz. A lî ve dîğer Ehlibeyt imamlarının adlarından sonra yazılan “ ^LJI <uie t t İ-JI ”gibi sözler, nüshayı temellük eden birisi tarafından surhla silinmiştir. Herhalde ketebede de Fadl hakkında, Hurûfîlerin inancına göre onu te’lîh eden sözler bulunduğu için ketebe kesilmiş olsa gerektir.
tJojj-İ Sayyid Şarif : a-U^î t Şarh-ı Kaşıda.
Baş - jC .I Ijjfc
a ' V ‘.i J L T " . . .
Jİ 3jl>-J A Aj A j i IvS’lJjJ J
f l . b ) . . . . *£ I j
®on • ( J j -üSs,-» laJ j \Ji j i aS* j A aSv’ IJj
\j oa-mj c . a»I j
^ 1 fiüil frÜ-U ^
(196. a )
Bu kitap, Mir Şarîf ve Sayyid Şarîf diye andan zâtın,
j l o alÂil>-j (Ja Ij
J. 'j * y *
beytiyle başlıyan. kasidesinin, yine kendisi tarafından neşren şerhidir. Baştaki iki yap. ta, şerhedilen kaside yazılı. Bu yap. lara numara konmamış. Her beytin yanma, şerhin hangi yaprakta olduğunu gösteren numaralar surhla yazdmış. Kasîde 77 beyit. İst. Üniv. K. de, aynı bölümdeki 152 No. da kayıtlı dîvanındaysa 116 beyittir; 77 beytin
şerhedildiği anlaşılıyor. 1 . b de, “ ı_jU?ijl Jlj~« >■ j -Uj C«l
J lT , i ip j iJ ljil j i aS*
j Â.9- <j*l <Ü_J ^ ^ Ö \j&\ j l l ^ M l J C—**l
j j j û o-U j ^ 3 j ö lj ı (JjIâ?- lJî Li^ îvjI j
lüll a -j <X.*» (Jl W cJ?l.« O
ı c j aSs>- dr* i ^ t.
j i C-jUS"" *bîl j i »Is U C .^ r (Jlj j ® ^ c.jUS'
4$""J-S j i (£*-• ( j I aSjJI j «ûıl _/>î aS"" jC» lj
Ö'jS'tAj L l^«« ^ ,û ı I
. . . . jJ-lJJ ı—>bjl j <—<1^ 1 •5-5 ” sözleriyle gençliğinde,
Fadl’ın halîfesi ‘Aliyy’ul-A‘lâ ile görüştüğünü bildirmekte ve bu kasideyi yazdığını anlatmakta, ‘Aliyy’ul-A'lâ’nın ölümünden, yâni 822 H. den (14 -19 ) sonra, kasideyi, Fadl’m medfûn olduğu zaviyede şerhettiğini açıklamaktadır. 16. a -b de,kendisinin Âmül’lü olduğunu, Herat’a gittiğini, Horasan’da Amîr Ishâk-ı Sugandi ile görüştüğünü, 28.b - 29.a da Amîr Sayyid ‘Alî’nin, Muhammad Şîrîn-ı Mağribî (807 yahut 819, yahut 809 H . 1407) ile görüştüğünü bildirmekte, Fadl’ın, ‘A liyy’ul-A'lâ’nın kitaplarından ve birçok sûfî ve hakimin eserlerinden istinbâtlarda, bu arada “ Bayân’ul-W âkı'” den nakillerde bulunmaktadır ki bu suretle şerhini, “ Bayân’ul-Wâkı‘” den sonra yazdığını da anlamaktayız.
Hurûfîlik târihi için “ Bayân’ul-Wâkı‘” kadar ehemmiyetli bir kitaptır (A l i E . Farsçalarında 186, 992,1019,1027,1035,1053 No. lorda
kayıtlı mec. ve kitaplarla İst. Üniv. Fars. yaz. larında 130 ve 152 No. klordaki divanların izahlarına b .).
128 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
îst. Univ. K . Farsça yaz. No. 130.
49) Ortası basit şemseli, kenarları zencîrekli ve cetvelli siyah meşin cilt. Yazı kötü bir ta’lıyk. 77 yap. Satırlar muhtelif. Başı eksik. Şiirler, kaafiyeye göre tertîb edilmemiş. 17.7 X 13 eb’âdmda. Yazı kısmı 12 X 9.5.
ıJijj-î Mır Şarîf : ö 'jo Dîvân.
B a ş = i^ S " J j l j s
jJiSO ( y ) i S j j *j ta j ^ y*"
(1. b )
i l - —S J İ I.» J
(77. o;
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 129
Son
Şarîf’in,
ÖI i t— J J
(6. a - b )
iJjSCi J.Aİ ^LL* j i 1 sijj i l jL M jy -M j l g , ? - j i J ^
iîjJLL» C-p I^ j Ip j Ij ^jlp ^a Lİs j i »IS"
j^s j i «IS"
jl ç\ «ijj
lljL î (i/l iljL* J ll» j< Jsi* dîl^S"lj
_Jİ ti e*£>- j l (Jîjlp >1 4iiS"
iJjSvi (JaI »U aî j aS” I (73. o-6J.
F. S
gibi beyitlerine nazaran Fadl’a, yahut onun halîfesi Bâyazîd-i GiylânT- ye ulaştığı muhakkaktır (Konya, Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu’na
b. c. I , s. 224-226).
Şarif de bütün Hurûfîler gibi Şüfiyya’yi şiddetle kınamaktadır. Meselâ,
İ İ j > h j\ J j l ( J M Xs>- ç,\
j l lj
beytiyle başlıyan gazeli bu cümledendir (5 . b ).
68.b - 72.a ve 72.a - 74.a da iki tercî’i var. Bunların birincisi, 186 No. daki mec. ada da var (b . V. İstanbul Üniv. K . Fars. yaz. No. 152 ye
de b .).
#
İst. Üniv. K. Fars. Yaz. No. 152.
50) Kalın kağıt üstüne deri yapıştırılmış, mıklaph, yumuşak âdî ciltli. Sahîfe kenarları ve mısra’ ortaları iki surh cetvelle çerçeveli. 94 yap. Her s. de 16 satır var. Yazı ta’lıyk. Başlardaki “ Lûl «Jj ” gibi yazılar, bâzı tercî’lerdeki mükerrer ve yâ bent beyitleri surhla.
'-Hs* -£* Mır Şarif: ö l D î v â n .
Baş : j (J,Uj j 4 j ( £ j b
« - I j p j a J I j j
oUîlS"” j i -1 j tj\
S1 j j
(1 . b )
Son ve ketebe : j~ J l-X>-jl^-^l
t J j j > - j> - j ej j J U
a*»v9.Sl JUf- Jb cjvjalll i l i l <üll üj*J ı_jlJ j«îJI d)l jj-\]I C~C
a j çjA j jJ (böyle ) j
« _ j ü ! i U j j j ^^'yı ^
(94. a )
130 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 131
Tahmîd, Na’t, Hz. 'A lî’yi medhi mutazamman terkîb-i bend,
beytiyle başlıyan 116 beyitlik şiir, “ jl S j CjLîl j I o J «xS o j l . - J-^Ş s, ” başlıklı bir kaside, 2 tercî’ , “ » ^ J.j'La o_ra*- -u j i ” başlıklı 52 beyitlik ve Fadl hayatteyken yazılmış medhiye, bir kısmı kaside olmak üzere 180 şiir, bir kıt’a ve bir târih, 19 rubâî mevcuttur. Târih, 843 te vefat eden ‘Alâ’ad-din adlı birinedir (92.a-b) . Kasidelerden biri, “ c -j^ j ” başlığım taşımaktadır ve kasîde<ft Fadl’ın Mahdî olduğu telkıyn edilmektedir (78 .a -b ). Bir şiir de Sacd’ad-dîn Hamüya’nin (650 H . 1253), Mahdî’nin zuhuru zamamna dâir arapça bir kıt’asmı şerh ve Fadl’m zamânma tatbıyk mahiyetindedir (79.a-81.a). Dîğeı- birşı rı, o ." ■ I __1j .ut a ı_*j,j ,* %ı IOoj A l (Sj j jl jjİjlpA-» -3J il~~ıj \ (jUJ. . . ûu-I »J-5 -tıiT c.j.j jv* oLj! ,jl ü j j _p JLî' l Jp j ” başlığını taşımaktadır ( 81.a-b) . Bu şiirden, Nür-bahşiyya tarîkatinin pîri Sayyid Muhammad Nür-bahş’in de (869 H . 1464) Mehdîlik dâvâsma, yahut Mahdî’nin nâibliği iddiâsına kalkıştığını, hiç değilse yakınları tarafından böyle bir iddiânın yürütüldüğünü anlıyoruz (P i r Tâc-ı Giylâni, Fadlhn yakınları arasında anılan zât olacak; Vâ ja -N âm a; s. 36, not. 2, s. 237, 311-313. Muhammad Nür-bahş için b. Rayhdna, I V , Çâp-hâna-i’ Şirkat-i Sa- hdmi-i* tabc-ı kitâb, 1371 H . 1331 Ş. H . s. 243-244). Mîr Şarıf, bu dâvâ- nm üzerinde durmakta, 81.1-83.b de de dört şiirle bunun butlânım ve kendi inancı bakımından Mahdi’nin Fadl olduğunu ısbâta çalışmaktadır (İs t . Üniv. K . Fars. yaz. No. 130 a da b .).
îst. Üniv. K. Faşça yaz. No. 448.51) Sırtı meşin, üstü bez kaplı mukavva âdî ciltli. 115 yap. Her s. de
12 satır var. Yazı güzel bir ta’lıyk. 15 X 10.5 eb’âdmda. Yazı kısmı 10.3 X 6.3. Makta’ ve tercî’ beyitleriyle başlıklar surhla yazılmış; surh- lar solmuş. Katebe de surhla.
/jJl (j-*;—j Nasimî ‘Imâd’ad-dîn : <jljo Divân.
Ba§ : U p dil
Son ve ketebe : ^îlSjLı ^ 1 ^ lJ
£İl>- j J î û b O jjJ s\ 4-ıS~
ı_ i j*^ l £ î î J J a *» ljl j j j ı j <üll
j J l.** - —' 4**M
(115. a )#
Souli, Yanya’ya yakın bir kasabadır (Kâm üs'al-AHâm , I V , İst. Mihran Mat. 1311, s. 2691). burası olsa gerektir.
Dîvân 110. a da bitiyor. Başta birkasîde, e<l” harfinde 3, “ j ” de 7, “ a” de 13, “ ıs” de 9 şiir var. Ondan sonra gene kaafiye tertibine uygun olarak “ I” te 2, de 3, “ o ” de, biri muhammes olmak üzere 38, " j ” de biri,
j \j j jU » j J l i 3 j i j l 4 â j
-L^-İ JLİ ûljj> 4İİİJ *5" J.î
târih beytini hâvi ve Fadl’m öldürülmesine târîh olmak üzere 54 (târih
66.b - 67.a da ), “ j ” da 6, ” de 1, “ J>” da 2, da 1, " d ” te 1, ” J” da 4, “ f ” de 22, “ ö ” da 15, “ 15” de 10 gazel, bunlardan sonra biri tek beyit olarak 43 rubâî ve 1 kıt’a, böylece 192 kasîde ve gazel, 43 rubâî, 1 kıt’a, cem’an 236 şiir var. Nasımı’nin şiirlerinin son beyti,
^ A o l i j-5
I Jj Ij & <~*.a l^>
dır (H O .a ). HO.b - 115.a da “ . . . ^ / ” başhğıyle Na'îmTnin(F a d l ),
j y > - Jjsıl ı_r^ l ü c 3 l _ / İ 2 a J » Ao6 {j S '
terci’ beytini havî tercî’i,
- t i Ij? - (j> (J\a } j a ^ I j j I
J ji \> £" j l j l Ij 4^-l^>> t5İ
ı _ y > - j j l 1 jI>cj- Ij ö I jj a JS\
matla’lı gazelleriyle
132 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
i j l i j l5"” a>- oUâJL» <1)IjI.aS" JS”"j ^
jjta jlS”" a>- OliU- öL ijj » J j j iU»4 li
matla’lı gazelinin dört beyti, pirinin Şayh Haşan olduğunu bildiren 16 beyitlik bir mesnevisi var. 115.b - 117.a da Nasıml’nin, ayrı bir yazıyle
4 aJj •AİS* ^\j j i
mesnevisi yazılı fyİ. E.nin Farsçalarmda 438 ve 439 No.larda kayıtlı dîvanlara da b .).
«
İst. Üniv. K. Farsça yaz. 1158 Mecmûa.
52) Kenarı zencîrekli koyu kahverengi yumuşak ciltli. 71 yap. Her s. de 17 satır var. Mısra’lar iki surh hatla ayrılmış. S. kenarları tek surh cetvelli. Yazı ta’lıyk. 16 X 9.2 eb’âdında. Yazı kısmı 10.3 X 5.5.
I. “J* cAliyy’al-A'lâ : <uU Tavhıd-Nâma. Farsça.
Baş . 3 ^ ji
(2 . b )
Son ve ketebe : >lc Iİ..JIj Ij İJ^ jj> -
^ A İJ lj ç i j f al’jS '
j -,Qı««*1.1 I JI ji*- ^jp ^ I j J.İ
. X? >3 Jj jp İJ5Î. l_]î 4X»İ>- \pl Jp J'.^ 1 4 l_J
<C_-J ^Jâ*ll ıl)L*_.i ^ <-5 tS & jA (Jl^l £/
sjftil J 4jl«J ijçiî _j £ }jl
(36. a )
C^-U i l j j l Ij jlıîS" ^ 1 aSvJİ
IjİJji 2j > - j l öl4S’
J j I I j if\ aS""jA
•Aîlİ £ i j )\ j ( jj *m
j j l l I j #-^J.
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
beyitlerinde kitabın adını bildirmektedir. “ <uü ” sözünün geçtiği beytin yanma, hâşiye mahallinde, surhla “ ^1 ” yazılmış (15. a ). Ayrıca,
b j Şs C i i js 4&I Lvl üLj (j'l
I jj- j * » j j i jj -Zj j İJ ûU/»ji
j iiJj ö j> - i j i Ç., ç ^
beyitlerinde de gene kitabın adını açıklıyor (32. 6J. Kitabın sonlarında, Şîraz’lı ‘Alış âh adlı bir gencin dileği üzerine yazdığım, Fadl’ın elyazı- siyle yazılmış olan “ Câvidân-Nâma” den ilhâm aldığını bildirmektedir (34. b ). 27. b de,
j U < j j l J L * aJ j j b ( 3 U l> -
beytine nazaran 805 ten sonra yazılmıştır. 30. a da,
j l jlg.iysl j i I j Ij > - ^iJi jS-
beytiyle İsfahan’da, gördüğü bir rüyayı Fadl’a söylediğini bildiriyor.
II . JeVİ "J* ‘A liyy’al-A'lâ : <t*U Jly Fırâk-Nâma.
Baş * ^ j (1/ jl ol
c r i ^ - ûl>-(41. b )
Son : &-> ^^ * j j j Jm j l j ? - j U ^ j aS”” i j j
(57. a )®
Bu mesnevinin başhğı şudur : “ jl a-U â»I olJUs •jUl Jc ^ Î.Îy. jl « i? üıl is* j ol j | » ( j l y ” Bu yazıya nazaran “ Mahdhüm-zâda”
diye anılan, Fadl’ın kızıdır. 1027 No. da kayıtlı “ Bayân’al-Wâkıc” m sonundaki soy şeceresinde “ Mahdüm-zâda” , 269 No. daki “ Istivâ- Nâma” de, “ Sarvar-i Şuhadâ Amir Nür’ Allâh” diye anılan (33. a ) zâtın anası olması îcâb eder (b . 825. No. ya ve Şarkiyat Mecmuasındaki makalemize b. I . 1956, s. 37-57).
I I I . JcVİ “Jc ‘A liyy’al-A'Iâ : -tfl » • > ûl j S *j> V y ^
(Kardeşine mersiyye).
134 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Baş : j l j I jO ^ j İ T J ^ j jlJj>- «J.o
(57. b )
Son . çj-jl .X*J Lj SJs i j j i ; Ji 1 01 - ı-bjl*X>- jyı
(61. b )
IY . (JpV! jJp ‘AIiyy’al-A'Iâ : t -Ş j* Marsiyya (Sayyid KamâVad-
din Husayn’in öldürülmesine dâir).
Baş : ı > \ j l c l j *>L*>1 a*1î jb
(61. b )
Son : ç'$£ ‘ { j j _Ui *>L« < £ } j l-k>- j l
(64. a)
Bu mersiyenin,
(JlS"" (j’ijiA
C ' j Ö/”“ J «—Â^va. ü j i
beyitlerinden, Sayyid Kamâl’ad-dîn Husayn için yazıldığı (62. a ), bu
zâtın Hozistan’da öldürüldüğü anldşdmaktadır (aynı ya p .).
^ j •îU^jtİ j^
jıjj i L (2/ b U
beytiyle de Fadl’m öldürülmesinden, bir “ badr-i tamâm” geçtikten, yâni ondört yıl sonra öldürüldüğü açıklanmaktadır (62. b ).
Ü f - J f ^ £ j J ^
beyti, mersiyenin ‘Aliyy’al-A'lâ’ya âid olduğunu ve Sayyid Husayn’in, A. A'lâ tarafından çok sevildiğini anlatıyor (63. a ). Aynı yap. ta Şayh Ibrâhîm-i Şirvâni’nin fetvâsiyle katledildiği, öldürülmesinden, sonra beş gün, çölde kaldığı, sonra başmın, ellerinin kesilip dâra çekildiği, sonunda Hozistan’da Turk-ı Şah ân (yahut Tark-ı Şâhân) denilen yere gömüldüğü, Jf>_i adh birisinin de savaşta öldürüldüğü anlatılmakta (62 b - 63. a ).
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 135
V. Aynı vezinde bir mesnevi.
y * - U l j i aSvI
d.wX$şj j cJ [k ^
(65. a )
Son ve ketebe : :>y ? dİJ uJ-i j * j l tl^-1 u->-lj
J ( i *&>- * i£\jt j l
<Jf_ & & j A ^ ;-J j_jî-lJ juuJI (J * £_J
î î U j j ı j ■* ' Jr4
(«Js lîJl j j*îl aI ^ l j £ ^ ı_ i)lJ
(69. aj
Bu kısmın, bundan önceki mersiyyeye âid olması, mersiyyeden sonra Hurûfîliğe dâir olan bu kısmın gelmesi de muhtemeldir. Sayyid Kamâl’ad'din Husayn, “ Şalât-Nâma” de halîfeler arasında anılan. Kamâl’ad-dln Hâşimî olabilir (N o . 1043).
Başta, l.b - 2.a da,
jlSCiT y lSj j 'z i j y 4i£5 (_£İ
JISJJJ C— j 4İ y A İ^J (J j
beytiyle başlıyan ve Fadl’a yazıldığı anlaşılan, fakat kimin olduğu tasrîh edilmiyen 28 beyitlik bir kasîde var.
•
İst. Üniv. K. Farsça yaz. No. 1195.
53) Üstü bez kaplı mukavva ciltli. Sonu eksik. Kenarlardaki hâşiye yerinde nüsha farkları, terceme ve şerhler var. Bazı beyitler surhla ortaya yazılmış. 90 yap. Yazı ta’hyk. Her s. de 15 satır var. 15.7 X 10.2 eb’âdmda. Yazı kısmı 10.7 X 6 .
'Jp ‘Aliyy’al-A'lâ : *.1; c~.LJ Kıyâmat-Nâma.
BaŞ : « I j £pU I aS ' * l ‘-Âj u ** jl^ l
(1 . b )
136 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Son . j ıSjfâ"
(K â şife) Jyjl(90. b)
Fadl’m öldürülmesini,
ıl)l>- el» A^li û '^ -Lİjj j j j j > - «*\*Jî!lji { j S
J j* j Ij j j i î l j j j-u (>" -ti j J j d/j o l j j t
i j j-' dX~>- z j ^ j t (JZ j\ i j y (^ j^ r olijls
j u > _>>-1 j j j A r ı^ r
j 1 J>- oL* ^ < C . aJÎ.~wJ
t—**^3 j I ^J)'*- "* L'
j j l ^lc ju w î J i j C-^ûIÂSj
beyitleriyle tesbît etmektedir ( 67.a-b. Son beytin hizâsma, haşiye olarak
“ Âul J-L . <u_ke î-i- c " 1 v !3 p’ı ^ Ç p ” yas ılm ış ). 70. b de,
,A >15sj Jp C—/İİJ i—3 jl j O Ü _/
jl^5vj I j i j i jİJ ji 7 ^S”l Jp ^ î" lS-^
beyitleriyle de adını açıklamaktadır.91. a da “ |> diUJLT Gul-bang-i ğazâ” başlığı altında şu gul-bâng var :
o li i—*«p çl.A>- jl O l - L S " " ^ p * ib
>1 ^p lil 1- * ^ j j 5" iN jI
jvil—p (_gl_b»- ^3 '(_$*•* d/i — tjliülp ıjilj
aj>- ^Ul o ijl j i j l j f jJs.*- j * * -'-»“■IjlS'aJS ı_i yr 4j
<J)I ç J i ı_Jlis (_jl j ^P ( j o j l l jv«l XzM)JS ' sSÛA iib
j l j j l ^ <1)1 iLw« ^ Cj j ^j İİxâa jl-U^i a^>-j
ju-Ja d/^-l 0^ j\ » l i ib c J j i ü\j jVp c~^>ji jU>-l>-tiJj i
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
ütajr' <_i ölj*p l>- oI j* i -•v» j l - l j j j i j>ci ( j j A lls
Jui-I j İ j yiS I <ü)I ^SH jjiIj jİI MI aJIM j Ş I JjI jjT I Jil
/ c \ a S 1 .-0 9 İS"*" ! s l.» öİj^jIp
Ayrı bir ta’bykle yazılan bu gül-bankte, Oniki Imâm’dan ayrı Ondört ma’sûm’un anılması ve Onyedi Kemer-beste’nin adınm geçmesi, Bektâşîliğin tesîrini açıkça göstermektedir.
$İst. Üniv. K. Türkçe yaz. No. 9685. Mecmûa.
54) Alel’âde, üstü bez, sırtı meşin kaplı düz ciltli. Aharlı fligransız kağda ince ve güzel bir ta’lıykle yazılmış. 93. yajj. Her s. de 21 satır var. IX . nihayet X. yüzyılda ( X V - X V I ) yazıldığı kağıt ve yazıdan anlaşılmaktadır. Doğru ve güzel bir nüsha olup 21.7 X 13.5 eb’âdındadır. Yazı kısmı 10.6 X 5.4 kısmım kaplar. Mecmûadaki risaleler şunlardır :
I. "js- izi.j* ^ a~AI JLt 'Abd’al-Macıd b. Fariştah ‘ İzz’addın: if-.j Tarcama-i* Hwâb-Nâma.
Baş . ±Jljil Xs- (*vv
^ilall j]s>\j.$\ j İ_»ljb-Ml jIjjMI (3İyiI (J . . . *-J_yJL2)l
ö - ^ o l J,?* A l î ( J . U J <5)1 L<l . . . oUi>-
aS”" 4J U j a S"* <ü j l o < c j J j —<j j o
•Aü I ö **
kâğıt yapışmış, ayırmışlar, . (_jülj yahut ü -jljj ^ )
silinmiş, tam okunamıyor) jj JU.:*,»
jL iJUjI ^ # 1 j b: aİjj-İ (gene öyle ö \) j>-l U(â*J (^4^1
« , » jj aS""<_£j j ’j I ö-JjI ö j ^ l (Jİ>j I ( . . . . ) <15” o ’ LJ
aÜI Ju£- JjJuI jlSOl jjJLlî ( olacak jh i * j )
^ I j ^
Lû -I v\1j ( /l iX*p j jss aS"** aJI
4*Jllâ A$ İJ (»«JjJbl AJ;^ A*S"j< A l» 1—'l_j>- j j ( i . 6) UftıÂ*
138 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
aûI 1İ İ 4Üİ JaI j\ o jIp j «JLJ-I ( j _,1j‘JjI
t î J İ j j l j (— O j ' ^ - l-U jl J j l ^ > - jh ( j J İ
. . . . (_JJ J j I j U ^ - l İ İ j L u <-Jj\j\ 4 ş *J J 4»t.J ı^ jb *
(2 . a )
Son : j j j i i ,ji Jj / a2>- 1 j j j ji> - j j j l Jj **j O j - J » - j
& ( j^ L jî j l fij5v£>-j JwUS"j jJ J jj 0 ^ 1 _,!jJjl ^ -X ^ m
^ û ° ( * * ^ ' j _A-U-> ^ 'U-j Jj j y
C İ c£JL$il
(53. a )jffibW
“ Hwâb-Nâma” nin metni, Millet K. A. Emîrî, Fars. 1042 No. dadır (b . ) . Harfiyyen ve çok muvaffak olunmuş bir tercemedir; ancak son kısımlarda Fariştahoğlı’nın bâzı tasarrufları vardır.
II. ofjll'*j» ‘ai j ü1. -V 'Abd’al-Macîd b. Fariştah 'Izz’addln 4-U c-jIja Hidâyat-Nâma. Türkçe.
®aŞ • (j> jjl Jj  j J JL_*I.« ^İP J Jl j 1-—i . . .
o.XiP C}* 3 J , IJa s* «ü)Ij j T J 5
I j l Ij Jp ^ j J - (jı i_jL_i^]I p
. . . Ij j i2j\Îj\i£ O l i v ? jUiJül j ı^b
j l j l j ûl aS" j j j (jl j j 2 j ( j ’l (_x^uj _/ (>l ».l^pb Jjo Ul
j l i i L - y î j j o ^ b L ^ » ö U L l s ç j£ -
jp ,jrl Ju^l -Up j b j (Js c-Uj jy*İ (1/jl (_ğ^i
î j j aJL^j dL aS”” S > $ ^j-ÜI 4jLİ <ûıl ^lygl Jjl
. . . t_jljjVl «— ’j C - î j O l< v ? J o b
(53. b )
Son . jp >- aIjj — jijl ( j ’ *1 (İİjIj
j j j 41 15"
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 139
j j b j\ j (j\ ^ I p «A>- l*A>- 4>-j
140 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Lâ,4 c* ^^ Lc ^
4j|<lS\J V-Lpj U-Uö iİİJJ 0^15” ıL S j
.JâJI J^âÜ ljİ 4)1 j «-U.J ^ ^ ‘V. <^J jeJUİI
(72. b - 7 3 .«;®
Hidâyat-Nâma’nin dîbâcesi farsça, metni tiirkçedir; adını ve “ d
4ÎU OU* j ü lt £jlS J çctj ” ibâresiyle 838 rabîulevvelinde(1434 ) yazdığını bildirmektedir (54. a ). Clement Huart tarafından yayınlanan farsça ££Hidâyat-Nâma” den ayrıdır (Textes Hourufis avec
Traduction; E . J . W. Gibb M em orial; Volüme I X ; Leyden: E . J . Brill, Imprimerie Orientale, London -1909; s. 1 -12 ). Fariştahoğlı’nın bu kitabı, bahis başları ££ <jJ-u ” sözüyle başladığından “ Hidâyat-Nâma” adiyle anılmıştır. Fadl’ın, “ Mahabbat-Nâma” sinin tercemesi mahiyetindedir.
I I I . 1/ jJI "y. •oi J jj, JıJ:l J-t- ‘Abd’al-Macîd b. Fariştah ‘Izz’ad-dın : Cjji- T Âhırat-Nâma. Türkçe.
Baş . t j ciU
fiüil ^1— «aJI kJ*Jb .A* l j^p j j \ûb
4Âİ2İ> I ü j î P ' * Aj* 1— \JF- AjIsöj
... a S " ( j l c " ! j (Jl-jj
(73. b )
Son : ^ j| a_j 4_j s~ ^ 4_s ^ .0
C.S ^pI .üll j (_$
^Jİ ^ jJp j >—>Iaj i—s j j *j
("93. aj
Millet K. A. Emîrî, Şer’iyye, 1363 ve 1364 No. larda da birer nüshası var (b . ) .
Konya, Mevlânâ Müzesi K.
Abdülbâki Gölpmarlı Kitapları
Konya, Mevlânâ Müzesi K. Âbdülbâki Gölpınarlı K. No. 11.55) Üstü bez kaplı mukavva ciltli. 64 yap. Her s. de 15 satır var.
Kâğdı filigransız, aharlı, samânî renkte. Yazı güzel bir ta’lıyk. Kaafiye üzerine mürettep. Tercî’ , tuyuğ ve kıt’alarla beraber 368 şiiri muhtevi.
Muhiti: Oljıj> Dîvân.
* j j J j I J O İ i J -Â i ^
(1 . b )Son ve târîlı : l i iü U
J 4-JûJ ItaVP
‘C_M>
c L iAhcad harfleriyle atılan tarîh 1178 yılını göstermektedir. ‘ArşFnin
Muhîtî’ye merrsiyesi bulunduğuna ve ‘Arşı’nin 1030 da öldüğüne göre Muhiti, 1030 dan önce vefât etmiştir.
Konya, Hz. Mevlânâ Müzesi, Âbdülbâki Gölpınarîı Kitapları.56) Sırtı ve kenarları meşin, üstü kağıt kaplı mukavva ciltli 21 X 16
eb’âdmda. Yazı 15.8 X 10.7. Yazı nesih. Şiirlerin makta’ları, tercî’ beyitleri, mısra’lar alt alta gelmek üzere ortaya yazılmıştır. 95 yapr. Her s. de 19 satır, her satırda bir beyit var. Remizler, harfler, ‘Arşı mahlasları, kaafiyeleri gösteren başlıklar surhla yazılmış.
cArşî : ül_*o Divân. Türkçe.Baş : (JpNI ' j * Jİ bb üljJi
U il <b\ji aJjI <ül! e-\j
lil («3j> - b j tJîli(1 . b )
Son ve ketebe : aJS" «.^1
Jj i 6 ij f
J J*!l <Ü tjA C j j^ - ı j * (jrv'U J 4_X*g
6 j^ û \ cPl?: ci(95. a )
Nüshada imlâ ve vezin yanlışları olmakla beraber tam bir nüshadır ve yanlışlar düzeltilebilmektedir. Millet K. Manzûm Eserler kısmında,285 No.lu dîvâna tamamiyle uymakta olduğuna göre o dîvandan istinsâh edildiğine hükmedilebilir ( (A rşî için A . E . Manzûm Eserler bölümünde
285. No. daki kayıtlı nüshanın îzâhma b .).
®Konya, Hz. Mevlânâ Müzesi, Abdülbâki Gölpınarb Kitapları.
57) Ortası, üstü ve altı lâle motifli gömme ve kabartma çiçek ve dal motifli, şemseli, mıklaplı, mıklabında da şemse bulunan koyu kırmızı Osmanlı tarzı ciltli; kenarları deri kaplanarak tâmir görmüş. Yazı harekeli nesih. Âyet ve hadîslerle remizler ve baplar surhla yazılı. Kâğıdı az aharlı, koyu samânî renkte, filigransız. Bâzı yerleri lekelenmiş. 329 yap. Her s. de 21 satır var. 1-18., 20-23. ve 347-349. yapraklar f i l ig ran lı, açık renkli ve iyi aharlı bir kâğıda, harekesiz nesihle ve nüshanın yazısına nis- betle kötü bir yazıyla yazılarak noksan nüsha tamamlanmış. Bu kısımlardaki surhları, iyi hazırlanmamış ve asıl nüshaya nazaran daha açık renkte olduğundan solmuş. Tamamlanan kısım, kâğıt ve yazıya nazaran X II. asr-ı hicrîye ( X V I I I ) âid olsa gerek.
ıs**S l/İjj-5 Darviş Murtadâ : ûIjjU- Câvidân.
• çl j tİJİj-»_«Jl dJİU a! -İÜ J^i-1 . . .. . . ItoÜj
( L b)Son * 3 ^ j (_^L- 11
i—>j -uJ-l j j l l 3 I j
(349. a )
Başta 10 yaprakhk ve surhla “ jtajU- <_jijjNI ”
başhğını hâvî fihrist var. Sonradan birisi, “ jta jl?-” i silmiş, üstü
144 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
ne ta’lıykle “ 2UU ^^Jl” yazmış. Dîbâceden sonra metin, “ j l Jjo
(_gl j j l I a»Lİ j p o « - b î j -U-
Jp e pâ;*- Jp jlj jİp ^ jl** aLjj Ij
. . . j i ^ e û j ^ ” diye başlıyor ( 1 . b ); “ Jjflj j jU -
«Aa Ij >-j jJb (_£j "-Lİb öj^* ü jl J
ll^S” A*Jjl dJu j j 3 j - i J -1 J j-iJ-i (_ğ*J JLİb ” cümlesiyle bi
tiyor (348. b ). Mütercim, j j i ^iJ-l yuÜ
^jlJ (J ^^LJlj SljJUajl 4*1p (Jj-^j Cjj ^ > - C j j l wl*j i-i^r O
ülijlp J.s£ j j l i i l p jÜUa ı_jjUa« jU jJ l j j (_^-j ij\p
j j j { j j 4-Jjjj^ tS-/ ^ j j Ajlp dil
. . . 4$"” ı£J j j vul jO ” cümleleriyle adını, ter çemenin ismini ve
terceme târîhi olan 1048 hicrî yılını bildiriyor. Bu sahîfede, bu cümle
de, baştaki 4Uİ ı 3 7 —-I22 ı j
e/“i JJ-1 _/iâ ^ Jp J,Uî ” sözlerindeki
“ c iL -> l J j ^İbSC ^ü-l U jN l 4-Jaî” ve ‘V -h & ^İJ j j i ”
sözleri, siyah mürekkeple üstlerine küçük ve yukarıya doğru yaprak tarzında çizgiler çekilerek bozulmuş; fakat gene de okunabiliyor, Bu
işi yapan, kenara “ Cj İ S Y V M A cM ^ cS J ' U lM Y <3
< Z j » J J I C j I *\ J ^ < o
^ Y j * (_Ai j jyU-1 ^
(Jj Y' ü « I <_,S £ • • j ^ A *1 I Y " J ^ t>* l5 V* • ♦ yaz
mış; yâni aynı sözlerdeki harflerin bir kısmını harf, bir kısmını ebceddeki karşıhkları olan sayılarla kaydetmiş (2 . a ). Biz bu yaprağın kenarına ebcetle yazılan târîhi 1 ‘ a tarzında rakamla, rakam v e harflerle yazılan
yazıyı da “ . . . ^Ü-l »IJjV l <■__U5” tarzında yazıyla ve siyah türk mürek
kebiyle yazmışız (2 . a ). 28. b, 31. a, 31. b de olduğu gibi bâzı yapraklarda, bazı cümleler surhla silinmiş, yahut silinip düzeltilmiş, 27. b de olduğu gibi bir kelime unutulup üste yazılmış, 34. a, 36. b, 39. a da
F . 10
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 145
olduğu gibi yeri belirtilip kenara, yahut satırın üstüne ilâveten kelime, hattâ cümleler yazılmış sahîfeleri pek çoktur. 40. b de olduğu gibi yazılan sözün surhla silinip aynı satırda başka tarzda yazılanları da vardır. Bütün bu, metinde, yahut hâşiyede vâki’ düzeltmelerde “nüsha” gibi bir mukabele kaydı da yok; hattâ 42. a da olduğu gibi satıra, kenara yazılan ilâve cümleleri ve kaydını ihtivâ edenleri de var. Dil,
e O fi fi O ~ O fi mtamâmiyle devrinin dili. Meselâ, A-5 j J j j t_Jİj_>- A_*J ı jO fi — O^o ° " ° ° ® *.* . " ® "tiJLiJ C-j U_3- j ö J-UÜsJ j-J -A-î Cj 4-?- <Uj I j
o o - I " ı" o _ - • - ~ ' o " * > * ~ - Oj.S I _ Ja Jj I j j O A_S A-j A-JlJ I
.'i - " ■’ ı 0 . ■* 0 'V-'l ■" ° l-ı® 'ı 0 t * ° f "•T*I ( J - 9 1 1 J iİAJLj r J A-J I _ -9» - O . 'T '® <* • I ’* . - ' ! ° " 6 I
• _A«*_J 0 I ti* ^"* V , O "* ® O S* ° ° ~ m ° "■ " #
o j - 2 1 I I o ı^1-^ 0j j - * * <£ ^ ı j» O J «■» .-O <-
~ f i^ f i 0 — 0 9 t f i f i 0 ** 0 . - » 0 t 9 t f i . 0 -* e #
O 0 ^ - 5 ^ I ds-J I Ö j I J J U a -sO I Ü J i J <^-+-x. S j
o 1 0 _£-*->■ i 4_S I ûLS j -&> ^ ^ .........pf* o ^ 9 « • » O » » - « • S . « " O <• O ^ 9 * '
^»p ^-Aİ^-J I I )) (35. b ), « A_S JJU^.İÎ ^-.-P J
4-S”" (_g JLj I jjS" a J_jIj_>- a^" A-Lj j .J* a Jj I ül-J j -S A.S J S ji w>'
..........a J.j I ö C j J I a_j.j_*1S aJC>- I ))
(5 6 . b ) gibi cümleler, zamânmdaki cümle kuruluşunu, imlâ tarzını tamâmiyle göstermektedir. Bütün bu hususiyetler, nüshanın, mütercimin elyazısı olduğunu göstermektedir. İst. Univ. K. Fars. yaz. 1 arında 869
No. da kayıtlı “ Câvidân” nüshası, aynı yazıyladır ve “ ^ N l v t£ll f
* M <y» J jVi Çşi'j j - f t JjIjI (J J-^âiîl ” tetimme ve târihini
ihtiva etmektedir (230 . b ). Bu da, bu “ nüshasının mütercimin
elyazısı olduğunu gösteren dîğer bir delildir.
Tercemede “ Dîbâce” , 6. a ya kadar devâm etmekte, 6. a da 1. bab,
j l j*« \ <—-Jüs Jj® j . . . <5ıl o
. . . liJLJijl 4jA-.*S” j j j ( 1 ) diye başlamaktadır.
146 HURUFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 147
Bu terceme, altı “ IjîjI” sözüyle başlıyan ve Gürgân lehçesiyle ya
zılmış olan, nüshadan değil (920 ve 1046 No. daki nüshalar), “ j l l p J l
ü-îjS”" Jub (_£ ( S J j ” diye başhyan ve bildiğimiz farsçayla ya
zılmış olan nüshadan ter cemedir (920 No. daki nüshanın izâhma ve
1000 No. daki nüshaya bakınız. Konya Hz. Mevlânâ Müzesi'nde yeni bir
yazması da vardır).
Metinde geçen ve Hurûfîler tarafından kullandan remizler.
.TAllah
.IAllâh
ö 1 Allâhu teâlâ
t'Aleyhissalâm
e ‘Aleyhissalâm
c 'Aleyhissalâm
‘Arş-Nâma-i’ İlâhi
t‘Arş-Nâma-i’ İlâhi
a - Bist u haşt
‘ n Calla ismuh (1009 No.da, buTemizden sonra “'amma naıvâ- luhû’' dendiğine göre Calla ca- lâluhû)
r : Cumu'a
<£ £Câvidân-Nâma-i’ İlâhî
cL-Ot Çhârdah
Çhârdah
i Âdem
Cİ9 Fadl
Fadl
a | Fadl’ Allah, Fadl-ı İlâh
cL<=i : Fadl-ı Hudâ
-C9 Haftdah
<0 Haftdah
»• ■ Hadrat
cHadrat
o Hadrat
ıS C :Hadrat-ı İlâhi (Fadl)
tHudâ
> Hilkat
o**- Halak’ Allahu Âdama ‘alâ
ratihl
J Hak
J Hak
Hak ta'âlâ
Kıyâmat
Rik'at
csJ Risâlat
r ‘Alayh’is-salâm
Panzdah
Panzdah
O* Şalât
JjLrf, Şâhib-ta’wîl (Fadl)
Şürat
r 1- ’ Şali’ Âllâhu ‘alayhi wa ÂlihI sallam
/ SI vü du
c? Ta'âlâ
j, Hat
Hutüt
■ o Wach
<7r’ j
Wa’s-salâm
Wa’s-salâm
*-> Yâzddah.—-
r* Yâzdah
i Zât
ŞÜ-
wa
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 149
Katalogunu yaptığımız kitaplarda bulunmıyan, fakat diğer Hurûfî kitaplarında rastlanabilecek remizleri de, Millet K. nin manzum eserler kısmında 785 No. da kayıtlı mecmûadan buraya almayı faydalı bulduk.
t: ‘ İlm “h* Ka'ba
t ‘Ali 'And
fi : ‘Anâsır
*7
‘ İlm
O*-* : cAşâ Kalam
£** : Sâ'at ÜJ Lavh-ı Mahfüz
Leb e Hz. Muhammad
öBe ‘adad-i
rMahdı
lTİ Belıışt E* Mi'râc
Daraca Mushaf
Cabrâ’Il 44 MahdI
jU- Çunân ki U Mahâsin
Âdem Jr* Mlkâ’H
Düzah j * Amrad
i l i Falak JaS.* Mukatta'a
Falak’al-Burüc ü Nokta
t e İsrafil o * İnsan, İnsânI
i Gılmân ü* lstiwâ
0 Allâh p-r- Sabc’al-Matânl
c Harf jJU- Sidrat’ al-Muntahâ
c Hür cS" KursI
£*»>- • Hilkat s * Surat
A>- » Had Sıratı Müstakim
jJI İlâ âhırihî îsm-i A'zam
Ji* : ‘ İzrâ’îl &ü- ‘Arş
' » S : Kalima Şârib
4J : Kıbla 0 Şanzdah
O5 : Kur’ân Şeb-i Mi'râc
cuî : Kıyâmat Şaytân
c S ı Rik'at o lj Kitâbat
•J ! Dakika Hatt-ı Istiwâ
S - KursId"
Tab‘
J : Lavh U* Wa‘allama Adam’al-asmâ
Jl : Malak Ij Hawâ (6. b)
150 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Not 1) 124. Sahifede adı geçen Halil RavnakI Bâbâ, İstanbul’da, SilivTİkapısı dışında, Sayyid Nızâm’ad-dln Dergâhının karşısında, caddeye nazır olarak yatmaktadır. Baş taşında, Edhemî, yâni dört terkli (Tarak), dolama destarlı Bektâşî tacı vardır. Kitâhesini aynen yazıyoruz :
<Ü)I ( 1 û İS” I jA
t— [ *& (j I
Jdp- wL*w)l UJ-1 j
a ı r j ı ı f j i j j
dJjlcI jJaI
aİjI d)1-u>- i l i j JjLi
m v
•O—-*
i t ( j
Bu ketebeye nazaran Halil RavnakI Bâbâ, hicrî 1267 yılı z’ il-ka’desinin 5. günü vefat etmiştir.
Elif. Rıfkı, “ Bektaşi Sırrı” adlı eserinde, Halil RavnakI Bâbâ’nın, Yeniçeriliğin ilgasından sonra Bektaşilik hakkındaki tenkil hareketini müteâkıb, İst.da, Merdiven- köyü’ndeki Şahkulu Sultan dergâhını uyandırdığını yazıyorsa da bu zâtın hakkında başka bir bilgi vermiyor (İst. Asır K. Yezirhan, Bekir Efendi Mat. — 1325; s. 147-148).
Not 2) 47. Sahifede 13. satırdaki L İtjA j l J i (_£İ tarzında dizilen
mısra’ın doğrusu, j İ Im a ıÇ,\ tur. Düzeltilmesini dileriz.
KATALOG’D AKt K İT A P L A R I İSTİNSAH EDENLERİN
ALFAB E TİK AD LARI, İSTİNSÂH E TT İK LE R İ
YERLER , T A R İH LE R İ VE K .D AK İ S.LERİ
1) Abü-Bakr b. Ca'far (1180 H. Ergirikasrı): 116.
2) ‘AH b. Muhammad (1180 H. Ergirikasıı): 92.
3) ‘Alî b. Muhammad (1124 H. İskenderiyye): 130.
4) ‘Alî b. Müsâ (1119 H. İskenderiyye): 76.
5) ‘AE b. Mustafâ (1031 H.): 95.
6) ‘AJİ Sarhânî (845 H.): 72.
7) Almaş b. Husayn b. İlyâs-ı Karabaç (1216, 1214 H.): 71, 97.
8) Bâyazîd b. Mamî Halîfa (1148 H. Ergirikasrı): 61.
9) Ca'fı.r b. Abü-Bakr b. Câ‘far (1176, 1186 H. Ergirikasrı): 55, 56, 116.
10) Husayn b. Ahmad: 106.
11) İbrahim b. Muhtar b. ‘Alî b. Muhammad Hwâca (1256 H. Ergirikasrı): 96.
12) ‘İsâ b. KamâPad-dîn Hwâca (1209, 1200, 1186, ?, Ergirikasrı): 60, 64, 98, 119.
13) Kamâl (1307 H.): 45.
14) Kasım (15 mart 1207): 82.
15) Kasım Hwâca: 85.
16) Kutb Muhammad b. Kâzım b. ‘Alî (1215, 1213, 1203 H. Ergiri- kasn): 89, 103, 105.
17) Muhammad Darvîş (1166 H.): 72.
18) Muhammad b. ‘Alî (1121 H.): 91.
19) Muhammad b. ‘Alı b. Mustafâ (1178 H. Ergirikasrı): 87.
20) Muhammad Kalandar Akçahişarh (1106 H.): 73.
21) Muhammad Darvîş b. Sâlih-ı Akçahişarh (1167. H. Bu zat, hem adı, hem istinsah târihi bakımından 17 No.daki zattır): 63.
22) Murtadâ-yı Baktâşî (1048 H. Hacıbektaş karyesi): 145.
152 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
23) Murtadâ b. Da'ıfî Murtadâ (1145): 136.
24) Mustafâ b. Abdâl-i İlâhî Murtadâ (1134 H.): 133.
25) Molla ‘Aloş b. Darvış İbrahim b. Muhtar b. 'A lî b. Muhammad Hwâca (1256 H. Ergirikasrı): 69.
26) Munlâ Darvış: 90.
27) Nabiyy-i FılormavI (986 H.): 79.
28) Ravnakî (1275 H.): 124.
29) Ricâlı Muşâhib Muhammad Bek (1000 H.): 80.
30) Şükrî Muhammad Hâfız (1266 H.): 144.
31) ‘Umar b. ‘Abd’al-Karım-i Berber (1192 H.): 115.
32) Vachî (992 H.): 58.
33) Zakariyyâ b. Husayn (1195 H.): 101.
ÖNSÖZ’ÜN “ B İB L İY O G R A F Y A S IN D A OLMAYAN YE
“ KATALOG” ÜN HAZIRLANM ASINDA FAYD ALAN ILAN
K A YN A K LA R
Fadl’Allâh
Fâdılî (Mır)
99 99
İshâk (Sayyid)99 59
Macmü'a
Şarîf (Mir)
Orhan F. Köprülü
Câvidân-Nâma (İst. Üniv. Farsça Yaz. No. 869).
Macmü'a (Konya, Mevlânâ Müzesi, Hanya Mev- levîhânesi K . No. 612).
Risâla (İst. Übiv. K .F.Y. No. 1292).
Başârat-Nâma (İst. Üniv. K.F.Y. No. 1172).
Başârat-Nâma (İst. Millet K. Ali Emîrî, Manzum Eserleri No. 943).
İst. Üniv. K .F.Y. No.139.No. 162.
No. 1132.
No. 1170.
Konya, Mevlânâ Müzesi, 2467.
Bayan’al-Wâkı' (İst. Üni. K .F.Y. No. 239).
Gül Baba (İslâm Ansiklopedisi, c. IY , s. 832-834).
D İ Z İ N
A
Abdal: 30.‘Abd’al-Kâdir-i Balhı (Sayyid): 30. ‘Abd’Allâh-ı Bosnavi: 62, 92. ‘Abd’al-Latlf b. Malak: 114. ‘Abd’al-Macld b. Fariştah ‘Izz’addln: 12,
13, 15, 25, 31, 33, 98, 111, 114, 115, 116, 138, 139.
‘Abd’ar-Rahmân (Fadl’a takılan uydurma ad): 2.
‘Abdul (Isfahan!): 7.Abu’I-Hasan (Sayyid): 5, 14, 15, 24, 62,
70, 92, 93, 94, 97, 100, 102, 138. Abu’I-Hayy: 16.Abü-Muslim: 86.Abü-Sa'id Abu’I-Hayr: 62.Adam (Peygamber): 19.Afdal’ad-dîn-i Kaşı: 74, 80.Agboga ( ‘A liyy’al-A'Iâ’nm kölesi): 23. Adud’ad-dîn (Fadl’m kızkardeşinin oğlu):
27.Ahmad Dâ‘ı: 120.Ahmad Hıdır: 25.Ahmad Lor: 2, 16, 26, 27, 50.Alımad Muhtar (Hz. Peygamber): 13'7. Akyazılı îbrâhlm-i tâni: 25, 30, 32. ‘Alavîlik, ‘Alavıler: 28, 32.‘A li (b. Abü-Tâlib): 4, 19, 20, 52, 54,
64, 84, 86, 93, 119, 121, 131, 137. ‘Ali: 120.‘Ali: 90.‘Ali (Darvîş): 14, 23, 104.‘Ali (Sayyid Sultân): 30.‘Ali (Zayn’ad-din-i Vazır. Şayh): 80.‘Ali b. Muhammad Husayn: 59.‘Alî Fânî: 47, 79.‘Aliyy-i Dâmagânl: 15, 85.‘Aliyy-i GiylânI: 23.‘Aliyy-i HamadânI (Sayyid): 74.‘Aliyy-i Kayvân (Amir): 23.
AnvarI: 99.Arab: 22.Aristo: 80.‘ArşI: 3, 21, 30, 31, 55, 56, 88, 91, 103,
113, 116, 117, 121, 143.
Asrâr Dada: 30, 121.Vvhad’ad-din: 74.
B
Badr’ad-din (Şımavna Kadısı oğlu): 32. Badr’ ad-dîn Sûfıleri: 32.Bahâ’ad-din: 14, 23.Bahâ’ad-dın (Fadl’ın babası): 4. Bahâ’Allâh: 26.Bahâ’Üer: 26.BâkI: 62.Bakir Kamü-zâda ‘Abd’al-Calil: 62. Baktâş (Hâcl): 27, 28, 32, 78, 121, 123,145. BaktâşI, Baktâşiler: 27, 28, 29, 30, 32,
33, 99.
Bâlî Sultân (Balım): 29.BarkI: 29.Bâyazld: 14, 100, 114, 130.Bâyazid (KâdI): 8.Bâtmiyya, Bâtmıler, BâtınDik: 5, 6, 16,
17, 24.
Bibi-’ i Fâtihat’al-Kitâb 23, 50.Bibi-’ i ‘ Îlm’al-Kitâb: 9, 81.Bibi-’ i Umm’al-Kitâb: 9, 23, 50, 81. Bibi-’ i Ümm’al-Kurâ: 9, 81.Browne: 8.
C -Ç
Ca'far: 31.Ca'far (Mazhab-i Ca'far): 21.Calâl (Burücurd’lü): 7.Calâl’addln (Fadl’a takılan uydurma ad): 2 Calâl Bek (MIr-i ‘Alam): 30.CâmI: 74, 120.
156 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Câvîdı ‘Alî: 14, 25, 51, 65, 66, 87, 88, 89, 99, 100, 103, 104.
Clement Huart: 1, 140.Cihân-Şâh (Karalcoyunlu): 27, 50. Çhârdah Ma'şüm-ı Pâk: 137.Çhâr Yâr (Fadl’ ın dört halifesi): 103.
D
Danyâl: 16.Darvîşân-ı Halâl-hor-o Râst-gü (Hurü-
filer): 12.
Daşt’li (Raşt ?) biri: 7.Din-i İtnâ-'Aşarî: 104.Dizgi: 135.Duvâzdah İmâm: 58.
E
Eflâtün: 80.Ehl-i Sunnat: 22, 26.Elif Rıfkı: 150.E’imma-i İtnâ-'Aşar: 78.
F
Fahr’ad-din: 7.Fahr’ad-dm-i ‘Acami: 28.Fahr’ad-dm-i Kazvlnı: 28.Fahr’ad-din-i Râzî: 80, 97.Fahri Bilge: 10.Fahrî (Husayn Fahr’ad-dm Dada): 31. Fadl’AHâh-ı Hurüfı: (Birçok yerde).Fadl’Allah (Horasâıı’h): 7.Fâdılî (Mir): 4, 11, 14, 15, 25, 33, 91, 92,
99, 100, 107.
Fâ’ık Raşîd Onat: 12.Fariştah oğlı ‘ İzz’ad-dın ( ‘Abd’al-Macld
b. Fariştah ‘İzz’ad-dm’e bk.).
Fâtıma (Mahdüma-’ i Bozorg. Fadl’ın kızı): 9, 81.
Fathi: 120.Fâtih (II. Sullân Muhammad): 29. FirdavsI: 120.Fudülî: 120.
G
Gıyât’ad-dîn Muhammad b. Husayn b. Muhammad’al-Astarâbâdı: 2, 12, 15,22, 23, 24, 27, 50, 56, 97, 104.
Gül Bâbâ (Mitâli’ye bk.).Guvâhî: 120.
H
Habîb’AIlâh (Amîr): 9, 62, 81.Haftâd-o do tan (Şahıdân): 137.Haftdah ICamar-basta: 137.Haşan’al-'Askarı (îmâm): 19, 20, 84. Hâfız-ı Şlrâzı: 13, 62.Hamd’Allâh-ı Mustavfı: 16.Hâmidı: 29.Hwandgâr (Hâtûn Bibi): 9, 52, 59, 81. Hamza bek: 14, 25, 51, 77, 88, 99, 100, 101,
102, 103.Haşan (Astarâbâd’lı): 1.Haşan (Fadl’ın atası): 4.Haşan (IJwâca Hafız): 14, 70, 100.Haşan (Musâfir? Fadl’ın şeyhi): 6.Haşan (Sayyid): 8.Haşan (Şayh): 133.Haşan b. Haydar: 14, 100, 112.Hasan-ı Bışri: 70.Hasan-ı Dâmgânî: 15, 85.Hasan-ı Haydarı: 23.Hasan-ı Yazdcurdl: 23.Hawâ: 18.Haşan Tahsin: 115.Hâtifî ‘Abd’Allâh: 120.HatâyI: 120.Hızkıyâl: 16.Hristiyanlar: 20.Hidâyat b. Nâşır’ad-dln ‘Ali Ilalll’al-
Bagdâdı: 81.Hukamâ: 24, 80.HurüfDik, HurûfHer: Birçok yerde. Husâm’ad-dîn-i Yazdcurdl: 7, 14. Husayn: 7.Husayn (îmâm. b. ‘Alı): 8, 69.Husayn (Sayyid): 135.Husayn b. Manşür’il-Hallâc: 16.
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 157
Husayn Kcyâ b. Tâkıb: 14, 70, 100. Husayn Ğâzî: 14, 100.
I - İ
Işık, Işıklar (Hurüfllere verilen ad): 30, 32. İbn ‘Arabi: 17.İbn Sînâ: 80.İbrahim (Oğlanlarşayhi): 28.İbrâhîm-i Şirvânî (Şayh): 8, 135. imamlar: 54.İmâmiyya: 80, 97.‘Irâkl: 74.‘İsâ (Peygamber): 19, 20.‘İsa’Allâh: 9, 57, 59, 81.‘ İsa b. Kamâl’ad-dm Hwâca: 31, 99.‘ İsâ Hallfa: 32.‘Isâ-yı Bitlisi: 14.İshâk (Mır. Astarâbâdı): 1, 3, 4, 5, 12, 14,
15, 20, 23, 24, 27, 60, 61, 67, 68, 70, 83, 86, 90, 93, 96, 97, 98, 99, 100.
Ismâ'Uiyya: 80.Işkurt Muhammad Dada: 4, 9, 14, 25, 26,
50, 62, 79, 88, 97.İşrâkller: 80.‘ İzzî: 120.
K
KalandarI: 30.Kalîm’Allâh (Kalâm’Allâh): 9, 23, 50, 81. ICamâl’ad-dln: 5.Kamâl’ad-dın-i HâşimI: 9, 14, 15, 24, 85,
103.
Kamâl’ad-dln-i Hâşimiyy-i IşfahânI: 15, 70, 81, 100, 104, 136.
Kamâl’ad-dın-i Rûmî: 103. Kamâl’al-Kaytâg (Kamâl’ad-dln-i HâşimI
?): 24, 100, 103.
Kan'ân Bey (Kan‘ân-ı Rıfâ'î): 45, 49, 51, 56, 62, 71, 73, 74, 75, 79, 82, 83, 85, 89, 90, 98, 100, 106, 111, 112, 123.
Karakoyunlular: 50.Kâsım’al-Anvâr-ı Tabrizı: 16, 27, 74. Kasiml: 25.
Kaygusuz: 30.Kutb’ad-dîn-i Şlrâzl: 81.Küçük Abdal: 25.
M
Macd’ad-dîn: 14, 15, 70, 100.Mağribi: 74, 128.MahdI: 7, 18, 19, 20, 84, 85, 131. Mahdüm-zâda (Fadl’m kızı): 2, 9, 14,
27, 57, 59, 81, 134.
Mahmüd: 14, 15, 70.Malımüd(-ı Matrüd): 22.Mahmüd Pâşâ (Vezir): 29.Mahmüd-ı Râşânî: 23.Mahşarî: 77, 123.Manşür (Şah): 7.Mârânşâh (Mîrauşâh’a bk.).Ma’rüf: 27.Maslh ( ‘İsâ P.): 18, 20.Masih’Allâh: 9, 81.Masîhî: 120.Mawlânâ (Calâl’ad-dln): 5, 62, 80, 83, 86,
113, 120.Melâmi-HamzavI: 30, 31.Mevlevi, Mevlevîlik, Mevlevîler: 29, 31,
121.Muhiti: 3, 25, 88, 103, 112, 113, 120. Mihrâbı (İbrahim Bâbâ): 30.Mlranşâh: 8, 26.Mitâli: 5, 25, 30, 77, 78, 96, 120, 122, 123. Muhammad (Hz. P. S. M): 5, 7, 20, 83, 97. Muhammad’al-YamânI (Fadl’ın ecdâdın
dan): 5.Muhammad b. ‘Aliyy-i Kazvlnl: 81. Muhammad Dada (Agâ-zâda): 31. Muhammad Mîrzâ (Dast-Borlda): 14, 25,
51, 99, 100.Muhammad-i Nâyınl: 14, 23. Muhammad-i Tlr-gar: 14, 23. Muhyî’d-dln Abdâl: 25, 29.Mukîmi: 113.Murtadâ ( ‘Alî): 94.Murtadâ ( ‘Alam’al-Hüdâ): 97.Murtadâ (Darvîş): 25, 59, 144, 145.Müsâ P.: 83.
158 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
Musâfir (Darvîş): 7.Müsaviler: 20.Mustafâ Işık: 32.Muzaffar (Sayyid): 14.Müfid (Şayh): 80.
N
Na'imî (Fadl’ın mahlası): 13, 62, 74, 88. Nâşır-ı Hosrav: 80.Nayınlı biri: 7.Nasıml ‘ Imâd’ad-dln: 5, 9, 10, 14, 21,
23, 24, 25, 28, 33, 53, 55, 74, 94, 96,100, 111, 120, 131, 132.
Nizami (Şâh Dâ‘ı): 74.Nizami Macd’ad-dîn Abu’n-Naşr: 74. N i‘mat’Allâh-ı Yalı (Şâh): 74, 81.Niyâzi: 120.Nızâm’ad-dın: 150.NukavHik: 22.Nür’Allah (Mır. Fadl’m kızının oğlu): 2,
9, 23, 27, 50, 56, 59, 62, 81, 104, 134. Nür-Bahş (Muhammad): 131. Nür-Bahşiyya: 131.Nuşrat (Fadl’ın kızı): 9, 59, 81.
O
Ondört Ma'şüm: 99, 138.Onıki tmâm: 138.Onyedi Kemer-beste: 38.Otman Bâbâ: 25, 29.Otman Hallfa: 32.Osmanoğullan: 28, 29, 31.Otmân Hallfa: 32.
P
Panâhı: 95, 96.
R
RafH : 11, 21, 25, 28, 93 95, 100, 105. Rahmat’Allâh: 59, 73, 120.Râ’if Yelkenci: 9, 12.RavnakI: 124, 150.Rıdâkulı Han Hidâyat: 2.Ritter H. Prof.: 1.
Rıza Tevfık Dr.: 1.Rüh’Allâh: 9, 81.Rühl-’ i BagdâdI: 22, 30.Ruvâküer: 80.
S
Sa'd’ad-dîn Hamüya: 85, 131.Sâdık Keyâ Dr.: 1.Sa'dı(-i Şırâzî): 13, 74.Sâdık: 120.Sadr’ad-din-i KunavI: 81.Sadr-ı Dıyâ: 23.Sahi: 86.Sâ’ib: 99.Sakkâ-yı Sâhib-Bayân: 120.Salâm’Allah (Amir): 9, 23.Salâm’Allâh (Fadl’m büyük kız kardeşi):
8, 50, 81.Salmân: 74.Sarı Bâbâ (San Saltuk?): 32.Sarı Saltuk: 32.Sayfı (Nizâm oğlı): 120.Sayyid (Nasîml): 102.Sayyid Şarif-i Gurgâm: 8.Sâyın’ad-dîn 'Aliyy-i IşfahânI: 16. Selçuklular: 11.SımâvI Tâ’ifası: 32.Simav şeyhi (Badr’ad-dîn): 32.Siyâhî Dada: 31.Sulaymân: 14, 100.Sulaymân (Kânünı): 29.Sulaymân P.: 5.Sünnilik: 20.
şŞâh-ı Nacaf (Hz. ‘Ali): 145.Şahkulu Sultan: 150.Şâhruh: 2, 50, 56.Şâh Şucâ‘ ( ‘ İzz’ad-dîn): 13.Şams’ad-dln: 114.Şams’ad-dîn ‘Abd’ar-Rahmân’as-Sahâvl: 2 Şaraf’ad-dln-i Yazdî: 65.Şarîf (Mir. Sayyid): 1, 4, 7, 9, 14, 20, 24,
28, 33, 62, 65, 74, 78, 79, 106, 127, 129, 131.
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 159
Şayh I lwâca (Şâhib-Şadr): 6.Şı‘a: 20, 22, 26.Şihâb’ad-din Fadl’Allâh (Fadl’m adı): 4,
10, 52, 53.Şihâb’ad-dln-i Maktul: 80.Şimr: 8, 54, 69.Şirvânı: 120.
Vach’Allâh: 9, 81.
Vachı: 14, 58, 94.
Vahdati: 120.
VîrânI: 30.
Tâc-ı Giylânî (Pir): 131.Tâc’ad-dln BayhakI: 14, 15, 85. Takıyy’ad-din Muhammad b. Mu'în’ad
dın: 2.Tavfîk (Ney-zen): 30.Temürleng: 2, 13, 54, 56.Tavakkul b. Dârâ: 14, 70, 100.Tohtamış Hân: 13.TufaylI: 120.
U - ÜUlug Bik: 27.Üvays (Cılayırh Haşan oğlu. Sultan): 6..
13, 15, 85.
Yamlnl: 25, 29.
Yazld: 8, 54, 69.
Yuhannâ: 16.
Yünân Filozofları: 24, 80.
Yûsuf: 27.
Yûsuf: 121.
Yüsuf-ı Sına-çâk: 29.
Zakariyyâ (Vezir): 6.
MEKÂN AD LAR I
A
Ahyolu: 32.Akçahışâr: 31, 63.Alınca, Alıncak: 8, 10, 11, 26, 62, 99. Âmul: 128.Anadolu: 19, 25, 27, 28, 31.Ankara: 28.Astarâbâd: 1, 4, 5, 8, 9, 11, 62, 120.
B
Bağdâd: 23, 30, 80.Bâküya (Bâkü): 7, 8, 14, 59.Bavnöt: 2.Bitlis: 23.Burûcurd: 14.Budun: 78.
D
Dâkân: 2.Damgan: 7.Denizli: 32.
E
Edirne: 29.Ergirikasn: 31, 49, 60, 61, 84, 87, 92, 96,
97, 98, 103, 105, 119, 120, 121.
Eskişehir: 32.
F
Filibe: 32.
160 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU
G
Giylân: 7, 97.Gürgân: 1, 12, 13, 14, 56, 59, 97, 101, 103.
H
Haleb: 28.Hwâıezm: 5, 6.Hatun ili: 32.Harât: 16, 27, 128.Horasan: 4, 15, 85, 97.Hozistân: 135.
I . tIsfahan: 4, 6, 7, 23.İran: 13, 17, 22, 25, 26, 27, 32. İskenderiye: 31, 76, 96, 130.İstanbul: 31.
K
Karadeniz kıyılan: 28.Karbalâ: 8, 69, 121.
M
Mâzandarân: 23.Mandis köyü: 32.Maşhad: 2.Mışır: 31, 32.
N
Nacaf: 54.Nişâbür: 86.
P
Preveze: 28, 105.
R
Rüm ehli (Anadollular): 23.Rumeli: 27, 28, 31, 32.
S
Sebzvâr: 97.Senceriyye kal’ası: 26. Seyyidgazi: 32.Sivas: 32.Sofya: 20, 21.Sogand: 85.Soulı: 132.
ŞŞamahı: 8.Şiraz: 7.Şirvan: 8, 54, 69.
T
Tatarpazarcığı: 32. Tabrız: 1, 6, 7, 9, 13, 50. Tehrân: 1.Tire: 31, 121.Tokcı (Tohcı): 6, 7.Türk illeri: 26.Türk-i Şâhân: 135.
U
Umur obası köyü: 32.
V
Varna: 32.Vatikan: 11.
Y
Yanya: 132. Yenicevardar: 29.Yemen: 5.Yezd: 6.
I
k,İs tiv a - N âm e. A li E m îrî K . F arsça, No. 269. 1. a ıluki k ay ıt
(H u rû fîlik M etin leri K atalogu ; s. 49 - 50).
I I
Câv
idân
-Nâm
e.
Ali
Em
îrî
K.
Fars
ça,
No.
92
0.
İlk
iki
yapr
ağı
(Hur
ufili
k M
etin
leri
K
atal
ogu;
s.
56 -
59).
I I I
Son
sayf
alan
I V
i
Fad
l’ın
Dîv
ânı.
\. I..
|.
\„
Sull
Ba)
ljıa
rjl
(Hur
ufîli
k M
etin
leri
K
atal
ogu;
s.
60 - 6
1).
Mîr
Şer
îf’in
“
Bey
ân’ü
l -Y
âkı’,
,ımn
son
sayf
ası,
A.
E.
K.
F.
No.
10
27
(H.
M.
K.
s. 79
- 82)
.
1
“ B eyân’ü l - V âki’,,d a 61. b dek i şecere (H . M. K . s. 81 - 82).
VI I I
•s V
V ;
t
i • 4 i.. - i . ' k
*» :■. t . .» ■- « r .
? T - ! —
. î m
. , ! < > - ■ ; ■ f :, V . V V . • $ . y
— v-' .V -’î >1 cf- -i ^ . İ ‘5 - ?
- * " * .
V J
V *
V. 4 ■1 '*"i* i *# ■ î \ * - 5 ■ ■*-!
J l .* ■ " i . U *. t î-; J * A ' ■ f 4 * \ .S 4 v ^ . ] ■ " ..*■, 1 î - . V - V j
^ " w - f \ - > < - » ' * ■ * • ' i. j V * - - » ‘ e< A -■ H ■*- ^
■*.* J: * İ.-1 î i - â ^ r İ İ ^ * ? ’*» . . j 2 . *-a - r> * * J ' A ^ ^ ^1 X V 2
' ■’- y ■? .■ *4**, ■ ’A
i - Ö * > ^
■ - y > )
*î s* *■ A * . ■ ■*
•* 1 : ' 1 ; ^ s ' - - i - 4 X *
r .* ■ ‘ l y ■ ? - ı . ? ? ? ı \ î
■ * ' > V J ■ ' . v . 1 . ' 3
■ ■ * * r ; 2
I ■ v
~ * S ! f - %
, J * . « * < . î rt „ *■. j ‘ K i j - *
“Sa
lât
- Nâm
e,,
den
iki
sayf
a,
A.
E.
K.
F.
No.
10
43
(H.
M.
K.
s. 98
- 10
0).
Nesim i Divanı* son sayfası, İs t. Ü niv . K , Farsça Yaz .(H . M. K . s. 131 - 133).
Câv
idân
te
rcem
esi
Dür
r-i
Yet
îm.
Müt
erci
min
el
yazı
sı
33.
b -
34.
a; K
onya
, M
evlâ
nâ
Müz
esi,
Abd
ûlbâ
ki
Göl
pına
rlı
K.
(H.
M.
K.
s. 144
-
147)
X I
Ayn
ı E
ser;
41
. b
- 42
.
X I I
\ .
- J '
A ^ :■: 'i • *ıU v l .
V *VJrW ^ V
-S
İH5 ' , -“3 *- \ - r
i ;V . i ' - ; ' - s v ; -
" y ' * ' *' >> b j y j - .'- • ■s • ; . -•;■;..-3 ■*; ' ’- ' h ' i
*)■ - V
l V. ' . " *° •■? •> - - J
■ f ı .
1.*3 :
■■■ î
■<ıy,
-:r
! ■ ' <
4M
.4-
;■ ’ v
^ î >
• ^N* - a
o j . '
VJ
S 4.'’ -* v ,
• V ’
<r *
S i l i l i * t' 4
■* 1
\ ^V* ' «<*
'MğMsğSii <1$ ' ■ 1 • *
■ H T?
3 Â ■’ *ıS :■,] ■■ . *» \ "1 -'
>■• su . :A ’- 'j* ? -
of,] 'S-
*
' S - V ;; "i ■ ■>' ■ *i ; ■! -s ' y •«)
■ î - l : : s^iU ı% A*'v« .• n"4*■ i: 4
-A» İ h
Ayn
i; 43
. b
- 44.
X I I I
X I V
;
w
- ■ t
.'•.-•■i.
t.îjfc V~* -T T- ' İ A u ' ‘ 'İ : V ’ İ-h :e ■■;. M =îir- V;- -f
"i'ıİt ı i ' ' ’<■ ''ı ...i .-1 - w
î i ^ î . V " ; V ' - • • * V ’}
■ ; ? n ' ' ' 41
"•X- u
'i! ‘ V
W ■’ - j y i ' v o- 4 - * 1: ■ / j .
■n’• ^
m \
' $ A '
■ v «
V . t -
ı -1 ■*•■■J V *1
^ îV V l ■ ■»,
- ı : ’■
■ 1 •ii- -i
v - v ' « ■ <,
^ .i . V 3
—•o
* ) .** < v *
•:
>Cı '
<■» .■c ^
1 V *\
: ' X , *.
i- J ■
' f; i
; ; ' '
• * Â -
■ r 5 K <
* *' ■<•1
■ W : MV
• - A* 1 V - '
/ \ '
1 1 1 1j
Ş '> <
- - J v .-Ş. < ••■*■ \ -4 - -J ■ -*>
g H M N H İ'■ -f* - '
^ ^ m 9 İ S m l 9, .• • " '- 'O ■
; ;i t o f c i î .,o . y \ İTİ '' K -o
- o ' 4 ^ ^ ^ 3 A - _) ** *> w * \ i: S
: : 5 ' î
■.-A •’%
Jr9S>
;
Ayn
i; 10
3.
a -
104.
X V
i
Câv
idân
, T
ürkç
eye
çevi
ren
Dev
riş
Mur
tazâ
’nın
elya
zısı
C
âvîd
ân
met
nini
n ilk
ik
i sa
yfas
ı, İs
t. Ü
niv.
K
. Y
, N
o.
869
(H.
M.
K.
s. 14
6).
X V I
' ■ ' v . \ .
İ İ İ M H B I N
Sori sayfası