HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20...

36
HÜDİL İlgi Duyan Herkese Dil Kursları Sayfa: 8 Türkçenin Gücü Sayfa: 11 Orhon Yazıtları Sayfa: 16 Türkçeye Bayram Hediyesi Sayfa: 23 ilkSAYIMIZ Hacettepe’nin ‘A ’sı Sayfa: 15 Kış 2009 1 Tepük Futbolun Atası mı? Sayfa: 27

Transcript of HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20...

Page 1: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

HÜDİLİlgi Duyan Herkese Dil KurslarıSayfa: 8

Türkçenin Gücü Sayfa: 11

Orhon Yazıtları Sayfa: 16

Türkçeye Bayram HediyesiSayfa: 23

ilkSAYIMIZHacettepe’nin ‘A’sı Sayfa: 15

Kış 20091Tepük Futbolun Atası mı?Sayfa: 27

Page 2: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri MüdürüHacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Uygulama ve Araştırma Merkezi AdınaProf. Dr. Ülkü ÇELİK ŞAVK

Yayın Kurulu Elif AYAN

Dr. Hiclal DEMİRFaik Utkan DENİZER

Canan ÖKTEMGİL TURGUT

Dergi ve Kapak TasarımıEmre ALKAÇ

www.emrealkac.com

HÜDİL üç ayda bir yayımlanan yerel süreli dergidir.

Basım EviÖNCÜ BASIMEVİ

Kazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20

Basım Tarihi02 Aralık 2009

Yazışma AdresiHacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Uygulama ve Araştırma Merkezi (HÜDİL) 06800 Beytepe/ANKARA

Genel Ağ Sayfasıwww.hudil.hacettepe.edu.tr

[email protected]

Merhaba,

Heyecanlı, yoğun, biraz tedirgin, fazlaca dağınık ama son de-rece kısa bir hazırlık dönemine sahip HÜDİL’in ilk sayısı elinizde. İsminde hem Hacettepe Üniversitesi hem DİL bulunan bir yayının sorumluluğu bizi, tahmin edileceği gibi, çok daha titiz davranmaya mec-bur kıldı. Buna rağmen gözden kaçan bazı hususlar varsa lütfen bunu ilk sayının telaşına verin, sonraki sayılar için mazeretimiz olmayacaktır. Haber mi olsa bülten mi, derken, dilin kültür taşıyıcısı olma özelliğini de düşünerek dil-kültür içerikli bir dergi olmasına karar verdik. Ancak, yazılar veya görsellerle yalnızca kültür dünyamıza çeşitli kapılar açmayı hedefliyoruz. Bu kapılardan ne kadar ileriye gireceğinize siz değerli okuyucularımız, kendiniz karar vereceksiniz. HÜDİL, Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin yayın organıdır ve varlığı da böyle bir merkezin kurulmuş olması ile mümkün olmuştur. Bu vesile ile bu-radan Merkezimizin kuruluş çalışmalarında katkıları bulunan başta Rektörümüz Prof.Dr. Uğur Erdener olmak üzere Rektör Yardımcılarımız Prof.Dr. Hasan Kazdağlı ve Prof.Dr. Selçuk Geçim’e; şu an yönetim kurulunda yer alan Üniversitemizin çok değerli öğretim üyelerine; oluşumu fikren ve kalben desteklediklerini bildiğim öğretim elemanı arkadaşlarımıza ve öğrencilerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. HÜDİL’in hazırlanmasına yardımcı olan Merkezimiz elemanları ile derginin kapak ve sayfa tasarımını yapan Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Öğrencisi Emre Alkaç’a da çok teşekkür ediyorum.Çizgisini hep daha ileriye çekme ve varlığını da en iyiye ulaşma gayreti ile sürdüreceğimiz HÜDİL’in ikinci sayısında görüşmeyi diliyorum. Saygılarımla,

Ülkü Çelik Şavk

HÜDİL

Page 3: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Dergide kullanılan görsellerin bir kısmı genel erişime açık web sitelerinden alınmıştır, yaratıcılarına teşekkür ederiz. Diğer gör-sel ve içeriklerin izinsiz kullanımı yasaktır.

İçindekiler

Merkezimiz HakkındaYönetim Kurulu-Elemanlarımız

1

Elemanlarımız

2

6

Derslerimiz 7

Kurslar Arapça - Osmanlıca - Rusça - Japonca 8

Teşekkür 10

Etkinlikler 11

Projeler 13

Hacettepe’nin ‘A’sı 15

Türkçenin Tarihinden Orhon Yazıtları 16

Edebiyat Dünyamızdan 18

Deyimler 20

Batıl İnançlar 22

Önerdiklerimiz 23

Deneme 25

Kültürümüzü Tanıyalım 27

Şarkılara Söz Veren Şiirler

Öğrencilerimizden

29

31

A

Page 4: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

2

Merkezimiz

YÖNETİM Prof. Dr. Ülkü ÇELİK ŞAVK (Müdür)Doç. Dr. Fatma S. KUTLAR OĞUZ (Müdür Yardımcısı)Dr. Bülent GÜL (Müdür Yardımcısı)

YÖNETİM KURULU ÜYELERİProf. Dr. Bilge ERCİLASUN Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN Prof. Dr. Musa Yaşar SAĞLAM Prof. Dr. Nalân BÜYÜKKANTARCIOĞLU Prof. Dr. Âbide DOĞAN Prof. Dr. Özkul ÇOBANOĞLU

Yönetim Kurulu Yönetim Kurulu Yönetim Kurulu MerkezimizYönetim Kurulu MerkezimizYönetim Kurulu Yönetim Kurulu

Yönetim Kurulu Üyelerimizden

vet, üniversite kelimesi “universal”den, evrenselden gelir. Ancak, bir üniversite evrensel olduğu kadar yerel ve en önemlisi de ulusal kültürün bütün boyut ve buutlarıyla doğrudan ilgilenmek zorundadır.

Dilse ulusal kültürün olmazsa olmazıdır. HÜDİL’le birlikte Hacettepe bu alandaki ilgisini de “Daha ileriye… En iyiye…” ölçüsüne çıkarmıştır.

Prof. Dr. Özkul ÇOBANOĞLU

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Bilimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

E

Page 5: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Prof. Dr. Bilge Ercilasun

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı

eni oluşumu kutlar, başarılar dilerim.

3

ürk dilinin çağdaş ve tarihsel özelliklerinin araştırılması, öğretimi, ilgili kaynakların geliştirilmesi ve benzeri konuları bir Merkez yapısında birleştirerek Üniversitemiz, dilimiz ve kültürümüz adına

önemli bir misyon üstlenen Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygu-lama ve Araştırma Merkezi (HÜDİL), kuruluşundan bu yana kısa bir za-man geçmiş olmasına karşın, çok yönlü amaçlarını gerçekleştirme yolun-da başarıyla ilerliyor. Bu süreci, dil- bilimlerine ve Türkçeye gönül veren herkes gibi, ben de sevinçle izlemekteyim. Tüm bu çalışmaların içinde büyük önem taşıdığına inandığım iki konu var: Bunlardan birincisi, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi; diğeri ise, bu süreci destekleyecek özgün Türkçe dil öğretim materyalinin hazırlanması girişimi. Yabancı dillerin, özellikle de İngilizce’nin öğretimi konusunda geliştirilen yöntemler, basılan kitaplar ve alınan yol ortadayken, uzun yıllardır üzerinde çok durulmuş olmasına karşın, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi konusundaki kuramsal ve uygulamalı bilimsel çalışmaların ülkemizde bugün tatmin edici bir düzleme geldiğini söyleyebilmek ne yazık ki zor. İşte bu noktada, HÜDİL’in kuruluşundaki önemin ve misyonundaki sorumluluğun bir kez daha vurgulanması gerekiyor. HÜDİL’in, Türkçe üzerine sosyal ve beşeri bilimle- rin disiplinlerarası etkileşimini göz ardı etmeden çalışmasını ise, bu süreçlere katkısı açısından özellikle önemli buluyorum. HÜDİL, diğer çalışmalarının yanı sıra, bir yandan Üniversitemizin yabancı uyruklu öğrencilerine yöne-lik Türkçe Hazırlık programını başarıyla yürütürken, öte yandan, ilgi du-yan diğer yabancılara kültürümüzün tanıtılması, anadilimizin öğretilmesi, böylece yabancı dil olarak Türkçenin kullanım yaygınlığının arttırılması konusunda da anlamlı bir amaca hizmet etmeyi hedefliyor. İçtenlikle inanıyorum ki, değerli Müdürü, idari sorumluları ve öğretim elemanları ile Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, planladığı tüm çalışmaları, Üniversitemizin genel akademik hedeflerine koşut biçimde, giderek artan bir başarı ve verimlilikle gerçekleştirecektir. Bu yolda HÜDİL’e üstün başarılar diliyorum.

Prof. Dr. S. Nalan BÜYÜKKANTARCIOĞLU

H.Ü. Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dilbilimi Bölümü Öğretim Üyesi

T

Y

Page 6: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

ürkçenin yabancılara öğretimi ve bu alandaki bilimsel çalışmalar ve uygulamalar, Türkçenin evrensel dil olarak yaygınlaşmasına çok büyük katkılar sağlamaktadır. Doğal konuşur alanı bugün on iki milyon kilometre karelik bir coğrafyayı kapsayan Türk

yazı dilleri ve lehçeleri içerisinde Türkiye Türkçesi en fazla konuşucuya sahip kollardan biridir. Türkiye Türkçesi yalnızca Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında değil bu sınırlara komşu ülkelerde; iş bulmak, çalışmak amacıyla Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya ve dünyanın diğer bölgelerine giden vatandaşlarımız sayesinde kullanılmaktadır. Türkçenin bu yaygınlığının yanısıra kültürü-müzün dünyada tanınmaya başlaması, Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak ortaya çıkışı ve giderek etkinliğini güçlendirmesi Türkçeye olan ilgiyi de artırmıştır. Bu ilgi sayesinde Türkçe bugün artık dünyanın pek çok ülkesinde yabancı dil olarak öğrenilen diller konumuna ulaşmıştır. İşte Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, Türkçenin bu konumunu daha da güçlen-direcek, geliştirecek çalışmaları yapmak; Türkçeyi yabancılara öğreterek yaygınlığını sağlamak amacıyla kuruldu. Dergimiz HÜDİL de bu çalışmaları duyuracak önemli bir yayın olarak ilk sayısı ile okurlarla buluşuyor. Türkçe, HÜDİL ile daha geniş kitlelere ulaştırılacak ve böylece gittikçe yaygınlaşacak, gelişecek... Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin ve dergimiz HÜDİL’in uzun ömürlü olmasını diliyorum. Merkezimize ve dergimize hizmet edenler, Türkçemize de hizmet ediyorlar. Hepsine şükranlarımı sunuyorum. Sonsuz başarı dileklerimle…

Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Dil Kurumu Başkanı

4

T

Page 7: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

5

“Daha İleriye… En İyiye…” doğru bir adım daha attık.

lus olabilmenin temel koşulları arasında yer alan dil birliğinin tesisi konusunda bir dönüm noktası olarak nitelendirebileceğimiz ve Cumhuriyet’in te-

mel kazanımlarından biri olan Dil Devrimi’nin ayrılmaz bir parçası Harf Devrimi’nden bu yana 80 yılı aşkın bir süre geçti. Bugün, içinde bulunduğumuz koşullarda dilimize, Türkçemize sahip çıkmak konusunda hepimize, özellikle Türk aydınlarına büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Bu bağlamda, Hacettepe Üniversitesinde kısa adı HÜDİL olan Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin kurulmuş olması hepimizi mutlu kılmıştır. Bu çerçevede, sadece Üniversitemiz öğrencilerine değil, yabancılara ve yabancı öğrencilere, hatta toplu-mun farklı kesimlerinden ihtiyaç duyanlara yönelik Türkçe öğretimi, etkili ve düzgün Türkçe kullanımı, yaratıcı yazarlık, hızlı okuma vb. kurslar düzenlenecektir. HÜDİL’in kuruluşuna katkıda bulunmuş meslektaşlarımı kutlar, bu konuda yapacakları tüm etkinliklere her türlü desteği vereceğimizi vurgulamak isterim.

ÜDİL Hacettepe Üniversitesinin yıllardan beri ihtiyacı olan bir oluşum. Neyse ki bu ihtiyacın farkına varıldı. Gerek Yabancılara Türkçe Öğretiminin, gerekse üniversiteler için verilen Türk

Dili derslerinin bir çatı altında toplanması, işlerin düzenli, planlı ve disiplinli bir şekilde yürütülmesi bir zorunluluktu. İşte HÜDİL bunu amaçlıyor ve gerçekleştirmek üzere kurulmuş bulunuyor. Zamanla daha gelişeceğini, başarılı işler göreceğini bekliyor ve bunu temenni ediyorum.

Prof. Dr. Âbide DOĞAN

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı

Prof. Dr. Musa Yaşar SAĞLAM

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı

U

H

Page 8: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

ElemanlarımızElemanlarımızElemanlarımız

6

H. Canan AKKOYUNLU

Elif AYAN

Asuman BAYRAM

Gülnaz ÇETİNKAYA

Dr. Hiclal DEMİR

Faik Utkan DENİZER

Adnan DERİN

Dr.Yasemin Dinç KURT

Kemal GÜLER

Reşide GÜRSU

Yard. Doç. Dr. Mahir KALFA

Yasemin KOCABAŞ

Hülya SEYHAN

Hafize ŞAHİN

Emine UĞURLU

Nilay YAVUZ

Dr. Hüseyin YENİÇERİ

Aydan ERYİĞİT UMUNÇ

Canan ÖTKEMGİL

TURGUT

Page 9: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Derslerimiz

Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin bir birimi olan Türk Dili Dersleri Birimi, üniversitemiz fakülte ve yüksek okullarında 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 51. maddesi gereğince zorunlu olarak okutulan Türk Dili dersleri ile ilgili işleyişten sorumludur.

Türk Dili derslerinin hedefi, Yüksek Öğretim Kanunu’nda şu şekilde ifade edilmiştir:“Ana dilinin işleyiş ve yapı özelliklerini gereğince kavratabilmek; dil-düşünce bağlantısı açısından, yazılı ve sözlü anlatım aracı olarak Türkçeyi doğru ve güzel kullanabilme yeteneği kazandırabilmek; öğretimde birleştirici ve bütünleştirici bir dili hâkim kılmak ve ana dili bilincini pekiştirmek.”

Belirtilen hedefler doğrultusunda Güz Döneminde Türk Dili I, Bahar Döneminde Türk Dili II adıyla verilen bu dersler, üniversitemiz genelinde birinci sınıf öğrencilerine haftada iki saat olmak üzere bir yıl okutulmaktadır. Türk Dili dersleri dışında, Eğitim Fakültesinin birçok bölümünde zorunlu dersler kapsamında okutulan Türkçe I Yazılı Anlatım ve Türkçe II Sözlü Anlatım dersleri de birimimiz tarafından verilmektedir.

Birimimiz 1982 yılından beri, eğitim için Üniversitemizi seçen yabancı öğrencilere, derslerini izleyebilmeleri amacıyla Türkçe Hazırlık eğitimi vermektedir.

Başlangıç ve ileri düzey olarak iki kurda verdiğimiz öğretim sistemimiz, 1 Şubat 2010’dan itibaren değişiyor.

Günün gereklerine uygun yeni kur sistemimiz ve dinamik eğitim kadromuzla, yeni eğitim öğretim dönemimizi büyük bir heyecanla bekliyoruz.

7

Türk Dili Dersleri Birimi

! Hacettepe Üniversitesi HÜDİL’de Yabancılara Türkçe Öğretimi Kurslarımız Yeni Kur Sistemimizle 1 Şubat 2010’da başlıyor. Ülkemizde çeşitli amaçlarla bulunan yabancılara, hem günlük yaşamlarını devam ettirebilecekleri hem de akademik olarak kullanabilecekleri düzeyde Türkçe öğretiyoruz. Alanında uzman, tamamı yüksek lisans ya da doktora eğitimini tamamlamış, yabancı dil öğretim teknikleri konusunda deneyimli kadromuzla yabancı misafirlerimizi kurslarımıza bekliyoruz.

Yabancılara Türkçe Öğretimi Birimi

DerslerimizDerslerimizDerslerimizDerslerimizDerslerimizDerslerimiz

Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin bir birimi olan Türk Dili DerslerimizHacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin bir birimi olan Türk Dili

Page 10: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

8

Seminer Odası

Duygu ve düşüncelerimizi yazarak anlatmak, eğitim sürecinde aldığımız kompozisyon derslerine ait bir etkinlikmiş gibi düşünülür. Oysa yaşamın içinde çoğu kez kendimizi yazarak ifade etmek ihtiyacı duyarız da nasıl yapacağımızı bilemeyiz. Yaratıcı Yazarlık kursları, her yaştan ve her meslekten insanı yazmaya, kendini yazarak ifade etmeye çağıran keyifli bir etkinliktir. Yaz-maktan zevk alıyorsanız, yazarların dünyasından mutluluk duyuyorsanız, yazdıklarınızı paylaşmak ve bu konuda kendinizi geliştirmek istiyorsanız YaratıcıYazarlık kurslarından yararlanabilirsiniz.

Yönetmeliğinde de ifade edildiği gibi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi ve Araştırma Merkezinin amacı; Türk dilinin tarihte ve bugün konuşulduğu ve yazıldığı bütün eski ve yeni kollarını araştırmak, dil öğrenme ve öğretme yöntem ve tekniklerini geliştirerek bunları uygulamak; Türk topluluklarının, farklı coğrafyalarda oluşturdukları dil, tarih ve edebiyat eserleri gibi kültür eserlerini ve Türk kül-türünün çevre kültürlerle olan dil münase-betlerini araştırmak ve bu alanda gerçekleşti-rilecek her türlü faaliyette bulunmaktır.Bu amaçlar doğrultusunda Merkezimizin aka-demik kadrosu ve alanında uzman kişilerce yürütülecek olan aşağıdaki kurslar açılmıştır:

Türkçeyi günlük ihtiyaçları karşılayacak derecede kullanma becerisi edindirmek üzere düzen-lenen yoğunlaştırılmış kurs programıdır. Kısa sürede Türkçenin temel yapısal özelliklerinin de öğretileceği tek kurluk bu özel uygulama daha sonra açılacak diğer kurlarımız ile zenginleştirilecektir.

Düzgün ve etkili dil kullanma becerisi, eski tabirle hitabet sanatı, eskiden bir yetenek ve sanat olarak görülürken, bugün artık kuralları belirlenmiş ve yöntemi oluşturulmuş bir eğitimle kazanılan ve geliştirilen bir beceri olarak değerlendirilmektedir. Dilin etkili ve düzgün kullanımı ile elde edilen kazanımlar, artık herkesçe kabul edildiği için bu nitelikte eğitim programlarına talep gün geçtikçe artmaktadır. Bu kursun amacı, Türkçe ile ilgili yapısal hataları düzeltmek ve topluluk önünde konuşma ile ilgili sıkıntıları gidermektir.

İlgi Duyan Herkese Dil Kursları

Yaratıcı Yazarlık

Düzgün ve Etkili Türkçe Kullanımı (DİKSİYON)

Yabancılar İçin Türkçe

Page 11: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

İlgi Duyan Herkese Dil Kursları

9

OsmanlıcaOsmanlıca ya da Osmanlı Türkçesi, Türk dilinin ta-rihi dönemlerinden biridir.

Zengin bir edebiyatın ve yüksek bir medeniyetin dilidir. 6 yüzyıldan fazla çok geniş bir coğrafyada kullanılmış olan Osmanlı Türkçesiyle yalnızca edebî ürünler değil, bilimin ve sanatın hemen her dalında kütüphaneler dolusu eser ve arşivler dolusu vesika yazılmıştır. Fakat, Arap alfabesiyle oluşturulmuş bu metinleri okuyabi-lecek nitelikte ve sayıda yeterince araştırmacı yoktur. Biz HÜDİL bünyesinde sunduğumuz Osmanlı Türkçesi kursuyla her sahadan araştırmacıya ve ilgi duyan herkese, dilimizin bu döneminde yazılmış olan kaynakların doldurduğu kütüphane ve arşivlerin kapılarını aralıyoruz.

KazakçaTürkçenin Kıpçak kolundan olan Ka-zakça, 1991 yılında bağımsızlığına kavuştuktan sonra her alanda yoğun ilişkiler kurduğumuz kardeş Kazakistan’ın dilidir. Özel-likle Kazakistan’la çalışan Türk firmaları için, eleman alırken önemli bir tercih sebebi olan Kazakçanın, yakın bir gelecekte turizm sek-töründe de aranan bir dil olacağı tahmin edilme-ktedir. Kazakça, Kiril alfabesiyle yazılmasından dolayı zor gibi görünse de, Türkçe bilen herkes için, bir Türk dili olan Kazakçanın öğrenilmesi oldukça zevkli ve kolaydır.

ArapçaDaha çok akademisyenlere yönelik düzenlenen bu programda, Türk Dili ve Edebiyatı,Tarih, Dinler Tarihi, Arkeoloji, Sanat Tarihi, Doğu Bilimleri vb alanlarında çalışma yapanlara yardımcı olacak dilbil-gisi yapılarının incelenmesi hedeflenmek-tedir. Alfabe ve temel sesletim sisteminin kazandırılması yanında günlük konuşmaya yönelik temel bilgilere de değinilecektir.

JaponcaSon yıllarda ileri teknolo-jik başarıları ve egzotik kültürü ile Japonya diğer toplumlar arasında farklı ve önemli bir yere sa-

hiptir. Japoncaya ilgi de her geçen gün artmaktadır. Değişik ve zengin alfabesi ve özgün sesletim sistemi ile dikkat çeken bu dil, Türkçe ile akrabalık ilişkisi nedeni ile, bizim için daha da önemli bir yere sahiptir. Başlangıç niteliğinde tasarladığımız bu kurs, orta ve ileri seviye kurları ile sürecektir.

Rusça 1990’lı yılların başında Doğu bloğunun çökmesi sonucunda, başta Rusya olmak üzere bu bloğu oluşturan ülkelerin dış dünyaya daha açık bir hale gelmesiyle birlikte, Rusça yabancı dil olarak ülkemizde de önemini ve ağırlığını artırmıştır. Rusça öğrenmek isteyen herkese, yeni başlayanlara yönelik, alfabe, temel telaffuz ve dil bilgisinin verileceği bu kursumuzla başlayarak, bunu takip edecek olan kurslarla etkin bir öğrenme olanağı sunuyoruz.

Derslik

Page 12: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

10

erkezimiz bünyesinde açılan Osmanlıca ve Arapça kurslarının sorumluluğunu üstlenen Prof.Dr. Ziyat Akkoyunlu, 1946 yılında Kerkük’te doğmuştur. 1976’da

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdikten sonra, 1978’de yüksek lisans ve 1982’de doktora öğrenimini Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde tamamlamıştır. İngilizce ve Arapça bilen Akkoyunlu, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalında 1985 yılında doçent, 1992 yılında profesör unvanını almıştır. 1984-1986 yılları arasında Gazi Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü Arap Dili Anabilim Dalı Kurucusu ve Başkanı, 1994-2000 yılları arasında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kurucu Dekanı, Ortak Zorunlu Dersler Birim Başkanı, Yüksekokul Birim Başkanı, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölüm Başkanı, Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve 1995-2000 Üniversiteler Arası Kurul Üyesi olarak görev yapmıştır. 2001 yılından beri Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Türk Halk Bilimi Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapan Akkoyunlu, halen aynı üniversitede görevine devam etmektedir. Türk kültürü üzerine pek çok makalesi bulunan Akkoyunlu’nun bu alandaki çalışmaları ise şunlardır: “Binbir Gece Masallarının Türk Masallarına Tesiri” (1982, Basılmamış Doktora Tezi), Irak Muasır Türk Şairleri Antolojisi (Ankara, 1991). Yayın aşamasında olan çalışmaları ise şunlardır: Prof.Dr.Ahmet Bican Ercilasun’la Kitâbu Dîvâni Lugâti’t-Türk (Tercümesi yapılmıştır, üzerinde çalışılmaktadır.), Kolay Osmanlıca (Baskıda).

erkezimiz bünyesinde açılan Yaratıcı Yazarlık kursunun sorumluluğunu üstlenen Doç. Dr. G. Gonca GÖKALP ALPASLAN, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve

Edebiyatı Bölümü’nde Yeni Türk Edebiyatı alanında çalışmaktadır.“Behçet Necatigil’in Şiirlerinde Aile” (1992) konulu teziyle yüksek lisansını ve “Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatında Gelenekten Gelen Unsurlar (Sözlü Kültür Etkileri Doğrultusunda XIX.Yüzyıl Yazılı Anlatılarında Yapı: Konu, Kurgu, Öykü, Kişi)” konulu teziyle doktorasını Hacettepe Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora ve doktora sonrası çalışmalarıyla ARIT-Türk Amerikan İlmî Araştırmalar Derneği burslarına hak kazandı (1997 ve 2004). XIX. yüzyıl yazılı anlatıları, göstergebilim ve metinlerarası ilişkiler ışığında metin çözümlemeleri, modern Türk şiiri alanlarında yayınları vardır. HÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Anabilim Dalı başkanıdır.

Yayımlanmış kitapları:

XIX. Yüzyıl Yazılı Anlatılarında Sözlü Kültür Etkileri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002. Metinlerarası İlişkiler ve Gılgamış Destanı’nın Çağdaş Yorumları, Multilingual, İstanbul, 2007. Tercüme-i Telemak, Yusuf Kâmil Paşa, (Hazırlayan: G.Gonca Gökalp Alpaslan), Öncü Yayınları, Ankara, 2007.

Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Bilimi ve Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

M

Doç. Dr. G. Gonca GÖKALP ALPARSLAN

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi [email protected]

M

Teşekkür

Page 13: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

11

EtkinliklerimizBilimsel Etkinliklerimiz

EtkinliklerimizEtkinliklerimizEtkinliklerimizEtkinliklerimizEtkinliklerimizEtkinliklerimizBilimsel Etkinliklerimiz

EtkinliklerimizBilimsel Etkinliklerimiz

Page 14: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Kültürel EtkinliklerimizKültürel Etkinliklerimiz

12

Ankara Gezileri

Eğitim Fakültesinin OKL, FBÖ, İMÖ, ADÖ, FDÖ, İDÖ, BTÖ, SBÖ bölümlerinde öğrencilerimiz her hafta yazı yazma çalışması yapmaktadır. Bu yazıların bir kısmının malzemesini Ankara ve çevresindeki müzeler ve tarihi yerler oluşturmaktadır. Anıtkabir, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Kurtuluş Savaşı Müzesi, Cumhuriyet Müzesi, Etnografya Müzesi, Resim Heykel Müzesi, Ankara Kale-si, Koç Müzesi, Mehmet Akif Ersoy Müzesi, Tren Garı Direksiyon Binası Atatürk Müzesi, Ankara Vakıf Eserleri Müzesi, Gazi Üniversitesi Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi, öğrencilerimizin bu dönem ziyaret edeceği yerler arasındadır. Bu güne kadar Anıtkabir, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Kurtuluş Savaşı Müzesi, Cumhuriyet Müzesi ziyaret edilmiştir. Öğrencilerimiz bu gezilerini fotoğraflarla da belgelemişlerdir.

Dr. Yasemin Dinç Kurt

Merkezimizde Türkçe öğrenen yabancı uyruklu öğrenciler Anıtkabir’i ziyaret ettiler.

Anıtkabir ziyaretinden sonra Ankara Kalesini gezdiler.

Page 15: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

13

ProjelerimizProjelerimizProjelerimizProjelerimizProjelerimizProjelerimizProjelerimiz

Türkçe Yazılı Giysiler Projesi

Türk Dili I, Türk Dili II, Yazılı ve Sözlü Anlatım derslerinde öğrencilerimizle, üzerinde yabancı yazılar bulunan kıyafetler giymeme kararı aldık ve bu kararı ödün vermeden uyguladık. Öğrencilerimiz, yıl sonu sınavına bizzat kendi hazırladıkları Türkçe yazılı kıyafetler giyerek gir-diler. Türkçenin inceliği ve zenginliği konusunda-ki duyarlılıklarını bu şekilde göstermeye çalıştılar.

Türkçe Yeterlilik Eğitimi Projesi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Projeler ve AR-GE Koordinatörlüğü tarafından çeşitli projeler geliştirilerek üniversitemizde ve toplumun daha geniş kitlelerinde dil konusunda farkındalık yaratmak amaçlanmaktadır.

Merkezimizin ilk projesi, üniversitemiz personeline yönelik kapsamlı bir hizmet içi dil eğitimidir. Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu tarafından da uygun bulunan “Türkçe Yeterlilik Eğitimi” başlıklı projenin ilk bölümü, Bilim İnsanı Yetiştirme Programı (BİYP) çerçevesinde üniversitemize yetiştirilmek üzere gönderilen lisansüstü öğrencilerini kapsamaktadır. Bu bağlamda, Sosyal Bilimler, Sağlık Bilimleri ve Fen Bilimleri Enstitülerinde BİYP kapsamında eğitim gören lisansüstü öğrencilerinin dil yeterlilikleri ölçü- lecektir. Projenin ikinci bölümü, üniversitemizdeki idari personelin bu konuda değerlendirilmesi olacaktır.

Öğrenci Projeleri

Page 16: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Dr. Yasemin DİNÇ KURT

14

Öğrencilerimiz, Üniversitemiz Onkoloji Hastanesinde tedavi görmekte olan çocuklarla ilgili bir proje geliştirmişlerdir. Bu kapsamda çocuklar için çeşitli hediyeler üretilmekte, kitaplar seçilmekte, uygun görüldüğü takdirde bu çocuk-larla paylaşılmaktadır. Fransız Dili Öğretmenliği öğrencilerinden Ezgi Başçoban, Sevtap Yılmaz ve Gülden Çanakcı’nın sorumluluğunda yürütülen bu projede öğrencilerimiz çocuklara ve velilere kısa süreli de olsa destek olmaya çalışmaktadırlar. Çocuk-lar için seçtikleri kitaplarla onlara farklı dünyaların kapılarını aralama amacı da taşımaktadırlar.

Öğrenci Projesi

Öğrencilerimiz, “üretken” olabilmek adına Çocuk Esirgeme Kurumlarındaki çocuklar için çeşitli eşyalar tasarladılar. Kıyafet, oyuncak, kitap, vb. tamamen kendi ürettikleri bu malzemeleri çocuklarla paylaştılar.

Kitap Okuma Projesi

Page 17: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

15

iz Türkçecilere göre Hacettepeli-ler ikiye ayrılır: Hacettepe’nin a’sını kısa söyleyenler ve

Hacettepe’nin a’sını uzun söyleyenler.

Şaka bir yana, gerçekten Hacettepe adının sesletiminde iki farklı tercih söz konusu. İlk hecedeki a sesinin kısa veya uzun söyleyişi yönündeki bu tercihlerden acaba hangisi doğru? Bunu matematikte çok başvurulan sağlama yöntemi ile cevaplamaya çalışalım. Hacettepe sözcüğü aslında Hacet Tepesi söz öbeğinin kısaltılmış biçimidir. Şimdi bir deneyelim bakalım, Hacettepe (kısa a ile) dediğimiz kadar kolaylıkla Hacet Tepesi diyebiliyor muyuz, diyemiyor muyuz?

Bu işin dilbilimsel boyutu. Bir de Hacettepe adının efsane yönü var. Aşağıda ikisine kısaca değinelim:

“Hacettepe, Ankara’nın ortasında yüksekçe bir te-pedir. Bir zamanlar, sev-gililerin buluştukları, kavuşmaları, evlenmeleri için el açıp dua ettikleri, ha-cette bulundukları bir yerdir.Ankaralı ninelerin anlattıkları efsane şöyle:Bir zamanlar Ankara’nın çok tamah-kâr, gözünü dünya malı bürümüş bir sultanı varmış. Her sabah tepeye çıkar, Tanrı’ya el açar, hacetini söyler: “Neyi tutsam altın olsun.” diye yalvarırmış… Bir sabah, te-pede Hızır’ı karşısında buluvermiş. Hızır: “Peki” demiş. “Git sarayına, neye do-kunursan altın olacak…” Sultan sevinerek gitmiş. Neye elini sürse altın oluyormuş. Sofraya oturmuş, ekmeğe el atmış, altın

olmuş. Başlamış ağlamaya… Derken, Hızır yine görünmüş. “Niye ağlıyorsun?” demiş. Sultan: “Neye dokunsam altın oluyor. Açlıktan öleceğim... Beni kurtar.” diye yalvarmış. Hızır: “Bu sana ders olsun. Git, hacette bulunduğun tepede yıkan, abdest al, iki rekât namaz kıl, eski haline dönersin.” der. Bunu yapar ve altın belâsından kurtulur.

Tepeye de “ Hacet Tepesi” derler. “Hacettepe, hastalıklarına der-

man arayan, dileklerini gerçekleştirmek isteyen Ankaralıların ziyaret ettiği bir yermiş. ‘Hacet kapısı’ olarak anılan tepenin adı zamanla ‘Hacettepe’ olmuş. 18’inci yüzyılın ik-inci yarısından günü-müze kadar gelen Hacettepe, o yıllarda Ankaralılar için hacet kapısıymış. Sıkıntıda olan herkesin yardımına koşan Yağlı Dede adındaki bir ermiş, öldüğü zaman bu tepeye gömülmüş. Ankaralılar Yağlı Dede’yi bu tepedeki

mezarında sık sık ziyaret eder, ondan yine yardım dilerlermiş. Dişi ağrıyan

diş ağrısı için, karnı ağrıyan karın ağrısı için Hacettepe’ye gelir, sağlık dilermiş. O zamandan bu zamana değişmeyen tek şey, Hacettepe’nin hâlâ hastalara şifa dağıtan bir hacet kapısı olduğu… Çünkü bu tepede artık Hacettepe Hastanesi bulunuyor.”

B

Reşide GÜRSU

Efsaneler Mehmet Önder ve Gözde Aloğlu’na aittir.

H A C E T T E P E’ N İ N ‘A’ S I

Page 18: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Türkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin Tarihinden “Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin. İlk Türk tarihi. Taşlar üzerine yazılmış tarih. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması. Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası. Türk askeri dehasının, Türk askerlik san’atının esasları. Türk gururunun İlâhi yüksekliği. Türk feragat ve faziletinin büyük örneği. Türk içtimai hayatının ulvi tablosu. Türk edebiyatının ilk şaheseri. Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri. Hükümdarâne eda ve ihtişamlı hitap tarzı. Yalın ve keskin üslûbun şaşırtıcı numunesi. Türk milliyetçiliğinin temel kitabı. Bir kavmi bir millet yapabilecek eser. Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışık. Türk dilinin mübarek kaynağı. Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği. Türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil. Türk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika. Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser. İnsanlık âleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları…”

Prof. Dr. Muharrem Ergin

Orhon Yazıtları, (Orhun Yazıtları, Köktürk/Göktürk Kitabeleri)Orhon Anıtları, (Orhun Anıtları, Köktürk/Göktürk Abideleri)

Orhon Yazıtları, Doğu Göktürkler dönemine ait ilk kez Türk adının açık biçimde geçtiği dikilitaşlardır. Ünlü hükümdar Bilge Kağan devrinde

vezir Bilge Tunyukuk (Tonyukuk-726), Kültigin (Köl Tigin-732) ve Bilge Kağan (735) adına dikilmiştir. Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca bu metinlerde Kağan’ın milletine, milletin de kağanına ve devletine karşı sorumluluklarından bahsedilir. Kağan ve halk Çin tehlikesine karşı uyarılır. Dikilitaşların yanında yüzlerce heykel, balbal, şehir

harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur.

Moğolistan’ın kuzeyinde, Baykal gölünün güneyinde yer almaktadır. Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Kocho Tsaydam bölgesindeki Orhon Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise yaklaşık 360 km. uzakta, Tola Irmağı’nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir.

Page 19: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Orhon Yazıtlarını Rus bilim adamı Yadrintsev 1889 yılında bulmuştur. Fin (1891) ve Rus (1891) heyetleri incelemişler ancak ne yazıldığını çözememişlerdir. 1893 yılında V. Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözmeyi başarmış ve Yazıtları okuyarak yayımlamıştır. Alfabe Runik köken-li olup harfler bitiştirilmez ve sözcükler de iki nokta ile ayrılarak sağdan sola veya yukarıdan aşağıya doğru yazılır.

Yazıtların bir tarafı Göktürkçe diğer tarafı Çince yazılmıştır. Bu özelliği çözümlenmesinde önemli rol oynamıştır. Bazı sözcüklerin Çince imlaları ile Türkçe metinde yer alan karşılıkları arasındaki denklikler büyük ölçüde yol gösterici olmuştur.

Türkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenTürkçenin TarihindenOrhon Yazıtlarını Rus bilim adamı Yadrintsev 1889 yılında bulmuştur. Türkçenin TarihindenOrhon Yazıtlarını Rus bilim adamı Yadrintsev 1889 yılında bulmuştur. Fin (1891) ve Rus (1891) heyetleri incelemişler ancak ne yazıldığını Türkçenin TarihindenFin (1891) ve Rus (1891) heyetleri incelemişler ancak ne yazıldığını çözememişlerdir. 1893 yılında V. Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözmeyi

Türkçenin Tarihindençözememişlerdir. 1893 yılında V. Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözmeyi

Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve Türk Dil Kurumu işbirliği ile 26-29 Mayıs 2010 tarihlerinde “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi”

konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu düzenlenecektir. Sempozyumda ele alınacak temel konu başlıkları; Geçmiş: Orhon: Yazıtları Üzerine Tespitler, Bugün: Günümüzde Türklük Bilimi, Gelecek: Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl şeklindedir. Sem-pozyum Türklük Bilimini geçmişten günümüze değerlendirmenin yanı sıra gelecekte Türklük

Biliminden beklentilerin neler olabileceğinin tespitini hedeflemektedir.Sempozyum ile ilgili tüm ayrıntılar www.orhondan21yuzyila.hacettepe.edu.tr ağ erişim

adresinde yer almaktadır.

17

Page 20: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

18

Edebiyat Dünyamızdan

Edebiyat DünyamızdanEdebiyat DünyamızdanEdebiyat DünyamızdanEdebiyat Dünyamızdan

Edebiyat DünyamızdanEdebiyat Dünyamızdan

TÜRKÇE KATINDA YAŞAMAK

Seslenir seni bana “sonsuz” Der ki çoğal, Der ki uzun mutluluğuna Usun iyiliğin doğruluğun, Bir bilinmeyenden bir bilinene dek Türkçe, varolduğumuz.

Türkçe, nice desem seni, Onca güzelim. Görünmek derinleşmek, Dolmak; Seni düşünürük düşünürüm, yarı karanlıklarda, dal, Anlarım onca.

Bir bölü beş, bir bölü dokuz, Bir bölü bin üç! Ayrılık anlamların öylesine azar azar dağılır, Ta doğudaki balık, Duyar kokusunu Ta batıdaki yoncanın.

Seslenir seni bana yakın uzak, Yeryüzü mavisinden gökyüzü yeşiline, Tutsak uluslar var ya geceler boyu Onlar için Yitik özgürlükler için, Türkçe, haykırmak

O süre yaradılış dar iken Düz iken, yassı iken, Daha’lar Daha’lar Daha’lar daha’lara karışmış, Sınırlığın getirmiş yarınları.

Konuşamaz iken, o yusyuvarlakta, Diyemez iken, Artısı eksisi almış götürmüş Toprağın bitkilerden arta kalan sağlığını Sıcak uzun, Bir kişiler geleceğine. Seslenir seni bana bir duru su İçinde masallar kazımış ilk yazıları ilk anıtlara, yankılanır Alandan alana, uçsuz bucaksız, Evrenden akınlarının uğultusu.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Edebiyat DünyamızdanEdebiyat Dünyamızdan

Ama bağışla beni unutmuş;um, Yıldızı güneşini ayını, utanmadan. Öyle köksüz günlerim gelmiş bozkır çadırlarından çırılçıplak, Unutmuşum ana demesini bile, Öykünmüştüm türküsünü ellerin, Ağzıma bir kara düşmüş bağışla beni.

İşte and içiyorum, Bütün ölüler adına Bütün gençler, bütün doğacak çocuklar adına, Varacağım deyişine gündüz gündüz, Varacağım Tanrı’ya dek, Soluğumda soluğun

Seslenir seni bana “Ova”m, “Dağ”ım, Nere gitsem bulur beni arınmış. Bir çağ ki akar ötelere, Bir ak... ki yüce atalar, bir al... ki ulu oğullar, Türkçem, benim ses bayrağım

Page 21: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Edebiyat DünyamızdanEdebiyat DünyamızdanEdebiyat Dünyamızdan

Ben Türkçenin ezelî bir âşıkıyım. Hepimiz öyle değil miyiz? Türkçeyi muhtelif devirlerinde, muhtelif libaslarla, muhtelif şekillerde gördüm ve sevgilimi o şekiller, o libaslar altında kendi cevherinde sevdim.

Ben eski Bâbıâlî kâtiplerinden işittiğim süslü dili sevdiğim gibi, Aksaray’da karpuz sergisinde müşteri ayartmak için çığırtkanlık eden Türk delikanlısının türlü zarafetlerle dolu olan Türkçesini de sevdim.

Ben Dîvan edebiyatının gazelleriyle mest oldum, fakat sevgili İzmir’imin ismini yâdettikçe ciğerimi sızlatan sevgili İzmir’in İki Çeşmelik kızının incir işlediği esnâda okuduğu Türkçe şarkıya da mest oldum. Ben, o sevgiliyi, atlas şalvarıyle, başının üzerinde altın işlenmiş takkesi ile gördüm. Ben onu (perişan gönüllü şâirin):

O gül endam bir al şâle bürünsün yürüsün / Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsünbeytinde olduğu gibi, bir şala sarılıp yürüdüğünü görerek de sevdim. Sonra üç peşli entarisiyle, canfes terlikleriyle salınırken yine gördüm, yine sevdim(…)

Türk Dili İçin

19

Halid Ziya UŞAKLIGİL

Page 22: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

20

Deyimler Size “çizmeyi artık iyice aşmaya” başladığınızı söyleyen birine tepkiniz ne olur-du? Büyük olasılıkla siz de o şahsa aynı üslupla karşılık vermek isterdiniz. Ya “Aba altından sopa göstermeyi bırak, derdin neyse açık açık anlat!” ya da “Biz senin cemaziyelevveli-ni biliriz!” tarzındaki bir cevap hem ukala bir tavırla gözünüzü korkutmaya çalışan kişiye iyi bir karşılık hem de kırılan gururunuza sürebileceğiniz etkili bir söz merhemi olurdu. Tabiri caizse -deyim yerindeyse- “taşı gediğine koymuş” olurdunuz. Hiç şüphesiz deyimler, duruma uygun kullanıldıkları takdirde, yerlerini başka sözlerin alamayacağı kadar etkili söz gruplarıdır. Hem üzerlerinde taşıdıkları dil mirasının hediyesi olan zengin çağrışım yükleri hem deyimi oluşturan sözler arasındaki ses uyu-mu hem de taşıdıkları mizah gücüyle deyimler dilimizin en renkli ve canlı söz varlıklarıdır. Anlatıma canlılık, renk ve güç katan bu kalıplaşmış söz gruplarının doğuş öykü- leri de oldukça renkli ve esprili olaylara dayanıyor. İskender Pala tarafından yayımlanmış İki Dirhem Bir Çekirdek, deyimlerin doğuş öykülerinin anlatıldığı bir eser. Kitapta yer ve-rilen iki yüz on bir deyim öyküsü içinden birkaçını dergimiz okurlarıyla da paylaşmak istedik.

ÇİZMEYİ AŞMAK: M.Ö. III. Yüzyılda Efes’te Apel adlı bir ressam yaşarmış. Özellikle, Büyük İskender’in resimlerini yapmakla ünlenen bu ressam zaman zaman resimlerini halka da açar, kendisi de sergisini gezenlerin eleştirilerini gizli bir perdenin arkasından dinlermiş.

Üzerindeki çizmeleri kunduracılık tekniği bakımından değerlendirmeye ve eleştirilerini sıralamaya başlamış. Apel, adamın söylediklerini ileride yapacağı resimlerinde kul-lanmak üzere not etmiş; fakat kunduracı daha sonra resmin çizmeden yukarıda kalan kısmı hakkında da “Orası olmamış, bu renk buraya gitmemiş, gölgelendirme böyle yapılmamalıydı.” gibi ileri geri konuşmaya başlamış. Perdenin arkasında gizlenen Apel, adamın bilir bilmez konuşmalarına sinirlenmiş ve kendisini tutamayıp şöyle bağırmış: “Efendi, haddini bil! Çizmeden yukarı çıkma!”

Deyimler ve Öyküleri

Deyimler

Page 23: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

21

İPE UN SERMEK: Nasrettin Hoca’nın bir komşusu vardır. Sürekli Hoca’dan bir şeyleri ödünç ister; ama aldıklarının hiçbirini de sağlam olarak getirmez. Komşusunun iade ettiği kap kacağın ve türlü eşyanın sağındaki solundaki arızayı gören Hoca sinirlenir; ama adama haddini bildirmek için de uygun zamanı beklemeye karar verir.Komşusu bir sabah yine Hoca’nın kapısına gelir ve aynı arsız tavrıyla: “Komşum bize bir parça urgan lazım oldu, sende vardır. Hele bir versen; işim bitince derhal getiririm.” der. Komşusunun hiçbir eşyayı eksiksiz teslim etmediğini hatırlayan Hoca’nın aklına o sırada karısının un elemekte olduğu gelir ve adama hemen: “ Komşu, urgan bizim hanım’a lazım, ipe un serecek.” der. Hoca’nın cevabına bir anlam veremeyen pişkin komşu: “Yahu Hoca! Hiç ipe un mu serilir, bu da nereden çıktı?” diye sorduğunda da “Serilir komşu serilir, ver-meye gönlün yoksa ipe un da serilir.” diyerek cevabı yapıştırır.

AĞZINDAN BAKLAYI ÇIKARMAK: Küfürbazlığıyla meşhur bir adam, bir gün bu alışkanlığından kurtulmaya ve kendini Hak yoluna adamaya niyetlenir. Bunun için de bir tekkeye sığınır. Şeyhe derdini anlatan küfürbaz dervişe şeyhi oldukça makul bir çözüm bulur. Bir avuç baklayı okuyup üfledikten sonra dervişe verir ve “Bak derviş efendi, bu baklayı dilinin altına koy. Küfretmek istediğinde dilinin altındaki bu bakla seni rahatsız edecek ve sana küfretmemen gerektiğini hatırlatacak, sen de küfretmekten vazgeçeceksin. Bu bakla erimeye başlayınca da diğer bir bakla tanesini dilinin altına koyarsın.” der. Derviş, söyleneni yapar ve namaza gitmek için dışarı çıkarlar.Derviş ve şeyhi, camiye doğru yürürken bir genç kız, evlerinin sundurmasından “Şeyh Efendi! Şeyh Efendi!” diye seslenir. Kızı gören şeyh ve derviş dururlar. Kız: “Biraz bekler misiniz?” der. Şeyh ve derviş bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında beklemeye başlarlar. Bir süre sonra kız tekrar görünür. “Şeyh Efendi! Biraz daha bekler misiniz?” diyerek tekrar kaybolur. Ne olduğunu anlamayan şeyh ve derviş beklemeye devam ederler; ama bu arada yağmurun altında sırılsıklam olmuşlardır. Genç kız, bir süre sonra tekrar görünür ve “Çok sağ olun artık gidebilirsiniz.” der. Durumu anlama-yan ve kendisine şaşkın şaşkın bakan şeyhle dervişe de açıklama babında şunları söyler: “Annem, tavukları kuluçkaya yatırıyordu da yumurtalar tavukların altına koyulurken eğer bir kavukluya bakıp konursa yumurtadan çıkan civcivler tepeli çıkar ve horoz olurmuş. Siz beklerken annem de yumurtaları kuluçkaya yatırdı. Çok sağ olun.” Bu münasebetsizliğe sinirlenen şeyh yanındaki dervişe şöyle bağırır: “ Derviş! Çıkar ağzındaki şu baklayı!”

Page 24: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

22

İNANIYORUZ AMA NEYE? Pek çoğumuz merdiven altından geçmemeye özen gösteririz. Çünkü bu yüzden başımıza kötü şeyler gelmesinden korkarız. Peki, sadece merdiven altından geçmek mi başımızı belaya sokar acaba? Batıl inançlarımızın se-sine birkaç dakika kulak vermek pek çok başka uğursuzluk alametinden de sakınmamız gerektiğini hatırlamak için yeterlidir. Ne dersiniz?

Batıl inançlarımızın listesi böyle kabarık; zihinlerimizde işgal ettikleri yer de bir o kadar geniş olunca bunların birkaçına değinmeden geçmeyelim istedik.

Batıl İnançlar

Merdiven altından geçmek: Aslında bu batılın temeli Hıristiyanlık inancına dayanıyor. Merdiven, dayandığı yüzeyle ya da tabanla bir üçgen oluşturur ki bu da Hıristiyanlıktaki “teslis” yani “kutsal ruhun üçlemesi”ni simgel-er. İnanışa göre bu kutsal alana girmek günahtır ve uğursuzluk getirir. İşte merdiven altından geç-menin uğursuzluğunun aslı astarı böyle! Kara kedi mi gördünüz?: Derhal oradan uzaklaşın. “Niye?” diye soranlara da elbette ikna edici bir açıklamamız var (!). Eski Mısır’da kedi kutsal bir hayvandır. O kadar ki bir kedi öldürmeniz hayatınıza bile mal olabilir. Ortaçağda ise kedilerin eski Mısır’dakine oranla epey prestij kaybına uğradıklarını görmekteyiz. Ortaçağ zihniyetine hâkim olan engizisyon özellikle kara kediyi büyücülük ve satanizmle ilişkilendiriyor;

ruhunu şeytana satmış kişilerin ruhunun bir kara kediye geçtiğine ve kara kedinin o an-dan sonra kötülükleri sıralamaya başladığına inanılıyordu. Görüldüğü gibi bu batılın kökeni de Hristiyan kültürüne ait.

Hapşırana neden “Çok yaşa!” deriz?: Sadece bizim kültürü-

müzde değil; batı kültürlerinde de hapşırana “Çok yaşa!” deme geleneği vardır. Bu geleneğin de batıl bir kaynağı var. Kaynakların belirttiğine göre, eski insanlar Tanrı’nın insanı yaratırken kendi ruhundan üflediğine ve

insana hayat verenin asıl bu soluk olduğuna, bu soluk bedende bulundukça yaşamın devam edeceğine inanırlardı. Hapşırınca meydana gelen kasılma hareketiyle soluğun durması so-nucu bedene hayat veren o soluğun bedenden

kaçıp gideceğinden korkulurdu. Bazı Roma kaynaklarında ise konu ile ilgili olarak: Hapşırınca beyinde meydana gelen vakumun bazı kötü ruhların içeri girmesine fırsat vermesinden korkulduğu bilgisine rastlanıyor.

Ayna kırılırsa: Batıl inanç literatürüne göre ayna kırılması, ya yedi yıl uğursuzluk ya da yakınlarınızdan birini kaybedeceğiniz anlamına geli-yor. Bu nedenle de kırık aynanın parçaları ya bir an önce gö-mülmeli ya da evden derhal

uzaklaştırılmalı. Peki, acaba bu batılın kaynağı ne?Henüz aynanın icat edilmediği dönemlerde insanlar, parlak yüzeylerde havuzlarda, göllerde görüntülerinin yansımasını seyreder; eğer görüntü dalgalanırsa bunun bir felaket işareti olduğunu düşünürlermiş. Eski Mısır ve Yunan’da sırf bu inanış yüzünden kırılmaz metal aynalar yapılmış. Bunları kullanan-lar da böylelikle görüntülerini garanti altına almayı başarmış. Camcılığın daha ileri olduğu Roma’da ise ayna kırılma vakalarında tabii olarak görülen artış, kırılan aynanın kötü talih işareti olduğu inancını da kuvvetlendirmiş.

Asuman BAYRAM

Page 25: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Dil Bayramımızın yetmiş yedinci yıl dönümünde Türk Dil Kurumu, Türk Dili dergisini, söyleşi özel sayısı olarak çıkardı.* Dergi, içeriği, Türkçenin sorunlarına eğilişi ve kamuoyuna sunulan uyarı ve önerileriyle tam bir bayram hediyesi olmuş. TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın, der-ginin “Sunuş” bölümünde, “Türkçe üzerinde düşünenlere, Türkçe için bir şeyler yapılması gerektiğine inanan-lara, yüreğinde Türkçe sevdasını yaşatanlara, eserlerinde Türkçe konusuna yer verenlere, dilimizin çeşitli dönemlerini araştıranlara, Türkçenin en güzel örneklerini eserlerinde kullananlara sözü bırakalım istedik…” diyerek özel söyleşi sayısında kendileriyle konuşulan kişilerin niteliğini açıklıyor. Akalın, söyleşilerin konusunu birkaç soru belirleyerek sınırlandırdıklarını da sözlerine ekliyor.

Kendileriyle söyleşi yapılan kişilere sorulan sorulardan ilki “Türkçenin bugünkü durumu, geleceği hakkında görüşleriniz nelerdir?” olmuş. Bu soruya eski Millî Eğitim Bakanlarımızdan Hasan Celal Güzel’in verdiği karşılığı son derece anlamlı buldum. Güzel, “Türkçenin kesin-likle dünyanın en zengin ve güzel dili olduğunu düşünüyorum.” (203) dedikten sonra dilimizi önce Arapçayla, sonra Batı dilleriyle karşılaştırıyor. Arapçayı da “zengin” ve “güzel” sıfatlarıyla niteliyor ve bu dilin kutsallığına değiniyor. Batı dilleriyle karşılaştırıldığında yazı dili olarak Türkçenin eskiliğine dikkat çe-kiyor: “(…) bundan bin yıl önce Divan ü Lügati’t Türk yazıldığında Avrupa’da doğru dürüst bir dil konuşulmamakta.” diyor. Türkçenin sözlüğü yazılma aşamasına geldiğinde şu anda dünyanın en yaygın dili olan İngilizcenin daha oluşmadığını belirtiyor.Hasan Celal Güzel’in üzerinde durduğu bir nokta da Türkçenin dünyanın en yaygın dilleri arasında ikinci sırada olduğudur. Bilindiği gibi konuşan insan sayısına bakılarak birçok yayında dilimiz beşinci sırada gösteril-mektedir. Güzel, Türkçenin “Lingua Franca” özelliğini göz önüne alarak Çince ve Hintçenin yalnızca doğduğu

bölgede konuşulduğu için yaygın dil olmadıklarını, İspanyolca konuşanların sayıca Türkçe konuşanlardan yirmi milyon az olduğunu, bu nedenle Türkçenin İngilizceden sonra doğduğu toprakların dışında konuşulan ikinci yaygın dil olduğunu söylüyor. Aynı soruya verdiği cevapta Prof. Dr. Bilal Yücel, Türkçenin yayılma alanının kuzeyden güneye 3000, doğudan batıya 7000 km. olduğunu belirtiyor (337). Bu durumda Türkçenin yüz ölçümü 21 milyon km² olmaktadır.Güzel, Türkçenin bugünkü du-rumu üzerinde dururken Genel Ağ sözlükçülüğünün başlamasının Türkçeyi yaşayan bir dil durumuna yükselttiğini, şu anda hazırlanmakta

olan Büyük Türkçe Sözlük’ün heyecan verici boyutta olduğunu da belirti-yor: “Bana söylendiğine göre beş yüz bin kelimelik bir sözlük olacak.” (206).

Talat Sait Halman ise Akalın’dan aldığı bilgiye göre, “İnternette 600.000 ke-limelik bir büyük Türkçe sözlük hazırladık.” demiş. Öğrendiğimize göre 580.000 sözcük kapsayacak bu sözlük baskıya hazırlanmaktadır.Kendileriyle söyleşi yapılan bilim adamlarına yöneltilen ikinci soru şöyle: “Türkçenin bilim dili olması için neler yapılması gerekir? Bunun için TDK ve üniversitelerin rolü ne olabilir?” Bu soruya en çarpıcı cevabı Prof. Dr. Bilal Yücel veriyor: “Türkçe zaten bilim dili; üstelik başka pek çok dile nasip olmayan üstünlükle, dünyadaki en eski bilim dillerin-den biri. Elimizdeki hacimli en eski metinlerimiz olan Köktürk Yazıtları’na bakalım. Onlar, okullarında eğitim-öğretim veren bir milletin edebiyat ve tarih bilimi alanlarına özgü edebî ve bilimsel anıtlarıdır.” (343) Bilim dilimizin genel sorununun terim birliğini sağlayamamak olduğunu ifade eden Yücel, TDK’nin ürettiği 250.000’in üzerindeki terimle üstüne

düşeni yaptığını, sorunun, üretilen Türkçe terimleri yeterli bulmayarak kullanmayan öğretim üyelerinden kaynaklandığını vurguluyor.Söyleşilerde yöneltilen üçüncü soru ise “Yabancı dille öğretimin yapılması Türkçeyi nasıl etkiliyor ve yabancı sözcüklerin dilimizde artan bir şekilde yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindedir. Hasan Pulur, “Yabancı dille eğitim, bence Türkçeyi öldürür.” diyor. Hasan Celal Güzel, “Yabancı dille eğitim son derece büyük zararlara sebep oluyor.” demektedir. Nurettin Demir, “Eğitim gibi çok önemli bir alanda Türkiye’nin kendi ana dilini geri plana itmesi gariptir.” değerlendirmesini yapıyor. En isabetli değerlendirme ise Sümer Ezgü’den: “Yabancı terimlerin günlük yaşamda kullanımı tabii ki artıyor. Bunun için farkındalığı artırmak lazım. Gençliğin eğitildikleri dille, konuştukları dilin farkındalığını artırmak. Çünkü zamanla yabancı terimlere kulağımız alışıyor. Ve günlük yaşamda yerini alıyor. Dil sevgisini hissetmek öz Türkçe terim-lerin tınısını, titreşimini hissetmek ve bunun mutluluğunu yaşamak öz dili de yaşatır.” Yabancı sözcüklerin dilimizde artan bir şekilde kullanılmasını ise Ezgü şöyle değerlendiriyor: “Dünyayla iletişim için yabancı dilin gereğine inanıyorum. Ancak doğum gününü “İyi ki doğdun!” yerine “Happy birth day!” diye kutlamayı da anlamıyorum. “Arabada bebek var!” uyarısını, “Baby on board!” olarak yazmayı algılayamıyorum. Türkiye’de yaşayan sıradan bir vatandaşın, “Ben arabada bebek olduğunu nereden bileyim? İngilizce yazmış.” diye savunma hakkı doğmaz mı? Çünkü bu önemli uyarının İngiltere’de Türkçe yazılması gibi komik bir durum! Galiba kendimizi değersiz görüyoruz ve yabancı terimlerle bilinçaltımızı tamir ediyoruz. Bu aşağılık duygusun-dan sıyrılmalıyız.” (376)Türkçeye hizmet böyle olur! Türkçenin sorunlarını ortaya koymak böyle olur! Bir söyleşi demeti olan Türk Dili dergisinin Eylül sayısı, can damarımız Türkçeye can suyu katacak yetkinlikte. Dil Bayramı yıldönümünde en güzel hediye! TDK’yi kutluyorum!

Önerdiklerimiz

Dr. Hüseyin YeniçeriTÜRKÇEYE BAYRAM HEDİYESİ

23

Page 26: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

!24

“OFF”LATAN YANLIŞLAR

Feyza Hepçilingirler, Türkçe kullanımında yaygın olarak yapılan yanlışlara dikkat çektiği Türkçe “Off” serisinin üçüncüsü ve sonuncusu olan Dilim Dilim Anadilim’de, dayatılan bir yaşam biçimine karşı mücadelesini Türkçeden yola çıkarak sürdürüyor.

Dili kana benzeten yazar, “Eğer dilde bir kirlenme varsa vücudun öteki organlarında da bu kirlilik kendini gösterecektir.” diyor. Türkçeyi kirleten/hasta eden başlıca etkenin özellikle görsel medya olduğu gerçeğini bir kez daha vurguluyor. Hepçilingirler bu kitabında, sokaklardaki tabelalarda Türkçe kullanılmazken sokak dilinin olduğu gibi televizyonlarda kullanılması; yazım yanlışları ve Yazım Kılavuzu sorunu; popüler şarkılarda kullanılan Türkçe ve bu şarkılara yansıyan yaşam biçimi; dildeki kirlenme ve Türkçenin sözdiziminin bozulması; dil-düşünce ilişkisi; dil-edebiyat ilişkisi ve yabancı dilde eğitim gibi konular etrafında yaşayan Türkçenin sorunlarını dile getiriyor.

“Türkçenin elimizden kayıp gitmekte olduğunu” belirten yazar, okurlarının dik-katini dildeki sorunlara çekerken akıcı ve güçlü anlatımıyla da Türkçe okuma zevkini yaşatıyor.

Dilim Dilim Anadilim: Türkçe Off 3Feyza Hepçilingirler; Everest Yayınları; İstanbul, 2008, 2. baskı, 14 x 20 cm., 280 sayfa

Canan Öktemgil Turgut

Prof. Dr. Günay Karaağaç’ın Türkçe Verintiler Sözlüğü çalışmasına göre, Türkçeden diğer dillere geçen sözcük sayıları yaklaşık olarak aşağıdaki gibi:

Bulgarca 3500Sırpça 9000Çekçe 248İtalyanca 146Arnavutça 3000Yunanca 3000İngilizce 470Almanca 166

Çince 300Farsça 3000Urduca 227Arapça 2000Rusça 2500Ermenice 4260Ukraynaca 800Macarca 2000Rumence 3000

Page 27: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

25

Dil ile düşünce arasındaki bağlantı Antik Yunan’dan bu yana felsefenin temel sorularından biri olagelmiş; Aristo’dan bu yana “dil - düşünce ilişkisi” üzerine farklı yorumlar yapılmış ve değişik kuramlar üretilmiştir. Dil- düşünce ilişkisi etrafında yapılan yorumların geneli, düşüncenin ancak dil ile gerçekleştirilebilecek bir zihinsel edim olduğu yönündedir. Buradan düşünceyi dilden ayırarak anlamlandırmanın olanaksız olduğu anlaşılıyor. İnsan, bir dil donanımıyla dünyaya gelir ve -nörolo-jik ya da fizyolojik bir rahatsızlığı yoksa- farklı basamak-lardan geçerek ana dilini edinir. Görüldüğü gibi ana dilinin kazanılmasından bahsederken özel bir kavram kullandık: “edinim”. “Edinim” dil bilim literatürü içinde sadece ana dilinin kazanımı için kullanabileceğimiz özel bir terim. Bi-reyler, yetenekleri ve arzuları doğrultusunda değişik dilleri bir dereceye kadar kullanma becerisini kazanabilirler; ancak burada artık “edinim”den farklı bir durum “öğrenim” devr-eye girer. Bu durumu şu basit örnekle açıklamak mümkün: Kimse yenidoğana belli bir dil eğitimi vermek için özel bir çaba harcamıyor; ama bir de bakıyorsunuz bir bebek, elinde mama şişesiyle kendisine gülümseyen kadına “anne” diyor. Bu süreçte aktif yapı öncelikle bilinçaltı. Kimse bu bebeğe düzenli planlı olarak “anne” sözcüğü üzerinde alıştırma yaptırmadı; ama bebek belli bir dil olgunluğuna erişince “anne” sözcüğünü kullanabildi. Demek ki dünyaya gelen her birey ana dili ne olursa olsun o dili ediniyor. Dil edinim süresi, bireylerin sahip olduğu bilişsel zeka düzey-lerindeki farklılıklar ve edinilecek ana dilin özellikleri se-bebiyle değişiklikler gösteriyorsa da sonuçta her birey belli bir yaşta ana dilini edinmiş oluyor. Sonrasında ise edinilen ana dilin öğretimine geçiliyor. Ülkemizde ana dili ile ilgili olarak farklı öğretim basamaklarında verilen eğitim, üniversite birinci sınıf öğrencilerine iki dönem verilen zorunlu Türk Dili dersleri ile sona eriyor. Ana dilinin öğretim kurumlarında ders olarak okutulması, yukarıda bahsettiğimiz gibi üniversite düze-yinde verilen bu iki dönemlik Türkçe dersleriyle bitiyor; ama bireyin ana diliyle olan ilişkisi son nefesine kadar devam ediyor. Hatta bireyin, hayatının bir döneminde ana dilinden başka bir dilin hüküm sürdüğü bir coğrafyaya göç etmiş olması ya da ikinci bir dili, uzun yıllar kullanmış olması da durumu değiştirmiyor: Birey, ömrünün sonuna dek ana diliyle düşünce üretiyor ve hayata dair her ayrıntıyı ana diliyle algılayıp anlamlandırıyor. Görüldüğü gibi dil-düşünce ilişkisi bizi oldukça çarpıcı bir sonuca götürdü: Birey yaşadıkça ana diliyle düşünce üretiyor, hayatı ve hayata dair her ayrıntıyı ana diliyle algılayıp anlamlandırıyor. Ana dili ile ilgili olarak yinelediğimiz bu tespitten hareketle bireyin yaşadığı hayatı algılaması, değerlendirmesi, iç dünyasını ve çevresini ayrıntılarına inerek analiz etmesi ancak ve ancak ana diline hâkimi-yetiyle doğru orantılı olarak gerçekleşebilecektir, yargısına ulaşmak da pekala mümkün.

Ana dili-düşünce ilişkisi ile ilgili olarak yukarıda sıraladıklarımızın arkasından ana dili Türkçe olan bireyler olarak bizim dilimizi nasıl kullandığımıza gelmek ve dil-düşünce ilişkisini bir de bu yönüyle irdelemek istiyo-rum. Bilindiği gibi bireyin dilini zenginleştiren etkin-liklerin başında “okuma” eylemi gelmektedir. Çünkü yazı dilinin kullanıldığı edebî metinler aynı zamanda dilin zenginliklerinin ve güzellliklerinin satır satır işlendiği eserlerdir. Seçkin eserleri okuyup dilinizin sözcük sözcük söz işçileri tarafından bir kuyumcu titizliğiyle nasıl işlendiğini gördükçe dilinizin, dilinizin özelliklerinin ve güzelliklerinin farkına varırsınız. Okudukça dilinize ait zenginlikleri hem gözlemleyecek hem de bunları adeta yudum yudum içerek dilinizin tadına varacaksınız. Sonuç olarak da dil yetiniz, onu kullanma ve anlama yeteneğiniz artacak; sözcüklerin taşıdığı anlam inceliklerini fark ettikçe nasıl bir hazine ile karşı karşıya olduğunuza hem şaşıracak hem de bu hazineden nasiplenmeye, dil denizini kulaç kulaç katetmeye başladıkça bambaşka bir güven duygusu tarifi zor bir haz hissiyle dimağınızı ağır ağır kaplaya-cak. Aynı dili kullanan bireylerin sahip oldukları değişik düzeylerdeki dil yetkinlikleri de sizi epeyce düşünmeye zorlayacak. En başta belirttiğimiz gibi dili kullanma biçimi aslında bireyin hayatı nasıl algılayıp anlamlandırdığının da göstergesi. Dil terazisiyle, ayırmanız çok kolay olacaktır görüntüleri süslü ama iç dünyaları bir o kadar sığ ve basit olan fakir insanları ya da görünüşleri pejmürde ama zihni ve gönlü tertemiz asıl zenginleri... Ne yazık ki konuştukça sözleriyle, yazdıkça ka-lemleriyle dillerini özgün ve zengin kullanan insanlara rastlamak gittikçe zorlaşmakta. Öte taraftan dil heybesine doldurduğu üç yüz-dört yüz sözcükle günü kurtarmaya çalışan ve yaşadıkları bambaşka olsa da hep aynı sözlerle aynılıklarını gözümüzün içine sokan dil yoksunları günden güne artmakta... Oysaki diliniz, onu kullanma şekliniz, aynanızdır sizin; siz dilinizsiniz, farklılığınız, özgünlüğünüz, yaşamınızı zenginleştirme gücünüz ancak ve ancak dilinizi incelik, özellik ve güzelliklerine hâkim olarak kullanabildiğiniz oranda gerçekleşir. Öyleyse haydi bir kez daha bu köklü, sistematiğiyle düşünürleri dahi hayran ve şaşkın bırakmış,yüzyıllarcakendisine yapılan vefasızlıklardan, hor görmelerden, hainliklerden, mücadelelerden dimdik ve sapasağlam çıkabilmiş Türkçemize yeniden; ama bu defa bilinçle en çok da ana dili sevgisiyle sahip çıkalım. Sevmek önce değer vermektir. Saygı duymak, sevileni yüceltmek; yüceltebilmek için de hizmet etmek-tir, sevdiğiniz için çalışmaktır. Unutmayalım: Türkçemize yapacağımız her hizmet önce birey olarak kendimize; etraflıca düşündüğümüzde de her birimiz aynı bayrağın, aynı dil bayrağının altında yaşayan bireyler olduğumuz için ulusal kimliğimize yapacağımız hizmettir.

Asuman BAYRAM

ANA DİLİYLE DÜŞÜNMEK Deneme

Page 28: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

26

Söz gümüşse sükut altındır.

Kıpçak Türkçesi: Sükut yahşırak sözlemekden.Oğuz Türkçesi: Söylemek gümüş ise, söylememek altundur.Osmanlı Türkçesi: Söz gümüş ise sükut altındır.Makedonya-Kosava Türkçesi Söz gümüş ise, süküt altındır.Başkurt Türkçesi: Äytkän huziñ kömöş bulha, tik torovoñ altın.Bulgaristan Türkçesi: Söz gümüş ise, sükût altındır.Çuvaş Türkçesi: Kalana samah kemel, kalaman ıltan.Deliorman Türkçesi: Konuşmak gümüşse sükut altındıı.Gagauz Türkçesi: Söz gümüşse, susmak altındır.Hakas Türkçesi: Sös kümüs, çe hıyga sös altın poladır.Kazak Türkçesi: Az söz altın, köp sös kümis.Kuzey Azerbaycan Türkçesi: Danışmak gümüş olsa, danışmamak gızıldır.Kıbrıs Türkçesi: Söz gümüşse sükut altındır.Kırım Türkçesi: Söz kümüş, sükünet altındır.Karakalpak Türkçesi: Söz gümis, ündemev altın.Karaçay Türkçesi: Söz kümüş, çır altın.Kırgız Türkçesi: Köp söz kömir; az söz, altın.Kaşkay Türkçesi: Sakıt olan sagın olur.Kumuk Türkçesi: Söylemek gümüş busa, söylemey turmak altın.Nogay Türkçesi: Az söz altın, köp söz kümis.Özbek Türkçesi: Gapni kam sözla, işini köp közla.Tatar Türkçesi: Süziñ kömiş bulsa, tik toruvıñ altınTürkmen Türkçesi: Geplemezlik-altın, altın sözüñi yaşırma.Uygur Türkçesi: Köp söz kümüç bolsa, az söz altun.Yakut Türkçesi: Üle ükse, tılağıyağa üçügey. Özkul ÇOBANOĞLU (2004). Türk Dünyası Ortak Atasözleri Sözlüğü, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları.

BERGAMUT

Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Büyük Türkçe Sözlük’te kökeni Fransızca ber-gamote, anlamı ise “Turunçgillerden olan bu adlı ağacın kabuklarından esans çıkarılan ve reçel yapılan meyvesi” biçiminde yer alan bugün ise yaygın olarak çaya farklı bir lezzet katmak üzere kullanılan bergamut sözcüğünün ilginç bir öyküsü vardır. Prof.Dr. Doğan Aksan, bu öyküyü diller arası sözcük alışverişi açısından dikkat çekici bulmakta ve şöyle anlatmaktadır: “Türkçe bey armudu tamlaması İtalyanlarca, İtalyan kent adı Bergama’ya yaklaştırılarak bergamotta biçi-mine döndürülmüş, bu sözcük Fransızcaya bergamotte olarak geçtikten sonra yeniden Türkçeye dönmüştür. Aynı sözcük İngilizceye bergamot, Almancaya bergamotte biçiminde geçmiş bulunuyor.”

Page 29: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

HÜDİL öğrencilerinin halı saha futbol karşılaşmasından.

27

Tepük Futbolun Atası mı?

Kâşgarlı Mahmud’un, Divanü Lugati’t-Türk’te tepük sözünü açıklarken verdiği bilgiler çok ilgi çekicidir. Kurşunun eritilip ağırşak biçiminde dökülmesinden sonra yuvarlak biçimdeki bu nesnenin üzeri keçi kılı veya benzeri yumuşak bir şeyle sarılmaktadır. Kâşgarlı Mahmud’a göre oğlan çocukları bu yuvarlak nesneyi ayaklarıyla vurarak, tekmeleyerek bir oyun oynamaktadır. Tepmek “dövmek, vurmak, tekmeleyerek vurmak” anlamındaki fiilden geldiği açık bir biçimde görülen tepük sözünün adı olduğu oyun hakkında Kâşgarlı Mahmud ne yazık ki daha fazla bilgi vermemektedir. Çocukların ayaklarıyla vurarak oynadığı bu oyun hakkında ayrıntılı bilgimiz bulunmasa da Kâşgarlı Mahmud’un verdiği bu kısa bilgiden tepük adlı oyunun futbolun ilk biçimi olduğu ileri sürülebilir.

http://www.tdkterim.gov.tr/dlt/?kategori=kultur

Kültürümüzü Tanıyalım

Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN

Page 30: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Ütülenmiş Giysilerle Dolaşan, İpek Mendil ve Eldiven Kullanan Türkler Divanü Lugati’t-Türk’ün söz varlığındaki ilgi çekici verilerden biri de Türklerin bin yıl önce giysile-rini ütüledikleri, ütülü giysilerle dolaştıkları bilgisidir. Türklerde giyim kültürünün ne kadar köklü olduğunu, Türklerin bin yıl önce kırışmış giysilerini ütüleyerek giydiklerini belgeleyen bu bilgiler, Türklerin uygar bir toplum olduğunun göstergesidir. Bugün Türkçede ütü biçiminde kullandığımız söz Divanü Lugati’t-Türk’te ütüg biçimindedir. Türklük bilgisi araştırmalarında Türk yazı dilinin ilk döneminde ve daha sonra da bazı lehçelerde söz-lerin sonundaki veya hece başındaki /g/ sesi Türkiye Türkçesinin de yer aldığı birtakım lehçelerde eri-yerek düşmüştür. Böylece o dönemdeki kapıg sözü, /g/ düşmesiyle önce kapu biçimini almış sonra da ses uyumunun sağlanmasıyla kapı biçimine dönüşmüştür. Ütüg sözünün sonundaki /g/ sesi de düşünce sonraki dönemlerde bu söz ütü biçiminde kullanılır olmuştur. Kâşgarlı Mahmud bu sözü şöyle tanımlıyor:ütüg mala biçiminde olan, ısıtıldıktan sonra giysile-rin kırışıklıklarına bastırılarak sıcaklığın etkisiyle bu kırışıklıkların düzleşmesini sağlayan demir parçası.

Fiiller bölümünde de ütidi ‘ütüledi’ sözü dikkati çek-mektedir: Ol tonug ütidi ‘O, giysiyi ütüledi, o giysinin kırışıklıklarını ütüledi ve düzeltti.’ Sözlük bölümünde yer alan suvluk sözünü Kâşgarlı Mahmud ‘havlu’, eliglik sözünü ise ‘eldiven’ diye tanımlamaktadır. Su sözünün bin yıl önceki biçimi olan suv’a getirilen yapım eki ile türetilmiş olan suvluk’un el, yüz ve vücuttaki suyu kurutmak amacıyla kullanılan ‘havlu’ olduğu anlaşılıyor. Suvluk sözünün yanı sıra Divanü Lugati’t-Türk’te kullanılan ületü ‘ipek mendil’ de ilgi çekici bir veridir. Kâşgarlı Mahmud bu sözü şöyle tanımlıyor: Erkeğin gerektiğinde burnunu silmek için cebinde taşıdığı ipek mendil. Bu veriler, Türklerin giyimlerine ve temizliklerine ne kadar dikkat ettiğini, ütülenmiş giysilerle, ipek mendillerle dolaştıklarını gösterdiği gibi zaman zaman “göçebe” diye küçümsenerek tanımlanan Türklerin ne kadar uygar olduğunu ve Türk uygarlığının boyutlarını göstermesi bakımından da ilgi çekicidir.

Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN

28

http://www.tdkterim.gov.tr/dlt/?kategori=kultur

Page 31: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

29

Şarkılara Söz Veren Şiirler

Dillerde dolaşan öyle şarkılar var ki kimlerin bu şarkıların sözlerini yazdığını bilmiyoruz, daha doğrusu bu şarkılara söz verenlerin hangi şairler olduğunun pek farkında değiliz. Dilin nasıl kullanıldığı her alanda olduğu gibi şarkılarda da önemlidir. Popüler kültür ortamında üretilen şarkıların sözlerinin özensiz, tüketim kültürüne uygun olması da kullan-at kültürünün bir parçasıdır. Oysa hâlâ dinlediğimiz birçok şarkıda dil daha özenli kullanılmıştır.

Şiir dilinin kendine ait bir anlatım dili olduğunu, şairlerin kelimeleri günlük kullanım değerlerinin üstünde çağrışıma açık zengin bir hayal dünyasının kapılarını aralayarak kullandığını söyleyebili-riz. Kişi, şiir dili hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmasa da şiirleri okuduğu zaman zihninde canlanan-lar, hayal dünyasını besleyen zengin ifadeler, kelimelerin yarattığı sihirli bir dünya insanı bir anda sarar.

Şiirlerin bestelenmesi zor olsa da bazı şiirler bestelerle öyle bütünleşiyor ki onları şiir olarak değil de şarkı olarak söylemek, hatırlamak kaçınılmaz oluyor. Bunda dilin ve şiirlerde seçilen kelimelerin etkisi olduğunu belirtmeliyiz. Özellikle kelimelerin anlamlı bir bütünlük içinde yansıtılması, ke-limelerin besteyle bütünleşmesi, bu şiirlerin şiirden ziyade şarkı olarak benimsenmesini sağlamıştır, diyebiliriz.

Şiir dilinin bir parçası olan şarkı sözleri, bestelenmek üzere yazılır; an-cak bu durum dilin kullanımının özensizleşmesine neden olmamalıdır. Belirttiğimiz başlıktan hareketle şarkılara söz veren şiirleri ve şairleri bilenlere hatırlatmak, bilmeyenlere tanıtmak isteriz.

28 Ağustos 2008’de kaybettiğimiz İlhan Berk’in bir şiiriyle başlamak istiyoruz:

İlhan Berk’in şiirini okuduğumuzda bizi saran, yüzümüze yayılan tebessümün nede-ni kelimelerin bize çizdiği görüntü, yani gözlerimizin önüne gelen olası manzaradır. Şiirdeki manzaranın gözler önüne gelebilmesi, kelimelerin bütünlüklü olarak şiirde kullanılmasıyla sağlanır. “Mavi, deniz, sen…” kelimeleri ve “Gül dikiyorum.” bir cümle olarak söylenildiği anda, akla gelen ilk anlamından farklı bir anlam taşımazken; şiirde kelimelerin birbirine tutunma biçimi, şiirdeki kelimeleri ilk anlamından farklı bir anlama taşır. Bu bakımdan şairler zaten dil işçisi, kelime kuyumcusu olarak görülür.

Ne Böyle Sevdalar GördümNe Böyle Ayrılıklar

Ne zaman seni düşünsemBir ceylan su içmeye inerÇayırları büyürken görürüm.

Her akşam seninleYeşil bir zeytin tanesiBir parça mavi denizAlır beni.

Seni düşündükçeGül dikiyorum elimin değdiği yereAtlara su veriyorum Daha bir seviyorum dağları. İlhan Berk

Page 32: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

30

Seviyorum Seni

Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibigeceleyin ateşler içinde uyanarakağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi.İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalıkiçimde kımıldanan bir şeyler gibi,seviyorum seni “Yaşıyoruz çok şükür!” der gibi. Nâzım Hikmet Ran

Bir şiirde kelimelerin hangi anlamlarıyla ve nasıl kullanıldığı, aslında şiiri okuduğumuzda hissettiğimiz duyguları yaratan şiir dilinin bir parçasıdır. Örneğin, Seviyorum seni, ifadesinin, ekmeği tuza banıp yer gibi/ geceleyin ateşler içinde uyanarak/ ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi dizelerindeki benzet-melerle somutlaştırıldığını görüyoruz.

Yukarıda metin şeklinde yer verdiğimiz İlhan Berk’in ve Nâzım Hikmet’in şiiri, Onur Akın tarafından aşağıdaki şekilde birleştirilmiş ve bestelenmiştir. Şarkı olarak bazı dizeler yeniden düzenlenmiş ve şiirlerdeki bazı dizelere şarkıda yer verilmemiştir.

Seviyorum seni ekmeği tuza banıpBanıp yer gibiGeceleri ateşler içinde uyanarakAğzımı dayayıp musluğaSu içer gibi

Ne zaman seni düşünsemBir ceylan su içmeye iner çayırlarıBüyürken büyürken görürüm gülümHer sabah her akşam seninleYeşil bir zeytin tanesiBir parça mavi deniz alır beni

Seni düşündükçe gül dikiyorumEllerimin değdiği yereAtlara su veriyorumDaha bir seviyorum dağları gülümHer akşam seninleYeşil bir zeytin tanesiBir parça mavi deniz alır beni Onur Akın

Özdemir Asaf’ın şiirindeki “ben” ise Sana gitme demeyeceğim derken aslında kal der karşısındaki kişiye. Birinci tekil kişi ağzından yazılan bu şiirde, ayrılık konu edinilmiştir.Şiir türünün içinde değerlendirebileceğimiz şarkılarda dilin kullanımı, toplumu etkilemesi bakımından önemlidir. Dil bilinci her alanda kişiyi iyiye, güzele taşıyacaktır. Bir şarkı bile olsa…

Lavinia

Sana gitme demeyeceğim.Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar,Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.Gene de sen bilirsin.Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,Ama gitme, Lavinia.Adını gizleyeceğim.Sen de bilme, Lavinia. Özdemir Asaf

KAYNAKÇAAKSAN, Doğan (2004), Cumhuriyet Döneminden Bugüne Örneklerle Şiir Çözümlemeleri, Ankara: Bilgi Yayınevi.EYÜBOĞLU, Cansever (Hazırlayan) (2005), Unutulmayan Şiirler Antolojisi, Antalya: Simge Yayınları.http://www.bodrumlife.com/events/resim/sair-ilhan-berk.jpghttp://www.kesankutuphanesi.gov.tr/kesan_tanitim/orhan_veli_kanik.jpg

http://www1.edebyahu.com/foto/media/16/ozdemir_asaf.jpghttp://tr.wikipedia.org/wiki/Feridun_D%C3%BCza%C4%9Fa%C3%A7http://trhttp://www.hepsiklip.com/onur-akin/onur-akin-seviyorum- http://www.parcoletterario.it/imcom/autori/lajolo/scrittori/hikmet_nazim.jpg

Page 33: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

31

ÖğrencilerimizdenÖğrencilerimizdenSANAT SEN MİSİN?

Sanat mı insanı insan yapan, yoksa insanın hayatı, yaşadıkları mı? Ya da insanı insan yapan onun düşünceleri, aklındakiler mi?

“Fırça darbelerinde duyguyu hissetmemek elde değil. Ren-klerde kendinizi bulu-yorsunuz, boş tuvallere bir şeyler karalamak geli-yor içinizden...” demiştim, Gazi Üniversitesi Resim Bölümü Atölyeleri-ni gezerken ve şimdi o dediğimi yapıyor, sanat üzerine eğitim alıyorum.

“Bizim toplumumuz sanattan anlamaz” derler ya, oysa ben tam tersini düşünüyorum. Bu konularla uzaktan yakından alakası olmayan insanlarımızın bile akıllarında, hayatlarının bir köşesinde bu var. Aslında hepimizin gözleri önünde ancak fark edemiyoruz.

Neden dolmuşçularımız aracın içini festival yeri gibi yapar? Neden taksi-cilerimiz araçlarını dört tekerlekli tavernaya çevirir, hiç düşündünüz mü? Neden “Şahin”ler, “Murat 131”ler yeniden tasarlanır? Asansörün içinde sıkıldığımızda ayağımızla ritim tutmamız nedendir acaba? El örgüleri, hani şu televizyon sehpasının üzerindekiler, ya onlar? Bayanların yaptığı makyaj? Şarkı türkü tutturmamız du-rup dururken? Peki, bir orkestrayı dinlerken kendimizi bir an orkestra şefi gibi görme-miz? Sanat tuvalette bile var. Fayansların tasarımı ve daha sayamadığım onca şey…

“Yüksek bir insan topluluğu olan Türk milletinin tarihî bir özelliği de gü-zel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.” diyor Atatürk. Etrafında sana-ta dair hiçbir şey olmadığını düşünenler, biraz bekleyin, az sonra kapı çalacak:

“Kim o?” “Sanat sen misin?”

Emre ALKAÇ

Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü

Tirkiş Mammetşeripov

HÜDİL Öğrencisi

Page 34: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

Serdar Çerkezov

HÜDİL Öğrencisi

Yoon Seo Han

HÜDİL Öğrencisi

32

Page 35: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

HÜDİL GENEL AĞ SAYFASI

HÜDİL ve HÜDİL Kursları hakkında genel ağ sayfamızdan detaylı bilgi edine-bilir, duyuruları takip edebilir ve internet ortamında kaydınızı yapabilirsiniz:

www.hudil.hacettepe.edu.tr

Page 36: HÜDİL - Hacettepe ÜniversitesiKazım Karabekir Cad. 85/2 İskitler / ANKARA Tel. 0312 384 31 20 Basım Tarihi 02 Aralık 2009 Yazışma Adresi Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi

HÜDİLHacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi

Edebiyat Fakültesi D Kapısı 06530 Beytepe/Ankara

Tel: (312) 297 83 50 - 51 Belgeç: (312) 297 83 51

E-Posta: [email protected] www.hudil.hacettepe.edu.tr