Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

63
Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor? Prof. Dr. Ali OSMAN ONCEL 8 KASIM 2012 – ON5YİRMİ5.COM

Transcript of Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Page 1: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Prof. Dr. Ali OSMAN ONCEL

8 KASIM 2012 – ON5YİRMİ5.COM

Page 2: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da herkesin gizli gündemi, 7 ve üzeri büyüklükte olabilecek bir deprem. Ancak muhtemel İstanbul depremi hakkında sık sık yapılan spekülasyonlar ve tarih verilmesi kafaları daha da karıştırıyor. Bununla birlikte tüm Türkiye’nin ama özelde İstanbul’un muhtemel bir depreme daha hazırlıklı olması için çıkarılan “Kentsel Dönüşüm Yasası” da tartışılıyor. İstanbul depremiyle ilgili merak edilenleri uzun yıllar Japonya’da deprem araştırmaları yapmış, İstanbul Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Bölüm Başkanı ve Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Prof.

Page 3: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Dr. Ali Osman Öncel’le konuştuk. TÜRKİYE'DE HER TÜRLÜ DEPREM OLUYOR Hocam öncelikle depremlerin daha iyi anlaşılması için birkaç sorum olacak. Depremlerin sebepleri nelerdir? Kaç tür deprem var? Türkiye’de hangi tür depremlere rastlıyoruz? Türkiye’de olmayan deprem yok, her türlü deprem oluyor. Türkiye’nin doğusunda Arabistan levhası kuzeye doğru hareket ediyor. Orada bir sıkışma meydana geliyor.

Page 4: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Böylece Türkiye’nin doğusunda sıkışma depremleri meydana geliyor. Türkiye’nin batısında da açma meydana geliyor. Çünkü orada Afrika levhası kuzeye doğru hareket ediyor. Fakat Batı Anadolu levhasının altına daldığı için, o dalmaya bağlı olarak da orada da açılma yönünde depremler meydan geliyor. Buna da “açılma gerilmeli” depremler deniyor. Tabii Türkiye’nin kuzeyindeki sıkışmaya bağlı olarak orada biriken gerilme, bilinen Türkiye’nin meşhur büyük fayları kuzeyde Kuzey Anadolu fay zonu, onun doğusunda da Doğu Anadolu fay zonu üzerinden kırılıyor. İki fay yönleri birbirinden

Page 5: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

farklı, birisi sağ atım özellikli, birisi sol atım özellikli kırılarak, Anadolu bloğunu doğudan batıya doğru hareket ettiriyor. Tabii Anadolu levhasının doğudan batıya doğru hareket etmesiyle Anadolu levhası batıya doğru bir kaçma özelliği gösteriyor. Tabii Ege levhası en batıda olduğu için Anadolu levhası o levhayı geçemediği için kuzey- güney yönünde açılmalar meydana geliyor. Bu açılmalara bağlı olarak da Batı Anadolu’daki kabuk kalınlığı ince - ortalama 30 km- doğuda ise sıkışmaya bağlı olarak da kabuk kalınlıkları kalın - 45 km-. Bu bakımdan Türkiye’de tektonik hareketlere bağlı olarak Türkiye’nin

Page 6: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

topografik özellikleri şekilleniyor. Doğusu dağlık, batısı da göllerin bol olduğu yerlerden meydana gelir. Yani ülkemizde her türlü deprem meydana geliyor. “Açılma gerilmeli” depremler, “sıkışma gerilmeli” depremler ile Kuzey Anadolu fay zone’u ve Güney Anadolu fay zone’u boyunca da “doğrultu atımlı” depremler meydana geliyor. Ülkemizde görülmeyen deprem türü yok desek yeridir. TÜRKİYE'DE 316 FAY HATTI VAR Fay hatlarından bahsettiniz. Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu biliyoruz. Bu fay hatları nerelerden geçiyor?

Page 7: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Türkiye’nin deprem fay hattı haritası 1992 yılında yayınlanmıştı. Son olarak da 20 sene sonra 2012 yılında yayınlandı. Sonuçta gazetelerde çıkan haberlerde ”116 olan fay hattı sayısı 316’ya çıktı” dendi. “Türkiye’de fayların boyu uzadı” dendi. Burada esas konu şudur: Bizler deprem fay haritalarını ya da depremleri üretecek fay bilgilerimizi araştırma yaparak bilebiliyoruz. 20 yılda yapılan araştırma sonucunda yeni faylarla birlikte bilgimiz çoğaldı. Bu bilgilerin sonucunda da bilemediğimiz yeni faylar meydana geldi. Her bir depremden sonra gözlerimiz resmi dili “fay haritası”na

Page 8: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

dönüyor. Acaba bu fay önceden bilinen bir fay mıydı? Önceden bilinen bir fayın harekete geçmesi mi şeklinde bir araştırma yapılıyor. Simav depreminde böyle bir araştırma yapıldı. Van depreminden sonra araştırma yapıldı. “Aa yeni bir fay doğmuş” dediler. Aslında yeni bir fay doğmuyor. Çünkü deprem üretecek fayların doğması için belli bir süre geçmesi gerekiyor. Nereden baksanız Kuzey Anadolu fay zonu'nun yaşı 3 milyon yıl. Deprem üretecek kapasiteye, düzeye gelebilmesi için uzun süreler geçmesi gerekiyor. Yeni bir fay doğmuyor, bizler yeni bir fay olduğunu görüyoruz. Bu görmelerimizin daha sık

Page 9: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

olması lazım. Dünyada özellikle Amerika’da kaydırmalı jeofizik izleme yöntemi ile yani 1000 kadar sismometre izleme ile en doğudan en batıya doğru çok yoğun olarak, gizli, görülmemiş fay kalmaması için çok yakinen izlemeler yapılıyor. Ülkemizde bu izlemeler yapılmadığı sürece her bir depremden sonra “aa bu fay yeni doğdu" gibi aslında gerçeği yansıtmayan, yeni bir fayı fark ettiğimizi, deprem üretene kadar habersiz kaldığımızı gösteren, o fayın cahili olduğumuzu gösteren bu tür durumlar ortaya çıkacaktır. O nedenle ülkemizde hiç olmazsa fay araştırmaları yapılması gerekir. Fay araştırmaları bugüne

Page 10: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

kadar maalesef jeolojik yöntemlerle yapılmıştır. Dünyada jeolojik gözleme dayalı yöntemlerle fay araştırması yapılan birkaç ülkeden biride Türkiye’dir desek yalan olmaz. Çünkü çok yoğun ve sıklıkla örülmüş ve taranmış bir jeofizik izleme networkümüz dağılımımız yok. Bu dağılımın biran önce kurulması gerekir. DÜNYA ÜZERİNDE HEP BİR HAREKET VAR Son zamanlarda özellikle büyük okyanuslarda; Hint Okyanusu, Pasifik ve Kanada açıklarında depremler meydana geliyor. Bu dünyada üzerinde jeolojik bir hareketlenme olduğu anlamına mı geliyor?

Page 11: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Dünya üzerinde bir hareketlenme var. Hep vardı. Tabii teknolojik imkanların artmasıyla, bu hareketlenmelerden çok hızlı bir şekilde çok daha doğru bir şekilde haberimiz oluyor. Belli bir inanca göre, belli varsayımlara göre dünyada deprem sayısı artıyormuş, böyle bir şey yok. Deprem sayısındaki artma ancak teknolojik gelişmelere bağlı olarak dünyanın her bir yerindeki depremin olmasından sonra çok kısa süre sonunda haberdar olmamızdan kaynaklanıyor. Dünyada bir denge var ve bu dengeye uygun olarak depremler 100 sene önce nasıl meydana geliyorsa, bugünde aynı şekilde meydana geliyor.

Page 12: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Bir değişme yok. Dünyanın düzeninde bir denge var ve bu dengeye uygun şekilde deprem hareketleri sistematik ve düzenli şekilde meydana geliyor. Son zamanlardaki depremlerin Türkiye’ye etkisi olur mu? Yoksa bunlar her zaman olan şeyler midir? Depremler nerede oluyor? Levha sınırlarında oluyor. O dediğiniz levha sınırlarında deprem nasıl üretiliyorsa, çünkü oradaki levhalarının birbirini itmesi ve bu harekete bağlı olarak orada bir gerilme düzeyinde yükselme meydana geliyor. Buna bağlı olarak orada nasıl depremler

Page 13: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

meydana geliyorsa Afrika ve Arabistan levhaları sıkıştığı için, sürekli ve sistematik olarak sıkışmaya bağlı olarak gerilemenin arttığı ve gerilememin arttığı oradaki kırık sistemini, kırık dayanımın açtığı yerlerde deprem meydana geliyor. Bu levhaların kuzeye doğru hareket etmesinden dolayı dediğim gibi Türkiye, Avrasya’da da kırılma ve sıkışmalar meydana geliyor. Bu kırılmalar devam edecek. Bu kırılmalar bir anda meydana gelmiyor. Parça parça kırılıyor. Aynı sistemle Türkiye’de nasıl deprem üreten levha hareketleriyse, levhaların birbirine göre hareketleriyse dünyanın başka yerlerindeki depremlerde

Page 14: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

aynı şekilde farklı levhaların hareket etmesi ile meydana gelir. Örneğin Japonya’da, Filipin levhasının dağılmasıyla depremler meydan geliyor. Bizdeki levhaların adı başka ama yine levhalar ya bir yerde dağılıyor, ya bir yerde sıkıştırılıyor. Levhaların hareketlerinde bir düzen var, yalnız ismi değişik. Sonuç olarak biz onları deprem olarak hissediyoruz. İSTANBUL'DA 250 YILDA BİR BÜYÜK BİR DEPREM OLUYOR İstanbul depremi herkesin gizli gündemi. En ufak depremde herkes İstanbul’da olabilecek depremden

Page 15: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

bahsediyor. Siz böyle bir depremin ne zaman olabileceği hakkında neler söylersiniz? Marmara Bölgesi, İstanbul özelinde çok büyük medeniyetlerin kurulduğu, çok eski tarihlere giden; belgelerin, verilerin olduğu bir yer olduğu için burada zaten deprem tarihi 4 bin yıla kadar uzanıyor. Dünyanın deprem oluş geçmişi, oluş özelikleri açısından en iyi bilinen yerlerden bir tanesi İstanbul ve onu etkileyen depremler. Bu nedenle İstanbul ve çevresindeki deprem potansiyeliyle ilgili olarak dünyadaki değişik araştırmacılar, bu özellikten yararlanarak çalışmalar

Page 16: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

yapıyor, modeller geliştiriyorlar. Tabii deprem tarihi bu kadar büyük olan bir yerde deprem olacaktır. En yakın deprem 1776’da olmuştur. Ondan sonra 1894’te olmuştur. Yine Adalar’ın önünde bir deprem olmuştur ki, bunun 1999 depremiyle eşdeğer ya da benzer özellikleri olduğu iddia edilmektedir. Tabii bu yüzyılda 1912 yılında Şarköy yakınlarında 9 Ağustos’da bir deprem oldu. En batısında Marmara’da da 17 Ağustos 1999’da oldu. Arada bir boşluk var. Bu boşluk nasıl dolar bu boşlukta 1766 yılından beri, ki 250 yıldır bir deprem olmuyor. Bugün tartışılan hala bu depremin neden olmadığı. Yoksa olup

Page 17: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

olmayacağı değil, bu depremin neden olmadığı tartışılıyor. Bu da bizim için bir avantajdır. Depremin gecikmesi, özellikle kentsel dönüşüm yasasının çıkmasından sonra bir avantaj… İstanbul ve civarındaki yapı dokusunun çok iyi olmadığı, çok kaliteli ve dünya standartlarına uygun olarak yapılmadığı hepimizin malumu. Bu gecikmeyi pozitif yönde kullanırsak, olacak bir deprem bizim için bir riske neden olmaz. Biliyorsunuz biz depremin tehlikesini değiştiremiyoruz. Tehlike olabilecek bir depremin büyüklüğüdür. Ama bir depremin riskini değiştirebiliriz. Riskte olabilecek bir depremin meydana

Page 18: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

getireceği tahribatdır. Bizler bu tahribatı azaltama yönünde, kentsel dönüşüm yasası çok tarihi bir karar ile çıktı. Bu yasaya uygun doğru adımlar atılırsa, bu yasanın doğru şekilde uygulanması yönünde kurumlar ve vatandaşlar çok iyi anlaşırlarsa bence bu gecikme bizim lehimize. İSTANBUL DEPREMİ İÇİN TARİH VERENLERE ŞAŞIYORUM Bu deprem daha ne kadar gecikir? Sizin bu konuda bir tahmininiz var mı?

Page 19: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Ben tarih veremiyorum, tarih verenlere de şaşıyorum. Tarih verirsiniz ama şöyle olur, işte kitabı burada… Birkaç model var; bir tanesi “time predictable” denilen model. Siz yılı veriyorsunuz, İstanbul’da 2022, 2042, 2062 yılında depremin olma olasılığı nedir diyorsunuz? Ben de ne yapıyorum? Orada en son yıl olan depremin tarihini yazıyorum, bu tarihleri de yazıyorum. Yıllık oradaki kırılma hareketini de yazarak, istemiş olduğunuz tarihte şu olasılıkta deprem olabilir diyorum. Ama bugün tarih verenler olasılık vermiyorsa, bildiğimiz deprem modellerine aykırı ya da paralel bir açıklama yapmıyorlar

Page 20: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

demektir. “Şu tarihten önce olursa ben şaşırırım” demek, şu kitapta yazan bilgilere göre uygun bir bilgi değil. Tarih ve olasılık beraberinde gider. “2014’te deprem bekliyorum”, olmadı “2017, 2023’de bekliyorum” demek olmaz yani. Bunlar olmaz. Neyi bekliyorsun, nasıl bekliyorsun? Yaptığın araştırma nedir, çalışman hangi modellere, verilere dayanıyor? Zaten modeller biline modeller. Ya “time predictable” denilen model var, ya “slip predictable” denilen model var ya da depremlerin birbirine bağımlı olduğuna varsayan model ki, “time predictable”ye dayanır. Buna göre bir deprem, bir sonraki depremin

Page 21: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

olacağı tarihin olasılığını belirler, buna da “markov zinciri” denir. Diğer bir modelde depremler birbirinden bağımsızdır, “büyük bir depremin olacak bir sonraki büyük depremle ilişkisi yoktur” der. “Bugünde olabilir, 30 yıl sonrada olabilir” der. Bu model göre, yapılmış bir çalışma 2003 senesinde çıkmıştı. İstanbul içerisinde olabilecek bir deprem olabilme olasılığının yüzde 66 olduğunu söyledi. 7.4 büyüklüğünde bir depremin olasılığını yüzde 66 olarak verdi. Ondan sonrada, bu bölge için basılmış, uluslararası dergilerde çıkmış benim referans vereceğim bir çalışma yok. Benim bildiğim en son

Page 22: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Amerikan Deprem Cemiyeti dergisinde Amerikan Jeolojisi Servisi’nde çalışan Tom Parson adında bir bilim adamının makalesi çıktı. Sonuç budur. 30 yıl içerisinde, çünkü depremler birbirinden bağımsız ya, bugün de olabilir, 30 yıl sonra da olabilir. Ama 30 yıl içerisinde, yani bugünde olabilir, 5-10-15 yıl sonra da olabilir. En son bilimsel bir yayında İstanbul’da bir deprem olabilme olasılığı 30 yıl içerisinde yüzde 66 olarak verilmiş bir sonuç var. Bunun dışındaki söylemlerin bir önemi yok. Çünkü söylenenlerin hangi modellere dayandığı net değil. Denetlenebilir yayın organlarından geçmediği için bu gibi söylemlere ben pek

Page 23: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

itibar etmiyorum. DEPREMİN GECİKMESİ HEM LEHTE, HEM ALEYHTE OLABİLİR Gölcük-Şarköy arasında, yani İstanbul sahilindeki o boşlukta 250 yıldır deprem olmadı ve bu depremin neden olmadığı konusunda herkes onu tartışıyor dediniz. Bu sözlerinizi biraz açar mısınız? Önce 1766 yılında büyük depremler oldu. Ondan önce 1509’da olmuştu. Ondan önce de böyle tarihler var. Ne yapıyorlar? Ortalama çıkarıyorlar. Ortalama 250 yılda bir

Page 24: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

deprem olur. Ama bu ortalama standart değil. Bazen iki deprem arasındaki zaman farkı bazen 100 yıl, bazen 300 yıl, bazen 400 yıl. Şimdi ortalamaya göre tarih verirsen İstanbul’da bu ortalamaya göre deprem olması lazım. Ama bu uzayabilir de, kısalabilir de... Zaten böyle bir şey bilsek, yani elimizde her 250 yılda deprem olacağına dair bir bilgi olsa, o zaman bizde korku ve paniğe neden olabilir. Çünkü depremlerin oluşum yılları tam net değil. Orada oluşacak kırığın boyu 90 km ise ve 90 km bir kerede kırılacaksa, onun oluşturacağı büyüklükteki bir deprem belki 400 yılda olacak. Ama iki kerede kırılacaksa

Page 25: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

belki 200 yılda olacak. Kırık boyuna göre de oluş zamanı etkiliyor. Kırık boyu kısaysa daha sık oluyor, kırık boyu uzunsa daha uzun yıllarda oluyor. Kırılacak kırığın tam boyunu bilemiyoruz. Bir kerede mi kırılacak, iki kerede mi kırılacak bilemiyoruz. Gecikmesi ne demek, orada büyüyen enerjinin büyümesi demek. Büyüyen enerjinin daha büyük bir kırılma meydana getirme potansiyeli büyüyor. Aslında orada enerjinin sistematik olarak büyümesi durumu var. Bu enerjinin gecikmeye bağlı olarak büyümesi orada oluşacak depremi büyüklüğünü ya da enerjisini büyütecek şeklinde yorumlanabilir. Bu da

Page 26: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

hem lehte, hem aleyhte olabilir. Bir kırık ya da iki kırık olması açığa çıkacak enerjinin boyutunun yapacağı tahribat anlamında bir avantaj ya da dezavantaj sağlar mı? Tek kırık olursa daha büyük deprem olur. Bir kerede kırılırsa 7.4 olabilir. İki kerede kırılırsa iki tane 7 büyüklüğünde deprem olabilir. O şekilde parçalı olması, açığa çıkan enerji miktarını azaltacağı için meydana getirecek tahribatı azaltacaktır. 1766’da iki defada kırıldı. 1766 Marmara Denizi’nin Adalar önünden bir

Page 27: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

kısmını kırdı. İki üç ay sonrada ikinci kısmını kırdı. Bu kırıklar böyle aynı anda da olmuyor. KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI TARİHİ BİR DÖNÜM NOKTASI Yakın bir geçmişte Kentsel Dönüşüm Yasası çıkarıldı. Bu yasayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Kentsel dönüşüm yasasının çıkması bile bence tarihi bir dönüm noktası. Demek ki, hükümeti yönetenler halkın can güvenliğini önemsiyorlar. Bu nedenle dönüşümü

Page 28: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

savunuyorlar. Bu dönüşüm yasasına karşı olmak mevcut yapı stokunu savunmak anlamına geliyor. Hem İstanbul’da, hem Türkiye’de yapı stoku bozuk diyeceksiniz, hem de bu bozukluğa karşı yasal düzenleme yapılırsa işte bu yasanın adını rant yasası diye küçümseyeceksiniz, iş yapanların elini kolunu bağlamaya yönelik bir takım çıkışlar yaparak heveslerini bitirmeye yönelik çalışmalar içerisine gireceksiniz. Bence bu tür bir yasanın çıkması bile bir dönüm noktasıdır. Bu dönüm noktası nasıl olacak? Yavaş mı, hızlı mı, dünya standartlarında mı, bize özgü mü olacak? Bu tabii tam

Page 29: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

anlaşılabilmiş değil. Sakıncalı yapı stoku nasıl araştırılacak? İstanbul’da 1 milyon 600 tane yapı var. Türkiye’de 7 milyon yapı var. Bunların incelenmesinde şiddet dayalı inceleme yöntemleri mi kullanılacak? Yoksa şiddet içermeyen tahribatsız, hasarsız yapı jeofiziği yöntemleri mi kullanılacak? Bu bina depremde hasara uğrar mı araştırması yaparken, bir defa binayı tahrip etmemeniz lazım. Tahribatlı yöntemlerle, binaya şiddet uygulayarak bina dayanıklılığını ölçen hasarlı yöntemlere geçit verilmemesi gerekir. Hasarsız, sakıncasız, binaların hızlı incelenmesine dönük yöntemler kullanılmalı. Nasıl

Page 30: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

biz midemize tomografi çektiriyoruz. Ondan sonra bir operasyon gerekir mi, gerekmez mi, bunun kararına varıyoruz. Bu tür hasarsız jeofizik yöntemlerle ön ve hızlı incelemenin yapılması gerekir diye düşünüyorum. Ama gördüğüm kadarıyla hasarlı yöntemle kullanılıyor. En son Pendik’te Riskli Yapılar Konferansı vardı. Biz de katıldık. Orada lisans alan şirketlere nasıl yapıyorsunuz diye sorduğumuzda; “biz dört tane numune alıyoruz” dediler. Numune alıyoruz ne demek? Binayı deliyoruz demek, tahrip ediyoruz demek. Bugün lazer ile kalp ameliyatını konuşurken, bıçağa dayanmayan yöntemler

Page 31: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

geldi gelecek, biraz daha bekleyelim demek ne derece doğru? Sanki hasarsız yöntemler Japonya’ da, Amerika’da, Avrupa’da uygulanmıyormuş, Türkiye’de bunu bilen yokmuş gibi “biz böyle bildik, böyle gideriz” mantığıyla gidilmesi oldukça yanlış bir şey. Dünyada çok iyi bir şekilde hızlı, hasarsız yapı radarıyla, yapı jeofizik görüntüleme yöntemleri ile binaların incelenmesi yapılıyor. Türkiye’de bugüne kadar yapıldı mı? Yapılmadı. Çünkü kimse “şu binaları bir inceleyin” demedi. Türkiye’de böyle bir sektör gelişmemesi

Page 32: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Türkiye’nin bir kusuru. Çünkü kimse bir standart getirilmedi ki. “Ey vatandaşım sen bina alırken alınan binanın bir check-up’ını iste, check-up’tan geçir” diye bir tavsiyede bulundular mı? Böyle bir tavsiye verseler vatandaş da bir yapı radarı, bir yapı röntgeni çektirirdi. O zaman da ne olurdu? Bu yapı zayıf derdiniz, para vermezdiniz. Böylece kötü yapılaşmaya dur derdiniz. Bir işe alırken bile sağlam mısınız diye sizden check-up istiyorlar. Türkiye’de ömründe bir ev alan insan sayısı kaç tane? Ona “ya bunun maliyeti budur, biz bakanlık olarak, hükümet olarak, belediye olarak alacağınız yapının bir

Page 33: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

radarını çektirmenizi tavsiye ediyoruz” deseniz; “sağlıklı mı, dayanıklı mı, iyi malzemeyle mi yapılmış baktırın” deseniz… Bunları bugün için bilme yöntemlerimiz var. Bununla ilgili düzenlemeyi, fiyat düzenlemesini yapardınız. Vatandaşta bir binanın dayanıklılık testini isterdi. İsteyeceği şirketler meydana gelirdi. Maalesef ülkemizde böyle bir yönlendirme olmadı. Olmadığı içinde böyle bir sektör gelişmedi ama Amerika’da, Japonya’da bu tür sektörler var. Hasarsız olarak, jeofizik yöntemleriyle çok

Page 34: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

hızlı bir şekilde bu testler yapılıyor. Türkiye yapı inceleme standartlarında dünya ile nasıl bütünleşmeye çalışıyorsa ne yapabilir? Bu bilinci yerleştirebilir. Deprem olsun olmasın, vatandaş “ben ev almadan evvel check-up’tan geçireceğim” diyebilir. Ne olacak şimdi? Dünyanın parasını veriyorsun bunun geri dönüşü yok. Biz buna “public awareness” diyoruz. “Halkta bilinç oluşturma” diyoruz. Halk önce lavabosuna, bilmem nesine bakıyor ama bu dayanım testini görmeden, dayanım özelliklerini görmeden ben para vermem demeli. Bu bilinci biz onlarda oluştursak, bence ülkede kötü yapılaşma ile bina diken

Page 35: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

şirket sayısı azalacak. TÜRKİYE, JAPONYA VE ABD; ÜÇÜ DE BÜYÜK DEPREM BEKLİYOR Siz Japonya’da da deprem üzerine çalıştınız. Türkiye, Pakistan, Haiti gibi ülkelerde meydana gelen depremlerde çok fazla insan ölürken, Japonya’da olan bir depremde ölenlerin sayısı çok az oluyor. Bu açıdan Türkiye ile Japonya’yı ve bir de ABD’yi karşılaştırdığımızda ülkemiz halkının deprem bilinci ne durumda?

Page 36: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Türkiye’de deprem jeofiziği konusunda doktorasını yapmış biri olarak Japonya bana iki defa “post doc” verdi verdi, iki defa iş verdi. “Gel bir de Japonya’nın deprem tehlikesini araştır” dedi. Kanada’dan “gel Kanada’nın deprem tehlikesini araştır” dediler. Bir defa dünyada deprem konusunda eğitilmiş herkesten faydalanma diye bir faydacı anlayış var. Hem deprem konusu için yetişmiş kendi bilimadamları var, hem de yeni yetişen insanlara açılan, yeni bilgilerle ülkesindeki bilgileri denkleştiren, buluşturan bir anlayış var. Şu anda burası bir üniversit; ben burada “post doc” meydana getirebilir miyim? Mesela

Page 37: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

ben Japonya’nın Kyoto Üniversitesi’ne gittim, çalıştım. Yeni doktorasını bitirmiş birine, “gel birde İstanbul’da deprem tehlikesini çalış” diyebilir miyim? Diyemem… Bu nedenle dünya ile bütünleşen bir anlayış yok. Bu bakımdan dünyaya açık bir kurum hüviyeti, üniversite hüviyeti kazanması lazım. Mevcut bilgilerin, yeni bilgiler ile denkleşip yeni bir sinerji meydana getirmesi lazım. Japonya 1995 Kobe depreminde büyük zarar gördü. Onlar da depremi önceden haber veren teknoloji denediler. Fakat bu teknoloji çalışmadı. Çalışmayınca depremden önce

Page 38: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

haber veren teknolojiden ziyade, bir depremde binaların hasar görmemesi üzerine, risk azaltma programları oluşturdular. Riski azaltacak şekilde bir depremde yerin büyümesi, bir depremde yer yapı arasındaki ilişkinin incelenmesi, deprem mühendisliği ile ilgili projeler, kırık sistemlerin bulunması, bir depremi üretecek kazı sismolojisi ile eski tarihlerdeki öteki depremlerin araştırılması gibi projelere, bir senaryo depreminde oturmuş olduğunuz binada meydana gelebilecek yer ivmesinin büyütülmesini hesaplayacak projelere destek verdiler. Tabii projeler bu yönde olunca binalar da tekrar

Page 39: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

elden geçti ve güçlendirildi. Tabii birçok depremde bunlar hasar görmeyince vatandaşta bir bilinç oluştu. Bir de orada çok sık deprem oluyor, ayda bir deprem oluyor. O bakımdan orada vatandaşın depremi unutması gibi bir olay yok. Depremin en sık olduğu yerlerden biri. Bu depremlerin nedeni ise şu: Japonya bir ada olduğu için dalma batma zone’ları var. Dalma batma zone’larında depremler çok sık oluyor. Deprem de derinlerde oluyor. Esas Japonya’da tahribat meydana getirecek depremlerin oluş sıklıkları 1000 yıl. Ama bu depremlerle ilgili araştırmalar yapılıyor. Bu son meydana gelen tsunami ile

Page 40: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

ilgili deprem nereden baksanız 30 km ötede derinde olan bir depremdi. Tabii orada bir bilinç oluşuyor. Amerika’da ise o kadar sık deprem meydana gelmiyor. Meydana gelen depremin sıklığı ile bilinç arasında ilişki var. Şu anda Türkiye, Japonya, ABD’nin ortak bir tarafı var. Üçü de büyük deprem bekliyor. San Francisco’da en son 1906’da olan deprem tekrarlanır mı, tekrarlanmaz mı o bekleniyor. 1923’de Japonya’da Kanto depremi var. Normalde 75 yılda bir depremin tekrarlanması gerekiyor, o bekleniyor. Türkiye’de 1766 yıllarından beri Marmara

Page 41: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

içlerinde bir deprem olmuyor. İstanbul’a yakın o deprem bekleniyor. Beklentileri aynı üç tane ülkeyiz. Beklentileri aynı ise projelendirme standartlarının da aynı olması lazım. Bu ülkeler arasında gelişler ve gidişlerin çoğalması lazım. Orada yapılan çalışmalar olduğu zaman o çalışmalardan bizim bilgilendirmemiz lazım, oradaki çalışmalara bizden bilim adamlarının katılması lazım. Benzer standartlarda aynı kaderi bekleyen üç ülke olarak, üçlü çalışma standartlarının geliştirilmesi lazım. Ama bunlar ne kadar oluyor bilemiyorum, pek de fazla olduğu söylenemez.

Page 42: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

AFAD VERİLERİNİ ÇALIŞMALARIMIZDA KULLANAMIYORUZ Sizin zaman zaman yaptığınız konuşmalarda Türkiye’de deprem üzerine çalışma yapan üniversiteler ve kurumların veri paylaşımında sıkıntı olduğundan bahsettiğinizi biliyorum. Bununla ne demek istiyorsunuz? Biraz açar mısınız? Veri paylaşımı konusunda AFAD bir proje yaptırdı. Bu projenin adı TÜRDEP; Türkiye’de Deprem İzleme

Page 43: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Projesi. Bu projeye 14 üniversite katıldı. AFAD 20 milyon TL’ye yakın para verdi. Bu veriler şuanda AFAD tarafından işleniyor. Nokta olarak gösteriyor ama diğer veriler hakkında bilgimiz yok. Ham bilgilere ulaşamıyoruz. Bu ham bilgilere ulaşılabilse belki oranın yer altı görüntülenmesi yapılabilir. Belki sismik hızların değişimine bakılarak oradaki dayanımın zaman içerisinde azalıp azalmadığı incelemesi yapılabilir. Bu 14 üniversite içerisinde İstanbul Üniversitesi yok. Onu dışlamışlar, sebebini bilemiyorum. 1453’te kurulan Türkiye’nin en büyük üniversitesini, Avrupa’nın en eski

Page 44: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

üniversitelerinden bir tanesini bu projenin içine koymamışlar. Düşünebiliyor musunuz? İstanbul Üniversitesi’nin içine konmadığı bir proje yapılıyor. İstanbul Üniversitesi çalışanı olarak, bu projede ne var ne yok bilemiyorsunuz, çünkü bunların sunumlarına dahi davet edilmiyorsunuz. İlginç bir şey. Yapılan çalışmadan dahi haberiniz yok. Ne yapılıyor? Ülkenin kaynakları kullanılarak, 14 üniversitenin yaptığı çalışmalar nedir? Haberimiz yok. Bildiğim tek şey, Başbakanlığın AFAD’a verdiği bu para ile bu üniversitedeki bilim adamlarının çalıştığı… Bilemiyoruz yani bunlarla ilgili

Page 45: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

veriler nedir? Verileri kim kullanabilir? Ama ben kullanamadığımı biliyorum. AFAD’ın başkanı eski valiydi. Kendisine de sordum, “Bu verilere ne zaman dokunacağız” dedim. “Dokunulamıyor mu arkadaşlar” dedi. Yanındaki AFAD Kurum Başkanı, “Hocam onlara dokunulamıyor. Belli bir tarihe kadar biz dahi dokunamıyoruz” dedi. Bu ilginç bir durum. Bu üniversiteler hangileri? İstanbul Üniversitesi kadar köklü bir üniversite var mı bunlar arasında?.. 14 tane üniversite; Ankara Üniversitesi, İstanbul Teknik

Page 46: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi… TÜRDEP dediğiniz zaman bu üniversiteleri görebiliyorsunuz. İstanbul Üniversitesi’nden bir kişiyi hakem yapmışlar. Yani İstanbul Üniversitesi tribünde kalmış, bunlar sahada maç oynuyor. Bir kişiyi hakem yapmışlar, bizde seyrediyoruz. Türkiye’nin kaynakları kullanılıyor. Jeofizik mühendisliğinin doğduğu yer olan İstanbul Üniversitesi nerede?.. Jeoloji mühendisliğinin kurulduğu yer olan İstanbul Üniversitesi dışarıda bırakıldı, maçı seyrediyor. Dünyada böyle başka bir ülke var mı dersiniz, yoktur derim. Dışarıda bırakılamayacak birkaç

Page 47: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

üniversiteden biri İstanbul Üniversitesi. Niye alınmadığını bilemiyorum. O zaman ben yoktum, burada çalışan arkadaşlar “bize haber verilmedi” dedi. Böyle kaçak, gizli bir durumun olduğu şeklinde bir itham varsa, bu da üzücü bir şey. Haberdar edilmedik. Şu an o proje kapsamındaki verilere ulaşılamıyor. Mesela San Andreas veri izleme merkezine giriyorsunuz, tık tık indiriyorsunuz. Japonya’daki deprem toplama merkezlerine tık tık giriyorsunuz, en son veriyi kaydedip, indirebiliyorsunuz. Ama TÜRDEP’de maalesef bu veriler hangi amaçla kullanılmıştır, izlemenin yapıldığı yerde

Page 48: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

hangi sonuçlar ulaşılmıştır, bununla ilgili elimizde ulaşabileceğimiz bir rapor dahi yok. Bilemiyoruz nedir, ne değildir? Tam bir karışıklık. Veriye ulaşmak bir yana, kamu kaynakları kullanılarak ortaya ne çıkmıştır ne çıkmamıştır, bunu bilinememesi bir yana… DEPREMİ TAHMİN EDERSİNİZ AMA YERİNİ, ZAMANINI VE BÜYÜKLÜĞÜNÜ KESTİREMEZSİNİZ Hocam geçtiğimiz aylarda İtalya’da birkaç deprem oldu.

Page 49: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Orada depremi “tahmin edemedikleri gerekçesiyle” bazı bilim adamlarına ceza verildi. Böyle bir şey olabilir mi? Ayrıca Türkiye’de depremi önceden tahmin ettiklerini söyleyen insanlar var. Depremi önceden tahmin ettiği iddia edilen cihazlar icat edildiği söyleniyor. Böyle bir şey mümkün müdür? İtalya’da 6 bilim adamı depremi önceden “tahmin ederim” demediği halde, “Önceden niye tahmin edemediniz. Tahmin edemediğiniz için bu kadar insanın ölümüne sebep oldunuz” diye 6 seneye kadar ceza aldı. Mahkemeye çıktıkları gün Amerikan Deprem Birliği “depremleri

Page 50: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

bugünkü bilgi düzeyimizde tahmin edecek güçte değiliz. Araştırmalar devam etmektedir, depremleri önceden tahmine edecek bir teknoloji, bilimsel altyapıya henüz ulaşılamamıştır” diye açıklama yaptı. Ülkemizde depremleri “5 gün önceden, 6 saat önceden haber veririz” diyenler var. O zaman buyurun haber verin. Dünyadaki gerçek bu iken; dünyada milyon dolarlar harcanıyor, dünyanın büyük üniversiteleri, en parlak öğrencilerinin çalıştığı, en parlak akademisyenlerinin orada bilim ürettiği yelerlerden gelen ses bu iken, Türkiye’den bir ses geliyor: “Biz 5 gün önceden depremi haber veririz.” Şimdi

Page 51: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

senin “5 gün önceden haber veririz” dediğin teknolojin, onların teknolojisinden daha iyi bir teknoloji mi? Senin kullanmış olduğun model, onlarınkinden daha iyi bir model mi? Daha önce denenmemiş mi, daha önce görülmemiş mi? Nature’da, Science’de buluşların çıktığı dergide yayınlanmış mı? Böyle bir teknoloji varda onlar mı duymamış? Duyulması konusunda devletten mi yardım istiyorsunuz? Bunların soruları sorulmadan “5 gün önceden, 6 saat önceden haber veririm” diyorlar. Ülkemizde buna inanmayanlar sanki “vatan hainiymiş” gibi ithamlarda bulunan insanların olduğunu

Page 52: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

görebiliyoruz. İtalya’da 6 yıl hapis cezası alan sismologlardan sonra, dünyadaki deprem tahmini üzerinde çalışma yapanların toplandığı büyük örgütlerden yapılan açıklamada “Şu an için bilgi düzeyimiz yeterli değil” ifadesi var. Ama ülkemizde “5 gün önceden tahmin ederiz” diyenler var. Tabi çok çelişkili bir durum. Aslında tahmin çok başka bir şey; tahmin ediyoruz ama bir de kestirim var. Marmara bölgesinde deprem beklemek

Page 53: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

bir tahmindir, ama bir de kestirim var. Yeri, zamanı ve büyüklüğü veririz diyorsanız bu “kestirim” oluyor. Ben size tahmin veririm. “2014 yılında İstanbul’a yakın bir fayda meydana gelecek depremin olma olasılığı nedir” derseniz bu tahmin olur. Buna “estimate” deniyor. “Şurada bir deprem meydana gelebilir mi” derseniz, orada bir araştırma yaparız. “Gelebilir” ya da “gelemez” deriz. Çünkü biz zaman vermiyoruz. Yerle ilgili tahmin veriyoruz. 17 Ağustos depreminden önce ben bizzat yapmış olduğum çalışmada, Marmara bölgesinde deprem olabilecek 4 tane potansiyel alan belirlemesi yaptım. Bir

Page 54: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

tanesi İzmit dedim, İzmit’te deprem oldu. Diğeri Adalar’ın önü dedim, orada deprem olabilir. Adalar bariyer gibi davrandı, İzmit depreminin Marmara Denizi’nin içerisine girmesine engel oldu. Diğerleri için de, Tekirdağ önleri ve Bursa dedim. Bu bir tahmindir. Zaman vermedim, biz buna “yer tahmini” diyoruz. Tahmini paket halinde alırsanız; yani büyüklüğünü, zamanı ve yeri bildiğini iddia ediyorsa, bunun adı “tahmin” değil “kestirim” oluyor. Dünyada kestirim yapılmıyor, tahmin yapılıyor. Dünyada yapılamayan şey kestirimdir. Tahmini her yerde yapıyoruz. Ay’da deprem

Page 55: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

olacağını biliyoruz. Ay’da elimizde deprem olacağına dair kayıtlar var. Tahmin bugün yapılan bir şey. Tahmin yapıyoruz, yapmayan yok. Kestirim yapabiliyor musun, bana bunu ver. Yerini, büyüklüğünü ve zamanı verebiliyorsan bu bir kestirimdir. Bu dünyada yapılamayan bir şeydir. Tahmini herkes yapıyor. Tabi ilginç olan şu; İtalya’daki deprem bölgesinde, depremden önce küçük küçük öncü şoklar oluyor. Bu öncü şoklardan sonra sismologlar, “Burada deprem olmaz rahatlıkla evlerinize gidin, uyuyun” diyor. Burada hata var. Bu kadar rahat davranmayacaksın. “Biz şuan için

Page 56: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

büyük bir deprem olup olmayacağını bilemiyoruz” diyebilirsin. Ama halkı yatıştırmak için “olmaz evinize gidin” diyerek kesin konuşmanın bedeli oldu. “Büyük bir deprem beklenmiyor, bunlar olağan depremlerdir” diye bir çıkış yapmışlar. “Burada 6’dan büyük deprem olamaz” demişler, olan depremin büyüklüğü 6.2 olarak belirlendi. Vatandaş da o beyana uyup, evlerine girmiş. Hakim de bu sebeple onlara ceza vermiş… Ama bunu herkes yapıyor. Orada büyüklük tahmininde hata yapmışlar. Benzer şeyler bizde de oluyor. 1996

Page 57: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Dinar depreminden önce öncü şoklar başladı. O zamanki Kandil Deprem Müdürü, “bunlar olağandır, normaldir” dedi. Arkasından 6.2 büyüklüğünde deprem oldu. Yani aynı durum bizde de yaşandı. Vatandaş evlerine girmediği için canını kurtardı. Vatandaş evine girseydi, Dinar depreminde 80 kişi ile sonuçlanan kayıp miktarımız daha fazla olabilirdi. Bu konularda çok cesur olmamak lazım. Olabilirdi, olmazdı bunlar çok ayrı şeyler. Bu konuda çalışan “Foreshock model” yani “öncü deprem modellemesi” ile büyük deprem olabilir mi, olamaz mı diye kurulan gruplar var. Şimdi sen “her şeyi ben bilirim”

Page 58: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

diyemezsin, sen sadece Kandilli’de müdürsün. “Bu konuda ülkemizde gruplar oluşturulması gerekir” demen lazım. Ülkemizde farklı konularda deprem fiziğinin farklı konularında çalışma yapacak gruplar olması lazım. Bu gruplara kendi sahaları ile ilgili sorular sorulması lazım. Her konuda ben açıklama yaparım derseniz, Türkiye’de deprem jeofiziğinin gelişmesine engel olursunuz. Çünkü her şeyi “bana sorun” diyorsunuz. O bakımdan Japonya’dan öncü deprem modellemesi çalışanlar başkadır, artçı deprem modelleri çalışanlar

Page 59: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

farklıdır. Mesela artçı depremlerin 24 saat içerisinde izlenmesi çok rahat yapılabiliyor. Kaliforniya’da yüzde 90 olasılıkla olabilecek bir artçı depremin yerini, büyüklüğünü biz verebiliyoruz. Ana depremi veremiyoruz. Ama artçı depremin yer ve büyüklük olarak tahminini yapabiliyoruz. Yüzde 100 olsa “kestirim” oluyor, yüzde 100’ün altındaki her şey “tahmin” oluyor. Kaliforniya’da böyle bir proje var; 24 saat içinde olabilecek artçı şokun yerini gösteren, hava tahmin raporu gibi, artçı şok tahmin raporları yayınlanıyor. Ülkemize bunların da gelmesi lazım. Devletten kaynak, para

Page 60: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

alanlara “neden gelmiyor” diye bunun sorulması lazım. Ben devletten kaynak alsam bana sorarsınız, “bu kaynağı neden kullanmıyorsunuz” diye… Elimizde bilimsel harcama araştırma yapacak hiçbir kaynak olmadığı için, bize sormanızın bir anlamı yok. DEPREMLER OLMASA ZENGİNLİK OLMAZ Biz hep depremin yıkıcılığını konuşuyoruz ama depremlerin jeofiziğe önemli katkıları da var. Madenlerin yeniden yeryüzüne çıkması, farklı bir takım gibi

Page 61: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

kaynakların elde edilmesi gibi. Bu konuda ne söyleyeceksiniz? Tabii biz şu anda dünyanın içini biliyorsak depremler borçluyuz. Depremler olmasa dünyanın içi hakkında hiçbir bilgimiz olmazdı. Biz dünyayı içi boş, top gibi değerlendirirdik. Ama olan her deprem, dünyanın içinde bilemediğimiz bir noktayı aydınlatıyor, ışık tutuyor. Depremlerin olması ile petrol, doğalgaz gibi yeraltındaki enerji kaynaklarını bulabileceğimiz fay sistemlerini bulabiliyoruz. Diyor ki, burada kırık sistem var. Kırık sistem ne demektir? Orada petrol, maden, jeotermal

Page 62: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

kaynak olabilir demektir. Depremler bir bakıma gizli saklı kalmış olan enerji kaynaklarına pusula gibi yol gösteriyor. Depremleri takip ederek bize lazım olacak, ülkemizi zengin edecek, zengin enerji kaynaklarını bulabiliriz. Nitekim Batı Anadolu Avrupa’nın en zengin jeotermal enerji kaynaklarına sahip. Bunlar o küçük küçük depremlerin izlenmesi ile birlikte meydana çıkan, o kırık sistemlerine yapılan jeofizik incelemeler sonunda bulundu. Depremler olmasa zaten kaynaklar olmaz, zenginlik olmaz. O bakımdan depremler oldukça faydalı.

Page 63: Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?

Çok teşekkür ederiz hocam, bizi bu önemli konuda oldukça aydınlattınız… Ben de teşekkür ediyorum. Böyle önemli bir konuda halkın bilinçlenmesine katkıda bulundunuz. Umarım faydalı olmuştur… KAYNAK: on5yirmi5.com http://www.on5yirmi5.com/genc/haber.109164/japonyadaki-deprem-verilerini-izliyorum-ama-afadin-deprem-verileri-bizden-saklaniyor.html http://www.on5yirmi5.com/genc/haber.109012/prof-dr-oncel-herkes-250-yildir-istanbulda-neden-buyuk-bir-deprem-olmadigini-tartisiyor.html