)flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll...

14
lV!!_· )flll/uu Mb::ii:/!vuüu 140 o. xll r) -ÖZEL SAYISI-

Transcript of )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll...

Page 1: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

lV!!_· )flll/uu Mb::ii:/!vuüu 140 o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll····~···:ı•ttdl

r) ~ E:----~+·

-ÖZEL SAYISI-

Page 2: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

DiYANET iŞLERi BAŞKANLIGI YAYlNLARI - 856

ilMi ESERlER -138

Tashih İsmail DERİN

Grafik & Tasarım EmreYILDIZ

Mücella TEKiN İsa YÜCEL

Baskı

Cem Veb Ofset Tel: {0312) 385 37 27

2.Baskı, Ankara - 2012

Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı: 13.09.2011/57

ISBN 2012-06-Y-0003-856

ISBN: 978-975-19-5234-9 Sertifika No:12930

© Diyanet İşleri Başkanlığı İletişim

Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Basılı Yayınlar Daire Başkanlığı

Üniversiteler Mah. Dumlupınar Bulvarı No:147/A 06800 Çankaya/ANKARA

Tel: O 312 295 72 93-94 Faks: O 312 284 72 88

e-posta: [email protected]

Dağıtım ve Satış Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü

Tel. {0312) 295 71 53- 295 71 56 Faks: (0312) 285 18 54

e-posta: [email protected]

Page 3: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

1 c-"'"' 635

T • A

KUR/\N AHLAKI OLARAK KiNAYE* ıw y

.Y. .,. ;'!':

I. GİRİŞ

Kerim, Cenab-ı Hakk'ın sonsuz rahmetinin kullanna bir ıupc:ır1·ır Gayb aleminden seslenen ezell hitap ile şehadet alemi­

nin sınırlı çizgilerine hapsolmuş kullanna bilmediklerini öğretir, o ana kadar hiç duymadıklannı işittirir, kör gözleri açar, dünya ve alıreti adına rehberlik, mürşidlik ve mürebbilik yapar. işaret ettiği değerler mecmua­sı ile insanlığını hatırlatır, insaniyet-i kübra olan İslamiyetin ma ve ziyası olur.

İşte kısaca temas ettiğimiz Kur'an-ı Kerim'in bu hususiyederi göz önün­de bulundumlduğunda örnek insan, Müslüman olma adına Kur'an'ın bu öğretilerine sahip çıkmak gerektiği anlaşılacaktır. Kur'an-ı Kerim'in bir diğer özelliği de bu öğretilerini kendine ait özel bir üslup ile takdim etmesidir. Bu üslup içinde kullanmış olduğu malzeme de tabir caizse kuyumcu terazisi hassasiyeti içinde özenle seçilmiş malzemelerdendir.

Yaratmış olduğu insanın zayıf taraflannı en iyi bilen Cenab-ı Hak'tır. Bu noktadan hareketle ona zaafını bertaraf edecek, onu güçlendirecek öğretileri salık verir. İnsan farkına bile varmadığı nice zararlı hücumlara maruz bir hayat sürdürmektedir. Küçük büyük her günah kendi ruspetinde insanı kal­binden yaralar. Bunlara şeytani aklar da denebilir. Şahid olduğu hadiseler, işittiği duyumlar, ağzından çıkan lafızlar, hatta yerine göre iç dünyasında geçirdiği hayalat bile insanı hırpalayabilir. Zira batılı tasvir, saf zihinleri idlal eder. Zihin kirlerrmesi de bu tür bir insanın farkına varmadığı bir zaafıdır. Haddi zatında çok değerli ve ali olan ruhunun hakikate uzanmaya istidatlı kolu-kanadı ağzından çıkan bir lafız veya kulağına düşen bir sözcük ile kın-

* Yrd. Doç. Dr. Cüneyt EREN, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Page 4: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

DiYANET iLMi DF!ZGi • KUIZ':\N ÖZFL SAYISI {f 636 i}?========================~~ \_

labilir. Göze çarpan bir görüntü, muhayyilemizde suretler meydana getirir. Hayali bulanır. Hakikatin ışık tayflarını sezemez olur.

İşte. bu sebepten olsa gerek 'ahlakı Kur'an' olan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) malayani şeyleri terk etmeyi İslam'ın güzelliğinden saymış­tır. Ve yine bu sebebtendir ki, Kur'an-ı Kerim açıkça söylenınesi mahzurlu olan duygu ve düşünceleri, müstehcen ifadeleri, alay ve hakaret gibi maksat­lan taşıyan sözleri gizli söylemeye gayret etmiş, zaaf ile malul olmuş insanı bir çeşit korumaya almıştır.

Çalışmamızda belagatın beyan sanatlan içinde yer alan kinayerıin tanımı ve kullanım hikmeti ile ta'tlz, telv1h, remz ve ima olmak üzere dört ayn çeşidi zikredilırıiştir. Son bölümde de ele aldığımız konumuza delil olabilecek ahlak yörüngeli örnek ayetler verilerek bu ayetler çerçevesinde Kur'an'ın nezih üslubu değerlendirilmiştir. ·

U. KİNAYE'NİN TANIMI VE KUlLANIMINDAKi HiKMETLER

Kinaye kelime olarak, gizlemek, gölgelemek, açık ifade etmeyi terk etmek, fikri kapalı ifade etmek demektir. 1 ıstılahi olarak şu tarifleri yapılmış­tır: asıl manasını kastetmediği sözü söylemek2

, üstü kapalı veya açıkça söy­lenınesi uygun olmayan durumlarda sü"ylenen söz3

, gerçek ve mecazi anlam­lan olan bir ibareyi gerçek anlamıyla ifade ederken mecazi anlamını kastede­rek kullanma sanatı, hem hakikat hem de mecaz manasma gelebilen lafız4 ,

asıl anlamının kastedilmesi caiz olmakla birlikte, (asıl) anlamının gereği kas­tedilen sözdür. 5

Bu tariflerden sonra kinayeyi şu şekilde tarif etmemiz mümkündür: Hakiki manayı düşünmeye engel olacak bir karine bulunmamak şartıyla, bir sözü, gerçek manasma da gelebilecek şekilde, başka bir manada kullanma sanatıdır. Yani sarf edilen ibarenin gerçek ve mecazi olmak üzere iki anlamı vardır. Her iki anlamda anlama!< ifade açısından uygun olabilir. Ancak ibare­ye kinaye sanatı hükmü verebilmemiz için gerçek anlamının kast edilmemesi

İbn Manzür Cernaluddin, Lisanu'l-Arab, Beyrut, 1956, XV, 232; Butros el-Bustiini, Mulıitu'l-Mulıit, Beyrut 1979, s. 795.

2 Matlüb Ahmed, Mu'cernu'l-Mustalahati'l-Belağiyye ve Tetavviruha, Beyrut 1996, s. 568.

3 el-Kazvini Hatib, el-Idalı fi 'Ulimıi'l-Belağa, Darü'l-Kütübi'l-'İlrniyye, Beyrut 1985, s. 330; Abdulharnid Muharnrned el-'Abisi, el-Belağa, Kahire 1985, s. 454.

4 Bkz. Tahiru'l-Mevlevi, Edebiyat Lügatı, Enderun Kitabevi, İstanbull994, s. 88.

5 el-Kazvini Hatib, Tellıisu'l-MiftaJı, nşr."Yanik ı::İ.' Nevzar;·isranbu12öoi,· ;;:· 207.

Page 5: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

KUR':\i'J t\IILr\KI OL,\RAK KiNAYE

->==========================,::{: 637l:ı-

gerekir. Örneğin birisi hakkında söylediğimiz, 'eli uzundur' kelimesi. Bu ifa­denin hem gerçek hem de mecazi anlamı vardır. Gerçek anlamı, elinin fiziki olarak gerçekten uzun olmasıdır. Kastedilen mecaz! anlamı ise hırsızlıktır. Birisi hakkında bu söz söylendiğinde o kimsenin hırsız olduğu anlaşılır ki bu kullanıma kirraye denir. Türkçe'ınizde buna benzer kirrayeli kullanımlar çok­tur. Örneğin; uyanık, dikkatli bir kimseye gözü açık; kibirli olana burnu havalarda veya burnu büyük; cömert olana eli açık ve cesur olana yürekli gibi ifadeler kirrayeye örnek olabilecek ifadelerdir. 6

Kinayede kullanılan ibarenin, mecazi anlamının kastedilmesinin yanın­da hakiki anlamının da kastedilmesi mümkündür. Örneğin muhatabın, kirrayeli bir ifade sebebiyle rahatsız olup tepki göstermesi durumunda, müte­kellimin gerçek anlamını kastettiğini söyleyebilme imkanı vardır. Mecazda ise, sözün gerçek arılamının kullanılması kesinlikle mümkün değildir. 7

Kinaye açıkça söylenınesi mahzurlu olan duygulan, alay ve hakaret gibi maksatlan taşıyan sözleri gizli söylemeye yarayan bir sanattır. Anlatıma zen­ginlik vermek maksadıyla da bu sanata başvurulur. Mecazi mananın yanında gerçek mana da bir görüş ufku açar. 8

Belağat alimleri, mecazın haklkatten; isti'arenin teşblhten; temsili isti'arenin isti'aresiz ternsilden; kirrayenin de açık ifadeden üstün olduğunda ittifak etmişlerdir.9 Bu mananın özünde bir artış olmasından değil, ifade tarzı­nın daha etkili ve güçlü olmasındandır.

6 Bkz. Bilgegil M. Kaya, Edebiyat Bilgi Teorileri, Ankara ı980, s. ı 74.

7 Cümledeki hakiki manasının dışında, (asıl manasının kastedilmesine engel teşkil edecek bir bir karinenin varlığı ile birlikte) kullanılması arılarnma gelen mecaz hakkında bkz. Matlüb Ahmed, a.g.e., s. 589; Bedevi Tabane, Mu'cemü'I-Belagati'I-Arabiyye, Darü'l-minare-Darü'r-rifai, lll. Baskı, Cidde 1988, s. ı 45; Kuşçu Ali, Risille fi'I-İstiilre, (thk. Yıldız Musa, Bir Dild Olarak Ali Kuşçu ve Risale fi'I-İstiilresi,) Ankara 2002., s.25-26; aynca bkz. Eren Cüneyt, Edebi Sanatlar (Belagat), İs­tanbul 2004, s.

8 Kocakaplan İsa, Açıklamalı Edebi Sanatlar, İstanbul 1998, s. 119-ı20.

9 el-Meraği Ahmed Mustafa, Ulümu'I-Belağa, Daru'I-Kütübi'I-'İlmiyye, Beyrut ı984, s. 307; el­Hiişimi es-Seyyid Ahmed, Cevahiru'I-Belaga, İstanbul ı984, s. 300; el-Kazvini Hatib, el-İdalıfi Ulümi'I-Belağa, s. 340; Akdemir Hikınet, Belağat Terimleri Ansiklopedisi, İzmir ı999, s. 2ı6.

J

Page 6: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

DiYANET iLMi DERGi • KUR'AN ÖZEL SAYISI

III. KiNAYE ÇEŞİTLERİ

Kinaye, vasıta ve vesilelerine göre dört kısma ayrılır:

a- et-Ta'r1z

Kelime anlamı, bir şeyi açıkça beyan etmemektir. Istılahta; lafzın bir şeye hakikat-mecaz değil de mefhumu yoluyla delalet etmesi10; sözü delalet ettiği marradan başka bir yöne çevirmek11 ; ustalıkla, bir tarafı gösterip diğer tarafı kastederek çok ince ve saygılı bir şekilde itiraz etmek, dakundurmak ve gizli bir istihza yapmak12 gibi şekillerde tarif edilir. Örneğin, Efendimiz (sal­lallahu aleyhi ve sellem)'in, Müslümanlara eziyet eden kimseye' r+" ::;:. ~ ~~j ~~ ~ Zı~l -Müslüman, müslümanlarm dilinden ve elinden zarar gör­mediği kimsedir13 demesi ta'rtz yoluyla kinayedir.14

Yine muhatabı değil de, muhatapla beraber olan bir insanı kastederek ..) ~~ -~ ~ST -Sen bana eziyet ettin, yakında anlarsın, denilmesi de bir tür ta'rizdir.15

Hz. Nüh (a.s.) hakkındaki şu ayette de ta'rtz yollu kinaye vardır

~15Jı ıs.~~ w~ı;i ~&-~''h .•ı~:.ı :ı.ııJ \;oj~~ ':lı :ı.ııJ \;.~~~ı.,~&-~'~~ Jili .

'Kavminden ileri gelen kafider dediler ki: 'Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz. Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan başkasının sana u yduğunu görmüyoruz. '16 Ayette geçen ~ ı~ ~t :1.\lj t;. 'Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz', ifadesi, kendilerinin nübüvvete daha layık olduklannı gösteren ta'rtz yollu bir kinayedir. Eğer Allah nübüvveti insanlar arasından birine verecek olsaydı, kendilerine verir­di.

b- et-Telvi:h

Lügatte, uzaktan birisine işaret etmek demektir. 17 Terim manası, uzak ve yakın anlamlar arasında birçok vasıtanın olduğu kinaye türüdür. Örnek:

10 Akkavi İn'ıim Fevval, el-Mu'cemu'l-Mufassalfi Ulumi'l-Beliiga, Beyrut 1992, s. 383.

ll Bkz. Akdemir Hikmet, a.g.e., s. 220.

12 Soysal M. Orhan, Edebi Sanatlar ve Tanınması, İstanbul 1998, s. 84.

13 Buhıiri, İman, 3.

14 el-Kazvini Hatib, Tellıisu'l-MiftiJiı, s. 210.

15 el-Kaz.vini Hatib, a.g.e, s. 211.

16 Hüd, 27.

17 el-Kaz.vini Hatib, el-Idalı, s. 339; et-Tahıinevi. Muhammed b. Ali, Keşşiljiı Istılalıiiti'l-Funun, I-N, Beyrut 1999, IV/62. . . ' · .. · · · . . . . .. .

Page 7: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

r KUR'AN AH LA KI OLARAK KiNAYE ı

+-?======================S{~ 639 y-

J~ ~ ~ ı.i- Jt lAj J- :?;;iı j_,).to ~ı 6~

Bende hiçbir ayıp yoktur. Çünkü ben, köpeği korkak, devesinin yavrusu zayıf olan biriyinı. 18

Bu beyitteki ~ı 6~ -köpeği korkak ve J_ 9;;iı j_,).to -devesinin yavrusu zayıf gibi terkipler \ömert ve misafirperver insandan' kinayedir. Burada vası­talar çok olduğu için telvih sanatı vardır. Köpeğin korkak olması, onun hav­lamaktan menedildiğille ve azarlandığına, bu da eve gelip giden ınİsafirlerin çokluğuna, dolayısıyla ev sahibinin cömertliğine ve misafirperverliğine işaret­tir. Yine yavru devenin zayıf olması onun anne sütünden mahrum olduğuna, bu da annesinin olmadığına ve annesinin misafirlere sunulmak üzere sahibi tarafından kesildiğine işarettir. İşte yavrusunu annesiz bırakma pahasına misafirlerine ikramda bulunmak için devesini kesen kişi elbette cömerttir ve misafirperverdir.

Yine ~lAyi :r.} _;,. -Onun külü çoktur19 cümlesi cömertlikten kinayedir. Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı gerektirir. Çok odun yakmak o evde çok fazla yemek piştiğini gösterir. Çok yemek ise o evde çok fazla insanın yemek yediğini, dolayısıyla o eve çok fazla misafir geldiğini gösterir. Misafirin çok olması ise ev sahibinin çok cömert olduğunu ortaya koyar.

c- er-Remz

işaret etmek, simgelemek, yakında duran birine, kaş, göz, ağız ve elle gizli işarette bulunmak manalarma gelir. Mütekellimin, sözünü bazı kimseler­den gizlemek, bazılauna da anlatmak istediği bir şeyi işaret (el, göz, kaş işare­ti) ile bildirmesidir. 20 Yani kullarıılan kelimelerin uzak ve yakın anlamlan ara­sındaki ilginin gizli tutulması demektir.21

Ahmak birisi için llliı ~~ -kalın kafalı denmesi, gibiY Yine 'Burnu büyük' sözü kibirli, Tuttuğum; kopanr.' ifadesi de her teşebbüsünde başan sağlar manalarma gelir. 23

-??1 ~~ '?uı ıı~ı ~ UJ)J~ı.tJı J~ ~~ı ~h 'Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çüiı.kü iyilikler kötülükleri (günahlan)

18 el-Kazvirıi Hatib, a.g.e., s. 333.

19 el-Kazvirıi Hatib, Telhisu'l-Miftcih, s. 209.

20 Matlüb Ahmed, a.g.e., s. 498.

21 Soysal M. Orhan, a.g.e., s. 77.

22 el-Kazvirıi Hatib, el-Idalı, II, 458; Tellıisu'l-Miftah, s. 209; et-Tahiinevi, a.g.e., IV/61;

23 Bilgegil M. Kaya, a.g.e., s. 176.

Page 8: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

DiYANET iLMi DEKGi • KURAN ÖZEL SAYISI

{[ 640 !}?=========================<~

giderir.'24 Bu ayetin baş kısmı beş vakit namaza işaret etmektedir. Zira, gün­düzün iki ucunda lafzıyla gündüz kılınacak namazlara, gecenin de ilk saatle­rinde lafzıyla da gece kılınacak namaziara işaret edilmiştir.

d- el-İma veya el-İşare

Organlada işaret etmeye ima denir. lstılahta ise açıkça zikredilen lafızla, gizli bir mananın kastedilmesidir. 25 işaret ettiği manaya delaleti açık olmakla beraber, unsurlar arasındaki vasıtalan az olan kinayelerdir. 26 Bu sanat, sözün tuzu ve nesir'in cevheridir.27 işaret güzellikte, kinaye ise çirkin şeylerde oh:ır.

r 6: : ~ l:iı ~~ ~ r 6: : ;;~ 'Deniz onlan gömüp boğuverdi. '28 Denizde boğul­malanna Ima yoluyla işaret edilmiştir.

:rv. KUR'AN-I KERİM'DEKİ AHLAK YÖRÜNGELİ KİNAYELER

Örnek 1-

-W:.Jı.:ıjS-b ms- U,::ı..,.. ~~- 1'.~'1 ..cl : ~ ~ J ,, ~~ --·- {·ı.!. _,;:ilt;;. 'Meryem i ' - -- ' " r..r .r ,_. ~ ~) ~ \"'"f ,y. c::::-oğlu Mesih ancak bir rasüldür. Ondan önce de (birçok) resüller gelip geçmiş-tir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. '29 Burada u\S'

rWJI ~jS-~ 'Her ikisi de yemek yerlerdi' cümlesi, beşeriyetin muktezası olarak yemek yeme işleminden sonra tabii 6larak meydana gelen kada-i hacet'ten kinaye olduğu söylenmiştir. Allah (c.c) edebe binaen, ihtiyaç gidermeyi, Hz. İsa (a.s.) ve annesine kinaye yoluyla yemek yeme şeklinde isnad etmiştir.30

Kur'an bu üslubuyla Hz. İsa (a.s.) ve annesi Hz. Meryem'in beşer olduklannı akıllan ikna edecek en can alıcı delille vurgulamış olurken diğer taraftan da o iki mübarek şahsiyetin insanlık, velayet ve peygamberlik haysiyet, şeref ve kerametille uzanabilecek imayı da hertaraf etmektedir. Aynca bu üslupla res­medilen temsilden saf zihinler bulanmamış, rahatsız olmamıştır.

24 Hüd, 114.

25 Bedevi Tabane, Mu'cemu'l-Beliiğati'I-Arabiyye, III. Baskı, Cidde 1988, s. 738; Matlüb Ahmed, a.g.e., s. 216; Akkavi İn'arn Fevval, ei-Mu'cemu'I-Mufassalfi Ulumi'I-Beliiga, Beyrut 1992, s. 250.

26 el-Hli.şirni, a.g.e., s. 299-300; el-Meri!ği Ahmed Mustafa, a.g.e, s. 317; Bilgegil, a.g.e., s.l 76; Akde-rnir Hikınet, a.g.e., s. 222.

27 Akkavi, a.g.e., s. 148; Matlüb Ahmed, a.g.e., s. 123.

28 Taha, 78.

29 Maide, 75.

30 'Atik, 'İimu'I-Beyiln, s. 205.

Page 9: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

KUR'AN AHLAKI OLARAK KiNAYE ~?======================~{) 641 }·

Ömek2-

Zı)••:: ljlS' ~ pS#,j p.J~lJ ~ r ~:le 4J. ı;._,~~ lA IS!,).>- 'Nihayet oraya ulaştıklannda k~laklan, gözleri ve derİleri yaptıklan iŞleri söyleyip kendi aleyhlerinde şahitlik ederler.'31

Ayette geçen culüd kelimesi Arapçada insan derisinin çoğuludur. Ancak birçok dilci bu kelimenin 'cin organlar'dan kinaye olarak kullanıldığını söy­ler.32 Örneğin Razi, İbn Abbas (r.a.)'tan 'Buradaki derllerin şehadeti ile, insa­nın, tenasül uzuvlannın şehadeti kastedilmiş olup, bu, kinaye üslübunda söylenmiş olan bir sözdür', rivayetini nakleder. Böyle olması halinde, bu ayet, zina fiilini yapanlar hakkında şiddetli bir tehdit olmuş olur. Çünkü zinanın başlangıcı, el ile olduğu gibi; sonu da, uyluk iledir. 33

Görüldüğü üzere Kur'an-ı Kerim bu ayette de saf zihinleri bulandıracak tasrihten kaçınmış her iki anlamını da kastettiğim edebi bir ders vermektedir.

Ömek3-

~ .:ı..::.:yı r ~ . -;.q) ~wı ~ ~ :i>l .:~)~>)~.ro~ 0l' '-'~~ ~ ~ 0l' ~ IJ.~-;, ı,~~=~ ~lA ı_,~ 'Cünüp iseniz tastamam yıkanın (boy abdesti alın). Eğer hasta veya yolcu iseniz veya tuvaletten gelmişseniz, yahut kadınlara dokunmuş olup da su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin, (manen annma niyeti ile) ondan yüzlerinize ve ellerinize meshedin.'34

'Abdest ayeti' şeklinde bilinen Maide suresi ayetinin yukanda naklettiği­miz kısmında birden fazla kinaye sanatı bulunmakta olup her biri de ayn hikmetleriyle Kur'an üslubunun edeb yönünü sergilemektedir.

Öncelikle "Tuvaletten gelmişseniz" meali ile verilen "cae mine'l-kaid" ibaresi bir kinayeli anlatımdır. Anlaşılacağı üzere Kur'an-ı Kerim bu üslubuy­la mezkur kelimenin zihinlerde bırakahileceği muhtemel karışıklığı da herta­raf etmiş olmaktadır.

"Kadınlara dokunmuşsanız" şeklinde meali verilen "Lamestum" ifadesi de kan koca arasındaki mübaşeretten kinaye edilmiştir. Abdullah İbn Abbas kanalıyla gelen rivayete göre Kur'an-ı Kerim'de "lems, rafas, mess, ifda ve

31 Fussilet, 20.

32 Ferril., Ebü Zekeriyya Yahya b. Ziyil.d, Medni'l-Kur'an, Beyrut 1980, III/16; Zeccil.c, Ebü İshak, Meani'l-Kur'an, Beyrut 1988, N/384.

33 Razi Fahruddin Muhammed b. Ömer, et-Tefsiru'l-Kebir, Mısır 1938, XXVII/116.

34 Maide, 6.

Page 10: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

DiYANET illv\i DERGi • KUR'AN ÖZEL SAYISI {[ 642 )}?======================~~

geşayan" kelimeleri cima anlamına gelen kinayeli tabirlerdir. 35 Yukandaki örnekte olduğu gibi Kur'an-ı Kerim yine bu kelimeleri özellikle seçmiş ve kulağa :r:ı,ahoş gelebılecek bir konuyu mükemmel bir kinaye ile muhatabına aktarmış tır.

Ömek4-

Aynı durum aşağıdaki ayette de söz konusudur:

~~ W ı_,.:.,~ _;! ~ _, ~ •'i rJ ~ ~\.41 r ıi;Ü. 6t ~ t~ -q 'Henüz kendilerine dokunmadan veya mehir belirlemeden kadınlan boşamanızda size günah yoktur.'36

Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, kan koca arasındaki mübaşereti kaste­derek tasrihde bulunmaksızın 'dokunmak' kelimesini kullanmıştır. Böylece detaya girmeden nezih bir üslup ile mesele okura aktanlmış olmaktadır.

Örnek S-~ ... #... J ... • ... ... J ..... • .... J : .... .. • • o • •

\.J2.ll. Illi....!~;~ .:ı~l-. ~ Jı .!..U.~ ~~.u-~ .J.J.ö ....:..ı.:s- 'Nasıl alabılirsınız ki ., ., 1-, IJ <.n • ~~-· ı.ş~ IJ IJ • J

birbirinize kanlıp katıldınız, bir yastığa baş koydunuz. Hem onlar siz kocala-nndan hukuklannı gözetme konusunda sağlarnca te'minat da aldılar?'37

Suat Yıldınm'ın bu ayette geçen 'efda ba'dikum ila ba'd' ibaresinin "bir­birinize kanlıp katıldınız" mealiyle ve~diği enfes anlatımı yine kan koca ara­sındaki mübaşeretten kinayedir. 'Efda' kelimesi sözlükte aslında kanşmak anlamında dır.

el-Herevi, bu kelimenin kocanın hanımı ile mübaşeret etsin etmesin tek bir örtü altında bulunması durumuna geldiğini söyler. İbn Abbas, Mücahid ve es-Süddt bu kelimenin mübaşeret anlamında olduğunu vurgular. İbn Abbas 'Ancak Yüce Allah kereminden bu ifadeyi kinayeli kullanmaktadır, der.38

Görüldüğü üzere Kur'an-ı Kerim bu manayı örtülü bir ifade olan 'ifda' kelimesi ile kullanarak insanlık alemine edebi öğretmektedir.

35 Bkz. Arslan Ali, Büyük Kur'an Tefsiri, Arslan Yayınlan, N n7 -78.

36 Bakara, 246.

37 Nisıi., 21.

38 el-Kurtubi, el-Cdmi li Alıkdmi'l-Kur'anj'l-Kerim1. yel:}bı:.Zulıayli, et-.İefsinl'l-Münir •. Jüsale Yayınlan, 11/535-536. .

Page 11: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

KUR'AN r\Hlr\KI OLARAK KiNAYE

Örnek 6-... ... ... J.

ı,_,;~ F5 ~j ~1 ~ W J!\2 fli~ ~ J!\2 ~ ~~ Jt.D)ll y\;.::;JI i1;J ~ j=;-~ ' . r-tı... ... . .J. J rıJ ... 1 ......::: .J J ... -·... J ... J ... .... J .J. .~

- ~ı..?'" 'Y.r'-' :r-J . ~'-' if'J~ · r- 'J - • ı-.::-: ..kiJI' ~~--z ~~ 1 '- ·ı-ı~ı<=-- • :Jıl ~ \.;;, 1 ·<-"l' ~ '"l::i ı:.ı"Yü !<::';c.~-~·' ..::.ı\5 !<::'.:::1.~1

~~~~ r.i- 0~~ flih ~JB\;1 'i.J ~1 Jt rBJIIp) p _p..iı ~ ~r- 'ı ~1 ~ Jaf.'Jı 0~ r~•1 t.r-!~ ~~~~~~.!!!is" ı.;.;.~ Jt ~~ SJJ.t. ('Ey kocalar), oruç tuttuğunuz günlerin gecelerinde, eşierinize yaklaşmak size helal kılındı. Eşleriniz sizin elbiseleriniz, siz de eşierinizin elbiselerisiniz. Allah nefsinize güvenemeyece­ğinizi bildiği için yüzünüze bakıp, size bu lütufta bulundu. Artık bundan böyle onlara yaklaşıp Allah'ın sizin için takdir buyurduğu neslin arayışı için­de olun! Şafak vaktine, günün ağarması gecenin karanlığından fark edilince­ye kadar yiyin için. Sonra gece girineeye kadar orucu tamamlayın! Mescidlerde itikafta bulunduğunuz sırada eşierinize yaklaşınayını Bunlar Allah'ın yasak sınırlandır, sakın o hudutlara yaklaşınayını İşte böylece Allah insanlara, zararlardan sakınıp korunmalan için ayetlerini iyice açıklar.'39

Bu ayet içinde de Kur'an ahlakının emsalsiz örneklerinden kabul edilen birden fazla kinaye sanatı bulunmaktadır. Ayrıca bu ayetle Cenab-ı Hak, mürnin kullanna aralannda konuşurlarken dikkat etmeleri gereken nezaket, nezahet ve edebi göstermektedir.

'Rafas' kelimesi Arapçada müstehcen söz söylemektir. Ayette kastedilen manası ise yukandaki örneklerde olduğu gibi kocanın hanımı ile cinsel ilişki öncesi aynaşmalan ve mübaşeretinden kinayedir.

'Eşleriniz sizin elbiseleriniz, siz de eş lerinizin elbiselerisiniz.' ifadeleri de eşlerin birbirlerine sanlmalanndan kinayedir. Dikkat edilirse Kur'an-ı Kerim, daha önceki örneklerde de görüldüğü üzere evli çiftler arasındaki mahremi­yeti yumuşak ve nazik bir üslup ile takdim etmektedir. Böylece kan-koca iliş­kisine özel bir nezahet ve incelik katmaktadır. Örtü tabirinde ayrıca eşler arası cinsel ilişkinin gizliliğin bir parçası olduğuna işaret de söz konusu olup ilişkilerin sağlıklı yürümesi açısından önemi de anlaşılmaktadır.

Malum olduğu üzere elbise hem mahremiyeti örtme hem de soğuk ve sıcaktan korunınayı sağlar. Kur'an-ı Kerim bu üslupla bir şekilde evli çiftler arasındaki ilişkinin böyle olması gerektiğine de işaret etmektedir, diyebiliriz.

Örnek 7-

~.;;,~ !_,~ .,.ili4 !_,~ IS!J .JJ5JI 0J 'ı~ ~1 'i &~IJ 'O kullar, yalan şahitlik etmezler. Boş ... .... .... .

39 Bakara, 187.

i.. 643 f

Page 12: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

DiYANET iLMi DERGi • KUR'AN ÖZEL SAYISI -7:[ 644 ~};=======================S·

söz ve işlere rastladıklannda vakarla oradan geçip giderler.'40

Müminlenn farklı farklı güzel vasıflannı zikir makamında geçen ve "Boş söz ve işJer şeklinde" meali verilen "lagv" ifadesi hakkında da kirrayeli anla­tımla konu açıklanmıştır. 41

Bu ayetin tefsiri hakkında Mücahid'den nakledilen bir rivayete göre o kimseler nikah (cima)'dan söz edecek olurlarsa, bundan kinaye yoluyla söz ederler, şeklinde yorum yapılmıştır.42

Örnek S-

~ 0)8-1 '::'~ 0~\.W 'Yalan dinlemeye çok meraklı, haram yemeye pek düşkündürler.'43

Bu ayette geçen "suht" kelimesi de rüşvetten kinaye olduğu söylenmiş­tir. Zira "suht" kelimesinin lügat manası bir şeyi kökünden sökmek demektir. Rüşvet de rüşvet alanın şeref ve haysiyetini, namus ve mürüvvetini temelin­den kazıdığı ve onu şerefsiz yaptığı için rüşvete "suht" denilmiştir.44

Cenab-ı Hak engin rahmetinden dolayı üstü örtülü olarak takdim ettiği bu kelime ile mürnin kullanna rüşvet günahının izini dahi duyurmak isteme­miştir.

Ömek9-

.k..:dı 1~ ı-gi. ,.:; 'h>ıa;~ lı~ k'" ]J:; ·ı:!...'<"- 'Ellerini boynuna bag~'ıama· büs-- . r.r . J - <..$'~ ,_,-- -~ lJ ,

bütün de açma.'45

Bu ayette de ellerin boyna bağlanmış olması, cimrilikten; ellerin açılması da israf ve savurganlıktan temsili ifadelerle kinayedir.

Kur'an-ı Kerim bu ayette şer'an makbul olan infakın mübah işlerde yapılan harcama olduğuna ve bu harcamanın da dengeli olması gereğine işa­ret etmektedir. Ancak kullamlan ifadenin altında yumuşak bir üslup sezil­mektedir. Zira cimrilik zernınedilen bir sıfat olup Kur'an-ı Kerim bu davramşı ellerin hayra gitmemesi, adeta boyna bağlanması ile tasvir etmiştir.

Savurganlık ise, hiçbir şey tutmayan, sonuna kadar açılmış bir el olarak gös-

40 Furkan, 72.

4 ı Arslan Ali, a.g.e., IV f17 -78.

42 İzahat için bkz. İmam Kunubi, el-Cilmiu' li-Ahhilmi'I-Kur'an, Buruç Yayınlan, ı216ı8. Ayru yoru-mu Fahruddin er-Riizi de yapmışttr. Bkz. Tefsir-i Kebir Mefiltihu'l-Gayb, Akçağ Yayınlan, ı 7 !287.

43 M1iide,42.

44 Ali Arslan, a.g.e., IV/ı81. 45 İsrii, 29.

Page 13: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

KUR'AN AHLAKI OLARAK Ki NAYE ·?=======================){) 645 }·

terilmiştir. Zira ayette bahsi geçen bu tutum Kur'an'ın medhettiği mükerrem mürnin tasvirine muvafık düşmez. Bunun içindir ki Kur'an-ı Kerim nezih bir ifadeyle kinaye üslubunu tercih etmiştir. 46

Örnek 10-

Aynı durum aşağıdaki ayette de söz konusudur:

~.ili~ t::A .... ı ~.;J ı~-h .:ır !A'J>.i ~~ ~ !~{~~~.·"lu '1- 'Biriniz dig~erinizi ..r-- cr" • =-- ,- ı..r • \~ . ,. . ,.........,. . • J

arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlamr mı? İşte bundan tiksindiniz.'47

Bu ayette 'ölmüş kardeşin etini yemek' gıybet yapmaktan kinaye olup her iki ayette de Cenab-ı Hak zikri ile şöhret kazanma ihtimali olan ve netice­sinde kalp ve zihinlere bırakacağı olumsuz etkisini bertaraf edecek bu keli­melerin yerine temsili ifadeleri tercih etmiştir.

Kinaye, Kur'an'ın bu maksatla kullandığı sanatlardan sadece birisidir. Edebt açıdan söze farklı ve birden fazla manayı, hem de fonksiyonu ayrı renk ve desenle aynı anda yüklerken diğer taraftan edeb dersi verir.

SONUÇ

Cenab-ı Hak, insam malılükatın en şerefiisi olarak yaratmış ve bu vas­fıyla onlara halife tayin etmiştir. Halifelik ahlak bakımından en güzel model olmayı gerektirir. Kur'an-ı Kerim 'model insamn' istidadında sahip olduğu değerleri tanıma ve kendi künhüne vakıf olması yolunda insana tavsiyelerde bulunmuştur. Bu tavsiyeleri takdim ederken de kendi ahlak modeline işaret gereği saf zihinleri idlal etmemesi için kinaye üslubuyla gizleyerek sunmuş­tur.

İnsan çok hassas bir varlıktır. Çok değerli olan ruhunun hakikate uzarr­maya istidatlı kolu-kanadı ağzından çıkan bir lafız veya kulağına düşen bir

46

'~- .. _.,

Buhar! ve Müslim'in Sahih'lerinde Ebu Hureyre (r.a)'den şöyle dediği kaydedilmektedir: Rasülüllah (s.a.s.) cimri ile sadaka veren kimsenin misalini, üzerlerinde demirden cübbeler bulunan iki kişiye benzetrnektedir. Bunlann elleri (bu cübbelerin etkisi ile) göğüslerine, boğaziauna kadar çıknuşnr. Sadaka veren kişi, sadaka verdiği her seferinde bu cübbesi genişler. Nihayet bu cübbe parmak uç­lannı da kapanr ve onun ayak izlerini dahi silecek hale gelir. Cimri kimsenin bu cübbesi sadaka vermek istediği her seferinde daha da daralır ve her bir halka yerini daha da (sıktşnrarak) alır. Ebu Hureyre (r.a.) dedi ki: Ben, Rasülüllah (s.a.s.)'ı, parnıağı ile yakasında bu şekilde hareket yapnğını gördüm. Keşke sen de onun bunu genişletmek isterken hareket ettiğini ve onun da genişlemediğini (anlannak isterken) bir görseydin. (Buhar!, Ubas 9; Müslim. Zekat 75, 76; Nesai, Zekat 61; Müs­ned, II, 523.) Bkz. İmam Kunubi, el-Cilıniu li-Ahlıilmi'l-Kur'an, Buruç Yayın lan, 10/380-381.

Hucurat, 12.

Page 14: )flll/uu Mb::ii:/!vuüu o. xll /l;wuLtı' ··~··•.ıtll ...isamveri.org/pdfdrg/D00033/2012/2012_ERENC2.pdf · Bu ifa denin hem gerçek ... Zira külün çokluğu, çok odun yakınayı

DiYANET iLMi DERGi • KUR'AN ÖZEL SAYISI .J 646 "'-'========================<~ ''( (,>,

sözcük ile kmlabilir. İşte bu sebepten olsa gerek 'ahlakı Kur'an' olan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) malayani şeyleri terk etmeyi İslam'ın güzelliğinden saymışur. Ve bunun için olsa gerek, Kur'an-ı Kerim açıkça söy­lenınesi mahzurlu olan duygu ve düşünceleri, müstehcen ifadeleri, alay ve hakaret gibi maksatlan taşıyan sözleri kinaye yoluyla söylemeyi tercih etmiş, bu üslubuyla da hassas, tatlı insanı bir çeşit korumaya almıştır.