EVET / HAYIR Osman Nuri Torun un Ard ndan Alev COKUN Calevcoskun.com/files/2007/2007-22.pdf · l t...

1
Yayın Tarihi : 11.12.2007 Sayfa : 2 D C umhuriyet Türkiyesi’nin yetiştirdiği değerli bir bü- rokrat, saygın bir Atatürk- çüyü yitirdik. Atatürk Cumhuriyeti dö- neminde yetişen, Atatürk ilkelerine de- ğer veren, Cumhuriyetin kazanımları- nı koruyup kollayan çok değerli bir bü- rokrat ve Atatürkçü bir aydın olan Os- man Nuri Torun, aynı zamanda Cum- huriyet gazetesi için de çok değerli bir kişiydi. Cumhuriyet çocuğu olan Osman Nuri, 11 Nisan 1923 tarihinde Af- yon’un Emirdağ ilçesinde doğdu. An- kara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa- kültesi’ni bitirdi. ABD -Wisconsin Üniversitesi’nde lisansüstü öğrenimi gördü. 1946 yılında Maliye Bakanlı- ğı’na hesap uzmanı olarak girdi, ay- rıca ABD’de maliye üzerine uzman- lık çalışmaları yaptı. 27 Mayıs 1960 Devrimi’nden sonra, Milli Birlik Komitesi İktisadi Araştır- ma Komisyonu’nda uzman olarak ça- lıştı. 1961 Anayasası ile kurulan Dev- let Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’na getirildi (1961-1962). Daha sonra OYAK, Devlet Yatırım Bankası, Şişe Cam Fabrikaları gibi ulu- sal kurumlarda çalıştı. Eskişehir İktisa- di ve Ticari İlimler Akademisi’nin şe- ref madalyasını kazandı. Osman Nuri Torun, Cihat (Köprü- lüoğlu) Hanım’la evlendi ve Ali, Eren ve Erhan adlı çocukları doğdu. 1988 yılında Cumhuriyet Gazetesi Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi, da- ha sonra Yönetim Kurulu Başkanveki- li oldu. Nadir Nadi ’nin vefatı üzerine Osman Nuri Torun Cumhuriyet Gazetesi Yö- netim Kurulu Başkanlığı’na getirildi (30 Ağustos 1991). Kasım 1991’de Cumhuriyet ortakları ve yönetimi arasında bir yol ayrımına gelindi. Gazetenin fikir çizgisinin değiştirilmesi gündeme girince, Berin Nadi, İlhan Selçuk ve Osman Nuri Torun Yönetim Kurulu’ndan ayrıldı- lar. Ertesi günlerde onları Uğur Mum- cu, Ali Sirmen, Şükran Soner, Hik- met Çetinkaya, Oktay Akbal ve bir- çok yazar ve gazeteci izledi. Cumhuriyet okurları, dünyada eşi az bulunur bir dayanışma örneği vererek gazetenin bu çizgi değişikliğine karşı çıktılar. Gazetenin trajı yüz yirmi bin- lerden düşmeye başladı. Otuz binlere düşünce, Nisan 1992’de İlhan Selçuk ve ekibi tekrar gazeteye döndü. Bu sırada Osman Nuri Torun da say- gın tavrını ve dik duruşunu göstererek gazeteye döndü. Gazetenin yeniden ayağa kalkışında Yönetim Kurulu’nda bir ağabey olarak deneyimlerini ve kat- kılarını koydu. 10 Ocak 1993’te Cumhuriyet gaze- tesinin birinci sayfasında şu haber var- dı: “Cumhuriyet Vakfı Kuruldu.” Vakfın amacı: “Cumhuriyet gazetesi- ni yaşatmak ve Atatürk ilkelerini sa- vunmak.” Vakıf Başkanı Berin Nadi, Başkan- vekili Osman Nuri Torun. İlk Yönetim Kurulu ise İlhan Selçuk, Özgen Acar, Cüneyt Arcayürek, Aydın Aybay, Alev Coşkun, Hikmet Çetinkaya, Atilla Coşkun, Uğur Mumcu, Mustafa Ek- mekçi, Şükran Soner’den oluşuyor- du. Vakıf senedine göre, Yönetim Kuru- lu’nun üç ömür boyu üyesi vardı. Be- rin Nadi, Osman Nuri Torun ve İlhan Selçuk. Şimdi Cumhuriyet Vakfı, ilk başkan- vekilini ve ömür boyu üyeliğe sahip ikinci üyesini de kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşamaktadır. Osman Nuri Torun Atatürkçüydü. Çok dürüst, tutarlı, disiplinli bir Cum- huriyet bürokratıydı. Sol düşüncenin ölmediğini ve ölmeyeceğini inançla sa- vunurdu. Saygın bir kişiliği vardı. Cumhuriyet Vakfı’na, Cumhuriyet çalışanlarına, Cumhuriyet okurlarına baş sağlığı dilerim. Osman Nuri Torun’un Ardından... Alev COŞKUN ‘Helal’ Turizm Orijinal Boyut : 17 * 15 cm

Transcript of EVET / HAYIR Osman Nuri Torun un Ard ndan Alev COKUN Calevcoskun.com/files/2007/2007-22.pdf · l t...

Page 1: EVET / HAYIR Osman Nuri Torun un Ard ndan Alev COKUN Calevcoskun.com/files/2007/2007-22.pdf · l t . 1961 Anayasas ile kurulan Dev- ... rin Nadi, Osman Nuri Torun ve lhan ... Erol

Yayın Tarihi : 11.12.2007Sayfa : 2

Dünya Turizm Örgü-tü’nün 2007 tarih-li raporunda göze

çarpan bir haber, akla enson gelmesi gereken biralanın da “helal” kapsa-mına alındığını belirtiyor:

Turizm. (1)Dubai merkezli bir grup,

2008 yılından itibaren “he-lal” nitelikli konaklama iş-

letmeleri oluşturmaya baş-layacak. Bu otellerin birkısmının Dubai dışında ya-pılacağı öngörüldüğü içinbüyük olasılıkla Türkiyede bu “helal” tesislerdenpayını alacaktır. Türkiye,yiyecek maddeleri dışın-daki kozmetik ve benze-ri alanlarda da “helal” ay-rımı yaparak dinsel örtüaltında yeni ticari ufuk-lar geliştirmektedir. Ko-naklama işletmelerinde“helal” ayrımına da sı-cak bakacaktır kuşkusuz.

Dünyanın hiçbir yerin-de meslek, dil, ırk ve dinfarklılığına göre konak-lama işletmesi ayrımı ya-pılmaz.Tam tersine top-lantı turizmi örneğindeolduğu gibi dünyanın de-ğişik ülkelerinden gelenkatılımcılar dostluk ve ba-rış havası oluşturmaya ça-lışırlar. Turizm tesisleritüründen pansiyonculuk-ta da kültürel ilişkiler ku-rulur, dostluklar oluştu-rulur. Kültür izlenme biryana, yaşanır.Ve kimsekimsenin dinini,dilini,kültürünü sorgulamaz,yargılamaz.

Konaklama işletmele-rinde kalan her ulustaninsanlar birlikte yemekyerler, düzenlenen gezile-re katılırlar ve tanışıp dost-luklar kurmaya çalışır,hoşça vakit geçirirler.Tu-rizm bir çağdaşlaşma sim-gesidir. Kültürel bir ku-rumdur. Toplumsal veekonomik gelişmenin biraracı olarak görülür.

Durum böyle iken “he-lal” çerçeveli bir ayrılıkyaratmak, kendisindenkuşkulu olmanın tedirgin-liği değilse dinsel örtü al-tında ticari boyut anlamı-na gelir.

Yapılan bir araştırma,İspanya’da turizmin din-sel hoşgörüyü artırdığısonucunu ortaya çıkar-mıştır. (2) Din bir kültüröğesidir.Turizm ve kültürilişkileri incelendiğinde,turizmin kendisinin kül-türün bir parçası olduğusonucuna ulaşılır. Bu türturistik içerikli hoşgörü-nün varlığı saptanmışkenkalın kabuklar oluştur-mak, ayrışmaya özen gös-termek ne ölçüde doğru-dur?

Bu ayrışma boyut ka-zanıp uçakta, restorandagöze çarptığında çağdaşdünyadan kopmuş, Arapdünyası ile flört eden -kibu yakınlaşmanın boyu-tuna geçenlerde tanıkolundu- bir Türkiye tab-losu ortaya çıkar ki bu-nun kimseye yararı ol-maz.

Zararlarını düşünmekbile kaygı verici olabilir.Türkiye turizmi köktendinci bir tablo sergileme-melidir. Bu tablo binilendalın kesilmesi anlamınagelir.

(1) World Travel Marketglobal trend reports.2007

(2) Doğan, Doç. Dr. Ha-san Zafer. Turizmin Sosyo-Kültürel Temelleri. s. 156

CUMHURİYET 02 CMYK

CUMHURİYET

OLAYLAR VE GÖRÜŞLER SAYFA

211 ARALIK 2007 SALI

Cumhuriyet Türkiyesi’ninyetiştirdiği değerli bir bü-rokrat, saygın bir Atatürk-çüyü yitirdik.Atatürk Cumhuriyeti dö-

neminde yetişen, Atatürk ilkelerine de-ğer veren, Cumhuriyetin kazanımları-nı koruyup kollayan çok değerli bir bü-rokrat ve Atatürkçü bir aydın olan Os-man Nuri Torun, aynı zamanda Cum-huriyet gazetesi için de çok değerli birkişiydi.

Cumhuriyet çocuğu olan OsmanNuri, 11 Nisan 1923 tarihinde Af-yon’un Emirdağ ilçesinde doğdu. An-kara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa-kültesi’ni bitirdi. ABD -WisconsinÜniversitesi’nde lisansüstü öğrenimigördü. 1946 yılında Maliye Bakanlı-ğı’na hesap uzmanı olarak girdi, ay-rıca ABD’de maliye üzerine uzman-lık çalışmaları yaptı.

27 Mayıs 1960 Devrimi’nden sonra,Milli Birlik Komitesi İktisadi Araştır-ma Komisyonu’nda uzman olarak ça-lıştı. 1961 Anayasası ile kurulan Dev-let Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’nagetirildi (1961-1962).

Daha sonra OYAK, Devlet YatırımBankası, Şişe Cam Fabrikaları gibi ulu-sal kurumlarda çalıştı. Eskişehir İktisa-di ve Ticari İlimler Akademisi’nin şe-

ref madalyasını kazandı.Osman Nuri Torun, Cihat (Köprü-

lüoğlu) Hanım’la evlendi ve Ali, Erenve Erhan adlı çocukları doğdu.

1988 yılında Cumhuriyet GazetesiYönetim Kurulu üyeliğine seçildi, da-ha sonra Yönetim Kurulu Başkanveki-li oldu.

Nadir Nadi’nin vefatı üzerine OsmanNuri Torun Cumhuriyet Gazetesi Yö-netim Kurulu Başkanlığı’na getirildi(30 Ağustos 1991).

Kasım 1991’de Cumhuriyet ortaklarıve yönetimi arasında bir yol ayrımınagelindi. Gazetenin fikir çizgisinindeğiştirilmesi gündeme girince, BerinNadi, İlhan Selçuk ve Osman NuriTorun Yönetim Kurulu’ndan ayrıldı-lar. Ertesi günlerde onları Uğur Mum-cu, Ali Sirmen, Şükran Soner, Hik-met Çetinkaya, Oktay Akbal ve bir-çok yazar ve gazeteci izledi.

Cumhuriyet okurları, dünyada eşi azbulunur bir dayanışma örneği vererekgazetenin bu çizgi değişikliğine karşıçıktılar. Gazetenin trajı yüz yirmi bin-lerden düşmeye başladı. Otuz binleredüşünce, Nisan 1992’de İlhan Selçuk veekibi tekrar gazeteye döndü.

Bu sırada Osman Nuri Torun da say-gın tavrını ve dik duruşunu göstererekgazeteye döndü. Gazetenin yeniden

ayağa kalkışında Yönetim Kurulu’ndabir ağabey olarak deneyimlerini ve kat-kılarını koydu.

10 Ocak 1993’te Cumhuriyet gaze-tesinin birinci sayfasında şu haber var-dı: “Cumhuriyet Vakfı Kuruldu.”Vakfın amacı: “Cumhuriyet gazetesi-ni yaşatmak ve Atatürk ilkelerini sa-vunmak.”

Vakıf Başkanı Berin Nadi, Başkan-vekili Osman Nuri Torun. İlk YönetimKurulu ise İlhan Selçuk, Özgen Acar,Cüneyt Arcayürek, Aydın Aybay, AlevCoşkun, Hikmet Çetinkaya, AtillaCoşkun, Uğur Mumcu, Mustafa Ek-mekçi, Şükran Soner’den oluşuyor-du.

Vakıf senedine göre, Yönetim Kuru-lu’nun üç ömür boyu üyesi vardı. Be-rin Nadi, Osman Nuri Torun ve İlhanSelçuk.

Şimdi Cumhuriyet Vakfı, ilk başkan-vekilini ve ömür boyu üyeliğe sahipikinci üyesini de kaybetmenin derinüzüntüsünü yaşamaktadır.

Osman Nuri Torun Atatürkçüydü.Çok dürüst, tutarlı, disiplinli bir Cum-huriyet bürokratıydı. Sol düşünceninölmediğini ve ölmeyeceğini inançla sa-vunurdu.

Saygın bir kişiliği vardı.Cumhuriyet Vakfı’na, Cumhuriyet

çalışanlarına, Cumhuriyet okurlarınabaş sağlığı dilerim.

Osman Nuri Torun’un Ardından...Alev COŞKUN

PENCEREİskambil FalıDeğil Bu...

Erol Manisalı’nın dünkü yazısının başlığı bir ki-tabının adıydı:

“AKP, Ordu ve Amerika Üçgenindeki Türkiye...”�

Manisalı ne diyordu:“AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından beri üç

sözcük siyaset hayatımızın ayrılmaz parçası oldu:AKP, ordu ve Amerika...”Dört konuda ordu, AKP - ABD’nin ortak siyaset-

lerine karşı vaziyet alıyordu...Neydi bu dört konu:1) PKK..2) Kıbrıs..3) AB..4) Ilımlı islam..Erol Manisalı kitabında bu konuları ayrıntılı ince-

lemişti...�

Peki ne olacaktı?..İki olasılık vardı:Ya İslamcı yapılanma gittikçe derinleşecek, bu

süreçte Türkiye, önce ılımlı, sonra da radikal bir İs-lam devletine dönüşecekti...

Ya da AKP - ABD tezgâhının İslamcı projesinekarşı “halkın gücünü devreye sokan milli demok-ratik devrim” gündeme girecekti...

Sonuç:Türkiye’nin yazgısı bıçak sırtındaydı...

Erol Manisalı’nın yazısında bir nokta dikkat çe-kiyordu...

AKP Türkiye’nin yazgısını belirleme sürecinde baş-rolü oynuyordu:

“AKP, Ordu ve Amerika Üçgenindeki Türkiye...”CHP neredeydi?..Yoksa CHP ülke yazgısını belirlemekte işlevini

yitiriyor muydu?..�

Pazar günü iki büyük miting yapıldı..Meydanlar coşkulu, heyecanlı, hareketli binler-

ce yurttaşla doldu taştı...Düşündüm:CHP neredeydi?..MHP İzmir’de miting yapıyordu..CHP yapabilir miydi?..Evet, Erol Manisalı’nın dünkü yazısında CHP

neden yoktu?..�

Hakkını yemeyelim, Deniz Baykal son günler-de olumlu bir muhalefet yapıyor, doğru şeyler söy-lüyor...

Ama yetmiyor...Yetmeyecek...AKP’ye her şey vız geliyor, ana muhalefete boş

veriyor, sırtını ABD’ye ve İslamcılığa dayamış, yü-rüyor...

CHP’yi ise ne Amerika takıyor..Ne de çok satışlı medya...

Ana muhalefetin ilk yapacağı şey, oturup Türki-ye’nin, dünyanın, Amerika’nın, Ortadoğu’nun du-rumunu yeni baştan gözden geçirirken asıl kendidurumunu masaya yatırmaktır...

Yoksa yalnız Atatürk Türkiyesi değil, CHP de el-den gidiyor...

Konuyu öncelikle düşünmesi gereken bir kişi deCHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dır...

Çünkü kendi yazgısı ve kişiliği de bu kapsam-da var ya da yok olacak...

EVET / HAYIROKTAY AKBAL

O Hesaplar Bir Gün Sorulur!Bir Cumhurbaşkanı var... Bir de

Başbakan!.. Ama ikisinin de dokunulmazlığının

Meclis’çe kaldırılması gerekiyor! Amaçoğunluğu elinde tutan iktidar böylebir davranışa yıllardır yanaşmıyor!..

Yasalar önünde hesap vermesigereken insanların cumhurbaşkanı yada başbakan olması hangi ülkedegörülmüş?

Gerçeği anımsayınız, şimdiki baş-bakanın hangi düzeltmelerle, hangiyasa değişiklikleriyle, hangi seçimoyunlarıyla bugünkü koltuğuna otur-tulduğunu bilirsiniz! Ki burada CHPGenel Başkanı’nın azımsanmayacakyardımı olduğunu da unutmayalım...

“Benim cumhurbaşkanım değil”diyenlere kızmamalı... Başbakan’ada... İkisi de milletin isteğiyle bu du-rumlara gelmiş değil.. Seçimlerdeyüzde kırkların da nasıl elde edildi-ğini düşünürsek!..

Şöyle böyle, bir parti iktidarda ama,iki liderinin adalet önünde hesap ver-mesi büsbütün ayrı bir konudur, se-çim başarıları ayrı! Kişisel sorumlu-lukları varsa suçlamalarla karşı kar-şıya kalışları ayrı!..

���

Bakın işte, bir canlı örnek: FransaCumhurbaşkanı Jacques Chirac’ınşu anda yaşadıkları...

Başbakanlık, Paris Belediye Baş-kanlığı, iki dönem on üç yıl FransaCumhurbaşkanlığı görevlerinde bu-lunmuş Chirac, Fransız adaleti önü-ne çağrıldı. Paris Belediye Başkanıolduğu yıllarda giriştiği yanlış işlerden,tutumlardan hesap vermeye zorlan-dı...

Başkanlığı süresinde dokunulmaz-

lık zırhında olduğu için dosyaları bek-letilmiş, ama ortadan kaybolmamış,günü geldiğinde koskoca Chirac’a“Gel adalet önüne” denilmiş, o da us-lu uslu gitmiş ulusuna hesap verme-ye!..

���

Şimdi Çankaya’da konuk olan ki-şi, yıllarca Refah Partisi’nin ikinci baş-kanıydı... Bir süre bu görevde kaldı,devletin partilere verdiği milyonlarcayardımın yanlış, haksız yerlere har-candığının hesabı bir türlü sorulma-dı, dosyalar adalet önünde bekleti-liyor!.. Refah’ın genel başkanı ise ay-nı suçtan mahkûm oldu. AKP’nin çı-kardığı “Sekseninden sonra hapisyok” kararıyla evinde cezasını çeke-cek!.. Ama aynı suçlamayla karşı kar-şıya kalan, şu anda Çankaya’da otu-ran kişiye dokunan yok...

Ya Başbakan!.. Onun da İstanbulBelediye Başkanlığı’nı yaptığı gün-lerde çeşitli konularda suçlamalarlakarşılaştığını anımsayalım! Dosyala-rı Meclis komisyonlarında...

���

Bir düşünün, hangi ülkede bir cum-hurbaşkanı var, bir başbakan var, butürlü suç dosyalarıyla karşı karşıyaolan? Bütün bunlara aldırmadan birulusun, bir ülkenin yönetilme sorum-luğunu taşıyan?

���

Günden güne bir gericilik batağı-na itilmekteysek boşuna değil!.. Tür-lü suçlamalar karşısındaki kişiler si-zin, bizim, hepimizin yönetimini yük-lenmişse gidiş böyle olur! Ama gü-nü gelir, bütün bu saklı dosyalar açı-lır. Adalet işini görür, daha önce kaçkez yaşandığı gibi...

‘Helal’ TurizmAbdullah TEKİN

Orijinal Boyut : 17 * 15 cm