Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave...

144

Transcript of Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave...

Page 1: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden
Page 2: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

2 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

OOYYLLAAMMAA •• SSOOSSYYAALL TTEERRCCİİHH VVEE KKAAMMUU TTEERRCCİİHHİİ

PPEERRSSPPEEKKTTİİFFLLEERRİİNNDDEENN

OOYYLLAAMMAA YYÖÖNNTTEEMMLLEERRİİ ••

Editör:

Prof.Dr. Coşkun Can Aktan

Katkıda Bulunanlar: Prof.Dr. Ali Akyıldız, Başkent Üniversitesi, Hukuk Fakültesi

Doç. Dr. Dilek Başaran, Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF Prof.Dr. H. İbrahim Karakaş, Başkent Üniversitesi, TBF

Dr. İsmail Güneş, Çukurova Üniversitesi, İİBF Öğr. Gör. Janberk Okan, İstanbul Gedik Üniversitesi

Page 3: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 3

SOBİAD :: SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ HUKUK VE İKTİSAT ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

SOBİAD-HİAM Hukuk ve İktisat Yaklaşımı kapsamına dahil tüm disiplinlerde araştır-malar yapılmasını; konferans, panel, forum ve benzeri etkinlikler düzenlenmesini des-teklemek amacıyla Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği (SOBİAD) bünyesinde oluş-

turulmuş bir merkezdir.

:: Kamu Tercihi :: Anayasal İktisat :: Kurumsal İktisat :: Regülasyon İktisadı :: :: Mülkiyet Hakları İktisadı :: İşlem Maliyetleri İktisadı ::: :::

SOSRES:: THE SOCIAL SCIENCES RESEARCH SOCIETY

The CENTER FOR STUDY OF LAW AND ECONOMICS (CSLE )

The Center for Study of Law and Economics (CSLE) is an initiative of the Social Sci-ences Research Society (SOSRES), a non-governmental research organization based in Turkey. The objective of the CSLE is to promote high-quality research in the fields at

the interface of law and economics.

Public Choice :: Constitutional Economics :: Institutional Economics :: Regulatory Economics Economics of Property Rights :: Economics of Transaction Costs ::: :::

[email protected] www.sobiad.org

Copyright © 2020, Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği

Bu kitabın her türlü yayın hakkı Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği (SOBİAD)’ne aittir. SOBİAD’ın izni olmadan tanıtım amaçlı toplam bir sayfayı geçmeyecek alıntılar hariç olmak üzere, hiçbir şekilde kitabın tümü veya bir kısmı herhangi bir ortamda ya-yımlanamaz ve çoğaltılamaz.

SOBİAD Hukuk ve İktisat AraştırmalarıYayınları

ISBN 978-605-69931-0-7 Tavsiye Edilen Referans Bilgisi: Aktan, Coşkun Can (Ed.) 2020. Oylama: Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektifle-rinden Oylama Yöntemleri, İzmir: SOBİAD Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi Yayınları.

Page 4: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

4 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ÖNSÖZ

Demokratik sistemlerde toplumsal tercihlerin belirlenmesi önemli bir

meseledir. Temsili demokrasilerde toplum tercihleri seçim ve oylama mekanizması ile tespit edilmeye çalışılır. Yarı doğrudan demokrasilerde ise ilave olarak referandum, halkın kanun teklifi (halk teşebbüsü), halk vetosu gibi araç ya da teknikler toplumsal tercihlerin belirlenmesine yardımcı olur.

Oylama teorisi özellikle sosyal tercih (social choice) ve kamu tercihi (public choice) adı verilen iki ayrı disiplin içerisinde gelişme göstermiştir.

Sosyal tercih teorisi kollektif karar alma süreci ve bu süreçteki prosedürleri inceleyen bir araştırma programıdır. Mevcut opsiyonlar arasında bireylerin yapacağı seçimi kimin kazandığı hangi yöntemle tespit edilebilir? Başlıca oylama kuralları nelerdir? İdeal oylama yöntemi hangisidir? Oylama kurallarının avantaj ya da dezavantajları; diğer bir ifadeyle pozitif ve negatif yanları nelerdir? Hangi oylama yöntemi daha demokratiktir? Sosyal tercih teorisi içerisinde bu ve buna benzer sorular ele alınır.

Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden ele alır ve analiz eder. Kamu tercihi teorisyenlerine göre rasyonel seçmenlerin ilgisizliği, bilgisizliği, unutkanlığı, dini inançlara olan bağlılıkları, ideolojik saplantıları ve saire faktörler doğru, sağlam, güvenilir ve tutarlı sonuçlara ulaşılmasının önündeki başlıca engellerdir. İktidar partisinin siyasal manipülasyonlara başvurması, çıkar ve baskı gruplarının seçim ve oylama sürecindeki etkileri ve saire konular da aynı şekilde optimal bir oylamanın gerçekleşmesinin önündeki diğer engellerdir.

Kamu tercihi teorisine göre kamusal karar alma sürecinde alınan kararların, bu sürece katılan birey¬lere bir maliyeti söz konusudur. Bu maliyetler karar alma yöntemlerine göre farklılıklar göstermektedir. Genel olarak oylamanın iki tür maliyeti vardır. Birincisi dış maliyetlerdir; yani oylama sonucunda kararı beğenmeyenlerin katlandıkları maliyetlerdir. İkincisi ise karar verme maliyetidir; yani oylamaya katılan bireyler için yapılan zaman ve diğer masraflardır. Bir toplumda oylamaya

Page 5: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 5

katılacak birey sayısının fazla olması halinde ka¬rar verme maliyeti de artar. Buna karşın dış maliyetler azalır. Dış maliyetlerin azalmasının nedeni oylamada oybirliği ilkesine doğru yaklaşılmasıdır.

Önemle belirtelim ki, sosyal tercih ve kamu tercihi perspektiflerinden oylama teorisi konusunda özellikle İngilizce’de devasa bir literatür bulunmaktadır. Ülkemizde ise sosyal seçim ve kamu tercihi teorileri çerçevesinde seçim ve oylama konusunu ele alan bir tek kitap bile yayınlanmamış olması şaşırtıcıdır. Bilebildiğimiz kadarıyla ülkemizde sosyal tercih ve/veya kamu tercihi perspektiflerinden konuyu ele alan bir doktora tezi bile yazılmış değildir. Özetle, sınırlı sayıda yazılmış makale dışında ülkemizde henüz bir literatürün varlığından söz etmek mümkün değildir.

Bu durum tespiti çerçevesinde hazırladığımız bu kitabın literatüre bir kısmi katkısının olmasını temenni ediyoruz. Kitaba katkıda bulunan değerli hocalarımıza ve meslektaşlarımıza içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Prof. Dr. Coşkun Can Aktan

Page 6: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

6 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

İÇİNDEKİLER Önsöz ……………………………………………………………………4 Siyasal Karar Alma Süreci ve Oylama Yöntemleri Coşkun Can Aktan & Dilek Başaran………………………………….…7 Kolektif Karar Alma Mekanizması ve Oylama Yöntemleri İsmail Güneş ………………………………………………...…………44 Demokrasinin Sayılarla Sınavı: Seçim Sistemleri Ali Akyıldız……………………………………………………………..66 Bireysel Tercihlerden Kolektif Tercihlere: Kamu Tercihi Perspektifinden Oylama Yöntemleri Janberk Okan…………………………………………………………....88 Seçim ve Matematik Halil İbrahim Karakaş ………………………………………..………113 Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Teorisi : Oylama Teorisi : Bibliyografya Coşkun Can Aktan ………………………………………………...….132

Page 7: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 7

SİYASAL KARAR ALMA SÜRECİ VE OYLAMA YÖNTEMLERİ1

Coşkun Can Aktan & Dilek Başaran

I.GİRİŞ

Kamu ekonomisinde alınan kararların toplum tercihlerine dayanması ge-rekir. Bunun gerçekleşmesi, siyasal süreç denilen karar alma sürecinin bi-reysel tercihleri en iyi yansıtacak şekilde işlemesine bağlıdır. Otokratik devletler için bireysel tercihler önem taşımazken, demokratik toplumlarda halk egemenliğinin kamusal alana yansıtılabilmesi için seçim sistemi içerisinde oylama yöntemlerinden yararlanılır. Bu çalışmada özellikle demokratik sistemlerde siyasal sürecin işleyişi, yapısı ve unsurları incelenecek, bu unsurların birbirleriyle etkileşimi ile birlikte bireysel tercihlerden toplumsal tercihlere ulaşmada oylama yöntemleri ve bu yöntemlerin etkinliği tartışılacaktır. II. KAMUSAL KARAR ALMA MEKANİZMASI: SİYASAL SÜREÇ

Milli ekonomisinin iki yönünü oluşturan kamu ekonomisi ve piyasa eko-nominin işleyişi iki farklı süreç içerisinde gerçekleşmektedir. Her iki kesimde üretilen malların arz ve talebinin belirlenmesi de farklı nitelikler taşımaktadır.

Piyasa ekonomisinde arz ve talebi düzenleyen fiyat mekanizmasıdır. Bir ekonomide üreticiler, hangi mal ve hizmetleri ve ne miktarda üreteceklerini, kişisel taleplerin toplamını dikkate alarak kendileri belirlerler.

1 Bu çalışma daha önce şu dergi içerisinde yayınlanmıştır: C.Can Aktan ve Dilek Dile-yici, “Kamu Ekonomisinde Karar Alma ve Oylama Yöntemleri”, Kamu Tercihi ve Anayasal İktisat Dergisi, Yıl 1, Sayı 1, Ocak-Şubat-Mart-2001.

Page 8: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

8 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Kamu ekonomisinde ise kamusal arz ve talebin fiyat mekanizması (fiyat süreci) aracılığıyla belirlenmesi söz konusu olamamaktadır. Çünkü kamusal malların temel özelliklerinden dolayı (bölünmezlik ve pazarlanmazlık), bireyler bu mallara olan tercihlerini çoğunlukla açıklamak istemezler. Bunun nedeni, tercihlerini açıklamamaları halinde mal ve hizmetin tüketiminden mahrum olmayacaklarını bildikleri içindir. Kamu ekonomisinde bu durum “bedavacı sorunu” (free rider) olarak adlandırılmaktadır. Bedavacı sorunu bu şekilde toplumsal tercihlerin bireysel tercihleri yansıtması önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. Bu bakımdan kamu ekonomisinde üretilecek malların neler olacağı ve ne miktarda üretileceği vb. sorunlar fiyat sürecinden farklı bir “siyasal süreç” aracılığıyla belirlenir.

Piyasa ekonomisinde mal ve hizmetlere ayrı ayrı olan tercihler, üretilecek mal ve hizmetlerin belirleyicisi iken; kamu ekonomisinde kamusal mal ve hizmetlere olan taleplerin ayrı ayrı belirtilmesi bir anlam ifade etmemektedir. Bunun temel nedeni üretilen mal ve hizmetlere olan bireysel tercihlerin kamu ekonomisinde ayrı ayrı karşılanmamasıdır. Bu nedenle kamu ekonomisinde hangi tür mal ve hizmetlerin üretileceğinin belirlenebilmesi için bireysel tercihler yerine toplumsal tercihin ortaya konulması gerekir. Fakat toplumsal tercihlerin belirlenmesi toplumun tüm bireylerinin ayrı ayrı tercihlerine tam olarak cevap verileceği anlamına gelmez. Bireysel tercihlerden toplumsal tercihlere geçildiğinde toplumdaki her bireyin tercih ettiği her mal ve hizmet türüne, istediği miktarda ulaşması mümkün değildir. İşte bireysel tercihler ile toplumsal tercihlerin karşılanması arasındaki temel fark da budur.

Bir başka fark da, bireysel ve toplumsal tercihlerin maliyetinde ortaya çıkmaktadır. Piyasa ekonomisinde mal ve hizmetlere olan bireysel tercihler karşılığında fiyat mekanizması aracılığıyla bir bedel ödemek gerekirken, kamu ekonomisinde toplumsal tercihler söz konusu olduğu için mal ve hizmetlerden yararlananlar ile bu mal ve hizmetlerin finansmanı için vergi ödeyenler her zaman aynı kişiler değillerdir. Toplumda bazı kesimlerin kamusal mal ve hizmetlerden daha fazla yararlandığı halde daha az vergi ödemesi söz konusu olabilirken, bir başka kesimin ise bu tür mal ve hizmetlerden daha az yararlanarak daha fazla vergi ödemesi söz konusu olabilmektedir. Yani kamusal mal ve hizmetlerden yararlananlar ile vergiyi ödeyenler, birebir olarak aynı bireyler değillerdir.

Page 9: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 9

Siyasal süreç, devletlerin siyasi örgütlenme yapılarına göre farklı unsur-lardan oluşan karmaşık nitelikte bir kavramdır. Egemenlik kaynağının tek kişiye ait olduğu devlet şekillerinde siyasal süreç tek unsurdan oluşmaktadır. Otokratik devletler buna örnek olarak gösterilebilir. Otokratik devletlerde egemenliğin sahibi bir kişidir. Bu devletlere örnek olarak diktatörlükleri ve mutlak monarşileri gösterebiliriz. Diktatörlüklerde, özellikle “ihtilal” ve “hükümet darbeleri” gibi nedenlerle iş başına gelen diktatör, toplumda hangi mal ve hizmetlerin, ne miktarda üretileceğine bizzat kendisi karar verir. Mutlak monarşide de egemenliğin sahibi tek kişidir ve bu kişinin yetkileri hiçbir şekilde sınırlandırılmamıştır. Diğer bir deyişle, mutlak monarşide monarkın egemenlik haklarını sınırlandıran bir objektif hukuk, bir yaptırım mevcut değildir. Bu nedenle de, kamusal kararlarda tek söz sahibi monark olmaktadır. Meşruti monarşide ise egemenliğin sahibi olan monark dışında bir parlamento vardır ve monarkın bir kısım yetkileri bu organa devredilmiştir. Dolayısıyla mutlak monarşide olduğu gibi, monark kamusal kararlar konusunda tek yetkili değildir. Hem monarkın hem de diğer devlet organlarının yetkileri kanunlarla belirlenmiştir.

Demokrasi (demos: halk, kratos: egemenlik, iktidar) ise kelime anlamında ifade ettiği gibi, “halkın egemenliği” anlamına gelmektedir. Demokratik devletlerde, kamusal kararlar doğrudan doğruya halk ya da bunların temsilcileri vasıtasıyla alınmaktadır. Demokrasilerde, kamusal mallara ilişkin kararların nasıl alındığını, demokrasi türlerine göre ayrı ayrı incelemek kanaatimizce daha faydalı olacaktır.

Demokrasinin de başlıca üç biçimi vardır: Doğrudan demokrasi, temsili demokrasi ve yarı doğrudan demokrasi. Doğrudan demokrasilerde, egemenliğin sahibi olan halk bunu bizzat kendisi kullanır. Doğrudan demokrasilerde yasama ve benzeri egemenlik işlevleri halk tarafından yerine getirilir. Esasen gerçek demokrasi, doğrudan demokrasidir. Doğrudan demokrasi, teorik olarak özellikle az sayıda bireyin yaşadığı bir toplumda söz konusu olabilir.

Temsili demokrasilerde ise egemenliğin sahibi olan halk, bu yetkisini bizzat değil, temsilcileri ve organları eliyle kullanmaktadır. Halk kendisini temsil edecek temsilcileri seçer ve belli konularda kendisi adına karar vermek üzere vekil tayin eder. Temsili demokrasilerde iki tür hükümet sistemi söz konusu olabilmektedir:

-Başkanlık Hükümeti Sistemi

Page 10: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

10 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

-Parlamenter Hükümet Sistemi

Başkanlık hükümeti sisteminde, yasama ve yürütme organları birbirinden tamamen bağımsız olarak görev yapmaktadır. Yürütmenin başı olan başkan, halk tarafından seçilmektedir. Başkan yardımcıları ve bakanlar kurulu ise meclis dışından, başkan tarafından belirlenir. Başkanlık sisteminin en tipik örneği, ABD uygulamasıdır.

Parlamenter hükümet sistemi (Parlamenterizm)nin en güzel örneği ise İn-giltere’de uygulanmakta olan sistemdir. Parlamenter sistemde başkanlık hükümeti sisteminde olduğu gibi, yasama ve yürütme organı birbirinden bağımsızdır. Fakat başkanlık sisteminde olmayan bir etkileşim ve işbirliği mevcuttur. Parlamento tarafından seçilen bir devlet başkanı mevcuttur. Ülkemizde de parlamenter hükümet sistemi uygulanmaktadır.

Parlamento ile hükümet arasındaki işbirliği, özellikle önemli devlet kararlarının alınmasında açıkça görülmektedir. Örneğin, kanunların yapılmasında, yasama ve yürütme organlarının ayrı ayrı görev ve yetkileri bulunmaktadır. Parlamento kanunları görüşerek kabul eder. Hükümet ise kanunları hazırlar, teklif eder ve kabul edildikten sonra da yayınlar. Başkanlık sisteminde ise yürütmenin kanun teklif etme yetkisi yoktur.

Parlamentosu olan her hükümet sistemi parlamenter hükümet sistemi değildir. Meclis hükümeti sisteminde ve başkanlık hükümeti sisteminde de birer parlamento vardır. Fakat parlamenter sistemin temel farkı, yasama ve yürütme organı arasında hukuki eşitliğin esas olmasıdır.

Parlamenter hükümetin dört esaslı niteliği vardır (Tüzel, 1969: 227):

-Sorumsuz bir devlet başkanı,

-Siyasi bakımdan parlamentoya karşı sorumlu bakanlar,

-Başbakanın başkanlığı altında kurulmuş bir kabine veya bakanlar kurulu,

-Devlet başkanının parlamentoyu dağıtma hakkı.

Yarı doğrudan demokraside ise, temsili demokrasi ile doğrudan demok-rasinin bazı kurumları birleştirilmiştir. Egemenliğin en güçlü bir şekilde belirlendiği yasama görevi, halkın adına meclis yetkisi dahilindedir. Fakat, temsili demokrasiden farklı olarak halk da bu sistemde yasama işlemlerine doğrudan katılır. Halkın yasama işlemlerine katılması başlıca

Page 11: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 11

üç araç vasıtasıyla olur: Referandum, halkın kanun teklifi (halk teşebbüsü), halk vetosu.

III. DEMOKRATİK SİSTEMLERDE SİYASAL SÜRECİN YAPISI ve UNSURLARI

Önceki açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi, kamu ekonomisinde ka-musal arz ve talebin belirlenmesinde fiyat sürecinin yetersizliği karşısında ayrı bir mekanizmaya, “siyasal süreç”e gerek duyulmuştur. Demokratik sistemlerde, egemenliğin gerçek sahibi olarak halk kabul edildiğinden, kamusal kararların da çoğunlukla halk tarafından alınması gerekmektedir. Halk, belirli bir zamanda ve yerde birlikte yaşayan insan topluluğudur. Bu insan topluluğu, günümüzde eski zamanlarda olduğu gibi sınırlı sayıda insan topluluğu değildir. Bu nedenle de halkın kamusal kararlara doğrudan doğruya iştirak etmesi (doğrudan demokrasi) güç olmaktadır. Zaten bu nedenledir ki temsili demokrasi ve yarı doğrudan demokrasi kavramları ortaya çıkmıştır.

Günümüzde temsili demokrasilerde, kamu ekonomisine ilişkin kararlar, halkın seçtiği “temsilciler” aracılığıyla alınmaktadır. Ancak temsili demokraside temsilcilerin (milletvekillerinin) çoğunlukla toplum üyelerinin (seçmenlerin) tercihlerini yansıtmamaları söz konusu olmaktadır. Bunun bir nedeni, kamusal kararları almakla görevli siyasal partilerin çoğunlukla çeşitli çıkar ve baskı gruplarının etkisi ve baskısı altında kalmalarıdır. Bunun yanı sıra siyasal partilerin kararlarını uygulama durumunda olan bürokrasi de çeşitli çıkar gruplarından etkilenmektedir. Bu durum bireysel tercihler ile toplumsal tercihler arasında önemli farklılıklar meydana getirmektedir.

Şimdi önce demokratik sistemlerde siyasal sürecin unsurlarını inceledik-ten sonra, siyasal süreçteki etkileşim ve tercihlerin belirlenmesindeki sap-maları ele alalım. Demokratik sistemlerde siyasal süreç başlıca dört unsurdan oluşur: Seçmenler, siyasal partiler, bürokrasi ve çıkar grupları.

A. Seçmenler

Bir toplumda bireylerin kamu ekonomisi kararlarına katılmaları çeşitli şekillerde olabilir. Bunun en basit şekli oy kullanmadır. Oylama ile bireyler (seçmenler) en fazla yarar sağlayacaklarını umdukları siyasal partiye oy verirler.

Page 12: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

12 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Seçmen olma dışında bireyler, parti, dernek ve sendikalara üye olma, grev, boykot, gösteri yapma gibi değişik eylemlerle kamusal kararların kendi istekleri doğrultusunda alınmasına çalışabilirler.

Seçmenler siyasal karar alma sürece katılmaları, çoğunlukla bir çıkara dayalıdır. Seçmenlerin kamusal kararlara katılmaları ancak, katılma sonucu elde edecekleri net faydanın pozitif olması sonucu gerçekleşir (Bkz. Bulutoğlu, 1988: 122):

Seçmenin siyasal karara aktif olarak katılması (partiye üye olma, aday olma vb.) bu katılma sonucu elde edilen faydanın siyasal karara katılım sonucunda katlanacağı maliyetten fazla olmasına bağlıdır. Aynı şekilde seçmenin pasif bir şekilde karar alma sürecine katılması da yine oyunu kullanması sonucu umduğu faydanın oy kullanma maliyetinden (seçim sandığına gitme maliyeti) fazla olmasına bağlı olacaktır. Matematiksel olarak izah edecek olursak (Bulutoğlu, 1988: 134); seçmen İ’nin oylamaya katılmakla beklediği fayda Fi, oylamaya katılmanın maliyeti Mi, vazgeçtiği faaliyetin değeri Fio ise;

Fi – (Fio + Mi) > 0

olduğu zaman seçmen oylamaya katılacaktır.

Bunun dışında seçmenlerin oylamaya katılma oranları başka birçok fak-törlerin de etkisi altında olabilir. Örneğin; siyasal partilerce oylamaya katılan bireylerin mükafatlandırılacağı, katılmayanların ise cezalandırılacağını (iktidara gelen partilerin oy vermeyenlere fazla hizmet vermemesi gibi) bilmesi halinde bireylerin katılma oranları fazla olur. Bazen de bireyler bunların dışında katılmayı bir vatandaşlık görevi olarak yerine getirme düşüncesindedirler. Şu halde formül şu şekli alacaktır:

(Fi + Öi + Oi + Ci) – Fio + Mi > 0

Burada seçmen İ’nin oy vererek seçim sonuçlarını etkilemeden beklediği fayda Fi, kendisine sandığa gitmesi için sağlanan özel çıkar Öi, oy verme eyleminden duyduğu tatmin (vatandaşlık görevi) Oi ve cezalandırmanın gerçekleşmesine bağladığı ağırlık ise Ci olarak gösterilmiştir.

Öte yandan seçmen tercihlerinin rasyonel olması, uygulanacak politika seçenekleri konusunda doğru bilgilendirilmelerine bağlıdır. Ancak bu sayede seçmen tercihlerinden toplumsal tercihlere ulaşılabilir. Fakat Anthony Downs, rasyonel seçmenin kullanacağı oylarla ilgili olarak çok

Page 13: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 13

iyi bilgilendirilmeyi pek önemsemeyeceğini belirmiştir. Nedeni, basitçe seçmenin refahının artmasında atılan oyun etkisinin çok az olacağıdır. Açıkçası seçmenler bunun her zaman farkında olmuşlardır. Seçmenlerin bilgisi üzerine yapılan ampirik çalışmalar, onların tamamen konuyla ilgilenmediklerini göstermiştir. Dahası, seçmenlerin bu genel bilgisizliği simetrik değildir. Seçmen herhangi bir özel çıkar noktası doğrultusunda bilgili olma durumundadır. Dahası organize çıkar grupları propagandaları ile seçmenleri bu çıkar alanlarına çekmek için güç sarf edeceklerdir. Ayrıca seçmen, yalnızca kötü bir şekilde bilgilendirilmekle kalmayıp, sahip olduğu bilgi de ya tamamen kendisiyle ilgili olacak ya da ilgisinin dışında kalacaktır (Tullock, 1997: 106).

B. Siyasal Partiler

Demokratik sistemlerde kamusal karar alma mekanizmasında en etkili rol oynayan siyasal partilerdir. Amerikalı iktisatçı Anthony Downs, siyasal partilerin siyasal süreçteki rollerini fiyat sürecinde firmaların oynadığı rollere benzer bir şekilde analiz etmeye çalışmıştır. Downs’a göre siyasal partiler, marjinal vergi artışı nedeniyle kaybedilen oy sayısını, kamu harcamalarındaki artış nedeniyle kazanılan oy sayısına eşitlemeye çalışırlar. Başka bir deyişle, siyasal partiler bir kamu harcamasına, bundan yararlananların getirdiği marjinal oy sayısının bunun finansmanının sebep olduğu marjinal oy kaybına eşit olduğu miktara kadar devam eder (Downs, 1957: 73-74).

Siyasal partilerden oylama sonucu en fazla sayıda oyu alarak yönetime gelen iktidar partisi, kamu ekonomisinde karar alma yetkisine sahiptir. Muhalefet partilerinin ise karar almada doğrudan doğruya bir rolleri yoktur. Ancak muhalefet partilerinin kendi seçmenlerini memnun edecek tarzda çeşitli kanun teklifleri yapma ve iktidar partisince alınan kararları tenkit etme imkanları mevcuttur.

Hemen belirtelim ki, siyasal karar alma sürecinde en önemli fonksiyon siyasal partilerdedir. Seçmenlerin çoğunlukla tek tek kamusal kararları etkileme olanağı yoktur. Baskı ve çıkar gruplarının da siyasal süreçte önemli fonksiyonları olmakla birlikte, bu konuda en fazla görev siyasal partilere düşmektedir.

Siyasal partiler iktidara gelmek için toplum üyelerinin çoğunluğunu ilgilendiren sorunlarla ilgilenmek durumundadırlar. Bu bakımdan da seçim beyannamelerinde oylarını maksimize edecek politikaları almaya gayret gösterirler. Siyasal partiler iktidara geldiklerinde seçim

Page 14: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

14 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

beyannamelerinde yer alan politikaları uygulamak durumundadır. Aksi halde bir sonraki seçimde tekrar seçilememeleri söz konusudur. Siyasal partilerin vaadettiği politikaları uygulamadığı halde yeniden seçimi kazanması ancak seçmenlerin verilen vaatleri unutmasına bağlıdır.

C. Bürokrasi

Kamu ekonomisinde karar alma sürecinde bürokrasiye de önemli görev-ler yüklenmiştir. Bürokrasi, siyasal iktidarın almış olduğu kararların bizzat uygulayıcısıdır. Bürokrasi, siyasal partilerden farklı olarak çeşitli konularda uzman kadrolara sahiptir. Bu bakımdan siyasal partiler, bürokrasiden, kararları uygulamak dışında “karar alma” konularında da yararlanmaktadır.

Demokraside, bütçeler üzerindeki temel kararları seçilen politikacılar ve-rir. Fakat bu kararlar, atanmış bürokratlar tarafından uygulanır. Bürokrat-lar da bir fayda maksimizasyonu içerisindedirler ve karşı karşıya oldukla-rı sınırlamalar dahilinde, kendileri için en iyi avantajı korumaya çalışır-lar. Onlara konulan sınırlar içinde, bürokratlar kamu harcamalarını geniş-letmeye çalışacaklardır. Kariyerlerinde ilerleme, kamu harcamalarının büyüklüğüne bağlıdır ve bu durum, devlet bürokrasisini cezbeder (Buc-hanan and Flowers, 1987: 138).

William A. Niskanen, bürokratların kendi dairesinin hacmini maksimuma çıkarmaya çabaladığını belirtmiştir. Bürokratlar “aylıkları, büro eşyası, yan gelirleri, kamuoyunda şöhret, güç birilerini işe yerleştirme gibi hepsi sorumlu oldukları dairenin büyüklüğü ile ilgili faktörlerle ilgilidir. Bu görüşe göre bürokrat, bir firmanın kendi piyasa payını artırmak istemesi gibi çeşitli yollarla bürosunun faaliyetlerini büyütmeye çabalar. Bürokrat, kamu fonlarından pay kapmak için diğer bürokratlarla rekabet eder. Bürokratik rekabet piyasa rekabetinin yerine geçer (Stiglitz, 1994: 251).

D. Çıkar ve Baskı Grupları

Siyasal partiler ve bürokrasiden ayrı olarak siyasal karar sürecini çok önemli ölçüde doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen çıkar ve baskı gruplarıdır. Çıkar grupları, ortak ekonomik ve sosyal çıkarlara dayalı, etkin bir şekilde organize olmuş kuruluşlardır. Çıkar gruplarının ortaya çıkmasındaki temel mantık, siyasal karar alma sürecinde bireysel olarak etkin olmanın güçlüğü ve ortak çıkarlara sahip bireylerin ortak hareket ederek bu süreçte daha etkin olabilmeleridir. Çıkar grupları, amaçlarına göre farklı şekillerde örgütlenmektedirler. Örneğin; amaç piyasada kar

Page 15: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 15

maksimizasyonu sağlamak ise, çeşitli şirketler kendi aralarında birleşerek bir çıkar grubu oluşturabilirler. Bunun yanı sıra çıkar grupları, işçi ve işveren sendikaları şeklinde örgütlenerek de karar alma sürecinde etkin olabilirler. Bunların dışında demokratik sistemlerde karar alma sürecinde etkin çıkar gruplarından birisi de mesleki teşekküller ve odalardır. Bu çıkar grupları da kendi meslek üyelerini çıkarları için siyasal süreçte aktif rol almaya gayret ederler.

Çıkar grupları, “kanun simsarları” vasıtasıyla siyasal partileri etkilemeye çalışarak baskı grupları haline gelirler.

Bir kısım siyasal bilimciler çıkar ve baskı grupları şeklindeki örgütlenmeleri toplumsal istek oluşumu için oldukça yararlı ve gerekli bulmaktadır. Onlara göre çıkar ve baskı grupları, demokrasinin kaçınılmaz öğelerinden birisidir.

Buna karşın bir kısım siyasal bilimciler ise çıkar ve baskı gruplarına, top-lumsal istek oluşumunu kendi çıkarlarına göre yönlendirerek rant kollama eğiliminde oldukları için karşı çıkmaktadırlar.

E. Siyasal Süreçte Etkileşim

Bundan önceki başlıkta siyasal sürecin yapısı ve unsurları hakkında bilgi verdik ve siyasal sürecin unsurları arasında bir etkileşimden bahsettik. Gerçekten de bireysel tercihlerin kamusal tercihlere dönüşmesinde bu etkileşimin çok büyük önemi vardır.

Siyasal sürecin unsurları arasındaki etkileşim mekanizmasını Şekil-1 yar-dımıyla açıklamaya çalışalım.

Siyasal sürecin içerisinde yer alan bu unsurların davranışları amaçlıdır. Öncelikle siyasal iktidar ve muhalefet oylarını, çıkar ve baskı grupları elde ettikleri rantı, seçmenler kamusal karar alma süreci tarafından belirlenen mal ve hizmetlerden sağladıkları faydayı ve bürokrasi de kendi amaçlarına hizmet edecek olan bütçeyi maksimize etme amacındadırlar.

Siyasal iktidar ile seçmenler arasındaki birebir ilişki, oy ile kamusal hiz-metlerden yararlanma arasında gerçekleşir. Siyasal iktidar, gelecek seçimlerde oy alma vaadine karşılık, seçmenlere daha çok kamusal hizmet sunma vaadinde bulunur. Bu aşamada sunulan bu hizmetlerin finansmanı dikkate alınmaz. Çünkü bu hizmetlerin finansmanı önemli ölçüde vergilerle karşılanmakta ve bu etkileşim sürecinde vergileme seçmen açısından bir külfet olduğundan, bu karşılıklı ilişkide siyasal

Page 16: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

16 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Şekil-1: Siyasal Sürecin Unsurları Arasındaki Etkileşim

Kaynak: Aktan, 1992:52.

iktidar tarafından dile getirilmemektedir. Öte yandan siyasal iktidar ile bir kısım seçmen arasında ayrı bir ilişki söz konusudur. Bu seçmen grubu siyasal iktidarda yer alan milletvekillerinin kendi seçim bölgelerinde yer alan seçmenlerdir. Dolayısıyla siyasal iktidara daha çok oy kazandıracak seçmen grubudur. Bu yüzden siyasal iktidar bu bölgelerdeki seçmen

Page 17: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 17

kitlesinin isteklerine karşı daha duyarlı olacak ve kendi seçim bölgelerine daha çok hizmet götürecektir.

Siyasal iktidar ile muhalefet partileri arasında ise sıkı bir rekabet vardır. Dolayısıyla muhalefetin siyasal iktidara karşı elindeki en önemli koz, uyguladığı politikalardır. Muhalefet siyasal iktidarın uyguladığı politikaları eleştirir. Özellikle seçmenlerin bir hoşnutsuzluğu varsa, muhalefet bu hoşnutsuzluğu çok iyi kullanarak siyasal iktidara yönelik eleştirilerini artırır. Muhalefet bu doğrultuda seçmenlerin beklentilerine uygun hizmet sunmayı vaadeder. Seçmenler de gelecek seçimlerde muhalefete oy verme vaadinde bulunurlar. Öte yandan ortak çıkarlar ve karşılıklı çıkar ilişkileri doğrultusunda siyasal iktidar ile muhalefet arasında oy ticareti ve milletvekili transferlerine de rastlanılmaktadır.

Siyasal iktidarın aldığı kararları uygulayan birim olan bürokrasi ise siyasal iktidara bilgi sunumunda tekelci konumundadır. Bu vasfı, siyasal iktidarın isteklerine cevap vermesini gerektirir. Bürokrasinin amacı aylığını, diğer yan gelirlerini, prestijini, yurt dışına çıkma olanaklarını ve kariyerini artırmak olduğundan tüm bu istekleri bütçenin büyümesini gerektirecektir. Konularında uzman kişilerden oluşan bürokratların siyasal iktidara karşı bilgi üstünlüğü, bu isteklerini karşılamak siyasal iktidara düşmektedir. Seçmenler ise bürokrasiden fayda sağlamayı amaçlar. Çünkü seçmen kamu kurumlarında direkt olarak bürokrasi ile muhataptır. Kamu dairesinde sunulan hizmetlerden en yüksek faydayı sağlamayı amaçlar.

Siyasal karar alma sürecindeki en önemli etkileşim siyasal iktidar ile çıkar ve baskı grupları arasındadır. Çıkar ve baskı grupları, siyasal partileri doğrudan doğruya etkileyerek, kendi üyelerinin tercihlerinin kamusal tercih haline dönüştürülmesine çalışabilirler. Öncelikle çıkar ve baskı grupları kendi isteklerini gerçekleştirmeyi vaadeden siyasal iktidar veya muhalefet partisini destekler. Bu destek farklı daha çok seçim öncesinde seçim kampanyaları için yardımda bulunarak olmaktadır. Şayet muhalefet grubun isteklerini gerçekleştirmeyi vaadediyorsa muhalefetle işbirliği yaparak, siyasal iktidarı eleştirir. Ayrıca siyasal iktidarı etkilemek için lobicilik faaliyetleri ile kendi isteklerini kabul ettirmeye çalışırlar. Bunun karşılığında siyasal iktidarın birtakım iktisadi faaliyetleri düzenlemeye tabi tutması veya sınırlandırması sonucunda “suni kıtlık” yaratması halinde bir rant ortaya çıkar. Siyasal iktidarın bu suni kıtlığı dağıtmasında çıkar ve baskı gruplarının rolü büyüktür. Çeşitli şekillerde siyasal iktidarı etkileyen çıkar ve baskı grupları bu ranttan

Page 18: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

18 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

daha fazla yararlanacaktır. Çıkar ve baskı grupları seçmenleri de kendi çıkarları doğrultusunda etkileyebilir. Seçmenler ise kendi çıkarlarına hizmet eden gruplara içerisinde yer alabilirler.

IV. DEMOKRATİK SİSTEMLERDE TERCİHLERİN BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİ

Demokratik sistemlerde, kamu ekonomisi yönünden karşılaşılan en önemli sorunlardan birisi de toplumsal tercihlerin belirlenmesidir. Bu konuda otokratik sistemlerde bir sorun yoktur. Zira bu sistemlerde diktatör ya da monarkın isteklerinin aynı zamanda toplum tercihlerini de yansıttığı varsayılır. Demokratik sistemlerde ise durum farklıdır. Doğrudan demokrasilerde toplum üyeleri tercihlerin belirlenmesinde bizatihi isteklerini açıklamaktadırlar. Bu bakımdan tercihlerin belirlenmesi ya da tespit edilmesi diye bir sorun söz konusu değildir. Kamusal tercihlerin belirlenmesinde asıl sorun temsili demokrasilerde görülmektedir.

Bu sistemlerde toplum tercihlerinin ne olması gerektiğine iktidar partisi karar verir. Daha doğru bir deyişle, iktidar partisi milletin çoğunluğunun oyunu aldığında, iktidar partisinin kamusal kararlar konusunda alacağı kararlar toplum çoğunluğu tarafından alınmış varsayılır. Ancak bu sanıldığı gibi değildir. Çünkü, önceki açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi, iktidar partisi kamusal tercihlerin belirlenmesinde özellikle çıkar ve baskı gruplarınca etkilenmektedir. Dolayısıyla gerçek toplum tercihlerinden sapmalar meydana gelmektedir. Bu sorun temsili demokrasilerde giderilmiş değildir. Bu nedenledir ki yarı doğrudan demokrasilere ihtiyaç duyulmuştur. Şimdi kısaca yarı doğrudan demokrasilerde tercihlerin belirlenmesi konusundaki yöntemleri açıklayalım.

A. Yarı Doğrudan Demokrasilerde Tercihlerin Belirlenmesi

Yarı doğrudan demokrasilerde kamusal mallar konusunda toplum tercih-lerini ortaya koymak için başlıca üç teknikten yararlanılır:

-Referandum

-Halkın kanun teklifi(halk teşebbüsü)

-Halk vetosu

Şimdi bunları inceleyelim.

Page 19: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 19

1.Referandum

Yarı doğrudan demokrasilerde bireysel tercihlerin kamusal tercihler haline dönüştürülmesinde kullanılan en önemli teknik referandumdur. Referandum, kısaca kamusal kararları bireylerin oylarına sunmaktır. Buna göre toplum tarafından kabul edilen kamusal kararlar uygulanacak, diğerleri ise uygulanmayacaktır. Referandumda sorun, oylamada hangi yöntemin kullanılacağıdır.

Referandum, halkın yasama faaliyetine katılmasını sağlayan bir araç ol-maktadır2. Referandum toplumsal tercihleri belirlemede en ileri yöntem olmakla birlikte, bunun parasal maliyeti fazla olabilmektedir. Kaldı ki, tüm toplumsal kararlar için halkın oyuna başvurmak pek rasyonel de değildir.

2. Halk Teşebbüsü

Kamusal tercihleri belirlemenin bir diğer yolu da halkın, temsilcileri vasıtasıyla değil, bizzat kanun teklifinde bulunmasıdır. Buna “halk teşebbüsü” (initiative) denilmektedir. Halk kanun teklifinde bulunmakla kamusal kararlara ilişkin tercihlerini açıklamış olur. Halk teşebbüsü kurumu halen ABD ve İsviçre gibi birçok ülkede uygulanmaktadır.

Yarı doğrudan demokrasiyi temsili demokrasiden ayıran önemli farklar-dan biri, temsili demokrasilerde sadece hükümet ve milletvekilleri tarafından kanun teklifi verilebilirken, yarı doğrudan demokrasilerde halkın direkt kanun teklifinde bulunabilmesidir. Halk teşebbüsünde parlamento tarafından benimsenmese bile, halkın verdiği kanun teklifi yasalaşabilmektedir.

Halkın kanun teklifi “tasarılı teklif” ve “tasarısız teklif” olmak üzere iki türlüdür. Tasarısız kanun teklifinde halk, çıkarılmasını istediği kanunun sadece konusunu ve genel olarak içeriğini meclise bildirmektedir. Meclis tasarısız kanun teklifini her halükarda kabul ederek, istenen nitelikte bir kanun hazırlamak zorundadır. Hazırlanan kanun, meclis tarafından kabul edilerek yürürlüğe konulabileceği gibi, halkoyuna da sunulabilir. Yani halkın yapmış olduğu tasarısız kanun teklifini meclisin reddetme yetkisi yoktur; ancak dilerse yürürlüğe

2Plebisit ise referandumdan farklıdır. Plebisit’de halkın yasama faaliyetine katılması söz konusu değildir. Plebisit’de bireyler sadece kamu hukukuna ilişkin sorunlar hakkındaki görüşlerini açıklarlar.

Page 20: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

20 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

koymadan önce halkoyuna sunabilmektedir. Tasarılı kanun teklifinde ise, vatandaşlar bir araya gelerek, belli maddelerden oluşan tam bir kanun teklifi hazırlayarak parlamentoya sunarlar. Meclis kendisine gelen teklifi belli süre içerinde inceleyerek olumlu ya da olumsuz bir karara bağlar. Eğer meclis öngörülen süre içerisinde teklifi görüşerek bir karara bağlamaz ise, halkoyuna başvurulur. Bu konuda halkın kararı kesindir. Parlamento, halkın teklifinin kabul edilmemesini isterse, aynı konuda kendisi bir karşı tasarı hazırlayarak halkoyuna sunabilir (Demir ve Karatepe, 1989: 63).

3.Halk Vetosu

Halkın kanun teklif etmesinden (halk teşebbüsü) başka, yasama orga-nınca kabul edilmiş kanunların halkın belirli bir çoğunluğu tarafından iptal edilmesi halinde de kamusal tercihleri açıklanmış olur. Bunun anlamı, yasama organınca yapılması istenen kamusal hizmet, halk tarafından istenmemektedir. Buna “halk vetosu” adı verilmektedir.

Halk vetosu, referandumdan farklı bir kurumdur. Referandumda kanunun yürürlüğe girmesinden önce halkın kanun üzerindeki tercihleri oy kullanmak suretiyle belirlenir. Halk vetosunda ise, kanunun varlığı söz konusudur. Diğer bir deyişle kanun yürürlüktedir.

Görüldüğü gibi yarı doğrudan demokrasilerde bireysel tercihlerden top-lumsal tercihlere ulaşmada sadece referandumdan değil, halk teşebbüsü ve halk vetosu yöntemlerinden de yararlanılmaktadır. Şimdi oylama mekanizması ve oylama yöntemleri hakkında bilgi verelim.

B. OYLAMA MEKANİZMASI

1. Oylama Maliyeti ve Optimum Oylama Oranı

Kamusal karar alma sürecinde alınan kararların, bu sürece katılan birey-lere bir maliyeti söz konusudur. Bu maliyetler karar alma yöntemlerine göre farklılıklar göstermektedir.

Genel olarak oylamanın iki tür maliyeti vardır. Birincisi dış maliyetlerdir; yani oylama sonucunda kararı beğenmeyenlerin katlandıkları maliyetlerdir. İkincisi ise karar verme maliyetidir; yani oylamaya katılan bireyler için yapılan zaman ve diğer masraflardır.

Bir toplumda oylamaya katılacak birey sayısının fazla olması halinde ka-rar verme maliyeti de artar. Buna karşın dış maliyetler azalır. Dış

Page 21: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 21

maliyetlerin azalmasının nedeni oylamada oybirliği ilkesine doğru yaklaşılmasıdır.

Oybirliği halinde dış maliyetler sıfır olur. Bu durumu bir şekil yardımıyla açıklamaya çalışalım (Bakınız Şekil-2)3.

Şekil-2: Oylama Maliyeti

Kaynak: Brown & Jackon, 1994:107.

Şekilde 0D eğrisi karar verme maliyeti eğrisini, CN ise dış maliyetler eğrisini göstermektedir. C + D ise toplam oylama maliyetini ifade etmektedir. Şekilde görüldüğü gibi, oylamaya katılan birey sayısı arttıkça 0D eğrisi yükselmektedir. Bunun anlamı karar verme maliyetinin artması demektir. Oylamaya katılan birey sayısı arttıkça CN eğrisi de

3 Bu şekil ilk olarak James M. Buchanan ve Gordon Tullock tarafından geliştirilmiştir.

Bkz: J. M. Buchanan and G. Tullock, The Calculus of Consent, Ann Arbor: The University of Michigan, 1962.

Page 22: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

22 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

azalmaktadır. Yani dış maliyetler azalmaktadır. N noktasında oybirliği ilkesi geçerli olduğundan dış maliyetler sıfırdır. Bu iki eğrinin dikey olarak toplanmasıyla C + D toplam maliyet eğrisi bulunmuştur. Bu eğrinin minimum olduğu nokta, siyasal süreçte optimum oylama oranını göstermektedir. Çünkü bu noktada karar alma maliyeti minimuma indirilmektedir.

Eğer alınan kamusal kararın, oylamaya katılan bireyin aleyhine olması ihtimali varsa, bireyin dış maliyeti, yani oylama sonucunda kararı beğenmemesinden dolayı katlandığı maliyet, artmaya devam edecektir. Bu durumda birey, maliyetini minimize edecek olan oylama kuralını tercih edecektir. Bu da mümkün olduğunca oybirliğine yakın bir kural olacaktır. Fakat bireyin oylaması olmadan herhangi bir kararın alınması mümkün değilse, birey oylamanın dış maliyetini göz ardı edebilir.

Kamusal karar alma sürecine katılan bireyin yüklendiği dış maliyet, piya-sadaki karar alma maliyetinden daha büyüktür.

2. Oylama Yöntemleri

Bireylerin kamusal kararlar hakkındaki farklı tercihlerini bağdaştırmada çeşitli oylama yöntemleri geliştirilmiştir.

Alternatif oylama yöntemlerinden birinin seçiminde üç temel soru büyük önem taşımaktadır (Brown and Jackson,1990:90):

-Söz konusu oylama yöntemi ahlaki kabul edilebilir mi?

-Söz konusu oylama yöntemi teknik olarak uygulanabilir mi?

-Söz konusu oylama yöntemini uygulamanın maliyeti nedir?

Aşağıda başlıca oylama yöntemlerini kısaca incelemeye çalışacağız.

Oybirliği Kuralı

Piyasa ekonomisinde bireysel tercihlerin karşılanması ve bireysel refahın artırılması amaçlanmaktadır. Kamu ekonomisinde ise amaç, toplumsal tercihlerin karşılanması olduğundan toplumsal refahın artırılması söz konusudur. İşte toplumsal refahın optimizasyonunu inceleyen “refah ekonomisi”nin amacı, toplumun refahını maksimize etmektir. Toplumsal refah konusunda en çok bilenen teori, İtalya iktisatçı Wilfredo Pareto tarafından ortaya atılan “Pareto Optimumu Teorisi”dir. Pareto optimumuna göre, toplumdaki bireylerden birinin refahını azaltmadan,

Page 23: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 23

diğer bireylerin refahlarını artırmak mümkün değilse toplumun refahı optimumdur. Yani piyasa ekonomisinde “pareto optimumu” sağlanmış olur. Piyasa ekonomisi tek başına toplumsal refahın optimizasyonunu sağlıyorsa, devletin piyasa ekonomisinin işleyişine müdahale etmesine gerek yoktur. Fakat teorik refah iktisatçılarına göre bu durum, piyasa ekonomisinde tam rekabetin sağlanması, üretimde ölçek ekonomilerinin, hem üretimde hem de tüketimde dışsallığın olmaması ve kamusal malların bulunmaması halinde söz konusudur. Oysa piyasa ekonomisinde bu şartlar tam olarak mevcut olmadığı için optimal kaynak dağılımını sağlamada devlete önemli bir rol düşmektedir.

Kamu ekonomisinde de toplumsal refahın maksimizasyonu için optimal kaynak dağılımının sağlanabilmesi gerekir. Pareto optimumu kamu ekonomisine uygulandığında toplumdaki bireylerden birinin refahını azaltmadan, diğer bireylerin refahlarını artırmak söz konusu değilse toplumsal refah optimum düzeydedir. Fakat kamu ekonomisinde piyasa ekonomisinden farklı olarak mal ve hizmetlerden yararlananlar ile bu mal ve hizmetlerin karşılığı olan vergileri ödeyenler her zaman aynı kişiler olmadığı için bir “mali sömürü” veya “mali rant” söz konusu olabilmektedir. Kamu ekonomisinde pareto optimumunun sağlanabilmesi için mali sömürünün olmaması gerekir. Yani toplumda bazı kesimler kamusal mal ve hizmetlerden daha fazla yararlandığı halde daha az vergi ödüyorsa mali rant, bir başka kesim bu mal ve hizmetlerden daha az yararlanarak daha fazla vergi ödüyorsa mali sömürü söz konusudur. İşte İsveçli iktisatçı Knut Wicksell, bu mali sömürünün önlenmesi ve kamu ekonomisinde pareto optimumunun sağlanabilmesi için siyasal karar alma sürecinde oybirliği ilkesi (unanimity rule)nin geçerli olması gerek-tiğini savunmuştur (Bkz. Bulutoğlu, 1988: 70-71).

Wicksell’in oybirliği kuralında iki temel problem vardır: Bunlardan ilki, oybirliği kuralının ittifak içinde bir karar almanın maliyetinden çok, çoğunluk tarafından istismar edilme riskini tercih edebilecek olan vatandaşlar için fazla zaman alabilmesidir. İkincisi, Wicksell’in oybirliği kuralı seçmenleri stratejik davranmaya teşvik eder (Johnson, 1991: 161). (Seçmenlerin nasıl stratejik davranabildikleri ileride açıklanmıştır).

Kamusal kararlar konusunda bireysel tercihleri bağdaştırmada kullanılan en adil oylama yöntemi oybirliği kuralıdır. Bir toplumda kamusal kararların alınmasında oybirliği ilkesinin uygulanması halinde, tüm bireylerin tercihlerinin aynı olması gerekir. Yani oylamaya katılanlar arasında tam bir görüş birliği olmalıdır. Buna “mutlak oybirliği kuralı”

Page 24: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

24 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

(absolute unanimity) denilmektedir. Oybirliği kuralının en önemli özelliği, diğer oylama yöntemlerinde görülen azınlıkların tercihlerinin toplumsal tercihe yansımasına engelleme olayının söz konusu olmamasıdır. Fakat oybirliği kuralında bir tek kişinin bile karara muhalefeti kararın alınmasını engeller.

Oybirliği kuralı ile varılan uzlaşma, tüm bireylerin bir birim daha fazla kamusal mal tüketmek için özel maldan kaç birim vazgeçmeye razı olduklarını, yani marjinal ikame oranlarının toplamını göstermektedir. Bu, hiçbir bireyin diğer herhangi bir bireye maliyet yükleyememesi, diğer bir deyişle onu kendi tercihinin dışında özel maldan vazgeçmek zorunda bırakamaması anlamına gelir. Çünkü her bir birey oybirliğine ulaşabilmek için gerekli olan bir oya sahiptir. Dolayısıyla, tek bir bireyin onayı alınmadan kamusal bir karar alınamaz ve uygulanamaz (Çelebi, 2000: 98-99).

Oybirliği kuralı başlıca şu nedenlerden dolayı uygulanabilir bir oylama yöntemi değildir (Sirkin, 1997: 204):

1. Oybirliğine ulaşmanın maliyeti yüksektir. Bu bakımdan seçmenler oy-birliğinden başka bir oylama kuralına tercih edecektir.

2. Oybirliği kuralı uygulandığı takdirde, bunun sonuçları bireyler arasında farklı olacaktır. Bireyler anlaşmaya ulaşmadaki eğilimlerinden vazgeçeceklerdir.

3. Oybirliğine ulaşmayı hedef alan bir karar verme yöntemi istikrarlı ola-mayacaktır. Oybirliği kuralının benimsenmesi halinde durumlarını iyileştiremeyeceklerini düşünen bazı kimseler ile demokrasiden yana olmayan kimseler oybirliği ile anlaşmaya ulaşılmasına engel olacaklardır.

Karar alma sürecinde oybirliği ilkesini pratik olarak uygulama imkanı yoktur. Çünkü oylamada bireylerden sadece birisinin dahi, olumsuz oy kullanılması durumunda mutlak oybirliği kuralına uygun olarak karar alınamamaktadır. Bu nedenle Knut Wicksell oylamada nisbi oybirliği (relative unanimity) kuralının uygulanmasını önermiştir. Oylamada toplam oyların 3/4, 5/6 ya da 9/10’u biçiminde bir sonuç çıkarsa bu durumda nisbi oybirliği ilkesine uygun olarak karar almak imkan dahilinde olur (Wicksell, 1959: 87).

Nisbi oybirliği kuralına aynı zamanda yaklaşık oybirliği (approximate unanimity) kuralı da denilmektedir (Bkz. Şener, 1998: 144). Nisbi oybirliği kuralında, küçük de olsa, bir kısım seçmen grubunun

Page 25: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 25

tercihlerinin azınlıkta kalması ve toplumsal tercihlere yansıtılamaması söz konusudur. Örneğin, ¾ şeklinde nisbi oybirliği kuralı uygulanıyorsa, toplumun ¼’u azınlıkta kalacaktır.

Oyçokluğu (Çoğunluk)Kuralı

Mutlak oybirliği kuralına göre karar almanın güçlüğü karşısında oyçokluğu kuralı önerilmiştir. Demokrasilerde en yaygın oylama yöntemi oyçokluğu yöntemidir.

Toplumsal karar almada oyçokluğu kuralı (majority rule) uygulandığı takdirde oylamaya katılan bireylerin yarısından bir fazlasının oyunun alınması (%51) gereklidir. Buna basit çoğunluk (simple majority) kuralı denir.

Demokratik sistemlerdeki en büyük yanılgılardan biri, çoğunluk oylamasının demokrasi için yeterli görülmesidir. Oysa çoğunluk oylaması sonucunda alınan kararlar azınlığın tercihlerini yansıtmamaktadır.

İkinci ve yaygın bir kural da, mutlak çoğunluk kuralıdır. Bu kuralda yine tüm seçeneklerin ortaya konması, her seçmenin tek oyunun olması ve seçmenlerin oylarını birinci tercihlerine göre kullanmaları söz konusudur, fakat kazanabilmek için bir seçeneğin mutlak çoğunluğu elde etmesi gerekir. Bu kural aday çokluğunda, düşük bir oy yüzdesi ile seçimi kazanma olasılığını ortadan kaldırmaktadır. İlk seçimde çoğunluğu hiçbir adayın elde edememesi halinde, çoğunluk sağlanıncaya kadar seçime devam edilir (Bulutoğlu, 1988: 75).

Nisbi çoğunluk kuralında oylamaya katılan seçmen ya da politikacıların çeşitli politika ya da adaylara verdikleri oylar oranlandığında, en fazla oy alan politikacı ya da siyasi partinin ya da alternatif politikanın seçilmesidir. Bu yönteme azınlık hükümetlerinin kurulması sırasında başvurulmaktadır. Örneğin; 500 temsilciden oluşan bir mecliste, alternatif bütçe politikalarında A, 150; B, 200; ve C, 150 oy almışlarsa, alınan oylar oranlandığında (150/500, 200/500 ve 150/500), bunlardan en yüksek olan B politikası seçilir. Bu örneğe göre, oylamaya katılan seçmen ya da politikacıların 300/500 gibi çok önemli bir bölümünün tercihleri siyasal karar alma sırasında hesaba katılmamaktadır (Şener, 1998: 146).

Page 26: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

26 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Oylamada mutlak çoğunluktakinden daha fazla oy alınması halinde kaliteli çoğunluk (qualified majority) söz konusu olmaktadır. Örneğin oyların 3/4’ünün alınması halinde kaliteli çoğunluk var demektir.

Kaliteli çoğunluk kuralına göre azınlıkta kalanların sayıları oldukça azal-dığından, bu kurala uygun olarak siyasal karar alınması durumunda, Wicksell’in nisbi oybirliği yöntemi ile ulaşılan noktaya yaklaşılmaktadır (Şener, 1998: 147).

Demokratik sistemlerde genellikle basit çoğunluk kuralına göre karar alınmaktadır. Ancak oyçokluğu kuralının önemli bir sakıncası tespit edilmiştir. Amerikalı iktisatçı Kenneth Arrow, belirli varsayımlar altında oyçokluğu kuralının uygulanması halinde bireysel tercihlerle kamusal tercihlerin tutarlı olmayacağını ispatlamıştır. Arrow’un bu açıklaması literatürde “Arrow Paradoksu” ya da “İmkansızlık Teoremi” olarak bilinmektedir. Şimdi bu teoriyi incelemeye çalışalım.

Oy Çokluğu Kuralının Açmazı: Arrow İmkansızlık Teoremi4

Acaba bireysel tercihlerden tutarlı toplumsal tercihlere ulaşmada oybirliği kuralının uygulanma güçlükleri karşısında, bir başka alternatif olan oy çokluğu kuralı en mükemmel kural mıdır? Oy çokluğu kuralının uygulanması halinde de tutarlı toplumsal tercihlere ulaşmak her zaman mümkün olamamaktadır.

Bireysel tercihlerden tutarlı toplumsal tercihlere ulaşabilmek için uygula-nan oylama yöntemleri içerisinde oyçokluğu kuralının etkinliğini bozan unsurlar mevcuttur. Amerikalı iktisatçı Kenneth Arrow, hangi şartlarda tutarlı toplumsal tercihlere ulaşılamadığını belirlediği beş varsayım altında açıklamış ve bu varsayımların gerçekleşmesi halinde bir oylama paradoksunun yaşanacağını belirtmiştir.

Arrow, teorisini aşağıdaki varsayımlar altında açıklamaktadır:

1. Toplumda üç birey bulunmaktadır. Bireysel sıralamalar ile top-lumsal sıralama arasında olumlu ve rasyonel bir ilişki mevcuttur.

2. Bireylerin sıralama yapacakları en az üç alternatif bulunmaktadır.

3. Sıralamanın dışında kalan alternatif bağımsızdır.

4 Bu konuda bkz: Arrow, 1970; Winch, 1973; Bulutoğlu, 1988; Akalın, 2000.

Page 27: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 27

4. Bireyler oylama sıralamasında serbestçe hareket edebilmektedir.

5. Alternatiflerden herhangi birisinin seçilmemesi halinde, diğer al-ternatifler arasında sıralama biçimi değişmemektedir.

6. Arrow’un açıklamaya çalıştığı varsayımlar, bireysel tercihlerden tutarlı toplumsal tercihlere ulaşmak için gerekli koşullardır. Ancak Arrow çoğunluk kuralının uygulanması halinde yukarıdaki varsayımların gerçekleştirilemeyeceğini ve tutarlı ve rasyonel kamusal karar alınamayacağını belirtmektedir. Arrow’un teorisini bir örnekle açıklamaya çalışalım.

A, B ve C olarak üç bireyden oluşan bir toplumda, bireylerin X, Y ve Z alternatifleri arasındaki tercih sıralaması aşağıdaki gibidir:

A B C

1.Tercih X Y Z

2.Tercih Y Z X

3.Tercih Z X Y

Buna göre A’nın birinci tercihi X, ikinci tercihi Y ve üçüncü tercihi Z; B’nin birinci tercihi Y, ikinci tercihi Z ve üçüncü tercihi X ve C’nin ise birinci tercihi Z, ikinci tercihi X ve üçüncü tercihi Y olarak sıralanmıştır.

Bireylerin tercih sıralamasında her birey için önce Z, sonra X ve daha sonra Y alternatifi dışarıda bırakılarak ikili tercih yapılmaktadır. Buna göre A, B ve C’nin bireysel tercih sıralaması şu şekildedir:

A’nın Tercih Sıralaması:

X Y (Z alternatifi dışarıda bırakıldığında)

Y Z (X alternatifi dışarıda bırakıldığında)

X Z (Y alternatifi dışarıda bırakıldığında)

Page 28: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

28 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

B’nın Tercih Sıralaması:

Y X (Z alternatifi dışarıda bırakıldığında)

Y Z (X alternatifi dışarıda bırakıldığında)

Z X (Y alternatifi dışarıda bırakıldığında)

C’nın Tercih Sıralaması:

X Y (Z alternatifi dışarıda bırakıldığında)

Z Y (X alternatifi dışarıda bırakıldığında)

Z X (Y alternatifi dışarıda bırakıldığında)

Buna göre, toplumsal tercih sıralaması şu şekilde olmaktadır:

X Y

Y Z

Z X

Ancak görüldüğü gibi toplumsal tercih sıralamasında bir çelişki söz konusudur. Çünkü X’in Y alternatifine, Y’nin de Z alternatifine tercih edildiği bir toplumda X’in aynı zamanda Z’ye de tercih edilmesi gerekir

(X Y Z).

Bu duruma tercihlerin “geçişli olması özelliği” (transitive) denir. Oysa yukarıda tam tersi, yani Z’nin X alternatifine tercih edilmesi gibi bir durum ortaya çıkmış ve geçişlilik özelliği geçerli olmamıştır. Burada alternatiflerden her biri kendisinden sonra gelen alternatife (X, Y’ye; Y, Z’ye ve Z de X’e) tercih edilmektedir. İşte bu çelişkiye “Arrow Paradoksu” ya da “Arrow Çıkmazı” denilmektedir.

Öte yandan tercih sıralamasında her üç alternatif de bireylerden aynı pu-anı almaktadır. İkili sıralama dikkate alındığında;

X alternatifi A ve C tarafından,

Y alternatifi B ve A tarafından,

Page 29: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 29

Z alternatifi de C ve B tarafından toplam oyların 2/3’ünü alarak seçilmektedir.

Bu durumda hiçbir alternatifin seçilememesi söz konusu olmaktadır. Çünkü A’nın tercih sıralamasında X; B’nin tercih sıralamasında Y ve C’nin tercih sıralamasında ise Z alternatifi öncelikli tercih olarak sıralanmıştır. Oylamaya katılan bireylerin tercihleri çeşitlilik göstermektedir. Yani bireylerin sıralama konusunda uzlaşmaları söz konusu değildir. Bu duruma “çok zirveli bir tercih sıralaması” adı verilir.

Örnekten yola çıkarak çok zirveli tercih sıralamasını şekil yardımıyla daha açık bir şekilde görebiliriz (Bakınız Şekil-3).

Şekilde görüldüğü gibi, birey tercihleri tek zirveli olarak sıralanmamıştır ve geçişlilik özelliği yoktur. Çok zirveli bir tercih sıralamasının olduğu, C seçmeninin tercih sıralamasında görülmektedir. C seçmeninin tercihleri iki zirvelidir. Çizgi önce aşağıya doğru düşmüş, sonra ise yukarıya doğru yükselmiştir.

Çok zirveli tercih sıralamasında bireylerin tek bir seçenek üzerinde anla-şamamalarına ve birbirine karşı seçimi kazanan seçeneklerin bir halka içinde bu şekilde kapanmasına “dönemsel çoğunluk (oylama paradoksu)” denir. Oylamada dönemsel çoğunluk sorununu Arrow’dan önce, ilk olarak Fransız matematikçi Marquis de Condorcet ortaya koymuştur.

Şekil-3: Çok Zirveli Tercih Sıralaması

Sıralama

Seçenekler

3

2

1

X Y Z

A Seçmeni

B Seçmeni

C Seçmeni

Page 30: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

30 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Condorcet, dönemsel çoğunluk sorununun giderilmesi için seçeneklerin ikişer ikişer oylamaya sokulması gerektiğini savunmuş ve bu çözüm önerisi “Condorcet Ölçütü” olarak adlandırılmıştır.

Condorcet ölçütü, seçeneklerin toplum tarafından ikili karşılaştırılmalarına dayanır. Şöyle ki, eğer bir A seçeneği bir B seçeneğine bir çoğunluk tarafından tercih ediliyorsa, A seçeneğinin B seçeneğini ikili karşılaştırmada yendiğini söyleyeceğiz. Eğer herhangi bir A seçeneği, karşısına çıkacak bütün seçenekleri ikili karşılaştırmalarda yeniyorsa A seçeneğini bir Condorcet galibi olarak adlandıracağız. O halde Condorcet galibi olan bir seçenek, başka hangi seçenekle ikili bir karşılaştırmaya tabi tutulursa tutulsun, bir çoğunluğun desteğini arkasında bulacaktır (Sanver: 138).

Fakat Condorcet’in ortaya attığı bu çözüm önerisi her zaman geçerli ola-mamaktadır. Çünkü bu şekildeki ikili oylamada her zaman bir tek Condorcet galibi ortaya çıkmaz. Bazı durumlarda birden fazla galip olabilir veya seçenekler birbiri ile yenişemeyebilir.

Arrow Paradoksu, çoğunluk kuralı uygulaması halinde bireysel tercih sı-ralamasından toplumsal tercihlere ulaşılamayacağını ifade etmektedir. Arrow’a göre ise dönemsel çoğunluktan(oylama paradoksundan) çıkmanın tek yolu, bireylerin tek zirveli (single peaked) tercihlere sahip olmalarıdır. Tek zirveli tercih koşulunu ise şu şekilde açıklayabiliriz:

Tek zirveli tercih koşulunda X, Y ve Z olmak üzere üç alternatifin varlığı halinde, Y alternatifini X’e tercih etmeyen bir birey, Y’yi Z’ye tercih etmelidir. Öte yandan Y alternatifini Z’ye tercih etmeyen diğer herhangi bir birey Y’yi X’e tercih etmelidir. Bu koşulda görülüyor ki, bireylerin herhangi bir alternatifin (Y) en kötü alternatif olmadığı konusunda birleşmeleri gerekir (İşgüden, 1980: 195).

Tek zirveli tercih koşulunu örneğimize uygulayacak olursak bireysel tercih sıralaması şöyle olacaktır:

Page 31: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 31

A B C 1. Tercih X Y Z 2. Tercih Y Z Y 3. Tercih Z X X

Buna göre A’nın birinci tercihi X, ikinci tercihi Y ve üçüncü tercihi Z; B’nın birinci tercihi Y, ikinci tercihi Z ve üçüncü tercihi X; C’nin ise birinci tercihi Z, ikinci tercihi Y ve üçüncü tercihi X oluşturmaktadır. Y alternatifi hem A’nın hem de C’nin ikinci tercihi, B’nin ise birinci tercihi durumundadır. Yani Y’nin en kötü olmadığı konusunda A, B ve C arasında bir uzlaşma söz konusudur. Toplumsal tercih sıralaması ise şu şekilde olacaktır:

Y Z

Z X

Y X

Bu durumda rasyonel bir toplumsal tercih sıralamasına ulaşılmıştır. Dik-kat edilirse burada geçişlilik özelliği mevcuttur. Yani Y alternatifi Z’ye, Z alternatifi X’e tercih edilirken, Y alternatifi aynı zamanda X’e de tercih edilmektedir.

(Y Z X).

Şekil 4’te örnekteki tercih sıralamasına göre tek zirveli tercih sıralaması görülmektedir. Burada çok zirveli tercih sıralamasındaki şekilden farklı olarak C seçmeninin tercih sıralaması tek zirveli olacak şekildedir ve geçişlilik özelliği mevcuttur.

Page 32: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

32 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Şekil-4:Tek Zirveli Tercih Sıralaması

X Y Z Seçenekler

3

2

1

A Seçmeni

B Seçmeni

C Seçmeni

Sıralama

Ancak tek zirveli tercih koşulunun geçerli olabilmesi için toplumu oluşturan bireyler arasında sıralamada bir uzlaşmanın var olması gerekir (İşgüden, 1980: 196). Örnekte de Y’nin en kötü seçenek olmadığı konusunda üç birey arasında bir uzlaşma söz konusudur.

Çoğunluk oylamasında tüm seçeneklerin tercih sıralamasında ortalama olarak en yüksekte yer alan seçenek toplum seçeneği olur. Seçmenler seçenekler arasındaki tercihlerini bunlardan bir tanesini ortalama olarak en yüksek düzeye getirecek biçimde sıralamamışlarsa, bazı seçenekler ortalama olarak aynı tercih yüksekliğinde kalıyorsa, bunlar arasında bir dönemsel çoğunluklar kapalı halkası oluşabilir (Bulutoğlu, 1988: 84). Yani çok zirveli tercih sıralaması varsa dönemsel çoğunluk sorunu oluşmakta ve hiçbir alternatifin seçilememesi söz konusu olabilmektedir. Tek zirveli tercih sıralamasında ise dönemsel çoğunluk halkası oluşmamakta ve bireysel tercihlerden tutarlı toplumsal tercihlere ulaşabilmek mümkün olabilmektedir.

Tüm seçmenlerin tercihleri tek zirveli olduğunda, çoğunluk oylaması istikrarlı bir sonuç yaratmaktadır.

Bundan başka, seçilen seçenek ortanca seçmenin tercihlerini yansıt-maktadır. Buradan şu sonuca ulaşmak mümkündür: Çoğunluk oylaması aslında ortanca seçmenin tercih sıralamasını çıkarmaya yarayan kollektif

Page 33: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 33

karar alma mekanizması olmaktadır. Bir bakıma demokrasilerde de diğer bütün tercihlere galip gelebilen bir tercih sıralaması mevcut olup; bu da ortanca seçmene aittir. Dolayısıyla ortanca seçmenin, diktatörden farkı, tercihlerinin toplumdaki diğer tercihlere egemen bulunmasının nedeni, çoğunluğun desteklemesi olup; bu desteğin ispatının da seçimi gerektirmesidir. Ancak çok zirveli tercihler bir çok gerçek durumda fiilen ortaya çıkabildiklerinden; çoğunluk oylamasının tutarlı sosyal tercihler yaratması beklenemez. Özellikle demokrasilerde, seçimlerde parti programları çok boyutlu yani farklı niteliklerdeki konuları kapsarlar. Dolayısıyla çok zirveli tercihlerin ortaya çıkması doğaldır (Akalın, 2000: 97).

Tek zirveli tercihlerde çoğunluk oylaması sonucunda seçilen seçeneğin ortanca seçmenin tercihlerini yansıtması “ortanca (medyan) seçmen teorisi” olarak adlandırılmıştır. Buna göre ortanca seçmen grubunun tercihleri toplumsal tercihlerin bir yansımasıdır. Yani bireysel tercihlerden toplumsal tercihlere geçişte ortanca seçmen grubunun tercihleri dikkate alınmalıdır.

Kuşkusuz, ortanca seçmen kuralı kişinin gerçek tercihini saklayıp, yanıl-tıcı bilgi vermemesi halinde doğru işler. Yanıltıcı bilgi aktarma olayı kişiler arasında koalisyon kurulması halinde kendini gösterir. En iyi tercihin diğerlerinin “arasında bir yerde” kalması, seçmenlerin tercihlerinin altında yatan “ortak bir faktörün” bulunduğu izlenimini yaratmaktadır. Böylece tercihlerin bireyselliğinden sosyalliğine doğru bir adım atılmış olmaktadır (Saraçoğlu, 1999: 87).

İngiliz iktisatçı Duncan Black de, her seçmen için bireysel tercihlerin tek zirveli olması halinde, bunun medyan (ortanca) seçmen tarafından tercih edilen uygun alternatiflerden biri olacağını belirtmiştir. Böyle bir durumda çoğunluk oylaması kesin bir sonuca ulaşır ve böyle olduğunda her noktadaki seçmenlerden çok, ortadaki seçmenleri tatmin eder. Örneğin; bir okul bütçesi konusunda bir çoğunluk oylaması söz konusu olduğunda, bütçeler düşük, ortalama ve yüksek harcamalı olarak ayrılabiliyorsa, bu tür üç bütçe tercihleri arasında ne en düşük ne de en yüksek harcamalı bütçe tercih edilecektir (Buchanan,1991(b):33). Yani Black, tüm bireysel tercihler tek zirve çıkacak şekilde sıralandığı takdirde, çoğunluk ilkesinin sonucunun daima gruptaki ortalama seçmenin tercihlerine karşılık geleceğini ifade etmiştir (Buchanan, 1991(a):13).

Page 34: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

34 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Kamu tercihi teorisyenleri ise siyasal iktidarların önemli bir oy potansiyeli oluşturan ortanca seçmenin oylarını elde edebilmek için, bu seçmen grubuna yönelik politikalar uyguladıklarını, bu politikaların yönlendirdiği tercihlerin de toplumun gerçek tercihlerini yansıtamayacağını savunmuşlardır.

Puanlı Oylama Kuralı

Toplumsal tercihlere ulaşmada kullanılan bir diğer oylama yöntemi ise “puanlı oylama” olarak bilinmektedir. Bu yöntemde her bireyin belirli bir puanı (oyu) vardır. Bu puanı bireyler çeşitli alternatif tercihler arasında istedikleri şekilde kullanmaktadırlar. Yalnız bireylerin her alternatif tercihe mutlak puan vermeleri şartı vardır. Oylama sonucunda en fazla puanı alan alternatif kazanmış olur. Bir örnekle açıklamaya çalışalım (Herber, 1975: 87).

Toplumda A, B ve C adında üç birey ve X, Y ve Z olmak üzere üç alter-natif politika bulunsun. Bireylerin toplam 7 oyunun olduğunu ve bireylerin oylarını aşağıdaki şekilde dağıttıklarını varsayalım.

Alternatif Politikalar

X Y Z

A 3 2 1

B 2 3 1

C 2 1 3

Toplam Oy 7 6 5

Tablodan anlaşıldığı gibi, en fazla puanı alan X politikasıdır. Bu nedenle X politikasının toplumsal tercihi yansıttığı varsayılarak bu politika uygulanır (Bkz. Akalın, 2000: 98-99).

Puanlı oylama yöntemi, çoğunluk kuralı (majority rule)na göre daha de-mokratik bir yöntemdir. Çoğunluk oylamasında azınlıkların tercihleri yansıtılamadığından olumsuz oy verenlerin kollektif ihtiyaçları giderilememektedir (Bkz. Şener, 1998: 156-157).

Nokta Oylaması Kuralı

Nokta oylaması (point voting) esasen puanlı oylama yönteminden çok farklı değildir. Nokta oylamasında da her bireyin belirli bir toplam puanı

Page 35: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 35

vardır ve bireyler bu puanlarını alternatif politikalar arasında istedikleri şekilde dağıtabilirler. Ancak nokta oylamasında puanlı oylama yönteminden farklı olarak bireylerin alternatif politikalara hiç puan vermemeleri imkanı mevcuttur. Ayrıca bu yöntemde tercihlerin ağırlığını ve önemini daha da belirginleştirmek için toplam oy sayısı, puanlı oylama yönteminden oldukça fazladır. Aşağıdaki tablo yardımıyla açıklamaya çalışalım (Herber, 1975: 101):

Alternatif Politikalar

X Y Z

A 22 8 0

B 10 15 5

C 8 4 18

Toplam Oy 40 27 23

Yukarıdaki tablodan anlaşıldığı gibi, bireylerin toplam oy sayısı 30’dur. Bireyler, X, Y ve Z politikalarına önemlerine göre puanlarını vermişlerdir. Sonuçta 40 oyla X politikası seçilmektedir. Bu yöntem puanlı oylama yöntemindeki demokratikliği biraz daha artırmaktadır.

Borda Kuralı

Bir başka oylama türü de 1781 yılında Jean-Charles de Borda tarafından önerilmiş olan kuraldır. Borda kuralına göre bir seçmenin tercih sıralamasında m tane önerinin her birine 1’den m’e kadar puanlar verilir. Örneğin, kişinin m puan alan öneriyi birinci sıraya, m-1 puan alan öneriyi ikinci sıraya,...,1 puan alan öneriyi ise son sıraya koyması söz konusudur. Tüm seçmenlerin her bir öneri için verdileri puanlar toplanır. En yüksek puanı alan öneri “kazanan öneri” olarak ilan edilir (Mueller, 1982: 59).

Bu kuralda oy verenlerin tercih sıralamalarının tümü gözönüne alınmak-tadır. Burada puanlama adayın, oy verenin tercih sıralamasında, kaçıncı sırada yer aldığına bağlı olarak yapılmaktadır. Borda puanı bir adayın oy verenlerin tercih sıralamalarının tümü göz önüne alındığında, diğerlerinin kaç defa önünde yer aldığını göstermektedir. Dolayısıyla Borda kuralı, tüm oy verenler tarafından diğer adaylara kıyasla en çok sayıda tercih edilen adayın seçilmesi demektir (Aleskerov; Ersel; Sabuncu, 1999: 244-245).

Page 36: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

36 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Bilindiği kadarıyla, Borda kuralı ve benzeri puanlama metotları herhangi bir halk seçiminde kullanılmamıştır, fakat birçok özel kuruluşta bu yöntemden yararlanılmıştır (Brams and Fishburn, 1991 : 23-31).

Taraf Tutma Modeli

Kamusal karar alma sürecinde her zaman çoğunluk oylaması sonucunda karar almak mümkün değildir. Çünkü özellikle parlamentolarda her zaman tek bir partinin iktidara gelecek kadar oy çoğunluğu bulunmamakta ve koalisyon hükümetleri oluşabilmektedir. İşte bu noktada taraf tutma ve oy ticareti uygulamaları devreye girmektedir.

James M. Buchanan tarafından geliştirilen taraf tutma modeli, koalisyon hükümetlerinin nasıl karar aldıklarını açıklama yönünden oldukça yararlıdır. Günümüzde bir çok ülkede siyasi partilerin üye sayısı, çoğunluk kuralına göre siyasal karar almayı sağlayacak sayıya ulaşamamaktadır. Bu nedenle, bir çok demokratik ülkelerde siyasal kararlar çoğu kez azınlık hükümetleri tarafından alınmaktadır. Bu durumda, siyasal kararlar alınırken, azınlık tercihleri çoğunluk tercihlerine üstün tutulur gibi görülmektedir. Ancak, bu durumda kollektif kararların alınması için, çoğunluğu sağlayacak şekilde azınlık hükümetinin meclisin başka üyeleri tarafından da desteklenmesi gerekmektedir. Bu biçimde alınan kararların seçmenlerin tercihlerini en zayıf biçiminde yansıttıkları kesin olduğu halde, rejim bunalımını önlemek için azınlık hükümetlerine başvurulmaktadır (Şener, 1998: 161-162).

Koalisyon hükümetlerinde siyasal kararlar “taraf tutma” ya da “oy ticareti” modeline uygun bir biçimde alınmaktadır. Bu amaçla, siyasi partiler çeşitli bütçe politikalarını önem derecelerine göre sıralarlar. Koalisyona girecek partiler ayrıca hükümetin kurulması sırasında şu stratejiyi izlerler: Her parti, en az tercih ettiği bütçe politikası ile ilgili oyunu, diğer partilerin en çok tercih ettikleri bütçe politikasının kazanması için bu partilerle değiştirmeye çalışırlar. Böylece, partiler oy değişimi ile diğer partilerin önemsiz olan politikalarını parti programlarından çıkarmaları sağlanarak, beklenen faydalarını maksimize edebilmektedirler(Şener, 1998: 162).

Oy Ticareti (Logrolling)

Belirli konularda olumlu oy vaadi karşılığında başka konuları destekleme uygulaması yasama organlarında oldukça yaygındır. Milletvekilleri parti

Page 37: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 37

disiplini ile bağlı olmadıkları konularda, bu tür karşılıklı destek anlaşmaları yaparlar (Bulutoğlu, 1988: 103-104).

Yasama organında partilerin karşılıklı olarak çıkarları doğrultusunda an-laşmalarını ifade eden oy ticareti (logrolling) kavramı, parlamento içinde partiler arasında olabileceği gibi, seçmenler arasında, seçmenlerin karşılıklı olarak pazarlık yaparak anlaşmaları şeklinde de olabilmektedir. Bu durumda da oy ticareti uygulaması bireysel tercihleri toplumsal tercihlere yansıtmada bir engel teşkil etmektedir.

Oy ticaretinden elde edilen sonuçlar şu şartlara bağlıdır (Sirkin, 1997: 205):

-Oy ticareti konusunda sadece anlaşmaya varılmış olmamalı, aksine oy ticareti fiili olarak gerçekleşmelidir.

-Fikir ayrılığına dayalı olarak oluşan monopol ve monopsonun engellen-mesi için alıcı ve satıcıların sayısı yeterince çok olmalıdır.

-Tüm kamu meseleleri hakkında aynı anda karar verilmemelidir. Her me-sele hakkında oylar diğer meselelere ilişkin oylarla değiştirilebilmeye hazır olmalıdır.

-Karar alma sürecinde bireylere önerilerini ortaya koyma fırsatları eşit olarak sağlanmalıdır.

-Oy ticareti yapan kişiler, diğer kimseler tarafından yapılan oy ticaretine de izin vermelidirler.

Görüldüğü gibi, oy ticaretinin gerçekleşebilmesi için iki temel şart vardır. Bunlardan birincisi, iki ya da daha çok seçeneğin olması ve bu seçenekler konusunda ilk etapta kişilerin anlaşamamış olmalarıdır. İkinci temel şart ise, tercihlerin yoğunluğu ile ilgilidir. Yani seçmenler alternatif seçeneklere farklı derecede önem vermelidirler. Bir seçmen bir seçenek üzerinde ısrarcı olsa bile, oy ticareti sonucunda sağlayacağı kazanç seçmeni bu ısrarından vazgeçirebilmelidir. Oy ticaretinde azınlıktaki seçmenlerin tercihleri egemen olabilir, çoğunluğun tercihi ise azınlıkta kalabilir. Çünkü çoğunluğa sahip seçmen kitlesinin tercih yoğunluğu düşük ise, çoğunlukta olmasına rağmen oy ticareti uğruna bu tercihinden vazgeçebilecektir. Buna karşın azınlıkta kalan seçmen kitlesinin ise tercih yoğunluğu daha fazla ise azınlıkta olmasına rağmen oy ticareti sayesinde tercihini diğer seçmen kitlesine onaylatabilecektir.

Page 38: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

38 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Oy ticaretini bir örnek yardımıyla açıklayabiliriz (Johnson, 1991: 215). Tablo1’de X ve Y şeklinde iki farklı projeden, üç seçmenin sağlayacağı faydalarını göstermektedir (Johnson, 1991: 216).

Birey A, her iki projeden de negatif fayda sağlayacağı için her iki projeye karşıdır. Birey B y’yi onaylar fakat x’e karşıdır; ve birey C ise x’i desteklerken y’ye karşıdır. Kabul edilen her bir projeden sağlanan toplam sosyal fayda x için 300 ve y için 100 birimdir. Her iki proje logrolling olmaksızın çoğunluk oy kuralı uygulandığında mağlup geleceklerdir. Bununla birlikte B ve C, oy ticareti konusunda bir anlaşma yapabilirler: Eğer C, y lehine oy kullanırsa; B de x lehine oy kullanmaya razı olacaktır. Her iki proje, A’nın zararına, B ve C’nin faydasına olacak şekilde onaylanmış olacaktır.

Eğer B, y projesinden 200 veya daha az kazanırsa, x projesinden daha çok kaybedeceği için oy ticaretini istemeyecektir. Tablo 1’deki örneğimizde, oy ticareti olmadan her iki proje de onaylanamayacaktır, oy ticareti ile ise her iki proje de onaylanacaktır. Hem x, hem de y’yi onaylamayan A, eğer B ve C oy ticaretinde bulunmuşlarsa, kaybedecektir.

Logrollingi eleştirenler, genellikle A gibi, oy ticaretine katılmayanların zararına dikkat çekmektedirler. Bununla birlikte, bu durumda B ve C, A’nın kaybından daha çok kazanacaklardır ve toplum daha iyi hale gelecektir. Eğer biz birey A’nın her iki projeden 100 değil de 800 kaybettiğini farzedersek, A, B ve C’nin kazandığından çok daha fazla kaybedecektir ve toplum refahı logrolling sayesinde azalacaktır. Bu örnek, logrollingi eleştirenlerin argümanlarını güçlendirmektedir (Johnson, 1991: 216).

Oy ticareti, siyasi ahlak açısından sakıncalı bulunmakla birlikte, ticarete giren her iki tarafa da avantajlar sağladığından uygulamada sıklıkla rastlanılmaktadır. 3. Kollektif Karar Alma Sürecinde Oyun Teorisi

Kollektif karar alma sürecinde uygulanan oylama yöntemleri sonucunda her zaman seçmenlerin gerçek tercihlerinin yansıtıldığını söylemek mümkün değildir. Çünkü seçmen tercihlerini etkileyen çeşitli faktörler mevcuttur. Bunların başında diğer seçmenler gelmektedir. Yani bir seçmenin vereceği bir karar diğer seçmenlerin kararlarından önemli ölçüde etkilenebilmektedir. Bu durum “stratejik oylama” olarak

Page 39: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 39

adlandırılabilir. Seçmenleri bu tür bir davranışa iten neden, bu şekilde hareket ederek alınan kararlardan en yüksek faydayı sağlamaktır. Seçmenlerin bu tür davranışları “oyun teorisi”nin konusunu oluşturmaktadır.

Tablo-1:İki Projeden Sağlanan Faydalar

Projeler X Y

Birey A’nın Faydası -100 -100

Birey B’nın Faydası -200 +500

Birey C’nın Faydası +600 -300

Net Sosyal Kazanç +300 +100

Oyun stratejisi, seçmenin başka seçmenlerin ne yapacağını hesaba kata-rak oy kullanmasıdır. Seçime katılan bir seçmen, öteki seçmenlerin ne yapabileceklerini dikkate alarak oy kullanırsa, gerçek tercihini açıklamış olmaz. Sadece öteki seçmenlerden beklediği davranış karşısında, seçim sonucundan (oyundan) en büyük faydayı çıkarma stratejisini ortaya koyar. Seçimde seçmenlerin başvurdukları stratejik davranışların rasyonellik kurallarını inceleyen bilim dalına “oyun teorisi” denir. Oyun teorisinin amacı, kişilerin eylemleri birbirine bağlı iken, rasyonel davranış kurallarını ortaya koymaktadır. Oyunda oyunculara belli eylemlerde bulunma hakkı verilmiştir. Her oyuncu kendisinin ve başka oyuncuların tüm eylemlerinin neler olabileceğini bilir. Oyuncuların oyundan sağladıkları faydayı en yüksek yapabilmeleri için, hangi davranışlarının rasyonel olacağı oyun kuramının araştırma konusudur. Oyunlar kazançlarının “toplamı sıfır olan” ve “toplamı sıfır olmayan” diye iki kümeye ayrılır. Toplamı sıfır olan oyunlarda, oyuncuların çıkarları taban tabana zıddır. Öyle ki, bir oyuncunun kazancı diğerinin kaybına eşittir. Buna karşılık, toplamı sıfır olamayan oyunlarda oyuncuların bir ölçüde ortak çıkarları vardır; çünkü kazançlarının toplamı kayıplarından fazladır. Bu sebepten bir oyuncu kazanırken, diğeri de kazançlı çıkabilir (Bulutoğlu, 1988: 109).

Genellikle tarafların işbirliğine gitmeyerek körü körüne kendi çıkarlarına hareket etmesi sonucu, her iki taraf için de daha kötü olan sonuçlarda

Page 40: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

40 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

istikrar bulan oyunlara “mahkum açmazı” denmektedir (Bulutoğlu, 1988: 113). Mahkum açmazı ancak toplamı sıfır olamayan oyunlar için söz konusu olabilir. Yasama organında alınacak kararlarda da mahkum açmazına yakalanmamak için partilerin karşılıklı olarak birbirlerini desteklemeleri halinde kendileri için en yüksek faydayı sağlayacaklardır. Benzer bir şekilde seçmenlerin de oylama sürecinde diğer seçmenlerle anlaşarak oylamada bulunmaları halinde en yüksek çıkarı elde etmeleri mümkün olacaktır.

Oyun teorisinde basit logrolling, yanlı (taraflı) ödeme yapma anlamında-dır. Politikacıların, para karşılığında direkt olarak “satın alma” yoluyla seçmenlerin desteklerini almaları mümkün değildir. Bunun yerine belli bazı konular üzerinde oy alışverişi yapabilirler. Logrolling birbiriyle fiziksel olarak benzerlik taşımayan kollektif kararların alınması üzerinde oy alışverişi şeklinde de meydana gelebilir. Eğer seçmenler karşısında yeterli sayıda konu varsa ve bu konular üzerindeki tercihlere bireysel yoğunluk fazla ise, kompleks logrolling süreci içerisinde yanlı ödemeler yapılabilir. Seçmenin “satın alma gücü”, diğer seçmenler tarafından kabul edilen tüm konularla ilgili desteğin değeri tarafından belirlenir. Şüphesiz, piyasada tüm satın alma gücünü bir tek mal veya hizmet için nadiren kullanan seçmen, kollektif kararların alınmasında da tek bir konu üzerinde tüm satın alma gücünü nadiren kullanacaktır (Buchanan ve Tullock, 1962: 155-158).

Oyun teorisi çerçevesinde seçmenlerin stratejik davranmaları sonucunda ortaya çıkan sonuçlar her zaman seçmenlerin gerçek tercihleri değildir. Bu nedenle kollektif karar alma sürecinde oylama sonucunda alınan kararın her seçmenin gerçek tercihini yansıttığını düşünmek yanlış olacaktır. Fakat seçmenlerin bu şekilde stratejik davranmaları, bir Condorcet galibinin ortaya çıkmasını sağlayabilir.

Kişinin gerçek tercihlerini gizleyerek oylamanın sonucunu değiştirebil-mesi, politikacının buna karşı gerçek gündemi hem daha iyi kavrasın, hem de gerçek tercihlere hitap etsin diye çok değişik şekillerde halka sunabilmesi ve benzeri incelikler, bir taraftan seçmen tercihlerinin doğru biçimde belirlenmesi konusunu ön plana çıkarırken, diğer taraftan siyasal teorilere kayma ihtiyacını güçlendirmiştir. Kişinin gerçek tercihinin doğru anlaşılması hususunda bazı oyunlar ileri sürülmüşse de kilit noktanın devlete duyulan güven olduğu, güveni pekiştirmek üzerinde durulması gerektiği, bunun da sadece iktisatçının yaklaşımıyla temin edilemeyeceği görülmüştür (Saraçoğlu, 1999: 80).

Page 41: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 41

V. SONUÇ

Kamu ekonomisi ve piyasa ekonominin işleyiş sürecindeki farklılıklar, her iki ekonomide üretilecek mallar için belirleyici bir unsur olmaktadır. Çünkü piyasadaki malların arzında belirleyici olan piyasa talebi iken, kamu ekonomisinde hangi malların ne miktarda üretileceği siyasal talebe bağlıdır. Dolayısıyla siyasal sürecin işleyişi mal ve hizmetler açısından büyük önem taşımaktadır.

Kamu ekonomisinde üretilecek malların neler olacağı ve ne miktarda üre-tileceği siyasal süreç aracılığıyla belirlenir. Siyasal süreç, devletlerin siyasi örgütlenme yapılarına göre farklı unsurlardan meydana gelmektedir. Demokratik sistemlerde siyasal sürecin temel unsuru, seçim mekanizmasıdır. Seçim sürecinde farklı oylama yöntemleri mevcuttur. Dolayısıyla piyasa ekonomisindeki bireysel tercihlerin, kamu ekonomisinde toplumsal (kollektif) tercihlere dönüşmesinde tercih edilen seçim sistemi ve bu sistemdeki oylama yöntemi önemlidir.

Kamusal karar alma sürecinde bireysel tercihlerin toplumsal tercihlere tam olarak yansıtılamaması durumunda kamu ekonomisinde seçmen istek ve beklentilerini yansıtmayan kararlar alınacaktır. Uzun yıllardır bir çok teorisyen, oybirliği ilkesinin uygulanmasındaki güçlükler nedeniyle alternatif oylama yöntemlerinden hangisinin daha adil, uygulanabilir ve düşük maliyetli olduğu konusunda çalışmalar yapmışlardır. Tüm oylama yöntemlerinin tam olarak toplum tercihlerini yansıtamadığı ortaya çıkmıştır. Bunun farklı nedenleri vardır. Bunlar; politik süreçte seçmenlerin yeterince bilgilendirilmemesi, stratejik oylamada bulunmaları, yasama organında siyasal partilerin oy ticareti ile karşılıklı olarak birbirlerini desteklemeleri, ortanca seçmene yönelik politik kararların alınması vb.dir. Sonuçta tüm oylama yöntemlerinin siyasal süreçte alınan kararlara seçmen tercihlerini yansıtmada yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Optimal oylama kuralının belirlenmesi, kamu ekonomisi literatüründe önem taşıyan konulardan birisidir. Ancak, kamu ekonomisi alanında optimal ve uygulanabilir bir oylama yöntemi henüz tespit edilmiş değildir. Oybirliği ilkesi “birinci en iyi” oylama kuralı olmakla birlikte pratikte gerçekleşmesi oldukça zor ve maliyetlidir. Diğer oylama kurallarının ise avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır.

Page 42: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

42 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Kaynaklar Akalın, Güneri., Kamu Ekonomisi, Ankara: Akçağ Yayınları/314, Ekonomik Araştırmalar/5, 2000. Aktan, Coşkun Can., Politik Yozlaşma ve Kleptokrasi, İstanbul: AFA Yayınları, 1992. Aleskerov, Fuad; Hasan Ersel; Yavuz Sabuncu., Seçimden Koalisyona-Siyasal Karar Alma, 1. Baskı, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, Cogito-84, 1999. Arrow, Kenneth., Social Choice and Individual Values, New Haven:Yale University Press, 2nd Edition, 1970. Brams, Steven J. and Peter C. Fishburn., “Alternative Voting Systems”, in L. Sandy Maisel (ed.), Political Parties and Elections in the United States: An Encyclopedia, Vol.1, New York: Garland, 1991, pp.23-31, İnternet adresi: http://bcn.boulder.co.us/government/ approvalvote/altvote.html Brown, C.V. and, P.M. Jackson., Public Sector Economics, 4th Edition, Basil Blackwell Ltd.,1990. Buchanan, James M., “Kamu Maliyesi ve Kamu Tercihi”, Çeviren: Turan Yay, içinde: C. C. Aktan ve A. Eker (Ed.), Kamu Tercihi ve Anayasal İktisat, İzmir: Aklıselim Ofset, 1991(a). Buchanan, James M., Constitutional Economics, Basil Blackwell Ltd., 1991(b). Buchanan, James M. and Gordon Tullock., The Calculus of Consent, The University of Michigan, 1962. Buchanan, James M. and Marilyn R. Flowers., Public Choice and Budgetary Size, in: Public Finance (An Introductory Textbook), Sixth Edition, Irwin Homewood, Illinois, 1987. Bulutoğlu, Kenan., Kamu Ekonomisine Giriş-Devletin Ekonomik Bir Kuramı, Dördüncü Yayım, İstanbul, Filiz Kitabevi, 1988. Çelebi, Kemal., Kamu Ekonomisi Analizi/Kamu Ekonomisinin Büyüklüğü Sorunu, Manisa: Emek Matbaası, 2000. Demir, Fevzi ve Şükrü Karatepe., Anayasa Hukukuna Giriş, İkinci Basım, İstanbul: Evrim Basım-Yayım-Dağıtım, 1989.

Page 43: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 43

Downs, Anthony., An Economic Theory of Democracy, New York, Parper and Row, 1957. İşgüden, Tamer., Kamu Yatırım Projelerinin Değerlendirilmesinde Fayda-Maliyet Analizi, İstanbul: Sermet Matbaası, 1980. Johnson, David B., Public Choice-A Introduction to the New Political Economy, Bristlecone Books, Mayfield Publishing Company, 1991. Mueller, Dennis C., Public Choice, Cambridge University Press, 1982. Herber, Bernard P., Modern Public Finance, Homewood: Richard Irwin, 1975. Sanver, M. Remzi., “Çoğunluk Yöntemi ve Condorcet Galipleri”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 55-3. Saraçoğlu, Metin., “Kamu İktisadı Bağlamında Medyan Seçmen Teo-risi:Pareto Etkinlik Sağlanabilir mi?, Gazi Üniversitesi, İİBF Dergisi, 3/99. Sirkin, Gerald., “Devletin Başarısızlığının Anatomisi”, içinde: Coşkun Can Aktan, Anayasal İktisat, İstanbul: İz Yayıncılık, 1997. Stiglitz, Joseph., Kamu Kesimi Ekonomisi, Çeviren: Ömer Faruk Batırel, İkinci Baskı, İstanbul: Marmara Üniversitesi Yayın No:549, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayın No: 396, 1994. Şener, Orhan., Kamu Ekonomisi, 6. Baskı, İstanbul: Alkım Yayınları, 1998. Tullock Gordon., “Kamu Tercihi”, içinde: Coşkun Can Aktan, Anayasal İktisat, İstanbul: İz Yayıncılık, 1997. Tüzel Sadık., Anayasa Hukuku, Üçüncü Baskı, İzmir: Ege Üniversitesi Matbaası, 1969. Wicksell, Knut., “A New Principles of Just Taxation”, Classics in the Theory of Public Finance”, in: R. A. Musgrave and A. Peacock (eds.), Macmillan, 1959. Winch, D.M., Analytical Welfare Economics, London: Penguin, 1973.

Page 44: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

44 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

KOLLEKTİF KARAR ALMA MEKANİZAMASI ve OYLAMA YÖNTEMLERİ5

İsmail Güneş

1.GİRİŞ Kolektif karar alma mekanizması, birçok disiplinin ilgi alanına girmekte-dir. Özellikle de siyasal bilimin alanını oluşturduğu gibi temel araçların-dan biri olarak kabul edilmektedir. Devlet teorisi, oylama yöntemleri, seçmen davranışları, siyasal partilerin politikaları, söylemleri, bürokrasi vb. konular siyaset biliminin konulan arasındadır. Ekonomi bilimi ile olan ilişkisi ise kamusal kararların analiz yöntemi gündeme geldiğinde ortaya çıkmaktadır. Kamusal karar analizinin dayandığı temel davranış postülası, bireyin bencilliği, çıkarını maksimize peşinde koşması ve ras-yonelliğidir (Sönmez, 1987:190). Kolektif karar alma mekanizmasını açıklamaya yönelik bu farklı yakla-şımlar pozitif ve normatif temeller baz alınarak incelenebileceği gibi, temel postüla kabul edilen rasyonellik ölçütü baz alınarak da ele alınabi-lir. Bunun yanı sıra doğrudan katılım ve temsili sistemlerdeki oy kullan-ma yöntemlerine göre de inceleme yapmak da olasıdır. Kolektif karar alma mekanizmasının bir bütün olarak incelenmesi duru-munda; konunun önemi, uygulama alanı, piyasa karar alma mekanizması ile karşılaştırılması, ekonomik yorumu, araçları, yöntemleri ve bu yön-temlerin etkinlik koşullarını sağlayıp sağlamadığının ele alınması gerekir. Bu çalışmadaki temel amaç kolektif karar alma mekanizmasını sayılan tüm boyutları ile ele almak olmayıp, sadece kolektif karar alma meka-nizmasında kullanılan oylama yöntemlerini incelemek ve bunun üzerine değerlendirmeler yapmaktır. Bu amaçla kolektif karar alma mekanizma-sında kullanılan oylama yöntemleri kısaca tanıtılarak, bu konudaki litera-türdeki çalışmalar kısmen aktarılmaya çalışılmış, bu yöntemlerin fayda-lan ve sakıncaları ele alınarak uygulanabilirliği tartışılmıştır.

5 Bu çalışma daha önce şu dergi içerisinde yayınlanmıştır: İsmail Güneş, “Kolektif Karar Alma Mekanizması ve Oylama Yöntemleri”,AÜ. İİBF Dergisi, Cilt 15, Sayı 1-2, 2001.

Page 45: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 45

2. KOLEKTİF KARAR ALMA MEKANİZMASINDA KULLANILAN OYLAMA YÖNTEMLERİ

Tablo-l'de çalışmamız kapsamında ele alınan kolektif karar alma yöntem-leri ve konular gösterilmiştir. Çalışmamızda öncelikle oy birliği kuralı incelenecektir. Bunu takiben çoğunluk kuralı ele alınarak, basit çoğunluk kuralının uygulanması durumunda ortaya çıkan “oylama paradoksu” ko-nusuna değinilecektir. Kolektif rasyonelliği sağlayacak yöntemlerin ince-lenmesini çoğunluk kuralına göre diğer oylama modellerinin incelenmesi takip edecektir. Tablo-1: Çalışmamızda Ele Alınan Kolektif Karar Alma Yöntemleri ve Konular Oy birliği Kuralı Tam Oy birliği Kuralı

Yaklaşık Oy birliği Kuralı

Çoğunluk Kuralı

Nispi Çoğunluk Kuralı Basit Çoğunluk Kuralı Kaliteli Çoğunluk Kuralı

Oylama Paradoksu

Kolektif Rasyonelliği Sağlayan Oylama Yöntemleri

Çok Oy Kuralı Puan Verme Kuralı

Çoğunluk Kuralına göre Diğer Karar Al-ma Modelleri

Downs Yaklaşımı: Politikada Rekabet Modeli, Oy Maksimi-zasyonu ve Ortanca Seçmen Coleman Yaklaşımı Taraf Tutma Modeli

2.1. OY BİRLİĞİ KURALI Oy birliği kuralına uygun kararların alınabilmesi için siyasal karar alma sürecine katılanların aynı yönde karar alması gerekir. Kuşku yok ki katı-lımcı sayısının artışına bağlı olarak bu yöntemin uygulanabilirliği zor-laşmaktadır. Oy birliği kuralı kamu harcamaları teorisinde klasik bir problem olan kamusal mallarla ilgili bireysel tercihlerin tanımlanması yöntemiyle ilgi-

Page 46: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

46 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

lidir. Lindhal’i izleyen birkaç ekonomist, kamusal malların tedarikiyle ilgili yöntemler geliştirmişlerdir. Bu yöntemler arasında kolayca formüle edilebilen bir yöntem; kamu tercihi analiz yöntemidir. Bu analizden biraz daha farklı bir analiz Lindhal dengesinde görülebilir. Seçmenler, kamusal mal miktarlarının tüm ihtimal bileşimleri üzerinde oy kullanabilmektedir. Eğer iki seçmen bir kamu malı miktarı üzerinde pazarlık süreci sonunda anlaşabilirlerse, bu noktadaki vergi paylarıyla diğer tüm bileşimleri tercih etmektedirler. Bu oy birliğiyle kararlaştırılan bir tercihtir. Oy birliği kura-lı, Pareto tercihli kamusal mal miktarı ve vergi oranlarını kesin anlamda sağlayabilecek bir yöntem olarak özellikle Wicksell tarafından ele alın-mıştır. Wicksell'in ilk olarak sistematik bir biçimde ele aldığı oy birliği kuralı (Unaminity Rule); oylama katılan bireylerin tamamının aynı yönde oy kullandığı diğer bir deyişle tam bir fikir birliğinin sağlandığı durumu ifade eder. Kuşku yok ki böyle bir durumun gerçekleşeceğini düşünmek gerçekçi bir yaklaşım olarak görünmemektedir. Bu nedenle Oy birliği kuralını iki alt grup halinde incelemek daha doğru olacaktır, Bunlardan birincisi tam anlaşmayı ifade eden mutlak veya tam oy birliği (comple-te/absolute unaminity), ikincisi ise yaklaşık oy birliği (approximate una-minity) veya nispi oy birliği (relative unaminity) olarak anılan kuraldır. 2.1.1. Tam Oy birliği Kuralı: Tam oy birliği kuralının gerçekleşebilmesi için oylamaya katılanların tamamının aynı yönde oy kullanmaları gerekir. Bu açıdan bu kuralın rea-lite ile örtüşmediğini söyleyebiliriz. Tam oy birliği kuralının kamu eko-nomisi alanında bir karar alma yöntemi olarak kullanılabilmesi halinde, Pareto'nun optimalite kriteri şu şekilde yazılabilmektedir; ∑ MRS=MRT=MC Eşitliğe göre, özel ve kamusal mallar arasındaki marjinal ikame hadleri toplamı, oylamaya katılan seçmenler için, yine aynı mallar arasındaki marjinal transformasyon haddine eşit olmalıdır. Marjinal ikame haddi (MRS), marjinal faydayı ve marjinal transformasyon haddi (MRT), mar-jinal maliyeti gösterdiğinden; MB=MC eşitliği yazılabilir. Bu son eşitliğe göre tam oy birliği kuralına uygun olarak kolektif kararların alınması halinde, kamusal mallarla ilgili olarak, seçmenlerin marjinal faydalarının toplamı ile kamusal malın marjinal maliyeti birbirine eşit olmaktadır (Şe-

Page 47: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 47

ner,1998:142) A, B ve C adlı seçmenler/grupların enflasyon. İşsizlik ve bütçe açığının azaltılması politikalarına ilişkin olarak tercihlerini Tablo-2’de gösterildi-ği biçimde sıralamaktadır. Tablo-2: Seçmenlerin Üç Değişik Ekonomi Politikası Karşısındaki Seçimleri Seçmen Enflasyon İşsizlik Bütçe Açığı A 1. Öncelik 2. Öncelik 3. Öncelik B 1. Öncelik 2. Öncelik 3. Öncelik C 1. Öncelik 2. Öncelik 3. Öncelik Tabloya göre, bütün seçmenler veya siyasi partiler enflasyonla mücadele programını, işsizlikle mücadele programına, işsizlikle mücadele progra-mını da Bütçe açığının azaltılması programına tercih etmektedir. Seçmen veya siyasi partilerin tercihlerini sıralama tarzı ile kolektif karar alma sonucu olarak varılan sonuç arasındaki tutarlı bir ilişki vardır. Tam oybirliği kuralının uygulanmasına AB üyeliğine kabul edilmeyi verebiliriz. Bir ülkenin AB üyeliğine kabul edilebilmesi için AB Konse-yine üye 28 ülkenin evet oyu kullanması gerekmektedir. Ortak dış poli-tika ve güvenlik politikası belirlenmesi, AB vatandaşlarına yeni haklar verilmesi, dolaylı vergilerde ulusal mevzuatların uyumlaştırılması, AB finansmanı, Sosyal Güvenlik ve koruma alanında mevzuat uyumlaştırıl-ması gibi konularda AB Konseyi oy birliği ile karar almaktadır. Katılımcı sayısının az olduğu durumlarda mümkün olabilen tam oybirliği sayı arttıkça uygulanması çok zor bir yöntemdir. Özellikle temsili ve ka-tılımcı demokrasilerde bir seçimin oy birliği ile bitmesi çok rastlanan bir durum değildir. Seçimlerde farklı fikir, inanç, ideoloji, renkler yarışırlar. En çok oyu almak için rekabet ederler. Bir ülkede seçim yapılıyor olması demokrasinin tam anlamı ile uygulandığı anlamı taşımaz. Ölçek büyüme-sine rağmen tam oy birliği sonuçlarının genellikle baskı, dikta rejimlerin-de olduğunu gözlemlemekteyiz. 8 Ekim 1962'de Kuzey Kore'de yapılan milletvekili seçiminde Anavatanın yeniden birleşmesi için Demokratik Cephe oyların yüzde yüzünü almıştı. Bu cephenin lokomotifi durumunda olan K.Kore Parti İşçi Partisiydi. Bu seçimde katılım oranı da yüzde yüz ilan edilmişti. Aynı şekilde 2015 seçimlerinde Kim Jong Un yaklaşık 25

Page 48: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

48 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

milyonluk Kuzey Kore’de oyların %100’ünü alarak başkan olduğu ilan edildi. Ölen lider Kim Jong-il’inde 2009 yılında % 99’la seçildiğini de anımsatmakta fayda var. Benzer şekilde 1975 ve 1982 seçimlerinde Gi-ne’de Ahmed Sekou Toure, 1985 yılında Fildişi Sahilinde Felix Houpho-uet Boigny oyların yüzdesel olarak tamamını almıştı. 15 Ekim 2002 tari-hinde Irak’ta yapılan seçimlerde Saddam Hüseyin’in de oyların %100’ünü aldığı açıklanmıştı. 2.1.2. Yaklaşık Oy Birliği Kuralı: Bu yöntemde kararların alınmasında oylamaya katılan seçmenlerin veya temsilcilerin önemli bir kısmının aynı yönde oy kullanmaları gerekir. Aranan çoğunluk için kesin bir oran belirtilemese de bu oran 9/10, 5/6, 4/5, gibi oranlar olabilir. Tam oy birliği kuralına göre karar alınması için, bedava yararlanma mo-tivasyonu söz konusu olamayacağından, kolektif karar alma şansıda azalmaktadır. Buna karşın oy birliği kuralına göre karar alınması yöntemi kabul edildiğinde, oy değişimi olanakları da yaratıldığından, kolektif karar alma mekanizması daha çabuk işleyebilmektedir (Şener, 1980;68-69;1998:144-145). Oy birliği kuralına getirilen eleştirilerden ilki, uzlaşma sağlanıncaya ka-dar geçen sürede kaybedilen zamanın fazla olmasıdır. Bireylerin daha az zaman harcayarak tam bir uzlaşma sağlanamadan da kendileri açısından etkin bir noktaya ulaşabilirler. Bunun yanı sıra, oy birliği kuralının birey-lerin stratejik davranışlarına neden olabilir. Ancak hangi yöntem olursa olsun benzer stratejik davranışların gözlemlenmesi bu eleştirinin sadece oy birliği kuralı için geçerli olmadığını söyleyebiliriz (Mueller,1976:40). 1981-2011 arası Mısır’ı yöneten Hüsnü Mübarek seçimlerde genelde yüzde 90 düzeyinde oy almaktaydı. Beşer Esat Suriye’de 2014 seçimle-rinde oyların yüzde 88,7'sini alarak başkan seçilmişti. 55 yıla yakın süre-dir Esat ailesi ülkeyi yönetiyor ve ilk kez 2014 seçimlerinde bu aileden olmayan biri aday olmuştu ve Hasan Abdullah El Nuri yüzde 4,3 ve Ma-hir Haccar ise yüzde 3,2 oy almıştı (BBC,2014). 2.2. ÇOĞUNLUK KURALI Çoğunluk kuralı en fazla kullanılan oylama yöntemi olarak karşımıza

Page 49: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 49

çıkmasına karşın niçin en sık karşılaşılan oylama yöntemi olduğunu açık-layabilecek göstergeler çok da fazla analiz edilmemiştir. Gerçekten de, çoğunluk kuralının davranışlarını açıklayabilmek için normatif ve pozitif dayanaklara gereksinim duymaktayız. Özellikle normatif yaklaşım sergi-leyenler arasında Downs, Leibenstein, Baurnol ve Rae gibi isimleri saya-biliriz. Bunların arasında, Downs'un teoriye yaptığı katkılara göz ardı etmeksizin, Rae tarafından geliştirilen yaklaşım konumuz açısından irde-lenmeye değerdir. Douglas W. Rae yaklaşımında çıkış noktası olarak, aynı Buchanan ve Tullock gibi, bir karar alma yönteminde bireylerin bencilliklerinin tercih ve konumlarındaki belirsizliklere bağlı olduğundan ve bireylerin bir konu üzerindeki desteklerinin hangi etkenler tarafından en aza indirilebilece-ğinden hareket etmiştir. Bu yaklaşımın en önemli noktası kanımızca şu-dur: Çoğunluk kuralı, refahın yeniden dağılımına ulaşırken alacağı rol açısından, rakiplerin fayda kaybının, ortakların kazanmama eşit olduğu noktada oldukça makul görünmektedir. Bu nokta çoğunluk ve oy birliği karar alma yöntemleri üzerine yapılan tartışmaların can alıcı noktasıdır. Çoğunluk kuralının uygulanabilmesi için; kolektif karar alınabilmesi için oylamaya katılanların yarıdan bir fazlasının oyu gerekmektedir. Çoğun-luk kuralının uygulanmasında farklı yöntemler uygulanabilir. Bunlardan nispi çoğunluk kuralı, basit çoğunluk kuralı ve kaliteli çoğunluk kuralı ele alınacaktır. 2.2.1. Nispi Çoğunluk Kuralı (Simple Plurality Rule): Oylamaya katılan seçmenler veya temsilcilerin sayısı toplam oy olarak alındığında, çeşitli seçenekler için verilen oyların toplam oylara oranı alınır ve en yüksek oranda oy olan seçenek uygulanabilir. Bu durum bir örnekle açıklanabilir. 550 kişilik bir temsilcinin oluşturduğu bir mecliste, önerilen çeşitli bütçe politikalarının aldıkları oy ve oranlan aşağıdaki şekilde olsun

Page 50: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

50 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Tablo-3: Partilerin Bütçe Politikası Önerileri ve Oyları Bütçe Politikası Oy/Temsilci Yüzde Dağılım RP Bütçe Politikası 158 Oy % 28,72 DY Bütçe Politikası 135 Oy % 24,54 AN Bütçe Politikası 133 Oy % 24,18 DS Bütçe Politikası 75 Oy % 13,63 CH Bütçe Politikası 49 Oy % 8.90 Bu yönteme göre 550 oyun 158'ini alan RP bütçe politikasının uygulan-ması gerekir. Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken bu yöntem sonucunda 392/550 gibi %71,27'nin tercihlerinin yok sayılmasıdır. Bu yöntem karar almayı kolaylaştırmak ve çoğunluğun tercihlerine genellik-le aykırı olmak gibi bir özelliğe sahiptir. Doğan bu sakıncaları gidermek için bu kadar düşük oranlarla kolektif bir kararın alınmasını önleyici bir oran barajın getirilmesi mümkündür. Ancak bu kez de uzlaşmanın ger-çekleşmemesi durumunda karar alma mekanizmasında tıkanıkların olma-sı olasıdır. 2.2.2. Basit Çoğunluk Kuralı (Simple Majority Rule) Bu yöntemle kolektif kararın alınabilmesi için oylamaya katılanların ya-rısından bir fazlasının oyu yeterlidir. Burada karşılaşılacak bazı sorunlar söz konusudur. Oylamaya katılanların yarısından bir eksiğinin çıkması seçime konu olan politikanın reddine neden olabilir. Bunun yanında tu-tarsız sonuçlar alınmasına da yol açabilir. Basit Çoğunluk kuralının uygulanmasına örnek olarak TBMM Gensoru görüşmeleri verilebilir. Gensoru görüşmelerinde katılan üye tamsayısının salt çoğunluğuyla gensoru reddedilebilir veya kabul edilebilir. Tüketici tercihlerinin açıklanmasıyla ilgili olarak başvurulan mali karar-ların alınmasında uygulanan basit çoğunluk sisteminin taşıdığı sakıncalar şöyle özetlenebilir. 1. Bu sistem, sürekli olarak azınlıkta kalan kişiler için ciddi bir baskı unsuru yaratmaktadır. 2. Bu sistem, özellikle çoğunluğu sağlayan öneri ile azınlıkta kalan öneri arasındaki oy farkı az olduğu zaman toplum tercihlerini başa-rıyla yansıtmamaktadır.

Page 51: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 51

3. Bu sistemde, belli seçenekler karşısında kişilerin duyguların-daki şiddeti dikkate alma imkânı bulunmamaktadır. Herkesin yalnızca tek oya sahip olması ve bu oyu bölmeden kullanma zorunluluğu, duygular-daki şiddetin belirtilmesini zorlaştırmaktadır. Diğer bir deyişle kişilerin herhangi bir Önerinin kabulünü ya da reddini ne ölçüde istedikleri dikka-te alınmaktadır. Bu sistemde aralarında seçim yapılacak olan alternatif politikalar ikiden fazla ise seçim sonucu alınan kararlar ile kişisel tercihler arasında bir tutarsızlık söz konusu olmaktadır. 2.2.3. Kaliteli Çoğunluk Kural (Qualified Majority Rule): Genellikle az kullanılan bir yöntemdir. Ülkemizde de 2017 Anayasa de-ğişikliği öncesinde TBMM’nin Cumhurbaşkanını seçtiği dönemde bu yöntem uygulanmaktaydı. Yönteme göre kolektif kararın alınabilmesi için oylamaya katılanların 2/3’lük önemli bölümünün aynı yönde oy kul-lanmaları gerekmekteydi. Bu kaliteli çoğunluk sistemine uygun bir yak-laşımdır. Ancak bu koşulun sağlanmasındaki zorluk karşısında yine o dönemdeki anayasa birinci ve ikinci oylamada kaliteli çoğunluk sağla-namazsa üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur şeklinde düzenleme içermekteydi. Kaliteli çoğunluk uygulamasının farklı örneklerinden bir tanesi AB Kon-seyidir. AB Konseyi , Bakanlar Konseyi olarak anılan organ birliği üyesi devletlerin hükümetlerinde görev yapan bakanlardan oluşmaktadır. Görü-şülerek karara bağlanması gereken konular üye devletlerin temsilcisi olan bakanların katılımı ile alınmaktadır. Konsey faaliyetleri 18 aylık süre ile seçilen üç devlet tarafından yürütülür ve bu üç devlet 6 aylık sürelerde sırayla dönem başkanlığını yürütür. AB Konseyine 2030 yılı sonuna ka-dar hangi ülkelerin başkanlık yapacağı bellidir. AB Konseyi oy birliği, oy çokluğu ve nitelikli çoğunluk olmak üzere üç farklı şekilde karar al-maktadır. Lizbon Antlaşması ile AB Konseyinde ana oylama yöntemi nitelikli çoğunluk olarak belirlenmiştir. Buna karşın oy birliği ve basit oy çokluğu istisnai olarak kullanılmaktadır. Özellikle ortak dış ve güven-lik politikaları ile yeni üyelerin katılımı konusunda üye devletlerin oybir-liği ile karar alması gerekmektedir.

Page 52: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

52 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

AB Konseyinde basit çoğunluk için 15 üye ülkenin olumlu oyu aranır-ken, nitelikli çoğunluk yönteminde her üye devletin nüfusuna, fiziki ve ekonomik büyüklüğü ile orantılı oyu bulunmaktadır ve ağırlıklı oy esası-na dayanır. AB Konseyinde nitelikli çoğunluk yöntemine göre karar alı-nabilmesi için alınan karara olumlu oy verenlerin üye devletlerin % 55’ini, birlik nüfusunun ise %65'ini temsil etmesi gerekir. Dolayısıyla iki aşamalı bir çoğunluk aranmaktadır. İlk adımda salt çoğunluğu sağlamak ikinci adımda ise ağırlıklı oy yöntemi ile kaliteli çoğunluğu elde etmek zorunluluğu vardır. 2.3. ÇOĞUNLUK MODELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Oylama yöntemleri içerisinde en fazla kullanılan ve literatürde üzerinde yoğun olarak durulan çoğunluk modelleridir. Oylama kuralı ile ilgili de-ğerlendirmelere bireylerin niçin oy kullandıkları sorusunu sorarak başla-mak anlamlı olabilir. Downs "rasyonel seçmen hipotezinde'' seçmenin politik sürece katılması ile beklediği faydasını maksimize etmeye çalıştı-ğım ileri sürer seçmenin oy kullanmaya karar vermekle seçim sonuçları-nın kendi durumunu ne kadar iyileştireceğini göz önüne aldığını bu ne-denle de seçmenin oyunun sonucu etkileme olasılığı ye seçmenin bek-lentileri bu kararın alınmasında ön plana çıkar. Sonuçta seçmenin istediği sonuç alınırsa faydası U(X) ile, ve seçmenin sonucu etkileme olasılığı P ile gösterilirse beklenen fayda P[U(X)] şeklinde ifade edilebilir. Bu süre-ce katılmakla seçmenin katlandığı maliyetler C, beklenen net fayda E(U) ile ifade edildiğinde Beklenen net fayda aşağıdaki şekilde formüle edile-bilir E(U)= P[U(X)]-C Bu formülasyondan da anlaşılacağı gibi seçmenin oy kullanabilmesi için beklenen faydasının katlandığı maliyetten daha yüksek olması gerekir. Fayda yaklaşımını baz alan seçmen davranışlarının konuyu açıklamada yetersiz kaldığı açıktır. Seçmenin oy verme sürecini sadece bireysel fay-da ile açıklamak yanıltıcı olabilir. Oy verme bir vatandaşlık görevi ve medeni bir hak olarak kabul edilmektedir. Seçmenler bu haklarını kul-lanmakla psikolojik bir tatmin sağlamaktadırlar. Modelde D ile gösterilen bu tip faydalar eklendiğinde formülasyon aşağıdaki şekilde olacaktır (Cullis ve Jones, 1992:89-90). E(U)= P[U(X)j-C+D

Page 53: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 53

Bireylerin davranışlarını bu açıdan ekonomik çıkara yönelik davranışlar ve ekonomik çıkara yönelik olmayanlar şeklinde ayırmak mümkündür. Lee (1988) bireylerin ideolojik amaçlan içinde oy verdiklerini ve bunun bir kişisel kazanç beklentisinden dolayı yatırımdan çok bireysel tüketim gibi algılanmasının gerekliliğini vurgulamıştır (Lee,1988:191-199). Seçmenin bu tip psikolojik faydasının seçim sürecindeki göreli Önemi nedir sorusu önem kazanmaktadır. 1968 yılında Riker ve Ordeshook R= P[U(X)]-C+D eşitliğini test etmişlerdir. R seçimden beklenen faydayı ifade etmektedir. 1952, 1956 ve 1960 başkanlık seçimlerinden önce düzenledikleri anket-lerde D'nin seçmen davranışlarında önemli bir yere sahip olduklarını ileri sürmüşlerdir (Riker, Ordeshook:,1968:25-42). Ashenfelter ve Kelly 1975'deki çalışmalarında 1960 ve 1972 başkanlık seçimlerini baz alarak yaptıkları araştırmada seçmenlerin sonuç üzerindeki etkili olma olasılık-ları P'nin düşük olduğu durumlarda da oy verdiklerini vurgulamışlardır (Ashenfelter, Kelly, 1975:695-733). Bu düşünceyi destekleyen ve desteklemeyen pek çok ampirik çalışma yapılmıştır. Mueller,1987'deki çalışmasında Downs yaklaşımını destekler sonuçlara ulaşmıştır. Farklı gelir gruplarının davranışları da ayrıca araş-tırmalara konu olmuştur. Frey'in 1971, Cavanaght'ın 1981 ve John ve Cullis1 in 1986 tarihli çalışmaları buna örnek olarak verilebilir (Muel-ler,1987:77-99; Frey, 1971:141-46, Cavanaght, 1981:53~65). Condorcefun çoğunluk kuralına ilişkin 1975 tarihli araştırması devresel çoğunluk kavramına ulaşmıştır. C.L. Dodgson 1876 tarihinde ve daha sonraları Black 1948'de , Arrovv 1951 ve 1963'de bu sorunu tartışmışlar-dır. Bu çalışmalar çoğunluk kuralı ile ilgili yaklaşımların temelini oluştu-rur. Black çoğunluk oylamasının özelliklerini analiz etmeye çalışmıştır. Black'in çalışması topluluklarda karara varılması amacıyla çoğunluk ilke-lerinin çözümü ile sınırlandırılmıştır. Borda'nın, Condercet'in ve özellikle Carol’un öncü çalışmalarının keşfini içeren çözümlemesinde Black, ço-ğunluk dalgalanmasının olasılığına dikkati çekmiş ise de üzerinde durdu-ğu ana konu çoğunluk ilkesinin geçersiz kılınmasından çok işletilebilme-si üzerinedir. Bireysel tercihlerin tek bir zirve çıkacak şekilde sıralanması

Page 54: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

54 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

durumunda çoğunluk ilkesinin sonucunun daima gruptaki ortanca seçme-nin tercihlerine karşılık geleceğini keşfetmiştir (Buchanan, 1975:383-394 Çev: Eker,Aktan,1991) 2.4. SEÇİM PARADOKSU Kenneth Arrow, belirli varsayımlardan hareketle, çoğunluk kuralının uygulanması halinde kişisel tercihlerle toplumsal tercihlerin tutarlı ola-mayacağını savunmuştur, Arrow koşulları şunlardır. 1. Kolektif Rasyonalite: alternatif tercihler arasındaki sıralama-daki tutarlılığı ifade eder, bireylerin tercihlerinin sıralanması ile sosyal refah fonksiyonundaki sıralama aynı yönde olmalıdır. Her tercih ilişki-sinde uyulması gereken tamlık, vansıtıcılık ve geçişme özelliklerine sahip bir sosyal refah fonksiyonu oluşturulması gerekir. 2. Arrow bu koşula "sosyal ve bireysel değerlerin pozitif bağlılı-ğı" adı vermektedir. Alternatif politikalardan birinin seçilmesi halinde sosyal refah fonksiyonu içindeki sıralama değişmemelidir. 3. Alternatiflerden birinin oylamadan çıkarılması halinde sırala-ma değişmemelidir. 4. Egemenlik koşulu olarak adlandırılan bu koşulda alternatif politikalar arasında tercih yapılırken dışarıdan herhangi bir müdahale olmamalıdır, diğer deyişle sosyal refah fonksiyonu empoze edilmemeli-dir. 5. Sosyal refah fonksiyonu dikta yöntemlerle belirlenmemelidir. Bu koşula diktatörlüğün olmaması koşulu da denmektedir. Örnek olarak; bir ülkede savunma hizmetlerine ayrılacak pay konusunda koalisyonu oluşturan üç parti kendi aralarında görüşmeler yapmakta ve bir uzlaşma yolu aramaktadır. Bu üç partinin üyelerinin partilerinin gö-rüşleri doğrultusunda oy kullandıkları varsayılmıştır. Koalisyonu oluştu-ran üç parti (AN.DS,MP) ve üç alternatif politika (X,Y,Z) tartışılmakta-dır. Alternatif politikalardan X, savunma harcamalarına ayrılan payın Konsolide Bütçenin %20’si kadar pay ayrılmasını öngörmekte ve MP partisi tarafından savunulmaktadır. AN partisi Y alternatifini savunmakta ve Konsolide Bütçenin %15’i düzeyinde olmasını öngörmektedir. Son alternatif olan Z ise DS tarafından savunulmaktadır ve Konsolide Bütçe-den savunmaya %10’lık bir pay ayrılmasını öngörmektedir. Partilerin birinci tercihlerinin olmaması durumunda tercihleri politik nedenlerden dolayı değişebilmektedir. Tercihlerin dağılımı şu şekilde dağılmıştır.

Page 55: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 55

Tablo 4: Savunma Bütçesi Konusunda Partilerin Görüşleri Partiler 1. Tercih 2. Tercih 3. Tercih MP X Y Z DS Z X Y AN Y Z X Yukarıdaki sıralamalar basit çoğunluk kuralına göre sıralamalardan grup kararına nasıl ulaşılacaktır. İlk olarak seçim alternatif Y ile alternatif Z arasında yapıldığı düşünülürse görülecektir ki; gruplardan MP ve seçmen AN, Y’yi Z’ye tercih etmektedirler. Alternatif X ve Z karşılaştırıldığında DS ve AN, Z’yi X‘e tercih ettiklerinden kazanan alternatif Z olacaktır. Bu durumda grubun sıralamasının geçişlik kuralına göre Y-Z- X şeklinde olacaktır. Ancak alternatif X ile alternatif Z karşılaştırıldığında kazanan alternatif X olmaktadır. Çünkü MP ve DS, X’i Y’ye tercih etmişlerdir ki bu durumda geçişlik kuralı gerçekleşmemektedir. DS’nin alternatif sıralamasında iki uç noktayı tercih etmesi bu sonucun doğmasına neden olmuştur. Bu koşullara, “olanaksızlıklar teoremi", “Arrow Çıkmazı”, gibi isimler verilmektedir. Arrow bu beş koşulun birbiriyle bağdaşmadığını, aynı anda bu koşulların tümünün yerine getirilmesinin olanaksız olduğunu savunmaktadır. Arrow’ un öngördüğü koşullarla ilgili olarak ortaya çıkan özel bir durum ise seçim paradoksu denilen tutarsızlık, (Intransity) duru-mudur. Arrow, Condorcet paradoksunun özel bir karar alma sisteminin çoğunluk ilkesine dayalı aksaklığından kaynaklanmadığını, aslında en mükemmel tercih toplama yönteminin de bu aksaklığı gideremeyeceğini savunmaktadır (Cullis ve Jones,l 992:93). Çoğunluk oylamasıyla ilgili olarak yapılan değerlendirmelerinde Frey alternatifler sunmuştur. Frey'e göre bu alternatifler şunlardır:

• Onay Oylaması: Burada seçmenler oylarıyla birçok konu ara-sından (veya aday) istediklerini onaylamaktadır - ancak her konu-da bir oydan fazlası kabul edilmemekte, en fazla oyu alan seçenek seçilmektedir.

• Bir Referandum Temelli Olasılık Oylaması: Burada oylar iki

Page 56: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

56 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

alternatif arasında değerlendirilmektedir (çoğunluk kuralıyla). Daha sonra sosyal seçim, oylamada alınan oy oranına göre alter-natif olasılıklar halinde belirlenmekte, nihai seçim bu olasılıkları temel alarak yapılmaktadır. Çoğunluğun az bir farkla kazanması bir avantaj yaratmaktadır. Örneğin, bir oylamada evetler %55, hayırlar %45 oy almışsa, azınlığın küçümsenmeyecek bu oy oranı için hayıflanmasına gerek yoktur; az bir farkla tekrar kazanma şansları doğabilir.

• Veto Oylaması: Burada da her birey kendi önerilerini sunabilir.

Sosyal karar, her bireyin alternatifler arasından en fazla karşı ol-duğu öneriyi silme yöntemiyle alınır (Cullis ve Jones,1992:104).

Arrow yaklaşımına yöneltilen eleştirileri de göz önüne almakta fayda vardır. Little 1952 tarihli çalışmasında Arrow modelini yararsız bularak sadece diktatöryal bir düzende olabileceğini savunur. Arrow‘un iki seçe-nek arasındaki tercihleri ele almasının sosyal refah kavramını anlamsız-laştırdığını ileri sürer (Sönmez,1987:191, Little, 1952:422-32). Diğer yandan Arrow un bazı değer yargılarına yer vermesi ve birçok değer yar-gısı ile aynı anda nasıl doyuma ulaşılacağını ele alması eleştirilmiştir. Üçüncü tip eleştirilerse çalışmanın içeriğine yöneliktir ve Arrow‘un ulaş-tığı sonuçların geçersiz olduğunu savunarak, serbest piyasada geçerli olan bireysel davranış aracılığı ile siyasi olguların analizinin yapılabile-ceğini kanıtlamaya çalışmışlardır (Sönmez, 1987:192). Mueller ise, çoğunluk kuralı, refahın yeniden dağılımına ulaşırken alaca-ğı rol açısından, rakiplerin fayda kaybının, ortakların kazananına eşit olduğu noktada oldukça makul görünmektedir. Bu nokta çoğunluk ve oy birliği karar alma yöntemleri üzerine yapılan tartışmaların can alıcı nok-tasıdır (MuellerJ 976:403). 2.5. KOLEKTİF RASYONELLİĞİ SAĞLAYACAK OYLAMA KURALLARI Yukarıda sayılan yöntemler dışında, kolektif rasyonelliği sağlayacağı ileri sürülen “çok oy” ve “çok puan verme” gibi iki yöntem daha öneril-mektedir. Şimdi sırasıyla bunları kısaca ele alalım 2.5.1. Çok Oy Kuralı (Plurality Rııle):

Page 57: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 57

Temsili demokrasilerin temel kurallarından birisi bireylerin eşitliğinden hareketle her bireyin tek oyu olmasıdır. Ancak önerilen bu yöntemde birden fazla seçenek için oy kullanmak mümkündür. Kullanılacak oyun sayısı ise seçmenin karşı karşıya olduğu seçeneklerin sayısına bağlıdır. Oy sayısının hesaplanması için önerilen yöntem şu şekilde ifade edilebi-lir. Her seçmen alternatif politika sayılarının aritmetik toplamı kadar oy kullanabilir. Buna göre 5 alternatifli bir seçimde (5+4+3+2+l)=15 oy hakkına sahip olacaktır. Seçmen 15 oyunu aşağıdaki örnekte olduğu gibi dağıtabilir AN= 5 oy + DY=4 oy + DS=5 oy + CH=l oy + RP=0 oy =15 oy Musgrave bu yöntem için " her seçmen veya politikacının kendi değer-lendirmesinden bir derece yukarı hareket etmekle elde edilen fayda düze-yi, bütün seçmenler için aynıysa en yüksek oyu alan politika topluma en fazla toplam faydayı verecektir" diyerek bu yöntemin toplumsal refahı en fazla artıracak yöntem olduğunu belirtmektedir (Şener,1980:81). 2.5.2. Puan Verme Kuralı (Point Rule): Pek çok yöntem çok oy kuralına benzemektedir. Çok oy yöntemine göre üstünlüğü alternatif tercihleri daha iyi yansıtmasıdır. Seçmen elindeki 100 puanı 5 bütçe politikası arasında dağıtmaktadır. Buna göre en fazla puanı alan bütçe politikası seçilmektedir. Ancak burada da bazı sakınca-lar ortaya çıkabilmektedir, tercihlerin doğru olarak açıklanmaması duru-munda ki bu durum bir politikayı ısrarla destekleyen politikacıların sıkça başvuracakları bir yöntemdir kolektif karar almadan beklenen sonuçlar gerçekleşmeyecektir. Bu yöntemin nasıl uygulandığını bir örnekle açıklamak mümkündür. AN, DS ve MP adlı üç seçmen üç değişik ekonomi politikası arasında bir se-çim yapmaktadır. Buna göre A politikası döviz kurlarının sabit kur şek-linde belirlenmesini, B politikası döviz kurlarının günlük olarak serbest piyasa koşullarına göre belirlenmesini C politikası ise döviz kurlarının kontrollü olarak piyasa koşullarına göre belirlenmesini öngörmektedir Her seçmenin dağıtacağı oy sayısı 10 olarak kabul edilmiştir. Bu oyların dağılımı aşağıdaki tabloda olduğu gibi gerçekleşmiştir.

Page 58: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

58 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Tablo-5: Puan Verme Yöntemine Göre Kullanılan Oyların Dağılımı SEÇMENLER POLİTİKA-

A POLİTİKA- B

POLİTİKA- C

TOPLAM

AN 7 2 1 10 DS 1 5 4 10 MP 4 1 5 10 TOPLAM 12 8 10 30 Bu tabloya göre kamusal karar alma sonunda en fazla puanı (12) alan politika A seçilmiştir. 3. DİĞER KARAR ALMA MODELLERİ 3.1. Downs Yaklaşımı: Politikada Rekabet Modeli, Oy Maksimizas-yonu ve Ortanca Seçmen Downs yaklaşımının temel amacı siyasal yönetimin davranış modelinin geliştirilmesidir. Bu açıdan seçmenlerin ve politikacıların davranış biçim-lerini açıklamaktadır. Modelde partilerin öncelikli amacı iktidara gelmek-tir. Partiler oylarını maksimize etmek isterken seçmenlerde faydalarını maksimize etmek peşinde koşmaktadırlar. Seçmenler; partilerden hangi-sinin beklediği geliri maksimize edeceğine bakarak oy verir. İki parti varsa tercih ettiğine oy verecektir. İkiden fazla parti olması durumunda diğer seçmenlerinde tercihlerini göz önüne alarak oy verecektir. Tuttuğu partinin kazanma şansını yüksek görüyorsa partisine, kazanma şansı yok-sa tutmadığı partinin önünü kesmek başka bir partiye oy verebilecektir. Seçmen ileriye dönük olarak şimdiki seçimde kazanma şansı olmasa bile gelecek seçimde kazanacağını düşündüğü partisine oy verebilir. Tüm bu olasılıkların dışında seçmen çekimser kalabilir ve oyunu kullanmayabilir. Politikacılar ise yeniden seçilme şanslarını artırıcı şekilde hareket ederler. Oylarını maksimize etmeye çalışan hükümet bazı seçmenlere maliyetler yüklerken bazılarına da sübvansiyon yoluyla fayda sağlamaktadır. Bu, politikacıların hiçbir zaman kamu çıkarını gözetmeyecekleri anlamına gelmemektedir. Popülaritelerini yükseltecek politikaları benimsemekte-dirler. Politikacılar açısından kamu yatırımlarının önemi, kendisine oy kazandırıp kazandırmayacağı açısından önem taşımaktadır (Downs,1957). Anthony Downs, politikacıların oy maksimizasyonunu gerçekleştirdiğin-de, ortanca seçmen tercihinin, hala, çoğunluk oylamasının sonucunu be-lirlemede bir kriter olacağını belirtmektedir. İki adaylı bir seçimde seç-

Page 59: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 59

menin sağ ve sol partiler arasında bir tercih dağılımı yaptığını varsaya-lım. Adaylar iki farklı partinin üyeleri olarak sağ ve sol ideolojileri yan-sıtmaktadırlar. Her seçmen oyunu, kendi politik konumunu: en iyi yansı-tacak adaya verdiği durumda, iki aday dağılımın orta noktasında bir ko-numda seçilecek demektir. Sol eğilimli olan aday, bulunduğu nokta itiba-riyle, daha solundaki oyları kaybetmeden merkeze doğru kayma şansını kullanabilir. Alternatif olarak, sağ eğilimli aday da aynı tercihi kullanabi-lir. Sonuçta, eğer her aday bu stratejiyi benimserse aşama ve aşama or-tanca seçmen konumuna taşınacaklardır. Bu analiz, iki partili bir sistemde uzlaşma politikalarının geliştirilmesinde yararlı bir referans olmaktadır. Bununla birlikte, bazı eleştirilerde yok değildir. Örneğin, Tullock üç partili sistemde parti programlan farklı ol-duğundan, birtakım sınırlamalar ile oy maksimizasyonu stratejisinin ola-bileceğini belirtirken, Mueller merkeze doğru kayışlar sonucunda adayla-rın, politik bağlılığının azaldığı şeklinde bir varsayım getirmiştir (Cullis ve Jones, l992:101-107) Bir başka önemli husus politik partilerin konumuyla ilgilidir. Eğer parti-lerin rekabeti sağ-sol düzlemi ile ifade ediliyorsa, bireysel tercihler sos-yal sıralamayla İlgili olarak benzerlik gösteriyor ve tek tepe noktalı (Single Peak) ise çoğunluk oylama dengesi gerçekleşebilmektedir. An-cak, politik partilerin tutumları kendi kendine içsellik gösteriyor ve poli-tik konumları her seçimde yeniden değerlendirmeyi gerektiriyorsa farklı durumlar ortaya çıkabilecektir. Varsayalım ki bu partiler uygulanacak politikayla değil seçimi kazanmakla ilgileniyor olsunlar. Bu durumda, Hotelling-Downs modelinde olduğu gibi, iki parti rekabeti, partilerin orta noktayı seçmelerini yani merkeze yaklaşmalarım getirecektir. Partilerden herhangi biri bu platformu seçmez ve diğerleri gibi davranmazsa, muh-temelen seçimden yenik ayrılacaktır (Atkinson ve Stiglitz, 1987:104) Anthony Downs, politikacıların oy maksimizasyonunu gerçekleştirdiğin-de, ortanca seçmen tercihinin, hala, çoğunluk oylamasının sonucunu be-lirlemede bir kriter olacağını belirtmektedir. Downs yaklaşımı, gerçeği basite indirgemesi nedeniyle birçok siyasal davranışı ve farklı siyasal rejimleri açıklamaktan uzaktır. Buna karşılık devlet bütçesinin oluşturulması ve finansmanının paylaşılmasında ve de dengenin tanımlanmasını sağlayan mübadele mekanizmasının ortaya çıkarılmasında, hükümet ve bireylerin davranışlarına ilişkin belirli bir

Page 60: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

60 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ağırlığa sahip hipotez ortaya koyması açısından önemlidir (Sönmez, 1987:104) 3.2. Coleman Modeli; Coleman, Arrow'un özellikle üçüncü koşulunu realiteye uygun bulmaya-rak ferdi tercihleri yansıtacak sosyal refah fonksiyonunun elde edileme-yeceğine itiraz eder. Coleman, fertlerin risk altında fayda maksimizasyo-nu motifi aracılığı ile rasyonel davranacaklarını söyler. Alınacak kararlar hakkındaki bilginin yetersizliği nedeniyle fertler sübjektif değerlendirme-lerde bulunurlar. Bu değerlendirme çerçevesinde umduğu faydayı mak-simize edecek davranışlarda bulunur. Belirlilik durumunda olduğu gibi alternatif politikalar arasında sıralama yapılır. Kolektif karar alma sıra-sında politikacıların birbirlerini desteklemeleriyle fertler bir yandan fay-dalarını maksimize ederler diğer yandan da Arrow imkânsızlık hipotezi tutarlı bir çözüme ulaşabilmektedir. (Şener,1980:89) 3.3. Taraf Tutma (Logrolling) Modeli: Buchanan tarafından geliştirilen model, koalisyon hükümetlerinin nasıl karar aldıklarını açıklamak yönünden önem taşır. Genel seçimler sonra-sında hiçbir partinin gerekli çoğunluğu sağlayamaması, koalisyonları ve azınlık hükümetlerini gündeme getirmektedir. Bu yöntemle kolektif karar alma süreci gerçekleşmektedir. Taraf tutma (logrolling) birtakım koşullar gerçekleştiğinde kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu koşullar şunlardır: i. Seçmenlerin değerlendireceği varsayımı altında, iki veya daha fazla

farklı konunun bulunması; ii. Seçmenlerin küçük bir miktarının bile, bireysel pazarlıkta, oy ticareti

için uygulamaya yetmesi; iii. Bireysel pazarlıklar ve oy ticaretinin yasal olması; iv. Konular üzerinde seçmenlerin farklı düşüncelerinin var olması; v. Konularla ilgili var olan düşüncelerin değişen yoğunlukları: vi. Oylanacak konu üzerinde farklılıkların yerine yeknesak bir programın

gündeme gelmesi (Downs,1961:197-98). Sunulan politika tercihleri, politikacılara ve partilere taraf tutma için ne-den oluşturmaktadır. Bireyler arasındaki oy ticareti politik söylemler yo-

Page 61: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 61

luyla desteklenmektedir. Politikacılar seçmenlerin çoğunlukla destekle-diği konuları belirlerken, seçmenler için daha çok ortak olan konuları da belirlemektedir. A,B,C gibi üç seçmen/grup, seçilecek iki konu, temel varsayımımız olsun. Konulardan biri savunma harcamaları, diğeri ise Avrupa Birliğine üyelik konusu olsun. Yapılan seçimde A ve B seç-men/gruplarının çoğunluğu kazandığını düşünelim. Bu iki seçmen/grupta ulusal savunma harcamalarının arttırılmasını savunurken, azınlıkta kalan C, savunma harcamalarında azaltılmaya gidilmesini tercih etmektedir. Bu koşullar altında, partiler için taraf tutma modeli gündeme gelebilir. Sa-vunma harcamalarının azaltılması ile gerek A gerekse B tarafından savu-nulan bir politika arasında bağlantı kurulabilirse bir tercih yaratılabilmek-tedir. Örneğin, B seçmeni ülkesinin Avrupa Birliğiyle ilişkilerinin artma-sını destekliyor olabilir. Bir parti programı ile, “Avrupa Birliği bütçesine katılımı gerçekleştirmekle savunma harcamalarının azalacağı şeklinde bir öneri sunmak, B ve C seçmenleri arasında bir anlaşmayı getirebilmekte-dir. Sonuç olarak, bu yolla her seçmen özel bir tercihe sahip olarak ve istemediği sonuçtan korunduğunu düşünerek bu öneri için oy atabilecek-tir (Cullis ve Jones, 1992:105). Ancak bu sonuç, toplum için, refahın en çoğa çıkarılması anlamına gel-memektedir. Bir diğer partinin ikinci bir ortaklığı teklif etmesi, diğer ihtimallere kapıyı açmaktadır. Öte yandan, bir partinin beklediği desteği etkileyen unsurlardan biri de, tercihlerin şiddetiyle ilgili bilgi sahibi ol-maktır. Bundan dolayı, bir partinin politika tercihinde bulunurken, top-lam seçmen desteğinin her durumda ve hangi önemde olduğunu da ölç-mesi gerekmektedir. Koalisyon hükümetlerinde kolektif kararlar, taraf tutma ve oy ticareti modellerine uygun olarak alınmaktadır. Koalisyona giren partiler, önem verdikleri konuların koalisyon protokollerinde yer almasını sağlayarak, diğer bazı programlarından vazgeçmektedirler. 4. SONUÇ Kamusal karar alma mekanizmasında ortaya konulan yöntemlerin her-hangi birisini “ideal yöntemdir” şeklinde tanımlama olanağı bulunma-maktadır. Her yöntemin sağlamış olduğu avantajların yanında, sakıncala-rının da olduğu bir gerçektir. İdealize edilmiş bir ortamda karar alma sürecine katılan bireylerin aynı görüşleri paylaşmaları, karar almada so-runsuz bir yöntem olarak görülse de realiteyi kapsamayan bu durumun

Page 62: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

62 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

uygulanabilmesi olası görünmemektedir. Böylesi bir zorlayıcı mekaniz-manın demokratik içerikten yoksun olduğu söylenebilir. Tüm bu çalışma-ların altında yatan temel amaç, kamusal kararlar sonucunda tüm bireylere fayda sağlayıcı bir politika bulunabilir mi veya bazı bireylere fayda sağ-layıcı politikaların uygulanması durumunda zarar gören kesimlerin bu zararlarının nasıl minimize edileceğidir. Doğrudan demokrasilerde tam oy birliği yönteminin uygulanması, teori-de optimalite açısından destek bulmasına rağmen, özellikle oylamaya katılanların tamamının aynı konu üzerinde olumlu oy kullanma gereklili-ği uygulanmasını zora sokmaktadır. Bununla birlikte, yaklaşık oy birliği kuralının yerel düzeyde kullanılabilirliği vardır. Bu yöntemin azınlıkta kalanların sayısını azaltması nedeniyle olumlu yönü olduğu söylenebilir. En adil oylama yöntemi olduğu tartışılmakla beraber çoğunluk kuralının, kamusal tercihi yansıtmada genellikle kullanılan yöntem olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, seçmen, politikacı veya siyasi partilerin tercih-lerini tutarlı bir şekilde sıralamaları halinde paradoksal durumun ortaya çıkmayacağı da bilinmelidir. Wicksell'in önerisi her ne kadar uygulanamaz görünse de kaynak dağılı-mı ve gelir dağıtımı arasındaki ilişkileri ortaya koyması önemlidir. Ka-musal seçim okulu Wicksell'in kararların doğru alındığı varsayılarak kaynak dağılımı üzerinde durmuştur. Etkin kaynak dağılımının tüm bi-reylere fayda sağlayacağı kabul edilmektedir. Tullock, Rawl, Bucha-nan’ın çalışmaları adaletli karar verme kurallarının ancak oy birliği ile sağlanabileceğini ortaya koymaktadır. Ancak oy birliği kuralının gerçek-leşmesi daha Öncede vurgulandığı gibi neredeyse olanaksızdır. Olanaklı olduğu durumlarda da tercihlerin doğru olduğunun kesinliği yoktur. Üste-lik bu sonuca erişebilmek için zorlayıcı yasal düzenlemeye gitmek de daha büyük sorunlar yaratabileceği gibi demokratik mekanizmaları esas alan süreçte sıkıntılar doğurabilir. İdealize edilmiş koşullardan daha çok realiteyi göz önüne alan ve uygulanabilir yöntemlerin seçilmesi sistemin işler hale getirilmesi açısından daha büyük önem taşımaktadır. Oy birliği ilkesi kadar kesin sınırları olmayan yöntemlerde Pareto anlamındaki et-kin kaynak dağılımında kullanılabilir. Çoğunluk ilkesi bu anlamıyla geli-rin yeniden dağılımını sağlayıcı en iyi yöntem olarak kabul edilmektedir. Ancak bu yöntemde de alman gelirin yeniden dağılımım sağlayacak ka-rarların devresel çoğunluklara neden olabileceği anlaşılmaktadır. Bu du-rumda devresel çoğunluğa yol açmayacak yöntemler üzerinde görüş bir-liğine varmak gerekmektedir. Bu konudaki pozitif incelemeler oylama

Page 63: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 63

sonuçlarına ilişkin istikrarsızlıkları, etkinsizlikleri ve rasyonel olmayan durumları gösterirken normatif incelemeler olanaksızlık kanıtlarıyla ha-reket etmektedir. Tüm bunlar ise uygulanacak yöntemin alınacak kararın türüne, kararın alındığı topluluğun yapısına, topluluğu oluşturan kurum ve kuruluşlar ile bireylerin durumuna, karar alma mekanizmasını geçerli kılan demokratik mekanizmanın işlerliğine vb pek çok nedene bağlı ol-duğunu göstermektedir. Bu konuda bile teorik bazda uzlaşma sağlana-mamışken, bir yöntemin daha iyi olduğunu iddia ederek sonuna kadar savunmak sübjektif bir değer yargısından öte bir anlam taşımayacaktır. Siyasal karar almada oylama yöntemlerini temsili demokrasiler açısından incelerken ve kamusal tercihi yansıtma açısından değerlendirirken birçok faktörü göz önüne almak gerekir. Siyasi partilerin ve seçmenlerin bilinç düzeyi, bilhassa seçmenlerin bilgi edinme istekleri kadar etkilendikleri faktörlerin çeşitliliği de değerlendirilmesi gereken faktörlerdir. Ancak kanımızca, değerlendirilmesi gereken en önemli hususlardan biri, ülkele-rin kendine özgü koşullarıdır. Günümüzde ülkemiz ve Batı Demokrasileri açısından koşullar ve izlenen süreç farklı olmakla birlikte, sonuçta gerek-li çoğunluk sağlanamadığı için kolektif kararların alınabilmesi, koalisyon hükümetlerine düşmektedir. Bu anlamda, partilerin ve dolayısıyla parti tabanının, bu koşullarda hükümet edildiğinde, uygulamak istediği politi-kaların tamamını yaşama geçirmesi imkansızdır. Bu noktada, kamusal tercihin yansıması en çok tercih edilen politikadan en aza doğru bir sıra-lamayı ve bunlar üzerinde uzlaşmaya varmayı gerekli kılmaktadır. Toplumsal bağların güçlendirilmesi, demokrasinin işleyişi açısından önem taşımaktadır. Ancak kamusal tercihin etkin bir şekilde yansıması sürecinde özellikle siyasi partilere büyük görevler düşmektedir. Siyasi çıkar çatışmasının yoğunlaştığı ortamlarda uzlaşma ve diyalogun yeterli düzeyde olmaması durumunda sorunlar yaşanabilir. Toplumsal dönüşüm ve etkileşim sancıları yaşayan toplumlarda demokratik ve siyasi kültürün yeterli düzeye gelmemesinin yarattığı özel koşullar bir noktadan sonra tüm teorik açıklamaları yanıltırcasına demokrasi dışı arayışlara ve de-mokrasiyi kendine özgü yorumlarla uygulamaya veya dışlanmanın yarat-tığı yalnızlık duygusuyla radikalleşmeye itebilir. Kaynakça

Page 64: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

64 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

AKTAN,C.C.(1991), "Pozitif Kamu Tercihi Teorisi ve Normatif Temel-leri", Kamu Tercihi ve Anayasal İktisat, (J.M.Buchanan, "Politics Wit-hout Romance: A Sketch of Positive Public Choice Theory and Its Nor-mative İmplication", IHS Joumal'dan Çeviri), İzmir. ASHENFELTER, O -KELLY, S.Jr. (1975) "Determinants of Participa-tion in Presential Election", Journal of Law and Economy, Vol:I8 pp:695- 733 ATKINS0N,A.B.&STIGL1TZ,J,£.(1987), Lectures On Public Econo-mics, McGraw-Hill Book Company. BATIREL,Ö.F.(1990), Kamu Mâliyesi Teorisine Giriş, Mar. Üniv. Yayın No.492, İkt. ve İdr. Bil. Fak. Yayın No.388, İst, BBC (2014) “ Suriye'de Esad 3. kez devlet başkanı seçildi” 4 Haziaran 2014 , Online Erişim: https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/06/140604_suriye_secim [30/01/2019] BUCHANAN,J.M.(1954)," Indıvidual Choice In Voting And The Mar-ket", Journal ofPolitical Economy, Vol.62. BUCHANAN, J.M. (1975) "Public Finance and Public Choice" National Tax Journal, Voi28(4), pp:383-394 Çev:Turan Yay, EKER. A ve AK-TAN C.(Ed) Kamu Tercihi ve Anayasal İktisat İçinde, 1991, Dokuz Ey-lül Üniversitesi, İzmir CAVANAGH, T.E. (1981) "Changes in American Voter Turnout", Poli-tical Sciences Quarterly, Vol:96, pp:53-65 COLEMAN,J.S.(1966)," Foundations For A Theory of Collective Deci-sions", The American Journal ofSociology, Vol.71, No.6, CULLIS,J.&JONES,P.(1992), Public Finance And Public Choice: Analy-tical Perspectives, MacGraw-Hill Book Company. DOWNS, A. (1957) An Economic Theory of Democracy, New York, Herper and Rovv DOWNS,A.(1961), "In Defense of Majority Voting", The Journal of Economic Literatüre, Vol.69. FREY, B.S. (1971) "Why do High Income People Participate More in Politics" Public Choice, Vol:46(2),pp: 141-46

Page 65: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 65

KONGAR,E.(1985), Türkiye'nin Toplumsal Yapısı, 5.Baskı, Remzi Ki-tabevi, İst. LEE.D.R. (1988) "Politics, ideology and tbe Power of Public Choice", Virginia Lcrw Review, Voi:74(2) pp: 191-199 LİFTLE, I.M (1952) "Socia1 Choice and Indivudual Valııes", Journal of Poîitical Economy, Vol:60 pp:422-432 MUELLER,D.(1976), "Survey On Public Choice, The Journal of Eco-nomic Literatüre, Vol.14, No.2.395-433 MUELLER D.C. (1987) "The Voting Pradox" pp:77-99 in ROWLEY C.K. (ed) Democracy and Public Choice:Essey in Honour of Gordon Tullock, Oxford:Basil Blackwell RIKER, W.H.SORDESHOOK, P.C, (1968) "A Theory of the calculus of Voting" American Poîitical Science Review, Vol:62(l), pp:25-42 SÖNMEZ, S.(1987), Kamu Ekonomisi Teorisi, Teori Yayınları, Ankara ŞENER.O. (1998), Kamu Ekonomisi, Alkım Yayınları 6.Baskı, İstanbul ŞENER.O. (1980), Kolektif Karar Alma Mekanizması, Kalite Matbaası, Ank. UYGUR,E.(1993), "Enflasyonun Aktörleri, Faktörleri ve Anti-Enflasyonist Politikalar", İşletme ve Finans, Vol.91, Ank.

Page 66: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

66 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

DEMOKRASİNİN SAYILARLA SINAVI:

SEÇİM SİSTEMLERİ6

Ali Akyıldız

I-Giriş

Seçim sistemi tartışmaları, her zaman baş sırada olmasa da, ülke günde-mindeki yerini sürekli korumuştur. Konu, bazen müstakilen tartışılmakta, bazen de ülkemizde mütemadiyen açılan paketlerden biri (demokratik-leşme paketleri) içinde kendisinden söz edilebilmektedir. Nitekim bun-dan üç yıl kadar önce, yeni bir demokratikleşme paketi açıklanırken, se-çim sistemine ilişkin önerilerde de bulunulmuştu. Üç alternatif halinde açıklanan bu önerilere göre;7 (a) Birincisi, seçim barajını kaldıralım, ama dar bölge seçim sistemini kabul edelim. (b) Olmazsa, halen yüzde on olan seçim barajını %5’e indirelim, ama daraltılmış bölge sistemini8 ka-bul edelim. (c) Bunlar kabul görmez ise, mevcut sistemde devam edelim.

Ancak seçim kanunlarında yapılacak değişiklikler, herhangi bir kanunda yapılacak değişiklikten çok daha fazla etkiler doğurur; öngörülebilen ve öngörülemeyen sonuçları olur; siyasal yapılanma ve giderek siyasal reji-min özüne değinen tesirler icra ederler. Bu nedenle, seçim sistemleri ve siyasal partilere ilişkin düzenlemeler, yasalarla yapılsalar da konu itiba-riyle Anayasa Hukukuna ilişkin sayılırlar. Yine bu nedenle, Anayasaya göre, seçim kanunlarında yapılacak değişikliklerin, yürürlüğe girmelerin-den itibaren ancak bir yıl sonra yapılacak seçimlerde uygulanabilmesi

6 Bu çalışma daha önce şu dergi içerisinde yayınlanmıştır: Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi,Sayı 7, 2016. 7 Uzan, Cem Duran; “Demokratikleşme Paketi ve Seçim Sistemi Önerileri”, 10 Ekim 2013,http://setav.org/tr/demokratiklesme-paketi-ve-secim-sistemi-onerileri/yorum/12098 (Erişim tarihi:18.04.2016) 8 Bu daraltılmış bölge sistemi önerisinin, nispi temsil ile mi, yoksa listeli çoğunluk sis-temi ile mi(onun da tek turlu ya da iki turlu usulü ile mi) uygulanmasının önerildiği konusunda bir netlik bulunmamaktadır.

Page 67: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 67

mümkündür9. Böylece, siyasal çoğunluğu elinde bulunduranların, Parla-mentodaki hakim konumlarını kullanarak, seçim kanunlarında yapacakla-rı ani değişikliklerden hemen sonra gidecekleri baskın seçimlerle, durum-larını çok daha iyileştirmelerinin ve aldıkları oya göre parlamentoda çok daha fazla temsil edilebilme imkanı yakalamalarının önü alınmak isten-miştir.

Peki, yukarıda söz edilen paket içindeki seçim sistemine ilişkin bu öneri-ler ne anlama gelmektedir?

Bilindiği üzere, toplumdaki genel algının tersine, seçim sistemine ilişkin %10 luk genel seçim barajı, anayasada değil, seçim kanununda düzen-lenmiş durumda10. Buna göre, bir siyasi partinin parlamentoda temsil edilebilmesinin asgari şartı, o siyasal partinin yapılan milletvekilliği se-çiminde ülke genelinde kullanılan geçerli oyların en az %10 unu almış olmasına bağlıdır. Anayasada, seçim sistemine ilişkin olarak yer alan doğrudan tek düzenleme, 67. Maddedeki “seçim kanunlarının temsilde adalet ve yönetimde istikrar11 ilkelerini gözeteceğine” ilişkin düzenleme-dir. Bu ilkeler, 1995 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile Anayasa Hu-kukumuza dahil olmuştur12.

Ancak, anayasamızın seçim sistemini ve dolayısıyla da seçim kanunlarını ilgilendiren başka düzenlemeleri de vardır. Seçim kanunlarının, bu dü-zenlemelere de aykırı olmaması gerekir. Örneğin, 2. Maddede sayılan devletin nitelikleri arasında “demokratik devlet” olma, devletin yasama ve yürütme organlarının seçimle oluşturulmasının en temel dayanağıdır. Onuncu maddede düzenlenen eşitlik ilkesi, bütün hukukun ve elbette seçim hukukunun da olmazsa olmazıdır. Yine, anayasanın 67. Maddesin-de, seçimlerin genel ve eşit oy ilkelerine göre yapılacağı ayrıca düzen-lenmektedir. Seçim sistemlerinin düzenlenmesinde, özellikle burada yer alan “eşit oy” ilkesi hayati bir öneme sahiptir. Bazı kişilerin oylarının daha değerli, bazılarının oylarının değersiz sayılması sonucunu doğura-

9 Anayasa’nın 67. maddesinin (03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı kanununun 24. Maddesi ile değişik) son fıkrası şöyledir: “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” 10 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, m.33. 11 Yavaşgel, Emine; Temsilde Adalet ve Siyasal İstikrar Açısından Seçim Sistemleri ve Türkiye’deki Durum, Nobel Yayınları, Ankara, 2004. 12 Caniklioğlu, Meltem; “Seçim Sistemlerinin Siyasi İstikrarın Sağlanmasındaki Rolü”, Anayasa Yargısı Dergisi, Ankara, Cilt:16, 1999, s. 17-44.

Page 68: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

68 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

cak seçim kanunları yapılamaz. Tek bir makama ait olan seçimler dışın-da, çoğunluk sistemlerinin kabulü bu nedenle anayasanın eşit oy ilkesine aykırı olacaktır.

Temsilde adalet ve yönetimde istikrar şeklinde formüle edilen iki ilkenin birbiri ile çelişen zıt ilkeler oldukları öğretide genellikle kabul edilmek-tedir13. Aslında, temsilde adalet, zaten temsili demokrasinin olmazsa olmazıdır ve ayrıca vurgulanmasaydı bile anayasanın 10. Maddesinde yer alan eşitlik ilkesinden de, yine 67. Maddesinde yer alan eşit oy ilkesinden de kolayca çıkartılabilirdi. O halde, seçim kanunlarının zaten temsilde adalet ilkesini gözetmesi, böyle bir ilke anayasada yer almasa idi dahi zorunlu idi. Burada asıl yabancı kalan kavram, yönetimde istikrar ilkesi-dir. Bu ilkenin, o yıllarda(1995 yılı) iktidarda yer alan partinin kendi çoğunluğunu sürdürme ve hatta biraz da henüz ruhu gayet canlı duran 12 Eylül konseptinin eksik bıraktığı bir düzenlemenin meclis çoğunluğu tarafından gerçekleştirilmesi gayretleriyle de ilişkilendirilmesi mümkün olabilir. Yönetimde istikrar, yönetilemeyen demokrasi kavramı çerçeve-sinde koalisyon hükümetlerinin oluşmasına engel olunması psikolojisi ile de irtibatlanması mümkün olan bir kavram olarak da görülebilir.

Ülkemizde, 1961 Anayasası döneminde yürürlüğe konulan seçim kanun-larında, adı konulmasa da, gerçekte temsilde adalet ilkesinin ön plana çıkartıldığı, hatta 1965 seçimlerinde bu ilkenin en aşırı uygulaması olan milli bakiye sisteminin uygulandığı söylenebilir. Özal hükümetleri dö-neminde, seçim kanunlarında, gerek milletvekilliklerinin partilere dağı-tılmasında, gerekse çifte baraj uygulamalarında hep büyük partiye avan-taj sağlandığı ve yönetimde istikrar ilkesine -daha anayasada bu kavram yer almadan da- öncelik verildiği görülmektedir.

Aşağıda, önce seçim sistemlerini genel olarak çok özetle ele alacak ve sayısal örneklerle sistemlerin nasıl işledikleri ve sonuçlarını ortaya koy-duktan sonra, ülkemizdeki seçim sistemi hakkında da bilgi vererek ça-lışmamızı tamamlayacağız. Yalnız bu oldukça kısa ve konu hakkında çok genel bir fikir vermeyi amaçlayan çalışmamızda, seçim sistemlerinin demokratik kültür, anayasal düzen ve siyasal partilerle ilişkileri, seçim sistemlerinin siyasal partiler üzerindeki etkileri konuları -yeri geldiğinde

13 Bulut, Nihat, Temsilde Adalet - Yönetimde İstikrar İkilemi Bağlamında 12 Haziran 2011 Seçimleri, http://www.erzincan.edu.tr/birim/HukukDergi/makale/2010_IV_2.1.pdf(e.t.08.12.2013)

Page 69: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 69

değinilecek birkaç husus müstesna- çalışma konumuzun dışında bırakıl-mıştır14.

II-Seçim Sistemleri15

1-Genel Bilgiler

Bilindiği üzere, herkes sorunları kendi bulunduğu yerden görür ve çö-zümlerini de kendisine göre sağlamaya çalışır16. Seçim sistemleri de si-yasal tercihlere göre belirleneceği için, her zaman iktidar partileri meclis-te daha çok(gerektiğinde anayasayı tek başına değiştirmeye yetecek) san-dalye ile temsil edileceği bir sayısal çoğunluğa sahip olmasını sağlayacak sistem kurmaya gayret ederler. Muhalefet, yasama meclisinde iktidar partisinin oyunu azaltmayı, kendi oyunu artırmayı sağlayacak formüllerin peşinde olur; küçük partiler ise mecliste temsil edilmelerini sağlayacak bir sistemi arzularlar. a- Milletvekillerinin partilere dağılımının hesabı bakımından yapılan ayrım: Seçim sistemleri, milletvekillerinin partilere dağılımının hesabı bakımından iki ana gruba ayrılır: Çoğunluk ve Nispi Temsil Sistemleri.

Esasen, çoğunluk sisteminde bir hesaplama yoktur; kazanan hepsini alır. Ama nispi temsil sisteminde bir hesaplamaya gerek vardır: Çünkü, alınan oy ile elde edilen sandalye sayısı arasında bir paralellik mevcuttur. b- Seçilecek milletvekilinin sayısı bakımından yapılan ayrım: Tek İsimli Seçim-Listeli Seçim: Tek isimli seçim, aslında dar bölge sistemi adını alır. Örneğin Türkiye’de mevcut parlamento seçimlerinin bu usulde

14 Seçim sistemlerinin hem parti sistemleri üzerindeki, hem de siyasal kültüre etkisi oldukça ilgi çekici ve önemli bir konudur. Bu konuda şu çalışmalara bakılabilir: Duver-ger, Maurice(Çev. Özbudun, Ergun); Siyasi Partiler, Bilgi Yayınevi, Ankara 1974. Çam, Esat, Parti Sistemleri ve Seçim Tekniği, İktisat Fakültesi Mecmuası, C.27, S.3-4(1968), s.209-223; 15 Teziç, Erdoğan, Anayasa Hukuku, Beta,2001, s.271-306;Özbudun, Ergun, Türk Ana-yasa Hukuku, Yetkin, 7. B., 2002, s.260-273; Tanör, Bülent-Yüzbaşıoğlu, Necmi, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, YKY İstanbul, 1. B., Şubat 2001;s. 208;217; Gözler, Kemal; Anayasa Hukukuna Giriş, 12.B.,Mart 2009,s.127-145; Hasan Tunç, Anayasa Değişikliği ve Türk Seçim Sistemi, Türk Hukuk Enstitü-sü Dergisi, Aralık 1995, S. 1, s. 14‐20. Türk, Hikmet Sami; Seçim, Seçim Sistemleri ve Anayasal Tercih, http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anyarg23/turk.pdf (e.t.08.12.2013); Erdoğan, Murat; Seçim Sistemleri ile Siyasi Partiler Arasındaki İlişkiler, Yayımlan-mamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2013. 16 Teziç, Erdoğan; Anayasa Hukuku, Beta,2001, s.271.

Page 70: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

70 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yapılması halinde, Türkiye’nin beşyüzelli(550) seçim bölgesine ayrılması gerekir. Dar Bölgeli(Tek İsimli) Seçim Sistemi, zorunlu olarak çoğunluk sistemidir; her bir seçim bölgesinde en çok oyu alan oradaki tek millet-vekilliğini kazanır. Ama listeli seçim usulü, nispi temsil sistemine uygun olduğu gibi, çoğunluk sistemine de uygundur. c- Seçim Sayısı bakımından seçim sistemleri yine ikiye ayrılır: Tek Turlu Seçim- İki Turlu Seçim. Nispi temsil sistemleri, zorunlu olarak tek turludur. Çoğunluk sistemleri ise, tek turlu yahut iki turlu olabilirler.

Bu üç ayrımdan, değişik kombinezonlara göre sonsuz sayıda seçim sis-temi türetilebilir17. Ana ayrım, çoğunluk sistemi ve nispi temsil sistemi-dir. Çünkü sonuçta yasama meclislerindeki temsil oranı birincil öneme sahiptir. Biz de bu ayrıma göre sistemleri biraz daha yakından inceleye-ceğiz18.

2- Çoğunluk Sistemleri

Çoğunluk sistemleri de, kendi içinde bazı ana çeşitlere ayrılır.

a-Tek İsimli(Dar bölge) ve Tek turlu çoğunluk sistemi: Bu sistemde, yapılan seçimde en çok oyu alan o bölgedeki tek milletvekilliğini kaza-nır. Diyelim ki, A, B, C ve D partileri seçime katılmış ve geçerli oyların sırasıyla % 29, 27, 25 ve 19 unu almış olsunlar. Seçimi A partisi adayı (basit çoğunluk)kazanır. Bu bölge seçmenlerinin % 71’i parlamentoda temsil edilmemiş olur. Görüldüğü üzere, bu sistem ciddi temsil açığı or-taya çıkardığından, temsilde adalet ilkesine hiç uygun değildir.

17 Seçim sistemleri konusunda oldukça ayrıntılı, teknik ve karşılaştırmalı bir ortak ça-lışma için bk. The Politics of Electoral Systems, (Ed: Michael Gallagher, Paul Mitc-hell), Oxford University Press, New York, Şubat 2008, 672 s. Toplam altı ana bölümde 26 makaleden oluşan bu çalışmanın Giriş kısmı Seçim Sistemleri ve Seçim Sistemleri Araştırmalarına ayrılmıştır. İkinci bölümde, Tek Adaylı Seçim Bölgesi Sistemleri, Üçüncü Bölümde de Karma Sistemler ele alınmaktadır. Kapalı Liste Sistemleri incelen-diği dördüncü bölümü, Tercihli Liste Sistemlerinin incelendiği beşinci bölüm izlemek-tedir. Çalışma, editörlerden Michael Gallagher tarafından kaleme alınan bir sonuç bö-lümü ile sona ermektedir. Çalışmaya beş ayrı tablo ek verilmiştir. Bunlardan ilki The Mechanics of Electoral Systems(seçim sistemlerinin mekaniği) başlıklı çalışmadır. İkinci sırada, Parçalanma ve Orantısızlık Endekslerini gösteren tablo bulunmaktadır. Diğer iki tablo, Etkili Eşik ve Etkili Büyüklükleri ve 22 Ülkede Yapılan En Son Seçim-lerdeki Sonuçları konu edinmektedir. Çalışma; Seçimler, Seçim Sonuçları ve Seçim Sistemlerine ilişkin web sitelerini içeren ek ile sona ermektedir. 18 Seçim sistemleri konusunda karşılaştırmalı bir çalışma için bk. Farrel, David M.; Electoral Systems, A Comparative Study, 2nd Edition, Palgrave Macmillan, 2011, 279 s.

Page 71: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 71

Buna karşılık, tek isimli tek- turlu çoğunluk sistemleri, iki partili bir siya-sal hayata hukuksal zemin hazırlaması ve parlamentoda rahat çoğunluk-lar sağlaması bakımından istikrar üreten sistemlere dahil sayılırlar.

b-Tek isimli-iki turlu çoğunluk sistemleri: Bu sistemde, ilk turda aday-lardan biri geçerli oyların salt çoğunluğunu sağlayabilirse, ikinci tur se-çimlere gidilmez. Ama adaylardan hiçbiri salt çoğunluğu elde edemez ise, ya en çok oy alan iki aday, ya da belli bir oranın üstünde(örneğin en az ¼ oranında) oy alan adaylar arasında ikinci tur seçim yapılır. Bu turda en çok oy alan aday seçimi kazanmış olur.

c-Listeli-tek turlu çoğunluk sistemi: Bu sistemde, seçim bölgeleri bir-den çok(bazen bu 10,20,30 gibi rakamlara da ulaşabilir) milletvekilini içerecek genişlikte olabilir. Hatta bazen her il bir seçim bölgesi de sayı-labilir. Partiler, adaylarını liste halinde seçmenin onayına sunarlar. En çok oyu alan liste seçilmiş olur. En adaletsiz sistem budur. Genellikle, ülke genelinde alınan oyların bütün geçerli oylara oranı ile parlamentoda temsil arasında ciddi bir uyumsuzluk görülür. Türkiye’de, 1946-1961 arasında geçerli olan sistem bu sistem(listeli tek turlu çoğunluk sistemi) idi. Bu seçimlerde;1954 seçimlerinde DP %56 oy almış, ama parlamen-toda %93 oranında temsil sağlamıştır. Kalan %42 oy, sadece %7 oranın-da temsil edilebilmiştir. Aynı şekilde, 1957 seçimlerinde de, DP %48 ile geçerli oyların yarısından daha azını aldığı halde, parlamentoda %69,1 oranında(neredeyse %70) temsil edilmiş, kalan %52 oyun temsil oranı %31,9 da kalmıştır.

Görüldüğü üzere bu istem, kabul edilemez ölçüde dengesiz sonuçlara yol açmakta, temsilde adalet ilkesiyle açıkça çelişmektedir.

d-Listeli-iki turlu çoğunluk sistemi(Fransız sistemi): Bu sistemde, hiçbir parti tarafından ilk turda geçerli oyların salt çoğunluğu elde edile-mez ise, ikinci tur seçimler yapılmaktadır. Bunun önemi şurada; ikinci tura kalan seçimlerde, partiler arası ittifaklar yapılmakta ve temsilde adaletsizlik tek turlu listeli çoğunluk sistemine göre, daha aza inebilmek-tedir. Hatta bazen ülke genelinde oyların daha çoğunu alan bir parti, par-lamentoda azınlıkta kalabilmektedir. İkinci turda, salt çoğunluk aran-mamakta, daha çok oy almak yeterli olmaktadır. Bu sistem, tek turlu ço-ğunluk sistemine göre çok partili siyasal hayata daha uygun bir hukuksal zemin sağlamaktadır. Sonuçta, ilk tura herbir parti kendi adayı ile katıla-bilmektedir. Yalnız, bu sistemde ikinci tur pazarlıkları sırasında bazı ah-laki sorunların da yaşanabilmesinin mümkün olabileceği öne sürülmekte ve bu nedenle eleştirilmektedir.

Page 72: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

72 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Özet olarak, çoğunluk sistemleri yukarıda sayılan ana gruplara ayrılmak-tadır. Ama, aşağıda göreceğimiz nispi temsil unsurları ile çoğunluk sis-temlerinden alınacak bazı unsurlar birbirine eklenerek, sayılamayacak kadar çok sayıda seçim sistemi üretilebilmesi mümkün olabilir.

3- Nispi Temsil Sistemleri

a- Genel Bilgiler

Nispi(oransal) temsil sistemi, seçim sayısı bakımından tek turlu, seçile-cek milletvekili sayısı bakımından da listeli seçimi zorunlu kılar. Bu ne-denle, nispi temsil sistemlerinde seçim çevrelerinin çoğunluk sistemleri-ne oranla daha geniş olması beklenir.

İlk demokrasi denemelerinin çoğunluk sistemi anlayışı çerçevesinde or-taya çıktığını görmekteyiz. Daha sonra, çoğunluk sistemlerinin temsil adaletine ilişkin olumsuz sonuçlarını gidermek amacıyla nispi temsil sis-temi bulunmuştur. İlk olarak bir matematik profesörü tarafından formüle edilerek 1855 yılından itibaren Danimarka’da uygulanmaya başlandığı bilinen nispi temsil sistemi, 1899 yılından itibaren Belçika’da da uygu-lanmaya başlanmış, Birinci Dünya Savaşından sonra da İngiltere, Sovyet Rusya ve Türkiye(1961 yılına kadar) hariç, bütün Avrupa ülkelerinde kabul edilmiştir. Nispi temsil, çoğunlukçu demokrasi-çoğulcu demokrasi ayrımında, siyasi çoğulculuğu temsil ettiğinden, çoğulcu demokrasi anla-yışına uygundur.

Bu sistemde seçimler, ülkenin gerçek siyasi fotoğrafını yansıtırlar. Sis-temin en büyük yararı, temsilde adaleti sağlamasıdır. Seçim çevresi bü-yüdükçe, temsilde adaletin gerçekleşme oranı da artar. En adil temsil, tüm ülkenin tek bir seçim çevresi sayılması halinde gerçekleşir. Seçim çevreleri daraltıldıkça, temsilde adalet azalır. Bunu önlemek için, ülkenin örneğin iller bazında seçim çevrelerine ayrılması, ama seçim çevrelerinde oluşan artık oyların da en sonunda merkezi bir hesaplamaya dahil edilip değerlendirilmesi(milli bakiye sistemi) de mümkündür. Böyle yapılma-yıp, artık oyların seçim çevreleri içinde değerlendirilmesi de diğer bir seçenek olabilir.

Nispi temsil sistemine yöneltilen en önemli eleştiri şudur: Bir ülkede kamu oyu kendiliğinden bölünmüşse, nispi temsil bu bölünmüşlüğü daha da artırarak siyasi kamplaşmalara uygun zemin hazırlar.

Page 73: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 73

Nispi temsil sistemi, “artık oylar” sorunu esas alınarak çeşitlere ayrılabi-lir: Bunlardan ilki, artık oy sorununun yer almadığı “değişmez(sabit) tek sayı” yöntemidir. Bu yöntemde, sabit bir oy sayısı belirlenir ve bu sayı-nın herbir katı için bir milletvekilliği tahsis edilir. Anlaşılacağı üzere, bu sistemde seçilecek milletvekili sayısı önceden belli değildir; geçerli oyla-rın sayısına göre milletvekili seçilmiş olur: Örneğin, sabit sayı(değişmez tek sayı) 75.000 olsun. Seçime katılan A, B, C ve D partileri 5.257.000, 3.458.000, 2.918.000 ve 317.000 oy almış olsunlar. Bu durumda, partile-rin çıkaracakları milletvekillikleri sırasıyla:70, 46, 38 ve 4 olacaktır. Bu seçimler sonucunda ülke parlamentosu 158 üyeden(Milletvekilinden) oluşacaktır. Bağımsız aday olunması mümkünse, bu takdirde 75.000 ve üzeri oy toplayan bağımsız adaylar da seçilmiş sayılacaklardır ve ülke milletvekili sayısı(parlamentonun toplam üye sayısı) bunların da eklen-mesiyle bulunacaktır. Yani bu sistemde parlamento üye sayısı önceden kesin şekilde tam olarak bilinemez; kesin sayı seçimlerden sonra ortaya çıkar. Bu seçimlerde, milletvekillikleri tahsis edildikten sonra kalan parti-lerin artık oyları(bunlar sırasıyla 7.000, 8.000, 68.000 ve 17.000 dir) de-ğerlendirmeye alınmaz.

Nispi temsilin diğer uygulama biçimleri, seçim çevresinin genişliği ve artık oyların değerlendirilmesi yöntemleri bakımından çeşitlere ayrılır. Nispi temsil sisteminin uygulanmasında; bütün ülkenin tek bir seçim çev-resi sayıldığı sisteme “tam nispi temsil”, ülkenin birden çok seçim çevre-sine ayrıldığı sistemlere de “yaklaştırmalı nispi temsil” denebilir. Bütün bu hallerde ülkede seçilecek milletvekili sayısı, değişmez tek sayı siste-minin tersine, önceden bellidir.

b- Yaklaştırmalı Nispi Temsil Sistemleri19

Bu sistemde, ülke tek bir seçim çevresi sayılmamakta, birden çok seçim çevresine ayrılmaktadır. Bir seçim çevresinde seçilecek milletvekili sayı-sı azaldıkça, temsilde adalet de o oranda azalır; seçilecek sayı arttıkça temsilde adalet daha çok gerçekleşir ve giderek tam nispi temsil sistemi-ne yaklaşılır. Ancak, nispi temsil sisteminin bütün çeşitlerinin, ülke ve/veya bölge barajları ile birlikte uygulanması da mümkündür ve seçim barajları yükseldikçe demokraside bir temsil açığı ortaya çıkacağından, temsilde adalet sorunu ile bu vesileyle de karşılaşılır. Aslında her seçim sistemi kendi içerisinde bir barajı da ayrıca taşır: Seçim çevrelerinden

19 Teziç, age, s.283 vd.

Page 74: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

74 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

seçilecek milletvekili sayısının azlığı ve çokluğuna bağlı olarak, bu baraj azalır veya yükselir. Söz gelimi, nispi temsil sisteminin daraltılmış bölge sistemi ile uygulanması halinde, örneğin her seçim çevresi dört-beş mil-letvekili çıkartılacak şekilde tasarlanırsa, her seçim bölgesinde fiilen %20-25 gibi yüksek bir oranda seçim barajı uygulanmış olur.

Seçim çevrelerinde ortaya çıkan artık oyların değerlendirilme yöntemle-rine göre, yaklaştırmalı nispi temsil yöntemi de kendi içinde çeşitlere ayrılır. Bunlardan biri, yukarıda kısaca söz ettiğimiz “milli bakiye” sis-temidir. Diğerleri; “en yüksek artık” sistemi ve “en yüksek ortalama” sistemidir. Bir diğer yaklaştırmalı seçim sistemi de “d’Hondt sistemi” olarak bilinen ve halen ülkemizde de uygulanan sistemdir. Bu son sistem kendi içinde bütün sandalyelerin dağıtılmasını sağladığı için, artık oylarla ilgili ikinci bir dağıtım işlemine gerek duyulmaz. Şimdi bu sistemleri sırasıyla görelim:

aa-“En Yüksek Artık” Sistemi: Bu sistemde, seçim sonuçlarının değer-lendirilmesinde şu sıra izlenir: Bir seçim çevresinde, kullanılan geçerli oy sayısı(KGOS), o seçim çevresinden seçilecek milletvekili sayısına bölü-nerek, önce Çevre Seçim Sayısı(ÇSS) bulunur.

İkinci aşamada, o seçim çevresinde partilerin aldıkları oyların içerisinde çevre seçim sayısının kaç kere var olduğunun tespiti için, toplam oyun çevre seçim sayısına bölünmesi işlemi, her bir parti için ayrı ayrı yapılır. Her bir parti, bu işlemler sonunda bulunan rakamlar(bölüm sayıları) ka-dar milletvekilliğini peşinen kazanmış olur.

Üçüncü aşamada, bu ilk dağıtım sonrası açıkta kalan milletvekilliklerinin dağıtılmasına sıra gelir: Buna göre, yukarıdaki bölme işleminde kalan oy sayıları(bu sayılar daima çevre seçim sayısından küçüktür, çünkü bir bölme işleminde kalan sayı, bölenden daima küçük olur), büyükten kü-çüğe doğru alt alta yazılır. Örneğin, üç milletvekilliği o seçim çevresinde açık kalmış olsun; bunlar, en büyük artık oya(kalana) sahip olan partiye paylaştırılır. Böylece, o seçim çevresinde milletvekilliklerinin partilere dağıtımı işlemi tamamlanmış olur.

Örnek: Toplam sekiz milletvekili çıkartacak olan bir seçim çevresinde, seçimlere beş parti katılmıştır ve kullanılan geçerli oyların sayısı 240.000 dir. A,B,C,D ve E partileri, sırasıyla 102.000, 57.000, 43.000,29.000 ve 9.000 oy almışlardır. Bu seçim çevresinde Çevre Seçim Sayı-sı:240.000/8=30.000’dir. Bu durumda, partilerin ilk aşamada kazandıkla-rı milletvekili sayısı ve artık oy miktarları şöyledir.

Page 75: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 75

A Partisi, 102.000 oy almış, 3. Milletvekilliği kazanmış ve artık oyu 12.000 dir.

B partisi, 57.000 oy almış, 1 milletvekilliği kazanmış ve artık oyu 27.000 dir.

C Partisi 43.000 oy almış, 1 milletvekilliği kazanmış ve artık oyu 13.000 dir.

D Partisi 29.000 oy almış ve hiç milletvekilliği kazanamamıştır(kalan oyu 29.000)

E Partisi,9.000 oy almış ve hiç milletvekilliği kazanamamıştır(kalan oyu 9.000)

İlk dağıtımlar sonrası, toplam 8 milletvekilliğinden beşi dağıtılmış, üçü açıkta kalmıştır. Partilerin artık oyları büyükten küçüğe doğru sırasıyla yazılır:

29.000(D partisi)

27.000(B partisi)

13.000(A partisi)

Kalan üç milletvekilliği D,B ve A partilerine birer adet dağıtılır. Böylece toplamda A partisi 3, B Partisi 2,C partisi 1,D ve Partisi 1 milletvekilliği kazanmış olur. E partisi hiç milletvekilliği çıkartamaz.

Bu sistemde, seçim çevresi büyüdükçe(yani seçilecek milletvekili sayısı arttıkça), artık oyların üst limiti de azalacağından ve en yüksek artık bı-rakan partilere de açıkta kalan milletvekillikleri tahsis edileceğinden, parlamentoda temsil edilmeyen oyların sayısı azalacaktır; seçim çevresi daraltıldıkça, parlamentoda temsil edilmeyen oylarda artış olacaktır. Özetle, tam nispi temsil sisteminden sonra, seçim çevrelerinin dar tutul-maması şartıyla, temsilde adalet bu sistemde de büyük ölçüde sağlanabi-lir20.

20 Bu seçimin, 32 milletvekili çıkartan bir bölgede gerçekleştirilmesi halinde, ÇSS 240.000/32=7.500 olacaktır. Bu durumda ilk dağıtımda A=13(artık oy =4.500), B=7(artık oy=4.500),C=5(artık oy=5.500), D=3(artık oy=6.500) ve E=1(5.500) olacaktı. İlk seferde, toplam 29 milletvekilliği dağıtılmış, üç milletvekilliği açıkta kalmıştır. Artık oylar büyükten küçüğe doğru 6.500(D) ve 5.500(E ve C) olmaktadır. A ve B parti-leri artık oylardan dolayı tekrar milletvekilliği elde edemeyecekler, diğerleri birer san-dalye daha kazanmış olacaklardır. Böylece A=13,B=7,C=6,D=4 ve E=2 milletvekilliği

Page 76: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

76 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Öte yandan, en yüksek artık usulünün, milli bakiye sistemi şeklinde uy-gulanması da mümkündür. Bu kez, yukarıda izah edilen ilk iki işlem, seçim çevrelerinde uygulanarak çevre seçim sayılarına göre milletvekil-likleri önce bölgeler bazında dağıtılır. Kalan artık oylar, seçim çevreleri bazında değil ülke bazında dağıtılmak üzere toplanır. Aynı şekilde, dağı-tılmayan milletvekillikleri de seçim çevrelerinden gelen verilere göre ülke bazında belirlenir. Sonra, geçerli artık oylar toplamı açık kalan mil-letvekillikleri toplamına bölünerek artık oyların milletvekilliklerine dö-nüşmesine esas teşkil edecek seçim sayısı bulunur. Bu aşamadan sonra, yapılacak bölme işlemi ile her bir partinin artık oyları toplamı içerisinde bu seçim sayısının kaç kez olduğu tespit edilir. Partilere, bulunan sayı kadar milletvekillikleri tekrar dağıtılır. Bu işlemden sonra açıkta kalan milletvekilliği sayısının dağıtılması aşamasına geçilir. Kalan artık oylar büyükten küçüğe doğru alt alta yazılarak, kalan milletvekilliği sayısına göre, en büyük kalana sahip partiler arasında açıkta kalan milletvekillik-leri dağıtılır.

bb-En Yüksek Ortalama Sistemi: Bu sistem, oyların dağılım yüzdeleri-ne bağlı olarak nispi temsil sistemi içerisinde büyük partilere nis-pi(göreceli) bir avantaj sağlayabilmektedir. Sistemin işleyişi şöyledir: İlk aşamada, yukarıda anlatılan en büyük artık sistemindeki ilk işlem-ler(çevre seçim sayısının bulunması ve partilerin aldıkları geçerli oylara göre ilk milletvekilliklerinin dağıtılması) burada da aynen uygulanır. İkinci aşamada, açıkta kalan milletvekilliklerinin dağıtılması, her millet-vekilliği için partilerin aldıkları toplam oy, kazandıkları milletvekili sayı-sına bir sayısı eklenmek suretiyle bölünür. Çıkan en yüksek rakama sa-hip olan partiye bir milletvekilliği verilir. Devam eden milletvekillikleri de aynı usulle dağıtılır.

Aynı örneğimiz üzerinde milletvekillikleri bu sisteme göre şöyle dağıtılır.

Örneğimizde, toplam sekiz milletvekili çıkartacak olan bir seçim çevre-sinde, seçimlere beş parti katılmıştır ve kullanılan geçerli oyların sayısı 240.000 dir. A,B,C,D ve E partileri, sırasıyla 102.000, 57.000, 43.000,29.000 ve 9.000 oy almışlardır. Bu seçim çevresinde Çevre Seçim Sayısı:240.000/8=30.000’dir. Bu durumda, partilerin ilk aşamada kazan-dıkları milletvekili sayıları:

kazanmış olacaktır. Eğer açıkta iki sandalye kalmış olsaydı, artık oyları eşit olan E ve C partileri arasında kura çekilmek zorunda kalınacaktı.

Page 77: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 77

A Partisi, 102.000 oy almış, 3. Milletvekilliği kazanmıştır.

B partisi, 57.000 oy almış, 1 milletvekilliği kazanmıştır.

C Partisi 43.000 oy almış, 1 milletvekilliği kazanmıştır.

D Partisi 29.000 oy almış ve hiç milletvekilliği kazanamamıştır

E Partisi,9.000 oy almış ve hiç milletvekilliği kazanamamıştır.

İlk aşamada dağıtılan beş milletvekilliğinden sonra, kalan 3 milletvekilli-ği şöyle dağıtılır.

Birinci milletvekilliğine ilişkin en yüksek ortalama hesabı:

A Partisi: 102.000/4(3+1) =25.500.

B partisi: 57.000/ 2(1+1) =28.500

C Partisi: 43.000/2(1+1) =21.500

D Partisi: 29.000/1(0+1) =29.000

E Partisi:9.000 /1(0+1) =9.000

Bu işlemde, en yüksek ortalama 29.000 rakamı ile D partisine ait oldu-ğundan, ilk milletvekilliğini D partisi kazanmıştır ve bu aynı zamanda D partisinin de bu seçim çevresinde kazandığı ilk milletvekilliğidir.

İkinci milletvekilliğine ilişkin en yüksek ortalama hesabı:

A Partisi: 102.000/4(3+1) =25.500.

B partisi: 57.000/ 2(1+1) =28.500

C Partisi: 43.000/2(1+1) =21.500

D Partisi: 29.000/2(1+1) =14.500

E Partisi:9.000 /1(0+1) =9.000

İkinci milletvekilliğini, en yüksek(28.500) ortalamaya sahip olan B Parti-si kazanır.

Üçüncü milletvekilliğine ilişkin en yüksek ortalama hesabı:

A Partisi: 102.000/4(3+1) =25.500.

Page 78: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

78 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

B partisi: 57.000/ 3(2+1) =19.000

C Partisi: 43.000/2(1+1) =21.500

D Partisi: 29.000/2(1+1) =14.500

E Partisi:9.000 /1(0+1) =9.000

Açık kalan üçüncü milletvekilliğini, en yüksek(25.500) ortalamaya sahip A partisi kazanmış olur.

Böylece, partilerin çıkardığı milletvekillikleri sayısı şöyledir: :

A partisi 4, B partisi 2, C Partisi 1, D partisi1 ve E partisi 0.

A partisi, geçerli oyların %42,5 ini almış olmasına rağmen, toplam san-dalyelerin %50 sine sahip olmuştur. Seçim Çevresinde Milletvekili sayısı arttıkça, alınan oy oranı ile kazanılan sandalye sayısı oranı arasında nis-betsizlik azalacaktır21.

21 Örneğin, 32 milletvekili seçilen bir seçim çevresinde durum şöyle olacaktır: İlk aşa-mada, ÇSS olan 7.500’ün katlarına göre milletvekillikleri dağıtılacaktır ve en yüksek artık sisteminde olduğu gibi ilk dağıtımda A=13, B=7,C=5 D=3 ve E=1 milletvekilliği elde edecek, böylece dağıtılan 29 milletvekilliğinden sonra 3 milletvekilliği açık kala-caktır. Partilerin aldıkları oylar, çıkardıkları milletvekilliklerinin bir fazlası-na(milletvekili çıkartamayanların-0 milletvekili çıkartanların oyları da 1 sayısına )bölü-necek, bu işlem üç kez tekrarlanacak, her seferinde en yüksek rakamı bulan partiye bir sandalye verilecektir.

Partiler Oylar İlk işlem 2.işlem 3.işlem A 102.000:(13+1) =7.285 102.000:(14+1)=6.800 102.000:(14+1)=6.800 B 57.000:(7+1) =7.125 57.000:(7+1) = 7.125 57.000:(7+1) = 7.125 C 43.000:(5+1) =7.166 43.000:(5+1) =7.166 43.000:(5+1) =7.166 D 29.000(3+1) =7.250 29.000(3+1) =7.250 29.000(4+1) =5.800 E 9.000(1+1) =4.500 9.000(1+1) =4.500 9.000(1+1) =4.500

Bu tabloya göre, ilk sandalye en yüksek ortalamaya sahip A partisine(7.285 ortalama), ikinci sandalye D partisine(7.250 ortalama) ve son sandalye de C partisine(7.166 orta-lama) verilir. Böylece, A partisi 14,B partisi 7,C partisi 5, D partisi 4 ve E partisi 1 milletvekilliği kazanmış olur. Seçim çevresindeki seçilecek milletvekili sayısı artınca, A partisinin aynı (%42,5)oy oranıyla, toplam milletvekilliklerinin 32 de 14’ünü aldığı, yani temsil oranının %50 den %43,75 e indiği görülmektedir. Böylece, büyük partinin aldığı oy oranı(%42,5) ile temsil oranının(%43,75) birbirine yaklaştığı, özetle, seçim çevresi genişledikçe temsilde adalet ilkesinin bu seçimde de daha çok gerçekleştiği görülmektedir.

Page 79: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 79

cc- d’Hondt Sistemi

Halen milletvekili seçimlerinde ülkemizde de uygulanan bu sistemde, partilerin aldıkları oylar, seçim çevresinden seçilecek milletvekili sayısı-na ulaşana kadar sırasıyla bölünmektedir. Ortaya çıkan rakamlar, büyük-ten küçüğe doğru sıralanmakta ve en büyük sayıdan başlamak üzere mil-letvekillikleri partilere dağıtılmaktadır.

* Oylar 1 2 3 4 5 6 7 8 A 102.00

0 102.000

51.000 34.000 25.500 20.400

17.000

14.571

12.750

B 57.000 57.000 28.500 19.000 14.250 11.400

9.500 8.142 7.125

C 43.000 43.000 21.500 14.333 10.750 8.750 7.166 6.142 5.375 D 29.000 29.000 14.500 9.666 7.250 5.800 4.833 4.142 3.625 E 9.000 9.000 4.500 3.000 2.250 1.800 1.500 1.285 1.125

(*) partiler

Yukarıdaki tabloda yer alan en büyük ilk sekiz sayı, sırasıyla 102.000, 57.000, 51.000,43.000,34.000, 29.000,28.500,25.500 dür. Bu durumda, A partisi, 4, B partisi 2, C Partisi ve D partisi de 1’er milletvekilliği elde ederler. E partisi, bu sistemde de milletvekilliği kazanamamış olur.

Seçim çevresi sekiz değil de 24 milletvekili çıkaracak şekilde 3 kat bü-yütülerek belirlenmiş olsaydı, durum şöyle olurdu:

Partiler Oylar 1 2 3 4 5 A 102.000 102.000 51.000 34.000 25.500 20.400 B 57.000 57.000 28.500 19.000 14.250 11.400 C 43.000 43.000 21.500 14.333 10.750 8.750 D 29.000 29.000 14.500 9.666 7.250 5.800 E 9.000 9.000 4.500 3.000 2.250 1.800

Partiler Oylar 6 7 8 9 10 11 A 102.000 17.000 14.571 12.750 11.333 10.200 9.272 B 57.000 9.500 8.142 7.125 6.333 5.700 5.181 C 43.000 7.166 6.142 5.375 4.777 4.300 3.909 D 29.000 4.833 4.142 3.625 3.222 2.900 2.636 E 9.000 1.500 1.285 1.125 1.000 900 818

Page 80: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

80 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Bu durumda, A partisi 11, B partisi 6, C partisi 4 ve D partisi 3 milletve-killiği elde etmektedir. Bu tabloda E partisi, ancak 25 ve üzeri milletve-killiği şeklinde yapılan seçim çevresi belirlemesinde parlamentoda temsil edilebilme imkanını elde edebilmektedir22. Barajların olmadığı ya da barajların makul seviyede tutulduğu bir seçim düzeninde, seçim çevresi genişliği de mümkün olduğunca büyük tutulursa, kısmen yönetimde istik-rara da uygun en adil sonuçlar elde edilebilir. Bu sistemde seçimin so-nucunu asıl belirleyecek olan, seçim çevresi genişliğidir. Daraltılmış se-çim bölgesi uygulaması, fiilen çok yüksek seçim çevresi barajı anlamına geleceği için, ciddi şekilde temsilde adalet sorunların yol açar, temsilde adalet ilkesine açıkça aykırı olur23.24

22 Çünkü, ancak 12. Sütundan itibaren A partisinin karşısında bulunan satırdaki rakam 9.000’in altına (102.000/12=8.500)inmektedir. Örneğin; seçim çevresi 32 milletvekili olarak tasarlanmış olsaydı, bu kez A partisi 14, B partisi 7, C partisi 6, D partisi 4 ve E partisi 1 milletvekili çıkarmış olurdu. En yüksek ortalama sistemi ile d’Hondt sisteminin benzer neticeler verdiği görülmektedir. 23 Türkiye’de iktidar partisi, 2002 seçimlerinde %34 oy oranıyla parlamentoda 363 milletvekili ile(550 sayısının % 66 sına karşılık gelmektedir)temsil edilmiştir. Yani, partinin temsil oranı, aldığı oy oranının iki katına karşılık gelmektedir ki, bu seçimler temsilde adalet ilkesinin aşırı derecede ihlali bakımından tam bir olumsuz örnek teşkil ederler. Bu dengesiz sonucun ortaya çıkmasında, genel seçim barajının yüksekliğinden dolayı(%10) o dönemde parlamentoda sadece seçimde kullanılan geçerli oyların %53,67’sinin temsil edilebilmesi, kalan %46,33 oranındaki oyun parlamentoya yansı-yamamasının rolü büyüktür. Nitekim, ana muhalefet partisi de, %19 oy oranıyla 178 milletvekilliği kazanmış ve aldığı oylara nispetle parlamentoda gayet yüksek bir oranda (%32 oranında) temsil elde edebilmiştir. Devam eden süreçte, 2007 seçimlerine gelindi-ğinde, iktidar %46.6 oy oranı ile 341milletvekilliği (%62 oranında temsil)elde edebil-miştir. İktidar partisi, daha yüksek oranda oy alabildiği halde, parlamentodaki temsil oranı görece düşmüştür. Ama yine de, aldığı oyun % 33 fazlası bir temsil imkanı elde etmiştir ki, bu da temsilde adalet ilkesi bakımından oldukça vahim bir sonuçtur. Diğer sonuçlar şöyledir: Cumhuriyet Halk Partisi %20.9 ile 112 milletvekili(%20,363), Milli-yetçi Hareket Partisi %14.3 ile 70 milletvekili(%12,73), bağımsızlar %5.2 ile 26 millet-vekili (%4,7)kazanmıştır. Bu dönemde, seçimlerde kullanılan toplam oyların parlamen-todaki temsil oranı %87 olmuştur. Muhalefet partileri eksik temsil sorunu yaşarken, iktidar partisi %33 ün üzerinde bir aşırı temsil elde etmiştir. 2011 seçimlerine geldi-ğimizde, iktidar partisi geçerli oyların %49,83’ünü alarak 327 milletvekilliği kazanmış, yani parlamentoda %59, 45 ile (aldığı oy oranından %9,62 daha fazla)temsil edilmiştir. Bu, iktidar partisinin aldığı oydan %5,18 oranında fazla temsil elde etmesi demektir. Son üç seçimde her defasında oylarını artıran iktidar partisi, her seferinde aşırı temsil elde etmiş ise de, temsil oranı yine de göreceli olarak hep düşmüştür. Bu, siyasetteki toparlanma nedeniyle %10 luk barajın menfi etkisinin göreceli olarak azaldığını göster-mektedir. Ama sistem daha az oy alan partilerin hep ciddi şekilde aleyhine işlemektedir. Nitekim, ana muhalefet partisi %25,98 oy oranıyla 135 milletvekilliği elde ederek par-

Page 81: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 81

c- Tam Nispi Temsil Sistemi25

Bu sistemde, bütün ülke tek bir seçim çevresi sayılmaktadır. Seçimlerde kullanılan geçerli oylar, önce milletvekili sayısına bölünerek milli seçim sayısı bulunmaktadır. İkinci aşamada, partilerin aldığı oylar, seçim sayı-sına bulunmak suretiyle milletvekillikleri partilere dağıtılmaktadır26. Ba-ğımsız adaylardan milli seçim sayısına eşit ya da bu sayının üstünde oy alanlar da seçilmiş olurlar. Bu ilk dağıtımdan sonra açık kalan milletve-killikleri, artık oylarına göre partilere tekrar dağıtılmaktadır. İşte bu ikin-ci dağıtım sırasında, artık oyların değerlendirilmesi bakımından en yük-sek artık, en yüksek ortalama, hatta d’Hondt sistemlerinden biri uygula-narak nihai sayılara ulaşılabilmektedir.

Tam nispi temsil sistemi, artık oyların en az kaldığı, kuşkusuz temsilde adaletin en yüksek oranda gerçekleştirildiği sistemdir. Bu sistemde, bir partinin aldığı oyun toplam geçerli oylara oranı ile, parlamentodaki tem-sil oranı hemen hemen eşittir. Ama bu sistem, siyasal istikrarsızlıklara

lamentoda % 24,5 oranında temsil imkanı elde edebilmiş, eksik temsil oranı %1,5 ile sınırlı kalmıştır. MHP nin oy oranı %13,01 iken, parlamentoda temsil oranı(53 millet-vekili) %09,64 de(eksik temsil:%3, 35) kalmıştır. Bağımsızlar, %6,57 oranında oy alır-ken, parlamentoda % 6,64 oranında(35 milletvekili) temsil imkanı elde etmişlerdir. Görüldüğü üzere, burada en ciddi eksik temsil sorununu MHP yaşamış, en küçük parti olmasına rağmen BDP(Bağımsızlar) az da olsa aldıkları oy oranının üstünde bir temsil imkanı elde etmişlerdir. Bağımsızların aldığı bu sonuçta, oylarının toplu olması ve bir bölge partisi niteliğinde bulunmalarının rolü vardır. Özetle, genel seçim barajı düşürülür, seçim çevreleri de mümkün olduğunca genişletilir-se, uygulanmakta olan seçim sistemi(nispi temsilin d’Hondt usulü ile uygulanması) adalette temsil ilkesini gerçekleştirebilir, hem de yönetimde istikrar ilkesine uygun olarak büyük partiler lehine bir miktar fazladan temsil imkanı sağlayarak parlamentoda istikrarlı makul çoğunlukların oluşmasına da hizmet edebilir. Ama seçim sisteminin iki sorunu çözülmek zorundadır: seçim çevrelerinin mümkün olduğunca geniş tutulması, genel seçim barajının makul seviyeye indirilmesi. 24 Türkiye’de uygulanan seçim sistemi ve etkileri hakkında bk. Özbudun, Ergun; Seçim Sistemleri ve Türkiye, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/298/2768.pdf (eri-şim:10.04.2016); ayrıca bk., Türkiye’de Parti ve Seçim Sistemi, İstanbul Bilgi Üniver-sitesi Yayınları, İstanbul, 2011; Güvenir, Murat; ”Seçim Sistemleri ve Ülkemizdeki Uygulama, http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ausbf/article/viewFile/5000099640/5000092780 (eri-şim:05.04.2016), 25 Teziç,age, s.286 vd. 26 Bu şekilde bulunan milli seçim sayısının, yaklaştırmalı nispi temsil sistemlerinde de uygulanması mümkündür. Böylece, parlamentoda temsil edilen her sandalyenin müm-kün mertebe eşit sayıda oyu temsil etmesi sağlanmış olur.

Page 82: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

82 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

uygun bir ortam hazırlamakla da eleştirilmektedir. Ayrıca bu sistemin, ancak küçük ülkelerde sorunsuzca uygulanabileceği kabul edilmektedir.

III-Sayısal Hesapların Siyasal Sonuçları ya da Demokrasiyi Sayılarla Sınamak27

Görüldüğü üzere, demokrasinin esasını teşkil eden ve ayrıca bir anayasal ilke konumunda da bulunan temsilde adalet ilkesini gerçekleştirmenin yolu, nispi temsil sistemini mümkün mertebe geniş seçim çevrelerini esas alarak uygulamaktan geçmektedir. Türkiye gibi nüfusu yüzmilyona yak-laşan bir ülkede, bütün ülkeyi tek bir seçim çevresi sayma esasına daya-nan tam nispi temsil uygulaması gerçekçi olamayacağına göre, ülke ma-kul sayıda seçim çevrelerine ayrılarak, nispi temsilin diğer çeşitlerinden (yaklaştırmalı nispi temsil sistemlerinden) biri uygulanmalıdır.

Anayasada yer alan diğer bir ilke “yönetimde istikrar” ilkesidir. Bu ilke, temsilde adalet ilkesiyle ilişkilendirilerek, anayasaya 1995 yılında ek-lenmiştir ve genellikle “temsilde adalet” ile çelişen bir ilke olarak anla-şılmıştır. Oysa temsilde adalet ilkesi, kendisinden ayrıca söz edilmesine gerek olmaksızın, demokrasi ve eşitlik ilkeleri gereği hem evrensel, hem de anayasal temeli bulunan en temel ilkedir. Öyleyse bu iki ilke bir arada nasıl anlaşılacak, nasıl uygulanacaktır? Esas olan temsilde adalet ilkesi-dir. Ancak, bu ilke uygulanırken, bir şekilde yönetimde istikrar ilkesi de dikkate alınmalıdır.

Örneğin, demokrasi açıklarına yol açan ve kendi içinde çok yüksek (ba-zen yüzde ellilere ulaşabilen) bölge seçim barajları içeren dar bölge ya da daraltılmış bölge seçim sistemlerinin, temsilde adalet ilkesi ile bağ-daşması imkansızdır. Buna karşılık, milli bakiye sistemi ya da tüm ülkeyi tek bir seçim çevresi kabul eden tam nispi temsil sisteminin hiçbir genel seçim barajı olmaksızın uygulanması da; toplumda yüzde birin çok altın-da (550 de bir) mevcut olan marjinal grupların dahi parlamentoda temsi-line zemin hazırlayacak, parlamentodan bir hükümet çıkmasında ya da parlamentonun verimli çalışmasında bu grupların olumsuz etkilerinin

27 Seçim sistemleri ve bunun yol açtığı siyasal sonuçlar, siyaset bilimi ve hukukla uğra-şanların üzerinde önemle durdukları bir konu olmuştur. Örneğin, 1983 yılında yapılan kapsamlı bir ortak çalışmada, Fransa, Almanya, İtalya başta olmak üzere, Avrupa’nın ve dünyanın değişik ülkelerindeki(Avrupa Parlamentosu dahil) seçim sistemleri ve yol açtığı siyasal sonuçlar incelenmiş, oldukça çarpıcı veriler ortaya konmuştur. Democ-racy and Elections, Electoral Systems And Their Political Consequences, (Ed. Vernon BOGDANOR, David BUTLER), Cambridge, 1983, IX+263 s.

Page 83: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 83

sürekli hissedilmesine, toplumun giderek marjinalleşerek huzur ve süku-nun bozulmasına yol açabilecektir. Bu anlamda bir istikrara ihtiyaç ol-duğu açıktır ve nitekim çağdaş demokrasilerde bu tür genel seçim baraj-larının uygulandığı örneklere sıkça rastlanmaktadır. Ancak, genellikle %2-3 yahut en fazla %5 olarak uygulanan bu seçim barajları, hiçbir ülke-de %10 seviyesinde değildir.

Bütün bu anlatılanlardan sonra, şu sonuçlara ulaşabiliriz: Bir defa, tem-silde adalet ilkesi, temsili demokrasinin en önemli özelliğidir; bu ilkeden taviz verilmesi düşünülemez; aksine bir yaklaşım, meşruiyet sorunlarına yol açar ve açmaktadır. Öyleyse, nispi temsil sisteminden başka çözümler tercihe şayan görülmemektedir. Marjinal grupların sorumsuz davranışla-rından kaynaklanacak siyasal istikrarsızlıkları önlemek için, makul bir genel seçim barajı konulması, çağdaş demokratik uygulamalar da dikkate alındığında, meşru görülebilir. Fakat buna bir de fiilen seçim çevresi ba-rajları eklenmemelidir. Hukuki düzenlemelerin hassas dengeleyicisi ve aynı zamanda bir anayasal ilke olan “ölçülülük”, seçim sistemleri konu-sunda da gözetilmeli, “yönetimde istikrar” ilkesi lehine kantarın topuzu kaçırılmamalıdır.

Seçim çevresi barajı, Anayasa Mahkemesince daha önce iptal edilmişti.28 Daraltılmış bölge tartışmaları ile adı konmadan tekrar bir seçim çevresi

28 Anayasa Mahkemesinin 01.12.1995 tarih ve 1995/56-60 Esas-Karar sayılı kararı. İptale konu yasal düzenleme, 23.11.1995 günlü, 4138 sayılı "Milletvekili Seçimi Kanu-nunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 3. Maddesi ile 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Hakkında kanununa eklenen geçici 14. Madde hükmüdür.. "MADDE 3.- 10.6.1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. Bu düzenlemeye göre; “XX nci Dönem Milletvekili Genel Seçiminde bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların toplamının % 10 undan az oy alan siyasî partilere ve bağımsız adaylara milletvekilliği tahsis edilmez. Ancak, seçime katılan siyasî partiler ve bağımsız adaylardan hiç biri bu oranı aşamamış ise milletvekilleri 10.6.1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 34 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları hükümlerine göre paylaştırılır". Ülke barajından sonra bir de bölge barajı getiren ve sadece bir döneme ilişkin olan bu düzenlemenin Anayasa'nın 67., 76., 2. ve 153. maddelerine aykırı olduğu öne sürülerek, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Anayasa mahkemesinde iptal davası açılmış ve Anayasa mahkemesi bu düzenlemeyi Anayasanın 153. Maddesine(Anayasa mahkemesi kararlarının bağlayı-cılığı hükmüne) aykırı bularak iptal etmiştir. Çünkü, daha önce de 4125 sayılı kanunun 16. Maddesi ile 2389 sayılı kanunun 34. Maddesinde değişiklik yapılarak(Bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların topla-mının o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyasî partilere ve bağımsız adaylara milletvekili tahsis edilmez. Ancak, iki ve üç

Page 84: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

84 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

barajını yeniden uygulamaya koymak, anayasal ilkelerle çelişecektir. Dört-beş milletvekilinden oluşan daraltılmış seçim çevrelerinin düzen-lenmesi halinde, aslında her seçim çevresinde %20-%25 seçim çevresi getirilmiş olmaktadır. Temsilde adaleti sağlayacak, ama istikrarı da göze-tecek bir seçim sistemi, genel seçim barajının %5’e çekilmesi, seçim çevrelerinin de en az %5 oranında oy alan partilerin veya bağımsız aday-ların seçilebilmesine imkan sağlayacak şekilde düzenlenmesi halinde

milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde bu oran yüzde yirmibeş olarak uygulanır ve bu seçim çevrelerinde kullanılan geçerli oyların yukarıda belirtilen oranlardan azını alan siyasî partilere ve bağımsız adaylara milletvekilliği tahsis edilmez) bölge barajı getiril-miş, Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi; “ Bu maddeyle 2839 sayılı Yasa'nın "Bir seçim çevresinde siyasî partilerin ve bağımsız adayların elde edecekleri milletvekili sayısının hesabı" başlıklı 34. maddesinin ikinci fıkrası değiştirilerek, çevre barajında ikili uygulama getirilmiş ve bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların toplamının o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyasî partilere ve bağımsızlara milletvekilliği verilmeyeceği, iki ve üç milletvekili çıka-racak seçim çevrelerinde, kullanılan geçerli oyların toplamının o çevreden çıkacak mil-letvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayının yüzde yirmibeş olarak uygulana-cağı öngörülmüştür. Böylece % 10'luk ülke barajı dışında yeni ve ikinci bir baraj oluştu-rulduğunu” belirttikten sonra; “Dava konusu kuralın, "temsilde adalet" ilkesi yönünden uygunluğu savunulamaz. Bu kuralla ülke barajına ek olarak "çevre barajı" getirilmekte-dir. Ayrıca, iki ve üç milletvekili çıkaracak iller için oranın % 25'den az olmayacağı öngörülmüştür. Nüfusu fazla olan illerin (seçim bölgelerinin) çıkaracakları milletvekili sayısı fazla olacağından buralarda çevre barajı düşecek, nüfusu az olan seçim bölgele-rinde ise tersine yükselecektir. Böylece, bir seçim çevresinde daha düşük oranla bir siyasal partinin ya da bağımsız adayın kazanma olasılığına karşılık, iki ya da üç millet-vekili çıkaracak bir çevrede kazanabilmek için % 25'lik oran aranacaktır. Seçim bölge-leri arasındaki adaletsizlik, bu barajla daha da artacaktır. Alınan önlemler temsilde ada-leti sağlamaktan uzak olduğundan, adaletsizliğin olumsuz sonuçları da sistemi ve ül-ke düzenini etkileyecektir. Verilen oylarla çıkarılan milletvekili sayısı arasındaki oran-sızlık sonucu ortaya çıkan adaletsizlik, uygulanan yöntemin ürünü olacaktır”. “Anayasa'nın amaçladığı "yönetimde istikrar ilkesi" için milletvekili seçimlerinde bir ülke barajı öngörülmüşken, ayrıca her seçim çevresi için yeni bir barajın getirilmesi "temsilde adalet" ilkesiyle bağdaşmaz. Kaldı ki uygulanmakta olan nisbî temsil sistemi-nin bir türü olan D'Hondt sistemi de kendi içinde bir baraj taşımaktadır” gerekçeleriyle, yani temsilde adalet ilkesine aykırı bularak iptal etmişti. Anayasa mahkemesinin 18.11.1995 tarih ve 1995/54-59 esas-karar sayılı kararı. Bu kez aynı kanuna geçici madde eklenerek aynı sonucun elde edilmeye çalışılması, Anayasa Mahkemesi kararının dolanılmaya çalışılması anlamına geldiğinden, yapılan değişikliğin Anayasanın 153. Maddesine aykırı olduğu tespit edilmiş, diğer yönlerden incelenmesine gerek görülmeksizin geçici 14. Maddenin de iptaline karar verilmiştir.

Page 85: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 85

gerçekleştirilmiş olabilir. Bu da, seçim çevrelerinin en az yirmi ve daha üstü milletvekilinden oluşmasını gerekli kılmaktadır.

Nispi temsile dayalı seçim sistemlerinde asıl sorun, seçim çevrelerinin büyüklüğü ile alakalıdır. Seçim bölgesi büyüdükçe temsilde adalet artar, küçüldükçe azalır. Dar bölge ya da daraltılmış bölge önerileri, temsilde adalet ilkesiyle bağdaşır öneriler değildirler.

İlkel demokrasilerin çoğunlukçu uygulamasına göz kırpan, iki partili si-yasal sistem vasıtasıyla siyasal çoğulculuğu köreltmeye uygun bir hukuk-sal zemin hazırlayacak olan dar bölge veya daraltılmış bölge yaklaşımla-rına dayalı seçim sistemleri, bir yandan uzlaşma ihtiyacı hissetmeyen göreceli siyasal çoğunluklara sağladığı cömert avantajlar nedeniyle ço-ğulcu demokrasinin gelişmesine olumsuz etkide bulunacak, diğer yandan da, özellikle geniş halk yığınlarına henüz ulaşamamış siyasal hareketler açısından ebedi bir engel teşkil edebilecektir.

IV- Sonuç

Seçim sistemleri, sadece aritmetik hesaplamalardan ibaret sonuçlar do-ğurmazlar; gerek parti sayısını, gerekse de parlamentoda temsil oranlarını (eksik veya fazla temsile meydan vererek) etkilemek suretiyle, uzlaşma kültürünün yeterince gelişmediği toplumlarda siyasal çoğulculuğu önle-yen(ya da parçalanmışlığı artıran) esaslı yan etkilere de yol açabilirler. Temsilde adalet ilkesini ihmal ederek, yönetimde istikrar ilkesini açıkça önceleyen seçim sistemleri, çatışma kültürünün baskın olduğu siyasal ortamlarda, mevcut toplumsal kültür ile de etkileşime girerek, siyasal olgunluğa erişememiş, siyasal kültürünü geliştirememiş yalın toplumsal yapıların ortaya çıkmasına ve giderek demokrasilerin sadece sayılardan ibaret zannedilmesine zemin hazırlayabilirler.

Demokrasinin temeli, irade serbestisine ve seçimlere dayanır; görünümü, sayılardan oluşur.

Ancak, demokrasinin en zor sınavı da, aslında sayılarla olanıdır. Bu, en açık şekilde, seçim sistemlerinin yol açtığı çarpıcı sayısal sonuçlardan ziyade, o sayısal sonuçların yol açtığı derin siyasal yan etkilerde karşımı-za çıkar. Uzlaşma kültürünün yerleşmediği, çatışma kültürünün baskın olduğu toplumlarda, bu siyasal yan etkiler vahim bir hal alabilirler.

Çatışmacı kültürün hakim olduğu toplumlarda, seçim sisteminin sağladı-ğı cömert imkanlarla aşkın temsil imkanı yakalayan siyasal çoğunluklar, uzlaşma gereğini duymazlar; bu nedenle siyasette çatışmacılık ve toplu-

Page 86: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

86 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

mun geri kalan kesimlerinde dışlanmışlık duygusu daha da derinleşir; böylece, istikrarı amaçladıklarını söyleyerek methiye dizilen sistemler daha derin istikrarsızlıklar üretebilirler.

Çatışma kültürünün egemen olduğu toplumlarda, siyasal sisteme ilişkin yasaların uzlaşmayı gerektiren, hatta bazen zorunlu kılan düzenlemeler içermesi, çatışma kültürünün olumsuzluklarının dengelenmesi bakımın-dan bir hukuksal seçenek olarak düşünülebilir. Bu tür düzenlemelerin, yakın planda istikrarsızlık üretiyor gibi algılansalar da, uzun vadede daha büyük toplumsal fayda sağlamaları beklenir.

Aksi halde, Onsekizinci yüzyıl kafasının ancak üretebildiği çoğunlukçu demokrasi anlayışının dar kalıplarında sıkışıp kalmak, mukadder olur.

Aslında temel soru şudur: Nasıl bir demokrasi?

Çoğulcu mu? Yoksa çoğunlukçu mu?

Benimsenecek seçim sistemi de, işte bu temel soruya verilecek cevapta gizlidir.

Kaynakça

BULUT, Nihat, Temsilde Adalet - Yönetimde İstikrar İkilemi Bağlamın-da 12 Haziran 2011 Seçimleri, http://www.erzincan.edu.tr/birim/HukukDergi/makale/2010_IV_2.1.pdf(e.t.08.12.2013)

CANİKLİOĞLU, Meltem; “Seçim Sistemlerinin Siyasi İstikrarın Sağ-lanmasındaki Rolü”, Anayasa Yargısı Dergisi, Ankara, Cilt:16, 1999, s. 17-44. ÇAM, Esat, Parti Sistemleri ve Seçim Tekniği, İktisat Fakültesi Mecmua-sı, C.27, S.3-4(1968), s.209-223 Democracy and Elections, Electoral Systems and Their Political Con-sequences, (Ed. Vernon BOGDANOR, David BUTLER), Cambridge, 1983, IX+263 s. DUVERGER, Maurice(Çev. Özbudun, Ergun); Siyasi Partiler, Bilgi Ya-yınevi, Ankara 1974.

Page 87: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 87

ERDOĞAN, Murat; Seçim Sistemleri ile Siyasi Partiler Arasındaki İliş-kiler, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2013. FARREL, David M.; Electoral Systems, A Comparative Study, 2nd Edition, Palgrave Macmillan, 2011, 279 s.

GÖZLER, Kemal; Anayasa Hukukuna Giriş, 12.B.,Mart 2009,s.127-145.

GÜVENİR, Murat; ”Seçim Sistemleri ve Ülkemizdeki Uygulama,

http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ausbf/article/viewFile/5000099640/5000092780 (05.04.2016)

ÖZBUDUN, Ergun; Türk Anayasa Hukuku, Yetkin, 7. B., 2002, s.260-273.

ÖZBUDUN, Ergun; Seçim Sistemleri ve Türkiye, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/298/2768.pdf (eri-şim:10.04.2016); ÖZBUDUN, Ergun; Türkiye’de Parti ve Seçim Sistemi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2011.

TANÖR, Bülent-YÜZBAŞIOĞLU, Necmi; 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, YKY İstanbul, 1. B., Şubat 2001;s. 208;217;

TEZİÇ, Erdoğan, Anayasa Hukuku, Beta, 2001.

The Politics of Electoral Systems, (Ed: Michael GALLAGHER, Paul MITCHELL), Oxford University Press, New York, Şubat 2008, 672 s.

TUNÇ, Hasan; Anayasa Değişikliği ve Türk Seçim Siste-mi, Türk Hukuk Enstitüsü Dergisi, Aralık 1995, S. 1, s. 14‐20.

TÜRK, Hikmet Sami; Seçim, Seçim Sistemleri ve Anayasal Tercih, http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anyarg23/turk.pdf (e.t.08.12.2013); UZAN, Cem Duran, “Demokratikleşme Paketi ve Seçim Sistemi Öneri-leri”, 10 Ekim 2013, http://setav.org/tr/demokratiklesme-paketi-ve-secim-sistemi-onerileri/yorum/12098 (Erişim tarihi:18.04.2016)

YAVAŞGEL, Emine; Temsilde Adalet ve Siyasal İstikrar Açısından Seçim Sistemleri ve Türkiye’deki Durum, Nobel Yayınları, Ankara, 2004.

Page 88: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

88 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

BİREYSEL TERCİHLERDEN KOLEKTİF TERCİHLERE: KAMU TERCİHİ PERSPEKTİFİNDEN OYLAMA YÖNTEMLERİ

Janberk Okan

Giriş

20. yüzyılın iktisat anlayışı toplumu idealize eden ve bu idealize toplu-mun refahını nasıl maksimize edeceğini göstermeyi amaçlayan teoriler dizininden oluşmaktadır. Ayrıca, reel hayatta yaşanan dünya savaşları ve bu savaşlar arasında yaşanan ekonomik kriz piyasa ekonomisi hakkında kaygıları artırmıştır.

1929 Krizi sonrası iktisat literatürüne hakim olmaya başlayan Keynesyen Devrim, devletin piyasa ekonomisindeki yerini artırması gerektiği ve müdahalelerin piyasa aksaklıklarını gidereceği şeklinde görüş birliği oluşmasını sağlamıştır. Artan devlet müdahalesi ile devletin ekonomi içerisinde hızla genişlemesi artan kamu harcamalarında da görülmekte-dir. Bu süreç piyasa başarısızlıklarının giderilmesinde kamunun da başa-rılı olamadığı görüşünü doğurmuştur. Bu kapsamda Kamu Tercihi Teori-si ile kamu başarısızlıkları ortaya konulmuş ve devlet bir iktisadi aktör olarak analiz edilmeye başlanmıştır. Bu bakış açısıyla bireysel tercihlerin kolektif tercihlere nasıl dönüştürüleceği sorusu oylama süreci ile açık-lanmıştır. Çalışmanın amacı piyasa başarısızlığından kamu başarısızlığı-na giden sürecin politik analizinin nasıl geliştiğini göstermek ve politik süreçte önerilen farklı oylama yöntemlerini tartışmaktır.

Çalışmanın ilk kısmında Kamu Tercihi Teorisi oylama süreci kapsamın-da irdelenecektir. İlk olarak devletin ekonomiye müdahalesinin gerekçe-leri ve bunların yarattığı kamu başarısızlıkları üzerinde durulmaktadır. Bu bölümde daha sonra Kamu Tercihi Teorisi’nin bu başarısızlıkları oy-lama süreci ile nasıl ilişkilendirdiği pozitif ve normatif bakış açısı ile tartışılmaktadır.

Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde öncelikle politik sürecin iktisadi ana-lizini yapan çalışmalar oylama kuralları kapsamında ele alınacaktır. 18.

Page 89: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 89

yüzyıldan bu yana oylama ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Pozitif Kamu Tercihi Teorisi ilk bireysel tercihlerden kolektif tercihlere geçişin sağlanıp sağlanamayacağı ile ilgilenmiştir. Daha sonrasında oyun teori-sinden faydalanan ve ampirik sonuçlar ile oylama yöntemlerinin analiz edildiği çalışmalar artmıştır. Fakat, bu konu çalışma kapsamında ele alınmayacaktır. Çalışmada Kamu Tercihi Teorisi’nin ortaya çıkışı ile birlikte oylama sürecine yaklaşımı ön planda tutulacaktır. Son olarak, oylama sürecinin sistematikleşmesine katkı sağlayan Condorcet ve Bor-da’nın ileri sürmüş olduğu yöntemler ile birlikte günümüzde sıklıkla kul-lanılan oylama yöntemleri örneklerle açıklanacaktır.

Kamu Tercihi Teorisi Kapsamı

Piyasa mekanizmasının işleyişindeki sorunların 1929 Krizi ile daha da derinleşmesi Keynesyen Devrim ile devletin müdahil olduğu refah eko-nomilerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Refah ekonomilerinde özellikle özel piyasa tarafından üretilmeyen mal ve hizmetlerin devlet tarafından üretilmesi öngörülmüştür. Bu sürecin iktisat teorisine yansı-ması ise devletin hangi mal ve hizmetleri kim için ve ne kadar üreteceği-nin belirlenmesi üzerine kurulan idealize bir toplum şeması ile gerçek-leşmiştir. Bu nedenle devletin müdahalesi ve düzenlemeleri ile piyasa aksaklıklarının neden olduğu etkinsizlikten uzaklaşılacağı öngörülmüş-tür. Büyük Buhran (1929) sonrasında iktisat araştırmaları, piyasa süre-cinde yaşanan aksaklıkların gösterilmesi ve bu aksaklıkların giderilmesi yönünde politika önerileri oluşturmaya başlamıştır.

Piyasa mekanizmasının etkinliği sağlayamadığı durumlar piyasa başarı-sızlıkları olarak adlandırılmakta ve piyasa mekanizmasının işleyişinde oluşan tekellerin aksak rekabete neden olması, talebi karşılayacak şekilde arz edilmeyen malların varlığı, üretim veya tüketim ilişkileri içerisinde oluşan dışsallıklar, bir mal veya hizmetin arz edilmemesinden kaynakla-nan eksik piyasalar, bilgi eksikliği ve istihdamda yaşanan sorunlar örnek olarak sunulmaktadır. Bu aksaklıklar etkinliğin sağlanmasını engellemek-te ve devlet müdahalesinin bir gerekçesini oluşturmaktadır.29 Piyasa ak-saklıkları sonucunda ortaya çıkan eşitlik sorunu, yeniden dağıtımda yaşa-nan problemler, kamu tercihleri ve bireysel tercihler gibi sebepler devle-

29 Joseph E. Stiglitz, Economics of the Public Sector, 3.baskı, W. W. Norton & Com-pany, New York, 2000, s.3-53

Page 90: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

90 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

tin ekonomiye müdahalesini gerekli kılmıştır. Eşitlik sorunu piyasa süre-cinde ortaya çıkan yeniden dağıtım sorunları ve bireyler arası gelir farklı-lıkları devletin ekonomiye müdahalesinde başlıca sebepler olmuştur. Bu çerçevede özellikle sosyal harcamalardaki artış kamu harcamaları içeri-sinde önemli bir yer etmiş ve kamunun büyümesine neden olmuştur.30

Devletin ekonomi üzerindeki kontrol gücünün aşırı büyümesi bir dizi aksaklıklara neden olmaktadır. Özel sektör tercihlerinin neden olduğu piyasa başarısızlıklarının benzeri kamu tercihlerinden kaynaklanan devlet başarısızlıklarıdır. Devlet müdahalesinin gerekçesi olarak gösterilen Pa-reto-etkinlik arayışı kamu tercihleri ile de elde edilememiştir.31 Devlet başarısızlıkları olarak ortanca seçmen teorisi, baskı ve çıkar gruplarının rant kollama faaliyetleri, seçim sürecinde oluşan oy ticareti, seçmenin bilgi eksikliği görülmekte ve bu gibi nedenlerle devlet kaynakların dağı-tılmasında etkinlikten uzaklaşabilmektedir.32 Bunun ardında yatan faktör-ler ise farklı başlıklarda toplanabilir. İlk olarak, siyasi karar verme süre-cinin tam rekabetten uzak olmasıdır. Seçmenlerin bilgi eksikliği nedeniy-le seçim sürecinde doğru tercihte bulunamayabilir. Seçim sürecine olan ilgisizlikleri veya bilgiye ulaşmanın maliyeti çok yüksek olduğu için tüm seçmenler alternatifler arasında etkin tercihi seçemeyebilir. İkinci olarak, hizmet kayırmacılığının ortaya çıkmasıdır. Politikacılar iktidarda kalmak veya yeniden seçilebilmek için hizmetleri sadece kendi seçmenlerine sunma ve kaynakları kendi seçmenlerinin ihtiyaçlarına göre dağıtma giri-şiminde bulunabilir. Politikacıların özel çıkar güdüsüyle hareket etmeleri de devlet başarısızlığına neden olan bir başka faktördür. Politikacılar mevki ve güçlerini özel çıkarları için kullanabilir. Özellikle, iktisadi kay-nakların dağıtılmasında siyasi destekçiler ve partizan gruplarla olan iliş-kileri ön planda tutularak rant kollama faaliyetlerini destekleyebilirler. Son olarak, devlet başarısızlığının ardındaki faktörlerden birisi olarak politik miyopluğu sayabiliriz. Politik miyopluk, politikacılar açısından seçim kazandıran politikaların uygulanarak doğru yatırım projelerinin

30 Ercan Eren, “Piyasa Başarısızlığından Kamu Başarısızlığına: Bürokrasi Sorunu”, Ekonomik Yaklaşım, Cilt:4, Sayı:10, 1993, s.59-81 31 Gerald Sirkin, “Devletin Başarısızlığının Anatomisi”, Kamu Tercihi Teorisi, Çev. Coşkun Can Aktan, Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği, İzmir, 1975, s.49-57 32 Coşkun Can Aktan, Yeni İktisat Okulları ve İktisadi Düşünce, 3. baskı, Seçkin Ya-yıncılık, Ankara, 2018, s.14-141

Page 91: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 91

gerçekleşmemesine neden olabilir. Seçmenler açısındansa özellikle seçim dönemlerinde uygulanan politikaların oy tercihlerini etkilemesidir.33

Buna tepki olarak Kamu Tercihi Teorisi farklı bir yaklaşım sunar. Buc-hanan’a göre refah ekonomisi teorisyenlerinin organizasyonel eksiklikleri piyasa başarısızlığı olarak görmekte fakat Kamu Tercihi teorisyenleri bu hataya düşmeyerek analizlerinde tüm iktisadi aktörleri bir birey gibi ele alarak ve tüm iktisadi aktörlerin benzer dürtülerle farklı davranışlar sergi-lediğini ileri sürmektedir.34 Görüldüğü gibi Kamu Tercihi Teorisi, iktisat ve siyaset bilimi arasındaki bağı kuran ve iktisadi araç ve yöntemlerle devletin nasıl çalıştığını anlamaya özen gösteren bir disiplindir.35 Kamu Tercihi Teorisi, iktisat teorisindeki bu araç ve yöntemlerin politik sürece, kamu sektörüne, politikaya ve kamu ekonomisine uygulamakta ve kamu sektöründeki bireysel aktörlerin davranışlarını analiz etmektedir.36 İktisat ve siyaset arasındaki ortak noktalarından birisi karar alma süreci ile ilgi-lidir. İktisatta karar alma süreci bireylerin faydalarını maksimize ettiği piyasa ekonomisinde fiyat mekanizmasıyla gerçekleşmektedir. Siyasette ise bu süreç oylama mekanizması ile belirlenmektedir. Bireysel tercihler-den yola çıkarak tutarlı bir toplumsal tercihe ulaşılması gerekmektedir. Kamu Tercihi Teorisi, bu süreçte Klasik iktisadın temelini oluşturan bi-reysel çıkar kavramını temel almaktadır.37 Kamu Tercihi Teorisi, iktisat politikası araçlarını kullanırken bazı varsayımları da almıştır. Kamu Ter-

33 Coşkun Can Aktan, “Why Limit Government? An Introduction to the Study of Go-vernment Failure from Public Choice Perspective”, International Journal of Economics and Finance Studies, Cilt:9, Sayı:2, 2017, s.16-31 34 James M. Buchanan, “The Achivement and the Limits of Public Choice in Diagno-sing Government Failure and in Offering Bases for Constructive Reform”, Horst Ha-nusch (der.), Anatomy of Government Deficiencies, Diessen, Springer-Verlag, 1980, s.15-26 35 Eamonn Butler, Public Choice – A Primer, The Institute of Economic Affairs, Lon-don, 2012, s.21 36 James M. Buchanan, “Politics Without Romance: A Sketch of Positive Public Choice Theory and Its Normative Implications, James M. Buchanan ve Robert D. Tollison (der.), Public Choice – II, Michigan, The University of Michigan Press, 1984, s.11-22 37 Aktan, 2018, a.g.e., s.123-124

Page 92: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

92 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

cihi metodolojik bireycilik, rasyonalite ve politik mübadele olmak üzere üç temel varsayımın kabulünü gerektirir.38

Metodolojik bireycilik varsayımı toplumdaki tüm kararların – ekonomik ve sosyal – bireylerin tercihlerine göre belirlenmesidir. Kamu Tercihi Teorisi ile birlikte devlete bakış açısı değişmiş ve toplum içerisinde karar birimlerinden birisi olarak görülmeye başlanmıştır. Devlet, bireyden ba-ğımsız bir unsur değil, ortak çıkarlar doğrultusunda oluşturulan bir organ olarak görülmektedir. İktisatta piyasa sürecinin merkezinde yer alan bi-reysel çıkar olgusu, politik süreçte devletin bir kurum olarak bireylerin kolektif kararları sonucunda işleyen bir mekanizma olarak analiz edilme-si temellendirilmiştir.

Piyasa sürecinde bireysel çıkar dürtüsü ile hareket eden bireyler benzer davranışı politik süreçlerde de gösterdiği varsayılmaktadır. Bu varsayım politik mübadele olarak adlandırılmaktadır. Mübadele kavramı iktisadi sürecin temelini oluşturduğu gibi politik süreçte de önemli bir yer tut-maktadır. Politik mübadele süreci iktisadi süreçte olduğuna göre politik süreçte daha komplekstir. Buchanan’a göre bunun iki sebebi bulunmak-tadır. İlki, var olan anayasal düzenin ekonomik ilişkilerden önce gelme-sidir. Bireyler arasında yapılan tüm değiş-tokuşlar güvence altında olmalı ve herhangi bir müdahaleden bağımsız olması garanti edilmedir. İkinci olarak ise düzenlenmiş yasal çerçevede içerisinde politik mübadele, sa-dece ekonomik ilişki içerisinde bulunan bireyleri değil tüm toplumu ilgi-lendirmektedir.39 Burada devlet piyasa içerisinde yeterince karşılanma-yan veya firmaların karşılamakta isteksiz olduğu mal ve hizmetlerin üre-tilmesinin aracı olarak düşünülmektedir. Ayrıca, kamu çıkarı dediğimiz olgunun bireysel çıkardan farkı yoktur. Bu nedenle bireyler çıkarları doğ-rultusunda politik mübadelede bulunurlar.

Kamu Tercihi Teorisi’ne göre, iktisadi faaliyetlerde olduğu gibi politik faaliyetlerde de bireyler rasyoneldir ve faydalarını maksimize edecek kararlar alırlar. Bu varsayım, bireylerin tercihlerinde rasyonel ve tutarlı oldukları kabulüne dayanmaktadır. Bireyler faydalarını maksimize ede-cek kararları alırken rasyonel davranacaklardır. Bireyler, iktisadi faaliyet-

38 Coşkun Can Aktan, Kamu Tercihi İktisatdı ve Anayasal Politik İktisat, Ankara, Seç-kin Yayıncılık, 2017, s.10-12 39 Aktaran: Aktan, 2018, a.g.e., s.130

Page 93: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 93

lerde hanehalkı ve firma davranışlarına benzer şekilde politik süreçte de seçmen ve politikacı olarak yer almaktadır.

Kamu Tercihi Teorisi yaklaşımında iki ana ayrımdan söz edilebilir. Bu ayrım, olguların nasıl ortaya çıktığı ve ne olduğu bakış açısıyla analiz edildiği pozitif yaklaşım ve olguların nasıl olması gerektiği, daha iyi ol-ması için ne gerektiği bakış açısına sahip olan normatif yaklaşımdır. Ka-mu Tercihi Teorisi içerisinde pozitif yaklaşım gündelik hayatta yer alan politik kuralların yapısını ve bu düzen içerisinde karar alıcı tüm bireyle-rin (seçmen, politikacı, siyasi parti, bürokrat vb.) davranışlarını belirle-yen güdülerin iktisadi analizini içermektedir. Normatif yaklaşım ise ol-ması gerekenin nasıl daha iyi olabileceği üzerine fikir üreten, kolektif karar alma sürecinde en iyi yöntemin ne olacağını sorgulayan ve buna cevap arayan, devlet düzeni içerisinde ortaya çıkan sorunlara cevap üretmeyi amaçlayan bir bakış açısı içerisinde şekillenmiştir. Pozitif Ka-mu Tercihi Teorisi’nin başlıca inceleme alanları, oylama kuralları teorisi, ortanca seçmen teorisi, çıkar grupları teorisi, oy ticareti ve seçmen dav-ranışlarını gibi konulardır. Normatif olarak ise optimum oylama kuralları ve anayasal iktisat başlıkları ile özetlenebilir.40

Oylama Süreci ve Yöntemleri Üzerine

Gruplar içerisinde karar mekanizması olarak en sık kullanılan yöntem oylama yapılmasıdır. Oylamanın nasıl yapılacağı gruplar içerisinde fark-lılık gösterebilir. Küçük gruplarda oy birliği ile karar vermek en optimal çözüm olacaktır. Fakat grup içerisindeki üye sayısı arttığında ve tercihler çeşitlendiğinde oy birliğine varmak güçleşecektir. Bu durumda farklı oylama tekniklerinin geliştirilmesi gerekmiştir.

Kamu Tercihi Teorisi içerisinde oylama pozitif ve normatif yaklaşımlar açısından farklı tartışmalara konu olmuştur. Modern anlamda oylama yöntemleri üzerindeki ilk tartışmalar 1950’li yıllara denk gelse de mate-matiksel analiz olarak tartışmalar 18. yüzyıla kadar dayandırılabilir. Fransız Bilimler Akademisi üyesi olan Jean-Charles de Borda, Nicolas de

40 Aktan, 2017, a.g.e., s.12-14

Page 94: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

94 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Condorcet, Pierre-Simon Laplace ve İngiliz Lewis Caroll gibi matema-tikçiler bu alanın öncüleri olarak gösterilebilir.41

Bu dönemdeki çalışmalar daha çok matematiksel olarak basit oylamanın ortaya çıkaracağı eksikliği göstermiş ve bunun için çözüm yolları arayı-şına girmişlerdir. Üç tercihin olduğu bir seçim sürecinde bireysel tercih-lerin basit oylama ile hangi olasılıklarda sonuca ulaşamayacağı ispatlan-maktadır. Bu durum oylama paradoksu olarak bilinmektedir. Her ikisi de Fransız Bilimler Akademisi üyesi olan Borda ve Condorcet farklı yön-temlerle oylama sorununa çözüm yolları geliştirmiştir. Borda, liyakat sırasına göre seçimlerin yapılması ve tercihlerin ikili karşılaştırmaları yapılarak oylama paradoksunun aşılabileceğini göstermeyi amaçlamıştır. Condorcet ise üç tercihin bulunduğu bir oylama sürecini genelleştirmiş ve ikili karşılaştırmaya dayanan farklı bir yöntem önermiştir.42 Lapla-ce’nin önerisi Borda’nınkine benzer şekilde tercihlerin liyakat sırasına göre dizilmesine dayanmaktadır. Farklı olarak tercihlerin sayı doğrusun-da sıfıra uzaklığına bağlı olarak ölçülebilir şekilde sıralamaktadır. Borda ve Laplace’nin kullandıkları yöntemler kesin değerlendirmelere dayanır-ken, Condorcet’in yöntemi göreceli değerlendirmeye dayanmaktadır. Fakat, Condorcet’in yöntemi de oylama paradoksuna karşı her zaman tutarlı sonuçlar sunmamaktadır.43

Duncan Black, modern anlamda Kamu Tercihi Teorisi’ne oylama ile ilgili olarak ilk katkı sunan araştırmacıdır.44 Çalışmasında bir grup içeri-sinde farklı tercihlere sahip bireylerin kararları nasıl alacağını ve yapılan seçimlerde tarafların davranışlarını araştırmıştır. Genel olarak belirli bir konuya ilişkin tekliflerin veya birkaç adaydan birinin lehine bir oylama yapılacağı varsayılmaktadır. Burada önemli olan husus tekliflerin nasıl oluştuğu değil, tekliflerin öne sürülmüş olmasıdır. Ayrıca, adayların se-çim için tekliflerini kendileri belirledikleri ve bu tekliflerden birisinin seçileceği kabul edilmiştir. Bu genel varsayımlar dışında her komite üye-

41 Gordon Tullock, “Public Choice”, Steven N. Darlauf ve Lawrance E Blume (der.), The New Palgrave Dictionary of Economics, London, Palgrave Macmillan, 2008, s. 42 Peyton Young, “Condercet’s Theory of Voting”, The American Political Science Review, Cilt:82, Sayın:4, 1988, s.1231-1244 43 Duncan Black, The Theory of Committees and Elections, 5.baskı, Boston, Kluwer Academic Publisher, 1986, s.156-185 44 Eamonn Butler, 2012, a.g.e., s.32

Page 95: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 95

sinin teklifleri belirli bir tercih sırasına göre sıraladığı ve belirlediği bu sıralamaya göre oy vereceği varsayılmaktadır. Komite üyesi bu şekilde davrandığında kendisine en uygun teklifi en üst sıraya koyacak şekilde tüm teklifleri sıralamış olacaktır. Ayrıca, ilgili komitenin oylamada salt çoğunluğu kullandığını varsaymaktadır.45 Bu şartlar altında yapılacak bir oylama sürecinde, ancak bir tercih alternatifleri karşısında basit çoğunlu-ğu sağlayabilecektir. Buna ek olarak, belirtilen varsayımlar altında seç-men tercihleri sıralandığında elde edilen tercih demetleri tek zirveli ol-ması koşuluyla, seçim sürecinin sonuçları ortanca seçmenin tercihleri ile aynı olacaktır. Fakat, seçmen tercihleri tek zirveli olarak belirlenmedi-ğinde, yani seçmenlerin ilgili tercihler arasında kayıtsız kaldığı durumla-rın var olması, seçim sonucunda basit çoğunluğuna göre bir karar oluş-mayacaktır.

20. yüzyılın ortalarında Kamu Tercihi Teorisi açısından bir başka önemli çalışma Kenneth Arrow’dan gelmiştir. Arrow’un çalışması her ne kadar Kamu Tercihi Teorisi analizlerin dışında ele alınsa da elde ettiği sonuçlar önemli çıkarımlara yol açmıştır. Sosyal Refah Teorisi temelini yer alan sosyal refah fonksiyonunu belirlemeyi amaçlayan Arrow, bu fonksiyonun bireysel tercihlerden oluşup oluşmayacağı üzerine odaklanmıştır. Böyle bir sosyal refah fonksiyonu varsa, fonksiyon bireylerin tercihlerinin sıra-lanmasından oluşacaktır. Arrow’a göre kapitalist demokratik toplumlarda tercihler ikiye ayrılmakta; ilk olarak ekonomik tercihler piyasa mekaniz-masında fiyatlama yoluyla, ikinci olaraksa politik tercihler seçimler vası-tasıyla oylama yoluyla belirlenmektedir. Bu nedenle bireysel tercihleri belirleyen bir fonksiyonun bulunması halinde kolektif tercihlere ulaşacak tek bir fonksiyon da yazılabilir.46 Bu sosyal refah fonksiyonu şu koşulları sağlamalıdır: ilgisiz alternatiflerin bağımsızlığı, Pareto kriteri, bireysel tercihlerin sıralanması üzerinde bir kısıtlama olmaması, tercihler arasında geçişlilik olması ve toplumda diktatör olmaması. Arrow’un çalışmasının önemli noktası ikiden fazla tercih bulunduğu takdirde bu koşulları sağla-yan böyle bir fonksiyonun oluşturulamayacağını göstermiş olmasıdır. Bu durum literatürde “İmkansızlık Teorisi” olarak geçmektedir.

45 Duncan Black, “On the Rationale of Group Decision-making”, Journal of Political Economy, Cilt:56, Sayı:1, 1948, s.23-34 46 Kenneth J. Arrow, “A Difficulty in the Concept of Social Welfare”, Journal of Politi-cal Economy, Cilt:58, Sayı:4, 1950 s.23-34

Page 96: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

96 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Arrow’un belirlediği koşullar ve elde ettiği sonuçlar ışığında Kenneth May, iki alternatifin bulunduğu bir seçim sürecinde belirtilen dört koşulu – Anonimlik (Anonymity), Tarafsızlık (Neurality), Kararlılık (Decisive-ness) ve Pozitif Duyarlılık (Positive Responsiveness) – sağlayan tek se-çim sürecinin çoğunluk kuralı olduğunu göstermiştir.47 Bu durum May Teoremi olarak bilinmektedir. May, bu varsayımlar altında iki alternatifin bulunduğu bir sosyal refah fonksiyonunun Arrow’un ilk koşulu hariç diğer koşullarını da sağlayacağını göstermiştir.

Anthony Downs demokratik süreç içerisinde bireylerin oy verme davra-nışlarını ve hükümetin karar verme mantığını incelemiştir. Seçmenlerin oy verme davranışında kendi faydalarını maksimize edecek politikaları uygulayan partileri tercih eder, hükümet aktivitelerini belirlerken ise mar-jinal oy kazancı ve marjinal oy kaybının eşitleneceği noktaya dikkat et-mektedir. Bu nedenle iki partili bir seçim sürecinde partiler ortanca seç-menin tercihine yakınsayacaktır.48 Ayrıca, Downs hükümetin demokratik bir şekilde karar alması için önerdiği teorinin rasyonel fakat belirsizliğin olduğu bir dünyada etkilerini test etmek amacıyla partilerin oy maksimi-zasyonu ve vatandaşların rasyonelliği üzerine bir dizi önerme oluştur-muştur.49

Basit oy çokluğu kuralı sadece oylama paradoksu nedeniyle sorunlu de-ğildir. Bireysel tercihlerden kolektif tercihlere ulaşılması için basit oy çokluğunun kullanılması sürecin işleyişinde farklı sorunlara da neden olmaktadır. Bu sorunları, Gordon Tullock, oy çokluğu yönteminin kay-nak dağıtımı uygulamaları ve hükümet politikaları açısından ele almakta-dır.50 Oy çokluğu kuralının işleyişi, oy ticaretinin olduğu ve olmadığı durumlarda farklı sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilir. Oy ticareti olduğu durumda seçmenler ortak hareket ettikleri sürece karşılıklı olarak kazanç elde edebilirler hatta, elde edilen bu sonuçlar Pareto optimal ka-

47 Kenneth O. May, “A Set of Independent Necessary and Sufficient Conditions for Simple Majority Decision”, Econometrica, Cilt:20, Sayı:4, 1952, s.680-684 48 Anthony Downs, “An Economic Theory of Political Action in a Democracy”, Journal of Political Economy, Cilt:65, Sayı:2, 1957, s.135-150 49 Anthony Downs, An Economic Theory of Democracy, New York, Harper & Row Publishers, 1957, s.3-51,295-300 50 Gordon Tullock, “Problems of Majority Voting”, Journal of Political Economy, Cilt:67, Sayı:6, 1959, s.571-579

Page 97: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 97

rarlar olabilir. Fakat, oy ticareti sonucunda hizmet kayırmacılığı, kaynak israfı veya kaynakların belirli bölgelere yoğunlaşması gibi olumsuz du-rumlarda gerçekleşebilir.51

James Buchanan ve Gordon Tullock’un birlikte ele aldıkları The Calcu-lus of Consent (1962) kitap Kamu Tercihi Teorisi ve Anayasal İktisat Teorisi açısından önemlidir. Kamu kesiminin karar alma sürecinde oy birliği ya da nitelikli oy çokluğunu gözetmesi gerektiği ileri sürülmekte-dir. Bireylerin rasyonel olarak kendi kararları ve kolektif kararların top-lam maliyetini minimize edecek şekilde oylama davranışında bulunacak-larını fakat bu durumun oy çokluğu ilkesi altında ayrımcılığa neden ola-cağını belirtmektedir. Bireylerin kendilerini toplumun bir parçası olarak görmeleri ve kolektif çıkarları birlikte gerçekleştirecek bir toplumda hu-kukun üstünlüğü ilkesine dayalı anayasal düzenin kurulmasına vurgu yapılır. Bu kurum ve yasalarla devletin kısıtlanmasının yanında bireylerin de ahlaki değişimlerinin gerektirmektedir.52 Mancur Olson ise çıkar gruplarının davranışlarını incelediği The Logic of Collective Action (1965) çalışmasında rasyonel tercihlerin bedavacılık problemi gibi sorun-larla zedeleneceğini öngörmektedir. Farklı çıkar gruplarının davranışları iyi ya da kötü olabilir. Bu nedenle bu çıkar grupları arasındaki rekabet politik süreçte oluşacak dengeyi bozma eğilimindedir.53

Oy çokluğu kuralının doğasında yer alan paradoksa dair çıkarsamalar ve ayrıca oy çokluğu ile karar alma sürecinde yaşanacak sorunlar farklı oy-lama yöntemlerinin ortaya atılmasına neden olmuştur. Bu yöntemlerden birisi de onay oylama yöntemidir. Bu yöntemin seçimlerde katılım oranı-nı artıracağını, çoğunluğa sahip olan adayın kazanma ihtimalini artıraca-ğını, ikinci tur seçimlerin yarattığı maliyetlerin önleneceğini ve seçim sonuçlarına güveni artıracağını ileri sürmüşlerdir. Ayrıca, uçlarda yer

51 Aktan, 2018, a.g.e., s.124 52 Turan Yay, “Kamu Ekonomisinde Paradigmalar”, İktisat Yazıları, Turan Yay ve Gülsün Gürkan Yay, Nobel Yayın Dağıtım, 2007, s.281-298 53 Charles K. Rowley, “Public Choice and Constitutional Political Economy”, The Encyclopedia of Public Choice, Charles K. Rowley ve Friedrich Schneider, Kluwer Academic Publishers, New York, 2004, s.3-31

Page 98: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

98 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

alan adayların kendilerini göstermek için fırsat bulacağını savunmuşlar-dır.54

Peyton Young, optimal bir oylama kuralı arayışıyla çeşitli oylama yön-temlerinin istatistiksel olarak incelemektedir. Oy birliği kuralının, oy çokluğu kuralının ve Condorcet Kuralı’nın hangi koşullar altında istatis-tiksel olarak en optimal sonucu vereceğini göstermektedir. Elde ettiği istatistiksel sonuçlar ışığında maksimum olabilirlik yönteminin değerle-rin çatışması durumunda ortanca seçmen davranışını gösterdiği ve mani-pülasyona karşı dirençli olduğu için en optimal oylama kuralı olabilece-ğini göstermektedir. Getirilebilecek eleştiriler bu yöntemin uygulamada diğer yöntemlere göre ne kadar pratik olacağı ya da anlaşılıp anlaşılama-yacağı konusundadır.55

Oylama Yöntemleri

Demokratik toplumlarda bireysel tercihlerden kolektif tercihlere ulaşmak için kullanılan yöntem oylama sürecidir. Bu süreçte bireyler tercihlerine göre alternatifler arasından seçim yapmaktadır. Çok eski zamanlardan beri kullanılan bir yöntemdir. Bireyler, farklı durumlarda ilgili alternatif-ler arasından seçim yaparak, bu seçimler sonucunda kolektif kararlara ulaşılması amaçlanmaktadır. Toplum içerisindeki tüm bireylerin fikir birliğine vardığı, yani tüm bireylerin tercihleri aynı olduğu durumlarda, herhangi bir sorun ile karşılaşılmaz ve karar alma süreci için istenilen en iyi durum ortaya çıkmış olur. Bu duruma oy birliği denilmektedir. Fakat, her zaman kararların oy birliği ile alınması imkansızdır. Özellikle kalaba-lık topluluklarda tüm bireylerin aynı tercihte bulunması oldukça güçtür. Bu nedenle toplumun kararının belirlenmesi için bir kurala ihtiyaç du-yulmaktadır.

Seçim siteminin nasıl dizayn edileceği farklı durumlara göre değişecektir. Demokratik süreç içerisinde bireysel kararların ne kadarının ne ölçüde temsil edileceği seçim sisteminin dizaynına bağlıdır ve bireysel kararlar-dan kolektif kararlara gidilirken devletin seçim sistemi tercihi belirleyici

54 Steven J. Brams ve Peter C. Fishburn, “Approval Voting”, The American Political Science Review, Cilt:72, Sayı:3, 1978, s.831-847 55 Peyton Young, “Optimal Voting Rules”, Journal of Economic Perspectives, Cilt:9, Sayı:1, 1995, s.51-64

Page 99: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 99

olmaktadır.56 Seçim sisteminin ardında yatan motivasyonlar farklı oyla-ma düzenlerinin oluşmasına neden olabilir. Temel olarak oylama kuralla-rı ikiye ayrılmaktadır. İlk olarak seçime katılacak bireylerden tercihleri-nin sıralanması istendiği ve bu sıralamaların toplandığı seçim sistemleri olanlar diğeri ise bireylerin tercihlerini sıralı ikililer şeklinde karşılaştır-dıkları ve buna göre nihai sonucun belirlendiği oylama düzenleridir.57 Kolektif karar alma sürecinde kullanılan oylama yönteminin doğru bir yöntem olup olmadığını anlamak için iki özelliği taşıması gerekmektedir. Bu özelliklerden ilki yöntemin kesin bir karara ulaşmak için başarı veya başarısızlığıdır. İkincisi ise oylama sürecinin her zaman etkin bir sonuç üretip üretmediği konusudur. Kısacası, bir karar alma süreci durağan ol-malıdır yani oylama süreci sonucunda kesin bir sonuca varılmalıdır58

Çoğunluk Kuralları

En çok bilinen ve en sık kullanılan oylama yöntemleridir. Demokratik karar alma süreçleri içerisinde farklı şekillerde kullanılabilir. Örneğin parlamentoda bir politikanın belirlenmesinde ya da bir başkan seçilme-sinde kullanılacağı gibi parlamentoyu oluşturan vekillerin seçilmesinde seçmenlerin tercihleri de bu şekilde kolektif tercihe dönüştürülebilir. Ço-ğunluk kurallarının farklı uygulanışları mevcuttur. Çoğunluk kurallarını oy çokluğu ve çoğunluk kuralı olarak iki farklı şekilde ele alabilir. Basit oy çokluğu, seçime katılan iki aday arasında topluluğun yarısından bir fazla oyunu alan adayın tercih edilmesidir.

Bir diğer uygulama ise nitelikli oy çokluğu kuralıdır. Burada seçime katı-lan adaylardan topluluğun belirli bir oranının oyunu alması beklenmekte-dir. Örneğin, seçmenlerin üçte ikisinin veya dörtte üçünün oyunu alan tercih nitelikli çoğunluğu elde ettiği kabul edilir. Bu seçim düzenlerinde seçime katılan aday sayısı ikiden fazla olduğu takdirde çeşitli problemler-le karşılaşılmasına neden olmaktadır.

56 Vural F. Savaş, Politik İktisat, 6.baskı, İstanbul, Beta Basım, 2008, s.115-122 57 Jonathan Levin ve Barry Nalebuff, “An Introduction to Vote-Counting Schemes”, Journal of Economic Perspectives, Cilt:9, Sayı:1, 1995, s.3-26 58 Jean Hindriks ve Gareth D. Myles, Intermediate Public Economics, Massachusetts, The MIT Press, 2006, s.301-303

Page 100: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

100 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Genel olarak, geniş topluluklarda tercih edilen çoğunluk kuralıdır. Eğer seçime katılan iki aday varsa, basit oy çokluğunda bireylerden seçime katılan adaylardan birisini tercih etmesi istenmektedir. Seçim işlemi ta-mamlandığında kullanılan oylardan en fazla oyu alan tercih topluluğun kararı olarak belirlenecektir. Burada problem tercihlerin ikiden fazla ol-ması durumudur. Bu durumda oy çokluğu ile karar verilemeyebilir. Bu nedenle uygulamada çoğunluk kuralı daha yaygın olarak kullanılmakta-dır. Çoğunluk kuralı tercihlerden en fazla oyu alanın seçimi kazanması-dır.

Örneğin 45 seçmenin olduğu ve üç alternatifin oylandığı bir seçim süre-cinde; birinci aday 15, ikinci aday 14 ve üçüncü aday 16 oy aldığını ka-bul edelim. Üçüncü aday seçim sürecinde en çok oy aldığı için çoğunluk kuralına göre seçimi kazanacaktır. Bu yöntemde seçmenlerin sadece ilk tercihleri dikkate alınmaktadır. Bu nedenle seçmenlerin ikinci ve üçüncü tercihleri sorulmamaktadır. Üçüncü tercih 16 kişi tarafından oy almakta fakat birinci ve ikinci tercihlerde bulunan seçmelerin sayısı daha fazladır. Bu nedenle çoğunluk kuralları kolektif tercihleri iyi bir şekilde yansıta-mayabileceği için eleştirilmektedir. Eğer bu koşullar altında oy çokluğu kuralı ile karar verilmek istenseydi, seçim sonuçlandırılamayacaktı. Çün-kü, oy çokluğuna göre bu koşullar altında bir adayın seçimi kazanması için en az 23 oy alması gerekmektedir.

Condorcet Oylaması

Condorcet Kuralı olarak ifade edilen ikiden fazla tercihin bulunduğu se-çimlerde alternatif oluşturabilecek bir oylama yöntemidir.59 Birçok terci-hin bulunduğu bir seçim sürecinde tercihleri ikili karşılaştırmalar yaparak kolaylık sağlamaktadır. Çünkü, birçok tercih arasından seçim yapma so-rununu iki alternatiften birini seçme olayına indirgememizi sağlamakta ve çoğunluk kuralının işlemesine imkan tanımaktadır.

Condorcet Kuralı’nın işleyişi alternatiflerin ikili karşılaştırmalarında ço-ğunlukta olan tercihin galip gelmesi üzerine kuruludur. Bu nedenle, se-çim sonucunda kazanan adaya Condorcet Kazananı denilmektedir. Bir

59 Bakınız: Condorcet, Nicolas de, Essai sur l'Application de l'Analyse à la Probabilité des Décisions Rendue à la Pluralité des Voix. Paris, 1785 (Aktaran: Peyton Young, a.g.e., 1988)

Page 101: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 101

seçim sürecinde üç alternatif olduğu varsayılsın ve bu alternatiflerden ilki ikincisi ile karşılaştırmalı oylamaya sunulur. Ardından bu oylamanın galibi diğer alternatif ile ikili oylamaya girer. İkili oylamalarda çoğunlu-ğu elde eden tercih seçim sürecinin galibi olacaktır.

Örneğin 45 seçmenin olduğu ve üç alternatifin (A, B, ve C olsun) oylan-dığı bir seçim sürecinde seçmenlerin tercihleri aşağıdaki tabloda gösteril-diği gibi olsun.

Sıralama 15 Seçmen 14 Seçmen 16 Seçmen

1. Tercih A B C

2. Tercih B A A

3. Tercih C C B

Condorcet Kazananı’nı belirlemek için seçmenlerin diğer tercihleri de bilinmesi gerekmektedir. Bu nedenle tabloda seçmenlerin tercih sırala-ması görülmektedir. Üç farklı tercih sıralaması (Örneğin, 15 seçmenin tercih sıralaması A’yı B’ye, B’yi de C’ye tercih edecek şekildedir.) üze-rinde hem fikir olduklarını kabul edersek; Condorcet Kuralı’na göre ilk olarak tercihler karşılaştırılır. Buna göre A ile B karşılaştırıldığında 31 seçmen A’yı B’ye; 14 seçmen B’yi A’ya tercih etmektedir. A ile C karşı-laştırıldığında 29 seçmen A’yı C’ye; 16 seçmen ise C’yi A’ya tercih et-mektedir. Condorcet Kuralı’na göre A tercihi Condorcet Kazananı olarak ilan edilir.

Yukarıdaki gibi bir tercih profiline sahip seçmenlerin oylama sürecinde Condorcet Kuralı’nın seçim sonucu çoğunluk kuralına göre değişmekte-dir. Ayrıca, çoğunluk kuralına göre seçim sonucunda C tercihi kabul edi-lirse grupta 29 kişi için en son tercih edecekleri durum kabul edilmiş ola-caktır. Condorcet Kuralı bu açıdam çoğunluk kuralına göre avantaj sağ-lamaktadır. Fakat, Condorcet Kuralı ile seçim sonucuna ulaşılamayacağı durumlar gerçekleşebilir. Bu durum Condorcet Paradoksu olarak adlandı-rılmaktadır.

Page 102: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

102 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Borda Oylaması

Borda Kuralı, Condorcet’in yöntemine benzer şekilde adayların karşılaş-tırmasına dayanır fakat seçmenlerin tercihlerin sıralanması sonucu ikili karşılaştırmalardan elde edilen toplam puana göre kazanan belirlenmek-tedir.60 İkiden daha fazla tercihin bulunduğu seçimlerde çoğunluk kuralı-na alternatif olarak kullanılabilir.

Borda Kuralı ile kazananı belirleyecek olan skoru hesaplama için iki farklı yöntem kullanılabilir. İlk olarak, seçmenlerin tercihleri sıralandı-ğında tercihler ikili karşılaştırma yaparak bir tercihin alternatifine göre kaç seçmen tarafından öncelikli olarak tercih edildiğini gösteren matris oluşturulur. Bu matriste her tercihin toplam kaç kişi tarafından öncelikli olarak sıralandığı Borda skorunu oluşturacaktır. İkinci yöntem ise yine adaylardan tercihlerinin sıralanması istenir ve toplam kaç kişi tarafından aynı tercihlerin yapıldığını gösteren bir matris oluşturulur. Daha sonra, her bir adayın ilk sıra tercihi olduğu seçmen sayısı aday sayısının bir ek-siği ile, ikinci sıra tercihi olduğu seçmen sayısı aday sayısının iki eksiği ile çarpılır, son sıra tercihi olduğu aday sayısı sıfır ile çarpılır ve bu çar-pımlar toplanarak Borda skoru elde edilir.

Örneğin 45 seçmenin olduğu ve üç alternatifin (A, B, ve C olsun) oylan-dığı bir seçim sürecinde seçmenlerin tercihleri aşağıdaki tabloda gösteril-diği gibi olsun.

Sıralama 15 Seçmen 14 Seçmen 16 Seçmen

1. Tercih A B C

2. Tercih B A A

3. Tercih C C B

60 Bakınız: Borda, J.-C. de, “Mémoire sur les élections au scrutin par M. de Borda” in Mémoires de l’Académie Royale des Sciences année 1781, Paris: l’Imprimerie Royale, 1784, s. 657–665 (Aktaran: Duncan Black, a.g.e., 1957)

Page 103: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 103

Borda Kuralı ile seçim sonucunu belirlemek için iki farklı hesaplama yapabiliriz ve sonuç aynı olacaktır. Fakat, Borda Kuralı esasında tercihle-rin karşılaştırılmasına dayanmaktadır. Bu açıdan Condorcet Kuralı’na benzemektedir. Tercihleri karşılaştırarak elde ettiğimiz matris aşağıdaki gibi olsun:

Tercihler A B C Borda Skoru

A 0 31 29

B 14 0 29

C 16 16 0

Tercihlerin ikililer halinde karşılaştırılması esasına göre yapılan Borda Kuralı’nda, A tercihi B ile karşılaştırılırsa 31 seçmen A tercihini B’den önce tercih etmekte; A tercihi C ile karşılaştırılırsa 29 seçmen A tercihini C’den önce seçmektedir. Benzer şekilde, B tercihi A ile karşılaştırıldı-ğında 14 seçmen, C ile karşılaştırıldığında 29 seçmen B tercihine öncelik vermektedir. Son olarak, C tercihi için karşılaştırma yapacak olursa A ve B tercihlerine göre sadece 16 seçmen C’yi önce tercih etmektedir. Çün-kü, 29 seçmen için C tercihi son alternatiftir. Bu durumda, seçim sonucu-na göre A tercihi en yüksek Borda skoruna sahiptir ve seçimin kazananı-dır.

İki Turlu Oylama (Runoff Voting)

İki turlu oylama sistemi çoğunluk oylama sisteminin iki kez tekrarlanma-sıdır. Seçim süreci iki turla sonuçlanmaktadır. İlk turda seçime giren tüm adaylar yarışmaktadır. Bireyler tercih sıralamalarına göre ilgili alternatif-lerden birisini tercih etmektedir. Seçim sonucunda adayların aldığı oylara göre yapılan sıralamada ilk iki aday dışındaki tüm adaylar elenmekte ve seçimin ikinci turuna geçilmektedir. İkinci turda, seçmenler seçime giren

Page 104: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

104 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

iki adaydan birisini tercih etmektedirler. İkinci tur oylama sonucunda çoğunluğu elde eden aday seçimi kazanacaktır.61

Bu yöntem için getirilen eleştirilerden birisi seçimin ikinci turu için aday-ların oy kullanmada ilgisiz olabilecekleri yönündedir. İlk turda tercihleri seçim süreci dışında kalan adaylar seçimde oy kullanmayabilir. Bir başka eleştiri de yine ilk turda tercihleri elenen seçmenlerin seçimin ikinci tu-runda tercihler arasında rasyonel karar vermekte uzak davranabilecekleri ya da manipüle edilebilecekleri şeklindedir. Bu iki durumda da bireysel tercihler tam olarak kolektif tercih olarak yansıtılamayacak ya da seçim-de en optimal olan tercih belirlenemeyecektir. Ayrıca, iki turlu seçim süreci maliyetli olacağı nedeniyle de eleştirilmektedir.

Verilen örneklerdeki gibi bir seçim profilinde en az ilk sıra oyu alan B tercihi ilk turda elenmiş olacaktır ve ikinci tur oylama için aşağıdaki gibi bir seçim profili oluşacaktır.

Tercihler 15 Seçmen 14 Seçmen 16 Seçmen

1. Tercih A A C

2. Tercih C C A

Yeni oluşan seçim profilinde A, 29 seçmen tarafından ilk sıra tercihi ola-rak, C ise 16 seçmen tarafından ilk sıra tercihi olarak gösterilmektedir. Buna göre seçimin kazananı A tercihi olacaktır.

Hare Sistemi (Single Transferable)

Tek Geçişli Oylama olarak adlandırabileceğimiz bu sistem aslında iki turlu oylamanın genişletilmiş bir versiyonu olarak düşünülebilir. İlk ola-rak, seçmenlerden tercih sıralamasının ilk sırasında ver alan aday için oy kullanmaları istenmektedir. Seçim sonuçlarına göre en az ilk sıra tercihi olan aday elenmekte ve seçim kalan alternatifler arasında tekrarlanmak-

61 Levin ve Nalebuff, 1995, a.g.e., s.9

Page 105: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 105

tadır. Böylece, seçim iki aday arasında tekrarlanana kadar devam etmek-tedir. Sonuç olarak iki alternatif arasında bir alternatif çoğunluk oyunu aldığında seçimin kazananı olarak kabul edilmektedir.62 Örneğin, 49 seçmenin olduğu ve 4 alternatifin bulunduğu bir seçim sürecinde seçmen-lerin 5 farklı tercih sıralaması olduğunu varsayalım ve bu tercih profilleri aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi olsun.

Tercihler 13 Seç-men

10 Seç-men

11 Seç-men

6 Seç-men

9 Seç-men

1. Tercih A B C D D

2. Tercih C D B C B

3. Tercih B A A A C

4. Tercih D C D B A

Yukarıdaki tabloya baktığımızda A tercihi 13 seçmen tarafından, B terci-hi 10 seçmen tarafından, C tercihi 11 seçmen tarafından ve D tercihi 15 seçmen tarafından ilk tercih olarak belirtilmiştir. Buna göre en az ilk ter-cih olarak gösterilen alternatif B tercihidir. Hare Sistemi’ne göre B terci-hi elenerek yeni bir seçim profili oluşturulur ve bu aşağıdaki gibidir.

62 Bakınız: Eric Pacuit, "Voting Methods", The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall 2019 Edition), Edward N. Zalta (ed.), 2019, URL = https://plato.stanford.edu/archives/fall2019/entries/voting-methods/ Erişim Tarihi: 17.12.2019

Page 106: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

106 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Tercihler 13 Seç-men

10 Seç-men

11 Seç-men

6 Seç-men

9 Seç-men

1. Tercih A D C D D

2. Tercih C A A C C

3. Tercih D C D A A

Bu seçim profiline göre ise ilk sıra tercihi olarak en çok 25 seçmen tara-fından D tercihi, en az ise 11 seçmen tarafından C tercihi gösterilmiştir. Bu turda C tercihi elenecektir ve yeni bir tercih profili oluşacaktır.

Tercihler 13 Seç-men

10 Seç-men

11 Seç-men

6 Seç-men

9 Seç-men

1. Tercih A D A D D

2. Tercih D A D A A

Buna göre iki alternatif arasında oylama yapılmakta ve A tercihi 24, C tercihi ise 25 seçmen tarafından ilk sıra tercihi olarak gösterilmektedir. C tercihi 25 oy alarak seçim sürecinin kazananı olmuştur. Başlangıçta sade-ce 11 seçmen tarafından ilk sıra tercihi olarak gösterilmesine rağmen diğer seçmenlerin tercih sıralarındaki yeri nedeniyle seçim sonucunda en çok oyu alan tercihtir ve oy çokluğuna göre seçimi kazanmıştır.

Onay Oylaması (Approval Voting)

Onay oylaması çoğunluk esasına dayanan fakat seçmenlerin birden fazla tercihe oy vermesini mümkün kılan bir oylama yöntemidir. Çoğunluk oylamalarında daha az seçmen tarafından tercih edilen fakat alternatifler arasında çoğunluğu kazanan tercihin seçilme ihtimali vardır. Bu soruna alternatif bir yöntem olarak geliştirilen onay oylaması, seçmenlerin bir-

Page 107: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 107

den fazla adaya oy vermesini mümkün kılarak bu sorunu çözmeyi amaç-lamaktadır.63

Bir seçmenin birden fazla adaya oy vermesi diğer alternatiflerin oylan-masını kapsamayacaktır. Seçmenlere alternatiflerden tercih ettikleri soru-lur ve seçim sürecinin sonucunda her tercihin kaç kişi tarafından seçildiği toplanır ve çoğunluk esasına dayanarak seçim sonuçlandırılır. Örneğin 17 seçmenin ve 4 adayın olduğu bir seçim düşünelim ve bu seçimde karar onay oylaması ile gerçekleşecek olsun. Seçmenlerin tercihleri aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi olsun.

Adaylar 3 Seçmen 5 Seçmen 2 Seçmen 7 Seçmen

A X X

B X X

C X

D X X X

Seçmenlerin tercih profillerinin 3 seçmenin {A, D}, 5 seçmenin {B, D}, 2 seçmenin {D} ve 7 seçmenin {A, B, c} şeklinde olduğu görülmektedir. Bu durumda A adayı 10, B adayı 12, C adayı 7 ve D adayı 10 seçmen tarafından tercih edilmektedir. Bu durumda en çok seçmen tarafından tercih edilen aday olan B seçimin kazananı olacaktır.

Puan Verme Sistemi

Tercihlerin belirlenmesinde her seçmenin puanlaması ile karar verilmesi esasına dayanır. Bu kural tercihlerin yoğunluğu görülmesine imkan ver-mektedir. Çoğunluk sistemlerinde tercihlerin yoğunluğunun anlaşılması mümkün değildir. Çünkü tüm seçmenlerin birer oy hakkı vardır ve tek bir

63 Bakınız: Steven J. Brams ve Jack H. Nagel, “Approval Voting In Practice”, Public Choice, Cilt:71, Sayı:1/2, 1991, s.1-17

Page 108: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

108 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

tercih için bunu kullanmaktadırlar. Puan verme sisteminde seçmenlerin belirli bir puanı tercihler arasında dağıtması istenmektedir. Bu nedenle bir tercihin seçmenler tarafından ne kadar yoğun istendiği görülebilir.64

Seçim sürecinde tüm seçmenlere belirli bir puan verilir ve bu puanları tercihlerine dağıtmaları istenmektedir. Önemli olan nokta seçmenlerin tüm puanları dağıtması gerektiğidir. Bunun dışında seçmenler çeşitli al-ternatif tercihler arasında puanları istedikleri şekilde dağıtabilir. Seçim sonucu, alternatif tercihlerin toplamda aldığı puana göre belirlenecektir. Toplamda en çok puanı alan tercih seçim kazananı olarak ilan edilir.

Örnek olarak 3 bireyin ve 3 tercihin olduğu bir durumda seçim sonucunu belirlemek için puan verme sistemi kullanılacak olsun ve seçmenlere 100 puanı bu tercihler üzerinde dağıtılması istensin. Seçmenlerin tercihlerini puanladıkları tablo ise aşağıda görülmektedir.

Tercihler A B C

1. Seçmen 35 35 30

2. Seçmen 40 10 50

3. Seçmen 10 70 20

Seçmenlerin verdikleri puanlar toplandığında A tercihi 85, B tercihi 115, C tercihi 100 puan almakta ve en çok puanı toplamış olan B tercihi kaza-nan olarak ilan edilmektedir.

Sonuç Yerine

Çalışma genel olarak iktisat ve siyaset arasındaki ilişki kuran Kamu Ter-cihi Teorisi’nin oylama sürecine nasıl yaklaştığını göstermek amacında-dır. Kamu Tercihi Teorisi içerisinde bireysel tercihlerden kolektif tercih-

64 Bakınız: Michel Balinski ve Rida Laraki, “A Theory of Measuring, Electing and Ranking”, Proceedings of National Academy of Sciences, Cilt:104, Sayı:21 2007, s. 8720–8725

Page 109: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 109

lere ulaşmanın hem iktisadi hem de siyasi süreci irdelenmektedir. Bu süreç içerisinde iktisadi araçlarla siyasi aktörler birer iktisadi aktör gibi analiz edildiğine dikkat çekmekte fayda var. Çalışma, bu sürecin daha dar bir kısmı olan Pozitif Kamu Tercihi Teorisi’nin inceleme alanların-dan birisi olan oylama kuralları üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Bireysel tercihlerden kolektif tercihlere ulaşmanın demokratik geniş bir toplumda ve birçok alternatifin bir arada sunulduğu koşullarda ne kadar zor olduğu, ortaya çıkabilecek sorunları ve bu sorunların farklı yöntem-lerle nasıl aşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Benzer koşullar altında farklı oylama yöntemlerinin farklı sonuçlar doğurabileceği ve bireysel tercihler değişmemesine rağmen farklı oylama yöntemi ile farklı bir ko-lektif sonucun oluşabileceği özellikle çoğunluk kuralları ve Condorcet Kuralı örneğinde anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak, demokratik bir sürecin işlemesinde en önemli husus top-lumdaki tüm bireylerin farklı tercihlerinin kolektif tercihe yansıtılması gereğidir. Bunun için en optimal yöntemin ne olacağına karar vermek oldukça elzemdir.

Kaynakça

Aktan, C. C. (2017a). Kamu Tercihi İktisadı ve Anayasal Politik İktisat. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Aktan, C. C. (2017b). Why Limit Government? An Introduction to the Study of Government Failure from Public Choice Perspective. International Journal of Economics and Finance Studies, 9(2), 16-31.

Aktan, C. C. (2018). Yeni İktisat Okulları ve İktisadi Düşünce (3. b.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Arrow, K. J. (1950). A Difficulty in the Concept of Social Welfare. Journal of Political Economy, 58(4), 328-346.

Arrow, K. J. (1951). Social Choice and Individual Values (2. b.). New York: John Wiley & Sons.

Page 110: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

110 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Balinski, M., & Laraki, R. (2007). A Theory of Measuring, Electing and Ranking. Proceedings of National Academy of Sciences. 104, s. 8720-8725. National Academy of Sciences.

Black, D. (1948). On the Rationale of Group Decision-making. Journal of Political Economy, 56(1), 23-34.

Black, D. (1957). The Theory of Commitees and Elections. Boston: Kluwer Academic Publishers.

Brams, S. J., & Fishburn, P. C. (1978). Approval Voting. The American Political Science Review, 72(3), 831-847.

Brams, S. J., & Nagel, J. H. (1991). Approval Voting in Practice. Public Choice, 71(1/2), 1-17.

Buchanan, J. M. (1980). The Achivement and the Limits of Public Choice in Diagnosing Government Failure and in Offering Bases for Constructive Reform. H. Hanusch (Dü.), Anatomy of Government Deficiencies içinde (s. 15-26). Diessen: Springer-Verlag.

Buchanan, J. M. (1984). Politics Without Romance: A Sketch of Positive Public Choice Theory and Its Normative Implications. J. M. Buchanan, & R. D. Tollison (Dü) içinde, Public Choice - II (s. 11-22). Michigan: The University of Michigan Press.

Butler, E. (2012). Public Choice. London: The Institute of Economic Affairs.

Downs, A. (1957a). An Economic Theory of Democracy. New York: Harper & Row Publishers.

Downs, A. (1957b). An Economic Theory of Political Action in a Democracy. The Journal of Political Economy, 65(2), 135-150.

Eren, E. (1993). Piyasa Başarısızlığından Kamu Başarısızlığına: Bürokrasi Sorunu. Ekonomik Yaklaşım, 4(10), 59-81.

Page 111: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 111

Hindriks, J., & Myles, G. D. (2006). Intermediate Public Economics. Massachusetts: The MIT Press.

Levin, J., & Nalebuff, B. (1995). An Introduction to Vote-Counting Schemes. The Journal of Economic Perspectives, 9(1), 3-26.

May, K. O. (1952). A Set of Independent Necessary and Sufficient Conditions for Simple Majority Decision. Econometrica, 20(4), 680-684.

Pacuit, E. (2019). Voting Methods. E. N. Zalta (Dü.) içinde, The Stanford Encyclopedia of Philosophy. San Francisco: Metaphysics Research Lab, Stanford University. Aralık 12, 2019 tarihinde https://plato.stanford.edu/archives/fall2019/entries/voting-methods/ adresinden alındı

Rowley, C. K. (2004). Public Choice and Constitutional Political Economy. C. K. Schneider içinde, The Encyclopedia of Public Choice (s. 3-31). New York: Kluwer Academic Publishers.

Savaş, V. F. (2008). Politik İktisat (6. b.). İstanbul: Beta Basım.

Sirkin, G. (1975). Devletin Başarısızlığının Anatomisi. Kamu Tercihi İktisadı, 49-57. (C. C. Aktan, Dü., & C. C. Aktan, Çev.) İzmir, Türkiye: Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği.

Stiglitz, J. E. (2000). Economics of the Public Sector (3. b.). New York/London: W. W. Norton & Company.

Tullock, G. (1959). Problems of Majority Voting. Journal of Political Economy, 67(6), 571-579.

Tullock, G. (2008). Public Choice. L. E. Steven N. Durlauf (Dü.) içinde, The New Palgrave Dictionary of Economics. London: Palgrave Macmillan.

Yay, T. (2007). Kamu Ekonomisinde Paradigmalar. T. Y. Yay içinde, İktisat Yazıları (s. 281-298). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.

Page 112: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

112 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Young, P. (1988). Condorcet's Theory of Voting. The American Political Science Review, 82(4), 1231-1244.

Young, P. (1995). Optimal Voting Rules. Journal of Economic Perspectives, 9(1), 51-64.

Page 113: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 113

SEÇİM VE MATEMATİK - SEÇİM PARADOKSU65

Halil İbrahim Karakaş

Bir toplumun her bireyinin, çeşitli konularda belli tercihleri vardır. Birey, önceden var olan veya kendisine sunulmuş olan seçenekler arasından kendisi için veya başkası için seçim yapar; yapılan bu seçime göre, bire-yin veya başkalarının yaşantıları etkilenir. Çoğu zaman bir toplumun, bütün olarak, bir konuda alacağı karar ve göstereceği etkinlikler, toplu-mun bireylerinin o konuda yapacakları seçim ya da tercihlerle belirlenir. Başka bir deyişle, toplumun bir konudaki seçimi, bireylerin o konudaki seçimleriyle ortaya çıkar. Toplumun ve bireylerin yarınları veya gelecekleri, bu gün yaptıkları se-çimlerle veya tercihlerle biçimlenir. Bu nedenle, seçim kavramı ve seçme eylemi üzerinde özenle düşünmekte, bunları irdelemekte, bir seçimin arzu edilen özelliklerinin neler olması gerektiğini araştırmakta yarar var-dır. Kısmi Sıralama Bağıntıları Önce, seçme eylemi nedir, nasıl oluşur, onu belirleyelim. Bir seçme ey-leminden veya seçim olayından söz ede-bilmemiz için, her şeyden önce, bir seçenekler kümesi bulunmalıdır. Örneğin, konuk olduğunuz bir yerde size: "Ne içersiniz? Çay, kahve ve kola var" diye sorulursa, seçenekler kümesi {çay, kahve, kola}dır. Seçiminizi bu kümeden yaparsınız. Bu basit örnekte de görüldüğü üzere, seçim olayı, seçenekler kümesinin ele-manları birbir-leriyle karşılaştırılıp tercihlerde bulunularak gerçekleştiri-

65 Bu yazı 1992 yılında Matematik Dünyası dergisinin III, IV ve V. sayılarında üç parça olarak, pek çok yazım hatası nedeniyle okunması neredeyse olanaksız bir biçimde ya-yınlanmış, gerekli düzeltmeler zamanında gerçekleştirilememişti. Prof. Dr. Coşkun Can Aktan’ın önerisiyle yazının içeriğini değiştirmeden gerekli düzeltmeleri yaparak okuyu-culara yeniden sunuyoruz. Bu vesileyle, Prof. Dr. Coşkun Can Aktan’a ilgi ve önerileri için teşekkür ederim.

Page 114: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

114 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

lir.

Yukarıdaki örnekte, ne içeceğinizi bildirirken, seçenekler kümesindeki içecekleri birbiri ile karşılaştırıp biri için tercihte bulunursunuz (veya bu eylemi daha önceleri yapmışsınızdır). Örnek olarak, (çay, kahve) ikilisin-den biri veya hiçbiri lehine tercihte bulunursunuz. Bunu (çay, kola) ve (kola, kahve) ikilileri için tekrarlarsınız. Yapa- cağınız seçimin, en azın-dan kendi içinde tutarlı olması için, seçenekler kümesinin elemanlarını ikişer - ikişer ele alıp tercihlerde bulunurken bazı kurallara uymanız ge-rekir. Örneğin, “çay, kahve” ikillisinden kahveyi tercih ediyorsanız “kah-ve, çay” ikilisinden de kahveyi tercih etmeniz gerekir (Ters-Simetri Özel-liği). Diğer yandan, eğer, “çay, kahve” ikilisinden kahveyi “kahve, kola” ikilisinden kolayı tercih ediyorsanız, “çay, kola” ikili-sinden hangisini tercih etmeniz gerekir? Kuşkusuz kolayı! (Geçişme Özelliği). Konuyu matematiksel bir zemine çekmek için seçenekler kümesinden oluşturacağımız bir ikilinin her iki bile-şeninin de aynı olması durumun-da, o ikiliyi oluşturan elemanın tercih edileceğini varsayalım. (Yansıma Özelliği). Örneğin, “çay, çay” ikilisinden, çay tercih edilecektir. Bu noktada bir yanlış anlama olasılığını ortadan kaldırmak için, bileşen-leri farklı olan herhangi bir ikilinin hiç birinin de tercih edilmeyebilece-ğini belirtmeliyiz. Somut bir örnekle, “çay, kola” ikilisinden hiç birini tercih etmeyebilirsiniz.

Şimdi, yukarıda söylediklerimizi matematiksel dile aktarmaya çalışalım. Bir seçim olayında, seçenekler kümesi S ise, yapılan seçim, S nin ele-manlarından oluşan bazı ikililere, yani S nin kendisi ile Kartezyen çar-pımı, S×S nin bir altkümesine karşılık gelmektedir. Bu altküme, T = {(a, b) ∈ S × S: a, b ye tercih ediliyor} biçiminde tanımlanabilir.

İçecek örneğimize geri dönelim: çay yerine ç, kahve yerine k ve kola yerine l yazarak

kümesini ele alalım. S={ç, k, l } olmak üzere T, S×S nin bir altkümesidir ve çay, kahve ve koladan kola tercih edildiğini göstermektedir.

Seçim olayında seçenekler kümesinden ikililer oluşturulurken, matema-tiksel deyimle, S×S nin T altkümesi oluşturulurken, bazı kurallara uyul-

Page 115: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 115

ması gerektiğini belirtmiştik. Bu kurallar,

1. Her a ∈S için (a, a) ∈ T (Yansıma Kuralı)

2. a, b ∈ S; (a, b) ∈ T ve (b, a) ∈ T ⇒ a = b (Ters-Simetri Kuralı)

3. a, b, c ∈ S; (a, b) ∈ T, (b, c) ∈ T ⇒ (a, c) ∈ T (Geçişme Ku-ralı)

biçiminde ifade edilebilir. Böylece, bir seçenekler kümesi üzerinde bir seçim yapmak, aşağıda verilen tanımlar çerçevesinde, bu seçenekler kü-mesi içinde bir kısmi sıralama bağıntısı oluşturmak demektir.

Tanımlar. Bir S kümesi verilmiş olsun.

1. S×S nin boş olmayan her bir T altkümesine S içinde (veya S üze-rinde) bir bağıntı denir.

2. T, S içinde bir bağıntı ve

i) her s ∈ S için (s, s) ∈ T (Yansıma Özelliği)

ii) s, t ∈ S; (s, t)∈ T , (t, s) ∈ T ⇒ s=t (Ters-simetri Özelliği)

iii) s, t, u ∈ S; (s, t)∈ T, (t, u)∈ T ⇒ (S, u) ∈ T (Geçişme Özelli-ği)

ise, T ye S içinde bir kısmi sıralama bağıntısı ( kısaltılmış olarak kısı-ba) denir.

3. İçinde bir kısıba tanımlanmış bir kümeye kısmi sıralanmış küme (kısaltılmış olarak, ksk) denir.

Seçim sözcüğü çoğunlukla matematik sözcüğünden başka sözcükleri akla getirir: demokrasi gibi. Ancak, yukarı-da sunulanlardan görüldüğü üzere, herhangi bir konuda bir seçim yapmak belli bir küme içinde bir kısıba tanımlamak demektir. Bu, seçim sözcüğüne matematiksel bir anlam ver-mektedir. Sonuç olarak “bir seçimin arzıı edilen özellikleri neler olmalı-dır?” sorusu araştırılırken, o seçimin seçenekler kümesi içindeki kısıbala-rı incele-memiz gerektiğini görüyoruz.

Kuramsal olarak sonsuz ksk lerden söz edilebilir, ancak biz seçimle ilgili tartışmalarımızda sadece sonlu ksk leri ele alacağız; başka bir deyimle, ele aldığımız seçim olayında seçenekler kümesi sonlu olacaktır. S bir ksk olsun. S içindeki kısıba yı ≥ ile gösterelim ve a, b ∈ S, (a, b) ∈ ≥ olması c

Page 116: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

116 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

durumunda a ≥ b yazalım, a ≥ b yi "a, b ye tercih edilmektedir" diye okuyabiliriz. Eğer a ≥ b, fakat a ≠ b ise a > b yazacağız. c, d ∈ S için c d yazılımı, c = d olmadığını ve c > d olmadığını gösterir.

Kısmi sıralanmış kümeler üzerine bazı ek koşullar öne sürülerek değişik ksk örnekleri elde edilebilir. Bunlar değişik seçim yöntemlerine karşılık gelirler.

Tanım. Bir ksk, S, nin herhangi iki elemanı a ve b için a > b, a = b, b > a dan bir ve yalnız biri geçerli ise, bu takdirde S ye tümden sıralanmış küme (kısaltılmış olarak, tsk) ve ≥ e de S içinde bir tümden sıralama bağıntısı (kısaltılmış olarak tüsıba) denir. Beraberlik durumunda kazananın bazı puanlama yöntemleri veya kura ile belirlendiği turnuvalar tsk ye örnek oluştururlar. Beraberliğe izin verilen bir turnuva, tsk olmasa da ilginç bir ksk örneği oluşturur. Bu tür bir tur-nuvada iki oyuncu ya berabere kalmıştır ya da biri diğerine üstünlük sağ-lamıştır. Kısmi sıralanmış küme gösterimiyle, a ve b nin berabere kalma-ları, a > b ve b > a yazılarak ifade edilebilir.

Ayrımsızlık, S içinde yeni bir bağıntı verir. Bu bağıntı için, daima her a ∈ S için a ~ a (Yansıma özelliği)

a, b ∈ S, a ~ b ⇒ b ~ a (Simetri özelliği)

özellikleri sağlanır. Eğer ek olarak,

a, b,c ∈ S, a ~ b, b ~ c ⇒ a ~ c (Geçişme özelliği)

de sağlanıyorsa, bu takdirde S ye zayıf sıralanmış küme (kısaltılmış olarak, zsk) ve ≥ bağıntısına da S içinde bir zayıf sıralama bağıntısı (kısaltılmış olarak zasıba) denir.

Her tsk bir zsk dır. zsk için bir başka örnek, satın alınacak bir eşyanın, fiyatına göre belirlenmesidir.

Page 117: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 117

Tanımlar. S bir ksk ve a, b ∈ S olmak üzere, eğer c > a olacak biçimde hiç c ∈ S yoksa, a ya S nin bir maksimal (büyükçe) elemanı denir. Ben-zer biçimde, S nin b > s olan hiç s elemanı yoksa, b ye S nin bir minimal (küçükçe) elemanı denir.

Çoğu seçimlerde önemli olan, seçenekler kümesi S nin büyükçe veya küçükçe elemanlarını belirlemektir. Bunun yanında, her seçim olayında, ya da her ksk de, seçenekleri düzeylerine göre ayırmak mümkündür. S içinde

a1 > a2 > . . . > ak biçiminde bir diziye uzunluğu k olan bir dizi denir. Eğer a ∈ S için

a1 > a2 > . . . > ak-1 > ak= a

biçiminde bir dizi varsa ve bu tür her dizinin uzunluğu k dan küçük veya k ya eşit ise, bu takdirde a elemanı k-ıncı düzeyde bir elemandır denir. a ∈ S, k-ıncı düzeyde bir eleman ve

a1 > a2 > . . . > ak-1 > ak= a

ise, a1, S nin büyükçe elemanıdır ve her i = 1, 2, . . . , k-1 için ai > s > ai+1 olacak biçimde hiç s ∈ S yoktur. S nin toplam olarak r elemanı varsa, S nin en çok r-inci düzeyde ele-manları vardır. Her k = 1, 2, . . . , r için S nin k-inci düzeyde elemanla-rını belirlediğimizi ve bu elemanları, birinci düzeyde olanlardan başla-mak üzere, her düzeydeki elemanlar yatay bir sıra oluşturacak biçimde yukarıdan aşağıya doğru sıraladığımızı düşünelim. Ayrıca, a > b ise a ile b yi bir doğru parçası ile birleştirelim. Bu yolla elde edilen çizelgeye S nin Hasse çizelgesi denir (Helmut Hasse, yirminci yüzyılın önde gelen matematikçilerinden biri olup gurur kaynağımız olan Cahit Arf’ın dokto-ra hocasıdır). Bir ksk nin Hasse çizelgesi, onun tüm özelliklerini yansıtır.

Başlangıçta sunulan içecekler örneğinde, birinci düzeyde elemanlar kü-mesi { l }, ikinci düzeyde elemanlar kümesi {k} ve üçüncü düzeyde ele-manlar kümesi{ç } olup, daha yüksek düzeyde eleman yoktur. Böylece, içecekler örneğine karşılık gelen Hasse çizelgesi aşağıdaki gibidir:

Page 118: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

118 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Bir ksk nın bazı elemanları atılarak elde edilen bir altkümesi yine doğal olarak bir ksk dir. Bu düşünce ile, bir ksk S nin elemanlarının düzeyleri belirlenirken şu yol izlenebilir: Önce S nin büyükçe elemanları belirle-nir; bunlar S nin birinci düzeyde elemanlarıdır. Sonra, S den büyükçe elemanların atılmasıyla elde edilen kümenin büyükçe elemanları belirle-nir; bunlar S nin ikinci düzeyde elemanlarıdır. S den tüm 1-inci, 2-inci, . . . , (k-1)-inci düzeyde elemanların atılmasıyla elde edilen alt kümenin büyükçe elemanları S nin k-inci düzeyde elemanlarıdır.

Toplumsal Seçimler

S boş olmayan bir seçenekler kümesi olsun. S nin elemanları, bir toplu-mun bireylerinin tercihlerini açıklayabilecekleri her hangi bir kişi, nesne veya görüş olabilir. Örneğin, S, (başkanlık sistemi ile yönetilen) bir ül-kede başkanlık seçimlerine katılan adayların kümesi veya bir kentte belli bir arsanın hangi amaçla kullanıla-cağı konusunda değişik görüşlerin kümesi olabilir. S içinde tanımlı tüm kısmi sıralama bağıntıları (kısıba) nın kümesini K ile göstereceğiz. Örneğin, S ={ a, b} ise, K nın aşağıda Hasse çizelgeleriyle gösteri-len 3 adet elemanı olduğu görülür:

S içindeki tüm zayıf sıralama bağıntılarından oluşan kümeyi Z ile göste-receğiz. S = {a,b) için Z = K dir.

Seçenekler kümesinin sadece iki elemanı bulunması durumunda seçim

Page 119: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 119

olayının analizinin çok kolay olması nedeniyle, aşağıdaki tartışmalarda seçenekler kümesinin en az üç elemanı bulunduğunu kabul edeceğiz. Üç elemanlı bir küme içinde 19 kısmi sıralama bağıntısı bulunduğu ve bun-lardan sadece 13 ünün zayıf sıralama bağıntısı olduğu görülebilir.

Bir toplumun her bir bireyinin S yi kendince kısmi sıralaması durumun-da, toplumun S yi kısmi sıralarken, bireylerin görüşlerini de göz önüne alarak, izleyebileceği yolların neler olduğunu araştırmak istiyoruz. Böy-lece S hakkında verilecek toplumsal kararı, bireylerin kararlarının bir fonksiyonu olarak düşüneceğiz. Daha açık bir ifadeyle, K nin iki alt kü-mesini ele alacağız: X ve Y. Bunlardan X, bireylerin S içinde belirleme-lerine izin verilen kısmi sıralama bağıntılarından oluşan altküme, Y ise toplumun (S içinde) belirlemesine izin verilen kısmi sıralama bağıntıla-rından oluşan altkümedir.

Tanım. Toplumun S hakkında alacağı bir kararda rolü olacak bireylerin sayısı n olsun. Bu takdirde, bir toplumsal karar fonksiyonu, tanım böl-gesi X × X × . . . × X = Xn ve değer bölgesi Y olan bir fonksiyondur: f : Xn → Y. Tanım bölgesindeki her (κ1, . . . , κn) elemanı için κi, i-inci bireyin S içinde belirlediği kısmi sıralama bağıntısıdır.

Örnek olarak, bir ülkenin başkanlık seçimlerinde, S, adayların oluşturdu-ğu küme, n, oy kullanabilir seçmenlerin sayısı ve X, S içinde izin verilen kısmi sıralama bağıntılarıdır. Bir seçmen, ya bir adayı diğerine tercih edeceği ya da oy kullanmaktan kaçınacağı için X, iki tür kısıba dan olu-şur:

Bu tür bir seçimde, toplumsal karar fonksiyonu, yukarıdakilerden, birinci tipte bir kısmi sıralama bağıntısı vermek durumundadır. Toplumsal karar fonksiyonunun verdiği kısmi sıralama bağıntısının büyükçe elemanı en çok oy alan aday olacaktır. Aynı çoklukta oy alan bir kaç aday varsa, bu

Page 120: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

120 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

durumda seçim görevlisi veya görevlile-ri, sonucu kura ile belirleyebilir. Çok değişik toplumsal karar verme yöntemleri ya da toplumsal karar fonksiyon-ları vardır. Bunlar arasında, yukarıdakine ek olarak, ağırlıklı oylama yöntemi ve tercihli oy yöntemi sayılabilir.

Burada, özel bir toplumsal karar fonksiyonu ele alıp incelenmekten daha çok, toplumsal karar fonksiyonlarının genel özelliklerini, daha önemlisi, bir toplumsal karar fonksiyonunun arzu edilen özelliklerini araştırmak istiyoruz. Bunun için, önce bazı gösterimler belirleyeceğiz. S, X, Y, f ve n yukarıdaki gibi olmak üzere, seçmenler kümesini

In = {l, 2, . . . , n}

ile özdeşleyelim; a, b ∈ S; κ1, . . . , κn ∈ X için

• (a, b) ∈ κi ise, i

ba≥ ; 1 ≤ i ≤ n,

• a ile b, κi ye göre ayrımsız ise, ib~a ; 1 ≤ i ≤ n,

• (a, b) ∈ f (κ1, . . . , κn ) ise, a ≥ b,

• a ile b, f (κ1, . . . , κn ) ye göre ayrımsız ise, a ~ b yazacağız. Benzer biçimde , κ'1, . . . , κ'n ∈ X için

• (a, b) ∈ κ'i ise, i

b'a≤ ; 1 ≤ i ≤ n,

• a ile b, κ'i ye göre ayrımsız ise, i

b~'a ; 1 ≤ i ≤ n,

• (a, b) ∈ f (κ'1, . . . , κ'n ) ise, a ≥' b,

• a ile b, f (κ'1, . . . , κ'n ) ye göre ayrımsız ise, a ~ ' b

yazacağız.

Aynı seçenekler kümesi üzerinde iki kez seçim yapıldığını düşünelim. Bireylerin seçenekleri sıralamasında, S nin bir a elemanı dışında tüm elemanları her iki seçimde de aynı konumda kalmış, a nın düzeyi ikinci seçimde bazı seçmenler tarafından düşürülmüş ve toplumsal karar fonk-

Page 121: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 121

siyonu birinci seçimde a yı bir b seçeneğine tercih etmiş ise, ikinci seçimde de a yı b ye tercih etmesi arzu edilen bir özelliktir. Bu özellik, sembolik olarak şöyle ifade edilir.

Birinci Özellik : a, b ∈ S; κ1, . . . , κn , κ'1, . . . , κ'n ∈ X olsun. c ≠ a ve d ≠ a olmak üzere her c, d ∈ S ve her i ∈In için

iid'cdc ≥⇔≥ olduğunu

ve her e ∈ S için ii

e'aea ≥⇒≥ olduğunu kabul edelim. Bu takdirde,

a ≥ b ⇒ a ≥′ b olur.

Toplumsal karar fonksiyonunun arzu edilen bir diğer özelliği, herhangi iki seçenek arasında yapılacak toplumsal tercihin sadece ve sadece o se-çenekler arasında bireylerin yapacakları tercihlerle ortaya çıkmasını sağ-lamasıdır.

Sembolik ifade ile,

İkinci Özellik : a, b ∈ S; κ1, . . . , κn , κ'1, . . . , κ'n ∈ X olsun. Eğer her i, j ∈In için

iib'aba ≥⇔≥ ve

jja'bab ≥⇔≥

ise, bu takdirde, a ≥ b ⇒ a ≥' b olur.

Herhangi bir seçim sonunda, toplumsal karar fonksiyonu uygulandığında, bir toplumsal tercihin ortaya çıkması arzu edilir. Yukarıdaki iki özelliği sağladığı halde, bir toplumsal tercih ortaya koymayan karar fonksiyonları vardır. Örneğin, bir seçimde a seçeneğini b seçeneğine tercih eden bireylerin sayısı, b yi a ya tercih edenle-rin sayısından fazla ise, top-lumsal karar fonksiyonunun a yı b ye tercih ettirdiğini kabul edelim. Bu çoğu zaman uygulanan akla yatkın bir yöntem gibi görünse de, bir top-lumsal tercih ortaya koymayabilir. Şöyle ki, üç seçenekli, yani S = {a, b,

Page 122: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

122 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

c}, ve üç seçmenli bir seçimde, seçmenlerin seçenekler kümesini aşağıda verilen Hasse çizelgelerinde görüldüğü gibi sıraladıklarını varsayalım:

Burada, a yı b ye, b yi c ye ve c yi a ya tercih edenlerin sayıları, sırasıyla, b yi a ya, c yi b ye ve a yı c ye tercih edenlerin sayısın-dan fazladır. Bu nedenle, toplumsal karar fonksiyonu ile elde edilecek bağıntı geçişme özelliğine sahip olmaz. Daha açık bir deyişle, bir top-lumsal tercih ortaya çıkmaz. Toplumsal karar fonksiyonunun bir toplumsal tercih ortaya koyamadığı durumlarda, dışardan müdahelelerle toplumsal tercih oluşturulmaya çalı-şılır. Örneğin, bazı tabular, dinsel baskılar veya baskı yasaları gibi. Bazan da, toplumsal tercihi bir kişi ya da bir grubun belirlemesi yoluna gidilir. Uygar, demokratik toplumlarda, toplumsal tercihin, müdahale ile veya ayrıcalıklı kişi ya da kurumların isteği doğrultusunda belirlenmesi arzu edilmez. Bu nedenle toplumsal karar fonksiyonunun arzu edilen özellik-lerine aşağıdaki iki özelliği de katmak gerekir.

Üçüncü Özellik. Her a, b ∈ S, a ≠ b, için (a, b) ∈ f (κ1, . . . , κn) olacak biçimde κ1, . . . , κn ∈ X vardır.

Dördüncü Özellik. Seçmenler kümesi In nin boş olmayan bir öz-altkümesi J ve her j ∈ J için κj ∈ X verilmiş olsun. a, b ∈ S, a ≠ b ve her j ∈ J için

jba≥ ise, bu takdirde (a, b) ∉ f (κ1, . . . , κn) olacak bi-

çimde {κi ∈ X: i ∈ In\J} vardır. Yukarıdaki üçüncü özellik, toplumsal karara dış baskı olmaması, dördün-cü özellik ise toplumsal kararı ayrıcalıklı bir kişi ya da grubun belirle-

Page 123: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 123

memesi gerektiğini ifade etmektedir. Ne yazık ki, yukarıda verilen özelliklerin hepsini birden sağlayan bir toplumsal karar fonksiyonu yoktur. Şimdi 1951 yılı ekonomi dalında Nobel ödülünü kazanan K. Arrow’a ait olan ve "Seçim Paradoksu" olarak da bilinen bu sonucun ispatı için hazırlık yapacağız. Bunun için, dördün-cü özellikle yakından ilgili olan karar kümesi kavramını tanımlayacağız. Tanım. a, b ∈ S, a ≠ b ve K, In nin bir altkümesi olsun. Her k ∈ K için

kba ≥ olan κ1, . . . , κn ∈ X verildiğinde, a ≥ b (yani, (a, b) ∈ f(κ1, . . . , κn))

oluyorsa, bu takdirde, K ye (a, b) nin karar kümesi denir.

Bir toplumsal karar fonksiyonunun sahip olması arzu edilen özelliklerden dördüncüsü, her a, b ∈ S, a ≠ b için In nin boş olmayan hiç bir öz-altkümesinin (a, b) nin karar kümesi olmaması gerektiğini ifade eder.

Bu noktadan itibaren, ele alacağımız toplumsal karar fonksiyonları, aksi ifade edilmedikçe, f : Zn → Z biçiminde, yani tanım kümesi Zn ve değer kümesi Z olan fonksiyonlar olacaktır.

TEOREM 1. Birinci ve ikinci özellikleri sağlayan bir toplumsal karar fonksiyonu f : Zn → Z verilmiş olsun. a, b ∈ S, a ≠ b; K ⊆ In boş olmayan bir altküme ve J = In \ K olsun. Eğer her k ∈ K için

kba > ve her

j ∈ J için j

ab > olacak biçimde κ1, . . . , κn ∈ Z varsa ve (a, b) ∈ f(κ1, . . .

, κn) ise, bu takdirde K, (a, b) nin karar kümesidir.

İspat. Her k ∈ K için k

b'a > olan κ'1, . . . , κ'n ∈ Z düşünelim. a >' b

olduğunu ve dolayısıyla, K nın (a, b) nin karar kümesi olduğunu gös-

termek istiyoruz. Bunun için, varsayımda verilen κ1, . . . , κn yi öyle

yeni κ''1, . . . , κ''n ∈ Z ile değiştireceğiz ki, aşağıdaki iki şart sağlansın:

Page 124: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

124 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

i) her k ∈ K ve c, d ∈ S, c ≠ a, d ≠ a için kk

d''cdc >⇔> ve her e ∈ S

için kk

e''aea >⇒> (böylece, birinci özellikten a > " b olur.)

ii) her i ∈ In, için ii

b'ab''a >⇔> ve ii

a'ba''b >⇔> (böyle-

ce, ikinci özellikten a >' b olur.)

Bunu gerçekleştirmek için, J nin aşağıdaki alt kümelerini düşünelim:

L={l∈J :

ab > ve

b'a > },

M={m ∈J : m

ab > ve m

b'~a },

U ={u ∈J : u

ab > ve u

a'b > }.

Açıkça görüldüğü üzere, {L, M, U}, J nin ve dolayısıyla, {K, L, M, U} de In nin bir parçalanışıdır. a ve b ye κ1, . . . , κn ve κ'1, . . . , κ'n nin etki-leri aşağıdaki çizelgelerle gösterilmiştir.

Şimdi κ''1, . . . , κ''n ∈ Z yi K, L, M ve U daki seçmenler için ayrı-ayrı aşağıdaki gibi tanımlayalım. Her k ∈ K ve u ∈ U için κ''k =κk ve κ''u=κu olsun. l ∈ L için κ''l , a nın κl nin çizelgesindeki konumu b nin hemen üzerine gelecek şekilde değiştirilip, başka hiçbir seçeneğin yeri değiştirilmeden, aşağıdaki çizelgede gösterildiği gibi, elde edilsin:

Page 125: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 125

Daha açık bir ifadeyle, c, d, e ∈ S, c ≠ a ve d ≠ a için

dc > ise,

d''c >

tanımlayalım;

e>b , e = b veya e ile b ayrımsız ise,

e''a> ;

ae > ise,

a''e > tanımlayalım. Son olarak, m ∈M için κ''m yi aşağıdaki çizelgeler-

de gösterildiği gibi tanımlayalım.

Çizelgelerden de görüldüğü üzere κ''m, a nın κm nin çizelgesindeki ko-numu b nin düzeyine getirilip başka hiçbir seçeneğin yeri değiştirilme-den elde edilmiştir. Bunu biraz açarsak, c, d, e ∈ S, c ≠ a ve d ≠ a için

Page 126: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

126 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

mdc > ise,

md''c > tanımlıyoruz;

meb > , e = b veya e ile b ayrımsız ise,

me''a> tanımlıyoruz; ve son olarak

mbe > ise,

ma''e > tanımlıyoruz.

Böylece tanımlanan κ''1, . . . , κ''n zasıba lar olup, birinci özelliğin hipote-zi, a, b ∈ S ve κ1, . . . , κn ; κ''1, . . . , κ''n için sağlanmaktadır. O halde, a >" b dir. Ayrıca, κ''1, . . . , κ''n nin tanımından dolayı her i∈ In için

b'ab''aii>⇔> ve a'ba''b

ii>⇔> dır. İkinci özellik sağlandığından, a >' b

olduğu sonucu çıkar. Bu, teoremin ispatını tamamlar.

Teorem 1, toplumsal karar fonksiyonunun birinci ve ikinci özellikleri sağlaması durumunda (a, b) nin bir karar kümesine sahip olması için bir yeter şart içermektedir. Aşağıdaki teorem, üçüncü özelliğin Teorem 1 deki şartın sağlanması için yeterli olduğunu göstermektedir.

TEOREM 2. a, b ∈ S, a ≠ b ve f : Z n → Z birinci, ikinci ve üçüncü özellikleri sağlayan bir toplumsal karar fonksiyonu ise, bu takdirde (a, b) nin bir karar kümesi vardır.

İspat: Üçüncü özellikten dolayı, a > b olacak biçimde κ1, . . . , κn ∈ Z vardır. Şimdi In nin

J={j ∈ In : abj> }, K={k ∈ In : ba

k> }, M={m ∈ In : a~b

m},

altkümelerini düşünelim. K kümesi boş olamaz. Çünkü, aksi takdirde, birinci özelliğe göre, κ1, . . . , κn bağıntıla-rı ne olursa olsun a > b olur. Oysa üçüncü özelliğe göre b > a olan bağıntılar da vardır. Şimdi κ'1, . . . , κ'n bağıntılarını her i ∈ In \M için κ'İ = κİ ve her m ∈ M için aşağıdaki çizelgede görüldüğü gibi tanımlayalım:

Page 127: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 127

κ'1, . . . , κ'n ∈ Z dir. Ayrıca, a, b ∈ S ve κ1, . . . , κn ; κ'1, . . . , κ'n için birin-ci özelliğin hipotezi sağlanır. Bu nedenle, a >' b dir. Böylece, κ'1, . . . , κ'n bağıntıları ve K kümesi Teorem 1 in hipotezini sağlarlar ve sonuç olarak K kümesi (a, b) nin karar kümesidir.

Toplumsal karar fonksiyonu ilk üç özelliği sağlarsa, a, b ∈ S, a ≠ b için (a, b) nin bir karar kümesi bulunduğunu gördük. Acaba bu kümenin diğer seçenekler üzerindeki davranışı nasıldır? Aşağıda, bu sorunun sürpriz sayılabi-lecek bir cevabı bulunduğunu göreceğiz.

TEOREM 3. a, b, c ∈ S üç farklı seçenek, K ⊆ In ve f : Z n → Z birinci, ikinci ve üçüncü özelliklere sahip olan bir toplumsal karar fonksiyonu olsun. Eğer K, (a, b) nin karar kümesi ise, {a, c} nin ve {c, b} nin de karar kümesidir.

İspat. Her k ∈ K ve j ∉ K için

jjkkac,cb;cb,ba >>>>

olacak biçimde κ1, . . . , κn ∈ Z seçelim. K, (a, b) nin karar kümesi oldu-ğundan, a > b dir. κ1, . . . , κn nin se-çiminden, her k ∈ K için

kcb >

ve her j ∉ K için cbj> , dolayısıyla her i ∈In için

icb > dir. Teorem 2 ye

göre (b, c) nin bir karar kümesi bulunduğundan, b > c dir. Geçişme özelliği, a > c olduğunu gösterir. κ1, . . . , κn nin seçiminden, geçişme özelliğiyle her k ∈ K için

kca > ve ayrıca her j ∉ K için

jac > oldu-

Page 128: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

128 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ğundan, Teorem 1 e göre K, (a, c) nin karar kümesidir. K nin (c, b) nin karar kümesi olduğunu göstermek üzere, κ1, . . . , κn ∈ Z yi her k ∈ K ve j ∉ K için

jjkkac,cb;ac,ba >>>>

olacak biçimde seçelim. İspatın ilk kısmında olduğu gibi a >b ve c > a olduğu gösterilerek geçişme özelliğiyle c > b olduğu görülür. Teorem 1 kullanılarak da K nın (c, b) nin karar kümesi olduğu görülür.

SONUÇ. f: Z n → Z, birinci, ikinci ve üçüncü özelliklere sahip bir top-lumsal karar fonksiyonu; a, b, c, d ∈ S, a ≠ b, c ≠ d olsun. Eğer K ⊆ In, (a, b) nin karar kümesi ise, (c, d) nin de karar kümesidir.

İspat. d ≠ a ise, Teorem 3 e göre, K; (a, d) nin de karar kümesidir. Teo-rim 3 bir kez daha uygulanarak, K nın (c, d) nin de karar kümesi ol-duğu görülür. d = a ise, d ve a dan farklı üçüncü bir seçenek s düşü-nelim. Teorem 3 e göre K, (s, d) nin karar kümesidir. Yine aynı teoreme göre K, (c, d) nin de karar kümesidir.

Buraya kadar elde edilen sonuçları şöyle özetleyebiliriz: Birinci, ikinci ve üçüncü özelliklere sahip olan bir toplumsal karar fonksiyonu verildi-ğinde, her a, b∈S, a ≠ b için, In nin, (a,b) nin karar kümesi olan bir alt-kümesi vardır. Bu karar kümesi boş olmamanın yanı sıra, In nin bir öz altkümesidir, hatta aşağıda kanıtlanacağı gibi, tek elemanlı bir altküme, yani bir diktatörlüktür.

SEÇİM PARADOKSU Önce zayıf sıralama bağıntılarının bir özelliğini ispatlayacağız.

YARDIMCI TEOREM . κ ∈ Z ; a, b, c ∈ S üç farklı seçenek olsun. Eğer κ ya göre a > b ise, ya a > c ya da c > b dir.

1) c > a ve b > c , 2) c > a ve c ~ b , 3) a ~ c ve b > c , 4) a ~c ve c ~ b.

Birinci durumda, geçişme özelliği b > a çelişkisini verir. İkinci durum-da, c > a; üçüncü durumda a > c ve dördüncü durumda, a ~ b çelişkileri elde edilir. O halde, ya a > c ya da c > b dir.

TEOREM 4. f : Z n → Z birinci, ikinci ve üçüncü özelliklere sahip olan

c

a

İspat. κ ya göre ve olduğunu varsayalım. Bu takdirde, dört durum söz konusu olur:

Page 129: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 129

bir toplumsal karar fonksiyonu olsun. Öyle bir k ∈ In vardır ki, K = {k} kümesi her a, b ∈ S, a ≠ b için (a, b) nin karar kümesidir.

İspat. a, b ∈ S, a ≠ b olsun. Teorem 2 ye göre (a, b) nin bir karar kümesi vardır. (a, b) nin karar kümeleri arasında eleman sayısı en az olan birini seçelim ve onu K ile gösterelim. k ∈ K alalım. Eğer K = {k} ise, ispat biter. Aksi halde, K\{k} boş değildir. Bu durumda, c ∈ S\{a, b} alalım ve κ1, . . . , κn ∈ Z yi öyle seçelim ki ba

k> , cb

k> ve her i ∈ K\{k} için

acİ> , ba

i> olsun. Ayrıca, her j ∈ In \ K için cb

j> , ac

j> olsun. K, (a, b)

nin karar kümesi olduğundan ve her i ∈ K için bai> olduğundan, a > b

dir. Şimdi, yardımcı teoreme göre, ya a > c ya da c > b olmalıdır. Eğer a > c ise, geçişme özelliği kullanılarak ca

k> ve her j ∈ In \{k} için ac

j>

olduğundan, Teorem 1 e göre {k}, (a, c) nin karar kümesi olur; Teorem 3 e göre de {k}, (a, b) nin karar kümesi olur. Bu, K \{k} üzerindeki var-sayımımızla çeliştiğinden, K={k} olmalıdır. Eğer c>b ise, geçişme özel-liği kullanılarak her i ∈ K\{k} için bc

i> ve her j ∈ In\(K\{k}) için cb

j>

olduğundan, Teorem 1 e göre K\{k}, (c, b) nin karar kümesi olur; Teo-rem 3 e göre de K\{k}, (a, b) nin karar kümesi olur. Bu, K üzerindeki varsayımımızla çeliştiğinden, K={k} olmalıdır.

Sonuç (Arrow). En az üç farklı elemanı olan bir seçenekler kümesi için-de arzu edilen dört özelliğin hepsine birden sahip olan bir toplumsal karar fonksiyonu yoktur.

Yukarıdaki olumsuz sonuç, toplumsal karar fonksiyonları hakkında kö-tümser bir tablo çiziyor gibi görünmekle beraber, durum böyle değildir. Bu olumsuz sonucun ortaya çıkmasının nedeni, istenilen dört özeliğin sağlanmasından çok, seçmenlerin kullanımına izin verilen kısmi sıralama bağıntıları kümesinin Z kadar geniş ve toplumsal karar fonksiyonu f nin değer bölgesinin ise Z kadar dar olmasıdır.

Yüzyıllardır kullanılan ve istenilen dört özeliğin dördünü de sağlayan toplumsal karar fonksiyonları vardır. Bir tek görüş veya aday için yapılan oylama yöntemi, demokrasilerde çok sık uygulanan yöntemdir. Bu yön-

Page 130: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

130 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

temde, eşitlik durumu kura veya başka bir yöntemle bozulmak üzere en çok oyu alan görüş veya aday kazanır ve bu yöntemde bireylerin kulla-nımına açık olan kısmi sıralama bağıntıları

biçiminde çizgelere sahip olan bağıntılardır. Son toplumsal kararı göste-ren kısmi sıralama bağıntısı ise

Biçiminde bir çizgeye sahiptir. Böylece, bu yöntemde

olmak üzere f : Xn → Y toplumsal karar fonksiyonunun arzu edilen dört

özelliğe sahip olduğu kolayca görülebilir. Bu toplumsal karar fonksiyo-

nunun iyi tarafı, beraberlikler kura veya başka bir yolla bozulmak kay-

dıyla, daima bir büyükçe eleman (yani kazanan eleman) vermesidir. Bu-

nunla beraber, bu yöntemin de iyi olmayan yanları vardır. Başka bir de-

yimle, istenilen bazı özelliklere sahip değildir. Bu yöntem, seçmenlerin

tercihlerini ayrıntılı olarak belirlemelerine imkan vermez. Bu yöntemle

ulaşılan toplumsal karar, bireylerin is-

Page 131: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 131

teklerini tam olarak yansıtmayabilir. Örneğin, dokuz seçmenli ve üç

adaylı bir seçim olayında adaylar, a, b, c olsun. Seçmenlerin gerçek ter-

cihlerinin, sırasıyla, aşağıdaki çizgelerde verilen tümden sıralama bağın-

tıları olduğunu kabul edelim:

Yukarıdaki yönteme göre, yani, en çok birinci tercih olanın seçilmesi durumunda, bu seçimi a adayı kazanır. Ancak, seçmenlerin çoğunluğu-nun (5/9 unun) b yi a ya tercih ettikleri açıktır. Bununla beraber, Teo-rem 4 te görüldüğü üzere, zayıf sıralama bağıntıları üzerinde arzu edilen dört özelliği sağlayan bir toplumsal karar fonksiyonu yoktur.

Kaynaklar

Arrow, K. Social Choice and Individual Values, 2nd ed., New Haven, Conn.,Yale University Prcss,1963.

Cozzens, B.M. and Porter D.R. Mathematics and Its Applications, Mas-sachusetts, D.C. Heath and Company,1987.

Fisher, J.L. Aplicatıon Onented Algebra, New York, IEP Scries in mat-hematics, 1977.

Luce R.D. and Raifia, H.Games and Decisions, New York, John Wiley and Sons, 1957.

Malkewitch, J. The Mathematical Theory of Elections, Lcxington, Mass., HIMAP Modüle l.COMAP-1985.

Page 132: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

132 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

SOSYAL TERCİH ve KAMU TERCİHİ PERSPEKTİFLERİNDEN

OYLAMA TEORİSİ : BİBLİYOGRAFYA66

Hazırlayan: Coşkun Can Aktan

Anand, P., Pattanaik, P.K. and C. Puppe .eds.. .2009., The Handbook of Rational and Social Choice, Oxford: Oxford University Press. Arrow, K.J. .1950., ‘A Difficulty İn The Concept Of Social Welfare’, The Journal of Political Economy, 58, 328‐346. Arrow, K.J. .1951., Social Choice and Individual Values , Second Edi-tion, 1963, New York: Wiley. Arrow, K.J. and T. Scitovsky .eds...1969., Readings in Welfare Econo-mics, Homewood, IL: Irwin. Arrow, K.J., Sen, A.K. and K. Suzumura .eds.. .2002, 2010., Handbook of Social Choice and Welfare, Volume 1 .2002., Volume 2 .2010., Ams-terdam: Elsevier. Austen-Smith, D. and J. S. Banks, 1996, “Information Aggregation, Ra-tionality, and the Condorcet Jury Theorem.” American Political Science Review, 90: 34–45.

Austen‐Smith, D. and J.S. Banks .1999., Positive Political Theory I, Col-lective Preference , Ann Arbor: The University of Michigan Press. Balinski, M. and H.P. Young, Fair Representation. Meeting the Ideal of One Man, One Vote, New Haven: Yale University Press.

66 Ülkemizde Sosyal Tercih alanındaki çalışmalar fevkalade yetersizdir. Bu bibliyograf-ya derlemesi genç bilim insanlarının bu alanda yapacağı araştırmalara katkılar sağlaya-cağı düşünülerek hazırlanmıştır.

Page 133: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 133

Bartholdi, J. J., C. A. Tovey, and M. A. Trick, 1989, “The Computational Difficulty Of Manipulating An Election.” Social Choice and Welfare, 6: 227–241.

Baumol, W.J. and C.A. Wilson .eds...2001., Welfare Economics, Volume 1, Cheltenham: Edward Elgar. Bentham, J. .1789, 1970., An Introduction to the Principles of Morals and Legislation , Oxford: Oxford University Press. Ben-Yashar, R. And S. Nitzan, 1997, “The Optimal Decision Rule For Fixed-Size Committees İn Dichotomous Choice Situations: The General Result.” International Economic Review, 38: 175–186. Berend, D. and J. Paroush, 1998, “When is Condorcet's Jury Theorem valid?” Social Choice and Welfare, 15: 481–488. Berend, D. and L. Sapir., 2007, “Monotonicity in Condorcet's Jury Theo-rem with dependent voters.” Social Choice and Welfare, 28: 507–528.

Bergson, A. .1938., ‘A reformulation Of Certain Aspects Of Welfare Economics’, Quarterly Journal of Economics, 52, 310‐334, and in Arrow and Scitovsky .eds.. .1969., 7‐38. Black, D. .1958., The Theory of Committees and Elections , Cambridge: Cambridge University Press. Black, D., 1948, “On the Rationale of Group Decision-Making.” Journal of Political Economy, 56: 23–34. Blackorby, C., W. Bossert, and D. Donaldson, 1999, “Information Inva-riance in Variable-Population Social-Choice Problems.” International Economic Review, 40: 403–422. Blackorby, C., W. Bossert, and D. Donaldson, 2005, Population Issues in Social Choice Theory, Welfare Economics, and Ethics,. Cambridge: Cambridge University Press. Blau, J. H., 1975, “Liberal Values and Independence.” Review of Eco-nomic Studies, 42: 395–401.

Page 134: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

134 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Boland, P. J., 1989, “Majority Systems And The Condorcet Jury Theo-rem.” Statistician, 38: 181–189. Bossert, W. and J. A. Weymark, 1996, “Utility in Social Choi-ce.” Handbook of Utility Theory, Volume 2. S. Barberà, P. J. Hammond and C. Seidel, (eds.). Boston: Kluwer. Bossert, W., C. X. Qi, and J. A. Weymark, 2013, “Extensive Social Cho-ice And The Measurement Of Group Fitness İn Biological Hierarc-hies.” Biology and Philosophy, 28: 75–98. Bovens, L. and W. Rabinowicz, 2006, “Democratic Answers to Complex Questions: An Epistemic Perspective.” Synthese, 150: 131–153. Brams, S. J. and A. D. Taylor, 1996, Fair Division: From Cake-Cutting to Dispute Resolution. Cambridge: Cambridge University Press. Brandt, F., V. Conitzer, and U. Endriss, 2013, “Computational Social Choice.” Multiagent Systems. G. Weiss (ed.). Cambridge, MA: MIT Press, pp. 213–283. Brighouse, H. and M. Fleurbaey, 2010, “Democracy and Proportiona-lity.” Journal of Political Philosophy, 18: 137–155. Chapman, B., 2002, “Rational Aggregation.” Politics, Philosophy and Economics, 1: 337–354. Condorcet, Nicolas de, 1785, Essay sur l'Application de l'Analyse à la Probabilité des Décisions Rendue à la Pluralité des Voix. Paris. Conradt, L. and C. List, 2009, “Group Decisions İn Humans And Ani-mals: A Survey.” Philosophical Transactions of the Royal Society, B 364: 719–742. Craven, J., 1982, “Liberalism and Individual Preferences.” Theory and Decision, 14: 351–360. Deschamps, R. and L. Gevers, 1978, “Leximin And Utilitarian Rules: A Joint Characterization.” Journal of Economic Theory, 17: 143–163.

Page 135: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 135

Diamond, P. .1967., ‘Cardinal Welfare, İndividualistic Ethics, And İnter-personal Comparisons Of Utility: Comment’, Journal of Political Eco-nomy, 75, 765‐766. Dietrich, F., 2006, “Judgment Aggregation: (Im)Possibility Theo-rems.” Journal of Economic Theory, 126: 286–298. Dietrich, F., 2008, “The Premises Of Condorcet's Jury Theorem Are Not Simultaneously Justified.” Episteme,5: 56–73. Dietrich, F. and C. List, 2004, “A Model of Jury Decisions Where All Jurors Have the Same Evidence.” Synthese, 142: 175–202. Dietrich, F. and C. List, 2007a, “Judgment Aggregation By Quota Rules: Majority Voting Generalized.” Journal of Theoretical Politics, 19: 391–424. Dietrich, F. and C. List, 2007b, “Arrow's Theorem İn Judgment Aggre-gation.” Social Choice and Welfare, 29: 19–33. Dietrich, F. and C. List, 2010a, “Majority Voting On Restricted Doma-ins.” Journal of Economic Theory, 145: 512–543. Dietrich, F. and P. Mongin, 2010, “The Premise-Based Approach To Judgment Aggregation.” Journal of Economic Theory, 145: 562–582. Dietrich, F. and K. Spiekermann, 2013, “Epistemic Democracy with De-fensible Premises.” Economics and Philosophy, 29(1): 87–120. Dokow, E. and R. Holzman, 2010a, “Aggregation of binary evalua-tions.” Journal of Economic Theory, 145: 495–511. Dokow, E. and R. Holzman, 2010b, “Aggregation Of Binary Evaluations With Abstentions.” Journal of Economic Theory,145: 544–561. Dokow, E. and R. Holzman, 2010c, “Aggregation Of Non-Binary Eva-luations.” Advances in Applied Mathematics, 45: 487–504.

Page 136: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

136 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Dummett, M. .1984., Voting Procedures, Oxford : Oxford University Press. Dummett, M. .1997., Principles of Electoral Reform , Oxford: Oxford University Press. Dummett, M. .2005., ‘The Work And Life Of Robin Farquharson’, So-cial Choice and Welfare, 25, 475‐483. Dummett, M. and R. Farquharson .1961., ‘Stability İn Voting’, Econo-metrica, 29, 33‐43. Dowding, K. and M. van Hees, ‘Freedom of choice’, in Anand, P., Patta-naik, P.K. and C. Puppe.eds., The Handbook of Rational and Social Cho-ice , Oxford: Oxford University Press, pp. 374‐ 392. Dowding, K. and M. van Hees, 2003, “The Construction of Rights.” American Political Science Review, 97: 281–293. Dryzek, J. and C. List, 2003, “Social Choice Theory and Deliberative Democracy: A Reconciliation.” British Journal of Political Science, 33: 1–28. Elsholtz, C. and C. List, 2005, “A Simple Proof of Sen's Possibility The-orem on Majority Decisions.” Elemente der Mathematik, 60: 45–56. Elster, J., 2013, “Excessive Ambitions (II).” Capitalism and Society, 8, Issue 1, Article 1.

Emerson, P. .ed...2007., Designing an All‐Inclusive Democracy, Heidel-berg: Springer. Farquharson, R. .1969., Theory of Voting, Oxford: Blackwell. Estlund, D., 1994, “Opinion Leaders, Independence, and Condorcet's Jury Theorem.” Theory and Decision, 36: 131–162. Feddersen, T. J. and W. Pesendorfer, 1998, “Convicting the Inno-cent.” American Political Science Review, 92: 23–35.

Page 137: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 137

Fleurbaey, M., Salles, M. and J.A. Weymark .eds.. .2008., Justice, Politi-cal Liberalism, and utilitarianism. Themes from Harsanyi and Rawls, Cambridge: Cambridge University Press.

Gaertner, W. .2005., ‘De Jure Naturae Et Gentium : Samuel Von Pufen-dorf’s Contribution To Social Choice Theory And Economics’, Social Choice and Welfare, 25, 231‐241. Gaertner, W. .2009., A Primer in Social Choice Theory , Oxford: Oxford University Press. Gaertner, W., Pattanaik, P.K., & Suzumura, K. (1992). ‘Individual Rights Revisited’, Economica, Vol. 59, pp. 161-177. Gaertner, W., 2001, Domain Conditions in Social Choice Theory. Camb-ridge: Cambridge University Press. Gaertner, W., P. K. Pattanaik, and K. Suzumura, 1992, “Individual Rights Revisited.” Economica,59: 161–177. Gaertner, W. and E. Schokkaert, 2012, Empirical Social Choice: Questi-onnaire-Experimental Studies on Distributive Justice. Cambridge: Camb-ridge University Press. Gärdenfors, P., 2006, “An Arrow-Like Theorem For Voting With Logi-cal Consequences.” Economics and Philosophy, 22: 181–190. Gehrlein, W. V., 1983, “Condorcet's Paradox.” Theory and Decision, 15: 161–197.

Gehrlein, W.V. and D. Lepelley .2011., Voting Paradoxes and Group Coherence, Heidelberg: Springer. Genest, C. and J. V. Zidek, 1986, “Combining Probability Distributions: A Critique and Annotated Bibliography.” Statistical Science, 1: 113–135. Gibbard, A., 1973, “Manipulation of Voting Schemes: A General Re-sult.” Econometrica, 41: 587–601.

Page 138: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

138 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Gigliotti, G. A., 1986, “Comment on Craven.” Theory and Decision, 21: 89–95. Gilboa, I., D. Samet, and D. Schmeidler, 2004, “Utilitarian Aggregation of Beliefs and Tastes.” Journal of Political Economy, 112: 932–938. Goldman, A., 2004, “Group Knowledge versus Group Rationality: Two Approaches to Social Epistemology.” Episteme, A Journal of Social Epistemology, 1: 11–22. Goodin, R. E. and C. List, 2006, “A Conditional Defense of Plurality Rule: Generalizing May's Theorem in a Restricted Informational Envi-ronment.” American Journal of Political Science,50: 940–949. Grofman, B., G. Owen, and S. L. Feld, 1983, “Thirteen Theorems İn Se-arch Of The Truth.” Theory and Decision, 15: 261–278. Guilbaud, G. T., [1952] 1966, “Theories of the General Interest, and the Logical Problem of Aggregation.” Readings in Mathematical Social Sci-ence. P. F. Lazarsfeld and N. W. Henry (eds.). Cambridge/MA: MIT Press, pp. 262–307. Harbour, D. and C. List, 2000, “Optimality Theory and the problem of constraint aggregation.” MIT Working Papers in Linguistics and Philo-sophy 1: The Linguistics/Philosophy Interface. R. Bhatt, P. Hawley, M. Hackl and I. Maitra (eds.). Cambridge, MA: MITWIPL, pp. 175–213.

Harsanyi, J.C. .1953., ‘Cardinal Utility İn Welfare Economics And İn The Theory Of Risk‐Taking’, Journal of Political Economy, 61, 434‐435. Harsanyi, J.C. .1955., ‘Cardinal Utility, İndividualistic Ethics, And İnter-personal Comparisons Of Utility’, Journal of Political Economy, 63, 309‐321. Harsanyi, J.C. .1976., Essays on Ethics, Social Behavior, and Scientific Explanation, Dordrecht:Reidel. Harrison, G. W. and T. McDaniel, 2008, “Voting Games and Computati-onal Complexity.” Oxford Economic Papers, 60: 546–565.

Page 139: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 139

Hausman, D., 1995, “The Impossibility Of Interpersonal Utility Compa-risons.” Mind, 104: 473–490. Hurley, S., 1985, “Supervenience And The Possibility Of Coheren-ce.” Mind, 94: 501–525. Inada, K.-I., 1964, “A Note on the Simple Majority Decision Ru-le.” Econometrica, 32: 525–531. Kanazawa, S., 1998, “A Brief Note On A Further Refinement Of The Condorcet Jury Theorem For Heterogeneous Groups.” Mathematical Social Sciences, 35: 69–73. Knight, J. and J. Johnson, 1994, “Aggregation and Deliberation: On the Possibility of Democratic Legitimacy.” Political Theory, 22: 277–296. Konieczny, S. and R. Pino Pérez, 2002, “Merging Information Under Constraints: A Logical Framework.” Journal of Logic and Computa-tion, 12: 773–808. Kornhauser, L. A. and L. G. Sager, 1986, “Unpacking the Court.” Yale Law Journal, 96: 82–117. Kroedel, T. and F. Huber, 2013, “Counterfactual Dependence and Ar-row.” Noûs, 47(3): 453–466. Ladha, K., 1992, “The Condorcet Jury Theorem, Free Speech and Corre-lated Votes.” American Journal of Political Science, 36: 617–634.

Le Breton, M. and J.A. Weymark .2010., ‘Arrovian Social Choice The-ory On Economic Domains’, in Arrow, K.J., Sen, A.K. and K. Suzumura .eds.., Handbook of Social Choice and Welfare, Volume 2, Amsterdam: Elsevier, pp.191‐299. Lehrer, K. and C. Wagner, 1981, Rational Consensus in Science and So-ciety. Dordrecht/Boston: Reidel.

List, C. and C. Puppe .2009., ‘Judgment Aggregation’, in Anand, P., Pat-tanaik, P.K., and C. Puppe .eds.., The Handbook of Rational and Social Choice , Oxford: Oxford University Press, pp. 457‐482.

Page 140: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

140 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

List, C. and R. E. Goodin, 2001, “Epistemic Democracy: Generalizing the Condorcet Jury Theorem.” Journal of Political Philosophy, 9: 277–306. List, C., R. C. Luskin, J. S. Fishkin, and I. McLean, 2013, “Deliberation, Single-Peakedness, and the Possibility of Meaningful Democracy: Evi-dence from Deliberative Polls.” Journal of Politics, 75: 80–95. List, C. and P. Pettit, 2002, “Aggregating Sets of Judgments: An Impos-sibility Result.” Economics and Philosophy, 18(1): 89–110. May, K. O., 1952, “A Set Of İndependent, Necessary And Sufficient Conditions For Simple Majority Decision.” Econometrica, 20: 680–684. McConway, K. J., 1981, “Marginalization and Linear Opinion Po-ols.” Journal of the American Statistical Association, 76: 410–414. McLean, I., 1990, “The Borda And Condorcet Principles: Three Medie-val Applications.” Social Choice and Welfare, 7: 99–108. McLean, I. and F. Hewitt (eds.), 1994, Condorcet: Foundations of Social Choice and Political Theory. Cheltenham: Edward Elgar Publishing. McLean, I. S., A. McMillan, and B. L. Monroe, 1995, “Duncan Black and Lewis Carroll.” Journal of Theoretical Politics, 7: 107–123. McLean, I. and A. B. Urken (eds.), 1995, Classics of Social Choice. Ann Arbor: University of Michigan Press. Miller, D., 1992, “Deliberative Democracy and Social Choice.” Political Studies, 40 (special issue): 54–67. Miller, M. K. and D. Osherson, 2009, “Methods for distance-based judgment aggregation.” Social Choice and Welfare, 32: 575–601. Monjardet, B., 2005, “Social Choice Theory And The ‘Centre De Mathématique Sociale’: Some Historical Notes.” Social Choice and Wel-fare, 25: 433–456.

Page 141: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 141

Mongin, P., 1995, “Consistent Bayesian Aggregation.” Journal of Eco-nomic Theory, 66: 313–351. Morreau, M., 2010, “It Simply Does Not Add Up: Trouble With Overall Similarity.” Journal of Philosophy, 107: 469–490. Moulin, H., 1980, “On Strategy-Proofness and Single Peaked-ness.” Public Choice, 35: 437–455. Mueller, D. C., 2003, Public Choice III. Cambridge: Cambridge Univer-sity Press.

Nakamura, K. .1979., ‘the Vetoers İn A Simple Game With Ordinal Pre-ferences’, International Journal of Game Theory, 8, 55‐61. Nehring, K., 2003, “Arrow's Theorem As A Corollary.” Economics Let-ters, 80: 379–382. Nehring, K. and C. Puppe, 2002, “Strategyproof Social Choice on Single-Peaked Domains: Possibility, Impossibility and the Space Between.” Unpublished manuscript, University of California at Davis. Okasha, S., 2009, “Individuals, Groups, Fitness And Utility: Multi-Level Selection Meets Social Choice Theory.” Biology and Philosophy, 24: 561–584. Ooghe, E. and L. Lauwers, 2005, “Non-Dictatorial Extensive Social Cho-ice.” Economic Theory, 25: 721–743. Parfit, D., 1984, Reasons and Persons. Oxford: Oxford University Press. Pauly, M. and M. van Hees, 2006, “Logical Constraints on Judgment Aggregation.” Journal of Philosophical Logic, 35: 569–585. Pearl, J., 2000, Causality: Models, Reasoning, And İnference. Cambrid-ge: Cambridge University Press. Pettit, P., 2001, “Deliberative Democracy and the Discursive Dilem-ma.” Philosophical Issues, 11: 268–299.

Page 142: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

142 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Pigozzi, G., 2006, “Belief Merging And The Discursive Dilemma: An Argument-Based Account To Paradoxes Of Judgment Aggrega-tion.” Synthese, 152: 285–298. Rawls, J., 1971, A Theory of Justice. Cambridge/MA: Harvard Univer-sity Press. Regenwetter, M., B. Grofman, A. A. J. Marley, and I. Tsetlin, 2006, Behavioral Social Choice. Cambridge: Cambridge University Press. Riker, W., 1982, Liberalism against Populism. San Francisco: W.H. Fre-eman and Co. Risse, M. .2005., “Why The Count De Borda Cannot Beat The Marquis de Condorcet”, Social Choice and Welfare, 25, 95‐113. Roberts, K., 1995, “Valued Opinions or Opinionated Values: The Double Aggregation Problem.” Choice, Welfare and Development: A Festschrift in Honour of Amartya Sen. K. Basu, P. K. Pattanaik, and K. Suzumura (eds.), Oxford: Oxford University Press, pp. 141–165. Roemer, J.E. .1996., Theories of Distributive Justice , Cambridge .Mass..: Harvard University Press. Saari, D.G. .1995., Basic Geometry of Voting, Heidelberg: Springer. Saari, D.G. .2006., ‘Which İs Better: The Condorcet Or Borda Winner?’, Social Choice and Welfare, 26, 107‐129. Saari, D.G. .2008., Disposing Dictators, Demystifying Voting Paradoxes: Social Choice Analysis, Cambridge: Cambridge University Press.

Saari, D. G., 1990, “The Borda Dictionary.” Social Choice and Welfa-re, 7: 279–317. Salles, M. (edited with introduction), 2005, “The History of Social Choi-ce.” Special issue, Social Choice and Welfare, 25: 229–564.

Page 143: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

OYLAMA Sosyal Tercih ve Kamu Tercihi Perspektiflerinden Oylama Yöntemleri 143

Salles, M. .2010., ‘On Rights And Social Choice’, in Ege R. and H. Igersheim .eds.., Freedom and Happiness in Economic Thought and Phi-losophy, from Clash to Reconciliation, Abingdon: Routledge, pp. 229‐242. Satterthwaite, M., 1975, “Strategy-Proofness And Arrow's Conditions: Existence And Correspondence Theorems For Voting Procedures And Social Welfare Functions.” Journal of Economic Theory, 10: 187–217. Schofield, N. .2008., The Spatial Model of Politics, Abingdon: Routled-ge. Sen, A. K., 1966, “A Possibility Theorem on Majority Decisi-ons.” Econometrica, 34: 491–499. Sen, A. K., 1970a, “The Impossibility of a Paretian Liberal.” Journal of Political Economy, 78: 152–157. Sen, A. K., 1970b, Collective Choice and Social Welfare. San Francisco: Holden-Day. Sen, A. K., 1977, “On Weights And Measures: İnformational Constraints İn Social Welfare Analysis.” Econometrica, 45: 1539–1572. Sen, A. K., 1982, Choice, Welfare and Measurement. Oxford: Blackwell. Sen, A. K., 1983, “Liberty and Social Choice.” Journal of Philo-sophy, 80: 5–28. Shapley, L. and B. Grofman, 1984, “Optimizing Group Judgment Accu-racy İn The Presence Of İnterdependencies.” Public Choice, 43: 329–343. Stegenga, J., 2013, “An Impossibility Theorem For Amalgamating Evi-dence.” Synthese, 190(2): 2391–2411. Suppes, P., 2005, “The Pre-History Of Kenneth Arrow's Social Choice And İndividual Values.” Social Choice and Welfare, 25: 319–226.

Page 144: Editör...1983/10/06  · Kamu tercihi teorisi ise sosyal tercih teorisinin bakış açısına ilave olarak konuyu daha ziyade devlet başarısızlığı (governmental failure) perspektifinden

144 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Thomson, W., 2000, “On The Axiomatic Method And İts Recent Appli-cations To Game Theory And Resource Allocation.” Social Choice and Welfare, 18: 327–386. Tsetlin, I., M. Regenwetter, and B. Grofman, 2003, “The Impartial Cultu-re Maximizes the Probability of Majority Cycles.” Social Choice and Welfare, 21: 387–398. Ward, B., 1965, “Majority Voting and Alternative Forms of Public En-terprises.” The Public Economy of Urban Communities. J. Margolis (ed.). Baltimore: Johns Hopkins Press. Weymark, J., 2006, “The Normative Approach to the Measurement of Multidimensional Inequality.” Inequality and Economic Integration. F. Farina and E. Savaglio (eds.), London: Routledge, pp. 303–328. Wilson, R., 1975, “On the Theory of Aggregation.” Journal of Economic Theory, 10: 89–99.

Young, H.P. 197). ‘An Axiomatization of Borda’s Rule’. Journal of Eco-nomic Theory, Vol. 9, pp. 43-52.

Young, H P. .1988., ‘Condorcet’s Theory Of Voting’, American Political Science Review , 82, 1231‐ 1244.