Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım...

24
128 www.e-dusbed.com DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014 Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED) ISSN : 1308-6219 Kasım 2014 YIL-6 S.12 KUR’ÂN-I KERÎM’DE YER ALAN RUB‘ΠFĠĠLLER, BUNLARIN FONETĠK YAPILARIVE SES-ANLAM ĠLĠġKĠSĠ Mustafa ÖNCÜ ÖZ Arapçada sulâsî fiillere nazaran rubâ„î fiiller az yer tutmaktadır. Ancak bu fiiller değiĢik anlamları karĢılamaları bakımından oldukça önemlidir. Aynı Ģekilde Kur‟ân-ı Kerîm‟de kullanılan rubâ„î fiiller de azdır. Bunlar sekiz tane rubâ„î mucerred üç tane de rubâ„î mezîd olmak üzere toplam on bir tanedir.Bu çalıĢmamızda Arapçadaki rubâ„î fiillere kısaca değinildikten sonra, Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan bu fiiller tespit edilmiĢtir. Bunların arasında Arap Ģiirinde ve hadis-i Ģeriflerde yar alanlar belirlenmiĢtir. Ġlk dönem sözlüklerdeki anlamlarına ulaĢılmaya çalıĢılmıĢ ve bunların Kur‟ân-ı Kerîm‟deki anlamlarıyla karĢılaĢtırılmıĢtır. Bu fiiller ses-anlam iliĢkisi bakımından incelenmiĢ ve bunların fonetik yapılarının anlama yansımaları tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Anahtar Kelimeler:Arapça,Kur‟ân-ı Kerîm,Rubâ„î Fiiller,Fonetik,Ses-Anlam ĠliĢkisi. FOUR LETTERS VERBS OF CONTAĠNED IN THE HOLY QUR'AN AND PHONETICH STRUCTURE WITH THE RELATIONSHIP SOUND AND MEANINIG ABSTRACT In Arabic, compared to the three-letter verbs four-letter verb occupies less place.However, these verbs are very important in terms of meeting different meanings. Four-letter verbs used in Qoran is very little. Eight of them quadruple simple verbs.Three of them quadruple addition verbs. A total is eleven verbs.In this study four-letter verbs in Arabic has been mentioned briefly. Then these verbs the located in the Qoran have been identified. Among them located in poetry of Arabic and hadith has determined.Have tried to reach the first term in the dictionary meanings. And they were compared with the meaning of the Holy Quran.These verbs are examined in terms of sound-meaning relations. The implications of their phonetic structure over in meaning have tried to determine. Keywords: Arabic,Holy Quran,Four-Letter Verbs, Phonetic, Relatıonshıp Sound and Meaning. Yrd. Doç. Dr. Öğretim Üyesi, Dicle Üniversitesi, Ġlahiyat Fakültesi, Temel Ġslâm Bilimleri Bölümü, Arap Dili ve Belâgatı Anabilim Dalı. ([email protected]@hotmail.com düsbed

Transcript of Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım...

Page 1: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

128 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

(DÜSBED) ISSN : 1308-6219

Kasım 2014 YIL-6 S.12

KUR’ÂN-I KERÎM’DE YER ALAN RUB‘ΠFĠĠLLER, BUNLARIN

FONETĠK YAPILARIVE SES-ANLAM ĠLĠġKĠSĠ

Mustafa ÖNCÜ

ÖZ

Arapçada sulâsî fiillere nazaran rubâ„î fiiller az yer tutmaktadır. Ancak bu fiiller değiĢik

anlamları karĢılamaları bakımından oldukça önemlidir. Aynı Ģekilde Kur‟ân-ı Kerîm‟de kullanılan

rubâ„î fiiller de azdır. Bunlar sekiz tane rubâ„î mucerred üç tane de rubâ„î mezîd olmak üzere toplam

on bir tanedir.Bu çalıĢmamızda Arapçadaki rubâ„î fiillere kısaca değinildikten sonra, Kur‟ân-ı

Kerîm‟de yer alan bu fiiller tespit edilmiĢtir. Bunların arasında Arap Ģiirinde ve hadis-i Ģeriflerde yar

alanlar belirlenmiĢtir. Ġlk dönem sözlüklerdeki anlamlarına ulaĢılmaya çalıĢılmıĢ ve bunların Kur‟ân-ı

Kerîm‟deki anlamlarıyla karĢılaĢtırılmıĢtır. Bu fiiller ses-anlam iliĢkisi bakımından incelenmiĢ ve

bunların fonetik yapılarının anlama yansımaları tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır.

Anahtar Kelimeler:Arapça,Kur‟ân-ı Kerîm,Rubâ„î Fiiller,Fonetik,Ses-Anlam ĠliĢkisi.

FOUR LETTERS VERBS OF CONTAĠNED IN THE HOLY

QUR'AN AND PHONETICH STRUCTURE WITH THE RELATIONSHIP

SOUND AND MEANINIG

ABSTRACT

In Arabic, compared to the three-letter verbs four-letter verb occupies less place.However,

these verbs are very important in terms of meeting different meanings. Four-letter verbs used in

Qoran is very little. Eight of them quadruple simple verbs.Three of them quadruple addition verbs. A

total is eleven verbs.In this study four-letter verbs in Arabic has been mentioned briefly. Then these

verbs the located in the Qoran have been identified. Among them located in poetry of Arabic and

hadith has determined.Have tried to reach the first term in the dictionary meanings. And they were

compared with the meaning of the Holy Quran.These verbs are examined in terms of sound-meaning

relations. The implications of their phonetic structure over in meaning have tried to determine.

Keywords: Arabic,Holy Quran,Four-Letter Verbs, Phonetic, Relatıonshıp Sound and

Meaning.

Yrd. Doç. Dr. Öğretim Üyesi, Dicle Üniversitesi, Ġlahiyat Fakültesi, Temel Ġslâm Bilimleri Bölümü,

Arap Dili ve Belâgatı Anabilim Dalı.

([email protected]@hotmail.com

düsbe

d

Page 2: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

129 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

GiriĢ

Lafızlar manaların zarflarıdır. Sınırsız olan manaları sınırlı olan lafızlarla

karĢılamak durumundayız. Arapçada da farklı anlamları elde etmek için değiĢik

lafızlar kullanılmaktadır. Bu bağlamda isim ve harflerin önemi kadar fiiller de

önemlidir. Arapçada fiiller değiĢik açılardan farklı kısımlara ayrılmaktadır.

Bunlardan birifiillerin sulâsî ve rubâ„î olarak iki kısma ayrılmasıdır. Bunlardan

rubâ„î olanlar sulâsî olanlarla mukayese edilemeyecek kadar azdır. Ancak nicel

olarak az olmalarına rağmen gerek mucerred olsun gerek mezîd olsun bütün rubâ„î

fiillerin önemi büyüktür.1Bu fiillerin kullanıldıkları kalıpların her birinin kendine

has manaları vardır.2

Rubâ„î mucerred içinbirçok anlam söz konusudur. Bunların arasında

muteaddi ve lâzimî anlamlar önce gelmektedir.Ayrıca müĢâbehet, alındığı ismin

alet olduğunu göstermek, sayrûret, naht vb. anlamlar dikkat çekmektedir. Özellikle

globalleĢen dünyada Arapçanın diğer uygarlıklara iletiĢiminin sık olması ve

teknolojik geliĢmelerle paralel olarak ortaya çıkan yeni araç ve gereçlerin

isimlerinin temini konusunda,rubâ„î mucerred kalıbının önemi kendisini iyice

hissettirmektedir. Zira bu kalıp sayesinde bu tür kelimeleri türetmek

kolaylaĢmaktadır. Örneğin TürkleĢti, FransızlaĢtı vb. modern kavramları

karĢılamak için تك ك ك ك ve تك ك ك ك kelimeleri kullanılmaktadır. Bu da rubâ„î kalıbın

varlığıyla mümkün olmaktadır.

Rubâ„î mezîd kalıplarına gelince bunlardan كدكحك كجك ve كحك ك كك ك mutâva„a için,

.kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır ك ك ر ك ك 3BaĢak bir ifade ile bu

kalıplarla ifade edilen anlamlar kendi içinde kalmakta baĢka bir Ģeyle

iliĢkilendirilmemektedir.

Genel anlamda Arapçada varlığına rastlanılan bu fiiller, Kur‟ân-ı Kerîm‟de

de kullanılmıĢtır. Zira Kur‟ân-ı Kerîm, kendi ifadesiyle Arapça olarak indirilen bir

kitaptır. Dolayısıyla onda bu tür fiillerin bulunması doğaldır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de

kullanılan ve anlam bakımından rubâ„î fiillere yakın ve benzer anlamda olmalarına

rağmen sulâsî fiiller kullanılmamıĢtır. Sulâsî fiiller yerine rubâ„î fiiller tercih

edilmiĢtir.

Kur‟ân-ı Kerîm‟de bulunan rubâ„î fiillerin bir kısmı hadis-i Ģeriflerde ve

eski Arap Ģiirinde de yer almıĢtır. Burada kullanılan bu fiillerden bazıları, Kur‟ân-ı

Kerîm‟deki anlamlarına yakın anlamda kullanılmıĢtır.

Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiillerin her biri siyâk-sibâk bağlamında

yerli yerince kullanılmıĢtır. Aynı Ģekilde mezîd olsun mucerred olsun bu fiillerin

her birini oluĢturan seslerin anlam ile sıkı bir iliĢkisi söz konusudur. Yine bu

kelimelerin kendilerine has fonetik yapıları vardır.

1el-Muberrid, el-Muktadab, thk. Muhammed Ahmed ed-Dâlî, Muessesetu‟r-risâle, Beyrut 1997, II,

95,107; Mehmed Zihni Efendi, el-Muktadab ve’l- muntahab, Marifet Yayınları, Ġstanbul 2000,

s.131,132. 2 Mustafa el-Ğalâyinî, Câmi‘u’d-durûsi’l-‘Arabiyye, Dâru‟l-hadîs, Kahire 1426/2005, s.4; Abduh

er-Râcihî, et-Tatbîku’s-sarfî, Birinci Baskı, Dâru‟n-nehdati‟l-„Arabiyye, Beyrut 2004, s. 29,42. 3el-Muberrid, el-Muktadab, II, 95,107; el-Binâ, 226-227; er-Racihî, et-Tatbîku’s-sarfî, s. 29,42,43;

el-Ğalâyinî, Câmi‘u’d-durûsi’l-‘Arabiyye, s. 44.

düsbe

d

Page 3: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

130 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

1.Kur’ân-ı Kerîm’de Yer Alan Rubâ‘îFiiller

Kur‟ân-ı Kerîm‟de isim olsun fiil olsun sulâsî kelimelerin kullanımı rubâ„î

kelimelerin kullanımına nazaran mukayese edilmeyecek kadar çoktur. Bu Arap

dilinin yapısıyla da uyumludur. Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan ve isim olan rubâ„î

kelimeler çoktur. Ancak fiil olarak kullanılan rubâ„î kelimeler çok azdır. Bunlar

toplam olarak on üç tanedir. Bunların sekiz tanesi rubâ„î mucerred üç tanesi de

rubâ„î mezîd olarak kullanılmıĢtır. Ayrıca Kur‟ân-ı Kerîm‟de isim olarak kullanılan

bazı kelimeler Araplar tarafından fiil olarak kullanılmaktadır. Bu da Kur‟ân-ı

Kerîm‟in Arapça üzerindeki etkisini göstermektedir.

1.1.Rubâ‘î Mucerred Olan Fiiller

Yukarıda ifade edildiği gibi Kur‟ân-ı Kerîm‟de rubâ„î mucerred olarak yer

alan sekiz tane fiil vardır. Bu kelimelerden bir tanesi و و و kelimesidir. Bu kelime

sözlükte „„vesvese, kuĢku, Ģüphe, iĢkil, kuruntu ve Ģüphe‟‟ gibi anlamlara

gelmektedir. Kur‟ân-ı Kerîm‟de türevleriyle beraber dört yerde geçmektedir. Ġki

yerde muzarii fiil bir yerde mazi fiil olarak yer alan bu kelime bir yerde mastar

veya ism-i mastar olarak yer almaktadır. Bu fiil üç yerde ġeytan‟a nispet edilirken

bir yerde insanın nefsine nispet edilmektedir.4Örneğin en- Nâs sûresinde yer alan من

İnsanların kalplerine vesvese veren sinsi„„ و ر ا و و ا ولن ان يس و س س س و الن

vesvesecinin‟‟5 ayetinde hem fiil olarak hem de mastar veya ism-i mastar olarak

kullanılmıĢtır.

Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu kelime aynı anlamda veya ona yakın

anlamda Arap Ģiirinde de kullanılmıĢtır. el-Ma„arrî kelimeyi neredeyse Kur‟ân-ı

Kerîm‟den iktibas ederek kullanırken,6 el-Mutenebbî (ö.354/965) de bir Ģiirinde bu

kelimeyi kullanmıĢtır.7Bu kelimeyi kullanan Ģairlerden bir diğeri Mihyâr ed-

Deylemî (ö.428/1037) dir. ed-Deylemî bu kelimeyi benzetme yoluyla ġeytan‟a

nispet ederek kullanmıĢtır.8Bu Ģairlerin kullanımlarına bakıldığında Kur‟ân-ı

Kerîm‟in Arap Ģiiri üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğu açık bir Ģekilde

görülecektir. Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiillerden bir baĢka fiil وا و و kelimesidir.

Bu kelime sözlük anlamı olarak „„sıkıntı, zorluk, bela, Ģiddet, deprem, sarsıntı,

korkutmak, sallamak, ıztırap, istikametten ayrılmak‟‟ vb. anlamlara gelmektedir.9

Ġbnu‟l- Enbârî (ö. 328/940) bu kelimenin kökünün sulâsî olduğunu dile

getirir. O, bu kelimenin Arapların لزلل يف ل أي „„görüĢünde hata etmek‟‟ sözünden

4el-Arâf, 7/20; Tâhâ, 20/120; en-Nâs, 114/4-5. 5en-Nâs, 114/4-5. 6 Ahmed b. Abdullah el-Ma„arrî, Divân, yy., ty., s.740. 7 Habîb b. Evs Ebu Temmâm, Divân, yy., ty., s.15; 546. 8 Mihyâr ed-Deylemî, Divân, s.1890. 9Ġbnu‟l- Enbârî, ez-Zâhir fî me‘ânî kelimâti’n-nâs, thk. Hâtim Sâlih ed-Dâmin, Muessesetu‟r-risâle,

Birinci Baskı, Beyrut 1992, II, 121; el-Ezherî, Tehzîbu’l-luğa, Dâru ihyâu‟t-turâsi‟l-„Arabî, Birinci

Baskı, Beyrut 2001, XIII, 116; Ġbnu‟l-Kattâ„ es-Saklî, Kitâbu’l-ef‘âl, „Âlemu‟l-kütüb, Beyrut 1983,

II, 111.

düsbe

d

Page 4: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

131 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

türetildiğini belirtir.10

Ancak, onun bu yaklaĢımı pek isabetli görünmemektedir. Zira

dilde kelimeler türetilirken genellikle soyutkelimeler somut kelimelerden alınır.

Ancak burada somut bir kelime soyut bir kelimeden alındığı iddia edilmektedir. Bu kelime câhiliyye dönemi Arap Ģiirinde kullanılmamıĢtır. Ancak daha

Ġslam‟ın ilk yıllarında Emevîler döneminde bu sözcüğün Ģiirlerde kullanıldığı

görülmektedir. Bu dönemin önde gelen Ģairlerinden et-Tirmâh,11

el-Ahtal (ö.

96/712) gibi Ģairler Ģiirlerinde bu kelimeye yer vermiĢlerdir.12

Daha sonraki

dönemlerde BeĢĢâr b. Burd (ö.167/783), el- Ma„arrî, Ġbn Sinân el-Hafacî vb. Ģairler

de bu kelimeyi kullanmıĢlardır.13

Son dönem düĢünürlerden Muhammed Ġkbâl

(ö.1938) ve Lübnanlı çağdaĢ Ģâir Cubrân Halil Cubrân (ö. 1931) da Ģiirlerinde bu

kelimeyi kullanmıĢtır.14

Bu da bize Arapçadaki bir kelimenin fazla bir anlam

değiĢikliğine uğramadan bin dört yüz yıllık bir geçmiĢinin olduğunu

göstermektedir.

Bu kelime hadis-i Ģeriflerde de kullanılmıĢtır.15

Bu hadislere göz

atıldığında aynı ayet-i kerimelerdeki anlamlarına yakın anlamlarda kullanıldığı

görülecektir.

Bu kelime Kur‟ân-ı Kerîm‟de türevleriyle beraber altı defa yer almaktadır.

Biri müennes ikisi çoğul olmak üzere üç defa mazi fiil olarak kullanılırken; iki defa

olmak üzere üç defa da mastar olarak kullanılmıĢtır. ez-Zilzâl ا اة bir defa da ا

sûresinde yer alan ذو سا اوت لووضس ا و اوهو „„Yeryüzü kendine has bir sarsıntıyla sarsıldığı

zaman‟‟16

ayetinde yeryüzünün sarsıntısı için kullanılırken; geri kalan yerlerde ise

daha çok soyut anlamda kullanılmıĢtır.17

Buralarda kıyametin Ģiddeti, geçmiĢ

müminlerin çektikleri sıkıntılarıve düĢman korkusu gibi anlamları ifade etmek için

kullanılmıĢtır.18

Bu da Kur‟ân‟daki bir kelimeyi anlamlandırırken bağlamın ne

kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ayrıca Kur‟ân-ı Kerîm‟deki ez-Zilzâl

sûresi ismini bu kelimeden almıĢtır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiillerden bir tanesi de ك ك ك ك fiilidir.Bu

kelimenin aslının ك olduğu ك لل ve تك رل kalıpları arasındaki ayrım için Ģeddeli

harflerin arasına fâu‟l-fiilin cinsinden bir harfin ilave dildiği dile getirilmektedir.Bu

kelime meçhul olarak kullanılmaktadır.

Tespit edebildiğimiz kadarıyla Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiiller

arasında cahiliye Ģiirinde kullanılan tek kelime fiilidir. Bu kelimeyi ünlü

10 Ġbnu‟l- Enbârî, ez-Zâhir, II, 121. 11 et-Tirmâh, Divân, yy., ty., s.88. 12 el-Ahtal, Divân, yy., ty., s.193. 13 BeĢĢâr b. Burd, Divân, yy., ty., s. 738; el-Ma„arrî, Divân, s.1167; Ġbn Sinân el-Hafacî, Divân, yy.,

ty., s.241. 14 Muhammed Ġkbâl, Divân, yy., ty., s.61;Cubrân Halil Cubrân, Divân, yy., ty., s. 1729. 15Ġbn Manzûr, Lisânu’l- ‘Arab,Beyrut 1955, II, 308. 16ez-Zilzâl, 99/1. 17el-Bakara, 2/214; el-Hacc, 22/1; el-Ahzâb, 33/11; ez-Zilzâl, 99/1. 18Muhammed Seyyid et-Tantavî, et-Tefsîru’l-vasît li’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dâru nahdeti Mısır, Birinci

Baskı, Kahire, ty., I,463; Ebû Cafer Ġbn Cerir Muhammed et-Taberî, Câmiu’l-beyân fî tefsîri’l-

Kur’ân, Dâru‟l-ma„rife, Beyrut 1986, IV, 291.

düsbe

d

Page 5: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

132 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

muallaka Ģairi Ġmruu‟l-Kays (ö.540) bir Ģiirinde kullanmıĢtır.19

Ancak bu Ģiirde

kullanılan kelime fiil değil murtecel bir özel isimdir. Bu özel isim, Mekke‟de

Arafat dağının arkasında yer alan bir dağın adıdır.el-Isfahânî bu kelimenin

kullanıldığı iki Ģiiri aktarır.20

Kur‟ân-ı Kerîm‟de bu fiil sadece bir ayette yer almaktadır. Bu ayet eĢ-

ġu„arâ sûresinde yer alan ك ك ك ك ك ك يك ىك ك ك لك ك ك وك „„Ardından onlar ve o azgınlar tepetakla

oraya atılırlar‟‟ ayetidir.21

Türkçe meallerde ayetin meali verilirken adı geçen

kelime daha çok „„atılırlar, fırlatılmaktadır, dökülmüĢtür, itilirler, tıkılacaklardır,

tıkılmıĢtır, tepe takla yuvarlanır, tepetaklak atılırlar‟‟ vb. anlamlarda tercüme

edilmiĢtir.22

Ġbnu‟l-Esîr (ö. 606/1210)kelimenin anlamını „kalb, çevirmek,

döndürmek,‟ olarak verdikten sonra harfin tekrarının mananın tekrarını gösterdiğini

söyler.23

Dolayısıyla burada yerine nin kullanılması azabın Ģiddetine iĢaret

ettiği gibi onların tekrar tekrar azaba duçar olacaklarını da göstermektedir. Ayrıca

ayetin bağlamına, siyak ve sibakına bakıldığında bu durum daha da açık bir Ģekilde

görülmektedir.

Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiillerden diğer bir tanesi حكصكحكصfiilidir.

Bu kelime Arap dilinde „„bir Ģeyi duruncaya kadar, istikrar buluncaya kadar

sallamak ve hareket ettirmek, bir Ģeyi elemek, süratle gitmek,pay, hisse, net, açık,

gerçeğin ortaya çıkması,‟‟ vb. anlamlarda kullanılmaktadır.24

Halil b. Ahmed (ö.

175/791) „gizledikten sonra hakkı açıkça söyledi‟ diyerek ince bir noktaya dikkat

çekmiĢtir.25

Ġbn Dureyd (ö. 321/933) kelimenin „ deve göğsü ile yeri eĢeledi,

çakılları giderdi‟ Ģeklinde bir baĢka anlamına iĢarette bulunmuĢtur.26

Bu kelime “hareket ettirdi, salladı” gibi anlamlarda hadis-i Ģeriflerde de

kullanılmıĢtır.27

Özellikle elek ile bir Ģeyi elemek ve bu eleme sonucunda büyük ve

küçük tanelerin birbirinden ayrılması anlamı daha belirgindir.

Bu kelimenin Arap Ģiirindeki kullanımına bakıldığında tespit edebildiğimiz

kadarıyla bu kelimenin cahiliye Ģairleri tarafından kullanılmadığı göze

çarpmaktadır. Bu sözcüğün Arap Ģiirindeki kullanımı BeĢĢâr b. Burd‟un yaĢadığı

19Süleyman b. Benîn ed-Dakîkî, Ġttifâku’l-mebânî ve’f-tirâku’l-me’ânî, Dâru Ammâr, Birinci

Baskı, Ürdün 1985, s.231. Bu Ģiir Ġmruu‟l- Kays‟ın Divân‟ında Ģu Ģekilde yer almaktadır: فسيماى ههن

.Ġmruu‟l-Kays, Divân, yy., ty., s.12 جاشع تطي خلة وآخس ههن لاطع جد كثكة20 Ebu‟l-Ferec el-Isfahânî, el-Eğânî, thk. Semîr Câbir, Dâru‟l-fikr, Beyrut, ty., VIII, 199; XIV, 257. 21eĢ-ġu„arâ, 26/94. 22Bu ayetin meali ile ilgili geniĢ bilgi ve mukayese için Diyanet, Diyanet Vakfı, Elmalılı Hamdi

Yazır, Muhammed Esed, Süleyman AteĢ, Suat Yıldırım vb. meallerde bu kelimeye verilen anlama

bakılabilir. 23Ġbnu‟l-Esîr, el-Meselu’s-sâir fî edebi’l-kâtibi ve’Ģ-Ģair, thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamid,

el-Mektebetu‟l-„asriyye, Beyrut 1420, II, 57. 24el-Halil b. Ahmed el-Ferâhîdî, Kitâbu’l-‘ayn, thk. Mehdî el-Mahzûmî, Ġbrâhîm es-Sâmerrâî,

Mektebetu hilâl, yy., ty., III, 14; Ġsmâîl b. Hammâd el-Cevherî, es-Sıhâh, thk. Ahmed„Abdulgafûr

Attâr, Dâru‟l-ilm, Dördüncü Baskı, Beyrut 1987, III, 1033; Ġbn Sellâm, Ğarîbu’l-hadîs, IV, 301;

Eyyub b. Musa Ebu‟l-Bekâ el-Hanefî, el-Kulliyyât, thk. Adnan DerviĢ, Muessetu‟r-risâle, Beyrut ty.,

s.410. 25el-Halil, Kitâbu’l ‘Ayn, III, 14. 26Ġbn Durayd, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasan Cemheretu’l-luğa, Dâru Sadır, Beyrut ty. I, 186-

187. 27Ġbnu‟l-Esîr, en-Nihâye fî ğarîbi’l-hadîs ve’l-eser, thk. Tahir Ahmed ez-Zâvî, el-Mektebetu‟l-

ilmiyye, Beyrut 1979, I, 394.

düsbe

d

Page 6: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

133 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

hicri ikinci asra tekabül etmektedir.28

Adı geçen kelime el-Bâr‟î,29

Velîd el-

A„zâmî,30

Ġbnu‟l-Kayserânî31

vb. Ģairler tarafından da kullanılmıĢtır. Bu Ģiirlerde

söz konusu kelimenin hep ا حق „hakk‟ kelimesi ile kullanılması dikkatleri çeken bir

husustur. Zira Kur‟ân-ı Kerîm‟e bakıldığında bu kelimenin aynen ا حق „hakk‟

kelimesi ile kullanıldığı görülecektir.Bu kelime Kur‟ân-ı Kerîm‟de sadece bir yerde

yer almaktadır. Bu ayet, Yûsuf suresindeki وك حكصكحكصك اكك ق ,Aziz‟in karısı“ ك لك ك اك كأك ك لك كزك زك اك

„Şimdi gerçek ortaya çıktı‟ dedi”32

ayetidir. Bu ayette özellikle bu kelimenin

kullanılması oldukça dikkat çekicidir. Zira Aziz‟in karısının açıklaması çok büyük

bir yanlıĢlığın önünü almıĢtır. Aynı Ģekilde herkesin kolay kolay yapamayacağı bir

zaman ve mekânda bu itirafı yapması حكصكحكصك kelimesinin sözlük anlamıyla

paralellik arz etmektedir. Bu durum Kur‟ân-ı Kerîm‟in Arap Ģiiri üzerinde ne kadar

etkili olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Ayrıca bu yaklaĢım kesin

olmamakla beraber Arapçadaki bir kelimenin yaĢam serüveni hakkında bizlere

ipuçları vermektedir. Yani kelimeyi hem semantik hem de etimolojik olarak

inceleme ve değerlendirme imkânı sunmaktadır. Yine Arap Ģiirinde bu kelime daha

çok mucerred olarak kullanılmıĢ, mezîd olarak kullanımı ile ilgili örnekler

müĢahede edilmemiĢtir.

Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiillerden bir baĢkası da و و و fiilidir. Bu

kelime hem mucerred hem de mezîd olarak kullanılmaktadır. Sözlükte „„yerinden

oynatmak, koparmak, yırtmak,uzaklaĢtırılmak, hareket etmek,‟‟ vb. anlamlarda

kullanılmaktadır.33

Bu kelime Kur‟ân-ı Kerîm‟de iki yerde kullanılmıĢtır.Bir defa

fiil olarak bir defa da ism-i fail olarak yer almıĢtır. Al-i Ġmrân sûresinin

ا ولنةو يو و و و لي س و ول الن و و س و ,Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa„„ و و

gerçekten kurtuluşa ermiştir‟‟ayetinderuba„î mucerred ve meçhul olarak ون harf-i

cerri ile kullanılırken;34

el-Bakara sûresinin ومو اس وا س و ه لو ا و و ا و ي يس و ن و „„Hâlbuki uzun

yaşamak, onları azaptan uzaklaştıracak değildir‟‟ayetinde ism-i fail ve منharf-i

cerri ile kullanılmıĢtır.35

kelimesinin Arap edebiyatındaki kullanımına bakıldığında genellikle

Kur‟ân-ı Kerîm‟in kendisine yüklediği anlam doğrultusunda kullanıldığı

görülecektir.36

Ancak „uzaklaĢmak‟ anlamının yanı sıra „geçmek‟ anlamında

kullanıldığı da görülmektedir. Nitekim Ġbnu‟r-Rumî‟nin Divân‟ında yer alan خ س Ģiirinde bu kelimenin „geçmek‟ anlamında kullanıldığı مثلوه ك ا ق و و اسب ن له ال رف

لوي دلجب28 س شطس جبثت دجت عسض الد .BeĢĢâr b. Burd, Divân, s.231قد دصذص الذق ا ,Abdullah b. Anmed el-Bar„î el-Yemânîب بدد دصذص الذق اللدا دها هجد فلا دا ااشساز ثبلللل 29

Divân, s.281. .Velîd el-A„zâmî, Divân, s.36قد دصذص الذق ب دت جكن كوب دلجلج بش صبد30 .Ġbnu‟l-Kayserânî, Divân, s.77قد دصذص الذق وب جبدد قلج ثب ك هجذد3132 Yûsuf, 12/51. 33Ġbn Durayd, Cemheretu’l-luğa, I, 186; el-Ezherî, Tehzîbu’l-luğa, III, 267; Ġbn Fâris, Mu‘cemu

mekâyisi’l-luğa, III, 7; Ġbnu‟l-Kattâ„, Kitâbu’l-ef‘âl, II, 110. 34 Âli-Ġmrân, 3/185. 35el-Bakara, 2/96. 36 el-KalkaĢendî, Sub’hu’l-A‘Ģâ fî sinâ‘ati’l-inĢâ, thk., Yusuf Ali Tavîl, Dâru‟l-fikr, Birinci Baskı,

DımaĢk 1987, X, 174; XI,139; XIV,186.

düsbe

d

Page 7: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

134 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

açıkça görülmektedir.37

Ayrıcabu kelime aynı anlamda hadis-i Ģeriflerde de yer

aldığı gibi 38

Arap atasözlerinde de yer almıĢtır.39

Bu kelime ile onun maklubu olan

aynı anlamda olup her ikisi de hem mucerred hem de mezîd olarak حزحز

kullanılmaktadır.40

Kur‟ân-ı Kerîm‟de kullanılan rubâ„î fiiller arasında وم و و fiili de

bulunmaktadır. Bu kelime „„helak etti, kökten yok etti, rahatsız etti, kedi sesi,

elbiseyi boyamak, kızmak, etli deve, titretti, Ģiddetle sarstı, ürpertti‟‟ vb. anlamlara

gelmektedir.41

eĢ-ġâtibî kelimenin manasını „Ģiddetle sarstı‟ olarak verdikten sonra

„azabın üzerlerine kapandığını, onları sardığını, kuĢattığını, çember içine aldığını‟

gibi anlamlara da gelebildiğini söyler.42

Bu kelime Kur‟ân-ı Kerîm‟de sadece bir yerde yer almaktadır. O da eĢ-

ġems sûresindeki Semûd kavminin yok oluĢunu anlatan بك هك تك كقك ك ىك كدكاكدكمك عكلك كيك ك ركبتقيك ك ك كذرنك كيك ك كسك ر ىك Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine„„بكذك

Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti‟‟

ayetidir.43

Bu ayet Mekke‟de inmiĢtir.44

Mekkî ayetlerin özelliklerine bakıldığında

kelimenin Mekkî ayetlerin tüm özelliklerini taĢıdığı görülecektir. Bu kelime ile ilgili bir baĢka konu da kıraat farklılığıdır. Kıraat

imamlarının çoğu adı geçen kelimeyi م Ģeklinde okurken; Abdullah b. ez-Zubeyr

(r.a) ا Ģeklinde okumuĢtur. Ancak bu kıraat mütevatir değildir.45

Bu kelime de

„„yıkıldı, bir Ģeyi çevirdi, duvarın yıkılması‟‟ vb. anlamlarda hem mucerred hem de

mezîd olarak kullanılmaktadır.46

Ayette tartıĢılan bir baĢka konu da او zamirinin ا dümdüz etti‟ daki „ وسو ن

mercii ile ilgilidir. Bir görüĢe göre söz konusu zamirin döndüğü kelime م den

37 Ġbnu‟r-Rumî, Divân, yy., ty., s.2928. م جلي خسفب 38 عي البز ثرلك ال ج جل شدصح للا عص هب جل للا Ġbn Mâce, Sunenu Ġbnهي صبم

Mâce,thk. Muhammed Fuad Abdulbaki, Dâru ihyâi‟l-kütübi‟l-„Arabiyye, yy., ty., I, 548;en-Nesâî,

Sunenu’n-Nesâî, thk., Abdulfettah Ebu Ğudde, Mektebetu‟l-matbû„âti‟l-Ġslâmiyye, Halep 1986, IV,

172. 39 Ġlgili kullanımlar Ģunlardır:

اللدد ك الثساء ال شدصح ع س الجد ب هلبذ هب قص

جز جك ب إل هسادن شدصح إلك عي السلس هكب

خب ح الس د ب شدصح الل إذا ا تس عو لئن ال صلس خد أ

el-Meydânî, Mecme‘u’l-emsâl, thk., Muhammedشدصح الجدز قبث ثكت عي السذبث

Muhyiddin Abdulhamid, Dâru‟l-ma„rife, Beyrut, ty., II, 51; Ebu‟l-„Atahiyye, Divân, yy., ty., s. 174;

el-Ebyurdî, Divân, yy., ty., s.595; Ġbn ġihâb, Divân, yy., ty., s.155. 40Ġbnu‟l-Kattâ„, Kitâbu’l-ef‘âl, II, 110. 41Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ziyad ,el-Ferrâ, Me‘âni’l-Kur’ân, thk. Muhammed Alî en-Neccâr- Ahmed

Yûsuf Necâtî, Âlemu‟l-kütüb, Beyrut 1983,III, 269; Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî el-

Kurtubî, el-Câmi li ahkâmi’l-Kur’an, tashîh HiĢam Semîr el-Buhârî, Dâru „alemi‟l-kütüb, Riyad

2003, XX, 79; Ebu‟l-Kâsım Hüseyin b. Muhammed er-Ragıb el-Ġsfahânî, Mu’cemu mufredâti

elfâzi’l-Kur’ân, thk. Nedim mar‟aĢli, Dâru‟l-fikr, Beyrut, ty., s, 317. 42 eĢ-ġâtibî, Ġbrâzu’l-me‘ânî min hirzi’l-emânî, Dâru‟l-kütübi‟l-ilmiyye, yy., ty., II, 473. 43eĢ-ġems, 91/14. 44 Ġbrahim el-Ebyârî, el-Mevsû‘atu’l-Kur’âniyye, Muessesetu sicilli‟l-„Arab, yy., 1405, I,1210. 45el-Ebyârî, el-Mevsû‘atu’l-Kur’âniyye, I, 2608. 46eĢ-ġeybânî, Kitâbu’l-cîm, el-Hey‟etu‟l-„amme li Ģuûni‟l-metâbi„i‟l-emiriyye, Kahire 1974, I,257;

Ġbn Manzûr, Lisânu’l-‘Arab, XII, 212.

düsbe

d

Page 8: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

135 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

anlaĢılan ve onun mastarı olan م مة kelimesidir. Arap dilinde böyle kullanımlar

mevcuttur. Bir baĢka görüĢe göre zamirin mercii „„Semûd kavmi‟‟ dir.47

Ġbn Kesîr

(ö. 774/1373) ise zamirin mercii olarak „„ ا اة ‟‟ kelimesini göstermiĢtir.48

Mukâtil b. Suleymân (ö. 150/767) „„evlerini saklandıkları sığınaklarla yerle

bir etti‟‟ anlamı verirken;49

Ğulâmu‟s-Sa„leb (ö.345/960) „„tam bir azapla onları

azaplandırdı‟‟Ģeklinde açıklamıĢtır.50

Et-Taberî (ö. 310/923) „„yerle bir etti‟‟

anlamını vermiĢtir.51

el-Kurtubî (ö. 671/1273) kelimenin asıl anlamının „„azabın

katlanması ve yinelenmesi‟‟ olduğunu söylemiĢtir.52

Ġbn Kesîr „„kızdı ve yerle bir

etti‟‟ Ģeklinde tefsir ederek kelimenin iki anlamını vererek ayeti açıklamıĢtır.53

Fahrettin er-Râzî (ö.606/1209) bu kelimenin anlamı ile ilgili dört görüĢ dile

getirmiĢ,54

el-Endülüsî ise „„azabı tekrarladı‟‟ Ģeklinde bir tefsirde bulunmuĢtur.55

Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiillerden bir tanesi de fiilidir.Bu وس وسو

fiil de Kur‟ân‟daki diğer rubâ„î mucerred fiillerinin birçoğu gibi mudâ „af bir

fiildir. Bu kelime Kur‟ân-ı Kerîm‟de sadece bir defa kullanılmıĢtır. et-Tekvîr

sûresinde yer alan و الن ل إذو وس وسو „„Yöneldiği ve geri döndüğü zaman geceye and

olsun‟‟56

ayetidir. Bu sözcüğe Türkçe meallerde „„yönelmek, gecenin kararmaya ilk

baĢladığı zaman dilimi, karanlığa gömülen, kararan, karanlığa arka verdiği, sırtını

dönmek, kararmaya yüz tuttuğu‟‟ gibi anlamlar verilmiĢtir.57

el-Cevherî, es-Sihâh‟da kurdun gece dolaĢmasına عكسك كسك لذئ tabirinin

kullanıldığı dile getirir.Aynı Ģekilde geceleyin çok dolaĢmasından ötürü kirpiler

için de kelimesinin kullanıldığını söyler. O, aynı zamanda bu fiilin ل كس عكسك

Ģeklinde ve „„geceleyin avlanmak‟‟ anlamında rubâ„î mezîd olarak تك كسك س

kullanıldığını dile getirir.58

Ġbn Dureyd el-İştikâk‟da bu kelimenin asıl anlamının „„hafiflik‟‟olduğunu

ve gecenin zifiri karanlığı zayıfladığı için عس سك للر لك tabirinin kullanıldığını söyler.

Ayrıca o, bu kelimenin kurdun bir ismi olduğunu dile getirir.59

47Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî el-Kurtubî, el-Câmi li ahkâmi’l-Kur’an, tsh. HiĢam

Semîr el-Buhari, Dâru „alemi‟l-kütüb, Riyad 2003, XX, 79; eĢ-ġâtibî, Ġbrâzu’l-me‘ânî, II, 473. 48Ebu‟l-Fidâ Ġmâduddin Ġsmail b. Ömer Ġbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur'âni'l-‘azîm, thk. Muhammed

Seyyid Muhammed, Cîze 2000, VIII, 414. 49Mukâtil b. Suleyman, Tefsîru’l-kebîr, thk. Abdurrahman Mahmud ġehhate ve M. BeĢir Eryarsoy,

ĠĢaret Yayınları, Ġstanbul 2006, III, 489. 50 Ebu Osman el-Baverdî Ğulamu‟s-Sa‟leb, Yakûtetu’s-sirât fî tefsiri ğarîbi’l-Kur’ân, thk.

Muhammed b. Yakup et- Türkistânî, Mektbetu‟l-„ulûm, Medine, yy., s.579. 51et-Taberî, Câmiu’l-beyân, XXIV, 450. 52el-Kurtubî, el-Câmi li ahkâmi’l-Kur’an, XX, 79. 53 Ġbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur'âni’l-‘azîm, VIII, 414. 54 Fahrettin er-Râzî, Mefâtîhu’l-ğayb, Dâru‟l-fikr, Beyrût 1981, XXXI, 179-180. 55 Ebu Hayyan el-Endülüsî, Tefsîru’l-bahri’l-muhît, Ġkinci Baskı, Dâru‟l-fikr, Beyrut 1983, X, 490. 56et-Tekvîr, 81/17. 57GeniĢ bilgi için Ģu meallere bakılabilir: Diyanet, Diyanet Vakfı, Elmalılı Hamdi Yazır, Ömer Nasuhi

Bilmen, Hasan Basri Çantay, Celal Yıldırım, Fî zilâli‟l-Kur‟ân, Muhammed Esed, Süleyman AteĢ,

Suat Yıldırım, Mustafa Öztürk. 58el-Cevherî, es-Sihâh, I,469. 59Ġbn Durayd, el-ĠĢtikâk, nĢr., Abdusselâm Muhammed Hârûn, Kahire 1958, I, 379.

düsbe

d

Page 9: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

136 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Bu kelimenin anlamı ile ilgili çok farklı görüĢler dile getirilmiĢtir. Ebu

Ubeyde (ö. 209/824) „„yöneldi‟‟ anlamını verirken,60

el-Ferrâ (ö. 207/822)

müfessirlerin bu kelimenin anlamının „„döndü‟‟ olduğu konusunda ittifak ettiklerini

söyler.61

Bunun ezdâd türü bir kelime olduğunu söyleyen dilciler de vardır. Onlara

göre „„gecenin kararması veya gecenin aydınlanması‟‟ anlamındadır. Bunların

baĢında Kutrub (ö. 210/825‟ten sonra), Ġbnu‟s-Sikkît (ö. 244/858) vb. âlimler

gelmektedir.Örneğin Kutrub bu anlamı büyük müfessir Ġbn Abbas (r.a)‟a nispet

eder.62

ez-Zebidî aslında iki anlamın da aynı Ģey olduğunu söyler. Ona göre

„„gecenin baĢında havanın kararmaya baĢlaması, sonunda da havanın karanlığının

azalması‟‟ anlamında kullanıldığını dile getirir.63

kelimesi hem fiil olarak hem de isim olarak Arap Ģiirinde de عس سك

kullanılmıĢtır. Hatta bu kelime Kur‟ân-ı Kerîm ile câhiliyye Ģiiri arasındaki benzer

noktalardan biri olarak addedilebilir.el-Merzûkî64

ve Ġbn Haface, bu kelimenin aynı

anlamda yer aldığı Ģiirler söylemiĢlerdir.65

Ünlü sûfî ve vahdet-i vucûd felsefesinin

en önde gelen temsilcisi Muhyiddin Ġbn Arabî de içinde عكسك كسك fiilinin geçtiği ve

yukarıda zikredilen ayet-i kerimedeki kullanımına yakın bir anlamda kullanılan bir

Ģiir söylemiĢtir.66

Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan bir baĢka fiil ise ايس ث و fiilidir. Bu fiilmudâ „af

olmayan tek rubâ„î mucerred fiilidir.Bu kelime sözlükte „„deĢmek, eĢmek,

fırlatmak, yarıp çıkarmak, dıĢarı atmak, alt üst olmak, dağıtmak, çıkarmak,

keĢfetmek‟‟ vb. anlamlarda kullanılmaktadır.67

Bu kelime aynen

bismillahirrâhmanirrahim‟den türetilen ةاس ل kelimesi gibi, ا ث و ء إلث وة „„hareket

ettikten sonra dirildi‟‟ cümlesinden türetildiği söylenebilir. Buna literatürde naht

denilmektedir. Rubâ„î kalıbının öne çıkan özelliklerinden bir tanesi de „„iki veya

daha fazla kelimeden oluĢan bir ifadeden bazı harfler alınarak daha kısa ve öz bir

kelime türetmek‟‟ olarak tanımlanan naht olgusudur.68

60Ebu „Ubeyde, Mecâzu’l-Kur’ân, nĢr. Fuat Sezgin, Kahire 1954, II, 287. 61el-Ferrâ, Me‘âni’l-Kur’ân, s.242, 373. 62Ebû Ali Muhammed b. el-Müstenîr Kutrub, el-Ezdâd, thk., Hanna Cemil Haddâd, Dâru‟l-ulum,

Riyad 1983, s. 122. 63Muhibbuddîn b. Fayd ez-Zebîdî, Tâcu’l-‘arûs min cevâhiri’l-kâmûs, thk., Ali ġi„rî, Beyrut

1414/1994, XVI, 258. 64el-Merzûkî Ģu Ģiiri zikretmiĢtir: جاب عها ليلها وعسعسا ا وا ثح لها تفس Ebu Ali el-Merzûkî حتى إذا الص

el-Isfahânî, el-Ezmine ve’l-emkine, Dâru‟l-kütübi‟l-ilmiyye, Birinci Baskı, Beyrut 1417, s.242-431. 65 Ġbn Hafâce‟nin söylediği Ģiir Ģudur: أحي ، إذا ها عسعط الليل حة ترية الحىايا أو تفض التساليا Ġbn Hafâce,

Divân, s.130. 66 Muhyiddin Ġbn Arabî‟nin söylediği Ģiir Ģu Ģekildedir: ثح هعلىم هي ها عسعط الليل إال جاء يعمثه تفط الص

.Muhyiddin Ġbn Arabî, Divân, yy., ty., 1314 الحمة 67el-Halil, Kitâbu’l-‘ayn, II, 339; el-Cevherî, es-Sihâh, II, 593; el- Ezherî, Tehzîbu’l-luğa, III, 231;

ez-Zebidî, Tâcu’l-‘arûs, XII, 529; Ġbn Kattâ„ Kitâbu’l-ef‘âl, I, 110. 68 M.ReĢit Özbalıkçı, “Naht”, DĠA, XXXII, Türkiye Diyanet Vakfı, Ġstanbul, s. 310.

düsbe

d

Page 10: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

137 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Bu kelimenin Ģiirlerdeki kullanımını tespit edemedik.Ancak ايس ث و kelimesinin

ayetten iktibas yapılarak ilk dönem Arapça hutbelerdede yer aldığını söylemenin

yararlı olacağı muhakkaktır.69

Bu kelime Kur‟ân-ı Kerîm‟de iki defa geçmektedir. Bu ayetler el-Ġnfitâr

sûresinde yer alan ك ك ك لكقك ك رك بتك ك ك ك ك „„Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman‟‟70

ayeti ile el-„Âdiyât sûresinde yer alan أك ك ك تك كلك ك ك ك بتك ك ك ك اك يفك لكقك ك رك„„Acaba o bilmiyor mu ki,

kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı zaman‟‟ 71

ayetleridir. Bu ayetlerin her ikisinde

de söz konusu kelime ölülerin kabirlerinden kalkacakları zaman ile

iliĢkilendirilmektedir. BaĢka bir ifade ile iman esaslarından biri olan öldükten sonra

dirilme ile ilgilidir.Aslında bu ayet, tariz yoluyla insanlar için bir korkutma, onları

ürkütme ve titreyip kendilerine gelmeleri için bir uyarı niteliği taĢımaktadır.

1.2.Rubâ‘î Mezîd Olan Fiiller Kurân-ı Kerîm‟de kullanılan rubâ„î mezîd fiillerden bir tanesi ق و و ن

kelimesidir. Bu sözcük sözlük anlamı olarak “gerginlik, titreme ürperti, tüylerin

diken diken oluĢu, yerde çatlakların meydana gelmesi” vb. anlamlara

gelmektedir.72

Bazı kaynaklarda kelimeye „hastalık sonucu derideki meydana gelen

titreme‟ Ģeklinde bir anlam verilmiĢtir.73

Ayrıca rubâ„î isim olarak „salatalık‟

anlamında aynı kökten ك ك ك ر ve ك ك ك ك ر kelimeleri Ģeklinde kullanımı da vardır.74

el-Halil b. Ahmed “Arapçada ister isim olsun ister fiil olsun kök harfleri

beĢten fazla olan kelime yoktur” der.75

O, bu sözü ile deki ر harfinden birinin

zait olduğunu delillendirmeye çalıĢır.

Bu kelime de diğer birçokrubâ„î kelime gibi Kur‟ân-ı Kerîm‟de sadece bir

ayette yer almaktadır. O ayet ez-Zumer sûresinde yer alan تكقك ك ك ق اكنكوك جكلك دك لرذك ك يكك ك كوك ركبتريك ك ثكر Rablerinden korkanların derileri (vücutları) ürpermekten„„ كلكنيك جكلك دكىك ك ك تكلك بتكيك ك كلك ك ك ك للروك

diken diken olur. Sonra derileri de (vücutları da) kalpleri de Allah‟ın zikrine karşı

yumuşar‟‟ ayetidir.76

Bu ayette yer alan تكقك ك ك ق fiilinde gerek ر harfinin Ģeddeli olması, gerek rubâ„î

fiilin mezîd olarak kullanılması, gerek ش harfindeki tefeĢĢi sesini yayması vb.

özellikler göz önüne alındığında, anlamı bilinmese dahi kalpler üzerinde bir etki

bırakmaktadır.77

69Ahmed Zeki Safvet, Cemheretu hutabi’l-Arab fî ‘usûri’l-‘Arabiyyeti’z-zâhire, el-Mektebetu‟l-

„ilmiyye, Beyrut, ty.,II, 496; „Âid b. Abdillâh el-Karenî, Makâmâtu’l-Karenî, IV, 6; V, 111. 70el-Ġnfitâr,82/4. 71el-„Âdiyât,100/9. 72el-Cevherî, es-Sihâh, II, 792; Ġbn Manzûr, Lisânu’l-‘Arab, V, 95. 73 Muhammed b. Fettûh el-Hamîdî, Tefsîru ğarîbi mâ fi’s Sahiheyn el-Buharî ve’l-

Muslim,Mektebetu‟s-sunne, Birinci Baskı, Kehire 1995, s. 557. 74 Ebu‟l-Hasan Ali b. Ġsmail Ġbn Sîde, el-Muhkem ve’l-muhîtu’l-a‘zam fî’l-luğa, thk. Yahyâ el-

HiĢâb, Abdülfettâh Seyyid Avadullah, Kahire 1996II, 397. 75el-Halil, Kitâbu’l-‘ayn, I, 49. 76ez-Zumer, 39/23. 77 Alican Dağdeviren, Kur’ân’ın Fonetik Ġ‘câzı, Sakarya Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi,

Sayı 20, 2009/2, s. 79,80,81.

düsbe

d

Page 11: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

138 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Bu kelimenin Arapların divanı olarak kabul edilen Ģiirlerdeki kullanımına

gelince, kelimenin cahiliyye Ģiirindeki kullanımına rastlanılmamıĢtır. Ancak söz

konusu kelime Ġslam‟ın geliĢinden sonra Ģiirde yer almıĢtır. Dikkatleri çeken husus

bu Ģiirlerin bazılarında Kur‟ân-ı Kerîm‟deki kullanımı ile benzerlik arz etmesidir.

Örneğin Ebu‟l-„Atâhiyye bir Ģiirinde تكقك ك ك ق kelimesini adeta Kur‟ân-ı Kerîm‟den

iktibas ederek kullanmıĢtır.78

Bu Ģiirin dıĢında da daha baĢka Ģiirlerde bu kelime kullanılmıĢ, bazılarında

.deri‟ kelimesi ile beraber kullanılmıĢtır„ جلد kelimesi تكقك ك ك ك 79

ġiirin yanı sıra تكقك ك ك ق kelimesi hadis-ı Ģeriflerde de aynı anlamda kullanılmıĢtır.

80Söz konusu kelimenin

Ģiirlerde de adeta Kur‟ân‟da yer aldığı gibi kullanılması Kur‟ân-ı Kerîm‟in Arap

Ģiirinin üzerindeki etkisini gösterdiği söylenebilir.

Kurân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î mezîd fiillerden bir tanesi ا و و ن fiilidir.

Bu kelime sözlükte “alçak arazi, durulmak, sükûnet, huzur bulmak, yatıĢmak,

güvenmek, olgunlaĢmak, oturaklaĢmak, tatmin olmak,” vb. anlamlara

gelmektedir.81

Bunun mucerredi ك ك كوك kelimesidir. el-Halil b. Ahmed‟inKitâbu‟l-

„aynadlı eserinde bu kelimeyi baĢlığı altında vermesi onun kelimenin kökünün

üç harf olduğu görüĢünde olduğu sonucuna varılabilir.82

Kelimenin aynı anlamda

sulâsî mezîd olarak ك اكنك ك اكنكوك „teskin ettim‟ Ģeklindeki kullanımı da bunu

desteklemektedir.83

Ancak el-Halil‟in öğrencisi Sîbeveyhi (ö. 180/796) hocası ile

aynı görüĢte değildir. Ona göre ك ك كوك kelimesi ك كاك ك kelimesinin maklûbudur. O, bu

kelimenin bütün harflerinin asıl harfler olduğunu düĢünmektedir. Zira bir kelimede

zait harfin olması o kelimenin zayıflığını gösterir.84

Ġster zait olsun ister olmasın bu

fiil sürekli lazimî olarak kullanılır, muteaddi olarak kullanılmaz. 85

Bu kelimenin ك ك كور Ģeklinde م harfi yerine ط harfi ile telaffuzu da vardır.

Nitekim her iki kelimede aynı anlama gelmektedir.86

ez-Zebîdî bu kelimelere ك ك كور kelimesini de eklemektedir.

87

78Ebu‟l- „Atâhiyye‟nin söylediği Ģiir Ģudur: ه ذوااة ااطفاا -Ebu‟l يىم تم عس جلىو ن وت ية ه

„Atâhiyye, Divân, s.153. 79Bunlara Ģu Ģiirler örnek olarak verilebilir:

إل كل دبز دلس ي ششص هي القفس دت دقللس ذااج

لفدز بت ن لس د أ جن لب إذا قللس لثس كبت

جت ج دب شسقب وسثب ددثب دقللس ل الجلد

,Zu‟r-Rumme, Divân, yy., ty., s.204; Sibt b. et-Te„âvîzî هثب دقللس ل جلد فد كل قلت هطوئب

Divân, yy., ty., s.106; Sırrî er-Refâ, Divân, yy., ty., s.237; Ġbn Ma„sûm el-Medenî, Divân, yy., ty., s.

407. 80 Bu hadislerden bir tanesi Ģudur: ت ب الوطس ازثدت اقللس ص عل -Ġbn Manzûr, Lisânu’lإى اازض إذا لن

‘Arab, V, 95. 81el-Halil, Kitâbu’l-‘ayn, VII, 442; Ġbn Durayd, el-Cmehere, II, 1089; el-Cevherî, es-Sihâh, VI,

2158; Ġbn Fâris, el-Mucmel, I, 586; el-Ezherî, Tehzîbu’l-luğa, XIII, 253; ez-ZamehĢerî, Esâsu’l-

belâğa, Dâru‟l-kütübi‟l-ilmiyye, Birinci Baskı, Beyrut 1998, I, 614. 82el-Halil, Kitâbu’l-‘ayn, VII, 442. 83Ġbn Fâris, Mekâyîsu’l-luğa, III, 441. 84Ġbn Sîde, el-Muhkem ve’l-muhîtu’l-‘azam, IX, 260. 85el-Cevâlikî, ġerhu Edebi’l-kâtib, Dâru‟l-kitâbi‟l-„Ârabî, Kahire, ty.,s.119. 86 Ġbn Sîde, el-Muhkem, IX, 191; Ġbn Manzûr, Lisânu’l-‘Arab, XIII, 264-268; Ġbn Kattâ„, Kitâbu’l-

ef‘âl, II, 317.

düsbe

d

Page 12: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

139 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Arapça sözlüklerde bu kelimenin sık sık الرض „yer‟ kelimesi ile

kullanılması insanın aslının topraktan olduğunu ve tevazulu olmayı kulluğun en uç

noktalarından biri olarak kabul edildiğini hatırlatıyor.

Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu kelime Kur‟ân-ı Kerîm‟de ikisi aynı

ayette olmak üzere toplam dokuz defa yer almaktadır. Bunlardan üç tanesi mazi fiil

geri kalanı ise muzarii fiil olarak kullanılmıĢtır. Ġsim olarak bir defa

kullanılmıĢtır.88

En çok dikkatleri celb eden ayetlerin bir tanesi er-R„ad sûresinde

yer alan Onlar, inananlar ve kalpleri„„ لرذك ك اكنك ك ك ك ك ك ك ق تكلك بتكيك بكذك ك ك للكوك أكالك بكذك ك ك للكوك ك ك ك ك ق لكقكلك وك

Allah‟ı anmakla yatışanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah‟ı anmakla yatışır,

huzur bulur.89

Dikkatleri çeken önemli bir husus bu kelimeni Kur‟ân- Kerîm‟de

neredeyse bütün ayetlerde mecâz anlamda kullanılmıĢ olmasıdır.90

Ayrıca bu

kelime de hem Arap Ģiirinde hem de hadis-i Ģeriflerde çokça kullanılan

kelimelerden bir tanesidir. 91

Kur‟ân- Kerîm‟de yer alan ve rubâ„î mezîd olarak kullanılan üçüncü ve son

kelime و ن fiilidir. Bu kelime sözlük anlamı olarak „„ toplandı, buruĢtu, çekildi,

hoĢlanmadı, nefret etti, daraldı, çekildi, azaldı, kısıldı, korktu, ürktü, panikledi,

tüyleri diken diken oldu, büyüklük tasladı, nankörlük etti ‟‟ vb. anlamlara

gelmektedir.92

Ancak luğat kitaplarının birçoğunda bu kelimenin anlamı

araĢtırıldığında onların ittifak ettikleri mananın ات بض ve ل ب ض olduğu

dikkatlerden kaçmamaktadır. Bu kelimeler de „„kısılma, büzülme, küçülme,

keyifsizlik, moral bozukluğu, içe kapanıklık, ilgisizlik‟‟ gibi anlamlara

gelmektedir. Bundan hareketle bu kelimenin günümüzde psikolojik bir takım

kavram ve terimleri karĢıladığı söylenebilir.

.maddesinin altında zikredilmiĢtirمشز kelimesi es-Sihâh‟da و و ن 93

Bu durum

el-Cevherî‟nin kelimenin kökünün sulâsi olduğu kanaatini taĢıdığını

göstermektedir. Ġbn Sîde de و و ن kelimesini aynı madde altında ele almıĢ ve

doğrudan muteaddi olduğunu yani cer harfi olmadan kullanıldığını dile

getirmiĢtir.94

87ez- Zebîdî, Tâcu’l- ‘arûs, XXXV, 345-356. 88Bu kelimenin geçtiği ayetler Ģunlardır: en-Nisâ, 4/103; Yûnus, 10/7; el-Hacc, 22/11; Âl-i Ġmrân,

3/126; el-Mâide, 5/113; el-Enfâl, 8/10; 89er-R„ad, 13/28. 90ez-ZamehĢerî, Esâsu’l-belağa, I, 614. 91 Örneğin Ģu Ģiirde el-Medenî hem ال عس hem de اطواى kelimelerini bir Ģiirde beraber kullanmıĢtır:

Ġbn Ma„sûm el-Medenî, Divân, yy., ty., s. 407. Hadis-i Ģerifteهثب دقللس ل جلد فد كل قلت هطوئب

ise söz konusu kelime ثد لن إذا جد خ هي - ل جخ - كبى ز للا صل للا عل خ إثط دت س

زاا السس. إذا قلد اطوأى عل شر »

Ģeklinde kullanılmıĢtır. Muslim b. Haccâc, Sahih-i Muslim, thk., Muhammed Fuad Abdulbaki, Dâru

ihyâi‟t-turâsi‟l-„Ârabî, Beyrut, ty., I, 357. 92el-Cevherî, es-Sihâh, Ġbn Sîde, el-Muhkem, VIII, 12; Ġbn Sîde, el-Muhassas, III, 356; el-Ezherî,

Tehzîbu’l-luğa, XI, 209; Abdulhamid b. Hibetullah, ġerhu Nehci’l-belağa,thk., Muhammed Ebu‟l-

Fadl Ġbrahim, Dâru ihyâi‟l-kütübi‟l-„Ârabiyye, Halep, ty., X, 279; Ġbn Manzûr, Lisânu’l-‘Arab,V,

362. 93el-Cevherî, es-Sihâh, III, 881. 94 Ġbn Sîde, el-Muhkem, VIII, 12.

düsbe

d

Page 13: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

140 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Arap dilciler bu kelimenin kökü konusunda ihtilafa düĢmüĢlerdir.

Endülüslü Dil bilimci el-Leblî (ö.691/1290)‟ye göre bu ve benzeri kelimelerdeki

hemze zaittir. Ġbn Cinnî (ö. 392/1002)‟ye göre buradaki hemze kelimenin

aslındandır. Zait olduğunu söyleyenler bunun ي ولولن „nin mulhakı olduğunu iddia

etmiĢlerdir. Ancak Sîbeveyhi (ö. 180/796)‟in bu babın mulhaklarının olmadığı

kanaatinde olması onun hemzenin kelimenin aslından olduğunu göstermektedir.el-

Ezherî ise hemzenin harekelenmesini iltikâ-i sâkineyn kuralından kaynaklandığını

söyler.

Kelimenin Araplar tarafından Ģeklinde sulâsi olarak kullanılmaması

veya nadiren ت ن و Ģeklinde mezîd olarak kullanılması95

bu kelimenin aslının rubâ„î

olduğunu desteklemekte olduğunu söyleyebiliriz.

Bu kelime Hz. Peygamber tarafından da kullanılmıĢtır. Hadisteki kullanıma

bakıldığında anlam bakımından ayetteki kullanım ile paralellik arz ettiği

görülecektir.96

Tefsir kitaplarında bakıldığında yukarıda zikredilen ayet tefsir edilirken

kelimenin sözlük anlamına yakın anlamlar tercih edilmiĢtir.97

Bu kelime Kur‟ân-ı Kerîm‟de ez-Zumer sûresinde yer alan هك دك ك ك ك ك ك ك للروك كحكخك ك ك Allah, bir tek (ilâh) olarak anıldığında ahirete„„ مشكك كزر ك تكلك وك لرذك ك الك تكؤكاكنك وك بك اك

inanmayanların kalpleri daralır‟‟98

ayetinden baĢka bir yerde yer almamaktadır. .kelimesini ünlü Arap edîbi el-Câhız da eserlerinde kullanmıĢtır مش ز

99el-

Cevâlikî (ö.540/1145) bu kelimenin aynen و kelimesi gibi muteaddi olarak

kullanılmadığını söyler.100

Ebu Temmâm (ö. 231/846)101

ve el-Bur„î‟nin102

Ģiirleri

ile el-Harîrî‟nin Makâmât‟ında da bu kelimeye rastlamak mümkündür. 103

2.Rubâ‘î Fiillerin Fonetik Yapıları veSes-Anlam ĠliĢkisi

Kur‟ân-ı Kerîm hayatla sıkı bir iliĢki içerisindedir. O, en az hayat kadar

canlıdır. Hatta hayata hayat veren odur. Bilge insan Aliya Ġzzetbegoviç‟in dediği

gibi Kur‟ân hayattır. Kur‟ân‟ın gerçek tefsiri hayattır.104

Bu bağlamda Kur‟ân-ı

95Ahmed Hassân ez-Zeyyât vd., el-Mu’cemu’l- vasît, Mısır, ty.,s. 493. 96Söz konusu hadis Ģöyledir: سلكن أهساء دقللس هن الجلد دلوئص هن القلة Ġbn Manzûr, Lisânu’l-

‘Arab, V, 362. 97ez-ZerkeĢî, el-Burhân fî ‘ulumi’l-Kur’ân, thk. Muhammed Ebu‟l-Fadl Ġbrâhim, Dâru ihyâi‟l-

kütübi‟l-„Arabiyye, Kahire 1957, III, 59; 98ez-Zumer, 39/45. 99el-Câhız, el-Mehâsin ve’l-ezdâd, Mektebetu‟l-hilâl, Beyrut 1423, s.206. 100el-Cevâlikî, ġerhu Edebi’l-kâtib, s.119. 101 Ebu Temmâm‟ın Divân‟ında yer alan Ģiir Ģu Ģekildedir: ا Ebu فملت ها تاا را اا فتى اشوأش وصد

Temmâm, Divân, s.790. 102el-Bur„î‟nin Divân‟ında Ģiir Ģu Ģekilde yer almaktadır: تصيد إذا اشوأش الد س جىوا وجىون ال يخالطه السياء

el-Bur„î, Divân, s. 212. 103el-Harîrî‟nin Makâmât‟ında kelime Ģu Ģekilde geçmektedir: وال اشوأش تاخل هي طازق وال شكا الووطىا

.el-Harîrî, Makâmâtu’l-Harîrî, Matba„atu‟l-me„ârif, Beyrut 1873, s.32 هطل العااك104Mustafa Önver, Kur’ân’ı Anlamada Tek Bir Paradigmanın Kifayeti Problemi, Kur‟ân ve Dil

Dilbilim ve Hermenötik Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum, 2001, 314.

düsbe

d

Page 14: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

141 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiiller, anlamları itibariyle insanların algı dünyasında ve

günlük yaĢamlarında en az hayat kadar canlı olacağı muhakkaktır.

Kur‟ân-ı Kerîm indiği döneme ait sözlükler olmadığından veya elimizde

bulunmadığından, Kur‟ân‟da yer alan rubâ„î kelimelerin o dönemdeki anlamlarını

veya onun muhataplarının algı dünyasındaki yerini tespit etmek oldukça güçtür.

Bundan dolayı geniĢ anlamıyla ancak bu kelimelerin o döneme yakın zaman

dilimindeki Ģiirlerdeki kullanımlarından hareketle onlar hakkında bir kanaate

varılabilir. Dar anlamıyla da bu kelimelerin hadislerdeki kullanımları önem arz

etmekte ve bunlar bize bir fikir vermektedir.

Dilin canlı bir organizma olduğu gerçeği ıĢığında dildeki anlam daralması,

anlam geniĢlemesi gibi olgular göz önüne alındığında Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan

rubâ„î kelimelerin anlamlarının tespitinde daha titiz davranmak gerekmektedir.

Aksi takdirde yanlıĢ anlam ve anlamalara sebebiyet verilebilir. Örneğin günümüz

Türkçesinde “iç giysi, külot” anlamında kullandığımız “don” kelimesi eski

Türkçede “ton” olarak telaffuz edilmiĢ ve “giysi” anlamında kullanılmıĢtır.

Görüldüğü gibi bukelime hem fonetik hem de anlam bakımından bir değiĢime

uğramıĢtır. Aynı Ģekilde “tawar” kelimesinin “davar” kelimesine dönüĢmesi, hem

erkek hem de kız evlat için kullanılan “oğul” kelimesinin sadece “erkek evlat”

anlamında kullanılması gibi örnekler çoğaltılabilir.105

Arapçada da Ġslam‟ın geliĢi

ile kelimelerde bazı anlam olayları meydana gelmiĢtir. Bunlara ة ve kelimeleri örnek olarak verilebilir. Bunlardan ة kelimesi önceleri “dua”

anlamında iken Ġslam‟ın geliĢi ile “namaz” anlamında, kelimesi de “tutmak”

anlamında iken “oruç” anlamında anlam daralmasına uğrayarak kullanılmıĢtır.

Dilde ses ile anlam arasında bir iliĢki söz konusudur. Mahreç ve sıfat

itibariyle birbirine yakın harflerden oluĢan kelimelerin anlam açısından da

birbirleriyle uyumlu olduğu görülmektedir.106

Örneğin فح ve فخ ile قve قط kelimelerini oluĢturan seslerin anlamları birbirlerine yakın ve uyumludur.

107 Bu

durum rubâ„î fiiller için de geçerlidir. Dolayısıyla Kur‟ân‟da yer alan rubâ„î

fiillerin ses-anlam ve ritim uyumunda ifa ettiği görevi baĢka bir kelimenin

karĢılaması mümkün değildir. Öyleyse kullanıldığı bağlam gereği كبكب kelimesinin

ifa ettiği anlamı, onunla yakın anlamda olan كبن fiili karĢılayamayacaktır.

Kur‟ân-ı Kerîm evrenselliği gereği hem bir bütün olarak hem de tek tek

kelimeleri ile her dönemdeki muhataplarına hitap edecek niteliktedir. Bu konudaki

bir baĢka tespit de rubâ„î fiillerin genellikle yansıma ve doğa olayları ile ilgili

olmalarıdır. Örneğin okuyucu كبكب kelimesini duyduğu anda yüreğinde ve

iliklerinde güm güm sesini duyar ve hisseder.

105Mehmet Soysaldı, Kur’ân’ı Doğru Anlamada Semantik Metodun Önemi, Kur‟ân ve Dil

Dilbilim ve Hermenötik Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum, 2001, s. 39; Zafer Önler,

Tarihsel Süreç Ġçerisinde Anlam DeğiĢmeleri, Kur‟ân ve Dil Dilbilim ve Hermenötik

Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum, 2001, s. 371 106 Necdet Çağıl, Kıraat Olgusu Çerçevesinde Kur’ân’ın Belâgat ve Fonetik Yapısı, Ġlahiyat

Yayınları, Ankara 2005, s. 28-56, 70-72, 97-112. 107 Ġbn Cinnî, el-Hasâis, II, 101-103.

düsbe

d

Page 15: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

142 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Rubâ„î fiillerin anlamları ile ilgili dikkat çeken bir baĢka husus da onların

anlamlarında bir peyderpeylik, bir mühlet ve bir sürecin olmasıdır. Bu anlam

kurgusunu Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiillerin neredeyse hepsinde görmek

mümkündür.

Özellikle mudâ„af olan rubâ„î fiillerde ve mastarlarda harflerin tekrar

edilmesinin söz konusu kelimenin anlamı ile sıkı bir iliĢkisi olduğu söylenebilir.

Örneğin en-Nâs sûresinde yer alan ' ' vesvese veren'' ile يس و س „„ vesvese

verir‟‟ kelimelerinin anlamı olan „„vesvese‟‟ yi gizli ve sürekli olarak tekrarlanan

dürtü olarak tanımlanmaktadır. Burada kelimenin anlamında yer alan „„tekrar‟‟

kelimenin lafzında da harflerin tekrar edilmesi Ģeklinde tezahür ettiği söylenebilir.

Ayrıca bu kelimenin paragraf içerisinde etkileyici bir gücünün olduğunu da

söylemek mümkündür. Nitekim adı geçen sûrede ال „„insanlar‟‟ kelimesi zamir

olarak kullanılabilirken, açık isim olarak kullanılması bunu göstermektedir.

Zamirin açık isim yerine kullanılması, açık ismin zamir yerine kullanılması bir

edebî sanattır. Ve sözün i„câzını ve etkileyiciliğini gösterir. Bu kelimeye uygun

olarak harfinin defalarca bu Ģekilde tekrar edilmesi, lafızların ve anlamların

eĢsiz ahengini göstermektedir. Bu durum genel anlamda Arapçanın hususiyetlerini

yansıtırken, özel anlamda Kur‟ân-ı Kerîm‟in icâz ve i„câzını göstermektedir.

Benzer bir lafız ve anlam iliĢkisini ا ، ا kelimeleri için de söylemek

mümkündür. Bu kelimeler „„deprem, sarsıntı, gel git „‟ vb. anlamlara gelmektedir.

Bu olaylar hareketlerin tekrar edilmesi sonucu meydana gelmektedir. Yani burada

kelimelerin anlamında yer alan hareketlilik kelimenin lafızlarında harflerin

diziliĢinde de kendisini göstermektedir. Hatta bu lafızdan depremin bir defada olup

biten bir Ģey olmadığını, artçı depremlere dair bir iĢaret bulunduğunu söylemek de

mümkündür.

Rubâ„î fiillerin özellikle de mudaaf olanlarda harfler arasında bir ahenk söz

konusudur. Kelimeyi oluĢturan harfler arasında öyle bir uyum vardır ki adeta bu

harflerde musiki bir hava, insanın içini okĢayan ve insanın nefsine hoĢ gelen bir

müzikal sezmek mümkündür. Bunun yanı sıra rubâ„î fiillerden mudaaf olanlar

içlerinde bir Ģiddet, sertlik, güç hareketlilik, vb. anlamlar öne çıkmaktadır.108

Rubâ„î fiiller bazen psikolojik bir durumu gösteren bir anlam için

kullanılır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de de bunu görebiliyoruz. Örneğin م ا ا ن kelimesinde münafıkların ruh hali entrika çeviren, ipten ipe atlayan bir cambaz gibi yansıtılmıĢtır.

harfi bir ahenk ذ harfi ve ب harfi zikredilmiĢ ondan sonra yine ذ harfinden sonra ب

ve ses uyumu içerisinde verilmiĢtir. Adeta Türkçedeki “zıplamak” kelimesini

çağrıĢtırmaktadır.109

Kur‟ân-ı Kerîm nazım ve nesir arasında o güne kadar Arap ediplerince

bilinmeyen yeni bir üslup getirmiĢtir. Öyle ki edebiyat ve belâgatın zirvesinde olan

Arap toplumu Kur‟ân‟ın ısrarına rağmen kolay olanı yani sözü değil zor olanı yani

108 Necdet Çağıl, Kur’an Tüm Fesahat Ġhlâllerine Kapalı mıdır?Atatürk Üniversitesi Ġlahiyat

Fakültesi Dergisi, 2002, sayı: 18, s. 188-189. 109 Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, III, 124

düsbe

d

Page 16: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

143 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

kılıcı seçmek zorunda kalmıĢtır.110

Bu açıdan bakıldığında onda söz ile ses

bütünleĢmiĢtir. Onları birbirinden ayırmak mümkün değildir. Kur‟ân‟ın bu yönü

göz önüne alındığında o kelimelerin seçiminde çok titiz davranmıĢtır. Onun için

birçok yerde sulâsî kelimeler kullanılabilecekken onların yerine rubâ„î kelimeler

kullanılmıĢtır. Kur‟ân-ı Kerîm bu kelimelerin seçimi ile muhataplarının ruhunu ve

iç dünyalarını etkilemektedir. Onların tavır ve davranıĢlarını, düĢüncelerini,

yönlendirmekte hatta değiĢtirmek istemektedir. Kur‟ân bu kelime seçimi ve

kullanımı, insanların iç dünyasını ve dıĢ dünyayı anlamayı ve oradan da Allah

(c.c)‟ı gereği gibi tanımayı hedefleyen amacıyla da örtüĢmektedir. Nitekim Kur‟ân-

ı Kerîm‟deki rubâ„î kelimelere bakıldığında örneğin kelimesinde olduğu gibi

bunlardan bazılarının insanın iç dünyasının en derinliklerinden haber verirken, ا örneğinde olduğu gibi bazıları ise dıĢ dünyadaki olay ve olgulardan haber verdiği

görülecektir. Ġster insanın iç dünyası olsun ister dıĢ dünya olsun Kur‟ân-ı Kerîm‟in

nazarında bunların hepsi Allah (c.c)‟ın ayet ve iĢaretleridir.111

Kur‟ân-ı Kerîm‟deki kelimelerin her harfinin fonetiği anlam ile iliĢkilidir.

Kur‟ân söz sanatlarının eĢsiz bir Ģekilde uygulandığı yegâne ve kutsal bir eserdir.

Örneğin Kur‟ân‟da yer alan ولو ه مو الكوة ال “Onun (ateşin) başında gayet katı,

çetin melekler vardır”112

ayetindeki ال kelimelerine bakıldığında bunlardaki

harflerin Ģiddet ve kalın olma sıfatları, muhataplarının gözünde cehennem

meleklerini adeta somutlaĢtırmaktadır.113

Nitekim el-Bakara sûresindeki إ ن مله او و”öylesi (taşlar) vardır ki çatlar içinden su çıkar“ و ن نحس يو و س س ملهس ا ءس

114 ayetinin

tefsirinde benzer noktalara dikkat çekilebilir.Kur‟ân-ı Kerîm burada و ن نحس fiili ile

taĢın çatlayıp suyun dıĢa çıkıĢını anlatırken;sanki insan kendisini taĢın çatlayıĢını,

suyun fıĢkırmasını, Ģakırtısını vb. sesleri duyar gibi hissetmektedir. Bu bağlamda

Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiilleri aynı Ģekilde değerlendirmek mümkündür.

Bu kelimelerin yer aldığı konular anlatılırken nerelerde vurgu yapılacağı,

telaffuzdaki ses tonu, Ģiddeti ve hafifliği gösterir. Özellikle bu kelimelerin

kullanılması bazı yerlerde okuyucuya melodik ve müzikal bir özellik

katmıĢtır.Aynı Ģekilde bir ses-anlam iliĢkisini توه fiilinde de görmek

mümkündür.115

Ses-anlam iliĢkisi bakımından bir baĢka örnek ise et-Tevbe sûresi

otuz sekizinci ayette yer alan ث قيلتس fiilidir. Bu kelime “yere çakılıp kalmak”

anlamındadır. Asıl babı tefâ„ul olmasına rağmen تيوثو قيولتس olarak telaffuz edilmemiĢtir. kelimesindeki telaffuz zorluğu, savaĢa gitmek istemeyen birinin yere yapıĢıp ث قيلتس

kalması, çivilenmesi durumunu yansıtmaktadır.116

110 Bediüzzaman, Said Nursî, ĠĢâretu’l-i’câz, s.195-197. 111 Turan Koç, Kur’ân Dili Açısından Söz-Anlam ĠliĢkisi, Kur‟ân ve Dil Dilbilim ve Hermenötik

Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum, 2001, s.19-30. 112et-Tahrîm, 66/6. 113 Necati Tetik, Ses ve Anlam ĠliĢkisi Bakımından Kur’ân, Kur‟ân ve Dil Dilbilim ve Hermenötik

Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum, 2001, s. 297-312. 114el-Bakara, 2/74 115 Çağıl, Kur’an Tüm Fesahat Ġhlâllerine Kapalı mıdır?,s. 188. 116 Çağıl, Kur’an Tüm Fesahat Ġhlâllerine Kapalı mıdır?,s. 112.

düsbe

d

Page 17: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

144 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

kelimesindeki idğamın olmaması ve kısa elifle gelmesi dünyaya س و

yapıĢmamayı ve onun kısalığını gösterdiği gibi. Aynı Ģekilde gibi ا و و ن ، ن ، ت ق

rubâ„î mezîd fiilerdeki idğâm ve harflerin çok olması gibi özellikler, yapıĢıp kalma,

yaĢanan psikolojik hallerin etkisinin uzun süre devam etmesi söz konusudur.Bunu

“kelimeyi oluĢturan harflerin çok olması mananın çokluğuna delalet eder” kaidesi

ile beraber düĢündüğümüzde bu durum daha açık bir Ģekilde görülecektir. kelimesinde kalkale bulunmaktadır. Kalkale sözlük anlamı olarak ا و و ن

“sarsmak, Ģiddetle sarsmak, yerinden oynatmak, kıĢkırtmak, hareket ettirmek ve

heyacanlandırmak” gibi anlamlara gelmektedir. Bu kelimenin rubâ„î bir fiil

olmasının yanı sıra onda kalkalenin bulunması insan kalbinde Allah (c.c)‟dan

baĢka her Ģeyin sarsılması ve yok olup sükülüp atılmasını çağrıĢtırmaktadır.117

Bazı rubâ„î fiillerde öne çıkan bir baĢka özellik de bu fiillerin anlamda

süreklilik göstermesidir. Buna “ harflerin çokluğu mananın çokluğunu gösterir”

kaidesini eklediğimizde bu kelimelerin seçiminin ses-anlam iliĢkisinin birbirine ne

kadar uyumlu olduğu daha açık bir Ģekilde görülecektir.

Kur‟ân anlam ve içeriğiyle akıllara hitap ederken eĢsiz fonetiğiyle ve

müzikalitesiyle de ruhlara hitap etmektedir. Kur‟ân‟ın her bir sesi yanındaki

seslerle müthiĢ bir uyum içerisinde ve güçlü bir ahenge sahiptir. Kur‟ân kim

olursan olsun herkesin dinlediği zaman onun üstün ahenk ve melodisinden

etkilendiği yegâne kitaptır. Nitekim Mekke müĢriklerinin inanmadıkları halde onu

gizlice dinlemeleri bunu göstermektedir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v)‟in

kendisine indirilmiĢ olmasına rağmen Kur‟ân‟ı baĢka kiĢilerden dinlemeyi

arzulaması onun bu eĢsiz melodi, ahenk, sözsel güç, müzikal yapı, ritmik düzen vb.

fonetik i„câzının bir göstergesi olsa gerek.118

Kur‟ân‟ın sayılan bu yönleri anlamını

bilmeseler dahi insanlar üzerinde büyük bir etki bırakır. Bir bütün olarak Kur‟ân-ı

Kerîm‟de var olan bu durum, onda yer alan rubâ„î fiiller için de söz konusudur.

Kur‟ân‟da hem harflerin seçimine hem bu harflerin vokal uyumuna hem de

hece yapısına son derece özen gösterilmiĢtir. Ayrıca harflerin dizilimi, bu harflerde

ortak olan sıfat ve ahenk ve benzer seslerin tekrar edilmesi kulağa oradan da

insanın ruhî derinliklerine etki eder. Bu durum ayetlerde içsel bir musiki ve cümle

içerisindeki tecanüsü göstermektedir.119

Örneğin س س ، ا vb. rubâ„î fiillerdeki

fethadan sonra sükûnun gelmesi tekrar fetha ile devam edilmesi vokallerin art arda

ve bir ahenk içerisinde zikredilmesi kelimenin etkisini daha da güçlü kılmaktadır.

Dolayısıyla Kur‟ân‟ın bu yönü insanların benzerini getiremeyecekleri bir yöndür.

Yani insan harfleri ve vokalleri bir araya getirebilir. Ancak bunların bir i„câz

örneği oluĢturması insan gücünü aĢan bir durumdur.120

117Tetik, Ses ve Anlam ĠliĢkisi Bakımından Kur’ân, s. 307. 118 Çağıl, Kıraat Olgusu, s. 28-55, 297-306; Konu ile ilgili bkz. Necdet Çağıl,Kur’an-ı Kerim ve

Kitabı Mukaddes Mukayesesine Özgün Bir YaklaĢım, AraĢtırma Yayınları, Ankara 2005, s. 41-54. 119Alican Dağdeviren, Kur’ân’ın Fonetik Ġ‘câzı, Sakarya Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi,

Sayı 20, 2009/2, s. 79, 80, 81. 120 Bahattin Dartma, Kur’ân’ın Ses, Söz, Anlam Uygunluğu, Marife, Yıl 4, Sayı I, Bahar 2005, S.

65,66.

düsbe

d

Page 18: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

145 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Rubâ„î kelimeleri oluĢturan seslerin anlam ile sıkı bir iliĢki içerisinde

olduğunu belirtmiĢtik. Örneğin bu kelimelerden bir olan kelimesini oluĢturan harfi mahreç itibariyle diĢlerin arasında çıkar. Sıfat açısından ise ince, yumuĢak ve

safir -telaffuz edildiğinde ıslıksesinin çıkması- özellikleri olan bir harftir.121

Kelimeyi oluĢturan diğer harf olan harfi ise boğaz harfi olup ince ve açık bir

harftir.122

Harflerin seçimi ve harekelerin fetha ile baĢlayıp bitmesi Ģeklindeki

diziliĢi cer harfi olan ن ile birleĢince deprem, sel, yangın vb. bir tehlikenin

ortasında kalan bir kiĢinin buradan hızlı bir Ģekilde çekilip çıkartılması ve güvenli

bir bölgeye taĢınmasını güzel bir sahne ile yansıtmaktadır. Burada önemli olan

kimin kurtardığı değil, zor durumda kalan kiĢinin kurtarılmasıdır. Nitekim Kur‟ân-ı

Kerîm‟de de bu fiil meçhul olarak kullanılmıĢ kurtarandan ziyade kurtarılan ve

cehennemden uzaklaĢtırılanın önemi vurgulanmıĢtır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de

cehenneme düĢmek üzere olan bir kiĢinin zorla, sürüklene sürüklene ondan

uzaklaĢtırılması bu kelime ile okuyucunun gözünde canlı bir sahne olarak

yansıtılmıĢtır.123

Konumuzla ilgili bir baĢka kelime de و و و kelimesidir. Bu kelimeyi

oluĢturan harfinin mahreç açısından boğazdan çıkması ile sıfat açısından

yumuĢak ve ince olması, ص harfinin mahreç açısından dile yakın bölgede çıkması

ile sıfat bakımından kalın ve sert olmasının yanı sıra ondaki safîr/ıslık sıfatının

varlığı ses-anlam iliĢkisi bakımından önemlidir.124

Özellikle و و و kelimesinin

seçimi emirin karısının itirafının baĢlangıcının ve sonucunun kolaylığını ve

zorluğunu göstermektedir. Ayrıca kelimenin fetha ile baĢlayıp bitmesi ve ortada ص

harfinin sâkin olması itirafın aniden baĢladığını, arada bir duraksama ve

tereddütten sonra tekrar devam ettiğine ve sonucunda Hz. Yusuf‟un suçsuzluğuna

kapı açtığı söylenebilir.

Kelimeyi oluĢturan seslerin anlam ile iliĢkisini açık bir Ģekilde gözler

önüne seren rubâ„î fiillerden diğer bir tanesi م fiilidir. Kelimedeki harflerin

diziliĢi ve öncesi ile sonrası arasındaki konumuna bakıldığında kelimedeki

korkutma, tehvîl, ürperti gibi anlamların hissedildiği açık bir Ģekilde görülecektir.

Sûrenin Mekkî olduğu da düĢünülürse bu anlamın ne kadar uyumlu olduğu daha da

belirginleĢecektir. Kelimeyi oluĢturan harfinin açıklık, sert ve kalkale gibi

özellikleri ile harfinin açıklık ve ğunne gibi özelliklere sahip olmaları, kızgınlığın

ve yıkımın açıklığını, Ģiddetini ve Sumûd kavminin iniltilerini insana adeta canlı

bir sahne gibi sergilemektedir. Ayrıca kelime ardı ardına, peĢi sıra, artçı, gibi

anlamları çağrıĢtırdığı söylenebilir. Bu kelime de diğer bazı rubâ„î fiiller gibi doğa

olaylarını, bu olayların Ģiddetini ve zorluğunu göstermektedir. Kelimenin sulâsi

121 Bu harfler üç tanedir. Bunlar ص، ض ، ش harfleridir. Bazıları bunlara ش harfini de eklemektedir.

Çağıl, Kıraat Olgusu, s. 46. 122 Firâs Abdulaziz Abdulkadir, „Alakatu’s-savti bi’l-m‘anâ fî sîğati’i-fili’r-rubâ‘iyyi’l-mudâ‘afi

fi’t-ta‘bîri’l-Kur’ân’î, Âdâbu‟r-râfidîn, sayı. 48, Musul 2007., s.1-24. 123 Seyyid Kutub, MeĢâhidu’l-Kıyâme fi’l-Kur’ân, Dâru‟l-Maârif, Mısır 1961, s. 204; Çağıl,

Kur’an Tüm Fesahat Ġhlâllerine Kapalı mıdır?,s. 189. 124 Firâs Abdulaziz, „Alakatu’s-savti, s. 1-24.

düsbe

d

Page 19: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

146 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

kalıbı olan ن kelimesindeki azabın katlanması anlamı rubâ„î mudâ „af olan م de

bu azabın kat kat ve tekrar tekrar olacağını göstermektedir. Ayrıca ayette

ile kullanılması azabın kuĢatıcılığına ve yukarıdan لى fiilinin cer harfi olan م

geldiğine iĢaret vardır.

Bir baĢka örnek ا kelimesidir. Bu kelime kıyametin dehĢet sahnelerinin

anlatıldığı zilzâl sûresinde kullanılmıĢ, adeta sûrenin kimliğini yansıtmıĢ ve daha

da ileri gidip sûreye kendi ismini vermiĢtir. Kelimenin mazi siğası ve meçhul

kullanılması olayın sebatını ve öznelliğini vurgulamaktadır. Kelimeyi oluĢturan harfi mahreç itibariyle diĢlerin arasında çıkar. Sıfat açısından ise ince, yumuĢak ve

safir/ıslık özellikleri olan bir harftir. Safirlik onun güçlülüğünü ifade eder. harfi

ise dilin kenarında çıkar. Açık, sertlikveyumuĢaklık ortası bir harftir. safirlik ve

açıklık özelliği sarsıntının Ģiddetini ve çetinliğini yansıtmaktadır.125

Benzer ses ve

anlam iliĢkilerini kelimesinde de görmek mümkündür. Bu kelimenin ت Ģeklinde müzarii olarak kullanılması vesvesenin tekrarı ve teceddüdünü ifade

etmektedir.

Kur‟ân‟ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î kelimelere bakıldığında bu kelimelerde

harflerin tekrarı göze çarpar. Arap kültüründe tekrarların bir armoni, musiki bir

atmosfer oluĢturduğu kabul edilen bir gerçektir. Ayrıca tekrarların insanları

etkilediği de bilinmektedir. Örneğin bir sanat eserinde nakaratların çok önemli bir

etkisi ve rolü vardır.126

ĠĢte rubâ„î fiillerdeki harflerin tekrarı insanı etkilemesi ve

müzikal bir yapı göstermesi bakımından Kur‟ân‟ın i„câz yönünü göstermektedir.

Sonuç

Dilin en küçük birimi olan kelime Arapçada isim, fiil ve harf olmak üzere

üç kısma ayrılmaktadır. Fiil de farklı açılardan çeĢitli bölümlemelere tabi

tutulmuĢtur. Bunlardan biri fiili oluĢturan harflerin sayısına göre yapılan taksimdir.

Buna göre kök harfleri üç olan fiillere sulâsî, dört olan fiillere de rubâ„î

denilmektedir. Arapçadaki fiillerin çoğu sulâsîdir. Ancak rubâ„î fiiller nicelik

olarak az olsalar da nitelik olarak oldukça önemli bir konuma sahiptir. Zira

harflerin çok olması anlamın derinliğini gösterir.

Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan fiillerin çoğu sulâsîdir. Kur‟ân‟da çok az rubâ„î

fiil kullanılmıĢtır. Bunlar sekiz mucerred üç de mezîd olmak üzere toplam on bir

tanedir. Bu fiillerden mucerred olanların çoğu mudâ„af fiildir. Bu da bu fiillerin

anlamlarında bir Ģiddetin anlamda bir tekrarın ve vurgunun olduğunu

göstermektedir. Dolayısıyla Kur‟ân-ı Kerîm‟de bunların kullanıldığı yerlerde

özellikle bu fiillerin tercih edilmesi bu vb. anlamlara iĢaretin bir sonucudur.

Kur‟ân-ı Kerîm‟de kullanılan rubâ„î fiillerin anlamlarında bir peyderpeylik,

bir süreç ve bir yayılma söz konusudur. Buna harflerin tekrarı da eklendiğinde, bu

fiillerin insan üzerindeki etkisinin devamı kendisini iyice hissettirir. Aynı Ģekilde

125 Firâs Abdulaziz, „Alakatu’s-savti, s. 1-24. 126 Ali Eroğlu, Kur’ân-ı Kerîm’de Fasıla, Atatürk Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 10,

Yıl 1991, s. 259, 260.

düsbe

d

Page 20: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

147 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

bu fiillerin bazıları dıĢ dünya ile ilgili iken, diğer bazıları insanın psikolojik

durumunu ve iç dünyasıyla ilgili durumları yansıtır.

Kur‟ân-ı Kerîm‟de yer alan rubâ„î fiillerin bazıları ses ve doğa olayları ile

ilgili anlamlar yansıtır. Dolayısıyla bunlardan bazıları doğa olaylarının anlatımında

kendilerine baĢvurulan fiillerdir.

Kur‟ân-ı Kerîm‟deki rubâ„î fiiller iyice incelendiğinde bu fiillerin

neredeyse hepsinin olumsuz bir anlam, durum ve olaylarla ilgili olduğu

görülecektir.

Kur‟ân-ı Kerîm‟deki rubâ„î fiillerde ses-anlam iliĢkisi dikkatleri

çekmektedir. Özellikle vokallerin ve harflerin birbiriyle uyumu bu fiillere bir

armoni ve müzikal bir hava katmaktadır. Bu durum aynı zamanda Kur‟ân-ı

Kerîm‟in belâgî, edebî ve mucizevî yönlerinden bir tanesini oluĢturmaktadır.

Akademik camiada rubâ„î fiiller konusunda yeterince çalıĢma

bulunmamaktadır. Umarım bu çalıĢma,gerek makale ve bildiri düzeyinde olsun

gerekse lisansüstü tezler düzeyinde olsun, konu ile ilgili baĢka çalıĢmalara kapı

aralar.

Kaynakça

Abdulhamid b. Hibetullah, ġerhu Nehci’l-belağa, thk., Muhammed Ebu‟l-Fadl

Ġbrahim, Dâru ihyâi‟l-kütübi‟l-„Ârabiyye, Halep, ty.

Adalı, Mustafa b. Hamza, Netâicu'l-efkâr Ģerhu’l-Ġzhâr, (ġurûhu‟l-Ġzhâr)

Medrese Kitabevi, Birinci Baskı, Ġstanbul 1420/1999.

BeĢĢâr b. Burd, Divân, yy., ty.

Cubrân, Halil Cubrân, Divân, yy., ty.

Çağıl, Necdet, Kıraat Olgusu Çerçevesinde Kur’ân’ın Belâgat ve Fonetik

Yapısı, Ġlahiyat Yayınları, Ankara 2005, s. 18, 20.

Dağdeviren, Alican, Kur’ân’ın Fonetik Ġ‘câzı, Sakarya Üniversitesi Ġlahiyat

Fakültesi Dergisi, Sayı 20, 2009/2, s. 79, 80, 81.

Dartma, Bahattin, Kur’ân’ın Ses, Söz, Anlam Uygunluğu, Marife, Yıl 4, Sayı I,

Bahar 2005, s. 65,66.

Ebu Temmâm, Habîb b. Evs, Divân, yy., ty.

Ebu „Ubeyde, Mecâzu’l-Kur’ân, nĢr. Fuat Sezgin, Kahire 1954.

Ebu‟l-„Atahiyye, Divân, yy., ty.

Ebu‟l-Bekâ, Eyyub b. Musa el-Hanefî, el-Kulliyyât, thk. Adnan DerviĢ,

Muessetu‟r-risâle, Beyrut ty.

ed-Dakîkî, Süleyman b. Benîn, Ġttifâku’l-mebânî ve’f-tirâku’l-me’ânî, Dâru

Ammâr, Birinci Baskı, Ürdün 1985.

ed-Deylemî, Mihyâr, Divân, yy., ty.

el-Ahtal, Divân, yy., ty.

düsbe

d

Page 21: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

148 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

el-Câhız, el-Mehâsin ve’l-ezdâd, Mektebetu‟l-hilâl, Beyrut 1423.

el-Cevâlikî, ġerhu Edebi’l-kâtib, Dâru‟l-kitâbi‟l-„Ârabî, Kahire, ty.

el-Cevherî, Ġsmâîl b. Hammâd, es-Sıhâh, thk. Ahmed„Abdulgafûr Attâr, Dâru‟l-

ilm, Dördüncü Baskı, Beyrut 1987.

el-Ebyârî, Ġbrahim, el-Mevsû‘atu’l-Kur’âniyye, Muessesetu sicilli‟l-„Arab, yy.,

1405.

el-Ebyurdî, Divân, yy., ty.

el-Endülüsî, Ebu Hayyân, Tefsiru’l-bahri’l-muhît, Ġkinci Baskı, Dâru‟l-fikr,

Beyrut 1983.

el-Ezherî, Tehzîbu’l-luğa, Dâru ihyâu‟t-turâsi‟l-„Arabî, Birinci Baskı, Beyrut

2001.

el-Ferâhîdî, el-Halil b. Ahmed, Kitâbu’l-‘ayn, thk. Mehdî el-Mahzûmî, Ġbrâhîm

es-Sâmerrâî, Mektebetu hilâl, yy., ty.

el-Ferrâ, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ziyad, Me‘âni’l-Kur’ân, Üçüncü Baskı,

Âlemu‟l-kütüb, Beyrut 1983.

el-Fîrûzâbâdî, Mecduddin Muhammed b. Yakub, el-Kâmûsu’l-muhît, Dâru‟l-

marife, Beyrut 2009.

el-Ğalâyinî, Mustafa, Câmi‘u’d-durûsi’l-‘Arabiyye, Dâru‟l-hadîs, Kahire

1426/2005.

el-Hafacî, Ġbn Sinân, Divân, yy., ty.

el-Hamidî, Muhammed b. Fettûh, Tefsîru ğarîbi mâ fi’s Sahiheyn el-Buharî ve’l-

Muslim, Mektebetu‟s-sunne, Birinci Baskı, Kehire 1995.

el-Harîrî, Makâmâtu’l-Harîrî, Matba„atu‟l-me„ârif, Beyrut 1873.

el-Isfahânî, Ebu‟l-Kâsım Hüseyin b. Muhammed er-Ragıb, Mu’cemu mufredâti

elfâzi’l-Kur’ân, thk. Nedim mar‟aĢli, Dâru‟l-fikr, Beyrut, ty.

el-Isfahânî, Ebu‟l-Ferec, el-Eğânî, thk. Semîr Câbir, Dâru‟l-fikr, Beyrut, ty.

el-Isfahânî, Ebu Ali el-Merzûkî, el-Ezmine ve’l-emkine, Dâru‟l-kütübi‟l-ilmiyye,

Birinci Baskı, Beyrut 1417.

el-KalkaĢendî, Sub’hu’l-A‘Ģâ fî sinâ‘ati’l-inĢâ, thk., Yusuf Ali Tavîl, Dâru‟l-fikr,

Birinci Baskı, DımaĢk 1987.

el-Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî, el-Câmi li ahkâmi’l-

Kur’an, tashîh HiĢam Semîr el-Buhârî, Dâru „alemi‟l-kütüb, Riyad 2003.

el-Ma„arrî, Ahmed b. Abdullah, Divân, yy., ty.

el-Meydânî, Mecme‘u’l-emsâl, thk., Muhammed Muhyiddin Abdulhamid, Dâru‟l-

ma„rife, Beyrut, ty.

el-Muberrid, el-Muktadab, thk. Muhammed Ahmed ed-Dâlî, Muessesetu‟r-risâle,

Beyrut 1997.

düsbe

d

Page 22: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

149 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

en-Nesâî, Sunenu’n-Nesâî, thk., Abdulfettah Ebu Ğudde, Mektebetu‟l-matbû„âti‟l-

Ġslâmiyye, Halep 1986.

en-Nesefî, Abdullah b. Ahmed, Medâriku’t-tenzîl ve hakâiku’t-te’vîl, Daru Ġbn

Kesîr, DımaĢk-Beyrut 2005.

en-Nîsârî, el-Vâfiye nazmu’Ģ- ġâfiye, thk. Hasan Ahmed el-Osman, el-

Mektebetu‟l-Mekkiyye, Mekke 1995.

Eroğlu, Ali, Kur’ân-ı Kerîm’de Fasıla, Atatürk Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi

Dergisi, Sayı 10, Yıl 1991, s. 259, 260.

er-Râcihî, Abduh, et-Tatbîku’s-sarfî, Birinci Baskı, Dâru‟n-nehdati‟l-„Arabiyye,

Beyrut 2004.

er-Râzî, Fahrettin, Mefâtîhu’l-ğayb, Dâru‟l-fikr, Beyrût 1981.

es-Sâğânî, Radiyuddin, eĢ-ġevârid, el-Hey‟etu‟l-„amme li Ģuûni‟l-metâbi„i‟l-

emîriyye, Kahire 1983.

es-Saklî, Ġbnu‟l-Kattâ„, Kitâbu’l-ef‘âl, „Âlemu‟l-kütüb, Beyrut 1983, II, 111.

es-Seyyid, Muhammed b. Seyyid Hasan, er-Râmûz ‘alâ’s-Sihâh, thk.,

Abdulkerim er-Radinî,Dâru Usâme, Ġkinci Baskı, DımaĢk 1986.

es-Sobucevî, Muhammed b. Ahmed, Fethu’l-esrâr fi kitabi’l-Ġzhâr, (ġurûhu‟l-

Ġzhâr) Medrese Kitabevi, Birinci Baskı, Ġstanbul 1420/1999.

es-Suyûtî, el-Muzhir fî ‘ulûmi’l-luğa ve envâ‘ihâ, nĢr. Fuâd Alî Mansûr, Dâru‟l-

kütübi‟l-„ilmiyye, Beyrut 1998.

eĢ-ġâtibî, Ġbrâzu’l-me‘ânî min hirzi’l-emânî, Dâru‟l-kütübi‟l-ilmiyye, yy., ty.

eĢ-ġeybânî, Kitâbu’l-cîm, el-Hey‟etu‟l-„amme li Ģuûni‟l-metâbi„i‟l-emiriyye,

Kahire 1974.

et-Taberî, Ebû Cafer Ġbn Cerir Muhammed, Câmiu’l-beyân fî tefsîri’l-Kur’ân,

Dâru‟l-ma„rife, Beyrut 1986.

et-Tantavî, Muhammed Seyyid, et-Tefsîru’l-vasît li’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dâru

nahdeti Mısır, Birinci Baskı, Kahire, ty.

et-Tirmâh, Divân, yy., ty.

ez-Zebîdî, Muhibbuddîn b. Fayd, Tâcu’l-‘arûs min cevâhiri’l-kâmûs, thk., Ali

ġi„rî, Beyrut 1414/1994.

ez-ZamehĢerî, Esâsu’l-belâğa, Dâru‟l-kütübi‟l-ilmiyye, Birinci Baskı, Beyrut

1998.

ez-ZerkeĢî, el-Burhân fî ‘ulumi’l-Kur’ân, thk. Muhammed Ebu‟l-Fadl Ġbrâhim,

Dâru ihyâi‟l-kütübi‟l-„Arabiyye, Kahire 1957.

ez-Zeyyât vd.,Ahmed Hassân, el-Mu’cemu’l- vasît, Mısır, ty.

Ğulamu‟s-Sa‟leb, Ebu Osman el-Baverdî, Yakûtetu’s-sirât fî tefsiri ğarîbi’l-

Kur’ân, thk. Muhammed b. Yakup et-Türkistânî, Mektbetu‟l-„ulûm, Medine, yy.

düsbe

d

Page 23: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Mustafa ÖNCÜ

150 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Ġbn Durayd, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasan, el-ĠĢtikâk, nĢr., Abdusselâm

Muhammed Hârûn, Kahire 1958.

-----.,Cemheretu’l-luğa, Dâru Sadır, Beyrut ty.

Ġbn Fâris, Ebu‟l-Husayn Ahmed, Mu‘cemu mekâyisi’l-luğa, thk., Abdusselâm

Muhammed Harun, Dâru‟l-fikr, Beyrut 1979.

Ġbn Kesîr, Ebu‟l-Fidâ „Ġmâduddin Ġsmail b. Ömer, Tefsîru’l-Kur'âni'l-‘azîm, thk.

Muhammed Seyyid Muhammed, Cîze 2000.

Ġbn Mâce, Sunenu Ġbn Mâce,thk. Muhammed Fuad Abdulbaki, Dâru ihyâi‟l-

kütübi‟l-„Arabiyye, yy., ty.

Ġbn Manzûr, Lisânu’l- ‘Arab, Beyrut 1955.

Ġbn Sîde, Ebu‟l-Hasan Ali b. Ġsmail, el-Muhkem ve’l-muhîtu’l-a‘zam fî’l-luğa,

thk. Yahyâ el-HiĢâb, Abdülfettâh Seyyid Avadullah, Kahire 1996.

Ġbn ġihâb, Divân, yy., ty.

Ġbnu‟l-Cevzî, el-MudhiĢ, thk. Mervân Kobânî, Dâru‟l-kütüb‟il-ilmiyye, Ġkinci

Baskı, Beyrut 1985.

Ġbnu‟l-Enbârî, ez-Zâhir fî me‘ânî kelimâti’n-nâs, thk. Hâtim Sâlih ed-Dâmin,

Muessesetu‟r-risâle, Birinci Baskı, Beyrut 1992.

Ġbnu‟l-Esîr,Diyâuddin,el-Meselu’s-sâir fî edebi’l-kâtibi ve’Ģ-Ģair, thk.

Muhammed Muhyiddin Abdulhamid, el-Mektebetu‟l-„asriyye, Beyrut 1420.

Ġbnu‟l-Esîr, Mecduddin, en-Nihâye fî ğarîbi’l-hadîs ve’l-eser, thk. Tahir Ahmed

ez-Zâvî, el-Mektebetu‟l- „ilmiyye, Beyrut 1979.

Ġkbâl, Muhammed, Divân, yy., ty.

Ġmruu‟l-Kays, Divân, yy., ty.

Koç, Turan, Kur’ân Dili Açısından Söz-Anlam ĠliĢkisi, Kur‟ân ve Dil Dilbilim ve

Hermenötik Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum, 2001, s.19-30.

Kutrub, Ebû Ali Muhammed b. el-Müstenîr, el-Ezdâd, thk., Hanna Cemil Haddâd,

Dâru‟l-ulum, Riyad 1983.

Mukâtil b. Suleyman, Tefsîru’l-kebîr, thk. Abdurrahman Mahmud ġehhate ve M.

BeĢir Eryarsoy, ĠĢaret Yayınları, Ġstanbul 2006.

Muslim b. Haccâc, Sahih-i Muslim, thk., Muhammed Fuad Abdulbaki, Dâru

ihyâi‟t-turâsi‟l-„Ârabî, Beyrut, ty.

Önler, Zafer, Tarihsel Süreç Ġçerisinde Anlam DeğiĢmeleri, Kur‟ân ve Dil

Dilbilim ve Hermenötik Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum, 2001, s. 371.

Önver, Mustafa, Kur’ân’ı Anlamada Tek Bir Paradigmanın Kifayeti Problemi,

Kur‟ân ve Dil Dilbilim ve Hermenötik Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum,

2001, s.314.

Safvet, Ahmed Zeki, Cemheretu hutabi’l-Arab fî ‘usûri’l-‘Arabiyyeti’z-zâhire,

el-Mektebetu‟l-„ilmiyye, Beyrut, ty.

düsbe

d

Page 24: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi …...ر 3 kalıbı ise mübalağa-i lâzım için kullanılmaktadır.BaĢak bir ifade ile bu kalıplarla ifade edilen anlamlar

Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yer Alan Rubâ„î Fiiller, Bunların Fonetik Yapıları ve

Ses-Anlam İlişkisi

151 www.e-dusbed.com

DÜSBED, YIL-6, S.12 Kasım 2014

Soysaldı, Mehmet, Kur’ân’ı Doğru Anlamada Semantik Metodun Önemi,

Kur‟ân ve Dil Dilbilim ve Hermenötik Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum,

2001, s. 39.

Tetik, Necati, Ses ve Anlam ĠliĢkisi Bakımından Kur’ân, Kur‟ân ve Dil Dilbilim

ve Hermenötik Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum, 2001, s. 297-312.

Zu‟r-Rumme, Divân, yy., ty.

düsbe

d