ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

499
ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT (10. YÛNUS-33.AHZÂB)

description

ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ (KISA TEFSİRLİ KURAN MEALİ) 2. CİLT

Transcript of ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Page 1: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ

2. CİLT (10. YÛNUS-33.AHZÂB)

Page 2: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

� ﴿١٠﴾ � ��رة ��

10. YUNUS SURESİ Mekke döneminin sonlarında, İsra suresinin hemen ardından

indirilmiştir. Adını, Yunus Peygamberin ilginç kıssasının anlatıldığı 98. ayetten almıştır. 109 ayettir. �Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� �� �� ا� ��� ﴾١﴿ $#" ا��ت ا�� �ب ا�1. Elif, Lâm, Râ. Bunlar, Elif Lâm Râ gibi basit harflerden oluşan,

fakat hem lafzı hem de manasıyla eşsiz bir mucize olan bu mesajlar, insanı dünya ve âhirette kurtuluşa iletecek hikmetli Kitabın ayetleridir.

�س -,+� ان او)�'� ا&�ن ��ا ان 3�� 12م �#' �5 ا4' � ا�6� �س و78 � ا�> ر;: 4'3� ان ا6ر ا�' > C�3 2�ل ا���A�ون ان @6ا �?�)� 4+� ﴾٢﴿1Eق -'1 ر8

2. İçlerinden bir adama, “İnsanlığı ilâhî azap ile uyar ve iman edenlere, Rab’lerinin katında doğruluk ve erdemliliklerinin ödülü olarak cennetin en yüce makamına sahip olacaklarını müjdele!” diye mesaj göndermemiz, insanların tuhafına mı gitti? Çünkü inkârcılar, Kur’an’ın kitlelerce benimsenmesini engellemek

için, “Okuduğu o büyüleyici sözlerle vicdanları sarsıp derinden etkileyen bu adam, besbelli ki bir büyücüdür. Yoksa okuma yazması dahi olmayan bir insanın dudaklarından böylesine harikulade sözlerin dökülmesi başka türlü izah edilemez.” diyorlar. Böylece, Kuran’ın insanüstü bir kaynaktan geldiğini itiraf ediyor, ama onun Allah’tan geldiğini inkâr ediyorlar. Çünkü kibir ve inatçılıkları onları imandan alıkoyuyor. Ayrıca, Allah’ın insan hayatına müdahale edeceğine inanmak ve bu imana göre hayatı yeni baştan kurmak hiç mi hiç işlerine gelmiyor. Oysa Yaratan yarattığına müdahale etmez mi?

Page 3: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

� اG ان �م K� ا� �ى -#> اI��ش �81 L ا� � M �A رضGات وا�O ي P#Q ا�? ا�6� Sا �� C�4 4� ر8 C �T�V ا1I8 54 G اذ �WX 54

3. Sizin Rabb’iniz, gökleri ve yeri altı evrede yaratan, fakat sonra mahlûkatı kendi kaderiyle baş başa bırakmayan, aksine, bütün işleri yönetmek ve yönlendirmek üzere Egemenlik Tahtı’na oturan Allah’tır. O’nun otorite ve hükmüne karışabilecek bir ortağı, eşi veya benzeri olmak şöyle dursun, O’nun izni olmadıkça —Allah katındaki derecesi ne kadar üstün olursa olsun— hiç kimse suçluları hak ettikleri cezadan kurtarmak için aracılık, yani şefaat edemeyecektir.

�� A�-+1وهC اYA $6&�ون ر8 S٣﴿ذ��� ا﴾ İşte sizin boyun eğmeniz gereken gerçek Efendiniz, sahibiniz ve

Rabb’iniz olan Allah budur. Öyleyse, yalnızca O’na kulluk ve itaat edin. Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?

T��1[ا ا�\# ا+� T )_�C ا Sو-1 ا C�I� �O; ��I;�4 ا�#O-ا و�5 ا4'� ي ا�6� �1ه ��, �I� �K P �W�� ا��& �O8 �� �� و-6اب ا�� �O( 54 �ابX �3� �واW& 5� ��ت 8�Ca?_� وا�6��� b٤﴿ ون ا�﴾

4-Hepiniz eninde sonunda ölecek ve Rabb’inizin huzurunda hesaba çekilmek üzere O’na döneceksiniz. Bu, Allah’ın gerçekleşeceğinde asla şüphe olmayan sözüdür. Çünkü O, tüm varlıkları önce yoktan yaratır, sonra bunu yani yaratmayı tekrar yapar ve huzuruna geri getirir ki, böylece iman edip güzel ve yararlı işler yapanları adaletle ödüllendirsin. Allah’ın ayetlerini inkâr edenlere gelince, nankörlüklerinin cezası olarak, onlara cehennemde kızgın bir içecek ve can yakıcı bir azap vardır. İşte bu feci akıbete uğramamak için Rabb’inizi iyi tanımalısınız:

�@ �O ي ;I: ا�7 < وا��?�بC 4� ا�6� �' ره 4'�زل � O#I�ا -1د ا�? �را و12 �O_�ء وا���g C P���8 Gذ�" ا Sا P#Q

5. Güneş’i bir ısı ve ışık kaynağı, Ay’ı da aldığı ışığı yansıtan bir aydınlık kılan, takvim ölçümlerini, yılların sayısını ve vakitlerin hesabını öğrenesiniz diye Ay’a her ayın başından sonuna kadar her gün için belirli evreler tayin eden O’dur. Allah bütün bunları anlamsız ve amaçsız birer tesadüf eseri olarak değil, ancak ve ancak yüce bir hikmet uyarınca ve belirli bir gaye için yaratmıştır.

Page 4: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��ت �_�م �O#I�ن Gا : bW�﴿٥﴾ Allah, akıllarını kullanacak ve hakikati bilip anlayacak bir toplum

için, ayetleri işte böyle açık ve net olarak ortaya koyuyor.

3�ر و4� Q ان _�ن MA اY Qف ا��: وا�' ��ت �_�م � G رضGات وا�O MA ا�? Sا P#﴿٦﴾ 6. Şüphesiz gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde ve

Allah’ın göklerde ve yerde yaratmış olduğu bunca varlıklarda, aklını kullanan ve haksız önyargılardan sakınan bir toplum için O’nun sonsuz kudret ve merhametini gösteren nice mucizeler, ibret verici mesajlar ve işaretler vardır. Kâinat kitabının sayfalarına nakşedilmiş bunca mucizelere ve

apaçık delillere rağmen:

�G 5 ��;�ن �_��ء� ورg�ا 8���� ان �5 @� -5 ا��$'� l�A#�نk ا�6� �ا 38� وا�6� �Omوا �� �ة ا�1﴿٧﴾

7. Mahşer günü huzurumuza çıkacaklarını hesaba katmayan, şu gelip geçici dünya hayatını âhirete tercih ederek nihaî mutluluk ve huzuru onda arayan ve böylece, Kur’an’dan yüz çevirerek ayetlerimizden ilgiyi koparanlar var ya;

"o� �pن او�ا ��?+��& �O8 ر� ﴾٨﴿4�و�3� ا�'8. Yapmakta oldukları kötülükler yüzünden, onların varacağı

yer ateştir!

�3� ر ان ��ت ��13�� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� �ت ا�6� '; M �A ر�3G3� ا �ي 54 $ ��,$ r�3�O� ��8 �3 8 �� �I ﴾٩﴿ا�'

9. İman eden ve bu imana yaraşır güzel ve yararlı davranışlar gösteren kimselere gelince, imanları sayesinde Rab’leri onları, içerisinde ırmaklar çağıldayan nimetlerle dolu cennet bahçelerine iletecektir. Öyle muhteşem bir cennet ki:

<t د-���3 �O��I�رب ا S 1O��3� Y�مr واQ� د-��3� ان ا� �A �3 ��3� و$ " ا�#��+� �3� �A ﴿١٠﴾

10. Onlar orada, “Sen ne yücesin Allah’ım!” diyerek Rab’lerine seslenecekler. Birbirlerini, “Selâm sizlere, selâm!” sözleriyle tebrik edip selâmlayacaklar ve dualarının sonu, daima “Hamd,

Page 5: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

âlemlerin Rabb’i Allah’a! Sonsuz şükürler olsun, bize bunca nimetleri bahşeden yüce Rabb’imize!” şeklinde olacak.

�G 5 �� و�� � ا� ,I�8 �3��Mu_� v\� ا3��� ا;A C�3#'6ر ا�6� �س ا�7 '#� Sا : ,I� ن�;3OI� �3�ن ��wm M �A � ﴾١١﴿�_��ء

11. İnsanların iyiliği sabırsızlıkla ve aceleyle istedikleri gibi, Allah da onları suç işler işlemez derhâl cezalandırmış olsaydı, çoktan işleri bitirilmiş olurdu. Fakat onları cezalandırmakta acele etmeyiz. Hesap vermek üzere huzurumuza çıkacaklarını ummayan o inkârcıları, bir süre daha azgınlıkları içinde bocalar bir hâlde bırakırız. Böylece, tövbe edip imana gelmeleri için onlara bir fırsat daha veririz. Fakat pek çokları, bu fırsatı doğru değerlendiremez:

� &'W7� �g T'- واذا O#A r�Ox�� � او 2�-1ا او 2 �T+',� �� د-� uن ا��? G4� ا �ن �� �1-'��ه 4� &�ا �OI#�ن �& �4 > �A�?O#� 5 CT &6�" ز� ?4 �g <�١٢﴿ا﴾

12. İnsanın başına bir belâ veya sıkıntı geldiğinde, gerek uzanırken gerek otururken gerek ayakta iken, kısaca her an ve her durumda bize yalvarıp durur. Fakat onu sıkıntısından kurtardığımız zaman, verdiği sözleri hemen unutur ve başına gelen bu belâdan dolayı sanki bize hiç yalvarmamış gibi kendisini yeniden hayatın akışına kaptırarak yoluna kaldığı yerden devam eder. İşte kendilerine bahşedilmiş olan akıl, güç, sağlık, servet gibi nimetleri kötü yolda kullanarak ömürlerini boş yere harcayan bu müsriflere, yaptıkları kötü işler böyle güzel ve çekici görünmektedir.

� O#y�اk و;��ء$3� و�_1 O� ��#+2 54 ا�_�ون �ا@#�' Cا�4'z�� ا�'�ت و4� &� ر3#�� 8��+� > �4�,O�م ا�ي ا�_ , "�6&﴿١٣﴾

13. Gerçek şu ki, sizden önce gelip geçen nice nesilleri, elçileri onlara apaçık deliller ve mucizeler getirdiği hâlde, haksızlık ve zulümden vazgeçmedikleri ve artık imana gelme ihtimalleri kalmadığı için helâk etmiştik. İşte biz, suçlu bir toplumu böyle cezalandırırız!

�K ن�#OI$ {�& �|''� �@1I8 54 رضGا MA {x �YQ �&�'#I;﴿١٤﴾

Page 6: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

14. Sonra onların ardından, sizleri üstün yeteneklerle donatıp yeryüzünde hüküm süren halifeler kıldık ve çeşitli vesilelerle imtihana tâbi tuttuk ki, nasıl davranacağınızı görüp hakkınızda hükmü verelim. Hal böyleyken:

�G 5 ��;�ن واذا '�تk 2�ل ا�6� CT� $ #> -#3�� ا��$'� 8� �_��ء� اx{ 8_�ان vl @�6ا او 18

15. Ne zaman onlara apaçık birer belge olan ayetlerimiz tebliğ ve uyarı amacıyla okunsa, Hesap Gününde huzurumuza geleceklerini ummayan o inkârcılar, “Bize bundan farklı bir Kur’an getir ya da hiç değilse işimize gelmeyen ayetleri iptal edip keyfimize uygun hâle getirerek onda bazı değişiklikler yap!” diyorlar.

p~��_#$ 54 T� �M ان ا18 �M ا 2: 4� ���ن �� �+V اG 4� ��)�> اrM� ا rM ان ا$ �?WM ان -Q }�b�ف ر�8 �� ﴾١٥﴿-6اب ��م -|�

Onlara de ki: “Kur’an’ı kendi görüşlerim doğrultusunda değiştirmeye benim yetkim yoktur. Zira o benim değil, Allah’ın sözüdür. Ben ancak, bana gönderilen emir ve direktiflere uyarım. Çünkü Rabb’ime karşı gelecek olursam, isyankârları perişan edecek olan büyük bir günün azabından korkarım.”

:2 YAا C �T#+2 54 �اO- ��� �A }�+� 1_A � �T8 ���ادر �Gو ���#- T$�#$ �4 Sء ا� �X �� ن�#_I$﴿١٦﴾

16. Ey Muhammed! Kur’an’ı senin uydurduğunu iddia eden o cahillere öğüt vererek de ki: “Bu kitap doğrudan doğruya Allah’ın sözüdür ve O’nun emriyle size bildirilmektedir. Nitekim Allah size bu hakikati ulaştırmamı dilemeseydi, ben bunu size okuyamazdım. Çünkü Kur’an gibi bir şaheseri meydana getirebilecek ne bilgim, ne de yeteneğim var ve siz de bunu gayet iyi bilirsiniz. Kaldı ki, Allah dileseydi onu size hiçbir şekilde bildirmezdi de. Madem size lütfedip böyle muhteşem bir kitap gönderdi, onun kıymetini bilmeniz gerekmez mi? Şimdi düşünün: Ben Peygamber olmadan önceki bütün hayatımı sizin aranızda geçirdim, şu ana kadar bir kez olsun yalan söylediğime şahit oldunuz mu? Veya bugüne kadar benden, Kur’an’a benzer sözler işittiniz mi? Çocukluğumdan beri beni ‘emin’ (dürüst ve güvenilir

Page 7: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kişi) lakabıyla çağıran sizler, şimdi nasıl olur da Allah adına yalan uydurduğumu iddia edebilirsiniz? Üstelik ne şiir, ne din, ne de felsefe alanında hiçbir bilgi ve tecrübesi olmayan benim gibi ümmî birinin, bütün şairleri, filozofları, sosyal bilimcileri dize getiren Kur’an gibi bir şaheser meydana getirmesi nasıl mümkün olabilir, hiç düşünmüyor musunuz?”

5OA ن�4�,O�ا �#W� G T C ا �T$���8 ب &86� او &6 S�ى -#> اA5 ا O4 �#y١٧﴿ا﴾ 17. Şu hâlde, ne cüretle Allah’ın ayetlerini değiştirmemi bana teklif

ediyorsunuz? Allah’ın kitabında değişiklikler yaparak Allah adına yalan uyduran ya da sizin yaptığınız gibi O’nun ayetlerini yalanlayan kimselerden daha zalim kim vardır? Gerçek şu ki, suç işlemekte ısrar edenler asla kurtuluşa eremezler. Nitekim Kur’an’ı reddedenler, bakın nelerin peşine düşüyorlar?

C 2: ا$' و�I+1ون S1 ا'- �p]��IWX ء �Gpz� @� و3IW'� G� و�_���ن @ �u� G �4 S54 دون ا Sن ا �z + A �#I� G �O8 ن�7�&� � O- <��I$و T��+� CرضGا MA Gات و�O ﴾١٨﴿M ا�?

18. Allah’ı bırakıyorlar da, kendilerine hiç bir zarar veya fayda veremeyecek olan putlara ve sahte ilâhlara kulluk ediyor ve “Bunlar, Allah katında bizim için aracılık ederek kurtuluşumuzu sağlayacak olan efendilerimiz ve şefaatçilerimizdir!” diyorlar. De ki: “Siz göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi mi O’na haber veriyorsunuz? Böyle şefaatçiler var da, Allah’ın bundan haberi mi yok? Hayır, Allah hiç kimseye böyle bir şefaat yetkisi vermemiştir. Zira Allah, onların müşrikçe yaklaşımlarından tamamen uzaktır, yücedir. Zaten insanoğlu, bu hakikate uygun bir fıtrat üzere yaratılmıştır. Fakat bazı cahiller, zamanla hak dini tahrif edip uydurdukları hurafeleri din haline getirdiler:

�O� �A و4� �A �3'�8 Mu_� " L وا)1ة A�W# Q�اC و��LO#& G �+_{ 54 ر8 � ا4 Gس ا� �T &�ن ا�' ﴾١٩﴿�\ #W�ن

19. İnsanlar, başlangıçta İslâm inancında birleşen tek bir toplumdan ibaretti. Fakat zamanla hak dinden uzaklaşarak farklı görüşlere ayrıldılar. Eğer bu dünyanın imtihan yeri olduğuna ve her şeyin tam karşılığının âhirette verileceğine dair Rabb’in tarafından ezelden verilmiş bir hüküm olmasaydı, ayrılığa düştükleri bu gibi konularda aralarında çoktan hüküm verilmiş

Page 8: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

ve kötülerin cezası derhal verilerek her türlü anlaşmazlık bitirilmiş olurdu. Fakat ilâhî hikmet, bu dünyanın bir mücadele ve imtihan yurdu olmasını uygun gördü:

A r_: ا و�_���ن �T ل -#T� ا�L 54 ر8 �� t5��G ا ��| 'O�54 ا ��I4 M � |�واr ا�A S ��w�ا �O ﴿٢٠﴾

20. Kur’an, apaçık ve gerçek bir mucize olarak ortada dururken, yine de kalkmışlar, “Ona Rabb’inden bizim istediğimiz türden bir mucize indirilmeli değil miydi?” diyorlar. Evrendeki sayısız mucizeleri görmezlikten gelerek, sırf itiraz edebilmek için bu gibi isteklerde bulunan önyargılı inkârcılara de ki: “Allah böyle bir mucize gönderir mi göndermez mi, onu bilemem. Size kendi gücümle mucize de gösteremem. Çünkü yaratılmışların bilgi ve idrak sahasının ötesinde bir âlem olan gayb, yalnızca Allah’a aittir ve her şeyi bilen sadece O’dur. Öyleyse bekleyin bakalım, Allah başınıza neler getirecek, ben de sizinle beraber beklemekteyim.

�ا �س ر)LO 54 8 واذ ا��ع 4��اC ان اذ2'� ا�' S2: ا C�'$��ا M� �A ��4 �3� 3� اذا �اء 4? �g 1I ﴾٢١﴿ر�#'� �� +�ن 4� O$��ون

21. Biz bu tür nankör insanlara, başlarına gelen deprem, kıtlık, kaza, hastalık, fakirlik gibi bir sıkıntının ardından katımızdan azıcık bir rahmet ve esenlik tattıracak olsak, hemen o acı günleri unutur, ayetlerimize karşı hile ve entrikalar düzmeye başlarlar. Bu gibi felâketlerin ilâhî ceza ile hiçbir bağlantısı olmayan tesadüfî olaylardan ibaret olduğunu iddia ederler. Elde ettikleri nimetleri kendilerinden bilir, “Biz bunları kendi çabamız ve dirayetimiz sayesinde elde ettik. Allah ne diye bizim işimize karışsın ki?” derler. Böylece Allah’ı ve ayetlerini inkâr eder, müminlere karşı haince plânlar, komplolar düzenlerler. Onlara de ki: “Plan kurma konusunda Allah sizden çok daha hızlıdır. Siz Kur’an’a ve Müslümanlara karşı böyle hilekârlık peşinde koşup dururken Allah başınıza öyle bir felaket gönderir ki, maksadınıza ermeye vakit bulamadan helak olur gidersiniz. Kaldı ki, iş bununla da bitmeyecek, asıl belâyı âhirette göreceksiniz: Kuşkusuz elçilerimiz olan melekler, kurmakta olduğunuz bütün hile, entrika ve tuzakları bir

Page 9: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bir yazmaktadırlar. Ve zamanı gelince, hepsinin hesabını vereceksiniz.

�@ & v?� ي +L وA�)�ا ا�6� �m �� �> اذا &' � MA اr"#W� و;��5 38� ��8 ( C��� MA ا�� وا�+�k�38 a د-� 3� ا)� ��ا ا 'yن و�ج 54 &: 4��O�ء@� ا�و;� {E�- �� < ا38� ;��ء$3� ر� �b#\4 Sا

� 5� ��&� �r5 �� ا,� '� 54 @6ه� �'��5 54 ا�7 ﴾٢٢﴿T ا��122. Sizi karada ve denizde yürüten O’dur. Doğayı ve ondaki

kanunları yaratan, size eşyayı kullanma güç ve yeteneğini bahşederek denizde, karada ve havada yolculuk yapmanızı sağlayan Allah’tır. Öyle ki, engin denizlere açılmak üzere gemilere bindiğinizde yaşadıklarınızı bir düşünün: Hani gemiler, ilâhî kudret sayesinde esen tatlı bir rüzgârla içindeki yolcularla birlikte denizi yara yara akıp giderken ve yolcular, bu güven verici ortamda kendilerini huzur ve esenlik içinde hissettikleri bir sırada, ansızın şiddetli bir fırtına gelip çatar ve gemiyi çatırdatan dev dalgalar, dört bir yandan üzerlerine hücum eder. İşte o zaman, korkunç bir belâyla çepeçevre kuşatıldıklarını ve Allah’ın yardımına sığınmaktan başka çare olmadığını anlarlar da, tüm batıl inançlarından bir anda sıyrılır ve tertemiz bir inançla Allah’a yönelerek O’na tüm içtenlikleriyle yalvarıp yakarırlar: “Ey yüce Rabb’imiz!” derler, “Eğer bizi bu felâketin pençesinden kurtaracak olursan, yemin olsun ki, bundan böyle sana kulluk edip şükreden kimselerden olacağız!”

�� O#A �?W�> ا #- ���w8 �O �س ا 3� ا�' �� ا� � CP��k ا,�3� اذا @� �+w�ن MA اGرض vw8 ا����O8 ��o� OI$ � '&#�ن 4 �ع ا� +''A ��I;�4 �'��ا �K �� ﴾٢٣﴿ة ا�1

23. Fakat Allah onları kurtarıp sağ salim karaya çıkarınca, hemen sözlerinden cayarak tekrar eski inkârcılıklarına dönerler. Hak, hukuk, adalet ve insaf ilkelerini hiçe sayarak yeryüzünde yeniden terör estirmeye, zayıf ve mazlum halklara saldırarak haksız yere azgınlık yapmaya devam ederler. Ey haddini aşan küstah insanlar! Bu azgınlığınız, sonuç itibariyle ancak kendi aleyhinize olacaktır. Böyle zulüm ve haksızlık peşinde koşmakla ne elde edebilirsiniz? Olsa olsa, bu dünya hayatının bazı gelip geçici nimetlerini. Fakat ya sonra? Ne kadar güçlü ve kudretli olursanız olun, gün gelecek sizler de ölümü tadacak ve eninde sonunda bize

Page 10: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

döneceksiniz. İşte o zaman, hayatta iken yapıp ettiğiniz her şeyi size haber vereceğiz ve her zulmün hesabını bir bir soracağız. İnkârcıların peşine takıldıkları şu dünya zevklerinin, sonsuz âhiret

nimetlerine oranla ne kadar değersiz olduğunu şu örnek ne güzel anlatıyor:

�O �س 4�: ا�� ا � ��&: ا�' O4 رضGت ا�+ �T8 a# Q�A ء��O �'�ه 54 ا�? �� &�O�ء ا ��ة ا�13� 2�درون - '{ و5y ا@#�3� ا � �ا ا6Qت اGرض ز3A�Q� واز �> اذ ( Cم�IGوا k��3�# ا �ا$��3 ��4

�W � م�ت �_�� Gا : bW "�6& C�4G�8 5w$ �� ن�1ا &� �b( �@�'#I,A را�3�ون Y�� او ﴿٢٤﴾

24. Bu dünya hayatının göz alıcı ve gönül çelici, fakat bir o kadar da gelip geçici oluşunun misali, aynen şuna benzer: Gökten bereket yüklü bir yağmur indiririz de, insanların ve

hayvanların beslendikleri yeryüzü bitkileri onun sayesinde filizlenir, boy atar ve dal budak salıp birbirine girer. Nihayet yeryüzü rengârenk çiçeklerle, iştah kabartıcı tatlı meyvelerle süslenip bezenerek tüm görkem ve güzelliğiyle bir gelin gibi arzı endam ettiği ve sahiplerinin, orada yetki ve egemenlik sahibi olduklarını ve onu keyiflerine göre kullanabileceklerini sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz vakti oraya emrimiz —korkunç bir afet şeklinde— gelir ve o güzelim bağı bahçeyi, sanki daha dün orada değilmiş gibi kökünden biçip yok ederiz. İşte ey insan, dünyanın nimet ve zevkleri de gün gelecek böyle yok olup gidecektir. Bakın, düşünüp ibret alacak insanlar için, ayetlerimizi böyle açık ve net olarak ortaya koyuyoruz.

Sوا �� �ء ا�> E�اط 4? _� ي 54 ��7 YمC و��13 ��ا ا�> دار ا�? -1�﴿٢٥﴾ 25. Böylece Allah, kullarını barış ve esenlik yurdu olan cennet

yurduna çağırmakta ve bu çağrıya uyarak ilâhî lütuf ve rahmete nail olmak isteyen herkesi dosdoğru bir yola iletmektedir. O hâlde, cennet yolcularına müjdeler olsun:

5� �6#� �A �@ rL ��ب ا�,'Eا "o� �pاو CL�ذ G@3� 2� و�و; P@�� Gو Cدة�وز� <'?�3� �ا)?'�ا ا� ﴾٢٦﴿Q�1�ون

26. Güzel ve yararlı davranış gösterenlere, hak ettiklerinden daha güzel bir mükâfat bağışlanacak ve hatta bunlardan daha da

Page 11: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

fazlası verilecektir. Onlara akla hayale gelmedik nimetler takdim edilecek ve nihayet, bütün bu nimetleri unutturacak o muhteşem nimeti tadacaklar: Rab’lerinin cemalini görecek ve O’nun ebedi hoşnutluğunu kazanacaklar. O dehşet verici Hesap Gününde ne yüzlerine bir günah lekesi

bulaşacak, ne de çehrelerini bir utanç ve aşağılanma bürüyecek. Muratlarına ermenin yanı sıra, can sıkacak, yüz kızartacak, küçük düşürecek her türlü leke ve kederden emin ve salim olacaklar. İşte onlar cennet halkıdırlar, sonsuza dek orada kalacaklar.

5� 3#�O8 Lo�k و$�@_3� ذCL� وا�6� �اء �� ��ت ; � �O� &?+�ا ا�? �& r�E�- 54 S3�� 54 ا �4�3� Q�1�ون �A �@ rر� ��ب ا�'Eا "o� �pاو C�O#|4 :��54 ا �I�2 �3@�;7�{ وl٢٧﴿ا﴾

27. Kötülük yapanlara gelince, kötülüğün cezası misliyledir. İyi davranışlar için vadedilen kat kat mükâfatın tersine, kötülük yapanlar yalnızca yaptıkları kötülük kadar ceza görecekler. Onları tepeden tırnağa bir aşağılık ve zillet kaplayacaktır. Kendilerini Allah’a karşı koruyabilecek hiç kimse yoktur. Bu bedbahtlar öylesine iç karartıcı bir durumda olacaklar ki, yüzlerini âdeta gecenin zifiri karanlıkları bürümüş gibi utanç ve zillet altında ezilecekler. İşte onlar da cehennem halkıdırlar ve sonsuza dek orada kalacaklardır.

�5 اX�&�ا و��م _�ل �6#� �K �I� �O; �@�7�#'� 8�'3� و2�ل � A r�&p]�� &�Xو � �� ا��4� $I+1ون � ��[p@� 4� &' � ا� &�X﴿٢٨﴾

28. O gün insanların ve cinlerin hepsini bir araya toplayacağız. Sonra da dünyada kimi varlıkları yüceltip ilâhlaştırarak veya makam, şöhret, servet ve benzeri değerleri hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek Allah’a ortak koşmuş olanlara, “Geçin yerlerinize, siz ve hayattayken emir ve otoritesine boyun eğdiğiniz ortaklarınız!” diyeceğiz. Böylece, her birini lâyık olduğu yere koyarak onları birbirlerinden tamamen ayıracağız. İşte o zaman, onların Allah’a ortak koştuğu kimseler, kendilerini ilâhlık makamına yücelten müşriklere seslenerek, “Siz aslında bize ibadet etmiyordunuz! Sizin asıl tapındığınız şey, kendi arzu ve heveslerinizden başkası değildi!” diyecekler. Ve sözlerine devam edecekler:

Page 12: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

<W�A > �#A�w� ��$د�5 -+- � �1ا 8�''� و8�'�� ان &' �3X S�8﴿٢٩﴾ 29. “Artık bizimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter.

Doğrusu biz, sizin bize tapındığınızın farkında bile değildik. Ve asla ilâhlık iddiasında da bulunmamıştık. O hâlde, yaptıklarınızın sorumluluğu yalnızca size aittir.”

�ا @'��" �& �3� 4'- :gو P� 4�3��� ا� Sوا ا�> ا� �� ا�#W{ ورد 4 �W�W�ونt $+#�ا &: ﴿٣٠﴾

30. İşte o zaman, herkes geçmişte yaptıklarının hesabını verecek ve bütün insanlar ve cinler, gerçek sahipleri ve efendileri olan Allah’ın huzuruna getirilecekler. Gerek “Bunlar bize Allah katında şefaat edecek!” diye uydurdukları sahte ilâhları, gerekse din adına uydurdukları batıl inançları, onları yüzüstü bırakarak ortadan kaybolup gitmiş olacak. Böylece, acı gerçekle baş başa kalacaklar.

VO واb8G�ر و4 2: O� 5#" ا�? �O�ء واGرض ا4 { 54 ��ز2�� 54 ا�? �O�54 ا M�5 �\�ج ا�_�ن $ YAا :_A r Sن ا���_�?A C�4Gا � { 54 ا��M و54 �81 �O�٣١﴿و�\�ج ا﴾

31. O hâlde ey Müslüman! Allah’ın egemenliğini reddederek adım adım bu korkunç akıbete yürüyen inkârcılara de ki: “Sizi gökten indirdiği ve yerden çıkardığı nimetlerle besleyen kimdir? Yahut kimdir, bu nimetlerden yararlanmanızı sağlayan kulaklara

ve gözlere hükmeden ve görme, işitme, hissetme gibi harika yetenekleri size bağışlayan? Ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkaran kimdir? Dün ortada

yokken bugün bir bitki, bir hayvan, bir insan meydana geliyor. Bir yandan alınan gıdalar vücudunuzda hayata dönüşürken, öte yandan bir süre sonra onlar da canlılık özelliğini kaybedip ölüyor ve bu mükemmel sistem hiç aksamadan sürüp gidiyor. Söyleyin, ölüm ve hayat gibi birbirine tamamen zıt iki olguyu birbirine dönüştüren kudret kimdir? Ve kimdir, bunlar gibi daha nice olayların ve oluşların yönetimini

elinde tutan, varlıkları şaşmaz kanunlara bağlı kılarak evrendeki muazzam sistemi sevk ve idare eden?” Bu can alıcı sorular karşısında, en inatçı kâfirler bile gerçeği itiraf

etmekten kendilerini alamayacak ve “Evet, bütün bunları yapan ve

Page 13: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yaratan Allah’tır!” diyecekler. O zaman sen de onlara de ki: “Öyleyse, hâlâ kötülükten, zulümden, inkârdan sakınmayacak mısınız?”

���6A ن�A�b$ < �A rلY uا� Gا P��� ا��OA rP�ذا 1I8 ا� ر8 S٣٢﴿ا﴾ 32. İşte budur, sizin gerçek sahibiniz, yöneticiniz, efendiniz ve

Rabb’iniz olan Allah! Şimdi söyleyin, bunun ötesinde bir yol, bir gerçek var mı? Öyle ya, hakikat inkâr edildikten sonra geriye sapıklıktan başka ne kalır? Şu hâlde ey halkım, nasıl oluyor da sizi yönlendiren zalimlerin sözlerine aldanıp batıl yollara döndürülüyorsunuz?

4z� G �3'�ن )_ &6�" �A 5?_��ا ا " -#> ا�6� ﴾٣٣﴿{ &#O{ ر833. İşte böylece, günaha batmış ahlâk ve şeref yoksunu

kimselerin, hakikati idrak etseler bile ona asla iman etmeyeceklerine dair Rabb’inin toplumsal ve bireysel bir yasa olarak verdiği hükmü gerçekleşmiş oldu.

:2 < �A 1ه� �I� �K P#\�1[ا ا+� S2: ا C1ه� �I� �K P#\�54 �+1[ا ا ��x�� &�X 54 :@ ن��Az$﴿٣٤﴾

34. Öyleyse ey Müslüman! De ki: “Ey inkârcılar! Emir ve otoritesine kayıtsız şartsız boyun eğerek kendilerini Allah’a ortak koştuğunuz sahte ilâhlarınız, arasında, evreni ve hayatı yoktan var edip de, ölümünden sonra onu yeniden hayata döndürebilecek biri var mı?” Cevabı kendin vererek de ki: “Sizin de itiraf edeceğiniz gibi, evreni ve hayatı yoktan var eden ve ölümünden sonra onu yeniden hayata döndüren yalnızca Allah’tır! Şu hâlde ey halkım, nasıl oluyor da, tepenizde ilâhlık taslayan kâfirlerin propagandasına kapılıp inkâra, zulme yönlendiriliyorsunuz?”

:2 �x�� &�X 54 :@ C P��ي ا�> ا� �ي ا�> ا��P ا)P ان � 54 ��13 �13� 5OAا CP�ي �# �13� S2: ا�O��ن $ {�& ���� �OA rان �13ى � Gي ا� �13� G 5 +V ا4 �﴿٣٥﴾

35. Bıkıp usanmadan hakikati haykırmaya devam ederek de ki: “Sizin Allah’a ortak koştuğunuz sahte ilâhlarınız, liderleriniz, efendileriniz arasında, her türlü beşeri zaaf ve önyargılardan uzak biçimde, insanoğlunu dünya ve âhirette mutluluğa ulaştıracak mutlak hakikati ortaya koyarak sizi doğru yola iletebilecek biri

Page 14: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

var mı?” Yine cevabı kendin vererek de ki: “Sizin de itiraf edeceğiniz gibi, bahşettiği akıl, sezgi ve sağduyu sayesinde ve gönderdiği kitaplar ve elçiler vasıtasıyla insanoğlunu mutlak hakikate ileten yalnızca Allah’tır! Şimdi söyleyin, insanı yaratan ve onu doğru yola ileten sonsuz kudret sahibi Allah mı itaat edilmeye daha lâyıktır, yoksa kendisine yol gösterilmedikçe doğru yolu bulamayacak kadar aciz olan yaratıklar mı? Şu hâlde ey halkım, neyiniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz?” Allah’ın ayetlerini reddeden bu insanlar, bakın kendilerine neyi

rehber ediniyorlar?

�� O8� IW�# و4� �#- Sان ا C���X P�M 54 ا� �'w� G 5 +V ا&�@� ا'y G�C ان ا�| ﴾٣٦﴿�ن � 36. Onların çoğu, hiçbir dayanağı olmayan kuruntu ve zandan

başka bir şeye uymazlar. Oysa zan, ne kadar gösterişli ve yaldızlı olursa olsun, hiçbir zaman hakikat bilgisinin yerini tutamaz. Hiç kuşkusuz Allah, onların yapıp ettikleri her şeyi en ince ayrıntısıyla bilmektedir. Ve cezalarını da mutlaka verecektir. Bu durumda yapmanız gereken, bütün bu zanlardan, önyargılardan sıyrılarak Allah’ın kitabına yönelmek ve onu ciddî bir incelemeye tâbi tutmaktır. Bunun sonucunda bizzat siz de göreceksiniz ki:

�: ا�� �ب G &�ن @6ا ا�_�ان ان �W�ى و4� �bW$و T�1� >8 ي �P ا�6� �1b$ 5��و S54 دون ا �> �O��I�54 رب ا T� �A ��٣٧﴿ر﴾

37. Bu Kur’an doğrudan doğruya Allah’ın kelamıdır, asla Allah’tan başkası tarafından tasarlanmış olamaz! O ancak, kendinden önceki ilâhî vahiylerin ilk gönderildiği hallerini onaylayan ve o kitaplarda yapılan değişiklikleri düzeltip onların aslî şeklini ortaya koyarak bütün vahiylerin özü ve esası olan Allah katındaki ana Kitabı açıklayan hidayet kaynağıdır. Onda akıl ve sağduyu ile örtüşmeyen hiçbir hüküm, insanı şüpheye düşürebilecek hiçbir çelişki, eğrilik, tutarsızlık ve şüphe yoktur. Zira o, âlemlerin Rabb’i ve mutlak hâkimi olan Allah tarafından gönderilmiş bir ilâhî mesajdır. Bütün bu açıklamalardan sonra, Kur’an’a inanmamak için hâlâ

kayda değer bir şüphe, bir itiraz öne sürülebilir mi?

ان &' � E�د�2 ام S54 دون ا � I� �ا 54 ا�واد- �T#�4 رة�ا 8?�$�A :2 CT��Aن ا���٣٨﴿< �_﴾

Page 15: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

38. Yoksa inkâr edenler, “Kur’an’ı Muhammed uydurdu!” mu diyorlar? O zaman onlara de ki: “Eğer Muhammed gibi şiir ve edebiyattan uzak, dinî veya felsefî bir eğitim almamış, okuma yazması dahi olmayan bir kişi bütün insanları dize getiren böyle muhteşem bir kitap yazabiliyorsa, öyleyse siz de ifade güzelliği, haber verdiği hakikatler ve ortaya koyduğu mükemmel hayat ilkeleri bakımından Kur’an ile boy ölçüşebilecek bir kitap veya en azından ona denk bir sure meydana getirin! Eğer Kur’an’ı Muhammed uydurduysa, onu alt etmek ve susturmak için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi? Öyle ya, İslâm’ı yok etmek için bunca zahmet çekmeye, malınızı mülkünüzü, çoluk çocuğunuzu bu uğurda feda etmeye ne gerek vardı? Bir masa başına oturup onun ‘uydurduğu!’ sureler gibi birkaç sure yazarsınız, olur biter. Hadi buna tek başınıza gücünüz yetmedi diyelim, o zaman Allah’tan başka yardıma çağırabileceğiniz kim varsa, becerisine güvendiğiniz bütün şairlerinizi, edebiyatçılarınızı, filozoflarınızı, ilim, fikir ve din adamlarınızı çağırın! Çağırın da, hepiniz el ele vererek Kur’an gibi bir kitap yahut en azından bir tek sure meydana getirin; eğer bu iddianızda samimî iseniz...

:8 |�A �3#+2 54 5� ب ا�6� 6& "�6& CT#� � ��$3� $�و� O�و �TO#I8 ا��� ��� �� �O8 ا�8 6& {�& �< &�ن -�2 �O�� ﴾٣٩﴿+L ا�|

39. Hayır! Aslında onlar, meseleye önyargıyla yaklaştıkları için, hakkında yeteri kadar bilgi edinmedikleri ve gerçek anlamını henüz kavrayamadıkları şeyi, yani Kur’an’ı, ölçüp biçmeden yalanladılar! Çünkü ona inanıp dürüst ve erdemli yaşamak, hiç mi hiç işlerine gelmiyordu. Geçmişte bunun birçok örnekleri var. Nitekim onlardan öncekiler de kendilerine bildirilen hakikati böyle sahte gerekçelerle yalanlamaya kalkmışlardı. Fakat bir görsen, o zalimlerin sonu nice oldu!

�t5 54 و4'�3 �1?WO��8 �#-ا " C ور8 �T8 54z� G 54 �3'4و �T8 54z�﴿٤٠﴾ 40. Onların arasında, kibir ve önyargı zincirlerini kırarak

Kur’an’a iman edecek olanlar da var, ona inanmamakta diretecek olanlar da! Fakat sen üzülme, hakkı inkâr eden ve başkalarını da hakka yönelmekten alıkoyan bozguncuları, senin Rabb’in gayet iyi biliyor!

Page 16: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

� $OI#�ن وان O4 يء� ��8 p��� ا-O: وا O4 ن �z�� ��8 � M و��� -r��#O ا �#O- M �� :_A ك�8 6& ﴿٤١﴾ 41. O hâlde, ey Müslüman! Bütün bunlara rağmen, yine de seni

yalanlayıp kaba kuvvet ve zorbalıkla sesini kısmaya kalkışırlarsa, o zaman onlara de ki: “Bakın, ben hiç kimseyi iman etmesi için zorlamıyorum, siz de bizim inancımıza müdahale etmeyin. Öyle ya, benim yaptıklarım bana, sizin yaptıklarınız da size aittir. Eğer ben bir yalancıysam, bunun sonuçlarına katlanacak olan benim; yok eğer sizler hakikati inkâr eden kimselerseniz, bunun zararı da bana değil, sizlere dokunacaktır. Çünkü siz benim yaptıklarımdan sorumlu olmadığınız gibi, ben de sizin yaptıklarınızdan sorumlu değilim.” Fakat inkârcılar, bu çağrıya çoğu kez olumsuz cevap verecekler. Zira

unutma ki, her dinleyen işitiyor, her bakan görüyor değildir:

� و4'�3 bا� VO?$ }�Aا C"��ن ا�IO ?� 54 ن�#_I� G ا� ﴾٤٢﴿و�� &�42. İçlerinde, Kur’an okurken seni görünüşte dinleyenler de var

fakat kendi vicdanlarını önyargı zincirleriyle mahkûm etmiş olan bu “sağırlara” sen mi hakikati duyuracaksın, eğer akıllarını kullanmıyorlarsa?

{ $13ي اMOI� و�� &��ا b+� G�ون و4'�3 �Aا C"��٤٣﴿54 �'|� ا﴾ 43. Yine içlerinde, sana güya bakanlar da var fakat gözlerinin

önündeki gerçeği göremeyen bu “körlere” doğru yolu sen mi göstereceksin; eğer sezgileriyle hakikati göremiyorlarsa? Peki, bu insanları Allah mı bu hâle getirdi? Elbette hayır:

�س اO#|� �3?W�ن ان �س X��� و5�� ا�' G �|#� ا�' S٤٤﴿ا﴾ 44. Allah, insanlara hiçbir şekilde haksızlık etmez; ama asıl

insanlardır, bizzat kendi kendilerine haksızlık edenler. Hem de bunu, dünya hayatının gelip geçici zevkleri uğruna yaparlar. Oysa dünya hayatı çabucak geçip gidecek ve Kıyamet Günü diriltilip Rabb’inizin huzuruna çıkarılacaksınız:

��ا اG و��م 8�ا ��7�@� &�ن �� �#+� 6& 5� 3�ر � I�رA�ن Q 12 C�3'�8?� ا�6� ��-L 54 ا�' 5� و4� &��ا 34 �1 Sء ا�٤٥﴿8#_�﴾

45. O gün Allah onları diriltip mahşerde topladığı zaman, yaşadıkları bir ömür, insanlara o kadar kısa gelecek ki, sanki

Page 17: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

gündüz vakti aralarında tanışıverdikleri kısacık bir an kadar yeryüzünde kaldıklarını zannedecekler. İşte o zaman, dünya hayatının geçici zevkleri uğruna ebedî mutluluğu kaybetmenin ne büyük bir gaflet olduğunu anlayacaklar. Evet, günün birinde Allah’ın huzuruna çıkarılacakları gerçeğini inkâr eden ve bunun en doğal sonucu olarak doğru yola girmekten kaçınanlar, o Gün korkunç bir hüsrana uğrayacaklar! Ey Peygamber! Sana diş bileyen, seni ortadan kaldırmak için türlü

komplolar hazırlayan zalimler şunu iyi bilsinler ki:

� �4 <#- 1� IW�# وا4 �3X Sا �K �3I;�4 �'���A " '� A� ي 1I@� او " I8� ا�6� '���ن ﴿٤٦﴾

46. Onları tehdit ettiğimiz azap ve felâketlerin bir kısmını daha dünyadayken gerçekleştirerek özlemini çektiğin mutlu ve aydınlık günleri sana hemen göstersek de, çetin bir mücadelenin ardından seni vefat ettirerek mükâfatını âhirete ertelesek de, o zalimler açısından değişen hiçbir şey olmayacak, sonuçta azaptan kurtulamayacaklar. Çünkü hepsi, dönüp dolaşıp eninde sonunda bizim huzurumuza gelecekler. Evet, siz ölüp gitseniz bile, onların yapıp ettiklerine bizzat Allah şahitlik etmektedir. Şu da var ki, yeterli uyarı yapılmadan hiç kimseye ceza verilmez. Bunun için:

L ر��لA r�ذا ;� و��: ﴾٤٧﴿�ء ر��8 �3'�8 Mu2 �3��a?_� و@� O#|� G�ن ا447. Her ümmetin bir Peygamberi vardır ve her topluma, —

doğrudan veya dolaylı— bir Peygamber mutlaka gönderilmiştir. Ne zaman ki, onlara Peygamberleri veya Peygamberin misyonunu üstlenen İslâm davetçileri gelir ve kendilerini uyarıp aydınlatır, işte ancak o zaman onlar sorumlu tutulurlar: Elçilere karşı gösterdikleri tavra göre aralarında adaletle hükmedilir ve hiç kimse, zerre kadar haksızlığa uğratılmaz. Nihayet Son Elçi geldi ve insanları uyardı. Ve işte inkârcıların cevabı:

< و�_���ن ﴾٤٨﴿4 > @6ا ا��-1 ان &' � E�د�248. “Eğer cennet, cehennem, kıyamet, âhiret... hakkında

dedikleriniz doğru ise, savurduğunuz bu tehditler ne zaman gerçekleşecek?” diyerek sizinle alay ediyorlar.

Page 18: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

:2 YA �3#;ء ا�اذا ;� C:;ا L C ��: ا4 Sء ا� �X �4 Gا �IW G�ا وg M �?W'� "#4ا �G �ونQ� ?� ﴾٤٩﴿��-L وG �? _41�ن

49. Ey Peygamber! Bu cahillere de ki: “Ben size, ‘Bana inanmayanları azaba uğratacağım!’ demedim ki! Bilakis, Allah dilemedikçe, ben kendime bile herhangi bir zarar veya fayda verebilecek güce sahip değilim. Dolayısıyla, size vadedilen azabın ne zaman gerçekleşeceğini de bilemem. Fakat şunu söyleyebilirim ki, Allah ceza ve mükâfat vermekte acele etmez. Mesajını iyice anlamanız, üzerinde düşünmeniz için size bir süre daha mühlet verecektir. Çünkü Allah’ın değişmez yasalarına göre, her bireyin ve toplumun bir yaşam sınırı, bir helâk tarihi, yani bir eceli vardır. Bu süre gelinceye kadar da imtihan devam edecektir. Fakat o belirlenen süre bir de geldi mi, artık son pişmanlıkları fayda vermez ve helâk zamanını ne bir an geciktirebilir, ne de öne alabilirler!”

:2 ﴾٥٠﴿3�را 4�ذا �? T'4 :,I اO�,4��ن ارا� � ان ا$��� -6اT8 8��$� او 50. Sözlerine devamla de ki: “Söyleyin bakalım; gecenin bir

vaktinde uykunuzun tam ortasında veya gündüz vakti gezip eğlenirken, Allah’ın azabı size ansızın gelip çatsaydı, hâliniz nice olurdu! Allah’a meydan okurcasına azabın gelmesini isteyen suçlular, bunlardan hangisini arzu ediyorlar? İşte bu azap kesinlikle gerçekleşecek ve o gün Allah, tövbe edip

yalvaran zalimlere soracak:

�Kا �T8 � '& 125�� و� C ا �T8 � '4ا V2و �ن اذا 4�#,I ?$﴿٥١﴾ 51. “Başınıza bunlar gelip çattıktan sonra mı O’na iman

ediyorsunuz? Şimdi mi aklınız başınıza geldi? Fakat artık çok geç! Oysa bunu ne kadar da aceleyle istiyordunuz!

�K $ :@ r1#\�ا -6اب ا�ا ذو2�O#y 5� �6#� :� ون اO8 G� &' � $�?+�ن �2 ,﴿٥٢﴾ 52. Sonra zalimlere, “Tadın bakalım sonsuz azabı!” denilecek,

“Yaptığınız fenalıklardan başka bir şeyin cezasını mı çekiyorsunuz sanki?” İşte âhirette durum bundan ibaret. Fakat zalimlerin dünyadaki şu tavırlarına bir bakın:

"�z+' ?�و t5� � ,IO8 � �� ا �P و4� T �M ا ي ور�8 ﴾٥٣﴿ا)@ P�C 2: ا�

Page 19: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

53. Hâlâ sana, “Sahi bütün bunlar gerçekten meydana gelecek mi?” diye soruyorlar. De ki: “Rabb’ime yemin olsun ki, evet; bu kitapta bildirilenler, gerçeğin ta kendisidir! Ve siz, ey zalimler, ne yaparsanız yapın, bu korkunç akıbetten kurtulamayacak, ilâhî adaletin gerçekleşmesine asla engel olamayacaksınız!”

C وا�� و�� �T8 1ت AG رضGا MA �4 }O#y �W� راوا ا6I�ابr وMu2 ان ��: O� L41ا وا ا�' ﴾٥٤﴿8 �3'�8�a?_� و@� O#|� G�ن

54. Dünyanın gelip geçici menfaatleri uğruna âhiretlerini berbat edenler, ne büyük bir aldanış içinde olduklarını o gün anlayacaklar. Öyle ki, yeryüzünün tüm serveti zalimlerin elinde olsaydı, cehennem azabından kurtulmak için hepsini seve seve feda ederlerdi. Fakat ne çare! Azabı gördükleri zaman, pişmanlık acısı bir kor gibi yüreklerini yakıp kavuracak! Fakat son pişmanlık fayda vermeyecek. Hiç kimseye en ufak bir haksızlık yapılmaksızın, aralarında adaletle hükmedilecek ve böylece zalimler, sonsuz azaba mahkûm edilecekler.

�Gن ا�O#I� G �@�&و5�� ا P( Sان و-1 ا �Gا CرضGات وا�O 4� MA ا�? S ٥٥﴿ان﴾ 55. Ey insanlar! İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi

Allah’ındır! Şunu da iyi bilin ki, Allah’ın vaadi tartışmasız bir gerçektir. Ne var ki, insanların çoğu bunu bilmez.

�{ واI;�$ T���ن @� �O�و �M��﴿٥٦﴾ 56. Hayatı bahşeden de, ölümü yaratan da O’dur. Hepiniz

eninde sonunda ölümü tadacak ve hesap vermek üzere O’nun huzuruna getirileceksiniz.

�� � �'4zO#� LO(1ور و@1ى ور bا� MA �O� ء��WXو �� �س 12 ;��ء$�� 4�L|- 54 ر8 3� ا�' < ا�﴿٥٧﴾

57. Ey insanlar! İşte size Rabb’inizden bir öğüt, gönüllerdeki tüm hastalık ve dertlere kesin bir şifa ve müminler için bir yol gösterici ve rahmet kaynağı olan Kur’an gelmiş bulunuyor!

:2 �@ Cا�(�W�#A "�6+A �T O(�8و Sا :uW8 ن�IO,� � O4 vQ﴿٥٨﴾ 58. Şu hâlde, ey Müslüman! İnkârcılığın pençesinde kıvranan

insanlığa seslenerek de ki: “Bu dünyanın geçici nimetleri, insanlığı huzura kavuşturmada yeterli olamaz. O hâlde, Allah’ın sonsuz lütuf

Page 20: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

ve rahmetiyle, evet, işte asıl bununla sevinsinler ve kurtuluşun reçetesini Kur’an’da arasınlar! Çünkü bu, dünyaya bel bağlayanların toplayıp yığdıkları her şeyden daha hayırlıdır.”

:2 :2 CGY(و ��ا4( T'4 � #I,A 54 رزق ��� Sل ا �� ا ارا� � 4 Sاذن ��� ام -#> ا S� ا ﴾٥٩﴿$W�ون

59. Ve yine, iyi-kötü, haram-helâl, güzel-çirkin, doğru-eğri gibi değer yargılarını hoyratça tahrif edip yozlaştıran toplumlara seslenerek de ki: “Allah’ın size bahşettiği, fakat sizin —hiçbir makul gerekçeye dayanmadan— bir kısmını helâl, bir kısmını haram saydığınız nimetleri hiç düşündünüz mü?” Onları düşünmeye davet ettikten sonra de ki: “Haramı helâl, helâli

haram yapma konusunda size Allah mı izin verdi, yoksa Allah’ın adını kullanarak yalan mı söylüyorsunuz?”

�س و5�� ا و4� 6�و uA: -#> ا�' Sان ا CLO�_�م ا�ا6��ب � S�ون -#> اW� 5� &�@� 5y G ا�6� t٦٠﴿�7��ون﴾

60. Peki, Allah adına yalan uydurmaktan çekinmeyen bu zalimler, bütün iyiliklerin ve kötülüklerin karşılığının verileceği Diriliş Günü hakkında ne düşünüyorlar? Günün birinde hesaba çekileceklerini hiç akıllarına getirmiyorlar mı? Yine de Allah, onları cezalandırmakta acele etmiyor, hâlâ

nimetlerinden faydalanmalarına izin veriyor. Doğrusu Allah, insanlara karşı çok cömert ve lütufkârdır. Ama onların çoğu, kendilerine bunca nimetleri bağışlayan Rab’lerine itaat etmez, O’na şükretmezler. Buna karşılık ey Muhammed! Biz senin, hakikati tebliğ etme

konusunda ne kadar çaba harcadığını, ne büyük sıkıntılara göğüs gerdiğini biliyoruz:

� -#��� 3X�دا اذ و4� '& Gا :O- 54 ن�#OI$ G54 2�ان و T'4 ا�$ # �ن و4�X M �A ن��$ة " 54 4�_�ل ذر ب -5 ر8 I� �4و CT� �A ن�u� �W$ �G54 ذ�" و �wEا �Gء و��O MA اGرض وMA G ا�?

> M & �ب 4+� �A G٦١﴿ا&� ا﴾ 61. Hangi işle meşgul olursan ol, Kur’an’dan hangi bölümü

okursan oku… Ve siz ey insanlar, ne iş yapıyor olursanız olun…

Page 21: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Yani nerede, ne zaman ve hangi şartlarda olursanız olun… Şunu hiç aklınızdan çıkarmayın ki, siz bu işlere dalıp giderken Biz

mutlaka sizin söz, niyet ve eylemlerinize birebir şahitlik ediyoruz. Kısacası, yerin derinliklerinde olsun, uçsuz bucaksız göklerde

olsun, zerre ağırlığınca küçük ve önemsiz bile olsa, hiçbir şey Rabb’inin bilgisinden kaçmaz; hatta ne bundan küçük ve ne de büyük hiçbir şey yoktur ki, varlıkla ilgili yasaların, yazgıların belirlendiği apaçık bir Kitapta kaydedilmiş olmasın. O hâlde ey inkârcılar, yaptığınız zulmün yanınıza kâr kalacağını zannetmeyin ve siz ey Müslümanlar, umudunuzu yitirmeden, yılgınlığa kapılmadan yolunuza devam edin!

�Gا rن� �� �@ Gف -#3�� و�Q G Sء ا�٦٢﴿ان او���﴾ 62. Çünkü iyi bilin ki, Hesap Gününde Allah’ın dostlarına korku

yoktur ve onlar, o Gün asla üzülmeyecekler! Peki, kimdir Allah’ın dostları?

5� _�نC ا�6� ﴾٦٣﴿ا4'�ا و&��ا � 63. Onlar, Allah’ın ayetlerine yürekten iman eden ve bu imanın

gereğini yerine getiren, yani dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakınan kimselerdir. İşte bunun içindir ki:

�3� C�� �|I�ز ا�W�ا �ذ�" @ C Sت ا�O#�� :� �1+$ G C�ةQ Gا MAو �� ﴾٦٤﴿ا�+7�ى MA ا����ة ا�164. Hem dünya hayatında müjde var onlara, hem de âhirette!

Çünkü ilâhî yasada böyle yazılmıştır ve Allah’ın sözlerinde asla değişiklik olmaz! İşte budur en büyük kurtuluş, en büyük mutluluk!

Gا� و �@ C�I� �O; S ة I�3��� ان ا�2 " �� �� �#I�ا V� �O ?﴿٦٥﴾ 65. Şu hâlde, ey Müslüman! Anlamsız bir gurura kapılarak sana

üstünlük taslayan zalimlere aldırma! Onların inkâr ve alay dolu sözleri seni üzüp ümitsizliğe sevk etmesin! Unutma ki, her türlü kudret ve üstünlük, tamamıyla ve yalnızca Allah’a aittir ve O her şeyi işiten, her şeyi bilendir. Dolayısıyla, kim ki Allah’a yakınsa, üstünlük ve şeref de onun hakkıdır:

Page 22: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�Gا � &�X Sن 54 دون ا�5 �1-� +V ا�6� O�ات وMA 54 اGرضC و4� � MA 54 ا�? S ن ان�I+ �ءC ان � 5 وان @� اE�\� G�ن ﴾٦٦﴿اG ا�|

66. İyi bilin ki, göklerde ve yerde her kim varsa, insanlar, melekler, cinler... hepsi Allah’ın kulu olan âciz yaratıklardır. İşte bu yüzden, Allah’tan başkasına yalvarıp yakaran o inkârcılar, her ne kadar onlara ibadet ediyor gibi görünüyorlarsa da, aslında bu ortak koştukları sahte ilâhların izinden gitmiyorlar! Gerçekte onlar, sadece kendi arzularının, tutkularının ve zanlarının peşinden gidiyorlar ve aksini iddia ederken de, sadece yalan söylüyorlar! Peki bu cahiller, gözlerinin önünde sürekli tekrarlanan şu mucizeleri de mi görmüyorlar?

��ت �_�م �?IO�ن @� G "�ذ M �A ان C�اb+4 ر�3 �T وا�' �A ا�ا��: � ?�' ��� :I; ي ﴾٦٧﴿ا�6�67. Karanlığın o sessiz, sakin ve huzur verici atmosferi içinde

dinlenesiniz diye geceyi yaratan, işlerinizi rahatça görebilmeniz için de apaydınlık gündüzü var eden O’dur. Kuşkusuz bunda, hakikati açık yüreklilikle dinleyen insanlar için nice dersler, nice ibretler vardır.

O�ات و4� MA اGرضC ان -'1&� 54 � 2���ا CT @� ا4 T� CM'w�� MA ا�?�� و1�ا �+ S6 ا\ #��ن ا$ 4� O#I$ G�ن Sن -#> ا���ا$_ C٦٨﴿638ا﴾

68. Bütün sapık inanç ve ideolojiler, Allah’ın herhangi bir konuda yetersiz, aciz, muhtaç ve zayıf olduğu varsayımından yola çıkarlar. Nitekim müşrikler, melekleri Allah’ın kızları saydılar. Hristiyanlar ise İsa’yı Allah’ın oğlu kabul ederek, “Allah kendisine bir oğul edindi!” dediler. Hâşâ! Çocuk edinmek, bir acizliktir, O ise her türlü acziyet ve noksanlıktan uzaktır, yücedir! Zira O’nun hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur; göklerde ve yerde ne varsa, hepsi zaten O’nundur. Oysa sizin elinizde, bu konudaki iddialarınızı destekleyecek akli ve nakli hiçbir delil yoktur. Şu hâlde, nasıl olur da Allah hakkında gerçekliğini hiç bilmediğiniz iddialar ileri sürersiniz?

:2 Cن��#W� G ا6��ب S�ون -#> اW� 5� ﴾٦٩﴿ان ا�6�69. Ey Müslüman! Bu cahillere de ki: “Allah adına yalan

uyduranlar, asla kurtuluşa eremeyecekler!”

Page 23: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

O çok güvendikleri malları, servetleri de onları kurtaramayacak:

�ا �W��ونt 4 �ع �& �O8 1� �1 �_3� ا6I�اب ا�7 �6 �K �3I;�4 �'��ا �K �� ﴾٧٠﴿MA ا�170. Evet, belki bu dünyada birazcık menfaat sağlayacaklar fakat

eninde sonunda hesap vermek üzere huzurumuza gelecekler. İşte o zaman Biz, nankörlüklerinin cezası olarak onlara o korkunç azabı tattıracağız!

�ح� اذ 2�ل �_��T4 �� 2�م ان وا$: �+ �3�#- <#IA Sت ا���ي 8 �v M و6$&� &�ن &� -#��� 4_��4 �K L Ol ���#- �&�45� ا� G �K �&ء�� &�Xا ا4�&� و��IO;�A }#&�$ Sا Gو M�ا ا��u2ا

﴾٧١﴿$'|�ون 71. Onlara, Nuh’un hayatından ibret verici haberlerini anlat:

Hani o, inkâr bataklığında kıvranan halkına seslenerek, “Ey halkım!” demişti, “Sizin aranızda bulunmam ve Allah’ın ayetleriyle sizi sürekli uyarmam şayet canınızı sıkmaya başladıysa şunu iyi bilin ki, ben tüm kalbimle Allah’a güveniyorum, haydi öyleyse, bu davayı susturmak için, emir ve otoritesine kayıtsız şartsız boyun eğerek Allah’a ortak koştuğunuz bütün putlarınızı, liderlerinizi ve sahte ilâhlarınızı toplayıp hakkımda kararınızı verin; son sözünüzü söyledikten sonra da, kararınız içinize dert olmasın ve elinizden geliyorsa, göz açmama bile fırsat vermeden üzerimde hükmünüzü uygulayın! Fakat ne yaparsanız yapın, hak yoldan bir adım geri atmayacağım!”

< $��� � OA� ��� �� 54 ا;C� ان ا;�ي اA G�ن �O#?O�ن 54 ا�وا4�ت ان ا& kS٧٢﴿ -#> ا﴾ 72. “Eğer size ilettiğim mesajı dinlemekten yüz çevirirseniz, şunu

iyi bilin ki, ben bu tebliğime karşılık, sizden bir menfaat, bir mükâfat beklemiyorum. Benim mükâfatımı verecek olan, yalnızca Allah’tır. Ben, ilâhî emirlere gönülden boyun eğen samimî bir Müslüman olmakla emrolundum.”

8�ه 6�A r�'$���8 ا�8 6& 5� x} وا2�l'� ا�6� �YQ �@�'#I;و "#W�ا MA TI4 54ه و�'� ,'A|� &�} &�ن -�2 �A 5� ﴾٧٣﴿+L اO�'6ر�

73. Fakat bu uyarıları dikkate almadılar, aksine iyice azgınlaşarak onu yalancılıkla suçladılar. Bunun üzerine, Biz de onu ve gemide onun yanında yer alan bütün Müslümanları tufanda helak olmaktan kurtardık ve onları o ülkede egemen kıldık.

Page 24: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Ayetlerimizi inkâr edenleri ise, korkunç sel sularına batırarak boğduk. Bak işte, uyarılan fakat uyarılara aldırış etmeyen isyankârların sonu nice olmuş, gör!

�K A ت�' �+��8 �@�]��,A �34�2 <�ا Y�1ه� رI8 54 �'�I8 54 �T8 ا�8 6& �O8 ا�4'z�� ا��& �O 5� �1 IO�ب ا�2# <#- V+� "�6& C:+2﴿٧٤﴾

74. Sonra Nuh’un ardından, birçok Peygamberi kavmine hakikati ulaştıran birer uyarıcı olarak gönderdik ve her Peygamber, kendi halkına Peygamberliğini ispat edecek apaçık mucizeler gösterdi. Fakat onlar, ta işin başında hakkı inkâr etmiş oldukları için, kuru bir inat yüzünden bir türlü imana gelmediler. Çünkü yaptıkları kötülükler yüzünden kalpleri kararmış, âdeta pas tutmuştu. İşte biz, haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.

�K �,4 �4�2 ا�< '�I8� 1I8 54@� 4��> و@�ون ا�> A�-�ن و8 �TxpY4���'$� A�� ��وا و&� �4﴿٧٥﴾

75. Derken onların ardından, Musa ile Harun’u mucizelerimizle destekleyip Firavun’a ve onun toplum yönetiminde söz sahibi kurmaylarına gönderdik. Fakat onlar, hak ve hakikat karşısında anlamsız bir gurura kapılarak emrimize başkaldırdılar. Zaten bu insanlar, öteden beri suç işlemeyi alışkanlık hâline getirmiş kimselerdi. Bu yüzdendir ki:

� O#A > �+4 ����ا ان @6ا �? ��2 �1'- 54 P� ﴾٧٦﴿;��ء@� ا�76. Bizim katımızdan onlara mutlak hakikati gösteren mucizeler

gelince, “Hiç kuşku yok ki, hepimizi acze düşüren bu mucizevî olaylar, olsa olsa bir büyüdür!” dediler.

�)�ون 2�ل � ;��ء&C� ا��� @6اC وW� G#� ا�? O� P� ﴾٧٧﴿4���> ا$_���ن �#77. Musa, “Size gelen gerçek hakkında bunu mu

söyleyecektiniz? Bu apaçık mucizeler hiç büyü olabilir mi? Oysa büyücülerle Peygamberler arasında ne kadar muazzam fark var! Zira büyücüler, yüce bir ideal uğruna her şeylerini feda edebilecek kişiler değillerdir. Siz hiç bir büyücünün, zalim bir diktatörün karşısına çıkıp davasını korkusuzca haykırdığını, onu Allah’ın dinine davet ettiğini gördünüz mü? Tam tersine, büyücü para kazanmak

Page 25: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

için müşterilerinin önünde numarasını gösterir ve mükâfatını almak için avucunu açar. Onun hak, hukuk, adalet diye bir kaygısı yoktur, olsa zaten büyücülük yapmaz. Kaldı ki, bunlar kazara Peygamberlik iddiasında bulunsalar bile, çok geçmeden foyaları meydana çıkar. Kısacası, sihirbazlar asla iflah olmazlar!” dedi.

��ا ��2 5���ء MA اGرضC و4� ��ء� و$��ن O��� ا���� � و;1� -#T� ا8 O- �' W# � �' o;ا �O�� > �'4zO8﴿٧٨﴾

78. Firavun ve kurmayları Musa’ya dediler ki: “Şimdi anlaşıldı! Demek sen ve kardeşin Harun, atalarımızdan bize miras kalan töre, gelenek, inanç ve ideolojilerin şekillendirdiği din ve hayat anlayışından bizi vazgeçirmek ve böylelikle, vicdanlarda kalması gereken kutsal din duygularını siyasete alet ederek bu ülkede egemenliği ele geçirmek ve bizi sıradan insanlar gibi yaşamaya mahkûm etmek için buralara geldiniz, öyle mi? Yoo, elimizdeki güç ve iktidarı kimseye kaptırmaya niyetimiz yok! Dolayısıyla, size asla inanmayacağız!”

�� و2�ل �#- �(�� :�8 M �� xن ا�-�A﴿٧٩﴾ 79. Firavun, Musa’yı halkın huzurunda sihirbazlarla yarıştırmak ve

onun da diğerleri gibi bir sihirbaz olduğu yolundaki iddiasına malzeme bulabilmek amacıyla, bir plân hazırladı ve adamlarına emretti: “Bu civarda ne kadar usta ve becerikli sihirbaz varsa, hepsini bulup huzuruma getirin!”

� O#A ن�4#_ � �� ا ��ة 2�ل 3�� 4���> ا�_�ا 4 ﴾٨٠﴿;��ء ا�?80. Sihirbazlar şehrin büyük meydanında, bayram yerinde Musa

ile karşı karşıya gelince, Musa onlara meydan okurcasına, “Haydi, gösterin marifetinizi! İnsanların gözünü boyamak için atın atacağınızı!” dedi.

�� O#A G Sان ا CT#�+�� Sان ا C�� �5 ا�_�ا 2�ل 4�4 <�� T8 � o; ا�? �1?WO�ا :O- �#b� ﴿٨١﴾

81. Sihirbazlar, iplerini ve değneklerini meydandaki sıcak kumların üzerine atınca, ortalıkta dolaşan yılanlara, çıyanlara dönüşen bir gösteri sergilediler. Bunun üzerine, Musa dedi ki: “Bu yaptığınız, ustaca düzenlenmiş bir sihirbazlıktan başka bir şey

Page 26: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

değil! Allah, hakikati örtbas etmek için oynadığınız bu çirkin oyunu elbette boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah, bozguncuları asla başarıya ulaştırmaz!”

P� ا��O#�8 P��T$ و�� &�ه اO�,4��نt و� S٨٢﴿ا﴾ 82. “Ve suçluların hoşuna gitmese de, elçilerine vahyettiği

sözleri ve müminlere yardım ve inayeti sayesinde gerçeği açıkça ortaya koyacak ve hakkı egemen kılacaktır!” Bu sözlerin hemen ardından Musa, o yılanların arasına asasını attı. Dev bir yılana dönüşen asa, sihirbazların yılan gibi gösterdiği iplerini, değneklerini birer birer yutup yok etti. Bu mucize karşısında sihirbazlar derhal iman edip secdeye kapandılar. Diğerlerine gelince:

��OA �Q <#- �T4�2 54 L � ف A 54�-�ن و3xpY4� ان �C�3' W وان A�-�ن I��ل MA اO� 54���> اG ذر > �A�?O�5 اO� T ﴾٨٣﴿اGرضr وا

83. Firavun ve kurmaylarının kendilerine eziyet edeceğinden korktukları için, kavminden ancak bir grup genç Musa’ya açıkça iman etti. Diğer pek çoğu ise, inancını gizlemek zorunda kaldı. Çünkü Firavun, yeryüzünde küstahça böbürlenen ve hak hukuk tanımayan acımasız bir diktatör idi.

��ا ان &' و2�ل # &�$ T�#IA S�8 � '4م ان &' � ا�2 ��> ��4 > �O#?4 �﴿٨٤﴾ 84. Buna karşılık Musa, müminleri eğitmek üzere onlara dedi ki:

“Ey halkım! Eğer Allah’a inanıyorsanız, artık O’na güvenin ve zorba yöneticilerin tehditlerinden korkmayın, eğer gerçekten Allah’a yürekten boyun eğmiş kimselerseniz!”

_Aا��� k> �O�� '� '#I,$ G� L' A �#_�م ا�| #'�r ر8 &�$ S٨٥﴿-#> ا﴾ 85. Onlar Musa’ya cevaben, “Evet, bizler yalnızca Allah’a

güveniyor ve O’nun yardımına sığınıyoruz! Ey Rabb’imiz, bizi bu zalim toplum için bir imtihan aracı kılma! Bizi kâfirler karşısında yenik düşürerek onların iyice azgınlaşmasına sebep kılma. Altından kalkamayacağımız çetin belâlarla bizi yüz yüze getirme, ya Rab!”

�' ,�5 و ��A���م ا�54 ا�_ " O(�8﴿٨٦﴾ 86. “Engin lütuf ve rahmetin sayesinde bizi bu kâfirlerin elinden

kurtar!”

Page 27: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�O�ا واو)�'�� ا �_�O�4� bO8� 8��$� وا;I#�ا �8�L#+2 ��$ وا�2 �T ان $+� �Q�> وا�ا�> 4 > �'4zO�ا � #�ةC و78 b٨٧﴿ا�﴾

87-Bunun üzerine, Musa’ya ve kardeşine şöyle vahyettik: “Halkınız arasında kulluk bilincini yeniden canlandırmak, inananları eğitmek ve onları küfür sisteminin kokuşmuş, yozlaşmış hayat tarzından koruyup seçkin, temiz ve inançlı bir toplum oluşturmak için, Mısır’daki her mahallede, her semtte mescit olarak kullanabileceğiniz evler hazırlayın ve bu evlerinizi topluca namaz kılınacak ortak mekânlar ve toplantılarınızın yapılacağı birbirleriyle irtibatlı merkezî yerler hâline getirin; namazlarınızı da bu evlerde, cemaatle ve dosdoğru kılın. İşte bunları yerine getirebilirseniz, zafer mutlaka inananların olacaktır. O halde, inananları müjdele!” Böylece, uzun ve zorlu bir mücadelenin ardından:

��k و2�ل �'L وا4�اMA G ا����ة ا�1 '�� ا" ا$�{ A�-�ن وY4ه ز� '� u��#�ا -5 4��> ر8 ر8> ��وا ا6I�ا �> ا4�ا3�� وا1Xد -#> #2�4z� YA �38'�ا ) #- �Omا �' �#"r ر8 �� ب �+� ��Gا

﴿٨٨﴾ 88. Musa, kardeşi Harun ile birlikte Allah’a yalvararak dedi ki: “Ey

Rabb’imiz! Gerçekten sen, Firavun ve kurmaylarına bu dünya hayatında görkemli bir saltanat, göz kamaştırıcı güzellikler ve muazzam bir servet bağışladın. Ey Rabb’imiz, oysa sen bu nimetleri, inananları senin yolundan saptırsınlar diye mi onlara vermiştin? Bu ne büyük nankörlüktür ki, kendilerine bahşettiğin imkân ve nimetlerle şımarıp senin dinine savaş açıyorlar! O hâlde ey Rabb’imiz, onların bütün kudret ve servetlerini yok et ve kalplerine öyle bir kilit vur ki, ölüm anında o can yakıcı azabı görünceye kadar iman etmesinler!”

�O#I� G 5�ن �ل 2 �: ا�6� +�I�ن �+� $ Gو �O� �_ ��A �O�$�-د }+� ﴾٨٩﴿12 ا;�89. Bunun üzerine, Allah Musa ile Harun’a seslenerek, “Duanız

kabul edilmiştir. O hâlde, dosdoğru yolda yürümeye devam edin ve sakın cahillerin ardından gitmeyin!” dedi.

Page 28: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��M و;�وز �'+8 �ا ادر&T اw��قk 2�ل ا� �> اذ ( Cو-1وا ��w8 ده�ن و;'�-�A �3I+$�A ���: ا�+ �اء� �� p��: وا �اء� ��ا ا�� '8 �T8 }'4ي ا� �G T اT� اG ا�6� < ا4'{ ا �O#?O�٩٠﴿ 54 ا﴾

90. Ve bir gece Musa, emrimiz uyarınca halkını Mısır’dan çıkarıp Filistin’e doğru yol almaya başladı. Durumu haber alan Firavun, derhal peşlerine düşerek Kızıldeniz kıyılarında onlara yetişti. Müminler denizle düşman arasında sıkışıp kalmışlardı. Bunun üzerine, Kızıldeniz’i ortadan ikiye yardık ve İsrail Oğulları’nı denizden karşıya geçirdik. Fakat öfkeden çılgına dönen Firavun ve askerleri, kin ve nefretle peşlerinden gittiler. İsrail Oğulları karşıya geçer geçmez, deniz tekrar kapanmaya başladı. Dev dalgalar altında kalan Firavun artık boğulacağını anlayınca, “Şimdi iman ediyorum, İsrail Oğulları’nın inandığı bir tek İlâhtan başka ilâh olmadığına! Ben de artık yalnızca Allah’a boyun eğenlerdenim!” dedi.

5��� �5 وb- 12�{ ا �1?WO�٩١﴿2+: و&'{ 54 ا﴾ 91. Fakat Allah ona, “Şimdi mi aklın başına geldi?” dedi, “Gözlerden

perdenin kaldırıldığı, imandan başka bir seçeneğin kalmadığı bir zamanda iman etmenin ne faydası var? Oysa şu ana kadar emirlerime başkaldırmış ve hayatın boyunca bozgunculuk peşinde koşmuştun! Bu yüzden, son nefeste ettiğin bu sözde iman, seni hak ettiğin cezadan kurtaramayacaktır!”

�س -5 ا��$'� � A����م vا 54 ا�' " � ��ن W#Q 5O�" ا�CL وان &��8+1 "� �,' tن�#A�w﴿٩٢﴾ 92. “Ey Firavun! Bugün seni öldüreceğiz fakat senden sonra

gelecek nesillere tarihî bir ibret belgesi olman için, cesedini denizde çürüyüp yok olmaktan kurtarıp kıyıya atacağız. Böylece insanlar, zalimleri nasıl bir akıbetin beklediğini gözleriyle görecekler!” Ne var ki, ibret alanların sayısı çok azdır. Çünkü insanların çoğu, ayetlerimize karşı umursamaz bir tavır içindeler.

+�تOA r� اW# Q�ا ) و�_1 � ا 1Eق ورز2'�@� 54 ا�� �+4 :� �اء� �M ا�� �'8 �ا �8 C�#I�ء@� ا��; <�W# \� T�ن �A ا��& �O� �A LO�_�م ا�8�'3� � M �u_� " ﴾٩٣﴿ان ر8

93. Gerçekten biz, İsrail Oğulları’nı çok güzel ve güvenli bir yurda yerleştirdik ve onlara tertemiz nimetler bağışladık. Fakat

Page 29: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

onlar, kendilerine Allah’ın vahyi olan ilim geldikten sonra, sırf azgınlıklarından dolayı hakkı inkâr edip ayrılığa düştüler. Allah onlara, ellerindeki Tevrat’ı onaylayan yeni bir kitap ve yeni bir Peygamber gönderince, kimisi ona inandı, kimisi inkâr etti. Elbette Rabb’in, ayrılığa düştükleri konularda, mahşer gününde aralarında hükmünü verecektir.

ن ا�� �ب r"#+2 54 �_1 ;��ءك ا�� A�ن �]�_� 5� �'�� ا��" A?�: ا�6� �� ا O4 "X M �A }'& 54 P 4 5��$ YA " �k5 ر8 ��OO�٩٤﴿5 ا﴾

94-Ey Peygamber! Eğer sana indirdiğimiz bu kitap ve anlattığımız peygamber kıssaları hakkında en ufak bir şüphen varsa, senden önce kutsal Kitabı okuyanlara, yani Tevrat ve İncil’i okuyan insaf ve adalet sahibi Yahudi ve Hristiyan âlimlerine sor! Sana bildirdiğimiz peygamber kıssaları, onlar tarafından da bilinen ve kabul edilen olaylardır. Onlar kendi kitaplarında yer alan bu kıssalardan ibret almayıp hâlâ şirk ve inkârda devam ediyor olsalar bile, sorulduğu zaman bunları inkâr edemeyecek, “Evet böyledir.” deyip tasdik etmeye mecbur kalacaklardır. Çünkü Allah’ın bütün elçileri hep bu evrensel gerçeği tebliğ etmişlerdir ve buna insanlık tarihi şahittir. Gerçek şu ki, Rabb’inden sana insanlığı doğru yola ileten hakikat

bilgisi gelmiştir. O hâlde, sakın kuşkuya kapılanlardan olma!

G5 و� A ��ن 54 ا�\���� Sت ا���ا 8�8 6& 5� 5 54 ا�6���$﴿٩٥﴾ 95. Ve sakın Allah’ın ayetlerini yalanlayanlardan yana olma,

yoksa dünyada da âhirette de kaybedenlerden olursun!

" 4z� G'�نk ن ا { -O#& �3�#{ ر8 _( 5� ﴾٩٦﴿ا�6�96. Çünkü hakikati bildiği hâlde kötülüğü tercih eden, böylece

haklarında Rabb’inin azap hükmü gerçekleşen zalimler, bireysel ve toplumsal yasalar gereğince, kesinlikle iman etmeyecekler;

�� و�� ��G6اب اI��وا ا� < ( L�ء$3� &: ا�٩٧﴿;�﴾ 97. Hakikati tüm berraklığıyla gösteren her türlü mucize onlara

gelse bile, yine de inkârda diretecekler, ta ki, son nefeslerini verirken o can yakıcı azabı kendi gözleriyle görünceye kadar! Fakat böyle bir imanın faydası olmayacaktır.

Page 30: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

G�#A �� ا4'�ا &W7'� -'3� -6اب ا�\ O� C��3� اG 2�م ���O� ي &�{ L��2 ا�3IW'A }'4� ا� > I'�@� ا�> )� �� و4 ﴾٩٨﴿MA ا����ة ا�1

98. Zaten insanlık tarihinde, son nefeslerine kadar inkârda direten, ancak azabı gördükten sonra iman eden ve bu imanı kendisine yarar sağlayan bir toplum var mı ki? Bir tek Yunus’un kavmi hariç! Çünkü Yunus (as), halkını yeteri kadar uyarmadan ümitsizliğe kapılmış ve görev yerini terk etmişti. Oysa Biz, hakikati tüm açıklığıyla ortaya koyan bir elçi göndermedikçe hiç kimseye azap etmeyiz (17. İsra: 15). Bu yüzden, onlar bir bulut gibi tepelerine çöken azabı görüp de iman edince, tövbelerini kabul ederek dünya hayatındaki o alçaltıcı azabı üzerlerinden kaldırdık ve ecellerinin geleceği belli bir süreye kadar refah, mutluluk ve huzur içerisinde yaşamalarına izin verdik. Şu hâlde, ey Müslüman! Sakın sen de Yunus gibi aceleci davranıp da, bütün insanların öyle çabucak inanmalarını bekleme! İnanmıyorlar diye ümitsizliğe kapılma, onları inandırmak için olağanüstü olaylar, kerametler peşinde koşma! Zira inkâra şartlanmış olanlar, sen onlara en büyük mucizeleri göstermiş olsan bile inkârdan vazgeçmeyeceklerdir. Unutma ki:

< و�� �'4z4 ا���� < �س ) { $��ه ا�'�Aا C�I� �O; �3 MA 54 54 اGرض &# G " �ء ر8 �X﴿٩٩﴾ 99. Şayet Rabb’in insanları zorla imana getirmek isteseydi,

yeryüzünde ne kadar insan varsa hepsi çoktan iman etmiş olurdu. Fakat O, insanların kendi özgür iradeleriyle imanı seçmelerini istedi. O hâlde, göz göre göre küfrü tercih eden bu insanları sen mi zorla imana getireceksin? Senin görevin, hakikati onlara güzelce duyurmaktan ibarettir. Dolayısıyla, iman etmiyorlar diye kendini kahretme! Şunu iyi bil ki:

�I� G 5_#�ن و4� ;� -#> ا�6� C و�,I: ا�� Sذن ا�8 G54 اz$ ان �W'� ن�١٠٠﴿&﴾ 100. Sen ne kadar çırpınsan da, Allah’ın izni ve iradesi olmadıkça,

hiç kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Ve Allah, dürüst ve samimi bir kalple hakikate yönelmedikleri sürece, kibir ve inatla hakkı reddeden o inkârcıları imana iletmeyecektir. Çünkü O, akıllarını kullanmayan böyle önyargılı ve kötü niyetli insanların kalpleri üzerine, hakikati görme kabiliyetini dumura uğratan, vicdan ve sağduyularını körelten manevî pislikler yağdırır! Bu ilâhî

Page 31: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kanun gereğince, kendi iradeleriyle hakikate yönelmeyen insanların iman etmeleri mümkün değildir.

O�ات واGرضC و 2: 6ر -5 2�م 4z� G'�ن ا|�وا 4�ذا MA ا�? ��ت وا�' Gا M'w$ �4﴿١٠١﴾ 101. O hâlde, ey Peygamber! Senden mucize isteyenlere de ki:

“Göklerde ve yerde ne muhteşem mucizeler var, bakın da ibret alın!” Fakat inanmaya gönlü olmayan bir topluma, bunca deliller ve uyarılar bile fayda vermez.

:3A ��| 'O�54 ا ��I4 M ��وا ا �| �A :2 C�3#+2 54 ا�#Q 5� �م ا�6� �5 �' |�ون اG 4�: ا�﴿١٠٢﴾

102. Yoksa onlar, kendilerinden önceki zalimlerin yaşadığı azap günleri gibi bir günün gelmesini mi bekliyorlar? Bu gafillere de ki: “Bekleyin öyleyse, işte ben de sizinle birlikte beklemekteyim!”

�K t> �'4zO�ا �' �'�#- �_( r"�6& ا�5 ا4'� M ر�#'� وا�6� �,'﴿١٠٣﴾ 103. Bu bekleyiş esnasında, müminlerle kâfirler arasında büyük bir

mücadele yaşanır. Biz de zalimlere biraz mühlet veririz ve nihayet o azap günü geldiğinde zalimleri helâk eder, elçilerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Uhdemizde bir hak olarak, ilahi adaleti gerçekleştirir ve hak uğrunda sabırla mücadele eden müminleri böyle kurtarırız.

و5�� 2: S1ون 54 دون ا+I$ 5� �YA M ا-+1 ا�6� �'� X M" 54 د� �A � '& س ان� 3� ا�' �� ا� ا-+1 � 4zO�ن 54 ا�وا4�ت ان ا& r��� A� � ي ا�6� Sا k> �'﴿١٠٤﴾

104. O hâlde, kesin tavrını ortaya koymak üzere, onlara de ki: “Ey insanlar! Eğer benim dinim hakkında bir şüpheniz varsa, şunu iyi bilin ki, ben sizin Allah’tan başka taptığınız varlıklara asla tapmam fakat hepinizi öldürecek olan Allah’a kulluk ve ibadet ederim. Çünkü ben, inançlarından asla taviz vermeyen dosdoğru müminlerden olmakla emrolundum.”

< وان �&�7O�5 54 ا��$ Gو r�W� �'( 5� ﴾١٠٥﴿ا2� و;3" �1#�105. “Ve Rabb’im, şu ilâhî emirleri tüm insanlığa duyurmamı bana

emretti: Her türlü batıl inanç ve ideolojilerden arınmış bir şekilde, yüzünü tüm ruhunla, tüm benliğinle gerçek inanç sistemine çevir! Ve sakın Allah’tan başka varlıkları yüceltip ilâhlaştıran o müşriklerden olma!”

Page 32: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Gو �4 S1ع 54 دون ا$ > �O�� " اذا 54 ا�|�A }#IA ن�A rك �u� Gو "IW'� G﴿١٠٦﴾ 106. “Allah’ı bırakıp da, sana herhangi bir fayda veya zarar

veremeyen varlıklara el açıp yalvarma! Eğer böyle bir şey yapacak olursan, o takdirde sen de zalimlerden olursun!” Allah’tan başkasına nasıl el açıp yalvarırsın ki;

�� �T8 4 وان �b� C �T#uW� اد� � ا@ G�r وان ��دك YA v\8 ر T� {X�& YA �u8 Sا "??O� ء� �7� 5 �� C و@� اWw��ر ا��)� ﴾١٠٧﴿54 -+�ده�

107. Allah sana bir sıkıntı, bir zarar dokunduracak olsa, O’ndan başka hiç kimse onu gideremez. Eğer sana bir güzellik bahşetmek istese, hiç kimse O’nun lütuf ve cömertliğini engelleyemez. O, lütuf ve bereketini kullarından dilediğine verir. O hâlde, O’nun ihsan ve inayetine lâyık kullar olmaya çalışın. Şunu da iyi bilin: Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

:2 :g 54و r �T?W'� ي �1 3� �O �A 5 ا@ 1ىOA r�� �س 12 ;��ء&� ا��P 54 ر8 3� ا�' �� ا� � �O �A u� C:� �&�8 ���#- p��� ا ﴾١٠٨﴿: -3�#�r و4

108. De ki: “Ey insanlar! İşte size Rabb’inizden, hakikatin ta kendisi olan Kur’an gelmiş bulunuyor. Artık her kim doğru yolu seçerse, ancak kendi iyiliği için doğru yolu seçmiş olur. Kim de Kur’an’ın çizdiği yoldan saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapmış olur. Zira Allah, hepinize hakikati görme yeteneği bahşetmiştir. Tercih ve eylemlerinizden yalnızca kendiniz sorumlusunuz. Benim görevimse, yalnızca hakikati güzelce duyurmaktan ibarettir. Çünkü ben sizin davranışlarınızdan sorumlu değilim. Şu hâlde:

V+ < وا$ �O&��r و@� vQ ا� Sا ���� < ( �E)�> ا��" وا�� �١٠٩﴿4﴾ 109. Ey hakikat yolunun yolcusu! Sen başkalarına değil, ancak ve

ancak sana gönderilen bu hikmetli ayetlere uy! Hedefe ulaşma konusunda sakın aceleci davranma. Allah hakkınızda hükmünü verinceye kadar, bu yolda uğrayabileceğin zorluklara, sıkıntılara sabret! Unutma ki, O hükmedenlerin en hayırlısıdır.

Page 33: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��رة @�د ﴾١١﴿ �11. HUD SURESİ

Mekke devrinin sonlarında, Yunus suresinin hemen ardından indirilmiştir. Adını, Hud Peygamberin kıssasının anlatıldığı 50–60. ayetlerden almıştır. 123 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� �� kv ا� �+Q �� #{ 54 1�ن )�� bA �K T$��ا }O�(ب ا�١﴿& ﴾ 1. Elif, Lâm, Râ.1 Dinle, ey insanoğlu! Bak bunu sana Allah söylüyor.

Bunları Allah sözü olarak dinle, başkasının sözüne benzetme. Senin gayet iyi tanıdığın ve şiirlerinde, yazılarında, hitabelerinde ustalıkla kullandığın şu harflere bir bak: İlâhî kudret, bu basit harfleri nasıl mükemmel bir uyumla yan yana dizdi de, olağanüstü güzelliği karşısında en büyük edebiyat ustalarının, âlimlerin, filozofların secdeye kapandığı; bir tek sûresinin dahi benzerini yapmakta beşeriyetin acze düştüğü eşsiz, mucizevî bir kitap ortaya koydu: Bu öyle bir kitaptır ki, bizzat Hakîm ve Habîr tarafından

âyetleri muhkem kılınmış, sonra tafsil edilmiştir. Ey insan! Bu okuyacağın / dinleyeceğin mesaj öyle mükemmel bir

kitaptır ki, Onun her bir âyeti, Hakîm (sonsuz hüküm, hikmet ve adalet

sahibi) ve aynı zamanda Habîr (her şeyi hakkıyla bilen, her şeyden haberdar) olan Allah tarafından, Her türlü şüphe, çelişki, yanlışlık ve bozulmaya karşı özenle

korunarak mükemmel bir ölçü ve ahenk içinde, gayet muntazam ve sağlam bir şekilde düzenlenerek muhkem kılınmış, Ve her akıl sahibinin anlayıp ibret alabileceği biçimde açıklanmış,

âyet âyet, sûre sûre düzenlenerek tafsil edilmiştir.

Gا kv �� و�78 �6 T'4 ��� M �'C ا Sا Gوا ا� 1+I$﴿٢﴾

1 Bazı sûrelerin başında yer alan ve hurûf-u mukattaa diye isimlendirilen bu harflerin geniş açıklaması için Bakara Sûresi’inin 1, 23 ve 24. âyetlerine bakınız.

Page 34: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

2. Ki, Allah’tan başkasına kulluk ve ibadet etmeyin! Yalnızca O’nun emirlerine kayıtsız şartsız itaat edin, O’nun buyruklarına ters düşen hiçbir güce, kim olursa olsun asla boyun eğmeyin! O hâlde, ey Peygamber! Bu Kur’an ile insanlığı uyararak de ki: “Doğrusu ben, size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim. Zalimleri ilahi azap ile uyaran, iman edip iyilik yapanları da cennet nimetleriyle müjdeleyen bir Peygamberim.”

�> ا;: O?4> و وان I�� 4 �-� )?'� ا� O� T��ا ا�� 8�$ �K �� ي uA: ا� Ww�وا ر8 �zت &: ذ� v �M اQ�ف -#��� -6اب ��م &+� ��A ا���وان $ CT#uA﴿٣﴾

3. “Şu halde, günahlarınızdan tövbe ederek Rabb’inizden bağışlanma dileyin ve tüm içtenliğinizle O’na yönelin ki, sizi ecel denilen belirli bir süreye kadar huzur ve mutluluk içinde güzelce yaşatsın ve iyilik yapan herkese, iyiliğinin karşılığını dünyada da ahirette de tam olarak versin. Fakat ilâhî buyruklardan yüz çevirecek olursanız, doğrusu sizin için, başınıza gelecek o büyük günün azabından korkarım!”

�� ا�> r��I;�4 و@� -#> &: MXء �12 S٤﴿ا﴾ 4. “Hepinizin dönüşü eninde sonunda Allah’adır. Ve Allah, her

şeye gücü yeten mutlak kudret sahibidir.”

�Gا ?� > �( Gا CT'4 ا�W\ ?�� �@1ورE ن�3� ��' ون و4� ا �?� �4 �#I� k�38��K ن�7w 1ور b68ات ا� �� �#- T ﴾٥﴿�I#'�نr ا

5. Bakın, hakikatle yüz yüze gelmekten korkan kimi inkârcılar, elçiyi her gördüklerinde ondan gizlenmek için nasıl da göğüslerini çevirip hemencecik oradan sıvışıyorlar. Güya böylece hakikati görmemiş, duymamış oluyorlar. Kur’an’ın o etkileyici uyarısıyla yüz yüze gelmemek için arkalarını dönüp gitmekle, kalplerini ve kulaklarını hakikate kapatmakla gerçeklerden kaçabileceklerini ve sorumluluktan kurtulabileceklerini sanıyorlar. Oysa onlar, gecenin zifiri karanlıklarında örtülerine büründükleri ve vicdanlarıyla baş başa kaldıkları zaman bile, Allah onların gizledikleri ve açığa vurdukları her şeyi bilmektedir. Çünkü O, kalplerin içindeki bütün gizli niyet ve düşünceleri tam olarak bilir. Öyle ki:

M & �ب 4 و4� �A :& C�3-د�و4? �@ �_ ?4 �#I�و �رز32 Sا <#- Gرض اGا MA L �ا8 < 54 د �+﴿٦﴾

Page 35: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

6. Yeryüzünde yaşayan ne kadar canlı varsa, hepsinin rızkını veren Allah’tır. Bütün canlıları yediren, içiren ve ihtiyaç duydukları her şeyi onlara sağlayan O’dur. Ayrıca O, her canlının yerleşip kaldığı ve emanet durduğu yeri

bilir. Onların nerede barındığını, nereden gelip nereye gittiğini, nerede hareket edip nerede durduğunu bilir. Sizin hayat yolculuğunuzu; anne rahminden dünyaya, dünyadan kabre, oradan mahşere, sonra cennet veya cehenneme varıncaya kadar geçirdiğiniz ve geçireceğiniz aşamaları bilir. İşte bütün bunlar, varlık yasalarının belirlendiği apaçık bir kitapta kayıtlıdır.

�� ا)? و@� �م و&�ن -TX� -#> ا�O��ء ��+#�&� ا� L ا� � M �A رضGات وا�O ي P#Q ا�? 5 ا�6��وا ان @�6 �W& 5� �� I+4�K�ن 1I8 54 اO��ت ��_�5� ا�6� < ا اCYO- G و�� 2#{ ا �+4 ���﴿٧﴾

7. O Allah ki, gökleri ve yeri günde, yani birbirini takip eden altı evrede yarattı. Canlıların yaratılması aşamasında, O’nun arşı ―yani kudret ve hükümranlığı― su üzerinde tecelli etmiş idi. Allah bütün canlı varlıklara su ile hayat verdi. Hayat suda başladı ve su, her canlının yaşam kaynağı oldu. Böylece Allah, hanginizin daha güzel ve yararlı davranışlar göstereceği konusunda sizi imtihan etmek için evreni, hayatı ve ölümü yarattı. Çünkü O, hiçbir şeyi anlamsız ve amaçsız yaratmamıştır. Hal böyleyken, eğer sen onlara, “Bakın, hepiniz öldükten sonra

yeniden diriltilip hesaba çekileceksiniz!” desen, ilâhî adaleti inkâr eden o kâfirler, “Bu apaçık bir büyüdür. Böyle bir iddia, düpedüz adam aldatmaktan, göz boyamaktan ibarettir.” diyeceklerdir.

��b4 ��� �3 و�� 1I4 Lودة ��_�5� 4� ��+?CT اG ��م ��$� �> ا4 � -'3� ا6I�اب ا�� Qا �Aو tن �] 3 ?� �T8 ا� ﴾٨﴿-'3� و)�ق 4 �38� &�

8. Eğer Biz, isyankârlıklarından dolayı onları derhal yok etmeyip de, hak ettikleri azabı belirlenmiş bir vakte kadar ertelesek, bunun hikmetini hiç düşünmeden, “Onun hemen gerçekleşmesini engelleyen nedir? Hani Allah kâfirlere azap edecekti? Demek tüm uyarılar, tehditler yalanmış!” diyerek alaycı bir tavırla, azabın bir an önce gelmesini isteyecekler. Fakat şunu iyi bilsinler ki, kendilerine vadedilen o azap gelip

çattı mı, bir daha asla geri çevrilecek değildir ve o azap geldiği

Page 36: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

zaman, öteden beri alay edip durdukları cehennem onları çepeçevre kuşatmış olacaktır.

�z�� Tس &W�ر و�� -'�@� rT'4 ا �K LO(ر � ?�ن 4' Gا �٩﴿اذ2'﴾ 9. Eğer insanoğluna katımızdan zenginlik, sağlık, güzellik, bolluk,

bereket, huzur gibi nimetler vererek bir rahmet tattırdıktan sonra onu elinden çekip geri alsak, bunun bir imtihan olduğunu göz ardı ederek hemen ümitsizliğe düşer, nankörlük etmeye başlar. Sahip olduğu her şeyin kendisine Allah tarafından bağışlanan gelip geçici nimetler olduğunu idrak edemediği için, onları kaybettiği anda müthiş bir sarsıntı geçirir, yaşama ümidini tamamen kaybeder.

W� T�ح A\�رk و�� CM ا ��ت -'� � T ��_�5� ذ@� ا�? �اء 4? �g 1I8 ء��OI ﴾١٠﴿اذ2'�ه 10. Ve yine, eğer kendisine dokunan bir sıkıntının ardından

başındaki belâyı giderip ona bir nimet tattıracak olsak, o zaman da, “Nasıl olsa belâlardan kurtuldum!” der ve bir daha hiç sıkıntıya düşmeyecekmiş gibi hemen şımarmaya, o nimetleri kendisine veren yaratıcıyı unutarak kibirlenmeye, büyüklük taslamaya başlar. Nimetleri düşünür de, onları bahşeden yüce kudreti düşünmez. Belâlardan ödü kopar, fakat o belâlarla insanları imtihan eden Allah’a karşı gelmekten çekinmez.

G�ة و اWw4 �3� "o� �pاو Cت���� bا ا��#O-�وا وE 5� v ا�6� ﴾١١﴿ا;� &+�11. Ancak sıkıntılı anlarda ümitsizliğe düşmeyen, nimetlerden

dolayı da şımarıp kibre kapılmayan, yani her iki durumda da sabretmesini bilen ve Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla güzel ve yararlı iş yapan kimseler elbette böyle değildir. İşte onlar için, Rab’leri tarafından bir bağışlanma ve muhteşem bir ödül vardır!

"#I#A I4 ء�او ;� �& T�#- ل T $�رك I8� 4� ��)�> ا��" و�g�1E �T8 Pxرك ان �_���ا ���G ا C�� �6 }�O� ا �:C"#4 C ا -#> &: MXء و&� S١٢﴿وا﴾

12. Ey Peygamber! Şimdi sen o inkârcıların, “Eğer Muhammed gerçekten Peygamber olsaydı, ona gökten bir hazine indirilmeli yahut onunla birlikte iddialarını destekleyecek bir melek gelmeli değil miydi?” şeklindeki alaycı sözlerinden ötürü yüreğin daralıyor diye, sana gönderilen ayetlerin arasından, kâfirlerin çıkarlarına dokunacak bir kısmını onlara duyurmaktan vaz mı geçeceksin? Sakın ha! Şunu hiç unutma ki, senin görevin onları

Page 37: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

imana getirmek değildir. Çünkü sen ancak bir uyarıcısın; her şeyi görüp gözeten ve bütün işleri düzenleyip takdir eden gerçek vekil ise, yalnızca Allah’tır. Öyleyse O’na güven, zalimlerin yalan ve iftiralarına aldırmadan görevini yapmaya devam et.

ان &' � �_���ن اA :2 CT��A�$�ا ام S54 دون ا � I� �ا 54 ا�ت واد-���W4 �T#�4 ر�7� �I8 > ﴾١٣﴿E�د�2

13. Yoksa inkâr edenler, “Kur’an’ı Muhammed uydurdu!” mu diyorlar? O zaman onlara de ki: “Eğer benim gibi okuma yazması bile olmayan bir kişi böyle muhteşem sureler ‘uydurabiliyor’ ise, o hâlde, haydi siz de ifade güzelliğinde ve ortaya koyduğu mükemmel hayat tarzında Kur’an’la boy ölçüşebilecek bir kitap veya en azından Kur’an sureleri ayarında on tane uydurulmuş sure meydana getirin! Eğer Kur’an’ı Muhammed uydurduysa, onu susturmak için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi? Öyle ya, İslâm’ı yok etmek için bunca zahmet çekmeye, malınızı mülkünüzü, çoluk çocuğunuzu bu uğurda feda etmeye ne gerek vardı? Onun ‘uydurduğu’ sureler gibi birkaç sure yazın ve iddiasını temelden çürütün! Zira sizler güzel söz söyleme sanatını iyi bilen, şiir ve edebiyattan anlayan kimselersiniz. Yok, “Buna tek başımıza güç yetiremeyiz.” diyorsanız, o zaman Allah’tan başka yardıma çağırabileceğiniz kim varsa, becerisine güvendiğiniz bütün şairlerinizi, edebiyatçılarınızı, filozoflarınızı, ilim ve fikir adamlarınızı çağırın! Çağırın da, hepiniz el ele vererek güzellik ve doğrulukta Kur’an’la boy ölçüşebilecek bir tek sure yazın, tabii eğer iddianızda samimî iseniz...

���A O#?4 � وان �G اT� ا@ G�3A r: ا Sا �#I8 ل �O� ا �+�ا ��� A��O#-�ا ا ﴾١٤﴿�ن �? ,�14. Eğer kâfirler, bu meydan okuma karşısında size cevap

veremezlerse —ki hiçbir zaman veremeyecekler— o zaman kesin olarak bilin ki, Kur’an Muhammed tarafından uydurulmuş bir söz değil, ancak Allah’ın ilmiyle gönderilmiş bir mucizedir ve yine bilin ki, Allah’tan başka hükmüne boyun eğilecek, emrine kayıtsız şartsız itaat edilecek bir otorite, bir ilâh yoktur! Şimdi bu meydan okuma karşısında düştüğünüz acizliğe rağmen,

hakikate karşı inatla direnecek, Rabb’inizin buyruklarına boyun eğmeyecek misiniz?

Page 38: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

54 +� G �3� �A �@و �3� �A �3��O-ف ا3��� ا� �3 '� �� وز� �1 ا����ة ا�1 ﴾١٥﴿\?�ن &�ن ���15. Kim bu dünya hayatını ve onun göz kamaştırıcı zenginlik ve

güzelliklerini arzu eder ve bütün gücünü ve yeteneğini onu kazanmak için kullanır ise, çalışmalarının karşılığını bu dünyada onlara tam olarak veririz ve bu konuda kendilerine hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Âhiret hayatını hesaba katmaksızın yalnızca dünya nimetlerini elde etmek için çalışanlar, çabalarının meyvesini bu dünyada alacaklar. Fakat Kur’an’ın öngördüğü evrensel adalet bilincine sahip olmadıklarından, insanlığa asla huzur ve mutluluk getiremeyecekler. Basit menfaatlerini kendilerine ilâh edinen bu insanlar, kendi halklarını maddî yönden refaha kavuştursalar bile, dünya halkları ölçeğinde insanlığa savaş, kan, gözyaşı ve nefretten başka bir şey veremeyecekler.

o� �pن " او�#OI� ا��& �4 :m�8و �3� �A ا�I'E �4 a+(ر� و� Q�ة اG ا�' Gا MA �3� ��� 5� ا�6�﴿١٦﴾

16. Fakat gerçek hayat olan âhirette, onların payına düşen tek şey cehennem ateşi olacak! Bu dünyada oluşturdukları ve ebediyen yıkılmaz zannettikleri saltanatları, âhireti kaybetme pahasına elde ettikleri güç, servet, makam, şan, şöhret orada hiçbir işe yaramayacak ve yaptıkları sözde iyilikler —doğru bir inanç ve niyetten yoksun olduğu için— boşa gidecektir.

5OAن -#> ا�& "o� �pاو CLO(ور �4���> ا4�ب 4� & �T#+2 54و T'4 1@�X ه�و� # �T 'L 54 ر8 �8 T T'4 L��4 M ا �A "$ YA r-1ه�ر 4� '��A اب (G54 ا �T8 �W�� 54و C �T8 ن�4'z� P�" ا� 54 ر8

�س 4z� G'�ن ﴾١٧﴿و5�� ا&� ا�'17. Düşünün, arzu ve ihtiraslarının kölesi olan ve menfaatleri

uğrunda Allah’ı ve âhireti unutan bu insanlar mı daha hayırlıdır, yoksa Rabb’inden gelen Kur’an mucizesi gibi apaçık bir delile dayanan ve ayrıca, yine O’nun tarafından gönderilen İncil adındaki bir şahidin şehadetiyle desteklenip doğruluğu belgelenen Hz. Peygamber (61. Saff: 6 ve 7. Araf: 157) ve onun izinden yürüyen bahtiyâr müminler mi? Üstelik ondan önce, Musa’nın bir öncü ve bir rahmet kaynağı olarak gönderilen ve

Page 39: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Son Elçinin cihanı aydınlatacağını insanlığa müjdeleyen Tevrat adındaki Kitabı da ortada iken... İşte onlar, yani aklın, vahyin ve insanlık tarihinin sağlam verileri

ışığında bakabilen insanlar, Kur’an’a şeksiz şüphesiz iman ederler. Hangi dine, hangi millete, hangi ideolojiye mensup olursa olsun, yeryüzündeki mevcut dinî, siyasî veya etnik gruplar içerisinden her kim de onu inkâr edecek olursa, onun varacağı yer cehennemdir! O hâlde ey Müslüman, sakın bu Kur’an’dan yana bir kuşkuya kapılma! Elbette o, Rabb’in tarafından gönderilmiş olan gerçeğin ta kendisidir! Fakat insanların çoğu iman etmezler.

ء و54 �Gpz� 3� و�_�ل ا3XG�د @ �g�I� "o�ن -#> ر8 �pاو C�86& S�ى -#> اA5 ا O4 �#yا� 5 ا�6� k> �O�� -#> ا�| Sا L'I� Gا r�3 ﴾١٨﴿&86�ا -#> ر8

18. Bunca belgeler, bilgiler ortada dururken, “Allah hiçbir elçi ve kitap göndermemiştir!” veya “Kur’an’ı Allah indirmemiştir!” ya da “Allah insanı yaptıklarından dolayı hesaba çekecek değildir!” yahut “Allah’tan başka, otoritesine kayıtsız şartsız boyun eğeceğimiz başka varlıklar vardır!” gibi dayanaksız ve saçma iddialar ortaya atarak Allah’a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kim olabilir? Bunlar, yaptıklarının cezasını çekmek üzere mahşer gününde Rab’lerinin huzuruna çıkarılacaklar ve dünyada iken kendilerini hakikate davet etmiş olan şahitler, “Rab’lerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır ya Rab!” diyecekler. O hâlde dikkat edin; Allah’ın laneti, dünyada da, âhirette de

zalimlerin üzerine olsun!

5� Q�ة @� &�A�ون ا�6� G�8 �@و C�;�- �3�w+�و Sا :� ون -5 �+� 1b�﴿١٩﴾ 19. Çünkü onlar, hakka yönelmek isteyen insanları Allah

yolundan çeviriyor ve İslâm aleyhinde çok çeşitli iftira kampanyaları düzenliyor, böylece, sinsi propagandalarla doğru yolu çarpıtmaya çalışıyorlar! Çünkü onlar, ilâhî adaletin gerçekleşeceği bir öte dünyanın varlığına inanmıyorlar!” Fakat gün gelecek, bu zalimlerin de defteri dürülecektir:

"o� �pا او���� �� C6ابI�3�� ا {-�u� ء��54 او��� Sن 3�� 54 دون ا�& �رض و4Gا MA 5� � ,I4VO و4� &��ا �+b�ون �I�ن ا�? �ا �? ���& �٢٠﴿4﴾

Page 40: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

20. Onlar her ne kadar kendilerini yeryüzünde tek egemen güç ilan etseler de, Allah’ı aciz bırakacak değillerdir ve onların Allah’tan başka sığınabilecekleri hiçbir kurtarıcıları, koruyucuları ve dostları yoktur. Kendileri haktan saptıkları yetmiyormuş gibi, başkalarının da sapmasına öncülük ettikleri için cezaları kat kat artırılacaktır. Daha bu dünyada nice belâlarla yüz yüze gelecekler, her türlü ahlâksızlık toplumu baştanbaşa saracak, yaratılış amacını unutan ve mutluluğu yalnızca maddede arayan gönüller, hiç bir zaman gerçek huzuru bulamayacak. Fakat inkârcılar, asıl cezayı âhirette çekecekler ve kendilerine asla merhamet gösterilmeyecek. Çünkü onlar, hakikati dinlemeye bile tahammül edemiyor, apaçık gerçekleri görmeye yanaşmıyorlardı.

"o� �p�ون اوW� ا��& �4 �3'- :g3� و?W�وا ا �?Q 5� ﴾٢١﴿ا�6�21. İşte bunlar, kendi elleriyle kendilerini felâkete sürükleyen

kimselerdir. Öyle ki, uydurup durdukları sahte ilâhları, ya da dinin yerine ikame etmeye çalıştıkları gösterişli ideolojileri, yeryüzünde cennet vadeden aldatıcı idealleri, onları en muhtaç oldukları anda yüzüstü bırakıp gidecek, kendilerini korkunç akıbetten kurtaramayacaktır.

G �ون?QG�ة @� اQ Gا MA �3 ﴾٢٢﴿;�م ا22. Hiç şüphe yok ki, âhirette en büyük kayba uğrayanlar

bunlar olacaktır.

�5 ا4'�ا و-O# ان �3� Q�1�ون ا�6� �A �@ rL ��ب ا�,'Eا "o� �pاو k�3 ��ا ا�> ر8 +Qت وا���� bا ا��﴿٢٣﴾

23. Buna karşılık, Allah’ın ayetlerine yürekten iman eden, bu imana yaraşır güzel davranışlar gösteren ve Rab’lerine saygıyla boyun eğen kimselere gelince, işte onlar da cennet halkıdır ve sonsuza dek orada kalacaklardır.

:�4 t6&�ون$ YAا CY�4 ن��� ?� :@ CV� �O v وا�? �b+�وا �EGوا <O-G�& >_� ��W�٢٤﴿ا﴾ 24. Evet, bir tarafta iman eden bahtiyarlar, öte yanda hakikati inkâr

eden zalimler. Bu iki grubun durumu, tıpkı gözleri görmeyen ve kulakları duymayan bir kimseyle, etrafını rahatlıkla görebilen ve söylenenleri duyabilen kimse arasındaki fark gibidir. Ne dersiniz,

Page 41: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bu ikisinin durumu hiç eşit olur mu, hâla düşünüp ibret almayacak mısınız? Nitekim insanlık tarihi boyunca her Peygamber bu gerçeği dile

getirmişti:

<k و�_1 �+4 �� �6 ��� M �� ا �T4�2 <�ا �(� ﴾٢٥﴿ار�#'� 25. Gerçekten biz Nuh’u, içerisinde yaşadığı halkına ilâhî mesajı

bildiren bir elçi olarak göndermiştik. Nuh onlara, “Ey halkım!” demişti, “Gerçek şu ki, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım! Ve işte, açık ve net olarak sizleri uyarıyorum:”

�M اQ�ف -#��� -6اب ��م ا�� ان �C ا Sا Gوا ا� 1+I$ G ��﴿٢٦﴾ 26. “Allah’tan başka hiç kimseye kulluk ve ibadet etmeyin!

Yalnızca O’na itaat edin, O’nun buyruklarına ters düşen hiçbir güce, kim olursa olsun asla boyun eğmeyin! Doğrusu ben, bu uyarıları dikkate almadığınız takdirde, sizin için can yakıcı bir günün azabından korkuyorum!”

�A �@ 5_�ل +I" اG ا�6� ��" اG 78�ا 4�#'� و4� ��" ا$ �4 �T4�2 54 �واW& 5� اYO� ا�6� �� '| :8 :uA 54 �'�#- ��� �ىايr و4� < اراذ�'� 8�دي ا�� ﴾٢٧﴿&�ذ�8

27. Bunun üzerine, kavminin önde gelen inkârcıları, halkı sömürerek kurdukları kölelik sisteminin yıkılacağı ve böylece alışageldikleri lüks ve refah dolu yaşantının sona ereceği endişesiyle, “Ey Nuh!” dediler, “Görüyoruz ki, sen de bizim gibi fâni bir insandan başka bir şey değilsin. Allah elçi göndermek isteseydi, olağanüstü güçlere sahip bir melek gönderemez miydi? Üstelik bu ülkede ezilen, horlanan dar görüşlü ayak takımından başka hiç kimsenin sana uymadığını görüyoruz. Eğer bu din güzel bir şey olsaydı, herkesten önce bizim gibi akıllı, zengin ve yetenekli insanlar ona inanırdı. Bize göre kişinin doğru yolda olduğunu gösteren biricik ölçü, sahip olduğu güç ve zenginliktir. Sizin bize karşı bir meziyetinizi, üstün bir tarafınızı da göremiyoruz ki, gücünüz karşısında boyun eğelim. Tam tersine, bize öyle geliyor ki, sizler bu ülkede iktidarı ele geçirmek amacıyla kutsal din duygularını istismar eden, halkı kandırmak için de bu niyetini gizleyip sürekli iyi görünmeye çalışan birer yalancısınız!”

Page 42: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�{ -#C��� 2�ل OIA 54 -'1ه� LO(ر M M وا$�'� 'L 54 ر�8 �� 2�م ارا� � ان &'{ -#> 8�O�4�@� وا � 3�� &�ر@�ن # ﴾٢٨﴿ا

28. Buna karşılık Nuh, zalim yöneticilerin propagandasından etkilenip hak dine soğuk bakan kitlelere yönelerek “Ey halkım!” dedi, “Düşünsenize, eğer ben Rabb’imin katından gönderilen ve ciddiye alıp dinlediğiniz takdirde kesin ikna olacağınız apaçık bir delile dayanıyorsam ve O bana kendi katından, insanı dünya ve âhirette kurtuluşa ileten bir rahmet lütfetmiş de, bu gerçekler birileri tarafından sizin gözünüzden kaçırılmış ise, ne büyük bir hayırdan mahrum kalacağınızın farkında mısınız? O hâlde gelin, mesajımızı bizim ağzımızdan dinleyin, ondan sonra inanıp inanmamakta özgürsünüz. Korkmayın, siz Allah’ın rahmetini istemediğiniz hâlde, biz sizi ona zorlayacak değiliz ya!”

�5 ا4'�اC ا و�� �� ا�p 8��رد ا�6� و4 Sا <#- Gان ا;�ي ا CG�4 T�#- ��#��ا �G م��3 2 2Y4 �3�ا ر8�M ار��� 2�4� $,3#�ن ﴾٢٩﴿و��'�

29. “Ey halkım! Ben bu mesajı size ulaştırmama karşılık, sizden herhangi bir maddî çıkar beklemiyorum. Benim mükâfatımı verecek olan yalnızca Allah’tır. Ey inkârcılar! Ben, yoksul ve zayıf oldukları için küçümsediğiniz ve

birlikte oturmaya dahi tenezzül etmediğiniz şu müminleri, sizi memnun etmek için yanımdan kovacak değilim! Çünkü onlar, gün gelecek Rab’lerine kavuşacak ve yüce mahkemede şahitlik yapacaklardır. Kendilerini kovduğum için beni O’nun huzurunda şikâyet ederlerse, hâlim nice olur? Eğer bunlar iman etmeden önce kötülük yapmışlarsa, geçmişleri beni ilgilendirmez. Çünkü artık tövbe edip tertemiz bir hayata başladıklarını biliyorum. Fakat buna karşılık, sizin hak hukuk tanımayan, dürüstlük ve erdemlilik nedir bilmeyen cahil bir topluluk olduğunuzu görüyorum.”

ان m�دC�3$ اYA $6&�ون و�� S54 ا M ��b'� 54 م�٣٠﴿2﴾ 30. Ey halkım! Bu fakir müminleri yanımdan uzaklaştırdığım

takdirde bu dini kabul edebileceğinizi söylüyorsunuz. İyi de, eğer onları yanımdan kovacak olursam, beni Allah’ın gazabından kim kurtarabilir; işin bu yönünü hiç düşünmüyor musunuz?

Page 43: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�Gل �# و�ا2 �G4#" و M � و�G ا-#� اw��� و�G ا2�ل ا S5 اxا� Q ي �ي ا2�ل ��� -'�1 در� $ 5� �6�M اذا 5O� ا� ��M اr�3?W ا �A �O8 �#-ا Sا CاvQ S3�� ا$z� 5� ��'�-ا > �O�� | ﴿٣١﴾

31. “Evet, ben de sizin gibi bir insanım, bundan öte bir iddiam yok. Ben yalnızca, dünya ve âhirette kurtuluşunuzu sağlayacak hayat prensiplerini Allah’ın bana bildirdiğini söylüyorum. Fakat siz, bu iddiamın doğru olup olmadığını anlamak için mesajıma kulak vereceğiniz yerde, bana gayba ait sorular soruyor, mucizeler göstermemi istiyorsunuz. Oysa ben size ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır ve onları dilediğim şekilde kullanabilirim!’ demiyorum. Allah’tan başka hiç kimsenin bilemeyeceği gaybı da bilemem. Size bir melek olduğumu da söylemiyorum. Bununla birlikte, sahip olduğunuz şu görkemli saltanatın günün birinde elinizden alınmayacağını ve gözünüzde küçümseyip hor gördüğünüz bu tertemiz insanlara Allah’ın bir lütufta bulunmayacağını da söyleyemem. Bu, onların iman ve ihlâs derecesine bağlıdır ve onların kalplerindeki iman ve samimiyet derecesini en iyi bilen, Allah’tır. Eğer bütün bunların aksini iddia edecek olsaydım, o takdirde ben, hem kendime, hem de sizlere kesinlikle zulmetmiş olurdum.”

< 2���ا �د�2 bان &'{ 54 ا� �� 1I$ �O8 �'$�A �'��ت ;1ا&�A �' �د�ح 12 ;� �� ﴿٣٢﴾ 32. Bunun üzerine, kavminin önde gelen inkârcıları, “Ey Nuh!”

dediler, “Bizimle yeterince tartıştın, hatta bıkkınlık verecek derecede tartışmayı gereksiz yere uzattın. Eğer söylediklerin doğruysa, haydi ne duruyorsun, artık bizi tehdit ettiğin şu azabı getir de görelim!”

�5 2�ل � ,IO8 � �� ا �ء و4 �X ان Sا T8 ��� �$�� �O ﴾٣٣﴿ا33. Nuh, “Bu benim elimde değil ki!” dedi, “Onu size —eğer

dilerse— ancak Allah getirebilir ve siz de buna asla engel olamazsınız!”

Gو IW'� �$ T��وا �� �1 ان �w�C��� @� ر8 ��� Sن ا�ان & ��� �b�M ان اردت ان ا ��b �� Cن�I;﴿٣٤﴾

34. “Zaten ben size ne kadar öğüt vermek istesem de, eğer Allah günahlarınızdan dolayı sizi cezalandırmaya karar vermiş ve bu

Page 44: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yüzden sapıklık içinde kalmanızı dilemişse, öğütlerim size hiçbir yarar sağlamayacaktır. Zira ilâhî yasalara göre, bir toplum kendisini değiştirmediği sürece, Allah onları değiştirmez. Unutmayın ki, kâinatı yaratan, yöneten ve yönlendiren, sizin tüm hayatınızla ilgili kanunlar ve kurallar koyan gerçek Sahibiniz, Efendiniz, Rabb’iniz O’dur ve hepiniz eninde sonunda O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.”

� $, ام O4 يء� ��8 p�M وا ﴾٣٥﴿4��نt �_���ن اCT��A 2: ان اM#IA T ��A ا;�ا�435. Ey Muhammed! Yoksa onlar, bunları senin uydurduğunu mu

iddia ediyorlar? Onlara de ki: “Eğer onu ben uydurmuşsam, bunun cezasını çekecek olan benim. Fakat bu, sizin Allah’a karşı olan sorumluluğunuzu ortadan kaldırmaz. Kaldı ki, hayatım boyunca hiç kimseye, hiçbir sebeple yalan söylemediğimi ve dolayısıyla, Allah’a karşı asla yalan söylemeyeceğimi gayet iyi bilirsiniz. Zira ben, sizin işlediğiniz türden, Allah adına yalan uydurmak veya insanları aldatmak gibi günahlardan uzağım.” Nuh Peygamberin kıssası şöyle devam ediyor:

M(واو� rن�#IW� ا��& �O8 �o +$ YA 5454 12 ا G4" ا�54 54 2z� 5� T ﴾٣٦﴿ا�> �ح ا36. Uzun ve meşakkatli bir mücadelenin ardından, Nuh’a şu

talimatlar bildirildi: “Şu ana kadar sana inanmış olanların dışında, artık kavminden hiç kimse iman etmeyecek. Onların yaptıklarından dolayı üzülme. Ve asla umutsuzluğa, karamsarlığa kapılma.”

V'E3 وا �O#y 5�اr ا MA M ا�6� �'+m�\$ Gو �وو)�' �-�''�8 "#W�ن ا�2�w4 �﴿٣٧﴾ 37. “Bizim kontrolümüz altında ve sana vahyettiğimiz bilgiler

doğrultusunda, sizi büyük tufanda boğulmaktan kurtaracak gemiyi inşa et ve bu zalimler için Bana yalvarma, çünkü onlar boğulacaklar!”

V'b�4� - و �O#&و "#W�4'�� ا �\? � �A � #2 54 Y4 T���T4 �\�وا CT'4 2�ل ان $?\�وا 4' C�ون\?$ �O&﴿٣٨﴾

38. Böylece Nuh, kendisine emredildiği şekilde gemiyi yapmaya başladı. Kavminin ileri gelenleri ne zaman yanından geçecek olsa, yaptığı işten dolayı onunla alay ediyorlardı. Nuh da onlara, “Madem bizimle alay ediyorsunuz,” diyordu, “o zaman şunu iyi

Page 45: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bilin ki, siz şimdi bizimle nasıl alay ediyorsanız, vakti gelince biz de sizinle alay edeceğiz!”

�A - T?�ف �$�� 54 kن�O#I$ �� �T و��: -#T� -6اب 4_� � ﴾٣٩﴿6اب �\39. “O hâlde bekleyin, bu dünyada alçaltıcı azabın kime gelip

çatacağını ve âhirette sonsuz azabın kimi sarıp kucaklayacağını yakında göreceksiniz!”

<� ( kر� ' �3� 54 &: زو;< اK'< وا@#" اT�#- P+� 54 G اذا ;��ء ا4�� وA�ر ا� �A :O(ا �2#' :� �#2 Gا � TI4 54ا �� ﴾٤٠﴿ا�_�ل و54 اC54 و4

40. Nihayet tufan emrimiz gelip çattı. Gökten yağmurlar boşanmaya, yerden pınarlar fışkırmaya ve sular coşup kaynamaya başlayınca, Nuh’a, “Her cins hayvandan erkekli dişili birer çift al ve boğulacaklarına dair haklarında hüküm verilmiş olanlar hariç, aileni ve iman edenleri gemiye bindir!” dedik. Zaten onunla birlikte iman edenlerin sayısı pek azdı.

4,�� و2�ل S8?� ا �3� �A ا�ار&+ �� Ww� M�ر ر)� ﴾٤١﴿�3� و3���4�C ان ر�841. Nuh, kendilerine uzun süre yetecek erzakı da hazırladıktan

sonra müminlere seslenerek “Artık gemiye binebilirsiniz!” dedi, “Onun hareket etmesi de, durması da Allah’ın adıyladır. Bu gemi, O’nun emriyle hareket edecek ve O’nun lütuf ve yardımı sayesinde kurtulacaktır. Yoksa Allah’ın yardımı olmadan hangi gemi bu azgın dalgalara dayanabilir? Doğrusu Rabb’im, çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”

ل �� M'8 ار&�� M و@ I4 M �A ن�و& T'8ح� ا�M 4�ج &��,+�ل و�دى �A �38 ي ��,$ 5�$ Gو �'I4 5� ��A���ا V4﴿٤٢﴾

42. Derken gemi, yolcularıyla birlikte dağ gibi dalgaların arasından süzülmeye başladı. O sırada Nuh, kıyıda kalan oğlunu gördü ve ona, “Yavrucuğum!” diye son bir ümitle seslendi, “Ne olur, sen de bizimle birlikte gemiye bin; inkârcıların yanında kalıp onlarla aynı akıbeti paylaşma!”

M 54 ا�O��ءC 2�ل - G��E 2�ل �'ObI� :+; <�ي ا� اG 54 ر)r� و)�ل O3'�8� ��و� Sم 54 ا4� ا�ا�� > �2�wO�ن 54 ا��A ج�O�٤٣﴿ا﴾

Page 46: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

43. Buna karşılık oğlu, “Ben kendi başımın çaresine bakabilirim. Beni sulara karşı koruyacak bir dağa sığınıp kurtulacağım!” dedi. Nuh ise, “Bugün, Allah’ın merhametine nail olan mümin kullarından başka hiç kimse O’nun gazabından kurtulamayacaktır!” dedi. İşte o anda, aralarına dev bir dalga girdi ve böylece, Nuh’un oğlu da diğer kâfirler gibi azgın sular arasında boğulup gitti!

:� �� ا و�2 �� ا�O��ء وMu2 ا4G� وا� �ت -#> ا�,�دي � �lو M �I#2ء ا��O� ��ءك و�� 4 M �I#8رض ا > �O�� �: 1I8ا �#_�م ا�| ﴾٤٤﴿و�2

44. Bütün kâfirler helâk edildikten sonra, yere ve göğe, “Ey yer, sularını geri yut ve ey gök, yağmurlarını artık durdur!” diye emredildi. Böylece sular çekildi, iş bitirildi. Nuh’un gemisi, Cizre yakınlarındaki Cudi dağının üzerinde karaya oturdu. Ve ilâhî fermanı ilân etmek üzere denildi ki: “Helâki hak eden bu zalim topluluk, ilahi rahmetten uzak olsun!”

< و�دى �O&��M وان و-1ك ا��P وا{ ا)�� ا� M 54 ا@#� A T_�ل رب ان ا8'� �ح ر8﴿٤٥﴾ 45. Bu arada, oğlunun acısıyla yüreği kan ağlayan Nuh Rabb’ine

seslenerek, “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Şüphesiz oğlum ne kadar isyankâr da olsa, ailemin bir parçasıdır ve biliyorum ki senin vaadin de haktır. Verdiğin her söz doğrudur ve mutlaka yerine gelecektir. Bu yüzden, onu affet diyemem, fakat daha düne kadar kucağımda sevip okşadığım yavrumun cehennemde ebediyen yanmasına nasıl yüreğim dayanır? Bana bir umut ışığı, bir teselli yok mu ya Rab! Hiç kuşkusuz sen, hükmedenlerin en adili, en hâkimisin!”

E vl :O- T���� 2�ل T ��� 54 ا@#"r ا �ح ا �� #- �T8 "� ��� �4 5#�?$ YA ا-|" ان M� �C� ا > ﴾٤٦﴿$��ن 54 ا�,�@#�

46. Allah, “Ey Nuh!” dedi, “O, kan bağı yönünden senin öz oğlun olsa da, inkârcılarla birlikte olmayı tercih ettiği için senin ailenden değildir. Çünkü o, Allah’a isyan etmekle çok çirkin bir davranış sergiledi. O hâlde, ilâhî prensiplere uygun olup olmadığını bilmediğin bir şeyi isteme benden. Bütün inkârcılara ne yapılacaksa, senin oğluna da o yapılacak. Çocuğuna duyduğun babalık şefkati, zalimlere verilecek ceza konusunda seni adaletsizliğe

Page 47: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

sürüklemesin. Zira bu, senin gibi vahyin eğitiminden geçmiş birine hiç yakışmaz. Sana, cahilce davranmamanı tavsiye ederim.”

�M ا&5 54 ا�\ 2�ل �'O(�$و M �� �Ww$ Gوا C�#- �T8 M �M ا-�ذ 8" ان ا��#" 4� ��� �� ��5 ���� رب ا﴿٤٧﴾

47. Bunun üzerine Nuh, “Ey Rabb’im! İçyüzünü bilmediğin bir şeyi senden istemekten Sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz, bana merhamet etmezsen, dünyada da âhirette de kaybedenlerden olurum!” dedi.

:� � و8�& �2 �ح ا@+Y?8 aم 4' �� �3 ?O� �K �3I O'� �4وا C"I4 5 O4 �4ا <� �ت -#�" و-# �� � -6اب ا�� '4﴿٤٨﴾

48. Ve derken, “Ey Nuh!” denildi, “Sana ve seninle birlikte olanlardan türeyecek tertemiz nesillere bizim tarafımızdan bağışlanan esenlik ve bereketlerle, suların çekildiği vadilere doğru in! Şunu da bil ki, zamanla onların arasından da kötü insanlar türeyecek. Öyle nesiller gelecek ki, onları bu dünyada kısa bir süre nimetler içinde yaşatacağız, fakat sonunda, tarafımızdan gelecek can yakıcı bir azap hepsini perişan edecek! Böylece, iyilerle kötüler arasındaki mücadele kıyamete kadar sürüp gidecek.”

"#$ ��E�A 4" 54 2+: @6ا��2 Gو }��3� ا��"4 r� �3O#I$ }'&� ا �(� ��w�ء ا��+ان 54 ا 2�I�ا t> �_ O#� L+﴿٤٩﴾

49. Ey Muhammed! Bütün bu anlatılanlar, sana vahiyle bildirdiğimiz ve başka türlü asla bilemeyeceğiniz gayb haberlerindendir. Gerçi insanlığın hafızasında derin izler bırakmış olan bu olaylarla ilgili yarı gerçek, yarı efsane bilgi kırıntıları her toplumun kültüründe vardır. Fakat bu ayetlerin size ulaşmasından önce, ne sen, ne de içinde yaşadığın toplum bunu bu kadar net ve doğru biçimde bilmiyordunuz! İşte Nuh’un zalimlere karşı nasıl bir mücadele verdiğini, ne büyük eziyetlere göğüs gerdiğini ve sonuçta ne büyük lütuflara eriştiğini gördünüz. O hâlde, ey Müslüman, sen de onlar gibi sabret! Unutma ki, mutlu son daima dürüst ve erdemli insanların olacaktır. Ve aradan yıllar geçti, yeni nesiller geldi. İsimler ve şekiller değişti,

fakat değişmeyen tek şey vardı; hak ile batılın amansız mücadelesi:

Page 48: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

4� ��� 54 اvl T�هC ان ا � اW4 G�ون وا�> Sم ا-+1وا ا�2 �ل ��2 Cدا�@ �@�Qد ا�٥٠﴿-﴾ 50. Ad kavmine de, kardeşleri gibi yakından tanıdıkları

soydaşları Hud’u elçi olarak gönderdik. Hud, “Ey halkım!” dedi, “Allah’a gönülden boyun eğin ve yalnızca O’na kulluk edin! Zira sizin O’ndan başka otoritesine kayıtsız şartsız boyun eğeceğiniz bir efendiniz, bir ilâhınız yoktur! Sizler Allah’ın ayetlerini inkâr etmekle ve hayat programınızı O’ndan başkalarının da çizebileceğini söylemekle asılsız iddialar ortaya atmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz.”

�� YAا CM ���A ي ﴾٥١﴿$I_#�ن 2�م �G ا��#�� -#T� ا;�اC ان ا;�ي اG -#> ا�6�51. “Ey halkım! Ben bu mesajı size ulaştırmama karşılık, sizden

herhangi bir ödül veya teşekkür beklemiyorum. Benim mükâfatımı verecek olan, yalnızca beni yaratan Allah’tır; hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?

$�� وG 2�م ا� Ww�وا و�� ة ا�> 2� د&� 2� �O�ء -#��� 14رارا و� ��ا اT�� ���: ا�? 8�$ �K �� ر8 > ﴾٥٢﴿$ ���ا 4,�4�

52. “Ey halkım! Gelin yol yakınken günahlarınızdan tövbe edip Rabb’inizin sonsuz şefkat ve merhametine sığının. Sonra da tüm ruhunuz ve benliğinizle O’na yönelin ki, göğün bütün nimetlerini üzerinize sağanak sağanak yağdırsın ve gücünüze güç katsın! Yeter ki, zulüm ve haksızlık ederek Rabb’inizin rahmetinden yüz çevirmeyin!”

< �� @�د 4� o; '� 2���ا �'4zO8 "� 5��M ا3� '� -5 2��" و4� �5 8 �ر&�'L و4� �+8﴿٥٣﴾ 53. Bu sevgi, şefkat, rahmet ve merhamet dolu sözlere karşılık

kâfirler, “Ey Hud!” dediler, “Sen bize, bizi inanmaya mecbur bırakacak türden açık bir mucize getirmedin. Dolayısıyla, sırf senin sözünle tanrılarımızı ve onlar sayesinde elde ettiğimiz tahtımızı, tacımızı bırakacak değiliz. O hâlde, hiç boşuna bekleme, sana asla inanmayacağız!”

�ءC 2�ل ا ان _�ل اG ا-��" I8� ا3� '� 8?� kن�7�&$ � O4 يء� ��8 M ��وا ا 13Xوا S13 اXا M� �﴿٥٤﴾

Page 49: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

54. “Şu çılgınca tavırların için, “Seni tanrılarımızdan biri kendilerine dil uzattığın için fena hâlde çarpmış!” demekten başka bir söz bulamıyoruz!” Bunun üzerine Hud, “Madem öyle!” dedi, “O hâlde, ben size hakkı

tebliğ ettiğime dair Allah’ı şahit tutuyorum. Siz de şahit olun ki, kulluk ve ibadette O’na ortak kabul ettiğiniz o sahte ilâhların hiç birini tanımıyorum ben!”

�I� G �K $'|�ون 54 �O; M ��1و ��A �T ﴾٥٥﴿دو55. “Evet, O’ndan başka hükmüne boyun eğilen hiçbir güç, hiçbir

otorite, hiçbir ilâh tanımıyorum ben! Haydi, eğer yüreğiniz yetiyorsa, ilâhlarınızla birlikte hepiniz, bütün hile ve entrikalarınızla çıkın karşıma; sonra da bana göz açtırmayın bakalım!”

M �E <#- M�اط ا L اG @� ا'8 6Q�3 �E�C ان ر�8 �ا8 C�� 4� 54 د M ور8 ر�8 Sا <#- }#&�$ �� �_ ?4 ﴿٥٦﴾

56. Hiç kimseden korkum yok! Çünkü ben, benim de Rabb’im sizin de Rabb’iniz olan Allah’a dayandım. Kâinatta hiçbir canlı yoktur ki, Allah onu perçeminden yakalamış olmasın. Tüm varlıklar, her an O’nun kontrol ve gözetimi altındadır. Elbette Rabb’im, dosdoğru bir yoldadır. Yaptığı her iş doğru, verdiği her hüküm adildir. Dolayısıyla, doğrulardan yana olanları ödüllendirecek, zalimlere de hak ettikleri cezayı verecektir.”

و A�ن �u$ Gو r�&vl �4�2 M � اC���� و�? \#} ر�8 �T8 }#�ار �� 4 �� w#81 ا_A ا���ان $ C���X T �� �W( ءMX :& <#- M ﴾٥٧﴿ر�8

57. “Ama eğer yüz çevirirseniz, sonucuna da katlanırsınız! Zira ben, size bildirmem gereken her şeyi bildirdim. Bundan sonrası size kalmış. Unutmayın ki, Rabb’im dilerse hepinizi yok eder de, sizin yerinize, bu dine sahip çıkacak başka bir toplum getirir ve onları yeryüzünde egemen kılar ve bu durumda siz, O’na hiçbir şekilde karşı koyamaz, kendi öz benliğinizden başka hiç kimseye zarar veremezsiniz! Çünkü Rabb’im, her şeyi görüp gözetmektedir.” Bunlar, Hud’un söylediği son sözler oldu. Böylece tebliğ dönemi

bitmiş ve sıra, ilâhî tehdit ve uyarıların gerçekleşmesine gelmişti:

Page 50: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

� O�و �� �#l 54 -6اب �@�'� ,�r و '4 LO(�8 TI4 ا�5 ا4'� �'� @�دا وا�6� , � ﴾٥٨﴿;��ء ا4�58. Ve nihayet azap emrimiz gelince zalimleri helâk ettik. Hud’u

ve beraberindeki müminleri ise, lütuf ve merhametimiz sayesinde kurtuluşa erdirdik ve kendilerini, âhiretteki şiddetli azaptan da kurtardık.

�ر -'� و$#" +�I�ا ا4� &: ;+ 3� و-b�ا ر�#T وا$ ﴾٥٩﴿�1 -�د ;�1وا 8���ت ر859. İşte Âd kavminin sonu böyle oldu! Çünkü onlar, Rab’lerinin

ayetlerini bile bile inkâr ettiler. Hud’a karşı gelmekle, O’nun bütün elçilerine baş kaldırmış oldular. Çünkü bir Peygamberi inkâr etmek, peygamberlik gerçeğini ve dolayısıyla bütün peygamberleri inkâr etmek demektir. İşte Âd kavmi, ilâhî prensiplere göre hükmedenlere itaati terk ettiler ve nerde hak hukuk tanımayan inatçı, zorba bir diktatör varsa onun peşinden gittiler.

�� L'I� و��م ا�_CLO� وا$+I�ا M @6ه ا�1 �A tد�م @�د 2�I� 1اI8 Gا C�3 ﴾٦٠﴿ا�G ان -�دا &W�وا ر860. Bu yüzden hem bu dünyada, hem de mahşer gününde,

onları helak edecek bir lânet takıldı peşlerine. Dikkat edin, işte Rabb’ini böyle inkâr etmişti Âd kavmi! Dikkat

edin, işte böyle helâk olup gitti, Hud’un kavmi Âd! Ve aradan yıllar geçti. Zamanla inkârcılık yeniden ortaya çıktı. İşte,

insanlık tarihinin bir başka ibret verici sayfası:

4� ��� 54 ا وا�> Sم ا-+1وا ا�2 �ل ��2 �����E �@�Qد ا�OK رضG&� 54 ا�7vl T�هC @� ا �� �,4 �� ��2 M ��ا اCT�� ان ر�8 8�$ �K �وهWw ��A �3� �A �&�OI �٦١﴿وا﴾

61. Semud halkına da, kardeşleri gibi yakından tanıdıkları arkadaşları Salih’i elçi olarak gönderdik. Salih, “Ey halkım!” dedi, “Allah’a gönülden boyun eğin ve yalnızca O’na kulluk edin! Zira sizin O’ndan başka otoritesine kayıtsız şartsız boyun eğeceğiniz bir efendiniz, bir ilâhınız yoktur!” “Sizi önce topraktan ve daha sonra topraktan süzdüğü

minerallerden yaratan ve bir ömür boyu yeryüzünde yaşamanızı sağlayan O’dur. O hâlde, günahlarınızdan dolayı O’ndan bağışlanma dileyin, sonra da tüm ruhunuz ve benliğinizle O’na yönelin! Unutmayın ki, Rabb’im size şah damarınızdan daha yakındır, her duaya, her yakarışa mutlaka karşılık verendir.

Page 51: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

'� �W� 2���ا � واp]�� �'� 4�;�ا 2+: @�6ا ا$'�3'�� ان 4 1+I� I�+1 ا8 �A }'& 12 ���E �� "X M �� ��4 T��ا �� �-1$ � O4﴿٦٢﴾

62. Bu güzel davete karşılık kavminin inkârcıları, “Ey Salih!” dediler, “Sen şu ana kadar, aramızda büyük umutlar beslenen biriydin. Parlak zekân ve dürüstlüğün sayesinde, seni geleceğin lideri olarak görüyorduk. Fakat sen, tek Allah’a kulluk iddiasıyla ortaya çıkarak bütün umutlarımızı boşa çıkardın. Demek sen bizi, atalarımızın geçmişten beri tapındığı şeylere tapmaktan ve onların bıraktığı ilkelere göre yaşamaktan alıkoyacaksın, öyle mi? Doğrusunu istersen, bizi kendisine çağırdığın bu din hakkında epey kaygı ve şüphelerimiz var bizim.”

ان �� 2 2�ل S54 ا M ��b'� 5OA LO(ر T'4 M M وا$�'� 'L 54 ر�8 �م ارا� � ان &'{ -#> 8� v �?\$ vl M �'�1و � $ �OA T �b-﴿٦٣﴾

63. Salih, “Ey halkım!” dedi, “Eğer ben Rabb’imden gelen apaçık bir delil üzerinde bulunuyor isem ve O, bana kendi katından yol gösterici bir mesaj göndererek, tüm insanlığa lütuf ve rahmet bahşetmiş ise; söyler misiniz, bunca nimetlere karşılık nankörlük edip O’na karşı gelecek olursam, beni Allah’ın azabından kim kurtarabilir? Ve bu takdirde sizin, kaybımı artırmaktan öte ne katkınız olur bana?”

�ء �A�6Q&� و�� �?8 �@� ?O$ Gو Sارض ا M� �A :&�$ �@6روA L�ا ��� Sا L2�-6اب 2�م @6ه� �� ��2﴿٦٤﴾

64. “Ey halkım! İşte Allah’ın sizi imtihan etmek üzere gönderdiği şu deve, sizin için hem dürüstlük ve samimiyetinizin göstergesi, hem de gerçek peygamberi tanımanızı sağlayacak olan apaçık bir mucizedir! Bu deveye karşı tavrınız, kaba kuvvete başvurarak zayıf ve çaresiz insanları ezme huyundan vazgeçip geçmediğinizi ortaya koyan bir ölçü olacaktır. O hâlde bırakın onu, Allah’ın arzında serbestçe otlasın ve sakın ona kötü bir maksatla el sürmeyin, aksi hâlde, sizi pek yakında korkunç bir azap yakalayacaktır. Bütün toplumu sütüyle besleyen bu devede olduğu gibi, baştan sona hayrınıza olan şeylere isyan etmeyin. Allah’ın nimetlerinin

Page 52: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

paylaşımında dengeli ve adil olun, zayıf ve çaresiz insanları ezmeyin.”

�مC ذ�" و-IA 6�4 vl 1_�و@� M دار&� L�#K ا� �A ا�I O$ ل�_A ٦٥﴿وب﴾ 65. Fakat Semud halkının azgın kâfirleri, Allah’a itaatin sembolü

olarak ortalıkta dolaşan ve yaşadığı sürece Salih’in Peygamberliğinin apaçık bir ispatı olan bu deveyi kesip öldürdüler. Bunun üzerine Salih, “Yakında hepiniz helâk edileceksiniz! Yurdunuzda şimdilik üç gün daha yaşayın. Dördüncü gün işiniz bitmiş olacak! Bu, asla yalan çıkmayacak bir uyarıdır!” dedi.

� O#A Q 54و � '4 LO(�8 TI4 ا�5 ا4'� �� وا�6���E �'� , �" @ ي ;��ء ا4� � ��C6o4 ان ر8 � � I�ي ا�٦٦﴿ا�_﴾

66. Nihayet azap emrimiz gelip çatınca, lütuf ve merhametimiz sayesinde Salih’i ve beraberindeki müminleri o dehşet verici azaptan kurtardık. Ayrıca onları, insanlığın dirilip hesaba çekileceği o günün zillet ve alçaklığından da kurtardık. Gerçekten Rabb’in çok güçlüdür, üstündür. Sonsuz kudret ve izzet sahibidir, mutlak galip olandır.

6Qوا k> �OK�; �@ر�د� M �A ا��+E�A L�� bا ا��O#y 5� ﴾٦٧﴿ا�6�67. O zalimlere gelince, şehrin altını üstüne getiren korkunç bir

ses çarpıverdi onları. Böylece, yurtlarında cansız bir hâlde yere yığılıp kaldılar!

C�3 ا1I8 Gا O���دt &�ن W& p�وا ر8 �3�C ا�G ان OK�دا �A ا�'w� ��﴿٦٨﴾ 68. Onlar değildi sanki, daha düne kadar yurtlarında şen şakrak

dolaşanlar! Dikkat edin, işte Rab’lerini böyle inkâr etmişti Semudlular!

Dikkat edin, işte böyle helâk olup gitti, azgın Semud kavmi! Ve aradan yıllar geçti. Zamanla inkârcılık, yeniden ortaya çıktı. İşte,

insanlık tarihinin bir başka ibret verici sayfası:

�� 8��+7�ى 2���ا 4Y��C 2�ل Y�مr و�_1 �6 ;��ءت ر�#'�� ا8�@� �'( :,I8 ء�ان ;� �+� �OA﴿٦٩﴾

69. Hani melekler arasından seçip gönderdiğimiz elçilerimiz, İbrahim’e eşi Sâre’nin bir çocuk dünyaya getireceğine dair müjdeyi vermek üzere insan suretinde gelerek “Selâm sana, ey İbrahim!”

Page 53: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

demişlerdi. Onların melek olduğunu henüz fark edemeyen İbrahim, “Selâm sizlere, ey Allah’ın kulları!” diye karşılık verdi ve derhal misafirlerinin önüne leziz bir buzağı kebabı getirip koydu.

� O#A <�ا �ار�#'� �� �CLW 2���ا G $\} ا �Q �3'4 �;واو �@�� T��ا :b$ G �3�1�ا � 2�م ��طC را﴿٧٠﴾

70. Fakat yabancıların yemeğe el uzatmadıklarını görünce, kendilerinden şüphelendi ve azap melekleri olduklarını düşünerek onlardan dolayı içine bir korku düştü. İbrahim’in iyiden iyiye kaygılandığını gören melekler, “Korkma!” dediler, “Bizler Allah tarafından görevlendirilmiş melekleriz ve asıl Lut kavmi için gönderildik. Rabb’inden bir mesaj iletmek için de sana uğradık.”

T$ب وا4�ا�_I� P��اء ا� �kP و54 ور��8 �@�� 7+A }��uA LOx�� 2﴿٧١﴾ 71. O sırada İbrahim’in hanımı Sâre, bir kenarda ayakta

bekliyordu. Bu sözleri duyunca, korkulacak bir şey olmadığını anlayıp sevincinden gülümsemeye başladı. Sonra ona, İshak adında bir çocuk dünyaya getireceğini ve İshak’ın ardından, Yakup isminde bir torun sahibi olacağını müjdeledik. Bu müjdeyi Sâre’ye verdik, zira İbrahim’in, diğer eşi Hacer’den olma İsmail adında bir oğlu zaten vardı.

}��2 �� \�X M�C ان @6ا M7�ء -,� �#I8 ز و@6ا�,- p� ﴾٧٢﴿�� و�# �> ءا1� وا72. Bunun üzerine Sâre, hayretler içerisinde “Nasıl olur? Ben şu

yaşlı hâlimle, üstelik de kocam bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey!” dedi.

��ا ��2 1� �,4 1� �O( T و&�8�T$ -#��� ا@: ا�+�{C ا Sا LO(ر S54 ا4� ا > �+,I$٧٣﴿ا﴾ 73. Melekler, “Allah’ın verdiği hükme mi şaşıyorsun? Allah bunu

elbette yapabilir ve yapacaktır da. Çünkü Allah’ın rahmeti ve bereketleri sizinledir, ey Peygamberin ev halkı! Gerçekten Allah her türlü övgüye lâyıktır, sonsuz lütuf ve ikram sahibidir!” dediler.

� O#A د��ا�+7�ى �, T$ء�وع و;� �� ا�� M 2�م ��طC ذ@� -5 ا8�@� �A �'﴿٧٤﴾ 74. İbrahim bu müjdeyi aldıktan ve korkusu iyice yatıştıktan

sonra, meleklere tam olarak hangi amaçla geldiklerini sordu. Lut

Page 54: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kavminin helâk edileceğini öğrenince, onların hemen cezalandırılmaması için bizim elçilerimizle tartışmaya başladı.

�� ان اه 4'� �� او �#�� �� ﴾٧٥﴿ا8�@�75. Çünkü İbrahim son derece merhametli, ince ruhlu ve daima

Rabb’ine yönelen bir kimseydi.

�� � 6- �3� 3� ا$� "r وا T 12 ;��ء ا4� ر8 �� ا-�ض -5 @6اr ا ﴾٧٦﴿اب vl 4�دود ا8�@�76. Melekler, “Ey İbrahim!” dediler, “Bu konuda bizimle

tartışmaktan vazgeç! Çünkü Lut kavminin helâk edileceğine dair Rabb’inin kesin emri gelmiştir. Dolayısıyla, geri çevrilmesi mümkün olmayan bir azabın onları yakalaması artık kaçınılmaz olmuştur!” Bu sözler üzerine İbrahim, Rabb’inin hükmüne boyun eğdi. O halde,

ey insanlar! İbrahim gibi bir peygamberin bile şefaatinin nasıl reddedildiğini görün de, birilerinin şefaati ile kurtulacağınız ümidine kapılmayın. Daha sonra melekler, inkârcıları helak etmek üzere Lut kavmine

gittiler:

� O�و �� �b- م�ل @6ا ��و2 �ق 38� ذر-�gء 38� وM � �� �m�� �'#�ءت ر�٧٧﴿;�﴾ 77. Elçilerimiz, yakışıklı birer delikanlı suretinde Lut’un yanına

gelince, onların melek olduğunu henüz bilmeyen Lut, kadınları bırakıp erkeklere yönelen sapık hemşerilerinin bu gençleri taciz edeceğinden korkarak, onlardan dolayı üzüntü ve endişeye kapıldı. Misafirlerini koruyacak gücü olmadığını görerek onlar yüzünden içi daraldı ve kendi kendine, “Bugün çok çetin bir gün olacak!” dedi.

M @5 و;��ءه ء 8'�$� �Gpz� ��تC 2�ل �� 2�م @ � ا2 �3m�T4 �3�-�ن اT�� و54 2+: &��ا �OI#�ن ا�?CM ا��� 4'�� �W�g M �A ون \$ Gو Sا ا�_ $�A ��� 1� �X٧٨﴿ر;: ر﴾

78. Bu arada, şehre gelen yabancıların Lut’un evinde misafir olduğunu haber alan kavmi, sapık arzularının kamçılamasıyla, âdeta kudurmuş bir hâlde koşarak Lut’un kapısına dayandılar. Zaten öteden beri böyle çirkinlikler yapmayı âdet hâline getirmişlerdi. Lut, “Ey kavmim!” dedi, “İşte kızlarım; onlarla evlenip meşru ve

doğal yollarla arzularınızı tatmin etmeniz, sizin için erkeklere

Page 55: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yönelmekten çok daha temizdir. Öyleyse, Allah’tan korkun da misafirlerime tacizde bulunarak beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu sizin?”

�1 2���ا �� �4 �#I � "'8 M�rP( 54 "$ وا �A �'� �4 }O#- 1_�﴿٧٩﴾ 79. Buna karşılık onlar, “Sen de gayet iyi bilirsin ki, bizim senin

kızlarında gözümüz yok. Çünkü kadınlarla ilgilenmiyoruz biz. Sen aslında bizim ne istediğimizi pekâlâ bilirsin!” dediler.

�1 2�ل �1X 5&ي ا�> ر� ة او او� �2 ��8 M ﴾٨٠﴿�� ان ��80. Bu azgın topluluk karşısında tamamen çaresiz kalan Lut, “Ah,

keşke size karşı koyabilecek gücüm olsaydı yahut şerrinizden korunabileceğim sağlam bir kaleye sığınabilseydim!” dedi. Şehre sonradan yerleşen bir yabancı olduğu için, kendisini savunacak kabile desteğinden yoksundu. İşte, Lut Peygamber’in üzüntüsü doruk noktasına ulaşmıştı ki:

��ا ا��" A�8 ���V�_8 "#@ 54 ا��: وW #� G{ 4'�� 2���ا #b� 5� " � ر�: ر8 ا)1 �� ��ط ا �� ��_8 �+ bا��� ا� C�+ b-1@� ا��ان 4 C�38�Eا �� 4 �3+� �b4 T ﴾٨١﴿اG ا4�ا$"C ا

81. Sonunda melekler gerçek kimliklerini ortaya koyarak, “Ey Lut!” dediler, “Bizler Rabb’inin elçileriyiz. Artık korkmana, üzülmene gerek yok! Çünkü onlar senin kılına bile dokunamazlar! Zaten kısa bir zaman sonra hepsi helâk edilecektir! Bunun için, gecenin bir vaktinde ailenle birlikte şehri terk etmek üzere yola çık. İçinizden hiç kimse kâfirlerle birlikte olma özlemiyle geriye dönüp bakmasın! Ancak karın hariç; çünkü o, zalimlerin yanında kalmayı tercih edecek. Bu yüzden de, onların başına gelecek olan azap, onun da başına gelecek. Onların helâk edilme zamanı sabah vaktidir; sabah vakti de yakındır, değil mi?”

� O#A kد�u'4 k:� ﴾٨٢﴿;��ء ا4�� ;'#I� -�3��� ��A#3� وا4��� -#3�� ),�رة 54 �,�82. Ve nihayet Sodom şehri için helâk emrimiz gelince, Lut’u ve

ailesini oradan çıkardık, sonra korkunç bir sarsıntıyla oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine, ateşte pişip sertleşmiş kızgın taşları sağanak sağanak yağdırdık.

L4 �?4 �� "C و4� M@ 54 ا�| �t1 -'1 ر8 �I+8 > �O﴿٨٣﴾

Page 56: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

83. O taşlar, öyle tesadüfen yağmadı onların başına. Aksine her bir taş, Rabb’inin katında işaretlenmiş ve zalimleri cezalandırmak için özellikle gönderilmişti. Ve siz ey insanlar! Kendinizi benzer bir felâketten uzak sanmayın! Zira bu tür cezalar, zalimlerden hiç de uzak değildir. Allah zaman zaman belâ ve musibetler göndererek insanları uyaracaktır. Aradan yıllar geçti ve zamanla inkârcılık yeniden ortaya çıktı. İşte,

insanlık tarihinin bir başka ibret verici sayfası:

4� ��� 54 اvl T�هC وb_'$ G�ا اO����ل 14� وا�> Sم ا-+1وا ا�2 �ل ��2 C�+�IX �@�Q5 ا a� ���M اQ�ف -#��� -6اب ��م 4 ��M ار��� v\8 وا ��ان ا �O�٨٤﴿وا﴾

84. Medyen halkına da, kardeşleri gibi yakından tanıdıkları soydaşları Şuayb’ı elçi olarak gönderdik. Şuayb, “Ey halkım!” dedi, “Allah’a gönülden boyun eğin ve yalnızca O’na kulluk edin! Zira sizin O’ndan başka hükmüne boyun eğeceğiniz bir efendiniz, bir ilâhınız yoktur! O hâlde, ölçü ve tartıda hile yapmayın! Ben sizi, Allah’ın bahşettiği hayır ve bolluk içinde görüyorum. Fakat bu sizi aldatmasın. Doğrusu ben sizin, bütün zalimleri kuşatacak olan dehşet verici bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum.

�س اX���ء@� وI$ G��ا MA اGرض 2�م اوA�ا اO����ل وا و�� �ان 8�a?_� وG $+\?�ا ا�' �O� 5� �1?W4﴿٨٥﴾

85. O hâlde, ey halkım! Bu azaba uğramamak için, gerek hukuk, gerek siyaset ve gerekse ticaret alanında ölçüyü ve tartıyı adaletle, eksiksiz olarak yerine getirin ve sakın insanları haklarından mahrum bırakmayın! Bütün bunların, toplumun dengesini bozup yozlaşmalara yol açacağını bile bile, fesadı yaygınlaştırıp yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın!

} �_8 4z4 � '& ان ��� vQ Sا �� �W�8 ���#- p��� ا <r و4 �'﴿٨٦﴾ 86. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, dürüst alışveriş

sonucunda Allah’ın size bıraktığı helâl kazanç sizin için çok daha hayırlıdır. İşte ben sizi uyardım. Öğütlerimi tutmadığınız takdirde, sorumluluğuna da katlanacaksınız. Zira ben, sizin başınızda bekçi değilim.

Page 57: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

pz 2���ا �7�M ا4�ا�'� 4� �A :IW�� او ان p]�� اC ا" �� IX�� اE#�$" $�4�ك ان �ك 4� I�+1 ا8 1� �X�ا� �� �#�{ ا�G﴿٨٧﴾

87. Buna karşılık kâfirler, “Ey Şuayb!” dediler, “Atalarımızın taptığı ilâhları terk etmemizi yahut servetimizi dilediğimiz şekilde kullanmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen, bildiğimiz kadarıyla gayet yumuşak huylu ve aklı başında biriydin. Ne var ki, bir tek Allah’a kulluğa başladıktan sonra tamamen değiştin! Eğer mabedinde uslu uslu ibadetini yapacaksan, buna bir itirazımız olmaz. Fakat kıldığın namaz seni bizimle mücadeleye sevk edecekse, böyle bir namaza asla izin vermeyiz!”

�1 ان اQ�W��� �� 2� 2�ل �� ار� T'4 M رز2� '?(�C و4 M ورز2'� 'L 54 ر�8 م ارا� � ان &'{ -#> 8� T�#- C S�8 Gا M� �_� �A�$ �4و C}I� �ا �ح 4YEGا G1 ا� �� اCT'- ���3 ان ار� #{ واT�� $� ا�> 4 &

�� � ﴾٨٨﴿ا88. Şuayb, “Ey halkım!” dedi, “Bakın, eğer ben Rabb’im

tarafından bana lütfedilen ve aklı başında her insanı kolayca ikna edecek apaçık bir delile dayanıyorsam ve Allah, kendi katından Peygamberlik lütfederek bana güzel bir rızık bahşetmişse, bu durumda ne büyük bir hayırdan mahrum kaldığınızın ve ne kadar şidetli bir azaba müstahak olduğunuzun farkında mısınız? Bakın, benim amacım şahsi bir çıkar elde etmek değildir. Ben, sizi engellemeye çalıştığım şeylere kendim konmak maksadıyla size karşı çıkıyor değilim. Siz çalmayın da ben çalayım, siz aldatmayın da ben aldatayım, halkın malını siz yemeyin de ben yiyeyim demiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar zulüm ve haksızlıklara bir son vererek toplumu ıslah etmek istiyorum. Fakat başarıya ulaşmam, ancak Allah’ın yardımı sayesinde olacaktır. Çünkü ben, yalnızca O’na dayanmışım ve tüm benliğimle, daima O’na yöneliyorum.”

�� اE�ب 2�م �ح او 2�م @�د و�� 4 :�4 ��+� �b� ان M� �2�_X �� '4�,� G م�م 2�2 �و4 C���E م�او 2 1� �I+8 ��'4 ط�٨٩﴿�﴾

89. “Ey halkım! Bana karşı böylesine amansız bir düşmanlığa girişmeniz, sakın sizi Nuh kavminin, Hud kavminin veya Salih

Page 58: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kavminin uğradığı felâketlere uğratmasın! Üstelik Lut kavmi, hem yaşadıkları yer ve zaman bakımından, hem de tuttukları yol açısından sizden hiç de uzak sayılmazlar.”

�� ودود وا� Ww�وا M ر)� ��ا اCT�� ان ر�8 8�$ �K �� ﴾٩٠﴿ر890. “O hâlde, onların başına gelenlerden ibret alın da, günahları

terk edip Rabb’inizden bağışlanma dileyin. Sonra da tüm ruhunuz ve benliğinizle O’na yönelin! Doğrusu Rabb’im çok merhametli, çok şefkatlidir. Günahlarınız ne kadar büyük olursa olsun, tövbe edip bağışlanma dilediğiniz takdirde mutlaka kurtulursunuz.”

�� �� 2���ا �W�r و��G ر@�" ��;O'�ك� و4 �Ig �'� �A "��� � � $_�ل وا O4 اv ��& pT_W �4 ��IX � � I8 �'�#- } ﴾٩١﴿ا

91. Fakat onlar, “Ey Şuayb!” diye karşılık verdiler, “Boşuna çeneni yorma! Çünkü biz, senin bize söylediklerinin birçoğunu anlamıyoruz! Üstelik senin, aramızda ne kadar zayıf ve güçsüz biri olduğunu da çok iyi biliyoruz! Sana bu kadar tahammül ettiysek, tehditlerinden korktuk sanma! Eğer sana arka çıkan şu kabilen olmasaydı, seni çoktan taşlayıp öldürmüştük! Çünkü senin bize karşı hiçbir üstünlüğün yoktur.

O8 M� OI$# 2�ل �اء&� ��3y�C ان ر�8 \O$6�ه ور C وا$ S54 ا ���#- �M ا- �a �� 2�م ار@�� ���ن 4﴿٩٢﴾

92. Şuayb, “Ey halkım!” dedi, “Sizin gözünüzde benim kabilem Allah’tan daha mı güçlü ki, kabilemden korkup çekiniyorsunuz da O’nun uyarılarını hiçe sayıp arkanıza atıveriyorsunuz? Oysa Rabb’im, sonsuz ilmi ve kudretiyle yaptığınız her şeyi çepeçevre sarıp kuşatmıştır.”

�T و54 @� &�ذبC 2�م ا-O#�ا -#> 4�� � و�� � �T -6اب �\ �$�� 54 kن�O#I$ ف�� C:4�- M �� ا �� I4 M�� ر�2 ���ا ا ﴾٩٣﴿وار$_+

93. “Ey halkım! Madem Allah’a isyan etmekte kararlısınız, o zaman haydi, hakikati susturmak için elinizden geleni yapın bakalım! Fakat hiç kuşkunuz olmasın ki, ben de onu duyurmak için elimden geleni yapacağım! Ve yakında göreceksiniz, o alçaltıcı azap kimin başına geliyormuş ve kimmiş asıl yalan söyleyen! Artık

Page 59: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

başınıza gelecekleri bekleyin; ben de sizinle birlikte bekliyorum!”

� O�و L�� bا ا��O#y 5� � وا6Qت ا�6� '4 LO(�8 TI4 ا�5 ا4'� �'� IX�+� وا�6� , � ;��ء ا4� k> �OK�; �@ر�د� M �A ا��+E�A﴿٩٤﴾

94. Ve nihayet azap emrimiz gelip çatınca, Şuayb’ı ve beraberindeki müminleri sonsuz rahmetimizle kurtardık. Zulüm ve haksızlık yapanlara gelince, her şeyi yıkıp yok eden korkunç bir gürültü çarpıverdi onları; böylece kendi yurtlarında oldukları yere cansız bir hâlde serilip kaldılar! Öyle ki:

�3�C &�ن �A ا�'w� �� tد�OK 1تI8 �O& 5�1O� 1اI8 G٩٥﴿ا﴾ 95. Onlar değildi sanki, daha düne kadar yurtlarında şen şakrak

dolaşanlar! Dikkat edin, işte böyle helâk olup gitti, azgın Medyen halkı, tıpkı

Semud kavminin yok olup gittiği gibi! Ve aradan yıllar geçti. Zamanla inkârcılık yeniden ortaya çıktı. İşte,

insanlık tarihinin bir başka ibret verici sayfası:

<k و�_1 ﴾٩٦﴿ار�#'� 4��> 8���$'� و�#��ن 4+�96. Ve onların ardından, Musa’yı ayetlerimizle ve

Peygamberliğini ispatlayan apaçık bir delille, Firavun’a ve onun yanında toplum yönetiminde söz sahibi ileri gelen adamlarına gönderdik.

�1 ا�> �X�8 ن�-�A �4ا �� +�I�ا اA �4�-�نr و4 $�A �TxpY4ن و�-�A﴿٩٧﴾ 97. Fakat onlar, kendilerini kurtuluşa iletecek çağrıyı reddedip

Firavun’un yönetimine uydular. Oysa pekâlâ biliyorlardı ki, ilâhî iradeyi hiçe sayan Firavun ve benzerlerinin yönetimi, insanlığı doğru yola ileten, dolayısıyla itaat edilmesi gereken bir yönetim şekli değildi. Şimdi, ey insanlar! Bu dünyada böyle zalim yöneticilere itaat eden bir halkı ne korkunç bir akıbetin beklediğini görmek istiyorsanız, mahşer günündeki şu sahneyi ibret ve dikkatle izleyin:

�رC وo8� ا��رد اO��رود �_1م ﴾٩٨﴿2�T4 ��م ا�_A LO��ورد@� ا�'98. İşte mahşer günü Firavun, sürüsünü suya götüren bir çoban

edasıyla halkının önüne düşmüş, dünyada olduğu gibi onlara

Page 60: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

önderlik ediyor ve onlar da, tıpkı bir davar sürüsü gibi onun peşinden gidiyorlar. Fakat Firavun onları su kaynağına götüreceği yerde, alevli bir uçurumun kenarına getirdi ve hepsini cehennemin içine soktu! Meğer bu “pınar” ne kötü bir pınarmış!

1A اA�O��د وا$+I�ا M @6ه� L'I� و��م ا�_o8 CLO�� ا�� �A﴿٩٩﴾ 99. Böylece, hem bu dünyada, hem de Mahşer Gününde, asla

yakalarını bırakmayacak bir lânet takıldı peşlerine! Bakın ve ibret alın; ne kötü bir armağandır, onlara verilen bu armağan!

�1 ذ�" �b(و �x�� 2 �3'4 "�#- T b_ ﴾١٠٠﴿54 ا+��ء ا�_�ى 100. Ey hak yolunun yolcusu! İşte bu sana anlattıklarımız,

geçmişte helâk edilmiş ülkelerin başından geçen ibret verici olaylardan sadece bir kısmıdır. Bunlardan kiminin kalıntıları hâlâ ayakta duruyor, kimiyse kökünden biçilerek tamamen yok olup gitmiş! Bu akıbet onların kendi tercihleriydi. Nitekim:

54 و4� Sن 54 دون ا�1-� M MXء O#y'�@� و�O#y 5���ا ا�OA �3?W� اl'{ -'3� ا3� 3� ا� � �� �+ $ vl �@زادو �و4 C" � ;��ء ا4� ر8 O�﴿١٠١﴾

101. Biz onlara zulmetmiş değiliz, fakat onlar bile bile kötülüğü tercih ederek kendi kendilerine zulmettiler. Ve Rabb’inin azap emri geldiğinde, Allah’ı bırakıp da yalvardıkları o hayal ürünü sahte tanrıları, onları Allah’ın gazabından kurtaramadı. Aksine, uğradıkları felâketi artırmaktan başka bir işe yaramadılar.

�1 و&6�" �1X �� � ا�� �ا ا6Q ا�_�ى و@y M�CLO� ان ا6Qه " اذ ﴾١٠٢﴿ا6Q ر8102. Rabb’in, zulüm ve haksızlıkta direten bir ülkeyi

cezalandırdı mı, işte böyle cezalandırır! Unutmayın, O’nun azabı gerçekten can yakıcıdır, çok çetindir!

�س وذ�" ��م 374�د ان Q�ةC ذ�" ��م O,4�عT� k ا�' Gف -6اب ا�Q 5O� L� G "�ذ M �A﴿١٠٣﴾ 103. İşte bütün bu anlatılanlarda, âhiret azabından korkanlar

için apaçık uyarılar ve ibret verici dersler vardır. O gün, bütün insanların bir araya toplanacağı bir gündür. O gün, yapıp ettikleriniz hakkında en âdil biçimde şahitliğin yapılacağı bir gündür. Ve o günün gelmesi, hiç de uzak değildir:

� ا1I4 :;G GودC و4� �ه Qz﴿١٠٤﴾

Page 61: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

104. Biz onu, ancak kıyamet denilen belirli ve sayılı bir süreye kadar erteliyoruz. Sanmayın ki, dünyanın ömrü sonsuz ve sınırsız olarak devam edip gidecek.

�1 ��م �I�و M_X �3'OA r �TW� اG 8�ذ � #�$ G ت�١٠٥﴿�﴾ 105. O Büyük Gün gelip çattığı zaman, Allah’ın izni olmadan hiç

kimse konuşamayacak. Büyük mahkeme kurulacak ve herkese yaptığının karşılığı verilecek. Böylece insanlar iki gruba ayrılacak; kimileri bedbaht ve perişan, kimileri mutlu ve bahtiyar!

� 4�A 5� �kP ا�6� �3Xو v �Aز �3� �A �3� ر� ﴾١٠٦﴿X_�ا MWA ا�'106. Bedbaht olanlar, ateşte azap çekecekler. Orada, acı ve

ıstıraptan dolayı çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlayacaklar. Cehennemin alevleri arasında öyle bir iç çekip inleyecekler, öyle fecî bir şekilde nefes alıp verecekler ki...

5� �1��Q 1� ��� �O� ل� IA " "C ان ر8 �ء ر8 �X �4 Gرض اGات وا�O �3� 4� دا4{ ا�? �A﴿١٠٧﴾ 107. Hem de, âhiret âlemindeki gökler ve yer durduğu sürece,

ebediyen o ateşin içinde kalacaklar; ancak Rabb’inin dilemesi hariç. Şüphesiz Rabb’in, sonsuz bilgisi, hikmeti ve kudretiyle dilediği hükmü verir, dilediğini dilediği şekilde yapar.

� O�ات واGرض ا وا4 �3� 4� دا4{ ا�? �A 5� �1��Q L �1I� 5وا MWA ا�,' "C -���ء ا�6� �ء ر8 �X �4 G ﴾١٠٨﴿vl 4,6وذ

108. Mutlu olanlara gelince, onlar da cennette sonsuz nimetler içinde yaşayacaklar. Gökler ve yer durduğu sürece, ebediyen orada kalacaklar; ancak Rabb’inin dilemesi hariç. Yani bu, ancak Allah’ın dilemesi ve izni ile olacaktır. İşte bu mükâfat, asla kesintiye uğramayacak ilâhî bir lütuftur.

YA O� � ��[C:+2 54 �@p وا ء4 C� I�+1ون اO& G� I�+1 ا8 �Gpz� @ 1+I� � O4 L��4 M �A "$ �@� A� vl �3+� �b tص�١٠٩﴿4'_﴾

109. O hâlde, ey hak yolunun yolcusu! Allah’tan başka güçler önünde boyun eğen şu insanların taptıkları o sahte ilâhların, onları en korkunç akıbetle yüz yüze getireceği konusunda asla şüphen olmasın! Onların sağlam ve geçerli delillere dayanarak inkâr yolunu seçtiklerini sanma! Çünkü onlar, geçmiş atalarının inanç ve ibadetlerini körü körüne ve ahmakça taklit etmekten başka bir

Page 62: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

şey yapmıyorlar. İşte bu yüzden Biz, cehennem azabından paylarına ne düşüyorsa, onlara eksiksiz olarak vereceğiz.

�W� �3 و�_1 " �_C�3'�8 Mu وا �CT و��LO#& G �+_{ 54 ر8 �A {# Q�A ب��> ا�� �4 �ا$�' M �� ��4 T'4 "X﴿١١٠﴾

110. Gerçek şu ki, bir zamanlar Musa’ya Kitabı vermiştik. Fakat Yahudiler, sonradan Tevrat adıyla anılan bu kitabı bozup değiştirmiş ve onda ayrılığa düşmüşlerdi. Eğer bu dünyanın imtihan yeri olduğuna ve her şeyin tam karşılığının âhirette verileceğine dair Rabb’in tarafından ezelden ortaya konulmuş bir yasa olmasaydı, aralarında çoktan hüküm verilmiş ve kötüler derhal cezalandırılıp her türlü anlaşmazlık bitirilmiş olurdu. Fakat ilâhî hikmet, bu dünyanın bir mücadele ve imtihan yurdu olmasını uygun gördü. Doğrusu onlar, Tevrat’a gerçek anlamda iman etmiyorlar. Aksine, onun hakkında tutarsız, mantıksız ve karmakarışık şüpheler içinde bocalayıp duruyorlar. Nitekim inkârcılar da, Kur’an hakkında benzer şüphe ve çelişkiler içindedirler.

v وان �+Q ن�#OI� �O8 T " ا-O�C�3� ا 3� ر8 '� A��� � O� Y&﴿١١١﴾ 111. Hiç kuşkusuz Rabb’in, yaptıkları her işin karşılığını

onlara tam olarak verecektir. Elbette O, onların neler yaptığını gayet iyi bilmektedir.

�_ ��A v �b8 ن�#OI$ �O8 T ﴾١١٢﴿&�O� ا4�ت و54 $�ب I4" وw�$ G�اC ا112. O hâlde, ey Peygamber! Rabb’inin yolunda hedefe doğru adım

adım ilerlerken, sağa sola sapmadan, yalpalamadan yoluna devam et ve sana emredildiği gibi dosdoğru ol! Sadece sen değil, günahlarından tövbe edip senin yanında yer alan diğer Müslümanlar da böyle olsunlar! Ve sakın ilâhî yasaları ihlal ederek yahut hak ve adalet sınırlarını aşarak azgınlık etmeyin! Unutmayın ki Allah, yaptığınız her şeyi görmektedir.

G54 او و S��� 54 دون ا �و4 kر� �� ا�' ?O A ا�O#y 5� ��ا ا�> ا�6� ����ء b'$ G �K�ون $�&'﴿١١٣﴾

113. Ey iman edenler! Kim olursa olsun zulüm ve haksızlık yapan kimselere asla güvenip bel bağlamayın! Onlara, duygu ve düşünce plânında kesinlikle meyletmeyin, yoksa cehennem ateşi size de

Page 63: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

dokunur! Çünkü onlara ilgi duymak ve sevgi beslemek, yaptıkları kötülükleri onaylamak anlamına gelir. Unutmayın ki, sizin Allah’tan başka hiçbir yardımcınız, hiçbir dostunuz yoktur. Öyleyse kendinize başka bir dost aramayın, aksi hâlde ilâhî yardımdan yoksun kalırsınız!

�r5 ا�b وا�2 ا&�� ��تC ذ�" ذ&�ى 6#� � 3�ر وزW�� 54 ا��:C ان ا��?'�ت �6@� ا�? #�ة MA�m ا�'﴿١١٤﴾

114. Ey hak yolunun yolcusu! Gündüzün iki ucunda bulunan sabah ve akşam vakitlerinde ve gecenin gündüze yakın saatlerindeki teheccüd vaktinde namazı özenle ve dikkatle kılmaya devam et! Çünkü ibadet ve iyilikler, küçük günahları siler atar, insan ruhunu eğitip olgunlaştırarak kötülükleri ortadan kaldırır. İşte bütün bu tavsiyeler, öğüt almasını bilenlere bir uyarı, bir hatırlatmadır.

�Eوا > �'?�O�ا;� ا V� �u� G Sن ا�A﴿١١٥﴾ 115. Ve bu emirleri yerine getirirken, karşılaşacağın zorluk ve

sıkıntılara karşı sabret! İnanmıyorlar diye de üzülme. Sen üzerine düşeni yap, ötesini Allah’a bırak! Unutma ki, Allah iyilik yapanların mükâfatını elbette zayi etmeyecektir. İşte ancak bu bilinç sayesinde zulüm ve haksızlıkların önüne geçebilir, daha insanca, daha âdil ve mutlu bir dünya kurabilirsiniz. Nitekim insanlık tarihine bir göz atacak olursanız, zulme karşı seslerini yükseltmedikleri için zalimlerle birlikte helâk olan nice toplumların bulunduğunu göreceksiniz:

G�#A 5 ا O4 Y� �#2 Gرض اGا MA د�?W�ن -5 ا�3'� L ,�'� &�ن 54 ا�_�ون 54 2+#�� اوp��ا 8_� 3'4 > �T و&��ا 4,�4� �A ا�A�$ا �� �O#y 5�ا 4 +V ا�6� ﴾١١٦﴿r� وا$

116. Sizden önceki nesillerden akıllı ve erdemli kişilerin, zalimlere karşı ortak bir cephede birleşerek yeryüzünde ahlâkî yozlaşmayı, bozgunculuğu ve fesadı engellemek için çaba göstermeleri gerekmez miydi? Fakat onlar bunu yapmadılar. Ancak içlerinden, mücadeleden asla yılmadıkları için kurtuluşa erdirdiğimiz birkaç küçük topluluk bu görevi hakkıyla yerine getirdi. Zalimlere gelince, onlar da imtihan amacıyla kendilerine bahşedilen refah ve zenginliğin peşine takıldılar. Böylece hem

Page 64: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kendilerine, hem insanlığa, hem de Rab’lerine karşı suç işlemiş oldular. Ve bu yüzden azabı hak ettiler. Bu akıbet, onların kendi tercihleriydi:

" 3��#" ا�_�ى 8|#� و4� ��ن &�ن ر8#b4 �3#@١١٧﴿وا﴾ 117. Çünkü Rabb’in, halkı dürüst davrandıkları ve toplumdaki

haksızlıkları, çarpıklıkları düzeltmek için çaba harcadıkları sürece, hiçbir ülkeyi haksız yere helâk edecek değildir. O hâlde, sen de ilâhî gazaba uğramak istemiyorsan, hakikati tüm insanlığa ulaştırmak için elinden geleni yapmalısın. Fakat bunu yaparken, İslâm’ı kabul etmeleri için onları zorlamaya da hakkın yoktur. Unutma ki:

<k و�� �W# \4 ن�ا� � Gوا)1ة و L �س ا4 " �,I: ا�' �ء ر8 �X ﴿١١٨﴾ 118. Rabb’in dileseydi, kâfirleri zorla Müslüman yapar ve bütün

insanları aynı inanç ve ilkeler etrafında birleşen tek tip bir toplum hâline getirebilirdi. Fakat imtihan hikmeti gereğince, diledikleri inanç ve hayat tarzını özgürce seçmelerine izin verdi. Bu yüzdendir ki, insanların çoğu İslâm’dan yüz çevirip farklı görüşlere ayrılmaya devam edeceklerdir.

Gس ا ا� L وا�' � 54 ا�,' '3; 5�#4G " { &#LO ر8 O$و C�3_#Q "�6�و C" < 54 ر)� ر8 �IO;﴿١١٩﴾

119. Ancak Rabb’inin merhamet buyurduğu kimseler başka. Hakikate ulaşma ve ona teslim olma yolunda çaba harcayan, böylece O’nun lütuf ve merhametini hak eden kimseler Kur’an’a sımsıkı sarılıp ellerinden geldiğince yeryüzünde zulüm ve haksızlığa engel olmaya çalışırlar. Zaten Rabb’in, onları asıl bunun için yaratmıştır. İşte böylece, Rabb’inin ilâhî bir yasa olarak verdiği şu hükmü

tam olarak gerçekleşmiş oldu: “Muhakkak Ben cehennemi, hakikati bile bile reddeden cinler ve insanlarla dolduracağım!”

Y&وذ&� و L|-�4و P�M @6ه ا� �A ءك�و;� rادكzA �T8 } +� �4 :� ى _� -#�" 54 ا+��ء ا�� > �'4zO#�﴿١٢٠﴾

120. Ey Peygamber! Bak, geçmiş Peygamberlerin başından geçen olaylar arasından, senin yüreğini pekiştirecek olanları sana anlatıyoruz. İşte bu surede anlatılan kıssalar içinde de sana

Page 65: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

hakikat bilgisi ulaşmış, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir.

� -�4#�نk و2: �4z� G 5'�ن ا-O#�ا -#> 4�� C�� ا �6#�﴿١٢١﴾ 121. İman etmeyenlere gelince, onlara de ki: “Haydi, hakikati

susturmak için elinizden geleni yapın! Fakat şunu iyi bilin ki, biz de onu tüm insanlığa duyurmak için elimizden geleni yapacağız!”

r�وا| � 4' |�ون وا ﴾١٢٢﴿ا122. “Ve zulüm ve haksızlıkta direttiğiniz takdirde, başınıza gelecek

belâları bekleyin artık! İşte, biz de Rabb’imizin vereceği hükmü bekliyoruz!” Çünkü biz şu hakikate yürekten inanmışız:

S& و�1ه و$+-�A T #& �4Gا V;�� T��رض واGات وا�O � l�� ا�? O- :A�w8 " : -#CT� و4� ر8 ﴾١٢٣﴿$OI#�ن

123. Göklerin ve yerin gaybı, yani evrendeki gizliliklerin ve insanlığı Allah’ın rızasına veya gazabına ulaştıran sebep ve vesilelerin bilgisi, yalnızca Allah’ın elindedir. Her şey O’na döndürülecek ve her konuda nihaî kararı O verecek, son sözü O söyleyecektir. Öyleyse, sadece O’na kulluk et ve yalnızca O’na dayan! Unutma ki, Rabb’in yaptığınız hiçbir şeyden habersiz değildir.

��رة ���} ﴾١٢﴿�12. YUSUF SURESİ

Mekke döneminin sonlarında, Hud suresinin hemen ardından indirilmiştir. Yusuf Peygamberin kıssasını anlattığı için bu adı almıştır. 111 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� �� <� ا� �+O�ب ا�ت ا�� �١﴿$#" ا�﴾

Page 66: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

1. Elif, Lâm, Râ. Ey insan! Rabb’inden sana bir mesaj geldi: Bunlar, hidayet ve kurtuluş yollarını gösteren apaçık ve apaydınlık Kitabın ayetleridir.

�� �� $I_#�ن ا #I� ��8�- ��'�ه 2�ء ﴾٢﴿ا2. Gerçekten Biz onu, düşünüp anlayabilesiniz diye Arapça bir

metin olarak gönderdik. Kur’an’ın ilk muhatabı olan siz Araplar, eğer başka bir dili konuşuyor olsaydınız, o zaman ayetlerimizi o dilde gönderecektik.

5� 5O� �T#+2 54 }'& ا��" @6ا ا�_�ان  وان �او)�'� ��O8 �b_�ا)?5 ا "�#- �_ > �#A�w�٣﴿ا﴾

3. Ey Muhammed! Sana gönderdiğimiz bu Kur’an ayetleri sayesinde, insanlık tarihinde yaşanmış öykülerin en güzelini anlatacağız. Yoksa sen, bundan önce geçmiş Peygamberlerin kıssaları hakkında hiçbir bilgiye sahip değildin. İşte, İbrahim oğlu İshak oğlu Yakup oğlu Yusuf’un ibretlerle dolu hayat hikâyesi:

� اذ �1;�� M O� وا�_O� را� 3� �� M را�{ ا)1 -7� &�&+� وا�7 ��� ا8{ ا � T� �8G {��� ل�5 2﴿٤﴾

4. Bir zamanlar küçük bir çocuk olan Yusuf, babasına demişti ki: “Babacığım, ben rüyamda on bir yıldızı, Güneş’i ve Ay’ı gördüm. Baktım ki, onların hepsi bana secde ediyorlar.”

< 2�ل ?�ن -1و 4+�Y� ن��� �1وا �" &1�اC ان ا�7 ���A "$�Qا <� �� b_$ G M'8� رء��ك -#﴿٥﴾

5. Yusuf’un gördüğü rüyanın ne anlama geldiğini bilen babası, “Yavrucuğum!” dedi, “Sakın bu rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa senin üstünlüğünü çekemeyerek şeytana uyarlar da, sana bir kötülük yapmaya kalkışırlar! Çünkü şeytan, insanın apaçık bir düşmanıdır.”

�> ال �I_�ب �, و&6�" �� و� � T OI -#�" و-# �: اG)�د� O" 54 $�و� #I�و " �" ر8 �+ t�� ��( �� �#- " �� وا��CP ان ر8 �> ا8��" 54 2+: ا8�@� #- �3 O$ا ��O&﴿٦﴾

6. “Demek ki Rabb’in seni şu tertemiz ahlâkından dolayı seçip yüceltecek, sana rüyada görülen olayları yorumlama ve meselelerin içyüzüne vâkıf olma bilgisini öğretecek ve böylece,

Page 67: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

tıpkı daha önce ataların İbrahim ve İshak’a nimetlerini tamamladığı gibi, sana ve Yakup ailesine vermiş olduğu nimetleri daha büyük lütuflarla tamamlayacaktır. Hiç kuşkusuz Rabb’in, sonsuz ilim ve hikmet sahibidir.” Ey dinleyici! Bu kıssayı, sıradan bir hikâye, bir roman zannetme:

1_� > �#x� � � ا��ت �#? �T$�Qوا {��� M �A ن�٧﴿&﴾ 7. Gerçekten Yusuf ve kardeşlerinin başından geçen bu öyküde,

öğüt almak isteyenler için nice uyarılar ve ibret verici dersler vardır:

<r اذ Yg Mل 4+� �W� ��CL+b- 5 ان ا8�� و '4 �'� �> ا�8 ﴾٨﴿2���ا ����} واQ�ه ا)� ا�8. Hani Yusuf’un kardeşleri, kendi aralarında konuşurlarken

diyorlardı ki: “Yusuf ile öz kardeşi Bünyamin, babamızın gözünde bizden daha kıymetli. Oysa onlar iki küçük çocuk, biz ise hem güçlü kuvvetli, hem de on kişilik kalabalık bir topluluğuz. Doğrusu babamız, apaçık bir yanılgı içerisinde.”

< ا2 #�ا ����E �4�2 1ه�I8 54 ا���� و$�� ﴾٩﴿���} او اm�)�ه ارg� �\: ��� و;T ا�89. “Bunun için, Yusuf’u öldürmeli yahut onu asla geri

dönemeyeceği uzak bir yere atmalısınız ki, babanızın bütün ilgi ve şefkati yalnızca size kalsın! Ondan sonra da, nasıl olsa tövbe eder, iyi birer insan olursunuz!”

�رة ان &' � 2�ل � l M��8{ ا�,� �# _I8 T�� ا�? �A ه��} وا�_�ا ��# _$ G �3'4 :x�� 2 > �#-�A﴿١٠﴾

10. İçlerinden nispeten daha insaflı olan biri, “Bence Yusuf’u öldürmeyin. Eğer mutlaka bir şey yapacaksanız onu şehrin dışındaki bir kuyunun içine atın, oradan geçen kervanlardan biri onu alıp uzak diyarlara götürsün. Böylece, elimizi kana bulamadan amacımıza ulaşmış oluruz.” dedi. Bu teklif, diğerleri tarafından da kabul edildi ve sinsi plân uygulanmaya başlandı:

¡ 2���ا '4�$ G "� �4 ��� ا8� ��ن �E�'� T� � ﴾١١﴿� -#> ���} وا11. Yusuf’un kardeşleri, babaları Yakup Peygambere gelerek bir kır

gezisine çıkmaya karar verdiklerini ve Yusuf’u da yanlarında götürmek istediklerini söylediler. Babaları, bunun tehlikeli olabileceğini söyleyince, “Ey babamız!” dediler, “Yusuf hakkında

Page 68: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bize neden güvenmiyorsun? Oysa biz ne de olsa onun kardeşleriyiz ve her zaman onun iyiliğini isteriz.”

T#�ن ار�|A��� T� � ﴾١٢﴿'I4� 1lا ��$V و�#I� وا12. “Yarın çıkacağımız gezintide onun da bize katılmasına izin

ver de, çocukcağız kırlarda, bayırlarda gönlünce gezip oynasın. Sen hiç merak etme, biz onu gözümüz gibi koruruz!”

x� وا � -'l T�A#�ن 2�ل �M ان $6@+�ا �T8 واQ�ف ان ��&#T ا�6 �' ��� M � ﴾١٣﴿ا13. Babaları, “Onu götürmeniz beni gerçekten çok üzer. Çünkü

onun bir an bile yanımdan uzak kalmasına dayanamam. Ayrıca, gideceğiniz yer tehlikelerle dolu. Siz başka işlerle meşgul olurken, bir anlık dalgınlığınıza denk gelir de, kurdun biri onu kapar diye endişe ediyorum!” dedi.

�� اذ 2���ا �L+b- 5 اx� و ﴾١٤﴿ا �\���ون �� ا&#T ا�614. Bunun üzerine onlar, “Biz bu kadar güçlü ve hazırlıklı bir

topluluk olduğumuz hâlde yine de onu kurt kapacaksa, o zaman yazıklar olsun bize!” dediler.

� O#A و r�,�8{ ا��l M �A ه�#I,� ا ان��IO;وا �T8 ا�4�@� @6ا ذ@+�3� 8 'o +' � T��ا �او)�'� ﴾١٥﴿و@� I7� G�ون

15. Böylece, babalarını ikna ederek Yusuf’u yanlarına alıp yola çıktılar. Onu götürüp kervanların uğrak yeri olan eski bir kuyunun içine atmaya karar verdiklerinde, büyük bir üzüntü ve endişe içinde olan Yusuf’a şöyle vahyettik: “Ey Yusuf! Sakın korkma, ümitsizliğe kapılma! Çünkü Biz seni buradan kurtaracak ve yüce makamlara ulaştıracağız. Yıllar sonra, kardeşlerinle tekrar karşılaşacaksın. İşte o gün, onlar seni tanımadıkları için olup bitenlerin farkında bile değillerken, bu çirkin davranışlarını onlara haber vereceksin. O zaman, hepsi utanç ve pişmanlıkla başlarını öne eğip senden özür dileyecekler.”

�� �ء �+��نC و;��[ ﴾١٦﴿ا8�@� -�716. Yusuf’un kardeşleri, onu kuyuya atmadan önce gömleğini

almışlardı. Öldürdükleri bir hayvanın kanına buladıkları bu gömleği de yanlarına aldılar ve akşamüzeri, ağlaya ağlaya babalarının yanına geldiler.

Page 69: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

� ذ@+'� ? +P و$�&'� ���} - 2���ا �� ا �� ا8� � �'� 54zO8 }�� ا r�x و4 ' 4 1�'-� A�T#& ا�6 > � E�د�2 ﴾١٧﴿و�� &'

17. “Ey babamız!” dediler, “Biz aramızda yarışmak için konakladığımız yerden azıcık uzaklaşmış, Yusuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Döndüğümüzde ne görelim, bir onu kurt parçalamış! Fakat biliyoruz ki, biz her ne kadar doğruyu söylüyor olsak da, sen bize haklı olarak inanmayacaksın!”

��Tb 18م &6بC و;��[� �O2 <#- Sوا C:� �O; �bA Cا4�ا ��?W�{ ��� ا اI ?O��ن 2�ل 8: �� ﴾١٨﴿-#> 4� Wb$�ن

18. Daha sonra, Yusuf’un yalancıktan kana bulanmış gömleğini çıkarıp gösterdiler. Yüreği kan ağlayan Yakup, “Hayır!” dedi, “Bu anlattıklarınız hiç de inandırıcı gelmiyor bana! Bu ne merhametli bir kurtmuş ki, gömleğini yırtmadan Yusuf’umu parçalamış! Aslında, kıskançlık ve ihtiraslarınız sizi fena bir işe sürüklemiş. Ben de sizi Allah’a havale ediyorum. Artık bana düşen, güzelce sabretmektir. Ne diyeyim, bu anlattığınız olaylar karşısında, bana dayanma gücü vermesi için Allah’ın yardımına sığınmaktan başka çarem yok.” Yusuf’un durumuna gelince:

- و;��ءت Sوا CL-�u8 وه �رة A�ر�#�ا وارد@� A�د�> د��هC 2�ل �� 78�ى @6ا YlمC وا�� �� �� �# ﴾١٩﴿O8� OI�#�ن

19. Şam diyarından Mısır’a doğru gitmekte olan bir kervan, Yusuf’un atıldığı kuyuya yakın bir yere gelip konakladı. Kervan sahipleri, her zamanki gibi su görevlisini kuyuya gönderdiler. Su görevlisi, kuyunun başına gelip kovasını daldırdı. Kuyunun içinde bir çocuk olduğunu görünce, “Yaşasın! Mısır’da köle olarak satabileceğimiz bir erkek çocuk bu!” diye sevinçle bağırdı. Sonra onu kervan sahiplerinin yanına getirdi. Böylece kervancılar, Yusuf’u ailesine teslim etmek yerine, onu satmak amacıyla köle olarak alıp sakladılar. Oysa Allah, ne çirkin bir iş yaptıklarını gayet iyi biliyordu.

�t5 وX�وه ا@�1 �T 54 ا� �A ا� ﴾٢٠﴿5O�8 8\� درا@� 1I4ودةr و&�

Page 70: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

20. Uzun bir yolculuğun sonunda, nihayet kervan Mısır’a vardı. Yusuf’u köle pazarına çıkardılar ve onu ucuz bir fiyata, birkaç gümüş dirheme sattılar. Çalıntı bir çocuk olduğu için onu uzun süre ellerinde tutmak istemiyorlardı.

\6ه و1� و2�ل �4 M��T -?�> ان �'IW'�� او � ا&�4� �T$4�اG �b4 54 T��Xا6�ي ا � ' اC و&6�" 4��> ا4�ه� و� #- ���l Sوا C�� �: اG)�د� TO 54 $�و� #I'�رض� وGا MA {���� 5� G س� ا&� ا�'

﴾٢١﴿�O#I�ن 21. Onu satın alan Mısırlı, kralın önde gelen vezirlerinden biriydi.

Yusuf’u alıp sarayına götürdü ve Züleyha adındaki karısına dedi ki: “Ona iyi bak ve en güzel şekilde yetişmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınma. Bu çok zeki ve yetenekli bir çocuğa benziyor, belki bize ileride faydası olur yahut onu kendimize evlat ediniriz.” İşte böylece Biz, Yusuf’a o ülkede güzel bir ortam hazırladık ve

rüyada görülen olayları yorumlama ve meselelerin içyüzüne vâkıf olma bilgisini ona öğretmek için, kendisini katımızdan bir ilham ile destekledik. İşte Allah, iradesini yerine getirmekte böylesine güçlüdür. Ne var ki, insanların çoğu bunu bilmezler.

� O�و > �'?�O�ي ا ,� ا$�'�ه )O�� و-#O�C و&6�" ه 1X٢٢﴿8#¢ ا﴾ 22. Böylece, aradan yıllar geçti. Yusuf gençlik dönemini bitirip

olgunluk çağına ulaşınca, ona katımızdan derin bir bilgelik ve ilim bahşettik. İşte Biz, güzel davrananları böyle mükâfatlandırırız.

T$وراود � T ر�8 ا Sذ ا�I4 ل�2 C"� }�@ }��2اب و�8Gا }_#lو �T?W 5- �3 �8 M �A �@ M M ا� ��O��ن ا يC ا)?5 4��ا W� G T#� ا�| ﴿٢٣﴾

23. Bu arada, içinde yaşadığı evin hanımı nasıl olduysa Yusuf’a göz koymuş ve onu elde etmek için plânlar kurmaya başlamıştı. Bunun için, kocasının evde olmadığı bir gün bütün kapıları kilitledi ve “Haydi, yanıma gelsene!” dedi. Fakat Yusuf, “Böyle bir alçaklıktan Allah’a sığınırım!” diye karşılık verdi, “Rabb’im bana bunca iyilikler bahşetmişken, O’na karşı nasıl nankörlük edebilirim? Ayrıca, beni öz evladı gibi bağrına basan efendime nasıl ihanet edebilirim? Gerçek şu ki, zalimler asla kurtuluş yüzü göremezler!”

Page 71: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�ءC ا و�_1 �7�W�ء وا�� b'� "�6& C�ف -'T ا�? �T   و@� 38�� r��G ان را 8�@�ن ر8 �T8 } O@ 54 T > �b#\O�ا � ﴾٢٤﴿-+�د

24. Gerçekten kadın Yusuf’u arzulamıştı; eğer ihanet ve nankörlüğün çirkin bir davranış olduğuna dair Rabb’inin kendisine ilham ettiği uyarı ve işaretini göz ardı etmiş olsaydı, Yusuf da nefsine yenilip ona yönelecekti. Fakat Allah’ın yardımı sayesinde, arzularına gem vurarak iffetini korumasını bildi. İşte böylece, onu kötülük ve ahlâksızlıktan korumak için kalbine sebat ve kararlılık verdik. Çünkü o, dürüstlüğü, samimiyeti ve tertemiz ahlâkıyla seçkin kullarımızdan biriydi.

�Tb 54 د8� واW��� وا� +_� �O2 ت �اء 54 اراد 8�@#" ا�+�ب و12 ; �4 }��2 Cب�1�ا ا�+ �1@ �� �� � ان �?,5 او -6اب ا�� Gءا ا� ��﴿٢٥﴾

25. Derken Yusuf hızla oradan uzaklaşmaya başladı. Kendisi önde, Züleyha arkada, ikisi birden kapıya doğru koşmaya başladılar. Yusuf tam kapıya varmıştı ki, kadın yetişip onun gömleğini arkadan çekerek boydan boya yırttı. Ve tam o sırada, kapının hemen yanında kadının kocasıyla burun buruna geldiler! Kadın, Yusuf’un kendisine saldırdığını öne sürerek, büyük bir pişkinlikle, “Senin hanımına böyle bir kötülük yapmaya kalkışan birinin cezası, zindana atılmaktan veya can yakıcı bir işkenceye uğramaktan başka ne olabilir?” dedi.

�A :+2 54 12 Tb 2�ل �O2 ن�ان & r�3#@1 54 ا@�X 13Xو M �?W 5- M 21b{ و@� M@ 54 راود$'� > ﴾٢٦﴿ا���ذ�8

26. Yusuf ise kendisini savunarak, “Hayır, yalan söylüyor! Asıl o beni elde etmeye kalkıştı!” dedi. Bunun üzerine, kadının akrabalarından bilgili ve tecrübeli biri —ki o sırada vezirin yanında bulunuyordu— olayı aydınlatmak üzere şöyle hakemlik yaptı: “Eğer Yusuf’un gömleği önden yırtılmışsa; kadın doğru, kendisi yalan söylüyor demektir.”

< وان �د�2 b54 ا� �86�{ و@A �812 54 د Tb� �O2 ن�٢٧﴿&﴾ 27. “Yok, eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, o zaman kadın

yalan, Yusuf doğru söylüyor demektir.”

Page 72: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

� O#A �� C5&1�& 54 T ان &1�&5 -|� �Tb 12 54 د8� 2�ل ا �O2 ٢٨﴿را﴾ 28. Vezir, Yusuf’un gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu

görünce, karısına dönerek, “Anlaşıldı, bu da siz saray sosyetesinin hile ve entrikalarından biri. Doğrusu ey kadınlar, sizin entrikalarınız çok çetindir!” dedi. Fakat onu cezalandırmadı da. Zira olayın dillere düşmesinden korkuyordu. Bunun için:

{��� r"+ي 6� ��Ww �ا-�ض -5 @6ا وا t> ��m�\�54 ا }'& " ﴾٢٩﴿ا29. “Yusuf, lütfen bunu hiç kimseye anlatma. Ve ey kadın, sen de

günahından dolayı tövbe ve istiğfar et! Çünkü sen gerçekten büyük bir günah işledin!” diyerek olup bitenleri örtbas etmek istedi. Fakat olayın yayılmasına engel olamadı:

M و2�ل �A �3��� � 3WwX 12 r� +(�C ا �T?W 5- �3� A �اود$ � � I�ا4�ات ا L'� �1O�ا MA ة�? > ﴾٣٠﴿Ygل 4+�

30. Şehirdeki saray çevresine mensup bazı kadınlar, kendi aralarında, “Duydunuz mu? Vezirin karısı kölesine göz koymuş, onun aşkıyla yanıp tutuşuyormuş. Ne ayıp, âşık olmak için bula bula bir köleyi mi bulmuş? Bize öyle geliyor ki, bu kadın düpedüz sapıtmış!” diyorlardı.

� O#A -5 ار�#{ ا53�� وا@��O8 }IO� � �'� � 1ت 53� 4 � وا${ &: وا)1ة 4'53 ��� 4� @6ا S ش�5 ا�1�53 و2#5 )I � ا&�T و2� T'�را � O#A r53�#- �جQ�{ ا�و2 C78�ا Gان @�6ا ا

�� ��& "#4﴿٣١﴾ 31. Vezirin karısı, kadınların kendi aleyhindeki dedikodularını

işitince, onlar için dört başı mamur bir sofra hazırlayıp kendilerini yemeğe davet etti. Ayrıca her birinin önüne, sunulan meyveleri soymak için birer bıçak koydu. Kadınlar gelip yemeklerini yedikten sonra tam meyveleri soyarlarken, perde arkasında bekleyen Yusuf’a gizlice, “Şimdi onların karşısına çık!” diye emretti. Kadınlar onu anîden karşılarında görünce, olağanüstü güzelliği karşısında âdeta büyülendiler; şaşkınlıktan, meyve yerine ellerini kestiler ve “Aman Allah’ım, bu güzellikteki bir varlık insan olamaz; olsa olsa yüce bir melektir bu!” dediler

Page 73: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�� ا4�ه 2��{ 4 :IW� �� ��و C�bI ��A �T?W 5- T$و�_1 راود CT� �A M �' ' O� ي 5��6A ا�6� و��� £,?�� 5� ��l� b54 ا� ��﴿٣٢﴾

32. Bu anı bekleyen Züleyha, “İşte budur,” dedi, “kendisine âşık olduğum için beni kınadığınız adam! Şimdi söyleyin, ona vurulmakta haksız mıymışım? Evet, ben onu gerçekten de elde etmek istedim, fakat onun dürüstlüğü tuttu. İşte, hepinizin önünde uyarıyorum; eğer kendisine emrettiğim şeyi yapmamakta ısrar ederse, yemin ederim, zindanları boylayıp rezil kepaze olacaktır!”

M &1�@5 ا 2�ل �M اrT�� واb$ G�ف -'� �'�-1� � O4 M�5 ا)� ا, E� ا53�� وا&5 54 رب ا�? > ﴾٣٣﴿ا�,�@#�

33. Bu tehditler karşısında Yusuf, “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Bu kadınların çirkin arzularına boyun eğmektense, hapse girmeyi tercih ederim! Çünkü benim için hapse girmek, bunların bana teklif ettiği çirkin işi yapmaktan çok daha iyidir! Fakat bunca baskı ve tahrikler karşısında daha ne kadar dayanabilirim, bilemiyorum. Senin yardımına muhtacım, Allah’ım! Eğer beni onların hile ve entrikalarından kurtarmazsan, olur ki bir an zaafa düşer, onlara uyup bir cahillik yaparım!”

�� A�� ,�ب �#I�ا V� �O T @� ا�? bA T�ف -'C5@1�& T ا ﴾٣٤﴿T� ر834. Allah da onun dualarını kabul buyurdu ve samimî bir kalple

kendisine yönelen her mümine yaptığı gibi sabrını, takvasını pekiştirmek suretiyle o kadınların hile ve tuzaklarını ondan uzak tuttu. Çünkü O her şeyi işiten, her şeyi bilendir. Fakat imtihan devam ediyordu:

�K t> �( < ( T ��ت ��?,'' Gراوا ا �1 4I8 54 �3� ٣٥﴿18ا﴾ 35. Daha sonra vezir ve arkadaşları, Yusuf’un iffetli ve masum

olduğunu gösteren kesin delilleri gördükleri hâlde, sırf halkın dedikodusunu kesmek için onu suçlu gösterip bir süre için zindana atmaya karar verdiler. Böylece, Yusuf’un hayatında yeni dönem başlıyordu:

Page 74: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

:Qود A 5, �M ا)TI4 :O ا�? �M ار�'� �Q� ا Gل ا�و2 r�اOQ �b-ا M� �M ار�'� � ��نC 2�ل ا)�O@1� ا > �'?�O�54 ا "�� � r ا �T#� o'� 8 �و� + CT'4 v Q M¤ا $�&: ا�� ﴾٣٦﴿A�ق را��

36. Onunla birlikte, iki genç adam daha zindana girmişti. İkisi de kralın yakın hizmetçisi olan bu insanlar, onu zehirlemeye teşebbüs etmekle suçlanıyorlardı. Yusuf’la aynı mekânı paylaşan bu gençler, onun dürüstlüğüne ve rüyaları yorumlamadaki yeteneğine hayran kalmışlardı. Bir gün bu iki gençten biri, “Ey Yusuf! Rüyamda kendimi şarap yapmak için üzüm sıkarken gördüm.” dedi. Diğeri ise, “Ben de kendimi, başımın üzerinde bir ekmek taşırken gördüm. Kuşlar ekmeği gagalayıp yiyorlardı.” dedi. Yusuf’a ricada bulunarak, “Lütfen bunların ne anlama geldiğini bize söyler misin? Gördüğümüz kadarıyla, sen çok iyi bir insana benziyorsun.” dediler.

� -# 2�ل O4 �O��ذ C�O��$�� 2+: ان �T#� �$O�� 8 �و� + Gا � �T�O�� Im�م $�ز2� �$�� G CM M ر�8 �'O $ M �Q�ة @� &�A�ونk ا G�8 �@و S�8 ن�4'z� G م�2 L #4 }&�﴿٣٧﴾

37. Yusuf, “Hayhay!” dedi, “Merak etmeyin, daha yiyeceğiniz yemek önünüze gelmeden, size rüyanızın yorumunu bildireceğim. Ama önce, birkaç dakika beni dinlemenizi rica ediyorum. Bakın; bu bilgi ve yetenek benim kendi maharetim değil, doğrudan doğruya Rabb’imin bana öğrettiği şeylerdendir. Ve bana öğretilenler, yalnızca rüya yorumlamaktan ibaret değildir. Doğrusu ben, Allah’a kulluk ve itaate layık yegâne Rab ve İlâh olarak inanmayan ve bunun en doğal sonucu olarak öte dünyanın varlığını inkâr eden şu içerisinde yaşadığınız toplumun batıl inanç ve hurafelerle dolu dinini ve bu dine göre oluşturulan hayat tarzını terk ettim! Bunun yerine;

}I+ �� وا$ L ا8 #4 � MX 54ءC ذ�" uA 54: يء� S�8 7�ك�� وا��P و�I_�بC 4� &�ن �'�� ان ا8�@��س G �7��ون �س و5�� ا&� ا�' -#�'� و-#> ا�' S٣٨﴿ا﴾

38. Atalarım İbrahim, İshak ve Yakup’un bir sancak gibi elden ele taşıdıkları; akıl, vicdan ve sağduyu ile birebir örtüşen ve doğrudan doğruya Allah’tan gelen o mükemmel inanç sistemini kabul ettim. Bakın arkadaşlar; bizim hiç kimseyi ve hiçbir şeyi itaat edilmesi gereken mutlak otorite kabul etmeye, yani onları Allah’a

Page 75: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

ortak koşmaya hakkımız yoktur. İşte bu dupduru tevhid inancı, Allah’ın hem bize, hem de diğer bütün insanlara bahşetmiş olduğu en büyük lütfudur. Ne var ki, insanların çoğu, kendilerine bunca nimetlerini bahşeden Rab’lerine kulluk görevini yerine getirmiyor, O’na gereğince şükretmiyorlar.

�� Cر� ا��ا)1 ا�_3 Sام ا vQ ن�2 �W 4 ب�5 ءار8, ﴾٣٩﴿E�M+( ا�?39. Ey hapishane arkadaşlarım! Lütfen cevap verin! Çeşit çeşit

tanrıların varlığına inanıp yüzlerce efendiye kul köle olmak mı daha iyidir, yoksa her şeye gücü yeten bir tek Allah’a kulluk ederek özgür ve onurlu bir hayata kavuşmak mı?

�4 �#� 54 �38 Sل ا �� ا 4 �&p]�� � O�@�� ا � وا8 O� ء��O�ا � Gا � �Tا���� �نC ان $I+1ون 54 دو #I� G س� � و5�� ا&� ا�' �5 ا�_� �هC ذ�" ا��1 � ا� Gوا ا� 1+I$ Gا4� ا C S Gن ا�O﴿٤٠﴾

40. Allah’ı bırakıp da kendilerine kulluk ettiğiniz varlıklar, sizin ve sizden önceki atalarınızın uydurmuş olduğu birtakım hayal ürünü isimlerden başka bir şey değildir. O sözde ilâhların yetki alanlarını, kudret sınırlarını, verdikleri ve verecekleri hükümleri; kısaca, sahip oldukları tüm özellikleri belirleyen de, onlara kulluk edilmesi gerektiğini iddia eden de sizsiniz. Oysa Allah, onlara ilâhî bir yetki verildiğine dair haklarında herhangi bir delil göndermemiştir. Ama kitap ve peygamber göndererek, kalplerinizin derinliklerine bir tek Allah’a kulluk etme duygusunu yerleştirerek ve O’nun sonsuz ilim, hikmet, kudret, adalet ve merhametine tanıklık eden sayısız yaratılış mucizesini gözlerinizin önüne sererek, eşi ortağı olmayan bir tek ilah olduğunu ve yalnızca kendisine kulluk etmeniz gerektiğini sizlere bildirmiştir. O hâlde, iyi-kötü, doğru-eğri, faydalı-zararlı gibi değer yargıları

belirleme ve hüküm verme yetkisi, yalnızca Allah’a aittir. Ve O, tüm sahte ilâhları reddederek, yalnızca kendisine kulluk etmenizi emrediyor. İşte dosdoğru din budur. Ne var ki, insanların çoğu bunu bilmiyor.

E C�M+( ا�? �� �T�54 را v A �#b�A �Q �&: ا�� Gا � OQ T�اr وا4 M ر8 �_?�A �O&1(ا �� ,5 ا4 Cن�� W ?$ T� �A ي ﴾٤١﴿Mu2 ا4G� ا�6�

41. Ey hapishane arkadaşlarım! Gelelim rüyalarınızın tabirine: Biriniz beraat edip hapisten kurtulacak ve daha önce olduğu gibi

Page 76: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

efendisine şarap sunmaya devam edecektir. Diğeri ise, suçlu bulunup maalesef idam edilecek ve leş yiyici kuşlar onun başından etlerini koparıp yiyecekler. Açıklanmasını istediğiniz konu, işte böylece cevaplandırılmış ve kesin bir sonuca bağlanmıştır.”

, و2�ل MA �+#A �T ا�? ���ن ذ&� ر8 ?�T ا�7�A �" M -'1 ر8 ��ج O3'4� اذ&� T ي 5y ا �6#� 5 ¥> �'� Vu8﴿٤٢﴾

42. Yusuf, bu ikisinden hapisten kurtulacağını düşündüğü kişiye, “Buradan çıkıp saraya döndüğünde, efendinin huzurunda benim size anlattığım bu gerçeklerden söz et ve haksız yere zindana atıldığımı ona söyle!” diye tembihledi. Sonra Yusuf’un yorumu aynen gerçekleşti. Adamlardan biri idam

edildi, diğeri de krala hizmet etmek üzere eski görevine geri döndü. Fakat şeytan, Yusuf’un durumunu krala arz etmeyi ona unutturdu. Çünkü Yusuf’un zindandaki eğitimi bir süre daha devam edecekti. Böylece Yusuf, birkaç yıl daha zindanda kaldı.

�M ارى �+ و2�ل �V 8_�ات O��ن ��&V+� 53# -,�ف و�+Y+'� Vت uQ� واQ� اO�#" اء�� $I�ون M رء��ي ان &' � �#� �A M �� Aا YO�ا �3 �� ا� � Cت�8?�٤٣﴿�﴾

43. Ve yıllar birbirini kovaladı. Günlerden bir gün kral, ülkenin önde gelen bilginlerini, kâhinlerini topladı ve onlara, “Rüyamda yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini gördüm. Ayrıca, yedi yeşil başak ve yedi kurumuş başak vardı. Kurumuş başaklar, yeşil başakları yiyordu. Ey ileri gelenler, eğer rüya yorumunu biliyorsanız, benim rüyamı açıklayınız!” dedi.

��ا ��2 > �O��I8 مY(Gا :� �5 8 �و� ﴾٤٤﴿اwg�ث ا)Yمr و4� 44. Kâhinler, “Bunlar hiçbir anlamı olmayan karmakarışık

hayallerdir. Biz böyle hayallerin yorumunu bilemeyiz!” dediler. Böylece, o zamanın en usta rüya tabircileri bile, kralın rüyasını yorumlamaktan acze düştüler. Çünkü rüyaları doğru tabir etmek, ancak vahiy bilgisi ile mümkündür ki, bu bilgi yalnızca Peygamberlere verilmiştir.

ي ,� O3'4� واد&� 1I8 و2�ل �#A �T�ر�#�ن ا�6� o�� 8 �و� +L ا�p ا ﴾٤٥﴿ا4

Page 77: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

45. İşte tam o sırada, bir zamanlar Yusuf’la birlikte hapis yatan iki kişiden biri olan ve onun haber verdiği gibi ölümden kurtulan adam, aradan geçen bunca zaman sonra Yusuf’un dediklerini hatırladı ve “Ben size bu rüyanın yorumunu söyleyebilirim. Bunun için zindandaki bir mahkûmu görmem lâzım, beni hemen hapishaneye gönderin!” dedi.

{��� '� V+�ف و�,- V+� 53#&�� ن�O� 8_�ات V+� M �A �' Aا P� �1 bا� �3 +Yت uQ� ا�O#I� �3�ن #I� س� �M ار;V ا�> ا�' �#I� kت�8?�� �Q٤٦﴿وا﴾

46. Sonra alelacele Yusuf’un yanına gelerek, “Ey Yusuf, ey doğru sözlü adam!” dedi, “Kralımız tuhaf bir rüya görmüş ve hiç kimse rüyasını yorumlayamıyor. Bunu ancak sen bilebilirsin. Rüyada görülen yedi cılız ineğin yediği yedi semiz inek ile yedi yeşil başak ve yedi kuru başak ne anlama geliyor, bunlar hakkında bize bilgi ver. Ümit ederim ki, benden haber bekleyen insanlara senin isabetli yorumunla dönerim de, böylece kralın rüyasının ne anlama geldiğini ve senin değerini onlar da öğrenirler.

� $�&#�ن 2�ل O4 Y� �#2 Gا � �T#+'� M �A 6روهA �$1b( �OA r�8دا > �'� V+� ن�ر- $﴿٤٧﴾ 47. Yusuf, “O hâlde iyi dinle!” dedi, “Önümüzdeki yedi yıl boyunca,

hiç ara vermeden her yıl ekin ekecek ve bol bol ürün elde edeceksiniz. Fakat yemek için ayıracağınız az bir miktar dışında, hasat ettiğiniz bütün ekini öylece başağında bırakmalısınız.”

�K 1ادX V+� "�1 ذI8 54 M �b'�ن ��$�$ � O4 Y� �#2 G4 � 53� ا 12 �4 5#&��﴿٤٨﴾ 48. “Çünkü bu yedi yıllık bereketli dönemin ardından, yedi yıl

süren müthiş bir kıtlık dönemi başlayacak ve bu kıtlık, ayırdığınız az bir miktar dışında, o zamana kadar biriktirdiğiniz bütün mahsulü yiyip bitirecektir.”

�K t�ونbI� T� �Aس و� �w� T�ث ا�' �A م�1 ذ�" -I8 54 M �$��﴿٤٩﴾ 49. “Bu kıtlık yıllarının ardından da, yağmurların bolca yağacağı

ve yetiştirilen meyvelerin, zeytinlerin sıkılıp bol bol meyve suyu ve zeytinyağı yapılacağı bereketli bir yıl gelecek.”

M و2�ل ?�ة ا� � " T#�?A 4� 8�ل ا�' ��ل 2�ل ار;V ا�> ر8 � ;��ءه ا�� O#A r �T8 M �� xا "#O�ا �� �#- 5@1��8 M 5I ا�C53�1 ان ر�8 �2﴿٥٠﴾

Page 78: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

50. Bu sözleri dikkatlice dinleyen kralın hizmetçisi, hemen saraya dönüp Yusuf’un yorumunu olduğu gibi krala aktardı. Bundan son derece etkilenen kral, “Onu bana getirin!” diye emretti. Kralın özel davetçisi olan elçi, Yusuf’u zindandan çıkarıp saraya götürmek üzere yanına gelince, Yusuf ona, “Benim suçsuz olduğum ispatlanmadan, kralınızın himmetiyle buradan çıkmak istemiyorum. Şimdi, efendine dön ve ona, “Ellerini kesen o kadınların durumu neymiş?” diye benim adıma sor. Sor ki, olup bitenleri iyice araştırsın ve gerçeği ortaya çıkarsın. Senin efendin olayın içyüzünü öğrenebilir mi bilmem, ama benim Rabb’im, o kadınların sinsi tuzaklarını ve ne çirkinlikler peşinde koştuklarını gayet iyi bilmektedir.”

�ءC 2��{ ا4�ات 4� Q�+5� اذ راود5$ ���} -5 2�ل �� 54 T�#- �'O#- �4 S ش�2#5 ) C �T?W > �د�2 b5 ا�O� T �T?W وا 5- T$راود p��� ا��P� اb( 5��ا � � I�٥١﴿ا﴾

51. Böylece elçi, tekrar kralın yanına gelip bu sözleri ona iletti. Bunun üzerine kral, olayla ilgili geniş çaplı bir araştırma başlattı. Sözü geçen kadınları topladı ve onlara, “Yusuf’u baştan çıkarmak istediğinizde, durumunuz neydi? Yusuf size bir kötülük yapmak istedi mi?” diye sordu. Kadınlar, “Hâşâ; Allah var ki, biz ondan en ufak bir kötülük görmedik!” dediler. Vezirin karısı ise, utanç ve pişmanlık içinde, “Şimdi gerçek ortaya çıktı!” diye itiraf etti, “Evet, onu baştan çıkarmak isteyen bendim, o ise daima dürüst ve iffetli davrandı. Yusuf, kesinlikle doğru söylüyor.” Böylece olay çözümlenmiş, Yusuf’un suçsuzluğu ortaya çıkmış oldu.

Kralın elçisi, tekrar hapishaneye dönüp olup bitenleri Yusuf’a anlattı. Yusuf da elçiye şunları söyledi:

ي ذ�" �13� G Sوان ا ��w��8 T'Qا �� M �< I��#� ا �'x��\�٥٢﴿&1� ا﴾ 52. “Krala de ki: Bu soruşturmanın yapılmasını istemem, beni

evinde barındıran vezirin şerefine asla leke sürmediğimi, o evde yanımızdayken onun hanımına nasıl yan gözle bakmadıysam, yokluğunda da kendisine hiçbir zaman ihanet etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin hilesini asla başarıya ulaştırmayacağını herkesin bilmesi içindir.”

�� �� و4 Wl M�ر ر)� CM ان ر�8 ��ء اG 4� ر)� ر�8 �رة 8��? 4G �W rM ان ا�' �?W ~ ﴾٥٣﴿ا8�

Page 79: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

53. “Gerçi ben, bu sözlerle kendimi temize çıkarıyor değilim. Eğer günahlardan uzak durabildiysem, bu ancak Rabb’imin lütuf ve inayeti sayesinde olmuştur. Rabb’imin yardımı olmasaydı, şeytanın ayartmaları karşısında kim günaha düşmekten kurtulabilirdi? Çünkü arzu ve ihtiraslar, insanı daima kötülüğe çağırır; ancak Rabb’imin rahmet edip esirgemesi hariç. Bununla beraber, arzu ve heveslerine yenik düşerek günah işleyenler ümitsizliğe kapılmasınlar, tövbe edip Rabb’imin merhametine sığınsınlar. Şüphesiz Rabb’im çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”

< و2�ل < ا�4 TO 2�ل ا" ا���م 1��'� ��4 #& � O#A rM �?W'� Tb#\ �ا � �T8 M �� xا "#O�٥٤﴿ا﴾ 54. Yusuf’un bu sözleri kendisine iletilince kral, onun ne kadar

üstün bir kişiliğe sahip olduğunu anlayarak, “Onu bana getirin, kendime özel danışman ve yakın dost edineyim!” dedi. Nihayet Yusuf, kralın yanına gelmeyi kabul etti. Kral onunla yaptığı sohbetin ardından, “Sen artık bu günden itibaren, gönlümüzde taht kurmuş son derece itibarlı ve güvenilir bir şahsiyetsin!” dedi. Sonra gördüğü rüyanın yorumunu bizzat Yusuf’un ağzından dinledi.

Büyük bir kıtlığın kapıda olduğunu öğrenince, Yusuf’a fikrini sordu. Yusuf da, “Bana sorarsan, ilk yedi yıllık bolluk döneminde çiftçiler bol bol ekin eksinler. Büyük depolar inşa edilsin ve toplanan mahsuller orada saklansın. Kıtlık gelince, bu fazla ürünler satılır ve hem insanların sıkıntıya düşmesi önlenmiş, hem de hazineye büyük gelir sağlanmış olur.” dedi. Kral, “Peki bu işleri kim yapacak?” diye sorunca, Yusuf:

�� ا;I 2�ل �#- �� �W( M ��ا5x اGرضr ا Q <#- M �'#﴿٥٥﴾ 55. “Beni bu ülkenin hazineleri üzerinde tam ve tek yetkili

olarak görevlendir. Çünkü ben, ülke kaynaklarını çok iyi korurum ve yönetim işlerini de gayet iyi bilirim!” dedi. Zaten bu teklifi bekleyen kral ve etrafındakiler, tüm krallık yetkilerinin Yusuf’a devredilmesini kabul ettiler.

�ء وG و&6�" �7 54 �' O(�8 �� �b Cء� ا 4'3� )�� ��7 �+ � rرضGا MA {���� � ' �4 > �'?�O�ا;� ا V� �u﴿٥٦﴾

Page 80: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

56. İşte böylece Biz, Yusuf’a o ülkede kudret ve egemenlik bahşettik. Öyle ki, ülkenin her yerinde onun sözü geçiyordu. Evet, Biz lütuf ve rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz ve iyilik yapanların mükâfatını çoğu zaman daha dünyadayken verir, onların iyiliklerini kesinlikle boşa çıkarmayız.

�;Gو tن�_ �5 ا4'�ا و&��ا � �6#� vQ �ةQ G٥٧﴿ا﴾ 57. Fakat âhirette verilecek mükâfat, Allah’ın ayetlerine

yürekten inanan ve erdemlice bir hayat sürerek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakınan kimseler için elbette çok daha hayırlıdır. Derken kralın rüyası, aynen Yusuf’un yorumladığı gibi gerçekleşti.

Yedi yıllık bolluk döneminin ardından hem Mısır’ı, hem de komşu ülkeleri kasıp kavuran müthiş bir kuraklık ve kıtlık baş gösterdi. Mısır’da ihtiyaç fazlası erzak stokları bulunduğunu duyan insanlar, kervanlar halinde oraya akın etmeye başladılar. Bu arada, Yusuf’un babası Yakup Peygamber de kıtlıktan etkilenmiş ve Bünyamin dışındaki bütün çocuklarını erzak satın almaları için Mısır’a göndermişti:

﴾٥٨﴿اQ�ة ���} Q1A#�ا -#3A�IA T�� و@� T� 4'��ون و;��ء 58. Yusuf’un kardeşleri Mısır’a geldiler ve erzak almak isteyen

herkes gibi, durumlarını arz etmek üzere onun huzuruna çıktılar. Yusuf, —tıpkı kuyudayken Rabb’inin kendisine bildirdiği gibi— onları görür görmez tanıdı, fakat bunu belli etmedi, onlar ise onu tanıyamamışlardı. Yusuf, stokların herkese yetebilmesi için kişi başına ancak bir deve

yükü erzak verileceğini ilân etmişti. Bu yüzden Yusuf’un kardeşleri, Bünyamin adında bir üvey kardeşlerinin daha olduğunu, fakat babalarının onu çok sevdiği için yanından ayrılmasına izin vermediği için kendileriyle birlikte gelemediğini söyleyerek onun için de erzak talep ettiler. Yusuf da onların bu talebini kabul etti.

� O�و vQ p��M او�MA ا���: وا ��r�� اG $�ون ا M 8�خ ��� 54 ا�8 �� xل ا�ز@� 2�8,3 �@ 3; > ���O�٥٩﴿ا﴾

59. Sonra erzaklarını hazırlatınca onlara dedi ki: “Şimdilik bir deve yükü fazla erzak veriyorum, fakat bana bir dahaki gelişinizde

Page 81: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

üvey kardeşinizi de getirin. Bana yalan söylemediğinizi başka türlü nasıl anlayabilirim? Kardeşiniz için endişelenmenize hiç gerek yok. Ölçüp tartarken ne kadar adil davrandığımı ve misafirlerime karşı ne kadar konuksever ve cömert olduğumu görmüyor musunuz?”

ي وG $_8��ن A�ن �1'- ��� :�& YA �T8 M ��$�$ ��﴿٦٠﴾ 60. “Şayet onu bana getirmezseniz —ki bu sizin yalan

söylediğinizi gösterir— o zaman benden size bir ölçek bile erzak yoktur ve o takdirde, artık yanıma da yaklaşmayın!”

� W��-#�ن 2���ا ﴾٦١﴿��اود -'T ا8�ه وا61. Çaresizlik içinde, “Peki!” dediler, “Onun bizimle birlikte

gelmesi için babasını ikna etmeye çalışacağız. Evet, bir yolunu bulup bunu yapacağız!” dediler.

�> ا@W� �3#I� �3# و2�ل ��ا ا� +#_�3� اذا ا�A�I� �3 #I� �3��(ر M �A �3 -�u8 ا�#I;ا T�� ﴾٦٢﴿��;I�ن

62. Kardeşleri dönüş yolculuğu için hazırlıklara başlayınca, Yusuf hizmetçilerine, “Bunların bize ödedikleri altın, gümüş ve değerli eşyalardan oluşan sermayelerini yüklerinin içine geri koyun ki, yurtlarına varıp yüklerini açtıklarında onları görsünler de, kendilerine iyilik yapıldığını anlayıp tekrar gelsinler.” diye tembihledi. Yusuf bütün bunları, Rabb’inin kendisine verdiği talimatlar

doğrultusunda yapıyordu. Ona kalsa babasına derhal müjdeyi ulaştırır ve ailesini yanına alırdı. Fakat ilâhî hikmet, öykünün bütün kahramanlarını farklı şekillerde etkileyen imtihanın tamamlanmasını gerektiriyordu.

� O#A �I;ر A��� T� � � : وا ��Qا ��'I4 :�ر�A :���ا � '4 V'4 ��� ا8� �3� 2���ا � �> ا�8 |�ن �ا ا�﴿٦٣﴾

63. Böylece Yusuf’un kardeşleri babalarının yanına döner dönmez, daha yüklerini açmadan, “Ey babamız!” dediler, “Bünyamin’i de yanımızda götürmediğimiz takdirde, bundan böyle Mısır’dan erzak almamız bize yasaklandı! O hâlde, bir daha Mısır’a gidişimizde küçük kardeşimiz Bünyamin’i de bizimle beraber

Page 82: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

gönder ki, onun sayesinde bol bol erzak satın alalım. Bünyamin için endişelenmene gerek yok. Sana söz veriyoruz, biz onu gözümüz gibi koruyacağız!”

( vQ�A|� و@� ار)� ا� 2�ل S�A C:+2 54 T� �Qا <� < @: اT�#- ��'4 ا�O& G� ا4' �� -# �O(ا �﴿٦٤﴾

64. Babaları, “Tıpkı bir zamanlar kardeşini emanet ettiğim gibi, şimdi de onu mu size emanet edeyim? Daha önce Yusuf için de aynı yeminleri etmiştiniz, şimdi size güvenmemi nasıl beklersiniz benden? Fakat anlaşılan o ki, başka çarem de yok. Eğer mutlaka gitmesi gerekiyorsa, ben onu size değil, Allah’a emanet ediyorum. Çünkü en iyi koruyucu, Allah’tır. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.”

� O�ردت و �' -�u8 6ه�@ CM �w+ �4 ��� ا8� ��ا 4 �-3� و;1وا u8�- 3� ردت اC�3�� 2���ا � A v ا��'�r و Cv ذ�" &�: �?� �I8 :�& داد � و�Qا �W�v ا@#'� و �O﴿٦٥﴾

65. Bu ayaküstü konuşmanın ardından, yüklerini indirmeye başladılar. Eşyalarını açtıklarında, erzak almak için ödedikleri bütün sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. “Baba, baba!” diye sevinçle haykırdılar, “Bak, daha ne istiyoruz; işte sermayemiz de bize geri verilmiş! Bununla ailemize yeniden erzak alabiliriz. Öyleyse izin ver, Bünyamin de bizimle gelsin. Korkma, biz kardeşimizi koruruz, üstelik onun da gelmesiyle bir deve yükü fazladan erzak almış oluruz. Çünkü bu ilk seferde getirdiğimiz az bir miktardır, bize ve ailemize yetmez.”

� ان ���ط 2�ل Gا � �T8 M �' '$� � S54 ا �_K�4 ن�$z$ < ( ��I4 T#�3� 5� ار_K�4 ه�ا$ �� O#A r��8 :� _�ل و&� �4 <#- Sل ا�٦٦﴿2﴾

66. Bunun üzerine Yakup, “Etrafınız düşmanlarla kuşatılıp eliniz kolunuz bağlanmadıkça onu bana geri getireceğinize dair Allah adına bana söz vermeden, onun sizinle gitmesine asla izin vermeyeceğim!” dedi. Çocukları ona istediği şekilde söz verince, “Bu konuştuklarımıza Allah da şahittir!” dedi.

و2�ل S54 ا ��'- M �'lا �� CL2 و4 �W 4 اب�ا 54 ا8�#Qب وا)1 واد�ا 54 8�#Q1$ G M'8 �� 54 #�ن &� O�ا :&� �#A T�#-و r}# &�$ T�#- C S Gا ��� ﴾٦٧﴿MXءC ان ا�

Page 83: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

67. Sözlerine devamla, “Oğullarım!” dedi, “Mısır’a vardığınız zaman şehre hepiniz tek bir kapıdan girmeyin, çünkü bu gereksiz yere dikkatleri üzerinize çekmenize sebep olur. Onun için, ikişerli üçerli gruplara ayrılın ve ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi ben ne kadar tedbirimi alsam da, Allah’ın takdirini önleyemem. Dolayısıyla, sizi Allah’tan gelebilecek hiçbir şeye karşı koruyamam. Ben ancak, bir beşer olarak üzerime düşeni yapar, tedbirimi alırım. Takdir ise Allah’ındır. Çünkü her konuda son sözü söyleme ve hüküm verme yetkisi sadece Allah’a aittir. Onun içindir ki, ben yalnızca O’na güvenir, yalnızca O’na dayanırım. Öyleyse, yüce bir kudrete dayanıp huzur ve güvene kavuşmak isteyenler, dünyada ve âhirette kurtuluşu arayanlar, yalnızca O’na güvenip dayansınlar.”

� O�و �W M �A L;�( Gء اMX 54 S3� 54 ا'- M �'w� ن�& �4 C�@�8ا 54 )�� ا4�@� ا�#Qد tن�O#I� G س� T 6�و -#� O�� O#-'�ه و5�� ا&� ا�' ﴾٦٨﴿�I_�ب 3�u2�C وا

68. Derken Yusuf’un on bir kardeşi, uzun bir yolculuğun sonunda Mısır’a vardılar ve gerçekten de babalarının kendilerine emrettiği şekilde şehre farklı kapılardan girdiler. Böylelikle, kendilerince bir tedbir almış oldular. Fakat bu tedbir, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savacak değildi; yalnızca Yakup, —çocuklarının güvenliğinden sorumlu bir baba olarak— içine doğan bir dileği yerine getirmiş ve böylece, “Acaba bir tedbirsizlik mi yaptık?” türünden şüpheleri bertaraf etmiş oldu. Fakat bunu yaparken, Allah’ın takdirine güvenmek gerektiğini aklından çıkarmamıştı. Çünkü o, kendisine öğrettiğimiz Kitap ilmi sayesinde, tedbir almak ve ilâhî takdire boyun eğmek arasında mükemmel bir denge kurabilecek bilgiye sahipti. Ne var ki, insanların çoğu beşerî yetenekleri kullanarak tedbir almanın, tevekkülün bir parçası olduğunu bilmezler. Bir kısmı kendi gayret ve tedbirlerine güvenip Allah’a tevekkülü terk eder, diğer bir kısmı da sadece “tevekkül” eder, fakat problemlerini çözmek için herhangi bir pratik çareye başvurmazlar.

� O�ن و�#OI� ا��& �O8 �o +$ YA ك�Qا p��M ا ��ى اT�� اQ�ه 2�ل ا ﴾٦٩﴿دQ#�ا -#> ���} او69. Böylece kardeşleri huzuruna çıktıklarında, Yusuf öz kardeşi

Bünyamin’i gizlice odasına aldı, gözyaşlarıyla onu kucaklayıp bağrına bastı ve “Ben senin bir zamanlar öldü zannettiğin

Page 84: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kardeşinim! Üvey kardeşlerimiz çok büyük günah işlediler. Fakat sen onların yaptıklarına üzülme!” dedi. Sonra Yusuf başından geçenleri Bünyamin’e bir bir anlattı ve onu Mısır’da alıkoymak için şu plânı hazırladı:

� O#A ا �3 ن ا� ن z4ذ �K T� اذ �Qر): ا M �A L��_ @� 8,3�ز@� ;I: ا�? �� �?�ر2�ن ;3 v ا �I�﴿٧٠﴾

70. Yusuf onların yükünü hazırlatırken, kendisine ait değerli bir su kabını gizlice kardeşi Bünyamin’in eşyaları arasına yerleştirdi. Daha sonra, kardeşlerinin de içinde bulunduğu kervan tam hareket etmek üzereyken bir tellal, “Ey kervan sahipleri, durun! Çünkü siz hırsızlık yapmışsınız!” diye seslendi.

��ا ﴾٧١﴿وا2+#�ا -#3�� 4�ذا $W_1ون 2��71. Kardeşleri, bu beklenmedik suçlama karşısında görevlilere

dönerek, “Durun hele, hemen bizi suçlamayın!” dediler, “Çalındı zannettiğiniz şey belki de kaybolmuştur. Önce söyleyin bakalım, nedir kaybettiğiniz?”

�� 2���ا v وا��T8 p ز-� �I8 :O( �T8 ء�5 ;�O�و "#O�اع ا�E 1_W﴿٧٢﴾ 72. “Kralın su kabını arıyoruz!” dediler, “Onu bulup getirene,

ödül olarak bir deve yükü erzak verilecek. Kralın temsilcisi olarak buna bizzat ben kefilim.”

< 2���ا � ��ر�2 �_4 � O#- 1� 'o;� MA 1?W'� اGرض و4� &' S�$﴿٧٣﴾ 73. Buna karşılık onlar, “Allah’a yemin olsun!” dediler, “Siz de

gayet iyi bilirsiniz ki, biz bu ülkeye bozgunculuk yapmak için gelmedik ve kesinlikle hırsız da değiliz!”

< 2���ا � ان &' � &�ذ�8 �ا[pه ; �OA﴿٧٤﴾ 74. Yusuf’un adamları, “Peki,” dediler, “eğer yalan söylüyorsanız

ve içinizden biri kralın su tasını çalmışsa, bunun cezası ne olsun?”

< 2���ا �O�� ي ا�| , "�6& Cهp]ا� ; �3A �T#(ر M �A 1;ه 54 وp]ا� ;﴿٧٥﴾ 75. “Bunun cezası, çalınan mal kimin eşyaları arasından çıkarsa,

bizzat o kişinin kendisidir. Yani hırsız, çaldığı malın miktarına göre belli bir süre mal sahibinin hizmetinde çalıştırılır. Fakat çok değerli bir mal çalmışsa, onun kölesi yapılır. Biz ülkemizdeki geçerli kanunlara göre, hırsızlık yapan zalimleri böyle cezalandırıyoruz!”

Page 85: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

dediler. Böylece, yüklerinin aranması için Yusuf’un huzuruna çıkarıldılar.

� ����}C 4� &�ن A+1ا 6�" &1& CT� �Qء ا�54 و-� �ا� \�;3 �K T� �Qء ا�و-� 3� 2+: و-��8 C Sء ا� � ان ��7 Gا "#O�5 ا� M د� �A ه�Q6 اQ��� ي �ءC وA�ق &: ذ� �7�� -#� VA� در;�ت 54 �#-

﴿٧٦﴾ 76. Yusuf, aramayı bizzat kendisi yaptı. Şüphe çekmemek için de,

kardeşi Bünyamin’den önce diğerlerinin eşyalarından başladı. Sonunda, su tasını kardeşinin eşyaları arasında bulup çıkardı. Bünyamin ise, plân gereğince hiç sesini çıkarmadı. Yusuf, bunları kendiliğinden yapmış değildi. Tüm olup bitenler, ilâhî kudretin yönlendirmesiyle şekilleniyordu: İşte biz, Bünyamin’i yanında tutabilmesi için Yusuf’a böyle bir

çıkış yolu öğrettik. Yoksa kralın ceza kanunlarına göre, kardeşini Mısır’da alıkoyması —Allah başka türlüsünü dilemedikçe— mümkün değildi. Nitekim O diledi, Bünyamin Mısır’da kaldı. Biz dilediğimizi işte böyle derece derece yüceltiriz. Unutmayın, her ilim sahibinin üzerinde, daha iyi bilen birisi vardır. Ve hepsinin de üstünde, her şeyi bilen bir Allah vardır.

��ا ��2 X � �T?W و�� �+1@� 3�� 2�ل ا M �A {��� �@ ���A r:+2 54 T� 1 ��ق اخ_A ان �?�ق � �O8 �#-ا Sوا r� ﴾٧٧﴿$Wb�ن 4��

77. Bunun üzerine kardeşleri, “Bu işte bir yanlışlık olmalı, o hırsızlık yapmış olamaz!” diyerek Bünyamin’i savunacakları yerde, “Eğer o çaldıysa —ki çalmış görünüyor— buna pek de şaşırmadık, çünkü bir zamanlar Yusuf adındaki abisi de hırsızlık yapmıştı!” dediler. Kardeşlerinin bu apaçık iftirası karşısında Yusuf, az kalsın

dayanamayıp yalanlarını yüzlerine vuracaktı. Fakat ilâhî talimatlara uyması gerekiyordu. Bu yüzden, bu duygusunu içinde gizledi, onlara açmadı. Yalnızca içinden, “Sizin durumunuz çok daha kötü ve gerçekten acınacak bir hâldesiniz. Doğrusu Allah, anlattıklarınızın içyüzünü gayet iyi bilmektedir!” dedi.

�? 2���اO�54 ا "�� � rT ا��4 �vا A\6 ا)1 �+& �\�X �8ا � T� ان � � I�ا �3 �� ا� � > �'﴿٧٨﴾

Page 86: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

78. Daha sonra Yusuf’un kardeşleri, “Ey vezir hazretleri!” dediler, “Bünyamin’in suçlu olduğunu kabul ediyoruz, fakat onun ihtiyar bir babası var. Onu kaybetmeye yüreği dayanamaz. Ne olur, onun yerine içimizden birini al. Görüyoruz ki, sen çok iyi bir insansın.”

�� اذا �|�O��نt 2�ل �k ا ان �6Q اG 54 و;1� 4 �-'� -'1ه Sذ ا�I4﴿٧٩﴾ 79. Yusuf, “Öyle şey mi olur?” diye karşılık verdi, “Çalınan

eşyamızı yanında bulduğumuz hırsızdan başkasını tutuklamaktan Allah’a sığınırız! Eğer böyle bir şey yapacak olursak, o takdirde büyük bir haksızlık etmiş oluruz!” Böylece Yusuf, kesin hükmünü belirterek tartışmaya son noktayı koydu.

� O#A ا��O#I$ ��ا �@v ان ا8�&� 12 ا4 ���#- 6Q�K_� 54 ا� ��?�ا b#Q T'4�ا ,��C 2�ل &+� ��M او � �M ا�8 > ��ذن �� � M�A r{�#5 ا8�ح اGرض ) �A � m �A �4 :+2 54و Sا �� vQ �@و rM �� Sا

> �O&�� ﴾٨٠﴿ا�80. Yusuf’un kardeşleri, Bünyamin’i artık kurtaramayacaklarını

anlayıp ondan iyice ümitlerini kesince, meseleyi aralarında görüşmek üzere bir kenara çekildiler. İçlerinden en yaşlı olanı —ki vaktiyle Yusuf’un öldürülmesine karşı çıkan da oydu— büyük bir üzüntü içinde kardeşlerine seslenerek dedi ki: “Babanızın Bünyamin hakkında sizden Allah adına söz aldığını ve daha önce Yusuf hakkında işlediğiniz günahı unuttunuz mu? Şimdi kardeşimizi burada bırakırsak, dönüp babamızın yüzüne nasıl bakacağız? Artık ben, yanına gidebilmem için babam bana izin vermedikçe ya da Allah benim hakkımda hükmünü bildirmedikçe, buradan asla ayrılmayacağım! Elbette O, hükmedenlerin en hayırlısıdır!”

�� اO8 G� O#-'� و4� ار;�I�ا 13X �4و rان ا8'" ��ق �� �� ا8� ��� A_���ا � �> ا�8 � �#w�� ا� '& > �|A�(﴿٨١﴾

81. “Şimdi babanızın yanına dönün ve ona deyin ki: “Baba, inan ki oğlun Bünyamin hırsızlık yaptı. Gerçi onu hırsızlık yaparken görmedik, biz ancak bilgimiz ölçüsünde olup bitenlere şahit olduk. Bilgi ve idrak sınırlarımızın ötesinde neler olup bittiğini, yani gaybı elbette bilemeyiz.”

Page 87: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

� b��د2�ن و��: �3�C وا �A �'#+2ا M� v ا� � �I�وا �3� �A � '& M ﴾٨٢﴿ا�_��L ا� �82. “Bize inanmıyorsan, olay sırasında içinde bulunduğumuz

şehir halkına ve birlikte geldiğimiz kervana sor. Onlar da şahitlik edeceklerdir ki, biz gerçekten doğru söylüyoruz!”

T @� ا� 2�ل �I�C ا �O; �38 M ان ��$�'� Sا <?- C:� �O; �bA Cا4�ا ��?W�{ ��� ا �� :8 �� �#I �� ��� ﴾٨٣﴿ا�

83. Bu sözleri dinleyen babaları, “Yazıklar olsun size!” dedi, “Demek Bünyamin’in hırsız olduğuna hemencecik inanıverdiniz! Hayır, aslında, yine ihtiraslarınız ve kıskançlığınız, sizi fena bir işe sürükledi. Ben de, yine sizi Allah’a havale ediyorum. Artık bana düşen, güzelce sabretmektir. Ne Yusuf’tan, ne Bünyamin’den, ne de büyük kardeşinizden ümidimi kesmedim. Ümit ediyorum ki, Allah onların hepsini günün birinde bana geri getirecektir. Çünkü O her şeyi bilendir, sonsuz hikmet sahibidir.”

�� -'�3 و$��> �|& �3A ن �{ -�'�ه 54 ا� u�8وا {��� <#- <W�ا �� ﴾٨٤﴿و2�ل �84. Ve gözyaşlarıyla ıslanan yüzünü onlardan çevirip “Ah,

Yusuf’um!” diye inledi. Öyle dayanılmaz acılarla sarsıldı ki, sonunda üzüntüden gözlerine ak düştü, göremez hâle geldi. Artık kederini içine atıyor, acıdan yutkunup duruyordu.

< 2���ا > $��ن )g�� او $��ن 54 ا3����� $pz Wا 6$&� ���} ) S�$﴿٨٥﴾ 85. Onun bu içler acısı hâlini gören oğulları, “Allah aşkına!”

diyorlardı, “Yusuf’u o kadar anıyorsun ki, bu gidişle tamamen çökeceksin, hatta bu keder yüzünden korkarız kahrından ölüp gideceksin! Böyle ağlayıp sızlanmakla neyi değiştirebilirsin ki?”

4 2�ل Sوا-#� 54 ا Sا�> ا M� � M و) �O� اX��ا 8�� ﴾٨٦﴿� O#I$ G�ن ا86. Yakup, “Sizin beni anlamanızı beklemiyorum. Ben derdimi ve

tasamı, ancak Allah’a şikâyet ediyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum.” dedi. Ve ekledi:

?�ا 54 ���} وا �� ?� A ا�اذ@+ M'8 Gو T� �Q $ S54 روح ا ���p�� G T C ا Sا 54 روح ا�?��p� ﴾٨٧﴿اG ا�_�م ا���A�ون

87. “Oğullarım; şimdi tekrar Mısır’a gidin ve Yusuf ile kardeşi hakkında geniş bir araştırma yapın. Bu arada, sakın Allah’ın

Page 88: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Gerçek şu ki, Allah’ın rahmetinden ancak inkârcı bir toplum ümidini keser.”

� O#A '� وف�A L�; 4 L-�u+8 �'o;و � uا� �وا@#' �' ?4 � � I�ا �3 �� ا� � دQ#�ا -#T� 2���ا � b$ا���: و > �2 1b O�ي ا ,� Sان ا C�'�#- ق 1﴿٨٨﴾

88. Böylece hem araştırma, hem de erzak temin etme amacıyla Mısır’a geldiler. Yusuf’un huzuruna çıkınca, “Ey vezir hazretleri!” dediler, “Bizi ve çoluk çocuğumuzu kıtlık perişan etti ve işte yine erzak satın almak üzere, şu gördüğün değersiz sermaye ile huzuruna geldik. Sen yine de bize tam ölçekle dolu dolu erzak ver ve bize bağışta bulun. Elbette Allah, muhtaç kullarına bağışta bulunanları ödüllendirecektir.” İşte o anda, Yusuf’un kendisini tanıtma zamanı gelmişti:

�T اذ ا � ;�@#�ن 2�ل �Q�} وا�8� � #IA �4 � O#- :@﴿٨٩﴾ 89. Yusuf, kardeşlerinin bu halini görünce onlara, “Hani cahillik

çağınızda Yusuf’a ve kardeşine neler yapmıştınız, hatırlıyor musunuz?” diye sordu.

��ا ��2 �b�و P � 54 T -#�'�C ا S12 54 ا �M �Qو@�6ا ا {��� p�{ ���}C 2�ل اG " ءا Sن ا�A > �'?�O�ا;� ا V� �u� G﴿٩٠﴾

90. Bu sözler üzerine, bütün ihtişamıyla karşılarında duran krala yeniden ve dikkatle bir daha baktılar. Sonra hayret ve dehşet içinde, “Aman Allah’ım!” diye haykırdılar, “Sen, yoksa sen Yusuf musun?” O da: “Evet, ben Yusuf’um ya!” diye karşılık verdi. Sonra Bünyamin’i göstererek, “İşte bu da kardeşim. Allah ikimize de lütufta bulundu. Evet, her kim dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek kötülüklerden sakınır ve zorluklar karşısında göğüs gererek sabretmesini bilirse, hiç kuşkusuz Allah, iyilik yapanların emeğini boşa çıkarmayacaktır!”

�_1 2���ا S�$ > ��m�\� � -#�'� وان &' S�ك اK٩١﴿ا﴾ 91. Kardeşleri, “Allah’a yemin olsun ki!” dediler, “Bu dürüstlük

ve samimiyetin sayesinde, Allah seni hepimizden üstün kıldı. Biz ise, gerçekten büyük bir suç işlemiştik.”

�� -# 2�ل ��$ G > �O(ا ���� و@� ار)� ا�� Sا �Ww� Cم�٩٢﴿��� ا��﴾

Page 89: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

92. Yusuf, Peygambere yakışan bir tavırla, “Korkmayın, üzülmeyin!” diye karşılık verdi, “Bugün sizi kınamak, ayıplamak yok! Benim açımdan mesele kapanmıştır. İntikam duygularına kapılıp da sizi cezalandıracak değilim. Eğer gönülden tövbe ederseniz, Allah sizi affedecektir. Çünkü O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.”

<t اذ@+�ا �IO;@#�� ا�8 M �vاr وا$� �b8 ت�� M M @6ا A��_�ه -#> و;T ا�8 �b� �O_8 ﴿٩٣﴾ 93. “Şimdi şu benim gömleğimi alıp Kenan diyarına götürün ve

onu, üzüntüden gözleri görmez olan babamın yüzüne sürün, Allah’ın izniyle yeniden görmeye başlayacaktır. Sonra da, bütün ailenizi toplayıp yanıma getirin.”

� O�ل و�2 v �I�ا }#bA 1ون 'W$ ان �G�� {��� �� G M;1 ر� � ﴾٩٤﴿ا8�@� ا94. Böylece Yusuf’un kardeşleri, babalarına müjdeyi vermek üzere

yola çıktılar. Kervan Mısır’dan henüz ayrılmıştı ki, yüzlerce kilometre uzaklıkta bulunan babaları, yanındakilere seslenerek, “Eğer beni bunaklıkla suçlamayacaksanız, inanın ki ben Yusuf’umun kokusunu alıyorum!” dedi.

�� 2���ا Yg M�" ا�_�1 �W� " ا S�$﴿٩٥﴾ 95. Onlar da, “Pes doğrusu!” dediler, “Vallahi sen, hâla o eski

şaşkınlığında bocalamaya devam ediyorsun!” Oysa kimin “şaşkınlık içinde bocaladığı” biraz sonra ortaya çıkacaktı:

�� O#A Sا-#� 54 ا M� �vاr 2�ل ا�� ا2: ��� ا �b8 1$ر�A �T3;و <#- T�_�ا v 4� G ان ;��ء ا�+�7 ﴾٩٦﴿$O#I�ن

96. Nihayet, uzun bir yolculuğun ardından kervan, Kenan diyarına ulaştı. Öncü olarak gönderilen müjdeci koşa koşa Yakup’un yanına gelip gömleği onun yüzüne sürünce, Yakup mucizevî bir şekilde yeniden görmeye başladı ve büyük bir heyecanla, “Ben size, ‘Allah tarafından, sizin bilmediklerinizi bilirim.” dememiş miydim!” diye haykırdı.

< 2���ا ��m�Q � '& � �� ا8�� ا� Ww� �'� ذ�8'�� ا �﴿٩٧﴾ 97. Derken oğulları, tüm olup bitenleri anlatıp suçlarını itiraf

ettikten sonra, “Ey babamız!” dediler, “Günahlarımızdan dolayı

Page 90: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bizim için Allah’tan bağışlanma dile. Çünkü biz gerçekten büyük bir günah işledik.”

�� 2�ل T @� اWw��ر ا��)� CM ا ﴾٩٨﴿��ف ا� Ww� ��� ر�898. Yakup Peygamber, “Acele etmeyin, sizin için Rabb’imden daha

sonra af dileyeceğim. Doğrusu Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” diye cevap verdi.

� O#A C> ا4'� Sء ا� �X ان �b4 ا�#Qل اد�و2 T��8ا T��ى ا� ﴾٩٩﴿دQ#�ا -#> ���} او99. Böylece tüm aile toplanıp Mısır’a doğru yola çıktılar. Kervanın

yaklaştığını haber alan Yusuf, onları karşılamak üzere şehir dışında bir karargâh kurdu. Nihayet kervan, sevinç gösterileri içinde oraya vardı. Tüm aile fertleri Yusuf’un huzuruna çıkınca, Yusuf babasını ve anasını kucaklayıp bağrına bastı ve “Allah’ın izniyle, huzur ve güven içinde Mısır’a girin!” dedi.

VAور �3#I; 12 �:+2 54 ي�رء� :� �� ا8{ @6ا $�و� 1اr و2�ل � ,� T� وا �Q�ش وI�ا <#- T��8ا M ر�8 54 M �';�Qاذ ا M� )_�C و12 ا)?5 �8 ,5 و;��ء 8�� 54 ا�+1و 1I8 54 ان ���ن غ ا�? ا�7

�� ����� ا� �#I�ا �@ T �ءC ا �7� �O� {� ��� M CM ان ر�8 �$�Qو8< ا M �'�8﴿١٠٠﴾ 100. Hep birlikte şehre girdiler. Yusuf, anne ve babasını ellerinden

tutarak kendi tahtına oturttu. Daha sonra, herkes onun huzurunda sevgi ve saygıyla eğildiler. İşte o anda Yusuf, “Ey babacığım!” dedi, “Bir zamanlar yıldızların bana secde etmesiyle ilgili gördüğüm rüyanın yorumu buymuş demek. İşte Rabb’im onu aynen gerçekleştirdi. Doğrusu Rabb’im, bana büyük lütufta bulunmuştur. Çünkü beni zindandan kurtarmakla kalmadı, şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, sizi ta çöllerden geçirip buralara kadar getirdi. Şüphesiz ki Rabb’im, dilediğine dilediği ölçüde ilim, hikmet ve kudret bahşeder. Hiç kuşkusuz O her şeyi bilendir, sonsuz hikmet sahibidir.”

O�ات واGرض ا{ و�M� رب �A r��m� ا�? �: اG)�د� M 54 $�و� �' O#-و "#O�54 ا M 12 ا$� '� A�$ r�ةQ Gوا �� < MA ا�1 ���� b��8 M �'_�O#?4 M� وا� �'﴿١٠١﴾

101. “Ey Rabb’im, bu hükümranlığı bana sen bahşettin ve rüyada görülen olayları yorumlama ve meselelerin hakikatine nüfuz etme bilgisini bana sen öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan yüce Rabb’im, dünyada da âhirette de benim yegâne dostum,

Page 91: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yardımcım sensin! Senden ne makam istiyorum, ne şöhret, ne de servet! Bunlardan daha kalıcı ve hayırlı bir şey istiyorum: Beni son nefesime kadar, buyruklarına yürekten boyun eğen bir Müslüman olarak yaşat, bir Müslüman olarak canımı al ve mahşerde beni salih kullarının arasına kat ya Rab!”

�T ا��"r و4� &'{ 1��3� اذ ا;�IO�ا ا4�@� و@� �O��ون ذ�" �(� ��w�ء ا��+ ﴾١٠٢﴿54 ا102. İşte ey Muhammed, bütün bu anlatılanlar, sana vahiyle

bildirdiğimiz ve daha önce hiç bilmediğin gayb haberlerindendir. Yoksa Yusuf’un kardeşleri ona karşı sinsice plânlar kurarak yapacakları işe karar verirlerken, sen onların yanında değildin. Dolayısıyla, insanoğlunun bilgi ve tecrübe sınırlarını aşan bu ve benzeri olayları bizzat görmüşçesine haber vermen, senin Peygamber olduğunu gösteren delillerden biridir. Bununla beraber:

�� < و4 �'4zO8 }E�( ��س و� ﴾١٠٣﴿ا&� ا�'103. Sen ne kadar arzu etsen de, yine de insanların çoğu

hakikate inanmayacaktır.

<t و4� �O��I#� �&ذ Gا �ان @ C�;54 ا T�#- �3#�?$﴿١٠٤﴾ 104. Oysa sen, bu çağrına karşılık onlardan herhangi bir

menfaat beklemiyorsun ki, samimiyetinle ilgili bir şüpheye kapılsınlar. Bu mesaj ancak, bütün insanlığa sunulan bir uyarı, bir öğüttür. Üstelik bu uyarılar, sadece Kur’an’dan ibaret de değildir:

5 ون -#3�� و@� -'3� g�I4�ن و&�� �O� رضGات وا�O ﴾١٠٥﴿54 ا�MA L ا�?105. Göklerde ve yerde Allah’ın varlığını, birliğini, kudret ve

merhametini gözler önüne seren nice deliller vardır ki, inkârcılar gece gündüz onların yanından geçerler de, bu muhteşem mucizelerden ibret almadan yüz çevirip giderler.

اG و@� 74�&�ن و4� S�8 �@�&54 اz�﴿١٠٦﴾ 106. Ve onların çoğu, arzu ve heveslerini yahut uydurdukları

birtakım düzmece ilâhları Allah’a ortak koşmaksızın, O’na inanmazlar.

��ا '4�A�ون اI7� G �@و L w8 L-� او $�$3�� ا�? S54 -6اب ا L�X�l �3�$�$ ١٠٧﴿ان﴾ 107. Peki bu durumda onlar, Allah’tan bir ceza olarak her şeyi

sarıp kucaklayan bir felâketin tepelerine inmeyeceğinden ya da

Page 92: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

hiç ummadıkları bir anda ansızın kıyametin başlarında kopmayacağından nasıl emin olabiliyorlar?

��ا 2: �M اد- �#� < @6ه� �+� �&�7O�54 ا p��� ا و4 Sن ا��CM و�+ �'I+ vة ا�p و54 ا$ �b8 <#- Sا�> ا﴿١٠٨﴾

108. O hâlde ey Peygamber, onlara de ki: “İşte benim yolum budur. Ben ve benim izimden gidenler, öyle körü körüne ve bilgisizce değil, Kur’an ve Sünnetin ışığında; akıl, mantık ve sağduyu ölçülerine göre ve apaçık delillere dayanarak, yani tam bir basiret üzere insanlığı Allah’ın yoluna çağırıyoruz. Bakın, Allah her türlü acizlik ve noksanlıktan uzaktır, yücedir! İşte açıkça ilan ediyorum: Ben, Allah’tan başkasının egemenliğine boyun eğen o müşriklerden değilim ve onların batıl inançlarını ve bu inanca dayalı hayat tarzını reddediyorum!” Eğer “Allah neden elçi olarak bir melek göndermedi?” diye itiraz

edecek olurlarsa, şunu iyi bilsinler ki:

�� vوا MA اGرض A�'|� و4 �?� �#Aا Cا3��� 54 ا@: ا�_�ى M� �(� G�;ر G54 2+#" ا �وا ار�#'_�اC اI$ YA_#�ن �5 ا$ �6#� vQ �ةQ Gو1�ار ا C�3#+2 54 5� ﴾١٠٩﴿ &�} &�ن -�L+2 ا�6�

109. Biz senden önce de, her ülkenin kendi halkından, vahiyle desteklediğimiz fani insanlardan başkasını elçi olarak göndermedik. Bu inkârcılar yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden önceki güçlü toplumların ve medeniyetlerin nasıl ve ne sebeple yok olup gittiğine bakıp ibret alsınlar! Evet, dürüst ve erdemlice yaşayan ve kötülüklerden titizlikle

sakınan o takva sahipleri için âhiret yurdu, şu gelip geçici dünya hayatından elbette çok daha iyidir. Ey akıl sahipleri, hâla aklınızı kullanmayacak mısınız?

<� �ءC وG ��د ) �7 54 M ,'A k��b3� 12 &86�ا ;��ء@� ��ا ا 'yو :� 8��'� اذا ا� ��� ا�� > �4�,O�م ا�١١٠﴿-5 ا�_﴾

110. Şu anda içinde bulundukları refah ve zenginlik, sakın o kâfirleri aldatmasın. Öte yandan, uğradıkları sıkıntılar da müminleri yılgınlığa düşürmesin. Nitekim önceki elçilerimiz de aynı sıkıntılarla yüz yüze gelmişlerdi. Nihayet elçiler, kâfirlerin iman etmesinden iyice ümit kestikleri ve yalancı çıkacaklarını düşünmeye

Page 93: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

başladıkları bir sırada onlara yardımımız yetişti ve dilediğimiz mümin kimseler azaptan kurtarıldı. Kâfirler de en ağır cezaya çarptırıldı. Çünkü azabımız, suç işlemekte ısrar eden bir toplumdan asla geri çevrilmez!

1_� �3bb2 M �A ن�& T�1� >8 ي �P ا�6� �1b$ 5���ى وW� ��� -�ة GوM�p اG�+�بC 4� &�ن )�1�: &: MXء و@1ى ور)LO �_�م �4z'�ن �bW$١١١﴿و﴾

111. Gerçekten bu anlattığımız elçilerin hayat hikâyelerinde, akıl ve sağduyu sahipleri için nice dersler, nice ibretler vardır. Bu kıssaları size bildiren Kur’an, kesinlikle insan ürünü bir kelâm, uydurulmuş bir söz değildir. Aksine, kendisinden önceki kutsal metinleri —bozulmuş kısımlarını düzelterek— onaylamak, insanın hem dünyada hem de âhirette kurtuluş ve mutluluk yolunda ihtiyaç duyabileceği her şeyi açıkça ortaya koymak ve hakka yürekten iman eden bir topluma hakikati gösteren bir hidayet ve rahmet kaynağı olmak üzere bizzat Allah tarafından gönderilmiş son İlâhî Kitaptır.

� ﴿١٣﴾ 1- ��رة ا��13. RA’D SURESİ

Medine’de indirildiğine dair bazı rivayetler varsa da, ele aldığı konular ve ifade biçimi, bu surenin Mekke’nin son dönemlerinde indirildiğini göstermektedir. Adını, 13. ayetinde geçen ve gök gürültüsü anlamına gelen “ra’d” kelimesinden almıştır. 43 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� � �O� �س 4z� G'�ن ا� " ا��P و5�� ا&� ا�' ل ا��" 54 ر8 �ي ا ﴾١﴿$#" ا��ت ا�� �بC وا�6�1. Elif, Lâm, Mîm, Râ. Ey insanoğlu! Senin çok iyi tanıdığın ve

sürekli kullandığın basit harflerden oluştuğu hâlde, bir benzerini yapmakta bütün beşerin acze düştüğü bu ayetlere kulak ver:

Page 94: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Bunlar, insanlığı aydınlatmak üzere gönderilen son ilâhî Kitabın ayetleridir. Ve ey Muhammed! Hiç kuşkun olmasın, sana Rabb’inin katından gönderilenler gerçeğin ta kendisidir. Ne var ki, insanların çoğu bu apaçık hakikate iman etmiyor. Oysaki:

Sا :& C�O_�وا �O � ا�7 O�ات 1O- vw8 $�و3� K� ا� �ى -#> اI��ش و�\ ي رVA ا�? ا�6� G ي �� $�2'�ن �,�� ��ت I�#�� 8#_��ء ر8 Gا : bW� �4Gا � 81� C<O?4 :;﴿٢﴾

2. O Allah ki, gökleri görebileceğiniz bir direk olmadan yükseltmiştir. Güneş, Ay ve gezegenler başta olmak üzere, uçsuz bucaksız uzay boşluğunda yüzen yıldızların ve güneş sistemlerinin oluşturduğu milyarlarca gökcismini, görebileceğiniz bir direk olmadan ve birbirlerine çarpmayacak şekilde, itme-çekme kanunlarıyla mükemmel bir sistem hâlinde düzenleyip boşlukta ve dengede tutan O’dur. Ayrıca, kâinatın mutlak hâkimi olarak Egemenlik Tahtına oturan

ve her biri belirli bir vakte kadar yörüngelerinde akıp gitmekte olan Güneş’i ve Ay’ı insanlığın faydası için koyduğu kanunlara boyun eğdiren yine O’dur. Ve gerek tabiat kanunları, gerekse inanç ve ahlâk kurallarıyla ilgili

bütün işleri yönetip yönlendiren de O’dur. İşte Allah, hiçbir şüpheye, kapalılığa meydan vermeyecek biçimde

ayetlerini böyle açık ve net olarak ortaya koyuyor ki, bütün bunları yapan ve yaratan Rabb’inizin, ölümünüzden sonra sizi yeniden diriltmeye kadir olduğunu bilesiniz de, günün birinde hesap vermek üzere Rabb’inizin huzuruna çıkacağınıza yürekten inanasınız. O Allah ki:

�3� زو; و@� �A :I; �اتO �3� رواM� وا3�راC و54 &: ا�� �A :I;رض وGي 14 ا < اK'< ا�6���ت �_�م � W��ون G "�ذ M �A ان Cر�3 ﴾٣﴿�M7w ا��: ا�'

3. Yeryüzünü hayata elverişli bir şekilde yayıp döşeyen, oraya, başı bulutlara değen sarsılmaz dağlar yerleştiren, yemyeşil vadilerde dereler, çaylar ve ırmaklar akıtan, orada her renk ve her çeşit bitkiden erkekli dişili birer çift yaratan ve geceyi siyah bir tül gibi gündüzün üzerine örten, O’dur. İşte bütün bu anlatılanlarda, hakikati anlamak amacıyla inceden

inceye düşünen insanlar için Allah’ın Rab ve İlâh olarak varlığını ve

Page 95: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

birliğini, kudret ve merhametini gözler önüne seren nice deliller, ibretler ve dersler vardır. Öyle ki:

MAء و��O8 <_?� ان�'E vlان و�'E :� �\�ت 54 ا-'�ب وزرع و اGرض V�2 4 ,�ورات و;'��ت �_�م �I_#�ن G "�ذ M �A ان C:&Gا MA �I8 <#- �3uI8 : uW ﴾٤﴿وا)�1 و

4. Yeryüzünde, birbirine komşu oldukları hâlde, bitki örtüsü, doğal güzellikleri ve maden kaynakları bakımından farklı özellikler taşıyan toprak parçaları, bu topraklarda yetişen üzüm bağları, ekin tarlaları, bir kökten birkaç gövde halinde sürgün veren çatallı ve tek gövdeden oluşan çatalsız hurma bahçeleri var ki, bunların hepsi aynı topraktan, aynı havadan ve aynı sudan beslendiği hâlde, bir kısmının meyvelerini diğerlerinden daha lezzetli, daha üstün kılıyoruz. İşte bunlarda da, aklını kullanan bir toplum için ilâhî sanatın

hayranlık verici güzelliklerini ortaya koyan nice ibret verici mucizeler, nice deliller vardır.

IA �,I$ r�3,� وان �W& 5�وا 8�8 �o" ا�6� �pاو C1� �1; P#Q M �W� � � $�ا8� ءا 2�3�� ءاذا &'�3� Q�1�ون �A �@ rر� ��ب ا�'Eا "o� �pواو r�32�'-ا M� �A لYlGا "o� �p٥﴿واو﴾

5. Nasıl, bu muhteşem güzellikler karşısında hayrete düştün, değil mi? Fakat bunlar ne kadar hayranlık vericiyse, inkârcıların, “Ne yani, biz mezarlarda çürüyüp toprak olduktan sonra mı yeniden diriltilecekmişiz? Hiç öyle şey olur mu?” şeklindeki iddiaları da en az bunun kadar hayret ve dehşet vericidir. İşte bu iddiada bulunanlardır, sonsuz hikmet, adalet ve kudret

sahibi olan Rab’lerini inkâr edenler. İşte bunlardır, boyunlarına kibir, cehalet, ihtiras, inat ve önyargı kelepçeleri vurulmuş olanlar. Ve işte bunlardır, günahlarının cezasını çekmek üzere ebediyen cehennemde kalacak olanlar.

"�#,I ?��ة وWw4 6�و " Lo 2+: ا��?'L وQ 12#{ 54 2+#3� اY�O�تC وان ر8 � ?��8�1 اI�_�ب �17� " �س -#> r�3O#y وان ر8 '#�﴿٦﴾

6. Ey Peygamber! Senden, iyilikten önce çarçabuk kötülük getirmeni istiyorlar. İnkârcılar, senin onlara teklif ettiğin iyilikleri arzu edecekleri yerde, sana karşı küstahça meydan okuyarak bir an önce başlarına azabı getirmeni istiyorlar. Oysa kendilerinden önce

Page 96: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

buna benzer nice ibret verici örnekler gelip geçmişti. Onlardan ibret alsınlar da, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip tövbe etsinler. İşte o zaman, o ana kadar işlemiş oldukları bütün günahları bağışlanacaktır. Çünkü senin Rabb’in, bunca zulümlerine rağmen insanlara karşı çok merhametli, çok bağışlayıcıdır. Bununla birlikte, O’nun azabı da çok şiddetlidir! İşte bunca apaçık mucizeler gözler önünde dururken:

�O� ا{ 4'6ر و� و�_�ل C ا �T ل -#T� ا�L 54 ر8 �W& 5�وا ���G ا ﴾٧﴿�: 2�م @�دt ا�6�7. İnkârcılar, “Mademki Muhammed Peygamber olduğunu iddia

ediyor, o hâlde ona Rabb’inden bizim istediğimiz türden bir mucize indirilseydi ya!” diyerek, senden olağanüstü şeyler yapmanı bekliyorlar. Oysa sen yalnızca bir uyarıcısın. Nitekim insanlık tarihi boyunca gelmiş geçmiş her toplumun bir uyarıcı rehberi vardır. Eğer gerçekten mucize istiyorlarsa, şuna baksınlar:

Sا O8 ء -'1هMX :&و Cداد �� اGر)�م و4� $ �w$ �4و <��O: &: ا$ �4 �#I� ٨﴿_1ار﴾ 8. Allah, her dişi varlığın karnında neler taşıdığını ve

rahimlerin neyi eksiltip neyi artırdığını, ne zaman ve nasıl doğum yapacağını bilir. Bütün bu harika işleri yaratan ve yöneten sadece O’dur. Çünkü Allah katında her şey, belli bir amaç ve ölçüye göre takdir edilmiştir. Öyle ki:

v اI O��ل -��� 3�دة ا��+� ﴾٩﴿اw��� وا�79. O, yaratılmışların algılama sınırları ötesindeki âlem olan gayb’ı

da, duyularla kavranabilen şehadet âlemini de bilir. Gerçek anlamda büyüklük ve yücelik yalnızca O’na aittir ve O, beşeri ölçülerle tanımlanabilecek her şeyin üzerinde ve ötesindedir.

�اء 3�ر �� ﴾١٠﴿4'�� 54 ا�� ا�_�ل و�T8 �3; 54 و54 @� 4? \} 8���: و��رب 8��'10. Allah’ın ilmine göre, içinizden birinin niyet ve sözlerini

gizlemesiyle onu açığa vurması birdir. Yine sizden birinin gecenin karanlıklarında saklanmasıyla güpegündüz ortalıkta gezip dolaşması arasında da hiçbir fark yoktur. O, tüm varlıkları tam olarak ve görür ve her hallerini en mükemmel şekilde bilir.

T� م�8_ �4 vw� G Sان ا C S54 ا4� ا T�|W�� �TW#Q 54و T�1� >8 54 ت�+ _I4 �4 وا vw� < (�ءا YA 4�د rT� و 8_�م �� Sا اراد ا� C�3?W واذ�8 ﴾١١﴿54 وال �T 4� 3�� 54 دو

Page 97: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

11. İnsanoğlunun önünde ve arkasında, etrafını çepeçevre kuşatan ve her attığı adımda onu bir gölge gibi takip eden görevli melekler vardır. Onlar, Allah’ın emriyle onu koruyup gözetir ve tüm davranışlarını bir bir kaydederler. Ve bütün bunlar, ilâhî yasalar çerçevesinde cereyan eder. İnsanın toplumsal ve bireysel hayatına yön veren bu yasalara göre, bir toplum kendi özündeki nitelikleri değiştirmediği sürece, Allah onların durumunu —ister iyilik ister kötülük yönünde olsun— değiştirmez. O hâlde kötülüğü tercih edenler, tercih ettikleri yönde değişime uğramaya mahkûmdurlar. Zira Allah, yaptıkları kötülükler sebebiyle bir toplumu cezalandırmaya karar verdi mi, hiçbir şey bunun önüne geçemez ve hiç kimse onları Allah’a karşı koruyamaz!

��� ا��ق Q�A� وIOm� و @� ي ��� _�لr ا�6� ��ب ا�� ﴾١٢﴿�'ª7 ا�?12. Hem korku, hem de bereketli yağmurları müjdeleyen bir ümit

kaynağı olarak, size şimşeği gösteren ve yağmur yüklü bulutları meydana getiren O’dur.

� �ء و@� و�?+ �7� 54 �38 �� �b�A P-ا� bو���: ا� r �T W� �Q 54 L�o� #O�1ه� واO�8 1- ا�� Cل��O�1 ا� �1X �@و r Sا MA ن�د��١٣﴿�,﴾

13. Gök gürültüsü de, evrendeki tüm varlıklar gibi Allah’ı övgüyle tesbih etmekte ve yürekleri hoplatan korkunç gürlemesiyle, Allah’ın yüceliğini, kudret ve azametini tüm evrene ilan etmekte, O’nun hiçbir bakımdan noksanı ve hiçbir şekilde ortağı olmadığını haykırmaktadır. Müşriklerin ilâh diye tapındığı melekler de, Allah’ın heybetinden ürpererek, O’nun uluhiyetinin şanını tesbih ve tenzih etmektedirler. Ve Allah, gökten yıldırımlar göndermekte ve onlarla dilediğini çarpmaktadır. İşte bütün bunlar olup biterken, onlar hâlâ Allah’ın yüceliği, kudret ve azameti hakkında tartışıp duruyorlar. Oysa Allah, ilâhî plân gereğince, zalimlerin hilelerini başlarına geçirip onları cezalandırmada müthiş bir kudrete sahiptir!

T� C P��+�ن M78 �3�ء ا+& G�W& a� د-�ة ا� �, ?� G �T�5 �1-�ن 54 دو T� ا�> ا�O��ء وا�6�Yg Mل �A G5 ا� ��A���ء ا�د-� �و4 C �Tw��+8 �@ �4ه و�A ¢#+��﴿١٤﴾

14. Kabul edilip karşılık görecek olan gerçek dua, ancak Allah’a yapılan dua ve yakarışlardır ve huzurunda el açıp kendisine

Page 98: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yalvarılmaya lâyık olan kudret, yalnızca O’dur. İnkârcıların, Allah’ın yanı sıra kendilerine yakardıkları sözde tanrılar ve yüceltip ilâhlaştırdıkları liderler ise, onların dua ve yakarışlarına hiçbir şekilde karşılık veremezler; Allah’tan başkasına yalvaranların durumu, tıpkı sular gelip ağzına dökülsün diye avuçlarını açıp suya doğru uzatan susamış bir kimsenin hâline benzer ki, zavallı adam bu durumda ne kadar beklerse beklesin, suyu avuçlayıp ağzına götürmedikçe, su kendiliğinden gelip onun ağzına girmeyecektir. İşte kâfirlerin duası da, aynen böyle hedef ve amacını şaşırarak boşa gitmeye mahkûmdur. Hâlbuki:

Sل و�E G1و واw��8 �3�Yyو �و&�@ �-�m رضGات وا�O ﴾١٥﴿�?,MA 54 1 ا�?15. Göklerde ve yerde bulunan melek, insan, cin, hayvan ve

benzeri bütün varlıklar, ya müminlerde ve meleklerde olduğu gibi isteyerek yahut bağlı oldukları fiziksel ve toplumsal ilkelere farkında olmadan uymak zorunda olan kâfirler, hayvanlar ve diğer varlıklarda olduğu gibi mecburen Allah’a boyun eğmektedirler. Ve sadece kendileri değil, onların gölgeleri de sabah akşam uzayıp kısalmak suretiyle, Allah’ın evrene yerleştirdiği fiziksel yasalara harfiyen boyun eğmektedirler.

:2 4 �$6\ $�A2: ا C S2: ا CرضGات وا�O IW� 54 رب ا�? �3?WG ن��#O� G ء�او��� � �T5 دو�رr ام ; #O�ت وا�' kv ام @: $? �ي ا�| �b+�وا <O-Gي ا�2: @: �? C�اg Gاو�#I ء�� &�X S

C�3�#- P#\�ا T8�7 A �T_#\& ا�_#Q ر� Q�MX :& P�ء و@� ا��ا)1 ا�_3 S١٦﴿2: ا﴾ 16. Bütün bunlara rağmen Allah’ın ayetlerine boyun eğmemekte

ısrar eden zalimlere de ki: “Söyleyin, göklerin ve yerin sahibi, efendisi, Rabb’i kimdir?” Cevabı bizzat kendin vererek, “Allah’tır!” de. Yine de ki: “Öyle iken, siz O’nu bırakıp da, O izin vermedikçe kendilerine bile herhangi bir fayda veya zarar veremeyen birtakım sözde ilâhları ve tanrılaştırılmış liderleri, yöneticileri sizin adınıza karar verecek dostlar mı edindiniz?” De ki: “Gönlü ve vicdanı kör olan kimseyle, aklını kullanarak hakikati gören kimse bir olur mu? Yahut inkâr ve cehaletin yol açtığı karanlıklarla, iman ve İslâm’ın ortaya koyduğu aydınlık eşit olur mu?” Bu ne gaflet, bu ne aldanmışlıktır? Yoksa onlar Allah’a, O’nun

yarattığı gibi yaratabilen birtakım ortaklar buldular da, bu

Page 99: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yaratma kendilerince birbirine benzer mi göründü? Allah’ın yaratışı ile bu sözde ilâhların yaratışını birbirine karıştırdılar da, bu yüzden şüpheye mi düştüler? Onlara de ki: “Allah’tır her şeyi yaratan. O, eşi benzeri olmayan bir tek ilah, bir tek Rabdir, mutlak kudret ve egemenlik sahibidir.”

ل � ��12ون -#T� ا O4و C��8ز18ا را :� ��ء A?��{ اود�L 8_1ر@� A�O (: ا�? �O�ء 4 MA 54 ا�?�ر ا ا��P وا�+�A C:m�4 ا�' S�ب اu� "�6& CT#�4 18ع ز�او 4 L�#( ء��w 8� �@6�A 18 ا�

Cل�4�Gا S�ب اu� "�6& CرضGا MA ��O�A س� � 4� VW'� ا�' ﴾١٧﴿;�W�ءr وا417. O Allah ki, gökten sağanak sağanak su indirir de, yağmura

susamış nehir yataklarından her biri kendi ölçüsünce çağlayıp akar. Bu sayede, kurumuş toprak suya kanar, susuzluktan kavrulan varlıklar yeniden hayata kavuşur. Ve coşup dalgalanan sular, yüzeye çıkan köpükleri ve istenmeyen çerçöpü silip süpürür ve geriye tertemiz, berrak su kalır. İşte Kur’an da böyle gökten inen yağmura benzer ki, her mümin kendi ölçüsünde ondan feyiz alır ve ölü kalpler, inkâr ve cehalet kirlerinden arınarak hayat bulur. Süs eşyası veya alet yapmak amacıyla ateşte eritilen altın,

gümüş, bakır ve benzeri madenlerin üzerinde de buna benzer bir tortu meydana gelir. Saf ve kaliteli maden elde etmek için onları tortularından arındırmak gerekmekte, bunun için de madenler yüksek ateşte eritilerek ‘imtihana’ tâbi tutulmaktadır. İşte Allah, hak ile batılı böyle ibret verici örneklerle gözler

önüne seriyor: Her iki örnekte sözü edilen köpük, çabucak yok olup gider ki batıl böyledir. İnsanlara fayda veren şeylere gelince, o da sapasağlam yerinde kalır. Allah, ayetlerini anlayasınız diye size böyle açık ve anlaşılır

misaller verir. Böylece, birçok hakikati ortaya koyan canlı örneklerle sizleri güzele ve doğruya dâvet eder:

5� �+�ا � �6#� �, ?� �� 5� 3� ا��?'>C وا�6� �I� ا� ,�8�ا 8�� �O; رضGا MA �4 �3� ان �� T tد�3O�ا �o8و C� �ء ا��?�بk و4�و�3� ;3' �� �3� "o� �pاو C �T8 1وا AG TI4 T#�4١٨﴿و﴾

18. Rab’lerinin çağrısına koşanlara, en güzel ödül olan cennet verilecektir. Bu çağrıdan yüz çevirenlere gelince, onlar da öyle dehşet verici bir azapla yüz yüze gelecekler ki, eğer yeryüzünde bulunan her şey ve bir o kadarı daha onların elinde olsaydı, bu

Page 100: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

azaptan kurtulmak için hepsini feda etmek isteyeceklerdi. İşte onları, çetin bir hesaplaşma bekliyor. Varacakları yer cehennemdir, o ne kötü bir barınaktır!

5OAا kب�+�Gا ا��pاو � &6 � �O " ا��5O& P @� ا-C<O ا ل ا��" 54 ر8 �O� ا ﴾١٩﴿�I#� ا19. Öyle ya, sana Rabb’inden indirilen bu muhteşem ayetlerin

hak olduğunu bilen kimse, aklı ve sağduyusu kör olan kimse gibi olur mu? Elbette olmaz! Fakat bunu ancak, akıl sahipleri düşünüp anlayabilir.

5� ���قk ا�6� �O�ن ا�u_'� Gو S13 اI8 ن�A��﴿٢٠﴾ 20. Onlar, Allah’a verdikleri söze bağlı kalan ve insanlarla

yaptıkları antlaşmaları da bozmayan kimselerdir.

5� �ء ا��?�بC وا�6� 3� و�\�A�ن �� � ان ��E: و�\7�ن ر8 �T8 Sا4� ا �� ﴾٢١﴿�b#�ن 421. Onlar, akraba, komşu, yoksul, yetim ve yardıma muhtaç

kimselere gereken ilgi ve yakınlığı göstererek Allah’ın geliştirilmesini emrettiği ilişkileri geliştirip canlandıran, Rab’lerine karşı yürekleri saygıyla titreyen ve mahşer gününde kötü bir şekilde hesaba çekilmekten korkarak, o gün gelip çatmadan önce kendilerini hesaba çeken kimselerdir.

5� L� و�1ر[� وا�6�Y-@� ��ا و�رز2' � O4 ا�_W#�ة وا bا ا��4�3� وا2 ن E�وا ا�w 8�ء و;T ر8 kار �o" 3�� -_+> ا�1 �pاو Lo � �?'L ا�?��٢٢﴿8﴾

22. Yine onlar, arzu ve şehvetlerini gerektiğinde dizginlemesini bilen, Rab’lerinin hoşnutluğunu kazanmak için verdikleri mücadelede, başlarına gelebilecek belâ ve musibetler karşısında direnerek sabreden, Müslümanlığın vazgeçilmez şartı olan namazı gereği gibi dosdoğru ve aksatmadan kılan, kendilerine bahşettiğimiz güzel nimetlerden bir kısmını, çoğu zaman gizlice ve bazen de başkalarını buna teşvik etmek için açık olarak Allah yolunda harcayan ve kötülüğe kötülükle karşılık vermeyen, aksine, kötülüğü iyilikle gideren kimselerdir. İşte âhiret yurdunun mutlu sonu onların olacaktır!

�ت �Q1� L�o#�ن -3�# ;' #O�3� وا$� � ��3x� وازوا;3� وذر 3� وE 54#� 54 ا8�#Q1� 54 -1ن � rب�٢٣﴿&: 8﴾

Page 101: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

23. O yurt, sonsuz mutluluk diyarı olan Adn cennetleridir ki, hem kendileri girecek oraya, hem de kendileri gibi dürüst ve erdemlice yaşamış olan ataları, eşleri, çocukları ve diğer bütün sevdikleri. Ve cennetin her kapısından, akın akın melekler yanlarına gelecek ve onları şu tebriklerle karşılayacaklar:

ارY� Cم ﴾٢٤﴿-#��� O8� I'A �$�E� -_+> ا�124. “Dünyada gösterdiğiniz sabrın karşılığı olarak, ebedî huzur,

esenlik ve selâm size olsun! Bakın, ne güzelmiş âhiret yurdunun mutlu sonu!”

5� � ان ��E: و�W?1ون MA وا�6� �T8 Sا4� ا �� ����T2 و�_I��ن 4 �4 1I8 54 Sن -13 ا�u_'�ار �ء ا�1 �o" 3�� ا�#L'I و3�� �� �pاو kرضG٢٥﴿ا﴾

25. Öte yandan, Allah’a elçileri aracılığıyla vermiş oldukları sözü, hem de onu yeminleriyle pekiştirdikleri hâlde bozan, insanın gerek Rabb’iyle, gerek içinde yaşadığı toplumla ve gerekse diğer varlıklarla kurması gereken sevgi ve şefkate dayalı ilişkileri baltalamak suretiyle, Allah’ın geliştirilmesini emrettiği ilişkileri kesip atan ve yeryüzünde fesada, yozlaşmaya yol açarak bozgunculuk yapanlara gelince, onlara dünyada da âhirette de lânet vardır ve yurdun kötüsü olan cehennem onların sonu olacaktır! Onlar, dünyada sahip oldukları güç ve servetle şımarıp aldanmışlardı. Oysaki:

S�ة اQ Gا MA �� ��C و4� ا����ة ا�1 �ء و�_1رC وA�)�ا 8�����ة ا�1 �7� 5O� زق اa?+� G ا�� tع�٢٦﴿4 ﴾

26. Dilediğine bolca rızık bahşeden ve dilediğine de rızkı sınırlı ölçüde veren Allah’tır. O hâlde, sahip olduğu nimetlerden dolayı hiç kimsenin bir başkasına üstünlük taslamaya hakkı yoktur. Ama inkârcılar, bu tür nimetlere sahip olmayı üstünlük ölçüsü gördüler ve dünya hayatının gelip geçici zenginlik ve refahıyla şımarıp huzur ve mutluluğu onda aradılar. Oysa dünya hayatı, âhiretin sonsuz nimetlerine nazaran birkaç lokmalık bir yol azığından başka bir şey değildir.

�ء و� و�_�ل �7� 54 :u� S2: ان ا C �T ل -#T� ا�L 54 ر8 �W& 5�وا ���G ا �ي اT�� 54 ا�بr ا�6� �13﴿٢٧﴾

Page 102: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

27. Ey Muhammed! Kur’an gibi apaçık mucize ortada dururken, yine de kalkmışlar, “Ona Rabb’inden bizim istediğimiz türden bir mucize gönderilmeli değil miydi?” diyorlar. Onlara de ki: “Siz kibir ve inadı terk edip samimî olarak hakikate yönelmediğiniz sürece, göreceğiniz hiçbir mucize sizi imana sevk etmeyecektir. Şüphesiz Allah, sapıklığa düşmek isteyenleri saptırır ve ancak doğruya, gerçeğe ulaşmak amacıyla kendisine yönelen kimseleri doğru yola iletir.

5� ا�_#�بC ا4' ا�6� �O�$ S68&� ا Gا C S38� 68&� ا�2# �O�$ا و�٢٨﴿﴾ 28. Onlar, Rab’lerine yürekten iman eden ve Allah’ın öğüt ve

uyarılarla dolu Zikri ve en büyük mucizesi olan Kur’an sayesinde akılları ve kalpleri doyuma ulaşan, huzura kavuşan kimselerdir. Onlar Kur’an’dan daha açık, daha ikna edici bir mucize olamayacağını bilen ve kalpleri ancak onunla tatmin bulup sükûnete kavuşan kimselerdir. Şunu iyi bilin ki, kalpler ancak Allah’ın Zikri ve en büyük mucizesi olan bu Kur’an sayesinde şüphelerden arınır, inkâr ve nifak hastalılarından, ruhsal çalkantılardan kurtulur ve gerçek anlamda mutluluk ve huzura kavuşabilir! Allah’ı zikreden, O’nu duyumsayan gönüller, varlık âleminde yalnız olmadıklarını bilir, daima O’nun yakınında ve himayesinde olduklarını hissederler. Allah’ın zikriyle, O’nun gönderdiği Kur’an mucizesiyle doyuma ulaşmayan kalplerin, başka bir şeyle huzur ve itminan bulmasına imkân yoktur! Öyleyse:

5� ��ت m�8> 3�� و)? ا�6��� bا ا��#O-ا و�ب ا4'�٢٩﴿5 4﴾ 29. Ne mutlu, Kur’an’ın rehberliğinde iman edip doğru ve yararlı

işler yapanlara! Çünkü sonsuz bir mutluluk ve muhteşem nimetlerle bezenmiş harika bir yurt onları bekliyor!

Q 12 L#{ 54 2+#�3� ا4 &6�" �M ا4 �A ك��ون ار�#'W�� �@ا��" و �ي او)�'�� � � #�pا -#3�� ا�6��G M اT� ا@ G�T�#- r $�&#{ واT�� 4 �ب )C5O 2: @� ر�8 ���8﴿٣٠﴾

30. İşte böylece ey Muhammed, seni, kendilerinden önce nice medeniyetler, nice toplumlar gelip geçmiş olan inkârcı bir topluma elçi olarak gönderdik ki, sana gönderdiğimiz bu Kur’an ayetlerini onlara okuyup kendilerini doğru yola çağırasın. Ama onlar bu çağrıya kulak verecekleri yerde, gönderdiği mesajı

Page 103: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

reddederek Rahman’ı inkâr ediyorlar. Onlara de ki: “O, benim hayatımı düzenleme yetkisine sahip yegâne Sahibim, Efendim ve Rabb’imdir. O’ndan başka hükmüne boyun eğilecek bir otorite, bir ilâh yoktur. Ben yalnızca O’na güvenir, tüm ruhum ve benliğimle yalnızca O’na yönelirim.” Eğer inkârcılar mucize istiyorlarsa, bu Kur’an öyle büyük bir

mucizedir ki:

ا4G� و�� S :8 C<$�O�ا T8 � T8 }I اGرض او &# ت T8 ا�,+�ل او 2� v� ��I�C اA#� ان 2�ا �O;��ا ا �5 ا4' ال ا� ��p��� ا�6� � Gو C�I� �O; س� 13�ى ا�' Sء ا� �5 ن �� ��7 �6 �O8 �3+� �b$ �واW&

tد�I� �O�ا {#\� G Sان ا C Sو-1 ا M$�� < �+� 54 دار@� ) ��2 :� ﴾٣١﴿ I'E�ا 2�ر-L او $31. Eğer kendisiyle dağların yerlerinden koparılıp yürütüldüğü

veya yeryüzünün paramparça edildiği yahut ölülerin diriltilip konuşturulduğu bir kitap olsaydı, işte o ancak bu Kur’an olurdu. Evet, her konuda olduğu gibi, mucize gönderme konusunda da emretme ve karar verme yetkisi yalnızca Allah’a aittir. O, gönlünü hidayete kapamış olanların dağların yürütülmesi, yerin parçalanması, ölülerin diriltilmesi gibi gözlere ve duyulara hitabeden mucizeler görmekle iman etmeyeceklerini, etseler bile böyle bir imandan hayır gelmeyeceğini elbette biliyor. Bu yüzden de, akla, vicdana ve gönüllere seslenen Kur’an’ın ortaya koyduğu hakikatleri kavramak suretiyle, akıl ve sağduyularını kullanarak iman etmelerini istiyor. İşte bunu yaptıkları takdirde, o bekledikleri mucizelerin Kur’an mucizesi yanında ne kadar basit, ne kadar sönük kaldığını görecekler ve o zaman kalpler, Allah’ın zikri olan Kur’an sayesinde sarsılmaz bir imana kavuşarak, gerçek anlamda huzur ve mutluluğa ulaşacaktır. O hâlde müminlerin yapması gereken, Kur’an’ı okumak, öğrenmek, hayata yansıtmak ve tüm insanlığa duyurmak olmalıdır. Yine de inkârda diretenler olursa, onları inandırmak için mucizeler ve kerametler peşinde koşmaya ne gerek var? İman edenler hâlâ şu gerçeği anlamadılar mı ki, eğer Allah

herkesin zoraki iman etmesini isteseydi, bütün insanlığı derhal doğru yola iletirdi? İletmediğine göre, demek ki onların kendi iradelerini özgürce kullanarak, bilerek ve isteyerek iman etmelerini istiyor. Fakat eğer iman etmezlerse, Kur’an’ı inkâr etmekte direten

Page 104: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bu zalimlerin başına, yaptıkları kötülükler yüzünden toplumsal ve ruhsal bunalımlar, siyasi ve ekonomik çalkantılar, büyük savaşlar ve benzeri felâketler gibi büyük belâlar yağmaya, ya da kendi yurtlarına olmasa bile, yurtlarının hemen yakınlarına konmaya —Allah’ın vaadi olan ölüm veya kıyamet vakti gelip çatıncaya kadar— devam edecektir. Hiç kuşkusuz Allah, verdiği sözden asla caymaz.

�W& 5�وا K� اA ��3$6Q��} &�ن -_�ب و�_1 �6#� }�#4�A "#+2 54 :��8 ~ ﴾٣٢﴿ا� 332. Ey şanlı Elçi! İnkârcıların alay ve işkenceleri seni üzmesin.

Senden önceki elçilerle de alay edilmişti ve ben de inkâr edenlere birazcık mühlet tanımış, sonra da hepsini azabımla kıskıvrak yakalayıvermiştim! İşte o zaman gördüler, benim cezalandırmam nasılmış!

OA5 ا G �O8 T �z �@C� ام $'+ O� :2 Cء�� &�X S ا�#I;و r}+?& �O8 �W :& <#- �x�� 2 �@ �#I� C:� �+ وا -5 ا�? 1E�وا 4��@� وW& 5� �6#� 5 MA اGرض ام 8|�@� 54 ا�_�لC 8: ز� Sا :#u� 54و

﴾٣٣﴿OA� T� 54 @�د 33. Öyle ya, her bir canlının yapıp ettiğini görüp gözetleyen

Allah, hiçbir şeye güç yetiremeyen yaratılmışlarla bir tutulabilir mi? Elbette tutulamaz! Fakat bazı cahiller, Allah’ın yarattığı varlıkları mutlak itaat makamına yücelterek Allah’a ortaklar koşuyorlar. Onlara de ki: “Eğer Allah birtakım varlıkları kendisine ortak edindiyse, onların isimlerini ve özelliklerini bize söyleyin de bunları biz de tanıyalım. Mesela onların arasında, her benlik sahibinin yapıp ettiklerini kontrol eden bir yaratıcı var mı? Böyle birileri var da, Allah’ın bundan haberi mi yok? Yoksa siz, göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi mi O’na haber veriyorsunuz? Yoksa öylesine lâf olsun diye mi bu iddiaları ortaya atıyorsunuz?” Hayır, işin aslı şu ki, şirk düzeninin önderleri, halk üzerinde güçlü bir etki uyandırmak için birtakım sahte ilâhlar, kurtarıcılar icat ettiler. Böylece halkın sırtından büyük bir nüfuz, güç ve servet elde eden küfrün elebaşları, uydurdukları ilâhların adını da kullanarak, bilinçli ve plânlı bir şekilde insanları saptırmaya, Allah’ın mutlak egemenliğine dayalı bir toplum düzeninin kurulmasını engellemek için mücadeleye giriştiler. Bunun sonucunda, Allah’ın koyduğu

Page 105: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yaratılış kanunları devreye girdi: Bu kâfirlerin kurdukları sinsi plânları ve hileleri, zamanla kendilerine çekici göründü ve dünyanın cazibesine kapılarak bile bile kötülüğü tercih eden bu insanlar, ilâhî yasalar uyarınca doğru yoldan alıkonuldular. Fakat tövbe etmek için hâlâ fırsatları var. Bunun için tek yapmaları gereken, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip samimî olarak Allah’a yönelmektir. Zira unutmayın ki, Allah kimi sapıklık içinde bırakırsa, O’ndan başka hiç kimse onu doğru yola iletemez. Ve eğer tövbe etmeyecek olurlarsa:

54 واق -6اب �3� S3�� 54 ا �و4 rPX�ة اQ G6اب اI�و �� ﴾٣٤﴿MA ا����ة ا�134. Onlara daha bu dünya hayatında, ruhsal doyumsuzluktan

kaynaklanan bir huzursuzluk, güvensizlik, bireysel ve toplumsal bunalımlar, çalkantılar... şeklinde ortaya çıkacak bir azap vardır. Âhiret azabı ise çok daha şiddetlidir. Onların, kendilerini Allah’ın azabına karşı koruyacak hiçbir yardımcıları da olmayacaktır. İman edenlere gelince:

:�4 3 �ي 54 $ ��,$ Cن�_ O�و-1 ا M L ا� � �5 ا�,' 3�C $#" -_+> ا�6� #yو �xا� 3�رC ا&#3� دGا ��ر �5 ا�' ��A���ا  و-_+> ا�_ ﴾٣٥﴿ا$

35. Dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakınan kimselere söz verilen cennetin misali şöyledir: Öyle harika bir bahçe ki, ağaçlarının altından ırmaklar çağıldamaktadır. Bu bahçenin meyveleri, dünya meyveleri gibi belli bir mevsime mahsus ve gelip geçici değil, ebedîdir, gölgelikleri de daima huzur ve mutluluk verici bir serinliktedir. İşte bu, dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek çirkin davranışlardan uzak durmaya çalışan takva sahiplerinin mutlu sonudur. Hakikati inkâr eden nankörlerin sonu ise, derileri yakıp kavuran bir ateştir!

5� وا�6� �O� ا4�ت ا$�'�@� ا�� �ب �W�)�ن �O8� ا اب CTuI8 ��'� 54 2: ا (Gل ا��" و54 اC اT�� اد-�ا واT�� 4�ب �T8 �كXا �Gو S٣٦﴿ان ا-+1 ا﴾

36. Sizden önce, kendilerine Tevrat, Zebur ve İncil adındaki kutsal kitapları emanet ettiğimiz kimselerden insaf ve adalet sahibi olanlar, sana gönderilen Kur’an ayetlerini işittikleri zaman, önceki kitaplarla aynı kaynaktan gelen bu ayetlerden dolayı büyük bir

Page 106: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

sevinç ve coşku duyarlar. Allah’ın ayetlerine ve son Elçisine yürekten iman eden bu insanlar, sizin din kardeşlerinizdir. Fakat hak dini reddederek çeşitli mezheplere, farklı görüşlere ve ideolojilere ayrılmış olan gruplar içerisinden, batıl düşüncelerini destekleyecek biçimde yorumladıkları Kur’an ayetleri kabul edip de onun bir kısmını inkâr edenler de vardır. Ey Müslüman, cehennemi hak eden bu nankörlere de ki: “Ben yalnızca Allah’a kulluk etmekle ve hiç kimseyi ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamakla emrolundum. İşte ben, hepinizi O’na kul olmaya çağırıyor ve ancak O’na yöneliyorum.”

6�" و& S�" 54 ا �4 k�#I�ءك 54 ا�;� �1 4I8 �@اء� +I{ ا@� �'�ه )O�� �8�-�C و�� ا$ 54 ا tواق Gو M�٣٧﴿و﴾

37. Ey Muhammed! İşte böylece biz, Kur’an’ı önce kendi halkına, sonra onlar aracılığıyla tüm insanlığa tebliğ edebilmen için onu Arapça bir hüküm ve hikmet kitabı olarak indirdik. Sana Rabb’inden ilim geldikten sonra, eğer o zalim insanların şeytanî arzu ve isteklerine uyarak Kur’an’dan sapacak olursan, yemin olsun ki, o zaman seni Allah’ın gazabından kurtarabilecek ne bir dostun olur, ne de bir koruyucun! Eğer inkârcılar, tabiatüstü güçleri olmayan ölümlü bir insan

olduğun için seni reddediyorlarsa, şunu iyi bilsinler:

CL و4� &�ن ����ل ان ��$8 M�L� اG 8�ذن ار�#'� رY� 54 2+#" و;I#'� 3�� ازوا;� وذ و�_1 � رC ��: ا;: & �ب S٣٨﴿ا﴾

38. Gerçek şu ki, senden önce de nice elçiler göndermiş ve onlara da eşler ve çocuklar vermiştik. Dolayısıyla, bütün Peygamberler sizin gibi ölümlü birer beşerdir ve hiçbiri, insanüstü niteliklerle donatılmış değildir. Öyle ki, Allah izin vermedikçe, hiçbir Peygamberin kendiliğinden mucize gösterme gücü ve yetkisi yoktur. Mucizeler, ancak ilâhî hikmet uyarınca, ezelden takdir edilmiş plân çerçevesinde gerçekleşir. Çünkü her ecelin bir yazgısı vardır. Allah tarafından haber verilen tehdit ve müjdelerin her birinin ezelden belirlenmiş bir vakti, bir saati vardır. Şu da var ki:

��اO� ب�ام ا�� � �ء و��+{r و-'1ه �7� �4 S٣٩﴿ا﴾

Page 107: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

39. İnsanların iyilik ve kötülük yönündeki tercihlerine göre, Allah onların başına gelecek iyi ve kötü olaylardan dilediğini iptal eder, dilediğini sabit bırakır. Çünkü varlık âleminin kaderinin kaydedildiği Ana Kitap O’nun katındadır. O dilediği hükmü, dilediği vakit, dilediği şekilde verir. Öyleyse, sen üzerine düşeni yap ve inkârcılara karşı verdiğin mücadelende Rabb’inin hükmüne teslim ol:

O� -#�" ا�+Yغ و-#�'� ا� وان �A " '� A� ي 1I@� او " I8� ا�6� '���?�ب 4� ﴿٤٠﴾ 40. Onları tehdit ettiğimiz azap ve felâketlerin bir kısmını daha

dünyadayken gerçekleştirerek özlemini çektiğin mutlu ve aydınlık günleri sana hemen göstersek de, çetin bir mücadelenin ardından seni vefat ettirerek mükâfatını âhirete ertelesek de, her iki durumda da senin görevin yalnızca hakikati tebliğ etmektir. Nihaî hesabı görmek ise Bize aittir. O hâlde, ey Müslüman! Emek ve gayretlerinin semeresini görüp görmeyeceğini hesaba katmadan Kur’an’ı duyurmaya, anlatmaya devam et. Bu uğurda can vermek gerekse bile, Allah yolunda mücadeleden vazgeçme! O zaman göreceksin ki, İslâm hızla yayılacak ve küfür cephesi gün be gün eriyip yok olacaktır:

��� I4 G_ او�� � Sوا C�3A�اm54 ا �3b_'�$M اGرض � �V ��وا ا C و@� ��� �TO��� � ﴾٤١﴿ا��?�ب

41. Peki, inkârcılar görmüyorlar mı, Biz hüküm ve kudretimizle yeryüzüne gelip onu her yanından nasıl eksiltiyoruz? Yeryüzünü sahip olduğu en iyi şeylerden her gün biraz daha yoksun bırakarak, azap verici darbelerimizle onu nasıl sarstığımızı görmüyorlar mı? Bu dünyada insanı başarı ve yükselmeden sonra çöküşün, hayattan sonra ölümün, gurur ve ihtişamdan sonra alçalmanın, kemalden sonra zevalin beklediğini bilmiyorlar mı? Hal böyleyken, hakkı inkâr edenler, Allah’ın kendilerini alçaltmayacağından, hâkim konumundan mahkûm konumuna düşürmeyeceğinden nasıl emin olabiliyorlar? Geçmişte büyük imparatorluklar kurmuş nice toplumların, azgınlıklarından dolayı yok edildiğini bilmiyorlar mı? Depremlerle, savaşlarla, toplumsal ve ekonomik krizlerle üzerlerindeki ablukayı her geçen gün nasıl daralttığımızı görmüyorlar mı? Servetine, gücüne, makamına, şöhretine aldanarak

Page 108: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

gurura kapılan nice zengin ve güçlü insanların, bugün toprak altında çürümeye terk edildiğini bilmiyorlar mı? Çevrelerinden, dost ve akrabalarından birer ikişer mezara yolladıkları insanların hâlini düşünüp ibret almıyorlar mı? Bütün bunlar, kendilerine yaklaşan felâketin yeteri kadar habercisi değil mi? İyi bilin ki, her konuda son sözü söyleyen ve nihaî hükmü veren

Allah’tır ve hiçbir güç, O’nun hükmünün önüne geçemez. Şunu da iyi bilin ki, Allah yeri ve zamanı geldiğinde hesap görmede çok hızlıdır. İstese, günah işledikleri anda zalimleri derhal yok edebilir. Fakat sonsuz merhameti sayesinde, tövbe etsinler diye onlara mühlet veriyor ve insanlık tarihinden ibret alarak düşünmelerini öneriyor:

�ر � و12 W��ا �#I��و C�W :& �?�$ �4 �#I� C�I� �O; ��O�ا T ##A �3#+2 54 5� 5O 4�� ا�6�ار ﴾٤٢﴿-_+> ا�1

42. Kendilerinden önceki çağlarda hüküm süren kâfirler de inananlara karşı türlü komplolar kurmuş, Allah’ın nurunu söndürmek için nice hileler düzenlemişlerdi. Fakat Allah, hiç ummadıkları bir anda tuzaklarını başlarına geçirerek hepsini helâk etmişti. O hâlde, inananları oyuna getirdiklerini zanneden bu zavallılar, aslında kendi kuyularını kazmak suretiyle ne büyük bir oyuna geldiklerini düşünmeli, müminleri aldatsalar bile Allah’ı asla aldatamayacaklarını anlamalıdırlar. Çünkü yaptıkları bütün hileler, Allah’ın kontrol ve gözetimi altındadır ve her şey O’nun bilgisi ve kudreti çerçevesinde cereyan etmektedir. Çünkü O her canlının neler yaptığını çok iyi bilmektedir. Evet, inananlara her türlü zulmü reva gören bugünkü kâfirler de, âhiret yurdunun mutlu sonu kimlerin olacakmış, yakında görecekler! Fakat şimdi, bakın neler söylüyorlar:

M وk��'�8 و54 -'1ه -#� ا�� �ب و�_�ل �1ا 8�'� �3X S�8 <W& :2 CY��4 }?� �واW& 5� ا�6�﴿٤٣﴾

43. Ey Peygamber! Hakikati inkâr edenler, “Sen Allah tarafından gönderilmiş bir elçi değilsin!” diyorlar. Onlara de ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter; bir de Kitap hakkında bilgi sahibi olanlar! Allah, bana indirdiği Kur’an gibi apaçık bir

Page 109: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

mucizeyle benim Peygamber olduğuma şahitlik etmektedir. Dolayısıyla, Kur’an’ı inceleyip gereği gibi anlayanlar, kaçınılmaz olarak onun Allah tarafından gönderilmiş bir kitap olduğuna şahitlik edeceklerdir. Nitekim Tevrat ve İncil’de de Hz. Muhammed’in Peygamberliğini müjdeleyen ayetler vardır. Bunları hakkıyla bilen insaf sahibi Yahudi ve Hristiyanlar da bu hakikati kabul ve itiraf etmektedirler.”

�﴿١٤﴾ �� ��رة ا8�@�14. İBRAHİM SURESİ

Mekke döneminin sonlarında, Nuh suresinin hemen ardından indirilmiştir. Adını, İbrahim Peygamberin duasının dile getirildiği 35–41. ayetlerden almıştır. 52 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� �� � ا� � I��اط اE <�3� ا �ر 8�ذن ر8 #O�ت ا�> ا�' �س 54 ا�| �'�ه ا��" � \�ج ا�' & �ب ا k1� �O� ﴾١﴿ا�

1. Elif, Lâm, Râ. (2. Bakara: 1, 23, 24 ve 10. Yunus: 1). Bu, insanları Rab’lerinin izniyle inkâr ve cehalet karanlıklarından kurtarıp iman ve İslâm’ın aydınlığına, O yüceler yücesi, O her türlü övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletmen için sana gönderdiğimiz bir kitaptır.

Sي � ا �k1 ا�6� �1X 5 54 -6اب� ��A��#� :�وو CرضGا MA �4ات و�O ﴾٢﴿4 T� MA ا�?2. Yani, göklerde ve yerde bulunan her şeyin gerçek sahibi olan

Allah’ın yoluna. İşte bu yola giren kurtulur. Ondan uzak duranlara gelince: Uğrayacakları o çetin azaptan dolayı, vay o kâfirlerin hâline!

5� �o" ا�6� �pاو C�;�- �3�w+�و Sا :� ون -5 �+� 1b��ة وQ Gا <#- �� �ن ا����ة ا�1 +� ?� 1� �I8 لYg M �A﴿٣﴾

Page 110: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

3. Onlar, âhirete karşılık şu gelip geçici dünya hayatını tercih eden, insanları Allah’ın yolundan alıkoyan ve sinsi propagandalarla hakikati çarpıtarak bu yolu halkın gözünde kötü ve eğri göstermeye çalışan kimselerdir. İşte bunlar, derin bir sapıklık içindedirler. Eğer onlar Kur’an’ın Arapça olmasına itiraz edecek olurlarsa, şunu iyi bilsinler ki:

�� �ءC و4 ي 54 ��7 �ء و��13 �7� 54 Sا :u�A C�3� >+�� �T4�2 ن�8#? Gل ا�54 ر� �ار�#' �و@ �� ��� ا� � � I�٤﴿ا﴾

4. Ey Muhammed! Biz senden önce de her Peygamberi ancak kendi halkının diliyle gönderdik ki, onlara mesajımızı açıkça anlatabilsinler. İşte bu açık ve net duyurudan sonra Allah, kötülüğü tercih ederek sapıklıkta kalmak isteyenleri sapıklıkta bırakır, samimî olarak gerçeğe, doğruya ulaşmak isteyenleri de doğru yola iletir. Çünkü O sonsuz kudret ve hikmet sahibidir. Her konuda en âdil hükmü verir, her şeyi yerli yerince yapar. İşte o Peygamberlerden bir örnek:

� و�_1 #O�ت ا�> ا�' M ار�#'� 4��> 8���$'�� ان اQ�ج 2�4" 54 ا�| �A ان C Sم ا� ��8 �@� ر وذ&�ر X��ر +E :�� ت�� G "�٥﴿ذ﴾

5. Gerçek şu ki, Biz bir zamanlar Musa’yı, “Halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket günlerini hatırlat!” diye mucizelerimizle destekleyip Firavun ve ileri gelen adamlarına göndermiştik. Elbette bu gibi hatırlatmaların yapılmasında, zorluklar karşısında güzelce sabreden ve bahşettiği nimetlere karşılık, söz ve davranışlarıyla Rab’lerine şükreden kimseler için alınacak nice dersler, nice ibretler vardır.

�ء ا� واذ �� �� -#��� اذ ا,��� 54 ال A�-�ن �?�4� Sا LOI6Iاب 2�ل 4�_� <��T4 اذ&�وا M ذ �Aو C�&ء� �?��ن ا8'��ء&� و�? ���ن �t� و�86 �|- �� ء 54 ر8 �Y8 ���﴿٦﴾

6. Nitekim Musa da halkına, “Ey İsrail Oğulları! Allah’ın size bahşetmiş olduğu nimetleri hatırlayın!” demişti, “Hani Rabb’iniz sizi Firavun ve ordusunun zulmünden kurtarmıştı. Öyle ki, o zalimler size en acı işkenceleri tattırıyor, nüfusunuzun artmasını engellemek için oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı utanç verici

Page 111: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

işlerde kullanmak üzere sağ bırakıyorlardı. İşte bütün bunlarla, Rabb’iniz sizi çetin bir sınavdan geçirmekteydi.”

�� �� واذ ن ر8 �1 $�ذ �17� M �� و�� &W�$� ان -6ا�8 1� ﴾٧﴿ G �$��Xز�7. “Hani Rabb’iniz size şu bildiriyi yapmıştı: “Eğer emirlerime

boyun eğerek Bana şükrederseniz, size verdiğim nimetleri kat kat artırırım, ama eğer nankörlük ederseniz, bilin ki Benim azabım çok şiddetlidir!”

�1 و2�ل �O( M'w� Sن ا�A k�I� �O; رضGا MA 54و � �وا ا �W�$ ��> ان�٨﴿4﴾ 8. Musa sözlerine devamla, “Eğer siz ve yeryüzünde yaşayan

diğer bütün insanlar, hepiniz birden Allah’a karşı nankörlük etseniz, yalnızca kendinize zarar vermiş olursunuz, o kadar. Çünkü şunu iyi bilin ki, Allah ğanîdir, hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir. Dolayısıyla sizin şükür ve ibadetlerinize de ihtiyacı yoktur. Asıl buna muhtaç olan sizsiniz. Ve siz O’nu övüp yüceltmeseniz bile, O kendi zatıyla yücedir. Zira gerçek anlamda yüceltilmeye, şükredilmeye ve övülmeye lâyık olan sadece O’dur.” dedi. O hâlde, iyi dinleyin, ey kâfirler!

�5 54 2+#�� 2�م �ح و-�د ا�� +pzا ا�6� ��$�� C Sا G3� اO#I� G ��@1I8 54 5� وOK�د� وا�6� �W& � ��ا ا �M اA�ا@3� و2�� �A �3�1�وا ا� '�ت A�د �;��ء$3� ر3#�� 8��+� M �W� � �O8� ار�# � �T8 وا

'�� ا �-1$ � O4 "X �� ��4 T��﴿٩﴾ 9. Sizden önce gelip geçen zalim kavimlerin başına gelen ibret

verici felâketlerin haberi size ulaşmadı mı? Yani Nuh kavminin, Ad ve Semud kavimlerinin ve onlardan sonra gelip geçen ve Allah’tan başka hiç kimsenin bilmediği daha nice toplumların haberleri? Peygamberleri onlara hakikati tüm çıplaklığıyla gösteren ve inkâr edilmesi mümkün olmayan apaçık mucizelerle gelmişlerdi. Fakat onlar, öfke ve hayretten ellerini ağızlarına götürerek, “Biz, sizinle gönderilen bu mesajı asla tanımıyoruz! Çünkü bizi çağırdığınız bu tek tanrı inancına karşı derin bir kuşku içindeyiz!” diye karşılık vermişlerdi.

Page 112: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

}��2 &� Qz�8�� و�O�ات واGرض-1� C�Ww�� �&� ��� 54 ذ A "X�m� ا�? Sا MAر�#3� ا ��> ا;: � &�ن �I+ ا� O- �و 1b$ 1ون ان� ��$ C�'#�4 �78 Gا � ��ا ان ا ��2 C<O?4 1 ��$�A �p]�� ا8

> ﴾١٠﴿8?#��ن 4+�10. Peygamberleri onlara, “Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın Rab

ve ilah olarak varlığı, birliği, sonsuz ilim, kudret, merhamet ve adaleti hakkında mı şüphe ediyorsunuz?” dediler, “Hâlbuki O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi helâk olmaktan kurtarıp belirli bir vakte kadar yaşatmak için dosdoğru bir inanç sistemine çağırıyor.” Buna karşılık inkârcılar, “İyi de, siz de ancak bizim gibi ölümlü birer insansınız. Bizi atalarımızın geçmişten beri kulluk ettiği tanrılara tapmaktan vazgeçirmek ve onların bize miras bıraktığı töre, gelenek, inanç ve ideolojilerden koparmak istiyorsunuz. Madem Allah tarafından gönderildiğinizi iddia ediyorsunuz, o hâlde bize bunu ispat edecek apaçık bir delil getirin!”

C و4� & 2��{ �ء 54 -+�ده� �7� 54 <#- 5O� S78� 4�#�� و5�� ا G5 ا��ن �'�� ان 3�� ر�#3� ان 8 ���$� A#� �&: ا4zO�'�ن Sو-#> ا C Sذن ا�8 Gن ا�١١﴿?#�﴾

11. Bunun üzerine Peygamberleri onlara, “Evet, biz de ancak sizler gibi fâni birer insanız, fakat Allah, kulları arasından dilediğine elçilik makamı vererek lütufta bulunur. Şu da var ki, Allah izin vermedikçe, bizim size herhangi bir mucize göstermemiz söz konusu olamaz. Çünkü mucize göstermek tamamen Allah’ın elindedir ve O, ne zaman ne yapacağını çok iyi bilmektedir. O hâlde inananlar, yalnızca Allah’a güvensinler.”

4�و Sو-#> ا C��O �اذ �� و'�1@ 12� '#+��C و�'b�ن -#> 4 Sا <#- :&� Gا ��'� : &� �#A tن�# &� O�١٢﴿ا﴾

12. “Öyle ya, Allah bize izlememiz gereken yollarımızı göstermişken, ne diye O’na güvenmeyelim ki? İşte bunun için, ey zalimler, bize çektirdiğiniz eziyetlere sonuna kadar göğüs gereceğiz. Mademki her şeyin sahibi Allah’tır, o hâlde sağlam bir güce dayanıp huzur ve emniyete kavuşmak isteyenler, yalnızca Allah’a güvensinler!”

Page 113: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

� و2�ل 3� ا�6� ' #4 M�A C�و)�> ا3��� ر8 �A دن�I � او ��'g54 ار �� W& 5�وا 3#���� �'\�;' k> �O�� ﴾١٣﴿�'3#5� ا�|

13. İlâhî çağrının hızla yayıldığını görerek telaşa kapılan, inanan insanların kendi yerlerini alarak kurdukları sistemin yıkılacağını, böylece alışageldikleri lüks ve refah dolu yaşantının sona ereceğini çok iyi bilen kâfirler, Peygamberlerine dediler ki: “Artık sabrımızı taşırmaya başladınız! Ya bizim hayat tarzımıza tamamen uyup dinimize dönersiniz, ya da sizi yurdumuzdan sürüp çıkarırız!” Bütün öğüt ve uyarılara rağmen, kâfirlerin artık iman etmeyecekleri

anlaşılmış, iman ve inkâr cephesi, kesin çizgiyle birbirinden ayrılmıştı. Bunun üzerine, Rab’leri elçilerine şöyle vahyetti: “Korkmayın! Biz o zalimleri mutlaka helâk edeceğiz!”

�� �1 و�'?�'' M وQ�ف و-� ﴾١٤﴿اGرض C�@1I8 54 ذ�" Q 5O��ف 4_��414. “Ve onların ardından, bu ülkede sizleri egemen kılacağız!

İşte bu lütuf ve nimetler, huzuruma çıkacakları endişesini yüreklerinde duyan ve uyarılarımdan korkan kimseler içindir.”

��ا W �وا k1� �ر -'� ﴾١٥﴿وQ�ب &: ;+15. Derken elçiler, müminlerin zafere ulaşması için Allah’a

yalvardılar ve böylece, ne kadar inatçı zorba varsa hepsi helâk olup gitti. Fakat asıl cezayı âhirette görecekler:

54 k1� �1E ء�� � و�?_> 54 4 '3; �Txا� ﴾١٦﴿ور16. Ardından da cehennem gelecek! Ve orada onlara,

cehennemliklerin yaralarından akan irinli su içirilecek! Öyle ki:

T- �, � � �Tw و��$� �� وG ���د �?� �#l 6اب- �Txا� {C و54 ور �O8 �@ �4ن و�ت 54 &: 4��O�ا T﴿١٧﴾

17. Susuzluktan kavrulduğu için onu yudumlamaya çalışacak, fakat irin öylesine tiksinti vericidir ki, onu bir türlü yutup boğazından geçiremeyecek. Ve ölüm dört bir yandan üzerine gelecek, fakat ölmek istese dahi asla ölemeyecek. Ardından da, her defasında daha da şiddetlenen dehşet verici bir azap gelecek! Gerçi onlar, dünyadayken —gösteriş amacıyla bile olsa— ara sıra iyilikler yapmışlardı. Ne var ki:

Page 114: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

� ا�6� 4�: O4 1رون_� G C{E�- م�� M �A �� ت T8 ا��� 1 Xا � 3� ا-O�3�� &4��د �W& 5�وا 8�8 1� �I+�ل اY uا� �ذ�" @ CءMX <#- ا�١٨﴿&?+﴾

18. Rab’lerini inkâr edenlerin oluşturdukları sistemler, ikiyüzlüce yaptıkları ibadetler, kurdukları gösterişli ordular ve erdemlilik adına yaptıkları sözde hayra yönelik işler, tıpkı fırtınalı bir günde, rüzgârların önünde savrulan küle benzer; küller nasıl rüzgârın esivermesiyle uçup gidiyorsa, onlar da darmadağın olup gidecekler. Ayrıca, Allah’a iman temeline dayanmaksızın yaptıkları sözde iyilikler, Hesap Gününde toz duman olup gidecek ve böylece, yapıp ettiklerinden hiçbir yarar elde edemeyecekler. Öyle ki, o gün ilâhî teraziye koymaya değecek en ufak yararlı bir iş bile bulamayacaklar. İşte bu, gerçekten de haktan uzak ve derin bir sapmadır. Oysa göklerde ve yerde, insana doğru yolu gösterecek nice mucizeler var:

O�ات واGرض 8���CP ا�� P#Q ا�? Sان ا �$ ; P#\8 ت��6@+�� و� �ان �7 k1� �1﴿١٩﴾ 19. Allah’ın, gökleri ve yeri anlamsız ve boş yere değil, belli bir

hikmete uygun olarak ve mükemmel bir sistem hâlinde, yani hak ile yarattığını görmüyor musunuz? Ve hiç düşünmüyor musunuz ki, Allah dilerse hepinizi yok edip yerinize yepyeni bir toplum meydana getirir?

و4� � � I8 S٢٠﴿ذ�" -#> ا﴾ 20. Ve bunu yapmak, Allah için hiç de zor değildir.

� ��� $+I� 3A: ا � w4'�ن - و8�زوا '& � �وا ا �5 ا� �� pz�WIا �6#� uل ا��_A �I� �O; S 54 � '-'�� ا �اء -#�'�� ا; �� C�&�'�13� Sا �@1�' �ا ����2 CءMX 54 S54 م -6اب ا ��' �4 ��E

t�� ��4﴿٢١﴾ 21. Mahşer günü, insanların hepsi hesap vermek üzere Allah’ın

huzuruna çıkacaklar. İşte o zaman, dünyadayken ezilip horlananlar, bir vakitler büyüklük taslamış olan lider ve yönetici konumundaki insanlara sitem ederek diyecekler ki: “Biz hayatımız boyunca sizin izinizden hiç ayrılmamıştık. Peki, şimdi bizi Allah’tan gelecek en ufak bir azaba karşı koruyabilir misiniz?” Buna karşılık, önderleri onlara diyecekler ki: “Ne yapalım, Allah bizi hidayete erdirseydi, biz de sizi doğru yola iletirdik. Hidayeti

Page 115: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bulduk da onu sizden mi gizledik! Zaten iş işten geçmiş. Artık sızlansak da, başımıza gelenlere katlansak da değişen bir şey olmayacak; çünkü bizim için kurtuluş yok!”

و-1&� و-1 ا��P وو-A ��$1�C�� W#Q و4� &�ن � و2�ل S4� ان اGا Mu2 � O� ن��� M ا�7� ان د-�$� Gن ا�54 �#� ���#- p��� ا 4 C��?W��ا ا M و��4 ��4�#$ YA rM �� � +, ��A �

�3� > �O�� W& M�ت �O8� اO &�X�ن C:+2 54 ان ا�| ��� ا � CMQ�bO8 ا -6اب Q�bO8�� و4 �� ﴾٢٢﴿ا��

22. Herkesin hesabı görülüp nihaî hüküm verildikten sonra, şeytan ortaya çıkarak kâfirlere diyecek ki: “Doğrusunu isterseniz, Allah size gerçek bir vaatte bulunmuştu. Ben de size bir şeyler vadetmiştim, fakat size verdiğim sözden caydım. Aslında benim, sizin üzerinizde zorlayıcı bir otoritem de yoktu. Ben yalnızca sizi hakikati inkâra çağırdım, siz de davetimi kendi arzunuzla kabul ettiniz. O hâlde beni değil, kendinizi kınayın! Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Zaten ben, vaktiyle beni bir ilâh gibi yüceltip Allah’a ortak koşmanızı hiçbir zaman kabul etmemiştim. Çünkü her ne kadar sizi inkâr ve isyankârlığa yönelttiysem de, asla ilâh olduğumu iddia etmedim. Dolayısıyla, siz zulüm ve haksızlıkta hiç de benden aşağı kalmazsınız. Şüphesiz zalimler için can yakıcı bir azap var.”

:Qذن واد�8 �3� �A 5� �1��Q ر�3Gا �3 �ي 54 $ �ت $,�� ��ت ;'�� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� ا�6��3� Y�م �A �3 ��$ C�3 ﴾٢٣﴿ر8

23. Öte yandan, iman edip imanlarının gereği olarak doğru ve yararlı işler yapanlar, ağaçlarının altından ırmaklar çağıldayan ve Rab’lerinin izniyle sonsuza dek içinde yaşayacakları cennet bahçelerine yerleştirilecek ve orada, “Selâm size kardeşlerim! Bizi sonsuza dek sürecek barış, esenlik ve mutluluk bekliyor!” sözleriyle birbirlerini tebrik edip selâmlayacaklar.

�O�ءk ا�� +L ا3#E� K�8{ و3-�A� MA ا�? �m 7,�ة& L+ �m LO#& Y�4 S�ب اg {�& �$﴿٢٤﴾ 24. Baksana, Allah hak dini güzel bir ağaca, batıl inanç ve

ideolojileri de kötü bir ağaca benzeterek ne güzel bir misal veriyor:

Page 116: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Güzel söz, tıpkı kökleri yere sapasağlam basan, dalları da göğe doğru uzanan hoş bir ağaca benzer. Hem öyle mübarek bir ağaç ki:

M� �$z$ S�ب اu�و C�3 < 8�ذن ر8 3� � 6&�ون ا&3#� &: )� #I� س� ﴾٢٥﴿ا4G��ل �#'25. Rabb’inin izniyle her mevsim ürün verir. İşte Allah,

insanlara böyle ibret verici örnekler veriyor ki, düşünüp öğüt alsınlar.

{ A 54� و4�: � ا; � L�� �+Q 7,�ة& L�� �+Q LO#& 54 2�ار �3� �رض 4G٢٦﴿ق ا﴾ 26. Batıl inanç ve ideolojilerin misali olan kötü söz ise, tıpkı

gövdesi yerden koparılmış, bu yüzden ayakta bile duramayan değersiz bir ağaca benzer.

} +�� MA }8� �5 ا4'�ا 8��_�ل ا�� ا�6� Sا > �O�� ا�| Sا :u�و r�ةQ Gا MAو �� ا����ة ا�1 tء� �7� �4 Sا :IW�٢٧﴿و﴾

27. Allah, Peygamberler aracılığıyla gönderdiği bu sapasağlam söz sayesinde, iman edenlerin hem dünya hayatında, hem de âhirette dimdik ayakta kalmalarını sağlar. İlâhî vahyi terk ederek sapıklığı tercih eden zalimleri ise sapıklıkta bırakır. İşte bu Allah’ın yasasıdır. Unutmayın ki, Allah sonsuz ilim ve kudretiyle dilediğini yapar.

&W�ا و ا�� Sا }OI��ا 18 5� ﴾٢٨﴿ا)#�ا 2�34� دار ا�+�ارk $� ا�> ا�6�28. Baksana şunlara; Allah’ın nimetlerine nankörlükle karşılık

verdiler de, böylece hem kendilerini, hem de kendi halklarını felâketler diyarına sürüklediler.

r� 3�C وo8� ا�_�ار ;3'�#b�﴿٢٩﴾ 29. Yani cehenneme ki, bütün zalimler oraya girecektir. Ne

korkunç bir son!

�ر و;I#�ا v&� ا�> ا�' �b4 ن�A ا�I O$ :2 C �T#� ا1ادا u��#�ا -5 �+� S﴿٣٠﴾ 30. Çünkü onlar, insanları Allah’ın yolundan saptırmak için

Allah’tan başka otoritelerin egemenliğini kabul ederek veya birtakım varlıkları mutlak itaat makamına yücelterek O’na ortaklar koştular. Onlara de ki: “Şimdilik bir süre daha yaşayın bakalım, nasıl olsa eninde sonunda varacağınız yer cehennem olacak!”

Page 117: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

:2 +I� M$�� 54 2+: ان L�Y-@� ��ا و�رز2' � O4 ا�_W'�ة و�# bا ا��O� �5 ا4'�ا �_� �دي ا�6��T وYQ Gل �A V�8 G م�٣١﴿�﴾

31. İman eden kullarıma da söyle: Hiçbir pazarlığın, hiçbir kayırmanın olmayacağı o büyük Gün gelip çatmadan önce, namazı gereği gibi dosdoğru ve aksatmadan kılsınlar, kendilerine bahşettiğimiz güzel nimetlerden bir kısmını toplum yararına fedakârca paylaşarak çoğu zaman gizlice ve bazen de, başkalarını buna teşvik etmek için açık olarak Allah yolunda yoksullara harcasınlar.

Sا r��� �2�ات رزO ��ء A�Q�ج �T8 54 ا�� �O�ء 4 ل 54 ا�? O�ات واGرض وا ي P#Q ا�? � ا�6� و�\ Gا ��� � r و�\ 3�رr ��� اW�#" � ,�ي MA ا�+�� 8�4�ه�﴿٣٢﴾

32. Allah öyle kudretli, öyle merhametlidir ki, Gökleri ve yeri yoktan var eden, Gökten sağanak sağanak su indiren ve o su ile, besin kaynağınız

olarak toprağın bağrından size çeşit çeşit ürünler çıkaran, Emriyle meydana gelen yasalar uyarınca denizlerde yüzüp

gitmeleri için gemileri size boyun eğdiren, Ve içme suyu, sulama, taşımacılık, enerji üretimi ve benzeri

ihtiyaçlarınız için nehirleri hizmetinize veren O’dur.

� � ��� ا� و�\ r و�\ >+xا� O� وا�_O� د 3�رr ��� ا�7 ﴾٣٣﴿�: وا�'33. Sistematik olarak kendi yörüngelerinde akıp gitmekte olan

Güneş’i ve Ay’ı sizin yararlanmanız için belirli fizik yasalarına bağlı kılan ve gece ile gündüzü sizin düzenli bir hayat yaşamanız için koyduğu yasalara boyun eğdiren de O’dur.

�رt وا$��� W& م�ن �|#�? Gان ا C�@�b�$ G Sا }OIوا 1I$ وان Cه�O ��� �4 :& 54﴿٣٤﴾ 34. Kısacası O, sonsuz ilim ve hikmeti çerçevesinde, kendisinden

isteyebileceğiniz her şeyden belli bir miktarı, belli bir ölçüye göre size verdi. Öyle ki, Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, onları saymakla bitiremezsiniz. Fakat insanoğlu, gerçekten de çok zalim, çok nankördür! Ama nimetlere şükreden kullar da var. İşte onlardan bir örnek:

M وM'8 ان I+1 اEG'�مC 2�ل ا8�@� واذ ﴾٣٥﴿�� رب ا;I: @6ا ا�+#1 ا4'� وا;'+'�

Page 118: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

35. Hani İbrahim, Mekke’de Kâbe’yi inşa ettikten sonra Rabb’ine yalvararak demişti ki: “Ey Rabb’im! Bu şehri, insanların huzur ve emniyet içerisinde

yaşayabilecekleri güvenli bir bölge kıl. Beni ve neslimi, putlara tapmaktan ebediyen uzak tut!”

�� رب " Wl�ر ر)��A M ��b- 54و rM �'4 T �A M �'I+$ 5OA rس� vا 54 ا�' ��& 5##g53 ا ﴾٣٦﴿ا36. “Çünkü ey Rabb’im, ister taştan-tunçtan putlar, heykeller

olsun, ister otoritesine kayıtsız şartsız boyun eğilen varlıklar olsun, ister makam, şöhret, servet tutkusu olsun, bu putlar, kendilerine tapan birçok insanın yoldan çıkmasına sebep oldu. Artık her kim ilâhî kanunları benimseyerek benim izimden yürürse, işte o bendendir. Kim de tebliğ ettiğim hakikati reddedip bana karşı gelirse, hiç kuşkusuz Sen günahkâr kullarına karşı çok bağışlayıcı, çok merhametlisin.”

��' ي زرع - ر8 M 8�اد vl ذ� � � �M ا��'{ 54 ذر �#�ة ا bا ا��O� �_�� �' مk ر8 ��O�1 8� " ا'3� �7��ون #I� �اتO �ي ا3��� وارز32� 54 ا�� �س 3$�� ﴾٣٧﴿A�I;: ا1�Aة 54 ا�'

37. “Ey yüce Rabb’imiz! İşte ben, ailemden bir kısmını etrafı kayalık tepelerle çevrili şu verimsiz ve çorak vadiye, Senin Kutsal Evinin hemen yanı başına yerleştirdim ki, Ey Rabb’imiz, Seni daima hatırlasın, namazı dosdoğru kılsınlar. Öyleyse, insanların gönüllerini onlara doğru yönelterek oraya akın etmelerini sağla ve onları her çeşit bereketli ürünlerle rızıklandır ki, sana güzelce kulluk edip şükretsinler.”

��' �O�ء ر8 MX 54ء MA اGرض وMA G ا�? Sا <#- <W\� �4و C5#IM و4� �W\ �4 �#I$ "ا﴿٣٨﴾

38. “Ey Rabb’imiz! Hiç kuşkusuz Sen, bizim gizlediğimiz ve açığa vurduğumuz her şeyi bilirsin. Çünkü ister yerin derinliklerinde, ister göklerin uçsuz bucaksız karanlıklarında olsun, hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.”

1O��: وا��CP ا� �IO�ا��� ا <#- M ي و@� �� ا�6� S ء��- �V ا�1 �O?� M ﴾٣٩﴿ان ر�839. “Sonsuz şükürler olsun Rabb’ime ki, şu ihtiyar hâlimde

bana İsmail’i ve İshak’ı armağan etti. Gerçekten benim Rabb’im bütün yakarışları, bütün duaları işitendir.”

Page 119: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

#�ة و54 ذر رب bا� �� �_4 M �'#I;ء ا�د-� : '� و$_+ M  ر8 � �﴿٤٠﴾ 40. “Ey Rabb’im! Beni ve soyumdan gelen iyi insanları, namazı

dosdoğru ve devamlı kılanlardan eyle. Dualarımızı kabul eyle, ey yüce Rabb’imiz!

�' < ��م �_�م ا ر8 �'4zO#�ا1�ي و�و� M �� �Wlا tب�?��﴿٤١﴾ 41. “Ey Rabb’imiz! Hesabın görüleceği o dehşetli Gün beni, ana

babamı ve bütün inananları bağışla!” İbrahim, müşrik (Allah’a ortak koşan, Allah’tan başka varlıklara

tapan) babasının bağışlanması için dua edeceğine söz vermişti (19. Meryem: 47). Bu sözünü yerine getirmek için duasında babasını da zikretti. Fakat Allah müşrikleri asla bağışlamayacağını İbrahim’e bildirince, o da babasını için dua etmekten vazgeçti (9. Tevbe: 114).

Gو �O�� � �OI: ا�| O- YA�l Sا �?�$ kر�b8Gا T� �A �\7$ م��� �@� Qz� �O ﴾٤٢﴿نC ا42. Ey hak yolunun yolcusu! Sanma ki Allah, zalimlerin

yaptıklarından habersizdir. Hayır! O sadece, gözlerin dehşetle yerinden fırlayacağı bir Güne erteliyor onları.

> �I�34 �I'_4 Cاء� �@ �3$1�Aوا r�3A�m �3��1 ا$�� G �3��]ر M﴿٤٣﴾ 43. O dehşet gününde, başları göğe dikilmiş, bakışları bir noktaya

kilitlenmiş ve yerlerinden fırlayacakmış gibi çarpan yürekleri bomboş bir hâlde, Rab’lerinin huzuruna varmak üzere nefes nefese koşacaklar.

,� وا6ر k�� �> ا;: ��2 �� ا� � Qا ��' �O#y 5�ا ر8 �3� ا6I�ابA k�_�ل ا�6� �س ��م ��$� ا�' ��� �4 :+2 54 � O?2ا ا�� �:C او�� $�� +V ا�� ﴾٤٤﴿54 زوالk د-�$" و

44. Öyleyse ey Müslüman! Bu korkunç gün gelip çatmadan önce insanlığı uyar: O gün azapla yüz yüze gelen zalimler, “Ey Rabb’imiz!” diye yalvaracaklar, “Ne olur, bize azıcık daha mühlet ver de, senin çağrına uyup elçilerin izinden gidelim!” Bunun üzerine Allah, “Öyle mi?” diye karşılık verecek, “Oysa bir zamanlar, kesinlikle helâk edilmeyeceğinize ve kıyamet, âhiret, cennet, cehennem diye bir şeyin olmadığına dair yemin edip durmuyor muydunuz?”

Page 120: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��O#y 5� و��' � M 4?�&5 ا�6� �A ل�4�G��� ا �8�'g38� و �'#IA {�& ��� ا اW?3� و$+<﴿٤٥﴾

45. “Üstelik sizden önce kendilerine zulmeden ve bu yüzden helâke uğrayan kavimlerin bir zamanlar yaşamış oldukları yerlerde yaşıyordunuz ve onlara neler yaptığımızı da biliyordunuz. Ayrıca size, ibret almanızı sağlayacak nice misaller de vermiştik.” Mahşerde bunları yaşayacak olan kâfirler, bakın bugün neler

yapıyorlar:

C�@��4 وان &�ن 4��@� �»ول 4' و12 Sل 4��وا 4��@� و-'1 ا�ا�,+ T﴿٤٦﴾ 46. Gerçekten onlar, Allah’ın nurunu söndürmek için bütün

maharetlerini ortaya koyarak en sinsi tuzaklarını kurdular. Ama Allah katında da onlara tuzak var; isterse tuzakları, dağları yerinden oynatacak derecede güçlü ve etkili olsun!

A Y Cم�_ ذو ا � � - Sان ا CT#�4\#} و-1ه� ر Sا �?�$﴿٤٧﴾ 47. O hâlde, ey şanlı Elçi! Kâfirlere birazcık mühlet verdi diye,

sakın Allah’ın, elçilerine verdiği sözden cayacağını sanma! Allah, kendi yolunda cihadı terk etmedikleri sürece, müminleri kesinlikle zafere ulaştıracak, zalimleri ise helâk edecektir. Çünkü Allah azizdir, mutlak güç ve otorite sahibidir; mazlum ve çaresiz kulları adına intikam alandır! Ve asıl intikam, âhiret gününde alınacaktır:

ل ��م �ر $+1 ا��ا)1 ا�_3 S ات و8�زوا�O ﴾٤٨﴿اGرض vl اGرض وا�?48. O Gün, şu üzerinde yaşadığınız arz, kıyametin kopmasıyla

paramparça edilecek ve yeryüzü tamamen değişerek bambaşka bir arza dönüşecek. Mevcut gökler de aynı şekilde yok edilip, yerini bambaşka göklere bırakacak. Yani bilinen tüm evren tepeden tırnağa değişikliğe uğrayacak ve onun yerine, âhiret âlemi denilen bambaşka bir evren kurulacak. İşte o zaman, bütün insanlar kabirlerinden kalkacak ve yaptıklarının hesabını vermek üzere, her şeyin üzerinde ezici kudrete sahip olan O bir tek ilâhın, Allah’ın huzuruna çıkacaklar.

< MA اWEG�دr و$�ى � �_4 6o4�� > �4�,O�٤٩﴿ا﴾

Page 121: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

49. Ve o gün, bütün suçluların zincirlere vurulmuş olduğunu göreceksin.

�رk �#�3 ��ا�8 ﴾٥٠﴿54 2��ان و$7w> و;�@3� ا�'50. Elbiseleri, zift gibi kapkara, sakız gibi yapışkan, çirkin kokulu,

kızgın ve çamurumsu bir madde olan ve alevi görür görmez parlayan katrandan olacak, yüzlerini de alev alev ateş bürüyecek.

ي � �V ا��?�ب �, ��� Sان ا C}+?& �4 �W :& S٥١﴿ا﴾ 51. Böylece Allah, herkese kazandığının karşılığını tam olarak

vermiş olacak. Hiç şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

�س و��'6روا �T8 وI�� @6ا � اوp��ا اG�+�ب Y8غ �#' & O� @� اT� وا)1 و6�� ﴾٥٢﴿#�O�ا ا52. Bu Kur’an, tüm insanlığa yöneltilen bir çağrıdır. Ki onunla

uyarılsınlar, Allah’tan başka ilâh olmadığını bilsinler ve akıl sahipleri bu hikmetli sözleri düşünüp öğüt alsınlar.

�﴿١٥﴾ �,� ��رة ا�15. HİCR SURESİ

Mekke döneminin sonlarında, Yusuf suresinin hemen ardından indirilmiştir. Adını, sekseninci ayetinde geçen ve Semud kavminin helak edildiği bölgenin adı olan “Hicr” kelimesinden almıştır. 99 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� �� < ا� ﴾١﴿$#" ا��ت ا�� �ب و2�ان 4+�1. Elif, Lâm, Râ (2. Bakara: 1, 23, 24). Bunlar, insanlığı

aydınlatmak üzere gönderilen son ilâhî Kitabın, yani okunsun, anlaşılsın ve hayata hükmetsin diye gönderilen ve daima gündemde tutulması gereken apaçık ve anlaşılır Kur’an’ın ayetleridir.

�O8ر > �O#?4 ا��W& 5�وا �� &� ﴾٢﴿��د ا�6�

Page 122: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

2. Bu apaçık ayetlerden yüz çevirerek hakikati inkâr edenler, zaman zaman içlerinden, “Keşke Müslüman olsaydık!” diye derin bir özlem duyarlar. Fakat yersiz gururları ve dünya hayatına karşı tutkuları yüzünden, yüreklerinde zaman zaman depreşen bu duyguyu sürekli bastırır, iç dünyalarının derinliklerinden gelen sesi duymazlıktan gelirler. İşte bu yüzdendir ki, ölüm meleği karşılarına dikildiği gün, “Ah, keşke fırsat varken biz de Müslüman olsaydık!” diyerek hayıflanacaklar, fakat son pişmanlık fayda vermeyecek.

I�ا و�#33� اA :4G?�ف �O#I�ن ذر@� O �ا و�&#�٣﴿�﴾ 3. O hâlde, ey Müslüman! Onları şimdilik kendi hallerine bırak,

yiyip içip zevklensinler ve sonu gelmeyen hevesleri, doymak bilmeyen arzuları, gözlerini kör eden ihtirasları ve boş ümitleri onları oyalasın dursun. Ama bu gidişin sonunda, kendilerini nasıl bir felâketin beklediğini yakında öğrenecekler! Doğru yola yönelmeleri için onlara azıcık daha mühlet vereceğiz, fakat vakti gelince işlerini bitireceğiz. Unutma ki:

�� ﴾٤﴿ا@#�'� L��2 54 اG و3�� & �ب I4#�م و44. Biz, insanlık tarihi boyunca hiçbir toplumu, önceden

tarafımızdan bilinen bir yazgıları ve belirlenmiş hayat süreleri olmadan helâk etmedik. İlâhî hikmet uyarınca belirlenen bu yazgıya göre, her birine helâk edilmeden önce belli bir süre tanınmıştı:

L ا;#3� و4� ?��Q�ون 4� ﴾٥﴿$?+P 54 ا45. İlâhî yasalara göre, helâk edilme vakti gelen hiçbir toplum

ecelini bir an öne alamayacağı gibi, onu bir an geciktiremez de. Hal böyleyken:

&� ا" O�,'�نC و2���ا ل -#T� ا�6 ي 3� ا�6� �� ا� �﴿٦﴾ 6. İnkârcılar, seninle güya alay ederek, “Ey kendisine Kur’an

adında bir uyarı gönderilen adam!” diyorlar, “Hiç kuşku yok ki, sen cinlerin istilasına uğramış bir deli, bir mecnunsun!”

�� > �د�2 bان &'{ 54 ا� L�o� #O��8 �'� �$�$ �4﴿٧﴾ 7. “Eğer Peygamberlik iddianda doğru isen, haydi melekleri

karşımıza getirsene!”

Page 123: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�4 5� ��ا اذا 4'|�� �P و4� &���8 Gا L�o� #O��ل ا﴿٨﴾ 8. Ey kâfirler! Biz melekleri, kâfirlerin anlamsız isteklerini

karşılamak için değil, ancak belli bir hikmet ve amaç doğrultusunda, yani hak ile göndeririz ve o zaman, onlara mühlet de verilmez, derhal işleri bitirilir. Çünkü melekler, ancak imtihan bittiğinde gönderilir ki, bu da zalimlerin sonu demektir. Eğer onlar alay ve iftiralarla elçimizi susturabileceklerini, baskı ve

işkencelerle Allah’ın nurunu söndürebileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar:

� ��A|�ن ا� T� � &� وا �'� ا�6 5�﴿٩﴾ 9. Şunu iyi bilin ki, bu zikri, yani Kur’an’ı indiren Biziz ve onu

her türlü tahrifattan, ilave ve eksiltmelerden koruyacak olan da elbette yine Biziz! Buna rağmen inkârlarından vazgeçmeyecek olurlarsa üzülme,

ümitsizliğe düşme:

< و�_1 �� V�X M اGو �A "#+2 54 �'#�١٠﴿ار﴾ 10. Doğrusu senden önceki toplumlara da nice elçiler, nice

tebliğciler göndermiştik.

ن و4� �] 3 ?� �T8 ا��& Gل ا�3� 54 ر�� �$��﴿١١﴾ 11. Onlara ne zaman bir elçi gelse, mutlaka onunla alay

ederlerdi. Çünkü yeryüzü nimetlerine aşırı bağlılık, kibir, inatçılık ve haksız önyargılar gözlerini kör etmişti. Demek ki hakikati inkâr eden bütün zalimlerin değişmez bir ortak özellikleri var: İlâhî davet karşısında küstahça takındıkları o alaycı tavır!

"�6& k> �4�,O�ب ا�2# M �A T�#?﴿١٢﴾ 12. İşte Biz onu, yani inkârcılığı, tavır ve davranışlarıyla kâfirliği

hak eden suçluların kalplerine böyle sokarız. Bundan dolayıdır ki:

G > �� L اGو '� }#Q 12و �T8 ن�4'z�﴿١٣﴾ 13. Öncekilerin başına gelenler ortadayken, yine de bu Kur’an’a

inanmıyorlar. Ve insanlık tarihinden ders alıp zulüm ve haksızlıktan vazgeçecekleri yerde, gereksiz yere mucize talebinde bulunuyorlar. Oysaki:

�I� T�;�نk و�� �A ا�#|A ء��O �'� -#3�� 8�8� 54 ا�? A﴿١٤﴾

Page 124: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

14. Eğer üzerlerine gökten Arş’a uzanan bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalardı,

��ا�_ �� tرون���5 2�م 4? :8 ��ت اb8�ر �� �O ﴾١٥﴿ا15. Yine de, “Herhâlde büyülenerek gözlerimiz perdelendi; evet

evet, bize mutlaka büyü yapıldı!” diyecek ve kesinlikle iman etmeyeceklerdi. Çünkü bundan çok daha büyük mucizeleri görüyor, yine de iman etmiyorlar:

�k5 و�_1 ��y� '#� �@� ' �O�ء 8�و;� وز� ﴾١٦﴿;'#I� MA ا�?16. Şüphesiz Biz, uzayın derinliklerine büyük takımyıldızları

serpiştirerek, göğe muazzam burçlar yerleştirdik ve onu, hayranlık ve ibretle seyredenler için parlak birer inci demeti gibi ışıldayan gökcisimleri ile süsleyip güzelleştirdik.

�@�'|W(و k�� ﴾١٧﴿X :& 54���ن ر;�17. Ve göğü, bütün lânetli şeytanların istilâsından koruduk.

Dolayısıyla, ister cin ister insan olsun, hiçbir şeytan, evrenin boyutlarını aşıp melekler katına yükselemez. Gayble ilgili bilgiler çalmak üzere burçlara yükselemez, melekler arasındaki konuşmaları dinleyemez.

Gا > A VO�3X TI+$�ب 4+� ﴾١٨﴿54 ا��ق ا�?18. Ancak, meleklere yakın bir yapıya sahip olan bu cinlerden,

onlar arasında geçen konuşmaları gizlice dinlemeye kalkışarak kulak hırsızlığı yapan olursa, onun da peşine derhal parlak bir alev şeklinde bir yıldız, bir göktaşı takılır ve onu yakıp küle çevirir. Şu hâlde, geleceği bildiğini iddia eden kâhinler, medyumlar, falcılar kesinlikle yalan söylüyorlar. Ve gaybî bilgilerle dolu olan bu Kur’an, hiçbir cin veya şeytanın müdahalesine maruz kalmadan, asıl şekliyle insanlığa ulaştırılmıştır. Bunlar göklerdeki mucizelerdi.

Gزون رض وا�ء 4MX :& 54 �3� �A �' +�3� رواM� وا �A �'�_�وا �@� ﴾١٩﴿14د19. Yeryüzüne gelince, onu canlıların üreyip gelişmesine uygun

bir şekilde yayıp döşedik, üzerine sarsılmaz dağlar yerleştirdik ve orada, mükemmel bir denge kurarak miktarı, şekli ve tadı belli bir ölçüye göre ayarlanmış nice bitkiler yetiştirdik.

Page 125: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�'#I;و > �3� I4��¬ وT� � ?� 54 8�از�2 �A ���﴿٢٠﴾ 20. Orada hem sizin, hem de rızkını sizin vermenize imkân

olmayan sayısız bitki ve hayvan türleri için hayatî öneme sahip nice besin kaynakları yarattık.

� اG 8_1ر I4#�م وان T���ا�T'x و4� Q �1'- Gء اMX 54﴿٢١﴾ 21. Göklerde ve yerde, nimet ve lütuf sayılan hiçbir şey yoktur ki,

ana kaynağı ve hazinesi Bizim katımızda olmasın. Fakat Biz onu öyle gelişigüzel değil, ancak belirli bir hikmet ve ölçü ile göndermekteyiz.

< وار�#'� ��� ا � T� 8\�ز ��ء A�'�_��O&�هr و4 �O�ء 4 �'� 54 ا�? �A �2ا�ح ��� ﴾٢٢﴿ا��22. Gerek çiçek tozlarını taşıyıp bitkilerdeki erkek ve dişi unsurlar

arasında döllenmeyi sağlamak, gerekse su buharlarını sürükleyerek yağmur yüklü bulutlar oluşturmak üzere, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderiyoruz. Böylece gökten sağanak sağanak su indiriyor ve bu sayede sizin su ihtiyacınızı karşılıyoruz. Yoksa siz onu böyle dağlarda, pınarlarda, bulutlarda ve yeraltında depolayamazdınız.

� �5 ا��ارK�ن وا�{ و �O��M و 5�'�﴿٢٣﴾ 23. Gerçek şu ki, hayat veren de Biziz, öldüren de Biz. Ve bütün

fâni varlıklar âleminin ölümünden sonra ebedi kalacak olan da sadece Biziz!

�5 و�_1 ��Q� ?O�ا �'O#- 1_�4'�� و > �41_ ?O�ا �'O#-﴿٢٤﴾ 24. Hiç kuşkusuz Biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz,

sizden sonra gelecek olanları da. Ayrıca iyilik yapmakta öne geçenleri de biliriz, hayır yarışında geride kalanları da.

�t� وان �#- �� ��( T �C�@�7 ا� �@ " ﴾٢٥﴿ر825. Ve elbette Rabb’in, yaptıklarından dolayı hesaba çekmek

üzere, insanların ve cinlerin hepsini mahşer gününde bir araya toplayacaktır. Öyle ya, Allah sonsuz ilim ve hikmet sahibidir. O her konuda en âdil hükmü verir, sonsuz hikmetiyle her şeyi yerli yerince yapar. İşte bu hikmet gereğince:

?�ن b#E 54�ل 54 و�_1 Gا �'_#Q rن�4?' ­O(﴿٢٦﴾

Page 126: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

26. Gerçekten Biz ilk insanı, vurulduğu zaman tın tın öten kuru bir çamurdan, belirli bir ölçü ve terkibe göre şekil verilmiş bir balçıktan yarattık.

O�م وا�,��ن ﴾٢٧﴿Q#_'�ه 54 2+: 54 �ر ا�?27. Cinlerin atası olan İblise gelince, onu da Âdem’i yaratmadan

çok daha önce, maddenin özüne işleme özelliğine sahip zehirli ve dumansız bir ateşten yaratmıştık.

Q M�P� 78�ا b#E 54�ل ­O( 54 4?'�ن واذ ��L�o ا #O#� " ﴾٢٨﴿2�ل ر828. Ve hani Rabb’in meleklere demişti ki: “Ben kupkuru bir

çamurdan, şekil verilmiş balçıktan bir insan yaratacağım.”

�A 5�ذا �1;�� T� ا�I_A M �T 54 رو)� �A }\W� T و ��﴿٢٩﴾ 29. “Ona muntazam bir insan kıvamında şekil verip ruhumdan

can üflediğim zaman, derhal onun önünde saygıyla boyun eğin!”

1,?A kن�IO;3� ا #& L�o� #O�٣٠﴿ا﴾ 30. Böylece meleklerin hepsi, Allah’ın emrine uyup Âdem’in

huzurunda saygıyla eğildiler.

� G5 ا� �1;� �> ان ���ن V4 ا�? �C� ا8 ﴾٣١﴿ا�#831. Fakat aslen bir cin olan İblis hariç, o kibrinden dolayı Âdem’in

önünde boyun eğmeye yanaşmadı.

�5 2�ل �1;� �� 4� �" اG $��ن V4 ا�? �� ا�#8 �﴿٣٢﴾ 32. Allah, “Ey İblis!” dedi, “Sana ne oluyor da, Âdem’in

üstünlüğünü kabul edip onun önünde eğilmekten gocunuyorsun?”

﴾٣٣﴿�� ا&b#E 54 T _#Q �7+� 1,�G 5�ل ­O( 54 4?'�ن 2�ل 33. İblis, “Kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan

yarattığın bir insanın önünde boyun eğmek bana yakışmaz!” diye karşılık verdi.

�� 2�ل " ر;��A �3'4 �جQ�A﴿٣٤﴾ 34. Bunun üzerine Allah, “O hâlde, içerisinde yaşadığın bu cennet

makamından çık! Çünkü melekler arasında yaşamaya hakkın yok senin! Artık sen, emrime başkaldırdığın için ilâhî rahmetten yoksun kalarak lânetlenmeye mahkûmsun!”

�5 وان L'I ا�> ��م ا��1 ﴾٣٥﴿-#�" ا�#

Page 127: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

35. “Ve bu lânet, ta mahşer gününe kadar senin ve taraftarlarının peşini bırakmayacaktır.”

�M ا�> ��م �+I��ن 2�ل ��|�A ٣٦﴿رب﴾ 36. İblis, “Ey Rabb’im! Öyleyse, hesaba çekilmek üzere tüm insan

ve cinlerin yeniden diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver de, önünde eğilmemi emrettiğin bu insanın ne kadar değersiz bir varlık olduğunu göstereyim!” dedi.

�k5 2�ل ��|'O�54 ا "�A﴿٣٧﴾ 37. Allah, “Pekâlâ, sana mühlet verilmiştir!” buyurdu.

﴾٣٨﴿��م ا��2{ اIO�#�م ا�>38. “Ama Diriliş gününe kadar değil, vakti ancak benim tarafımdan

bilinen Kıyamet Gününe kadar.” Allah dileseydi İblis’i oracıkta yok edip işini bitirebilirdi. Fakat

sonsuz ilim ve hikmeti gereğince, insanoğlunun çetin bir sınavdan geçerek olgunluk mertebelerinde yücelmesini, İblis’le yapacağı amansız mücadele sayesinde içindeki güç ve yetenekleri keşfedip geliştirmesini murat etti.

G Mز� 2�ل �' ��lا ��O8 رب k> �IO;3� ا '��lGرض وGا MA �3� £﴿٣٩﴾ 39. İblis hatasını anlayıp tövbe edeceği yerde, kendi günahını

Allah’a isnat ederek daha büyük günahlara yöneldi: “Ey Rabb’im!” dedi, “Mademki beni saptırdın, ben de insanları saptırmak için yeryüzünde ne kadar çirkinlik ve kötülük varsa, hepsini allayıp pullayıp onların gözünde süslü göstereceğim ve böylelikle, hepsini kandırıp yoldan çıkaracağım!”

Gا > �b#\O�دك 4'3� ا�٤٠﴿-+﴾ 40. “Ancak içlerinden Sana yürekten bağlanan samimî kulların

hariç! Çünkü onları saptırmama imkân yok!”

�� 2�ل �_ ?4 M#- �اطE ٤١﴿@6ا﴾ 41. Bunun üzerine Allah, şöyle buyurdu: “Bu bahsettiğin samimî

kullarımın izlediği yol var ya, işte her türlü şeytanî ayartmalara karşılık bizzat Benim koruma ve güvencem altında bulunan dosdoğru yol, budur.”

�5 ان +I" 54 اw��و� ي ��� �" -#3�� �#��ن اG 54 ا$ ﴾٤٢﴿-+�د�

Page 128: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

42. “Gerçek şu ki, kendi özgür iradeleriyle senin peşine takılan azgınların dışında, Benim kullarım üzerinde senin hiçbir zorlayıcı gücün olmayacaktır.”

<k وان �IO;1@� ا-�O� � '3;﴿٤٣﴾ 43. “Ve buna rağmen senin peşinden gidecek olurlarsa, hepsinin

varacağı yer kesinlikle cehennem olacaktır!” Öyle bir cehennem ki:

�3� �� Cاب�ا8 LI+� tم�ء 4_? ﴾٤٤﴿: 8�ب 4'3� ;44. Onun tam yedi katı ve her katın ayrı birer kapısı olup, her

kapı için, günahlarının derecesine göre o azgınlardan birer grup ayrılmıştır. Öte yandan:

�ت و-��نC ان '; M �A > �_ O�٤٥﴿ا﴾ 45. Dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek kötülüğün her

çeşidinden titizlikle sakınanlar ise, sonsuz nimetlerle bezenmiş cennet bahçelerinde, pınar başlarında olacaklar. Ve melekler, onları şu sözlerle karşılayacaklar:

�@�#Qاد > ﴾٤٦﴿Y?8م ا4'�46. “Cennete hoş geldiniz; huzur ve güven içerisinde girin

oraya!”

�'- < و 1E Mور@� l 54: اQ�ا� -#> ��ر 4 _��#8 �A �4﴿٤٧﴾ 47. Ve Biz, cennete giren bu bahtiyarların, dünyadayken aralarında

çıkan tartışmalardan dolayı yüreklerinde kalmış olabilecek kin ve nefret duygularını söküp atarak onları bütün olumsuz duygu ve düşüncelerden arındıracağız. Öyle ki, birbirleriyle kardeş olarak köşkler üzerinde sevinç ve neşe içerisinde karşı karşıya oturacaklar.

G �b �3� �A �3 ?O� > �;�\O8 �3'4 �@ �4٤٨﴿و﴾ 48. Orada her arzuları anında gerçekleşecek ve hiçbir şekilde

hastalık, yaşlılık, sıkıntı, zahmet, bıkkınlık ve yorgunluk dokunmayacak onlara ve onlar oradan asla çıkarılmayacaklar.

ª +�M ا�p ا ��ي ا ��k -+�د� ﴾٤٩﴿Ww��ر ا��)�

Page 129: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

49. O hâlde, ey Peygamber! Kullarıma, —tövbe edip kötülükten vazgeçtikleri takdirde— Benim bütün günahları bağışlayan, son derece şefkatli ve merhametli bir Allah olduğumu anlat.

�� وان ��G6اب اI�ا �@ M ﴾٥٠﴿-6ا�850. Ve aynı zamanda, Benim azabımın can yakıcı bir azap

olduğunu da… İşte, rahmetimin ve gazabımın tecelli ettiği iki örnek, İbrahim

Peygamber ve Lut kavmi:

�3o +��� و ﴾٥١﴿-g 5�} ا8�@�51. Onlara, İbrahim’in gerçekte birer melek olan misafirlerinden

söz et:

� 4'�� و;#�ن اذ ﴾٥٢﴿دQ#�ا -#A T�_���ا 4Y��C 2�ل ا52. Hani insan suretindeki bu melekler onun yanına

geldiklerinde, “Selâm sana ey İbrahim!” demişlerdi. İbrahim, ikram ettiği yemeği geri çevirdiklerini görünce, “Doğrusu şu tavrınızla bizi korkutuyorsunuz!” diye karşılık vermişti.

�� 2���ا �ك Yw8م -#� 7+ � ﴾٥٣﴿G $�;: ا53. Bunun üzerine melekler, “Korkma, biz Allah’ın görevlendirdiği

melekleriz ve seni eşin Sâre’den olacak İshak adında bilgili bir oğul ile müjdelemeye geldik!” dediler.

�ون 2�ل 7+$ �+A ���ا M' �> ان 4? #- M ��O$� ﴾٥٤﴿ا7854. İbrahim, “Üzerime ihtiyarlık çökmüşken mi beni

müjdeliyorsunuz? Ben kocamış bir ihtiyar, eşim de kısır olduğu hâlde nasıl çocuğumuz olabilir ki? Siz beni neyle müjdeliyorsunuz, farkında mısınız?” dedi.

< 2���ا ���ك 8���YA P $5� 54 ا�_�� 78﴿٥٥﴾ 55. Melekler, “Biz sana, gerçekleşmesinde asla kuşku olmayan bir

müjde verdik, sakın Allah’ın lütuf ve rahmetinden ümitsizliğe düşenlerden olma!” dediler.

����ن 2�ل uا� Gا � �T ﴾٥٦﴿وa'_� 54 54 ر)LO ر856. İbrahim, “Haklısınız!” dedi, “Yoldan çıkmış olanlardan başka

kim kendisine bunca nimetleri bahşeden Rabb’inin sonsuz rahmetinden ümit keser?”

Page 130: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

3� اO���#�ن 2�ل ﴾٥٧﴿OA� Q�+�� ا�57. Ve ekledi: “Peki, öyleyse asıl geliş amacınız nedir, ey

elçiler!”

��ا ��2 k> �� ار�#'�� ا�> 2�م 4,�4� ﴾٥٨﴿ا58. “Aslında biz,” dediler, “Lut Peygamberi yalanlayan suçlu bir

topluma ilâhî gazabı tattırmak için gönderildik. ”

� Gا k> �IO;ا �@� ,'O� � ﴾٥٩﴿ال ��طC ا59. “Ancak Lut ve ailesi hariç, onların hepsini kurtaracağız.”

Gا t5� ��8�w�5 اO� �3 ��k ا ر 12 T$٦٠﴿ا4�ا﴾ 60. “Sadece Lut’un ailesinden olduğu hâlde inkârı tercih eden

karısı bunun dışındadır, onun geride kalan ve helâk edilen inkârcılardan olmasına karar verdik.” Bu konuşmanın ardından, melekler şehri helâk etmek üzere Sodom’a geldiler:

� O#A O�ط� ا�ء ال ���; kن�٦١﴿��#﴾ 61. Nihayet elçiler, yakışıklı birer delikanlı suretinde Lut’un evine

geldiler.

�� 2�م 4'��ون 2�ل ﴾٦٢﴿ا62. Lut onlara, “Doğrusu siz, buralarda tanınmayan

kimselersiniz. Yabancı olduğunuz anlaşılıyor, şehir halkına karşı aman dikkatli olun!” dedi. Bu arada şehre yabancıların geldiğini duyan kâfirler, Lut’un evini basmaya kalktılar. Lut, çaresizlik içinde kıvrandığı bir sırada:

�O� T�ون 2���ا �A ا��& �O8 ك�'o; :8﴿٦٣﴾ 63. Melekler gerçek kimliklerini açıklayarak, “Hayır!” dediler,

“Sakın ümitsizliğe düşme! Çünkü biz sana, onların şüphe edip durdukları şeyleri getirdik. Yani, onların ölüm fermanını infaz etmeye geldik.”

� b��د2�ن وا$�'�ك �P وا��٦٤﴿8﴾ 64. “Çünkü kör bir tesadüf bizi getirmedi buralara. Aksine, belli bir

hikmet doğrultusunda, Allah’ın hükmünü gerçekleştirmek için hak ile geldik sana. Elbette biz doğru söylüyoruz.”

���A ا�u44'�� ا)1 وا }W #� Gر@� و�اد8 V+ ﴾٦٥﴿)�� $4z�ون 8�V�_8 "#@ 54 ا��: وا$

Page 131: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

65. “Şu hâlde, gecenin uygun bir vaktinde şehri terk etmek üzere ailenle birlikte yola çık ve yürüyüş esnasında onları geriden takip et. İçinizden hiç kimse kâfirlerle birlikte olma özlemiyle geriye dönüp bakmasın! Ancak karın hariç, çünkü o kâfirlerle birlikte helâk edilecek. O hâlde, size emredilen yöne doğru hiç durmadan yürüyün!”

��'�u2و > ��+b4 ع�ء 4_� �Gpz� ﴾٦٦﴿اT�� ذ�" ا4G� ان دا8� @66. Böylece, elçilerimiz aracılığıyla Lut’a şu hükmü bildirdik:

“Gün doğarken, bu azgınların kökü tamamen kazınmış olacak.” Şimdi olayın başına, meleklerin gerçek kimliklerini henüz

açıklamadıkları ana geri dönelim:

�'L �? +7�ون و;��ء �1O�٦٧﴿ا@: ا﴾ 67. Şehre gelen genç ve yakışıklı yolcuların Lut’un evinde misafir

olduğunu haber alan şehir halkı —ki pek çoğu eşcinsel insanlardı— iğrenç zevklerini tatmin edeceklerini düşünerek sevinç içerisinde gelip Lut’un karşısına dikildiler.

��نk 2�ل uW$ YA M �W�g ء �Gpz� ﴾٦٨﴿ان @68. Lut onlara, “Bunlar benim misafirimdir, ne olur beni

utandırmayın!”

_�ا ون وا$ \$ Gو S٦٩﴿ا﴾ 69. “Allah’tan korkun da, beni perişan etmeyin!” dedi.

��ا ��2 > �O��I�3" -5 ا' ﴾٧٠﴿او�� 70. Fakat onlar gözleri dönmüş bir hâlde, “Biz seni başkalarının

işine karışmaktan men etmemiş miydik?” dediler.

<C 2�ل �#-�A � '& ان M� ء 8'�$� �Gpz� @﴿٧١﴾ 71. Lut, “İşte kızlarım, cinsel duygularınızı tatmin etmek için bir

şey yapacaksanız, erkek erkeğe sapık ilişkilere girmek yerine, kızlarımla veya şehirdeki diğer kadınlarla evlenip meşru ve doğal yollarla yapın bunu!” dedi. Fakat uyarılar fayda vermiyordu:

3OI� �3$��� M�ن OI��ك �W� �3 ﴾٧٢﴿ا72. Ey Muhammed! Senin hayatına yemin olsun ki, gözlerini

şehvet ve ihtirasın kör ettiği bu insanlar, ne yaptıklarını bilmez bir hâlde sarhoşlukları içerisinde bocalayıp duruyorlardı.

Page 132: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Dolayısıyla, kendilerini Allah korkusuna çağıran, inansınlar ve kurtulsunlar diye durmadan çalışıp çabalayan Lut’un çabaları hiçbir yarar sağlamayacaktı. Bu yüzden, Lut’u ve ailesini o gece o şehirden çıkarıp kurtardık. İnkârcılara gelince:

�3$6Q�A k> �2�74 L�� b٧٣﴿ا�﴾ 73. Güneş doğarken, müthiş bir gürültü kıskıvrak yakalayıverdi

onları.

�'#I,A �4وا �3#A�� �3���- C:� � -#3�� ),�رة 54 �,��﴿٧٤﴾ 74. Böylece, şiddetli bir azap ile onların yaşadığı şehrin altını

üstüne getirdik ve üzerlerine, ateşte pişip sertleşmiş kızgın taşlar yağdırdık!

< ان �O �� O#� ت�� G "�ذ M �A﴿٧٥﴾ 75. Şüphesiz bunda, ibret alabilenler için nice ibretler vardır.

Olup bitenleri doğru yorumlayabilen, işaretlerden anlam çıkararak olayların altında yatan gerçekleri okuyabilen, Allah’ın verdiği akıl ve sağduyuyu bu yolda kullanabilen kimseler için Lut kavminin başına gelen bu felâkette birçok ibretler ve dersler vardır.

�3 �� وا �_4 :� �+?+�﴿٧٦﴾ 76. Üstelik geçmişte helâk edilmiş olan bu şehirlerin ibret verici

kalıntıları, bugün hâlâ işlemekte olan bir yol üzerindedirler. Lut kavminin kalıntıları Hicaz ile Suriye arasında işlek bir yol üzerindedir. Oradan geçenler, Sodom ve Gomore’den kalma harabelerin işaretlerini rahatlıkla görebilirler. Onlara bakıp da ibret almıyorlar mı?

<C ان �'4zO#� L� G "�ذ M �A﴿٧٧﴾ 77. Evet, gerçekten de bütün bunlarda, Allah’ın bir tek Rab ve

İlâh olduğuna iman etmek isteyenler için nice dersler ve ibretler vardır.

<k وان �O��|� L��Gب ا��Eن ا�٧٨﴿&﴾ 78. Medyen ve Eyke halkı da zulüm ve haksızlıkta çok ileri

gitmiş ve kendilerine gönderilen Şuayb Peygamberi inkâr etmişlerdi.

�'O_ �A ¥> O3� �+�4�م 4+� ﴾٧٩﴿4'3�� وا

Page 133: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

79. Biz de onları, karanlık bir günün “gölge azabı” ile yok ederek gereken cezaya çarptırdık. Medyen ve Eyke; her ikisinin harabeleri de, Hicaz ile Filistin arasında, bugün hâlâ gözler önünde duran bir yol üzerindedir ve zalimleri nasıl bir akıbetin beklediğini anlatan birer ibret belgesi olarak orada durmaktadır.

<k و�_1 �#��O�ا �,���ب ا�Eب ا 6&﴿٨٠﴾ 80. Hicaz’ın kuzeyindeki Hicr denilen bölgede yaşamış olan Semud

halkı da, kendilerine gönderilen Salih Peygambere başkaldırmış ve Allah’ın kitap ve elçi göndererek insanlığa yol göstereceği gerçeğini inkâr etmek suretiyle bütün Peygamberleri yalanlamışlardı.

�ا -' وا$�'�@� ��A �'$��ا k> �g�I4 �3﴿٨١﴾ 81. Oysa Biz onlara, hakikati açıkça gözler önüne seren

mucizelerimizi göstermiştik, fakat onlara inatla sırt çevirdiler.

< و&��ا � �ن 54 ا�,+�ل 8��$� ا4'�'�﴿٨٢﴾ 82. Sarp kayalıkları oyarak, güya kendilerine güvenli evler

yapıyorlardı.

�3$6Q�A k> ��+b4 L�� b٨٣﴿ا�﴾ 83. Ama bir sabah vakti, kulakları sağır eden korkunç bir gürültü

yakalayıverdi onları.

��OA Cن�ا ��?+��& �4 �3'- <'l٨٤﴿ا﴾ 84. Ve âhireti kaybetme uğruna kazandıkları ne varsa, hiçbiri

onları Allah’ın azabından kurtaramadı. Çünkü zaman zaman geçici bir üstünlük elde etmiş görünseler de, zalimler eninde sonunda yok olmaya mahkûmdurlar. Öyle ya:

�CP و4���8 Gا ��O3'�8 �4رض وGات وا�O �: Q#_'� ا�? �O,�ا �W bا� �WE�A L�$ G L-� وان ا�?﴿٨٥﴾

85. Biz gökleri, yeri ve bunların arasındakileri ancak hak, hukuk ve adalet esaslarına göre, belli bir hikmet ve amaç doğrultusunda ve şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem hâlinde, yani hak ile yarattık. İşte bunun içindir ki, mutlak adaletin gerçekleşeceği Son Saat muhakkak gelecek ve her hak sahibine, hak ettiği karşılık tam olarak verilecektir. O hâlde, ey Müslüman! Allah’ın ayetleriyle henüz tanışmamış olan bu insanlara Kur’an’ı

Page 134: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

duyurmaya devam et! Onların kaba ve sert davranışlarına karşı, mümine yakışan bir edep ve olgunlukla cevap ver ve onlara güzellikle davran. Üzerine düşeni yaptıktan sonra, Rabb’inin hükmüne güven:

�� ان �#I�ق ا Y\�ا �@ " ﴾٨٦﴿ر886. Çünkü senin Rabb’in, her şeyi yaratan ve her şeyi bilendir.

Bunun içindir ki:

�� و�_1 �|I�وا�_�ان ا M ���O�54 ا �I+� ك�٨٧﴿ا$�'﴾ 87. Gerçekten Biz sana, hayatın her cephesini kuşatan; yani

insanın bulunduğu her yerde sürekli okunarak ve gündemde tutularak tekrarlanan yedi ayetli Fatiha suresini —ki Kur’an’ın anahtarı, özü ve esasıdır— ve Fatiha’nın açılımı olan şu yüce Kur’an’ı bahşettik. İşte bu, bir kula dünyada verilebilecek en büyük nimettir. O hâlde, bu nimetin kıymetini iyi bil, Kur’an’ı terk ederek mal ve servet yığma yarışına giren gafillere imrenme:

G 4zO#� "(�'; �WQن -#3�� وا �$ G4'3� و �ازوا; � �T8 �'I ن -�'�" ا�> 4� 4 1O$ > �'﴿٨٨﴾

88. Sakın onlardan bazılarına geçici olarak verdiğimiz dünya malına gözünü dikip Allah’ın kitabını terk etme ve size karşı üstünlük taslıyorlar diye onlardan dolayı da üzülme. Onların hor ve hakir gördüğü müminlere, tam bir alçakgönüllülük ve şefkatle kol kanat germeye devam et!

�M ا�p ا و2: �<r ا �+O�ا �� �6 '�﴿٨٩﴾ 89. Ve bu yüce Kur’an’ı tüm insanlığa tebliğ ederek de ki: “Hiç

kuşkusuz ben, zulüm ve haksızlıklara son vermediğiniz takdirde, başınıza gelmesi kaçınılmaz olan felâketlere karşı sizi açıkça uyaran bir haberciyim!”

��O& <k ا �O? _O�-#> ا �٩٠﴿�'﴾ 90. Ey insanlar! İşte size mesajımızı gönderdik, tıpkı daha önce

kendilerine gönderilen Tevrat, Zebur ve İncil’i tahrif ederek düşman gruplara ayrılan o bölücülere indirdiğimiz gibi.

5� < ا�6� �u- ا ا�_�ان�#I; ﴿٩١﴾

Page 135: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

91. Onlar ki, şimdi de Kur’an’ı —bir kısmını kabul, bir kısmını reddederek— paramparça ediyorlar.

" <A k�ر8 �IO;3� ا '#�?'�﴿٩٢﴾ 92. Rabb’ine yemin olsun ki, onların hepsini mutlaka hesaba

çekeceğiz!

� O- ن�#OI� ا��&﴿٩٣﴾ 93. Hem de yaptıkları bütün tavır ve davranışlarından!

< A�1Eع �&�7O�4� وا-�ض -5 اz$ �O8﴿٩٤﴾ 94. O hâlde, ey Müslüman! Sen, birilerini ürkütmeme adına veya

kitlelerin anlayışına ters düşüyor gerekçesiyle bir kısım inanç ve ilkeleri örtbas etmeden, fakat nezaket ve hikmeti de elden bırakmadan ve bıkıp usanmadan, sana açıklaman emredilen hakikatleri korkusuzca haykır! Ve birtakım düzmece ilâhları Allah’a ortak koşan o müşriklerden ve onların hayat tarzından uzak dur! Sen onları Bize bırak:

� �k5 ا ء� 3 ?O�ك ا�'�W&﴿٩٥﴾ 95. Allah’ın dinini ve Müslümanları aşağılayan bu alaycılara karşı,

Biz sana yeteriz!

5� ا3�� اA r�Q?�ف �O#I�ن ا�6� Sا V4 ن�#I,�﴿٩٦﴾ 96. Allah’a inanmakla birlikte, birtakım sahte ilâhları itaat edilecek

mutlak otorite kabul ederek veya gücü, makamı, şöhreti, serveti elde edilmesi gereken en yüce ideal kabul ederek Allah ile beraber başka tanrılar edinen bu insanlar, kimin aşağılık bir duruma düşeceğini yakında görecekler!

�1E Pرك O8� �_���نk �_1 و �u� "I#� ا﴿٩٧﴾ 97. Ey Peygamber! Onların söyledikleri çirkin ve incitici sözler

yüzünden yüreğinin daraldığını elbette biliyoruz.

� +?A k5� �1;� " و&5 54 ا�? �1O ر8٩٨﴿8﴾ 98. Buna karşılık sen, Rabb’ini övgüyle yücelterek söz ve

davranışlarınla O’nun mükemmelliğini ilan et ve iman cephesinde yerini alarak, O’nun huzurunda secdeye kapanan Müslümanlardan bir nefer, İslâm toplumunun aktif bir üyesi ol!

Page 136: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

> ��$�" ا�� وا-+1 ( " < ر8 �_﴿٩٩﴾ 99. Ve ölüm denilen kesin gerçek kapını çalıncaya dek, Rabb’ine

kulluk ve ibadete devam et!

Page 137: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�﴿١٦﴾ :� ��رة ا�'16. NAHL SURESİ

Mekke döneminin sonlarında, Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden kısa bir süre önce indirilmiştir. Nahl, balarısı demektir. Bu adı, Allah’ın yönlendirmesiyle insan için harika bir gıda üreten balarısından söz eden 68–69. ayetlerden almıştır. 128 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

<� � �7�&�ن ا$ O- <��I$و T��+� Cه�#,I ?$ YA S١﴿ا4� ا﴾ 1. Ey müşrikler! Başınıza gelecek azaba karşı sizi uyaran Elçiye

ısrarla ve inatla karşı gelerek ona küstahça meydan okuyuşunuzdan dolayı, Allah’ın azap emri gelmiştir! Şöyle ki, artık tebliğ ve uyarı dönemi bitmiş, Müslümanların güçlü ve bağımsız bir toplum oluşturarak küfre karşı savaşmalarının zamanı gelmiştir. Bundan böyle karşınızda, baskı ve işkencelerinizi sineye çeken, size tatlı tatlı öğüt veren davetçiler değil, zulüm ve haksızlıklara kılıçla karşı koyarak Allah yolunda savaşan mücahitler göreceksiniz! İşte bundan dolayı, bütün Müslümanların Medine’ye hicret etmesi ve kâfirlere Allah’ın azabını tattıracak İslâm ordularının kurulması için Allah’tan emir gelmiştir! Artık sizi hangi felâketlerin beklediğini, pek yakında göreceksiniz! O hâlde, onun çabucak gelmesi için sabırsızlanmayın! Şunu da iyi bilin ki, müşriklere vadedilen azabın —ilâhî hikmet uyarınca— henüz gelmemiş olması, sahip oldukları inanç sisteminin Allah tarafından onaylandığı anlamına gelmez. Tam aksine, Allah onların düşünce ve anlayışlarının bozukluğundan kaynaklanan şirkin her şeklinden ve her türünden münezzehtir; itaat edilecek mutlak otorite kabul ederek Allah’a ortak koştukları her şeyin üzerinde ve ötesindedir, çok yücedir.

وح 54 ا4�ه� -#> 54 � ��ل ���8 L�o� #O�ن ا�_ $�A p�� ا Gا T�ا �G T �وا ا � ان ا6ر �ء 54 -+�ده� �7﴿٢﴾

Page 138: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

2. Allah, “Benden başka ilâh yok, o hâlde Bana karşı gelmekten titizlikle sakının!” diyerek insanlığı uyarmaları için, kullarından dilediğine kendi katından bir ruh —yani gönüllere hayat veren vahiy— ile melekleri gönderir ve bu seçkin kulları Peygamberlikle görevlendirir.

P#Q CP�O�ات واGرض 8�� � �7�&�ن ا�? O- <��I$﴿٣﴾ 3. Çünkü Allah, gökleri ve yeri anlamsız ve amaçsız değil, belli bir

hikmete uygun olarak, yani hak ile yaratmıştır. O, müşriklerin ilâhlık payesi vererek Allah’a ortak koştukları her şeyin üzerinde ve ötesindedir.

P#Q > �+4 �� �bQ �@ ذا�A LW�?�ن 54 G٤﴿ا﴾ 4. O insanı bir damlacık su olan nutfeden yarattı. Fakat şimdi o,

kendisini yaratan Rabb’ine karşı apaçık bir hasım kesilmiş!

I�م Gن وا�&#�$ �و4'3 VA�'4دفء و �3� �A ��� r�3_#Q﴿٥﴾ 5. Evcil hayvanları yaratan da O’dur. Onların yünleri, tüyleri ve

kıllarından ısınmanızı sağlayan giysiler elde eder, sütlerinden, yumurtalarından faydalanır ve bir kısmının da etini yersiniz.

< $?�)�ن و��� ��ن و)�� ��$ > �3� O;�ل )� �A﴿٦﴾ 6. Ayrıca, sabahleyin onları sürüler hâlinde otlağa çıkarırken ve

akşamleyin ağıllarına geri getirirken, sizi büyüleyen apayrı bir güzellik vardır onlarda.

:O���k و$ �� ��[�ف ر)� C�W ان ر8Gا P78 Gا T� �w��8 ا� ﴾٧﴿اK_���� ا�> 1#8 �� $��7. Ve ancak güçlükle varabileceğiniz uzak diyarlara yüklerinizi

onlar taşırlar. Rabb’iniz gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.

�'CL و�\#4 P� O#I$ G�ن وا�\�: v ��&+�@� وز� �O� ﴾٨﴿وا�+w�ل وا�8. Hem binek hayvanı, hem de seyrine doyum olmayan bir

güzellik, bir süs olarak soylu ve endamlı atları, katırları ve merkepleri yaratan da O’dur. Bunlardan başka, henüz bilmediğiniz daha nice nimetler yaratmaktadır. Çünkü insan, yaşamak için bunlara muhtaçtır. Fakat onun dünya ve âhiret mutluluğunu sağlayacak doğru bir inanç sistemine ve sağlıklı hukuk kurallarına duyduğu ihtiyaç, bundan çok daha büyüktür. Şimdi düşünün; insanın

Page 139: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bütün ihtiyaçlarını bilen ve bahşettiği sayısız nimetlerle bunları karşılayan Allah, din gibi hayatın ta kendisi olan konuda hiçbir düzenleme yapmamış ve insanı, sınırlı aklı ve tecrübesi ile baş başa bırakıp karanlıklar içinde bocalamaya terk etmiş olabilir mi? Elbette hayır!

<t و-#> �IO;ء 13���� ا� �X ��و C�x��; �3'4و :� �+ 1b2 ا�? S٩﴿ا﴾ 9. Peygamber ve Kitap göndererek insanlığı doğru yola iletmek ve

bu yolu dikenlerden, engebelerden arındırmak Allah’a düşer. Çünkü mutlak doğruyu bulma konusunda insan aklı yeterli değildir ve bu yüzden, her zaman doğru yoldan sapanlar vardır ve olacaktır da. Nitekim insanlık tarihi, bunun örnekleriyle doludur. Gerçi Allah dileseydi, sizi tüm yaratılmışlara üstün kılan iradenizi elinizden alır ve hepinizi zorla imana getirerek doğru yola iletebilirdi. Fakat imtihan hikmeti gereğince, dilediğiniz inanç ve hayat tarzını özgürce seçmenize izin verdi. Zira insan, ancak kendi özgür iradesiyle ve bilinçli olarak doğru yolu seçtiği takdirde gerçek anlamda ahlâk ve erdemliliğe ulaşabilir. Kaldı ki, etrafınızda sizi doğru yola iletecek o kadar mucize ve delil var ki:

ل 54 ا�? @� �ي ا �O�ن ا�6� �?$ T� �A �,X T'4�اب وX T'4 ��� ء�� ﴾١٠﴿�O�ء 410. Hem içme suyu ihtiyacınızı karşılayan, hem de

hayvanlarınızı otlatabileceğiniz çayırların yetişmesini sağlayan yağmurları gökten indiren O’dur. Öyle ki:

}+'� �L �_�م ��� T8 ا� G "�ذ M �A ان C�اتO �: واG-'�ب و54 &: ا�� �\ � �ن وا�' رع وا� ﴾١١﴿� W��ون

11. Allah bu su ile sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve daha nice meyveler yetiştirmektedir. İşte bütün bu anlatılanlarda, hakikati keşfetmek amacıyla inceden inceye düşünen insanlar için Allah’ın varlığını, birliğini, kudret ve merhametini gözler önüne seren nice işaretler, nice deliller vardır.

� O� وا�_C�O و و�\ 3�رk وا�7 ��ت �_�م ��� ا��: وا�' G "�ذ M �A ان C �ات 8�4�ه� ,�م 4?\ ا�' kن�#_I�﴿١٢﴾

12. Gece ile gündüzü mükemmel bir sistem hâlinde düzene koyan ve Güneş ile Ay’ı sizin yararlanmanız için koyduğu yasalara boyun

Page 140: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

eğdiren O’dur. Sadece bunlar mı? Bütün yıldızlar ve gökcisimleri, O’nun emriyle ilâhî yasalara boyun eğmişlerdir. Evet, bütün bunlarda, aklını kullanan insanlar için Allah’ın sonsuz kudret ve ilmini ortaya koyan nice alâmetler, nice deliller vardır.

&�ون ذرا ��� MA اGرض W# \4 و4� �L �_�م �6 G "�ذ M �A ان CT ﴾١٣﴿� ا��ا13. Sizin için yeryüzünde yetiştirdiği rengârenk çiçekler,

ağaçlar, kuşlar, kelebekler ve benzeri göz alıcı varlıklar da O’nun lütuf ve şefkatinin canlı birer şahididir. İşte bütün bunlarda, öğüt almasını bilen insanlar için ilâhî sanatın ihtişamını haykıran nice dersler ve ibretler vardır.

3�r و$�ى اW� و@� �?+#$ L�#( T'4 ا�و$? \�; ���m �O�� T'4 ا�#&� � ��� ا�+ ي �\ #" ا�6� T� �A �Qا�7��ون 4$ ��#I�و �T#uA 54 ا�w + �١٤﴿و﴾

14. Deniz ürünlerinden taze ve lezzetli et yiyebilmeniz ve takındığınız inci, mercan, deniz kabuğu, sedef gibi süs eşyaları çıkarabilmeniz için denizi emrinize boyun eğdiren de O’dur. Gemilerin suları yara yara denizde akıp gittiğini görürsünüz.

Allah doğayı belli yasalara bağlı kıldı ve size varlık kanunlarını keşfetme, araç yapma, kullanma gibi yetenekler bağışladı ki, O’nun yeryüzüne serpiştirdiği lütuf ve bereketlerini arayasınız ve bunca nimetlerinden dolayı kendisine kulluk edip şükredesiniz.

�1 8�� وا3�را و�+I� Y#�� $3 1ونk وا�_> �O$ ان M�رض رواGا MA﴿١٥﴾ 15. Yerkürenin sistematik hareketleri esnasında dengesinin

bozularak sizi sarsmaması veya depremlerin şiddetinin azalması için oraya sapasağlam dağlar yerleştiren ve her bölgeyi kendisine mahsus coğrafi özelliklerden tanıyıp yolunuzu bulabilmeniz için orada ırmaklar ve doğal yollar yaratan da yalnızca Allah’tır.

Cت�4Y-3 و� �@ �, ﴾١٦﴿ 1ون و8��'16. Ve Allah yönünüzü ve yolunuzu tayin edebileceğiniz daha nice

alâmetler yaratmıştır. Sözgelimi, insanlar —özellikle de denizde veya çölde yolculuk ediyorlarsa— geceleyin yıldızlar sayesinde yollarını bulabilirler. İnsanın maddî anlamda doğru yolu bularak gideceği hedefe rahatça ulaşabilmesi için evrene bunca işaretler yerleştiren Allah’ın, onun ahlâkî ve ruhî ihtiyaçlarını görmezlikten

Page 141: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

geldiği veya doğru yolu gösterme işini başka varlıklara bıraktığı düşünülebilir mi?

5OAا O& P#\� 6&�ون$ YAا CP#\� G 5﴿١٧﴾ 17. Hiç yaratan Allah ile yaratamayan herhangi bir varlık bir

tutulabilir mi; hâla düşünüp öğüt almayacak mısınız? Hem nasıl nankörlük edebilirsiniz ki:

وان Sان ا C�@�b�$ G Sا LOIوا 1I$ �� ﴾١٨﴿ Ww��ر ر)�18. Allah’ın size bahşettiği nimetlerini saymaya kalksanız,

onları saymakla bitiremezsiniz. Allah gerçekten çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Fakat aynı zamanda adildir de.

Sن وا�'#I$ �4ون و �?$ �4 �#I�﴿١٩﴾ 19. Unutmayın ki Allah, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her

şeyi bilir. O hâlde, doğru inanç sistemini O’ndan almalısınız. Çünkü:

5� G �\#_�ن X��� و@� �\#_�نC وا�6� Sن 54 دون ا�٢٠﴿�1-﴾ 20. O müşriklerin, Allah’ın berisinde kendilerinden medet umup

yalvardıkları o taştan tunçtan heykeller ve putlar hiçbir şey yaratamazlar, zaten kendileri yaratılmışlardır. Öyleyse, yaratma gücüne sahip olmayan varlıklardan hiç medet umulabilir mi?

�ن �+I��نvl t ا)���ءr و4� � ا4�ات ﴾٢١﴿I7�ونk ا�21. Üstelik canlı bile değil, basbayağı ölüdür bunlar, ne zaman

diriltileceklerini de bilmezler.

Q�ة 2#�38� 4'��ة و@� 4? ��ون ا3��� G�8 ن�4'z� G 5� �6��A r1(وا T�٢٢﴿ا﴾ 22. Sizin ilâhınız bir tek İlâh olan Allah’tır. Ve bu o kadar açık bir

gerçektir ki, aklı olan her insan bunu kabul eder. Fakat âhirete inanmayanların günahlarla kirletilmiş kalpleri, anlamsız inat ve kibirleri yüzünden bu dupduru hakikati inkâr ediyor.

G 5� ��� ?O�ا ��� G T ون و4� I�#'�نC ا �?� �4 �#I� S٢٣﴿;�م ان ا﴾ 23. Hiç şüphesiz Allah, onların gizledikleri ve açığa vurdukları

her şeyi bilmektedir ve hak ettikleri cezayı onlara muhakkak verecektir. Çünkü O, büyüklük taslayanları asla sevmez.

<k واذا �� v اGو �m��ا ا�� ��2 k�� ل ر8 �ا ا �: 3�� 4�ذ �2﴿٢٤﴾

Page 142: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

24. Onlara, “Rabb’iniz Muhammed’e ne indirdi?” diye sorulsa, insanların hak dine yönelişini engellemek için, “Hiçbir şey indirmedi. Muhammed’in söyledikleri eskilerin efsane ve masallarıdır!” derler.

��ا #O�ر �� �ء 4� � �� Gا C�#- vw8 �3�#u� 5� ﴾٢٥﴿ونt اوزار@� &�L#4 ��م ا�_kLO� و54 اوزار ا�6�25. Böylece mahşer gününde onlar, hem kendi işledikleri

günahları, hem de bilgisizlik yüzünden yoldan çıkardıkları cahil kimselerin işlemesine sebep oldukları bazı günahları yüklenmiş olacaklar. Tabi bu, o cahillerin boynundaki günah yükünü azaltmayacak. Bakın, sırtlarında ne kötü bir yük taşıyorlar!

12 �32�A 54 {_ 3� 54 ا�_�ا-A 1\� -#3�� ا�?��'8 Sا <$�A �3#+2 54 5� وا$�3� 4�� ا�6� ﴾٢٦﴿ا6I�اب I7� G ��( 54�ون

26. Kendilerinden önceki çağlarda hüküm süren kâfirler de inananlara karşı planlar hazırlamış türlü tuzaklar kurmuş, Allah’ın nurunu söndürmek için nice hileler düzenlemişlerdi. Fakat Allah, onların binalarını temelinden öyle bir sarstı da, tavanları başlarına yıkılıverdi ve böylece, hiç beklemedikleri bir anda, nereden geldiğini bile anlamadıkları korkunç bir azapla yüz yüze geldiler. Fakat cezaları yalnızca bundan ibaret kalmayacak:

�K �� &�X 5�ل ا�3� و�_� � \� LO�_�م ا�ا ء ��5 او�$� �C�3 2�ل ا�6� �A ن� 2� �7$ � '& 5� اI�#� ي ا�6� k5� ��A���ء -#> ا�� ي ا���م وا�? ﴾٢٧﴿ان ا�\

27. Ayrıca mahşer gününde Allah onları alçaltacak ve şöyle diyecek: “Hani uğrunda müminlere karşı düşman kesildiğiniz sözde ortaklarım nerede?” Bu soru karşısında kâfirlerin dilleri tutulacak, âdeta ölüm sessizliğine bürünecekler. Kendilerine Kitap ve Peygamberler aracılığıyla ilim verilmiş olanlar ise, “İşte bugün her türlü rezillik ve alçaklık, inkârcılar üzerinedir!” diyecekler.

5� �M ا ا�6� �O��y L�o� #O�3� ا� A� $ �� �#- Sان ا <� #8 Cء� �� 54 :OI � '& �4 �# A ¨�3?W��_�ا ا�? ﴾٢٨﴿O8� OI$ � '&#�ن

28. Onlar işledikleri günahlar sebebiyle kendilerine zulmederlerken, korkunç görünüşlü melekler ansızın gelip canlarını alacak ve o zaman başlarını öne eğerek, “Biz bu yaptıklarımızı kötülük amacıyla yapmıyorduk!” diye sahte

Page 143: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

mazeretler öne sürecekler. Buna karşılık melekler, “Hayır!” diyecekler, “Allah sizin neler yaptığınızı ve hangi amaçları güttüğünüzü gayet iyi bilmektedir!”

Aا�� #Qد�5 � � �� O�ى ا�4� �o+#A C�3� �A 5� �1��Q � ﴾٢٩﴿ا8�اب ;3'29. “Öyleyse, girin bakalım cehennemin kapılarından içeri, hem

de sonsuza dek içinde kalmak üzere! Büyüklük taslayanların varacağı yer gerçekten ne kötüdür!” Müminlere gelince:

:� �� )?'CL و1� و�2 M @6ه ا�1 �A ا�5 ا)?'� �6#� CاvQ ا���2 C�� ل ر8 �ا ا _�ا 4�ذ �5 ا$ ار �6#� k> �_ O�دار ا �I'�و C vQ �ةQ G٣٠﴿ا﴾

30. Dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakınan kimselere ölüm anında melekler tarafından, “Rabb’iniz ne indirdi?” diye sorulduğunda, “Elbette güzellikler, iyilikler indirdi!” diyecekler. O hâlde, iyilik yapanlara müjde: Bu dünyada güzel davranış gösterenlere, daha dünyadayken güzel bir mükâfat vardır. Çünkü iyiliklerin yaygınlaştığı toplumlarda haksızlık ve zulüm en alt seviyeye indirilir, toplumsal adalet sağlanarak karşılıklı güven ortamında huzur dolu bir hayat yaşanır. Fakat âhiret yurdunda alacakları mükâfat, dünyadakinden çok daha hayırlıdır. Evet, daima iyiliğe ve güzelliğe yönelerek kötülüklerden sakınanların ebedî vatanı olan o cennet yurdu gerçekten ne güzeldir!

�ت '; � �4 �3� �A �3� ر�3Gا �3 �ي 54 $ ��,$ �3�#Q1� 1ن- k> �_ O�ا Sي ا ,� "�6& Cن �]� �7﴿٣١﴾

31. Yani, sonsuz huzur ve mutluluk diyarı olan Adn cennetleri. İşte onlar, içerisinde ırmaklar çağıldayan ve arzu ettikleri her şeyi bulabilecekleri bu cennet bahçelerine girecekler. Allah, dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakınan kimseleri işte böyle mükâfatlandırır.

5� O8 L� OI$ � '&#�ن ا�6� <k �_���ن Y�م -#k��� ادQ#�ا ا�,' �+ �m L�o� #O�3� ا� A� $﴿٣٢﴾ 32. Onlar ki, tertemiz bir hayat yaşarlarken, güzel yüzlü

melekler gelip incitmeden canlarını alacak ve “Selâm sizlere, ebedî kurtuluş ve esenliğe ulaştınız, yaptığınız iyi işlerden dolayı buyurun girin cennete!” diyerek müjdeyi verecekler.

Page 144: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Hakikati tüm berraklığıyla gözler önüne seren bunca deliller ve mucizeler ortada dururken, inkârcılar tövbe edip ebedî mutluluğa ulaşmak için daha ne duruyorlar?

:@ � "IA "�6& C: ا�6� �L�o او ��$M ا4� ر8 #O�$3�� ا�ان $ � G3� �'|�ون اO#y �4و C�3#+2 54 5��ا اO#|� �3?W�ن و5�� &� S٣٣﴿ا﴾

33. Canlarını alacak azap meleklerinin karşılarına çıkagelmesini ya da Rabb’inin azap emrinin gerçekleşmesini mi bekliyorlar? Oysa geçmiş toplumları ibretle incelemiş olsalardı, kendilerini ne büyük bir felâketin beklediğini anlayacaklardı. Çünkü onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı ve yaptıklarının cezasını en ağır biçimde ödemişlerdi! Allah, hak ettikleri cezayı vermekle onlara zulmetmiş değildi; ne var ki, onlar bile bile kötülüğü tercih ederek kendilerine zulmediyorlardı.

�38�E�A tن �] 3 ?� �T8 ا���ت 4� O-#�ا و)�ق 4 �38� &� ��﴿٣٤﴾ 34. Ve sonunda, yaptıkları kötülükler dönüp kendilerini buldu

ve o alay edip durdukları azap, onları çepeçevre kuşatıverdi! İşledikleri günahların, ezelden belirlenmiş ilâhî bir yazgı olduğunu

öne sürerek sorumluluktan kurtulmaya çalışanlara gelince: 35. Allah’a inanmakla birlikte, birtakım sahte ilâhları itaat edilecek

�5 اX�&�ا � و2�ل 4'� 54 دو�T ا�6� �( Gو �p]�� �5 و�G ا8� 54 دوMX 54 �Tء -+1 �4 Sء ا� �X � > �+O�غ اY+�ا Gا :� �3A r�3#+2 54 5: -#> ا�� ﴾٣٥﴿MX 54ءIA "�6& C: ا�6�

mutlak otorite kabul ederek veya makam, şöhret, servet ve benzeri değerleri hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek Allah’a ortak koşanlar, günahlarını mazur gösterebilmek için diyorlar ki: “Eğer Allah dileseydi irademizi elimizden alırdı, böylece ne biz, ne de atalarımız O’ndan başkasına kulluk etmez, O’nun hükmüne aykırı olarak hiçbir şeyi yasaklamazdık! Mademki bunları yapıyoruz, demek Allah buna izin vermiştir.” Aslında buraya kadar söyledikleri doğru. Fakat buradan yola çıkarak vardıkları sonuç yanlış: “O hâlde, yaptıklarımız O’nun rızasına uygundur. Öyle ya, Allah bizzat kendisinin izin verdiği şeyi niçin yasaklasın?” Evet, gerçekten de Allah imtihan hikmeti gereğince insana akıl ve

irade vermiş ve yaptığı kötülüklere derhal müdahale etmeyerek bunları yapmasına izin vermiştir. Fakat Allah’ın bir şeye izin

Page 145: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

vermesi, ondan razı olduğu anlamına gelmez. O’nun razı olduğu şeyleri öğrenmek için “nelere izin verdiğine” değil, “neleri emrettiğine” bakmak gerekir. Fakat inkârcılar, bunları bile bile hakikati çarpıtıyorlar. Onlardan önceki zalimler de buna benzer saçma gerekçelerle

insan iradesini yok sayarak aynı şekilde davranmış ve sonunda azabımızı tatmışlardı! Göz göre göre saçma bahaneler uyduran bu insanlara karşı elçilerin görevi, hakikati onlara açıkça duyurmaktan başka ne olabilir ki! Rabb’inizin neleri emrettiğini öğrenmek ister misiniz?

و4'3 و�_1 S3� 54 @1ى ا'OA rت�l� وا; '+�ا ا�� Sان ا-+1وا ا G��ر L M &: ا4 �A �'�I8 54 � A رضGا MA واv �?A CL�Y uا� T�#- } _( > �8 6�O�ا L+2�- ن��وا &�} &|�﴿٣٦﴾

36. Hiç kuşkusuz Biz, “Yalnızca Allah’a kulluk edin; Allah’ın otoritesini ve hükümlerini hiçe sayarak zulüm sistemini yeryüzünde kurumsallaştırmaya çalışan azgın kâfirlere, yani tâğutlara kul köle olmaktan kaçının!” diye emrimizi iletmeleri için her topluma bir Peygamber veya Peygamberin mesajını tebliğ eden bir davetçi gönderdik. Elçilerin yoğun tebliği sonucunda, Allah onlardan bir kısmını doğru yola iletti, vahye teslim olan bu insanlar dışında bir kısmı da kötülüğü tercih ettiği için sapıklığı hak etti. Bunun canlı örneklerini görmek istiyorsanız, yeryüzünde gezip dolaşın da, ayetlerimizi inkâr eden güçlü toplumların, medeniyetlerin sonu nice olmuş, bir görün! Demek oluyor ki, Allah dilediği yolu seçmesi konusunda insanı

özgür bırakmıştır. O hâlde:

�5 ان ��E�ي u� 54: و4� 54 �3� �13� G Sن ا�A �3�1@ <#- �ص�$﴿٣٧﴾ 37. Ey Müslüman! Sen onların doğru yola gelmelerini ne kadar

arzu etsen de, Allah koyduğu yasalar çerçevesinde saptırdığı hiç kimseyi —kendisi doğru yola yönelmediği sürece— hidayete erdirecek değildir. Ve bile bile sapıklığı tercih eden bu insanlara, Hesap Gününde hiç kimse yardım edemeyecektir! Neden mi?

G k�3 واO?2�ا�O�13 ا; S�8 G س� O� 54�تC 8#> و-1ا -#T� )_� و5�� ا&� ا�' Sا �I+� kن�O#I�﴿٣٨﴾

Page 146: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

38. İnkârcılar, “Ölüp giden bir kimseyi, Allah bir daha asla diriltmeyecektir!” diye olanca güçleriyle yemin ediyorlar. Hayır, elbette diriltecek! Bu, yerine getirmeyi bizzat kendisinin üstlendiği gerçek bir sözdür; ne var ki insanların çoğu bunu bilmez.

>+�� > �ا &�ذ�8�& �3 �وا ا �W& 5� �T وI��#� ا�6� �A ن�W# \� ي ﴾٣٩﴿3�� ا�6�39. Allah, mahşer gününde bütün insanları yeniden diriltecek ki,

anlaşmazlığa düştükleri bütün tartışmalı konuları karara bağlayarak hükmünü açıklasın ve böylece inkârcılar ne kadar yalancı olduklarını görsünler. “Peki, çürüyüp gitmiş bedenleri yeniden diriltmek zor değil mi?” diyorsanız, onu Bize bırakın:

�O �ا ارد�ه ان _�ل A 5& T����نt ا ﴾٤٠﴿2�'�� M7�ء اذ40. Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, ona sadece “Ol!”

deriz; o da hemen oluverir. Zaten bütün varlıklar, O’nun “Ol” emriyle yaratılmadı mı? Öyleyse, Rabb’inize sonsuz güven duyarak zulme karşı mücadeleye

devam edin. Sizi bu yoldan çevirebilecek her şeyi terk ederek, İslâm’ı yaşayabileceğiniz yepyeni bir hayata geçiş yapın. Tıpkı, İslâm’ın ilk yıllarında, kâfirlerin baskı ve işkenceleri nedeniyle yurtlarını terk edip Mekke’den Habeşistan’a hicret eden ilk muhacirler gibi:

5� Q�ة ا&�� � وا�6� Gا �;Gو CL'?( �� MA �3 ا�1 'x 4 1I8 54� O#y�ا �'+� Sا MA �وا;�@ � kن�O#I� ا��&﴿٤١﴾

41. Zulme uğradıktan sonra, zulüm diyarını terk ederek Allah yolunda hicret edenleri, bu dünyada güzel bir yurda yerleştireceğiz. Âhirette verilecek mükâfat, elbette çok daha büyüktür, bir bilselerdi!

5� #�ن ا�6� &� � �3 ﴾٤٢﴿E�وا و-#> ر842. Onlar, hak dinin egemen olması için verdikleri mücadelenin

güçlüklerine sabredip direnen ve yalnızca Rab’lerine güvenen kimselerdir.

�� &� ان &' � O#I$ G� و4 ��ا ا@: ا�6 #�?A �3��ا M� �(� G�;ر G54 2+#" ا �ار�#' k٤٣﴿ن﴾ 43. Ey Muhammed! İnkârcılar, senin diğer insanlar gibi fâni bir

insan olmanı gerekçe göstererek Peygamberliğine itiraz ediyorlar.

Page 147: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Oysa Biz senden önce de, kendilerini vahiyle desteklediğimiz ölümlü adamlardan başkasını elçi olarak göndermedik. Zira onlar, bütün hal ve hareketleriyle müminlere önder ve örnek olacaklardı. Ey insanlar! Eğer bu gerçeği bilmiyorsanız, Allah’ın ayetlerini iyi bilen dürüst ve güvenilir insanlara, yani zikir ehline sorun. Onlar da şahitlik edeceklerdir ki:

'�ت W � �3��ون 8��+� #I�ل ا3��� و �س 4� '#� >+ � �& �'�� ا��" ا�6 C�8 وا ﴾٤٤﴿وا�44. Allah, her devirde insanlar arasından elçiler seçmiş ve onları,

hakikati gözler önüne seren apaçık delillerle ve hikmet dolu kitaplarla insanlığı aydınlatmak üzere göndermiştir. Ve işte ey Muhammed, sana da hikmet, uyarı ve öğütlerle dolu bu Zikri gönderdik ki, kendilerine indirilen bu son ilâhî vahyi, —onun pratik hayata uygulanmasının bireysel ve toplumsal bir modelini de ortaya koyarak— tüm insanlığa açıkça bildiresin ve böylece onlar, Allah’ın ayetlerini düşünüp ibret alabilsinler. Fakat yine de, Kur’an’ın ortaya koyduğu hayat programından yüz çevirenler olacak:

54�Aا Sت ان �\?} ا�� � �5 4��وا ا�? 38� اGرض او ��$3�� ا6I�اب G ��( 54 ا�6� k�ونI7�﴿٤٥﴾

45. Peki, zulüm düzenlerini sürdürebilmek için sinsice plânlar kuran bu inkârcılar, Allah’ın kendilerini bir gün yerin dibine geçirmeyeceğinden, ya da hiç ummadıkları bir yerden başlarına korkunç bir azabın gelmeyeceğinden nasıl emin olabiliyorlar?

�k5 او � ,IO8 �@ �OA �3+ #_$ M �A �@6Q��﴿٤٦﴾ 46. Ya da refah ve zenginlikle şımarmış bir hâlde gezip

dolaşırlarken, onları ansızın yakalayıp helâk etmeyeceğinden —ki buna asla engel olamazlar— nasıl emin olabiliyorlar?

�� او �� ��[�ف ر)� فA C�ن ر8 �\$ <#- �@6Q��﴿٤٧﴾ 47. Yahut ahlâkî değerlerin çözülmesi sonucunda, zamanla barış ve

huzur ortamının yok olup toplumun içten içe çürümesiyle, Allah’ın onları adım adım felâketlere sürüklemeyeceğinden nasıl emin olabiliyorlar? Fakat onların bunca nankörlüğüne karşılık Allah onları derhal cezalandırmıyor, tövbe etmeleri için biraz daha mühlet tanıyor. Çünkü sizin Rabb’iniz, kullarına karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir. Nitekim bu inkârcılar, etraflarına ibret

Page 148: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

gözüyle bir bakmış olsalar, Allah’ın varlığını, birliğini, sonsuz kudret ve merhametini görecekler:

pzا Yy او�� �W � ءMX 54 Sا P#Q �4 <��ون ��وا اQو@� دا S 1ا ,� :x��O < وا�7 �O��5 ا- T�﴿٤٨﴾

48. Allah’ın yarattığı varlıklara dikkat ve ibretle bakmıyorlar mı? Onların o görünen gölgeleri, güneş sistemindeki mükemmel ölçü ve dengeyi insana haykırırcasına, nasıl da sabah akşam bir sağa bir sola dönerek Allah’ın koyduğu doğal yasalara alçakgönüllü olarak boyun eğiyorlar.

S��ون و ?� G �@و L�o� #O�وا L �ا8 O�ات و4� MA اGرض 54 د ﴾٤٩﴿�?,4 1� MA ا�?49. Ve zaten, göklerde ve yerde bulunan bütün varlıklar Allah’a

secde ederler. Müminler kendi istek ve iradeleriyle, diğer yaratılmışlar da bağlı oldukları doğa yasalarına uyarak ister istemez Allah’a boyun eğerler. Allah’a isyan eden bir kâfir bile, yiyip içerken, nefes alıp verirken; kalbi, ciğerleri ve bağırsakları çalışırken... ilâhî kanunlara itaat etmektedir. Müşriklerin tanrılaştırdığı o melekler de, asla kibre kapılmaksızın Allah’a boyun eğmektedirler. Öyle ki:

A 54 �3�32� و�IW#�ن 4� 4z��ون\� t�A�ن ﴾٥٠﴿ر850. Üzerlerinde mutlak egemen olan Rab’lerinden korkar ve

yalnızca kendilerine emredileni yaparlar. İşte bu yüzden:

�ي A�ر@+�ن و2�ل ��A r1(وا T�ا �@ �O r ا >'Kوا ا3�< ا� 6\ $ G S٥١﴿ا﴾ 51. Allah, “Sakın O’ndan başkasının otoritesine boyun eğip de

kendinize ikinci bir tanrı edinmeyin!” buyurdu, “Çünkü sizin Rabb’iniz, eşi ve ortağı olmayan bir tek ilâhtır! O hâlde başka hiç kimseden değil, yalnızca Benden korkun!”

T�رض و� وGات وا�O _�ن 4� MA ا�? $ Sا vwAا C�+E5 وا� ﴾٥٢﴿T ا��152. Mademki göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur, şu

hâlde kulluk ve itaat de daima O’na olmalıdır; hal böyleyken, hâlâ Allah’tan başka birilerinden mi çekineceksiniz?

LOI و4� 8�� 54 r��ون,$ T���A � uا� �� K� اذا 4? S5 اOA﴿٥٣﴾ 53. Size ulaşan her nimet Allah’tandır. Nitekim başınıza bir belâ

geldi mi, hemen O’na el açıp yalvarırsınız.

Page 149: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�K 8�8 ��'4 P� ��A اذا ��'- � uاذا &7} ا� kن�٥٤﴿3� �7�&﴾ 54. Fakat Allah bu belâyı üzerinizden kaldırır kaldırmaz,

içinizden bazıları çok geçmeden ettiği duaları unutur ve başkalarına kulluk ederek Rab’lerine ortak koşarlar.

� A?�ف $W��� #I�وا I�ا O A C�@�'�$ا ��O8 ن�O﴿٥٥﴾ 55. Böylece, kendilerine bahşettiğimiz nimetlere nankörlük

etmiş olurlar. Ey nankörler, şimdilik keyfinize göre yaşayın bakalım; yakında başınıza neler gelecek, göreceksiniz! Müşrikler, ekinlerinden ve hayvanlarından bir kısmını (6. En’âm:

136) Allah ile putları arasında bölüştürürlerdi:

� &' � $W�ون و�,I#�ن O- 5#�? � S�$ C�@�'2رز � O4 �+� �b ﴾٥٦﴿O�� O#I� G�ن 56. Kendilerine bahşettiğimiz nimetlerden, haklarında hiçbir

bilgiye sahip olmadıkları ve yalnızca atalarını körü körüne taklit ederek bağlandıkları sözde ilâhlarına da bir pay ayırıyorlar. Üstelik bunun, Allah’ın emri olduğunu iddia ediyorlar. O hâlde, ey zalimler! Yemin olsun ki, bütün bu uydurduğunuz şeylerden dolayı kesinlikle hesaba çekileceksiniz!

kT و3�� 4� �7 3�ن و�,I#�ن �� ا�+'�ت �+ S﴿٥٧﴾ 57. Bir de hoşlarına giden erkek çocuklarını kendilerine lâyık

görürlerken, sahip olmaktan utanç duydukları kızları “Melekler Allah’ın kızlarıdır!” diyerek Allah’a yakıştırmaktan çekinmiyorlar! Hâşâ, Allah eksiklik ve noksanlık ifade eden ve ancak yaratıklara yakıştırılabilecek sıfatlardan uzaktır, yücedir! Üstelik bunlar Allah’a nispet ettikleri kız çocuklarını o kadar aşağılık görürler ki:

� ا)1@ واذا 78 r�� �> y: و;T3 4?�دا و@� &|�G�8 �﴿٥٨﴾ 58. Onlardan birine bir kız çocuğunun dünyaya geldiği

müjdelense, üzüntüden yüzü kapkara kesilir ve içi öfkeyle dolup taşar.

C ا�T�?O � �ارى �T8 � �ء 4� 78 �ء 4� ��O��ن 54 ا�_�م 54 �� �� Gا Cاب MA T ا�� -#> @�ن ام �1�﴿٥٩﴾

59. Kendisine verilen bu “utanç verici” müjde yüzünden insanların içine çıkamaz olur. Evine kapanıp kara kara düşünmeye

Page 150: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

başlar; şimdi bu “alçaklığa” katlanıp onu evinde mi tutsun, yoksa onurunu kurtarmak için kızını diri diri toprağa mı gömsün! Bakın, ne kötü hüküm veriyorlar!

5� �6#� t�� ��� ا� � � I�ا �و@ C<#-Gا :�O�ا Sو rء� Q�ة 4�: ا�? G�8 ن�4'z� G﴿٦٠﴾ 60. Âhirete inanmayanlar, insanlığı mutsuzluğa sürükleyen ve

asla örnek alınmaması gereken böyle kötü özelliklere sahiptir. En yüce sıfatlar ise Allah’a aittir. O hâlde, inanç, düşünce ve davranışlarınızı Allah’ın gönderdiği kitaba göre düzenlemelisiniz. Çünkü O azizdir, hakimdir. Tüm varlıklar üzerinde mutlak otorite sahibidir, sonsuz ilim ve hikmet sahibidir. Sonsuz hikmetinden dolayıdır ki:

�> ا;: A r<O?4 و�� �@� ا� Qz� 5��و L �ا8 �س 3O#|8� 4� $�ك -#3�� 54 د ا�' S6 اQاz� ء�ذا ;�� ﴾٦١﴿ا; ?� G �3#�Q�ون ��-L وG �? _41�ن

61. Allah insanları işledikleri kötülüklerden dolayı anında helâk edecek olsaydı, yeryüzünde bir tek canlı bırakmazdı. Fakat O, düşünüp tövbe etmeleri için, onlara vereceği cezayı kendisinin takdir ettiği belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri dolunca da artık son pişmanlık fayda vermez. Helaki ne bir an geciktirebilir, ne de öne alabilirler!” Allah böyle yüce sıfatlara sahipken, bu inkârcılar hoşlanmadıkları

kız çocuklarını Allah’a yakıştırırlar. Kendileri başkanlık ve yönetimde ortaklığı sevmez, fakat Allah’a ortak koşarlar. Kendi elçilerine saygı gösterilmesini ister, fakat Allah’ın Peygamberlerini küçümserler. Yani:

4� ���@�ن و$b} ا�?' 3� ا� و�,I#�ن S �3 �ر وا 6�ب ان 3�� ا��?'>G C ;�م ان 3�� ا�' ﴾٦٢﴿m�W4�ن

62. Hoşlanmadıkları şeyleri Allah’a yakıştırmaktan çekinmezler. Bir de hiç çekinmeden, kendilerinin en güzel şeylere lâyık olduğunu iddia ederek göz göre göre yalan söylerler. Oysa hiç kuşku yok ki, onların hakkı ateştir, hem de cehennemin öncüleri olarak!

S�$ م و��3� ا�� ���ن ا-O�3A �3�� و�� 5 3�� ا�7 � A "#+2 54 �4ا <� 3� -6اب �_1 ار�#'�� ا� �� ﴾٦٣﴿ا��

Page 151: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

63. Gerçek şu ki, senden önceki çağlarda hüküm süren toplumlara da elçilerimizi göndermiştik. Fakat şeytan, yaptıkları çirkin işleri allayıp pullayarak onların gözüne güzel göstermiş ve böylece onları inkâra sürüklemişti. Ve işte aynı şeytan, bugün de inkârcıları aldatarak onların yol göstereni, karar vereni, danışmanı ve dostu olmuş! Şeytanı dost edindikleri için, onlara can yakıcı bir azap var! Bu durumda, ey Muhammed, sana ve senin izinden gidenlere büyük

bir görev düşüyor:

�� �'� -#�" و4 �kT و@1ى ور)LO �_�م �4z'�ن ا �A ا�W# Q3�� ا6�ي ا >+ � Gب ا�٦٤﴿ا�� ﴾ 64. Biz bu Kitabı sana, ne dediğini anlamadan, öylesine okuyup

geçesin diye değil, ancak ve ancak, Allah’ın gönderdiği vahye teslim olan Müslümanlardan başka bütün insanların yüzyıllardan beri üzerinde tartışıp durdukları dinî, felsefî, hukukî, ahlâkî konularda mutlak hakikati ortaya koyarak insanlığı aydınlatman için ve iman edecek bir topluma doğru yolu gösteren bir rahmet kaynağı olmak üzere gönderdik. Bu neye benzer, bilir misiniz?

Sوا tن�IO?� م�_� L� G "�ذ M �A ان C�3$�4 1I8 رضGا T8 ��(�A ء�� �O�ء 4 ل 54 ا�? ﴾٦٥﴿ا65. Allah gökten yağmur yağdırır da, onunla ölü toprağa

yeniden hayat verir. İşte gönderdiği Kur’an ile insanlığa böyle hayat verir. Gerçekten bunda, hakikate kulak verenler için hem gökten bir rahmet olarak inen Kur’an’ın ölü kalpleri nasıl dirilttiğini anlatan bir işaret, hem de Allah’ın kudret ve merhametini ortaya koyan bir delil vardır.

�wx� وان �� �b��Q �'+� �ث ودمA >8 54 �T��8 M �A � O4 ��� �_? C�ةI� م�IGا MA ��� > �ر�8 7#�﴿٦٦﴾

66. Gerçek şu ki, sütlerini sağdığınız evcil hayvanların o mükemmel yaratılışında da sizin için ibret verici yönler vardır. Şöyle ki: Biz bu hayvanların karınlarındaki yarı sindirilmiş gıdalarla kan arasından salgılanan ve içenlerin boğazından kayıp giden lezzet verici ve tertemiz süt içiriyoruz size.

\ و54 �: واG-'�ب $ �\ �L �_�م �I_#�ن OK�ات ا�' G "�ذ M �A ان C�'?( �2���ا ورز T'4 6ون﴿٦٧﴾

Page 152: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

67. Ve gerek hurmadan, gerek üzümden, kimileriniz sağlığa zararlı ve sarhoşluk verici içki imal edersiniz, kimileriniz de kurutulmuş meyve, reçel, helva ve benzeri temiz ve helâl gıdalar üretirsiniz. İşte Kur’an’a karşı tavrınız da böyledir: Kiminiz onu inkâr ederek yahut basit menfaatler karşılığında değiştirerek ya da kâhinliğe, cinciliğe alet ederek azaba uğrar, kiminiz de onunla hidayet bularak dünya ve âhirette kurtuluşa erişirsiniz. Hiç kuşkusuz bunda, aklını kullanan bir toplum için hakikati gösteren bir işaret, bir delil vardır.

� �X�I�نk واو)> O4و �, ي 54 ا�,+�ل 8��$� و54 ا�7 �6\ �: ان ا$ " ا�> ا�' ﴾٦٨﴿ر868. Rabb’in balarısına vahyederek şöyle emretti: “Dağlarda,

ağaçlarda ve insanların senin için yapacakları kovanlarda kendine yuva yap.”

�K T� �A T" ذCY� �\�ج 54 8��3� X�اب 4\ #} ا��ا M �+: ر8 ��#��A �اتO M 54 &: ا�� �#& �L �_�م � W��ون G "�ذ M �A ان Cس� ﴾٦٩﴿�WX�ء �#'

69. “Sonra her çeşit meyvenin çiçeğinden tadıp bal topla ve sana verilen emirlere boyun eğerek Rabb’inin gösterdiği yolları adım adım izle.” Arıya verdiğimiz bu yetenekler sayesindedir ki, onların

karınlarından, içinde insanlar için şifa verici unsurlar olan farklı lezzet ve renklerde şerbet çıkar. Hiç kuşkusuz bunda, hakikati keşfetmek amacıyla inceden inceye düşünen bir toplum için bir delil vardır.

Sوا � �K ��_#Q Sان ا C���X �#- 1I8 �#I� G M�� �OI�ارذل ا <� ��� و4'�� 54 ��د ا� A� t�� �12 �� �#-﴿٧٠﴾

70. Sizi yoktan var eden ve zamanı geldiğinde öldürecek olan Allah’tır. İçinizden bazıları genç yaşta hayata gözlerini yumarken, kimileriniz de bildiği şeyleri dahi bilemez hâle geleceği ömrünün o en düşkün ve perişan çağına kadar yaşatılır. Şüphesiz Allah, sonsuz ilim ve kudret sahibidir. Şimdi de, Allah’ın mülkünde eşi ve ortağı olmadığını sizin kendi

hayatınızdan canlı bir örnekle açıklayalım:

Page 153: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

S3 وا�O�4#�{ ا �ي رز32� -#> 4 �اد� #�ا 8� uA 5� زقOA r� ا�6� : MA �I8 <#- ��uI8 ا�� uA ��1ون ,� Sا LOI'+Aا Cاء� �� T� �A �3A﴿٧١﴾

71. Allah her birinize farklı güç ve yetenekler bahşederek, gerek sosyal statü gerekse rızık ve kazanç bakımından bir kısmınızı diğerlerinden üstün kılmıştır. Fakat kendilerine zenginlik bahşedilmiş olanlar, köle veya hizmetçileriyle eşit konuma gelecek şekilde rızıklarını onlarla paylaşmak istemezler. Peki, ey müşrikler! Siz servetinizde —onu size Allah verdiği hâlde— kölelerinizi ve hizmetçilerinizi kendinize ortak kabul etmezken, nasıl olur da Allah’a kulluk ve şükür konusunda başka ilâhları O’na ortak koşarsınız? Kendi mülk ve nüfuz alanınızda başka bir ortağa tahammül edemeyen sizler, nasıl olur da Allah’ın birer aciz kulu olan sözde “yüce şahsiyetleri” ya da uydurduğunuz sahte ilâhları Allah’ın mülk ve egemenliğinde O’na ortak kabul eder, kendinize lâyık görmediğiniz bir durumu Allah’a yakıştırmaya cüret edersiniz? Şimdi bu müşrikler, kendilerine bunca lütuflar bahşeden Rab’lerine

ortaklar koşarak göz göre göre Allah’ın nimetlerini inkâr mı edecekler?

S54 وا ��� :I;و �ازوا; ��?W+�تI; C: ��� 54 ا � < و)1Wة ورز2�� 54 ا�� ازوا;�� 8'� k�ونW�� �@ Sا }OI'8ن و�4'z� :m�+��+A٧٢﴿ا﴾

72. Allah size, kendiniz gibi birer insan olan karşı cinsten eşler yarattı. Eşlerinizden de size çocuklar ve torunlar verdi ve size tertemiz gıdalar, geçim kaynakları ve rızıklar ihsan etti. Bütün bunlara rağmen, hâlâ Allah’tan başka kulluk edilecek, emrine boyun eğilecek varlıklar bulunduğuna dair asılsız bir inanç besleyerek batıla inanacak ve Allah’ın bunca nimetlerine karşı nankörlük mü edecekler?

�I�نr و�I+1ون �� ?� Gو ���X رضGات وا�O 4� O� G#" 3�� رز2� 54 ا�? S٧٣﴿54 دون ا﴾ 73. Onlar Allah’ın yanı sıra, kendilerine ne göklerden ne de

yeryüzünden hiçbir şekilde rızık veremeyecek olan ve rızık verme haricinde de hiçbir şeye güç yetiremeyen birtakım hayal ürünü varlıklara tapıyorlar.

YA ن�O#I$ G � �I#� وا Sان ا Cل�4�Gا S ا�8�u$﴿٧٤﴾

Page 154: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

74. Sakın şirke dayalı inancınızı makul göstermek için saçma gerekçelerle Allah’a örnekler vermeye kalkmayın. Örneğin bazı müşriklerin dediği gibi, “Nasıl ki sıradan bir insan padişahın huzuruna çıkamıyor da, ancak onun yakın dostları aracılığıyla arzu ve dileklerini ona iletebiliyorsa, biz aciz kullar da doğrudan Allah’a yalvarmak yerine, O’na bizden daha yakın olan putlar, efendiler, azizler, evliyalar aracılığıyla O’na kulluk ediyoruz!” demeyin. Çünkü Allah sırf etrafındaki yakın “dostlarını” memnun etmek için onların aracılığıyla ihsanlarda bulunan, aksi takdirde kimseye bir şey vermeyen bir ilâh olmadığı gibi, halkının kalbinden geçenleri bilmeyen, bu yüzden de aracılara muhtaç olan padişahlar gibi aciz de değildir. O hâlde, bu saçma örnekleri bırakın da, inancınızı Allah’ın kitabına göre şekillendirin. Çünkü her şeyin en doğrusunu Allah bilir, siz bilemezsiniz. Yine sizin hayatınızdan alınan şu örneğe de kulak verin:

� رز2� '?(� 3A� g '4 PW'��ب Y�4 -+1ا #O4�&� G �_1ر -#> MXء و54 رز2'�ه 4' S��ا ا TC 8: ا&�@� O#I� G�ن S 1O�نC ا� �� ?� :@ C٧٥﴿و;3�ا﴾

75. Allah şu iki adamı size örnek olarak anlatıyor: Bunlardan birisi hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köledir. Diğeri ise kendisine katımızdan güzel nimetler bahşettiğimiz hür ve zengin bir insandır ki, bu nimetlerden gizli ve açık Allah yolunda infak edip harcıyor. Şimdi düşünün, hiçbir şey yaratamayan birtakım aciz varlıkları ilâh edinerek onların kulu kölesi olan inkârcılarla, göklerin ve yerin mutlak Efendisi olan Allah’a kulluk ederek gerçek onur ve özgürlüğü elde eden müminler hiç aynı olabilirler mi? Elbette hayır! O halde, sahte ilâhların, batıl inanç ve hurafelerin, sizin gibi aciz birer yaratık olan putlaştırılmış önderlerin, efendilerin, azizlerin, diktatörlerin boyunduruğundan kurtularak her şeye kadir olan Allah’a kul köle olmak ve böylece özgürlük ve onurunuzu yeniden kazanmak istemez misiniz? Kur’an’ın gösterdiği apaydınlık yolda yürüyerek adalet, barış, huzur ve mutluluğun egemen olduğu bir dünya kurmak ve âhirette cennet nimetleri içinde ebedî bir hayat yaşamak istemez misiniz? Unutmayın ki, göklerin ve yerin hazineleri Allah’ın katındadır ve mademki bütün nimetler O’nundur, o hâlde bütün teşekkür ve

Page 155: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

övgüler de yalnızca Allah’a yöneltilmeli, sadece O’na kulluk ve ibadet edilmelidir. Ne var ki, onların çoğu bunu bilmezler.

T3 وg�ب ;�� �O'�ا kT���4 <#- :& �@ء وMX <#- 1ر_� G ��8ا ��O@1(ر;#< ا Y�4 Sا G C v\8 ت�� t�� ي @�k و� 54�8 �4�1I�لk و@� -#> E�اط 4? _� �� ?� :@﴿٧٦﴾

76. Allah, konuyu biraz daha açıp geliştirmek için size başka iki insan örneği veriyor: Birisi hiçbir şeye gücü yetmeyen dilsiz ve aklı ermez bir köledir, efendisinin sırtında âdeta bir yüktür. Öyle ki, sahibi onu nereye yollasa her şeyi bozup dağıtır, doğru dürüst bir iş beceremez. Şimdi bu adam, hem kendisi dosdoğru bir yolda yürüyen, hem de başkalarına doğruluğu ve adaleti emreden dürüst, akıllı ve güçlü bir kimseyle hiç bir tutulabilir mi? Siz bunlardan hangisi olmak isterdiniz? Hakikat karşısında dilsiz kesilen, kendisini yaratıp dünyaya gönderen Efendisi Allah’a başkaldıran, insanlığa hiçbir şey veremeyen, hatta bir asalak gibi bütün insanlara yük olan bir kâfir mi olmak istersiniz; yoksa Allah’ın gösterdiği apaydınlık yolda ilerleyen, yeryüzünde adalet, barış ve huzurun egemen olması için Allah yolunda üstün gayret gösteren bir Müslüman mı? Bir an önce seçiminizi yapın, zira ecelin ne zaman kapınızı çalacağını bilemezsiniz:

Sو & <#- Sان ا Cا2�ب �او @ �b+�ا �O#& Gا L-� �� ا4� ا�? O�ات واGرضC و4 : MXء l�� ا�? �� �12﴿٧٧﴾

77. Göklerin ve yerin gaybı, yani evrenin gizliliklerine ve erişilmez sırlarına dair mutlak ve şaşmaz bilgi, sadece Allah’ın elindedir. Evrenin varoluşunu, bu varlığın kulluk hayatımızda yerini, bütün varlıkların yaratılış hikmetlerini sadece Allah bilir. Ve kıyametin kopması an melesidir, ancak göz açıp kapayacak kadar kısa bir anda, hatta daha da hızlı olup bitecektir. Hiç kuşkusuz Allah, her şeye kadirdir. İşte bakın, Rabb’inizin sonsuz kudreti, varlıklar üzerinde nasıl tecelli ediyor:

Sوا VO 3�O#I$ G ��$�ن ��X�k و;I: ��� ا�? واb8G�ر وا1�AGةI� k#�� اQ�;�� 54 8��ن ا4 ﴾٧٨﴿$7��ون

78. Sizi, hiçbir şey bilmeyen minicik bebekler hâlinde annelerinizin karnından çıkaran; kendisine kulluk edip

Page 156: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

şükredesiniz diye size duymanızı sağlayan kulaklar, görmenizi sağlayan gözler ve düşünmenizi sağlayan gönüller veren Allah’tır. O hâlde, size bahşedilen bu yetenekleri kullanarak çevrenizi dikkat ve ibretle inceleyin:

M ذ�" G ا�� �A ان C Sا G53� ا?O� �4 Cء��O M ;� ا�? �A �ات \?4 v ��ت �_�م �4z'�ن ��وا ا�> ا��﴿٧٩﴾

79. Gökyüzünde Allah’ın koyduğu yasalara boyun eğerek süzülüp uçan kuşlara ibret nazarıyla bakmıyorlar mı? Kuşlara bu olağanüstü kabiliyeti vererek ve onların uçmasını sağlayan kanunları yaratarak onları boşlukta tutan ancak Allah’tır. Hiç kuşkusuz bunda, inanmaya gönlü olanlar için Allah’ın yegâne Rab ve İlâh olduğunu gösteren ve O’nun sonsuz kudret ve ilmini gözler önüne seren nice işaretler, nice deliller vardır.

Sوا � :I;و �$�� ��'�54 8� ��� :I; ��'Iy م�� �3� W\ ?$ �$��8 م�IGد ا�54 ;# �� > ﴾٨٠﴿و��م ا2�k�� 4 و54 اE�ا3A� واو8�ر@� واIX�ر@�� اK�K� و4 �-� ا�> )�

80. Allah size, huzur ve güven içerisinde dinlenebileceğiniz evler inşa etme bilgi ve becerisini verdi. Hayvan derilerinden de, hem yerleşik hayatta hem yolculuk sırasında kolayca söküp taşıyabileceğiniz portatif evler ve çadırlar; ayrıca onların yünlerinden, tüylerinden ve kıllarından belli bir süreye kadar elbise, sergi ve döşemelik olarak kullanabileceğiniz dayanıklı ev eşyaları ve göz alıcı süs eşyaları, gündelik eşyalar, ticaret malları üretme imkân ve yeteneği bahşetti.

Sوا :I;و �� GYy P#Q و;I: ��� 54 ا�,+�ل ا&'� O4 ��� :I; ����� ا� �_$ :� ��� ��ا�8O#?$ ��#I� ���#- T OI�ن � � "�6& C����8 ��� �_$ :� ﴾٨١﴿و��ا�8

81. Allah, yarattığı dağ, tepe, ağaç gibi varlıklardan sizin için gölgelikler meydana getirdi. Dağlarda da, yolculuk esnasında sığınabileceğiniz barınaklar oluşturdu. Ayrıca sizi sıcağa ve soğuğa karşı koruyacak elbiseler, savaşta düşman saldırısından koruyacak zırhlar yapma imkân ve kudretini bağışladı. İşte Allah, size böyle mükemmel nimetler bahşediyor ki, O’na yürekten boyun eğerek teslim olup barış ve esenliğe ulaşasınız.

< A�ن �+O�غ اY+�ا "�#- �O �A ا���٨٢﴿$﴾

Page 157: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

82. Ey Müslüman! Bütün bunlara rağmen yine de Allah’a kulluk etmekten yüz çevirirlerse, üzülme, bundan sen sorumlu değilsin. Senin görevin ancak, onlara hakikati açıkça duyurmaktan ibarettir. Aslında onlar, hakikati gösteren yeterli delil bulamadıklarından

inkârı tercih ediyor değiller:

K� �'��و3� وا&�@� ا���A�ونA�I� t�ن Sا }OI﴿٨٣﴾ 83. Onlar Allah’ın bunca nimetinin pekâlâ farkındadırlar, fakat

sırf işlerine gelmediği için onu görmezlikten gelirler. Çünkü onların pek çoğu, ahlâksız ve nankör kimselerdir. Peki, ilâhî mahkemenin kurulacağı Büyük Günü hiç düşünmüyorlar mı?

�W& 5�وا وI ?� �@ G +�ن +I� 54 & و��م �1ا z� G �Kذن �6#� �3X L ﴾٨٤﴿: ا484. O gün her toplumun içinden, vaktiyle onlara hak dini tebliğ

etmiş olan Peygamber veya onun takipçisi olan davetçilerden birer tanık getirip ümmetiyle yüzleştirerek hepsini hesaba çekeceğiz. O zaman şefaat konusunda kâfirlere herhangi bir izin verilmeyeceği gibi, o günkü tövbeleri de asla kabul edilmeyecektir.

} -'3� وG @� �'|�ون واذا W\� YA 6ابI�ا ا�O#y 5� ﴾٨٥﴿را ا�6�85. Ve zalimler kendilerini bekleyen korkunç azabı

gördüklerinde, feryatları ve çırpınışları onlara fayda vermeyecek; ne azapları hafifletilecek, ne de yüzlerine bakılacak!

واذاp]�� &�X ء �Gpz� @ �' ��ء@� 2���ا ر8 &�X ا�&�X5 ا� 1-�ا 54 دو"A r��_�ا را ا�6� � '& 5� � ا�6� rن�ذ8��� �� ﴾٨٦﴿ا3��� ا�_�ل ا

86. Müşrikler, vaktiyle Allah’a ortak kabul ettikleri putlarını ve putlaştırdıkları liderlerini o Gün karşılarında görünce, “Ey Rabb’imiz!” diyecekler, “Seni bırakıp da kendilerine yalvarıp medet umduğumuz ve böylece Sana ortak koştuğumuz ilâhlarımız işte bunlar! Bizi onlar yoldan çıkardı ya Rab!” Buna karşılık onlar, “Hayır! Biz sizi buna zorlamadık! Hatta bizi ilâh edindiğinizden haberimiz bile yoktu, siz kesinlikle yalancısınız!” diyerek müşriklere cevap verecekler.

�ا �W�ون وا�_�ا�& �3� 4'- :gو �# ���6o4 ا�? S٨٧﴿ا�> ا﴾

Page 158: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

87. Vaktiyle Allah’a başkaldıran kâfirler, işte O gün Allah’a tamamen boyun eğecekler. Uydurdukları hayal ürünü tanrılar, şefaatçiler, o gün onları yüzüstü bırakıp ortalıktan kaybolmuş ve hepsinin batıl ve asılsız olduğu gün gibi ortaya çıkmıştır.

5� ا�6��& �O8 6ابI�ق ا�A �86ا- �@� زد Sا :� وا -5 �+� 1E�وا وW& 1ون?W� ا�٨٨﴿﴾ 88. Allah’ın ayetlerini inkâr eden ve bununla da kalmayıp,

başkalarını da Allah yolundan çevirmeye çalışanlara, yaptıkları katmerli bozgunculuk yüzünden kat kat azap edeceğiz. Böylece hem kendi işledikleri suçların, hem de başkalarının işlemesine sebep oldukları günahların cezasını çekecekler.

�'� -# و��م ءC و �Gpz� �1ا -#> @ �3X "8 �'o;3� و?W�1ا -#3�� 54 ا �3X L M &: ا4 �A �I+ "�<t ا�� �ب $+��� ��: MXء و@1ى ور)LO و �O#?O#� ٨٩﴿78�ى﴾

89. Ve o gün her ümmetten, kendileri hakkında şahitlik edecek birer Peygamberi şahit getireceğiz. Seni de ey Muhammed, Kur’an’ı tebliğ ettiğin şu insanlara şahit tutacağız. (6. En’am: 19) İşte bu yüzden Biz sana, insanlığı dünyada ve âhirette kurtuluşa ulaştıracak her şeyi açıklamak ve yalnızca Allah’a boyun eğen Müslümanlara bir hidayet rehberi, bir rahmet kaynağı ve bir kurtuluş müjdesi olmak üzere bu Kitabı gönderdik. Ve bakın Allah, sağlıklı ve dengeli bir toplumun temel dayanaklarını nasıl açıklıyor:

�ء واO�'�� وا�+rMw ان �7�W�ذي ا�_8�> و�'3> -5 ا ~�� � ��8 �4�1I�ل واG)?�ن وا� Sا ﴾٩٠﴿�I� ��|I#�� $6&�ون

90. Hiç kuşkusuz Allah, insanlara karşı âdil davranmayı, olabildiğince merhametli, güler yüzlü, nazik ve lütufkâr davranarak daima iyilik yapmayı ve özellikle yakın akrabaya, komşulara, dost ve arkadaşlara cömertçe ikramda bulunmayı ve acılarını, mutluluklarını paylaşarak onlarla sürekli ve samimî bir dostluk ortamında olmayı emrediyor. Buna karşılık zina, fuhuş, cinsel sapıklık, çıplaklık gibi yüz kızartıcı

ve utanç verici işleri, gerek Kur’an’ın, gerekse sünnetin asla onaylamayacağı görgüsüzlük, edepsizlik, terbiyesizlik türünden çirkinlikleri ve hak ve hukuka aykırı, onur kırıcı, saldırganca tutum ve davranışları yasaklıyor.

Page 159: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Bakın, Allah size böyle güzelce öğütler veriyor ki, düşünüp ibret alasınız:

�1@� و12 ; واوA�ا �&�$ 1I8 ن�O�Gا ا�u_'$ G@1$� و�اذا - S13 اI8 CY� �W& ���#- Sا � #I �4 �#I� IW$#�ن S٩١﴿ان ا﴾

91. Allah adına söz verdiğiniz zaman, sözünüzü mutlaka yerine getirin; karşınızdakine her türlü güvenceyi vererek pekiştirdiğiniz yeminlerinizi, —hem de sözünüzde duracağınıza dair Allah’ı kendinize şahit tutmuşken— sakın bozmaya kalkışmayın! Unutmayın ki Allah, yaptığınız her şeyi biliyor ve günün birinde hepsinin hesabını soracaktır.

G6ون ا و\ $ C�K��ة ا �2 1I8 54 �3� l }u_ M �� دYQ 8�'�� ان $��ن $���ا &�� ��O� & �4 LO�_�م ا�� ��� £ C و��+� �T8 Sا �&�#+� �O CL ا M@ L ار8> 54 ا4 �W# \$ T�ن ' � ا4 �A﴿٩٢﴾

92. Bir millet diğerlerinden ekonomik, siyasî veya askerî yönden daha güçlü diye, sakın “toplumsal çıkarlar” adına ikide bir sözünüzden cayarak antlaşma ve yeminlerinizi bir aldatma aracı hâline getirmeyin. Tıpkı bin bir zahmetle eğirip sıkıca sardığı iplik yumağını gereksiz yere çözüp dağıtan yaşlı kadınlar gibi davranarak, yeminlerle pekiştirdiğiniz sözlerinizi bozmayın. Unutmayın ki, diğer toplumlardan daha güçlü oluşunuz, onlara haksızlık yapmanız için size bir imtiyaz vermez. Doğrusu Allah, bütün bunlarla sizi yalnızca imtihan etmektedir ve hiç kuşkunuz olmasın ki, O anlaşmazlığa düştüğünüz her konuyu Mahşer Gününde hükme bağlayacak ve yaptıklarınızı size bir bir açıklayacaktır. Öyleyse, insanları Allah’ın dinine yönlendirme amacıyla bile olsa, verdiğiniz sözden dönmeyin ve asla yalan söylemeyin!

�ء و�� �X '& � O- 5#�? �و Cء� ي 54 ��7 �ء و��13 �7� 54 :u� 5��وا)1ة و L �,I#�� ا4 Sا � ﴾٩٣﴿$OI#�ن

93. Çünkü Allah dileseydi, hepinizi melekler gibi Allah’a kulluk eden tek tip bir toplum yapabilirdi, fakat böyle yapmadı. Bunun yerine, size iyiyi kötüyü ayırt etme yeteneği vererek dilediğiniz inanç ve hayat tarzını seçme konusunda sizi özgür bıraktı. Böylece Allah, doğru yoldan uzaklaşmak isteyeni sapıklıkta bırakır, samimî

Page 160: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

olarak doğruya, gerçeğe ulaşmak isteyeni de doğru yola iletir. Unutmayın, hepiniz bir gün Allah’ın huzuruna çıkacak ve yaptıklarınızdan dolayı mutlaka sorguya çekileceksiniz.

G1 وE �O8 ء�� �� دA ��'�8 YQ»ل 12م K 1I8+�$3� و$6و2�ا ا�?�O�وا ا� 6\ $ :� د$� -5 �+� �� r و��� -6اب -|� S٩٤﴿ا﴾

94. O hâlde, ey inananlar! Antlaşma yaptığınız kimseler kâfir bile olsalar, sakın yeminlerinizi aranızda bir aldatma aracı olarak kullanmayın! Aksi hâlde, doğru yolda sapasağlam duran ayaklarınız kayıverir de, hal ve hareketlerinizle insanları dinden soğutup Allah’ın yolundan çevirdiğiniz için yaptığınız kötülüğün acı meyvelerini daha bu dünyada tadarsınız ve ayrıca âhirette de ağır bir cezaya çarptırılırsınız!

Gو K S13 اI8 ن $7�وا�O#I$ � '& ان ��� vQ �@ S1 ا'- �O �CY ا �#2 �'O﴿٩٥﴾ 95. Allah’a verdiğiniz sözü, birkaç kuruşluk dünya menfaati

uğruna değişmeyin! Unutmayın ki, Allah’ın katındaki sonsuz nimetler, sizin için çok daha hayırlıdır, eğer bunun değerini bilirseniz!

�4 #OI� ا��وا ا;�@� 8�4 5?(� &� �E 5� �5 ا�6� 8�قC و�', S-'1 ا �1 و4W'� �&1'- ن�﴿٩٦﴾

96. Çünkü şu an elinizde olan gelip geçici nimetler, eninde sonunda yok olmaya mahkûmdur. Allah katındaki âhiret nimetleri ise ebedidir. Üstelik doğruluktan ayrılmamak için sıkıntılar karşısında sabredip direnenleri, yaptıklarının en güzeliyle ödüllendireceğiz. Hem bu ödül sadece âhirete özgü de değildir:

�� 54 ذ&� او 54 ��E :O- 5?(�8 �@�;3� ا '� +rL و�', �m ة��( T '���'#A 54z4 �@و <�ا�ا �OI#�ن �& �٩٧﴿4﴾

97. Erkek olsun kadın olsun, her kim Allah’a ve âhiret gününe inanarak iyi ve yararlı işler yaparsa, onlara hem bu dünyada hem de âhirette güzel ve hoş bir hayat yaşatacağız ve onları, yaptıkları işlerin en güzeli neyse ona göre ödüllendireceğiz. Fakat inkârcılar, sinsi propagandalarla Kur’an üzerinde şüpheler

oluşturmaya, seni Allah’ın kitabından koparmaya çalışacaklar. Bunu

Page 161: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

başaramayınca, en azından onu doğru anlamanı engellemek için ayetlerin anlamını çarpıtıp hak ile batılı uzlaştırma yoluna gidecekler. İşte bütün bu saldırılara karşı:

�� A�ذا ���ن ا��;� 54 ا�7 S�8 6I ��A ٩٨﴿2�ات ا�_�ان﴾ 98. Kur’an okuyacağın zaman, ilâhî rahmetten kovulmuş her

türlü şeytanın vesvese ve ayartmalarından Allah’a sığın!

T #�ن ا &� � �3 �5 ا4'�ا و-#> ر8 ﴾٩٩﴿��� T� �#��ن -#> ا�6�99. Gerçek şu ki, şeytanın, iman edip Rab’lerine güvenen

kimseler üzerinde herhangi bir zorlayıcı gücü ve otoritesi yoktur.

�O ��T8 �@ 5 74�&�نt ا T وا�6���� � 5� T -#> ا�6���#�﴿١٠٠﴾ 100. Onun hükmü ancak, zaten yoldan çıkmış olup da, kendi

iradeleriyle onu hayatı yönlendirme ve kendileri için karar almaya yetkili bir dost olarak benimseyenlerin ve para, şöhret, makam, itibar gibi şeylere tapınırcasına bağlanarak ruhlarını şeytana teslim eden ve böylece onu Allah’a ortak koşanların üzerinde geçeridir. İşte o şeytanlar, daha önceki şeriatların yürürlükten kaldırılmasının ilahi hikmete aykırı olacağını söyleyerek Kur’an hakkında kalplere şüphe düşürmeye çalışıyorlar:

C واذا �W4 }�O� ا ��ا ا ا-#� O8� ��ل 2�� Sوا kL�ن ا�4� L�ا ��'� ﴾١٠١﴿ 8: ا&�@� O#I� G�ن 18101. Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdik mi, yani daha

önceki ümmetlere gönderdiğimiz kitapları yürürlükten kaldıran yeni bir kitap ve yeni bir şeriat gönderdik mi, Allah insanlığın her aşamasında neler gönderdiğini ve göndereceğini herkesten daha iyi bildiği hâlde, inkârcılar, “Ey Muhammed! Sen ancak, uydurduğu sözleri Allah’a nispet eden bir yalancısın! Daha önce gönderilen kutsal kitaplar dururken, Allah niçin yeni bir kitap göndersin ki?” derler. Hayır, doğrusu onların çoğu, bütün ilâhî kitapların aynı kaynaktan geldiğini ve Kur’an’ın, daha önce tahrif edilen, anlamı çarpıtılan kitapları yeniden aslî şekline kavuşturan son ilâhî kitap olduğunu bilmezler.

:2 8 " T� روح ا�_1س 54 ر8 > �O#?O#� ا و@1ى و78�ى�5 ا4'� { ا�6� +��� P���﴿١٠٢﴾ 102. Onlara de ki: “Bu Kur’an’ı, bir zamanlar Musa’ya Tevrat’ı,

İsa’ya İncil’i getirmiş olan Kutsal Ruh Cebrail, inananların kalbini

Page 162: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

pekiştirmek ve Allah’ın emrine boyun eğenler için bir kılavuz ve müjde olmak üzere Rabb’inin katından apaçık hak bir kitap olarak indirmiştir.” Şeytanın dostları, Kur’an hakkında zihinleri bulandırmak için

propagandaya devam edecekler:

TO 8 و�_1 #I� �O3� �_���ن ا I#� ا M8�- ن�و@6ا �? MO,-ا T��1ون ا�ي �# C�7 �?�ن ا�6� > �+4﴿١٠٣﴾

103. Ey şanlı Elçi! Biz onların, “Ona bu Kur’an’ı olsa olsa Tevrat ve İncil hakkında bilgisi olan bir insan öğretiyordur. Çünkü Muhammed’in, böylesine harikulâde bir eser meydana getirmesi ve geçmiş kavimler, Peygamber kıssaları, kıyamet, âhiret, evrenin ve insanın yaratılışı ve benzeri konularda bu kadar kapsamlı ve isabetli bilgiler vermesi aklen imkânsızdır. Öyleyse ona bu kitabı, hitabet ve belâgat konusunda hiç kimsenin kendisiyle boy ölçüşemeyeceği bir kişi öğretiyor. Bu da olsa olsa, vaktiyle Yahudi ve Hristiyanlardan bir şeyler öğrenmiş olan kölelerimizden biridir. Nitekim Muhammed’in zaman zaman bu kölelerle konuştuğunu görüyoruz.” dediklerini elbette biliyoruz. Oysa Kur’an’ın meydan okuması karşısında düştükleri acziyeti itiraf

eden bu adamlar, onun beşer üstü bir kaynaktan geldiğini pekâlâ bilirler. Kaldı ki, onların Kur’an’ı Muhammed’e öğrettiğini iddia ettikleri adamın dili yabancı olduğu ve bu kişi doğru dürüst Arapça konuşamadığı hâlde, bu Kur’an bütün Arap edebiyatçılarını acze düşüren pürüzsüz, dupduru Arapça dili ile gönderilmiş eşsiz bir mucizedir. Üstelik Kur’an, Yahudilerin seçkin ve ayrıcalıklı bir millet olduğu, Âdem’in işlediği günah yüzünden bütün insanların günahkâr olarak doğduğu, İsa Peygamberin çarmıha gerilerek insanlığın günahına kefaret olduğu, onun Allah’ın —hâşâ— oğlu olduğu gibi birçok konuda Yahudi ve Hristiyanların iddialarını reddediyor ve bunların aslını esasını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Bu durumda, kibir ve inatla hakikati reddeden zalimlerden başka kim, bu kitabın üç beş kelimeden fazla Arapça bilmeyen yabancı bir köle tarafından yazdırıldığını iddia edebilir?

� ان �13� G kSت ا���ن 8�4'z� G 5� �� ا�6� و3�� -6اب ا�� S١٠٤﴿3� ا﴾

Page 163: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

104. Allah, ayetlerine iman etmemekte direten bu zalimleri doğru yola iletmeyecektir. İşte onların hakkı can yakıcı bir azaptır! Çünkü onlar, daha önce kendisini “güvenilir adam (el-emin)” unvanıyla çağırdıkları, kendisine duydukları kin ve nefrete rağmen değerli eşyalarını emanet ettikleri dürüstlük timsali bir Peygamberi —sırf Kur’an’ı reddetmek için— yalancılıkla suçladılar. Oysa yalan söylemek, inanan bir kimsenin yapacağı bir iş değildir.

�O �o" @� ا���ذ8�ن �W�ي ا ا �pواو r Sت ا���ن 8�4'z� G 5� ﴾١٠٥﴿6��ب ا�6�105. Yalanı, iftirayı ve düzmece iddiaları, ancak Allah’ın

ayetlerine inanmayanlar uydurur, işte asıl yalancılar onlardır. Peki, baskı ve işkence altında bulunan bir Müslüman, kendisini bundan kurtarmak için yalan söyleyebilir mi? Böyle bir durumda, Ammar bin Yâsir’in yaptığı gibi dininden döndüğünü söylese, gerçekten kâfir olur mu? İnkârcılar, Ammar ile ana-babasını zorla dinlerinden döndürmek

istediler. Onlar buna direnince, önce annesi Sümeyye’yi, ardından babası Yâsir’i şehit ettiler. Fakat işkencelere daha fazla dayanamayan Ammar, onların duymak istediği sözleri söyleyerek ölümden kurtuldu ve büyük bir üzüntü içinde Peygamber’in yanına geldi. Bunun üzerine, aşağıdaki ayetler nazil oldu:

�O�ن وX 54 5���ح 8�� 54 �G�8 �O�4 T+#254 ا&�ه و Gا � �T�O� 1I8 54 ا� S�8 �W& 1راE �W� �� r و3�� -6اب -|� S54 ا �ul �3�#IA﴿١٠٦﴾

106. Her kim iman ettikten ve İslâm’ın güzelliklerini bizzat yaşadıktan sonra yeniden küfre dönerek Allah’ın dinini inkâr edecek olursa, —tabii ki bundan maksat, kalbi imanla dopdolu olduğu hâlde, baskı altında inkâr etmiş görünenler değil, tam tersine, imanın coşkusunu tatmış olmasına rağmen gönlünü yeniden inkâra açıp da İslâm’a aykırı herhangi bir inanç veya ideolojiyi bilerek ve isteyerek onaylayan kimselerdir— işte Allah’ın kahredici gazabı onların üzerindedir ve onlar için korkunç bir azap vardır. Demek ki, baskı altında bulunan bir Müslüman, öldürülme veya bir

uzvunun kesilmesi gibi hayati bir tehlikeyle yüz yüze geldiğinde —her ne kadar şehadeti göze alıp direnmesi daha faziletli ise de— kendisini kurtarmak için diliyle inkâr edebilir. Ancak şu da var ki,

Page 164: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Peygamberlerin ve onların temsilcisi konumundaki İslâm âlimlerinin, her ne sebeple olursa olsun İslâm’ı inkâr anlamına gelebilecek beyanatta bulunmaları caiz değildir. Çünkü halk, İslâm’ın hükümlerini onlardan öğrenir. Dolayısıyla âlimlerin sözleri bir anlamda hüccet olduğundan ve yalnızca kendilerini değil, onlara itaat etmekle yükümlü olan bütün Müslümanları bağladığından, onların dini hükümler konusunda yalan söylemeleri kesinlikle doğru değildir. Öte yandan, eğer bir Müslüman maaşının kesilmesi, makamının

elinden alınması, eğitim hakkından mahrum bırakılması gibi daha aşağı derecede bir baskı ile karşılaşırsa, yalnızca diliyle bile olsa inkâr edemez, ederse —her ne kadar kâfir olmasa da— günaha girmiş olur. Ancak daha da ileri gidip “gönlünü inkâra açarak” kâfirliği benimsediği takdirde, dinden çıkarak Allah’ın gazabına müstahak olur. Peki, bir insan niçin inkâra yönelir?

�5 ذ�" ��A���م ا�13ي ا�_� G Sوان ا k�ةQ Gا <#- �� �ا ا����ة ا�1 +�3� ا� �8﴿١٠٧﴾ 107. Çünkü onlar, basit çıkarlar peşinde koşarak bu dünya

hayatını âhirete tercih ettiler. Allah ise, hakikati bile bile inkâr eden bir toplumu asla doğru yola iletmez.

"o� �pاو �@ "o� �pواو r�@ر�b83� واIO�38� و�2# <#- Sا V+m 5� ﴾١٠٨﴿اw��A#�ن ا�6�108. İşte onlar, Allah tarafından konulan yasalar gereğince,

kalpleri, kulakları ve gözleri mühürlemiş olan kimselerdir. Başlarına gelecekleri hiç düşünmeden gaflet ve cehalet içinde yüzenler işte onlardır.

G Gا MA �3 ﴾١٠٩﴿Q�ة @� ا�\���ون ;�م ا109. Hiç kuşkunuz olmasın ki, âhirette tümüyle kaybedecek

olanlar da yalnızca onlardır!

�K �Ww� �@1I8 54 " �واk ان ر8 �E1وا و@�; �K ا�' A �4 1I8 54 ;�وا�5 @� �6#� " �t� ر ان ر8 ر)�﴿١١٠﴾

110. Ve ayrıca şunu da bil ki, senin Rabb’in, gerek uğradıkları baskı ve işkenceler, gerekse dünya malına aşırı tutkuları yüzünden dinlerini terk ederek fitneye kapıldıktan sonra yeniden kendisini toparlayan, bu hâle düşmelerine sebep olan ülkeyi, ortamı veya arkadaş çevresini terk edip, Müslümanca yaşayabilecekleri bir yere

Page 165: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

hicret eden, ardından da zulüm ve haksızlıkların yeryüzünden kaldırılması için Allah yolunda cihada katılan ve bu uğurda karşılaşacağı zorluklara göğüs gererek sabreden o tövbekâr müminlere karşı, evet, yaşadıkları bunca acı tecrübelere, düştükleri nahoş durumlara rağmen, elbette senin Rabb’in onlara karşı bağışlayıcı, merhametlidir. Hem bu dünyada, hem de mahşer gününde:

W� $,�دل -5 W? ��م :& M 4 �W� O-#{ و@� O#|� G�ن $�$� :& < A�$و �١١١﴿3﴾ 111. O gün her insan, kendi canının derdine düşmüş bir hâlde

Allah’ın huzuruna gelecek ve herkese yaptıklarının karşılığı eksiksiz verilecek ve hiç kimseye zerre kadar haksızlık edilmeyecektir. Fakat inkârcılık, insanlığı sadece âhirette değil, dünyadayken de felâketlere sürükleyecektir:

�3� رز32� ر1lا 54 &: 4��ن W�A�ت 8��I وg�ب �$�� L 'oO�4 L'4ا }�& L��2 Y�4 Sا Sا�ا �I'b�ن A�ذا32 �& �O8 ف�ع وا�\�س ا�,�+� Sا �١١٢﴿﴾

112. Allah size, her çağda benzerlerini görebileceğiniz bir örnek veriyor: Bir memleket vardı, halkı güven ve huzur içinde yaşıyordu. Rızıkları da dört bir yandan bol bol geliyordu. Derken bunlar, Allah’ın emirlerine başkaldırarak, O’nun nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Bunun üzerine Allah, bir kıtlık, bir deprem, bir iç savaş, bir ekonomik kriz gönderdi ve işledikleri günahlar yüzünden tüm ülkeyi kasıp kavuran açlık ve korkuyu onlara tattırdı.

8�ه A�6Q@� ا6I�اب و@� y�O��ن و�_1 6�A �3'4 ل�ء@� ر��١١٣﴿;�﴾ 113. Doğrusu onlara, kendi içlerinden ve kendi dillerini konuşan

bir Elçi veya elçinin misyonunu yüklenen davetçiler gelmiş ve Allah’ın ayetlerini onlara açıkça tebliğ etmişti. Fakat onlar onu yalanladılar ve inananlara hayat hakkı tanımadılar. Onlar böyle zulmedip dururlarken, o sözü edilen azap onları kıskıvrak yakalayıverdi! İşte bu feci akıbete uğramak istemiyorsanız, Allah’ın emirlerine sımsıkı sarılmalı, özellikle haram ve helâli belirleme konusunda, yalnızca O’nun verdiği hükümleri ölçü almalısınız:

�ه $I+1ون A�#�ا ان &' � ا� Sا }OI+� واX��وا �m GY( Sرز2�� ا � O4﴿١١٤﴾

Page 166: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

114. Öyleyse ey insanlar, Allah’ın size verdiği helâl ve temiz rızıkları afiyetle yiyin ve eğer gerçekten yalnızca Allah’a kulluk ediyorsanız, O’nun bağışladığı nimetlere söz ve davranışlarınızla şükredin. Ve sakın, Allah’ın helâl kıldığı nimetleri haram kılmaya kalkışmayın:

O�ا 8 vl ��g5 اOA r �T8 Sا vw� :@ا �� �� و4 م و��� ا�\�� م -#��� اL �O� وا�1 �غ وG -�د )� �� Wl�ر ر)� Sن ا�A﴿١١٥﴾

115. O size ancak leşi, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilenleri haram kılmıştır. Leş: İslâmî usullere göre boğazlanmadan ölmüş olan hayvandır.

Ancak çekirge gibi böcek cinsinden küçük canlılar ve devamlı suda yaşayan hayvanlar boğazlanmadan ölmüş olsalar bile leş kapsamına girmezler. Kan: Haram olan, akıcı kandır. Ete, dalağa, ciğere sinmiş olan kan

ise helâldir. Domuz eti: Domuzun sadece eti değil, yağı, kemiği, iliği vb. diğer

bütün uzuvları da haramdır. Allah’tan başkası adına kesilenler: Allah’tan başka bir varlık adına

kurban edilen hayvanın eti yenmez. Aynı şekilde, Allah’ın adı kasten terk edilerek yahut O’nun adıyla olsa bile putların ve kendisine tapınılan diğer varlıkların önünde kesilenleri yemek de haramdır. Ama kim de, başkasını tehlikeye düşürecek biçimde onların

hakkına saldırmadan ve yemek zorunda kaldığı ölçüyü aşmadan, yiyecek başka bir şey bulamama veya başkasının zorlaması gibi sebeplerle bunlardan yemek zorunda kalırsa, haramı arzu etmediği ve “fırsat bulmuşken bu yiyecekleri yiyeyim” demediği takdirde, sorumlu tutulmayacaktır. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. O hâlde iyiyi-kötüyü, doğruyu-eğriyi, helâli-haramı Allah’ın kitabından öğrenin. Sakın ola ki:

Gا و Cا6��ب S�وا -#> اW � ل و@6ا )�امY( ا�?' �� ا6��ب @6ا {b$ �O� ا���5 $_� ن ا�6� Cن��#W� G ا6��ب S�ون -#> اW�﴿١١٦﴾

116. Dillerinizle uydurduğunuz yalanlara dayanarak, öyle rasgele “Şu helâldir, bu haramdır!” demeyin, yoksa Allah’a karşı

Page 167: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yalan uydurmuş olursunuz. Unutmayın ki, Allah’a karşı yalan uyduranlar, asla kurtuluşa eremezler.

�� 4 �ع �:¨ و3�� -6اب ا�� �#2﴿١١٧﴾ 117. Onların yaptığı, âhiret nimetlerine göre basit bir menfaat

olan dünya hayatının gelip geçici zevkleriyle oyalanmaktan ibarettir. Fakat öte dünyada, onlar için can yakıcı bir azap vardır! İşte, yiyecekler konusunda kaçınmanız gereken haramlar yukarıda

sayılanlardan ibarettir. Bunların dışında haramlar olduğunu öne sürenlere inanmayın. Gerçi:

'4� 4� 'bb2� r:+2 54 "�#- و4 و-#> �5 @�دوا )� ��ا اW?3� ا�6� � O#y'�@� و5�� &� ﴾١١٨﴿�|#O�ن

118. Yahudilere de, sana daha önce 6. En’âm suresi 146. ayette anlattığımız şeyleri haram kılmıştık. Fakat bunlar her çağda geçerli olacak evrensel yasaklar değildi. Aksine, azgınlıklarından dolayı Yahudilere verilen ve yalnızca o döneme özgü bir cezaydı. Biz ceza vermekle onlara zulmetmedik, tam tersine, onlar sürekli suç işlemekle kendi kendilerine zulmediyorlardı. Fakat tövbe kapısı her zaman açıktır:

�K ا�#O- 5� �6#� " " 1I8 54@� ان ر8 ���اk ان ر8#E1 ذ�" واI8 54 ا�8�$ �K L��3,8 ء�� ا�? t�� ﴾١١٩﴿Ww��ر ر)�

119. Evet, hiç kuşkusuz senin Rabb’in, cahillik edip de kötülük yapan, fakat Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyip hemen ardından tövbe eden ve hatalarını telâfi ederek durumlarını düzeltenlere karşı, evet, gerçekten senin Rabb’in, işledikleri bunca fenalıklardan sonra bile kullarına karşı çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

�W�C و� ان �'( S � �2 L �� &�ن ا4 <k ا8�@� �&�7O�١٢٠﴿� �" 54 ا﴾ 120. Gerçekten İbrahim, Allah’a yürekten boyun eğen, her türlü

batıl inançtan, tüm eğri yollardan uzaklaşarak tek Tanrı inancına yönelen bir mümin, insanların haktan yüz çevirdiği bir dönemde tevhid sancağını tek başına omuzlayan bir önder, müminde bulunması gereken bütün erdemleri kendisinde toplayan örnek bir şahsiyet, âdeta tek başına bir ümmetti. Onun izinden gittiğini iddia

Page 168: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

eden Yahudi ve Hristiyanların birtakım Peygamberleri, hahamları, azizleri, melekleri yüceltip ilâhlaştırmasına karşılık, o hiçbir zaman Allah’a ortak koşmamış ve Allah’ın hiçbir kitabını veya elçisini yalanlamamıştı.

X CTOI�&�اG �� ﴾١٢١﴿ا; +�T و@T�1 ا�> E�اط 4? _�121. O, kendisini seçip yücelterek dosdoğru yola ileten

Rabb’ine bağışladığı nimetlerden dolayı söz ve davranışlarıyla daima şükrederdi.

<C وا$�'�ه ���� b5 ا�O� �ةQ Gا MA T �� )?'CL وا ﴾١٢٢﴿MA ا�1122. İşte bu yüzden, ona bu dünyadayken iyilikler, güzellikler

vermiştik ve elbette o, âhirette de en iyiler arasındadır. Yahudilerin, Hristiyanların ve hatta müşriklerin iftiharla

sahiplendikleri İbrahim, işte böyle bir inanca sahiptir. Ne var ki, bu dupduru tevhid inancı, —hem de onun izinden gittiğini öne süren insanlar tarafından— zamanla değiştirildi. İşte bu yüzden:

�K > �&�7O�ن 54 ا�& �و4 C�W� �'( �� L ا8�@� #4 V+ ﴾١٢٣﴿او)�'�� ا��" ان ا$123. Ve şimdi, ey Muhammed, sana da, “Her türlü batıl inançtan,

tüm eğri yollardan uzaklaşarak tek Tanrı inancına yönelen ve Allah’tan başka ilâh tanımayan İbrahim’in tebliğ ettiği o mükemmel inanç sistemine tâbi ol!” diye emrettik.

�O ا�& �O� �A LO�_�م ا�8�'3� � ����� " �CT وان ر8 �A ا�W# Q5 ا� +{ -#> ا�6� �ا ;I: ا�?�W# \� T�ن �A﴿١٢٤﴾

124. Vaktiyle Yahudiler için belirlenen Cumartesi günü çalışma yasağı ve buna benzer birtakım kısıtlama ve mecburiyetler, kıyamete kadar sürecek evrensel bir yasa değildi. Aksine, yalnızca o günün hürmetine uyup uymama konusunda anlaşmazlığa düşen ve ilâhî kanunlara karşı gelerek azgınlık eden o zamanki Yahudilere bir ceza olarak emredilmişti. Fakat ona da itaat etmemişlerdi. Nitekim bugün de Son Elçiye ve Kur’an’a karşı geliyorlar. Fakat mahşer gününde Rabb’in, anlaşmazlığa düştükleri her konuda aralarında hükmünü elbette verecektir! O hâlde, ey Müslüman!

" @� ا- ادع M@ M ا)?C5 ان ر8 �LO� واO��L|- ا��?'L و;�د3�� 8�� ���8 " �: ر8 #� ا�> �+��#�T و@� ا �+� 5- :g 5O8 5� �1 3O��8 �#-﴿١٢٥﴾

Page 169: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

125. İnsanları, tatlı dille, hikmetle ve ibret verici güzel öğütlerle Rabb’inin yoluna çağır. Tartışmak gerektiğinde kaba ve kırıcı davranmadan, gönül incitmeden, akıl ve sağduyularına seslenerek onlarla tatlı bir üslupla, en güzel şekilde tartış. Bütün bunlara rağmen yine de inat edip yüz çevirirlerse, üzülme. Unutma ki, Rabb’in kimlerin kendi yolundan saptığını çok iyi bilmektedir ve kimlerin doğru yolu izlediğini de en iyi bilen O’dur. İnkârcıların inatla direnmelerine karşılık siz, olgunluk ve sabırla tebliğe devam edin. Fakat bu, zulüm ve haksızlık karşısında sessiz kalmanızı gerektirmez:

�5 وان ��8� b#� vQ �3� �$�E ��و C �T8 � +2�- �4 :�O8 ا�2+�IA � +2�-﴿١٢٦﴾ 126. Size yapılan bir saldırıyı cezalandırmak istediğinizde, ancak

size yapılan haksızlık oranında karşılık verin. Bununla beraber, ceza verecek bir güce sahip olduğunuz hâlde, öfkenizi yenip af yolunu seçerek sabrederseniz, elbette bu asil davranış, —müminlerin onurunun zedelenmesine veya zalimlerin cesaret bulup iyice azgınlaşmalarına yol açmayacaksa— sabredenler için çok daha hayırlıdır.

�E��ون واO� � O4 P�g M �A "$ Gن -#3�� و �$ Gو S�8 G�ك اE �4١٢٧﴿و﴾ 127. O hâlde, ey Müslüman! İnkârcıların çirkin sözlerine karşı

sabırla göğüs ger! Bunun için de, Rabb’inle birlikteliğini bir an olsun kesintiye uğratma. Unutma ki, senin bu güçlüklere göğüs germen, ancak Allah’ın lütuf ve yardımı sayesindedir. Onların yaptıklarından dolayı üzülme. Allah’ın dinine karşı uydurdukları asılsız iddialar, kurdukları hile ve tuzaklardan dolayı da yüreğin daralmasın. Şundan emin ol ki, nihai zafer muhakkak inananların olacaktır:

�?'�ن ان 5 @� 4� _�ا وا�6� �5 ا$ V4 ا�6� S١٢٨﴿ا﴾ 128. Çünkü Allah, daima kötülüklerden, fenalıklardan titizlikle

sakınan ve iyilik yapan kimselerle beraberdir.

��رة اG��ا®ء ﴾١٧﴿�17. İSRA SURESİ

Mekke’de, hicretten bir yıl önce indirilmiştir. Surenin ilk ayetinde, Hz. Peygamber’in miracının ilk kısmı, yani Mekke’den Kudüs’e

Page 170: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yaptığı mucizevî yolculuk anlatıldığından, “gece yürüyüşü” anlamına gelen “İsrâ” adını almıştır. Diğer bir adı da “Beni İsrail” olan sure, 111 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

��ن +� ,?O�54 ا Y�� 1ه�+I8 ي ا��ى� ي 8�ر&'� )�T� ا�6� 1 ا���ام ا�> اO�?,1 اb2G� ا�6� v �b+�ا V� �O T @� ا�? ﴾١﴿���T 54 ا��$'�C ا

1. O yüceler yücesi Allah ki, mucizelerinden bir kısmını kendisine göstermek üzere, bir gece kulunu Mekke’deki Mescid-i Haram’dan alıp, bereketlerle kuşattığı Peygamberler diyarı Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürdü. Böylece, bugüne kadar elden ele taşınan tevhid sancağını devralan Son Elçi, yeryüzünde kendisini bekleyen çetin mücadeleye hazırlanmak üzere, Rabb’inin huzurunda muhteşem mucizelere şahit oldu ve tüm insanlığı aydınlatacak mesajlarla yeniden aranıza döndü. Hiç kuşkusuz O her şeyi işiten, her şeyi gören mutlak kudret

sahibidir.

�: اG $ وا$�'� �اء� �M ا�� �CY 4��> ا�� �ب و;I#'�ه @1ى �+'� M و&� �\6وا 54 دو ﴿٢﴾ 2. Nitekim Biz bir zamanlar Musa’ya da, sonradan Tevrat adıyla

anılacak olan kutsal Kitabı vermiş ve onu, İsrail Oğulları’na doğru yolu gösteren bir rehber kılmıştık. Ve o kitap aracılığıyla onlara şöyle emretmiştik: “Sakın kendinize Benden başka bir yardımcı, hayatınıza yön verecek bir efendi, bir koruyucu edinmeyin!”

L � T &�ن -+1ا X��را ذر �حC ا V4 �'#O( 54﴿٣﴾ 3. “Ey Nuh’la beraber gemide taşıdığımız insanların soyundan

gelenler! Siz de çağınızın tufanlarından, toplumsal bunalımlardan, zulüm ve haksızlıklardan kurtulup dünya ve âhiret saadetine ulaşmak istiyorsanız, kendinize atanız Nuh’u örnek almalısınız. Çünkü o, gerçekten Rabb’ine çok şükreden bir kuldu.”

Page 171: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��'�u2و � �M ا�� vا ا�> 8'� $< و� I#5 -#�ا &+� �: MA ا�� �ب � W?1ن MA اGرض 4� ﴾٤﴿اء�4. Ve o kitapta, İsrail Oğulları’na uyarı amacıyla, ileride meydana

gelecek şu olayları bildirmiştik: “Muhakkak siz yeryüzünde iki defa geniş çapta bozgunculuk çıkaracak, sahip olduğunuz güç ve servetle şımarıp küstahlaşarak aşırı derecede taşkınlıklar yapacaksınız. Fakat yaptığınız her bozgunculuğun ardından, büyük bir felâketle yüz yüze geleceksiniz:

��رC و&�ن ;��ء و-1 او�O3��� '�I8� A - ���#-�ذا �A 1,���ا YQل ا�1 �1X س�8 M ��pاو �دا �'��+ G�IW4 ٥﴿و-1ا﴾

5. Bu çıkaracağınız fesat ve bozgunlardan ilkinin cezalandırılma zamanı gelince, güçlü kuvvetli ve acımasız kullarımızı üstünüze salacağız. Öyle ki, bunlar ülkenizi tamamen işgal edip hepinizi kılıçtan geçirecekler. Hatta evlerinizin arasında yakalayıp öldürecekleri bir Yahudi arayacaklar. Şüphesiz bu, gerçekleşmesi kaçınılmaz bir vaattir.

�K �4�8 �&�ة -#3�� وا14د vا ردد� ��� ا��� �W< و;I#'�&� ا&� ﴾٦﴿ال و8'�6. Sonra nihayet aklınız başınıza gelecek ve tövbe edip yeniden

Allah’ın kitabına sarılacaksınız. Biz de, düşmanlarınıza karşı yeniden toparlanmanızı ve onlara bir kez daha üstün gelmenizi sağlayacağız. Hem mal ve oğullarla —yani ekonomik, toplumsal, siyasî ve askerî güç bakımından— sizi destekleyecek, hem de genç ve dinamik bir nesil vererek sayınızı çoğaltacağız. Dolayısıyla:

W?�� وان ا��$� 3#A�A C�ذ ان G � '?(@�� ا)?' � ا�ا و;�z Q�ة ��?� Gء و-1 ا�ا ;�vا وا 4� -#�ا $ +� ة و�� � ل 4� ﴾٧﴿وQ1��#�ا اO& 1,?O�� دQ#�ه او

7. Eğer iyilik yaparsanız, aslında kendinize iyilik etmiş olursunuz; kötülük yaptığınız takdirde de, yine ancak kendinize kötülük etmiş olursunuz. Fakat bir süre sonra, bu öğütleri unutacak ve ikinci kez geniş çaplı

bir azgınlığa girişeceksiniz. Böylece ikinci vaadin gerçekleşme zamanı gelince, yine sizi cezalandırmak için, onurunuzu ayaklar altına alarak yüzünüzü karartacak, daha önceki işgal kuvvetlerinin girdikleri gibi yine Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya girip tüm kutsal değerlerinizi çiğneyecek ve ele geçirdikleri her şeyi

Page 172: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

tamamen kırıp geçirecek güçlü ve acımasız düşmanlar salacağız üzerinize. Fakat her şeye rağmen, yine de tövbe edip kurtulmak için geç

kalmış sayılmazsınız:

vا -?> �b( 5� ��A��#� � '3; �'#I;و ���� ان ��)r��O وان -1- �$1 ﴾٨﴿ر88. Eğer Son Elçiye iman ederseniz, Rabb’inizin size acıyıp

merhamet etmesini umabilirsiniz. Fakat inkâr ve azgınlığa geri dönerseniz, Biz de sizi cezalandırmaya geri döneriz! Gerçekten biz, cehennemi kâfirlere bir cezaevi, bir zindan yapmışızdır! Fakat bu zindandan kurtuluş yolunu da göstermekteyiz:

��ت ان 3�� ا;�ا @6ا ا�_�ان � ان �� bن ا��#OI� 5� < ا�6� �'4zO�ا � M@ M ا2�م و�+7 ي �# � �13 kاv �+&﴿٩﴾

9. Hiç kuşkusuz bu Kur’an, insanlığı en güzel, en doğru yola iletir ve gösterdiği yolda yürüyerek güzel davranışlar ortaya koyan müminlere, kendilerini büyük bir mükâfatın beklediğini müjdeler.

�O�t وان Q�ة ا- 1� 3�� -6ا8� ا�� G�8 ن�4'z� G 5� ﴾١٠﴿ا�6�10. Ve gerek sözleri, gerek davranışlarıyla öte dünyanın varlığını

inkâr edenlere, kendileri için can yakıcı bir azap hazırladığımızı bildirerek onları uyarır. Hal böyleyken:

?�ن -,�G و�1ع Gن ا�و& C v\��8 ءه�د-� � ?�ن 8��7 G١١﴿ا﴾ 11. İnsanoğlu Allah’tan güzel şeyler istercesine, kötülükleri

isteyip durur. Çünkü insanoğlu pek acelecidir. Peşin olan şeylere düşkündür. Bu yüzden âhireti dünyada yaşamak ister. Kendisini bekleyen mükâfatı ve azabı hiç hesaba katmadan, felâketle sonuçlanacak dileklerde bulunur. Kötülükle karşılaşacağını bildiği hâlde, kendisine hâkim olamayıp Rabb’ine isyan eder. İlâhî tehditlerin doğruluğunun ispatı için mucizeler, kerametler gösterilmesini bekler. Oysa evrendeki şu mükemmel düzen, Allah’ın varlığını, birliğini, adalet, kudret, hikmet ve merhametini açıkça ortaya koyan birer mucizedir:

Page 173: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

3�ر b+4�ة � + w�ا I; YuA#'�و �� ا�L ا��: و;I#'�� ا�L ا�' ��OA > �ر ا�3 54 ا��: وا�' Y� �bW$ ه�'# bA ءMX :&و Cب�?�< وا� �' �� و� O#I�ا -1د ا�? ﴾١٢﴿ر8

12. Biz geceyi ve gündüzü, kudretimizi gözler önüne seren apaçık birer kanıt, birer alâmet kıldık ve Ay’ı, yıldızları ve karanlığı gecenin; Güneş’i, gündüzü ve aydınlığı da gündüzün işareti yaptık. Sonra gecenin alâmeti olan ve bir zamanlar Güneş gibi ısı ve ışık veren Ay’ın yüzeyini soğutarak silip kararttık. Gündüzün alâmeti olan Güneş’in yüzeyini ise aynen olduğu gibi bırakarak ısı ve ışık yayan aydınlatıcı bir hayat kaynağı kıldık. Ki böylece, onun sayesinde Rabb’inizin lütuf ve nimetlerini arayıp bulasınız. Ayrıca gök cisimlerinin belli yörüngelerde sistematik olarak hareket etmelerini sağladık ki, günlerin, ayların, mevsimlerin ve yılların sayısını belirleyesiniz ve zamanı ölçüp takvim hesapları yapmasını öğrenebilesiniz. İşte Biz, insanoğlunu hakikate ulaştıracak her şeyi böyle açıkça ortaya koyduk.

C و\�ج T� ��م ا�_ & LO��8� T�_#� 4'7�را و&: �T_'- M �A �هx��m ه�4' ﴾١٣﴿ا?�ن ا�13. Biz her insanın cennet veya cehennemle noktalanan kaderini

onun kendi boynuna bağladık. Dolayısıyla her insan, yaptığı tercihlerle, kendi yazgısını bizzat kendisi belirler, sonucundan da yalnızca kendisi sorumludur. İşte bu yüzden, Mahşer Günü onun karşısına, dünyada yapmış olduğu her şeyin bir bir kaydedildiği ve önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız. Ve o gün ona:

�+�C ا2�ا ﴾١٤﴿& �W'8 <W& C"8?" ا���م -#�" )?�14. “Oku bakalım, tercih ve eylemlerinle yazmış olduğun kitabını.

Bugün kendi hesabını görmek için bizzat kendi vicdanın yeter sana!” denilecek. Demek ki:

ر وازرة وزر اQ�ىC و 54 $ Gو C�3�#- :u� �O �A :g 54و r �T?W'� ي �1 3� �O �A ا@ 1ى � '& �4 G��ر �I+ < ( > �8 6I4﴿١٥﴾

15. Her kim iyiliği, güzelliği tercih ederek doğru yola yönelirse, ancak kendi iyiliği için yönelmiş olur. Her kim de kötülüğü, çirkinliği tercih ederek doğru yoldan saparsa, o da ancak kendi zararına sapmış olur. Dolayısıyla, hiç kimse bir başkasının

Page 174: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

günahını taşımayacaktır. Ve biz, iyinin-kötünün ne olduğunu açıkça ortaya koyan bir Peygamber veya onun görevini aynen yüklenen bir davetçi göndermedikçe, insanlara azap edecek değiliz. Elçi gönderir göndermez de, öyle alelacele helâk etmeyiz:

�ا �3� WA?_�ا واذ �A�4 ��� ان L��2 "#3 ا4� vا ارد �41$ �@�� 41A ل�ا�_ �3�#- P�A �3� �A﴿١٦﴾ 16. Biz bir ülkeyi helâk etmek istediğimiz zaman, oranın ileri

gelen lider ve yöneticilerine gönderdiğimiz Elçi ve Kitap aracılığıyla, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip ilâhî yasalara itaat etmelerini emrederiz. Fakat onlar buna rağmen orada günah işlemeye ısrarla devam ederler ve halk da onları desteklerse, işte o zaman azabı hak ederler, biz de onları en ağır biçimde cezalandırıp yok ederiz.

� و&� 1I8 54 54 ا�_�ون �ا ا@#�'v �b8 اv �+Q ده��ب -+�68 " 8�8 <W&و C١٧﴿ح﴾ 17. Nitekim Nuh’tan sonra gelip geçmiş nice medeniyetleri, nice

toplulukları böyle helâk ettik. Kullarının işlediği günahları haber alan ve her şeyi gören bir şahit olarak, Rabb’in yeter.

54 64 �3�#b� r� '3; T� �'#I; �K 1� �� 5O� ء� �7 �4 �3� �A T� �'# ,- L#;�I�1 ا� 4�4� &�ن ��� ﴾١٨﴿14)�را

18. Her kim yalnızca şu gelip geçici olan dünyanın zevk ve arzularını istiyorsa, bu dünyada dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar nimeti peşin olarak hemen veririz. Öyle ki, hepsi çalışmasının karşılığını tam olarak alır. Fakat sonunda, ona cehennemi ebedî yurt yaparız. Alçaltılmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş bir hâlde oraya girer.

�o" &�ن 3�I�� 74��را اراد اQG و54 �pو�A 54z4 �@و �3�I� �3� <I�١٩﴿�ة و﴾ 19. Ve kim de âhiretin sonsuz nimet ve mutluluğunu arzu eder ve

Allah’a ve ayetlerine iman etmiş olarak, onu kazanmak için gereken çabayı gösterirse, işte onlar da çalışmalarının karşılığını tam olarak göreceklerdir. Dünya için çalışanlara dünyalıkları verilecek, ama âhiret için çalışanlar dünya nimetlerinden mahrum kalmayacak:

Y& ء ر�ن -���& �و4 C" ء 54 -���ء ر8 �Gpz� ء و@ �Gpz� @ 1O�|�را 4 " 8﴿٢٠﴾

Page 175: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

20. Dünyayı isteyen o azgınlara da, âhireti isteyen şu fedakâr insanlara da, hepsine Rabb’inin nimetlerinden bol bol veririz. Çünkü Rabb’inin lütuf ve ihsanı kullarından esirgenmiş değildir.

�|#'� 3uI8� -# ا uA {�& Y� �uW$ �&ت وا��ة ا&� در;Q Y�و C�I8 <﴿٢١﴾ 21. Bak, insanları servet, güç, zekâ ve yetenek bakımından nasıl

da birbirlerinden üstün kıldık. Fakat bu gelip geçici nimetleri elde etme uğruna âhireti terk etme! Çünkü âhiret, hem derece hem de üstünlük bakımından dünya nimetlerinden çok daha büyüktür. Bu yüce makama ulaşmak istiyorsan, şu hikmet dolu öğütleri iyi dinle:

G tG4\6و �4�1 464I_ A �Qا �ا3� Sا V4 :I,$﴿٢٢﴾ 22. Sakın Allah ile beraber başka varlıkları tanrı edinme; yoksa

kınanmış ve yapayalnız bir hâlde kendi başına oturup kalırsın!

<u2و ��O@1(5 -'1ك ا��� اw#+� � �ه و8���ا1��5 ا)?��C ا4 � ا� Gوا ا� 1+I$ Gا " او &O@Y� ر8 :_$ YA �O� ��& G�2 �O3� :2و �O@�3'$ Gاف و ��O3�﴿٢٣﴾

23. Rabb’in yalnızca kendisine kulluk etmenizi ve ana babanıza iyi davranmanızı emrediyor. Onlardan biri yahut her ikisi sana sığınır da senin yanında ihtiyarlık çağına erişirlerse, onlara karşı son derece saygılı davran, hizmet ve hürmette kusur etme. Değil kötü bir söz söylemek, onlara “Öf!” bile deme. Hele onları sakın azarlama, tam tersine, onlara saygı ve sevgi dolu, gönül alıcı tatlı sözler söyle.

�WQل وا vاO3� C� ;'�ح ا�6 �wE M ��� )LO و2: رب ار)O3O� O&� ر8 ﴾٢٤﴿54 ا��24. Onlara en içten şefkat ve alçak gönüllülük duygularıyla kol

kanat ger ve “Ey Rabb’im, onlar beni çocukluğumda nasıl büyütüp yetiştirdilerse, sen de onlara öylece merhamet et!” diye onlar için dua et.

�� < Wl�را ر8 ا�8 T &�ن Y�و �A > ����E ا�W�C��� ان $�� M �A �O8 �#-٢٥﴿ا﴾ 25. Unutmayın ki Rabb’iniz içinizden geçenleri çok iyi bilir.

Geçmiş hayatınız günahlarla dolu olsa bile, eğer tövbe eder de bundan böyle dürüst ve erdemli birer insan olursanız, hiç kuşkusuz Allah, tövbe edip hakka yönelenlerin günahlarını bağışlayacaktır. Bunun için:

Page 176: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��ا وات ر $+�6 6+$ Gو :� �+ < وا58 ا�? ��?O�وا T ﴾٢٦﴿ذا ا�_8�> )_26. Ey insanoğlu! Akrabaya, yoksullara ve yolda kalmışlara

hakları olan zekât ve sadakalarını ver. Fakat Allah’ın yasakladığı yerlere harcama yaparak veya kendini ve aileni başkalarına muhtaç bırakacak şekilde malını dağıtarak büsbütün de saçıp savurma.

W& �T�را ان ���ن 8�� <C و&�ن ا�7 �m�� ��ا اQ�ان ا�7 �& 5� ر� 6+O�٢٧﴿ا﴾ 27. Çünkü servetlerini, zamanlarını, güç, imkân ve yeteneklerini

böyle boş yere saçıp savuranlar, bu tavırlarıyla şeytanların dostları ve kardeşleri olmuşlardır. Şeytan da Rabb’ine karşı çok nankördür.

� " $�;�@� 2 �3� :_A�G 4�?�را وا4 ﴾٢٨﴿$5g�I -'3� ا�w 8�ء ر)LO 54 ر828. Eğer sen de ihtiyaç içinde olur da, Rabb’inden umduğun bir

yardım ve rahmeti beklediğin için o fakir ve muhtaç insanlara şimdilik bir şey veremeyecek durumda olursan, hiç değilse gönül alıcı tatlı sözler söyle onlara. Ve harcama yaparken, ölçülü ve dengeli davranmayı unutma:

G&: ا� و �3�?+$ Gا�> -'_" و L��#w4 1ك� :I,$ را�?�4 �4�#4 1I_ A a?+﴿٢٩﴾ 29. Ne öyle ellerini boynuna kelepçeyle bağlamış gibi cimri ol,

ne de keseyi sonuna kadar açan bir savurgan; yoksa ya cimriliğinden dolayı kınanmış bir hâlde, ya da savurganlığından dolayı pişmanlık ve üzüntü içerisinde oturup kalırsın. Öte yandan, insanlar arasında ekonomik eşitliği sağlamak ve sınıfsız

bir toplum meydana getirmek adına, suni araçlarla ekonomiye müdahale ederek doğal servet dağılımını değiştirmeye çalışma. Unutma ki, aşırı derecelere varmayan ekonomik eşitsizliğin de —adaletsizliğin değil— toplumda işbölümü sağlama, rekabeti canlandırıp üretimi artırma gibi birçok hikmet ve faydaları vardır:

vاt ان �b8 اv �+Q ده��+I8 ن�& T �ء و�_1رC ا �7� 5O� زق " �+?a ا�� ﴾٣٠﴿ ر830. Hiç kuşkusuz Rabb’in dilediğinin rızkını genişletir,

dilediğine ölçülü ve idareli verir. Dolayısıyla, sahip olduğu nimetlerden dolayı hiç kimsenin bir başkasına üstünlük taslamaya hakkı yoktur. Elbette O, kullarının neye muhtaç olduklarını bilmekte, onların her hâlini görmektedir. O hâlde, rızık kazanma kaygısıyla başkalarının hakkına göz dikmeyin. Özellikle de:

Page 177: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Gا وv �+& ���Q ن�ان 2 #3� & C�&� �ز32� وا� 5� CقY4ا L�7Q �&دGا او�� # _$﴿٣١﴾ 31. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin! Ne kız

çocuklarını diri diri toprağa gömen eski Arap putperestleri gibi, ne de kürtaj yoluyla bebeklerini parça parça doğrayan çağdaş cahiliye toplumları gibi çocuklarınıza kıymayın! Bu çocuklar sizin rızkınıza ortak olacaklar diye korkmayın; unutmayın ki, onları da sizi de besleyen Biziz. Dikkat edin: Onları öldürmek, gerçekten çok büyük bir suçtur ve cezası da cehennemdir.

Gو Y� �ء �+� T &�ن A�CL7( و�� �> ا ﴾٣٢﴿$_8��ا ا�32. Ve ister evli ister bekâr olun, evlilik dışı cinsel ilişkilerden uzak

durun! Değil zina etmek, zinaya yaklaşmayın bile! Toplumu eğiterek ve gerekirse caydırıcı cezalar vererek gayrimeşru ilişkileri önleyin. Zinaya yol açan müstehcen yayınları, çıplaklığı, hayâsızlığı engelleyin. Evliliği kolaylaştırarak ve yuva kurmak isteyen gençlere yardımcı olarak evliliği özendirin. Böylece, zinaya götüren bütün yoları kapayın. Çünkü zina, sağlıklı bir toplumun temel yapıtaşı olan aile kurumunu yıkarak onu içten içe çökerten çok çirkin bir davranış ve toplumun çözülüp dağılmasına yol açarak onu uçuruma sürükleyen pek çirkin bir yoldur.

Gو CP���8 Gا Sم ا �( M W� ا� � � YA $_ #�ا ا�'��#� �T ���� �'#I; 1_A �4�#|4 : 2 54وT &�ن b'4�را �? ﴾٣٣﴿�ف MA ا�_ :C ا

33. Haklı bir gerekçeye dayanmaksızın, Allah’ın kutsal kıldığı cana kıymayın! Her kim haksız yere öldürülürse, onun meşru mirasçılarına, katilin kısas edilerek öldürülmesini isteme veya kendilerine kan diyetinin ödenmesi konusunda (2. Bakara: 178) hukukî bir yetki tanımışızdır. O hâlde, onlar da hukukun vereceği karara saygı göstermeyip bizzat kendileri adaleti sağlamaya çalışarak veya katilin cezalandırılmasını yeterli görmeyip onun akrabalarından da intikam almaya kalkarak öldürme konusunda sınırı aşmasınlar. Çünkü onlara, katilin öldürülmesini talep etme yetkisi verilerek yardım edilmiştir.

Gو r13I��8 ا�Aه واو 1Xا ¢#+� < M@ M ا)?5 ) � ��8 Gا �� ان ا13I� &�ن $_8��ا 4�ل ا�� � G�z?4﴿٣٤﴾

Page 178: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

34. Yasal olarak korumanız altında bulunan yetimler ergenlik çağına ulaşıncaya dek, onların mal varlığına ancak onu en âdil ve en güzel biçimde değerlendirmek amacıyla yaklaşabilirsiniz. O malları harcayıp çarçur etmek amacıyla değil. Yetimlerin size emanet edilen mallarını yatırıma dönüştürüp onlar adına değerlendirebilirsiniz. Fakat gerekli yaş ve olgunluğa ulaştıklarında, onlara mallarını geri vermek zorundasınız. Bir de, verdiğiniz her sözü yerine getirin. Çünkü verilen sözler, Hesap Günü mutlaka sorulacaktır.

�Y واوA�ا �C� ذ�" vQ وا)?5 $�و� �_ ?O�س ا��_?��ا 8� ﴾٣٥﴿ا���: اذا &# � وز35. Ticarî, hukukî, ahlâkî ve benzeri konularda bir şey ölçtüğünüz

zaman, ölçüyü tam tutun. Tarttığınız her şeyi doğru teraziyle tartın ve hayatınızın her alanında, doğruluk ve adaleti kendinize temel ilke edinin. Bu sizin için hem daha hayırlı, hem de sonuç itibariyle daha güzeldir. Çünkü adalet ve dürüstlüğün egemen olduğu bir toplum, dünyada güven ve huzuru, âhirette de cennet nimetlerini elde eder.

Gو G�z?4 T'- ن�& "o� �pاد &: اوzW�وا �b+�وا VO ﴾٣٦﴿$_} 4� C�#- �T8 "� ��� ان ا�?36. Hakkında yeterli bilgin olmayan ve doğruluğunu tam olarak

araştırmadığın bir şeyin ardından körü körüne gitme! Sağlam ve inandırıcı delillere dayanmadan hiçbir konuda kesin yargıda bulunma, hiç kimseyi asılsız söylentilere dayanarak suçlama. Çünkü araştırma yapıp gerçeği öğrenmen için Allah’ın sana bağışladığı kulak, göz ve gönül, bunların hepsi bu yaptığından sorumludur.

Gو G�m ل�رض و5� $+#¢ ا�,+G5� $\�ق ا " ﴾٣٧﴿$MA ¬O اGرض (�4�r ا37. Allah’ın sana bahşettiği zenginlik, kuvvet, güzellik, zekâ gibi

nimetlerle şımarıp da yeryüzünde kibirli kibirli yürüme! Çünkü sen o kadar aciz bir varlıksın ki, ne yerleri yırtıp parçalayabilir, ne de boyca dağlara erişebilirsin!

" 4��و@� &: To -'1 ر8 ﴾٣٨﴿ذ�" &�ن ��38. İşte ey insanoğlu; yirmi ikinci ayetten bu yana, birçok emirler,

yasaklar ve hikmetli öğütler dinledin. Bütün bu sayılanların kötü ve yasaklanmış olanları, Rabb’inin katında asla hoş görülmeyen çirkin davranışlardır.

Page 179: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

ذ�" Sا V4 :I,$ Gو CLO��" 54 ا� �� او)�> ا��" ر8 O4 �4�#4 � '3; M �A <_# A �Qا �ا3� ﴾٣٩﴿14)�را

39. İşte ey Muhammed, bütün bunlar, Rabb’inin sana vahiy yoluyla bildirdiği hikmet dolu sözlerden bir demettir. Ve bütün bu öğütlerin aslı ve esası şudur: Ey insanoğlu! Sakın Allah ile beraber başka varlıkları tanrı

edinme, yoksa kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş bir hâlde cehenneme atılırsın! Bunun için Rabb’inizi, O’nun yüceliğine yaraşır sıfatlarla anın. O’na

oğullar, kızlar yakıştırarak, “hükmüne boyun eğilmeyen aciz bir tanrı” inancı oluşturmayın:

���WE�Aا t�O� �|- G�2 ن���_ � �� �L�o ا�K�C ا #O�6 54 ا\ < وا$ �'+��8 �� ﴾٤٠﴿ر840. Ey müşrikler! Sizler kız çocuğuna sahip olmaktan utanç

duyuyor, ama meleklerin “Allah’ın kızları” olduğunu iddia ediyorsunuz! Rabb’iniz erkek çocukları size lâyık gördü de, kendisine meleklerden kız çocuklar mı edindi? Doğrusu siz, gerçekten büyük bir gazaba sebep olan çirkin sözler söylüyorsunuz!

&�واC و4� و�_1 M @6ا ا�_�ان 6�� �A �'A �E را�W G1@� ا� � �﴿٤١﴾ 41. Oysa Biz bu Kur’an’da, Allah’ın varlığını, birliğini, acziyet ve

noksanlık ifade edebilecek bütün sıfatlardan uzak, insan hayalinin ulaşabileceği her türlü tasavvurun üstünde ve ötesinde yüceler yücesi bir Yaratıcı olduğunu; hikmet, kudret ve adaletten yoksun bir tanrı inancının insanoğlunu dünyada da âhirette de felâketlere sürükleyeceğini farklı yerlerde, farklı örneklerle ve tüm boyutlarıyla açıkça ortaya koyduk ki, bu ayetleri düşünüp öğüt alsınlar. Fakat bunca öğütler, zalimlerin ancak nefretlerini ve haktan uzaklaşıp kaçışlarını artırıyor.

:2 Y� � اO& L3�� �_���ن اذا w 8G�ا ا�> ذي اI��ش �+� TI4 ن�& �٤٢﴿�﴾ 42. Ama sen bıkmadan, usanmadan uyarmaya devam ederek de ki:

“Eğer onların iddia ettikleri gibi O’nunla beraber başka tanrılar olsaydı, o zaman elbette o tanrılar Arş’ın Sahibi ve Evrenin Mutlak Hükümranı olan Allah’ın katına ulaşıp O’na üstün gelmek ve evrenin tek hâkimi olmak için bir sebep, bir yol bulmaya çalışırlardı.

Page 180: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Çünkü Tanrı, kendisinden daha yüce, daha kudretli hiçbir şey olmayan varlık demektir. Dolayısıyla, birden fazla tanrının varlığı aklen düşünülemez. O hâlde:

T��vا �+ � �_���ن -#�ا &+� O- <��I$٤٣﴿و﴾ 43. Allah birdir ve O’ndan başka tanrı yoktur. O, inkârcıların

düşünce ve anlayışlarının bozukluğundan kaynaklanan her türlü eksiklik ve noksanlıktan münezzehtir, onların söylediklerinden uzaktır, yücelik ve azametinde sınırsızdır.

� +?$ C53� �A 54رض وGوا V+ O�ات ا�? �1Oه� وW$ G 5��_3�ن T� ا�?8 � +?� Gء اMX 54 وان�O� Wl�را T &�ن )#� �C�3 ا� �+?$﴿٤٤﴾

44. Yedi kat gök, yer ve bunların içindeki her şey O’nun varlığını, birliğini, sınırsız ilim, hikmet, kudret ve yüceliğini haykırarak tesbih etmektedir. Öyle ki, varlıklar âleminde O’nu övgüyle anıp zikretmeyen hiçbir şey yoktur! Ne var ki, siz onların bu haykırışlarını işitemez, tesbihlerini tam olarak anlayamazsınız. Hiç kuşkusuz Allah kullarına karşı çok şefkatli, çok

bağışlayıcıdır.

Q�ة ),�8� 4? �راk واذا G�8 ن�4'z� G 5� ﴾٤٥﴿2�ات ا�_�ان ;I#'� 8�'" و8< ا�6�45. Ey Müslüman! Hakikate inanmak istemeyen inatçı, kibirli ve

önyargılı kimselere Kur’an okuduğun zaman, seninle, âhirete inanmayan bu insanların arasına gözle görülmeyen ve onların hakkı idrak etmelerine engel olan bir perde çekeriz. Şöyle ki:

46. İnsanın özüne yerleştirdiğimiz yasalar gereğince, onların �'#I;و 3�M اذا �Aه و�3_W� ان L �> -#> 2#�38� ا&' " MA ا�_�ان و)1ه و��ا -# � و2�اC واذا ذ&�ت ر8

﴾٤٦﴿اد8�ر@� W�را kalplerine onu anlamalarına engel kılıflar geçirir, kulaklarına

da onu duymalarına engel ağırlıklar koyarız. İşte bu yüzden, Kur’an’dan bir bölüm okurken ne zaman Rabb’inden eşi ve ortağı olmayan bir tek ilâh olarak söz etsen, taptıkları ilâhların sahte olduğunun anlaşılacağı ve buna bağlı olarak şeytanî düzenlerinin yıkılacağını bildiklerinden, ürkerek sırtlarını dönüp giderler.

Page 181: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Sonra da, güya açığını yakalayıp sana karşı koz olarak kullanmak için seni Kur’an okurken gizli gizli dinlerler:

5� I+ �O��ن ان $ �ى اذ �_�ل ا�| �,� اذ �? IO�ن ا��" واذ @� �T8 ن�IO ?� �O8 �#-ا Gن ا���را ?4 Y;٤٧﴿ر﴾

47. Ey Peygamber! Biz o müşriklerin seni dinledikleri zaman ne amaçla dinlediklerini ve kendi aralarında gizli gizli konuşurlarken o zalimlerin Kur’an’dan etkilenen insanlara, “Siz ancak büyülenmiş bir adamın peşinden gidiyorsunuz!” dediklerini gayet iyi biliyoruz. Sana “büyülenmiş” diyorlardı, çünkü okuduğun Kur’an’dan etkileniyor, vicdanları sarsıp derinden etkileyen bu sözlerin beşer kaynaklı olmadığını, olamayacağını hissediyorlardı. Öyleyse Muhammed, “insanüstü” bir güce dayanarak konuşuyordu ve onlara göre bu güç, sihirden başka bir şey değildi.

�|�Y ا �I�ن �+� �� ?� YA ا�#uA ل�4�Gا �" ا�8�g {�&﴿٤٨﴾ 48. Bak, o zalimler gerçeği çarpıtmak için senin hakkında kimi

zaman büyücü, kimi zaman büyülenmiş, bezen zeki bir düzenbaz, bazen deli, bazen da şair diyerek nasıl saçma ve anlamsız örnekler getirdiler de doğru yoldan iyice saptılar. Bu bakış açısıyla, bir daha da doğru yola gelemezler.

��ا �1ا و2�� �1; �_#Q ن�K�I+O� � � -|�4� ورA�$� ءا ﴾٤٩﴿ءاذا &'49. İnkârcılar, “Biz mezarda çürüyüp kemik ve toz yığını hâline

geldikten sonra mı, sahiden bu hale geldikten sonra mı yeni bir yaratılışla diriltilecekmişiz?” diyorlar.

:2 k1ا� �ا ),�رة او )�1�&﴿٥٠﴾ 50. Onlara de ki: “Kemik ve un ufak olmuş cansız bedende hiç

olmazsa bir insanlık kokusu ve hayatı çağrıştıran özellikler, canlı organizmalar var. Değil kemik veya toz, ister taş olun, isterse demir…”

ي A او �C 2: ا�6�1� �I� 54 ن���_�?A r�&1ورE M �A ��� � O4 �_#Q ن�uw'�?A rة ل 4� ��&� او �+� ﴾٥١﴿ا��" ر[�3�� و�_���ن @ < 4�C 2: -?�> ان ���ن ��2

51. “Yahut diriltilmesini imkânsız gördüğünüz bir başka varlık… Ne olursanız olun, muhakkak bir gün diriltilip hesaba çekileceksiniz.”

Page 182: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Buna karşılık, “İyi de, bizi kim tekrar hayata döndürecek?” diye soracaklar. De ki: “Sizi kim yoktan var ettiyse, O!” Bu sefer, sana inanmadıklarını göstermek için başlarını sağa sola sallayarak, “Peki, ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Umarım ki, pek yakında! Öyle bir Günde ki:”

�tY ��م �#2 Gن ان �+� � ا� �+�ن 8�1Oه� و$|' �, ? A �&�-1�﴿٥٢﴾ 52. “O gün sizi huzuruna çağırınca, derhal O’nu övgüyle

yücelterek emrine uyup mezarlarınızdan fırlayacak ve yargılanmak üzere huzuruna çıkacaksınız. İşte o zaman, dünyada çok kısa bir süre kaldığınızı hissedeceksiniz.”

?�ن - و2: Y� ن�ن &��� ���ن ��غ C�3'�8 ان ا�7 M@ M ا)?C5 ان ا�7 ي �_���ا ا� � 1وا I�+�د� �'� �+4﴿٥٣﴾

53. Ey Muhammed! Bu inkârcıları hak dine davet edecek olan mümin kullarıma söyle: Onlarla konuşurken gönül incitmeden, kaba ve kırıcı davranmadan, en güzel şekilde konuşsunlar. Çünkü şeytan, kalplere kin ve nefret tohumları ekerek aralarına fesat sokmak ve böylece onları öfkelendirip birbirine düşürmek için her an fırsat kollamaktadır. Doğrusu şeytan, insanın apaçık düşmanıdır. O hâlde, ey iman edenler! Cennetin yalnızca sizlere özgü olduğu ve

karşınızdakinin cehenneme gireceği yolunda ifadeler kullanarak, —üstelik bu sizin üzerinize vazife değilken— şeytanın eline koz vermeyin. Unutmayın ki:

�� �Y ر8 �� ار�#'�ك -#3�� و&� C��8 و4 6I� �7� او ان ��O(�� �7� ان C��8 �#-٥٤﴿ا﴾ 54. Sizin Allah katındaki derecenizi ve neye lâyık olduğunuzu en iyi

bilen yalnızca Rabb’inizdir. Dilerse günahlarınızı bağışlayıp size merhamet eder, dilerse günahlarınız yüzünden sizi cezalandırır. O hâlde size düşen, kimin cennetlik kimin cehennemlik olduğunu belirlemek değil, hakikati olanca açıklığıyla tebliğ etmektir. Öyle ya, Biz seni bile ey Muhammed, insanların akıbeti konusunda hüküm vererek onlara vekil olasın da tüm sorumluluklarını üstlenesin diye göndermiş değiliz.

Page 183: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

" O�ات واGرضC و�_uA 1 ور8 د ز8�را ا-#� MA 5O8 ا�? -#> I8� وا$�'� داو� �>+ #'� I8� ا�'﴿٥٥﴾

55. Hiç kuşkusuz Rabb’in, göklerde ve yerde olan bütün varlıkları her yönüyle ve en mükemmel şekilde bilmektedir. O, sonsuz ilim ve hikmeti uyarınca, insanlar arasından dilediğini seçip elçi olarak görevlendirir. Doğrusu Biz Peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kılmışızdır. Kimilerini görsel mucizelerle, kimilerini de hikmet dolu kitaplarla destekleyip yücelttik. Nitekim Davud’a da Zebur’u vermiştik. Ve işte sana da ey Muhammed, Kur’an gibi eşsiz bir mucize gönderdik.

:2 Y� ���$ Gو ��'- � uن &7} ا���#O� YA �T�5 ز-O � 54 دو ﴾٥٦﴿اد-�ا ا�6�56. Peygamber, melek, evliya gibi varlıkları aşırı derecede yüceltip

ilâhlaştırarak Allah’a ortak koşanlara de ki: “Allah’tan başka birer tanrı olduklarını iddia ettiğiniz kimseleri çağırın! Çağırın da, onlar duanıza cevap verebilecekler miymiş görün. Onlar sizden ne bir zararı kaldırabilirler, ne de onu kendi üzerlerine alabilir veya başka bir yöne çevirebilirler.

"o� �pاو CT8ن -6ا�A�\�و T O(ن ر�3� ا2�ب و��; �#L ا� 3� ا���� �5 �1-�ن �+ w�ن ا�> ر8 ان ا�6�" &�ن 4�6ورا ﴾٥٧﴿-6اب ر8

57. Onların yalvarıp ilâhlaştırdıkları bu seçkin kulların bizzat kendileri, hatta içlerinden Allah’a en yakın olanları bile Rab’lerine ulaşıp O’nun rızasını kazanabilmek için iman, ibadet, kulluk gibi çeşitli araçlar, sebepler ve vesileler arayıp dururlar. O’nun rahmetini ümit eder, azabından korkarlar. Çünkü Rabb’inin azabı gerçekten korkunçtur. Öyle ki:

�1اC &�ن ذ�" MA ا� وان �1X �8-6ا �@�8 6I4 او LO�_�م ا�2+: � �@�5 34#�� Gا L��2 54 ب� � ﴾٥٨﴿4?��را

58. Kıyamet Gününden önce azgınlıklarından dolayı büyük bir afet göndererek helâk etmediğimiz ya da savaş, kıtlık, salgın hastalık gibi şiddetli bir azapla cezalandırmadığımız hiçbir ülke yoktur ve bundan sonra da olmayacaktır. Bu hüküm, varlık kanunlarının kaydedildiği kitapta evrensel bir yasa olarak

Page 184: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yazılmıştır. Eğer “Allah neden insanları imana getirmek için gökten mucizeler göndermiyor?” diyorsanız, şunu iyi bilin ki:

�b+4 L2�ة A| و4� ��نC وا$�'� OK�د ا�' ب 38� اGو � ان &6 Gت ا�� G�8 :��3�C و4� O#�ا I'4 8'�� ان �W� ��\$ Gت ا�� G�8 :��﴿٥٩﴾

59. İnkârcıların keyfî olarak istedikleri mucizeleri göndermeyişimizin tek sebebi, daha önceki toplumların bu tür mucizeleri gözleriyle gördükleri hâlde onları hep yalanlamış ve daha sonrakilerin de aynı şekilde yalanlayacak olmalarıdır. Dolayısıyla, çağdaş kâfirlerin —öyle iddia ettikleri gibi— mucize görünce iman edivereceklerini sanmayın. Nitekim bir zamanlar Semud halkına apaçık bir mucize olarak yarılan bir kayadan çıkan o meşhur deveyi vermiştik fakat ona azgınca saldırarak kendilerine zulmetmişlerdi! O hâlde, inkârcılar ne kadar isteseler de, artık onlar istedi diye böyle mucizeler göndermeyeceğiz. Çünkü Biz mucizeleri, insanları zorla imana getirmek veya toplumları helâk etmek için değil, ancak korkutup uyarmak amacıyla göndeririz. İşte bunun için, akla ve vicdana hitap eden en parlak mucizeyi, Kur’an’ı gönderdik:

�س وا� واذ '#� L' A Gك ا�ار�' M� ء�� ا� � �سC و4� I;#'� ا�� " ا)�ط 8��' ,�ة 2#'� �" ان ر8 7 tاv �+& ���wm G1@� ا� � � �OA k�3A �\MA L ا�_�انC و�I#O�٦٠﴿ا﴾

60. Hani Peygamberliğinin ilk yıllarında sana, “Korkma ey Muhammed, zalimler Allah’ın nurunu asla söndüremeyecektir. Çünkü Rabb’in, sonsuz ilim ve kudretiyle tüm insanları çepeçevre kuşatmıştır!” demiş ve İslâm’ın zaferini sana daha o günlerde müjdelemiştik. Fakat kâfirler, bunu alay konusu yapmışlardı. Sana Miraç gecesinde gösterdiğimiz o büyük mûcizeleri ve

muhteşem görüntüleri ve Kur’an’da sözü edilen (37. Saffat: 62–66, 44. Duhan: 43–46 ve 56. Vakıa: 51–53) o lânetlenmiş ağacı, sırf ikiyüzlü insanların maskelerinin düşmesi ve gerçek müminlerin ortaya çıkması için bir sınama aracı kılmıştık. Biz inkârcıların cehennemde zehirli zakkum ağacından yiyeceğini haber vermekle aslında onları korkutup uyarıyoruz, fakat bunca uyarılar, hakkı inkâra şartlandıkları için onların sadece azgınlığını artırıyor.

Page 185: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Nitekim müşrikler, Miraç olayını duyar duymaz inkâr etmişlerdi. Oysa Biz, gerçeğin bilgisini senin gibi doğru ve güvenilir bir insandan öğrenmeleri ve ondan ders alıp doğru yolu bulmaları için sana miraçta böyle mucizeler göstermiştik. Fakat onlar seninle alay ettiler.

�C� 2�ل ء واذ � ا�#8 Gوا ا� 1,?A دم G ا�,1وا L�o� #O#� �'#2 r�'� �m }_#Q 5O� 1,�٦١﴿ا﴾ 61. Hani bir zaman meleklere, “Tüm insanlığın temsilcisi olarak

karşınızda duran Âdem’e secde edin. Yani onun size üstünlüğünü kabul ederek önünde saygıyla eğilin!” demiştik. Bunun üzerine İblis hariç hepsi Âdem’e secde ettiler. Meleklerin arasında yaşayan ve esasen bir cin olan İblis ise, kibirlenerek emrimize karşı geldi ve “Şu kokuşmuş balçıktan yarattığın aşağılık yaratığa mı secde edecekmişim?” dedi.

M#- }4� �� اQ 2�ل ي &� �Y ارا� " @6ا ا�6� �#2 Gا � T � ﴾٦٢﴿�$5 ا�> ��م ا�_G LO�) '5� ذر62. Ve ekledi: “Benden üstün tuttuğun şu değersiz insana bak!

Onun nesi var ki, benden üstün olacakmış! Eğer Diriliş Gününe kadar bana mühlet verirsen, yemin ederim ki, onun soyundan gelenleri —pek azı hariç— egemenliğim altına alacağım!” Allah dileseydi İblis’i oracıkta yok ederek işini bitirebilirdi. Fakat

sonsuz ilim ve hikmeti gereğince, insanoğlunun çetin bir sınavdan geçerek olgunluk mertebelerinde yücelmesini, İblis’le yapacağı amansız mücadele sayesinde içindeki güç ve yetenekleri keşfedip geliştirmesini murat etti. Bunun için de İblis’e istediği süreyi verdi:

�اء 4�A�را 2�ل ; �&p]ا� ; � ﴾٦٣﴿اذ@� A �3'4 "I+$ 5OA�ن ;3'63. Allah “Madem öyle,” dedi, “Haydi Kıyamet Gününe kadar onları

kötülüğe çağırmak üzere haydi hemen çık git! Ancak şunu da bil ki, içlerinden her kim sana uyarsa, işlediğiniz günahların tam karşılığı olmak üzere, hepinizin cezası cehennem olacaktır!”

ز W �ال 4 وا�4Gا MA �3&ر�Xوا;#� -#3�� 8\�#" ور;#" و "$�b8 �3'4 }I� �5 ا���ن اl G�ورا ﴾٦٤﴿واGوGد و-C�@1 و4� 1I�@� ا�7

64. “Haydi git; onlardan gücünün yettiğini yüreklerde çınlayan sesinle yoldan çıkar. Gerek yaya gerek atlı, bütün ordularınla dört bir yandan yürü üzerlerine! Haram kazancı teşvik ederek mallarına ve senin istediğin amaçlar doğrultusunda eğitilip

Page 186: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yetişmelerini sağlayarak çocuklarına ortak ol ve “Dürüstlük karın doyurmaz, çalmazsan aç kalırsın!” “Sınırsız zevk ve eğlence içinde hayatı doyasıya yaşamak varken doğruluk, fedakârlık gibi safsatalarla ne diye keyfini bozacaksın?” “Allah nasıl olsa affeder!” gibi türlü vaadlerle oyala onları! Doğrusu şeytanın onlara verdiği sözler, sonu felâketle bitecek bir aldatmacadan başka bir şey değildir.”

�Y ان " و&� 8�8 <W&و Cن�ي ��� �" -#3�� �#� ﴾٦٥﴿-+�د�65. “Ama ey İblis, Benim gösterdiğim yolda yürüyen ve sadece

Bana güvenen kullarımın üzerinde senin hiçbir egemenliğin, zorlayıcı gücün olmayacaktır. Evet, her konuda güvenilir bir vekil olarak Rabb’in onlara yeter!” Öyleyse, ey insan! Ezelî düşmanını tanımalı ve onun sinsi

tuzaklarına karşı uyanık olmalısın. İşte ona karşı girişeceğin amansız mücadelede sana yol gösterecek, imanını güçlendirecek açıklama ve uyarılar:

�� �O� ر8 T &�ن 8�� ر)� C ا �T#uA 54 ا�w + � ��M ��� اMA "#W� ا�+ �; ي � ﴾٦٦﴿ا�6�66. Rabb’iniz öyle lütufkâr bir yaratıcıdır ki, lütuf ve

bereketlerinden nasibinizi arayıp bulasınız diye, gerekli bütün imkân ve şartları hazırlayarak sizin için denizde gemileri yürütüyor. Gerçekten de O, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.

�هr واذا � ا� Gن ا�54 $1- :g ��� MA ا�+ uا� �� ?�ن 4? Gن ا�و& C� g�-ا�> ا�� ا ��� , � O#A ﴾٦٧﴿&W�را

67. Denizde yolculuk yaparken başınız dara düştü mü, o ana kadar Allah’tan başka yalvarıp yakardığınız bütün o uydurma ilâhlar sizi yüzüstü bırakarak kaybolur gider. Yani hepsinin batıl ve asılsız olduğu gün gibi ortaya çıkar. Fakat Allah sizi kurtarıp sağ salim karaya çıkarınca, ettiğiniz duaları, verdiğiniz sözleri unutur, hemen yüz çevirirsiniz. Bak, Rabb’ini tanımayan insan ne kadar da nankördür!

� '4�Aان ا kY� � ا�� او ���: -#��� )�+E� G �K $,1وا ��� و&��; ��٦٨﴿�\?} 8﴾ 68. Peki, karaya çıkınca her şey bitiyor mu? O’nun sizi, kendinizi

güvende sandığınız karada korkunç bir depremle yerin dibine

Page 187: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

geçirmeyeceğinden ya da üzerinize taşlar savuran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Allah üzerinize öyle bir belâ gönderir ki, sonra kendinize bir koruyucu bulamazsınız.

�T $�رة اQ�ى 2 ���#- :�vA�WE� 54 ا��� ام �A �&1� �I� ا4' � ان �K k�$�W& �O8 ��2�w�A �� �I� �+$ �T8 �'�#- ��� 1وا,$ G﴿٦٩﴾

69. Ya da Allah’ın sizi bir şekilde tekrar denize döndürerek üzerinize şiddetli bir fırtına göndermeyeceğinden ve böylece, nankörlüğünüzden dolayı sizi boğup balıklara yem yapmayacağından emin misiniz? Öyle ki, o zaman bizden bunun hesabını soracak bir yardımcı da bulamazsınız. Oysa insan, en üstün ahlâka ulaşabilecek yeteneklerle donatılmış bir hâlde yaratılmıştır:

�M ادم و)'#O�A �@ و�_1 �'8 �'4 �& v ��& <#- �@�'# uAت و�+ � M ا�� وا�+�� ورز2'�@� 54 ا�� tY� �uW$ �'_#Q 5 O4﴿٧٠﴾

70. Gerçekten Biz Âdemoğlunu birçok meziyetlerle donatarak öteki bütün canlılardan, hatta meleklerden bile üstün konuma getirdik. Ona havada, karada ve denizde yolculuk yapma imkân ve yeteneğini bahşettik. Onu tertemiz nimetlerle rızıklandırdık ve yarattığımız varlıkların pek çoğundan üstün kıldık. O hâlde, bütün bunlara rağmen insanın Allah’tan başkalarına kulluk etmesi, nankörlük ve cehaletin doruk noktası değil midir? Ve böyle bir nankörlüğün cezası, Hesap Gününde hüsrana uğramaktan başka ne olabilir?

ن & �38� وG �|# ��م �]�_� "o� �pو�A �T'� �O�8 T8� & M$5 او�OA r�34�4�8 س�O�ن 1-�ا &: ا Y� � A﴿٧١﴾

71. O gün her topluluğu dünyada iken peşinden gittiği, desteklediği önderleriyle birlikte hesap vermeleri için huzurumuza çağıracağız. İşte o an, amel defteri sağ eline verilen bahtiyar müminler, kendilerine cenneti müjdeleyen bu defterlerini sevinç içerisinde okuyacaklar. O büyük mahkemede, hiç kimseye zerre kadar haksızlık yapılmayacak. Çünkü her insan ancak ne yapmışsa onu görecek:

�Y و54 �+� :gوا <O-�ة اQ Gا MA �3A <O-ا � M @6ه� �A ن�٧٢﴿&﴾

Page 188: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

72. Her kim bu dünyada, hakikat karşısında kalp gözü kör olarak yaşamış ise, işte o âhirette de ilâhî nimetler karşısında kör olacak, hem de doğru yoldan daha da sapmış bir hâlde. İşte bunlar, kendileri hak yoldan saptıkları gibi sizleri de saptırmak isterler. Örneğin, ilâhlarını öven birkaç ayet “uydurduğun” takdirde Müslüman olacaklarını söyleyerek güya uzlaşma teklif ederler:

�Y وان �#Q 6وك\ $G ه  واذاvl �'�#- �يW � "��ا �ي او)�'�� " -5 ا�6��' W�� دوا�٧٣﴿&﴾ 73. Ey Muhammed! Bu inkârcılar, sana vahyettiğimiz Kur’an

haricinde birtakım sözler uydurup Bize yakıştırman ve o sözleri Allah’ın ayetleriymiş gibi insanlara okuman için az kalsın seni kandırarak gönderdiğimiz bu Kur’an’dan saptıracaklardı! Ve dediklerini yapmış olsaydın, o zaman seni kendilerine en yakın dost edineceklerdi.

�G��و  Y� �#2 ���X �3��ك �_1 &1ت $�&5 ا�' +K ٧٤﴿ان﴾ 74. Eğer seni çelik gibi bir iman ve kararlılık ile desteklememiş

olsaydık, neredeyse onlara —az da olsa— eğilim gösterecektin.

vا اذا �b �'�#- "� 1,$ G �K ت�OO�ا {Igة و��� ﴾٧٥﴿Gذ2'�ك Ig} ا�75. Şayet —iyi niyetlerle bile olsa— böyle bir şey yapmış olsaydın,

o zaman sana hem hayatında, hem de ölümünden sonra kat kat azap tattıracaktık ve seni elimizden kurtaracak bir yardımcı da bulamayacaktın! Ama Allah’ın lütfu sayesinde, onlara zerre kadar taviz vermedin.

Bunun üzerine, onlar da hak dine karşı savaşlarında başka yöntemlere başvurdular:

وان W ?�� دوا�& Y� �#2 Gا "AYQ ن��+#� G واذا �ك 4'3�رض ��\�;G54 ا " ﴾٧٦﴿و76. Onlar seni neredeyse yurdundan çıkarıp sürmek üzereler,

fakat sen Medine’ye hicret ettikten sonra, onlar da Mekke’de uzun süre kalamayacaklar. Nitekim Peygamberi yurdundan çıkaranlar, hicretten iki yıl sonra Bedir savaşında yenilgiye uğradılar ve birçokları o savaşta öldürüldü. Sekiz yıl sonra da Mekke tamamen Müslümanların eline geçti.

L '� � 1,$ Gو �2+#" 54 ر�#' �54 12 ار�#' tY� ���$ �' '?﴿٧٧﴾ 77. Senden önce gönderdiğimiz diğer Elçiler için de öteden beri

uygulayageldiğimiz bir yasadır bu. Nitekim onları yurtlarından

Page 189: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

sürmek isteyenler ya helâk edilerek, ya düşman istilasına uğrayarak, ya da Peygamberin takipçileri tarafından yenilgiye uğratılarak cezalandırılmışlardı. Bugün de böyledir bu, yarın da böyle olacaktır. Çünkü Bizim yasalarımızda, kıyamete kadar bir aksaklık, bir değişiklik göremezsin. Bu ilâhî yasaların senin toplumunda da tecelli etmesi için namazını

güzelce ve aksatmadan kılarak Rabb’inle gönül bağını sürekli canlı tutmalısın:

O� ا�> P?l ا��: و2�ان اC�,W� ان 2�ان اW�,� &�ن 374�دا ا�2 #�ة 1���ك ا�7 b٧٨﴿ا�﴾ 78. Güneşin batıya doğru kaymasından, gecenin kararmasına

kadar geçen süre içinde öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını güzelce kıl. Şafak vakti Kur’an okumayı da asla ihmal etme. Gerçekten şafak vakti okunan Kur’an’a melekler tarafından şahitlik edilmektedir. Gönüllerin ilâhî esintilere en açık olduğu o şafak vakitlerinde kıldığınız sabah namazına gece ve gündüz melekleri de katılırlar ve o namazı kılan müminlere kıyamet günü şahitlik ederler.

�O�دا و54 4 �4�4_ " �L#A �"  -?�> ان �+I�" ر8 �T8 1 ,3 A :��٧٩﴿ا﴾ 79. Ve ey Muhammed! Müminlerin önderi olman hasebiyle,

gecenin bir vaktinde kalk ve yalnızca sana farz, sana mahsus bir ibadet olarak teheccüd namazı kıl. Umulur ki Rabb’in, seni hem dünyada hem de âhirette, tüm yaratılmışların gıptayla bakacağı yüce bir makama, Makam-ı Mahmud’a erdirecektir.

vا و2: �b ���#� "1� 54 M �� :I;1ق واE 4\�ج M �';�Q1ق واE :Q14 M �'#Qرب اد﴿٨٠﴾

80. Bunun için Rabb’ine el açıp yalvararak de ki: “Ey yüce Rabb’im, gireceğim her yere esenlik ve doğruluk üzere girmemi, çıkacağım her yerden esenlik ve doğruluk üzere çıkmamı sağla ve bana katından, inkârcılığa ve zulme karşı mücadelede müminleri destekleyen bir güç, bir yetki, bir kudret bağışla!”

﴾٨١﴿+�m: &�ن ز@�2� ;��ء ا��P وز@P ا�+�C:m ان ا� و2: 81. Ve küfrün karanlıklarını parçalayıp âlemleri aydınlatan

Kur’an’ın meydana getireceği devrimi şimdiden müjdeleyerek de ki: “İşte nihayet, mutlak ve değişmez gerçek olan hak geldi; yalan,

Page 190: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kötülük, inkârcılık temeline dayanan batıl yıkılıp gitti. Zaten batıl er geç yıkılıp yok olmaya mahkûmdur!”

< اQ G?�را و�ل �O�� �1 ا�| � � Gو k> �'4zO#� LO(ء ور��WX �@ �4 ٨٢﴿54 ا�_�ان﴾ 82. İşte bu amaçla Biz, inananlar için gönüllere şifa ve rahmet

olacak, zalimlerin ise yalnızca yıkılıp yok olmalarını hızlandıracak Kur’an ayetlerini peyderpey göndermekteyiz. Kur’an’ın şifa verici, yol gösterici hidayetinden uzak kalan insanın ne hâle düşeceğini görmek ister misiniz?

�ا � &�ن ��z�� اOI'� -#> ا واذ T ا�7 r واذا 4? �T+�,8 �?�ن ا-�ض و G﴿٨٣﴾ 83. İnsanoğluna katımızdan zenginlik, sağlık, güzellik, güç, zekâ

gibi bir nimet verdik mi, bunları kendisine kimin verdiğini unutur, bu nimetlerle şımarıp ayetlerimizden yüz çevirir ve kibirlenerek yan çizer. Başına bir belâ gelince de, bunun bir imtihan olduğunu düşünmez, kendisini tamamen dağıtıp büsbütün ümitsizliğe düşer. O hâlde, ey Müslüman!

�� ا-#� 5O8 @� ا@ 2: 8�A C �T #&�X <#- :OI� :& tY� ﴾٨٤﴿1ى �+�84. Kur’an’ın yol göstericiliği olmaksızın mutluluğa

ulaşabileceklerini sanan gafillere de ki: “Herkes kendi içinden gelen eğilimlere, alışkanlıklara, ruh hâline göre bir yol çizer ve bunun en doğru yol olduğunu iddia eder. Böylece her toplum farklı bir inanç, ahlâk anlayışı ve dünya görüşü benimseyerek bu inanç doğrultusunda davranışlar geliştirir ve kendi mizacına uygun tarzda hareket eder. Fakat herkes kendi mizacına uygun gelen yolu tutmakla, insanlığı kurtuluşa iletecek doğru yolu tutmuş sayılamaz. Çünkü içinizden kimlerin doğru yolu izlediğini en iyi bilen ve hangi yolun izlenmesi gerektiğine karar veren Rabb’inizdir.” Ve bu yolu, Kur’an vasıtasıyla size bildirmiştir. Peki, Kur’an’ı Muhammed’e getiren kimdir ve ona gelen vahiy nasıl bir şeydir?

"�Y و�?�#� �#2 Gا �#I�54 ا � � �� او�$� M و4 وح 54 ا4� ر�8 وحC 2: ا�� ﴾٨٥﴿-5 ا��85. Ey Muhammed! Sana vahiy meleği Cebrail’in mahiyetini ve

vahiy olgusunu, yani Ruh’u soruyorlar. Onlara de ki: “Ruh, doğrudan doğruya Rabb’imin emrindedir ve ancak O’nun izniyle gelir. Fakat insanın sınırlı aklı, bunun mahiyetini tam olarak

Page 191: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kavrayamaz. Çünkü size bu gibi gaybî konularda pek az bilgi verilmiştir.” Bu vahiy olayı, tamamen Muhammed’in inisiyatifi dışında cereyan

etmektedir.

�kY و�� �ي او)�'�� ا��" �T8 "� 1,$ G �K -#�'� و&� �6��8 �@6'� �'oX﴿٨٦﴾ 86. Nitekim ey Muhammed! Eğer dileseydik, sana vahiy yoluyla

bildirdiğimiz her şeyi geri alırdık da, onun sana tekrar verilmesi için bize hesap soracak bir kimse de bulamazdın.

Gا اv "C ان T#uA &�ن -#�" &+� ﴾٨٧﴿ر)LO 54 ر887. Ancak Rabb’inin sonsuz lütuf ve rahmeti sayesindedir ki,

sana vahyettiği bu Kur’an’ı korudu ve sürekli kıldı. O’nun sana bağışladığı lütuf ve ihsanı gerçekten çok büyüktür. Demek ki bu Kur’an senin eserin değil, Allah’ın gönderdiği bir vahiydir.

�> ان ��$�ا O8�: @6ا ا�_�ان G ��$�ن �T#�O8 و�� &�ن 2: � وا�,5 -# Gا }IO ;ا �� uI8 �3vا �3y �I+�﴿٨٨﴾

88. Ey Müslüman! Kur’an’ın bir insan tarafından uydurulduğunu iddia eden inkârcılara meydan okuyarak de ki: “Eğer bütün insanlar ve cinler, gerek ifade güzelliğinde gerek ortaya koyduğu mükemmel hayat tarzında Kur’an ile boy ölçüşebilecek, onun ayarında bir kitap meydana getirmek için bir araya gelseler, yine de onun bir benzerini ortaya koyamazlar, her alanda uzman gruplar hâlinde güçlerini birleştirip birbirlerine yardımcı olsalar bile!”

M @6 و�_1 �A س� '#� �'A �E را�W& Gس ا� �> ا&� ا�' 8�A �:�4 :& 54 ٨٩﴿ا ا�_�ان﴾ 89. Bakın; Biz bu Kur’an’da, insanlara doğru yolu gösterecek

bütün ibret verici, aydınlatıcı örnekleri ele alıp işledik. Ne var ki, insanların çoğu inkârcı tavırlarında ısrarla diretiyor. Şöyle ki:

> $W,� �'� 54 اGرض �'+�-�k و2���ا ( "� 54z 5�﴿٩٠﴾ 90. İnkârcılar, “Ey Muhammed!” diyorlar, “Sen bize Musa’nın

yaptığı gibi yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız.”

vاk $��ن �" ; او �,W$ �3�YQ ر�3Gا � ,W A �'-و :� �\ 54 L '﴿٩١﴾

Page 192: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

91. “Yahut senin hurmalıklardan, üzüm bağlarından mucizevî bir bahçen olup da aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça…”

�O�ء &O� ز-O{ -#�' او �a_?$ kY ا�? �+2 L�o� #O�وا S�8 M$�$ او �W?& �﴿٩٢﴾ 92. “Ya da iddia ettiğin gibi, bizi helâk etmek üzere göğü parça

parça üzerimize düşürmedikçe… Yahut Allah’ı ve melekleri senin Peygamberliğine şahitlik etmeleri için, açıkça görebileceğimiz şekilde karşımıza getirmedikçe…”

> $�ل -#�'� & �8 او ( " �2�� 54z�O�ءC و5� � ���ن �" 8�{ 54 زQ�ف او MA <2�$ ا�? tG��78�ا ر Gا }'& :@ M ��ن ر�8+� :2 Cهp]�_﴿٩٣﴾

93. “Yahut altından yapılmış bir sarayın olmadıkça veya gözlerimizin önünde bir kuş gibi uçup göğe yükselmediğin sürece sana asla inanmayacağız. Gerçi göğe yükselmiş olsan bile, bize oradan, okuyacağımız ve doğrudan bize hitaben yazılmış bir kitap indirmedikçe, sırf göğe çıktın diye sana inanmayacağız.” Onlara cevaben de ki: “Bu dediklerinizi yapabilecek mükemmel niteliklere sahip olan yalnızca Rabb’imdir. Oysa ben hiçbir zaman Rab olduğumu iddia etmedim! Ben nihayet, elçi olarak gönderilmiş fâni bir insandan başka neyim ki? Ben size Allah tarafından olağanüstü yeteneklerle donatılmış bir melek olduğumu mu söyledim ki, benden böyle şeyler istiyorsunuz? Ben sadece, Allah’tan size bir mesaj getirdiğimi söylüyorum. Eğer benim iddiamın doğruluğunu denetlemek istiyorsanız, işte Kur’an, bir mucize olarak karşınızda duruyor!”

78�ا ر��G و4� Sا �I8ا ا�� � ان 2�� Gى ا� ��ا اذ ;��ء@� ا13� '4z� س ان� ﴾٩٤﴿V'4 ا�'94. Zaten öteden beri insanlara Allah tarafından doğru yolu

gösteren bir elçi veya uyarıcı geldiğinde, onları bu apaçık hakikate inanmaktan alıkoyan tek sebep, elçinin dürüstlüğünü hesaba katmadan ve mesajın içeriğini hiç düşünmeden, “Allah bula bula bizim gibi ölümlü bir insanı mı elçi olarak gönderdi?” demeleridir.

:2 & �� G��ر �ء 4#���O < ���'� -#3�� 54 ا�? �'oO�4 ن�7O� L�o� ﴾٩٥﴿�ن MA اGرض #495. Peygamberin kendileri gibi bir insan olmasını yadırgayan o

cahillere şu sözümüzü ileterek de ki: “Eğer yeryüzünde yaşayanlar

Page 193: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

insan değil de melek olsaydı, o zaman onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik.”

vا 2: �b8 اv �+Q ده��+I8 ن�& T M وC��'�8 ا �1ا 8�'� �3X S�8 <W&﴿٩٦﴾ 96. Yine de inatla itiraza devam ederlerse, onlara son olarak de ki:

“Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Elbette O kullarının her hâlini bilmekte, her davranışını görmektedir.” O hâlde, kimin doğru yolda olduğu konusunda hüküm vermek için Allah’ın şahitliğini esas almalı, iyi-kötü, helâl-haram, doğru-eğri gibi değer yargılarını hayat prensiplerini yalnızca O’ndan, yani O’nun kitabından öğrenmelisiniz. Zira:

�7�@� ��م ا�_ و54 C و �T 3A� اr1 3O� وA :#u� 54#5 $,1 3�� او����ء 54 دو S13 ا� <#- LO�vا و;�@3� �I� �@�O#& C�� Q+{ زد ﴾٩٧﴿-O�� وO�8� وOE�C 4�و�3� ;3'

97. Allah kimi doğru yola iletirse, işte odur doğru yolda yürüyen. Kimi de saptırırsa, onlara Allah’tan başka yardım edecek bir dost bulamazsın. İşte onları Diriliş Gününde yüzüstü yere kapanmış bir şekilde kör, dilsiz ve sağır olarak huzurumuzda toplayacağız ve varacakları son durak cehennem olacak! Öyle bir cehennem ki, ateşi ne zaman yatışır gibi olsa, her defasında onu körükleyerek o çılgın alevi onlar için yeniden ve yeniden canlandıracağız.

� I+O��K�ن Q#_� ذ�" � -|�4� ورA�$� ءا ��ا ءاذا &' W& �3�وا 8���$'� و2�� �8 �@p]ا� �1ا ; �1;﴿٩٨﴾

98. İşte zalimlerin cezası budur. Çünkü onlar hem ayetlerimizi inkâr etmiş, hem de “Biz mezara girip kemik ve toz yığını hâline geldikten sonra mı yeniden yaratılıp diriltileceğiz? Öyle şey olmaz!” demiş ve böylece âhiretin varlığını, dolayısıyla Allah’ın adaletini inkâr etmişlerdi.

ي P#Q ا او�� ا�6� Sر�� ��وا ان ا G Y;3�� ا :I;4�#3� و P#\� ان <� O�ات واGرض 2�در -# ?��O��ن اW& G�را �A CT�8> ا�| �A﴿٩٩﴾

99. Peki onlar, gökleri ve yeri yoktan var eden Allah’ın insanlar ölüp yok olduktan sonra onları aynı şekilde yeniden yaratabilecek güce sahip olduğunu ve bunun için kendilerine, gerçekleşeceğinde asla şüphe olmayan bir vade belirlemiş

Page 194: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

olduğunu akılları ve vicdanları ile anlayıp görmezler mi? Elbette görürler. Fakat o zalimler, kibir ve inatları yüzünden bir türlü inkârcılıktan vazgeçmeye yanaşmazlar.

?�ن 2 �ر 2: Gن ا�و& Cق�W Gا L�7Q � �?4G اذا M� �ا5x ر)LO ر�8 Q ن��#O$ � ﴾١٠٠﴿اt �� ا100. Onlara de ki: “Eğer Rabb’imin sonsuz lütuf ve rahmet

hazineleri sizin elinizde olsaydı, harcanıp tükenir endişesiyle onları sımsıkı elinizde tutar ve hiç kimseye bir şey vermezdiniz. İnsanoğlu gerçekten de çok açgözlü ve cimridir. Senden ısrarla mucize isteyen kâfirlere şu ibret verici kıssayı anlat:

M ا$�'� 4 و�_1 ��: اذ ;��ء@� A_�ل A T��-�ن ا �اء� �M ا�� �'8 :�?A ت�' ��> $?V ا��ت 8���را ?�> 4�4 �� " 'yG﴿١٠١﴾

101. Hiç kuşkusuz Biz, Musa’ya tam dokuz tane apaçık mucize vermiştik. Fakat Firavun ve halkı, yine de inanmamışlardı (7. Araf: 133). İsterseniz sorun İsrail Oğulları’na, onlar da bunu doğrulayacaklardır: Hani Musa, onlara bir Peygamber olarak gelip apaçık mucizeler gösterince Firavun, “Ey Musa!” demişti, “Bana öyle geliyor ki, sen büyü ile donanmış usta bir sihirbazsın.”

" �� A�-� 2�ل 'yG M ��r�x وا �b8 رضGات وا�O ء اG رب ا�? �Gpz� ل @ �� ا 4 }O#- 1_� را�ن 4�+﴿١٠٢﴾

102. Bunun üzerine Musa, Ey Firavun!” dedi, “Bu mucizeleri açık birer delil olarak sizlere gönderenin, göklerin ve yerin Rabb’inden başkası olmadığını sen de pekâlâ biliyorsun! Bana da öyle geliyor ki, sen bu anlamsız inadı sürdürdüğün takdirde, önceki zalimler gibi helâk olup gideceksin!”

@� 54 اGرض A�A 2�l�راد W ?� ان k�I� �O; TI4 54ه و�١٠٣﴿'﴾ 103. Derken Firavun İsrail Oğulları’na karşı iyice azgınlaşarak

onları topyekûn imha etmek üzere yeryüzünden söküp atmaya kalkışınca, Biz de onu ve bütün yandaşlarını Kızıldeniz’e batırıp boğduk.

�W�1I8 54 Cه� و#2'� �W� ��8 �'o; �ةQ Gء و-1 ا�ذا ;��A رضGا ا�ا��' :� �اء� �M ا�� �'+�﴿١٠٤﴾ 104. Ve ardından İsrail Oğulları’na, “Kudüs’teki bu bereketli

yurda güven içinde yerleşin!” dedik, “Ama unutmayın; kıyamet

Page 195: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kopup da âhiret vaadinin zamanı gelince, hepinizi bir araya toplayacak ve bütün yaptıklarınızın hesabını soracağız.” Ve işte, birçok Peygamber tarafından yüzyıllar öncesinden

müjdelenen Son Elçi ve vahiy zincirinin son halkası ve zirvesi olan Kur’an geldi:

P�� و8�� �� ا �6�ا و 7+4 Gك ا�ار�#' �� لC و4 P� ﴾١٠٥﴿ ا� '�ه و8��105. Biz onu hak ile, yani mutlak hakikati ortaya koymak üzere,

belli bir hikmet doğrultusunda indirdik; nitekim o da hiçbir değişikliğe, tahrifâta uğramadan tam istediğimiz gibi senin kalbine hak ile indi. Ve böylece Biz seni, ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

��Y و2�ا �'�ه $�� �س -#> 4�� و ﴾١٠٦﴿2�A'�ه � _�اه� -#> ا�'106. Ve bu kitabı sure sure, ayet ayet bölümlere ayırdığımız bir

Kur’an halinde gönderdik ki, onu insanlara yavaş yavaş ve sindire sindire okuyarak insanları uyarasın ve bu amaçla onu, bir defada toplu olarak değil, yirmi üç yıl boyunca, azar azar ve aşama aşama indirdik.

:2 4z$ G او � �T8 ا�ا4' k1ا ون Y�ذ2�ن �, � اذا � #> -3�#� �\� �T#+2 54 �#I�ا ا�5 او�$� '�اC ان ا�6�﴿١٠٧﴾

107. O hâlde, Kur’an’dan yüz çeviren gafillere de ki: “İster ona inanın, isterseniz inanmayın. İnanmanız onun derecesini yükseltmez, inkârınız da ona bir eksiklik vermez. İman ederseniz faydası kendinize, inkâr ederseniz zararı yine kendinizedir. Fakat şunu iyi bilin ki, bu Kur’an’ı tanımadan önce kendilerine ilim verilmiş olan dürüst ve insaflı Yahudi ve Hristiyanlara bu kitabın ayetleri okunduğu zaman, onu duyar duymaz derhal yüzüstü secdeye kapanırlar.

'� IWO��G و�_���ن '�� ان &�ن و-1 ر8 ��ن ر8+�﴿١٠٨﴾ 108. Ve “Rabb’imizin şanı ne yücedir! İşte müjdelenen Son Elçi

geldi ve Rabb’imizin vaadi nihayet gerçekleşti!” derler.

ون �7Q �@1�-� و�\� � ﴾١٠٩﴿Y�ذ2�ن �+��ن و�

Page 196: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

109. Allah’ın ayetlerini dinledikçe O’na karşı saygı ve duyarlıkları zirveye ulaşır, gözyaşları içinde yeniden yüzüstü secdeye kapanmaktan kendilerini alamazlar.

)C5O ا�� 4� $1-�ا T#A ا�O�G�ء ا��?'>r وYb8 �3,$ G$" وG اد-�ا 2: او اد-�ا ا�� Sا Y� ﴾١١٠﴿$\�A{ 38� وا8 ¢ 8< ذ�" �+�

110. Farklı kültürlere, dillere, ırklara, renklere sahip tüm insanlığa evrensel İslâm inancını duyurmak ve Allah’ı hangi isim ve sıfatlarla anmak gerektiğini onlara öğretmek üzere de ki: “O’na ister “Allah” diye dua edin, ister “Rahman” diye veya isterseniz bunlar dışında “Rab, İlâh, Kadir, Aziz, Alîm, Hakîm gibi O’na yaraşır başka güzel isimlerle dua edin. Bunlardan hangisiyle dua ederseniz edin fark etmez, çünkü yücelik ve güzellik ifade eden bütün üstün nitelikler, bütün güzel isimler O’nundur.” Bir de, tek başına namaz kılarken sesini çok yükseltme, çok

fazla da kısma; bu ikisi arasında orta bir yol tut. O’na dua ederken —özellikle de namaz kılarken— gösteriş veya saygısızlık ifade edebilecek tavır ve davranışlardan uzak dur.

�" MA اO�#" و�� �� و2: ��X T� 5�� ��6 و1�ا و\ ي �� � ا�6� S 1O�ه ا� ل و&� T� 5 وM� 54 ا�6vا �+�$﴿١١١﴾

111. Ve Allah’ın birliğini tüm insanlığa bir kez daha haykırarak de ki: “Bütün övgüler, çocuk edinmeyen, hükümranlığında eşi ve ortağı bulunmayan ve acizlikten kaynaklanan bir sebeple yardımcıya, dosta ihtiyacı olmayan Allah’a aittir ve yalnızca O’na yaraşır!” Ve O’nun sınırsız yüceliğini ve büyüklüğünü gerek sözlerinle, gerek tavır ve davranışlarınla tüm dünyaya ilan et! İşte, bu gerçeği haykıran bir grup gencin örnek hayatı:

3} ��رة ا�� ﴾١٨﴿ �

18. KEHF SURESİ Mekke döneminin sonlarında, Nahl suresinden hemen önce

gönderilmiştir. Adını, inançlarını yaşatabilme adına zalim yöneticilerden kaçıp bir mağaraya sığınan ve uzun bir süre orada uyuduktan sonra mucizevî bir şekilde yeniden “diriltilen” bir grup

Page 197: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

gencin öyküsünün anlatıldığı bölümden (9–22. ayetler) almıştır. 110 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

1O�ل -#> -+1ه ا�� �ب و�� �,- T� :I�;� C ا� �ي ا ا�6� S¯ ﴿١﴾ 1. Kulu ve elçisi Muhammed aracılığıyla, insanoğluna bu hikmet

dolu Kitabı gönderen ve onda, insanı kuşkuya düşürecek, saptıracak en ufak bir çelişkiye, yanlışlığa ve eğriliğe yer vermeyen Allah, her türlü övgüye, teşekküre ve hamde lâyıktır.

�O �2 zO�ا � �1ا 54 1�T و�+7 �1X ���8 ت ان 3�� ا;�ا ��'6ر���� bن ا��#OI� 5� < ا�6� �'4 k�'?(﴿٢﴾

2. Evet, Allah onu dosdoğru bir kitap olarak gönderdi ki, katından gelecek çetin bir azaba karşı inkârcıları uyarsın ve güzel davranışlar sergileyen müminlere, kendilerini muhteşem bir ödülün beklediğini müjdelesin.

> ��&�4 kا18ا T� �A﴿٣﴾ 3. Yani, içerisinde sonsuza dek kalacakları o cennet yurdunu.

و1�ا  و�'6ر S6 ا\ �5 2���ا ا$ ﴾٤﴿ا�6�4. Ve ayrıca, “Allah kendisine çocuk edindi!” iddiasında

bulunanları uyarmak için bu kitabı gönderdi. Çünkü “Melekler Allah’ın kızlarıdır.” diyen Arap müşrikleri, “Hürmüz ve Ehrimen Allah’ın oğullarıdır.” diyen bazı Mecusiler ve özellikle de “İsa Mesih Allah’ın oğludur.” diyen Hristiyanlar Allah’a çocuk isnat ederek derin bir sapıklığa düşüyorlar. Zaten bütün sapık inanç ve ideolojiler, Allah’ın herhangi bir konuda yetersiz, aciz, muhtaç ve zayıf olduğu varsayımından yola çıkarlar. Oysaki:

��C�3x &�ت &#LO $\�ج 54 4� 8 G G54 -#� و �T8 �3� �86& Gن ا���ان �_ C�3@ا�A٥﴿ا﴾ 5. Bu konuda ne kendileri ne de körü körüne izledikleri ataları

doğru bir bilgiye sahip değiller. Ağızlarından dökülen bu sözler

Page 198: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

ne kadar çirkin ve küstahça! Gerçekte onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar. Üstelik bütün uyarılara rağmen, inatla hakikatten yüz çeviriyorlar.

"#I#A �W�ا �� �1��> اK�ر@� ان �� �4z'�ا 638ا ا� #- "?W VQ�8﴿٦﴾ 6. Şimdi sen ey Peygamber, onlar bu ilâhî kelâma inanmıyorlar

diye arkalarından üzülüp hayıflanarak kendini helâk mi edeceksin? Üzülme, onların iman etmemelerinden sen sorumlu değilsin. Yeter ki bıkıp usanmadan uyarmaya, hakikati anlatmaya devam et. Bunun için, dünyanın göz kamaştırıcı nimetlerine ihtirasla bağlanan ve sahip oldukları güç ve servetle anlamsız bir gurura kapılan bu cahillere, evrenin ve hayatın anlam ve hikmetini öğret. Şöyle ki:

� 3� ا)?YO- 5 ا �'L 3�� �'+#�@� ا� ﴾٧﴿;I#'� 4� -#> اGرض ز�7. Doğrusu Biz, yeryüzündeki bütün bu göz alıcı nimetleri

yalnızca bu dünyaya ait gelip geçici birer süs olarak yarattık ki, içlerinden hangilerinin daha iyi davranışlar ortaya koyacağını belirlemek üzere insanları bu nimetlerle imtihan edelim. Yoksa bunlar, yalnızca zevk ve eğlencenizi tatmin edesiniz diye yaratılmış değildir. Nitekim:

� �1ا ;�زاC وا �IE �3�#- �4 ن�-#�٨﴿�,﴾ 8. Hiç kuşkusuz Biz, yeryüzündeki bütün bu güzellikleri, her

defasında sahiplerinin elinden almakta ve bir zamanlar görkemli birer saltanat merkezi olan o yerleri, bomboş ve kupkuru bir toprak hâline getirmekteyiz. Ve zamanı gelince de, tüm evreni kıyametle yok edip yepyeni bir hayatı başlatacağız. İşte asıl üzerinde durulması, merak edilmesi gereken konu buyken;

�2 ام ��ب ا3��} وا��E)?+{ ان ا �-,+ �$'�ا 54 ا���& ��﴿٩﴾ 9. Yoksa sen ey insanoğlu, Ashab-ı Kehf (Mağara Arkadaşları) ve

Ashab-ı Rakîm (Adlarına kitabe yazılan insanlar) adıyla tanınan gençlerin yaşadığı ilginç serüvenin, hayret verici mucizelerimizden biri olduğunu mu sanıyorsun? Hem de göklerde ve yerde akıllara durgunluk veren bunca muhteşem mucizeler dururken! Üstelik sen bu kıssanın sadece dıştan görünen

Page 199: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yönüyle ilgileniyor, asıl üzerinde durulması gereken yönünü gözden kaçırıyorsun:

ª �'� 54 ا4�� ر1Xا اوى اL� W� ا�> ا�� اذ '�� ا$'� 54 1�" ر)LO و@� ﴾١٠﴿A {3_���ا ر810. Hani o yiğitler, müminlere kan kusturan bir diktatörün

zulmünden kaçıp bir mağaraya sığınmış ve “Ey yüce Rabb’imiz!” diye yalvarmışlardı, “Zalimlere karşı bize katından bir rahmet bahşet ve bu çetin mücadelemizde eğrilmeden, sapmadan başarıya ulaşmanın yollarını göster bize!”

�'8�uA k1دا- > �> اذاMA �3 ا3��} �'� #-﴿١١﴾ 11. Bunun üzerine, onları o mağarada, yıllarca sürecek bir

uykuya daldırdık.

�K tا ا14ا�� �+� �O� <b(8< ا � ﴾١٢﴿'�I8�I'� �@#� اي ا�12. Ve uzun bir zaman sonra onları tekrar uyandırdık ki, iki

taraftan hangisinin, yani bütün olay ve olgularda ilâhî kudretin imzasını görebilen müminler mi, yoksa kâinatı kör tesadüfler yumağı zanneden inkârcılar mı, bunlardan hangisinin onların mağarada bunca zaman kalışlarındaki hikmet ve amacı daha güzel değerlendirdiklerini insanlara gösterelim. Böylece, bu iki bakış açısı arasındaki bariz farkı gözler önüne serelim.

5� CP���8 �@�+ "�#- �_3� وزد�@� @1ى  L� A �3 ا4'�ا 8�8 ﴾١٣﴿ا13. İşte, onların öyküsünü —zaman içinde insanlar tarafından

ilâve edilerek kıssanın amacını bulandıran her türlü efsaneden arınmış olarak— bütün gerçeğiyle sana anlatıyoruz: Bu olayın nerede, ne zaman yaşandığı ve kahramanlarının hangi

isimleri taşıdığı hiç önemli değil. Önemli olan, içinde barındırdığı ve tüm insanlığa ışık tutacak ibret dolu mesajlarıdır. Onlar gerçekten Rab’lerine yürekten inanmış gençlerdi. Biz de

onların iç dünyalarını ilim ve hikmet nurlarıyla aydınlatarak inançlarını güçlendirmiştik.

� ور8�'� �TO�ات واGرض 5� -1�pا 54 دو '� رب ا�? ا3�� �_1 -#> 2#�38� اذ 2�4�ا A_���ا ر8 ���X اذا �١٤﴿2#'�﴾

14. Ve sarsılmaz bir cesaret ve kararlılıkla yüreklerini perçinlemiştik. Hani onlar, zalim yöneticilerin karşısına dikilerek

Page 200: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

demişlerdi ki: “Bizim kendisine boyun eğeceğimiz biricik Efendimiz, göklerin ve yerin gerçek sahibi, yöneticisi ve Rabb’i olan Allah’tır. Bu yüzden biz O’ndan başka bir ilahın egemenliğini asla tanımayacak, zulüm sistemini ayakta tutmak için uydurduğunuz o sahte ilâhlarınıza hiçbir zaman yalvarıp yakarmayacağız. Aksi hâlde, Rabb’imizin asla razı olmayacağı saçma bir söz söylemiş oluruz.”

ء �Gpz� @ �A5 ا O4 �#y5 اOA C � ا� CL3��G ��$�ن -#3�� 8?#��ن 8< �T\6وا 54 دو ى -#> 2�4'� ا$ C�86& S١٥﴿ا﴾

15. “Ama şu bizim halkımız, O’ndan başka tanrılara kulluk ediyorlar. Oysa bu konuda iddialarını destekleyecek açık ve ikna edici bir delil ortaya koymaları gerekmez miydi? Mademki hak ve hakikate aykırı olduğunu bile bile inkârda ısrar ediyorlar, o hâlde, Allah adına böyle küstahça yalan uyduranlardan daha zalim kim olabilir?” Bunu duyan zamanın hükümdarı, inançlarından vazgeçmeleri için

onlara bir süre tanımış, hak dinden dönmedikleri takdirde idam edileceklerini söylemişti.

� واذ A�و� Sا G1ون ا+I� �4و �@�O �«-ا ��� ª �� 54 ر)�T O و�3� ا ا�> ا3��} �'7� ��� ر8 �_A�4 �&�4١٦﴿54 ا﴾

16. Bunun üzerine, ne yapacaklarını aralarında görüşmeye başladılar. İçlerinden biri dedi ki: “Madem onları ve Allah’tan başka taptıkları sahte ilâhlarını terk ediyoruz, öyleyse dağlara çekilip bir mağaraya sığınalım ki, Rabb’imiz bize rahmet kapılarını açsın ve müminlerin sayısını artırıp iman cephesini güçlendirerek bu mücadelemizde bize bir destek, bir dayanak hazırlasın.” Bu teklif kabul edildi ve gizlice mağaraya sığındılar. Bir süre sonra da, yüzyıllar sürecek bir uykuya daldılar.

O�ل و@� و$�ى < واذا 3g�_$ }8�l� ذات ا�7 �O��3� ذات اW3& 5- اور $ }I#m اذا �O ا�7A M,�ة CT'4 ذ�" 54 ا� �A T� 1,$ 5#A :#u� 54و r1 3O�ا �3A S54 �13 ا C Sت ا��و�� t1اX�4

﴿١٧﴾ 17. Ey Müslüman! Eğer orada bulunup bu acayip manzarayı

seyretmiş olsaydın, doğduğu zaman güneşin, girişi kuzeye bakan

Page 201: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

mağaranın sağ tarafına nasıl yöneldiğini, batarken de sol taraflarından onları hiç rahatsız etmeyecek şekilde nasıl yalayıp geçtiğini görürdün. Onlar ise her şeyden habersiz, mağaranın genişçe bir dehlizinde uzanmış uymakta idiler. Ve bunların hiçbirisi, kendiliğinden meydana gelmiş olaylar değildi. Aksine bu, Allah’ın sınırsız kudret ve merhametini gözler önüne seren delillerinden birisiydi. O hâlde, bu delilleri doğru okuyarak Rabb’inizin gösterdiği yolda yürüyün. Unutmayın; Allah kimi doğru yola iletirse, işte odur doğru yolda yürüyen. Kimi de —hak ettiği için— sapıklık içinde bırakırsa, artık böyle birine, kendisini doğru yola iletecek bir yardımcı, bir dost bulamazsın.

�3+?�O�ل  و&#+�3 و$ < وذات ا�7 �O��3� ذات ا+ #_8�a� ذرا-T� ا�_�y� و@� ر2�د  و#� �3�#- }I�A �3'4 }���ارا وo#O�{ 4'3� ر-+� mا �� C1� �E���8﴿١٨﴾

18. Evet, onları o halleriyle bir görseydin, uykuda olmalarına rağmen uyanık sanırdın. Çünkü Biz onları bir sağ yanlarına, bir sol yanlarına çeviriyorduk. Bu arada köpekleri, mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış uyumaktaydı. Şayet onlara rastlamış olsaydın, onların o dehşet verici, heybetli duruşlarından dolayı için korkuyla dolar ve derhal arkanı dönüp oradan kaçardın. İşte böylece, onları uzun bir süre gözlerden koruduk.

��C� �+� �& �3'4 :x 2���ا �+�'� ��4� او I8� �� و&6�" �ء��ا C�3'�8 2�ل 2 �? �� �@�'�I8 Cم��ا ا)1&� �I8�A � �+� �O8 �#-ا �� �'A L#� 2���ا ر8 �1O�ا�> ا � �3� از&> '|� 8�ر2�� @6ه� ا�

} وI7� G�ن 8�� ا)1ا ﴾١٩﴿Im�4� A#��$�� 8�زق T'4 و�� #�19. Derken aradan uzun yıllar geçti ve zamanı gelince onları

yeniden uyandırdık. Şaşkınlıkla neler olup bittiğini birbirlerine sormaya başladılar. İçlerinden biri, “Acaba burada ne kadar kalmışızdır?” diye sordu. Diğerleri, “Olsa olsa bir gün veya daha kısa bir süre.” dediler. Fakat kesin bir karara varamayınca, her müminin yaptığı gibi, bilemedikleri konuda hükmü Allah’a bırakarak dediler ki: “Ne kadar kaldığımızı en iyi Rabb’imiz bilir. Hele şimdi içimizden birini şu gümüş paralarla şehre yollayalım da, temiz yiyeceklerden seçip bize biraz erzak getirsin. Fakat çok dikkatli davransın, sakın bizim burada saklandığımızı kimseye sezdirmesin!”

Page 202: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�3 ���ا اذا ا18ا ا#W$ 5�4# 3� و M �A �&1و� �I� او �&�O;�� ���#- ٢٠﴿ان �|3�وا﴾ 20. “Çünkü onlar bizi ele geçirirlerse, hepimizi taşa tutup

hunharca öldürürler ya da baskı ve işkenceyle bizi o kendi batıl dinlerine geri döndürürler ki, o zaman asla kurtuluş yüzü göremeyiz!” Gönderilen genç, aradan uzun yıllar geçtiğinden habersiz olarak

çarşıda dolaşmaya başladı. İnsanlar, antika paralarla alışveriş yapmaya çalışan genci görünce merakla etrafına toplandılar. Sonra durum yöneticilere haber verildi. Hep birlikte mağaraya geldiler ve mağaradaki gençlerin durumunu görerek hayret verici gerçeği öğrendiler. Bir süre sonra gençler, uyandıkları yerde Rab’lerine ruhlarını teslim ettiler.

�3�r و&6�" �A ��ر G L-� )P وان ا�? Sا ان و-1 ا��O#I�� �3�#- � ا-�

21. İşte böylece, onların yaşadıkları bu ibret verici olayın tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasını sağladık ki, uzun yıllar süren bir ölüm uykusunun ardından yeniden dirilen bu gençleri gören, duyan insanlar, Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu, kıyametin gelip çatacağında asla şüphe olmadığını kesin olarak bilsinler. Asıl üzerinde durulacak mesele bu iken:

�> اذ � '�ز-�ن 8�'�3 �l 5#+�ا -# 3� ا-#� C�38 2�ل ا�6� اA �@�4_���ا ا8'�ا -3�#� 8'���C ر8\6ن -#3�� 4?,1ا ا4�@� '�﴿٢١﴾

Onlar kendi aralarında, Ashab-ı Kehf anısına ne yapacaklarını konuşarak onların durumunu tartışıyorlardı. İçlerinden bazıları, “Gerçi Rableri onlar hakkında ne yapılması gerektiğini daha iyi bilir, ama bize kalırsa, anılarını yaşatmak üzere bir kitabe (rakim) yazalım ve bulundukları yere görkemli bir anıt dikelim. Yahut hayatın tümünü onlar üzerine bina edelim. Her şeyde kendimize onları örnek alalım. İbadet ve itaatlerimizde, insan, eşya ve ihtiyaç anlayışımızda hatta başkaldırma ve isyanımızda hep onlara dayanalım, onlar gibi olalım.” demişlerdi. Oysa hayat programında onlara değil Allah’a dayanmalı, O’nun dediği gibi yaşanmalıdır. Onlar hakkında söz sahibi olan din adamları ve nüfuz sahibi kimseler ise, “Hayır, biz onların bulunduğu yere bir mescit yapacağız ve orayı bir türbe, bir ziyaretgâh hâline getireceğiz. Böylece insanlar

Page 203: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

ekonomik, sosyal ve siyasal hayatta bizim istediğimiz gibi yaşarlarken, ibadet ihtiyaçlarını da onlarla giderip tatmin olsunlar.” demişlerdi. Peygamber (s) diyor ki: “Allah’ın lâneti, peygamberlerinin ve din

büyüklerinin kabirlerini mescit edinen Yahudi ve Hristiyanların üzerine olsun!” (Buhari, kitabu’l- Cenâiz: 61) “İyi bilin ki, sizden önce geçen ümmetler peygamberlerinin kabirlerini mescit edinmişlerdir. Sakın siz kabirleri mescit hâline getirmeyin, size bunu yasaklıyorum!” (Müslim, Kitabu’l Mesâcid ve Mevâdii’s-Salah: 23) İşte, Ashab-ı Kehf kıssası bundan ibarettir ve kıssadan alınması

gereken dersler bunlardır.

L�#K راr�3+#& �3I8 و�_���ن L?OQ ��د3�� &#+3� ر;O� 8�r��w� و�_���ن �+LI ��_���ن C�3+#& �3'4�Kو �:� �#2 G3� اO#I� �4 �3$ 1I8 �#-ا M� 2: ر�8

22. Ama kıssanın bu can alıcı, ibret verici yönleriyle ilgilenmek yerine, gereksiz ayrıntılarla kafa yoran, faydasız polemiklere girmeyi marifet sanan bazı cahiller hiç bilmedikleri bir konuda atıp tutarak, “Onlar üç kişiydiler, dördüncüleri köpekleriydi.” diyecekler. Bazıları da, “Hayır beş kişiydiler, altıncıları köpekleriydi.” diyecekler. Kimileri de, “Yedi kişiydiler, sekizincileri köpekleriydi.” diyecekler. Bu gafillere de ki: “Onların sayısını en iyi Rabb’im bilir. Ve eğer Müslümanlığınıza bir katkı sağlayacak olsaydı, bunu size de bildirirdi. Bu konuda ileri geri konuşanlara aldırmayın. Onların gerçek hayat hikâyesini bilenlerin sayısı çok azdır.”

G3� ا� �A ر�O$ YA 4 t3� 4'3� ا)1ا� �A }W ?$ G�ا و@�y اء� �﴿٢٢﴾ Bunun içindir ki, ey Müslüman! Kur’an’da açıkça anlatılan bu gibi

belli başlı konular hariç, onların sayıları, isimleri, mağarada kaç yıl kaldıkları gibi gereksiz konular hakkında hiç kimseyle lüzumsuz tartışmalara girme! Ve bu gibi konularda daha fazla bilgi edinmek adına, kıssaları efsaneleştiren bu insanlardan hiçbirine soru sorma! Geçmişe yönelik bilinmeyen konularda tartışmaktan kaçındığın gibi, geleceğe yönelik gaybî konularda da aynı titizliği göster:

Gو k1اl "�ذ :-�A M � ﴾٢٣﴿$_�7� 5��pيء ا

Page 204: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

23. Hiçbir şey hakkında, Allah’ın yardımını hesaba katmadan, sanki her istediğini yapmaya gücün yetermiş gibi “Ben bu işi yarın mutlaka yapacağım!” deme!

� Gء ا ا� 2G M�ب 54 @6ا ر1Xا ان ��7 �{ و2: -?�> ان �13�5 ر�8 �?" اذا � واذ&� ر8 S﴿٢٤﴾ 24. Sözlerine “Ancak Allah izin verirse.” kaydını mutlaka ekle.

Çünkü Allah dilemedikçe sen hiçbir şey yapamazsın. Onun için, geleceğe yönelik plânlar projeler üretirken, Allah’ın rızasını ve olaylara yön veren iradesini hesaba katmayı, O’nun yardımı olmadan bir adım bile atamayacağını hiçbir zaman unutma! Böylece, mücadelende kendini yalnız ve kimsesiz hissetmezsin. Başarı kazandığında gurur ve şımarıklığa kapılmaz, başarısız olduğun zaman ümitsizliğe ve yılgınlığa düşmezsin. Eğer İnşallah demeyi unutursan, derhal Rabb’ini an ve hatanı

telâfi et. Hiçbir zaman ümidini yitirme ve doğrulukta, iyilikte kendini asla yeterli görme. Hangi durumda olursan ol, “Umarım ki Rabb’im, beni bundan daha doğru bir yola iletir.” de.

< وازدادوا $?I� و�+��ا �'� Lx�4 �#K �3W3& M �A﴿٢٥﴾ 25. Mağara Arkadaşları, mağaralarında güneş takvimine göre üç

yüz yıl kaldılar. Ay takvimine göre de, buna dokuz yıl daha ilâve ettiler.

:2 54 �TO�ات واGرضC ا�T8 �b8 واCVO� 4� 3�� 54 دو ا-#� O8� �+��اl T� r�� ا�? Sا �M�و Gو� ا)1ا �TO�( M �A ٢٦﴿�7�ك﴾

26. De ki: “Onların mağarada ne amaçla, ne şekilde ve ne kadar kaldıklarını en iyi bilen Allah’tır. Öyle ya, göklerin ve yerin gaybı yalnızca O’nun elindedir. Kâinatın gizliliklerine, en erişilmez sırlarına dair mutlak ve şaşmaz bilgi sadece O’na aittir. O ne güzel görür, ne güzel işitir! Oysa insanlar o kadar aciz, o kadar zayıftırlar ki, onların O’ndan başka bir yardımcısı, dostu yoktur ve O, hiç kimseyi hükmüne ve egemenliğine ortak etmez.

ل ��#O��T$ و5� $,1 54 دو�T 4# وا$: 1+4 G r" �� او�)M ا��" 54 & �ب ر8 �1ا 4 ﴿٢٧﴾ 27. Rabb’inin kitabından sana vahyedilen şu eşsiz ayetleri oku!

Şuna emin ol ki, O’nun sözlerini değiştirebilecek hiçbir güç yoktur. Sakın Kur’an’la irtibatını koparma. Aksi hâlde, dünya ve

Page 205: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

âhirette felâketlere uğrarsın da, O’ndan başka sığınacak kimse bulamazsın. O’nun lütuf ve rahmeti nerededir diye soracak olursan:

�Eوا r�3'- ك�1 -�'I$ Gو T3;1ون و� ��� M7I�1وة واw��8 �3 �5 �1-�ن ر8 V4 "?W ا�6� $ Gو �� �'L ا����ة ا�1 �1 ز� +@ V��T و&�ن ا4 $�� m�A� �ه V� 54 ا'#Wl� T+#2 -5 ذ&�� وا$

﴿٢٨﴾ 28. Rab’lerinin hoşnutluğunu arzu ederek sabah akşam O’na

yalvaran o yoksul ve fedakâr insanlarla birlikte candan sabret. Onların dertlerine, sevinçlerine ortak ol. Sakın dünya hayatının göz kamaştırıcı cazibesine kapılıp da, gözlerini onların üzerinden bir an olsun ayırma. Bencil arzularının kölesi olan, bu yüzden yüreğini Kur’an’da dile getirdiğimiz öğüt ve uyarılarımıza, yani Zikrimize karşı duyarsız kıldığımız ve işi gücü zulüm, haksızlık ve taşkınlık olan kimselere itaat etme. Yoksul ve zayıf müminleri yanından uzaklaştırdığın takdirde sana iman edeceklerini söyleyen o kendini beğenmiş kâfirlerin teklifine uymayı aklından bile geçirme.

�ء k�W��#A ا��P 54 ر و2: �X 5454 وz�#A ء� �X 5OA �� 8

29. İslâm’ın kendilerine muhtaç olduğunu zanneden bu cahillere de ki: “İşte size Rabb’inizden, hakikatin ta kendisi olan Kur’an geldi! Artık dileyen ona inansın, dileyen inkâr etsin. Ama şunu bilsinler ki:

� :3O��& ء��O8 ا�K�w� ا��� �w ?� وان C�32ط 38� ��اد�ا) kرا� > �O�� |#� ��� ا- 1 7�ي ا� �ابC و�� ﴾٢٩﴿W$�4_� ءت ا��;�هo8 C� ا�7

Biz hakkı inkâr eden o zalimlere, çevrelerini duman ve alevden duvarlarla kuşatan korkunç bir ateş hazırlamışızdır. Öyle ki, cehennemin ateşinde yanarlarken ne zaman feryat edip su isteseler, onlara erimiş maden gibi yüzleri haşlayan kaynar bir su içirilecek. Ne kötü bir içecek, ne kötü bir barınak!

�V ا;� 54 ا)?rYO- 5 ان �u G � ��ت ا�� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� ﴾٣٠﴿ا�6�30. Allah’ın ayetlerine yürekten iman eden ve bu imanın gereği

olarak güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlara gelince, iyilik yapanların emeklerini elbette boşa çıkarmayacağız.

Page 206: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

"o� �pن او�ور 54 ذ@� و�#+?�54 ا� �3� �A ن� #�3�ر �G3� ا �ي 54 $ �ت -1ن $,�� '; �3�I� ا� C"xا� �3� -#> اGر �A > ��� �ابC و)?'{ �K $�4�8� uQ�ا 54 �'1س وا� �ق 4 � t�_W

﴿٣١﴾ 31. İçerisinde ırmakların çağıldadığı sonsuz huzur ve mutluluk

diyarı olan Adn cennetleri yalnızca onların olacak. Orada altın bilezikler takınarak süslenecek, ipekli ve harika işlemeli yeşil atlastan elbiseler giyinecek ve mücevheratla süslenmiş tahtlara kurulup yaslanacaklar. Ne güzel bir mükâfat, ne yüce bir makam! Bu mükâfatı kazanacak olanları daha iyi tanımak ve tanıtmak için:

< 54 ا-'�ب واg�ب '; �O@1(G �'#I; >#;ر Y�4 �3� �'#I;8'\: و �O@�'WW(و C�-زر �O3'�8﴿٣٢﴾

32. Onlara şu iki adamın durumunu ibret verici bir örnek olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiş, bağların çevresini hurma ağaçlarıyla çevirmiş ve iki bağın arasını ekinlik hâline getirmiştik.

� #& k3�ا �O3�YQ �� ,Aو k���X T'4 �#|$ ��و �ا${ ا&#3 > ﴾٣٣﴿ا�,'33. Her iki bahçe de ürünlerini tastamam veriyor, bu konuda

hiçbir eksiklik göstermiyorlardı. Bahçelerin tam ortasında bir de ırmak akıtmıştık.

W�ا و&�ن � ا�p ا&� 4 "'4�G وا- ﴾٣٤﴿A r�OK T�_�ل b���T+( و@� ���وره34. Üstelik onun bundan başka daha pek çok gelir kaynakları da

vardı. İşte bu adam, yoksul, fakat son derece dürüst olan bir arkadaşıyla konuşurken kibirli kibirli, “Ben senden daha zenginim ve çoluk çocuğum, kalabalık kabilem, güçlü kuvvetli adamlarımla nüfus olarak da daha güçlüyüm!” dedi. Derken, böyle konuşarak bahçelerine vardılar.

:Qود ?W'� ���y �@و T '; kا18ا � �1 @6ه� �� ا5y ان $+� r 2�ل 4 �T﴿٣٥﴾ 35. Bu küstahça davranışlarıyla yalnızca kendisine zulmetmekte

olan bu adam, bahçesine girdi ve “Şu nimetlerin bir gün yok olacağını hiç mi hiç zannetmiyorum!” dedi. Ve ekledi:

�� G M;1ن vQا 4'3� 4'_#+� ا5y ا�? و4 ��kLOx و�� رددت ا�> ر�8 2 L-�﴿٣٦﴾

Page 207: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

36. “Ayrıca, kıyametin kopacağını ve insanların yeniden diriltilip hesaba çekileceğini de sanmıyorum. Ama eğer iddia ettiğin gibi diriltilip Rabb’imin huzuruna çıkarılacak olsam bile, herhâlde bundan daha iyisiyle karşılaşırım. Dünyada sahip olduğum şu zenginlik, Allah katında ne kadar seçkin ve değerli bir kul olduğumu göstermiyor mu?”

ي Q#_" 54 $ 2�ل � ا&W�ت 8��6� �" ر;E T� CY�T+( و@� ���وره �� �K LW� 54 �K ٣٧﴿�اب﴾ 37. Bunun üzerine arkadaşı söze girerek, “Seni önce atan

Âdem’in şahsında topraktan var eden, sonra topraktan bitkiyi, bitkiden gıdayı, gıdadan spermi meydana getirerek bir damla sudan yaratan ve aşamadan aşamaya geçirerek harika yeteneklere sahip bir insan şeklinde düzenleyen Rabb’ini şu nankörce davranışınla inkâr mı ediyorsun?”

p � �M ا)1ا ��' M و�G اX�ك �8�8 ر�8 Sا �٣٨﴿@﴾ 38. “Ama ben açıkça ilan ediyorum ki, o senin inkâr ettiğin Allah,

benim biricik sahibim, efendim ve Rabb’imdir. Ben, senin yaptığın gibi Rabb’imin buyruklarını bir kenara atmayacak, arzu ve heveslerimi ilâhlaştırmayacak; yani hiçbir şeyi ve hiç kimseyi Rabb’ime ortak koşmayacağım!”

�G��و ; }#Qاذ د rوو1�ا G�4 "'4 :2ا p�r ان $�ن ا S�8 Gة ا �2 G kSء ا� �X �4 }#2 " '﴿٣٩﴾ 39. “Bahçene girerken bir kula yaraşan tavrı göstererek,

‘Maşallah! Allah ne güzel yaratmış! Bütün güç ve kudret yalnızca Allah’ın elindedir!’ demen gerekmez miydi? Gerçi sen Rabb’imin sana bahşettiği nîmetlerle şımarıyor ve beni mal ve evlatça kendinden küçük görüyorsun ama;

<?IA +b A ء��O " و���: -3�#� )?+�� 54 ا�? �M ان �vQ >$zا 54 ;' �1ا ز�_�k ر�8 �IE �﴿٤٠﴾

40. Ne biliyorsun, bakarsın Rabb’im bana senin sahip olduğun bağlardan, bahçelerden daha hayırlısını verir ve senin bahçene gökten dolu, yağmur, sel, fırtına gibi bir afet gönderir de şu güzelim bahçen ot bitmez çıplak bir düzlüğe dönüşüverir!

�m T� V#+� او �� ?$ 5#A را�l �@p]�� 4 �+b�﴿٤١﴾

Page 208: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

41. Ya da suyu tamamen çekilir de, onun bir damlasını bile arayıp bulamazsın!”

a� �3� و@Q M�و وا)� �A PW�� ا 4 <#- T� W& � #_� �+E�A �ه�O�8 �� ل�و�_ �3X�و- <#- L��M ا)1ا M �� اX�ك �8�8 �' ��﴿٤٢﴾

42. Ve gerçekten de adamın bahçesi, bir gün bütün ürünleri kökünden silip süpüren bir afet tarafından çepeçevre kuşatıldı. O inkârcı adam, çardakları yerle bir olmuş bahçesinin bu acıklı hâlini görünce, onun için harcadığı emeğe yanarak ellerini ovuşturup dövünmeye başladı: “Ah, keşke Rabb’ime hiçbir varlığı ortak tanımasaydım! Ne olurdu, arkadaşımın tavsiyesini dinleyip yalnızca Rabb’ime kulluk etseydim!” diyordu.

و4� &�ن b '4�اC $ و�� S54 دون ا T ﴾٤٣﴿b'� LoA T� 5��و43. Şimdi ona Allah’tan başka yardım edebilecek ne yandaşları

vardı, ne de kendisini Allah’ın azabından kurtarabilecek durumdaydı!

"��'@ @ CP� ا� S L�G��ا t�+_- vQو �ا8�K vQ �﴿٤٤﴾ 44. İşte o anda anladı ki, hüküm verme ve egemenlik yetkisi tek

ve gerçek tanrı olan Allah’a aittir. O’nun yardım ve inayetine sığınmadan, dünyada da, âhirette de kurtuluşa ulaşmak mümkün değildir. Evet, en güzel ödül ve en hayırlı sonuç yalnız O’nun katındadır. O’na yürekten bağlanıp hükümlerine boyun eğmek, bu dünyada alınacak mükâfat açısından da, âhirette elde edilecek sonuç bakımından da en güzelidir. Fakat insanlar, aceleci davranıp cenneti dünyada yaşamak istiyorlar.

+�ت اGرض A�E+� واg�ب �T8 a# Q�A ء��O �'�ه 54 ا�? �� &�O�ء ا 3�� 4�: ا����ة ا�1 -#> &: MXء 4_ 1را Sن ا�و& Cح�� �O� $6روه ا�� �7@﴿٤٥﴾

45. Güzelliğiyle insanoğlunu cezbeden şu gelip geçici dünya hayatının gerçek yüzünü ortaya koymak için, onlara şu çarpıcı örneği anlat: Gökten yağmur yağdırırız da, yeryüzünün bitki örtüsü onun sayesinde yeşerip boy verir ve renk renk, çiçek çiçek birbirine karışır. Fakat bunca göz kamaştırıcı güzellikler çok geçmeden sararır, ufalanır ve sonunda rüzgârların önünde savrulup giden çöp kırıntılarına dönüşür. İşte dünya nimetleri de

Page 209: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

aynen böyle yok olup gidecektir. O hâlde, yok olup gitmeye mahkûm olan şu evrende sınırlı bir güce sahip olan insanoğlu, bir Yüce Kudrete muhtaçtır. İşte O Allah, her şeye kadirdir.

" K�ا8� وvQ اY4 اO��ل ��ت vQ -'1 ر8�� bت ا��2��وا�+ r�� �'L ا����ة ا�1 ﴾٤٦﴿وا�+'�ن ز�46. Gerçi mallarınız, servetiniz, eşiniz ve çocuklarınız dünya

hayatının süsleridir. Bunlara sahip olmayı insanlar arasında üstünlük ölçüsü yapmamak ve helâl sınırlarını aşmamak şartıyla mal mülk sahibi olabilirsiniz. Evlenip çoluk çocuğa karışabilir, hayatın güzelliklerinden yeterince istifade edebilirsiniz. Fakat dünya ile âhiret arasında tercih yapma durumunda kaldığınızda, elbette âhireti seçmelisiniz. Unutmayın ki, ürünleri sonsuza dek kalıcı olan güzel davranışlar, Rabb’inin katında hem mükâfat bakımından daha iyidir, hem de gönüllere huzur veren bir ümit kaynağı olarak daha tatmin edicidir. Çünkü gün gelecek, dünyadaki her şey kıyametle yok edilecektir:

w�در 4'3� ا)1اr و��م �#A �@� ا�,+�ل و$�ى اGرض 8�رزةk و)7� v?﴿٤٧﴾ 47. O Gün dağları yerinden söküp hallaç pamuğu gibi atacağız.

Öyle ki, yerin paramparça edildiğini ve onun yerine yaratılan dünyanın (14. İbrahim: 48) dümdüz, çırılçıplak olduğunu göreceksin. Sonra da insanları yeniden dirilterek bir araya getirecek, bir tekini bile geride bırakmayacağız.

ة� 8: ز-O � ا5� ,I: ��� 4�- و-g��ا ل 4� � &O� Q#_'�&� او�O o; 1_� C�WE " 1ا -#> ر8﴿٤٨﴾

48. Böylece, hepsi derecelerine göre bölük bölük Rabb’inin huzuruna çıkarılacaklar. Ve Allah inkârcılara seslenecek: “İşte şimdi yapayalnız, çırılçıplak ve aciz bir şekilde huzurumuza geldiniz, tıpkı sizi ilk başta yarattığımız gibi! Oysa sizin için böyle bir buluşma tayin etmediğimizi ve yaptıklarınızın hesabını vermek üzere asla diriltilmeyeceğinizi iddia ediyordunuz.”

Vgل وو �4 �و�# ' �ن ����و�_ T� �A � O4 > �_W74 > �4�,O��ى اA ب�در ا�� �w� G ب�6ا ا�� @" ا)1 � ا)3�b�r وو;1وا 4� O-#�ا )�g�اC وG �|#� ر8 Gة اv �+& Gة وv �wE t٤٩﴿ا﴾

49. Derken bütün iyilik ve kötülüklerin kaydedildiği kitaplar ortaya konacak. Bunun üzerine suçluların, orada yazılı olanları

Page 210: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

görünce bundan dolayı korkudan titrediklerini göreceksin. “Vay başımıza gelenler!” diye feryat edecekler, “Bu nasıl bir kitapmış ki, küçük büyük hiçbir şey bırakmamış, hepsini sayıp dökmüş!” Böylece, dünya hayatında ne yapmışlarsa, hepsini karşılarında görecekler ve Rabb’in hiç kimseye zerre kadar haksızlık etmeyecek. Nitekim Allah insanı iyilik yapabilecek özelliklerde yaratmış,

dostunu ve düşmanını da ona önceden tanıtmıştı:

C واذ �T �C� &�ن 54 ا�,P?WA 5 -5 ا4� ر8 � ا�#8 Gوا ا� 1,?A دم G ا�,1وا L�o� #O#� �'#2

50. Hani bir zaman meleklere, “Tüm insanlığın temsilcisi olarak karşınızda duran Âdem’e secde edin, yani onun size üstünlüğünü kabul ederek önünde saygıyla eğilin!” demiştik. Bunun üzerine, İblis hariç hepsi Âdem’e secde etmişlerdi. Meleklerin arasında yaşamakta olan İblis aslen cinlerdendi. O, Âdem’e secde etmemekle Rabb’inin emrine karşı geldi.

G18 > �O�� |#� �o8 Cو@� ��� -1و M �� او����ء 54 دو T � \6وT وذر A٥٠﴿ا﴾ Şimdi siz ey insanlar, Benim gönderdiğim Kitabı ve Peygamberleri

bırakıp da İblis’i ve yandaşlarını mı kendinize dost edineceksiniz? Oysa onlar sizin ezelî düşmanlarınızdır. Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinmek; zalimler için ne de kötü bir değiş tokuş! Oysaki:

�� 4 O�6 ا\ O�ات واGرض وP#Q G اW?3�¨ و4� &'{ 4 < -1uا اP#Q �3$13X ا�? �#u﴿٥١﴾ 51. Ben bu taptığınız şeytanları ne göklerin ve yerin yaratılışına

tanık kıldım, ne de kendilerinin yaratılışına. Ayrıca insanları doğru yoldan saptıranları kendime hiçbir şekilde yardımcı edinmiş de değilim. Öyleyse, nasıl olur da sizin gibi yaratılmış varlıkların hükmüne boyun eğip onları ilâh edinirsiniz? Böyle yaptığınız takdirde, Hesap Günü sizi Allah’ın azabından kim kurtarabilir?

�� و��م &�X دوا��+�ا �3� ء �_�ل �, ?� �#A �@�-1A � O-5 ز� و;I#'� 8�'3� 4�8_� ي ا�6�﴿٥٢﴾

52. O Gün Allah müşriklere, “Haydi, Benim ortaklarım olduğunu iddia ettiğiniz efendilerinizi çağırın da sizi kurtarsınlar bakalım!” diyecek. Bunun üzerine onları çağıracaklar, fakat sözde ilâhları

Page 211: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

onların çağrısına cevap bile veremeyecekler. Çünkü Biz, aralarına aşılmaz bir engel koymuşuzdur.

3� 4�اI2�@� و�� �,1وا -'3� A�b4�t ورا ��ا ا '|A ر� ﴾٥٣﴿اO�,4��ن ا�'53. Ve nihayet suçlular, cehennem ateşini tüm dehşetiyle

karşılarında görecek ve artık oraya düşeceklerini anlayacaklar. Kurtulmak için çırpınacak, fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamayacaklar.

?�ن ا&� MXء ;G1 و�_1 Gن ا�و& C:�4 :& 54 س� M @6ا ا�_�ان �#' �A �'A �E﴿٥٤﴾ 54. İşte görüyorsunuz, Biz bu Kur’an’da, insanlara doğru yolu

gösterecek bütün ibret verici örnekleri birer birer ele alıp işledik. Fakat insanoğlu, gerçekler karşısında itiraz etmeye, inatla ve körü körüne tartışmaya çok düşkün bir varlıktır. İşte bunun sonucu olarak:

L اGو و4� � ان $�3�$� �' G3� ا ��ا اذ ;��ء@� ا13�ى و�? Ww�وا ر8 '4z� س ان� < او V'4 ا�' �� Y+2 6ابI�$3�� ا�٥٥﴿�﴾

55. Kendilerine yol gösterici ayetlerimiz ulaştığı hâlde insanları iman etmekten ve Rab’lerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan tek sebep, önceki milletlere uygulanan yasaların kendi üzerlerinde uygulanmasını veya kendilerine vadedilen cehennem azabının bir an önce gelip karşılarına dikilmesini beklemeleri, bu istekleri hemen gerçekleşmeyince de elçileri yalancılıkla itham etmeleridir.

�W& 5�وا 8�+��u(1�� :m�ا T8 ا�� و4� �r5 و�,�دل ا�6� �5 و4'6ر� �� 7+4 Gا > �#��O�ا :�� Pوا �� ا6روا @ M و4 �وا ا��$� 6\ ﴾٥٦﴿وا$

56. Oysa Biz elçileri azap melekleri olarak değil, ancak müjdeleyici ve uyarıcılar olarak göndeririz. Buna karşılık inkârcılar, batıl inanç ve ideolojilere dayanarak, asılsız ve temelsiz iddialarla, çirkin oyunlarla, gerçeğin ta kendisi olan bu dini devirip yok etmek için mücadele ediyorlar. Bununla da kalmayıp, ayetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alıyorlar. O hâlde:

Page 212: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

4{ �1اهC ا� ;I#'� -#> 2 و54 12 �4 M?A �T�-�ض -'3� و � 8���ت ر8 5 ذ& O4 �#y38� ا�#�وا اذا ا18 1 3� 5#A وان $1-3� ا�> ا13�ى C3� و2�ا�M اذا �Aه و�3_W� ان L ﴾٥٧﴿ اا&'

57. Rabb’inin ayetleri bir öğüt ve uyarı olarak kendisine hatırlatıldığı hâlde onlardan yüz çeviren ve kendi elleriyle işlediği bunca kötülükleri, çirkin işleri unutarak zulüm ve haksızlığa devam eden kimseden daha zalim kim olabilir? İşte bu zalimce davranışlarının karşılığı olarak, Biz onların kalplerine, hakikati anlamalarına engel olan perdeler yerleştirdik, kulaklarını da sağırlaştırdık. Bunun içindir ki, onları en ikna edici delillerle bile doğru yola çağırsan, bu inatçı tavırları devam ettiği sürece, kesinlikle doğru yola gelmezler.

" : � ور8 ,I� ا�+?& �O8 �@6Qاz� �� CLO( 3� ا6I�ابC 8: 3�� 4�-1 5� �,1وا اWw��ر ذو ا�� Yx�4 �T ﴾٥٨﴿54 دو

58. Ama onların bunca azgınlıklarına rağmen Rabb’in çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Onun için, zalimleri hemen helâk etmiyor, tövbe etmeleri için onlara süre tanıyor. Şayet işledikleri günahlar yüzünden onları anında cezalandırmak isteseydi, hak ettikleri azabı çoktan vermiş olurdu. Fakat onlar için belirlenmiş bir süre vardır ki, gelip çattığı zaman ondan asla kaçıp kurtulamayacaklar. Bunu daha iyi anlamak için, insanlık tarihini şöyle bir gözden geçirmeniz ve devletlerin, medeniyetlerin yıkılış sebepleri üzerinde düşünmeniz gerekir:

� O#y�ا و;'#I� 3O�#3�� 4�-1اt و$#" O� �@�'�#@ى ا� ﴾٥٩﴿ا�_�59. İşte, zulmettikleri için helâk ettiğimiz geçmiş medeniyetler,

ülkeler ve şehirler… Onların yok edilmesi için de belirli bir süre tayin etmiş ve günü gelince cezalarını vermiştik. Öyleyse, ey zalimler, başınıza gelecek azabın gecikmesini izlediğiniz

yolun doğru olduğuna yormayın. Ey müminler, siz de zalimlerin hemen helâk edilivermesini beklemeyin. Onların zaman zaman lüks ve refah içinde, müminlerin ise sıkıntı ve zorluklar içinde olması sizi aldatmasın. Olayları sadece görünen yönleriyle değerlendirmeyin, başından sonuna bir bütün olarak görmeye çalışın. Unutmayın ki, sizin hoşlanmadığınız bir şey aslında sizin için hayırlı olabilir. Hoşunuza giden bir şey de sizin için kötü sonuçlar doğurabilir. Neyin

Page 213: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

faydalı, neyin zararlı olduğunu en iyi Allah bilir, siz bilemezsiniz (2. Bakara: 216 ve 4. Nisa: 19). Fakat olayların arkasındaki ilâhî hikmeti kavrayamayan insanlar,

günlük hayatta —ilk bakışta— hikmet ve adalete aykırı gibi görünen olayları onların altında yatan ve o anda bilinmesine imkân olmayan hikmet ve amacı hiç düşünmeden kısır ve daracık bakış açısıyla değerlendirerek büyük bir yanlış anlamanın kurbanı olmaktadırlar. Bu yanlış anlama yüzünden kâfirler, evrendeki düzenin hiçbir

ahlâkî kurala bağlı olarak işlemediği, bu dünyanın hiçbir hâkimi olmadığı ve eğer varsa bile onun adaletsiz ve akılsız olduğu sonucunu çıkarmaktadırlar. Onlara göre, “İnsan hiçbir ahlâkî kayıtla sınırlı değildir, dilediği her şeyi yapabilir. Çünkü hesap verilecek kimse yoktur.” Yine benzer bakış açısına sahip bazı müminler, zaman zaman isyankârların refah içinde, inananların ise zorluk ve sıkıntılar içinde yaşadıklarını görünce şaşkınlığa düşmekte ve büyük bir sarsıntıya uğrayıp cesaretlerini, ümitlerini kaybetmektedirler. İbrahim Peygamberin Allah’ın ölüleri nasıl dirilttiğini görmek

istemesi gibi, Musa Peygamber de Rabb’ine nazlanarak dünyada insanların başına gelenlerin, görünen yüzü dışında ne anlamı olduğunu, bütün bu olup bitenlerin, yaşananların hikmetini sordu. Neydi bu hayatın anlamı? Doğum ile ölüm arasında verilenler ve alınanlar, kazanılanlar ve kaybedilenler, gelenler ve gidenler... Bütün bunların perde arkasında ne vardı? Dış görünüşü itibarıyla insana kötü görünen durumlara Allah neden müsaade ediyordu? Musa, yaşanan bunca olayın asıl anlam ve yorumunu anlamak isteyince, Allah ona iki denizin birleştiği yere kadar yürümesini ve olağandışı bir olay gördüğü yerde Hızır’ı beklemesini söyledi. Orada Hızır ile buluşacak ve onunla birlikte yaşayacağı olaylarla istediği bu bilgiye ulaşacaktı. Bunun üzerine Musa, yardımcısı Yuşa’yı —ki Musa’dan sonra İsrail Oğulları’na Peygamber olacaktır— yanına yoldaş olarak aldı ve iki arkadaş, Hızır’la buluşmak üzere yola koyuldular: Bu kıssa ile Allah, olayların ardında yatan hikmeti açığa çıkarmak

üzere gerçeğin üzerindeki perdeyi birazcık aralayacak ve böylece, ilk bakışta hoşunuza gitmeyen bazı olayların aslında nice hayırların anahtarı ve müjdecisi olduğunu görmenizi sağlayacaktır. O halde, hakikatin perde arkasını keşfetmek üzere, gelin Musa ile birlikte yola çıkarak olup bitenleri onun gözleriyle izleyin:

Page 214: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�> اVO,4 ¢#8 ا�+���5 او اMu4 )_+� 2�ل 4��> واذ ﴾٦٠﴿�G T� W� ا8�ح ) 60. Hani Musa yardımcısına, “Yıllarca yürümem gerekse bile,

iki denizin birleştiği yere varıncaya dek durup dinlenmeden yoluma devam edeceğim!” demişti.

� O#A 8 �8�� ���#MA T ا�+ �+� 6\ $�A �O3$�( ��? �O3'�8 VO,4 �w#﴿٦١﴾ 61. Ve uzun bir yolculuğun ardından nihayet iki denizin birleştiği

yere vardıklarında, yanlarında getirdikleri ve içinde balık olan azıklarını bir kenara bıraktılar. Sonra da dinlenmek üzere bir kayanın gölgesine çekildiler. Bu arada, ikisi de balığı unutmuşlardı. Aniden balık, Yuşa’nın şaşkın bakışları altında denize atladı ve kendisine bir yol tutup gidiverdi. Musa bu olup bitenleri görmemiş, Yuşa da bu ilginç olayı Musa’ya anlatmayı unutmuştu. Bu yüzden, burasının buluşma yeri olduğunu anlayamadan kalkıp tekrar yola koyuldular.

� O#A �+b� @6ا �W� 54 �'� �_� 1_� �� ﴾٦٢﴿;�وزا 2�ل T� W� ا$'� �1lاء62. Oradan biraz uzaklaşınca Musa yardımcısına, “Azığımızı

getir de karnımızı doyuralım!” dedi, “Doğrusu bu yolculuk bizi epeyce yordu.”

���ن ان اذ&� 2�ل �T اG ا�7 ��?�� ا �{ ا���ت� و4 �? M ��A �ة\ bا�> ا� �ارا�{ اذ او�'� rه �+� 6\ ﴾٦٣﴿�#MA T ا�+��  -,+� وا$

63. Yardımcısı, “Tüh, gördün mü!” dedi, “Kayanın yanında mola verdiğimiz sırada balığın kaçıp gittiğini sana söylemeyi unutmuşum. Bunu söylememi herhâlde bana şeytan unutturdu. Bir görseydin, balık nasıl da şaşılacak biçimde suya atlayıp denizde yolunu tutup gittiydi!”

�> اK�ر@O� bb2�k 2�ل ا -# +¢  A�ر1$ � ﴾٦٤﴿ذ�" 4� &'64. Musa heyecanla, “Demek aradığımız yer orasıydı!” diye

bağırdı ve hemen izlerini takip ederek gerisin geriye döndüler.

;�A1ا �O#- � � و-#O'�ه 1� 5454 -'1 LO(ه ر�ا$�' �� ﴾٦٥﴿-+1ا 54 -+�د65. Ve o kayanın yanı başında, Peygamberlerimizden biri olan Hızır

adında bir kulumuzla karşılaştılar. Biz ona katımızdan engin bir lütuf ve rahmet bahşetmiş ve yine katımızdan onu evrenin

Page 215: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bilinmezliklerine ve ilâhî takdire dair her Peygamberin sahip olmadığı bazı özel bilgilerle donatmıştık.

O{ ر1Xا 2�ل #- � O4 5O #I$ ان <� #- "I+ ﴾٦٦﴿T� 4��> @: ا$66. Musa ona, “Sana Allah tarafından öğretilen hikmet ve

bilgiden bana da öğretip beni bir öğrencin olarak eğitmen için seninle gelebilir miyim?” diye sordu.

�E MI4 V�ا 2�ل �� ?$ 5� " ﴾٦٧﴿ا67. Hızır, “Elbette, fakat sen bir Peygamber olarak sana bildirilen

ilâhî kurallara uymakla yükümlü olduğundan, benimle arkadaşlığa kesinlikle dayanamaz ve benim sahip olduğum bilgilere sahip olmadığın için doğal olarak yaptıklarıma karşı çıkarsın!” dedi. Ve ekledi:

�Q �T8 a�ا و&�} $ �� �4 <#- �b$﴿٦٨﴾ 68. “Öyle ya, iç yüzünü bilemediğin ve daha önce öğrendiğin ilâhî

hükümlere ters gibi görünen şeyler karşısında nasıl sabredebilirsin ki?”

M �" ا4�ا 2�ل �b-ا �G8�ا و�E Sء ا� �X ان M� �1, �﴿٦٩﴾ 69. Musa, “Allah izin verirse ne kadar sabırlı olduğumu

göreceksin, sana hiçbir konuda itiraz etmeyeceğim.” dedi.

�> ا)1ث �" T'4 ذ&�اt 2�ل MX 5- Mء ) �'#�?$ YA M �' I+ ﴾٧٠﴿A�ن ا$70. Bunun üzerine Hızır, “Pekâlâ, ama peşimden geldiğin

takdirde, ben sana gerekli açıklamada bulunmadıkça yaptıklarım hakkında bana hiçbir şey sormayacaksın.” dedi. Musa bu şartı da kabul ederek Hızır’la arkadaşlığa başladı:

� �_#��A 3#@�ق اw � �3 2�Qل ا�2 C�32�Q L'� �W �> اذا ر&+� MA ا�? �X }o; 1_� r��� ا4�ا ) ﴿٧١﴾

71. Böylece, Hızır ile Musa birlikte yola koyuldular. Sahil boyunca yürürken, bir yolcu gemisine rast geldiler. Karşı kıyıya geçmek üzere gemiye bindiklerinde, tam denizin ortasındayken Hızır gizlice gemide bir delik açtı. Bunu gören Musa, hemen öfkeye kapılarak, “Sen ne yaptın? İçindeki yolcuları boğmak için mi gemiyi deldin? Doğrusu çok çirkin bir iş yaptın!” diye çıkıştı.

Page 216: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�E MI4 V�ا 2�ل �� ?$ 5� " ﴾٧٢﴿ا�� ا2: ا72. Bunun üzerine Hızır, “Ben sana, benimle arkadaşlığa

dayanamazsın, dememiş miydim?” dedi.

ي -?�ا 2�ل M 54 ا��4 �'_@�$ Gو }� �? �O8 M �6Qاz$ G﴿٧٣﴾ 73. Musa özür dileyerek, “Unutarak yaptığım bir şeyden dolayı

beni suçlama ve şu ilim ve hikmet öğrenme işimde bana lütfen güçlük çıkarma!” dedi.

� �_#��A ��ا ���X }o; 1_� C�W vw8 L �> اذا �_�� 4Yl� kT# _A 2�ل ا2 #{ W?� ز&� ( ﴿٧٤﴾

74. Musa’nın özrü kabul edildi ve gemiden inip yollarına devam ettiler. Derken yolda bir çocuğa rastladılar. Hızır anî bir hareketle onu oracıkta öldürüverdi. Dehşetten donakalan Musa, “Hiç kimseyi öldürmediği hâlde masum bir cana nasıl kıydın sen? İşte şimdi gerçekten korkunç bir iş yaptın!” diye haykırdı.

�E MI4 V�ا ا�� ا2: � 2�ل �� ?$ 5� " ﴾٧٥﴿" ا75. Hızır yine, “Ben sana benimle arkadaşlığa dayanamazsın,

dememiş miydim?” dedi.

M -6را 2�ل �1� 54 }w#8 12 rM �'+(�b$ YA �@1I8 ءMX 5- " ��� ٧٦﴿ان﴾ 76. Bunun üzerine Musa, “Tamam, bundan böyle eğer bir daha

sana itiraz amacıyla bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. O takdirde benden ayrılmakta mazur sayılırsın!” dedi.

� �_#��A 8�A �3#@ا ��OI� �ا � L��2 :@ا �ا ا$��� �> اذ ( 1� �3� ;1ارا ��� �A 1ا;�A �O@�W �u� ا ان�\6ت -#T� ا;�ا � }oX �� ل�2 CT4�2�A �_'� ٧٧﴿ان﴾

77. Yine yollarına devam ettiler. Derken bir kasabaya varıp halkından yiyecek bir şeyler istediler. Fakat hiç kimse onları ağırlamaya yanaşmadı. Orada dolaşırlarken, kasabanın ortasında yıkılmaya yüz tutmuş yüksekçe bir duvar gördüler. Hızır, kasabalıları rahatsız eden bu duvarı güzelce tamir ederek düzeltti. Musa yine dayanamayıp, “Bir parça ekmeği Tanrı misafirinden esirgeyen bu insanlara, bizi aç bıraktılar diye mükâfat mı

Page 217: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

veriyorsun? İsteseydin bu hizmetine karşılık bir ücret alabilirdin. Hiç değilse karnımızı doyursaydık olmaz mıydı?” dedi.

�: 4� �� $ 2�ل o" 8 �و� +�� r"'�8و M ﴾٧٨﴿? E T�#- V��ا @6ا A�اق 8�'�78. Bunun üzerine Hızır, “İşte bu, yollarımızın ayrılmasına sebep

olan son itirazın oldu!” dedi, “Şimdi sana, dayanamayıp itiraz ettiğin olayların iç yüzünü anlatacağım:

� < �OI#�ن ا4 �&�?O� }��A L'� �W �اء@� � "#4�6Q ا�? �+3� و&�ن ور MA ا�+�� A�ردت ان ا-� �+bl L'� �W� :&﴿٧٩﴾

79. O hasar verdiğim gemi, geçimini denizden sağlayan yoksul insanlara aitti. Onu bilerek kusurlu hâle getirmek istedim, çünkü güzergâhları üzerinde, bütün sağlam gemilere zorla el koyan ve sahiplerini esir alan zalim bir kral vardı. Gemiye verdiğim küçük bir zarar, çok daha büyük bir zararı önlemiş oldu.

� � و& وا4��wm �O3_@�� ان ��'� �7\A >'4z4 اه�ن ا8��A مYw�ا r�اW﴿٨٠﴾ 80. Öldürdüğüm o çocuğa gelince, onun ana babası tertemiz

birer mümindi. Biz bu çocuğun taşkınlığı ve inkârcı eğilimleriyle ana babasına büyük acılar vereceğini biliyorduk. Onun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden sakındık da, anne babasına rahmetimizden dolayı o çocuklarını ellerinden aldık.

�� O3� vQا T'4 ز&�ة وا2�ب ر)O� A�رد ﴾٨١﴿ان �+O3�1� ر881. Ve onun yerine, Rab’lerinin onlara daha temiz ve daha

merhametli bir çocuk vermesini istedik. Böylece onların biricik yavrularını ellerinden almakla, aslında onlara en büyük iyiliği yapmış olduk.

� ��A r وا4��E �O@�8ن ا�و& �O3� �& T ��'L و&�ن $ �1O�ا MA >O� � � >4Yw� ن��A راد ا�,1ار� �w#+� ان " "r و4� T #IA -5 ا ر8 @O� و�? \�;� &�@O�  ر)LO 54 ر8 1Xا � Cي ��4 �4 :� ذ�" $�و�

﴾٨٢﴿�� $?E T�#- V��ا¥ 82. Düzelttiğim o duvara gelince, o, şehirde yaşayan iki yetim

çocuğa aitti ve yıkılmak üzere olan bu duvarın altında, vaktiyle onlar için saklanmış bir hazine gömülüydü. Rahmetli babaları da çok iyi bir insandı. Bu yüzden Rabb’in, bu çocukların ergenlik çağına ulaşıp hazinelerini çıkarmalarını diledi. Bunun için de,

Page 218: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

duvarın bir süre daha ayakta kalması gerekiyordu. Çünkü çocuklar henüz küçükken duvar yıkılacak olsaydı, hazine ortaya çıkacak ve o zalim kasaba halkı tarafından yağma edilecekti. Demek ki, biz o duvarı düzeltmekle, misafirlerinden bir lokma yiyeceği esirgeyecek derecede alçalan o kasaba halkına mükâfat değil, ceza vermiş olduk ve aynı zamanda, yetimlere ait hazinenin korunmasını sağladık. Bütün bunlar, ancak Rabb’inin sonsuz şefkat ve merhametinin

tecellileri olarak gerçekleşti. Gördüğün gibi, bunların hiçbirini ben kendiliğimden yapmış değilim. Senin kötü zannedip tahammül edemediğin bu olayların içyüzü ve altında yatan hikmet, işte bundan ibarettir.” Demek ki, ey müminler! Siz dürüstlükten ayrılmadığınız ve başarıya

ulaşmak için elinizden geleni yaptığınız takdirde, malınıza veya canınıza bir zarar geldiğinde ya da çok arzu ettiğiniz şeyler gerçekleşmediğinde hemen ümitsizliğe kapılıp ilâhî adaleti suçlamayacak, sizce şer gibi görünen olayların arkasında nice hayırlar bulunabileceğini hesaba katacaksınız. Başınıza gelen her şeyin ya sizi sınamak, ya sarsıp kendinize getirmek, ya bir hayrın kapısını açmak veya daha büyük bir belâyı defetmek için Allah’ın izni ve iradesiyle, belli hikmet ve amaçlar çerçevesinde meydana geldiğini bileceksiniz. Çünkü Allah, kendi yolunda yürüyen kullarına “kötülük” yapılmasına asla izin vermez. Şu hâlde, sizler gücünüz yettiğince Allah’a kulluk görevinizi yaptığınız takdirde, dünya hayatında imtihandan geçerken veya zulüm ve haksızlığa karşı mücadele verirken başınıza ne gelirse gelsin; zafer veya yenilgi, hastalık veya sağlık, zenginlik veya fakirlik, kazanç veya iflas, hayat veya ölüm, evet, başınıza ne gelirse gelsin, her hâlükârda kazanan siz olacaksınız. İşte bu gözle olaylara baktığınız zaman, inanan bir insan için Allah’ın sevgisini ve hoşnutluğunu kaybetme dışında “kötülük” olmadığını görecek ve hiçbir zaman ümitsizliğe, yılgınlığa düşmeyeceksiniz. Allah’ın Elçisi (s) şöyle buyurmuştur: “Müminin hâli ne güzeldir,

onun her hâli kendisi için hayır sebebidir. Ve bu özellik sadece müminde vardır: Bolluk ve nimetlerle karşılaşınca şükreder ve bu kendisi için hayırlı olur. Sıkıntılarla karşılaştığında ise sabreder, yine kendisi için hayırlı olur.” (Müslim, Zühd 64)

Page 219: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Öte yandan, Allah ile doğrudan konuşma şerefine nail olmuş Musa gibi bir büyük Peygamber bile geleceği bilemezken, hiç kimse kendisini Hızır’ın yerine koyup da İslâm’a aykırı işler yapamaz. Hızır’ın yaptıkları, tıpkı Azrail’in Allah’ın emriyle insanların canını almasına benzer. Hiç kimse onu kendisine örnek alıp da aynı şeyi yapmaya kalkışamaz. Bir takım ilhamlara, rüyalara ve sözde vehbî ilimlere dayanarak insanların malına ve canına zarar veremez. Verirse, kim olursa olsun, cezasını çeker. Çünkü insanlar Hızır’ın rolünü üstlenmekle değil, Allah’ın gönderdiği kitapta açıkça bildirdiği kurallara uymakla yükümlüdür. Her kim bu kurallara aykırı bir iddiayla ortaya çıkacak olursa, kesinlikle doğru yoldan sapmış demektir. Şimdi gelelim surenin son kıssasına:

"C 2: ��$#�ا -#��� T'4 ذ&�اC و�?�#� > ﴾٨٣﴿-5 ذي ا�_�83. Ey Muhammed! Sana, bir zamanlar yeryüzünün doğusuna ve

batısına hükmetmiş âdil ve güçlü bir hükümdar ve salih bir kul olan Zülkarneyn’i soruyorlar. De ki: “Şimdi size onun dillere destan olan unutulmaz öyküsünü anlatacağım.”

� � MA T� اGرض وا ا ' �4 k�++� ءMX :& 54 ه�٨٤﴿$�'﴾ 84. Biz ona, yeryüzünde eşi benzeri görülmemiş bir kudret ve

egemenlik bahşetmiş ve kendisini, bir cihan hükümdarında bulunması gereken zekâ, cesaret, merhamet, bilgelik gibi üstün özelliklerle yüceltmiş ve bilim, güç, kuvvet, teknoloji, kültür gibi her türlü araçlarla donatmıştık.

V+$�A �++�﴿٨٥﴾ 85. Böylece Zülkarneyn, batıya doğru bir yol tuttu.

<� ( O( >- M �A �بw$ �@1;و �O #'� �� ذا L وو;@1'- 1� 2�4�o 2 C اذا w4 ¢#8�ب ا�7 �'?( �3� �A 6\ �� ان $ ب وا4 6I$ ان �� ﴾٨٦﴿ا�_�< ا4

86. Ve arka arkaya ülkeler fethederek nihayet güneşin battığı yerlere, yani Batı Avrupa sahillerine ulaşınca, derin ve bulanık bir suda, okyanusun koyu mavi sularında muhteşem bir manzara eşliğinde güneşin batışını hayranlıkla izledi. Orada azgın bir topluluğa rastladı ve onları egemenliği altına aldı. Ona vahiy yoluyla, “Ey Zülkarneyn!” dedik, “İstersen onları yaptıkları

Page 220: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kötülüklerden dolayı cezalandırırsın, istersen kendilerine iyilik edip bu seferlik affedersin. Toplumsal barış ve huzuru temin etmek ve adaleti gerçekleştirmek üzere, zaman ve zemine göre dilediğin davranış biçimini seçebilirsin.”

K T8� ��د ا� 2�ل 6I� A �#y 54?�ف T8 -6ا8� ��ا ا4 6I�A �T ﴾٨٧﴿> ر887. Bunun üzerine Zülkarneyn halka seslenerek, “Dinleyin, ey

insanlar!” dedi, “Bundan böyle her kim zulüm ve haksızlık yapmaya kalkışırsa, onu kesinlikle cezalandıracağız! Sonra o, Hesap Günü Rabb’inin huzuruna çıkarılacak ve Allah onu korkunç bir azaba uğratacaktır!”

� � ا��?'>r و�'_�ل T� 54 ا4�� �?�اC وا4 �اء ; T#A ����E :O-٨٨﴿54 ا54 و﴾ 88. “Allah’a ve gönderdiği mesaja iman edip güzel ve yararlı

davranışlar ortaya koyanlara gelince, onlara da yaptığı iyiliklerin karşılığı olarak âhirette en güzel ödül verilecektir. Biz de yöneticiler olarak bu dünyada onları şefkatle bağrımıza basacak, sevgi ve merhamet temeline dayalı bir anlayışla, daima yerine getirilmesi kolay emirlerle yükümlü tutacağız!”

�K �++� V+$٨٩﴿ا﴾ 89. Derken, buradan ayrılıp doğu istikametine bir yol tuttu.

<� ( k��ا �3O� و;@1� V#�$ -#> 2�م �� ,I: 3�� 54 دو ﴾٩٠﴿اذا V#�4 ¢#8 ا�790. Ve uzun bir yolculuğun ardından, nihayet güneşin doğduğu

yere, yani doğu yönündeki en uzak diyarlara ulaşınca, sıcağa karşı kendilerine bir siper yapmadığımız bir topluluk üzerinde güneşin doğduğunu gördü. Onlara Allah’ın emirlerini bildirerek, medeni bir toplum olmaları yönünde onları eğitti.

C"�6& �اQ T�1� �O8 �'�(٩١﴿و12 ا﴾ 91. İşte Zülkarneyn, yeryüzünün doğusuna ve batısına hükmeden

böyle kudretli ve bilge bir hükümdardı. Ve hiç kuşkusuz Biz, onun tüm yaptıklarından haberdar idik.

�K V+$ا �٩٢﴿�++﴾ 92. Derken buradan ayrıldı ve kuzey ülkelerine doğru bir yol daha

tuttu.

<� ( G�2 ن�3_W� دون��� G k�4�2 �O3�5 و;1 54 دو 1 ﴾٩٣﴿اذا 8#¢ 8< ا�?

Page 221: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

93. Nihayet iki doğal set hâlinde insanları düşman saldırısından koruyan sarp kayalıkların arasındaki dar geçide varınca, bu dağların eteklerinde yaşayan ve Zülkarneyn’in konuştuğu dili bilmedikleri için söylenenleri neredeyse hiç anlamayan dilleri tuhaf, ifadeleri yetersiz bir toplumla karşılaştı.

�> ان $,I: � 2���ا #- �;�Q "� :I, :3A رضGا MA 1ون?W4 ج�;�ج و4�;�ان � >� ذا ا�_� ﴾٩٤﴿8�''� و8�'3� 1�ا

94. Zülkarneyn’in ilim, irfan, güç, kuvvet ve hâkimiyette ne derece ileri olduğunu gören bu insanlar, tercüman aracılığıyla ona, “Ey Zülkarneyn!” dediler, “Ye’cüc ve Me’cüc dediğimiz hak hukuk tanımayan barbar kabileler, iki dağın arasındaki şu geçitten bize sürekli saldırarak bu topraklarda bozgunculuk yapıyorlar. Sana ödeyeceğimiz bir miktar vergi karşılığında, bizimle onlar arasına iki dağın arasını tamamen kapatacak şekilde bir set yapar mısın?

ة ا;I: 8�'�� و8�'3� رد4�k 2�ل �_8 M ��'� �-�A vQ M �T ر�8 �A M �'�4 �4﴿٩٥﴾ 95. Zülkarneyn, “Elbette!” dedi, “Fakat bu iyiliği size karşılıksız

yaparak Rabb’imin hoşnutluğunu kazanmak isterim. Çünkü Rabb’imin bana vadettiği sonsuz cennet nimetleri ve bu dünyada bahşettiği kudret ve hükümranlık, sizin verebileceğiniz her şeyden daha hayırlıdır. Yeter ki, siz bana beden gücüyle yardımcı olun, sizinle onlar arasına setten daha sağlam bir bent inşa edeyim!”

M ��M ا$� ��راk 2�ل ا$� T#I; اذا <� ( Cا�\WA1< 2�ل ا bوى 8< ا��اذا � <� ( C1� �1�ز8� ا� C2��ا T�#- �غA٩٦﴿ا﴾

96. “Şimdi bana, bulabildiğiniz kadar demir kütleleri getirin!” Zülkarneyn, demir kütlelerini üst üste yığarak geçidi düzgün bir

şekilde kapadı. Nihayet iki dağın yamaçları arasındaki boşluğu tamamen doldurtup dağlarla eşit seviyeye getirince, dev körükler hazırlandı, ateşler yakıldı ve Zülkarneyn, “Körükleyin!” diye emretti. Demir iyice kor hâline gelince, “Bana erimiş bakır getirin, üzerine döküp onu tunç hâline getireyim!” dedi.

�OA �+_ T� ا�-�ا� � �ا ان �|3�وه و4�� ﴾٩٧﴿ا���-

Page 222: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

97. Böylece, iki dağı birleştiren sapasağlam, harika bir set inşa etti. Öyle ki, bundan böyle saldırgan topluluklar yüzyıllar boyunca ne bu seti aşabildiler, ne de onda bir gedik açabildiler.

T#I; M د 2�ل A rM�ذا ;��ء و-1 ر�8 _( M�C @6ا ر)LO 54 ر�8 ��ءr و&�ن و-1 ر�8 &﴿٩٨﴾ 98. Zülkarneyn, yaptığı bu büyük işten dolayı şımarıp gurura

kapılmadı. Aksine, bir mümine yaraşan alçakgönüllülükle, “Bu, Rabb’imin bizlere bir lütfudur. Gerçi ben elimden geldiğince sağlam bir duvar yaptım, fakat bu sonsuza kadar sürecek değildir. Rabb’imin vaadi gelince, bu seti de paramparça edecektir. Rabb’imin verdiği söz mutlaka gerçekleşecektir.” İşte Zülkarneyn budur. O sadece kudretli bir hükümdar değil, o aynı

zamanda Rabb’ine boyun eğen, âhiret gününe inanan ve adaletten zerre kadar ayrılmayan tertemiz bir mümindi. O halde, ey insanlar! Yeryüzünü kana bulamak için fırsat kollayan

Ye’cüc ve Me’cüc gibi sömürgeci güçlere karşı siz de Zülkarneyn gibi savaşmalı, bilim ve tekniğin bütün imkânlarını kullanarak onlara işledikleri kötülüklerin cezasını vermelisiniz. Bu onların bu dünyada çekeceği azap olacak. Kıyamet Gününe gelince:

�ر 'IO,A�IO; �@�k و$�&'� bا� MA °WI8 M� و �A ج�O� 6o4�� �3uI8﴿٩٩﴾ 99. Sura birinci kez üflenip kıyamet koptuğu zaman, o Gün onları

ikinci sur ile mezarlarından kaldırıp bir süre şaşkın bir hâlde ortalıkta bırakacağız, dehşet içerisinde bir o yana bir bu yana koşacak, dalga dalga birbirlerine girecekler. Üçüncü kez sura üflenince, Büyük Mahkeme için hepsini huzurumuzda toplayacağız.

�'g�-و k�g�- 5� ��A��#� 6o4�� � '3;﴿١٠٠﴾ 100. Ve o Gün cehennemi, tüm dehşetiyle inkârcılara

göstereceğiz.

5� �I�ن ا�6� �� ?� G ا�ي و&� l M���ء -5 ذ&�� �A �3'�-ا }�& t�IO�﴿١٠١﴾ 101. Çünkü onlar, Kur’an’da dile getirdiğim bunca uyarılarıma

karşı gözleri kibir, önyargı ve inat örtüleriyle perdelenmiş kimselerdi. Öyle ki, uyarıları işitmeye bile tahammül edemiyor, dinlemeden, anlamadan hakikati reddediyorlardı. Kimileri de, ilâhlık makamına yücelttikleri birtakım varlıklar sayesinde

Page 223: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kurtulacaklarını iddia ediyorlardı. Fakat o gün, ne büyük bir yanılgı içinde olduklarını anlayacaklar! Öyle ya;

�?�Aاو� ا M� �ي 54 دو \6وا -+�د� �وا ان � �W& 5� G ا�6� 5� ��A��#� � '3; ��� ا- 1 ���ءC ا﴿١٠٢﴾

102. Yoksa inkârcılar, Benim kimi kullarımı kendilerine Benden başka dost ve yardımcı edinerek onların şefaati sayesinde kurtulabileceklerini mi sanıyorlar? Hayır, tam tersine! Doğrusu Biz kâfirlere “konukevi” olarak, cehennemi hazırladık!

:2 CG�O-5 ا� ��?QG�8 ��o +' :@﴿١٠٣﴾ 103. O hâlde, onlara de ki: “Yaptıkları sözde iyilikler konusunda

en büyük hayal kırıklığına kimlerin uğrayacağını size bildireyim mi?”

� �?'�ن I'E� 5 ا�6�� �3 �� و@� ��?+�ن ا ﴾١٠٤﴿MA �3�I� :g ا����ة ا�1104. “Onlar güzel işler yaptıklarını zannettikleri hâlde, bu

dünyadaki bütün emekleri boşa giden kimselerdir.”

"o� �pت ر او����وا 8W& 5� �� 3�� ��م ا�_LO� وز� ا�6� �_ YA �3��O-ا }�+�A �Tx��_�3� و 8﴿١٠٥﴾

105. İşte onlar, Rab’lerinin ayetlerini ve O’na kavuşacakları gerçeğini inkâr eden ve bu yüzden yapıp ettikleri boşa giden kimselerdir. Tartılacak iyilikleri kalmadığından, Hesap Günü onlar için terazi bile kurmayacağız. Yani yaptıkları sözde iyiliklere değer vermeyecek, hiçbirini dikkate almayacağız.

وا ذ�" @ M M ور�#� �وا ا��$� 6\ � O8� W&�وا وا$ '3; �@p]ا� ;﴿١٠٦﴾ 106. Evet, apaçık hakikati inkâr ederek ayetlerimi ve elçilerimi

alaya aldıkları için, onların cezası cehennemdir.

kG ان �ت اW��دوس '; �3� }��ت &��� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� ﴾١٠٧﴿ا�6�107. Ayetlerimize yürekten iman eden ve bu imanın gereği olarak

güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlar ise, her türlü nimetlerle donatılmış Firdevs cennetlerinde ağırlanacaklardır.

5� �1��Q G�( �3'- ن�w+� G �3� �A﴿١٠٨﴾ 108. Sonsuza dek orada kalacak ve hiçbir zaman oradan

ayrılmak istemeyecekler. İşte bu sonsuz nimetleri kazanmak için:

Page 224: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

:2 O8 �'o; ��و M 1W'� M ا�+�� 2+: ان $'O#& 1W�ت ر�8 �#�T �� &�ن ا�+�� 14ادا ��#O�ت ر�8 ﴾١٠٩﴿14دا

109. Ey Peygamber! Yaratanın sonsuz ilmiyle yaratılanların sınırlı bilgisi arasındaki farkı akıllarda kalacak çarpıcı bir örnekle ortaya koymak üzere de ki: “Rabb’imin sonsuz ilim ve hikmetini gözler önüne seren kelimelerini yazmak için okyanuslar mürekkep ve ağaçlar kalem olsa, yine de okyanuslar tükenir, fakat Rabb’imin kelimeleri tükenmezdi, mevcut olanlara bir o kadarını daha eklesek bile!”

:2 �T �O� ا3��� اT� وا)5OA r1 &�ن ��;�ا �_��ء ر8 �O� ا�p 78� 4�#�� ��)�> اM� ا OI�#A: ا�� و ��E YO- ا)1ا � �T ﴾١١٠﴿G �7�ك I8+�دة ر8

110. O hâlde, sonsuz ilim ve hikmet sahibi olan Allah’ın en önemli tavsiyesini insanlığa iletmek üzere de ki: “Ey insanlar! Ben de ancak sizin gibi ölümlü bir insanım. Şu kadar ki, bana ilahınızın ancak eşi ve ortağı olmayan bir tek İlâh olduğu bildiriliyor. O hâlde her kim Rabb’ine kavuşmayı ümit ediyorsa, dürüst ve erdemlice davranışlar ortaya koysun ve Rabb’ine kulluk ve ibadetinde hiç kimseyi ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmasın!”

��رة 4��� ﴾١٩﴿ �19. MERYEM SURESİ

Mekke devrinin ortalarında, Müslümanların Habeşistan’a hicretinden önce indirilmiştir. İsa Peygamber ile annesi Meryem’in —Onlara selâm olsun— kıssaları ayrıntılı olarak anlatıldığı için bu adı almıştır. 98 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

C���I�3�& ﴿١﴾ 1. Kêf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd (2. Bakara: 1, 23, 24).

Page 225: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�r ذ&� " -+1ه ز&�� ﴾٢﴿ر)O{ ر82. Bu okuyacağın/dinleyeceğin sözler, Rabb’inin, sevgili kulu

Zekeriya’ya bahşettiği nimet ve rahmetini yâd ederek anması, onu tertemiz gönüllere bir kez daha hatırlatmasıdır:

�1اء WQ�� اذ T �دى ر8﴿٣﴾ 3. Hani o, yüreğinin ta derinliklerinden gelen bir feryatla Rabb’ine

el açıp gizlice seslenmişti.

اس X�+� و�� ا&5 18 2�ل M واI X: ا�� �'4 �|I�و@5 ا M � ﴾٤﴿-��x" رب X_�� رب ا4. “Ey Rabb’im!” diye yalvarmıştı, “Doğrusu, ihtiyarlıktan

kemiklerim iyice gevşedi, saçlarıma aklar düştü. Sana duamda, Ya Rab, asla bedbaht olmadım! Ne zaman Sana el açıp yalvardıysam hep dualarıma icabet ettin, bugüne kadar elimi hiç boş çevirmedin.”

M ��ا وا " و���r ء� WQ{ اO��اM� 54 ور54 1� M �� �3A 2�ا�- M ﴾٥﴿ي و&�{ ا4�ا$�5. “Benden sonra yerime geçecek yakınlarımın bu davayı

omuzlayıp mücadelemi bıraktığım yerden sürdürecekleri konusunda ciddî endişelerim var. Üstelik eşim de kısır olduğu için hiç çocuğum olmadı. İsrail Oğulları’nın perişan hâli de ortada. Bu ümmetin, kendilerine yeni bir ruh kazandıracak, taze kan verecek tertemiz bir nesle ihtiyacı var. Sana yalvarıyorum; sonsuz lütuf ve rahmetinle bana katından, tevhid sancağını omuzlayacak hayırlı bir nesil, gözümü arkada bırakmayacak güvenilir bir yardımcı, bir dost ihsan eyle ya Rab!”

M �'K�� ��gرب ر T#I;ب  وا�_I� ٦﴿و��ث 54 ال﴾ 6. “Ki hem bana, hem de Yakup soyuna mirasçı olsun. Onu

senin hoşnutluğunu kazanmış dürüst ve erdemli bir kul eyle ya Rab!” Bunun üzerine, Allah gönderdiği melekler aracılığıyla ona seslendi:

�� +2 54 T� :I, �� k<��� TO�ا � �ك Yw8م 7+ � �� ا ﴾٧﴿: O��� ز&��7. “Ey Zekeriya, sana müjdeler olsun! ‘Dürüstlük ve erdemliliğiyle

hep canlı kalacak, sürekli gönüllerde yaşayacak’ anlamına gelen Yahya adında tertemiz bir çocuğunun olacağını sana

Page 226: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

müjdeliyoruz. Öyle ki, bugüne kadar hiçbir kula bu kadar güzel özellikler bahşetmemiş, hiç kimseye böyle bir ad vermemiştik.”

M -�2�ا وw#8 12{ 54 ا��� - �� 2�ل Yl Mم و&�{ ا4�ا$� > ���ن �� ﴾٨﴿رب ا8. Allah’tan ümmeti için hayırlı bir nesil isteyen, fakat bu dua

karşılığında Allah’ın kendisine bir çocuk ihsan edeceğini hiç beklemeyen Zekeriya, hayretler içinde, “Ey Rabb’im!” dedi, “Karım kısır olduğu hâlde, üstelik ben de ihtiyarlığın son sınırına ulaşmışken nasıl çocuğum olabilir?”2

" @� -#M 2�ل وQ 12#_ " 54 2+: و�� $" ��X� r"�6& 2�ل ر8 >@﴿٩﴾ 9. Bunun üzerine melek, “Orası öyle,” dedi, “fakat Rabb’in

buyurdu ki: “Bu iş benim için çok kolaydır. Nitekim bir zamanlar sen hiçbir şey değilken, seni de yaratmıştım.”

�س K#� ���ل ���� رب ا;I: 2�ل � ا�' #�$ Gل ا� " ا�2 CL�ا M� ��﴿١٠﴾ 10. Zekeriya, “Ey Rabb’im, bana çocuğumun olacağına dair bir

alâmet göster ki, kalbimde bu konuda hiçbir şüphe ve tereddüt kalmasın!” dedi. Allah, “Senin alâmetin, sağlığın yerinde olmasına rağmen tam üç gün üç gece boyunca dilinin tutulup insanlarla işaretleşme dışında konuşamaman olacaktır.” dedi.

��ا 8��ة و-�7� A\�ج ��اب A�و)�> ا3��� ان �+O�54 ا �T4�2 <#-﴿١١﴾ 11. Böylece, Zekeriya mescitten ayrılıp halkın karşısına çıktı.

Dili dönmüyor, bir tek kelime bile konuşamıyordu. Fakat bu, Rabb’inin ayetlerini gündeme getirmeye, insanları iyiliğe çağırmaya engel değildi. Onlara, “Rabb’inizin yüceliğini gece gündüz tesbih edin!” diye eliyle işaret etti.

�� k��+E ���ةC وا$�'�ه ا� ��> 6Q ا�� �ب 8_��﴿١٢﴾ 12. Nihayet Yahya doğdu ve ergenlik çağına geldi. Ona, “Ey Yahya,

ilâhî hikmetlerle dolu şu Kitaba sımsıkı sarıl!” diye emrettik. Ve ona, daha çocuk yaştayken hüküm ve hikmet verdik, doğru ve yerinde karar verebilme yeteneği bahşettik.

�� وز&�ةC و&�ن $_��k و)'� 1� 54﴿١٣﴾

2 Âl-i Đmrân, 3/40

Page 227: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

13. Ayrıca, ona katımızdan armağan olarak kalp yumuşaklığı ve tertemiz bir ahlâk ihsan ettik. O, Rabb’ine karşı gerçekten de çok takvalı, çok saygılıydı.

�را -b�� و8�ا ﴾١٤﴿8�اT�1� و�� �5� ;+14. Ve ana babasına son derece iyi davranan hayırlı bir evlat idi,

kaba ve dik başlı biri değildi.

﴾١٥﴿)��T�#- t ��م و1� و��م �O�ت و��م �+I� وY�م 15. Selâm olsun ona doğduğu gün, selâm olsun ona öldüğü gün

ve selâm olsun ona diriltilip kabrinden çıkarılacağı gün…

﴾١٦﴿MA ا�� �ب 4���� اذ ا +6ت 54 ا@3#� 4��� �2�X�k واذ&� 16. Ey hak yolunun yolcusu! Bu Kitapta anlatılan iffet ve ahlâk

örneği Meryem’i de gündeme getir. Hani o kendisini Allah’a adamış ve ilim, ibadet ve tefekkürle meşgul olmak üzere ailesinden ayrılarak yepyeni bir doğuşun, aydınlığın ve ibret verici bir doğumun gerçekleşeceği bir mekâna, mabedin doğu tarafında kendisine ayrılan bir yere çekilmişti.

\6ت $�A ���� 78�ا �3� : �O A �'(رو �ا3�� �ر�#'��A �8�,( �3 ﴾١٧﴿54 دو17. Rahatsız edilmeden kendisini bütünüyle dua ve tefekküre

vermek için, âdet olduğu üzere insanlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken ona emrimizdeki Ruhu, yani vahiy meleği Cebrail’i gönderdik ve bu melek ona, eli yüzü düzgün bir insan şeklinde göründü.

)5O 4'" ان &'{ $_�� 2��{ �M ا-�ذ 8��� � ﴾١٨﴿ا18. Odasında bir erkek olduğunu zanneden Meryem, dehşet içinde,

“Senden Rahmana sığınırım!” dedi, “Eğer Allah’tan birazcık korkun varsa hemen çık git buradan!”

"  4Yl "� �@G� ز&�� 2�ل �O� ا�p ر��ل ر8 ﴾١٩﴿ا19. Cebrail, “Korkma!” dedi, “Ben bir insan değil, yalnızca

Rabb’imin bir elçisiyim ve sana Âdem’in yaratılışına benzer biçimde babasız olarak dünyaya gelecek tertemiz bir erkek çocuk armağan etmeye geldim.”

M 78� و�� 2��{ �'??O� ��م وYl M > ���ن �� ﴾٢٠﴿اك w8�� ا

Page 228: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

20. Meryem şaşkınlıkla, “Bana hiç erkek eli değmemişken, iffetsiz bir kadın da olmadığım hâlde nasıl çocuğum olabilir!” dedi.

�r و&� 2�ل '4 LO(س ور� '#� L�ا � T#I,'�و r >@ M#- �@ " ﴾٢١﴿ن ا4�ا �u_4� r"�6& 2�ل ر821. Cebrail, “Evet, öyledir!” dedi, “Fakat Rabb’in buyurdu ki, “Bu

iş benim için çok kolaydır. Sadece “Ol!” emrimizle, senin karnında babasız olarak bir çocuk yaratacağım ve onu insanlara, öldükten sonra diriliş gerçeğini ispatlayan bir mucize ve katımızdan bir rahmet ve bereket vesilesi kılacağım. Bu, ta ezelden karar verilmiş bir iştir.”

T #O�A ��b2 ���4 �T8 6ت+ �A﴿٢٢﴾ 22. Nihayet Allah’ın emri gerçekleşti. Meryem çocuğuna hamile

kaldı ve yine Allah’ın emri uyarınca, karnındaki yavrusuyla birlikte uzak bir yere çekildi.

M 4{ 2+: @6ا و&'{ ?�� �?'4� A�;��ء@� �' �� �� }��2 rL#\ ﴾٢٣﴿اO�\�ض ا�> ;6ع ا�'23. Derken, doğum sancısı onu kurumuş bir hurma ağacının

altına götürdü. Duyduğu acıdan dolayı sırtını ağaca yasladı. Anlatacağı şeylere hiç kimsenin inanmayacağını düşünerek kendi kendine, “Keşke bu hâle düşmeden önce ölseydim de, unutulup gitmiş olsaydım!” diye yakındı.

A M'�د�3� � �$ Gا ��3 �$ 54 ���� " �$ " ﴾٢٤﴿I; 12: ر824. Böylece, orada tek başına doğum yaptı. Tamamen bitkin

düşmüş, acıkmış ve susamıştı. İşte o anda, altındaki yeni doğmuş yavrusu ona, “Üzülme anneciğim!” diye seslendi, “Rabb’in seni unutmuş, sahipsiz bırakmış değildir. Bak, ayaklarının altından tatlı ve serin suyu olan ufak bir dere meydana getirdi.”

�ي � \#?$ L�a2 -#�" رm+� ;'��� و@ ﴾٢٥﴿ا��" 8,6ع ا�'25. “Hurma ağacını kendine doğru silkele, kucağına taptaze

hurmalar dökülecek.”

AM M و��2 �#� �8�X5 يوا#A �4�E 5O( 6رت �#� M ��M ا ���_A k5 54 ا�+7� ا)1ا��$ � 4�A r�'�- r��?� ا���م ا ﴾٢٦﴿ا&#

26. “Ye, iç, gözün aydın olsun! Buradan ayrıldığında, eğer bir insanla karşılaşırsan, onunla hiç konuşma, sadece işaretlerle ona

Page 229: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

de ki: ‘Ben Rahman olan yüce Rabb’im için bir süre konuşmamak üzere oruç adadım. Bu yüzden bugün hiç kimseyle konuşmayacağım!’ Korkma, sorulara Allah’ın izniyle bizzat ben cevap vereceğim.”

}$�A 34�2 �T8 ���A ���X }o; 1_� ���4 �� ا���2 CT#O�$ �﴿٢٧﴾ 27. Böylece Meryem, kalbi huzur ve güvenle dopdolu bir hâlde

çocuğunu kucağına alıp halkın içine çıktı. Onu bu hâlde gören önyargılı insanlar, olup bitenleri sormaya bile gerek duymadan, “Ey Meryem!” dediler, “Sen ne çirkin bir iş yaptın öyle!”

�� � r��w8 " ﴾٢٨﴿اQ{ @�ون 4� &�ن ا8�ك ا4�ا ��ء و4� &�{ ا428. “Ey Harun’un soyundan gelen şu seçkin kabilenin kız kardeşi,

nasıl böyle bir şey yapabildin? Oysa senin baban kötü bir insan değildi, annen de gayet namuslu, terbiyeli bir kadındı.”

� 54 &�ن MA ا�+E 13O�� A�X�رت #�� 2���ا &�} T��٢٩﴿ا﴾ 29. Bunun üzerine Meryem, “O size her şeyi anlatır!” dercesine

çocuğa işaret etti. Onlar, “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşabiliriz?” diye hayretle sordular. Ve o anda büyük mucize gerçekleşti:

+��k 2�ل M �'#I;ب و�ا�� M� ا$� S1 ا+- M � ﴾٣٠﴿ا30. Daha birkaç günlük bir bebek olan İsa, “Bakın, ben Allah’ın bir

mucize olarak yarattığı kuluyum!” dedi, “O bana ilâhî Kitap bilgisini bahşetti ve beni bir Peygamber yaptı.”

M �'#I; و�د4{ )� �ة 4�& #�ة وا� b��8 M ��E&'{¨ واو �ا�5 4 �ر&�٣١﴿4+﴾ 31. “Her nerede olursam olayım, beni kutlu ve bereketli kıldı ve

yaşadığım sürece namaz kılmamı, zekât vermemi bana emretti.”

�را X_�� و8�ا +; M �'#I,� ��و �M ﴾٣٢﴿8�ا�$1�32. “Ve özellikle de anneme güzel davranmamı emretti. Beni

zorba ve isyankâr biri olarak yaratmadı.”

﴾٣٣﴿-#M ��م و1�ت و��م ا4�ت و��م ا�( �I8� Yم وا�? 33. “Selâm olsun bana doğduğum gün, selâm olsun bana

öleceğim gün ve selâm olsun bana yeniden diriltilip Rabb’imin huzuruna çıkarılacağım gün!”

Page 230: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�?> اr���4 58 2� ذ�" �O� T�ون -� �A ي ﴾٣٤﴿ل ا��P ا�6�34. İşte, Yahudilerin inkâr ederek, Hristiyanların ise ilâhlaştırarak

hakkında anlaşmazlığa düştükleri Meryem oğlu İsa hakkındaki doğru söz ve meselenin içyüzü bundan ibarettir.

�4 6\ ان � S ن�& Cن���A 5& T� ل�_� �O �A ا4�ا <�u2 اذا CT��+� k1�٣٥﴿54 و﴾ 35. Demek ki, İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu öne süren

Hristiyanların iddiaları tamamen uydurmadır. Zaten çocuk edinmek Allah’ın şanına asla yakışmaz! Çünkü böyle bir iddia, Allah’ın aciz ve muhtaç olduğunu ileri sürmek demektir. Hâşâ, O her türlü acizlik ve noksanlıktan uzaktır, yücedir! Bir şeyi yaratmak isteyince, sözgelimi bir çocuğun babasız doğmasını isteyince ona sadece “Ol!” der, o da hemen oluverir. Nitekim İsa da, hayatı boyunca hep bu gerçeği dile getirmişti:

�� وان �� A�-+1وهC @6ا E�اط 4? _� M ور8 ر�8 S٣٦﴿ا﴾ 36. “Gerçek şu ki, benim Rabb’im de sizin Rabb’iniz de Allah’tır,

öyleyse yalnızca O’na kulluk edin. İşte dosdoğru yol budur!” Bu gerçek, bugün Hristiyanların elinde bulunan ve büyük oranda

tahrif edilmiş olan İncillerde bile şöyle yer almaktadır: “İsa şöyle cevap verdi: (önceki Kutsal Kitaplarda) yazılmıştır ki,

Rabb’in olan Allah’a tapınacak ve yalnızca O’na kulluk edeceksin!” (Luka, 4:8 ve Matta, 4:10) “Rabb’in olan Allah’tan korkacaksın ve O’na kulluk edeceksin ve

O’nun ismiyle and edeceksin! ...başka ilâhların ardınca yürümeyeceksiniz!” (Tesniye, 6:13–14)

{# Q�A W& 5� �6#� :��A r�3'�8 54 اب (Gا �� ﴾٣٧﴿�وا 54 1374 ��م -|�37. Fakat İsa’nın hak dini tebliğ ettiği bu insanlar, zamanla tevhid

inancından saparak farklı mezheplere ve hatta düşman gruplara ayrıldılar. Yahudiler İsa’yı tamamen inkâr ederken, Hristiyanlar onun Allah’ın oğlu, hatta tanrının kendisi olduğunu iddia ettiler. O hâlde, başlarına gelecek o Büyük Günden dolayı vay o kâfirlerin hâline! Onlar şimdi hakikati görmezlikten, duymazlıktan geliyorlar ama;

VO�ا r�'�O��ن ا 38� واk�b8 ��م ��$� < ��� 5�� ا�| Yg Mل 4+� �A ٣٨﴿م﴾

Page 231: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

38. Huzurumuza geldikleri gün gerçekleri öyle güzel işitecek, öyle güzel görecekler ki… Fakat zalimler, bugün kulaklarını ve gözlerini hakikate kapayarak apaçık sapıklıkta diretiyorlar.

L#Wl M و@� 4z� G'�ن ��م ا��?�ة ا وا6ر@� �A �@و r�4Gا Mu2 ٣٩﴿ذ﴾ 39. İman etmemekte ısrar eden ve bunun sonucu olarak,

dünyanın geçici zevklerine kapılıp gaflet bataklığına dalan bu insanları, büyük mahkemenin kurulacağı ve en âdil hükmün verileceği o Pişmanlık Gününe karşı uyar:

� �ث اGرض و54 -#3�� وا��'� ��;I�نt ا 5�﴿٤٠﴾ 40. Hiç kuşku yok ki, gün gelecek kıyamet kopacaktır. İşte o

zaman, yeryüzü üzerindekilerle birlikte yine Bize kalacak ve bütün insanlar hesap vermek üzere huzurumuza geleceklerdir.

+�� واذ&� �_� �1E ن�& T �C� ا ﴾٤١﴿MA ا�� �ب ا8�@�41. Ey hak yolunun yolcusu! Bu Kitapta anlatılan gerçek bir tevhid

önderi ve ahlâk örneği olan İbrahim’i de müminlere yol gösterecek bir model olarak gündeme getir. Çünkü o, özü sözü bir olan dosdoğru bir insan ve tevhid mücadelesini tek başına yürüten bir Peygamberdi.

X "'- M��� اذ �'w� Gو �b+� Gو VO?� G �4 1+I$ �� }8ا �� � T� �8G ل�٤٢﴿2﴾ 42. Hani İbrahim putlara tapmakta olan babasına, “Babacığım!”

demişti, “Hiçbir şey işitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir fayda vermeyen şeylere niçin tapıyorsun?”

�� � ���� �m�اE ا@1ك M� �'I+ $�A "$�� �� �4 �#I�54 ا M �M 12 ;��ء � ﴾٤٣﴿ا8{ ا43. “Babacığım, inan ki bana senin ve peşinden gittiğin şu

insanların hiç bilmediği bir bilgi ulaştı. O hâlde sözlerimi dinle ki, seni dosdoğru yola ileteyim.”

�� � ��b- 5O( ���ن &�ن �#� ���نC ان ا�7 ﴾٤٤﴿اI$ G }8+1 ا�744. “Babacığım, sakın şeytanın gösterdiği yolda yürüyüp de ona

kulluk etme! Çünkü şeytan, sonsuz merhamet sahibi olan Allah’a başkaldırmıştır.”

�� ���ن و��� � )A 5O ��ن 7#� " -6اب 54 ا�� ?O� ف ان�Qا M� � ﴾٤٥﴿ا8{ ا

Page 232: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

45. “Babacığım! Doğrusu ben, yaptıklarından dolayı sana Rahman’dan bir azap gelip çatar da, şeytanın dünya ve âhirette arkadaşı ve dostu olursun diye senin adına korkuyorum.”

�pT '$ �� �� r� 2�ل �� ا8�@� � M �#4 M� Gر; اراl� ا{ -5 ا3� � �" وا@,� 'O﴿٤٦﴾ 46. Bu uyarılar karşısında babası, “Ey İbrahim!” diye çıkıştı,

“Demek benim ilâhlarımdan yüz çeviriyorsun, öyle mi? Eğer bu saçmalıklara bir son vermeyecek olursan, yemin olsun seni taşa tutar öldürürüm. Şimdi yıkıl karşımdan, bir daha da gözüme görünme!”

W( M�� 2�ل T &�ن �8 CM ا ﴾٤٧﴿Y�م -#�"� r�Ww �� �" ر�847. Bunun üzerine İbrahim, “O hâlde, sağlıcakla kal!” dedi, “Ama

ben yine de seni bağışlaması için Rabb’ime yalvaracağım. O bana karşı gerçekten çok cömert, çok lütufkârdır.”

X M_�� وا-»��� � ا&�ن 18-��ء ر�8 Gا <�?- �M واد-�ا ر�8 Sن 54 دون ا�$1- �٤٨﴿و4﴾ 48. “İşte ben sizi ve Allah’tan başka yalvarıp medet umduğunuz

her şeyi terk ediyor, yalnızca Rabb’ime el açıp yakarıyorum. Ve Rabb’ime yakarışımda, hayal kırıklığına uğramayacağımı ümit ediyorum.” İbrahim Peygamber, babasına duyduğu derin şefkat ve

merhametinden dolayı, bağışlanması için Rabb’ine yalvaracağı konusunda ona söz vermişti. Fakat Allah kendisine ortak koşanların bağışlanmasının söz konusu olmadığını ona bildirince, babası için dua etmekten vazgeçti (9. Tevbe: 113–114, 26. Şuara: 86, 60. Mümtehine: 4).

� O#A �ا � T� �'+@و kS1ون 54 دون ا+I� �4ا-»3�� و ��+ �'#I; Y&و Cب�_I�و P�﴿٤٩﴾ 49. Böylece İbrahim onları ve Allah’tan başka kulluk ettikleri

putları terk edip başka diyarlara gidince, ona önce oğlu İshak’ı ve daha sonra torunu Yakup’u armağan ettik ve her ikisini de Peygamber yaptık.

﴾٥٠﴿3�� 54 ر)O '� و;I#'� 3�� �?�ن 1Eق -#��t وو@+'�50. Onlara rahmetimizden büyük bir pay verdik ve hepsinin

dillere destan olacak şekilde kıyamete kadar saygıyla anılmalarını sağladık.

Page 233: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

+�� MA ا�� �ب 4��>� واذ&� G��ن ر�و& �b#\4 ن�& T ﴾٥١﴿ا51. Ey hak yolunun yolcusu! Bu Kitapta anlatılan Musa’yı da

müminlere yol gösterecek bir örnek olarak gündeme getir. O gerçekten de iyi kalpli, samimi bir kul ve tarafımızdan seçilerek gönderilmiş bir Peygamberdi.

8'�ه ,�� و�د�'�ه �ر ا5O�G و2� � ا���; ٥٢﴿54﴾ 52. Hani Musa Medyen’den Mısır’a dönerken, ona mübarek Sina

dağının yamacından seslenmiş ve kendisini farklı ve özel bir konuşma için huzurumuza yaklaştırmıştık.

﴾٥٣﴿T� 54 ر)O '�� اQ�ه @�ون +�� وو@+'�53. Ve sonsuz lütuf ve rahmetimiz sayesinde, kendisine destek

olması için kardeşi Harun’a da Peygamberlik vermiştik.

T &�ن E�دق ا��-1 و& واذ&� �:� ا �IO�ب ا�ا�� MA r��+ G��ن ر�٥٤﴿﴾ 54. Bu Kitapta anlatılan İsmail’i de örnek bir şahsiyet olarak

gündeme getir. Gerçekten o, verdiği söze son derece bağlı biriydi ve tarafımızdan seçilerek gönderilmiş bir Peygamberdi.

#�ة وا و&�ن b��8 T#@4� ا�� ��g�4 �T &�ة و&�ن -'1 ر8 �﴿٥٥﴾ 55. Halkına namaz kılmayı, zekât vermeyi emrederdi ve

Rabb’inin katında hoşnutluk makamına ermiş bir kuldu.

+��  واذ&� �_� �1E ن�& T ��� ا ﴾٥٦﴿MA ا�� �ب ادر�56. Bu Kitapta anlatılan İdris’i de gündeme getir. O da özü sözü

doğru bir kul, seçkin bir Peygamberdi.

� -#�� ورIA'�ه ��٥٧﴿4﴾ 57. Bunun karşılığı olarak da, Biz onu pek yüce bir makama

yükseltmiştik.

"o� �pاو + -#3�� 54 ا�' Sا �I�5 ا �� ا�6� L ا8�@� � �ح� و54 ذر V4 �'#O( 5 O4ادم و L � 54 ذر �> C�'�+ ;وا �5 @1�' O4و :� �اء� وا��

58. Ey Hak yolunun yolcusu! İşte surenin başından beri isimleri anılan bu seçkin insanlar, Allah’ın nimetler bahşettiği Peygamberlerden bazılarıdır. Yani Âdem’in soyundan, Nuh ile birlikte gemide taşıdıklarımızın soyundan, İbrahim’in ve asıl adı

Page 234: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Yakup olan İsrail’in soyundan gelen ve doğru yola ilettiğimiz, seçip yücelttiğimiz kimselerdendir.

)�Q 5O اذا $ #> -3�# 1ا و8��� وا� ا��ت ا�� ,�﴿٥٨﴾ Onlar ne zaman kendilerine Rahmanın ayetleri okunsa,

gözyaşları içinde derhal secdeye kapanırlardı.

{#\A l ن�ف �#_�?A ات�3 +I�ا ا�7 #�ة وا$ bا ا��-�gا {#Q �@1I8 54 k��﴿٥٩﴾ 59. Derken onların ardından yerlerine öyle bir nesil geldi ki,

Allah ile aralarındaki en sağlam bağ olan namaz kılma duyarlılığını kaybettiler. Bunun sonucu olarak da arzu ve heveslerinin peşine takıldılar ve bu büyük Peygamberlerin mirasını hoyratça tahrip ederek ahlâksızlığın en aşağı derecesine düştüler. Fakat azgınlıklarının cezasını yakında görecekler.

Gا k���X ن�O#|� Gو L �Q1� "o#�ن ا�,' �pو�A ����E :O-ب وا54 و�٦٠﴿54 $﴾ 60. Ancak günahlardan vazgeçip tövbe eden, Allah’ın gönderdiği

bütün kitaplara inanan ve bu imanın gereği olarak güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyan kimseler başka… İşte onlar dosdoğru cennete girecekler ve en ufak bir haksızlığa uğratılmayacaklar.

�ت '; M T &�ن و-1ه 4�$�� -1ن� ا� � )5O -+�ده 8�C��w� ا ﴾٦١﴿و-1 ا��61. Yani, Rahman olan Allah’ın, insanoğlunun algı ve tecrübe

sınırlarının ötesinde bir gayb bilgisi olarak kullarına vadettiği o sonsuz mutluluk ve huzur diyarı olan Adn cennetlerine… Unutmayın, O’nun verdiği söz, mutlaka yerine gelecektir!

G ��7-8��ة و �3� �A �32و3�� رز C�4Y� Gا ا�w� �3� �A ن�IO?�﴿٦٢﴾ 62. Orada, asla boş ve çirkin bir söz işitmeyecekler. Yalnızca

sağlık, mutluluk ve esenlik sözleri duyacaklar. Ve rızıkları, akla hayale gelmedik her türlü yiyecek, içecek ve nimetlerle donanmış olarak sabah akşam önlerine gelecek.

�رث 54 -+�د� 54 &�ن $_�� $#" M L ا� � ﴾٦٣﴿ا�,'63. İşte, dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülükten,

fenalıktan titizlikle korunmaya çalışan kullarımız için hazırladığımız cennet budur. O hâlde, ey hak yolunun yolcusu! Bu hedefe ulaşmak için tüm engel

ve zorluklara sabırla göğüs germelisin. Allah’tan beklediğin bir

Page 235: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yardım geciktiğinde aceleci davranmamalı, yılgınlığa düşüp meleklerin yolunu gözlememelisin. İşte, Allah’ın kime ne zaman yardım edeceği ve ne zaman melek göndereceği konusunda bak bizzat melekler sana neler söylüyorlar:

"T� r 4� و4� �ل اG 8�4� ر8 r��? " �'� و4� W#Q'� و4� 8< ذ�"r و4� &�ن ر8 ﴾٦٤﴿8< ا��164. “Biz melekler ancak Rabb’inin emriyle inebiliriz. Çünkü

bizim önümüzde, arkamızda ve bu ikisi arasında bulunan her şey O’nundur. Gerek bizim idrak sınırlarımız içinde, gerek bilmediğimiz âlemlerde ve gerekse bu ikisi arasında olan her şeyin sahibi O’dur. O hâlde hiç endişe etme, senin Rabb’in hiçbir şeyi unutacak değildir.”

C @ رب �T$د�+I� ��E1ه وا+-�A �O3'�8 �4رض وGات وا�O ﴾٦٥﴿: $�O� T� �#I�t ا�?65. O göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin

Rabb’idir. Yalnızca O’na kulluk et ve O’na kullukta devamlı ve kararlı ol. Hiç O’nun adıyla anılan ve O’nun gibi sınırsız ilim, kudret ve merhamet sahibi başka bir varlık tanıyor musun?

?�ن ءاذا 4� 4{ �?�ف اQ�ج )�� و�_�ل G٦٦﴿ا﴾ 66. Fakat insan, bunca uyarıları görmezlikten gelir de, “Ben ölüp

gittikten sonra yeniden diriltilip kabirden çıkarılacağım, öyle mi?” der.

Gاو G6&� ا� ���X "� ��ه 54 2+: و�'_#Q � ﴾٦٧﴿?�ن ا67. Peki bu nankör insan, daha önce hiçbir şey değilken

kendisini yoktan var ettiğimizi hiç düşünmez mi?

" � A�ر8 3� )�ل ;3' �u�'� �K > �m�� 3� وا�7 �7�'� r���;﴿٦٨﴾ 68. Evet, senin Rabb’ine yemin olsun ki, onları ve onları saptıran

şeytanları Hesap Gününde bir araya toplayacak, sonra da hepsini cehennemin çevresinde zillet içinde diz çökmüş bir hâlde bekleteceğiz.

�K LI� �X :& 54 5-�'� r�� - 5O( 3� ا1X -#> ا�� ﴾٦٩﴿ا�69. Ve ardından, her günahkâr grup içerisinden Rahman’a

başkaldıran en azgın kimseleri ayırıp öne çıkaracağız!

�K ��#E �38 <�5 @� او� �5 ا-#� 8��6�'�﴿٧٠﴾

Page 236: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

70. Çünkü kimlerin cehenneme lâyık ve öncelikli olduğunu en iyi Biz biliriz.

" ) O� �u_4�r وان ﴾٧١﴿4'�� اG وارد@�r &�ن -#> ر871. Ey insanlar! İçinizden cehennemin o dehşetli manzarasını

görmek ve sırat köprüsünden geçmek üzere oraya uğramayacak bir tek kişi bile yoktur. Bu, Rabb’inin katında kesinleşmiş ve mutlaka yerine getirilecek bir hükümdür.

�K ���; �3� �A > �O�� _�ا و6ر ا�| �5 ا$ M ا�6� ,'﴿٧٢﴾ 72. Evet, bütün insanlar cehennemin karşısına gelecek ve sonra,

vaktiyle iman edip dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülüklerden sakınmış olanları oradan kurtaracağız. Zulüm ve haksızlık etmiş olanları ise, diz üstü çökmüş bir hâlde sonsuz azapla baş başa bırakacağız.

'�ت 2�ل واذا �_< vQ 4_�4� وا)?5 $ #> -#3�� ا��$'� 8� ��W�اي ا kا�� �5 ا4' �W& 5�وا �6#� ا�6� ��1﴿٧٣﴾

73. Onlara ne zaman apaçık birer belge olan ayetlerimiz tebliğ ve uyarı amacıyla okunsa, kâfirler iman edenlere, “Söyleyin bakalım!” diye hemen itiraz ederler, “Bir şu yoksul, geri kalmış müminlere bakın, bir de bize. Bu iki topluluktan hangisi daha güzel bir mevkide ve topluluk olarak daha saygın bir konumdadır? Bize bunca nimetlerin verilmiş olması, doğru yolda olduğumuzun ispatı değil midir? Bizim gibi üstün niteliklere sahip güçlü bir toplumun helâk olacağını mı iddia ediyorsunuz?”

﴾٧٤﴿ا@#�'� 2+#3� 54 2�ن @� ا)?5 اK�K� ورء�� و&� 74. Oysa Biz onlardan önce, kendilerinden daha varlıklı ve

daha gösterişli nice medeniyetleri yeryüzünden silmiş, nice toplumları helâk etmiştik.

� ا6I�اب وا 2: �> اذا راوا 4� ��-1ون ا4 ( r5 14اO( 1O�#A L�Yد T� ا�� uا� MA ن�54 & � 4 �X �@ 54 ن�O#I�?A CL-� ﴾٧٥﴿'1ا 4��� واIg} ; ا�?

75. Ekonomik ve sosyal güç sahibi olmakla şımaran ve hak ettikleri azabın şu ana kadar gelmemiş olmasını doğru yolda olduklarının ispatı sayan bu zalimlere de ki:

Page 237: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

“Her kim sapıklığı tercih ederse, Allah sonsuz merhamet sahibi olduğu için, onu öyle hemencecik helâk etmez. Aksine, hatasını anlayıp tövbe etmesi için ona epey mühlet verir. Nihayet onlar kendilerine vadedilen şeyi —azabı yahut son saati— gördükleri anda, işte o zaman bu iki gruptan hangisinin kötü konumda ve aciz durumda olduğunu anlarlar.” Kâfirlerin bunca baskılarına katlanan, hak ve adalet uğrunda

yılmadan mücadele eden müminlere gelince:

1� � " K�ا8� وvQ 4�دا و� ��ت vQ -'1 ر8�� bت ا��2��وا�+ C5 ا@ 1وا @1ى� ا�6� S٧٦﴿ا﴾ 76. Allah doğru yola ulaşmak için gayret gösterenlerin

kalplerini iman ve hikmet nurlarıyla aydınlatacak ve onlara derin bir bilinç ve duyarlılık bahşederek inançlarını güçlendirecektir. O hâlde vahyin sesine kulak vermeli, gelip geçici dünya nimetleri uğruna iyilik ve ibadetlerinizden taviz vermemelisiniz. Unutmayın ki, ürünleri sonsuza dek kalıcı olan güzel davranışlar, Rabb’inin katında hem ödül bakımından daha iyidir, hem de sonuç bakımından daha hayırlıdır.

ي &W� 8���$'� و2�ل Gو$< اA�ا�{ ﴾٧٧﴿4�G وو1�اC ا�6�77. Hal böyleyken, ayetlerimizi inkâr eden ve “Bana öte dünyada

da, şimdiki gibi zenginlik ve güçlü kuvvetli oğullar verilecek!” diyen kimseye bir baksana!

V# mا k5 -13اO( \6 -'1 ا�� ﴾٧٨﴿اw��� ام ا$78. Acaba bu adam, gayb ilmine mi vakıf oldu? Evrenin erişilmez

sırlarına dair mutlak ve şaşmaz bilgiye mi sahip oldu ki, bu kadar cüretkâr bir edayla konuşabiliyor? Yoksa her arzusunun yerine getirileceğine dair Rahman’dan bir söz mü aldı?

C Y& 4 � �'� k6اب 14اI�54 ا T� 1O ﴾٧٩﴿� �_�ل و79. Asla! Biz onun bu söylediklerini kaydedecek ve onun

cehennemde çekeceği azabı uzattıkça uzatacağız!

TK��'� A�دا و ﴾٨٠﴿4� �_�ل و��$�80. Ve sözünü ettiği o mal, mülk, evlat gibi imtihan amacıyla

kendisine emanet ettiğimiz şeyler, gün gelecek elinden alınıp yine Bize kalacak ve Hesap Gününde o kişi, her şeyini kaybetmiş olarak huzurumuza yapayalnız gelecek.

Page 238: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

\6وا اk وا$ ^ �ا 3�� -���� L3�ا S٨١﴿54 دون ا﴾ 81. Buna rağmen müşrikler, kendilerine öte dünyada güya şefaat

edip yücelik ve onur kazandırsınlar diye, bazı melekleri, Peygamberleri ve onların izinden giden büyük şahsiyetleri Allah’tan başka tanrılar ediniyorlar.

C Y& �د$3� و�+I8 �ونW��� t1اg �3�#- ن���﴿٨٢﴾ 82. Hayır, o taptıkları kişiler Hesap Gününde onların kendilerine

yaptığı kulluk ve ibadeti asla kabul etmeyecekler. Onlara şefaat ve yardım etmek şöyle dursun, onların tam karşısında yer alacaklar. Bu zalimler neden hâlâ cezalarını çekmiyorlar diyorsan, şundan büyük belâ mı olur:

@� ازاk ا�� �z$ 5ز ��A���ا <#- > �m�� �� ار�#'� ا�7 ﴾٨٣﴿$� ا83. O kâfirlerin üzerine, kendilerini yaldızlı sözlerle ve aldatıcı

vaatlerle kışkırtıp ayartan şeytanları nasıl saldığımızı görmüyor musun?

YA r1 3�� -1اI �O ﴾٨٤﴿$C�3�#- :,I ا84. O hâlde, onların hemen azaba uğraması için acele etme. Biz

ancak, imtihan hikmeti gereğince onlara kısa bir mühlet veriyoruz. O süre göz açıp kapayıncaya kadar geçiverecek ve bir de bakmışlar ki, Hesap Günü gelip çatmış:

)5O و1Aاk ��م < ا�> ا�� �_ O�7� ا�﴿٨٥﴾ 85. O gün, vaktiyle dürüst ve erdemli bir hayat sürerek

kötülüklerden korunmaya çalışan kimseleri, saygın heyetler hâlinde huzurumuza kabul edeceğiz.

� وردا� و?�ق < ا�> ;3' �4�,O�٨٦﴿ا﴾ 86. Suçluları ise, susamış hayvan sürüleri gibi cehenneme

süreceğiz!

G 5 -13ا�O( \6 -'1 ا�� W�L- اG 54 ا$ ﴾٨٧﴿�O#��ن ا�787. İşte O Gün, şefaat konusunda Rahman’dan özel bir söz almış

olanlar dışında, hiç kimse bir başkasının kurtuluşu için aracılık edemeyecektir. Şefaat eden de, ancak O’nun izin verdiği ve gerçekten bağışlanmayı hak eden kimselere şefaat edebilecektir. İnkârcılığın bir başka şekli daha var ki:

Page 239: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

)5O و1�اC و2���ا \6 ا�� ﴾٨٨﴿ا$88. Hristiyanlar sapmada o kadar aşırı gittiler ki, sonunda,

“Rahman olan Allah, İsa Mesih’i kendisine oğul edindi!” dediler.

1_� kادا ���X � o;﴿٨٩﴾ 89. Doğrusu siz, gerçekten pek çirkin bir iddia ortaya attınız! O

kadar ki:

�ن T'4 و$'P7 اGرض و$\� ا�,+�ل @1اk $��د �W � ات�O ﴾٩٠﴿ا�?90. Bu çirkin iddianın dehşetinden, neredeyse gökler

paramparça olacak, yeryüzü çatlayacak ve dağlar korkunç bir gürültüyle yıkılıp gidecekti!

)5O و1�اr ان ﴾٩١﴿د-�ا �#�91. Rahman’a çocuk yakıştırdılar diye.

\6 و1�اC و4� )5O ان � �#� M �w+'�﴿٩٢﴾ 92. Oysa Rahman’a çocuk edinmek O’nun şanına asla

yaraşmaz. Çünkü O her bakımdan eşsiz ve benzersizdir. Öyle ki:

)5O -+1اC ان � ا$M ا�� Gرض اGات وا�O ﴾٩٣﴿&: MA 54 ا�?93. İster melek ister insan olsun, göklerdeki ve yerdeki bütün

varlıklar, Rahman’ın huzuruna ancak aciz birer kul olarak çıkacaklardır.

_� 1 C1ا- �@ ﴾٩٤﴿ا)3�b� و-194. Hiç kuşkusuz Allah, onların hepsini sonsuz kudret ve ilmiyle

kuşatmış, kendilerini ve yaptıklarını bir bir sayıp kayıt altına almıştır.

�3 �T ��م ا�_A LO��دا و&# ﴾٩٥﴿ا$�95. Ve hepsi de, Diriliş Gününde O’nun huzuruna yapayalnız

gelecektir.

)5O ودا ان ��ت ��,I: 3�� ا���� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� ﴾٩٦﴿ا�6�96. Allah’ın ayetlerine yürekten inanan ve bu imanın gereği olarak

güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlara gelince, sonsuz merhamet sahibi Allah, sevgisiyle onları ödüllendirmek, kendilerini şefkatli, merhametli ve sevecen insanlar hâline getirmek ve böylece onların bütün varlıklar tarafından sevilip sayılmasını sağlamak üzere

Page 240: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

onlar için bir sevgi yaratacaktır. Günahkâr, kibirli, ahlâksız insanlar hiçbir zaman kalpleri fethedemeyeceklerdir. Fakat insanları doğrulukla, samimiyetle ve örnek davranışlarıyla doğru yola çağıranlar, işin başında düşmanlık ve ilgisizlikle karşılaşsalar bile sonunda halkın sevgisini kazanmayı başaracaklardır.

�O �A 1�ا �4�2 �T8 و$'6ر > �_ O�ا T8 � 7+ � "�ه #8?�� ?�﴿٩٧﴾ 97. Ey Peygamber! Biz bu Kur’an’ı, dürüst ve erdemli bir hayatı

tercih ederek kötülüklerden korunmaya çalışanları ilâhî lütuf ve rahmet ile müjdelemen ve bu apaçık gerçek karşısında inatla direnen bir toplumu ilâhî gazap ile uyarman için senin dilinle kolaylaştırıp anlaşılır bir kitap kıldık.

�� 4'3� 54 ا)1 او $?VO 3� و&� $ :@ C2+#3� 54 2�ن �ا ا@#�' ﴾٩٨﴿� ر&98. Nitekim onlardan önce nice günahkâr toplulukları helâk

ettik. Şimdi onlardan geriye kalan bir tek kişi görebiliyor, ya da onlara ait bir fısıltı, bir ses duyabiliyor musun?

� ﴿٢٠﴾ Tm رة� � 20. TAHA SURESİ

Mekke devrinin ortalarında, Meryem suresinden sonra indirilmiştir. Ömer bin Hattab’ın (ra) bu sureden etkilenip Müslüman olduğu rivayet edilir. Adını ilk kelimesinden alan sure, 135 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

CTm ﴿١﴾ 1. Tâ Hâ. Ey hak yolunun yolcusu! Kendilerine Kur’an’ı tebliğ

ettiğin hâlde, inatla hakkı inkâr eden zalimlerin davranışları seni üzmesin, ümitsizliğe ve yılgınlığa düşürmesin! Unutma ki;

�� 4 k<_7 � ا�_�ان "�#- �'� ﴾٢﴿ا

Page 241: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

2. Biz sana bu Kur’an’ı, sıkıntıya düşüp mutsuz olasın diye göndermedik.

Gا $ k<7\� 5O� ٣﴿6&�ة﴾ 3. Ancak, Allah’a saygılı davranan kimselere bir öğüt ve uyarı

olsun diye gönderdik.

Y� ��$ C<#I�ات ا�O P#Q 5 اGرض وا�? O4﴿٤﴾ 4. Hem de, yeri ve yüce gökleri yaratan Allah’ın katından

indirilen bir Kitap olarak.

5O( ﴾٥﴿-#> اI��ش ا� �ى ا��5. O sonsuz merhamet sahibi olan Rahman katından ki, bütün işleri

yönetmek ve yönlendirmek üzere, kâinatın mutlak hâkimi olarak Egemenlik Tahtına oturmuştur.

T� رضGا MA �4ات و�O ى 4� MA ا�? ﴾٦﴿و4� O3'�8� و4� $�{ ا��6. Göklerde, yerde ve ikisi arasında bulunan bütün varlıklar ve

toprağın altında olanlar, yalnızca O’nundur.

� واWQ> وان I� T#� ا�? �A ل��_�٧﴿$,3� 8﴾ 7. Ey insanoğlu! Sözlerini içinde gizlesen de, açığa vursan da,

Allah için birdir. Çünkü O gizli söz ve düşünceleri de bilir, bundan çok daha gizli olanı da...

Sا <'?� ﴾٨﴿�G اT� ا@ G�T� C ا�O�G�ء ا�8. O Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. En mükemmel özellikler,

en üstün nitelikler ve en güzel isimler O’nundur. Gelmiş geçmiş bütün Peygamberler ve kutsal kitaplar bu hakikati dile getirmiş ve bu temel prensiplere dayalı bir inanç sistemi ortaya koymuşlardır. Örneğin:

�� 4��>� و@: ﴾٩﴿ا$�" )�19. Musa’nın ibretlerle dolu o ilginç öyküsü anlatılmadı mı sana?

��� 4'3� 8_+� او ا;1 -#> ا�' اذ �M ا$� �#I� را� }?�M ا ���ا ا �ر @1ى را �را A_�ل T#@G ا4��﴿١٠﴾

10. Hani Musa ailesiyle birlikte Medyen’den Mısır’a dönerken, geceleyin yolunu kaybetmiş ve uzaklarda bir ateş görmüştü. Ailesine, “Siz burada bekleyin!” dedi, “Ağaçların arasında bir ateş

Page 242: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

ilişti gözüme, belki ısınmak için size oradan bir kor parçası getiririm yahut ateşin yanında bize yol gösterecek biriyle karşılaşırım.” Musa gerçekten de orada kendisine yol gösterecek biriyle karşılaştı:

�� O#A <��4 �� دي� ﴾١١﴿ا3�$� 11. Musa ateşe yaklaşınca, “Ey Musa!” diye bir ses duyuldu.

M� �r"�#I ا" 8���اد ا ا V#Q�A " س m�ىC ا�p ر8 1_O�﴿١٢﴾ 12. “Ben, evet ben senin Rabb’inim! Öyleyse çıkar

ayakkabılarını, çünkü sen şu an Sina dağının eteklerindeki Tuva’da, bir mabet kadar saygıdeğer olan o kutsal vadide yüce bir makamın huzurunda bulunuyorsun.

� ﴾١٣﴿ O� VO� ��)> اA "$�Q�� وا13. Ey Musa, seni kendime elçi olarak seçtim, şimdi sana

vahyedilecekleri dinle:

M� �'ي ا #�ة 6�&�� bوا2� ا� kM �1+-�A p�� ا Gا T�ا �G Sا � ﴾١٤﴿ا14. Hiç kuşkusuz Ben, kendisinden başka ilâh olmayan bir tek

Allah’ım. O hâlde, yalnızca Bana kulluk et ve Beni anıp yüceltmek için namazı dosdoğru kıl!

ى &: O8 �W� I?$> ان , � �3� �WQد ا�ا& L�$ا L-� ﴾١٥﴿ا�?15. Vaktini büyük ölçüde sizden gizlemiş olduğum kıyamet,

herkese yapıp ettiklerinin karşılığı en âdil biçimde verilmesi için mutlaka gelip çatacaktır!

YA �دىA T��@ V+ " -'3� 54z� G 54 38� وا$ 1b�﴿١٦﴾ 16. “O hâlde ey Musa! Kıyamete inanmayan, böylece kendi arzu

ve ihtiraslarının peşine düşen kimseler sakın seni ondan, yani hesap gününe dayalı inanç ve hayat nizamından çevirmesin, yoksa helâk olur gidersin!” Ve bu öğütlerin ardından, Allah Musa’yı ruhen yatıştırıp Peygamberliğe hazırlamak üzere onunla konuşmaya başladı:

�'" �� 4��> $#" 8 و4� �O�﴿١٧﴾ 17. “Şu elindeki nedir, ey Musa?”

�3� 4�رب اQ�ى 2�ل �A M�و M �O'l <#- �38 ¬@وا �ا -#3�pz ﴾١٨﴿@b- M�يr ا$�&

Page 243: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

18. Musa, “Bu benim asamdır!” dedi, “Ona yaslanırım, onunla davarlarım için ağaçlardan yaprak silkelerim ve daha pek çok işime yarar.”

﴾١٩﴿ا�_3� �� 4��> 2�ل 19. Allah, “Şimdi onu yere at, ey Musa!” dedi.

�3�_��A <I?$ L �( M@ ذا�A﴿٢٠﴾ 20. Bunun üzerine, Musa onu yere attı. Bir de ne görsün, asa bir

yılan olmuş, kıvrıla kıvrıla akıp gidiyor!

v$3� اGو�> 2�ل �� �@1� �I'� �{\$ Gو �6@Q﴿٢١﴾ 21. Allah, “Onu tekrar eline al!” dedi, “Korkma, onu hemen eski

hâline çevireceğiz! İşte bu, sana verilen bir mucize olacak.”

�Og)" وا�1ك ا�> ;'� k�ىQا L�ء ا� �� vl 54 ء��u�8 ٢٢﴿$\�ج﴾ 22. “Şimdi de elini koynuna sok, onu geri çıkardığında, —

herhangi bir hastalıktan değil, sana verilen bir başka mucize olarak— gözleri kamaştıracak derecede ışıl ışıl, bembeyaz olarak çıksın.”

�� "� rا���ى �$'�٢٣﴿54 ا�﴾ 23. “Ki böylece, sana büyük mucizelerimizden bir kısmını

göstermiş olalım.”

t<wm T اذ@� ﴾٢٤﴿ا�> A�-�ن ا24. “O hâlde, şimdi doğru Firavuna git ve onu bir tek Allah’a

kulluğa davet et! Çünkü o, iyice azgınlaştı!”

يk 2�ل 1E Mر� ﴾٢٥﴿رب اX�ح ��25. Musa, “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Bu ağır görevi başarmam

için bana cesaret, kararlılık ve özgüven bahşederek yüreğime genişlik ver!”

� يk و�? �M ا��4 ��﴿٢٦﴾ 26. “İşlerimde bana kolaylık bahşet.”

kM وا)#: � ﴾٢٧﴿-_1ة 54 �?�27. “Ve dilimdeki şu bağı çöz. Düzgün ve akıcı konuşmamı sağla

Allah’ım!”

Page 244: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

W� M_3�ا ���2﴿٢٨﴾ 28. “Ki, hakikati tebliğ edeceğim insanlar ne dediğimi iyice

anlayabilsinler.”

:I;�ا 54 ا@ وا� M وز� �� kM �#﴿٢٩﴾ 29. “Ve yakın akrabalarımdan birini,”

rM @�ون �Q٣٠﴿ا﴾ 30. “Ağabeyim Harun’u, bana yardımcı bir Peygamber kıl.”

يk ا1Xد � ازر� �T8﴿٣١﴾ 31. “Böylece onunla gücümü pekiştir,”

T&�Xوا kي �M ا��4 �A﴿٣٢﴾ 32. “Ve onu görevimde bana ortak kıl.”

M& kاv ��& "� +?﴿٣٣﴾ 33. “Ki senin yüceliğini tüm dünyaya ilan edelim.”

vاC و6&�ك ��&﴿٣٤﴾ 34. “Ve adını hep gündeme getirerek Seni sürekli analım.”

" vا ا �b8 �'8 }'&﴿٣٥﴾ 35. “Elbette ki Sen bizim her hâlimizi görmektesin.”

�{ z��" �� 4��> 12 او� 2�ل �$﴿٣٦﴾ 36. Bunun üzerine Allah, “Bütün bu dilediklerin sana verilmiştir,

ey Musa!” dedi.

ة اQ�ىk و�_1 �4 "�#- � ''4﴿٣٧﴾ 37. Gerçekten sana, geçmişte bir kez daha büyük bir lütufta

bulunmuştuk.

" 4� ��k<( اذ �> ا4 ﴾٣٨﴿او)�'�� ا�38. O zamanlar sen daha küçücük bir bebektin. Firavun, İsrail

Oğulları’nın yeni doğan bütün erkek çocuklarını kılıçtan geçirmekteydi. Oysa senin, bu kutsal görev için yaşaman gerekiyordu. Bunun için, seni Firavunun askerlerinden kurtarmak üzere annene şöyle vahyetmiştik:

M و-1و CT� ان �): ��6Qه -1و �� �MA T ا��� T_#�#A ا��� 8��? �A62�A ت�8� �MA T ا� �A62ا

Page 245: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

39. “Bebeğini bir sandığa koy ve sandığı da Nil nehrine bırak. Böylece nehir onu kıyıya çıkaracak ve hem Benim, hem de onun düşmanı olan Firavun onu yetiştirmek üzere yanına alacak.”

�M �'�- <#- V'b �و rM �'4 L +� ﴾٣٩﴿وا�_�{ -#�" 4Ayrıca, bizzat Benim gözetimim altında yetişip bilgili ve güçlü

bir lider olarak eğitilmen için, sana kendi katımdan gönülleri cezbeden bir güzellik ve sevecenlik bağışlamış ve böylece, Firavunun seni el üstünde tutmasını sağlamıştım.

M اA " Q _�ل @: اد��� -#> CT#W�� 54 اذ � �7O$ Cن �$ Gو �3'�- �_$ M& " �> ا4 I;�A'�ك ا�

40. Hani sen, Firavunun hanımı tarafından nehirde bulunduğunda, hiçbir kadının sütünü emmemiştin. Bu sırada, olup bitenleri uzaktan izleyen kız kardeşin onların yanına gelmiş ve “Bu çocuğu emzirecek ve onun bakımını üstlenecek birini size göstereyim mi?” demişti. Böylece, yüreği sevinçle dolsun ve artık üzüntü çekmesin diye seni tekrar annene kavuşturmuştuk.

}�+#A � �� A ك� ' Aو �w�ك 54 ا�'� ,'A �?W�M ا@: �K 5�14 و2 #{ �A > �'� <#- }o; ﴾٤٠﴿12ر �� 4��>

Hani gençliğinde, yanlışlıkla bir adam öldürmüştün. İşte o zaman da seni kaygı ve tasalarından kurtarmış ve daha nice imtihanlardan geçirerek sabır, olgunluk, doğru ve yerinde karar verebilme gibi özelliklerle dereceni yükseltmiştik. Derken, yıllarca Medyen halkı arasında yaşadın ve sonunda, ta ezelden belirlenmiş bir yazgıya göre buraya kadar geldin, ey Musa!

" I'�Eوا rM �?W'�﴿٤١﴾ 41. İşte, tertemiz ahlâkın sayesinde seni kendime elçi olarak

seçtim.

يr اذ@� M ذ&�� �A ��'$ Gو M ﴾٤٢﴿ا{ واQ�ك 8���$�42. “Şimdi Mısır’a git. Kardeşini bul ve başından geçenleri ona anlat.

Sonra sen ve kardeşin, sana verdiğim mucizelerimle doğruca Firavuna gidin ve bütün bunları yaparken, Beni anmakta kusur etmeyin!”

r<wm T اذ@+�� ﴾٤٣﴿ا�> A�-�ن ا

Page 246: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

43. Musa Mısır’a geldi ve olup biteni kardeşine haber verdi. Sonra Allah, her ikisine şöyle vahyetti: “İkiniz Firavuna gidin ve yaptığı zulümden vazgeçip emirlerime itaat etmesi için onu uyarın. Çünkü o gerçekten de sınırı aştı.”

G�_A <7\� او � &6 � T #I� �' �� G�2 T�﴿٤٤﴾ 44. “Fakat onunla tatlı dille konuşun, hikmetle ve ibret verici

güzel öğütlerle onu hakikate davet edin. Kaba ve kırıcı davranmadan, gönlünü incitmeden ona ayetlerimi tebliğ edin ki, belki bu sayede öğüt alır ya da en azından ilâhî azaptan korkup zulüm ve haksızlık yapmaktan çekinir.”

G�2 <w�� او ان ��ط -#�'�W� ف ان�\ �' '�� ا ﴾٤٥﴿ر845. Böylece, iki kardeş sarayın yolunu tuttular. Fakat korkmuyor da

değillerdi: “Ey Rabb’imiz!” dediler, “Bu zalimin bize kötülük yapmasından veya büsbütün azgınlaşmasından korkuyoruz.”

�O�I4 M� اVO� وارى 2�ل �'�� ا A�\$ G﴿٤٦﴾ 46. Bunun üzerine Allah, “Korkmayın!” dedi, “Ben sizinle

beraberim. Her şeyi işitir, her şeyi görürüm.”

o; 12 C�38'�ك 8�L� 54 ر A�$��ه 6I$ Gو :� �اء� �M ا�� �'8 �'I4 :�ر�A " � ر��G ر8 "_A C��G ا 8Yم -#> 4 +V ا13�ى وا�? ﴾٤٧﴿5 ا$

47. “Öyleyse ona gidin ve deyin ki: “Dinle ey Firavun! Biz ikimiz, seni yoktan var eden Rabb’inin sana ve halkına gönderdiği hidayet elçileriyiz. Şimdi İsrailoğulları’nı serbest bırak, bizimle birlikte Filistin’e gelsinler. Onlara köle muamelesi yaparak zulmetmekten vazgeç artık. Bize inanmıyorsan, sözlerimizin doğruluğunu ispatlamak üzere Rabb’inden apaçık bir mucizeyle geldik sana. Selâm, hidayet yolunu izleyenlere olsun! Çünkü dünyada ve âhirette gerçek anlamda barış, mutluluk, huzur ve esenlik, yalnızca doğru yolu izleyenlerin hakkıdır.

� > ا ب و$�� ﴾٤٨﴿12 او)M ا��'�� ان ا6I�اب -#> 54 &648. Çünkü bize vahyedilen bilgilere göre, Allah’ın elçilerini

yalanlayan ve O’nun ayetlerinden yüz çeviren kimseler âhirette korkunç bir azaba uğrayacaklardır.”

O�� �� 4��> 2�ل ﴾٤٩﴿5OA ر8

Page 247: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

49. Bu sözler üzerine Firavun, “Ey Musa!” dedi, “Mısır’ın ve Mısırlıların Rabb’i ben olduğuma göre, söyleyin bakalım, kimmiş sizin bu Rabb’iniz?”

'� ا� 2�ل �ي ا-�> &: MXء K T_#Q� @1ى ر8 �6﴿٥٠﴾ 50. Musa, “Bizim Rabb’imiz” dedi, “var olan her şeye

yaratılışındaki temel özellikleri armağan eden ve her varlığı kendi yaratılışındaki amaç ve hikmete uygun niteliklerle donatan, onları daima iyiye ve güzele doğru yönlendirerek her şeye hedefini ve yolunu gösteren yüce Allah’tır. Kulağa duymayı, göze görmeyi, balığa yüzmeyi, kelebeğe uçmayı, toprağa bitki çıkarmayı ve ağaca çiçek açıp meyve vermeyi öğreten Allah, işte bize de ayetleriyle Kendisine kulluk etmeyi öğretiyor.”

﴾٥١﴿OA� 8�ل ا�_�ون اGو�> 2�ل 51. Hiç beklemediği bu cevap karşısında şaşkına dönen Firavun,

konuyu saptırmak amacıyla, “Peki,” dedi, “ya önceki nesillerin durumu ne olacak? Atalarımız batıl yolda mıydı? Eğer onlar cehennemlikse, her şeye yolunu gösteren Rabb’in onları neden doğru yola iletmedi? Yok, cennetlik iseler, o hâlde biz neden cehennemlik olalım? Ayrıca, bizden önce yaşamış insanların durumu nedir? Onlar nereye gittiler? Rab’leri kimdi? Sözünü ettiğin Allah’ı tanımadan öldülerse durumları ne olacak?”

M وG �'?>� 2�ل M & �بu� G r: ر�8 �A M ﴾٥٢﴿-#3O� -'1 ر�852. Musa, “Hiç kuşkusuz Rabb’im, sonsuz ilim ve hikmetiyle onlar

hakkında en âdil hükmü verecektir. Çünkü onlarla ilgili şaşmaz bilgi Rabb’imin katında bir kitapta yazılıdır; sen hiç merak etme; Rabb’im hiçbir konuda yanılmaz, hiçbir şeyi unutmaz.” Musa, sarayda yankılanan gür sesiyle Rabb’inin ayetlerini okumaya

devam etti:

ي �3� ا�6� �A ��� "#�رض 134ا وGا ��� :I; �;ازوا ��T8 �';�Q�A Cء�� �O�ء 4 ل 54 ا�? �+Y وا < X ت�+ 54﴿٥٣﴾

53. “O Allah ki, yeryüzünü sizin huzur ve güven içinde yaşayabilmeniz için bir döşek yaptı. Orada rahatça gezip dolaşabilmeniz için size doğal geçitler ve yollar açtı. Gökten

Page 248: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yağmur yağdırdı ve onun sayesinde, erkekli dişili çiftler hâlinde çeşit çeşit bitkiler çıkardı.”

t<3 &#�ا ��ت GوM�p ا�' G "�ذ M �A ان C��4�I ﴾٥٤﴿وار-�ا ا54. “Ve buyurdu ki: “Hem kendiniz yiyin bu ürünlerden, hem de

hayvanlarınızı otlatın.” Hiç kuşkusuz bunda, akıl sahipleri için Allah’ın varlığını, Rab ve İlâh olarak birliğini, sonsuz kudret ve merhametini gözler önüne seren nice deliller vardır.”

�3'4 ;�\�1&� و3'4� �I �3� �Aو �&�'_#Q �ىQرة ا�٥٥﴿�� $﴾ 55. “Sizi o yerin toprağından yarattık ve sonunda öldürüp yine

oraya döndüreceğiz ve en sonunda, sizi bir kez daha diriltip yine oradan çıkaracağız.”

ب وا8> و�_1 6�A �3 ﴾٥٦﴿ار�'�ه ا��$'� &#56. Böylece, Musa’ya vermiş olduğumuz bütün mucizelerimizi ve

hakikati ortaya koyan bütün delillerimizi Firavuna gösterdik. Fakat o bunları yalanladı ve iman etmemekte direndi. Şöyle ki:

��ك �� 4��> 2�ل ?8 �'g54 ار �';�\ � �' o;٥٧﴿ا﴾ 57. “Yaptığın büyülerle bizi yurdumuzdan çıkarıp tahtımıza

tacımıza konmaya mı geldin, ey Musa?” dedi. Ve ekledi:

" '�$�'#A ى�� ���4 }�5 و�G ا TW#\ G -1ا�و8�'" 4 �8�'' :I;�A �T#�4 ��?8﴿٥٨﴾

58. “Madem öyle, o zaman biz de sana aynı şekilde büyüyle karşılık vereceğiz. O hâlde, aramızda bir buluşma vakti belirle, ikimizin de caymayacağı uygun bir yerde buluşup halkın önünde kozlarımızı paylaşalım.

� 2�ل g س� �'L وان ��7� ا�' � ﴾٥٩﴿> 4�-1&� ��م ا�59. Musa ilâhî vahyin yönlendirmesiyle, “Pekâlâ!” dedi, “Bayram

törenleri için halkın kuşluk vakti şehir meydanında toplandığı Şenlik Günü buluşma vaktimiz olsun.”

<�� A <$ا �K 1�ه& VO,A ن�-�A﴿٦٠﴾ 60. Böylece Firavun dönüp gitti, danışma meclisini topladı,

Musa’ya karşı oynayacağı oyunları, yapacağı hile ve entrikaları

Page 249: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kararlaştırdı. Ülkenin en usta büyücülerini topladı, sonra buluşma yerine geldi.

� 2�ل ?�A �86& S�وا -#> اW$ G ��#��> و��ى 3�� 4Aب 54 ا�Q 12و r6ابI8 ��﴿٦١﴾ 61. Musa, karşısına çıkacak sihirbazları son bir kez uyarmak için

onlara, “Yazıklar olsun size!” dedi, “Allah’ın ayetlerini yalanlayıp da O’na karşı yalan uydurmayın, yoksa O üzerinize salacağı bir azapla kökünüzü kurutur! Çünkü Allah’a karşı böyle yalan uyduranlar, kesinlikle iflah olmazlar!”

,�ى A '�ز-��ا وا ا�' ﴾٦٢﴿ا4�@� 8�'3� وا��62. Bu uyarıdan etkilenen sihirbazlar bir an için tereddüde düşerek,

başlangıçta çok hevesli oldukları bu işten vazgeçmek istediler. Fakat Firavun, tehditler savurarak onları buna mecbur etti. Bunun üzerine, yapacakları iş hakkında aralarında tartıştılar, fakat bunu dışarıya belli etmediler. Firavun, sihirbazları Musa ve Harun’a karşı kışkırtarak diyordu ki:

��ا ��2 �� _� ��@O� و�6@+� 8���?8 ��g&� 54 ار�1ان ان �\�;� ان @6ان �?�)�ان ��� <#�O�٦٣﴿ا﴾

63. “Ne korkuyorsunuz bunlardan? Topu topu, sizin gibi iki büyücü bunlar. Büyüleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve atalarınızdan size miras kalan şu örnek ve ideal hayat tarzınızı ortadan kaldırmak istiyorlar.”

﴾٦٤﴿&K �&1�� اx �ا WE�r و12 اA#� ا���م 54 ا� A <#I�IO;�ا64. “O hâlde, haydi bütün maharetinizi dökün ortaya ve tek bir

güç hâlinde saf tutup yürüyün onların üzerine! Çünkü bugün bu mücadelede üstün gelen, muradına ermiş olacaktır!”

ل 54 ا�_> 2���ا �� ان ��ن او �� ان $#_M وا4 ﴾٦٥﴿�� 4���> ا465. Böylece sihirbazlar, Firavunun da zorlamasıyla Musa’nın

karşısına çıktılar ve “Ey Musa!” dediler, “İster önce sen at asanı, ister ilk atan biz olalım!”

3� I?$> 2�ل ��@� ا� 54 T��ا : �\� �3 �b-3�� و�ذا )+�A rا�٦٦﴿8: ا�_﴾ 66. Musa kendinden emin bir hâlde, “Hayır, önce siz atın!” dedi.

Bunun üzerine sihirbazlar, içine cıva yerleştirilmiş ipleri ve değnekleri arenanın sıcak kumlarına attılar. İşte o anda, kitlesel

Page 250: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

hipnoz yoluyla ortaya koydukları büyünün etkisiyle ipler ve sopalar Musa’nın —ve diğer bütün seyircilerin— gözünde korkunç birer yılan şeklinde, hızla hareket ediyorlarmış gibi göründü. Öyle ki;

�4 LW�A <��و;� �Q �T?W M �A﴿٦٧﴾ 67. Bu dehşet verici manzara karşısında Musa’nın bile yüreği

korkuyla titredi.

�'#2 Gا } ﴾٦٨﴿-#> G $\} ا" ا68. Biz de ona, “Korkma, ey Musa!” dedik, “Elbette üstün gelecek

olan sensin!”

P�ا$> وا ��( �(� O� I'E�ا &� 1��C�( وW� G#� ا�? �'" $#_} 4� I'E�اC ا �O� M �A �4﴿٦٩﴾

69. “Bunun için, elindeki değneğini o yılanların üzerine at! Asan büyük bir yılana dönüşecek ve sihirbazların meydana getirdiği her şeyi yalayıp yutacaktır. Çünkü onların yaptıkları, büyücü hilelerinden başka bir şey değildir ve büyücü, nerede olursa olsun ve ne yaparsa yapsın, asla başarıya ulaşamaz! O halde, ey müminler! Siz de zamanınızın Musa’sı olup zalimlerin

karşısına çağınızın en büyük mucizesi olan Kur’an ayetleriyle çıktığınız takdirde, emin olun ki, çağdaş firavunların sihirbazları, siyasal ve ekonomik düzenleri, felsefî ve ideolojik sistemleri Allah’ın ayetleri karşısında tuz-buz olup eriyecek, böylece zalimler bir kez daha yenilgiye uğrayacak, hatta onların “sihirbazları” bile hakikatin gücü karşısında teslim olmaktan kendilerini alamayacaklardır:

M_��A 1ا ��ة �, � 8�ب @�ون و4��> ا�? ��ا ا4' ��2﴿٧٠﴾ 70. Musa asasını attı ve gerçekten de asa, meydandaki bütün o

sahte yılanları, çıyanları yutmaya başladı. Bunun üzerine, bu olayın sihrin ötesinde bir mucize olduğunu anlayan sihirbazlar, derhal secdeye kapandılar ve “Biz Harun ile Musa’nın davet ettikleri, tüm varlıkların gerçek sahibi, yöneticisi ve efendisi olan o âlemlerin Rabb’ine iman ediyoruz!” dediler.

�r� 2�ل ي -#O�� ا�? v&� ا�6� �+�� T 5I ا�1��� وار;#�� اT� � '4 2+: ان اذن C��� ا �2YA #EGف وYQ 54 _8وا �1 -6ا8Xا ��' \:� و� 5O#I ا� M ;6وع ا�' �A �� '+< ﴿٧١﴾

Page 251: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

71. Bu manzara karşısında öfkeden çıldıran Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız, öyle mi?” dedi, “Durun hele, şimdi anladım! Demek siz Musa adına çalışan birer ajandınız. Aslında o, size büyücülüğü öğreten üstadınız oluyor. Nasıl da düşünemedim; ta başından beri bunu plânlayıp bana oyun oynadınız. Fakat bunun cezasını çekeceksiniz: Yemin olsun ki, kollarınızı ve ayaklarınızı çaprazlama kesecek, sonra da sizi hurma kütüklerinde sallandıracağım! Musa’nın Rabb’i mi ben mi, hangimizin azabı daha çetin ve daha sürekliymiş, o zaman göreceksiniz!”

M @6ه 5� Kz�ك -#> 4� ;��ء� 54 ا 2���ا �u_$ �O �� ا{ 2�ضC ا 4 �2�A ���A ي '�ت وا�6� �+� C�� ﴾٧٢﴿ا����ة ا�1

72. Bu tehditler karşısında sihirbazlar, “Biz seni ve tehditlerini, bize gelen apaçık delillere ve bizi Yaratana tercih edecek değiliz!” dediler, “Hem senden korkmuyoruz! Haydi, hakkımızda verdiğin hükmü uygula! Fakat unutma ki, senin hükmün yalnızca şu kısacık dünya hayatında geçer.”

�� Q ا Sوا C�� �� ا&�@ '� -#T� 54 ا�? � و4����Q �'� �Ww�� �' 8�8 � ﴾٧٣﴿v وا8_> ا4'73. Bizler, bugüne kadar işlediğimiz günahlarımızı affetmesi ve

bizi zorlaman yüzünden Musa’ya karşı yaptığımız büyücülüğü bağışlaması umuduyla Rabb’imize iman ettik. Çünkü Allah’ın vereceği mükâfat, senin bize vadettiğin her şeyden daha iyi ve daha süreklidir.” Böylece, sabahleyin Musa’ya meydan okuma cüretini gösteren sihirbazlar, aynı günün akşamı şehâdet şerbetini içerek en yüce makama ulaştılar. Bu olay Firavunun bütün suçlamalarını anlamsız kılmış ve Musa’nın Peygamberliğini gözler önüne sermişti. Firavuna ve onun izinden yürüyenlere gelince:

T ��> ا� Gو �3� �A ت�O� G C� '3; T� ن�A �4�,4 T ﴾٧٤﴿54 ��ت ر874. Gerçek şu ki, her kim Hesap Gününde Rabb’inin huzuruna

suçlu bir hâlde gelirse, işte onun hakkı cehennemdir. Öyle ki, ne ölüp kurtulacak orada, ne de gerçek anlamda yaşayacaktır.

ر;�ت اk<#I� و54 �o" 3�� ا�1 �pو�A ت���� bا� :O- 12 �'4z4 �T$��﴿٧٥﴾

Page 252: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

75. Ve her kim de dürüst ve erdemlice davranışlar ortaya koyan bir mümin olarak O’nun huzuruna gelirse, en yüce dereceler onların olacaktır.

�ت '; t< & �[pا 54 $ �3�C وذ�" ; �A 5� �1��Q ر�3Gا �3 �ي 54 $ ﴾٧٦﴿-1ن $,��76. Ağaçlarının altından ırmaklar çağıldayan ve sonsuza dek

içinde yaşacakları sınırsız mutluluk diyarı olan Adn cennetleri… Tertemiz bir hayat yaşayarak kötülüklerden arınan kimselerin mükâfatı işte budur.

�_� MA ا�+�� �+?�G r $\�ف و�_1 ��m �3� �بg�A ي در&� وG او)�'�� ا�> 4���> ان ا�� I8+�د� <7\$﴿٧٧﴾

77. Sihirbazların şehit olmalarının ardından, bütün İsrail Oğulları Musa’ya iman etti. Firavunun baskı ve işkenceleri altında geçen uzun bir mücadele döneminin ardından, Musa’ya şöyle vahyettik: “Gerek İsrailoğulları’ndan, gerek Mısırlılardan, ayetlerime iman eden kullarımla birlikte Filistin’e gitmek üzere Mısır’dan gizlice bir gece yola çıkın ve Kızıldeniz’e kadar yürüyün. Sahile vardığınızda, karşı kıyıya geçmek için onlara asan ile denizde kuru bir yol aç. Firavun size yetişip hepinizi kılıçtan geçirecek diye korkma, denizde boğuluruz diye de hiç endişe etme!”

�3I+$�A C�3�7l �4 ���3�7� 54 اwA ده��ن 8,'�-�A﴿٧٨﴾ 78. Derken, onların Mısır’dan çıktığını haber alan Firavun,

ordularıyla onların peşine düştü ve Kızıldeniz’e varırlarken onlara yetişti. Musa asasıyla denize vurdu, deniz ikiye yarıldı ve İsrail Oğulları açılan yoldan yürümeye başladılar. Bunu gören Firavun, ordusuyla birlikte peşlerinden atıldı. İsrail Oğulları tam karşı kıyıya ulaşmışlardı ki, sular Firavunun ve ordusunun üzerine kapandı ve denizin dev dalgaları onları tamamen kuşatıp hepsini bir anda yutuverdi.

:g@1ى وا �و4 T4�2 ن�-�A﴿٧٩﴾ 79. Böylece Firavun, bir lider olarak halkını doğru yola ileteceği

yerde, onları büsbütün yanlış yola sürükledi.

�� ��#- �'� �ر ا5O�G و � ا���; �&�&� وو-1 �: 12 ا,�'�&� 54 -1و �اء� �M ا�� �'8 �#�ى ﴾٨٠﴿ا5O� وا�?

Page 253: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

80. Ey İsrail Oğulları! İşte böylece sizi düşmanlarınızdan kurtardık ve Musa’nın Sina Dağı’nın size göre sağ yamacına gelip vahyimizi almasını size onun aracılığıyla vaad ettik. Ayrıca size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik. Verimsiz çöllerde, gökten çiğ damlası gibi dökülen ve yerden mantar gibi biten tatlı bir gıdayla sizi besledik, gelip ayaklarınızın dibine düşen bıldırcın sürülerini üzerinize gönderdik. Ve dedik ki: 80. Ey İsrail Oğulları! İşte böylece sizi düşmanlarınızdan

kurtardık ve Sina Dağı’nın, gönderdiğimiz vahiyden dolayı kutlu3 ve bereketli kılınan yamacında, emirlerime uyacağınıza dair sizden söz aldık. Ayrıca size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik. Verimsiz çöllerde, gökten çiğ damlası gibi dökülen ve yerden mantar gibi biten tatlı bir gıdayla sizi besledik, gelip ayaklarınızın dibine düşen bıldırcın sürülerini üzerinize gönderdik. Ve dedik ki:

A M_1 &#�ا �+ul T�#- :#�rM و54 � �+ul ���#- :��A T� �A ا�w�$ G&� و�رز2' �ت 4�+ �m 54 ﴾٨١﴿@�ى

81. “Size bahşettiğimiz temiz ve helâl rızıklardan yiyin, fakat bunda ölçüyü aşmayın, yoksa gazabım tepenize iner! Her kim de gazabıma uğrarsa, helâk olup uçuruma yuvarlanmış demektir!”

M ��� K� ا@ 1ى وا��E :O-ب وا54 و�5 $O� ر� Ww�﴿٨٢﴾ 82. Bununla beraber, hiç kuşku yok ki, Ben günahlarından

pişmanlık duyup tövbe eden, ayetlerime inanıp güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyan ve sonra da, doğru yolda böylece yürümeye devam eden kimselere karşı elbette çok bağışlayıcıyım. Hani Musa, Rabb’iyle buluşmanın özlemiyle, bir an önce

huzurumuza gelmek üzere kavmini bırakıp Sina dağına çıkmıştı. Oysa yüzyıllarca tutsaklık hayatı yaşadıktan sonra özgürlüğe daha yeni adım atmış olan bu insanların, beklenen olgunluk seviyesine ulaşıncaya dek başıboş bırakılmamaları gerekiyordu. Bu yüzden ona:

��و ﴾٨٣﴿ا-,#" -5 2�4" �� 4��> 4

3 Âyette geçen ve “kutlu, bereketli” diye tercüme edilen “el-Eymen” kelimesi, “sağ” anlamına da gelir. Buna göre, âyet şöyle de tercüme edilebilir: “Sina Dağı’nın Mısır’dan Filistin’e doğru

giden kişiye göre sağ yamacında, emirlerime uyacağınıza dair sizden söz aldık.”

Page 254: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

83. “Ey Musa, senin bizzat rehberliğine ihtiyacı olan halkını neden geride bırakıp huzuruma gelmek için bu kadar acele ettin?” demiştik. Musa:

ي و-,#{ ا��" رب �� 2�ل ��Kا <� ء -# �Gpاو �@ <g﴿٨٤﴾ 84. “Ey Rabb’im, onlar inanç ve davranışta beni izliyorlar. Ayrıca,

hoşnutluğunu kazanmak için sana kavuşmakta acele ettim!” dedi. Bunun üzerine, ona şöyle dedik:

�4�ي 2�ل 3� ا�? #g1ك واI8 54 "4�2 � ' A 12 � �A﴿٨٥﴾ 85. “Gerçek şu ki, senin buraya gelişinden sonra, halkını ağzı iyi

lâf yapan birkaç münafıkla karşılaştırarak sınadık ve eski dinindeki batıl inançları tevhid dinine taşıyan Sâmirî adındaki bir Mısırlı, yaptığı buzağı heykeline tapmalarını sağlayarak onları kolayca kandırıp doğru yoldan çıkardı.”

V;�A ���#- ل��Aا C�'?( و-1ا �� 4���> ا�> 2�ul �T4+�ن اW��r 2�ل �� 2�م ا�� �1I&� ر8 �A �� ي ا13I� ام ارد$� ان ��: -#��� ul� 54 ر8 �1-�4 � W#Q﴿٨٦﴾

86. Bunun üzerine Musa, son derece öfkeli ve üzgün bir hâlde halkına döndü ve “Ey halkım!” dedi, “Rabb’iniz, tevhid inancından sapmadığınız sürece, size her türlü nimetlerini vereceğine dair güzel bir vaatte bulunmamış mıydı? Bu sözün gerçekleşme ihtimali size çok mu uzak geldi, yoksa Rabb’inizin gazabına mı uğramak istediniz ki, bana verdiğiniz sözden böyle dönüverdiniz?”

�'L ا�_�م A_ 2���ا #'�� اوزارا 54 ز� O( � �� اW#Q'� 4�-1ك O8#�'� و��' 'A6�@� 6�A�" ا�_> 4 k4�ي� ﴾٨٧﴿ا�?

87. Onlar, “Biz putlara taptıysak bile, bunu iyi niyetlerle yaptık. Dolayısıyla, sana verdiğimiz sözden bilerek ve isteyerek dönmüş değiliz! Ama hani Mısır’dan çıkarken, bize yıllarca efendilik etmiş olan o halkın altın, gümüş ve mücevher cinsinden birtakım süs eşyalarını kendilerinden ödünç alarak yüklenip getirmiştik ya, bunlar çöldeki yolculuğumuz sırasında bize çok ağır geldi ve onları eritip külçe hâline getirmek için ateşe attık. Nitekim Mısır’ın eski din adamlarından olan ve görüşlerine çok değer verdiğimiz Sâmirî de böyle yapmıştı.” dediler.

Page 255: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

﴾٨٨﴿Y,- �3� ;?1ا Q T��ار A_���ا @�6ا ا3��� وا4 T��A CM?'A <��Q�ج 88. Sâmirî onlara, rüzgâr esip içinden geçtikçe böğürür gibi ses

çıkaran bir buzağı heykeli yapmıştı. Bu hayret verici heykeli gören pek çokları, “İşte sizin ilâhınız da, Musa’nın ilâhı da budur, fakat Musa Rabb’inin burada olduğunu unutmuş olmalı ki, O’nu dağ başında aramaya gitti.” demişlerdi.

YA�و ا� t�IW G�ا وg �3� "#O� Gو kG�2 �3��ا V;�� G٨٩﴿ن ا﴾ 89. Peki onlar, bu heykelin kendilerine herhangi bir şekilde

cevap bile veremediğini ve kendilerine hiçbir zarar veya fayda verebilecek güce de sahip olmadığını görmüyorlar mıydı?

��I و�_1 �mوا M ��I+ $�A 5O( �� ا�� r وان ر8 �T8 � ' A �O ي 2�ل 3�� @�ون 54 2+: �� 2�م ا �ا ا��4﴿٩٠﴾

90. Oysa Harun kendilerini zamanında uyararak, “Ey halkım!” demişti, “Siz bu buzağı ile, ancak imanınızın imtihan edildiği bir fitneye tutuldunuz. Hiç kuşkusuz sizin Rabb’iniz yaratılmış bir varlık değil, sonsuz merhamet sahibi olan Allah’tır! O hâlde, gelin sözümü dinleyin de, emrime itaat edin!”

> 2���ا ( > �W&�- T�#- �ح ﴾٩١﴿��;V ا��'� 4�5� <� 91. Fakat onlar, “Hayır, Musa dönüp gelinceye kadar biz bu

heykele tapmaya devam edeceğiz!” demişlerdi.

﴾٩٢﴿�� @�ون 4� I'4" اذ را� g �3#�اk 2�ل 92. Musa, işin bu yönünden habersizdi. Bu yüzden kardeşinin

yakasına yapışarak, “Ey Harun!” diye çıkıştı, “Bunların yoldan çıktığını gördüğün hâlde, ne diye sözümü dinleyip onları engellemedin?”

Gي ا +C5I اbIA�{ ا��4 $﴿٩٣﴾ 93. “Yoksa sen de mi emrime karşı geldin?”

�: و�� �+'zم $ G�6Q 2�ل �اء� �M ا�� �'8 >8 }2 �A ل�ان $_ }� �7Q M �rM ا M وG 8�ا�� � ��#8 M ���2 �2�$﴿٩٤﴾

94. Harun, “Ey anamın oğlu!” dedi, “Saçımı sakalımı çekme! İnan ki, onları uyardım, ama senin “Sözümü dinlemeyip İsrail Oğulları arasında ayrılık çıkardın!” demenden korktum. Bu

Page 256: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yüzden onların üzerine gitmekten kaçındım.” Bunun üzerine, Musa biraz sakinleştikten sonra Sâmiri’ye döndü ve:

﴾٩٥﴿OA� Q�+" �� ��4�ي 2�ل 95. “Nedir bu yaptığın, ey Sâmirî?” diye sordu.

M 8 2�ل �� }� ��ل A'+6$3� و&6�" �� b�ت O8� b+� ���وا Lu+2 }u+_A �T8 54 اK� ا�� M �?W﴿٩٦﴾

96. Sâmirî, hem kendisini mazur göstermek, hem de Musa’yı övüp yücelterek muhtemel bir cezadan kurtulmak amacıyla, derhal bir yalan uydurdu ve: “Ben onların göremediği bir şeyi, yani melek Cebrail’in sana

geldiğini gördüm. Sonra o Elçinin kutsal ayak izinden bir avuç toprak aldım ve onu, buzağı yapmak üzere erittiğim altın potasının içine attım. Böylece buzağı heykeli canlıymış gibi böğürmeye başladı. Biz de bunu Rabb’imizin bir mucizesi sanıp secdeye kapandık. İçimdeki duygular, işte böylece beni bu işi yapmaya sürükledi. Ayrıca ben, Tanrıyı gözle görülemez, elle tutulamaz soyut bir varlık olarak tanımlayan bu inanç sisteminin, diğer müminlerin göremedikleri birtakım eksiklikler, yanlışlıklar içerdiğini gördüm. Bu yüzden Peygamberin izinden, yani onun bıraktığı ilkelerden bir kısmını alıp dinin muhtevasından çıkardım. Bunu kötü niyetle yapmadım; böyle yapmamın iyi olacağı içime doğdu.” dedi. Nitekim binlerce yıl sonra Pavlus adındaki biri de İsa Peygamberin tebliğ ettiği dini aynı şekilde değiştirecekti.

�> ا 2�ل A "3��ذ@� A�ن �" MA ا����ة ان $_�ل G 4?�س¨ وان �" 4�-1ا rTW#\$ 5� وا|� ا� �W?MA T ا��� 'W?''� �K T '2 ��'� C�W&�- T�#- }#y ي ﴾٩٧﴿ا�6�

97. Bunun üzerine Musa, “Öyleyse, derhal çık git buradan!” dedi, hayatın boyunca rastladığın herkese ‘Yanıma yaklaşma, bana dokunma!’ demen senin cezan olacaktır. Bu toplumdan tamamen dışlanacak, bir vahşi gibi yapayalnız yaşamaya mahkûm edileceksin. Bu, işlediğin suçun dünyadaki cezasıdır. Ayrıca sana, öte dünyada asla kurtulamayacağın bir azap vadedilmiştir! Şimdi, ısrarla tapınıp durduğun şu sözde ilâhına bir bak, onu ateşte eriterek yakacak ve parçalarını denize savuracağız.”

Page 257: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��O ي �G اT� ا@ G�C وMX :& V�ء -#O� ا ا�6� S٩٨﴿ا3��� ا﴾ 98. “O hâlde, ey İsrail Oğulları! Sizin ilâhınız ancak Allah’tır ki,

O’ndan başka tanrı yoktur. O’nun sonsuz ilmi, her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.”

"�6& rذ&�ا � _� -#�" 54 ا+��ء 4� rP+� 12 و12 ا$�'�ك 1� 54﴿٩٩﴾ 99. Ey Muhammed! Geçmişte yaşamış kavimlerin başından geçen

ibret verici hâdiselerden bir kısmını sana böyle anlatıyoruz. İşte şimdi de sana, katımızdan hikmet, öğüt ve uyarılarla dolu olan bu Kur’an’ı bahşettik. Öyle ki;

54 kوزرا LO�_�م ا�� :O�� T �A T'- ١٠٠﴿ا-�ض﴾ 100. Her kim ondan yüz çevirirse, Diriliş Günü sırtında çok ağır

bir günah yükü taşıyacak ve korkunç bir azaba mahkûm olacaktır!

5� �1��Q kYO( LO�_�م ا�ء 3�� �� �CT و�� �A﴿١٠١﴾ 101. Hem de, sonsuza dek orada kalmak üzere… Diriliş Günü

taşıyacakları bu yük, ne fena bir yüktür!

< ��6o4 زر2�r ��م �4�,O�7� ا��ر و bا� MA °W'�﴿١٠٢﴾ 102. Sura üflendiği ve bütün insanlar yeniden diriltildiği o büyük

Gün, suçluları üzüntüden yüzleri mosmor kesilmiş ve gözleri dehşetten göğermiş ve donakalmış bir hâlde mahşer meydanında toplayacağız.

﴾١٠٣﴿8�'3� ان �+� � اG -7�ا � \�A �ن 103. Aralarında gizli gizli fısıldaşarak, “Biz dünyada, olsa olsa

on gün kadar kalmışızdır!” diyecekler. “Mahşer alanında insanların fısıltıyla konuşacakları şeyler bugünden nasıl bilinebilir?” demeyin, zira:

5� t�4�� Gان �+� � ا L_� ��m �3#�4ل ا�ن اذ �_���_� �O8 �#-١٠٤﴿ا﴾ 104. Onların o vakit neler söyleyeceklerini elbette en iyi Biz

biliriz. Nitekim içlerinden en iyi tahmin yürütenler, o zaman, “Orada sadece bir tek gün kalmışızdır!” diyecekler.

"?W�k و�?�#� M ﴾١٠٥﴿-5 ا�,+�ل 3W?'� :_A� ر�8105. Sana, Kıyamet Gününde dağların ne olacağını soruyorlar.

Onlara de ki: “Rabb’im o gün onları un ufak edip savuracaktır!”

Page 258: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

﴾١٠٦﴿2�-� WbWE�6�A kر@�106. “Ve bu evreni bambaşka bir evrene dönüştürdükten (14.

İbrahim: 48) sonra, mahşer meydanını dümdüz ve çıplak bir alan hâlinde bırakacaktır.”

G � 4ا �Gو �;�- �3� �A ١٠٧﴿$�ى﴾ 107. “Öyle ki, ne bir çukur göreceksin orada, ne de bir tümsek.”

6o4�� �?O@ Gا VO?$ YA 5O( ا-G M -�ج rT� وI7Q{ اEG�ات �#� +I�ن ا�1 �﴿١٠٨﴾ 108. O gün bütün insanlar, kendisinden kaçış imkânı olmayan

çağrıcıya uyup Büyük Mahkemede hesap vermek üzere Rahman’ın huzurunda toplanacaklar. İşte o anda, Rahman’ın hüküm vermesi için sesler kısılacak ve her tarafı korkunç bir sessizlik saracak. Öyle ki, titreme, hıçkırık ve soluk alış veriş seslerinin birbirine karıştığı boğuk bir uğultudan başka bir şey duymayacaksın.

6o4�� G�2 T� Mg5 ورO( W�L- اG 54 اذن T� ا�� ﴾١٠٩﴿VW'$ G ا�7109. O Gün hiç kimse, bir başkasının kurtuluşu için Allah katında

aracılık edemeyecek. Dolayısıyla hiç kimseye kayırmanın, arka çıkmanın ve şefaatin faydası olmayacaktır. Ancak Rahman’ın izin verdiği ve konuşmasına rıza gösterdiği kimseler, yine O’nun izin verdiği kimselere şefaat edebilecektir.

�#I� ن��� ��� G3� وW#Q �43� و� ﴾١١٠﴿O#- �T8� 4� 8< ا��1110. Çünkü Allah, insanların geçmişte ve gelecekte, gördükleri ve

göremedikleri, bildikleri ve bilmedikleri, açıkladıkları ve gizledikleri, kısacası önlerindeki ve arkalarındaki her şeyi tam olarak bilmektedir. Onların ilmi ise O’nu asla kuşatamaz.

�مC وQ 12�ب O#y :O( 54� و-'{ ﴾١١١﴿ا��;�ه �#�M ا�_�111-O gün Hayy (ezelî ve ebedî olarak diri, varlığın ve hayatın

biricik kaynağı olan ölümsüz yaratıcı) ve Kayyum (evrenin mutlak hâkimi, bütün varlıkları sürekli olarak koruyup gözeten, yöneten ve yönlendiren yüce kudret) olan Allah’ın huzurunda bütün yüzler saygıyla eğilecektir. İşte o an, zulüm yüküyle O’nun huzuruna gelenler, kelimenin tam anlamıyla perişan olacaklardır!

��ت و@� و54 �� b54 ا� :OI� �Ou@ Gو �O#y ف�\� YA 54z4﴿١١٢﴾

Page 259: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

112. Allah’ın ayetlerine yürekten inanarak güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlar ise, ne suçsuz oldukları hâlde cezalandırılıp haksızlığa uğratılmaktan korkacaklar, ne de hak ettikleri mükâfattan yoksun bırakılmaktan.

_�ن او ��1ث 3�� ذ&�ا و&6�" � �3 #I� 1� �T 54 ا��-� �A �'A �Eو �8��- ��'�ه 2�ا ﴾١١٣﴿ا113. Ey insanoğlu! İşte böylece Biz bu kitabı Arapça okunup

anlaşılabilen ve hayatın her cephesini kuşatan, insanın bulunduğu her yerde sürekli okunup gündeme getirilmesi gereken bir Kur’an olarak gönderdik ve içerisinde her türden uyarıyı tekrar tekrar ele alıp açıkladık. Ki, önce Kur’an’ın ilk muhatabı olan Araplar, daha sonra da tüm insanlar iyiliklere, güzelliklere yönelip kötülüklerden sakınsınlar. Yahut bu ibret verici ayetler, onların en azından gaflet uykusundan uyanmalarını ve öğüt alıp düşünmelerini sağlasın. Şu halde, İslâm davetçilerine bir görev düşüyor: Kur’an’ı kendi dillerine tercüme edip halkı aydınlatarak, Arapça bilmeyen toplumların da bu evrensel mesajı anlamasını sağlamak.

<��I A rP� اO�#" ا� Sا

114. Demek oluyor ki, Allah insanoğlunun tasavvur ettiği her şeyin üstünde ve ötesindedir. Eşi benzeri yoktur, yüceler yücesidir. Mutlak egemenlik sahibi, gerçek hükümdardır. Doğrunun, gerçeğin, hakkın ve hakikatin ta kendisidir.

�O#- M � ﴾١١٤﴿وI$ G,: 8��_�ان 54 2+: ان �_�u> ا��" و)�T� و2: رب زدEy Peygamber! Cebrail sana vahiy getirirken, Kur’an’ın vahyi

tamamlanmadan önce onu unuturum endişesiyle acele davranıp ayetleri ezberlemeye çalışma. Korkma, bütün ayetleri senin kalbine nakşedip hepsini ezberlemeni sağlayacağız. Ve sen, ey Kur’an okuyucusu! Bu kitabı doğru anlamak istiyorsan, peşin ve aceleci yaklaşımlardan sakınmalı, ayetleri ait oldukları genel anlam örgüsünden soyutlayarak onlardan aceleci hükümler çıkarmamalısın. Kur’an’ı bir bütün olarak ele almalı ve bir kaç anlama gelebilecek ayetleri, o bütün içinde değerlendirmelisin. Ne kadar bilgili olursan ol, hiçbir konuda kendini yeterli görme.

Daima, “Ey Rabb’im, anlayışımı, idrak ve ilmimi artır!” de ve bunun gereği olan okuma, öğrenme, araştırma ve düşünme faaliyetlerini bir an bile kesintiye uğratma.

Page 260: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�� ا و�_1 13- t�4 - T� 1,�> ادم M?'A :+2 54 و�� �﴿١١٥﴾ 115. Gerçekten Biz vaktiyle Âdem’den de söz almıştık. Fakat o,

beşerî bir özellik olarak, verdiği sözü çabucak unutuverdi. Doğrusu onda, emrimize bağlılık konusunda yeterli bir gayret ve kararlılık görmedik. Şöyle ki:

�C� ا8> واذ � ا�#8 Gوا ا� 1,?A دم G ا�,1وا L�o� #O#� �'#2﴿١١٦﴾ 116. Hani bir zaman meleklere, “Tüm insanlığın temsilcisi olarak

karşınızda duran Âdem’e secde edin, yani onun size üstünlüğünü kabul ederek, önünde saygıyla eğilin!” demiştik. Bunun üzerine, melekler Allah’ın emrine uyarak derhal secde ettiler, ancak aralarında yaşayan ve aslen bir cin olan İblis hariç. O bunu gururuna yediremedi ve Allah’ın emrine başkaldırma pahasına, Âdem’in önünde boyun eğmekten kaçındı.

�'#_A <_7 A L O�� 54 ا�,' ';�\� YA ";و �� ادم ان @6ا -1و �" و� �﴿١١٧﴾ 117. Bunun üzerine, “Ey Âdem!” dedik, “İşte bu şeytan, senin ve

eşinin düşmanıdır ve kıyamete kadar da düşmanınız olacaktır. O hâlde, onun hilelerine karşı ikiniz de dikkatli olun ki, sizi isyankârlığa sürükleyip cennetten çıkarmasın, yoksa büyük bir sıkıntıya düşer, mutsuz olursun!”

�3� وI$ G�ىk ان �A ع�,$ G١١٨﴿�" ا﴾ 118. “Çünkü burada açlık çekmeyecek, çıplak kalmayacaksın.”

" �> واu$ Gو �3� �A اpzO|$ G﴿١١٩﴾ 119. “Ve yine burada susuz kalmayacak, güneşin bunaltıcı

sıcağından rahatsız olmayacaksın. İşte bu cennette yaşayın ve burada dilediğiniz yerden, dilediğiniz kadar yiyin için. Ancak, insanın başıboş bir varlık olmadığını, kendisine bahşedilen özgür iradenin ilahi emir ve yasaklarla kayıtlı olduğunu sizlere hatırlatmak üzere meyvesini yasakladığım şu ağaca sakın yaklaşmayın!”

�� ادم @ A���س ���ن 2�ل � ﴾١٢٠﴿: اد�" -#> X,�ة ا�\#1 وG "#4 �+#> اT�� ا�7120. Derken şeytan ona sinsice fısıldayarak, “Ey Âdem!” dedi,

“Sana sonsuz hayat ağacını ve dolayısıyla, ebediyen yok olmayacak bir hükümranlığın yolunu göstereyim mi? Şu ağacın

Page 261: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

meyvesinden tadar tatmaz, ölümsüz birer melek olacaksınız. Zaten Allah, bu yüzden onun meyvesinden yemenizi size yasakladı.”

Y&�A wA T �L و-�b> ادم ر8 �ى 3'4� A+1ت O3�� ��اO3$� و_Wm� Wb\��ن -O3�#� 54 ورق ا�,'﴿١٢١﴾

121. Böylece, her ikisi de şeytanın yalanlarına kanıp o ağacın meyvesinden yediler ve meyveyi yer yemez, derhal çıplaklıklarının farkına varıp cennetteki ağaçların yapraklarıyla üzerlerini örtmeye başladılar. Böylece Âdem, Rabb’inin emrine karşı gelerek günah işlemiş oldu.

�K و@1ى T�#- ب� A T ﴾١٢٢﴿ا; +�T ر8122. Fakat Âdem, İblis gibi kibre kapılıp günahında diretmedi.

Aksine, hatasını itiraf ederek pişmanlık içinde Rabb’inin affına sığındı. Bunun üzerine, Rabb’i onu seçip yüceltti, tövbesini kabul etti ve onu doğru yola iletti. Daha sonra Âdem ve Havva, asıl yaratılış gayeleri olan halifelik

görevini yerine getirmek üzere cennetten çıkarılıp yeryüzüne gönderildiler.

�I� I+� ��uI8� -1وA r�4 2�ل �O; �3'4 ��+@1اا@ V+ M @1ى 5OA ا$ �'4 �� YA ي � ��$�' <_7� Gو :u�﴿١٢٣﴾

123. Allah insana ve şeytana seslenerek, “Birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin!” dedi, “Göndereceğim elçiler ve kitaplar sayesinde sizlere doğru yolu göstereceğim. Benden size bir yol gösterici gelince, her kim Benim gösterdiğim yolu izlerse, şaşırıp sapmayacak ve dünyada da âhirette de mutsuz olmayacaktır.

�7�ه ��م ا�_LO� ا-O> و54 �g L7'�� و �I4 T� ن�A ي ﴾١٢٤﴿ا-�ض -5 ذ&��124. Ama her kim de Benim öğüt ve uyarılarımla dolu olan şu

Kur’an’dan yüz çevirecek olursa, onun için dar, kısır ve sıkıntılı bir hayat vardır. Bitip tükenmeyen arzu ve ihtirasların yol açtığı doyumsuzluk, tedirginlik, ruhsal bunalımlar, vicdan azabı ve toplumsal çalkantılar yüzünden, bu dünyada gerçek anlamda mutluluk ve huzurdan yoksun kalacaktır. Hesap Gününde ise, onu kör olarak diriltip huzurumuza getireceğiz.

Page 262: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

vا 2�ل �b8 }'& 12و <O-ا M� ﴾١٢٥﴿رب �� )$�7'�125. “Ey Rabb’im!” diye feryat edecek, “Beni neden kör olarak

dirilttin? Oysa ben hayattayken gözleri gören biriydim.”

� 3�r و&6�" ا���م $'?> 2�ل �?'A �'$��١٢٦﴿&6�" ا$ " ا﴾ 126. Allah da ona, “Hayır, sen aslında dünyada da kördün!” diye

cevap verecek, “Çünkü vaktiyle, hakikati açıkça ortaya koyan ayetlerim sana ulaşmıştı da, sen hakikat karşısında kör ve sağır kesilmiş, onları göz ardı edip unutuvermiştin. İşte bugün sen de aynı şekilde unutulacaksın!”

ي 54 ا��ف و�� �54z و&6�" � ,Q�ة ا1X وا8_> G6اب اI�و C �T ﴾١٢٧﴿8���ت ر8127. İşte Biz, kendilerine bahşedilmiş olan akıl, güç, yetenek,

sağlık, servet gibi nimetleri kötü yolda kullanarak ömürlerini boş yere harcayıp savurganlık eden ve Rabb’inin ayetlerine imanı reddeden kimseleri, dünyada böyle cezalandıracağız. Âhiret azabı ise, elbette çok daha çetin ve çok daha uzun süreli olacaktır. Oysa insanlık tarihini şöyle bir gözden geçirip devletlerin, medeniyetlerin yıkılış sebepleri üzerinde düşünselerdi, zalimlerinin sonunun hep aynı olduğunu göreceklerdi:

�#Aا M�pوG ت�� G "�ذ M �A ان C�3'&�?4 M �A ن�7O� 2+#3� 54 ا�_�ون �13 3�� &� ا@#�'� t<3 ﴾١٢٨﴿ا�'

128. Kendilerinden önce gelip geçmiş nice büyük medeniyetleri ve güçlü toplumları helâk etmemiz, çağdaş kâfirlerin akıllarını başlarına getirmiyor mu? Üstelik geçmiş milletlerin bıraktığı ibret verici kalıntıları, tarihi eserleri ve virane olmuş evleri arasında, zaman zaman turistik veya ticari seyahatler yaparak gezip dolaşmaktalar. Elbette bunda, akıl ve sağduyu sahipleri için, ilâhî yasalar hakkında önemli ipuçları veren nice ibretler, işaretler ve deliller vardır.

G��و C<O?4 :;وا �ا4 " ���ن � ﴾١٢٩﴿&#LO �+_{ 54 ر8129. Eğer bu dünyanın imtihan yeri olduğuna ve her şeyin tam

karşılığının ancak âhirette verileceğine dair Rabb’in tarafından ezelden verilmiş bir hüküm ve bu hükmün gerçekleşmesi için belirlenmiş bir süre olmasaydı, bütün kâfirlerin, zalimlerin derhal

Page 263: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

helâk edilmesi kaçınılmaz olurdu. Fakat ilâhî hikmet, bu dünyanın bir mücadele ve imtihan yurdu olmasını takdir etti.

�E�A :��ا ~�� O� وl :+2�و38�r و54 ا " m :+2#�ع ا�7 �1O ر88 � -#> 4� �_���ن و�+� واm�اف ا�' +?A <g�$ "#I� ر�١٣٠﴿3﴾

130. O hâlde, ey Müslüman, onların inkâr ve alay dolu sözlerine sabret! Mücadelende sana azık olmak üzere, güneşin doğmasından ve batmasından önce, gece saatlerinde ve gündüzün uygun vakitlerinde namaz, dua ve zikirlerle Rabb’ini överek ve O’nun yüceliğini hem kendi benliğine, hem de tüm insanlığa ilan ederek tesbih et ki, ilâhî rahmet ve hoşnutluğa eresin.

G3� و' W'� �� �� ازوا;� 4'3� ز@�ة ا����ة ا�1 T8 �'I ن -�'�" ا�> 4� 4 1O$ " �CT ورزق ر8 �A ﴾١٣١﴿vQ وا8_>

131. Ve sakın ola ki, onlardan bazı zümrelere sırf kendilerini sınamak için geçici olarak verdiğimiz dünya hayatının göz kamaştırıcı cazibesine gözünü dikip de, bu nimetleri elde etme adına Allah yolunda göstermen gereken fedakârlıktan taviz verme! Hak ve adaletin egemen olması için verdiğin mücadelede bir an olsun gevşekliğe düşme! Unutma ki, Rabb’inin sana bu dünyada bağışladığı mütevazı, fakat helâl ve temiz geçimlikler ve âhirette bağışlayacağı sonsuz nimetler, insanı azdıran lüks ve şatafattan hem daha hayırlı, hem daha kalıcıdır.

_�ى وا�4 #� L+2�I�وا C"2�ز 5� C�2رز "#�? G C�3�#- ��Eة وا�# b��8 "#@١٣٢﴿ا﴾ 132. Bu arada ailene, yakın akrabalarına ve emrin altında bulunan

kimselere namaz kılmalarını emret ve sen de bıkkınlık göstermeden sabırla namaza devam et. Biz senden herhangi bir rızık istiyor değiliz, aksine, senin ve bütün varlıkların rızkını veren Biziz! Biz her türlü ihtiyaçtan uzak olduğumuza göre, bu tür yükümlülükleri yalnızca insanların kendi yararları için emretmekteyiz. Mutlu son, iman edip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyarak kötülüklerden titizlikle sakınan kimselerin olacaktır.

C ا و2���ا �T �'� 8�L� 54 ر8 �$�� G�� <�وGا {� bا� MA �4 L' ﴾١٣٣﴿و�� $�3$� 8�

Page 264: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

133. Ama yine de inkârcılar, “Muhammed, Peygamberliğini ispatlamak için bize Rabb’inden apaçık bir delil, bizim istediğimiz türden bir mucize gösterseydi ya!” diyorlar. Peki, önceki kitaplarda bulunan bu kitabın ilâhî kaynaklı olduğunu gün gibi ortaya koyan nice apaçık deliller ve ikna edici bilgiler ve belgeler, bu Kur’an sayesinde onlara ulaştırılmadı mı? O hâlde, artık hiç kimsenin iman etmemek için mazereti kalmamıştır. Nitekim:

� و�� +V ا��$" 54 ا 'A G��ر �ار�#{ ا��' �G�� �' 2+: � ا@#�'�@� 6I8اب �T#+2 54 �_���ا ر8ى \ ﴾١٣٤﴿ان 6ل و

134. Şayet Biz bu Kur’an’ı göndermeden önce onları işledikleri günahlardan dolayı azapla helâk etseydik, o zaman haklı olarak, “Ey Rabb’imiz! Bize yol gösterecek bir kitap ve bir elçi gönderseydin de, bu aşağılık duruma düşüp rezil olmadan önce ayetlerine uyup azaptan kurtulsaydık olmaz mıydı?” diyeceklerdi. Bunun için Rabb’in, halkı ilâhî uyarılardan habersiz olan hiçbir ülkeyi onlara doğru yolu gösteren uyarıcılar göndermeden haksız yere helâk edecek değildir (6. En’âm: 131).

�ي و54 ا@ 1ى 2: �اط ا�? bب ا���Eن 54 ا�O#I ?A rا�b 8�A � 8�4 :&﴿١٣٥﴾ 135. Bütün bunlara rağmen yine de inkârcılıkta diretirlerse, onlara

de ki: “Ey kâfirler! Herkes bu mücadeleni sonucunu merakla bekliyor. Mademki iman etmemekte bu kadar kararlısınız, o hâlde bekleyin bakalım; kimlerin dosdoğru yolda yürüyen hakikat erleri olduğunu, pek yakında sizler de ayan beyan göreceksiniz.

�﴿٢١﴾ ��+Gرة ا�ء �� 21. ENBİYA SURESİ

Mekke döneminin sonlarına doğru, İbrahim suresinden hemen sonra indirilmiştir. İçinde birçok Peygamberin kıssası anlatıldığı için “Peygamberler” anlamına gelen “enbiya” adını almıştır. 112 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi

Page 265: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

g�I4 L#Wl M�نr ا2�ب �A �@38� و�س )?� '#�﴿١﴾ 1. İnsanların hesaba çekilme vakti iyice yaklaştı, fakat onlar an

be an yaklaşmakta olan tehlikeye karşı hâlâ umursamaz bir tavır içindeler ve bu yüzden de, gerçeklerden inatla yüz çeviriyorlar! Öyle ki:

�4 kن�+I#� �@ه و�IO �ا G1ث ا�4 �3 �3� 54 ذ&� 54 ر8 �$��﴿٢﴾ 2. Onlara ne zaman Rab’lerinden yeni bir öğüt ve uyarı içeren

bir sure veya ayet gelse, onu ancak alaya alarak ve eğlenerek dinlerler.

L�@G �� وا �O#y 5�ا  @: @�6ا اr��#�4 �78 G اA �$�ن ا�? ,�ى  ا�6� وا ا�' � #2�C�38 وا�� ﴾٣﴿$+b�ون

3. Servet, makam, şöhret gibi dünyalıklara tutkuyla bağlanan ve bencillik, kibir, inat, haset duygularıyla dolup taşan kalpleri, hiçbir ahlâkî sınır tanımaya yanaşmadığı için tamamen zevk ve eğlenceye dalmıştır. İşte bu yüzdendir ki, hakikati kabullenmeye bir türlü yanaşmayan bu zalimler, Kur’an’ın kitlelerce benimsenmesini engellemek için kendi aralarında gizlice fısıldaşarak dediler ki: “Okuduğu o büyüleyici sözlerle benliğinizi derinden etkileyen bu

adam, sizin gibi ölümlü bir insandan başka nedir ki? Şimdi siz onun sözlerini dinleyip de göz göre göre büyüye mi kapılacaksınız? Bize göre bu Kur’an mutlaka büyü ürünü bir sözdür. Yoksa okuma yazma bile bilmeyen bir insanın, bütün edebiyat ustalarını ve bilim adamlarını dize getiren ve bir beşer tarafından eşi benzeri yapılamayan böylesine harikulâde sözler söylemesi başka türlü izah edilemez.”

�� 2�ل �#I�ا V� �O �O�ء واGرض� و@� ا�? I� M#� ا�_�ل MA ا�? ﴾٤﴿ر�84. Bunun üzerine Allah’ın Elçisi, düzenledikleri gizli toplantılarla,

kurdukları sinsi komplolarla Müslümanları yıldırabileceklerini, Allah’ın nurunu söndürebileceklerini sanan bu zalimlere seslenerek, “Benim Rabb’im, yerde ve gökte söylenen gizli ve açık bütün sözleri bilir. Çünkü O her şeyi işiten, her şeyi bilendir.” dedi. Ve işte Rabb’im, zalimlerin komplolarını açığa çıkarıp yerle bir ediyor:

Page 266: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��ن 8: ��ا اwg�ث ا)Yم 8: ا@ :8 T��A� X��#A r�-�'$� 8��O& L�� ار�: اGو ��2﴿٥﴾ 5. İnkârcılar, Kur’an’ın kitleler üzerindeki etkisini kırabilmek için

olmadık iftiralar attılar. Fakat her defasında, kendi iftiralarını kendileri de beğenmeyerek fikir değiştirdiler. İlk önce, “Muhammed’in bu söyledikleri, aslında karmakarışık hayallerden ibarettir!” dediler. Sonra da, “Yok yok, bu kadar mükemmel sözlerin hayal ürünü olduğuna kimseyi inandıramayız, onu bilinçli olarak uyduruyor diyelim. Fakat hayır, Muhammed’in buna gücü yetmez ki! O hâlde, onun cinlerden bilgi alan bir şair olduğunu söyleyelim. Ama onun şiirle uzaktan yakından ilgisi olmadığını herkes biliyor. O hâlde şöyle diyelim: O madem Peygamber olduğunu iddia ediyor, öyleyse bize önceki ümmetlere gönderilen türden bir mucize gösterse ya!” dediler.

�� ﴾٦﴿اL��2 54 �3#+2 }'4 ا@#�'�@�r ا4z� �3A'�ن 46. Oysa onlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir toplum, bu tür bir

mucizeye inanmamıştı. Şimdi aynen onların izinden giden bu zalim insanlar mı senin getireceğin mucizelere inanacak?

�� &� ان &' � O#I$ G�ن و4 ��ا ا@: ا�6 #�?A �3��ا M� �(� G�;ر G2+#" ا �٧﴿ار�#'﴾ 7. Ey Muhammed! Biz senden önce de, kendilerini vahiyle

desteklediğimiz senin gibi yiyip içen, çarşı pazarlarda dolaşan ölümlü adamlardan başkasını elçi olarak göndermedik. Zira onlar, bütün hal ve hareketleriyle müminlere önder ve örnek olacaklardı. Ey insanlar! Eğer bu gerçeği bilmiyorsanız, Allah’ın gönderdiği kitap ve Peygamberleri iyi bilen dürüst ve güvenilir ilim adamlarına, yani zikir ehline sorun. Onlar da şahitlik edeceklerdir ki:

�5 و4� �1��Q ا�I�م و4� &� ﴾٨﴿;I#'�@� ;?1ا G ��&#�ن ا��8. Biz Peygamberleri, yiyip içmeyen olağanüstü varlıklar olarak

yaratmadık ve onlar ölümsüz birer varlık, bir melek de değillerdi. Sizin gibi fani birer insan olarak ümmetlerini uyarmış ve Allah yolunda her türlü baskı ve eziyete sabırla göğüs germişlerdi.

�K > �A�?O�ا �ء وا@#�'� �7,�'�@� و54 �A 1-��@� ا�21'E﴿٩﴾ 9. En sonunda, kendilerine verdiğimiz sözü gerçekleştirdik.

Onları ve müminlerden lâyık gördüklerimizi kurtardık. Allah’a

Page 267: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

karşı gelerek azgınlık edenleri ise, korkunç bir azapla helâk ettik! Ey inkârcılar! Eğer mucize isteğinizde gerçekten samimî iseniz, dinleyin:

1_� tن�#_I$ YAا C�&�&ذ T� �A �8� & ����ا ��'� ﴾١٠﴿ا10. Gerçekten Biz size, içinde şanınız bulunan muhteşem bir

Kitap indirdik. Size, insan benliğini eğitip mükemmel bir toplum oluşturabilmek için ihtiyaç duyduğunuz her türlü hikmet, öğüt, uyarı ve ibret derslerini içinde barındıran, sizi insanlığın önderi makamına getiren, size dillere destan olacak şan, şeref, onur ve yücelik kazandıran ve hem dünyada hem âhirette kurtuluşa ermenizi sağlayan bu Kur’an’ı gönderdik. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? Şimdi önünüzde iki seçenek var: Ya Kur’an’a sımsıkı sarılır kurtuluşa erersiniz, ya da onu inkâr edip zulmünüzün cezasını çekersiniz:

�5 و&� ��Qا �4�2 �1@I8 ��7{ y�LO� وا�& L��2 54 �'Ob2﴿١١﴾ 11. Sizden önceki çağlarda, halkı zulüm ve haksızlık yapan nice

şehirleri yerle bir ettik ve onların ardından başka toplumlar meydana getirdik.

�� O#A Cن�u&�� �3'4 �@ اذا ��'��ا 8� ﴾١٢﴿ا)?12. Helâki hak eden toplumlar azabımızın tepelerine bineceğini

sezdikleri anda, derhal orayı terk edip kaçmaya çalışıyorlardı. Fakat nereye yönelseler, karşılarına azap melekleri dikiliyordu:

G ن�#�?$ �� #I� ��'&�?4و T� �A � A�$ا �� ﴾١٣﴿$�&u�ا وار;�I�ا ا�> 413. “Yoo, kaçmayın, şımarıp azgınlaştığınız o servet ve

saltanata ve hiç ölmeyecekmiş gibi dayayıp döşediğiniz lüks evlerinize, villalarınıza, saraylarınıza dönün! Çünkü siz yaptıklarınızdan sorguya çekileceksiniz!”

< 2���ا �O��y � '& � ﴾١٤﴿�� و�#'�� ا14. Artık kurtulamayacaklarını anlayınca, “Vay başımıza gelenler!

Biz gerçekten de ne zalim kimselermişiz!” diye feryat ediyorlardı.

�OA 5� �14�Q 1ا� �b( �@�'#I; < ﴾١٥﴿زا�{ $#" د-��3� )

Page 268: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

15. Ve hepsini kökünden biçip yok edinceye kadar, bu feryatları sürüp giderdi. Öyle ya:

< و4� �+-G �O3'�8 �4رض وGء وا��O ﴾١٦﴿Q#_'� ا�?16. Biz gökleri, yeri ve bu ikisinin arasındakileri hikmet ve

adaletten yoksun, anlamsız ve amaçsız, yani oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık ki.

�� > �#-�A � �  ان &' �ه 1� 546\ $G ا�6 3�\ �� ان ﴾١٧﴿ارد17. Şayet bir eğlence edinmek isteseydik bunu herhâlde kendi

katımızdan edinirdik, fakat böyle bir şey yapmayız!

� $Wb�ن 8: O4 :���و��� ا CP@زا �ذا @�A Tw41�A :m�+�ا <#- P�_6ف 8��﴿١٨﴾ 18. Biz varlık âleminde başıbozukluğa, adaletsizliğe ve ölçüsüzlüğe

yer vermeyiz. Zulüm ve haksızlıkları eğlence izler gibi izlemeyiz. Tam tersine, mutlak ve değişmez gerçeklik, doğruluk demek olan hakkı, kötülük, çirkinlik ve eğrilik temeline dayanan batılın tepesine çarparız da, onu paramparça eder ve böylece batıl yok olup gider. Ey inkârcılar! Allah’a yakıştırdığınız uygunsuz niteliklerden dolayı, vay hâlinize!

T�و r�ون?� ?� Gو �T$د���ون -5 -+ ?� G و54 -'1ه CرضGات وا�O ﴾١٩﴿MA 54 ا�?19. Göklerde ve yerde olan herkes, O’nun aciz birer kuludur.

Dolayısıyla, O’nun katında bulunan ve müşrikler tarafından ilâhlaştırılan melekler, O’na kulluk etmekten asla kibre kapılmazlar ve ona ibadette en ufak bir kusur işlemez, hiçbir zaman bundan bıkıp yorulmazlar.

��ن �? 3�ر W� G�ون + ﴾٢٠﴿ا��: وا�'20. Gece gündüz bir an bile ara vermeden O’nun sınırsız

yüceliğini tüm evrene ilan ederek tesbih ederler. Fakat bu nankörler, O’na kulluk etmeyi gururlarına yediremiyorlar.

�وا اL3� 54 ام 6\ ﴾٢١﴿اGرض @� �'7�ون ا$21. Yoksa onlar yeryüzünde, canlılara hayat bahşeden ve Kıyamet

Günü insanları yeniden diriltip hesaba çekebilen ilâhlar mı edindiler? Hâlbuki:

�� Sن ا��+?A r�$1?W� Sا Gا L3�ا ��O3� �A ن�ن &�Wb� � O- �شI�٢٢﴿رب ا﴾

Page 269: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

22. Göklerde ve yerde Allah’tan başka tanrılar olsaydı, aralarındaki çekişmeden dolayı her iki âlem de yıkılıp gider ve kâinattaki bu harika düzen görülmezdi. Oysa gördüğünüz gibi, gökler ve yer muazzam bir düzen içerisinde varlığına devam etmektedir. Mutlak hükümranlık sahibi olan Allah, müşriklerin batıl iddialarından tamamen uzaktır, yücedir.

G ن�و@� �?�# :IW� � O- :�?�﴿٢٣﴾ 23. O, yaptıklarından dolayı kimseye hesap vermez, fakat

O’nun dışındaki tüm varlıklar, yaptıklarından Allah’a karşı sorumludurlar.

CM 8: ا&�@ ام � اCL3� 2: @�$�ا 8�@�r�� @6ا ذ&� MI4 54 وذ&� 54 2+#� �T\6وا 54 دو � G ا$ ﴾٢٤﴿�O#I�نk ا��g�I4 �3A P�ن

24. Demek o müşrikler, uydurdukları sahte ilâhları ve batıl ideolojileri terk edip bir tek Allah inancını benimsedikleri takdirde, O’nun gönderdiği Kitaba göre hayatı yeni baştan kurmak zorunda kalacaklarını, böylece adalet ve eşitlik esaslarına dayalı bir toplumsal sistemde diledikleri gibi yaşayamayacaklarını çok iyi bildiklerinden, O’ndan başka tanrılar ediniyorlar, öyle mi? Onlara de ki: “Eğer iddianızda samimî iseniz, bunun ilâhî kitaplara

uygun olduğunu ispatlamak üzere delilinizi getirin! İşte bu tevhid inancı, hem benimle birlikte olan Müslümanların ve hem de benden önceki Elçilerin insanlık tarihi boyunca gündeme getirdiği ilâhî öğretidir.” Ama ne var ki, onların çoğu hakikat bilgisinden yoksundurlar.

Bu yüzden de önyargılarının kurbanı oluyor ve alışageldikleri kültür ve anlayışa uymadığı için, aslında aklı başında hiçbir kimsenin ilgisiz kalamayacağı bu inanç sistemine karşı umursamaz bir tavır takınıyorlar. Hâlbuki:

�� �G T اT� ا و4 �M اT�� ا �(� Gل ا�54 2+#" 54 ر� �1ون ار�#'+-�A p�� ا G﴿٢٥﴾ 25. Biz senden önce gönderdiğimiz bütün Peygamberlere,

“Benden başka tanrı yoktur, öyleyse yalnızca Bana kulluk edin!” diye vahyetmiştik. Fakat o Peygamberlerin bu günkü izleyicileri, bakın bu hakikatten nasıl uzaklaşmışlar:

CT 8: -+�د 4��4�نk و2���ا��)5O و1�ا �+ \6 ا�� ﴾٢٦﴿ا$

Page 270: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

26. Bütün sapık inanç ve ideolojiler, Allah’ın herhangi bir konuda yetersiz, aciz, muhtaç ve zayıf olduğu varsayımından yola çıkarlar. Nitekim Hristiyanlar İsa’yı Allah’ın oğlu kabul ederken, müşrikler de melekleri Allah’ın kızları saydılar ve “Rahman çocuk edindi.” dediler. Hâşâ! Çocuk edinmek, bir acizliktir, O ise her türlü acizlik ve noksanlıktan uzaktır, yücedir! Onların Allah’ın oğlu olduğunu iddia ettikleri kimseler, gerçekte Allah tarafından ikrama lâyık görülen seçkin ve değerli kullardır. Öyle ki:

G ن�#OI� 4�ه��ل و@� 8��_�8 T�_+?�﴿٢٧﴾ 27. Onlar Allah’ın hükmüne aykırı bir söz söylemezler ve

yalnızca O’nun emrine göre hareket ederler.

#I� � ن�_W74 �T �7Q 54 �@و <u$5 ارO� Gا kن�IW7� G3� وW#Q �43� و� ﴾٢٨﴿4� 8< ا��128. Allah onların geçmişte ve gelecekte, gördükleri ve

göremedikleri, bildikleri ve bilmedikleri, açıkladıkları ve gizledikleri, kısacası önlerindeki ve arkalarındaki her şeyi tam olarak bilmektedir. Fakat onların bilgisi çok sınırlıdır. Bu yüzden, Allah’ın rızasını kazanmış olanlardan başkasına şefaat edemezler. Yani azabı hak eden kimseleri kayırıp cehennemden kurtarmak için Allah katında aracılık edemezler. Çünkü onlar, O’nun heybetinden tir tir titrerler.

<t و54 �O�� ي ا�| , "�6& C� '3; T� � , "�6A �T�M اT� 54 دو � ﴾٢٩﴿�_: 4'3� ا29. Onlardan biri, “Ben de Allah’tan başka bir tanrıyım!”

diyecek olsaydı, onu cehennemle cezalandırırdık. Çünkü Biz zalimleri böyle cezalandırırız.

O�ات واGرض &� � ر$_� '_ WA�O@�C و;I#'� 54 ا�O��ء &: X او�� �وا ان ا�? �W& 5� Mء �� ا�6� CM( ن�4'z� YA٣٠﴿ ا﴾

30. Kur’an’ın ilâhî bir kelam olduğunu reddeden inkârcılar, içinde bulundukları evren üzerinde araştırma yaparak görüp anlamıyorlar mı ki, gökler ve yer başlangıçta bitişik bir hâlde idi de, Biz onları daha sonra birbirinden ayırdık ve yine hayatın kaynağını, canlıların özelliklerini, hücrenin yapısını araştırıp görmüyorlar mı ki, Biz her canlı varlığı sudan yarattık? Bugün bilim dünyasında genel kabul gören teoriye göre, evren sıfır

hacimdeki ve sonsuz yoğunluktaki bir noktanın kozmik bir patlama

Page 271: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

(Big Bang) sonucunda parçalanıp dağılmasıyla meydana gelmiştir ve hâlen genişlemektedir. Kur’an hakkında şüphe ve tereddüdü olanlar, evrendeki ayetlerle

Kur’an ayetlerinin nasıl mükemmel bir uyumla örtüştüğünü görüp de, bu kitabın Allah’tan gelen bir hak olduğuna hâlâ inanmayacaklar mı?

�'#I;3� �3 1ون و #I� Y+� �;�,A �3� �A �'#I;1 38� و� �O$ ان M�رض رواGا MA﴿٣١﴾ 31. Ve yine Biz, yerkürenin deprem, volkan patlaması, kıta

kayması ve benzeri sebeplerle veya sistematik hareketlerindeki dengesi bozularak insanları sarsmaması için oraya sapasağlam dağlar yerleştirdik. Kolayca yollarını bulabilmeleri için orada vadiler, geçitler ve geniş yollar meydana getirdik.

�'#I;و �و@� -5 ا� r�y�W�4 �W_� ء��O ﴾٣٢﴿3$� g�I4�ن ا�?32. Ve gökyüzünü, sapasağlam korunan bir kubbe hâline

getirdik. Hal böyleyken, onlar gökyüzünde Allah’ın kudretini ve O’nun bilgisini gözler önüne seren bunca delillerden ve hayranlık verici mucizelerden yüz çevirip geçiyorlar. Oysaki:

��ن و@� +?� "#A M �A :& C�O_�وا �O 3�ر وا�7 ي P#Q ا��: وا�' ﴾٣٣﴿ا�6�33. Geceyi ve gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O’dur. Uzaydaki

gök cisimlerinin her biri, kendisi için programlanmış belli bir yörüngede yüzüp gitmektedir.

﴾٣٤﴿;I#'� �+7� 54 2+#" ا�\C1# اA�3A }4 5xp� ا�\�1�ون و4�34. Ey Peygamber! Biz sana bu dünyada ebedî bir hayat

bahşetmediğimiz gibi, senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Bundan sonra da verecek değiliz. O hâlde, sen vakti zamanı gelir de ölürsen, senin ölümünü dört gözle bekleyen o insanlar dünyada ebedî mi kalacaklar? İmtihan hikmeti gereğince bir süre yaşasalar bile, eninde sonunda ölüp hesaba çekilmeyecekler mi? Unutma ki:

�اL_x ا &: � وا�\CL' A v وا��'� $�;I�ن W� ذ 7��8 �&�#+ ﴾٣٥﴿O��تC و35. Her can mutlaka ölümü tadacaktır. Allah yolunda olmasa da,

mutlaka ölecektir. Biz sizi, yeteneklerinizi açığa çıkarmak ve olgunluk mertebelerinde yücelmenizi sağlamak üzere bazen hastalık, fakirlik, deprem gibi kötülük olarak bildiğiniz şeylerle ve

Page 272: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bazen de sıhhat, zenginlik, güç, başarı gibi iyilik olarak bildiğiniz şeylerle sınayarak imtihan ediyoruz. Bu dünyada kısacık bir hayat yaşayacak ve sonunda, yaptıklarınızın karşılığını görmek üzere Bize döneceksiniz.

) واذا ي �6&� اr�� 3� و@� 68&� ا�� واC ا@6ا ا�6� @ Gا "\6و �وا ان � �W& 5� 5O @� راك ا�6� ﴾٣٦﴿&�A�ون

36. Ey Peygamber! İnkârcılar seni her gördüklerinde, “Atalarımızın yüzyıllardan beri tapındığı ilâhlarımızı ve şirk inancına göre oluşturduğumuz hayat tarzımızı diline dolayan adam bu muymuş?” diyerek seni alaya alırlar. Oysa onlar gerçekte Rahman’ın hikmetlerle dolu apaçık öğüt ve uyarısı olan Kitabını inkâr ediyorlar.

P#Q ن�#,I ?$ YA M ��� ا��$� ?�ن C:,- 54 ��ر� G٣٧﴿ا﴾ 37. Zaten insanoğlu pek aceleci yaratılmıştır. Sabırsızlanmayın,

her şeyin bir zamanı var. Kur’an’ın ilâhî bir kitap olduğunu, nihaî zafer ve üstünlüğü müminlerin kazanacağını gözler önüne seren delillerimi yakında size göstereceğim, zalimlerin başına gelecek olan azabı Benden acele istemeyin.

< و�_���ن ﴾٣٨﴿4 > @6ا ا��-1 ان &' � E�د�238. İnkârcılar, “Eğer dedikleriniz doğru ise, bu savurduğunuz

tehditler ne zaman gerçekleşecek?” diye soruyorlar.

�ر و3y 5- G�ر@� وb'� �@ G�ون �� �ن -5 و;�@3� ا�' W�� G > �W& 5�وا )� ﴾٣٩﴿�I#� ا�6�39. Bu kâfirler, yüzlerinden ve sırtlarından cehennem alevlerini

savamayacakları ve hiçbir şekilde yardım da göremeyecekleri zaman başlarına gelecekleri bir bilselerdi…

�I�ن رد@� وG @� �'|�ون 8: �� ?� YA �3 3+ A L w8 �3� �$�$﴿٤٠﴾ 40. Gerçek şu ki, son saat ansızın gelip çatacak ve onları

şaşkına çevirecek. İşte o zaman ne onu geri çevirebilecekler, ne de onlara ikinci bir fırsat verilecek!

نt و�_1 �] 3 ?� �T8 ا��5 �\�وا 4 �3'4� &� ��ق 8��6�A "#+2 54 :��8 ~ ﴾٤١﴿ا� 341. Ey Muhammed! Doğrusu, senden önceki Elçilerle de alay

edilmişti. Fakat onları alaya alan küstahları, sonunda alay ettikleri o korkunç azap çepeçevre sarıp helâk etmişti.

Page 273: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

:2 pz#�� 54�g�I4 �3 )C5O 8: @� -5 ذ&� ر8 3�ر 54 ا�� ﴾٤٢﴿ن &� 8���: وا�'42. Onlara de ki: “Geceleyin uyuduğunuz veya gündüz vakti gezip

dolaştığınız bir sırada size azap etmek istese, sizi Rahman’a karşı kim koruyabilir? Ebette onları tehlikelerden koruyan ve nimetler içinde yaşatan Allah’tır. Fakat onlar, bunu bile bile Rab’lerinin öğüt ve uyarısı olan şu Kur’an’dan yüz çeviriyorlar.

�+�ن ام b� � '4 �@ G3� و?W�I�ن b� ا �� ?� G C�' ﴾٤٣﴿3�� ا3I'O$ L3�� 54 دو43. Yoksa onların, kendilerini Bize karşı koruyabilecek

tanrıları mı var ki, bu kadar pervasızca ayetlerimizi inkâr ediyorlar? Hayır, o sözde tanrıları kendi kendilerini bile koruyacak güce sahip değiller ve Bizim tarafımızdan bir yakınlık da göremeyecekler.

:8 pz� @ �'I > m�ل -# 4 ��ء@� ) ء وا8 �G 54 �3b_'�$M اGرض � 3�� اC�OI� اYA ��ون ا ﴾٤٤﴿اm�ا3A�C ا3A� اw���+�ن

44. Aslında Biz onları ve atalarını nimetler içinde yaşattık da, hayat gözlerinde hiç bitmeyecekmiş gibi uzun göründü. Sahip oldukları servet, güç ve saltanatın ebediyen süreceğini zannedip azgınlaşmaya, hiç ölmeyecekmiş gibi davranmaya başladılar. Oysa görmüyorlar mı ki, Biz hüküm ve kudretimizle yeryüzüne gelip onu her yanından nasıl peyderpey eksiltiyoruz? Geçmişte yaşamış nice toplumların, azgınlıklarından dolayı yok

edildiğini bilmiyorlar mı? Depremlerle, savaşlarla, toplumsal ve ekonomik krizlerle nüfuslarını nasıl kırıp dağıttığımızı, üzerlerindeki ablukayı her geçen gün daralttığımızı görmüyorlar mı? Çevrelerinden, dost ve akrabalarından birer ikişer mezara yolladıkları insanların hâlini düşünüp ibret almıyorlar mı? Bütün bunlar, yaklaşan felâketin habercisi değil mi? Hal böyleyken, inkârcılar, hak ve hakikat karşısında hâlâ üstün

geleceklerini mi zannediyorlar?

:2 6�O� ا -��ء اذا 4� �'6رون ا � ا�1 bا� VO?� Gو �M(���8 �&٤٥﴿ر﴾ 45. Ey Peygamber! Uyarılara devam ederek de ki: “Ey insanlar!

Ben sizi kendi görüşlerimle, şahsi düşüncelerimle değil, ancak Allah katından gelen Kur’an gibi bir vahiyle uyarıyorum.” Ne var ki, gerçeklere kulak tıkayan sağırlar ne kadar uyarılsalar da,

Page 274: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kendilerini felâketten kurtaracak bu çağrıyı işitmezler. Bununla birlikte:

< و�� �O��y � '& � " ��_�5� �� و�#'�� ا �L 54 -6اب ر8W �3 ?4 ﴿٤٦﴾ 46. Onlara Rabb’inin azabından ufacık bir esinti bile

dokunuverse, derhal “Eyvahlar olsun bize, meğer biz ne zalimmişiz!” diye feryat ederler. Peki, Büyük Mahkemede ne yapacaklar?

Vu�5 ا�_?a ���م ا�_YA LO� $|#� و Q 54 L�دل اO��از� ��X �W�C وان &�ن 4�_�ل )+ > �+��( �'8 <W&و C�38 �'�$٤٧﴿ا﴾

47. Hesap Günü adalet terazilerini kuracağız ve hiç kimseye en ufak bir haksızlık yapılmayacak. Öyle ki, yapılan her iyilik veya kötülük incir çekirdeği kadar küçük bile olsa, onu da hesaba katacağız. Hesap görmek için Biz elbette yeteriz. İşte bunun için, kitap ve

elçi göndererek insanlığı her devirde uyarmışızdır:

<k و�_1 �_ O#� ء وذ&�ا���gن و�2�W��> و@�ون ا�4 �٤٨﴿ ا$�'﴾ 48. Doğrusu Biz, vaktiyle Musa ile Harun’a da, kötülüklerden

titizlikle sakınan o takva sahipleri için gönülleri aydınlatan bir ışık kaynağı ve bir öğüt ve hikmet kitabı olarak Tevrat’ı, doğruyu eğriden ayırmaya yarayan o şaşmaz ölçüyü vermiştik.

5� �-W74 L_�ن ا�6� 8 �3�w��� و@� 54 ا�? ﴾٤٩﴿�\7�ن ر849. O takva sahipleri ki, Rab’lerine gayben, yani O’nun zatını

göremedikleri hâlde, varlığını, Rab ve İlâh olarak birliğini, sonsuz kudret ve merhametini gözler önüne seren sayısız yaratılış mucizelerini görerek iman eder, O’na yürekten bir saygıyla bağlanır ve ecel vaktinin gelip çatacağı o Son Saatin korkusuyla titrerler.

� T� 4'��ونt و@6ا�Aا Cه�'� ﴾٥٠﴿ذ&� 4+�رك ا50. Ey insanlar! İşte bu elinizdeki Kur’an da, doğru yolu göstermek

üzere göndermiş olduğumuz hayır ve bereketlerle dolu bir hikmet, öğüt ve uyarı kitabıdır. Şimdi siz onu bile bile inkâr mı edeceksiniz?

<r و�_1 �O��- �T8 � �� ر1Xه 54 2+: و&' ﴾٥١﴿ ا$�'�� ا8�@�

Page 275: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

51. Doğrusu Biz Musa’dan çok daha önce, İbrahim’e üstün ahlâkî özellikler ve sağlam bir muhakeme yeteneği vererek ona da hak ettiği olgunluğu bahşetmiştik. Onun buna lâyık olduğunu çok iyi biliyorduk.

�T و2��T4 4� @6ه ا� اذ �8G ل�ن 2�W&�- �3� � �M ا �: ا� � �K�O﴿٥٢﴾ 52. Hani İbrahim, babasına ve kavmine seslenerek, “Nedir bu

tapıp durduğunuz heykeller?” demişti.

�5 2���ا �18�- �3� ���ء �� ا8 ﴾٥٣﴿و;153. Onlar da, “Atalarımızın onlara tapmakta olduğunu gördük,

biz de onları körü körüne izleyip aynı putlara tapıyoruz!” dediler.

��[p 2�ل < �_1 &' � ا � وا8 Yg Mل 4+� �A �&﴿٥٤﴾ 54. İbrahim, “O zaman siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık

içindesiniz!” dedi.

��ا ��2 8 �' o;ا > �+- Y54 ا� }�P ام ا��﴿٥٥﴾ 55. Onlar, “Bu sözlerinde gerçekten ciddi misin, yoksa bizimle

oyun mu oynuyorsun?” diye sordular.

�@�1 2�ل ي A��@5� وا�p -#> ذ��� 54 ا�7 O�ات واGرض ا�6� �� رب ا�? ﴾٥٦﴿�5 8: ر856. İbrahim, “Elbette ciddi söylüyorum!” dedi, “Sizin Rabb’iniz şu

heykeller değil, gökleri ve yeri yoktan var eden ve tüm evrenin gerçek sahibi, efendisi, yöneticisi ve Rabb’i olan Allah’tır ve ben, buna bizzat şahitlik ederim!”

S�$و G 5� �1ن ا'E�1I8 ��4 ان $���ا ��814 �&﴿٥٧﴾ 57. Ve içinden, “Allah’a yemin olsun ki, siz arkanızı dönüp

buradan uzaklaşır uzaklaşmaz putlarınızın hakkından geleceğim!” dedi.

�3#I,A ��3� ا #I� �3� اv �+& Gن ;6اذا ا�I;�� T﴿٥٨﴾ 58. Böylece İbrahim, hiç kimsenin olmadığı bir saatte gizlice

puthaneye girerek, eline geçirdiği bir baltayla bütün putları paramparça etti. Fakat en büyük puta hiç dokunmadı ki, olup bitenler hakkında bilgi edinmek üzere o putun tanıklığına başvursunlar. Böylece, onun konuşamadığı, göremediği gerçeğini idrak edip putlara tapmaktan vazgeçsinler.

Page 276: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

< 2���ا �O�� 5O� T ا�| ﴾٥٩﴿IA 54: @6ا 8�3� '�� ا59. Ertesi sabah mabede gelip putların halini gören müşrikler,

“Kim yaptı bunu ilâhlarımıza?” diye bağırdılar, “Bunu yapan her kimse, gerçekten çok zalim biriymiş!”

�C� 2���ا � ا8�@� T� ل�6&�@� �_� < A �'IO�﴿٦٠﴾ 60. İçlerinden bazıları, “İbrahim adında genç bir adamın

putlarımız hakkında ileri geri konuştuğunu duymuştuk!” dediler, “Bunu ondan başkası yapmış olamaz!”

3� �137ون 2���ا #I� س� �> ا-< ا�' #- �T8 ا�$�A﴿٦١﴾ 61. “Öyleyse, onu derhal yakalayıp insanlarla yüzleştirin ki, bu

sözleri söylediğine şahitlik etsinler!” dediler. Böylece, İbrahim’i tutup getirdiler ve:

��ا ��2 C�� �� ا8�@� ﴾٦٢﴿ءا{ IA#{ @6ا 8�3� '� �62. “Ey İbrahim, bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın?” diye

sordular.

v@� @6ا A?�#�@� ان &��ا �'�_�ن 2�ل �+&  T#IA :8 ﴿٦٣﴾ 63. Zaten bu soruyu bekleyen İbrahim, “Hayır!” dedi, “Bunu olsa

olsa, şu büyük put yapmıştır. İnanmıyorsanız kendilerine sorun, tabii eğer konuşabilirse!”

�O��ن�I;�A k�ا �� ا � ا�| ��ا ا ��_A �3?W�> ا ﴾٦٤﴿ا�64. Bu sözler, beyinlerinde şimşek gibi çaktı. Bunun üzerine, bir an

için vicdanlarının sesine kulak vererek, içlerinden, “Aslında İbrahim doğru söylüyor, bizim yaptığımız düpedüz saçmalık, bu aciz putlara tapmakla, asıl haksız durumda olan biziz!” dediler.

�K �ء �'�_�ن �Gpz� @ �4 }O#- 1_� r�3��]ا -#> ر�٦٥﴿?﴾ 65. Ne var ki, yüzyıllardan beri süregelen bir sistemin yanlışlığını

itiraf etmek ve “dünkü çocuğun” karşısında yenilgiyi kabullenip hakikate boyun eğmek onlar için hiç de kolay değildi. Dahası, tek tanrı inancını benimsemek ve bu inanca göre hayatı yeni baştan kurmak hiç mi hiç işlerine gelmezdi. Haksızlığın, hırsızlığın, sömürünün mahkûm edildiği, dürüstlük ve erdemliliğin en yüce değer hâline geldiği, hak ve adalet prensiplerinin egemen olduğu bir toplum düzeninde yaşamak onlar için ölüm demekti. Bunun için, eski

Page 277: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kafalarına geri dönüp, “Lâf cambazlığı yapma, ey İbrahim!” dediler, “Sen de pekâlâ bilirsin ki, putlar konuşamaz!”

4� IW'� G 2�ل S1ون 54 دون ا+I Aا C�& �u� Gو ���X ��﴿٦٦﴾ 66. İbrahim, “Madem öyle!” dedi, “Ne diye Allah’ı bırakıp da,

size hiçbir fayda veya zarar veremeyecek kadar aciz olan bu şeylere tapıyorsunuz?”

C اI$ YA_#�ن اف S1ون 54 دون ا+I$ �O�٦٧﴿ ��� و﴾ 67. “Güya aklı başında adamlarsınız, utanın şu hâlinizden! Size de,

Allah’ı bırakıp taptığınız şeylere de yazıklar olsun! Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”

< 2���ا �#-�A � '& وا ا3� �� ان� �b2�ه وا �(﴿٦٨﴾ 68. Bunun üzerine, küfrün elebaşları halkı kışkırtarak, “Bu adamın

hakaretlerine daha ne kadar sessiz kalacaksınız?” dediler, “Haydi durmayın, onurunuzu kurtarmak için bir şeyler yapacaksanız, derhal onu ateşe atın da ilâhlarınıza arka çıkın!” Böylece dev bir ateş hazırladılar ve İbrahim’i mancınığa koyup

ateşin ortasına attılar. Fakat bilmiyorlardı ki, Allah dilemedikçe bıçak kesemez, kurşun öldüremez, ateş yakamazdı. Nitekim:

�'#2 k�� �> ا8�@� #- �4Y�8�دا و M ��ر &� ��﴿٦٩﴾ 69. “Ey ateş!” dedik, “İbrahim’e serinlik ve selâmet ol!” Bir de

baktılar ki İbrahim, âdeta gül bahçesine dönen ateşin ortasında Rabb’ine secde etmekteydi.

�r5 وارادوا ��?QGا �@�'#I,A 1�ا& �T8﴿٧٠﴾ 70. Evet, bu zalimler ona hileler, tuzaklar kurmaya çalıştılar,

fakat Biz hepsini büyük bir azapla helâk edip yıkıma uğrattık!

�'�ه ,< و �O��I#� �3� �A �'&ر�8 M ﴾٧١﴿و��m� ا�> اGرض ا� �71. Ardından da, hem İbrahim’i hem de kardeşinin oğlu Lut’u

kâfirlerin elinden kurtardık ve tüm insanlık için hayır, mutluluk ve bereket kaynağı kıldığımız Şam diyarına, yani bugünkü Suriye, Filistin ve Ürdün civarındaki kutsal topraklara ilettik. Artık tebliğ mücadelesi bu bölgelerde yürütülecekti.

� ا��CP و�I_�ب �CL#A و&Y وو@+'� T� > ����E �'#I;﴿٧٢﴾

Page 278: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

72. İbrahim’i kurtarmakla kalmadık, ona oğulları İsmail’i, İshak’ı ve ayrıca torunu Yakup’u bir lütuf olarak armağan ettik. Onların her birinin dürüst ve erdemli kimseler olmasını sağladık.

�@�'#I; و�13ون 8� L Oxا ا�&�ةr و&� � ��ء ا� #�ة وا� bم ا��ات وا2v\�ا :IA �3��ا �واو)�'� ��4 k5� �18�- �'�﴿٧٣﴾

73. Ve onları, buyruklarımız doğrultusunda insanlığa doğru yolu gösteren birer önder kıldık. Kendilerine iyi işler yapmayı, namazı kılmayı ve zekâtı vermeyi emrettik. Çünkü onlar, gönderdiğimiz hükümler doğrultusunda yaşayarak, yalnızca Bize kulluk eden kimselerdi.

�m��ا و C�x��+\�ا :OI$ }�& M �'�ه 54 ا�_��L ا� � ,�ا 2�م ا$�'�ه )O�� و-#O� و�& �3 k> �_��A ء�٧٤﴿�﴾

74. Lut’a da katımızdan ilim ve hikmet bahşettik ve onu, çirkin işler yapmayı alışkanlık hâline getiren bir toplumun elinden kurtardık. Kadınları bırakıp erkeklere yönelen bu azgın halkı ise, tamamen helâk ettik. Çünkü onlar, gerçekten de yoldan çıkmış ahlâksız bir toplumdu.

<t وادQ#'�ه ���� b54 ا� T M ر)' O�C ا �A﴿٧٥﴾ 75. Böylece, Lut’u da lütuf ve rahmetimizi hak eden kullarımız

arasına kattık. O, gerçekten çok dürüst ve erdemli bir kimseydi.

�(��r� و �|I�54 ا���ب ا T#@ه وا�'� ,'A T� �'+, ��A :+2 54 دى� ﴾٧٦﴿اذ 76. Nuh’a da ilim ve hikmet verdik. Hani Nuh İbrahim’den yıllar

önce, “Ey Rabb’im, kâfirlerle mücadelemde yenik düştüm, bana yardım et!” diye dua etmişti. Biz de çağrısına cevap vererek hem onu, hem de onunla birlikte olanları Nuh tufanı denen o büyük felaketten kurtardık.

�ه �b�ا 2�م ��ء A�2�l'�@� ا;O و�& �3 8�ا 8���'$�C ا 6& 5� < 54 ا�_�م ا�6� �I﴿٧٧﴾ 77. Ve ayetlerimizi yalanlamaya kalkışan topluma karşı onu

destekledik. Gerçekten onlar, tepeden tırnağa kötülüğe batmış bir toplumdu. Bu yüzden hepsini korkunç bir tufanla sulara batırıp boğuverdik.

�k5 و�#5O� اذ ��O��ن MA وداو�د �1@�X �3O��� � �l T'� ا�_�مr و&' �A }7W ﴾٧٨﴿ا���ث اذ

Page 279: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

78. Davud’a ve oğlu Süleyman’a da ilim ve hikmet vermiştik. Hani onlar, bir topluluğa ait koyun sürüsünün geceleyin girip ürünlerini harap ettiği bir ekin tarlası hakkında hüküm vermişlerdi. Biz, onların hüküm verirken doğru ve adalete uygun yargıya varabilmek için ne büyük çaba harcadıklarını, insanların haklarını korumak için ne kadar özen gösterdiklerini görüyorduk. Bir adamın koyunları, geceleyin yanlışlıkla komşu tarlaya girip

bütün ürünleri tahrip etmişti. Davud, tahrip edilen ürünlerin değerine eşit miktarda hayvanın tarla sahibine tazminat olarak verilmesine hükmetti.

�@�'O 3WA د ا� � V4 داو�� � �#r5O� و&Y ا$�'� )O�� و-#O�� و�\ C و&' v �5 وا�� ,+�ل �?+ > �#-�A﴿٧٩﴾

79. Bunun üzerine, henüz genç yaştaki Süleyman’a, bu dava hakkında en âdilâne çözümü ilham ettik. Süleyman babasının huzuruna gelerek, “Bence sürüyü bir yıllığına

tarla sahibine verelim. Bu zaman zarfında koyunların sütü, doğuracağı yavrular, yünü vs. onun olsun. Bu arada, tarlayı da onarıp eski hâline getirmesi için sürü sahibine verelim. Böylece hem tarla sahibinin uğradığı kayıp telâfi edilmiş, hem de sürü sahibi mağdur edilmemiş olur.” dedi. Bu hükmün daha âdil olduğunu gören Davud, kararını değiştirdi. Gerçi Davud’un verdiği karar da yanlış değildi. Çünkü Biz her

ikisine de sağlam bir muhakeme yeteneği ve ilim bahşetmiştik. Öyle ki; Davud ile beraber sınırsız kudret ve yüceliğimizi dile getirip

tesbih etmekte olan dağları, taşları ve hatta kuşları onun çağrısına boyun eğdirmiştik. Davud insanın ruhunu okşayan içli sesiyle Zebur’dan ayetler okurken, etrafında toplanan kuşların cıvıltılarına karışan nağmeleri dağlarda perde perde yankılanıyor, Allah’ın kudret ve egemenliğini tüm evrene ilân eden bir zikir olarak semalara yükseliyordu. Evet, bütün bunları Biz yapıyorduk. Ve Davud gibi Allah’a

yönelirseniz, size de aynı nimetleri veririz.

﴾٨٠﴿3A r���: ا � X�&�ون LI'E �+�س ��� � �b'�� 54 8� و-#O'�ه

Page 280: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

80. Ayrıca Davud’a, demiri eritip şekillendirme imkân ve becerisi vererek savaşta sizi düşman saldırısından koruyacak örme zırh yapma sanatını öğrettik. İşte Biz, insanoğlunu böyle üstün yeteneklerle donattık. Fakat siz, bunca nimetler karşısında Rabb’inize gereğince şükrediyor musunuz?

5O�#?�و > �O��- ءMX :�8 � �3�C و&' �A �'&ر�8 M � ا�> اGرض ا� � ي 8�4�ه� ��,$ LWE�- �� ا���﴿٨١﴾

81. Ve Süleyman’a, coşkun rüzgârları kontrol altına alıp dilediği yönde estirme gücü bahşettik. Öyle ki, bu rüzgârlarla akıp giden yelkenli gemiler, onun kontrolü altında dünyanın dört bir yanından taşıdığı hesapsız zenginlikleri yüklenerek, her karış toprağını nimet ve bereketlerle donattığımız ülkeye, yani Peygamberler diyarı Filistin’e doğru akıp giderlerdi. Evet, Biz her şeyi en mükemmel şekilde bilmekteyiz.

<k و54 �|A�( �3� � < w� 54�E�ن T� و�OI#�ن -YO دون ذ�"r و&' �m�� ﴾٨٢﴿ا�782. Ve cin şeytanlarından bir kısmını da onun buyruğuna

vermiştik. Bunlar, onun için dalgıçlık yaparak denizin altından inci ve mercan çıkarıyor, bundan başka inşaat, oymacılık gibi ustalık gerektiren işler yapıyorlardı. İşte bu şeytanları da gözetim altında tutan, gerçekte yine Bizdik.

�ب <r وا� �O(ا � وا{ ار)� ا�� uا� M' ?4 M �� ا T ﴾٨٣﴿اذ �دى ر883. Eyyub’a da Peygamberlik vermiş ve zorluklar karşısında

sabredip direnme konusunda onu müminlere örnek kılmıştık. Hani o Rabb’ine el açıp yalvararak, “Ey, Rabb’im!” diye seslenmişti, “Başıma öyle çetin bir belâ gelip çattı ki, ailemi, malımı-mülkümü ve sağlığımı tamamen kaybettim! Elimden tut, bana yardım et ya Rab! Şüphesiz sen, merhamet edenlerin en merhametlisisin.”

�'+, ��A �4 �'W7�A T� وذ&�ى �1'- 54 LO(3� رI4 �3#�4و T#@ه ا�وا$�' �g 54 �T8 5� �18�I#�﴿٨٤﴾

84. Biz de onun duasını kabul etmiş ve başındaki sıkıntıları gidermiştik. Sonra da katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere öğüt verici bir hatıra olmak üzere, ona malını mülkünü, ailesini ve bir o kadarını daha vermiştik.

Page 281: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

:� �IO�وا r5� ��8� b54 ا� :& C:W��وذا ا �� ﴾٨٥﴿وادر�85. İsmail’e, İdris’e ve Zülküf olarak da bilinen Zülkifl’e de

katımızdan ilim ve hikmet vermiştik. Bunların hepsi de zorluk ve sıkıntılara karşı sabırla göğüs geren kimselerdi.

�@�'#Qواد > ���� b3� 54 ا� M ر)' O�C ا �A﴿٨٦﴾ 86. Bu yüzden onları lütuf ve rahmetimizi hak eden kullarımızın

içine kattık. Gerçekten onlar, son derece dürüst ve erdemli kimselerdi.

� ا{ وذا Gا T�ا �G ت ان�O# �ن اذ ذ@� w4�+g� A|5 ان 5� _1ر -#A T�'�دى MA ا�| ا�' r> �O�� M &'{ 54 ا�| �"  ا��+�﴿٨٧﴾

87. Yaptığı hata yüzünden büyük bir balık tarafından yutulan ve üç gün boyunca balığın karnında kaldıktan sonra lütfumuz sayesinde kurtulan Zünnun (Balık Sahibi) lakaplı Yunus’a da katımızdan ilim ve hikmet vermiştik. Hani Yunus, bütün öğüt ve uyarılara rağmen bir türlü doğru yola gelmeyen kavminin inkârcı ve alaycı tutumu karşısında öfkeye kapılarak iznimizi almadan görev yerini terk edip gitmişti. Bu davranışından dolayı kendisini cezalandırıp sıkıntıya düşüreceğimizi hiç hesaba katmamıştı. Böylece, kasabadan ayrılıp deniz kenarına gitti. Bir yolcu gemisine binip denize açıldı. Fakat aniden gemi batma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bunu aralarında günahkâr bir kişinin bulunmasına bağlayan gemiciler, “Gelin aramızda kura çekelim de, bu felâketin kimin yüzünden geldiğini bulup onu gemiden atalım!” dediler. Çekilen kura sonucu Yunus denize atılıp da büyük bir balık tarafından yutulunca, karanlıklar içerisinde Rabb’ine el açıp şöyle yakardı: “Ey yüce Rabb’im, Senden başka ilâh yoktur. Acziyetimi itiraf ediyor ve senin sonsuz merhametine sığınıyorum. Sen eksiklik ve noksanlık ifade edebilecek bütün sıfatlardan uzaksın, insan hayalinin ulaşabileceği her türlü tasavvurun üstünde ve ötesinde, yüceler yücesisin! Doğrusu ben, emrini göz ardı etmekle kendime zulmettim!”

�'+, ��A 54 ه�'� ,< اkT� C�w� و �'4zO�ا M,' ﴾٨٨﴿و&6�" 88. Biz de onun duasını kabul ettik ve içine düştüğü o sıkıntıdan

onu kurtardık. İşte Biz, inananları böyle kurtarırız.

Page 282: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�� A M�دا وا{ vQ ا��ار وز&�� �T رب G $6ر <r اذ �دى ر8 �K﴿٨٩﴾ 89. Ve hani Zekeriya Rabb’ine el açıp yalvararak, “Ey Rabb’im!”

diye seslenmişti, “Beni bu çetin mücadelemde yapayalnız ve yardımcısız bırakma. Çünkü bu ümmetin, ona yeni bir ruh kazandıracak tertemiz bir nesle ihtiyacı var. Bana katından, tevhid sancağını omuzlayacak hayırlı bir nesil, gözümü arkada bırakmayacak güvenilir bir yardımcı, bir dost ihsan eyle ya Rab! Ben ümmetimi, ailemi, malımı mülkümü sana emanet ediyorum. Senden başka tüm varlıklar fânidir. Herkes göçüp gittikten sonra baki kalan, her şeyin vârisi olan ancak sensin ve sen vârislerin en hayırlısısın.”

�'+, ��A �'�ا �?�ر-�ن MA ا�\vات و�1-��& �3 �'� T� زو;CT ا#Eوا <��� T� �'+@وو �T� > �IX�Q �'� ا� ﴾٩٠﴿ رl+� ور@+�C و&�

90. Bunun üzerine, onun duasını kabul ettik. Çocuk doğuramayacak durumda olan hanımını iyileştirdik ve ona hayırlı bir evlat olarak Yahya’yı armağan ettik. Gerçekten de onlar, iyilik yapmakta birbirleriyle yarışan, rahmetimizi umarak ve azabımızdan korkarak Bize yalvarıp yakaran ve emirlerimize saygıyla boyun eğen kimselerdi.

M� < وا� � �O��I#� L�ا �وا8'�3 �@�'#I;و �54 رو)' �3� �A �'\W'A �3;�A }'b(٩١﴿ا﴾ 91. Ve o iffetini koruyan Meryem’e de katımızdan ilim ve hikmet

bahşetmiştik. Tertemiz ahlâkının mükâfatı olarak da, ona babasız bir çocuk hediye etmek için ruhumuzdan hayat üflemiş ve hem onu hem de oğlunu, yani İsa Peygamberi tüm insanlığa sonsuz ilim, kudret ve rahmetimizi gösteren apaçık birer delil kılmıştık.

�� A�-+1ون ان p ر8 �L وا)1ة� وا �� ا4 � ا4 ﴾٩٢﴿@6ه�92. Ey insanlar! İşte sizin birer ferdi olmakla yükümlü olduğunuz

milletiniz, yukarıdan beri anlatılan Peygamberlerin temsil ettiği ve aynı Allah’a, aynı kitaplara, aynı Peygamberlere inanan ve tevhid inancı etrafında kenetlenen bu biricik millettir ve Ben de sizin Rabb’inizim, öyleyse yalnızca Bana kulluk edin!

�I�ا ﴾٩٣﴿اC�3'�8 �@�4 &: ا��'� را;I�نt و$_�

Page 283: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

93. Ama gel gör ki, bu Peygamberlerin izinden gittiğini iddia edenler, aralarındaki bu birliği bozup paramparça ettiler! Oysa hepsi dönüp dolaşıp Bizim huzurumuza gelecektir. İşte O Gün:

5OA ن�+$�& T� � r وا �T�I?� �انW& YA 54z4 �@ت و���� b54 ا� :OI�﴿٩٤﴾ 94. Her kim —Allah’ın ayetlerine iman etmiş olmak şartıyla—

güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyarsa, elbette emekleri boşa gitmeyecektir. Çünkü Biz, yapılan iyilik ve kötülüklerin hepsini bir bir kaydediyoruz. İnkâr edenlere gelince, onlar da zulüm ve haksızlıklarının cezasını

kısmen dünyada çekecekler. Fakat asıl cezayı öte dünyada görecekler:

I;�� G �3�ن و)�ام ﴾٩٥﴿-#> L��2 ا@#�'�@�� ا95. Bizim helâk ettiğimiz bir toplumun, mahşer günü Bize

dönmemesi ve yaptıkları kötülüklerin hesabını vermemesi mümkün değildir. Bu ayeti şöyle anlamak da mümkündür: Bizim helâk ettiğimiz bir toplumun, bir daha dünya hayatına

dönmesi asla mümkün değildir.

<� �{ ��;�ج و4�;�ج و@� 54 &: )1ب �'?#�ن ) A ٩٦﴿اذا﴾ 96. Ta ki Ye’cüc ve Me’cüc denilen istilâcı toplumları dizginleyen

setler yıkılıp açılınca, emperyalist devletler ve uluslararası sömürü şirketleri dünyayı ele geçirmek üzere akla hayale gelmedik yol ve yöntemler kullanarak her tepeden akın akın mazlum halkların üzerine saldıracaklar. Böylece insanlık, tüm dünyayı kuşatan müthiş bir bunalım ve kargaşanın pençesine düşecek.

L#Wl M 54 @6ا 8 وا2�ب �A � �W& 5�واC �� و�#'� 12 &' : ا��-1 ا��A P�ذا @X M�LbQ اb8�ر ا�6� > �O��y � '&﴿٩٧﴾

97. İşte o zaman, gerçekleşeceğinde asla kuşku olmayan o vaad, yani kıyamet vakti yaklaşmış demektir. Kıyamet kopunca tüm insanlar yeniden diriltilip Rab’lerinin huzuruna getirilecekler. İşte o anda, inkârcıların gözleri korku ve dehşetle yerinden fırlayacak ve “Vay başımıza gelenlere!” diye feryat edecekler, “Biz nasıl oldu da, buna karşı böylesine umursamaz davrandık. Yok yok, aslında

Page 284: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

düpedüz zalim kimselerdik biz!” diyecekler. Fakat son pişmanlık fayda vermeyecek.

�� C� ا � 3�� واردون و4 ا '3; �b( S1ون 54 دون ا+I$ �﴿٩٨﴾ 98. Allah onlara, “Ey zalimler!” diye seslenecek, “Siz ve Allah’tan

başka taptığınız putlar, düzmece tanrılar, ilâhlık taslayanlar; hepiniz cehennem odunusunuz ve bir daha asla çıkmamak üzere oraya gireceksiniz!”

�3� Q�1�ون �� �A :&و C�@وردو �4 L3�ء ا �Gpz� ﴾٩٩﴿&�ن @99. “Allah’a itaat edercesine sözünü dinlediğiniz, emrine itaat

ettiğiniz şu zalim insanlar neyin doğru neyin eğri olduğunu belirleme konusunda yetki sahibi birer otorite, yani tanrı olsalardı, cehenneme girmezlerdi. Oysa işte hepiniz ateşe giriyorsunuz, üstelik sonsuza dek orada kalacaksınız!”

�3� IO?� G�ن �3� �A �@و v �Aز �3� �A﴿١٠٠﴾ 100. Onlar orada, acı ve ıstırap içinde çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra

ağlayacaklar. Cehennemin alevleri arasında öyle feci bir şekilde iç çekecekler ki… Orada, feryat ve iniltiden başka bir şey duymayacaklar.

�3'- "o� 1I+4ونk ان �pاو k<�'?�� ا� '4 �3� }_+� 5� ﴾١٠١﴿ ا�6�101. İman edip güzel işler yaptıkları için tarafımızdan

kendilerine en güzel mükâfat takdir edilmiş olanlara gelince, onlar cehennemden uzak tutulacaklardır. Öyle ki:

G r1�ون�Q �3?WM 4� اX 3{ ا �A �@و r�3?� ﴾١٠٢﴿�?IO�ن )?�102. Onun o korkunç uğultusunu işitmeyecekler bile. Canlarının

çektiği sonsuz nimetler içerisinde, sonsuza dek orada yaşayıp gidecekler.

G -1ون�ي &' � $ �CL�o @6ا ��4�� ا�6� #O�3� ا� ع اG&� و$ #_ W�3� ا �� ﴿١٠٣﴾ 103. Kâfirleri dehşete düşüren o büyük korku, onları üzmeyecek.

Melekler onları, “Size söz verilen mutlu gün işte bugündür!” müjdesiyle karşılayacaklar.

� ��م �I P#Q ل �� او ,: �#� O& C�� 18ا �O�ء &M� ا�? ��ي ا�? � '& � 1هC و-1ا -#�'�C ا > �#-�A﴿١٠٤﴾

Page 285: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

104. O gün kâinatı, kitap sayfalarını dürüp katlar gibi düreceğiz. Onu başlangıçta nasıl yoktan var ettiysek, aynen öyle, fakat farklı özelliklerle yeniden yaratacağız. Bu, yerine getirmeyi taahhüt ettiğimiz bir sözdür. Biz elbette sözümüzde duracak, bunu mutlaka yapacağız!” Nitekim daha öncekilere de aynı sözü vermiştik:

��ن و�_1 �� bدي ا��-+ �3K�� رضGان ا �& 8�ر 1I8 54 ا�6 ﴾١٠٥﴿& +'� MA ا�105. Andolsun Biz, diğer bir adı da Zikir olan hikmetli öğüt ve

uyarılarla dolu Tevrat’ı gönderdikten sonra Zebur’da da şöyle yazdık: “Yeryüzüne, ancak ayetlerime iman eden dürüst ve erdemli kullarım vâris olacak ve sonunda cennet yurdu onların ebedî vatanı olacaktır.”

�C5 ان M @6ا �+lY� �_�م -��18 �A﴿١٠٦﴾ 106. İşte bu anlatılanlarda, yalnızca Allah’a kulluk ederek huzura,

mutluluğa ulaşmak isteyen bir toplum için, doğru yola ileten nice öğütler vardır.

�� < و4 �O��I#� LO(ر Gك ا�١٠٧﴿ار�#'﴾ 107. Ey Muhammed! Biz seni başka bir amaçla değil, ancak

âlemlere ve tüm yaratılmışlara rahmet ve bereketimizi ihsan etmek ve böylece insanlığı inkâr ve cehalet karanlığından kurtararak hem dünyada hem âhirette mutluluğa ulaştırmak için gönderdik.

�O� ا3��� اT� وا)3A r1: ا � O#?4�ن ا 2: O� ��)�> اM� ا ﴿١٠٨﴾ 108. O hâlde, tüm insanlığa seslenerek de ki: “Ey insanlar! Bana

ancak, ilâhınızın eşi ve ortağı olmayan tek bir İlâh olduğu vahyedilmiştir. Bana bildirilen en temel hakikat budur. O hâlde, siz de Müslüman olarak Rabb’inize yürekten boyun eğmek istemez misiniz?”

�1 4� $�-1ون A�ن �I8 ام �� �ي ا��2 �اءC وان ادر� �� <#- �� ﴾١٠٩﴿$���ا A_: اذ109. Eğer inat edip yüz çevirirlerse, onlara de ki: “Ben size

Rabb’imin mesajını olduğu gibi duyurdum. Fakat size vadedilen azap yakın mıdır uzak mıdır, bunu bilemem. Onun için, bir an önce zulüm ve haksızlıklara son verip Rabb’inize yönelmenizi tavsiye ederim.”

Page 286: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

T ﴾١١٠﴿ا�_�ل و�4 �#I� O �$�ن �I#� ا�,3� 54 ا110. “Hiç kuşkusuz O, açıktan söylenen sözleri de bilir, içinizde

gizlediğiniz gizli niyet ve düşüncelerinizi de bilir.”

< وان L' A T ��� و4 �ع ا�> )� #I� ي ﴾١١١﴿ادر�111. “Yaptığınız bunca kötülüklere rağmen hâlâ helak edilmemiş

olmanız sizi sevindirmesin. Bilmiyorum, belki de başınıza gelecek azabın ertelenmesi sınanmanız ve ecel denilen süre gelip çatıncaya kadar dünyada yaşatılmanız içindir.”

'� ا رب ا)�� 8���CP 2�ل )5O اI ?O��ن -#> 4� Wb$�ن ور8 ��﴿١١٢﴾ 112. Peygamber, son uyarılarını yaptıktan sonra Rabb’ine el açıp

yalvararak “Ey Rabb’im!” dedi, “Artık adaletinle aramızda hükmünü ver!” Ve inkârcılara seslenerek, “Ey zalimler!” diye haykırdı, “Bizim Rabb’imiz, tövbe eden kullarını bağışlayan sonsuz kudret ve merhamet sahibi Rahman’dır! Ama siz, “Allah kendisine ortaklar edinmiştir!” “O, kitap ve Peygamber göndermez, insanı başıboş bırakmıştır!” “Bizleri öldükten sonra dirilip hesaba çekmeyecektir!” “İnsanı herhangi bir ahlâkî kayıtla sınırlandırmamıştır!” diyorsunuz. Allah hakkında uydurduğunuz bu iftiralar karşısında, ancak O’nun yardımına sığınırız biz!”

� ﴿٢٢﴾ �� ��رة ا�22. HAC SURESİ

Büyük bir kısmı Mekke döneminin sonunda, bazı ayetleri de hicret esnasında ve hicretten sonra indirilmiştir. Yirmi yedinci ayet ve devamında hac ibadetinden söz edildiği için bu adı almıştır. 78 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

�� � �� �-MX Lء -|� L� ا�? r�� ان ز� _�ا ر8 �س ا$ 3� ا�' ﴾١﴿ا�

Page 287: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

1. Ey insanlar, Rabb’inize karşı gelmekten sakının! Çünkü kıyametin sarsıntısı gerçekten çok şiddetlidir. Öyle ki:

�س ���رى ��م �� ارIg{ و$Vu &: ذات )O( :O#3� و$�ى ا�' O- LIg�4 :& :@6$ �3$�و�1 و4� @� 8?��رى �1X S٢﴿و5�� -6اب ا﴾

2. Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın kucağında emzirmekte olduğu yavrusunu bırakıp kaçacak ve her hamile kadın korku ve dehşetten çocuğunu düşürecek. Öyle ki, o an hâllerini görsen insanları sarhoş sanırsın. Oysa sarhoş değiller, fakat Allah’ın azabı çok çetindir. Hal böyleyken:

�k1 و54 +X :& V���ن ��4 vw8 -#� و� Sا MA دل�س 54 �,� ﴾٣﴿ا�'3. İnsanlardan öyleleri var ki, doğru ve geçerli bir bilgiye

dayanmaksızın Allah hakkında körü körüne ve inatla tartışmaya girişir. Nerede isyankâr, azgın bir insan veya cin şeytanı varsa, hep onun peşinden gider. Oysaki:

� & v �I �T ا�> -6اب ا�? T و��13 #u� T �A ه G�$ 54 T ﴾٤﴿-#T� ا4. Şeytanlarla ilgili olarak şu değişmez yasa takdir edilmiştir:

Her kim onları sever, destekler ve kendisine yönetici, yardımcı ve dost edinirse, bu şeytanlar onu doğru yoldan çıkaracak ve cehennemdeki o alevli azaba sürükleyecektir.

�� M ر � �A � '& س ان� 3� ا�' L_#- 54 �K LW� ا� 54 �K 54 $�اب �&�'_#Q � �A �I+�54 ا �� C��� >+'� L_#\4 vlو L_#\4 Lwu4 54 �K

5. Ey insanlar! Eğer ölümden sonra yeniden diriliş konusunda herhangi bir şüpheniz varsa, kendi yaratılışınıza bir bakın: Hiç kuşkusuz biz sizi ilkönce atanız Âdem’de olduğu gibi

topraktan yarattık. Vücudunuzu meydana getiren temel elementleri de aynı şekilde topraktaki minerallerden meydana getirdik. Daha sonra bu mineralleri babanızın vücudunda birçok kimyasal işlemlerden geçirerek sperm denilen nutfeyi yarattık. Böylece bu nutfede bulunan yüz milyonlarca yumurtadan bir tanesini annenizin yumurtasıyla birleştirip dölleyerek ilk hücrenizi oluşturduk. Daha sonra bu hücreyi ikiye, dörde, sekize, on altıya... bölüp çoğaltarak alaka denilen embriyoyu yarattık. Rahim kanalından girerek rahmin arka duvarına sülük gibi yapışıp orada

Page 288: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

asılı duran bu kan pıhtısı görünümündeki alakadan, birkaç santim boyundaki et parçasını yarattık. Bundan sonra da, temel unsurları bakımından yaratılışı kısmen tamamlanmış, fakat bütün organlarıyla henüz tamamlanmamış olan bu bir çiğnem et parçasından, cenin denilen minicik varlığı yarattık ve bu yaratılışı size böyle ayrıntılarıyla anlattık ki, Kur’an’ın ilâhî bir kelam olduğunu, hiçbir şüpheye meydan vermeyecek biçimde size açıkça gösterelim. Cenin hâlinden sonraki aşamalara gelince:

r�& 1Xا ا��w#+ � �K YWm ��;�\ �K <O?4 :;ا <� �ء ا� �7 و_� MA اGر)�م 4�

Bu ceninlerden sağlıklı bir şekilde doğmasını dilediklerimizi belirli bir vakte kadar rahimlerde tutar, zamanı gelince de sizi bir bebek olarak dünyaya getiririz. Sonra da ergenlik çağınıza erişinceye kadar sizi besleyip büyütürüz.

> و4'�� A� � 54 ��'4و C���X �#- 1I8 54 �#I� Y��� �OI�ارذل ا <� 54 ��د ا�

İçinizden bazıları daha genç yaşta hayata gözlerini yumar, kimileriniz de bildiği şeyleri dahi bilemez hâle geleceği, ömrünün en düşkün ve perişan çağına kadar yaşatılır. Dış dünyanızdaki yaratılış delillerine gelince:

- �'� �ا ا �� #3��و$�ى اGرض @�14ة A�ذ ﴾٥﴿ا�O��ء ا@»ت ور8{ وا+ { 54 &: زوج �38Kış mevsiminin sonunda, yeryüzünü bitki örtüsü ölmüş, kupkuru

bir hâlde görürsün. Fakat oraya bahar yağmurlarıyla birlikte su indirdiğimizde, düne kadar hayattan eser olmayan o yerde toprak birdenbire coşup harekete geçer, altındaki tohumların çatlamasıyla öbek öbek kabarır ve her güzel çiftten renk renk, çeşit çeşit ürünler yetiştirir.”

��k ذ�" MX :& <#- Tء �12 �M اO��$> وا� T @� ا��P وا Sن ا�٦﴿8﴾ 6. İşte bütün bu mucizelerin her an gözlerinizin önünde yaşanması,

şunun iyice bilinmesi içindir ki, Allah hakkın ve hakikatin ta kendisidir. O ölüleri yeniden diriltecektir ve O’nun her şeye gücü yeter.

�+MA 54 �I ا�_+�ر وان Sوان ا k�3� �A ��ر G L�$ا L-� ﴾٧﴿ا�?7. Ve geleceğinde asla şüphe olmayan kıyamet bir gün mutlaka

kopacak ve Allah, tıpkı yeryüzünden bitkileri çıkardığı gibi, mezarlarda yatanları da aynen öyle kaldıracaktır. Hal böyleyken:

Page 289: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kv و54 vw8 -#� وG @1ى وG & �ب 4'� Sا MA دل�س 54 �,� ﴾٨﴿ا�'8. Öyle nankör, öyle cahil insanlar da var ki, ne ilâhî kaynaklı bir

bilgiye, ne bir yol göstericiye ve ne de aydınlatıcı bir Kitaba dayanmaksızın Allah hakkında körü körüne ve inatla tartışmaya girişir.

M�K Q �� MA T� C ا�1 Sا :� �+� 5- :u�� �TW�- 6اب ي- LO�_�م ا�� T_� �6�P و ��� ﴾٩﴿ا�9. Ve insanları Allah’ın yolundan saptırmak için, kibirli bir

edayla tartışmasını sürdürür. İşte onun hakkı, bu dünyada yenilgiye uğrayıp aşağılanmaktır. Diriliş Gününde de ona, yakıp kavurucu azabı tattıracağız.

4{ �1 ذ�" 12 �O8 t1� �+I#� م Y|8 ��� S١٠﴿اك وان ا﴾ 10. O gün ona, “Bu ceza, kendi ellerinle yaptığın zulüm ve

haksızlıkların karşılığıdır.” diyeceğiz, “Çünkü Allah, kullarına asla zulmetmez! Dolayısıyla, hiç kimseyi işlemediği bir suçtan ötürü cezalandırmaz.”

� ا_#� و54 L' A T 8�Eوان ا r �T8 ن�Omا � vQ T8�Eن ا�A r�ف( <#- S1 ا+I� 54 س� -#> ا�' > �+O�ا�\?�ان ا �ذ�" @ C�ةQ Gوا �� � Q?� ا�1 �T3;١١﴿و﴾

11. İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah’a kıyısından kenarından kulluk eder. Öyle ki, kendisine Allah tarafından bir iyilik ulaşsa, gönlü onunla huzura kavuşur, fakat fakirlik, hastalık, başarısızlık gibi bir imtihanla yüz yüze gelecek olsa, hemen gerisin geriye dönerek Allah’a kulluğu terk eder. Böyle bir insan hem dünyayı hem de âhireti kaybetmiş demektir ki, işte en büyük felâket budur! Çünkü Allah’a kulluğu bırakınca, kaçınılmaz olarak:

Y �1-�ا uا� �ذ�" @ CTIW'� G �4ه و �u� G �4 S1 54 دون ا� �I+�١٢﴿ل ا﴾ 12. Allah yerine, kendisine hiçbir fayda veya zarar veremeyen

aciz varlıklara kulluk edip yalvarır. İşte bu, doğru yoldan sapmanın ta kendisidir.

v �1-�ا �7I�ا �o+�و <��O�ا �o+� C �TIW� ا2�ب 54 ه �g 5O�﴿١٣﴾ 13. Birtakım dünyevî menfaatler elde etmek veya sözde manevî

derecelere, yüce makamlara erişmek amacıyla, zararı faydasından çok daha büyük olan putlardan, şeytanlardan veya ilâhlık taslayan

Page 290: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kimselerden medet umarak onlara dua eder. Fakat o dua ettikleri gerçekte ne kötü bir dost, ne kötü bir arkadaştır!

�W ان Sان ا Cر�3Gا �3 �ي 54 $ �ت $,�� ��ت ;'�� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� �Q1: ا�6� Sا �4 :I 1� ���﴿١٤﴾

14. Hiç kuşkusuz Allah, gönderdiği Kitaba yürekten iman eden ve bu imana yaraşır güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanları, içerisinde ırmaklar çağıldayan cennet bahçelerine yerleştirecektir. Gerçek şu ki, Allah, insanların arzu ve heveslerine göre değil, sonsuz ilim ve hikmetine uygun olarak, dilediğini yapar. O hâlde, dünyada ve âhirette kurtuluşa ermek isteyen, iman ve salih amel ile Rabb’ine yönelmeli, O’nun gönderdiği mesaj doğrultusunda hayata yön vererek yalnızca O’na kulluk ve itaat etmelidir. Allah’a ve Elçisine savaş açan zalimler şunu iyi bilsinler ki:

54 �_�� �K ء��O Q�ة 1O�#Aد 8?+� ا�> ا�? Gوا �� MA ا�1 S�ه اb'� 5� ن �|5 ان�& V �� �w� �4 1�ه& �@6� :@ �|'�#A﴿١٥﴾

15. Her kim Allah’ın Peygamberi terk ettiğini ve ona dünyada da âhirette de yardım etmeyeceğini sanıyor ve beklediğinin tam tersinin gerçekleştiğini gördükçe öfkesinden köpürüyorsa, o zaman haydi gücü yetiyorsa bulabileceği bir araçla göğe yükselsin de, Allah ile Peygamberi arasındaki bağlantıyı keserek müminlere vadedilen ilâhî lütuf ve yardımları engellesin. Sonra da bir düşünsün bakalım, acaba böyle bir şeye güç yetirebilecek mi? Allah’ın nurunu söndürmek için kurduğu tuzaklar amacına ulaşıp da, müminlere karşı yüreğinde beslediği kinini, öfkesini giderebilecek mi?

�1 و&6�" ي 54 ��� �13� Sوان ا kت�' �'�ه ا��ت 8� ﴾١٦﴿ا16. İşte Biz bu Kur’an’ı böyle apaçık ayetler hâlinde indirdik.

Hiç kuşkusuz Allah, samimî olarak doğruya, gerçeğe ulaşmak isteyenleri inkâr ve cehalet karanlıklarından kurtarıp doğru yola iletecektir. Nitekim mahşer gününde sizi kavminize, soyunuza, kültürünüze göre değil, göndermiş olduğu ayetlere karşı gösterdiğiniz tavra ve ortaya koyduğunuz davranışlara göre değerlendirecektir:

Page 291: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�5 ا4'�ا و ان �bW: ا�6� Sا  ان ا�&�X5 ا� b�رى واO�,�س وا�6� < وا�' ��8� bدوا وا��5 @� ا�6� 1� �3X ءMX :& <#- Sان ا CLO�_�م ا�١٧﴿8�'3� �﴾

17. Gerçek şu ki, Allah’a ve gönderdiği bütün Peygamberlere iman edenler, Allah’ın seçkin ve imtiyazlı kulları olduklarını öne süren Yahudiler, yıldızlara tapan Sâbiiler, Son Elçiyi inkâr eden ve İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu öne süren Hristiyanlar, Zerdüşt’ün izleyicileri olduklarını iddia ettikleri hâlde ateşe tapan Mecusiler ve Allah’ın birliğini, eşsiz ortaksız olduğunu açıkça reddederek Peygamberlik ve âhiret gerçeğini tümüyle inkâr eden müşrikler var ya, muhakkak Allah, Diriliş Günü aralarında en âdil biçimde hükmünü verecektir. Çünkü Allah, her an her şeye şahitlik etmektedir. O hâlde, Rabb’inizin emirlerine boyun eğerek dünyada ve âhirette kurtuluşa ulaşın:

,�م وا�,+�ل ا�� O� وا�_O� وا�' O�ات وMA 54 اGرض وا�7 �?,MA 54 T� 1 ا�? Sان ا �$ �اب و& و ,� وا�1 T�#- P( v ا6I�ابC وا�7 �سC و&�� v 54 ا�' ��

18. Baksana, göklerde ve yerde bulunan bütün varlıklar; Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar Allah’ın kanunlarına zorunlu olarak boyun eğmekte ve insanlardan birçoğu Allah’a bilinçli olarak secde etmektedir. O’na boyun eğmekten kaçınan diğer birçok insan da, bundan dolayı azabı hak etmiştir.

T� �OA Sء 54 و54 �53 ا� �7� �4 :IW� Sان ا C١٨﴿4��م﴾ Evet, Allah kimi alçaklığa mahkûm ederse, hiç kimse ona onur

kazandıramaz. Hiç kuşkusuz Allah, dilediğini yapabilecek kudrete sahiptir. Demek ki insanlar Allah’a secde edenler ve etmeyenler olarak iki kısma ayrılacak ve mahşer günü buna göre hesaba çekileceklerdir:

A ��3 @6ان M ر8 �A ا�Ob Qن ا�ObQ ق�A 54 �b� Cر�K �3� }I��ب 54 �W& 5�وا 2� �6�� r�� �O� ﴾١٩﴿ر[�3�� ا�

19. İşte şu iki grup, Rab’lerinin gönderdiği Kitaba iman edip etmeme konusunda birbirleriyle çekişen iki düşmandır. Bunlardan inkâr edenlere ateşten elbiseler biçilecek ve başlarından aşağı kaynar sular dökülecek. Öyle ki:

Page 292: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�3b� Cد�3� وا�,#��8 M �A �4 �T8﴿٢٠﴾ 20. Onunla, kâfirlerin karınlarındaki bütün iç organları ve

derileri eriyip kavrulacaktır.

�1 و�3� �1( 54 V4�_4﴿٢١﴾ 21. Ayrıca onlar için, demirden kamçılar vardır.

��O #& tP� ����3� وذو2�ا -6اب ا� �A 1وا� �وا ان �\�;�ا 3'4� l 54� ا-� ﴾٢٢﴿اراد22. Yüreklerine işleyen acı ve ıstıraptan dolayı ne zaman oradan

çıkmaya davransalar, her defasında azap kırbaçlarıyla, demir kamçılarla tekrar oraya gönderilecekler ve onlara, “Tadın bakalım zulüm ve haksızlığınızın cezası olan yakıcı azabı!” denilecektir. Öte yandan:

ي 4 ان �ت $,�� ��ت ;'�� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� �Q1: ا�6� S54 ا �3� �A ن� #�3�ر �Gا �3 �$ 5 �� ��( �3� �A �3��+�و Cاpz�z�ور 54 ذ@� و�٢٣﴿ا�﴾

23. Hiç kuşkusuz Allah, gönderdiği Kitaba yürekten iman eden ve bu imanın gereği olarak güzel ve yararlı işler yapanları, içerisinde ırmaklar çağıldayan cennet bahçelerine yerleştirecektir. Bu bahtiyarlar orada altın bilezikler ve inciler takınacak, harika işlemeli ipek elbiseler giyineceklerdir.

�وا �1 و@1 �O��وا ا�> E�اط ا� � 54 ا�_�ل  و@1 � ﴾٢٤﴿ا�> ا��24. Onlar samimî bir kalple hakka yöneldikleri için, sözlerin en

güzeline, yani bir tek Allah’a kulluk esasına dayanan mükemmel inanç sistemine yöneltilmiş, böylece her türlü övgü ve yüceliklere lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmeyi hak etmişlerdi.

�5 & ان � اI��&} ا�6� �اء �س �� ي ;I#'�ه �#' واO�?,1 ا���ام ا�6� Sا :� ون -5 �+� 1b��وا وW t�� ��د 8|#� T26 54 -6اب ا����8 T� �A و54 ��د Cد�وا�+ T� �A﴿٢٥﴾

25. Allah’ın ayetlerini inkâr eden, inananları Allah’ın yolundan çevirmeye çalışan ve hem Mekke halkı, hem de dışarıdan gelen bütün insanlar için aynı derecede güvenli bir sığınak ve bütün müminlerin eşit şekilde faydalanma hakkına sahip olduğu ortak bir bölge kıldığımız Kutsal Mescit Kâbe’yi ziyaret etmekten alıkoyanlara gelince, onlar şunu iyi bilsinler ki, kim azgınlık edip

Page 293: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

orada en ufak bir haksızlık yapmaya kalkışırsa, ona can yakıcı azabı tattırırız. Çünkü Kâbe, şu temel esaslar üzerinde kurulmuştu:

�� 4��ن ا�+ واذ �@�8 G �ا �8 V & < وا�� �Ox��_�وا > �Wx�� �#� M �8 � 3mو ���X M �{ ان G $7�ك �8,�د ﴾٢٦﴿ا�?

26. Hani Biz İbrahim’e, Kâbe’nin kurulacağı yeri gösterip onu bu göreve hazırlarken, “Ey İbrahim!” demiştik, “Hiçbir şeyi ve hiç kimseyi bana ortak koşma ve ortak koşulmasına izin verme! Evimi, onu tavaf eden, huzurumda saygıyla kıyama duran, rükûa eğilen ve secdeye kapananlar için her türlü maddî ve manevî kirden arındırarak tertemiz tut!”

ن �س 8���� ��$�ك ر;�G واذ �MA kP ا�' �O- �A :& 54 > �$�� �4�g :& <#-٢٧﴿ و﴾ 27. “Ve gücü yeten her Müslüman’a, ömründe en az bir kere haccın

farz olduğunu bütün insanlara ilan et. Böylece gerek yaya olarak, gerekse uzak diyarlardan gelen binekler ve diğer araçlar üzerinde sana gelsinler.”

I�م�A r 137��واGا LO� �م I4#�4�ت -#> 4� رز32� 54 �38 �M ا� �A S3�� و�6&�وا ا�� ا VA�'4 ا�# �v �_W�ا �x��+�ا ا�OImوا �٢٨﴿4'3﴾

28. Gelsinler ki, bunun kendilerine sağlayacağı ahlâkî, kültürel, ticari, siyasî ve toplumsal yararları bizzat görüp yaşasınlar. Herkesçe bilinen ve aynı zamanda haccın son günleri olan Kurban Bayramı günlerinde Allah’ın onlara bahşettiği deve, sığır, koyun, keçi gibi evcil hayvanları kurban ederken, onlar üzerinde Allah’ın adını besmele çekerek ansınlar. Bu kurbanların etinden hem kendiniz yiyin, hem de fakir fukarayı doyurun.

�K P� � I��+�{ ا�ا 8�A � ﴾٢٩﴿��_u�ا $3�W� و���A�ا 6ور@� و���29. Sonra da, hac sırasında uyulması gereken yıkanmamak, tıraş

olmamak, tırnak kesmemek, koku sürünmemek gibi kısıtlamalardan dolayı meydana gelen kirlerini temizlesinler. Varsa adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik’i, yani insanın her türlü kölelik boyunduruklarından kurtulup yalnızca Rabb’ine kul olarak gerçek anlamda özgürlüğe kavuşmasının sembolü olan bu tarihî mabedi, özgürlük evi Kâbe’yi son bir kez tavaf etsinler.

C ذ�"  �T 3A� T� vQ -'1 ر8 Sت ا�4�( � |I� 54و

Page 294: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

30. İşte bütün bu sayılanlar, bizzat Allah tarafından belirlenen hükümlerdir. Her kim Allah’ın saygıdeğer kıldığı şeyleri önemser ve O’nun çizdiği sınırlara uymakta dikkat ve özen gösterirse, şüphesiz, bu Rabb’i katında kendisi için en hayırlısıdır. O’nun tarafından belirlenmeyen haramlara, yasaklara gelince, bunların hiçbir geçerliliği yoktur:

;� 54 اGوK�ن وا; '+�ا 2�ل I�م ا4 G� A ���#- <# ��; '+�ا ا��Gوا)#{ ��� ا kور ا�﴿٣٠﴾

Haram oldukları size daha önce (6. En’âm: 145 ve 16. Nahl: 115) bildirilenler hariç, bütün hayvanların etleri size helâl kılınmıştır. O hâlde, putlardan kaynaklanan pisliklerden, küfür ve şirk sistemlerinin ürettiği batıl inanç ve ideolojilerden, bidatlerden, hurafelerden kaçının ve asılsız, temelsiz iddialardan, özellikle de Allah adına uydurulan yalan sözlerden uzak durun!

v او $ )'�W�ء �O�ء TW�\ A ا�� O� Q� 54 ا�? ��A S�8 و54 �7�ك C �T8 > �&�74 vl S T8 ي ��3 P� ��M 4��ن � �A �� ﴾٣١﴿ا���

31. Her türlü batıl inançtan arınıp bir tek Allah’a yönelerek, hiç kimseyi ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmaksızın Rabb’inize kulluk edin! Unutmayın ki, her kim Allah’a ortak koşarsa, tıpkı gökten aşağılara düşerken dev bir yırtıcı kuş tarafından kapılıveren ya da şiddetli bir rüzgâr tarafından derin uçurumlara savrulup paramparça olan kimse gibi perişan ve zavallı bir duruma düşmüş olur.

3� 54 $_�ى ا�_#�ب ذ�"  �A Sا �x��IX � |I� 54٣٢﴿و﴾ 32. Evet, her kim Allah’ın şiarlarına, O’nun dininin sembolleri

olan kurban, namaz, ezan, mushaf gibi ilâhî sembollere yürekten saygı gösterirse, hiç kuşkusuz bu, kalplerdeki derin bilinç ve duyarlılıktan kaynaklanmaktadır.

�3� ا�> ��� #�4 �K <O?4 :;ا <� �3� '4�VA ا� �A tP� � I�٣٣﴿ا�+�{ ا﴾ 33. Bu arada, kurbanlık hayvanların sütlerini sağarak, yünlerini

kırkarak, doğurduklarını alarak veya sırtlarına binerek onlardan belirli bir vakte kadar faydalanabilirsiniz. Fakat sonunda

Page 295: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Kâbe’ye getirilerek Haram Bölge sınırları içinde kurban edilmeleri gerekmektedir.

I�مA C�3��� اT� و��: Gا LO� -#> 4� رز32� 54 �38 S6��&�وا ا�� ا �4'?� �'#I; L وا)1 ا4 k> � +\O�ا � � ا�#O�اC و78 T#A﴿٣٤﴾

34. Biz her ümmete, kurban kesmeyi meşru bir ibadet olarak belirledik ki, Allah’ın kendilerine bahşetmiş olduğu bu evcil hayvanları kurban ederken, onların üzerine O’nun adını ansınlar. Çünkü hepinizin ilâhı, eşi ve ortağı olmayan bir tek İlâhtır. Öyleyse yalnızca O’na boyun eğin! Ey Peygamber! Allah’a yürekten boyun eğen o alçakgönüllü

insanları, dünya ve âhiret nimetleriyle müjdele!

5� � رز2'� ا�6� O4و kة�# bا� MO� �_O�38� وا�Eا �� 4 <#- 5� ��8� b38� وا��و;#{ 2# Sاذا ذ&� ا �@ ﴾٣٥﴿'W_�ن �

35. Onlar, Allah’ın adı anıldığı zaman yürekleri titreyen, Allah yolunda ortaya koydukları mücadelede başlarına gelebilecek her şeye sabırla göğüs geren, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine verdiğimiz nimetlerden bir kısmını Allah yolunda yoksullara harcayan kimselerdir. Hayvanların kurban edilmesine gelince:

�افA r�ذا و; وا�+1ن �E �3�#- Sذ&�وا ا�� ا�A   vQ �3� �A ��� Sا �x��IX 54 ��� �@�'#I; }+�@� ��� '; 7$ ��#I��38� A�#�ا 4'3� واOIm�ا ا� � \� "�6& C �IO�وا V ﴾٣٦﴿ ��ون _�

36. Bu kurbanlık hayvanları, size kulluk bilinci ve fedakârlık duygusu kazandıran, malın ve canın Allah’a ait olduğunu anlatan ilâhî sembollerden biri yaptık ki, bunda sizin için nice yararlar vardır. O hâlde, bu hayvanlar kurban edilmek üzere, sıra sıra dizildiklerinde, onları boğazlarken “Bismillah, Allahu ekber!” diyerek Allah’ın adını anın. Yan üstü devrilip can verdiklerinde de, onların etinden hem kendiniz yiyin, hem de başkalarına el açmaktan çekinen ve istemek zorunda kalan yoksullara yedirin. İşte böylece bu kurbanlıkları sizin yararınıza sunuyoruz ki, onları emrettiğimiz amaçlar doğrultusunda kullanarak bize şükredesiniz. Ve sakın bu ibadetleri gerçek amacından uzaklaştırarak gösterişe dönüştürmeyin. Unutmayın ki:

Page 296: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

5� p]�� ��34� وG د4� Sل ا�'� <#- Sوا ا �� � ��� �@� \� "�6& C��'4 ى�_ @� و'� 5���T� ا� > �'?�O�ا � ﴾٣٧﴿4� C���1@ و78

37. Bu kestiğiniz hayvanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat asıl O’na ulaşan, sizin iyi bir kul olabilmek için gösterdiğiniz samimî gayretleriniz, yani takvanızdır. Allah bu hayvanları size boyun eğdirdi ki, sizi doğru yola ilettiği için Rabb’inizi saygıyla anıp yüceltesiniz, özellikle kurban günlerinde tekbirler getirerek, O’nun sınırsız kudret ve yüceliğini hem kendinize, hem de tüm insanlığa ilân edesiniz. O hâlde, iyilik edenleri müjdele. Şöyle ki:

�5 ا4'�اC ان ان �1اVA -5 ا�6� Sا tر�W& ان �Q :& ��� G S٣٨﴿ا﴾ 38. Hiç kuşkusuz Allah, yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışan

müminleri zalimlerin şerrinden mutlaka koruyacak ve zalimleri yenilgiye uğratacaktır! Çünkü Allah, emanete ihanet eden, bahşettiği bunca nimetlere karşılık nankörce davranan kimseleri sevmez. Bunun içindir ki:

��k اذن �1_� �@�b <#- Sوان ا Cا�O#y �3 �5 �_�$#�ن 8� �6#�﴿٣٩﴾ 39. Haksız yere saldırıya uğrayanlara, zalimlerle savaşmaları için

izin verilmiştir. Bir avuç mümin, kâfirlerin “süper” ordularına karşı ne yapabilir, demeyin. Allah, kendi yolunda cihâd eden müminleri zafere kavuşturmak üzere, onlara yardım etmeye elbette kâdirdir.

5� � ان �_ ا�6� Gا P( vw8 �@ر�ا 54 د��;�Qا C Sا �' ���ا ر8

40. Onlar ki, sırf “Bizim Rabb’imiz Allah’tır! Biz yalnızca O’nun hükmüne boyun eğer, sadece O’na kulluk ederiz!” dedikleri için, haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Bu yüzden, zulmü durdurmak için gerektiğinde savaşmaya yetkili kılındılar. Gerçi savaşın sıkıntı ve acılarına katlanmak zordur. Fakat zulmü engellemenin başka çıkar yolu kalmamışsa, daha büyük acıları önlemek için savaşılmalıdır.

E }4�اV4 وV�8 و 13� �I+8 �3uI8 س� ا�' Sا VAد G��و Sا�� ا �3� �A �&6� 1;�?4ات و�#E Cاv ��&

Page 297: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Nitekim Allah insanların bir kısmıyla diğer bir kısmını bertaraf etmemiş olsaydı, yani zalimlere karşı savaşmayı yasaklayıp da insanları birbirlerine karşı savunmasız bırakmış olsaydı, dünyada zulüm ve haksızlık egemen olur ve yeryüzü fesada boğulurdu. Böylece inanç ve düşünce özgürlüğü tamamen ortadan kalkar, içlerinde Allah’ın adının çokça anıldığı manastırlar, havralar, kiliseler ve camiler yıkılıp giderdi.

�b'��54 �' ن و Sا � � �_�ي - Sان ا C�هb﴿٤٠﴾ O hâlde, zalimlere karşı savaşmaktan çekinmeyin. Unutmayın ki,

Allah kendi dinine ve gönderdiği Elçisine yardım eden kimseleri mutlaka yardımıyla destekleyip üstün getirecektir. Şüphesiz Allah, sonsuz kudret ve izzet sahibidir. Peki, Allah’ın yardımını hak edenler kimlerdir?

5� &�ة وا4�وا 8�IO��وف و3�ا -5 اO�'� ا�6� #�ة وا$�ا ا� bا ا��4�رض ا2Gا MA �@� ' ان 4� Sو C� ﴾٤١﴿-�L+2 ا4G�ر

41. Onlar ki, kendilerine yeryüzünde güç ve egemenlik bahşettiğimiz zaman şımarıp azgınlaşmazlar. Aksine, beş vakit namazı hayatın merkezine yerleştirerek onu dikkatle ve özenle, mümkün mertebe cemaat hâlinde kılarlar. Refah ve zenginliği toplumun tüm katmanlarına yaymak üzere zekâtı verirler. İnsanlığa faydalı olan iyi ve güzel şeyleri emreder, kötü ve zararlı olan her şeyi yasaklarlar. Ve bütün bunları, yalnızca Allah için yaparlar. Çünkü bilirler ki, her işin sonu Allah’a varır. Nihaî hükmü verecek, son sözü söyleyecek olan O’dur.

8{ 2+#3� 2�م �ح و-�د وOK�دk وان 6& 1_A ك�8 6��﴿٤٢﴾ 42. Ey Muhammed! Eğer seni yalanlarlarsa şunu iyi bilsinler ki,

kendilerinden önce gelip geçen Nuh kavmi ile Ad ve Semud kavimleri de ayetlerimizi yalanlamış, fakat sonunda belâlarını bulmuşlardı.

�� و2�م ��طk و2�م ﴾٤٣﴿ا8�@�43. Tıpkı İbrahim kavminin, Lut kavminin,

��ب Eوا v ���K 5� اA r�3$6Q��} &�ن ��A��#� }�#4�A <��4 ب ﴾٤٤﴿r5�14 و&6

Page 298: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

44. Ve Medyen halkının yalanlayıp helâke uğradığı gibi. Nitekim Musa da Firavun ve yandaşları tarafından yalanlanmıştı. Her seferinde tövbe edip yola gelmeleri için inkârcılara birazcık süre tanımış, sonra da hepsini şiddetli bir azapla kıskıvrak yakalamıştım. Böylece, Beni inkâr etmenin cezası neymiş, gördüler!

5 ���A 1� �74 �b2و L# �I4 ±8و �3X�و- <#- L�و�Q M3A LO��y M@و �@�ا@#�' L��2 54﴿٤٥﴾ 45. Evet, zulüm ve haksızlıklarından dolayı nice şehirleri işte

böyle helâk ettik! Vaktiyle görkemli birer saltanat merkezi olan bu şehirlerin bugünkü hâline bir bakın. Çatıları çökmüş, yerle bir olmuş, kuyuları kurumuş, bir zamanlar göklere yükselen görkemli sarayları şimdi birer harabeye dönmüş.

�#Aا A رضGا MA واv �?� <OI$ G �3 �A r�38 ن�IO?� او اذان �ن �38�#_I� ب�ن 3�� 2#�� 1ور bا� MA M ﴾٤٦﴿اb8G�ر وOI$ 5��> ا�_#�ب ا� �

46. Peki, günümüz inkârcıları yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, bu ibret verici manzaraları görsünler de, düşünebilecekleri bir akla, gerçeğin sesini duyabilecekleri kulaklara ve doğruyu görebilecekleri gözlere sahip olsunlar? Çünkü unutmayın ki, sadece kafalardaki gözler kör olmaz, fakat asıl gönüllerdeki gözler kör olur. Asıl kör olan, kalbi kibir, cehalet, inat, önyargı perdeleriyle örtülmüş olduğu için gerçeği göremeyen, hakikati idrak edemeyen kişidir.

"�#,I ?�ون و 1I$ � O4 L'� {��& " و-1هC وان ��4� -'1 ر8 S6اب و5� �\#} اI��8﴿٤٧﴾ 47. Ey Peygamber! İşledikleri bunca günahlara rağmen hâlâ

başlarına taşlar yağmadığını gören ve bundan cesaret alan zalimler, ilâhî uyarıları alaya alarak azap konusunda sana meydan okuyorlar. Senden, —sanki bu konuda yetkin varmış gibi— bir an önce azabı getirip kendilerini cezalandırmanı istiyorlar. Hiç kuşkusuz Allah, verdiği sözden caymaz. Fakat verdiği her sözün bir gerçekleşme zamanı vardır. Allah kullarını cezalandırmakta acele etmez. O’nun karar ve iradesi, sizin zaman anlayışınıza ve takvim ölçülerinize göre değildir. Unutmayın ki, Rabb’inin katında bir gün, sizin ölçülerinize göre bin yıl gibidir. Nitekim insanlık tarihini şöyle bir inceleyin:

Page 299: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

5 tv و&�� �bO�ا M�وا r�3$6Qا �K LO��y M@و �ا4#�{ 3� L��2 54﴿٤٨﴾ 48. Nice ülkeler var ki, zulüm ve haksızlık yaptıkları hâlde,

onları hemen helâk etmedim. Aksine, akıllarını başlarına almaları için kendilerine mühlet verdim, fakat günü gelince de şiddetli bir azapla onları yakalayıverdim. Unutmayın, eninde sonunda dönüş Banadır.

:2 r> �+4 �� �6 ��� p��O� ا �س ا 3� ا�' �� ا� �﴿٤٩﴾ 49. Ey Peygamber! Senden azap isteyen o inkârcılara seslenerek de

ki: “Ey insanlar, ben sizin için yalnızca açık bir uyarıcıyım. Hakkınızda nihai hükmü verecek olan Allah’tır. Benim görevim sizi cennetle müjdelemek ve cehennemle uyarmaktan ibarettir. İşte uyarıyorum:”

5� �6��A �� ��ت Ww4 �3��ة ورزق &���� bا ا��#O-ا و�٥٠﴿ا4'﴾ 50. Allah’ın gönderdiği Kitaba yürekten iman eden ve bu imana

yaraşır güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlar var ya, onlar için Rab’leri tarafından bağışlanma ve çok değerli, onur verici nimetler vardır.

5� �� وا�6� ����ب ا�,Eا "o� �p5 او� � ;�I4 �'$��ا M� �A ا�I�﴿٥١﴾ 51. Ayetlerimizi amaç ve hedeflerinde başarısızlığa uğratmak

için çaba harcayanlara gelince, işte onlar da cehennem halkıdırlar.

�� A r�'? و4 �T �M ا4'� �A ن��� �> ا�_> ا�7 'O$ اذا � Gا M+ Gل و�54 2+#" 54 ر� �ار�#' �4 Sا °M_#� k�� ��( �� �#- Sوا C �T$��ا Sا ���� �K ن��� ﴾٥٢﴿ا�7

52-Ey Peygamber! Biz senden önce de hiçbir Resul (elçi) ve Nebi (haberci) göndermedik ki, hak dini tebliğ etme, uygulama ve hareket stratejisini belirleme konusunda sırf kendi görüş ve düşüncesine dayanarak karar vermek istediği zaman, şeytan onun arzuları arasına yaldızlı, fakat İslâm’a aykırı düşünceler karıştırarak onu ve etrafındaki müminleri yanlış yönlendirmeye çalışmış olmasın. Fakat her defasında Allah, şeytanın katmak istediği yanlış düşünceleri ve onun vesveselerini derhal yok ederek Elçisinin zihnini arındırır, sonra da ayetlerini onun kalbine iyice yerleştirerek sağlamlaştırırdı. Bu, Son Peygamber için de

Page 300: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

geçerlidir. Düşünün, Allah’ın özel koruması altındaki masum Peygamberler bile kendi arzularıyla yola çıktıkları takdirde şeytanın aldatıcı vesveselerine maruz kalıyor ve ancak Allah’ın yardımı sayesinde sapmaktan kurtulabiliyorlarsa, Allah’tan vahiy almayan sıradan müminler ne cesaretle keşif ve ilhamlara, sözde vehbî ilimlere dayanarak mücadelenin yönünü belirlemeye, inanç ve hareket ilkeleri oluşturmaya kalkışabilirler? O halde, dininizi ilhamlarından, esinlenmelerden, arzu ve heveslerden değil, Allah’ın ayetlerinden öğrenmelisiniz. Unutmayın ki, Allah sonsuz ilim ve hikmet sahibidir. Şeytanın bu tür vesveselerine neden fırsat verildiğine gelince:

53. Allah şeytanın katmak istediği bu vesveseleri, kalplerinde

:I,�� وا C�38�#2 L���_�38� 4�ض وا�2# M �A 5� �6#� L' A ن��� 4 M� M_#� ا�7 �W� > �O�� ن ا�| k1� �I8 ق�_X﴿٥٣﴾

hastalık bulunan münafıklar ve yürekleri kararıp katılaşmış olan inkârcılar için bir imtihan aracı kılmak ve böylece onları cezalandırmak için buna izin veriyor. Çünkü onlar, sırf zalimliklerinden dolayı hakikati bile bile inkâr ederler. Zaten bu yüzden zalimler, Kur’an’ın ortaya koyduğu hayat nizamına karşı amansız bir muhalefet içindedirler.

�#I��و C�38�#2 T� }+\ A �T8 ا�4'z�A " T ا��P 54 ر8 �5 او�$�ا اI�#� ا �5 ا�6� 3��د ا�6� Sوان ا �� ��ا ا�> E�اط 4? _� ﴾٥٤﴿ا4'

54. Bir de, kendilerine ilim verilmiş olan insaf ve sağduyu sahibi insanlar, bu Kur’an’ın Rabb’inden gelen gerçeğin ta kendisi olduğunu anlayıp ona iman etsinler ve ona yürekten bağlansınlar diye, Allah şeytanın hile ve vesveselerini boşa çıkarır ve ayetlerini müminlerin gönlünde sağlamlaştırır. Çünkü Allah, inananları muhakkak dosdoğru yola iletecektir.

Gو -� > $�$3�� ا�? ( T'4 L��4 M �A �واW& 5� ال ا�6� � �� L w8 L او ��$3�� -6اب ��م -_�﴿٥٥﴾

55. İnkârcılıkta direten kâfirler ise, batıl önyargılarını kıramadıkları sürece, Azrail’le buluşma saati ansızın gelip çatıncaya ya da bütün plânların, ümitlerin suya düşeceği, gerçekleri

Page 301: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

anlamanın hiçbir işe yaramayacağı o kısır günün azabı karşılarına gelinceye dek, Kur’an hakkında içine saplandıkları şüphelerden kurtulamayacaklar.

"#O�ا C�3'�8 ���� C S 6o4��

56. O Gün, kulların tercih ve iradeleri ellerinden alınacak ve hükümranlık, tamamen ve yalnızca O’nun olacaktır. Bugün otorite sahibiymiş gibi görünenlerin, gerçekte ne kadar zayıf ve aciz oldukları anlaşılacak ve hâkimiyetin yalnızca Allah’a ait olduğu apaçık ortaya çıkacaktır. Ve Allah, en âdil mahkemeyi kurarak insanlar arasında hükmünü verecektir:

�� �I �ت ا�' '; M �A ت���� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� �6��A﴿٥٦﴾ İman edip güzel ve yararlı iş yapanlar, nimetlerle dolu

cennetlerde sonsuza dek huzur içerisinde yaşayacaklar.

5� 8�ا 8� وا�6� < &W�وا و&6 �o" 3�� -6اب �34 �pو�A �'$��﴿٥٧﴾ 57. Hakikati inkâr eden ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise,

alçaltıcı bir azaba mahkûm edilecekler.

5� رز2� وا�6� S3� ا ��ا او 4�$�ا v�ز2' # 2 �K Sا :� �+� M �A �وا;�@ vQ �3� Sوان ا C�'?( > از�2 ﴾٥٨﴿ا��

58. Müslümanca bir hayatın önünde engel olan her şeyi; içinde yaşadığı toplumu, aileyi, çevreyi, arkadaş ortamını, alışkanlıkları, hayat tarzını vs. gerektiğinde terk ederek İslâm’ı yaşayabileceği yepyeni bir ortama geçiş yapan, yani Allah yolunda İslâm diyarına hicret eden ve daha sonra da Kur’an’ın hedeflediği hayat sistemini yeryüzünde egemen kılmak için mücadele verirken savaş meydanında şehit düşen veya bu amaçla yaşayıp da şehit olmadan ölenler var ya, Allah onları kıyamet kopuncaya kadar kendi katında harika nimetlerle besleyecektir. Muhakkak Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. Bunun içindir ki:

�3 '#Q1�� �� �#( �� �#I� Sوان ا CT�g�� YQ14﴿٥٩﴾ 59. Onları, kesinlikle hoşnut olacakları ve “Keşke tekrar dünyaya

döndürülüp yeniden ve yeniden Allah yolunda şehit olsam!” diyecekleri bir makama yüceltecektir. Çünkü Allah, kimin neyi

Page 302: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

hak ettiğini en iyi bilendir, mümin kullarına karşı çok merhametli ve şefkatlidir.

WI��Wl �ر �"r ذ Sان ا C Sا T �b'�� T�#- Mw8 �K �T8 �2�- �4 :�O8 �2�- 54٦٠﴿و﴾ 60. Evet, öyle. Her kim kendisine yapılan saldırıya ona denk

bir şekilde karşılık verir ve buna rağmen yeniden saldırıya uğrayıp hakkı çiğnenirse, Allah ona kesinlikle yardım edecektir. Yeter ki, siz kin ve intikam amacıyla değil, yalnızca adaleti yerine getirmek için savaşın. Yeri geldiğinde insanları bağışlamasını da bilin. Unutmayın ki, Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır.

v ذ�" �b8 V� �O� Sا��: وان ا MA ر�3 3�ر و���� ا�' ���� ا��: MA ا�' Sن ا�٦١﴿8﴾ 61. Evet, öyle. Çünkü Allah öylesine kudretli, öylesine adaletlidir

ki, mükemmel bir sistem çerçevesinde geceyi kısaltıp gündüze ekler, gündüzü kısaltıp geceye ekler. Gecenin karanlığından sabahın aydınlığını çıkaran Allah’ın, inkâr ve cehalet karanlıklarından iman ve adalet aydınlığını çıkarmaya gücü yetmez mi? Elbette yeter. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi işitendir, her şeyi görendir.

v ذ�" @� اM#I� ا��+� Sوان ا :m�+�ا �@ �T @� ا��P وان 4� �1-�ن 54 دو Sن ا�٦٢﴿8﴾ 62. Evet, böyledir bu. Çünkü Allah mutlak doğrunun, iyinin,

güzelin, gerçeğin, hakkın ve hakikatin ta kendisidir. Kâfirlerin O’nun berisinde yalvarıp yakardıkları şeyler ise, tamamen sahtedir, boştur, çürüktür, temelsizdir, haksızdır, yanlıştır, yersizdir, hayırsızdır, değersizdir, asılsızdır, sonu hüsrandır. Kısacası, batıldır! Ve çünkü gerçek yücelik ve büyüklük, yalnızca Allah’a aittir.

rv ا�� �+Q {� ��� Sان ا Cة �u\4 رضGا �+b A ء��� �O�ء 4 ل 54 ا�? ا S٦٣﴿$� ان ا﴾ 63. Görmüyor musun, Allah gökten nasıl yağmur yağdırıyor da

yeryüzü baştanbaşa yemyeşil hâle geliyor? İşte aynı şekilde Allah, bereketli vahiy yağmurlarıyla ölü kalplere hayat veriyor. Doğrusu Allah, kullarına karşı sonsuz lütuf sahibidir, her şeyi en mükemmel şekilde bilendir.

T� ا� M'w�ا �3� Sوان ا CرضGا MA �4ات و�O �4 t1� MA ا�? �O�﴿٦٤﴾ 64. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Allah her

şeyden müstağnidir, hamde lâyık olandır. Hiçbir şeye muhtaç

Page 303: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

olmayan ve gerçek anlamda övgüye, yüceliğe lâyık olan yalnızca O’dur.

� ��� 4� MA اG ا�� \� Sان ا �$ C ي MA ا�+�� 8�4�ه� ��,$ "#W�رض وا

65. Allah’ın, yeryüzünde bulunan her şeyi sizin istifadenize sunduğunu ve emriyle oluşan yasalar uyarınca denizlerde akıp giden gemileri imal etme ve kullanma yeteneği bahşederek size boyun eğdirdiğini görmüyor musun?

�� �س ��[�ف ر)� '��8 Sان ا C �T�O�ء ان $_V -#> اGرض اG 8�ذ ﴾٦٥﴿و�O?" ا�?Ve görmüyor musun ki Allah, kendi izni olmadan yeryüzüne

düşmemesi için göğü boşlukta tutmaktadır. Gök cisimlerini itme-çekme kanunlarıyla mükemmel bir sistem hâlinde düzenleyerek onları birbirlerine çarpmayacak şekilde belli bir yörüngede tutan ve atmosferi koruyucu bir kalkan yaparak yerküreyi göktaşlarından, zararlı ışınlardan, radyasyon yağmurlarından koruyan O’dur. Gerçekten Allah, insanlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. Öyle ki:

?�ن W���ر و@� Gان ا C��� ���� �K �� � �O� �K ��&��(ي ا� ﴾٦٦﴿ا�6� 66. Size hayatı bahşeden, sonra sizi öldüren ve en sonunda sizi

yeniden diriltecek olan O’dur. Fakat insan, bunca nimetleri kendisine bahşeden Rabb’ine karşı çok nankördür. Bu yüzden, apaçık delillere yersiz itirazlarla karşı çıkar, “Madem dört kitap da haktır, o hâlde biz, yalnızca bize gönderilen hükümlere uyarız, Kur’an’a uymak zorunda değiliz!” diyerek son ilâhî mesajı inkâr ederler. Oysaki:

"C ا" I�#> @1ى ��: " MA ا4G� وادع ا�> ر8 ����ه YA �'�ز-' �@ ��?'4 �'#I; L ا4 �� �_ ?4﴿٦٧﴾

67. Biz her ümmete bir tek Allah’a kulluk esasına dayalı inanç sistemini tebliğ eden elçiler göndererek hepsini aynı inanç ilkeleri etrafında birleşen bir tek millet kıldık. Fakat ayrıntılı konularda, her ümmetin kendi özel şartlarına uygun yerel ve geçici hükümler gönderdik. Böylece her ümmete, kendilerine özgü ihtiyaç ve imkânlara uygun olarak kulluk ve ibadet görevini yerine getirecekleri farklı bir ibadet biçimi ve farklı bir hukuk sistemi belirledik. İşte şimdi de, bütün kitapların özü, esası ve zirvesi olan

Page 304: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Kur’an’ı göndererek kıyamete kadar geçerli olacak inanç sistemini bütün açıklığıyla ortaya koyduk. Dolayısıyla, geçmiş şeriatlar bugün artık geçerliliğini kaybetmiş olup, önceki Peygamberlere iman ettiklerini söyleyenler de herkes gibi son kitaba uymakla yükümlüdürler. O hâlde, ey Peygamber ve O’nun yolunda giden Müslüman! Hakikati bile bile reddeden o inkârcıların, artık bu konuda seni kısır ve yararsız tartışmalara sürüklemelerine izin verme, onlar ne derlerse desinler, sen Rabb’inin yoluna çağırmaya devam et ve asla yılgınlığa kapılma. Çünkü sen, gerçekten dosdoğru bir yoldasın.

ا-#� O8� OI$#�ن وان Sا :_A ك�د��٦٨﴿;﴾ 68. Buna rağmen, yine de “Biz ancak bize gönderilen hükümlere

uyar, ama Son Kitabın hükmünü kabul etmeyiz!” diyerek seninle tartışmaya kalkışırlarsa, onlarla kısır tartışmalara girerek vaktini ve enerjini boş yere harcama. Gerçi bilgi peşinde koşan, iyi niyetli kimselerle görüş alışverişinde bulunmak elbette faydalı ve gereklidir. Fakat karşısındaki insanı dinleme nezaketini bile göstermeyen, ortaya konan bunca delilleri düşünme zahmetine katlanmayan kibirli ve inatçı kimselerle tartışmanın hiçbir anlamı ve yararı yoktur. O hâlde, sözü fazla uzatmadan onlara de ki: “Allah, sizin neler yaptığınızı ve ne hainlikler peşinde koştuğunuzu çok iyi bilmektedir.”

Sن ا�W# \$ T� �A � '& �O� �A LO�_�م ا�8�'�� � ����﴿٦٩﴾ 69. “Bu yüzden Allah, ayrılığa düştüğünüz her konuda Kıyamet

Günü aranızda hükmünü verecektir.” Öyle ya:

�O�ء واG ا�� �4 �#I� MA ا�? Sان ا �#I$ v �?� Sان ذ�" -#> ا Cب� & M �A "�ان ذ C٧٠﴿رض﴾ 70. Allah’ın, göklerde ve yerde olup biten her şeyden haberdar

olduğunu bilmez misin? Doğrusu bütün bunlar, varlık kanunlarının belirlendiği bir kitapta yazılıdır. “Böyle bir şey nasıl olabilir?” demeyin, çünkü bu Allah için pek kolaydır. Hal böyleyken:

v و�I+1ون �b 54 > �O�� � و4� C�#- �T8 �3� ��� و4� �#|��#� �T8 �� ��ل �4 S٧١﴿54 دون ا﴾ 71. Onlar Allah’ın yanı sıra, yetki ve egemenliklerinin kabul

edildiğine dair O’nun hiçbir delil göndermediği ve kendilerinin

Page 305: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

de, otoritelerine kayıtsız şartsız boyun eğilmesi gerektiğine dair haklarında hiçbir bilgiye sahip olmadıkları birtakım din ve siyaset önderlerine ve hatta cansız varlıklara kulluk ediyorlar. Bu yüzdendir ki, hiç kimse o zalimleri Allah’ın azabından kurtaramayacaktır. Onlar o denli şımarıp azgınlaşmışlardır ki:

�W& 5�وا اC��'O� ���دون �?� واذا M و;�ه ا�6� �A �فI$ ت�' �5 $ #> -#3�� ا��$'� 8� �ن 8��6� C�'$��ن -#3�� ا�# �

72. Hak ve hakikati ortaya koyan ayetlerimiz onlara açık ve net olarak okunduğu zaman, yüreklerini kaplayan kin, nefret ve imansızlığı, o kâfirlerin yüzlerinden okuyabilirsin. Öyle ki, ayetlerimizi onlara tebliğ edenlere neredeyse saldıracak gibidirler.

& 5� ا�6� Sا �و-1@ Cر� o�� 78� 54 ذC��� ا�' +�A2: ا C�واW tv �bO�ا �o8٧٢﴿و﴾ Onlara de ki: “Peki, sizi bundan daha beter kızdıracak bir şeyi

size bildireyim mi: Allah’ın ayetlerine karşı ateş püsküren inkârcıları cehennemde bekleyen bir ateş ki, Allah onu sizin gibi kâfirlere vadetmiştir. O ne kötü bir sondur!”

�� � � Sن 54 دون ا�5 $1-� �س g�ب A :�4�IO ��ا CT� ان ا�6� 3� ا�' 5 �\#_�ا ذ8�8� و�� ا���� واO��#�ب 8�ب ��X� G �? '_6وه Ig CT'4} ا�� ﴾٧٣﴿ا; IO�ا CT� وان �?#+3� ا�6

73. O hâlde, ey insanlar! Sizi bu acıklı sondan kurtaracak çarpıcı bir örnek veriliyor, ona kulak verin: Allah’ın berisinde kendilerinden medet umup yardıma çağırdığınız ve hayatınıza yön verme yetkisine sahip olduğunu iddia ettiğiniz putlar, heykeller ve sözde ilâhlar var ya, onların hepsi bir araya gelip güçlerini birleştirseler, bir tek sinek bile yaratamazlar. Hatta sinek üzerine bal sürüp kutsadığınız bu putların üzerine konup onlardan bir parça kapıp götürse, onu dahi geri alamazlar. Yahut sinekler, taşıdıkları tehlikeli mikropları bulaştırarak o ilâhlık taslayan zalimlerin sağlıklı organlardan birini eksiltse, onu asla geri getiremezler. Demek ki, bu sahte ilâhlardan yardım isteyen kimseler de ahmak ve aciz, kendisinden yardım istenen putlar ve benzerleri de… İnsanın bu duruma düşmesinin asıl sebebi şudur:

�4 Sان ا C )P 12ره� S12روا ا � � ﴾٧٤﴿ �_�ي -

Page 306: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

74. Onlar, Allah’ı gereği gibi tanıyamadılar. O’nun sınırsız ilim, hikmet ve kudret sahibi yegâne Rab ve İlâh olduğunu bilemedikleri için kendilerine başka yol göstericiler aradılar. Mutlak adalet sahibi olduğunu kavrayamadıkları için âhireti inkâr ettiler. Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olduğunu anlayamadıkları için başkalarının merhametine sığındılar. İzzet ve şerefin yalnızca O’nun elinde olduğunu idrak edemedikleri için üstünlük ve itibarı başka yerlerde aradılar. İşte bunun içindir ki, Kur’an sürekli ve ısrarla Allah’ı anlatır: Gerçekten Allah, sonsuz kudret ve izzet sahibidir.

Sا rv �b8 V� �O� Sان ا Cس� �L�o رY� و54 ا�' #O�54 ا M �W�b�﴿٧٥﴾ 75. Allah, uymanız gereken kanun ve kuralları size öğretmek üzere

meleklerden ve insanlardan elçiler seçer. Melekler ilâhî vahyi Peygamberlere getirir, onlar da bunu size bildirirler. Fakat ne bir meleğin, ne de bir Peygamberin Allah’ın egemenliğinde ortaklığı yoktur. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi işiten, her şeyi görendir. Öyle ki:

�#I� ر�4Gا V;�$ Sوا�> ا C�3W#Q �43� و� ﴾٧٦﴿4� 8< ا��176. Allah, onların geçmişte ve gelecekte, gördükleri ve

göremedikleri, bildikleri ve bilmedikleri, açıkladıkları ve gizledikleri, kısacası önlerindeki ve arkalarındaki her şeyi tam olarak bilmektedir. Evet, bütün işler Allah’a döndürülecek ve her konuda son sözü O söyleyecek, hükmü de O verecektir.

�� �� واIA#�ا � �5 ا4'�ا ار&I�ا وا�,1وا وا-+1وا ر8 3� ا�6� ��نr ا�#W$ ��#I� v\�٧٧﴿ا﴾ 77. Ey iman edenler! Allah’ın huzurunda rükûa eğilin, secdeye

kapanın, yalnızca Rabb’inize kulluk edin ve daima güzel davranışlar ortaya koyun ki, dünyada da âhirette de kurtuluşa eresiniz.

) و;�@1وا Sا MA �Cده�3; P

78. Ve tam hakkını vererek Allah yolunda cihad edin. O’nun size bahşettiği bilgi, beceri ve yetenekleri sonuna kadar kullanarak, Kur’an’ın hedeflediği hayat programını egemen kılmak amacıyla, hem insanı yoldan çıkaran azgın ihtiraslara, hem de yeryüzünde fesat çıkaran zalimlere karşı mücadele edin.

C�� ��� ا8�@� L ا�8 #4 C5 54 )�ج� @� ا; +��� و4� MA ���#- :I; ا��1

Page 307: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Unutmayın ki, O sizi insanlar arasından seçip bu yüce makama yükseltmiş ve din konusunda size taşıyamayacağınız bir zorluk yüklememiştir. Aksine, bütün Peygamberler gibi, atanız İbrahim’in de izlemiş olduğu o mükemmel inanç sistemini size bahşetmiştir.

�1ا -#��� �3X ل�� M @6ا ����ن ا�� �A54 2+: و > �O#?O�ا ��� O� �@ <#- �13اءX ا�و$�� rس� ا�'

Önceki kutsal metinlerde de bu Kur’an’da da size, yalnızca Allah’a boyun eğen, tüm varlığıyla O’nun hükümlerine teslim olan kimseler anlamına gelen “Müslümanlar” adını verdi ki, Son Elçi siz müminlere karşı güzel bir örnek ve şahit olsun ve sizler de tüm insanlığa karşı hakikate şahitlik eden örnek bir toplum ve âdil şahitler olasınız.

v �b @ C� 4�I'A r����� اO���> وI� ا�' S�8 ا�Ob -ة وا�& #�ة وا$�ا ا� bا ا��O� �2�A ﴿٧٨﴾ Öyleyse, beş vakit namazı hayatın merkezine yerleştirerek, onu

dikkatle ve özenle, mümkün mertebe cemaatle birlikte kılın. Refah ve zenginliği toplumun tüm katmanlarına yaymak üzere zekâtı verin. Ve tüm benliğinizle Allah’a bağlanın. Çünkü sizin yegâne dostunuz ve Efendiniz O’dur. O ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır!

��رة ا4zO�'�ن ﴾٢٣﴿�23. MU’MİNUN SURESİ

Mekke döneminin sonlarında indirilmiştir. Adını, müminlerde bulunması gereken özelliklerin anlatıldığı ilk ayetlerinden almıştır. 118 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

12 kن�4'zO�ا �#A١﴿ا﴾

Page 308: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

1. Müjdeler olsun: İnananlar, dünyada da âhirette de kesinlikle kurtuluşa ermişlerdir!

5� Q �3$YE M�IX�نk ا�6� �A �@﴿٢﴾ 2. Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler. Rab’lerinin

huzurunda saygıyla secdeye kapanır, tam bir teslimiyet ve tevazu ile O’na boyun eğerler.

5� ﴾٣﴿@� -5 ا�#w� g�I4�نk وا�6�3. Onlar ki, boş ve yararsız her şeyden yüz çevirirler.

5� &�ة A�-#�نk وا�6� #� �@﴿٤﴾ 4. Onlar ki, hem kendilerini, hem de başkalarını arındırmak üzere,

İslâm toplumunun sosyal güvencesi olan zekâtı bir kurum hâlinde yaşatma ve yaygınlaştırma görevini yerine getirir ve ayrıca, zekât verecek bir duruma gelmek için meşru çerçevede çalışır, gayret gösterirler.

5� ﴾٥﴿@� W��و;( �3�A|�نk وا�6�5. Onlar ki, —gerek kadın gerek erkek olsun— iffet ve

namuslarını titizlikle korurlar.

Gا r> �4�#4 vl �3 �A �3�O�4#�{ ا �ازوا;3� او 4 <� #-﴿٦﴾ 6. Ancak, nikâh sözleşmesi yoluyla sahip oldukları eşleri ya da

erkeklerin, toplumsal ve ekonomik şartlar iyice olgunlaşıp kölelik kurumu tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar geçici bir çözüm olarak meşru kılınan cariyelik sözleşmesi yoluyla sahip oldukları savaş esiri cariyeler hariç, çünkü onlar hanımlarıyla veya cariyeleriyle olan ilişkilerinden dolayı asla kınanmazlar. Dolayısıyla, meşru yollarla cinsel duyguları tatmin etmek kişiyi hiçbir zaman Allah’tan uzaklaştırmaz. Çünkü İslâm’da ruhbanlık yoktur.

5OA pو�A "�اء ذ� �o" @� اI��دونr اw 8> ور �﴿٧﴾ 7. Ama her kim de evlilik dışı veya sapıkça ilişkilere yönelerek

bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar Allah’ın çizdiği sınırı aşmış olanlardır.

5� �$3� و-13@� را-�نk وا�6��4G �@﴿٨﴾

Page 309: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

8. Ve o müminler ki, kendilerine gerek Allah’ın, gerekse insanların verdiği emanetleri en güzel şekilde korur, verdikleri sözü de mutlaka yerine getirirler.

5� ﴾٩﴿@� -#> E#�ا3$� ���A|�ن� وا�6�9. Onlar ki, namazlarını mekanik hareketlere dönüştürmeden,

okuduklarını anlayıp özümsemeye çalışarak vaktinde ve gereği gibi, dikkatle ve özenle, mümkün mertebe cemaatle birlikte kılarlar. Beş vakit namazı hayatın merkezine yerleştirerek, onun temel özellikleri ve ana görevini her türlü aşınmaya, pörsümeye karşı titizlikle korur ve böylece, Allah ile aralarındaki gönül bağını sürekli canlı tutmaya çalışırlar.

"o� �pاو kن�Kار�١٠﴿@� ا�﴾ 10. İşte onlar, en büyük zenginliğe vâris olacaklar,

5� �3� Q�1�ون ا�6� �A �@ C�دوسW�ن ا�K��﴿١١﴾ 11. Yani, muhteşem nimetlerle bezenmiş Firdevs cennetlerine

vâris olacak ve sonsuza dek orada yaşayacaklar.

<r و�_1 �m 54 L�Y� 54 ن�? Gا �'_#Q﴿١٢﴾ 12. Gerçekten Biz insanı, balçıktan süzülmüş bir özden yarattık.

�K <¨ ;I#'�ه M 2�ار ��4 �A LW�﴿١٣﴾ 13. Sonra onu bir damlacık su, bir nutfe hâlinde ana rahmi

denilen sağlam ve güvenli bir yere yerleştirdik.

�K ��?�A �4�|- LwuO�ا �'_#\A Lwu4 L_#I�ا �'_#\A L_#- LW� اI�|�م ��O�Q  #_'� ا�' C�Qا �_#Q ه��7 K� ا

14. Sonra o nutfeyi, kan pıhtısına benzeyen ve rahmin duvarına yapışıp asılı duran döllenmiş bir yumurtaya dönüştürdük. Sonra o döllenmiş bir yumurtayı bir çiğnem et parçasına benzeyen bir cenine çevirdik. Ardından da bu et parçasından kemikler yarattık. Sonra kemiklere sinir, kas, damar, et ve deri giydirdik. Ve sonunda onu, ilk hâlinden bambaşka özelliklere sahip, konuşan, düşünen, hareket eden üstün bir varlık hâline getirdik.

Sرك ا�+ A C> ﴾١٤﴿ا)?5 ا�\��_�

Page 310: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Ne mübarek, ne yücedir, yaratanların en güzeli, en iyisi olan Allah!

�K Cن� �O� "�1 ذI8 �� ﴾١٥﴿ا15. Sonra ey insanlar, bütün bunların ardından mutlaka ölüp

kabre gireceksiniz.

�K _�م ا�� �� ﴾١٦﴿I+$ LO���ن ا16. Ve Kıyamet Günü, hesap vermek üzere mutlaka

diriltileceksiniz.

< و�_1 �#A�l P#\�5 ا- � �اPx  و4� &' �m V+� ��2�A �'_#Q﴿١٧﴾ 17. Gerçekten Biz, üzerinizdeki uzay boşluğunda iç içe geçmiş

yedi kat sema şeklinde yedi yol yarattık. İşte görüyorsunuz, Biz yaratma işinden ve yarattığımız varlıklardan asla habersiz değiliz.

�'� � -#> ذ@�ب �T8 �_�درونr وا �ه MA اGرض  وا '���A ء 8_1ر�� �O�ء 4 ﴾١٨﴿54 ا�?18. Ayrıca, takdir ettiğimiz bir ölçüye göre gökten yağmur

yağdırdık ve onun, yeryüzündeki göl, akarsu, yeraltı suları gibi doğal depolarda birikmesini sağladık. Ve hiç kuşkusuz Biz, bütün su kaynaklarını kurutarak onu yok etme gücüne de sahibiz.

��7�A �� kن�&#�$ �ة و4'3v ��& T&ا�A �3� �A ��� ب��وا-' :� �\�ت 54 '; �T8 �﴿١٩﴾ 19. Biz o suyla, içerisinde yiyeceğiniz temel besin kaynağı olan

nice meyvelerin bulunduğu hurmalıklar ve üzüm bağları yetiştiriyoruz.

< $\ وX,�ة �#& Y� ¢+E5 و@ ﴾٢٠﴿�ج m 54�ر ��'��ء $'+{ 8��120. Bir de, Sina Dağı çevresindeki ülkelerde, özellikle Akdeniz

kıyılarında yetişen ve ürününden hem yağ, hem de yiyenlere lezzetli bir katık elde edilen zeytin ağacını da Biz yetiştiriyoruz.

vة و4'3� $�&#� وان ��& VA�'4 �3� �A ���و �3��8 M �A � O4 ��� �_? C�ةI� م�IGا MA ��� k٢١﴿ن﴾ 21. Gerçek şu ki, sütlerini sağdığınız evcil hayvanların o

mükemmel yaratılışında da sizin için ibret verici yönler vardır. Şöyle ki, Biz bu hayvanların karınlarında ürettiğimiz lezzet verici ve tertemiz sütten içiriyoruz size. Bu hayvanlarda sizin için daha nice faydalar var. Ayrıca onların etlerinden de yersiniz.

�O#� و-3�#�$ "#W�و-#> ا t٢٢﴿ن﴾

Page 311: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

22. Ve gerek o hayvanlara, gerekse gemilere binerek ulaşımınızı sağlarsınız. Bütün bu ayetleri kabul veya inkâr edenlerin sonlarına gelince:

4� ��� 54 اl T� و�_1 Sم ا-+1وا ا�2 �ل ��_A �T4�2 <�ا �(�_�ن ار�#'� $ YAا Cهv﴿٢٣﴾ 23. Doğrusu Biz Nuh’u, halkına ilâhî mesajı duyuran bir elçi

olarak göndermiştik. Nuh, “Ey halkım!” demişti, “Allah’a gönülden boyun eğin ve yalnızca O’na kulluk edin. Zira sizin O’ndan başka otoritesine kayıtsız şartsız boyun eğeceğiniz bir efendiniz, bir ilâhınız yoktur. Şu hâlde, dürüst ve erdemlice bir hayat yaşayarak kötülükten, günahtan sakınmayacak mısınız?”

�1 ان � A uW_�ل ��� k��#�4 �78 G@�6ا ا �4 �T4�2 54 �واW& 5� اpz#O�ا ا�6� Sء ا� �X ��و C���#- : r> �� ��x'� اGو �M ا8 �A 638ا �'IO� �4 rL�o� ل #4 G﴿٢٤﴾

24. Bunun üzerine, halkı içerisindeki önde gelen kâfirler, alışageldikleri lüks ve refah dolu yaşantının sona ereceği endişesiyle halka seslenerek, “Bu adam, sizin gibi ölümlü bir insandan başka bir şey değildir!” dediler, “Tek yapmak istediği, dinî duyguları alet ederek size karşı üstünlük sağlamak. Allah bize böyle bir mesaj ulaştırmak isteseydi, bir elçi veya kitap değil, herhâlde melekleri gönderirdi. Kaldı ki, geçmiş atalarımızdan böyle bir şey işitmedik biz! Nuh atalarımızdan daha mı iyi biliyor?”

< ان �( < ( �T8 ا�b 8�A L '; �T8 :;ر Gا �٢٥﴿@﴾ 25. “Tam aksine! O, aklını kaçırmış bir adamdan başka biri

değil. Öyleyse, aklı başına gelene kadar onu bir süre gözetim altında tutun!”

8�ن 2�ل 6& �O8 M ��b ﴾٢٦﴿رب ا26. Derken Nuh, uzun ve zorlu bir mücadelenin ardından, “Ey

Rabb’im!” diye yalvardı, “Beni yalanlamalarına karşı sen bana yardım et!”

A��'�(و�54 �3� �A "#��A kر� ' اT�� ان اV'E اW�#" 8�-�''� وو)�'� A�ذا ;��ء ا4�� وA�ر ا� 5� MA M ا�6� �'+m�\$ Gو r�3'4 ل�ا�_ T�#- P+� 54 Gوا@#" ا >'K3� &: زو;< ا O#y�اr ا

﴾٢٧﴿2�w4�ن

Page 312: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

27. Bunun üzerine ona,“Ey Nuh!” diye seslendik, “Bizim kontrolümüz altında ve sana vahyettiğimiz bilgiler doğrultusunda, sizi büyük tufanda boğulmaktan kurtaracak gemiyi inşa et. Tufan emrimiz gelip de gökten yağmurlar boşanmaya, yerden pınarlar fışkırarak sular coşup kaynamaya başlayınca, bulabildiğin her cins hayvandan birer çift alıp gemiye yükle. Ayrıca, bütün iman edenleri ve aileni gemiye bindir. Ancak boğulacaklarına dair haklarında hüküm verilmiş olanlar hariç. Onlar senin ailenden olsalar bile, gemiye binemeyecekler. Kâfirler safında yer alan bu zalimler hakkında sakın yalvarma bana, çünkü onlar da diğer kâfirlerle birlikte boğulacaklar.”

< ا� ��{ ا{ وI4 54" -#> اA "#W�_: ا��A 1O�ذا �O�� �'� 54 ا�_�م ا�| ,ي ا�6� S﴿٢٨﴾

28. Beraberindeki müminlerle birlikte gemiye binince, “Bizi bu zalim toplumun elinden kurtaran Allah’a şükürler olsun!” de.

G�4 M 4+�ر&� وا{ vQ اO�� و2: �'� < رب ا ��﴿٢٩﴾ 29. Ve “Ey Rabb’im!” diye yalvar, “Beni bereketlerle dolu

güvenli bir yurtta konuk eyle. Doğrusu sen, konuk ağırlayanların en hayırlısısın.”

< ان �# +O� � ��ت وان &' G "�ذ M �A﴿٣٠﴾ 30. Gerçekten bunda, ilâhî yasalar hakkında önemli ipuçları veren

nice ibretler, işaretler ve deliller vardır. Doğrusu Biz, verdiğimiz nimet ve belâlarla sizleri imtihan etmekteyiz.

�K r5� ��Qا ��2 �@1I8 54 ��7 ﴾٣١﴿ا31. Derken onların ardından, yeni bir nesil meydana getirdik.

_�نA t�ر�#'� $ YAا Cهvl T���� 54 ا �4 S4'3� ان ا-+1وا ا G��3� ر� �A﴿٣٢﴾ 32. Ve onlara da kendi içlerinden bir elçi gönderdik: “Allah’a

gönülden boyun eğin ve yalnızca O’na kulluk edin. Zira sizin O’ndan başka otoritesine kayıtsız şartsız boyun eğeceğiniz bir efendiniz, bir ilâhınız yoktur! Şu hâlde, dürüst ve erdemlice bir hayat yaşayarak kötülükten, günahtan sakınmayacak mısınız?”

Page 313: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

8�ا 8#_�� و2�ل �W& 5�وا و&6 ��k 4� @�6ا اG ا2 54 YO��T4 ا�6� Q�ة وا$'A��MA �@ ا����ة ا�1 Gء ا� $8�7�ن O4 و�7�ب T'4 ن�#&�$ � O4 :&�� k��#�4 �78﴿٣٣﴾

33. Bunun üzerine, yine halkı içerisinden âhiretteki o büyük buluşmayı yalanlayan ve imtihan amacıyla kendilerine bu dünyada geçici olarak bahşettiğimiz refah ve zenginlikle şımarıp azgınlaşan kâfirler, “Ey halkımız!” dediler, “Peygamber olduğunu iddia eden bu adam, sizin gibi yiyip içmeye muhtaç fâni bir insandan başka bir şey değildir. Allah elçi göndermek isteseydi, olağanüstü güçlere sahip bir melek gönderemez miydi?

�� اذا �\���ون و�� ﴾٣٤﴿اIm � 78�ا 4�#�� ا34. Eğer kendiniz gibi aciz ve ölümlü bir insana itaat edecek

olursanız, o zaman işiniz bitmiş demektir.

�&1I�ن ا�4\�; �� � و&' � $�ا8� و-|�4� ا �� اذا 4 ﴾٣٥﴿ا35. Bu adam size, öldükten ve de toza toprağa karışıp kemik

yığınına dönüştükten sonra yeniden diriltileceğinizi mi vaad ediyor?

﴾٣٦﴿�-1ون @3��ت O�� $ @3��ت 36. İmkânsız, bu size vaad edilen gerçekten imkânsız!

<¨ ان �K�I+O8 5���� و4� O�ت و �� ﴾٣٧﴿@M اG )��$'� ا�137. Çünkü bu dünyada yaşadığımız hayattan başka bir hayat

yoktur. Tesadüflere bağlı olarak kimimiz ölür, kimimiz yaşarız. Ve asla yeniden diriltilecek değiliz.

< ان �'4zO8 T� 5� &86� و4� S�ى -#> اAر;:� ا Gا �٣٨﴿@﴾ 38. Bu adam, uydurduğu yalanları Allah’a yakıştıran bir

yalancıdan başka bir şey değil. Biz ona kesinlikle inanmıyoruz!”

8�ن 2�ل 6& �O8 M ��b ﴾٣٩﴿رب ا39. Derken Elçi, uzun ve meşakkatli bir mücadelenin ardından, “Ey

Rabb’im!” diye yalvardı, “Beni yalanlamalarına karşı Sen bana yardım et!”

<r 2�ل �د�4 5�+b�� :� �#2 � O-﴿٤٠﴾ 40. Bunun üzerine Allah, “Pek yakında, hepsi yaptığına pişman

olacak!” dedi.

Page 314: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�3$6Q�A > �O�� �'#I,A P�l �@���ء1I+A rا �#_�م ا�|��8 L�� b٤١﴿ا�﴾ 41. Ve çok geçmeden, gerçekten de, kulakları sağır edici korkunç

bir çığlık ansızın onları çarpıverdi. Böylece, hepsini selin sürükleyip kıyıya attığı kokuşmuş bir çerçöp yığınına dönüştürdük. O zalim topluluk rahmetimden uzak olsun!

�K C5� ��Qا �� 1I8 54@� 2�و�7 ﴾٤٢﴿ا42. Ve onların ardından, yeni nesiller ve yeni medeniyetler

meydana getirdik. Ve zamanı gelince, onları da tarih sahnesinden sildik. Çünkü ilâhî yasalara göre:

�4 C�ونQ� ?� �4و �ا;#3 L ﴾٤٣﴿$?+P 54 ا443. Helâk edilme vakti gelen bir toplum ecelini ne bir an öne

alabilir, ne de bir an geciktirebilir.

�K �@�'#I;و �uI8 �3uI8 �'I+$�A ه�8 L ر��3�� &6 ار�#'� ر�#'� $�اO#& C� ;��ء ا4 r�� ا)�د�

44. Ve daha sonraki çağlarda, birbiri ardınca elçilerimizi gönderdik. Ne zaman bir topluma kendilerini kurtuluşa iletecek elçileri gelse, derhal onu yalanlıyorlardı. Biz de hepsini arka arkaya helâk ettik ve onları tarihin karanlıklarına gömülmüş birer efsaneye dönüştürdük.

﴾٤٤﴿1I+Aا �_�م 4z� G'�ن O inkârcı topluluk rahmetimden uzak olsun! Ve aradan yıllar geçti. Zamanla inkârcılık yeniden ortaya çıktı. İşte,

insanlık tarihinin bir başka ibret verici sayfası:

�K k> ﴾٤٥﴿ار�#'� 4��> واQ�ه @�ون 8���$'� و�#��ن 4+�45. Sonra da Musa ile kardeşi Harun’u yol gösterici

ayetlerimizle ve dev bir yılana dönüşen asa gibi apaçık bir mucizeyle gönderdik.

<r ا�> ﴾٤٦﴿A�-�ن وA �TxpY4�� ��وا و&��ا 2�4� -���46. Firavun ve kurmaylarına… Fakat onlar, Allah’a kulluk etmeyi

kendilerine yediremeyerek Musa’ya karşı büyüklük tasladılar.

Page 315: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Zaten onlar, oldum olası küstahça kibirlenen zorba bir toplum idiler.

��ا ��_A r18ون�- �'� �O34�2و �54 �+7��5 4�#'z ﴾٤٧﴿ا47. İşte bu yüzden, “Bizim gibi ölümlü birer insan olan şu iki

adama mı iman edecekmişiz?” dediler, “Hem de, soydaşları bize kölelik edip dururken?”

�O@�8 6�A > ��#3O�ا 54 ا���A﴿٤٨﴾ 48. Böylece, bu iki elçiyi yalanlamaya kalkıştılar, fakat

sonunda helâk olup gittiler.

3� �3 1ون ا$� و�_1 #I� ب��> ا�� �4 �٤٩﴿'﴾ 49. Daha sonra, İsrail Oğulları doğru yolu öğrenip izlesinler diye

Musa’ya sonradan Tevrat adıyla anılacak olan Kitabı verdik.

�'#I;ة و�ا�> ر8 ��O@�'�واو L�ا � T <t ا58 4��� وا4 �I4٥٠﴿ذات 2�ار و﴾ 50. Ve ayrıca, küçücük bir çocukken İsa’yı ve annesi Meryem’i de

sınırsız kudret ve merhametimizi gözler önüne seren birer mucize kıldık ve her ikisini de zalimlerden korumak üzere, gözlerden uzak bir yerde, pınarların kaynadığı, oturmaya elverişli yemyeşil ve bir yaylada barındırdık. Bütün Peygamberler hep aynı gerçeği dile getirmiş, aynı mesajı

sunmuşlardı. Çünkü Biz hepsine aynı şekilde seslenmiştik:

�� � C����E ا�#O-ت وا�+ � �: &#�ا 54 ا�� 3� ا�� �C� ا� O8 M� OI$#�ن -#� � ﴾٥١﴿ا51. “Ey Peygamberler! Bu dünyada size bahşedilen temiz ve helâl

yiyeceklerden yiyin için ve daima iyi işler yapın. Hiç kuşku yok ki, Ben yaptığınız her şeyi bilmekteyim.”

L وا)1ة وان �� ا4 � ا4 _�ن @6ه� $�A �� p ر8 � ﴾٥٢﴿وا52. Ey insanlar! İşte sizin birer ferdi olmakla yükümlü olduğunuz

milletiniz, yukarıdan beri anlatılan Peygamberlerin temsil ettiği ve aynı Allah’a, aynı kitaplara, aynı Peygamberlere inanan ve tevhid inancı etrafında kenetlenen bu biricik millettir. Ben de sizin Rabb’inizim. Öyleyse, benden gelen ilkeler doğrultusunda hayata yön verin. Dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek, kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının!

�I�ا �_ A :& Cن ا4�@� 8�'3� ز8�ا�(�A �3�1� �O8 ب (﴿٥٣﴾

Page 316: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

53. Fakat Peygamberlerin izinden gittiğini iddia edenler, zamanla tevhidin özünden saptılar ve aralarındaki bu birliği parçalayıp Yahudilik, Hristiyanlık gibi ayrı isimler altında birbirlerine düşman gruplara ayrıldılar. Öyle ki, her grup kendi kültürü, örf ve âdetleri, hurafeleri ve dogmalarıyla yoğurup şekillendirdiği öğretinin mutlak hakikat olduğunu iddia ederek kendi elindeki “dini” ile övünür hâle geldi.

< 6Aر@� �( < ( �3$�Ol M �A﴿٥٤﴾ 54. O hâlde, ey Müslüman! Sen şimdilik, bütün Peygamberlere ve

kitaplara iman edecekleri ya da belâlarını bulacakları bir vakte kadar, onları gömüldükleri cehalet ve taassuplarıyla baş başa bırak. Onlara, tövbe edip hakka yönelmeleri için birazcık mühlet verilecektir:

<k ا��?+�ن @� �T8 54 4�ل و8'� 1O �O ﴾٥٥﴿ا55. Yoksa bu zalimler, kendilerine bolca mal ve evlat vermekle,

﴾٥٦﴿MA �3� ا�\vاتI7� G :8 C�ون ?�رع 56. Onlara lütufta bulunduğumuzu mu sanıyorlar? Hayır, tam

aksine! Fakat onlar bunun farkında değiller. Çünkü ilâhî lütfa ancak şu özelliklere sahip olanlar kavuşabilir:

W74 �3_�نk ان �L�7Q 54 �@ 5 ر8 ﴾٥٧﴿ا�6�57. Onlar, Rab’lerine yürekten bir saygı ve derin bir duyarlıkla

bağlananlardır.

�5 وا� �6 kن�4'z� �3 ﴾٥٨﴿@� 8���ت ر858. Onlar, Rab’lerinin bütün ayetlerine yürekten inananlardır.

5� G �3 �7�&�نk وا�6� 8�8 �@﴿٥٩﴾ 59. Onlar, hiç kimseyi ve hiçbir şeyi Rab’lerine ortak

koşmayanlardır.

5� 3� را;I�نz� k$� وا�6� 3� ا�> ر8 �� ا$�ا و2#�38� و;#L ا ﴾٦٠﴿ن 460. Onlar, Rab’lerinin huzuruna çıkacakları korkusuyla

yürekleri titreyerek, Allah yolunda yoksullara ve muhtaçlara vermeleri gerekeni verenlerdir.

"o� �pاو A ن�ر-�ن �?�8_�� �ات و@� 3�v\�ا M﴿٦١﴾

Page 317: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

61. İşte onlardır, iyilik yapma konusunda birbirleriyle yarışanlar ve bu yarışta en öne geçenler. Oysa yarışta geri kalan insanlara da aynı imkân ve kabiliyetleri vermiştik. Öyle ya:

Gو Gا �?W { #��P و@� O#|� G�ن ��8 P�'� ب�& �و1��' �3I�٦٢﴿ و﴾ 62. Biz hiç kimseye gücünün yetmeyeceği bir görev vermeyiz.

Çünkü katımızda, yalnızca gerçeği dile getiren bir kitap vardır. Dolayısıyla, hiç kimseye zerre kadar haksızlık edilmeyecektir.

Ol M�ة 54 @6ا و3�� ا-O�ل 54 دون ذ�" @� 3�� -�4#�ن 8: �A �38�#2﴿٦٣﴾ 63. Gerçek şu ki, onların gönülleri bu Kur’an’a karşı

umursamaz bir tavır içindedir. Bu yüzden ısrarla haktan yüz çeviriyorlar. Onların bunun dışında, sürekli yaptıkları haksızlık, sömürü, faizcilik, cinsel sapıklık gibi daha başka işleri de var. Ama bu, ebediyen böyle sürüp gitmeyecek:

<� ( C6اب اذا @� �,��ونI��8 �3� �A�4 �6Qا ا� ﴾٦٤﴿اذ64. Nihayet Biz kendilerine bahşedilen nimetlerle şımarıp

azgınlaşan bu insanları son nefeslerinde çetin bir azapla yakalayınca, o zaman hemen feryat edip yalvarmaya başlayacaklar. Fakat son pişmanlık fayda vermeyecek. Onlara denilecek ki:

G '4 �� ﴾٦٥﴿� b'$ G�ون $,��وا ا���م ا65. “Bugün boşuna yalvarıp yakarmayın. Çünkü Bizim

tarafımızdan hiçbir şekilde yardım görmeyeceksiniz!”

12 kن�b�'$ ��8�_-ا <� #- � '�A ���#- <# $ M { ا��$��&﴿٦٦﴾ 66. “Çünkü size vaktiyle ayetlerimiz okunduğunda, onlardan

inatla yüz çeviriyordunuz.”

5�   ��4�ا $3,�ون 4? ��� �T8﴿٦٧﴾ 67. “Hem de, size bahşettiğim bu servet ve zenginlik ile şımarıp

kibirlenerek müminlere karşı gece gündüz haince plânlar kuruyordunuz!” Kâfirleri bu feci akıbet beklerken, Yahudi ve Hristiyanlar hâlâ

Kur’an’ı inkâr mı edecekler?

�#Aا �> �� ��ء@� اGو �وا ا�_�ل ام ;��ء@� 4� �� ��ت ا8 8 1�﴿٦٨﴾

Page 318: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

68. Peki onlar bu ilâhî kelâm üzerinde hiç düşünmediler mi? Yoksa önceki atalarına gelmeyen türedi bir vahiy mi geldi onlara? Bunun için mi böyle inatla haktan yüz çeviriyorlar?

﴾٦٩﴿�� �A�I�ا ر��T� �3A �3� 4'��ون� ام 69. Yahut ellerindeki kutsal kitaplarda geleceği müjdelenen

Peygamberlerini tanıyamadılar mı ki, onu inkâr ediyorlar?

CL 8: ;��ء@� 8���P وا&�@� �#�P &�ر@�ن ام '; �T8 ن���٧٠﴿�_﴾ 70. Yoksa onlar, Kur’an gibi eşsiz bir kitabı okuyan bu

Peygamberin cinlenmiş bir deli olduğunu mu iddia ediyorlar? Aslında kendileri de gayet iyi biliyor ki, Muhammed onlara gerçeğin ta kendisini getirmiştir. Fakat gerçek, onların çoğunun işine gelmez. Peki, onların işine gelmiyor diye, gerçeği onlara mı uyduracağız? Asla!

O�ات واG و�� �اء@� W�?1ت ا�? +V ا��P ا@� �C53 8: ا$�'�@� 3A �@�&68� -5 ا$ �A 54رض و Cن�g�I4 �@�&٧١﴿ذ﴾

71. Eğer hak, onların arzu ve heveslerine uysaydı ve varlık kanunları onların emelleri doğrultusunda şekillenmiş olsaydı, bütün gökler, yer ve içindekiler tamamen yozlaşarak bozulur giderdi. Hayır, hak batılın peşinden gitmez. Bu yüzden Biz onlara, mükemmel bir toplum oluşturabilmek için ihtiyaç duydukları her türlü hikmet, öğüt, uyarı ve ibret derslerini içerisinde barındıran muhteşem bir kitap gönderdik. Fakat onlar, kendilerine onur, itibar ve yücelik kazandıracak olan bu uyarıcı kitaptan yüz çeviriyorlar.

< ام از�2   و@� vQ ا�� vQ " ﴾٧٢﴿$?;�Q �3#�� A\�اج ر872. Yoksa ey Muhammed, sen onlardan dünyalık bir menfaat mi

istiyorsun ki, senin Peygamberliğin hakkında kuşkuya kapılıyorlar? Eğer bir karşılık beklenecekse, Rabb’inin bahşedeceği mükâfat, başkalarının vereceği her şeyden daha hayırlıdır. Çünkü O, rızık verenlerin en hayırlıdır.

" �� � 1-�@� ا�> E�اط 4? وا �_ ﴿٧٣﴾ 73. Ve emin ol ki, ey Muhammed! Elbette sen, onları dosdoğru bir

yola çağırıyorsun.

Page 319: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�اط �'�&+�ن وان b�ة -5 ا�Q G�8 ن�4'z� G 5� ﴾٧٤﴿ا�6�74. Ne var ki, âhirete inanmayanlar, bu bakış açılarının doğal

sonucu olarak ister istemez doğru yoldan sapıyorlar. Bu yüzden de, başlarından belâlar eksik olmayacaktır:

3OI� �3�ن و�� ��wm M �A ا� ,#� �g 54 �38 �4 �'W7&و �@�'O(٧٥﴿ر﴾ 75. Ne zaman onlara acıyıp başlarındaki sıkıntıyı kaldıracak

olsak, derhal önceki azgınlıklarına dalıp giderler.

-�ن و�_1 �u � �43� و �@� 8�6I�اب OA� ا� ���ا 8��6Q٧٦﴿ا﴾ 76. Oysa Biz onları, zaman zaman kıtlık, hastalık, savaş gibi

azaplarla sarsıp cezalandırmıştık. Fakat onlar yine de Rab’lerine boyun eğmeye yanaşmamış, hatta azabın kaldırılması için O’na el açıp yalvarmaya bile tenezzül etmemişlerdi.

<� ( tن�4+#? T� �A �@ 1 اذا� �1X ذا -6اب �8�3�� 8#- �'� A ٧٧﴿اذا﴾ 77. Ama üzerlerine çetin bir azabın kapısını açtık mı, işte o

zaman acizliklerini anlayıp bütün ümitlerini yitiriverirler. Fakat iş işten geçmiş olur. O hâlde, yol yakınken Rabb’inizin çağrısına kulak verin:

� و@� �#2 C1�ةAGر وا�b8Gوا VO �ي ا7� ��� ا�? ﴾٧٨﴿Y 4� $7��ون ا�6�78. O Allah ki, size hakikatin sesini duyan kulaklar, gerçekleri

gören gözler ve araştıran, düşünen ve hisseden gönüller bahşetti. Fakat siz, bunca nimetlere karşılık ne kadar da az şükrediyorsunuz!

ي ذرا&� MA ا و@� �7�ون ا�6�$ T��رض واG﴿٧٩﴾ 79. O Allah ki, sizi topraktan yaratıp yeryüzüne yaydı. Fakat gün

gelecek yine toprağa döneceksiniz ve mahşer günü yaptıklarınızın hesabını vermek üzere mutlaka O’nun huzurunda toplanacaksınız.

ي ���M و و@� 3�رC اI$ YA_#�ن ا�6� �{ وT� اY Qف ا��: وا�' �O�﴿٨٠﴾ 80. O Allah ki, hem yaşatır, hem öldürür; nitekim geceyle

gündüzün mükemmel bir sistem uyarınca, hiç şaşmadan birbiri ardınca gelmesi O’nun sınırsız kudret ve sanatının eseridir. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?

Page 320: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��ن 8: ﴾٨١﴿2���ا 4�: 4� 2�ل اGو81. Ama onlar, tıpkı kendilerinden önceki kâfirlerin

söylediklerini tekrar ederek:

��ا � I+O��K�ن 2�� � $�ا8� و-|�4� ءا ﴾٨٢﴿ءاذا 4 '� و&'82. “Ne yani, biz ölüp de bir toprak ve kemik yığınına

dönüştükten sonra mı yeniden diriltilecekmişiz?” diyor ve ekliyorlar:

1_� > �� v اGو �m��ا � G6ا 54 2+: ان @�6ا ا@ �p]�� �5 وا8 � ﴾٨٣﴿و-183. “Sadece bize değil, bizden önceki atalarımıza da böyle

tehditler savrulmuştu. Demek ki bunlar, öncekilerin efsanelerinden başka bir şey değildir.”

��3� ان &' � $O#I�ن 2: �A 54رض وG5 اO�﴿٨٤﴾ 84. O cahillere sor: “Bütün yeryüzü ve orada var olan her şey

kimindir, haydi cevap verin, eğer biliyorsanız!”

C 2: اYA $6&�ون ��_���ن S﴿٨٥﴾ 85. İster istemez hakikati itiraf ederek, “Allah’ındır!” diyecekler.

O zaman onlara de ki: “O hâlde, Allah’ın sınırsız kudret ve yüceliğini düşünüp öğüt almaz mısınız?”

:2 �� �|I��ش اI�ورب ا V+ O�ات ا�? ﴾٨٦﴿54 رب ا�?86. Yine sor onlara: “Kimdir yedi kat göğün Rabb’i ve kimdir,

kâinata hükmeden yüce saltanat ve hükümranlığın sahibi?”

_�ن ��_���ن $ YA2: ا C S﴿٨٧﴾ 87. Yine ister istemez “Allah’tır!” diyecekler; sen de onlara de ki:

“Öyleyse, artık sahte ilâhları reddetmenin ve bir tek Allah’a kulluk ederek cehennem ateşinden korunmanın zamanı gelmedi mi?”

v و 2: ﴾٨٨﴿G �,�ر -#T� ان &' � $O#I�ن 54 1�8ه� 4#��ت &: MXء و@� �,�88. Yine onlara sor: “Kimdir, tüm evrenin hükümranlığını

elinde tutan ve her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmaya muhtaç olmayan yüce kudret; haydi cevap verin bakalım, eğer biliyorsanız!”

��ون ���ن ��_ ?$ < �A :2 C S﴿٨٩﴾

Page 321: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

89. Yine tereddütsüz, “Allah’tır!” diyecekler. Sen de onlara de ki: “O hâlde, nasıl oluyor da, inkârcıların süslü propagandalarına kanıp göz göre göre aldatılıyorsunuz?”

:8 ﴾٩٠﴿3� ���ذ8�ن ا$�'�@� 8���P وا90. İşte Biz, onlara apaçık gerçeği bildirdik. Fakat onlar, yine de

Allah hakkında pervasızca yalan söylüyorlar:

�4 uI8 YI�و P#Q �O8 T�اذا 6�@� &: ا T�54 ا TI4 ن�& �54 و1� و4 S6 ا\ C�I8 <#- �3 ا$ kن�Wb� � O- Sن ا��+�﴿٩١﴾

91. Oysa Allah asla çocuk edinmemiştir ve O’ndan başka bir ilâh da yoktur. Öyle olsaydı, her ilâh kendi yarattığına sahiplenir ve her biri diğerine üstünlük sağlamaya çalışırdı. Allah’tan başka ilahlar olsaydı, onlardan her biri kendi dışındaki ilahlara hükmetmek için savaşacak, böylece evrende korkunç bir düzensizlik ve kargaşa egemen olacaktı. Oysa gördüğünüz gibi, kâinat mükemmel bir düzen ve uyum içinde varlığını sürdürmektedir. Bu da gösteriyor ki, evreni idare eden bir tek ilah vardır, o da sonsuz ilim ve kudret sahibi olan Allah’tır. Allah, onların uydurduğu acziyet ve noksanlık ifade eden niteliklerden uzaktır, yücedir! O hâlde, yalnızca O’na kulluk ve itaat etmeli, O’nun hükümlerine boyun eğmelisiniz.

���- tن�7�&� � O- <��I A دة�3 ﴾٩٢﴿اw��� وا�792. O Allah ki, yaratılmışların algılama sınırları ötesinde bir âlem

olan gayb’ı da bilir, akıl ve duyularla kavranabilen şahadet âlemini de. Allah, onların ilâhlık payesi vererek kendisine ortak koştukları her şeyin üzerinde ve ötesindedir, çok yücedir! Bütün bu uyarı ve delillere rağmen, hâlâ inkârcılıkta ısrar ederlerse:

:2 k-1ون�� �4 M �'��$ � ﴾٩٣﴿رب ا493. O zaman Rabb’ine el açıp yalvararak de ki: “Ey Rabb’im,

onlara vadedilen azabın gerçekleştiğini bana mutlaka göstereceksen,

< رب �O�� MA M ا�_�م ا�| �'#I,$ YA﴿٩٤﴾ 94. Beni bu zalim toplum içinde bırakma, ya Rab!”

� 1I@� �_�درون وا �4 "���> ان #-﴿٩٥﴾

Page 322: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

95. Elbette Bizim, onlara vadettiğimiz şeyleri sana göstermeye gücümüz yeter.

VAن اد�Wb� �O8 �#-5 ا� CLo � M@ M ا)?5 ا�? � ��8﴿٩٦﴾ 96. Sen kötülüğü kötülükle değil, ortaya koyduğun iyiliklerle, en

güzel şekilde gider. Hiç merak etme, Biz onların müminleri incitmek için neler söylediklerini çok iyi biliyoruz ve cezasını da Biz vereceğiz.

<k و2: �m�� ات ا�7 O@ 54 "8 ذ�٩٧﴿رب ا-﴾ 97. O hâlde, sakın tahriklere kapılıp kaba ve kırıcı davranışlar

gösterme. Kur’an ile henüz tanışmamış insanlarla sizi birbirinize düşürme plânları yapan insan ve cin şeytanlarının oyununa gelme. Bunun için de ki: “Ey Rabb’im, şeytanların kışkırtmalarına karşı sana sığınırım!”

﴾٩٨﴿8" رب ان ��u�ون وا-�ذ 98. “Ve onların aramıza sızmasından ve çevremde

bulunmasından yine sana sığınırım, ey Rabb’im!”

<� ( kن�I;ل رب ار�ت 2�O�ء ا)1@� ا�٩٩﴿اذا ;�﴾ 99. Âhireti inkâr edenler, ne kadar lüks ve refah içinde yaşarlarsa

yaşasınlar, eninde sonunda ölüm meleğiyle karşı karşıya gelecekler. Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattı mı, “Ey Rabb’im!” diye feryat edecek, “Ne olur bana bir fırsat daha ver de, beni hayata geri çevir!”

M� �#I� 4و C�3#x�� 2 �@ LO#& �3 C ا Y& }&�$ �O� �A ����E :O-ن ا��I+� م�3� 8�زخ ا�> �xا� 5 ور﴿١٠٠﴾

100. “Ki, bugüne kadar hep ihmalkârlık ettiğim ve “Nasıl olsa yarın yaparım!” diye ertelediğim konularda, Senin emrine uygun olarak iyilikler yapayım da hatalarımı telâfi edeyim!” Hayır, öyle şey olmaz! Bu, onun ağzından çıkan boş ve anlamsız

bir sözden başka bir şey değildir. Çünkü ona zaten yeterince süre verilmişti. O hâlde, ölenler bir daha asla dünyaya geri dönemeyecekler. Çünkü onlarla hayat arasında, yeniden diriltilecekleri güne kadar dünyaya dönmelerine izin vermeyen bir engel vardır.

Page 323: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�ء��ن A�ذا �? � G6 وo4�� �3'�8 ب�?�ر �YA ا bا� MA °W﴿١٠١﴾ 101. Ve nihayet yeniden diriliş için Sura üflenince, mezarlarından

fırlayıp huzurumuza gelecekler. İşte o zaman aralarındaki bütün soy sop bağlantıları kesilecek ve herkes kendi derdiyle meşgul olduğundan, hiçbiri diğerine bir şey soramayacak. Kimsenin kimseye zerre kadar yardımı dokunmayacak. Böylece büyük mahkeme kurulacak ve bütün iyilikler ve kötülükler bir bir ortaya dökülecektir:

5OA ن��#WO�ا �@ "o� �pو�A T'� ﴾١٠٢﴿K_#{ 4�از�102. Kimin iyilikleri adalet terazisinde ağır basarsa, işte onlar

kesinlikle kurtuluşa ereceklerdir.

�وا اW و54 �?Q 5� �o" ا�6� �pو�A T'� { 4�از� WQ r1�ون�Q � '3; M �A �3?﴿١٠٣﴾ 103. Ve kimin iyilikleri hafif gelirse, onlar da kendilerine en

büyük kötülüğü yapan ve sonsuza dek cehenneme mahkûm edilen kimseler olacaklardır. Öyle amansız bir ateşe girecekler ki:

�W#$ ر و� ��ن و;�@3� ا�'��& �3� �A �@﴿١٠٤﴾ 104. Alevler yüzlerini yalayıp kavuracak ve orada, dudakları

parçalanıp döküldüğü için, sırıtan dişleriyle alevler arasında öylece somurtup kalacaklar. Ve Allah tarafından, ateşten daha acı bir azar işitecekler:

8�ن $5� ا�� 6�$ �38 � '�A ���#- <# $ M ﴾١٠٥﴿ا��$�105. “Ey zalimler! Bu azabı önceden haber veren uyarıcı ve yol

gösterici ayetlerim size vaktiyle okunmamış mıydı? Ve siz de onları küstahça yalanlamamış mıydınız?” Bunun üzerine, utanç ve pişmanlık içinde:

< 2���ا ����g �4�2 � '� '�#- }+#l� X_�$'� و&' ﴾١٠٦﴿ر8106. “Ey Rabb’imiz!” diyecekler, “Biz azgınlığımızın,

taşkınlığımızın kurbanı olduk. Bu yüzden de doğru yoldan saptık.”

��' � y�O��ن ا';�Q� 3'4� A�ن - ر8 �A �1﴿١٠٧﴾ 107. “Ey Rabb’imiz, lütfen çıkar bizi buradan. Sana söz veriyoruz,

bir daha o kötülüklere dönersek, gerçekten zalim kimseler olduğumuzu kabul ederiz.”

Page 324: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

O�ن 2�ل #�$ Gو �3� �A ا�z?Q١٠٨﴿ا﴾ 108. Bunun üzerine Allah, “Zillet içinde kalın orada!” diyecek,

“Bana boşuna yalvarıp durmayın!”

T <r ا �O(ا � A�Wl� �'� وار)O'� وا{ vQ ا�� '�� ا4' ي �_���ن ر8 �P 54 -+�د� ��A ن�١٠٩﴿&﴾ 109. “Çünkü vaktiyle, kullarım arasından bir grup inanmış insan,

“Ey Rabb’imiz! Biz sana iman ettik, öyleyse bizim günahlarımızı bağışla ve bize merhamet eyle. Hiç kuşkusuz Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın!” diye yalvarırlardı da;”

�@�O$6\ $�A '&ي و �> ا?�&� ذ&�� ���ن �\��� ) u$ �3'4 �﴿١١٠﴾ 110. “Siz onlarla hep alay ederdiniz. Onlara yaptığınız baskı ve

işkenceler yüzünden kalpleriniz katılaştı. Bu durum, sonunda size Beni anmayı büsbütün unutturdu. Öyle ki, onların bu gıpta edilecek durumuna gülüyor, onlarla dalga geçip duruyordunuz!”

M �ون ا x��W�3� @� ا �واk ا �E �O8 م�3� ا�� � ;﴿١١١﴾ 111. “Ama Ben, vaktiyle hor ve hakir gördüğünüz bu insanları

sizin alay ve işkencelerinize sabırla göğüs gerdikleri için bugün ödüllendiriyorum: İşte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!”

< 2�ل ﴾١١٢﴿&� �+� � MA اGرض -1د �'�112. Sonra Allah, uğrunda âhireti feda ettikleri dünya hayatının ne

kadar değersiz olduğunu onlara göstermek üzere, cehennemdekilere soracak: “Söyleyin bakalım, sizce yeryüzünde kaç yıl kaldınız?”

�5 2���ا ﴾١١٣﴿�+�'� ��4� او I8� ��م A?�: ا�I��د�113. Onlar da, “Olsa olsa bir gün, hatta bir günden de az. Fakat

emin değiliz, bunu hesaplayabilecek olanlara sor ya Rab, çünkü bizim aklımız başımızdan gitmiş durumda!” diye cevap verecekler.

�� &' � $O#I�ن 2�ل �Y �� ا �#2 G١١٤﴿ان �+� � ا﴾ 114. Bunun üzerine Allah, “Doğrusu siz yeryüzünde çok az bir

süre kaldınız.” diyecek, “Dünya hayatının âhirete oranla ne kadar değersiz olduğunu bir bilseydiniz!”

� +?�Aن ا�I;�$ G �'��ا �� O� Q#_'�&� -+�� وا ﴾١١٥﴿ا

Page 325: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

115. “Bundan başka bir şey mi bekliyordunuz? Yoksa sizi hiçbir hikmet ve amaç gözetmeden, boş ve anlamsız bir oyun ve eğlence olsun diye yarattığımızı ve yaptıklarınızın hesabını vermek üzere, günün birinde huzurumuza çıkarılmayacağınızı mı sanıyordunuz?” Hayır, Allah boş ve anlamsız bir iş yapmaz:

<��I A I�رب ا r�@ Gا T�ا �G rP� اO�#" ا� Sا �� ﴾١١٦﴿�ش ا����116. Çünkü Allah yüceler yücesidir, hükmüne karşı konulamayan

gerçek hükümdardır. Doğrunun, gerçeğin, hakkın ve hakikatin ta kendisidir. O’ndan başka ilâh yoktur. Yüce saltanat ve hükümranlığın sahibidir. O hâlde:

W� G T#� ا���A�ون �1ع V4 ا و54 C ا �T O� ?(�T8 -'1 ر8 �A k�T8 T� ن�8�@ G k�Qا �ا3� S﴿١١٧﴾ 117. Kim hakkında hiçbir delile sahip olmadığı hâlde, Allah’ın

yanı sıra bir başka tanrıya daha yalvarıp yakarırsa, Kıyamet Günü Rabb’inin katında bunun hesabını mutlaka verecektir. Gerçek şu ki, inkârcılar asla kurtuluşa eremezler.

< و2: �O(ا ﴾١١٨﴿رب اWl� وار)� وا{ vQ ا��118. O halde, sen tüm benliğinle Rabb’ine yönelerek de ki: “Ey

Rabb’im! Günahlarımı bağışla, bana merhamet eyle. Doğrusu Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın. Gerçek anlamda acıyan, merhamet eden ancak Sensin.”

�ر ﴾٢٤﴿ � ��رة ا�'24. NUR SURESİ

Hicretin altıncı yılında indirilmiştir. Adını, Allah’ın kâinatı aydınlatan nurunun anlatıldığı 35–40. ayetlerinden almıştır. 64 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

'�ت I�#�� $6&�ون ��رة ��3� ا��ت 8� �A �'� �'�@� وg�A'�@� وا ﴾١﴿ا

Page 326: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

1. Bu mesaj, bizzat Bizim gönderip ilâhî bir yasa olarak yürürlüğe koyduğumuz ve düşünüp öğüt alabilesiniz diye, içerisinde hikmet dolu apaçık ayetlere yer verdiğimiz bir suredir. O hâlde, ey İslâm toplumunun yöneticileri:

L�ا A M�;#1وا &: وا)O3'4 1� 4�Lx ;#1ة ا� �ا وا�

2. Kendi arzusuyla evlilik dışı cinsel ilişkiye girerek zina eden ve en az dört şahitle suçu ispatlanan kadın ve erkeğin her birine, caydırıcı bir ceza olarak yüzer değnek vurun. Bu ceza, zina eden bekâr için geçerlidir. Evliyken zina edenin cezası ise, Peygamber (s)’in uygulamasında görüldüğü üzere ölümdür.

r�Q Gم ا�وا�� S�8 ن�4'z$ � '& ان S5 ا� M د� �A LAرا �O38 �&6Q�$ Gو

Eğer Allah’a ve âhiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onlara duyduğunuz merhamet duygusu sizi Allah’ın hükmünü uygulamaktan alıkoymasın. Çünkü bu ceza, fuhşun ve zinanın yaygınlaştığı, sadakat, dürüstlük, fedakârlık gibi İslâmî değerlerin erozyona uğradığı, ailelerin parçalanarak başıboş nesillerin yetiştiği bir toplumu dünyada ve âhirette bekleyen akıbetten çok daha hafiftir. Bunun için, zinayı engelleyecek cezaları uygulamaktan çekinmeyin. Fakat bu ceza, kapalı kapılar ardında infaz edilmesin.

> �'4zO�54 ا LWx��m �O38٢﴿و137�� -6ا﴾ İnananlardan bir topuluk da ceza infaz edilirken orada hazır

bulunarak suçluların cezalandırılmasına şahitlik etsin. Böylece bu, hem suçu işleyenler hem de seyredenler üzerinde daha etkili ve caydırıcı olur. Bu suçu işleyen kişi içtenlikle tövbe eder ve bir daha da zinaya

yaklaşmazsa günahı bağışlanır ve İslâm toplumundaki saygın yerini alır. Zinayı alışkanlık hâline getirenlere gelince, müminler böyle kişileri kendilerine eş olarak seçmekten titizlikle sakınmalıdırlar. Çünkü:

M �ا ��3� اG زان ا��'� G L�ا م ذ�" -#> G �'�� اG زاL� او �L&�74 وا� او 74�كr و)� > �'4zO�٣﴿ا﴾

3. Zina eden ve bunu bir hayat tarzı olarak benimseyen bir erkek, ancak kendisi gibi zinacı yahut puta tapan, müşrik bir kadınla evlenebilir. Nitekim zina eden ve bunu alışkanlık hâline getiren bir

Page 327: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kadın da, yine ancak kendisi gibi zinacı yahut puta tapan, müşrik bir erkekle evlenebilir. Çünkü gayrimeşru ilişkileri bir hayat tarzı hâline getiren bu gibi insanlarla evlenmek, müminlere yasaklanmıştır.

5� �b'�ت K� �� �� وا�6�O�ن ا�ا 3�� �4��#+_$ G1ة و#; > ��OK �@1و#;�A �13اءX LI8ر�ا 8�$ kن�_��W�ا �@ "o� �pواو rدة ا18ا�3X﴿٤﴾

4. İnsanları işlemedikleri bir suçtan dolayı töhmet altında bırakan yahut iftira ve hakaretlerle onları karalayan kimseleri, işlediği suça ve içinde bulunduğunuz ortam ve şartlara göre cezalandırın. Örneğin, namuslu kadınları zinayla suçlayan, fakat bu iddiasını ispatlamak üzere dört şahit getiremeyen kimselere, iftiralarının cezası olarak seksen değnek vurun ve artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. Çünkü onlar, yoldan çıkmış kimselerdir.

Gا �� Wl�ر ر)� Sن ا�A rا��#E1 ذ�" واI8 54 ا�8�5 $� ﴾٥﴿ا�6�5. Ancak, işledikleri bu günahın hemen ardından tövbe edip

kendilerini düzeltenler elbette bağışlanacaklardır. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Fakat Allah’ın onları affetmesi, onlara dünyada verilecek cezayı düşürmez. Çünkü hâkim, suçlunun gerçekten tövbe edip etmediğini ve Allah’ın bu tövbeyi kabul edip etmediğini bilemez. Bu yüzden, zina iftirası atan kişi tövbe ettiğini söylese bile seksen değnekten kurtulamaz. Ancak daha sonra ortaya koyduğu hayat tarzıyla tövbesini ispat ederse, mahkemenin vereceği karar ile şahitliği kabul edilebilir.

5� T �4��ن ا وا�6� � ا37A �3?W�دة ا)1@� ار3X V8�دات 8�kS ا G�13اء اX �3� 5�� ��زوا;3� و > �د�2 b5 ا�O�﴿٦﴾

6. Kendi eşini zinayla suçlayan, fakat kendisinden başka da şahidi olmayan kimseye gelince, onun, kendisini aldattığı iddiasıyla eşini veya bir başkasını öldürüp “namusunu temizlemeye” hakkı yoktur. Eğer bunu yaparsa, kendisi de kısas edilerek öldürülür. Ancak İslâm hukukuna göre ölümü hak eden birini öldürdüğünü kesin olarak kanıtlarsa, o zaman durumuna göre daha hafif bir cezaya çarptırılır. Böyle çirkin bir olayla karşılaşan kişinin, cezayı kendisi infaz etmek yerine, eşini derhal boşaması gerekir. Fakat eşinin cezalandırılmasını istiyorsa, onunla birlikte mahkemenin

Page 328: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

huzuruna çıkması ve bu suçlamasında doğru söylediğine dair Allah’a yemin ederek dört kere şahitlik etmesi gerekir.

L?4�\�وا > -#T� ان &�ن 54 ا���ذ�8 Sا }'I� ٧﴿ان﴾ 7. Beşincisinde de, “Eğer yalan söylüyorsam Allah’ın lâneti

benim üzerime olsun!” diyerek en ağır yemini yapar. Bu durumda kadın suçu kabullenirse gereken cezaya çarptırılır.

<k و�1ر[pا 5O� T ا���ذ�8 ﴾٨﴿-'3� ا6I�اب ان $137 ار3X V8�دات 8�kS ا8. Fakat eşi tarafından zinayla suçlanan kadın suçlamayı

reddederse, kocasının yalan söylediğine dair Allah’ın huzurunda dört kere yemin eder de,

L?4�\�وا > �د�2 bن 54 ا��ان & ��3�#- Sا �ul ٩﴿ان﴾ 9. Beşincisinde, “Eğer kocam doğru söylüyorsa Allah’ın gazabı

benim üzerime olsun!” derse, ceza almaktan kurtulur. Böylece ne kadına zina cezası verilir, ne de kocasına iftira cezası. Kadın, suçlamayı reddetmekle birlikte, yemin etmekten de kaçınırsa, suçu kabulleninceye ya da yemin edinceye kadar hapsedilir. Fakat erkek, eşini suçladıktan sonra yeminden kaçınırsa, eşine iftira ettiği için —dördüncü ayette açıklandığı üzere— cezalandırılır. Ancak, her hâlükârda, bu evlilik sona erer ve çiftler birbirleriyle bir daha asla evlenmemek üzere ayrılırlar. Bu durumda erkek, kadına verdiği evlilik bedeli olan mehri geri alamaz. Fakat ona nafaka vermek zorunda da değildir. İşte Allah, her hak sahibinin hakkını korumak üzere, mükemmel bir

hukuk sisteminin temellerini oluşturacak prensipleri size böyle bildiriyor. Çünkü Allah, kullarına karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. Bir düşünsenize:

G��و t�� اب )�� �$ Sوان ا T O(ور ���#- Sا :uA﴿١٠﴾ 10. Eğer Allah size karşı böylesine lütufkâr, böylesine

merhametli davranmasaydı ve tövbe edenlerin günahını bağışlayan ve sonsuz hikmetiyle en âdil hükümleri veren bir hakîm olmasaydı ya da sizi hikmetsiz hükümlere, hak hukuk tanımayan yönetimlere mahkûm etseydi, hâliniz nice olurdu! Hicretin altıncı yılında, Medine çevresindeki güçlü kabilelerden

Mustalık Oğulları, Müslümanlara karşı büyük bir savaş hazırlığına

Page 329: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

girişmiş ve bu amaçla diğer kabileleri kışkırtmaya başlamışlardı. Durumu haber alan Allah’ın Elçisi, daha atik davranarak düşmanı ansızın bastırıp ağır bir yenilgiye uğrattı. Daha sonra Medine’ye dönerken, geceleyin bir yerde konakladılar. Sabaha karşı hareket için hazırlıklara başlandığında, bu yolculukta Hz. Peygamberin yanında bulunan hanımı Hz. Ayşe, ihtiyacını gidermek üzere konak yerinden uzaklaştı. Dönerken, yolda düşürdüğü gerdanlığını aramak için biraz oyalandı. Çünkü kendisi gelmeden kervanın hareket etmeyeceğini çok iyi biliyordu. Fakat onu hevdecin içinde zanneden görevliler, boş hevdeci deveye yüklemişler ve ordu, şafak sökmeden yola çıkmıştı. Hevdeç, deve üzerine yerleştirilen, etrafı örtülerle kapalı küçük oda şeklinde bir taşıma aracıdır. Hz. Ayşe zayıf bir kadın olduğu için, görevliler onun hevdecin içinde olmadığını fark edememişlerdi. Kamp yerine dönen Hz. Ayşe, kervanın gitmiş olduğunu görünce gözlerine inanamadı. Fakat kısa zamanda yokluğunun anlaşılacağını ve kendisini götürmek üzere görevlilerin geleceğini biliyordu. Böylece, gün doğuncaya kadar orada bekledi. Nihayet, orduyu geriden takip eden Safvan b. Muattal adındaki görevli —ki Bedir savaşına katılmış, temiz ahlâkı ve dürüstlüğüyle tanınan bir sahabiydi— Hz Ayşe’yi bulup yedeğindeki deveyle kervana yetiştirdi. Buraya kadar her şey normal seyrinde gidiyordu. Fakat Peygamberi yıpratmak için fırsat kollayan münafıklar, bu olayı bahane ederek Hz. Ayşe hakkında korkunç bir iftira kampanyası başattılar. Ayşe’yi, babası Ebu Bekr’i ve annesi Ümmü Ruman’ı perişan eden, Peygamberi yüreğinden yaralayan ve İslâm toplumunu neredeyse bir iç savaşın eşiğine getiren bu uğursuz iftira, tam bir ay boyunca Medine’de çalkalandı durdu. Gerçi müminler bu çirkin iddiayı hiçbir zaman onaylamadılar. Ne var ki, birçokları bu iftirayı yayan münafıklara karşı açıkça ve sert bir şekilde tavır da koyamadılar. Müslümanların çetin bir sınavdan geçtiği bu bir aylık sıkıntılı dönemin ardından, nihayet ilâhî rahmet kapıları açıldı ve hem Hz. Ayşe’nin masumiyetini bildiren, hem de buna benzer iddialar karşısında nasıl davranılması gerektiğini Müslümanlara öğreterek güzel dersler veren aşağıdaki ayetler nazil oldu:

�?+�ه X�ا C��� ان $ G C��'4 L+b- "A G�8 �]��; 5� @ :8� C��� vQ ا�6�

Page 330: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

11. O iftirayı ortaya atanlar, sizin içinizdeki münafıklardan oluşan örgütlü bir çetedir. Fakat ey inananlar, bunu kendiniz için kötülük sanmayın. Aksine, bu sizin için hayırlıdır. Çünkü öncelikle, aranıza sızan münafıkların maskesi bu olay sayesinde düştü. Ayrıca Hz. Ayşe’nin masumiyeti de ilâhî vahiyle belgelenmiş oldu. Korkmayın, size karşı atılan her iftira, sizin daha da güçlenmenizi ve Allah katında derecenizin yükselmesini sağlayacaktır.

�� ��: ا4�~ 4'3� 4� ا& ي $��> &�ه T� �3'4 -6اب -|� r�K وا�6� G١١﴿?� 54 ا﴾ Masum insanlara alçakça iftira atan o münafıklara gelince, onların

her biri, kazandığı günahın cezasını çekecektir. Hele iftirada öncülük ederek bu işin başını çeken Abdullah b. Übeyy adındaki münafıkların reisi yok mu, işte onun hakkı, cehennemde ebediyen içinde kalacağı büyük bir azaptır!

�G�� > �+4 "Aا @�6ا ا���و2 kاvQ �3?W ﴾١٢﴿اذ O IO��ه 5y ا4zO�'�ن وا4zO�'�ت 8�12. Peki, hiçbir delile dayanmayan bu söylentinin sağda solda

konuşulduğunu işittiğiniz zaman siz inanan erkek ve kadınların, Hz. Ayşe gibi tertemiz bir insana karşı kalplerinde güzel düşünceler beslemeleri ve “Bu düpedüz bir iftiradır!” demeleri gerekmez miydi? Çünkü suçu ispatlanmadıkça, bütün insanlar masum kabul edilmelidir.

G�� ن�ذ8�ا�� �@ S1 ا'- "o� �pو�A �13اء ﴾١٣﴿ ;��[� -#T� 8�ر�13X LI8اءA r�ذ �� ��$�ا 8��713. Öte yandan, bu iftirayı ortaya atanların, iddialarını

doğrulamaları için dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki, değil dört, bir tane dahi şahit gösteremiyorlar, öyleyse, Allah katında belirlenen evrensel ahlâk ve hukuk kurallarına göre, onlar yalancıların ta kendileridir.

G��و Sا :uA r�� �T -6اب -|� �A � uAا �� 4 M �A �� ?O� �ةQ Gوا �� -#��� ور)MA T O ا�1﴿١٤﴾

14. Eğer Allah’ın lütuf ve rahmeti, dünyada da âhirette de sizi kucaklamış olmasaydı, içine daldığınız bu dedikodulardan dolayı, mutlaka başınıza müthiş bir belâ gelirdi.

Page 331: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

'�  و@� - اذ �@ T�+?�T 8��?' �� و$_���ن 8�A�ا@�� 4� �T8 ��� ��� -#� و$� _#$ S1 ا' �� �|-﴿١٥﴾

15. Çünkü bunu dilinize dolamış, içyüzünü bilmediğiniz bir konuda ileri geri konuşup duruyordunuz. Bir iftiranın yayılmasına sebep olmak Allah katında büyük bir günah olduğu hâlde, siz bunu basit ve önemsiz görüyordunuz. Oysaki:

�G��و ��� 638ا  �+ #� �� اذ O IO��ه 2# � 4� ���ن �'�� ان ﴾١٦﴿" @6ا 38 �ن -|�16. Bunu işittiğiniz anda, derhal mümine yaraşan tavrı takınmalı

ve “Bu konuda öyle ileri geri konuşmak bize yakışmaz. Aman Allah’ım, bu gerçekten büyük bir iftiradır!” demeniz gerekmez miydi?

��|I� �I$ ان Sا r> �'4z4 � '& ا18ا ان � �T#�O� ١٧﴿دوا﴾ 17. Eğer gerçekten iman ediyorsanız, Allah böyle bir işe bir

daha asla bulaşmamanızı size öğütlüyor.

�� و�+< ��( �� �#- Sوا Cت�� Gا ��� S١٨﴿ا﴾ 18. İşte bunun içindir ki, Allah size ayetlerini böyle açıkça ve

ayrıntılı olarak bildiriyor. Unutmayın ki, Allah sonsuz ilim ve hikmet sahibidir.

Q�ةC و ان Gوا �� ��MA k ا�1 �5 ا4'�ا 3�� -6اب ا�� �V اW��MA L7( ا�6� �ن ان �7$ +�� 5� ا�6� Sا ﴾١٩﴿�I#� وا � O#I$ G�ن

19. Öyleyse, bu tür asılsız iddiaları, söylentileri “haber” yapıp çirkinlikleri özendirerek veya erotik filmler, fotoğraflar, romanlar vs. yayınlayarak yahut barlar, pavyonlar, fuhuş yuvaları açarak ve açanları destekleyerek inananlar arasında ahlâksızlığın, çirkin davranışların, fuhşiyatın yayılmasını isteyenlere, hem bu dünyada hem de âhirette can yakıcı bir azap vardır. Bu sayılan çirkinliklerin topluma ne büyük zararlar verdiğini ve buna karşı neler yapılması gerektiğini tam olarak sadece Allah bilir, siz bilemezsiniz. Öyleyse, her şeyi bilen Rabb’inize güvenmeli ve O’nun hükümlerini hayata egemen kılmalısınız. Bu yüzden Allah, sakınmanız gereken her şeyi size bildiriyor

mükemmel bir hukuk sisteminin temellerini oluşturacak prensipleri

Page 332: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

size öğretiyor. Çünkü Allah, kullarına karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. Bir düşünsenize:

G��و t�� ر[�ف ر)� Sوان ا T O(ور ���#- Sا :uA﴿٢٠﴾ 20. Eğer Allah, engin lütuf ve rahmetiyle sizleri

kucaklamasaydı ve kullarına karşı bu kadar şefkatli, bu kadar merhametli olmasaydı hâliniz nice olurdu? İşte bunları düşünün de:

�� � � T �A ن��� +Q V��ات ا�7 ���نC و54 � +I�ا Q��ات ا�7 $ G ا�5 ا4'� 3� ا�6� �4� ا� C��'O�ء وا� �7�W��8

21-Ey iman edenler! Allah’ın emirlerini hiçe sayarak zulüm ve haksızlık peşinde koşan insan ve cinlerin, yani şeytanın adımlarını izlemeyin! Her kim şeytanın adımlarını izlerse, şunu iyi bilsin ki, o ancak zina, fuhuş, cinsel sapıklık, çıplaklık gibi çirkinlikleri ve gerek Kur’an, gerekse akıl ve sağduyu tarafından çirkin görülen davranışları emreder. Ve insanoğlu kendi gücüne, becerisine güvenerek onunla baş edemez.

4 T O(ور ���#- Sا :uA G��و V� �O� Sوا Cء� �7� 54 M �& � Sو5�� ا kز&> 4'�� 54 ا)1 ا18ا � �� �#-﴿٢١﴾

Öyle ki, eğer Allah’ın lütuf ve rahmeti sizinle olmasaydı, içinizden hiç kimse tertemiz ve faziletli bir hayat yaşayamaz, günahlardan ve kötülüklerden arınamazdı. Fakat sonsuz kudret ve merhameti sayesinde Allah, dilediğini temiz ve faziletli hayata yönelterek arındırmaktadır. Çünkü bunu yapabilecek ilim, hikmet ve kudrete sahip olan sadece O’dur. Öyleyse, tertemiz bir toplum oluşturarak dünyada ve âhirette mutluluğa ulaşmak istiyorsanız, Allah’ın gösterdiği yolu izlemelisiniz. Unutmayın ki Allah her şeyi işitendir, kimin temiz ve faziletli olmayı hak ettiğini en iyi bilendir. İşte size, üstün bir erdemlilik örneği: Münafıkların Hz. Ayşe hakkında yürüttükleri bu iftira

kampanyasına, ne yazık ki birkaç Müslüman da —insanî zaafları nedeniyle— katılmış bulunuyordu. Üstelik bunlardan biri, Hz. Ebu Bekir’in akrabası olan ve onun yardımlarıyla geçimini sağlayan Mistah adında bir Müslüman’dı. Gerçi Mistah, cehaletinin kurbanı olarak işlediği bu günahtan dolayı tövbe etmiş, cezasını da çekmişti.

Page 333: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Fakat Hz. Ebu Bekir, kızı hakkında böyle çirkin bir iftiraya destek veren bu adamın nankörce tutumu karşısında o kadar incinmişti ki, bundan böyle ona asla yardımda bulunmayacağına dair yemin etmişti. Bunun üzerine, böyle bir davranışın müminlere, hele Hz. Ebu Bekir gibi erdemli kimselere yakışmadığını bildiren aşağıdaki ayet nazil oldu:

Gا� و M�pا او�� $z� ان LI �: ��$: اوp��ا اuW�: 4'�� وا�? �+� M �A 5� ��;�3O�وا > �&�?O�8�> وا_ �� Wl�ر ر)� Sوا C��� Sا �Ww� ن ان� +�$ Gا Cا��Wb��ا و�WI��و S٢٢﴿ا﴾

22. İçinizdeki erdemli ve varlıklı kimseler, kendilerine karşı nankörce davranmış olsalar bile, akrabalarına, yoksullara ve Allah yolunda hicret etmiş olanlara yardım etmeme ve onlara bir daha hiçbir şey vermeme konusunda yemin etmesinler. Bilakis, işledikleri günahtan dolayı tövbe eden bu insanlara karşı affedici ve bağışlayıcı olsunlar. Allah’ın da sizi bağışlamasını istemez misiniz? Unutmayın ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir ve sizin de böyle tövbekâr müminlere karşı merhametli olmanızı ister. Fakat yaptığı kötülüklerde ısrar edenler için bağışlanma söz konusu olamaz:

��k ا� ان Q�ة و3�� -6اب -|� Gوا �� �b'�ت اw��YAت ا4zO�'�ت I�'�ا MA ا�1O�ن ا�5 �4�� �6﴿٢٣﴾

23. Kötülükten, günahtan haberi bile olmayan saf, temiz ve iffetli mümin hanımlara alçakça iftira atan ve günahlarından tövbe etmeyen o münafıklara gelince, onlar dünyada da âhirette de lânete uğramışlardır ve onların hakkı büyük bir azaptır! Bunlar, delil yetersizliğinden dolayı dünya azabından kurtulsalar bile, Hesap Gününde yakayı kurtaramayacaklar:

�ا �OI#�ن $137 -#�3� ��م �& �O8 �3#;3� وار� ﴾٢٤﴿ا�?' 3� وا��124. O gün onların dilleri, elleri ve ayakları, işledikleri günahları

bir bir itiraf ederek kendileri aleyhinde şahitlik edecektir.

6o4�� ��'3� ا� د� S3� ا� �A�� > �+O�ا P� @� ا� Sن ان ا�O#I�و P﴿٢٥﴾ 25. İşte o gün Allah, hak ettikleri cezayı onlara tam olarak

verecek ve zalimler o zaman anlayacaklar, Allah’ın apaçık ve mutlak doğrunun, adaletin ve hakikatin ta kendisi olduğunu.

Page 334: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Çünkü onlar, bir Peygamberin hanımına dil uzatabilecek kadar azgınlıkta ileri gittiler. Oysa geçerli kıldığımız hukuki, bireysel ve toplumsal yasalara göre:

���ت +�ن � ا�\+� � < وا�� �+ � +�ت �#� � ���تr وا�� ���ن �#\+� < وا�\+� ��� �+\#� rت�+ � �# t�� � �_���نWw4 �3� C�ة ورزق &�� O4 ن �]�4 "o� �p٢٦﴿او﴾

26. Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara yaraşır. Aynı şekilde iyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler de iyi kadınlara yaraşır. Peygamber de, Ayşe de, Safvan da son derece ahlâklı ve iffetli birer mümindirler. Bu tertemiz insanlar, o iftiracıların ortaya attığı asılsız suçlamalardan tamamen masumdurlar. Bu yüzden, Rab’leri katında onlar için hazırlanmış bir bağışlanma ve cömertçe bahşedilen nimetler vardır. Şimdi de, kötü niyetli insanların eline koz vermemek için uymanız

gereken kuralları açıklayalım:

�� � C�3#@ا <� O�ا -# ?�ا و$?#� ?$ < ( ��$��8 vl �$��8 ا�#Q1$ G ا�5 ا4'� 3� ا�6� ��� ذ ا� ﴾٢٧﴿I� ��� vQ#�� $6&�ون

27. Ey inananlar! Başkalarının evlerine, sahiplerinden izin alıp onlara güzelce selâm vermeden girmeyin. Bu sizin için, içeriye izinsiz girip ev halkını rahatsız etmekten çok daha iyidir. İşte Allah, size bu gibi görgü ve edep kurallarını öğretiyor ki, belki düşünüp öğüt alırsınız.

�: ��� ار;I�ا A�ر;I�ا @� از& A�ن > �zذن r��� وان �2 ( �@�#Q1$ YA ا)1ا ��3� �A 1وا,$ �� < �� O8� OI$#�ن -#� Sوا C��� ﴿٢٨﴾

28. Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilmedikçe içeri girmeyin. Şayet size “Gidin, şu anda müsait değiliz.” denirse, geri dönüp gidin. Bu, sizin için en uygun davranış şeklidir. Sakın bunu gurur meselesi yapıp da, size içtenlikle durumunu arz eden kardeşinize karşı içinizde en ufak bir burukluk, kırgınlık beslemeyin. Size “evde olmadığını” söyletseydi ya da hiç müsait olmadığı halde sizi kabul edip büyük sıkıntılara girerek varlığınıza katlansaydı daha mı iyi olurdu? Unutmayın ki, Allah yaptığınız her şeyi ve neyi nasıl yapmanız gerektiğini sizden çok daha iyi bilmektedir.

Page 335: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�I#� 4� $+1ون و4� ��� Sوا C��� ع�4 �3� �A L��?4 vl �$��8 ا�#Q1$ ح ان�'; ���#- ﴾٢٩﴿$� O�ن

29. İçinde oturulmayan, fakat sizin faydalanma hakkınız bulunan cami, kütüphane, han, hamam, işyeri gibi halka açık yerlere veya hiç kimse tarafından kullanılmayan terk edilmiş evlere izinsiz girmenizde bir sakınca yoktur. Unutmayın, Allah açığa vurduğunuz ve içinizde gizlediğiniz her şeyi bilmektedir. Öyleyse, hiç kimsenin evine kötü niyetle girmemeli, her şeyi bilen Allah’ın sizi mutlaka hesaba çekeceğini düşünmelisiniz. Öte yandan:

�ا 54 اb8�ر@� و��W|�ا A�و;C�3 ذ�" از&> � 2: uw� > �'4zO#� ن�I'b� �O8 v �+Q Sان ا C�3﴿٣٠﴾

30. İnanan erkeklere söyle: Bakışlarında ölçülü olsun, kadınlara gözlerini dikip bakmasınlar. Eşlerinin namusunu korudukları gibi, kendi iffet ve namuslarını da aynen öyle korusunlar. Bu, onlar için en temiz ve erdemli davranış şeklidir. Unutmasınlar ki Allah, yaptıkları her şeyden haberdardır.

�' 53 ا4 G� 3y� 4'3 و2: �5 ز� �1+� G�و;53 وA 5|W�� �#4zO'�ت �5uuw 54 اb8�ر@5 و� - 5@�O\8 58�u��و 538��; <#

31. İnanan kadınlara da söyle: Onlar da bakışlarında ölçülü olsun, bakılması uygun olmayan yerlere bakmaktan sakınsınlar. Her türlü ahlâksızlıktan, çirkin davranıştan uzak durarak, iffet ve namuslarını korusunlar. Toplum içine çıkarlarken, beşerî münasebetlerin gereği olarak ve İslâm toplumundaki örf ve âdetlere göre açılmasında sakınca görülmeyen ağız, göz, el, ayak gibi uzuvlar veya elde olmayarak görünen yerler hariç, kadınsı cazibe ve güzelliklerini, mahrem olmayan —yani kendisiyle evlenmeleri ebediyen haram olmayan— kimselere göstermesinler. Bir de, başörtüsü veya şal olarak kullandıkları geleneksel örtülerini, saçları, kulakları, boynu, gerdanlığı ve göğsü örtecek biçimde yakalarının üzerinden salıversinler. Ayrıca, vücut hatlarını tamamen kapatan pardösü, çarşaf, manto gibi dış kıyafetlerini üzerlerine örtsünler (33. Ahzab: 59). Gerek giyim kuşamlarında,

Page 336: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

gerek söz ve davranışlarında, mümin bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli bir tavır takınsınlar.

�' 53 ا �5 ز� �1+� G53 او و ��I8 ء�53 او ا8'�x��'853 او ا ��I8 ء�� ��53x او ا8 I+� G�� 53 او ا853 او �O�4#�{ ا �53 او 4x� �?�M اQ�ا$53 او �M اQ�ا53 او 8'� < vl ا� اQ�ا53 او 8'� �I8�

4 L8ر Gا M�pء 5 او� �? �5 �� �|3�وا -#> -�رات ا�' W: ا�6� ;�ل او ا�� ا��

Kadınlar her türlü kadınsı güzelliklerini ve süslerini ancak kocalarına gösterebilirler. Saçları, kolları, ayak bilekleri... gibi ikinci dereceden süslerini ise: Babalarına, dedelerine, amcalarına, dayılarına, damatlarına, Kocalarının babalarına ve dedelerine, Öz oğullarına, torunlarına ve kocalarının başka bir kadından olan

oğullarına, Öz veya üvey kardeşlerine, Öz veya üvey yeğenlerine, Ayrıca, süt emzirme sebebiyle mahrem olan sütkardeşi, sütbabası,

sütoğlu, sütyeğeni, sütamcası, sütdayısı gibi akrabalarına, Temiz ve güvenilir kadın arkadaşlarına, Sahip oldukları köle ve cariyelere, Kadınlara ilgi duymayacak derecede yaşlanmış olan erkek

hizmetçilere, Ve kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan

erkek çocuklara gösterebilirler.

C53 '� < 54 ز� �W\� �4 �#I�� 53#;ر�58� 8u� Gو

Bir de, gizledikleri güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurarak kırıta kırıta yürümesin, tahrik edici davranışlarda bulunmasınlar. İşte bu kurallara uyduğunuz takdirde, temiz ve huzurlu bir toplum

oluşturabilirsiniz. Fakat ne kadar titiz davransanız da, ufak tefek kusurlarınız, hatalarınız olacaktır. Bunun için:

��ن #W$ ��#I� ن�4'zO�ا T �I� ا� �O; Sا ا�> ا�� ﴾٣١﴿و$�8Ey inananlar! Hepiniz kötülüklerden, günahlardan tövbe edip

topluca Allah’a yönelin ki, dünyada ve âhirette kurtuluşa erebilesiniz.

Page 337: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Günahlardan arınmış temiz ve sağlıklı bir toplum oluşturabilmek için yerine getirmeniz gereken önemli bir görev daha var:

��ا� uA 54# وا S3� ا'w� اء� �_A ا���C��x ان ��� < 54 -+�د&� وا4 ���� b4> 4'�� وا���Gا C �T وا Sوا �� �#- V�﴿٣٢﴾

32. Ey İslâm toplumunun yöneticileri, aile reisleri, mahalle büyükleri! İçinizden evli olmayan evlilik çağında dul veya bekâr bütün hür Müslümanları ve evlilik hayatının sorumluluklarını yerine getirebilecek fikri ve ahlâkî olgunluğa ulaşmış köle ve cariyelerinizi evlendirin. Eğer onlar fakir oldukları gerekçesiyle yuva kurmaktan çekiniyor iseler, korkmasınlar. Çünkü Allah lütuf ve bereketi sayesinde onları hiç kimseye muhtaç etmeyecektir. Unutmayın ki, Allah kudret ve merhametiyle sınırsızdır, her şeyi bilmektedir.

{WI ?��و C �T#uA 54 S3�� ا'w� < ( �(���G 5 �,1ون ا�6�

33. Bütün bunlara rağmen yine de evlenmeye imkân bulamayanlar, Allah kendilerine lütfedip bu imkânı sağlayıncaya kadar iffetli davransınlar.

�vQ �3ا  وا$�@� �A � O#- ان �@�+$��A ���O�4#�{ ا � O4 ب�ن ا�� �w +� 5� 54 4�ل وا�6� C���$ي ا� ا�6� Sا

Ey Müslümanlar ve ey köle sahipleri! Köle ve cariyelerinizden, ödeyecekleri bir miktar mal karşılığında özgürlüğüne kavuşmak isteyenler olursa, —onların bu hususta gerekli olgunluğa ulaştıklarına kanaat getirmişseniz— bu isteklerini geri çevirmeyin. Ayrıca, köleleri eğitip topluma kazandırma ve onları aşama aşama özgürlüğüne kavuşturma amacıyla devlet bütçesinden bir fon oluşturarak, Allah’ın size bahşetmiş olduğu mallardan bir kısmını onlara verin. İslâm toplumunun yöneticileri bir kölenin bu şekilde özgürlüğe kavuşmasına karar vermişse, köle sahibinin bunu kabul etmeme hakkı yoktur.

��C و54 �� و '� � + w�ا -�ض ا����ة ا�1 b��@G 53 $��@�ا A ��$�� -#> ا�+�w�ء ان اردن $ �� 1I8 54 ا&�ا@Wl 53�ر ر)� Sن ا�A﴿٣٣﴾

Bir de, şu dünya hayatının gelip geçici malına mülküne tamah edip de, İslâm öncesindeki kâfirlerin ve Müslüman görünümündeki

Page 338: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

münafıkların yaptığı gibi, cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Hele iffetli ve namuslu yaşamak istiyorlarsa, onları fuhşa zorlamak çok daha büyük bir günahtır. Elbette cariyelerin de fuhuş yapmaları haramdır ve eğer bir cariye, efendisinden habersiz, kendi isteğiyle bunu yaparsa yalnızca kendisi cezalandırılır. Fakat her kim onları bu işe zorlarsa, unutmayın ki Allah, böyle bir zorlamaya maruz kaldıktan sonra da, bu zavallı ve çaresiz kadınlara karşı çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Fakat onları bu yola düşürenler kesinlikle cezalandırılmalıdır. Ayrıca, fuhşa zorladıkları cariyeler ellerinden alınarak özgürlüğüne kavuşturulmalıdır.

'�ت و4 و�_1 �'�� ا���� ا��ت 4+� <t ا �_ O#� L|-�4ا 54 2+#�� و�#Q 5� ﴾٣٤﴿Y� 54 ا�6�34. Doğrusu Biz, size muhtaç olduğunuz inanç, ahlâk ve temel

hukuk prensiplerini açıklayan ayetler, sizden önce gelip geçen toplumların yaşadığı nimet ve felâketlerden ibret verici örnekler ve kötülükten sakınan kimseler için hikmet dolu öğüt ve uyarılar gönderdik.

Sا L;�; M ز;�;CL ا� �A ح�+bO�ا Cح�+b4 �3� �A ة�7�O& ره�� :�4 CرضGات وا�O �ر ا�?ي ��12 4 3� &�&� در kL ���د ز� 3 &� �8�l Gو L �2�X G L�Mء و�� �X 5,�ة 4+�ر&L ز� � �u�

Cس� ا4G��ل �#' S�ب اu�و Cء� �'�ره� 54 ��7 S13ي ا� Cر��ر -#> Cر� T??O$ �� :�8 Sوا��MX kء �#-﴿٣٥﴾

35. Çünkü Allah, var olan her şeye varlığını armağan eden, her birini kendi yaratılışındaki hikmete uygun niteliklerle donatan, hedefini ve yolunu göstererek onları daima iyiye, güzele yönlendiren; gönderdiği mesajlarla gönülleri aydınlatan, duygu ve düşünceleri arındıran ve böylece, tüm kâinata nuruyla tecelli edip varlığa anlam ve değer kazandıran mutlak hakikattir, yani göklerin ve yerin nurudur. O’nun varlığa yansıyan en parlak nuru olan bu Kur’an, tıpkı rüzgâr ve yağmurdan korunmuş sapasağlam bir siper içindeki kandile benzer. Kandil, camdan bir fanus içindedir. O fanus ki, inci gibi parıldayan bir yıldızdır sanki. Bu kandil, hayır ve bereketin sembolü olan kutlu bir bitkiden, zeytinden elde edilen saf ve doğal zeytinyağıyla, yani ilâhî bir yakıtla tutuşturulmuştur ki, ne doğulu Hint mistizminden kaynaklanmıştır, ne de batılı Yunan felsefesinden. Bu nur, herhangi bir coğrafyanın, kültürün ve

Page 339: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

medeniyetin ürünü değildir. Aksine, tüm zamanları ve mekânları kucaklayan ilâhî-evrensel bir mesajdır. Ve o kandilin yağı o kadar berrak, o kadar parlaktır ki, neredeyse hiç ateş değmese bile kendiliğinden ışık verecek. Öyle ki, iç içe daireler şeklinde kat kat ışık demetleri, nur üstüne nur… İşte Kur’an böylesine parlak, böylesine aydınlatıcı bir kitaptır. Ne var ki, bütün gözler bu aydınlıktan istifade edemiyor: Allah, yalnızca hakikate ulaşmak isteyenleri kendi nuruna

eriştirir. İşte bunun içindir ki, Allah insanlara böyle canlı örnekler vermektedir. Çünkü Allah, her şeyi en mükemmel şekilde bilmektedir.

M �A kل�E G1و واw��8 �3� �A T� � +?� kTO�ا �3� �A �&6�و VA�$ ان Sت اذن ا�٣٦﴿8�﴾ 36. İşte bu nur, Allah’ın maddî ve manevî olarak yükseltilmesine

ve içinde adının anılmasına izin verdiği camilerde ve Kur’an okunan evlerde ışıl ışıl parlamaktadır. Çünkü orada, gece gündüz O’nun sınırsız kudret ve yüceliğini zikredip gündeme getiren yiğitler vardır. Öyle yiğitler ki:

kل�ر; � � #�ة وا� bم ا��وا2 S5 ذ&� ا- V�8 Gرة و�3� $,� �3#$ G �#_ $ �4�� ن�A�\� kة�& �ء ا� kر�b8Gب وا�ا�_# T� �A﴿٣٧﴾

37. Ne geçimlerini kazanmak için yaptıkları bir ticaret, ne de alım satım gibi dünyevî kazanç getiren bir meşguliyet, onları Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Çünkü onlar, gönüllerin ve gözlerin dehşetten allak bullak olacağı bir Günden korkarlar.

�3� �ء vw8 )?�ب ��, ��زق 54 ��7 Sوا C �T#uA 54 �@1� � ا)?4 5� O-#�ا و� S٣٨﴿ا﴾ 38. Ve bu bilinçle Rab’lerine kulluk ederler ki, Allah onları

yaptıklarının en güzeliyle ödüllendirsin ve sonsuz lütuf ve bereketi sayesinde, onlara hak ettiklerinden daha fazlasını ihsan etsin. Hiç kuşkusuz Allah, dilediğine sınırsız nimetler bahşeder. Müminler böyle ilâhî nurlarla aydınlanırken:

5� �> اذا ;��ءه �� �,1ه X��� وا�6� ( Cء�� O�ن 4 �?+T ا�|� LI� �وا ا-O�3�� &?�اب 8_� �W& kب�?��V ا� ��� Sوا CT8�?( T� A�A 1ه'- S٣٩﴿وو;1 ا﴾

Page 340: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

39. Allah’ın ayetlerini inkâr edenlere gelince, onların bu dünyada güzel ve çekici zannederek yaptıkları işler, tıpkı çölde görülen bir seraba benzer. Şöyle ki, uzun süre susuz kalan kişi, uzaktan parıldayan kumları yerden fışkıran su zanneder ve sevinçle oraya doğru koşar. Fakat yanına iyice yaklaşınca, orada su namına hiçbir şey bulamaz. Bunun yerine, her zaman her yerde hazır ve nazır olan Allah’ı yanı başında hisseder ve Allah, onun hesabını oracıkta derhal ve eksiksiz görüverir. Gerçekten Allah, hesabı çabuk görendir.

��بO#y C�ت 3uI8� A�ق C�I8 او � �T2�A 54 ج�4 �T2�A 54 ج�4 T�7w� M ,� ��8 M �A ت�O#|& tر� 54 T� �OA را� T� Sا :I,� �� 54و C�3��� 1�� �� �ج �1هQا ا� ﴾٤٠﴿اذ

40. Yahut onların duygu, düşünce ve davranışları, derin bir denizin altındaki zifiri karanlıklar gibidir ki, peş peşe gelen azgın dalgalar denizi dört bir yandan sarıp kuşatıyor. Üstlerinde de kapkara bulutlar var: Körlemesine geçen bir hayat, ruhsal bunalımlar, toplumsal çalkantılar ve üst üste yığılmış karanlıklar… Öyle ki, zavallı adam elini çıkarsa, neredeyse onu bile göremez. Çünkü Allah, ışıktan yüz çevirdiği için onun gözünü kör etmiştir. Evet, Allah’ın aydınlık vermediği kimseye, hiçbir şekilde ışık bulma ihtimali yoktur! İşte bu yüzden, o inatçı kâfirler hakikati kabul etmiyorlar. Oysa her yanda, Allah’ın kudret ve merhametini gözler önüne seren o kadar mucize var ki:

O�ات واGرض وا� ا�� � MA 54 T� ا�? +?� Sان ا �$ CT�� �تT$YE �#- 12 :& C و$?+� A� �E v ��� O8� IW�#�ن �#- S٤١﴿وا﴾

41. Göklerde ve yerdeki bütün varlıkların, örneğin gökyüzünde saf tutup kanat çırparak uçan kuşların, Allah’ın sınırsız kudret ve yüceliğini haykırarak andığını görmüyor musun? Bütün evrenin tesbih sedalarıyla nasıl çın çın öttüğünü duymuyor musun? Bak, her biri nasıl dua edeceğini ve O’nun yüceliğini nasıl dile getireceğini ne de güzel öğrenmiş! Allah, onların yaptıkları her şeyi en mükemmel şekilde bilmektedir.

Sو v �bO�ا Sوا�> ا rرضGات وا�O ﴾٤٢﴿4#" ا�?42. Çünkü göklerin ve yerin mutlak egemenliği Allah’ın

elindedir ve dönüş de ancak O’nadır.

Page 341: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��8� I,� �K T'�8 {�z� �K ا�� � M �; � Sان ا �$ r �T�YQ 54 دق �\�ج��ى ا�A �4�&ر T#

43. Ve yine görmüyor musun ki, Allah, havadan daha ağır olan bulutları emrindeki rüzgârlarla nasıl dilediği yere sürüklüyor, sonra onları birbirine kaynaştırıyor, derken birbiri üzerine yığıp istifliyor ve bir de bakıyorsun ki, bulutların bağrından yağmurlar boşanmakta?

� Cء� �7� 54 5- TA�b�ء و� �7� 54 �T8 �� �b�A 54 8�د �3� �A ل�ء 54 ;+��O ��د �'� و��ل 54 ا�? Cر�b8G�8 �@6� �T2�8﴿٤٣﴾

Ve yine görmüyor musun ki Allah, gökteki dağ gibi yığılmış bulutlardan ölçülü ve kontrollü olarak dolu indiriyor da, onunla dilediğini vururken, dilediğini ondan uzak tutuyor? Ve gökten dolu yağarken, ona eşlik eden gök gürlemesi ve şimşeklerle muhteşem bir manzara ortaya çıkıyor. Öyle ki, bulutlar arasında çakan şimşeklerin parıltısı, neredeyse gözleri kör edecek!

� M ذ�" I��ة GوM�p اb8G�ر �_# �A ان Cر�3 ا��: وا�' S٤٤﴿ا﴾ 44. Gece ile gündüzü şaşmaz bir düzen içerisinde birbiri ardınca

getiren Allah’tır. Hiç kuşkusuz bunda, gönül gözüyle hakikati görebilenler için Allah’ın muhteşem sanat ve kudretini ortaya koyan nice deliller, nice ibretler vardır.

Sوا <#- M �7O� 54 �3'OA rء�� 4 54 L �ا8 r وP#Q �3'4 &: د M -#> ر;#< �7O� 54 �3'4و r �T'�8 �� -#> &: MXء �12 Sان ا Cء� �7� �4 Sا P#\� CV8ار <� #- M �7O� 54﴿٤٥﴾

45. Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Bunlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayağı, kimi de dört ayağı üzerinde yürür. Bakın, Allah dilediğini dilediği şekilde yaratıyor. Hiç kuşku yok ki, Allah’ın her şeye gücü yeter.

1_� �� �ء ا�> E�اط 4? _� ي 54 ��7 �13� Sوا Cت�' �'�� ا��ت 4+� ﴾٤٦﴿ا46. İşte Biz, ey insanlar, size hakikati açıkça ortaya koyan ayetler

gönderdik. Fakat yine de haktan yüz çevirenler var. Fakat Allah, yalnızca güzele, doğruya yönelmek isteyenleri doğru yola iletir. Basit dünyevî menfaatleriyle uyuşmadığı için hakikati reddedenlere gelince:

Page 342: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�8 "o�O� و�_���ن �pاو �� �1I8 54 �3'4 P ذ�"C و4 ��A < �� � �K �'Imل وا�� و8��� S�8 � < ا4' �'4z﴿٤٧﴾

47. Onlar inananlarla karşılaştıkları zaman, “Biz de Allah’a ve Elçisine iman ediyor, Allah’ın hükümlerine yürekten itaat ediyoruz!” derler fakat içlerinden bir kısmı bütün bunlardan sonra yine de verdikleri sözden döner, ilk fırsatta itaatten yüz çevirirler. Çünkü onlar, gerçekte hiçbir zaman inanmış değiller. Öyle ki:

��ا ا واذا �g�I4 �3'4 P�ن د- ��A 8�'3� اذا ����� �T���ور S٤٨﴿�> ا﴾ 48. Onlar, anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında adaletle

hükmetmesi için Allah’ın kitabına ve bu kitabın uygulayıcısı olarak O’nun Elçisine çağırıldıkları zaman, içlerinden bir kısmı derhal yüz çevirir. Çünkü Kur’an’ın istediği hayat tarzının, istedikleri gibi yaşamalarına engel olacağını çok iyi bilirler.

<C وان �'-64 T��ا ا�� $�� P� ﴾٤٩﴿�5� 3�� ا�49. Fakat hak ve adalet kendilerinden yana olunca, onu seve

seve kabul ederler.

M �Aا � �o" @� ا�| �p8: او CT���3�� ور#- Sا {� ����ا ام �\�A�ن ان � O��نt 2#�38� 4�ض ام ار$�8﴿٥٠﴾

50. Bunların kalplerinde bir vicdan bozukluğu, bir hastalık mı var? Yoksa Kur’an’ın Allah sözü olduğundan şüphe mi duyuyorlar? Yoksa Allah’ın ve Elçisinin kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, aslında haksızlık edenler, bizzat kendileridir. Allah’ın en âdil hükmü vereceğini pekâlâ bilir, ama işlerine gelmediği için onu kabul etmezler.

�O ��� 8�'3� ان �_���ا IO�'� واIm' ا�� �T���ور Sا ا�> ا�� < اذا د- �'4zO�ل ا�ن 2�& C���ن #WO�ا �@ "o� �p٥١﴿واو﴾

51. Oysa gerçek inananlar, aralarında Kur’an ve Peygamber hakem olsun diye Allah’a ve Elçisine çağrıldıkları zaman, ancak ve ancak “İşittik ve itaat ettik!” diye cevap verirler. İşte kurtuluşa erecek olanlar, yalnızca bunlardır. Diğer bir deyişle:

_ و54 و� Sو�\¬ ا T���ور Sا V�� ون x��W�ا �@ "o� �pو�A T﴿٥٢﴾

Page 343: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

52. Her kim Allah’a ve Elçisine itaat eder, Allah’a saygıyla bağlanır ve O’na karşı gelmekten titizlikle sakınırsa, işte en büyük mutluluk ve başarıyı elde edecek olanlar bunlardır.

;13 ا واO?2�ا S�8 CLA�وI4 L-�m rا�O?_$ G :2 C5;�\�� �3$�43� �� ا�O� �O8 v �+Q Sان ا ﴾٥٣﴿$OI#�ن

53. İkiyüzlülere gelince; hem Kur’an’dan yüz çevirirler, hem de büyük bir pişkinlikle, eğer kendilerine emredersen sizinle birlikte savaşa çıkacaklarına dair var güçleriyle Allah adına yemin ederler. Onlara de ki: “Boşuna yemin etmeyin! Çünkü davranışlarınız, bu iddianızda hiç de samimî olmadığınızı açıkça gösteriyor. Şu hâlde sizin yapmanız gereken, yaldızlı sözlerle göz boyamak değil, Allah’ın hükümlerine içtenlikle ve güzelce itaat etmektir. Hiç kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”

:2 C� # O( �4 ���#-و : O( �4 T�#- �O �A ا���ن $�A rل�� �I�ا ا�� �mوا Sا ا�I� �mه ا�I� وان $�� > �+O�غ اY+�ا Gل ا�� ﴾٥٤﴿$3 1واC و4� -#> ا��

54. Ey Müslüman! Müslüman olduğunu iddia eden, ama Kur’an’ın ve Sünnet’in hükümlerinden yüz çeviren bu insanlara de ki: “Allah’a itaat edin ve Elçisine itaat edin! Allah’ın Kitabına ve bu Kitabın pratik hayata uygulanmasında mükemmel bir örnek olan Peygamberin sünnetine sımsıkı sarılın!” Ey münafıklar! Eğer Elçinin bu çağrısından yüz çevirecek

olursanız, şunu iyi bilin ki, o ancak, kendi üzerine düşen tebliğ görevini yapmakla yükümlüdür. Siz de kendi üzerinize düşen itaati yerine getirmekle yükümlüsünüz. Eğer kibir, bencillik, inatçılık engellerini aşarak ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Fakat yüz çevirirseniz, İslâm’dan uzaklaşmakla sadece kendinize zarar vermiş olursunuz. Zira Elçinin görevi sizi zorla Müslüman yapmak değil, ancak Allah’ın emirlerini size açıkça tebliğ etmektir. Bu tebliğe kulak verdiğiniz takdirde sadece âhirette değil, dünyada da kazanan siz olacaksınız:

Page 344: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�5 ا4' و-1 ا�6� S5 ا� MA �3 اGرض &O� ا� \#} ا�6� 'W#\ ?�� ت���� bا ا��#O-ا 4'�� و�Q 1I8 54 �3�3A� ا4 '� �'3� ا6�ي ار$u> 3�� و��+1 3�� د� £ �O��54 2+#3�¨ و C�' M �'�I+1و

&�7� G ن�_��W�ا �@ "o� �pو�A "�1 ذI8 �W& 54و C���X M ﴾٥٥﴿�ن �855. Ey insanlar! Allah, içinizden iman eden ve bu imanın gereği

olarak dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanlara söz vermiştir: Onlardan önce gelip geçen dürüst ve erdemli milletleri egemen kıldığı gibi, onları da yeryüzünde egemen kılacak, kendileri için seçip beğendiği inanç sistemini ve bu inanca bağlı hayat tarzını hem gönüllerde, hem de yeryüzünde sapasağlam yerleştirecek ve yaşadıkları sıkıntıların, korkuların ardından onları güvenlik ve esenliğe kavuşturacaktır. Onlar ki, yalnızca Bana kulluk eder, hiç kimseyi ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Bütün bunlardan sonra, her kim inkâra saplanacak olursa, kesinlikle yoldan çıkmış demektir.

�O�ا #�ة وا وا�2 bن ا��O(�$ ��#I� ل�� �I�ا ا�� �mة وا�& ﴾٥٦﴿$�ا ا�56. O hâlde, beş vakit namazı hayatın merkezine yerleştirerek, onu

dikkatle ve özenle, mümkün mertebe cemaatle birlikte kılın, refah ve zenginliği toplumun tüm katmanlarına yaymak üzere zekâtı verin ve Kur’an’ın pratik hayata uygulanmasında mükemmel bir örnek olan Peygambere itaat edin ki, ilâhî lütuf ve merhamete lâyık olabilesiniz.

G tv �bO�ا �o+�و Cر� �MA 5 اGرضr و4�و�3� ا�' � ,I4 �واW& 5� ا�6� �?�$ ﴿٥٧﴾ 57. Ey hak yolunun yolcusu! Sakın inkârcıların, yeryüzünde

Allah’ı aciz bırakıp hak ettikleri cezadan kurtulacaklarını sanma. Çünkü onların varacağı yer ateştir, ne kötü bir son! Aile bireyleri arasında uyulması gereken kurallara gelince:

�� �w#+� �� 5�ا ا��#� K ��'4# ا� � �� وا�6��O�5 4#�{ ا� �5 ا4'�ا ��? �ذ�� ا�6� � 3� ا�6� �7I�ة ا�#E 1I8 54ة وv �3 < $Iu�ن K��8�� 54 ا�| اتE :+2 54 C#�ة اW�,� و)� �4 � #� K �ء

C�I8 <#- ��uI8 ���#- ن�Aا �m C5@1I8 ح�3�� ;'#- Gو ���#- ��� C��� رات�-

58. Ey inananlar! Sahip olduğunuz köle ve cariyeler, yanınızda bulunan bakıcılar, hizmetçiler ve henüz ergenlik çağına ulaşmamış olan çocuklarınız, izninizi almadan da evinize

Page 345: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

girebilirler. Ancak onlar odanıza girmeden önce, şu üç vakitte kapıyı vurup sizden izin istesinler: Sabah namazından önce, öğle sıcağında elbisenizi çıkarıp yatağınıza uzandığınız zaman ve yatsı namazından sonra. Çünkü bu vakitler, uygunsuz bir durumda bulunabileceğiniz ve sizin özel hayatınız için ayrılmış üç mahrem vakittir. Bunun için, çocuklara ve hizmetçilere bu üç vakitte yanınıza girerken izin istemeleri gerektiğini öğretmelisiniz. Bu, çocukların ruhsal gelişimi ve kişiliklerinin oluşması açısından da çok önemlidir. Bu vakitlerin dışında yanınıza izinsiz girerlerse, size de onlara da günah yoktur. Çünkü onlar, sürekli yanınıza girip çıkarlar ve hayatın doğal akışı içerisinde, birbirinizle içli dışlı olmak durumundasınız.

Cت�� Gا ��� Sا >+� "�6& �� ��( �� �#- S٥٨﴿وا﴾ İşte Allah, ayetleri size böyle açık ve net olarak bildirmektedir.

Çünkü Allah, her şeyin en doğrusunu bilendir, her konuda en âdil hükmü veren, sonsuz hikmetiyle her şeyi yerli yerince yapan bir hakîmdir.

واذا Sا >+� "�6& C�3#+2 54 5� ��� 8#¢ اWmG�ل 4'�� ا��#� A#�? �ذ�ا &O� ا� �ذن ا�6� �� ��( �� �#- Sوا C �T$��٥٩﴿ا﴾

59. Çocuklarınız ergenlik çağına ulaştığında, kendilerinden önceki diğer yetişkinler birinin odasına girerken nasıl izin istiyorlarsa, onlar da sizin yanınıza girmeden önce —sadece üç vakitte değil, her zaman— izin istesinler. İşte Allah, yol gösterici mesajlarını size böyle açıklamaktadır.

Hiç kuşkusuz Allah, sonsuz ilim ve hikmet sahibidir.

G M ��;�ن ��)� A#�� -#53� ;'�ح ان ��K 5Iu�vl 538 وا�_�ا-1 �ء ا� � �? 54 ا�' C53� vQ 5WWI ?� وان CL'� � �� 4 �;�ت 8 �#- V� �O� S٦٠﴿وا﴾

60. Evlilik çağları geçtiği için artık evlenme ümidi kalmamış ve hayızdan, çocuktan kesilmiş, cinsel arzu duymayacak kadar yaşlı kadınların, doğal cazibe ve güzelliklerini kasten teşhir etmemeleri şartıyla, ev dışında giymeleri gereken elbiselerini üzerlerine almamalarında bir sakınca yoktur. Bununla birlikte, bundan mümkün mertebe sakınmaları kendileri için daha

Page 346: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

hayırlıdır. Unutmayın ki, Allah her şeyi işitmekte, her şeyi bilmektedir.

��� G�ج و( <O-Gان -#> ا ��?W�> ا #- G�ج و( �� ��O�ا <#- G�ج )�ج و-Gا <#- Qت ا�او 8� ��3�$�� او 8��ت اQ�ا ��x�� او 8��ت ا4 او � �ا$� $�&#�ا 54 8��$�� او 8��ت ا8

� او 8��ت ا-O�4�� او 8 T�$�W4 � �#4 �4 او ��$G�Q ت�ا��� او 8��Qت ا�او 8� ��$� O- ت�� C�$� Xاو ا �I� �O; ا�&#�ح ان $�'; ���#- ��� C��_� �1E

61. Ey iman edenler! Bir başkasının evinde yeme içme konusunda köre, topala, hastaya ve bunun gibi ihtiyaç sahiplerine sorumluluk yoktur. Böyle muhtaç kimselere yeme, içme, barınma ve benzeri ihtiyaçları konusunda kolaylık gösterilmelidir. Bir ailenin bireyleri gibi kardeşlik bağlarıyla birbirlerine kenetlenmiş olan İslâm toplumu, onlara bu ayrıcalığı tanımak zorundadır. Ayrıca, gerek kendi evlerinizde, gerekse eşlerinizin, çocuklarınızın, babalarınızın, annelerinizin, erkek veya kız kardeşlerinizin, amcalarınızın, halalarınızın, dayılarınızın, teyzelerinizin evlerinde ve korumanız için anahtarları size emanet edilmiş olan evlerde arkadaşlarınız ve samimî aile dostlarınızın evlerinde yiyip içmenizde hiçbir sakınca yoktur. Misafirlerinizle birlikte veya ayrı ayrı yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Her sofraya mutlaka misafir çağırmak zorunda değilsiniz.

$��8 � #Qذا د�A� CL+ �m L&ر�4+ S54 -'1 ا L ��$ ��?W�> ا O�ا -# #?A

Bir de, evlere girerken Allah katından bolluk, bereket, sağlık ve esenlik dileğiyle birbirinize güzelce selâm verin.

tن�#_I$ ��#I� ت�� Gا ��� Sا >+� "�6&﴿٦١﴾ Allah size ayetlerini böyle açık ve net olarak bildiriyor ki,

aklınızı kullanıp bu temel prensipler çerçevesinde yaşayasınız.

�O �5 ا4' ا > ا4zO�'�ن ا�6� �> ا; �4�V4 �� �6@+�ا ) #- TI4 ا� ور���T� واذا &� S�8 ا� r �T���ور S�8 ن�4'z� 5� �o" ا�6� �pاو "��5 �? �ذ �? �ذ�هC ان ا�6�

62. Gerçek müminler ancak şu kimselerdir ki, Allah’a ve Elçisine yürekten inanırlar, toplumu ilgilendiren önemli bir meseleyi görüşmek için Elçi veya Elçinin izinden giden İslâm âlimleri ve Müslüman yöneticiler ile bir araya geldiklerinde,

Page 347: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

ondan izin almadan gizlice çekip gitmezler. Böyle acil bir işleri olduğu zaman toplantıyı terk etmek için senden izin isteyenler, Allah’a ve Elçisine gerçekten inanmış olanlardır.

�� ذ�ك A�ذا ا� � Wl�ر ر)� Sان ا C S3�� ا �Ww �4'3� وا }oX 5O� ذن�A �3�X �I+�﴿٦٢﴾ O hâlde, ey İslâm toplumunun önderi, bu kimseler bazı önemli

işlerini görmek için senden izin istedikleri zaman, içlerinden uygun gördüklerine gitmeleri için izin ver ve onlar oradaki hayır ve bereketten mahrum kaldıkları için Allah’tan bağışlanma dile. Hiç kuşkusuz Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

G �'4 ن�5 � ?##� ا�6� Sا �#I� 12 C�uI8 ��uI8 ء�ل 8�'�� &1-��� � ��اذاI,$ r#�ا د-��ء ا�� 3+� �b$ ان � �\� 5�W��ن -5 ا4�ه� �6ر ا�6��#A �� �+3� -6اب ا�� �b� او L' A �﴿٦٣﴾

63. Ey iman edenler! Elçinin veya İslâm toplumunun meşru liderinin size yaptığı çağrıyı, birbirinize yaptığınız sıradan çağrılarla bir tutmayın. Çünkü onların çağrısına uymak ve onlar izin vermedikçe toplantıyı terk etmemek, imanın gereğidir. Nitekim Allah, birbirlerini siper ederek gizlice aranızdan sıvışıp giden o ikiyüzlüleri elbette bilmektedir ve cezalarını verecektir. Öyleyse O’nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bu dünyada yenilgi, zillet, esaret, perişanlık gibi bir belânın ya da âhirette can yakıcı bir azabın gelmesinden korksunlar.

�Gا +'�A T��ن ا�I;�� م�و� CT�#- � �� ا 4 �#I� 12 CرضGات وا�O 4� MA ا�? S ان �O8 �3o Sوا Cا�#O- �� ﴾٦٤﴿MX :�8ء -#�

64. Şunu iyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. O sizin içinde bulunduğunuz durumu, neler yapıp ettiğinizi, bütün duygu ve düşüncelerinizi gayet iyi bilmektedir. İnsanlar hesaba çekilmek üzere huzuruna çıkarıldıkları Gün, O dünyadayken yapıp ettikleri her şeyi onlara bir bir haber verecektir. Çünkü Allah, her şeyi en mükemmel şekilde bilendir.

��رة ا2�W��ن ﴾٢٥﴿�25. FURKAN SURESİ

Mekke döneminin ortalarında, Yasin suresinden sonra indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen ve doğru ile yanlışı, hak ile batılı

Page 348: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

birbirinden ayıran ilâhî ölçü anlamına gelen “Furkan” kelimesinden almıştır. 77 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

��اk $+�رك �6 > �O��I#� ن�ن -#> -+1ه� ����2�W�ل ا ي ﴾١﴿ا�6�1. Bütün insanlığa evrensel bir uyarı olması için kuluna

Furkan’ı, yani hak ile batıl arasındaki farkı ortaya koyan ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirlemede en mükemmel ölçüyü, Kur’an’ı gönderen Allah gerçekten ne yüce, ne mübarektir!

ي �" MA اO�#" وMX :& P#Qء ا�6� ��X T� 5�� ��6 و1�ا و\ O�ات واGرض و�� � T� 4#" ا�?��ا ره $_�1 1_A﴿٢﴾

2. O Allah ki, göklerin ve yerin hükümranlığı O’na aittir. O asla bir çocuk edinmemiştir. Kudret ve egemenliğinde herhangi bir eşi ve ortağı yoktur. Her şeyi yaratan ve evrene yerleştirdiği yasalar çerçevesinde her şeyi mükemmel bir ölçü ve dengeye göre düzenleyen O’dur. Hal böyleyken:

\6وا � اG L3� �\#_�ن X��� و@� �\# وا$ �TIW� وG 54 دو G�ا وg �3?WG ن��#O� Gن و�_7�را Gة و��( Gو �$�ن 4��#O�﴿٣﴾

3. İnkârcılar, Allah’ın yanı sıra hükmüne boyun eğdikleri birtakım ilâhlar ediniyorlar. Hiçbir şey yaratamayan, tam tersine kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile herhangi bir zarar veya fayda verebilecek güce sahip olmayan ve ne ölüme, ne hayata, ne de yeniden dirilişe hükmedemeyen düzmece ilâhlara kulluk ediyorlar.

� اA"� اT��A و و2�ل Gوا ان @�6ا ا� �W& 5� ﴾٤﴿ا-�T�#- T 2�م اQ�ون�; 1_A ²�O#y �]� وزورا² ا�6�4. İşte bu yüzdendir ki, hakikati inkâr edenler, “Bu Kur’an

Muhammed’in kendi kafasından uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da ona bu işte yardım etmiştir. Çünkü Muhammed’in geçmiş kavimler, Peygamber

Page 349: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kıssaları, kıyamet, âhiret, evrenin ve insanın yaratılışı ve benzeri konularda bu kadar kapsamlı ve isabetli bilgiler verebileceğini, hayranlık verici hikmet ve öğütlerle dolu böyle mükemmel bir kitap hazırlayabileceğini akıl kabul etmez. Demek ki ona bu kitabı, hitabet ve belâgat konusunda hiç kimsenin kendisiyle boy ölçüşemeyeceği ilim ve hikmet sahibi bir kudret öğretiyor ki, bu da olsa olsa, İncil ve Tevrat hakkında bir şeyler bilen bazı kölelerimiz yahut kim olduklarını bilemediğimiz esrarengiz bir topluluktur.” diyorlar. Aslında bu sözleriyle Kur’an’ın insanüstü bir kaynaktan geldiğini itiraf ediyor, ama kibir ve inatçılıkları yüzünden hakikati kabullenmek istemiyorlar. Böylece açıkça zulüm ve haksızlık yapıyor, gerçeği çarpıtarak bile bile yalan söylüyorlar.

��ا �Y و2�� �E8��ة وا T�#- <#O$ M3A �3+ &ا > �� v اGو �m��٥﴿ا﴾ 5. Ve insafsızca iftiraya devam ederek, “Bu Kur’an, önceki

milletlerin efsanelerinden, masallarından başka bir şey değildir. Muhammed —kendisi okuma yazma bilmediği için— onu başkalarına yazdırmış, bu hikâyeler, gece gündüz ona okunup duruyor. Bu yüzden hepsini ezberden okuyabiliyor.” diyorlar.

O�ات 2: � MA ا�? ي �I#� ا�? T� ا�6� �O� ا T &�ن Wl�را ر)� ﴾٦﴿واGرضC ا6. Onlara de ki: “Onu Muhammed veya bir başkası uydurmuş değil,

tam tersine, göklerin ve yerin bütün gizliliklerini bilen Allah göndermiştir. Ve samimi bir yaklaşımla Kur’an’ı incelediğiniz zaman, siz de bunu açıkça göreceksiniz. Öyleyse, kibir ve inadı bırakın da, Rabb’inizin merhametine sığının. Tövbe etmek için hâlâ geç kalmış sayılmazsınız. Unutmayın ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”

I�م و 4� ل و2���ا ��ل ��&: ا�� ��اk @6ا ا�� �6 TI4 ن���A "#4 T��ل ا MA M اG��اق� C��G ا �7O�﴿٧﴾

7. İnkârcılar bu tür iftiralarla bir yere varamayacaklarını anlayınca, “Bu nasıl Peygamber ki!” diyorlar, “Sıradan ölümlüler gibi yiyip içiyor, basit insanlar gibi ihtiyacını sağlamak için sokaklarda, çarşılarda gezip dolaşıyor! O gerçekten Peygamber olsaydı, ona Allah tarafından, gözlerimizle görebileceğimiz bir melek gönderilmeli ve onunla birlikte bizi uyarmalı değil miydi?”

Page 350: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��را �#_�> اT�� &� او $� او ?4 Y;ر Gن ا�I+ �O��ن ان $ � L�3'4 :&�C و2�ل ا�| '; T� ن�٨﴿﴾ 8. “Ya da ona gökten hazineler indirilmeli yahut hiç çalışıp

yorulmadan meyvelerini yiyeceği mucizevî bir bahçesi olmalı değil miydi?” Allah’ın nurunu söndürmek için ne yapacaklarını şaşıran bu

zalimler, önceki bütün iddialarını çürütecek bir başka iftira ortaya atarak, Kur’an’dan etkilenen insanlara, “Siz ancak küstahlığı nedeniyle ilâhlarımızın lânetine uğrayan büyülenmiş bir adamın peşinden gidiyorsunuz!” diyorlar. Sana “büyülenmiş” diyorlar, çünkü okuduğun Kur’an’dan etkileniyor, bu sözlerin beşer kaynaklı olmadığını, olamayacağını hissediyorlar. Ne var ki, kibir ve inatçılıkları onları imandan alıkoyuyor.

�|�8�g {�& tY�ا �" ا4G��ل ا �I�ن �+� �� ?� YA ا�#uA﴿٩﴾ 9. Ey Muhammed! Bak, o zalimler gerçeği çarpıtmak için senin

hakkında kimi zaman büyücü, kimi zaman büyülenmiş, bazen zeki bir düzenbaz, bazen deli, bazen da şair diyerek nasıl saçma ve anlamsız örnekler getirdiler de doğru yoldan iyice saptılar. Bu tavırlarından vazgeçmedikleri sürece de, bir daha asla doğru yola gelemezler. Demek onlar, mucizevî bir bahçen olmadığı için sana iman

etmiyorlar, öyle mi?

�ء ;vQ "� :Iا 54 ذ� $+�رك �X ي ان� 3�رk و�,b2 "� :I�را ا�6�Gا �3 �ي 54 $ �ت $,�� '; "﴿١٠﴾

10. Dilediği anda sana bunlardan çok daha hayırlısını, içerisinde ırmaklar çağıldayan cennet bahçelerini verebilecek ve senin için köşkler, saraylar yaratabilecek kudrete sahip olan Allah ne yüce, ne mübarektir!

:8 rاv �I� L-� ب 8��? 6& 5O� ��-L وا- 1 8�ا 8��? 6&﴿١١﴾ 11. Kâfirlerin bunca itirazlarının arkasında yatan gerçek sebep

şudur: Aslında onlar, kıyameti ve ölümden sonraki hayatı inkâr ediyorlar. Oysa biz, kıyameti inkâr edenler için çılgın bir ateş hazırladık. Öyle ki:

vا اذا �Aوز �| �w$ �3� ا�IO� 1� �I8 ن�١٢﴿را$3� 54 4�﴾

Page 351: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

12. Ateş onları ta uzaktan görür görmez, zalimler onun öfke dolu kükremesini ve harıl harıl yanarken çıkardığı o korkunç uğultuyu duyacak ve korku, pişmanlık ve dehşet içerisinde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayacaklar.

�ا < د-�ا @'��" K+�راC واذ � �_4 �_ �g � ﴾١٣﴿ا�_�ا 3'4� 4��13. Ve orada, elleri boyunlarına zincirlerle kelepçelenmiş bir

hâlde cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman, tek çare olarak ölümü çağıracak ve “Yetiş ey ölüm, kurtar bizi bu azaptan!” diye yalvarıp yakaracaklar.

G اv ﴾١٤﴿$1-�ا ا���م K+�را وا)1ا واد-�ا K+�را &��14. Bunun üzerine azap melekleri onlara, “Bugün bir kerecik

ölmeyi değil, defalarca ölmeyi isteyin! Çünkü bu azap hiçbir zaman bitmeyecek. Yanıp kavrulan vücudunuz her defasında yeniden yaratılacak ve artık ölmek isteseniz de ölemeyeceksiniz!” diyecekler.

vا 2: �b4اء و� ; �3� }�& Cن�_ O�و-1 ا M L ا�\#1 ا� � ﴾١٥﴿اذ�" vQ ام ;'15. O hâlde, bu felâkete doğru adım adım yaklaşmakta olan bütün

kâfirlere de ki: “Şimdi söyleyin bakalım, bu korkunç son mu daha iyidir, yoksa kötülüklerden titizlikle sakınan kimselere bir mükâfat ve yerleşme yurdu olarak söz verilen sonsuz cennet nimetleri mi?” Öyle bir cennet ki:

�3� G�z?4 و-1ا " �C5 &�ن -#> ر8 �1��Q ن�]� �7� �4 �3� �A﴿١٦﴾ 16. Onlar için orada diledikleri her şey vardır ve onlar,

sonsuza dek orada yaşayacaklar. Bu, bizzat Rabb’inin taahhüt ettiği ve yerine getirilmesi istenen bir sözdür. İnkârcılara gelince:

A�_�ل ءا � اg## � -+ و��م S1ون 54 دون ا+I� �47�@� و�� C:� �+ ء ام @� g#�ا ا�? �Gpz� ي @ �د�﴿١٧﴾

17. O gün Rabb’in onları ve Allah’tan başka kulluk ettikleri melek, Peygamber, evliya gibi kimseleri bir araya toplayacak ve o ilâhlaştırılan kişilere soracak: “Benim kullarımı siz mi sapıklığa sürüklediniz, yoksa onların kendileri mi yoldan çıktılar?”

Page 352: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��ء@� ) 2���ا I 3� وا8 \6 54 دو" 54 او����ء و5�� 4 M �'�� ان �w+'� ن�& �4 "��+� < &r� و&��ا 2�4� 8�را ?�ا ا�6﴿١٨﴾

18. Onlar, “Sen her türlü eksiklik ve noksanlıktan uzaksın, yüceler yücesisin ya Rab!” diye cevap verecekler, “Senden başka hükmüne boyun eğilecek otoriteler, sığınılacak dostlar edinmek bize asla yaraşmaz. Dolayısıyla, insanlardan bize kulluk etmelerini istememiz de asla olacak şey değildir. Biz onları kesinlikle saptırmadık. Sen onlara ve atalarına türlü nimetler bahşetmiştin, fakat onlar bu nimetlere şükredip sana kulluk edecekleri yerde, senin gönderdiğin kitapta yer alan öğüt ve uyarıları hayatın dışına itip tamamen unuttular ve böylece, cezayı hak eden bir toplum hâline geldiler.”

1_A v b�اr و54 �|#� 4'�� T26 -6ا8� &+� Gو �A�E ن�I� �� ?$ �OA kن���_$ �O8 �&�8 ا &6﴿١٩﴾

19. Bunun üzerine Allah kâfirlere seslenerek, “İşte görüyorsunuz ya!” diyecek, “Tanrı yerine koyduğunuz bu varlıklar, ileri sürdüğünüz bütün iddialarınızın yalan olduğunu ortaya koydular. Artık ne başınıza gelecek azabı geri çevirebilirsiniz, ne de kendinize bir yardımcı bulabilirsiniz. İçinizden her kim zulüm işlemişse, ona büyük bir azap tattıracağız!” İşte kâfirlerin tanrılaştırdığı kimseler, onları Kıyamet Gününde

böyle reddedecekler. Buna rağmen Peygamberlerde olağanüstü özellikler arayanlar var. Oysaki:

�� < ا و4 �#��O�2+#" 54 ا �ار�#' �'#I;و Cاق��Gا MA ن�7O�م و�I 3� ���&#�ن ا�� � ا G tاv �b8 " ﴾٢٠﴿CL' A �I+� ��uI8 ا$b�ونr و&�ن ر8

20. Ey Muhammed! Senden önce göndermiş olduğumuz Peygamberler de tıpkı senin gibi yiyip içen ve çarşı pazarda dolaşan ölümlü kimselerdi. Gerçi dileseydik, melekleri de elçi olarak gönderebilirdik. Fakat kulluk ve ibadet konusunda sabır ve sebat gösterebilecek misiniz diye, iyilerle kötüleri karşı karşıya getirerek sizin bir kısmınızı diğerleriyle böyle imtihan ediyoruz. Bu imtihanda karşılaştığın zorluklar seni yıldırmasın. Unutma ki, Rabb’in her şeyi görmektedir. Dolayısıyla, O’nun yolunda

Page 353: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

gösterdiğin samimiyet ve bağlılığın mükâfatını sana tam olarak verecek, zalimleri de hak ettikleri cezaya çarptıracaktır.

�M و2�ل �A 1 ا� ��وا_� C�' �L�o او �ى ر8 #O�ا �ل -#�' �G 5 ��;�ن �_��ء� ���G ا اW?3� ا�6�vا ﴾٢١﴿و- � - �ا &+�

21. Hal böyleyken, Hesap Gününde huzurumuza çıkarılacakları gerçeğini inkâr eden o kâfirler, imtihan hikmetini göz ardı ederek ve göklerde ve yerde Allah’ın varlığını, Rab ve İlâh olarak birliğini, sonsuz kudret ve merhametini gözler önüne seren sayısız mucizeleri görmezlikten gelerek, “Eğer bizim ille de inanmamız isteniyorsa, bize neden uyarıcı melekler gönderilmiyor yahut neden Rabb’imizi gözlerimizle görmüyoruz?” diyorlar. Doğrusu onlar, sıradan bir kul olmayı içlerine sindiremeyerek içten içe kibirleniyor, her biri birer Peygamber makamına yükselmedikçe iman etmeyeceklerini ima ederek büyük bir küstahlıkta bulunuyorlardı. Gerçi istedikleri olacak ve günün birinde elbette melekleri karşılarında bulacaklar, fakat:

< و�_���ن ),�ا 4�,�را ��م �4�,O#� 6o4�� 78�ى G L�o� #O�٢٢﴿��ون ا﴾ 22. Melekleri gördükleri gün, işte o gün suçlulara hiç de

sevindirici haberler verilmeyecek. Tam tersine, melekler, “Artık sevinç ve mutluluk yasak size, yasak!” diyecekler. Yaptıkları sözde iyilikler de —doğru bir inanç ve samimiyet ürünü olmadığı için— onları kurtaramayacak:

﴾٢٣﴿ا�> 4� O-#�ا I,A :O- 54#'�ه @+��ء 4'��را و412'��23. Çünkü yaptıkları her işin önüne geçmiş, hepsini toz duman

etmişizdir. İman edip salih amel işleyenlere gelince:

��ب Eا vQ 6o4�� L �Y ا�,' ﴾٢٤﴿ 4? _�ا وا)?5 4_�24. O gün cennetlikler harika bir yurda yerleşecek, orada

güzelce dinlenip safa süreceklerdir.

�Y و��م ��$ L�o� #O�ل ا �O�ء 8�Ow��م و P ا�? _7$﴿٢٥﴾ 25. Gökleri ve yeri içinde barındıran şu evren bir toz bulutu

hâlinde paramparça olduğu ve birbiri ardınca meleklerin mahşer alanına indirildiği Gün;

Page 354: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

"#O�ا اv �?- 5� ��A���-#> ا �4�ن ��و& C5O( �#� P� ﴾٢٦﴿���6o4 ا�26. İşte o Gün kulların tercih ve iradeleri ellerinden alınacak ve

gerçek hükümranlık, tamamen ve yalnızca Rahman’ın olacaktır. Bugün otorite sahibiymiş gibi görünenlerin, gerçekte ne kadar zayıf ve aciz oldukları anlaşılacak ve hâkimiyetin yalnızca Allah’a ait olduğu apaçık ortaya çıkacaktır. İşte bunun içindir ki, o Gün kâfirler için gerçekten çetin bir gün olacaktır. Öyle ki:

�Y و��م ��ل �+� \6ت V4 ا�� M ا$ ��� -#> �T�1 �_�ل �� �� '� ﴾٢٧﴿�I� ا�|27. Dünyada iken zulüm ve kötülük yapmış olan kişi, o Gün

pişmanlıktan ellerini ısıracak ve “Ah, ne olurdu!” diye feryat edecek, “Keşke Peygamberin gösterdiği yolu izlemiş olsaydım!”

�� Y� �#Q �YA 6\ M �� ا$ ﴾٢٨﴿و�# > �� '�28. “Yazıklar olsun bana, ne olurdu filancayı kendime dost

edinmeseydim!”

_� 1 G6وQ ن�?Y� ن��� CM و&�ن ا�7 �&� 1I8 اذ ;��ء M -5 ا�6 �'#g٢٩﴿ا﴾ 29. “Uyarı ve öğütlerle dolu olan Kur’an tam da bana ulaşmışken,

beni nasıl da ondan saptırdı!” İşte şeytan, insanı en zor anında böyle yapayalnız ve çaresiz

bırakır.

\6وا @6ا ا�_�ان 34,�را و2�ل ��ل �� رب ان 2�M4 ا$ ﴾٣٠﴿ا��30. Derken, kendilerine şefaat edeceğini umdukları Peygamber

veya onun yolunu izleyerek toplumunu hak dine çağıran İslâm davetçisi, “Ey Rabb’im!” diyecek, “Benim halkımdan Müslüman olduğunu iddia eden bazı kimseler, bu Kur’an’ı tozlu raflar içine hapsederek terk ettiler. Kimileri onu anlamak ve uygulamak niyeti taşımaksızın okuyup ölülerin ruhlarına üfledi. Kimileri onun yerine, başka eserleri başucu kitabı hâline getirdi. Kimileri onu üzerinde çalışmalar yapmaya yarayan akademik bir malzemeden ibaret gördü. Kimileri de onun bu çağda geçerliliğini yitirmiş bir çöl kanunu, çağdışı bir kitap olduğunu ileri sürerek hayatın dışına itti. Bütün bunların yaptıklarından sana şikâyetçiyim ya Rab!” diyecek.

vا و&6�" �b" @�د�� و 8�8 <W&و C> �4�,O�1وا 54 ا- M+ :�� �'#I;﴿٣١﴾

Page 355: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

31. İşte böylece Biz, ilâhî buyruklara karşı gelerek suç işleyen insan ve cinleri, gelmiş geçmiş bütün Peygamberlerin can düşmanı yaptık. Ama sen zalimlere karşı mücadeleye devam et. Korkma, yol gösterici olarak da yardımcı olarak da Rabb’in sana yeter.

{ �T8 و2�ل +�'� "�6& rوا)1ة L#O; ا�_�ان T�#- ل G�� �واW& 5� �Y ا�6� #'�ه $�$� zAادك ور$﴿٣٢﴾

32. Ey Muhammed! Allah’ın ayetlerini inkâr edenler, “Kur’an ona neden toptan bir defada indirilmedi de, yirmi üç yıllık uzun bir süre içinde, bölümler hâlinde indirildi?” diyorlar. Biz Kur’an’ı böyle ayet ayet, sure sure indiriyor ve onu belli bir düzen içinde, ağır ağır ve sindire sindire sana okuyoruz ki, böylece senin imanını sürekli canlı ve taze tutarak kalbini pekiştirelim.

Gو Cاv �?W$ 5?(وا P�" O8�: اo; G'�ك 8���$��﴿٣٣﴾ 33. Onlar Kur’an’ı inkâr etmek amacıyla sana ne zaman bir örnek

getirseler, Biz mutlaka o meselenin içyüzünü ifade ederek gerçeği ortaya koyuyor ve o konuda yapılması gereken en güzel açıklamayı yapıyoruz. O hâlde, her konuda olduğu gibi tebliğ ve irşat konusunda da kendine Kur’an’ı esas almalısın. Bütün bu açıklamalara rağmen yine de inat edip yüz çevirirlerse, o

zaman şunu iyi bilsinler ki:

5� �tY ا�6� �+� :gوا ���4 �X "o� �pاو k� �7�ون -#> و;�@3� ا�> ;3'�﴿٣٤﴾ 34. Yüzüstü cehenneme sürülecek olanlar var ya, onlar, inanç

ve ahlâk bakımından en kötü yerde bulunan ve doğru yoldan en çok sapan kimselerdir. Oysa insanlık tarihini ibret nazarıyla inceleseler, vahiyden uzaklaşan toplumların akıbetinin ne olduğunu göreceklerdi:

��اr و�_1 � اQ�ه @�ون وز� TI4 �'#I;ب و��> ا�� �4 �٣٥﴿ا$�'﴾ 35. Doğrusu Biz bir zamanlar Musa’ya da Tevrat adındaki kutsal

kitabı verdik ve kendisi gibi Peygamber yaptığımız kardeşi Harun’u ona yardımcı kıldık.

�'#_A �+@اذ Cاv �41$ �@�� 41A C�'$���8 ا�8 6& 5� ﴾٣٦﴿� ا�> ا�_�م ا�6�

Page 356: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

36. Ve onlara, “Ayetlerimizi inkâr eden Firavunun önderlik ettiği şu topluma gidin ve onları hakka davet edin!” dedik. Fakat Firavun ve halkı, inatla karşı koydular. Biz de onları tamamen helâk ettik.

< -6ا8� ا�� و2�م �O�� |#� ��س ا�CL وا- 1 '#� �@�'#I;@� و�2�'lا :� 8�ا ا�� 6& � O� ح� r�O�﴿٣٧﴾

37. Nuh kavmini de, Nuh’un şahsında bütün Peygamberleri inkâr ettikleri için müthiş bir tufanın sularına batırıp boğduk ve onları bütün insanlık için ibret alınacak bir örnek yaptık. O zalimlere, âhirette de can yakıcı bir azap hazırladık.

vا و-�دا س و2�و� 8< ذ�" &�� ��ب ا��Eوا p ﴾٣٨﴿وOK�دا38. Ad, Semud kavmini ve Ress halkını da günahlarından dolayı

cezalandırdık. Ve bunlar arasında gelip geçen daha nice nesilleri…

Y&ا وv �+ $ � �$ Y&ل� و�4�Gا T� �'8�g﴿٣٩﴾ 39. Biz onların her birine elçiler göndererek misaller verdik ve

başlarına gelecek azap ile kendilerini uyardık, fakat uyarılarımızı hiçe saydıkları için hepsini yerle bir ettik.

�ا G ��;�ن و�_1 �& :8 r�3�ا ��و��� �#Aا Cء� �M ا4��ت 4�� ا�? 7�را ا$�ا -#> ا�_��L ا� �﴿٤٠﴾

40. Oysa onlar, kendilerinden önce azap yağmuruna tutulan şehirlerin harabeleri yanından kervanlarla birçok defalar geçmişlerdi. Peki, onların ibret verici halini görmüyorlar mıydı? Hayır hayır, aslında onlar ölümden sonra dirilişe inanmıyorlardı. Zaten bütün kötülüklerin, ahlâksızlıkların asıl sebebi de buydu.

ر��G واذا Sا �I8 ي واC ا@6ا ا�6� @ Gا "\6و ﴾٤١﴿راوك ان � 41. Ey Peygamber! İnkârcılar seni her gördüklerinde, “Bu mu

Allah’ın elçi olarak gönderdiği?” diyerek seni alaya alıyorlar.

< ��ون ا6I�اب 54 ا ان � -3�#�C و��ف �O#I�ن )��E ان �G�� �' 3�5 ا- �' #u�� د�& :g Y� �+�﴿٤٢﴾

Page 357: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

42. Ve “Eğer putlarımıza bağlılık konusunda tam bir kararlılık göstermemiş olsaydık, az kalsın bizi tanrılarımızdan uzaklaştırıp saptıracaktı!” diyorlar. Ama sen üzülme, yakında azabı gördüklerinde, kimin doğru

yoldan sapmış olduğunu anlayacaklar.

�kY ارا�{ { $��ن -#T� و&��Aا CT��@ T3�6 ا\ ﴾٤٣﴿54 ا$43. Arzu ve tutkularını kendisine ilâh edinen kimseyi gördün

mü? Zevklerini, çıkarlarını, ihtiraslarını hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek bunları kendisine tanrı edinen kimsenin ne kadar zavallı, ne kadar aşağılık hale geldiğini görüyorsun, değil mi? Artık ona sen mi vekil olacaksın? Onun inkârından sen mi sorumlu olacaksın? Ve cehenneme gireceği zaman onu sen mi kurtaracaksın?

�tY ام �+� :gم 8: @� ا�IG�& Gان @� ا Cن�#_I� ن او�IO?� �@�&ان ا �?�$﴿٤٤﴾ 44. Ey Peygamber ve onun izinden yürüyen Müslüman! Yoksa sen,

onlardan çoğunun senin öğüt ve uyarılarını dinlediklerini yahut akıllarını kullandıklarını mı sanıyorsun? Hayır, tıpkı hayvan sürüleri gibidir onlar; hatta izledikleri yol bakımından hayvanlardan daha zavallı, daha şaşkın bir durumdalar. Oysa göklerde ve yerde, insana doğru yolu gösteren nice işaretler,

deliler var:

�kY ا�� T�#- �O د�� �ء �,� T#I�'&�I; �K r#'� ا�7 �X ��و r: " &�} 14 ا�| ﴾٤٥﴿ $� ا�> ر845. Görmez misin, Rabb’in ortaya koyduğu şaşmaz bir düzen ve

ölçü sayesinde, nasıl da gölgeyi belli saatlerde kısaltıyor, belli saatlerde uzatıyor? Eğer dileseydi, kâinatı durağan bir hâlde yaratarak gölgeyi hareketsiz kılardı. Böylece yeryüzünün bir tarafı sürekli gece ve soğuk, diğer tarafı ise sürekli gündüz ve sıcak olurdu ki, bu da orada hayatı imkânsız hâle getirirdi. Ayrıca Biz, gölgenin varlığını ışığa bağlı kılarak, güneşi ona delil

kıldık.

�K اv �?� �u+2 �'��ه ا�'u+2﴿٤٦﴾ 46. Sonra güneş yükseldikçe, gölgeyi yavaş yavaş kısaltarak çekip

almaktayız.

3�ر 7�را و@� �م �+�$� و;I: ا�' ي ;I: ��� ا��: �+��� وا�' ﴾٤٧﴿ا�6�

Page 358: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

47. Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu dinlenme zamanı kılan ve gündüzü, yeryüzüne yayılıp çalışma zamanı olarak düzenleyen de O’dur.

��ء 3m�راk و@� �O�ء 4 �'� 54 ا�? r وا �T O(ح 78�ا 8< �1ي ر�� �ي ار�: ا�� ﴾٤٨﴿ا�6�48. Sınırsız lütuf ve rahmetinin önünden, rüzgârları bolluk ve

bereket kaynağı olan yağmurların müjdeleyicisi olarak gönderen de O’dur. Böylece gökten sizin için tertemiz bir su indiriyoruz.

M��vا �' ��& M��� Q#_'�� اI�4� وا O4 T�_? ﴾٤٩﴿�T8 8#1ة 4� � و49. Ki onun sayesinde ölü toprağı yeşertip yeniden

canlandıralım ve yarattığımız nice hayvanların ve insanların kana kana su içmelerini sağlayalım.

�س اW& G�را و�_1 �> ا&� ا�' 8�A �وا� & A'�ه 8�'3� 6�� �E﴿٥٠﴾ 50. Gerçekten Biz, insanı hakikate ulaştıracak delilleri ortaya

seren muhteşem bir kitap indirdik ve onu türlü misallerle ve tüm yönleriyle açıkladık ki, bu ayetleri düşünüp ibret alsınlar. Fakat insanların çoğu, bunca öğütlerden yüz çevirerek nankörlükte diretiyor.

M &: و�� �A �'�I+� �'oX �ا�� �6 L��2﴿٥١﴾ 51. Eğer dileseydik, her şehre ayrı bir uyarıcı Peygamber

gönderirdik. Fakat hikmetimiz gereğince, yalnızca seni elçi olarak seçtik ve kıyamete kadar tüm insanlığın önderi ve rehberi kıldık.

YA �@1@�;5 و� ��A���ا V�$ اv ﴾٥٢﴿�T8 ;3�دا &+�52. Öyleyse ey Peygamber, sakın o inkârcılara boyun eğme!

Rabb’inin emirlerine sımsıkı sarıl ve onlara karşı bu Kur’an ile tebliğ ve irşat hareketi başlatarak büyük bir mücadele ver.

ي 4�ج ا�+���5 @6ا -6 و@� ب A�ات و@6ا 4#� ا;�جr و;O3'�8 :I� 8�زQ� و),�ا 4�,�را ا�6�﴿٥٣﴾

53. O Allah ki, bazı okyanus ve denizlerde, biri tatlı ve içilebilir, diğeriyse tuzlu ve acı olan iki su kütlesini birbirine kavuşacak şekilde salıvermiş ve ikisinin arasına gözle görülmeyen bir perde, birbirlerine karışmalarını önleyen aşılmaz bir engel koymuştur. Bu yüzden aynı denizdeki tatlı ve tuzlu sular birbirlerine karışmazlar (27. Neml: 61; 35. Fatır: 12 ve 55. Rahman: 19-22).

Page 359: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Ayrıca, göl ve akarsularda bulunan tatlı sular sürekli denizlere, okyanuslara akar ve oradan buharlaşarak kar ve yağmur şeklinde tekrar derelere, ırmaklara dökülür. Buna rağmen, tatlı ve tuzlu sular birbirine karışmaz.

?+� و و@� T#I,A ء 78�ا��O�54 ا P#Q ي ��ا ا�6� �12 " ﴾٥٤﴿3E�اC و&�ن ر854. Ve O Allah ki, insanı meni denilen bir damla sudan yaratmış

ve ona hem nesep yoluyla kan bağı, hem de evlilik yoluyla hısımlık bahşetmiştir. Gerçek şu ki, Rabb’inin her şeye gücü yeter.

vا 54 دون ا و�I+1ون �3y �T @C� و&�ن ا���A� -#> ر8 �u� G3� وIW'� G �4 S﴿٥٥﴾ 55. Böyle iken inkârcılar Allah’ı bırakıp, kendilerine herhangi

bir fayda veya zarar veremeyen varlıklara kulluk ediyorlar. Böylece, o varlıklar aracılığıyla Allah’a yaklaştıklarını sanıyorlar. Oysa Allah’tan başkasına taparak yahut birtakım varlıkları mutlak itaat makamına yücelterek kâfir olan kişi, —bunu Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapsa bile— gerçekte Rabb’ine isyan etmektedir.

�� ��ا ار�#'�ك اG و4 �6�ا و 7+4 ﴿٥٦﴾ 56. İşte bunun içindir ki, ey Muhammed, Biz seni ancak bir

müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

:2 Y� �+� �T \6 ا�> ر8 �ء ان � �X 54 G54 ا;� ا T�#- ��#��ا �� 4﴿٥٧﴾ 57. Onlara de ki: “Ben Kur’an’ı sizlere açıkça tebliğ ediyorum ve

buna karşılık sizden bir ücret değil, ancak Rabb’ine doğru yol tutmayı isteyen kimseler olmanızı istiyorum.”

: �ب -+�د و$�&68 �T8 <W&و C �1Oه�8 � ي O� G�ت و�+ vا² -#> ا��M ا�6� �+Q ٥٨﴿ه�﴾ 58. Ve bu mücadelende, asla ölmeyecek olan o Hayat Sahibine

güven. En içten minnet ve şükran duygularıyla Rabb’ine bağlanarak O’nun sınırsız kudret ve yüceliğini övgüyle an. Unutma ki, kullarının bütün günahlarından haberdar olan hikmet ve adalet sahibi bir kudret olarak Allah yeter. Öyle ki:

ي )A 5O?�: ا�6� �م K� ا� �ى -#> اI��ش² ا�� L ا� � M �A �O3'�8 �4رض وGات وا�O P#Q ا�?vا �+Q �T8﴿٥٩﴾

59-Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunan bütün varlıkları altı evrede yaratan, fakat sonra bir kenara çekilip mahlûkatı kendi

Page 360: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kaderiyle baş başa bırakmayan, aksine, gerek tabiat kanunları, gerekse hukuk ve ahlâk kurallarıyla ilgili bütün işleri yönetmek ve yönlendirmek üzere kâinatın mutlak hâkimi olarak Egemenlik Tahtına oturan O’dur. O, sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir. Eğer hakikati en doğru kaynaktan, en doğru şekilde öğrenmek istiyorsan, onu her şeyden haberdar olan Allah’a sor.

)5O 2���ا و4� واذا �: 3�� ا�,1وا �#� �2 tرا�W� وزاد@� �4�$ �O� 1,?)5O  ا ﴾٦٠﴿ا��60. Ne var ki, onlara “Sonsuz şefkat ve merhamet sahibine, O

Rahman olan Allah’a yürekten boyun eğin ve yalnızca O’na secde edin!” denildiği zaman, “Rahman da neymiş? Senin bize emrettiğin şeye hiç secde eder miyiz?” derler ve bu davranışları, hak dinden iyice uzaklaşmalarına sebep olur. Hem de, Rahmanın mucizelerini her an her yerde gördükleri hâlde:

�3� ��ا;� وO2�ا 4'� $+�رك �A :I;و �ء 8�و;��O ي ;MA :I ا�? ﴾٦١﴿vا ا�6�61. Gökyüzünü yıldız kümeleriyle donatan ve oraya, bir kandil

gibi ışık saçan bir Güneş ve o kandilden yayılan ışığı yansıtan aydınlatıcı bir Ay yerleştiren Allah ne mübarek, ne yücedir!

3�ر 5O� LW#Q و@� ي ;I: ا��: وا�' � او اراد X��را ا�6� & ﴾٦٢﴿اراد ان �662. O Allah ki, öğüt alıp Yüce Yaratıcıya kul olmayı arzu eden

yahut O’na şükretmek isteyen kimseler için, gece ile gündüzün mükemmel bir sistem hâlinde birbiri ardınca gelmesini sağlamıştır. İşte bütün bu ayetlerden ibret alan kullar:

�7O� 5�ن -# و-+�د )5O ا�6� ﴾٦٣﴿> اGرض @�� واذا Q�m+3� ا�,�@#�ن 2���ا 4Y�� ا��63. O Rahmanın kulları ki, yeryüzünde kibir ve gösterişten uzak,

son derece ağırbaşlı, saygılı ve alçakgönüllü olarak yürürler. Rab’lerinin emirlerini tanımayan cahiller kendilerine sataştığı zaman, onurlu ve efendi bir tavırla karşılık vererek, “Selâm sizlere! Biz sizlerle bir olmayız!” derler.

5� 1ا و2��4� وا�6� ,� �3 � �ن 8�� �+�﴿٦٤﴾ 64. Onlar ki, Rab’lerinin hoşnutluğunu kazanmak için gece

vakitlerinde secdeye kapanarak ve namaz için kıyama durarak ibadet ederler. Bütün ibadet ve iyiliklerine rağmen, “Allah’ın özel ve ayrıcalıklı kulları” oldukları ve cehennem azabının kendilerine

Page 361: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

dokunmayacağı şeklinde boş bir inanca, aptalca bir gurura kapılmazlar:

5� �  ان -6ا38� &�ن l�ا4�  وا�6� � -6اب ;3' '� اE�ف -' ﴾٦٥﴿�_���ن ر865. Onlar ki, “Ey Rabb’imiz!” diye yalvarırlar, “Cehennem

azabını bizden uzaklaştır, çünkü onun azabı çok korkunçtur.”

�3 �ءت 4? _�ا و4_�4� ا ��﴿٦٦﴾ 66. “Gerçekten o ne kötü bir yurt, ne kötü bir duraktır.”

5� �ا اW_�ا �� �?A��ا و�� �_�وا و&�ن 8< ذ�" 2�ا4� وا�6� ﴾٦٧﴿اذ67. Onlar ki, Allah yolunda bir harcama yaptıklarında, ne

kendilerini ve ailelerini muhtaç duruma düşürecek şekilde her şeylerini harcayıp savurganca davranırlar, ne de mala mülke aşırı bir tutkuyla bağlanıp cimrilik ederler. Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

�5 و � ا�6� � Gو P���8 Gا Sم ا �( M W� ا� � ا3�� اQ� وG �_ #�ن ا�' Sا V4 ن�1-� G 54و rن k�4�Kا P#� "�ذ :IW�﴿٦٨﴾

68. Onlar ki, Allah ile birlikte başka bir tanrıya kulluk etmezler. Kısas, ırza tecavüz, meşru müdafaa gibi haklı bir gerekçeye dayanmadıkça, Allah’ın kutsal ve dokunulmaz kıldığı bir cana kıymazlar ve asla evlilik dışı veya sapıkça ilişkilere yönelmezler. Zira çok iyi bilirler ki, her kim bunları yaparsa, günahının cezasını muhakkak çekecektir. Şöyle ki:

{-�u�  ��34 �T� �A 1#\�و LO�_�م ا�6اب �I�ا T�﴿٦٩﴾ 69. Kıyamet Günü, işlediği günahlar oranında azabı kat kat

artırılacak ve orada sonsuza dek aşağılık bir hâlde azap içinde kalacaktır.

Gرا 54 ا�Wl Sن ا�و& Cت�3� )?'$�� �� Sل ا 1+� "o� �pو�A ����E YO- :O-ب وا54 و�$ �O� ﴾٧٠﴿ر)�

70. Ancak kötülüklerden vazgeçip tövbe eden, Allah’ın ayetlerine yürekten inanan ve bu inancın gereği olarak iyi ve yararlı işler yapanlar bunun dışındadır. Allah böyle kimselere tertemiz bir hayat nasip ederek onların kötülüklerini iyiliklere

Page 362: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

dönüştürecektir. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

و54 Sب ا�> ا� � T �A ����E :O-ب و�$ �8�٧١﴿4 ﴾ 71. Evet, her kim içtenlikle tövbe eder ve ardından güzel

davranışlar ortaya koyarsa, muhakkak o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a dönecektir.

5� وا &�ا4� وا�6� �4 �w وا 8��# ورk واذا 4� ﴾٧٢﴿G �137ون ا�72. Onlar ki, yakın dost ve akrabalarının cezalandırılması söz

konusu olsa bile, asla yalancı şahitlik yapmazlar. Boş ve yararsız işlerle uğraşan kimselerle karşılaştıklarında, onları yararlı işlere yönlendirmeye çalışırlar. Bunu yapamadıkları takdirde, Müslüman’a yakışan edepli ve onurlu bir tavırla oradan uzaklaşırlar.

5� � وا�6���O-و �OE �3�#- وا �\� �� �3 �وا 8���ت ر8 ﴾٧٣﴿اذا ذ&73. Onlar ki, Rab’lerinin ayetleri kendilerine hatırlatıldığı

zaman, onlara karşı kör ve sağır kesilmezler. Batıl önyargıları, anlamsız gurur ve kibri bir tarafa bırakır ve Kur’an’ı doğru değerlendirmeye çalışırlar. Allah’ın ayetlerini okurken veya bir başkasından dinlerken anlamaya çalışır, üzerinde düşünüp öğüt ve ibret alırlar. Kör veya sağırmış gibi, ayetlerin anlamı üzerinde hiç durmadan, öylesine okuyup geçmezler.

5� < ا4�4� وا�6� �_ O#� �'#I;ة ا-< وا �2 �'$� � '� @� �'� 54 ازوا;'� وذر ﴾٧٤﴿�_���ن ر874. Onlar ki, “Ey yüce Rabb’imiz!” diye yalvarırlar, “Bize

yüzümüzü güldürecek, gözümüzün aydınlığı olacak tertemiz eşler ve çocuklar bahşet ve bizi kötülüklerden sakınan kimselere, kulluk görevini yerine getirme, iyilik ve güzellikleri yayma konusunda örnek ve öncü kıl.”

"o� �pاو �w�ون ا ,� k�4Y�و L ��$ �3� �A ن� ﴾٧٥﴿O8 LA� E�وا و�#_75. İşte onlar, Allah yolunda giriştikleri çetin mücadelede

güçlüklere cesaretle göğüs gererek sabrettiklerinden dolayı, cennette harikulâde nimetlerle donatılmış muhteşem saraylarla, yüce köşklerle ödüllendirilecek ve orada melekler tarafından hoş geldin törenleriyle, sağlık ve esenlik dilekleriyle karşılanacaklar.

5� �1��Q �4�_44? _�ا و }'?( C�3� �A﴿٧٦﴾

Page 363: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

76. Ve sonsuza dek orada yaşayıp gidecekler. O ne güzel bir yurt, ne üstün bir makamdır!

ا4� 2: A � 8?�ف ���ن � 6& 1_A r�&p]��-د G�� M ﴾٧٧﴿4� pz+I�ا 8�� ر�877. Ey Peygamber! Tüm insanlığa İslâm’ın özünü ve esasını

bildirmek üzere de ki: “Sizin Allah’a ibadetiniz ve ibadetin özü olan duanız olmasa, Rabb’im size ne diye değer versin? Fakat siz ey inkârcılar, O’nun ayetlerini yalanladınız. Öyleyse, cezaya çarptırılmanız artık kaçınılmaz olmuştur.”

I�اء ﴾٢٦﴿ � ��رة ا�7

26. ŞUARA SURESİ Mekke döneminin ortalarında, Vakıa suresinden sonra indirilmiştir.

Adını, 224. ayetinde geçen ve şairler anlamına gelen “şuara” kelimesinden almıştır. 227 ayettir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

C�� �?m﴿١﴾

1. Tâ, Sîn, Mîm.

> �+O�ب ا�ت ا�� �٢﴿$#" ا�﴾

2. Ey insan! Rabb’inden sana bir mesaj geldi: Bunlar, insanlığa mutluluk ve kurtuluş yollarını gösteren apaçık ve apaydınlık Kitabın ayetleridir.

> �'4z4 ا���� Gا "?W VQ�8 "#I�﴿٣﴾

3. Ey Peygamber! Gözlerini ve gönüllerini hakikate kapamış o inkârcılar, bütün öğüt ve uyarılara rağmen Allah’ın ayetlerine inanmıyorlar diye, neredeyse üzüntüden kendini yiyip bitireceksin. Unutma ki:

> �Ig�Q �3� �32�'-ا }#|A L�ء ا��O �ل -#3�� 54 ا�? �7 ﴾٤﴿ان

Page 364: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

4. Eğer onları zorla imana getirmeyi dileseydik, üzerlerine gökten öyle dehşet verici bir mucize indirirdik ki, bunun karşısında derhal Allah’ın hükmüne boyun eğip ister istemez iman ederlerdi. O hâlde, iman etmiyorlar diye üzülme.

T'- ا��& G1ث ا�4 5O( �3� 54 ذ&� 54 ا�� < و4� ��$� �g�I4﴿٥﴾

5. Onlara ne zaman Rahman’dan yeni bir uyarı gelse, mutlaka ondan yüz çevirirler.

ن �] 3 ?� �T8 ا��pzا 4� &� +�3� ا �$��?A ا�8 6& 1_A﴿٦﴾

6. Nitekim Kur’an’daki uyarıları da alaya alıp yalanladılar. Fakat âhiret, kıyamet, hesap gibi o alay edip durdukları hakikatlerin gerçekleşme haberi, yakında onlara gelecektir.

�� �3� 54 &: زوج &�� �A �' + ﴾٧﴿او�� ��وا ا�> اGرض &� ا

7. Peki onlar yeryüzüne ibret nazarıyla bakmıyorlar mı ki, Biz orada her güzel çiftten renk renk, çeşit çeşit nice bitkiler yetiştirdik?

> �'4z4 �@�&ن ا�& �و4 CL� G "�ذ M �A ٨﴿ان﴾

8. Hiç kuşkusuz bunda, Allah’ın varlığını, Rab ve İlâh olarak birliğini, kudret ve merhametini gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işaret vardır. Fakat insanların çoğu yine de inanmamakta ısrar ediyorlar.

t�� ا��)� � � I�ا �3� " ﴾٩﴿وان ر8

9. Ve hiç kuşku yok ki, senin Rabb’in sonsuz kudret sahibidir, dilediği anda kâfirlerin cezasını verebilir. Fakat onlara birazcık süre veriyor, çünkü O aynı zamanda çok merhametlidir. Nitekim insanlık tarihi boyunca her Peygamber bu gerçeği dile

getirmişti:

k> �O�� " 4���> ان اx{ ا�_�م ا�| ﴾١٠﴿واذ �دى ر8

10. Hani bir vakit Rabb’in Musa’ya “Ey Musa!” diye seslenmişti: “Ayetlerimi tebliğ etmek üzere şu zalim topluma git!”

_�ن � Gا Cن�-�A م�١١﴿2﴾

11. “Yani, Firavunun toplumuna ve sor onlara, artık zulüm ve haksızlıktan sakınmanın zamanı gelmedi mi?”

Page 365: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�M اQ�ف �8�نC 2�ل رب ا ﴾١٢﴿ان �6�

12. Buna karşılık Musa, “Ey Rabb’im!” dedi, “Doğrusu ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.”

A M�ر�: ا�> @�ون ��?� P#�'� Gي و �1E Pر� �u�١٣﴿و﴾

13. “Öfke ve heyecandan yüreğim daralır, üstelik dilimde tutukluk var. Güzel ve etkili konuşamıyorum. Bunun için, bana yardımcı olarak ağabeyim Harun’a da elçilik görevi ver ya Rab!”

rن�ف ان �_ #�Q�A � ﴾١٤﴿وM#- �3� ذ

14. “Ayrıca, kendilerini iyilik ve adalete çağıracağım bu insanlara karşı vaktiyle bir suç işlemiş ve istemeden de olsa, içlerinden birini öldürmüştüm. Zaten bu yüzden Mısır’dan kaçıp Medyen’e gelmiştim, beni bundan dolayı öldürmelerinden korkuyorum.”

� IO ?4 ��I4�ن A r�ذ@+� 8���$'�� ا Y& ل�١٥﴿2﴾

15. Bunun üzerine Allah, “Hayır!” dedi, “Onlar sana asla zarar veremeyecekler! O hâlde sen ve ağabeyin, her ikiniz apaçık mucize ve ayetlerimle o zalim topluma gidin ve onları hak dine davet edin. Korkmayın, elbette Ben sizinle birlikteyim, her şeyi görür, her şeyi işitirim.” Böylece Musa Mısır’a geldi ve olup bitenleri Harun’a anlattı. Bunun

üzerine, Allah her ikisine şöyle buyurdu:

k> �O��I�ل رب ا�ر� � ﴾١٦﴿A��$� A�-�ن _A��G ا

16. “Şimdi doğru Firavuna gidin ve ona deyin ki: “Bizler, bütün kâinatın biricik sahibi, yöneticisi ve Efendisi, yani âlemlerin Rabb’i olan Allah tarafından gönderilmiş elçileriz!”

C:� �اء� �M ا�� �'8 �'I4 :�١٧﴿ان ار﴾

17. “Öyleyse, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip ilâhî hükümlere boyun eğ ve yüzyıllardan beri köleleştirdiğin İsrail Oğulları’nın bizimle birlikte Filistin’e gelmelerine izin ver.”

> �'� O- 54�ك �'� �A }�+�1ا و� �'� و�� �A " 8� ﴾١٨﴿2�ل ا��

18. Musa ile Harun, Firavunun karşısına çıkıp bu sözleri ona aynen ilettiler. Buna karşılık Firavun, “Ey Musa!” dedi, “Biz seni çocukken bağrımıza basıp yanımızda yetiştirmedik mi? Hem sen yıllar

Page 366: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

boyunca bizim aramızda yaşayıp lütuf ve ihsanlarımızdan faydalanmamış mıydın?”

4 }IA M#{ وا �5 وIA }#IA# " ا� � ��A���١٩﴿5 ا﴾

19. “Üstelik suçsuz bir adamı öldürerek yapacağını da yaptın. Şimdi de kalkmış, tacımıza tahtımıza el koymaya çalışıyorsun. Doğrusu sen, gerçekten de çok nankör biriymişsin!”

C> ���� u54 ا� p� ﴾٢٠﴿2�ل IA# �3� اذا وا

20. Musa, “O işi yaptığım zaman daha ne yaptığını bilmez bir hâldeydim. O adam İbranîlerden birini tartaklıyordu. Ona engel olmak için sadece bir yumruk vurdum, amacım öldürmek değildi.”

O�( M� و M ر�8 �� �@�A �� WQ � O� ��'4 �رتWA > �#��O�54 ا M �'#I;﴿٢١﴾

21. “Sonra da sizin adalete aykırı hüküm vereceğinizden korktuğum için buralardan kaçıp gittim. Derken Rabb’im bana ilim ve hikmet bahşetti ve beni Peygamberlerden kıldı.”

1 3� M#- ان -+ 'O$ LOI�:C و$#" �اء� �M ا�� ﴾٢٢﴿ت 8'�

22. “Şu başıma kaktığın nimetlere gelince: Bu, İsrail Oğulları’nı köleleştirip yüzyıllarca sömürmen sonucunda elde ettiğin refah ve zenginlik sayesinde idi. Ayrıca, İsrail Oğulları’nın erkek çocuklarını kesmeseydin annem beni Nil nehrine bırakmak zorunda kalmayacaktı. Böylece senin sarayında değil, kendi evimde büyüyecektim. Senin sarayında büyümüş olmam senin iyiliğinin değil, zulmünün kanıtıdır.”

> �O��I�رب ا �ن و4�-�A ل�٢٣﴿2﴾

23. Firavun lâfı değiştirerek, “Peki söyler misin, şu dediğin Âlemlerin Rabb’i de neyin nesi? Bu sözünü ettiğin Allah bu ülkenin de mi sahibi ve yöneticisi oluyor?” dedi.

> O�ات واGرض و4� O3'�8�C ان &' � 4�2'� ﴾٢٤﴿2�ل رب ا�?

24. Musa, “O sadece bu ülkenin değil, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki bütün varlıkların gerçek sahibi, yöneticisi ve Efendisi, Rabb’idir. Eğer gerçekten inanmaya niyetiniz varsa, bunu yüreğinizde hissedersiniz.” dedi.

� اIO ?$ G�ن T��( 5O� ل�٢٥﴿2﴾

Page 367: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

25. Firavun etrafındaki ileri gelenlere, “Bu adamın neler saçmaladığını duyuyorsunuz, değil mi?” dedi.

> �� ��x�� اGو �� ورب ا8 ﴾٢٦﴿2�ل ر8

26. Musa onun sataşmalarına hiç aldırış etmeden sözlerine devam ederek, “O hem sizin Rabb’iniz, hem de sizden önce gelip geçen atalarınızın Rabb’idir.” dedi.

�ي ار�: ا���� O�,'�ن ﴾٢٧﴿2�ل ان ر����� ا�6�

27. Firavun yine alay ederek, “Bakın, size Allah tarafından gönderilmiş olduğunu iddia eden sözde Peygamberiniz, kesinlikle çıldırmış!” dedi.

﴾٢٨﴿2�ل رب ا7O��ق واwO��ب و4� O3'�8�C ان &' � $I_#�ن

28. Musa tebliğine devam ederek, “O doğunun, batının ve ikisi arasında bulunan her şeyin, dünyanın her yerindeki ülkelerin, medeniyetlerin ve toplumların gerçek efendisi ve Rabb’idir. Eğer aklınızı kullanırsanız, O’na kulluk edilmesi gerektiğini anlarsınız!” dedi.

> ��,?O�54 ا " '#I;G ي �vl �3�6ت ا\ ﴾٢٩﴿2�ل �� ا$

29. Bunun üzerine Firavun, nihayet ciddiyetini takınarak, “Bu kadar eğlence yeter. Bana bak, ey Musa! Eğer benden başka bir tanrı benimseyecek olursan, yemin ederim seni zindana atarım!” dedi.

> ﴾٣٠﴿2�ل او�� ;M78 " oء 4+�

30. Musa, “Doğru söylediğime dair sana apaçık bir mucize göstersem de mi?” dedi.

< 2�ل �د�2 bان &'{ 54 ا� � �T8 ت�A﴿٣١﴾

31. Firavun, “Pekâlâ, haydi göster bakalım maharetini, eğer doğru söylüyorsan!” dedi.

r> ﴾٣٢﴿A�b- <_��ه A�ذا @IK M+�ن 4+�

32. Bunun üzerine, Musa asasını yere attı. Bir de ne görsünler, az önce Musa’nın elinde duran cansız değnek, açıkça görülen büyük ve dehşet verici bir yılana dönüşmüş!

t5� ��y� ع �1ه A�ذا @�u�8 M�ء �#' ﴾٣٣﴿و

Page 368: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

33. Ve elini koynuna sokup çıkardı. Bir de ne görsünler, koynuna sokmadan önce normal olan eli, görenlere hayranlık verecek derecede ışıl ışıl, bembeyaz olmuş. Böylece Firavun ve adamlarının, Musa’nın doğru söylediğine dair en ufak bir şüpheleri kalmadı. Fakat kibir ve ihtirasları onları imandan alıkoydu. Bu yüzden, Musa’nın davetini etkisiz kılmak amacıyla plânlar kurmaya başladılar:

k�� � ان @6ا �?�)� -#� T��( YO#� ل�٣٤﴿2﴾

34. Musa’nın gösterdiği mucizeler karşısında âdeta kanı donan Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Bu adam gerçekten pek yaman bir büyücüymüş.” dedi ve ekledi:

  OA�ذا $�4�ون ��ه�?8 ��g1 ان �\�;�� 54 ار� ���﴿٣٥﴾

35. “Amacı da, sihirbazlığını kullanarak tahtınızı ele geçirip sizi yurdunuzdan çıkarmak. Bu durumda, ey ileri gelenler, ne yapmamı tavsiye edersiniz?”

��ا ا ��2 k5� ��X�( 5x�1اO�ا MA �I8ه وا�Qوا T;٣٦﴿ر﴾

36. Firavunun önde gelen adamları dediler ki: “Musa’nın elinde bu asa olduğu sürece, onu öldürmemize imkân yok. Öldürsek bile, İsrail Oğulları buna isyanla karşılık verecektir. İyisi mi, onu ve kardeşini bir süre oyala, bu arada tüm ülkeye tellallar gönder ki,”

�� �ر -#� � ﴾٣٧﴿��$�ك 8�: �

37. “Bütün usta ve maharetli sihirbazları toplayıp senin huzuruna getirsinler. Sonra onlarla Musa’yı halkın huzurunda yarıştıralım. Sihirbazlar Musa’ya karşı kesin bir üstünlük elde edemeseler bile, Musa’nın mucizelerinin, büyücülerin yaptıkları türden ilginç bir gösteriden ibaret olduğunu insanlara göstermiş oluruz. Nasıl olsa halk, sihirbazların göz boyaması ile Peygamberin mucizesi arasındaki farkı ayırt edemez. Ancak bu şekilde Musa’nın taraftar toplamasına engel olabiliriz.” Böylece, plân uygulanmaya kondu:

kم�#I4 م�ت ��_� �O� �ة� ﴾٣٨﴿VO,A ا�?

38. Ülkenin dört bir yanından getirtilen sihirbazlar, önceden kararlaştırılan ve herkesçe bilinen bir bayram günü, Musa ile kozlarını paylaşmak üzere büyük meydanda toplandılar.

Page 369: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kن�IO ,4 � �س @: ا '#� :� ﴾٣٩﴿و�2

39. Ve tellallar aracılığıyla halka çağrı yapıldı: “Siz de bu muhteşem gösteriyi izlemek ve büyücüleri desteklemek üzere toplanmaz mısınız?”

> �+��w�ا @� ا���ة ان &� +V ا�? �'#I�﴿٤٠﴾

40. “Umarız ki, sahip olduğumuz ideolojiyi ve hayat tarzını savunmak için mücadele eden bu insanlar Musa’ya üstün gelirler de, Musa gibi bir kölenin dinine değil, büyücülerin bizimkine benzeyen putperest inanç sistemine uyarız.”

> �+��w�5 ا� � ��ة 2���ا W��-�ن ا'� 5x� G;�ا ان &' � ;��ء ا�? O#A﴿٤١﴾

41. Sihirbazlar son talimatları almak üzere Firavunun huzuruna gelince, Firavuna, “Eğer Musa’ya karşı üstün gelirsek iyi bir ödülü hak etmiş oluruz, değil mi?” dediler.

> �8 �_O�5 اO� اذا �� ﴾٤٢﴿2�ل I� وا

42. Firavun, “Elbette!” diye karşılık verdi, “Üstelik o zaman en yakın ve en seçkin adamlarım arasında yer alacaksınız.”

�� ا � 4#_�ن ﴾٤٣﴿2�ل 3�� 4���> ا�_�ا 4

43. Böylece Musa, Firavun ve sihirbazlar, belirlenen yer ve zamanda buluştular. Sihirbazlar gösteriye ilk önce kimin başlayacağını Musa’ya sorunca, Musa onlara meydan okurcasına, “İlk önce siz atacağınızı atın da, maharetlerinizi gösterin!” dedi.

�5 اw���+�ن '� � ة A�-�ن ا I8 ا���3� و2 �b-3�� و�ا )+�_��A﴿٤٤﴾

44. Bunun üzerine sihirbazlar, içlerini cıvayla doldurdukları özel hazırlanmış iplerini ve sopalarını meydandaki sıcak kumların üzerine atarak, “Firavunun şerefi adına, elbette üstün gelecek olan bizleriz!” diye haykırdılar. Kitlesel hipnozun da etkisiyle, meydana atılan ipler ve değnekler ortalığı kaplayan yılanlara, çıyanlara dönüştü. Öyle ki, bu dehşet verici manzara karşısında Musa bile korkuya kapıldı.

rن��A�� �4 {_#$ M@ ذا�A ه�b- <��4 <_��A﴿٤٥﴾

45. Derken Musa, Allah’tan aldığı emirle sopasını meydanın ortasına attı. Bir de ne görsünler, asa korkunç bir yılana

Page 370: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

dönüşmüş, büyücülerin gerçek gibi gösterdiği yılan, çıyan türünden ne varsa hepsini birer birer yalayıp yutuyor.

k5� ��ة ��;�1 ﴾٤٦﴿A�M_� ا�?

46. Büyünün etki gücünü ve sınırlarını çok iyi bilen sihirbazların çoğu, bu olayın sihrin ötesinde bir mucize olduğunu anlayarak derhal secdeye kapandılar:

k> �O��I�8�ب ا � ��ا ا4' ��2﴿٤٧﴾

47. “İman ettik biz, âlemlerin Rabb’ine!”

﴾٤٨﴿رب 4��> و@�ون

48. “Yani Musa ile Harun’un bizi davet ettiği, tüm varlıkların gerçek sahibi, yöneticisi ve efendisi olan o âlemlerin Rabb’ine!” dediler.

Cن�O#I$ ف�?#A r�� ي -#O�� ا�? v&� ا�6� �+�� T 5I 2�ل اT� � '4 2+: ان اذن r��� ا �2G + #EGف وYQ 54 ��#;ا�1��� وار > �IO;ا �� '﴿٤٩﴾

49. Bunun üzerine Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız, öyle mi?” diye öfkeyle bağırdı. Sonra halkın iman etmesini engellemek için hemen bir senaryo uydurarak, “Durun hele, şimdi anladım! Musa size büyücülüğü öğreten üstadınız ve siz de onun adına çalışan birer ajansınız. Nasıl da düşünemedim! Ta başından beri bunu plânlayıp bana oyun oynadınız. Fakat bana ihanetin cezası neymiş, göreceksiniz: Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kesecek, sonra da hepinizi hurma ağaçlarına asacağım! Musa’nın Rabb’inin azabı mı, yoksa benim azabım mı daha çetin ve daha sürekliymiş, o zaman göreceksiniz!” dedi.

rن�4'_#+ �' �� ا�> ر8 � ا vg G ا���٥٠﴿2﴾

50. Buna karşılık sihirbazlar, “Hiç önemli değil. Çünkü bizler, —ha üç gün önce ha üç gün sonra— eninde sonunda zaten ölecek ve Rabb’imize döneceğiz!” dediler. Ve eklediler:

¥> �'4zO�ل ا �� او �� ان &' ����Q �' VO� ان �Ww� �'� ر8 � ﴾٥١﴿ا

51. “Bizi asıl ilgilendiren şudur: Doğrusu biz, Musa’ya inananların öncüleri olduğumuzdan dolayı, Rabb’imizin bu güne kadar işlediğimiz günahlarımızı bağışlayacağını ümit ediyoruz.”

Page 371: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Böylece, Firavunun saltanatını koruma adına Musa’ya meydan okuma cüretini gösteren sihirbazlar, ruhlarında müthiş bir değişim gerçekleştirerek müminler kervanına katılmış ve aynı günün akşamı şehadet şerbetini içerek en yüce makama ulaşmışlardı. Onların bu “şehâdeti” Firavun’un bütün suçlamalarını anlamsız kılmış ve Musa’nın Peygamberliğini açıkça gözler önüne sermişti.

+I�ن واو 4 �� �ي ا ﴾٥٢﴿)�'�� ا�> 4���> ان ا�� I8+�د�

52. Sihirbazların kahramanca şehit oluşunun ardından, bütün İsrail Oğulları Musa’ya iman ettiler. Firavunun baskı ve işkenceleri altında geçen uzun bir mücadele döneminin ardından, Musa’ya şöyle vahyettik: “Gerek İsrail Oğulları’ndan ve gerek Mısırlılardan, ayetlerime iman eden kullarımla birlikte Mısır’dan gizlice çıkıp Filistin’e gitmek üzere, size bildireceğim bir gece yola çıkın. Firavun ve ordusu tarafından mutlaka takip edileceksiniz. Fakat korkmayın, zalimleri helâk edeceğim!”

r5� ��X�( 5x�1اO�ا MA ن�-�A :�ر�A﴿٥٣﴾

53. Böylece Musa, bir gece vakti bütün İsrail Oğulları’nı gizlice Mısır’dan çıkardı. Olup bitenleri sabaha karşı haber alan Firavun, büyük bir ordu hazırlayıp İsrail Oğulları’nın peşine düşmek üzere, bütün şehirlere asker toplayan tellallar gönderdi.

kن�#� �#2 L4ء 7��ذ �Gpz� ﴾٥٤﴿ان @

54. Ve halkı kışkırtıp İsrail Oğulları’nın üzerine sürmek için şu konuşmayı yaptı: “Şüphesiz bunlar, sayıca az ve güçsüz bir topluluktur.”

kن�|x��w� �'� �3 ﴾٥٥﴿وا

55. “Fakat boylarına poslarına bakmadan, bize küstahça kafa tutuyorlar.”

Cذرون�( V� �O,� � ﴾٥٦﴿وا

56. “Oysa biz, her türlü tehlikeye karşı hazırlıklı ve kuvvetli bir topluluğuz. O hâlde, Mısır’dan kaçmak üzere olan İsrail Oğulları’nı tümüyle kılıçtan geçirmek için daha ne bekliyoruz?” Bu konuşmanın ardından, Firavun ordusuyla birlikte Mısır’dan

çıktı.

Page 372: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kن�ت و-�� '; 54 �@�';�Q�A﴿٥٧﴾

57. Böylece onları, zevk ve sefa içinde yaşadıkları o güzelim bahçelerden, pınarlardan —geri dönmemek üzere— çıkarıyorduk.

k�� ﴾٥٨﴿و&'�ز و4_�م &��

58. Yani o göz alıcı zenginliklerden, o saygınlık ve onur makamından...

r:� �اء� �M ا�� �'8 �@�'Kواور C"�6& ﴿٥٩﴾

59. İşte bütün zalim yönetimlerin sonu böyle olacaktır. Onların geride bıraktığı bağları, bahçeleri yerle bir ettik ve onların benzerlerini, yıllar sonra İsrail Oğulları’na verdik.

> �2�74 �@�I+$�A﴿٦٠﴾

60. Derken Firavun ve ordusu, gün doğarken onları takibe koyuldular.

rن�1ر&O� � ��ب 4���> اEل ا�ن 2�IO,�اء ا� �$ � O#A﴿٦١﴾

61. Ve nihayet iki topluluk birbirini görünce, Musa’nın arkadaşları, “Eyvah, yakalandık!” dediler.

3�� M r ان MI4 ر�8 Y& ل�5 2� �1﴿٦٢﴾

62. Musa, “Hayır, asla!” dedi, “Çünkü Rabb’im benimle beraberdir, bana mutlaka bir çıkış yolu gösterecektir.”

r�� �|I�د ا� A P#W��ن &: A�ق &����A C�� ﴾٦٣﴿A�و)�'�� ا�> 4���> ان اg�ب bI8�ك ا�+

63. Biz de Musa’ya, “Asanla denize vur!” diye emrettik. Musa asasını vurur vurmaz, deniz derhal ortadan ikiye yarıldı ve yarılan denizin her bir parçası, kocaman bir dağ gibi yükseldi.

r5� ��Q Gا �K �'W�٦٤﴿واز﴾

64. Derken, diğerlerini helâk etmek üzere buraya yaklaştırdık.

r> �IO;ا � TI4 54�> و�4 �'�, ﴾٦٥﴿وا

65. Önce Musa’yı ve beraberindeki müminlerin hepsini kurtardık.

C5� ��Q Gا �2�'lا �K﴿٦٦﴾

Page 373: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

66. Sonra da adını anmaya değer görmediğimiz ötekileri, sulara gömüp boğuverdik.

> �'4z4 �@�&ن ا�& �و4 CL� G "�ذ M �A ٦٧﴿ان﴾

67. Hiç kuşkusuz bu anlatılanlarda, ilâhî adaleti gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işaret vardır. Fakat insanların çoğu iman etmezler.

ا� � � I�ا �3� " �t� وان ر8 �(�﴿٦٨﴾

68. Ve hiç kuşku yok ki, senin Rabb’in çok kudretli, çok merhametlidir. Dilediği anda kâfirlerin ceza verebilecek kudrete sahiptir. Fakat merhameti sayesinde kendilerine mühlet veriyor, onları hemen helak etmiyor. İşte, Rabb’inin kudret ve merhametini ortaya koyan bir başka tarihi

olay:

��� ﴾٦٩﴿وا$: -3�#� +� ا8�@�

69. Ey Müslüman! Onlara, İbrahim’in ibretlerle dolu öyküsünü anlat.

�T و2�4 �T4� I$+1ون �8G ل�٧٠﴿اذ 2﴾

70. Hani İbrahim, putlara tapan babasına ve kavmine seslenerek, “Siz böyle körü körüne nelere tapıp duruyorsunuz?” diye sormuştu.

> �W&�- �3� :|'A �4�'E1 ا+I ﴾٧١﴿2���ا

71. Onlar da, “Putlara tapıyoruz ve sonsuza değin onlara tapmaya da devam edeceğiz!” diye karşılık verdiler

kن�اذ $1- ���IO?� :@ ل�٧٢﴿2﴾

72. İbrahim, “Peki,” dedi, “siz bu putlara yalvarıp yakarırken, onlar sizin bu yakarışınızı duyabilirler mi?”

ون �u� او ���IW'� ٧٣﴿او﴾

73. “Yahut size en ufak bir fayda veya zarar verebilirler mi?”

��ء� &IW� "�6#�ن �� ا8 ﴾٧٤﴿2���ا 8: و;1

74. Buna karşılık onlar, “Ama biz atalarımızın böyle yaptığını gördük ve onların uygulamalarını hiç eleştirmeden aynen taklit ediyoruz. Ne yani, sen atalarımızdan daha mı akıllısın?” dediler.

Page 374: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

k1ون+I$ � '& �4 � ��اAل ا�٧٥﴿2﴾

75. İbrahim, “Şu taptığınız şeyleri görüyorsunuz, değil mi?”

��[p&� ا412G�ن ﴾٧٦﴿ا � وا8

76. “Yani, sizin ve önceki atalarınızın tapındığı şu sözde ilâhları.”

3� -1و �A k> �O��I�رب ا Gا M� ��﴿٧٧﴾

77. “İşte onlar, benim can düşmanımdır, ancak sizin de en büyük ilâh saydığınız âlemlerin Rabb’i Allah hariç.”

k5� �13� �3A M �'_#Q ي ﴾٧٨﴿ا�6�

78. “Çünkü beni yaratan da O’dur, bana yol gösteren de O!”

<k و M و�?_� �'OI�� �@ ي ﴾٧٩﴿ا�6�

79. “Beni yediren de O’dur, içiren de O!”

¨> �W7� �3A }g�4 ٨٠﴿واذا﴾

80. “Ve hastalandığım zaman beni iyileştiren O!”

k> ���� �K M �' � �O� ي ﴾٨١﴿وا�6�

81. “Beni öldürecek olan da O’dur, diriltecek olan da O!”

C5� M ��م ا��1 � ��� ��Q M �� �Ww� ان VOmي ا� ﴾٨٢﴿وا�6�

82. “Ve Yargı Gününde günahlarımı bağışlayacağını umduğum da, ancak Odur!”

k> ���� b��8 M �'_�O�( M� وا� ﴾٨٣﴿رب @� ��

83. “Ey yüce Rabb’im, bana hikmet bilgisi ve adaletle hükmetme yeteneği bahşet ve beni salih kullarının arasına kat.”

k5� ��Q Gا MA 1قE ن�?� M �� :I;٨٤﴿وا﴾

84. “Sonraki nesiller arasında, kıyamete kadar hayırla anılmamı sağla.”

L ا� '; LK54 ور M �'#I;وا k�� �I '﴿٨٥﴾

85. “Ve beni, o nimetlerle dolu cenneti kazananlardan eyle.”

k> ���� uن 54 ا��& T �M ا �8G �Wl٨٦﴿وا﴾

86. “Putlara tapan babamı da bağışla. Doğrusu o, gerçekten de yolunu şaşırmış biriydi.” İbrahim bu sözleri, babasına duyduğu derin şefkat ve merhametinden dolayı söylemişti. Fakat Allah,

Page 375: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kendisine ortak koşanların bağışlanmasının söz konusu olmadığını ona bildirince, babası için dua etmekten vazgeçti (9. Tevbe: 113–114, 19. Meryem: 47; 60. Mümtehine: 4).

�� M � \$ Gو kن��I+� ٨٧﴿م﴾

87. “Ve insanların dirilecekleri Gün beni utandırma.”

kن�8' Gل و�4 VW'� G م�٨٨﴿�﴾

88. “O Gün ne malın mülkün faydası olacaktır kişiye, ne de çoluk çocuğun.”

C�� �#� �#_8 S54 ا$> ا G٨٩﴿ا﴾

89. “Ancak tertemiz bir kalple Allah’ın huzuruna gelenler kurtulacaktır.”

k> �_ O#� L ﴾٩٠﴿وازW�{ ا�,'

90. O Gün tüm insanlar Allah’ın huzuruna çıkarılacak ve cennet, iman edip kötülüklerden sakınan kimselere iyice yaklaştırılacaktır.

زت ا �k5 و8� �� �#w�و� ��,�﴿٩١﴾

91. Cehennem ise, tüm korkunçluğuyla azgınların karşısına çıkarılacaktır.

k1ون+I$ � '& �4 5�3�� ا :� ﴾٩٢﴿و�2

92. Ve onlara sorulacak: “Allah’ın yanı sıra kulluk ettiğiniz ve âhireti kaybetme pahasına, uğrunda hayatınızı harcadığınız servet, iktidar, makam, şöhret gibi dünya zevkleri yahut körü körüne itaat ettiğiniz efendiler, önderler ve kurtarıcılar şimdi neredeler?”

C�ونb '� او ��b'� :@ C�و S٩٣﴿54 دون ا﴾

93. “Bakın bakalım, onların size bir yardımları dokunabilecek mi yahut içlerinden azabı hak etmiş olanlar, bizzat kendilerini cehennem azabından kurtarabilecekler mi?”

kو�ن�w�@� وا �3� �A ا�+�+�A﴿٩٤﴾

94. Böylece, hem o tanrılık taslayan azgınlar, hem de onlara kul köle olan aldatılmış kitleler, topluca ve tepetaklak cehenneme yuvarlanacaklar.

Cن�IO;ا �� ﴾٩٥﴿و;'�د ا�#8

Page 376: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

95. Ve peşlerinden de, İblis’in bütün askerleri!

kن�Ob \� �3� �A �@ا و���٩٦﴿2﴾

96. Orada birbirlerini suçlayarak diyecekler ki:

k> Yg Mل 4+� �W� � ان &' S�$﴿٩٧﴾

97. “Allah şahittir ki, biz gerçekten de apaçık bir sapıklık içindeydik.

> �O��I�8�ب ا ��� ��? ﴾٩٨﴿اذ

98. Çünkü ey azgınlar, sizi egemenlik ve hüküm verme konusunda Âlemlerin Rabb’i olan Allah ile bir tutuyorduk.

'�� اG اO�,4��ن #gا �� ﴾٩٩﴿و4

99. İşte bizi yoldan çıkaranlar, şu günahkâr cin ve insanlardan başkası değildir.

k> �IA�X 54 �'� �OA﴿١٠٠﴾

100. Ama şimdi, ne bizi Allah’ın gazabından kurtaracak şefaatçilerimiz var,

�� �O( P� �1E G١٠١﴿و﴾

101. Ne de bize merhametle kucak açacak candan bir dostumuz.

> �'4zO�ن 54 ا��'A ة ﴾١٠٢﴿A#� ان �'� &�

102. Ah, keşke dünyaya geri dönebilseydik de inananlardan olsaydık!”

CL� G "�ذ M �A ان > �'4z4 �@�&ن ا�& �١٠٣﴿و4﴾

103. Ey insanlar! Hiç kuşkusuz bu anlatılanlarda, ilâhî adâleti gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işâret vardır. Fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.

ا�� � � I�ا �3� " �t� وان ر8 �(﴿١٠٤﴾

104. Oysa senin Rabb’in, sonsuz kudret ve merhamet sahibidir. İşte, inananlarla inkâr edenler arasında süregelen amansız

mücadeleyi gözler önüne seren ve zalimleri nasıl bir felâketin beklediğini haber veren bir başka tarihi olay:

}8 6& r> �#��O�ح� ا� ﴾١٠٥﴿2�م

Page 377: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

105. Nuh’un kavmi, kendilerine gönderilen Nuh Peygambere başkaldırmış ve Allah’ın kitap ve elçi göndererek insanlığa yol göstereceği gerçeğini inkâr etmek suretiyle, ilâhî mesajı insanlığa ileten bütün Peygamberleri yalanlamışlardı.

rن�_ $ Gح ا� �@�Qل 3�� ا�١٠٦﴿اذ 2﴾

106. Hani kardeşleri gibi yakından tanıdıkları Nuh onlara seslenerek, “Ey halkım!” demişti, “Zulüm ve haksızlıklardan sakınıp dürüst ve erdemli kimseler olmayacak mısınız?”

�� M �<k ا ﴾١٠٧﴿� ر��ل ا�4

107. “Bakın, ben O’nun tarafından size hakkı tebliğ etmek üzere görevlendirilmiş güvenilir bir elçiyim.”

rن�I� �mوا Sا ا�_ $�A﴿١٠٨﴾

108. “Öyleyse, Allah’tan gelen ilkeler doğrultusunda hayatınıza yön vererek kötü davranışlardan sakının ve Allah’a kulluk konusunda beni örnek ve model kabul ederek benim izimden yürüyün!”

r> �O��I�رب ا <#- Gان ا;�ي ا r�;54 ا T�#- ��#��ا �� ﴾١٠٩﴿و4

109. “Hem şunu iyi bilin ki, ben buna karşılık sizden herhangi bir menfaat veya mükâfat beklemiyorum. Benim mükâfatımı verecek olan, ancak ve ancak Âlemlerin Rabb’idir.”

Cن�I� �mوا Sا ا�_ $�A﴿١١٠﴾

110. “Öyleyse tekrar söylüyorum, Allah’tan gelen ilkeler doğrultusunda hayatınıza yön vererek kötülüklerden titizlikle sakının ve ilâhî mesajı getiren bir Elçi olarak bana itaat edin!”

Cن�رذ�Gا "I+ ��ا ا54z �" وا$ ��2﴿١١١﴾

111. Buna karşılık onlar, “Ey Nuh!” dediler, “İçimizdeki en yoksul, gariban ve aşağılık kimseler sana uymuşken, hiç sana iman eder miyiz? Eğer bu din güzel bir şey olsaydı, herkesten önce bizim gibi akıllı, zengin ve yetenekli insanların ona inanması gerekmez miydi? Fakat görüyoruz ki, hep fakir ve zayıf insanlar senin peşine takılmış. Önce onları yanından kov, belki o zaman sana inanırız.”

rن�#OI� ا��& �O8 M �O#- �4ل و�١١٢﴿2﴾

Page 378: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

112. Nuh, “O sözünü ettiğiniz insanların geçmişte neler yaptıklarını ben bilemem.” dedi.

r�ونI7$ �� M ﴾١١٣﴿ان )?�38� اG -#> ر�8

113. “Onları yargılamak ancak Rabb’ime düşer. Eğer insaf ve sağduyuyla düşünecek olursanız, bunu bilirsiniz.”

r> �'4zO�رد ا�8� p��� ا ﴾١١٤﴿و4

114. “Dolayısıyla ben, sizi rahatsız ediyorlar ve kendilerini beğenmiyorsunuz diye inananları yanımdan kovacak değilim.”

C> �+4 �� �6 Gا p� ﴾١١٥﴿ان ا

115. “Çünkü ben, sadece açık ve net olarak gerçekleri dile getiren bir uyarıcıyım.”

C> �4�;�O�5 54 ا�ح � �� �� T '$ �� �� ا���١١٦﴿2﴾

116. Bunca uyarılara rağmen inkârcılar, “Ey Nuh!” dediler, “Eğer bu işten vazgeçmeyecek olursan, kesinlikle taşa tutulup cezalandırılacaksın!”

rن�8 6& M ﴾١١٧﴿2�ل رب ان 2��4

117. Böyle devam eden uzun bir mücadelenin ardından Nuh, “Ey yüce Rabb’im!” diye yalvardı, “İşte görüyorsun ki, halkım beni yalanladı.”

> �'4zO�54 ا MI4 54و M �' ,�� و A �3'�8و M �'�8 � A�A﴿١١٨﴾

118. “Öyleyse, benimle onlar arasında nihaî hükmünü ver, beni ve benim yanımda yer alan müminleri bu zalimlerin elinden kurtar ya Rab!”

�,�A rن��7O�ا "#W�ا MA TI4 54ه و�١١٩﴿'﴾

119. Bunun üzerine, o büyük tufanı gönderdik ve onunla beraberindeki müminleri, insanlarla ve her türden hayvanlarla dolu olan o gemi içinde kurtardık.”

C> ﴾١٢٠﴿K� ا'2�l� 1I8 ا�+��2

120. Ve ardından, geride kalan bütün inkârcıları sulara gömdük.

> �'4z4 �@�&ن ا�& �و4 CL� G "�ذ M �A ١٢١﴿ان﴾

Page 379: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

121. Dinle, ey insan! Hiç kuşkusuz bunda, ilâhî adaleti gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işaret vardır. Fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.

t�� ا��)� � � I�ا �3� " ﴾١٢٢﴿وان ر8

122. Oysa senin Rabb’in, sonsuz kudret ve merhamet sahibidir. İşte, inananlarla inkâr edenler arasında süregelen amansız

mücadeleyi gözler önüne seren ve zalimleri nasıl bir felâketin beklediğini haber veren bir başka tarihi olay:

r> �#��O�ا � 8{ -�د 6&﴿١٢٣﴾

123. Ad kavmi de, kendilerine gönderilen Hud Peygambere başkaldırmış ve Allah’ın kitap ve elçi göndererek insanlığa yol göstereceği gerçeğini inkâr etmek suretiyle, ilâhî mesajı insanlığa ileten bütün Peygamberleri yalanlamışlardı.

rن�_ $ Gد ا�@ �@�Qل 3�� ا�١٢٤﴿اذ 2﴾

124. Hani kardeşleri gibi yakından tanıdıkları Hud onlara seslenerek, “Ey halkım!” demişti, “İsyankârlıktan, zulüm ve haksızlıktan hâlâ sakınmayacak mısınız?”

k> M ��� ر��ل ا�4 � ﴾١٢٥﴿ا

125. “Bakın, ben size hakkı tebliğ etmek üzere O’nun tarafından görevlendirilmiş güvenilir bir elçiyim.”

rن�I� �mوا Sا ا�_ $�A﴿١٢٦﴾

126. “Öyleyse, Allah’tan gelen ilkeler doğrultusunda hayatınıza yön vererek kötü davranışlardan sakının ve Allah’a kulluk konusunda beni model kabul ederek bana itaat edin!”

C> �O��I�رب ا <#- Gان ا;�ي ا r�;54 ا T�#- ��#��ا �� ﴾١٢٧﴿و4

127. “Hem şunu iyi bilin ki, ben buna karşılık sizden herhangi bir menfaat veya mükâfat da beklemiyorum. Benim mükâfatımı verecek olan, ancak ve ancak Âlemlerin Rabb’idir.”

kن��+I$ L�ا V� ﴾١٢٨﴿ا$+'�ن 8�: ر�

128. “Siz, sırf servet ve gücünüzü göstermek için her tepeye birer anıt dikerek hep böyle boş ve anlamsız işlerle mi uğraşacaksınız?”

Page 380: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

r1ون#\$ ��#I� V�b4 6ون\ ﴾١٢٩﴿و$

129. “Ve sanki hiç ölmeyecekmiş gibi ömrünüzün sonuna kadar lüks villalar, gösterişli köşkler ve saraylar mı edineceksiniz?”

r5� �ر� ﴾١٣٠﴿واذا 7�8 � 7�8 � ;+

130. “Mazlum ve güçsüz biçareleri elinize geçirdiğiniz zaman, onlara karşı hep böyle zorbaca, zalimce mi davranacaksınız?”

rن�I� �mوا Sا ا�_ $�A﴿١٣١﴾

131. “Allah’tan sakının ve ilâhî mesajı size bildiren Elçisi olarak bana itaat edin!”

rن�O#I$ �O8 �& �ي ا14 _�ا ا�6� ﴾١٣٢﴿وا$

132. “Hayatınızda ne büyük bir öneme sahip olduğunu çok iyi bildiğiniz bunca nimetleri size bahşeden Rabb’inize karşı saygılı ve itaatkâr olun!”

k> I�م و8'��8 �& ﴾١٣٣﴿ا14

133. “Yani, size etinden, sütünden vs. faydalandığınız sürü sürü hayvanlar ve güçlü, sağlıklı çocuklar bahşeden,”

rن�ت و-�� ﴾١٣٤﴿و;'

134. “Ve taptaze meyvelerle dolu bağlar, bahçeler ve kaynağından tatlı sular fışkıran pınarlar veren Rabb’inize karşı saygılı ve itaatkâr olun!”

C�� �M اQ�ف -#��� -6اب ��م -|� � ﴾١٣٥﴿ا

135. “Doğrusu ben sizin adınıza, o dehşet verici Günün azabından korkuyorum.”

�اء -#�'�� او-|{ <k 2���ا �� ﴾١٣٦﴿ام �� $5� 54 ا��ا-|�

136. Buna karşılık onlar, “Ey Hud!” dediler, “Boşuna çeneni yorma! Sen bize ha öğüt vermişsin, ha vermemişsin, bizim için aynıdır.”

k> �� ﴾١٣٧﴿ان @�6ا اP#Q G اGو

137. “Bu senin anlattıkların, öncekilerin uydurdukları efsane ve masallardan başka bir şey değildir.”

r> �8 6IO8 5� ﴾١٣٨﴿و4�

Page 381: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

138. “Ve ne yaparsak yapalım, asla azaba uğratılacak değiliz. Biz çıkarlarımıza ters düşen hiçbir ahlâkî kural tanımayız. Bu yüzden kıyameti, âhireti, hesabı, cenneti, cehennemi inkâr ederiz.”

> �'4z4 �@�&ن ا�& �و4 CL� G "�ذ M �A ان C�@�'�#@�A ه�8 6�A﴿١٣٩﴾

139. Böylece onu yalanladılar, Biz de onları korkunç bir azapla helâk ettik. Hiç kuşkusuz bunda, ilâhî adaleti gözler önüne seren apaçık bir

delil, bir işaret var. Fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.

t�� ا��)� � � I�ا �3� " ﴾١٤٠﴿وان ر8

140. Oysa senin Rabb’in, sonsuz kudret ve merhamet sahibidir. İşte, inananlarla inkâr edenler arasında süregelen amansız

mücadeleyi gözler önüne seren ve zalimleri nasıl bir felâketin beklediğini haber veren bir başka tarihi olay:

r> �#��O�د ا�OK }8 6&﴿١٤١﴾

141. Semud kavmi de, kendilerine gönderilen Salih Peygambere başkaldırmış ve Allah’ın kitap ve elçi göndererek insanlığa yol göstereceği gerçeğini inkâr etmek suretiyle, ilâhî mesajı insanlığa ileten bütün Peygamberleri yalanlamışlardı.

rن�_ $ Gا ���E �@�Qل 3�� ا�١٤٢﴿اذ 2﴾

142. Hani kardeşleri gibi yakından tanıdıkları Salih onlara seslenerek, “Ey halkım!” demişti, “Zulüm ve haksızlıklardan sakınmayacak mısınız?”

k> M ��� ر��ل ا�4 � ﴾١٤٣﴿ا

143. “Bakın, ben size hakkı tebliğ etmek üzere, O’nun tarafından görevlendirilmiş güvenilir bir elçiyim.”

_ $�A rن�I� �mوا Sا ا�١٤٤﴿﴾

144. “Öyleyse, Allah’tan gelen ilkeler doğrultusunda hayatınıza yön vererek, kötü davranışlardan sakının ve Allah’a kulluk konusunda beni model kabul ederek benim izimden yürüyün!”

r�;54 ا T�#- ��#��ا �� <C و4 �O��I�رب ا <#- G١٤٥﴿ان ا;�ي ا﴾

Page 382: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

145. “Hem şunu iyi bilin ki, ben buna karşılık sizden herhangi bir menfaat veya mükâfat beklemiyorum; çünkü benim mükâfatımı verecek olan ancak ve ancak Âlemlerin Rabb’idir.”

3@ �4 M �A ن�ا$�& k> ﴾١٤٦﴿'�� ا4'�

146. “Şu imtihan diyarında sonsuza dek hep böyle huzur ve güven içinde yaşayacağınızı mı zannediyorsunuz?”

kن�ت و-�� '; M �A﴿١٤٧﴾

147. “Yani, şu taptaze meyvelerle dolu bağlar, bahçeler arasında ve kaynağından tatlı sular fışkıran pınar başlarında.”

r�� �u@ �3I#m :\ ﴾١٤٨﴿وزروع و

148. “Boy boy filiz veren ekinler ve taptaze, yumuşacık salkımlar yetiştiren hurmalıklar içinde.”

r> ﴾١٤٩﴿و$'� �ن 54 ا�,+�ل �8�$� A�ر@�

149. “Allah’ın size bahşettiği güç ve yetenek sayesinde, büyük bir ustalıkla dağları yontup sarp kayalıklarda hiçbir düşmanın erişemeyeceği güvenli evler yapıyorsunuz.”

rن�I� �mوا Sا ا�_ $�A﴿١٥٠﴾

150. “Öyleyse, tekrar tekrar söylüyorum; Allah’tan gelen ilkeler doğrultusunda hayatınıza yön vererek kötülüklerden titizlikle sakının ve ilâhî mesajı size bildiren bir Elçi olarak bana itaat edin!”

k> �A�?O�ا ا4� ا��I� ��$ G١٥١﴿و﴾

151. “Ve sakın şu azgınların emrine uymayın!”

Gرض وGا MA 1ون?W� 5� ��ن ا�6�#b� ﴿١٥٢﴾

152. “Çünkü onlar yeryüzünde hep bozgunculuk çıkarır, ıslah etmezler. Adalet, barış ve iyiliğe yönelik işler yapmazlar.”

r5� �� �?O�54 ا }�O� ا ��ا ا ��2﴿١٥٣﴾

153. Buna karşılık onlar, “Ey Salih!” dediler, “Anlaşılan sen, ikide bir diline doladığın ilâhlarımızın gazabına uğrayarak büyülenmişsin.”

> �د�2 bان &'{ 54 ا� L��8 ت�A r�'#�4 �78 Gا }�� ا 4﴿١٥٤﴾

154. “Kaldı ki, sen de bizim gibi ölümlü bir insandan başka bir şey değilsin. Senin bizden ne üstünlüğün var ki, bize Peygamberlik

Page 383: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

taslıyorsun! Eğer bu iddianda doğru isen, o zaman bir mucize göster bize!”

rم�#I4 م��ب �X ����ب وX �3� L2� ﴾١٥٥﴿2�ل @6ه�

155. Bunun üzerine Salih, “İşte Allah tarafından gönderilen şu deve, hem benim Peygamberliğimi kesin olarak ispatlayan bir mucize, hem sizi sınayan bir imtihan olacaktır.” dedi, “Şöyle ki, şu pınardan bir gün onun, belli bir gün de sizin ve hayvanlarınızın su içme hakkınız olacak ve bu sıra hiç bozulmayacaktır. Bu deveye karşı tavrınız, kaba kuvvete başvurarak zayıf ve çaresiz insanları ezme huyundan vazgeçip geçmediğinizi ortaya koyan bir ölçü olacaktır.”

�� �ء �A�6Q&� -6اب ��م -|� �?8 �@� ?O$ G١٥٦﴿و﴾

156. “O hâlde, bırakın onu serbestçe otlasın ve sakın ona bir zarar vermeye kalkmayın. Aksi hâlde, korkunç bir günün azabı sizi kıskıvrak yakalayacaktır.”

k> ��ا �د�4+E�A �@�و_IA﴿١٥٧﴾

157. Bütün bu uyarılara rağmen, Allah’a itaatin simgesi olan deveyi hunharca boğazlayıp öldürdüler. Fakat çok geçmeden, yaptıklarına pişman oldular. Fakat artık iş içten geçmişti.

> �'4z4 �@�&ن ا�& �و4 CL� G "�ذ M �A ان C6ابI�6@� اQ�A﴿١٥٨﴾

158. Bunun üzerine, hak ettikleri azap onları ansızın yakalayıverdi. Hiç kuşkusuz bunda, ilâhî adaleti gözler önüne seren apaçık bir

işaret vardır. Fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.

t�� ا��)� � � I�ا �3� " ﴾١٥٩﴿وان ر8

159. Oysa senin Rabb’in, sonsuz kudret ve merhamet sahibidir. İşte, zalimleri nasıl bir felâketin beklediğini haber veren bir başka

tarihi olay:

r> �#��O�ط� ا�م ��8{ 2 6&﴿١٦٠﴾

160. Lut kavmi de kendilerine gönderilen Peygambere başkaldırarak ilâhî mesajı insanlığa ileten bütün Peygamberleri yalanlamışlardı.

Page 384: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

_�نr اذ 2� $ Gط ا�� �@�Q١٦١﴿ل 3�� ا﴾

161. Hani kardeşleri gibi yakından tanıdıkları Lut, onlara seslenerek, “Ey halkım!” demişti, “Kötülüklerden, günahlardan sakınmayacak mısınız?

k> M ��� ر��ل ا�4 � ﴾١٦٢﴿ا

162. “Bakın, ben size hakkı tebliğ etmek üzere Allah tarafından görevlendirilmiş güvenilir bir elçiyim.”

rن�I� �mوا Sا ا�_ $�A﴿١٦٣﴾

163. “Öyleyse, Allah’tan gelen ilkeler doğrultusunda hayatınıza yön vererek kötü davranışlardan sakının ve Allah’a kulluk konusunda beni model kabul edip benim izimden yürüyün!”

C> �O��I�رب ا <#- Gان ا;�ي ا r�;54 ا T�#- ��#��ا �� ﴾١٦٤﴿و4

164. “Hem şunu iyi bilin ki, ben buna karşılık sizden herhangi bir menfaat veya mükâfat beklemiyorum. Benim mükâfatımı verecek olan, ancak ve ancak Âlemlerin Rabb’idir.”

k> �O��I��ان 54 ا& �� 54 ازوا;C�� 8: ا � 2�م -�دون ﴾١٦٥﴿ا$�$�ن ا�6 و$6رون 4� P#Q ��� ر8﴿١٦٦﴾

165-166. “Rabb’inizin, sizin cinsel ihtiyaçlarınızı gidermeniz ve çocuk sahibi olmanız için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da, insanlar arasından bula bula erkeklere mi varıyorsunuz? Doğrusu siz, gerçekten de pek azgın bir toplumsunuz.”

> �;�\O�5 54 ا ﴾١٦٧﴿2���ا �� �� $' T �� ��ط � ��

167. Buna karşılık onlar, “Ey Lut!” dediler, “Eğer bu can sıkıcı vaazlarına son vermeyecek olursan, kesinlikle şehrimizden kovulacaksın.”

C> OI� M#�� 54 ا�_��� � ﴾١٦٨﴿2�ل ا

168. Lut ise, “Siz ne derseniz deyin, ben sizin bu yaptıklarınızı nefretle kınıyorum!” dedi. Ve Rabb’ine el açıp yakardı:

� �OI#�ن O4 M M وا@#� �' , ﴾١٦٩﴿رب

169. “Ey yüce Rabb’im! Beni ve ailemi onların bu çirkin davranışlarından koru!”

Page 385: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

k> �IO;ا � T#@ه وا�'� ,'A﴿١٧٠﴾

170. Biz de onu ve ailesini zalimlerin elinden kurtardık.

r5� ��8�w�ا MA زا�,- G١٧١﴿ا﴾

171. Ancak geride kâfirlerle birlikte kalan ve bu yüzden azabı hak eden bir kocakarı hariç.

r5� ��Q Gا �� ﴾١٧٢﴿K� د4

172. Ve ardından, adını anmaya değer görmediğimiz ötekileri korkunç bir azapla yok ettik. Lut Peygamberin hanımı onunla birlikte gelmeyi reddedip geride kaldı ve o da kâfirlerle birlikte helak edildi.

5� �ء 4�� اO�'6ر� �?A r3�� 4��ا#- � ﴾١٧٣﴿وا4��

173. Öyle ki, üzerlerine sağanak sağanak taş yağmuru yağdırdık. Uyarılan, fakat öğüt ve uyarıları hiçe sayan bu inkârcılara yağdırılan yağmur, gerçekten ne kötü bir yağmurdu!”

> �'4z4 �@�&ن ا�& �و4 CL� G "�ذ M �A ١٧٤﴿ان﴾

174. Hiç kuşkusuz bunda, ilâhî adaleti gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işaret vardır. Fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.

t�� ا��)� � � I�ا �3� " ﴾١٧٥﴿وان ر8

175. Oysa senin Rabb’in, sonsuz kudret ve merhamet sahibidir. İşte, inananlarla inkâr edenler arasında süregelen amansız

mücadeleyi gözler önüne seren bir başka tarihi olay:

r> �#��O�ا L���� ب��Eب ا 6&﴿١٧٦﴾

176. Aynen Medyen kavmi gibi Eyke halkı da, kendilerine gönderilen Şuayb Peygambere başkaldırmış böylece ilâhî mesajı insanlığa ileten bütün Peygamberleri yalanlamışlardı.

rن�_ $ Gا ��IX �3� ل�١٧٧﴿اذ 2﴾

177. Hani Şuayb onlara, “Ey halkım!” demişti, “Zulüm ve haksızlık yapmaktan sakınmayacak mısınız?

k> M ��� ر��ل ا�4 � ﴾١٧٨﴿ا

178. “Bakın, ben size hakkı tebliğ etmek üzere, O’nun tarafından görevlendirilmiş güvenilir bir elçiyim.”

Page 386: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

rن�I� �mوا Sا ا�_ $�A﴿١٧٩﴾

179. “Öyleyse, Allah’tan gelen ilkeler doğrultusunda hayatınıza yön vererek, kötü davranışlardan sakının ve Allah’a kulluk konusunda beni model kabul edip benim izimden yürüyün!”

C> �O��I�رب ا <#- Gان ا;�ي ا r�;54 ا T�#- ��#��ا �� ﴾١٨٠﴿و4

180. “Hem şunu iyi bilin ki, ben buna karşılık sizden herhangi bir menfaat veya mükâfat beklemiyorum. Benim mükâfatımı verecek olan, ancak ve ancak Âlemlerin Rabb’idir.”

r5� ��?\O�ا 54 ا���$ Gا ا���: و�A١٨١﴿او﴾

181. “Ey halkım! Alışverişinizde ölçüyü tam tutun ve sakın ölçüp tartarken eksiklik yapmayın.”

r�� �_ ?O�س ا��_?��ا 8� ﴾١٨٢﴿وز

182. “Daima doğru teraziyle tartın. Hayatın her alanında doğruluğu, adaleti gözetin.”

r5� �1?W4 رضGا MA ا��I$ Gء@� و���Xس ا� ﴾١٨٣﴿وG $+\?�ا ا�'

183. “İnsanları hak ettikleri şeylerden yoksun bırakmayın. Her hak sahibine hakkını tam olarak verin. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın!”

C> �� L اGو ي Q#_�� وا�,+# _�ا ا�6� ﴾١٨٤﴿وا$

184. “Sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah’a karşı saygılı ve itaatkâr olun!”

�?O�54 ا }�O� ا ��ا ا ��2 k5� ��﴿١٨٥﴾

185. Fakat bu güzel çağrıya karşılık onlar, “Ey Şuayb!” dediler, “Anlaşılan sen, diline doladığın ilâhlarımızın gazabına uğrayarak büyülenmişsin.”

r> " 5O� ا���ذ�8 '|�� ا{ اG 78� 4�#'� وان ﴾١٨٦﴿و4

186. “Üstelik sen de bizim gibi ölümlü bir insandan başka bir şey değilsin. Bir melek veya olağanüstü bir varlık değilsin ki, sana itaat edelim. Bize öyle geliyor ki, sen göz göre göre bize yalan söylüyorsun!”

�O�ء ان &'{ <A C�'�#- a_�� W?&� 54 ا�? �د�2 b١٨٧﴿54 ا�﴾

Page 387: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

187. “Eğer gerçekten doğru söylüyorsan, haydi savurduğun tehditleri gerçekleştir. İddia ettiğin gibi üzerimize gökten helâk edici parçalar düşür de, senin Peygamber olduğunu anlayalım!”

�M ا-#� O8� OI$#�ن ﴾١٨٨﴿2�ل ر�8

188. Şuayb, “Rabb’im sizin yaptıklarınızı çok iyi biliyor. Dolayısıyla, hakkınızda gereken hükmü O verecektir!” dedi.

�� T &�ن -6اب ��م -|� CL ا # 8�ه A�6Q@� -6اب ��م ا�| 6�A﴿١٨٩﴾

189. Böylece onu yalanladılar. Bundan dolayı, o gölge gününün azabı onları ansızın yakalayıverdi. Sıcak bir günde, kara bir bulut gibi üzerlerine çöken azap ile helâk edildiler. Doğrusu bu, gerçekten de korkunç bir günün azabıydı.

> �'4z4 �@�&ن ا�& �و4 CL� G "�ذ M �A ١٩٠﴿ ان﴾

190. Hiç kuşkusuz bütün bu anlatılanlarda, ilâhî adaleti gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işaret vardır. Fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.

t�� ا��)� � � I�ا �3� " ﴾١٩١﴿وان ر8

191. Oysa senin Rabb’in, sonsuz kudret ve merhamet sahibidir. Surenin başından buraya kadar, insanlık tarihi boyunca ilâhî mesajı

elden ele taşıyan elçilerden bazı örnekler verildi. Ve işte, insanlığa gönderilen son Elçi ve son Kitap:

C> �O��I�رب ا :� �� � T ﴾١٩٢﴿وا

192. Ey Muhammed! Muhakkak bu Kur’an, Âlemlerin Rabb’i tarafından indirilmiştir.

k> �4Gوح ا ل T8 ا�� ﴿١٩٣﴾

193. Onu, Güvenilir Ruh adıyla da bilinen ve daha önceki bütün Peygamberlere ilâhî mesajı getirmiş olan vahiy meleği Cebrail indirmiştir.

194. Cebrail Kur’an’ı doğrudan doğruya senin kalbine indirerek <#- k5� ﴾١٩٤﴿2#+" � ��ن 54 اO�'6ر�

onu tüm benliğinle kavramanı sağladı ki, kıyamete kadar gelecek bütün insanlığı hakikate çağıran bir uyarıcı olasın.

�+4 M8�- ن�8#? C>﴿١٩٥﴾

Page 388: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

195. Önce Arap toplumuna, sonra da tüm insanlığa seslenen açık ve anlaşılır Arapça diliyle indirilmiş bir kitap olarak.

> �� M ز8� اGو �W� T ﴾١٩٦﴿وا

196. Ve hiç kuşku yok ki, bu Kur’an’daki mesajlar, önceki Peygamberlerin kitaplarında da aynen vardı.

C:� �اء� �M ا�� ﴾١٩٧﴿او�� �5� 3�� ا�L ان �pz�O#- TO#Iا 8'�

197. Nitekim İsrail Oğulları içindeki Yahudi din âlimlerinin, Mekke’yi ziyaret ettiklerinde Kur’an’ı duyar duymaz onun Allah kelâmı olduğunu bilmeleri ve bu hakikati açıkça itiraf etmeleri, onlar için yeterli bir delil değil mi? Fakat zalimler, inkâra öylesine şartlanmışlar ki:

k> �O,-Gا �I8 <#- ه�'� ﴾١٩٨﴿و��

198. Eğer bu Kur’an’ı, Arap olmayan ve bir tek kelime Arapça bilmeyen birine indirseydik de,

C> �'4z4 �T8 ا� ﴾١٩٩﴿A_�اه -4 �3�#� &�

199. O da bu kitabı onlara mükemmel bir Arapçayla okusaydı, yine de bir bahane uydurup ona iman etmeyeceklerdi.

C> �4�,O�ب ا�2# M �A ه�٢٠٠﴿&6�" �#�'﴾

200. İşte Biz onu, yani Kur’an’ın eşsiz bir mucize olduğu gerçeğini suçluların kalplerine böyle sokarız. Öyle ki;

k�� ��G6اب اI��وا ا� < ( �T8 ن�4'z� G﴿٢٠١﴾

201. Onlar Kur’an’ın manasını anlar, kusursuz ifadelerinin güzelliğini tanırlar. Önceki kitaplarda bahsi geçen bu mesajın bildirdiği mucizevî haberler ve ortaya koyduğu mükemmel inanç sitemi açısından bir benzerinin yapılamayacağını da bilirler. Fakat dünyaya aşırı bağlılıkları ve gözlerini kör eden kibir, inat, haset gibi saplantıları yüzünden ona iman etmezler. Ta ki, cehennemde onları bekleyen o can yakıcı azabı bizzat gözleriyle görünceye dek...

k�ونI7� G �@و L w8 �3�$��A﴿٢٠٢﴾

202. O azap onlara ansızın, hiç beklemedikleri bir anda gelip çatacaktır.

Page 389: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�5 4'|�ونA C�_���ا @ :﴿٢٠٣﴾

203. İşte o zaman, “Eyvah!” diyecekler, “Acaba iman etmemiz için bize bir fırsat daha verilmez mi?” Fakat onlara, asla ikinci bir fırsat verilmeyecek.

﴾٢٠٤﴿ا6I+Aا'8� I ?�,#�ن

204. Şimdi onlar hâlâ azabımızın çabucak gelmesini mi istiyorlar?

k> �'� �@�'I ﴾٢٠٥﴿اA�ا�{ ان 4

205. Ey hak yolunun yolcusu! Bir düşünsene; Biz o zalimleri yıllarca lüks ve refah içinde yaşatsak,

k-1ون�ا �� ﴾٢٠٦﴿K� ;��ء@� 4� &�

206. Ve sonunda onlara vadedilen azap gelip yakalarına yapışsa,

Cن�I O� ا��& �4 �3'- <'lا �� 4﴿٢٠٧﴾

207. Yıllarca nimetler içerisinde yaşatılmış olmanın onlara ne faydası olacak?

�� ا@#�'� L��2 54 اG 3�� 4'6رون³ ﴾٢٠٨﴿و4

208. Doğrusu Biz, günah işleyen hiçbir toplumu açık ve net bir şekilde uyarmadan helâk etmemişizdir.

> �O��y � ﴾٢٠٩﴿ذ&�ى´ و4� &'

209. En azgın zalimleri bile cezalandırmadan önce güzelce öğüt verip uyarmışızdır. Çünkü Biz hiç kimseye asla haksızlık etmeyiz. İşte bu yüzdendir ki, sizleri uyarmak için bu son kitabı gönderdik:

> �m�� ﴾٢١٠﴿و4� T8 }��$ ا�7

210. Kur’an’ı ciddi bir şekilde okuduğunuz zaman siz de göreceksiniz ki, onu şeytanlar indirmemiştir.

Cن�I� M 3�� و4� �? �� �w+'� �4٢١١﴿و﴾

211. Bu onların harcı değildir. Çünkü şeytan insanı doğru yola, iyiliğe, güzelliğe değil; sapkınlığa, bozgunculuğa, inkâra çağırır. Onlar Kur’an gibi bir kitap indirmek istemezler, zaten buna güçleri de yetmez.

Page 390: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Cن�و� IO� VO 3� -5 ا�? ﴾٢١٢﴿ا

212. Ayrıca onların, melekler arasında geçen vahiy ürünü konuşmaları duymaları da Allah tarafından engellenmiştir. Demek ki, Kur’an kesinlikle cinler veya şairler tarafından

uydurulmuş değildir. O, doğrudan doğruya Allah’tan gelen ve hiçbir şekilde değişikliğe uğramadan Muhammed’in kalbine indirilen ilâhî bir mesajdır.

r> �8 6IO�ن 54 ا�� A �Qا �ا3� Sا V4 1ع$ YA﴿٢١٣﴾

213. Ey Peygamber ve onun yolunu izleyen Müslüman! Öyleyse Kur’an’a tabi ol ve sakın Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma, yoksa sen de azaba uğrayanlardan olursun.

k> �8�2Gا "$v ﴾٢١٤﴿وا6ر -�7

214. En yakın akrabanı uyar. Ailen, komşuların, arkadaşların başta olmak üzere, en yakınlarından başlayarak ulaşabildiğin bütün insanları Kur’an ile uyar.

r> �'4zO�54 ا "I+ ﴾٢١٥﴿وا'; �WQ�5O� "( ا$

215. Ve seni izleyen müminlere, daima şefkat ve merhametle kol kanat ger.

rن�#OI$ � O4 يء� ��8 M � ﴾٢١٦﴿A�ن -b�ك A_: ا

216. Eğer insanlar Kur’an’ı reddederek sana karşı gelirlerse, onlara de ki: “Doğrusu ben, sizin bütün çirkin davranışlarınızdan uzağım ve yaptıklarınızı asla onaylamıyorum. Dolayısıyla, yaptıklarınızdan sorumlu da değilim.”

k�� ا��)� � � I�&: -#> ا�٢١٧﴿و$﴾

217. Ve bu uğurda vereceğin mücadelende, sonsuz kudret ve merhamet sahibi olan yüce Rabb’ine güven.

kم�_$ > ي ���" )� ﴾٢١٨﴿ا�6�

218. O Allah ki, buyruklarını yerine getirmek için fedakârca çabaladığını, özellikle de geceleyin ibadet amacıyla yatağından kalktığını görmekte,

5� �1;� ﴾٢١٩﴿و$_#+" MA ا�?

Page 391: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

219. Ve O’nun huzurunda saygıyla secdeye kapanan o fedakâr müminler arasında dolaşırken neler hissettiğini bilmektedir.

�� �#I�ا V� �O T @� ا�? ﴾٢٢٠﴿ا

220. Çünkü O her şeyi işiten, her şeyi bilendir.

<C @: ا �m�� o�� -#> 54 $�ل ا�7 +﴿٢٢١﴾

221. Kur’an’ın cin ve şeytanlar tarafından indirilmiş olamayacağı ortada. Peki, o sözünü ettikleri şeytanların asıl kimlere indiğini size bildireyim mi?

k�� �Kك ا� A٢٢٢﴿$�ل -#> &: ا﴾

222. Onlar yalnızca düzenbaz, günahkâr insanlara inerler.

Cن�ذ8�وا&�@� & VO ﴾٢٢٣﴿�#_�ن ا�?

223. İşte bu düzenbazlar, daima cinlere, şeytanlara kulak verir ve onlardan duyduklarını kendi yandaşlarına iletirler. Fakat onların çoğu, yalancıdırlar.

Cن +3I� اw��و� �اء � �I ﴾٢٢٤﴿وا�7

224. Böyle cinlerden haber aldığını iddia eden, söz söyleyince yalanlar düzen, insanları sahip olmadıkları niteliklerle öven veya yeren ahlâk ve erdem yoksunu şairlere gelince, onlara ancak kendileri gibi yoldan çıkan azgın kimseler uyar.

kن�O� M &: واد ��3 �A �3 ﴾٢٢٥﴿ا�� $� ا

225. Bu tür şairlerin, çıkarları uğruna bir o tarafa bir bu tarafa yamanıp savrularak her vadide nasıl şaşkın şaşkın dolaşıp durduklarını görmez misin?

3 ﴾٢٢٦﴿� �_���ن 4� IW� G#�نk وا

226. Ve bilmez misin ki, onlar çoğu zaman yapmadıkları ve asla yapamayacakları şeyleri söylerler?

O#y �4 1I8 54 �واb vا وا ��& Sت وذ&�وا ا���� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� �اC اG ا�6�

227. Ancak Allah’a ve âhiret gününe yürekten iman eden, bu imanın gereği olarak güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyan, Allah’ın ayetlerini sürekli gündemde tutarak O’nu sıkça anan ve herhangi bir sözlü veya fiilî saldırıya maruz kalıp zulme uğrayınca düşmana aynen karşılık veren, onları hicvederek ve gerekirse karşı

Page 392: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

saldırı düzenleyerek kendilerini savunanlar başka. İşte bunlar, Rab’lerinin hoşnutluğunu kazanacak ve er geç başarıya ulaşacaklardır. O hâlde, ey Müslüman! Sakın ümidini kaybetme, asla yılgınlığa düşme, sana müjdeler olsun:

��O#y 5�ا اي 4'_#� �'_#+�ن ﴾٢٢٧﴿وI��#� ا�6�

Zalimler, yakında ne müthiş bir akıbete yuvarlanacaklarını, nasıl bir devrimle yıkılıp gideceklerini görecekler.

�﴿٢٧﴾ :O ��رة ا�'

27. NEML SURESİ Mekke döneminin ortalarında, Şuara suresinden sonra indirilmiştir.

Adını, on sekizinci ayetinde geçen ve Süleyman Peygamberin karıncalarla iletişim kurduğunu anlatan “neml” (karınca) kelimesinden almıştır. 93 ayettir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� $#" ا� ��m k> ﴾١﴿�ت ا�_�ان و& �ب 4+�

1. Tâ, Sîn. Ey insan! Rabb’inden sana bir mesaj geldi: Bunlar Kur’an’ın, insanlığa mutluluk ve kurtuluş yollarını gösteren o apaçık ve apaydınlık kitabın ayetleridir.

k> �'4zO#� ٢﴿@1ى و78�ى﴾

2. Bu kitap, inananlara yol gösterici ve ilâhî nimetleri haber veren bir müjdeci olarak, doğrudan Allah tarafından gönderilmiştir.

Q�ة @� ��2'�ن G�8 �@ة و�& #�ة و�z$�ن ا� bن ا��O� �_� 5� ﴾٣﴿ا�6�

3. O inananlar ki, namazlarını tam bir duyarlılıkla ve düzenli olarak kılarlar, ekonomik ve sosyal kulluğun özel bir örneği olan zekâtı hak sahiplerine verirler ve ilâhî mahkemenin kurulacağı öte dünyanın varlığına tüm kalpleriyle inanırlar.

' Q�ة ز� G�8 ن�4'z� G 5� ﴾٤﴿� 3�� ا-O�3OI� �3A �3��نC ان ا�6�

Page 393: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

4. Öte dünyanın varlığına inanmayan ve dolayısıyla, yapıp ettiklerinin hesabını vermeyeceklerini zanneden, bu yüzden de hiçbir ahlâkî kural tanımayan o inkârcılara gelince; Biz, insan ruhuna yerleştirdiğimiz psikolojik yasalara göre, kötü olduğunu bile bile yaptıkları o çirkin işleri zamanla kendilerine süslü gösterdik. Böylece onlar, inkâr ve cehalet karanlıklarında bocalayıp giderler.

Q�ة @� Gا MA �@6اب وI�ء ا� �� �3� 5� �o" ا�6� �p�ون او?QG٥﴿ا﴾

5. İşte onlar, bu dünyada azabın en kötüsüne müstahak olanlardır. Âhirette de en büyük kayba uğrayacak olanlar onlardır.

�� �#- �� > ا�_�ان 54 1�ن )�� _# � " ﴾٦﴿وا

6. Ey insan! Gerçekten bu Kur’an sana, sonsuz hikmet ve ilim sahibi olan Allah tarafından gönderiliyor:

�#I� �+2 ب�378 ��� ��� 4'3� 8\� او ا$� �$�� Cرا� }?�M ا ��� ا T#@G <��4 ل�اذ 2 � ﴾٧﴿$b�#�ن

7. Hani Musa, ailesiyle birlikte Medyen’den Mısır’a dönerken Sina dağı yakınlarında yolunu kaybetmişti. Hava soğuk ve karanlıktı. Musa uzaklarda bir ateşin yandığını görünce, ailesine, “Ağaçların arasında bir ateş ilişti gözüme!” dedi, “Siz burada bekleyin, gideceğimiz yönle ilgili size oradan bir haber getireyim, ya da hiç değilse bir parça köz getireyim ki, ateş yakıp ısınabilesiniz.”

> �O��I�رب ا Sن ا���ر و( 54�3��C و�+ � ;��ء@� �دي ان 8�رك MA 54 ا�' O#A﴿٨﴾

8. Ve Musa oraya yaklaşınca, Allah tarafından ona şöyle seslenildi: “Ey Musa! İnsanlığa hidayeti göstermek için yakılan bu ateşin olduğu yerde ve çevresinde bulunan herkes kutlu kılınmıştır. Öyleyse, sen de ilâhî nur ile aydınlan. Âlemlerin yegâne efendisi ve Rabb’i olan Allah yüceler yücesidir, her türlü eksik ve kusurdan münezzehtir.”

k�� ��� ا� � � I�ا Sا p�� ا T ﴾٩﴿�� 4���> ا

9. “Ey Musa! Hiç kuşkusuz Ben, sonsuz kudret ve hikmet sahibi Allah’ım! O hâlde çıkar ayakkabılarını, çünkü şu an Sina dağının eteklerindeki kutsal Tuva vadisinde, yüce bir makamın huzurunda bulunuyorsun!”

Page 394: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�� C�� 4�G <� $\} ا _I� ��814�ا و < 3� ;��ن و� � را@� 3$» &� O#A Cك�b- P�ف وا�\� G M ﴾١٠﴿1�ي اO���#�ن 

10. “Ben seni Peygamber olarak seçtim ve sana mucizeler verdim. Şimdi asanı yere at!” Bunun üzerine, Musa elindeki değneği yere attı. Sonra onun tıpkı

küçük bir yılan gibi hızla hareket ettiğini görünce korkuya kapıldı ve arkasına bile bakmadan dönüp kaçmaya başladı. Allah, “Korkma, ey Musa!” dedi, “Çünkü sen artık bir Peygambersin ve Peygamberler, benim huzurumda asla korkuya kapılmazlar.”

�� Wl M�ر ر)� ��A ء� �� 1I8 �'?( ل 18 �K �#y 54 G١١﴿ا﴾

11. “Ancak, her kim zulmeder ve zulümde diretirse, işte o korksun Benden! Çünkü zulüm, kesinlikle cezasız kalmayacaktır. Bununla birlikte, zulmeden kişi bile kötülük yaptıktan sonra tövbe eder ve hayatını iyi yönde değiştirerek kötülüğü iyiliğe dönüştürürse, şunu iyi bilsin ki, hiç şüphesiz ben, içtenlikle tövbe edildiği takdirde en büyük günahları bile bağışlarım, çok ama çok merhametliyim.”

3 C ا �T4�2ن و�-�A <�ت ا�ا� V?$ M �A ء� �� vl 54 ء��u�8 �ج\$ "+�; M �A 1ك� :Qا واد��& � > �_��A �4�2﴿١٢﴾

12. Şimdi elini koynuna sok, onu geri çıkardığında, —herhangi bir hastalıktan değil, Peygamberliğinin bir alâmeti olarak— gözleri kamaştıracak derecede ışıl ışıl, bembeyaz olarak çıkacaktır. Yılana dönüşen asa ve parlayan el, Firavun’a ve halkına gösterilecek dokuz mucizeden ikisidir. Doğrusu onlar, işledikleri zulümler yüzünden gerçekten yoldan çıkmış bir toplum hâline geldiler.

r> �+4 ��� ;��ء$3� ا��$'� b+4�ة 2���ا @6ا � O#A﴿١٣﴾

13. Böylece Musa, Firavunun karşısına çıkıp ona ilâhî buyrukları tebliğ etti. Fakat Firavun ve adamları inkârda direttiler. Öyle ki, hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde hakikati ortaya koyan apaçık mucizelerimiz onlara ulaşınca, “Bu apaçık bir büyüdür!” dediler.

�|�A Cا�و-# �O#y �3?W�t5 و;�1وا 38� وا� �_' �3� ا �1?WO�ا L+2�- ن�١٤﴿&�} &﴾

Page 395: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

14. Ve bunların birer ilâhî mucize olduğunu pekâlâ bildikleri hâlde, zulüm ve kibirleri yüzünden hepsini inatla inkâr ettiler. Şimdi insanlık tarihini bir gözden geçir de bak bakalım, yeryüzünde fesat çıkaran bozguncuların sonu nice olmuş. Zalimleri bekleyen acı akıbete dikkat çekildikten sonra, gelelim

müminlere müjdelenen ilâhî nimetlere:

v 54 -+�د ��& <#- �'# uA ي ا�6� S 1O�د و�#O#- 5O��r و2�G ا� < و�_1 ا$�'� داو� �'4zO�ه ا﴿١٥﴾

15. Hiç kuşkusuz biz Davud’a ve oğlu Süleyman’a derin bir kavrayış, üstün bir yetenek, engin bir bilgi ve hikmet verdik. Onların her ikisi de, “Bizleri inanan kullarından birçoğuna üstün kılan Allah’a hamd olsun!” diye dua ederlerdi.

�'� MX :& 54ءC ان v واو�$� 'O� P�'4 ا�� �س -# 3� ا�' �� ا� د و2�ل � @6ا 3�� وورث �#5O� داو� > �+O�ا :uW�١٦﴿ا﴾

16. Süleyman, babasının ölümünün ardından onun yolunu izleyerek Davud’un mirasçısı oldu. Kendisine öyle muhteşem bir güç verilmişti ki, “Ey insanlar!” diyordu, “Bize kuşların dili ve diğer bütün varlıklarla iletişim kurma tekniği öğretildi ve her konuda bilgi, beceri ve imkânlar verildi bize. Doğrusu bu, Allah tarafından bahşedilmiş apaçık bir lütuftur.

3A v� ��ز-�ن � وا�� Gده 54 ا�,5 وا�5 ;'O�#?� �7(١٧﴿و﴾

17. Ve günlerden bir gün, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan ordusu Süleyman’ın huzurunda toplanmış ve Allah yolunda cihat etmek üzere düzenli gruplar hâlinde yola koyulmuşlardı.

'O��� G r��'&�?4 ا�#Qاد :O 3� ا�' �� ا� � L#O }��2 k:O �ا ا$�ا -#> واد ا�' �> اذ ( �� ﴾١٨﴿�#5O� و;'�دهk و@� I7� G�ون

18. Derken, Karınca Vadisine geldiklerinde, yuvanın disiplin ve düzeninden sorumlu bir karınca “Ey karıncalar!” diye seslendi, “Derhal yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve askerleri farkında olmayarak sizi çiğnemesinler!”

Page 396: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Xان ا M� � g�)�� 54 2�3�� و2�ل رب اوز-'� ?+ A و-#> وا1�ي M#- }OI�M ا OI " ا� � �� > ���� bدك ا��+- M �A " O(�8 M �'#Qواد T�g�$ ����E :O-١٩﴿وان ا﴾

19. Süleyman, karıncanın bu sözünü işitince Allah’ın kudret ve merhametini gözler önüne seren bu hayret verici manzara karşısında hayranlıkla gülümsedi ve Allah’ın kendisine verdiği bunca nimetleri düşünerek “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Gönlüme öyle duygular ilham et ki, bana ve ana babama bahşettiğin nimetler için sana şükreden bir kul olayım ve daima senin hoşnut olacağın güzel ve yararlı işler yapayım. Ey Rabb’im, sonsuz lütuf ve rahmetin sayesinde beni tertemiz kullarının arasına kat.”

> �+x��w�ن 54 ا�ارى ا13�@�1 ام & �G M� �4 ل�_A v 1 ا�� _W$٢٠﴿و﴾

20. Sonra ordusundaki kuşları teftiş ederken, ibibik (çavuşkuşu) cinsinden olan Hüdhüd adlı özel yeteneklere sahip bir kuşun yerinde olmadığını gördü. Bunun üzerine, “Hüdhüd’ü niçin göremiyorum, yoksa görevini terk edip kayıplara mı karıştı?” dedi. Ordu içinde disiplini bozacak bu tür sorumsuzlukların ne büyük felâketlere mal olabileceğini gayet iyi bildiğinden, işin ciddiyet ve önemini göstermek üzere şöyle dedi:

> M 8?#��ن 4+� � او ���$�'� T '��1ا او pGاذ8 �1X �86ا- T '8 6-G﴿٢١﴾

21. “Bu konuda bana geçerli bir mazeret göstermediği takdirde, onu ya şiddetli bir şekilde cezalandıracağım, ya da derhal boynunu uçuracağım.”

> �_� �+'8 �+� 54 " o;و �T8 a�$ �� �O8 }�(ل ا�_A 1� �I8 vl ��OA﴿٢٢﴾

22. Fakat çok geçmeden Hüdhüd ansızın çıkageldi ve “Ey Süleyman!” dedi, “Ben uzak diyarlara gittim. Araştırmalarım sonucunda, senin bile henüz bilmediğin bazı şeyler öğrendim ve Yemen’deki Sebe Krallığı hakkında sana kesinlikle doğru bir haber getirdim.”

M و ��� ا ﴾٢٣﴿;1ت ا4�اة $O#3�� واو�$�{ MX :& 54ء و3�� -�ش -|�

23. “Oranın halkını Belkıs adında bir kadının yönettiğini ve ona, bir kralın sahip olması gereken her türden bilgi, beceri ve imkânın

Page 397: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bahşedildiğini gördüm. Ayrıca onun, çok büyük ve görkemli bir de tahtı var.”

5- �@ 1bA �3��O-ن ا��� 5 3�� ا�7 وز� S54 دون ا �O و;1$3� و2�34� �?,1ون 7#� k3 1ون� G �3A :� �+ ﴾٢٤﴿ا�?

24. “Ve yine gördüm ki, kendisi de halkı da, Allah’ı bırakıp Güneş’e secde ediyorlar. Demek ki, şeytan yaptıkları bu çirkin işleri kendilerine güzel ve çekici göstererek onları yoldan çıkarmış, bu yüzden doğru yolu bulamıyorlar.”

O�ات ي �\�ج ا�\�ء MA ا�? ا�6� S 1وا,?� Gن ا�'#I$ �4ن و�W\$ �4 �#I�رض وG٢٥﴿وا﴾

25. “Hâlbuki göklerde ve yerde gizli olan her şeyi ortaya çıkaran ve sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilen yüce Allah’a secde ve kulluk etmeleri gerekmez miydi?”

�G ا� Sا �� �|I��ش اI�رب ا �@ Gا T﴿٢٦﴾

26. “O Allah ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Mutlak kudret ve hükümranlığın sahibi, yani yüce arşın Rabb’idir.”

> ﴾٢٧﴿2�ل �''|� ا21E{ ام &'{ 54 ا���ذ�8

27. Süleyman, “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancının biri misin, bunu yakında göreceğiz.” dedi ve yazdırdığı mektubu Hüdhüd’ün gagasına tutuşturup:

|� 4�ذا ��;I�ن �A �3'- ل�$ �K �3��ا T_��A 6ا@ M ﴾٢٨﴿اذ@� 8� ��8

28. “Şu mektubumu götür ve gizlice önlerine atıver, sonra onlardan biraz uzaklaşarak bir kenara çekil ve onları dikkatle gözetle, bakalım ne yapacaklar?”

�� �M ا�_M اM� & �ب &�� �3� اpz#O�ا ا �� ا� � }��2﴿٢٩﴾

29. Hüdhüd, kendisine verilen emri yerine getirdi. Belkıs Süleyman’ın mektubunu alır almaz, “Ey ileri gelenler!” diye vezirlerine seslendi, “Bakın, bana çok değerli bir mektup geldi.”

k�� )5O ا��)� ا�� S8?� ا T 5O�#� 54 T وا ﴾٣٠﴿ا

30. “Mektup Süleyman’dan geliyor ve ‘Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla’ başlıyor.”

t> �O#?4 M � ﴾٣١﴿اI$ G#�ا -#M وا$�

Page 398: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

31. “Mektupta diyor ki: “Sakın bana karşı koymaya kalkmayın, derhal teslim olup huzuruma gelin!”

2 }'& �4 rي �M ا��4 �A M �� Aا اpz#O�ا �3 �� ا� > $137ون 2��{ � ﴾٣٢﴿�LIm ا4�ا )

32. Belkıs “Ey ileri gelenler!” dedi, “Bu mesele hakkındaki görüşlerinizi bana bildirin. Çünkü bilirsiniz ki, ben size danışmadan hiçbir konuda karar vermem.”

1� �1X س�ا 8��pة واو �5 اوp��ا 2��5 2���ا ي 4�ذا $���4 ��|�A "��4� اG٣٣﴿وا﴾

33. Vezirler, “Sayın kraliçemiz! Biz son derece güçlü ve savaşçı bir milletiz, gerekirse Süleyman’ın ordusuyla da savaşabiliriz. Fakat yine de ferman senindir, düşün ve ne buyuracağına sen karar ver!” dediler.

#IW� "�6&و rL�اذ �ة ا@#�3 ��ا ا- #I;و �1و@?Aا L��2 ا�#Qك اذا د�#O��{ ان ا�ن 2�٣٤﴿﴾

34. Bunun üzerine Belkıs, “Doğrusu, despot yöneticiler, diktatörler ve krallar bir ülkeye girdiler mi, oranın düzenini altüst ederler ve halkının soylu ve onurlu insanlarını öldürerek, esir ederek veya sürgüne göndererek aşağılık ve perişan bir hâle getirirler. Herhâlde bunlar da böyle yapacaklardır.”

'A L�y�ة 8� �� L#��4 M ا3��� 138� � ﴾٣٥﴿;V اO���#�ن وا

35. “Bu yüzden, meseleyi barış yoluyla çözmek için elimden geleni yapacağım. Onlara dostluk ve barış mesajı olarak altın, gümüş ve mücevheratla dolu bir armağan gönderecek ve elçilerin getirecekleri cevabı bekleyeceğim. Bakalım Süleyman mal mülk ile savuşturulabilecek bir kimse miymiş?”

36. Belkıs’ın gönderdiği elçiler Süleyman’ın huzuruna çıkınca, � O#AوO8 5�ل� �OA� ا$< 1O$ل ا�5 2O�#� ء��; � �138 � �� ا$�r�� 8: ا O4 vQ Sن ي ا�(�W$ �

﴿٣٦﴾

Süleyman, “Siz bu mallarla bana lütufta bulunduğunuzu mu sanıyorsunuz? Bu önemsiz ve ucuz teklifle mi geliyorsunuz karşıma? Şunu iyi bilin ki, Allah’ın bana bahşetmiş olduğu ilâhî nimetler, size verdiği servet, zenginlik gibi gelip geçici şeylerden çok daha hayırlıdır. Sizin bu hediyeniz, ancak sizin gibi manevî değerlerin kıymetini bilmeyen, yalnızca maddî zenginliklere değer veren insanları sevindirir.”

Page 399: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

3� 8,'�د G 2+: 3�� 38� و�'\ '�$�'#A �3��ا V;�ون ارl�E �@و L�اذ �3� 4'�3 ';�﴿٣٧﴾

37. “Getirdiğin bu hediyeleri al ve ülkene geri dön. Onlara de ki, eğer ilâhî hükümlere boyun eğmemekte ısrar ederlerse, asla karşı duramayacakları müthiş ordularla üzerlerine yürüyeceğiz ve hepsini aşağılık ve perişan bir hâlde oradan sürüp çıkaracağız!” Süleyman’ın sahip olduğu baş döndürücü kudret ve zenginliği gören

elçiler ülkelerine dönüp durumu kraliçeye bildirdiler ve böylesine kudretli bir orduyla asla baş edemeyeceklerini anlattılar. Bunun üzerine Belkıs, Süleyman’ın isteklerini görüşmek ve kendilerini davet ettiği dini öğrenmek üzere Kudüs’e geleceğini bildirdi.

> �O#?4 M �3X�I8 M� 2+: ان ��$� �'� �$�� �� 3� اpz#O�ا ا� �� ا� ﴾٣٨﴿2�ل �

38. Bu haber üzerine Süleyman, yönetimde sözüne değer verdiği yakınlarını topladı ve onlara, “Ey ileri gelenler!” dedi, “Onlar Allah’ın hükmüne boyun eğmiş bir hâlde huzuruma gelmeden önce, hanginiz Belkıs’ın 3000 km uzaklıkta bulunan sarayındaki tahtını bana getirebilir?” Hz. Süleyman, emrindeki olağanüstü kuvvetlerin bir göstergesi

olarak Belkıs’ın tahtını getirip ona takdim etmek ve böylece kraliçeyi etkileyip hem onu savaştan vazgeçirmeyi, hem de onu hak dine davet etmeyi planlıyordu.

"� �{ 54 ا�,5 ا�p ا$� ��W- ل�2 > T�#- M �_�ي ا�4 � ﴾٣٩﴿�T8 2+: ان $_�م _4 54�r"4 وا

39. Süleyman’ın emrindeki cinlerden biri olan İfrit adındaki güçlü ve yetenekli bir cin dedi ki: “Sen daha yerinden kalkmadan, yani birkaç saat içinde onu sana

getirebilirim. Ben gerçekten bunu yapabilecek güce sahibim, bana güvenebilirsiniz.”

� راه 4 O#A C"A�m "��2+: ان ��$1 ا �T8 "� ي -'1ه -#� 54 ا�� �ب ا�p ا$� ? _�ا -'1ه 2�ل ا�6� #+�� �M r وA �W& 54�ن 2�ل @6ا uA 54: ر�8 �T?W'� ��7� �O �A ��X 54و C�W&ام ا ��Xءا M� ��

�� ��& M'l M ﴾٤٠﴿ر�8

40. Süleyman’ın vezirlerinden, fen ve teknik konusunda kitap ilmine sahip olan bir kişi ise, “Ben göz açıp kapayıncaya kadar onu sana getirebilirim.” dedi. Adam daha sözünü bitirmeden, taht

Page 400: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yanlarında beliriverdi. Süleyman, onu yanı başında duruyor görünce, dedi ki: “Bu, verdiği nimetlere karşı şükredip etmeyeceğimi sınamak için

Rabb’imin bahşetmiş olduğu lütuflardandır. Her kim şükrederse, yalnızca kendi iyiliği için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, doğrusu Rabb’im ganidir, hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir, kerimdir, sonsuz lütuf ve kerem sahibidir.”

�ي ام $� '|� ا3$ �1 �3X�- �3� �وا ��G 5 �3 1ون 2�ل ﴾٤١﴿�ن 54 ا�6�

41. Süleyman, saltanat ve zenginliğin gelip geçici olduğunu, bunların ancak imtihan amacıyla insana verildiğini, bu gibi dünyevi nimetlerin parlaklığına aldanıp da âhireti unutmamak gerektiğini, hiç bitmeyecek gerçek saltanat ve zenginliğin Allah katında olduğunu Belkıs’a etkileyici bir üslûpla anlatmak istiyordu. Bunun için adamlarına dedi ki: “Onun tahtını, üzerindeki süsleri söküp değiştirerek tanınmaz

hale getirin! Bakalım onun nasıl bir anda el değiştirdiğini ve eski şaşaasını, güzelliğini kaybederek perişan hale geldiğini gördükten sonra, dünyevi zenginliklerin gelip geçici olduğunu anlayıp doğru yolu bulabilecek mi, yoksa tahtı tacı uğrunda imanı reddederek doğru yolu bulamayan kimselerden mi olacak?”

� O#A > �O#?4 � �'� اI�#� 54 2+#3� و&' @ T�r واو�$� �& }��2 C"X�- ا@6�ا :� ﴾٤٢﴿;��ءت �2

42. Nihayet Belkıs Süleyman’ın huzuruna gelince, ona tahtı gösterilerek, “Senin tahtın böyle mi?” diye soruldu. O da, “Evet, sanki bu o!” dedi, “Zaten buraya gelmeden önce bize İslâm inancı hakkında bilgi ulaşmış ve Allah’ın birliğine ve senin hak Peygamber olduğuna iman ederek Müslüman olmuştuk.” Belkıs’ın o güne kadar neden iman etmediğine gelince:

54 1+I$ }�& �4 �@ 1E5 و� ��A�& م�54 2 }�& �3 C ا S٤٣﴿دون ا﴾

43. Allah’ın dışında tapındığı varlıklara olan inanç ve bağlılığı, onu o zamana kadar tevhid dinine girmekten alıkoymuştu. Çünkü o, inkârcı bir kavimdendi ve içinde yetiştiği toplumun kültüründen, inancından ister istemez etkilenmişti.

�O4 �حE T L و&� 5- }W7�3�2�C 2�ل ا ,� T +?( T$را � O#A r�ح bا� M#Qاد �3� :� د 54 �2 S 5O�#� V4 }O#�وا M �?W }O#y M ��C� 2��{ رب ا <t 2�ار� �O��I�٤٤﴿ رب ا﴾

Page 401: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

44. Daha sonra ona, “Saraya girer misiniz?” dendi. Belkıs saraya girip onun ışıl ışıl parlayan saydam döşemesini görünce, orayı derin bir su zannederek, ıslanmasın diye eteğini topladı. Bunun üzerine Süleyman, “Korkma!” dedi, “Bu, zemini şeffaf kristal ile döşenmiş ve her yanı cilâlanarak parlatılmış bir saraydır. Ama sen, onu ilk bakışta derin bir havuz zannettin. İşte, önyargılara kapılarak hakikati göremeyen insanın durumu da böyledir: Hak din ona ilk bakışta sıkıntılı, meşakkatli bir yol gibi görünebilir. Fakat şeytanlarının telkin ettiği batıl önyargıları aşarak hakka yöneldiği takdirde, ondaki güzelliği, parlaklığı açıkça görecektir.” Süleyman’ın hikmet dolu sözlerinden etkilenen ve böyle büyük bir

zenginlik ve kudrete sahip olmasına rağmen asla kibre kapılmadığını, aksine, derin bir tevazu ile daima Rabb’ine yönelip O’na şükrettiğini gören Belkıs, “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Doğrusu ben, şu ana kadar Sana kulluktan uzak durmakla kendime zulmetmişim. Fakat işte şimdi, Süleyman ile birlikte, bütün varlıkların gerçek sahibi, yöneticisi ve Efendisi olan Allah’a yürekten boyun eğiyorum.” Ama insanlık tarihinde bütün saltanat sahipleri Belkıs gibi teslim

olmadılar:

�� ان ا��E �@�Qد ا�OK <�ا �ن و�_1 ار�#'��Ob \� ن�_� ��A �@ ذا�A S٤٥﴿-+1وا ا﴾

45. Doğrusu Biz Semud kavmine, kardeşleri gibi yakından tanıdıkları Salih’i mesajımızı ileten bir elçi olarak göndermiştik: “Yalnızca Allah’a kulluk edin ve O’nun gönderdiği ilkeler doğrultusunda hayatınızı düzenleyin.” Fakat onlar, Peygamberin önderliğinde tek vücut olup Allah’a

kulluk edecekleri yerde, birbiriyle çekişip duran iki düşman gruba ayrıldılar.

�Ww ?$ G�� rL'?�Lo 2+: ا� � O(�$ ��#I��ن 2�ل �� 2�م �� $? I,#�ن 8��? S٤٦﴿ون ا﴾

46. Salih inkârcılara seslenerek, “Ey halkım!” dedi, “Rabb’inizin size dünyada ve âhirette bahşettiği güzellikleri ve iyilikleri arzu edeceğiniz yerde, ne diye O’na karşı küstahça meydan okuyarak bir an önce başınıza azabın ve kötülüğün gelip çatmasını istersiniz? Ne olurdu, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip Allah’tan bağışlanma dileseniz de, ilâhî lütuf ve merhamete lâyık olsanız!”

Page 402: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

8: ا S1 ا'- �&�x��m ل�2 C"I4 5O88" و � v mا ا���ن 2�' W$ م�٤٧﴿� 2﴾

47. Buna karşılık zalimler, “Ey Salih! Sen ve beraberindeki şu müminler yüzünden başımıza uğrusuzluk geldi.” dediler. Salih ise, “Başınıza gelen ve uğursuzluk diye nitelendirdiğiniz belâlar, işlediğiniz günahlar yüzünden size Allah katından gelen bir uyarı ve cezadır! Çünkü siz sadece nimetlerle değil, birtakım belâ ve musibetlerle de imtihan edilmektesiniz.” dedi.

��ن #b� Gرض وGا MA 1ون?W� a@ر LI?$ L'� �1O�ا MA ن�٤٨﴿و&﴾

48. O şehirde, insanlar arasında adaleti, barış ve esenliği egemen kılmak yerine, yeryüzünde sürekli bozgunculuk çıkaran servet ve iktidar sahibi dokuz kişilik bir çete vardı.

4 �13X �4 �T ���� 5��_'� �K T#@وا T ' �+'� S�8 ا�O��_$ ا���ن 2�د2�b� � ﴾٤٩﴿3#" ا@#�T وا

49. Bunlar, birbirlerine Allah adına söz verip gizlice antlaşarak şöyle dediler: “Her kabileden birer savaşçı alarak Salih ve adamlarına geceleyin baskın yapıp hepsini ortadan kaldıralım. Sonra da onun intikamını almak isteyecek akrabalarına, “Onun ve adamlarının öldürülmesi olayına biz katılmadık. Bu işi kimin yaptığını da bilmiyoruz. Gerçekten biz doğru söylüyoruz!” deriz. Böylece bütün kabilelerle savaşmayı göze alamayıp kan diyetine razı olurlar.”

﴾٥٠﴿��ا و4��� 4��ا و@� I7� G�ون و4��وا 4

50. Onlar akılları sıra Allah’ın nurunu söndürmek için bir düzen kurmuşlardı. Biz de bütün tuzakları kuşatan bir düzen kurmuştuk. Fakat onlar bunun bilincinde değillerdi.

|� &�} &�ن -�2+ �A > �IO;34� ا�و2 �@�� � د4 ﴾٥١﴿k�@��4 L ا

51. Bak, zalimlerin kurdukları tuzakların sonu nice oldu. Onları da, onları destekleyen topluluklarını da korkunç bir azapla tamamen yok ettik.

Cا�O#y �O8 L�و�Q �3$��8 "# A ن�O#I� م�_� L� G "�ذ M �A ٥٢﴿ان﴾

52. İşte, zulümleri yüzünden yıkılıp viraneye dönmüş, bomboş kalmış evleri… Hiç kuşkusuz bunda, öğüt almasını bilen insanlar için apaçık bir uyarı ve ibret verici bir ders vardır.

5� _�ن وا,�'� ا�6� ﴾٥٣﴿ا4'�ا و&��ا �

Page 403: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

53. Ayetlerimize yürekten iman eden ve bu imanın gereği olarak dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakınan kimseleri ise, dünya ve âhiret azabından kurtardık. Ve aradan yıllar geçti, yeni nesiller geldi. İsimler ve şekiller değişti,

fakat değişmeyen tek şey vardı; hak ile batılın amansız mücadelesi:

�� ا$�$�ن اW��L7( وا � $+b�ون T4�_� ل�اذ 2 �m��٥٤﴿و﴾

54. Lut’u da mesajımızı ileten bir elçi olarak görevlendirip kavmine göndermiştik. Hani Lut, erkek erkeğe sapık ilişkilere giren Sodom halkına şöyle seslenmişti: “Bu çirkin işi, insanın yapı ve yaratılışına aykırı büyük bir günah olduğunu göre göre nasıl işliyorsunuz?”

X ل�; �� � �$�ن ا�� 'xن ا�م $,3#�2 � �ءC 8: ا �? ﴾٥٥﴿3�ة 54 دون ا�'

55. “Demek kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yöneliyorsunuz, öyle mi? Aman Allah’ım, siz gerçekten de cehalet içinde yüzen azgın bir toplumsunuz.”

� Gا �� T4�2 اب�ن ;�& �OA �ون 3� ا�س � 3� ��ا اQ�;��ا ال ��ط r�� ��2 54 ا ﴾٥٦﴿ ان 2��

56. Fakat halkının bu uyarıya cevabı, şu alaycı ve tehditkâr sözlerden başka bir şey olmadı: “Lut ve ailesini şehrinizden çıkarın. Bunlar da amma temiz insanlarmış böyle!” Böylece, Lut ile halkı arasında yıllar sürecek zorlu bir mücadele

başladı. Fakat Sodomlular, tüm uyarılara rağmen ilâhî davete kulak vermediler, aksine azıttıkça azıttılar.

w�54 ا �@�ر 12 �T$ا4�ا Gا � T#@ه وا�'�,�A 5� ��8�﴿٥٧﴾

57. Bunun üzerine, onu ve ailesini o şehirden çıkarıp kurtardık. Ancak kâfirlerin zulmünü destekleyen karısı hariç. Onun o zalimlerle birlikte geride kalıp helâk olmasına karar verdik.

'O�ء 4�� ا� �?A r3�� 4��ا#- ��t5 وا4�� ﴾٥٨﴿6ر�

58. Ve üzerlerine, azap taşlarını bir yağmur gibi yağdırdık. Güzelce uyarıldıkları hâlde Allah’a başkaldıranların yağmuru, ne kötü bir yağmurdur!

� � vQ ا4 S� �5 اC<W�E ا وY�م -#> -+�ده ا�6� S 1O� ﴾٥٩﴿7�&�نC 2: ا�

Page 404: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

59. O hâlde, ey Müslüman! Rabb’inin yüceliğini ilan ederek de ki: “Zalimlere hak ettikleri cezayı veren Allah’a hamd olsun. O’nun seçip kurtardığı salih kullarına da selâm olsun! Şimdi söyleyin bakalım, sonsuz kudret ve merhamet sahibi olan Allah mı daha hayırlıdır, yoksa müşriklerin Allah’a ortak koştukları o sahte ilâhlar mı?

+ '� �T8 )�1اPx ذات 38, �A rء�� �O�ء 4 ل ��� 54 ا�? O�ات واGرض وا P#Q 5 ا�? rL 4� &�ن ا4 ,X ا�ان $'+ ��� C�@�

60. Düşünün, o aciz varlıklar mı kulluk edilmeye lâyıktır, yoksa gökleri ve yeri yoktan ver eden, sizin için gökten tertemiz su indiren ve onun sayesinde, bir tek ağacını bile yaratamayacağınız güzelim bağlar, bahçeler yetiştiren Allah mı?

C 8: @� 2�م �1I��نC ءا� Sا V4 T﴿٦٠﴾

Allah ile birlikte başka bir tanrı, öyle mi? Hayır, bunu iddia edenler, kelimenin tam anlamıyla yoldan çıkmış kimselerdir.

�3� :I;را و�3I; 5: اGرض 2�ارا و;�3�YQ :I� ا اC ا4 ;�( 5��� رواM� و;I: 8< ا�+

61. Yine düşünün; o aciz varlıklar mı kulluk edilmeye lâyıktır, yoksa yeryüzünü yaşamaya elverişli hâlde yaratan, dağların ve tepelerin arasından çağıldayan dereler, ırmaklar akıtan, yerin sarsılmaması için oraya sapasağlam dağlar yerleştiren ve iki deniz kütlesi arasına, tatlı suyla tuzlu suyun birbirine karışmasına engel olacak bir perde koyan Allah mı? (25. Furkan: 53; 35. Fatır: 12 ve 55. Rahman: 19-22 )

I� G �@�&8: ا C Sا V4 T�ءا Cن�O#﴿٦١﴾

Allah ile birlikte başka bir tanrı, öyle mi? Hayır hayır, onların çoğu hakikati bilmiyorlar.

CرضGء ا��W#Q ��#I,�ء و�� �� اuO��� اذا د-�ه و�7�} ا�? �,� 5 ا4

62. Yine düşünün, o aciz varlıklar mı kulluk edilmeye lâyıktır, yoksa darda kalan kişi kendisine yalvardığı zaman onun yardımına koşup sıkıntısını gideren ve sizi yeryüzünün hâkimleri kılan Allah mı?

C$6&�ون �4 Y� �#2 C Sا V4 T�٦٢﴿ءا﴾

Page 405: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Allah ile birlikte başka bir tanrı, öyle mi? Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

C �T O(ح 78�ا 8< �1ي ر�� O#y M�ت ا�� وا�+�� و54 ���: ا�� �A ��� �13� 5 ا4

63. Yine düşünün, o aciz varlıklar mı kulluk edilmeye lâyıktır, yoksa karanın ve denizin karanlıklarında size yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgârları bereketli yağmurların müjdecisi olarak gönderen Rabb’iniz mi?

Cن�7�&� � O- Sا <��I$ C Sا V4 T�٦٣﴿ءا﴾

Allah ile birlikte başka bir tanrı, öyle mi? Hiç kuşkusuz Allah, acziyet ve eksiklik ifade eden her türlü nitelikten uzaktır. Müşriklerin ilâhlık payesi vererek O’na ortak koştukları her şeyin üzerinde ve ötesindedir, çok yücedir!

V4 T�ءا CرضGء وا��O �1ه و54 ��ز2�� 54 ا�? �I� �K P#\�5 �+1[ا ا C 2: @�$�ا 8�@��� ان ا4 Sا > ﴾٦٤﴿&' � E�د�2

64. Yine düşünün, o aciz varlıklar mı kulluk edilmeye lâyıktır, yoksa evreni ve hayatı yoktan var ederek ilk yaratmayı gerçekleştiren ve sonra da an be an onu devam ettiren ve gökten indirdiği ve yerden çıkardığı sayısız nimetlerle sizi besleyen Allah mı? Allah ile birlikte başka bir tanrı, öyle mi? Onlara de ki: “Eğer bu

iddianızda gerçekten samimî iseniz, o hâlde bunun akla, sağduyuya ve ilâhî kitaplara uygun olduğunu ispatlayan delilinizi koyun ortaya.”

�ن �+I��ن C و4� I7��ون ا� Sا Gا ��w�رض اGات وا�O ﴾٦٥﴿MA 54 �#I� G :2 ا�?

65. Ey Müslüman! De ki: “Göklerde ve yerde Allah’tan başka hiçbir varlık, yaratılmışların algı ve tecrübe sınırlarının ötesindeki gizlilikler âlemi olan gaybı bilemez. Bütün bunları bilen, yalnızca Allah’tır. Yaratılmış olanlara gelince, onlar ne zaman öleceklerini bilemedikleri gibi, ne zaman diriltileceklerini de bilemezler.”

8 � Q�ة Gا MA �3O#- 8: ادارك tن�O- �3'4 �@ :8 � �3'4 "X M �A �@ :﴿٦٦﴾

66. Hayır, onlar yeniden dirilmenin hangi saatte olacağını bilemezlerse de, âhiretin varlığı hakkında onlara Peygamberler aracılığıyla ardı ardına bilgiler ve ikna edici deliller geldi. Fakat

Page 406: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

onlar, yine de öte dünyanın gerçekliği konusunda şüphe içindedirler. Daha doğrusu, âhiretten yana kalben kördür bunlar. İşte bunun içindir ki:

� O�\�;�ن 'xا �� p]�� � $�ا8� وا8 �وا ءاذا &' �W& 5� ﴾٦٧﴿و2�ل ا�6�

67. Allah’ın kudret ve adaletini inkâr edenler, “Ne yani” diyorlar, “Şimdi biz ve geçmiş atalarımız ölüp toprak olduktan sonra yeniden yaratılıp kabirlerimizden çıkarılacağız, öyle mi?”

Gا v �m��ا � Gان @�6ا ا k:+2 54 �p]�� �5 وا8< �_1 و-1� @6ا �� ﴾٦٨﴿و

68. “Aslında bu tehdit bize ve geçmiş atalarımıza daha önce de yapılmıştı, fakat şu ana kadar hiçbirinin gerçekleştiğini görmedik. Bu iddialar, öncekilerin uydurduğu masal ve efsanelerden başka bir şey değildir.”

vوا MA اGرض �� :2 > �4�,O�ا L+2�- ن��وا &�} &|�A﴿٦٩﴾

69. Sen de onlara de ki: “Geçmişte helâk edilen medeniyetlerin yeryüzünde bıraktıkları harabeleri ve yerle bir olmuş şehir kalıntılarını gezip dolaşın da, suçluların sonu nice olmuş, görün.”

�$ G��ون وO� � O4 P�g M �A 5�$ Gن -#3�� و ﴿٧٠﴾

70. Ey Peygamber ve onun izinden yürüyen Müslüman! Onların çirkin davranışlarından dolayı üzülme, kurdukları hilelerden dolayı da tedirgin olma. Sen üzerine düşen tebliğ görevini yap, gerisini Bana bırak.

> ﴾٧١﴿و�_���ن 4 > @6ا ا��-1 ان &' � E�د�2

71. Onlar, “Eğer cennet, cehennem, kıyamet, âhiret hakkında dedikleriniz doğru ise, savurduğunuz bu tehditler ne zaman gerçekleşecek?” diyerek seninle alay ediyorlar.

ي $? I,#�ن 2: -?�> ﴾٧٢﴿ان ���ن ردف ��� I8� ا�6�

72. Onlara de ki: “Ne biliyorsunuz? Bir an önce gelmesini istediğiniz o azabın bir kısmı, belki de ensenize binmek üzeredir!”

�س و5�� ا&�@� " 6�و uA: -#> ا�' ﴾٧٣﴿G �7��ون وان ر8

73. Eğer hâlâ helâk edilmedilerse, bunun bir tek sebebi var: Hiç kuşkusuz senin Rabb’in, insanlara karşı sonsuz lütuf ve ihsan sahibidir. Fakat onların çoğu şükretmezler.

Page 407: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

#I� �41ور@� وE 5�$ �4 �#I�� " ﴾٧٤﴿'�ن وان ر8

74. Elbette Rabb’in, onların kalplerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilmektedir. Öyle ki:

> M & �ب 4+� �A Gرض اGء وا��O ��MA L+x ا�? l 54 �4٧٥﴿و﴾

75. Göklerde ve yerde sizce gizli ve erişilmez gibi görünen her şey, varlık kanunlarının kaydedildiği apaçık bir kitapta yer almaktadır.

�W# \� T�ن �A �@ ي �: ا&� ا�6� �اء� �M ا�� ﴾٧٦﴿ان @6ا ا�_�ان �_� -#> 8'�

76. Hiç kuşku yok ki, bu Kur’an, İsrail Oğulları’nın ve Hristiyanların bugün üzerinde anlaşmazlığa düştükleri âhiret, Peygamberlik, tevhid gibi pek çok meselenin aslını onlara bildirmektedir.

> �'4zO#� LO(13�ى ور T ﴾٧٧﴿وا

77. Ve yine kuşku yok ki, bu kitap Allah’a ve âhiret gününe inananlar için yegâne hidayet rehberi ve hem dünyada, hem âhirette kurtuluşa ileten ilâhî rahmet kaynağıdır. Bu kaynaktan yüz çevirenlere gelince:

r�� �#I�ا � � I�ا �و@ r �TO��8 �3'�8 M �u_� " ﴾٧٨﴿ان ر8

78. Elbette Rabb’in, yeri ve zamanı geldiğinde onlar arasında hükmünü verecektir. O mutlak kudret ve otorite sahibidir, her şeyi bilmektedir.

> �+O�ا P�C ا" -#> ا� Sا <#- :&� A﴿٧٩﴾

79. O hâlde, ey Peygamber! Sen Allah’a güven ve tam bir kararlılıkla yoluna devam et. Çünkü sen, Allah’tan gelen apaçık bir gerçek üzerindesin. Fakat bu gerçeği, ancak gönlü ve kalbi diri olanlar idrak edebilir. Kibir, bencillik ve günah kirleriyle kalpleri kararmış olanlara gelince:

-��ء اذا � ا�1 bا� VO?$ Gو <$�O�ا VO?$ G "�5 ا ﴾٨٠﴿و��ا ��814

80. Gerçek şu ki, sen kalben ölülere sesini duyuramazsın ve ne kadar çırpınsan da, gerçeklerden yüz çevirip arkasını dönen sağırlara bu çağrıyı işittiremezsin.

�� ا{ 38�دي اC�3 �Yg 5- MOI� ان $?VO ا ﴾٨١﴿8 54z� 54 G���'$� O#?4 �3A�ن و4

Page 408: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

81. Ve yine sen, vicdanları kirlenmiş, gönül gözleri körelmiş olan zalimleri saptıkları yanlış yoldan çevirip doğru yola iletemezsin. Sen bu çağrıyı, ancak ayetlerimize inanmaya gönlü olan iyi niyetli, temiz yürekli insanlara işittirebilirsin ve zaten onlar, hakikati görür görmez derhal Rab’lerine boyun eğerler. Hakikate gözlerini kapayan kâfirlere gelince, zamanı gelince onlar

da gerçeği görecekler:

3� �';�Qل -#3�� ا�ا�_ V2واذا و tن�2'�� G �'$���8 ا��س &� k�3O ان ا�' L 54 اGرض $�# �ا8 � د﴿٨٢﴾

82. Onlar hakkındaki vaad kıyamet günü gerçekleştiği veya inkârcıların ölüm vakti geldiği zaman, onları sorgulamak için yerin içinden korkunç görünümlü bir yaratık çıkaracağız ve bu yaratık onlara, bu insanların çoğunun ayetlerimize gerçek anlamda inanmadıklarını ve bu yüzden azabı hak ettiklerini söyleyecek. O zaman tövbe edip bağışlanmak için yalvaracaklar, ancak tövbeleri kabul edilmeyecek.

�ب 8���'$� 3A� ��ز-�ن و��م 6�� 5 O4 �;�A L ﴾٨٣﴿7� 54 &: ا4

83. Ve her toplumdan ayetlerimizi yalanlayan birer grubu mahşer meydanında topladığımız gün, insan seli halinde büyük mahkemeye doğru sürülecekler.

�> اذا ;��[� �ذا &' � $OI#�ن ) ���ا 38� O#-� ا4 ��M و�� $ �$���8 � 8 ﴾٨٤﴿2�ل ا&6

84. Nihayet, Yüce Hâkim’in huzuruna çıktıkları vakit, Allah onlara, “Ey zalimler!” diyecek, “Demek ayetlerimi hiç düşünüp anlamadan öyle körü körüne inkâr ettiniz, öyle mi? Evet, söyleyin bakalım, neydi o yaptıklarınız öyle?”

﴾٨٥﴿ووV2 ا�_�ل -O8 �3�#� O#y�ا G �3A �'�_�ن

85. Böylece, işlemiş oldukları zulüm ve haksızlıklardan dolayı kendilerine vadedilen azap sözü gerçekleşmiş olacak ve buna karşı söyleyecek söz bulamayacaklar. Çünkü suçlarını hafifletecek en ufak bir mazeretleri bile olmayacak.

4z� م�ت �_�� G "�ذ M �A ان C�اb+4 ر�3 �T وا�' �A ا�ا��: ��?�' �'#I; � ﴾٨٦﴿'�ن ا�� ��وا ا

86. Oysa onlar, geceyi huzur ve güven içinde dinlensinler diye sessiz ve karanlık, gündüzü de çalışıp kazanmaları için aydınlık

Page 409: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yaptığımızı görmüyorlar mıydı? Evrende böyle mükemmel bir düzen kurarak sınırsız kudretini, ilmini, adaletini, hikmetini ortaya koyan Allah’ın, insanı başıboş bırakmayacağını, yapılan her iyiliğin ve kötülüğün karşılığını mutlaka vereceğini düşünmüyorlar mıydı? Hiç kuşkusuz bunda, iman edecek bir toplum için hakikati gösteren nice işaretler, nice deliller vardır.

�5 و��م �'MA °W ا ��Qه دا�و&: ا$ C Sء ا� �X 54 Gرض اGا MA 54ات و�O ع MA 54 ا�? WA ر� b�﴿٨٧﴾

87. Evet, diriliş için sura üflendiği Gün, Allah’ın dilediği mümin kimseler hariç, göklerde ve yerde bulunanlar dehşet içinde kalacak ve hepsi, boyunları bükülmüş bir hâlde O’nun huzuruna çıkacaktır.

�ي ا$_MX :& 5ءC ا ا�6� Sا V'E Cب�� v و$�ى ا�,+�ل $�?+3� ;�14ة و@O$ M� 4� ا�? �+Q T ﴾٨٨﴿O8� IW$#�ن

88. Ey insan! Dağları görürsün de, onları öylece yerlerinde duruyor sanırsın. Oysa onlar, yerküreyle birlikte, tıpkı bulutların gökyüzünde yürüyüp gittiği gibi yürümektedirler. Her şeyi güzel ve yerli yerinde yapan Allah’ın sanatıdır bu. Hiç kuşkusuz O, yaptığınız her şeyden haberdardır. Şu hâlde:

ع ��6o4 ا4'�ن A 54 �@و r�3'4 vQ T#A L'?� ﴾٨٩﴿54 ;��ء 8��

89. Her kim O’nun huzuruna bir iyilikle gelirse, ona bundan daha iyi bir karşılık vardır. Üstelik onlar, o dehşetli Günün korkusundan uzak, güven içinde olacaklardır.

ون ا4 G� OI$ � '&#�ن ,$ :@ Cر� { و;�@MA �3 ا�' +�A Lo � ﴾٩٠﴿و54 ;��ء 8��?

90. Ve kim de O’nun huzuruna kötülüklerle gelirse, onlar da yüzüstü cehenneme atılacak ve şu acı sözleri duyacaklardır: “Siz buraya, bizzat kendi arzunuzla geldiniz. Öyle ya, yaptıklarınızdan başka bir şeyin cezasını mı çekiyorsunuz?”

34� وMX :& T�ء� وا4�ت ان ا&�ن 54 ي )� �O� ا4�ت ان ا-+1 رب @6ه ا�+#1ة ا�6� <k ا �O#?O�ا ﴿٩١﴾

91. O hâlde, ey şanlı Elçi! İçinde yaşadığın Mekke halkından başlamak üzere, tüm insanlığı hak dine çağırarak de ki: “Ben ancak,

Page 410: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

bu şehrin Rabb’ine kulluk etmekle ve O’ndan başka tapınılan bütün ilâhları reddetmekle emrolundum. Unutmayın ki, Arabistan’ın dört bir yanında kargaşa ve anarşi hüküm sürerken, bu şehri saygıdeğer kılan ve sizi huzur ve güven içinde yaşatan O’dur. Ve bu nimeti, kendisine kulluk eden bütün milletlere bahşedecektir. Çünkü göklerde ve yerde ne varsa, her şeyin yaratıcısı ve gerçek sahibi O’dur. Bunun için bana, Allah’a yürekten boyun eğen kimselerden olmam emredildi.”

�O� ا�p 54 ا� r وA :g 54_: ا �T?W'� ي �1 3� �O �A 5 ا@ 1ىOA rا ا�_�انp�#$5 وان ا� ﴾٩٢﴿O'6ر�

92. “Ayrıca bana, Kur’an’ı okumam ve onu tüm insanlığa ulaştırmam emredildi. Artık kim doğru yolu tutarsa, bunu ancak kendi iyiliği için yapmış olur. Kim de İslâm’ı terk edip şeytanın yoluna saparsa, onlara da de ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Tercih ve eylemlerinizin sorumluluğu yalnızca size aittir.”

� $OI#�ن O- :A�w8 " 3�C و4� ر8�A�I A �T$��ا ��� �v� S 1O� ﴾٩٣﴿و2: ا�

93. Ve kıyamete kadar gelecek tüm insanlığa seslenerek de ki: “Hamd olsun Allah’a ki, Kur’an’ın ilâhî kelâm olduğunu ispatlayan delillerini hem dış dünyanızda, hem iç dünyanızda size gösterecek ve siz de onları her defasında görüp tanıyacaksınız.” Unutma ki, Rabb’in yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.

� ﴿٢٨﴾ �b_�رة ا� �

28. KASAS SURESİ Mekke döneminin ikinci yarısında, Neml suresinden hemen sonra

indirilmiştir. Sadece seksen beşinci ayeti Medine’ye hicret esnasında vahyedilmiştir. Adını, yirmi beşinci ayetinde geçen ve “kıssa, ibret verici öykü” anlamına gelen “el-kasas” kelimesinden almıştır. 88 ayettir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

Page 411: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

C�� �?m﴿١﴾

1. Tâ, Sîn, Mîm. Ey insan! Rabb’inden sana bir mesaj geldi:

> �+O�ب ا�ت ا�� �٢﴿$#" ا�﴾

2. Bunlar, insanlığa mutluluk ve kurtuluş yollarını gösteren apaçık ve apaydınlık Kitabın ayetleridir.

�+ ﴾٣﴿4��> وA�-�ن 8���P �_�م �4z'�ن #�ا -#�" 54

3. Ey şanlı Elçi! İnananlara yol gösterici bir örnek ve ibret verici bir ders olması için, Musa ile Firavun arasında geçen olaylardan bir kısmını sana bütün gerçekliğiyle anlatacağız:

� ا8'��ء@� و�? ��M ان A�-�ن 86� �3'4 LWx��m {Iu ?� �I�X �3#@ا :I;رض وGا MA Y- 5� �1?WO�ن 54 ا�& T �ء@C� ا �?﴿٤﴾

4. Doğrusu Firavun, o ülkede sahip olduğu güç ve saltanatla şımarıp kibre kapılmış ve saltanatını sürdürebilmek için halkı çeşitli gruplara ayırmıştı. Şöyle ki, onlardan bir kısmını el üstünde tutarken, İsrail Oğulları denilen bir topluluğu köle gibi kullanarak tamamen zayıf ve çaresiz bir hâle getirmişti. Nüfuslarının artmasını engellemek için erkek çocuklarını hunharca boğazlatıyor, kız çocuklarını ise utanç verici işlerde kullanmak üzere sağ bırakıyordu. O gerçekten de yeryüzünde bozgunculuk çıkaran zalim kimselerdendi.

�5 ا� WIu�ا MA اGرض �1 ان 5O -#> ا�6� ��<k و �Kار�3� ا�#I,L و Ox3� ا#I, ﴾٥﴿و

5. Biz ise, bu ülkede ezilen, sömürülen bu insanlara lütufta bulunarak onları adalet, dürüstlük ve erdemlilik konusunda insanlığa örneklik ve öncülük eden önderler kılmak ve Firavunu helâk ettikten sonra onları yeryüzünün nimet ve zenginliklerini devralan mirasçılar yapmak istiyorduk.

�ا ��6رون �& �4'3� 4 �O@د�ن و;'�4�ن و@�-�A �يMA �3� 5 اGرض و �O ﴾٦﴿و

6. Yani istiyorduk ki, onlara yeryüzünde kudret ve egemenlik bahşedelim ve onlar vasıtasıyla, Firavun ile baş danışmanı Haman’a ve onların bütün ordularına korktukları şeyi gösterip saltanatlarını başlarına geçirelim. Bunun için:

Page 412: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

T�#- }WQ ذا�A rT� �Ig��> ان ار�ام 4 <� � واو)�'�� ا� rM ا � �$ Gو M �A�\$ Gا��� و MA T� �_��A > �#��O�ه 54 ا�-#�ادوه ا��" و;� ﴾٧﴿ر

7. Musa’nın annesine, “Çocuğunu birkaç ay emzir!” diye vahyettik, “Firavunun askerleri tarafından ona bir zarar geleceğinden endişelendiğinde, kendisini bir sandığın içine koy ve öylece Nil nehrine bırak. Başına bir şey gelir diye korkma, üzülme. Çünkü çok yakında yavrunu sana kavuşturacağız ve onu, ileride büyük bir Peygamber yapacağız.”

� ال A�-�ن ����ن 3�� - T�_ ��A C� 1وا و)

8. Musa’nın içinde bulunduğu sandık, ilâhî kudretin koruması altında, akıntıyla birlikte suda süzülmeye başladı. Nehrin ilerisinde, Firavun ve askerleri kamp kurmuşlardı. Firavunun adamlarından biri onu buldu ve Firavunun son derece dürüst ve iyi kalpli olan hanımına verdi. Çünkü ilâhî plâna göre, bu çocuk ileride onlara başkaldırıp düşmanlık edecek ve zalimler için büyük bir üzüntü kaynağı olacaktı.

> ��m�Q ا��& �O@د�ن و;'�4�ن و@�-�A ٨﴿ان﴾

Böylece, bir diktatörün daha yıkılış süreci başlamış oluyordu. Gerçekten Firavun, baş danışmanı Haman ve askerleri, tepeden tırnağa günaha batmış kimselerdi.

\6ه و M و�"G C $_ #�ه  -?�> ان �'IW'�� او ت -< �� 1�ا و@� G و2��{ ا4�ات A�-�ن 2� ﴾٩﴿�I7�ون

9. Firavunun hanımı kucağındaki bebeği eşine göstererek, “Bu şirin çocuk, hem benim hem de senin için sevinç kaynağı olabilir!” dedi, “Ne olur onu öldürmeyin. İleride bize faydası dokunabilir, belki de onu evlat ediniriz.” Firavun, karısının ricasını kıramadı. Böylece çocuğu alıp saraya

götürmeye karar verdiler. Onlar bütün bunları yaparlarken, aslında ilâhî plânın bir parçası olduklarının farkında değillerdi.

ي < واzA �+Eاد ام 4�A <��رl�C ان &�دت � +�1 �'4zO�ن 54 ا�� � �-#> 2#+3 �ان ر8�' �G�� �T8﴿١٠﴾

Page 413: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

10. Bu arada Musa’nın annesi bütün gece yavrusunu düşünmüş ve gönlü bomboş bir hâlde sabahlamıştı. O kadar üzülmüştü ki, eğer vadimize olan inancını sonuna kadar canlı tutması için yüreğine dayanma gücü bahşetmemiş olsaydık, onun kendi çocuğu olduğunu az kalsın açığa vuracaktı.

k�ونI7� G �@5 ;'� و- �T8 �تb+A �T� �b2 �T QG }��2١١﴿و﴾

11. Fakat o Rabb’ine güvenerek sabretmişti. Daha sonra kızına, yani Musa’nın ablasına, “Onu sahil boyunca takip et de, neler olup bittiğini bana haber ver!” demişti. Bunun üzerine kızcağız, kıyı boyunca yürüyerek kardeşinin bulunduğu yere ulaşmış ve hiç kimseye sezdirmeden kardeşini ve onu nehirden alan insanları uzaktan izlemeye başlamıştı.

T ��� و@� � �#W�� }�8 :@ا <� '4� T�#- اO��اA :+2 54 Vg_��{ @: اد��� -# T و)���ن E�﴿١٢﴾

12. Öte yandan, Biz daha ilk günden itibaren, sütannelerini Musa’ya haram kılmış ve onun, annesinden başka hiçbir kadının sütünü emmemesini sağlamıştık. Bu yüzden Musa acıktığı için ağlıyor, fakat kendisini emzirmeye çalışan bakıcıların sütünü kabul etmiyordu. Bu fırsatı çok iyi değerlendiren Musa’nın ablası, yanlarına sokularak, “Sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve onu şefkatle yetiştirecek bir aileyi size göstereyim mi?” dedi.

)P و5�� ا&� Sان و-1 ا �#I �ن و �$ Gو �3'�- �_$ M& �T �> ا4 ﴾١٣﴿@� O#I� G�نA t�دد�ه ا�

13. Böylece onu yeniden annesine kavuşturduk ki, kadıncağızın yüreği sevinçle dolsun, çektiği üzüntülerden kurtulsun ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu görsün. Evet, elbette Allah verdiği sözü yerine getirir. Ne var ki, insanların çoğu bunu bilmez.

#8 � O�و > �'?�O�ي ا ,�ى ا$�'�ه )O�� و-#O�C و&6�" ه وا� � 1X١٤﴿¢ ا﴾

14. Ve aradan yıllar geçti. Nihayet Musa gençlik çağına ulaşıp zihni ve bedeni açıdan iyice olgunlaşınca, kendisine derin bir hikmet ve ilim verdik. İşte Biz, güzel davrananları böyle ödüllendiririz.

Page 414: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

��T I و@ �X 54 ن� @6اY _� >#;ر �3� �A 1;�A �3#@54 ا L#Wl > �( <#- L'� �1O�ا :Q6ا 54 ود �A kه� ي 54 -1و ��T I -#> ا�6� �X 54 ي A r�w ��TK ا�6� ه� ه 4��T�#- <u_A <� 2�ل @6ا 54 -1و &

> �+4 :u4 1و- T ���نC ا ﴾١٥﴿-O: ا�7

15. Bir gün, halkın öğle sıcağında evlerine çekildikleri bir sırada saraydan çıkıp şehre indi. Orada, biri kendi halkından, diğeri düşman tarafından olan iki adamın kavga etmekte olduğunu gördü. Bir Mısırlı, İsrail Oğulları’ndan birisini tartaklamakta idi. Kendi halkından olan adam, düşmanlarından olan adama karşı Musa’dan yardım istedi. Bunun üzerine Musa, Mısırlıyı engellemek için ona bir yumruk vurdu ve istemeden de olsa onu öldürdü. Çok geçmeden büyük bir pişmanlıkla, “Bu yaptığım düpedüz şeytanın işi. Doğrusu şeytan, insanı yoldan çıkaran apaçık bir düşmandır!” dedi.

w�ا �@ T CT� �WwA M ا �� �Wl�A M �?W }O#y M ��� 2�ل رب ا ﴾١٦﴿W�ر ا��)�

16. Ve “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Doğrusu ben, bu suçu işlemekle kendime gerçekten yazık ettim, fakat senin merhametinden asla ümit kesilmez, o hâlde beni bağışla Allah’ım!” İçtenlikle yaptığı bu tövbeden dolayı, Allah da onu bağışladı. Çünkü O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

> �4�,O#� اv �3y ن�5 ا&#A M#- }OI ﴾١٧﴿2�ل رب �O8� ا

17. Bunun üzerine Musa, “Ey Rabb’im, bana verdiğin bu nimetin hakkı için, kim olursa olsun bir daha asla zalimlere arka çıkmayacağım!” dedi.

���4 T� ل�2 CTQ�b ?� �4G�8 �هb' �ذا ا6�ي ا�A � 2�� �Wx��Q L'� �1O�ا MA �+E�A "> ا > ﴾١٨﴿w��ي 4+�

18. Böylece, korku içinde çevresini gözetleyerek sabaha kadar şehirde bekledi. Ne yapacağını bilemez bir hâlde dolaşırken, bir de ne görsün; dün kendisinden yardım isteyen adam bu sefer başka bir Mısırlıyla kavgaya tutuşmuş, yine kendisini yardıma çağırmıyor mu! Fakat bu kez Musa ona, “Hayır!” dedi, “Anlaşılan o ki, sen ona buna sataşan azgın bir adamsın!”

Page 415: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

# 2 �O& M �1 ان $_ #'� ي @� -1و O3��k 2�ل �� 4���> ا$�� �� ان اراد ان �+�¬ 8��6� O#A �?W }�1 ان $�� �را MA اGرض و4� $�� � ان $��ن ;+ G1 ا� < 8�4G�  ان $�� ��#bO�١٩﴿ن 54 ا﴾

19. Yine de, kavga edenleri ayırmak için düşmanları olan adamı tutmaya yeltenince, adam “Ey Musa!” dedi, “Dün suçsuz bir kişiyi öldürdüğün gibi, şimdi de beni mi öldürmek istiyorsun? Demek ki, senin niyetin insanlar arasında barış ve adaleti sağlamak değil. Senin tek amacın, yeryüzünde zalimce kan döken bir zorba olmak.”

�Q�A ك��ون 8" ��_ #O$�� YO���> ان ا�4 �ل ��2 �<I?� L'� �1O�ا �b2ء ر;: 54 ا�و;� M �ج ا > ��E� ﴾٢٠﴿�" 54 ا�'

20. Bir süre sonra, şehrin öteki ucundan bir adam koşarak yanına geldi ve nefes nefese, “Ey Musa!” dedi, “Ülkenin ileri gelenleri bir mahkeme kurmuş, seni öldürmek üzere aralarında görüşüyorlar. Çabuk burayı terk et! Bana güven, çünkü ben gerçekten senin iyiliğini isteyen biriyim.” Bu adamı, Firavunun hanedanından olduğu hâlde onun zulmünü onaylamayan biri (40-Mümin: 28) göndermişti.

t> �O�� M 54 ا�_�م ا�| �' ,�� 2�ل رب 2�� �Wx��Q �3'4 �ج\A﴿٢١﴾

21. Bunun üzerine, Musa korku içinde çevresini gözetleyerek şehri terk etti. “Ey Rabb’im!” dedi, “Beni zalim toplumun elinden kurtar!” Daha sonra, Firavunun etki ve hâkimiyeti dışında kalan ve hem ırk, hem dil bakımından İbranilere çok yakın olan Medyen ülkesine gitmeye karar verdi.

:� �+ �اء ا�? �� M �M ان �13�'� T $#_��ء 14�5 2�ل -?> ر�8 ;�$ � O�٢٢﴿و﴾

22. Medyen’e doğru yola çıkarken, “Ümit ederim ki, Rabb’im beni doğru yola yöneltir.” diyordu.

4 L ��ء 14�5 و;T�#- 1 ا4 � ورد 4 O�و �ل 4�2 r3� ا4�ا$< $6ودان�س �?_�ن� وو;1 54 دو 5 ا�' v �+& °�X �-��ء وا8� > �1bر ا�� ( M �_? G � ��2 C�O�+�Q﴿٢٣﴾

23. Derken uzun ve tehlikeli bir yolculuğun ardından Medyen’in meşhur su kuyularına vardı ve kuyuların başında, hayvanlarını sulayan kalabalık bir grup insanla karşılaştı. Onlardan biraz ötede ise, susuz kalan hayvanlarını kuyulardan uzak tutmaya

Page 416: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

çalışan iki genç kız gördü. Yanlarına yaklaşarak, “Ne yapıyorsunuz, siz de herkes gibi hayvanlarınızı niçin sulamıyorsunuz?” diye sordu. Bunun üzerine onlar, “Bu çobanlar buradan ayrılmadıkça, biz kadın hâlimizle onların arasına karışıp hayvanlarımızı sulayamayız. Zaten onlarla başa çıkacak gücümüz de yok. Ailemizin tek erkeği olan babamıza gelince, o bu işi yapamayacak kadar çok yaşlıdır.” diye cevap verdiler.

v �_A vQ 54 M�ا }� �O� M� ا �: A_�ل رب ا �> ا�> ا�| ��$ �K �O3� <_?A﴿٢٤﴾

24. Bunun üzerine, Musa kadınların hâline acıyıp hayvanlarını suladı. Sonra bir gölgeye çekildi ve “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Şu anda, bana lütfedeceğin her hayra muhtacım.” Zira günlerce durup dinlenmeden yol yürümüş, iyice acıkmış ve bitkin düşmüştü. Ayrıca, yabancı bir ülkede barınacak bir yere, güvenilir dostlara ihtiyacı vardı.

C�'� }�_� �4 �;ا "� M �1-�ك ��, M -#> ا� ����ء� 2��{ ان ا�8 �7O$ �O3�1(ا T$ء��,A > �O�� ,�ت 54 ا�_�م ا�| �{\$ G ل�2 k�b_�ا T�#- �2ءه و��; � O#A﴿٢٥﴾

25. Çok geçmeden, o iki kızdan biri utana utana yanına geldi ve “Bize yaptığın iyiliği babama anlattım. Babam Şuayb, hayvanlarımızı sulama hizmetinin karşılığını ödemek için seni yanına çağırıyor.” dedi. Böylece Musa, Şuayb’ın yanına gelip başından geçenleri ona anlattı. Şuayb, “Endişe etme!” dedi, “Artık Mısır’daki o zalim toplumun elinden kurtulmuş bulunuyorsun.”

> �4Gي ا�;�ت ا�_�54 ا� vQ ;�ه� ان�ا8{ ا� �� � �O3�1(�{ ا�٢٦﴿2﴾

26. O iki kızdan biri, “Babacığım,” dedi, “Sen artık iyice yaşlandın, işlerimizi yapacak bir erkek kardeşimiz de olmadığından, şu kadın hâlimizle erkeklerin yapması gereken işleri yapmak zorunda kalıyoruz. Musa’nın üstün ahlâkını sen de gördün. Bana sorarsan, işlerimizde bize yardımcı olması için onu işçi olarak tut. Çünkü gördüğüm kadarıyla, o bu civarda ücretle tutabileceğin işçilerin en iyisidir, üstelik güçlü ve güvenilir bir adamdır.”

�A r�,( M�OK M ��> ان $�;� #- >$�@ M '8ا)1ى ا "���1 ان ا �M ار� �ن ا$OO{ -7�ا 2�ل ا > ���� b54 ا� Sء ا� �X ان M� �1, � C"�#- PX1 ان ا� �� ار� ﴾٢٧﴿5OA -'1كr و4

Page 417: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

27. Genç bir adamın, yetişkin kızların bulunduğu bir evde işçi olarak kalmasını uygun görmeyen Şuayb, daha güzel bir teklifle Musa’nın karşısına çıkmaya karar verdi: “Ey Musa!” dedi, “Sekiz yıl yanımda kalıp işlerimde bana yardım etmen şartıyla, seni şu iki kızımdan biriyle evlendirmeyi düşünüyorum. Fakat sen bu süreyi on yıla tamamlarsan, bu da senin tarafından bir iyilik olur. Şunu bil ki, sana hiçbir konuda zorluk çıkarmak istemem. İnşallah benim iyi insanlardan olduğumu göreceksin.”

t:� _�ل و&� �4 <#- Sوا CM#- 1وان- YA }�u2 >#;Gا �O M وC"'�8 ا� ﴾٢٨﴿ 2�ل ذ�" 8�'�

28. Bu teklife sıcak bakan Musa, “Tamam!” dedi, “Bu, ikimiz arasında yapılan bir sözleşme olsun. Buna göre, sözünü ettiğin bu iki süreden hangisini yerine getirirsem getireyim, hakkımda kötü düşünceler beslenmeyecek. Bu söylediklerimize Allah da şahit olsun.”

O#A }?�M ا ���ا ا �ر �راr 2�ل T#@G ا4�� � ا���; 54 �� ا �T#@�8 ر�و� :;G�> ا�4 <u2 � �ر b$ ��#I��#�ن ��� 4'3� 8\� او ;6وة 54 ا�' �M ا$� �#I� را�﴿٢٩﴾

29. Böylece Musa, Şuayb’ın kızıyla evlenip orada uzun yıllar kaldı. Nihayet, üzerinde anlaştıkları süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte Mısır’a dönmek üzere yola koyulunca, kutsal Sina dağının yamacında parlayan bir ateş gördü. Hava soğuk ve karanlıktı, üstelik yollarını kaybetmişlerdi. Bunun için ailesine, “Siz burada bekleyin!” dedi, “Ağaçların arasında gözüme bir ateş ilişti. Gideceğimiz yönle ilgili size oradan bir haber getireyim, ya da hiç değilse bir parça köz getireyim ki, ateş yakıp ısınabilesiniz.”

�� ا3�$� �دي O#A p ��M ا �,�ة ان �� 4���> ا X 54�ªm ا��اد اMA 5O�G ا�+_LI اO�+�ر&L 54 ا�7 k> �O��I�رب ا S٣٠﴿ا﴾

30. Musa oraya yaklaşınca, bu mübarek bölgede, kutsal vadinin yamacındaki ışıl ışıl parlayan ağaç yönünden, “Ey Musa!” diye bir ses işitti, “Hiç kuşkusuz Ben, tüm varlıkların Rabb’i olan Allah’ım!”

C� �� 4���> ا2+: _I� ��814�ا و < 3� ;��ن و� � را@� 3$» &� O#A Cك�b- P�وان ا "وG $\}� ا > �'4 G٣١﴿ 54 ا﴾

Page 418: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

31. “Ben seni Peygamber olarak seçtim ve sana mucizeler verdim. Şimdi asanı yere at!” Bunun üzerine, Musa elindeki değneği yere attı. Onun çevik bir

yılan gibi hızla hareket ettiğini görünce korkuya kapıldı ve arkasına bile bakmadan dönüp kaçmaya başladı. Allah, “Geri dön! Ve sakın korkma, ey Musa!” dedi, “Çünkü sen artık güvendesin!”

"@� 6Aا �ء� واOg� ا��" ;'�)" 54 ا�� �� vl 54 ء��u�8 �ج\$ "+�; M �A ا�#" �1ك" ا�> A�-�ن و �ن 54 ر8�@�8 > �_��A �4�2 ا��& �3 C ا �TxpY4﴿٣٢﴾

32. “Şimdi elini koynuna sok, —herhangi bir hastalıktan değil, sana verilen bir başka mucize olarak— koynundan ışıl ışıl, bembeyaz olarak çıkacaktır. Az önce büyük bir şok yaşadın. Korkudan açılan kollarını şimdi göğsüne kavuştur ve bundan böyle ne zaman bir tehlikeyle karşılaşırsan böyle yap. Göreceksin ki, kalbinde zerre kadar korku kalmayacak. İşte bu ikisi, yani yılana dönüşen asa ve parlayan el, Rabb’in tarafından Firavun ve ileri gelen adamlarına göstereceğin iki büyük mucizedir. Çünkü onlar, işledikleri zulümler yüzünden yoldan çıkmış günahkâr bir toplum hâline geldiler.”

?W� A�Q�ف ان �_ #�ن �2 #{ 4'3 M � ﴾٣٣﴿2�ل رب ا

33. Bunun üzerine Musa, “Ey Rabb’im!” dedi, “Ben vaktiyle onlardan birini yanlışlıkla öldürmüştüm. Korkarım Firavunun sarayına gidersem beni öldürürler de, görevimi yerine getiremem.”

8�ن �M اQ�ف ان �6� ��M ا �'2 1b� ردءا MI4 T#�ر�A ��?� M �'4 �bAا ��ون @@ M �Q٣٤﴿وا﴾

34. “Üstelik çok güzel ve etkili konuşma yeteneğine sahip değilim. Kardeşim Harun’un konuşması benden daha düzgün, öyleyse, benim söyleyeceklerimi daha akıcı bir üslupla doğrulayan bir yardımcı olarak onu da benimle birlikte Firavuna elçi olarak gönder. Çünkü onların beni yalanlayacaklarından korkuyorum.”

� b� YA#�ن اO���� 8���'$�r ا O� و54 ��#� �O�� :I,�" و �Q�8 1كu- 17'� ل�2+O�I� اw���+�ن ﴾٣٥﴿ا$

Page 419: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

35. Allah, “Dileğin kabul edildi!” dedi, kardeşinle senin bileğini güçlendireceğiz ve ikinizi öyle muhteşem bir güç ve yetkiyle donatacağız ki, bu mucizelerim sayesinde size asla dokunamayacaklar! Korkmayın, sizler ve size uyanlar, mutlaka kâfirlere üstün geleceksiniz!”

� ;��ء@� 4��> 8 O#A �'x�� �M ا8 �A 638ا �'IO� �4�ى وW4 ��� G@�6ا ا �ا 4���ت 2�' �8 �'$��� > �� ﴾٣٦﴿اGو

36. Böylece Musa, hiçbir şüpheye yer vermeyen apaçık mucizelerimizle Firavun ve adamlarının karşısına çıktı. Fakat onlar hemen, “Bu olağanüstü olaylar, usta büyücüler tarafından uydurulmuş büyüden başka bir şey değildir. Zaten dediklerin doğru olsaydı, bunu bizim de bilmemiz gerekirdi. Ne var ki, geçmiş atalarımızdan böyle bir şey işitmedik!” dediler.

�M ا-#� 8 W� G T#� و2�ل 4��> ر�8 ارC ا 5O ;��ء 8�13�ى 54 -'1ه� و54 $��ن - T��L+2 ا�1�O��ن ﴾٣٧﴿ا�|

37. Buna karşılık Musa, “Bunu siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Hiç kuşkusuz Rabb’im, kimin kendi katından bahşedilmiş hidayet bilgisiyle geldiğini ve kimin mutlu sona ulaşmayı hak ettiğini çok iyi bilir. Gerçek şu ki, zalimler asla kurtuluşa eremezler!”

> M �� @�4�ن -#> ا��� يA r�و12 �� �vl T�54 ا ��� }O#- �4 YO�ا �3 �� ا� A M و2�ل A�-�ن � �� :I;� > T 54 ا���ذ�8 'yG M ��> ا4 T��k<� وا #V ا� mا M� �#I� �(�E﴿٣٨﴾

38. Firavun ise, “Ey ileri gelenler!” dedi, “Ben sizin için, kendimden başka bir tanrı tanımıyorum. Söyleyin bana, bütün Mısır’ın sahibi ve efendisi ben değil miyim? Fakat bu adam sadece bu ülkenin değil, tüm varlıkların Efendisi olan bir tanrıdan söz ediyor. O hâlde ey Haman, benim için tuğla ocaklarında balçığı pişirerek sağlam tuğlalar imal et ve bana öyle yüksek bir kule yap ki, tepesine çıkıp Musa’nın şu sözünü ettiği ilâhını kendi gözlerimle göreyim! Ama yukarılarda böyle bir kimsenin olmadığına eminim! Doğrusu ben, bu adamın şan şöhret peşinde koşan yalancılardan biri olduğunu sanıyorum.”

�3� ا��'� I;�� G�ن وا� �� @� و;'�ده MA اGرض vw8 ا� ��ا ا 'yو P﴿٣٩﴾

Page 420: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

39. Böylece Firavun ve ordusu, hesap vermek üzere günün birinde huzurumuza gelmeyecekleri düşüncesine kapılarak, o ülkede haksız yere büyüklük taslayıp emrimize başkaldırdılar.

�ه و;'�د 6Q�A r���ا MA �@�6+'A ه > �O�� |� &�} &�ن -�L+2 ا�|�A﴿٤٠﴾

40. İşte bu yüzden, onu ve ona destek veren ordusunu kıskıvrak yakalayıp Kızıldeniz’e gömdük. Zalimlerin sonu nasıl oluyormuş, bakın ve ibret alın! Şöyle ki:

@�'#I;�ون وb'� G LO�_�م ا�و� rر� L �1-�ن ا�> ا�' Ox٤١﴿� ا﴾

41. Biz onları, insanları cehenneme çağıran öncüler ve kötülüğün sembolleri kıldık. Bu yüzden, her kim onların izinden giderse, onlarla aynı akıbeti paylaşacak ve mahşer günü hiç birine yardım edilmeyecektir.

t> �(�+_O�54 ا �@ LO�_�م ا�و� rL'I� �� M @6ه ا�1 �A �@�'I+$٤٢﴿وا﴾

42. Daha bu dünyada peşlerine, yaşadıkları sürece asla kurtulamayacakları bir lânet taktık. Mahşer gününde ise onlar, en çok nefret edilen kimselerden olacaklardır.

O(س و@1ى ور� '#� �x� �b8 <�و�Gا�_�ون ا �ا@#�' �� 4 1I8 54 ب��> ا�� �4 �و�_1 ا$�' L3� � 6&�ون #I�﴿٤٣﴾

43. Biz ilk çağlardaki bu ve benzeri isyankâr toplumları helâk ettikten sonra, insanlık için yepyeni bir sayfa açan bir aydınlanma kaynağı, mutlak hakikati ortaya koyan bir yol gösterici ve lütuf ve rahmetimizin canlı bir göstergesi olarak Musa’ya, daha sonra Tevrat adıyla anılacak olan Kitabı verdik ki, onu okuyup düşünerek öğüt alsınlar.

k5� �1@� ﴾٤٤﴿و4� &'{ 8,�� اM8�w� اذ u2�'�� ا�> 4��> ا4G� و4� &'{ 54 ا�7

44. Şimdi, ey Muhammed! Biz Musa’ya bu Kitabı verirken, sen Sina dağının batı yamacında olup bitenleri gözetliyor değildin ve orada yaşananları gören, bu olaya bizzat şahitlik eden kimselerden biri de değildin.

�M ا@: 14�5 $ #�ا -#� �A ��و�K }'& �4و r�OI�ول -#3�� ا�� A �� 2�و�7�� ا 3� ا��$'�k و��'< و��' �#��4 � '& �﴿٤٥﴾

Page 421: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

45. Tam tersine, Musa ile senin aranda birçok nesiller yarattık ve onların üzerinden bugüne kadar nice devirler geçti. Buna rağmen o dönemde yaşanan olayları tüm ayrıntılarıyla ve dosdoğru bir şekilde haber veriyorsun. Ayrıca, Medyen halkı içinde oturup onlara ayetlerimizi okuyan kişi de sen değildin. Bu yüzden, orada olup bitenleri bilmene imkân yoktur. Fakat geçmiş ve geleceğin gaybını haber veren bu Kur’an’ı sana gönderen Biziz.

�ر اذ �د�'� و �� 54 و4� &'{ 8,�� ا�� �6�� ا54 �3�$ " � '6ر 2�4� 4 5�� ر)LO 54 ر83� � 6&�ون #I� "#+2﴿٤٦﴾

46. Evet, Biz Musa’ya seslendiğimiz sırada sen Sina dağının yamacında olup bitenleri gözetliyor değildin. Fakat Rabb’inden bir rahmet eseri olarak sana bu olayları bütün gerçekliğiyle bildiren bu ilâhî Kitap gönderildi ki, senden önce kendilerine uyarıcı bir Peygamber gelmemiş olan şu cahil toplumu uyarasın da, insanlar onun ayetlerini okuyup düşünerek öğüt alsınlar.

�b$ ان �G��و V+ 'A G��ر �ار�#{ ا��' �G�� �' �A �3�_���ا ر8 4{ ا��1 12 �O8 L+� �b4 �3+� > �'4zO�ن 54 ا�� ﴾٤٧﴿ا��$" و

47. Bu Kitabı gönderdik ki, kendi elleriyle yaptıkları çirkin işlerden dolayı başlarına Hesap Gününde bir belâ geldiğinde, o müşrikler, “Ey Rabb’imiz, eğer bize de doğru yolu gösteren bir elçi göndermiş olsaydın, kesinlikle senin ayetlerine uyar ve müminlerden olurduk!” diye bahaneler ileri sürmesinler.

�1'- 54 P�� ;��ء@� ا� O#A <��4 M$او� ��O8 �واW�� ��او C<��4 M$او� �� 4 :�4 M$ 2���ا ���G او�� & :�8�A�ون ��ا ا � و2�� ﴾٤٨﴿r:+2 54 2���ا ���ان $|�@�ا

48. Fakat katımızdan hakikat bilgisini getiren bir Peygamber onlara gelince, “Madem Muhammed Peygamber olduğunu iddia ediyor, o hâlde ona da Musa’ya verilen mucizelerin bir benzeri verilseydi ya!” dediler. Oysa onlarla aynı mantığı paylaşan geçmişteki putperestler, Musa’ya verilmiş olan bütün mucizeleri ve ona vahyedilmiş olan Tevrat’ı vaktiyle inkâr etmemişler miydi? Geçmiştekilerin inkâr ettiğine, günümüz kâfirlerinin iman edeceğini mi sanıyorsunuz? Hayır! Nitekim onlar, Kur’an ve Tevrat hakkında, “Bunlar, birbirini destekleyen iki büyülü sözden, göz boyayıcı

Page 422: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

aldatmacadan ve insanı uyuşturan masallardan başka bir şey değildir!” dediler. Ve eklediler: “Doğrusu biz, ister Kur’an olsun, isterse Tevrat, Zebur ya da İncil, bizi bir tek Allah’a kul olmaya çağıran ve omzumuza ahlâkî sorumluluklar yükleyen kutsal kitapların hiçbirini kabul etmiyoruz.”

> +TI ان &' � E�د�2 @� ا@1ى �O3'4� ا$ Sب 54 -'1 ا�ا 8� �$�A :2﴿٤٩﴾

49. Sen de onlara de ki: “Demek Kur’an’ı da, diğer mukaddes kitapları da inkâr ediyorsunuz. Madem öyle, o zaman Allah katından, bu iki kitaptan daha doğru bilgiler içeren, insanlığa dünya ve âhiret mutluluğu sağlayan bir kitap getirin de ona uyayım, eğer iddianızda samimî iseniz!”

5 ا O4 :gو54 ا C�@اء� +I�ن ا@� � �O �+�ا �" A�-#� ا A C�ن �� �? ,� S1ى 54 ا@ vw8 T��@ V+ $ > �O�� G �13ي ا�_�م ا�| S٥٠﴿ان ا﴾

50. Eğer bu meydan okuma karşısında suspus olup çağrına makul ve mantıklı bir cevap veremezlerse —ki asla veremeyecekler— o zaman bil ki, onlar yalnızca şeytanî arzu ve heveslerinin peşindedirler. Hâlbuki, Allah katından gelen yol gösterici bilgiye dayanmaksızın, sırf arzu ve heveslerinin peşinde koşan kişiden daha şaşkın ve daha sapkın kim olabilir? Hiç kuşkusuz Allah, zalim bir toplumu doğru yola iletmez.

3� � 6&�ون¥ #I� ل�3�� ا�_ �'# E٥١﴿و�_1 و﴾

51. Doğrusu Biz, bu ilâhî sözü onlara birbiri ardınca, kesintisiz bir şekilde ulaştırdık ki, sürekli gündeme gelen ayetlerimizi düşünüp öğüt alsınlar.

�5 ا$�'�@� ا�� �ب ﴾٥٢﴿4z� �T8 �@ �T#+2 54'�ن ا�6�

52. Kendilerine daha önce kitap verdiğimiz kimselere gelince, onlardan samimî ve insaflı olanlar, bu Kur’an’a da derhal inanırlar.

��' T ا��P 54 ر8 � ا �T8 � ��ا ا4' < واذا � #> -3�#� 2�� �O#?4 �T#+2 54 � '& � ﴾٥٣﴿ا

53. Onlara ayetlerimiz okunduğu zaman, “Biz ona iman ediyoruz!” derler, “Çünkü bu Kur’an, Rabb’imizden gelen gerçeğin ta kendisidir. Doğrusu biz, bundan önce de Allah’a gönülden boyun eğen kimselerdik. Dolayısıyla, inancımızdan vazgeçip yeni bir dine girmiş değiliz. Aksine, önceki Peygamberlere

Page 423: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

iman ettiğimiz gibi, onların müjdelemiş olduğu Son Elçiye de iman ediyoruz.”

ن 8���?'L ا�? $< O8� E�وا و�1ر[� �z� "o$�ن ا;�@� 4� �pن او�_W'� �@�'2رز � O4و Lo �﴿٥٤﴾

54. İşte Allah’ın gönderdiği her iki mesaja da yürekten iman eden bu insanlara, Hesap Gününde çifte ödül verilecektir. Çünkü onlar, içinde yetiştikleri egemen kültürün ve geleneksel yaşam tarzının bütün baskı ve dayatmalarına karşı sabırla göğüs gererek hak dinde sebat gösterdiler. Onlar ki, mecbur kalmadıkça şiddete başvurmaz, kötülüğü iyilikle savarlar ve ayrıca, kendilerine verdiğimiz nimetlerden bir kısmını Allah için yoksullara harcarlar.

�IO� واذا Mw + G ����#- مY� �����O-و��� ا �'��O-ا �ا �'����و2 T'- ا�g�-ا �w#ا ا� > ﴾٥٥﴿ا�,�@#�

55. Ve yine onlar, boş ve çirkin bir söz işittikleri zaman, Müslüman’a yakışan edepli ve onurlu bir tavırla oradan uzaklaşırlar ve kendilerine insafsızca sataşan kimselere derler ki: “Bizim yaptığımız işlerin sorumluluğu bize, sizin yaptığınız işlerin sorumluluğu da size aittir. Size selâm olsun! Sizin sataşmalarınıza cevap verecek değiliz. Çünkü iman ve teslimiyetten yoksun cahillerle işimiz yok bizim.” İşte, ey Müslüman! Senin çağrını işiterek dünyanın ta öte ucundan

gelip hakka boyun eğen böyle yiğitler göreceksin. Öte yandan, Kur’an mesajıyla yüz yüze olduğu hâlde, ısrarla ondan yüz çeviren bedbahtlar da olacaktır. Bunlarla karşılaştığın zaman sakın üzülme, ümitsizliğe kapılma! Unutma ki:

5� �1 3O��8 �#-ا �و@ rء� ي 54 ��7 �13� Sي 54 ا)++{ و5�� ا �13$ G " ﴾٥٦﴿ا

56. Sen, sevdiğin ve kendince Müslümanlığa lâyık gördüğün kimseleri doğru yola iletemezsin, fakat ancak Allah’tır, samimî bir kalple doğruya, gerçeğe ulaşmak isteyeni doğru yola ileten. Ve yalnızca O’dur, kimin doğru yola girmeyi hak ettiğini en iyi bilen.

C�'g54 ار { �\ "I4 ا13�ى V+ ��ا ان �> اOK T���ات و2�� 5 3�� )4�� ا4'� �,+ �Oاو�� � و5�� ا&�@� O#I� G�ن ﴾٥٧﴿&: MXء رز2� 1� 54

Page 424: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

57. Ey şanlı Elçi! Hak dini reddeden bazı soydaşların ve hemşerilerin, buna gerekçe olarak diyorlar ki: “Ey Muhammed! Aslında güzel şeyler söylüyorsun, fakat eğer seninle birlikte bu yola girecek olursak, İslâm’a sıcak bakmayan dost ve müttefiklerimizin desteğini kaybeder, bunun sonucunda da yerimizden yurdumuzdan sürülüp atılırız!” Oysa Biz onları, katımızdan rızk olarak her çeşit ürünün

getirilip toplandığı güvenli ve kutsal bir yer olan Mekke’ye yerleştirmedik mi? Ne var ki, onların çoğu, bütün nimetlerin Allah’ın elinde olduğunu ve dolayısıyla, üstünlük ve başarıya ancak O’na kulluk etmekle ulaşılabileceğini bilmezler. Peki, bilmezlerse ne olur:

CY� �#2 G1@� اI8 54 5�?$ �� �3'&�?4 "# A r�3 7� �I4 8��ت L��2 54 �'�#@و&� ا � و&' > �Kار�5 ا��﴿٥٨﴾

58. Biz, sahip oldukları servet ve zenginlikle şımarıp azgınlaşan nice ülkeleri helâk ettik. Gidin bu harabelerin durumunu kendi gözlerinizle görün. Bir zamanlar cıvıl cıvıl insanlarla dolup taşan bu şehirler, şimdi nasıl virane ve perişan bir hâle gelmiş! İşte, bir zamanlar göz kamaştıran görkemli sarayları, köşkleri, lüks villaları ve evleri… Pek az kimse dışında, onlardan sonra bu evlerde hiç kimse oturamadı ve sahip oldukları ne varsa, hepsi bir kez daha Bize kaldı! O hâlde, bugünkü zalimlerin başına gelecek olanlar da bundan farklı olmayacaktır. Ancak şu da var ki:

34 � 3� ر��G � #�ا -#3�� ا��$'�r و4� &' �M ا4 �A �I+� < " 34#" ا�_�ى ) #M� و4� &�ن ر8�ى اG وا@3#� y�O��ن ﴾٥٩﴿ا�_�

59. Rabb’in hiçbir ülke halkını, oranın ana yerleşim merkezlerine, ayetlerimizi okuyup ilâhî azap ile uyaran bir Elçi veya davetçi göndermedikçe, helâk edecek değildir. Zaten Biz, halkı zulüm ve haksızlık peşinde koşmadığı sürece, hiçbir ülkeyi helâk etmeyiz. Öyleyse düşünün, Kur’an’a göre bir hayat yaşadığınız zaman mı

üstünlük ve başarıyı elde edeceksiniz, yoksa onu rafa kaldırıp arzularınızın peşine düştüğünüz zaman mı? O korkup çekindiğiniz

Page 425: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

felâketler iman ettiğiniz takdirde mi başınıza gelecek, yoksa inkâra yöneldiğiniz zaman mı? Kaldı ki:

MX 54 � � �� او�$� vQ واC<_8 اI$ YA_#�نt و4 S-'1 ا �و4 r�3 '� �� وز� ﴾٦٠﴿ء OA �ع ا����ة ا�1

60. Size şu hayatta verilen şeyler, bu dünyanın gelip geçici zevklerinden ve aldatıcı süslerinden başka bir şey değildir. Oysa Allah katındaki nimetler hem daha kaliteli, hem de süreklidir, hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? Öyle ya:

�� K� @� ��م ا�_ I'�ه 4 �ع ا����ة ا�1 4 5O& T� �2G �3A �'?( ه و-1ا�LO� 54 ا5OA و-1 5� ��u�O�٦١﴿ا﴾

61. Bu dünyada dürüst ve erdemlice bir hayat yaşayan ve sonunda, kendisine söz verdiğimiz sonsuz nimetlere kavuşan mümin bir kimse, şu dünya hayatında nimetler içinde yaşattığımız, fakat Hesap Günü her şeyini kaybetmiş bir hâlde huzurumuza çıkarılan inkârcı kimseyle bir olur mu?

-O�ن $ � '& 5� ��ءي ا�6� &�X 5�ل ا�_�A �3� ﴾٦٢﴿و��م �'�د�

62. O Gün Allah onlara seslenerek, “Söyleyin bakalım; her emrine kayıtsız şartsız boyun eğerek Benim ortaklarım olduğunu iddia ettiğiniz sahte ilâhlarınız şimdi neredeler?” diye soracak.

�$ r�'��l �O& �@�'��lا r�'��l5 ا� ء ا�6� �Gpz� @ �' �P( 5 -#3�� ا�_�ل ر8 �� ا��"� 4� 2�ل ا�6� ا� �I+1ون � ��ا ا� �&﴿٦٣﴾

63. Bunun üzerine, haklarında azap hükmü kesinleşmiş olan o saptırıcı önderler, “Ey Rabb’imiz!” diyecekler, “Bunları sapıklığa sürükleyen biziz! Evet, biz nasıl kendi irademizle azdıysak, onları da öyle azdırdık. Onlar da kendi arzularıyla bizim peşimizden geldiler. Fakat şimdi, onlarla hiçbir ilgimiz kalmadığını sana arz ediyoruz! Zaten onların tapındığı, gerçekte biz değildik. Aslında onlar, sadece kendi arzu ve heveslerine kulluk ediyorlardı.”

�+�ا 3�� وراوا ا6I�ا �, ?� �#A �@�-1A �&ء�� &�X ا�اد- :� �ا �3 1ون و�2�& �3 ﴾٦٤﴿بr �� ا

64. Sonra onlara, “Allah’a ortak olduğunu iddia ettiğiniz şu sözde ilâhlarınızı çağırın da, sizi kurtarsınlar bakalım!” denecek. Onlar da çağıracaklar, fakat hiçbirisi onların bu çağrısına cevap veremeyecek ve o zaman korkunç azabı karşılarında görecekler. Bu hâle düşeceklerine, vaktiyle doğru yolu tutsalardı ya!

Page 426: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

> �#��O�ا ا;+ � ا� �A �3�_�ل 4�ذ ﴾٦٥﴿و��م �'�د�

65. Ve yine O Gün Allah onlara seslenerek, “Peki, sizi vaktiyle uyaran elçilere ne cevap vermiştiniz?” diye soracak.

�ء��ن �? � G �3A 6o4�� ء��+G3�� ا#- }�OIA﴿٦٦﴾

66. İşte o anda, dünyada olup bitenlerle ilgili bütün haberler onlara kör ve sağır kesilecek. Yani korku, pişmanlık ve dehşetten dilleri tutulacak ve günahlarına mazeret olarak öne sürebilecekleri bir tek kelime bile bulamayacaklar. Birbirlerine de herhangi bir şey soramayacaklar.

> ��#WO�ن 54 ا�ان �� <�?IA ����E :O-ب وا54 و�54 $ � 4�A﴿٦٧﴾

67. Buna karşılık, fırsat varken günahlarından tövbe eden, Allah’a ve âhiret gününe yürekten inanan ve bu imanın gereği olan güzel ve yararlı davranışları ortaya koyan kimselere gelince, işte bunların dünya ve âhirette kurtuluşa eren kimselerden olması umulabilir. Yeter ki, Allah’ı iyi tanısınlar:

� �7�&�ن O- <��I$و Sن ا��+� Cةv\�ن 3�� ا�& �4 Cر�ء و�\ � �7� �4 P#\� " ﴾٦٨﴿ور8

68. Rabb’in dilediğini dilediği şekilde yaratır ve neyin iyi, neyin kötü olduğuna yalnızca O karar verir. Dilediğini melek, dilediğini insan ve dilediğini bir başka varlık olarak yaratır ve insanlar arasından dilediğini elçi olarak seçer. Yaratılmışların bu konuda herhangi bir tercih veya karar verme hakları ve yetkileri yoktur. O hâlde, inkârcılar nereden yetki almışlar da, yarattığımız varlıklar arasından akıllarına eseni kurtarıcı, belâları defedici ve şifa verici olarak ilan etmişler? Hangi güç ve yetkiye dayanarak haramı helâl, helâlı haram yapmışlar? Hayır, hiç kuşkusuz Allah, acziyet ve eksiklik ifade eden her türlü nitelikten uzaktır. Müşriklerin ilâhlık mertebesine yücelterek O’na ortak koştukları her şeyin üzerinde ve ötesindedir, çok yücedir.

" �4 �#I� 1E 5�$ور@� و4� I�#'�ن ﴾٦٩﴿ور8

69. Ve elbette Rabb’in, onların kalplerinde gizledikleri şeyleri de bilir, açığa vurdukları şeyleri de.

Q�ة� وT� ا���� واI;�$ T���ن Gو��> واGا MA 1O� �G اT� ا@ G�T� C ا� Sا �٧٠﴿و@﴾

Page 427: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

70. Çünkü O, kendisinden başka tanrı olmayan bir tek Allah’tır. Her şeyin başında da, sonunda da, tüm övgü ve yücelikler yalnızca O’nadır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nun elinde olduğu gibi, Hesap Gününde son sözü söyleyecek olan da O’dur. Çünkü hüküm verme ve kanun koyma yetkisi ancak O’na aittir. Ey insanlar, dikkat edin! Hepiniz eninde sonunda ölecek ve yaptıklarınızın hesabını vermek üzere O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.

�$�� Sا vl T�54 ا LO�_�م ا�ا��: 14��ا ا�> � ���#- Sا :I; 2: ارا� � ان Cء���u8 ��� YAا ﴾٧١﴿$?IO�ن

71. O hâlde, ey Müslüman! İnkârcılara de ki: “Bir düşünün bakalım, eğer Allah geceyi ta Kıyamet Gününe kadar üzerinizde sürekli soğuk ve karanlık kılsa, O’ndan başka size gün ışığını geri getirebilecek bir ilâh var mı? Elbette yok! O hâlde, hâlâ gerçeğin sesine kulak vermeyecek misiniz?”

�� Sا vl T�54 ا LO�_�م ا�ر 14��ا ا�> ��3 -#��� ا�' Sا :I; 8#�: 2: ارا� � ان ��� �$�CT اb+$ YA�ون �A ن�٧٢﴿$?�'﴾

72. Ve yine onlara de ki: “Bir düşünün bakalım, Allah gündüzü ta Kıyamet Gününe kadar üzerinizde sürekli sıcak ve aydınlık kılsa, huzur içinde dinlenebileceğiniz geceyi size geri getirebilecek Allah’tan başka bir ilâh var mı? Elbette yok! O hâlde, hâlâ hakikati görmeyecek misiniz?”

�T و� + w�ا �T#uA 54 وI�#�� $7��و �A ا�ر � ?�'�3 ﴾٧٣﴿ن و54 ر)I; �T O: ��� ا��: وا�'

73. İşte Rabb’iniz, sonsuz lütuf ve rahmetinin eseri olarak sizin için gece ve gündüzü şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem çerçevesinde düzenledi. Böylece geceyi sakin ve karanlık, gündüzü de canlı ve aydınlık kıldı ki, geceleyin huzur ve güven içinde dinlenesiniz, gündüz vakti de O’nun lütuf ve bereketlerini arayıp bulasınız ve size bahşettiği bunca nimetlere karşılık O’na şükredesiniz. Bütün bunlara rağmen, Allah’tan başka varlıklara ve güçlere boyun eğerek nankörlük edenlere gelince:

-O�ن $ � '& 5� ��ءي ا�6� &�X 5�ل ا�_�A �3� ﴾٧٤﴿و��م �'�د�

74. Tüm insanların yeniden dirilip bir araya geleceği O büyük Gün, Allah onlara seslenecek ve “Söyleyin bakalım; her emrine kayıtsız

Page 428: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

şartsız boyun eğerek Benim ortaklarım olduğunu öne sürdüğünüz efendileriniz, önderleriniz ve sahte ilâhlarınız şimdi neredeler?” diye soracak.

'- �او�& �3� 4'- :gو S P��1ا A_#'� @�$�ا 8�@��� �O#IA�ا ان ا� �3X L � 54 &: ا4 t�ونW�﴿٧٥﴾

75. Ve daha sonra, biz her ümmetten bir şahit çıkarıp, “Haydi bakalım, geçmişte öne sürdüğünüz batıl iddialarınızı ispatlayan delillerinizi koyun ortaya!” diyeceğiz. Fakat müşrikler, utanç içerisinde başlarını öne eğmekten başka bir şey yapamayacaklar. Böylece, hak ve hakikatin bütünüyle Allah’a ait olduğunu ve O’na dayanmayan, O’ndan kaynaklanmayan her şeyin batıl olduğunu görecekler. Ve gerek şefaatçi diye bel bağladıkları sözde ilâhları, gerekse din adına uydurdukları batıl inançları, onları yüzüstü bırakıp ortadan kaybolacak. Hak dinden yüz çevirmenin insanı ne hâle getireceğini daha iyi

görmek için, şu ibret verici olaya kulak verin:

��ا 8 ' � T�$�W4 ان �� �L+bI� ان 2�رون &�ن 54 2�م 4�w+A <�> -#3��¨ وا$�'�ه 54 ا��'�ز 4 > �(�W�ا ��� G S�ح ان اW$ G T4�2 T� ل�ة  اذ 2 pوM� ا�_� ﴾٧٦﴿ ا

76. Firavunun en büyük mali destekçisi olan Karun, İsrail Oğulları’ndan, yani Musa’nın kavmindendi. Fakat servetini Firavunun hizmetinde kullanarak halkına ihanet etti ve onlara karşı zalimce davrandı. Oysa Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, sadece anahtarlarını taşımak bile kalabalık ve güçlü bir topluluğa ağır gelirdi. Karun’un gittikçe yoldan çıktığını gören soydaşları ona, “Ey Karun!

Sakın şımarıp kibre kapılma!” demişlerdi, “Çünkü Allah, kibirlenenleri sevmez!”

Sا$�" ا ��O� �A ¢ 8ا��" وا Sا)?5 ا ��O& 5?(وا �� �+" 54 ا�1 �b �'$ G�ة وQ Gار ا ا�1 5� �1?WO�ا ��� G Sان ا CرضGا MA د�?W�ا ¢+$ G٧٧﴿و﴾

77. “Allah’ın sana bahşettiği bu servet ve zenginlik ile âhiret yurdunu kazanmaya çalış, fakat dünyadan payına düşeni de unutma. Harama ve israfa yönelmeden, dünyanın nimet ve güzelliklerinden yararlanabilirsin. Ayrıca, âhireti ancak bu dünyada

Page 429: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yapacağın salih ameller sayesinde kazanacağını unutma. Bunun için, Allah sana bunca nimetler vererek nasıl iyilikte bulunduysa, sen de fakirlere, muhtaçlara öyle iyilikte bulun. Ve sakın yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya kalkışma! Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez.”

يC او�� �1'- �#- <#- T � �O� او�$� 12 ا@#" �T#+2 54 54 ا�_�ون 54 @� اT'4 1X 2�ل ا Sان ا �#I�ة وا&� ;IO�C وG �?�: -5 ذ�38� اO�,4��ن �2﴿٧٨﴾

78. Arkadaşlarının bu öğütlerine karşılık Karun, “Bu servet bana, ancak sahip olduğum bilgi ve üstün yetenek sayesinde verilmiştir. O hâlde mal benim, mülk benim, dilediğim gibi harcarım!” diye karşılık verdi. Oysa bilmiyor muydu ki, o sahip olduğu bilgiyi, beceriyi kendisine bahşeden Allah, ondan önce çok daha büyük bir güce ve daha çok servete sahip olan nice nesilleri böyle nankörce davrandıkları için helâk etmişti. Suçluların günahları, kendilerine sorulmaz. Çünkü onlar, bu tür davranışların suç olduğunu gayet iyi bildikleri hâlde, hiçbir zaman suçlarını kabullenmez, yaptıkları işin iyi olduğunu iddia ederler.

M$ �� او� 4 :�4 �'� }�� �� �� �1ون ا����ة ا�1 ��� 5� C 2�ل ا�6� �T '� M ز� �A �T4�2 <#- �ج\A kرون�2 �� T 6�و )� -|� ﴾٧٩﴿ا

79. Derken Karun, göz kamaştırıcı bir görkem ve gösteriş içinde soydaşlarının karşısına çıktı. Dünya hayatına düşkün olanlar ona imrenerek, “Ah, keşke Karun’a verilen şu servet ve nimetlerin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, dünya nimetlerinden büyük pay sahibi.” dediler.

�5 او�$�ا ا� �8�ون و2�ل ا�6� bا� Gا ��3� _#� Gو r����E :O-5 ا54 وO� vQ Sاب ا�K ��#�و �#I﴿٨٠﴾

80. Fakat kendilerine sağlam bir iman ve derin bir ilim bahşedilmiş olan akıllı ve dirayetli kimseler bu şaşkınlara seslenerek, “Yazıklar olsun size!” dediler, “İman eden ve bu imana yaraşan güzel davranışlarda bulunanlar için Allah’ın vereceği ödül, dünyanın bütün zenginliklerinden daha iyidir. Fakat buna, fedakârlığın getireceği sıkıntılara sabredenlerden başkası erişemez.”

Page 430: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

8 �'W?\A 5� ��b 'O�ن 54 ا�& �و4   S54 دون ا T�T و18اره اGرض OA� &�ن b'� LoA 54 T��و﴿٨١﴾

81. Karun, bir süre daha lüks ve refah içinde hayat sürdü. Fakat sonunda, hem kendisini hem de o görkemli sarayını helâk edip yerin dibine geçirdik! Öyle ki, ne o güçlü kuvvetli orduları ve adamları onu Allah’a karşı koruyabildi, ne de kendi kendini bu acıklı sondan kurtarabildi.

زق �+?a ا�� Sن ا�ن و�����4� �_G�8 T�ا 4�� 'O$ 5� �ء 54 -+�ده� واE+� ا�6� �7� 5O� t�ونA���ا �#W� G T -#�'� �\?} '8�C و��� Sان 54 ا �G�� r٨٢﴿و�_1ر﴾

82. Ve daha düne kadar onun yerinde olmak için can atanlar, “Vay canına!” demeye başladılar, “Meğer Allah, imtihan için kullarından dilediğinin rızkını —bu kişi inkârcı bile olsa— bollaştırır, dilediğinin rızkını da kısarmış. Dünyevî refah ve servetin gerçek başarı olduğunu sanmakla ne büyük bir aptallık etmişiz! İyi ki, bizi zamanında uyaran ilim sahibi kardeşlerimize kulak vermişiz. Allah bize lütufta bulunup da bizi kurtarmasaydı, çoktan bizi de yerin dibine geçirmişti! Vay be, demek inkârcılar asla gerçek mutluluk ve başarıya ulaşamazlarmış! Başarının yolu şudur:

5� �6#� �3#I,Q�ة Gار ا < $#" ا�1 �_ O#� L+2�I�وا Cدا�?A Gرض وGا MA ا�1ون -#� ��� G﴿٨٣﴾

83. İşte âhiret yurdu; Biz onu, yeryüzünde büyüklük taslamaktan ve bozgunculuk çıkarmaktan sakınan kimselere ebedî yurt kılacağız. O hâlde, müjdeler olsun size: Mutlu son, Allah’a karşı saygılı ve itaatkâr davranan kimselerin olacaktır! Şöyle ki;

��ت � �O- 5#�ا ا�? ى ا�6� ,� YA Lo � اG 4� 54 ;��ء 8���?'3'4 vQ T#A L�r و54 ;��ء 8��?�ا �OI#�ن �&﴿٨٤﴾

84. Her kim Yargı Gününde Allah’ın huzuruna bir iyilikle gelirse, ona bundan daha iyi bir ödül verilecektir. Kim de oraya bir kötülük ile gelirse, şunu iyi bilsin ki, kötülük yapanlar sadece işledikleri günah kadar ceza çekeceklerdir. O hâlde, ey

Page 431: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Peygamber! Sen üzerine düşeni yap ve ötesini Bana bırak! Unutma ki:

�M ا-#� 54 ;��ء 8�13�ى و54 @� ك ا�> I4�دC 2: ر�8 �اد ي A�ض -#�" ا�_�ان �� Yg Mل ان ا�6� �A > �+4﴿٨٥﴾

85. Sana bu Kur’an’ı insanlığa tebliğ etme ve hayatına uygulama görevini veren Allah, seni elbette öz yurdundan çıkaran zalimlerin hile ve tuzaklarından koruyarak ulaşman gereken yere ulaştıracak ve şimdi gözyaşlarıyla terk etmek zorunda kaldığın bu şehre, kısa bir zaman sonra muzaffer bir komutan olarak geri dönmeni sağlayacaktır. Ve görevlerini lâyıkıyla yaptıkları takdirde, tüm müminleri —hem bu dünyada, hem de âhirette— onlara vadedilen mutlu sona kavuşturacaktır. O hâlde, yalnızca Allah’a güven ve de ki: “Benim Rabb’im, kimin doğru yolu izlediğini ve kimin apaçık bir sapkınlık içinde olduğunu çok iyi bilmektedir ve her birine hak ettiği karşılığı muhakkak verecektir.”

�5� ��A��#� اv �3y 5��$ YA " ﴾٨٦﴿ و4� &'{ $�;��ا ان �#_�> ا��" ا�� �ب اG ر)LO 54 ر8

86. Ey Muhammed! Senin Peygamberliğini inkâr edenler şunu bir düşünsünler: Sen günün birinde bir Peygamber olacağını ve sana bu ilâhî Kitabın indirileceğini umuyor değildin. Mekke halkı içerisinde, senin bir Peygamber olmaya hazırlandığını veya böyle bir heves ve beklenti içinde olduğunu söyleyecek kimse yoktu. Ancak Rabb’inin lütuf ve rahmeti sayesinde sana Kitap ve Peygamberlik verildi. O hâlde, Rabb’inin sana verdiği bu görevi lâyıkıyla yerine getirmeye çalış ve sakın inkârcıların propagandalarına aldanıp da kâfirlere arka çıkma! Öyle ki:

�7O�5 54 ا��$ Gو " �{ ا��" وادع ا�> ر8 1I8 اذ ا Sت ا�5 ا�- " 1b� Gو r> �&﴿٨٧﴾

87. Allah’ın ayetleri sana ulaştıktan sonra, artık hiç kimse ve hiçbir güç seni ondan alıkoymasın. Tam tersine, bıkıp usanmadan, ulaşabildiğin bütün insanları Rabb’ine kulluk ve ibadete çağır ve sakın O’ndan başka varlıkların egemenliğine boyun eğen o müşriklerden biri olma!

:& � �@ Gا T�ا �G ��Qا �ا3� Sا V4 1ع$ Gن و�I;�$ T��وا ��� ﴾٨٨﴿MXء @��" اG و;T� CT3 ا�

88. Yani, Allah ile beraber bir başka tanrıya el açıp yalvarma! Bil ki, O’ndan başka tanrı yoktur ve O’nun yüce Zatından başka

Page 432: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

her şey yok olup gitmeye mahkûmdur. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nun elinde olduğu gibi, Hesap Gününde de nihaî hüküm yalnızca O’na aittir ve hepiniz, yaptıklarınızın hesabını vermek üzere bir gün mutlaka O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.

��رة اI�'�+�ت ﴾٢٩﴿�

29. ANKEBUT SURESİ Mekke’de gönderilen en son suredir. Adını, 41. ayetinde geçen ve

inkârcı toplumların güç, saltanat ve ideolojilerinin tıpkı bir örümcek ağı gibi çürük ve temelsiz olduğu vurgulayan “Ankebut” kelimesinden almıştır. 69 ayettir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� ��� ﴾١﴿ا�

1. Elif, Lâm, Mîm. Dinle, ey insanoğlu! Rabb’inden sana yeni bir mesaj, bir uyarı geldi:

� و@� W� G '�ن ��ا ا4' ��ا ان �_�� �س ان ��& ﴾٢﴿ا)?� ا�'

2. İnsanlar, “Biz Allah’a ve âhiret gününe inanıyoruz.” demekle hiç imtihan edilmeden bırakılacaklarını ve kolayca cennete ulaşacaklarını mı sanıyorlar? Ne kadar da yanılıyorlar!

> �21E 5�ا و5O#I�� ا���ذ�8 ا�6� S5 اO#I�#A �3#+2 54 5� � ا�6� ' A 1_�٣﴿و﴾

3. Doğrusu Biz, onlardan önceki çağlarda yaşayan müminleri de birtakım belâ ve musibetlerle sınamıştık. Allah kullarını böyle imtihan etmek suretiyle, söz ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan dürüst ve samimî insanları mutlaka seçip belirleyecek, iman iddiasında bulunan ikiyüzlü yalancıları da kesinlikle ortaya çıkaracaktır. Müminlere eziyet çektiren zalimlere gelince:

�ء 4� ��O��ن �� C���ت ان �?+_� � �OI� 5#�ن ا�? ﴾٤﴿ام )?� ا�6�

Page 433: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

4. Yoksa kötülük yapanlar, elimizden kaçıp kurtulabileceklerini mi sanıyorlar? Ne kötü hüküm veriyorlar!

�� �#I�ا V� �O تC و@� ا�? G Sن ا;: ا�A Sء ا�ا �_��ن ��;�٥﴿54 &﴾

5. Kim Hesap Gününde hoşnutluğunu kazanmış bir hâlde Allah’a kavuşmayı ümit ediyorsa, malı, canı, bilgisi ve diğer tüm yetenekleriyle O’nun yolunda mücadele ederek kendisini bu Güne hazırlasın. Çünkü Allah’ın insan ömrü ve evren için belirlediği vade, mutlaka gelip çatacaktır ve hiç kuşkusuz Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir.

M'w� Sان ا �CT?W'� 1@�,� �O �A 1@�; 54و > �O��I�٦﴿-5 ا﴾

6. Unutmayın ki, her kim yeryüzünde İslâm’ın ortaya koyduğu Allah’a kulluk ve teslimiyetin egemen olması için malıyla, canıyla Allah yolunda mücadele ederse, ancak kendi iyiliği için mücadele etmiş olur. Ve hem dünyada, hem de âhirette bunun yararını bizzat kendisi görür. Öyle ya, Allah âlemlerden müstağnidir. Hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir.

ي & 3� ا)?5 ا�6� '� ��$3� و�', �ن -'3� �� W�'� ت���� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� ا ��وا�6� ﴾٧﴿�OI#�ن

7. Evet, Allah’a ve âhiret gününe inanan ve bu imana yaraşır güzel ve yararlı davranış gösterenler var ya, böyle fedakâr müminlerden oluşan bir toplumu daima iyiliklere, güzelliklere yönelteceğiz. Böylece o toplumda her türlü zulmü, haksızlığı, kötülüğü yok ederek onların günahlarını sileceğiz. Âhirette de onları, yaptıkların en güzeliyle ödüllendireceğiz.

O3I�$ YA �#- �T8 "� ��� �4 M ?�ن 8�ا'?( T�1��C وان ;�@1اك � 7�ك �8 Gا �'� Eوو M�ا C� O8 ��o� OI$ � '&#�ن +�A ��I;�4﴿٨﴾

8. Biz insana, anne ve babasına daima iyi davranmasını öğütledik. Fakat onlar, kendilerine kayıtsız şartsız itaat edileceğine dair elinde hiçbir bilgi ve delil bulunmayan birtakım putları veya putlaştırılan varlıkları Bana eş ve ortak koşmanı sana emrederlerse, o zaman onlara itaat etme.

Page 434: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Unutma ki, hepiniz hesap vermek üzere bir gün Benim huzuruma geleceksiniz. İşte o zaman Ben, dünyadayken yapıp ettiğiniz her şeyi en ince ayrıntılarıyla size bildireceğim.

> ���� bا� MA �3 '#Q1'� ت���� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� ﴾٩﴿وا�6�

9. Ayetlerime iman ederek güzel ve yararlı davranışlar sergilemiş olan kimseleri, o Gün cennete, iyi insanların arasına katacağım.

�س 54 �_�ل C و�� ;��ء b� و54 ا�' S6اب اI& س� ;L' A :I ا�' Sا MA ا او�ذي� A�ذ S�8 � ا4' > �O��I�1ور اE M �A �O8 �#-�8 Sاو��� ا C��I4 � '& � " ��_�5� ا ﴾١٠﴿54 ر8

10. İnsanlardan öyleleri vardır ki, ortalık sütliman olduğu zamanlar, “Biz de diğer mümin kardeşlerimiz gibi Allah’a inanıyoruz!” derler. Fakat Allah yolunda herhangi bir sıkıntı veya eziyetle karşılaşınca, insanların baskı ve tehditlerini Allah’ın azabıyla bir tutarak, hemen zalimlerin safında yer alırlar. Bununla birlikte, eğer Rabb’inden size bir yardım ve zafer gelecek olsa, “Biz her ne kadar kâfirlerin yanında yer aldıysak da, aslında kalben sizinle beraberdik. Dolayısıyla, elde edeceğiniz kazançta bizim de payımız vardır!” derler. Oysa Allah, bütün yaratılmışların kalplerinde gizlenenleri en iyi bilen değil midir?

> �_A�'O�5 اO#I��ا و�5 ا4'� ا�6� S5 اO#I��١١﴿و﴾

11. Allah, sizleri bu tür sınavlardan geçirerek gerçek inanç sahiplerini mutlaka seçip belirleyecek ve iman iddiasında bulunan ikiyüzlüleri de kesinlikle deşifre edip ortaya çıkaracaktır. İşte bu sınavlardan biri:

54 > �#4���#'� و�'��Q :O���C�& و4� 8 �@ +I�ا �+� �5 ا4'�ا ا$ �W& 5�وا �6#� و2�ل ا�6�3� ���ذ8�ن ﴾١٢﴿�Q���MX 54 �@ءC ا

12. Kâfirler, Allah yolundan çevirmek için her türlü baskı ve zulmü reva gördükleri müminlere, “Gelin bizim yolumuzu izleyin, bunun günahı varsa, bizim boynumuza olsun!” derler. Oysa onlar, kendilerine uyup günah işleyen hiç kimsenin günahını yüklenip de onun cezasını hafifletecek güce ve yetkiye sahip değiller. Zaten böyle bir niyetleri de yok. Onlar size bu sözleri verirken kesinlikle

Page 435: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yalan söylüyorlar. Çünkü Hesap Günü herkes, ancak kendi yaptıklarının karşılığını görecektir.

t�ونW� ا��& � O- LO�_�م ا�3��� و��?�#5 ��_Kا V4 G�_K3�� وا�_K5 ا#O� ﴾١٣﴿ و��

13. Bununla birlikte, başkalarını günaha sürükleyenler kendi günahlarının yanı sıra, suç işlemesine sebep oldukları insanların günahlarını da yüklenecek ve onların da cezasını çekecekler. Fakat bu, onlara uyup suç işleyen kişiyi sorumluluktan kurtarmayacaktır. Ayrıca o zalimler, uydurdukları bütün bu yalanların hesabını Diriliş Gününde verecekler.

�A�ن و@� و� < -�4�A C�6Q@� ا�� �?OQ Gا L'� {�3� ا� �A �+#A �T4�2 <�ا �(� _1 ار�#'� ﴾١٤﴿y�O��ن

14. Gerçek şu ki, Biz bir zamanlar Nuh’u da kavmine elçi olarak göndermiştik. Nuh, onların arasında tam dokuz yüz elli yıl kalmış ve bıkıp usanmadan onları hak dine çağırmıştı. Fakat onlar inkârda direttiler. Onlar zulmedip dururlarken, o büyük tufan kendilerini ansızın yakalayıp yutuverdi. Nuh’a ve arkadaşlarına gelince:

�'L و; �W ��ب ا�?Eه وا�'�,�A > �O��I#� L�ا ��@�'#I﴿١٥﴾

15. Onu ve onunla birlikte gemiye binen tüm müminleri tufandan kurtardık ve bu olayı, kıyamete kadar gelecek tüm insanlık için bir ibret belgesi kıldık.

�_ وا$ Sا-+1وا ا T4�_� ل�اذ 2 �� ﴾١٦﴿هC ذ��� vQ ��� ان &' � $O#I�ن وا8�@�

16. Daha sonra, İbrahim’i de halkına elçi olarak gönderdik. Hani İbrahim, tek Allah’a kulluğu reddeden halkına seslenerek, “Ey halkım!” demişti, “Yalnızca Allah’a kulluk edin ve O’na yürekten saygıyla bağlanın! Eğer nasihatimin kıymetini bilirseniz, bu sizin için en hayırlısıdır.”

G S1ون 54 دون ا+I$ 5� � و$\#_�ن ا�A�C ان ا�6��Kاو S1ون 54 دون ا+I$ �O �O#��ن ��� ازق وا-+1وه واX��وا CT� اI;�$ T���ن رز2� A�w 8�ا -'1 ا ا�� S﴿١٧﴾

17. “Bakın, siz Allah’ın yanı sıra birtakım putlara tapıyorsunuz ve O’ndan başka varlıkların da itaate lâyık olduğunu iddia ederek Allah’a karşı bile bile yalan uyduruyorsunuz. Sizin Allah’ın yanı sıra kulluk ettiğiniz kimseler, size gökten ve yerden rızık

Page 436: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

veremezler. Öyleyse, rızkı sadece Allah’ın yanında arayın, yalnızca O’na kul olun ve bunca nimetlerine karşılık O’na şükredin. Unutmayın ki, hepiniz bir gün ölecek ve hesap vermek üzere O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.”

> �+O�غ اY+�ا Gل ا�� ب اC��#+2 54 �4 و4� -#> ا�� 6& 1_A ا�8 ﴾١٨﴿وان 6�$

18. “Fakat nankörlük eder de Allah’ın ayetlerini yalanlayacak olursanız, şunu iyi bilin ki, sizden önceki toplumlar da hakikati yalanlamış ve bu yüzden Allah’ın lânetine uğramışlardı. O hâlde, seçiminizi yapın ve sonuçlarına da katlanın. Çünkü elçinin görevi, yalnızca gerçekleri size açık ve net olarak duyurmaktan ibarettir.” “Ey halkım! Elimdeki kutsal sahifelerde bakın Rabb’im sizlere neler

söylüyor:

v �?� Sان ذ�" -#> ا C1ه� �I� �K P#\�ا S١٩﴿او�� ��وا &�} �+1~ ا﴾

19. “Onlar Allah’ın bir canlıyı ilk kez nasıl yaratmaya başladığını, sonra da her an yeniden ve yeniden yaratarak bu işi nasıl tekrar ettiğini görmüyorlar mı? Bunu yapan Allah, ölmüş bedenleri de yeniden diriltmeye kadirdir. Hiç kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır.

�'ª7 ا�' Sا �K P#\��وا &�} 18ا ا|�A رضGا MA واv �� :2 :& <#- Sان ا C�ةQ Gة ا�7 r�� ﴾٢٠﴿MXء �12

20. Ey Müslüman! Onlara de ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın ve Allah’ın evreni ve hayatı nasıl yoktan var ettiğini görün. İşte bu şekilde Allah, âhirette yaşayacağınız Son Hayatı da var edecektir. Hiç kuşku yok ki, Allah’ın her şeye gücü yeter.

�ءr واT�� $_#+�ن �ء و��)� 54 ��7 ب 54 ��7 6I�﴿٢١﴾

21. O dilediğini cezalandırır, dilediğine merhamet eder. Fakat O’nun dilemesi, mutlak adalet ve hikmet ölçülerine göredir. Şöyle ki, ilâhî lütfa nail olmak isteyen ve bu yolda gereken çabayı harcayan her kuluna rahmet kapılarını sonuna kadar açar. Zulüm ve haksızlığı tercih edenleri ise, kim olursa olsun cezalandırır. Unutmayın ki, hepiniz yaptıklarınızın hesabını vermek üzere bir gün mutlaka O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.

Page 437: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

t v �b Gو M�54 و S��� 54 دون ا �ء� و4��O �MA 5 اGرض وMA G ا�? � ,IO8 � �� ا ﴾٢٢﴿ و4

22. Ve siz ey zalimler, ne yerde ne de gökte Allah’ın elinden kaçıp kurtulabileceğinizi sanmayın! Yerin derinliklerine de saklansanız göklere de tırmansanız, her hâlükârda Rabb’inizin huzuruna getirileceksiniz. İşte o zaman kendinize O’ndan başka ne bir dost bulabilirsiniz, ne de bir yardımcı.

Sت ا����وا 8W& 5� �� وا�6� �o" 3�� -6اب ا�� �pواو M � O(ا 54 ر�?o� "o� �pاو � �Tx��_�٢٣﴿ و﴾

23. Allah’ın ayetlerini yalanlayan ve Diriliş Gününde O’na kavuşmayı inkâr eden kimseler var ya, onlar Benim sonsuz lütuf ve rahmetimden ümit kesmiş olanlardır ve can yakıcı azap işte bunlar içindir. Çünkü Allah’ın insanlara yol gösterici bir mesaj göndermediğini iddia eden ve bütün iyilik ve kötülüklerin karşılığının verileceği Diriliş Gününe inanmayan kişi, aslında Allah’ın —hâşâ— hikmet ve adaletten yoksun merhametsiz ve zalim bir tanrı olduğuna inanıyor demektir ki, bu da O’nu inkâr etmekten başka bir şey değildir.”

M ذ �A ان Cر� 54 ا�' Sا T�,�A ه�2 � ان 2���ا ا2 #�ه او )� Gا �� T4�2 اب�ن ;�& �OA �_� ت�� G "� م ﴾٢٤﴿�4z'�ن

24. İbrahim’in bu sözlerine karşılık, kavmi ona mantıklı ve inandırıcı bir cevap veremedi. Sadece gözleri dönmüş bir şekilde, “Onu derhal öldürün ya da ateşe atıp yakın!” diye haykırdılar. Böylece onu öldürmek için mancınıkla ateşe attılar. Fakat bilmiyorlardı ki, Allah izin vermedikçe ateş yakmaz, kılıç kesmez, kurşun öldürmezdi. Nitekim Allah, İbrahim’in içine atıldığı alevleri âdeta bir gül bahçesine çevirerek onu ateşten kurtardı. Hiç kuşkusuz bunda, inanan bir toplum için nice ibret verici dersler ve deliller vardır.

��K r� ��م ا� ة MA ��'�8 ا����ة ا�1 �k 4�د�Kاو S6$� 54 دون ا\ O� ا$ _W�� LO�� و2�ل ا�ر و4 �I+8 ��uI8  5� و�#uI8 ��uI8 5I�� و4�و��� ا�' ��E� 54 ��� �﴿٢٥﴾

25. Ve daha sonra İbrahim, tüm engellemelere rağmen tebliğine devam ederek dedi ki: “Ey kavmim! Sizin Allah’tan başka tanrılar edinmenizin tek sebebi, bu dünyada birbirinize duyduğunuz sevgi bağları ve aranızda oluşturduğunuz kirli çıkar ilişkileridir.

Page 438: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Fakat Hesap Günü gelip çattığı zaman birbirinizi inkâr edecek, hatta birbirinize lânet okuyacaksınız. İşte o zaman varacağınız yer cehennem olacak ve hiç kimse size yardım edemeyecektir.”

34 M ��� A�T� 54 ��ط� و2�ل ا ��� ا� � � I�ا �@ T CM ا ﴾٢٦﴿�;� ا�> ر�8

26. Sonunda, kardeşinin oğlu Lut ona iman etti. Daha sonra İbrahim, “Ben Rabb’imin emriyle, inkârda direterek azabı hak eden bu toplumu terk ederek Rabb’ime kulluk edebileceğim ve insanları O’na kulluğa çağırabileceğim başka bir yere hicret edeceğim. Hiç kuşkusuz O, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir.” dedi. Böylece doğup büyüdüğü ülkeyi terk ederek önce Harran’a, oradan Suriye ve Filistin’e göç etti.

#I;ب و�_I�و P�� ا� T� �'+@وو MA T ��r وا ة وا�� �ب وا$�'�ه ا;�ه MA ا�1 �+ T ا�' � M ذر �A �' > ���� b5 ا�O� �ةQ G٢٧﴿ا﴾

27. Biz de ona önce İsmail’i, ardından İshak’ı ve daha sonra da torunu Yakup’u armağan ettik. Ayrıca, Peygamberliği ve Kitabı onun soyundan gelenlere verdik. Onu daha bu dünyada iken böylece ödüllendirdik ve elbette o, âhirette de en iyiler arasındadır.

> �O��I�54 ا)1 54 ا ��+_�� 38 �4 �L7(�W�ن ا�$� � �� � ا �T4�_� ل�اذ 2 �m��٢٨﴿و﴾

28. Ve daha sonra, Lut’u da halkına elçi olarak gönderdik. Hani Lut, kavmine seslenerek, “Ey halkım!” demişti, “Doğrusu siz, insanlık tarihinde daha önce hiç kimsenin bir toplum hâlinde yapmadığı utanç verici, çirkin bir iş yapıyorsunuz.”

�� 'xا � Gا � �T4�2 اب�ن ;�& �OA C��'O�ا ��� �د� M �A ن�$�و$ :� �+ ;�ل و$_I��ن ا�? ان � �$�ن ا�� > �د�2 bان &'{ 54 ا� S6اب اI8 �' xا ا���٢٩﴿2﴾

29. “Demek siz, cinsel arzularınızı tatmin için erkeklere yöneliyor, kervanların yolunu kesip eşkıyalık yapıyor ve toplantılarınızda açıktan açığa edepsizce işler yapıyorsunuz, öyle mi?” Bu uyarılara karşılık kavminin ona cevabı, “Boş ver bunları. Eğer

iddianda samimî isen, o zaman tehdit edip durduğun Allah’ın azabını başımıza getir de görelim!” demekten başka bir şey olmadı.

Page 439: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

t5� �1?WO�م ا�ا�_ <#- M ��b ﴾٣٠﴿2�ل رب ا

30. Bunun üzerine Lut, “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Şu bozguncu insanlara karşı Sen bana yardım et!”

� ;��ءت ر�# O�و r> �O��y ا���ا ا@: @6ه ا�_��rL ان ا@3#� &� �#34 � ��ا ا ��2 k�+7�ى�8 �� '�� ا8�@�﴿٣١﴾

31. Bu arada, insan şeklinde birer melek olan elçilerimiz İbrahim’e İshak adında bir oğlu olacağına dair müjdeyi getirince, “Biz Lut’u inkâr eden şu ülkenin halkını helâk edeceğiz!” dediler, “Çünkü onlar, zulüm ve haksızlıkta gerçekten de çok ileri gittiler!”

4 }�& �T$ا4�ا Gا � T#@وا T '� ,''� ��3� �A 5O8 �#-5 ا��3� ��m�C 2���ا �A ل ان�5 2� ��8�w�5 ا﴿٣٢﴾

32. Bunun üzerine İbrahim, “Ama orada Lut da var!” dedi. Melekler, “Orada kimlerin olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Korkma, onu ve ailesini kurtaracağız. Fakat karısı kurtulamayacak. O, Lut’u izlemek yerine kâfirlerle birlikte kalmayı tercih ederek geride kalanlardan olacak!” dediler.

'4 � � ا ن �$ Gو {\$ G ا���و2 �ق 38� ذر-�gء 38� وM � �� �m�� �'#�ءت ر�ان ;� �� O�ك و� , 5� ��8�w�54 ا } ﴾٣٣﴿وا@#" اG ا4�ا$" &�

33. Daha sonra elçilerimiz yakışıklı birer delikanlı suretinde Lut’un yanına gelince, onların melek olduğunu henüz fark etmeyen Lut, kâfirlerin onları taciz edeceğinden korkarak onlar için üzüntüye, endişeye kapıldı ve misafirlerini koruyacak gücü olmadığından, onlardan dolayı yüreğini bir sıkıntı kapladı. Bu arada, şehre gelen yabancıların Lut’un evinde misafir olduğunu haber alan sapıklar, âdeta kudurmuş bir hâlde koşarak Lut’un kapısına dayandılar. Lut onlara, “Ey kavmim! Allah’tan korkun, beni rezil etmeyin! Sizin içinizde aklı başında bir adam yok mu?” dedi. Fakat sapıkların onu dinlemeye niyetleri yoktu. Melekler nihayet gerçek kimliklerini ortaya koyarak, “Ey Lut! “Sakın korkma, üzülme. Seni ve aileni zalimlerin elinden kurtaracağız. Ancak inkârı tercih eden karın geride kalanlar arasında olacak.” dediler. Ve eklediler:

Page 440: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�ا �W?_�ن �& �O8 ء��O ا 54 ا�? �> ا@: @6ه ا�_��L ر; � 4���ن -# ﴾٣٤﴿ا

34. “Bu şehir halkının üzerine de, işledikleri günahlardan dolayı gökten bir azap indireceğiz.”

'L �_�م �I_#�ن �8 L�ا �4'�3 �٣٥﴿و�_1 $�&'﴾

35. İşte böylece Biz, azgın Sodom ve Gomore halkını yok ettik ve aklını kullanıp ibret alan insanlar için onlardan geriye, uğradıkları felâketi anlatan apaçık işaretler bıraktık.

MA ا��I$ Gو �Q Gم ا�ا ا���وار; Sم ا-+1وا ا�2 �ل ��_A k�+�IX �@�Qرض وا�> 14�5 اGا 5� �1?W4﴿٣٦﴾

36. Medyen ahalisine de, kardeşleri gibi yakından tanıdıkları arkadaşları Şuayb’ı elçi olarak görevlendirdik. Şuayb, “Ey kavmim!” dedi, “Yalnızca Allah’a kulluk edin, âhiret gününe olan inanç ve ümidinizi asla yitirmeyin. Ve sakın yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın!”

�> �OK�; �@دار M �A ا��+E�A LW; 8�ه A�6Q$3� ا�� 6�A﴿٣٧﴾

37. Fakat hemşerileri onu yalanladılar. Bunun üzerine, ansızın dehşet verici bir gürültüyle patlayan ve şehrin altını üstüne getiren korkunç bir sarsıntı çarpıverdi onları. Böylece, yurtlarında cansız bir hâlde, yüzüstü yere serildiler.

p و2 �: و-�دا وOK�دا �+ @� -5 ا�? 1bA �3��O-ن ا��� 5 3�� ا�7 ��� 54 4?�&'3�� وز� >+$ 1 k5� ��b+ ?4 ا� ﴾٣٨﴿و&�

38. Aynı şekilde, Ad ve Semud kavimlerini de helâk etmiştik. Nitekim şimdi birer harabe olan saraylarından ve evlerinden geriye kalan kalıntılara bakarak onların nasıl bir azaba uğradığını açıkça görebilirsiniz. Şeytan onlara yaptıkları çirkin işleri güzel göstererek hepsini doğru yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar, gerçeği pekâlâ görebilecek durumdaydılar.

<r و2�رون و '�ت A�� ��وا MA اGرض و4� &��ا ��8_� A�-�ن و@�4�ن و�_1 ;��ء@� 4��> 8��+�﴿٣٩﴾

39. Ayrıca, Karun’u, Firavun’u ve Haman’ı da böyle helâk etmiştik. Musa onlara, hakikati apaçık gösteren deliller ve apaçık mucizeler getirmişti. Fakat onlar, yeryüzünde büyüklük

Page 441: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

taslamaya kalkıştılar. Oysa elimizden kaçıp kurtulacak değillerdi.

�rL و4'3 � bا� T$6Qو4'3� 54 ا r�+E�( T�#- �'#�3� 54 ار'OA r �T+68 �6Qا Y�A 54 � W?Q ن�O#|� �3?W��ا ا ��|#3O� و5�� &� Sن ا�& �و4 r�'2�lو4'3� 54 ا rرضGا T8 �' ﴿٤٠﴾

40. Sonuç olarak, bu zalim toplumların her birini işlediği günahtan dolayı cezalandırdık. Kiminin üzerine taş yağmuru yağdırdık, kimini bir çığlık yakalayıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Elbette Allah, hak ettikleri cezayı vermekle onlara zulmediyor değildi, fakat asıl onlar suç işleyerek kendilerine zulmediyorlardı.

\6وا 54 �5 ا$ \6ت �8�C وان او@5 ا�+��ت �+�{ 4�: ا�6� او����ء &O�: اI�'�+�تr ا$ Sدون ا ﴾٤١﴿اI�'�+�ت� �� &��ا �O#I�ن

41. Allah’tan başkalarını kendilerine dost ve yardımcı edinenlerin durumu, tıpkı oraya buraya yapıştırdığı ağlarıyla kendisine bir yuva yapan örümceğin durumuna benzer ki, en güvensiz, en çürük barınak örümcek yuvasıdır, bir bilselerdi.

�� ��� ا� � � I�ا �و@ CءMX 54 �T �I#� 4� �1-�ن 54 دو S٤٢﴿ان ا﴾

42. Hiç kuşkusuz Allah, onların Kendisinden başka yalvardıkları ve kulluğa çağırdıkları varlıkların hiçbir şeye güç yetiremeyen aciz yaratıklar olduğunu ve bu tapınmanın, aslında kişinin kendi arzu ve heveslerini tanrı edinmesinden başka bir şey olmadığını çok iyi bilmektedir. Unutmayın ki, O sonsuz kudret ve hikmet sahibidir.

�سr و4� I�_#�3� اG اI��O��ن '#� �38�u ﴾٤٣﴿و$#" ا4G��ل

43. Biz insanlara bu misalleri vererek, onları ruhen ve zihnen aydınlatıyoruz. Ne var ki, bunları ancak bilgi sahibi olanlar düşünüp anlar. Ve onlar çok iyi bilirler ki:

CP�O�ات واGرض 8�� ا�? Sا P#Q t> �'4zO#� L� G "�ذ M �A ٤٤﴿ان﴾

44. Allah, gökleri ve yeri hak ve adalet esaslarına göre, belli bir hikmete uygun olarak, şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem hâlinde, yani hak ile yaratmıştır. Gerçekten şu uçsuz bucaksız evrendeki bunca varlıkların mükemmel yaratılışında, hakikate iman edecek bir toplum için Allah’ın varlığını, birliğini, kudret ve

Page 442: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

merhametini gözler önüne seren nice mucizeler, nice deliller vardır. O hâlde:

C��'O�ء وا� �7�W�ة $'3> -5 ا�# bان ا� Cة�# bب وا2� ا��ا��" 54 ا�� M(او� �� ا$: 4 Sو6�&� ا �4 �#I� I'b$�ن Sوا C�&٤٥﴿ا﴾

45. Sana Rabb’in tarafından gönderilen bu muhteşem Kitabı hem kendine, hem de başkalarına okumak suretiyle onun aydınlatıcı yolunu izle ve beş vakit namazı hayatın merkezine yerleştirerek, dikkat ve özenle, mümkün olabildiğince cemaatle birlikte, dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı her türlü çirkinlik ve kötülüklerden alıkoyar. Unutmayın ki, Allah’ı her an ve her yerde hatırlayıp anmak, Rab ve İlah olarak O’nu hayatın her biriminde gündemde tutmak, elbette daha etkileyici ve daha önemlidir. Hiç kuşkusuz Allah, yaptığınız her şeyi bilmektedir. Kur’an ve namaz sayesinde kendinizi düzelttikten sonra, hak dini başka insanlara da duyurmak zorundasınız. Fakat bunu yaparken:

�O#y 5�ا 4'3� و2 M@ M ا)?5  اG ا�6� � ��8 Gب ا�ا ا@: ا�� �� ل وG $,�د� �ي ا �6��8 � ��ا ا4' ���O#?4 T� 5�ن ل ا���� وا3�'� وا3��� وا)1 و ﴾٤٦﴿ا��'� وا

46. Kitap sahipleri olarak bilinen Yahudi ve Hristiyanlar ile dinî konuları tartışırken, kaba ve kırıcı davranmayın. Gönül inciten, insanı rencide eden tavır ve davranışlardan uzak durun. Onlarla tatlı bir üslupla, en güzel şekilde tartışın. Fakat içlerinden açıkça zalimlik edenler başka. Çünkü böyleleri, hiçbir mantıklı gerekçeye dayanmadan hakikati inatla reddeder, sizi zorbalıkla sindirmeye çalışırlar. Hoşgörülü olacağız derken, zalimler karşısında ezik ve onursuz bir duruma düşmeyin. Onlara hak dinin kaynağının bir olduğunu, hatırlatarak deyin ki: “Bakın, biz hem bize gönderilen Kur’an-ı Kerime, hem de size gönderilen Tevrat, Zebur ve İncil’e —sonradan eklediğiniz veya değiştirdiğiniz kısımlar hariç— inanırız. Aslında bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da aynı ilâhtır. Biz, yalnızca O’na boyun eğen müminleriz!”

�5 ا$�' �6��A Cب�ا��" ا�� ��'� C و4� و&6�" ا �T8 54z� 54 ء �Gpz� r و54 @ �T8 ن�4'z� ب�ا�� �@��1 8���$'�� اG ا���A�ون ,�﴿٤٧﴾

Page 443: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

47. Ey Muhammed! Daha önceki elçilerimize indirdiğimiz gibi, işte böylece sana da bu son ilâhî Kitabı indirdik. Bunun içindir ki, kendilerine daha önce kitap verilmiş olan dürüst ve insaflı Yahudi ve Hristiyanlar, doğal olarak bu Kur’an’a da inanırlar. Şu Mekkeli putperest insanlar arasından da ona inananlar var. Zaten Bizim ayetlerimizi, aklını ve gönlünü günah kirleriyle karartmış nankörlerden başkası inkâr etmez. Senin hak Peygamber olduğun o kadar açıktır ki:

�'" اذا Gر$�ب اO�+�#�ن �O�8 T �\$ Gب و�54 & �T#+2 54 ا�&'{ $ # �٤٨﴿و4﴾

48. Bu Kur’an sana vahyedilmeden önce, sen herhangi bir kitap okuyor veya kendin böyle şeyler yazıyor değildin. Bu güne kadar içlerinde yaşadığın Mekke halkı, senin okuyup yazmadığını, hele din, felsefe, tarih, edebiyat gibi konularla uzaktan yakından ilgilenmediğini biliyordu. Eğer öyle olsaydı, Kur’an mesajını iptal etmeye, çürütmeye çalışan batıl peşinde koşan inkârcılar, “Sen bunları öncekilerin kitaplarından öğrendin.” diyerek Peygamberliğin hakkında şüpheye düşebilirlerdi.

1��5 او�$�ا اC�#I� و4� �, 1E Mور ا�6� �A ت�' �O��ن 8: @� ا��ت 8� ﴾٤٩﴿8���$'�� اG ا�|

49. Hayır, artık hiç kimse Kur’an hakkında şüpheye kapılmakta mazur görülemez. Bu mesaj, doğrudan Allah katından gelen ve kendilerine ilim verilen müminlerin gönüllerinde taht kuran apaçık ve anlaşılır ayetlerden ibarettir. Bizim ayetlerimizi, kibirli, inatçı ve bencil zalimlerden başkası inkâr etmez.

�� �6 p��O� ا C وا Sت -'1 ا�� Gا �O C 2: ا �T ل -#T� ا��ت 54 ر8 < و2���ا ���G ا �+4 ﴿٥٠﴾

50. O zalimler ki, “Madem Muhammed Allah’ın elçisi olduğunu iddia ediyor, o hâlde, bunun ispatlanması için Rabb’inden ona mucizeler gönderilmeli değil miydi?” dediler. Onlara de ki: “Mucizeler ancak Allah katındadır ve onu dilediği zaman gönderme kudret ve yetkisi yalnızca O’nun elindedir. Ben ise, sadece açık ve net olarak gerçekleri dile getiren bir uyarıcıyım.” Eğer mucize taleplerinde gerçekten samimî iseler;

M ذ�" ��)LO وذ&�ى �_ �A ان C�3�#- <# � ب�ا�� "�#- �'� �� ا �م �4z'�نt او�� �3W�� ا﴿٥١﴾

Page 444: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

51. Kendilerine gece gündüz okunup duran ve her ayeti başlı başına birer mucize olan bu Kitabı sana göndermemiz onlara mucize olarak yetmiyor mu? Hiç kuşkusuz bunda, inanmaya gönlü olan insanlar için rahmet ve şefkatimizin en açık bir tecellisi ve kulaklara küpe olması gereken bir öğüt vardır.

m�+��8 ا�5 ا4'� O�ات واGرضC وا�6� �1ا4 �#I� r� MA ا�? �3X ��'�8و M �'�8 S�8 <W& :2 :�o" @� ا�\���ون �pاو kS�8 �واW&٥٢﴿و﴾

52. Ey Müslüman! Kur’an gibi apaçık mucizeye rağmen yine de inkârda diretecek olurlarsa, onlara de ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter! Çünkü O, göklerde ve yerde olan her şeyi en mükemmel şekilde bilir. İlâhî kaynaklı olmayan ve hiçbir geçerli bilgi ve belgeye dayanmayan, yani batıla inanan ve Allah’ın ayetlerini inkâr eden kimseler var ya, işte onlar gerçek anlamda kayba uğrayanlardır.” Hâl böyleyken:

" 8�6I�ابC و���G ا;: O?4> �,��ء@� ا6I�ابC و��� �#,I ?��ون وI7� G �@و L w8 �3 '�$﴿٥٣﴾

53. İşledikleri bunca günaha rağmen hâlâ başlarına taşlar yağmadığını gören ve bundan cesaret alan zalimler, sana karşı küstahça meydan okuyarak, senden bir an önce azabı getirip kendilerini cezalandırmanı istiyorlar. Oysa Allah, tövbe edip doğru yola gelmeleri için onlara mühlet veriyor. Eğer ilâhî hikmet uyarınca, zalimlerin yargılanması için belirli bir süre öngörülmüş olmasaydı, bu küstahça davranışlarından dolayı, hak ettikleri azap çoktan başlarına çökmüş olurdu. Şimdilik onlara biraz daha mühlet verilecektir. Fakat günü gelince, o alay edip durdukları azap, hiç beklemedikleri bir anda onları ansızın yakalayacaktır.

k5� ��A����8 L�� ��O� � " 8�6I�ابC وان ;3'�#,I ?�﴿٥٤﴾

54. Evet, senden bir an önce azabı getirmeni istiyorlar. Oysa Hesap Günü cehennem, o nankörleri tamamen kuşatıp yutacaktır. Öyle ki:

﴾٥٥﴿��م �3�7w� ا6I�اب A 54�32� و54 $�{ ار;#3� و�_�ل ذو2�ا 4� OI$ � '&#�ن

Page 445: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

55. O Gün azap onları hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından çepeçevre saracak ve zebanîler onlara, “Yaptıklarınızın cezasını şimdi tadın bakalım!” diyecek. O hâlde:

�ي A�-+1ون ��A LI�وا M �gا ان ار�� �5 ا4' ﴾٥٦﴿�� -+�دي ا�6�

56. Ey iman eden kullarım! Eğer içinde bulunduğunuz ortam ve şartlar sizi Müslümanca yaşamaktan alıkoyup kötülük ve günaha sürüklüyorsa, içinde yaşadığınız toplumu, ülkeyi, arkadaş grubunu, aileyi, çevreyi, alışkanlıklarınızı, hayat tarzınızı vs. gerektiğinde terk ederek İslâm’ı yaşayabileceğiniz yepyeni bir hayata geçiş yapmalı, yani Allah yolunda hicret etmelisiniz. İşte yeryüzü, Benim arzım hepinize yetecek kadar geniştir. Günahlardan uzaklaşıp Allah’a sığınma imkânı her zaman her yerde vardır. Öyleyse, emirlerime tam bir teslimiyetle boyun eğerek yalnızca Bana kulluk edin.

�اL_x اO��ت K� ا��'� $�;I�ن W� ذ :&﴿٥٧﴾

57. Unutmayın ki, herkes bir gün mutlaka ölümü tadacaktır. Sonra da, hepiniz hesap vermek üzere Benim huzuruma çıkarılacaksınız. İşte o gün:

3�ر Gا �3 �ي 54 $ ��,$ �A�l L 3� 54 ا�,' 'x ��ت �'+��� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� �5 وا�6� �1��Q  > �#4�I�ا;� ا �I C�3� �A﴿٥٨﴾

58. Allah’a ve âhiret gününe yürekten inanan ve bu inancın gereği olan güzel ve yararlı davranışlarda bulunanları, ağaçlarının altından ırmaklar çağıldayan ve sonsuza dek içinde yaşayacakları cennet saraylarına yerleştireceğiz. Evet, Allah yolunda çaba harcayanlara verilen ödül ne güzeldir!

�E 5�وا و #�ن ا�6� &� � �3 ﴾٥٩﴿-#> ر8

59. Çünkü onlar, bu uğurda karşılaştıkları bütün zorluklara, sıkıntılara sabırla göğüs geren ve yalnızca Rab’lerine güvenen kimselerdi.

��&� ��ز32� وا� S  ا�رز32 :O�$ G L �ا8 5 54 د �� و&�� �#I�ا V� �O ﴾٦٠﴿و@� ا�?

60. Ey insanlar! Güvenilmeye lâyık tek varlığın Allah olduğunu daha iyi anlamak için, O’nun yarattığı doğal hayata bir göz atın: Nice canlılar vardır ki, kendi yiyeceklerini taşımaya bile güçleri yetmez. Fakat onları da sizi de yiyecek, içecek, barınak ve benzeri

Page 446: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

her türlü ihtiyaçlarınızı karşılayarak besleyen Allah’tır. Unutmayın ki, O her şeyi işiten, her şeyi bilendir. Aslında Allah’a kulluğu reddeden zalimler de bunu pekâlâ bilirler. Nitekim:

> �Az��ن و�� ��� 3� 4 �A r S5� ا�_�� �O_�وا �O � ا�7 O�ات واGرض و�\ ﴾٦١﴿P#Q 5 ا�?

61. Şayet onlara, “Gökleri ve yeri yoktan var eden, Güneş’i ve Ay’ı emrine boyun eğdiren kimdir?” diye soracak olsan, hiç tereddüt etmeden, “Allah’tır!” diyecekler. Öyleyse, neden Allah’ın yanı sıra birtakım uydurma ilâhlara boyun eğerek haktan yüz çeviriyorlar? Eğer güç ve zenginlikleriyle şımarıp azgınlaşıyorlarsa, şunu iyi bilsinler ki:

�ء 54 -+�د �7� 5O� زق �+?a ا�� Sا �� MX :�8ء -#� Sان ا CT� ٦٢﴿ه� و�_1ر﴾

62. Allah, imtihan hikmeti uyarınca, her insana farklı yetenekler ve imkânlar bahşederek kullarından dilediğine bol rızık bağışlar, dilediğine ölçülü ve idareli verir. Hiç kuşkusuz Allah, her şeyi tam olarak bilmektedir.

C S5� ا���_ �$3�1 4I8 54 رضGا T8 ��(�A ء�� �O�ء 4 ل 54 ا�? C و�� ��� 54 �3 S 1O� 2: ا� tن�#_I� G �@�&٦٣﴿8: ا﴾

63. Yine onlara, “Gökten yağmur yağdıran ve onunla ölü toprağa her bahar yeniden hayat veren kimdir?” diye soracak olsan, hiç tereddüt etmeden “Allah’tır!” diyecekler. Sen de onlara de ki: “O hâlde, her türlü övgüye lâyık olan da yalnızca Allah’tır. Size bunca nimetleri bahşeden Rabb’inize şükredip O’na kulluk ve itaat etmeniz gerekmez mi?” Ama gel gör ki, onların çoğu akıllarını kullanmazlar. Apaçık

gerçeği görmek istemez, inat edip inkârda diretirler. Çünkü dünya hayatının zevkleri gözlerini kör etmiştir. Hâlbuki:

Q�ة M3� ا����ان� �� &��ا �O#I�ن و4� @6ه ا����ة ا� Gار ا ��� اG 3�� وC�I� وان ا�1 1﴿٦٤﴾

64. Bu dünya hayatının zevk ve eğlenceleri, aldatıcı bir oyalanmadan ve gelip geçici eğlenceden başka bir şey değildir. Oysa özenip imrenmeye değer gerçek hayat, sadece âhiret yurdudur, bir bilselerdi. Aslında onlar, yaratılıştan vicdanlarına nakşedilen fıtri duygular sayesinde, bir tek Allah’a kulluk edilmesi gerektiğini pekâlâ bilirler:

Page 447: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

> �b#\4 Sا ا�د- "#W�ا MA ا�ذا ر&+�A kن�3� ا�> ا�� اذا @� �7�&� , � O#A r5� ﴾٦٥﴿T� ا��1

65. Güvenli bir ortamda Allah’ı unutan bu zalimler, büyük bir gemiye binip engin denizlere açıldıkları ve ölümcül bir tehlikeyle yüz yüze geldikleri zaman, bütün o uydurma ilâhlarını unutur ve tüm içtenlikleriyle Allah’a yönelip yalnızca O’na yalvarırlar. Fakat Allah kendilerini karaya çıkarıp kurtarır kurtarmaz, O’ndan başka varlıklara kulluk edip onlardan medet umarak, yeniden O’na ortak koşmaya başlarlar.

��O8 �واW��� ن�O#I� ف�?A � I�ا O ��و k�@�'�$٦٦﴿ا﴾

66. Böylece, kendilerine verdiğimiz bunca nimetlere karşı nankörce davranır, yeme, içme ve cinsel duyguları tatminden başka bir şey bilmeyen, doğruluk, adalet, erdemlilik gibi hiçbir ahlâkî endişe taşımayan hayvanlar gibi, dünyanın zevk ve nimetleriyle oyalanarak yaşayıp giderler. Fakat ne büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını yakında anlayacaklar. O hâlde, iş işten geçmeden bunu düşünsünler de, gerçek kurtuluş ve mutluluğa ancak Allah’a kulluk sayesinde ulaşılabileceğini anlasınlar:

�س ( 54�C�3� ا+A�+��4z� :m'�ن و8' } ا�' � ;I#'� )4�� ا4'� و� \� او�� ��وا ا Sا LOI ﴾٦٧﴿�W��ون

67. Mekke’de huzur ve güven içinde yaşayan kâfirler görmüyorlar mı ki, çevrelerinde kabileler hâlinde yaşayan insanlar bireysel ve toplumsal sıkıntılar, ekonomik ve siyasal çalkantılarla inim inim inlerken, Biz bu kutsal şehri nasıl saygıdeğer ve güvenli bir hâle getirmişiz? Şimdi onlar, hâlâ saçma ve asılsız inançlar peşinde koşarak, Allah’ın bunca nimetlerine karşı nankörlük mü edecekler?

��4 � '3; M �A ���ا Cءه��; � O� P�ب 8�� &86� او &6 S�ى -#> اA5 ا O4 �#y5 و54 ا� ��A��#� ى﴿٦٨﴾

68. Allah’a karşı yalan uyduran yahut kendisine hak ve hakikatin ta kendisi olan bu Kur’an gelince onu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Madem Kur’an’ı inkâr ettiler, cezalarını da mutlaka çekecekler. Öyle ya, kâfirler için cehennemde yer mi yok?

'� �'� �A @1وا�5 ;� < وا�6� �'?�O�ا VO� Sوان ا C�'#+� �3 '�13﴿٦٩﴾

Page 448: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

69. Mallarını ve canlarını Benim yolumda feda ederek Kur’an’ın öngördüğü hayat sistemini yeryüzünde egemen kılmak için cihad edenlere gelince, onları her biri dosdoğru cennete ulaştıran yollarımıza mutlaka ileteceğiz. Unutmayın, Allah daima iyilik yapanlarla beraberdir.

وم ﴾٣٠﴿ � ��رة ا��30. RUM SURESİ

Mekke döneminin ortalarında, Habeşistan’a hicret yıllarında indirilmiştir. Adını, İranlılarla yapılan savaşta yenilgiye uğrayan Rum’un, yani Bizanslıların kısa zamanda tekrar galip geleceğini haber veren ilk ayetlerinden almıştır. 60 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� ��� ﴾١﴿ ا�1. Elif, Lâm, Mîm. Dinle, ey insanoğlu! Senin çok iyi tanıdığın ve

sürekli kullandığın Elif, Lâm, Mîm gibi harflerden oluşan, bununla birlikte, en mükemmel hayat sistemini içinde barındıran, hikmetli öğütleriyle insanı en yüce olgunluk seviyesine ulaştıran, ilmî ve edebî üstünlüğüyle bütün insanları acze düşüren ve şimdi de, gelecekte yaşanacak bir olayı haber vererek ilâhî kaynaklı olduğunu bir kez daha ispat eden bu mesaja kulak ver:

}+#l kوم ﴾٢﴿ا��2. Allah’a, Peygamberlere ve kutsal kitaplara inanan Doğu Roma

imparatorluğu, yani Bizanslılar, 615 yılında, İranlı Sasani İmparatorluğu karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. Bu olay, İranlılar gibi putperest olan Mekkeli müşrikleri sevindirirken, Bizanslıları kendi inançlarına yakın gören müminleri üzüntüye sevk etti.

M� �A kن�+#w�� �3+#l 1I8 54 �@رض وGا < ﴾٣﴿اد

Page 449: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

3. O dönemin en güçlü iki İmparatorluğu arasında yapılan bu savaş, Arapların yaşadığı bölgeye yakın bir yerde, dünyanın en düşük rakımlı bölgesi olan Lut Gölü (Ölü Deniz) havzasında meydana geldi. Fakat bir daha asla belini doğrultamayacağını zannettiğiniz

Bizanslılar, bu yenilginin ardından yeniden toparlanıp İranlıları yenecekler. Ne zaman mı?

M �A kن�4'zO��ح اW� 6o4��و C1I8 544� 54 2+: وGا S C> �'� Vu8﴿٤﴾ 4. Bir kaç yıl —üç ila dokuz yıl— içinde. Bu nasıl olur demeyin.

Unutmayın ki, her işin başında da sonunda da karar verme yetkisi Allah’a aittir. Bizans ordusunun İranlıları bozguna uğratacağı o günlerde, Müslümanlar da Bedir savaşında kendilerinin üç katı olan müşriklere karşı büyük bir zafer kazanarak sevinecekler. Ayrıca, en azından Allah’a ve âhiret gününe iman eden Romalıların putperestler karşısında kazandıkları galibiyetten dolayı sevinç duyacaklar.

�b'8 �� ا��)� � � I�ا �و@ Cء� �7� 54 �b'� C S٥﴿ا﴾ 5. Bu zafer, bizzat Allah’ın yardımıyla gerçekleşecek. Çünkü O,

kullarından dilediğine yardım ederek zafere ulaştırır. Hiç kuşkusuz O, sonsuz kudret ve merhamet sahibidir. Bu ayetler indirildiği sırada, Bizans İmparatorluğunun

parçalanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Kur’an’ın bu haberi vermesinden sekiz yıl sonra bile, hiç kimse Bizans İmparatorluğu’nun yeniden toparlanacağını, hele İranlıları yenilgiye uğratacağını hayal bile edemezdi. Fakat Bizans ordusu, İmparator Heraklius komutasında yeniden toparlanarak İranlılara karşı beklenmedik bir karşı saldırı başlattı ve 624 yılında, yani tam dokuz yıl sonra, onları müthiş bir bozguna uğratarak kaybettiği bütün toprakları geri aldı. Aynı yıl, Müslümanlar da Bedir’de müşriklere karşı büyük bir zafer kazandılar. Böylece, Kur’an’da haber verilen olaylar aynen gerçekleşerek Allah’ın vaadi yerine gelmiş oldu. Nasıl olmasın ki;

�س O#I� G�ن و-1 و-1ه و5�� ا&� ا�' Sا {#\� G C S٦﴿ا﴾ 6. Bu yardım sözü, bizzat Allah’ın müminlere verdiği bir sözdür

ve Allah asla sözünden dönmez. Ne var ki, insanların çoğu bunun bilincinde değiller.

Page 450: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Q�ة @� l�A#�ن �O#I�ن Gو@� -5 ا r�� ﴾٧﴿y�@�ا 54 ا����ة ا�17. Çünkü onlar Allah’ı hiç hesaba katmadan kendilerince plânlar,

projeler kurar, tüm olup bitenleri yalnızca sebep sonuç ilişkisi içinde değerlendirirler. Tek bildikleri, bu dünya hayatının dış görünüşüdür. Varlığın sadece maddî yönüyle ilgilenirler. Evrenin değişmez ilkelerini ve temel yasalarını kavrayamaz, eşya ve olayların ardında yatan hikmet ve hakikatleri düşünemezler. Onun içindir ki, her şeyin dünyada başlayıp dünyada bittiğini sanırlar. Asıl yaşanacak hayat olan âhiretten ise, tamamen habersiz ve ona karşı ilgisizdirler.

O�ات واGرض و4� 8�'3 او�� ا�? Sا P#Q �4 ��3?W�M ا �A ��واW � C<O?4 :;وا P���8 Gا ��O�� �3�A�ون �س �_#8�p~ ر8 vا 54 ا�' ﴾٨﴿وان &��

8. Peki onlar, yüreklerinin ta derinliklerine nakşedilmiş vicdan ve sağduyunun sesine kulak verip de kendi içlerinde bir muhasebe yaparak düşünmüyorlar mı ki, Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri ancak hak ve adalet esaslarına göre, belli bir hikmet doğrultusunda ve şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem hâlinde, yani hak olarak yaratmıştır ve yine akıllarını kullanıp anlamıyorlar mı ki, Allah bu hayatı sonsuza dek sürecek şekilde değil, ancak belirli bir süre için yaratmıştır? Aslında her insan, ruhuna yerleştirilmiş doğal eğilimler ve yetenekler sayesinde bunları bilir. Fakat insanların çoğu, kendilerini ahlâkî kayıtlarla sınırlayacağını bildiklerinden, bir gün Rab’lerine kavuşacakları ve O’na hesap verecekleri gerçeğini inatla reddederler.

ة وا او�� �2 �3'4 1Xا ا�� �& C�3#+2 54 5� vوا MA اGرض A�'|�وا &�} &�ن -�L+2 ا�6� K�روا �?� G�3 اO#|�� Sن ا�& �OA Cت�' � -O�و@� و;��ء$3� ر3#�� 8��+� O4 �&ا ��و@�O-و5�� رض و

Cن�O#|� �3?W��ا ا �&﴿٩﴾ 9. Peki bu inkârcılar hiç yeryüzünü dolaşıp da, kendilerinden

önceki zalimlerin sonlarının ne olduğunu görmediler mi? Üstelik geçmişte yaşamış bu toplumlar, her bakımdan kendilerinden daha güçlüydüler. Nitekim ziraat, madencilik, inşaat ve benzeri amaçlarla toprağı büyük bir ustalıkla sürüp işlemişler ve yeryüzünü bu günkü insanlardan çok daha ileri düzeyde geliştirip imar

Page 451: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

etmişlerdi. Ve şimdi size olduğu gibi, onlara da elçileri apaçık delillerle gelmişti. Fakat onlar elçilere başkaldırmış ve bu yüzden helâk olup gitmişlerdi. Allah cezalarını vermekle onlara haksızlık etmiş değildi. Ne var ki, bile bile kötülüğü tercih ederek onlar bizzat kendi kendilerine zulmediyorlardı.

�K tن �] و&��ا 38� �? 3 Sت ا���ا 8�8 �ى ان &6 �ا � �[ا ا�? �5 ا�� ﴾١٠﴿&�ن -�L+2 ا�6�10. Ama neticede, kötülük yapanların sonu da kötü oldu.

Çünkü onlar, Allah’ın ayetlerini bile bile yalan sayıyor ve onları alaya alıyorlardı.

Sن ا�I;�$ T��ا �K 1ه� �I� �K P#\�١١﴿�+1[ا ا﴾ 11. Allah, evreni ve hayatı yoktan var ederek ilk yaratmayı

gerçekleştirir. Sonra bunu, her biri başlı başına birer mucize olan bu yaratma işini sürekli tekrarlayarak, her an yeniden ve yeniden yaratır. Ve sonunda, sizi âhiret âlemi denilen yepyeni bir hayat için yeniden diriltir ve hepiniz yaptıklarınızın hesabını vermek üzere O’nun huzuruna çıkarılırsınız.

�-L �+#� اO�,4��ن و��م ﴾١٢﴿$_�م ا�?12. Yeniden diriliş ve yargılanma Saati gelip çattığı gün, suçlular

müthiş bir pişmanlık ve hayal kırıklığına uğrayarak tüm ümitlerini yitirecekler.

�5 �5� 3�� 4 و�� ��A�& �3x�� ��pz�IWX �3xا و&��ا 78�& &�X 5﴿١٣﴾ 13. Vaktiyle Allah’a ortak koştukları o sözde ilâhlar, onların

affedilip kurtulması için kendileriyle Allah arasında aracılık edemeyecektir. Zaten o zaman bizzat kendileri, Allah’a ortak koştukları bu ilâhlarını reddedeceklerdir.

2�ن و��م �W � 6o4�� L-� ﴾١٤﴿$_�م ا�?14. Evet, Hesap Saati geldiği gün, işte o zaman ilâhî adalet tam

olarak tecelli edecek ve iyilerle kötüler birbirlerinden ayrılarak gruplar hâlinde toplanacaklar:

� 4�A �ون�� Lgرو M �A �3A ت���� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� ﴾١٥﴿ا�6�15. Allah’a ve âhiret gününe inanan ve bu imana yaraşır güzel ve

yararlı davranışlar ortaya koyan kimseler, sonsuz nimetlerle

Page 452: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

donatılmış cennet bahçelerinde, sevinç ve neşe içinde keyif sürecekler.

� �MA "o ا6I�اب 4�u�ون وا4 �pو�A �ةQ G~ ا�و�_� �$'���ا 8�8 �W& 5�وا و&6 ﴾١٦﴿ا�6�16. Hakikati inkâr ederek ayetlerimizi ve bunun doğal sonucu

olarak âhiret buluşmasını yalanlayanlara gelince, onlar da şiddetli bir azabın içine atılacaklar.

��ن +?A ن��+b$ > < $O?�ن و)� �( S١٧﴿ا﴾ 17. Öyleyse ey kullarım, gece vaktine girerken ve sabaha

erişirken, yani özellikle yatsı ve sabah namazlarında uzun uzun Kur’an okuyarak ve okuduğumuz ayetler üzerinde tefekkür ederek Allah’ın yüceliğini anın.

T�3�ون و|$ > O�ات واGرض و-7�� و)� ﴾١٨﴿ا��MA 1O ا�?18. Unutmayın ki, göklerde ve yerde her türlü övgü ve yücelik,

sadece O’nun hakkıdır ve yalnızca O’na yaraşır. O hâlde, ey kullarım! Akşamüstü, yani ikindi ve akşam namazlarında ve öğle vaktine girerken öğle namazında O’nu övgüyle anıp yüceltin.

{ 54 ا��M و��M اGرض 1I8 4 �\�ج �O�و�\�ج ا } �O�54 ا M��3$�C و&6�" $\�;�نt ا�﴿١٩﴾

19. O Allah ki, ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarır ve yeryüzünü süsleyen bitki örtüsünün ölümünden sonra, toprağa her bahar yeniden hayat verir. İşte siz de ey insanlar, Hesap Günü mezarlarınızdan böyle çıkarılacaksınız.

�ا ا � 78� $' 7�ون و54 � ان Q#_�� 54 $�اب K� اذ �T$��٢٠﴿ا﴾ 20. O’nun sonsuz ilim, kudret ve merhametinin, dolayısıyla kulluk

edilmeye lâyık yegâne Rab ve İlâh oluşunun delillerindendir ki, sizi cansız bir topraktan yarattı ve işte şimdi, yeryüzüne dağılan insanlar oluvermişsiniz.

ة ور)CLO و54 ��ا ا3��� و;I: 8�'�� 4�د � ان P#Q ��� 54 اW?�� ازوا;� � ?�' �T$��ا M �A ان��ت �_�م � W��ون G "�٢١﴿ذ﴾

21. O’nun kudret ve merhametinin delillerinden biri de, size kendi cinsinizden, yanlarında huzur ve mutluluk bulabileceğiniz eşler yaratması ve aranıza sevgi ve şefkat

Page 453: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

duyguları yerleştirmesidir. Hiç kuşkusuz bunda, düşünen insanlar için nice dersler, nice ibretler vardır.

��ت �#I��O� و54 G "�ذ M �A ان C��O�ات واGرض واY Qف ا�?' �� وا��ا < ا��$P#Q �T ا�?﴿٢٢﴾

22. Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve şivelerinizin ayrı ayrı olması ve kiminiz beyaz, kiminiz siyah, kiminiz sarı ırktan olmanız hasebiyle renklerinizin farklı farklı olması da O’nun sonsuz lütuf ve rahmetinin delillerindendir. Elbette bunda, evreni ve insanı dikkatli bir gözle inceleyen bilgili insanlar için nice ibretler vardır.

��ت �_�م �?IO� و54 G "�ذ M �A ان �CT#uA 54 �&p]��w 8ر وا�3 ﴾٢٣﴿ن ا��$�T 4'�4�� 8���: وا�'23. Gece ve gündüz vakti uykuya dalmanız ve Allah’ın lütuf ve

nimetlerini araştırıp bulabileceğiniz imkân ve yeteneklere sahip olmanız da O’nun sonsuz ilim, kudret ve merhametinin delillerindendir. Hiç kuşkusuz bunda, hakikatin sesine kulak veren insanlar için nice ibretler vardır.

� و54 �A ء�� �O�ء 4 ��� ا��ق Q�A� وIOm� و��ل 54 ا�? ��� �T$��ا M �A ان C�3$�4 1I8 رضGا T8 �M��ت �_�م �I_#�ن G "�٢٤﴿ذ﴾

24. İnsanlara hem korku veren, hem de yağmuru müjdeleyip ümit aşılayan şimşeği size göstermesi ve gökten sağanak sağanak yağmur yağdırıp onunla ölü toprağa yeniden hayat vermesi de O’nun ilim, kudret ve azametinin delillerindendir. Şüphe yok ki bunda, aklını kullanan insanlar için nice ibret verici deliller vardır.

�O�ء واGرض 8�4�هK �C� اذا د-�&� د-�ة 54 اG و54 �� ان $_�م ا�? T$��ن ا�;�\$ � �ا ا ﴾٢٥﴿رض اذ25. Göklerin ve yerin O’nun emir ve iradesiyle sapasağlam

ayakta durması da O’nun tek bir Rab ve İlâh olduğunu ortaya koyan muhteşem delillerindendir. Fakat evrendeki bu harika düzen bir gün yıkılıp yerle bir olacaktır.

Sonra Allah sizi bir tek seslenişle yerden kalkmaya çağırır çağırmaz, derhal kabirlerinizden fırlayıp çıkacak ve yaptıklarınızın hesabını vermek üzere O’nun huzurunda toplanacaksınız. Öyle ya:

T�و �2 T� :& CرضGات وا�O ﴾٢٦﴿ �ن MA 54 ا�?

Page 454: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

26. Göklerde ve yerde var olan insan, cin, melek gibi bütün varlıklar O’nun aciz birer kuludur ve hepsi ister istemez O’na boyun eğmektedir.

�1ه و@� ا@�ن -#CT� وT� اO��: اG-# و@� �I� �K P#\�ي �+1[ا ا O�ات واGرضr و@� ا�6� > MA ا�? t�� ��� ا� � � I�٢٧﴿ا﴾

27. Evreni ve hayatı yoktan var eden ve canlıların ölümünün ardından, her biri başlı başına birer mucize olan bu yaratılış olgusunu sürekli tekrarlayan O’dur. Bu, O’nun için çok kolaydır. Çünkü göklerde ve yerde en yüce sıfatlar ve en mükemmel özellikler O’na aittir. Gerçek anlamda kudret ve hikmet sahibi olan da sadece O’dur. Hâl böyleyken, Arap müşrikleri hâlâ Allah’a ortak koşuyor, birtakım

putların ve putlaştırılmış kimselerin de hayata hükmetme ve haram helâl sınırları çizme yetkisine sahip ilâhlar olduğunu iddia ediyorlar.

� g�ب �A �&�'2رز �4 M �A ء�� &�X 54 ���O�4#�{ ا �54 4 ��� :@ C��?W ��� Y�4 54 ا & �3�A�\$ اء� �� T� �A ن�#_I� م�ت �_�� Gا : bW "�6& C��?W�W �� ا �\﴿٢٨﴾

28. Ey müşrikler! Allah, şirkin mantıksızlığını ortaya koymak üzere size kendi hayatınızdan bir misal veriyor: Emriniz altında bulunan kimseler arasında, size verdiğimiz nimetleri kullanma ve harcama konusunda sizinle eşit derecede yönetim hakkına sahip olan ve birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekinip sözünü dinlediğiniz ortaklarınız var mı ki, tutup Benim mülkümde, Benim kullarımı Bana eş ve ortak kabul ediyorsunuz? İşte, aklını kullanan bir toplum için ayetlerimizi böyle canlı

örneklerle açıklıyoruz.

:8 5� ��E�C و4� 54 �3� Sا :gي 54 ا �13� 5OA r�#- vw8 �@اء� ��O#y 5�ا ا@� +V ا�6� ﴾٢٩﴿ ا$29. Fakat o zalimler ayetlerimizi düşünüp ibret alacakları yerde,

hiçbir doğru ve geçerli bilgiye dayanmaksızın, arzu ve heveslerinin peşine takılıp gittiler. Bu yüzden, doğru yola iletilmeye lâyık olamadılar. Evet, Allah’ın işledikleri günahlar sebebiyle yoldan çıkardığı kimseleri kim doğru yola iletebilir? Ve Allah onları yardımsız bırakmışsa, onlara kim yardım edebilir?

Page 455: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�2�A �1ذ�" ا� C Sا P#\� :� �1+$ G C�3�#- س� A M�� ا�' ا� � S��ة اA C�W� �'( 5� �5 و;3" �1#��  و5�� ا �س O#I� G�ن  ا�_� ﴾٣٠﴿&� ا�'

30. O hâlde, ey insan! Sen her türlü batıl inanç ve ideolojiden uzaklaşıp bir tek Allah inancına sımsıkı bağlanan bir Hanif olarak, yüzünü dosdoğru bu dine, Kur’an’ın ortaya koyduğu bu mükemmel inanç sistemine çevir! Yani, Allah’ın insan bünyesine nakşetmiş olduğu o saf, temiz ve doğal yaratılış hâline… Unutma ki, toplumlar ve çağlar ne kadar değişirse değişsin, Allah’ın yarattığı ve varlık üzerinde egemen kıldığı yasalarda ve gönderdiği inanç kurallarında hiçbir bozulma, pörsüme ve değişiklik göremezsin. İşte dosdoğru din budur. Ne var ki, insanların çoğu bunu bilmez.

> �+� �'4 k> �&�7O�ا 54 ا���$ Gة و�# bا ا��O� _�ه وا�2 ﴾٣١﴿اT�� وا$31. İşte bunun için siz, Allah’ın yasalarıyla çelişen her şeyden ve

herkesten yüz çevirerek, tüm ruhunuzla ve tüm benliğinizle O’na yönelin ve yürekten saygıyla O’na bağlanın. Namazı dosdoğru kılın ve O’ndan başkalarını kanun koyucu ve yol gösterici kabul ederek tanrılaştıran o müşriklerden olmayın.

54 � ب O8� A �3�1��)�ن ا�6� ( :& C�I�X ا��'3� و&� 2�ا د� �A 5﴿٣٢﴾ 32. Yani, Allah’ın tüm insanlık için ortaya koyduğu bu evrensel

inanç sisteminden yalnızca bir bölümünü alıp geri kalanı inkâr ederek dinlerini paramparça eden ve bunun sonucunda, her grubun kendi sahip olduğu bilgi kırıntıları ile övündüğü düşman gruplara ayrılan kimselerden olmayın. Aslında insan, Allah’ın ona doğuştan bahşettiği sezgisel yetenekler

sayesinde doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilir. Nitekim:

�P 4'3� �8 4 واذا ��A اذا LO(ر T'4 �32ا اذا� < اK T��� اذ �+� �'4 �3 �س g� د-�ا ر8 3� � ا�' 8 kن�٣٣﴿�7�&﴾

33. İnsanlar bir sıkıntıyla karşılaştıkları zaman, tüm içtenlikleriyle Rab’lerine yönelerek O’na el açıp yalvarırlar. Fakat Allah onlara kendi katından bir rahmet tattırınca, içlerinden bazıları Allah’a şükredip O’na kulluk edecekleri yerde, “Kurtuluşumuz şunun sayesinde, bunun sayesinde gerçekleşti.”

Page 456: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

diyerek Allah’ın lütfunu başkalarına isnat eder ve böylece Rab’lerine ortak koşarlar.

� A?�ف $O#I�ن W����وا I�ا O A C�@�'�$ا ��O8﴿٣٤﴾ 34. Böylece, kendilerine verdiğimiz bunca nimetlere karşı büyük

bir nankörlük etmiş olurlar. Onlara de ki: Madem inkârı tercih ettiniz, o hâlde bu dünyanın aldatıcı zevkleri içinde bir süre daha oyalanın bakalım. Fakat yakında, ne büyük bir yanılgı içinde olduğunuzu anlayacaksınız.

�ا �T8 �7�&�ن ام �& �O8 � #� � �3A ���#� �3�#- �'� ﴾٣٥﴿ا35. Biz onlara, Allah’a eş ve ortak koşmalarının doğru bir

davranış olduğunu söyleyen bir delil mi gönderdik ki, ısrarla ve inatla bu günahta diretiyorlar?

�ا �3� اذا @� �_'��ن واذ 4{ ا��1 12 �O8 Lo �� �3+b$ وان C�38 ا�(�A LO(س ر� ﴾٣٦﴿ اذ2'� ا�'36. Bu tür nankör insanlara katımızdan azıcık bir nimet, bir

rahmet tattıracak olsak, bununla övünüp şımarırlar. Fakat kendi elleriyle yaptıkları çirkin işler yüzünden başlarına bir belâ gelince de, Allah’ın rahmetinden büsbütün ümitlerini keserler. Nimetlere kavuşunca kibre kapılıp azgınlaşır, musibetle yüz yüze gelince de isyankârlık ederler.

��ت �_�م �4z'�ن او�� G "�ذ M �A ان Cء و�_1ر� �7� 5O� زق �+?a ا�� S٣٧﴿��وا ان ا﴾ 37. Allah’ın, imtihan hikmeti uyarınca kullarından dilediğinin

rızkını bollaştırdığını, dilediğine de ölçülü ve idareli verdiğini görmüyorlar mı? Her türlü nimet ve bereketin yalnızca O’nun elinde olduğunu düşünmüyorlar mı? Hiç kuşkusuz bunda, iman edecek bir toplum için ibretler vardır.

� A�ت Sا T;1ون و� ��� 5� �6#� vQ "�ذ C:� �+ < وا58 ا�? ��?O�وا T �o" @� ذا ا�_8�> )_ �pواو��ن #WO�٣٨﴿ا﴾

38. O hâlde, Allah’ın sana bağışladığı bu nimetlerin şükrünü eda edebilmek için, yakın akrabaya, komşulara, yoksullara ve yolda kalmış olanlara haklarını ver. Allah’ın sevgisini kazanmak isteyenler için en doğru davranış budur. İşte ebedî kurtuluşa erecek olanlar bunlardır. Bunun için, fakiri iyice fakirleştiren,

Page 457: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

toplumsal dayanışma ve yardımlaşmayı felce uğratan faiz ve tefeciliğin her çeşidinden uzak durun. Unutmayın ki:

�� �� ا$� � 54 ز&�ة $�� و4 r و4 Sا -'1 ا�8�� YA س� �M ا4�ال ا�' �A اp�8v� �8ا$� � 54 ر Sا T;1ون و� O�ا �@ "o� �pو�A ن�WIu﴿٣٩﴾

39. İnsanların ticaret malları içinde artacağını düşünerek verdiğiniz faizli borç para, —rakamsal olarak artmış gibi görünse de— Allah katındaki ilâhî ölçülere göre hiçbir şekilde artmaz. Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için ekonomik ve sosyal bir kulluk görevi olarak verdiğiniz zekât malları ise, hem toplumsal barış, huzur ve dayanışmayı temin ederek, hem de size Allah’ın hoşnutluğunu ve cennet nimetlerini kazandırarak tam bir hayır ve bereket kaynağı olur. Evet, faizden kaçınan ve zekâtlarını güzelce verenler var ya, işte, gerek dünya kazancını, gerekse âhirette alacakları ödüllerini kat kat arttıranlar bunlardır.

S54 ذ� ا :IW� 54 ��x�� &�X 54 :@ C��� ���� �K �� � �O� �K ��2رز �K ��_#Q ي �� 54 ا�6� tن�7�&� � O- <��I$و T��+� CءMX﴿٤٠﴾

40. Sizi yoktan var eden, sonra rızkınızı kazanmanız için gereken yetenek ve imkânları size bahşeden, sonra zamanı gelince sizi öldüren ve sonunda hepinizi Hesap Gününde yeniden diriltecek olan O’dur. Peki, O’na eş ve ortak olduğunu iddia ettiğiniz varlıklar arasında, bunlardan herhangi birini yapabilen var mı? Elbette hayır! O hâlde şunu iyi bilin: Allah, onların uydurmuş oldukları şirkin her şeklinden ve her türünden münezzehtir. Birtakım tanrısal nitelikler atfederek Allah’a ortak koştukları her şeyin üzerinde ve ötesindedir, yüceler yücesidir. İşte bu hakikat anlaşılamadığı içindir ki:

�3y - ي �_I8 �3� ا�6� �س �6�� 3� اW�?�د MA ا�� وا�+�� O8� &?+{ ا�1ي ا�' #I� ا�#O ﴾٤١﴿��;I�ن

41. Kur’an’ın rehberliğini reddeden insanlığın kendi eliyle yaptığı kötülükler yüzünden, hem toplumsal, hem de doğal denge bozularak karada ve denizde haksızlık, adaletsizlik, dünya savaşları, nükleer felâketler, aşırı silahlanma, çevre kirlenmesi, uyuşturucu, alkol, cinsel sapıklık, terör ve anarşi gibi her türden

Page 458: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

fesat ve bozgunculuk ortaya çıktı. İşte Allah, yaptıklarının bir kısmını onlara daha bu dünyada böylece tattırıyor ki, bu gidişin yanlış olduğunu anlayıp yeniden Kur’an’a dönsünler.

:2 > �C:+2 54 5 &�ن ا&�@� 74�&� |�وا &�} &�ن -�L+2 ا�6��A رضGا MA واv ��﴿٤٢﴾ 42. Bu hakikati daha iyi kavramaları için onlara de ki: “Geçmişte

helâk edilen kavimlerin yeryüzünde bıraktıkları harabeleri ve yerle bir olmuş şehir kalıntılarını gezip dolaşın da, pek çoğu Allah’ın egemenliğini reddederek müşrik olan önceki zalimlerin sonları ne olmuş, görün.”

�2�A � 4�د G م�� M$�� 54 2+: ان � �5 ا�_� -�ن و;3" �1#� 1 b� 6o4�� S54 ا T﴿٤٣﴾ 43. O hâlde, ey insan! Allah tarafından ta ezelden tayin edilen ve

geri çevrilmesi asla mümkün olmayan o büyük Gün gelmeden önce, her türlü batıl inanç ve ideolojiden uzaklaşarak, yüzünü bu mükemmel inanç sistemine çevir. O gün insanlar hesaba çekilecek ve iki temel gruba ayrılacaklar:

54 k13ونO� �3?WYA ����E :O- 54و r�هW& T�#IA �W&﴿٤٤﴾ 44. Kim inkârı tercih ederse, bunun zararı ancak kendisinedir.

Kim de iman edip güzel ve yararlı işler yaparsa, işte onlar kendileri için mutlu bir gelecek hazırlayanlardır.

ي ,�� 5� ��A���ا ��� G T C ا �T#uA 54 ت���� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� ﴾٤٥﴿ا�6�45. Çünkü Allah, iman edip güzel davranışlar gösteren o fedakâr

müminleri sonsuz kerem ve lütfuyla ödüllendirecektir. Gerçek şu ki, O kâfirleri asla sevmez.

�_�� 54 ر)�T O و� ,�ي اW�#" 8�4�ه� و� + و54 �ات و�6�� ��ح 4+7 � ان ���: ا�� �T$��ا ا�w #I�و �T#uA 54 ٤٦﴿�� $7��ون﴾

46. O’nun sonsuz ilim, kudret ve merhametinin delillerinden biri de bolluk ve bereket kaynağı olan yağmurları müjdeleyen rüzgârları göndermesidir. Ki böylece Allah size rahmetinden bir nebze tattırsın, o devasa gemiler O’nun emir ve iradesiyle engin denizlerde akıp gitsin, böylece siz de O’nun size lütfettiği nimetleri arayıp bulasınız ve bahşetmiş olduğu bunca nimetlere karşılık O’na şükredesiniz.

Page 459: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

'�ت و�_1 �+��8 �@�]��,A �34�2 <�ا Y�54 2+#" ر �ن ار�#'�و& Cا�5 ا;4�� _O'� 54 ا�6��A > �'4zO�ا �b �'�#- �_(﴿٤٧﴾

47. Ey şanlı Elçi! Biz senden önce de nice Peygamberleri kendi toplumlarına mesajımızı ileten elçiler olarak göndermiştik de, onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat zalimler onları şiddetle reddettiler, müminlere baskı ve işkenceler yaptılar. Biz de müminleri kurtardık ve suçlulardan, zulmettikleri masum insanların intikamını aldık. Çünkü Bizim yolumuzda mücadele eden müminlere yardım etmek, üzerimizde bir hak ve mutlaka yerine getirilmesi gereken bir söz, bir sorumluluk idi. İşte Rabb’inizin sonsuz kudret ve merhametini gösteren bir başka

delil:

Sا T#I,�ء و� �O�ء &�} ��7 ��8� MA T�?+�A ا�?� v �� A ح�� ي ���: ا�� &?W� A�ى ا�6�� اذا @� �? +7�ون �ء 54 -+�ده� �7� 54 �T8 ب�Eا ا� A r�ذ �T�YQ 54 دق �\�ج�٤٨﴿ا�﴾

48. Allah rüzgârları gönderir de, tonlarca ağırlıktaki bulutları kaldırıp sürüklerler. Böylece, o bulutları küçük parçalara ayırarak gökyüzünde dilediği gibi yayar. Derken, bulutların arasından yağmurun boşaldığını görürsün. Allah bu yağmuru kullarından dilediğinin bağ ve bahçeleri üzerine yağdırınca da, onlar büyük bir sevinç duyarlar.

وان �ا 54 2+: ان ���& > �?#+O� �T#+2 54 �3�#- ٤٩﴿ل﴾ 49. Oysa o yağmurun yağdırılmasından önce, ümitsiz ve çaresiz

bir hâldeydiler.

�|�A #- �@و r<$�O�ا M�O� "�ان ذ C�3$�4 1I8 رضGا M�� {�& Sا }O(ر ر�Kا <� > &: ا� �� ﴾٥٠﴿MXء �12

50. Allah’ın sonsuz kudret ve rahmetinin eserlerine bir bak; bitki örtüsü tamamen kurumuş olan yeryüzüne ölümünden sonra her bahar mevsimi nasıl da hayat veriyor! İşte buna gücü yeten Allah, elbette ölüleri diriltecek kudrete de sahiptir. Hiç şüphe yok ki, O’nun her şeye gücü yeter. Allah insanları nimetlerle imtihan ettiği gibi, musibetlerle de

imtihan eder:

Page 460: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�� A�اوه Wb4�ا �|#�ا 1I8 54ه� �W��ون و�� � ﴾٥١﴿ار�#'� ر�51. Eğer onların bağlarını bahçelerini tarumar eden bir fırtına

göndersek de o ürünlerin kuruyup sararmış olduğunu görseler, hemen nankörlüğe başlarlar. Bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğunu, sahip oldukları her şeyin onlara Allah tarafından bağışlandığını ve bir gün mutlaka geri alınacağını düşünmezler.

" �A 5� -��ء اذا و��ا ��814 � ا�1 bا� VO?$ Gو <$�O�ا VO?$ G﴿٥٢﴾ 52. Ey Müslüman! Gerçek şu ki, sen böyle kalpleri kibir, bencillik

ve günah kirleriyle kararıp ölmüş olanlara hak ve hakikati duyuramazsın. Ne kadar çırpınsan da, gerçeklerden sırt çevirip uzaklaşmakta olan sağırlara bu çağrıyı işittiremezsin.

�� ﴾٥٣﴿ا{ 38�د اC�3 �Yg 5- MOI� ان $?VO ا8 54z� 54 G���'$� O#?4 �3A�نt و453. Ve vicdanları kirlenmiş, gönül gözleri körelmiş olan zalimleri,

saptıkları yanlış yoldan çevirip doğru yola iletemezsin. Sen bu çağrıyı ancak, ayetlerimize inanmaya gönlü olan iyi niyetli, temiz yürekli insanlara işittirebilirsin ve zaten onlar, hakikatin sesini işitir işitmez derhal Rabb’lerine boyun eğerler.

Sا CL+�Xو �WIg ة �2 1I8 54 :I; �K ة �2 {Ig 1I8 54 :I; �K {Ig 54 ��_#Q ي ا�6� �� �� ا�_�1 �#I�ا �و@ rء� �7� �4 P#\�﴿٥٤﴾

54. O Allah ki, sizi önce aciz ve güçsüz bir bebek olarak yarattı. Bu güçsüzlüğün ardından size kuvvet bahşetti ve bu kuvvetin ardından da, size tekrar zayıflık ve ihtiyarlık verdi. Evet, Allah dilediğini dilediği gibi yaratır. Çünkü O, sonsuz ilim ve kudret sahibidir.

�ا �Az��ن و��م �& "�6& CL-�� vl ا��+� �4 kن�4�,O�ا �?_� L-� ﴾٥٥﴿$_�م ا�?55. Diriliş Saati gelip çattığı gün, yattıkları mezarlarından kalkan

günahkârlar, yeryüzünde sadece çok kısa bir zaman kaldıklarına yemin edecekler. Dünya hayatı zihinlerinde o ölçüde değersizleşecek ki, orada birkaç saat dışında kalmadıklarını zannedecekler. İşte onlar, vaktiyle hayattayken de böyle aldanıyorlardı. Orada da olayların hakikatine, özüne nüfuz edemiyorlardı. Her şeyin dünya hayatından ibaret olduğunu, Hesap

Page 461: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Günü için yeniden dirilişin asla gerçekleşmeyeceğini iddia ediyorlardı.

ا�> ��م ا�+I�� و2�ل Sب ا� & M �A � �+� 1_� ن�O� �Gوا �#I�ا ا�5 او�$� 63Aا ��م ا�+I� ا�6� G � '& �� ﴾٥٦﴿ $O#I�ن و��'

56. Buna karşılık, kendilerine Allah tarafından ilim ve iman bahşedilmiş olanlar, “Hayır, Allah’ın kitabında haber verildiği üzere —ki bu ilâhî bir yazgıdır— siz ta Diriliş Gününe kadar mezarlarınızda kaldınız!” diyecekler, “İşte Rabb’imiz tarafından vadedilen Diriliş Günü budur. Fakat siz bunu bir türlü anlamaya yanaşmıyordunuz.”

6o4��A ن�+ I ?� �@ G6ر$3� وI4 ا�O#y 5� ﴾٥٧﴿VW'� G ا�6�57. O Gün, zulüm ve haksızlık etmiş olanların mazeretleri

kendilerine hiçbir fayda sağlamayacak ve Rab’lerinin hoşnutluğuna da eremeyecekler. Zira vaktiyle kendilerine yeterli bir süre verilmiş, güzelce uyarılmışlardı:

M @6ا ا�_�ان C:�4 :& 54 و�� ;8 �3 o�L� ��_ و�_1 �A س� '#� �'8�g � �وا ان ا �W& 5� �5� ا�6� ﴾٥٨﴿اG 4+�#�ن

58. Doğrusu Biz bu Kur’an’da, insanlara hakikati tüm berraklığıyla göstermeye yetecek her türden ibret verici misaller, apaçık ve anlaşılır örnekler verdik. Bununla birlikte, sen onlara Kur’an mucizelerinden bir delil göstersen, hakikati inkâra şartlanmış olanlar, “Siz batıl iddialarda bulunmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz.” derler.

�O#I� G 5�ن &6�" -#> 2#�ب ا�6� Sا V+��﴿٥٩﴾ 59. İşte Allah, apaçık hakikati görmek istemeyen cahillerin

kalplerini böyle mühürler.

�E�A ن�2'�� G 5� " ا�6� ' W\ ?� Gو P( S٦٠﴿ان و-1 ا﴾ 60. O hâlde, onların baskı ve eziyetlerine sabret! Hiç kuşkun

olmasın ki, Allah’ın vaadi gerçektir. Bu vaade inanmayanların tavır ve davranışları, sakın seni ümitsizliğe düşürüp yılgınlığa sürüklemesin. Zalimler karşısında o denli sağlam durmalısın ki, ne tehditleri seni korkutabilmeli, ne de seni satın almaya, kandırmaya

Page 462: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

veya seninle din konusunda pazarlığa girişmeye cesaret edebilmelidirler.

��رة �_O�ن ﴾٣١﴿ �31. LOKMAN SURESİ

Mekke döneminin ortalarında, Saffat suresinden sonra indirilmiştir. Lokman Peygamberin hikmet dolu öğüt ve nasihatlerine yer veren sure, 34 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� ��� ﴾١﴿ ا�1. Elif, Lâm, Mîm. Ey insan! Rabb’inden sana gelen mesaja kulak

ver:

"#$ k�� ��� ﴾٢﴿ا��ت ا�� �ب ا�2. Bunlar, hikmet ve öğütlerle dolu Kitabın ayetleridir.

<k @1ى �'?�O#� LO(٣﴿ور﴾ 3. Güzel davranışlarda bulunan ve iyiliğin, güzelliğin özlemini

duyan kimseler için bir yol gösterici, bir rahmet kaynağıdır.

5� Q�ة @� ��2'�نC ا�6� G�8 �@ة و�& #�ة و�z$�ن ا� bن ا��O� �_� ﴿٤﴾ 4. Onlar ki, Müslümanlığın vazgeçilmez şartı olan namazı ona

gereken dikkat ve özeni göstererek dosdoğru ve aksatmadan kılar, böylece günde en az beş kez huzurunda durarak Yaratıcıyla aralarındaki irtibatı sürekli canlı tutarlar. Refah ve zenginliği toplumun tüm katmanlarına yaymak üzere zekâtı verirler. Bir de, ilâhî adaletin tam olarak gerçekleşeceği bir öte dünyanın varlığına tüm kalpleriyle iman eder ve bu inanç doğrultusunda hayatı şekillendirirler.

"o� �pن او��#WO�ا �@ "o� �p3� واو ﴾٥﴿-#> @1ى 54 ر8

Page 463: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

5. İşte Rab’lerinin gösterdiği dosdoğru yolda yürüyenler ve dünyada da âhirette de kurtuluşa erecek olanlar onlardır.

�o" و54 �pاو Cوا @ �@6\ k�#- vw8 و� Sا :� �+� 5- :u�� �� �1�ي 3�� ا� �س 54 �7�� 3�� ا�' > ﴾٦﴿-6اب �34

6. Ama insanlardan öyleleri de vardır ki, hiçbir geçerli ve doğru bilgiye dayanmaksızın, insanları Kur’an’dan uzaklaştırıp Allah yolundan çevirmek ve İslâm’ı alay konusu edinip halkın gözünden düşürmek için insanın merak, heyecan, şiddet ve şehvet duygularını okşayan aldatıcı sözleri satın alır ve bunlarla halkı oyalayıp Kur’an’la ilgilerini koparmaya çalışırlar. İşte onlar için, Allah katında onur kırıcı, küçük düşürücü bir azap vardır. Böyle birinin kalbi o denli katılaşmıştır ki:

> 4? ��ا &�ن �� �? واذا �� $ #> -#T� ا��$'� و� �ه 6I8اب ا�� 7+A rو2�ا T��M اذ �A ن�& �3IO﴿٧﴾

7. Ona ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki kulaklarında sağırlık varmış da onu hiç duymuyormuş gibi, anlamsız bir kibre kapılarak küstahça sırt çevirir. O hâlde, onu can yakıcı bir azap ile müjdele!

�k� ان �I �ت ا�' ��ت 3�� ;'�� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� ﴾٨﴿ا�6�8. Allah’a ve âhiret gününe yürekten inanan ve bu imana yaraşır

güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyan kimselere gelince, onlar için nimetlerle dolu cennetler vardır.

5� �1��Q �� ��� ا� � � I�ا �و@ C�_( Sو-1 ا C�3� �A﴿٩﴾ 9. Hem de sonsuza dek orada yaşamak üzere. Bu, Allah’ın

gerçek vaadidir. Hiç kuşkusuz O, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir. Öyle ki:

P#Q 1O- vw8 ات�O CL ا�? �ا8 �3� 54 &: د �A �81 8�� و� �O$ ان M�رض رواGا MA <_�وا �3$�و �� �3� 54 &: زوج &�� �A �' +�A ء�� �O�ء 4 �'� 54 ا�? ﴾١٠﴿وا

10. Allah, gökleri ve orada bulunan milyarlarca gökcismini, aralarında görebileceğiniz bir direk olmadan boşlukta ve dengede duracak ve birbirlerine çarpmayacak bir şekilde, mükemmel bir sistem hâlinde yaratmıştır. Ayrıca, sizi sarsmasın diye yeryüzüne

Page 464: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

kazık ve temel vazifesi gören sapasağlam dağlar çakmış, orada her türden canlıyı üretip yaymış ve gökten indirdiği suyla, orada her renk ve her çeşitten erkekli dişili çiftler hâlinde nice güzelim bitkiler yetiştirmiştir.

Yg M @6ا �A ن�O�� C 8: ا�| �T�5 54 دو M 4�ذا P#Q ا�6� � A�رو Sا P#Q t> ﴾١١﴿ل 4+�11. İşte bunlar, Allah’ın yarattığı ve hizmetinize sunduğu

varlıklardır. Peki gösterin bana, müşriklerin O’ndan başka hükmüne boyun eğdikleri sözde ilâhlar ve taptıkları diğer varlıklar ne yaratabilmiş? Hayır, hiçbir şey yaratamazlar. Çünkü kendileri yaratılmışlardır. Aslında her insan, bu hakikati bilip anlamaya hazır yaratılmıştır. Fakat o zalimler, bile bile hakkı inkâr ederler ve bu yüzden apaçık bir sapıklık içindedirler. İşte bu yanılgıya düşmemek için, hepiniz için güzel bir örnek olan

Lokman Peygambere kulak verin:

و�_1 Sن ا�A �W& 54و r �T?W'� ��7� �O �A ��7� 54و C S ��Xان ا LO�� M'l ا$�'� �_5O ا� 1� �O(﴿١٢﴾

12. Gerçekten Biz Lokman’a, Allah’a gereğince şükretmesi için derin bir ilim ve hikmet bahşetmiştik. Unutmayın ki, her kim şükrederse, ancak kendi iyiliği için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, yalnızca kendisine zarar vermiş olur. Çünkü Allah hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir, dolayısıyla, onun şükür ve ibadetine ihtiyacı yoktur. Asıl buna muhtaç olan insanın kendisidir. Ve kimse O’nu övüp yüceltmese bile O kendi zatıyla yücedir, gerçek anlamda teşekkür ve övgüye lâyık olan sadece O’dur.”

C 2�ل �_�T'8G 5O و@� �� T|I� M'8 واذ S�8 7�ك$ G �� �ك �|#� -|� ﴾١٣﴿ان ا�713. Hani Lokman oğluna öğüt vererek, “Sevgili yavrucuğum!”

demişti, “Hiç kimseyi ve hiçbir şeyi Allah’a ortak koşma! O’ndan başka hiçbir varlığa, kim olursa olsun kayıtsız şartsız itaat etme. Çünkü Allah’a ortak koşmak, gerçekten de O’na karşı yapılabilecek en büyük haksızlık, affedilmesi mümkün olmayan bir adaletsizlik ve pek büyük bir zulümdür. Sevgili çocuğum, Rabb’imiz buyuruyor ki:

Page 465: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�'� Eوو T ?�ن 8�اT #O( rT�1� ا4 Gا C"�1�ا�و� M �� ��X4< ان ا�- M �A T��bA-#> و@5 و �و@' v �bO�ا M�١٤﴿ا﴾

14. “Biz insanoğluna, ana babasına güzelce itaat etmesini ve onlara her zaman iyi davranmasını emrettik. Fakat annenin yeri bambaşkadır. Çünkü annesi, nice sıkıntı ve meşakkatlere katlanarak onu dokuz ay boyunca karnında taşıdı. Bununla da kalmadı, tam iki yıl boyunca onu emzirdi ve gece gündüz demeden uykusunu, rahatını terk ederek onun bakımıyla ilgilendi. Öyleyse, ey insan, Bana ve anne babana şükret. Unutma ki, dönüşün Banadır.

�� I4�وA�� وان 4 M� O3I�$ YA �#- �T8 "� ���� وE�O3+(� MA ا�1 �> ان $7�ك �8 ;�@1اك -# '& �O8 ��o +�A ��I;�4 M�ا �K rM�ب ا��: 54 ا �+� V+ ﴾١٥﴿� $OI#�ن وا$

15. Eğer annen veya baban, kulluğa lâyık kimseler olduklarına dair haklarında ilâhî kaynaklı hiçbir bilgiye sahip olmadığın, bilakis, asla ilâh olamayacaklarını çok iyi bildiğin putları veya putlaştırılmış varlıkları Bana ortak koşmanı sana emrederlerse, o zaman onlara itaat etme. Fakat bu durumda bile, ana babanı yalnız başlarına bırakma. Onlara bu dünyada yaşadıkları sürece iyilikle davran. Bununla birlikte, sırf ataların oldukları için onları kendine örnek ve önder kabul etme. Aksine, Bana yönelen ve yalnızca Bana kulluk eden ilim ve ahlâk sahibi müminlerin yolunu izle. Ey insanlar! Hepiniz eninde sonunda ölecek ve hesap vermek

üzere Benim huzuruma geleceksiniz. İşte o zaman, yapıp ettiğiniz her şeyi size haber vereceğim.” Lokman bu ayetleri çocuğuna okuduktan sonra, ona şu sözlere öğüt

vermeye devam etti:

O�ات او MA اGرض � �� E M\�ة او MA ا�? �A 5� A �دلQ 54 L �3� ان $" 4�_�ل )+ �ت M'8 ا v �+Q {� ��� Sان ا C Sا �١٦﴿38﴾

16. “Sevgili oğlum, yapmış olduğun iyilik veya kötülük zerre kadar küçük ve önemsiz bile olsa ve o da bir kayanın içinde yahut göklerde, kâinatın en ücra bir köşesinde, ya da yerin derinliklerinde gizlenmiş olsa, Allah Hesap Günü mutlaka onu ortaya çıkaracaktır. Çünkü Allah bütün gizlilikleri en ince ayrıntısıyla bilendir, her şeyden haberdardır.

Page 466: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�� اE�C"8 ان ذ�" 54 �� 4 <#- �Eوا ��'O�5 ا- T#�ة وا8 �4�IO��وف وا bا2� ا� M'8 م - rر�4G١٧﴿ا﴾

17. Yavrucuğum! Namazı dosdoğru kıl, insanlara iyiliği emret, kötülükten sakındır ve bu uğurda başına gelebilecek belâ ve musibetlere karşı sabırla göğüs ger. Gerçekten bunlar, büyük bir gayret ve kararlılıkla yapılması gereken işlerdendir.

Gك و 1Q � Ib$ rر�\A ل�4\ :& ��� G Sان ا C�(�4 رضGا MA ¬O$ Gس و� '#�﴿١٨﴾ 18. Sakın gurura kapılıp da insanları küçümseyerek onlardan

yüzünü çevirme ve yeryüzünde çalımlı çalımlı yürüme. Daima saygılı ve alçakgönüllü ol! Çünkü Allah, gurura kapılan ve başkalarına karşı büyüklük taslayan hiç kimseyi sevmez.

1b2وا tv �O�M 74�" واE 54 �ul�C"$ ان ا�� اEG�ات b��ت ا� �A﴿١٩﴾ 19. Yürüyüşünde, oturuşunda ve bütün hâl ve hareketlerinde

ölçülü ve dengeli ol. Kibirli davranma, fakat onurunun ayaklar altında çiğnenmesine de izin verme. Konuşma üslûbun ve ses tonun, içinde bulunduğun ortama ve muhataplarının durumuna uygun olsun. Başkalarını rahatsız edecek şekilde ve ‘ben bilirim’ iddiasıyla büyüklük taslayarak sesini yükseltme. Çünkü böyle kibre kapılarak görgüsüzce bağırıp çağıran kimseler uluorta anırıp duran eşeklere benzer ki, hiç kuşkusuz seslerin en çirkini, eşeklerin sesidir.”

O�ات و4� ا�� � ��� 4� MA ا�? \� S�وا ان ا$ CL'm�8�ة و@�y TOIMA اGرض وا�+¢ -#��� v vw8 -#� وG @1ى وG & �ب 4'� Sا MA دل�س 54 �,� ﴾٢٠﴿و54 ا�'

20. Ey insanlar! Allah’ın, göklerde ve yerde bulunan her şeyi sizin emrinize verdiğini ve görülen ve görülmeyen, bildiğiniz ve henüz farkında olmadığınız açık ve gizli nimetlerini üzerinize yağmur gibi yağdırdığını görmüyor musunuz? Buna rağmen insanlardan öyleleri vardır ki, Allah, insan ve evren

hakkında doğru bir bilgiye, yol gösterici bir rehbere ve aydınlatıcı bir kitaba sahip olmadıkları hâlde, Allah ve gönderdiği dini hakkında boş yere tartışır dururlar.

��ء�C او�� &�ن ا�7 واذا +V 4� و;1� -#T� ا8 2���ا 8: Sل ا �� ا +I�ا 4 �: 3�� ا$ ��ن � �2 v �I ﴾٢١﴿�1-�@� ا�> -6اب ا�?

Page 467: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

21. Onlara, “Gelin bu kısır tartışmaları bırakın da, Allah’ın gönderdiği Kur’an ayetlerine uyun ve hayatınızı ona göre düzenleyin!” denildiği zaman, “Hayır, biz ancak atalarımızdan gördüğümüz töre, gelenek ve ideolojilere uyarız. Onların uygulamalarını hiçbir kritiğe tâbi tutmadan körü körüne taklit ederiz.” diye cevap verirler. Peki, şeytan onları ve atalarını cehennem ateşine çağırıyor olsa da mı onların izinden gidecekler? Hayır, doğrusu şudur ki:

-�L+2 ا4G � و54 Sوا�> ا C<_K���وة اI��8 "?O �1 ا_A 5?� و@� 4 Sا�> ا � T3;ر ?#� و�﴿٢٢﴾

22. Her kim tüm benliğiyle yalnızca Allah’a boyun eğer ve O’nun kitabını kendisine ölçü alarak güzel ve yararlı işler yaparsa, asla sapmayacağı sapasağlam bir kulpa tutunmuş olur. Unutmayın ki, her işin sonu Allah’a varır.

1 و54 b68ات ا� �� �#- Sان ا Cا�#O- �O8 �3o +''A �3I;�4 �'��ا C�هW& " �� YA �W& ور﴿٢٣﴾

23. İnkâr edenlere gelince, onların nankörlüğü seni üzmesin. Çünkü hepsi eninde sonunda huzuruma çıkacaktır. İşte o zaman, tüm yaptıklarını kendilerine bildirecek ve hak ettikleri cezayı onlara tam olarak vereceğim. Hiç kuşkusuz Allah, kalplerde gizlenen bütün niyet ve

düşünceleri bilmektedir.

�3I O �� �#l ا�> -6اب �@ ��u �K Y� �#2﴿٢٤﴾ 24. Onların bu dünyada kısa bir süre istedikleri gibi yiyip içip

yaşamalarına izin vereceğim, fakat göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir ömür sonunda, hepsini cehennemdeki o korkunç azaba mahkûm edeceğim. Aslında bu inkârcılar bile, doğuştan sahip oldukları sezgisel bilinç

sayesinde, Allah’a kulluk edilmesi gerektiğini yüreğinde hissederler:

O�ات واGرض ��_�5� و�� C 8: ا&�@� O#I� G�ن ��� P#Q 54 �3 ا�? S 1O�C 2: ا� S٢٥﴿ا﴾ 25. Onlara, “Gökleri ve yeri yoktan var eden kimdir?” diye

soracak olsan, hiç tereddüt etmeden, “Allah’tır!” diyecekler.

Page 468: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Onlara de ki: “Demek ki, her türlü övgüye lâyık olan da yalnızca Allah’tır. Öyleyse, neden O’nunla birlikte birtakım uydurma ilâhlara kulluk ediyorsunuz?” Fakat onların çoğu, tüm evreni yaratan Allah’ın gönderdiği

yasalara uymak gerektiğini bilmezler. Çünkü dünya hayatının zevkleri gözlerini kör etmiştir. Hâlbuki:

S 1� �O� @� اM'w� ا� Sان ا CرضGات وا�O ﴾٢٦﴿4� MA ا�?26. Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ındır. Şüphesiz

Allah, hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir. Dolayısıyla, sizin şükür ve ibadetlerinize de ihtiyacı yoktur. Gerçek anlamda yüceltilmeye, şükredilmeye ve övülmeye lâyık olan sadece O’dur.

1Wت &#O�ت و�� �4 ��ه 1I8 54ه� �+LI ا8 1O� ��C ان ان 4� MA اGرض X 54,�ة اY2م وا�+ Sا �� ��( � � - S٢٧﴿ا﴾

27. Ey Peygamber! Yaratanın sonsuz ilmiyle yaratılanların sınırlı bilgisi arasındaki bariz farkı akılda kalacak canlı bir örnekle anlatmak üzere de ki: “Yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem, okyanuslar da mürekkep olsa ve buna yedi kat okyanus daha eklense, yine de okyanuslar tükenir, fakat Allah’ın ilim ve hikmetini gözler önüne seren, yasa ve yazgılarını ifade eden kelimeleri yazmakla tükenmezdi. Hiç kuşkusuz Allah, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir. Öyle ki:

�4 �W'& Gا ���I8 Gو ��_#Q v �b8 V� �O� Sان ا C٢٨﴿وا)1ة﴾ 28. Hepinizin yaratılması ve yeniden diriltilmesi, Allah’a göre

sadece bir tek kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Şüphesiz Allah her şeyi işiten, her şeyi görendir.

���� ا�� Sان ا �$ <� �ي ا� ��,� :& ��O_�وا �O � ا�7 3�ر MA ا��: و�\ 3�ر و���� ا�' ا��: MA ا�' v �+Q ن�#OI$ �O8 Sوان ا <O?4 :;٢٩﴿ا﴾

29. Görmez misin ki, Allah güneş sistemine yerleştirdiği mükemmel ölçü uyarınca, yazın geceyi nasıl kısaltıp gündüze katıyor, kışın gündüzü kısaltıp geceye katıyor. Ve her biri ezelden belirlenmiş bir vakte kadar kendi yörüngelerinde akıp gitmekte olan Güneş’i ve Ay’ı insanlığın faydası için koyduğu kanunlara nasıl

Page 469: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

boyun eğdiriyor. Ve düşünmez misin ki, Allah yaptığınız her şeyi gayet iyi biliyor?

tv ذ�" @� اM#I� ا��+� Sوان ا k:m�+�ا T @� ا��P وان 4� �1-�ن 54 دو Sن ا�٣٠﴿8﴾ 30. Bu böyledir. Çünkü Allah, doğrunun, gerçeğin, hakkın ve

hakikatin ta kendisidir. Kâfirlerin O’ndan başka yalvardıkları sözde ilâhlar ise, tamamen asılsız ve geçersizdir. Ve çünkü gerçek Yücelik ve Büyüklük, yalnızca Allah’a aittir.

v� ا�� Sا }OI'8 ��ي MA ا�+ ��,$ "#W�ر $� ان ا� +E :�� ت�� G "�ذ M �A ان C �T$��54 ا ��� ﴾٣١﴿X��ر

31. Allah’ın lütuf ve nimeti sayesinde, dağ gibi gemilerin denizde suları yara yara nasıl akıp gittiğini görmez misin? Allah bunu, sınırsız kudret ve merhametini ortaya koyan yaratılış mucizelerinden bir kısmını gözlerinizin önüne sermek için yapmaktadır. Hiç kuşkusuz bunda, zorluklara karşı sabretmesini ve nimetler karşısında şükretmesini bilen kimseler için hakikati gözler önüne seren nice işaretler ve deliller vardır. Bu mucizelerden dahi ibret almasını bilmeyen nankörlere gelince:

�3� ا�> ا�� OA'3� 4_ واذا , � O#A r5� < T� ا��1 �b#\4 Sا ا�د- :# C1b و4� 3�7l� 4�ج &��|�ر &W�ر Q :& Gا �$'����1 8�,�﴿٣٢﴾

32. Güvenli bir ortamda Allah’ı unutan zalimler, bir gemiye binip engin denizlere açıldıklarında, gölgeler gibi kapkaranlık dalgalar denizde onları sarıp kuşatınca, işte o anda, bütün içtenlikleriyle ve sadece Allah’a bağlanarak O’na yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkarınca, içlerinden yalnızca bazıları verdiği söze bağlı kalarak aşırılıktan uzak durur, ölçülü ve dengeli bir yol izler. Diğerleri ise, yeniden inkâra döner. Zaten Bizim ayetlerimizi ve yol gösterici delillerimizi, ancak verdiği söze ihanet eden böyle nankörler bile bile inkâr eder.

�� � وG 4���د @� ;�ز -5 و � ي وا1� -5 و1�ه� � ,� G �4�� ا�7Qوا �� _�ا ر8 �س ا$ 3� ا�' ا1�ه� ��X�C ا� �w$ YA P( Sان و-1 ا w�ا S�8 �� �w� Gو � �� �� ا����ة ا�1 ﴾٣٣﴿ �ور

33. O hâlde, ey insanlar! Size bunca nimetleri bahşeden Rabb’inize yürekten saygıyla bağlanın. Ne babanın evladına, ne de evladın babasına herhangi bir fayda veremeyeceği ve

Page 470: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

herkesin kendi canının derdine düşeceği o müthiş Günden korkun. Unutmayın, Allah’ın yeniden dirilme vaadi gerçektir. Öyleyse, sakın şu dünya hayatının sahte cazibesi sizi aldatıp Allah’a kulluktan alıkoymasın! Hele hele o aldatıcı şeytan ve dostları, din adamı kisvesiyle karşınıza çıkıp Allah’ın ayetlerini çarpıtarak veya “Allah nasıl olsa merhametli ve bağışlayıcıdır, yaptığınız bütün kötülükleri ve işlediğiniz bütün günahları mutlaka affedecektir!” diyerek sizi Allah ile aldatmasın. Kıyametin ne zaman ve nasıl kopacağına gelince:

ي W� 4�ذا $�? ان �-rL و��ل اr��w� و�4 �#I� MA اGر)�مC و4� $1ر� -'1ه -#� ا�? Sا C1اl � v �+Q �� �#- Sان ا Cت�O$ ي ارض�8 �Wي ﴾٣٤﴿و4� $1ر�

34. Kıyametin vaktini belirleme yetkisi ve onu gerçekleştirme bilgisi, yalnızca Allah’a aittir. Allah onun vaktini Peygamberi de dâhil, hiç kimseye bildirmemiştir. Ayrıca, ölü toprağa yeniden hayat veren yağmuru dilediği yere, dilediği zaman, dilediği ölçüde yağdıran O’dur. Bir de, rahimlerde olup biten olağanüstü gelişmeleri, orada yarattığı varlığın fiziksel gelişimini, genetik özelliklerini, ona ruh üflenmesini, can verilmesini, kaderini, rızkını, ömrünü, ecelini, âhirette varacağı yeri ve onunla ilgili daha nice bilinmezleri bilen yalnızca O’dur. Yaratılmışlara gelince, hiç kimse yarın ne kazanacağını ve başına neler geleceğini —mutlak ve kesin bir bilgiyle— bilemez ve yine hiç kimse, ne zaman, nerede ve nasıl öleceğini —mutlak ve kesin bir bilgiyle— bilemez. Bütün bunları en mükemmel şekilde bilen ve her şeyden haberdar olan, yalnızca Allah’tır.

,1ة ﴾٣٢﴿� ��رة ا�?32. SECDE SURESİ

Mekke döneminin sonlarına doğru, Muminun suresinden sonra indirilmiştir. 15. ayetinde Allah’a secde eden müminler anlatıldığından bu adı almıştır. 30 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla!

Page 471: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

� ��� ﴾١﴿ ا�1. Elif, Lâm, Mîm. Ey insan! Rabb’inden sana bir mesaj geldi:

:� ��$ C> �O��I�54 رب ا T� �A ��ر G ب�٢﴿ا�� ﴾ 2. İçerisinde hiçbir çelişki, yanlışlık ve şüphe bulunmayan bu

kitap, tüm varlıkların biricik Sahibi, Efendisi, Eğiticisi, Yöneticisi ve Rabb’i olan Allah tarafından gönderilmiştir. Buna rağmen, Kur’an’a inanmamak için bir şüphe, bir itiraz öne

sürülebilir mi?

" � ام 3� �3 1ون �_���ن اrT��A 8: @� ا��P 54 ر8 #I� "#+2 54 �� �6�� ا54 �3�$ '6ر 2�4� 4﴿٣﴾

3. Yoksa inkâr edenler, “Onu Muhammed uydurdu!” mu diyorlar? Hayır, asla! Tam tersine bu Kur’an, kendilerine senden önce bir uyarıcı gelmemiş olan bir toplumu doğru yola gelsinler diye uyarman için sana Rabb’in tarafından gönderilen hakikatin ta kendisidir. Onlar samimî olsalardı, Kur’an’ı okur okumaz onun insan ürünü bir

kitap olamayacağını, doğrudan Allah’tan geldiğini kalplerinin ta derinliklerinde hissedeceklerdi. Fakat hâlâ körü körüne itiraz ediyorlarsa, onların samimiyetlerinden söz edilebilir mi?

S��� 54 ا �4 C�شI�ى -#> ا�ا� �K م� L ا� � M �A �O3'�8 �4رض وGات وا�O ي P#Q ا�? ا�6� CV� �WX Gو M�54 و �T ﴾٤﴿اYA $ 6&�ون دو

4. Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunan bütün varlıkları altı evrede yaratan, sonra bir kenara çekilip mahlûkatı kendi kaderiyle baş başa bırakmayan, aksine, kâinatın mutlak hâkimi olarak Egemenlik Tahtına oturan O’dur. Ey insanlar! Sizin O’ndan başka ne bir dostunuz vardır, ne de bir kurtarıcınız. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?

� 81� 1I$ � O4 L'� {�ا � M ��م &�ن 4_1اره �A T���ج اI� �K رضGء ا�> ا��O ﴾٥﴿ون ا4G� 54 ا�?

Page 472: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

5. Gökten yere kadar bütün işleri O düzenleyip yönetir. Yani kâinatın her zerresinde yalnızca O’nun hükmü geçer. Sonra bütün varlıklar, sizin hesabınızla bin yıl süren bir Gün’de O’na yükselir. Bin yıl sürecek olan o mahşer gününde, bütün insanlar ve cinler hesaba çekilmek üzere O’nun huzuruna çıkarlar.

��k ذ�" ا��)� � � I�دة ا�3 ﴾٦﴿-��� اw��� وا�76. İşte budur, yaratılmışların algılama sınırları ötesinde bir âlem

olan gayb’ı da, duyularla kavranabilen şehadet âlemini de eksiksiz bilen sonsuz kudret ve merhamet sahibi Allah!

�يا �6� r> �m 54 ن�? Gا P#Q و18ا T_#Q ءMX :& 5?(٧﴿ا﴾ 7. O, yarattığı her şeyi en güzel şekilde yaratandır. Örneğin, ilk

insanın yaratılışına balçıktan başladı.

�K #? :I; r> ��ء �34 4 54 L�Y� 54 T﴿٨﴾ 8. Sonra insana üreme kabiliyeti vererek, onun neslini meni

denilen basit bir suyun özünden meydana getirdi.

�K 2 C1�ةAGر وا�b8Gوا VO �T 54 رو)�T و;I: ��� ا�? �A °W�T و �Y 4� $7��ون �� �#﴿٩﴾ 9. Derken onu anne karnında, yaratılış amacına uygun biçimde

düzenleyip şekillendirdi. Ona Kendi ruhundan hayat nefesi üfledi ve böylece, ey insanlar, sizin için işiten kulaklar, gören gözler ve düşünen, hisseden gönüller yarattı. Fakat siz, bunca nimetlere karşı ne kadar da az şükrediyorsunuz!

��ا & �3�A�ون و2�� �C1 8: @� 8#_��ء ر8 �1; P#Q M �W� � ﴾١٠﴿ءاذا '##g� MA اGرض ءا10. Yeniden dirilişi inkâr edenler, “Ne yani, bizim kemiklerimiz

tamamen çürüyüp toza toprağa karıştıktan sonra mı yeniden diriltileceğiz?” diyorlar. Hayır, aslında onlar bunun pekâlâ mümkün olduğunu biliyorlar, fakat yargılanmak işlerine gelmediği için, Rab’leri olan Allah ile buluşmayı inkâr ediyorlar.

:2 �� A� � tن�I;�$ �� : K ��8� ا�> ر8 ي و& ﴾١١﴿� 4#" اO��ت ا�6�11. Onlara de ki: “Evet, sizin için görevlendirilmiş olan ölüm

meleği Azrail sizi bir gün öldürecek, sonra da yaptıklarınızın hesabını vermek üzere Rabb’inizin huzuruna çıkarılacaksınız.

Page 473: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

E :OI و�� �'I;ر�A �'IO�و ��b8ا ��' C�3 ر8 �ى اذ اO�,4��ن �&?�ا ر[�3�� -'1 ر8 �$ ����� 4�2'�ن ﴾١٢﴿ا

12. Keşke bu günahkârların, Hesap Günü Rab’lerinin huzurunda pişmanlık ve utanç içinde başlarını öne eğerek şöyle yalvardıkları zamanki acıklı hallerini bir görseydin: “Ey Rabb’imiz, şimdi gerçeği gözlerimizle gördük, kulaklarımızla işittik. Ne olur, bizi dünya hayatına geri gönder ki, tövbe edip güzel davranışlarda bulunalım. Çünkü artık öte dünyanın varlığına tüm kalbimizle inanıyoruz!” İşte o zaman, Allah şöyle buyuracak:

�س و�� L وا�' � 54 ا�,' '3; 5�#4G M W� @1�3� وP( 5�� ا�_�ل 4'� :& �'�$ G �'oX > �IO;١٣﴿ا﴾

13. “Şimdi sizi yeniden dünyaya göndersek de iman etseniz, böyle bir imanın ne değeri olur? Kaldı ki, eğer isteseydik, siz daha dünyadayken iradenizi elinizden alır ve bütün insanları ve cinleri zorla emrimize boyun eğdirerek doğru yola iletirdik. Fakat imtihan hikmeti gereğince, dilediğiniz inanç ve hayat tarzını özgürce seçmenize izin verdik. Zira insan, ancak kendi özgür iradesiyle ve bilinçli olarak doğru yolu seçtiği takdirde gerçek anlamda ahlâk ve erdemliliğe ulaşabilir. Bu yüzden, insandaki potansiyel gücün açığa çıkması için onu imtihana tâbi tuttuk ve bu yolda ihtiyaç duyduğu her türlü imkân ve yetenekleri ona verdik. Buna rağmen, onlar kötülüğü tercih ettiler. Böylece, tarafımdan değişmez bir ilâhî yasa olarak ta ezelden ortaya konulan şu hüküm gerçekleşmiş oldu: “Yemin olsun ki, cehennemi Bana isyan eden bütün cinlerle ve insanlarla dolduracağım!”

�'�&� وذو2�ا -6اب ا�\O8 1#� OI$ � '&#�ن 6Aو2�ا �? � � � �_��ء ��4�� @6اr ا �? �O8﴿١٤﴾

14. “Öyleyse, bu Günle karşılaşacağınızı unutup zulüm ve haksızlık peşinde koştuğunuz için, kötülüklerinizin acı meyvesini tadın bakalım! Sizin vaktiyle Beni unuttuğunuz gibi, şimdi Ben de sizi unutmuşçasına cehennem azabıyla ile baş başa bırakacağım. O hâlde, yaptıklarınıza karşılık sonsuz azabı tadın bakalım!”

Page 474: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�O 3� و@� G �? �� ا ��ا 8�1O ر8 1ا و�+ وا �, �Q �38 �وا �5 اذا ذ& ون �54z 8���$'� ا�6�﴿١٥﴾

15. Benim ayetlerime ancak, kendilerine bu ayetler tebliğ edildiği zaman derin bir hayranlık ve saygıyla secdeye kapanan ve asla kibre kapılmaksızın Rab’lerini övgülerle anıp yüceltenler iman ederler.

<A�, $ ن�_W'� �@�'2رز � O4و ��IOmو �A�Q �3 ﴾١٦﴿;'�38� -5 اuO��V; �1-�ن ر816. Gece vakti herkes derin uykusundayken, onlar sıcacık

yataklarını terk ederek korku ve ümit içinde Rab’lerine el açıp yalvarır ve kendilerine verdiğimiz nimetlerden bir kısmını Allah için yoksullara harcarlar.

YA r ة ا-< �2 54 �3� MWQا �� 4 �W �#I$ ن�#OI� ا��& �O8 اء� ;﴿١٧﴾ 17. Yaptıkları iyilikler karşılığında, kendileri için hazırlanıp

cennette gizlenmiş olan mutluluk ve sevinç kaynağı nimetlerin neler olduğunu hiç kimse hayal bile edemez.

5OAا ��A ن�5 &O& �'4z4 ن�ن & �� ?� G C�_﴿١٨﴾ 18. Öyle ya, ayetlerime inanan bir kimse, onları reddederek

yoldan çıkmış olan biriyle bir olabilir mi? Elbette olamaz. Şöyle ki:

� O8 G� &� ا4 �ت اO��وى� '; �3#A ت���� bا ا��#O-ا و�5 ا4'� �ا �OI#�ن ا�6�﴿١٩﴾ 19. İman edip güzel ve yararlı işler yapanlara, yaptıklarının

karşılığı olarak her türlü sıkıntı, korku ve kederden emin olarak içinde yaşayacakları huzur ve mutluluk kaynağı cennet bahçeleri vardır.

� �A 5?_�ا OA� وا4 �: 3�� ذو2�ا ا�6� �3� و�2 �A 1وا� �وا ان �\�;�ا 4'�3� ا-� �O� اراد #& Cر� و�3� ا�'8�ن 6�$ �T8 � '& ي �ر ا�6� ﴾٢٠﴿-6اب ا�'

20. Yoldan çıkmış olanlara gelince, onların sığınağı da ateştir. Öyle ki, ne zaman ateşten bunalıp oradan çıkmaya çalışsalar, zebaniler tarafından tekrar ateşe atılırlar. Ve onlara, “Hayattayken yalanlayıp durduğunuz ateş azabını şimdi tadın bakalım!” denilir. Bununla birlikte, onların azabı yalnızca cehennemden ibaret olmayacak:

Page 475: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�3 '_� ﴾٢١﴿54 ا6I�اب اGد> دون ا6I�اب اI;�� �3#I� �&G�ن و�'�621. Bu büyük azaptan ayrı olarak, pişman olup doğru yola

dönmeleri için onlara daha dünyadayken belâ ve musibetler vererek, küçük azaptan da bir nebze tattıracağız. Bütün bunlara rağmen;

< O_ '4�نt و54 �4�,O�54 ا � K �T� ا-�ض -'3�C ا � 8���ت ر8 5 ذ& O4 �#y٢٢﴿ا﴾ 22. Kendisine Rabb’inin ayetleri açıkça tebliğ edildiği hâlde,

küstahça onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Hiç kuşkusuz Biz, o günahkârlara cezalarını mutlaka vereceğiz.

�:r و�_1 �اء� �M ا�� �_� 54 L��4 M��Tx و;I#'�ه @1ى �+'� �A 5�$ YA ب��> ا�� �4 �٢٣﴿ا$�'﴾ 23. Gerçek şu ki, Biz vaktiyle Musa’ya Tevrat adındaki kutsal

Kitabı vermiş ve onu İsrail Oğulları’na doğru yolu gösteren bir rehber kılmıştık. Şu hâlde, sakın ona kavuşacağından kuşkuya düşme. Musa’ya nasıl kitap verdiysek, sana da vereceğiz.

�'#I;و �و& C�واE � O� �L �13ون 8�4� Oxن 4'3� ا�2'�� �$'���ا 8�﴿٢٤﴾ 24. İsrail Oğulları omuzladıkları mücadelenin zorluklarına sabırla

göğüs gerdikleri ve ayetlerimize gereğince inandıkları sürece, onların içinden, buyruklarımız doğrultusunda toplumlarını doğru yola ileten önderler çıkarmıştık. İşte siz de aynı tavrı gösterirseniz, sizi de tüm insanlığın öncüleri ve önderleri kılacağız.

�W# \� T�ن ان �A ا��& �O� �A LO�_�م ا�8�'3� � :bW� �@ " ﴾٢٥﴿ر825. Hiç kuşkusuz Rabb’in, insanların anlaşmazlığa düştükleri

bütün tartışmalı konularda, Hesap Günü aralarında kesin hükmünü verecektir. Öyleyse o Gün gelip çatmadan önce, insanlık tarihinden ibret alıp düşünsünler:

M 4?�&'3 او�� �A ن�7O� 54 2+#3� 54 ا�_�ون �13 3�� &� ا@#�'� YAا Cت�� G "�ذ M �A ان C� ﴾٢٦﴿�?IO�ن

26. Kendilerinden önce yaşamış olan ve hâlen yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri helâk etmiş olmamız, o inkârcıları yola getirmedi mi? Hiç kuşkusuz bunda, aklını kullanan insanlar için nice ibretler ve deliller vardır. Hâlâ gerçeğin sesine kulak vermeyecekler mi?

Page 476: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

?�ق ا�O��ء ا�> اGرض ا�,�ز A'\�ج �T8 زر-� $�&: T'4 اI�34� واW?3 او�� � C� اYA ��وا ا ﴾٢٧﴿�+b�ون

27. Susuzluktan çatlamış çorak topraklara nasıl yağmur gönderdiğimizi ve o su sayesinde, kendilerinin ve hayvanlarının yiyeceği bitkileri nasıl yeşerttiğimizi görmüyorlar mı? Ölü toprağa bir yağmurla yeniden hayat veren Allah’ın, kendilerini de bir gün dirilteceğini düşünmüyorlar mı?

< و�_���ن ﴾٢٨﴿4 > @6ا اW� � ان &' � E�د�228. Âhireti inkâr edenler, “Eğer iddianızda doğru iseniz söyleyin

bakalım, bu sözünü ettiğiniz hüküm Günü ne zaman gelip çatacak?” diyorlar.

3� وG @� �'|�ون ��م اVW'� G � W� ا� 2: �O� �وا ا� �W& 5� �6﴿٢٩﴾ 29. Onlara de ki: “Ne zaman olacağını bilemem, fakat şurası

kesindir ki, Hüküm Günü gelip çattığı zaman, şimdi onu inkâr etmiş olanlara o günkü imanları hiçbir fayda sağlamayacak ve onlara, hatalarını telâfi etmeleri için bir fırsat da verilmeyecektir.”

3� 4' |�ون A�-�ض ﴾٣٠﴿-'3� وا |� ا30. Ey Müslüman! Mademki onlar bunca öğüt ve uyarılara rağmen

hâlâ inkârda diretiyorlar, o hâlde, onları inkârlarıyla baş başa bırak ve hakkınızda Rabb’inin vereceği hükmü bekle. Zaten onlar da başlarına gelecek korkunç akıbeti bekliyorlar.

اب ﴾٣٣﴿ � (Gرة ا� � 33. AHZÂB SURESİ

Medine döneminde, hicretten 5–6 yıl sonra Muminun suresinin hemen ardından indirilmiştir. Adını, yirminci ayetinde geçen ve gruplar, kabileler anlamına gelen “Ahzab” kelimesinden almıştır. 73 ayettir.

� Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk

göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi

Page 477: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

�� � k�O� ��( �O� &�ن -#� Sان ا C> �_A�'O�5 وا� ��A���ا V�$ Gو Sا P +M ا$ 3� ا�' ﴾١﴿ا�1. Ey Peygamber! Sana bu surede, kâfirlerin ve münafıkların itiraz

ve dedikodularına sebep olacak hükümler indirilecek. Fakat sen, onların kınamasından, iftirasından çekinme. Asıl Allah’tan ve O’nun hükümlerini çiğnemekten sakın. O’nun ayetlerini açıkça yalanlayan inkârcılara ve inkârlarını gizleyen münafıklara itaat etme. Onların sözlerine kulak verip de, görevini yerine getirmekten çekinme. Muhakkak Allah, sonsuz ilim ve hikmet sahibidir.

V+ &�ن O8� OI$#�ن Q+� وا$ Sان ا C" ﴾٢﴿vاk 4� ��)�> ا��" 54 ر82. Rabb’inden sana gönderilen emir ve direktifleri adım adım

izle. Şüphesiz Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.

: �Y و$�& و&� S�8 <W&و C S٣﴿-#> ا﴾ 3. Ve görevini yaparken, yalnızca Allah’a güven. Unutma ki, her

konuda güvenilir bir vekil olarak Allah yeter. Öyleyse, ey müminler, yüreğinizde başka sevgilere, tutkulara yer

vermeyin:

�4 �$�3 M $|�@�ون 4'53 ا4 ��� r و4� I;: ازوا;�� ا� �TA�; M �A >+#2 54 :;�� Sا :I; 4و r� � �_�ل ا��P و@� �3 Sوا C��@ا�A�8 ����2 ���ذ C�&ء�ء&� ا8'��اد-�� :I;1ي :� �+ ﴾٤﴿ا�?

4. Allah hiç kimsenin göğsünde iki kalp yaratmamıştır. Dolayısıyla, bir kalpte hem Allah sevgisi, hem dünya tutkusu veya hem iman, hem inkâr olamaz. Ayrıca, kendilerine Kur’an’ın indiği dönemde adet olan, “Sen

bundan böyle, bana öz annem gibi haramsın! Yani benim gözümde, artık anam bacım gibisin! Bu yüzden, ömür boyu bir daha sana yaklaşmayacağım!” diyerek zıhar yaptığınız hanımlarınızı, Allah hiçbir zaman sizin gerçek anneleriniz kılmamıştır. Öte yandan, öz oğlunuz gibi gördüğünüz evlatlıklarınızı da hukuken öz oğullarınız yapmamıştır. Bu tür iddialar, ağızlarınızda dolaşan boş ve anlamsız sözlerden ibarettir. Oysa Allah, her zaman doğruyu söyler ve daima doğru yolu gösterir. Dolayısıyla:

Page 478: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�C�� اد-�@� �5 و4�ا�� ��ء@� A�Q�ا�� MA ا��1 A r�ن �� $�O#I�ا ا8 S1 ا'- a?2ا �3� @x�� 8 G ���و �$��Qا ��O� �A ح�ر -#��� ;'�Wl Sن ا�و& C��8�#2 1ت OI$ �4 5��و k�T8ا �O� ﴾٥﴿ر)�

5. Eğer evlat edindiğiniz çocuklarınız varsa, onları öz babalarının isimleri ile çağırın. Soylarını ve gerçek kimliklerini koruyun. İşte Allah nezdinde en doğru ve en adaletli davranış şekli budur. Eğer evlatlıklarınızın gerçek babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, yine de onları oğlunuz gibi çağırmayın. Çünkü onlar sizin oğlunuz değil, din kardeşleriniz ve arkadaşlarınızdır. Bununla birlikte, diliniz sürçer de, elinizde olmadan bir yanlışlık yaparsanız, örneğin, dalgınlıkla onları kendinize nispet eder yahut sadece sevginizden dolayı onları “oğlum” veya “kızım” diye çağırırsanız, bundan dolayı günaha girmiş olmazsınız. Ancak bilerek ve isteyerek yaptıklarınızdan sorumlusunuz. Bununla birlikte, bilerek günah işlemiş olsanız bile, tövbe etmek

için hiçbir zaman geç kalmış sayılmazsınız. Unutmayın ki, Allah çok affedici, çok merhametlidir.

M+ 3�C�3$ و ا�' � ا4 T;3� وازوا?W< 54 ا �'4zO��8 <�او M �A �I+8 <�3� اوuI8 م�ر)Gا ا��pاو�> او����I4 ��x�وA�C &�ن ذ� ��ا ا� #IW$ ان � G5 ا� ��;�3O�وا > �'4zO�54 ا Sب ا�ب & �ا�� MA "

﴾٦﴿4?��را 6. Peygamber, müminlere kendi öz canlarından daha yakındır.

Müminler onu dünyadaki herkesten ve her şeyden daha çok sevmeli, onun verdiği kararları kendi tercihlerinden üstün tutmalı ve her emrine boyun eğmelidirler. Çünkü bir müminin ailesi, eşi ve çocukları ona zarar verebilir, ona bencilce davranabilir, onu yanıltabilir, günah işlemesine sebep olabilir. Hatta onu cehenneme sürükleyebilir. Fakat Peygamber, sadece onların dünya ve âhirette kurtuluşları için çırpınır. Bu bakımdan Peygamber müminlerin babası durumunda olup, onun eşleri de müminlerin anneleri hükmündedir. Peygamberin ölümünden sonra bile onlarla evlenmek haramdır. Ancak bu hüküm, müminlerle onlar arasında miras hukukunu

gerekli kılmaz. Gerçi İslâm inancı bütün müminleri birbirine kardeş yapmıştır, ancak bu kardeşlik bağı, onları birbirlerine mirasçı kılamaz. Çünkü Allah’ın kitabına göre yakın akrabalar,

Page 479: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

birbirlerine mirasçı olmaya diğer müminlerden ve hatta Allah için yurtlarını terk eden muhacirlerden daha uygundurlar. Bu yüzden, miras hukukunu gelenek ve göreneklere göre değil, Allah’ın kitabına göre belirlemeli ve yalnızca hak sahiplerine pay vermelisiniz. Ancak dostlarınıza malınızdan vasiyet ederek onlara bir iyilik yapmak isterseniz, o zaman başka. Çünkü aranızda hiçbir kan bağı olmayanlara da, malınızdan —üçte birini geçmemek şartıyla— vasiyet edebilirsiniz. Mirasın nasıl pay edileceğine dair bu hükümler, Kitapta (4. Nisa: 7–14 ve 176. ayetlerde) ayrıntılı olarak belirtilmiştir. O hâlde, ey Peygamber! Kâfirlerin ve münafıkların itirazlarından,

yıkıcı propagandalarından çekinip de Allah’ın hükümlerini yerine getirmekte tereddüde düşmemeli, karşına çıkabilecek tüm engellere rağmen, Allah’a verdiğin söze bağlı kalmalısın.

�?> ا58 4�� واذ �� و4��> و-� ���32� و4'" و54 �ح وا8�@� �4 �>+ � 54 ا�'6Qا �6Qوا ¨� k�|� �#l �2��� �4 �3'4﴿٧﴾

7. Biz, buyruklarımıza harfiyen uyacaklarına dair senden önceki Peygamberlerden söz aldığımız gibi, senden de aynı sözü aldık. Tıpkı Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan sapasağlam söz aldığımız gibi.

:�?�� t�O� �5 -6ا8� ا�� ��A��#� 1-وا r�321E 5- > �د�2 b٨﴿ا�﴾ 8. O hâlde, ahdinize vefa gösterin. Çünkü Allah, bu sözleşmeyi

kabul eden herkese, ona ne kadar sadık kaldıklarını Hesap Gününde mutlaka soracaktır. Kur’an’ın hükümlerini tanımayan inkârcılara gelince, onlara da can yakıcı bir azap hazırlamıştır! Siz sözünüze bağlı kaldığınız sürece, Allah sizi asla yardımsız

bırakmayacaktır.

�� -#��� اذ ;��ء � Sا LOI�5 ا4'�ا اذ&�وا 3� ا�6� �� و;'�دا �� ا�� $�� ;'�د A�ر�#'� -#3�� ر� rاv �b8 ن�#OI$ �O8 Sن ا�و& C�@٩﴿$�و﴾

9. Ey iman edenler! Allah’ın size Hendek savaşında bahşettiği nimetleri hatırlayın: Hani Arabistan’ın dört bir yanından toplanıp gelen güçlü ve kalabalık düşman orduları, Medine’yi kuşatarak her taraftan üzerine saldırmışlardı. Fakat bir aylık kuşatmanın ardından Biz onların üzerine, ortalığı darmadağın eden buz gibi bir

Page 480: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

fırtına salmış ve ayrıca, sizinle omuz omuza savaşan, fakat gözlerinizle göremediğiniz meleklerden ordular göndermiştik. Çünkü Allah, yaptığınız her şeyi görmekteydi.

�ن ;��[�&� A 54�2�� و54 اW�: 4'�� واذ زاl{ اb8G�ر وw#8{ ا�_#�ب ا��'�;� و$|' اذ ��' ا�| S�8 ﴿١٠﴾

10. Hani düşman orduları Medine’nin doğusundan ve batısından, yani üstünüzden ve alt tarafınızdan size aynı anda hücum ettiğinde, gözleriniz korku ve dehşetten yerinden fırlamış, yürekleriniz ağzınıza gelmişti. Öyle ki, bazılarınız, Allah’ın vaatleri hakkında yakışık almayan düşünceler beslemeye başlamıştınız.

�1ا @'��" �1X Gا ��ا ز� ﴾١١﴿اM# 8 ا4zO�'�ن وز�11. İşte o anda, müminler müthiş bir sarsıntıya uğrayarak çetin

bir imtihandan geçirilmişlerdi.

� اl G�ورا �_�ل ا'O��A واذ T���ور Sا �M 2#�38� 4�ض 4� و-1 �A 5� ﴾١٢﴿_�ن وا�6�12. Hani, içten içe İslâm’ı inkâr eden münafıklar ve kalplerinde

hastalık bulunan zayıf imanlı kimseler, “Artık bizi kimse kurtaramaz! Demek Allah ve Elçisinin bize verdiği sözler aldatmacadan başka bir şey değilmiş!” diyorlardı.

+M � واذ �P 4'3� ا�' ��A ذن�و�? rا�I;ر�A ��� م�4_ G ا@: ��ب �� � �3'4 LWx��m }��2 ن���_ �I8 M@ �4رة و�- �$'�ان 8� C�ارا رةA G1ون ا� ﴾١٣﴿ان ���

13. İçlerinden bir grup, “Ey Yesrip (Medine) halkı, şehir dışında hendeği savunarak düşmana karşı koyamazsınız. Kendinizi korumak için evlerinize dönün!” diyorlardı. Bazıları da, evlerinin düşman saldırısına açık olduğunu söyleyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri saldırıya açık değildi. Tek istedikleri, savaştan kaçıp canlarını kurtarmaktı. Öyle ki;

��ا o 8 دQ#{ -#3�� 54 ا2��ر@� K� � و�� $�@� و4� $#+ G L' W�ا ا�ا #v �?� Gا �١٤﴿�3﴾ 14. Eğer şehrin her köşesi bilfiil işgal edilseydi ve düşman

tarafından bunlara, kendileriyle işbirliği yapıp Müslümanlara ihanet etmeleri teklif edilseydi, bunu yapmakta fazla gecikmezlerdi.

4 و�_1 S@1وا ا�ا -��& G�z?4 Sن -13 ا�و& Cر�د8Gن ا���� G :+2 5﴿١٥﴾

Page 481: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

15. Oysa daha önce, Peygamberin emrine sırt çevirip dönmeyeceklerine dair Allah’a söz vermişlerdi. Dikkat edin, Allah’a verilen sözün hesabı mutlaka sorulacaktır.

:2 '� 5� Y� �#2 Gن ا�I O$ G ت او ا�_ : واذا�O��ر$� 54 اA �ار انW�ا ��IW﴿١٦﴾ 16. Ey Peygamber! Küfre ve zulme karşı mücadeleyi terk edenlere

de ki: “Allah yolunda ölmekten veya öldürülmekten kaçıyorsanız, bilin ki, bu kaçış size bir yarar sağlamayacaktır. Çünkü bugün ölümden kaçsanız bile, hayatın zevkini ancak çok kısa bir süre tadabileceksiniz. Madem bu dünyada ebedî bir hayat yaşamayacaksınız, o hâlde, ölümden kurtulma adına âhireti kaybetmenin ne anlamı var?”

�ءا او اراد 8�� ر)CLO وG �,1ون 3�� 54 د 54 2: ان اراد 8�� �� S54 ا ��ObI� ي ذا ا�6� Sون اvا �b Gو �١٧﴿و��﴾

17. Yine onlara de ki: “Allah size bir zarar vermek istese, sizi O’nun elinden kim kurtarabilir? Ya da size bir lütufta bulunmak istese, O’na kim engel olabilir?” Evet, onlar kendilerine Allah’tan başka ne bir dost

bulabileceklerdir, ne de bir yardımcı!

Q�ا3� @#� ا 12 G > �#x��_�4'�� وا > �2 �IO�ا Sا �#I� kY� �#2 Gس ا�ن ا�+�$�� Gو r�'��﴿١٨﴾ 18. Ey inananlar! Allah sizin içinizden, müminleri cihada

katılmaktan alıkoyan ve kendi halkına, “İman, dürüstlük, adalet gibi safsatalar uğrunda kendinizi perişan etmeyi bırakın da, bizim yanımıza gelip zevkü sefa içinde yaşayın!” diyen o ikiyüzlüleri çok iyi biliyor. İşte bunlar, sizinle birlikte savaşa pek az katılırlar.

L �Xا T�#- <7w� ي A r���#- 54�ذا ;��ء ا�\�ف را� 3� �'|�ون ا��" $1ور ا-�'3� &��6� '4z� �� "o� �pاو C v\�ا <#- L �X1اد ا( L'?��8 �&�_#� ف�ذا ذ@� ا�\�A rت�O�اا� Sا a+(�A

vا �?� Sن ذ�" -#> ا�و& C�3��O-١٩﴿ا﴾ 19. Üstelik size karşı yüreklerinde anlamsız bir öfke ve kıskançlık

beslerler. Bununla birlikte, bir tehlike ile karşılaşınca da, ölüm baygınlığı geçiren biri gibi, gözleri dönmüş bir hâlde sana baktıklarını ve senden yardım dilendiklerini görürsün. Fakat tehlike geçince, elde ettiğiniz başarıyı kıskandıkları için kılıç gibi keskin ve zehirli dilleriyle sizi incitmeye başlarlar.

Page 482: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Bu gibi insanlar, ne kadar iman iddiasında bulunsalar da, gerçekte iman etmiş değillerdir. Bu yüzden de Allah, onların bütün iyiliklerini geçersiz kılmış, bütün gayret ve çalışmalarını sonuçsuz bırakmıştır. Şüphesiz bu, Allah için çok kolaydır.

3� 8�دون MA اG-�اب �?�#�ن -5 ��?+�ن اب ��دوا �� ا (Gت ا�وان � rا�اب �� �6@+ (Gا � #$�2 �4 ��� �A ا��tY ا+��C��x و�� &� �#2 Gا ا�٢٠﴿﴾

20. Savaştan kaçıp evlerine saklanan bu münafıklar, Medine’yi kuşatan düşman birliklerinin savaşı bırakıp çekildiğinin farkında bile değillerdi. Eğer düşman orduları geri dönecek olsaydı, bu ikiyüzlü korkaklar Medine’yi savunmak yerine, çölde, göçebe kabileler arasında bulunup da, gelip geçenlere sizin durumunuz hakkında soru soruyor olmayı tercih ederlerdi. Bu yüzden, sizinle birlikte savaşa geleceklerini hiç beklemeyin.

Zaten size katılmış olsalardı bile, doğru dürüst savaşmazlardı.

1_� v ��& Sوذ&� ا �Q Gم ا�وا�� Sا ا�ن ��;�5 &O� L'?( ة�ا� Sل ا�ر� M �A ��� ن�& C٢١﴿ا﴾ 21. Ey iman edenler! Allah’ı ve âhiret gününü arzulayan ve O’nu

sürekli anıp yücelten kimseler için Allah’ın Elçisi, o sarsılmayan imanı, tertemiz ahlâkı, fedakârlığı, cömertliği, cesareti, kararlılığı ve çalışkanlığı kısaca bir hayat boyu yaşadığı kulluğu ile gerçekten size mükemmel bir örnektir. Şahıs olarak Peygamberi, toplum olarak da onun arkadaşlarını kendinize örnek almalısınız:

� O�زاد@ و �و4 �T���ور S1ق اEو T���ور Sا �ابk 2���ا @6ا 4� و-1 (Gن ا�4'zO�را ا � Gا � C�O� � و$?#��O� ﴾٢٢﴿ا�

22. Gerçek müminler, Peygamberin kendilerine önceden haber verdiği düşman ordularını karşılarında görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Elçisinin bize Kur’an’da (61. Saff: 8, 9) vadettiği şeydir. Allah ve Elçisi elbette doğru söylemiştir!” dediler. Ve münafıkları yoldan çıkaran bu durum, onların sadece Allah’a iman ve bağlılıklarını pekiştirdi.

�+T و4'3� 54 �' |�� و 54 <u2 54 �3'OA rT�#- S@1وا ا�- �ا 4�21E ل�ر; > �'4zO�ا �4 kY� ��ا $+�1 18﴿٢٣﴾

23. İnananlar arasında, Allah’a verdiği söze sonuna kadar sadık kalan nice kahramanlar, nice yiğitler var. Kimileri kanının son

Page 483: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

damlasına kadar savaşarak sözünü yerine getirdi, kimileri de şehâdet şerbetini içeceği günü sabırsızlıkla beklemektedir. Fakat hepsinin ortak yanı şu: Onlar, verdikleri sözü hiçbir zaman bozup değiştirmediler. Böylece, imtihanı başarıyla tamamladılar.

ي ,�� �Wl ن�& Sان ا C�3�#- ب�ء او � � �X ان > �_A�'O�ب ا 6I�321� وb8 > �د�2 bا� Sرا ا r�O� ﴾٢٤﴿ر)�

24. Evet, Allah sizi de böyle imtihanlarla yüz yüze getirecek ki, sözünde duranları doğruluklarından dolayı ödüllendirsin; ikiyüzlüleri de dilerse cezalandırsın ya da tövbe ederlerse bağışlasın. Gerçekten Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

�W& 5�وا w8�|3� �� � ورد ا�6� Sا rا � � - ���2 Sن ا�و& Cل�ا�_ > �'4zO�ا Sا <W&و CاvQ ا���'﴿٢٥﴾

25. Nitekim Allah, müminlere verdiği sözü yerine getirdi ve Medine’ye saldıran kâfirleri, hiçbir başarı kazanamadan bütün öfke ve nefretleriyle birlikte ülkelerine geri gönderdi. Evet, Allah her konuda olduğu gibi, savaş konusunda da müminlere kendisinin yeterli olduğunu gösterdi. Nitekim müminlerin savaşmasına bile gerek kalmadan, aniden ortaya çıkan soğuk hava ve fırtına sayesinde müşrikler savaşı bırakıp gitmek zorunda kaldılar. Unutmayın, Allah çok güçlüdür, mutlak üstünlük ve otorite sahibidir.

ل �_� $_ #�ن وا ��A �- M 2#�38� ا�� �A 3� و62ف� �E��E 54 ب��و@� 54 ا@: ا�� @�y 5� ا�6� r�_� ��A ��ون�٢٦﴿و$﴾

26. Müminlerle yaptıkları ittifak sözleşmesine ihanet ederek müşriklere arka çıkan ve müminleri arkadan vurmaya hazırlanan Kitap Ehlinden Beni Kureyza Yahudilerini ise, kalplerine korku salarak o sağlam kalelerinden söküp çıkardı. Öyle ki, onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz.

��Kواور t�ا� -#> &: MXء �12 Sن ا�و& C�@�z�$ �� �gا3�� وار�ر@� وا4�3� ود�g٢٧﴿ار﴾ 27. Böylece Allah, onların topraklarını, evlerini, mallarını ve

henüz ayak basmadığınız Medine dışındaki onlara ait bağ, bahçe ve arazileri onlardan alıp size verdi. Hiç kuşkusuz, Allah’ın her şeye gücü yeter.

Page 484: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Böylece İslâm toplumu yavaş yavaş zenginleşti, refah seviyesinde gözle görülür bir artış oldu. Fakat Peygamberin evinde aynı sade hayat olduğu gibi devam ediyordu. Peygamberin hanımları ise bu zenginlikten pay almak istiyor, bunun için onu sürekli sıkıştırıyorlardı. Bunun üzerine, aşağıdaki ayetler nazil oldu:

�� $�د � µ'& زوا;" انG :2 M+ 3� ا�' )5� ا� 5�I وا�� �' 3� I A��< ا4 �� وز� ن ا����ة ا�1 Y� �O; �(٢٨﴿��ا﴾

28. Ey Peygamber! Senin yaşadığın sade ve mütevazı hayata ayak uyduramayan ve diğer mümin ailelerin yaşadığı hayat seviyesini senden isteyen eşlerine de ki: “Eğer siz bu dünya hayatını ve onun gelip geçici güzelliklerini istiyorsanız, gelin size evlilik bedeli olan mehirlerinizi vereyim ve sonra da sizi güzelce boşayayım!”

وان Sن ا�A �ةQ Gار ا ور��T� وا�1 S�دن ا$ µ'& �O� �?'�ت 4'5� ا;�ا -|�O#� 1-٢٩﴿ ا﴾ 29. “Yok eğer Allah’ı, Elçisini ve âhiret yurdunu tercih

ediyorsanız, bilin ki Allah, içinizden güzel davrananlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”

+M 54 ��ت 4'5� �� �ء ا�' �?C و&�ن ذ�" -#> >WIg 6ابI�ا �3� {-�u� L' �+4 L7(�W8vا �?� S٣٠﴿ا﴾

30. Ey Peygamber hanımları! Sizler, müminlerin anneleri konumunda bulunan örnek insanlarsınız. Bu yüzden, içinizden her kim açık bir edepsizlik yapacak olursa, âhirette ona diğer kadınlara göre iki kat azap edilecektir. Şüphesiz bu, Allah için çok kolaydır.

$<k وا- 1� 3�� رز2� &�� و54 z$�3� ا;�@� 4� ����E :OI$و �T���ور S 5�'4 }'_� �O�﴿٣١﴾ 31. Ve içinizden her kim de Allah’a ve Elçisine yürekten itaat

eder ve güzel işler yaparsa, ona da diğer kadınlara verilenin iki katı ödül vereceğiz. Ve onun için cennette muhteşem bir rızık ve göz alıcı nimetler hazırlamışızdır.

�� µ?� M+ �ء ا�' �? �T+#2 M �A ي 5Iu\$ YA 8��_�ل VO��A ا�6� µ�_ �ء ان ا$ �? &�)1 54 ا�' r�A�وI4 G�2 5#2٣٢﴿4�ض و﴾

Page 485: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

32. Ey Peygamber hanımları! Siz diğer mümin kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Dolayısıyla, Kur’an’ın hükümlerini uygulama konusunda çok daha titiz ve dikkatli davranmalısınız. Onun için, eğer Allah’a karşı sorumluluğunuzu tam olarak yerine getirmek istiyorsanız, namahrem kişilerle tatlı ve cilveli bir edayla konuşmayın ki, kalbinde kötü niyet taşıyan biri şeytanî bir ümide kapılmasın. Fakat bu, kadın sesinin erkeklere tamamen haram olduğu anlamına gelmez. İnsanlarla ağırbaşlı, ölçülü, yerinde ve uygun şekilde konuşun, daima doğru ve güzel sözler söyleyin.

و2�ن �$ 5;�$ G$5� و�8� M �A S5 اImة وا�& < ا� #�ة وا$� b5 ا�O2و��> واGا L ج ا�,�@#� rاv �3�$ �&� ;� ا@: ا�+�{ و�3� 6��@� -'�� ا�� S1 ا� ��� �O ﴾٣٣﴿ور��CT� ا

33. Ey Peygamber hanımları! İffet ve edebinizle, vakar içinde evlerinizde oturun. Çünkü kadının asıl faaliyet alanı evidir. Bununla birlikte, bir ihtiyaç için dışarı çıkmanız gerektiğinde, İslâm öncesi o eski cahiliye kadınlarının yaptığı gibi süs ve cazibenizi göstererek sokağa çıkmayın. Namazı güzelce kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Elçisine gönülden itaat edin. Ey Peygamber hanımları, ey Fatıma, ey Ali, ey Hasan, ey Hüseyin! Kısacası, ey Peygamberin ev halkı, Allah size bunları emretmekle, ancak, şan ve şerefinize leke getirme ihtimali bulunan günah ve kirlerden sizi arındırıp tertemiz kılmak istiyor.

vاt واذ&�ن �+Q �W� &�ن ��� Sان ا CLO�� وا� Sت ا�$5� 54 ا��8� M �A <# � �4﴿٣٤﴾ 34. Ey Peygamber ailesi! Evlerinizde gece gündüz okunmakta

olan Allah’ın ayetlerini ve bu ayetlerin canlı ve mükemmel bir örneği olan Peygamberin hikmet dolu öğüt ve tavsiyelerini düşünün. Şüphesiz Allah, sonsuz lütuf ve merhamet sahibidir, her şeyden hakkıyla haberdardır. Fakat bu talimatlar, yalnızca Peygamberin ev halkına özgü

sanılmasın:

< ان �د�2 bت وا�� < وا�_� � < وا4zO�'�ت وا�_� �'4zO�ت وا�O#?O�وا > �O#?O�ا2�ت 1b O�وا > �2 1b O�ت وا�IX�\�وا > �IX�\�8�ات وا� b5 وا�� ��8� bت وا��د2� bوا�

< وا �Ox� � b� 1-ا&�ات ا vا وا�6 ��& S5 ا� ا&�� < A�و;3� وا���A|�ت وا�6 �|A���Ox�ت وا� � bوا� �O� Ww4 �3��ة وا;�ا -|� S٣٥﴿ا﴾

Page 486: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

35. Gerçek şu ki, Allah’ın hükmüne kayıtsız şartsız teslim olup esenliğe ulaşan erkekler ve kadınlar, Allah’a ve âhiret gününe yürekten inanan erkekler ve kadınlar, bu imanın gereği olarak Rabb’lerine gönülden boyun eğen erkekler ve kadınlar, her zaman doğruyu söyleyen, verdikleri söze bağlı kalan erkekler ve kadınlar, bu yolda başlarına gelebilecek belâ ve sıkıntılar karşısında sabreden erkekler ve kadınlar, Allah’a içtenlikle saygı duyan alçakgönüllü erkekler ve kadınlar, gerektiğinde servetini İslâm’ın yücelmesi uğrunda seve seve harcayabilen, yardıma muhtaç kimselere yardım eli uzatan erkekler ve kadınlar, oruç tutarak kendilerine hâkim olmasını bilen erkekler ve kadınlar, iffet ve namuslarını titizlikle koruyan erkekler ve kadınlar ve Allah’ı sürekli yüreklerinde hissederek anan, O’na kulluğu gündemde tutan erkekler ve kadınlar var ya, Allah onlara günahlarını bağışlama sözü vermiş ve onlar için cennette büyük bir mükâfat hazırlamıştır. İşte bunun içindir ki:

� ا4�ا ان ���ن 3�� ا�\vة 54 ا و4� T���ور Sا <u2 اذا L'4z4 G54 وzO� ن�& Sا �I� 54و C�@�4 �'� �+4 GYg :g 1_A T���٣٦﴿ور﴾

36. Allah ve dolayısıyla, O’nun emirlerini sizlere ulaştıran Elçisi herhangi bir konuda kesin ve bağlayıcı bir hüküm vermişse, artık inanan bir erkek ve kadının, kendi görüşüne dayanarak aksi yönde bir tercihte bulunması kesinlikle söz konusu olamaz. Şunu iyi bilin ki, her kim kendisinde böyle bir hak görerek Allah’a ve Elçisine başkaldıracak olursa, muhakkak apaçık bir sapıklığa düşmüş demektir. Hz. Muhammed (s) Peygamber olmadan yıllar önce eşi Hatice,

kabile savaşlarında esir edilen çocuk yaşta bir köleyi ona hediye etmişti. Muhammed, Zeyd adındaki bu genç köleyi alır almaz özgürlüğüne kavuşturdu ve ona öz evladı gibi davrandı. Yıllar sonra Zeyd’in babası, kaçırılıp köle yapılan çocuğunun izini süre süre Mekke’ye kadar geldi ve ücretini ödemek şartıyla çocuğunu Muhammed’den istedi. O da kararı Zeyd’e bıraktı ve eğer babasıyla gitmek isterse, hiçbir ücret istemeden onu ailesine vereceğini söyledi. Fakat Zeyd, Muhammed’i babasına tercih ederek onun yanında kaldı. Muhammed (s) de onu evlat edinerek yanına aldı. Muhammed’e Peygamberlik verildiğinde, ona ilk inananlardan biri

Page 487: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

de Zeyd olmuştu. Müslümanlar Medine’ye hicret ettikten sonra Peygamber, halasının kızı Zeynep ile azatlı kölesi Zeyd’i evlendirmek istedi. Zeynep önce bunu kabul etmek istemediyse de, Peygamberi kıramayıp Zeyd ile evlendi. Fakat bu evlilik, eşler arasındaki uyumsuzluk sebebiyle sağlıklı yürüyemedi. Bu arada Allah, bu evliliğin sona ereceğini ve ardından, —evlatlığın boşadığı kadınla evliliği haram gören anlayışı yıkmak için— Peygamberin Zeynep ile evleneceğini ona vahiy yoluyla bildirmişti. Fakat bu emir Peygambere o kadar ağır gelmişti ki, eşini boşamak için kendisine danışmaya gelen evlatlığı Zeyd’e, her defasında bunu yapmamasını söyleyerek işi geciktirmeye çalışıyordu. Kâfirlerin bunu fırsat bilip İslâm aleyhinde propaganda yapacakları endişesi bir yana, Müslümanların bile bu evliliği yadırgayacağından korkuyordu. O günkü geleneklere göre, bir kişinin evlatlığı aynen öz evladı gibi kabul ediliyor, bu yüzden de evlatlığın boşadığı kadınla evlenmek çirkin bir davranış olarak görülüyordu. Oysa Allah, helâli haram kılan bu geleneği kökünden kaldırmak istiyordu. Bunun için Peygambere, evlatlığının boşadığı bu kadınla evlenmesini —Kur’an haricînde bir vahiy ile— emretti:

واذ M �A M �W\$و Sا P -#T� واT�#- }OI ا4?" -#�" زو;" وا$ Sا �I�ي ا W?" $_�ل �6#� P(ا Sوا rس� �T و$\7> ا�' �1+4 Sا �4 CT�7\$ ان

37. Ey Muhammed! Hatırla, hani Allah’ın İslâm nimetiyle şereflendirerek lütufta bulunduğu ve senin de kölelikten kurtarıp evlatlık edinerek kendisine iyilik ettiğin ve daha sonra Kureyş soylularından olan halanın kızı Zeynep binti Cahş ile evlendirdiğin Zeyd bin Harise’ye, o ne zaman eşini boşamak için sana danışsa, “Ey Zeyd, Allah’ın razı olmayacağı bir iş yapmaktan sakın; bana kalırsa, hanımını boşama!” diyordun. Oysa bu evliliğin yürümeyeceğini gayet iyi biliyordun. Üstelik Allah, evlatlığın boşadığı bir kadınla evlenmeyi haram sayan bir geleneği kökünden söküp atmak için, Zeyd’in boşayacağı kadınla evlenmen gerektiğini sana bildirmişti. Fakat sen, Allah’ın yakında açıklayacağı şeyi içinde gizliyordun. Çünkü evlatlığın boşadığı kadınla evlenmeyi çok çirkin bir davranış olarak gören toplumun tepkisinden ve seni yıpratmak için fırsat kollayan kötü niyetli insanların dedikodularından çekiniyordun.

Page 488: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Oysa asıl Allah’tan çekinmen ve sana ne kadar da ağır gelse, O’nun hükmünü uygulaman gerekiyordu.

� u2> ز�1 4'3� وm�ا ز O#A�3&�'; �M ازواج اد-���3x� اذا و �A �ج( > �'4zO�ن -#> ا��� G M�� G�IW4 Sن ا4� ا�و& C�اmا 4'53 و�u2﴿٣٧﴾

Nihayet Zeyd eşini boşayınca, o kadınla evlenmeni sana vahiy yoluyla emrettik ki, evlatlıklarının boşadığı kadınlarla evlenme konusunda müminlerin zihninde en ufak bir şüphe ve tereddüt kalmasın ve böyle bir evlilik yapanlar, bundan dolayı herhangi bir suçlamaya maruz kalıp sıkıntı yaşamasınlar. Unutmayın, Allah’ın emri mutlaka yerine getirilir. İşte bu yüzden

Peygamber, Allah’ın emrini yerine getirerek Zeynep’le evlendi. Nitekim:

�Q 5#�ا C:+2 54 و& 4� MA ا�6� Sا L '� CT� S�ض اA �O� �A 54 )�ج M+ &�ن -#> ا�' Sن ا4� ا� k٣٨﴿12را 4_1ورا﴾

38. Allah’ın kendisine emrettiği şeyleri yapmasından dolayı Peygambere hiçbir sorumluluk yoktur ve asla bundan dolayı suçlanamaz. Tam tersine, asıl bunu yapmadığı zaman günah işlemiş olur. Bu, Allah’ın daha önceki Peygamberler arasında da geçerli kıldığı değişmez bir yasasıdır. Zaten Allah’ın emri, bir hikmete göre plânlanmış ve ezelden takdir edilip hükme bağlanmıştır. O hâlde, Allah Peygamberine bir şey emrettiği zaman bütün dünya ona karşı çıksa bile, Peygamber bu emri yerine getirmelidir.

5� �+� ا�6� �?( S�8 <W&و C Sا Gن ا)1ا ا�7\� Gو T و�\7� Sت اG��ن ر�w #+�﴿٣٩﴾ 39. Çünkü Peygamberler kendi arzu ve istekleri doğrultusunda iş

yapmazlar. Onlar Allah’ın mesajını insanlığa iletirler ve sadece O’ndan korkar, O’ndan başka hiç kimseden ve hiçbir şeyden çekinmezler. Bilirler ki, kendilerinden hesap soracak tek yetkili Allah’tır. Çünkü hesap görücü olarak Allah yeter.

�� ا)1 54 ر;��� 4� 1 ا8 O��O�t &�ن 4 MX :�8ء -#� Sن ا�و& C �>+ وQ�$� ا�' Sل ا�و5�� ر� �﴿٤٠﴾

40. Şunu iyi bilin ki, Muhammed içinizden hiç kimsenin babası değildir, fakat o, Allah’ın Elçisi ve bütün Peygamberlerin sonuncusudur.

Page 489: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Öyleyse, ne Zeyd Muhammed’in oğludur ve ne de Zeynep onun gelinidir. Dolayısıyla, Zeyd’in boşadığı kadınla evlenmesi kesinlikle haram değildir. Tam tersine, helâli haram kılan gelenekleri yıkmak üzere Allah’ın görevlendirdiği bir Peygamber olması hasebiyle, Allah’ın emri olan bu evliliği yapmak ona farzdır. O bunu yapmadığı takdirde, bu gelenek kıyamete kadar şöyle veya böyle sürüp gidecektir. Çünkü o Son Elçidir, kendisinden sonra yeni bir kitap, yeni bir Peygamber gelmeyecektir. Ayrıca, bir kişinin hasbelkader onun soyundan gelmiş olması ona

Allah katında herhangi bir ayrıcalık veya üstünlük kazandırmaz. Çünkü Peygamberin ailesi, diğer bir deyişle Ehli Beyt’i onun soyundan gelenler değil, ona iman eden ve izinden yürüyen müminlerdir. Bu bakımdan o, bütün müminlerin babası hükmündedir. Nitekim onun hanımları da müminlerin anneleri konumundadır (33. Ahzab: 6). Hiç kuşkusuz Allah, her şeyi en mükemmel şekilde bilmektedir. İslâm düşmanlarının yıkıcı propagandaları karşısında ne yapmak

gerektiğine gelince:

�� �5 ا � 3� ا�6� vاk ا� ذ&�ا &�� Sا اذ&�وا ا�٤١﴿4'﴾ 41. Ey iman edenler! Allah’ı kalbinizle, dilinizle ve

davranışlarınızla sürekli anın. O’nu yegâne Rab ve İlâh olarak gündemde tutun.

��ه �Y و�+ �E٤٢﴿8��ة وا﴾ 42. Ve daima O’nun gözetim ve denetimi altında olduğunuz

bilinciyle, O’nu sabah akşam en mükemmel sıfatlarla yücelterek tesbih edin.

�@ O� < ر)� �'4zO��8 ن�و& Cر� #O�ت ا�> ا�' �T �o ��\�;�� 54 ا�| M -#��� و#4 �#b� ي � ا�6�﴿٤٣﴾

43. O Allah ki, sizi inkâr ve cehalet karanlıklarından kurtarıp imanın aydınlığına ulaştırmak için üzerinize rahmet ve bereketler yağdırmaktadır; ve melekleri de müminlerin kurtuluşu için gece gündüz O’na yalvarıp yakarmaktadırlar. Unutmayın ki, O inananlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. İşte bu merhametin tecellisi olarak:

Page 490: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�3 ��$ �O� ﴾٤٤﴿��م �#_�Y� Tمr وا-1 3�� ا;�ا &��44. O’na kavuşacakları Gün, müminlere hoş geldin karşılaması

olarak “Selâm sizlere! Ne mutlu size, girin cennete!” denilecektir. Ve Allah onlara, muhteşem bir ödül hazırlamıştır.

�� � k�ا� �6�ا و �� ار�#'�ك X�@1ا و4+7 +M ا 3� ا�' ﴾٤٥﴿ا�45. Ey şanlı Elçi! Sen inkârcıların dedikodularına aldırmadan

tebliğine devam et! Unutma ki, Biz seni hakikate tanıklık eden bir şahit, ebedî saadeti muştulayan bir müjdeci ve cehennem azabını haber veren bir uyarıcı olarak gönderdik.

vا ودا-�� 8�ذ�T و��ا;� 4'� S٤٦﴿ا�> ا﴾ 46. Ve Allah’ın izniyle tüm insanlığı Allah’a çağıran bir davetçi

ve gönülleri aydınlatan bir ışık kaynağı olarak.

� vا و78 �+& YuA Sن 3�� 54 ا�8 > �'4zO�٤٧﴿ا﴾ 47. O hâlde, inananları şimdiden müjdele: Onlara, Allah

tarafından vadedilen büyük bir ikram var.

Gو 'O�5 وا� ��A���ا V�$ Y� و&� S�8 <W&و C S&: -#> ا�ودع اذ�3� و$ > �_A�﴿٤٨﴾ 48. Bu ikramı hak etmek istiyorsan, O’nun ayetlerini açıkça

yalanlayan inkârcılara ve inkârlarını gizleyen münafıklara sakın itaat etme. Onların engellemelerine, eziyet verici sözlerine aldırmadan yoluna devam et ve görevini yaparken yalnızca Allah’a güven. Unutma ki, her konuda güvenilir bir vekil olarak Allah yeter.

�� � � ا4zO�'�ت O _#m �K�@5 54 2+: ان ����ا اذا �5 ا4' 3� ا�6� �@OA 5� ��� -#53� ا� ?O$ Y� �O; �(5 ��ا@�( I�@5 و�� OA r�3و 1 I$ ة 1- 54﴿٤٩﴾

49. Ey iman edenler! Mümin veya Kitap Ehlinden olan bir kadınla evlenir, fakat henüz kendisine dokunmadan —yani gerdeğe girmeden— onu boşarsanız, evlilik o anda bitmiş olur. Artık kadın serbesttir, dilerse bir başkasıyla evlenir, dilerse yeni bir nikâh ve mehir ile eski kocasına geri döner (2. Bakara: 228–232). Bu kadın, —gerdeğe girmiş kadınların aksine— bir başkasıyla evlenmeden önce üç ay hâli beklemek zorunda değildir ve sizin de ondan bunu istemeye hakkınız yoktur. Bu durumda, evlilik bedeli olan mehir belirlenmiş ise, ona mehrin yarısını verin.

Page 491: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Belirlenmemiş ise, maddî gücünüz ölçüsünde, onu teselli edici hediyelerle faydalandırın ve kendisini üzmeden, rencide etmeden ve yeni bir yuva kurmasını engellemeden, güzelce bırakın. Kendileriyle gerdeğe girdikten sonra boşadığınız kadınlara gelince, onlara mehir belirlemiş iseniz mehrin tamamını, değilse mehr-i misil, yani o günkü şartlarda verilen ortalama bir mehir verin. Bütün bu hükümler, Peygamber dışındaki müminler için geçerlidir. Peygambere gelince:

�� � � Aا �� O4 "'� �O� }�#4 �4ر@5 و�ا$�{ ا; M� �� ا)##'� �" ازوا;" ا� � +M ا 3� ا�' �ء ا� SاM @�;�ن I4"� وا4�اة �$" و8'�ت Q��" و8'�ت Q�G$" ا� � O- ت�و8' " O- ت�و8' "�#-

+M ان �? '��3�Q  �Lb� �" 54 دون ا� +M ان اراد ا�' '#� �3?W<L'4z4 12 C ان و@+{ �'4zOY��� �3 ���ن - �O�4#�{ ا �ازوا;3� و4 M� �A �3�#- �'g�A �4 �'O#- "�# Sن ا�و& C�ج(

�O� ﴾٥٠﴿Wl�را ر)�50. Ey şanlı Elçi! Biz sana, —sayıları dördü geçse bile—

mehirlerini vermiş olduğun bütün hanımlarını, Allah’ın sana savaş esiri olarak bahşettiği cariyelerini ve seninle birlikte Mekke’den Medine’ye hicret etmek suretiyle İslâm’a bağlılıklarını ispat etmiş olan amca kızlarını, hala kızlarını, dayı kızlarını ve teyze kızlarını helâl kıldık. Bir de, evlilik bedeli olan mehir hakkından feragat ederek kendisini Peygambere bağışlamak isteyen mümin bir kadını —eğer Peygamber de onunla evlenmeyi kabul ederse— sana helâl kıldık. Bütün bu hükümler, sadece sana özgü bir imtiyazdır, diğer müminlere değil. Onlara, eşleri ve cariyeleriyle ilgili hükümlerimizi daha önce (2. Bakara: 221, 4. Nisa: 3–4 ve 19–25) ayrıntılı olarak bildirmiştik. Ey Peygamber! Biz bu düzenlemeyi yaptık ki, eşlerin konusunda

gereksiz endişelere kapılıp sıkıntıya düşmeyesin. Gerçekten Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Allah’ın, Peygambere dörtten fazla kadınla evlenme izni vermesi,

toplumu eğitip ıslah etmek için yüklendiği görevi yerine getirmesini zorlaştıracak engelleri ortadan kaldırma amacına yönelikti. Şöyle ki: Hz. Muhammed, yirmi beş yaşında iken kendisinden on beş büyük

dul bir kadın olan Hatice ile evlenmiş ve onunla yirmi beş yıllık mutlu ve huzurlu bir evlilik hayatı yaşamıştı. Hatice öldüğünde, yine

Page 492: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

yaşlı bir kadın olan Sevde ile evlenmiş ve üç dört yıl boyunca başka kadınla evlenmemiştir. İnsaf ve adalet sahibi hiçbir insan, her türlü ahlâksızlığın meşru kabul edildiği cahiliye döneminde bile en ufak bir iffetsizliği görülmeyen Peygamberin, elli üç yaşından sonra birdenbire şehvetinin güçlendiğini ve bu yüzden birçok kadınla evlendiğini söyleyemez. Yukarıdaki ayette geçen “Sıkıntıya düşmeyesin” sözlerini onaylayabilmek için, bir taraftan Allah’ın Peygamberine yüklediği büyük sorumluluk göz önünde bulundurulmalı, diğer taraftan bu büyük görevi yerine getirirken içinde bulunduğu ortam ve şartlar iyi anlaşılmalıdır. Bu iki noktayı önyargısız bir zihinle kavrayan herkes, dört eş sınırlamasında onun ne tür bir “darlık ve sıkıntı” içinde olduğunu görecektir. Şöyle ki, Peygambere emanet edilen görev, medeniyetten uzak, kültürsüz, geri ve kaba bir topluluğu medeni, ileri ve ahlâken gelişmiş bir toplum hâline getirme, eğitme ve şekillendirme göreviydi. Bu amaçla sadece erkekleri eğitmek yeterli değildi, kadınların da eğitilmesi gerekiyordu. Fakat onun öğretmekle görevlendirildiği medeniyet ve sosyal hayatın ilkeleri, iki cinsin serbestçe bir arada olmasını yasaklıyordu ve onun bu ilkeyi çiğnemeksizin direkt olarak kadınları eğitmesi imkânsızdı. Bu nedenle kadınları eğitmek için tek yol, onun çeşitli yaşlarda ve farklı zihni kapasiteye sahip birçok kadınla evlenip onları eğitip öğreterek kendisine yardımcı yetiştirmesi, daha sonra onları genç, orta yaşlı ve yaşlı kadınların eğitiminde görevlendirmesiydi. Ayrıca Peygamber, önde gelen arkadaşlarıyla dostluk bağlarını bu tür evlilik bağlarıyla daha da güçlendirmişti. Bundan başka Hz. Peygamber, İslâm öncesi cahiliye hayat tarzını

ortadan kaldırıp, onun yerine İslâmî hayat tarzını uygulamada göstermekle görevlendirilmişti. Bu görevin yerine getirilebilmesi için, cahiliye sistemini savunanlarla bir çatışma içine girmesi kaçınılmazdı ve bu çatışma, kabile sisteminin yürürlükte olduğu bir toplumda gerçekleştirilecekti. Bu şartlar altında Peygamberin, düşmanlıklara son verip dostluk bağlarını güçlendirmek için farklı millet, kabile ve ailelerden kadınlarla evlenmesi gerekiyordu. Bu nedenle evlendiği kadınların seçiminde, onların kişisel özelliklerinin yanı sıra bu gaye de önemli bir rol oynamıştır. Nitekim Peygamberin hanımlarından Ümmü Seleme, Ebu Cehil ve

Halid bin Velid’in de mensup olduğu bir ailedendi. Diğer bir hanımı

Page 493: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

Ümmü Habibe ise, Ebu Süfyan’ın kızıydı. Bu evlilikler, sözü edilen ailelerin düşmanlıklarını önemli ölçüde yumuşatmıştır. Öyle ki, Peygamber Ümmü Habibe ile evlendikten sonra, Ebu Süfyan savaş alanında bir daha Müslümanların karşısına çıkmamıştır. Öte yandan birer savaş esiri olan Safiyye, Cüveyriye ve Reyhane, Yahudi kabilelerine mensuptu. Hz. Peygamber (s.) onları azat edip nikâhladıktan sonra, bu kabilelerin düşmanlıkları önemli ölçüde azalmıştır. Ayrıca, Mısır Mukavkısı’nın kendisine hediye olarak gönderdiği Kıptî Mariye’yi cariye olarak almakla, Mısır ile Müslümanlar arasında yüzyıllarca sürecek bir dostluğu başlatmıştır. Çünkü o çağda egemen olan geleneklere göre, bir kimse herhangi bir kabileden kız alınca, sadece kadının ailesinin değil, bütün kabilenin damadı sayılır ve bir damada karşı savaş açmak onur kırıcı bir davranış kabul edilirdi. Bunların yanı sıra, topluma birçok yönden ıslah etmek ve

yürürlükte olan cahiliye âdetlerini ortadan kaldırmak da Peygamberin (s) görevleri arasındaydı. Bu amaçla da, bu surede ele anlatıldığı üzere, Hz. Zeynep ile evlenmiştir. İşte, toplumu eğitip ıslah edebilmesi ya da sosyal ve politik bazı

amaçları gerçekleştirebilmesi için, Peygamberin (s) evlilik hususunda hiçbir sınırlama içinde olmaması gerekiyordu ki, kendisine emanet edilen büyük görevin gerekli kıldığı zamanlarda, dilediği sayıda kadınla evlenebilsin.

M �;�$ ; YA }� - 5 O4 }�w 8و54 ا Cء� �ي ا��" 54 �7$ �ء 4'53 و$��� '�ح -#�"C ذ�" 54 �7$ M �A �4 �#I� Sوا C53 ن و��O8 >g�� ا$� 53 &# �� Gان $_� ا-�'53 و <� اد Sن ا�و& C��8�#2

�O� �#( �O� �#-﴿٥١﴾ 51. Ey Peygamber! İşte bu saydığımız sebeplerden dolayı, çok

kadınla evli yaşamak zorundasın. Öte yandan, bir Peygamber ve devlet başkanı olarak zamanının büyük kısmını, ümmetinin sorunlarına ayırman gerekiyor. Bu yüzden, diğer müminlerin aksine, sen hanımlarının arasında belli bir sıra gözetmek zorunda değilsin. Onlardan dilediğinin sırasını erteleyebilir, dilediğini de henüz sırası gelmediği hâlde yanına alabilirsin. Aynı şekilde, bir süreliğine uzak kaldığın bir hanımını tekrar yanına almak istemenden dolayı da sana bir günah yoktur. Allah tarafından

Page 494: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

sana tanınan bu serbestlik, hanımların seni —mecbur olmadığın hâlde— yanlarında gördüklerinde gözlerinin mutlulukla parlamasını, görevin icabı kendileriyle yeterince ilgilenemediğin zaman üzüntüye kapılmamalarını ve kendilerine vereceğin şeyler ve göstereceğin güzel muamele sayesinde hepsinin hoşnut olmasını sağlayacaktır. Unutmayın ki, Allah gönlünüzden geçen en gizli niyet ve

düşünceleri dahi bilir. Gerçekten Allah her şeyi en mükemmel şekilde bilendir, kullarına karşı son derece şefkatli ve merhametlidir.

G 4 �4 Gا-,+" )?'53 ا �ل 538 54 ازواج و� �ء 1I8 54 و�G ان $+1 �? �: �" ا�'� }�# t�+� -#> &: MXء ر�2 Sن ا�و& C"'� �O�﴿٥٢﴾

52. Ey Peygamber! Artık bundan böyle başka hiçbir kadınla evlenmek sana helâl değildir. Ayrıca, eşlerinden birini boşayıp yerine bir başkasını —güzelliği hoşuna gitse bile— alman da sana helâl değildir. Ancak sahip olduğun savaş esiri cariyeler bu hükmün dışındadır. Hiç kuşkusuz Allah, her an her şeyi görüp gözetmektedir. Şimdi de, hem Peygamberin eşsiz konumu hakkında ipuçları veren,

hem de İslâm önderlerini ziyaret konusunda temel görgü kurallarını size öğreten şu ayetlere kulak verin:

�� � ان � Gا M+ �5 ا4'�ا Q1$ G#�ا 8��ت ا�' 3� ا�6� �5 ا�kT و5�� ا� ��y� vl م�Im <�ذن ��� اz��C� ان ذ��� �1�� > �?� ?4 G7�وا و �A � OIm ذا�A ا�#Qد�A � � +M &�ن اذا د-� �zذي ا�'

��M 54 ا� ?� G S4'��� وا �M� ?�A CP�

53. Ey iman edenler! Herhangi bir toplantı, konuşma veya yemek için davet edilmedikçe, Peygamberin odalarına rasgele girmeyin. Erkenden gelip yemek vaktini bekleyerek Peygamberi gereksiz yere meşgul de etmeyin. Ancak davet edildiğinizde, en uygun zamanda gelin ve yemeği yedikten sonra hemen ayrılın, sohbete dalıp uzun uzadıya oturmayın. Çünkü bu davranışınız, ümmetin sorunlarıyla ilgilenmesi gereken ve ailesine de zaman ayırmak zorunda olan Peygamberi sıkıntıya sokuyor. Fakat o, utangaçlığından dolayı, sizden gitmenizi istemeye çekiniyor. Oysa Allah, gerçeği ve doğruyu söylemekten çekinmez.

Page 495: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

�اء ),�بC ذ��� ا3m� �_#�8�� و#2�C538 و4 � &�ن ��� ان واذا ��� O� 4 5@�-� A?�#�@5 54 ور $zذوا ر��ل Sا �O� �|- Sن -'1 ا�ان ذ��� & Cا18ا � ﴾٥٣﴿و�G ان $'����ا ازوا;1I8 54 Tه�

Bir de, Peygamberin hanımlarından bir şey isteyeceğiniz veya kendilerine bir şey soracağınız zaman, bunu perde arkasından isteyin. Odalarına öyle gelişigüzel girip onları rahatsız etmeyin. Ayrıca, onlara karşı daima saygılı ve ölçülü davranın. Bu hem sizin, hem de onların kalplerinin tertemiz kalması ve şeytanî düşüncelere saplanmaması için en uygun davranış şeklidir. Şunu iyi bilin ki, sizin Allah’ın Elçisini herhangi bir şekilde incitmeniz asla söz konusu olamaz. Ayrıca, onun vefatından sonra hanımlarıyla evlenmeniz de size kesinlikle haramdır. Çünkü böyle bir davranış, Allah katında çok büyük bir günahtır.

�O� $+1وا X��� او $\ ان &�ن MX :�8ء -#� Sن ا�A ه�W﴿٥٤﴾ 54. Unutmayın, yaptığınız herhangi bir şeyi açığa vursanız da,

gizleseniz de, Allah onun hesabını soracaktır. Çünkü Allah, her şeyi hakkıyla bilmektedir. Peygamber hanımlarıyla perde arkasından konuşma emri, onların

yakın akrabaları için geçerli değildir:

G ا �G53 و��53x و�G ا�'8�53x و�G اQ�ا53 و�G ا8'��ء اQ�ا �M ا8 �A 53�#- ح�'; Gا$53 و�Qء ا�8'� O�4#�{ ا �4 G53 وx� �?�1ا �3X ءMX :& <#- ن�& Sان ا C Sا > �_ r53 وا$�﴿٥٥﴾

55. Onların dedelerine, amcalarına, dayılarına, babalarına, öz veya üvey oğullarına, torunlarına, en az ana bir veya baba bir kardeşlerine, erkek ve kız kardeşlerinin oğullarına, temiz ve güvenilir kadın arkadaşlarına ve sahip oldukları köle ve cariyelerine serbestçe görünmelerinde —çünkü İslâm, köleyi ailenin bir parçası olarak görür— hiçbir sakınca yoktur. Bununla beraber, ey Peygamber hanımları! Kişiyi günaha düşürebilecek şüpheli her şeyden sakının ve Allah’a itaat konusunda son derece titiz ve dikkatli davranın. Unutmayın ki, Allah kim ne yapıyorsa görmektedir. Çünkü O, herkes ve her şey üzerinde şahittir. Dolayısıyla, Peygamberi görevinde başarısızlığa uğratmak için

iftiralar atan kâfirleri ve münafıkları da görüyor. O hâlde, Allah’ın nurunu söndürmeye çalışanlar, eninde sonunda hüsrana uğramaya mahkûmdurlar:

Page 496: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

+CM ان �b� T �o#�ن -#> ا�' و#4 Sو� ا T�#- ا�#E ا�5 ا4'� 3� ا�6� �� ا� � �O� O�ا $?#� #﴿٥٦﴾ 56. Hiç kuşkusuz Allah ve melekleri, Peygambere salât ederler.

Allah Peygamber’ine karşı çok merhametlidir. Ona daima sevgiyle yönelir, onu över, işlerini bereketli kılar. Onun ismini yüceltir ve üzerine rahmetini indirir. Melekler de Peygamber’i çok severler. Onun en yüce makamlara ulaşması, İslâm’ın ve Müslümanların üstün gelmesi için Allah’a dua ederler. Onun şerefini gözetmeğe, şanını yüceltmeğe özen gösterirler. O hâlde, ey inananlar, sizin kurtuluşunuz için her şeyini feda eden bu Peygamberin izinden yürüyün. Tüm gücünüzle davasını destekleyin, ona saygı duyun, onu yüceltin. Böylece, siz de ona salât edin ve ona tüm kalbinizle esenlikler dileyerek içtenlikle selâm edin! Allahumme salli ve sellim alâ nebiyyinâ Muhammed!

�'� ا� ان Q�ة وا-1 3�� -6ا8� �34 Gوا �� MA ا�1 S3� ا'I� T���ور Sذون اz� 5� �6﴿٥٧﴾ 57. Çirkin iftiralarla İslâm’a saldırarak Allah’ı gazaba getiren ve

O’nun Elçisini inciten münafıklara ve kâfirlere gelince, Allah onları dünyada da âhirette de lânete uğratmış ve onlar için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır! Demek ki;

5� �'�t وا�6� �+4 �OKوا �< وا4zO�'�ت vw8 4� ا& ?+�ا A_1 ا) O#�ا 38 � �'4zO�ذون اz�﴿٥٨﴾ 58. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara işlemedikleri bir

şeyden dolayı suçlayarak eziyet edenler, gerçekten çirkin bir iftira günahı ve apaçık bir vebal yüklenmişlerdir. O hâlde, kötü niyetli insanların iftiralarına meydan vermemek için:

�� +G :2 Mز � 3� ا�' �> ا� �+C53 ذ�" اد �8Y; 54 53�#- > �1� > �'4zO�ء ا� �?وا;" و8'�$" و �O� Wl�را ر)� Sن ا�و& C5�ذz� YA 5A�I� ٥٩﴿ان﴾

59. Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve diğer mümin hanımlara söyle; toplum içine çıkacakları vakit başörtülerini taksınlar (24. Nur: 31) ve pardösü, çarşaf, manto gibi vücut hatlarını tamamen kapatan dış kıyafetlerini üzerlerine örtsünler. Gerek giyim kuşamlarında, gerek söz ve davranışlarında mümin bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli tavrı göstersinler. Bu, onların saygıdeğer ve iffetli bir kadın olarak tanınmaları ve böylece, ahlâksız insanlar tarafından sözlü veya fiili tacize uğrayıp incitilmemeleri için en uygun çözüm yoludur. Bununla birlikte, hiç kimse elinde olmadan

Page 497: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

işlediği bir günah yüzünden veya İslâm’dan önce yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmayacaktır. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Fakat kadının örtünüp iffetli davranması, tek başına sorunu çözmez:

" T '� �� G �K �38 ا'O��A_�ن وا�6� �� '��w'� L'� �1O�ا MA ن�W;�O�38� 4�ض وا�2# M �A 5� ²Y� �#2 Gا ��3� �A " ﴾٦٠﴿�,�ورو

60. Eğer o ikiyüzlüler, kalplerinde hastalık olan ve bu yüzden o münafıkları destekleyen zayıf imanlı kimseler ve halkı paniğe sürükleyecek kötü haberler yayarak yahut müminlerin ırz ve namuslarına dil uzatarak Medine’de huzursuzluk çıkaranlar, bu düşmanca hareketlerinden vazgeçmeyecek olurlarsa, sana onlarla çarpışmanı emrederiz de, o zaman bu topraklarda sana komşu olarak çok az bir süre kalabilirler. Şöyle ki:

²> ��I#4 Y� #�ا $_ � ﴾٦١﴿ا�4 5� �W_K�ا ا6Qوا و2 61. Onlar hem Allah hem de müminler tarafından lânete uğramış

bir hâlde bu ülkeden sürülüp kovulacaklar. Bununla da kalmayacak, her görüldükleri yerde tutuklanacak ve gerekirse öldürülecekler.

L '� Y� �1+$ Sا L �Q 5#�ا r:+2 54 و5� $,1 �?' MA ا�6� S٦٢﴿ا﴾ 62. Bugünkü zalimleri bekleyen bu feci akıbet, daha önce gelip

geçmiş diğer bütün zalimler için Allah’ın belirlediği toplumsal-ilâhî bir kanundur. Unutmayın; çağlar değişir, toplumlar değişir, fakat Allah’ın koyduğu kanunlarda hiçbir değişiklik göremezsin. Bu, onların dünyadaki cezası olacak. Asıl cezaya gelince:

"#�?� :2 CL-� �س -5 ا�? �+� ا�' �-L $��ن ��2 �" I�: ا�? C و4� �1ر� S-'1 ا �3O#- �O ﴾٦٣﴿ا63. İnsanlar, sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar.

Onlara de ki: “Onun bilgisi, yalnız Allah’ın katındadır ve zamanı geldiğinde onu gerçekleştirecek olan da sadece O’dur. Sen kıyametin ne zaman kopacağına değil, o Gün için neler hazırladığına bak! Ne bilirsin, belki de kıyamet çok yakındır.” Allah, ansızın gelip çatmasına karşı insanlar hazırlıklı olsunlar diye,

kıyametin vaktini bildirmemiştir. Kıyametin kopacağının farkında olmayan ve her an onunla karşılaşma bilincinin verdiği uyanıklıktan yoksun bulunanlara gelince:

Page 498: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

vاk ان �I� �3� 1-5 وا� ��A���5 اI� S٦٤﴿ا﴾ 64. Allah, inkârcıları rahmetinden mahrum bırakarak lânetlemiş

ve onlara ceza olarak, alev alev yanan kavurucu bir ateş hazırlamıştır.

5� �1��Q rاv �b Gو �1ون و��,� G rا18ا ��3� �A﴿٦٥﴾ 65. Hem de, sonsuza dek içinde kalacakları bir ateş! Öyle ki,

kendilerini bu korkunç azaptan kurtaracak ne bir dost bulabilecekler, ne de bir yardımcı.

��G ��م واIm'� ا�� Sا �'Imا ��� '� �ن ����ر �_� ﴾٦٦﴿$_#� و;�@MA �3 ا�'66. O Gün, yüzleri ateş içinde çevrilip kızartılırken, “Ah, keşke

fırsat varken Allah’a ve Elçisine itaat etseydik!” diye pişmanlıkla inleyecekler.

�Y و2���ا �+ � ا�?�#g�A ��اء �� اIm'� ��د$'� و&� '�� ا ﴾٦٧﴿ر867. Fakat bunun boş bir kuruntu olduğunu anlayınca da, “Ey

Rabb’imiz!” diyecekler, “Biz, siyasî önderlerimize ve din büyüğü saydığımız efendilerimize körü körüne itaat ettik; onlar da bizi doğru yoldan saptırdılar.”

��' vاt ر8 �+& �'I� �3'I�6اب واI�54 ا >WIg �3$٦٨﴿ا﴾ 68. “Ya Rab! Bizi saptıran bu insanlara iki kat azap ver ve

üzerlerine lânetler yağdır!” İşte, Allah’ın elçisine karşı gelenlerin sonu budur! O hâlde:

�� � Sن -'1 ا�و& Cا���2 � O4 S�اه اA <��4 5 اذوا� �ا &��6���$ G ا�5 ا4'� 3� ا�6� �3� ا� ﴾٦٩﴿ و;�69. Ey inananlar! Sizler, nice iftira, zulüm ve haksızlıklarla

Musa’yı inciten İsrail Oğulları içindeki zalimler gibi olmayın! Aksi hâlde, siz de onların karşılaştığı kötü akıbetle karşılaşırsınız. Onlar, Musa’yı gözden düşürmeye ve eziyet etmeye çalıştılar, fakat sonunda Allah, Musa’yı onların bütün iddia ve iftiralarından kurtarıp temize çıkardı ve ona eziyet edenleri cezalandırdı. Çünkü Musa, Allah katında son derece itibarlı ve gözde bir kuldu. Şundan emin olun ki, Peygamberler arasında en seçkin yere sahip olan Son Elçiyi incitenler de cezalarını çekeceklerdir. O hâlde:

�� � k1ا� �1� G�2 ا���و2 Sا ا�_ �5 ا4'�ا ا$ 3� ا�6� ﴾٧٠﴿ا�

Page 499: ÇAĞLAR ÜSTÜ HAYAT REHBERİ 2. CİLT

70. Ey iman edenler! Allah’tan gelen buyruklara sımsıkı sarılarak, kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının ve sizin veya sevdiklerinizin aleyhine bile olsa, daima doğru söz söyleyin!

�#b� �O� ور��A 1_A T��ز A�زا -|� Sا V�� 54و C��8� ﴾٧١﴿��� ا-O���� و�Ww� ��� ذ71. Bu emirleri yerine getirin ki, böylece Allah, birey ve toplum

olarak huyunuzu, ahlâkınızı güzelleştirsin, işlerinizi yoluna koysun ve günahlarınızı bağışlasın. Unutmayın; her kim Allah’a ve Elçisine gönülden itaat ederek yeryüzünde halifelik görevini lâyıkıyla yerine getirirse, dünyada da âhirette de en büyük saadete ulaşmış, en büyük başarıyı elde etmiş olur. Fakat unutmayın, şu çarpıcı temsilden de anlaşılacağı gibi, büyük nimet büyük sorumluluk gerektirir:

� O�ات واGرض وا�,+�ل A�8< ان ��O#'3� واWX_5 4'3 ا L -#> ا�?�4Gا �'g�- �3#O(و � kG�3; �4�#y ن�& T ?�نC ا G٧٢﴿ا﴾

72. Allah’ın bahşettiği ekonomik, sosyal, bireysel ve toplumsal imkân ve fırsatları, akıl, beden, duyu, irade, vicdan, muhakeme gibi üstün yetenekleri O’na kullukta kullanarak yeryüzünde O’nun adına, O’nun hükümlerini egemen kılma mücadelesi o kadar ağır, o kadar ciddi bir görevdir ki, Biz bu emaneti önce göklere, yere ve dağlara teklif ettik, fakat onlar bu büyük sorumluluğu göze alamayıp onu yüklenmekten çekindiler. Böylece bu yükümlülüğü, küçücük cüssesine rağmen, Allah’ın kendisine bahşettiği yetenekler sayesinde göklere, yere ve dağlara hükmetme gücüne sahip olan insanoğlu kabul etti. Düşünsenize; bunca nimetlerle donatıldığı hâlde, yüklendiği emanetin hakkını veremeyen insan ne kadar zalim, ne kadar cahildir!

ب 6I�� > �'4zO�ا <#- Sب ا�ت و� �7�&O�وا > �&�7O�ت وا�_A�'O�وا > �_A�'O�ا Sا �O� Wl�را ر)� Sن ا�و& Cت�4'zO�٧٣﴿وا﴾

73. İşte bunun içindir ki, Allah, emanete ihanet eden ikiyüzlü erkeklere, ikiyüzlü kadınlara ve O’na ortak koşan müşrik erkeklere, müşrik kadınlara hak ettikleri cezayı verecek; iman eden erkekleri ve iman eden kadınları ise, sonsuz lütuf ve rahmetiyle kuşatacaktır. Hiç kuşkusuz Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.