BURSA iL MÜFTÜLÜGÜ ULUDAG ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT...
Transcript of BURSA iL MÜFTÜLÜGÜ ULUDAG ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT...
BURSA iL MÜFTÜLÜGÜ ULUDAG ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT FAKÜLTESi
HAYATI KiŞiLiGi ve DÜŞÜNCELERiYLE
HZ. ALi SEMPOZYUMU TEBLiG VE MÜZAKERELERi
(08-1 O EKİM 2004 BURSA)
Yayına Hazırlayan
M. Selim ARI K
il MÜFTÜLÜGÜ
BURSA 2005
1.
'
Hz. ALi'NiN SiYASi Ki ŞiL iGi
Yard. Doç. Dr. Adem APAK UÜ ilahiyat Fal<ültesi
GiRiŞ . Hz. Ali, ilk dönem islam tarihi hadiselerinde en çok zikri geçen şahıslar
dan birisidir. Onun, gelişen olayların merkezinde yer almasının asıl sebebi ise· siyasi kişiliğidir. Siyasi konumu, gerek Hz. Peygamber (sav) dönemi, ge- · rekse daha sonraki süreçteki faaliyetleri, zamanla onun tarihi kişiliğinden koparılarak çok farklı bir şahsiyet haline getirilmesine sebep· olmuş, neticede tarihi/gerçek Ali'nin yerini siyasi-dini mezheplerin kendileştirdiği bam- · başka bir Ali almıştır. O kadar ki, neredeyse her siyasi fırka ve mezhebi n bi r Ali telakkisi oluşmuştur. Hz. Ali'nin vefatından çok sonra sistemleşen çeşitli fırka, mezhep ve tarikatlar varlıklarını, görüş ve prensiplerini onun siyasidini şahsiyeti üzerine bina etmişlerdir. Hz. Ali'nin kimliği ve siyasi konumu Şia'da olduğu gibi bazen bir inanç konusu haline getirilmiştir. Şia dışındaki gruplar da, bu mezhebi n Ali telakkisine karşı yeni Ali anlayışları ortaya koyma zarureti hissetmişlerdir. Bütün bunlar, Hz. Ali hakkında yapılan yorum
· ve değerlendirmeleri farklılaştırmış, hatta bu konudaki görüşler birbirlerini nakzeder hale gelmiştir. Ancak bütün bunlara rağmen Hz. Ali'nin şahsiyetinin her yönüyle ortaya konulması mümkündür ve buna ihtiyaç da vardır. Zi
ra onun şahsiyeti ve görüşleri etrafındaki fikri-siyasi tartışma lar güncell iğini korumaktadır. Hz. Ali adına tertip edilen bu ilmi toplantı da bunun bir göstergesidir.
Bu tebliğde, Hz. Ali'nin özellikle Hz. Peygamber'in (sav) vefatından sonraki dönemdeki siyasi faaliyetleri incelenerek onun siyasi kişiliği ortaya konulmaya çalışılacaktır. Metnin başlangıç kısmında ilk halife seçiminden kendi yönetimine kadar geçen olaylardaki yeri üzerinde durulacak, daha sonra onun halifeliği dönemindeki siyasi faaliyetleri ele alınacaktır. Bu kı
sımda hususiyle Ali-Muaviye mücadelesinin sebep ve sonuçları, dolayısıyla onların siyaset tarzlarının mukayeseli bir sunumu ve tahlili yapılacaktır. Tebliğde ortaya konulan görüş ve düşüncelerin Hz. Ali'nin siyasi kişiliğirif en doğru şekilde ve bütün yönüyle yansıttığı iddia edilemez. Ancak burada
-29-
sereledi len kanaatler ve yapılan değerlendirmeler, tartışmaların odağında
yer alan bu tarihi/siyasi şahsiyetin anlaşılması gayretinin bir 'sonucu olarak
görü lebilir. A. HiLAFETiNE KADAR HZ. ALi'N iN SiYASi FAALiYETLERi Hz. Al i, Hz. Peygamber (sav) döneminin askeri, siyasi ve diplomatik tüm
faaliyetlerinde aktif görev almış, Bedir, Uhud, Hendek, Hayber başta olmak üzere hemen bütün büyük savaşlara iştirak etmiş, ayrıca Fedek'te Beni Sa'd'a karşı gönderilen seriyyeye (6/628) ve Yemen'e düzenlenen sefere (1 q/632) birlik komutanı olarak kat ı lmıştır. Tebük seferinde Hz. Peygamber'in (sav) veki li sıfatıyla Medine'de kalm ı ş' 7, ayrıca Rasulüllah (sav) tarafından Yemen'e kadı olarak tayin edilm işti r. 10
Hz. Ali, Hz. Peygamber'in (sav) techiz ve t~l<fini ile meşgu l olması sebebiyle ilk halife seçimi toplantısına iştirak edememiş'9, onun yokluğunda Ensar ile Muhacirun arasındaki görüşmeler sonucunda Hz. Ebu Bekir halifeliğe getirilmiştir.20 Ancak başta Hz. Ali olmak üzere Haşimller, seçimele devre dışı kalmaları sebebiyle sonuçtan rahatsız olmuşlar2 ', bu yüzden hafifeye biati geciktirmişlerdir.22 Kureyş içinde Hz. Eblı Bekir'in hilafetine itiraz eden diğer bir aile de Ümeyeoğulları'dır. Onları temsilen Halid b. Said, seçilen halife yerine Hz. Ali'ye biat etmek istem i ş, ancak Hz. Al i ona iltifat etmemiştir.23
Ümeyyeliler'in reisi Ebu Süfyan da onu Hz. Ebu Bekir'e karşı kışkırtmaya teşebbüs etmişse de bunda başarıl ı olamamıştır.2'1
Haşimoğulları'nın hilafette hak sahibi olduklarını iddia etmeleri, ilk iki halifeyi iktidarları döneminde bu aileye karşı siyasi tedbir almaya sevketmiş, onlar da bu amaçla Haşimller'i devlet yönetiminden uzak tutmaya ça-
17 Fığl.ılı, E. Rulıi, "Ali", DlA, ll, 371. 18 Kandemir, M. Y.ış.ır, "Ali", DlA, ll, 375. 19 Zorlu, Cem, ls/{ını'd.ı lik lkticl.ır MiJc,ıdclesi, Konya 2002, s. 80·8 1.
20 //ın Hiş.ım, es-Sire, (1/ık. Must.ıf.ı cs-S,ıkk.i-lbr.ılıim ei-Eiıy.iri-llbdüllı.ıfiz Şelelıi), Bcyruı ts. 1-IV, IV, 370; lbn Sa'cl, et-T.ıbak.1tü'I·Kilbriı, /-VIII, /Jeyrut ts. ll, 269.
2 7 lbn Kuteybe, el-im,inıc ve's-Siy.ıse, (tlık. T.ifıl! Mulıanımecl Zeyni), 1-11, 1, 7 8; 8cl.1ziJri, Ens.ılı, 1 (llık. Mulıam· med H;ımidullalı), Jerusalenı 1963, s. 582. H;ılifcliğin ;ısı/ Naşinıiler'in lı.ıkkı olclıığu lıusıısıı cl.ılıa önce bu .ı ile ileri selenieri ar.ısında değerlendirilmiştir. Nitekim Hz. Peyg.ınıbcr'in (sav) vef.ıtmd.ın llnce Abbas, gele· cekıe id;ırenin kimin elinde ol.ıc,ığmı A/l,ı/ı RasO/O'ne (sav) sorması için Hz. Ali'ye l.ıvsiyede bulununc.ı, onc/an "V.ıll.ılıi biz bunu R.ısiJ/iJ/I,ı/ı',ı sor.ırsak, o c/.ı /)izi bundan men edecek olurs.ı, .ırıık oncl.ın sonrahalk bu işi bize lı iç vermez• cev.ıbını .ı/mıştır. (/bn Hişam, es-Si re, IV, 304; lbn S.ı'd, 1.'1· T.ıbakat, ll, 245; Bel.iziJri, Ens3b, 1, 565). Aym şekilele k.ıyn.ık/,ırımız, Hz. Pers.ımber'in (s;ıv) vcf.111mn .ırclınd.ın Abbas'ın, Hz. Ali'ye "Ey Ali, gel ben ve buroıdakiler s.ın.ı bi.ıt crlelim. lnsiy.ıtif bizele iken bu işi y.ıp.ırs.ık /ıiç kimse buna karşı çık.ı· m;ız• clec/iğini, buna k,ırşılık 1-lz. Ali'nin ele "IJiri mi v.ır. bizim dışımızrl;ı birileri bun;ı ı.ım.ı/ı e<ler mil" şeklinele mııkabele ettiğini zikrcclcrlcr. (/bn S,ı'c/, et-T.ıbak,it, ll, 246; ibn Kutcybc, cl-lmame, /, 12; Bel.iziiri, En· s.1b, 1, 583).
22 Bu riv.ıyetler ve cleğerlenclirmeleri h.ıkkmcl.ı geniş bilgi için lık. Zorlu, lktid.ır Miic.ıdelesi, s./84-245. 23 Y;ı'kılbi, T.ırilı, J./1, IJeyrut 7 960, ll, 126. 24 /Je/{17.1/ri, Ens.ib, /, 588; Y.ı'kObi, T.ırilı, ll, 126.
-30-
lışmışlardır. Bu politikanın neticesi olarak, Hz. EbO Bekir ve Hz. Ömer dönemlerinde Hz. Ali dahil Haşimoğulları'na mensup bir ordu komutanı veya bireyalet valisine tesadüf edilmez. Hatta bu süreçte Hz. Ali fetih hareketlerine dahi iştirak etmeyip25, sadece istişare meclisinin bir üyesi sıfatıy l a halife danışman l arından birisi olarak kalmıştır. Bilhassa Hz. Ömer, Hz. Ali'nin siyasi yönünden değil, fıkhl bilgisinden istifade etmeyi tercih e~miştir. 26 ilk iki halife dönemi siyasetinde geri planda kalm ı ş olan Hz. Ali için hilafet imkanı, Hz. Ömer'in kendisini adayı göstermesiyle ortaya çıkmıştır. Hci'life bu görev için Hz. Ali ve Hz. Osman'dan başka kimsenin talip olmayacağın ı bizzat bel irtmekle birlikte27
, (thk. Muhammed. Ebu' I-F adi ibrahim), i-Xl, Beyrut ts., IV, 232. onlardan herhangi birini kendisine halef tayin etmemiştir. Muhtemelen eski kabile rekabetlerine dönülmesi endişesi, onun böyle bir terc:ihte bulunmasına engel olmuştur. Gerek Hz. Ali, gerekse Hz. Osman, sahabenin· önde gelen şahısları olmakla birlikte, aynı zamanda Haşim ve Ümeyye gibi güçlü ailelere mensuptular. Bu aileler farklı dönemlerde ı<ureyş kabilesini idare etmiş, hatta zaman zaman yönetim konusunda birbirleriyl'e mücadeleye girişmişlerdi. Geçmişten gelen siyasi birikimleri sebebiyle iktidara talip ol ması muhtemel -ki Haşimller bunu daha önce Hz. EbO Beki~in halifeliği başlangıcında dile getirmişlerdi-bu iki ı<ureyş kabilesinin Hz. Ali ve Hz. Osman'ın şahsında yeniden bir iktidar kavgasına girişmeleri, bunun sonucunda toplumun bölünmesi ihtimali karşısında halife bu iki şahıstan herhangi birini tercih et.meyip, sorumluluğu aşere-i mübeşşere topluluğuna bırakmıştır.26 Buna rağmen halife seçiminde Hz. Ali ve Hz. Osman'dan başka aday çıkmaması , sonuçta Emevi-Haşiml rekabetinin yeniden canlanmasına ortam sağ lamış, taraflar bu doğrultuda kendi adaylarını seçti rmek için harekete geçmişler, kabilelerin siyasi rekabetinin sembolleri kabu l edilen Hz. Ali ve Hz. Osman, seçim sürecinde ailelerinim yoğun telkin ve baskılarına maruz kalmışlardır. Haşiniller tarafında bu görevi kabilenin büyüğü, Hz. Peygamber'in (sav) (aynı zamanda Hz. Ali'n in de) amcası Abbas yerine getirmiştir.29
25 Fığ/alı, E. Ruhi, "Ali", DlA, ll, 372. 26 Bu konuda bk. Bakır, Abdüllı.ılik "1-/z. Ali-Hz. Ömer Dialo!Ju ve Şur.ı Meselesi", Din Öğretimi Dergisi, sy.
29, Ank.ır.ı 1991, s. 65·69; Fıijl.ılt, E. Ruhi, •AJi", DiA, ll, 372. 27 T.ıber~ T.ırilı, (lhk. Muhammed Ebu'I-F,ıdl lbr.ılıim), 1-X/, Beyrut ts., IV, 232. 28 lbn S,ı'd, et-Tabak.it, lll, 61; lbn Kuteybe, el-lmiime, 1, 28. 29 Bel.'izür~ Ens.ib, 1, 586; T.ıber~ Tari/ı, IV, 229-230; lbnü'I-Eslr, el-Kamil, 1-IX, Beyrut 1986, lll, 35-36. Ahbas, bir
y.ınd.ın /ı,ı/ifeliiji elde etmesi için Hz. Ali'ye teşvikte bultmurken, eliser y.ından d,ı ölüm clöşeBincleki Hz. Ömer'e gelerek, Jı,ılife adayl.ırı içerisinde en kuvvetli iki .ıday olan Hz. Ali ve /-Iz. Osnı.ın lıakkmcl.ıki k.ınaatini öijren· mek istemiştir. H,ı/ife, "Ali bu işin elıliclir. Fakat mizacında biraz miz,ıh,ı meyil v;ırchr ve benden sonr,ı o, ümmeti muhakkak tarik-i Hakk',ı sevk edecektir" cevabını vermiş, Hz. Osm.ın /ı,ıkkmd.ıki fikri sorulduijımd.ı ise, onun bir hayli yumuş,ık huylu olduğunu, eğer onu islilı/M ederse Ebü Muaytoijulları 'nı insanl,ırm başma bela edebileceğini, Allalı'm ma/mı onlar,ı verebileceijini söylemiştir. (Ya'kObi, Tarih, ll, 158; lbnü'I-Esir, el-Kamil, lll, 35).
-31-
Abdurrahman b. Avf, hakem sıfatıyla üç gün boyunca yaptığı görüşme
lerden sonra Hz. Osman'ı halife ilan etmişti r. (24/644-645).30 Seçimin neticelenmesi, Müslümanlar açısından yönetim sorununun çözümü anlamına gelmiş, ancak bu sonuç, aynı zamanda islam öncesine dayanan Ernevi-Haşimi çekişmesinin de yeniden başlamasına sebep olmuş, Hz. Osman'ın hilafetiyle birlikte Beni Haşim ve Beni Ümeyye arasındaki tarihi çekişme geri dönmüştür. Hz. Osman'ın, kabilesinin isteklerine boyun eğmesi rekabeti daha da tahrik etmiş, Haşimoğulları da otomatik olarak muhalefet kanadını oluşturmuşlardır. Yönetimden memnun olmayan diğer kabileler ise Ümeyyeoğulları'na karşı muhalefeti Haşimoğul l arı üzerinden gerçekleştirmeye ça l ışmışlar, sonuçta islam toplumunda Emevl taraftarları ve Haşim! taraftarları şeklinde iki siyasi grup meydana gelmiş31 , Hz. Ali ile Hz. Osman da ister istemez bu mücadelenin sembolleri olarak görülmüşlerdir.
Hz. Osman, halifeliğinin ilk yıllarından itibaren Ümeyye ailesi etkisinin açıkça görüldüğü b(r siyasi icraat gerçekleştirmiş, görevinin ikinci yılında (26/647) KCıfe valisi Sa'd b. Ebi Vakkas' ı aziedip buraya anne-bir kardeşi Velid b. Ukbe'yi tayin etmiş, daha sonra Mısır valisi Amr b. el-As' ın yerine süt kardeşi Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh'i getirmiş (27/647)32
, iki yıl sonra da Ebu MOsa ei-Eş'arl'yi görevden alarak dayısının oğlu Abdullah b. Amir'i Basra valiliğine atamıştır. (29/649-650).33 Halife daha önce tayin ettiği Velid b. Ukpe'yi KGfeliler'in şikayeti üzerine geri çekmiş, yerine yine akrabas ı Said b. ei-As'ı getirmiştir (30/650).34 Eyalet valilerini sırasıyla değiştirip yerlerine Ümeyyeli yöneticiler atayan Hz. Osman'ın idari tasarrufta bulunmadığı tek bölge Şam' dır. Zira Hz. Ömer döneminden beri burayı idare eden Muaviye b. Ebi Süfyan zaten Ümeyyeli'dir. Halife, onu görevden almadığı gibi, sahip olduğu yetki ve sorumluluk alanını genişletmiştir.35 Hz. Osman'ın kabilesi adına/lehine siyasi ve iktisadi tasarruflarda bulunmasından a·shabın ileı{ge: lenleri rahatsız olmuşlar ve yapılanları yüksek sesle tenkit etmeye başlamış
lardır36. O kadar ki, Hz. Osman ' ın halife seçilmesinde bi rinci derecede etkinliği bulunan Abdurrahman b. Avf dahi yönetimin icraatından duyduğu rahatsızlık sebebiyle Hz. Ali'ye "Sen klfıcJm al, ben de almm" diyerek, ha-
30 lbn Kuteybe, el-lm3me, /, 31; Y.ı'kObi, Tarih, ll, 162; Taberl, Tarih, IV. 232-233, 238. 31 Ömer Ferrulı, Tarihu Sadri'J.fsl~m. Beyrut 1976, s. 112. 32 Bel~züri, Futühu'I-Bu/dan, (thk. Abdull~h Enis et-Tübb.i-Ömer Enis cı-TObb5), Beyruı1987, s. 314; Ya'kübi,
Tarih, ll, 164; T~beri, Tarih, IV, 256-257; Kindi, Kitabü'I-Vui:J~ (thk. Rhuv~n Gueset), Beyrut ıs., (Müesscseıo Kurtuba), 5. 1 O.
33 lbn S~'d, et-Tabak.'it, V, 44-45; Tabcrl, Tari/ı, IV, 264; lbn Abcliıberr, eı-lstl'~b. 1-IV, Kalıire ts.lll, 951. 34 lbn Kuteybe, el-lm5me, 37; Ya'kObi, Tori/ı, ll, 164-165. 35 Taberi, Tarih, IV, 289; lbnO'I-Esir, ci-KSmil, ll, 58, lll, 7-8. 36 Hz. Osman yönelimi hakkındaki şikayet konuları hakkında bk. Apak, Adcm, Hz. Osman Dilnemi Devlet Si
y.ıseti, Istanbul 2003, s. 135-152.
-32-
lifeye karşı silahlı mücadele çağrısı yapmış37, ancak Hz. Ali bu teklifi reddetmiştir.
Hz. Ali, Hz. Osman'ın hilafeti döneminde kendisine yapılan her türlü siyasi telkine rağmen halife aleyhine herhangi bir faaliyete iştirak etmemiş, sadece zaman zaman onun bazı icraatına karşı çıkmıştır. Hz. Ali'nin idareyi tenkit ettiği uygu l amaların başında halifenin Hz. Ömer'in oğlu Ubeydullah'a kısas uygulamaması, içkili olarak namaz kıldıran I<Ofe valisi Velid b. Ukbe'yi ancak ısrarlar sonucunda görevinden alması, hac sırasında önc~ki halifelerin aksine iki yerine dört rekat na'"!laz kıldırması, Emevller'i ve özellikle de Şam valisi Muaviye'yi tenkit etmesi sebebiyle EbO Zer ei-Gıfarl'yi Rebeze'ye sürgün etmesi gelir.30 Hz. Ali özellikle bu son uygulamaya sert bir şekilde karşı çıkmış, hatta aşırı Emevl muhalifliği ile tanınan EbO Zer'in yanında . oğullarını refakatçi olarak göndermiştir. 3
' Hz. Osman'ın hilafeti -döneminde devletin içine düştüğü durumdan endişe duyan bazı Müslümanlar Hz. Ali'ye müracaat ederek ondan halifeyi ikaz etmesini talep et_mişler, o da bu tür istekleri geri çevirmeyip halkın şikayetlerini halifeye iletmiştir. Hz: Osman'ın, Hz. Ali'nin dile getirdiği uyarılardan bazen rahatsız olduğu anlaş ılmaktadır.''0 Hz. Osman döneminde iç bünyedeki problemler ilk. önce KOfe'de baş göstermiş, şehir halkı 34/654 yılında başkentte gerçekleştirilen valiler toplantısından dönen Said b. ei-As'ı şehre sokmamıştır.41 ikinci hadise Mısır'da ortaya çıkmıştır: Mısırlılar valileri Abdullah b. Sa'd'ı şikayet etmek üzere Medine'ye gelmişler, halifeden valinin uyarılacağı vadini aldık
tan sonra geri dönmüşlerdir. Ancak vali Abdullah uyarıya itibar etmediği gibi, kendisini şikayet edenlerden birini öldürünce, bu hareket Mısır'daki mu-
37 Be/azuri, Ens~bü'I-Eşraf, (thk. 5DF Goitien.}, )erus,ılem 1936, V, 57. 38 Fığ/alı, E. Ruhi, *AW, DlA, ll, 372. 39 Ya'kübi, Tarih, ll, 1 72; Mes'Odi, Mürücü'z-Zelıeb, (thk. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid), 1-1\1, Mısır
1964, ll, 350-35 1. 40 Nitekim kaynak/;ırımız onlar arasında şöyle bir diy.ılog aktarır/ar: Halife, "Ey Ali, sen benim yerimde olsay
dın, ben sana blJyle bir serzenişte bulunmaz, seni kınamazdım. Mıığire'yl Ömer tayin etmişti. Ben lbn Amir' i vali tayin eııim diye niye beni kınıyorsun7" dediğinde /-Iz. Ali, "Ömer valilerini sürekli kontrol ııltmd;ı. ıut;ır, /ı.ıt;ı yaptıkl;ırınc/a onları en ;ığır şekilde cez,ı/.ınc/ırırdı. F;ıkat sen bunu y.ıpmıyorsun. Akraba/arına da yumuşak davr.ınıyorsun• cevabmı vemıiştir. H,ılife, Mu;ıviye'nin Hz. Ömer Wilfından tayin edildiCinl, kendisinin de onu görevde ıutıuğunu söyleyince, Hz. Ali de "Muaviye'nin, Hz. Ömer'in kölesi Yerfe'den d;ı/ıa çok Ömer'den korkıuğunu bilmiyor musun? Fakat Muaviye bugün san.ı danışmadan bir sürü şeyler çev/riyor, ve (Osman böyle emretıi) diye konuşup dunırken sen onu engellemiyorsun• şeklinde mukabele etmiştir. (T.ıberi, Tarih, IV, 336-338; ibnü'I-Esir, el-Kamil, lll, 75-76; ibn Keslr, ei-Bidaye, 1-XI\1, Beyrut-Riyad ıs., VII, 169). Onun bu /kazma lk;ızma rağmen Hz. Osman mescide giderek halka şöyle hitap etmekten geri durmamıştır: "AIIah'a yemin olsun ki, lbn Halliib'ı kmam.ıdığımz husus/ard,ı beni kınıyorsunuz. O size ayağıy/.ı ıekme vurur, eliyle tokat atar ve diliyle gerekeni söylereli ele, siz sesinizi çıkarmazdmız. Ama ben yumuşak davrandım. Elimi ve dilimi sizden uzak ıuıtum. Alla/ı',ı yemin olsun ki, tar.ıft,ırl,ırımın s.ıyısı sizden daha çoktur. AciamIarımı çağırırs.ım onlar hemen gelirler. Bu nedenle b,ına dil uzaım.ıym ve valilerimi ta'n etmeyin". (/bn Ku-ıeybe, el-lmanıe, 1, 132; Taberl, Tari/ı, IV, 33B-339; lbnü'/-Esir, el-Kamil, lll, 77). \.
41 Taberi; Tarih, IV, 332-336; ibnü'I-Esir, el-Kamil, lll, 74.
-33-
/
haliflerin isyana teşebbüs etmelerinin bahanesi olmuş''2, eyalet halkı Medine'ye doğru tekrar yola çıkmıştır.43 Onlarla sürekli mektuplaşan KOfeve Basralı muhalifler de başkente hareket etmişlerdir:'4 Gelenlerden Mısırlılar Hz. Ali, KOfeliler Hz. Zübeyr, Basralılar da Hz. Talha 'ya ayrı heyetler göndererek, onları halife olmaya çağırmışlar, ancak her üçü de isyancıların taleplerini geri çevirmişlerdir''5 • Hz. Ali isyancılara niçin geldiklerini sorduğunda, onlar kendisinden mektup aldıklarını söylemişler, ancak Hz. Ali böyle bir faaliyetinin olmadığını ifade etmiştir46• Bu rivayet, Hz. Osman döneminde muhalefetin ashab ileri gelenlerinin, özellikle de Hz. Ali'nin üzerinden ya-. . pıldığını, yönetim aleyhine hareketlerde onun adının açıkça kullanıldığını gösterir.
Yönetim muhaliflerini Medine'den uzaklaştırmayı ·başaramayan halife bu konuda Hz. Ali'den yardım istemiş''7, bunun , karşılığında kendisine her türlü yetkiyi vereceğini vadetmiştir.46 Hz. Ali asilerle yaptığı görüşmeler so· nucunda Mısır valisi Abdullah b. Sa'd aziedilip yerine Muhammed b. Ebi Bekir getirilerek problem çözülmüŞ49, Mısırlılar yeni valileriyle yurtlarına geri dönmüşlerdir. Onlarla beraber hareket edenKOfeve Basralılar da memleketlerine doğru yola çıkmışlardır.50 Hz. Ali'nin girişimleriyle halledilen bu hadise, Mısırlılar'ın geri dönüp halifenin evini kuşatmalarıyla yeni bir boyut kazanmıştır51 Hz. Ali, müzakereci sıfatıyla onlara gelişlerinin sebebini sorduğunda,"Bizim, vali tarafmdan öldürülmemizi emreden mektup taş1yan birini yakalad1k" cevabını almıştır.52 Hz. Ali mektup meselesini halifeye haber verdiğinde Hz. Osman olanlardan haberinin olmadığını ifade etmiş53, bunun üzerine asiler, halifenin ya yalan söylediğini, ya da za'f içinde olduğunu, her iki durumda görevi bırakması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.54 Ancak Hz. Osman teklifleri reddetmiş55, üstelik onlardan Medine'yi terk etmeleri-
42 SuyOti, Tarihu'l-Huleffi, (thk. Muhammed Ebu'I-Fadl lbrahim), Kahire 1975, s. 174. 43 lbn Sa'd, eı-Tabakfit, lll, 6S. 44 lbn Sa'd, et-T~bak,it, lll, 71; Taberi. Tari/ı, IV, 349; Mes'Odi, MürOcü'z-Zeheb, ll 3S3. 45 Taberi, Tarih, IV, 3SO; lbnO'I-Esir, e/-K,imi/, lll, 80. 46 lbn Kesir, ei-Bidiiye, VII, 195. 47 Taberi, Tarih, IV, 350. Bu konuda halifenin Muhammed b. Mesleme'ye ricada bulundugu şekl inde de bir ri·
vayet vardır. b k. (Ib n Sa'cl, et-Tabakfit, ll, 65), Başka bir rivııyeıte de, Hz. Ali ve Muhammed b. Mesleme is· yancılarla birli kte görUşmUşlerdir. (Taberi, r.ırih, IV, 373; lbnü' I-Esir, ei-K!Jmil, lll, 84-BS, 114). Rivayetler bir· leştirildiginde yapılan görOşmelerde onların her ikisinin de hazır bulunduklarını söylemek nıOmkündUr.
48 Taberi, Tarih, IV, 3S8; lbnO'I-Esir, el-Kiimil, ı"ıı, 82·83. 49 Belazuri, Ens5bO'I-Eşraf, V. 67. 50 Taberi, r.ı;i/ı, IV, 359; Mes'üdl, MürOciJ'z.zeheb, ll, 353. 51 Ya'kObi, Tarih, ll, 17S; Taber1, Tarih, IV, 374. 52 lbn Sa'd, et-Tabakilt lll, 65; Mes'Odi, MürOcO'z.Zeheb, ll, 353. 53 lbn Sa'd, et-T.ıbakfit, ll, 6S; lbn Kuteybe, Kitfibü'I-Me,~rifs. 84, el· lm5me, 1, 42. S4 Taberl, Tarih, IV, 375-376; lbnU 'I·Esir, el-Kiimil, lll, 85. SS BeiSzuri, Ens5bU~I-EşrSf, V, 90; Taberi, T.ırih, IV, 376-377; lbnO'I-Esir, el-Kamil, lll, 85.
-34-
ni istemiş, aksi halde başlarına büyük be~anın geleceği tehdidinde bulunmuştur. isyancılar bunun üzerine onu feci bir şekilde dövmüşlerdir. Saygın olarak evine götürülen halifeyi Hz. Ali, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr ziyarete gediklerinde iktidar ailesinin sözlü sa ldırılarına muhatap olmuşlardır. Ümeyyeliler, özellikle Hz. Ali'ye 118izi he/ak ettin. Bu tuzaklan bize sen haztrfadin. Valfahi ulaşmak istediğin hedefe vardtğtndcı, bu dünyayt senin baştna ytkacağtz" tehdidinde bulununca, Hz. Ali, ithamlardan rahatsız olarak halifenin evini terk etmiştir.56 •
Şu bir gerçektir ki, Hz. Ali o zamana kadar kendisine yapılan bütün kışkırtmalara rağmen yönetim aleyhine bir faaliyetin içinde olmamıştır. Kendisinden idareye karş ı k ılıcını çekmesini isteyen Abdurrahman b. Avf'ın çağrısına dahi olumlu cevap vermemiş, Medine'ye gelerek kendisinin halife olmasını isteyen isyancı Mısırlılar'a yüz vermemiş, üstelik onları memleketlerine göndermek için gayret göstermiş, onların ha lifeye karşı bir davranışa girişmelerini engellemiştir. Ayrıca hem Hz. Osman, hem de Emevl ai lesi dı
şındaki diğer Müslümanlar, hiçbir zaman Hz. Ali'ye hi lafete göz diktiği, yönetim aleyhine çalıştığı şeklinde bir suçlamada bulunmamışl ardır. Hz. Ali, bu dönemde Hz. Osman'ın yerine geçme hırsı içinde olsaydı dah·i, onun Hz. Osman'ın öldürülmesi için gayret göstermesi anlamsı.z olurdu. Zira halifenin vefatından sonra en güçlü aday zaten kendisiydi. Bu sebeple Hz. 'Aii'nin, Emevller'in iddia ettikleri gibi, yönetime muhal if hareketleri desteklemesinin izah edilir bir yönü yoktur. Bütün bunları Ümeyyeoğulları da biliyorlar, ancak yine de Hz. Ali 'yi siyaseten olanların sorumlusu olarak gös- · termek istiyorlardı.57 Onlar politikalarında şöyle bir akıl yürütmede bulunmuş olabi lirler: Şayet Hz. Osman ölür veya öldürü lürse yerine geçecek kişi büyük ihtimalle Hz. Ali olacaktır. Öyleyse halifeliğin en kuvvetli adayı yıpratılmalı ve bir takım ithamlarla zan altında . bırakılmalıydı. Bu amaçla Ümeyyeoğulları Hz. Osman'ın başına gelenlerin sorumlusu olarak Hz. Ali'yi göstermek istemişler ve sadece olanların değil, olacak ların faturasını
56 Taberi, Tarih, IV, 364·365. 57 Hadiselerin sorumlulul:unu Hz. Ali'ye ve ashSb önderlerine yıkma işi, Emeviler'in organize bir faaliyetidir.
Nitekim Halifeyi Şam'a göiUrmeye razı edemeyen Muaviye, Hz. Ali, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr'in de hazı r bu· lundui:u Muhacirün'un yanına giderek tehdit kokan şu sözlerle onl arı uyarmırştır: "Ey saha be topluluğu, bu ihtiyar hakkında size hayır tavsiye ederim. Eğer o sizin aranızda öldUrUIOrse, All ah'« yemin olsun ki, burayı size karşı aılılarla doldururum." (ibn Şebbe, T.ırilıu Medineti'I-Münewere, (thk. Fehim Muhammed Şelıuı), J. IV, lls, lll, 1093-1094; lbn Kuıeybe, el-lmnme, 1, 33). "Şayet sizden on;ı bir z,ır,ır gelirse, sonuçta bu durum sizin için bir felaket olur". l·lz. Ali, Muaviye'ye karşı çıkarak onunla lartışmış, Hz. Zübeyr de, bu sözlerden endişe duyduğunu ifade etmiştir. (Taberl, T.ıri/ı, IV, 344·345; ibnO'I·Esir, ei-Kilmil, lll, 79). Muaviye' nin, asha· bın ileri gelenlerine karşı sarfelliiii bu sözler, onun daha o zamandan kendisini halifenin hamisi il5n eııiğini gösterir. Onun tehdidi, Şam'ın hiiMeı merkezi olan Medine'ye karşı ağırlığını hissellirmeye başladığına ila işaret eder. Bu andan itibaren başta Muaviye olmak üzere Ümeyyeoğull arı, doğması muhtemel bir idari boş· l uğu doldurmaya hazır duruma gelmişlerdir. (Aycan, Muaviye b. Ebi Süfyan, Ankara 1990, s. 115).
-35-
dahi peşin olarak ona çıkarmışlardır.50 Muğire b. Şu'be ' nin, halifenin öldürülmesinden k ısa bir süre önce Hz. Ali 'ye gelerek, "Sen Medine'den ç1k, git. Şayet o sen burada iken öldiirülürse, bunu senden bilecelder'89 demesi, Emevller'in Hz. Ali aleyhine kamuoyunda oluşturmuş oldukları menfl propagandanın ne derece etkin olduğuna işaret'eder.
Hz. Ali, Emevl ailesi ve taraftarlarının tüm tahriklerine ve olup-bitenlerin sorumluluğunun kendi üzerine atılması teşebbüslerine rağmen halifeyle irtibatını koparmamış; sık sık yanına giderek ona nasihatte bulunmaya devam etmi~tir. Ancak onun sözleri kabul görmekle birlikte uygulamaya konulmamış, buna ka~şı l ık Ümeyyeoğulları'nın özellikle de Mervan'ın görüşlerine itibar edi l mişti r.60 Nitekim halifenin eş i Nai le dahi Hz. Ali yerine Mervan'ın tavsiyelerini dinlediği için Hz. Osman'ı e leştirm i ştir.61 •
Hz. Ali'nin tüm girişimlerine rağmen kuşatmayı kaldırmayan asiler, saldırıya geçerek diğer şehirlerden hac için gelecek olan Müslümanlar'ın kendilerine engel olabilecekleri düşüncesiyle saldırıya geçmişler ve Hz. Osman'ı şehit etmişlerdir.62
B. HZ. ALi'NiN HALiFELiGi DÖNEMiNDEKi SiYASi FAALiYETLERi ·Hz. Osman'ın öldürülmesinden sonra Müslümanlar kısa süren bir şaş
kınlığın ardınd~n yeni halifeyi seçme te l aşına düşmüşlerdir. Görüşmelerin ardından gerek Medineliler'in ı srarlı talepleri, gerekse asi lerin baskı l a rıy la
Hz. Ali hilafet görevini kabul etmiştir.61 Ancak Ensar ve MuhacirOn'un ileri gelenlerinden Sa'd b. Ebi Vakkas, Üsame b. Zeyd ve Abdullah b. Ömer; Ensardan ise Hassan b. Sabit, Mesleme b. Muhalled, EbO Said ei-Hudri, Muhammed b. Mesleme, Nurnan b. Beşir, Zeyd b. Sabit, Rafi b. Hudeye ve Fudale b. Ubeyd gibi şahıslar ona biat etmemişlerdir.64
Hz. Ali'nin Medine'de Müslümanlar'ın tamamından biat alamamış ol
ması, onu siyasi ve hukuki meşruiyet kriziyle karşı karşıya getirmiŞtir~ Dolayısıyla Hulefa-i Raşidln döneminde hukuki konumu en tartışmalı halife Hz.
58 Bel5zuri, Ens5bü'I-Eşr5f, V, 99; Sarıçam, Emcvi-H5şimi Ilişkileri, Ankara 1997, s. 242. 59 lbn Asem, FutOh, 1-IV, Beyrut 1966, 1, 421. 60 Nitekim bir gOn Mervan, halifenin evini kuşatanlara hakaret etmiş ve "Çıkınız, &idi niz. All;ıh';ı yemin ederim
ki, bize saidıracak olurs;ınız, bizden hoşl;ınmayac;ığınız şeyler görOrsOnOz. Vall;ıhi biz şu anda elimizde bu· lundurduğumuz idareyi kimseye kapıırmayacağız• şeklinde tehditler savurmuşıur. (Taberi, T.ırih, IV, 362; lbn Kesir; ei-Bidaye, VII, 173-174). Bu olay kendisine ulaşınca Hz. Ali, Hz. Osman'a yaptığı ıavsiyelerin işe ya· ramadığını görerek "Ey Allah'ın kulları i Görüyorsunuz ben evimde oturup bu işlerden uzak kaldığım zaman hali(e selir (Beni yalnız bıraktın, terkeıtin . Nerede akrabalığımız, hani hukukumuz) dcr. Ben onun işleriyle il· gilenip ona tavsiyelerde bulunduijum zaman,.Mervan gelir, onunla oynar ve onu istediAl yola çevirir" şeklin· de halka şikayeııe bulunmuştur. (T;ıberi, Tarih, IV, 363-364; lbnO'I-Esir, ei-K3mil, lll, 83). ·
61 Taberi, Tarih, IV, 362-363, lbnO'I-Esir, ei-K!ımil, lll, 83; lbn Kesir, ei-Bidtıye, VII, 173. 62 lbn Sa' d, et-Tabak!H, lll, 73 ; lbn Kuteybe, cl-lm5me, ı, 45; Ya'kObi, T.ırilı, ll, ı 76; T;ıberi, T.ırih, IV, 391-393;
lbnU'I-Esir, el-Kamil, lll, 90. 63 lbn Kuteybe, el-lmame, ı, 46-47; T~beri, Tarih, IV. 428-429. 64 Tnbeı'i, T.ırih, ıv, 429-432.
-36-
Ali olmuştur. Zira selefierinden Hz. EbO Bekir başlangıçta Haşimller'in muhalefetiyle karşılaşmışsa da bu sorun kısa sürede aşılmıştır. Hz. Ömer suhOIetle yönetime gelmiş, dolayısıy l a kamuoyu desteği en yüksek halife olma şansına erişmiştir. Hz. Osman da seçilmesinden hemen sonra bütün Müslümanlar tarafından benimsenmiştir. Ancak Hz. Ali hilafetinin ilk günlerinde devletin merkezinde bulunanların onayını dahi alamamıştır. Biat etmeyen şahıslardan Sa'd b. Ebi Vakkas ve Hz. Ömer'in oğlu Abdullah b. Ömer ŞOra üyeleridirler. Üsame b. Zeyd ise Hz. Peygamber'in (sav) evlatliğı olan Zeyd'in oğludur. Yine biatten kaçınan Ensar'dan Hassan b. Sabit, Hz. Peygamber'in (sav) şairi sıfatıyla toplum nazarında önemli bir mevki elde etmiş, Muhammed b. Mesleme, Hz. Ömer'in baş müfettiş! olarak görev yapmıştır. Nurnan b. Beşir i le EbO Said ei-Hudrl ise Ensar'ın ileri gelenlerindendir. Bütün bunların biatten imtina etmeleri Hz. Ali'nin Müslümanlar'dan· beklediği desteği bulamamasma sebep olmuştur. Ayrıca bu şahısları tek başlarına değerlendirmernek gerekir. Yakınları ve dostlarının da onların kararlarından etkilenmemeleri, en azından yeni halifeye biat etmede tereddüde düşme
meleri mümkün değildir. Halkın onayı olmaksızın hiç bir yöneticinin sağ
lıklı bir idare sergilernesi mümkün olmadığı için Hz. Ali, hilafete geldiğin
den vefatına kadar geçen sürede toplumsal meşruiyetini sağlama çabalarıy
la meşgul olmuş, ancak gelişen hadiseler onun meşruiyetini artırmak bir tarafa, sahip olduğu halk tabanının günden güne erimesi neticesini getirmiş
tir. Hz. Ali'ye biat etmeyenler arasında asıl sıkıntı meydana getiren gruplar,
biatleriyle Hz. Osman'ın kanını ilişkilendirenler, yani kendisine itaatlerini Hz. Osman'ın katillerinin cezalandırılması şartına bağlayanlar olmuştur. Bu gruplardan ilki Hz. Aişe-Hz. Talha ve Hz. Zübeyr üçlüsünün oluşturdukları
Cemel ashabı, diğeri de Muaviye önderliğinde toplanan Şamlılar'dı. Hz. Ali'nin otoritesini sağlayabilmesi için önce bu iki grubun ikna edilmesi gerekiyordu, ancak bu kolay değildi. Çünkü onlar halifeden gerçekleştiri lme
si neredeyse mümkün olmayan bir ta lepte bulunarak, Hz. Osman'ın katil lerinin tespitini ve cezalandırmasını istiyorlardı. Anca!~, halifeyi öldürenler hala Medine'de etkin durumdaydılar ve kati hadisesini hep birlikte gerçekleştirdiklerini açıkça ilan ediyorlardı. Dolayısıyla bu şartlarda Hz. Ali'den böyle bir icraat beklemenin iyi niyetle izah edilmesi mümkün değildir. Üstelik onlar, bu konuda halifeye destek vermek yerine farklı bölgelerde toplanıp müstakil siyasi birlikler meydana getirmişlerdir. Böyle olunca bu gruplar, hukuki bir prosedürün tamamlanmasını talep eden değil, nazik dururTıdan istifade ederek farklı siyasi beklentilere girmiş taraflar izlenimi vermek-
-37-
tedirler. Eğer böyle olmasaydı, Hz. Ali'ye biatten kaçınan ve biat için halife katillerinin cezalandırılmasını isteyen Cemel ashabı ile Şamlılar'ın en azından kendi aralarında bir ittifak oluşturmaları gerekirdi. Ancak Hz. Osman'ın katillerinin cezalandırıl ması yönündeki ortak ta lebe rağmen bu ittifak gerçekleşmemiş, üstelik yönetim muhalifler i bir araya gelmekten özellikle kaçınmışlardır.
Hz. Ali'nin halife katillerinin cezalandırılmasından başka halletmek zorunda olduğu diğer bir mesele idari kadro değişikliğidir. Bu _amaçla halife biat aldıktan sonra ilk iş olarak Hz. Osman döneminde şikayet sebebi olan valileri aziederek yerlerine yeni idareciler tayin etmeye başlamıştır. Hz. Ali, sorunları n asıl kaynağı görülen bu valilerin görevden uzaklaştınlmasıyla dahili karışıklıkların ortadan kalkacağını düşündüğünden, gerek Muğire b. Şu'be, gerekse Abdullah b. Abbas'ın, önceki valilerin hemen değil , biatları
nın alınmasından sonra aziedilmesi şeklindeki tavsiyelerine itibar etmeyerek bütün eyalet valilerini değiştirmek istemiş, ancak bilhassa Şam ve Kufe'de bu niyetini gerçekleştirememiştir.65
Hz. Ali'nin, halifeliği dönemindeki yönetici atamalarında özellikle Haşi
moğulları ve Ensar'a öncelik tanıdığı görülür. Bu grupların ortak özelliği, daha önceki dönemlerde (ilk üç halife idaresinde) iktidardan mahrum bırakılmış, yani muhalefette kalmış olmalarıdır. Ensar'ın ve Haşimoğulları'nın Hz. Ebu Bekir'in halife seçilmesi sürecinde açıkça iktidar talebinde bulunmaları, onların ilk iki halife döneminde yönetimden uzak tutulmalarına sebep olmuştur. Hz. Osman zamanında ise bürokrasi tamamen Ümeyyeliler'in inhisarında kaldığı için tabiatıyla hem Medineliler hem de Haşimller iktidardan mahrum kalmışlardır. Hz. Al i ise göreve gelir gelmez devlet yönetiminden uzak tutulan bu iki muhalefet bloğunu iktidara taşımıştır. Dolayısıyla onun tayin politikası büyük ölçüde önceki atamalara tepki ve geÇmişteki mahrumiyetleri telafi etme görünümü kazanmıştır.66 Halife Kufe, Basra, Mısır, Şam, Yemen, Mekke ve Medine gibi şehir ve eyalet merkezlerinin idaresine, iktidarının iki destek gücünden biri kabu l ettiği Ensar'a mensup şahısları getirmiştir. Şam'a tayin edilen Sehl b. Huneyf ei-Ensari"7
, onun kardeşi Basra'ya gönderilen Osman b. Huneyf68
, Kufe'de görevlendirilen Ebu Mesud e l -~nsaric'9 ile Karaza b. Ka'b70
, Medine valiliğine getirilen Ebu
65 Y~'kObi, Tarih, ll, ı56; T~beri, Tari/ı, IV, 438-439, 440-44ı. 66 Ocmirc~n. Ali-Mu~viye K~vı:~sı, Istanbul 2002, s. 65. 67 5eyf b. Ömer, ei-Fitne ve Vak'MO Cemel, (thk. Ahmed Ratib Armusl, Beyrut ı993, s. ı 00; Tabcri, T.ırih, IV.
442. 68 Seyf b. Ömer, ei-Fitne, s. ı 00; Ya'kübi, Tarih, ll, 179; Taberi, T.ırilı, IV, 442. 69 lbnO'I-Esir, el-Kamil, lll, 177. 70 Taberi, T.ırih, IV, 499.
-38-
EyyOb ei-Ensarl7' ve Mısır valiliğine tayin edilen Kays b. Sa'd b. Ubade eiEnsarl, idarenin Ensar ayağını oluşturmuşlardır/2 Halife, ayrıca Cemel savaşına giderken yine Ensar'dan Ebu Hasen b. Abqiamr'ı Medine'de yerine vekil olarak bırakmıştır.]]
Hz. Ali idarede Yemen asıllı Ensar'a ağırlık vermenin yanında, önceki iktidarın baş muhalifi olan KOfe Yemenileri'ni de ihmal etmemiş, onlardan Umare b. Şihab'ı KOfe valiliğine getirilmiş74, ancak KOfeliler'in talepleri ve özellikle onların ileri gelenlerinden Eşter'in (Malik b. ei-Haris) aracı'lığıyla
' şehre yine Yemenli EbO MOsa ei-Eş'arl'yi tayin etmiştir. 7s f\:yrıca KOfe Yeme-ntleri'nden ve Hz. Osman'a karşı muhalefetin öncülerinden olan Eşter'i Cezlre'ye idareci olarak göndermiş7&, Sdfin savaşmm ardmdan Amr b. el-As' ın Mısır'a doğru harekete geçtiği haberini aldıktan sonra Muhammed b. Ebi Bekir'in yerine Mısır valiliğine getirmiştir.77 Bürokrasinin önemli makamla- · rından bir kısmını Ensar ile muhtelif Yemen kabilelerine tahsis eden Hz. Ali, kadroların geri kalanını ise kendi ailesi Haşimoğulları'na bırakmış görünmektedir. Nitekim Abdullah b. Abbas Basra78, Ubeydullah b. Abbas Yemen7~, Kusem b. Abbas Mekke ve Taif'O, Temmam b. Abbas da Medine'ye81
tayin edilmiş, ayrıca üç yaşından beri halifenin terbiyesinde büyüyen üvey oğlu Muhammed b. Ebi Bekir'i Mısır'a vali atanmıştır.62 Göreve getirdiği ordu komutanlarının kabile bağ l antılarının dikkate alındığında Ali'nin idare politikasını Haşimller, Ensar ve KOfe Yemenllerine dayandırdığı açıkça görülür. Nitekim onun birinci dereceden yardımcıları Eşter, Hucr b. Adiyy, Şebes b. Rib'l, Eş'as b. Kays ei-Kindl, Halid b. Muammer es-Sedusl, Sehl b. Huneyf ei-Ensarl, Ziyad b. Nadr ei-Harisl, Sa'd b. Kays ei-Hemdanl, Makil b. Kays er-Riyahl, Sa'saa b. Sühan, Kays b. Sa'd b. Ubade ei-EnsMi'dir.83 Adı
geçen şahıslar büyük ölçüde Hz. Osman döneminin muhalefet bloğu liderleridi der. Ayrıca Hz. Osman aleyhine gerçekleştirilen muhtelif olaylara ka-
71 T~beri, Tarih, V, 139, 156; lbnO'I-Esir, ÜsdU'I-G3be, 1-VII, 1 1970, ı, 254; lbn Hacer, eı-lsabe, 1, 405. 72 Taberi, T.ırih, IV, 442, 546-549; lbno•ı-Esir, el-Kamil, lll, 177. 73 Ya'kObi, Tari/ı, ll, 181. 74 5eyl b. Ömer, ei-Fiıne, s. 100. 75 Y~'kObi, T.ırifı, ll, 179; Taberi, Tari/ı, IV, 442-443; lbn Kesir, ei-Bidaye, VII, 230. 76 Mink~ri, Vak'atO Sıllin, (ıhk. Abdasse/am Mulıammed Harun), Beyruı 1990, s. 12; lbnO'I-Esir, el-Kamil, lll,
177. 77 Tabeti, Tari/ı, V, 96-97;.lbno•ı-Esir, el-Kamil, lll, 178; lbn Kesir, ei-Bidaye, VII, 253. 76 Ta beri, Tari/ı, IV, 543; lbno•ı-Esir, el-K/imi/, lll, 177. 79 Seyf b. Ömer, ei-Fiıne, s. 101; Ya'kObi, Tari/ı, ll, 179; Taberi, Tarih, IV, 442. 60 Seyl b. Ömer, s. 119; Ya'kObi, Tarih, ll, 179; Taberi, Tarih, IV, 455. 61 Taberi, Tarih, IV, 455; lbno•ı-Esir, Osd, 1, 253. 62 Taberl, T.ırilı, IV, 553; Kindi, Vultıı, s. 21-22; lbnO'I-Esir, ei-K,imil, lll, 136·139; lbn Kcsir, ei-Bidaye, VII, 253;
Makrizi, Hıtat, 1-11, Beyrut ts. (DSru SAdır), ı, 300; lbn Tagriberdi, en-NOcOmO'z-Z~Iıire, 1-XXII, Kahire ın9; ı. 132.
83 Mink5r1, Vak'aıü Sıflin, s. 195, 205; Y.ı'kObi, Tari/ı, ll, 179; Taberi, Tari/ı, IV, 488, 553, 566, 570-573.
-39-
tılanlar da Hz. Ali ordusunda görev almışlardır. Mesela Iraklılar'ın ünlü komutanlarından Eşter, önceki halifeye karşı I<Qfe'deki isyan har.eketine önderlik yapmıştır. Mısır valiliğine getirilen Muhammed b. Ebi Bekir de geçen yönetim muhalefetinin önde gelenlerinden biri kabul edilmiştir. Hz. Ali'nin görev verdiği komutanların bir diğer özelliği, çoğunluğunun l<ureyş dışındaki Arap kabilelerine mensup olmasıdır. Bütün bunlardan, halifenin siyasi faaliyetlerinde Mekkeliler'i açıkça devre dışı bıraktığı ortaya çıkar.04 Nitekim Sıffin savaşında Irak ordusu içinde l<ureyş'i komutan olarak sadece Ziyad b. Hasefe et-Teyml, Haşim b. Utbe b. Ebi Vakkas·ile Haşimller'den Hz. Ali ve Hz. Abbas temsil etmişlerdir.05 Burada şu husus açıkça vurgulanmalıdır; Hz. Ali'nin idari kadrosunu dar tutmasında kendi tercihinden ziyade konjonktürün etkisi vardır. Hz. Ali selefieri kadar farklı idareci seçme imkanına (opsiyon) sahip olamamıştır. Özellikle Hz: Ebu Bekir ve Hz. Ömer ile mul<ayese edildiğinde, onun çok dar bir gruptan bürokrat tayin etmek zorunda kaldığı görülür. Çünkü, l<ureyş'in köklü kabilelerinden Ümeyyeliler halifeye karşı henüz işin başında muhalefet bayrağını açmış, Sehmliler'in lideri Amr b. el-As Muaviye ile ittifak yapmış, Sa'd b. Ebi Vakkas, Muhammed b. Mesleme gibi Hz. Ömer dönemi bürokratları Hz. Ali'ye biat dahi etmemişlerdir. Hz. Osman tarafından valiliğe getirilenlerin de aziedilmesi sebebiyle Hz. Ali ancak Ensar'ın bir kısmı ile Haşimiler ve. I<Qfe Yemenlieri arasından idareci atamak durumunda kalmıştır. Bu tercih dahi kendi içinde tehlikeler barındırmaktadır. Zira halifenin Haşimller'den idareci seçmesi, her şeyden önce Hz. Osman'ın ailesini öneeleyen uygulamalarını hatırlatacak ve yönetirnde diğer l<ureyş kabileleri ihmal edildiği için bu durum halifenin onlardan beklediği desteği almasına engel olacaktır. Ensar'dan tayin
edilenler ise, aynen ilk halife seçimi sürecinde görüld9ğü gibi l<ur.ey.ş'i. rahatsız edecek ve onların halifeye yardımına mani olacaktır. Hz. Ali'nin KOfe Yemenileri'ne yönetim kademelerinde yer verilmesi ise onun, maktul halifenin katilleriyle ortaklık yaptığı suçlamalarıyla karşı karşıya kalmasına sebep olacaktır. Bütün bunlardan dolayı Hz. Ali'nin yönetimi döneminde gerçekleştirdiği azil ve tayinler, halkın şikayetlerinin ortadan_kalması bir tarafa, yeni problemierin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. O kadar ki, Hz. Osman' ın idarecileri, göreve geldikten sonra ortaya koydukları icraatları sebebiyle tenkit edilip şikayet konusu yapılırken, Hz. Ali'nin valilerinin önemli bir kısmı daha göreve başlamadan meşruiyet sorunu yaşamışlardır.
84 Nitekim savaş esnasında Kureyş ileri gelenlerinden sadece beş kişi /r;ık tarafmd.ı yer :ılırken, Mu.wiye Kureyş'in 13 koluna mensup şaluslafl ordusu Içinde gijrevlendirmiştir. Nass, i/ıs.ın, ei-Asabiyye, Beyrut 1964, s. 222.
85 MinkM, Vak'atü Sıffin, s. 206; T.ıberi; Tarih, IV, 566, V, 'll, 12-13; ibnü'I-Eslr, ei-K,1mil, lll, ISO.
-40-
Hz. Ali'nin halifeliği dönemindeki hatalı tercihlerinden biri de Müslüman lar'ın i lk başkenti olan Medine'yi terk edip, yakın dönemde kuru l muş
ve kozmopolit özellikler taşıyan, bu sebeple kabile çekişmelerinin üssü haline gelen lrak'ı kendisine merkez seçmesidir. Yukarıda da ifade edildiği gibi, bunda Medineliler'den beklediği desteği alamamış olmasının mutlaka etkisi vardır. Ancak başkent olarak I<Ofe'nin tercih edilmesi onu. daha büyük sosyal ve siyasi problemlerle karşı karşıya getirmiştir. Muhtelif Arap kabilelerinin siyasi rekabet alanı. haline gelen yeni başkent I<Ofe, sıkıntıların çözüm yeri olmak bir tarafa, bizzat problem kaynağı olma vasfını uzun süre devam ettirmiştir. Irak'ın diğer önemli şehri Basra ise Hz. Ali ve onu destekleyen I<Ofeliler ile birlikte hareket etmemiş, üstelik bizzat onlarla savaşa girişmiştir. Bundan dolayı Cemel savaşı, halife ile Hz. Osman'ın katillerinin cezalandırılmasını talep eden şahıslar arasındaki bir çatışma olarc;ık görülmekle birlikte, aynı zamanda KOfe-Basra savaşı şeklinde da anlaşılabilir.
Hz. Ali'nin siyasi hakimiyetini sağlama konusuı:ıdaki diğer bir sıkıntısı, en çok güvendiği gruplar olan Irak Yemenileri'nin kararsızlıkları ve kendisini desteklemedeki isteksizlikleridir. Bu durum zaman zaman Hz. Ali taraftarlarının zaafı olarak ortaya çıkmıştır. Genelde l<ureyş'in siyasi hakimiyetine karşı çıkan Irak'ın Güney Arapları, Hz. Ali ile Muaviye arasındaki siyasi mücadelede halifenin yanında yer almakla birlikte, bunu l<ureyş'in kendi iç siyasi çekişmenin bir tezahürü kabul ederek rekabete mümkün olduğı.ınca katılmama temayülü göstermişlerdir.06 Bu tavır ise özellikle Irak'taki Yemenller'in yardımına ihtiyaç duyan Hz. Ali'nin gücünü büyük ölçüde zayıflatmıştır. Halbuki Hz. Ali, desteklerini alabilmek için I<Ofeliler'den bazı şahısları -ki bun lar önceki halifenin katilleri olaraktanınmışlardır-her türlü eleştiriyi göze alarak önemli görevlere getirmiş, hatta sırf onları memnun ede
bilmek amacıyla prestijinin sarsılması pahasına, gönderdiği valisini geri çekerek KOfe halkının tercihi olan EbQ MOsa'nın valiliğini onaylamıştır. Fakat bütün bu nlara rağmen Iraklılar l<ureyş kompleksinden kurtulamamışlar, Hz. Ali'yi l<ureyş hakimiyetinin bir temsilcisi olarak görmeye devam etmişlerdir. , Hz. Ali'nin yönetimdeki en büyük şansızlıklarından biri de sağlıklı bir
şOra sistemi kuramamış olmasıdır. Daha önceki halifelerden Hz. Ömer, siyasi, askeri, dini vs. meseleler hakkında görüşmeler yapmak amacıyla ashab ileri gelenlerinin görev aldıkları ŞOra sayesinde hem en doğru kararlara varma imkanı elde etmiş, hem de bu kararların toplumsal meşruiyetini temin etmiştir. Müslümanlar da ŞOra kararlarına tereddütsüz tabi olmuşlar, böylece yönetim her türlü icraatına geniş kamuoyu desteğiyle başlamıştır.
86 Ta/mi, T.ırilı, IV, 483-484.
-41-
Hz. Ali böyle bir imkana sahip olamamıştır. Çünkü bazı ashab önderleri onun istişare heyetine dahil olmak bir yana, Hz. Ali'yi halife ol·arak dahi tanımamışlardır. Mesela Sa'd b. Ebi Vakkas ona biat etmemiş, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr ise Basra'yı ele geçirmek suretiyle kendisine siyasi rakip olmuşlard ı r. ŞOra oluşmayınca da Hz. Ali'nin planlı ve organize bir politika takip etme imkanı ortadan kalkmıştır.
Burada şu hususu da dile getirmek gerekir ki, Hz. Ali'nin özellikle bir danışma heyeti oluşturma ihtiyacı hissetmemiştir. Çünkü olaylar dikkatle incelendiğinde onun, herhangi bir konuda karar verdiğinde insanlardan kendisine tereddütsüz uymalarını beklediği anlaşılır. O, siyasi veya askeri bir icraatından Önce taraftarlarını bilgilendirmek, onların görü~lerini almak, kamuoyunu ikna ederek insanların desteklerini kazanmak için gayret sarfetmemiş görünmektedir. Hz. Ali, bu yolu ancak bir problemle karşı karşıya kaldığında tercih etmiştir. Dolayısıyla onun özellikle siyasi konulardaki fikir alış-verişleri, plansızianiık yapılmıştır. Gerçekleştirilen müzakereler ise onun teklifleriyle ve kendi kontrolünde değil, muhataplarının telkin, hatta yönlendirmeleriyle gerçekleşm i ştir. Cerir b. Abdullah ei-Beceli'nin kendisinin elçi olarak Muaviye'ye gönderi lmesi teklifi, Eş'as'ın tahkim çağrısından neyin hedeftendiğini öğrenmek için Muaviye'nin yanına gitme teklifi, Abdullah b. Cafer'in annebir kardeşi Muhammed b. Ebi Bekir'in, Mısır'a vali tayin edilmesi teklifi bunlara örnek olarak gösterilebilir. Tabiatıyla bu tür görüşmelerden beklenilenin tersine sonuçlar alınmıştır.
Hz. Ali'nin siyasi otorite sağlama girişimlerinin önündeki en büyük engel Muaviye b. Ebi Süfyan'd ı r. Muaviye, Hz. Osman dönemindeki olayların halifenin öldürülmesine kadar gideceğini öngörmüş ve stratejisini buna gö-. re tespit etmiştir. Öyle ki, Medine'de gerçekleşen son valiler toplantısının ardından halifeyi başkentten alıp Şam'a götürmek istemiş8r, dönüşü esnasında Hz. Talha, Hz. Zübeyr ve Hz. Ali'nin de bulunduğu bir topluluğu halife hakkında uyarmış ve başına bir şey gelmesi durumunda Medine'yi atlılarla. dolduracağı tehdidinde bulunmuştur.66 Muaviye halifenin öldürülmesinden sonra ise bir taraftan yeni halifeyi Hz. Osman'ın katliyle ilişkilendirirken , diğer taraftan kendisini maktul halifenin velisi ilan etmiştir. o nem Şamlılar'ı yönetime karşı kışkırtmış, hem de asıl Hicazlılar'a niyetinin halifelik değil, Hz. Osman'nın katillerini cezalandırılmasını talep olduğunu bildiren mektuplar göndererek onlardan destek istemiştir. Özetle Hz. Ali'ye karş ı her türlü psikolojik savaş taktiğini uygu l am ı ştır.
87 Taberi, Tari/ı, JV,·J45; /lmO'I-Esit; ei-K.imi/, lll, 19; lbn Kesir, ei-BidJye, VII, 169. 88 ibn Kuıeybe, e/-lmfıme, 1, 33; lbn Şebbe, Kiıabu T.ırilıi'I-Medineli'I-Milnewere, lll, 1053-1094; T.ıberi, Ta
rih, IV, 344-345,·/bnO'I-Esiı; ei-K~mi1, lll, 19.
-42-
Muaviye, Hz. Ali'nin halife ol masıyla birlikte, onun yönetim anlayış ı nın
tam tersi bir politika takip ederek, siyasi faa liyetlerinde kendi kabilesi Ümeyyeoğu ll arı'nı geri plana çekmek suretiyle hareketinin merkezine l<ureyş'i yerleştirmiştir. S ıffin savaşında Şam ordusu komutanların ı n kabile bağlantıları dikkate a l ındığında, Muaviye'nin bu politikası açıkça görülür. Savaşta Şam ordusunun atlı birliklerinin başında Ubeydullah b .. Ömer b. Hattab, piyadelerin yönetiminde Müslim b. Ukbe ei-Mürrl, ordunun sağ tarafında Abdu llah b. Amr b. el-As, sol tarafında Habib b. Mesleme ei~Fihrl, merkezde Dahhak b. l<ays ei-Fihrl yer almış, sancak ise Abdurrahman b. Halid b. Velid'e teslim edilmiştir. 0~ Muaviye'nin komutanlarmm beşinin de Kureyşli olmasi tesadüf değildir. Hz. Ömer'in oğlu Ubeydullah Adfoğullart'ndan, Abdu llah b. Amr Sehmoğulları'ndan, Abdurrahman b. 'Halid Mahzumoğulları'nc1an, Habib ile Dahhak ise Haris b. Fihroğulları'ndandir. Bun- . lara Muaviye ile savaşı birlikte idare eden Sehmli Amr b. el-As' ı da ilave etmek gerekir. Ayrıca Sıffin'de Hz. Ali'nin ağabeyi Akli b. Ebi .Talib de Haşi
moğulları mensubu olarak yer alm ı ştır.90 Dikkat edildiğinde bu şahıslar için- . d.e Muaviye'den başka Ümeyyeli yoktur.91 Dolayısıy la gerek Hz. Ali, gerekse Muaviye tarafındaki komutanların kabile bağlantılarını dikkate alarak, Ali-Muaviye mücadelesinin, halife ve ona isyan eden bir va linin savaşı kadar, belki l<ureyş ile l<ureyş hakimiyetine karş ı gelenlerin siyasi rekabeti iz-lenimi verdiği de söylenebilir.92
.
Muaviye siyasi mücadelesinde Emevller'i geri plana çekerek l<ureyş'li l e
re ağırlık verirken, aynı zamanda diğer Arap kabilelerini (özell ikle Şam Yemenlleri) de hareketine dahil etmi~tir. Nitekim, hanımı Meysun'un kabilesi l<elb'in büyük desteği sebebiyle93 onlara duyduğu güveni göstermek için Sıffin savaşında Şurahbil b. Sımt ei-Kindl, ibnu Zi'l l<ela ei-Himyerl gibi Kahtan asıllıları ordusunda komutan olarak görev l endirmiştir.94 Aynca Ebu'lAver es-Sülemf'ye de S1ffin'de öncü birlik komutanltğ1 görevi vererek Kureyş d1şmdaki Kuzey Araplan'ntn da gönlünü almak istemiştir.95
Hz. Ali'nin otorite sağ lama girişimlerinde mücadele etmek zorunda kald ığı ilk siyasi grup Cemel ashabıdır. Onların ortaya çıkışı, her şeyden önce halifenin Şam üzerine düzenleyeceği askeri harekatın gecikmesine sebep 89 Mink5ri, V.ık',ırü Sdfin, s. 84, 206·207, 426;Taberi, r.ırilı, J, 574, V, 11-12, 26, 523. 90 lbn Abdilberr, el-lsti'iib, lll, 1079. 91 Sav,ışta yer ,ıl.ın Velid b. Ukbe, Abcfullalı b. Sa'cl Iki onun savaşa katılchiitlıususu da ilıtiliifltchr) gibi eski bü·
rokr.ıt/,ır, komutan/tk Ostlenmemişler, çarptşm.ı/,ırda str.ıclan asker olar.ık yer .ılmtşlardtr. /r.ıberl, Tari/ı, IV, 572, V, 13).
92 Demircan, Ali-Muaviye Kavgast, s. 124-125. 93 Aycan, Muaviye b. Ebi Süfyan,' s. 143. 94 Minkiiri, V.ik'aril Sdfin, s. 206-207, 213; Taberi, T.ırilı, lll, 574; V, 11-12. 95 Taberi, r.ıri/ı, IV, 266-267.
-43-
\ , .
olmuştur. Hz. Aişe, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr'in liderlik yaptıkları bu topluluğa, halifeye baştan karşı çıkan Ümeyyeliler de dahil olmuşlardır. Muhalifler önce Mekke'de toplanmışlar, daha sonra Hz. Ali'nin Basra valisi Osman b. Huneyf'i şehirden uzaklaştırarak fiilen yönetime bayrak açmışlardır.96
Irak'taki karışıldığı ortadan kaldırmadan Şam'a yürümenin doğru olmayacağını düşünen Hz. Ali, Medine'den lrak'a hareket etmiştir.97 Abdullah b. Selam, halifeye Medine'den ayrılmaması gerektiği, aksi halde Müslümanlar'ın hakimiyetinir:ı ebediyen Medine'ye dönemeyebileceği uyarısında bulunmuşsa da kendisini ikna edememiştir.~8 Halife ile Cemel ashabı arasında yapılan görüşmeler herhangi bir sonuç vermemiş ve iki taraf savaşa başlamıştır. 15 Cemaziyelahir 36/l<asım 656'da meydana gelen ve başta Hz. Talha ve Hz. Zübeyr olmak üzere her iki taraftan yaklaşık i O bin kişinin ölümüne sebep olan~9 Cemel savaşı, o zamana kadar Müslümanlar'ın kendi aralarında gerçekleştirdikleri ilk büyük muharebedir. Cemel savaşını kazanan Hz. Ali Irak-Hicaz bölgesinde kontrolü sağlamıştır. Ancak birbirlerine kılıç çeken insanların artık bütünlük içinde kalmaları zorlaşmıştır. Gerçekten de savaş Hz. Ali için bir dahili problem in çözülmesi gibi görünse de, bu hadise esasında daha büyük sorunların habercisi olmuştur.
Cemel savaşının ardından Hz. Ali, bey'ata yanaşmayan, üstelik yönetim aleyhine halkı kışkırtan Muaviye üzerine Şam seferini başlatmıştır.ıoo iki ordu 36/656 yılı sonlarına doğru harekete geçerek101 Sıffin'de102 karşı karşıya
gelmiştir. Savaştan önce yapılan görüşmelerde Hz. Ali Şamlılar'ı itaate davet etmiş103 ancak herhangi bir sonuç alınamayınca başlayan çarpışmalar bu yılın Zilhicce ayı boyunca devam etmiştir. 104 Muharrem ayındaki sulh orta- . mında .Hz. Ali yeniden diyalog başlatmak istemiş ancak Şamlılar, katiller kendilerine verilmedikçe ha lifeye itaat etmeyeceklerini yinelemişler105, üste
lik katillerin tesliminden sonra halifenin de şura ile seçirmesini talep eirrilşlerdir10~. Onların dile getirdikleri yeni şartlar, Şamlılar'ın Hz. Ali'nin meşruiyetini artık açıkça tartışmaya başladıkianna ve onun halifeliğini tanımadıkIarına işaret eder. Bunun üzerine yeniden başlayan çarpışmalar sonucunda
97 Talıeri, Tari/ı, IV. 478. 98 ibnü'I-Esit; ei-K5mil, lll, 114. 99 T.ıberi, T.ırilı, lll, 467. 100 lbnO'I-Esir, ei-K,imil, lll, 104-105; lbn Kesir, el-8/daye, VII, 230 101 Taberi, Tari/ı, IV. 563; lbnü'I-Esir, ei-Kfımil, 111, 142; ibn Kesir, el-8id~yc, VII, 256. 102 Stffin: Rakka ile Bal is yerleşim merkezleri arasmda ve Fırat nelıri kcn.ırmd.ı yer .ılan geniş bir ar,ızidir. (Y;ı
kut ei-Hamevi, Mu'cemu'I-Buldfin, 111, 414-415). 103 Taberi, T.ırilı, IV. 573-574; lbnii'/-Esir, el-Kamil, 111, 146; ibn Kesir, ci-Bicl,iye, VII, 257. 104 lbnü'I-Cevz~ ei-Muntaz;ım, (t/ık. Mu/ı,ımmedAbdüJk;ıc/irAtfi-Must;ıf.ıAbdülk;ıdirAtfı), 1-XV111, Beyrut 1992,
V. 104. 1 OS Ta beri, Tari/ı, \(, S-6; lbnii'I-Esir, el-Kamil, lll, 146; lbn K esir, ei-/Jid,iye, VII, 258-259. 106 T.ıberi, T.ırih, V, 7-8; lbnO'I-Esir, ei-K,1mil, lll, 148-149; ibn Kesir, ei-Bid.iye, VII, 259.
-44-
Şam tarafı mağlup olmak üzereyken Amr b. ei-As'ın tahkim çağrısı savaşa yeni bir boyut kazandırmıştır. 107 Amr'ın çağrısı, Şamlıları hezimetten kurtaracak iyi düşünülmüş bir taktiktir. O, Irak ordusundaki intizamsızlığı görmüş, buna istinaden onları birbirine düşürmeyi planlamıştır. 106 Gerçekten de Hz. Ali, Sıffin'e sadece kendisine gönüldeın bağlı Iraklı ve Hicazlılar'la gelmemişti. Ordusunda binlerce Basralı vardı ki, bunların çoğunluğu Hz. Talha ve Zübeyr i le birlikte hareket ederek halifeye karşı savaşmışlardı. Ayrıca Cemel savaşında her iki tarafa iştirak etmeyip, daha sonra Irak ordusuna katılan insanlar bulunuyordu. Bu sebeple onların ilk hedefi bir an önce savaş ortamından çıkmaktı. Bunun farkında olan Amr'ın başlattığı ayrılık kıvılcımı derhal tesirini göstermiş, Hz. Ali ordusunda savaşın sağladığı suni birlik derhal parçalanmıştır.
· Amr b. ei-As'ın Iraklılar' ı Kur'an'ın hakemliğine çağırma tavsiyesi Hz . . Ali'nin askerlerini şüpheye düşürmekte gecikmemiş, ordu içindeki bir,grup yapılan çağrının yerinde olduğunu düşünerek icabet edilmesini istemişler, diğer bir kısmı bunu Şamlılar'ın bir oyunu olduğunu söylemişlerdir}09 Yapı- ·
lan tartışmalar sonucunda çoğunluğun savaşı bırakma taraftarı olduğu anlaşılmıştır.110 Tahkim taraftarları halifenin savaşa devam edilmesi şeklindeki nasihatlerine aldırmadıkları gibi, çağrıyı kabul etmezse ordudan ayrılmak, onu Şamlılar'a teslim etmek, hatta öldürmekle tehdit etmişlerdir}'' Hz. Ali ise onlara "Ben dün emirdim, bugün ise emir edilen durumunda kald1m" diyerek tepki göstermekten başka bir şey yapamamıştır}'2 Bu durum Hz. Ali'nin Iraklılar üzerindeki kontrolünü kaybetmeye başladığına işaret eder. Nitekim halife, bu ortamda tahkim görüşmelerini yapacak olan temsilcisini dahi kendisi tespit edememiş, Irak tarafının idaresi fiilen tahkimcilerin lideri durumundaki Eş'as b. Kays'ın el ine geçmiştir. 113 Sonuçta Hz. Ali, tahkim
de, kendisinin seçmediği, üstelik yakın dönemde görevinden uzaklaştırdığı bir kişi tarafından temsil olunmak zorunda kalmıştır ki, bu durumda görüşmelerden halife lehine bir sonuç çıkması neredeyse mümkün değildir. Hz. Ali de idaresi altındaki insanların kendi emir ve görüşlerini dinlememeleri
107 Mink;ıri, V.ık'atü Sıffin, s. 481; lbn Sa'd, et-Tabakat, lll, 31-32; lbn As em, FutO/ı, ll, 179; T.ıberi, T.ırilı, V, 48; lbnO'I-Cevz~ ei-Muntazam, V, 120-121; lbnO'I-Esfr, el-Kamil, lll, 160-161; lbn Kesfr, ei-Bid.~ye, VII, 273.
108 Ha.san, Hasan lbr,ılıim, T.ırilıu Amr b. el-As, Mısır 1996, s. 247. 109 lbn Sa'd, et-Tabakiit, IV, 255-256; lbn Kuıeybe, el-lmtime, 1, 706; lbn Abdirabbih, el-lkdu'I-Ferid, IV, 346. 110 Mink,ıri, Vak'.ıtu Sıffin, s. 489; Ya'kübf, T.ırilı, ll, 188-189; Taberi, Tari/ı, V, 48-49; Mes'üd~ MOrücü'z-Ze-
lıeb, ll, 401; lbnii'I-Cevzf, ei-Mımıazam, V, 721; lbnO'I-Esir, ei-Kiimil, f/f, 761; lbn Kesfr, el-8id.1ye, VII, 273-274.
111 Y.ı'kübf, T.ırilı, ll, 188-189; T.ıberi, Tarih, V, 49; lbn Asem, Futülı, ll, 180-183; lbnü'I-Esir, el-Kamil, lll, 161. 112 Mes'ıidi, MürOcü'z-Zelıeb, ll, 400. \.· 113 Y.ı'kObi, T.ırilı, If, 189; T.ıberi, Tarih, V, SI; lbnü'I-Cevzf, ei-Muntazam, V, 122; Mes'Odı: MilrOcü'z-Ze!ıeb,
ll, 402.
-45-
üzerine iyice bunalmış vaziyette ümitsizfiğe düşmüş, hadiseleri oluruna bırakmış görünmektedir.
Hakemierin karşılıklı olarak gerçekleştirdikleri uzun görüşmeler sonucunda Hz. Ali, Irak halkı ve müttefikler~, Muaviye de Şam halkı ve müttefikleri adına alınan kararlara uyacaklarını taahhüt ettikleri bir anlaşmayı imzalamışlardır}14 Metnin yazımı sırasında halifenin hukuki konumunu zedeleyen yemi bir durum daha ortaya çıkmıştır. Şam tarafı hazırlanan anlaşma metninde "Mü'minlerin emiri Ali" ifadesinin yer almasına itiraz etmiş, Hz. Ali de başlangıçta bu tabirin anlaşmadan çıkarılmasına itiraz etmiştir. Çünkü ·böyle bir adım, onun halifel iği nden şüphe duyuluyor intibaı verecektir. Nitekim yakın adam larından Ahnef b. l<ays bu ifadeyi silmemesi gerektiğini, aksi halde bu sıfatın bir daha kendisine dönmesinin mümkün olmayacağını söyleyerek halifeyi uyarmıştır. Fal<at Eş'as!ın aşırı ısrarlarıyla Hz. Ali, kendi durumunu tartışmalı hale getiren isteğe razı olmuş ve "mümin/erin emiri'' tabirini metinden çıkartmıştır.115 Tahkimname sonunda Muaviye, hafifeye isyan eden bir vali olma konumundan yönetim tarafından resmen tanınan siyasi rakip statüsüne çıkmış, yani mücadelesini hukuklleştirmiş, buna karşılık Hz. Ali'nin Müslümanlar'ın hafifesi olduğu hususu şüpheli hale gelmiştir. Üstelik anlaşmadan sonra Iraklılar kendi aralarında derin görüş ayrılığına düşmüşler, bir kısmı yapılan anlaşmayı olumlu karşılarken, diğerleri ise tahkimi kabul etmek süretiyle dinden sapmış olduklarını dile getirmeye başlamışlardır11 ~ki, bu bölünme, Hz. Ali'yi yeni bir dahili problemle karşı karşıya getirmiştir. Nitekim, halife lrak'a dönmesinin akabinde ordusu içinde meydana gelen ihtilaflarla uğraşmak zorunda kalmış, onun Sıffin'e giderken sağladığı birlik, derin bölünmeler yaşamıştır. O kadar
ki, Irak ordusundan on iki bin kişi yönetime isyan ederek Harura'y~ çek_ilmiştir. Daha sonra Hariciler adını alacak bu ayrılıkçı grubun ilk temsilcileri olan Haruriler, Hz. Ali'nin Irak'ta birliği tekrar sağlama teşebbüslerinin önündeki en büyük engel olmuşlardır. 117 Bundan sonra halife, Şam tarafını kendi haline bırakıp, dahili isyanlada uğraşmak zorunda kalmış110, ülkedeki birliği sağlamak için desteklerini beklediği I<Ofe ve Basra! ı!.ar ise, ona yardım etmek bir yana, içlerinden çıkardıkları Harici gruplarla iktidarın yakın
1 14 Mink.ıri, Vak'aıu Stffin, s. S 1 1; flm Kuteybe, e/-/m,ime, 1, 114-1 1 S; Y,ı'kıibi, T.ıri/ı, ll, 189-/90; Taberi, Tarih, V, S2-S4; Mes'Odi, MOrOcO'z-Zelıeb, ll, 403; ibna'/-Cevzi, ei-Munt,ızanı, V, 122-123; lbnO'I-Esir, ef-Kjmil, lll, 162-163; lbn Kesir, ei-Bidliye, VII, 277-278.
11 S Ya'kObi, T.ıri/ı, ll, 189; T.ıberi, T.ıri/ı, V, S; lbnü'I-Cevzi, ei-Muntazanı, V, 122; lbnii'I-Esir, el-Kamil, lll, 162. 116 T.'ih.1, Huseyn, ei-FitnetO'I-KUbr,,, 1-11, Mısır 1948-1953, ll, 86. 117 IJ,ıgd,ıdi, A6dülkalıir b. T.ı/ıir b. Si/leyman, e/-F,ırk Beyne'I-Ftmk, K,ı/ıire ts., s. 72-94. 1 18 Taberi Tari/ı, V, 57, 63; Mes'Odi, MorOcü'z-Zelıeb, ll, 405-406; lbno'I-Cevzi, e/-Mımı;ız,ını, V, 1 24; lbni/'1-
Esir, el-Kamil, 1i1, 165-166; lbn Kesir, el-fJid,iye, VII, 279; Suyılti, T.ırilıu'I-Hulef.i, s. 195.
-46-
tehdidi haline gelmişlerdir. Bu durumda Muaviye hareketi, Hz. Ali için artık iç problem olma boyutunu aşmış sanki müstakil devlet arasındaki bir siyasi sorun şekline dönüşmüştür.
Tahkimname gereği hakemler bir yıl sonra Ezruh'ta toplanmışlar119, görüşme~er neticesinde Şam tarafının temsilcisi Amr b. el-As, muhatabı EbO Musa'yı, Hz. Ali'nin aziedilmesine ikna etmiştir. 120 ' ikinci olarak. hakemler, Hz. Ali ve Muaviye'yi halifelikten uzaklaştırmışlar ve idarecilerin şura ile seçilmesine karar vermişlerdir. Ancak rivayetlerin çoğuna göre Ebu Musa'nın her iki adayın da halifelikten uzaklaştırıldıklarını duyurmasından
sonra Amr b. el-As, kendisinin de Ebu Musa gibi düşündüğünü, ancak Muaviye'yi hilafete getirdiğini bildirmiştir. 121 Hakem olayı Hz. Ali'nin bilafeti kaybetme, Muaviye'nin de onun yerini alma hareketinin son perdesi olmuştur. Amr'ın tek taraflı kararı neticesinde Şamillar Muaviye'ye halife. olarak . bey'at ederlerkenm, hakemierin kendisine haksızlık yaptığını düşünen Hz. Ali, yeniden asker toplayıp Şamlılar'ı itaat altına almaya karar vermiş, ancak Hariciler onun yeniden sefere çıkmasına er:ıgel olmuşlardır. Halife vefatına kadar iç karışıklıklarla meşgul olması sebebiyle, Şam'a yürümeye bir daha fırsat bulamamıştır. Hz. Ali'nin yeni hedefi Haridler'i itaat altına almak olurken, Muaviye Şam'dan sonra Mısır'ı ele geçirmek ve nihayet halifeliğe uzanmak gibi büyük hedeflerin planlarını yapmaya başlamıştır.
Bu hadiseden sonra artık hücum sırası Muaviye'ye, savunma sırası Hz. Ali'ye geçmiştir. Nitekim kısa süre sonra Muaviye, Amr b. el-As vasıtasıyla Mısır'ı ele geçirerek Hz. Ali yönetimine büyük bir darbe vurmuş, onun batıdaki en büyük idare merkezini kontrolü altına .almıştır. Buna karşı l ık halife, Şamillar'ın saldırısına karşı koyabilmek için bölgeye sembolik bir orduyu dahi zamanında ulaştıramamıştır.m Bu hadise, Hz. Ali'nin siyaseten tü
kenişinin ilanından başka bir şey değildir. Zaten kısa bir süre sonra halife Hariciler'in suikastı sonucunda şehit edilmiştir.124 Ali-Muaviye mücadelesini ve onların siyaset tarzlarını Abdülaziz Dur! şu sözleriyle özetlemektedir:
Kabilevi bir ortamda ve kabilevi yönelişlerin ortasında Hz. Ali islami bir politika izlemek istedi. Bu yüzden soğuk demire balyoz sallayan bir kişi gi
. biydi. Ama Muaviye, kabilevi bir temele dayanarak isyan etmişti ... Ali ile
ll 9 Minkari, Vak'atu Sıffin, s. 549, 55 1; T.ıberi, T.ırih, V, 58, 67. 120 Hasan, Hasan lbrahim, Tarilıu Amr b. el-As, s. 255·257, 260. 121 Bu konuda {;ırk/ı bilgi ve değerlendirmeler için bk. Apak, Adem, /sM m Siyaset Gelenefiinde Amr b. cl-As, s.
168-187. 122 Mes'Odi, MOrOcO'z-Zelıeb, ll, 412. 123 Ya'kObi, Tari/ı, ll, 193-194; Taberi, Tari/ı, ll, 96-109; lbnO'I-Esi'r, ei·K~mi/,1/1, 178-181. 124 ibn Kuteybe, el-/m,ime, 1, 138; Taberi, T.ırilı, V, 143; Mes'Odi, MOrOcO'z-Zelıeb, 1/, 426; lbnO'I-Cevzi, el- '
Muntazam, V, 176; lbnO'I-Esir, ei-Kfımil, 1/1, 194.
-47-
Muaviye arasındaki çatışma iki akımın temsilcisi arasındaki bir çatışmaydı. islami akımın temsilcisi, islami politikayı kabilevi bir ortamda uygulamaya çalışıyor ama aynı anda hem kendi koşulları, hem de rakipleriyle çarpışıyordu. Kabilevi akımın temsilcisi ise, kabilevi bir ortamda kabilevi bir politika izliyordu. Bu sebeple Muaviye'nin zafer kazanmasında bir gariplik yoktur. Koşullar ve mevcut durumlar Muaviye'ye uygun düşüyordu. Muaviye'nin zafer kazanması kabilevi akımın (asabiyet) açık bir zaferiydi.125
Sonuç ve değerl~ndirme Tarihi kaynaklar, Hz. Peygamber'in (sav) vefatından sonra hilafet mese
lesinde Müslümanlar'ın üç farklı gruba ayrıldıklarını aktarırlar ki, bunlardan ilki Hz. EbO Bekir'in hi lafetini tereddütsüz destekleyen Muhacirler, ikincisi ise BeniSaide Çardağı'nda Sa'd b. Ubade'yi ha l ifeliğe getirmek için toplanan Ensar'dır. Hilafet beklentisinde olan üçüncü grup ise Müslümanlar'ı yönetmenin herkesten çok asıl kendilerinin hakları olduğuna inanan Haşimoğulları'dır. Bu sebeple onların halife adayı Hz. Ali, seçilen halifeye idaresinin başlangıç aşamasında biat etmemiş, bununla birlikte yönetime karşı harekete geçilmesi çağrıianna da ku lak vermemiştir.
Gerek Hz. Ebu Bekir, gerekse Hz. Ömer dönemleri Hz. Ali için siyasi inziva safhasıdır. O, bu süreçte halifelerin istişare heyetinin bir üyesi olarak özellikle dinl-fıkhl konularda onlara danışmanlık yapmıştır. ·Genelde Haşimller'in, özelde de Hz. Ali'nin siyaset dışında kalmasının arkasında ilk iki halifenin onları ve Ensar'ı bilinçli olarak yönetimden uzak tutma politikalarının o lduğu bir gerçektir. Hz. Ali için iktidar yolu Hz. Ömer tarafından halife adayı gösterilmesiyle açılmış, ancak göreve Hz. Osman'ın gelmesiyle . bu ihtimal gerçekleşmemiştir. Emevi-Haşiml rekabetinin yeniden canlanc·lığı Hz. Osman döneminde ise Hz. Ali, muhalefet lideri olarak görülmüş, do
layısıyla halife aleyhine hareketlerde adı sık sık kullanılmıştır. Anca:k buna rağmen o, hiçbir zaman iktidara karşı gerçekleştirilen faaliyetlere doğrudan veya dalaylı olarak katılmamış, bu hususta kendisine yapılan teklif ve telkinlere itibar etmemiştir. Üstelik, Hz. Osman'ın şahsi ta lebiyle muhaliflerle idare arasındaki problemierin çözümünde arabuluculuk yapmış, muhtemel isyan girişimini önlemeye çalışmıştır. Onun tüm iyi niyetli gi·rişimlerine rağmen Ümeyyeliler, olayların bütün sorumluluğunu özellikle Hz. Ali'nin üstüne yıkma gayreti içinde olmuşlardır.
Hz. Osman' ı n şehit edilmesinden sonra halifelik makamına geçen Hz. Ali,.büyük bir yönetim kriziyle karşı karşıya kalmıştır. Önceki idarenin bütün mensuplarının yanı sıra, gerek Muhacir, gerekse Ensar'dan bazı ileri ge-
125 DOri, lik DOne/n Islam T.ırihi, (Çev. H.ıyrellin YDcesoyJ, Istanbul 1991, s. 109.
-48-
len Mü.slümanlar da ona biat etmemişler, üstelik Hz. Aişe başta olmak üzere Hz. Talha ve Hz. Zübeyr de kendisine karş ı çıkmış·lard ı r. Dolayısıyla halife beklediği kamuoyu desteğinden mahrum bir şeki l de göreve başlamıştı r.
Bunu telafi amacıyla bir taraftan Basra'da toplanan Cemel Ashabı, diğer taraftan da Muaviye liderliğindeki Şamlılar'ı itaat altına almak istemiş, ancak attığı her adımda meşruiyetini artırmak bir yana sürekli olarak toplumsal taban kaybına uğramıştır. Önce başkent Medine'yi terk etmesiyle ashab ileri gelenlerinin desteğini yitiren Hz. Ali, Irak'ta da umduğunu bulamamış~ hatta Irak topluluğunu oluşturan J<Ofe ve Basralılar aralarında savaşmak suretiyle eyalet bütünlüğüne zarar vermişlerdir. Bunun bir neticesi olarak Cemel'in akabinde sağ lanan görece birlik Sıffin savaşında Amr b. ei-As'ın taktiğiyle derhal dağılmış ve Iraklılar dahili ihtilafa düşmüşlerdir. Tahkim hadisesinden itibaren ordusu üzerindeki kontrolü kaybetmeye başlayan Hz. Ali için siyasi çöküş hızlanmıştır. Nitekim Hakem olayından sonra Muaviye Şam'da halife olarak selamlanırken, Hz. Ali başta Hariciler'in sebep olduğu dahili çekişmelerle boğuşmak zorunda kalmıştır.
Bütün bunlardan yola çıkarak, Hz. Ali'nin şahıs merkezli ve tek yönlü bir siyaset takip ederken, Muaviye'nin kollektif akla dayalı, alternatif aç,lımla
rı bulunan bir politika ile hareket etmiş o lduğu anlaşılmaktadır. Hz. Ali, taraftarlarından kendilerinin hak yÇ>Ida olduklarına inanma l arını, şahsına güvenmelerini ve mutlak itaat emelerini .istemiş, Muaviye ise insanları etrafına toplamanın her türlü alternatifi (para/makam/nesep) kullanarak onları kendi idaresi altında toplanma konusunda ikna etmeye çalışmıştır. Bu durumda siyasette Hz. Ali'nin hissilik ve teslimiyet, Muaviye'nin ise gerçekçilik ve makuliyet yolunu tercih ettiği, başka bir ifadeyle onlardan ilkinin değişmez mutlak duruş, ikincisinin ise (zaman, zemin ve şahsa göre farklılık
arzeden) değişken durum siyaset anlaşıyiarını benimsediği, nihayet Hz. Ali'nin sadece ahlak üzerine kurulu siyaseti, Muaviye'nin ise zamanın şartl arını dikkate alan reel ve pragmatik bir siyaseti uygulamaya çalıştığ ı i leri sürülebilir. ·
Hz. Peygamber (sav) zamanında insanlar herhangi bir meselede Allah RasOiü'nün vahiyle desteklenmiş kararını öğreniyorlar ve tereddütsüz ona tabi oluyorlardı. Dolayısıyla siyasi, askeri, iktisadi kararlarda inancın/vahyin belirleyiciliği en üst seviyedeydi. Bununla birlikte Allah RasOiü (sav) zaman zaman özellikle dünyevi meselelerde ashabınıngörüşlerini almayı da ihmal etmemiştir. Onun vefatından sonra Hz. Ebu Bekir ve özellikle Hz. Ömer, inanç ve teslimiyet siyaseti yerine (dini siyaset), dünyevi/insanl/akli siyaseti · tercih etmişler ve iktidar larının meşruiyeti n i sırf inanca deği l , özellikle Müs-·
-49-
lümanlar'a/halka/kamuoyuna dayandırmaya çalışmışlardır. Nitekim Hz. Ömer, kendisine Halifetü RasO/illah yerine, daha dünyevl bir anlam taşıyan Emirü'I-Müminln denilmesini istemiştir. Hz. Ali ise selefierinden farklı olarak kendi şartlarında Hz. Peygamber (sav) gibi (o da her yönüyle değil) davranmaya, onun yönetim anlayışını uygulamaya çalışmıştır. Ancak bunun netice vermesi mümkün değildir. Zira o ne bir peygamberdir, ne de onun muhatapları peygamberin muhatapları gibidir. Zaman ve zemin değişmiş, buna paralel o larak.toplumu yönetmenin enstrüman l arı farklılaşmıştır. Bu nedenle Hz. Ali, zamanının değil, kendisinden önceki şartların kurallarına göre ·devlet yönetmeyi amaçlamış, bunun sonucu olarak tabir yerindeyse siyasi anakronizme düşmüştür. Tabiatıyle döneminin siyasi, içti mal, dini ortamına, yani konjonktüre uygun siyaset takip edemeyen Hz. Ali kendisinden beklenilen yönetimi gösterememiştir.
-50-